53
Mezunlarımızı Ülkemizin geleceğine uğurladık Dergimiz, Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın konuğu oldu Yıldız Teknik Üniversitesi 2009 Elazığ Sosyal Sorumluluk Projesi YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL: 01 SAYI: 3 / TEMMUZ 2009

Yildizlar - Sayi 3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Yıldız Teknik Üniversiteri Yaşam Kültürü Dergisi

Citation preview

Page 1: Yildizlar - Sayi 3

Mezunlarımızı Ülkemizin geleceğine

uğurladık

Dergimiz, Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul

Günay’ın konuğu oldu

Yıldız Teknik Üniversitesi 2009 Elazığ Sosyal

Sorumluluk Projesi

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:01 SAYI:3 / TEMMUZ 2009

Page 2: Yildizlar - Sayi 3
Page 3: Yildizlar - Sayi 3

rektördenPROF. DR. İSMAİL YÜKSEK[ [

2008-2009 eğitim-öğretim yılını mezuniyet törenlerimizle sonlandırdık. Mezun olan öğ-rencilerimizi Ülkemizin geleceğine uğurladık ve şimdi dört gözle yeni gelecek öğrencile-rimizi bekliyoruz. Üniversitemizin eğitim, yönetim ve araştırma faaliyetlerinin sorunsuz bir şekilde sürdürülmesinde emeği geçen öğretim elemanlarıma ve idari personelime teşekkür ederken, öğrencilerimi başarılarından dolayı kutlar ve sevgiyle kucaklarım.

Üniversiteler, ülkenin toplumsal, yerküremizin yaşamsal sorunlarına bilimin ışığını yan-sıtarak çözümler sunmaya çalışan öncü misyon yapılarıdır. Üniversite yönetimleri attığı tüm adımlarda bu ana fikir doğrultusunda toplumsal gelişmeyi ivmelendirecek, kültürel ve ekonomik yapıya katma değer üretecek araştırmaları ortaya koymaya ve araştırma-cıları yetiştirmeye çalışır. Biz de YTÜ olarak, yüz yıla yaklaşan geçmişimizle bu misyonu en iyi biçimde yerine getirme sorumluluğunu taşıyoruz. Bu sorumluluğun yansımaları olarak küresel bilim çevreleri ve dinamikleri güçlü üniversitelerle daha yakın ilişkiler ve işbirlikleri tesis etmek, endüstrimizin gelişmesi, güçlenmesi için endüstri ile somut iş-birlikleri, müşterek çalışmalar ortaya koyabilmek; önem verdiğimiz önceliklerimiz ara-sındadır.

Üniversite-Sanayi işbirliğinin en başarılı modeli olarak kabul edilen Teknoparklar, ileri teknoloji ve inovasyonu bilim ve endüstri dünyası birlikteliğinde geliştiren, dolayısıyla eşzamanlı olarak pazara sunulmasına olanak veren oluşumlardır. Yıldız Teknik Üniversi-tesi de 21.yüzyılın girişimci üniversite modeli doğrultusunda 1 milyon m2’lik Davutpaşa Yerleşkesinin 104.000 m2’sini Türkiye’nin en gözde teknoloji geliştirme merkezi olması-nı hedeflediği Teknopark’ına ayırdı.

Teknoparkımızda öngörülen temel Ar-Ge birimleri; Bilgisayar Yazılımları Geliştirme (Yazılımpark), Endüstriyel Robot-Otomasyon Geliştirme (Robopark), Bio Teknoloji Geliş-tirme (Biopark) olup, çağımızın ve geleceğin öncelikli ihtiyaçları doğrultusunda; temiz enerjiler, yeşil tasarım (yeşil binalar ve uygulama parametreleri), nano teknolojiler ve Türkiye’nin stratejik madenleri (Bor, toryum, krom gibi) konuları da hedeflenenler ara-sındadır. Teknopark oluşumu için şu anda iki büyük firmayla anlaşmamızı imzaladık ve yer talebinde bulunan 50 firmanın da sözleşme taslakları üzerinde çalışıyoruz. Bu yılın Ağustos veya Eylül ayında hazırlıkların tamamlanmasını öngörüyoruz. Ayrıca, bir sanayi kuruluşunun ve kooperatifin desteği ile birlikte 10.000 m2’lik bir laboratuar kompleksi-nin yer alacağı Tuzla’da da bir teknopark projesi üzerinde çalışıyoruz.

Türkiye’de pek çok kurum ve organizasyonun ihtiyaç duyduğu ama yeterli alt yapının bulunmadığı laboratuar donanımlarını ve ortamlarını “Merkezi Laboratuar” projemiz aracılığıyla tesis etmek istiyoruz. Her bir birimin aynı yatırımı yaparak gereksiz kaynak israfına yol açmasını önlemek için tam teşekküllü yetkin bir merkez yaratmayı ve test-lerin bu laboratuarda yapılmasını teşvik edeceğiz. Bu merkezi laboratuar projesi, hem sanayiciyi, hem TSE’yi rahatlatacak, hem de üniversite için geliştirici olacak ve kaynak israfının önüne geçecektir.

Üzerinde çalıştığımız bir diğer proje de; öğretim üyesi yetiştirme programıdır. Anadolu’da yeni birçok üniversite açıldığından dolayı Ülkemizde öğretim üyesi alanında da sıkıntılar yaşanıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi, kurulan pek çok üniversite ve yüksek okula öğretim üyesi desteği verdi. Şimdi bunu “sürdürülebilir” kılmak ve ülkemizin yetkin üniversite öğretim üyesi ihtiyacına destek olmak için bu programı başlattık.

“Aklın ve bilimin egemen olduğu bilim insanları ve aydın kuşaklar yetiştirme”ye inancı doğrultusunda yapacağımız bu çalışmaların ne sınırlara ne de kesintilere tahammülü olmayacaktır.

Sevgilerim ve Saygılarımla

Merhaba,

Page 4: Yildizlar - Sayi 3

Yıldızlar 3TEMMUZ / 09

TEMMUZ 2009

2026

içindekilerTemmuz 2009 Yıl 1 Sayı [email protected]

Yıldız Teknik Üniversitesi Adına İmtiyaz SahibiRektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

Genel Yayın KoordinatörüProf. Dr. Tamer Yılmaz

Yayın Yönetmeni Halkla İlişkiler KoordinatörüYrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüÖğr. Gör. Hakan Karataş

YAPIM / YAYIN YÖNETİMİ

EditörÖzlem Şahin Ekinci

Yazı İşleriSare KuşNazan Nalbantoğlu

Görsel YönetmenSema Türk

FotoğrafMine Atacan

Reklam Melike Emek [email protected]ğçe Uzun

Ajansfa İletişim Bilgileri:Gülbahar Mh. Esentepe Cd.No.6/6 (Bozkır İşhanı)Mecidiyeköy/İSTANBULTel: 0 212 272 61 06Faks: 0 212 272 61 [email protected]

Baskı:C&B Basımevi2. Mat. Sit. No:ZA16Topkapı/İSTANBULTel: 0 212 612 65 22

Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak göste-rilmek suretiyle iktibas edilebilir.

32

36

12

22

yildizlar

36 GÜNCEL Yıldız Teknik Üniversitesi ve Leeds Metropolitan Üniversitesi arasında işbirliği

38 ETKİNLİK ‘Planlama ve Mimarlık Alanının Son On Yılı’ sempozyumu

40 TANITIM YTÜ İnşaat Fakültesi

50 MEZUNLARIMIZ Meclis’teki Yıldızlılar

62 RÖPORTAJ Sevgi, hoşgörü ve armoni

72 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Hayat seçimlerden ibarettir

74 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Bir başka İstanbul

78 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Radyoaktif etki (!)

80 BAŞARI L’oréal de Yıldızlı seçti

83 ETKİNLİK YTÜ Uluslararası Gitar Günleri 10 yaşında

84 GÜNCEL Üniversitemizin Braunschweig Teknik Üniversitesi ile işbirliği ilk meyvesini verdi

86 ETKİNLİK Türkay 2009 Katı Atık Yönetimi Sempozyumu yapıldı

89 ETKİNLİK Geleceğin bilim adamları Yıldız’da buluştu

90 GÜNCEL Yıldızlı Projeler Yarışması’nın ödülleri sahiplerini buldu

94SANAT GÜNDEMİ

95KİTAP

96DVD

1REKTÖR’DEN Prof. Dr. İsmail Yüksek

4SPOT

11EDİTÖR’DEN Öğr. Gör. Hakan Karataş

12 RÖPORTAJ Kültür ve Turizm Bakanı Sayın ERTUĞRUL GÜNAY’n konuğu olduk

20 MEZUNİYET Mezunlarımızi Ülkemizin geleceğine uğurladık

22 BAŞARI Yıldızlılar Amerika’da da gözde

26 GÜNCEL Yıldız Teknik Üniversitesi 2009 Elazığ Sosyal Sorumluluk Projesi

32 GÜNCEL Berlin Teknik Üniversitesi Rektörü Yıldız‘da

34 ETKİNLİK YTÜ 13. Bahar şenliği coşkuyla kutlandı

Page 5: Yildizlar - Sayi 3

4 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 5TEMMUZ / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

CAMPUS BIKE öğrencilerin gözdesi oldu

için, önümüzdeki yıl bisiklet sayısını arttırmanın plan-larını yapıyor. Bisikletler aracığıyla öğrenciler, yerleşke içinde özgürce dolaşıp yeni yerler keşfetmenin keyfini çıkarıyor.

Bisiklet, görüntü ve işlev olarak çekici bir ulaşım ve keyif aracı olma özelliğini uzun zamandır kaybetmedi. BBC’nin yaptığı “Son 200 senedir insanlığın icat ettiği en güzel şey nedir?” anketinde birinci sırada %50 gibi bir oranla bisiklet geliyor. Ülkemizde spor ya da sivil bisiklet kullanımı henüz gelişmemiş olmasına rağmen, dünyada birçok ülkesinde en gözde ulaşım araçları arasında yer alıyor.

Üniversitemizin başlattığı bu uygulamanın diğer üni-versitelere de örnek olması dileğiyle! II

Üniversitemiz bisiklet kullanımını teşvik etmek amacıyla, Davutpaşa Yerleşkesi’nde yeni bir bisikletli ulaşım sistemini uygulamaya koydu. Hizmete sunulan 100 bisiklet ve durakları ile bisiklet kullanma geleneği öğrencilere tekrar hatırlatılmaya çalışılıyor. Yerleşke içinde geniş bir alana yayılan fakültelere ulaşı-mı kolaylaştıran sistem, aynı zamanda öğrencilerin ve personelin neşe kaynağı olmuş durumda. Farklı yerlere kurulan bisiklet duraklarıyla üniversite birimleri arasın-da ulaşımı hızlandıran sistem, öğrencilere spor yapma imkanı da sağlıyor. Depozito karşılığı alınan jetonlarla binilen bisikletler, herhangi bir durağa bırakıp kilitlen-diğinde jetonlar geri alınabiliyor. Üniversite yönetimi, henüz çok yeni olmasına rağmen ilgi çeken uygulama

Page 6: Yildizlar - Sayi 3

6 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 7TEMMUZ / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından 09-10 Nisan 2009 tarihleri arasında Kara-manoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Bowling Birinciliği yarışmasında, üniversitemizin erkek Bowling takımı, unvanını koruyarak tekrar Türkiye Şampiyonu oldu. Beden Eğitimi Okutmanı Çetin Erdem SONAL eşliğinde Emre KUMRU, Emir AKTAY, Murat EKİNCİ, Levent ELİBOL, Mustafa Ersin ÖNER ve Fatih EGBATAN’dan oluşan takımımız, Üniversitemizi en iyi şe-kilde temsil etti. Ayrıca erkekler ferdi dalda, erkek Bowling takım kaptanımız Emre KUMRU Türkiye 2.si, kız Bowling takımımız ise Türkiye 5.si oldu.

Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından 04-08 Mayıs 2009 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi’nde düzenlenen Korfbol Türkiye Birinciliği yarışmasına; Üniversitemiz Korfbol takımı, TÜRKİYE Dördüncüsü oldu. Yarışmaya, Okutman Gülsüm SONAL ile Okutman Çetin Erdem SONAL eşliğinde Gamze ÇEVİRGEN, Gizem SAVAŞ, Eda ÖZ, Hatice KORKULU, Elçin TOPAL, Pınar KAMİT, Barba-ros Hayrettin ÇAĞLAR, İsmail KART, Ömer Emrah GAZİ-OĞLU, Alper Çağkan KILIÇ, Ufuk İbrahim ALTOP ile Erdem ÇAĞLAYAN’dan oluşan öğrenci sporcularımız katılmıştı.

Üniversitemizin Badminton Kız ve Erkek takımı, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından 12-15 Mart 2009 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi’nde düzenle-nen Badminton B Kategorisi Türkiye Birinciliği yarışma-sında ikinci olarak A Kategorisine yükseldi. Beden Eğitimi Okutmanı Çetin Erdem SONAL ve Okutman Gülsüm SO-NAL eşliğinde; Ahmet ŞENOCAK, Göker İNEL, Özgün BALCI, Merve GÜNEY, Esin ÖZDEMİR, Deniz AVŞAR ve Melda ÇALIŞKAN’dan oluşan takımımız, gelecek sene Süper Lig’de mücadele edecek. II

Yıldız Teknik Üniversitesi Bowling, Badminton ve Korfbol takımlarının başarısı

Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi Oto-matik Kontrol Ulusal Toplantısı 2009 (TOK’09) 13-16 Ekim tarihleri arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde gerçekleşecektir.

TOK’09 Ulusal toplantısının amacı, Ülkemizde otomatik kontrol, otomasyon, akıllı kontrol ve kumanda sistemleri, mekatronik ve robot sistemler alanında gerek kuramsal, gerek uygulamalı çalışmalar yapan bilim adamı, mühendis ve uygulamacıları bir araya getirmek, en son kuramsal ve teknolojik gelişmelerin tartışılabileceği ve fikir alışverişinin yapılabileceği bir ortam yaratmaktır. Özgün araştırma bildirilerinin sunulacağı bu toplantının dili Türkçe olacak-tır. Bildiriler, toplantı sırasında dağıtılacak bildiri özetleri kitabında ve bildiriler CD’sinde, seçilecek belirli sayıdaki makale indekse girmiş dergilerde yayınlanacaktır.

Seçilecek yüksek puan almış bildiriler, yeniden hakem değerlendirmesinden sonra SCI-Expanded kapsamındaki 1) TÜBİTAK – Electrical Engineering and Computer Scien-ces ve 2) Transactions of Institute of Measurement and Control adlı dergilerde yayınlanacaktır.

Konferans ile ilgili detaylı bilgiye www.tok09.yildiz.edu.tr adresinden ulaşılabilir. II

TOK’09 Otomatik Kontrol Türk Milli KomitesiOtomatik Kontrol Ulusal Toplantısı 2009

Page 7: Yildizlar - Sayi 3

8 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 9TEMMUZ / 09

SPOT

Amerika Birleşik Devletleri, Wayne Sta-te Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı, aynı zamanda Yapı İşletmesi Anabilim Dalı Başkanı ve araş-tırmalardan sorumlu Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mümtaz Usmen, Wayne State Üniversitesi’nde Türkiye ile ilgili bir ders vermektedir. Söz konusu derste; Türk tarihi, kültürü, yaşamı, Türkiye’deki yüksek eğitim ve öğretimle ilgile-nilmektedir. Prof. Dr. Mümtaz Usmen dersin bir uzantısı olarak, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin desteğiy-le; öğrencilerin ve çeşitli alanlardan akademisyenlerin ka-tıldığı bir Türkiye gezisi düzenlemiştir. Bu bağlamda, 28 Mayıs 2009 Perşembe günü Yıldız Teknik Üniversitesi’ni ziyaret eden misafirlerimiz, Yıldız Yerleşkesi’ndeki tarihi mekanları gezmişler; Rektörlük Senato Salonu’nda dört kişilik bir öğrenci grubumuz tarafından sunulan gelenek-sel Türk müziği ziyafetini izlemişler ve Üniversitemizin çeşitli bölümlerinden öğretim üyeleriyle Türk tarihi, kültürü, yaşamı, Türkiye’deki yüksek eğitim ve öğretimle ilgili görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Misafirlerimiz, ilgili ziyaretten büyük memnunluk duymuşlar ve üni-versiteler arasında her türlü işbirliğine açık olduklarını beyan etmişlerdir. II

Wayne State Üniversitesi Akademisyenleri Yıldız’ıziyaret etti

İZOCAM Üniversitelerarası Yalıtım Yarışması’nda Üniversitemizi temsil eden ekibimiz, Mi-marlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencilerinden Sezgin BİLGİN, Makine Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden Onur POYRAZ ve Bersan ÖZBIÇAK, Mimar-lık Bölümü öğretim görevlisi Sayın Yrd. Doç. Dr. S. Müjdem VURAL danışmanlığında hazırladıkları proje ile İkincilik ödülünü almaya hak kazandılar.

2000 yılından bu yana her sene, mimarlık ve mühendislik eğitimi alan üniversite öğrencilerine, yalıtım olgusunu yakından tanıtmak ve bu sektörde uzmanlaşmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen İZOCAM Üniversitelerarası Yalıtım Yarışması’nın bu yılki konu başlığı “Dağ Otellerin-de Etkin Enerji Kullanımı ve Yalıtım”’dı.

Yarışmanın daha önceki yıllarda uygulanan formatı, mev-cut bir yapı için uygun yalıtım sistemleri ve hesaplamala-rının yapıldığı konsept bu sene değiştirilmiş; mevcut bir yapı yerine, yarışmacı ekiplere verilen Ilgaz Dağları’ndaki bir tasarım alanına ve önerilen yapı programına uygun bir mimari proje yapılması ve daha sonra bu yapıya uygun alternatif enerji sistemlerinin geliştirilmesi, gerekli tüm yalıtım değerlerinin (ısı, nem, akustik) hesaplanması, geri dönüşüm sürelerinin hesaplanması istenmiştir.

Temelinde ekolojiklik ve enerji etkinliğinin hedeflendiği ikincilik ödülünü alan projemizde, Üniversitemiz başarıyla temsil edilmiştir. II

İzocam 9. Üniversitelerarası Yalıtım Yarışması“Ilgaz Dağları’nda Bir Butik Otel Tasarımı”

Page 8: Yildizlar - Sayi 3

10 Yıldızlar TEMMUZ / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Almanya Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, Üniversitemize yaptığı ziyarette, Almanya üniver-siteleri ile işbirliğini başlatan Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek’e teşekkür ederken, işbirliği çemberinin genişleme-sine ilişkin arzusunu ifade etti. Rektör Yüksek, Mart ayında Berlin, Magdeburg, Braunschweig ve Dresden üniversite-lerine gerçekleştirdiği ziyaretler ve işbirliği çalışmalarına ilişkin Büyükelçiyi bilgilendirdi. Görüşmede ayrıca, yeni kurulacak ve 2010 yılında eğitime başlaması planlanan Türk-Alman Üniversitesine ilişkin görüş alışverişinde bu-lunuldu. Büyükelçi Cuntz, Üniversitemizin yeni kurulacak üniversitenin oluşumunda öncü rol alması gerektiği ko-nusunda temennilerini belirtti. Rektör Yüksek, Türk-Alman Üniversitesi’nin kuruluşunda gereken her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ve gerekirse bu oluşumda etkin rol almaya hazır olduklarını ifade etti. Görüşme sonrasın-da Üniversitemizdeki tarihi yapılarımızı gezen Büyükelçi, hayranlığını dile getirdi. II

Almanya Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz Üniversitemizi ziyaret etti

Üniversitemizin uzun zamandır uyguladığı akademik çalışmalara teşvik ödülleri, Rektörlük Senato Salonunda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Yıldız adresli 8 uluslararası yayın yapan akademisyenlere verilen ödüle hak kazanan akademisyenlere, üniversite yönetimi tarafından notebook bilgisayar hediye edildi. Törende konuşma yapan Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, yaptığı bilimsel çalışmalarla Üniversitemize değer katan akade-misyenlere teşekkür etti. Rektör Yüksek, akademik teşvik ödülü ölçütlerinin tekrar gözden geçirileceğini ve alanlar arasındaki dengenin sağlanması konusunda yeni bir dü-zenlemeye gidileceğini belirtti.

Akademik Teşvik Ödülü Almaya Hak Kazanan Öğretim Elemanları:

Yrd. Doç. Dr. Emine Karakuş (Fen-Edebiyat Fakültesi – Kimya Bölümü)

Yrd. Doç. Dr. Yaşar Avşar (İnşaat Fakültesi – Çevre Mühendisliği Bölümü)

Yrd. Doç. Dr. Uğur Kurt (İnşaat Fakültesi – Çevre Mühendisliği Bölümü)

Yrd. Doç. Dr. Eyüp Debik (İnşaat Fakültesi – Çevre Mühendisliği Bölümü)

Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Erdem (Makine Fakültesi – Makine Mühendisliği Bölümü)

Arş. Gör. Ali Volkan Akkaya (Makine Fakültesi – Makine Mühendisliği Bölümü)

Arş. Gör. Demet Karaca Balta (Fen-Edebiyat Fakültesi – Kimya Bölümü)

Arş. Gör. Fatih Çakar (Fen-Edebiyat Fakültesi – Kimya Bölümü)

Akademik Teşvik Ödülleri sahiplerini buldu

editördenÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ[ [

Yıldızlar Yaşam Kültürü Dergisi’nin yeni sayısını, sizlerin bilgisine ve beğenisi-ne sunuyoruz. Yoğun bir eğitim-öğretim yılının ardından, dolu gündemimiz ve güzel haberlerimizle sizleri biraz olsun rahatlatmaya çalışacağız. Dergi olarak, mezun olan tüm arkadaşlarımızı kutlar, yeni hayatlarında başarılar dileriz.

Dergimizin bu sayısında, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY ile yap-tığımız samimi röportajı, Elazığ’da gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk proje-sine ilişkin ayrıntıları, İnşaat Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ahmet Demir’in fa-külte tanıtımını, Mimarlık Fakültesi’ne uzun yıllardır büyük emek vermiş değerli hocalarımızın Yıldız sevgilerini, yurt içi ve yurt dışında ödül kazanmış öğretim elemanlarımızın başarı hikâyelerini, yurt dışı üniversitelerle artan işbirliği ça-lışmalarımızı, Meclis’te Yıldızı temsil eden milletvekillerinin tanıtımını, başarı-larıyla Üniversitemize ödül kazandıran öğrencilerimizin haberlerini, mezuniyet ve şenlik etkinliklerimizi, öğrenci kulüplerimizin düzenlediği etkinlikleri, öğrenci yazılarımızı ve Üniversitemizden haberleri bulacaksınız.

Röportaj talebimize çok kısa sürede olumlu cevap veren, Ülkemizin kültürel ge-lişimi ve tarihi değerlerini koruma konusunda düşüncelerini, hedeflerini ve pro-jelerini bizlerle içtenlikle paylaşan ve dergimize destek veren Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY’a teşekkürlerimizi sunarız.

Dergimizin her sayısında, farklı alanlarda Ülkemizin gündemini belirleyerek ge-leceğine yön veren kişilere ulaşmaya ve görüşlerini sizlerle paylaşmaya çalışıyo-ruz. Böylelikle, Üniversitemizin gelecek vaat eden projelerinden en yetkin kişilere bahsederek destek bulmaya ve etkin bir şekilde tanıtımını yapmaya gayret edi-yoruz. Bu konuda dergimize destek vermenizi bekliyoruz.

Üniversitemizin en önemli paydaşı tartışmasız öğrencilerimizdir. Bu yüzden öğrencilerimizin, Üniversitemizin her türlü projesinde yer almaları ya da destek vermeleri bize güç katacaktır. Önümüzdeki dönemde dergimizin oluşumunda öğrencilerimizin görev alması ve dergimizi sahiplenmeleri en büyük dileğimiz olacak. İlgilenen bütün arkadaşlarımızın bizlere ulaşmalarını ve dergimizin yeni sayılarının hazırlanmasında bizlerle beraber çalışmalarını umut ediyoruz.

Üniversitemizin tanıtımına katkısı olacak, biriminizle ilgili dergimizde yayınlan-masını istediğiniz etkinlikler, haberler, projeler ve duyurmak istediğiniz çalışma-larınız için [email protected] adresinden bize ulaşmanızı bekliyoruz. Dergimi-zin Ekim sayısında, tatil sonrası dinlenmiş ve enerji dolu olarak sizlerle buluşmak dileğiyle...

Herkese iyi tatiller!

Değerli okuyucular,

Page 9: Yildizlar - Sayi 3

12 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 13TEMMUZ / 09

beri tarih, arkeoloji ve turizm benim ilgi alanlarım içindeydi. Sahip olduğum bu birikimin, şimdi yap-tığım bu görevde faydasını görüyorum. Türkiye’de görev yaptığım bu alanda, karşılanması gereken çok ihtiyaç var. Bundan dolayı hem heyecan hem sevinç ve ayrıca yapacağımız işlere zamanımız ve imkanımız yetmediği için de üzüntü duyuyorum.

Hakan Karataş: Teşekkür ederim Sayın Bakanım. Me-deniyetler için kültür ve bu kültürün getirdiği değer-ler çok önem taşımakta. Kültürel değerler, gelişimin ya da popüler eğilimlerin sonucunda değişmekte. Siz, Ülkemizin kültürel profilini hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hem de bu işin en tepe noktasındaki sorumlu kişi olarak görme şansınız oldu. Kültür ve Tu-rizm Bakanı olarak farklı bir açıdan baktığınızda Ülke-mizin kültürel profilini nasıl görüyorsunuz?

Ertuğrul Günay: Türkiye; üç kıtanın arasında, eski dün-ya ile yeni dünyanın, Hıristiyanlık ile Müslümanlığın, eski ve yeni inançların harmanlandığı inanılmaz bir coğrafyada bulunuyor. Yaşadığımız bu coğrafyada, bütün geçmişten günümüze gelen kültürlerin ayak izleri var. Türkiye kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısıyla müthiş doğal ve tarihsel bir zenginliğe sahip bir açık

yapılmaması ve hatta eski yapılarla bağdaşmayan bi-naların da yıkılması gerekiyor. Böylelikle, tarihi mekan mümkün olduğu kadar ortaya çıkmış olur.

İsmail Yüksek: Memnuniyetle. Aynı doğrultuda dü-şündüğümüze çok sevindim.

Hakan Karataş: Sayın Bakanım, öncelikle bu kadar kısa sürede röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu röportajı planlarken eğitim, kül-tür ve üniversite birlikteliğinin Ülkemiz için önemi ko-nusunda sizin değerli görüşlerinizi okuyucularımızla paylaşmayı hedeflemiştik. Öncelikle kısaca özgeçmi-şinizden bahsedebilir misiniz?

Ertuğrul Günay: 1948’de Ordu’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ordu’da yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesini bitirdim. Erken yaşta siyasetle ilgilenmeye başladım. 1977 seçimlerin-de yaşımı da büyüterek milletvekili oldum. Hukuk ve siyaset, hayatımda hep iç içe oldu. Oldukça fırtınalı ve inişli çıkışlı bir siyaset dönemi geçirdim. 2004-2007 yılları arasında hiçbir siyasi partiyle bağım kalmadığı bir dönemde, Ak Parti yeni bir siyasi hareket olarak or-taya çıkmıştı. Sayın Başbakan, birlikte siyaset yapmayı önerdi ve tekrar İstanbul milletvekili oldum. Eskiden

RÖPORTAJ

R

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI SAYIN

ERTUĞRUL GÜNAY’INKONUĞU OLDUK

röportaj, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Türkiye; kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısıyla müthiş doğal ve tarihsel bir zenginliğe sahip bir açık hava

müzesi gibi.

İsmail Yüksek: Sayın Bakanım, düşünceleriniz de çok haklısınız. Bizim de Yıldız Yerleşkesi’ndeki öğrenci yo-ğunluğunu azaltmakla ilgili düşüncelerimiz var. Tari-hi mekanlarımızın olduğu alanları mümkün olduğu kadar uygun kullanmak ve zarar görmesini engelle-mek için insan yoğunluğunu azaltmamız gerekiyor. Bu sebeple, idari binaların yanı sıra sembolik olarak bir ya da iki fakülte, lisansüstü çalışmaların yapıldığı enstitüler ve kültür- sosyal amaçlı faaliyetlerin dü-zenlendiği yeni planlamalar yapmayı düşünüyoruz. Kongre, seminer ve sempozyumların organize edil-diği, lisansüstü çalışmalar ve sertifika programları-nın düzenlendiği ve 5.000 kişiyi geçmeyecek öğrenci yoğunluğunun olduğu bir düzenlemeyi hedefliyoruz. Bu amaçla, yeni inşa etmeyi düşündüğümüz kongre merkezimiz için proje yarışması düzenledik.

Ertuğrul Günay: Yıldız Yerleşkesi, çok geniş tarihi ve yeşil bir alana sahip. Ancak maalesef öğrenciler, nere-de yaşadıklarının pek farkında değiller. Bu değerlerin farkında olabilecek öğrenci grubunu ve rektörlük gibi idari binaları orada bulundurmak ve sizin de ifade ettiğiniz gibi kültürel etkinliklerin yapıldığı binalar olarak yerleşkeyi yeniden ele alarak düzenlemek en doğru çözüm olacak gibi duruyor. Kesinlikle yeni bina

Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Yıldızlar Ya-şam Kültürü dergisi olarak, Sayın Bakanımızı ziyaret ettik. Bakanlığın projelerinden İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti organizasyonuna, Yıldız ve Davutpa-şa Yerleşkesi’nden Tarihi Yarımada’ya kadar birçok konuda koyu bir sohbet oldu. Bazen biz bazen de Bakanımız sorular sordu. Bakanımızın özellikle Yıldız Yerleşkesi’nde bulunan tarihi mekanlara karşı olan ilgisi, hassasiyeti ve bu mekanları bir Yıldızlı gibi sa-hiplenmesi bizi çok etkiledi. Şimdi sohbet havasında geçen bu özel röportajı, olduğu gibi sizlerle paylaş-mak istiyorum.

Ertuğrul Günay: Öncelikle hoş geldiniz. İlk ola-rak ben size bazı şeyler sormak istiyorum. Yıldız Yerleşkesi’ndeki tarihi binalarda hangi birimler var?

İsmail Yüksek: Yıldız Yerleşkesi’nde; Rektörlük, idari birimler, 5 fakülte ve 2 enstitümüz var.

Ertuğrul Günay: Bildiğim kadarıyla Davutpaşa Kışlası da size verilmiş durumda. Yıldız Yerleşkesi ile ilgili yeni planlarınız var mı? Rektörlük dışında sembolik bir fa-külte ve lisansüstü düzeyde tarihi binaların önemi ko-nusunda daha bilinçli öğrencilerin geldiği birimlerin orada kalmasının daha iyi olacağını düşünüyorum.

Page 10: Yildizlar - Sayi 3

14 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 15TEMMUZ / 09

nusunda zaman zaman taleplerde bulunuyorum. Sağ olsun üniversiteler ilgileniyorlar. Ancak Türkiye’nin kültür izlerinin ortaya çıkarılması ve geleceğe taşın-masında, daha büyük bir işbirliğine ihtiyacımız oldu-ğunu düşünüyorum. Anadolu’da üniversitelerin açıl-ması bir anlamda işimizi kolaylaştırıyor. Çünkü herkes bulunduğu coğrafyanın özelliklerine sahip çıkmaya çalışıyor. Bu durum, İstanbul’dan ya da Ankara’dan üniversitelerin Anadolu’ya sahip çıkmasından bir an-lamda daha kolay bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Eğitim alanındaki bu işbirliği, bizim için büyük önem taşımakta.

