16
15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 Say›: 133 20-31 May›s 2008 Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected] Temel Demirer ‘yarg›layanlar›’ yarg›l›yor Temel Demirer hakk›nda, bir konuflmas›nda ko- münist önder ‹brahim Kaypakkaya ve Dersim Mercan’da katledilen Ökkefl Karao¤lu’na yer ver- di¤i için örgüt propagandas› yapmaktan dava aç›ld›. Dava ile ilgili Malatya 3. A¤›r Ceza Mah- kemesi’nde ifade veren Demirer ayr›ca, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde de 301. Mad- de’den dolay› ‘san›k’ sandalyesindeydi. Demirer Malatya’da “Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r”, Anka- ra’da ise “Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac›m yok” diyerek flunlar› söyledi: ‘Ne Türkiye Komü- nist Partisi (Marksist-Leninist), ne de Maoist Ko- münist Partisi üyesiyim. Üyesi olmad›¤›m bir ör- gütün propagandas›n› yapt›¤›m “iddias›”, Te- tik’in (Savc›) zorlama “yorumu”ndan ibarettir; özneldir; mesnetsizdir; hukuki bir dayanaktan yoksundur... Saklad›¤›m yok; hem niye saklaya- ca¤›m? Ben bir komünistim; co¤rafyam›zda Mus- tafa Suphiler’den Nâz›m Hikmet Ranlar’a uza- nan bir gelene¤in savunucusu, takipçisiyim... Evet, evet saklayacak de¤ilim; ben s›n›f›z-sömü- rüsüz-s›n›rs›z bir dünya ütopyas›n› savunan bir komünistim. Ve nihayet Mercan’da katledilen kifliler aras›nda bulunan Ökkefl Karao¤lu, benim manevi o¤lumdur. Kendisinin ve arkadafllar›n›n mahkemece sübut bulmufl herhangi bir suçu ol- mad›klar› hâlde bir operasyon sonucu öldürül- müfl ve sonra da suçlu ilan edilmifllerdir. Ök- kefl’in de aralar›nda bulundu¤u 17 kiflinin öldü- rülmesi, yarg›s›z infazd›r.’ SAYFA 14 ‘Örgüt propagandas› yapt›€›’ iddias›yla Temel Demirer hakk›nda dava aç›ld› NEPAL HALKININ DEVR‹M YÜRÜYÜfiÜNÜ SELAMLIYORUZ SAYFA 13 Geçti¤imiz y›l Eylül ay›nda Dersim’in Hozat ilçesi k›rsal›nda bir asker timi ta- raf›ndan iki kifli silahl› sald›r›ya u¤ra- m›fl, Genelkurmay da olay› ‘iki terörist etkisiz hale getirildi’ diye duyurmufltu. ‘Terörist’ denilen bu iki kifliden biri oku- rumuz Bülent Karatafl, di¤eri de akraba- s› R›za Çiçek’ti ve orada k›fll›k odun ih- tiyaçlar›n› karfl›lamak için bulunuyor- lard›. Karatafl olay yerinde askerler tara- f›ndan infaz edilirken, Çiçek a¤›r yaral› kurtulmufl ve ‘silahl› çat›flmaya girmek’ iddias›yla tutuklanm›flt›. Olaydan 8 ay sonra, May›s’ta tahliye edilen Çiçek, ga- zetemizin sorular›n› yan›tlayarak, u¤ra- d›klar› sald›r›y› ve Bülent Karatafl’›n na- s›l katledildi¤ini anlatt›... “8 kiflilik bir tim grubu gelip kimlikleri ald›. Sonra bi- ze ‘üstünüzü soyun, kazaklar› ç›kar›n, 15-20 metre ileri gidip çökün’ dediler. Biz de onlar›n dedi¤ini yapmak zorunda kald›k. Kazaklar› ç›kar›p, 15-20 metre ileri gidip çöktük. Jandarma timlerinin bizi infaz edeceklerini ben biliyordum. Bülent de, ‘bunlar bizi yarg›s›z infaz edecekler’ dedi. Yani tahmin etmifltik. Ancak yap›lacak bifley yoktu. 15 metre ileri gittik, çömeldik...” SAYFA 2 Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerini durdurmak için hiçbir çal›flmada bu- lunmayan hükümet, ölüm rakamlar›- n›n da “normal” oldu¤unu savunuyor. ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) Genel Müdürü Kas›m Özer, tersanelerde ya- flanan ifl cinayetlerine yönelik yapt›¤› aç›klamada ölümlerin temel sebebini iflçilerin “köylü” olmalar›na dayand›r- d›. Özer aç›klamas›nda; “Köyden hiç ayr›lmam›fl insanlar, sa- nayi ifllerine girdi¤inde üzüntü verici kazalar oluyor" diyerek, yaflanan kaza- lar›n sorumlulu¤unu tamamen iflçilerin üzerine att›. Ölümlerin tersane koflulla- r›n›n kötülü¤ünden de¤il, iflçilerin so- rumsuzlu¤undan kaynakland›¤›n› ifa- de eden Özer, maden ocaklar› gibi ifl alanlar› ile k›yasland›¤›nda tersaneler- de yaflanan ölümlerin ‘gayet normal’ oldu¤unu dile getirirerek, ‘facia varm›fl gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n›, ölümle- rin abart›lmamas› gerekti¤ini’ söyledi. SAYFA 6 Devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler her gün bir faflist sald›r›yla karfl› karfl›ya kal›yor. Ö¤rencilere, polis, idare ve sivil faflistler taraf›ndan ortak bir flekilde gerçek- lefltirilen sald›r›lar devam ediyor. Erzincan, Eskiflehir, Adana, Edirne, Sivas ve Çanakkale’de ö¤renciler yine sald›r›ya u¤rad›. SAYFA 9 NEPAL <BHATTARA‹, GEL‹SMELER‹ DE⁄ERLEND‹RD‹> SAYFA 13 KORKUT BORATAV <‹NSANLAR MI, OTOMOB‹LLER M‹?> SAYFA 16 IIIIIIIII Üniversitelerde sald›r›lar devam ediyor ONLAR GELECE⁄‹ KAZANMANIN ADIDIR Devlet, terörünü gizlemeye çal›fl›yor R›za Çiçek katliam› anlatt› KOMÜN‹ZM‹N SÖNMEYEN MESALES‹ Siz ki can›n›z› verdiniz halk›m›z için Siz ki herfleyinizi verdiniz bu kavga u¤runa Gö¤sünüzde onurla dalgalanan kavgan›n bayra¤›na Siz ki al rengini verdiniz Ey, yüce o¤ullar› halk›m›z›n Gururla ve sab›rla dinlenin flimdi Kavgan›z› sürdürüyor yoldafllar›n›z... ‹. KAYPAKKAYA sf 15 YEN‹ DEMOKRAS‹ SEH‹TLER‹ ANILDI . . Enternasyonal proletaryan›n Türkiye-Kuzey Kürdistan temsilcisi komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri etkinliklerle an›ld›. Ülkemiz devrim tarihine bü- yük bir miras b›rakan, komünist mücadelenin yeniden diriliflini sa¤layan ve ad› hala söy- lendi¤inde suç say›lan Kaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri için, Türkiye-Kuzey Kür- distan’›n yan› s›ra yurtd›fl›nda da çeflitli eylem ve etkinlikler düzenlendi. SAYFA 16 ‹nsanl›k tarihi, ezenler ile ezilenlerin amans›z bir mücadele içerisinde oldu¤u, zorun zor ile alt edildi¤i, ezilenlerin ezen- lere karfl› özgürlük ve kurtulufl mücadelesi verdi¤i, insanl›- ¤›n de¤ifltirme ve ilerleme prati¤iyle örülü yüzy›llar› kapsar. Bu tarih, s›n›fl› toplumlar tarihidir, halklar›n mücadele ile yaratt›¤› bir tarihtir. Bugün için verdi¤imiz yeni demokrasi, sosyalizm ve nihayetinde komünizm mücadelesi, bu tarihin ve s›n›f savafl›n›n bir parças›d›r ve bize rehber olan da bu bilinçtir. S›n›f mücadelesinde yer alarak yaflam›n› yitiren devrimci ve komünistlerin bu savaflta yer almas› ve müca- deledeki ›srarlar› basit bir ahlak veya tercih sorunu de¤ildir. ‹nsanl›¤›n kurtulufl mücadelesini flart koflan devrim ve ikti- darlaflma mücadelesi; bu tarihsel zorunlulu¤u bilince ç›ka- ran bilimsel ideoloji belirleyendir. fiehitlerimiz bu gerçekli¤i mücadelelerine rehber edinerek, tarihin prati¤inden süze- rek bizlere ö¤retmifllerdir. Bizlere devrettikleri bu hazine hiç kuflkusuz ki bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da mücadelemizin rehberi, devrimimizin teminat› olacakt›r. Bu bilinçle ölümsüzleflen, tarih sayfalar›na kaz›nan halk›m›z›n ölümsüz o¤ullar› ve k›zlar›, her türlü zorlu¤a ra¤men iktidar perspektifiyle cüretin, siyasi iktidar›n zaptedilmesinde ›sra- r›n, kararl›l›¤›n, sebat etmenin ad› olmufllard›r. Gelece¤imi- zin, halk›n kendi iktidar›n›n teminat› olan flehitlerimiz, ›fl›l- dayan kutup y›ld›zlar›m›zd›r. Devrim ve komünizm müca- delesinde topra¤a düflenlerimiz, o toprakta tohum oldular; bizler bu tohumla kök sald›k, yeflerdik, boy verdik. Tarihi- mizden ve mücadelemizden süzdü¤ümüz bilinç ve bu bilin- cin yön verdi¤i cüretle köklerimize sar›laca¤›z; boy verecek, dal salaca¤›z; iktidarlaflma hedefini ilerleterek, devrim ve komünizm mücadelesinde ›srar›n, kararl›l›¤›n ad› olaca¤›z. Onlar› anmak, sadece onlar›n olumluluklar›ndan bahset- mekle s›n›rland›r›lamaz. Evet, tarihimize sar›larak onlardan ö¤renece¤iz. Ancak bu sonsuz ö¤renme, ö¤renileni pratik- lefltirme serüveninin merkezine, siyasi iktidar›n zapt›n›, Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekli¤inde bunun biricik yolu olan Halk Savafl›’n› ve bu mücadelenin pratisyenleri olma görevini koyarak, ‘biz kazanaca¤›z’, ‘halk kazanacak’ta ifa- desini bulan halk›n iktidar›n›, köylük alanlardan parça par- ça kopartarak gerçekli¤e dönüfltürebiliriz. 18 MAYIS SAYFA 8 PERSPEKT‹F Geçen y›ldan bu yana cumhurbaflkan› seçemeyen ve siya- si bir kriz yaflayan Lübnan’da bu kez ordu ile muhalefet- teki Hizbullah güçleri aras›nda silahl› çat›flmalar yafland›. Krizin içinden ç›k›lamaz bir hal ald›¤› bir süreçte yaflanan bu çat›flmalar, bir kez daha iç savafl olas›l›¤›n› gündeme getirdi. Beyrut’ta 3 gün süren çat›flmalar sonucunda 11 ki- fli öldü. Yaflanan çat›flmalar üzerine ‹ktidardaki ço¤unlu- ¤un lideri Saad Hariri, Hizbullah’a çat›flmalara son verme- si için uzlaflma ça¤r›s›nda bulundu. Hizbullah, hükümet taraf›ndan görevinden al›nan Beyrut Havaliman› güvenlik flefinin görevden al›nmas› karar›n›n geri al›nmas›, Hizbul- lah’›n ‹srail’e karfl› mücadele için kurdu¤u haberleflme ve kamera sisteminin kald›r›lmas›n›n durdurulmas› üzerine güçlerini geri çekerek, çat›flmalara son verdi. Ald›¤› ka- rarlar› geri çekmesi, hükümetin Hizbullah’›n gücünü res- men tan›d›¤› yönünde de¤erlendirmelere neden oldu. Bu- na ra¤men hükümet ve Hizbullah taraftarlar› aras›nda ça- t›flmalar Beyrut’un d›fl›ndaki kentlere de s›çram›flt›. Hiz- bullah ve Dürziler aras›nda yaflanan çat›flmalarla birlikte çat›flmalarda toplam 81 kifli ölürken yüzlerce kifli yaralan- d›, birçok bina atefle verildi. SAYFA 10 “Tuzla’da facia yok, ölümleri abartmay›n” Büyük Ortado¤u Projesi’nin duman› Lübnan’da tütüyor A. ERKAN: ‘‹THALAT CENNET‹ B‹R ÜLKE’ SAYFA 13 .

20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

Page 1: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 • Say›: 133 • 20-31 May›s 2008 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected]

Temel Demirer‘yarg›layanlar›’

yarg›l›yorTemel Demirer hakk›nda, bir konuflmas›nda ko-münist önder ‹brahim Kaypakkaya ve DersimMercan’da katledilen Ökkefl Karao¤lu’na yer ver-di¤i için örgüt propagandas› yapmaktan davaaç›ld›. Dava ile ilgili Malatya 3. A¤›r Ceza Mah-kemesi’nde ifade veren Demirer ayr›ca, Ankara2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde de 301. Mad-de’den dolay› ‘san›k’ sandalyesindeydi. DemirerMalatya’da “Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r”, Anka-ra’da ise “Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac›myok” diyerek flunlar› söyledi: ‘Ne Türkiye Komü-nist Partisi (Marksist-Leninist), ne de Maoist Ko-münist Partisi üyesiyim. Üyesi olmad›¤›m bir ör-gütün propagandas›n› yapt›¤›m “iddias›”, Te-tik’in (Savc›) zorlama “yorumu”ndan ibarettir;özneldir; mesnetsizdir; hukuki bir dayanaktanyoksundur... Saklad›¤›m yok; hem niye saklaya-ca¤›m? Ben bir komünistim; co¤rafyam›zda Mus-tafa Suphiler’den Nâz›m Hikmet Ranlar’a uza-nan bir gelene¤in savunucusu, takipçisiyim...Evet, evet saklayacak de¤ilim; ben s›n›f›z-sömü-rüsüz-s›n›rs›z bir dünya ütopyas›n› savunan birkomünistim. Ve nihayet Mercan’da katledilenkifliler aras›nda bulunan Ökkefl Karao¤lu, benimmanevi o¤lumdur. Kendisinin ve arkadafllar›n›nmahkemece sübut bulmufl herhangi bir suçu ol-mad›klar› hâlde bir operasyon sonucu öldürül-müfl ve sonra da suçlu ilan edilmifllerdir. Ök-kefl’in de aralar›nda bulundu¤u 17 kiflinin öldü-rülmesi, yarg›s›z infazd›r.’ SAYFA 14

‘Örgüt propagandas› yapt›€›’ iddias›ylaTemel Demirer hakk›nda dava aç›ld›

NEPAL HALKININ DEVR‹M YÜRÜYÜfiÜNÜ SELAMLIYORUZ SAYFA 13

Geçti¤imiz y›l Eylül ay›nda Dersim’inHozat ilçesi k›rsal›nda bir asker timi ta-raf›ndan iki kifli silahl› sald›r›ya u¤ra-m›fl, Genelkurmay da olay› ‘iki teröristetkisiz hale getirildi’ diye duyurmufltu.‘Terörist’ denilen bu iki kifliden biri oku-rumuz Bülent Karatafl, di¤eri de akraba-s› R›za Çiçek’ti ve orada k›fll›k odun ih-tiyaçlar›n› karfl›lamak için bulunuyor-lard›. Karatafl olay yerinde askerler tara-f›ndan infaz edilirken, Çiçek a¤›r yaral›kurtulmufl ve ‘silahl› çat›flmaya girmek’iddias›yla tutuklanm›flt›. Olaydan 8 aysonra, May›s’ta tahliye edilen Çiçek, ga-zetemizin sorular›n› yan›tlayarak, u¤ra-d›klar› sald›r›y› ve Bülent Karatafl’›n na-s›l katledildi¤ini anlatt›... “8 kiflilik birtim grubu gelip kimlikleri ald›. Sonra bi-ze ‘üstünüzü soyun, kazaklar› ç›kar›n,15-20 metre ileri gidip çökün’ dediler.Biz de onlar›n dedi¤ini yapmak zorundakald›k. Kazaklar› ç›kar›p, 15-20 metreileri gidip çöktük. Jandarma timlerininbizi infaz edeceklerini ben biliyordum.Bülent de, ‘bunlar bizi yarg›s›z infazedecekler’ dedi. Yani tahmin etmifltik.Ancak yap›lacak bifley yoktu. 15 metreileri gittik, çömeldik...” SAYFA 2

Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerinidurdurmak için hiçbir çal›flmada bu-lunmayan hükümet, ölüm rakamlar›-n›n da “normal” oldu¤unu savunuyor.‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) GenelMüdürü Kas›m Özer, tersanelerde ya-flanan ifl cinayetlerine yönelik yapt›¤›aç›klamada ölümlerin temel sebebiniiflçilerin “köylü” olmalar›na dayand›r-d›. Özer aç›klamas›nda; “Köyden hiçayr›lmam›fl insanlar,s a -

nayi ifllerine girdi¤inde üzüntü vericikazalar oluyor" diyerek, yaflanan kaza-lar›n sorumlulu¤unu tamamen iflçilerinüzerine att›. Ölümlerin tersane koflulla-r›n›n kötülü¤ünden de¤il, iflçilerin so-rumsuzlu¤undan kaynakland›¤›n› ifa-de eden Özer, maden ocaklar› gibi iflalanlar› ile k›yasland›¤›nda tersaneler-de yaflanan ölümlerin ‘gayet normal’oldu¤unu dile getirirerek, ‘facia varm›flgibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n›, ölümle-rin abart›lmamas› gerekti¤ini’ söyledi.SAYFA 6

Devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler her gün bir faflist sald›r›yla karfl› karfl›yakal›yor. Ö¤rencilere, polis, idare ve sivil faflistler taraf›ndan ortak bir flekilde gerçek-lefltirilen sald›r›lar devam ediyor. Erzincan, Eskiflehir, Adana, Edirne, Sivas veÇanakkale’de ö¤renciler yine sald›r›ya u¤rad›. SAYFA 9

NEPAL <BHATTARA‹, GEL‹SMELER‹ DE⁄ERLEND‹RD‹> SAYFA 13 KORKUT BORATAV <‹NSANLAR MI, OTOMOB‹LLER M‹?> SAYFA 16IIIIIIIII

Üniversitelerde sald›r›lar devam ediyor

ONLAR GELECE⁄‹ KAZANMANIN ADIDIR

Devlet, terörünü gizlemeye çal›fl›yor

R›za Çiçekkatliam›anlatt›

KKOOMMÜÜNN‹‹ZZMM‹‹NNSSÖÖNNMMEEYYEENNMMEESSAALLEESS‹‹Siz ki can›n›z› verdiniz halk›m›z için

Siz ki herfleyinizi verdiniz bu kavga u¤runa

Gö¤sünüzde onurla dalgalanan kavgan›n bayra¤›na Siz ki al renginiverdiniz

Ey, yüce o¤ullar› halk›m›z›n

Gururla ve sab›rla dinlenin flimdi

Kavgan›z› sürdürüyor yoldafllar›n›z...

‹. KAYPAKKAYA

sf 15

YEN‹ DEMOKRAS‹ SEH‹TLER‹ ANILDI.

.

Enternasyonal proletaryan›n Türkiye-Kuzey Kürdistan temsilcisi komünist önder ‹brahimKaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri etkinliklerle an›ld›. Ülkemiz devrim tarihine bü-yük bir miras b›rakan, komünist mücadelenin yeniden diriliflini sa¤layan ve ad› hala söy-lendi¤inde suç say›lan Kaypakkaya ve yeni demokrasi flehitleri için, Türkiye-Kuzey Kür-distan’›n yan› s›ra yurtd›fl›nda da çeflitli eylem ve etkinlikler düzenlendi. SAYFA 16

‹nsanl›k tarihi, ezenler ile ezilenlerin amans›z bir mücadeleiçerisinde oldu¤u, zorun zor ile alt edildi¤i, ezilenlerin ezen-lere karfl› özgürlük ve kurtulufl mücadelesi verdi¤i, insanl›-¤›n de¤ifltirme ve ilerleme prati¤iyle örülü yüzy›llar› kapsar.Bu tarih, s›n›fl› toplumlar tarihidir, halklar›n mücadele ileyaratt›¤› bir tarihtir. Bugün için verdi¤imiz yeni demokrasi,sosyalizm ve nihayetinde komünizm mücadelesi, bu tarihinve s›n›f savafl›n›n bir parças›d›r ve bize rehber olan da bubilinçtir. S›n›f mücadelesinde yer alarak yaflam›n› yitirendevrimci ve komünistlerin bu savaflta yer almas› ve müca-

deledeki ›srarlar› basit bir ahlak veya tercih sorunu de¤ildir.‹nsanl›¤›n kurtulufl mücadelesini flart koflan devrim ve ikti-darlaflma mücadelesi; bu tarihsel zorunlulu¤u bilince ç›ka-ran bilimsel ideoloji belirleyendir. fiehitlerimiz bu gerçekli¤imücadelelerine rehber edinerek, tarihin prati¤inden süze-rek bizlere ö¤retmifllerdir. Bizlere devrettikleri bu hazine hiçkuflkusuz ki bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra damücadelemizin rehberi, devrimimizin teminat› olacakt›r. Bubilinçle ölümsüzleflen, tarih sayfalar›na kaz›nan halk›m›z›nölümsüz o¤ullar› ve k›zlar›, her türlü zorlu¤a ra¤men iktidar

perspektifiyle cüretin, siyasi iktidar›n zaptedilmesinde ›sra-r›n, kararl›l›¤›n, sebat etmenin ad› olmufllard›r. Gelece¤imi-zin, halk›n kendi iktidar›n›n teminat› olan flehitlerimiz, ›fl›l-dayan kutup y›ld›zlar›m›zd›r. Devrim ve komünizm müca-delesinde topra¤a düflenlerimiz, o toprakta tohum oldular;bizler bu tohumla kök sald›k, yeflerdik, boy verdik. Tarihi-mizden ve mücadelemizden süzdü¤ümüz bilinç ve bu bilin-cin yön verdi¤i cüretle köklerimize sar›laca¤›z; boy verecek,dal salaca¤›z; iktidarlaflma hedefini ilerleterek, devrim vekomünizm mücadelesinde ›srar›n, kararl›l›¤›n ad› olaca¤›z.

Onlar› anmak, sadece onlar›n olumluluklar›ndan bahset-

mekle s›n›rland›r›lamaz. Evet, tarihimize sar›larak onlardan

ö¤renece¤iz. Ancak bu sonsuz ö¤renme, ö¤renileni pratik-

lefltirme serüveninin merkezine, siyasi iktidar›n zapt›n›,

Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekli¤inde bunun biricik yolu

olan Halk Savafl›’n› ve bu mücadelenin pratisyenleri olma

görevini koyarak, ‘biz kazanaca¤›z’, ‘halk kazanacak’ta ifa-

desini bulan halk›n iktidar›n›, köylük alanlardan parça par-

ça kopartarak gerçekli¤e dönüfltürebiliriz.

18 MAYIS SAYFA 8

PERSPEKT‹F

Geçen y›ldan bu yana cumhurbaflkan› seçemeyen ve siya-si bir kriz yaflayan Lübnan’da bu kez ordu ile muhalefet-teki Hizbullah güçleri aras›nda silahl› çat›flmalar yafland›.Krizin içinden ç›k›lamaz bir hal ald›¤› bir süreçte yaflananbu çat›flmalar, bir kez daha iç savafl olas›l›¤›n› gündemegetirdi. Beyrut’ta 3 gün süren çat›flmalar sonucunda 11 ki-fli öldü. Yaflanan çat›flmalar üzerine ‹ktidardaki ço¤unlu-

¤un lideri Saad Hariri, Hizbullah’a çat›flmalara son verme-si için uzlaflma ça¤r›s›nda bulundu. Hizbullah, hükümettaraf›ndan görevinden al›nan Beyrut Havaliman› güvenlikflefinin görevden al›nmas› karar›n›n geri al›nmas›, Hizbul-lah’›n ‹srail’e karfl› mücadele için kurdu¤u haberleflme vekamera sisteminin kald›r›lmas›n›n durdurulmas› üzerinegüçlerini geri çekerek, çat›flmalara son verdi. Ald›¤› ka-

rarlar› geri çekmesi, hükümetin Hizbullah’›n gücünü res-men tan›d›¤› yönünde de¤erlendirmelere neden oldu. Bu-na ra¤men hükümet ve Hizbullah taraftarlar› aras›nda ça-t›flmalar Beyrut’un d›fl›ndaki kentlere de s›çram›flt›. Hiz-bullah ve Dürziler aras›nda yaflanan çat›flmalarla birlikteçat›flmalarda toplam 81 kifli ölürken yüzlerce kifli yaralan-d›, birçok bina atefle verildi. SAYFA 10

“Tuzla’da facia yok,ölümleri abartmay›n”

BBüüyyüükk OOrrttaaddoo¤¤uu PPrroojjeessii’’nniinn dduummaann›› LLüübbnnaann’’ddaa ttüüttüüyyoorr

A. ERKAN: ‘‹THALAT CENNET‹ B‹R ÜLKE’ SAYFA 13

.

Page 2: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

Devrimci Demokrasi’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

Türkiye-Kuzey Kürdistan'da, ba¤›ms›z, tutarl› bir komünist duru-fla sahip olabilmek için Kaypakkaya'laflmak gerekiyor. Onun fikirleriy-le, çizgisiyle ancak 70'li y›llarda tan›flan ülkemizde, art›k devrim vekomünizm mücadelesinin eski biçimiyle sürdürülmesi bir gerili¤e te-kabül ediyordu.

Emperyalistlerin topraklar›m›z› fiili bir iflgale giriflti¤i 1920'li y›llar-da, sosyalizm için büyük bir deneyim olan Rusya'daki Ekim Devrimi(1917) gerçekleflmiflti. O tarihte tüm ülkelerdeki komünist partilerinintabi oldu¤u Komüntern'de, Sovyetler'in ç›karlar›n›n savunulmas› vetüm ülkelerdeki komünist partilerin buna göre konumlanmas› fikriöne ç›k›yordu. Sovyetler'in ç›karlar›n›n korunmas› için, emperyalistle-rin Rusya etraf›ndaki ülkelerde etkinlik kazanmalar› önlenmeye çal›-fl›l›yordu ve Komüntern bu maksatla bu ülkelerde burjuvazi ile komü-nistler aras›nda bir çat›flmadan yana de¤ildi. SSCB'nin güvenli¤i esasal›yordu. Bat› ülkelerinin burjuva devrimlerini tamamlamalar› ile bir-likte ulusal karakterli sorunlar buralarda çözülmüfl, ancak Do¤u he-nüz bu sorunlarla bo¤uflmakta ve bir taraftan da emperyalist bat› ül-kelerinin sald›r›lar›yla u¤raflmaktayd›. Emperyalizm gerçekli¤i nede-niyle, do¤u ülkelerindeki ulusal kurtulufl savafllar›n›n önderli¤ini elegeçiren komprador burjuvazi, bir yandan Rusya'daki sosyalist rejimleittifaklar›n› gelifltirirken, öte yandan emperyalistlere olan ba¤›ml›l›¤›-n› pekifltiriyordu.

1920'li y›llarda ülkemizde emperyalist iflgal harekat›na karfl› Türkkomprador burjuvazisini, toprak a¤alar›n› ve tefecileri temsil eden ‹t-tihat ve Terakki hareketi önderli¤inde bir savafl verildi ve o tarihteSovyetler'in de deste¤i al›n›yordu. Ancak daha çok Bat›'da, Ege'deyo¤unlaflan savafl›n içerisinde bir taraftan da emperyalist ülkelerleba¤›ml›l›k iliflkileri gelifltiriliyordu. Birinci Emperyalist Paylafl›m Sava-fl›'na Almanya'n›n yan›nda giren ‹ttihat ve Terakki, savafl›n sonunado¤ru da dümeni ‹ngiliz ve Frans›z emperyalistlerinden yana k›rm›fl-t›. Bu ittifaklar, Kaypakkaya'n›n da iflaret etti¤i gibi, 1920'lerde veri-len iflgal karfl›t› mücadeleyi "güdük"lefltirmiflti. Bunun ad› anti-em-peryalizm olamazd›.

Ege'de ‹ttihat ve Terakki hareketi yanl›s› olarak iflgale karfl› büyükbir direnifl sergileyen ve feodal a¤alar›n iflgalci güçler taraf›ndan k›fl-k›rt›lan isyanlar›n› kendisine ba¤l› seyyar birlikleriyle (Kuva-y› Seyya-re) bast›ran Çerkez Ethem bile, iktidar ile ilgili sorunlar nedeniyle ‹tti-hat ve Terakki hareketi ile ters düflmüfl ve bu kesimin sald›r›s›na u¤-ram›flt›. Çerkes Ethem'in komutas›ndaki Kuva-y› Seyyare ile savaflan‹smet ‹nönü emrindeki uçaklardan bombalarla birlikte flu bildiriler at›-l›yordu: "Ey Kuva-y› Seyyare'ye mensup kahraman ve fedakar efrat!Size ordumuzun baflkomutan›ndan neferine kadar hepsinin hürmetve sevgileri var. Ordumuzun hedefi, sizin itaatinizi kötüye kullanan vekendi özel emellerine alet etmek isteyen Çerkes Ethem ve kardeflle-ridir. Bunlar zararl› insan olmak üzeredirler. Bu hainlerin emriyle kar-defl ordunuza silah atmay›n›z. Bize geliniz, hürmet göreceksiniz, siziniçin sorumluluk yoktur." Bu geliflmeler 1920 y›l›n›n sonlar› ile 1921bafllar›nda gerçeklefliyordu.

Bu y›llarda meydana gelen baflka bir olay ise Türkiye-Kuzey Kür-distan devrim ve komünizm mücadelesi için son derece önem tafl›-yordu. Ve malesef 1972'de Kaypakkaya'n›n komünist baflkald›r›y›gerçeklefltirmesine kadar bunun önemi kavranamad›. Birinci Emper-yalist Paylafl›m Savafl›’n›n ön y›llar›nda 1908'deki 'ikinci meflrutiyet' ileOsmanl›'ya hakim olan ‹ttihat ve Terakki mensubu Mustafa Suphi, za-manla bu hareketten ayr› düflmüfl 1913 y›l›n›n sonlar›nda ise sürgü-ne gönderilmiflti. Daha sonra Rusya'ya geçen Suphi, Bolflevikler'in mü-cadelesine kat›lm›fl ve devrimden sonra 1920 y›l›nda TKP'yi kurmufl-tu. Bu tarihte ülkemizde hala savafl sürüyordu ve Sovyetler ile ittifakhalinde olan Kemalistler daha önce sürgüne gönderdikleri MustafaSuphi'yi bu kez ülkeye davet ediyorlard›. TKP'nin amac› ise toprakla-r›m›zda Bolflevik bir devrimi gerçeklefltirmekti ve Kemalistler bununfark›ndayd›. 1921 Ocak’›nda Mustafa Kemal’in ça¤r›l›s› olarak Anka-ra’ya do¤ru yola ç›kan Suphi ve yoldafllar›, Kars ve Erzurum’da linç gi-riflimlerine u¤rarlar. 1921 y›l›n›n 28 Oca¤›'n› 29'a ba¤layan gecesi Sup-hi ve 15 yoldafl› Trabzon'dan Sovyetler'e geri gönderilmek için bindi-rildikleri teknede Kay›kç›lar Kahyas› Yahya'n›n adamlar› taraf›ndan öl-dürülürler. Olay› soran Sovyetler’e, "deniz kazas›" fleklinde cevap al›r-lar. Komüntern, 'Sovyet anayurdu'nun ç›karlar› için verdi¤i deste¤isürdürür ve Kemalistlerin gerçeklefltirdi¤i katliamlar karfl›s›nda sessizkalmak bir yana, aç›klamalarla destek verilir. 1938'de gerçeklefltirilenDersim katliam›n›n öncesinde, 29 Temmuz 1937 tarihli Komüntern'inyay›n organ› “Rundschau” flöyle yaz›yor:

“‹ki ay› aflk›n bir zamandan beri Ankara Hükümeti, Dersim bölge-sindeki Kürt afliretlerinin yeni bir gerici ayaklanmas›n› bast›rmaklau¤rafl›yor. Feodal unsurlar, Kemalist parti taraf›ndan gerçeklefltirilenreformlara ra¤men, bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesindeki ba-r›nmay› baflarm›fllard›r. Bu bölgeye geçti¤imiz y›l TUNCEL‹ ad› verilmifl-tir. Dersim’in hakim katmanlar›, yürürlükteki yasalara ra¤men, kendiyasad›fl› ayr›cal›klar›n› koruyabilmifllerdir... Dersim’de devlet otoritesisadece ka¤›t üzerine kal›yordu. Feodal afliret reisleri her f›rsatta dev-leti hiçe sayarlard›...

Bugün, Kemalist Hükümet’in enerjik reformlar› yüzünden kendiiktidarlar›n› tehdit alt›nda hisseden feodal unsurlar›n ümitsiz bir dire-nifli ile karfl› karfl›ya bulunuyoruz.” (Komintern Belgeleri’nde Kürt So-runu, Kemalizm, Erdal Yeflil, Tohum Yay›nlar›, sf. 185)

Mustafa Suphi'nin ard›ndan TKP de Kemalistlerin etkisi alt›na gir-di ve Komüntern'in yukar›da aktard›¤›m›z tutumunu benimsedi. Re-vizyonistleflen TKP, floven bir çizgi izlemeyi sürdürüyordu. Bu çizgi ay-n› zamanda dünya çap›nda devrim ve komünizm mücadelesinin kar-fl›s›nda da ciddi bir tehlike olarak duruyordu. Çin'deki Büyük ProleterKültür Devrimi (BPKD)'nin ç›k›fl› ve dünyay› sarmas›na kadar da böy-leydi durum. Ülkemizde ise BPKD'nin etkisi ile komünist önder ‹bra-him Kaypakkaya önderli¤inde 1972 y›l›n›n Nisan'›nda komünist birbaflkald›r› tarihe kay›t düflüyordu. Bu ç›k›fl ile Maoist komünistler, el-li y›l süren revizyonist, flovenist çizgiyi tarihin çöplü¤üne gönderecekkomünist manifesto ile mücadeleye koyuldular. 'Devrim ve komü-nizm mücadelesini anma haftas›' dolay›s›yla bu mücadelenin ölüm-süz evlatlar›n› sayg› ile an›yoruz. Onlar s›n›fs›z ve sömürüsüz bir dün-ya mücadelemizde, komünizm ›srar›nda yolumuzu ayd›nlatan birermeflale oldular.

2 20-31 Mayıs 2008 güncel

R›za Çiçek yarg›s›z infaz› anlatt›

Tahliye edilen Çiçek: Bizi kurfluna dizdilerDersim’in Hozat ‹lçesi'ne ba¤l› Kurukaymak Köyü'ne odun

toplamaya giden Bülent Karatafl ve R›za Çiçek’e, özel timlertaraf›ndan atefl aç›lm›flt›. Bülent Karatafl olay yerinde yaflam›n›yitirirken, R›za Çiçek ise a¤›r yaral› olarak hastaneyekald›r›lm›flt›.

Olaydan sonra Genelkurmay’›n resmi internet sitesindeyap›lan aç›klamada, Karatafl ve Çiçek gerilla gibi lanse edilmiflve “iki terörist etkisiz hale getirildi” denilmiflti.

Olaydan a¤›r yaral› olarak kurtulan R›za Çiçek adl› köylü,hakk›nda 'örgüte üye olmak ve devletin bölünmez bütün-lü¤ünü bozmak' iddias›yla dava aç›l›nca s›ras›yla Dicle Üniver-sitesi T›p Fakültesi Hastanesi tutuklu ko¤ufluna, Elaz›¤ E TipiHapishanesi’ne ve Tunceli Hapishanesi’ne götürülmüfltü. Çiçekson olarak yaralar› iyleflmedi¤i halde, Hozat Sulh CezaMahkemesi’nin karar› ile ‘örgüt üyesi olmak’ ve ‘örgüt ad›nafaaliyette bulunmak’ iddias›yla tutuklanarak, Malatya E TipiKapal› Hapishanesi’ne gönderilmiflti. Malatya CumhuriyetBaflsavc›l›¤›, 7 ayl›k bir beklemenin ard›ndan 31 Mart’ta, tutuk-lu yarg›lanan Çiçek ile ilgili iddianameyi haz›rlad›. ‹ddi-anamede, Çiçek ve Karatafl ile ilgili ‘örgüt üyesi olmak’ iddi-alar›n›n aksine Çiçek’in ‘örgüte bilerek ve isteyerek yard›metti¤i’ iddia edildi ama bu iddiay› destekleyen delil buluna-may›nca Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi, çeliflkilerle doluiddianameyi, “Suçlamalara iliflkin delil yok” diyerekCumhuriyet Savc›l›¤›’na iade etti. Savc› da, iddianamenin red-dine itiraz ederek mahkemeden tekrar iddianamenin incelen-mesini istedi. Dosya Malatya Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndantekrar 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme

‘yard›m yatakl›k suçu ifllendi¤ine dair yeterli bir delilolmad›¤›n›’ belirterek, R›za Çiçek hakk›nda tahliye karar› verdi.

Tahliye edilmesinin ard›ndan Hozat’a dönen Çiçek, soru-lar›m›z› yan›tlayarak, nas›l sald›r›ya u¤rad›klar›n› ve BülentKaratafl’›n nas›l katledildi¤ini anlatt›.

Askerlerle nas›l karfl›laflt›n›z, size do¤rudan atefl mi ettiler?

R›za Çiçek: Daha önce birçok bas›nda ç›km›flt›. Benlehalam›n o¤lu Bülent köye oduna gitmifltik. Orada bir iki tanear› kovan› gördük. O ar› kovanlar›n› kestik. Ondan sonrayukar›da motosikleti park etti¤imiz yere do¤ru gittik.Jandarma timlerinin orada olduklar›n› biliyorduk. Oraya pusuatt›klar›n› biliryorduk. Biz de art›k ç›kmak zorunda kald›k vemotosikletin oldu¤u yere do¤ru ç›kt›k. Jandarma timlerigeldier, kimlikleri istediler. Biz de kimlikleri verdik. Ondansonra bize ‘buradan gidin’ dediler. Biz de hemen toparlan›pmalzemelerimizi al›p gidiyoruz dedik. Orada 15-20 dakikageçtikten sonra yine 8 kiflilik bir tim grubu gelip kimlikleri ald›.Sonra bize ‘üstünüzü soyun, kazaklar› ç›kar›n, 15-20 metre ilerigidip çökün’ dediler. Biz de onlar›n dedi¤ini yapmak zorundakald›k. Kazaklar› ç›kar›p, 15-20 metre ileri gidip çöktük.Jandarma timlerinin bizi infaz edeceklerini ben biliyordum.Bülent de, ‘bunlar bizi yarg›s›z infaz edecekler’ dedi. Yani tah-min etmifltik. Ancak yap›lacak brifley yoktu. 15 metre ileri git-tik, çömeldik. Jandarma timinin mekanizmay› çekip atefletmesi ile o an kendimi sol tarafa att›m. Ve 6 metre afla¤›yayuvarland›m. Zaten a¤›r yaralanm›flt›m. Jandarma timleritekrar bafl›ma geldi. Ondan sonra infaz timinden biri sürekliüst rütbelisini aray›p konufluyor. Benden sonra halam›n o¤lu

Bülent’i 4-5 el atefl edip direk öldürüyorlar. Ben de orada a¤›r

yaral› bir flekilde yerde kald›m. Ramazan’›n 15. günü oldu¤u

için, uzun boylu bir tim komutan› geldi, kendi üstünü aray›p

“zaten ölüyor, ben bunu öldürürsem vicdan azab› çekerim”

dedi. Bu flekilde konuflmas›n›n ard›ndan, di¤er infaz timi

silah›n› indirdi. Sonra ben zaten kendimde de¤ildim.

Hastane ve sonras› geliflmelerde neler yaflad›n›z?

Beni helikoptere at›p Elaz›¤’a kald›rm›fllar. Bülent Karatafl

da orada hayat›n› kaybetmiflti. Beni Elaz›¤ Hastanesi’nden k›sa

bir süre sonra Diyarbak›r Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne

kald›rd›lar. Orada beni hastaneden ç›kard›lar. Ondan sonra

Diyarbak›r’da öyle tahmin ediyorum ki, art›k hapishane odas›

m›yd›, neydi bilemiyorum, tam olarak hat›rlayam›yorum.

Orada 1 gün tek odal› yerde tuttular. Oradan da Elaz›¤

Hapishanesi’ne getirdiler. Bir hafta orada kald›m. Sonra Tunceli

Hapishanesinde 45 gün kald›m. Daha sonra Malatya hapis-

hanesine götürdüler. Ordada 6-7 ay yatt›ktan sonra

mahkemeye ç›k›p tahliye oldum. K›sacas› hapishane sürecim

bu flekilde geçti. Olaydan hemen sonra Tunceli Valili¤i bizimle

ilgili, Hozat’ta 2 “teröristin” vuruldu¤unu, birinin ölü, di¤erinin

ise yaral› olarak “ele geçirildi”¤ini aç›klam›flt›. Kara Kuvvetleri

Komutanl›¤› da kendi internet sitesinde bir bafll›k geçmiflti.

Ama sonuç itibariyle geldi¤imiz noktada mahkeme bunu

yalanlam›flt›r. Mahkeme bizim “terörist” olmad›¤›m›z›, s›radan

bir vatandafl oldu¤umuzu kan›tlam›flt›r. Ve Kara Kuvvetleri

Komutanl›¤›’n›n yapt›¤› aç›klamay› resmen yalanlam›flt›r.

Bundan sonra ne yap›labilir?

Bizim güçlü bir duyarl›l›k göstermemiz laz›m toplum

olarak. Bu devlet terörünün önüne ancak bu flekilde geçebili-

riz. Toplumumuz örgütlendirilmeli, bilinçlendirilmeli ve tek

yürek olup, birlik olunmal›d›r. Tabiî ki bu ilk olay de¤ildir. Ben

Malatya Hapishanesi’ndeyken sürekli gözüm d›flar›dayd›, ne

kadar a¤›r yaral› olsam da bana bilgi veriliyordu. Dersim’de,

‹stanbul’da ve çeflitli illerde demokratik kitle örgütlerinin biz-

leri sahiplenmeleri, bizlerle ilgili yapt›klar› bas›n aç›klamalar›

gerçekten benim için çok büyük moral kayna¤› olup ve onur-

land›r›c›yd›. Tabiî ki demokratik kitle örgütlerine düflen en

güzel görev de, bu vb durumlarda halk›n yan›nda olup sisteme

karfl› durabilmektir. Bu suça karfl› koymak için halk›n verece¤i

en güzel tepki Bülent Karatafl’›n cenaze törenindeki binlerce

insan›n tek yürek olmas› gibi daha da ço¤alarak her zaman

böylesi örgütlü bir durufl sergilemesidir. Devrimci Demokrasi

Gazetesi arac›l›¤›yla buradan bizi sahiplenen tüm

kurumlar›m›za ve halk›m›za teflekkürlerimi sunar›m. Yani bize

yak›flan en güzel durufl da budur.

-Biz teflekkür ederiz...

Geçti¤imiz y›l Eylül ay›nda Der-sim’in Hozat ilçesi k›rsal›nda bir askertimi taraf›ndan iki kifli silahl› sald›r›yau¤ram›fl, Genelkurmay da olay› ‘iki te-rörist etkisiz hale getirildi’ diye duyur-mufltu. ‘Terörist’ denilen bu iki kiflidenbiri okurumuz Bülent Karatafl, di¤eri deakrabas› R›za Çiçek’ti ve orada k›fll›kodun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için bu-lunuyorlard›. Karatafl olay yerinde as-kerler taraf›ndan infaz edilirken, Çiçeka¤›r yaral› kurtulmufl ve ‘silahl› çat›fl-maya girmek’ iddias›yla tutuklanm›flt›.Olaydan 8 ay sonra, May›s’ta tahliyeedilen Çiçek, gazetemizin sorular›n› ya-n›tlayarak, u¤rad›klar› sald›r›y› ve Bü-lent Karatafl’›n nas›l katledildi¤ini birkez daha anlatt›

Çiçek: Yaflad›klar›m›z

sistemin gerçekli¤i

Tarih boyunca devletin belli top-lumlar üzerinde, özellikle bubölge halk› üzerinde birçokbask›, y›ld›rma politikalar›olmufltur ve katliamc› politi-kalar›n› halk›m›z üzerindebu flekilde uygulam›fllard›r.Ve bunun farkl› metotlar›n›da uygulayarak halk›m›z›susturmak için yarg›s›z infazetmifllerdir. Bu tabii ki benleBülent için ilk de¤il. Son daolmayacakt›r.

