255
abone imleşimi (Alm. Teilnehmer-Signalisierung, f; Fr. signalisation d’abonné, f; İng. subscriber signaling) blşm. Abonenin iletişim şebekesi ile çağrıları oluşturmak ve biçimlendirmek amacıyla yürüttüğü işaretleşme; eşanlam: abone işaretleşmesi. acil durum yolu (Alm. Notweg, m; Fr. voie d’acheminement de secours, f; İng. emergency route) blşm. Bilgisayar ağlarında diğer bütün iletişim yolları kullanılamaz olduğunda izlenecek yol. acil kurtarma diski (Alm. Notreparatur Scheibe, f; Fr. disque de réparation d’urgence, m; İng. emergency recovery disk; emergency repair disk; ERD) blşm. Bir bilgisayarın işletim sistemi çalışamaz duruma geldiğinde sistemin yeni baştan kurulabilmesini sağlayan yedekleme diski. açığa vurma (Alm. Enthüllung, f; Fr. divulgation d’information, f; indiscrétion d’information, f; İng. disclosure) blşm. Gizdeş ve kritik bilgilerin, yetkisi olmayan kişilere elektronik yollarla duyurulması ve yayılması. açık 1. (Alm. offen; Fr. ouvert; İng. open) blşm. 1. Bilgisayarda okumaya, kopyalanmaya ya da her ikisine birden açık olan dosyaya ilişkin durum. 2. Tüm standartları ve özellikleri kamuya açık bir şekilde oluşturulduğundan, değişik üreticilerce uyumlu ürünlerin yapılabileceği bir sisteme ilişkin durum. 2. (Alm. Ein; Fr. en marche; İng. power on; switched on) elk. Bir elektrik aygıtının çalışır olması veya bir elektrik düğmesinin devreyi tamamlar durumda olması. 3. (Alm. Defizit, m; Fr. déficit, m; İng. deficit) tar. Ticari işlemlerde borcun alacağa göre daha yüksek olması. açık adres (Alm. explizite Adresse; Fr. adresse explicite, m; İng. explicit address) blşm. Bir bellek konumuna ya da aygıta veri yolu üzerinden ulaşımı sağlayan kodun acık belirtimi. açık adres alanı (Alm. öffentlicher Adressraum; Fr. zone d’adresse publique, f; İng. public address space) blşm. Bilgisayar iletişiminde kullanılan internet protokolünde adres uzayı herkese açık olan ve bütün internet noktaları tarafından tanınan adresler alanı. açık ağ mimarisi (Alm. offene Netzwerkarchitektur, f; Fr. architecture de réseaux ouverts, f; İng. ONA; open network architecture) blşm. İnternet gibi bütün kullanıcılara ve katma hizmet sağlayıcılarına erişim olanağı sağlayan ağ mimarisi. açık altprogram (Alm. Inline-Programm, n; Fr. sous-programme ouvert, m; İng. direct insert subroutine; inline program; inline subroutine; open subroutine) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde, derleme esnasında ana programda adının geçtiği her yerde kodunun araya sokulması gereken altprogram. açık anahtarlı şifreleme (elk. asimetrik şifreleme) (Alm. Public-Key-Kryptografie, f; Fr. système cryptographique à clé publique, m; İng. asymmetric cryptography; double key cryptography; public-key cryptography) blşm. Biri güvenliği sağlayan gizli anahtar, diğeri herkesin erişebileceği açık bir anahtardan oluşan ve verilerin açık anahtarla şifrelenip gizli anahtarla çözüldüğü şifreleme sistemi. açık artırma sitesi (Alm. Auktionswebseite, f; Internetauktionshaus, n; Fr. site de vente aux enchères, m; site d'enchères, m; site Internet de vente aux enchères, m; site Internet d'enchères, m; İng. auction sale site; auction site; auction website; Internet auction site) blşm. Aynı malı isteyen alıcıların teklif yükselterek yarıştığı, sonunda malın en yüksek fiyat teklifi verene satıldığı internet sitesi. açık belge mimarisi (Alm. offene Dokumentarchitektur; offene Unterlagearchitektur; Fr. architecture de document ouverte, f; norme ODA, f; İng. open document architecture) blşm. Elektronik bir belgenin farklı bilgisayar platformlarında işlenebilmesi için sahip olması gereken yapıyı belirleyen standart; eşanlam: ODA standardı.

academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

abone imleşimi (Alm. Teilnehmer-Signalisierung, f; Fr. signalisation d’abonné, f; İng. subscriber signaling) blşm. Abonenin iletişim şebekesi ile çağrıları oluşturmak ve biçimlendirmek amacıyla yürüttüğü işaretleşme; eşanlam: abone işaretleşmesi.

acil durum yolu (Alm. Notweg, m; Fr. voie d’acheminement de secours, f; İng. emergency route) blşm. Bilgisayar ağlarında diğer bütün iletişim yolları kullanılamaz olduğunda izlenecek yol.

acil kurtarma diski (Alm. Notreparatur Scheibe, f; Fr. disque de réparation d’urgence, m; İng. emergency recovery disk; emergency repair disk; ERD) blşm. Bir bilgisayarın işletim sistemi çalışamaz duruma geldiğinde sistemin yeni baştan kurulabilmesini sağlayan yedekleme diski.

açığa vurma (Alm. Enthüllung, f; Fr. divulgation d’information, f; indiscrétion d’information, f; İng. disclosure) blşm. Gizdeş ve kritik bilgilerin, yetkisi olmayan kişilere elektronik yollarla duyurulması ve yayılması.

açık 1. (Alm. offen; Fr. ouvert; İng. open) blşm. 1. Bilgisayarda okumaya, kopyalanmaya ya da her ikisine birden açık olan dosyaya ilişkin durum. 2. Tüm standartları ve özellikleri kamuya açık bir şekilde oluşturulduğundan, değişik üreticilerce uyumlu ürünlerin yapılabileceği bir sisteme ilişkin durum. 2. (Alm. Ein; Fr. en marche; İng. power on; switched on) elk. Bir elektrik aygıtının çalışır olması veya bir elektrik düğmesinin devreyi tamamlar durumda olması. 3. (Alm. Defizit, m; Fr. déficit, m; İng. deficit) tar. Ticari işlemlerde borcun alacağa göre daha yüksek olması.

açık adres (Alm. explizite Adresse; Fr. adresse explicite, m; İng. explicit address) blşm. Bir bellek konumuna ya da aygıta veri yolu üzerinden ulaşımı sağlayan kodun acık belirtimi.

açık adres alanı (Alm. öffentlicher Adressraum; Fr. zone d’adresse publique, f; İng. public address space) blşm. Bilgisayar iletişiminde kullanılan internet protokolünde adres uzayı herkese açık olan ve bütün internet noktaları tarafından tanınan adresler alanı.

açık ağ mimarisi (Alm. offene Netzwerkarchitektur, f; Fr. architecture de réseaux ouverts, f; İng. ONA; open network architecture) blşm.  İnternet gibi bütün kullanıcılara ve katma hizmet sağlayıcılarına erişim olanağı sağlayan ağ mimarisi.

açık altprogram (Alm. Inline-Programm, n; Fr. sous-programme ouvert, m; İng. direct insert subroutine; inline program; inline subroutine; open subroutine) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde, derleme esnasında ana programda adının geçtiği her yerde kodunun araya sokulması gereken altprogram.

açık anahtarlı şifreleme (elk. asimetrik şifreleme) (Alm. Public-Key-Kryptografie, f; Fr. système cryptographique à clé publique, m; İng. asymmetric cryptography; double key cryptography; public-key cryptography) blşm. Biri güvenliği sağlayan gizli anahtar, diğeri herkesin erişebileceği açık bir anahtardan oluşan ve verilerin açık anahtarla şifrelenip gizli anahtarla çözüldüğü şifreleme sistemi.

açık artırma sitesi (Alm. Auktionswebseite, f; Internetauktionshaus, n; Fr. site de vente aux enchères, m; site d'enchères, m; site Internet de vente aux enchères, m; site Internet d'enchères, m; İng. auction sale site; auction site; auction website; Internet auction site) blşm. Aynı malı isteyen alıcıların teklif yükselterek yarıştığı, sonunda malın en yüksek fiyat teklifi verene satıldığı internet sitesi.

açık belge mimarisi (Alm. offene Dokumentarchitektur; offene Unterlagearchitektur; Fr. architecture de document ouverte, f; norme ODA, f; İng. open document architecture) blşm. Elektronik bir belgenin farklı bilgisayar platformlarında işlenebilmesi için sahip olması gereken yapıyı belirleyen standart; eşanlam: ODA standardı.

açık belgeyle şifre kırma (Alm. bekannter Klartext Angriff; Fr. attaque de texte clair connu, f; İng. known-plaintext attack) blşm. Hem şifrelenmiş hem de şifrelenmemiş açık belgenin elde olması durumunda bunlara dayanarak şifre anahtarını bulma çabası.

açık bildirim (Alm. ausdrückliche Vereinbarung; Fr. déclaration explicite, f; İng. explicit declaration) blşm. Bilgisayar programlamasında bir değişkenin veri türü, veri boyu gibi alacağı tüm özelliklerinin programın yürütüme konmasından önce belirtilmesi.

açık dosya (Alm. offene Datei, f; Fr. fichier ouvert; fichier ouvert, m; İng. open file) blşm. Bilgisayarda, yürümekte olan bir program tarafından açılmış, yazılabilen ya da okunabilen dosya.

açık döngülü oyun (Alm. Spiel mit offenem Regelkreis, n; Fr. jeu à boucle ouverte, m; İng. open-loop game) blşm. Oyun kuramında bir oyunun her aşamasında oyuncuların bilgi dağarcığının oyunun başındaki bilgi kümesinden farklı olmadığı oyun.

Page 2: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

açık işbirliği (Alm. offene Zusammenarbeit, f; Fr. collaboration ouverte, f; İng. open collaboration) blşm. Ekonomik değeri olacak bir ürünün ya da hizmetin geliştirilmesinde ya da yenileşiminde, bu ortak amaca yönelme dışında örgütsel bağları olmayan kişilerin etkileşimli çalışma biçimi; örneğin açık kaynak yazılımı.

açık kaynak yazılımı (Alm. quelloffene Software, f; Fr. logiciel ouvert, m; İng. open-source software) blşm. Bir bilgisayar yazılımını geliştiren kişinin, yazılımın herhangi bir amaç için kullanımını, dağıtımını, üzerinde değişiklikler yapılmasını bir lisans anlaşması çerçevesinde serbest bıraktığı yazılım.

açık metin (Alm. Klartext, m; Fr. texte en clair, m; İng. cleartext; plaintext) blşm. Şifreleme işlemine tabi tutulmamış belge; kriptografide iletilerin şifrelenmemiş, normal, okunabilir halleri, açık belge.

açık mimari (Alm. offene Architektur, f; Fr. architecture ouverte, f; İng. open architecture) blşm. Geliştirilmeye ve ilaveler yapmaya olanak veren donanım ya da yazılım yapısı.

açık sistem (Alm. offenes System, n; Fr. système ouvert, m; İng. open system) 1. blşm. 1. Üreticisi ve alıcısından farklı ve üçüncü taraf diye adlandırılan bir diğer kuruluşun ürünlerini kabul edebilen, bu ürünlerle birlikte çalışabilen yazılım ya da elektronik donanım. 2. Aynı endüstri standartlarını kullanan bilgisayarlarla, imalatçısından bağımsız olarak iletişim kuracak şekilde donatılmış bilgisayar. 3. Bilgisayar güvenliğinde, sisteme tanıtılmamış olan sistem kaynaklarını koruma güvencesi altına almayan sistem. 2. kim. Termodinamik bağlamında sınırlarından madde ve enerji alışverişi yapabilen sistem.