İsmail Yüksek: Bu tespitiniz gerçekten çok önemli. Bi-zim de 3 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi ile im-zaladığımız protokol sonucu Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu’nu kurduk. Bina Koruma ve Yenileme ve İç Mekan Koruma ve Yenileme olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Okulumuz, bu yıl ilk mezunlarını vermeye başladı. Sizin vurguladığınız, üni-versitelerle işbirliği hedefine hizmet eden iyi bir model oldu. Bölümlerini çeşitlendirmeyi de düşünüyoruz.

hava müzesi gibi. Ben geçmişte yaşamış olan hiçbir uygarlığın ve kültürün kaybolduğuna inanmıyorum. Bir biçimde, kılık değiştirmiş olarak ya da yenisiyle bütünleşmiş olarak bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu yüzden inançlarımızda ve davranışlarımızda, binlerce yıldır bu topraklarda yaşamış olan insanların izi var. İnanılmaz bir zenginliğin üzerinde yaşadığımıza inan-dığımız, bunu içselleştirdiğimiz, bu değere sahip çık-tığımız ve bütün bu tarihsel köklere sahip bir milletin geleceğe yürüyüşünün ne kadar önemli olduğunu bi-len bir anlayış içinde bunu dünyaya sunduğumuz za-man; Türkiye’nin yerinin ve saygınlığının artacağına inanıyorum. Şu anda bu bakış açısıyla görev yapmaya çalışıyorum.

Hakan Karataş: Biraz önce çok güzel ifade ettiğiniz ve Ülkemiz için önemli olan bu kültürel değerlerin ko-runması ve devamının sağlanmasında eğitimin kat-kısı nedir?

Ertuğrul Günay: Eğitim, her alanda olduğu gibi bu alanda da son derece önemlidir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak ne kadar tehlikeli ise bu alanlarda temel bir eğitim olmaksızın gayret etmek, bazen bizi telafisi olmayan yanlışlara sürükleyebilir. Bu nedenle, kültürleri devam ettirme ve uygarlıkların izlerini yeni-den ortaya çıkarma konusunda özel bir eğitimin çok yararlı olacağına inanıyorum. Bu çerçevede, kültür alanında çalışanların bütün eğitim kurumlarıyla ve özellikle üniversitelerle işbirliği yapması son derece önem taşımaktadır. Biz tarihe sahip çıkmaya çalışır-ken, çeşitli uzmanlık alanlarına ihtiyacımız oluyor. Geleneksel sanatların devam etmesi ya da eski bir yapının ayağa kaldırılması, başlı başına uzmanlık ge-rektiren durumlardır. Bu alanlarda yetişmiş, geçmişin özelliklerini bilen ve onları geleceğe taşıma konusun-da derin bir uzmanlığı edinmiş insanlara ihtiyacımız var. Ben üniversite yöneticisi arkadaşlarımdan, bu alanlarda bizi takviye edecek elemanlara ulaşma ko-

Ertuğrul Günay: Bu çok güzel bir haber. Bizim resto-rasyon konusunda uzmanlara ihtiyacımız var. Hat, tespih ve minyatür gibi Türkiye’nin geleneksel sa-natlarının yenisinin üretilmesinin yanı sıra; eskisinin bakımının yapılması ve geleceğe taşınması için bu alanları bilen insanlara ihtiyacımız var. Bu geleneksel sanatların kaybolmaması için biz de Bakanlık olarak uğraşıyoruz. Ama üniversitelerin bunu kendisine iş edinmesi, bu konuda bir bölüm açması ve eleman ye-tiştirerek bu alanı takviye etmesi son derece sevindi-rici bir durumdur.

Hakan Karataş: Geçmiş dönem Meclis Başkanımızın Meslek Yüksekokulumuz öğrencileri için güzel bir tes-piti vardı. Restorasyon çerçevesinde yapılacak o kadar çok iş var ki; Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olacak öğrencilerimiz, bu işlerden kolaylıkla emekli olur diye görüş belirtmişti. Sayın Bakanım, Ülkemizin kültürel değerlerinin ko-runması ve gelişiminin devamı için Bakanlığınızın üzerinde çalıştığı çok sıcak projeler var mı?

Ertuğrul Günay: Arkeoloji, restorasyon, müzeler gibi çok somut alanlarda yürüttüğümüz projelerimiz var. Bunun yanında, kültür sadece gözle görülen elle tu-tulan şeylerden ibaret değil. Damak tadından, türkü-lerimizden davranış tarzımıza kadar farklı konuları kapsıyor. Somut olmayan kültürel miras dediğimiz bu tür alanlarda da, projelerimiz ve çalışmalarımız var. Son yıllarda UNESCO ile de işbirliği içerisinde hızlı bir kaynak araştırması ve bunun sonucu elde ettiğimiz bulguların yazılı hale getirilmesi ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de somut olmayan bazı kültür alan-larımızın UNESCO’da tescil edilmesi ve dünya miras listesine alınması için çalışmalar yapıyoruz. Diğer yan-dan dünya miras listesine girmiş 9 alanımız var. Tarihi yarımadadan Troya’ya, Divriği’den başlayıp Nemrut kadar uzanan bu dokuz alana yenilerini katmaya çalı-şıyoruz. Alanya’yı bir Selçuklu merkezi olarak, Edirne’yi bir Osmanlı-Roma izleri taşıyan önemli bir yerleşim merkezi olarak ve Efes’i bir Roma yerleşim merkezi olarak; farklı dönemlerden üç alanı dünya tarihi miras listesine aldırmak için çalışmalarımız var. Türkiye’nin bütün bu tarihsel zenginliğinin dünya tarafından bi-linir hale gelmesi için projelerimiz var. Kazılara genel bütçeden ne yazık ki fazla para ayıramıyoruz; ama biz geçen yıl 500.000 TL ayrılmış olmasına rağmen 20 milyon TL ek kazı kaynağı yarattık. Aynı şekilde bu yıl da, kazılara büyük önem veriyoruz. Türkiye’de yapılan yerli-yabancı kazıların gelişen bir şekilde sürmesini sağlamaya çalışıyoruz. Müze olarak şu anda çalışma-sını yaptığımız birkaç müze var, ancak yeterli değil. Ne yazık ki, Türkiye barındırdığı tarihsel değerlere uygun bir müze alt yapısına sahip durumda değil. Örneğin, Ayasofya ve Topkapı gibi İstanbul’da bazı yapılarımız anıtsal olarak müze durumundadır. Müze olarak ku-rulmuş tek yapımız İstanbul Arkeoloji Müzesi’dir. An-cak, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Topkapı’nın depoları tıka basa dolu. Yeni teşhir alanları açarak bu tarihsel değerlerimizi sergilememiz ve geleceğe taşınır hale getirmemiz gerekiyor. Bugünkü depo koşullarında, bazı objeler ve eserlerimiz envanterden düşülür hale gelmeye başladı. Bu duruma çözüm bulmaya çalışıyo-ruz. İstanbul’da yeni bir depo müze çalışmamız var.

>> Proje üretme konusunda

üniversitelerimizle işbirliği yapabilirsek çok

sevinirim.

>> Ankara’da Hipodrom’da 40.000 m2’ye ulaşan bir alanda, yeni bir müze projesinin bilimsel çalışması safhasındayız.

Page 11: Yildizlar - Sayi 3

16 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 17TEMMUZ / 09

Arkeoloji Müzesini Darphane’yle birleştirerek büyüt-meyi düşünüyoruz. Türkiye çapında her bölgeye yeni depo müze yaparak hem restorasyon merkezi hem laboratuar hem de teşhir merkezi olarak kullanmayı amaçlıyoruz. Ankara’da, Türkiye’nin tam ortasında ve bütün bu saydığımız uygarlıkların ve kültürlerin buluşma noktasında büyük bir müze hayalimiz var. Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi adında çok güzel, önemli, eşsiz ancak çok küçük bir müzemiz var. Ankara’ya tartışmasız belki de Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin yüz katı büyüklüğünde bir müze yapmak gerekiyor. Ankara’da Hipodrom’da 40.000 m2’ye ula-şan bir alanda, yeni bir müze projesinin bilimsel çalış-ması safhasındayız. Önümüzdeki günlerde bunu so-mut duruma getireceğimizi umuyorum. Gaziantep’te belediye ile işbirliği içinde, çok büyük bir müze yapı-yoruz. Anadolu’daki müzeleri elden geçirmeye çalışı-

yoruz. Somut olanından olmayanına kadar bütün bu kültürel mirası sahiplenmeye ve gelecek yüzyıllara aktarmaya çalışıyoruz.

Hakan Karataş: Bu güzel çalışmalarınız için çok teşek-kür ederiz. Bu değerli projeleriniz ile ilgili müzecilik alanında uzman yeni elemanlara ihtiyacınız olacak gibi görünüyor. Üniversitemizde Sosyal Bilimler Ens-titüsü çatısı altında Müzecilik yüksek lisans programı var. Üniversite olarak bu konuda gerekli katkıyı ver-meye hazırız.

Ertuğrul Günay: Çok memnun olurum. Klasik olanın dışına çıkarak, dünyada ne olup bittiğini yakından ta-kip etmemiz gerekiyor. Üniversite eğitimi bu açıdan bizim için çok önemli. Biz kendi elemanımızı yetiştir-meye çalışıyoruz. Ama üniversitelerin dünyayı izleme-sini ve son gelişmeleri bizlere aktarmasını son dere-

ce önemli buluyorum. Ben de yurt dışına çıktığımda fırsat buldukça yeni bir müze ziyaretinde bulunup; eserleri görmeye, fotoğraflamaya ve katalogları top-lamaya çalışıyorum. Bu alanda üniversitelerle işbirli-ğine hazırız.

İsmail Yüksek: Biraz önceki açıklamanızda, İstanbul Tarihi Yarımada’nın da dünya miras listesinde oldu-ğunu ifade ettiniz. Bizim de üniversite olarak Tarihi Yarımada ile ilgili bir projemiz var. Tarihi Yarımada Enstitüsü kurmak için çalışıyoruz. Tarih, Kültür, Mi-mari, Eğitim, Sanat, Ekonomi gibi birçok disiplinin bir arada olduğu bir Enstitü kurma konusunda komite-miz çalışmalarına devam ediyor.

Ertuğrul Günay: Bu çok iyi bir haber. İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi gibi kurumlaşmış büyük üniver-siteler ve arkadan gelen Koç ve Sabancı gibi imkanları fazla olan üniversiteleri var. Bu üniversitelerle çok sa-yıda işbirliğine ihtiyacımız var. Bazı üniversiteler çeşit-li kültürel etkinlikler, toplantılar, seminerler ve sem-pozyumlar yapıyorlar. Bunlar bizim için çok önemli, ancak proje üretmede büyük sıkıntılarımız var. Tarihi Yarımada’da sokaktan başlayarak konuta ya da tarih-sel anıtlara ve yapılara kadar çok sayıda obje ve proje konusu var. Ancak bazen bunlar için bütçe buluyoruz; ama proje olmadığı için bir sonraki adımı atamıyoruz. Proje üretme konusunda üniversitelerimizle işbirliği yapabilirsek çok sevinirim. Proje üretmenin dışında bazı mekanları birlikte tasarlayıp uygulama çalışma-larını da beraber yapabiliriz. İstanbul ile ilgili ortak çalışmalara ihtiyacımız var. Bütün kalbimle inanıyo-rum ki; İstanbul dünya çapında çok önemli bir mekan, ancak maalesef çok hor kullanılmış. İstanbul’a yapılan en büyük haksızlık, bir dönem sanayi kentine dönüş-türülmesidir. Gecekondulaşma, çarpık yapılaşma, nü-fus yoğunlaşması İstanbul’u tahrip etmiş. İstanbul’da küçük bir külliyenin, camiinin, medresenin, kilisenin ya da bir Roma kalıntısının çevresi, barakalarla ve çirkin yapılarla inanılmaz bir biçimde tahrip edilmiş durumda. Artık dünyada bunlar kalmadı. Bizim de acil olarak İstanbul’u bu duruma getirmemiz gereki-yor. Tarihi Yarımada bütün bu mücevherin en önemli parçasıdır.

Hakan Karataş: Sayın Bakanım, İstanbul 2010 Avru-pa Kültür Başkenti çalışmaları nasıl gidiyor, hedefine ulaşacak mı?

Ertuğrul Günay: İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi, bizi bir takvime bağlamak açısından son derece yararlı oldu. Böylece bir şeyi daha kanıtlamış olduk. Biz ülke olarak takvim kullanmayı başaramıyoruz. Bu pro-jenin başlangıcında İstanbul 2010 sayesinde en azın-dan takvim kullanmayı, zamanla yarışmayı ve zamanı iyi kullanmayı öğreneceğimizi düşünmüştüm. Fakat bir projeyle zamanı iyi kullanmayı öğrenemediğimiz orta-ya çıktı. Ne yazık ki, proje istediğimiz hızda gitmiyor. Bu proje kapsamında yapacağımız iki şey vardı. Birincisi, somut olarak alanda iyileştirme çalışmaları yapmak-tı. Projeler gecikti, uygulama gecikiyor. Örneğin, ben Atatürk Kültür Merkezi’ni biran önce içine girilsin ve yenileştirme çalışmaları başlasın diye, geçen yıl Hazi-ran ayında boşaltarak ajansa temsil ettim. Tam 1 yıldır mekanın içine girip yenileştirme çalışmaları başlaya-madı. 6 ay sonra ise 2010 geliyor. Buna benzer zamanın gerisinde kalan birçok proje var. İkincisi ise, bazı sanat etkinliklerinin İstanbul’a taşınmasıdır. Benim hayalim; İstanbul 2010’da İstanbul’da yapılacak 4-5 sanat etkin-liğinin öyle özel olması ki; sadece İstanbul’da değil New York’da, Moskova’da ya da Tokyo’da da haber olsun. Dünya çapında sanat etkinliklerini hayal ettim. Geçen gün bu özlemimi ajansın yönetim kuruluna da anlat-tım. İstanbul Ajansı ile ilgili kamuoyunda bir yanılsama da oldu. Projeler için büyük bir kaynak ayrıldığına ilişkin bir haber çıktı. Sonuç olarak, bütün Türkiye bu kaynağı duyunca neredeyse insan sayısı kadar proje yapıldı ve ajansa gönderildi. Bu durum da ajansı biraz tıkadı ve gerçekten iyi projeleri ayırt etmek zorlaştı. 2010’da yine de iyi şeyler olacağına inancımı kaybetmedim. Bakan arkadaşlardan oluşan koordinasyon kurulu, kaynakla-rın %70’nin tarihi mekanların iyileştirilmesine ayrılma-sı konusunda bir karar aldı.

İsmail Yüksek: 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Uluslararası Ajans ve Yıldız Teknik Üniversitesi orga-nizasyonunda yaklaşık 1500 kişinin katılacağı 5. Dün-ya Gençlik Kongresi Davutpaşa Yerleşkesi’nde düzen-lenecek. Bu organizasyonu da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamına aldırmaya çalışıyoruz.

Hakan Karataş: Bugün gündeme getirdiğiniz bu güzel projelerin önemini kişilerin anlayabilmesi için, belli bir kültür bilincinin gelişmiş olması gerekli. Bu da vatan-daşlık eğitimini ön plana çıkarıyor. Bu konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve ortaöğretim müfredatını hazırlarken Bakanlığınızdan destek alıyor mu?

Ertuğrul Günay: Ben geçen yıl göreve başlarken vatan-daşlık bilinci çerçevesinde yaşadığımız kenti, bölgeyi ve

>> Bütün kalbimle inanıyorum ki; İstanbul dünya çapında çok önemli bir mekan, ancak maalesef çok hor kullanılmış.

>> Türkiye’de somut olmayan bazı kültür alanlarımızın UNESCO’da tescil edilmesi ve dünya miras listesine alınması için çalışmalar yapıyoruz.

Page 12: Yildizlar - Sayi 3

18 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 19TEMMUZ / 09

Ülkemizi tanıma konusunda turizm ve kültür alt yapı-sı olacak bir dersi müfredata koymayı önerdim. Bu tür derslerin olduğunu söylediler, ancak pratikte çok iyi işlediğini tahmin etmiyorum. Henüz çok fazla işbirliği gerçekleştiremedik. Bu konuda bir gözlemimi sizinle paylaşmak istiyorum. Anadolu’dan herhangi bir ilden İstanbul’a gelen öğrenci okulda okuyor, yurdu varsa kalıyor, hemşeri muhitlerinde gezip hemşeri kahve-lerine gidiyor. Yıldız’da okuyorsa Arkeoloji Müzesi’ni görmeden, İstanbul Üniversitesi’nde okuyorsa Yıldız Parkı’nı görmeden ya da Teknik Üniversite’de okuyor-sa Karya Müzesi’ni görmeden Anadolu’ya dönüyor. Böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bulundu-ğu bölgeyi sadece kitapta gösterecek değil, yaşatacak bir uygulamalı dersi mutlaka gündeme getirmemiz gerekiyor. İnsan tarihini öğrenirse ve bilirse ona sahip çıkar ve korur. Geçen yıl Haziran’da, Türk vatandaşla-rı için müze kart uygulaması başlattık. 20 TL verilip müze kart alındığında, Türkiye’deki Bakanlığımıza bağlı yaklaşık 300 müze ve ören yerlerine giriş, ekstra bir ödeme yapılmaksızın mümkün oluyor. Öğrenciler için 10 TL ve ilköğretim son sınıfa kadar ise ücretsiz-dir. Müze kart ile ilgili tanıtım toplantısını, Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde yaptık. Arkeoloji Müzesi, dün-yada özel olarak müze diye yapılmış ender binalardan birisidir. İlk bakışta British Museum’u çağrıştıran ve aynı konseptte yapılmış bir yerdir. Büyük bir basın or-ganında çalışan ve çok entelektüel bir arkadaşım dost-luğuma güvenerek, oraya ilk defa geldiğini itiraf etti. O akşam o mekanda bulunup oraya ilk defa geldiğini itiraf etmeyen bir çok kişi olduğunu zannediyorum. Bu bizim eğitim sistemimizin bir eksikliğidir, çünkü Arkeoloji Müzesi’nin gezilmesi gerektiğini öğretme-miştir. Dünyanın en önemli objeleri oradadır. Arkeolo-ji Müzesi’nin bir salonunda sergilenen eserlerle farklı ülkelerde bir katın donatıldığını gördüm. Büyük bir proje başlattık ve Arkeoloji Müzesi’ni mekan olarak iki katına çıkarıyoruz.

Hakan Karataş: Bizim öğrencilerimizin şanslı olduğu bir nokta var. Yıldız ve Davutpaşa Yerleşkesi’nde eği-timine devam eden öğrencilerimiz, tarihi yapılarla iç içeler. Bu doğrultuda, üniversitemizin sloganı da “Ta-rihi Mekanlarda Çağdaş Eğitim” olarak dile getirilmek-tedir. Öğrencilerimize ne mesaj vermek isterseniz?

Ertuğrul Günay: Öncelikle bu tarihi yapıların değe-rini bilsinler. Yıldız, Topkapı’dan sonra Dolmabahçe ile birlikte Osmanlı’nın yaşadığı ikinci alan. Üniver-sitenizin hem Yıldız’daki hem de Davutpaşa’daki tarihi mekanları bize emanettir. Çok prestijli tarihi mekanların, insanların kişiliğinin gelişmesi üzerinde olumlu etkisi olduğunu düşünüyorum. Bunun farkına vardıracak bir eğitim sistemimizin olması gerekiyor. Öğrenci arkadaşlarımız da sadece İstanbul için değil, Türkiye için de çok prestijli yapıları kullandıklarının bilincinde olsunlar ve tarihi mekanlara sahip çıkıp korusunlar. Ayrıca, tarihi mekanları gezince insanlar bazı kalıplaşmış bilgilerin ne kadar yanlış olduğunu daha iyi anlıyor. Sultan Abdulhamit ile ilgili yaratılmış bir imaj var. Ancak, Yıldız’ı gezerken ağaç merakı olan, bir bitki müzesi şeklinde koleksiyonu olan, el sanatları ile uğraşan, batı klasiklerini, operayı dinleyen ve dün-yayı takip eden çağdaş bir yönetici kimliğinin farkına varıyorsunuz. Bize anlatılanla gerçek tarihin ne kadar farklı olduğu konusunda, tarihi mekan bizi doğrudan bilgi sahibi yapıyor. Önümüzdeki dönemde tarihi me-kanlar konusunda Meclis, Bakanlığımız ve üniversite-niz ortak işbirliği içinde tarihi mekanların iyileştirme çalışmalarını yapılması gerekiyor. En kısa zamanda ziyaretinize gelip, Yıldız ve Davutpaşa Yerleşkelerini gezerek birlikte neler yapabileceğimizi konuşmak is-tiyorum.

Hakan Karataş: Sayın Bakanım, değerli görüşlerinizi bizim aracılığımızla Yıldızlılar ve kamuoyu ile paylaş-tığınız için çok teşekkür ederiz. Yürüttüğünüz bütün projelerde başarılar diliyoruz. II

Page 13: Yildizlar - Sayi 3

20 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 21TEMMUZ / 09

YYıldız Teknik Üniversitesi 2008-2009 eğitim-öğretim yılı mezuniyet törenleri, 15-19 Haziran haftası Kiler-i Hümayun alanında, Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü ve fakültelerin ortak organizasyonuyla gerçekleşti-rildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törenler, öğrenci ve öğretim üyelerinin açılış konuşmaları, sembolik diploma töreni, öğrenci andı-nın okunması ve keplerin fırlatılmasıyla tamamlandı. Ailelerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen törenlerde, duygu dolu anlar yaşandı.

Rektör İsmail Yüksek, mezuniyet törenlerinde yaptığı konuşmasında, üniversite yıllarının insanları birbirine yakınlaştıran ve güçlü arkadaşlıkların yaşandığı unu-tulmayacak bir dönem olduğunu ifade etti. Mezuniyet günlerinin ise hiç kuşkusuz; ailelerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin fedakarlık ve emeklerinin ödüllen-dirildiği bir gün olduğunu vurguladı. Rektör Yüksek, “Yaşamınızın en güzel yıllarını acısıyla, tatlısıyla Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaşadınız. Ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kazandınız. Bölümlerinizde yaptığınız çalışmalar ve derslerinizde elde ettiğiniz başarılarla, bizlerin ve ailelerinizin gururu oldunuz. Bugün, yaptı-ğınız çalışmaların karşılığı olan hak ettiğiniz diploma-larınızı almak için, tatlı bir coşku ve sevinç içindesiniz. Biraz sonra sizler keplerinizi coşkuyla gökyüzüne fır-latacaksınız. Bizler de üniversitemizin yıldızları olarak sizleri, ülkemizin geleceğine uğurlayacağız. Işığınızla toplumunuzu ve ülkenizi aydınlatacak, aydınlattık-ça büyüyecek, büyüdükçe çoğalacaksınız. Bir Yıldızlı olarak; ülkenize, üniversitenize ve geleceğinize olan inancınızı ve kendinize olan güveninizi kaybetmeyi-niz. Aklın ve bilimin egemen olduğu, bilim insanı ve aydın kuşaklar yetiştirerek, gençlerimizi her yönden yaşama hazırlayan Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olmanın gücünü, ayrıcalığını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmeyiniz” dedi.

Anne ve babalara hitaben yaptığı konuşmasında ise Rektör Yüksek, “Üzülerek de olsa, dört yıl önce bizle-re bıraktığınız emanetleri size teslim etme zamanı geldi. Sizlerden, çocuklarınızın öğrenim hayatlarına başladıkları günü hatırlamanızı rica ediyorum. O gün-den bugüne, çocuklarınız için verdiğiniz emekler, ya-şadığınız üzüntüler, çektiğiniz sıkıntılar ve onlar için döktüğünüz gözyaşları bugün anlam ve değer kaza-nacak. Ben, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü olarak, öğrencilerimizin alacağı diplomaların gerçek sahipleri olan değerli anne ve babaların önünde saygıyla eğili-yorum” diyerek duygularını dile getirdi.

Mezuniyet törenlerinin düzenlenmesinde emeği ge-çen akademik-idari personele ve YTÜ Vakfı’na teşek-kür eden Yüksek, konuşmasını “Sevgili Öğrencilerim, Allah; yolunuzu aydınlık, gönlünüzü açık, başarılarını-zı daim etsin” diyerek tamamladı. II

MEZUNLARIMIZI ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE

UĞURLADIK

haber, MİNE ULUTAŞ

Prof. Dr. İsmail Yüksek:Üniversitemizin yıldızları olarak sizleri, Ülkemizin geleceğine uğurluyoruz. Işığınızla toplumunuzu

ve ülkenizi aydınlatacak, aydınlattıkça büyüyecek, büyüdükçe çoğalacaksınız.

MEZUNİYET

Page 14: Yildizlar - Sayi 3

22 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 23TEMMUZ / 09

Ltaşıt elektroniği, elektrik ve hibrid elektrikli taşıtlar konusunda önemli bilimsel katkılarda bulunabilecek potansiyeldeki kişiler arasından seçilmektedir. Ödül, taşıt elektroniğinin ve taşıtlar için alternatif enerji sistemi arayışlarının gün geçtikçe önem kazanması nedeniyle, Vehicular Technology Society tarafından verilmeye başlanmıştır. Güç elektroniğini taşıt sis-temlerine uygulayabilme, elektrik ve hibrid elektrikli araçlar için yüksek verimlilikli güç aktarım sistemleri tasarlayabilme, yakıt ekonomisini iyileştirme, per-formans artırımı ve frenleme enerjisinin geri kaza-nılması gibi konularda yaptığı çalışmalar ve gelecek vaad eden potansiyeli nedeniyle Ömer Çağlar Onar bu ödüle layık görülmüştür. Onar’ın, elektrikli taşıtlar için batarya ömrünü ve performansı arttırıcı, batar-ya boyutlarını ve fiyatını azaltmaya yönelik batarya/ultra-kapasitor hibridleştirmesi ve ilgili güç elektroni-ği devrelerinin tasarlanması gibi konularda çok sayıda uluslararası konferans yayınları bulunmaktadır.

Illinois Institute of Technology’deki Electric Power and Power Electronics Merkezi’nin olağanüstü üyesi Ömer Çağlar Onar, otomotiv elektroniği konusunda yaptığı akademik yayın çalışmalarının hem sayı hem de kalite bakımından diğer lisansüstü araştırmacılar-dan daha nitelikli olması nedeniyle bu ödüle, labora-tuar direktörü ve doktora tez danışmanı Prof. A. Kha-ligh tarafından aday gösterilmiştir.

Ömer Çağlar Onar, aynı zamanda IEEE Power Electro-nics Society tarafından her sene dünya çapında sade-ce bir kişiye verilen J. Suozzi INTELEC® Fellowship in Power Electronics Ödülü’nü de 2009 yılı için almıştır.

Lisans ve Lisansüstü eğitimini YTÜ’de tamamlaya-rak üniversitemizin YÖK burslu öğrencisi olarak IIT Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam eden Elekt-rik Mühendisliği Elektrik Tesisleri öğretim eleman-larımızdan Arş. Gör. Ömer Çağlar Onar, ‘IEEE Power Electronics’ topluluğu tarafından dünyada yılda sa-dece bir öğrenciye verilen 15.000 $’lık ödülü kazandı. Amerika’da Üniversitemizi başarıyla temsil eden öğ-retim elemanımız Ömer Çağlar Onar’ın çalışmalarına ve başarısına bir göz atalım.

Başarı Ödülü

IEEE Vehicular Technology Society tarafından her iki senede bir, dünya çapında sadece bir kişiye Transpor-tation Electronics Ödülü verilmektedir. 10000$’lik bu prestijli ödül, 2008-2009 için Ömer Çağlar Onar’a ve-rilmişti. Transportation Electronics ödülünde adaylar;

BAŞARI

>> Ömer Çağlar Onar’a 2008 Eylül ayında da, IEEE Vehicular Technology Society tarafından her iki senede bir, dünya çapında sadece bir kişiye verilen Transportation Electronics Ödülü verilmişti.

YILDIZLILAR AMERİKA’DA DA GÖZDEArş. Gör. Ömer Çağlar Onar, ‘IEEE Power Electronics’ topluluğu tarafından dünyada yılda sadece bir öğrenciye verilen 15.000 $’lık ödülü kazandı.

haber, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Page 15: Yildizlar - Sayi 3

24 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 25TEMMUZ / 09

*

Ömer Çağlar Onar (Özgeçmiş)

Ömer Çağlar Onar, Eylül 1982’de Ankara’da doğ-muştur. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 2004 yılında tamamladı. Aralık 2006’da yüksek lisans tezini vererek Elektrik Yüksek Mühendi-si oldu. Lisans ve yüksek lisans tezlerini Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü ögretim üyelerinden Doç. Dr. Mehmet Uzunoğlu danışman-lığında tamamladı. Ağustos 2005 – Ağustos 2006 tarihleri arasında, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı’na bağlı bir proje kapsamında, University of South Alamaba’da Elektrik ve Bilgisayar Mühen-disliği Bölümü’nde araştırmacı olarak bulundu. Yakıt hücreli (hidrojen enerjili) güç sistemleri uygulamaları için akıllı enerji yönetimi ve kontrol sistemleri üzerine burada bilimsel araştırmalar yaptı. Ömer Çağlar Onar, halen Illinois Institute of Technology’de Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimi-ne devam etmektedir. İlgili bölüme bağlı Elektrik Güç Sistemleri ve Güç Elektroniği Merkezi’ndeki (Electric Power and Power Electronics Center) Enerji Hasadı ve Yenilenebilir Enerjiler Laboratuarı’nda (Energy Har-vesting and Renewable Energies Laboratory) çalışan Ömer Çağlar Onar’ın toplam olarak 10 adet ulusla-rarası makalesi, 16 adet ulusal ve uluslararası bilim-sel toplantılarda sunulmuş konferans yayını ve ikisi uluslararası ve birisi bölüm yazarlığı olmak üzere top-lam 4 kitap yazarlığı bulunmaktadır.

Elektrik güç sistemleri, güç elektroniği, enerji hasa-dı, yenilenebilir enerjiler (güneş, rüzgar, ve okyanus enerjileri), elektrikli ve hibrid elektrikli taşıt teknoloji-leri ile telekomunikasyon güç sistemleri Ömer Çağlar Onar’ın araştırma ve ilgi alanlarıdır. Son hazırladığı kitap, Enerji Hasadı: Güneş, Rüzgar ve Okyanus Enerji Dönüşüm Sistemleri (Energy Harvesting: Solar, Wind, and Ocean Energy Conversion Systems) adı altında Taylor&Francis Group, CRC Press tarafından Kasım 2009’da Amerika ve dünyada piyasaya çıkacaktır. Bu-nun yanında, Florida Üniversitesi’nde görevli ve güç elektroniği konusunda dünyaca ünlü Prof. M. Rachid tarafından hazırlanan Handbook of Power Electro-nics kitabında Enerji Kaynakları bölüm yazarlığında bulunmuştur.

Ömer Çağlar Onar, Uluslararası Elektrik ve Elektro-nik Mühendisleri Enstitüsü’ne (Institute of Electric and Electronics Engineers, IEEE) 2006 yılında üye olmuştur. IEEE’ye bağlı Güç ve Enerji Topluluğu (Power&Energy Society) Güç Elektroniği Topluluğu (Power Electronics Society), Taşıt Teknolojileri Toplu-luğu (Vehicular Technology Society) ve Endüstriyel Elektronik Topluluğu (Industrial Electronics Society) gibi bilimsel toplulukların aktif üyesidir.