Bülent’ten sonra da birçok insa-n›m›z infaz edilecek. Vebundan böyle bu flekilde de-vam edecektir. Sistemin ger-çekli¤i bu. Burada önemliolan toplum olarak duyarl›,onurlu olmak ve sessiz kal-mamakt›r.

Türk Genelkurmay›’n›n Kandil Da¤›’n›nbombalanmas› ile birlikte yapt›¤› “sürpriz gelifl-meler olabilir” aç›klamas›n›n üzerinden çok azbir zaman geçmiflti ki, Hakkari’ye ba¤l› s›n›rda-ki Aktütün Karakolu PKK gerillalar› taraf›ndanbas›ld›. Genelkurmay’›n sürprizi, aylard›r yo-¤un bir flekilde yalan haberlerle sürdürülen psi-kolojik propagandan›n bir parças› olarak PKKyöneticilerinden birinin öldürülmüfl olabilece¤ive yüzlerce PKK gerillas›n›n moral bozuklu-¤uyla silah b›rakaca¤›yd›. Ancak bu aç›klama-y› tekzip edercesine yap›lan karakol bask›n›,durumu tam tersine çevirdi. Son s›n›rötesi ope-rasyonu ile birlikte Türk Genelkurmay› GüneyKürdistan’›n kuzey bölgeleri için “Art›k BBG(Biri Bizi Gözetliyor) evi gibi” yorumu yapm›fl-

t›. Aktütün Karakolu’nun bas›lmas› eylemineyüzlerce gerillan›n kat›lmas› ve Türk ordusu-nun bu hareketlili¤i önceden haber alamama-s›, Genelkurmay’›n yalan›n› ortaya ç›kard›.

Hakim mevzilerden etkili silahlarla vuru-lan karakolun bir bölümü imha edilirken, Ge-nelkurmay’›n saklan›yor dedi¤i HPG GenelKomutan› Bahoz Erdal, bask›n s›ras›nda bir-çok askeri malzemenin ellerine geçti¤ini veTürk askerinin kayb›n›n büyük oldu¤unu aç›k-lad›. HPG aç›klamas›na göre bask›nda 29 as-ker ölürken, gerillan›n kayb› 2 oldu. Türk Ge-nelkurmay’› ise yapt›¤› aç›klamada psikolojiksavafl gere¤i, gerillalar›n köydeki evleri ve ca-miyi de vurduklar›n›, askerin 6, gerillan›nsa 19kay›p verdi¤ini öne sürmüfltü.

PKK Aktütün Karakolu’nu bast›

R›za Çiçek

Askerler taraf›ndan katledilen Bülent Karatafl binlerce kiflinin kat›l›m›yla defnedilmiflti

Page 3: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

Dünyadaki geliflmeler Ortado¤u duvar›na çarpmadanedemiyor, tüm dikkatler bu bölge üzerinde odaklan›yor.Dünyan›n kalbinin att›¤› ve dünya siyaset arenas›na flekilveren Ortado¤u, yeni yeni geliflmelerle daha da bir hareket-lilik kazan›yor. Öyle ki bu geliflmeler ABD öncülü¤ündekiemperyalistlerin planlar›n›n, yönelimlerinin nas›l bir yol ald›-¤›n›n, nas›l bir boyut kazanaca¤›n›n flekil ve flemalini çiziyor.

Bütün Ortado¤u’nun ABD emperyalizminin stratejik ç›-karlar› do¤rultusunda yeniden flekillendirilmesinin ve Orta-do¤u’da ABD hegemonyas›n›n sa¤lanmas›n›n projesi olanBüyük Ortado¤u Projesi (BOP), yeni hamlelerle ve türlü sal-d›r›larla uygulanmaya çal›fl›l›yor. Bu hedef do¤rultusunda,ne belirlenmiflse tek tek hayata geçiriliyor. Suriye-‹srail-Fi-listin aras›nda gerçekleflen yo¤un pazarl›klar, ABD’nin sonbir ay içerisindeki yo¤un Ortado¤u ziyaretleri, Lübnan’dagerginli¤in t›rmand›r›lmas› vesilesiyle patlak veren Lübnanhükümeti-Hizbullah çat›flmalar›, ‹ran’a yönelik s›k›flt›rmapolitikalar› ve tabii ki Türk devletinin Kürt ulusal hareketi-ne yönelik imha sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmas› ve Kürt bölge-sel yönetimiyle giriflti¤i yo¤un diplomasi, sürecin paramet-releridir. Kuflkusuz bu parametreler önümüzdeki sürecinolas› geliflmelerine iflaret ediyor.

Sald›r› havas›n›n giderek sertleflti¤i, bunun için bir bekle-yifl içerisinde olundu¤u aç›kça kendisini gösteriyor. ABD, ABve ‹srail yanl›s› Lübnan hükümetiyle ‹ran-Suriye yanl›s› Hiz-bullah aras›nda patlak veren ve 100’e yak›n kiflinin öldü¤ü

çat›flmalar, emperyalistler taraf›ndan sald›r›n›n zemini yap›l-mak isteniyor. Zira aylar öncesine dayanan ve Lübnan, Suri-ye, Hamas üzerinden uygulanmak istenen sald›r› plan› ya-flamsallaflt›r›lmak isteniyor. Lübnan’da yarat›lacak iç savaflla(özellikle fiii-Sünni çat›flmas›) bölgenin cehenneme çevrilme-si herhalde ABD aç›s›ndan en çok arzu edilen geliflmedir.

Geçti¤imiz günleri hat›rlayal›m. ABD denetimindeki Ab-basl› Filistin üzerinden Hamas s›k›flt›r›lmak, düflürülmek is-teniyor. 2006’da ‹srail’in Lübnan’a sald›r›s› ve Hizbullah’›ngüç kazanmas› sonras›nda Lübnan ikiye bölünmüfl, siyasibir krize sürüklenmiflti. Bunun faturas› her f›rsatta hedefte-ki Hizbullah’a kesilmeye çal›fl›l›yor. Türk devletine misyonbiçilerek Suriye ve ‹srail ars›ndaki ihtilaf›n çözülmesi içinyo¤un mesai harcan›yor. ‹srail taraf›ndan 1967’de iflgal edi-len Golan Tepeleri üzerinden “Ortado¤u’da kal›c› bar›fl” kis-vesi alt›nda pazarl›k yap›l›yor. ‹srail gerekirse Golan’› iadeedebilece¤ini aç›kl›yor. fiüphesiz bunun için masaya sürü-len flartlar› var: Suriye’nin Lübnan gerçekli¤ini göz ard› et-memesi, ‹ran’dan her flekilde uzak durmas›, Hizbullah veHamas’a olan deste¤ini derhal kesmesi, k›sacas› emperya-listlerin elini rahatlatacak ad›mlar› süratle atmas›. Yap›lma-ya çal›fl›lan, ABD, ‹srail, ‹ngiltere, Fransa ve Almanya eliyleSuriye’yi ‹ran’›n bafl›n› çekti¤i iflbirli¤inden ay›rmak ve ‹ran,Filistin, Lübnan aras›ndaki ba¤› böylece koparmak, bölge-de olan ve olas› Arap direnifllerinden uzaklaflmas›n› sa¤la-mak. Bunlarla birlikte hedefteki ‹ran’a karfl› önemli kozlar›ele geçirmek, ‹ran’› yaln›zlaflt›rmak ve ‹ran’a hareket alan›

b›rakmamak. Bunlar, Ortado¤u üzerinde çizilen senar-yonun hayat bulmas› için ABD aç›s›ndan hayati bir

önem tafl›yor. Bu planlar›n ilerleyen süreçte Orta-do¤u’da yeni ABD sald›r›lar›n› ba¤r›nda tafl›d›¤›

aç›kt›r.

Emperyalistlerin “Filistin sorununun kal›c›bir bar›flla çözülmesi, Ortado¤u’da kal›c› ve is-tikrarl› bar›fl›n sa¤lanmas›” beyanatlar›ndananlafl›lmas› gereken, Ortado¤u’nun emperya-listlerin stratejik ç›karlar› do¤rultusunda yenibir flekle sokulmak istendi¤i, bölgede tam birhegemonya kurulmak istendi¤idir. Suriye,‹ran’dan ayr›flt›r›l›rsa, Hamas’a olan deste¤i ke-silirse Filistin, ‹srail’in denetiminde olur. Hizbul-lah’a olan ‹ran ve Suriye deste¤i kesilir ve Hizbul-lah yaln›zlaflt›r›l›rsa Lübnan emperyalistlerin iste-di¤i ‘istikrara’ kavuflabilir. Ortado¤u halklar›n›n

olan ve olas› direniflleri engellenebilirse, Ortado¤u,ABD ve AB emperyalistlerinin ekonomik düzenine

eklemlenebilir. Bu çerçevede geçti¤imiz ay NATO’nunyeniden yap›land›r›lmas› ad› alt›nda güvenlik, geniflle-me, stratejik, jeopolitik anlamda kararlar almas›n›n,Do¤u Akdeniz’de NATO savafl donanmas› oluflturulma

sürecine girilmesinin, Basra Körfezi’ne ve Do¤u Ak-deniz’e baflta ABD olmak üzere donanmalar›n-filo-

lar›n doluflturulmas›n›n, Lübnan karasular›ndaABD 6. Filo’sunun gücünün mart ay›nda

artt›r›lmas›n›n, ‹srail’in

geçti¤imiz ay içinde “Dönüm Noktas›” ad›yla tarihinin enbüyük tatbikat›n› yapmas›n›n baflka bir izahat› var m›d›r?Ya da bunun izahat› Ortado¤u’da giriflilecek sald›r›lara, ‹ran,Suriye, Hizbullah ve Hamas’a karfl› giriflilecek savafla, öteyandan bu sald›r›lar›n karfl›s›nda Ortado¤u halklar›n›n gös-terece¤i direnifllere karfl› stratejik haz›rl›k ve önlemler ola-bilir mi? Önümüzdeki günler, bunu, bize tüm ç›plakl›¤›ylagösterecektir.

CChheenneeyy’’iinn AAnnkkaarraa zziiyyaarreettii vvee flfliiffrreelleerrii

ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney’in nisan ay›ndaTürk devletini de içine alan genifl kapsaml› Ortado¤u ziya-reti ABD’nin yeni dönem için Ortado¤u’da izleyece¤i siyase-tin iflaretleriyle yüklüydü. Zira bu görüflmelerde, Irak’ta ya-p›lanma, Filistin, Suriye, Lübnan, enerji kaynaklar› vb. konu-lar konuflulmufl, planlar›n hayata geçirilmesi sürecibafllat›lm›flt›. Bu ziyaretin en dikkat çeken yönü ise Cheney-Türk devleti görüflmesi olmufltur. Bu ziyareti önemli k›lanise Türk devletinin Irak ve Kürt bölgesel yönetimi politika-s›n›n bundan sonra ne olaca¤›n›n büyük ölçüde belirlenmiflolmas›d›r. Nitekim Cheney’in Türk devletine “yak›nlafl›n” ta-limat›ndan sonra Kürt bölgesel yönetimiyle yo¤un bir dip-lomasi trafi¤i yafland›, PKK’ye yönelik imha sald›r›lar› anidenyo¤unlaflt›r›ld›, buna paralel olarak AKP, Kürt sorununun“çözümü” safsatas›n› güncellefltirdi.

TTCC,, BBaarrzzaannii,, TTaallaabbaannii:: AAllaann mmeemmnnuunn,, ssaattaann mmeemmnnuunn

ABD’nin Ortado¤u’da hegemonya kurmas› aç›s›ndanIrak’›n yeni döneme göre yap›land›r›lmas›, ‹ran’›n etkisizleflti-rilmesi, Kürt ulusal sorunun bir flekilde ‘halledilmesi’ zorunlugörülmektedir. Daha önce de ifade etti¤imiz gibi yaflanan ge-liflmeler gelip Kürt ulusal sorunu kap›s›na dayanmaktad›r.Dolay›s›yla Kürt ulusal sorununun “çözümü” kilit bir durumoluflturmaktad›r. ABD’nin bölgede izledi¤i siyaset, haliyleStratejik ufla¤› Türk devletini içine almakta, iç siyasete etkietmektedir. Oluflturulmak istenen denklemde Kürt sorunuve Bölgesel Kürt Yönetimi’nin yer almas›, karfl›l›kl› tavizlerinyafland›¤› denge gözetme siyasetine neden olabilmektedir.

Gelinen aflamada Türk devletinin Bölgesel Kürt Yönetimive Kürt sorununun “çözümü” siyaseti tam da ABD’nin istedi-¤i rotaya çekilmifl durumdad›r. Hatta flu an için somutlaflm›flolan bu politika son MGK toplant›s›nda resmilefltirilmifltir. Ni-tekim MGK toplant›s›n›n ard›ndan Kürt bölgesel yönetimiyletemaslar üst düzeyde yo¤unlaflm›fl, memnuniyetlerin ifadeedildi¤i karfl›l›kl› iyi niyet mesajlar› gönderilmifltir. K›sacas› builiflkinin siyasi alt yap›s› nihayete erdirilmek istenmektedir.Barzani’nin, Türk devletiyle olan iliflkiden memnun olduklar›-n›, “Kürtlerin art›k silahl› mücadele ile kat edecekleri bir me-safe olmad›¤›n›” söylemesi manidard›r.

AAKKPP’’nniinn iippii AABBDD’’nniinn eelliinnddee

Kapat›lmayla yüz yüze olan AKP’nin gelece¤ini ABD veonun Ortado¤u’daki politikalar›n›n belirleyece¤ini söyle-mek yanl›fl olmayacakt›r. Dolay›s›yla Ortado¤u’daki gelifl-meler ve ABD’nin yeni planlar› (‹ran siyaseti dahil) ülkenin içsiyasetine do¤rudan etki etmekte.

AKP ise kendisini buna göre haz›rlama, daha do¤rusukendisini kurtarma siyaseti içerisine girmifl durumda. Tür-ban, yeni anayasa, Ergenekon ve buna benzer meselelerdegeri ad›m atarak hem uzlaflma ça¤r›s› yapmakta, hem de“iyi çocuk” oldu¤unu, uzlaflabilece¤ini göstermeye çal›fl-maktad›r. Öte yandan AKP, AB ve ABD’nin deste¤ini almayaçal›flarak bu deste¤i koz olarak kullanman›n u¤rafl› içerisin-dedir. Nitekim geçti¤imiz günlerde de gördü¤ümüz üzereAB, AKP’ye olan deste¤ini aç›ktan ifade etmifl vaziyette,hatta bu destek ordunun, yarg›n›n, CHP’nin, MHP’nin vb tep-kilerine neden olmufltu. Keza bu tepki TÜS‹AD, uflak medyagruplar›n›n ve daha önce AKP destekçisi olan kesimlerinmuhalefetine evirilmifl durumda. Bu tablo asl›nda yeni ge-liflmelere ayak uyduracak yeni bir siyasal oluflumun zemi-ninin yarat›lmas›na giriflildi¤inin ya da mevcut siyasal kul-var›n yap›land›r›lmas› ad›na olanaklar›n yarat›lmas›na çal›-fl›ld›¤›n›n iflaretidir. Daha aç›k bir ifadeyle yoklama, nab›zölçme ve AKP’yi s›k›flt›rma manevras› anlam›na gelmekte-dir. Dedi¤imiz gibi bunu Ortado¤u’daki geliflmeler belirleye-cektir ve sonucu önümüzdeki günlerde görece¤iz.

AKP’nin gerek ABD, gerekse de Türk hakim s›n›flar› tara-f›ndan gözden ç›kar›ld›¤› gibi bir hava yarat›lm›fl olsa da, böy-le bir sonuca gitmek için henüz erken. ABD ise k›s›k sesledesteklerini sunan mesajlar göndermekle birlikte henüz sonsözü söylememifltir. Bunun için beklemeyi tercih etmektedir.Kürt ulusal hareketine dönük imha sald›r›lar›n›n yo¤unlafl-mas›na onay veren ve Kürt Bölgesel Yönetimi’yle diplomatikiliflkiler kuran AKP, elini güçlendirmeye çal›flmaktad›r.

KKüürrtt uulluussuunnddaann iittaaaatt eettmmeessii iisstteenniiyyoorr

Türk devleti bir yandan PKK’ye karfl› imha sald›r›lar›n›had sayfaya tafl›rken, öte yandan daha önce yapt›¤› gibi“Kürt sorununun çözümü” için ata¤a kalkarak çözümdenkast etti¤inin Kürt ulusal hareketinin imhas› oldu¤unu birkez daha göstermektedir. Kuflkusuz bu imha sald›r›lar› ve“çözüm” safsatas› aylar öncesinde ABD taraf›ndan çizilmiflyol haritas› do¤rultusunda icra edilmektedir ve Türk devle-tinin bunda büyük ölçüde mutab›k oldu¤u son geliflmeler-le sabittir. Öncesinden planland›¤› gibi yo¤un sald›r›larPKK’yi s›k›flt›rmak ve imha etmek, böylece ABD ve Türkdevletinin anlaflt›¤› “çözüm” yöntemine zorlamak fleklindeyol almaktad›r. Elbette ki bafl›ndan beri Türk devletininBölgesel Kürt Yönetimi’ni tan›mas›, iflbirli¤i içerisine girme-si için çaba sarf edilmiflti. Nitekim bu yak›nlaflma ve iflbir-li¤i büyük ölçüde sa¤lanm›flt›r. Türk devleti en az›ndan butan›ma ve iflbirli¤ini PKK’yi imha etmede kullanabilece¤inigörmüfltür. PKK’nin s›k›flt›r›lmas›, imha edilmesi ve Kürt so-

rununda inisiyatifin ele geçirilmesi ad›na Türk devleti Böl-gesel Kürt Yönetimi’ni tan›d›¤›n› söylemifl, resmi iliflkiler ge-lifltirilmifl, nihayetinde bu iliflki Kürt ulusunun imha konsep-tine büründürülmüfltür.

ABD icazetli, AKP’nin de üzerinde ›srarla durdu¤u, ordu-nun da kabul etti¤i bu iliflki, Bölgesel Kürt Yönetimi’ncememnuniyetle kabul edildi. Barzani’nin Türk devletine ifl-birli¤inin gelifltirilmesi yönündeki “s›cak” mesajlar›, PKK’yesilah b›rakma ça¤r›lar›nda bulunmas›, Türk ordusuna GüneyKürdistan’daki PKK kamplar› ve yerleflkelerini tespit etmesinoktas›nda tolerans göstermesi, bu iflbirli¤inin boyutunugöstermektedir. Kürt yönetimi PKK’yi silah b›rakmas› nok-tas›nda s›k›flt›rmak, hareket alan›n›n daralt›lmas›n› sa¤la-mak, Türk devletini “çözüm” yoluna zorlamak gibi bir mis-yon yüklendi¤i görülüyor. Zaten sa¤lanan mutabakat buflekliyle pazarl›k edilmesini sa¤lam›flt›. Peki bu iflbirli¤i çer-çevesinde Kürt Bölgesel Yönetimi ne elde etmifl olacakt›?Kuflkusuz her ulusal hareketin ve ona önderlik eden burju-vazinin karakteristik özelli¤i olan tan›nma, ulusal ve ulusla-rars› bir tak›m imtiyazlar elde etmesini... Yani Bölgesel KürtYönetimi, Türk devleti taraf›ndan tan›nacak, tehdit edilme-yecek, hatta korunacak, ekonomik yap›lanmaya katk› sa¤-lanacak, ABD emperyalizmi taraf›ndan korunacak, bir tak›mimtiyazlara kavuflacak… Güney Kürdistan Kürt liderleri bu-nun için ABD emperyalizmine ve ufla¤› Türk devletine s›rt›-n› yaslamakta bir sak›nca görmemektedir. Bölgesel KürtYönetimi’nin izledi¤i siyaset bunu göstermektedir.

Türk devletinin sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmas›, Güney Kür-distan’la iflbirli¤i içerisine girmesi ve Kürt sorununun “çözü-mü”nü dillendirmesi karfl›s›nda; “demokratik çözüm” çerçe-vesinde atak yapan DTP’nin Bölgesel Kürt Yönetimi’yle gö-rüflme gerçeklefltirmesi dikkate de¤erdir. Dikkate de¤erbaflka bir fley de Barzani’nin DTP’lilerle görüflmemesidir. Zi-ra Barzani’nin DTP ile görüflmemesi, Türk devletiyle sa¤lad›-¤› mutabakata halel getirmek istemeyifliyle izah edilebilir.Neticede ABD emperyalizminin stratejik ç›karlar› için karfl›-l›kl› tavizler verilmektedir.

PKK’ye karfl› Türk ordusunun ABD icazeti ve yard›m›ylagerçeklefltirdi¤i yo¤un imha sald›r›lar›na ‹ran’›n da kat›l›msa¤lamas› (PJAK’a karfl›) flafl›rt›c› bir durum olarak görülme-melidir. Bilindi¤i üzere PKK ve PJAK’a karfl› Türk devleti ve‹ran’›n ortak hareket etti¤i ve ortak operasyonlara giriflti¤imedyaya yans›m›fl, devletin bunu do¤rulayan aç›klamalar›olmufltu. ‹ran’›n ABD faktörüne karfl› böylesi bir atak içerisi-ne girmesi çeliflik bir durum de¤ildir. Zira ç›karlar ve kayg›-lar gere¤i karfl›l›kl› tavizler, ödünler, hatta jestler olabilmek-tedir. Her fleyden önce ‹ran, ABD’nin Türk devletini kendisi-ne karfl› kullanmak istemesinden dolay› ciddi kayg›lar içe-risindedir. Ortak hareket noktalar›na çekerek, ‹ran, kendisi-ne karfl› Türk devletini tarafs›zlaflt›rmaya çal›flmaktad›r.

OOrrttaaddoo¤¤uu hhaallkkllaarr›› ddiirreenniiflfl bbaayyrraa¤¤››nn›› yyüükksseellttmmeelliiddiirr

Emperyalistler Ortado¤u’da hegemonya kurmak içinyeniden flekillendirme politikalar›n› ad›m ad›m hayata sok-maktad›rlar. Tüm Ortado¤u’yu kapsayan sald›r›lar› gerçek-lefltirmenin arifesinde olan ABD öncülü¤ündeki emperya-listler, yeni dengeler oluflturmaktad›r. Kendisine engel olufl-turacak güçleri s›k›flt›rmakta, denetimi alt›na almaya çal›fl-maktad›r. Stratejik ufla¤› Türk devletini istedi¤i yönde süre-ce dahil etmeye çal›flmaktad›r. Irak’taki dengeleri oturtarakkontrol bölgesi yaratman›n çabas› içerisindedir. ABD, Kürtulusal sorununun imhas› “çözüm”ünü dayatarak Türk ha-kim s›n›flar›n›n rotas›n› belirlemektedir. Ve bu rota do¤rul-tusunda ilerleyifl sa¤lanmaktad›r. Türk devletine istedi¤iniyapt›rmak için özellikle Kürt sorununun çözümünde taviz-ler vermede bir sak›nca görmemektedir. Nihayetinde Kürtulusal hareketinin imhas›na dönük sald›r›lara destek suna-rak Türk devletinin sald›r›lar›na ortak olmakta, olmakla kal-mamakta fikir babal›¤›n› yapmaktad›r. Türk devletinin ikiyüzlüce dillendirdi¤i “Kürt sorununun çözümü” bafltan sonaABD patentlidir. Zira Türk devletinin ABD’ye hay›r diyecekbir gerçekli¤i söz konusu de¤ildir, çözüm önerileriyle, herfleyiyle efendisine muhtaçt›r.

Kürt ulusal sorununun emperyalist yöntemlerle, burju-va feodal Türk devlet sistemi içerisinde ya da ezilen ulusunburjuvazisi önderli¤inde çözüme kavuflmas› mümkün de-¤ildir. Medet umulan emperyalizm bugün ulusal hareketle-rin bafl düflman›d›r, bu hareketleri bo¤mak, kendisine ye-deklemek istemektedir. Kimliksel ve kültürel hak talebineimha ve inkar siyasetiyle cevap veren Türk hakim s›n›flar›-n›n Kürt sorunundaki “çözüm”ü yine imha ve inkardan bafl-ka bir fley olmayacakt›r ve kendi ç›karlar› do¤rultusunda bir“çözüm” dayatacaklard›r. Kürt ulusal sorununun gerçek çö-zümü Demokratik Halk Devrimi perspektifli, Halk Savafl›stratejili devrimci bir mücadeleyle mümkündür. Yeni De-mokratik Cumhuriyet Program› ve Demokratik Halk ‹ktidar›ile mümkündür. Önümüzdeki günler emperyalistlerin ka-ranl›k senaryolar›n›n hayata geçirilmesine, Ortado¤u halkla-r›na dönük topyekün sald›r›lara ve iflgallere sahne olacak-t›r. Emperyalistlerin bu karanl›k oyunlar› ancak ve ancak,bölge halklar›n›n kitlesel, güçlü, gerçek anlamda bir anti-emperyalist mücadele etraf›nda örgütlenmeleriyle; emper-yalizme ve uflak iktidarlar›na karfl› halklar›n kardeflli¤i vebirli¤i fliar›yla mücadelelerini yükseltilmeleriyle bozulabilir.Ezilen halklar›n ve uluslar›n buna her zamankinden dahafazla ihtiyac› var.

320-31 Mayıs 2008güncel

SINIF TAVRI

‹smail UÇARYazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› için yay›mlayam›yoruz

BOP’a karfl›, devrim bayra¤›n› yükseltelim

Page 4: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

BU ÇEL‹K ALDI⁄I SUYU

4 20-31 Mayıs 2008 güncel

Türkiye-Kuzey Kürdistan'›n sanc›l› devrim tarihinde çeyrek as-r› aflan bir sayfa açan Maoist hareket, 36. y›l›n› geride b›rakt›¤› ba-¤›ms›zl›k, yeni demokrasi, sosyalizm ve komünizm mücadelesin-de çeli¤e su veren yüzlerce flehidiyle yola devam ediyor. Devriminbilinçli neferleriyle canl› bir organizma olan öncü, kendisini bu-günlere tafl›yan flehitlerini bundan böyle may›s›n üçüncü haftas›n-da anmay› kararlaflt›rd›. Türkiye-Kuzey Kürdistan'da komünistmücadelenin öncüsü MKP'nin kurucu önderi ‹brahim Kaypakka-ya da may›s›n 18'inde Amed zindanlar›nda ölümsüzleflmiflti.

Tarih 24 Nisan 1972'yi gösterdi¤inde Malatya'n›n Kürecikda¤lar›nda kendini bir vücuda kavuflturmufltu Maoist öncü. Dün-ya çap›nda emperyalizme ve modern revizyonizme büyük bir dar-be vuran Baflkan Mao önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Dev-rimi'nin co¤rafyam›za s›çramas› ile bu bayra¤› devralan komünistönder ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar›, Do¤u Perinçek önderli-¤indeki revizyonizmden kopmufl, Türkiye-Kuzey Kürdistan'dadevrimci ve komünist mücadeleye aksetmifl olan Kemalizm hasta-l›¤›na meydan okumufl, bunu teflhir etmifl ve ondan köklü kopuflusa¤lam›fl, dünya çap›ndaki çeliflkilerde de Rus sosyal emperyaliz-mini teflhir ederek emperyalizmin, revizyonizmin her türlüsünemeydan okumufltu.

Kaypakkaya, y›llar önce emperyalizmin Türkiye-Kuzey Kür-distan co¤rafyas›n› iflgali s›ras›nda çeflitli millet ve milliyetlerdenhalk›m›z›n iflgal karfl›t› mücadelesine önderlik etmek isterken, ya-p›lan yanl›fl tespitler nedeniyle Kemalist gericilikle hesaplaflama-m›fl olan TKP'nin yanl›fllar›ndan ders ç›karm›flt›. Bu yanl›fllar, o ta-rihte komünist mücadeleyi çöküntüye sürüklemifl ve TKP'nin ön-deri Mustafa Suphi ile 14 yoldafl›n›n Karadeniz'de Kemalistler ta-raf›ndan katledilmesine sebep olmufltu.

Trabzonlu Kahya Yahya çetesi Suphi'yi Karadeniz'de katlet-tikten sonra, olay› soran Sovyetler Birli¤i'ne 'deniz kazas›' flek-linde aç›klama yap›lm›fl, Soyvetler Birli¤i de Türk devleti ile ilifl-kilerini bozmamak ad›na olaya sessiz kalm›fl ve "Sovyet anava-tan›"n›n ç›karlar› için Mustafalar'dan Suphi olan›n› de¤il Kemalolan›n› tercih etmiflti.

Bu olay emperyalizmin yar› sömürgesi olan Türk devletininkomünist mücadeleye karfl› giriflti¤i ilk büyük katliam olmufltu.15'leri yitiren TKP, Sovyetlerin d›fl politikadaki pragmatist yaklafl›-m›n›n da etkisiyle bundan sonra Kemalizmin tesiri alt›na girmifl verevizyonist, floven bir politika izlemeye bafllam›flt›. Ve hatta Kema-listlerin Kürt halk›na karfl› gerçeklefltirdi¤i katliamlar› feodalizmtasfiye ediliyor diye destekliyordu.

Devrimci, komünist mücadele için elli y›l boyunca bu minval-de süren sessizlik ortam›, Çin'deki Büyük Proleter Kültür Devri-mi'nin de etkisiyle 60'l› y›llar›n sonuna do¤ru parçalanmaya bafl-lam›flt›. Bu parçalanma 71'deki silahl› devrimci ç›k›fl ile rotas›n›bulmaya bafllad› ve nihayetinde, komünist önder Kaypakkaya ön-derli¤inde feodalizme, komprador kapitalizme, emperyalizme,modern revizyonizme karfl› komünist bir baflkald›r›ya dönüfltü.

Kaypakkaya ve MKP, bu ç›k›fl ile Türkiye-Kuzey Kürdistan ta-rihinde yeni bir dönemi açt›. Mustafa Suphilerden bu yana devrim-ci-komünist mücadelenin içine düfltü¤ü Türk flovenizmini, Kema-lizmi teflhir ederek, ezilen ulus ve az›nl›klar›n maruz kald›¤› millizulme dikkat çekti. Bu konudaki tespitiyle de Uluslar›n Kendi Ka-derini Tayin Hakk›'n› kay›ts›z flarts›z savunarak Türk flovenizmininetkisindeki devrimci hareketlerin önünü açt›. Kemalizmin s›n›f ka-rakterini ve Türk devletinin sosyo ekonomik yap›s›n› analiz edenKaypakkaya, Baflkan Mao'nun yar› feodal-yar› sömürge ülkeleriçin gelifltirdi¤i Demokratik Halk Devrimi'ni ülkemize uyarlamayakoyuldu ve bu maksatla MKP/HKO'nun önceli olan TKP(ML)T‹KKO'yu kurdu. 1972'de kurulan TKP(ML), bugün MKP veTKP/ML olarak iki ayr› parti fleklinde örgütsel varl›¤›n› sürdürüyor.MKP ve TKP/ML, bugüne kadar kurucu önder ‹brahim Kaypakka-ya'dan sonra befl genel sekreterini yitirdi. Bunlar; Süleyman Ci-

han, Kaz›m Çelik, Cüneyt Kahraman (MKP), Mehmet Demirda¤(TKP/ML) ve Cafer Cangöz (MKP). Türkiye-Kuzey Kürdistan'dakomünist bir 盤›r açan komünist önder ‹brahim Kaypakkaya,73'te Vartinik'teki çat›flman›n ard›ndan bir ihbar sonucu düflmantaraf›ndan ele geçirildikten sonra, Amed zindanlar›nda aylarca sü-ren iflkenceli sorguda "ser verip s›r vermeme" gelene¤inin mimar›olarak ölümsüzleflti. Komünist önderin ele geçmesine sebep olan

ihbarc› ö¤retmen Cafer Atan, aradan 27 y›l geçtikten sonra 2000y›l›nda ‹stanbul Sar›gazi'de MKP/HKO militanlar› taraf›ndan ce-zaland›r›ld›. Onun miras›n› devralan yoldafllar›, da¤da, flehirde,fabrikada, tarlada bu komünist baflkald›r›y› bugünlere tafl›d›-lar/tafl›maya devam ediyorlar. Maoist hareket 36. y›l›n› geride b›-rakt›¤› flu günlerde geride b›rakt›¤› yüzlerce önder kadro, kadrove savaflç›s›n› an›yor. fiehitlerin kanlar›yla yaz›lan bu tarih dola-

y›s›yla, may›s ay›n›n üçüncü haftas›, 2007 y›l›nda ikinci kongre-sini gerçeklefltiren MKP taraf›ndan 'Parti ve Devrim fiehitleriniAnma Haftas›' ilan edildi.

Bu tarihi yaratanlar› anlatmaya gazetenin sayfalar› yetmez el-bette. ‹lmek ilmek, flehitlerle, halkla birlikte yarat›lan bu tarihinyarat›c›lar›ndan süreçleriyle birlikte öne ç›km›fl olanlar›n› aktara-biliyoruz ancak.

Süleyman CihanKaypakkaya'dan sonra MKP'nin flehit düflen ikinci ge-nel sekreteri Süleyman Cihan oldu. Komünist önderSüleyman Cihan, askeri faflist darbe koflullar›nda ger-çeklefltirilen, fiubat 1981'deki MKP 2. Konferans›'ndaparti Genel Sekreterli¤i görevini üstlenmiflti. SüleymanCihan konferans'tan befl ay sonra tutsak düflmüfl, ‹stan-bul Gayrettepe'de iflkenceden geçmifl ve "iflkencehane-lerde k›z›l direnme ruhunu yaflatarak" flehit düflmüfltü.

Kaz›m ÇelikMKP'nin flehit düflen üçüncü genel sekreteri olan komü-nist önder Kaz›m Çelik, 1974 y›l›ndan sonra mücadeleiçerisinde aktif olarak yer ald›. 12 Eylül askeri faflist cun-tas› döneminde yurtd›fl›na iltica edenlerin tersine o da ül-kede kal›p mücadele etmeyi tercih etmifl ve solu¤unuda¤larda alm›flt›. 2. Konferans'ta MK üyeli¤ine seçilenKaz›m Çelik, MK üyelerinin ço¤unun yakalanmas› ile Si-yasi Büro üyeli¤i, Askeri Komisyon Sekreterli¤i, dahasonra da Genel Sekreterlik görevini üstlendi. 20 May›s1987'de Elaz›¤ Palu'da ihbar sonucu düflman çemberinedüflen komünist önder Kaz›m Çelik, gerilla grubu ile ça-t›flmaya girmiflti. Çat›flman›n sonunda Kaz›m Çelik ilebirlikte H›d›r Ayk›r, Cihan Tafl, Müslüm Emre ve Ali Ka-yado¤an flehit düfltü.

Cüneyt KahramanMKP'nin flehit düflen dördüncü genel sekreteri komü-nist önder Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin tarihin-

deki çok önemli tarihsel dönemlerden birinde, genç ya-fl›na ra¤men üstlendi¤i rolle tarihe önemli bir kay›t düfl-tü. Partiye s›zan karfl› devrimci hücre elemanlar›n›na盤a ç›kart›ld›¤› 96'daki Kardelen Harekat› ile "at izi veit izinin birbirine kar›flt›¤›" sürece nokta koyulmufltu.Partinin ilkelerinin dejenere edilmek istendi¤i, saflardabozgunluk yarat›lmak istendi¤i bu süreçte, partiyeönemli zararlar veren karfl› devrimci hücre "proletarya-n›n k›z›l çekici" ile ezilerek, "dün bizimdi, gün bizimdir,zafer de bizim olacak" fliar›yla süreç parti için tarihselbir kazan›ma dönüfltürüldü. Bu tarihsel sürece önderlikeden, komünist önder Cüneyt Kahraman oldu. O, geril-lada atefl çemberleri içerisindeyken, hapishaneye, fleh-re, fabrikaya, amfilere, yaflam›n her alan›na köprü ku-ran bir önderdi. Komünist önder Cüneyt Kahraman 14 Mart 1997'de Çe-miflgezek'te ihbar sonucu gerilla grubuyla birlikte düfl-man›n pususuna düfltü. Saatlerce süren çat›flmada, 7gerilla flehit düflerken, Cüneyt Kahraman ald›¤› a¤›r ya-ralarla birlikte çat›flma alan›n›n d›fl›na ç›kart›ld›. Komü-nist önder Cüneyt Kahraman, 24 Mart'ta flehit düfltü.

Cafer CangözTKP(ML)'nin MKP'ye evrildi¤i süreçle birlikte gerideb›rakt›¤› 30 y›ll›k tarihte, Maoizm'in en ileri seviyedesavunuldu¤u dönemin önderi oldu komünist önder Ca-fer Cangöz. Parti tarihinde bir ilk olarak 2002 y›l›ndagerçeklefltirilen parti 1. Kongresi ile önderli¤e damgas›-n› vuran çizginin bafl›n› çeken komünist önder CaferCangöz, "TKP(ML)'den MKP'ye bu tarih bizim" fliar› ile

parti tarihinin muhasebe edilmesinde, geçmifl hatalar-dan ders ç›kart›larak stratejik önderli¤in tesis edilmesive Halk Savafl›'n›n berrak bir kavray›flla somut örgüt-lenmesi hedeflerinin belirlenmesinde önemli bir rolüstlenmiflti. Cafer Cangöz, uluslararas› komünist hare-ketin merkezinin infla edilmesine de büyük katk›lardabulunmufltu.48 y›ll›k ömrünün 30 y›l›n› mücadele içerisinde geçir-miflti. 12 Eylül askeri faflist darbesi y›llar›nda esir düfltü-¤ünde, Ankara DAL'da ve Amed zindanlar›nda düflma-n›n› acizlefltirmiflti. ‹flkence tezgahlar›nda, zindanlardadirenen devrim ve komünizm savaflç›lar› karfl›s›nda kor-ku ve aczin kudurganl›¤›yla düflman; "Caferleflmeyin"diyerek sald›r›yordu art›k. 96 y›l›ndaki zindan direniflle-rinde "Zafere mahkum edilenler ölümü küçülterek ye-nerler" fliar›yla zaferi kazanma azminin bayraktarl›¤›n›yap›yordu o. Hapishaneleri, devrimcili¤in, komünistli-¤in yeniden kal›ba döküldü¤ü birer okula çevirmiflti Ca-ferler.Munzurlar'da 1. Kongre çizgisi ile yakalanan ideolojikberrakl›k, Halk Savafl›'n›n somut örgütlenmesi, ilerletil-mesi, stratejik önderli¤in tesis edilmesi çabas›yla 2.Kongre ile taçland›r›lmak istenirken, düflman da bu yö-nelimin telafl› içine düflmüfltü. "Bir özgürlük düflü uzan-d› Amed zindanlar›ndan Mercanlara. Öyle bir düfl ki o;direniflin, bilincin, iyimserli¤in, umudun, önderli¤in,koskoca bir tarihin içinde par›l par›l parlayan bir kutupy›ld›z›... Komünist önder Cafer Cangöz, 16-17 Hazi-ran'da Mercanlar'da, 16 k›z›l meflalenin ayd›nl›¤›n› ar-d›na alarak, yar›nlara uzanan k›z›l bir bayrak oldu".

‹lk flehitler kad›n partizanlardanMMeerraall YYaakkaarr-- Maoist hareketin ilk flehididir Meral Yakar. Yirmi

üç yafl›nda, kararl›, atik ve hareketin en ileri kad›n üyesi olaraköne ç›k›yor. Meral Yakar, ‹stanbul Ümraniye'de ‹brahim Kaypak-kaya’n›n el yaz›s›yla kaleme ald›¤› tezleri daktiloya geçti¤i ev-de, o dönemde yoldafl› olan Aslan K›l›ç'›n bofl sand›¤› silah› atefl-lemesiyle yaralan›yor. Aslan K›l›ç'›n hemen Haydarpafla Numu-ne Hastanesi'ne götürdü¤ü Meral, burada iflkenceciler taraf›n-dan katlediliyor. Tarih Ocak 73'tü, Maoist hareketin ilk flehidi veayn› zamanda ilk kad›n flehidi olarak tarihe yaz›ld› ad›.AAyyccaann TTaattoo-- TKP(ML)'nin 2002'deki 1. Kongresi ile MKP'ye evril-

mesi süreci ile birlikte ilk flehidi de Halk Savaflç›s› Aycan Tatooldu. Aycan Tato May›s 2003'te Dersim'de Türk ordusunun pu-susunda flehit düfltü.

Son mermisi tükendi¤inde silah›n› k›rd›, vermediAAhhmmeett MMuuhhaarrrreemm ÇÇiiççeekk-- Tarihin bu ilk sayfalar› ‹stanbul'dan

yaz›lmaya devam etti ve silah sesleri fiehremini'den yükseldi.Bunlar HKO'nun ‹stanbul bölgesi komutan› Ahmet Muharrem Çi-çek'in düflman›n›n üstüne ya¤d›rd›¤› k›z›l kurflunlard›. Mart1973'te toplant› yapmak için gitti¤i evde karakol kuran polisin

tuza¤›na düflmüfltü Muharrem Çiçek ve yoldafllar›. Muharrem'inüzerindeki silah› al›narak kelepçelenmiflti. Polislerin bofl bulun-du¤u bir f›rsattan yararlanan Muharrem Çiçek, aramada üzerin-de bulamad›klar› di¤er bir silahla hamle yaparak çat›flmaya bafl-lad›. Uzun süren çat›flma sonunda etraf› ablukaya alan polisler,otomatik silahlarla tarad›klar› ve bombalar att›klar› eve girmifl-lerdi. Muharrem Çiçek ise silah›n› teslim etmemek için k›rm›flt›.Yaral› olarak teslim al›nan Muharrem Çiçek, d›flar›da konuldu¤upolis arabas›nda kafas›na s›k›lan kurflunla infaz edildi.

Babas› cunta generali iken o, halk›n kurtulufl mücadelesinin önderi olduCCeemmiill OOkkaa-- MKP'nin ald›¤› darbelerle 1974'ten itibaren içine

girdi¤i bölgesel dönemde, henüz merkezileflme sa¤lanama-

m›flken, konferans haz›rl›klar› içerisindeki hareketin Kaypakka-

ya çizgisinde ›srar eden önder kadrolar›ndan Cemil Oka, ‹stan-

bul'da HKO komutanl›¤› görevini sürdürüyordu. 12 Mart 1971

darbesinde generallik yapan babas› Nazif Oka'ya ra¤men Cemil

Oka gerici düzene ve onun bekçilerine yönelen MKP saflar›nda

mücadele etmeyi tercih etmifl ve ailesinin tüm bask›lar›na al-

d›r›fl etmeden mücadelesini onlardan ayr›larak sürdürmüfltü.

Partinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› amac›yla 1977 y›l›n›n A¤us-

tos'unda ‹stanbul Okmeydan›'ndaki bir banka kamulaflt›rma

eyleminde polisle girdi¤i çat›flmada yaralanan ve kald›¤› Göz-

tepe'deki evi tespit edilen Cemil Oka, evin etraf›n›n sar›lmas›y-

la burada da çat›flmay› sürdürür, daha a¤›r yaralar al›r ve an-

cak son mermisinden sonra eve girebilen infaz timi taraf›ndan

katledilir. Göztepe'de Cemil Oka'y› katleden polislerin bafl›nda-

ki U¤ur Gür, çat›flma s›ras›nda Cemil'in kurflunuyla yaralan›r.

Birçok devrimci ve komünistin flehit düflmesinden sorumlu

olan U¤ur Gür faflisti daha sonra MKP'nin 2. Genel Sekreteri Sü-

leyman Cihan'›n iflkencede katledilmesinde de yer ald›.

