21
Hakikatin yo l culuk 3 1 2018 Sahi bi ve Hiz. Ltd. Latif Genel Yönet me ni Mustafa Tekin Sorumlu d ürü Muharnrnet Çelik Pazarl ama-Abone ve Yasin Demir [email protected] Kapak Ömer Faruk Mizan paj Kaleci Yönetim Yeri Adres i: ve Hiz. Ltd. Molla Gürani Akkoyunlu Sk. No: 36 Fatih 1 jSTANBUL Tel: +90 212 533 05 35 Faks: +90 212 631 53 69 Email: [email protected] Web: www.yetkindusunce.com Yeri: Enes ve Litros Yolu, Fatih Sanayi Sitesi No: 12/210 1 Tel: +90 212 501 47 63 Abonelik 4 Bireysel: 100 TL Kurumsal: 150 TL 18 TL I SSN: 2602-4365 Türü: Yerel Süreli - Kur ulu Adnan Demircan Fatih Yaman Kadir Canatan Latif na Muhammet Çelik Mustafa Tekin Nuri Kurul u Ahmet el-Katip Ali Köse Ümütlfr Celal Türer Celaleddin Çelik Davut Du rsun Dursun Çiçek Hasan Onat Hüseyin Karaman Toker Güler Lütfü Sunar M. Mahfuz Söylemez M. Ali Büyükkara M. Muhtar Mehmet Azimli Mustafa Çevik Mustafa Öztürk , Osman Gürnan Ö. Mahir Alper Sönmez Kutlu Ali Düzgün Gündüz Ümit Vejdi Bilgin Her mahfuzdur. YETKiN izin veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda yazarlar sorumludur.

YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yo l culuk

Sayı : 3 / Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018

İmtiyaz Sahibi İlirnyurdu Yayıncılık ve Eğitim Hiz. Ltd. Şti. adına Latif Kınataş

Genel Yayın Yönetm eni Mustafa Tekin

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Muharnrnet Çelik

Satış~ Pazarlama-Abone ve Dağıtım Yasin Demir [email protected]

Kapak Tasarım Ömer Faruk Yıldız

Mizanpaj İsmail Kaleci

Yönetim Yeri Adresi: İlimyurdu Yayıncılık ve Eğitim Hiz. Ltd. Şti. Molla Gürani Malı. Akkoyunlu Sk. No: 36 Fındıkzade, Fatih 1 jSTANBUL Tel: +90 212 533 05 35 Faks: +90 212 631 53 69 Email: [email protected] Web: www.yetkindusunce.com

Basım Yeri: Enes Basın Yayın ve Matbaacılık Ltd.Şti .

Litros Yolu, Fatih Sanayi Sitesi No: 12/210 Topkapı 1 İSTANBUL Tel: +90 212 501 47 63

Abonelik (Yıllık 4 Sayı) Bireysel: 100 TL Kurumsal: 150 TL Fiyatı: 18 TL

I SSN: 2602-4365 Yayım Türü: Yerel Süreli - (3Aylık)

Yayın Kurulu Adnan Demircan

Fatih Yaman Kadir Canatan Latif Kı na taş

Muhammet Çelik Mustafa Tekin Nuri Yılmaz

Danışma Kurulu Ahmet el-Katip Ali Köse Ayşe Yaşar Ümütlfr Celal Türer Celaleddin Çelik Davut D ursun Dursun Çiçek Hasan Onat Hüseyin Karaman İhsan Toker İlhami Güler İsmail Taş Lütfü Sunar M. Mahfuz Söylemez M. Ali Büyükkara M. Muhtar Şankıti Mehmet Azimli Mustafa Çevik Mustafa Öztürk

, Osman Gürnan Ö. Mahir Alper Sönmez Kutlu Şaban Ali Düzgün Şinasi Gündüz Ümit Aktaş · Vejdi Bilgin Yıldız Ramazanoğlu

Her hakkı mahfuzdur. YETKiN DüŞÜJI(CE'deki yazı1aruı izin alınmad:ın veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. Yayınl:ınan yazılardan, yazarlar sorumludur.

Page 2: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

Dinde Islah Tartışmalarında

Böylece sizler insanlara birer Jahit(ve örnek}olasınız ve

Peygamber de size birJahit (ve örnek) olsun diye sizi orta

bir ümmet yaptık. Bakara 143

Müslüman toplumlarda ise

hukukun. kökeni vahiy, uygulana gelen

fıkh_ın kaynağı ise Kitap, sünnet, icma

ve kıyası fukaha olarak belirlenmiştir.

Dolayısıyla Batılı

ve Muslüman toplumların

hukuklarının

farklı olması kadar doğal bir durum

düşünülemeyecektir.

Zaten olması gerekende bu

olmalıdır.

. Işkaller ve Sualler

Abbas Pirimoğlu Avukat/Yeni Söz Gazetesi Yazarı

M üslümanlann yaşadığı coğ­

rafyanın son yüz yıldır

tartışılan belli başlı konularnun en

öncelikli olanı hiç kuşkusuz ki dinde

yenileniD;e/tecdit konusudur. Tar­

tışma, boyutları itibariyle sığ lakin

oldukça çetin yaşanmış; dine hasım

olan kadrolar iktidarı ele geçirince,

devletin gücünü kullanmak suretiyle

Müslüman toplumların yaşayışların­

da önemli değişimlere neden olmuş­

tur. Bu durum tabiatıyla muhalif

kadrolarında mevcudiyetine zemin

hazırlamıştır. Konunun siyasi boyu­

tunda bunlar yaşanırken itikadi bağ­

larnda da kimileri birilerini dinde

reformcu olmakla, dinden çıkınakla

suçlarken, kimileri de muarızlarını

bağnazlıkla, yobazlıkla, çağın dışın­

da kalınakla suçlamıştır.

03 - Yım<iN DÜŞÜNCE J 167

Page 3: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----Dinde Islah Tartışmalarında İş kaller ve Sualler ----

Hiçbir vakıa sebepsiz olmadığı gibi bu tartışma da elbette se­

bepten hali değildir. Dinde yenilik tartışmalarının . altında yatan

temel sebep Batı ile Müslümanların arasında oluşan maddi ve tek­

nolojik uçurum olmuştur. 19.YY. da dünya egemenliğinin tama­

men Batının eline geçmesi Müslümanlar üzerinde son derece etkili

travmalara sebebiyet vermiş; dahası Batı karşısında yaşanan mağ­

lubiyetin tartışmasızlığı, duçar olunan zayıflığın kesinliği, Müs­

lümanlar da psikolojik ezikliğe ve aşağılık duygusuna yol açmış,

dolayısıyla serinkanlı düşünmek imkanı da pek kalmamıştır. Zaten

pek çok Müslüman toplumun Batı'nın sömürgesi olması yanında

ideolojik saldırılarına da maruz kalması neticesinde, sorulması ge­

reken temel soru sorulmadan, Batının neden galebe çaldığı üze­

rinde yeterince düşünülmeden, yüzeysel tartışmalara dayanılarak

alelacele pansurnan tedbirlere müracaat edilmiştir.

Sorulması gereken, üzerinde adam akıllı düşünülmesi gere­

ken soru zannımızca şu olmalıydı: Bir zamanlar bizler her alanda

önünde iken ne oldu da Batı birden bire güçlendi ve galebe çaldı?

Biz kuvvetli iken neden zayıf düştük? Neden sanayi devrimi Ba­

tı' da ve özellikle 19. YY. da ortaya çıktı da dünyanın başka bir

yerinde yaşanmadı? Müs~ümanlar neden güçlü iken zayıf düştüler,

bu gidişte ihmal edilen ve yanlış giden ne idi?

Bu soruların 'üzerinde çok ciddi durulduğunu, gerekli ihtima­

rnın gösterildiğini, sebep-sonuç ilişkisi üzerinde yeterince kafa

yorulduğunu düşünmüyorum. Bilakis verilen kararlarda duygusal­

lığın belirleyici olduğunu düşünüyorum. Batı karşısında duyulan

hayranlık yahut nefret ... Şayet yukarıdaki sorunun, yani "Batı ne­

den endüstri devrimini yaptı da biz yapamadık.?" suatinin üzerinde

yeterince durulmuş ve sağlıklı bir cevaba ulaşmış olsa idik arka­

sından sorulacak soru "bu ahvalde bizim yapmamız gereken nedir?"