15000$ ödüllü burs, Ömer Çağlar Onar’a “Telekomu-nikasyon Üniteleri için Yeni Bir Güç Sistemi” çalışma-sından dolayı verilmiştir. Geçtiğimiz yıl San Diego’da düzenlenen ve bu yıl Kore’de gerçekleştirilecek olan Uluslararası Telekomunikasyon Enerji Konferansı’nda (INTELEC, International Telecommunications Energy Conference) birer makalesi kabul edilen Ömer Çağlar Onar’ın tasarladığı çalışmada, geleceğin telekomuni-kasyon istasyonlarının güç ihtiyaçlarının karşılanması için yenilikler öneriliyor. Klasik telekom istasyonları için dizel jenerator ve bataryalar kullanılırken, mev-cut çalışma yüksek verimlilikli ve güvenilirlikli, dü-şük emisyonlu mikro-türbinler ve yakıt hücreli güç santrallerinin telekom sistemleri için kullanılmasını öngörüyor. Bunun yanında; bu güç kaynaklarının operasyonu için çoklu girişlere sahip yepyeni bir güç elektroniği dönüştürücü devresi ve kontrol sistemi de IIT Laboratuarları’nda tasarlanmış bulunuyor. II

Page 16: Yildizlar - Sayi 3

26 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 27TEMMUZ / 09

GGÜNCEL

Görece akışı hızlanan, bizi sürekli bir telaş içinde ya-şatan ve kendimizden başka kimseyle ilgilenmeye olanak tanımayan bu vurdumduymazlık çağında, Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinden örnek bir sosyal sorumluluk projesi daha uygulanmaya başlan-dı. 2008’de Mardin’in Derik İlçesi Tepebağ İlköğretim Okulu’nda fiziksel iyileştirme yapmak için düzenlenen ilk sosyal sorumluluk projesinin ardından, bu defa he-def okul Doğu Anadolu’nun çağdaşlık ve geleneği bir arada yaşatan büyüleyici kenti Elazığ’ın Maden ilçesi-ne bağlı Kavak-Hazar İlköğretim Okulu’ydu.

Sloganı “Her yıl bir okul, her yıl bir bölge” olan YTÜ Sos-yal Sorumluluk Projeleri, Hazar İlköğretim Okulu’na yapılan geniş kapsamlı yardımla birlikte yeni bir YTÜ geleneği haline dönüştü. Amaç, tespit edilen yardıma muhtaç ilköğretim okulunun fiziki şartlarını iyileştir-mek, öğrencilerin giyim, kitap ve diğer kırtasiye ihti-yaçlarını karşılamak ve üniversiteli öğrencilerle yöre halkını kaynaştıracak etkinlikler düzenlemekti. Bu pro-je aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nin temel hedeflerinden biri olan “ulusal ve uluslararası işbirliği ve dayanışma anlayışıyla toplumun kalkınmasına ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar düzenlemek” ilkesini de hayata geçirmiş oldu.

Kardeş okulumuz hakkında

YTÜ Kulüpler Birliği’nin Sosyal Sorumluluk Projesi kap-samında yardım yapılacak okul olarak seçtikleri Hazar İlköğretim Okulu, birinci ve ikinci basamağın yanı sıra anaokulu eğitimi de sağlayan bir ilköğretim okuludur. Okulda 14 öğretmen görev alıyor ve 222 öğrenciye eği-tim öğretim sağlanıyor. Öğrencilere taşıma ve yemek hizmeti okul tarafından sunuluyor.

Öğrenci velilerinin yanı sıra, öğrencilerin de birçoğu hayvancılıkla uğraşıyor; böylelikle ailenin geçimine katkıda bulunuyorlar. Bazı öğrenciler, ekonomik se-beplerle eğitime birkaç yıl ara verdiklerinden, belli bir sınıftaki öğrencilerin arasındaki yaş farkı 1-5 gibi bir aralıkta değişim gösteriyor.

Hazar İlköğretim Okulu, eğitimin pek sağlıklı olmayan koşullarda yapıldığı, olanakları kısıtlı bir köy okuluy-du. Ana binanın sol tarafına sonradan yapılan ek bi-nanın ön kısmı kütüphane olarak kullanılmaktaydı. Kütüphanede kullanılır halde birkaç kitaplık vardı; ancak içlerinde öğrencilerin faydalanabilecekleri ni-telikli kitaplar bulunmamaktaydı. Ek binanın arka girişi misafirhane olarak düşünülmüş ancak kulla-nılmamıştı. Ana bina, biri bodrum kat olmak üzere 3 katlıydı. Okulda birkaç bilgisayarın ve bir yansıtım aracının bulunduğu bir bilgisayar odası, bir laboratu-ar, atıl durumda iki yemekhane odası, yine yemekha-

haber, ÖĞR. GÖR. SEYHAN HAYDAR / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Her yıl bir okul, her yıl bir bölge!

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİELAZIĞ SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ2009

Page 17: Yildizlar - Sayi 3

28 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 29TEMMUZ / 09

Çeşmenin muslukları akar hale getirildi. Çeşmenin sağ tarafındaki duvar eğimli şekilde kırılarak sol ta-rafına da ona paralel bir duvar örüldü. Üzerindeki çardak ve etrafındaki demir sütunlar önce antipasla daha sonra da renkli boyalarla boyandı. Böylelikle öğ-rencilere hem eğlenceli hem kullanışlı bir çeşme ka-zandırıldı. Çeşmenin iki yanındaki ahşap çitler söküle-rek, aynı yere yapılan oturma banklarının üst kısmına yerleştirildi. Böylelikle okul bahçesinde ve oyun saha-sında oynayan öğrencilere bahçede oturabilecekleri bir yer kazandırıldı. Okulun bahçe duvarı, öğrencilerin güvenliğini sağlamak için tel örgü ile çevrildi. Ayrıca Atatürk Büstü’nün onarımı yapıldı. Bunların dışında, Maden ilçe kütüphanesine bir fotokopi makinesi ba-ğışlandı ve kütüphaneye çok amaçlı bir salon kazan-dırıldı. Üniversitemiz tarafından bağışlanan kolçaklı sandalyeler ve yansıtım aracı ve okuma masaları ile yeni çok amaçlı bir salon düzenlendi. Ayrıca Üniversi-temiz tarafından düzenlenecek olan kitap kampanya-sı ile kütüphaneye yeni kitaplar kazandırılacak.

YTÜ Sosyal Sorumluluk Projesi’nin kapsamında, oku-lun fiziksel yapısını iyileştirmek olduğu kadar öğ-rencilerle birlikte zaman geçirerek onların da görev alacağı bazı etkinlikler gerçekleştirmek de vardı. Bu etkinliklerle amaçlanan, YTÜ öğrencileri ile Hazar İ.Ö.O öğrencileri arasında bir bağ oluşturarak kül-tür aktarımını sağlamak, öğrencilere bildikleri ama uygulama fırsatı bulamadıkları ya da daha önce hiç bilmedikleri bazı etkinliklerde yer alma olanağı sun-maktı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da okul öğrencilerinin bu etkinlikleri arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle paylaşmaları için güzel bir fırsat olacaktı. YTÜ Öğrenci Kulüp Üyeleri, Hazar İlköğretim Okulu’nda geçirecekleri 4 gün boyunca öğrencilerin hepsine ulaşmayı ve tüm öğrencileri etkinliklere dahil etmeyi amaçladıklarından, öğrencileri sınıflarına göre aralarında paylaşarak öğrencilerin bütün etkinliklere katılma fırsatı sundular.

Dramalar, film çekimleri, şarkılar, ebru sergisi, röportajlar, fotoğraf sergisi...

Tiyatro kulübü öğrencileri, öğrencilere yaş gruplarına göre etkinlikler yaptırdı. 5-9 yaş gurubuna oyunlar oynatırken, 10 yaş ve üstüne drama eğitimi vererek küçük dramalar yaptırdılar. Öğrencileri birbiriyle kay-naşmaya ve topluluk önünde konuşmaya teşvik et-mek için, onları birer birer çemberin ortasına alarak küçük konuşmalar yaptırdılar.

Sinema kulübünün öncelikli hedefi, öğrencilere sine-mayı sevdirmek ve sinemanın farklı yönlerini onlara tanıtmaktı. Bu düşünceyle, ilk gün öğrencilere ani-masyon film gösterimi yapıldı. Daha sonraki günlerde öğrencilere küçük hikayeler yazdırılarak bu hikaye-ler senaryolaştırıldı. Okul çevresinde uygun bir alan

ne olarak kullanılan çok amaçlı bir salon ve kömürlük yer almaktaydı. Sınıflardaki yeşil tahtalar ve panolar çok eski ve işlevselliğini kaybetmiş durumdaydı. 3’ü yemekhane olarak kullanılan bodrum kat odaları ise nem aldığından sıvası küflenmiş ve dökülmüş haldey-di. Yemekhanelerde masa ve sandalye yerine bitişik düzende yerleştirilen ikişer kişilik eski öğrenci sıraları kullanılmaktaydı.

Bahçede yeni bir çeşme, kalplerde taze umutlar

Hazar İ.Ö.O, fiziki koşullar bakımından çok kötü du-rumda olmamasına karşın, elden geçirilmesi gereken birçok sınıf ve odaya sahipti. Özellikle yemekhane olarak kullanılan odalar bodrum kattaydı ve öğrenci-ler sağlığa uygun olmayan koşullarda yemek yemek zorunda kalıyorlardı. Bodrum kattaki bu odalar, yapı-lacak küçük değişikliklerle farklı amaçlar için kullana-bilirdi. Bu düşünceyle, çeşitli kulüplerden ve Mimarlık Bölümünden öğrencilerimiz, öncelikle ek binadaki kütüphaneyi yemekhane olarak kullanılan odalardan birine taşıdılar. Yemekhane odası iyice temizlenerek kitaplıklar ana binaya taşındı. Ardından kitaplar tas-nif edilerek raflara yerleştirildi. Boş kalan ek bina ise boyanıp temizlenerek yemekhane binası olarak dü-zenlendi. Böylelikle öğrencilerin sağlıklı bir ortamda yemek yemeleri sağlandı. Önceden kullanılmayan çok amaçlı salon temizlenerek, üniversitemiz tarafından bağışlanan kolçaklı sandalyeler boş alana yerleştiril-di. Sahne temizlenerek ortaya bir yansıtma perdesi, kenarlara da ses sistemi uygun bir şekilde yerleştiril-di. Sahnenin hemen altına da bilgisayar ve yansıtma aracı yerleştirildi. Böylelikle çok amaçlı salon göste-rilerde ya da toplantılarda rahatlıkla kullanılır hale geldi. Okul panoları cam panolarla değiştirildi, zemin katın boyanması için boyalar okul yönetimine teslim edildi. Okul lavaboları ve eskimiş olan sınıf tahtaları yenilendi.

Okulun içinde olduğu kadar dışında da yenilenme-si ve düzenlenmesi gereken alanlar vardı. Özellikle okul bahçesindeki çeşme hem görüntü hem kullanım açısından kötü durumdaydı. YTÜ Mimarlık Bölümü öğrencileri, çeşme ve etrafı için tasarladıkları proje-yi hayata geçirerek çeşmeyi kullanılır hale getirdiler.

>> YTÜ Mimarlık Bölümü öğrencileri, çeşme ve etrafı için tasarladıkları projeyi hayata geçirerek, çeşmeyi kullanılır hale getirdiler.

>> Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek :Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında her yıl bir ilde bir okulun bakım ve onarımını yapıyoruz. Bu yıl da Elazığ’ın Maden ilçesinin Kavak köyünde Hazar İlköğretim Okulu’nu seçtik.

Page 18: Yildizlar - Sayi 3

30 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 31TEMMUZ / 09

retim üyeleriyle yaptıkları resmi görüşmelerin yanı sıra, kapalı çarşı esnafıyla ve Maden Köyü sakinleriyle de sohbet ederek şehri ve halkı daha yakından tanı-maya çalıştılar. Ayrıca, Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Vali Vali Muammer Erol, Maden Halk Eği-tim Merkezi’nce Durmuştepe İlköğretim Okulu’nda hazırlanan elişi sergisinin açılışını gerçekleştirdi. Elişi sergisi gezilip Elazığ’a özgü çalışmalar incelendikten sonra, YTÜ Sosyal Sorumluluk Projesi’yle yardım ger-çekleştirilecek olan Hazar İlköğretim Okulu ziyaret edildi. Okul incelenip fiziksel ve eğitimsel şartları hak-kında bilgi alındı ve Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yük-sek basın açıklaması yaptı.

Rektör Yüksek yapmış olduğu açıklamada; “Sosyal So-rumluluk Projesi kapsamında her yıl bir ilde bir oku-lun bakım ve onarımını yapıyoruz. Bu yıl da Elazığ’ın Maden ilçesinin Kavak köyünde Hazar İlköğretim Okulu’nu seçtik. Bu gün okulun eksiklikleri ile bakım ve onarım için yapılması gerekenleri tespit ettik. Ay-rıca Üniversitemizin kulüpler birliği başkanı ve ekibi buraya gelerek bir hafta boyunca çalışmalarını sürdü-recekler. Ülkemizin her köşesi bizim köşemizdir.” di-yerek mesafelerin Doğu-Batı kaynaşmasında önem-siz olduğunu, iyi niyetli girişimlerle bu kaynaşma ve bütünleşmenin sağlanabileceğini belirtmiştir.

Bu görüşmeler şüphesiz ki; iki şehir arasında kültü-rel ve akademik köprülerin kurulması yönünde çok önemli bir adım oldu. Özellikle Maden Kaymakamı ile birlikte imzalanan “YTÜ-Hazar İlköğretim Okulu Kar-deş Okul Protokolü”, bu iletişimin gelip geçici olmadı-ğının ve sürdürüleceğinin bir akdi gibiydi. Ayrıca, Rek-tör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı’nın Fırat Üniversitesi’nde katıldıkları “Üniversite-Sanayi İşbirliği” konulu panel de Fırat Üniversitesi öğrencile-ri ve öğretim elemanları tarafından büyük ilgi gördü. YÖK’ün Farabi Değişim Programı ile ilgili görüş alış-verişinde bulunan iki üniversite temsilcileri, ilerleyen günlerde bu program kapsamında yeni bir işbirliğinin sinyallerini verdiler.

Mamurat-ül Aziz: Bereket Şehri

Tarihi M.Ö 3000 yılına dayanan Elazığ, Harput kale-si etrafına, tepenin eteklerine kurulmuş olan, 1834 yılında ovaya kaydırılmış planlı bir şehirdir. Deniz seviyesinden 1.000 metre yüksektedir ve yüzölçümü yaklaşık 9000 km’dir. Elazığ’a komşu iller Malatya, Bingöl, Tunceli, Erzincan ve Diyarbakır’dır. Sultan Abdülaziz’in tahta çıkışının 5. yılında buraya tayin edilen Vali İsmail Paşa’nın teklifi ile şehre 1867 yılın-da Mamurat-ül Aziz adı verilmiştir. Mamurat-ül Aziz, söyleyişi güç olduğundan halk arasında kısaca El Aziz olarak söylenegelmiştir. Atatürk’ün 1937 yılındaki zi-yareti sırasında, şehre Azık İli anlamına gelen Elazık adı verilmiş, bu isim daha sonra Elazığ’a dönüşmüş-tür. Elazığ - Harput, hem stratejik hem de doğal kay-nakları nedeniyle Paleolitik dönemden beri yerleşime sahne olmuştur. Türk hâkimiyetine kadar eski kavim-ler yörede önemli devletler ve uygarlıklar kurmuşlar-dır. 1085 yılından sonra Türkler, Harput ve civarını kale ve askeri şehir konumundan çıkartmaya başlamış; Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise kültür, sanat ve ticaret merkezi haline getirerek, Harput’a Türk damgası vurmuşlardır. Dünün Kalesiyle, mektep ve medreseleriyle, camiileri, hanları hamamları, çarşıları âlim ve sanatkârları ile ünlü Harput’u, aynı özellikleri-ni zaman içerisinde geliştirerek bugünün önemli bir merkezi haline gelmekte olan üniversite şehri Elazığ’ı ortaya çıkarmıştır. II

seçilerek öğrencilerle birlikte bu senaryoya film çekil-di. Böylelikle, amatör de olsa, bir filmde rol almış oldu-lar. Bunun dışında bir de greenbox uygulaması yapıl-dı. Okul bahçesine açılan yeşil bir perde üzerinde bazı figürler yapan çocuklar kameraya alındı. Daha sonra arka plana belli sahneler, örneğin Mars Gezegeni’nin yüzeyi ya da ince bir ip görüntüsü eklenerek oluştu-rulan videolar, öğrencilere izletildi. Öğrenciler, doğal ortamda çekilmesi mümkün olmayan sahnelerde rol aldıkları için çok mutlu oldular.

Müzik kulübü öğrencilerinin ilk etkinliği, akustik gitar eşliğinde verilen konser oldu. Büyük ilgi gören kon-serden sonra gönüllü öğrencilerin isimleri alınarak söylemek istedikleri şarkıların listesi oluşturuldu. Bu öğrencilerden oluşturulan koro, 23 Nisan’a kadar ha-zırlanarak bayram günü şarkılarını söyledi.

Plastik sanatlar kulübü, bu sosyal sorumluluk proje-sinde özellikle ebru sanatını öğrencilere tanıtmayı hedeflediği için bu yönde etkinlikler gerçekleştirdi. Okuldaki laboratuarda bir ebru teknesi hazırlandı ve öğrenciler sınıf sınıf laboratuara alınarak onlara ebru yaptırıldı. Böylelikle yeteneklerini keşfeden öğrenciler, aynı zamanda bu sanatın tarihçesini ve tekniklerini de öğrenme fırsatı buldular. 23 Nisan günü, öğrencilerin yaptıkları ebrular okul binasında sergilendi.

Basın yayın kulübü öğrencileri, çektikleri fotoğraflar ve öğrencilerle yaptıkları görüşmelerden oluşan bir dergi çıkarmayı hedeflemekteydi. Öğrencilere yaptır-dıkları etkinlik ise, aile bireyleriyle röportaj yaptırmak ve öğrencilerin yazılarından oluşan bir dergi çıkar-maktı. Öğrenciler aile bireyleriyle röportaj yaparak ev-deki yaşantılarını anlatan birer yazı hazırladılar.

YTÜ Fotoğrafçılık kulübü öğrencileri, okuldaki öğren-cilerin, okul ve etrafının fotoğraflarını çekmenin yanı sıra, öğrencilere verdikleri çek-at fotoğraf makinele-riyle öğrencilere de çevrelerini görüntüleme fırsatı sunarak çevrelerine farklı bir gözle bakmalarını sağ-ladılar. Daha sonra bu fotoğrafların banyosunu Hazar İ.Ö.O öğrencileriyle birlikte yaparak 23 Nisan’da fotoğ-raf sergisi açtılar.

Yeni Köprüler Kuruluyor

YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, öğrencilerimizin düzenledikleri bu sosyal sorumluluk projesine tam destek verdi. Elazığ’a öğrencilerden iki gün önce ge-len rektör ve heyeti vali Muammer Erol, Belediye Baş-kanı Süleyman Selmanoğlu, Maden İlçe Kaymakamı Önder Bozkurt, Sivrice Kaymakamı Suat Yıldız, Keban Kaymakamı Hüseyin Çakırtaş ve Fırat Üniversitesi öğ-

>> Bu proje YTÜ’nün temel hedeflerinden biri olan “Ulusal ve uluslararası işbirliği ve dayanışma anlayışıyla toplumun kalkınmasına ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar düzenlemek” ilkesini hayata geçirmiş oldu.

Page 19: Yildizlar - Sayi 3

32 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 33TEMMUZ / 09

YGÜNCEL

İYıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yük-sek, Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever, Mekatronik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ahmet Koyun, Yrd. Doç. Dr. Sabiha Yıldız, Öğretim Görevlisi Hakan Karataş ve Makine Fakültesi emekli öğretim üyelerimizden Prof. Dr. Doğan Özgür’den oluşan ekip; 15-20 Mart tarihlerinde Almanya’da Berlin Teknik Üni-versitesi, Magdeburg Üniversitesi, Braunschweig Tek-nik Üniversitesi ve Dresden Teknik Üniversitesi ile te-maslarda bulunarak, akademik işbirliği ve ortak proje geliştirmek amacıyla ziyaretler gerçekleştirmişlerdi.

Berlin Teknik Üniversitesi ile başlatılan temasların ve öğrenci-öğretim üyesi değişimi, ortak proje çalış-maları, ortak sempozyum, konferans ve seminerler düzenleme konularına ilişkin imzalanan protokolün sonucu olarak; Berlin Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurt KUTZLER ve beraberindeki heyet, 15-16 Hazi-ran 2009 tarihlerinde Üniversitemizi ziyaret etti.

15 Haziran 2009 tarihinde, Prof. Dr. Christian BOIT (Chair Semiconductor Devices, Dean of Faculty IV, School of Computer Science and Electrical Engine-ering), Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip CANSEVER ile görüşmesinin ardından, Rektör-lük Hünkar Dairesi’nde, konu ile ilgili öğretim üyele-rinin katılımıyla, “Physical techniques for electronic devices-functional verification for ICs on silicon level and various other devices” konulu bir seminer ver-di. Aynı gün Elektrik-Elektronik Fakültesi’nin bölüm başkanlarıyla toplantılar gerçekleştirildi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Laboratuarları’na bir gezi düzenlendi.

16 Haziran 2009 tarihinde, Prof. Dr. Kurt KUTZLER (Rektör), Prof. Dr. Christian BOIT (Dean of Faculty IV, School of Computer Science and Electrical Enginee-ring), Prof. Dr. Jörg KRUGER (Industrial Automation Technology/Robotics), Prof. Dr. Paul Uwe THAMSEN (Wind Energy/Fluid Systems Dynamics/Aerodynamic, Machines/ Mechanical Engineering), Prof. Dr. Christi-an THOMSEN (Physics/Nanotechnology/Nanotubes), Harald ERMEL (Director of Foreign Relations)’dan olu-şan Berlin Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri; Rektö-rümüz Prof. Dr. İsmail YÜKSEK’e ziyarette bulundular. Görüşme sonrasında, Prof. Dr. Jörg KRUGER, Prof. Dr. Paul Uwe THAMSEN, Prof. Dr. Christian THOMSEN; Rektörlük Senato Salonunda bilimsel çalışmalarına ilişkin bir sunum yaptılar. Sunumda geçen araştırma konuları ile ilgili çalışmalar yapan öğretim üyelerinin de katıldığı toplantıda, karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Öğretim üyelerimiz, önümüzdeki dönem-de, ikili temaslarda bulunmak ve ortak araştırma konularını detaylandırmak üzere, adı geçen öğretim üyelerine ziyarette bulunacaklar. II

haber, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Berlin Teknik Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Kurt KUTZLER ve beraberindeki

heyet, 15-16 Haziran 2009 tarihlerinde

Üniversitemizi ziyaret etti.

BERLİN TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

REKTÖRÜYILDIZ‘DA >> Öğretim üyelerimiz,

ikili temaslarda bulunmak ve ortak araştırma konularını detaylandırmak üzere, Berlin Teknik Üniversitesi’ne ziyarette bulunacaklar.

Page 20: Yildizlar - Sayi 3

34 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 35TEMMUZ / 09

ETKİNLİK

YYıldız Teknik Üniversitesi 13. Bahar Şenliği, 25-29 Ma-yıs 2009 tarihleri arasında öğrencilerin yoğun ilgi ve katılımıyla gerçekleştirildi. Üniversitemiz Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı ve Kulüpler Birliği tarafından organize edi-len şenlik; final sınavları öncesinde öğrencilere büyük moral verdi. Yoğun geçen eğitim-öğretim yılının yor-gunluğunu atmaya çalışan öğrencilere akademik ve idari personel de eşlik etti ve şenlik süresince neşeli saatler yaşandı.

Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri olan Yıldız Teknik Üniversitesi, bilgi çağının gerektirdiği bi-lim dallarında çalışmalarını yoğunlaştırarak, Ülkemi-ze verdiği hizmetlere yenilerini eklemeye çalışırken, öğrencilerinin mesleki ve meslek dışı bilimsel birikim-lerinin arttırılmasına çalışmaktadır. Üniversitemiz, gençlerin sosyal, kültürel, bedensel ve düşünsel alan-larda gelişmelerine ve çağdaş, analitik düşünme alış-kanlığı kazanmalarına yönelik tüm ders dışı sosyal faaliyetlerini de desteklemekte ve yerleşke yaşamı içinde her zaman bunlara yer vermektedir.

Aktiviteler, partiler, konserler, gösteriler...

Her yıl düzenlen Yıldız Teknik Üniversitesi bahar şen-likleri, tarihi mekânlarıyla İstanbul’un en gözde yer-leşkelerinden biri olan Yıldız Yerleşkesi’nin çiçek açtı-ğı, insanların çimenlere yayıldığı ve coşkunun doruğa çıktığı anlara denk gelir. Öğrencilerinin kültürel ve sosyal alanda ihtiyaçlarının karşılanmasını, öğrenci-ler arasında dayanışma ve işbirliğinin geliştirilmesini ve etkili bir iletişim kurulmasını sağlamak amacıyla düzenlenen şenlik aracılığıyla, gündüz çeşitli sosyal ve spor aktiviteleriyle hareketlenen Yıldız Yerleşkesi, akşam saatlerinde çok renkli konserlere sahne oldu. 5 gün süren şenlik boyunca, her akşam yaklaşık 10.000 kişilik katılımın olduğu Nekropsi, Erkin Koray, Pinhani, Zaga Band, Çilekeş, Kurban, Native Project, Dolapdere Biggang, Yasemin Mori, Bedük konserleri öğrencilere neşe ve coşku dolu saatler yaşattı.

13. YTÜ Bahar Şenliği’nin açılışı olan 25 Mayıs Pazarte-si günü programında sırasıyla; Modern Sirk Gösterisi, Tiyatro Gösterimi, Dans Gösterisi, Ateş Gösterileri, Konserler (Kuanta-NEKROPSİ-ERKİN KORAY) ve Sine-

ma Gösterimi yer almıştır. 26 Mayıs Salı günü gündüz saatlerinde sokak sanatçıları yer alırken; ana sahnede sırasıyla Kinda Blue, Sunburst, Negatif, YORA ve PİN-HANİ konserleri sonrasında 80’ler Partisi ile eğlence devam etmiştir. 27 Mayıs Çarşamba günü Kırmızı, Silent Disaster, ZAGA Band, ÇİLEKEŞ ve KURBAN kon-serleri öğrencilere neşeli saatler yaşatmıştır. 28 Mayıs Perşembe günü Eva, Ayade-i Lüpriz, NATIVE PROJECT, DOLAPDERE BIGGANG konserlerini 90’lar Partisi takip etmiştir. 29 Mayıs Cuma günü Woo Hoo, YASEMİN MORİ, BEDÜK program akışıyla gerçekleşen konserler sonrasında Kapanış Partisi ile şenlik son bulmuştur.

Rektör İsmail Yüksek, şenliğin açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Üniversitemizin geleneksel hale dönü-şen 13. Bahar Şenliği’ni başlatmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Üniversitelerde düzenlenen şenlikler, öğrencilerin enerjilerini üst seviyeye çıkaran ve üni-versiteleriyle kaynaşıp bütünleşmelerini sağlayan et-kinliklerdir. Şenliğimizin amacı, öğrencilerimize çeşitli becerilerini sergileme olanağı sağlamak, birlik ve be-raberliğimizi güçlendirmek ve pekiştirmektir. Çeşitli sosyal, kültürel ve spor faaliyetlerinin yer aldığı şenli-ğimizde, öğrencilerimizle beraber yapıcılık, dinamizm, güzel şeyler üretme coşkusunu ve duygusunu paylaş-mak en büyük dileğimizdir. Yoğun bir dönemi daha tamamlarken, final sınavlarınız başlamadan önce size biraz olsun nefes aldıracak ve moralinizi arttıracak şenliğimizin keyfini çıkarın. Şenliğimizin gerçekleş-mesinde emeği geçen personelimiz ve öğrencilerimi-ze, çabalarından dolayı çok teşekkür eder, şenliğimizin herkes için eğlenceli geçmesini dilerim” dedi. II

YTÜ 13. BAHAR ŞENLİĞİ COŞKUYLA KUTLANDI

haber, MİNE ULUTAŞ

Prof. Dr. İsmail Yüksek:Şenliğimizin amacı, öğrencilerimize çeşitli becerilerini sergileme olanağı sağlamak, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek ve pekiştirmektir.

>> Her akşam yaklaşık 10.000 kişilik katılımın olduğu Nekropsi, Erkin Koray, Pinhani, Zaga Band, Çilekeş, Kurban, Native Project, Dolapdere Biggang, Yasemin Mori, Bedük konserleri öğrencilere neşe ve coşku dolu saatler yaşattı.

Page 21: Yildizlar - Sayi 3

36 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 37TEMMUZ / 09

GÜNCEL

GGeçtiğimiz günlerde, Üniversitemiz ile İngiliz “Leeds Metropolitan Üniversitesi” arasında Lisans ve Lisan-süstü eğitim programlarında işbirliğini öngören bir protokol imzalandı. Protokol imza töreni 23 Haziran 2009 Salı günü, saat 11.00’de Rektörlük Şömineli Salon’da gerçekleştirildi.

Protokol ile Üniversitemizin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencileri 3. yıllarını, Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yüksek Lisans Programı öğ-rencileri ise 2. yıllarını, istedikleri takdirde İngiltere’nin Leeds Metropolitan Üniversitesi’nde sürdürebile-cekler. Böylece, Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri İngiltere’de öğrenim görme şansını yakalayarak, her iki üniversitenin de diplomasını alma hakkını kazana-caklar. Protokol imza töreninde, Üniversitemiz Rek-törü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Eğitim-Öğretim Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Güner, Sosyal Bilimler Ens-titüsü Müdürü Prof. Dr. Güler Aras, İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kırcaova ve İşletme Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Yonca Gürol’da yer aldı.

İmza töreni sonrasında konu ile ilgili bilgi veren Rek-tör Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Güner, gerçekleştirme-yi düşündükleri eğitim reformu çerçevesinde, Mart ayında Almanya’da başlattıkları uluslararası üniver-sitelerle ilişkilerin meyvelerini vermeye başladığını ve bu işbirliği çalışmalarının Üniversitemizin gelişimine katkı sağlayacağını ifade etti. Leeds Metropolitan Üniversitesi İşletme ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Brian Whittington, Yıldız Teknik Üniversitesi ile çift diploma programını başlatmaktan mutluluk duy-duğunu söyledi. Leeds Metropolitan Üniversitesi’nin 50 binin üzerinde öğrencisi bulunduğunu ve bunların büyük kısmının Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerden gelen uluslararası öğrenciler olduğunu belirten Prof. Dr. Whittington, şimdilik iki programla başlayacak çift diploma eğitiminin yakında daha farklı alanlarda da yaygınlaşması için çalışmalar yürüteceklerini ifa-de etti. II

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ve LEEDS METROPOLITAN ÜNİVERSİTESİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ

haber, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Üniversitemiz ile İngiltere’nin Leeds Metropolitan Üniversitesi arasında imzalanan işbirliği protokolü ile Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerine İngiltere yolu açıldı.

>> Prof. Dr. Brian Whittington, Yıldız Teknik Üniversitesi ile çift diploma programını başlatmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Page 22: Yildizlar - Sayi 3

38 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 39TEMMUZ / 09

haber, BURCU POLAT / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

YYıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafın-dan düzenlenen “Planlama ve Mimarlık Alanının Son On Yılı” başlıklı ve Türkiye’deki şehircilik ve mimarlık alanındaki son 10 yıla ait gelişmelerin tartışıldığı sem-pozyum, 11-12 Haziran 2009 tarihlerinde Oditoryum Salonunda gerçekleştirildi.

