Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
C t L T : 1 İ Ç T İ M A S E N E S İ : 4
Meclisi Ayan Zabıt Ceridesi
Beşinci İnikad
17 Teşrinisani 1333 (1917) Cumartesi
M Ü N D E
Sayfa
T. — Z A P T I S A B I K H U L Â S A S I 54
II. — E V R A K I V A R İ D E 54
Telgraflar 54 1. — İtalya Cephe harekât ındaki muzaf-
feriyet-i fevkalade münasebet i ile A lmanya Meclis-i Ayanına keşide o lunan tebrik telgra-
R E C A T
Sayfa
fına Prusya Meclis-i Ayan Riyasetinin teşekkü r telgrafı. 5.4
III . — M Ü Z A K E R E E D İ L E N M E V A D 55 1. — Âriza-i Cevabiye. 55:60 2. — Şehremanet ine 400.000 lira avans ita
sına Maliye Nezaret inin mezuniyeti hakk ında kanun lâyihası. * 60:61
TBMM KÜTÜPHANESİ
Meclisi Ayan İ : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
BİRİNCİ CELSE
Küşad Saati : 2.15
REİS : Rifat Beyefendi
KÂTİPLER : Faik Efendi, Nuri Efendi, Muhiddin Efendi
• • » • •<•••
R E İ S — Ekseriyet hâsıl oldu, Meclis açıldı. Zapt ı sabık hulâsasını okutuyorum.
I. — ZAPTI SABIK H U L Â S A S I
D Ö R D Ü N C Ü İ N İ K A D
15 Teşrinisani 1333 Perşembe
Rifat Beyefendinin taht-ı Riyaset inde inikad ederek Zapt ı Sabık Hulâsası kıraat ve kabul olundu.
Âza-yı K i r a m d a n Süleyman El-Baruni Efendiye Hidemat- ı Vataniye ile meşguliyetine mebni izin verilmesi kabul edildi.
Şerif Cafer Paşanın, hidemat-ı vataniye ile meşguliyetine mebni izinli sayılması kabul olundu.
Encümenlerde istifa edenlerin yerine şubelerce int ihap olunan azalara ait Riyaset tebliği istima olundu.
Meclis-i Mebusanın Daimî Riyaset Divanının teşkil edildiğine dair Meclis-i Mebusan Riyaseti tezkiresi ıttılaa arzedildi.
Yusuf Sersak Efendinin, M e c l i s i Ayan âzalığı
memuriyet inde bulunmak üzere Dersaadet 'e gelmeğe müsaraa t edeceğine dair telgrafı kıraat ve telgrafın hıfzı takarrür etti.
İ talya Cephe Harb indeki muzafferiyat-ı fevkalâde sebebiyle Macar is tan Meclis-i Ayan Riyaset ine keşide olunan tebrik telgrafına Macar is tan Meclis-i Ayan Riyasetinin teşekkür telgrafı kıraat edildi.
Ariza-i Cevabiye bir müddet müzakere olundu. İnikada nihayet verildi.
Reis Rifat
Kât ip Kât ip Faik Nuri
Kât ip Muhiddin
R E İ S — Zabı t hakkında bir müta lâa var mı? («Hayır» sesleri). Zapt ı sabık aynen kabul olundu.
II. — EVRAK-I V A R İ D E
Telgraflar 1. — İtalya Cephe harekâtındaki muzafferiyet-i
fevkalâde münasebeti ile Almanya Meclis-i Ayanına keşide olunan tebrik telgrafına Prusya Meclis-i Ayan Riyasetinin teşekkül telgrafı.
R E İ S — Telgrafnameyi okutuyorum.
Meclis-i Ayan Riyaset-i Celilesine «Alman ve Avusturya ordular ının hain müttefik-i
kadimimiz 'İtalyanlara karşı ahiren ihraz ettiği mu-zafferiyyet-i azime münasebetiyle Osmanlı Hey'et-i Ayanı namına zat-ı âlîi-i Riyasetpenahileri tarafından lütfen beyan buyurulan tebrikat-ı muhal asatkâ-raneden dolayı zat-ı samileriyle Âyan- ı K i ram haze-rat ına en hâ r ve samimî teşekküratımı arz ve iblağa, müsaraa t eylerim.
Bu şanlı ve par lak muvaffakiyyat-ı askeriyyenin sadık bir silah arkadaşlığı ile müttefik bulunan or
dularımızı daimî ve layezal bir meveddet ve muha-denetle yekdiğerine merbu t olan milletlerimizi perişan ve zafer bir sulh-ü karibe isal eylemesini halisane temenni eder ve ihtiramat-ı faikamın lütfen kabul buyurulmasını ist irham eylerim.
Prusya Meclis-i Ayan Reisi Golaf A r m e n Buvalzenburg
S A L İ H PAŞA — Müsaade buyurulur mu? Efendim, bu cevabî telgrafname Prusya Meclis-i Ayanı Riyasetinden geliyor. Demek ki, Hey'et-i Celile namına keşide kılınan telgrafname o n a m e gönderilmiş. Malûm-u Devletleridir ki, Hey 'e t bu telgraf-namenin Almanya Meclis-i Ayanına keşide olunması hakkında ittihaz-ı ka ra r eylemişti. A lmanya 'da iki nevi Meclis-i Mebusan , iki nevi Hey'et-i Ayan mevcuttur. Prusya 'nın Meclis-i Ayanı - ki, Almancası (Hernhavz) dır. Rayhş tag mukabili değildir. Rayhş tag 'a mukabi l olan Hey'et-i Ayan - Bundestra-
TBMM KÜTÜPHANESİ
54
Meclisi Ayan 1 : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
ne - dır ki, bu Meclis de Saksonya 'nın. Bavyera mn. Rultenberg' in de hulâsa A lmanya Devletini teşkil eyleyen bilcümle H ü k ü m a t ı n mümessilleri vardır. Bu harbe yalnız Prusya asakiri iştirak etmedi, Alman Hey'etini teşkil eyleyen bütün Hükümetler in orduları biliştirak muzafferiyeti temin ettiler. Eğer münasip görülür ise, A lmanya Meclis-i Ayanına - Bun-destraneye ayrıca tebrik telgrafnamesi keşide olunsun.