şeklinde olacaktı. Böylece "Müslümanlar Batının yaptığını yapma­

lı mı yoksa yapmamalı mı?" şeklinde son derece hayati bir soru

belirecek ve alternatif yollar aranmasına ihtiyaç hissedilecekti. Bu

vaziyette Batı ile olalı ilişkilerimiz bugüne göre çok daha sağlıklı

168 1 YETKiN DÜŞÜNCE- 03

Page 4: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- ---------Abbas Pirimoğlu - ---------

olacak dahası losanlık için çok daha hayırlı nerieelerin doğmasına

belki de sebebiyet verilecekti.

Dinde tecdit/ıslah/yenilenme elzem mi değil mi? Elzem ise ne­

resinde ve ne şekilde olacak? Bunlar erbabının tartışacağı konu.

Lakin Batıyı güçlü yapan "iksir" fark edilmediği müddetçe yapılan

her yeniliğ~n semeresi muradımıza ermemize klfayet etmeyecek;

romantik gerekçelerle verilen cevaplar sonucunda "Batı" daha da

yüceltilmiş olacak dolayısıyla zihinler Batılı ideolojiler taxafından

iğdiş edilmeye her dem açık hale getirilecektir. Nitekim bugüne

kadar olan bitende bundan başka bir şey değildir.

Savrulma da cabası: Selefilik, Vehhabilik, tasavvuf düşmanlı­

ğı, hadis inkarı, Kur';ın Müslümanlığı, laiklik, mezhepçilik, en­

tegrizm·. Kelimenin tam anlamıyla bir savrulma. Müşküllerimize hiçbir faide sağlamadığı sabit iken cahilce ve körü körüne bir inatla

yürütille gelen didişme ve çekişme.

Islah Alanları

Mustafa Öztürk çağdaş İslam düşüncesinin baskın karakterinin

ıslah ve tecdit kavramlarında ifadesini bulduğunu belirttikten son­

ra bu konudaki çabanın daha ziyade eğitim, hukuk ve siyaset alan­

larında yoğunlaştığına değinir.1 Bu alanlar üzerinde bir miktar da

olsa durmarun gerekli olduğu kanaatindeyim.

Eğitim konusunda yetersizliğimiz, geleneğin ihtiyaçlara cevap

vermediği, insan yetiştirme alanında kifayetsiz kaldığı hususları

doğru olabilir .. Ancak, yeniliklere ihtiyaç hissedilmesi başka bir

şeydir, yapılan yeniliklerio amacının sağlıklı olarak tespiti başka

bir şey. Batıdan ithal edilen zihinsel bagajlarla malul bir ·"yenilik"

bizzat toplumun kendi eliyle gelecek nesilleri kendisine yabancı

hale getirmesinden başka bir neticeyi doğurmayacaktır. Bu ise za­

ten mevcut olan geri kalmışlık ve aşağılık duygusu gibi zaaflanmı­

zın daha da derinleşmesine vesile olacaktır.

1 Öztilık,Mustafa. Ça~ İslam Düşüncesi ve Kur'anolık. Sf. 31.Ankara Okulu.2014.Ankara.

03 • YETKiN DÜŞÜNCE 1 169

Page 5: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- - --Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler - ---

Hukuk konusundaki yenilik çabaları da yine aynı şekilde isteni­

leni vermekten son derece uzaktır. Yenilik anlayışı ~i toplumları

Tür~ye' de uygulandığı şekliyle Batıdan tercüme edilen yasalara,

kimi toplumları da asırlar öncesinin fıkhını aynen muhafaza ve

tatbik etmek ş~klinde tepkisel bir garabete duçar edecektir. Kendi­

liğinin ve zamanının şuurunda olmamanın iki acı tezahürü. Oysa

"hukuk" sistemleri köken itibariyle farklı postulatlara dayandığı

kadar o toplumların tarihi gelişme çizgileri ile de yakından ilişki­

lilerdir. Değişmesi ve gelişmesi de bu bağlamda ise sağlıklı adde­

dilir. Mesela Batı toplumlannda "hukuk" kökenini insandan(akıl,

tutku, istek, nefsani zafiyet), gelişimi itibariyle kaynağını da sınıf

çatışması üzerinden edinir. Hatta Michael E.Tıgar Batılı hukukun

Burjuvanın iktidarını sağladığını ve bu sınıfın kendisine düşman

olan hukuk sistemlerine karşı savaşımının neticesinde üstün geldi­

ğini belirttikten sonra Kapitalist sisteme geçiş ile hukuk arasındaki

kesişmenin tarihinin Ü84 yılındaki Fransa' daki taeider isyanına kadar indiğine değinir.2 Bunun içindir ki iddiasının aksine Batı

hukuku evrensel değil yerel bir sistemdir. Lakin hukuk resepsi­

yonunun modern dünyada yaygın bir şekilde yaşanıyor olmasının

nedeni dünya üzerinde ki ilişkilerde hakim güç olan Batının çı­

karlarının, kapitalist anlayış üzerine yaygınlaşmış olan hukuk ile

sağlanabileceği gerçeğinden başka bir şey değildir. Türk hukuk re­

sepsiyonu hakkında 29 Kasım 1924 tarihli bir Alman raporunda

şu cümleleri sarf etmekten imtina edilmemiştir: "Türk Devleti'nin

artık dünyevi ve İslam Devletlerine karşı daha önceki görevlerinden

koparak, İspanya, Hollanda, İsveç gibi hür bir hale geldiği, Türklerin

ülkelerini her türlü müdahaleden uzak tutmak istedikleri, bu hürriye­

tin çok kurbana mal olduçu, artık geçr:ıişe bakmak istemedikleri, Avru­

pa'nın yaJiı hasta adamının kaybalarak yerini genç, yaşam enerjisi ile

dolu Anadolu'ya bıraktığım, !Jatı medeniyetine dayanarak ülkelerini

yeniden kuracak/arı" belirtildikten sonra devamla " Türkiye'nin Av­

rupa'nın politika gündeminden inmediği, çok önemli bir etki alanı

2 Tıgar Michael E.- Levy Madeleinc R. Levy. Kapitıı.lizmin Yükselişi ve Hukuk. Sf.21. Tercüme Onur Karahano~an. 2016. Ep os Yay. Ankara.

170 1 YETKiN Düşfu;CE- 03

Page 6: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----------Abbas Pirimoğlu ----------

· ~e tehlikeli bir bölge olduğu; bunun, jeopolitik durumundan ileri gel­

diği, krediye ihtiyacı olduğu ve Avrupa'nın da ellerinin dolu olduğu"

eklenmiştiı-3. ifadeler ne kadar açık değil mi? H ür Türkiye, elleri

dolu Avrupa. Hoş Mahmut Esat Bozkurt "hür" lük konusunda da

fikirlerini söylerken Montesquieu sosyolojisinden bahisle oldukça

tavizkar ifadeler serdetmiştir. 4

"Batının gelişmişliği ile Müslümanların endüstri devrimini yapamamalan konusunda hukuk ne kadar etkindir? Etkinse bile elzem olan değiştirmek mi yoksa doğal seyri içerisinde farkın muhafaza edilmesi midir? Acaba bu hususta ki kanaatlerimiz duçar Ôlduğumuz ezikliğin neticesi bir bilinç yanılsaması olmuş olamaz mı? Ahlci.m ayetlerini tekrar yorwnlajrıp modem hukuka benzer yaptık diyelim, sorunl.arımızı çözebilecek miyiz? Eğer böyle olmuş olsaydı Türkiye gelişmiş bir ülke olmuş olması gerekmez miydi?"

Müslüman toplumlarda ise hukukun kökeni vahiy, uygulana ge­

len fıkhın kaynağı ise Kitap, sünnet, icma ve kıyası fukaha olarak

belirlenmiştir. Dolayısıyla Batılı ve Müslüman toplumların hukuk­

larının farklı olması kadar doğal bir qurum düşünülemeyecektir.