2000 yılı Türkiye için, 80’lerle birlikte benimsenen neo-liberal politikaların ve buna eşlik eden teknolo-ji alanındaki gelişmelerin etkisinin, toplumun tüm alanlarında görünür hale geldiği bir dönemin baş-langıcı oldu. Uluslararası sermaye hareketlerine açık ve gelişmiş ülkelerin politikalarını işlevselleştiren bir çevre ülke olarak Türkiye; günümüzde dünya ve ül-kedeki ekonomik, siyasi ve toplumsal krizlerden hızla etkilenmekte ve bu durumu aşmak için her alanda yeniden yapılanma arayışı içine girmektedir. Gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere tüm dünya ülkelerinin yaşamakta olduğu bu krizlerin, çelişkilerin, ikilemlerin derinleşmesine karşı çözüm arama gayreti, her bilim ve meslek alanı için temel konu olarak karşımızda dur-maktadır. Bu bağlamda krizler derinleştikçe, çelişkiler ve ikilemler çeşitlenip çoğaldıkça, kentsel mekânın da tartışma öznesi olma özelliği etkinleşmekte; top-lumun politik ve kültürel, güç ilişkileri somut olarak kent mekânında deşifre olmaktadır. Bu nedenle mi-marlık ve planlama alanları toplum nezdinde daha gözle görülür, tartışılır, eleştirilir hale gelmektedir.

Sermayenin, yeni ideolojilerin ve kültürel kodların akışkanlığının her geçen gün hızlanması kentleri biçimlendiren faktörleri çeşitlendirmekte ve çok bo-yutlu hale getirmektedir. Bir taraftan toplumun üst ve orta-üst kesimlerine sunulan yeni yaşam ve yapı formatları, yeni malzeme ve teknolojiler kullanılarak üretilmekte iken diğer taraftan orta ve orta alt kesim-ler, kendi politika ve kültürlerine kentte yer açmaya devam etmektedirler. Kentler bir taraftan özelleştir-me, yerellik gibi yeni kamu politikalarının egemenliği altına girerken, yeni bir mimarlık dili de bu sürece eş-lik etmektedir.

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tara-fından düzenlenen bu sempozyum aracılığıyla, kent mekânını biçimlendiren mimarlık ve planlama alan-larında son 10 yıldır yaşanmakta olan değişimin ve bu değişimin arkasında yatan dinamiklerin çözüm-lenmesi, tartışılması, yeni bilgilerin ve bakış açılarının paylaşılması amaçlanmıştır.

Sempozyumda konuşma yapan Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekai Görgülü “Kentsel alanlarda; nüfus yığılmaları ve gelir dağılımı dengesizliğinin so-nucu oluşan fakirlik ve bağlamında toplumsal sınıflar arasındaki sosyal, kültürel, fiziksel iletişimsizlik, artık gündemimizin ön sıralarına taşınmıştır. Bunların yanı sıra; gerek yerleşik, gerekse gelişme alanlarındaki sı-

ETKİNLİK

cek ipuçları vermeyi amaçlamaktadır” diyerek konuş-masına tamamladı.

Bilim Kurulu tarafından sempozyumda sunulmak üzere seçilen bildirilerin tümü “Bildiriler Kitabı”nda yayımlanacaktır. Ayrıca, Bilim Kurulu’nun seçece-ği bildiriler YTÜ Mimarlık Fakültesi’nin ulusal ha-kemli e-dergisi olan ve Art& Architecture Complete ile Ulakbim Sosyal Bilimler veritabanında yer alan MEGARON’da yayımlanacaktır. II

nırsız, denetimsiz yapılaşma, bu yapılaşmanın kentsel topraklarla birlikte tarihi ve doğal değerler açısından neden olduğu geri dönülmez yitikler, bir diğer başat sorun durumundadır. Hemen arkasından, spekülatif arsa-arazi pazarını, yönetim yetersizliklerini, plansız-lığı ya da hedeflerine ulaşmayan planları sıralayabi-liriz. Dış dünyaya eklemlenme arayışındaki yanlışlar, bunun devamı olan yabancılaşma, hukuk alanındaki çelişkiler ve informal (marjinal) yapı bu özelliklerimiz ile birleştiğinde, bize ve benzer diğer ülkelere özgü bir kentleşme sürecini açıklamaktadır” dedi.

Prof. Görgülü “Bu bağlamda, sorunun ya da hala çok özel bulsak da, direniyor desek de öncelikle İstanbul ile özdeşleşen bu “dram”ın, artık seyircisi olmamak zorundayız. Neden ve ne yapılmalı sorularının yanıtı ise kentleşme süreci ve planlamanın geçmişten gü-nümüze nesnel bir muhasebesinin yapılması, belki de -kısa vade için umut taşıyacağımız göstergeler olmasa da- yönetimler ve ilgili her kurum ve kişinin içinde ola-cağı bir hesaplaşma ile verilebilecektir. Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar olan dönemde, hepimizin sıkça dile getirdiği gibi, Türkiye’nin siyasal tercihleri ve ekonomik sistem seçmeleri adına iki temel kırılma noktası olan 1950 ve 1980 tarihleri ile bir yeni dönem olarak da belki 2003 sonrasını konuşacağız. Bunların tanımladığı üç farklı dönemi görmekteyiz. Ancak, ar-tık 3. dönemi 1980-2000’li yılları başları olarak son-landırıp, 2000 ve sonrasını, ne zaman biteceğini gü-nümüzde tam olarak kestiremesek de bir dördüncü dönem olarak değerlendireceğiz. İşte bu sempozyum da gerek planlama, gerekse mimarlık alanında son 10 yılda olup bitenleri kuramsal, kavramsal ve yasal ta-bandan pratiğe kadar irdelemeyi, muhasebe yapmayı belki bir hesaplaşmaya giderek, bu doğrultuda ilgili tüm kesimler açısından değerlendirilip kullanılabile-

‘PLANLAMA VE MİMARLIK ALANININ

SON ON YILI’ SEMPOZYUMU

Kentler bir taraftan özelleştirme, yerellik

gibi yeni kamu politikalarının

egemenliği altına girerken, yeni bir

mimarlık dili de bu sürece eşlik etmektedir.

* OTURUMLAR

* “Mimarlık ve Planlama Alanı-nın Son On Yılı”,

* “Küresel ve Yerel Politikaların Planlama ve Mimarlık Alanına Etkileri”,

* “Planlama Alanında Karar Sü-reçlerinin ve Kamunun Düzen-leyici Rolünün Değişimi”,

* “Yaşam Kültürünün Değişimi ve Konut, Merkez İşlevlerinin Tasarımına Yansıması”,

* “Culture, Space & Revitalizati-on APS - CSBE Network Toplan-tılar Serisi - Sempozya:1 Tarihi Çevrede Yenileme ve Kentsel Dönüşüm Tartışmaları”

* “Küresel ve Yerel Etkilerin De-ğiştirdiği Kentler ve Mimarlı-ğın Dili”

Page 23: Yildizlar - Sayi 3

40 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 41TEMMUZ / 09

Ü

luşu 1923’ten sonra “Nafia Fen Mektebi” adı altında devam etmiş ve adı 1937’de İstanbul Teknik Okulu’na, 1969’da İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ne, 1982’de Yıldız Üniversitesi’ne ve son olarak 1992’de Yıldız Teknik Üniversitesi’ne değişti-rilmiştir.

YTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümümüz yedi Anabilim Dalı ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar; Geotek-nik, Hidrolik, Mekanik, Ulaştırma, Yapı, Yapı İşletmesi ve Yapı Malzemeleri Anabilim Dallarıdır. Bölüm, Fen Bilimleri Enstitüsü ile birlikte, Geoteknik, Hidrolik, Kıyı ve Liman Mühendisliği, Mekanik, Ulaştırma ve Yapı Mühendisliği alanlarında Yüksek lisans ve Doktora programları yürütmektedir.

Bölüm öğrencilerinin eğitimine katkı sağlayan, yük-sek lisans ve doktora öğrencilerinin deneysel çalış-

malarını yürüttükleri ve aynı zamanda çeşitli araştır-ma projelerinin yürütüldüğü çalışır durumda 6 adet laboratuar mevcuttur. Bunlar; Zemin Mekaniği Labo-ratuarı, Hidrolik ve Kıyı Liman Müh. Laboratuarı, Yapı Laboratuarı, Yapı Malzemeleri Laboratuarı, Ulaştırma Laboratuarı ve Jeoloji Laboratuarı’dır.

Harita Mühendisliği Bölümü

Üniversitemizdeki Harita Mühendisliği Bölümü, Ülke-mizde konusunda ilk kurulan bölüm olma özelliğini taşımaktadır. Harita Mühendisliği Bölümü 1949 yı-lında lisans öğretimine başlamış olup, bölümümüzde 1959 yılında lisansüstü programı açılmıştır. 1982 yılın-da yürürlüğe giren YÖK Yasası ile bölümümüzün adı Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği olmuş, 2009’da ise Harita Mühendisliği olarak değiştirilmiştir.

Üniversitelerin önemi ve ülkenin gelişimindeki rolü

Üniversiteler; yalnızca meslek edindiren kuruluşlar değil aynı zamanda bilgi ve teknoloji üreten, kamu ve özel sektörün araştırmaya yönelik problemlerine çözüm arayan kurumlarımızdır. Üniversiteler, bilgi çağındaki dünyamızda, ülkelerin uygarlık yarışındaki itici gücü, lokomotifleridir. Üniversiteler, bünyesinde yer alan bilim insanlarının, ortaya çıkan sorunlara evrensel düşünce yapılarıyla yaklaşımları ile topluma yön veren kurumlardır.

Özellikle Üniversitemiz gibi; bilim ve matematiksel prensipleri, tecrübe, karar ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyan mühendisleri ye-tiştiren kurumların, ülkenin kalkınması yolunda çok önemli payı bulunmaktadır.

Fakülte ve bölümler

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin kurucu fakültelerinden biri olan İnşaat Fakültesi bünyesinde, İnşaat Mühen-disliği, Harita Mühendisliği ile Çevre Mühendisliği Bö-lümlerimiz bulunmaktadır.

2008-2009 Eğitim-Öğretim yılı itibarı ile İnşaat Fa-kültemiz Yıldız Yerleşkesi’ndeki hizmet alanlarının yaklaşık üç katına varan büyüklükteki Davutpaşa Yerleşkesi’nde bulunan yeni hizmet binalarına taşı-narak, faaliyetlerini burada sürdürmeye başlamıştır.

Üniversitemizin en kalabalık öğrenci sayısına sahip olan fakültemizde, 2008 yılı sonu itibarı ile 3.013 li-sans ve 406 lisansüstü öğrencisi olmak üzere toplam 3.419 öğrenciyle, eğitim-öğretim ve araştırma çalış-maları sürdürülmektedir.

Fakültemiz eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra, araştırma çalışmalarında da Üniversitemizin ön sıra-larında yer almaktadır. Bunlara ilaveten, Döner Ser-maye İşletmesi kanalı ile özel ve kamu sektörlerine önemli ölçüde teknik destek vermektedir.

İnşaat Mühendisliği Bölümü

İnşaat Mühendisliği Bölümümüz, Türkiye’nin en eski ikinci inşaat mühendisliği bölümüdür ve tarihi üni-versitenin tarihi ile özdeştir. YTÜ; eğitime 1911 yılında “Kondüktör Mektabi Alisi” adı altında başlamış, kuru-

>> Üniversitemiz gibi; bilim ve matematiksel prensipleri, tecrübe, karar ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyan mühendisleri yetiştiren kurumların, Ülkemizin kalkınması yolunda çok önemli payı bulunmaktadır.

YTÜ İNŞAAT

FAKÜLTESİ

yazı, PROF. DR. AHMET DEMİR / İNŞAAT FAKÜLTESİ DEKANI

Bizler, öğrencilerimizin umutlarını;

öğrencilerimiz ise Ülkemizin umutlarını

inşa ediyor.

TANITIM

Page 24: Yildizlar - Sayi 3

42 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 43TEMMUZ / 09

Sektörlerinde; kalitenin uluslararası düzeyde arttırıl-masına, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine öncelik kazandırılmasına, standart ve yönetmelik bilincinin yerleştirilmesine öncülük etmek istiyoruz.

Fakülte çerçevesinde yürütülen ulusal ve uluslararası projeler

Fakültemiz bünyesinde yer alan İnşaat Mühendisliği, Harita Mühendisliği ile Çevre Mühendisliği Bölümle-rimizin öğretim üyeleri ve yardımcıları tarafından, çok sayıda araştırma ve uygulama projeleri tamamlanmış ve önemli bir kısmı da devam etmektedir.

Son birkaç yıl içerisinde gerçekleştirilen projelerden bazıları :

* “Yangına Maruz Kalan Yapılarda Beton Basınç Da-yanımı - Renk Değişimi İlişkisinin Araştırılması”, TÜBİTAK Projesi, IÇTAG-1682.

* “İstanbul Boğazı Hidrodinamiğinin Su Kalitesine Etkisinin Modellenmesi”, YTÜ Araştırma Fonu, 25-05-01-02.

* “Gerçek Zamanlı Kinematik DGPS Yöntemiyle Uzun Periyodlu Yapıların Dinamik Davranışlarının İncelenmesi”, TUBİTAK Destekli Proje.

* “Yapı Malzemelerindeki Boşluk Yapısının Malze-menin Mekanik ve Fiziksel Özelliklerine Etkisi”, YTÜ Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (26-05-01-03).

Harita Mühendisliği Bölümü, 5 anabilim dalı ile faali-yetini sürdürmektedir. Bunlar; Jeodezi, Fotogrametri, Ölçme Tekniği, Kartografya ve Kamu Ölçmeleri Ana-bilim Dallarıdır.

Çevre Mühendisliği Bölümü

Çevre Mühendisliği Bölümü 1989 yılında İnşaat Fa-kültesi bünyesinde kurulmuş olup; 4 Profesör, 12 Yardımcı Doçent, 15 Araştırma Görevlisi, 1 Teknisyen ve 2 İdari Personel olmak üzere 34 kişilik bir kadro ile Davutpaşa Yerleşkesi’nde eğitim-öğretim faaliyetini yürütmektedir.

Bölüm, hem sahip olduğu imkânlar hem de akademik kadrosu ile ülkemizin Çevre Mühendisliği Bölümleri arasında ön sıralarda yer almaktadır.

Çevre Mühendisliği Bölümümüz iki Ana Bilim Dalın-dan oluşmaktadır. Bunlar; Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı, Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalıdır.

Fakülte hedefleri

Fakültemizin kuruluş misyon ve vizyonunda belirtti-ğimiz gibi hedefimiz; uluslararası düzeyde tanınmış nitelikte eğitim-öğretim yürütülen, akademik olarak güçlü ve toplumsal kalkınmada etkili bir fakülte ol-maktır.

Kendi alanında temel mesleki formasyona sahip, ev-rensel değerleri ilke edinen, problemlerin çözümünde bilim ve teknolojiden yararlanan ve onların gelişimi-ne katkıda bulunan, mesleki etik kurallarına saygılı olarak uluslararası düzeyde başarılı, uygulamalarda sorgulayıcı, girişimci, ortak çalışmaya yatkın ve lider özellikleri ile öne çıkan bireyler yetiştirmek istiyoruz.

Toplumda bilimsel düşüncenin ve çevre bilincinin yaygınlaştırılmasına, toplumsal işbirliği ve dayanış-ma kültürünün geliştirilmesine, sürdürülebilir kalkın-manın sağlanmasına, böylece toplumun yaşam kali-tesinin yükseltilmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz.

* PROF. DR. AHMET DEMİR (Özgeçmiş)

Ahmet Demir, 17.07.1959 yılında Uşak Ulubey’de doğdu. İlkokulu Ulubey’ de bitirdi. Devlet Parasız Ya-tılı öğrencisi olarak Afyon Lisesi’nden 1976 yılında mezun oldu. Üniversite eğitimini, 1981 yılında İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde ta-mamladı.

Askerlik görevini Yedek Subay olarak tamamla-dıktan sonra; akademik hayata 1983 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Hidrolik Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak başladı. Lisansüstü eğitimini; YTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat-Çevre Programı’nda 1985 senesinde Yüksek Mühendis, aynı programda 1990’da Dr. Mühendis unvanları alarak tamamladı. 1988 - 1989 yılları arasında Hollanda’nın Delft şeh-rinde I.H.E.-MS. Sanitary Engineering kursuna katıldı. 1989 yılında YTÜ’de Çevre Mühendisliği Bölümünün kurulması ile akademik hayata bu bölümdeki Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalı’nda devam etti. Bu Anabi-lim dalında; 1991’de Yardımcı Doçent, 1995’de Doçent, 2002’de Profesör oldu. Çevre Mühendisliği Bölümün-de; 2000 - 2006 yılları arasında Bölüm Başkan Yar-dımcısı, 2006-2008 yılları arasında Bölüm Başkanı olarak görev yaptı.

Prof. Dr. Ahmet Demir, 15 Eylül 2008 tarihinden gü-nümüze kadar, İnşaat Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır.

>> Bilgi çağındaki dünyamızda; Ülkemizi layık olduğu yerlerde görmenin, bilimsel donanımı güçlü iyi eğitim almış mühendislerimizle gerçekleşeceğine inanıyorum.

Page 25: Yildizlar - Sayi 3

44 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 45TEMMUZ / 09

* “Hidrolik Sıçramaya Etkitilen Su Jetinin Havalan-dırma Verimine Etkisinin Araştırılması”, Yıldız Tek-nik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koor-dinatörlüğü Projesi, Proje No: 27-05-01-03.

* “Tetrapod Dalgakıranların Düzensiz Dalga Şartla-rında Stabilitelerinin İncelenmesi”, YTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü Projesi, Proje No: 27-05-01-04.

* “Düzensiz Dalga Şartlarında Perforje Kıyı Duvarla-rının Hidrolik Performansının Araştırılması”, YTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü Pro-jesi, Proje No: 27-05-01-05.

* “Şehiriçi Şantiyeciliği için Koordinasyon ve Çevre Güvenliği Sisteminin Oluşturulması”, Araştırma Projesi, Projem İstanbul 2007/2, Sıra No:43, İstan-bul Büyükşehir Belediyesi.

* “Yeryüzünün Yapısal Özelliklerinin Belirlenmesin-de CBS ve Uydu Görüntülerinin Kullanım Olanak-larının Güney Marmara Örneğinde Araştırılması”, YTÜ-BAPK.

* “Üç Boyutlu Mekansal Nesnelerin Topolojik İlişkile-rinin ve Uygulama Olanaklarının İrdelenmesi”, İBB Akademik Araştırma Projesi.

* “ Alaçatı Örneğinde Sürdürülebilir Kıyı Alanı İzleme Modeli “

* “Katı Atık Depo Sahalarının Geçirimsiz Taban Sis-temlerinden Kirletici Geçişinin İncelenmesi ve Ta-ban Sistemlerinin Rehabilitasyonu”, TÜBİTAK, Kod No: ÇAYDAG-105Y334.

* “Katı Atıkların Aerobik Ayrışması Sırasında Gerekli Olan Optimum Hava Miktarının Belirlenmesi”, Yıl-dız Teknik Üniversitesi, Araştırma Projeleri Koordi-natörlüğü, Kod No: 27-05-02-01.

* “Sızıntı Sularının Elektrokoagülasyon Yöntemiyle Arıtılması, Yıldız Teknik Üniversitesi”, Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü Kod No: 106Y083.

MÜDEK çalışmaları

Fakültemizdeki MÜDEK ile ilgili çalışmalara büyük önem vermekte ve yoğun bir şekilde bölümlerimize ait lisans programlarının akreditasyon çalışmalarına devam etmekteyiz. Fakültemizin 2008-2009 değer-lendirme döneminde, MÜDEK Mühendislik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu (MAK) tarafından ilk kez genel değerlendirmesi yapılan Çevre Mühendisli-ği lisans programı, ara rapor değerlendirmesi yapılan İnşaat Mühendisliği Normal ve İkinci Öğretim lisans programları ile, ara ziyaret değerlendirmesi yapılan Harita Mühendisliği Normal ve İkinci Öğretim lisans programları ile ilgili akreditasyon kararlarına göre;

* İlk kez genel değerlendirmesi yapılan Çevre Mü-hendisliği lisans programına 30 Eylül 2009 tari-

* “Seramiklerin Şekillendirilmesinde Kullanılan Kalıp Alçısı Özelliklerinin İyileştirilmesi”, TÜBİTAK Proje-si, Proje No: 107M214.

* “Otoyol Katılım Kontrolünde Etkili Parametrelerin Araştırılması: Saha ve Simülasyon Çalışması”, YTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü, Proje No: 26-05-01-02 .

* “Demiryolu işletimindeki Hız Farklılıklarının Ve Gecikme Yayılmasının Hat Kapasitesi Kullanım Düzeyine Etkilerinin Araştırılması”, YTÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü, Proje No: 26-05-01-01.

* “Havayolu Taşımacılığında Optimizasyon: Atatürk Havalimanı Kapı Ataması Simülasyonu”, BAP Ko-ordinatörlüğü Yıldız Teknik Üniversitesi Proje No: 27-05-01-06 Destekli Proje.

* “Merkezi İş Alanlarında Tıkanıklık Fiyatlandırması: Kadıköy MİA Örneği”, YTÜ BAPK tarafından des-teklenmekte olan araştırma projesi, Proje No: 27-05-01-02.

* “Asfalt Kaplamalarda Sinerjik Fayda Kavramının Anlaşılması, Mekaniksel Performans Deneyleri Ve Bilgisayarlı Tomografi Görüntüleri Yardımıyla De-formasyon Ve Çatlama Problemlerinin Değerlen-dirilmesi”, TUBITAK Proje No: 106M495.

* “Raylı Sistem Titreşimlerinin Yolcu ve Çevre Üze-rindeki Etkilerinin İncelenmesi”, TÜBİTAK Mühen-dislik Araştırma Grubu, Proje No: 106M443.

* “Kohezyonlu Malzeme Yataklı Kanallara Yerleştiri-len Yan Savakların Etrafındaki Oyulma Derinlikle-rinin Deneysel İncelenmesi”, Yıldız Teknik Üniver-sitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü Projesi, Proje No: 27-05-01-01.

>> Yorgunluğumuz, öğrencilerimizin yurt dışındaki üniversitelerin lisansüstü eğitimi için kabul edildiklerini öğrendiğimizde mutluluğa dönüşüyor.

Page 26: Yildizlar - Sayi 3

46 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 47TEMMUZ / 09

bağlı olarak artan ihtiyaçların karşılanabilmesi, mü-hendislerimizin teknolojiyle olan yakın ilişkileri ile bu da eğitimin beşikten mezara kadar olan bir süreç ol-duğunun idraki ile mümkün olabilecektir. Her sahada olduğu gibi; fakültemiz bünyesindeki bölümlerimizin ilgi alanındaki konularda da, önemli teknolojik geliş-meler süreklilik göstermektedir. Öncelikle bu geliş-meleri öğrencilerine aktaracak öğretim üyelerimizin, her zaman olduğu gibi bu değişimleri yakından takip etmeleri, bunun yanı sıra öğrencilerimizin mezun ol-duktan sonra, gerek literatür takibi gerekse meslek içi kurslarla bilgilerini güncellemeleri ve üniversiteleri ile bağlarını koparmadan bilgi akışının devamını sağla-maları çok önemlidir.

Bilgi çağındaki dünyamızda; Ülkemizi layık olduğu yerlerde görmenin, bilimsel donamı güçlü iyi eğitim almış mühendislerimizle gerçekleşeceğine inanıyo-rum. Öğrencilerimizin dört yıllık eğitim- öğretim sü-resi içerisinde artan zamanlarında, kendilerini meslek hayatına hazırlayacak donanımları kazanmaları için gayret sarf etmelerini temenni ederim. Genç, dina-mik, teşebbüs ruhu kuvvetli mühendis adaylarımızın, gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde çok başarılı

>> Fakültemizin hedefi; kendi alanında temel mesleki formasyona sahip, evrensel değerleri ilke edinen, problemlerin çözümünde bilim ve teknolojiden yararlanan ve onların gelişimine katkıda bulunan bireyler yetiştirmektir.

mühendislik hizmetleri vereceğine inanıyor; onlara bu eğitimi ve ruhu veren öğretim elamanlarımıza te-şekkür ediyorum.

YTÜ’nün anlamı

Ömrümün yarıdan fazlasını geçirdiğim bu camia, benim için elbette çok anlam ifade ediyor. Günlük hayatta da zamanımızın çoğununu bu çatı altında geçiyoruz. Elbette bazen üzüldüğümüz zamanlar da olmuyor değil. Ancak bunlar, daha iyiye ulaşmak için gösterilen gayretlerin karşılığını hemen görmediği-miz durumlardaki beklentilerin bir sonucu olarak da yorumlanabilir. Yorgunluğumuz, bir mezunumuzun başarısını duyduğumuzda, bir akademisyenimizin başarılı bir çalışmasının ödüllendirilmesinde, labo-ratuarlarımızın alınan projelerle zenginleşmesinde, öğrencilerimizin yurt dışındaki üniversitelerin lisan-süstü eğitimi için kabul edildiklerini öğrendiğimizde mutluluğa dönüşüyor.

YTÜ; Ülkemizde teknik üniversite adını almış dört üniversiteden birisi. Üniversitemiz; gerek tarihi, ge-rek konumu ve sahip olduğu alt yapısı, gerek öğretim elemanı kadrosu, gerekse mezunlarıyla oluşturduğu camiası ile çok önemli bir konumdadır.

YTÜ çatısı altında olan bizlerin bütün çabası; Ülke-mizin gelişmişlik düzeyini daha ileriye taşınması ve bilime olan katkıların sürdürülerek etkinleştirilmesi yolundadır.

Son mesaj

Köklü bir geleneğe ve Ülkemizde dallarındaki ilk bö-lümlere sahip olan fakültemiz, Davutpaşa’daki yeni yerleşkesinde başarılı faaliyetlerine devam etmekte-dir. Kadrosu, alt yapısı ve birikimi ile eğitim-öğretimin yanı sıra; araştırma ve bilimsel çalışmalarda ön sıra-larda yer alan fakültemiz, Ülkemizin hak ettiği yere gelmesinde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da özveri ile gayret gösterecektir. Öğrencilerimizin üniversite hayatını en verimli şekilde geçirerek mes-lek hayatına atılmaları ve başarıları olmalarını temen-ni ederken, sözlerimi UNESCO tarafından 2007 yılında 800.doğum yılı kutlanan Mevlânâ’nın sözleri ile biti-riyorum;

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,Hoşgörürlükte deniz gibi ol,Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol. II

hinden itibaren 30 Eylül 2011 tarihine kadar geçerli olmak üzere, 2 yıl süreli Ara Ziyaret (AZ) koşullu ak-reditasyon verilmiştir. Bu programa ayrıca 30 Eylül 2009 tarihinden itibaren 30 Eylül 2011 tarihine ka-dar geçerli olmak üzere, 2 yıl süreli EUR-ACE Etiketi verilmiştir.

* “Ara Rapor” değerlendirmesi yapılan İnşaat Mü-hendisliği (Normal Öğretim) ve İnşaat Mühendis-liği (İkinci Öğretim) lisans programları için daha önce 30 Eylül 2009 tarihine kadar 2 yıl süre ile verilmiş olan akreditasyonlar, bir sonraki genel değerlendirme tarihi olan 30 Eylül 2013 tarihine kadar dört yıl süreyle uzatılmıştır. Bu iki programa ayrıca 30 Eylül 2009 tarihinden itibaren 30 Eylül 2013 tarihine kadar geçerli olmak üzere, 4 yıl süreli EUR-ACE Etiketi verilmiştir.

* “Ara Ziyaret” değerlendirmesi, yapılan Harita Mühendisliği (Normal Öğretim) ve Harita Mü-hendisliği (İkinci Öğretim) lisans programları için daha önce 30 Eylül 2009 tarihine kadar 2 yıl süre ile verilmiş olan akreditasyonlar, bir sonraki genel değerlendirme tarihi olan 30 Eylül 2013 tarihine kadar dört yıl süreyle uzatılmıştır. Bu iki programa ayrıca 30 Eylül 2009 tarihinden itibaren 30 Eylül 2013 tarihine kadar geçerli olmak üzere, 4 yıl süreli EUR-ACE Etiketi verilmiştir.

Öğretim elemanları ve öğrencilere mesaj

YTÜ İnşaat Fakültesi olarak Fakültemiz, kuruluşundan bugüne kadar yetiştirdiği mezunları ile Ülkemizin imarında ve gelişmesinde çok önemli bir fonksiyon icra etmiş ve etmektedir. Gerek özel sektörde, gerekse kamu kurum ve kuruluşlarında çok önemli katkıları bulunan mühendislerimiz, tercih edilme yönünde hep ön sıralarda olmuşlardır. Hızla artan nüfus ve buna

Page 27: Yildizlar - Sayi 3

48 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar49TEMMUZ / 09

Page 28: Yildizlar - Sayi 3

MEZUNLARIMIZ

MECLİS’TEKİ

YILDIZLILAR

yazı, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23. Dönem Milletvekilleri arasında,

Üniversitemizi temsil eden birçok Yıldızlı ile karşılaşmak mümkün.

Ülkemizin yeniden yapılanma ve gelişim sürecinde görev alan ve

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin varoluş değerlerine ve amaçlarına

hizmet ederek adını yücelten Yıldızlılar, şimdi de Meclis’in karar

mekanizmalarında önemli görevler üstleniyorlar. Dergimizin

sonraki sayılarında daha detaylı tanıtacağımız Yıldızlılarla sizleri

tanıştıralım.

METİN ARİFAĞAOĞLU - ARTVİN

Metin Arifağaoğlu, 1 Ocak 1946’da Artvin Borçka’da doğdu. İn-şaat Mühendisi ve iş adamı olan Ariağaoğlu, Yıldız Teknik Üni-versitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü’nü bitirdi. Ka-radeniz Bakır İşletmeleri A.Ş. Murgul İşletme Müdürlüğü’nde İnşaat Başmühendisi olarak çalıştı. Borçka Belediye Meclisi Başkanlığı görevinde bulundu. Ankara’da faaliyet gösteren Artvin Kalkınma ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliğini yü-rüttü. 20. dönem Artvin Milletvekili olarak da Meclis’te görev yaptı.

OSMAN ERTUĞRUL - AKSARAY

Osman Ertuğrul, 20 Mart 1956’da Aksaray’da doğdu. İnşa-at Mühendisi olan Ertuğrul, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıt-lar Müdürlüğü’nde mühendis olarak görev yaptı. Aksaray Köy Hizmetleri Yol Şube’de mühendis ve şube müdürlüğü görev-lerinde bulundu. Aksaray Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. Serbest İnşaat Mühendisi olarak çalıştı.

Yıldızlar 51TEMMUZ / 0950 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 29: Yildizlar - Sayi 3

AHMET EDİP UĞUR - BALIKESİR

A. Edip Uğur, 7 Nisan 1950’de Balıkesir’de doğdu. Kimya Mü-hendisi ve Sanayici olan Uğur, İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Balıkesir Ticaret Odası Başkanlığı, Müstakil Sanayici ve İşadam-ları Derneği Balıkesir Şube Başkanlığı’nı yürüttü. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı, 18. ve 22. dönem Balıkesir Millet-vekili olarak Meclis’te görev yaptı.

MÜJDAT KUŞKU - ÇANAKKALE

Müjdat Kuşku, 20 Kasım 1958’de Çanakkale Çan’da doğdu. İnşaat Mühendisi olan Kuşku, İstanbul Yıldız Teknik Üniver-sitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü’nü bitirdi. İller Bankası’nda Kontrol Mühendisliği yaptı. Serbest Müteahhit olarak çalıştı.

MEHMET ERDEM - AYDIN

Mehmet Erdem, 5 Eylül 1966’da Aydın’da doğdu. Elektrik Mü-hendisi olan Erdem, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühen-disliği Bölümü’nü bitirdi. Serbest ticaretle uğraştı. Erdemoğlu Halı Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni kurdu. TEK-DER Aydın Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği, AY-DER Kültür ve Dayanışma Derneği Üyeliği ve Ticaret Odası Üyeliği görevlerinde bulundu.

