View
6
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
YETiŞKİNLİK DÖNEMİ E GİTİMİ
ve PROBLEMLERİ
Tas. No:
İstanbul2006
ENSAR NEŞRİYAT Ticaret Anonim Şirketi
© Tebliğierin muhteva ve dil bakınundan sorumluluklan tebliğ sahibine, telifhaklan İSA V' a eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Ensar Neşriyat' a aittir
Tarbşmalı İimi Toplantılar Dizisi: 47
ISBN : 975-6794-74-7
KitabınAdı
Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve Problemleri
Editör Prof. Dr. M. Faruk Bayraktar
Yayın Öncesi Hazırlık . Dr. İsmail KURT
Seyit Ali TÜZ
Dizgi- Mizanpaj Ensar
Kapak Düzeni Erhan AKÇAOGLU
Baskı
Kahraman
ı. Basım
Kasım2006
İsterne Adresi Ensar Neşriyat Tic. A.Ş.
Süleymaniye Cad. No: 13 Süleymaniye 1 İstanbul Tel : (0212) 513 43 41 Faks : (0212) 522 46 02
www.ensarnesriyat.com.tr ensar®ensainesriyatcom.tr
YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİNE
KUR' AN PERSPEKTİFİNDEN BİR YAKLAŞIM
I. TEORİK ÇERÇEVE
Doç. Dr. İsmail ÇALIŞKAN
C. Üniv. İlahiyat Fakültesi*
Başta psikolog ve gerı:mtologlar olmak üzere bilim adamları şöyle bir yaş gruplaması yapmışlardır: 0-20 yaş çocukluk, gençlik ve ergenlik, 20-35
yaş ilk yetişkinlik, 35-55 yaş orta yetişkinlik, 55-65 ve ilerisi son yetişkinlik (yaşlılık/ihtiyarlık). 1 Buna göre Türkiye'de ölüm ortalaması olan 65 yaşı esas alırsak, insan ömrünün yilzde altmıştan daha fazla bir süresinin 'yetişkinlik devresi' olduğunu görürüz.
Kur' an' da, yetişkinlik dönemini içine alabilecek iki deyim ve bir kavram ·vardır: Belega eşüddehu, erzeli'l-'ömr ve kehl. Kanaatimizce belega eşüddehu2 deyimi yetişkinliğin başlangıcını, yani 25-30 yaş dvaruu ifade etmektedir.3 Zira ayetlerin bağlaını ve içeriğinden de anlaşılacağı üzere burada, sorumluluk alabilecek ve kendi kendine yetecek seviyeye gelmiş bireyler anla-
*
2
3
e-posta: ica!is@cumhuriyet.edu.tr
Mustafa Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, Samsun 2000,36-37.
En'am 6/152; Yusuf 12/22; İsra 17/34; Kehf 18/82; Hac 22/5; Ka5as 28/14; Mü'min 40/67; Ahkaf 46/15.
Günümüzde psikolojiye göre otuzlu yıllann başı, yetişkinlerde düzen, kararlılık ve durulma, ha ya h tanzim, planlar kurma, zihinsel ve fiziksel gücün zirvesine ulaşma yaşı olarak kabul edilir. Bkz.: Bekir Onur, Gelişim Psikolojisi -Yetişkin/ik, Yaşlı/ık, Öliim-, Ank. 1997, ~ 58-59.
336 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
hlmaktadır. Her ne kadar belega eşüddehu ifadesi hakkında tefsirlerdeki tanımları ile diğer ulemanın ~abul ettiği yetişkin5 yaşı farklı gibi gözükse de, sonuç itibariyle bizim bu kabulümüze mani değildir. Ayrıca bu kavramın semantiğindeki elastikiyet, yetişkinliğin yaşını bölgelere göre belirleme şansı. verir. Erzeli'l-'ömr6 deyimi ise, 'yaşlılığın en son haddi'7 anlamına gelmektedir. Türkçe'ye genellikle 'yetişkin' veya 'olgun' şeklinde çevirilen kehl8 kav- · · ramı d.1 'akli yetkinliğe ulaşılan çağ'9 olarak tanımlanır.
'Yetişkin eğitimi-öğretimi' veya 'yetişkinlik dönemi eğitimi' tabiri, hem eğitimin ne olduğu hem de bu kavramın semantiği bakımından problemlidir. Acaba yetişkinlere yönelik ya da onlarla birlikte yürütülen bu faaliyetin adı kavramsal olarak gerçekten eğitim midir? Öyle anlaşılıyor ki, günümüzde eğitimin 'bilinen bir şeyin nakli' şeklindeki klasik tanımı yerine, 'hayat boyu devam eden bir araşhrma süreci'10 ya da "ilerlemeye, olgunlaşmaya yönelen sürekli bir oluş"ıı şeklindeki tanımı daha fazla ön plana çıkmışhr.ıı
4
5
7
8
9
10
ll
12
Genel kabule göre bu deyim 33 yaşı ifade eder. Zemahşeri ise 30 yaşı kabul eder Bu da insanın akıl, temyiz, güç ve kudretinin zirveye çıktığı çağdır. (Bkz.: Muhammed b. Cerir etTaberi, Camiu'l~Beı;iin mı Te'vili Ayi'l-I}ıır'iin, Beyrut 1988, cüz XXVI,16-17; Mahmud b. Ömer ez-Zemahşeri, el-Keşşiif'mz Ha~tiilfi Gaviimiz't-Tenzfl ve 'Uyilni'l-E~vf/, Beyrut 1947, IV, 302).
Genel İsHiıni telakkiye göre yetişkin, "hukuki ve ahlaki olarak fiziki olgunluğa erişmiş, akli
dengesi yerinde olan, ticari ilişkilere girebilen, mal-mülk tasarrufu hakkına sahip, hukuki müeyyidelerle Allah tarafuıdan emredilen emir ve yasaklara karşı sorumlu olan kişidir." (Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, 43 (Lapidus'tan naklen). Bu tanım ile eğitim biliminin kabul ettiği yetişkin tanıınının birbirinden çok da uzak olmadığını söyleyebiliriz.
Nahl16/70; Hacc 22/5.
Zemahşeri, e/-Keşşiif, II,619.
Ali İmran 3/46; Maide 5/110.
Zemahşeri, el-Keşşiif, I, 364.
Mustafa Köylü, "Yetişkin Eğitimi; Tanımı, Alanı ve Tarihi Gelişimi", Din Eğitimi
Araştımıalan Der., yıl 1998, sayı5, 172.
Nevzat Ayasbeyoğlu, İsliimiyet'in Eğitimimize Getirdiği Değerler ve Kıır'iin-z Kerim'in Eğitim ile İlgili Ayetlerinin Ta/ı/ili, MEB., İst. 1991, 18.
Yetişkin eğitiminin tanımı şöyledir: "Yetişkinlere, okul dışındakilere, herhangi bir sebeple
okula gitmeyenlere, eğitim imkan ve fırsatlanndan yaralanamayanlara; resmi ya da özel kurum ve kuruluşlarca, yetişkin yurttaşların çalışma güçlerini artırmak, yaşayış düzeylerini yükseltmek, milli ve insancıl değerlerini geliştirmek amaayla verilen planlı ve amaçlı eğitimdir." (Cemal Tosun, "Yetişkinler Din Eğitmi: Mahiyeti, imkanlan ve Problemleri",
- Uluslararası Din Eğitimi Sempozyumu (Ank.10-21 Knsım 1997) Bildiri/eri, Ank. 1997, 223).
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞlM 337
Zira genel kabul gören anlamda 'eğitim' kavramı, verilenleri almaya ha
zır bireyin boş zihnini bilgiyle dolduran, ona davranışlar öğreten ve uygulatan, onu geliştiren, dünyaya, hayata ve olaylara bakışını, hasılı bütün var o
luşunu şekillendiren bir faaliyeti anlatır. Yetişkinlerin bu faaliyetlerden aynı
derecede etkileİunedikleri açıktır. "Yetişkin eğitiıni (andragogy) "·kavramı
nın bu semantik sorununu aşmak için olsa gerek, son zamanlarda ''hayat bo
yu öğrenme (lifelong learning) " kavramı daha çok ön plana çıktı ki maksadı
daha iyi karşılamaktadır.J3 Çünkü yetişkin, artık hayata hazırlık değil hayata
katılan, topluma katkıda bulunan, son yetişkinlikte de, çocukluk ve ergenlik
çağındakine benzer beklentileri olan birisidir. Ayrıca yetişkin olan bir kişinin
inançları, ideolojisi ve dünya görüşü genelde olgunlaşmıştır, ama bunlar
değişmez değildir. Nitekim Kur' an' da kalplerin, gönüllerin iman, bilgi, tu
tum ve davranış bakımından değişliğine dair çok kanıt vardır.14 Şu halde ye
tişkin eğitimi sıfırdan öğretıneye benzemeyen ve var olan donanımın gelişti
rilmesi veya değiştirilmesi faaliyetidir.