R E İ S — Biz telgrafnamemizi A lmanya Meclis-i Ayan Riyasetine göndermiştik. Şimdiye kadar keşide eylediğimiz telgraflara da ima «Şansölye» cevap veriyor idi. Çünkü Hey'et- i A y a n şeklinde bulunan Meclise kendileri riyaset ediyorlar. Bu sefer keşide eylediğimiz telgraf da yine o suretle yazıldı; fakat bu şekilde cevap geldi. Bilmem telgrafımızı tekrara lüzum var mı? Bizim burada gazetelerimizde dahi A lmanya Hey'et-i Ayan ına telgraf keşide edilmiştir suretinde yazıldı.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Müsaade buyurur musunuz efendim? Almanya Meclis-i Ayanına tabirini kul lanmaktan maksadımız, bütün A l m a n ordularının murahhas la r ından mürekkep olan «Fe-
III. — M Ü Z A K E R E
1. — Âriza-i Cevabiye. (1) R E İ S — Şimdi ruzname-i müzakereye geçece
ğiz. Zannedersem, ariza-i cevabiyyenin beşinci fıkrası okunmuş , müzakeresi h i tam bulmuş, re 'ye konulmak üzereyken ekseriyet bu lunmamas ına mebni bugüne kalmış idi. Öyle değil mi? Yalnız A h m e t Rıza Beyefendi Hazret ler inin bu fıkra hakkında bir teklifleri var idi.
A H M E T R I Z A B E Y — Reis Beyefendi Hazretleri, beşinci fıkranın müzakeresi h i tam bulmamış idi. Zanneder im, bu fıkra hakk ında Papa Hazret lerinin sulh teklifine dair D a m a t Feri t Paşa Hazret lerinin teklifleri va r idi.
R E İ S — Onu sonra söylersiniz. Zatıâliniz tarafından dermeyan edilen bir teklif var mı idi?
A H M E T R I Z A B E Y — Bendeniz bu fıkranın kısm-ı ahiri hakkında bir, iki söz söyleyeceğim.
R E İ S — D a m a t Feri t Paşa Hazretleri , geçen iç-t imada fıkranın t a m a m e n tayyını teklif etmişlerdi.
F E R İ T PAŞA (Damad- ı Şehriyari) — A c a b a tay hakk ında vaki olan teklifimle, istinat ettiği esbab Âyan- ı k i ram hazeratının hat ır lar ında mıdır?
(1) Evveliyatı 3 ve 4 üncü inikad zabıtlarında.
deral» Meclisi idi. Eğer biz bu telgrafımızda «Sena» kelimesi yazmış isek, Berlin'de «Sena»ya benzer yalnız Prusya Meclis-i Ayan ı vardır. Bu sebepten telgrafımızı oraya göndermişlerdir . Bu cihetten iltibas olabilir. Badema bu iltibası r e f için keşide olunacak telgrafnamelere A lmanya Meclis-i Mebusanına Re-ichschtag dediğimiz gibi - Meclis-i Ayanına da Bun-destrane diye yazmalıyız. Şimdi Almanya Meclis-i  y a n m a ayrıca bir telgrafname yazmak lâzım gelir mi, gelmez mi, bu meseleyi bir ka ra ra raptetmeli-yiz.
S A L İ H P A Ş A — Maruzat ım, Prusya Hey'et-i Ayan ından gelen bu cevapnameye teşekkür etmekle beraber, diğerine de yazılması lüzumunu beyan etmektir . Çünkü maksadımız , Prusyalı lar ın da dahil olduğu Almanya Hey'et- i Ayan ı idi.
R I Z A P A Ş A (Topçu Fer iki ) — Ha t t a f imabad bu suretle yazılmalıdır.
R E İ S — Evet, bizim telgraf keşide eylediğimiz Hey'et , u m u m Almanya murahhas la r ından mürekkep A y a n Meclisidir. Başka bir müta laa var mı? («Hayır» sedaları)
E D İ L E N M E V A D
R E İ S — Müsaade buyurunuz, müzakereyi uzatmayal ım, Âza-yı k i ram, tabiî, müzakerenin suret-i cereyanını biliyorlar.
F E R İ T P A Ş A (Damad- ı Şehriyari) — Müsaade buyururlarsa, beyanat-ı sab ıkama bir kelime ilâve edeceğim. Papa Hazret ler i taraf ından vaki olun sulh teklifi şeraiti, ecnebi gazetelerinin kâffesinde mün-deriçtir. Hey'et-i Celilenin kesreti, bendenizden dah a ziyade Fransızcaya vakıf bulunduklar ından, bunu okumuş olduklarına hiç şüphem yok; fakat ecnebi gazetelerini şimdi elde e tmek m ü m k ü n olmadığından, tabiî, bunun suretini bulamayacağız. Ha lbuk i Hariciye Nezaret inde bu no ta mevcuttur . Hey'et- i Celilenin şerefine olarak tekrar arz ediyorum. Nezaretten talep ile Meclis-i Âlinizde okunduktan sonra buna dair bir ka ra r ittihaz buyurulur .
