Upload
ku
View
0
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
OKUF KÖPRÜSÜ
Okuf Köprüsü, Çoruk Köyü’ne yaklaşık 2 km, İzmir-Çanakkale karayoluna ise yaklaşık 400
m mesafede bulunan tarihi bir yapıdır. Köy mezarlığının sağ tarafından başlayan stabilize yol
yardımıyla veya sözü edilen bölünmüş karayolunun Edremit’e göre dönüş tarafından girilen
yine benzer türde bir güzergah vasıtası ile köprüye ulaşılabilinmektedir.
“Okuf”, “Vakıf”tan türemiş olup bu kelimenin yerel ağız ile söylenegelmiş biçimidir.
Yaklaşık 20 m uzunluğundaki üç kemerli köprü tamamen taştan ve inşa edilmiştir. Ortada
bulunan ana kemer diğer ikisinden daha büyüktür. Kemerlerde ve satıh kenar kısımlarında
oldukça düzgün işlenmiş malzemeler, köprü ana gövdesinde ise görece daha düzensiz bir
yığma teknik kullanılmıştır.
Kemerlerde kullanılan taşlar dar biçimli olup sıklıkla sarı tonunda renge sahiptir. Satıh
kenarlarında bulunan taşlar ise uzun yapılı olup Burhaniye ilçe merkezindeki tarihi
kaldırımlarda kullanılmış olan taşlarla büyük benzerlik göstermekle birlikte granit
rengindedir. Gövdeyi oluşturan taşlar ise oval yapılı moloz şeklindedir ve düzensiz bir yapıya
sahiptir.
Köprü üst yüzeyi gövdedeki gibi düzensiz bir yapıya sahip olup bu kısımda daha küçük
boyutlu kayrak taşları kullanılmıştır.
Yapısal açıdan oldukça sağlam durumdaki köprü halen yaya, hayvan veya muhtelif
boyutlardaki vasıtaların geçişinde kullanılmaktadır.
Mimari anlamda eskimiş olan eserin üzerinde yer yer vejetasyona ve dökülmelere
rastlanmaktadır. Satıh kenarlarında bulunan taşlar en çok kaybın yaşandığı kısımdır. Köprü
zemininde zaman içerisinde kaymalar yaşanmış olma ihtimalinden mütevellit köprü yüzeyi
muntazam eğimli yapısını kaybetmiş, kimi kısımlarda tümsekler oluşmuştur.
Okuf Köprüsü’nün üzerinde herhangi bir kitabe bulunmamakta olup bir Roma-Bizans yapısı
olduğuna dair yaygın bir kanı mevcuttur. Lakin civar yerleşimlere uzak sayılabilecek bir
yerde bulunmasına rağmen iyi sayılabilecek mevcut durumu ve de kısıtlı mimari izlerden yola
çıkılırsa eserin Yeni Çağ sonu ila Yakın Çağ başlarına tarihlendirilebileceği düşünülmektedir.
Yine köprünün ismi ele alınırsa yapının takribi 18.-19. yüzyıllarda bir vakıf tarafından ilçe
merkezindeki kaldırımlar ile birlikte yaptırılmış olma ihtimali ortaya çıkmaktadır.
Restore edilmesi önerilen köprü üzerinde ve hemen bitişiğinde bulunan vejetasyondan
arındırılarak ortaya çıkarılmalı ve turistik potansiyeli açısından değerlendirilmelidir.
Bilgilendirici levhalar ve ışıklandırma ile köprü daha olumlu değerlendirilebilir. Olası bir
tamirat köprüyü güçlendirecek olup bu tip bir müdahale sonrası yapının günümüzdeki
kullanımının devam etmesinin herhangi sakınca oluşturacağı düşünülmemektedir.
ÜYÜCEK KÖPRÜSÜ KALINTILARI
Tescilli kalıntılar Burhaniye ilçe merkezine yaklaşık 2,5 kilometre mesafede olup garajdan
başlayıp İzmir-Çanakkale karayoluna bağlanan yol üzerinde bulunmaktadır. Havran Çayı
içerisinde bulunan kalıntıların hemen üzerinde yeni bir köprü, yanında ise büyükçe bir şeker
pancarı depolama alanı bulunmakta olup bu bağlamda yerlerini tayin etmek kolaydır.
Muntazam taş işçiliği ile yapılmış eliptik bir kaide ve birkaç düzgün geometrili döküntüden
oluşan kalıntılar ne yazık ki köprü yapısını kaybetmiş olup tümüyle bağımsız durumdadır.
Yeni karayolu köprüsünün karaya bağlantı noktalarında da eski köprüden kaldığı düşünülen
düzensiz taş sıralarına ve yıkıntılara rastlanmaktadır.
Elips yapılı kaide ortadan bölünmüştür ve bu bağlamda iki parçadan oluşmaktadır. Doğuda
kalan parça zeminin zamanla kaymış olmasından ötürü yana yatmıştır ve bunun bir sonucu
olarak ahşap destekli temeli açıkça görülmektedir. Batıda kalan parça ise halen yatay
pozisyondadır. Kaide üstteki alttakinden daha dar olacak şekilde inşa edilmiş iki elips yapıdan
oluşmakta olup hemen üzerlerinde bulunan ve muhtemelen köprünün ayağı olduğu tahmin
edilen yapı tümüyle yıkılmıştır.
Doğuda kalan dikdörtgenler prizması biçimli ve yüksek yapılı bir döküntü dikkat
çekmektedir. Dört yüzeyinin muntazam fakat sadece tepe kısmının yıkık biçimde olmasından
ötürü bu yapının başka dönemlere ait bir köprü ayağı veya bir su terazisi olduğu
düşünülmektedir.
Diğer parçalar su yüzeyinin altında bulunmakta olup bu açıdan değerlendirmeye tabi
tutulamamıştır.
Yakın Çağ’da inşa edilmiş olması muhtemel köprü zamanla, özellikle de gevşek zeminden
ötürü harap olduğu için önce doğa tarafından, sonrasında ise yeni geçişler inşa etmek maksadı
ile muhtemelen insan gücüyle daha da tahrip edilerek yıkılmıştır.
Eseri günümüze turistik bir şekilde kazandırmak oldukça zor olup en azından profesyonel bir
şekilde incelenmesi ve daha kapsamlı bir teknik analize tabi tutularak değerlendirilmesi
önerilmektedir. Sonrasında ise yakınına yerleştirilebilecek bilgilendirici levhalar ile insanlar
böyle bir tarihi köprü kalıntısından haberdar edilebilir.