Yetişkin öğrenmesi veya yetişkinlere öğretilmesi için de esas olabilecek
kendi eğitim tanımımız ise şöyledir: Eğitim; bireye, bulunduğu hal ve şart
larda, kendi kendine karar verebilen, uygulayabilen ve problem çözebilen
bir bilinç ve yetenek kazandırma sürecidir.
Çalışmamızın temelini oluşturan bu tammda eğitiıni; kültür, örf, adet,
gelenek, din ve siyasetin belirlediği toplumla ve çevresiyle iletişim kurabilen
ve onu sürdürebilen bireyler yetiştirme faaliyeti olarak kabul ediyoruz. An
cak böyle bir süreç, kişiyi özgür bir şahsiyet ve eylem gücüyle dona tır, çevre
si ile aktif ilişkiler kurmasına ve meslek hayatımn sınırsız gelişiinine uyum
sağlamasım temin edebilir.1s Bu kişi ailesi, çevresi, toplumu ve devletiyle sı-
13
14
15
"Yaşam boyu öğrenme kavramı farklı kişilere farklı anlamlar ifade etse. de, ortak kullanımda yetişkin eğitimi ile eş anlamlı hale geldi ve o konuda yazanlar ve yetişkin eğitimi ile ilgilenenler terimin yeni sürümünden yararlandı. 1979' dan beri m aksimalist görüşün ilerIemediği görülmektedir. 1994'te International Encyclopedia of Education ikinci baskısı "yaşam boyu eğitim" yerine "yaşam boyu öğrenme" terimini tercih ediyordu". (turkischweb.com/Egitirn/seiteSS.htm)
Bkz.: AI-i 'İrnran 3/103; En'am 6/110; Tevbe 9/78, 127; Enfiil 8/24; Kehf 18/28; Hac 22/46; Mü' min 40/35; Tegabun 64/11.
Krş.: K. G. Saiyidain, İkba/'in Eğitim Felsefesi (çev. N. Tozlu), Ankara 2003, 73.
338 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
nırlı kalmaz, ırkını ve ülkesini aşarak insanlığa açılabilen.faal bir varlık olabi
lir. Bu bakış açısı, yetişkinler din eğitiminin, "hayat boyu eğitim çerçevesin
de yetişkinlere özellikle ihtiyaç bildirenlere, dini bilgiler, duygular ve beceri
ler kazandırarak hayatın dilli boyutuyla başa çıkabilmelerine yardımCı ol
mak."16 şeklinde belirlenen amaayla da paralellik arz eder.
Bu söylediklerimiz biraz da insanın bedensel ve psikolojik gelişimini
göz önüne almaktadır. Şöyle ki, insan, süreçlerle varoluşunu yeniliyor. İlk
-zamanlar dünyayı toz pembe görürken, yavaş yavaş yaş ilerledikçe dünya
nın güzellikleri ve nimetlerine kavuşur. Artık dünya hep iyiye gitmektedir
(meliorist görüş).17 Çünkü kendisi de iyiye doğru gitmekte, yani kendine
yetmekte, kazanmakta, nimetlerden istifade ernekte ve çalıştıkça ilerlemek
tedir. Yaş ilerledikçe biyolojik yaşlanmaya paralel olarak dünya meşakkatle.:.
rinin baskısıyla psikolojik yaşlanmaya yani bedensel ve ruhsal olarak kötüye
gittikçe dünyayı kendisi ile özdeşleştirip onun da kötüye gittiğini düşünrİıe
ye başlar.
Din anlayışı ve dilli yaşantı bakıınından da çoaık ve genç dini ile yetiş
kin dini arasında farklar vardır. İlk yetişkinlik döneminde dine daha içtenlik
le bağlanıp yaşanınaya çalışılırken, orta yetişkinlik döneminde dilli yaşayış
tam yerleşmemiştir, çünkü iş ve görevlerin en yoğun olduğu devre bu dev-"' redir.1s Son yetişkinlikte dilli hassasiyet ve faaliyet yoğunlaşmaktadır. Araş-
tırmalara göre, insanların hayatlarının sonlarına doğru dine yönelmeleri ya
da dinin kendi hayatlannda önemli bir yer tutması, psikolojik ve sosyal ihti
yaçlarını karşılamaya yöneliktir.ı9
Burada yetişkin eğitim ve oğretimi konusunda beşeri yaklaşım ile vah
yin yaklaşımı arasındaki temel bir farklılığa dikkat çekmek istiyorum. Beşer
aklı, eğitimin çocuklara ya da küçüklere yönelik bir faaliyet olması gerekti
ğini, çünkü iyi bir eğitimin ıslah olmuş bir birey, bunun da ıslah olmuş bir
aile, toplum ve devlet demek olduğunu düşünmüştür.
16 17
ıs
19
Tosun, a.g.m., 224-
K G. Saiyidain, İkbal'in Eğitim Felsefesi (çev. N. Tozlu), Ankara 2003, 77.
Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, 141.
Köylü, Aym eser, 142.
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞIM 339
Dinler, özellikle vahye dayalı dinler ise ailenin, toplurnun ve dünyanın
bozucuları (rnüfsid, rnu'ted vb.) olarak yetişkinleri kabul etmiş ve bu kesi
rnin ıslah edilmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Kanaatimizce Kur'an'ın daha
çok yetişkinlere hitap etmesi ve onların karşılaştığı problemleri gündemine
almasının nedeni; iman, ahlak ve ibadetler konusunda en büyük risk altın
daki k~simin onlar olrnasıdır.20 Çünkü şahsiyetli ve ahlaki değerleri benim
semiş ve onlarla donanmış yetişkin bireyler, Kur'an tabiriyle muhsin, sad~,
sabir, rnuttal,<i, rnuhlis, salih vs. kirnselerdir. Islah olmuş bir kişiyi tanımlayan bu kavramlar, Allah-insan ilişkisi ile sımrlı değil aym zamanda insan
insan ve insan-doğa ilişkisine dair kavrarnlardır.ıı Bu vasıflara bürünmüş ki
şilerin aile reisi, arıne-baba, eğitmen, patron, işçi, memur, lider, hoca, vs. ol
duğu bir toplumun, onların tutum ve davramşlarına göre şekilleneceği açık
tır. Özellikle bireylerin birbirine davramşlarıyla örnek olacağı ve etkileyeceği
bir toplumsal etkileşim sistemi şimdilerde meşhur ve biraz da fantastik bir
teori olan 'okulsuz toplum' teorisine benzetilebilir.
II. YAŞ, EGİTİMLİLİK AÇISINDAN KUR'AN'IN MUHATAP KİTLESi
Kur'an'ın hangi yaş grubuna hitap ettiğini tespit etmek, ondan yetişkin eğitimine dair çıkarım yapmamızı da kolaylaştıracaktır. Neticeye varabiirnek için vahyin doğrudan yani nüzul dönemindeki rnuhataplarımn yaş ve eğitim durumunu gözden geçirmek istiyoruz. Öncelikle belirtelim ki, Kur'an'ın hitap ettiği tarihsel kesit, olağanüstü bir dönemi kapsar. Bu yüzden oradaki söylemlerden hareketle, söz konusu edilen kişilerin sosyal durumları, dini tutUm ve gelişimleri ile günümüz eğitim teorilerini eşleştirınek çoğu zaman imkansızdır.
Kur' an, içinde doğduğu toplum için cahiliye22 ve ürnrn}23 kavrarnlarım kulların. Her iki kavram da eğitim-öğretim, gelenek, kültür ve din gibi top- _
20
21
22
23
Yapılan araşhrmalar ve aktüel gözlemlerimize göre toplumdaki gayri ahlaki zaaflar ve davranışlar çoğurıliikla yetişkin bireyleide görülmektedir.
Kur' an, peygamberleri böyle bif.eylerih öncü temsilcileri olarak takdim eder: Ahzab 33/21; Mümtehine 60/4, 6.
AI-i 'İmran 3/154; Maide 5/50; Ahzab 33/33; Fetih 48/26.
Bakara 2/78; AI-i 'İmran 3/20, 75; A'raf 7/157-158; Cum'a 62/2.
340 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
lurnun yapısıyla ilgilidir. Cahiliye, her ne 'kadar dini anlamda bir olumsuzluğu ifade ediyor gözükse de, ce he le kökünün diğer kullanımlan da ·göz önüne alınarak kavramın 'eğitilmemiş, bilgisiz kişi veya toplum' anlamını da içerdiği bilinmektedir. Nötr bir anlamda kullanılan ümmi kavramı ise, geleneksel kabulde olduğu gibi sadece okuma-yazma bilmeyen anlamında daralhlamaz. Bununla birlikte 'peygamber gelmemiş, vahye muhatap olmamış' anlamında kapsamlı almak daha doğru olacakhr.24
Kur'an'ın ortaya koyduğu hakikatleri kabul ehneyenlerin bilmeyenler,ıs
düşünmeyenler, anlamayan1Jr26 ve cahiller27 diye nitelenmesi de bu yoru
mumuzu desteklemektedir.