Açık Sistemler Arabağlaşım Referans Modeli (Alm. offener Systeme Referenz-Modell, n; Fr. modèle de réference pour l’interconnexion des systèmes ouverts, m; İng. Open Systems Interconnection Reference Model; OSI) blşm. Bilgisayar ağlarında, açık sistemler arabağlaşımının genel ilkelerini ve ağ yapısını betimleyen, kısa adı OSI/RM olan model.

açık şifreleme düzeni (Alm. Public-Key-Infrastruktur, f; Fr. infrastructure PKI, f; infrastructure à clé publique, f; İng. public key infrastructure) blşm. Gönderenin ve alıcının, biri belgeyi şifrelemek, diğeri belgenin şifresini çözmek üzere iki ayrı kripto anahtarı kullandığı şifreleme düzeni.

açık yazılım (Alm. öffentliche Software; Fr. logiciel ouvert; publiciel; logiciel libre, m; İng. free software; open source software; public software) blşm. Bir topluluk içinde sürekli olarak geliştirilen, kopyalanan, değiştirilen, dağıtılan ve kaynak koduyla birlikte ücretsiz olarak sunulan, kullanımı özel izne tabi olmayan yazılım.

açıklamalar (Alm. Kommentar, m; Fr. annotation, f; commentaire, m; İng. comment; comments) blşm. Bilgisayar programcılığında kaynak dilinin deyimleri arasına serpiştirilmiş ancak amaç kodunun üzerinde hiçbir etkisi olmayan betimlemeler ve tanımlamalar.

açılı ayraç (Alm. Abstützwinkel, m; Fr. crochet en chevron, m; İng. angle bracket) blşm. HTML yazılımlarındaki etiket tanımında internet söyleşi ve oyun ortamındaki etki tanımında elektronik mesajlaşmadaki geri dönüş adreslerinde kullanılan özel parantez biçimi.

açılır menü (Alm. runterziehbares Menü; Aufklappmenü, n; Fr. menu déroulant, m; İng. drop-down menu; pull-down menu) blşm. Grafik arayüzlü bilgisayarın ekranında, üzerine tıklandığında bir noktadan belirli bir yönde, genellikle aşağı yönde ortaya çıkan menü.

açılır pencere (Alm. Überlagerungsfenster, n; Fr. fenêtre en incrustation, f; fenêtre intruse, f; fenêtre surgissante, f; İng. pop-up ad; pop-up window) blşm. Bir örün sayfası indirildiğinde çoğunlukla reklam amaçlı sayfanın üzerinde açılan ikinci pencere.

açılış sayfası (Alm. Leitseite, f; Startseite, f; Fr. page de démarrage, m; page de départ, m; page d’ouverture, m; İng. home page; index page; start page) blşm.  İnternette bir örün sitesine erişildiğinde karşılaşılan ilk sayfa; eşanlam: site ana sayfası.

açındırılmış görünüş (Alm. explodierte Darstellung, f; Fr. vue éclatée; İng. exploded view) blşm. Üç boyutlu bir nesnenin arakesitlerini sergileyen, parçaları ayrı ayrı, ancak birbirleriyle ilintili olarak gösteren çizim yöntemi.

açma 1. blşm. 1. (Alm. öffnen; Fr. ouvrir; İng. opening) Bilgisayarda bir sürecin herhangi bir amaçla ulaşacağı bir kütüğün işletim sistemi tarafından kullanıma hazır hale getirilmesi, bunun için gereken hazırlıkların yapılması. 2. (Alm. Dekomprimierung, f; Dekomprimieren, n; Fr. dégroupement; décompression, f; İng. unpacking) Bilgisayarda verileri ya da bir dosyayı sıkıştırılmış biçiminden özgün biçimine geri getirmek. 2. (Alm. Einschaltung; Fr. mettre sous tension; İng. power up; switching on) elk. Bir elektrikli aletin şalterini açıp güç kaynağına bağlanması.

Page 3: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ad uzayı (Alm. Namensraum, m; Fr. espace de nommage, m; İng. namespace) blşm. 1. Bir bilgisayar ağında olduğu gibi, paylaşılmış bilgi işleme ortamında belirli nesneleri tanımlamakta kullanılan bir ya da daha fazla adın oluşturduğu bir varlık. 2. C++ programlama dilinde bir değişkenin geçerli olduğu kaplam.

Ada (Alm. Ada; Fr. Ada; İng. Ada) blşm. Özellikle uzun ömürlü, büyük çapta uygulamalar yaratmak, tümleşik sistemleri gerçekleştirmek ve gerçek zamanlı uygulamaları hayata geçirmek amacıyla geliştirilmiş genel amaçlı üst düzey programlama dili.

adım adım yürütme (Alm. Einschrittbetrieb, m; Fr. fonctionnement en pas à pas, m; İng. single-step execution; step-by-step execution) blşm. Bilgisayarda hata bulma amacıyla her bir fare, klavye benzeri girişiyle tek bir bilgisayar komutunun işleme konması; eşanlam: adım adım işletme.

adil kuyruklama (Alm. gerechte Warteschlange; Fr. file d’attente équitable, f; İng. fair queuing) blşm. Bilgisayar ağlarında farklı trafik kaynaklarına iletim bandı olanaklarının adil dağıtılmasını sağlayan kuyruk yönetimi.

adla çağırım (Alm. namentliches Aufrufen, n; Fr. appel par nom, m; İng. call by name) blşm. Bir yazılım modülünün bir diğerini çağırırken aktarılanları simgesel bir anlatımla geçirmesi ve bir hizmet alt programının bu anlatımı işleyerek aktarılanların güncel değerlerini bulması.

adres (Alm. Adresse, f; Fr. adresse; İng. address) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında ve öründe bir kaynağın adresi; örneğin bir elektronik posta adresi veya bir örün sitesinin adresi. Örün site adresi URL (İng. uniform resource locator) diye de anılır. 2. Bilgisayar belleğinde bir bilgi biriminin saklandığı yeri belirten sayı ya da kod. 3. Bir iletişim ağı üzerinde belirli bir hizmeti, birimi, aboneyi vb. belirten ad, etiket, numara.

adres alanı (Alm. Adressenfeld, n; Fr. partie d’adresse, f; zone d’adresse, f; İng. address field) blşm. Bilgisayar iletişiminde kullanılan paket protokolünde, verileri taşıyan paketin kontrol alanındaki adres içeren kısım.

adres çevirisi (Alm. Adressumsetzung, f; Fr. traduction d’adresse, f; İng. address translation) blşm. Bilgisayar iletişiminde bir adres tipinin başka bir adres tipine dönüştürülmesi; örneğin sanal adresin fiziksel adrese dönüşmesi.

adres çözme protokolü (Alm. Adresseauflösungprotokoll, m; Fr. protocole de résolution d’adresse, m; İng. address resolution protocol; ARP) blşm. Kullanıcı tarafından tanınan biçimdeki adresin hizmet sunucusu tarafından hizmete ya da kaynağa erişim için kullanılacak biçimdeki adrese dönüştürülmesi sürecini tanımlayan protokol.

adres kodçözücüsü (Alm. Adressedekoder, m; Fr. décodeur d’adresse, m; İng. address decoder) blşm. Bilgisayarda sabit bellekten, disk sektöründen ya da herhangi bir başka veri depolama ortamından verileri getirebilmek için ikili kodlanmış adresleri, kodlarını çözüp elektriksel işaretlere dönüştüren elektronik devre.

adres maskesi (Alm. Subnetzmaske, f; Fr. masque de sous-réseau, m; masque d'adresse, m; İng. address mask; subnet mask; subnetwork mask) blşm.  İnternet protokolünü kullanan sistemlerde yönlendirmeyi kolaylaştırmak için iletişim paketi adresinin tümünden alt ağ adresini elde etmek için kullanılan bit kalıbı.

adres tipi (Alm. Adressieurungsmodus, m; Fr. mode d’adressage, m; İng. address mode) blşm. Bellek adresini, mutlak adres, dolaylı adres, dizinli adres, sayfalara göre düzenlenmiş adres vb. örneklerinde olduğu gibi belirtme yöntemi, adres kipi.

adres uzayı (Alm. Adressraum, m; Fr. espace adresse, m; espace d’adressage, m; İng. address space) blşm. 1. Bilgisayar ekranlarında ya da ekran belleğinde erişilebilir noktaların tümü. 2. Bilgisayarın ya da kullanıcının kullanımında olan tüm adresler. 3. Bir iletişim düğümünün yer aldığı ağdaki linkleri, diğer düğümleri ve erişilebilir tüm arayüzleri belirleyen adres kümesi.

adresle çağırım (Alm. Adressaufruf, m; Fr. appel par adresse, m; İng. call by address) blşm. Bilgisayarda bir yazılım modülünün bir diğerine parametreleri doğrudan değerleri ile değil de adresleri aracılığıyla geçirmesi.

adresle geçirme (Alm. Adressübergabe, f; Fr. passation par adresse, f; İng. pass by address) blşm. Bilgisayar programlamada bir yazılım biriminin, çağırdığı bir başka birime geçirdiği aktarılanları özgün adresleriyle göndermesi; böylece çağrılan birimde aktarılanların kopyaları üzerinde değil çağıran birimdeki özgün varlıklar üzerinde işlem yapılması.

adresleme (Alm. Adressierung, f; Fr. adressage, m; İng. addressing) blşm. Türdeş ögelerden oluşan bir küme içerisinde belli bir ögeyi seçme olanağı sağlayan, örneğin bilgisayarda bir bellek sözcüğünün, bir yazmacın, bir çevre biriminin diğerlerinin arasından seçilebilmesini sağlayan bilginin kullanımı.

Page 4: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

adressiz komut (Alm. Null-Adress-Befehl, m; Fr. instruction sans adresse, f; İng. zero-address instruction) blşm. Bilgisayarda, verileri için açık adres alanı olmayan, genellikle işlenenleri bir yığıtın tepesinde olan komut.

ağ (Alm. Netzwerk, n; Fr. réseau, m; İng. network) 1. blşm. Bilgisayarların birbirleriyle iletişim kurabildikleri yapı. 2. endst. Birbirleri ile belirli bir amaç veya konu çerçevesinde ilişkili birey veya gruplardan oluşan yapı. 3. müh. 1. Enerji dağıtım ağı örneğinde olduğu gibi birçok nokta ve bunlar arasındaki bağlantılarla gösterilebilen bir sisteme ilişkin yapı. 2. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda yöre, ülke ya da dünya çapında her yere yaygınlaştırılmış bağlantı yolları sistemi. 3. (Alm. Netz, n; Fr. filet, m; İng. net) Kale ağı, balık ağı örneklerinde olduğu gibi iplik, sicim, tel vb. ince malzemeden kafes biçiminde yapılmış örgü.

ağ arayüzü (Alm. Netzwerkschnittstelle, f; Fr. interface de réseau, f; İng. network interface) blşm. 1. Bir iletişim ağının bir başka iletişim ağına bağlandığı nokta. 2. Bir telekom kuruluşunun tesisatı ile abone tesisatının buluştuğu, bakım ve işletim sorumluluklarının ayrıldığı nokta. 3. Bir uçbirimin iletişim ağına bağlandığı ve üzerinde ağ protokolünün çalıştığı arayüz.

ağ bilgisayarı (Alm. Netzrechner, m; Fr. ordinateur de réseau, m; İng. network computer) blşm. Donanımı ve yazılımı ağa bağlanmaya elverişli bilgisayar.

ağ çizgesi (Alm. Netzgraph, m; Fr. graphe de réseau, m; İng. graph of a network; network graph) 1. blşm. Bilgisayar ağlarında paket santrallerinin veya yönlendiricilerin düğümlerle ve iletim yollarının ayrıtlarla gösterildiği çizge. 2. müh. Nöral ağlar, biyokimyasal ağlar gibi biyolojik, WWW gibi bilişimsel, sosyal, telefon, enerji, iletişim gibi teknolojik ağlar ve benzerlerinin düğümler ve ayrıtlarla çizge halinde gösterimi.

ağ debisi (Alm. Netzdurchschatz, m; Fr. débit d’un réseau, m; İng. network throughput) blşm. Bir iletişim sisteminden ya da bir bilgisayar iletişim ağından bir veri iletişim protokolünün güdümünde birim zamanda geçen veri miktarı.

ağ düğümü (Alm. Netzknoten, m; Fr. nœud d'un réseau, m; İng. network node) blşm. 1. Bir çizge üzerinde ayrıtların buluştuğu ya da ayrıştığı nokta. 2. Bir bilgisayar iletişim ağı üzerinde veri alışverişi yapabilen herhangi bir aygıt. 3. Bir bilgisayar iletişim ağında anahtarlama, yoğunlaştırma vb. işlemleri yürüten merkez.

ağ erişim noktası (Alm. Netzanschluss, m; Fr. point d'accès, m; İng. access port) blşm. Veri iletişim ağlarında veri giriş ve çıkışını sağlayan işlevsel birimin bulunduğu nokta.

ağ gecikmesi (Alm. Netzlatenzzeit, f; Fr. latence du réseau, f; temps de transit du réseau, m; İng. network latency) blşm. Paket iletişim ağlarında, bir paketin ağın girişine teslim edilmesinden hedefe varana kadar geçen, iletim, veri işleme, elektromanyetik yayılım ve düğüm kuyruklarında bekleme süreleri nedeniyle oluşan gecikme; eşanlam: ağ geçiş gecikmesi.

ağ geçidi (Alm. Netzkoppler, m; Gateway, n; Fr. passerelle, f; İng. gateway; internetwork connection) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında, yönetimleri, yapıları, hız ve erişim protokolleri farklı olabilen, veri iletişim ağları arasında veri akışını ve anahtarlamasını sağlayan birim.

ağ geçit yönlendirici (Alm. Gateway-Router, m; Fr. routeur filtrant, m; İng. gateway router) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında, güvenlik duvarı uygulamasında paketlere, IP adreslerine bağlı olarak kontrol ettiği ağa giriş izni veren ya da izni reddeden yol atama düğümü.

ağ işletim bilgisayarı (Alm. Netzprozessor, m; Fr. pocesseur réseau, m; İng. network processor) blşm. Bir bilgisayar iletişim ağı noktasındaki trafiği kontrol etmek, gerektiğinde protokol çevirisi, çoğullama, veri depolama gibi işleri yapmakla yükümlü özel bilgisayar ya da programlanır işlemci; eşanlam: ağ mikroişlemcisi.

ağ işletim sistemi (Alm. Netzbetriebssystem, n; Fr. système d’exploitation de réseau, m; İng. network operating system; NOS) blşm. Genelde birçok kullanıcıya hizmet verebilen, yönetim ve güvenlik işlerini de kotaran ve ağ üzerinde bilgi işleyecek şekilde tasarımlanmış bilgisayar işletim sistemi.

ağ kalımlılığı (Alm. Netzwerk Überlebensfähigkeit, f; Überlebensfähigkeit des Netzes, f; Fr. capacité de survie du réseau, f; İng. network survivability) blşm. Ulaşım, su, elektrik, iletişim gibi bir ağ altyapısının doğal afetler, nükleer patlamalar, düşman saldırıları gibi birden çok noktada vuku bulan çeşitli örseleyici etkenlerin altında belirli bir düzeye kadar işlevini sürdürebilmesi olasılığı; eşanlam: ağ sağkalımı.

ağ kartı (Alm. Netzkarte, f; Fr. carte réseau, f; İng. network card) blşm. Bilgisayar ya da yazıcı gibi bir aygıtın yerel alan ağına erişimini sağlayan, fiziksel katmanda işaretleşme ve tokalaşma görevini, veri bağı katmanında Ethernet, Wi-Fi gibi protokol görevlerini yerine getiren arayüz birimi; eşanlam: yerel alan ağı kartı, LAN kartı.