FARUK ÇELİK - BURSA

Faruk Çelik, 17 Ocak 1956’da Artvin Yusufeli’nde doğdu. Eği-timci olan Çelik, Bursa Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi. Yıldız Üniversitesi’ne bağlı Kocaeli İşletme Enstitüsü’nde iki yıl iş-letme eğitimi gördü. Lise öğretmenliği yaptı. Serbest ticaret-le uğraştı. Yerel bir gazetenin sahipliğini ve köşe yazarlığını yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucular Kurulu Üyesi oldu. 21. ve 22. dönem Bursa Milletvekili olarak görev yaptı ve 60. Hükümet’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atandı.

MEHMET ALP - BURDUR

Mehmet Alp, 30 Ekim 1953’te Burdur Bucak’ta doğdu. Makine Mühendisi ve iş adamı olan Alp, İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Işık Mühendislik Yüksek Okulu (İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi) Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Bucak ve Antalya’da akaryakıt istasyonu İşletme-ciliği, nakliyat ve oto lastik bayiliği yapmaktadır. Bucak Belediye Meclis Üyeliği ve Belediye Başkan Yardımcılığı görevlerinde bu-lundu. Çeşitli dernek, oda ve vakıflarda yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı yaptı. Bucak Eğitim, Kalkınma ve Araştırma Vakfı (BEKAV) kurucusudur. 22. dönem Burdur Milletvekili olarak da Meclis’te yer aldı.

MEHMET YILMAZ HELVACIOĞLU - SİİRT

M. Yılmaz Helvacıoğlu, 28 Mart 1949’da Siirt Merkez’de doğdu. Mimar olan Helvacıoğlu, İstanbul Işık Mimarlık Mühendislik Yüksek Okulu Mimarlık Bölümü’nü bitirdi. 1973 Bitlis YSE Mü-dürü, 1974-1977 Van YSE 14. Bölge Müdürü olarak görev yaptı. 1978 yılında Ankara’da kendi inşaat firmasını kurarak bu sek-törde mesleği olan mimarlık, inşaat, taahhüt, müşavirlik hiz-metlerini yürüttü. 1995’de Ankara Siirtliler Dayanışma Derneği Başkanlığı görevini yapan Helvacıoğlu, 1996 yılından beri An-kara Siirtliler Dayanışma Vakfı Kurucu Başkanlık görevini yü-rütmektedir. Siirt Üniversitesi Yaşatma, Kurma ve Geliştirme Vakfı Kurucu Üyesidir.

Yıldızlar 53TEMMUZ / 0952 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 30: Yildizlar - Sayi 3

AHMET KÜÇÜK - ÇANAKKALE

Ahmet Küçük, 28 Ağustos 1958’de Çanakkale Çakırlı Köyü’nde doğdu. İnşaat Mühendisi olan Küçük, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. Serbest İnşaat Mühendi-si olarak çalıştı. Biga Belediye Meclis Üyeliği görevinde bulun-du. 20. ve 22. dönem Çanakkale Milletvekili olarak Meclis’te yer aldı. 22. dönemde TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyesi olarak görev yaptı. 23. dönemde, Başkanlık Divanı İdare Amiri oldu.

MUSTAFA ÖZTÜRK - HATAY

Mustafa Öztürk, 9 Ağustos 1953’te Hatay Dörtyol’da doğdu. Kimya Yüksek Mühendisi ve Öğretim Üyesi olan Öztürk, İstan-bul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni bitirdi. Doktorasını İTÜ Çev-re Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı. Yıldız Teknik Üniver-sitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yardımcı doçent olarak göreve başladı. 1995’te profesör oldu. YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Çevre Anabilim Dalı Başkanlığı ve Çevre Mühen-disliği Bölüm Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüttü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Baş-kanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gayri Sıhhi Müesseseler Kurulu Başkanlığı yaptı. Çevre ve Orman Bakanlığı’nda Çevre-den Sorumlu Müsteşar Yardımcısı oldu ve AB izleme çalışma-larında odak noktası olan projelerin kıdemli yürütücülüğünü üstlendi. Çevre konusunda uluslararası ve ulusal dergilerde yayınlanmış 50’nin üzerinde makalesi, bildirisi ve 5 adet kita-bı bulunmaktadır. 23. dönemde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi oldu.

İBRAHİM HALİL MAZICIOĞLU - GAZİANTEP

İ. Halil Mazıcıoğlu, 4 Kasım 1960’ta Gaziantep’te doğdu. Maki-ne Yüksek Mühendisi olan Mazıcıoğlu, Yıldız Üniversitesi Ma-kine Mühendisliğini (Isı proses) bitirdi. Serbest Mühendis ve İn-şaat Müteahhidi olarak çalıştı. Gaziantep Şahinbey Belediyesi Belediye Başkan Danışmanı, Gaziantep Koleji Mezunları Der-neği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Ma-kina Mühendisleri Odası, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD), Fahri Trafik Müfettişliği, Gaziantep Ticaret Odası, Ga-ziantep Polis Teşkilatını Güçlendirme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Alt Yapı ve Ulaşım Komisyonu Kent Konseyi Üyesi, Fatih İlim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu.

ABDURRAHMAN KURT - DİYARBAKIR

Abdurrahman Kurt, 27 Haziran 1968’de Diyarbakır’da doğdu. Yüksek İnşaat Mühendisi olan Kurt, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Yük-sek lisansını Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Eyüp Belediye-si, Beyoğlu Belediyesi ve İSKİ’de görev yaptı. Gönül Köprüsü Derneği Kurucu Başkanlığı yaptı. Diyarbakır Tarih, Kültür ve Turizm Derneği ile Diyarbakır Turizm Derneği Kurucu Üyelik-lerinde bulundu. 23. dönemde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) Türk Grubu Üyesi oldu.

Yıldızlar 55TEMMUZ / 0954 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 31: Yildizlar - Sayi 3

İDRİS GÜLLÜCE - İSTANBUL

İdris Güllüce, 11 Şubat 1950’de Erzurum Hasankale’de doğdu. İnşaat Mühendisi olan Güllüce, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşa-at Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesi’nde Yönetim Organizasyon alanında tamamladı. Libya’da mühendis ve yönetici olarak çalıştı. Özel sektörde bir sanayi kuruluşunun hissedarı oldu ve Genel Müdürlüğü göre-vinde bulundu. Kartal Belediye Meclis Üyesi, 3. dönem Tuzla Belediye Başkanı, Üsküdar Belediye Meclis Üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekili olarak görev yaptı. “Yerel Yönetimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri” adlı bir ki-tabı yayınlandı.

ALGAN HACALOĞLU - İSTANBUL

Algan Hacaloğlu, 10 Nisan 1940’ta Rize Fındıklı’da doğdu. İn-şaat Yüksek Mühendisi, Planlamacı ve Ekonomist olan Haca-loğlu, Robert Koleji ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühen-disliği Bölümü’nü bitirdi. Yüksek Lisansını inşaat mühendisliği alanında ABD Carnegie-Mellon Üniversitesi’nde, işletme eko-nomisi alanında da Pittsburgh Üniversitesi’nde tamamladı. DPT’de İktisadi Planlama Uzmanı, Daire Başkanı, Müsteşarlık Müşaviri ve Yüksek Planlama Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde özel sektörde “Yurtdışı İşler Genel Koordinatörü” olarak çalıştı. SHP’nin kurucu üyesi oldu. Türk Tarih Kurumu ile Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siya-sal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) kurucu üyeliklerinde bulundu. 19, 20 ve 22. dönemde İstanbul Milletvekili, 50. Hükümet’te Devlet Bakanlığı yaptı. 20 ve 22. dönemde AGİT Parlamento-su, Türkiye-AB KPK’nın üyesi oldu. 23. dönemde Türkiye-AB KPK üyeliğine yeniden seçildi.

NUSRET BAYRAKTAR - İSTANBUL

Nusret Bayraktar, 1 Ocak 1951’de Rize Ardeşen’de doğdu. Maki-ne Mühendisi, sanayici ve iş adamı olan Bayraktar, Yıldız Üni-versitesi Makine Fakültesi’ni bitirdi. Serbest Makine Mühendisi olarak çalıştı. Özel bir şirketin genel müdürü olarak görev yaptı. Bademlik İlim ve Hizmet Vakfı Kurucu Üyesi ve Başkanı oldu. İstanbul İl Genel Meclis Üyeliği, Mahalli İdareler Derneği ve Mahalli İdareler Enstitüsü Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üye-liğinde bulundu. Beyoğlu Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. 22. dönem İstanbul Milletvekili olarak da Meclis’te yer aldı.

MERAL AKŞENER - İSTANBUL

Meral Akşener, 18 Temmuz 1956’da İzmit Gündoğdu’da doğ-du. Öğretim Üyesi olan Akşener, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Doktorasını Marmara Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı. Yıldız, Ko-caeli ve Marmara Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak ders verdi. Kocaeli Üniversitesi’nde İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı görevinde bulundu. Zübeyde Hanım Şehit Aileleri Vakfı’nın ku-ruluşunu gerçekleştirdi. 20. dönem İstanbul ve 21. dönem Ko-caeli Milletvekili olarak Meclis’te çalıştı. 54. Hükümet’te İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. 23. dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliği görevine seçildi.

Yıldızlar 57TEMMUZ / 0956 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 32: Yildizlar - Sayi 3

ÜNAL KACIR - İSTANBUL

Ünal Kacır, 13 Ocak 1953’te Giresun Şebinkarahisar’da doğdu. Makine Mühendisi olan Kacır, İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Vatan Mühendislik Yüksek Okulu’nu bitir-di. Çalışma Bakanlığı’nda İş Güvenliği Müfettişi olarak görev yaptı. İstanbul İl Genel Meclisi Üyeliği görevinde bulundu. 22. Dönem İstanbul Milletvekili olarak da Meclis’te görev yaptı. 23. dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadi Teşeb-büsleri Komisyonu Başkanı oldu.

HASAN KEMAL YARDIMCI - İSTANBUL

H. Kemal Yardımcı, 27 Nisan 1950’de Rize’de doğdu. İnşaat Mühendisi, Sanayici ve Armatör olan Yardımcı, İstanbul Dev-let Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Vatan Mühendislik Yüksek Okulu’nu bitirdi. Yardımcılar Holding A.Ş. Yönetim Ku-rulu Başkanlığı görevini yürüttü. Rizespor Kulübü profesyonel futbol takımı Genel Kaptanlığı ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyeliği, Rize Çocuk Esirgeme Kurumu, Türk Armatörler Birliği ve Türk Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Üyeliklerinde bulundu. İstanbul Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi ve Rize Sosyal Yardımlaşma Vakfı Kurucu Üyesi oldu. Bahama Devleti’nin İstanbul Fahri Başkon-solosu olarak görev yürütmektedir. 23. dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Savunma Komisyonu Başkanı oldu.

MEHMET CEYLAN - KARABÜK

Mehmet Ceylan, 18 Nisan 1958’de Karabük Safranbolu’da doğdu. Makine Yüksek Mühendisi, Ekonomist ve Planlama Uzmanı olan Ceylan, Konya Selçuk Üniversitesi Makine Mü-hendisliği Bölümü ile ODTÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu’nu bitirdi. İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi ile ABD Western Illinois University’de ekonomi alanında yüksek lisans yaptı. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı’nda planlama uzmanı olarak çalıştı. Saf-ranbolu Belediye Başkanlığı görevinde bulundu. 22. dönemde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcılığı ve Türkiye-Suudi Arabistan Dostluk Grubu Başkanlığı görevle-rinde bulundu. 23. dönemde ise NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Üyesi oldu.

RECEP KORAL - İSTANBUL

Recep Koral, 15 Temmuz 1948’de Niğde Koyunlu köyünde doğ-du. İnşaat Mühendisi olan Koral, İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Serbest şantiye mühendisliği, Belediye’de İmar, Ruhsat De-netim ve Fen İşleri Müdürlüğü, Belediye Teknik Başkan Yar-dımcılığı görevlerinde bulundu. Gaziosmanpaşa ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi oldu. İki Dönem İstanbul Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. İstanbul Mahalli İdareler Enstitüsü Kurucu Üyesi ve Yöneticisi, İstanbul Amatör Spor Komitesi Üyesi, Gaziosmanpaşa Güreş İhtisas Ku-lübü Kurucusu olarak görev yaptı. 22. dönem İstanbul Milletve-kili olarak Meclis’te yer aldı.

Yıldızlar 59TEMMUZ / 0958 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 33: Yildizlar - Sayi 3

RECEP YILDIRIM - SAKARYA

Recep Yıldırım, 1 Ocak 1949’da Sakarya Akyazı’da doğdu. Ma-kine Yüksek Mühendisi olan Yıldırım, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Vatan Mühendislik Fakültesi Makine Bölümü’nü bitirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde Uzman Makine Mühendisi olarak görev yaptı. Akyazı İmam Hatip Lisesi’nde Matematik ve İngilizce öğretmen-liği yaptı. Sanayi Bakanlığı Sanayi Dairesi Otomotiv Şubesi’nde mühendis olarak çalıştı. Özel sektörde Adapazarı CERSAN A.Ş. devinç fabrikasında mühendislik yaptı ve Serbest Mühendislik ve Mimarlık Bürosu açarak ticarete başladı. Akyazı (1989-2002) Belediye Başkanlığı görevine seçilerek üç dönem bu görevi yü-rüttü. Sakarya Sağlık Vakfı ve Sakaryaspor A.Ş. Kurucu Üyeliği, Amatör Spor Kulüp Başkanlığı, Akyazı Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeliği ve İlim Yayma Cemiyeti Akyazı Şube Başkanlığı görevlerinde bulundu. 22. dönem Sakarya Milletve-kili olarak Meclis’te yer aldı.

MEHMET SERDAROĞLU - KASTAMONU

Mehmet Serdaroğlu, 1 Temmuz 1947’de Kastamonu Taşköp-rü’de doğdu. İnşaat Mühendisi olan Serdaroğlu, İstanbul Dev-let Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Taşköprü Belediye Başkanlığı görevine se-çildi ve iki dönem bu görevi yürüttü. Serbest inşaat mühendis-liği ve müteahhitliği yaptı. 21. dönem Kastamonu Milletvekili olarak Meclis’te yer aldı.

SERACETTİN KARAYAĞIZ - MUŞ

Seracettin Karayağız, 2 Şubat 1955’te Muş Düzkışla’da doğdu. Makine Mühendisi olan Karayağız, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’ni bitirdi. Serbest piyasada ambalaj sanayi, taahhüt ve dış ticaret işiyle uğraştı. Sosyal ve kültürel alanda birçok vakıf ve derneğin kurucusu oldu. MÜSİAD’da Genel Mer-kez Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genç İşadamları Vakfı’nda Ge-nel Başkanlık görevlerinde bulundu. Birçok ülkede incelemeleri oldu. Siyasi ve ekonomik konularda konferans ve seminerler verdi. 22. dönemde Muş Milletvekili olarak görev yaptı.

MEHMET HALİT DEMİR - MARDİN

M. Halit Demir, 15 Haziran 1970’de Mardin Kızıltepe’de doğdu. Harita Kadastro Mühendisi olan Demir, Yıldız Teknik Üniversi-tesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. İSRA Mühendislik Şirketi Yöne-tim Kurulu Başkanı olarak çalıştı. Harita Kadastro Mühendis-leri Odası Temsilci Yardımcılığı ve Kent Konseyi (Yerel Gündem 21) Komisyon Başkanlığı görevlerinde bulundu.

İLHAN EVCİN - YALOVA

İlhan Evcin, 27 Temmuz 1962’de Yalova’da doğdu. İnşaat Yük-sek Mühendisi olan Evcin, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Su-Çevre dalında yaptı. Serbest olarak mühendislik ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. Belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclis Başkanlığı görevlerinde bu-lundu.

Yıldızlar 61TEMMUZ / 0960Yıldızlar TEMMUZ / 09

Page 34: Yildizlar - Sayi 3

62 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 63TEMMUZ / 09

RÖPORTAJ

1982’de tüm yüksek öğretimin tek bir yasa altında toplanmasıyla, üniversite dönemi başladı. Bu dönem-de de, lisans ve lisansüstü eğitim programlarında bir-çok kez değişiklikler yapıldı. Ayrıca, akademik aşama-lara da değişiklikler getirildi. Doçentlik tezi kaldırıldı. Bence bu olumsuz oldu.

Hocalarımın ısrarı ile 1984 yılında profesörlüğe baş-vurdum. 1985 yılında senatoda onaylandı. Ancak, baş-ka üniversiteye gitme koşulu getirildiği için yürürlüğe girmedi. Ben, profesörlük için başka bir üniversiteye hatta bize bağlı Kadıköy’deki fakülteye gitmediğim gibi, yurt içinde ve yurt dışında önerilen önemli çalış-ma ortamlarını kabul etmedim. Daha sonra değişen yeni kararlarla, 1988 yılında iki ayrı yasadan, yani üç kez profesör oldum.

Bu dönemde fakülte kurulu, yönetim kurulu üyelikle-ri ana bilim dalı, bilim dalı, bölüm başkanlıkları, dört dönem senato üyeliği, lisansüstü program yürütü-cülüğü gibi pek çok eğitim ve yönetim alanlarında görev yüklendim. Tüm bu görevlerde de fakültemde hatta üniversitemde, bu kurumdan yetişmiş ilk bayan akademisyen olma niteliğine de sahip oldum. Bu ilk-leri yaşamak, beni her zaman mutlu kıldı. Geçmişten bugüne olan süreci düşündüğümde bunun çok dolu, verimli ve olumlu geçtiğini özellikle vurgulamak iste-rim. Üniversitedeki görevlerimin yanında, aydınlatma ve akustik konularında ulusal ve uluslararası düzey-deki çalışmalara olan katkılarım, Yapı Fiziği alanındaki uygulamalarımın da bu süreçte yer alması benim için ayrı bir değer taşıyor.

Akademiye geçiş dönemi bu kurumun tarihinde önem-li bir süreç. Fakültelerin oluşumu, eğitim konusunda yeni model arayışları, yoğun çalışmalar, tartışmalar çok renkli olduğu kadar yorucu bir dönemdi. Çünkü yeni bir yapılanma dönemi başlamış, akademik ortam gündeme gelmişti. Kürsüler bu dönemde kuruldu, yeni lisansüstü eğitim programları oluşturuldu.

Yapı Fiziği Kürsüsünün kurulması, laboratuar kurma çalışmaları, Yapı Fiziği Lisansüstü Programının oluştu-rulması hep bu dönemde başladı. Bu arada Fakülte’de asistan temsilciliği oluşturduk. Asistanlara değişik yönlerden pek çok olanak sağladık. Benim yönetimle ilgili ilk yoğun çalışmalarım ve çabalarım bu alanda başlamıştır: Asistanların öğrencilik hakları, doktora yaptırılması için yönetmelik hazırlanması, belli süre-lerde yurt dışına gönderilmelerinin sağlanması gibi. Doktora yönetmeliği hazırlanmadığı için o sırada Kür-sü Başkanı olan Süha hocanın isteği ile Senato’da be-nim için alınan doktora kararı yeterliğe dönüştürüldü. Yeterlik çalışması yaparak 1972 yılında yeterlikli asis-tan oldum. Yaptığım çalışmayı da bir kitap olarak bas-tırdım. Böylece fakültemizde bir asistana ait yayınlan-mış ilk kitap oldu. 1975 yılında ise doçent oldum. Yapı Fiziği alanında hocamla birlikte iki kişiydik. Doğrusu, Yapı Fiziği Kürsüsünün, laboratuarının kurulması, li-sansüstü programın açılması, derslerin oluşturulma-sı, tezlerin yaptırılması gibi pek çok konuda inanılmaz çaba harcadık, emek verdik. Zamanla, kadromuz art-maya başladı ve giderek elemanların çoğu Yapı Fiziği lisansüstünde yetişen öğrencilerimiz oldu.

D

SEVGİ, HOŞGÖRÜ veARMONİ

röportaj, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

40 yılı aşkın bir süredir Üniversitemizin bütün değişim ve gelişimine tanıklık etmiş ve katkıda bulunmuş olan değerli hocalarımızın hala ilk günkü heyecanı taşıyor olmaları, gerçekten bizleri çok etkiledi.

leme dönemini yaşayan bizler için sizler çok önemli veri kaynaklarısınız. İlk olarak, Yıldız Teknik Üniversi-tesi ile ilgili geçmişinizden bahseder misiniz?

Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN: Öğrenciliğimden bu yana toplam 48 yıl, yani yaşamımın büyük bir bölümü Yıldız’da geçti. Üniversiteme ayırdığım zamanı dü-şündükçe zaten geriye pek bir şey kalmıyor. Tabii bu bir yaşam biçimi, bunun da sevgi ile olduğunu düşü-nüyorum. Biz, Teknik Okul döneminden bugüne olan süreçte bütün değişimleri yaşadık. Teknik Okul’da öğrencilik döneminde Akademi olma isteğiyle yapılan boykotlara bile katıldık. Ben, 1965 yılında lisans, 1966 yılında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Yurt dı-şına gitme hazırlıkları yapıyordum, ama o yıllarda okul müdürü olan Sayın Adnan Ergeneli okulda asistan ol-mamı önerdi. Daha önce bunu pek düşünmemiştim. İhtisas sınıfında Akustik dersinde başarılı olmam, okul birinciliğim, Hocam Şazi Sirel ile Tefken Aydın-latma Enstitüsü kuruluşu sırasında birlikte çalışmam Yapı Fiziği konularına olan ilgimi arttırdı ve akademik yaşamım bu alanda çalışmak üzere başlamış oldu. Bu durum, Mimarlık Bölümünde bilimsel açıdan belli bir uzmanlık alanında çalışacak ilk asistan olma özelliğini de getirdi sayılır.

Dergimizin bundan önceki sayılarında Üniversitemizi daha iyi anlamaya ve okurlarımıza daha iyi anlatmaya çalışmak için, Üniversitemizin her aşamasına tanıklık eden hocalarımızın görüşlerine ve anılarına başvura-cağımızı ifade etmiştik. İnşaat Fakültemizden Prof. Dr. Ömer Aydın ile başladığımız yolculuğumuza, bu sayı-mızda Mimarlık Fakültesi ile devam edeceğiz. Üniver-sitemize uzun yıllar hizmet eden Mimarlık Fakültemi-zin değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Müjgan SÖZEN (Mimarlık Bölümü - Yapı Bilgisi / 1961-62 girişli), Prof. Dr. M. Emre AYSU (Şehir Bölge Planlama - Şehircilik / 1962-63 girişli) ve Prof. Dr. Ali DÜZGÜN (Mimarlık Bölümü - Bina Bilgisi / 1963-64 girişli) ile çok sami-mi bir röportaj gerçekleştirdik. 40 yılı aşkın bir süredir Üniversitemizin bütün değişim ve gelişimine tanıklık etmiş ve katkıda bulunmuş olan değerli hocalarımı-zın, hala ilk günkü heyecanı taşıyor olmaları gerçek-ten bizleri çok etkiledi. Şimdi, hepimizin ders alması gereken bu keyifli sohbetimizi sizlerle paylaşıyoruz.

Hakan KARATAŞ: Değerli hocalarım, öncelikle röpor-taj talebimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Dergimiz aracılığıyla, üniversitemizde ve görev yaptığı fakültede ki değişim ve gelişime çok yakından tanıklık etmiş olan hocalarımızla görüşmeler yapıyoruz. Siz-lerle kıyaslandığımızda, Üniversitemizde daha emek-

Page 35: Yildizlar - Sayi 3

64 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 65TEMMUZ / 09

Emre AYSU: 1962 yılında Yıldız’a girdiğimde okulumuz iki kaynaktan öğrenci alıyordu. O günün sanat okul-ları mezunları (%70), lise mezunları (%30) kontenjan dahilinde özel sınavla istedikleri şubeye girebiliyor-lardı. O yıllarda İstanbul Teknik Okulu beş şubeden oluşmaktaydı ve iki kademeli eğitim-öğretim yapan bir kurumdu. Yıldız’da alt sınıflara yardımcı olan üst sınıflardan ağabeylerimiz ve ablalarımıza her konuda danışmamız gelenek haline gelmişti. Bunun yanında gerçekten hiyerarşiden daha fazla büyük bir dayanış-ma hakimdi. Öyle bir dayanışma vardı ki; eğitimde ağabey-abla-kardeş ilişkisinin dışında; en önemlisi, evde kalan öğrencilerden, yurtta kalan öğrencilere yiyecek gelir ve bu yiyecekler yurtta kalan arkadaşlar arasında paylaşılırdı. Kimi öğrencinin parası biter, di-ğerleri büyük bir dayanışma içerisinde onu destekler-di. İşte böyle bir dönemde, ben lise mezunu olarak mi-mar olmak için bu kuruma girdim. Yıldız’ı kazanınca, doğrusu iyi yaptığımı şimdi daha iyi görüyorum. Ken-dimi sıcak bir aile ortamında buldum. Çünkü gerçek-ten değişik bir ortamı var bu kurumun. Ara sıra bazı kesintiler ve dışsal etkilenmeler olsa da bu ortam hala sürdürülmekte. 4 yılda Mimarlık (lisans) Şubesini bi-tirdim (1966), 1 yılda da Mimarlık İhtisas Şubesi’ndeki eğitimimi tamamladım (1967) ve İzmirli olduğum için İzmir’e döndüm. O dönemlerde Türkiye’de ilk Ege Özel Mimarlık Mühendislik Yüksek Okulu İzmir Buca’da ku-rulmuştu. Rahmetle ve sevgi ile andığım Süha Toner

ve İrfan Bayhan hocalarım, beni bu kuruma asistan olarak aldılar. Akademisyenlik gibi bir düşüncem ol-mamasına rağmen, 3 yıl asistanlık yaptım. Daha sonra 1970 yılında beni o kurumdan Yıldız’a transfer ettiler. Benim akademik hayata girişim 1967’de başlıyor ve 42 yıllık bir akademik geçmişim olmuş. Öğrenciliğimiz hep mücadele içinde geçti. O zamanlar ülkenin eko-nomik durumu çok iyi değildi. Öğrenciliğimizde hem çalıştık hem de okulumuza devam ettik. O zamanlar Yıldız, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı iki kademeli eği-tim öğretim yapan (4+1 yıl) İstanbul Teknik Okulu (İTO) idi. Bizim kuşak, Yıldız’ın üniversiter yapıya kavuşabil-mesi için hep boykot yapmıştır. Bizim boykotlar bu-günkü boykotlara hiç benzemiyordu. Çok ilginçtir; öğ-renciler olarak Yıldız akademi olsun ya da üniversiter bir yapıya kavuşsun diye giriştiğimiz bu mücadeleden, kurum adına başarılı çıktık. 1969 yılında bir yasayla bu kurum, İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Aka-demisi olarak üniversiter bir yapıya kavuştu. Benim bir tek Teknik Okul öncesi diplomam eksik. Teknik Okul (mimar), Yüksek Teknik Okul (Y.Mimar), Akademi (Dr.), Üniversite (Doç) ve Teknik Üniversite(Prof.)’nin bütün diploma ve belgeleri müze gibi ben de mev-cut. Bu belgelerin dışında asistan temsilciliği, bölüm başkanlığı, dekanlık, rektör yardımcılığı gibi görevlerle de kurumun evrimleşmesi ve gelişmesindeki bütün aşamaları aşağı yukarı biz hepimiz yaşadık. Bütün aşamalardaki zorlukları da bizler yaşadık. Lütfen yan-lış anlamayın ama, kurumumuzun ve özellikle fakül-temizin bu noktaya gelmesindeki temel taşları, biraz önce sözünü ettiğim kurumun gelişmesinin her aşa-masında mücadele eden, bizim kuşağın oluşturduğu-na inanıyorum. Bütün bu yaşanmışlıklar daha önce bahsettiğim o dayanışma ve mücadelenin ürünüdür. Bu yüzden heyecanımızı kaybetmedik. Ben 66 yaşıma basmak üzereyim ve bir yıl sonra üniversiteden, bu yu-vadan ayrılmak zorundayım. Bu durum bizler için çok zor. Benim iki tane çocuğum var ama bizler Üniver-sitemizi büyütmekten, çocuklarımızın büyüme aşa-malarının içinde olamadık. Bu açığımızı torunumuzla gidermeye çalışıyoruz. Burası gerçekten çocuğumuz gibi ve bu sevgi ve bağlılığın bizden sonraki kuşaklar-ca da içselleştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi ge-rekmektedir. Umarım Üniversitemizdeki yeni kuşaklar

da bu heyecanı hisseder ve asla kaybetmezler. Yıldız 100. Yılına doğru gidiyor. Mimar Sinan Güzel Sanat-lar ve Teknik Üniversite, bizim kurumumuzdan daha önce kurulmuş ve birçok aşamadan geçerek bugünkü düzeylerine ulaşmış olmalarına rağmen, özellikle 67. yılını idrak eden, Ülkemizin ikinci mimarlık okulu olan (1942) fakültemizin hızlı gelişme ivmesi, kurumumuzu bu kurumlarla yarışır hale getirdi. Hem ulusal ölçekte, hem de uluslararası ölçekte ciddi bir düzeye ulaştık.

Ali DÜZGÜN: Ben bu kurumda sevgili arkadaşlarımdan daha gencim. O dönemler, 3. yedekten giremediğim ve kazanıp da kaydını yaptıramadığım Teknik Üniversite Mimarlık Fakültesi’nden dolayı, aklımda hep Mimarlık eğitimimi yapmak kalmıştı. Yıldız’a gelişim şöyle oldu. Adını rahmetle anacağım ve biz eğer Yıldız’ın temel direği isek o Yıldız’ın temeli ve aynı zamanda mezunu olan ve Yıldız’a çok emek vermiş olan Selahattin Çakal hocam ile kayıt esnasında tanıştık. “Ben İç Mimarım dedim” ve Yıldız’da Mimarlığı nasıl hallederim diye sordum kendisine. “Siz gelin bankonun arkasına” dedi ve bana kahve yaptırdı ve beni mimar olarak almaya karar verdi. Babamdan dolayı mobilya sektöründeki iyi bir geleceği teperek, Yıldız’a Mimarlık Bölümüne yeniden öğrenci olarak girdim. Aynı dönemde be-nim konservatuar eğitimim de devam ediyordu. 8 yıl konservatuarın gündüzlü kısmında eğitim aldım. Öğrenciliğim bitip 5 yılı tamamladıktan sonra, yüksek mimar olup büromu da açtığımda hem baba sektörü mobilya, hem mimarlık ve hem de iç mimarlık olmak üzere üçlü kombinasyonda çalıştım. Bu dönemde, İs-met Ağar Yılmaz denen hoca beni yolda yakalayıp “Ya-rın Ankara’ya gidiyoruz” diyerek beni Selahattin Çakal hocanın grubuna dahil etmesiyle bu sevda başladı. Başladığı andan itibaren müzisyenliği bıraktım, bir yıl sonra büromu kapattım ve dört yıl sonra da mobilya sektöründen kendimi çektim. 44 yıl bu kurumun için-de bulundum. Bu sürede içinde bulunduğum kuruma ve öğrencilerime verdiğim emeklerimi ve katkılarımı helal ediyorum. Öğrencilerimiz hayata atıldığında, bizimle kurdukları ilişkiler doğru şeyler yaptığımızı gösteriyor. Biz bu üç hoca, dünyanın en zengin insan-larıyız. Niye zenginiz biliyor musunuz? Her öğrencinin

>> Prof. Dr. Müjgan Şerefhanoğlu Sözen:Son yıllarda, fakültemizi ön sıralarda tercih ederek gelen öğrenci sayısında artış olduğu; ayrıca, öğrencilerin orta öğretim açısından da oldukça iyi okullardan geldikleri görülüyor.

>> Prof. Dr. Ali Düzgün:Diğer üniversitelerin Mimarlık Fakültesi hocası olan arkadaşlarım, kendi özel bürolarında çalıştırmak için benden Yıldız Mezunu Mimar ya da Yıldız öğrencisi istiyorlar.