Zaten olması gerekende bu olmalıdır. Kökenitibariyle farklı yerle­

re dayanan; Batıda sınıf çatışmaları gelişimine yön verirken, Müs­

lümanların tarihi gelişme çizgisinin Batının sömürü ve talanına

set çekmek olduğu gözetilecek olursa iki cenahın hukukunun aynı

olmasını düşünmek elbette mümkün değildİ!· Yeter ki birisi diğe­

rine benzerneye çalışmasın .

3 Bozkurt, Gülnihal. Batı Hukukunun iurkiye'de Benimsenmesi. Osmanlı Devletinden Türkiye Cumhuriyeti'ne Recepsiyon Süreci. (1839-1939). Sf:187-188.TürkTarih Ku­rumu 2010. Ankara.

4 Bu konudaAdliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt Alıkam-ı Şahsiye ve Vecibat Komisyonunun çalışması haklanda görüşlerini belirtirken şu cümklede meramıru dile getirmiştir: "Komisyon­lar şu kanaatte idiler. Her milletin kanunu kendi ibtiyaçl.anna göre yapılır. Bizim kanunlar da bize göre yapılmalıdır, bu yanlıştıt" ... "Bugünkü sosyoloji dünkü Mootesquieu sosyolojisi de­ğildiı: Milletler kendi kendilerine yaşamıyodar; işbölümü medeni milletleri siyasi istiklallerine rağmen bir aile haline geıinnişıir. Şu balde modem sosyoloji her memleketi ayn ayn değil, in­sanlığı la1l halinde mütalaa eder.T"urkMilleti medini dünyarun birüymdir.Ve en önemlllerin­den birisidir. Bu balamdan ba@ı kalacağı hak sistemi, medeni dünyaıun bak sistemi olacıktıı: Zaren medeni milletler ailesine ginneııin tek yolu ve çaresi de budur" .... "Montesquieu Sosyo­lojisi'nin hala hüküm silrdü~ü fiırz eders~k bile, yani milletierin infuad halinde yaşadığını kabul eısek bile Tıirl~ün milli ihtiyaçlanru Islami esaslardan müUıcm olan Maliki, Hanbeli, Şafii, Hanefi Kurallarla nasıl ifade edebillidik?"Bozla.ırt, Gülnihai Age.Sf.189

03 - YETKiN Düşüı-;ce 1 171

Page 7: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- ---Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler----

Lakin endüstri devrimi karşısında ezik duruma düşen Müslüman

toplumlar, gerek tarihi gelişme çizgilerinin ve gerekse hukuklarının

da kıymetini bilememişlerdir. Fıkhı doğal seyri içerisinde bırakına­

yıp iki zorlama ile müdahalede bulunmuşlardır. Birincisi geçmişin

fıkhını olduğu gibi uygulamak. Oysa toplumların değişmesi ile hu­

kuk kaidelerinin değişeceği izahtan vareste olan bir husustur. Di­

ğeri ise değişikliği alıkarn ayetlerine kadar ilerletmek. Bunun için

tarihselsellik ve Hermenötik gibi disiplinlerin kapısı çalınmıştu.

''Siyaset alanındaki değişmelere karşı diyeceklerimiz "hukuk" alanındaki demeye çalıştıklarımızdan farklı mahiyette olmayacaktır. Modernleşrnek adına Müslüman toplumlar İslam'ın "ümmet" anlayışını terk ederek ulus-devletler kurmak suretiyle Batı tarafından daha sıkı kuşatılmalarına i.mkan sağladılar. Parçalandıkça aralarındaki ihtila.fları körüklediler ve bir o kadar da Batıdan silah almak suretiyle birbirlerine karşı "kutsal" sınırlarını korumaya çalıştılar.,9

İşte ben tam bu noktada önemli olduğunu sandığım şu soruyu

sormak istiyorum; üstelik alternatifter arasında hiçbir hüküm ve de­

ğer yargısında bulunmadan: Alıkamın değiştirilmesi ümmetin han­

gi sorununu çözecektir? Yahut ümmetin sorunlarının kaynağının

alıkarn ayetleri olduğu kanısına hangi delillerle ulaşılmıştır? Daha

müşahhas hale getirerek soralım: Çok eşlilik yahut hırsızın elifllı?.

kesilmesi ile sorunlarımız arasında nasıl bir illiyet bağı kurulmak­

tadır? Batının gelişmişliği ile Müslümanların endüstri devrimini

yapamamaları konusunda hukuk ne kad;ı.r etkindir? Etkinse bile

elzem olan değiştirmek mi yoksa .doğal seyri içerisinde farkın mu-'

hafaza edilmesi midir? Acaba bu hususta ki kanaatlerimiz duçar ol-

duğumuz ezikliğin neticesi b_ir bilinç yanılsaması olmuş olamaz mı?

Alıkarn ayetlerini tekrar yorumlayıp modern hukuka benzer y-aptık

diyelim, sorunlarımızı çözebilecek miyiz? Eğer böyle olmuş olsaydı

Türkiye gelişmiş bir ülke olmuş olması gerekmez miydi?

Siyaset alanındaki· değişmelere karşı diyeceklerimiz "hukuk" ala-

172 1 YETKiN DüŞÜNCE· 03

Page 8: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

-------- --Abbas Pirimoğlu - -------- -

-~daki demeye çalıştıklarırnızdan farklı mahiyette olmayacaktır.

Modernleşrnek adına Müslüman toplumlar İslam'ın "ümmet" anlayışı­

nı terk ederek ulus-devletler kurmak suretiyle Batı tarafından daha sıkı

kuşatılmalarına imkan sağladılar. Parçalandıkça aralarındaki ihtilafla­

rı körüklediler ve bir o kadar da Batıdan silah almak suretiyle birbirle­

rine karşı "kutsal" sınırlarını korumaya çalıştılar. Böylece zenginlikle­

rinin, yer altı kaynaklarının sömürülmesi karşısında ellerine tutuştu­

rulan kağıt parçalarını (dolarlan) da vererek silah almak suretiyle daha

da trajikomik duruma düştüler. Türk modernleşmesi nedeniyle Hilafet

müessesesi kaldırıldığı için sorunlarını çözecek akıldan mahrum kal­

dıkları gibi İslam coğrafyasında her kafadan bir ses çıkmasına mani

olacak otoriten de mahrum kaldılar.

Endüstri Devrimi Masum Değildir

Hiçbir toplum sorunsuz değildir. Hayat devam ettikçe sorunlarda

olacaktır. Önemli olan sorunsuzluk değil sorunlarına sahici çözümler

üretebilme kabiliyeri sergilemektir. Daha açık bir ifadeyle toplumlar

ancak sorunlarına karşı ürettikleri özgün çözüm yollarıyla var olabi­

lirler. Bunun içinde evvelemirde şart olan husus sorunların sebepleri­

nin sahici olarak tespitine çaba harcamaktır. Bu konulara kafa yoran

ve maalesef hak ettiği değer kendisinden esirgenen merhum Baykan

Sezer Prens Sabahattin'in kitabına vermiş olduğu isme dikkat çeker:

"Türkiye nasıl kurtarılabilir?" . Görüldüğü gibi dikkatierin yoğunlaş­

tığı nokta Türk toplumunun sorunlarını araştırmak değildir; peşinen

kabulden anlaşılacağı gibi Türkiye ancak kendi dışında çaba ve çözüm

yollarıyla kurtarılabilecektir.5

Merhum Sezer sosyolojisini kurarken kendisine daima sorular sorar.

Hatta sorularını önce "sosyoloji" disiplinine yöneiterek işe adeta sosyo­

lojinin sosyolojisini yapmakla başlar. Zira ona göre sosyolojinin kendisi

de bir sosyolojik olaydır ve sosyolojirıin konulanndan birisini oluştunı.rh

S Sezer, Baykan.B:ıtı Dünya Egemenliği ve Endüstri Devrimi. Sf:S. İstanbul Üniversi­tesi Edebiyat Fakültesi Yayınlan Ankara 1997.

6 Sezer, Baykan. Sosyolojinin Ana Başlıklan. Sf.7 Sümer Kitapevi.İstanbul. Tarihsiz.

O) - YETKiN DÜŞÜNCE 1 173

Page 9: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- ---Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler----

Bu doğrultuda "sosyoloji neden Batıda ve 19. YY çıktı?" sualine cevap arar.