2 Eylül, 1 May›s Mahallesi direnifliMMeehhmmeett KKooccaaddaa¤¤-- 1976'da ‹stanbul'daki 1 May›s kutlamas›n›n

ard›ndan kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledilen Mehmet

Kocada¤ MKP'nin ve ülkemizin ilk 1 May›s flehidi olarak tarihe

kaydedildi.

ÜÜmmrraanniiyyee flfleehhiittlleerrii-- Bir sonraki y›l, yani 1977 kanl› 1 May›s'›n›n

yafland›¤› tarihte sayfalara not düflülen di¤er olay da Ümraniye

direnifli olmufltu. Taksim'deki 1 May›s katliam› dolay›s›yla Ümra-

niye'de MKP'nin öncülü¤ünde infla edilen gecekondu mahallesi-

ne "1 May›s Mahallesi" ad› konulmufltu. 2 Eylül 1977'de devlet,

binlerce polis, panzer ve ifl makinalar›yla y›k›m için mahalleyi

kuflatt›. Halk›n karfl› koymas›yla çat›flma yafland› ve aralar›nda

MKP ileri sempatizan› 5 kiflinin de bulundu¤u 12 kifli katledildi.

"O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize v›z"MMeehhmmeett ZZeekkii fifieerriitt-- 1977 y›l›n›n son sayfas›nda "O duvar, duva-

r›n›z, v›z gelir bize v›z" sözleriyle zindan duvarlar›n› aflan MehmetZeki fierit kay›t düfltü tarihe. Tarihimizdeki ilk firar eylemiydi bu.1968-1971 döneminde mücadele içerisinde yer alan Mehmet Ze-ki, 12 Mart darbesi y›llar›nda bir ihbar sonucu son mermisine ka-dar çat›flarak tutsak düflmüfl, ancak sorguda olumsuz bir tutumiçerisine girmiflti. Daha sonra konuldu¤u zindanda kendisi ile he-saplaflan, yenilgisinden ö¤renen Mehmet Zeki, 1977'de AnkaraUlucanlar Hapishanesi'nin duvarlar›na "O duvar, duvar›n›z, v›z ge-lir bize v›z" diye yazarak firar etmiflti. Kas›m 1977'de ise ‹stan-bul'da kald›¤› ev a盤a ç›km›fl ve polis taraf›ndan sar›lm›flt›. Polis-le çat›flan ve a¤›r yaral› olarak tutsak düflen Mehmet Zeki, iflken-celi sorgularda gerçek kimli¤ini aç›klamam›fl, kendisini teflhiseden babas›n› dahi tan›mayarak, iflkencecileri çaresiz b›rakm›flt›.‹flkenceciler çareyi onu katletmekte buldular.

Namlunun önüne at›lma cüreti; Bedenimyoldafllar›ma siper olsunSS››rrmmaa BBooyyoo¤¤lluu-- 14 Eylül 1978'de, gerçek yoldafll›k s›cakl›¤›n›n

gücü kaz›n›yordu tarihe. Bu gün, Halk Savaflç›s› S›rma Boyo¤-lu'nun prati¤iyle, yoldafl›n› düflman kurflunlar›ndan korumakiçin kendisini feda edifliyle ve düflman kurflunlar›na hedef olupölümsüzleflmesiyle somutlan›yordu. Böylesi bir cürete ilk kezsahne oluyordu tarihimiz. S›rma Boyo¤lu ve abisi/yoldafl› Ali R›-za Boyo¤lu, ‹stanbul Tuzla'da bildiri da¤›tan faflist gruba müda-hale etmifllerdi. Haz›rl›kl› olan faflistler silahla sald›r›da bulunduve silahlar Ali R›za Boyo¤lu'na çevrildi¤inde, S›rma, Ali R›za'n›nönüne kendisini siper ederek flehit düfltü.

Kanla Yaz›lan Tarih Silinmez

Vartinik’ten Mercan’a Bu Tarih Bizim

Page 5: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

K›rlardaki ilk flehit; Ali Haydar Y›ld›zSavafl› savaflarak ö¤reten komutanMKP/HKO'nun önceli TKP(ML) T‹KKO'nun kurulmas›yla birlikteilk gerilla savafl› özel olarak tercih edilen Dersim da¤lar›nda baflla-t›lmak isteniyor. Komünist önder Kaypakkaya, AAllii HHaayyddaarr YY››lldd››zz vedaha birkaç kadronun bulundu¤u Dersim'de, MKP/HKO'nun ger-çeklefltirdi¤i baz› askeri eylemler ve köylerde yapt›¤› propagandadüflman›n dikkatini buraya yo¤unlaflt›r›yor. 1973'ün Ocak'›nda,"eli kanl› köpek" üste¤men Fehmi Alt›nbilek taraf›ndan Vartinik'te-ki köme yap›lan bask›nda MKP/HKO'nun ilk komutan› Ali HaydarY›ld›z flehit düflüyor. Ali Haydar, kömdeki ‹brahim ve yoldafllar›n›uyarmaya f›rsat bulamad›¤›ndan, onlar›n kaçabilmesi için el yap›-m› bombay› düflman›n›n üzerine f›rlat›yor ve çat›flma ile birlikte di-¤erleri kömden uzaklaflmaya çal›fl›rken, Ali Haydar geride kal›pdüflman› oyalamaya çal›fl›yordu. En sonunda geri çekilirken yara-lanan Ali Haydar, düflman taraf›ndan yaral› oldu¤u halde askeriarac›n arkas›nda, karlar›n üzerinde sürüklene sürüklene götürülür-ken flehit düflüyor.

Nak›fl nak›fl birli¤ini iflledi halklar›n Armenak"Rahat uyu ihtilalin o¤lu, yar›n, sensiz ama mutlak, Karakoçan K›z›l-koçan olacak..." Bu dizelerin anlatt›¤› partizan, gitti¤i her bölgedehalk›n sevgisini kazanm›fl AArrmmeennaakk BBaakk››rrcciiyyaann ((OOrrhhaann BBaakk››rr)).. Er-meni ulusuna mensup olan Orhan Bak›r, ‹zmir'de bir ev bask›n›n-da yaral› yakaland›ktan sonra Buca Hapishanesi'ne konulmufltu.Buradan difl a¤r›s› gerekçesiyle Ege Üniversitesi'ne sevkedilmifl veoradan da parti taraf›ndan kaç›r›lm›flt›. Hapishane firar›ndan sonraDersim, Elaz›¤, Bingöl bölgelerinde faaliyet yürüten Orhan Bak›r,halk›n büyük sevgisini kazanm›flt›. Ermeni ulusunun maruz kald›¤›soyk›r›mdan sonra bu bölgede gerçek kimliklerini gizleyerek yaflam-lar›n› sürdüren Ermeniler onu ba¤r›na basm›flt›. Türk devleti her se-ferinde onun etnik kimli¤ine dikkat çekerek mücadelesini karala-maya çal›flsa da, bölgede çocuklar›na Orhan ad›n› veren halk gerçe-¤in fark›ndayd›. Hrant Dink'in O'nun arkas›ndan yazd›¤› gibi; "Otertemiz, bembeyaz bir sayfaya halklar›n kardeflli¤ini yazd›."Orhan Bak›r, May›s 1980'de Elaz›¤ Karakoçan'da bir eylem sonra-s› ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.

Ateflte s›nanan yürek; Behzat Firik1981'in Eylül'ünde, t›pk› önderi Kaypakkaya gibi, BBeehhzzaatt FFiirriikk de"ser verip s›r vermeme gelene¤ini" devam ettirenlerin aras›na kat›l-d›. Dersim'in Ovac›k ilçesinde MKP/HKO milisi olan Behzat, 20 ki-flilik gerilla grubunun yerini ö¤renmek isteyen düflmana, atefllerleda¤lanan bedeninden yükselen onurla cevap verdi. Davaya ba¤l›-l›k ve yoldafllar›n› koruma kararl›l›¤›, faflist orduyu çaresiz b›rak-m›flt›. Bölgede "Kulaks›z" lakab›yla bilinen yüzbafl› Aytekin ‹çmez,halk›n üzerinde terör estiriyordu. MKP/HKO gerillalar›n›n yeriniö¤renmeye çal›flan Türk ordusu, Behzat'› köyünden alarak sorgula-mak için ormana götürmüfltü. "Kulaks›z"›n bafl›nda bulundu¤u sor-guda, Behzat bir a¤aca ba¤lanm›fl, karfl›s›ndaki bir a¤aca da abisiba¤lanm›flt›. Abisinin karfl›s›nda iflkence yap›lan Behzat'›, yak›nlar-daki üslenme alan›ndan gerillalar da görebiliyorlard›. Manzara kar-fl›s›nda sald›r›ya geçmek isteyen gerillalar› durduran ise, arazininuygunsuzlu¤u nedeniyle grubun imha tehlikesi ile karfl› karfl›yakalmas›yd›. Gerillalar›n yerlerini bilen Behzat'tan cevap alamayan"Kulaks›z", onu ateflle iflkence yaparak katletti.

9'lar, 10'lar, 11'ler, 13'lerA¤ustos 86'da Topuzlu çat›flmas›nda 9'lar, Kas›m 1986'da Hürmekçat›flmas›nda aralar›nda 3. Konferans delegesi 7 partizan›n da bu-lundu¤u 9'lar, fiubat 1990'da Düzgünbaba çat›flmas›nda 9'lar, Ara-l›k 1994'te Kirzi köyü çat›flmas›nda 10'lar...X›ran çat›flmas›nda 13'ler- A¤ustos 1995'te, KKoommuuttaann MMeettee((CCeemmggiill BBuuddaakk)) komutas›ndaki gerilla birli¤i, Mazgirt'e ba¤l› X›ranbölgesinde konaklarken, bir ihbar sonucunda Türk ordusunun ku-flatmas›nda kald›. Kuflatmay› geç fark eden partizanlar çat›flarakflehit düfltüler. Çat›flma s›ras›nda Komutan Mete, çat›flmadan ç›k-ma ihtimali kalmay›nca ana birli¤e telsizle durumu rapor etmifl veson mermisi tükendi¤inde yan›nda flehit düflen yoldafl›n›nki ile bir-likte kendi silah›n› k›rm›fl, üzerindeki kütüklü¤ü de düflman›n eli-ne geçmemesi amac›yla ç›kart›p uza¤a f›rlatm›flt›.

"Savafl gibi çat›flma"MKP'nin 1987'deki 3. Konferans›'n›n ard›ndan Parti yönetimine se-çilen SSeeyyffii BBaattaarr'›n da aras›nda oldu¤u 3 kiflilik gerilla birimi, 1 Mart1988'de Elaz›¤'›n Palu ilçesinde Türk ordusu ile çat›flmaya girer. Ça-

t›flma Amed'in Lice ilçesine kadar kayarak 6 Mart günü sona erer.104 saat süren destans› çat›flma hakk›nda burjuva bas›n› bile "Sa-vafl gibi çat›flma" manfleti atmak durumunda kalm›flt›. Çat›flma es-nas›nda dönemin OHAL valisi Hayri Kozakç›o¤lu bölgeye gelmekistedi¤inde partizanlar›n kurflunlar›na hedef olarak bölgeden ayr›l-mak zorunda kalm›flt›. Faflist ordu son çare olarak, gerillalar›n mev-zilendi¤i ma¤ray› 500 kilo TNT ile patlatarak, partizanlar› katletti.

Yel Da¤›'ndan Munzurlara uzanan destans› yürüyüfl "Bahara gebe da¤lar›m›n lanet okunas› k›fl›nda / 47 cand›k Yel Da-¤›’nda / 47 can, 47 partizan..." MKP/HKO gerillalar›n›n Dersim'inPülümür ilçesi k›rsal›ndaki k›fl üslenme bar›na¤› Türk ordu güçleritaraf›ndan tespit edilince, kalabal›k olan gerilla grubu, çetin k›flflartlar› alt›nda bu alan› terk etmek zorunda kalm›flt›. Düflman›n›kendisine yaklaflt›rmayan partizanlar, çemberi yar›p ç›karken, YelDa¤›'ndan Munzurlara uzanan zorlu bir yürüyüfl bafllatt›lar. Karf›rt›nalar› eflli¤inde ilerleyen partizanlar, düflman›n 'buradan sa¤ ç›-kamazlar' diye düflünerek peflinden gidemedi¤i koflullarda, karl›da¤lar›n koynunda ilerleyerek Birman'a vard›lar. Ocak 1993'tekibu zorlu yürüyüflte partizanlardan AAllii DDeemmiirrddaa¤¤,, ZZeekkii PPeekkeerr,, EErrkkaannFFeenneerr,, BBaarrbbaarraa AAnnnnaa KKiissttlleerr,, AAllii ‹‹hhssaann YYaallçç››nn vvee AAllii EEkkbbeerr BBaattaassuull,,donma ve kan zehirlenmesi nedeniyle flehit düfltü.Enternasyonalin k›z› Barbara- Yel Da¤›'ndan Munzurlara uza-nan zorlu yürüyüflte kan zehirlenmesi nedeniyle flehit düflen parti-zanlardan biriydi o. ‹sviçre'nin Alplerinden Munzurlara uzanan biryaflamd› onunki."Bence Türkiye'deki Halk Savafl›’na omuz vermek, enternasyonalproletaryaya hizmet vermek demektir" diyen Barbara, Türkiye-Ku-zey Kürdistan'a gelerek mücadeleye bafllad›¤›nda, bir dönem tut-sak düflmüfl, iflkencedeki durufluyla düflman›n› yenmifl ve mahke-mede de "Beni ancak enternasyonal proletarya yarg›lar, siz de¤il"diyerek onlar› bir kez daha flaflk›na çevirmiflti.

Bir Dersim yetmez, hedef bin Dersim olmal›"Bir Dersim yetmez, hedef bin Dersim olmal›" diyen BBaabbaa EErrddoo¤¤aann,,Maoist hareketin tarihinde önemli izler b›rakm›fl önder kadrolar-dand›r.

1985 y›l›nda gerillaya kat›lan Baba Erdo¤an, bir yandan askeriyönüyle sivrilirken, di¤er taraftan siyasi olarak da h›zla geliflir.1987'deki Hozat Hapishanesi bask›n›, Çemiflgezek Askerlik fiu-besi bask›n›, seçim sand›klar›n›n imha edilmesi gibi eylemlereimza atm›flt›.1987'nin sonunda gitti¤i Marmara Bölgesinde, gerçeklefltirdi¤iKand›ra alay bask›n› eylemi ile tarihe kay›t düfltü. Ocak 1988'deKand›ra 196. Piyade Alay›'na yap›lan bu bask›nda yanlar›nda silaholarak yaln›zca bir tabanca bulunduruyordu partizanlar. Gece giri-len alayda asker ve subaylar teslim al›narak silahlar›na el konulup,bir grup partizan bu silahlar› uzaklaflt›r›rken, zaman kazanmakiçin geride kalan Baba Erdo¤an ve yan›ndaki partizanlar askerlerekötü davranmadan, onlara birkaç saat boyunca devrim ve partipropagandas› yaparlar. Kand›ra bask›n›ndan sonra tutsak düflen Baba Erdo¤an, iflkence-hanelerde komünist tutum tak›narak düflman›n› bir kez daha yenil-giye u¤ratm›flt›. Hapishaneye girer girmez firar çal›flmalar›na baflla-yan Baba Erdo¤an, baflar›s›zl›kla sonuçlanan birkaç tünel girifli-minden sonra idare taraf›ndan gardiyanlara zimmetlenmiflti. Amanafile, May›s 1990'da, Dev-Sol örgütünün 4 önderi ile birlikte Bay-rampafla Hapishanesi'nden firar etmeyi baflarm›flt›. Devlet dahaonun firar etti¤inden habersizken, o Dersim'de yoldafllar›na ulafla-rak, Haziran 1990'da Ovac›k'›n Çalbafl› Köyü'nde, bir yüzbafl› ko-mutas›ndaki askeri birli¤in köy içinde kuflat›lmas› eylemine komu-ta ediyordu. Çalbafl› kuflatmas›- Bu kuflatmada devlet güçleri öyle acizleflmifller-di ki, gün boyunca köylüleri kendilerine siper ederek, s›¤›nd›klar› ev-lerden d›flar› ç›kamad›lar. Devlet güçlerini k›st›ran HKO gerillalar›n›niçinde bulunan HHaaflfliimm GGöözzoo¤¤lluu bu köydendi ve yüzbafl›n›n s›¤›nd›¤›ev de ailesine aitti. Evde rehin tutulan ailesine ra¤men, eyleme geç-meyi savunsa da, halktan insanlar›n zarar görebilece¤i tehlikesi ne-deniyle birli¤in siyasi komiseri ‹smail Bulut buna engel olur ve kuflat-may› kald›rarak geri çekilme karar› verir. Gerillalar geri çekilirken gi-rilen çat›flmada ise Haflim Gözo¤lu flehit düfler.Baba Erdo¤an, Dersim köylüleri taraf›ndan öylesine çok seviliyorduki, hapishane firar› sonras› gitti¤i 42 köyde kurban kesilerek karfl›-lanm›flt›. Daha hapishanedeyken altyap› çal›flmalar›na bafllad›¤›Karadeniz bölgesine geçme prati¤ini yaflama geçirecekti bu kez de.Karadeniz'e gerilla birli¤i ç›kartarak, MKP tarihinde bir ilke imzaatar. Karadeniz bölgesinde gerillan›n silahlanma sorununu çözmekamac›yla Eylül 1990'da Tokat'›n Almus ilçesine ba¤l› GümelönüKöyü Karakolu'nu basar. Bask›nda askerleri rehin alan Baba Erdo-¤an, karfl› devrimci hücre elamanlar›n›n bafl› Laz Nihat taraf›ndans›rt›ndan kurflunlanarak a¤›r yaralan›r. Gerillalar taraf›ndan kara-koldan ç›kart›lan Baba Erdo¤an, kan kayb› sonucu flehit düfler.Partizan kan›yla k›z›llaflan Karadeniz- Baba Erdo¤an'›n MKPtarihinde ilk defa 1990 y›l›nda önderlik yapt›¤› Karadeniz aç›l›m›-n›n ard›ndan MKP/HKO taraf›ndan defalarca bu alana ç›karma ya-p›larak, Karadeniz partizan kan›yla k›z›llaflt›r›ld›.Baba Erdo¤an'›n flehit düflmesinin ard›ndan, Karadeniz bölgesindebu kez AAyydd››nn YY››lldd››rr››mm ve HHaassaann TTooyy önderli¤inde Karadeniz'in k›-z›llaflt›r›lmas› çabas› sürüyordu. Bu iki önder kadro 1991 y›l›ndaTokat Almus'ta flehit düfltüler. Bundan sonra bölgede görev alanönder kadrolardan MK üyesi ‹‹ssmmaaiill BBuulluutt ile DDoo¤¤aann KKaarraaddaa¤¤ iseHaziran 1992'de Artvin'de flehit düfltüler. Kavga devam ediyordu.Yar›m kalm›fl sözleri tamamlamak için, nöbeti devralan sürdürdükavgay›. S›rada MKP MK üyesi TTuunnccaayy ÇÇaarr››kkçç››oo¤¤lluu vard›. MGBönceli TMLGB'nin kurucular› aras›nda bulunan Çar›kç›o¤lu, Ka-s›m 1992'de Tokat Almus'ta flehit düfler.Da¤lar›n kartal› KKaazz››mm EEkkiiccii ((CCeebboo)), Babalar›n, Ayd›nlar›n, Hasan-lar›n, ‹smaillerin, Tuncaylar›n yar›m b›rakmak zorunda kald›¤› söz-leri tamamlamak için 1993'te Tokat da¤lar›ndaki faaliyetine baflla-d›. 1981'de gerillaya kat›lan Cebo, flehit düfltü¤ü Eylül 1994 tarihi-ne kadar birçok çemberi yar›p ç›km›flt›. 1990'l› y›llar›n bafl›ndaki bu Karadeniz prati¤inin ard›ndan, 2002y›l›nda yap›lan parti 1. Kongresi ile yeniden bu bölgeye aç›l›m ya-p›ld›. Bölgeye ç›kart›lan gerilla grubuna komuta eden PPaallaa ‹‹ssmmaaiill((ZZeeyynneell AAssllaann)), Kand›ra alay bask›n›ndan, Yel Da¤› destan›ndan,say›s›z muharebeden geçerek ustalaflm›flt›. MKP'nin önder kadro-lar›ndan Zeynel Aslan ve CCeemmaall KKeesseerr'in de aralar›ndan bulundu-¤u 6 Halk Savaflç›s›n›n 2003 y›l›nda birbirine yak›n çeflitli tarihler-de flehit düflmesiyle Karadeniz bir kez daha k›z›llaflt›.

520-31 Mayıs 2008güncel

Tarihimizde komünist önder Kaypakkaya ile bafllayan "serverip s›r vermeme" gelene¤i, bugünlere büyük direnifller vekavgalarla tafl›nd›. 12 Mart 1971 cuntas› ile Amed zindanla-r›nda t›rmanan iflkence ve katliamlar, komünist önder Kay-pakkaya'›n›n ö¤retti¤i direnifl ve mücadele ruhu ile yenilgi-ye u¤rat›l›rken, acizleflen düflman tutsaklara daha fazla sal-d›rmaya bafllam›flt›. 80'deki askeri faflist cuntada da Amedzindanlar› bu sald›r›larla ünlenmiflti ve devrimci, komünisttutsaklar bir kez daha onu yenilgiye u¤ratman›n savafl›n›veriyorlard›.

Cunta koflullar›nda Amed zindanlar›nda ilk flehit-Ali Sar›bal, Maoist hareketin 1980 sürecinde hapishanedeflehit düflen ilk savaflç›s› oldu. O komünist önder Kaypakka-ya'n›n miras›n› bu vahflet ortam›nda, b›rak›n devrimcili¤i, in-sanl›¤›n bitirilmeye çal›fl›ld›¤› bir süreçte koruyor ve gelece-¤e onurla teslim ediyordu. Ekim 1981'de Amed Hapishane-sinde 3. ko¤ufl sorumlusu olan Ali Sar›bal, bir kaç hainin ih-bar› sonucunda ölesiye dövülüyor ve di¤er tutsaklara 'ör-nek' olmas› için teslimiyete ça¤r›l›yordu. Bafl›n› dik tutan AliSar›bal, iflkenceler sonucunda kald›r›ld›¤› hastanede Kas›m1981'de flehit düfltü.

"Zafere mahkum edilenler ölümü küçülterek yener-ler"- S›n›f mücadelesinin bu zorlu alan›nda yenilginin böyle-

sini ilk defa tadacakt› düflman. Da¤larda gerilla savafl› karfl›-s›nda acizleflen Türk devleti, flehirlerde de yine silahl› müca-delenin ve halk›n kitlesel eylemlerinin karfl›s›nda acizleflerek

sald›r›yordu. Sald›r›lar ayn› zamanda hapishanelerdeki dev-rimci ve komünist tutsaklara yönelmifl, buralardan d›flar›da-ki mücadele de sindirilmek isteniyordu. Faflist katil Mehmet A¤ar'›n Adalet Bakanl›¤› koltu¤una otur-tulmas› ve onun da büyük mücadeleler sonucu kapat›lan Es-kiflehir tabutlu¤unu açma, 6-8-10 May›s tarihli yay›nlad›¤›genelgelerle devrimci, komünist tutsaklara teslimiyeti veihaneti dayatma sald›r›s›, devletin s›n›f mücadelesinin buaya¤›ndaki mücadeleye yo¤unlaflt›¤›n› gösteriyordu.

Bu sald›r›lara tutsaklar›n yan›t› net oldu. Komünist ve devrim-

ci hareketin mücadele tarihi boyunca ilk kez 7 komünist,

devrimci örgüt ve parti, 159 savaflç›s› ile ölüm orucunu baflla-

t›yordu. 20 May›s'ta Süresiz Açl›k Grevi olarak bafllayan dire-

nifl, 3 Temmuz'da ölüm orucu direnifline evrildi ve 27 Tem-

muz'da 12 devrimci komünist tutsa¤›n ölümsüzleflmesiyle

sonland›. "Bunlar yiyorlar" diyerek ölüm orucu direniflinin

karfl›s›ndaki acizli¤iyle sald›ran düflmana ilk tokad› "Bizde bu

yoldafll›k s›cakl›¤›, bu yürek oldu¤u sürece baflaramayaca¤›-

m›z hiçbir fley yoktur" diyen MKP tutsa¤› AAyyggüünn UU¤¤uurr vurdu.DDaahhaa ssoonnrraa ss››rraass››yyllaa AAllttaann BBeerrddaann KKeerriimmggiilllleerr,, ‹‹llggiinnçç ÖÖzz-kkeesskkiinn,, AAllii AAyyaattaa ((MMKKPP)),, HHüüsseeyyiinn DDeemmiirrcciioo¤¤lluu,, MMüüjjddaattYYaannaatt,, AAyyççee ‹‹ddiill EErrkkmmeenn,, TTaahhssiinn YY››llmmaazz,, HHiiccaabbii KKüüççüükk,,

YYeemmlliihhaa KKaayyaa vvee OOssmmaann AAkkggüünn ölümsüzleflerek birer bay-

rak oldular. Ve zafer halay›n›n sonunda MKP tutsa¤› HHaayyaattiiCCaann yer ald›... Devlet u¤rad›¤› yenilgiyi kabul ederek, geri

ad›m atmak zorunda kald›.

Ulucanlar katliam›- Türk devleti daha önce Eskiflehir ta-

butlu¤u ile dayatt›¤› hücre tipi hapishane sald›r›s›n›, daha

kapsaml› olarak dayatmaya haz›rlan›yordu. F Tipi hapishane-

lerin hayata geçirilmesinin tutsaklar cephesinde büyük bir

direnifle yol açaca¤›n› tarihteki pratiklerden de görmüfltü

Türk devleti. Bunun haz›rl›¤› içerisindeyken Ankara'da Ulu-

canlar Hapishanesi'nde sald›r›n›n provalar› yap›l›yordu. "Ko-

¤uflu iflgal ettiler" bahanesiyle sald›ran Türk devleti, bir kez

daha tutsaklar üzerinden bütün topluma teslim olmay›, sal-

d›r›lar karfl›s›nda sessiz kalmay› dayat›yordu. Eylül 99'da Ulu-

canlar'da her türlü teknik donan›mla gerçeklefltirilen sald›r›-

ya karfl› devrimci ve komünist tutsaklar bilinçlerini ve be-

denlerini birer silaha dönüfltürdüler. Sald›r›ya birlikte yan›t

veren devrimci ve komünist tutsaklardan aralar›nda MKP

tutsa¤› MMaahhiirr EEmmssaallssiizz ve ÖÖnnddeerr GGeennççaassllaann'›n da bulun-

du¤u 10 tutsak iflkence edilerek katledildi.

19 Aral›k ve F Tipi sald›r›s›- "Örgütler içeriden yönetili-yor" diyerek hapishanelere sald›r›lar›n› sürdüren Türk devle-ti, hücre tipi hapishane sald›r›s›n› hayata geçirmek için bukez ülke tarihindeki en büyük katliam› gerçeklefltirdi. Katli-amdan önce uflak medya arac›l›¤› ile sald›r›lar›n› sürdürerekkatliama zemin oluflturmaya çal›flan Türk devleti, 19 Aral›k2000 günü F Tipi hapishane sald›r›s›na karfl› ölüm orucu dire-niflini sürdüren tutsaklara sald›rd›. 20 hapishanede efl za-manl› olarak gerçeklefltirilen bu sald›r›da devrimci ve komü-nist tutsaklar da t›pk› 1996'daki gibi birlikte büyük bir dire-nifl sergilediler. 19 Aral›k katliam›nda 28 devrimci, komünisttutsak flehit düfltü. Ancak devlet direnifli bitirmeyi baflara-mad›. F Tipi hapishanelerde süren direnifl sonucunda, 19 Ara-l›k'ta katledilenler de dahil 122 devrimci, komünist tutsak fle-hit düfltü.F Tipi sald›r›s›na karfl› 20 Ekim'de açl›k grevi olarak bafllayanve daha sonra ölüm orucu eylemine dönüfltürülen direniflinilk örgütleyicileri aras›nda yer alan MKP, "Can›m›z Halk Sava-fl›'na feda olsun" fliar›yla sürdürdü¤ü ölüm orucu eyleminisonland›rd›¤› 28 May›s 2001 tarihine kadar AAllii ‹‹hhssaann ÖÖzzkkaann,,AAddiill KKaappllaann,, EEnnddeerrccaann YY››lldd››zz,, CCaaffeerr TTaayyyyaarr BBeekkttaaflfl,, CCeellaallAAllppaayy,, YYeetteerr GGüüzzeell vvee ZZeeyynneell KKaarraattaaflfl'› flehit verdi.

Can›m›z Halk Savafl›'na feda olsun

UNUTMAYACAK1177''lleerr-- 15 Eylül 2002 tarihinde 1. Kongresi--

ni gerçeklefltirerek çeyrek asr› aflan tarihindeyeni bir sürece ad›m att› MKP. Kurucu komü--nist önder ‹brahim Kaypakkaya'dan bu yanabir türlü gerçeklefltirilemeyen Kongre ile tarihmasaya yat›r›ld›. Hatalar›n özelefltirisi verilerek,sorunlar›n ideolojik arka plan›n›n bilimsel birflekilde sorgulanmas›na önem verildi. MKP 1.Kongresi, Maoist hareketin tarihinde MLM bi--limsel ideolojisinin daha ileri bir seviyede kav--ran›lmas›nda bir s›çrama noktas› oldu.

Maoist komünistlerin gerçeklefltirdi¤iKongre, reformizmin, revizyonizmin kol gezdi¤igünümüz dünyas›nda ideolojik ve politik olarakMaoizm'in zaferi ile sonuçland›. Maoist hareke--tin tarihinde yakalanan bu ilerleme, MKP 2.Kongresi ile taçland›r›lma sürecine girmiflti ar--t›k. Bu durum düflman› tedirgin etmeye yetmifl--ti. 2. Kongre için flehirlerden ve yurtd›fl›ndandelegelerin ulaflt›¤› Dersim'de, 16-17 Haziran2005 günlerindeki çat›flmada MKP'nin önder

kadrolar›ndan komünist önder Cafer Cangöz,

Ayd›n Hanbayat, Okan Ünsal, Ali R›za Sa--

bur, Alaattin Atafl, Cemal Çakmak, Berna

Sayg›l› Ünsal, Ökkefl Karao¤lu, Kenan Ça--

k›c›, Taylan Y›ld›z, Binali Güler, ‹brahim

Akdeniz, Dursun Turgut, Ersin Kantar, Gül--

naz Y›ld›z, Ahmet Perktafl ve Ça¤dafl Can fle--

hit düfltü. Her biri bir koca tarih, anlatmaya say--

falar yetmez. 17'lerin tek tek mücadele içerisin--

deki durufllar› incelendi¤inde, mücadelenin her

alan›nda ideolojik-siyasal-örgütsel konumlan›fl--

lar›nda iktidar bilinci ile yo¤rulan bir yaflam pra--

ti¤i dikkat çekmektedir.

"Ardlar›nda Nisan günefli, omuzlar›nda Ey--

lül atefliyle çarpraz atefl alt›nda, bozk›rlara k›--

v›lc›m olan Kaypakkaya'd›r onlar. Bir haziran

gecesinde alev alev yanan bedenleri bize teslim

edip de yoldafllar›m›z›n flark›lar›n› yar›m b›rak--

t›klar›n› sananlara cevab›m›zd›r... Can›m›z

Halk Savafl›'na feda olsun"

"Vartinik'ten Mercan'a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›'na"

Page 6: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Dursun BAfiTU⁄

Örgütü hareketli k›lan

iç dinamiklerdirS›n›fsal mücadele içerisinde, sendikal hareketin ortaya koyaca¤›

reflekslerin, devrimci komünist hareketten ba¤›ms›z, istenilen düzey-

de olmas›n› beklemek ya da önderlik misyonunu sendikal güçlere yük-

lemek, reformizme kan tafl›maktan öteye gitmeyecektir. Ülkenin poli-

tik gündemleri etraf›nda yo¤unlafl›rken, inisiyatifi elden b›rakarak, on-

lardan önderlik etmelerini beklemek ortaya ç›kan at›l durumun sonu-

cudur. Bugün aç›s›ndan geliflmekte olan tasfiyeye karfl›, kitleleri arka-

s›na alarak öngörülen hedefe yürüyen güçlü bir prati¤imiz olmad›¤›n-

dan, genelde ortaya ç›kan zafiyetlerin nesnel zeminini iyi de¤erlendir-

meliyiz.

Uygulanan devlet politikalar› karfl›s›nda bir baflar›s›zl›k var ise bu-

nun önemli bölümünün bizlerden kaynakland›¤›n› ve esasta elefltirip

sorgulamam›z gerekenin kendimiz oldu¤unu unutmamal›y›z. De¤iflik

dönemlerde veya 1 May›s sürecinde ortaya ç›kan kimi keskin elefltiri-

lere bak›ld›¤›nda, devrimci hareketin önemli bir k›sm›n›n önderlik

misyonunu sendikal harekete b›rakarak, onlardan medet umar boyut-

ta oldu¤unu görmekteyiz. Özellikle de reformist kesimlerin tutumlar›-

na bak›ld›¤›nda, sendikal hareketle olan kimi iliflkilerden dolay›, bü-

yük eylemlerde inisiyatifi sendikalara b›rakt›klar› alenen ortadad›r.

Devrimci mücadelenin flehir aya¤›nda önemli bir yeri teflkil eden

sendikal hareketin, bugün önemli zafiyetleri oldu¤unu bilmekteyiz.

Ancak bizlerin bu eksiklikleri görmemize ra¤men, yapt›¤›m›z kimi

elefltirilerin ideolojik mücadele zemininden ç›karak büyük beklentiler

içerisine girdi¤imiz görülmektedir. Halbuki d›flar›dan yap›lacak eleflti-

rilerin etkileme gücüyle içerden de¤ifltirip dönüfltürme mücadelesi

aras›nda büyük farkl›l›klar vard›r. Bizlerin yapt›¤› ve devrimci hareke-

tin büyük bölümünün düfltü¤ü hata da buradad›r. Y›llardan beri kimi-

lerimiz sendika a¤alar›n› elefltirip, iflçi ve emekçilerin yüzünü bizlere

dönmesini beklerken, kimileri de önderlik misyonunu sendika a¤ala-

r›na yükleyerek daha do¤ru önderlik yapmalar› için elefltirilerde bu-

lundular. Birincisi, kendi içerisinde nispeten daha tutarl› olmakla bir-

likte söylemden öteye gitmeyen bir duruma dönüflürken, ikincisi ise,

önderlik misyonunu baflka yere yükleyen ve kendi temel güçlerine da-

yanmay› esas almayan bir yaklafl›md›r. Devrimci mücadele ile sendi-

kal mücadele aras›nda kurulacak ba¤›n, esasta önderli¤i bir biçimde

etkiledi¤i de görülmektedir. Devrimci komünist hareketin sendikal

mücadele içerisinde etkin olmas›, bu kitlelerin hak ve talepler müca-

delesinden ziyade iktidar perspektifini gelifltirerek hareket manevras›

sa¤latacakt›r.

Ancak yukarda bahsini etti¤imiz iki yanl›fltan bir do¤ruyu ç›karma-

ya çal›flmak bir baflka hataya götürür. Çünkü, bunlar›n d›fl›nda bir

do¤runun varoldu¤unu düflünmek durumunday›z. Sendikal hareketi,

görev ve sorumluluklar› dahilinde bir mücadeleye soyunmaya zorlaya-

cak tek gücün iç dinamikleri oldu¤unu unutmamak gerekir. Bu iç di-

namiklerin kendili¤inden oluflmas›n› beklemek sa¤ tasfiyeyi gelifltirir.

S›n›f bilinci sadece d›flar›dan yap›lacak etkilerle oluflmayaca¤› gibi, bu

etkinin varsay›m›n› da yads›mam›z mümkün de¤ildir. Fakat olgular›

de¤erlendirirken, de¤iflim ve dönüflümlerin en sa¤l›kl› kendi içerisin-

de yaflanaca¤›n› düflünmek durumunday›z. Bunun içindir ki; sendikal

hareketi de¤ifltirip dönüfltürecek ve ona önderlik edecek yegane gü-

cün kendisi, komünist, devrimci hareketin, sendikal hareket içerisin-

de oluflturaca¤› iç dinamiklerdir.

Bu anlamda o alanlar› hak ve talepleri paralelinde harekete geçi-

recek tutarl› siyaset tarz›n› bugünden infla edecek gücü kendimiz d›-

fl›nda araman›n do¤ru olmayaca¤›na inanmak gerekir. Bu aç›dan so-

runu baflka yerde aramaya çal›flmak oportünizmin kendisidir. Söyle-

diklerimizi hayata geçirecek pratik ad›mlar› atmad›¤›m›zda, bundan

sonra da havanda su dövmeye devam edece¤iz demektir. Mevcut ör-

gütlülü¤ümüzün bir bölümünün hakim güçlerin özgürlükler üzerinde

yaratt›¤› bask› sonucu ortaya ç›kt›¤›n› ve emek sömürüsünün bilinç-

lerdeki yerinin zay›f oldu¤unu görmek gerekir. Ancak bu bask›n›n ne-

deninin de ekonomik sömürüden kaynakland›¤›n› belirtelim. Çünkü

hakim güçler baz› demokratik haklar› verecekse, onu da ekonomik

geliflmeler ›fl›¤›nda yapacaklard›r. Sömürünün devam›n› sa¤lamalar›

için özgürlükleri k›s›tlay›p, bask› unsurunu gelifltirmeleri gerekir. fiu

an yapt›klar› da odur. Aksi taktirde isyanlar filizlenir ki; bu da sömü-

rünün selameti için tehlikelidir.

Sendikal hareketin devrimci muhtevas›n› gelifltirecek olan, komü-

nist ve devrimci hareketin ideolojik politik önderli¤idir. Bir yandan

bunlar sar› sendikac›d›r derken, di¤er yandan oldu¤undan fazla bek-

lentiler içerisine girmek, söylemlerimizle çeliflir durumdad›r. Tekrar

söylemek gerekirse ideolojik mücadele vererek sendika a¤alar›n›n et-

kisi alt›ndaki kitlelere gerçekleri anlat›p, kurtuluflun yolunu göstermek

ayr› bir fley, dönüp de bizlerin istemleri dahilinde neden hareket et-

mediklerini söylemek ayr› fleydir. Onlar›n sermayeye karfl› emekçile-

rin haklar›n› savunduklar›n› söylerken, bürokrasiyle kurulan iliflkileri

de görmemiz gerekir ki, beklentilerin s›n›rlar›n› bilelim. Böylesi bir ilifl-

ki a¤›n›n olufltu¤u yerde sald›r›lara cepheden karfl› ç›kman›n bir ger-

çekli¤i yoktur. SSGSS'de gördü¤ümüz manzara bunu özetler biçimde-

dir. Yasa karfl›t› tabandan yükselen tepkileri merkezin gö¤üsleme du-

rumu olmad›¤›ndan, önce mesafeli dururlarken sonras›nda belli ölçü-

lerde iflin içerisine girerek, hem geliflmeleri kontrolde tuttular, hem

de kendilerine a¤›r gelen bu durumu yer yer bertaraf ettiler. Herkese

Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu’nun Ankara’da yapmay› kararlaflt›r-

d›¤› iki eylem bofla düflürülerek, tepkilerin sadece yerellerle s›n›rl› kal-

mas› sa¤land›.

Ülkemiz topraklar›nda hak mücadelesinin bar›flç›l yollarla olaca¤›-

n› düflünmek büyük yan›lg›d›r. Hakk›n verilece¤ini savunanlar refor-

mizmden ve parlamentarizmden medet umanlard›r. Bu kesimlerin

emekten gelen gücü kullanarak alanlar› zaptetmesi mümkün de¤ildir.

Bizlerin yapmas› gereken, emek sömürüsünün yo¤un oldu¤u her yer-

de örgütlenip, buralardaki mevcut örgütlülükler içerisinde yer alarak

do¤ru önderli¤i tesis etmektir.

6 20-31 Mayıs 2008 emek

Devletin görmezden geldi¤i, yaflananölümleri “normal” gördü¤ü ‹stanbul’dakiTuzla Tersaneleri, yeni canlar almay› sürdü-rürken, yetkililer “abart›lacak bir durumun”olmad›¤›n› öne sürüyorlar.

"Tuzla'da facia yok

ölümleri abartmay›n"

Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerinidurdurmak için hiçbir çal›flmada bulunma-yan hükümet, ölüm rakamlar›n›n da “nor-mal” oldu¤unu savunuyor. ‹fl Sa¤l›¤› ve Gü-venli¤i (‹SGÜM) Genel Müdürü Kas›m Özertersanelerde yaflanan ifl cinayetlerine yöne-lik yapt›¤› aç›klamada ölümlerin temel sebe-bini iflçilerin “köylü” olmalar›na dayand›rd›.Özer aç›klamas›nda; “Köyden hiç ayr›lmam›flinsanlar, sanayi ifllerine girdi¤inde üzüntüverici kazalar oluyor" diyerek yaflanan kaza-lar›n sorumlulu¤unu tamamen iflçilerin üze-rine att›. Ölümlerin tersane koflullar›n›n kö-tülü¤ünden de¤il, iflçilerin sorumsuzlu¤un-dan kaynakland›¤›n›iddia eden Özer, madenocaklar› gibi ifl alanlar› ile k›yasland›¤›ndatersanelerde yaflanan ölümlerin “gayet nor-mal” oldu¤unu dile getirdi. Son süreçte peflpefle yaflanan ifl cinayetleri ile gündemegelen Tuzla tersaneleri gerçe¤inin ise; “faciavarm››fl gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›”n› belir-terek ölümlerin bu kadar abart›lmamas› ge-rekti¤ini öne sürdü!

‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i (‹SGÜM) Genel Mü-dürü Kas›m Özer'in "Tuzla tersanelerin-deki ölümler abart›l›yor" sözlerine ayn›gün Tuzla tersanelerinden kanl› tekzipgeldi. Kas›m Özer Meclis’te, tersanelerde-ki ölümlerin normal oldu¤unu öne sürdü-¤ü gün, Selah Tersanesi'nde yaflanan pat-lamada 1 iflçi öldü, 6 iflçi de yaraland›. ‹flerken bitsin diye iflçilere kaynak ve boyaifllerinin ayn› anda yapt›r›lmas› sonucuyaflanan patlaman›n ard›ndan Selah Ter-sanesi patronu, yerdeki kan izlerini be-tonla kapatarak çal›flmalar› sürdürdü.

“Tuzla’da facia yok, ölümleri abartmay›n”

Tuzla’dan kanl› tekzip

Baflbakan ölüm tersanesinde aç›l›fl yapt›!

Tuzla’daki Selah Tersanesi’nin makine da-iresinde gerçekleflen patlamada bir iflçi-nin daha hayat›n› kaybetmesi Limter-‹flüyeleri taraf›ndan protesto edildi. Yafla-nan ifl cinayetini protesto etmek içinTuzla’da toplanan Limter-‹fl sendikas›üyeleri, Gemi ‹nfla Sanayicileri Birl¤i(G‹SB‹R)’ne yürüdü. “Art›k ölmek istemi-yoruz” fleklinde slogan atarak yürüyüflegeçen iflçiler, Tuzla tersanelerinde haya-t›n› kaybeden iflçilerin foto¤raflar› ve çe-flitli dövizler tafl›nd›. ‹flçilerin yürümesineizin vermek istemeyen polis ve sendikaüyelerinin aras›nda k›sa süreli bir arbe-de yafland›. G‹SB‹R binas› önüne geleniflçiler ad›na yetkililer ile görüflmek iste-yen Cem Dinç’in bu talebi kabul edilme-yince burada bir bas›n aç›klamas› yap›l-d›. Yaflanan son olayda ölen tersane ifl-çisi ile, tersanelerde ölenlerin say›s›n›n94’e yükseldi¤ine dikkat çekilen aç›kla-mada, “Bu olaylar, ihmali olan bir tersa-ne patronu yarg›lanmadan bitmeyecek-tir” denildi.

‹fl cinayetine tepkilersürüyorTuzla tersanelerinde yaflanan ifl cinayetlerini görmezden gelen Tayyip Erdo¤an, sonun-

da tersanelerden birine ayakbast›.