Page 5: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ağ katmanı (Alm. Netzwerkschicht, f; Fr. couche réseau, f; İng. network layer) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında adresleme, yönlendirme, paketleme gibi işlevleri yerine getiren ve taşıma katmanı ile veri bağı katmanı arasında yer alan katman.

ağ kontrol protokolü (Alm. Netzsteuerprotokoll, m; Fr. protocole de gestion de réseaux, m; İng. network control protocol) blşm.  İnternet abonelerinin bir servis sağlayıcı üzerinden İnternet’e bağlanmalarına elveren kontrol protokolü.

ağ köprüsü (Alm. Bridge, f; Fr. pont entre réseaux, f; İng. network bridge) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında Açık Arabağlaşım Arayüzü modelindeki ikinci protokol katmanında bulunan ve iki yerel alan ağı arasında iletişime olanak verip bireysel ağlardan tek bir tane bileşik ağ yaratılmasını sağlayan ağ aygıtı.

ağ kuramı (Alm. Netzwerktheorie, f; Fr. théorie des réseaux, f; İng. network theory) 1. blşm. Bilgisayar ağlarının topolojisini, iletişim başarımını, yönlendirme protokollarını konu edinen ve modelleyen kuram; eşanlam: bilgisayar ağları kuramı. 2. müh.  İletişim sistemleri, proje yönetimi, biyoloji, ekonomi, sosyoloji gibi çok farklı alanlarda uygulamaları olan ve çizgelerden yararlanarak ayrık nesneler arasındaki ilişkileri irdeleyen disiplin.

ağ mimarisi (Alm. Netzwerkarchitektur, f; Fr. architecture du réseau, f; İng. network architecture; telecommunication architecture) blşm. 1. Bir bilgisayar ağının protokoller, işlevler ve hizmetler gibi işletme ilkeleri ve mantıksal yapısı. 2. Bir teleiletişim ağının fiziksel yapılanışı, işlevsel örgütlenmesi, veri formatları, işletimi ve tasarımı faaliyetleri.

ağ mühendisliği (Alm. Netzwerktechnik, f; Fr. génie réseautique, f; İng. network engineering) 1. blşm. Bilgisayar ağlarında veri iletişimini sağlayan yazılım ve donanım faaliyeti, şebeke mühendisliği. 2. elk. Telefon ağlarında telefon hizmetlerini sağlayan yazılım ve donanımı geliştirme ve farklı ağlar arasında bağlantıları kurma teknikleri.

ağ protokol çözümleyicisi (Alm. Netzwerk Protokoll Analyzer; Netzwerkprotokolleanalysator, m; Fr. analyseur de protocole de réseau, m; İng. network protocol analyzer) blşm. Yerel alan ağına takılıp bilgisayar iletişimindeki paket trafiğini gözlemleyip kaydeden, veri analizi yapıp arıza tanısında yardımcı olan alet.

ağ sanallaştırma (Alm. Netzwerkvirtualisierung, f; Fr. virtualisation de réseau, f; İng. network virtualization) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında, yazılım ve donanım kaynaklarını ile gereğinde fonksiyonlarını birleştirip, ağ ya da ağların yönetimini kolaylaştıracak şekilde tek bir yazılıma dayalı yönetim birimi oluşturmak ve böylece tek bir fiziksel ağı bölüp birden fazla sanal ağ oluşturmak ya da birden çok fiziksel ağı birleştirip tek bir sanal ağ meydana getirme.

ağ sıkışıklık kontrolü (Alm. Blockierungskontrolle, f; Stausteuerung, f; Fr. régulation de reseaux surchargés, f; régulation d’encombrement, f; İng. congestion control; network congestion control) blşm.  İletişim ağlarındaki trafik sıkışıklığını gidermeye ya da önceden kestirerek oluşumunu engellemeyi amaçlayan yöntemler; örneğin TCP/IP protokolünde giriş trafiğini sınırlama yöntemi; eşanlam: ağ tıkanıklık kontrolü.

ağ sınır aygıtı (Fr. appareil périphérique connecté, m; dispositif d'accès, m; İng. edge device) blşm. Gerek servis sağlayıcı ağlara, gerekse taşıyıcı omurga ağlara giriş sağlayan, kimlik tanılama, protokol çevirisi yapma gibi sıradan omurga ağ yönlendiricilerine göre birçok üstünlükleri olan ve kullanıcının aygıtlarına daha yakın bulunan rota yönlendirici.

ağ sınırında bilişim (Alm. Edge Computing; Fr. calcul en périphérie de réseau, m; calcul informatisé en périphérie de réseau, m; İng. edge computing; network edge computing) blşm. Bulut bilişimde merkezdeki bilgi işleme düğümlerinin yükünüzü azaltmak amacıyla hesaplamaların fiziksel dünyadan gelen algıçlar gibi veri kaynaklarının mümkün olduğunca yakınında yürütülmesi.

ağ sınırında hesaplama (Alm. Edge-Server, n; Fr. calcul en périphérie de réseau, m; calcul informatisé en périphérie de réseau, m; İng. edge computing; network edge computing) blşm. Bilgisayar ağlarında, bant genişliğinden tasarruf ve yanıt süresinin azaltılması amaçlarıyla veri depolama, bilgi işleme ve hesaplama faaliyetlerinin bulutta hesaplamaya göre kullanıcıya daha yakın noktalarda gerçekleşmesi.

ağ sunucusu (Alm. Netzwerk-Server, m; Fr. serveur de réseau, m; İng. network server) blşm. Yerel bilgisayar ağı ortamında disk sürücülerini, yazıcıları ve kullanıcılardan gelen istekleri sağlayan bilgisayar ve yazılımı.

ağ topolojisi (Alm. Netzwerktopologie, f; Fr. topologie de réseau, f; İng. network topology; topology of network) blşm. Bir iletişim ağındaki santrallerin, aktarıcıların, giriş ve çıkış noktalarının, hizmet düğümlerinin vb. fiziksel yerleşimi ve bağıl konumlanışı.

Page 6: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ağ trafik sıkışıklığı (Alm. Netzstau, f; Fr. encombrement de réseau surchargé, m; İng. network congestion) blşm. Bir teleiletişim ağının, iletilerin ortalamadan fazla gecikmesi, arabelleklerin aşırı dolması gibi olgularla karşılaşmasına yol açan ve çoğunlukla aşırı giriş trafiğinden kaynaklanan durumu.

ağ yöneticisi (Alm. Netzmanager, m; Fr. gestionnaire de réseau, m; İng. network manager) blşm. Bir bilgisayar iletişim ağı üzerindeki problemleri tanılayan, ağı gözeten ve işleten kişi ya da yazılım.

ağacı indirgeme (Alm. Baum Einklappung, f; Fr. réduction d'une arborescence, f; İng. collapsing a tree) blşm. Verilerin ağaç tipi gösteriminde, bir ağacın belirli sıradüzensel seviyesinin altındaki bütün dalları kapatarak gösterimden kaldırmak.

ağaç (Alm. Baum, m; Fr. arbre, m; İng. tree) 1. blşm. 1. Bir kümenin bir ögesinin "kök", diğer ögelerin ise boş küme de olabilen alt ağaçlar olarak örgütlendiği yapı. 2. İçinde döngü olmayan bağlı çizge. 2. elk. Bir elektrik devresinde, döngü oluşturmadan devrenin bütün düğümlerini bağlantılayan dallar kümesi; eşanlam: devre ağacı. 3. (Alm. Baum, m; Fr. arbe, m; İng. tree) orm. Boyu normal büyüme koşullarında en az 5 m, çapı da en az 10 cm olan, büyüme enerjisi en fazla tepe tomurcuğunda olduğundan tek tepeli bir yapı geliştiren, her yıl boy büyümesi yaparak uzayan ve çap artımı yaparak kalınlaşan, dokularındaki hücrelerin büyük bir bölümü odunlaşmış olan uzun ömürlü bitki.

ağaç topolojisi (Alm. Baumtopologie, f; Fr. topologie en arbre, f; İng. tree topology) blşm. Herhangi iki ağ düğümü arasında tek bir yolun bulunduğu, dolayısıyla çevrimlerin yer almadığı topoloji; eşanlam: ağaç ilingesi.

ağaç yapılı ağ (Alm. Baumnetz, f; Fr. réseau en arbre, m; İng. tree network) blşm. Bilgisayar ağlarında birçok veriyolunun dallanmasıyla oluşmuş, herhangi iki bilgisayar arasında ancak tek bir yolun bulunduğu ağ.

ağaç yapılı arama (Alm. Baumsuche, f; Fr. recherche arborescente; İng. tree search) blşm. Ağaç yapısında örgütlenmiş veriler üzerinde arama yaparken, her bir karar adımında ağacın bir bölümünü göz ardı ederek sürdürülen arama.

ağaç yapısı blşm. 1. (Alm. Baumstruktur, f; Fr. structure arborescente; arborescence, f; İng. tree structure) Bilginin sıradüzensel gösteriminde kullanılan, görünümü bir ağacı andırdığından ötürü böyle adlandırılan grafik gösterim. 2. (Alm. Baumstruktur, f; Fr. arborescence, f; structure arborescente, f; İng. tree structure) Bilgisayarda verilerin gösteriminde kullanılan, her bir düğümün bir değer atanmış veri yapısı olduğu ve en çok bir atasının bulunduğu, kendisinin de altındaki düğümlerin atası sayıldığı düğümler topluluğu. Ağaç yapısında örgütlenmiş bir veri kümesi ya boş kümedir ya da içerdiği ögelerden biri kök, diğerleri ise o köke bağlı alt ağaçlar olarak örgütlenmiştir.

ağı boyutlandırma (Alm. Netzdimensionerung, f; Fr. dimensionnement de réseau, m; İng. network dimensioning) blşm. Bir iletişim ağının belirtilen ölçütlere göre iyi çalışmasını sağlamak üzere gereksinim duyduğu yazılım ve donanım özkaynaklarını ve miktarlarını belirleme.

ağırlık (Alm. Gewicht, n; Fr. pondération, f; poids, m; İng. weight) 1. blşm. Bir konumsal sayı gösteriminde, her bir basamağın, temsil edilen sayıya eklenen katkısının değerini belirtmek üzere, o basamaktaki rakam değerinin çarpılacağı katsayı. 2. müh. Yeryüzünde, bir cisim üzerinde etkiyen yerçekimi kuvveti.

ağırlıklı kod (Alm. gewichteter Code; Fr. code pondéré; İng. weighted code) blşm. Sayı gösterim sistemlerinde, her haneye bir ağırlığın atanmış olduğu kod; örneğin, onlu sayı sistemi.

akıl yürütme ağacı (Alm. Beweisführungsbaum, m; Fr. arbre de raisonnement, m; İng. reasoning tree) blşm. Bir problemin çözümü için oluşturulan ve yukarı yöndeki düğümlerin ilgi alanı bilgi dağarcığından elde edilen çıkarsamaları içerdiği, aşağı yöndeki düğümlerin de eldeki sorudan kaynaklanan çıkarsamalar olduğu ağaç.

akıllı ev (Alm. intelligentes Haus, n; Fr. maison domotisée, f; maison intelligente, f; İng. digital home; intelligent home; smart home; wired home) blşm. Ev otomasyonuna göre düzenlenmiş, veri iletişim ağı üzerinden belirli elektronik eşyalara; ısıtma, havalandırma ve güvenlik sistemlerine kumanda edilebilen ve bu aygıtların dıştaki ağlarla iletişim kurabildiği ev.

akıllı iletişim göbeği (Alm. intelligenter Hub; Fr. répéteur multiporte intelligente; İng. intelligent hub; manageable hub) blşm. Yerel alan ağı teknolojisinde, yıldız biçiminde düzenlenen kabloların birleştiği bağlantı noktalarında trafiğin ölçülmesine olanak veren ve uzaktan koşullandırılabilen ağ cihazı.