Page 36: Yildizlar - Sayi 3

66 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 67TEMMUZ / 09

hayatta yaşarken “Allah razı olsun” dediği üç hocadan biri olmanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Hizmet ettiğimize inandığımız öğrencilerimiz, bizlerin en bü-yük servetidir.

Hakan KARATAŞ: Bu röportaj dergimizde yayınlandık-tan sonra umarım bütün genç akademisyenlerimiz bu röportajı çok dikkatli okurlar. Ben, sanki bu kuru-ma çok uzun süredir emek vermiş insanlarla değil de görevinin daha başında, çok hedefleri ve planları olan insanlarla görüşüyor gibiyim. Enerjiniz bana da geçti ve umarım uzun yıllar Yıldız’a hizmet etmek bizlere de nasip olur. Çok teşekkür ederim. Gördüğüm kadarıyla Yıldız’ı iş olarak değil de yuva olarak görüyorsunuz ve bu yuvanızdaki size ait özel odanız da Mimarlık Fakül-tesi olmuş. Diğer üniversitelerin Mimarlık Fakülteleri ile kıyasladığınızda fakültenizin ön plana çıktığı konu-ları bizlerle paylaşabilir misiniz?

Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN: Öteki üniversiteler-le karşılaştırdığımızda, 70 yıllık köklü bir geçmişi olan fakültemizin gerek devlet gerekse özel ve / ya da vakıf üniversiteleri içinde çok ağırlıklı bir yeri olduğu yadsı-namaz. Planlama ve Mimarlık olarak iki temel bölümü olan fakültemiz, alt yapısı, yetişmiş öğretim kadrosu, öğrenci kapasitesi, gelen ve mezun olan öğrenci nite-liği, uluslararası ve ulusal düzeydeki ilişkileri yönün-den Mimarlık lisans ve lisansüstü eğitimde ağırlıklı yerini korumaktadır. Örnek verecek olursak, özellikle Yapı Fiziği alanında yürütülen lisansüstü programı, 30 yıllık geçmişi, yetişmiş kadrosu ve çeşitli etkinlikleriy-le öteki üniversitelerden farklılık göstermekte. Bunun gibi iki bölümde önemli ayrıcalıkları olan başka bilim dalları da var. Tüm dünyada her alanda gelişmelerin sürdüğü düşünülürse, fakültemizde de bunun sürdü-rülmesi ve kimi alanlarda olan eksikliklerin giderilme-si de kaçınılmazdır.

Bu arada, son yıllarda yetişmiş öğretim elemanlarının özel üniversitelere gitmesiyle, kuşkusuz kan kaybı olu-yor. Bu konuda, bizden de eski iki kuruluş olan İTÜ ve MSGSÜ Mimarlık Fakülteleri’nde de aynı durum söz konusu. Ama bu kurumların yaşaması için de, öğre-tim elemanına duyulan gereksinim de bir gerçek. Ye-nilerin yaşaması, eskilerin ise düzeylerinin korunması açısından, bu sorunun iyi bir planlama ile çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Emre AYSU: 1942 yılında Mimarlık Şubesinin İnşaat Mühendisliği Şubesinden ayrılması, bu alan için en

önemli başlangıç noktasını oluşturmuştur. Bizim bö-lümümüzün en önemli özelliği, kurucularından baş-layarak tüm hocalarımızın yurt dışı, yurt içi kurum-lardan mezun olmuş kendi hocalarımız olmasıdır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Teknik Üniversitedeki Mimarlık Bölümlerinin gelişimlerin-de, yabancı hocaların da payı bulunmaktadır. Bizim bölümümüzde ise tamamen kendi yapımıza uygun yetişmiş ve kendi eğitim felsefesini oluşturmuş hoca-ların payı büyüktür. Bizim fakültemizin öğretim kadro yapısı katı anlamda bir okulculuğa dayanmamakta, çok değişik kurumlardan mezun ve fakat uyumlu, uy-gulama ile ilişkileri olan elemanlardan oluşmaktaydı. Okulumuzu ve Üniversitemizi seviyoruz ama böyle bir hassasiyetimiz yok. Osmanlı toplumundaki o çok dinli ve çok kültürlü yapı gibi, fakültemizde de değişik kaynaklardan gelen çok farklı bir yapı var. Bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Ben liseden mezun ol-duğum zaman mimar olmayı kafama koymuştum. O dönemde Teknik Üniversite, ODTÜ ve Güzel Sanatlar Akademisi’nin Mimarlık Bölümlerinin varlığından ha-berim vardı. Yıldız’ı (İstanbul Teknik Okulu’nu), ben-den bir yıl önce Yıldız’a giren kolejden bir arkadaşım-dan öğrendim. Çünkü o dönemde Yıldız ağırlıklı olarak Sanat Okulu mezunlarını aldığı için, lise mezunları arasında varlığından haberdar olan yok gibiydi. Diğer üniversiteler gibi, 4 yıllık eğitim yapıyordu ama üni-versite adı yoktu. Ben 4 okulun da sınavına girdim. Di-ğerlerinde matematik ve benzeri sınavlara girerken, buranın sınavları farklıydı. Burada lise mezunu olarak yapı bilgisi, teknik resim ve duvar örme olmak üzere 3 farklı sınava giriyorduk. Mimar olmayı hedefleyen biri olarak, bana son derece cazip geldi. Ben bu sı-navları öğrenince, İzmir’de mimari bir büroya girdim ve teknik resim öğrenmeye çalıştım. Arkadaşımdan yapı bilgisi notlarını aldım. Zincirlikuyu’daki Yapı Sa-nat Okulu’nda okuyan öğrencilerden, bir hafta duvar örme kursu aldım. Bu kuruma bu koşullarda girdiği-mi hatırladıkça, yarışmacı hırsımızın ve mücadele gücümüzün belki de buradan kaynaklandığını düşü-nüyorum. Bizim kuşağımızın mücadelesi hiç bitmedi. Akademi olduğumuzda, o günkü yönetim doktora yönetmeliğini bir türlü çıkarmak istemedi. Doktora yapmak istiyordum. Rahmetli doktora hocam İrfan Bayhan ile yönetime karşı büyük bir mücadele ver-dik. O mücadelenin de lideri benim herhalde, çünkü o dönemde Akademide yapılan ilk doktora benimkiydi.

Bu mücadele nedeni ile doktora yapabilmek, benim 11 yılıma mal oldu. Gerçekten o dönemki mücadelenin en çok içinde olan da Mimarlık Fakültesiydi. Yazacak ve söyleyecek daha çok şeyimiz var. Fırsat bulup da o dönemi yaşayan ve bugüne ulaşmış az sayıda hoca arkadaşımızın bir araya gelerek Mimarlık Fakültesinin bilinmeyen bu tür anılarını kaleme almasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Ali DÜZGÜN: Türkiye’de yüksek okulların kapatıldığı dönemde kapatılan yüksek okulların büyük bir kısmı, öğrencileri ve bütün yükleriyle birlikte, o günkü adıyla İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi olan Yıldız’a devredildi. Yüksekokullar bize devre-dildikten sonra, 50 kişilik sınıflarımız bir anda 100’e 150’ye çıktı. Hatta Mimarlık Bölümümüz 250 kişilik sınıflara ulaştı. Uygulamalı ve devamlı masa başında çizim, etüt, araştırma yapılan ve pratiğin de beraber gitmesi gereken bir meslek 250 kişilik sınıflarda ger-çekleştirilmeye çalışıldı. Karaelmas Üniversitesi’nin Zonguldak Mühendislik ve Mimarlık Yüksekokulu açıldığında ve Edirne Devlet Mühendislik ve Mimar-lık Akademisi kurulduğunda, sekreter masalarını omuzlarımızda taşıdığımızı biliyor musunuz? O dö-nemdeki arkadaşlarımın, bu kurumların kurulmasına büyük katkıları oldu. Ben öğrenci olduğumda bir tek Mimarlık Bölümü vardı. 10.000 kişi müracaat eder,

>> Prof. Dr. M. Emre Aysu:Avrupa Birliği üç mesleğin insanlığın sağlığı, mutluluğu için çok önemli olduğunu ve belirli ölçütlere bağlı olarak eğitiminin gerçekleştirilmesini kabul etmiş durumdadır. Bunlar Tıp, Mimarlık ve Hukuk’tur.

>> Prof. Dr. M. Emre Aysu:Osmanlı toplumundaki o çok dinli ve çok kültürlü yapı gibi, fakültemizde de değişik kaynaklardan gelen çok farklı bir yapı var.

Page 37: Yildizlar - Sayi 3

68 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar69TEMMUZ / 09

ancak 50 kişi seçilirdi. Seçilen öğrencilerin kalitesini siz düşünün. O dönemde 11 dersten vizelerini geçip de 12. dersten kalan öğrencinin bütün vizeleri yanardı. Bu insanlar şimdi piyasadaki önemli işletmelerin ba-şındalar. Jürilerde beraber olduğumuz diğer üniversi-telerin Mimarlık Fakültesi hocası olan arkadaşlarım, hala kendi özel bürolarında çalıştırmak için benden Yıldız Mezunu Mimar ya da Yıldız öğrencisi istemekte ve nasıl bu kadar iyi yetiştiriyorsunuz diye sormakta-lar. Sanırım bu durum biz Yıldızlı hocalar için en bü-yük mutluluk kaynağıdır.

Hakan KARATAŞ: Teknik Okul döneminden günümü-ze kadar, öğrenci profilinde sizin gördüğünüz olumlu ya da olumsuz en büyük değişiklik nedir?

Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN: Biraz önce, Emre Hoca’nın da sözünü ettiği, duvar örme sınavıyla bu okula girmek benim için de ilginç bir anı, bir anekdot gibi. Buna değinmeden geçmek istemiyorum. Sınav-da ben bir baca örmeye çalışıyordum. Tek elle dolu bir tuğlayı kavrayıp yerine koymak, benim için çok zor bir işti. Zamana karşı da yarışıyorduk. Hiç unutmuyorum, yanımdaki erkek öğrenci 6-7 sıra tuğla örmüşken ben hala üçüncü sırada, elimde bir bezle, yerleştirdiğim tuğlalardan dökülen harçları temizliyordum. Tam o sırada, Selahattin Çakal Hoca beni gördü ve öteki

yorum. Son yıllarda, fakültemizi ön sıralarda yazarak istekli gelen öğrenci sayısında artış olduğu; ayrıca, öğrencilerin orta öğretim açısından da oldukça iyi okullardan geldikleri görülüyor. Bu arada kız öğren-ci sayısı da çok arttı. Hatta erkek öğrencilerden daha fazla. Bu durum, öteki mimarlık bölümlerinde de hat-ta yurtdışında da benzer nitelik gösteriyor. Bütün bu gelişmeler olumlu.

Ali DÜZGÜN: Mimarlık, herkesin her istediği zaman yapabileceği bir meslek değil. Sadece teorik bilgi ile yapılacak bir iş değil. Teknoloji, hayat ve ülke gerçek-lerinin hızla değişimi, tıp dışında dünyada ikinci mes-lek olarak kabul edilen mimarlık alanında da değişimi ve gelişimi gerektirmektedir. Tıp ve sağlık insan yaşa-mı için ne kadar önemli ise mimarlığın da insan ya-şamına, sağlığına ve geleceğine etkisi aynı orandadır. İyi bir mimarın, birçok mesleğin bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. En azından, insanın yaşadığı alanları geliştirebilmek için pedagoji bilimine hakim olması beklenir. Üniversite sınavlarında tıp, hukuk gibi alanları isteyen ve örnek olarak 15. tercihinde Mimarlık Bölümünü kazanan ve konu ile ilgili hiçbir bilgisi ve ilgisi olmayan bir öğrenciden ne bekleyebi-lirsiniz? Sadece mezun olduğu zaman alacağı diplo-ma kartonunu hedefleyen ve istemeden mimar olan öğrenciden fazla bir şey beklemek haksızlık olur. Bu durumun düzeltilmesi gerekir. Bazı alanlar için bazı özel seçimlerin yapılması iyi bir çözüm olabilir. Bildiği-niz gibi üniversitemize ERASMUS kanalı ile öğrenciler geliyor. Maalesef birçok dersine girdiğim ERASMUS öğrencilerinden, benim öğrencilerime göre çok daha iyi sonuç alıyorum. Sebep; her biri harika resim yapı-yor, hepsinin el becerileri çok iyi. Üniversitemizde ve ülkemizde mimarlık okuyan öğrencilerin profilinin böyle olması lazım. Sanat Tasarım Fakültelerini se-çen öğrenciler gibi, aynı heves ve beceriyle Mimarlık Fakültelerine müracaat etmeleri arzu edilir. Sadece bilgisayar da bu mesleğe hakim olmaya yetmez. Bil-gisayar konusunda ne kadar uzman olursanız olun, eğer alan için gerekli becerileriniz yoksa bilgisayar da çaresiz kalır.

Emre AYSU: Teknik Okul döneminde Mimarlık Şube-si olsun Makine ya da Elektrik Şubeleri olsun, bütün hocalarımız ve hatta öğrencilerimiz uygulamayla doğrudan ilişkiliydi. Bu tarihlerde kurumumuzda, Sanat Okulu mezunlarından her isteyeni Mimarlık Bölümüne almazlardı. Örnek olarak, torna ve tesviye gibi bölümlerden mezun olanlar Mimarlık Şubesine

hocaları da çağırdı. Yanıma geldiler ve halimi görün-ce “Allah aşkına böyle sınav olur mu? Kız öğrencilere pasta yaptırmak lazım.” dediler. Aslında çok düzgün ve temiz örmüştüm, bunun yeterli olduğunu ve bırak-mamı söylediler. Bu benim için unutulmaz güzel bir anı olarak kaldı.

Teknik Okul döneminde yüksek eğitim kurumları sı-navlarını kendileri yapıyor, aldıkları öğrencilerin alt-yapılarını belirliyorlardı. Akademi döneminde de öyle oldu. Teknik Okul döneminde lise ve enstitü girişli öğrencilere ayrı sınav yapılırdı. Öğrencilerin büyük bölümü, Anadolu kökenliydi. Kız öğrenciler parmakla sayılacak kadar azdı. Ayrı sınavlar olduğu için genel-de istekli olan öğrenciler başvuruyor ve seçim bunla-rın arasından yapılıyordu. Sonraları merkezi sistem-den öğrenci alınmaya başlayınca, öğrencilerin kendi istekleri dışında puan sırasına göre üniversitelere gi-rişleri gündeme geldi. Bu sistemin, her alan için özel-likle de mimarlık için uygun olduğunu düşünmüyo-rum. Mimarlık eğitiminde öğrencinin, öncelikli olarak bu mesleği çok isteyerek seçmesi önemlidir. Doğal olarak, belli bir altyapısının olması da gerekiyor. Bu nedenle, merkezi sınavda belli düzeyde başarılı olan öğrencilerin, mimarlık eğitimi için ayrıca özel bir sı-navdan geçmesinin daha uygun olduğunu düşünü-

giremezdi. Mimarlığa hangi meslek grupları yatkınsa onlar gelebiliyordu. Hatta onların arasından da Sanat Okullarında ön seçme yapılıyordu. Bu özellikleri gü-nümüzde değerlendirdiğimizde, işin özü şu; ortaöğ-retimde gençler meslek seçimini kendi niteliklerine, becerilerine, yeteneklerine ve kültürel düzeylerine göre bilinçli bir şekilde yaparlarsa ortada hiçbir sorun olmaz. Benim dönemimde mimar unvanı ile mezun olanlar, uygulamaya ilişkin bilgilerle de donatılabil-dikleri için topluma hizmet sunacak hazır elemanlar olarak hayata atılıyorlardı. Çünkü mimar olmak iste-ği ile ön donatılarla geliyorlardı. Geldiğimiz noktada ana sorun şudur; bana göre Türkiye’de ortaöğretimde eğitim-öğretim düzeyi, bu bağlamda tercih yapabile-cek öğrenci yetiştirebilme niteliğini kaybetmiştir. İkin-ci olarak, küreselleşme bağlamındaki dayatmalarla, bir kültür erozyonu yaşanmaktadır. Maalesef genellikle ortaöğretimdeki gencin kafasına “Hangi meslek daha çok para yapar?” ya da “Hangi meslekle en kısa sürede köşeyi dönerim.” gibi son derece anlamsız ve sağlıksız bir düşünce yerleşmiştir. Severek, isteyerek bilinçli bir seçimle meslek edinmek yerine, en kısa sürede en faz-la parayı kazanmak amaç haline getirilmiştir. Böyle bir mantıkla merkezi sisteme girdiği zaman gençler, abuk sabuk sıralamalar yapar hale getirildiler. Bilinçli olanları da var, ancak çoğunluğunda durum sözünü ettiğimiz şekilde gerçekleşmektedir. Örnek olarak; gençler, Tıp’tan başlıyor Mimarlığa kadar birbirleriy-le hiçbir ilgisi olmayan bölümleri sıralıyor. Sanıyorum 24 bölüm sıralama hakları var. Üçüncü tehlike ise ai-lelerin körüklediği, “Üniversiteye gir de hangi bölüm olursa olsun.” mantığıdır. Üç faktörü de bir araya ge-tirdiğinizde, gençler tercih yaparken önce en çok para kazandıracak bölümü yazıyor, daha sonra ise kendini garantiye alacak bölümlere doğru sıralama yapıyor. Bizim fakültemizden bir örnek vermek gerekirse, hiç bu mesleği benimsememiş olduğunu bildiğimiz öğ-rencilerin 10. ya da 11. tercih sırasından bölüme girdik-lerini görüyoruz ve de öğretim kadrosu olarak da bu öğrencileri mimarlık mesleğini uygulayacak meslek elemanları olarak yetiştirmeye çalışıyoruz. O zaman yapılan eğitim-öğretimde, öğretim kadrosu ve öğren-ci zorlanıyor ve sonuçta mutlu olmayan küskün in-sanlar üretiyoruz. Bunun çözümü için, Mimarlık Bölü-müne girecek olan öğrencilere ayrı bir sınav yapılması için YÖK’e diğer mimarlık bölümleri ile birlikte başvur-duğumuzu anımsıyorum, ancak sonuç alamadığımızı da burada belirtmek isterim. Üniversite sınavı iki ka-deme de yapılabilir. İlk aşamada üniversitelerde yer

>> Prof. Dr. Ali Düzgün:İyi bir mimarın, birçok mesleğin bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir.

Page 38: Yildizlar - Sayi 3

70 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 71TEMMUZ / 09

alabilecek öğrenciler belirlenebilir ve ikinci aşamada ise Temel Alanlar koşulu ve sınırlaması konabilir ve öğrenciler ona göre tercihlerini ve sıralamalarını ya-parlar. Avrupa Birliği üç mesleğin insanlığın sağlığı, mutluluğu için çok önemli olduğunu ve belirli ölçüt-lere bağlı olarak eğitiminin gerçekleştirilmesini kabul etmiş durumdadır. Bunlar Tıp, Mimarlık ve Hukuk’tur. İnsan yaşamını doğrudan etkileyen üç temel meslek alanı. Bu kadar yaşamsal olan üç meslekte, tesadüfi olarak girmiş ve mezun olmuş bir kişinin mutlu et-mesi ve mutlu olması olanaksız görünmektedir. 1996 yılında rektör yardımcısı olarak yönetimde görev al-dığımda, Üniversitemizdeki eğitim-öğretim ile ilgili reformist-çağdaş yeni kararlar alındı. Analitik dü-şünceye sahip öğrenciler yetiştirebilmek için yeni bir eğitim profiline gereksinme olduğuna karar verildi. Bunun için de tamamı olmasa da yabancı dil destek-li eğitim-öğretim modeli hayata geçirildi ve Yabancı Diller Yüksek Okulu açılarak bir yıl zorunlu yabancı dil öğretimi yapıldı. 8 yıllık rektör yardımcılığım dö-neminde, her yıl gelen öğrencilere anket uyguladık. Üniversitemize gelen öğrenci profilinin değiştiğini gördük. Kolejlerden ve Fen Liselerinden gelen öğrenci sayısı artmaya başladı. Çok önemli gibi görülmeyen bir değişiklikle, nitelikli öğrencileri üniversitemize yönlendirmeye başladık.

Hakan KARATAŞ: Değerli görüşlerinizden benim an-ladığım Mimarlık okumak isteyen öğrenciler alan ile ilgili bilgi, beceri ve istek açısından hazır gelmek zo-rundalar. Uzun yıllar bu kuruma hizmet etmiş değerli hocalarımız olarak sizlerin biraz önce bahsettiğiniz mücadeleler sonucu oluşturduğu bir Yıldızlı kültürü ve felsefesi var. Yıldız kültürüne sahip çıkmak ve koru-mak adına daha yolun başlangıcında olan genç aka-demisyenlere ne tavsiye edersiniz?

Emre AYSU: Yalnız şunu belirtmek isterim. Değerler sistemi deyince, bizler Yıldız’a özel bir değer ya da kültür geliştirmedik. Bizler Cumhuriyet çocuklarının

çocuklarıyız. İlkokuldan başlayarak zaten Cumhuriyet ilkelerine bağlı belli değerlere sahip bireyler olarak yetiştirildik ve bu değerleri Üniversitemize taşıdık. Bizim genç akademisyenlere öğütleyeceğimiz değer-lerle, bugünkü küresel dünyanın ön plana çıkardığı sermaye odaklı her şeyi tüketmeye dayalı değerler arasında büyük bir fark var. O yüzden, dinlenmeyece-ğini bile bile öğüt veren yaşlılara benzemek istemiyo-ruz. Biz onların yanında biraz romantik kalırız. Ancak şunu söyleyebilirim; çalışmak, çalışmak ve çalışmak. Kavga etmeden, paylaşarak, hep beraber hareket ede-rek çalışacaklar. Bizler tek başımıza bir şey olmadık, beraber hareket ederek bir yere geldik. Şimdi bireyler, ben odaklı anlamsız bir yarışma içindeler, bu beni ku-rumun geleceği için korkutuyor. Önemli olan takım çalışması içerisinde hep beraber aynı yöne hareket etmektir. Böyle davranırlarsa hepsi beraber değer olurlar. Önemli olan takımın yıldız oyunculara sahip olması değil, takımın yıldız olmasıdır.

Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN: Bizim felsefemiz hep bir şeyler oluşturmak ve gerçekleştirmekti. Emre hocanın dediği gibi sürekli çalıştık, fakültemizin geliş-mesine dolayısıyla kurumumuzun ulusal ve uluslara-rası düzeyde belli bir yere taşınmasında hep katkıda bulunduk. İyi bir altyapı oluşturduk. Kurumu çok sev-dik ve sahiplendik. Bu sahiplenme duygusu daha da çok sevgiyi ve özverili çalışmaları getirdi. Üniversite-lerin gelişmesinde, tanınmasında pek çok etkenin ya-nında akademisyenlerin nitelikleri ön planda gelmek-tedir. Bir başka deyişle, kişilikli, donanımlı, üretken, çağdaş, kurumunu özümseyen, ona sahip çıkan aka-demisyenlerin yetişmesi, o kurumların yücelmesinde temel etkendir. Ben, genç akademisyenlerin bu dü-şünceler doğrultusunda yaşamlarını sürdürmelerini ve kuruma, işlerine, öğrencilerine, arkadaşlarına karşı sevgi yüklü olmalarını öneriyor ve böyle olduğuna da inanıyorum.

Ali DÜZGÜN: Emre hocanın dediği gibi takımda yıl-dızlar varsa bu yıldızların seçimi de Yıldız tarafından yapılmalıdır. İnsanın Yıldız konusunda biraz fanatik olması gerekir.

Hakan KARATAŞ: Son olarak Yıldız Teknik Üniver-sitesi’ni sizin için anlamını tek bir kelimeyle tanımla-yabilir misiniz?

Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN: SEVGİ.

Emre AYSU: SEVGİ ve HOŞGÖRÜ.

Ali DÜZGÜN: SEVGİ ve ARMONİ.

Hakan KARATAŞ: Değerli hocalarım hepinize çok te-şekkür ederim. Sizin gözünüzle Yıldız’a bakmak ve an-lamaya çalışmak, benim için büyük bir deneyim oldu. Umarım sizin sürdürdüğünüz mücadeleye bizler de genç nesil olarak destek verebiliriz. Sevgilerimi ve say-gılarımı sunuyorum. II

Page 39: Yildizlar - Sayi 3

72 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 73TEMMUZ / 09

Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriy-di. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile. Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor? Birisi nasıl olduğunu sorsa; “Bomba gibi-yim” diye yanıt verirdi hep...

“Bomba gibiyim.” Jerry bir doğal motivasyoncuydu... Yanında çalışanlardan biri o gün kötü bir günündeyse Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.

Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni... Bir gün Jerry’ye gittim. Anlayamıyorum dedim. Nasıl olur da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan ola-biliyorsun. Nasıl başarıyorsun bunu?

Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var: Havan ya iyi olacak, ya kötü derim.

Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey oldu-ğunda yine iki seçimim var: Kurban olmak, ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete gel-diğinde, yine iki seçimim var. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben

hayatın olumlu yanlarını seçerim. Yok yahu, diye pro-testo ettim. Bu kadar kolay yani? Evet, kolay dedi Jerry. Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin... Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!

Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu, uzun yıllar görmedim ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövün-mek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım. Yıllar sonra, Jerry’nin başına çok tatsız bir şey geldi. Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp, Jerry’yi delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğin-de, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

Ben yaşamayı seçtim

Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm. Nasılsın? diye sorduğumda, bomba gibiyim dedi bomba gibi. Olay sırasında neler hissettin Jerry dedim. Yerde yatar-ken, iki seçimim var diye düşündüm.

HAYAT SEÇİMLERDEN İBARETTİR

DEMET ERÇELİKCAN / İSTATİSTİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü. Ben yaşamayı seç-tim. Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi! Ambü-lansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep iyileşeceksin merak etme dediler. Ama acil servi-sin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken, doktor-ların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana; “adam ölmüş” diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam ola-caktım gerçekten. Ne yaptın? diye merakla sordum. Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu. Evet diye yanıt verdim. Var.. Doktorlar ve hemşireler me-rakla sustular. Derin bir nefes alarak kendimi toparla-dım ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var!Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar ba-ğırdım. Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameli-yat edin. Otopsi yapar gibi değil. Jerry, sadece doktor-ların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana ders oldu. Her gün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu.

Peki, neden böyle bir hikayeyle başladım?

Görüyoruz ki; ekonomik kriz tüm dünyayı etkisi altına aldı. Görüyoruz ki; kardeşim, hemşerim dediğimiz in-sanlar, bir parça çıkar uğruna bizi kandırıyor, bizden çalıyor. Görüyoruz ki; kendimiz seçip rahatlıkla bizi temsil eder, hakkımızı savunur dediğimiz insanlar, politik kavga ve gerginlik telaşı içinde bizi unutmuş-lar. Görüyoruz ki; komşu ülke dediğimiz ya da destek beklediğimiz ya da sırt dayadığımız ülkeler, iki parça çıkar uğruna birbirlerini yakıp yıkabiliyor. Görüyoruz ki; mutluluğu paraya, huzuru toprağa tercih eden insanların sayısı çöldeki su birikintisi kadar az ve yine görüyoruz ki; bunun en büyük sonucu ve yükü biz gençlerin omuzları üzerinde. Peki, ne yapmalıyız? Önümüzde iki seçenek var: Vazgeçmek ya da değiştirebilmek için mücadele etmek ve böylece ümitlerin ümitsizliğe, hayallerin, planların kâbuslara dönüşmediği bir dünya yaratmak. Cevabı size bırakı-yorum.. II

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

Page 40: Yildizlar - Sayi 3

74 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 75TEMMUZ / 09

Kim bilir bundan önce kaç dergide, kaç kitapta, hangi TV programında anlatıldı İstanbul, daha doğrusu an-latılmaya çalışıldı. Önceleri yaşanabilecek elverişli bir yer olarak görüldü, yerleşildi. Sonra, belki daha “strate-jik” kelimesi yokken bu sıfat yakıştırıldı ve içine sığınıl-dı şehirlerde. Bu sıfat çok değerlendi ki; devletler “baş-şehir” yaptılar İstanbul’u. Yaşandıkça bu şehrin içinde imar edildi, imar edildikçe daha da değerlendi. Yıllar geçti yetmedi tüm yapılanlar, kalmamıştı İstanbul için yapılabilecekler diye düşünülürken uğruna savaş-lar yapıldı. Farklı devletler istiyordu, herkes İstanbul’u ister oldu, çünkü herkes en güzeli isterdi! Zaman geç-ti, insanlar geçti, yaşamlar değişti; bu sefer efsaneler çıktı ortaya, ne de olsa asırlardır yaşanıyordu burada. Zaman geçtikçe hayatın çok farklı noktaların-da yer aldı İstanbul, kimi zaman mizah konusu oldu, kimi zaman romanlara ev sahipliği yaptı, sanki üzerinde yaşayan gerçek insanlar yetmi-yormuş gibi bir de roman karakterleri sahiplen-di burayı. Savaşlarda yaralar aldı, aldığı yaraları farklı eserlerle tedavi etti. Üzerinde filmler çekildi, hava kir-liliğinden de bahsedildi ne kadar zengin olduğunda da. Fotoğrafçılar onu çok fotojenik buldu, iş adamları çok değerli, yazarlar çok cömert, devletler stratejik. İçinde yaşayan kimileri yaşanmaz burada dedi, kimi-leri ise bir ömre bedel buldu. Denizinden balık tutarak geçimimizi de sağlattı bize; plajlarında ılık sularıyla keyif de sürdürttü; yeri geldi çilesiyle canımıza da okudu. Sanırım başta söylediğim bu anlatma isteği bu yüzdendir, çok malzemesi var çünkü bize verece-ği İstanbul’un. Biz de onu isimleriyle, romantizmiyle, muzipliğiyle bir kez daha hatırlayalım bu satırlarda;

üzerinde her geçen şeyle, olayla beraber yeni ufuklar açan bu şehirden, kendisine yeni ufuklar açmasını is-teyerek.

Burada Necip Fazıl’ın İstanbul’u diyerek onun “İstanbul’a Hasret” kitabından hareketle, biraz ro-mantizm yapıyoruz. Onun kitabındaki bazı noktalar-dan hareketle, biraz etraftan derlediğimiz romantiz-mi sunduktan sonra halkın içinden birisi olan Sami Bey ile konuşmamızı sunuyoruz. İyi eğlenceler.

Necip Fazıl’ın İstanbul’u

Necip Fazıl, bizim, “Eski İstanbul” dediğimiz İstanbul’u anlatıyor “İstanbul’a Hasret” isimli kitabında. Bizim “Eski İstanbul” dediğimiz İstanbul, 1940’lar ve sonra-sına denk geliyor. Hani babalarımız hatırlar, plajların-da eğlenirdik, sahillerinde balık tutardık diye, sonra dedelerimiz devreye girer. Onların daha da çoktur ha-tıraları, babalarımızı bastırırlar. Ama “İstanbul’a Has-ret” kitabında ise dedelerimizin de anlattığı İstanbul bir kenara, daha da gerilere gidilmiş.

İstanbul’da Eyüp Camiindeki martıyı anlatı-yor Necip Fazıl, o martı ki tüm şehirce tanınan martı, yani anlayacağınız tüm şehrin arkadaşı o. Düşünebiliyor musunuz, şehri arkadaş edinmiş bir martı ve bir yazar kendisinden bahsediyor. İn-sanlardan daha çok tanıdığı var. Ama hakkı da var buna, çünkü İstanbul martıların şehridir, kimse martıları İstanbul’dan alamaz, martıları da onu bırakmaz. Her gün martılar o kadar çok simit yer ki, fırınlar simit çıkarmaya yetişemezler ateşli ocakların-

BİR BAŞKA İSTANBUL

OSMAN YALÇINKAYA / MATEMATİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

dan. Ama İstanbul’un martıları paylaşmayı severler ve simitlerini insanlarla paylaşırlar. Biz sanırız ki in-sanlar besler martıları; yesinler ki yaşasınlar, yaşa-sınlar ki uçuşsunlar Şirket-i Hayriye’nin arkasından. Onlar da bizi besler ki binelim o vapurlara. Bu böyle kısır döngüdür, ama burada karlı çıkan hep İstanbul olur. Unutmadan, simit yerler dedik değil mi? Hatır-latmakta fayda var, martılar etçil hayvanlardır; ama onlar da alışmışlar artık insanların yediğine, etçil ya-şamdan simitçil yaşama adapte olmuşlar.