‹flçilerin birbirinin pefli s›ra ifl cinayetlerinde yaflamlar›n› yitirdikleri tersaneleri bugüne

kadar 'ziyaret' dahi etmeyen Erdo¤an, Koç Grubu'na ait RMK ve Dearsan ter-

sanelerinde ordu için üretilecek 4 arama kurtarma gemisi ile 16 adet yeni tip

karakol botunun ilk kayna¤›n› bizzat kendisi yapt›.

Ordunun 16 bot siparifli verdi¤i ve proje aç›l›fl›n› bizzat Baflbakan Tayyip Erdo¤an'›n

yapt›¤› Dearsan Tersanesi, 'ifl güvenli¤i için gerekli önlemleri almad›¤›' ve 'iflçi ölüm-

lerinde pay›' oldu¤u gerekçesi ile kapatma cezas› alm›fl bir iflçi mezarl›¤›. Bu gerçek-

li¤e karfl›n Baflbakan'›n ve ordunun bu tersane ile olan 'güçlü' iliflkileri, devletin

ordusu ve hükümetiyle kimden yana oldu¤unun da çarp›c› bir göstergesi!

‹flçilere ölüm senedi imzalat›l›yorTuzla tersanelerinde yaflanan ölümler ve artan tepkilerin ard›ndan Meclis taraf›ndan

Tuzla'ya gönderilen araflt›rma komisyonu, iflçilere zorla imzalat›lan bir sözleflme-yi ortaya ç›kard›. ‹flçi ifle al›n›rken imzalat›lan sözleflmede, kaza durumunda flir-ket yerine iflçi sorumlu tutuluyor.

Son ölümlü ifl kazas›n›n yafland›¤› tersaneyi incelemeye giden TBMM Tuzla Araflt›rmaKomisyonu, iflçi ile iflveren aras›nda ilginç bir taahhütnameyi ortaya ç›kard›. ‹fleal›mda iflçiye imzalat›lan sözleflmede; koruyucu malzemeleri kullanmama halin-de meydana gelecek kazalardan flirket yerine iflçinin sorumlu olaca¤› ve maddimanevi tazminat talep etmeyece¤i taahhüt alt›na al›n›yor. Oysa tersanelerde ça-l›flan iflçiler, ›srarla kendilerine ifl güvenli¤i için hiçbir malzemenin verilmedi¤ini,baret ve güvenlik kemerlerinin dahi olmad›¤›n› söylüyorlar.

Lastik-‹fl’ten grevkarar›

Düzce Organize Sanayi Bölges’inde faaliyet gösteren DesaDeri’de çal›flan iflçiler sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle ifltenç›kar›lm›flt›. Bu durumu protesto etmek ve iflten ç›kar›lan iflçile-re destek vermek amac›yla 8 may›sta Desa Deri’nin ‹stanbul Se-faköy’deki merkezi önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.

Deri-‹fl sendikas› ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan baflkanMusa Servi, sendikalaflman›n yasal bir hak oldu¤unu, Desa Deri-’nin sendikalaflma hakk›na sayg› göstermeyerek iflçileri iflten ç›-

kard›¤›n› belirterek, “Düzce’de sadece Desa iflçileri iflten at›lma-

m›flt›r. Teksif üyesi Venüs iflçileri de iflten ç›kar›lm›flt›r. Düzce iflçi-

si, iflçi oldu¤unu, haklar› oldu¤unu, köle olmad›¤›n› göstermek

için bu yola ç›kt›” dedi.

‹flten at›lan iflçilerin eylemine çok say›da sendika da destek

verdi. D‹SK temsilcisi Ali R›za Küçükosmano¤lu, Desa’da

yaflananlar›n 130 gündür Arçelik ve Yörsan’da sürdü¤ünü belir-

terek, “‹flçiler anayasal haklar›n› kullanm›flt›r. Suç iflleyen iflçiler

de¤il, Desa iflverenidir. ‹flçilere bu kadar polis, panzer niye? Emri

verenleri k›n›yoruz” dedi. Bas›n aç›klamas› ‘Zafer direnen emek-

çinin olacak’, ‘Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›’, ‘Desa iflçisi yaln›z de¤il-

dir’ sloganlar›yla son buldu.

Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Desa

Deri’de çal›flan iflçiler, Deri-‹fl sendikas›na üye olduklar› için

iflveren taraf›ndan zorla istifaya zorlanm›fl, bunu kabul etmeyen

40 iflçi 29 nisanda iflten ç›kart›lm›flt›.

Açl›k ve yoksulluk s›n›r› alt›ndaki nüfus 52.3 milyona ulaflt›. An-kara Ticaret Odas› (ATO) taraf›ndan yap›lan araflt›rma, ülkemizdeaçl›k s›n›r›n›n alt›nda bulunan nüfusun 10.9 milyona, yoksulluk s›-n›r›n›n alt›ndaki nüfusun (açl›k s›n›r› alt›nda kalanlar dahil) ise 52.3milyona ulaflt›¤›n› ortaya koydu. Bu oran ülke nüfusunun yüzde74.1’ine denk geliyor.

Nüfusu yüzde 5’lik dilimlere ay›ran araflt›rmaya göre, gelirdenen az pay alan birinci yüzde 5'lik dilimdeki ailelerin ayl›k ortalamageliri 251 YTL, ikinci yüzde 5'lik dilimdeki ailelerin geliri 450 YTL veüçüncü dilimdekilerin ortalama geliri ise 571 YTL'de kal›yor.

Söz konusu ilk üç dilimin 2007 y›l›ndaki ortalama ayl›k geliri664.6 YTL olan açl›k s›n›r›n›n alt›nda kald›. Baflka bir deyiflle toplam2 milyon 595 bin aile, yani 10 milyon 872 bin kifli, 2007 y›l›nda aç-l›k s›n›r›n›n alt›nda bir gelirle yaflam›n› sürdürmek zorunda kald›.

Araflt›rmaya göre gelir da¤›l›m› s›ralamas›nda dördüncü yüzde5'lik dilimdeki aileler 2007 y›l› ortalama ayl›k gelirleri olan 667YTL'yle açl›k s›n›r›n› güçlekle aflt›. Nüfusun yüzde 4.9'unun yaflad›-¤› bu dilimdeki aileler açl›k s›n›r›n›n alt›na düflme riskini en fazlatafl›yan grup olarak öne ç›k›yor.

Beflinci dilimdeki ailelerin ortalama geliri 755 YTL, alt›nc› dilim-dekilerin geliri 840 YTL, yedinci dilimdekilerin geliri 931 YTL, seki-zinci dilimdekilerin geliri 1.023 YTL, dokuzuncu dilimdekilerin geli-ri 1.116 YTL, onuncu dilimdekilerin geliri 1.211 YTL, on birinci dilim-dekilerin geliri 1.315 YTL, on ikinci dilimdekilerin geliri 1.430 YTL,on üçüncü dilimdekilerin ortalama geliri 1.555 YTL, on dördüncüdilimdekilerin geliri 1.715 YTL ve on beflinci dilimdekilerin geliri ise1.876 YTL düzeyinde.

Araflt›rman›n sonuçlar›na göre, ülkemizdeki ailelerin sadeceyüzde 20'sinin ayl›k ortalama hane geliri 2 bin 91.5 YTL olan yok-sulluk s›n›r›n›n üzerinde.

Sendikaya tahammül yok

Nüfusun yüzde 74’ü yoksul!

D‹SK’e ba¤l› Lastik-‹fl Sendikas›, ifl verenleyap›lan görüflmelerde bir anlaflmayavar›lamamas› sonucu grev karar› ald›.9 Ocak’ta bafllayan toplu ifl sözleflme-leri için gerçeklefltirilen görüflmeler-den olumlu bir sonuç alamayan sen-dika, sektörde çal›flan 4 bin üyesiniba¤layan grev karar›n› ifl yerlerineast›. Lastik-‹fl üyeleri; Brisa, Goodyearve Pirelli fabrikalar›n›n kap›lar›na al›-nan grev kararlar›n› ast›. Grev karar›-n› fabrika kap›lar›na asan Lastik-‹flSendikas› Genel Sekreteri Nuri Serim,“En iyi sözleflmeler masada bitensözleflmelerdir, ama grev olacaksada greve haz›r›z” dedi.

Sendika yap›lan görüflmelerde 1 Ocak2008'den itibaren 2 y›l geçerli olacaksözleflmenin ilk alt› ay›nda yüzde 12,sonraki alt› ayl›k dönemlerde de enf-lasyon oran›nda ücret zamm›, haftadaiki gün izin gibi taleplerde bulunmufltu.

Süt üreticileri desoka¤a ç›kt›‹zmir, devletin uygulad›¤› politikalar nede-

niyle yok olman›n efli¤ine gelen sütüreticilerinin eylemine sahne oldu. 29Nisan günü Tire ‹tfaiye Meydan›’ndatoplanan yaklafl›k 5 bin kifli, devletintar›m politikalar›na tepki gösterdi. Gir-di maliyetlerinin fazla oldu¤unubelirten süt üreticileri, sütteki ÖTV veKDV'nin kald›r›lmas›n› istedi.

Yar›m kilo su fiyat›n›n 50 kurufl olmas›nakarfl›n, 1 kilo sütün 4.75 kurufla sat›l-d›¤›na dikkat çeken üreticiler; “Yemve su bu denli pahal›yken, süt fiyat›-n›n bu kadar düflük olmas› adaletmi?" diyerek tar›m ve hayvanc›l›klageçinen milyonlarca kiflinin y›k›mlakarfl› karfl›ya oldu¤unu dile getirdiler.Hükümetin; IMF, Dünya Bankas›, ABgibi kurumlar› bir yana b›rakarak yü-zünü ülke üreticisine dönmesi gerek-ti¤ini belirten süt üreticileri, bu y›k›-m›n sorumlular›ndan hesap soracak-lar› uyar›s›nda bulundular.

Page 7: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

ÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

720-31 Mayıs 2008kad›n

“‹stihdam Paketi” eflitsizli¤i perçinliyor‹stihdam Paketi olarak bilinen “‹fl Kanu-

nu ve Baz› Konularda De¤ifliklik Yap›lmas›Hakk›nda Kanun Tasar›s›” SSGSS’den sonraMeclis’ten geçerek yasalaflt›. SSGSS’nin de-vam› olan ve ondan sonraki en kapsaml›sald›r› olan “‹stihdam Paketi” Dünya Banka-s›, IMF ve TÜS‹AD’›n yo¤un bask›lar›ndansonra yasalaflt›. Geçti¤imiz aylarda DB, ar-d›ndan TÜS‹AD’›n haz›rlad›klar› raporlarda“Uluslararas› rekabette istihdam üzerindekiyükler önemli bir engel olarak görülmekte-dir. Bu nedenle iflsizli¤in azalt›lmas›, yat›-r›mlar›n istihdam odakl› artt›r›lmas› amac›y-la sigorta primleri iflveren hissesinde 5 pu-anl›k indirime gidilecektir” ifadesi yer al›yor-du. Zira SSK primi iflveren (biz buna serma-ye sahipleri diyelim) pay›n›n 5 puan azalt›l-mas›, ‹stihdam Paketinin en önemli madde-sini oluflturmufltur.

Sendikalar›n, meslek örgütlerinin veDKÖ’lerin muhalefetine karfl›n taviz verilme-den yasalaflan SSGSS’den sonra ‹stihdam Pa-keti, “babalar gibi” meclisten geçirildi. Peki“‹stihdam Paketi” neyi öngörüyordu? Paket,zorunlu istihdam yüklerinin hafifletilmesini,nitelikli iflgücü ihtiyac›n›n karfl›lanmas›n›, is-tihdam›n teflvik edilmesini, iflgücü maliyet-lerinin düflürülmesini, kay›t d›fl› istihdam›nazalt›lmas›n›, çal›flma koflullar›n›n daha daesneklefltirilmesini öngörüyordu. Olan ne?Zorunlu istihdam kald›r›larak, yüzde 6 olanzorunlu çal›flt›rma oran› özel sektör için yüz-de 3’e indirildi, eski hükümlülerin çal›flt›r›l-mas› yükümlülü¤ü tümüyle kald›r›ld›, engel-li çal›flanlar›n sigorta primleri patrondan al›-narak Hazine’ye yüklendi, yani bizlerin s›rt›-na. Sosyal yükümlülüklerin büyük bir k›sm›

“Hazine ve ‹flsizlik Sigortas› Fonu”ndan karfl›-lanacak, ifl sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤inin tafleron-laflt›r›lmas›n›n önü aç›lacak. ‹flyerlerinde he-kim bulundurma yükümlülü¤ü ortadan kal-k›yor, özel kurulufllardan hizmet al›m› teflvikedilerek ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i sermayenininsaf›na terk ediliyor. Yani “Tuzlalar” ço¤al-t›l›yor. Önemli bir de¤ifliklik de “‹flsizlik Si-gorta Fonu”nun sermayeye kaynak aktar-ma-hibe fonuna dönüfltürülmesidir. Fonunya¤malanmas› ve hükümetin kendi ç›karla-r› do¤rultusunda çarçur edilmesi söz konu-su. GAP projesi için düflünülen kaynak akta-r›m›n›n bu fondan sa¤lanacak olmas›nda ol-du¤u gibi. Oysaki fonun amac› çal›flanlar›n“iflsiz” kalmas› sonucunda onlar› “koru-mak”t›r. Öte yandan fon için verilecek iflsiz-lik ödene¤i net asgari ücret üzerinden de¤il,bundan sonra brüt ücret üzerinden hesap-lanacak. Bugüne kadar fonda toplanan öde-nek birikintisi 35 milyar YTL civar›nda. Vebunun sadece 1.5 milyar› iflsizlere geri dön-müfl durumda. Hükümet, geri kalan miktar›paketlerinin finansman›na aktarmay› düflü-nüyor. Neticede istihdam yarat›lacak yala-n›yla yasalaflt›r›lan “‹stihdam Paketi”; geniflemekçi kesimlerin haklar›n›n gasp›n› ve da-ha fazla sömürüyü hedeflemekte, sermaye-nin önündeki engelleri kald›ran ve desteksunan bir mahiyet tafl›maktad›r. Patronlaraistihdamda kolayl›k sa¤layan, sermayeninistihdam yükünü kald›ran ve sermayeninönünü açan bir “k›yak” yasas›ndan baflkabir fley de¤ildir.

Kad›na birtak›m haklar verme, kamusalalana ve ifl hayat›na ç›karma, kad›nlar› istih-dam etme vaatleri sunan hükümetin “‹stih-

dam Paketi”nin biz emekçi kad›nlara getirdi-¤i bir fley yok, ama götürdü¤ü çok. Bu dü-zenlemenin kad›n istihdam›n› artt›raca¤›, eviçindeki eme¤inin görülece¤i tamam›yla ya-lan ve aldatmacad›r. Kad›n› istihdam etmeyide¤il, eve hapsetmeyi amaçlayan bu yasa-n›n böylece foyas› meydana ç›km›flt›r. Kad›-n›n ezilmiflli¤ini daha da perçinleyen düzen-lemeler bariz bir flekilde görülmektedir. Ka-d›n istihdam›n›n gün geçtikçe azald›¤›na vebunun bizzat devletin kurumlar› taraf›ndanistatistike edildi¤ine geçti¤imiz yaz›larda yervermifltik. Bir y›lda ev kad›nlar›n›n say›s›nda237 binlik bir art›fl yafland› ve bu, gün geç-tikçe art›yor. Anlafl›l›yor ki bu yasa kad›n› is-tihdam etmekten, ifl yerlerinde eflitlik vere-cek düzenlemeleri yapmaktan çok, kad›nla-r› eve hapsetmeyi hedefliyor.

Türbana “serbestlik” ata¤›yla AKP hükü-metinin kad›n› özgürlefltirece¤i beklentisininne kadar yan›lsamal› oldu¤u aç›kt›r. Hükü-metin bekleyiflinin, kad›n› daha da ezme,ikincillefltirme ve haklar›n› gasp etmeye yö-nelik f›rsat kollama oldu¤u görüntüyle sabit-tir. Yasalaflan tasar›yla birlikte krefl ve em-zirme odas› açma yükümlülü¤ü tafleron fir-malara devrediliyor. Patronun yükümlülü-¤ündeki baz› haklar kald›r›lm›flt›r. Çal›flan ka-d›nlar›n hakk› olan bak›m hizmetlerinin dü-zeltilmesi ve yasal güvence alt›na al›nmas›yerine var olan bak›m haklar› budanm›flt›r.Eflit ifle eflit ücretin uygulanmamas›, iflyerle-rinde kad›n›n erke¤e göre ikincil say›lmas›gibi eflitsizlikleri ortadan kald›racak düzenle-meler yer alm›yor. Kad›nlar›n ifle al›n›p istih-dam edilmesi için giriflimlerin, teflviklerin is-mi dahi okunmuyor. Önemli bir eflitsizlik ve

sömürü kayna¤› olan kad›n›n ev içi eme¤ine

dair herhangi bir ibare geçmiyor. ‹fl sa¤l›¤› ve

ifl güvenli¤i ile ilgili eski yasalardaki ifadeler

olabildi¤ince esnetilmifl ve paketle tüzük

hükmü olarak sa¤lanan güvenlik ve sa¤l›k

tedbirleri yönetmeliklere b›rak›lm›fl. Örne-

¤in; 4857 say›l› ‹fl Yasas›’ndaki "sa¤l›k ve gü-

venlik tüzük ve yönetmelikleri" ile ilgili 78.

maddede geçen ve kad›na iflaret eden cin-

siyet kelimesi kald›r›lm›flt›r. Genifl emekçi

kesimlerin ekonomik ve sosyal hak gaspla-

r›n› içeren SSGSS ard›ndan ‹stihdam Paketi

kad›nlara “haklar” de¤il, haliyle “gasplar”›n,

eflitsizli¤in devam›n› sunacakt›r. Evinin kad›-

n›; iyi bir efl ve iyi bir anne “kutsal” ritüeliy-

le köleli¤e mahkumiyet, bunun için kad›n›

emek gücüne, kamusal alana katacak hak-

lar›n da yok edilmesi…

Hakim s›n›flar, emekçi kesimlere olan

pervas›z sald›r›lar›n› SSGSS’nin ard›ndan “‹s-

tihdam Paketi” yasas›yla yo¤unlaflt›rmakta-

d›r. Kuflkusuz bu sald›r›lar önümüzdeki gün-

lerle birlikte daha da yo¤unlaflacakt›r. Ha-

kim s›n›flar›n yapt›¤› “düzenlemeler” kad›n›

daha da ezmekte, mevcut eflitsizli¤i daha da

derinlefltirmektedir. Emek gücüne kat›lma,

ifl yerinde gördü¤ü ayr›mc›l›k, sosyal ve eko-

nomik haklar›n bir bir gasp edilmesi karfl›-

s›nda kad›nlar kendi cephelerinden güçlü bir

yan›t vermelidir. Hak gasplar› çerçevesinde

kad›n örgütleri birleflik güçlü bir mücadele

hatt› yaratmal›d›r. Bu mücadeleyi, sald›r›n›n

hedefindeki tüm kesimlerle devrimci bir

tarzda birlefltirmelidirler.

Sendikalar›n, meslek örgütleri-nin ve DKÖ’lerin muhalefetinekarfl›n taviz verilmeden yasala-flan SSGSS’den sonra ‹stihdamPaketi, “babalar gibi” meclistengeçirildi. Peki “‹stihdam Paketi”neyi öngörüyordu? Paket, zorun-lu istihdam yüklerinin hafifletil-mesini, nitelikli iflgücü ihtiyac›-n›n karfl›lanmas›n›, istihdam›nteflvik edilmesini, iflgücü mali-yetlerinin düflürülmesini, kay›td›fl› istihdam›n azalt›lmas›n›, ça-l›flma koflullar›n›n daha da es-neklefltirilmesini öngörüyordu.Olan ne?

‹STANBUL- Reklamlarda kad›n bedeninin öne sürülerek pa-zarlama arac› haline getirilmesine kafl› ç›kan kad›nlar, 'Cinsi-yetçi reklamlardan b›kt›k' slogan› ile bir eylem gerçeklefltirdi.

Kad›nlar›n Medya ‹zleme Grubu (MED‹Z), Reklamc›lar Der-ne¤i önünde gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas›nda cinsiyetüzerinden yap›lan reklamlar› protesto etti.

"Gözümüz üzerinizde", "K›zlar›m›za Barbie almayaca¤›z","Reklamlarda cinsiyetçili¤e hay›r" dövizleri tafl›yan kad›nlarad›na bas›n metnini okuyan Bahar Çelik, medyan›n genelineegemen olan cinsiyetçi zihniyetin son bulmas›n› istedikleriniifade etti.

Ürün tan›t›mlar›nda kad›n bedenini kullanan medyayakarfl› seslerini sonuna kadar yükselteceklerini belirten Çelik,cinsiyet ayr›mc›l›¤› yapan ve kad›nlar›n zihinsel, bedenselbütünlü¤ünü ihlal eden tüm reklam filmlerini k›nad›klar›n›ifade etti.

“Medyada Cinsiyetçili¤e Son!”

Medyada kad›n bedeninin pazarlama arac› olarak kullan›-lmas›na son verilmesi ad›na çal›flmalar yürüten 23 kad›n ör-gütünün giriflimiyle kurulan Medya ‹zleme Grubu MED‹Z, 28Nisan’da bafllatt›¤› “Medyada Cinsiyetçili¤e Son!” kampanyas›

çerçevesinde, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde “Cin-

siyetçi Olmayan Medya ‹çin” bafll›kl› uluslararas› bir konferans

düzenledi. ‹ki gün süren ve cinsiyetçi olmayan medyan›n na-

s›l mümkün olaca¤›n›n tart›fl›ld›¤› konferansa, medya izleme

gruplar›, akademisyenler, kad›n gazeteciler, medya yönetici-

leri ve kad›n örgütleri kat›ld›. Konferansta, medyada kad›na

yönelik hak ihlalleri, ayr›mc›l›k ve cinsiyetçi kal›plar› izleyerek

analiz eden iki haftal›k medya izleme çal›flmas›n›n sonuçlar›

da paylafl›ld›.

‹ki oturumdan oluflan konferans›n ilk bölümünde medya-

da temsil ve cinsiyetçilik tart›fl›ld›. Konferansta 1 May›s’ta uy-

gulanan polis terörü de de¤erlendirildi. Konferans kat›l›mc›la-

r›ndan ABD’li ‘Women In Media and News’ kuruluflundan Jen-

nifer Pozner, konuflmas›nda, haberlerde kad›nlar›n cinsellik,

fliddet, çocuk bak›m› ile ilgili konulara itildi¤ini belirterek, ha-

berlerin “fliflirme” oldu¤unu ve e¤lence odakl› bir noktada ol-

du¤unu ifade etti. Savafl haberlerinin çarp›t›ld›¤›n› belirten

Pozner, flov programlar›nda kad›nlar›n zeka seviyesinin dü-

flük, zavall›, edilgen bir flekilde ve “büyümüfl Barbi bebekler”

olarak yans›t›ld›¤›n› dile getirdi. KA-DER baflkan› Hülya Gülba-

har ise konuflmas›nda, 1 May›s sonras›nda polis sald›r›lar›n›n

tart›fl›ld›¤› 32. Gün program›nda, alanlarda fliddete maruz ka-

lanlar›n yar›s›n›n kad›n olmas›na karfl›n, programda tart›flanla-

r›n ço¤unlu¤unun erkek oldu¤unu belirterek yaln›zca iki kad›n

sendikac›n›n olmas›n› elefltirdi. Gülbahar; “Problem Türkiye’nin

1980’den beri militarizm, milliyetçilik ve muhafazakarl›kla yö-

netilmesi” dedi. “Medya ‘Sektör’ünde ‹flbölümü ve Cinsiyetçi-

lik” bafll›kl› ikinci oturumda konuflan Yeni fiafak gazetesi yaza-

r› Ayfle Böhürler de, çok fazla magazin yazar› kad›n oldu¤unu

belirterek, Türkiye’de televizyonlarda çal›flan kad›nlara estetik

kayg›lar›n dayat›ld›¤›n› ifade etti.

Konferans›n ikinci gününde ise, medyada kad›nlara yöne-

lik hak ihlalleri ile ayr›mc›l›k ve cinsiyetçi kal›plar› izleyerek

analiz eden iki haftal›k medya izleme çal›flmas›n›n sonuçlar›

paylafl›ld›. Galatasaray Üniversitesi’nden Hülya U¤ur Tanr›ö-

ver, Özlem Danac› Yüce, Bar›fl Kara, Ceren Sözeri, Ece Vitrinel,

Melda Sunar ve Yasemin Temizarabac› taraf›ndan yap›lan

araflt›rma kapsam›nda baz› televizyon, internet siteleri, radyo

ve gazetelerdeki kad›n haberleri örgüt-eylem nesnesi, anne-

lik nesnesi, magazin nesnesi, 3. sayfa nesnesi, cinsel obje

nesnesi, fedakar anne-efl nesnesi, araçsall›k nesnesi katego-

rilerinde de¤erlendirildi.

“Medyada cinsiyetçili¤e hay›r"

Annelergünündeannelere polis sald›r›s›

‹STANBUL- Anneler gününde bir araya gelerek bas›n aç›klamas› yapmak isteyen Ba-r›fl Anneleri’ne polis sald›rd›. Eminönü’nde bulunan AZC Plaza önünde toplanan Bar›fl‹nisiyatifi’nden kad›nlar, “Çocuklar›m›z› askere göndermek istemiyoruz” pankart› aça-rak günün kendileri için anlam ve önemini anlatan bir bas›n aç›klamas› yapmak iste-di, fakat önce pankarta el koyan polis sonras›nda bas›n aç›klamas›n› yar›da kesti.

Bar›fl Anneleri yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda çocuklar›n› askere göndermek iste-mediklerine dikkat çekerek; “Evet bugün anneler günü. Bölgemizde savafl devam etti-¤i için bugün yüre¤imiz yan›yor. Da¤lar›m›z bombalan›yor, binlerce ton bomba çocuk-lar›m›z›n üzerine ya¤d›r›l›yor. Biz büyük fedakarl›kla büyüttü¤ümüz çocuklar›m›z›n vetorunlar›m›z›n bugün bizlere güller vererek günümüzü kutlamalar›n› isterdik. Fakat bukirli savafl, bizim bu talebimize engel” dediler. Bas›n metninin okundu¤u s›rada metin-de Abdullah Öcalan için geçen “Kürt halk önderi” ve “Say›n Öcalan” gibi söylemleri ge-rekçe gösteren polis aç›klamay› yar›da keserek inisiyatif üyesi kad›nlara sald›rd›.

Yaflanan arbedede gözalt›na al›nan iki kad›n, Eminönü Karakolu’na götürüldü. Ya-flanan arbedenin ve gözalt›lar›n ard›ndan kad›nlar befl dakikal›k oturma eylemi yapa-rak "Em fler naxwazin”, “Bar›fl istiyoruz”, “Savafla hay›r bar›fl hemen flimdi” sloganlar›att›. DTP Milletvekili Gülten K›flanak, Ba¤lar Belediye Baflkan› Yurdusev Özsökmenlerve Yeniflehir Belediye Baflkan› F›rat Anl›’n›n da kat›ld›¤› eylem Yeniflehir Çocuk Koro-su’nun seslendirdi¤i Türkçe-Kürtçe ezgilerin ard›ndan sona erdi.

Page 8: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

8 20-31 Mayıs 2008 perspektif

18 May›s, Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist ve dev-rimci hareketi tarihinde yer edinen büyük bir tarihi gününad›d›r. Öyle ki bu tarihi gün; binlerin-on binlerin dilindeparti ve devrim marfllar›-fliarlar› olarak y›llard›r dilden di-le, yürekten yüre¤e, bilinçten bilince dalga dalga yay›l-maktad›r, yank›lanmaktad›r. Bu tarih için yaz›lm›fl sözlerve söylenmifl marfllar, bu topraklar komünizmle tan›fl›nca-ya kadar da devam edecektir.

Kuflkusuz ki bu tarihi günün marfllar ve fliarlar eflli¤in-de tarihsellefltirilmesinin arka plan›nda politik-toplumsalbir gerçeklik yatmaktad›r. Bir baflka deyiflle, marfl ve fliar-lar›n konusu, bu tarihsel güne anlam›n› veren Türkiye-Ku-zey Kürdistan devrimci ve komünist hareketinin tarihindekomünist fikirleri, teori ve prati¤iyle en seçkin önder olan‹brahim KAYPAKKAYA’n›n faflist diktatörlü¤ün iflkencecicellatlar› taraf›ndan katledilmesi gerçekli¤idir. Dolay›s›y-lad›r ki 18 May›s tarihi, ayn› zamanda büyük bir komünis-tin, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim tarihi ve yeni devrim-ci kuflaklar için iflkencede komünistçe direniflinin sembol-leflti¤i gündür.

Bilinir ki, bir olay› tarihsellefltiren temel olgu ancak oolay›n politik ve toplumsal bir içeri¤e sahip olup olmama-s›yla iliflkilidir. ‹flte 35. y›ldönümünde and›¤›m›z bu tarih-sel güne (18 may›s 1973) niteli¤ini veren ana olgu KAY-PAKKAYACILIK’ta ifadesini bulan ideolojik-siyasi çizgi-nin kendisidir. Daha aç›k bir ifadeyle, 18 May›s ile KAY-PAKKAYACILIK birbiriyle özdeflleflmifl kavramlard›r.

‹brahim Kaypakkaya neden katledildi? ‹flte bu tarihleiliflkili olarak, aslolan nokta da yarat›lan bu tarihin neden-lerini bilmekte yatar. Yoldafl Kaypakkaya’n›n devlet tara-f›ndan iflkencede katledilmesini, sadece “iflkencede serverip s›r vermeme” tavr› ile s›n›rlamak do¤ru bir yaklafl›molmaz. Onun katledilmesinde iflkencedeki direnifl tavr›n›nbüyük pay› var. Ama bu, yoldafl Kaypakkaya’n›n öldürül-mesi için tek neden de¤ildi. Esas amaç, KAYPAKKAYACIgüzergah› yoldafl KAYPAKKAYA flahs›nda öndersiz b›rak-makt›. Çünkü düflmanlar›m›z, Türkiye-Kuzey Kürdistandevrim güzergah›na ›fl›k tutan komünist manifestonun baflmimar›n› katlederek, O’nun çizdi¤i yola politik olarak dar-be vurmak istiyordu. Çünkü aylarca süren a¤›r iflkenceler-de bu komünist güzergah›n birinci derecede kuramc›s› vekurucu önderini ideolojik-politik olarak teslim alamayandevlet, çareyi O’nu katletmekte aramaktayd›.

fiüphesiz ki bu kay›p, devrimimiz aç›s›ndan önemli ta-rihsel-politik bir darbe oldu. Öyle ki, o gün bugündür Tür-kiye-Kuzey Kürdistan komünist hareketi Kaypakkaya gibibir önderi kendi ba¤r›nda yetifltiremedi. Bu durum bir kezdaha tarihte bireyin rolünün ne kadar önemli oldu¤unuçok yak›c› bir flekilde ortaya koymaktad›r. Bu ba¤lamda,devrimimiz bu ihtiyac› 35 y›l boyunca oldukça derin birflekilde hissetti.

Tüm bu olumsuz geliflmelere karfl›n, ancak bilinmeli-dir ki Kaypakkaya gibi bir önder, faflist devlet taraf›ndanfiziki olarak katledildi ama Kaypakkayac›l›k katledileme-di. S›n›f düflmanlar›m›z›n gücü Kaypakkayac› güzergah›hiçbir zaman yok etmeye yetmedi-yetmeyecek de.

KAYPAKKAYACILIK, Kaypakkayac›l›¤›n siyasi temsil-cileri taraf›ndan ogün bugündür kendi içinde baz› eksiklikve yetersizlikler tafl›sa da, her geçen gün önemli diyebile-ce¤imiz teorik-pratik birikim ve tecrübelerle daha üst sevi-yelere do¤ru ilerletilmektedir.

KAYPAKKAYACILIK, on binlere, yüz binlere nüfuz et-ti. Bu yüz binler her ne kadar henüz örgütlü güce dönüfle-memifl veya dönüfltürülememifl olsa da, KAYPAKKAYACIçizginin kitlelerle bulufltu¤unda derin etkiler yaratt›¤›n›n,kök sald›¤›n›n somut göstergesidir. Yüz binlere varan bukitlenin örgütlü güce dönüfltürülememesi temel zaafiyetçizginin kendisinde de¤il, bu çizgiyi örgütlü güce dönüfltü-remeyen önderlik çizgilerindedir. Bu da esas kayna¤›n› Ive II. kongrenin de önemle alt›n› çizdi¤i gibi süreklili¤isa¤lanm›fl istikrarl› bir önderlik çizgisinin bugüne dek ku-rumsallaflt›ralamamas›ndan almaktad›r.

Süreklili¤i sa¤lanm›fl stratejik önderlik çizgisinin esas-ta kurumsallaflt›r›lmas› demek, kitlelerin parti çizgisiyle,bir baflka deyiflle KAYPAKKAYACILIK güzergah› etraf›ndaörgütlenmesi demektir.

Sözün özü, 18 May›s’ta kaybetti¤imiz KAYPAKKAYA-CILIK de¤il, tarihte önemli bir rol oynayan ve oynayacakolan Kaypakkaya gibi bir önderi fiziken kaybediflimizdir.Bu anlamda kazanan KAYPAKKAYACILIK, kaybeden ises›n›f düflmanlar›m›zd›r.

Bu kazan›m› tek cümle ile ifade edecek olursak bu da,yoldafl KAYPAKKAYA’n›n Marksizm-Leninizm-Mao-izm’den ald›¤› güçle Türkiye- Kuzey Kürdistan toplumu-nun Demokratik Halk Devrimi, sosyalizm ve komünizmhedefine varmak için yükseltti¤i komünizm bayra¤›n› düfl-man›n “en güçlü” kalesi durumunda olan iflkence tezgah-lar›nda zaferle dalgaland›rm›fl olmas›d›r.

Bundand›r ki 18 May›s ile KAYPAKKAYACILIK bu ta-rihsel, idelojik-politik çizgi bütünselli¤i içerisinde ele al›n-mak durumundad›r. ‹kisinin diyalektik ba¤›n› kopard›¤›-m›z zaman ne 18 May›s’›n alt›nda yatan gerçek ideolojik-politik özü, ne de KAYPAKKAYACILIK’ta ifadesini bulanTürkiye-Kuzey Kürdistan devrim manifestosunun özünüanlayamay›z. Bugün aç›s›ndan, yani yoldafl Kaypakka-

ya’n›n ölümünün 35. y›l›nda bilince ç›kartmam›z gerekenkilit nokta da Kaypakkayac›l›¤›n kendisi olmal›d›r.

Kaypakkayac›l›k, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimi-nin komünist manifestosudur derken, bununla Kaypak-kaya’ya bofl ve soyut övgüler ya¤d›rd›¤›m›z san›lmas›n.Bu ifadeyi Kaypakkaya’n›n s›radan bir önder kadro olma-d›¤›n› vurgulamak için kullan›yoruz. O büyük insan›nölümüyle olsun, ülke devrimi için ileri sürdü¤ü ideolojik-siyasi tezler bak›m›ndan olsun, tarihin yarat›lmas›ndaçok büyük rol oynad›¤› için ona iliflkin en do¤ru ve bilim-sel tan›mlama ancak Maoizm’de ifadesini bulan KAY-PAKKAYACILIK olur. Aksi anlay›fllarla, KAYPAKKAYA’y›s›radan bir önder kadro derekesine düflürmüfl oluruz. Bubilinçten hareketledir ki, yoldafl KAYPAKKAYA ile flehitdüflen di¤er önder kadrolar aras›nda birçok bak›mdan,hem de önemli nitel farkl›l›klar›n oldu¤unu bilince ç›kart-mak zorunday›z.

Meseleye bu flekilde yaklaflt›¤›m›zda günümüz aç›s›n-dan esas nokta yoldafl Kaypakkaya’ya y›¤›nlarca metiye-ler dizmekten ziyade O’nun devamc›lar› olarak bizler neyapt›k-ne yapmal›y›z sorusunu do¤ru yan›tlayarak Kay-pakkayac›l›¤›n komünist özünü anlamak ve onu iktidar-laflt›rmakt›r.

Bu ba¤lamda önemli birkaç noktan›n alt›n› çizmek is-tiyoruz:

Birincisi, Maoist komünistler olarak 36 y›ll›k tarihimiz-de çok büyük diyebilece¤imiz devrimci-komünist ve tarih-sel politik geliflmelerin alt›na imza att›k. Ancak bu gelifl-melerin devrim aç›s›ndan ne yaz›k ki yeterli olmad›¤›n›nda 31 y›ll›k tarihi muhasebede alt›n› çizdik. Bu sürecinolumlu ve olumsuz yanlar›n› diyalektik bir bütünsellik içe-risinde ele al›p analizini yapmakla bugün daha yüksek birteorik-politik birikim ve tecrübeye sahip oldu¤umuzu söy-leyebiliriz.

36 y›ll›k sürecin olumlu ve olumsuz yanlar›n› birliktesahiplenerek bu tarih bizimdir derken, bu söylemi öylesi-ne s›radan bir ajitasyon olsun diye söylemedik. Özcesi, busöylemimiz flanl› tarihimizin kazan›mlar› üzerinden gele-ce¤e daha büyük bir umut ve güvenle bakt›¤›m›z›n temi-nat› anlam›na geliyor.

Bundand›r ki, kendisini Kaypakkayac› olarak tan›m-layan her insan önce do¤ru bir tarih bilincine sahip olma-l›d›r. Bunun için de Tarihi Muhasebe’yi bilimsel ve elefl-tirel gözle okumak ve incelemek zorundad›r. Yoksa onun

Kaypakkayac›l›¤› kuru ve ajitatif bir söylemden öteyegeçmeyecektir.

‹kincisi, Kaypakkayac›y›m diyen herkes, yoldafl KAY-PAKKAYA’n›n programatik tezlerini programa dönüfltürenMaoistlerin program›n› derinden kavramak ve kitlelere ta-fl›mak zorundad›r. Çünkü özgül siyasetimize yön verecekolan genel siyasetimizin özetlenmifl hali Yeni DemokratikCumhuriyet Program›’ndad›r. Yeni Demokratik Cumhuri-yet Program›’n›n tart›flmas›n› genifl halk y›¤›nlar› içerisin-de yayg›nlaflt›rmal›y›z.

Üçüncüsü, yüzlerce y›ll›k s›n›flar mücadelesindenbeslenen tarih bilincimiz Kaypakkayac› genel siyasi çizgi-yi savunan her birey ve örgütün tek bir örgüt çat›s› alt›n-da birleflmesini emretmektedir. Bunun aksini iddia eden-ler veya aksi pratik durufl sergileyenler Kaypakkayac› bi-linçten uzak demektir. Bu bilinçten hareketledir ki geniflhalk y›¤›nlar›n› örgütlemek ve onlara nüfuz etmek için ön-ce kendi iç birlik ve bütünlü¤ümüzü pekifltirmemiz ve bu-nunla koflut olarak ülkedeki tüm Maoistlerin gerçek birli-¤ini sa¤lamam›z flartt›r. I. ve II. kongreyle birlikte kendi içbirlik ve bütünlü¤ümüzü en üst düzeyde sa¤lam›fl durum-day›z. Geriye ise s›n›f mücadelesinin bize dayatt›¤› politik-askeri görevlerin yan›s›ra ülkedeki Maoist örgüt, grup vepartilerin tek bir parti etraf›nda örgütsel birli¤ini sa¤lamakdüflüyor. Bu anlamda Maoist diye nitelendirdi¤imiz bireyve ak›mlar›n ilkeli örgütsel birli¤ini gerçeklefltirmek için bi-linç, sab›r ve inatla hareket etmeliyiz.

Bu tarihi günde Maoistlerin ilkeli birlik anlay›fl›ndanher kim ki uzak duruyor ve onun ruhuna uygun hareketetmiyorsa, o kifli, grup veya partiler gerçek Maoistler de-¤ildir diyece¤iz... Bunu baflarmay› beceremeyen bir partigenifl halk y›¤›nlar›n›n gerçek birli¤ini sa¤lamay› hiç bafla-ramaz. Çünkü, genifl halk y›¤›nlar›n›n bir parti etraf›ndaörgütlenmesinin anahtar› o partinin do¤ru bir ideolojik-si-yasi çizgiye sahip olmas›ndan geçer. Kendisine Maoist di-yen her birey, grup ve partinin birleflece¤i adres bellidir. Oda Kaypakkayac› çizginin kendisidir. Aksi durufllar devri-me de¤il karfl›-devrime hizmet ediyor ve edecektir de. Ha-ta ve yanl›fllarda ›srar etmenin Kaypakkayac› çizgiyleuzaktan yak›ndan iliflkisi yoktur.

Dördüncüsü, Kaypakkayac›l›k bir kez daha, hem deelzem bir flekilde flunun ça¤r›s›n› yap›yor: Maoizmin ›fl›-¤›nda Halk Savafl›’yla ilerlemekte ›srar et! Bunun için deöncelikli örgütlenme görevinin halk ordusunun saflar›na

kat›lmak oldu¤unu unutma! K›sacas›, bu tarihi günün so-mut-güncel ça¤r›s› budur. Bu görev güncel oldu¤u kadarstratejiktir de. Esasta stratejik bir görevdir. Ama güncelolarak halk ordusunun saflar›nda kenetlenmek bugün aç›-s›ndan oldukça önemlidir. Stratejik görevi ancak güncelolarak do¤ru taktik politikalarla besleyerek yerine getirebi-liriz. Evet biz silahlardan hofllanmay›z. Fakat düflmanlar›-m›z ve mevcut dünya gerçekli¤i bizi silah kullanmayamecbur ediyor. ‹flte bu nesnel gerçeklikten kaynakl› ha-kim s›n›flar›n Zoru ancak silah zoruyla alt edilebilir. Yok-sa bu sömürücü ve zulümkar iktidarlardan kurtulamay›z.Bunun için de yüz bin kez silahlanmaya ve ordulaflmayamecburuz. “‹ktidar namlunun ucundad›r!” Maoist söyle-mi, bugün ezilen halklar›n kurutuluflu için daha bir tayinedici önemdedir.

Beflincisi, Kaypakkayac›l›k, faaliyet yürüttü¤ümüz heralanda kitlelerle birleflmek için kitlelerin derinli¤ine inme-mizi emrediyor. Bugün aç›s›ndan mevcut potansiyelin de-rinli¤ine inip onlar› örgütlemek bafll›ca görevler aras›nda-d›r. Az›msanmayacak derecede taban kitlesi mevcuttur.Bunun için de her kim ki kendisine Kaypakkayac›y›m di-yorsa bu durumda onun birinci görevi de öncüyle birlefl-mek için kitleleri örgütlemekten geçer. Aksi anlay›fl ve tu-tumlar Kaypakkaya’n›n flapkas› alt›na gizlenerek Kaypak-kayac›l›¤› sahtekarca sömürmektir. Çünkü Kaypakkayac›-l›k, sözle eylemin diyalektik birli¤i olan dürüstlük demek-tir. Kaypakkayac›l›k, kuru-s›k› palavra atmak de¤il, üret-mektir. Kaypakkayac›l›k, devrim için kendini öne tafl›maruhudur.

Kaypakkayac›l›k, her türlü bencillikten uzak, devrimiçin direnmek, savaflmak ve yenmek ruhudur.

Kaypakkayac›l›k, devrim tarihine ve kendi eme¤inesahip ç›kma ruhudur.

Öyleyse, ya iyi bir Kaypakkayac› olmak için O’nun çiz-di¤i k›z›l güzergahta tüm benli¤imizle yürüyece¤iz, ya daO’nun ismini kötü bir flekilde sömürmeyece¤iz.

Bu tarihi günü Kaypakkayac›l›kla birlefltirmenin bafl-kaca da bir yolu yoktur...

18 May›s ve Kaypakkayac›l›k; baflta onun devamc›la-r› ve ö¤rencileri olmak üzere bizlere yukar›ya aktard›¤›m›zgörevleri yerine getir ça¤r›s›n› yapmaktad›r...

Gün, ona lay›k olmak için bütün küçük burjuva hayal-leri bir kenara at›p s›n›f mücadelesinin engin denizine at›l-ma günüdür!..