REİS — A b d u r r a h m a n Şeref Efendi, ne Duyuruluyor?
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Bu, Encümene ait bir mesele değildir.
REİS — D a m a t Fer i t Paşa, o halde lütfen bir takrir verirsiniz, ona göre müzakere ederiz. Hakipa-yı
TBMM KÜTÜPHANESİ
— 55
Meclisi Ayan i : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
H ü m a y u n a takdim olunacak bir ariza vesilesiyle bu meseleyi münakaşa etmeye maha l göremiyorum.
F E R İ T P A Ş A (Damad- ı Şehriyari) — Takr i re hacet yok efendim, müta laamı şifahen söyledim. Zira Hey'et- i Celile teklifimi kabul ederler ise, no ta getirilir, okunur , şimdiden re 'ye vaz ' m ü m k ü n değildir. Z i ra bu fıkra kabul o lunduktan sonra notanın buraya gelmesinden, okunmas ından bir faide hâsıl olmaz .
R E İ S — Başka bir müta laa var mı? Ahmet Rıza Beyefendi ne buyuruyorsunuz? Fıkrayı re 'ye koyacağım.
A H M E T R I Z A BEY — Efendim, bu fıkrada «Tarik-i sa 'y-ü-fedâkaride sonuna kada r devam etmemiz zarurî ve tabiidir» denilmiş. Bu fedakârlık kelimesi yukar ıda bir yerde de daha geçti. Şevket-m e a b Efendimiz de Nu tk -u Hümayunla r ında , milletin fedakârlığından, sabır ve t ahammülünden bahs buyuruyorlar . Millete sabır ve. t ahammül , lüzumundan fazladır, ha t ta bazı kimselerde âdeta meskenet derecesinde mevcuttur . Fedakâr l ığa gelince: Millet bu hasletini izhardan hiçbir vakit geri durmamışt ır . Eğer faidesiz, lüzumsuz ve adimüT imkân şeyler için talep edilmediğini bilirse, millet daha ziyade fedakârl ık iht iyarında da vazifesini hiçbir z aman ifa etmekten geri durmaz , Ancak millet fedakârlığın, şahsı için değil, devlet uğrunda , va tan uğrunda talep edildiğinden emin olmalı ve bu fedakârlığın az çok semeresini de görmeli. Yani fedakârl ıktan vatanın, milletin cidden müstefid o lduğunu bilmelidir. Fedakâr l ık nedir? N e demektir? Bendenizin anladığ ıma göre, fedakârlık şer 'an, kanunen icraya mecbur olduğumuz, ifasıyla mükellef bu lunduğumuz va-zaifin fevkinde, nâs için hayırlı şeyler yapmakt ı r . Böyle bir fedakârlığı milletten beklemek için iki şey lâzımdır. Biri, atî hakk ında millete malûmat- ı sahiha, teminat-ı kaviyye vermek, diğeri de yukarı t abakadan yüksekten misaller göstermektir . Büyüklerin bu yoldaki fedakârlıkları nedir? N e nisbettedir? Millet bunu görmek ve bir de ne için harp ettiğini bilmek ister. Ha rb i , ma lûm-u âliniz, millet ilân etmedi; fakat ha rp eden millettir. Muharebede canını veren, malını, mü lkünü telef eden millettir. Binaenaleyh hangi maksa t uğrunda böyle mahv-u perişan olduğunu, feda-yı can ettiğini sormak, anlamak, milletin hakkıdır. Ariza-i cevabiyyede zafer-i nihaî istihsal olununcaya kada r harbe devam etmemiz zarurîdir , deniliyor. Nu tk -u H ü m a y u n d a da, zafer-i nihaiye kadar harbe devam edileceği ferman buyuruluyor ; fa
kat harbe müsmir ve faideli bir surette devam edebilmek için milletin sabır ve t ahammülü fedakârlığı kâfi değildir. Madd î ve kavî hazırlıklar lâzımdır. Ezcümle erzak, mahruka t , elbise gibi şeyler behemehal hazır bulunmalıdır . Sadrazam Paşa Hazret ler i , geçen sene irad eyledikleri nu tukta , «İaşe-i umumiy-ye meselesi, ha rp meselesi demektir . Bugün bir ordu, bir millet beslenemezse ha rp edemez» buyurmuşlardı . Bugün millet acaba harp edebilecek derecede beslenmiş midir?
R E İ S — İfadat-ı aliyyeleri aras ında istimal buyurduğunuz bir kelimeyi geri alınız: Millet aras ında bazılarının sabır ve t ahammülü meskenet derecesine vardırdıklarını , beyan buyurdunuz. Bu suretle, millet arasında «bazıları» demekle bir ekalliyeti meskenet ile tavsif etmiş oldunuz. Bu tabiri lütfen geri alınız.
A H M E T R I Z A B E Y — Söylediğim sözler, notla r ımda bulunduğundan, bunlar ı müsaadenizle bir defa daha tekrar edeyim: Sabır ve t ahammül millette lüzumundan fazladır; fakat bazı kimselerde bu sabır ve t ahammül âde ta meskenet derecesinde mevcuttur, dedim. Bu doğrudur .
R E İ S — Millet tabiri aras ında bazı kimseler denilince bunun d a yine millete raci olması hasebiyle meskenet tabirini istimal caiz değildir.
F U A T P A Ş A — Bu cihet mevki-i müzakereye konacaksa hafiyyen müzakere edilmelidir.