akıllı kart (Alm. Speicherkarte; Chipkarte, f; Smartkarte, f; Fr. carte intelligente; cart à puce, f; carte à circuit integré, f; carte à microcircuit, f; İng. chip card; integrated circuit card; microcircuit card; smart card) blşm. 1. Kredi kartı görünümünde plastik bir kart olup taşıdığı bellek ve mikroişlemci içeren tümdevre sayesinde bir

Page 7: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

uçbirimle veri alışverişi yapabilen ve birçok işlevi yerine getirebilen kart. 2. Mikrodevre ve bellek birimleri ile donatılmış ve bilgi depolayıp işleyebilen kart.

akıllı telefon (Alm. Smartphone, n; Fr. téléphone intelligent, m; İng. smartphone) blşm. Cep telefonu yetenekleri ile el bilgisayarlarının ya da kişisel ajandaların yeteneklerini birlikte barındıran aygıtlar.

akıllı üstlenici (Alm. intelligenter Agent, m; Fr. agent intelligent, m; assistant intelligent, m; assistant personnel, m; assistant virtuel, m; İng. intelligent agent; intelligent virtual assistant; virtual assistant) blşm. 1. Belirli bir uygulama alanı için geliştirilmiş olup bağımsız olarak çalışabilen ve yapay zekâ yeteneğine sahip ve gerektiğinde diğer yardımcılarla konuşabilen yardımcı program; eşanlam: akıllı etmen. 2. İnternet üzerinde dolaşarak bilgi derleme ve raporlama yapıp bunu istemcinin bilgisayarına döndüren, örneğin arama robotu görevini yerine getiren program; eşanlam: sanal yardımcı.

akıllı veritabanı (Alm. intelligente Datenbank; Fr. base de données intelligente, f; İng. intelligent database) blşm. Veri madenciliği, köprülü ortam ve nesneye yönelik modelleme tekniklerini kullanan katmanlı yapıda veritabanı.

akış kontrolü (Alm. Flussregelung, f; Fr. contrôle de flux, m; İng. flow control) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında komutların yürütüme konma sırasını kontrol eden deyim ve yapılar; örneğin, for..next türü döngü ya da if...then türü dallanma deyimleri. 2. Veri iletişiminde bir düğümün diğer bir düğüme veri gönderme hızının, almacın alış hızından yüksek olduğu durumda uygulanan akış sınırlaması.

akışlı çoğulortam sunucusu (Alm. strömend übrtragende Multi-Medienserver; Fr. serveur de multimédia, m; İng. streaming-media server) blşm. Çoğulortam içeriklerini barındıran ve çoğulortam akışlı okuyucusu ile donatılmış istemcilerden gelen istekleri karşılayan sunucu.

akışlı iletim (Alm. strömende Übertragung; Fr. diffusion en flux, f; lecture/écriture en transit, f; transmission en continu, f; İng. streaming) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında bir aygıtın sürekli iletimde kalması. 2. Tutanak sınırları olmadan bilgisayardaki verileri sürekli olarak manyetik ortama yazmak ya da ortamdan okumak; eşanlam: akıtımlı iletim.

akışlı kip (Alm. Datenstrom-Mode, f; Fr. mode de lecture en continu, m; İng. stream mode) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında verilerin tutanak sınırları olmadan gönderilmesi ya da alınması; eşanlam: kesintisiz kip.

akışlı ses iletimi (Alm. strömendes Audio; Fr. transmision audio en continu, f; émission audio en transit, f; İng. streaming audio) blşm.  İnternet üzerinden gönderilmekte olan ses dosyalarının okunup gerçek zamanda sese çevrilmesi.

akışlı video yayını (Alm. strömendes Video; Fr. lecture vidéo en transit, f; İng. streaming video) blşm.  İnternet üzerinden geçmekte olan video dosyalarının okunup gerçek zamanda video işaretlerine çevrilmesi.

aktarım (Alm. Transfer, m; Fr. transfert, m; İng. transfer) 1. blşm. Bilgi işlem sistemlerinde veriyi bir yerden bir yere gönderme. 2. elk. Elektriksel sistemlerde bir işaretin giriş ucundan çıkış ucuna gönderilmesi. 3. kim. Kütle, momentum ya da enerjinin bir yerden bir yere geçmesi ya da geçirilmesi; eşanlam: transfer.

aktarım sentaksı (Alm. Transfersyntax, f; Fr. syntaxe de transfert, m; İng. transfer syntax) blşm.  İki bilgi işlem sistemi arasındaki veri aktarımında kullanılan sözdizim kuralları.

aktif 1. (Alm. aktiv; Fr. actif; İng. active) blşm. 1. Bağlı olan ya da bağlantı kabul eden bir düğüm ya da ağ aygıtına ilişkin. 2. Bilgisayarda ana bellekte kullanılmak üzere yer alan program veya dosyanın durumu. 2. (Alm. Aktiv, n; Fr. actif, m; İng. active; asset) endst. Bir işletmenin veya ortaklığın paraya çevrilebilen mal, nakit değerler ile şimdiki ve gelecekte beklenen haklarının tümü.

aktif bekleme (Alm. aktives Warten; Fr. état d’attente actif; İng. active wait) blşm. 1. Bilgisayarda çalışan bir programın bir olayın gerçekleşmesini beklerken, uyuma durumuna geçirilmek yerine yinelemeli olarak o olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini sorgulaması, böylece işlemcinin bekleme durumundaki program tarafından meşgul edilmesi. 2. İşlemcinin belli bir koşulun oluşmasını beklerken sürekli olarak o koşulun oluşup oluşmadığını sorguladığı bekleme türü.

aktif dinleme (Alm. aktives Abhören, n; Fr. écoute active, f; écoute téléphonique clandestine, f; accès clandestin actif, m; İng. active wiretapping) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, yetkilendirilmemiş bir aygıt aracılığıyla sahte işaretler üreten ve yetkili kullanıcıların iletişim işaretlerini değiştirebilen gizli dinleme etkinliği.

Page 8: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

aktif içerik (Alm. aktiver Inhalt; Fr. contenu actif, m; İng. active content) blşm. Örün sayfalarında yer alan ve tıklandığında anketlere yanıt verme örneğinde olduğu gibi etkileşime girilebilen ya da meteoroloji haritalarının görüntüye gelmesi örneğinde olduğu gibi değişebilen konu maddeleri ya da resimli nesnelerden oluşan içerik.

aktif kullanıcı (Alm. aktiver Nutzer, m; Fr. utilisateur actif, m; İng. active user) blşm. Bir sosyal medya sitesine bir hafta, bir ay, bir yıl gibi belirlenmiş bir zaman dilimi içinde en az bir defa giriş yapan ya da o siteyi kullanan kullanıcı.

aktif nokta (Fr. point actif, m; point chaud, m; point sensible, m; İng. hot spot) blşm. 1. Bilgisayar ekranında imlecin gösterdiği noktanın (x,y) koordinatı. 2. Bilgisayar ekranında imlecin ya da farenin üzerine getirildiğinde bir eyleme yol açan nokta; eşanlam: duyarlı nokta. 3. Bir örün belgesinde metin köprüsünü içeren ve tıklandığında bu bağlantıyı harekete geçiren bir alt çizgi ya da bir simgeyle temsil edilen yer.

aktif optik düğüm (Alm. aktiver optischer Knoten; Fr. noeud actif optique; İng. active optical node) blşm. Optik iletişim ağlarında kullanılan, optik verileri alıp gönderebilen, seri paralel ve paralel seri dönüşümleri yapabilen, elektriksel verileri zamanlayabilen ağ düğümü.

aktif saldırı (Alm. aktiver Angriff; Fr. attaque active, f; İng. active attack) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, verileri değiştirmeksizin bilgi edinmeye yönelik pasif saldırılardan farklı olarak bellekteki, iletim halindeki ya da işlenmekte olan verileri değiştirmeye ve bozmaya yönelik tehlike.

aktif sınama (Alm. aktive Prüfung, f; Fr. essai actif, m; İng. active testing) 1. blşm. Bir bilgi işleme sistemini özel hazırlanmış test verileri kullanarak sınama. 2. müh. Bir donatımın statik ve dinamik durumunu ve özelliklerini belirlemek üzere bir dizi ölçümler yürütme; eşanlam: aktif test.

aktif tehdit (Alm. aktive Bedrohung; Fr. menace active, f; İng. active threat) blşm. Bir elektronik bilgi işleme sisteminin durumunda, mesajların silinmesi ya da yapay mesajların eklenmesi, hizmeti engelleme, kimlik sahteciliği gibi yapılan izinsiz ve amaçlı değişiklik.

aktör blşm. 1. (Alm. Akteur, m; Fr. acteur, m; İng. actor) Çoğulortam ve köprülü ortamda, etkileşimli ve canlandırmalı bir çoğulortam nesnesi. 2. Bir iş süreci modelindeki bir aktiviteyi yerine getiren kişi, kurumsal birim ya da yazılım birimi. 3. Yapay zekâda, bir betik içinde belirli bir rolü yerine getiren öge. 4. (Alm. Akteur, m; Fr. acteur social; acteur, m; İng. actor; social actor) Sosyal ağların çizge modellerinde bir bireyi temsil eden çizge düğümü.

alan 1. (Alm. Domäne, f; Fr. domaine, m; İng. domain) blşm. 1. Bilgisayar ağında tüm veri işleme özkaynaklarının ortak kontrol altında bulunduğu kısım. 2. Bilgisayarda, bir kayıtta belirli bir sınıf verilerine özgü kılınmış bölüm; örneğin, bir bordro tutanağında vergi dilimini belirleyen alan. 3. Bir veritabanı tasarımında veya yönetiminde, seçilen özniteliklere göre geçerli değerler kümesi. 4. İnternette .com, .edu, .tr gibi örgütleşme alanları. 5. Yazılım ürün hatlarında bir ürün ailesinin ortak özniteliklerinin oluşturduğu küme. 2. (Alm. Feld, n; Fr. champ, m; İng. field) müh. 1. Bir araştırma konusu ya da sorununun taşıyıcısı olan ve belli karakteristikleri bulunan gözlem birimlerinden oluşmuş araştırma evreni ya da bu evrenin içinde gözlendiği gerçek yaşam bağlamı. 2. Uzayın bir bölgesinin her bir noktasında tanımlanmış olan fiziksel büyüklük; örneğin, elektrik, kuvvet, yerçekimi büyüklükleri.

alan adı veritabanı (Alm. DNS-Register, n; Fr. gestionnaire du domaine de tête, m; opérateur du domaine de tête, m; İng. DNS registry) blşm.  İnternette alan adlarının en üst seviyelerindeki (ör .tr, Türkiye'deki adresler; .edu.tr, Türkiye'deki üniversite ve yüksekokullar) alan adlarının, bunların sahipleriyle ve bu alanlar üzerindeki denetim yetkileriyle ilgili bilgilerin saklandığı veritabanı.

alan ayıracı (Alm. Datenfeldseparator, m; Fr. séparateur de zone; séparateur de zone, m; İng. field separator) blşm. Bilgisayarda iki alanı, dosyayı ya da başka bir veri tipini ayıran karakter.

alan çizgisi (Alm. Feldlinie, f; Fr. ligne de champs, f; İng. field line) blşm. Bir kuvvet alanının her bir noktasında, o noktadaki alan vektörüne teğet olan yönlü çizgi.

alan kapsamı (Alm. Verfügungbereich, m; Fr. scope de domain, m; İng. domain scope) blşm. Bir yazılım ürün hattında üretilebilecek ürünlerin oluşturduğu en geniş küme; bu kümedeki ürünlerin ortak özniteliklerinin tümü.

alan mimarisi (Alm. Domänenarchitektur, f; Fr. architecture de domaine, f; İng. domain architecture) blşm. Belli bir yazılım ürün ailesine mensup sistemlerin ve ürünlerin ortak mimari özelliklerinin oluşturduğu bütün; eşanlam: referans mimarisi.

alan modelleme (Alm. Domänemodellierung, f; Fr. modelisation de domaine, f; İng. domain modeling) blşm. 1. Bir yazılım ürün hattında üretilebilecek ürünlerin ortak ve ürüne bağlı olarak değişebilen özniteliklerinin soyut

Page 9: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

biçimde gösterimi. 2. Yazılım ürün hattındaki ürünlerin ortak özelliklerinin belirlenmesine yönelik ister analizi çalışması.

alan mühendisliği (Alm. Domänentechnik, f; Fr. génie de domain, f; İng. domain engineering) blşm. Bir yazılım ürün hattında üretilecek ürünlerin ortaklıklarını ve ister odaklı değişimlerini sistematik biçimde tanımlama, gerçekleştirme ve bunların güncelliğini sağlama çalışmalarının tümü.

alan uzmanı (Alm. Fachfrau, f; Fachmann, m; SME, n; Fr. expert du domaine, m; expert en la matière, m; İng. domain expert; SME; subject matter expert) blşm. Özellikle uzman sistemler bağlamında belli bir uygulama alanına yönelik olarak hazırlanan bilgi işleme sisteminin geliştirilmesi sırasında yazılım uzmanlarına söz konusu uygulama alanına özgü konularda destek veren, geliştirilen yazılımın doğrulama ve geçerleme testlerinde ve belki de kabul sürecinde görev alan kişi ya da kuruluş.