Kur'an'ın nüzul dönemindeki insanlar arasında bilgi bakımından çok
fazla bir farklılık yoktu. Belki hatipler, şairler ve kahinler istisna edilebilir.
Ancak bu tablonun nüzul süre~i devam ettikçe yavaş yavaş değişmeye yüz
tuttuğunu, bu cümleden olmak üzere Mekke' deki 'bilgilenme' veya 'bilgi
lendirme' den Medine'de, Suffe örneğinde olduğu gibi, basit de olsa sistema
tik eğitime doğru gidildiğini biliyoruz. Mekke' de bilgilendirmek maksadıyla
iniar, .teblig, tebyin, tebşir, tezkir, tezkiye, da'vet yapılır ve bilinçlendirmeye
ağırlık verilirken Medine'de teşri, örneklik ve uygulamaya geçilmiş ve bilinç
lenme yanında kimlik sahibi olmak önem kazanmıştır.
A ynca, ilk inananiann vahyi anlama düzeyleri düşük iken gittikçe oran
yükselmiş, buna paralel olarak Medine'de daha entelektüel dil kullanılmış
ve derin tarhşmalara girilmiştir. Çünkü eğitim düzeyi nispeten yükselmiştir.
Bu değişime biraz da müşrik Araplara göre daha eğitimli ve konulara aşina
olan Ehl-i kitap sebep olmuştur. Söz konusu toplum, vahyin gelişi ile birlikte
24 Ümml kavramırun işaret ettiğimiz yönde geniş bir tahlili için bkz.: İsmail Yörük-İsrnail Şık, "Kelarn Açısından Hz. Peygamberin Ürnrniliği" Dini Araştınnalar, c. 7, s. 19, MayısAğustos 2004, ss. 173-190. Kur'an'ın ürnıni bir tophırna irırnesi, onun anlaşılınası ve ondan istifade edilmesi bakırnından bir avantaj olarak değerlendirilmesin kahlıyoruz. Buna göre Kur'an'ın anlaşılınası ve hayata geçinimesi için sade (vasat) irısan olınak yeterlidir. (bkz.: Mehmet Erdoğan, "Kur'an Vahyirıin Nüzul Dönemi Olgusallığıyla İlişkisirıin Fıkhi Yorumu", İsliimiyat Der., cilt Vll/1 Ocak-Mart 2004, 72).
25 En' am 6/37; Tevbe 9/93; N ahi 16/101; Enbiya 21/24; Riim 30/30, 59.
26 A'riif 7/179; Enfru 8/65; Tevbe 9/87, 127; Münafil.<ıln 63/7.
27 En' am 6/33-35, lll; A'raf 7/199; Zürner ·39/64.
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞIM 341
önceki duruma göre din ve bilgi bakımından daha yüksek bir kültüre ulaşmışhr.ıs
Burada toplumun bir yerden alınıp bir başka yere hem de daha iyi bir
yere götü_!."me işinde -ki, bu büyük bir eğitim-öğretme işidir- başat etmen o
larak Kur' an' ı, bir uygulayıci olarak da Hz. Peygamber'i görüyor)..!.Z. Yani ya
şama biçiminin, dünya görüşünün ve inancın teorisi Kur'an'da çizilirken Hz.
Peygamber bunu tecrübe ederek göstermiştir. Bu sistem çok önemlidir, zira
Kur'an tam bir yetişkin ve eğitimsiz insanlar topluluğuna hitap etmiştir:_9n
lar ancak bir uygulayıcının eşliğinde kendilerinden istenilenleri başarıyla
yapabilirlerdi. Bu yüzden Peygamber hayatta iken dinsel problemler fazla
yoktu. Onun vefah ardından uygulayıcı otorite boşluğunun ne tür prqblem
leri doğurduğu malumdur. Sonuç olarak Hz. Peygamber'in davetine muha
tap olan, ona olumlu ya da olumsuz tepki verenler, çoğunlukla yetişkinler
dir. Her şeyden önce Hz. Peygamber'itı kendisi bir yetişkindir, ailesi ve ar
kadaşları da onun yaşı civanndakilerdir. Bu noktayla ilgili olarak çocuk ve
gençler hakkındaki ri vayetin az olması da dikkat çekicidir.
Kur'an yetişkinlere hitap etmiştir. Bu görüşümüzü, onun içerdiği konu
lar ve kullanılan kavramlardan da çıkarabiliriz. Yetişkinlerin değerleri, tu
tumları, ilgileri ve önyargılarını işleyen sayısız konu vardır: Adem-melekler
karşılaşması, kıssaların hemen tamamı, ölüm, ahiret ve savaş-barış konulan,
toplumsal ve ailevi konular, (evlenme, boşanma, ticaret, suçlar, miras vb.)
hukuki meseleler vs. Yine geçmişe ve atalara sadakat, yeniliğe ve değişime
muhalefet, ahlaki zaaflar, suçlar ve günahlar gibi eleştirilen davranışlar da
orta yaş (yetişkin) davranışlarıdır. Bu alanlar üzerinde yapılacak bir çalışma
ile Kur' an' a yansıdığı şekli ve kadanyla yetişkin zihniyetini çözmek müm
kündür.
Yaş durumunu tespit amaayla Kur'an'a bir göz atıldığında da yetişkin
ler için kullanılan kelimelerin daha fazla olduğu görülecektir. Farklı kulla- ·
28 Şüphesiz, Müslüman olanların büyük çoğunluğu vahyi kabul etseler bile okuma-yazma bilmernek anlamında ümınl olmaya devam etmişlerdir. Yedi harf meselesi, bunun çok açık bir ömeğidir. Yetişkin eğitimsizliği ile ilgili bu sorun, Türk toplumu gibi Kur'an ın özgün diline uzak toplumlarda devam ediyor.
342 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
nımlarıyla birlikte kök harflerine göre; recul 57, nisa 59 (2 si nisve), mer' 11,
imrae 26, (dünyada eş anlamında) zevc 50, üinm 29, eb 109, ebeveyn 7, valid
3, valide 4, valideyn 19, 'amın 2, 'amme 3, nal 2, hale 3, eh/uht 61, beni. 61,
seyyid 4, ınııhsan 8, mutallil,< 2, sahib 27, eşüdd 18, şeyh 4, 1 acfız 4, kiber 7,
al,<ir 3, şeyb 4, erzeli'l-'ömr 2, kehl 2, (toplam 591) defa geçmektedir. Bunlara
zamirler, sıfatlar, kişilere atfedilen fiiller (amene, kefere, eşreke, enkere,
fa' ale, l,<atele, alısene vs.) vefailler (kafir, mümin, müşrik vs.), övülen ve yeri
len eylem ve sıfatlar, birey ve topluluk isimleri (insan, fie, l,<avm, l,<arye,
cund, ashab, mele', feril,<, 'alim, sahir, şair) dahil edilmemişti~.
Ayrıca, özel isimlerin (peygamberler ve diğerleri) tamamına yakını ye
tişkinlere aittir. Çocuk ve gençlerle ilgili kavramlar olan veled 44, ibn 56, tıfl
4, ğulam 12, hulm 2, feta 10, eh 16, yeôm 22 (toplam 166) defa tekrar eder.
Kaldı ki, bunların bir kısmı da anne-baba ile ilgili anlatımlarda (emzirme,
boşanma, miras vs.) yer alır. Adem'in iki oğlu, İbrahim ve oğlu, Yusuf'un ilk
yılları, Musa'nın arkadaşı, ashab-ı kehf ve İsa'nın çocukluğu bu yaş gurubu
na giten-özel anlatımlardır.
Sunduğumuz gerekçelere dayanarak diyoruz ki,·Kur'an, daha çok yetiş
kin yani belli bir olgunluğa, bilince, kişiliğe, dini ve kültürel hüviyete ka
vuşmuş kişilere hitap eder. Çünkü onun söylemi, dinleyecek, aniayacak ve
uygulayacak bireyi muhatap alarak gelişıniştir. Buradan hareketle onun orta
seviyedeki kişilere hitap ettiğini ve bu yüzden de her düzeyde insanın anla
yabileceği bir söyleıni olduğunu söyleyebiliriz.
Konuyu biraz da dolaylı muhataplar yani nüzul döneminden sonraki
nesiller, özellikle de günümüz insanı açısından değerlendirmeliyiz. Şüphesiz
günümüz insanı, ilk muhataplara göre daha fazla eğitimli, bilgili ve gelişiniş
hayat şartlarına sahip kısaca· daha şanslıdır. _.
Ayrıca, günümüz insanının ilgi alanları, meslekleri, istek ve arzuları, uğ
raş ve meslek sahaları, düşünce ve davranışları, iletişim araçları son derece
farklıdır. Elbette bu avantajlar bazı dezavantajlara da herberinde getirıniştir.