R E İ S — Rıza Beyefendinin beyanatı hakk ında bir müta la var mı?
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Feri t Paşa Hazretleri , Meclisin şerefine olarak, Papa Haz retlerinin göndermiş oldukları notayı Haric iye Nezaret inden isteyelim, görelim, buyurdular . Bu meselenin Encümene ait bir şey olmadığını arz ettim. Bu cihet fi lhakika Encümene ait değildir. Papa nın notasını, biz, yalnız bir sulh teklifi o lmak üzere kucakladık ve ona sarıldık. Esas temennimiz ve nuhbe-i amalimiz de odur .
P a p a Hazretlerinin, sulh için dermeyan eylediği şeraite mukabi l biz de kuyûd-u ihtiraziyye dermeyan ettik. O kayıtlar da memleketimizin, hukukumuzun tamamiyle mahfuz kalmasıdır . Eğer no tada bizim hukukumuzu ihlâl ve izrar edecek cihetler varsa, onları reddediyoruz. P a p a Hazret lerinin sulh teklifini m u t a z a m m ı n notasını aynen görmek hususunu da Meclisin ârâ-yı şaibesine terk ederim; fakat bendeniz bu notayı görmekle de bir şey kazanamıyoruz demek ist iyorum.
56
TBMM KÜTÜPHANESİ
Meclisi Ayan İ : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
Zira aleyhimize şerait varsa, onu kabul etmeyeceğimizi ariza-i cevabiyyede zikr ediyoruz.
Ahmet Rıza Beyefendinin mütalaasına gelince: Ariza-i cevabiyye müzakere ediliyorken, ne için harbe girdiğimizi ve harbin sonu ne olacağını müzakere e tmek doğru değildir zannederim. Mademki bir defa harbe girdik, sonuna kadar devam etmek zaruridir .
D e v a m etmezsek ne olacak? Sulh edelim mi diyeceğiz? Harb in ne kadar devam edeceğini bilemiyoruz. F a k a t behemehal yüz aklığı ile, zafer ile bu harpten ç ıkmak istiyoruz. Cenab- ı H a k , inşallah müyesser eder. («İnşallah» sesleri) Şimdi sulh edelim, diye teklif edersek, yüz aklığı ile sulh edemeyeceğiz. Biraz daha , ha t ta icap ederse birçok daha sabır ve t a h a m m ü l edeceğiz. N e için harbe girdiğimizden bahsetmek lâzım değil. Biz şimdi bir emr-i vaki karşısında bulunuyoruz. Vatanımızın hukukunu ve yüzümüzün aklığını elde edinceye kadar uğraşacağız. Ariza-i cevabiyye münasebetiyle bu mebahisi deşmek münas ip değildir. Bunlar başka müzakera t esnasında söylenebilir.
A H M E T R I Z A BEY — Bu cihetin takdiri , söz söyleyene aittir. Bunu kendileri başka türlü takdir ederler, etmezler o başka meseledir. Bendeniz, harbe devam edelim, etmeyelim tarzında bir şey söylemedim. Ancak harbi hayırlı ve müsmir bir surette neticelendirmek için lâzım gelen esbab izhar edilmiş midir , diye sordum. Harb in sonunda memlekette sağlam bir insan, dikili bir taş, bir ağaç ka lmayacak olursa, o harbe devam etmekten ve faide hâsıl olur? Zi ra millet feda-yı can ediyor, mal ve mülkü telef oluyor. Bunları so rmak elbette vazifemizdir. Sadrazam Paşa Hazret ler inin bu mesele hakkında beyan buyurduklar ı bir cümleyi tekrar ettim. Acaba kâfi derecede yiyecek ve içecek kalmış mıdır? Acaba Hükümet , bunlar ı düşünmüş ve hazır lanmış mıdır? Tabi î Hükümet in bu hususta bazı düşünceleri, tedbirleri vardır . Biz de onları bilelim, müster ih olalım. Ve harbin devamını kemal-i şevk ve gayretle arzu edelim.
'Başka bir müta laa var mı? («Hayır» sesleri) Ferit Paşa Hazretleri , P a p a Hazret lerinin nota lar ından bahis olan beşinci fıkranın tayyını teklif ediyorlar: K a b u l buyuranlar lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) K a b u l edilmedi.
Kendi ler inden başka re 'ye iştirak eden yok. F E R İ T P A Ş A (Damad- ı Şehriyari) — İftihar
ederim.
R I Z A PAŞA (Topçu Feriki) — Bendenizin de bir teklifim vardı. Onu re'ye koymadınız.
REİS — Müsaade buyurunuz, re'ye vaz'ederken müta laa dermeyan e tmek caiz değildir.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — Bu maddenin tadili hakkında bir teklifim vardı . İhtimal hatır-ı devletinizden çıkmıştır ve o teklifimde İsrar ediyorum. «Bilcümle arazi ve denizlerimiz üzerinde» demeyi teklif etmiştim.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Bilcüm le arazimiz yerine «mülkümüz» denilirse, maksa t hâsıl olur.
R E İ S — Hakk- ı âliniz var, Paşa Hazretleri , şimdi derhatır ediyorum. Rıza Paşa Hazretleri , «Bilcümle arazimiz üzerindeki hukuk-u istiklâl ve hâkimiyetimizi...» fıkrasına «boğazlar» kelimesinin ilâvesini teklif ediyorlar.
S A L İ H PAŞA «Memleket imiz üzerinde» dersek, maksa t hâsıl olur.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — Pekâlâ, «Memleketimiz» densin.