alan varlıkları (Alm. Domain Vermögenswerte, pl; Fr. biens de domaine, pl; İng. domain assets) blşm. Bir yazılım ürün hattında herhangi bir ürünün üretiminde kullanılacak ortak altyapılar, bileşenler, birimler ve plan, ister, tasarım, belge gibi ara ürünler.

alan yönetimi (Alm. Domain-Verwaltung, f; Fr. gestion de domaine, f; İng. domain management) blşm. Bir yazılım ürün hattının ortak altyapısının, geliştirilecek tüm ürünlerde kullanılacak referans mimarisinin, alan varlıklarının belirlenip tasarlanması, oluşturulması, güncel tutulması, nitelik güvencesi sağlanması gibi tüm aktiviteler.

alana özgü dil (Alm. domänenspezifische Sprache, f; Fr. langage spécifique à un domaine, f; İng. domain specific language; DSL) blşm. 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde doğruluğu artıran, geliştirme süresini kısaltan, farklı programlar arasındaki ortak özelliklerden yararlanmaya dayalı programlama dili. 2. Bir yazılım ürün hattı üzerinde geliştirilebilecek ürün ailesinin özelliklerinin ya da o aileden herhangi bir ürün için belirlenen isterlerin, genel amaçlı programlama dillerinden daha hızlı ve ayrıntılı biçimde tanımlanması ve ürün hattındaki alan varlıklarının belli ürün isterlerine göre biçimlendirilmesinde kullanılan simgelem.

alfa sınaması (Alm. Alpha-Prüfung, f; Fr. test alpha, m; İng. alpha testing) blşm. Bir yazılım ürününün satışa sunulmadan önce laboratuvarda, yazılım geliştiricinin kendi bünyesinde test edilerek onaylanmasına yönelik sınama.

alfa sürümü (Alm. Alpha-Version, f; Fr. version alpha, f; İng. alpha-release stage; alpha version) blşm. Geliştirilmekte olan ve test etmeye değecek kadar işlevselliğe kavuşmuş olan yazılım.

alfabe çevriyazımı (Alm. Alphabet Transliteration, f; Fr. translittération d’alphabète, f; İng. alphabet transliteration) blşm. Bir metinde, bir alfabenin karakterlerini başka bir alfabenin karakterleriyle değiştirme; örneğin, Latin karakterlerini Yunan karakterleri ile değiştirme.

alfabetik karakter (Alm. alphabetisches Zeichen; Fr. caractère alphabétique, m; İng. alphabetic character) blşm. Harfleri, kimi kez de kontrol karakterlerini, özel karakterleri ve boş karakteri kapsayan, buna karşılık rakamları dışarıda bırakan küme.

alfasayısal karakter (Alm. alphanumerisches Zeichen, n; Fr. caractère alphanumérique, m; İng. alphanumeric character) blşm. Harfleri, rakamları, bazen de kontrol karakterlerini, özel karakterleri ve boş karakteri kapsayan küme.

alfasayısal klavye (Alm. alphanumerische Tastatur; Fr. clavier alphanumérique, m; İng. alphanumeric keyboard) blşm. Sayıları, harfleri, noktalama işaretlerini girmekte kullanılan ve geri alma gibi özel işlevleri de yerine getiren klavye.

alfasayısal sıralama (Alm. alphanumerische Sortierung, f; Fr. tri alphanumérique, m; İng. alphanumeric sort) blşm. Verilerin tipik olarak noktalama işaretleri, sayılar, büyük alfabetik karakterler, küçük alfabetik karakterler ve geri kalan simgeler sırası ile yürütülen alfasayısal karakterlere göre sıralama; eşanlam: alfanümerik sıralama.

alfasayısal veri (Alm. alphanumerische Daten, pl; Fr. données alphanumériques, pl; İng. alphanumeric data) blşm. Harfler, rakamlar bazen de özel karakterler ve boş karakter ile gösterilmiş veri, abecesayısal veri.

algı (Alm. Wahrnehmung, f; Fr. perception, f; İng. perception) blşm. Dış dünyanın duyusal etkilemelerinin bilinçte uyandırdığı izlenimler.

Page 10: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

algıç ağı (Alm. Sensornetz, n; Fr. réseau de capteurs, m; İng. sensor network) blşm. Belli bir coğrafi alana yayılmış olarak ses, hareket, sıcaklık vb. herhangi bir fiziksel olguyu izleyip elde ettikleri verileri paylaşan ve ortaklaşa uyguladıkları bir iletişim protokolü uyarınca bir merkeze aktaran çok sayıda bağımsız algılayıcı birimden oluşan sistem.

algılanamazlık (Alm. Unwahrnehmbarkeit, f; Fr. imperceptibilié, f; İng. imperceptibility) blşm. Bir uyartı veya işaretin akıl ve duyularla varlığının farkına varılamaması veya algılanamayacak kadar hafif veya ince olması.

algılanan renk (Alm. wahrgenommene Farbe; Fr. couleur perçue; İng. perceived color) blşm. Aydınlatma kaynağının spektral bileşimine bağlı olarak aydınlatılan nesneden yansıyan ışığın spektrumunun değişmesi sonucu görülen renk.

algoritma bilimi (Alm. Algorithmik, f; Fr. algorithmique, f; İng. algorithmics) blşm. Algoritmaların özellikleri, gösterim yöntemleri, farklı hedefler doğrultusunda eniyilenmeleri gibi konuları araştıran bilim dalı.

algoritmik çözüm (Alm. algorithmische Lösung; Fr. solution algorithmique, f; İng. algorithmic solution) blşm. Bir problemin çözümünün belirtik bir analitik ifadeyle değil, bir algoritmanın adımları ve genellikle bilgisayar desteği sonucunda bulunması.

algoritmik dil (Alm. algorithmische Sprache; Fr. langage algorithmique, m; İng. algorithmic language) blşm. Algoritmaları ifade etmek için kurulan, C, Pascal, Ada, Basic örneklerinde olduğu gibi yapay dil.

algoritmik olmayan dil (Alm. nicht verfahrensorientierte Programmiersprache; Fr. langage non procédural; langage non algorithmique, m; İng. calculus-based language; non-algorithmic language; non-procedural language) blşm. Yapılacak işlem sırasını açık bir algoritma olarak belirtmeyen, matematiksel veya mantıksal deyimler kullanan, Prolog ve Lisp gibi bir programlama dili.

alındı bildirimi (Alm. Empfangsbestätigung, f; Fr. accusé de réception, f; İng. acknowledgment; receipt notification) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında elektronik mesajların ya da veri paketlerinin hedef alıcıya ulaştıktan sonra göndericiye yollanan alındı mesajı.

alındı karakteri (Alm. Rückmeldungzeichen, n; Fr. caractère d’accusé de réception, m; İng. acknowledge character) blşm. Bir terminalden bağlantı kurulan başka bir terminale, karşıdan gönderilen iletinin başarılı biçimde alındığını bildirmek üzere, olumlu yanıt olarak gönderilen bir kontrol karakteri.

alındıyı pakete bindirme (Fr. piggybacking, m; İng. piggybacking) blşm. Paket iletişiminde verimliliği artırmak amacıyla alındı iletilerinin aynı yönde gönderilmekte olan veri paketlerine eklenerek gönderilmesi.

alıp getirme (Alm. Abruf, m; Fr. extraire; prélever; İng. fetch) blşm. Bilgisayarda bellekten belirli komut ya da veriyi bulup merkezi işlemci biriminin yazmacına yüklemek.

alışta taşma (Alm. Empfangsüberlauf, m; Fr. engorgement à la réception, m; İng. receive overrun) blşm. Bilgisayar veri iletişiminde alıcıdaki belleğin, gelen verilerin fazlalığından ve işlemcinin yetişememesinden ötürü taşması.

alışveriş robotu (Alm. Einkaufsroboter, m; Fr. robot d'achat, m; robot d'emplette, m; İng. shopping robot) blşm. Görevi, internette müşteri yerine örünü taramak, istenen malı en ucuza sağlayan siteleri saptamak olan arama motoru.

alışveriş sepetini terk (Alm. Kaufabbruch, m; Warenkorbabbruch, m; Fr. abandon de panier, m; İng. cart abandonment; shopping cart abandonment) blşm. Bir müşterinin elektronik ticaret sitesini ziyaret edip, alışveriş sepetine bir ya da daha çok ürün koyduktan sonra alışverişi tamamlamayıp siteyi terk etmesi.

ALOHA (Alm. Aloha, n; Fr. Aloha, f; İng. Aloha) blşm. Telsiz veri iletişiminde herhangi bir terminalin gönderim yapması gerektiğinde ağın o anki durumuna bakmadan gönderimi başlattığı, mantığı çok basit, ancak trafiğin çok düşük olmadığı koşullarda yüksek çarpışma olasılığı nedeniyle düşük başarım gösteren iletişim protokolü.

alt ağ (Alm. Subnetz, n; Fr. sous-réseau, m; İng. subnet; subnetwork) blşm. 1. Bir ağın parçası olan ögelerin bazılarından oluşmuş ağ, örneğin iletişimde abonenin erişim alt ağı. 2. TCP/IP protokolünün kullanıldığı bir bilgisayar iletişim ağında alt ağ adresi ile tanımlanan ağ.

alt ağ adresi (Alm. Subnetz-Adresse; Fr. adresse de sous-réseau, f; İng. subnet address) blşm.  İnternetin sıradüzensel yapılanmasında alt ağların ve dolayısıyla onlara bağlı birimlerin adreslenmesinde kullanılan adres alanı.

Page 11: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

alt bölüt (Alm. untergeordnetes Segment; Fr. segment enfant; İng. child segment) blşm. Sıradüzensel bir veritabanı örgütlenmesinde, kendisini doğuran bir ata bölütün bulunduğu ve onsuz var olamayan bölüt.

alt çıkıntı (Alm. Unterlänge, f; Fr. descendeur, m; jambage, m; İng. descender) blşm.  {y, g, p} gibi yazı karakterlerinde, karakterin taban çizgisinin altında kalan kısmı.

alt çizgi imi (Alm. Unterstrich, m; Fr. blanc souligné; caractère de soulignement; souligné; sous-tiret; tiret bas; İng. low dash; low line; underbar; underdash; underscore; understrike) blşm. Elektronik posta adreslerinde, dosya adlarında bilgisayar işletim sistemlerinde, genellikle ayraç olarak kullanılan satırın tabanındaki çizgi karakteri, "_" karakteri; eşanlam: alt tire.

alt dizin (Alm. nachfolgende Datenverzeichnis; Fr. sous-répertoire, m; İng. child directory) blşm. Bir ana dizin altında ve ona bağlı olarak anılan herhangi bir dizin; örneğin MyMusic klasörü My Documents'in bir alt dizinidir.

alt düzey dil (Alm. Low-Level-Sprache, f; maschinennahe Sprache, f; Fr. langage de bas niveau; İng. low-level language) blşm. Doğrudan makine tarafından yorumlanabilir komutlarla program yazmaya elverişli, bilgisayarda kullanılan işlemcinin yapısına bağlı olan programlama dili.

alt düzey formatlama (Alm. systemnahe Formatierung; Fr. formatage de bas niveau, m; İng. low-level formatting) blşm. Bilgisayarda bir disk alanının işletim sisteminin yönetebilmesine ve dosyaları yerleştirebilmesine elverecek şekilde hazırlanması.

alt düzey yazılım tasarımı (Fr. conception de bas niveau, f; conception détaillée, f; İng. detail design; detailed design; low-level design) blşm. Yazılımın üst düzey tasarımını inceleyip, doğrudan kod yazmaya elverecek küçük parçalara bölme faaliyetlerinden oluşan yazılım mimarisi geliştirmenin ikinci aşaması.

alt indis (Alm. tiefgestellter Index, m; tiefgestelltes Zeichen, n; Fr. indice inférieur; İng. subscript) blşm. 1. Bir dizinin belirli bir ögesini göstermek üzere dizideki boyutlara uygun sayıda bir ya da birkaç sıra sayısından oluşan ve alt köşelere konulan im gösterge imi. 2. Bir kümedeki belirli bir öge ya da altkümeyi göstermekte kullanılan alt köşelere konulan im.

alt program (Alm. Unterroutine, f; Fr. sous-programme, m; İng. subroutine) blşm. 1. Bir bilgisayar programında gereksinim duyulan belli bir işlevi, parametreler aracılığıyla kendisine verilen değişkenlerden yararlanarak bunlara uygun işlem dizilerini yerine getiren bir yordam ya da program parçası. 2. Bir bilgisayar programının ayrı derlenebilen ve yürütüme konan, akış kontrolü tarafından çağrılan, işinin bitiminde de kontrolün ana programa döndürüldüğü bir bileşeni. 3. Bir ya da daha çok bilgisayar programında kullanılabilen ve bir programda bir ya da daha çok yerde çağrılabilen bir komut dizisi.