Bu Şartlar çerçevesinde ülkemizdeki yetişkin nüfus Kur'an ilişkisine baktı
ğımızda, onların büyük.çoğunluğunun Kur'an okı.imayı bilmediğini görüyo-
KUR' AN PERSPEKTiFiNDENBİR YAKLAŞIM 343
ruz. Bunu bütün şartlarına uygun Kur'an tilaveti olarak alırsak, oran daha da
düşecektir. Sorun çocukluk ve ergenlik döneminde Kur'an öğrenmernekten
kaynaklanıyor. Demek ki Türkiye ölçeğinde yetişkin eğitimi-Kur'an ilişkisi
nin ilk pratik sonucu, Kur'an tilavetinin öğretilmesi ile ilgilidir .
• Bir talihsizlik olarak, ülkemizde çoğunluğun Kur'an okumayı öğrenme
yaşı yetişkinlik dönemine denk gelmektedir. Onlar Kur'an muhtevasmı öğ
renme konusunda daha da geridedir. Bu eksiklik daha çok okuma alışkanlığı
ile alakalıdır. Bilindiği gibi ülkemizde okuma-yazma oranı gittikçe artsa da
okuma alışkanlığı düşüktür. Böyle bir ortamda yetişkinleri teşvik ve bilgi
lendirme işi, eğiticiye yani dilli hizmetler gurubunda yer alanlara, ilahiyat
camiasındakilere ve serbest girişimcilere düşüyor. 1
Yetişkinler açısından bir noktaya daha temas etmek istiyorum.1Toplu
mumuz geleneksel mirasa önem verir, şifahi öğrenmeyi sever, huraie inanç
ları benimser ve mitolojik rivayetlere- itibar eder, yaş ilerledikç~· bu tür be
nimsemeler daha da artar. Dolayısıyla onların bu özelliği din ~ğitiminde ö-/
nemli bir etkendir. Din anlayışına dair bir başka olgu ise, Türkiye'de yetiş-
kinleri bünyesinde toplayan gurup ya da cemaatlerin hemen tamamının üye
lerini/müntesiplerini ·Kur'an'la doğrudan ilgi kurdurma konusunda isteksiz
davranmalarıdır; Kur'an metni özenle öğrenmeye teşvik edilse bile, meal ve
tefsir okunmasında aynı ısrara tutum sergilenmemektedir. Bunun yerine
kendi sistematikleri ve felsefeleri doğrultusunda din anlayışı empoze ederek
kesin itaate dayalı bir dilli yaşam istemektedirler. Kendileri açsısından bu tu
tumun olumlu yanları vardır, ancak mahzurlarının daha büyük olduğuna i
şaret etmeliyiz.
III. YETiŞKİN EGİTİMİNE KUR'AN'IN KA TKISININ İMKANI
Eğitim; felsefesi, sistemi, metotları ve ilkeleriyle evrensel bir olgudur ve
bu yüzden insanlık onun geliştirilmesinde ortak bir çaba içerisindedir. An
cak onun da uygulanan bölgeye göre yerel ş~~~lar~ vardır ve verimliliğin a
zami derecede olması için bu yöne önem veriım.mair. Sözgelimi, yetişkin e-.
ğitiminin Kur'an'la desteklenmesi araştırılırken ülkemizin kültürel ve sosyal
yapısı göz önüne alınmalıdır.
344 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ·
Yine bugün Kur'an'dan yararlanırken onun Arap diliyle ve psiko-sosyal.
fcıktörlere bağlı olarak inişini ve nass-olgu ilişkisini daima dikkate almak ge
rekir. Kur'an'ın yetişkin eğitimine katkısı da bu olguyla ilintilidir. Çünkü o
tarihsel bir metindir, günümüz eğitimi ise çağın şartlanyla donanmıştır. So
run belki yetişkin eğiti:rninin ;;ılt birimlerine inerek, yani yetişkinin kim oldu
ğu,,pe istec:liği, ilgi alanları, ihtiyaçları, gelecek tasarımı ve kaygısının nelere
yönelik olduğu gibi temel noktaların tespiti yapılarak aşılabilir.
Yt,ık<m,da da vursuladığımız gibi, Kur'an'ın muhatabı çoğunlukla yetiş
kinlerdir. Doğal olarak o, sayılan noktalarla ilgilenmekte~ir. Ancak biz, ko
nuya biraz daha genel yaklaşarak amaç ve yöntem bağlamında çözüm bul
maya çalışacağız. Zira insanı terbiye etme sistemi olarak eğitimin amacı ile
Kur'an'ın arnaçı arasında birebir örtüşme olmasa da benzerlik vardır. Bu du
rı,ım,çla Ku,r'an'ın yetişkin eğitimine ilişkin söylemlerinden bahsedebilir, veri
lerinden, ya,rarlanabiliriz. Bir çlin kitabı olarak Kur' an, her yönüyle olgunluğa
erişmiş insan yetiştirmeyi hedeflemiş, bunu da birkaç aşamada (tedricilik)
gerçekleştirmiştir.
Kur'an aracılığıy~a hec;lefe t,ılaşılınak için şöyle bir yol takip edilmiştir:
Önçe ~man, vasıtasıyla Allah.,insan arasında güçlü bir ilişki kurulmuş, bu te
mel ü,zerine bir bilinç ol~turulınaya (Müslüman bilinci inşası) çalışılmıştır.
Ş,uraçla kçı~ayaı:al<.l;>.t,ı yapı, bir kimliğe (Müslüman kimliğine) dönüştüriil
:rı;ıek. isteru.n,iştir. Bilinç ve kimliğin eşzamarılı gelişimi demek bireyin iç ve dış
sweçlerinffi biı;likte gelişimi ve uyumu demektir. Bu amaçla ikinci ad~m ola-
1ial< @an E!c;ten l;>ir· l<işwm 'birey olması' telkin edilmiştir. Bireyselliğinin far
k.ma varaı:ı bir tns?n, fıtrl kapasitesi ve sonradan kazandığı yetenekleri ile
k.E!I1din,İ gerçekleştirmenin imk~na kavuşur. Böylece ben}~ her zaman hat
ta öte d.ürıya,da bile varlığını koruyacaktır.29
I{albl;l,l,<i vahiy öncesi insanlannın bireysellil<leri, kal;>ile asabiyeti dü,şünceşiyle g9lgelenmiştir. Nfuayet birey olduktan sonra 'beraber olmak' duygu-, SiJ. aşılawı;uş ve bumın pratiğe çlöki,ilmesi istenmiştir. İnsan, Allah ile beraber o@aya teşvik. e<filerek m,etafizik yalnızlıktan; başta ibadetler olmak üzere to~J;ı,ı ve toplumsal aktivitelere katılmaya özendirilmekle de sosyal yalnızlık-
29 Krş.: Saiyidain, İkbal'in Eğitim Felsefesi, 32-33.
KUR' AN PERSPEKTİFİNDEN BİR YAKLAŞlM 345
tan ve kendi başına kalmaktan kurtanlmak amaçlanmış, sosyal hayatın uyumlu ve mütecanis olmasına önem verilmiştir.30 Bunlan tamamlayıcı olarak sorumluluk karşısında hürriyet fikri aşılanmış ve insana yapıp ettiklerinin 'sonucuna katlanacağı özgür iradesi'31 ile baş başa olduğu bildirilmiştir.
Özgün bir inanç ve yaşam biçimi kuran bu aşamaların her biri sistem içerisinde ayn bir değere sahiptir. Kısaca Kur'an, insanın kedisini gerçekleştirmesine ve yeniden inşa etmesine zemin hazırlar ve yardıma olur. Yaşanılan çevrenin ve kültürel değerlerin de katkısı ile bu bütünlük, daha anlamlı bir biçimde tezahür edecektir.
Eğitimi, hayat boyu süren bir faaliyet olarak aldık. Yetişkin bireyin eğitim faaliyeti içindeki yeri ya da rolü, ahadan vericiye, edilgenlikten etkene, nesneden özneye dönüşmektedir. Şayet bu dönüşüm olumlu niteliklerle beslenmişse ve beslenmeye devam ediyorsa etken bir özne olarak birey, önce kendi dönüşümünü varoluşsal bir sürece çevirecek, ardından diğer bireyleri ve hatta dünyayı dönüştürebilme çabasına girecektir. İşte Kur'an'ın bütün söylemi, bu varoluşsal sürecin olumlu yönde devamına yani, bu dünya ile sınırlı kalmayıp öte dünyaya uzanan bir dönüşüm sürecine odaklanmıştır.