Gördünüz mü? Simitleri bile söz etmeye değer İstanbul’un. Hele ki taş fırından yeni çıkmış çıtır çı-tır ve sıcacık bir simite, yanında sıcacık çayla beraber kim hayır diyebilir soğuk karlı bir günde? Gerçi çok kar yağmaz İstanbul’a, ama bir kar yağmaya görsün, o zaman da esaslı yağar. Doyulmaz da tadına! Bem-beyaz bir örtü oluverir koca şehrin üzerinde. Ortada bir mavi şerit eğri büğrü ve yer yer demiryolu keser siyah, tahta traversleriyle bu örtüyü. Bir annenin örtüyü açık yer kalmasın diye çekiştirmesi gibi, kar yağarak oraları kapatmaya, örtmeye çalışır, ama ne deniz izin verir mavisinin engellenmesi-ne, ne de kara dumanlı kara tenli şimendiferler, aralıksız sefer yaparak Anadolu ile İstanbul arasında. Bu tatlı çekişmenin arasında ise hep eğlenen bir ke-

sim vardır, çocuklar! Alarak altlarına annelerinin ren-garenk çamaşır leğenlerini, kayarlar yokuşlardan hep beraber çığlık çığlığa. Tabi ki bu da eski de kaldı, şimdi kaymaya kalksan yokuş sonu araba altında kalırsın, aman dikkat!

Şu beyaz güvercinlerin semasında uçuştuğu ilahi şeh-ri görüyor musunuz? İşte burası! Bu ne kadar çok gü-vercin diye sakın hayrete düşmeyin. Burası güvercin mahşeridir ve orada insan cemaat, nebat her şey güvercinleşmiştir. Martıların hakkını biraz önce verdik alınmak yok. Bak sokaklarda gezinen insanlara! Kadın erkek herkesin bir güvercin gibi süt beyaz sakalı var. Paris’in tahta, Berlin’in asfalt kaldırımları olabilir fakat dikkat et masallarda bile İstanbul’un sokak-ları kadar beyaz, yumuşak, ipek kaldırımlar du-yulmamıştır. Şu gördüğün beyaz mabetlerin beyaz kubbeleri, Kağıthane deresinin getirdiği, platinden daha kıymetli ve daha beyaz bir madenle kaplı. Ah Boğaziçi ahh.. Bak, iki tarafında bembeyaz vapurlar iş-lemekte. Siyahlık namına yalnız bu vapurların dumanı göze çarpıyor.

Page 41: Yildizlar - Sayi 3

76 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 77TEMMUZ / 09

para vermezdik” diyor, para kıymetliymiş tabi. 1. Mev-ki 5 kuruş, 2. Mevki 3 kuruş olurmuş onlar da 2 kuruşu biriktirirlermiş.” Şimdi ki gibi zenginlik yok hesabımı-zı bilirdik” diyor. Hafta sonları, pantolonlarını evde kendileri ütüler ve biriktirdikleri paralarla Beyoğlu’na inerlermiş. “Zaten bizim okul da yakındı oraya, Saint Benoit’dan yürü Karaköy’e, oradan binersin tünele, işte sana Beyoğlu. Hani dünyanın kalbi neresidir desen orayı gösterirler sana hiç tereddütsüz.”Sami Bey anlatırken eski İstanbul’u, hem kendi genç-liğini hatırladığından hem de şimdi o güzellikleri yaşayamadığından doluyor gözleri. “Eskiden iş dö-nüşü binerdim vapura, herkes beyefendi, herkes ha-nımefendi. Herkesin vapurda oturduğu yer bellidir. Kimse farklı yere oturmaz, ahbaplarıyla sohbet eder. Vapurlar edebiyatın da can damarıdır, orada konu-şurduk köşe yazarlarıyla, günlük olayları takip eder, kitap tartışmaları yapardık. Sabahleyin aldığın gaze-tedeki yazıları vapurda tartışırsın yazarlarıyla, var mı bundan güzeli... Evine gelir TRT radyosunda çalan sanat müziği alır götürür seni, ya babanı hatır-larsın şimdi elini öpemediğin, ya eşini çağırırsın yanına; hanım kahveyi boş ver, gel hele yüzünü görelim.”“Hafta sonu olsun da gezelim diye beklemezsin. Alırdım bazen iş dönüşü 10 beygirlik Johnson’u om-zuma, o zamanlar öyle herkeste 10 beygirlik deniz motoru nerede tabi, lükstü, baban da sandalı çözer-di. Babaannen semaveri taşır. Kıyıdan açılıverirdik İstanbul’un gece bile mavi olan denizine. Sen bilmez-sin, Küçükyalı’da Çamlık gazinosu vardı, oradan hoş müzikler dinlerdik, bir elimizde çay bardağı, diğer elimizde misina... Ucuna balık gelse ne olur gelmese ne olur... Ama gelince de hiç fena olmaz hani... Cu-martesi sabahları da çıkardık yine sandalımızla. Öyle açılmaya gerek yok denizin dibini görürdük zaten. Al-tımızda kovalamaca oynayan istavritleri, şimdi saatlerce bekleyip tutamayacağımızı bilseydik o zaman, misinayla değil elimiz uzatıp tutar-dık. Ama misina da daha bi keyifli be evlat. Motoru

dönüşte İdealtepe’ye kadar omzumda götürür, Nejat amcanlara bırakırdım.. Vay be gençmişiz o zamanlar! Altıntepe’den İdealtepe’ye kadar omzumda, o kosko-ca motoru nasıl taşırmışım?“

O sıralarda birkaç damla yaş süzülüyor Sami Bey’in gözünden, hem gençliğini hatırlıyor şimdi bardağı zor tutan bir zamanlar koca deniz motorunu taşıyan el-lerine bakarak, hem o günleri özlüyor... Sonra birden en üst katta olmasına rağmen, sadece birkaç santi-metresini gören balkonundan seyrettiği denizden alıyor gözlerini ve “eskiden bu balkondan kıyıda bizim sandalda çay içen aileleri görürdük, şimdi ne mümkün” diyor. Başımla hayretler içinde oradan görülemeyecek sandalları tasdik ederken gülüyor ve masal anlattım sana masal diyor. Hani masal hayal ürünüdür ya gerçek değildir, bunlar da masal diyor. Yine başımla onaylıyorum, çünkü o günleri gözümün önüne getirmeye çalışırken birden acı bir korna sesi karışıyor köşedeki gavur kahvehanesinden gelen zı-pır müziğe ve yine gözümün önüne getiremiyorum o günleri... Evet masalmış dedeciğim diyorum ve çay bardaklarını mutfağa götürüyorum, dedemi denizi görmeye çalışırken gözleri yaşlı bırakarak... II

Bu sırada Mimar Koca Sinan’ın ruhu yükseklerden sesleniyor:

Pabuç eskisi dolu antikacı vitrinleri kadar boş kafalı kâfirler! İstanbul’u, karın imar ettiği ka-dar ben bile imar edemedim. Ama hele güneş çıksın da görüşürüz...Yalnız Şirket-i Hayriye çileden çıkarır insanı çağ dışı kararlarıyla. O laf edilemeyecek yandan çarklı duman-lı vapurları yok mu, onları neden Avrupa yakasında son tiyatronun saatinden önce kaldırırlar ki? Tiyatro-yu izlesen, evine dönemeyeceksin. Vapur sefamızı da alıyorlar elimizden, tiyatromuzu da. Bir de vapurla-rın kaptanlarıyla ahbaplığımızı. Eskiden kaptanlar yalıların balkonlarında beyefendilere selam verirlerdi, şimdi iskeleden iki kelamı bir ara-ya getiremez olduk. Ah şu zamane gençleri yok mu, çalıyorlar Avrupai gürültüleri, kafamız Alman şimendiferlerin kazanına dönüyor.

Hep vapur mu vardır sanırsınız İstanbul’da. Mar-tıların vapurlara konması ne kadar doğal geliyor-sa, insanların da tramvaylara asılması o kadar olağandır burada. Tabi bazen uyarı gecikmez; “Asılmayın beyler depoya gider!”. İstanbul’un vapur güzergâhına, vapurlara eşlik eder gibi-dir; bu tramvaylar da, sararlar dört bir yanını İstanbul’un. Bunlardan bir Suadiye tramvayı var-dır ki tam evlere şenlik. Arkadan düdüğünü öttürmeden bir gelir, korkudan dizleriniz kesilir vallahi. O tramvay, dünyanın en illet şeyidir zaten. İçine tüm İstanbul’u doldursanız, o kadar kalabalık olmayacağına inanmanız için ne yapayım? Biletçi efendi o kalabalıkta bilet-lere bakayım diye önden başlar, insanları yara yara arkadan bir çıkar ki sormayın...

Sami Bey’in İstanbul’u..

Sami Bey, tam eski İstanbul beyefendi-lerinden. En güzel zamanlarını yaşamış İstanbul’un. Anlatırken gözlerinin dol-duğunu sanırken, bir bakarsınız meğer kendisi Suadiye plajında yüzüyordur; gözlerindeki nem o yüzden. Plajdan çı-kınca aldığımız simitlerden şu an bir tane kalsa o günlerden, müzayede de satılır di-yor. Ne değerli simit ki bu diye sorunca da anlatıyor, öyle bir anlatıyor ki susamların simit üzerindeki dizilişlerini sanki daha dün yemiş gibi, içiniz gidiyor, canınız çeki-yor. Bir an içiniz burkuluyor ben simit yememişim diye... 10 kuruşa aldıkları aylık tramvay biletle-rinden bahsediyor. 2. mevki de giderler-miş okullarına Beyoğlu tramvayıyla. “1. mevki daha pahalı olurdu, o yüzden ona

Page 42: Yildizlar - Sayi 3

78 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 79TEMMUZ / 09

Şiddet vakaları ne yazık ki hane içi ile de sınırlı değil. “İş yerinde psikolojik taciz” olarak tanımlanan Mob-bing kavramı için Google’da her gün daha çok “görün-tülenen sonuç” çıkıyor. İronik şekilde, eğitim düzeyi veya kariyer basamakları arttıkça karşılaşılma sıklığı da artıyor. Ortam dışlamaları, iş baskıları, iş engellemeleri ve hatta iş tuzakları, işten ayrılma gibi oldukça olumsuz ve geri dönülmesi oldukça güç olan sinir sistemi deformasyonları gibi kritik sonuçları be-raberinde getiriyor. Mobbing ile en çok kim karşı karşıya geliyor dersiniz?

Buraya kadar ağırlıklı olarak bayanların maruz kaldığı (fiziksel ya da psikolojik) şiddet üzerine idi yazı ve yine genel itibari ile beyleri “tahrip gücü yüksek radyoak-tif etki” kılığına soktu. Fakat kadının erkeğe uygu-ladığı psikolojik şiddet de, hepimizin malumu. Bununla birlikte, kadının erkeğe uyguladığı fiziksel kuvvet -bu sayı da sandığımız kadar az değil- olayın medyatik boyutu ele alınarak haber yapıldığında, uyandıracağı etki klişeleşen “adam köpeği ısırdı” baş-lığı ile yapılan haberden pek de farklı olmazdı. II

Şiddet, sözlük bir fizik terimi olarak hareketin, kuvve-tin ya da gücün derecesi, yeğinlik anlamına geliyor. Ancak günlük yaşantımızda iletişimimizi sağladığımız konuşma dilinde sözlük kullanmadığımız için, top-lumlarda şiddetin çağrıştırdığı ilk anlam, kaba kuvvet olarak da tabir edilen ve maalesef “aile içi” kavramı ile özdeşleşmiş fiziksel güç olarak tanımlanıyor.

Çoğunlukla gelişmemiş toplumlarda karşılaşıl-dığı sanılan şiddet; aksine, gelişmiş ülkelerde de düşünüldüğünden oldukça sık karşılaşılan bir davranış biçimi. Somutlaştırmak gerekirse; Avrupa, Amerika ve Asya’nın bazı belirgin ülkelerini kapsayan bir araştırma sonucu, bu araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde bayanların maruz kaldığı şiddet oranının en az %12 ile Norveç’te olduğunu gösteriyor ki; bu sonuç toplumda yaşayan tüm kadın nüfusuna oranlandı-ğında ortaya çıkan sayı hiç de az değil. Bunun yanı sıra, toplumlarda yine en çok bayanların maruz kaldı-ğı psikolojik şiddet, yani baskı, fiziksel şiddetten daha yıkıcı ve rakamlara dökülemeyecek, oranlanamayacak kadar sıradanlaşmış.

Üzerlerindeki ek sorumluluklar nedeniyle çoğunlukla erkeklerin yaşadıkları düşünülen bir dışavurum olan fiziksel ve psikolojik şiddet, bireyin toplumun çeşitli yer ve kademelerindeki hoşnutsuzluğunun ileri dere-celi bir yansıması ve mutasyona uğramış bir zincirin halkası. Birçok psikolog ve sosyoloğun da ifade ettiği gibi birey, içinde yaşadığı ortamı bilinçaltına iş-liyor; maruz kaldığı, yazının başından beri anlata gel-diğimiz muhtemel şiddet ve psikolojik çöküntüler de karakter ve davranış haline dönüşüp, kişiyi yaralı bir zincir olarak toplum zincirinin diğer halkalarını yara-lamaya adeta mahkûm ediyor.

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

RADYOAKTİF ETKİ (!)ASLIGÜL TOPUZ / İŞLETME BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

Page 43: Yildizlar - Sayi 3

80 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 81TEMMUZ / 09

BAŞARI

L’Oréal’in 43 ülkede yapılan ve her yıl artarak devam eden ulusal “burs programı” ile 500’e yakın genç ka-dın araştırmacı desteklendi. Programın başlamasın-dan bu yana geçen 11 yılda “ödül” kazanan 57 bilim kadını ise aynı tutkuyu paylaşıyor. “Gelecek kuşaklara rol modeli olmak ve daha fazla genç kadının, bilimi kariyer olarak seçmelerine teşvik etmek.”

Doç. Dr. Serap Güneş’in, proje konusu ve proje ile ilgili hedefleri

“Günümüzde küresel ısınma dünyayı tehdit eden en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Meydana gelen çevresel felaketler ve ani iklim değişimleri bu-nun en önemli kanıtlarındandır. Küresel ısınmanın en önemli nedenlerinden ve tetikleyicilerinden biri de enerji üretiminden kaynaklanan kirliliktir. Yenilenebi-lir enerji kaynaklarına yönelmedikçe, bu sorunla başa çıkılamayacaktır. Yenilenebilir enerji, adından da anla-şılabileceği gibi kendisini yenileyebilen kaynaklardan elde edilen veya herhangi bir nedenle tükenmeyen enerji kaynakları demektir. Dünyanın enerji çerçevesi

açısından bakıldığında, yenilenebilir enerji kaynakları büyük öneme sahiptir. Güneş enerjisi, yenilenebilir enerji kaynakları arasında sıralanabilir. Güneşin, te-miz, çevre dostu ve bedava olduğu göz önüne alın-dığında, dünya üzerinde her zaman en güçlü enerji kaynağı güneş olmuştur. Güneş ışığı, güneş pilleri kul-lanılarak elektriğe dönüştürülebilir. Güneş pilleri baş-lıca hesap makineleri, güneş lambaları, uzay araçları ve uydularda uygulama alanı bulmuştur. İnorganik malzemeler (silikon vb. gibi) kullanılarak hazırlanan geleneksel güneş pillerinin verimi % 24’ler civarında-dır. Bununla birlikte, bu tür geleneksel güneş pilleri-nin üretim süreci oldukça pahalı işlem teknikleri ge-rektirmektedir. Bu da ev tipi kullanım sürecine geçişi geciktirmektedir. Enerji için ödenmesi gereken ücret arttıkça; araştırmacılar, daha ucuza imal edilebilecek yöntemlerin arayışına girmişlerdir. İnorganik yarıilet-kenler kullanılarak üretilen geleneksel güneş pilleri yerine, polimer güneş pilleri düşük maliyetli alterna-tifler olarak değerlendirilip araştırılmaktadır. Organik yarıiletken araştırmaları, Alan Heeger, Alan MacDiar-mid ve Hideki Shirakawa’nın Nobel Kimya Ödülü’nü

T Türkiye’de, Genç Bilim Kadınları Destek Bursları prog-ramında bu yıl, doku mühendisliği, enfeksiyon, kolest-rol, kanser, şeker ve verimli güneş pili üretimi konu-larında, geleceğin buluşu olmaya aday 6 araştırma ödüle değer görüldü.

Yaşam Bilimleri alanında Prof. Aslı Tolun, Malzeme Bi-limleri alanında ise Prof. Ayşe Erzan’ın başkanlık ettiği komite tarafından seçilen 6 araştırmanın sahibi genç bilim kadını, L’Oreal Türkiye’den 12 bin dolar değerin-de bir yıllık burs kazandı. Değerlendirmede, araştır-maların bilimsel yeniliği ve bilime sağlayacakları katkı ölçüt alındı. Doktora yapan ve doktora sonrasında çalışmaları devam eden araştırmaları destekleyen programa, doktora derecesi almış, 40 yaşını aşmamış adaylar katılabiliyor.

Türkiye’nin en saygın bilim kuruluşlarından olan Tür-kiye Bilimler Akademisi tarafından desteklenen ve L’Oréal Türkiye tarafından düzenlenen “Genç Bilim Kadınları Destek Bursları” ödülleri, düzenlenen bir tö-renle sahiplerini buldu. Bu yıl Üniversitemizden Doç. Dr. Serap Güneş “ Kimyasal Katkı Maddelerinin Politi-yofen Bazlı Organik Güneş Pillerinin Verimine Etkileri” başlıklı projesiyle ödüle layık görüldü.

1998 yılında başlayan L’Oreal-Unesco For Women in Science uluslararası programının bir uzantısı olan “Genç Bilim Kadınları Destek Bursları”, bilimin yay-gınlaşmasını ve bilimsel alandaki çalışmaları teşvik etmeyi amaçlıyor. Türkiye’de ise Genç Bilim Kadınları-na Destek Bursları ile bugüne kadar 40 araştırmacının projesi desteklendi.

BİLİM KADINLARI OKULU PROJESİ

Doç. Dr. Serap GüneşYıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölüm

”Düşük maliyetli güneş pili üretilmesi” Projesi

Doç. Dr. Pelin KelicenHacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Bilim Dalı

“Kolesterolün beyin hastalıkları üzerindeki etkileri” Projesi

Doç. Dr. Esra ErdalDokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi,Tıbbi Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

“Karaciğer kanserinde yeni tedavi yöntemleri” Projesi

Yard. Doc. Dr.Dilek ÇökelilerBaşkent Üniversitesi Mühendislik Fakül-tesi, Biyomedikal Mühendisliği Bölümü

“Enfeksiyon riskinin azaltılmasındayeni yaklaşımlar” Projesi

Yard. Doç. Dr. Hilal Türkoğlu Şaşmazel

Atılım Üniversitesi Malzeme Mühendisliği Bölümü

“Doğal doku oluşturulması” Projesi

Yard. Doçent Dr. Seda KızılelKoç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü

“Şeker hastalığında daha az hücre ile tedavi sağlayacak teknikler” Projesi

BU YIL BURS ALMAYA DEĞER GÖRÜLEN BİLİM KADINLARI VE PROJELERİ:

L’ORÉAL DE YILDIZLI SEÇTİ

haber, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ve Yıldızlılara ihtiyacı var.

>> Doç. Dr. Serap Güneş “Kimyasal Katkı Maddelerinin Politiyofen Bazlı Organik Güneş Pillerinin Verimine Etkileri” başlıklı projesiyle ödüle layık görüldü.

Page 44: Yildizlar - Sayi 3

82 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 83NİSAN / 09

almalarını sağlayan ilk iletken polimer poliasetileni keşfetmelerinden sonra, büyük bir hız kazanmıştır. Organik yarıiletkenlerin en büyük avantajları, fiziksel özelliklerinin ihtiyaca göre tasarlanabilir olmasıdır. Bu da organik yarıiletken endüstrisine dayalı devre-lerin kolayca üretilebilmesi ve üretim teknikleri yük-sek vakum, yüksek sıcaklık ve temiz odalar gerektiren silikon bazlı devrelere kıyasla çok daha ucuza imal edilebilmesi açısından önemli bir yol açmaktadır. Or-ganik yarıiletkenlerin diğer bir avantajı ise esnek ve ışığı geçiren (transparan) altlıklar üzerine imal edile-bilir olmalarıdır. Polimerik yarıiletkenler kullanılarak hazırlanan güneş pillerinin verimleri, şu anda % 5.21 (Konarka tarafından 20.11.2006’da NREL tarafından 1.024 cm2’lik aktif alana sahip örnek üzerinde tescil ettirilmiş verim değeri)’dir. Bu da inorganik güneş pil-lerine kıyasla daha düşüktür. Verimin nasıl iyileştirile-bileceği konusunda yapılan teorik çalışmalar, fiziksel ve kimyasal özellikleri öngörülmüş yeni malzemelere veya yeni yöntemlere işaret etmektedir. Yeni malze-melerin ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı belli ol-madığı için, bunu beklemek vakit kaybettirici olabilir ve bir fizikçi olarak hedefim, elimizde olan malzeme-lerle farklı üretim teknikleri ve yöntemler kullanarak, şu anda var olan inorganik teknolojisinden daha ucu-za güneş enerjisinden elektrik elde etmektir.

Proje ödüle layık görüldükten sonra, insanların konu-ya ve güneş pillerine olan ilgileri beni oldukça mutlu ediyor. Yalnız, şunu belirtmek isterim: Bir yıllık bir pro-je sonunda en az inorganik güneş pilleri kadar verimli pil elde etme beklentisi içerisine girmek, pek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu, biraz daha uzun bir süre-ci kapsayacaktır. Yıllardır birçok araştırmacının emek verip teknolojiye kazandırmaya çalıştığı bir ürünü, bir

yıllık bir proje ile Serap Güneş olarak ben yaparım de-mem çok iddialı ve bencilce olur. Bu, zaman gerekti-recek bir süreçtir ama, soruna sistematik yöntemlerle çözüm üretmeye çalışmak ve bunları bilimsel dergi-lerde yayımlamak, yeni araştırma konularına ilham ol-ması açısından özellikle bu yeni teknolojinin ülkemiz-de gelişmesi açısından önemlidir. Üniversite-Sanayi İşbirliğine girerek, sadece bilimsel yayınlar çerçevesiy-le sınırlı kalmadan teknolojiye yönelik başlangıç için küçük çaplı çözümler üretmek, bir diğer hedefimiz olacaktır. Yeni güneş pili teknolojileri araştırmalarının ülkemizde geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıyla, bu alanlarda faaliyet gösterecek şirketlerin artması, yeni iş ve iş gücünün ortaya çıkmasına neden olacaktır. Zira araştırma alt yapısı için gerekli sarf malzemeler (polimer, ITO kaplı camlar vs.) çoğunlukla yurt dışın-dan temin edilmektedir.

Bu tür araştırma konuları, fizik, kimya ve mühendislik konularında pek çok farklı disiplinler arası çalışmayı gerektirmektedir. Bu araştırma alanlarının gelişme-siyle, farklı disiplinler arasındaki iletişim gelişerek, genç araştırmacılar için farklı ve güncel araştırma ko-nuları ortaya çıkabilmektedir. Ülkemizde bu konuda çalışan araştırmacılarımız, her yıl yüklü miktarlarda ücretler ödeyerek araştırma yapmak için Avrupa ülke-lerine veya Amerika’ya gitmektedir. Genç araştırma-cıların yurt dışına gidip araştırma yapmasının teşvik edilmesi gerektiğine inanıyorum. Fakat yeni güneş pili teknolojilerinde ülkemizde uzmanlaşan birimlerin sayısı arttıkça, sadece ülkemiz araştırmacılarının yurt dışına gitmeleri yanında, yurt dışındaki araştırmacılar da ülkemize gelerek var olan araştırma birikimimiz-den faydalanabileceklerdir. Bu, kendi prestijimiz açı-sından da son derece önemlidir.” II

>> Türkiye’de, Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursları ile bugüne kadar 40 araştırmacının projesi desteklendi.

ETKİNLİK

Türkiye’nin en uzun soluklu müzik festivallerinden olan YTÜ Gitar Günleri, bu yıl 04-08 Mayıs tarihlerinde düzenlendi. Lorenzo Micheli ve David Marti-nez gibi gitar ustalarının verdiği konserlerin yanı sıra, gitar beste yarışması da gerçekleştirildi. Gitar Günleri’nde usta gitaristlerle genç yetenekler, her yıl olduğu gibi bir araya geldiler.

04 Mayıs açılış konserinde Yıldız Gitar Duo ve cazın usta ismi Neşet Ruacan bir caz gitar resitaliyle sahne aldı. 05 Mayıs Genç Yetenekler’ konserleri bağ-lamında YTÜ Gitar öğrencileri ve ardından Alkan Akıncı konseri ile 2. gün-de tamamlandı. 3. gün ise otuzuncu yıllarına ulaşarak bir rekora imza atan İstanbul Gitar Trio bir konser verdi. Konserin arkasından üçlüye, 30. yılları dolayısıyla bir de onur ödülü verildi. Ödül töreninin ardından, uluslararası alanda büyük başarıları bulunan Terci-Korad ikilisi sahne aldı. İkili gitarın klasik repertuarının yanı sıra, Türk bestecilerinin eserlerine de yer verdi. Terci-Korad ikilisi, YTÜ Uluslararası 10. Gitar Günleri ‘Yılın Gitaristi’ ödülü-nü aldı. 07 Mayıs tarihinde, albümleri Naxos’dan yayımlanan genç gitarist David Martinez sahne aldı. Sanatçı konserinde Albeniz, Chopin, Tarrega gibi İspanyol bestecilerin yanı sıra, ünlü Flâmenko gitaristi Paco de Lucia’yı da yorumladı. Festivalin kapanış gecesinde ise saat 19.00’da ‘YTÜ 2. Ulusal Bes-te Yarışması’nın sonuçları açıklandı ve ödül töreni gerçekleştirildi. Törenin ardından, bir önceki konserindeki şaşırtıcı performansıyla gitar severleri bü-yüleyen İtalyan gitarist Lorenzo Micheli konseri ile festival sonlandı. II

Yarışmada Ödül Alan Besteciler ve Eserleri;

Birincilik Ödülü Ceyhun ŞAKLAR (Tepegöz Suiti)

İkincilik Ödülü Eray DÜZGÜNSOY (Darfur Fragments)

Üçüncülük Ödülü Can Bekir BİLİR (Korkunç İvan)

Birinci Mansiyon Ödülü Tülinay Engin YILDIRIM (Beş Taş)

İkinci Mansiyon Ödülü Sinan ŞEŞEN (Sisler ve Gölgeler)

haber, ÖĞR. GÖR. BÜLENT ERGÜDEN / SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ

YTÜ ULUSLARARASI GİTAR GÜNLERİ 10 YAŞINDA

Page 45: Yildizlar - Sayi 3

84 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 85TEMMUZ / 09

GÜNCEL

recin sonunda 25 milyon Euro’luk bir fon alacak. Bra-unschweıg Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Teknoloji Transferinden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mult ve Dr. h.c. Müfit Bahadır, Braunschwe-ig Teknik Üniversitesi ve gelişmekte olan 23 ortak üniversite tarafından uygulanan “Diyalog Yoluyla Mükemmellik- Gelişen Ülkelerde Sürdürülebilir Su Yönetimi” (Exellence Through Dialogue - Sustainable Water Management in Developing countries) projesi için ödül aldılar.

Su konusu, hiç şüphesiz ki çevre koruma ve sürdürü-lebilirlik alanında, milenyum hedeflerinin merkezinde bulunmaktadır. 1.2 milyar insan, içme suyundan mah-rum ve 3 milyar insanın hijyenik olanakları ya da atık su giderim imkanı bulunmamakta ve suyun sürdürü-lebilir kullanımı, işbirliği geliştirme konusunda hayati bir önem taşımaktadır. Bu konu şimdiye kadar sadece gelişmekte olan ülkeler için çok büyük önem taşıdıysa da, son zamanlarda sanayileşmiş ülkeler için de artan bir hızla önem kazanmaya başlamıştır.

Özel çalışma programları ve araştırma profilleriyle, Braunschweig Teknik Üniversitesi, “Gelişen Ülkelerde

Sürdürülebilir Su Yönetimi” (Sustainable Water Ma-nagement in Developing Countries) konusunda sıra dışı bir uzmanlık sunmaktadır.

Gelişmekte olan Latin Amerika, Afrika, Orta Asya ve Asya ülkelerinden stratejik ortaklarla, öncü araştır-malar ve akademik işbirliği projeleri geliştirildi. Bu projelerdeki temel odak noktası, her bir ülkenin suya ilişkin birincil meselelerine sürdürülebilir ve transfer edilebilir çözümler bulmaktır.

Sürdürülebilir su yönetimi alanında dünya çağında 24 ortağı bulunan “Diyalog Yoluyla Mükemmellik- Geli-şen Ülkelerde Sürdürülebilir Su Yönetimi” (Excellence Through Dialogue - Sustainable Water Management in Developing Countries) projesi, gelişmekte olan ül-kelerde ve Almanya’da, eğitim ve ağ iletişimi yoluyla, kapasiteyi geliştirmektir. İşbirliği ünitesi, Braunsc-hweig Teknik Üniversitesi’ne yerleştirilecek ve Jordan Karak’taki Mutah Üniversitesi’nde, Meksika’daki Gu-adalajara Üniversitesi’nde ve Vietnam Hanoi’de Su Kaynakları Üniversitesi’nde 3 uydu merkezi kurulacak. Gelişim işbirliğinin tüm aktörleri beyin takımından yararlanabilecektir. II

RRektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek’in Braunschweig Tek-nik Üniversitesi’ne yaptığı ziyaret sırasında gündeme ge-len projeye, Üniversitemizin Mayıs ayında yaptığı stratejik ortaklık başvurusu kabul edildi. İnşaat Fakültesi Çevre Mü-hendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eyüp Debik’in Üniversitemizi temsil ettiği proje, 09 Haziran 2009 tarihin-de yapılan törende beş yıl içerisinde toplam 25 milyon Euro destek alacak beş üniversiteden biri olarak seçildi.

Yüksek Öğretim Mükemmeliyetinde Gelişim Ortaklığı (Hig-her Education Excellence in Development Co-operation) programı, gelişmekte olan ülkelerdeki ortaklarıyla Alman Yüksek Öğretim Enstitülerini desteklemeyi amaçlar. Des-tek, Milenyum Gelişim Amaçları’na (Millennium Develop-ment Goals (MDGs) ve diğer işbirliği politikalarının gelişi-mine katkıda bulunanlara verilir. Amaç; eğitim, araştırma ve danışmanlık alanlarında Yüksek Öğretim Mükemmeli-yetinde Gelişim Ortaklığı’nı güçlendirmektir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul, Berlin’de gerçekleştirilen ödül törenin-de 5 üniversiteyi onurlandırdı. 5 adet merkez, 1 Temmuz 2009’dan itibaren 1 milyon Euro’dan başlayarak, 5 yıllık sü-

ÜNİVERSİTEMİZİN BRAUNSCHWEIG TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İLE İŞBİRLİĞİ İLK MEYVESİNİ VERDİ

haber, ÖĞR. GÖR. NİHAL YURTSEVEN / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Braunschweig Teknik Üniversitesi, Üniversitemizin stratejik ortağı olduğu “Diyalog Yoluyla Mükemmellik - Gelişen Ülkelerde Sürdürülebilir Su Yönetimi” konulu projesiyle, gelişim işbirliği için liyakat merkezi seçildi.