alt tip (Alm. Untertyp, m; Fr. sous-type, m; İng. subtype) blşm. Bilgisayar programla dillerinde, başka bir tipten, belirli kısıtların getirilmesi ile türetilmiş ve türetildiği tipin çalıştığı her altprogramda, alt tipin de çalışabildiği veri ögesi tipi.

alta sıralama (Alm. Unterordnung, f; Fr. subordination, f; İng. subordination) blşm. Bir kavramın, kapsamı daha geniş başka bir kavramın altında yer alması.

altadres (Alm. Unteradresse, f; Fr. sous-adresse, f; İng. subaddress) blşm. Veri iletişim ağlarında ağ düzeyinde anahtarlama sistemi tarafından işlenmeyip abonenin yerleşkesi içindeki yönlendirici ve uçbirimler tarafından kullanılan adres bölümü.

alternatif rota (Alm. Alternativroute, f; sekundäre Route, f; Fr. chemin alternatif, m; chemin secondaire, m; İng. alternative route; secondary route) 1. blşm. Bir teleiletişim ağında, birincil olsarak rota üzerinde karşılaşılan iletim aksamaları ya da trafik sıkışıklıkğı, tıkanıklığı gibi nedenlerden ötürü başvurulan ikinci tercihli rota. 2. endst. Taşımacılıkta, en iyi rotanın performansına göre, süresi, maliyeti, sürüş rahatlığı ve güvenliği gibi etmenler bakımından performansı en yakın olan ikinci rota; eşanlam: seçenek rota.

altmenü (Alm. Untermenü, n; Fr. sous-menu; İng. child menu) blşm. Bilgisayar ekranında, açılan bir ana menüdeki bir seçeneğin tıklanmasıyla açılan ayrıntı menüsü.

altprogram kütüphanesi (Alm. Prozedurbibliothek, f; Fr. bibliothèque de procédures, f; İng. procedure library) blşm. Belirli bir uygulamada sık sık kullanılacağı düşünülen altprogramlar topluluğu.

altprograma giriş noktası (Alm. Unterprogrammseinsprungspunkt, m; Fr. point d’entrée d’un sous-programme; İng. routine entry point) blşm. Bilgisayar programlamasında kontrolün alt programa geçirildiği nokta.

Page 12: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

altsınıf 1. (Alm. Unterklasse, f; Fr. sous-classe, f; İng. subclass; Lat. Subclassis) biyom. Canlıların bilimsel sınıflandırılmalarında kullanılan sınıf taksonomik grubunun altında yer alan taksonlara verilen ad. 2. (Alm. Unterklasse, f; Fr. sous-classe, f; İng. child class; heir class; subclass) blşm. Bilgisayar programlamasında bir nesne sınıfından, onun özelliklerine yeni ve ayırt edici özellikler eklenerek elde edilen yavru sınıf.

altta açılan pencere (Alm. Pop-under, n; Fr. fenêtre-pub de sortie, f; İng. pop under) blşm. Bir örün sayfası indirildiğinde, çoğunlukla reklam amaçlı sayfanın altında açılan ikinci pencere.

alttaki sekizli (Alm. niederwertiges Byte; Fr. octet en bas; İng. low byte) blşm.  İki sekizliden oluşan bir sözcükte küçük ağırlıklı sekizli; eşanlam: alttaki bayt.

amaç dil (Alm. Zielsprache, f; Fr. langage cible, m; İng. object language; target language) blşm. Bilgisayarda, kullanıcının anlayacağı şekilde kaynak kodunda yazılmış bir programın, derleyici ve birleştirici gibi yazılımlar tarafından dönüştürüldüğü makine dilindeki biçimi.

amaç dosya (Alm. Objektdatei, f; Fr. fichier objet, m; İng. object file) blşm. Bilgisayarda, derleyicinin ya da birleştirici programın çıktısı olan dosya.

amaç kodu (Alm. Objektcode, m; Zielcode, m; Fr. code objet, m; İng. object code; object module) blşm. Bilgisayarda üst düzeyde yazılmış bir kaynak programının derleyici aracılığıyla bilgisayarın makine koduna dönüştürülmüş ancak henüz adres bağları kurulmamış hali; eşanlam: nesne kodu.

amaç program kütüphanesi (Alm. Objektprogrammbibliothek, f; Fr. bibliothèque d’objets, m; İng. object library) blşm. Derlendikten ya da çevrildikten sonra bağların kurulmasına hazır duruma getirilmiş, dolayısıyla yürütülebilir bilgisayar program ve altprogramlarının doğrudan erişimli bir bellekte saklandığı dosya.

ana anahtar (Alm. Hauptschlüssel, m; Fr. clé maître, f; İng. master key) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, şifreleme anahtarlarının iletiminde güvenliği sağlamak üzere şifrelemeyi sağlayan anahtar.

ana bellek (Alm. Hauptspeicher, m; Fr. mémoire centrale, f; mémoire principale, f; İng. main memory; main storage; primary memory; primary storage) blşm. Bilgisayarda veri ve komutların yüklendiği, işlenmek üzere hızlı ve rasgele erişilebilecek depolama alanı.

ana bilgisayar (Alm. Hostrechner, m; Hostsystem, n; Fr. ordinateur serveur, m; système hôte, m; İng. host computer) blşm. Bir ağ üzerinde yoğun hesaplama, veri işleme, veritabanı erişimi ya da özel programlar gibi belli başlı hizmetleri sunan bilgisayar, sunucu bilgisayar.

ana bilgisayar düğümü (Alm. Hauptknote, m; Hostknote, m; Fr. nœud central; nœud hôte; nœud principal; İng. host node) blşm. Bir bilgisayar iletişim ağında ana işlemci ya da bilgisayarın yer aldığı düğüm.

ana bölüt (Alm. Hauptsegment, n; Fr. segment principal; İng. main segment) blşm. Parçalara ayrılmış bir bilgisayar programında yer değiştirebilen bölütleri çağırmak üzere kalıcı olarak bellekte tutulan kesim.

ana dosya (Alm. Bestandsdatei, f; Stammdatei, f; Fr. fichier principal; İng. master file) blşm. 1. Bilgi işlemede, bir işte başvurulan yetkili dosya olarak kullanılan ve içeriği değişebilse de görece sürekliliği olan dosya. 2. Veritabanlarında kalıcı olarak tanımlayıcı bilgileri içeren dosya; örneğin bir işletmede müşterilerin adları, hesap numaraları ve adresleri.

ana fonksiyon (Alm. Hauptfunktion, f; Fr. fonction main; İng. main function) blşm. Bir bilgisayar dilinde yazılmış ve tüm programı başlatmakta kullanılan fonksiyonları içeren programın ana kısmı; örneğin C dilinde her programın main() adlı fonksiyonu.

ana kart (Alm. Hauptplatine, f; Fr. carte mère; carte principale; İng. mainboard) blşm. Üzerinde mikroişlemci, ana bellek, veriyolu, kart yuvaları gibi birinci öncelikli elemanların bulunduğu baskı devre kartı.

ana önyükleme sektörü (Alm. Hauptstartdatensatz, m; Fr. zone amorce, f; master boot record, m; İng. master boot record) blşm. Bilgisayarın diskinin ilk sektöründe bulunan ve gerek tüm diğer sektörlerin tablosunu, gerekse işletim sisteminin yerini bildiren küçük program.

ana program (Alm. Hauptprogramm, n; Fr. programme principal; İng. main program) blşm. 1. Bir bilgisayar programı yürütülürken kontrolü ele alan ilk program kesimi. 2. Bir işin kotarılmasında devreye giren en üst düzeydeki program.

Page 13: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ana sunucu bilgisayar (Alm. nachgestellter Rechner; Fr. ordinateur dorsal; ordinateur principal; İng. back-end computer; back-end processor) blşm. Arkaplanda dosya yönetimi ve veritabanı işlerini yürüten, güçlü ama arayüzü kullanışlı olmayan bir bilgisayar.

ana sürücü (Alm. Haupt-Laufwerk, m; Fr. excitateur principal; İng. master drive) blşm. Bilgisayar işletim sistemi programlarının bulunduğu birinci öncelikli disk ortamı.

anaçatı bilgisayar (Alm. Grossrechner, m; Zentralrechner, m; Fr. gros système; ordinateur central; İng. mainframe computer) blşm. Büyük veri hacimlerini işlemek ya da birçok uçbirime birden hizmet vermek üzere tasarımlanmış bilgisayar.

anahtar 1. (Alm. Schlüssel, m; Fr. clé, f; İng. key) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde verileri şifrelemek ve şifrelerini çözmek üzere kullanılan simge dizisi. 2. Bir veri kümesinde ayırt edici, tanılayıcı bir öge. 3. Dizinli bir dosyada tutanakları tanımlayan ve sıralarını bildiren bir ya da daha fazla sözcük. 4. Veri kayıtlarının sıralanması ya da ayıklanması için içeriği belirleyici olan sözcük ya da veri alanı. 2. (Alm. Schraubenschlüssel, m; Fr. clé de serrage, f; İng. spanner; wrench) mak. Cıvata ve somun gibi dönel elemanlara moment uygulandığında sıkı kavrama amacıyla kullanılan alet.

anahtar alan (Alm. Schlüsselfeld, n; Fr. champ clé, m; champ indexé, m; İng. key field) blşm. Bir veritabanında ya da bir dosyada, bir tutanağı diğerlerinden ayırt etmeye yarayan özel bilginin bulunduğu alan.

anahtar dağıtım merkezi (Alm. Chiffrierschlüsseldistributionzentrum, n; Fr. centre distributeur de clés, m; İng. KDC; key distribution center) blşm. Güvenli iletişim kurmak isteyen taraflara şifreleme anahtarlarının dağıtımını sağlayan merkez.

anahtar sözcük blşm. 1. (Alm. Kennwort, n; Schlüsselwort, n; Fr. mot-clé, m; İng. keyword) Bilgi erişiminde bir deyim ya da metin içinde yer alan ve konu ya da kavram belirtici nitelik taşıyan sözcük ya da karakter dizisi. 2. Bilgiyi sınıflandırma ya da dizinlemede yararlanılan sözcük ya da tümce. 3. (Alm. Kennwort, n; Schlüsselwort, n; Fr. mot-clé, m; İng. keyword; reserved name) Programlamada değişken olarak kullanılamayan ve komut ya da parametre gibi bir görevle özel bir anlamı olan sözcük.

anahtar uzlaşması (Alm. Schlüsselvereinbarung, f; Fr. convention de clé, f; İng. key agreement) blşm. Kriptolu iletişimde, güvenlik anahtarı oluşturmada çevrimiçi olarak bir anahtar değerini tarafların karşılıklı işlemlerle elde etmesi.

anahtar üretimi (Alm. Schlüsselerzeugung, f; Fr. génération de clés, m; İng. key generation) blşm. Açık anahtarlı kriptografide, her kullanıcının açık ve/veya gizli anahtar çiftini, kullanılan kriptografik yönteme bağlı matematiksel işlemlerle hazırlaması.

anayurt güvenliği (Alm. innere Sicherheit; Fr. sécurité nationale interieure; İng. homeland security) blşm. Terörist saldırılara ve benzeri tehditlere karşı bir ülkenin güvenliğini sağlamaya yönelik çok yönlü ve kapsamlı önlemler.

andıç (Alm. Token, n; Fr. jeton, m; İng. token) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında belirli hizmetleri edinmek ve kullanmak amacıyla bir oturumda kullanıcılara dinamik bir paylaşım planına göre atanan, örneğin, bir bayrak ya da özgül bit örüntüsü. 2. Bilgisayar programlama dillerinde belirli bir anlamı olan herhangi bir karakter dizgisi; örneğin, bir anahtar sözcük, bir noktalama işareti ya da bir işleç, jeton.

andıçlı halka (blşm. jetonlu halka) (Alm. Token-Ring, m; Fr. anneau à jeton, m; İng. token ring) blşm. Sanal bir halka topolojisi üzerinde yer alan ve bilgisayar terminalinden terminale aktarılan bir andıç aracılığıyla bilgisayar iletişim ağın kontrolünün sağlandığı yerel alan ağı teknolojisi, jetonlu halka.

anımsatıcı (Alm. Gedächtnisstütze, f; Fr. caractère mnémonique, m; İng. mnemonic) blşm. 1. Bilgisayarda karmaşık ve uzun tanımlamaların kolayca hatırlanmasını sağlayan bellek yardımcısı; örneğin dir, ADD, def, sırasıyla, directory, add, define için birer anımsatıcıdır. 2. Bir kavramın anlamının kolayca anımsanmasına elvermek üzere seçilen simge.

anında mesajlaşma (Alm. Sofortnachrichtendienst, m; Fr. messagerie instantanée; İng. IM; instant messaging) blşm. Bir liste içindeki mesajlaşma grubundan herhangi biri internete bağlanıp mesaj alıp göndermeye hazır olduğunda, diğer liste üyelerinin haberdar edildiği ve gerçek zamanda yazılı mesajların alınıp verildiği servis.

anlak (Alm. Intelligenz, f; Fr. intelligence, f; İng. intelligence) blşm. 1. Bir programın robot gibi davranabilme ya da insan zekâsına benzer işler yapabilme yetisi; örneğin makine zekâsı. 2. Kavrama ve yargılama yetisi, zekâ.