Vahiy, eğitimsiz ama kendi varoluşunu oluşturan kültürel ve dinl yapı
nın bilincindeki bir toplumun dönüşümü için uyana ve teşvik edici söylem
leri tekrar etmiştir. Bu yöntem sadece İslfun'a özgü değildir, diğer dinler de
bu konuda ısraradırlar. Aslında yeni bir oluşumu hedeflemiş bütün hareket
ler, müntesiplerini kendi varoluş ilkeleriyle donatmak ve eğitmek ister. Şim
di yukarıda sıraladığımız aşamalan da göz önünde bulundurarak, yetişkin
eğitimine dair Kur'an'dan elde ettiğimiz bulgulara geçebiliriz.
IV. KUR'AN'DA YETiŞKİN ÖGRENİMİNE DAİR BAZI BULGULAR
Çağdaş insan felsefelerinde ve din anlayışlannda iyi insanın; kendisiyle; çevresiyle veTann'yla barışık ve iyi ilişkiler kuran birey olduğu dillendirilmektedir. Bu fikrin ilk defa ortaya çıkmış olduğu söylenemez. Zira benzer fikirler, çok önceleri başka din mensuplan tarafından savunulmuştur. Müs-
30 Hucu..-at Suresinin muhtevası bunun açık bir karut:ıdır. 31 Saiyidain, İlebal'in Eğitim Felsefesi, 32.
346 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ E GİTİMİ ve PROBLEMLERİ
lümanlann Kur'an'dan hareketle bu tür fikirlere çok önceden ulaştığını gö
rüyoruz.
Mesela, Maide Suresi'nin ilk ayetincieki "Ey iman edenler! Akitlerinizi ye
rine getirin." ifadesi, insanın Rabbi ile kendisiyle ve diğer insanlarla olan üçlü ilişkiye yorulmuş ve bunlar konustinda hassas olunması gerektiği vurgulanımştır.32
'Ulş:.fıd kavramı resınl sözleşmeler olarak algılansa da ayetin kapsamını güncelleştirerek diyebiliriz ki, yaşanabilir bir dünya için insanın kendisiyle, Rabbiyle ve çevresiyle barışık olması vazgeçilmez üç esastır ve bunlar Kur'an'ın din anlayışının üzerine kurulduğu üç temel unsurdur.33 Zira inanan ve sosyal bir varlık olan insanın kendisine, Rabbine, kendisi dışındaki insanlara ve hatta tüm varlıklara karşı yükümlülükleri vardır. Bunları yerin getirmemek, dünyanın yaşanabilir birçok özelliğinin ihlal edilmesi ve bozulması demektir. Bu açıklama eğitimin hareket noktalanndan biri olan, "Nasıl bir insan?" sorusuna da ışık tutacaktır.
Kutsal kitabımızın eğitim alanı ile ilgili ayetlerini; eğitime teşvik eden ve eğitim teorisi ve pratiğine ilişkin ayetler olarak ikiye ayırabiliriz. Eğitime ve öğrenmeye teşvik eden ayetler çokça dillenciirildiği için burada tekrar etıneye gerek yoktur. Aynca anlatına, tekrar, soru-cevap, tartışma, problemi çözme, kitle iletişim araçlarından yararlarıma, yumuşak ve dostça bir tavır, güzel ve tatlı konuşma, kalpleri ısınciırma ve kazanma, düşündürme ve akıl yürütıne, barışçıl olma, müjdel(;!me ve kolaylaştırma, uyarma ve korkutına, zamana yayma, yerine ve muhataba göre sunma, delillendirme, ikna edici olma gibi eğitimin teorik ve pratik esasianna ilişkin prensipler34 elde edilebile-
32 er-Rağıb el-İsfahani, el-Miifredfit fi Garlbi'l-IÇ.ur'fin, İst 1986, 510; Ebu'l-leys es-Semerl,<andi, Bahrıc'l-'Uliim, (tah. Komisyon), Beyrut 1993, II,412; Elmalılı Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini lÇur'fin Dili, İst. 1979, ill,1546-48; Ali AbduJhalim Mahmud, et-Terbiyetıı fi'l-IÇ.ıır'fin fi Sılreti'l-Miiide, Kahire 1994, 96. Benzer bir açıklamayı Muhammed Esed, Nuh Sılresi 25. ayetteki selam kavramını yorumlarken yapmıştır. Ona göre bu kavram dünyada 'iç huzuru, Allah'la barışı, doğal çevreyle barışı ve kişinin kendi kendisiyle barışrnı içermektedir. (Muhammad Asad, 77ıe Message of tlıe Qur'an, Gibraltar, 1984, 294).
33 Geniş bilgi içirı bkz.: İsmail Çalışkan, Kur'iin'da Diıı Kavramı, Ankara 2002,180 vd. 34 Bazı ayetler içirı bkz.: Bakara 2/186, 235, 258-263; Al-i 'İmran 3/110, 114; Nisa 4/5, 8, 63, 34-
35; En' am 6/74-82; İsrii 17/23, 28; Tiiha 20/42-44; Hac 22/24; Lol,<rnan 31/21; Ahzab 33/32, 70-71; Saffat 37/1-14; Muhammed 47/21; 'farık 86/13.
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞlM 347
cek birçok ayet vardır.3s Bunlara ilave olarak Kur'an'ın eğitim-öğretim faaliyetleri için metodik yönünün peygamberlerin tebliğ yöntemleri, irşat, davet vb. konular etrafında çokça araştınldığına işaret edelim.
Esasen, başından beri savunduğumuz temel fikre göre, Kur' an' dan yetişkin eğitimi ile ilgili teorik ve uygulamalı esaslar bulmak için uğraşmak gereksizdir. Zira çoğunlukla yetişkinlere hitap eden bir metin olarak Kur'an, yetişkin eğitiminin doğrudan bir parçasıdır. Bugün yaygın eğitim denilen fa'aliyetin bir benzeri, yirmi üç yıllık bir zaman diliminde yürütülmüş ve bu faaliyetin bazen öznesi bazen nesnesi Kur'an olmuştur. Bu faaliyetten esinlenerek bir yetişkin eğitimi teorisi üretemesek bile, onu başanya götüren stratejinin genel esaslarını çıkarabiliriz. Bu amaçla tespit ettiğiİniz bazı temel bulgular şunlardır:
İlk olarak, eğitimi toplumun bütün fertlerinin katıldığı bir iş36 yani bütün fertlerin birbiriyle etkileşim ve alış-veriş içinde olduğu bir faaliyet alanı olarak gören Kur'an'ın37 telkin ettiği öğretme metodu, tarafların aktif katılımda bulunduğu ikili bir sistem çerçevesinde cereyan eder. İkili sistemden kastımız, önce vahiy sırasında Allah-Peygamber, sonra vahyin ardından Peygamber-insan arasında cereyan eden ilişkilerdir .. Tek başına bu yöntem, yetişkin eğitimi için temel bulgu olarak yetebilir. Örneğin, Peygamber kitap ve hikriıet öğretir ve temizlenme yöntemlerini gösterir.3B Bunlar, özellikle hikmet, tam da yetişkinlerin ihtiyaanı gidenneye yöneliktir. Kitabı bilen, hikmeti elde eden ve temiz bir ruha ve bedene kavuşan bir yetişkin, kendi kendine öğrenmeyi sürdürebilir, düş~nebilir, olayların ve eşyanın arka pla-
35
36 37
38
Bkz.: M. Osman Necati, Kur'un ve Psikoloji (çev.: H.Aydın), Ank. 1998, 129-63; Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, 142; Celal Kırca, "Eğitim ve Öğretim Metotlan Açısından Kur'an'ın Getirdikleri ve Bunun Din Eğitimine Olan Etkisi", Din Öğretimi Der., sayı 20, Eylül1989, 70; İsmail Lütfi Çakan, "Hitabet ve İrşad Açısından Kur'an-ı Kerim'de Söz Çeşitleri", I. Din Şıırası Tebliğ Ve Müzakere/eri, Ankara 1995,249 vd. "Din fıtri (yaratılıştan) olduğu, yetiştirio olan Allah da Rahınan veRahim (en ince kavtayışla yargılayıcı, kayıncı) bulunduğu için, ilahi yetiştirmeye dayanari eğitimde esas, iyimserliktir, merhamettir, şefkattir, insanın sevmesi ve saymasıdır. Allah korkusu da Allah'ın nzasına uyınamaktan duyulan kaygıdır ... İslam dininde ve eğitiminde ülkü, mutlak hakikate, mutlak adalete, mutlak iyiliğe ve mutluluğa erişmek, Allah'a döninektir. Ahiret hayatı da işte bu dönüştür. Ülkü hayatının başlangıcı bu dünyadır. (Ayasbeyoğlu, 26).
Bakara 2/104; Tevbe 9/122.
Al-i İrnran 3/110, 114.
Al-i 'İmran 3/164.
348 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
ruru görebilir ve yorumlayabilir. Bu ikili sistemin işletilmesine yönelik olarak Kur' an' da; amaç belirlemek39, ihtiyaçlara, ilgilere, kaygılara ve beklentilere göre söylem geliştirmek40, idrak kabiliyetine uygun cevaplar vermek4I, eği
tim felsefesi kavramlanyla konuşacak olursak akli ve deneye dayalı bir yol takip etmek gibi temel özellikleri bulrnaktayız.