Ona göre 19.YY'ın en bariz özelliği Batının dünya ege~enliğini ele ge­

çirmiş olmasıdır. Ancak bununla birlikte Batı kendi içinde bazı sorun­

larla karşılaşmıştır. Sosyal sınıflar arasındaki çatışmalar yanında ulusçu­

luk vasıtasıyla .güç merkezlerine bölünen Batı, sorunlarını çözmek için

sosyoloji bilimini oluşturur. Amaç iç çelişkileri neticesi ortaya çıkan so:..

runlannın yine kendisi tarafından çözülmesidir.' Aynı Batı eline geçir­

diği güç ile Batı-dışı toplurnlara da yön vermeye çalışmıştır. Çünkü Batı

kendi dışındaki toplumların kaderini çizdiği müddetçe kendi kaderini -

de belirleyeceğinin farkına varmıştır. Bunun için denetimi altına aldığı

halk kitlelerinin mobilize edilmesinden istifade etmeyi düşünmektedir.

Ancak bu aşamada asla ihmal edilmemesi gereken bir hassasiyet vardır.

Batı kimliğinin üstünlüğünün tartışma dışı bırakılması. Batı nazarında

kimliğinin üstünlüğü ve dünya üzerindeki egemenliği bir inanç konusu­

dur. Bu nedenle 19 YY' da büyük ideolojiler ortaya çıkmıştır. 8

Batı bu ideolojileri vasıtasıyla evvela kendi iç çelişkilerinden çıkan

sorunlarını ·Batı-dışı toplurnlara yaymış ve daha soruada çözüm yolla­

rını önermiştir. Yani kısacası Batı-dışı toplumlar kendi iç çelişkilerin­

den/bünyelerinden doğmayan sorunlarla burun buruna gelmiş sonrada

yine Batı tarafından kendilerine sunulan hazır reçeteler vasıtasıyla so­

runları çözmeye çalışmıştır. Batı kendi sorunlarını çözmek için ilidas

ettiği "sosyoloji" vasıtasıyla 'Batı toplumlarını' tüm insarılığın varma­

sı gereken bir amaç ve ideal olarak ortaya koyarken diğer toplumlar

için "etnografya" bilimini icat etmiştir. Zira Batı dışı toplumlar, ideal

olan Batı toplumlarının geçmişindeki herhangi bir safhasınqa saplamp

kalmışlardır. ideale doğru ilerlemek için Batının müdahalesine muh­

taçtırlar. Ayrıca Batı toplumlarının gelişme çizgisi evrensel olan bir

çizgidir. İşte ilkel toplumların sorunlanmn çözümü için etnografya

yahut sosyal antropoloji tatbik edilirken, uygar tophimların sorunları sosyoloji vasıtasıyla ele alınmaktadır.9

Burada konumuz açısından önemli olan bir diğer husus da sos-

7 Sezer, Baykan. Sosyolojinin Ana Başlıklao. Sf.~ ı. 8 Sezer, Baykan. Sosyolojide YOntem Tanışmalan. Sf:29-30. Sümer Kitapevi. İstanbul. l993. 9 Sezer, Baykan. Sosyolojinlıı Ana Başlıklan. Sf. 18.

174 1 YETKiN DÜŞÜNCE- 03

Page 10: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----,--------Abbas Pirimoğlu ----------

yoloji açısından Batının üstünlüğü belli bir tarihi koşulların ürü­

nü olsa dahi bu tarihi koşulların değişmez olduğunun iddiasıdır.

Yani bu üstünlüğün gelecek dönemler içinde geçerliliğini muha­

faza edecek olduğuna dair iddiadır. Kısacası bu durumu bir tarih­

selliğin tarih dışına çıkması rnutlaklaşması, evrenselleşmesi olarak

okuyabiliriz. Zira Batının üstünlüğü kendi bünyesinden kaynakla­

nan Barılı insana has bir husustur. Çalışkan, ahlaklı, zeki, aklını

kullanan, seküler Batılı adam ... Batı-dışı ülkeler için ise tek bir

seçenek bulunmaktadır: Karşılaştıkları sorunlarının çözümünün

Batıya benzemekte saklı olduğunun tartışmasız kabulü.10

Bu bağlamda Baykan Sezer şöyle bir SOf\1 sorar: "Osmanlı çağının

en güçlü devleti olmasına rağmen neden kapitalizme geçmemiştir?"

Devamında dipnotta şöyle bir ikazda bulunur: "Hemen belirtelim. Top­

lumsal gelişmeleri beceriksizlikle açıklamak hiç de ciddi olmayan bir yol­

dur"11 Yani olay ne Batinin kabiliyeti ve ne de Doğunun beceriksizliği

ile izah edilmesi mümkün olmayan tarihi koşulların sonucudur.

"Burada konumuz açısından önemli olan bir diğer husus da sosyoloji açısından Batının üstünlüğü belli bir tarihi koşulların ürünü olsa dahi bu tarihi koşulların değişmez olduğunun iddiasıdır. Yani bu üstünlüğüngelecek dönemler içinde geçerliliğini muhafaza edecek olduğuna dair iddiadır. Kısacası bu durumu bir tarihselliğin tarih dışına çıkması mutlaklaşması, evrenselleşmesi olarak okuyabiliriz.''

Bu sorunun cevabını Baykan Sezer Doğu-Batı çatışması formü­

lü ile çözer. Ona göre "sosyoloji" ancak tarihin katkıları ile müm~

kün olacaktır. "Tarih" ise olayların kronolojik sıralanışı değil belli

bir perspektiften okunınası gereken geçmişimizdir. O tarihin ana

dinamiğinin ancak Doğu-Batı çatışması ile anlaşılabileceği kanaa­

tini taşır. Gerek Doğu ve gerekse Batı karşılıklı ilişkiler içerisinde

var olmuşlardır. Batı tarih boyunca Doğulu toplumları yağmala-

10 Sezer,Baykan. Türk Sosyolojisinin Ana Sorunlan. Sf:ll. Sümer Kitapevi. İstanbul.1988. ll Sezer, Baykan. T"ürk Sosyolojisinin Ana Sorunlan Sf.49 . .

03 - YETidN DÜŞÜNCE 1 175

Page 11: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Suatler ----

mak ile geçinmiştir. İlk uygarlık kuran, üretime geçen ve şehirler

inşa eden Doğudur. Doğu kendisini Batıya karşı hep. bir asker dev­

let vasıtası ile korumuştur. Batı, gücünü kendi bünyesinden değil

Doğu-Batı ilişkileri vasıtasıyla kazanmıştır. Batı ilk kez Yunanlılık

ile uygarlık k~rmuş ise de bu kendi zenginlik üretiminin neticesi

olmamıştır. Doğu ile olan ilişkisi vasıtasıyla olmuştur. Bu ilişki ise

ild yönlüdür: hammadde satımı ve soygun. Korsanlık bir Yunan

icadıdu. Batı, Yunan ile birlikte uygarlıkla ilk kez karşılaşması se­

bebiyle kendisini, çevresini tanımak; insanlar arasındaki ilişkiye,

doğaya ve dünyaya bir izahat getirmek ihtiyacı hissetmiş bu neden­

le felsefe Yunan' da gelişmiştir. Batı, Roma ile ilk kez dünya haki­

miyetine ulaşmış ve bu sebeple Roma' da hukuk gelişmiştir.12 İşte

bu noktada, yani Doğu-Batı çatışması görüşü içerisinde, düşünü­

rumüzün "İslam" ve "Osmanlı" ile ilgili yaklaşımından da bahset­

mek gerekecektir ki ancak bundan sonra "neden kapitalizm Batıda

çıktı?" sorusunun cevabını verebilelim.