18 MAYIS KAZANMA Ç‹ZG‹S‹D‹R

Kaypakkayac›l›k birkez daha, hem deelzem bir flekildeflunun ça¤r›s›n›yap›yor: Maoizm’in›fl›¤›nda HalkSavafl›’yla ilerlemek-te ›srar et! Bununiçin de öncelikliörgütlenmegörevinin halkordusu saflar›nakat›lmak oldu¤unuunutma! K›sacas› butarihi günün somut-güncel ça¤r›s› budur.Bu görev günceloldu¤u kadar strate-jiktir de

Page 9: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

920-31 Mayıs 2008gençlikGENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Üniversiteler üzerine

genel bir de¤erlendirme

Hak arama talebi olan bas›n aç›klamalar›na, 1 May›slara,Newrozlara kat›ld›klar› ve okul içinde stant açt›klar› için ö¤-rencilere sivil faflistler sald›r›yor, mahkemeler dava aç›yor,okul idaresi taraf›ndan soruflturmalar bafllat›l›yor. Devrimcidemokrat ö¤rencilerin hak arama mücadelelerine azg›ncasald›ran devlet, polisiyle, okul idaresiyle, mahkemeleriyle vesivil faflistleriyle ö¤rencileri sindirmeye çal›fl›yor. ‹flte son sü-reçte yaflanan olaylar ve bunlara karfl› oluflturulan tepkiler.

ERZ‹NCAN- Erzincan Üniversitesi, Erzincan E¤itim Fa-

kültesi’nde 13 May›s günü sivil faflistler bir Kürt ö¤renciyesald›rd›. Arkadafllar›n›n yard›m›na giden 5 ö¤renci de bu sal-d›r›ya maruz kal›rken içlerinden 1 ö¤renci a¤›r yaraland›. Ya-flanan olay üzerine Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan Ce-mevi önünde bir araya gelen devrimci-demokrat ö¤renciler,buradan hastaneye yürüyerek, hem sald›r›y› k›nad›lar hemde arkadafllar›n›n can güvenli¤ini almaya çal›flt›lar. Polis bueyleme de sald›rarak, 23 kifliyi gözalt›na ald›.

ESK‹fiEH‹R- 7 May›s günü Adalar Migros önünde bir

araya gelen DGH, BDSP, EHP, EMEP, DPG, SDP, SGD, ODAK, TKPve Gençlik Derne¤i üyeleri, 1 May›s ve sonras›nda yaflanansald›r›lar› protesto etti. Adalar Migros önünde bir araya ge-len kurumlar ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda, ülkeninbirçok yerinde polis destekli yaflanan sald›r›lardan birinin de

Eskiflehir'de yafland›¤›n› aktararak, "Akdeniz Üniversite-si’nde devrimci, demokrat, yurtsever güçlere silah s›kanlarEskiflehir'de devrimcilerin üzerine b›çakla, sat›rla, sopaylasald›rmaktad›r. 26 Nisan Cumartesi akflam› bir arkadafl›m›z,1 May›s akflam› ise 2 arkadafl›m›z MHP ve Ülk Ocaklar›’ndansivil faflistlerin sopal› sald›r›lar›na u¤ram›fllard›r” denildi.Aç›klamada, yaflanan sald›r›lar›n ne ilk ne de son oldu¤u ha-t›rlat›larak, "ne devlet terörü ne de sivil faflist sald›r›lar biz-leri y›ld›rmaya yetmeyecektir. Bizler dün oldu¤u gibi bugünde mücadelemize kararl›l›kla devam edece¤iz" denildi.

ADANA- Çukurova Üniversitesi ö¤rencileri, 7 May›s Çar-

flamba günü Çukurova Üniversitesi’nde son süreçte artarakdevam eden gözalt› ve tutuklama terörüne karfl› bas›n aç›k-lamas› yapt›. Ö¤renciler, “Üniversiteler bilim yuvas› m›, poliskarakolu mu? Bask›lar bizi y›ld›ramaz” pankart› arkas›ndatoplanarak, “YÖK, polis, medya, bu abluka da¤›t›lacak”, “Bas-k›lar bizi y›ld›ramaz”, “Polis defol, üniversiteler bizimdir” slo-ganlar›n› att›. Çukurova Üniversitesi ö¤rencileri ad›na okunanbas›n aç›klamas›nda, “Çukurova Üniversitesi, Çukurova S›k›Yönetim Komutanl›¤›’na dönüfltürülürken, ö¤renciler k›flla-lardaki erler gibi itaat etmeye zorlan›yor. Üniversitelerimizinbirer karakola dönüfltürülmesine ve faflist zihniyetin kol gez-di¤i bir yer haline getirilmesine izin vermeyece¤iz” denildi.

ED‹RNE- Edirne’de Hrant Dink’in katledilmesinden son-ra Trakya Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i (TÜÖD)’nin ça¤r›s›ylabir araya gelen sendika, parti ve halk›n kat›l›m›yla bir eylemgerçeklefltirilmiflti. Aradan 1 y›ldan fazla bir zaman geçmesi-nin ard›ndan ise 34 ö¤renciye “Kanuna ayk›r› toplant› vegösteri yürüyüflleri düzenleme, yönlendirme ve bunlar›n ha-reketine kat›lma” gerekçesiyle Edirne Asliye Ceza Mahke-mesi taraf›ndan dava aç›ld›. 3. Asliye Ceza Mahkemesindegörülecek davan›n ilk duruflmas› 29 May›s’ta gerçekleflecek.

ÇANAKKALE- 18 Mart Üniversitesi’nde 8 May›s günüAnafartalar Kampüsü’nde ‘Ortak düflman Amerika’d›r’ afifliy-le stant açan ö¤rencilere rektörlükçe uygulanan engelleme-ler, devlet destekli faflist sald›r›larla doruk noktas›na ç›kt›.Kampüs içindeki sivil polislerin de deste¤iyle faflistler tara-f›ndan ‘’Burada stant açarsan›z kafan›z› keseriz” tehditleriy-le bafllayan sald›r›lar, 9 May›s günü Terzio¤lu kampüsündebir DGH’li ö¤rencinin tehdit edilmesiyle devam etti. ÇOMÜ’de1’inci yar› y›ldan beri devam eden bask›lar, ö¤renci yurtla-r›nda birçok devrimci, demokrat ö¤renciye yönelik sald›r›-larla yükselmiflti. Rektörlük taraf›ndan sadece “k›nanan”olaylar artarak devam etmifl, sald›r›ya u¤rayan devrimci de-mokrat ö¤rencilere, bir de okul idaresi taraf›ndan k›namacezas› verilmiflti.

Üniversitelerde devrimci, demokratve yurtsever ö¤renciler her gün birfaflist sald›r›yla karfl› karfl›ya kal›yor.Sald›r›lar›n hedefi ayn›yken sald›ran-lar de¤ifliyor. Üniversitelerdekidevrimci, demokrat ve yurtseverö¤rencilere, polis, idare ve sivilfaflistler taraf›ndan ortak bir flekildegerçeklefltirilen sald›r›lar devam ediy-or. Erzincan’da sivil faflistler Kürtö¤rencilere sald›rd›. Çukurova’dapolis taraf›ndan gözalt›na al›nanö¤renciler birer birer tutuklan›yor.Çanakkale’de ö¤renciler sivil faflist-lerin sald›r›lar›na u¤rad›ktan sonrabir de üniversite idaresi taraf›ndan“k›nama” cezas› ald›lar

Üniversitelerde sald›r›lar devam ediyor

Üniversitelerde devlet eliyle gerici-faflist sald›r›lar›n yo-¤unlaflt›¤›, neredeyse sald›r›s›z günün geçmedi¤i bir süreç ya-flan›yor. Burjuva-feodal medyada o klasik, bir o kadar iki yüz-lü, “üniversitelerde sa¤c›lar ve solcular çat›flt›” fleklinde bafl-layan ve öylece servis edilen haberler eksik olmuyor ve ço¤uzaman yaflanan bu olaylar neredeyse kan›ksanm›fl bir vaziyet-te. Üniversitelerde yaflanan sald›r›lara dair de¤erlendirme içe-risine girmekten çok farkl› bir yönden kurum olarak üniversi-telerin ne hale sokuldu¤una yani bakmak faydal› olacakt›r.Hat›rlanacak olursa üniversitelerde yaflananlara dair daha ön-ce genel hatlar›yla de¤inmifltik. Üniversitelerde yaflanan sal-d›r›lar ve özellikle devrimci-demokrat, k›saca muhalif ö¤ren-cilere yap›lan sald›r›lar, birden bire ve basit bir flekilde, kar-fl›t görüfllü ö¤rencilerin birbirine sald›rmas› fleklinde cereyanetmiyor kuflkusuz. Bu sald›r›lar mevcut sistemin her alana vekesime uygulad›¤› sald›r›lar›n bir parças›n› oluflturmaktad›r.Muhalif ö¤rencilere yap›lan sald›r›lar, kiflilere yap›lan sald›r›-lar olarak de¤erlendirilemez, ancak ve ancak bütün içinde birparça ve kaç›n›lmaz bir sonuç olarak görülebilir. Sald›r›larmevcut sistemin ihtiyaçlar› ve bunun için uygulad›¤› politika-lar gere¤i yaflanmaktad›r. Üniversitelere, ifllevine, niteli¤inevb. yap›lan sald›r›lard›r.

Üniversiteler bir sistemin, baflka bir ifadeyle hakim s›n›flarve devletlerinin sac aya¤›n› oluflturan, hayati bir önem arzeden kurumlard›r. Her fleyden önce sistem, ideolojisini, iktisa-di iflleyiflini, bilim-düflün sistemini, k›sacas› iktidar› ve sömü-rüsü için ne gerekiyorsa üniversite denilen dinamodan sa¤lar,koca bir sistemin yap›s› bu fabrikadan ifllenir ve yaflama soku-lur. Dolay›s›yla hakim s›n›flar her zaman için üniversiteleremüdahale etme, denetleme, yap›land›rma ihtiyac› hisseder.Bu ifllem, beraberinde çeliflkinin yasas› gere¤i, çat›flmay›, fark-l› olan›n ya da muhalif olan›n direnmesini do¤urur. Dönem dö-nem yo¤unlaflan-azg›nlaflan, dönem dönem seyrelen; fakathiçbir zaman yok olmayan sald›r›lar, yukar›da ifade etmeyeçal›flt›¤›m›z temelle kopmaz bir ba¤ oluflturur. Bugün için ya-flanmakta olan sald›r›lar esas›nda üniversitelerin kapitalist-emperyalist sistemin ihtiyaçlar› ne ise ona göre hizmet edecekbir hale sokulmas› için düzenlemeye tabi tutulmas›n›n yaratt›-¤› zorunlu bir durumun ürünüdür. Böylelikle mevcut durumdaüniversitelerin ne halde oldu¤una, do¤rusu ne hale sokuldu-¤una k›saca bakabiliriz. Emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultu-sunda ve neo-liberal politikalar ad› alt›nda pervas›zca yürütü-len sald›r›lar neticesinde üniversiteler “hizmet” üreten; amasermaye ve uluslararas› tekeller için hizmet üreten bir konum-dad›r ve üniversiteler bu mant›k etraf›nda devaml› yap›land›-r›lmaktad›r. Son olarak YÖK baflkan›n›n üniversiteleri paral›hale getirme ›srar› flüphe olmas›n ki IMF, DB, TÜS‹AD’›n rapor-lar›n›n izini tafl›maktad›r. YÖK Baflkan›n›n “üniversiteler piya-sadan epey uzak, onlar› piyasaya yak›nlaflt›rmak laz›m” deme-si baflka nas›l okunabilir? Bu da ne oluyor; üniversiteler bili-min, bilginin üretildi¤i yer de¤il, “meslek-ifl kurumu” oluyor.Zaten “ifl-piyasa” de¤eri olmayan bölümlerin hali ortadad›r.Elefltirel, toplumcu, toplumun ve toplumsal ilerlemenin dina-mosu üniversiteler, bugün salt piyasa ifllevi gören, toplumsalgeliflme yerine sermayenin geliflmesini önceleyen pragmatist,bilimsel etkinli¤i sermaye rotas›nda araçsallaflt›ran bir “dina-mo” halindedir. Bunu geçtik, bugün üniversiteler bir tak›m s›-fatlar ad› alt›nda do¤rudan kendisi flirket, iflletme, sermaye sa-hibi, bu sermayeyi amans›zca iflleten bir kurum olmufltur. Bil-giyi direk pazarlayarak bilimsel etkinli¤i fabrika etkinli¤ine dö-nüfltürmüfltür. Tersi flekilde, sermaye bugün vakf› alt›nda Üni-versite kuruyor ve bu sistem devlet taraf›ndan teflvik ediliyor,devlet üniversiteleri ya ifllevsizlefltiriliyor ya da yeni anlay›flaentegre edilmeye çal›fl›l›yor. Her fleyden önemlisi üniversite-ler, bilim insan›, toplumsal bir misyonu olan, elefltirel bakanayd›nlar yaratamamaktad›r. Yarat›lan; her fleye yabanc›laflm›fl,donuk beyinli, despot akademisyen, “profesyonel” yetifltir-mektir. Emekten, demokrasiden, gerçeklerden ve ezilenler-den yana misyon yüklenmesi gereken üniversite hocalar›-aka-demisyenler, gözü masas›n›n ötesini göremeyen, dogmalarave ezbere biat eden kafa y›¤›nlar›n› oluflturmaktad›r. Zira bu-gün üniversite hocalar› kendilerini bilim insan›, ayd›n, toplu-mun ileri unsuru konumundan çok, bir uzman, profesyonel,meslek eleman› konumunda görüyor. Üniversitelerin ne halesokuldu¤u ile üniversitelerde ileri unsurlara yap›lan sald›r›lararas›nda nas›l bir iliflki olabilir diye sorulabilir. Zaten mesele-nin temelinde de sistemin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yap›land›-r›lmaya çal›fl›lan üniversitelerin, bunun için bütün engellerikald›rma ihtiyac›n›n yaratt›¤› sald›r›lar ile buna karfl› dirençgösteren unsurlar›n çeliflkisi yat›yor. Üniversite gençli¤ininmücadelesi, bu temeli kavramak ve bunun üzerinden bir pra-tik sergilemek zorundad›r. Kendi dar ç›karlar›na ve c›l›z talep-li prati¤ine gömülmemelidir. Üniversiteler sadece ö¤renciler-den ibaret görülmemelidir. Üniversiteler, ö¤rencisiyle, hocala-r›yla, di¤er çal›flanlar›yla bir bütün görülmelidir.

E¤itim ve bilim emekçilerinin 30 Mart 2008 tarihli emek-ten, demokrasiden, bilimden yana “Yüksekö¤retim Deklaras-yonu” gerek üniversitelere dair genifl ve temelden alan de¤er-lendirmesi gerekse de nas›l bir üniversite ve nas›l bir e¤itimanlay›fl›na dair sunmufl oldu¤u alternatifleriyle son derece so-muttur, önemlidir, bu sese kulak verilebilinir. Önemsenmeli-dir; üniversite gençli¤ini kitlesel, birlefltirici bir mücadele hat-t› örmeye davet etmesi aç›s›ndan önemsenmelidir. Tart›flmak,tart›flt›rmak aç›s›ndan önemsenmelidir. Bunun üzerinden birbirliktelikle bütünlüklü ve etkileyici pratikler tetiklenebilir.Ça¤r› metninden küçük bir al›nt›: “Elbette özünde bir toplum-sal hak mücadelesi, yaln›zca bilim emekçilerinin parçalanm›flçabalar›yla yürütülemez. Kuflkusuz, üniversite tüm bileflenle-riyle bir bütündür. Bu nedenle, tafleronlaflt›r›lm›fl iflçilerindenmemurlar›na, ö¤retim elemanlar›ndan ö¤rencilere kadar uza-nan genifl bir hatt›n örülmesi ve kurumsal birlikteli¤in yarat›l-mas› gereklidir.

AMED- Yeniflehir Belediyesi taraf›ndandüzenlenen 3. Gençlik Kültür ve Spor fienli-¤i, “Genç Yüreklerle Özgür Yar›nlara” sloga-n›yla 8-11 May›s tarihleri aras›nda gerçeklefl-tirildi.

fienli¤in aç›l›fl› Kofluyolu Park›’nda 2006tarihinde bomba patlamas› sonucu yaflam›n›yitiren 10 çocuk an›s›na dikilen “Eylül An›t›”önünde yap›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n› YeniflehirBelediye Baflkan› F›rat Anl› yapt›. Aç›l›fl konufl-mas›nda Anl›, festivali, “Hayatlar›n› ac›larla,s›k›nt›larla sürdüren ve kaderleri sürekli karan-l›k tablolarla çizilmek istenen çocuklara vegençlere” arma¤an ettiklerini söyledi.

Gençlik sorunlar›n› tart›flt›Etkinliklerin üçüncü gününde (10 May›s)

Büyükflehir Belediyesi Tiyatro Salonu’ndagençlik örgütlerinin kat›ld›¤› bir panel dü-zenlendi.

“Savafl ve bar›fl ikileminde gençli¤in de-mokratik mücadelesi” üst bafll›¤›yla yap›lanpanele konuflmac› olarak DGH, SDG, SGDF,Emek Gençli¤i, Yurtsever Demokratik Gençlik(YDG) ve Halil Savda ile Dayan›flma ‹nisiyati-fi’nden birer temsilci kat›ld›. Gazeteci HikmetErdem’in yönetti¤i panelde ilk sözü SosyalistDemokrasi Gençli¤i (SDG) ad›na Ozan Kayaald›. Kaya, “68 gençlik önderlerinin ihtilalci,devrimci yönleri bugün de bize rehber oluyor”dedi. Mücadelenin yeni araçlara ihtiyaç duy-du¤unu savunan Kaya, “Kürt sorunu Türkiyeiflçi s›n›f›n›n da sorunu de¤il midir?” diye sor-du. Kaya, haz›rl›klar› yap›lan çat› partisine dede¤inerek, gençli¤in daha etkin flekilde bu olu-flumda yer almas› gerekti¤ini belirtti. EmekGençli¤i ad›na panele kat›lan Fulya Alikoç“68 ve 78’de neden baflaramad›k” sorusunuda sormak gerekti¤ini vurgulad›. Alikoç,“Gençlik, halklar›n savunma kalkan› ve sa-vaflç›s›d›r” diyerek, burjuvazinin gençli¤i bun-dan dolay› önemsedi¤ini dile getirdi. Kendisi-ne sosyalist diyen bir örgütün mutlaka Kürt

halk›n›n taleplerini sahiplenmesi gerekti¤inivurgulayan Alikoç, iki halk›n eflit ve gönüllübirlikteli¤inin garantörü olarak demokratik biranayasa olmas› gerekti¤ini belirtti. SGDF Bafl-kan› Göksen Çal ise 68 ve sonraki y›llardakigençlik hareketi ile gençlik mücadelesinin bu-günkü ihtiyaçlar›na de¤indi. Çal, “Gençli¤intoplumsal mücadeledeki rolüne örnek ar›yor-sak e¤er, bu salona, burada bir araya gelengençli¤e bakmal›y›z” dedi. Çal, 68 devrimcigençli¤inin tüm halklar›n ortak miras› oldu¤u-nu söyleyerek, “68 bir kopufltur. Yeni bir nes-lin, eski tarzdan, eski al›flkanl›klardan kopma-s› ve yeni bir tarz› yaratmas›d›r. 68, ilk kurflun-dur, yeni bir mücadele evresidir” dedi.

71 kopuflu ve KaypakkayaDemokratik Gençlik Hareketi (DGH) ad›-

na konuflan Öztürk Alada¤, 68 hareketine ilifl-kin gelifltirilen popülerlefltirme ve nostalji hali-ne getirilme çabas›na karfl›, devrimci bir tutumal›nmas› gerekti¤ini ve 68 hareketinin 71’demeyvesini veren kopufla ve bu kopuflun öne-mine vurgu yapt›. 71 kazan›m›n›n ilerletilebil-mesinin hareketin önderlerinin nostalji yapar-cas›na an›larak de¤il devrimci düflüncelerinintart›fl›larak olabilece¤ini belirtti. ‹brahim Kay-pakkaya’n›n 71 ç›k›fl›nda ayr› bir yeri oldu¤u-na de¤inen Alada¤, Kaypakkaya’n›n bir kopufloldu¤una, baflta Kemalizm ve ulusal sorunailiflkin getirdi¤i aç›l›mlarla devrimci saflardaboy veren Kemalizm sevdas›na ve sosyal flo-ven etkiye güçlü bir darbe indirdi¤ine de¤indi.Konuflmas›n›n devam›nda ulusal sorunun ta-rihsel geliflimine ve günümüzde vard›¤› nokta-ya iliflkin genel bir çerçeve sunan Alada¤, so-runun Bat› Avrupa’da çözülüfl biçimine ve Do-¤u Avrupa ve Asya ülkelerinde s›k›flt›¤› alanaiflaret etti. Tek kutuplu dünya gerçe¤i içerisin-de ulusal kurtulufl hareketlerinin dayanacakilerici bir güç bulmakta zorland›¤›na ve yalpa-lamaya bafllad›¤›na de¤inen Alada¤, çözümüniktidara yönelmekten geçti¤ini söyledi. Nihai

çözüm olan “ulusal bölgesel özerkli¤in” ancakDemokratik Halk ‹ktidar›yla mümkün oldu¤u-nu, aksi bütün “çözüm” önerilerinin gerçekanlamda sorunu çözemeyece¤ine de¤inenAlada¤, bu anlam›yla panel üst bafll›¤› olarakseçilen “savafl bar›fl ikilemi”nin do¤ru anlafl›l-mas› gerekti¤ini, her türlü savafla karfl› olma-n›n yanl›fl olaca¤›n› ve savafl konusundaki ay-r›m›n “hakl› savafl” “haks›z savafl” fleklindeyap›lmas›n› ve hakl› savafllar›n sonuna kadardesteklenmesi gerekti¤ini söyledi. Emek Genç-li¤i temsilcisinin üniversitede yap›lan s›n›rötesi harekat karfl›t› kampanyaya AtatürkçüDüflünce Derne¤i’nin de kat›ld›¤›na de¤inme-si üzerine, DGH temsilcisi konuflmas›nda so-lun Kemalizm’de ilerici yön arama sevdas›n-da oldu¤unu, ancak bunun gereksiz bir çabaoldu¤una de¤indi. Solun Kemalizm’le hesap-laflamamas›n›n köklerinin derin oldu¤una vebu yüzden geçmiflin nostalji olmaktan ç›kar›-l›p teorik açmazlarla hesaplafl›lmas› gerekti-¤ini savundu. Halil Savda (vicdani retçi) ileDayan›flma ‹nisiyaifi’nden konuflmac›n›n “3.yoluz, devlet için de devrim için de dökecekkan›m›z yok, savafl›n ne o taraf›nda ne de butaraf›nday›z” sözlerine panelistlerden her-hangi bir tepki gelmezken, DGH temsilcisi“Sosyal demokratlar da kapitalizm ve sosya-lizm aras›ndaki mücadelede 3. yoluz iddi-as›nda bulundular, ancak tarihsel olarak ka-pitalizmin koltuk de¤ne¤i olman›n ötesine gi-demediler. Biz, hakl› olan her savafl›n arka-s›nday›z, taraf›z” dedi.

Panelin genelinde örgüt temsilcileri Kürtulusal hareketinin bat›da nas›l destek sa¤laya-ca¤›na, bu noktada “Türk sosyalistlerinin” gö-revlerinin ne oldu¤una kafa yorarken, Kürtco¤rafyas›ndaki mücadeleyi kendi d›fllar›nda-ki güçlere havale ettikleri gözlendi. Ulusal ha-reketin çözümünde nihai hedeften uzak, ulu-sal hareketin gölgesinde bir tablo çizen kat›-l›mc›lar›n, “Çat› partisi” fikrine sar›larak “çö-züm” arad›klar› dikkatlerden kaçmad›.

‘GENÇ YÜREKLERLE ÖZGÜR YARINLARA’

AANNKKAARRAA-- ODTÜ stadyu--muna 68 gençli¤i tara--f›ndan yaz›lan ‘DEV--R‹M’ yaz›s›, her senegerçeklefltirilen baharflenlikleri kapsam›ndayine devrimci demok--rat ö¤rencilerin yürü--yüflü ile selamland›.

ODTÜ’de bahar flenliklerikapsam›nda gelenek--selleflmifl “devrim” gü--nü, her sene baharflenli¤inin son günün--de yap›l›rken, bu senesahne alacak müzikgrubundan kaynakl›flenli¤in ilk günü ya--p›ld›. DemokratikGençlik Hareketi(DGH) de etkinliktestant açt›. DGH’ninkendi kortejiyle kat›l--d›¤› “DEVR‹M” yürü--yüflü öncesinde, 6May›s flehitleri flah--s›nda bütün devrimflehitleri sayg› duru--fluyla an›ld›. Her seneoldu¤u gibi bu sene decoflkulu bir yürüyü--flün ard›ndan ODTÜDevrim Stad›’na gelin--di. Sevinç Eratalay’›nverdi¤i dinletinin ar--d›ndan ODTÜ ö¤ren--cileri geleneksel“DEVR‹M” yaz›s›n›,mumlar› yakarak yaz--d›. ‹nti-‹llimani’ninsahne almas›yla et--kinlik son buldu.

‘DEVR‹M’SELAMLANDI

Page 10: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

YÖNEL‹M

Kaz›m C‹HAN

May›s ve yar›nlar› kazanmak

Mustafa Suphi ve yoldafllar›n›n katledilmelerinden sonraTKP’de sosyal floven, pasifist, s›n›f uzlaflmac›l›¤›n›n egemenli-¤i pekiflti. Dersim isyan›n›n bast›r›lmas›yla Türkiye-Kuzey Kür-distan co¤rafyas›nda deyim yerindeyse onlarca y›l bir ölümsessizli¤i hüküm sürdü. Böylesi tarihsel koflullar içinde anti-emperyalist, anti-faflist 71 devrimci ç›k›fl›, son derece önemli-dir ve egemenlerin zulmünü, sömürüsünü devrimle aflma cü-retidir. ‹deoloji-genel siyasal çizgi-program konular›nda komü-nist bir çizgi tesis edememifl olsalar da, Denizler, Mahirleregemenlerin flimdi onlar› azizlefltirmek, Kemalist düzen hay-ranlar› olarak göstermek istedikleri gibi, Kemalist-Türk ordu-su’cu-darbeci de¤illerdi. Aksine, gerici devlet cihaz›n› devrim-le y›kmak için devrimci savafl ça¤r›s›yd›lar. Çizgi hatalar› buönderlerin sosyalist niteliklerini görmeyi karartmamal›, düze-nin gösterdi¤i gibi alg›lamaya götürmemelidir.

Herkesin gözlemledi¤i gibi televizyon, gazete gibi burjuvamedyada sunulan tarih anlat›mlar›nda Kaypakkaya’n›n ad› bi-le geçmez. Zira yükseltti¤i komünist çizgide egemenlerin üze-rinde oynayabilecekleri, kitleleri yan›lsamaya sürükleyebile-cekleri yönler yoktur. Kemalist resmi ideoloji ve tarihte ezilenKürt ulusu, az›nl›klar ve ezilen inanç gruplar›n›n düflman›,“tek devlet, tek bayrak” sloganl›, inkarc›-katliamc› faflist dikta-törlü¤e bu köklü meydan okuyufl, Türkiye-Kuzey Kürdistan‘dadünya devrimi için adeta bir k›z›l günefl gibi parlayan k›z›l bay-rak dün de, bugün de karfl›-devrimin bir numaral› stratejikdüflman› olmufltur. Bundan sonra da öyle olacakt›r.

Kaypakkaya, halk›n ilerici tarihi miras›ndan ne inkarc› birkopufl ve ne de do¤ruyu-yanl›fl› ayr›flt›rmayan rutin bir tekrardenemesidir. Tecrübelerden ö¤renme, pratik içinde bilgiyi ge-lifltirme, bu temelde nitel ilerlemelerle gerçekleri do¤ru yo-rumlayarak dönüfltürmede nitel yenilenme yürüyüflüdür. Birlaf›zlar y›¤›n› kesinlikle de¤ildir. Her fley gibi bir çeliflki olantoplum ve partiyi anlamak, iki çizgi mücadelesi yoluyla keyfiolmayan gerçeklerin kanunlar›na vak›f olarak de¤ifltirip bilgiseviyesiyle donanmak yerine eski seviyeyi yeni geliflmelerera¤men bir marifetmifl gibi tekrar etmek, Kaypakkaya’n›n ya-flayan, yaflayacak olan özünü, diyalektik tarihsel materyalistmetodunu katletmek, laf›z düzeyine düflürmektir. 1. Kongrebu anlay›flla uluslararas› komünist hareketin hatalar›ndan vedün do¤ru olan bugün nitel ilerlemelerle bayraklaflt›r›lmas›gereken miras›ndan ö¤rendi. 2. Kongre’nin özü de ayn› nitelilerleme iradesidir. Böyle bir nitel ilerleme beyan›, do¤ruyu te-kelinde gören, kitlelerin tart›flman›n öznesi olmalar›ndan ra-hats›zl›k duyan, farkl› görüflleri halktan gizleyen, iki çizgi mü-cadelesini kör ve sa¤›rlar dünyas› kapal› duvarlar aras›na hap-seden anlay›fllarla ele al›namaz. 2. Kongre’nin yapt›¤› tüzükde¤iflikli¤i uluslararas› komünist hareket tarihi aç›s›ndan buanlamda son derece yeni bir aç›l›md›r. Birin ikiye bölünmedi-¤i tek bir fley tan›mayan komünist ideolojinin gere¤idir bu.Her bir parti kolu ve birey, komünist birlik temelini baltalama-yacak biçimde, yoldafllar ve halkla birlik ruhuyla hareketederken, eski birlik seviyesini de sürekli nitel ilerleten bir yü-rüyüfl içinde olmak durumundad›r. 2. Kongre’nin ruhu budur.Ve bu, büyütülmesi gereken bir ›fl›kt›r. Her bir tarihsel döne-min koflullar›n› do¤ru anlayan, hakikat› ve nas›l de¤ifltirilece-¤ini do¤ru ifade eden, prati¤e geçiren bilgi bile o tarihsel ko-flullar›n s›n›rlamalar› içerisinde ele al›nmal›d›r. Do¤a ve top-lum statik kavranmayacaksa, her bilgi geliflmelere ba¤l› ola-rak ilerlemelidir. Kaypakkaya ilerletmiflti, bizim de takip etme-miz gereken yol budur. Her gerçek, her bir geliflmenin aflama-s›nda ayn› kalmaz, kalamaz. Hayat gelifliyor, dünkü geliflmeaflamas›n› do¤ru özetleyen bir bilgi, yeni geliflmelerin ortayaç›kt›¤› baflka bir durumda oldu¤u gibi tekrar edilirse, bu, diya-lektik bir tutum olamaz. Her bir dönemi do¤ru kavrayan, do¤-ru de¤ifltirme prati¤ine giren komünizmin her bir ustas› içinde bu yaklafl›m geçerlidir.

2. Kongre, uluslararas› komünist hareketin miras›n› tarih-sel koflullar içerisinde ele al›p müdafaa ederken, tekrarla ye-tinmedi. Eski uygulamalar› kutsayarak de¤ifltirilemez ayetlerolarak sunmad›. 1. Kongre’nin ruhu da oydu. Sosyalizm, dev-let, demokrasi konular›nda pratikten ö¤renerek yeni olan nesöyledi meselesi böyle bir k›sa makalenin çerçevesinde izahedilemez. Bunlar elbette bafll› bafl›na ele al›nacakt›r. 2. Kon-gre, Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçe¤inde, meselenin özgüllük-leri yads›nmadan genel programa ba¤l› ele al›nmas›na dikkatçekti. Sosyo-ekonomik yap› ve program meselesini tart›flma-ya açt›. Çeflitli ideolojik kampanyalarla bir proleter kültür ha-reketi görevi verdi. Dünyan›n içerikte olmasa da, eskisi gibitasavvur edilemeyece¤ini, eski dünyan›n bugünkü koflullardakavranmas› gereken baz› yeni olgularla yürütülmek istendi¤i-nin alt›n› çizdi. Doktriner yaklafl›mlarla bunun afl›lamayaca¤›-n›, geliflmelere ba¤l› olarak emperyalist-kapitalist sistemin es-kinin kaba tekrar› olmayan birikim modelinin ve bu temeldeyükselen stratejilerinin anlafl›lmas›, devrimci alternatif strate-jinin bu özgünlükleri hesaba katarak gelifltirilebilinece¤inivurgulad›. Özde de¤il, tarihsel koflullara ba¤l› olarak günde-me gelen bu de¤ifliklikler devrimci bir ilerleme sa¤lanmadanyol al›namayaca¤›n› söyledi. K›sacas›, dünya, Türkiye-KuzeyKürdistan; bir 70’ler, 80’ler ortam›nda de¤il. De¤ifltirmek içinöncelikle kavra ve yine elzem olan devrimi temsil et dedi. ‹b-rahim’i savunmak, buna cevap olabilmektir. Dünün bilgisiüzerine bir tafl eklemeden yatmak, tekrar› dinsel bir farz gibiifade etmek yar›nlar› kazanamamakt›r. Komünistler; ideolo-jik, siyasal, örgütsel ba¤›ms›zl›klar›n› korurken, bir tarikat fik-riyle de hareket edemezler. Görevleri devrimi örgütlemektir.Devrim kitlelerin eseriyse, kitlelerin devrime seferber edilme-sinin araçlar›n› yaratmak zorundalar. Kendilerine benzemiyor-lar diye sosyalistleri, kitleleri hiçe sayan de¤il, kendi renkleri-ni karartmadan devrim için kiminle, nerede, nas›l birleflile-cekse sorumlulu¤u üstlenmek durumundad›rlar...

Büyük Ortado¤u Projesi’nin duman› Lübnan’da tütüyorGeçen y›ldan bu yana cumhurbaflkan› seçemeyen ve siyasi

bir kriz yaflayan Lübnan’da bu kez ordu ile muhalefetteki Hizbul-lah güçleri aras›nda silahl› çat›flmalar yafland›. Krizin içinden ç›k›-lamaz bir hal ald›¤› bir süreçte yaflanan bu çat›flmalar, bir kez da-ha iç savafl olas›l›¤›n› gündeme getirdi.

2005’te Hariri suikast›yla t›rmanan gerginlik sonras›nda iç sa-vafl alevlenmifl, 2006 yaz›nda da ‹srail, Hizbullah’›n denetiminde-ki yerlere kapsaml› bir flekilde sald›rm›flt›. Beklenmedik bir dire-niflle karfl›laflan ‹srail geri çekilmek zorunda kalm›flt›. Çekilmeninsonucunda Suriye, güvenlik amac›yla Lübnan’da konuflland›rd›¤›ordu güçlerini ABD ve AB’nin bask›lar› sonucunda geri çekmiflti.Böylece Lübnan, hükümette ço¤unlu¤u elinde bulunduran ABDve AB yanl›s› 14 Martç›larla fiii Hizbullah’›n önderlik etti¤i ‹ran veSuriye yanl›s› 8 Martç›lar fleklinde ikiye bölünmüfltü. Cumhurbafl-kan›n›n görev süresinin sona ermesiyle birlikte yeni cumhurbafl-kan› 19 kez gerçeklefltirilen seçimlere ra¤men hala seçilebilmiflde¤il. Lübnan’daki bu durum ABD-‹srail’in bölgedeki di¤er Arapülkeleriyle yo¤un diplomatik görüflmelerine ve Hizbullah’›n s›k›fl-t›r›lmas› ve yaln›zlaflt›r›lmas› hamlelerine sahne olmufl, ABD ve ‹s-rail’i f›rsat kollamaya sevk etmiflti.

Dürzi lider Velid Canbolat’›n, Hizbullah’›n, 2006 savafl›ndaki

zaferinin en önemli unsurlar›ndan biri olan, ba¤›ms›z haberlefl-

me, istihbarat a¤›n›n, havaalan› çevresindeki fiberoptik kablo sis-

teminin, kapal› devre televizyon kameralar›n› bahane ederek sö-

külmesini ve ‹ran elçisinin s›n›r d›fl› edilmesini talep etmesi, hü-

kümet havaalan› güvenli¤inden sorumlu General Miflel Süley-

man’› ise görevinden almas› çat›flmalar› alevlendirdi. Zira Hizbul-

lah bu hamleyi bir savafl ilan› olarak kabul etti¤ini aç›klad›. Bu

gerginlik içerisinde Hizbullah, ülkede gerçekleflen, asgari ücrete

tepki genel grevine destek verdi. Ordunun yollar› kapatmas›yla

birlikte fiii ve Sünni milisler aras›nda çat›flmalar yafland›. Beyrut’ta

3 gün süren çat›flmalar sonucunda 11 kifli öldü. Yaflanan çat›flma-

lar üzerine iktidardaki ço¤unlu¤un lideri Saad Hariri, Hizbullah’açat›flmalara son vermesi için uzlaflma ça¤r›s›nda bulundu. Hizbul-lah, hükümet taraf›ndan görevinden al›nan Beyrut Havaliman›güvenlik flefinin görevden al›nmas› karar›n›n geri al›nmas›, Hiz-bullah’›n ‹sraile karfl› mücadele için kurdu¤u haberleflme ve ka-mera sisteminin kald›r›lmas›n›n durdurulmas› üzerine güçlerinigeri çekerek, çat›flmalara son verdi. Ald›¤› kararlar› geri çekmesi,hükümetin Hizbullah’›n gücünü resmen tan›d›¤› yönünde de¤er-lendirmelere neden oldu. Buna ra¤men hükümet ve Hizbullah ta-raftarlar› aras›nda çat›flmalar Beyrut’un d›fl›ndaki kentlere de s›ç-ram›flt›. Hizbullah ve Dürziler aras›nda yaflanan çat›flmalarla bir-likte çat›flmalarda toplam 81 kifli ölürken yüzlerce kifli yaraland›,birçok bina atefle verildi. Dürzilerin ateflkes ilan etmeleri sonu-cunda ülkede çat›flmalar flimdilik yat›flm›fl durumda.

Hizbullah: Lübnan hükümeti

ABD ve ‹srail’in isteklerini yerine getiriyor

Hükümetin haberleflme a¤› ve güvenlik flefine yönelik ald›¤›karar› savafl olarak niteleyen Hizbullah lideri Nasrallah, bu kara-r›n ülkeyi yeni bir döneme soktu¤unu söyledi. Nasrallah, aylaröncesinden hükümetin iletiflim sisteminin kald›r›lmas› iste¤inekarfl› ç›kt›klar›n›; “Biz bunu kabul etmedik. Bölgemiz yeni bir kri-zin efli¤inde. Bizim kurdu¤umuz, devletin kurdu¤u sisteme alter-natif bir sistem. ‹srail'le mücadele eden bir grup için böyle bir sis-tem gerekli...” fleklinde belirtti. Nasrallah, haberleflme sistemininbütün sorumlulu¤unun kendisine ait oldu¤unu ve bu konuda hertürlü yarg›lamaya aç›k oldu¤unu belirtti. Hükümetin Beyrut Ha-valiman› güvenlik sorumlusunu görevden almas›n› da elefltirenNasrallah, "Hükümet, Beyrut Havaliman›’n› CIA, FBI ve Mossad'›nüssü haline getirmek istiyor" dedi. Hükümetin ald›¤› kararlar›n ‹s-rail ve ABD’nin ç›kar› için ve Lübnan’da iç savafl›n fitilini yakmakiçin al›nd›¤›n› söyleyen Hizbullah, “Lübnan güvenlik güçleri, Lüb-

nan ulusal ordusu ve Hizbullah’›n direnifl güçleri”nin aras›n›n aç›l-

mak istendi¤ini belirtti. Lübnan’daki sorunu siyasi bir kriz olarak

niteleyen Hizbullah lideri Nasrallah, bu krizden ç›k›lmas› için siya-

si yollar arad›klar›n›, uzlaflmak için masaya oturma niyetinde ol-

duklar›n› belirtti. “Ülkedeki sorunlar›n Sünnilerle fiiiler aras›nda

de¤il, vatanseverler ile Amerika'ya hizmet edenler aras›nda oldu-

¤unu” ifade eden Nasrallah, ülkede Sünni-fiii çat›flmas› olmayaca-

¤›n› ve sorunlar›n diyalog yoluyla çözülebilece¤ini kaydetti.

ABD ve ‹srail müdahale için bekleyiflte

Suudi Arabistan savafl istiyor

Lübnan güvenlik güçleri ile Hizbullah güçleri aras›nda yafla-

nan çat›flmalar üzerine Suudi Arabistan, Arap ülkelerini acilen

toplad›. Suudi Arabistan ulemas› Hizbullah’›n ‹slam düflman› ol-

du¤u karar›n› aç›klad›. Suudi Arabistan Ulusul Güvenlik Dan›flma-

n› Bender Bin Sultan, ‹srail Baflbakan› Ehud Olmert’e Hizbullah’a

karfl› açacaklar› savafl›n masraflar›n› ödemeye haz›r olduklar›n›

söyledi. ‹srailli savafl karfl›t› “Flkka” grubunun haberine dayand›-

r›lan iddiaya göre, Bender Bin Sultan’›n Olmert’ten Bat› yanl›s›

Sinyora hükümetini desteklemesini ve Hizbullah’a karfl› savafl

açmas›n› istedi¤i kaydedildi. Öte yandan çat›flmalar sonras›nda

Lübnan ile Akdeniz’deki ABD filosu aras›nda hava köprüsü kuran

ABD’ye ait bir helikopter konusunda Lübnan, muhalefet partile-

rinin bask›s›na ra¤men henüz bir aç›klama yapmad›. ABD Beyrut

Büyükelçili¤i helikopterin elçilik için gerekli malzemeleri tafl›d›-

¤›n› öne sürdü. Büyükelçili¤e hangi zaruri ihtiyaçlar›n tafl›nd›¤›

konusunda bir aç›klama yap›lmazken, muhalefet partileri “bu

helikopter hükümetin izniyle mi Lübnan hava sahas›n› kullan›-

yor? Hükümet e¤er bu helikopterlere izin vermiflse bu helikop-

terlerin ne tafl›d›¤› konusunda aç›klama yap›lmal›d›r” diyerek,

hükümetten aç›klama istedi.

10 20-31 Mayıs 2008 dünya

‹ngiliz ve ABD emperyalistlerinin Ortado¤u’yu kontrol alt›naalma amaçl› kurduklar› ‹srail siyonizmi, kuruluflunun 60. y›l›n›“görkemli” bir flekilde kutluyor. Bu kutlaman›n ayn› gününde veayn› topraklarda bir baflka ulus da 60 y›l öncesinin felaket gü-nünü hem an›yor, hem de protesto ediyor.

‹srail’in kuruluflunun 60. y›l› ayn› zamanda Filistin’in iflgalediliflinin, Filistinlilerin topraklar›ndan zorla sürülmelerinin vekatledilmelerinin de 60. y›l› olarak tarih sayfalar›na geçti. Filistinulusu bugünü felaket günü (Nakba) olarak an›yor. Filistinlilerintopraklar›, kan› ve can› üzerinden kurulan Siyonist ‹srail, emper-yalistlerin karakol devleti, kuruluflunun 60. y›l›n› kutlarken, Filis-tin ulusuna kan ve gözyafl› döktürmeye devam ediyor. Buönemli güne tüm ‹srail severler kat›l›yor; Bush, Blair, Kissinger,Yaflar Büyükan›t, AKP flürekâs› ve daha niceleri. 9 Nisan ve 14May›s (Nakba olay›) 1948’de ‹srail, 254 Filistinliyi katletmifl, yüz-lerce köyü boflaltm›fl, Filistin topraklar›n›n büyük bir bölümünüiflgal ederek 750 bin Filistinlinin topraklar›n› zorla terk etmesineve mülteci bir yaflam sürmelerine neden olmufltu. 1948’den bu-güne katliam›n, zulmün, bombalaman›n bir gün bile eksik ol-mad›¤›, öte yandan Filistinlilerin direnifllerinin de kesintisiz sür-dü¤ü 60 y›l geçti. Ne ‹srail’in iflgalinde ve katliamlar›nda bir de-¤ifliklik oldu, ne de Filistinlilerin direnifllerinde.