İkinci husus, Kur'an eğitim-öğretim alanına ilişkin temel vurgusu, düşündürerek geliştirme ve değiştirrnedir. Düşündürrne, beraberinde öğrenmeyi, o da bilgiye dayalı ve bilinçli eylemi getirir. Bu yüzden taklide ve mutlak itaate dayalı bir hayat, dolayısıyla eğitim-öğretim, kabul edilemez. Bu yüzden Kur'an, bireyi/yetişkini merkeze alan daha doğrusu onu önemseyen, değer veren ve saygı gösteren bir faaliyeti benimser. O, insanı her yaŞta özellikle yetişkin yaşta, özgürleştirici bir sonuca götürmeyi hedefler.42 Bu özgürleştirrne hem tercih yapabilme imkarn sağlama tabii ki Kur'an iyi ve doğru olanı tercih eder, hem de aklını ve ruhunu bağlayan ve egemenliği altına alan bütün şer düşünce ve itikatlardan· kurtulma anlarnındadır. Vahyin doğrudan muhatapları belli bir süreçte bunu yaşadı.43
Bir başka bulgu ise, Kur'an'daki güçlü terapik söylemin eğitimle olan i
İişkisidir. Psikoterapi44, olumsuz bir ruhsal hali ya da ruh hastalığı çağrışhrır.
Halbuki psikoterapik tedavinin alanı, son derece geniş olup bireyin kişiliğini
geliştirme, yeni davranışlar edinme, ruhsal sıkınh ve stresten kurtulma, içsel
çalışmaları çözümleme, yalnızlığı veya yalnızlık duygusunu atma, sıkınhlan
39
40
41
42
43
44
Zfuiyat 51/56.
İsra 17/84.
Fussilet 41/2-5.
Mualla Selçuk, "Din Öğretimi Özgürleştiren Bir Süreç Olabilir mi?", İslfimiyfit Dergisi, cilt I,
s. 1, 73-87 (Özellikle 80-85).
Kur' an' m hürriyeti benimsemesine ve tüm Müslümanların hürriyeti elinin seçiminde esas kabul etmelerine rağmen tarihte ve günümüzde özgürlük problemleri, en çok Müslüman toplumlarda yaşanmakta dır.
Psikolojik bir tedavi yöntemi olan terapi ya da psikoterapi, 'zihinsel bozukluklarda belirtileri giderek davranışlan d~ğişfirmek ve kişiliği geliştirmek için eğitimli bir uzmanın bir kişi ya da grupla yürüttüğii tedavi yöntemi' olarak tarumlarur. Destekleyici, eğitici ve yapıcı tedavi olmak üzere başlıca üç yöntemi vardır. Bu yöntemler bireyin savunma mekanizmalanru giiçlendirmeyi ve çevreye uyumunu sağlamayı, var olan yaratıcılığıru canlandırma yı ve hedef seçimini kolaylaştırmayı, kişilik yapısını geliştirmeyi amaçlar. (Anabritanica, İstanbul 1993, XVTII,192).
KUR' AN PERSPEKTİFİNDEN BİR YAKLAŞlM 349
paylaşma, örneklere bakarak başarılı olmaya motive olma, alılım sağlama
gibi pekçok olumlu katkı sağlama yöntemlerini de içine almaktadır. Kur'an
doğrudan muhataplar üzerinde böyle bir işlev gerçekleştirmiştir. Metnin o
kunıUası ve dinlenmesi (bibliyoterapi) suretiyle dalaylı muhataplar üzerinde
de benzer etkileşimler gerçekleşebilmektedir. Biz Kur'an'ın psikoterapik yö
nünij geliştirici terapik yön ve teskin edici terapik yön olmak üzere ikiye ayınyoruz.45
Geliştirici terapi türüncieki ayetler, Müslüman olmuş bir kişinin, iç ve
dış aleminde bir bütünlük oluşturarak, kişiliğini daha da geliştirir, destekler
ve eksiklerini tamamlar. "Ey iman edenler, ... iman ediniz"46 ve "Ey iman eden
ler, ... ancak Müsliimanlar olarak can veriniz"47 gibi ayetleri e imanda şuurlu bir
devamlılık istenir. İbadetler yoluyla bu devamlılık ve yenilenme daha da
desteklenir.
Yine iman etmenin gerekçeleri, faydaları, dünya ve ahiret kazancı, insa
nın evrendeki yeri, Allah'ın tanıbmı, her şeyin sonlu oluşunun vurgulanma
sı, birçok öğüt ve nasihatle ahlaki davranış standardının belirlenmesi, top
lumsal düzenlernelerin gerekliliği, vahyin en iyi rehber oluşunun açıklanma
sı gibi bilgilendirici ayetler, kişinin, öncelikle din konusunda ikna edilmesini
ve dine gÜnüiden bağlanmasını sağlamayı hedefler.48 Buna bağlı olarak da
Müslümanlığını daha iyi anlamlandırmasına katkılar sağlar. İnsan çocukke11
daha çok taklit eder. Fakat yetişkinliğe doğru ve yetişkinlik döneminde bilgi,
teCrübe ve kültürü artbkça Kur'an'da sunulan bilgi, emir, tavsiye ve ilkeleri
bilinçli bir şekilde uygulamaya çalışır.
Bu konuda kıssalar ve meseller dikkat çekicidir. Kıssalann hemen ta
mamı yetişkin insanlan anlabr. Kıssalar, "okuyucuyu olaylar ve sonuçlar
45
46
47
48
Bu konuya geniş yer veren Osman Necati, sadece ikind türden ve iman ve ibadet merkezli terapiye yer vermiştir. Bkz.: Kıır'iin ve Psikoloji 234-66.
Aı-i 'İmriin 3/179; Nisa 4/136.
AI-i 'İmran 3/102.
İnsanın ikna edilmesi ve gönülden bağlanmasını temin etmek amaayla d inin, insan aklına ve gönlfuıe ya da duygulanna birlikte hitap etmesi ve böylece içsel bütünlüğü sağlaması konusunda bkz.: İsmail Çalışkan, "Dinin Hitap Alanı ve Dini Hitabın İnsan Üzerindeki Etkisi", EKEV Dergisi, sayı; m, 1988,113-132, (1998
iizerinde diigiindiiserek kendi c;apmda kissadan hisse pkarmasm~ saglamak-
tadlr. Anlahlan olaylar bireyin vicdarurun geligmesine ve dolaylslyla egtil- mesine sebep olmaktadx. Vicdan, niyet ve davrmglan iyi ve kotii, do@u ve yanlig geklinde degerlendirip iyi olanlm takdir eden, komeri yeren bir kont-
rol mekanizmasidir. Vicdarun bu ozellikleri ahlalun onemli bir yaptmm gii- cii durumundadir."49
Meseller vesilesiyle de kigi Miisliiman olmakla ne gibi avantajlar ve iis-
tiidiiklere aday oldu@nu aklen kiyas etmek ve tecriibelerini devreye sok-
mak suretiyle tahlil ve degerlendirme yapar ve sonuglar elde eder. Kissalar
ve meseller, okuyucu veya dinleyicide empati (duygudaghk) de uyandmr.
Dolayisiyla onu dinleyen kigi, kendini, hikayenin kahramaru yerine koyarak olaylann seyrine miidahil olur. Kiai kendine omek karakter ve kigilikler se-
Fer, onlar gibi olmaya, onlann bqanlan gibi baganlar elde etmeye azmeder,
hayalinde diinyalar kurar ve olaylara kargi daha duyarli olur. Dolaytsiyla bi-
reyin duygulannda iyi yonde geligme olur, gene1 psikolojisi daha duyarl~ ha-
le gelir, sosyalleame siireci luzlamr ve daha da geligir, nihayet dinine olan baglih& daha bi1inc;li hale gelir. Sonuc; olarak Soyle bir gkzrsama yapabiliriz:
Kur'h iman, ibadet ve ahlak konulanru onerme, emir ve tavsiye geklinde te-
orik anlahr, soma bunlara pratik omekler (kssa) veya kolaylagbna ozgiin
misaller (megel) ekler.
Kur'Wm teskin edici terapik yonii ise, ins= kendisinden veya Fevre-
sel faktorler sonucu i@ne diigtiiii2j;ii gkmazlar kargismda yabgtulcl, destekle-
yici, teselli edici ve harekete geGrici fonksiyonudur.~ Hz. Peygamber, inza-
lin bag lad^& ilk ylllarda vahyin a&rli& ve giddetli muhalefet ve bash kary-
smda zaman zaman strese, kaygya, iiziintiiye ve sihnhya ginnig lzdlrap
duymugtur. nerleyen ylllarda bu s ~ h n t d ~ hallerin aiddeti azalmq olsa da
f a r b nedenlerden dolayl varli& devam etmigtir.51 Bir beger olarak ondan
49 Macit Yrlmaz, islrirn Ahlak Efitinlinde Kzlr'rin fissalnn (Yayurlanmamlg Y. Lisans tezi), Sivas 2001,84,85. Kur'h bu fonksiyonunu kendisi soyler: Yhus 101.56-57; HGd 11/110-123; Yiisuf 12/111; br5 17/82; T%hl 20198-101. Yine Kur'k imanrn da benzer fonksiyonundan bahseder: En'im 6/82; R'ad 13/28.