Sosyologa göre İslamiyet doğduktan sonra Doğulu halklar için

yeni bir dünya egemenliği ideolojisi olmuştur. 13 Doğu halkları bir

araya geldikleri gibi Orta Asya Türkleri içinde istikamet Çin ol­

maktan çıkmış, yerini Yakın-Doğu almıştırl4 Bir zamanlar İran'ın

yaptığı koruyucu asker devlet rolünü İslam ile birlikte Araplar

oynamaya başlamıştır. ıs Daha sonra ise bu görevi Türkler devral­

mış ve Osmanlı devleti Batının salduılarına ve soygununa karşı

asker devlet işlevini yerine getirmiş, Dağuyu korumuştur.16 Batı

soygununa karşı Do~u üretimini savunmayı üstlenen asker dev­

letler içerisinde Asur ve İran Dağuyu sadece silahla korumaktan

öteye geçememişken İslamiyet ile' birlikte Doğunun siyasi bi!liği

kurulmuş, soruasında Osmanlı ile Doğu siyasetinde en önemli

12 Baykan,Seur.Ta.rihtc D$ Batı Çatışması Ders Nodarı.1996-1997 SosyolojiYıllığı Ki-tap U. Tarihte Dogu-B:ıo çaoıması içerisinde sf4S-119. Kw.ldma Yay.2005. İstanbul

13 Baykıin,Sczer. Toplum FarkJ.ı1aımalan vı: din olayı. Sf.102. Kitapcvi.İst:ınbul 2011. 14 Baykan,Sezcr. Toplum FarkJ.ı1aımalan ve din olayı Sf.104 lS Baykan, Sezer. Tlirk Sosyolojisinin ana sorunlan. Sf:137 16 Baykan, Sezer. Tlirk Sosyolojisinin ana sorunları. Sf:138

176 1 YETKiN DÜŞÜNCE- 03

Page 12: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

---------- Abbas Pirimoğlu ----------

· devrim yaşanmıştırY İslam'ın Doğulu halkları etrafında toplaması

sebebiyle Batı Doğuda laikliği yaymaya çalışacak, hatta sosyalizm

vasıtasıyla bile laiklik Doğuya taşınmaya çalışılacaktır.18 Merhum

Sezer bu gerekçelerle hilafetin ilgasını da devleti modernleştirme

isteklerinden daha çok, Doğu halkları ile olan ilişkilerimizden,

Doğunun savunuculuğu ve önderliğinden vazgeçmemiz anlamı­

na geleceğini vurgulamaktadır. 19 Yine aynı gerekçelerle düşünür

kıyafet devrimini yorumlarken "elbet kıyafet devrimi olacaktır, üni­

forma deği;tireceğiz. Doğu cephesinde savajırken üniformamız Doğulu

idi Batı cephesine katılınca Batılı asker olduğumuzu göstermek, bunu

kanıtlamak ifin mutlaka sarığı atıp japka giyecektik" 20diyecektir.

Batıda kapitalizme geçiş Doğu-Batı çatışmasının Batı aleyhine al­

dığı yön nedeniyledir. Orta çağda dünya hakimiyetini kaybeden Batı

dünya kaynaklarından kopmuştur. Oysa Doğu-Batı ilişkisinde "Doğu"

sorunlarına çözümü kendi özünde ararken "Batı" kendi çelişkilerinde

aramıştır. Diğer bir hususta Doğu için gerekli olan hammaddeyi Batı

karşılarken Doğu da Batının kendi açmazlarından kurtulabilmesi için

gerekli olan zenginliği (sermayeyi) sağlamıştır. Daha açık bir ifadeyle

zenginlik Doğu tarafında üretilirken Batı tarihte büyük soygunlar ger­

çekleştirmiş tir. Her iki tarafında dünya egemenliği peşinde koşmasının

farklı amaçları bulunmaktadır. Doğu dünya egemenliği ile bu soyguna

engel olmayı amaçlarken, Batı dünya üzerinde hakimiyet tesis etmek

suretiyle soygunu sürdürmek, meşrulaştırmak amacını gütmektedir. 21

Ortaçağ boyunca bu ilişkilerden mahrum kalan Batı İstanbul'un fet­

hinden sonra iyice bunalıma düşmüş ve kendisine yeni bir çıkış yolu

aramaya başlamıştır. Çözümü .de deniz yollarını kullanarak Osmanlı­

nın etrafını dolaşarak Doğuya ulaşmakta bulmuştur. Zira Hindistan'a

ulaşmak için kullanılan kara yolunun üzerinde Osmanlı bulunmakta­

dır. Bu arada Hindistan'a ulaşırken Amerika ve Avustralya kıtaları-

17 Baykan,Sezer. Tarihte Doğu Batı Çatışması Ders Notlan.1996-1997 Sosyoloji Y ıllı~ Ki-tap 12. Tarihte Doğu-Batı çatışması içerisinde sf 106.

18 Baykan,Seur. Toplum Farklılaşmalan ve din olayı Sf: 155-158. 19 Baykan,Seur. Toplum Farklılaşmalan ve din olayı Sf. 130 .. 20 Baykan, Sezer. T"urk Sosyolojisinin ana sorunlan. Sf.189. 21 Sezer, Baykan.Bao Dünya Egemenliği ve Eodüstxi Devrimi. Sf:74-75.

03 - YETKiN Düşi)NCE 1 177

Page 13: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- - --Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler - ---

nı keşfetmiş, Mrika'yı da ihmal etmeyerek kelimenin tam anlamıyla

evrensel bir soyguna imza atmıştır. Keşfedilen ülkeler Batı soygununu

tanımadıklan için direnç gösterememişler, Maya ve İnka uygarlıkları

gibi tarihten silinip gitmişlerdir. 22

Dünyanın zenginliklerini Avrupa'ya gemileele taşıyan Batı bu sefer

yağma ile yetinmeyip bu üstünlüğünü sürekli kılmak tasasına düşmüş­

tür. Artık Batı sadece yağma ile yetinmeyip zenginlik üretmek de is­

temektedir. İşte Yeniçağ başlangıcında keşfedilen bu yeni ülkeler Batı

için bir devrime sebebiyet vermiştir. Zenginlik.lerin yağması demek olan

Merkantilizın yerini yeni ilişkilere açık liberalizme bı.rakacaktır. Çünkü

geleneksel yapısının . devamı halinde talan ve el konulan zenginlik kay­

nakları Batıya sağladığı üstünlüğü sürekli kılmaya kifayet etmeyecektir.

Batı yağmalarını bu sefer sermayeye dönüştürmüş ve adına endüstri dev­

rimi denen olaylar dizisini başlatmıştır. Böylece zenginliklerin Batıya

aktarılışını sürekli kılmış olacaktır. Bir zamanlar Doğuya ham madde

ticareti yapan Batı, tarihte ilk kez üretim merkezi olarak ortaya çıkacak

ve kendisi hammadde tedarikine başlayacaktır. Dünya üzerinde üst}inlü­

ğünün ve soygunun devamı için başka çaresi bulunmamaktadır. 23

Kısacası Batıda yaşanan endüstri devriminin altında yok edilen

medeniyetler, katledilen kitleler, çalınan zenginlikler, kan, gözyaşı ve

ıstırap bulunmaktadır.

Lekeli Bilinçten Hikmet Sosyolojisine

Değişimin Sosyolojisini Yapmak

Ayşe Zarakol "Yenilgiden Sonra Doğu Batı ile Yaşamayı Nasıl Öğ­rendi" başlıklı kitabında, Türkiye- Japonya- Rusya'yı, yani Batı tarafından

mağlup edilmiş üç ülkeyi ele alır. Öpsözünde "Batı dediğimiz 1eyin ne ol­

duğu hakkında bir 1eyler söylemeliyim" diyçrek konuya girer ve devamında

sosyolojiden Erving Goffman'ın "leke" kuramı ile Norbert Elias'ın "yerlefik­

ler-dıfandak.iler" ayrımından istifade ederek izahat getireceğini belirtir. 24

22 seze:ı., Baylwı.Batı Dünya Egemenliği ve Endüsı:ri Devrimi. Sf.76. 23 Sezer, Baykan.Bao Dünya Egemenliği ve Endüsı:ri Devrimi. Sf.76-77 24 Zarakol,Ane. Doğu Batı ile Yaşamayı Nasıl ÖğtendL Sf lSKoç Üniversitesi Yayınla­

n.2012.İstanbul.