‹srail’in sald›r›lar› dinmiyor

“Ortado¤u’da kal›c› bar›fl” ad› alt›nda mesajlar veren ‹srail,son bir ayd›r sald›r›lar›n› aral›ks›z sürdürdü; son bir ayda100’den fazla Filistinliyi öldürdü. Hem karadan hem de havadandüzenledi¤i sald›r›larla hastaneleri, altyap›y› yerle bir eden ‹sra-

il, Hamas’›n denetiminde olan Gazze’yi tam bir abluka alt›na al-m›fl, bölgeye g›da ve sa¤l›k malzemelerinin giriflini yasaklam›fl-t›. Akaryak›t, do¤algaz, elektrik verilmiyor. Gazze’yi aç›k havahapishanesine çeviren ‹srail, sald›r›lar› güvenli¤i için yapt›¤›n›,Hamas’›n sald›r›lar› devam etti¤i müddetçe sald›r›lar›n› yo¤un-laflt›raca¤›n› aç›klam›flt›. ‹srail yapt›¤› aç›klamada, Filistinlilerinkendilerini soyk›r›ma zorlad›¤›n› ve gerekirse her fleyi yapabile-ceklerini belirtmiflti. Zira kapsaml› bir Ortado¤u turu gerçeklefl-tiren ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney, ‹srail’in güvenli¤indenhiçbir taviz vermeyeceklerini, bunun için ‹srail’e hiçbir bask› uy-gulayamayacaklar›n› aç›klayarak vazgeçilmez müttefiki olan ‹s-rail’in sald›r›lar›na onay vermiflti. Öte yandan Cheney, Hamas’›n‹ran ve Suriye’den destek alarak “bar›fl›” engelledi¤ini söyleye-rek, hedeflerindeki bu ülkelere mesaj göndermiflti. Denetimin-deki Abbas’a ise Hamas ve Suriye’ye mesafe koymas›n›, ‹srail’insald›r›lar›n›n güvenlik aç›s›ndan normal karfl›lanmas› gerekti¤initelkin etmiflti. Hamas’›n füze sald›r›lar›n› bahane eden ‹srail, Ba-t› fieria ve Gazze’ye havadan ve karadan sald›rarak onlarca Filis-tinlinin ölümüne neden oldu. ‹srail olanlardan Hamas’› sorumlututuyor. Olmert, “Ya bir fleyler yat›flacak ya da ‹srail tüm gücüy-le onlar› yat›flt›racak” diyerek Hamas’a tehditte bulundu. Nite-kim ‹srail sald›r›lar›na ara vermemekte, ölü ve yaral› haberi, ru-tin haber güncelleme haline gelmifl durumda.

Golan Tepeleri üzerinden dönen pazarl›k

ABD, Ortado¤u’yu yeni bir flekle büründürme hedefine Suri-ye ve Lübnan’› dahil ederek kapsam›n› geniflletiyor. BöyleceLübnan ve Suriye üzerinde aylar öncesinde yo¤unlaflan hesap-

lar sonuçland›r›lmak isteniyor. Zira Hamas desteklenerek iflleri-ne çomak sokuldu¤unu her f›rsatta dillerinden ABD ve ‹srail, buittifak› da¤›tman›n çabas› içerisindeler. Filistin’deki Hamas’› veLübnan’daki Hizbullah’› yaln›zlaflt›rmak ve sindirmek isteyenABD ve ‹srail, bu iki güce destek sundu¤unu iddia ettikleri Suri-ye’yi tarafs›zlaflt›rmak ve kendilerine yedeklemek istiyorlar.Böylece ‹ran öncülü¤ündeki bu ittifak› çözmenin ve ‹ran’a karfl›koz elde etmenin hesaplar› içerisindeler. Bu amaç için Suriye,Türk devletinin arac›l›¤›yla ‹srail’le görüflmeye ve uzlaflmayazorlan›yor. Bunun için ‹srail’in 1967’de 6 Gün Savafl› ile iflgal et-ti¤i Golan Tepelerinin Suriye’ye iade edilebilece¤i konufluluyor.Zira ABD, Suriye ve ‹srail’in bar›fl görüflmeleri yürütmelerineonay verdi¤ini, ‹srail ve Türk devletine güvendi¤ini aç›klam›flt›.Suriye’ye Lübnan meselesini görmezden gelmeyece¤i, “bölge-deki tüm sorunlar›n arkas›ndaki ‹ran”la aras›na mesafe koyma-s› gerekti¤i mesajlar›n› vermiflti. Golan Tepeleri gerek ‹srail, ge-rekse de Suriye için stratejik bir öneme sahip oldu¤undan sözkonusu pazarl›k da bu önem derecesinde gerçekleflmektedir.1862 kilometrekarelik bir alana sahip Golan Tepelerinin 1200 ki-lometrekarelik alan› 1967’de ‹srail taraf›ndan iflgal edilmifl veYahudi yerleflkesi haline getirilmiflti. Stratejik ve jeopolitik biröneme sahip Golan; ‹srail, Suriye ve Ürdün’ün su ihtiyac›n›n bü-yük bir k›sm›n› karfl›lamaktad›r. ‹srail’in y›ll›k su tüketimininyüzde 15’ini karfl›lar durumdad›r. 25 Nisan 2008’de ‹srail, Suriyeile aras›nda anlaflmazl›k konusu olan Golan Tepelerinden “Orta-do¤u’da kal›c› bar›fl›n sa¤lanmas› için” çekilebilece¤ini bildirmifl-ti. Ki daha sonra hem Suriye, hem de ‹srail bu konuda bir dizigizli görüflmelerin yap›ld›¤›n› ima etmifllerdi. Sonuç olarak; ABD,Suriye, Lübnan ve Abbas’l› Filistin üzerinden kapsaml› bir hesapiçerisine girmifl durumda. Bu minvalde önümüzdeki süreçte ge-rek Filistin’de, gerekse de Lübnan’da yeni askeri sald›r›lar› do¤-rudan ya da dolayl› olarak gerçeklefltirmesi güçlü bir olas›l›kolarak görünüyor.

Bir iflgal, bir kurulufl: Filistin-‹srail

Asya’n›n yoksul halklar›, “do¤al” afetlerin, insan yaflam›n›önemsemeyen iktidarlarla kolkola yaratt›¤› y›k›mlarla sars›l›yor.Myanmar’› (Burma) vuran ve 60 binden faza insan›n yaflam›namal olan Nargis kas›rgas›n›n ard›ndan Çin’de gerçekleflen 7.8 flid-detindeki deprem on binlerce insan›n ölümüne yol açt›.

Myanmar’› yöneten askeri cunta, Nargis kas›rgas›n›n önce-den kendisine bildirilmesine ra¤men halk› uyarmayarak on bin-lerce insan›n ölümüne imza att›. Ülkedeki otoritesinin sars›lma-s›ndan korkan ve d›fla karfl› güçlü bir devlet imaj› sergileme poz-lar›na bürünen cunta, uzun süre çeflitli ülkelerden gelen yard›m-lara kap›lar›n› açmad›. Durumun kontrolleri alt›nda oldu¤unuöne süren Myanmar iktidar›, ancak kas›rgadan günler sonra buyard›mlar›n ülkeye girmesine izin verdi. Cunta yönetiminin bututumu yoksul halk›n s›n›rl› da olsa yaralar›n› sarma imkan›n› ge-

ciktirirken ABD, ‹ngiltere, Fransa, Almanya ve Hindistan ise du-rumdan istifade etmenin çabas› içerisine girdi. “Myanmar cunta-s› ABD’nin ülkeye girmesine ve yard›m etmesine izin vermeli” di-yen ABD Baflkan› George Bush, ABD’nin Asya-Pasifik filosunun daarama-kurtarma çal›flmalar›na yard›mc› olabilece¤ini söyledi.Bush, konuflmas›n›n büyük bölümünde Myanmar yönetimineyüklendi ve yönetimin anti-demokratik bir öze sahip oldu¤unuda ifade etti. ABD’nin Myanmar yönetimine karfl› tak›nd›¤› tutumdaha önceleri de biliniyordu. Zira ülkede geçen y›l›n eylül ay›ndarahiplerin ülkede bafllatt›klar› ve ölümlerin yafland›¤› eylemlerABD ve AB taraf›ndan aç›kça desteklenmifl, yönetimin de¤iflimeayak dirememesi ça¤r›s›nda bulunulmufltu. Benzer flekilde ‹ngil-tere ve Hindistan da ülkede etkinlik kurman›n bir arac› olarakyaflanan felaketten kazanç ç›kartmak için “yard›m” maskesini

takm›fl durumda. Burma (Myanmar)’daki cunta üzerinde etkiyesahip olan Çin ise, Devlet Baflkan› Hu Cintao arac›l›¤› ile cunta li-deri General Than Shwe’ye gönderdi¤i mesajda yard›ma haz›r ol-du¤unu belirterek, “Burma’n›n kas›rga yüzünden karfl›lafl›lan zor-luklar›n üstesinden gelece¤ine ve Devlet Bar›fl ve Gelifltirme Kon-seyi liderli¤i alt›nda halk› için normal hayat› yeniden kuraca¤›na”inand›¤›n› ifade etti.

ABD, ‹ngiltere, Fransa, Almanya, Hindistan gibi güçlerin Bur-ma’da etkinlik sa¤lamak için felaketle bo¤uflan yoksul Burmahalk›n›n ihtiyaç duydu¤u yard›m› göndermek istemesi, bunakarfl›l›k Burma’y› yöneten cuntan›n ise kendi gerici iktidar›n› ko-rumak için gönderilen yard›mlar› uzun süre kabul etmemesi ka-s›rgan›n vurdu¤u yoksul halka ikinci bir y›k›m yaflatt›. Burma ik-tidar› ve yard›m maskesinin ard›na gizlenerek Burma’y› avuçlar›alt›na alman›n hamlesi içine giren güçler, kas›rgan›n ald›¤› onbinlerce cana, evsiz kalan 3 milyon dolay›nda insana, yak›nlar›n›yitiren milyonlarca kifliye de¤er vermediklerini de hiçbir söze ge-rek b›rakmayacak flekilde ortaya koydular.

Burma: Koyun can derdinde, kasap et derdinde

‹srail taraf›ndan topraklar›ndan sürgün edilen Filistinliler Lübnan’da Hizbullah yanl›lar› hükümet güçleri ile çat›flt›

Page 11: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

1120-31 Mayıs 2008güncel

ABD’de ortaya ç›kan ve dünya piyasalar›n› sarsan ekonomikkrizin etkisi atlat›lamam›flken, bu kez yarat›lan g›da krizi dün-ya halklar›n› tehdit ediyor. Milyarlarca kiflinin açl›¤›n pençesin-de yaflamaya itildi¤i dünyam›zda, enerji tekelleri, soya fasul-yesi ve m›s›r gibi temel g›da malzemelerinden biyodizel üret-mekte bir sak›nca görmüyorlar. Oysa flu günlerde, enerji te-kelleri taraf›ndan piyasadan çekilen m›s›r ve bu¤day›n yarat-t›¤› g›da krizini hepimiz yak›c› bir flekilde hissediyoruz. Bu du-rumu göz önünde bulundurdu¤umuzda, önümüzdeki günler-de açl›kla bo¤uflan insan say›s›n›n birkaç on milyon daha ar-taca¤›n› söylemek mümkün. Elbette açl›ktan ölecek olanlar›nsay›s›n›n artaca¤›n› söylemek de... Emperyalist ülkelerin, ba-¤›ml› ülkeler aleyhine gelifltirdikleri tar›m politikas›, yaflanang›da krizlerinin en büyük nedeni.

‹thalat cenneti bir ülke

Yukar›da anlat›lan sürecin yeni olmad›¤›n› ifade eden Tüm-köy-Sen Sekreteri Ahmet Erkan, 1988’de bafllayan bir süreceiflaret ediyor. “Bu süreçte IMF politikalar› sonucunda Türkiye ta-r›m› sürekli gerileme içine girdi. Stand by anlaflmalar› gere¤ince‹MF’ye verilen taahhütlerle çiftçiye dünya piyasalar›n›n üstündetaban fiyat› verilmemesi, desteklerin de tamam›yla azalt›lmas›öngörülüyordu” diyen Erkan, as›l amac›n ülkemizdeki tar›m› çö-küfle u¤ratmak oldu¤unu söyledi. Türkiye’nin g›da ürünlerindeithalat cenneti yap›lmak istendi¤ini vurgulayan Erkan’a göreABD’nin elindeki m›s›r, bu¤day stoku, geneti¤i ile oynanm›flürünler, ülkemiz halk›na tükettirilmeye çal›fl›l›yor. “Asl›nda Tür-kiye’de, tar›mda büyük bir potansiyel var. Küresel ›s›nma sonu-cu azalan tar›m alanlar›, su potansiyeli hayli fazla olan Türki-ye’yi lider yapabilecek durumda. Onun için ülkemiz tar›m üre-timi, uluslararas› tar›m tekelleri taraf›ndan engellenmeye vepotansiyeli düflürülmeye çal›fl›l›yor. Bizim ülkemizde bunlar ya-flan›rken, öbür taraftan geliflmifl ülkeler mazottaki 35-55 sentlikgirdi fiyatlar›n› düflürüyor. ABD ve AB ülkeleri, gübre ile hayvan-c›l›kta yap›lan afl›r› sübvansiyonlar› kendilerine uygularken bi-zim gibi geliflmemifl bölgelerde de girdi fiyatlar›n› en yüksekmiktarda tutarak dünya pazar›nda rekabeti zorlad›. Girdi fiyat-lar›n›n bu denli yüksek olmas›ndan dolay› Türkiye’deki ürünle-rin rekabet flans› olmuyor. Bu yüzden özelikle ithalat cennetinedönüflüyor.”

IMF ve Dünya Bankas›’n›n tar›m politikalar›n›n uyguland›¤›ülkemizde son 8-9 y›la dikkat çeken Erkan, tar›m yasalar›n›n sü-rekli olarak uluslararas› tekeller lehine, ülkemiz üreticisinin isealeyhine geliflti¤inin alt›n› çiziyor. “Geçen y›l CARGIL hakk›ndaMeclis’ten yasa ç›kart›ld›. Bu yasa ç›kart›ld›¤›nda ne köylününhaberi vard›, ne de Türkiye’deki bas›n›n. Asl›nda bu çok önem-liydi. CARGIL hakk›nda ç›kan yasa, tar›m alanlar›n›n kullan›m› ileilgili bir yasayd›. Bu sadece CARGIL’e bir aft›. Yani CARGIL’› kur-tarabilmek için yasa ç›kart›ld›. Bu denli önemli olan bir yasadantar›mla u¤raflan insanlar›n haberi olmad›. Yani tar›mla u¤raflaninsanlar, uygulanan tar›m politikalar›n› bilmiyor. Haberleri dahiolmuyor. Tar›m politikalar› uzaktan kumandal›, üretici köylüyedayat›l›yor.”

Köylü terk edilmifl durumda

Erkan, iyi bir ürün planlamas› ve bu plan›n ülke geneline ya-y›lmas› durumunda ülkemizde yokluk olmas›n›n mümkün ola-mayaca¤›na inan›yor. Yaflanan g›da krizinin sorumlusu olaraksadece mevcut hükümeti de¤il, birbirlerinin devam› olan hükü-metleri gösteriyor. “Sonuçta bizim için hiç bir fley de¤iflmedi” di-yor ve ekliyor: “AKP gelmifl, MHP gelmifl, CHP gelmifl hiç farkeden bir fley yok. IMF’nin tar›m politikalar›n› uyguluyorlar so-nuçta. Ama su yüzüne ç›kan bir fley var ki; çok pervas›z ve ac›-mas›z bir flekilde üretici köylüye sald›r›yorlar. Art›k köylü tarla-s›na gübre atam›yor, kaliteli tohum kullanam›yor, ilaç atam›yorve dahas› karn›n› doyuramayacak durumda. Yani gerçektenköylü terkedilmifl durumda. Her sorunu bizler yafl›yoruz, hayva-c›l›k konusu da öyle. Dünyada g›da fiyatlar› art›yor, ama biz sü-tümüzü satacak yer bulam›yoruz. Bize diyorlar ki ‘kaliteli üre-tim yap›n. Kaliteli üretim yapamad›¤›n›z için dünyayla rekabetedemiyorsunuz’. Pekala, ama yoksullukla cebelleflen, karn›n›zar zor doyuran çiftçi, üretici, köylü nas›l dünyayla rekabet ede-cek ki? Ülke olarak ulusal tar›m politikalar›n›z olacak, üretici

köylüyü destekleyeceksiniz ki; kullan›lan teknoloji geliflsin, üre-tici, dünya çap›nda rekabet edecek güce eriflebilsin. Meselahayvanc›l›ktaki destekleri alabilmeniz için 100 hayvan›n›z ol-mas› laz›m. Ama yoksul köylüde nerde o kadar hayvan! Yinetar›msal üretime verilen destekleri alman›z için de 5000 de-karl›k üretim alan›n›z›n olmas› gerekiyor. Gerekiyor da, ufakköylünün elinde nerede bu kadar toprak! Bu kime hizmetedecek; kartelleflmifl büyük tar›m flirketlerine. Bu arada, des-tek alamayan ufak köylü kaybolup gidecek. As›l amaç Türki-ye’deki çiftçinin gelece¤ini ipotek alt›na almak. fiu anda çiftçi-nin on milyar YTL borcu var. Borcunu bu y›l ödeyemez. Öde-yemeyince ne olacak?”

Çiftçi son y›llar›n› yafl›yor

Bilinçli olarak bu topraklardaki küçük ve orta ölçekli köylü-nün yok edilmeye çal›fl›ld›¤›n› söyleyen Erkan, geçen y›l dekarbafl›na 5 bin lira kurakl›k paras› ödendi¤ini, bunun çiftçiye suspay› olarak verildi¤ini kaydediyor ve çarp›c› bir tespitte bulunu-yor: “Genel olarak düflündü¤ümüz zaman, çiftçinin son y›llar› di-yebiliriz”. Çünkü Erkan’a göre çiftçi nüfusu azalt›lmaya çal›fl›l›yor

ve bunun yeni bir göç dalgas›na neden olaca¤›n› kaydediyor.Üretimden kopacak olan bu kesimin nas›l istihdam edilece¤ininmeçhul oldu¤unu belirten Erkan, “Köyde kal›rsa, açl›kla karfl›karfl›ya kalacaklar. Yani üretimden kopan bu köylüye diyor ki‘köyde kalmayacaks›n, biz ancak böyle çiftçi nüfusunu azalta-biliriz’. Gerçekten son dönemlerde bu politikalar› tuttu. Çiftçi aç,sefalet içinde, periflan bir halde. Avrupa, geneti¤iyle oynanm›flm›s›r tohumlar›n› yasaklad›. Ama Türkiye’de bu tohumlar›n üre-ticilerine teflvik primleri veriliyor! Bu tohumlar topra¤a at›ld›¤›an, ortalama 30 y›l topra¤›n geneti¤ini bozuyor. Geneti¤i de¤ifl-tirilmifl ürünlerin toprakta tamamen hormonal geneti¤i bozulu-yor, bunun yasaklanmas› gerekiyor. Ama yasaklanam›yor. Çün-kü IMF, DB, AB ve di¤er uluslararas› güçler buna izin vermiyor-lar. Peki bu politikalar›n›n arkas›nda ne var? Bu politikalar›n›n ikiboyutu var: Birincisi; Türkiye pazar haline getiriliyor. ‹htiyaç faz-las› ürünlerini Türkiye’ye sat›yorlar. ‹kinci boyutu da; Türki-ye’nin tar›m potansiyelini bitirmek. Çünkü tar›m potansiyeli bi-ten Türkiye, d›flar›ya muhtaç olacak ve onlar›n üretti¤i bozukürünleri tüketen bir Pazar haline gelecek.”

Üvey evlat: Köylü, çiftçi

1983 y›l›ndan beri çiftçi ve köylüyü üvey evlat gibi gösterenbir politikan›n izlendi¤ini söyleyen Tümköy-Sen Sekreteri Ah-met Erkan, köylünün, ülkenin s›rt›ndaki bir yük gibi alg›land›¤›-n› ve budana budana kufla döndürüldü¤ünü, flimdi ise budana-

cak yerlerinin kalmad›¤›n› belirtiyor. “Ama bizi budarken, ülke,asl›nda kendisini buduyor. Herkes, birden bire pani¤e kap›ld›:Aç m› kald›k, susuz mu kald›k diye. Bu ülkenin çiftçisi bu kadaraptal de¤il. Biz çok fley düflünüyoruz. Biz tar›mla köylülü¤ü birarada götürüyoruz. Bize imkanlar verilsin, elimizde ekonomikgücümüz olsun, çok fley yapar›z, çok fleyi de¤ifltiririz. Hayvanc›-l›¤›, tar›m›, çiftçili¤i, hepsini bir arada yürütece¤iz” diyor Erkan.

‹flçi ile köylü mücadelelerini birlefltirmeli

Tar›mda yaflanan sorunlar›n çözümü için hükümetten birad›m›n at›lmayaca¤›na inanan Erkan, çiftçinin flapkas›n› önünekoyarak düflünmesi gerekti¤ini söyleyerek, tarihsel bir gerçek-li¤e aç›kl›k getiriyor: “Çiftçi y›llard›r Osmanl› tebaas› gibi hareketetti. Cumhuriyet döneminde de ayn› durum yaflan›yor. Kim ta-ban fiyat›na daha fazla verirse, oyunu ona kulland›. Türkiye’dehiçbir zaman tabandan örgütlenme olmad› tar›m alanlar›nda.Bunun ilk ad›m› 2000’li y›llar›n bafl›nda Trakya’da kurulan TümKöy-Sen ile at›ld›. Fakat bilindi¤i gibi bundan birileri rahats›z ol-du ve ‘böyle bir sendika kuramazs›n›z, çünkü çiftçiler ifl koluoluflturmuyor’ dediler. Davalar aç›ld›. Yarg›tay, ifl kolu olufltur-mad›¤› için köylülerin sendika kurmayaca¤›na karar verdi. Mah-keme karar vermeden, süreç devam ederken, ‹çiflleri Bakanl›¤›kendi inisiyatifini kullanarak ‘sendika kuramazs›n›z’ diye bir ge-nelge yay›nlad›. Emniyet müdürlüklerinde sendikalara bask›laryap›ld›. Oysaki mahkeme karar›n›n beklenmesi gerekiyordu.Bunun üzerine biz de ikinci bir sendikay› kurduk. Tüm Köy-Sen’in devam› olarak. Niye böyle bir sendikaya ihtiyaç oldu?Çünkü, çiftçinin art›k örgütlü bir güç olup kendi haklar›n› savun-mas› gerekiyordu. Ülke sorunlar›na duyarl› hale gelmesi gereki-yordu. Ziraat odalar›n›n oldu¤unu söylediler. Ziraat odalar› bizitemsil etmiyor. Çiftçi flu anda çaresiz, sahipsiz bir durumda.Onun için kendi ç›karlar› do¤rultusunda bir araya gelip, kendiüretim yandafllar›yla birlikte ve sendika çat›s› alt›nda, aktif birsendika çat›s› alt›nda, örgütlenmesi gerekiyor. Ve ülke bu sü-reçten geçerken köylülerin de aktif bir siyaset içine girmesi ge-rekti¤ine inan›yorum. Çünkü Türkiye’de köylü çok sessiz kald›.Uzun y›llar iflçiler taraf›ndan verilen belirli ölçülerdeki mücade-leye köylü destek vermedi. Asl›nda ç›kar olarak ayn› yerde du-ruyoruz. Bir fabrikada bir grev yap›l›yorsa, köylünün de gitmesigerekiyor. Türkiye’de nüfusun yar›s› köylüdür ya da çal›flan iflçis›n›f›n›n kökeni de köyden gelmedir. Y›lard›r köylünün oyunual›yorlar. Ama köylüyü bu hale getiren de bu insanlar.”

“Ekmeksiz yaflanmaz”

Türkiye’nin hiçbir zaman kendine özgü bir tar›m politikas›olmad›¤›n›n alt›n› çizen Erkan, ülkenin kendi tar›m politikalar›olmas› gerekti¤i düflüncesinde. fiimdiye kadar d›flar›dan dayat-malarla iflin yürüdü¤ünü söyleyen Erkan, ard› ard›na yan›tlan-may› bekleyen sorular soruyor: “Bundan sonra ne yapacaklar?Son 20 y›ld›r tar›m politikalar› çiftçiyi üvey evlat gibi suistimalediyor. Çiftçinin AKP hükümetinden büyük beklentileri var. Çün-kü söylemleri o yöndeydi. Acil eylem plan› içinde çiftçiyi kalk›n-d›racaklar›n› söylediler. 2004 y›l›nda çiftçinin cebini parayla dol-duracaklar›n› söylediler. 2004 y›l›na geldi¤imizde cebimizde pa-ra biraz daha azald›, sofram›zda zeytinin, peynirin bir dilimi da-ha gitti. Tar›ma yönelik genifl reformlar düflündüklerini söyledi-ler. Her reform ç›kard›klar›nda sofram›zdan biraz daha bir fley-ler çald›lar. Do¤rudan gelir deste¤ini 16 YTL’den 7 YTL’ye düflür-düler. Çiftçiye aç›klamalar› gerekiyor. Güneydo¤u’da, Do¤u Ana-dolu Bölgesi’nde, Akdeniz’in bir k›sm›nda biçerler ekine girmeküzereler. Ve hala taban fiyatlar› aç›klanmad›. Çiftçi neye göreüretimini yapacak? Tarlas›n› sürecek mi, sürmeyecek mi? Hangiüründen ne kazanacak? Üretici bunu halen bilmiyor!”

Tüm Köy-Sen Sekreteri Ahmet Erkan, çevre kirlili¤inin de ta-r›msal üretimi olumsuz etkiledi¤i görüflünde. Kirlenen bir dün-yan›n en çok tar›m alanlar›n› tehdit etti¤ini ve bunun bedeliniköylülerin ödedi¤ini dile getiriyor ve önemli bir mesaj veriyor:“Emperyalizm, kapitalizm kendi ç›karlar› için dünyay› afl›r› dere-cede kirletiyor ve bu kirlenmenin sonucunda bizim topraklar›-m›z da yok olma gibi bir durumla karfl› karfl›ya geliyor. Çiftçininve di¤er kesimlerin buna sahip ç›kmas› gerekir. Silahs›z ve ma-zotsuz yaflan›r, ama ekmeksiz yaflanmaz.”

“Ekmeksiz yaflanmayaca¤›n› görmeliyiz”

Açl›ktan takati kesilmek üzere olan Afrikal› küçük bir çocuk, birkaç yüz metre ilerideki Birleflmifl Milletler g›da çad›r›na gitmeye çal›fl›yor. Arkas›ndaduran akbaba, açl›¤›n pençesindeki bu ‘av’›n üstüne konmak için f›rsat kolluyor. Yaflanan ve yaklaflan felaketi daha sars›c› ne anlatabilir ki?

Çayda f›rt›na kopacakÜreticilerin 1 YTL’lik fiyat bekledi¤i yafl çay al›m

fiyat› 85 YKr olarak aç›kland›.

Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Mehdi Eker, 2008 y›l›yafl çay al›m fiyat›n› 10 May›s günü Rize’dedüzenledi¤i bas›n toplant›s› ile aç›klad›. Bu-na göre 200 binden fazla üreticiyi ilgilendi-ren yafl çay al›m fiyat› kilogram bafl›na 73.7YKr taban fiyat, 11.3 YKr de destekleme pi-rimi olmak üzere toplam 85 YKr olarak be-lirlendi. Rize’de olmas›na karfl›n, fiyat›n dü-flük oldu¤unu ve üreticiden tepki alaca¤›n›bilen Baflbakan Tayyip Erdo¤an, yafl çay ta-ban fiyat›n› aç›klamaya cesaret edemedi.Çünkü hat›rlanaca¤› üzere Erdo¤an, 2002 y›-l› seçimleri sürecinde Rize’de yapt›¤› konufl-mada yafl çay taban fiyatlar›n›n 75 YKr ol-mas› gerekti¤ini söylemiflti. Erdo¤an, o gün-kü vaadini yerine getirmifl olsayd›, bugünçay›n fiyat› sadece enflasyon oran›nda birart›flla bile 1.75 YTL civar›nda olacakt›!

Taban fiyat› yüzde 16 artt› m›?

Tar›m Bakan› Eker yafl çay taban fiyat›n› aç›klar-ken utanmazca bir iki yüzlülükle taban fiya-t›n önceki y›la oranla yüzde 16 artt›¤›n› söy-ledi. Geçti¤imiz y›l 73 YKr olan taban fiyat›bu y›l 85 YKr oldu. Görünürde Eker’in söyle-di¤i gibi bir art›fl var. Ancak son bir y›l içeri-sinde çay üretimi için zaruri olan gübreyeyüzde 100’e varan zam gelirken, sulama gi-derleri de büyük oranda artt›. Baflka bir de-yiflle bir ton gübrenin fiyat› 875 YTL iken, birton çay›n fiyat› 850 YTL!

Üreticilerden Bakan Eker’e

siyah çelenkli protesto

Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in yafl çay taban fiyat›-n› aç›klad›¤› dakikalarda Çay ‹flletmeleri Ge-nel Müdürlü¤ü binas›na gelen çay üreticileriiçeri al›nmad›. Yanlar›nda getirdikleri yafl ça-y› yere döken üreticiler, Genel Müdürlük bi-nas›n›n kap›s›na siyah çelenk b›rakarak aç›k-lanan fiyat› protesto ettiler. Bakan Eker, ey-lem nedeniyle binadan bir süre ayr›lamad›.

“Çiftçinin durumu vahim”GAP bölgesinde yaflanan kurakl›k sonucu, ta-

r›mda yaflanan büyük düflüfl, köylülü¤ün ifla-s›yla birlikte büyük göç dalgalar›n› beraberin-de getiriyor. Mardin, Batman, fianl›urfa, Ad›ya-man ve fi›rnak gibi illerde son 20 y›l›n en yük-sek kurakl›¤› yaflsan›yor. Bölgede önceki y›l-lardan kalan borçlar›n› ödeyemeyen köylülerhükümetten bölgeyi afet alan› ilan etmesiniistiyor. Artan mazot ve gübre fiyatlar›n› karfl›-layabilmek için borçlanan köylüler kurakl›klabirlikte borçlar›n› ödeyemeyecek durumageldi¤i için tarlalar›n› ve hayvanlar›n› satarakgöç etmek zorunda kal›yor. Yo¤un göç verenbölgelerden biri olan GAP bölgesinde, sondönemde yaflanan kurakl›kla birlikte göçoran› daha da artt›. Yüzde 70-80 oran›nda ku-ru tar›m yap›lan bölgede s›kl›kla üretilen bu¤-day, mercimek ve arpada yüzde 70’e varanürün kayb› bekleniyor.

TOBB Tar›m Sektörü Meclisi Baflkan Yard›mc›s› vefianl›urfa Ticaret Borsas› Baflkan› AbdülkadirBinici, kurakl›k sorununa iliflkin yapt›¤› aç›kla-mada fianl›urfa’da kuru tar›m yap›lan arazile-rin yüzde 70’inin zarar gördü¤ünü belirtti.Bu¤day ekilen 2.5 milyon dekar arazinin ta-mam›na yak›n›nda kurakl›k oldu¤unu ve ha-sat yap›lamayaca¤›n› belirten Binici, 2 milyondekar arpa ekili arazinin de kurakl›k nedeniy-le biçerdöver giremez hale geldi¤ini ifade etti.Binici, mercimekte ise yüzde 80 oran›nda ve-rimlilik düflüflü yafland›¤›n›, sulu tar›m yap›lanbaz› bölgeler haricinde 500 bin dekarl›k ekilialandan ürün al›namayaca¤›n› dile getirdi.

Tar›m üretiminde %30-50 aras›nda bir ürün kayb›yaflan›rken önümüzdeki aylarda bu oran›nfazlas›yla artaca¤› tahmin ediliyor. Geçen y›ldönüm bafl›na 600 kilogram bu¤day al›nanbölgede, bu y›l dönüm bafl›na al›nan ürün 200kilograma düfltü. Tar›mda yaflanan s›k›nt›larbölgedeki hayvanc›l›¤› da büyük oranda etki-lemifl durumda.

Ad›yaman Ticaret Borsas› Baflkan› Mahmut F›ratda GAP bölgesinde kurakl›¤›n tahripleri ile ilgi-li bir aç›klama yaparak, Ad›yaman ve çevre-sinde kuru tar›m yap›lan araziler içinde ürünal›nabilecek alanlar›n neredeyse yok durum-da oldu¤unu belirtti. F›rat “Bir çiftçinin 500 dö-nümlük alanda ekim yapmas› için 20-22 binYTL harcama yapmas› gerekiyor. fiimdi bumaliyetler oldu¤u gibi kalacak. Durum çok va-him” dedi.

Bölgede yaflanan s›k›nt›lar karfl›s›nda hükümet-ten çözüm bekleyen köylüler bölgenin afetbölgesi ilan edilerek, y›llard›r yap›m› sürenGAP projesinin bitirilmesini, banka borçlar›n›nertelenmesini, dönüm bafl› 25 kilo tohumdeste¤i verilmesini ve mazot-gübre deste¤iyap›lmas›n› istiyor.

Ahmet ERKAN

Page 12: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

12 20-31 Mayıs 2008 kültür-sanat

Sokakta rüzgar esiyory›k›m›n bafllang›c›d›r buellerinin y›k›ld›¤› gün de esiyordu rüzgarsevgili y›ld›zlar!ka¤›ttan yap›lma sevgili y›ld›zlar!esmeye bafllay›nca yalan gökyüzündenas›l s›¤›nabiliriz yenik peygamberlerin surelerine?o zaman binlerce y›ld›r ölüymüflüz gibi karfl›laflaca¤›z ve günefl yarg›layacak gövdelerimizin çürümesini

‹ran edebiyat›; Haf›z, Mevlânâ, Ömer Hay-yam, Sadi'lerle an›lan 2 bin 500 y›ll›k köklü birgeçmifle sahip. Bu köklü ve zengin topraklardavar olan ve kendi yaflam›n› var eden bir flair Fu-ru¤ Ferruhzad... 20. yüzy›la damgas›n› vuran Fu-ru¤, ça¤dafl ‹ran fliirinin en önemli temsilcilerin-dendir. 16 yafl›nda ailesi taraf›ndan zorla evlen-dirilen Furu¤; topraklar›n›n, toplumunun tabula-r›n›n sertli¤ine karfl›n ve çocu¤unu kaybetmepahas›na fliir tutkusunun peflinden gider.

Özgür olmak ad›na ülkesinden ayr›lmak zo-runda kalan Furu¤, gidiflini flöyle ifade eder: “Benbir ‘kad›n’, yani ‘bir insan’ olmak istiyordum. Be-nim de nefes almaya, ba¤›rmaya hakk›m oldu-¤unu söylemek istiyordum. Baflkalar› feryatlar›-m› dudaklar›mda, nefesimi gö¤sümde bo¤upsusturmaya çal›fl›yorlard›. Onlar en keskin silah-lar› seçmifllerdi. Ben daha fazla gülemiyordum.Bu ne gülüfllerimin, ne de gücümün tükenme-sindendi. Ben yeni bir enerji ve gücü yine de

‘gülmek’ için harcad›¤›mdan, birden bu çevre-den bir süre uzak durmaya karar verdim." Fu-ru¤, ülkesinin tüm sertli¤ine ve kendisine karfl›al›nan tüm cephelere karfl›n kad›nl›¤›, özgürlüktutkusu ve ac›lar›yla fliirini silah yapan ve dire-nen bir flair... Elefltirilere ve d›fllanmalara maruzkalan, tüm bunlara karfl›n sanat›n birçok alan›n-da üretimde bulunan Furu¤, özünde fliirle bü-tünleflirken ayn› zamanda yönetmenlik, oyun-culuk, ressaml›k gibi sanat›n birçok alan›yla dailgilenmifltir. 1962 y›l›nda yapt›¤› belgeselle ‹tal-ya Belgesel Filmler Festivali’nde birincilik ve1963 y›l›nda cüzzaml›lar› anlatt›¤› "Kara Ev" fil-miyle Almanya Oberhausen Film Festivali’ndeen iyi film ödülü alm›flt›r. Furu¤’un ölümündensonra ç›kart›lan Mevsimin Bafllang›c›na(1972) ad-l› kitab› ile birlikte Tutsak (1952), Duvar (1957), ‹s-yan (1959), Yeniden Do¤ufl (1964) isimli befl kita-b› yay›mlanm›flt›r.

Söylemlerinde sanats›z yapamayaca¤›n› vur-gulayan flair, ayn› zamanda bir yaz›s›nda sanat›nyaflamdan tecrit edilerek yap›lamayaca¤›n› vur-guluyor ve “sanat yapmak için yaflam›n içindeolmak gerek” diyor. Furu¤ dayat›lan s›radan biryaflama karfl›n, üreten, yaflam›n içinde yer alanbir kad›n olmay› seçmifltir. Bunu kendi kelimele-ri ile flöyle ifade eder: "Ya gelip geçici ve s›radanfleylerle mutlu olacaks›n, çocuk sahibi olmak gi-bi, veya uzun soluklu fleylerle ve ‘makul’ kabuledilmeyecek fleylerle: fiiir, sinema, k›saca sanatgibi...!”

32 yafl›nda hayat›n› kaybeden flair, hayattakien büyük korkusunu da flöyle ifade eder: "Kor-

kuyorum, erken ölümden korkuyorum ve iflleri-min yar›m kalmas›ndan. Baflka çarem yok flimdi-lik, ne yapabilirim? Dünyay› parçalayarak içindenmutlulu¤u ç›karmak kolay m›? ‹flte böyle..."

Ülkemiz Furu¤'u ilk olarak Onat Kutlar ve Ce-lal Hosrovflahi'nin çevirileri ile tan›d›. fiiirde çevi-rinin önemi herkesçe bilinen ve alt› çizilen birfleydir. Onlar Furu¤’un çevirilerinde fliirlerindekiruhu çok iyi yakalam›fllard›r. Furu¤'u derinleme-sine özümsemifl olan Kutlar ve Hosrovflahi'ninuzun gecelerde, derin sohbetler ve fliir dinletile-ri ile geçen söyleflilerinin ard›ndan çeviriler orta-ya ç›km›fl.

Furu¤'un fliirlerinde -Farsças›n› okuyabilseknas›l düflünürdük bilemiyoruz ama- Kutlar veHosrovflahi’nin çevirilerinden okudu¤umuzdaderin bir hüzün hissediliyor. Furu¤, yaflad›¤› ac›-lara getirdi¤i kendisine özgü tan›mlamalar ile,derinlemesine bir anlat›m biçimi yakalam›flt›r.Di¤er taraftan tüm bu melankolik havaya karfl›nayn› zamanda bir direnme duygusu, mücadelehissi de uyand›r›r onun fliirleri. Yani Furu¤ fliirle-rinde; hüzün, kendi içinde bir mücadele, diren-me ve isyan fazlas› ile vard›r: “Ifl›¤a do¤ru pen-cere, günefle do¤ru pencere, istenilen ve güzelolan bir fleye do¤ru pencere. E¤er bir pencerevar olmasayd› acaba biz etraf›m›zda oluflan bubask›c› karanl›¤a tahammül edebilir miydik?"

Topraklar›n›n tüm tabular›na inat, onun fliir-lerinde tabular› y›karcas›na bir kad›n isyan› var-d›r. Yaflama ait olan fleyleri yad›rgamayan Fu-ru¤, tabular› y›karcas›na sevgiden, aflktan, sevifl-mekten bahseder.

sevgili, ey biricik sevgiline de çok kara bulut var güneflin konuklu¤unu bekleyen.***ben üflüyorum ve sedef küpelerden nefret ediyorumben üflüyorum ve biliyorumyaban›l bir gelinci¤in tüm k›z›l evhamlar›ndanbirkaç damla kandan baflkahiçbir fley arda kalmayacak.çizgileri b›rakaca¤›msay› saymas›n› da b›rakaca¤›mve s›n›rl› geometrik biçimler aras›ndanenginin duyumsal düzlemlerine s›¤›naca¤›mben ç›pla¤›m, ç›pla¤›m, ç›plaksevgi sözcükleri aras›ndaki duraksamalar gibiç›plakve aflktand›r tüm yaralar›m benimaflktan, aflktan, aflktan.ben bu bafl›bofl aday›okyanusun devriminden geçirmiflimve da¤ patlamas›ndan.ve paramparça olmak o birleflik varl›¤›n giziydien de¤ersiz zerresinden günefl do¤du....

ve bu dünya y›lan yuvas›na benziyorve bu dünyaöyle insanlar›n ayak sesleriyle doludur kiseni öpüyorkenkafalar›nda seni asacaklar› urgan› örüyorlar.

Spartaküs’ten bize kalan miras u¤runad›r ki, bir kez dahabafllar ezene karfl› mücadele. Köle Spartaküs’ün köle sahiplerinekarfl› verdi¤i mücadeledir, Demirci Kawalar›n zalim Dehaklarakarfl› verdi¤i mücadeledir bizim mücadelemiz. Ezen-ezilen çelifl-kisi ile bafllar mücadelenin tarihi... Spartaküs ile, Kawa ile, fieyhBedrettin ile…

fieyh Bedrettin’in Osmanl› devletine karfl› verdi¤i hak müca-delesini anlatan ve “yarin yana¤›ndan gayr› her fleyin paylafl›ld›-¤›” bir toplumu hedefleyen Bedrettin’in düflünceleri çerçevesin-de kendisine yoldafl olmufl, kardefl olmufl müritleri ile birlikte gi-riflti¤i mücadeleyi anlatan BEN DE HAL‹MCE BEDRETT‹NEM kendi-sine devrimci, ilerici diyen herkesin okumas› gereken bir yap›t.

Bu co¤rafyada yaflayan en büyük bilginlerden biri olan fieyhBedrettin’in düflüncelerini, hayat›n› ve yoldafllar› ile nas›l bir ilifl-ki içerisinde oldu¤unu ö¤renmek, bu co¤rafyada yaflanm›fl bü-yük bir deneyim, büyük bir tecrübe olan bir halk hareketinin na-s›l geliflti¤ini görmek önümüzü açacakt›r. Bu yüzden de Almantarihçi Ernst Werner’in flu sözleri ak›llara yaz›lmal›d›r: “E¤er fieyhBedrettin kazanm›fl olsayd›, Balkan halklar›, ayn› zamanda Türkhalk›, daha sonraki y›llarda çekmifl olduklar›n› çekmemifl olacak-lard›. Türkiye halk›n›n tarihi yeniden yaz›lmal›d›r. Bu, TürkiyeMarksistlerinin bir görevi olarak durmaktad›r."

fieyh Bedrettin’in yaflam›ndan kesitler sunarak bafllayan ro-man, Bedrettin’in daha fleyh olmadan önceki durumunu ve bumertebeye nas›l ulaflt›¤›n›, yani, Edirne’de bafllayan e¤itim döne-minden, Bursa’ya, Konya’ya ve oradan da dönemin bilim merke-zi olan M›s›r’›n baflkenti Kahire’ye uzanan yaflam›n› anlatarakbafll›yor. Kendisini her defas›nda daha da gelifltirerek, insanlar›ndaha iyi, yaflanas› bir dünyay› yaratmalar› için hukuk alan›ndayo¤unlafl›r. Ve her yerde hukuk alan›nda kendinden söz ettirenbir bilgin oldu¤u zaman, yazd›¤› tüm kitaplar› Nil nehrine atarakdostu olan fieyh Hüseyin Ahlati’nin müridi olur ve neredeyse ozamana kadar bildi¤i her fleyi unutarak kendisini yeniden flekil-lendirir. fieyh Ahlati’nin müridi iken fleyhinin iste¤i ile Tebriz’e gi-der, burada Timur ile karfl›lafl›r ve düflünceleriyle Timur’u etkiler.Ama Timur’un kendisini Semerkant’a götürmek istemesi üzeri-ne tekrar Kahire’ye döner. fieyh Ahlati, ölümünden önce Bedret-tin’i halifesi seçse de, Bedrettin burada kalmaz ve do¤du¤u top-raklara gider. Edirne’ye ulaflana kadar birçok yer dolaflan Bedret-tin, buralarda kendisine birçok mürit bulur ve gelecekteki büyükidealini gerçeklefltirmek için kendisine yoldafl olacak kiflilerdirbunlar. Börklüce Mustafa ve Kemal Torlak’t›r bunlar›n önde ge-lenleri.