M E H M E T Ş Ü K R Ü PAŞA — Mülkümüz demek daha muvafıktır . («Muvafık» sesleri)
R E İ S — Bu fıkrada «bilcümle arazimiz» yerine «bilcümle mülkümüz» demeyi kabul buyuranlar lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) Feri t Paşa Hazretleri ile Ahmet Rıza Beyefendi Hazretleri akal-liyyette kaldılar)
A H M E T R I Z A B E Y — Hayır , ben kabul ediyorum.
R E İ S — O halde ekseriyetle kabul edildi. Yalnız Feri t Paşa Hazret ler i akalliyette kaldılar. Altıncı fıkrayı oku tuyorum. «Düvel-i müttefika ile münasebat- ı siyasiyyemiz
mütezayid bir samimiyet ve meveddet ve mütekabi l bir itimat ve emniyetle devam etmekte olduğu hakkında teminat-ı şahaneleri şayan-ı şükran görüldüğü gibi, zat-ı Şevketsimat-ı Şehriyarilerinin sadık ve m u a z z a m müttefikleri ve Osmanlılığın kad im ve samimî muhibbi Haşmet lû A l m a n y a İmpara to ru Hazretlerinin pâytaht- ı Saltanat ve Hilafeti ziyaretleri de iki H ü k ü m e t arasındaki ittifak-ı siyasinin sa-hai millide pek samimi ve halis tezahürat ına ve şan meydanlar ında dökülen müşterek kanların istihdaf ettiği müşterek ve müt tehi t gayeyi teyid ve tevsika vesile teşkil etmiş olmakla, hakikaten pek kıymettardır.»
R E İ S — Bu fıkra hakkında bir müta laa var mı? A H M E T R I Z A B E Y — Müsaade buyuruiursa
yalnız teşrifata ait bir ciheti sormak istiyorum. «Za-
— 57 — TBMM KÜTÜPHANESİ
Meclisi Ayan i : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
tu Şevketsimatı Şehri yarilerinin sadık ve m u a z z a m müttefikleri» deniyor. Bu tabirden Almanya impara to ru Hazretlerinin, Devleti Osmaniyenin müttefiki olduğu anlaşılır mı? Bir de fıkranın biraz aşağısında büyük bir hükümdar için «ziyaret» tabirini kullanmak muvafık mıdır, değil midir? Bunlar, an lamak istediğim şeylerdir. Maksadım itiraz değildir.
R E İ S — Devletlerin mümessilleri hükümdar la r olm a k münasebetiyle daima o suretle söyleniyor. Ve bu tabir devletlere izafeten kullanılıyor.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — Müsaade buyurursanız, bendeniz de bir şey anlamak ist iyorum. «Müşterek ve müt tehi t gayeyi teyid ve tevsika» deniliyor. Müşterek ve müt tehi t gaye nedir?
H Ü S N Ü P A Ş A — Zafer.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — Encümen maluma t versin, müşterek ve müt tehi t gayeden maksa t nedir? Almanya hükümetiyle ne esas üzerine ittihat etmişiz? Bunları an lamak istiyorum.
R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Müt teh i t ve müşterek gayeden maksat , arkadaşlar ımın da dedikleri gibi, zaferi nihaiyi istihsaldir. Eğer Paşa Hazret ler i , bu sualle -riyle, A l m a n hükümet i ile Devleti Osmaniye beyninde münaki t muaheda t ın esasatını öğrenmek istiyorlarsa, bu bapta birçok müzakera t cereyan eden başlıca bu mesele hakkında husulü malumat ın ademi imkânı anlaşılmıştı. Eğer bu tarzı beyan ile Encümence takip edilen maksadı sual buyuruyor larsa bu tabirden maksadımız, zaferi nihainin istihsalidir, cevabını veririz.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — O halde arızaı ce-vabiyede o suretle yazılsın. Zaferi nihainin temini için densin. Yalnız müşterek ve müt tehi t gayeyi teyid ve tevsik denmekle maksa t meçhul kalıyor .
R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Heyetçe tensip edilirse, bu cihet tashih buyurulur .
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — H e r halde tashi
hi lazımdır. Çünkü bu tabir , muhtacı tefsirdir. Birçok
manay ı t a zammun edebilir.
B O H O R E F E N D İ — Almanya İmpara to ru Haz retlerinin buraya teşrifleri, müşterek ve müttehi t gayeyi teyit ve tevsika nasıl vesile olabilir?
M E H M E T Ş Ü K R Ü P A Ş A — Zaferi nihai tabiri kullanılacak olursa, bit tabi cümlenin alt tarafı da o suretle tadil ve tashih olunacaktır .
B O H O R E F E N D İ — Bir de teyit ve tevsik tabiri yerine, teyit ve tekid denilirse, daha muvafık olur, zannediyorum. Çünkü tevsik denilince şimdiye
58 — TBMM KÜTÜPHANESİ
kadar münasebatımızın haizi tevsik olmadığı gibi bir mana münteh im oluyor.
REİS — N e buyuruluyor? A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — «Teyit
ve tevsik» tabiriyle maksat anlaşılıyor. A lmanya İmpara torunun İstanbul 'a teşrifleriyle müttehi t ve müşterek gaye teyit ve tevsik edilmiş oluyor, demektir .
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — O halde yalnız müşterek ve müt tehi t gayenin manası m ü p h e m kalıyor.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ —- Bugün Almanya hükümetiyle müşterek olan gayemizin ne olduğunu herkes, ha t ta ufak bir çocuğa sorulsa, o dahi bilir. Bunu uzun uzadıya tarife hacet yoktur.