51 En'im 6/33-36; &a 15/97; Kehf 1816; $u'ari26/11.
KUR' AN PERSPEKTİFİNDEN BİR YAKLAŞIM 351
böyle bir dururnun sadır olması normal bir şeydir. Nitekim ~ütün bu zor du
rumlar karşısında moral verrnek ve teselli !'!tmek maksadıyla tek tek ayet
ler,sz bazen sureler,s3 bazen de benzer hadiselerin aniahidığı uzun pasajlar
(kıssalar) indirilrniştir. Peygamber'in yaşadığı zor ve sıkınhlı hallerin benzer
Ierini sahabe de yaşarnışhr. Vahiy-olgu ilişkisinden anlıyoruz ki, onlan da
teskin etmek, stres ve psikolojik çöküntüden kurtarmak için ayetler,54 sure
ler55 ve kıssalar indirilrniştir. Bu tür ayetler özellikle de kıssalar rnürninlere
şti duyguyu aşılar:
Allah'a inanan ve ona güvenenler her zaman yardım ve destek görürler.
Tarihte de bunun birçok örneği yaşanrnışhr. Başta Peygamber olmak üzere
inananlar, sıkınh ve bunalımlar karşısında daha da bilinçlenrniş, azirn ve ka
rarlılık göstererek başanlı olmanın yollannı araınışlar, ümitsizlik girdabına
kapılrnaınışlardır. Böylece Allah kendine dayananlan başanya ulaşhrrnış,
düşmanlan bozguna uğratmış, üstesinden gelinerneyen zorluk kalrnaınıştır.
Kur'an'ın bir başka teskin edici terapik özelliği, onun okunurken müzik
sel akışı ve nağmeler yoluyla olmaktadır. Coşkulu bir ruh haliyle onu dinle
yen kişinin ruhu dingin hale gelir, iç aleminde psikolojik istikrar sağlanır.56
Teskin edici özellik, bütün yönleriyle vahye doğrudan rnuhatap olanlar
üzerinde tesirini icra etmiştir. Dolaylı rnuhataplar üzerinde de aynı tesiri i cra
etmeye devarn etmektedir. İlk yetişkinler üzerinde geliştirici terapik yön,
yaşhlık dönemlerine doğru ise teskin edici yön daha fazla ön plana çıkar.
Psikolojik danışmanlığın önem kazandığı günümüzde insanın içine düştüğü
açmazlar, buhranlar, önü alınamaz çılgınlıklar, ölüm korkusu, yalıbın ve an
larnsızlıklar karşısında Kur'an'ın her iki terapik yönü etkin bir şekilde kulla
nılabilir.
52
53
55
56
A' raf 7/2; raha 20/1-8; Fa tır 35/8.
Fetih, Saffat, Duha, İnşirah, Fil, Nasr surelerini buna örnek olarak verebiliriz.
Bakara, 2/213-218; Al-i 'İmran 3/139, 146-148; Nisa 4/104; Enfal 8/49-61; Tevbe 9/13-15; Enbiya 21/7-10; Muhammed 47/35.
Fetih Suresi gibi.
Bu noktada müzikle tedavinin kültürümüzde meşhur olduğunu hatıriatmakta yarar görü
yorum.
352 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Kur'an'ın bilinçli ve kimlik sahibi bir şahsiyetin inşasına odaklanması
işaret edeceğimiz son bulgudur. Kur'an'ın temel amaa, Müslüman bilincinin
inşasıdır. Bilinç oluşumu aynı zamanda dışa yansıyarak kimliğin oluşumuy
la paralel gelişir. Elbette Müslüman bir şahsiyetin oluşumu tek başına
Kur'an tarafından inşa edilmez. Şahsiyetin oluşumuna din kadar, çevre, kül
tür, düşünce yapısı, iletişim araçlan vs. de etki eder. Ama din öncelikle iyi
bir insanı hedefler. Aslında bilinçli bir mümin, iyi bir insan demektir. Bir bü
tün olarak Kur'an, Müslüman bilincine yönelik söylemlerle doludur. Mut
ma'in, muttal$i, mfrl$in, l,<anit57 gibi kavramlar bilinçli olma halini; nafel,<a, ke
fere, eşreke, .Zaleme, fesel,<a, cehade, summ, bukm, 'umy gibi kavramlar da
kapalı bir bilinci anlahr.ss
Bilinçli olmaktan kashmız, bireyin bütün tutuTJl ve davranışlannda gön
lüne yerleşen iman ve ahlakı amir ve hakim bir güç olarak kabul ehnesi ve
onlara göre davranmasıdır. Kimlik ise bu bilincin dışa yansımasıdır. Bireyin
yaphğı işlerde Müslüman göstergesi olabilecek şekilde davranması, onun
kimliğini gösterir.59 Böyle bir bilince ulaşan kişi, arhk madde ile miDayı bir
leştirebilir.
Şöyle de diyebi~iriz: Bilinç, içsel yetişme, kimlik ise davranışların dini
esaslara uygunluğudur. Daha açıkçası davranışlan ile iç benliğini uyumlu
hale getirebilir; zihnine ve gönlüne yerleşen anlam dünyasını davranışıarına
rahatlıkla yansıtabilir. Böylece davranışlan ve sosyal ilişkilerinin ruhu ile
dünya görüşünü oluşturan temel esaslarm ruhu ortak ve el ele yürür. Bu u-
58
59
Muhammed Esed'in Kur'an yorumuna getirdiği en önemli açılım, bu bilince yapbğı vurgucia otaya çıkar.
Bilinçli olma veya davranınayı konu edinen bazı ayetler için bkz.: Bakara 2/93, 121, 138, 143, 156, 165; 286. AI-i 'İmran 3/16-17, 134, Nisa 4/151; Enfiil 8/4, 74. Kıssalar da bir bilinç oluşumu ve aynı zamanda kimlik oluşumuna ili.şkin bireylerin yaşadığı süreci anlabr. İbrahim, Yusuf, Musa, Meryem, Ashab-ı Kehf kıssalan bunlardan sadece birkaçıdır.
"İkbal'e göre mümin, kendi kültürel ve maddi çevresi ile aktif bağlan b kurarak şahsiyetini geliştiren ve gücünü arnran biridir. Bu güçlü şahsiyet, Allah'ın adına adanmış aktif tecrübelerle dolu bir hayat ile dünyayı fethe çıkar ... Bu yüzden İkbal'deki mürnin ile kil.fir arasındaki farklar dar bir teolojik fark değildir. Bu ikisi arasındaki temel fark, müminin, AIlah'ın adı ile kendi kapasitesini bütün olarak kullanan, geliştiren ve onlan dünyanın yeniden yapılanması ve fethi için harcayan temel bir tavra sahip olmasıdır." (Saiyidian, a.g.e., 109, 110)
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞlM 353
yum, hem bireyin iç huzuru ve mutluluğu (saadet) ve hem de sosyal mutlu
luk (selamet) demektir. Aksine bilinç ile davranışlar uyumlu olmazsa, hem
içsel hem de sosyal çahşma yani mutsuzluk ve huzursuzluk oluşur.
V- TEKLiFLER
• Buraya kadarki incelemelerimize dayanarak aşağıdaki teklifleri sunuya-
ruz:
1- Çocukluk ve ergenlik eğitimi, eğitim sisteminin işidir. Dinler daha
çok yetişkinlerle ilgilenirler. Çünkü onlar sosyal hayahn idamesinde bel ke
miği konumundadırlar. Bu yüzden cinsiyet ayrımı yapmaksızın belki kadına
ağırlık verilerek, özellikle 30~55 yaş aras:ındaki yetişkinlerin dini eğitimine
daha fazla eğilrnek gerekir.
2- Kendi dini ortamlanmızda elde edilen bulgular, Kur'an'ın yetişkinle
re ilişkin verileriyle birlikte kullanılırsa daha verimli olur. Bu yüzden eğitim
cilerimizin daha derinlikli ve bizi yansıtan teorilere imza ahnaları beklenir.