Page 14: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

anlam netleştirme (Alm. Desambiguierung der Bedeutung eines Wortes, f; lexikalische Begriffsklärung, f; Fr. désambiguïsation lexicale, f; İng. word-sense disambiguation) blşm. Doğal dil işlemede bir metinde geçen ve birden fazla anlamda yorumlanabilecek bir sözcüğün en uygun anlamını saptama.

anlambilim (Alm. Semantik, f; Fr. sémantique, f; İng. semantics) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında sözcük ve simgelerle amaçlanan anlamları arasındaki ilişki. 2. Bir dildeki yapıların yorumlanış ve anlam verme işlerine ilişkin kural ve uzlaşımların tümü. 3. Dilleri oluşturan simgelerle anlamları arasındaki ilişkileri inceleyen bilim.

anlambilimsel ağ (Alm. semantisches Netz; Fr. réseau sémantique, m; İng. semantic net; semantic network) blşm. Yapay zekâda, nesneleri ve değerlerini birer ağ düğümü olarak modelleyen ve aralarındaki yayları da nesneler arasındaki ilişkileri anlatmak için kullanan bilgi gösterim yöntemi; eşanlam: semantik ağ.

anlamlı basamak yitimi (Alm. Signifikanzverlust, m; Fr. perte du chiffre significatif, f; İng. significance loss) blşm. Sayısal sistemlerde bir sayının anlamlı bir basamağının bir işlem sırasında sayının doğruluğunu ya da duyarlığını bozacak biçimde yitirilmesi.

anlamlı hane (Alm. signifikante Stelle, f; Fr. chiffre significatif, m; İng. significant digit; significant figure) 1. blşm. Bir sayıda, belli bir doğruluğu ya da belli bir duyarlığı korumak için dikkate alınması gereken rakam; eşanlam: anlamlı rakam. 2. müh. Bilimsel ölçmelerde ölçü sonucunu gösteren sayının doğruluğundan emin olunan en küçük basamağındaki ve onun solundaki rakamlar.

anlaşılmazlaştırma (Alm. Verschleierung, f; Fr. obscurcissement; İng. obfuscation) blşm. Bir program kodunun tümünü ya da bir kısmını, bilişimsel araçlar kullanılsa bile insan tarafından tamamıyla anlaşılamayacak hale getirmek.

anlatı bilgisi (Alm. erzählend Angaben, n; Fr. information narrative, f; İng. narrative information) blşm. Doğal dilin sözdizimine göre kaydedilmiş bilgi.

anlık döküm (Alm. Snapshotauszug, m; Fr. vidage dynamique sélectif, m; vidage à la demande, m; İng. snapshot dump) blşm. Bilgisayar belleğinin belirli bölgelerinin o andaki içeriğini elde etmek amacıyla alınan döküm.

anlık durum görüntüsü (Alm. Schnappschuss, m; Fr. instantanée, f; İng. snapshot) blşm. Bir bilgisayarın belirli bir andaki durumu, bellek ve yazmaçların içerikleri, bayrakların konumu vb. belirten bilgi dökümü.

anonim FTP sunucusu (Alm. anonymer FTP-Server; Fr. serveur FTP anonyme; İng. anonymous FTP server) blşm. Bir internet kullanıcısının kendi bilgisayarından bağlanıp kamuya açık dosyaları ücretsizce indirebileceği ve bu amaçla bir veritabanı içeren sunucu.

anonim transfer kanalı (Fr. tuyau anonyme, m; İng. anonymous pipe; unnamed pipe) blşm. 1. Bilgisayar programlamada gönderen ve alıcı süreçler arasında tek yönlü iletişim için kullanılan ve yalnızca bu iki süreç tarafından erişilebilen bağlantı altyapısı. 2. Bilgisayarda bir sürecin çıktısı diğer sürecin girdisi olacak şekilde veri akışını yönlendiren ve yalnızca bu iki süreç tarafından erişilebilen bağlantı altyapısı.

anonimleştirme (Alm. Anonymisierung, f; Datenanonymisierung, f; Fr. anonymisation, f; anonymisation de données, f; İng. anonymization; data anonymization) blşm. Büyük veri işlemede, kişisel bilgilerin gizliliğini korumak amacıyla kamuya açılacak veri ve ilişkiler üzerinden verilerin ait olduğu kişilerin saptanmasını olanaksız hale getirmeye yönelik önlemlerin alınması; eşanlam: verilerin anonimleştirilmesi.

ara aygıt (Fr. dispositif intermédiaire, m; İng. middlebox) blşm. Bilgisayar ağlarında güvenlik duvarı, internet adres dönüştürücü gibi görevleri yerine getirmek amacıyla gelen paketleri inceleyen, filtreleyen, dönüştüren ağ aygıtı; eşanlam: ara kutu.

ara çıktı (blşm. artifakt) (Alm. Artifakt, m; Fr. artefact, m; İng. artifact) blşm. Yazılım ve sistem mühendisliğinde bir sistemin geliştirilmesi sürecinde ortaya konan herhangi bir belge ya da ara ürün.

ara verme komutu (Alm. Pausebefehl, m; Fr. instruction de pause, f; İng. pause instruction) blşm. Bilgisayarda çalışmakta olan bir programın yürütümüne ara verilmesini sağlayan, ancak programdan çıkılmasya yol açmayan komut; eşanlam: duraklatma komutu.

arabellek (blşm. tampon bellek; blşm. yastık bellek) (Alm. Pufferspeicher, m; Fr. mémoire tampon, f; İng. buffer; buffer memory) blşm. Veri gönderimi veya alışı sırasında verileri kısa bir süre saklayan bilgisayar belleğinin özel ayrılmış kısmı.

Page 15: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

arabellek taşması (Alm. Püfferüberlauf; Speicherüberlauf, m; Fr. surcharge de la mémoire tampon, f; dépassement de mémoire tampon, m; İng. buffer overflow; buffer overrun) blşm. Bilgisayarda bir programın arabelleğe sığasının ötesinde veri depolamaya çalışması sonucunda bellek sığasının aşılması ; eşanlam: tampon bellek taşması.

arabellek yönetimi (Alm. Pufferverwaltungsstrategie, f; Fr. gestion de tampon, f; réglage de mémoire tampon, m; İng. buffer management) blşm. Her arabelleğin durumunu izlemek, isteyenlere arabellekler ayırmak, kullanılmayan bellekleri bir havuzda bekletmek gibi işleri kotaran yönetim işlemleri.

arabellekli veri girişi (Alm. Püffereingabe, f; Fr. entrée tamponnée; entrée à mémoire tampon, f; İng. buffered input) blşm. Bilgisayara, yürürlükteki işler sona ermeden yeni verilerin girilebilmesini sağlayan arabellek düzeni.

aracı birim (Alm. Vermittler, m; Fr. courtier, m; İng. broker) blşm.  İnternet ortamında sunucular ile kullanıcılar için aracılık hizmeti gören ve kullanıcıların bilgi tabanlarını seçebilmelerine ve ondan yararlanabilmelerine yardımcı olan yazılım.

aracı yazılım (Alm. Middleware, f; Fr. intergiciel, f; logiciel des couches intermédiaires, m; médiateur, m; İng. middleware) blşm. 1. Dağıtımlı bir bilişim sisteminde işletim sistemiyle uygulama yazılımı arasında gerekli bağlantı ve uyarlamayı sağlayan ara katman yazılımı. 2. Farklı tiplerde yazılmış, farklı platformlarda çalışan programlar arasında birlikte çalışırlığı sağlayan program; örneğin, bir veritabanı sistemi ile örün tarayıcısını bağdaştıran yazılım.

aracılık sitesi (Fr. plateforme de courtage en ligne, f; site de courtage, m; site de courtage en ligne, m; İng. brokerage site; brokerage website; online brokerage platform; online brokerage site; online brokerage website) blşm. Finansal işlemleri internet üzerinden iletişim kurarak, yüz yüze görüşmeden gerçekleştiren, bina, ofis gibi giderleri olmadığı için daha düşük maliyeti olan aracı finans kuruluşu.

araç çubuğu (Alm. Symbolleiste, f; Werkzeugleiste, f; Fr. boîte à outils, f; palette outil, f; İng. toolbar; toolbox) blşm. Grafik arayüzlü bilgisayarlarda kullanıcının fare tıklaması ile harekete geçirebileceği fonksiyonların simgelerini içeren yatay, dikey ya da kutu biçimindeki şekil.

aradaki korsan saldırısı (Alm. Janusgriff, m; Man-in-the-Middle-Angriff, m; MITM-Angriff, m; Mittelsmannangriff, m; Fr. attaque de l'homme du milieu, f; attaque de l'intercepteur, f; İng. man-in-the-middle attack; MiMA) blşm. Birbirleri ile doğrudan elektronik iletişim kuran iki taraf arasındaki iletişimin gizlice dinlenip gelip giden enformasyonun bozulduğu, ya enformasyon kaynağından gelen işaretlerin sayısallaştırılmadan önce, ya sayısal veri paketlerine müdahale edilerek ya da her iki yöntemle birden değiştirildiği saldırı türü; eşanlam: aradaki adam saldırısı.

aradan sızma (Fr. accès en resquille, m; accès à califourchon, m; İng. between-the-lines entry) blşm. Bir bilgisayar sistemine yetkisiz birinin, yetkili bir bağlantı üzerinden, bu bağlantının geçici olarak aktif olmadığı bir zaman aralığını kullanarak gerçekleştirdiği yasadışı giriş.

arakesit işlemi (Alm. Schnittmengenbildung, f; Fr. intersection, f; İng. intersect) blşm. Veritabanlarında kullanılan ve aynı sütunlara sahip iki tablo ele alındığında, çıkışında her iki tabloda birden var olan sütunlardan oluşan yeni bir tablo üreten işlem.

aralık karakteri (Alm. Zwischenraumzeichen, n; Fr. caractère d’espacement, m; caractère espace, m; İng. space character; whitespace character) blşm. Bilgisayarda grafik ya da metinsel karakter dizgisinde boş bir aralığı ifade eden karakter.

arama ağacı (Alm. Suchbaum, m; Fr. arbre de recherche, m; İng. search tree) blşm. Bir kümedeki nesnelerin kolay aranabilmeleri amacıyla bir ağaç yapısında düzenlenişleri.

arama anahtarı (Alm. Suchschlüssel, m; Fr. clé de recherche, f; İng. search key) blşm. Bilgisayarda ya da internette bir arama yürütülürken her bir veri bütününün belirli bir parçası ile karşılaştırılacak olan ve aranan ögeyi tanımlamaya yarayan karakter dizgisi.

arama çevrimi (Alm. Suchzyklus, m; Fr. cycle de recherche, m; İng. search cycle) blşm. Bilgi işlemede bir veri yapısının ögeleri üzerinde yapılan bir dizi karşılaştırma ve bir sonuç oluşturma süreci.

arama motoru blşm. 1. (Alm. Suchmaschine, f; Fr. moteur de recherche, m; İng. web search engine) Anahtar sözcükler aracılığıyla internet kullanıcısına bilgilere erişimi sağlayan ve onun için değişik internet kaynaklarının içeriklerinin dizinini çıkaran program. 2. (Alm. Suchmaschine, f; Fr. moteur de recherche, m; İng. search engine) Bir belge ya da veritabanında anahtar sözcüklerin geçtiği yerleri arayan program.

Page 16: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

arama süresi (Alm. Suchzeit, f; Fr. temps de positionnement, m; İng. seek time) blşm. Bilgisayar diskinde okunması ya da yazılması istenen verilerin fiziksel olarak yerini bulmak için geçen süre.

arama uzayı (Alm. Suchraum, m; Fr. espace de recherche, m; İng. search space) blşm. 1. Eniyileme uygulamalarında optimumu aranan fonksiyonun tanım bölgesi. 2. Yapay zekâda ve arama algoritmalarında tüm olabilir çözümlerin kümesi.

aramalı hizmet (Alm. Wählservice, m; Fr. service de téléconsultation, m; İng. dial-up service) blşm.  İnternet servis sağlayıcısının sunduklarından ya da başka türlü edinilen ağ hizmetlerinden aramalı hatlar üzerinden erişilenlerden biri.