R I Z A P A Ş A (Topçu Feriki) — Tecavüzata lüzum yoktur. Müşterek gaye ne ise, onu anlamak isterim. Bu tabiri büyükler bile anlamaz.
R E İ S — Müsaade buyurunuz, or tada tecavüz yoktur.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Tecavüze hiç de kastım yok.
R E İ S — Müsaade buyurunuz efendim. R I Z Â P A Ş A (Topçu Feriki) — Efendim, teca
vüz ediyorlar. Tecavüze tecavüzle mukabele ediyorum. Demek ki bu cihetleri bir çocuk anlar da biz anlayamayız?. .
R E İ S — Müsaade buyurunuz. Bu fıkra hakkında başka bir müta laa var mı? Bohor Efendi Hazret ler i , teyid ve tevsik tabir inin teyit ve tekid şekline ifrağını teklif buyuruyorlar .
R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — H e r iki tabirin de istimal inde Encümen ısrar etmez.
R E İ S — O halde bu şekli tadiil kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) Ekseriyet yok, kabul o lunmadı .
F ıkrayı aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) K a b u l olundu.
Diğer fıkrayı oku tuyorum.
«Bitaraf devletlerle münasebetimizin kemafissabık dostane ve halisane devamı, sezavarı şükran ve arzudur.»
R E İ S — Bir müta laa var mı? («Hayır» sesleri) Fıkrayı aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) K a b u l olundu.
Sekizinci fıkrayı okutuyorum. «İran Devleti İslamiyesinin istiklali t am dairesinde
itila ve inkişafı m a k a m ı muallayı hilafete muvafık bir siyaset olmakla, b u siyaseti iki memleket için en hayırlı şekil ve surette tatbike çalışmak, cidden şayanı temennidir.»
Meclisi Ayan t : 5 17
R E İ S — Bir müta laa var mı?
A H M E T R I Z A B E Y — Bu fıkraya yalnız bir kelimenin ilavesini teklif edeceğim : «İ ran Devleti İs-lamiyesinin istiklali t am dairesinde itila ve inkişafı» deniliyor. Buraya, «bilcümle arazisi üzerinde» tabirinin ilavesi lazımdır. Çünkü hükümet i İraniyenin Teb-liz ' i , Azerbaycan' ı kaybederek, elinde yalnız Tahran , Isfahan kalırsa, devleti müşarüni leyha orada istiklalini muhafaza etmiş sayılıyor; fakat arzumuz, tahminimiz bu değildir.
F E R İ T P A Ş A (Damadı Şehriyari) — Biz kendi işimizle meşgul olacağımız bir zamanda İran ile bu iştigale sebep ne olduğunu anlamıyorum.
Bundan maada , bir devleti İslamiye olması sebep ise, Afr ika 'da 12 asırdan beri İslamiyetini muhafaza eden Fas Padişahlığı vardır ki, o da istiklalini bir sureti gaddarânede kaybetti . Bu temenni necat ona dahi şamil olsun.
R E İ S — N e buyuruluyor? R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Bu cihet pek ziyade şa
yanı temennidir . Buna şüphe yoktur . Bizim şimdiye kadar takip ettiğimiz usul, N u t k u H ü m a y u n d a k i cümlelere aynı suretle cevap yazmak olduğundan. Encümen daha ileriye gidemedi.
F E R İ T P A Ş A (Damad ı Şehriyari) — Paşa Haz retlerinin mütalaai devletlerine iştirak edemeyeceğim. Memleket imizde Meşrutiyet yenidir. Bendeniz 35 seneden ziyade bir müdde t ecnebi memleketlerin parlamentolar ında cereyan eden müzakera t ı okudum. Geçen gün de arz ettiğim veçhile. H ü k ü m d a r Hazretleri namına kıraat edilen beyanat, o hususta Heyeti İcraiyenin bilcümle amal ve icraatına ait siyasî bir hesap defteri o lduğundan Fleyeti İcraiye arzu ettiği şekilde tanzim eder. Bunda her ne söylendiyse ona cümle be cümle cevap vermek lazım değildir. Mecliste bu usul Sait Paşa zamanından ka lma asarı gayri makbuledendir . Parlamenter ler hürdür , müstakildir, Padişah Hazretleri ne söylediyse, ona cevap vermek mecburiyet inde değildir. Memleket in menafii noktai nazar ından her neyi atebei Padişahiye isma etmek lazım gelirse, onu yazarlar.
R E Ş İ T A K İ F PAŞA — Paşa Hazretlerinin fikirlerini bendeniz daima tebcil ederim. Mamafih , şimdiye kadar kavaidi müttahazai cariye bu tarzda idi. Arızai cevabiyelerin esnayı müzakeresinde bu gibi mebahis , mükerreren cereyan etmişti. Padişahımız Efendimiz tarafından vukua gelen iradatı seniyeye harfiyen cevap vermek, senelerden beri riayet edilen bir usuldür.
rinisâni 1333 (1917) C : 1
F E R İ T P A Ş A (Damadı Şehriyari) — Her halde bendeniz, Heyeti Ayanca kabule iktiran etmiş olan böyle bir teamül bi lmiyorum.
A R İ S T İ D İ P A Ş A — N u t k u H ü m a y u n d a , diğer düveli ts lamiyeden bahsolunmamasının sebebi, onlar ile hem hudut o lmamalar ından ileri gelmiştir zannederim.
İran Devleti ile Devletimiz, hem hudut bulunmak itibariyle istiklalinin ihlal o lunup olunmaması meselesi, siyaseti mülkiyemiz üzerinde müh im bir tesiri haizdir.