Page 14: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

-------:------ Abbas Pirimoğlu ------ - --

İngiltere' de maddi ve sosyal bakımdan benzer iki mahalle üzerinde

araştırma yapılır. Bir mahalle kendisini diğerine göre daha üstün gör­

mektedir. İşin ilginç tarafı diğer mahalle sakinleri de bu kanıya katıl­

makta ve kendi mahallelerinden utanç duymaktadır. Elias bu durumu

üstün görülen mahallenin daha eskiden kurulmuş olmasıyla açıkla­

maktadır. Yerleşikliğin verdiği ortak kültür ve uyum neticesi yeni ma­

hallenin sakinleri dışlanmakradır. Bu dışlanmanın makul görülmesi

içinde "leke" yaftalaması yapılmaktadır. Yeni gelenler ise ortak bir cep­

he oluşturamadıklan için lekeli olmayı kabul etmektedirler. Bu sosyo­

lojik çalışmayı aktardıktan sonra Ayşe Zarakol sözü modern uluslar

arası sisteme getirerek şu tespitlerde bulunmaktadır:

'51slında aynı dinamik, modem uluslar arası sistemin temelinde de var. B_u

sistemin ;ekirdeğini oluşturan Avrupa ülkelerine Elias'ın örneğindeki eski ma­

halle, sistem küreseUejtik{e kahlan diğer ülhelere de yeni mahalle bireyleri ola­

rak bakabiliriz. Özellikle on dokuzuncu yüzyılda Avrupalı olmayan pek çok öğe

sadece Avrupalı olmadığı i;in lekefendi ve kötü addedildi. İşin daha da vahim

tarafı, bu muameleye tabi tutulan ülkelerdeki e/it/er( ve modem eğitim sistemi

sonucunda bir yere kadar halk da) bu lekeleri içsellejtirdi. 25

Bu satırlardan da anlaşılacağı üzere Batı kendi anlayışını, mede­

niyetini, yasasını, toplumsal yapısını yerleşik olarak görmekte, diğer

toplumlan(dışarıdakiler) ise lekeli olarak addetmektedir. Yaftalanarı

ülkelerin elideri ve belli bir halk kesimi bu söylenenleri içselleştirmek

suretiyle katılmakta böylece, kendi toplumuna ve değerlerine enjekte

edilen bu bilinç ile yani lekeli bilinç ile bakrnaktadır.

Elbette mensubu bulunduğu toplumda yaşanan değişmelerde bu

lekeli bilinç vasıtasıyla değerlendirilmekte ve ona göre tavır alınmak

zarureti hissedilmektedir.

Halbuki bir kültür ve uygarlığın so m urlaşmış şekli olan toplumlar­

da, bireyler arasında cereyan eden 'sosyal ilişkiler' ile toplumun 'inanç

ve değerleri' arasında bir çelişki, boşluk, uyumsuzluk varsa o toplum

sorunlu bir toplum demektir. Bu bağlamda toplum ya ilişkilere uygun

olarak değerlerini değiştirecektir(yaşadığı gibi inanmak) ya da sosyal

25 Zarakol,Ayşe.Age.Sf:l9

03 - Y.ETKlN DüşiiKcr 1 179

Page 15: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- ---Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler ----

ilişkilerdeki değişme ve gelişme sağlanırken, ortaya çıkan sorunlar

çözülürken "toplumsal değerler" dikkate alınacak yani. tarihi gelişme

çizgisinin dışına çılulmayacak, başka toplumların gelişme çizgil~ri

üzerine konuşlanılmayacaktır. (İnandığı gibi yaşamak). Zira toplumlar

üyelerinin ilişkileri dolayısıyla tarihsel bir hareketlilik içerisindeyseler

de evvelinde o toplum tarihi bir gelişimin ürünüdür de. Biçim ve kim­

lik işte bu tarihi yolculuk vasıtasıyla kazanılmaktadır. 26

Kısacası ülkemizde zannımca yapılaması gereken ilk iş bir değişim

sosyolojisi disiplininin inşa edilmesi olacaktır. Zira kendisini yerleşik­

olarak niteleyen Batı, Batı-dışı ülkelerde oluşturduğu lekeli bilinç vası­

tasıyla değişimin yönünü tespit etmek arzusunda ve gayretindedir. Batı

için öncelikli amaç düzenin korunmasıdır. Değişiklikler asla Batının

ayrıcalıklı konumunu sarsınamalı aksine güçlendirmelidir. Bu bağlam-

da toplumsal değişme özellikle "akıl" ve "teknik" ile açıklarımalıdır.

Böylece toplumsal değişmeler, toplumsal ve tarihi ilişki ve çatışmaların

ürünü olmaktan çıkmakta mutlak ve evrensel olayların bir sooucu ola­

rak tanıtılmaktadır. 27 Oysa mesela bizim toplumumuz tarih boyunca

Batı ile çatışma ve Doğunun koruyuculuğu ve sözcillüğü vasıtasıyla

kimliğini oluşturmuştur. Bu durum göz ardı edilerek elit kadrolarca

"Türkiye' nin çağdaş uygarlığa nasıl katılabileceği" sorusuna yanıt aran­

mıştır. 28 Aslına bakılacak olursa dinde yenilenme çabalarının da altın-

da yatan bundan başka bir kaygı değildir.

Bu meyanda Tür~ye' de değişim sosyolojisine yeni ufuklar açma

potansiyeli taşıması bakımından Mustafa Tekin tarafından kav­

ramlaştırılan "hikmet sosyolojisi" ümit bahşetmektedir. Baykan Se­

zer tarafından oluşturulan sosyolojik çalışmalar son derece önem­

li olmakla birlikte, merhum sosyolojisini kurarken din ve kültürel

öğeleri Marksist bir yaklaşımla üst yapı kurumu olarak ele almış ve

onları gerçek bağlamlarından kopuk vaziyette değerlendirilmiŞtir. 29

26 Sezer,Baykan.De~şirn Sosyolojisi Ders Notl.an.SE305 De~şim Sosyolojisi Sosyoloji Yıl-lığı 21 içerisinde. Editörler Ertan Eğribd-Ufuk Özcan Kitapevi İstanbul. 2011.

27 Sezer,Baykan. De~şim Sosyolojlsi Ders Notlan. Sf:313-314. 28 Sezer,Baykan. De~im Sosyolojisi Ders Notlan. Sf.315. 29 Mesela "kendisine ve göı:iişlerine karşı Mekkeae karşılaştığı muhalefet, Hz. Muhamınedi

düşüncelerini yeni bir içinde &istemleşıirıneye itecektir" cümlesinde görülece~ üzere. Se­zer, Baykan. Toplum Farklılaşmalan ve Din Olayı. Sf.109.

180 1 YETI<İNDOŞ(iNCE- 03

Page 16: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

---------- Abbas Pirimoğlu - ---------

B~ bakımdan "hikmet sosyolojisi "nin bu açığı kapatmaya namzet

bir girişim olarak bizlere imkan sağladığı inancındayım.

Mustafa Tekin, hikmet temelinde bir sosyoloji inşa etme teşeb­

büsünde üç kavram üzerinde durur: Gerçeklik, hakikat ve doğru.

Gerçeklik nesnel varlık dünyasıdır. İşte orada durmakta ve herkes

tarafından müşahede edilmektedir. Zihin ve algıdan bağımsız, nes­

neler ve olgular dünyası ile alakalıdır. Toplumsal planda buna teka­

bül eden sosyal gerçeklikte böyledir. Hakikat ise eşyanın künhü ile

alakalı olup, özüne mutabakatı işaret eder. Eşyanın özü ise insan

algı, bilgi ve yargılarından bağımsız olarak vardır. Doğru ise ger­

çekliğin aslına uygun olarak üretilmesi halidir.30 Demek ki "doğ­

ru" insanlar tarafından yakalanması gereken bir hedef olmaktadır.