Çünkü yetişkinlik dönemi dini gelişim, din, inanç, tıitum ve yaşama ilişkin
araşhrma, teorem ve bulguların hemen tamarnı başka kültür ve dini ortamla
rın veya onlara mensup kişilerin ürünüdür. Şüphesiz bilgi ve bilim evrensel
dir. Ancak, özellikle .anket gibi uygulamalı araşhrmalardan elde edilen so
nuçların büyük bir bölümü yerel, kültürel, dini, siyasi ve hatta c~ğrafi, bazen
de ırk! özellikleri yansıhr.6D
3~ Kur'an'dan tek tek kurallar veya bir eğitim sistemi çıkarmaya çalış
mak yerine ki, bu başarılamamışhr, bütün yaşam anları ve alanlarında işleti
lebilecek bir bilinç aşılamak gerekir. Bu, medeniyelin kurucu ruhu ve sürdü
rülebilir insanlık idealinin ve fikrinin geçmiş ve geleceği arasında köprü olan
bir bilinçtir. Kur'an'ın Müslüman için böyle bir fonksiyonunun olduğuna i
nanıyorum. Benzer şekilde yaş ilerledikçe öğrenme oranı azaldığı ve yetiş-
60 "Yetişkinlerde bireysel öğrenme ihtiyaçlarının esnekliği ve toplumsal ihtiyaçlann, nüfusun kalabalıklığı dahil olmak üzere, yerel şartlara göre mutlaka değişiklikler göstermesi, bu e
ğitim özelliklerinin yerel düzeyde belirlenerek karşılanması zorunluluğıınu doğurur." (İhsan Kurt, "Türkiye'de Yetişkin Eğitiminin Önemi", Din Öğretimi Dergisi, Kasım-Aralık 1991, sayı 31, 31)
354 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
kinliğe kadar öğrenilen şeyleri artık işletıne ve uygulama zamanı olduğu i
çin, bireye şekil bilgiler vermek yerine, hayatın problemleri karşısında düşü..;
nerek kendi kendine problem çözebilme yeteneği kazancimlmaya çalışılma
lıdır.
4- Çağın yetişkin insanının birçok dünyevi meşgaleler yanında okumaya
ve eğitime fazla zaman ayır (a) madığını göz önüne alarak, hazırlanacak ki
tap, makale ve çalışma programlarını, Kur'an'ın konuları serbest tarzda çe
şitlendiren ve basite indirgeyen üslubuna benzer şekilde hazırlamaya özen
gösterilmelidir.
V- Kur'an'ın terapik yönünden azami derecede istifade etıne yolları a
raştırılmalı ve geliştirilmelidir ki bu, psikolojik danışmanlık ve dini danış
manlık için de faydalı olacaktır. Yaşama sevincini ve azınini artırmak mak
sadıyla mesela, dünyanın hep iyiye hatta iyilerin iyisine (öte dünya) doğru
gittiği61 tekrarlanmalıdır.
6- Hayat boyu öğrenme faaliyeti, düşündürerek geliştirme prensibine
dayanmalıdır. Kur'an'a göre asıl düşünme merkezi kalp olduğu62 için63 sakat
ya da engelli sınıfına yönelik ciddi atılım yapılmalıdır. İletişim çağında ola
naklar daha da çoğalmıştır. Türkiye nüfusunun yaklaşık %13 ü sakatlardan
oluşuyor. Bu büyük bir rakamdır, ama görebildiğimiz kadarıyla bu kesime
ciddi olarak eğilme olmamıştır. Belki bu toplantılar serisinin bir sonraki se
ansı engelliler üzerine olabilir.
7- Kur'an'ın olağanüstü bir dönem ve kendi tarihselliğini içinde barın
dırdiğını söylemiştik. Bu yüzden dinleri farklı olanlar hakkında konuşurken
savaş ve barış zamanları için iki tür ifade kullanır. Barış ve normal zamanlar
için kullanılan söylemi tercih etınekle birlikte savaş ve hicret/göç gibi olağa
nüstü durumların da farkında olmayı öğretrnek gerekir.
61
62
63
Dünyarun hep iyi ye, hatta iyilerin iyisine gittiğine_ ve iyi olana teşvik hakkında bkz.: Bakara 2/106, 148; AI-i 'İmran 3/114, 133; En'am 6/32; A'riif 7/169; Tevbe 9/88; Yfısuf 12/57, 109; Enbiya 21/90; Hac 22/30; Şu' ara 26/132; Furlj:an 32/15; I}asas 28/60; l'fır 56/22; Nuh 71/12; A'Ia 82/17.
Hac 22/46; Muham~ed 47/24.
Nitekim eğitim psikolojisi de öğrenmenin içsel olduğunu kabul eder. Bkz.: Onur, 248.
KUR' AN PERSPEKTiFiNDEN BİR YAKLAŞIM 355
Peygamberin çok evlilik yapması, kadın dövme, el kesme, savaşa teşvik,
köle ve cariyelik müessesesi, miras, şahitlik, evlilik ve boşanına, kadın hakla
n, erkeklerin üstünlüğü, örtünıne gibi durumlarm güncel olanla çahşrnası
durumunda, özellikle bunları eleştirenler karşısında ne diyeceğini bilernerne,
hatta dini konusunda endişe ve soğukluk duygusuna kapılma olabilir. Bu
yüzden a"Çık, net ve gerçekleri olduğu gibi anlatrnalı, Kur'an'ın ortaya çıkhğı
dönem ve ortamın sosyal, siyasal, k~ltürel, dini ve coğrafi şartlannı yansılli
ğı (nass-olgu ilişkisi) açıklanrnalıdır. Yine asil ve feri konulan öğreterek din
den kabul edilen birçok konuda Kur'an'ın ve Peygamber'in tutumu ile yo
rurnculann ve ulernarun tutumu birbirinden aynimalıdır.
8- Kur'an tilavetinin öğretilmesi daha erken yaşlara kaydmlrnalı, yetiş
kinler arasında da yaygınlaşhnlrnalıdır.64 Sadece metnin okunınası şeklinde
değil anlarnın okunınası da yaygınlaşhrılarak, Kur'an'ın Müslüman haya
hnda olması gereken yer vurgulanrnalı, sahih Müslümanlığın Kur'an'a da
yanarak yaşanabileceği açıkça ifade edilmelidir.
9- Gelenek ve bir dünya görüşü oluşturulmalı, ama geleneği rnutlaklaş
hrrnarnalı yani olumsuz anlarnda gelenekçi olunrnamalıdır. Kur'an özün ö
zünü verir. Bu da özünü temel kaynaklardan alarak özgün geleneği yarat
manın gerekliliğini ortaya koyar. Bunlar çağın şartlan göz önüne alınarak,
yani yaşayan gelenek değişen hayat dengesi kurularak yapılmalıdır. Mesela,
evlilik ve cinsellik konusunda günümüz insanı, dinin ve örfün norrnlanyla
bahlı anlayışın baskın olduğu çağdaş nonnlar arasında sıkışrnaktadır. Yuka
ndaki ilkeden hareketle özü muhafaza eden bir evlilik ve cinsellik anlayışı
geliştirilebilir.
SONUÇ
Bu çalışma, Kur'an-eğitim bağlamında yetişkin eğitimine ilişkin bir kat
kıdır. Kur'an-eğitim ilişkisini yeterince anlayabilmek için felsefi, sosyal ve
antropolojik temeli daha derin ve özgün araşhrrnalara ihtiyaç vardır. Açıkça-
64 Çünkü yaş ilerledikçe Kur'an okumayı öğrenmek gibi yeni bir şeyi öğrenmek güçleşir. Zira zihin zayıflar, öğrenme değil unutma daha baskın olur. Hac 22/5; N ahi 16/70 ayetlerinde buna işaret vardır (Krş.: Osman Necati, 225).
356 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
sı bu alanda bir teori ortaya konulmamıştır. Yazılanların bilyük çoğunluğu
yarım asır öncekilerin tekran gibidir. Bu durum birçok konuda olduğu gibi,
Kur'an'ı anlamayı da geçmişin belirlemeleri üzerine kurmaya çalışan Müs
lüman geleneğinin bir yansımasıdır.
· Çağımız insanının en büyük sorunlanndan birisi, şahsiyet! erin çabucak
erozyona, yıkıma veya tutarsızlığa sürüklenmesidir. Halbuki mutlu bireyler,
iç ve dış bünyede tutarlı bir şahsiyetten doğar. Tutarlı, sağlam ve dirençli bir
şahsiyelin temelleri çocuklukta atılır. Ama şahsiyelin asıl ortaya çıktığı ve la
zım olduğu dönem, yetişkinliktir. Bu yüzden bilinç ve Nmliğe dayalı sağlam
şahsiyelin muhafazası için birçok yol ve yöntem uygulanabilir. Bu amaçla
yürütülecek faaliyetlerde dinin (Kur'an) büyük rol oynayacağıru ortaya
koymaya çalıştık. En büyük dayanağımız nüzul döneminde bu amacın ger
çekleşmiş olmasıdır. Dolayısıyla zamanın ve bölgenin şartlarına uygun yar
dımlar almak mümkündür. Bu çalışmada bu imkarun olabilirliği ve mahiye
tine dair bazı bulguları ortaya koymaya çalıştık.
Recommended