A H M E T R İ Z A B E Y — Vuzuh fena bir şey değildir. «Bilcümle arazisi üzerinde» denirse, ifade daha tam ve daha doğru olur.
R E İ S — Başka bir müta laa var mı?
R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Fıkranın . A h m e t Rıza Beyefendinin buyurduklar ı veçhile tavzihinde hiçbir zarar yoktur.
R E İ S — Ahmet Rıza Beyefendi Hazretleri , İ ran Devleti İslamiyesinin bilcümle arazisi üzerinde.. . ... ilaahirihi, suretindeki bu fıkranın tadilini teklif ediyorlar.
F U A T PAŞA — Müsaade buyurulur mu? R E İ S — Müsaade buyurunuz efendim.
Reye koyuyorum : Ahmet Rıza Beyefendi Hazretleri, bu cümleye, «bilcümle arazisi üzerinde» kelimelerinin ilavesini teklif buyuruyorlar . Kabu l edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) Kabu l olundu.
A H M E T R İ Z A BEY — Teklifim kabul o lundu mu?
R E İ S — Evet.
Dokuzuncu fıkrayı okutuyorum :
«Harbin hayatı iktisadiyedeki tesiratı arnikasını tahfif ve inkişafatı atiyemizi temin maksadıyla hükümetçe icap eden tedabire tevessül olunduğu irade ve beyan buyurulmuş olup, filvaki harbi takip edecek senelerin icabat ve ihtiyacatına şimdiden çaresaz olmaya çalışmak, levazımı basiret ve hikmetten ise de, halen ve evvelen yapılacak şey maişetin tehvin esbabını istikmal etmek olduğundan, Heyeti Ayan bu dakika mütenabiha hakkında bilhassa Kuvvei İcraiyenin nazarı dikkatini celbeder.»
REİS Bu fıkra hakkında bir müta laa var mı?
A H M E T R I Z A BEY — Tesiratı arnika, tesiratı muzırra manasına mı geliyor?
REİS — A b d u r r a h m a n Şeref Efendi. Ahmet Rıza Beyefendi bir şey soruyorlar.
TBMM KÜTÜPHANESİ
Meclisi Ayan t : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Burada, «amik» lafı, «büyük», «derin» manasına olarak istimal edilmiştir.
A H M E T R I Z A BEY — O manayı ifade ediyorsa kabul ederim.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — «Büyük» manasını kastettik, «tesir» tabiri, da ima muvafık manada istimal olunmaz; bu sebepledir ki, hüsnü tesir diye bir kayıt ile de teyid olunur.
A H M E T R I Z A B E Y — Buraya da, «su» kelimesini ilave etmelisiniz.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — Harb in mucip olduğu sıkıntıdan bahsediliyor, onun için tesi-ratı arnika dedik.
A H M E T R I Z A B E Y — Eğer o manayı ifade ediyorsa ısrar e tmiyorum.
A B D U R R A H M A N Ş E R E F E F E N D İ — O manayı ifade eder. Zaten, ibaratı atiye de ona delalet eder.
R E İ S — Başka bir müta laa var mı? Fıkrayı kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar.
(Eller kalkar) Kabu l olundu. Onuncu fıkrayı okutuyorum.
«Uhdesine teret tüp eden vazifeyi tebyinat ve irşa-dat ı seniyeleri dairesinde ifaya müşaraa t tan hali kalmayacak olan heyeti bendegânımız, bu devrei içtimaiye zarfında dahi tevdi edilecek levayihi kanuni-yeyi layık oldukları ehemmiyet ve süratle tetkik edeceğini arz eder. Ve muhafazai mülkü devlet uğruna fedayı hayat etmiş olan şühedamızın ervahı mübare-kesine fatihalar ve hâlâ asarı hamasetleriyle tarihimize şanlı menkıbeler ilave eden orduyu hümayunları, e rkân ve efradına tebrik ve teşekkürler ithaf ve ahdi hümayunlar ı , milletimiz için nice nice terakki-yat ve tekemmülata ınazhar olması temenniyatı ha-lisanesini izdiyadı eyyamı ömrü afiyet ve devamı saltanat ve şevketi hilaf etpenahileri duasına terdi fen bar-gâhı ahaddiyete ref ve ilâ eyler.»
R İ Z A PAŞA (Topçu Feriki) — Müsaade buyurur musunuz? Evvelki arızai cevabiyelerde böyle bir dua var mıydı? Bendeniz hat ı r layamıyorum.
R E Ş İ T A K İ F PAŞA — Var efendim. Bazılarında biraz daha mufassal, bazısında biraz daha muhtasar olarak da ima yazılmak müteamildir .
R İ Z A PAŞA (Topçu Feriki) — Bilmiyorum; bir pa r lmanm yazacağı arızai cevabiyede dua olur mu?
A H M E T R I Z A B E Y — Herhalde , nihayetteki duayı , nihayetteki d iyorum çünkü dua, arızanın birkaç yerinde daha var, bu duayı biraz uzun görüyorum.
Meclisin küşadı günü - hatırı devletlerinizdedir - dua-gü efendinin duası pek muhtasa r idi; hat ta , ne söylediğini kimse işitmedi ve işitilmediği halde de cümlece «amin» denildi. Bu dua sureti - icabında okunmak üzere - duagü efendiye verilse ve bunun yerine daha muhtasa r bir şey yazılsa iyi olur.
R E İ S — Başka bir müta laa var mı? («Hayır» sesleri)
Bu son fıkrayı kabul edenler de lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) Kabu l edildi.