"Gerçekliği" açıklarken yahut "sosyal gerçekliği" oluştururken,

"hakikat"i unutmamak ve hakikat ile uygunluğuna çaba harcamak

Zira insanın metafizik uzantılı bir varlık olması karşısında onu tek

boyutlu ve dünyevi sınırlar içerisinde açıklamaya çalışan sosyal bi­

limler kifayetsiz kalmaktadır. Dünya ile sınırlı ideolojiler nihaye­

tinde Tanrısal hakikatten kopuş ile birlikte şehadet aleini ile sınırlı

b/ilim anlayışını ikame ederek, bilimin açıklayamadığı olguların

yok sayılmasına vesile olmuştur. Bu aynı zamanda aşkınlıktan ko­

puş dolayısıyla insanın tek boyutlu hale indirgenmesidir. 31

Anlaşılacağı üzere Tekin sosyal gerçeklikte de iki boyutun oldu­

ğuna işaret etmektedir. İlki sosyal olayların doğasından hareketle

tümel/külli ilkelere varmak; ikincisi ise toplumu oluşturan insan­

ların arzuları, bilinci, algılamaları olan varlıklar olmaları nedeni

ile farklılıklarını anlamaya çalışmaktır. 32 Dolayısıyla "hikmet sos­

yolojisi" iki boyutlu bilgi üretmeye taliptir. İlki insanın topluluk­

lar meydana getirmesi, değişimi, çöküşü, toplumsal yapı, kurum-

30 Tekin, Must:lfa Hikmet Sosyolojısi. Sf191Mana yayuılan. İsııı.nbul 2017 31 Tekin,Mustafa.Age.Sf.198-199 32 Tekin,Mustah.Age.Sf.201-202. Baykan Sezer'de toplumsal fıırk1ılıklann sebebi sadece

toplumlar arasındaki ilişkiler vasıt:ısıyla ele alınacaktır. Mesela T" urlderin farklılıklaruıın nedenleri Doğu-Batı çatışmasında yani toplumlar arasındaki ilişkiler vasıtasıyla husule gelmiştir. Buradaki izahın tek boyuduluğu hikmet sosyolojisinin kazandırdığı insaniann istek, irade, algı ve tercihleri gibi faktörlerle tamamlayı o m.ahlyet kazanmaktadır.

03 • YETKiN DÜŞÜNCE 1 ıSt

Page 17: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler - ---

lar gibi sosyal gerçekliklecin yani evrenselliklerin açıklanmasıdır;

diğeri ise fertlerin dünya ve toplumu okuyuşları, sosyal eylemin

farklı faktörlerden etkilenmesi neticesi şekillenmesi, toplumsal ha­

fıza, gelenek ve örf gibi konulardır. Kısacası sosyal bilimler yaygın

anlayışın ak~ine sadece "anlama"nın konusu olmayıp aynı zamanda

"açıklama" nın da konusu olmaktadırlar. 33 Zira sosyal olaylarında

tabii olduklan tümel/ külli/evrensel boyutlan bulunmaktadır.3~

Demek ki insanların toplumsal eylemleri sahibi oldukları ni­

hai anlamdan bağımsız olamaz. İnsan kendisine, dünyaya, hayata

ve ölüme dair edindiği anlamlan ve takındığı tavırları ile tercihte

bulunur. Toplumun gidişatı/değişim nihayetinde sünnetullah yani

tarih ve toplum için konulan yasalarla nihayetinde yüz yüze gele­

cektir. İşte hikmet sosyolojisi bu durumu ortaya koymakla vazife­

lidir. Batılı sosyoloji bugünü tespit ederken geleceği de kendi doğ­

rultusunda boyunduruğu altına almaya çabalamaktadır. Bu bir de­

ğerin dayatılmasıdır. Hikmet sosyolojisi vasıtasıyla, bir Müslüman

için hakikati temsil eden "İslam" h~klı çıkarılmaya çalışılınasa da

Müslümanların din anlayışları, toplumsal formları üzerinde analiz

yapar5• Dolayısıyla değişim sosyolojisi oluşturulurken hikmet sos­

yolojisinin kazanduacağı önemli unsurlar bulunmaktadır.

Bu bağlamda dinde ihya hareketleri yahut günümüz Müslü­

manlarının yapması gerekenierin belirlenmesinde ve sıralanmasın­

da işlevselliği de göz ardı edilmemelidir.

Dini İlıyada Tarihselcilik Konusu

Kur'an'ı anlamada· tarihsellik konusu açılınca akla gelen ilk isim

şüphesiz Fazlur Rahman' dır. Daha açık bir ifade ile merhumun her­

menötik metot olarak önermiş olduğu ikili hareket teorisidir. Buna

göre yorumcu önce Kur'an'ın nazil olduğu döneme gidecek ve o günün

33 Tekin,Mustafa Age. Sf.205-206 34 Sosjal olayiann tibi oldugu bom yasalann olduğuna, toplwnlaon ıaıih içerisinde karşılaşacak­

l.an neticelerin bilinmesinde Sünnerullahın yol göstericiliğine ve Kur'an vasıtasıyla ulaşılacak tarihln yasalanna dair Bkz: Kur'an Olaılu. Muhammet Bakır Es-Sadr. Fecr yayınlan

35 Tekin,Mustafa. Agc~Sf:240-243

182 1 YETKiN DÜŞÜNCE - 03

Page 18: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----------.f..bbas Pirimoğlu - ---------

·şartları altında vahiyden ne anlaşılmışsa ona vakıf olacaktır. Yorumcu,

metnin/Kur'an'ın ilk muhataplarının ne anladıklarını anladıktan sorıra

ikinci adımını atmak için ~nümüze dönecektir. Daha açık bir ifade ile

anladığını başka bir tarihselliğe yani günümüz şartlarına taşıyarak de­

ğerlendirecektir. Mustafa Öztürk Kur'an'ı anlama ve açıklama aşama­

sının, tarihi geçmiş ve yaşanmışlıkla alakalı olduğundan, eldeki bilgi

malzemesinin otantikliği ve güvenilirliği nispetinde nesnel ve objektif

sonuçlar vereceğini ancak ikinci etabın yorumun konusu olduğu için

sübjektifkarakterli olacağını ifade eder. Hatta ikinci aşamayı re'y ve iç­

tihada benzeterek yorumdaki farklılığın doğal olduğuna vurgu yapar. 36

Bu iki adımlı hermenötik görüş elbette eleştirilere tabi tutul­

muştur. Bunlardan en önemlisi tarihi uçurum aşılıp vahyin inzal

olduğu döneme gidebilmenin ne kadar mümkün olacağı sorusudur?

Buna evet diyebilmek için yorumcunun modern rasyonalizmin "a;­

kın özne" si olduğunu peşinen kabul etmek lazımdır. 37 Aşkın özne,

içinde yaşadığı tarihsellikten sıyrılarak her nesneye, nesnel bir me­

safeden bakarak, baktığı nesneyi bütün boyutları ile bilebilecek bir

tasarımdır. Tarihte istediği gibi gezebilen ve kendi tarihselliği söz

konusu olmadan gittiği zaman dilimlerinde nesnelliğini tesis ede­

bilen bir tarih-üstü öznedir. Bu yorumcu için İslam tarihi emrine

arnade olan stok bir malzeme olarak tasarlanmıştır. 38 Oysa o yo­

rumcu da belli bir tarihilik ile maluldür. Vahyi, ilk muhataplarının

anladığı gibi anlayabilmek için zamansal uçurumu aşarken, günü­

müzün modern şorunları ve değerleri ile yüklü ve _ belirlenmiş olan

kafa yapısını, burada bırakması mümkün olamayacağına göre ilk

adım ile kurgulamış olduğu geçmiş zaman asla otantik olmayacak

ve zannedildiği gibi ilk muhatapların anladığını anlamasına imkan

sağlamayacaktır. Sağlamayacaktır, çünkü Hz. Peygamber dönemi

kendi yaşam bütünlüğü içerisinde aynı zamanda kendi içine ka­

palı işaretler sistemidir. Bu durumda farklı bir tarihsel ortama ait

36 Mustafa, Öztürk. Kur'an ve Tarihsellik Üzerine. Çerçeve Yazı!ar Öenek Konular. Sf. lO-ll. Ankara Okulu.2018.Ankara.

37 Kotan,Şevket. Kur'an ve Tarihselcilik. Sf.201. Beyan yay.2001. İstanbul. 38 Kotan,Şevket. Age. Sf.203.

03 - YETKİN DÜŞÜNCE [ 183

Page 19: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

----Dinde Islah Tartışmalarında İşkaller ve Sualler - - - -

bir yerumcunun bu kendi içinde kapalı sisteme nüfuz edebilmesi

mümkün görülmemektedir.39 Aynı müşkülü, Kur'an'ı ilk muhatap­

larının anladığı gibi anladı ğı kanaatincieki yerumcunun ikinci adı­

mında da, yani anladığını günümüze taşımak suretiyle günümüze

tevil etme a_şamasında da rastlamak kaçınılmazdır. Yerumcunun

ürettiği yorıumu çağının güç ilişkileri ve siyasal bağlaqundan ayrı

düşünemeyiz. Dolayısıyla hakim medeniyerin etkisi altında kalma-

sı kaçınılmazdır. 4° Kısacası yorumcu günümüze göre tevil ederken

farkında olmadan dahi olsa günümüzün Batılı değerlerinin Kur'an

vasıtası ile tasdikine sebebiyet verebilir. Aslında tarihsellik konu­

sunun alıkamın değişmesine dair konuların müzakeresi esnasında

dile getirilmesi de bu meyanda son derece anlamlıdır.