Ve Bedrettin Edirne’ye ulaflt›¤›nda, Osmanl› devletinde, kar-defller aras›nda iktidar mücadelesi vard›r. Musa Çelebi’nin kendi-sine kazaskerli¤i önermesinden sonra bir süre düflünmüfl veherkesin eflit olaca¤› bir dünya özlemini yaflama geçirebilmekiçin kendisine önerilen bu görevi kabul etmifltir Bedrettin. MusaÇelebi'nin kardefli Mehmet çelebi karfl›s›nda yenik düflmesiyleailesi ile birlikte ‹znik'e sürgün edilir.

Burada yine kendisini varl›k koflulu sayd›¤› düflünceler u¤ru-na seferber eder ve bir gün, baflta Börklüce Mustafa ve KemalTorlak olmak üzere tüm yoldafllar›n› toplar. Art›k zaman› gelmifl-tir hakikat için mücadele etmenin. Ve ‘hakikat savaflç›lar›’ baflla-mal›d›r art›k zalime, beylere, sultana, padiflaha karfl› savafla.

Börklüce Mustafa (Dede Sultan), Ayd›n ve Karaburun’da bafl-latacakt›r hakikat için mücadeleyi ve yakar yoldafllar›yla hakika-tin ilk ateflini. Kemal Torlak ise Manisa’da bafllar beylere, paflala-ra karfl› mücadeleye.

Dede Sultan, cesaretiyle, bilgisiyle, adaletiyle, Kemal Torlakda, cesaretiyle, safl›¤›yla, inanc›yla bafllarlar hakikati savunmaya.

Osmanl› duyar bafl›na gelen ‘belay›’ ve yok etmek için sürer at-

lar›n› hakikat için mücadele eden ‘bald›r› ç›plaklar›n’ üstüne. Amabu ilk sald›r›dan galip gelir fieyh Bedrettin’in yoldafllar›, kardeflleri.

Bedrettin duyar da durur mu yerinde. O da hakikat ateflini da-ha da harlamak için düfler yollara. Sürgünde oldu¤u ‹znik’ten ç›kardört nal giden atlar›n üstünde ‹sfendiyar’a. Oradan geçer Eflâk’a.Art›k Deliorman’dad›r Bedrettin ve kardeflleri. Manisa’da, Karabu-run’da yanan hakikat atefli bu kez de Deliorman’da yak›l›r.

Bu s›rada Mehmet Çelebi tek yaflayan ‘kardefli’nin üzerine gi-der saltanat›n› kesinlefltirmek için, ama görür ki ‘din sapk›n›’Bedrettin tehlikeli olmaya bafllam›flt›r, çevirir yönünü BörklüceMustafa ile Kemal Torlak’›n üzerine. Önce Dede Sultan yenilir Os-manl› ordusuna. 10 bin kifli bafllam›fllar hakikat için savafla ve birbakm›fllar ki kalm›fllar 2 bin kifli.

Dede Sultan ve önde gelen yoldafllar› yakalan›rlar. Börklü-ce’yi çarm›ha gererler ve gözlerinin önünde vururlar yoldafllar›-n›n kafalar›n›. “‹rifl Dede Sultan”. Ve develerin üstünde flehriniçinde gezdirerek öldürürler Mustafa’y›. Kemal Torlak’› ise asar-lar Manisa kalesinde.

Ve Bedrettin. Onu ise bir ihanet al›r götürür Deliorman’danSerez’e, bir çuval›n içerisinde atlar›n üstünde. Ç›kar›rlar padiflah›n‘huzuruna’ Bedrettin’i. Ulema yarg›layacakm›fl onu, ama tamtersi olur ve Bedrettin yarg›lar yarg›layanlar›. Kendisinin afdilemesini bekleyenlere okur hükmünü:

Madem ki bu kerre ma¤lubuz

netsek, neylesek zaid

gayr› uzatman sözü

madem ki fetva bize aid

verin ki basak ba¤r›na mührümüzü

Ve zulmün ferman›n› ellerinde bulunduranlar içine düfltük-leri aczle derler; “Yeryüzü sultan›na baflkald›rm›fl birinin katli va-cip midir? Vaciptir.”

Serez’de kurulmufltur idam sehpas›. Cellatlar, onu iyice afla¤›la-mak için, üstünde ne var ne yok ç›kart›p, ç›r›lç›plak ederler ve Bed-rettin’i Serez’de, bak›rc›lar çarfl›s›nda asarlar. Bedrettin’inkar›ndafllar›na söyledi¤i; “Beni kara toprakta de¤il, hakikati anlam›flinsanlar›n yüreklerinde aray›n” sözleri kalanlara nasihati olur.

fieyh Bedrettin’in yaflam öyküsünü ve düflünceleri ile flekil-lenen mücadele hayat›n› böyle özetliyor roman. Bedrettin’in ya-flam öyküsünü anlatan bu kitaptan ç›kar›lmas› gereken birçokders vard›r. Onun ve yoldafllar›n›n mücadelesi, bu topraklardayaflanm›fl büyük bir pratiktir. Ve bugün Osmanl›’n›n devam› olanTürk devletinin de ayn› flekilde ülkemiz halklar›na reva gördü¤übu hayattan, halklar›n›n mutlu bir dünyada yaflamas›n› hedefle-yenlerin, bu kitaptan ç›karacaklar› dersler yollar›n› açacakt›r.

Bilim ile donanm›fllar, bu inand›klar› bilime gidecek yol içinverdi¤i mücadelede yoldafllar›na olan güveni görmek mümkün.Çünkü Bedrettin yoldafllar›na güvenmifl ve onlar› oraya mücade-leye gönderirken hiçbir güven sorunu yaflamam›flt›r. Osmanl›’n›nbüyük bir ordu ile yoldafllar›n›n üzerine yürüyece¤ini bilmesinera¤men yoldafllar›n›n yan›na gitmemesi, hakikat ateflini yakmakiçin baflka bir yere gitmesi, bunun göstergesidir. Ayr›ca Bedret-tin’in gerçek do¤ruya ulaflmak için hukuk konusunda uzman birnoktada iken kitaplar›n› Nil nehrine atmas› ve kendisini tekrar-dan yaratmas›, bugün bizler için de çok önemli bir yerde duru-yor. Çünkü insan›n kendisini yenilemesi çok kolay olmayan birolayd›r.

Ya¤mur çiseliyor,

korkarak

yavafl sesle

bir ihanet konuflmas› gibi.

Ya¤mur çiseliyor,

beyaz ve ç›plak mürted ayaklar›n›n

›slak ve karanl›k topra¤›n üstünde koflmas› gibi.

Ya¤mur çiseliyor,

Serez’in esnaf çarfl›s›nda,

bir bak›rc› dükkân›n›n karfl›s›nda

Bedreddinim bir a¤aca as›l›.

Ya¤mur çiseliyor.

Gecenin geç ve y›ld›zs›z bir saatidir.

Ve ya¤murda ›slanan

yapraks›z bir dalda sallanan fleyhimin

ç›r›lç›plak etidir.

Ya¤mur çiseliyor.

Serez çarfl›s› dilsiz,

Serez çarfl›s› kör.

Havada konuflmaman›n, görmemenin kahrolas› hüznü

Ve Serez çarfl›s› kapatm›fl elleriyle yüzünü.

Ya¤mur çiseliyor.

fieyh Bedrettin Destan›’ndan….. (Naz›m Hikmet)

“Dünyay› parçalayarak içinden mutlulu¤u ç›karmak kolay m›?”

“Yarin yana¤›ndan gayr› herfleyi paylaflmak için”Denizli halk› “HalkKültürünü Kuflanal›m”etkinli¤inde bulufltu

Denizli Demokratik Haklar Derne¤i, 3 May›sCumartesi günü “Emperyalizme, fafliz-me, feodalizme ve her türden gericili¤ekarfl› halk kültürünü kuflanal›m” fliar› ilebir etkinlik gerçeklefltirdi. Etkinlikte Cev-det Ba¤ca ve Grup Munzur sahne ald›.

Etkinlik, Denizli Demokratik Haklar Derne¤iad›na yap›lan konuflmayla bafllad›. Ya-p›lan konuflmada ülkemizde özellefltir-me politikalar›na, SSGSS uygulamalar›-na, emperyalist iflgallere, Kürt ulusal so-rununa de¤inildi. Konuflman›n sonundaemperyalizmin her türlü dayatmas›na,aç›k-gizli iflgaline karfl› ç›karak ülkemi-zin ba¤›ms›zl›¤›n› gerçek bir savunuyadönüfltürmenin ve demokratik bir ze-minde halka dayal› bir bilinç ve tav›r ge-lifltirmenin asli görevlerimiz aras›nda ol-du¤u belirtildi.

Konuflman›n ard›ndan Demokratik HaklarPlatformu (DHP)’nun güncel konulardanderledi¤i sinevizyon gösterimi sunuldu.Daha sonra Cevdet Ba¤ca ezgileriylerenk katt› etkinli¤e. Etkinlikte ayr›ca Y›l-maz Güney Kültür ve Sanat Festiva-li’nde “Onur Ödülü” alan U¤ur Kaymaz’›nkatlediliflini anlatan “13 Kurflun” adl› k›-sa film gösterildi. Yaklafl›k 700 kiflininkat›ld›¤› gece, Grup Munzur’un marfllar›ve türküleriyle son buldu.

YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan

yay›mlayam›yoruz

Page 13: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

1320-31 Mayıs 2008çeviri

UFUK Ç‹ZG‹S‹

Bak›fl CAN

Onlar kavgam›z›n bayraklar›d›r

S›n›fl› toplumla birlikte ezen-ezilen, sömüren-sömürülenaras›ndaki mücadele de ortaya ç›km›flt›r. Ezilen-sömürülenlerilk toplumsal dönemlerde (köleci, feodal) bilimsel bir ideolojiyesahip olamad›klar›ndan dolay›, mücadeleleri politik iktidar› he-defleyen bilinçli bir s›n›f mücadelesi de¤ildir. Burjuvazi her nekadar feodal sisteme karfl› kitleleri yan›na alm›flsa da halk kit-lelerinin ç›karlar›n› temsil etmemifltir. Sömürücü özü ve niteli¤i-ni koruyarak daha sonra iflçi s›n›f› ve halk kitleleri karfl›s›nda ge-rici duruma düflmekten kurtulamam›flt›r.

S›n›f mücadelelerinin en keskin oldu¤u kapitalizmde ezilen-sömürülenler bilimsel ideolojilerine kavufluyorlard›. Marks iflçis›n›f›na ‘dünya y› yorumlamakla yetinilemeyece¤ini ve as›l ola-n›n onu de¤ifltirmek oldu¤unu’ söyleyerek, ezilen-sömürülenemekçi halk kitlelerinin gerçek kurtulufllar›n›n s›n›fs›z sömürü-süz bir dünya oldu¤unu ifade ederek proleteryan›n ideolojisininet bir flekilde ortaya koymufltur. Bu komünist manifesto dün-ya çap›nda iflçi s›n›f› taraf›ndan sahiplenildi.ve burjuvazininkorkulu rüyas› haline geldi.

Marksizm, uluslararas› alanda iflçi s›n›f›n›n kurtuluflu için birsilah olarak kullan›larak daha da gelifltirildi. Rusya’da Lenin bü-yük bir ustal›kla ülkesinin somut koflullar›na uygulayarak, iflçis›n›f› önderli¤inde halk kiteleleri ile birlikte flanl› Ekim DevrimDevrimi’ni gerçeklefltirdi.

Dünya çap›nda yükselen mücadele Çin’de Mao’nun önder-li¤inde gerçekleflti. Mao’nun Marksizm-Leninizm’i Çin koflulla-r›na uygulayarak yar›-feodal, yar›-sömürge ve sömürge ülkeler-deki devrim modelini tahlil ederek Marksizm’e önemli katk›-larda bulundu. Bu ideolojiden etkilenen birçok Latin Ameri-ka–Asya ve Avrupa ülkelerinde devrimler ve devrimci iktidar-lar geliflmifltir.

Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’da da büyük etkileri oldu. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da flanl›Ekim Devrimi’nden sonra 1921’de M. Suphiler proletaryan›n ide-olojisini yaflamsallaflt›rmak için co¤rafyam›za girifl yapmaya çal›fl-t›klar› s›rada Kemalist faflist diktatörlük taraf›ndan hunharca kat-ledilir. M. Suphi yoldafllar›n hunharca katledilmelerinden k›sa birsüre sonra TKP’nin niteli¤i ve özü de¤iflir. Baflka ifadeyle co¤raf-yam›z›n bereketli topraklar›na eli y›ll›k ölüm sessizli¤inin tohum-lar› ekilir. Kültür Devrimi’nin dünyada yaratt›¤› etki nedeniyle buperde y›rt›l›r ve co¤rafyam›zda da yank›s›n› bulur. Bu ayn› zamanda militanca bir duruflun tohumlar›n›n ekilmesi ve yaflama dö-nüflme sürecini kendisinde ifade etmektedir.

‹flçi s›n›f›n›n, köylülerin ve gençlerin kendili¤inden gelmemücadelelerinin örgütlü bir güce dönüfltürülmesinin esas aya¤›olan bir öncünün gereklili¤i kendisini dayatm›flt›r. ‹flte tam dabu noktada ‹brahim Kaypakkaya MLM’yi Türkiye–Kuzey Kürdis-tan’›n o¤ul veren bereketli topraklar›na ustaca uyarlayarak, elliy›l sonra yeniden bir komünist partisiyle buluflmas›n› sa¤la-d›.Geçmifl hatalardan köklü biçimde ar›nm›fl, amaç-araç iliflkisiher bak›mda kal›n hatlarla bu yerli yerine oturtulmufl nitelikli biraflama Kaypakkaya’da ifadesini bulmaktad›r.Proletarya Partisikurulur kurlmaz düflman sald›r›lar›n›n hedefi haline gelir ve ku-ruluflundan k›sa bir süre sonra ise kurucu önder ve baflkomu-tan ‹brahim Kaypakkaya yoldafl düflmanla girilen bir muharebe-de yaralanarak tutsak düfler.Aylarca süren iflkenceye karfl›n“ser verip s›r vermeme” tavr›yla iflkenceci cellatlar karfl›s›ndaproletaryan›n k›z›l bayra¤›n› yücelterek, burjuvaziye kendi kale-lerinde yenilgiyi tatt›r›r. Bu yenilgiyi hazmedemeyen burjuvaziçareyi O’nu katletmekte arar ve katleder.

Kaypakkaya yoldafl, Büyük bir adanm›fll›kla yarat›lan bu k›-z›l direnme gelene¤iyle birlikte, esasta da Türkiye-Kuzey Kürdis-tan devrimine iliflkin ortaya koydu¤u teorik tespit ve tahlillerleco¤rafyam›z›n halklar›na köklü bir miras b›rakt›. Bu miras üze-rinden yükselen Maoist hareket, 36 y›ll›k mücadele tarihindeyüzlerce komünist neferini politik iktidar savafl›m›nda yitirerekayn› güzergahta kararl›l›¤›n› sürdürmüfltür ve sürdürecektir. S›-n›fs›z sömürüsüz bir dünya olan komünizme ulafl›ncaya dek budevam edecektir. Nas›l ki bütün imparatoluklar y›k›ld›ysa burju-vazi de proleteryan›n gücü karfl›s›nda y›k›lacakt›r. Tarih bununkan›t›d›r. Geçmiflte Rusya, Çin gibi yerlerde flimdi ise Nepal’deo k›z›l bayrak dalgaland›-dalgaland›r›l›yor.

Uzun ve çetrefilli mücadele sürecinde binlerce milyonlar-ca kad›n erkek genç ve yafll› k›z›l bayra¤› dalgaland›rmaya çal›-fl›rken canlar›n› feda etmifllerdir. Kimi da¤larda, kimi fabrikalar-da, kimi sokaklarda, kimi iflkence tezgahlar›nda, kimi hapisha-nelerde.

Çünkü onlar; Marksizm Leninizm Maoizm ideolojisinin vebiliminin insanl¤›n tek kurtulufl yolu oldu¤unun bilincindedir vebu bilinçle en ön saflarda bu ideoloji u¤runa büyük bir cüretlehareket etmifllerdir.

Çünkü onlar; bu ideolojinin Türkiye-Kuzey Kürdistan’dakidevrimi inflaa etmenin tek yolu oldu¤unun bilinciyle KAYPAK-KAYA’ dan devrald›klar› o k›z›l bayra¤› varacaklar› hedefte dal-galand›rman›n azmi ve coflkusuyla hareket ederek ard›llar›naüzerinde yükselecek bir miras b›rakm›fllard›r.

fiimdi biz ard›llar› ise o bayra¤› büyük bir onur ve gururladevral›p yar›m kalan görevleri tamamlama sorumlulu¤uyla yü-kümlüyüz. Çünkü onlar› anmak demek mücadele etmek de-mektir. fiairin dedi¤i gibi “seni anmak demek savaflmak de-mektir” evet sizleri anmak savaflmak demektir. Onlar› anmakdemek; Maoist fikirlerinin yayg›nlaflt›r›lmas› demektir. En ücraköflelere kadar düflüncelerini kitlelere götürmeliyiz. T›pk› Kay-pakkaya ve yoldafllar›n›n iflçilere, köylülere, gençlere ve kad›n-lara götürdükleri gibi...

fiunu unutmamal›y›z ki devrim için büyük bedeller gerek-mektedir. Ki s›n›f mücadeleleri tarihi bunun ispat›d›r. Hiçbirdevrim yoktur ki büyük bedeller ödenmeden gerçekleflsin.Çünkü burjuvazi iktidar›n› kaybetmemek için proleteryan›n hak-l› mücadelesini kanla bast›r›p ezmekten asla vazgeçmez. Ancakher türlü gerici zor ve fliddet karfl›t›n› büyüterek devrimci sava-fl›n yükselifline tan›kl›k eder. Devrimle karfl›-devrimin bu ac›ma-s›z do¤as›ndan ötürü y›lg›nl›¤a ve karamsarl›¤a kap›lmadan ena¤›r bedelleri gö¤üsleyerek, kavgalar›n› devrald›¤›m›z öncelleri-mizin yolunda ilerleme cüretine sahip olmal›y›z. Bu yolda elbet-te ki bedeller ödeyece¤iz, bunlar bizleri gerileten de¤il, bilakisbileyerek güçlendiren gerekçeler olmal›d›r. Önemli olan tarih veinsanl›¤›n gelece¤i karfl›s›nda görevlerimizin yerine getirilmifl ol-mas›d›r. Kahraman flehitlerimize lay›k olmak ve onlar›n an›s›nauygun davranmak ancak böyle mümkün olur. Ülkemizin devri-mi bunu gerektiriyor, ve onlar bizden bunu bekliyor.

“Halk bütünlüklü bir de¤iflim istiyor ve bu olacak”Partiniz, seçimlerden büyük bir baflar› ileç›kmak üzere. Seçimlerin ard›ndan nas›lbir politik yönelim içerisine gireceksiniz?

Nihayet geçti¤imiz hafta gerçekleflen KurcuMeclis seçimleri için uzun süre çaba sarf ettik. Kra-la karfl› 7 politik parti ile gerçeklefltirdi¤imiz ittifaksürecinde zaten bafll›ca politik hedeflerimize ulafl-t›k. Bunlardan birisi hükümetin oluflturulmas› içindi¤er partilerle var›lan uzlaflma id. fiimdi yan›tlan-mak üzere önümüzde duran soru; bunlara kiminönderlik edece¤idir. Aç›kt›r seçimlerden en fazlaoyu alan parti, yeni hükümetin bafl›nda yer ala-cakt›r. fiu halde do¤ald›r ki, NKP(M), kurulacak olankoalisyon hükümetinin bafl›nda yer alacakt›r.

Hükümet içerisinde, NKP(M)’ye kim bafl-kanl›k edecek?

Bunu flu an söyleyemem. Kimin baflkanl›k ya-paca¤›n›, müzakere ederek belirlemek durumun-day›z. Yeni politik sistemin bir tasla¤›n› haz›rlama-m›z, monarflininin akibetine karar vermemiz gere-kiyor. Ve ancak bundan sonra partimize kiminbaflkanl›k edece¤i konusunu düflünece¤iz. Bizimniyetimiz baflkanl›k sistemini yürürlü¤e koymak.Ancak bizim d›fl›m›zdaki politik güçlerle de bu ko-nuyu tart›flmam›z gerekti¤i için, bu hususta kesinbir fley söyleyemiyoruz. Bu konuda di¤er partiler-le bir politik uzlaflma yakalamam›z gerekiyor,çünkü baflkanl›k sistemi için anayasa de¤iflikli¤igerekmektedir. Politik bir uzlaflma yakalamadananayasay› de¤iflteremeyiz. fiu halde, baflkanl›k sis-temine geçmemiz kolay de¤il. Politik farkl›l›klarnedeniyle bunu yapamaz isek, hükümet flu ankihaliyle yoluna devam edecektir.

NKP(M), en büyük politik güç olarak; hü-kümeti oluflturmak ve monarfliyi kald›ra-rak Nepal cumhuriyetini ilan etmek içindi¤er politik partilere nas›l yaklaflacak?

‹lk olarak bafll›ca politik partiler ile müzake-lerde bulunaca¤›z. Hükümeti oluflturmadan önceonlar›n konuya bak›fllar›n› ve düflüncelerini ö¤-renmeye ihtiyac›m›z olacak. Politik birlikteli¤ingerekli oldu¤u anlarda, geçici anayasa çerçeve-sinde birlikte çal›flmam›z gerekecek. Bu temelüzerinde ilerlemek durumunday›z. Kurucu Meclis,ilk oturumunda Nepal Federal Cumhuriyeti’ni ilanedecek. Bunun için politik uzlaflmay› gelifltirme-miz gerekiyor. Bundan sonraki sorun, yine politikuzlaflma ile yeni hükümeti oluflturmak olacak. Vebundan sonra yeni Nepal anayasas› için taslakhaz›rlayarak ilerleyece¤iz. Bu bafll›kl›klar›n yan›n-da, Hakikat ve Uzlafl› Komisyonu’nun kurulmas›,göç ettirilmifl olanlar›n rehabilite edilmesi, güven-lik güçlerinin entegrasyonu gibi baz› baflka politiktaahhütler var. san›r›m çok say›da sorun söz ko-nusu olacak. Bizim, ivedi olarak dört konuyu göz-den geçirmemiz gerekiyor; güvenlik, politik yap›,ekonomi ve uluslararas› iliflkiler. Bunlar›n hepsiulusal uzlafl› gerektiyor.

Seçim sonuçlar›n› nas›l de¤erlendiriyor-sunuz? Bu kadar büyük bir baflar› bek-liyor muydunuz?

Halk, bütünlüklü bir de¤iflim ar›yor. Biz, on y›-l› aflk›n Halk Savafl› boyunca bu bütünlüklü de¤i-flimi yaratacak politik yönelimimizi gelifltirdik. De-¤iflik kastlardan, de¤iflik etnik kökenlerden, de¤i-flik cinsten ve de¤iflik inançlardan insanlar varbünyemizde. Halk Savafl›’n›n ana hedefleri ülkeyiyeniden yap›land›rmak idi. Bu politik hedeflerimi-ze ulaflmam›z, bunlar› kitlelerin talebi haline ge-tirmemiz Halk Savafl›’n›n on y›l›n› ald›. Ve insan-lar, ülkemizin sosyal, politik ve ekonomik yap›s›-n›n bir bütün olarak masaya yat›r›lmas› ihtiyac›n›hissettiler. Dolay›s›yla biz, olaylara eski gözlükle-rimizin arkas›ndan bakamay›z. Medya ve elit ke-simler resmi kaç›rd›lar. Neticede Kurucu Meclisseçimleri ço¤unu flafl›rtt›. Temel gerçeklikler de-¤iflti ve partimizin en büyük parti olarak ortayaç›kmas›na yard›m etti.

Halk›n deste¤inin bekledi¤inizden dahafazla oldu¤unu düflünüyor musunuz?

En büyük parti haline gelece¤imizi düflünü-yorduk ve uzlaflmaya varmam›z durumunda ye-ni hükümeti kurma gücüne sahip olaca¤›m›z› da.Ancak seçimlerde izledi¤imiz hareket tarz›, Kuru-

cu Meclis seçimlerinde bekledi¤imizden daha ba-flar›l› hissettirdi.

Bununla beraber, sonuçlar›n bizim lehimizeolaca¤›n› düflündük. Ben kiflisel olarak 22 bölgeyiziyaret ettim ve seçimlerden üç hafta öncesindekoflullar› de¤erlendirdim. Bizi destekleyen güçlübir kitle dalgas›n›n do¤du¤unu öngörebildim. Ma-lesef, medya olaylar› tersinden gördü ve biz se-çimlerde kitlelerin bizlere muazzam ölçüde oyverdiklerinin a盤a ç›kmas›na de¤in onlar› iknaedemedik.

Bir radyodaki konuflman›zda a¤›r so-rumluluklar yüklenmifl oldu¤unuzu söy-lediniz. Bununla kastetti¤iniz neydi?

Sözünü etti¤im, seçimlerden bu en fazla oyualan parti olarak ç›kman›n devasa bir sorumlulukoldu¤uydu. Çünkü bu baflar› bize, 250 y›ll›k gericifeodal sistemin yerine yeni Nepal’i infla etme so-rumulu¤u yüklüyor. Bunun bir gecede gerçeklefl-mesini bekleyemezsiniz. ‹kinci olarak, ülkeyi ye-niden yap›land›r›rken, bu ifli bütün yönleri ile he-saba katmam›z gerekiyor; yoksulluk, açl›k, oku-ma yazma oran›n›n düflüklü¤ü, sa¤l›k ve di¤erle-ri… Ülkeyi yeniden yap›land›rmam›z, 10-15 y›l›m›-z› alabilir.

K›sa bir süre içerisinde ülkeyi yenidenyap›land›rmay› ve ekonomik büyümeyaratmay› nas›l baflaracaks›n›z?

‹htiyac›m›z olan fley politik istikrar. H›zl› birekonomik büyümeyi, politik istikrardan ba¤›ms›zdüflünemeyiz, baflaramay›z. Kurucu Meclis seçim-leri, politik istikrar konusunda umut verici olmufl-tur. ‹kinci olarak ise güçlü bir önderlik gerekmek-tedir. Bunlardan da önce, ülkenin yeniden yap›-land›r›lmaya bafllanmas› gerekir. fiu halde ekono-miyi nas›l ele almal›y›z? 30 y›ll›k panchayat siste-mi bizlere, halk›n ihtiyaçlar›n› karfl›lama sözü ver-di, ancak bunu yapamad›. Çünkü kraliyet rejimi-ne dayal› bu sistem, sadece kendi ihtiyaçlar›yla il-gilendi. 1990 y›l›ndaki parlamento seçimleri son-ras›nda da ülkedeki plans›zl›k devam etti. Dolay›-

s›yla ekonomik büyümeyi Kurucu Meclis seçimle-ri itibariyle ele alabiliriz. Söz konusu seçimler bi-ze “yeni Nepal”e uzanan sürecin kap›s›n› açt›.fiimdi görev, tüm siyasi partilerin desteklerinitoplamak ve politik istikrar› sa¤lamakt›r. Bu bafl-lang›ç olacak. Elbette bu süreçte teknolojiye veuzmana ihtiyac›m›z olacak. Bununla birlikte ben,birlikte çal›flmam›z halinde k›sa sürede ekonomikbüyüme yakalayabilece¤imize inan›yorum.

Çin, liberal ekonomiyi benimsemifl du-

rumda. Geride b›rakt›¤›m›z 30 y›l içeri-sinde kayda de¤er bir ekonomik büyümesa¤lad›. Sizce Çin’inkine benzer bir mo-

del izleyebilir miyiz?

Çin, Mao döneminde feodal sistemi tasfiyeetti ve ekonomik büyüme için sa¤lam bir temelyaratt›. Feodal sistemi tasfiye eden ülkelerin izle-dikleri modelleri analiz etmeliyiz. Ne zaman kisa¤lam bir temel yarat›p bunu teknoloji ile des-teklediniz, o zaman geliflme sa¤layabilirsiniz. fiuan böyle bir temel mevcut de¤il.

Halen ülkemizden bir sermaye kaç›fl›var. Bunu nas›l durduracaks›n›z?

Yerli ve yabanc› yat›r›mlar olmadan bu ülke-nin geliflimini düflünemeyiz. Teknolojik yat›r›mlarda bunun kadar önemli. Dolay›s›yla yerli ve ya-banc› yat›r›mlar› teflvik etme politikas›n› sürdüre-ce¤iz. Bunun olabilmesi için, politik istikrars›zl›¤abir son vermeliyiz. Bu bak›mdan, yat›r›mc›lar içingüvenlik sa¤lanmal›, yerli ve yabanc› finansörleriçin elveriflli bir ortam yarat›lmal›. Ayn› zamandaiflçi ve yöneticiler aras›ndaki farkl›l›klar› çözebile-ce¤imizi düflünüyorum. Bu meseleleri çözmedik-çe, daha iyi bir yat›r›m atmosferi yaratamay›z.

‹kinci olarak, yat›r›m alanlar› belirlemeli vegerekli alt yap›y› yaratmal›y›z. Üretici sektörlereyo¤unlaflmal›y›z. Montaj sanyiini teflvik etmek is-temiyoruz. ‹fl faaliyetleri, yat›r›mlar üretimi artt›r-mal›, istihdam yaratmal›.

Bugünden sonra devletin ekonomikaktivitelerdeki etkinli¤inin artaca¤›n›m› söylüyorsunuz?

Devlet daha kolaylaflt›r›c› bir rol oynayacak.‹fl faaliyetlerine müdahale etmeyecek. O, yat›r›m-c›lar›, üretimi gelifltirmeleri ve ifl alanlar› yaratma-lar› için teflvik edecek

Bürokrasiyi ve di¤er kesimleri nas›lbir yeniden yap›land›rmaya tabi tuta-caks›n›z?

Bugüne kadar monarflinin araçlar› olagelenbürokrasiyi ve yarg›y› yeniden ele al›p bafltan afla-¤› düzenlemeye tabi tutmal›y›z. Ancak bunu ya-parken güvenilir kriterler izlemeliyiz. ‹zin verirse-niz bunu biraz açay›m. Bar›fl sürecinin bir parças›olarak Halk Kurtulufl Ordusu ile Nepal Ordusu’nunengetrasyonu ve yenilenmesi hususu üzerindedurmal›y›z. Yeniden yap›land›rma sürecini monar-fli kald›r›ld›ktan sonra düflünebiliriz. Ancak bu tar-t›fl›lmaya aç›k olacak. Bürokrasiyi ve di¤er kesim-leri demokratik usullerle düzenlemek istiyoruz.

Bir defas›nda Nepal’in devasa bir gü-venlik gücüne ihtiyac› olmad›¤›n› söyle-mifltiniz. Ama, e¤er Maoist savaflç›lar ileorduyu entegre edecek olursan›z, dev birgüvenlik gücüne sahip olacaks›n›z. Ne-pal’in böyle büyük bir orduya ihtiyac› ol-du¤unu düflünüyor musunuz?

Birlefltirme iflleminden sonra güvenlik güçleri-nin say›s› 100 binin üzerinde olacak. Ülkenin nüfu-su göz önüne al›nd›¤›nda böyle bir say› ihtiyaçolarak görülebilir. Uzun vadede bu say›y› azaltma-l›y›z. Böylesine devasa bir ordu yerine, savafl du-rumunda ülkeyi savunabilecek milisler e¤itmenindaha do¤ru olaca¤› kanaatindeyim. Bence böylesibir gücü e¤itmek daha faydal› olacakt›r. Bunlar›,acil durumlarda toparlayarak seferber etmeliyiz.

UML, seçimlerde kötü bir yenilgi ald›.Yak›n gelecekte ülkede tek bir komünistpartisi öngörüyor musunuz?

Yak›n zamana kadar üç politik güç vard›;kralc›lar, sosyal demokratlar (burjuvaziyi temsiledenler) ve solcular. Gelecekte iki güç olaca¤›n›düflünüyorum: Zenginleri temsil eden Nepal Kon-gre Partisi ile yoksullar› temsil eden sol. NepalKongre Partisi kendi politik durufluna sahip, netbir görüflü ve politikas› oldu¤u için kimli¤ini yitir-meyecektir. Fakat Nepal Komünist Partisi BirleflikML (UML) herhangi bir politik pozisyona sahip de-¤il. Ne zenginleri, ne de kitleleri temsil ediyor.Böylesine k›s›r bir düflünce komünist parti olaraknitelendirilemez. Kimli¤ini yitirdi, daha fazla yafla-yamaz. CPN(M) kendisini komünist bir parti olarakilan etti. CPN-UML’nin örgütlü kadrolar›n› partimi-ze davet ediyoruz.

Yeni anayasa tasla¤›n› haz›rlaman›z nekadar zaman›n›z› alacak?

Afla¤› yukar› iki y›l alacak. Ancak nas›l bir ha-reket tarz› izleyece¤imiz di¤er politik güçlerle ala-kal› tabii ki. Mümkün olan en k›sa sürede yenianayasay› bitirmeliyiz. Böylelikle ekonomi üze-rinde yo¤unaflabiliriz.

Baz›lar› halen Maoistlerin, monarfliyisembolik tarzda koruyabilece¤ini tart›-fl›yor. Bu konuda ne düflünüyorsunuz?

Bizi flafl›rtan, monarfli iflas etmiflken, hala onukoruyaca¤›m›z›n neden düflünüldü¤üdür. Monar-fliyi muhafaza etmek için bir neden yok.

Kraliyet yanl›s› baz› ulusalc›lara, bize kat›lma-lar› ça¤r›s›nda bulunduk. Bu monarfliyi koruyaca-¤›m›z anlam›na gelmez. Onu herhangi bir biçimdekorumak mümkün de¤il. Kanaatimizce o miad›n›doldurmufltur.

Kral, Narayanhiti Saray›’n› ne zamanterk edecek?

Cumhuriyeti ilan ettikten hemen sonra, kralacilen saray› terk etmelidir. Bu 7 politik parti ittifa-k›n›n yaklafl›m› budur. Kurucu Meclis’in ilk oturu-munun ard›ndan, kral hemen saray› terk etmelidir.

Dünyan›n en yoksul ülkelerinden biri olan Nepal’de, halk›n Nepal Komünist Parti-si (Maoist) önderli¤inde sürdürdü¤ü iktidar mücadelesi baflta ezilen halklar ol-mak üzere bütün dünyan›n dikkatlerini üzerinde toplam›fl durumda. Daha dü-ne kadar ad› bilinmeyen Nepal, bugün dünya bas›n›nda genifl bir flekilde iflle-niyor. Emperyalizmin “bald›r› ç›plaklar” dedi¤i Nepal’in yoksul halk›, kendi ikti-

dar›n› kurmak için emin ad›mlarla ilerliyor. Gerici devlete karfl› 12 y›ld›r HalkSavafl› yürüten NKP(M), seçimlerden büyük bir baflar› ile ç›kt›. Meclisteki 220sandalyeyi kazanan ve kraliyeti kald›r›p cumhuriyeti ilan etmeye haz›rlananNKP(M)’nin önder kadrolar›ndan Baburam Bhattarai ile yap›lan bir röportaj› siz-lerle paylafl›yoruz.

NKP(M)’nin, önderlik etti¤i Nepal halk›yla, Demokratik Halk Dev-rimi yürüflünde taktik bir ad›m olan parlamento seçimlerinden ezi-ci bir üstünlükle ç›kmas›, Maoist Komünist Partisi (MKP) taraf›ndanselamland›.

MKP taraf›ndan “Yaflas›n Nepal Komünist Partisi (Maoist) önder-li¤indeki Nepal halklar›n›n kurtulufl mücadelesi” bafll›¤›yla yay›mla-nan bildiride; NKP(M)’nin, önderlik etti¤i kitlelere vermifl oldu¤u gü-ven sonucunda seçimleri kazand›¤›na dikkat çekildi. “Aç›k olarakifade edebiliriz ki seçim sonuçlar›, hiç tart›flmas›z flimdiye kadar hal-k›n somut sorunlar›na dayal› gerçek kurtulufllar› u¤runa verilendevrim mücadelesinde Marksizm-Leninizm-Maoizm önderlikli sür-dürülen halk savafl›n›n kazan›m› ve ürünüdür“ ifadelerine yer veri-len aç›klama flöyle bitirildi: “Nepal halklar›n›n kendi kurtulufl müca-delesinde, Maoist öncülerinin etraf›nda insanl›¤›n kurtuluflu için ke-

netlenmesini selaml›yoruz. NKP(Maoist)’in de önderlik rolünü oyna-

yarak bu güveni ve gücü h›zl› bir ad›mla halklar›n kurtuluflu teme-

linde örgütlenmeye çevirerek, halklar› gerçek kurtuluflu olan kendi

iktidarlar›na kavuflturmas› yürüyüflünde yoldaflça destekliyoruz.

Sosyalist ülkelerdeki geriye dönüfller sonras› at›lacak böyle bir

ad›m, savafl alan› ve zulüm diyar›na çevrilen yerkürede ezilen ve

sömürülen dünya halklar›n›n yüzlerini tekrar güçlü bir flekilde sos-

yalizme dönmelerini sa¤layacakt›r. Bu rol çok aç›k görülmeli ve Ne-

pal halklar› uluslararas› alanda güçlü bir flekilde desteklenmelidir“.

MKP Nepal’deki devrim yürüyüflünü selamlad›

Page 14: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› konuflmalara dahiletmek suç teflkil etmeye devam ediyor. Araflt›rmac›-yazar Te-mel Demirer, 6. Munzur Festivali’nde “Türkiye’nin Gelece¤i, Si-yasal Krizler ve Demokrasi” panelinde Kaypakkaya’dan bah-setti¤i için hakk›nda “Terör örgütü propagandas› yapmak” iddi-as›yla Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde dava aç›ld›. Ayr›caDemirer, Hrant Dink’e iliflkin yapt›¤› konuflmadan dolay› hak-k›nda 301. Madde’den aç›lan davaya iliflkin görülen mahkeme-de, Adalet Bakan›’n›n flefaatine ihtiyac› olmad›¤›n› söyledi.

“Gökyüzünden baflka s›n›r yok”Temel Demirer hak›nda 6. Munzur Festivali içerisinde bir

panelde Ökkefl Karao¤lu ve ibrahim Kaypakkaya’ya konuflma-s›nda yer verdi¤i için MKP’nin propagandas›n› yapmak iddias›y-la dava aç›ld›. ‹lk duruflman›n görüldü¤ü Malatya 3. A¤›r CezaMahkemesi’nde Demirer hakim karfl›s›na ç›karak, “Gökyüzün-den baflka s›n›r yok” adl› savunmas›n› okuyup davan›n durdu-rulmas›n› talep etti.

Yaklafl›k 25sayfal›k savunmadaöne ç›kanlar ise flöyleoldu:

Cumhuriyet Savc›s› Ömer Tetik’in, sürrealist bir öznelliklekaleme ald›¤› “iddianame”ye göre, “3713 say›l› TMK’n›n 7/2;5237 say›l› TCK’n›n 53/1 maddelerince cezaland›r›lma”m isteni-yor. Savc› Tetik’in “iddia”s›, “terör örgütünün propagandas›n›yapt›¤›m” yolunda!

Aç›k, aç›k ve yüksek sesle beyan ediyorum:

Ne Türkiye Komünist Partisi (Marksist-Leninist), ne de Mao-ist Komünist Partisi üyesiyim.

Üyesi olmad›¤›m bir örgütün propagandas›n› yapt›¤›m “id-dias›”, Tetik’in zorlama “yorumu”ndan ibarettir; özneldir; mes-netsizdir; hukuki bir dayanaktan yoksundur...

Saklad›¤›m yok; hem niye saklayaca¤›m? Ben bir komünis-tim; co¤rafyam›zda Mustafa Suphilerden, Nâz›m Hikmet Ranla-ra uzanan bir gelene¤in savunucusu, takipçisiyim...

Evet, evet saklayacak de¤ilim; ben s›n›fs›z-sömürüsüz-s›-n›rs›z bir dünya ütopyas›n› savunan bir komünistim.

Ve nihayet Mercan’da katledilen kifliler aras›nda bulunanÖkkefl Karao¤lu, benim manevi o¤lumdur. Kendisinin ve arka-dafllar›n›n mahkemece sübut bulmufl herhangi bir suçu olma-d›klar› hâlde bir operasyon sonucu öldürülmüfl ve sonra dasuçlu ilan edilmifllerdir. Ökkefl’in de aralar›nda bulundu¤u 17kiflinin öldürülmesi, yarg›s›z infazd›r.

Konuflmam c›mb›zlanm›flt›rTunceli Cumhuriyet Savc›s› Mehmet fiahin’in, 2007/1095

soruflturma no’lu fezlekesini inceledi¤inizde, keyfi olarak seçil-

mifl ve ard› ard›na s›ralanm›fl kopuk kopuk sat›rlar›n, bir biri ar-d›na (hiçbir insicam gözetmeden) s›raland›¤›n› göreceksiniz...

Bu Türkçesi bozuk, imla yanl›fllar›yla dolu, c›mb›zlanm›fl sa-t›rlar›n bana ait oldu¤u “iddias›” do¤ru de¤ildir.

Hakk›mdaki “iddialar›”n› kaleme alan Tunceli CumhuriyetSavc›s› fiahin’den, her fleyden önce soyad›m›n “DEM‹REL” de¤il“DEM‹RER” oldu¤una dikkat etmesini bekler ve umard›m...

‹zninizle soyad›m gibi bir fleyi daha düzelteyim. fiahin’in“ERMEN‹ST POL‹T‹KALARLA SALDIRILAR” dedi¤i fley, “EMPERYA-L‹ST POL‹T‹KALARLA SALDIRILAR”d›...

fiimdi sormal›y›m: Bu denli özensiz haz›rlanm›fl bir “metin”ile “suçlanmam” inand›r›c› olabilir mi?

Yeri geldi belirteyim; Tetik’in, sürrealist bir öznellikle kale-me ald›¤› “iddianame”de,

“Konuflmas›na baslarken: “Bu salonda en son 30 Nisan 2005benim oturdu¤um yerde ben oturuyordum. Yan›mdaki arkada-fl›m›n yerinde Sinan oturuyordu. Arkadaki üçüncü arkadafl›nyerinde Ökkefl oturuyordu. Ökkefl dedim tan›rs›n›z, 17’lerdenMercan’da kurflunlanarak, gerçekten tüylerin diken diken ol-mamas› mümkün de¤il. Önce Onun an›s› önünde sayg› ile e¤il-di¤imi, TCK’nun suç saymas› kars›s›nda bile sayg› ile e¤ildi¤imisöylemeyi bir borç bilirim...” fleklinde sözler söyledi¤i...

Devam edelim

Konuya iliflkin iki not dahaBirincisi “Yan›mdaki arkadafl›m›n yerinde Sinan oturuyor-

du” deniyor ya; “Sinan” denilen sevgili eflim Sibel idi...

Bu da “iddianame”ye malzeme teflkil edilen verilerin nekadar ciddi oldu¤una bir kan›tt›r! K›rk y›ll›k eflim, “kan›t” olarak

sunulan belgede “Sinan” olmufltur; Sibel’i Sinan yapan “belge-ler”in ne kadar ciddi oldu¤una iliflkin karar› size b›rak›yorum...

Bir davas› Adalet Bakanl›¤›’ndaDemirer’e bir dava da Hrant Dink katliam›na iliflkin yapt›¤›

konuflma yüzünden aç›lm›flt›. Demirer, “Dink, sadece bir Erme-ni oldu¤u için de¤il, bu ülkede soyk›r›m oldu¤u gerçe¤ini sarfetti¤i için katledildi” diye aç›klamada bulundu¤u için hakk›ndahem 301. hem de 216. Madde’den dava aç›lm›flt›. 6 y›la kadarhapis istemiyle aç›lan davalardan ilki olan 301. Madde’den do-lay› aç›lan dava, 301. Madde’nin yasal de¤iflikli¤i nedeniyleikinci durflmada durduruldu. Durdurulma nedeni ise, davan›ngörülüp görülmeyece¤inin karar›n›n Adalet Bakanl›¤›’nca veril-mesini karar alt›na alan yasa de¤iflikli¤i oldu.