Heyeti umumiyesini de maat tadi l kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar) Kabu l olundu.
REİS — Arızai cevabiye hakipayi şahaneye takdim için ne karar ittihaz buyurursunuz?
R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Geçen sene nasıl olduysa bu sene de öyle olur.
A H M E T R I Z A BEY — Karar ı Divanı Riyaset verir, o surette takdim eder.
R E İ S — O halde, geçen sene olduğu gibi bu sene de Divanı Riyaset mi arz etsin?
A H M E T R I Z A B E Y — Evet, Divanı Riyaset tarafından hakipayi Şahaneye takdim edilir, her sene böyle yapılıyor.
2. — Şehr•emanetine 400 000 lira avans itasına Maliye Nezaretinin mezuniyeti hakkında kanun layihası.
R E İ S — Ruznamemizde ikinci m a d d e olarak Şehremanetine 400 bin lira ikrazı hakkındaki kararname var ise de, m e m u r u mahsusu bulunmadığı için, tensip buyurursanız, müzakeresini içtimai atiye talik edelim. («Muvafık» sesleri)
Başka bir işimiz kalmadı . İçtimai ati ruznamesini okutuyorum.
1. Yemekli tedariki için Harbiye Nezaret ine 500 000 lira avans itası hakkındaki K a n u n a müzeyyel Kara rname.
2. 20 - 65 yaşını ikmal edip de tekaüt müddet i olan 30 seneyi ikmal edemeyenlerin tekaütlerinin sureti icrası hakkında 11 Ağustos 1325 tarihli Kanuna müzeyyel kara rname.
3. Evkafı H ü m a y u n Nezaret inin 1325 - 1326 seneleri bütçe hesabı katisi ile bu babdaki levayihi ka-nuniyeye dair Maliye Encümeni mazbatası .
R E İ S — Bu hesabı katiler ile melfufları, levayihi kanuniyenin Heyeti U m u m i y e d e müzakeresine lüzum var mı?
Bu hesabı katiler bize geldiği gibi, Meclisi Me-busana da veriliyor, fakat Meclisimize ma lumat ka-
TBMM KÜTÜPHANESİ
Meclisi Âyaa 1 : 5 17 Teşrinisani 1333 (1917) C : 1
bilinden olarak gönderil iyor ve bunlar esasen encüm e n evrakı meyanında da görülüyor. Biz, bunları Paşa Hazret ler ine de göndermiş ve bir müzakere ile hıfzettirelim demiştik. Şu halde, heyeti umumiyeye sehven takdim edildiklerini zannediyorum.
M E H M E T Ş Ü K R Ü P A Ş A — Alelusul geldiği z aman müzakere edilmek üzere şimdilik hıfzedelim.
R E İ S — Ruznamenin devamını okutuyorum.
4. Usulü Muhasebei U m u m i y e K a n u n u Muvakkatinin 23 üncü maddesi mucibince 1331 senesi H a ziran, T e m m u z , Ağustos aylarıyla, 1332 senesine ait olarak D ivam Muhasebatça tanzim olunan takrirlere dair Maliye Encümeni mazbatası .
A H M E T R I Z A B E Y — Ruznamei müzakerenin birinci maddesini teşkil eden zahire ve yemeklik tevzii için Harbiye Nezaret i Celilesine Avans İtasına Da i r Ka ra rnameye mümasi l ve yine iaşe meselesine müteall ik bir kanun layihası vardı ki, zanneder im Mülkiye Encümenine havale olunmuştu. Onun müzakeresi esnasında hükümetçe de bir m e m u r bulundurulacak idi. Bunların ikisi de bir dereceye kadar aynı meseleye taalluk eder. H e r ikisini de bir ruzna-meye ithal edersek, Sadrazam Paşa Hazret ler inin vaatleri mucibince, bu rada bulunacak bir m e m u r u n huzurunda müzakere o lunarak her ikisi de çıkmış olurdu. Çünkü, hükümet her vakit buraya m e m u r gönderemiyor. Kesret i meşguliyet, Ayana m e m u r ir
saline mani oluyor, hepsini birden çıkarırsak mesele kolaylaşır.
R E İ S — Beyan buyurduğunuz kanun, ruzname-mizde mevcut değil sanırım. Halbuki bu kanun , ruz-namemize dahil bulunuyor .
A H M E T R I Z A B E Y — Evet, ilk içt imada zannederim Mülkiye Encümenine havale olunmuştu. K a n u n u n unvanı hat ı r ımda kalmadı , fakat yine zahire meselesine dahil idi.
R E İ S — Bu zahire tevziine müteallik kanunlar o kadar çoktur ki, hepsini bir ruznameye ithal edersek, kabil değil çıkaramayız.
A H M E T R I Z A B E Y — Ayr ı ayrı ç ıkarmayı bendeniz de arzu ederim. D a h a az yorgunluğu mucip olur. H ü k ü m e t m e m u r u n u n huzurundan istifade etmek için arz etmiştim.
R E İ S — Gelecek içtima, pazartesiye mi olacak? R E Ş İ T A K İ F P A Ş A — Perşembeye talik ede
lim, o vakte kadar encümenler de ariz ye amik işlerine bakarlar.
R E İ S — Faka t bu encümenlerin yetiştirdiği mazbataların çarşamba gününe kadar tab ve tevzi olunanları ruznameye ilave o lunmak şartıyla kabil olabilir. («Hay hay» sesleri)
Meclis hi tam buldu.
Hitamı İçtima Saat : 3.15
- • 61 —
TBMM KÜTÜPHANESİ
TBMM KÜTÜPHANESİ