Sonuç Yahut Sorulmasİ Elzem Sorular

Bu ahvalde Müslümanl.ar için elzem olan hangisidir? Ahkaro ayet­

lerini yeni~en yorumlamak mı, yoksa değişim sosyolojisi üzerinde çalı­

şarak Müslümanların gidişatı, yaşadığı değişimler üzerinde sosyolojik

tespitlerde bulunmaya çalışmak mı?

Müslümanlar kutsal kitaplarında alıkarn ayetleri olduğu için mi

Batı karşısında güçsüz kaldılar? Bu ayetleri tarihsellik üzerinden yeni­

den yorumladığımızda değişen ne olacaktır? Batı ile eşit vaziyette mi

olacağız? Biz bu konuda kendimizi kandırsak bile Batı sırfbu reform­

larımız nedeniyle bizi kabul eder mi? Edecek olursa herkes ve her yer

"Batı" olacağı için Batının bir farkı ve ayrıcalığı kalır mı? B~tı, aradaki

farkı korumak için yeni mevzu~ar bulmak zorunda kalmaz mı?

Dahası biz Batılılaşmak zorunda mıyız? Üstelik Batıcı kalacağı­

mız ve Batılılaşamayacağımız bk'kaziye-i muhkeme olmuş ikf!n bu

konuda ısrarın kime ne faydası bulunmaktadır. Hatta aradaki farkı

39 Tatar, Burhanettin. Dini Hüküınlerin Kaynağı ve Dini Metinlecin Anlaşılmasİ Konu­sundaki Çağdaş Yaklaşımlar Çalıştayı.(18-19) Aralık 2009.tebliğcisi İshak Özgel'in Tarihsekilik Düşüncesi Bağlamında Kur'an'ın Tarihsel Yorumu" başlıklı tebliğine dair müzakeresi. Dini Hükümlerin Kaynağı ve Dini M etinierin anlaşılması içerisinde. Editör Cengiz Kallek.Sf:321. İSAM: 2010. İstanbul.

40 Alpyağıl, Recep. Ki.ınjn Tarihi Hangi Hermenötik? Sf:161.Ağaç Yayınlan. İstanbul. 2003.

184 1 YErKİN DÜŞÜNCE- 03

Page 20: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- - --...,....------Abbas Pirimoğlu - ---------

~uhafaza etmeye çalışmak Müslümanlar için gözetilmesi gereken

bir hassasiyet olmaz mı?

İç dünyalarımıza kök salmış olan 'Batının üstünlüğünün kalıcılığı

ve değişmezliği' inancı ne kadar sahicidir? Batı, üstünlüğünü "akıf' ve

"bilim" gibi sadece 'Batılı insana ait ve özel' hasletleri ile yakaladığının

propagandasını yaparken amacı dünya hakimiyetinin altında yatan ta­

lan ve sömürüyü gizlerneye çalışmak değil midir? Müslümanların bu

konuda yeni bir bilinç edinmeleri gerekmez mi? !

Belki de en önemlisi Müslümanlar "lekeli" bilinç sahibi olmaktan

kurtulmaya azınetmeleri elzem iken halen daha Batıyı yerleşik-hakim

ve kalıcı medeniyet- kendilerini dışarıdakiler -Batının taklitçisi ve pe­

riferisi- ol~rak görmenin zilletinden kurtulmalarılazım değil midir? ·

Keza yine ahkam ayederinin çağdaş yorumuna duyulan ihtiyaç sakın

bu lekeli bilinç'in bir zihin oyunu olmasın? Daha reşit olmayan gençle­

rin serbestçe yaşayabildikleri ülkemizde bazı hocalarımızın gözüne bunun

batmayıp da, birçokhikmeteve zarurete bina en ruhsat tanınan çok eşliliğe

kafalarını takmalarını başka bir şey ile izah etmenin i.mkanı var mıdır?

Doğunun ve Batının tarihi gelişme çizgileri doğrultusunda İslam'ın

sömürüye imkan vermemesi nedeniyle Müslümanların endüstri dev­

rimi!J.i yapamamalan gerçekten bir eziklik sebebi midir? "Bakın bizde

sizler gibi hırsızın elini kesmiyor, çok karı ile evlenmiyor, hatta karılarımızı

da dövmüyoruz" mesajı yerine İslam'ın "adalet", tevhid ve "yeryüzünde

bozgunculuk çıkarmamak~ gibi ll!esajlarını versek daha isabetli olmaz

mı? Kafamızı günümüz insanlığının muhatap kaldığı, savaş, ırkçılık,

haksızlık, sömürü, baskı ile susturma, eğlence ile kandırılma, insan­

lık onurunun ayaklar altına alınması, kadınların cinsel sömürüsü, şirk,

sekülerlik, nükleer silahianma gibi konulara taksak daha hayırlı bir iş

yapılmış olmaz mı? Modern dünyanın müzmin sorunlarına Kur' an' dan

harekede neler söyleyebiliriz gayretinde olmamız gerekmez mi? İnsan­

lık üzerinde sahte ilahlık tasiayan müstekbirlere karşı tevhid inancını

yaşayarak ve anlatarak yeni bir medeniyetin öncüsü olmaya çalışmamız

yeryüzünün geleceği için üzerimize yüklenmiş bir görev değil mi?

Her şeyden önce kavmi ve mezhebi farklılıkların paramparça ettiği

03 - YETI<İN DÜŞÜNCE 1 185

Page 21: YETKİN DÜŞÜNCEisamveri.org/pdfdrg/D04295/2018_3/2018_3_PIRIMOGLUA.pdf · YETKİN DÜŞÜNCE Hakikatin kaynağına yol culuk Sayı: 3 /Yıl: 1 /Temmuz-Ağustos-Eylül/ 2018 İmtiyaz

- --- Dinde Islah Tartışmalannda İş killer ve Sualler ----

Müslümanlarda "ümmet" şuurunu uyandırarak Batı tarafindan zen­

ginliklerinin talan edilmesine, zihin olarak sağlıkları~a kavuşmalarına

ve tekrar ayağa kalkmalanna ehemmiyet verilmesi gerekmez mi? Bu,

alim, hoca aydın her kim olursa olsun Müslümanların önderlerinin

üzerinde has~asiyetle durmaları gereken öncelikleri değil mi?

Hem böylece biz Batıhların yüklediği yapay sorunlardan zihinle­

rimizi azade kılıp, insanlığın gündemine dünyanın sahici sorunlarını

getirmiş olmaz mıyız? Böylece Kur'an'ın üzerimize vazife kıldığı "orta

ümmet" görevi layıkıyla yerine getirilmiş olmaz mı?

Son bir husus, tarihi gelişme çizgirnizin hikmet sosyolojisi ile yo­

rumlanması neticesinde oluşacak geleceğin dünyasında, bugün bize

sorun gibi görülen konular belki o gün bizlere hiçte sorun görünme­

yecektir. Kim bilebilir ki? Zira "anlamak» epistemolojik değil varoluş­

sal bir olaydır. Ayrıca göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus da

tarihe temel-külli kaidelerini koyan bir sahibinin olduğu hakikatidir.

··,

ı86 1 YETKiN DüŞÜNCE- 03