“fiefaate muhtaç de¤ilim”Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmada

ise savc› Yücel ‹ldeniz “301. Madde’deki de¤ifliklikle sorufltur-ma izninin Adalet Bakan›’na verildi¤ini” hat›rlatarak, davan›ngörülme karar›n›n Adalet Bakanl›¤›’na iletilmesi gerekti¤ini be-lirtti. Savc›n›n bu karar›na itiraz eden Demirer ve avukat›, da-van›n düflmesini istedi. Demirer konuya iliflkin flöyle konufltu:“301. Madde’yle ilgili de¤iflen birfley olmad›. Benim bu suçtanyarg›lanmam› gerektirecek bir eylemim yoktur. Dink’in öldü-rülmesiyle ilgili iki astsubay›n verdi¤i ifadeler ve 1 May›s’tamaruz kald›¤›m devlet terörü de birlikte ele al›nd›¤›nda, benimsözlerim elefltiri ve düflünce özgürlü¤ü kapsam›nda de¤erlen-dirilmelidir. Adalet Bakan›’n›n flefaatine de muhtaç de¤ilim.”

Ancak mahkeme hakimi Nuri Öztürk, savc›n›n talebini dik-kate alarak davan›n durdurulmas›na ve dosyan›n Adalet Bakan-l›¤›’na gönderilmesine karar verdi. Böylece e¤er Adalet Bakanl›-¤› dosyan›n görülmesine karar verirse dava devam edecek.

14 20-31 Mayıs 2008 güncel

Temel Demirer, ‘yarg›layanlar›’ yarg›l›yor

Temel Demirer düflünce suçundan“san›k” sandalyesinde

Temel Demirer hakk›nda bir konuflmas›nda komünist önder ‹brahimKaypakkaya ve Dersim Mercan’da katledilen Ökkefl Karao¤lu’na yer verdi-¤i için örgüt propagandas› yapmaktan dava aç›ld›. Dava ile ilgili Malatya 3.A¤›r Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Demirer ayr›ca, Ankara 2. Asliye Ce-za Mahkemesi’nde de 301. Madde’den dolay› ‘san›k’ sandalyesindeydi. De-mirer Malatya’da “Konuflmam c›mb›zlanm›flt›r”, Ankara’da ise “Adalet Ba-kan›’n›n flefaatine ihtiyac›m yok” diyerek davalar›n düflürülmesini istedi

Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya fiahs›ndaParti ve Devrim fiehitlerini An›yoruz

‘MAYIS D‹R‹L‹fi veD‹REN‹fiT‹R’ GECES‹NDE

BULUfiALIM!

EMEKÇ‹HASAN YÜKSEL‹RYEN‹NUR ADAGRUP HARMANT‹YATROS‹NEV‹ZYONKONUfiMACILAR:MUZAFFER ORUÇO⁄LU (YAZAR)FA‹K BULUT (Araflt›rmac› Yazar)AR‹F B‹LG‹N (Yazar)

31 MAYIS 2008 CUMARTES‹SAAT: 15.00B‹ENKEN SALL B‹ENKEN STRASSE 2. 4706 OENS‹NGEN ‹SV‹ÇRE

EMEKÇ‹S‹NEV‹ZYONHALK OYUNLARIKONUfiMACILAR

G‹K-DER UNIT C1.VICTORIAN GROVE.LONDON N16 BENSAAT: 18:00PR

OG

RA

M

YER

PR

OG

RA

M

eğer bir gün çıkıp gidersen dağlara,geriye dönüp bakma.eğer bir günçıkıp gidersen dağlara,yüreğini sıkıştırıp,bilincini karartma,ileriye bak;yıldızlara,güneşe,hep ileriye doğru akan ırmaklara,bir de,başını gökyüzüne dayamış doruklarave doruklara mavzer çatmış sevdalara...dağların enginliğine güven;güven halkların zenginliğine.suların ak köpüğüne.yıldızlarınve güneşin aydınlık gücüne.güven tarihten gelen birikime.güven köylünün dile gelen bilincine:“umudunu yitirme!”

eğer bir günçıkıp gidersen dağlara,ve kapılırsan kötü duygulara,geriye bakıp da aldanma.tüfeğini eğik tutarak,zincirleme yüreğini.sana yön veren zenginliği kavra;kavra çelişkideki derinliği.unutma;çelişki esastır.çelişki, ileri atılmış bir adımdır.adımlarına yön ver;yön ver adımlarına.adımların seni sulara,adımların seni deryalara,adımların seni yıldızlara,adımların seni doruklara götürecektirdoruklar, mavzer çatmış sevdalara...

HATAY’DAN DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹ OKURLARI

CEM‹LE KOÇAK'IN ANISINA

eşkalin dağlara yakıştı, adın çocuklaraandımıza kaldı özün uçurum kuşlarıylagittin de mecranda bunca ırmağı hırçınbunca yangınla akranlarını bu sevdaylaölüm yaralı yurdunun çağrısına bıraktıneşkalin dağlara yakıştı, kavgaya adın

Mücadeleni yüreğinde taşıyıpyaşatırken, sanmasınlar ki mücadelenbitti. Sürerken bu köhne düzen, elbet sessiz kalınmayacaktır.Sürdürüyor mücadeleni ardından gelenler, yaşatıyor umutlarını,düşlerini. Yarım kalmadı, sürüyor, sürecek mücadelen…

Senin mücadelenle büyüyen ve umudu yüreginde tafl›yan A‹LEN

Hasan Toy ve Aycan Tato’yusayg›yla an›yoruz

Karanlık ve çamurlu sokaklarında yurdumunKöşe başları ne kadar pusuluysa yiğit olanaBir o kadar doğurgandır halkımBir o kadar sevdalıdır şanlı isyanaVurulurken sınır boylarında duyulmaksızın se-simizBent olurken Dicle'ye, işkencede parçalanmışbedenlerimiz.Kan taşırken Fırat'a, soğumaya durmuş yüreğimizVe Munzur şahlanıp da, kapanmışken en bilinmez geçitlerimiz‹hanete sille çekip, do¤rulmay› bilen bizleriz

Dersim’den yoldafllar›

AL‹ HAYDAR DE⁄‹RMENC‹ ÖLÜMSÜZDÜR

Öylesine s›k›lm›fl ki yumruklar›‹yice s›k›ls›n yumruklarSaklans›n diye bir arma¤an gibi bukat›l›kÖylesine s›k›lm›fl ki yumruklar›Kimse hüzünlü olmas›nKimse hüzünlü olmas›n diyeS›ras› de¤il hüznün daha.

Bir grup yoldafl› ad›na H›d›r Eren...

EMEL KILINÇ

Page 15: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

MAYA

Arif B‹LG‹NYazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› için yay›mlayam›yoruz

1520-31 Mayıs 2008güncel

Devlet terörü gizlenmeye çal›fl›l›yor1 May›s’ta devletin polisiyle estirdi¤i terörü, AKP hükümeti ve ‹stanbul Valisi Muammer Güler aklamaya çal›flarak, Taksim’de 1 May›s’› kutlamak isteyenleri suçlu ilan etti. ‹s-tanbul Emniyet Müdürü Cerrah, devletini aklamak için ›smarlama olarak gelen fiiflli ile Taksim esnaf ve muhtarlar›yla bas›n önünde ‘iyi polis’ oyunu oynad›. Devrimci 1 May›sPlatformu ile D‹SK, KESK ve Türk-‹fl ise, devlet terörünü protesto edip, seneye ayn› ‘suç’u iflleyeceklerini ilan ederek, as›l suçlunun devletin ta kendisi oludu¤unu aç›klad›lar

Özal ve Sevil Karagöz’ün 8 ayl›k k›zlar› Rabia,kaza ile üzerine dökülen kaynar suyla yand›. Bukazayla bafllayan geliflmeler neticesinde Rabia be-be¤in Türk devletinin gerçek yüzüyle tan›flmas›çok erken yaflta bafllam›fl oldu. Annesi, gözyafllar›içerisinde Rabia’y› 6 saat boyunca bir hastaneyekabul ettiremedi. Rabia, Baflbakan Erdo¤an’›npembe balonlar›n› patlatarak, ac›lar içinde ölümleyaflam aras›nda gidip geldi.

Devletin mumu yats›da söndüSosyal güvenlik sisteminde yap›lan düzenle-

meler ile sa¤l›¤›n iyice paral› hale getirilmesi sonu-cu yoksullar›n hastanelere girmesi iyice zorlaflt›.Rabia’n›n bafl›na gelenler, hastanelerdeki gerçekdurumu gözler önüne seriyor.

K›z›n›n yanmas›n›n ard›ndan Anne Sevil Kara-göz, bebe¤ini önce Dar›ca Devlet Hastanesi’ne gö-türdü. Burada Rabia bebe¤e ilk müdahale yap›ld›ve Rabia, Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ne sevkedildi. ‹kinci bir flok bu hastanede aileyi sarsar.Vücudunda yan›klar bulunan Rabia bebe¤in kabuledilmeyece¤ini ö¤renen aile bu kez telafl içerisin-de, Derince Devlet Hastanesi’nin yolunu tuttu.Ancak bu hastane de Rabia’y› kabul etmedi.

Rabia bebek yan›klar içerisinde hastane hasta-ne dolaflt›r›l›rken, gelen telefonla yeniden Dar›caDevlet Hastanesi’ne do¤ru yola ç›k›ld›. Sonra ikin-ci bir telefon geldi ve Rabia bebe¤in Kartal LütfiK›rdar E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne götürül-mesi istendi. Rabia, Kartal E¤itim ve Araflt›rmaHastanesi’ne geldi¤inde ise yine bir devlet gerçe¤iile yüz yüze kald›. Yan›klar içerisinde bir de hava-le geçiren ve durumu gittikçe kötüleflen Rabia be-bek, “bebek yo¤un bak›m ünitesi”nde yer olmad›-

¤› gerekçesiyle hastane kap›s›nda bekletildi. Saat-ler boyunca hastane hastane dolaflt›r›lan Rabiabebek en sonunda durumun bas›na yans›mas› ile‹stanbul Zeynep Kamil Kad›n ve Çocuk Hastal›k-lar› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'nde tedavi alt›-na al›nabildi.

Rabia ne ilk ne de sonKüçükçekmece’de üzerine kaynar çay dö-

külerek vücudunun büyük bir k›sm› yanan 14ayl›k S›la Temur da Rabia bebek gibi, saatlerboyunca kendisini kabul edecek bir hastanebulamad›. S›la’n›n ailesi de Rabia’n›n ailesi gi-bi düflük gelirliydi.

Halkal›’da oturan Erhan ve Habibe Temur’unk›zlar› S›la’n›n üzerine çaydanl›k devrilince vücu-dunun çeflitli yerlerinde yan›klar olufltu. Ve S›la daRabia gibi sonu bilin(me)dik bir yolculu¤a ç›kt›.

Baba Erhan Temur önce S›la’y› ‹kitelli’deki ‹stan-bul Hospital’a götürdü. Burada yap›lan ilk müda-halenin ard›ndan Bak›rköy Yenimahalle Do¤ume-vi ve Çocuk Hastanesi’ne sevk edilen S›la, bura-dan da “Bizim yapabilece¤imiz birfley yok” ceva-b›yla geri çevrildi. Çaresiz bir flekilde soka¤a at›lanS›la ve ailesi daha sonra Bak›rköy Dr. Sadi KonukE¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Vak›f GurebaE¤itim ve Araflt›rma Hastanesi aras›nda gidip gel-di. Fakat hiçbir hastane S›la’y› kabul etmedi. Dev-letin paral› sa¤l›k uygulamas› nedeniyle çaresiz ka-lan aile, buradan da ‹stanbul Üniversitesi Cerrah-pafla T›p Fakültesi Hastanesi’ne gitti. Cerrahpa-fla’da küçük S›la’ya serum tak›l›rken, hastane yet-kilileri aileye yo¤un bak›m ünitelerinin dolu oldu-¤unu söyledi. Hastane yetkilileri bir de S›la’n›n ba-bas›na, “Çocu¤umu kendi iste¤imle hastanedenteslim al›yorum” yaz›l› bir k⤛t imzalatt›.

S›la’n›n yaflama bedeli: 8 bin 500 YTLS›la da Rabia bebek gibi devlet gerçe¤i ile er-

ken yaflta tanfl›t›. Sa¤l›k hakk› paral›yd› ve tedaviolmas› için 8 bin 500 YTL’si olmas› gerekiyordu.

Özel TEM Hospital Hastanesi’nin yo¤un ba-k›m ünitesinde yer oldu¤unu ö¤renen baba Temur,S›la için hastane yetkilileri ile görüflür. Yetkililer,Temur’a çocu¤un befl gün yo¤un bak›mda kalmas›gerekti¤ini ve bunun ücretinin 8 bin 500 YTL oldu-¤unu aç›klar. Baba Temur 2 ayl›k sigortal› oldu¤uiçin bu ücretin sigorta taraf›ndan karfl›lanmad›¤›n›ö¤renince komflu ve akrabalar›ndan toplad›¤› 3bin YTL’yi hastaneye teslim eder. Hastane görevli-leriyle pazarl›k ederek fiyat› da 7 bin 500 YTL’yeindiren Temur, S›la’n›n ac›lardan kurtulabilmesiiçin hastanenin flart› olan bofl bir senet imzalar. Veac›lar içerisinde 8 saat boyunca hastane hastanedolaflan S›la, sonunda tedavi alt›na al›n›r.

Vali, devleti ve kendini aklamak istiyor1 May›s’ta ‹stanbul’da polisin vahfli fliddetini aç›kça ortaya ç›-

karan olaylar, fiiflli Etfal Hastanesi’ne gaz bombas› at›lmas›, dok-torlar›n dayak yemesi ve gazdan etkilenerek kald›r›mda oturan birkad›na polisin tekme atmas› olmufltu. Bas›na da yans›yan bu gö-rüntülere ra¤men yaratt›klar› terörü gizlemek isteyen ‹stanbul Va-lisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’la bas›nkarfl›s›na geçerek yaflananlar› kendi ‘masumane’ kurgular›yla aç›k-lad›lar. fiiflli Etfal Hastanesi’ne at›lan gaz bombas›n›n izah› haz›r-d›. Vali Güler: “Asla böyle bir fley söz konusu olmam›flt›r. Bir yara-l› getiren polis arac›n›n içindeki koltuk kenar›nda bulunan gazbombas›n›n patlamas›yla, öncelikle kendisi bundan etkilenmifltirve o giriflte baz› kiflilerin etkilenmesi söz konusu olmufltur”. Poli-sin kald›r›mda oturan kad›na öldüresiye vurdu¤u tekmeye de k›l›fhaz›rd› Güler’den: “Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nunöngördü¤ü zor kullanmay› polis tamamen kanun çerçevesinde kul-lanm›flt›r”. ‹flçileri, emekçileri, devrimcileri yalanlar›yla karalayanGüler’in, devletin 1 May›s öncesinde sürdürdü¤ü psikolojik sava-fla ra¤men alanlara ç›kanlarla ilgili yorumu da haz›rd›; "Polisin kar-fl›s›na ç›kanlar iflçi de¤ildi. Müdahalelerin büyük ço¤unlu¤unda,yasad›fl› örgütlerin veya yasad›fl› örgütler ad›na yay›n yapan baz›gruplar›n ve onlar›n etraf›ndaki marjinal yap›lanmalar›n polise tafl-la, sopayla, sapanla, molotofkokteylleri ile sald›rd›klar›n› gördük".Devletin devrimcileri karalayan, halktan koparmaya dönük bilin-dik marjinal söylemlerini tekrarlayan Güler, hem devletin yaratt›¤›terörü gizlemeye çal›flt›, hem de devletin nas›l bir 1 May›s istedi¤i-ni aç›klam›fl oldu.

Polis terörünü herkes gördü ama “Cerrah masummufl”

Vali Güler’den sonra ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cer-rah da devletin 1 May›s’ta polisiyle estirdi¤i terörü gizlemek için ›s-marlama bir bas›n aç›klamas› yapt›. Söz konusu bas›n aç›klama-s›nda fiiflli ve Taksim esnaf›n›n küçük bir bölümü Cerrah’a ‘oran-t›l› güç’ uygulamalar›ndan dolay› teflekkür etti.

Cerrah’tan gazetecilere ince ayarZiyareti takip eden bas›n mensuplar›n›n sorular›na sinirlenen

Cerrah, gazetecilere ince bir ayar çekti. Gazetecilerin birçok soru-suna ‘farkl› yerlere çekmeyin’ cevaplar› veren Cerrah, estirilen dev-let terörünü gizlemek için bas›n›n muhtar ve esnaflara soru sorma-s›n› engelledi. Özellikle bir gazetecinin 1980 öncesinde yaflanan-larla ilgili soru sormaya çal›flmas› üzerine Cerrah, "80 öncesini b›-rak›n o kadar fley yapmay›, öyle fleye girmenin gere¤i yok. Arkadafl-lar›m›z teflekküre geldiler, duyarl› olmalar›n› ve polise destek olma-lar›ndan ortaya ç›kard›klar› olumlu bir ortam var. Bunu sorun o za-man kendilerine. 80 öncesi, 80 sonras›, onlara gerek yok" dedi.

Bir May›s’ta neler yafland›*Okmeydan›'nda 19 yafl›ndaki Burhan Gül, bafl›ndan plastik

mermiyle vurularak yaraland›. *‹HD'ye göre 2 bin 800 kifli gözalt›na al›nd›.*D‹SK Genel Merkezi'ne gaz bombas› atl›d›. ‹çeride bulunan

insanlar›n birço¤u fenalaflt›. *Birçok iflçi polis taraf›ndan darp edildi.*Cumhuriyet Gazetesi muhabirinin kolu polisler taraf›ndan k›-

r›ld›.*ÇHD üyelerinin de aralar›nda bulundu¤u avukatlar›n D‹SK

binas› önüne gitme istemleri polis taraf›ndan sald›r›yla karfl›land›.*Polis fiiflli civar›nda çevrede gördü¤ü her toplulu¤un üzerine

gaz bombas› att›. Ayr›ca plastik mermilerle insanlar›n üzerine he-def gözetmeksizin atefl etti.

*Polisin gözalt› s›ras›nda eylemcilere vahflice sald›rd›¤› görül-dü, ayr›ca çekim yapmaya çal›flan gazetecilere de sald›rd›.

*ÖDP il binas› polis taraf›ndan bas›ld›, içerdekilerin üzerineatefl aç›ld›, gaz bombalar› at›ld›.

*Polis turistlere de sald›rd›. Birçok turist polis teröründen nasi-bini ald›.

*Yerde bayg›n fleklide yatanlara polisler tekmelerle sald›rd›.*Teflvikiye'de ve Cevahir Otel'in önünde polis, emekçilerin

üzerine hedef gözeterek kurflun ya¤d›rd›.

“Taksim 1 May›s alan›d›r, bu gerçe¤i devlet terörü de¤ifltiremez”

Devrimci 1 May›s Platformu bir aç›klama yaparak, devletin te-rörüne karfl›n kazanan›n devrimci irade, disiplin ve kararl›l›k oldu-¤unu belirtti.

9 May›s’ta TMMOB binas›nda bir bas›n toplant›s› gerçekleflti-ren Devrimci 1 May›s Platformu, 1 May›s’ta uygulanan devlet te-rörüne ve devrimcilerin tüm bu teröre karfl›n kararl› durufllar›nade¤inerek, sendikalar›n iflbirlikçi durufllar›n› elefltirdi. Platform yü-rütme üyelerinden Eyüp Bafl, Hakan Dimlefl, Melek Alt›ntafl ve Ci-han Kaplan taraf›ndan okunan bas›n metninde 1 May›s’ tan hafta-lar önce devlet taraf›ndan terör uygulamalar›n›n yap›ld›¤› ve dev-

let taraf›ndan devrimci ve demokrat kitle örgütlerinin “provokatör”ve “marjinal örgüt” olarak lanse edildi¤i ifade edildi. Okunan ba-s›n metninde, AKP taraf›ndan devrimcilerin, demokratlar›n, tümhalk güçlerinin tehdit edildi¤i ifadelerine yer verilirken; “Orant›l›güç kullanaca¤›z, Taksim’de ›srar Anayasal düzene baflkald›r›d›rdediler ve gere¤ini yapt›lar. 30 bin polis ve gerekti¤inde kullanmaküzere binlerce komando… Sonra sokaklarda, caddelerde emekçi-lerin üzerine azg›nca sald›rd›lar” denildi.

Aç›klamada 2008 1 May›s’›nda devlet terörü uygulayanlarla 77katliam›n› gerçeklefltirenlerin ayn› oldu¤u ve devrimcileri provokatörolarak gösteren ve gayrimeflru olarak lanse eden devletin as›l ken-disinin provokatör oldu¤u belirtildi. Devrimcilerin meflrulu¤ununsorgulamaya aç›ld›¤›n›n ve kimsenin buna hakk›n›n olmad›¤›n›n be-lirtildi¤i aç›klamada; “Devrimcilik meflrudur, Taksim’ de 1 May›skutlamak meflrudur, gayri meflru olan, Taksim’i 30 bin polisle ve as-kerle iflgal eden devletin kendisidir” denildi. Sendikalar›n 1 May›stasergiledi¤i hükümet yanl›s› tavr›n›n elefltirildi¤i aç›klamada; “Konfe-derasyonlar, baflta D‹SK ve KESK olmak üzere, bu sürecin hesab›n›iflçilere, emekçilere, devrimcilere ve halka vermelidir” denildi.

Hak gasplar›n› önlemek için kitlelerin haklar›n›n meflrulu¤unainanmas› ve mücadele edilmesi ve bedeller ödenmesi gerekti¤ininalt›n›n çizildi¤i aç›klamada, 2008 1 May›s’›n›n bu derslerle dolu ol-du¤u ifadelerine yer verildi. 1 May›s’ta sokak sokak direnen tümgüçleri selamlad›klar›n› belirten platform üyeleri, Devrimci 1 May›sPlatformu’nun bu direniflte belirleyici bir rol üstlendi¤ini ve bu di-reniflle devletin tüm sald›rgan söylemlerinin yerle bir edildi¤i ve2008 1 May›s’›nda Taksim’in emekçilere aç›lmas› noktas›ndaönemli bir ad›m at›ld›¤› belirtildi. 2009 1 May›s’›nda daha güçlü,birleflik ve kitlesel bir devrimci 1 May›s için Taksim’de olacaklar›n›flimdiden deklare ettiklerinin alt›n›n çizildi¤i aç›klamada; “Taksim 1May›s alan›d›r, bu gerçe¤i devlet terörü de¤ifltiremez” denildi.

ÇHD’den suç duyurusuÇa¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ‹stanbul fiubesi üyeleri, 1

May›s’ta ‹stanbul'da yaflanan olaylardan dolay› ‹çiflleri Bakan› Be-flir Atalay, ‹stanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet MüdürüCelalettin Cerrah hakk›nda savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu.

fiiflli Adliyesi önünde toplanan avukatlar ad›na aç›klama ya-pan av Kemal Aytaç, 1 May›s kutlamalar› için toplanan kitlelerinsabah›n erken saatlerinden itibaren ''polisin fliddeti'' ile karfl› kar-fl›ya kald›¤›n› belirtti. Alanda bulunan herkese yo¤un fliddet uygu-land›¤›n› ifade eden Aytaç, suç duyurusu dilekçelerinde, ''Kiflilerinifade ve seyahat özgürlü¤ünün gasp edildi¤i, insanlar›n vücut bü-tünlü¤üne sald›r›da bulunuldu¤u, özgürlüklerinin tehdit edildi¤i veyaraland›klar›'' gibi suç unsurlar›n›n bulundu¤unu bildirdi.

Aytaç, Atalay, Güler ve Cerrah hakk›nda soruflturma aç›lmas›-n› ve yarg›lanmalar›n› istediklerini ifade etti. Avukatlar suç duyu-rusu dilekçelerini fiiflli Cumhuriyet Savc›l›¤›na verdi.

Rabia bebek ve bir devlet gerçe¤iBaflbakan Tayyip Erdo¤an

ekonomi, e¤itim ve sa¤l›ktaki‘ilerlemeyi’ hemen hemen herf›rsatta dillendiriyor ve iyi birseviyeye geldi¤imizi belirtiyor-du. Ancak yoksul insanlar Er-do¤an’›n bu iyimser tablosuy-la yaflam›n hiçbir yerinde kar-fl›laflm›yor. T›pk› Rabia ve S›-la’n›n bafl›na gelenler gibi. ‹ki-si de istanbul’daki tüm hasta-neleri saatlerce gezdi ama ya-ralar›na merhem sürecek teda-viyle karfl›laflamad›lar. Çünküikisinin de ortak bir özelli¤ivard›: YOKSULLUK

Ankara Demokratik HaklarDerne¤i (DHD) tutuklu bulunaneski baflkan› Kaz›m Do¤an veüyesi Cemgil Demir’in serbestb›rak›lmas›n› istedi. Ankara DHD 17 Haziran 2007y›l›nda bas›n aç›klamas›nakat›ld›klar› için gözalt›na al›n›p11 ayd›r Sincan 1 No’lu F TipiHapishanesinde tutulan Kaz›mDo¤an ve Cemgil Demir’in 28May›s günü yap›lacakduruflmada serbest b›rak›lmas›n›istedi.Ankara DHD, yapt›¤› aç›klamadatüm devrimci, demokrat, ayd›nkiflileri ve demokratik kitle örgüt-lerini duruflmaya kat›lmaya,devletin hak ve hukuktan›mazl›¤› karfl›s›nda dadayan›flmay› yükseltmeye ça¤›rd›.

Ankara DHD:Üyelerimizserbestb›rak›ls›n

Page 16: 20 - 31 Mayıs 2008 - Sayı 133

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ � Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTENYay›n Türü: Yayg›n Süreli � Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75

Bu¤day, m›s›r, pirinç fiyatlar›ndaki h›zl› art›fllar nereden kaynak-lan›yor? Temel nedenleri göz ard› etmek istiyorsak küçükbir liste yapabiliriz: Dünyada et tüketiminin ve ona ba¤l›olarak hayvan yemi (tah›l) girdisinin yükselmesi… Yükselenpetrol fiyatlar›n›n tar›msal üretim maliyetlerine yans›mas›…Küresel ›s›nman›n üretim üzerindeki olumsuz etkileri… Do¤-ru; ama eksik… ‹flin özüne bakarak bir ön-tan› yapal›m: Dün-ya ekonomisinin çevresindeki yüzlerce milyon insan› açl›ktehdidiyle karfl› karfl›ya b›rakan g›da krizinin ana sorumlusuemperyalizmdir; sermayenin dünya halklar› üzerindeki s›-n›rs›z tahakkümünü hedefleyen sald›r›d›r ve ça¤dafl kapita-lizmin de¤erler sisteminin bir ö¤esi olan tüketici/burjuvahayat tarz›d›r. K›saca aç›klamaya çal›flal›m.

Üç büyük petrol üreticisi (Rusya, ‹ran ve Venezuella) Amerikanemperyalizminin denetimi d›fl›ndad›r. Irak’›n h›zla ‹ran’›n et-ki alan›na girmesine yol açan bir “felâket senaryosu” gün-demdedir. Bu olgular›n da katk›s›yla enerjide ham petroleba¤›ml›l›¤› azaltmak, ABD için hayatî bir stratejik hedef hali-ne gelmifl ve k›sa dönemli bir çözüm bulunmufltur: Tar›m-sal yak›t… En yayg›n biçimiyle m›s›rdan veya fleker kam›fl›n-dan üretilen etanol, benzinin yerine geçen (veya benzineeklenen) bir yak›tt›r. Dünyan›n en büyük m›s›r üreticisi veihracatç›s› olan Amerika bu ürünün giderek artan oranlar›-n›n etanola tahsis edilmesi için büyük boyutlu desteklervermifltir. On y›l sonunda ABD’de tafl›t araçlar›nda kullan›lanyak›t›n yüzde 20’sinin (AB’de ise yüzde 10’unun) etanoldanoluflmas› hedeflenmektedir. Sonuç, temel bir besin madde-si olarak m›s›r üretiminin, ihracat›n›n çarp›c› boyutlarda düfl-mesi; iki y›lda fiyatlar›n yüzde 60 oran›nda artmas›; m›s›rdankaçan talebin bu¤day ve pirince yönelmesi; fiyat art›fllar›n›nbu ürünlere de sirayet etmesi olmufltur.

Peki, bu fiyat art›fllar› neden öncelikle dünyan›n yoksul co¤raf-yalar›na, en yoksullara zarar vermektedir? Hububat üretici-si gariban köylülere niçin faydas› yoktur?

Bu sorular›n yan›tlanmas› için, “sermayenin s›n›rs›z tahakkümü-nü hedefleyen sald›r›”n›n üçüncü dünya köylülü¤üne yans›-yan ö¤elerine bakmak gerekir.

K›saca hat›rlayal›m: Otuz y›l önce hem metropol, hem de çevreülkelerinde tar›m korunmakta; desteklenmekte idi. Küçüküreticili¤in yayg›n oldu¤u az geliflmifl toplumlarda tar›m›ngözetilmesi, belli ölçülerde köylülü¤ün de desteklenmesianlam›na geliyordu. Aradan geçen on y›llar içinde metropolekonomilerinde tar›msal desteklerde fazla de¤iflme olmad›;Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) düzenlemeleri içinde AB’dekidesteklerin ABD’dekilerle uyumlu hale getirilmesi do¤rultu-sunda baz› ilerlemeler sa¤land›; ancak bunlar, Üçüncü Dün-ya tar›m›n› ABD ve AB’ye karfl› güçlendirecek özellikler içer-miyordu. Üçüncü Dünya tar›m›n› hizaya getirmek ve bura-larda tar›ma dönük devlet müdahalelerini tasfiyeye u¤rat-mak DTÖ arac›l›¤›yla de¤il, IMF ve Dünya Bankas› (DB)’n›nsistematik sald›r›s› ile gerçekleflti.

Tar›ma devlet müdahalelerinin amaçlar› çeflitliydi: Sanayileflme-ye kaynak yaratmak, küçük üreticileri uluslararas› piyasagüçlerine karfl› korumak, g›da güvenli¤i… IMF ve DB’nin “pi-yasa-dostu” reçeteleriyle bu tür stratejik politika hedefleritarihe kar›flt›. Tar›msal ürünlerde uluslararas› piyasalara tes-limiyet, milyonlarca küçük üreticiyi, dev uluslararas› flirket-lere karfl› korumas›z ve çaresiz b›rakmak anlam›na geldi.

Bunun sonunda Üçüncü Dünya’n›n tah›l üretimi, metropol eko-nomilerinin astronomik destekleriyle gözetilen çiftçileri veflirketleri karfl›s›nda rekabet edemez hale geldi. Son y›llardaartan uluslararas› fiyatlar, ithalat yoluyla iç piyasalara yan-s›y›nca, korumas›z kalan halk sokaklara döküldü.

Dahas› da var: Tar›msal yak›t üretimi dev Bat›l› flirketler arac›l›-¤›yla Üçüncü Dünya’ya tafl›nd›¤› zaman, plantasyonlara da-yal› tek ürünlü (monokültür) iflletmeler egemen olmakta;köylü üretimi tasfiyeye u¤ramakta; vahim çevre bozulma-lar› gündeme gelmektedir.

Dünya Bankas› yüz litrelik lüks bir otomobilin deposunu doldu-ran etanolun 240 kilo m›s›rla üretildi¤ini; bunun da bir y›lboyunca bir kifliyi besleyebilecek besine tekabül etti¤inihesaplam›fl.

Burjuva toplumlar›n›n tüketim normlar›, Amerikan kapitalizmi-ne öykünülerek oluflmaktad›r. ‹nsanlar›n de¤il, otomobille-rin “beslenmesi”ne öncelik veren çarp›kl›¤›n ard›nda bu ol-gu var.

Köylü hareketinin uluslararas› örgütü olan Via Campesina, BMGenel Sekreteri’ne (ve baflka kodamanlara) hitap eden biraç›k mektup kaleme alm›fl: Aktaral›m: “Bugünkü g›da krizitar›msal piyasalar›n uzun y›llar boyunca serbestlefltirilmesi-nin, düzenleyici devlet kurulufllar›n›n özellefltirilmesinin vepiyasalar›m›za tar›msal ürünlerin dampinginden kaynakla-n›yor. Bu krizden büyük tüccarlar, spekülatörler, süpermar-ketler ve sanayileflmifl çiftçiler yararlan›yor.”

Bu do¤ru teflhisi bir cümleyle tamamlayal›m: Krizin kayna¤›ndakapitalizm var.

‹nsanlar m›, otomobiller mi?

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan›Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l ELA-ZI⁄: ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad.Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: :(0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikou-pi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-WilhelmStr. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]

BÜRO

LAR

KONUK YAZAR Korkut BORATAV

Köklerimize Sar›larak Mücadeleyi

Büyütüyoruz

‹STANBUL/Gazi: Demokratik Haklar Platformu 17 May›sgünü komünist önder ‹brahim Kaypakkaya flahs›ndaYeni Demokrasi flehitlerini Gazi Mahallesi’nde yapt›¤›meflaleli yürüyüflle and›.

Gazi eski karakol önünde toplanan kitle, meflaleler ya-k›p uzun bir yürüyüfl kolu oluflturarak, Gazi Cemevi’ninbulundu¤u yere kadar yürüdü. Kortejin önünde “Kökle-rimize Sar›larak Mücadeleyi Büyütüyoruz” ve büyük bo-yutta komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n foto¤ra-f›n›n bulundu¤u pankartlar tafl›nd›. Yürüyüfl boyunca s›ks›k “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Vartinik’ten Mer-can’a bu tarih bizim”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”,“Kahrolsun faflizm, yaflas›n Halk Savafl›” sloganlar› at›ld›.

Anmada Demokratik Haklar Platformu ad›na okunanbas›n aç›klamas›nda, “Proletarya Partisinin kurucusubaflkomutan ‹brahim Kaypakkaya, Amed zindanlar›nda4 ay boyunca gördü¤ü iflkencedeki direngenli¤i ve bafle¤mezli¤iyle ‘ser verip s›r vermeyen önder’ olarak yeredinmifltir bilinçlerde. 71 ç›k›fl› olarak tarihe yer edinenve ülkemizde y›llarca reformist, tasfiyeci hatta süregi-den mücadelenin silahl› olmas› gerekti¤i gerçekli¤ininsavunucusu olmufltur. Denizler, Mahirler ve ‹brahimler.Bu üç gelenek içerisinde komünist önder ‹brahim Kay-pakkaya; ülkemiz devriminin temel sorunlar› olan; Ke-malizm, Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk›, s›n›fçeliflkileri ve kitle çizgisi gibi konularda MLM biliminin›fl›¤›yla çözüm program› sunmufltur” denildi.

Aç›klamada günün önemine de¤inilerek, “Devrim vedemokrasi mücadelesinde ölümsüzleflenleri anmak;onlar›n insanl›¤›n kurtuluflu için onurla tafl›d›klar› bay-ra¤› daha da yukar›lara yükselmekten geçmektedir.Bu bilinçle bizler yitirdiklerimizi anmaktan onlardandevrald›¤›m›z Yeni Demokrasi mücadelesini büyütme-yi anl›yoruz” denildi.

Sar›gazi- Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i,komünizm ve Yeni Demokrasi flehitlerini and›.

fiehit düflen MKP/ HKO üyeleinin mezarlar›n›n bulundu-¤u Sar›gazi mezarl›¤›nda toplanan aileler “Kavgan›zkavgam›zd›r, ideallerini yaflataca¤›z” pankart› açarak,komünizm ve devrim flehitlerini and›. MKP/HKO flehit-lerinin mezar› bafl›nda yap›lan anmada aileler ad›na biraç›klama yap›ld›. Aç›klamada flehitleri anman›n onlar›nmücadelesini sahiplenmekle olaca¤›n›n vurgusu yap›-larak, “Köklerimize tutunarak umudu kuflanal›m” de-nildi. Anmada “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Feda ol-sun can›m›z Halk Savafl›na”, “Önderimiz ‹brahim Kay-pakkaya” sloganlar› at›ld›.

Ümraniye- DHP, 17 May›s Cumartesi günü Ümraniye Pir

Sultan Abdal Park›’nda ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda

komünizm ve devrim mücadelesinde flehit düflenler

için anma etkinli¤i düzenledi. Sayg› durufluyla baflla-

yan etkinlik DHP ad›na yap›lan aç›klamayla devam et-

ti. DHP ad›na yap›lan aç›klamada, “Hak ve Özgürlük

gasplar› dün oldu¤u gibi bugün de devam etmektedir.

Faflizmin azg›n sald›r›lar› devam ettikçe bu co¤rafyada

yeni ‹brahimler yeni Mahirler, yeni komünistler filizle-

necektir. Dün Kaypakkayalar›n dalgaland›rd›¤› bu bay-

rak Mercanlar da on yedilerin ve nice devrimcilerin,

komünistlerin ellerde dalgaland›, dalgalanacakt›r” den-

ildi.

Aç›klaman›n ard›ndan s›ras›yla Grup ‹klim, Grup Toros-

lara Yolculuk ve Ferhat Tunç sahne alarak etkinli¤e

ayr› bir renk katt›. Anmada “Önderimiz ‹brahim Kay-

pakkaya”, “Feda olsun can›m›z Halk Savafl›’na”, “Mer-

can’da bir ses, on yediler ölmez” sloganlar› at›ld›.

DERS‹M- Dersim DHP, devrim ve komünizm flehitlerini

yapt›¤› etkinlikle and›. Etkinlik sayg› duruflu ile baflla-

y›p sinevizyon gösterimi ile devam etti. fiiir dinletisinin

ard›ndan ‹brahim Kaypakkaya’n›n ve fikirlerinin anla-

t›ld›¤› bir sohbet gerçeklefltirildi. Etkinlik müzik dinleti-

si ile sona erdi.

MALATYA- Demokratik Ö¤renci Derne¤i’nde yap›lan

etkinlikle Kaypakkaya ve devrim flehitleri an›ld›. Kay-

pakkaya ve tüm devrim flahitleri an›s›na yap›lan sayg›

durufluyla bafllayan etkinlik, DHP ad›na Kaypakkaya ve

71 sürecini anlatan yaz›n›n okunmas›yla devam etti.

Anma etkinli¤inde fliir dinletisi ve DHP taraf›ndan haz›r-

lanan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Anma etkinli¤i ka-

t›l›mc›larla yap›lan söylefli ile son buldu.

BALIKES‹R- Demokratik Gençlik Hareketi bir etkinlik

düzenleyerek komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y›

ve devrim flehitlerini and›. Anma etkinli¤i komünist

önder ‹brahim Kaypakkaya ve devrim flehitleri flahs›n-

da sayg› durufluyla bafllad› ve ard›ndan DGH'nin haz›r-

lam›fl oldu¤u metnin okunmas›yla devam etti. Aç›kla-

mada Kaypakkaya'n›n fikirler, ideolojisi ve düflmana

karfl› duruflu ile Yeni Demokrasi flehitlerinin, Kürt ulu-

sal mücadelesinde bedenlerini tutuflturan dörtlerin ve

Haki Karerlerin ülkenin devrim mücadelesine birer

meflale olduklar› belirtildi. Anma etkinli¤i okunan fliir-

lerle ve müzik grubunun verdi¤i dinleti ile sona erdi.

KOMÜN‹ST ÖNDER KAYPAKKAYA VEYEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹TLER‹ ANILDI

Komünizm ve devrim fle-hitleri ülkemizde ve dünya-da büyük coflkuyla an›ld›.Komünizm ve devrim fle-hitlerini anma haftas› olanMay›s ay›n›n üçüncü haf-tas› ülkemizin birçok ilindeeylemlerle ve etkinliklerlekarfl›land›. Eylemlerde öneç›kan ise "Köklerimize sar›-larak mücadeleyi büyütü-yoruz" fliar› oldu

KÖLN/V‹YANA-Yurt d›fl›nda komünist önder‹brahim Kaypakkaya için “May›s Dirilifl ve Dire-nifltir” ad› alt›nda düzenlenen anma geceleribüyük coflkuyla gerçekleflmeye devam edi-yor. Köln ve Viyana’da “May›s Dirilifl ve Direnifltir”ad› alt›nda, komünist önder Kaypakkaya veonun flahs›nda tüm devrim ve komünizm fle-hitlerini anma geceleri büyük coflkuyla ger-çekleflti. Anma gecelerinde öne ç›kanlar iseflöyle oldu:Anma gecelerine kat›lan Muzaffer Oruço¤lu,MKP’nin 2. Kongresi’ni de¤erlendirerek,MKP’nin içerisindeki demokrasinin ilericili¤ine

de¤indi.Di¤er bir kat›l›mc› olan Prof. Haluk Gerger,Türk devletinin hem Kürt halk›na hem de iflçis›n›f›na sald›rd›¤›na de¤inerek, buna karfl› du-rufl için ortak mücadele edilmesi gerekti¤inisöyledi. Yek-Kom temsilcisi Mehmet Demiranma gecelerinde, Kürdistan da¤lar›nda onbinlerce gerillan›n ‹brahimlerin, Denizlerin veHakilerin an›lar›na ba¤l› kalarak direndi¤inisöyledi. 11 May›s Pazar günü Viyana gecesinekonuflmac› olarak kat›lan Avusturya Alevi Bir-likleri Federasyonu (AABF) Genel Baflkan›M.Ali ÇANKAYA ise Aleviler üzerinde oynananoyunlara de¤inirken, Alevilerin `68 ve `71

miras›yla sol yelpazede oldu¤unu ve demok-

rasi mücadelesi için birlik oluflturulmas› ge-

rekti¤ini aktard›.

Anma gecelerinde sunumlar, okunan bildiri-

ler ve konuflmac›lar kitle taraf›ndan ilgi ve

dikkatle dinlenirken, Emekçi ve Grup Munzur

marfllar›n› kitleyle birlikte çoflkulu bir flekilde

seslendirdi. Ahmet Aslan, ‹lda Simonian, ‹pek

Rençber, Grup ‹syan, Grup Umuda Ça¤r› anma

gecelerinde sahne al›rken, Hrant Dink’i anla-

tan bir tiyaro gösterimi de yap›ld›. Gecelerde

s›k s›k “Yaflas›n partimiz Maoist Komünist

Partisi”, “Vartinik’ten Mercan’a, feda olsun ca-

n›m›z Halk Savafl›’na”, “Yaflas›n devrimci da-

yan›flma”, “Yaflas›n Halk Savafl›”, “‹bo yafl›yor,

HKO savafl›yor” sloganlar› at›ld›.

YEN‹ DEMOKRAS‹ fiEH‹TLER‹ YURT DIfiINDA ANILDI

Maoist Komünist Partisi (MKP)

yapt›¤› yaz›l› aç›klamada

komünizm ve devrim flehitle-

rini selamlad›.

Baflta komünist önder ‹brahim

Kaypakkaya olmak üzere,

komünizm flehitlerinin ve sa-

y›s›z devrim flehidinin de

May›s ay›n›n üçüncü hafta-

s›nda flehit düfltü¤ü hat›rlat›-

larak, “fiehitlerimiz; bugüne

geliflimizin her safhas›nda

onlar›n eme¤i vard›r. Al›n

terleri ve kanlar›yla yo¤ur-

duklar› tarihi-güncel biriki-

mimizin ve miras›m›z›n yap›

ustalar›d›r. Üzerinde yüksel-

di¤imiz ve kavga ateflini har-

lad›¤›m›z zemin, hiç kuflku-

suz onlar›n ürünü olarak ci-

simleflen bir sürecin ad›d›r.

Bundand›r ki onlardan ö¤re-

nerek savaflt›k ve savafl›yo-

ruz. Onlara yarafl›r biçimde

Halk Savafl›’n› gelifltirip ileri

tafl›mak, görevimiz ve sorum-

lulu¤umuzdur. Komünizm yü-

rüyüflünde onlar›n ideallerini

her bak›mdan yaflamsal k›l-

mak ve önümüzde duran

ödevimiz ve görevimizdir"

denildi. Aç›klamada son ola-

rak flunlar söylendi: "S›n›fs›z,

s›n›rs›z, sömürüsüz bir dünya

yaratmak için asla bedel

ödemekten ve ödetmekten

de geri durmayaca¤›z. Hem

de bunu tam bir adanm›fll›k

içinde yapaca¤›z. Biz kaza-

naca¤›z, halk kazanacak,

Halk Savafl› kazanacak.”

‘Yolumuzu

ayd›nlatmaya

devam

ediyorlar’

‹stanbul Gazi Mah.

Malatya

Bursa

Dersim