Page 46: Yildizlar - Sayi 3

86 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 87TEMMUZ / 09

Ü

Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meh-met BORAT tarafından geçmişte yaşanan çarpıcı olay-lar ve izlenimler dile getirilerek aktarılmıştır.

Oturumlar

3 gün süren sempozyumda, “Katı Atık Yönetimi, Tıbbî Atık Yönetimi, Katı Atık Bertarafında Biyolojik Yöntemler, Atık Değerlendirme ve Geri Kazanımı, Sı-zıntı Suyu Yönetimi, Arıtma Çamurlarının Yönetimi, Düzenli Depolama, Özel ve Tehlikeli Atık Yönetimi” başlıklı oturumlara, toplam 303 kişi katılmıştır. Sem-pozyuma, 29 farklı üniversite ve araştırma kurumun-dan 133 bilim insanının yanında, İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ve İBB’ye bağlı ilçe belediyeleri ve

ilgili kurumlarıyla birlikte Antalya, Gaziantep, Kocaeli, Bursa, Kırıkkale, Konya, Karaman, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Belediyelerinden yöneticiler katılmıştır. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri, üniversiteler, TÜ-BİTAK MAM ve özel sektör temsilcilerinin katıldıkları 17 oturumda toplam 68 adet sözlü ve 19 adet poster bildiri sunulmuştur.

Sempozyum İstanbul İl Çevre Orman Müdürlüğü, İS-TAÇ A.Ş., Ezici Bioelektrik, RAST Mühendislik Hizmet-leri Ltd. Şti., Derya Mühendislik, Müşavirlik İnş. Sanayi ve Tic. A.Ş., TETRA Teknolojik Sistemler Ltd. Şti., Çev-re Norm Şirketler Grubu, Doğa Sektörel Yayın Grubu (dsyg) ve Enerji Dergisi tarafından da desteklenmiştir. Sempozyuma karar verici ve uygulayıcı kurum ve ku-

Üniversitemiz İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği ta-rafından 2007 yılında birincisi düzenlenen Türkiye’de Katı Atık Yönetimi Sempozyumu’nun (TÜRKAY 2009) ikincisi 15-17 Haziran tarihleri arasında Oditoryum ve Sergi Salonunda düzenlendi.

Türkiye’de Katı Atık Yönetimi Sempozyumu TÜRKAY 2009, atık yönetimindeki tüm tarafları; üniversiteler, endüstri kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları, ye-rel yönetimler ve kanun koyucuları bir araya getirerek bilgi alışveriş ve paylaşımı ile ortak bir bilgi birikimi vücuda getirmeyi, Türkiye’de atık yönetiminde mey-dana gelen sorunlara çözümler sunarak bu çözümle-rin hayata geçirilmesini teşvik etmeyi ve konuya olan ilgiyi hep canlı tutmayı amaçlamıştır.

Çevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Atık Maddeleri Değerlendirme Sanayi ve Ticaret A.Ş. (İSTAÇ A.Ş.) tarafından desteklenen sem-pozyumda; Katı Atık Mevzuatı ve Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Katı Atık Yönetimi, Katı Atık Yöne-tim Stratejileri, Katı Atıkların Toplanması ve Transferi, Atık Minimizasyonu ve Madde Geri Kazanımı, Düzenli Depolama Sahaları Yönetimi, Atık Bertarafında Biyo-lojik Yöntemler, Atık Bertarafında Termal Teknolojiler, Tehlikeli Atık Yönetimi, Tıbbi Atık Yönetimi, Sızıntı Suyu Yönetimi, Depo Gazı Yönetimi, İnşaat ve Yıkıntı Atıkları Yönetimi ve Vahşi Depo Sahalarının Rehabili-tasyonu konularında 33 farklı kurum tarafından yüze yakın sözlü ve poster bildiri sunumu gerçekleştiril-miştir. Sempozyum hakkında ayrıntılı bilgiye http://www.turkay2009.com adresinden ulaşılabilir.

Açılış

Sempozyumun ilk gününde açılış ve protokol konuş-maları YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi AKÇA, İSTAÇ A.Ş. Genel Müdürü Sn. Os-man AKGÜL, YTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı ve Sempoz-yum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet DE-MİR ve YTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ferruh ERTÜRK tarafından yapılmıştır.

Programın açılış panelinde “Türkiye’de Katı Atık Yönetimi’nin dünü, bugünü ve yarını” konusu, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Mü-dürü Prof. Dr. Lütfi AKÇA, T.C. Çevre ve Orman Bakan-lığı Atık Yönetimi Daire Başkanı Sn. A. Mahir ERDEM, İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürü Doç. Dr. M. Emin BİRPINAR, İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başka-nı Doç. Dr. İbrahim DEMİR ve Fatih Üniversitesi Çevre

ETKİNLİK

TÜRKAY 2009 KATI ATIK

YÖNETİMİ SEMPOZYUMU

YAPILDISempozyumda, Türkiye’de atık

yönetiminde meydana gelen sorunlara

çözümler sunulması amaçlanmıştır.

haber, MİNE ULUTAŞ

Page 47: Yildizlar - Sayi 3

88 Yıldızlar TEMMUZ / 09

ruluşlardan katılımının yüksekliği, ilerde yapılacak bu tür çalışmaların geleneksel hale gelmesi bakımından ümit verici olmuştur.

Sempozyumda ortaya çıkan bilimsel ve uygu-lamaya dönük sonuçlar

* Katı atık yönetiminde gelinen nokta ile her türlü atığın yönetiminde kaynakta kontrol ve atık mini-mizasyonuna önem verilmesinin gerekliliği vurgu-lanmıştır. Bu bakımdan, evsel katı atıkların bir atık olarak değil, değerli bir hammadde ve enerji kay-nağı olarak değerlendirilmesi teşvik edilmelidir.

* AB uyum sürecindeki çalışmalar kapsamında Katı Atık, Ambalaj Atıkları, Kentsel Atıklar, Teh-likeli Atıklar, Tıbbî Atıklar, Maden Atıkları ve Özel Atıkların Yönetimi konularında Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çalışmaları ivme kazanmıştır. Ülke-mizin yerel şartları göz önüne alınarak, bu çalış-maların sürekliliği sağlanmalıdır.

* Katı atıkların karakterizasyonun, yaşanılan bölge ve mevsime bağlı olarak önemli değişiklikler gös-terdiği belirtilmiştir. Katı atık yönetiminin planlan-ması sırasında, atık karakterizasyonunun doğru şekilde tespiti gerçekleştirilmelidir.

* Hâlihazırda ülkemizde vahşi depolama amaçlı kul-lanılan alanların çokluğu dile getirilmiştir. Vahşi depolama sahaları biran önce rehabilite edilerek, AB mevzuatına uygun düzenli depolama sahaları-nın sayısı artırılmalıdır.

* Mevcut düzenli depolama sahalarında gözlenen işletme problemleri vurgulanmıştır. Mevcut dü-zenli depo sahalarının da AB mevzuatına uygun işletilmesi sağlanmalıdır.

* Son yıllarda düzenli depolama sahası ihtiyacı, katı atıkların bertarafında farklı tekniklerin uygulan-masının gerekliliğini doğurmuştur. Bu bakımdan katı atık bertarafında biyolojik ve termal yöntem-ler üzerindeki çalışma ve araştırmalara önem veril-melidir.

* Ülkemizde AB’ye uyum çerçevesinde önümüzdeki 10-15 yıllık dönemde, kompostlaştırma biyometa-nizasyon, yakma gibi teknolojilerin uygulanması

söz konusudur. Bu teknolojilerin seçiminde, ülke-mizde geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler de dikkate alınarak ekonomik, sürdürülebilir ve uy-gulanabilir alternatiflerin değerlendirilmesi önem taşımaktadır.

* Tıbbî atıkların yönetimi hususunda hâlâ istenen düzeye ulaşılamadığı ve belediyelerin tıbbi atık yö-netim planı oluşturma bakımından yetersizliği dile getirilmiştir. Tıbbi atıkların kaynağında doğru bir şekilde ayrıştırılması, uygun araçlarla taşınması ve bertarafı konusunda belediyeler, mutlaka eğitim ve finans bakımından desteklenmeli ve denetlen-melidir.

* Tehlikeli atık konusundaki gelişmeler memnuni-yetle izlenmektedir. Ancak istenen düzeye ulaşı-labilmesi bakımından atık üreticisi, belediyeler ve Çevre ve Orman Bakanlığı’na büyük görevler düş-mektedir. Tehlikeli atık envanterinin çıkarılması çalışmalarına, sanayici desteği artırılmalıdır.

* Arıtma çamurlarının bertaraf ve yönetimi konu-sundaki mevcut mevzuat ve uygulamalar irde-lenerek konunun önemi vurgulanmıştır. Arıtma çamurlarının bertarafı konusundaki çalışmaların artırılması ve desteklenmesi gerekmektedir.

* Ülkemizde artan düzenli depolama sahalarına paralel olarak, bu sahalardan kaynaklanan sızıntı sularının arıtımı ciddi problem teşkil etmektedir. Dolayısıyla sızıntı sularının arıtımı için uygun arıt-ma tekniklerinin geliştirilmesi ve uygulanması ge-rekmektedir.

* Belediyelerin bütçe kısıtlamalarının çevre sorunla-rının çözümüne yönelik çalışmaları kısıtladığı ileri sürülmüştür. Diğer yandan belediye kadrolarında katı atık konusunu bilen teknik elemanların çalış-tırılmamasının, özellikle çevre mühendislerinin istihdam edilmemesinin katı atık yönetiminde hatalı kararlara ve uygulamalara sebep olduğu vurgulanmıştır. Belediyelerin bu konularda da des-teklenmesi gerekmektedir.

* Maden ocaklarının oluşturduğu çevre kirlenmesi-nin envantere alınması ve değerlendirme çalışma-larına başlanması ise ilgi ve memnuniyet ile karşı-lanmıştır. II

>> Sempozyuma karar verici ve uygulayıcı kurum ve kuruluşlardan katılımın yüksekliği, ilerde yapılacak bu tür çalışmaların geleneksel hale gelmesi bakımından ümit verici olmuştur.

ETKİNLİK

Tyazı, PROF. DR. ULVİ AVCIATA

FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANI - TÜBİTAK İSTANBUL AVRUPA BÖLGESİ KOORDİNATÖRÜ

Sizleri, Ülkemizin gelişmişliğine önemli ölçüde katkıda bulunacak bu yarışmaya gönül vererek

katılmanızdan dolayı tebrik ederim.

GELECEĞİN BİLİM ADAMLARI YILDIZ’DA BULUŞTU

TÜBİTAK, 1969 yılından günümüze, geleceğin bilim adamlarını keşfetmek ve yetiştirmek için çeşitli etkin-likler ve yarışmalar düzenlemektedir. Ortaöğretime devam etmekte olan öğrencileri, temel ve uygulamalı bilimlerde çalışmalar yapmaya teşvik etmek, çalışma-larını yönlendirmek ve bilimsel gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla TÜBİTAK-Bilim İnsanı Destekle-me Daire Başkanlığı’nca (BİDEB) 2008-2009 öğretim yılında da Bilgisayar, Biyoloji, Fizik, Kimya, Matematik, Sosyoloji, Tarih ve Yer Bilimi dallarında Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması düzen-lemiştir.

Seçmeler, proje rehberine uygun olarak hazırlanmış olduğu belirlenen projelerin, 12 ayrı bölgede ve her dal için ayrı ayrı oluşturulan jürilerce, “Proje Raporu” üzerinden değerlendirilerek yapılmaktadır. Değerlen-dirmede, Özgünlük ve Yaratıcılık, Kullanılan Bilimsel Yöntem, Tutarlılık ve Katkı, Yararlılık (Ekonomik, Sos-yal vb.), Uygulanabilirlik ve Kullanışlılık, Kaynak Tara-ması, Özümseme ve Hakimiyet, Sonuç ve Açıklık gibi kıstaslar göz önüne alınmıştır.

İstanbul-Avrupa Bölgesi; Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve İstanbul-Avrupa yakasındaki tüm ortaöğretim okulla-rını kapsamaktadır. Bölgemizde yarışmaya toplam 327 proje başvurusu olmuş, bunlardan 80 tanesi deği-

şik üniversitelerden bilim dallarına göre oluşturulan jüriler tarafından yukarıda belirtilen kıstaslar çerçeve-sinde incelenip değerlendirilerek, 07-09 Nisan 2009 tarihleri arasında yapılacak sergiye davet edilmişler-dir. Sergimiz, YTÜ Davutpaşa Yerleşkesi Menza binası giriş salonunda tüm okulların ziyaretine açık tutul-muştur. Finalist projeler 10 Nisan 2009 günü törenle ilan edilmiş ve Bölge Yarışması tamamlanmıştır.

Geleceğin bilim adamı olmaya aday gençler, bilim ve teknolojik gelişmelere olan ilgilerini böyle bir yarışma-ya katılarak gösterdiler. Ülkemizin genç bilim insanla-rı olarak adlarını yazdırdılar. Ülkemizin gelişmişliğine önemli ölçüde katkıda bulunacak bu yarışmaya gönül vererek katılımlarından dolayı gençlerimizi tebrik eder, finalist olarak seçilen öğrencilerimize başarılar dilerim. Bu çalışmalarla bundan sonra hazırlayacak-ları önemli projelerin ilk adımını atmış bulunuyorlar. Eminim ki gençlerimizin bundan sonra da yapacağı çalışmalar Ülkemize ve insanlığa bilim ve teknoloji alanında katkılarda bulunacak ve büyük hamlelere yol açacaktır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir” sözünü gençleri-mizin kılavuz edinmesini temenni eder başarılarının devamını dilerim. II

Yıldızlar89NİSAN / 09

Page 48: Yildizlar - Sayi 3

90Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 91TEMMUZ / 09

GGöster Enerjini sloganı ile bu yıl ilki gerçekleştirilen ve Üniversite-Sanayi İşbirliğinin pekiştirilmesinde önemli bir rol üstlenen “Yıldızlı Projeler Yarışması” tamamlan-dı. Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü’nün, İstanbul Sanayi Odası ana sponsorluğunda düzenledi-ği Yıldızlı Projeler Yarışması’nın Ödül Töreni, 23 Hazi-ran Salı günü Y.T.Ü. Oditoryumu’nda gerçekleştirildi. Yarışmanın Altın Sponsorluğunu; Bopa Elektrik, Gü-müş sponsorluğunu; Amper Elektrik, Doruk Elektrik, Gersan Elektrik ve Sanel Endüstriyel Tesisler; Ödül Sponsorluğunu Crea Bilişim Teknolojileri, Basın Spon-sorluğunu elektrikport.com; İletişim Sponsorluğunu shiftdelete.net, üniaktivite, Techno-Labs, mühendis-sohbetleri.com, Destek Sponsorluğunu kariyergenc.com ve Ürün Sponsorluğunu Freşa üstlenmiştir.

Yarışmaya Türkiye genelinde 28 üniversiteden, 27 farklı bilim dalından ve 193 öğrenciden toplam 143 proje ile başvuru yapılmıştır. Tüm başvurular arasın-dan seçilen 20 projenin sahibi, Proje Sergisi’nde ça-lışmalarını sanayicilere ve akademisyenlere tanıtma fırsatı bulmuştur.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzen-lenen etkinlikte finale kalan 20 proje, Y.T.Ü. Sergi

Salonu’nda, Y.T.Ü. Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Y.T.Ü Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Galip Cansever’in yaptığı açılışın ardından öğrenci, akade-misyen ve İstanbul Sanayi Odası üyeleri ile sanayici ve işveren derneklerinden oluşan katılımcılara sunuldu.

Proje Sergisi ile ülkemizde kendi alanında en geniş ka-tılımı almış bu proje yarışmasında, akademisyenler, araştırmacılar, iş adamları ve bilimin vazgeçilmez un-suru olan üniversite öğrencileri bir araya getirilmiş-tir. Yarışmayla, üniversitelerde ve endüstride yapılan çalışmaları tartışmak, yapılması gerekenleri tespit etmek ve kamuoyuna duyurmak, bilimin yayılmasına katkıda bulunmak, kurumların bilgi birikimini uygula-yıcılar ve bilimsel çevreler ile paylaşmak ve proje sa-hibi öğrencileri sanayicilerle ve sektör temsilcileri ile buluşturmak amaçlanmıştır.

Üniversite - Sanayi İşbirliği: Modeller ve Öneriler konulu panel düzenlendi

Ödül töreni öncesinde düzenlenen Üniversite - Sanayi İşbirliği: Modeller ve Öneriler konulu panele, İstanbul Sanayi Odası KOBİ Hizmetleri Şubesi Müdürü Burçin Değirmencioğlu, YTÜ Endüstriyel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Topuz,

GÜNCEL

>> Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden Can Yiğit, Mihraç Özden ve Erdal Alpaslan tarafından hazırlanan “PLC Kontrollü Uçan Makas Uygulaması” projesi, Üçüncülük Ödülüne layık görüldü.

YILDIZLI PROJELER YARIŞMASI’NIN ÖDÜLLERİ

SAHİPLERİNİ BULDU

haber, ARŞ. GÖR. ENGİN AYÇİÇEK / ELEKTRİK-ELEKTRONİK FAKÜLTESİALPER COPLUGİL / ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

Sanayinin yıldızları parlıyor!

Page 49: Yildizlar - Sayi 3

92 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 93TEMMUZ / 09

TEGEV Eğitim Danışmanı Dr. Hayrettin Karcı, TTGV İstanbul Direktörü Refik Üreyen, konuşmacı olarak katıldı. Panelde uzun yıllardan beri dünyada ve Ülke-mizde akademik dünya ile sanayinin ortak problem alanı olarak işbirliği konusu tartışılmıştır. Bu alanda gelişmiş veya endüstrileşmiş ülkelerde iyi bir noktaya varılmasına rağmen, ülkemiz açısından istenilen sevi-yeye ulaşılamamasının nedenleri ve çözüm önerileri üzerinde durulmuştur. Ortak görüş, Ülkemizde sanayi ile üniversiteler arasında işbirliği ve dayanışma iste-nen seviyelerde olmadığı gibi sanayinin üniversiteyle, üniversitenin de sanayi ile bütünleşmesi arzu edilen ölçülerin çok altında gerçekleştiğidir.

Panelistlerin öne çıkardığı konu başlıkları ve öneriler

* Bitirme tezleri ve lisansüstü tezlerinin endüstri problemlerine yönelik olarak düzenlenmesi ve des-teklenmesi, üniversite öğrencilerinin ortak sıkıntısı olan amacına uygun staj yapabilme olanaklarının firmalar tarafından sağlanması gerekliliği,

* Üniversite-Sanayi İşbirliği kapsamında yürütüle-cek projelere yurt içi ve yurt dışından destek sağ-lanması,

* Faydalı model ve patent haklarının Üniversiteye, Öğretim Elemanına ve öğrenciye kazandırılması

* Yurt içi ve yurt dışındaki kurumların Üniversite ve sanayi işbirliği doğrultusunda Ar-Ge desteği ala-

bilmek için hazırlanacak projelere danışmanlık ya-pılması

Ödül alan projeler

* Birincilik Ödülü, Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisli-ği Bölümü öğrencilerinden Hidayet Tunç ve Volkan Koçak tarafından hazırlanan “Bimus Uzaktan Tanı” adlı projeye verildi.

* İkincilik Ödülü, Boğaziçi Üniversitesi Makine Mü-hendisliği Bölümü öğrencilerinden Hüsnü Avşar Gürdal, Burak Çeliktaş ve Seçil Yüksel tarafından hazırlanan “Volan Teker” adlı projeye verildi.

* Üçüncülük Ödülü, Yıldız Teknik Üniversitesi Elekt-rik - Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bö-lümü öğrencilerinden Can Yiğit, Mihraç Özden ve Erdal Alpaslan tarafından hazırlanan “PLC Kontrol-lü Uçan Makas Uygulaması” adlı projeye verildi.

* Uygulanabilirlik Ödülü, Kadir Has Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden Ender Piyale, Ahmet Ardal ve Çağrı İlban tarafın-dan hazırlanan “Surfingfish” adlı projeleye verildi.

* Yenilikçilik Ödülü, Sabancı Üniversitesi Mekatro-nik Mühendisliği ve Elektronik Mühendisliği Bö-lümü öğrencilerinden Eren Canarslan ve Eren Pek tarafından hazırlanan “Robotraktör” adlı projeye verildi. II

>> Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü, enerjisini gösterdi.

Page 50: Yildizlar - Sayi 3

94 Yıldızlar TEMMUZ / 09 Yıldızlar 95TEMMUZ / 09

TİYATRO 02. 08. 2009 Bir Delinin Hatıra Defteri

Mekan: Kulis Oda Sahnesi CaddebostanBilgi İçin: www.biletix.com

02.08. 2009

Karım Şov Yapıyor!Mekan: Kulis Oda Sahnesi CaddebostanBilgi İçin: www.biletix.com

30.08. 2009

Arkadaşım Kadın OlduMekan: Kulis Oda Sahnesi CaddebostanBilgi İçin: www.biletix.com

SANAT GÜNDEMİ

İSTANBUL

KİTAP

08.08.2009

Ajda PekkanSaat: 21.00Mekan: Turkcell Kuruçeşme ArenaBilgi İçin: www.biletix.com

31.07.2009 SılaSaat: 21.00Mekan: Enka Açıkhava TiyatrosuBilgi İçin: www.biletix.com

18.08.2009 Volkan Konak Saat: 21.00 Mekan: Ataköy Open Air Show CenterBilgi İçin: www.biletix.com

DANS 12.08.2009

Anadolu AteşiMekan: Turkcell Kuruçeşme ArenaBilgi İçin: www.biletix.com

29.07.2009 Çıplak Ayaklar Kumpanyası: Engin-ar

Mekan: Enka Açıkhava Tiyatrosu Bilgi İçin: www.biletix.com

KONSER 01.08.2009

TarkanMekan: Cemil Topuzlu Açıkhava SahnesiSaat: 21.00Bilgi İçin: www.biletix.com

Suzanne Collins

Yayınevi: Pegasus Yayıncılık

Sayfa: 385

Açlık Oyunları Katre-i Matem

“Bu kitaba o kadar bağımlı kaldım ki, yemeğe çıktığımda bile kitabı yanımda taşıdım ve masanın altında okumaya devam ettim. Hikâyesi beni birçok gece uykusuz bıraktı çünkü bitirdiğimde bile, yatak-ta bu kitabı düşünmeye devam ettim. Açlık Oyunları kesinlikle büyüleyici.” Stephenie Meyer

“Elimden bir türlü bırakama-dım… Bağımlısı oldum.” Step-hen King

Kazanmak ün ve talih, kaybet-mek ise kesin ölüm anlamına gelir. Bu oyunun galibinin karnı doyacak, kaybeden ise ölümle tanışacak… Açlık oyun-ları başlasın.

İskender Pala, Katre-i Matem’de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul’da kavuşup doyulamayan, ka-vuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla an-latıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin’in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı macera-larla karşılaştırıyor.

Çingene

Yaşadığı dönemde, kıvrak edebi üslubu kadar toplumsal sorunlara eğilmesi ve halkı bi-linçlendirme amacında olma-sıyla da tanınan Ahmet Mithat Efendi, Çingene romanında ayrımcılığı eleştiriyor. Tesa-düfen tanıştığı Çingene kızı Ziba’ya âşık olan Şems Hikmet Bey, çevresinin tüm itirazlarına rağmen ondan uzak durmayı başaramaz. Kızın eğitimiyle yakından ilgilenmek isteyen Şems Hikmet Bey, Ziba’yı bir tanıdığının konağına yerleştirir.Ahmet Mithat Efendi’nin 122 yıl önce büyük bir ustalıkla kaleme aldığı Çingene, muh-teşem bir Kâğıthane betim-lemesiyle açılıyor. O günlerin İstanbul’unda dolaşmak ve o zamanın insanını tanımak için Çingene bulunmaz bir fırsat.

Taş Duvar Açık Pencere

Biri Alman diğeri Türk, iki kadın yazar, Rita Rosen ve Ayşe Kulin, günlerden bir gün Frankfurt Kitap Fuarı’nda karşılaşıp kadın yazarların durumu hakkındaki deneyimlerini, düşüncelerini birbirleriyle paylaştılar. Her iki ülkenin kadın yazarlarını okur-lara daha iyi tanıtmaya ve diğer kadın yazarları da işbirliğine ikna ederek, olan yapıtlarına ışık tutabilecek bir küçük antoloji hazırlamaya karar verdiler.

İlk defa bu kitapta Türk ve Alman kadın yazarlarının öyküleri bir arada yayımlanıyor. Böylelikle okurlar, yazarların yazma süreç-leri hakkında bilgi sahibi olurken, yazarların hangi konuları ele aldıklarını, nasıl bir stil geliştir-diklerini, hangi ifade biçimlerini tercih ettiklerini anlayabilecekler. Bu arada, iki ülkenin kadınlarının günlük hayatlarından kesitler de gün ışığına çıkmış olacak.

Ayşe Kulin, Rita Rosen

Yayınevi: Everest Yayınları

Sayfa: 70

İskender Pala

Yayınevi: Kapı Yayınları

Sayfa: 480

Ahmet Mithat Efendi

Yayınevi: Sel Yayıncılık

Sayfa: 104

Limon AğacıSandy Tolan - Yayınevi: Pegasus Yayınları - Sayfa: 400

1967 yılının yaz aylarında, genç bir Filistinli adam ve iki arkadaşı İsrail’in Ramla kasabasına giderler. Yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı, çocukluklarının geçtiği evi görmek istediklerinde; biri-nin yüzüne kapı kapanır, birinin evi okula dönüştürül-müştür fakat diğer genç; Bashir, kendisini içeri davet eden Dalia tarafından karşılanır.

Bu karşılanış bir Arap ve Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası olur. Bashir babasının dikmiş oldu-ğu limon ağacını görünce kendisini sahipsiz hisseder. 1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan’da soy-kırımdan kaçak olarak gelmiş olan Dalia’ya da umut ışığı doğar. Onlar, kendi iradelerinin dışında yazgılarını

yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçük ev-renini oluşturmaktadır.

İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umu-dunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır.

“Bu büyüleyici kitap bir ülkede bitip tükenmeyen mer-hamet, ıstırap ve umudun resim gibi dokunmuş halidir. Bugüne kadar dünyada en acımasızca tartışılan ve en yoğun irdelenen İsrail-Filistin anlaşmazlığının insani boyutlarını çok az kitap bu kadar dürüst ve detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu acı verecek kadar güzel öykü, kitap bittikten sonra bile insanın aklında kalma-ya devam ediyor.” Elif Şafak

Page 51: Yildizlar - Sayi 3

96 Yıldızlar TEMMUZ / 09

Yönetmen: Christopher Nolan

Oyuncular: Christian Bale, Michael

Caine, Heath Ledger, Gary Oldman,

Maggie Gyllenhaal, Aaron Eckhart,

Morgan Freeman, Eric Roberts

Tür: Aksiyon, Dram, Gerilim, Gizem,

Macera, Suç

Süre: 153 dakika.

DVD Özelikleri:

Orjinal Dil: İngilizce

İzlenebilecek Dil: Türkçe, İngilizce

Altyazı: İngilizce, Türkçe ve Diğer Avrupa

Dilleri

yorum, NURULLAH EKİNCİ

Kara Şövalye

***

Orjinallik kriziNolan’ın ikinci, Batman serisinin bilmem kaçıncı Batman filmi bu Kara Şövalye. Hollywood’un da, tıpkı Amerika da yaşanan finansal kriz gibi bir orijinallik krizi içinde olduğunun en bariz göstergesi değil mi bu durum? Ya çizgi roman kahramanlarıyla, ya da yeniden çevrimlerle sarıldı etra-fımız. Bu filmi, Batman’ın karakaşı ve kanatları için izlemediğimi belirt-mek istiyorum. Memento yönetmeni, bu sefer ne cinlikler yapmış acaba merakı içinde izledim.

Kötü adam kahramanı geçiyorÖncelikle, bizi çizgi roman dünyasından çıkarıp, gerçek dünyaya getirdi-ği için yönetmene teşekkür etmeliyim. Batman hayranları kusura bak-masın, ama hiç çizgi roman kültürü olmayan biri konuşuyor. Nolan’ın mahareti, Gotham’ı herhangi bir Amerikan metropolüne çevirmesi de-ğil; sadece kahramanlarına da derinlik katmasında. Batman bir kenarda dursun, öyle bir Joker yorumu var ki; takdir etmemek elde değil. Zaten diğer süper kahraman filmlerinde de rastladığımız, kahramanın zaaf-ları üzerinden meramını anlatma olayının, burada bir adım daha ileri götürüldüğüne şahit oluyoruz. Karizması çizilmiş bir Batman ile kadraja girdiği her anda enerjisi seyirciye geçen Joker (özellikle filmin açılışın-daki banka soygunu sekansına dikkat) arasındaki düello, filmi götüren başlıca unsur.

Aksiyon sahneleri, film senaryosu içine iyi yedirilmiş. Bu durum, filmin temposunu olumlu etkiliyor ve sürükleyicilik sağlıyor. Oyunculuklar dört başı mamur. Christian Bale’in performansı iyi ama maskeliyken ‘Dart Vader’ gibi ses çıkarmasına anlam veremedim. Joker’i oynayan Heath Ledger, tam anlamıyla döktürmüş. Adam öldüğü için söylemiyorum, gerçekten iyi oynamış. Jack Nicholsan’ın Jokeri’ni bile geçiyor ve bence sinema tarihinde kült bir iz bırakacak bu Joker. Kötü adamın esas kahra-manı geçerek, filme damga vurduğunu söylemek mümkün.

Özgürlükten taviz verilebilir mi?Filmin alt metinlerine baktığımızda ise şunlarla karşılaşıyoruz:11 Eylül sonrası oluşan güvenlik-özgürlük dengesinden bahisle, filmde sanki öz-gürlükten taviz verilebilirmiş gibi bir anlam çıkıyor. Özel hayata müda-hale belli sınırlar içerisinde meşrulaştırılınca, bu sınırın nerede biteceği soru işareti olarak kalıyor. Yönetmeni bu anlamda tasvip etmediğimi be-lirtiyor ve bağımsız yönetmen kimliğinden taviz verdiğini düşünüyorum. Amerika’da şimdilerde yaygın olan, baskın politik atmosferin etkisi altın-da kalmış anlaşılan. Bazıları göz ardı edebilir, ama bu düşünce bence Ebu Gureyb’i veya Guantanamo’yu meşru göstermeye kadar varabilir.

Kötülüğün kaynağı nedir?Bir diğer soru ise kötülük ve kötülüğün kaynağının ne olacağı konusu ki; tahmin ettiğiniz üzere bu sorular Joker üzerinden soruluyor ve belki de isteyerek sorunun cevabı muallâkta bırakılıyor. En son, “İhtiyarlara Yer Yok” filminin kötü adamında rastlamıştık nedensiz kötülüğe. Hâlbuki bi-zim filmlerde ki Erol Taş kompozisyonu incelense, sorunun cevabı kolay-lıkla verilebilir. Hayvani dürtüler engellenemeyince, insani zaaflar ortaya çıkıyor doğal olarak.

İlk Batman filminde yaptığı gibi burada da Kara film gramerini kullanı-yor yönetmen. Batman’in içine düştüğü handikap, idealleri uğruna ka-rakterinden ödün verip veremeyeceği sorusudur. Burada yine akıl hocası Alfred’in dediği çıkacak: Batman, azılı düşmanı Joker’in karşısında, bü-yük bir bedel ödemek zorunda kalacaktır. II

DVD

Page 52: Yildizlar - Sayi 3
Page 53: Yildizlar - Sayi 3