Arap rakamları (Alm. arabische Ziffern, pl; Fr. nombres arabiques, pl; İng. arabic numerals) blşm. MS 500 yıllarında Hindistan'da kullanılmaya başlamış ve daha sonra başta 825 yılında bu rakamların kullanımı hakkında bir kitap yazan El Harizmî olmak üzere çeşitli Arap matematikçiler tarafından dünyaya yayılmış 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 rakamları; eşanlam: Arap sayıtları.

araya sıfır sokma (Alm. Null-Bit Einfügen, n; Fr. insertion de bit zéro, m; İng. zero-bit insertion; zero insertion; zero stuffing) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında kullanılan bite yönelik protokollerde saydamlığı elde etmek ve bayrak dizisini biricik kılmak için araya sıfır bitleri sokma.

araya sokarak sıralama (Alm. Sortieren durch Einfügen, n; Fr. tri par insertion, m; İng. insertion sort) blşm. Bir kümedeki ögelerin, önce tek bir öge ile başlayıp giderek büyüyen ve sonunda kümenin tüm ögeleri içine alan yeni bir kümeye, her seferinde yeni ögeyi o ana kadar sıralanmış kümedeki doğru yerine yerleştirilerek sürdürülen sıralama.

arayüz standardı (Alm. Schnittstellenorm, f; Fr. norme d’interface; İng. interface standard) blşm. Donanım ve yazılımlarda birlikte çalışması gereken iki birimin etkileştiği arayüzde uyum sağlanması için gerekli biçimsel, işlevsel ve donanımsal özellikler.

arayüz yazılımı (Alm. Schnittstellesoftware, f; Fr. logiciel d’interface, m; İng. interface software) blşm. Bilgisayar sistemlerinin ve yazılımlarının birlikte çalışmasını ve iletişim kurmalarını sağlayan yazılım.

ardışık (Alm. sequentiell; sequenziell; Fr. séquentiel; İng. sequential) blşm. 1. Birbirleriyle ilintili bir şekilde belirli bir sırayı izlemeye ilişkin olan. 2. Eşanlı olmalarına ya da zamanda örtüşmelerine izin verilmeden olayların bir zaman sırasına göre olagelmesine ilişkin.

ardışık arama (Alm. sequentielles Suchen; Fr. recherche séquentielle; İng. linear search; sequential search) blşm. Bir kümedeki ögeleri, birinci ögeden başlanarak aranan ögeye rastlanana ya da küme sonuna gelene değin sürdürülen arama türü; eşanlam: doğrusal arama.

ardışık bellek (Alm. sequenzeller Speicher; Fr. mémoire séquentielle; İng. sequential memory) blşm. Verilerin, sistem tarafından sunuluş sırasına göre kaydedildiği bellek.

ardışık dosya (Alm. sequentielle Datei, f; Fr. fichier séquentiel, m; fichier à accès séquentiel, m; İng. sequential file; sequentially-ordered file; sequentially-organized file; serial file) blşm. Kayıt alanlarına, dosyaya kayıt edildikleri sıra ile erişilebilen dosya.

ardışık işleme (Alm. sequentielle Verarbeitung; Fr. traitement séquentiel; İng. sequential processing) blşm. Bir bilgisayar dosyasındaki tutanakların okunma, yazılma ve işlenme sırasının zorunlu olarak kayıt sıralarına göre yapılması.

ardışık kodlama (Alm. sequentielle Codierung; Fr. codage séquentiel; İng. sequential coding) blşm. 1. Elektronik verilerin bir sonlu durum makinesi aracılığıyla kodlanması. 2. Kodlanmış imgenin kodunun çözülürken, imge kalite ve çözünürlüğünün sabit kaldığı, önce küçük bir resimle başlanıp yeni kodu çözülmüş bitler geldikçe resimde giderek yeni alanların elde edildiği imge kodlama yöntemi.

ardışık kontrol (Alm. Ablaufsteuerung, f; Fr. commande séquentielle; İng. sequential control) blşm. Program komutlarının, bir dallanma komutu gelmediği sürece peş peşe işleme koyulduğu bilgisayar çalışma kipi ve böyle bir programın güdümündeki kontrol.

ardışık yürütme (Alm. sequentielle Ausführung; Fr. exécution séquentielle; İng. sequential execution) blşm. Bilgisayarda program ya da altyordamların bir dizi olarak yazıldıkları sırayla yürütümü.

Page 17: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

arıza sonrası toparlanma (Alm. Erholung nach einem Absturz, f; Fr. récupération d’une panne, f; İng. crash recovery) blşm. Bilgisayardaki bir arızadan sonra, arızadan önceki kayıtlı veri ve programları geri kazanma işlemi; eşanlam: çökme sonrası kurtarma.

aritmetik ifade (Alm. arithmetischer Ausdruck; Fr. expression arithmétique, f; İng. arithmetic expression) blşm. Aritmetik işlemleri ve işlenenleri içerip belli kurallara göre oluşturulmuş, hesaplama sonucu tek bir sayıya indirgenebilen ifade.

aritmetik işleç (Alm. arithmetischer Operator; Fr. opérateur arithmétique, m; İng. arithmetic operator) blşm. Bir aritmetik işlemini gerçekleştiren işleç.

aritmetik küçümenlik (Alm. Unterlauf, m; Fr. dépassement par valeurs inférieures, m; soupassement de capacité, m; İng. arithmetic underflow; underflow) blşm. Bir aritmetik işleminin sonucu olarak bilgisayar sayı gösterim sistemi tarafından gösterilemeyecek kadar küçük olan bir aritmetik büyüklüğün oluşması.

aritmetik mantık birimi (Alm. arithmetisch-logische Einheit; Fr. unité arithmétique et logique, f; İng. ALU; arithmetic logic unit) blşm. Bilgisayardaki merkezi işlem biriminde aritmetik ve mantıksal işlemleri yapan bölüm.

aritmetik öteleme (Alm. Stellenverschiebung, f; Fr. décalage arithmétique, m; İng. arithmetic shift) blşm. Herhangi bir sayısal veriyi, sayı sisteminde kullanılan tabana bölmek ya da tabanla çarpmak amacıyla işaret basamağı dışındaki diğer bütün basamakları sağa ya da sola kaydırarak yerini değiştirme.

aritmetik sabit (Alm. arithmetische Konstante; Fr. constante arithmétique, f; İng. arithmetic constant) blşm. Programlama dillerinde tamsayı, gerçel sayı, karmaşık sayı ya da çift duyarlı sayı türlerinden birinde olan sabit.

aritmetik taşma (Alm. arithmetischer Überlauf, m; Zählerüberlauf, m; Fr. dépassement, m; dépassement de capacité positif, m; İng. arithmetic overflow; overflow) blşm. Sayısal iletişimde, gelen veri debisinin ağın iletim debisini aştığı, arabelleklerin dolup taşması sonucu da verilerin yitirilmesi durumu.

arkaplan destek yazılımı (Alm. Dämon, m; Fr. démon, m; İng. daemon) blşm. Çok programlı işletim sistemlerinde kullanıcılarla doğrudan etkileşime girmeden arka düzlemde sürekli canlı tutulan, bağlı olduğu hizmete erişim noktasına istek geldiğinde gereğini kendiliğinden yerine getiren, ayrıca bazı bakım görevleri de üstlenen destek programı.

ARP sahtekârlığı (Alm. ARP Verschleierung, f; Fr. mystification ARP, f; İng. ARP cache poisoning; ARP poison routing; ARP spoofing) blşm. Ethernet protokolünü kullanan yerel alan ağlarına yönelik olan ve kurban uçbirimin MAC adresi olarak da anılan Ethernet fiziksel adres tablosunu değiştirtmeyi hedefleyen saldırı; eşanlam: ARP kandırması.

arşiv (Alm. Archiv, n; Fr. archive, m; İng. archive) blşm. 1. Depolanması ve korunması istenen yazılım, veriler ve diğer enformasyon türleri için kurulan düzen. 2. İnternet ortamında dosyaların dağıtımı için düzenlenmiş ya da FTP protokolü ile elde edilebilen dosyaların barındığı dosya dizini. 3. Tarihsel belgelerin ya da bunların çeşitli ortamlardaki reprodüksiyonlarının saklandığı yer ve bu işin örgütleşimi; eşanlam: belgelik.

arşiv sitesi (Alm. Archiv-Standort, m; Fr. site archive; İng. archive site) blşm.  İnternete bağlantılı olup dosyaların istendiğinde indirilebilecek şekilde saklandığı bilgisayar.

arşivsel veriler (Alm. Daten bei der Speicherung, pl; Stammdaten, pl; Fr. données au repos, pl; données constantes, pl; données permanentes, pl; İng. archival data; data-at-rest; fixed data; permanent data; reference data) blşm. Olağan koşullarda değiştirilmeyen ve yeni gözlem verileri ile karşılaştırılmak ya da öngörüde bulunabilmek için üzerinde uzlaşılan veriler; eşanlam: kalıcı veriler.

art arda menüler (Alm. Kaskade-Menüs, pl; Fr. menus en cascade; menus en cascade, pl; İng. cascade menus; cascading menus) blşm. Grafik arayüzlü bilgisayarlarda fare bir menünün seçeneğine getirilip tıklandığında, yeni bir menünün açılarak başka seçeneklerin sunulması.

art işlemci (Alm. Postprozessor, m; Fr. postprocesseur, m; İng. postprocessor) blşm. Daha önce başka bir aygıt ya da program tarafından işlenmiş veriler üzerinde son işlemleri ya da düzenlemeleri yapan bilgisayar programı ya da aygıt.

art sınamalı döngü (Alm. nachprüfende Schleife; Nichtabweisende Schleifen; Fr. boucle post-teste, f; İng. post-test loop) blşm. Bilgisayar programlamada döngüyü tamamladıktan sonra döngü koşulunu sınayan döngü denetimi; örneğin Pascal dilindeki “while...until” döngüsü.

Page 18: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

art takı gösterimi (Alm. Postfixnotation, f; Fr. notation polonaise inversée; notation suffixée; İng. postfix notation; reverse Polish notation; suffix notation) blşm. Aritmetik formüllerde parantez gereksinimini kaldıran, işlenenlerin işleçlerden önce geldiği gösterim; örneğin 3 4 7 + * art takı gösterimi, alışılmış (iç takı gösterimi) biçimiyle 3*(4+7) işlem dizisini gösterir.

artgönderim (Alm. Anapher, f; Fr. anaphore, f; İng. anaphora) blşm. Bir söylemin daha önceki bir parçasına dilbilgisel bir ögeyle yapılan gönderme.

artıklı enformasyon (Alm. redundante Information; Fr. information redondante; İng. redundant information) blşm. Gösteriminde artıklık bulunan ve sıkıştırma algoritmaları uygulandığında bilgi içeriğini yitirmeyen veriler; eşanlam: gereksizlik içeren enformasyon.

artıklı kod (Alm. redundanter Code; Fr. code redondant, m; İng. redundant code) blşm. Bilgi içeriğini göstermek için gerekenden daha fazla işaret ögesi kullanan kod.

artıklık 1. (Alm. Redundanz, f; Fr. redondance; İng. redundancy) blşm. Çoğulortam işaret işlemede, ortadan kaldırıldığında bilgi sürecinde duyumsanır bir bilgi yitimine yol açmayan işaretler. 2. blşm. Bir verinin doğruluğunun korunup korunmadığını sınama olanağı veren, bilgi gösterimi için zorunlu olmamakla birlikte veriyle tümleşmiş biçimde kullanılmak üzere eklenmiş öge; örneğin eşlik biti.

artıklıkla hata kontrolü (Alm. Redundanzprüfung, f; Fr. contrôle par redondance, m; İng. redundancy check) blşm.  İkili kodlanmış verilerin iletimi veya depolanması sürecinde oluşabilecek hataların bulunması amacıyla bilgi taşımayan, sadece koruma amacıyla eklenen bit ya da karakterlerden yararlanılarak yapılan kontrol.

artım (Alm. Inkrement, n; Fr. augmentation, f; incrément, m; İng. increment) 1. blşm. Bir sayacın ya da bilgisayardaki bir yazmacın değerini değiştiren miktar. 2. müh. Bir değişkenin iki değeri arasındaki pozitif fark. 3. (Alm. Zuwachs, n; Fr. accroissement, m; İng. increment) tar. Odunsu bitkilerin türlerine özgü doğal ömürleri içinde, çap, taban alanı, boy, hacim, nitelik ve diğer özellikleri bakımından büyümeleri.

artım işleci (Alm. Inkrement Operator, f; Fr. opérateur d'accroissement, m; İng. increment operator) blşm. Bilgisayar programlamada işlenen niceliği 1 artıran işlem adımı.

artımlı koordinatlar (Alm. inkrementale Koordinaten, pl; Fr. coordonnées par accroissement, pl; İng. incremental coordinates) blşm. Bilgisayar grafiğinde ya da sayısal imalat tezgâhlarında bir önceki adresi referans alan bağıl koordinat sistemi.

artımlı öğrenme (Alm. inkrementales Lernen; Fr. apprentissage incrémentiel; İng. incremental learning) blşm. Otomatik veri analizinde, her yeni verinin elde edilişi ile daha önceki bilgi dağarcığının üzerine yeni bilginin katılması.

artımlı yedekleme (Alm. inkrementale Datensicherung; Fr. sauvegarde incrémentiel; İng. incremental backup) blşm. Sadece son katılan verilerin ya da son güncellemeden sonra değişikliğe uğramış dosyaların yedeklenmesi.

artifakt (Alm. Artifakt, m; Fr. artefact, m; İng. artifact) 1. biyom. Mikroskopla yapılan incelemede teknik kusur ya da örneğin kusurlu hazırlanması nedeniyle görüntüye eklenen yapay imge. 2. elk. 1. Bilgisayar görüntü ya da grafiklerinde, kullanılan algoritmanın sonucunda meydana gelen istenmeyen değişiklik ya da kusur. 2. Verilerde kullanılan yöntem ya da teknoloji sonucunda meydana gelen hatalı görünüm ya da sapma izlenimi; eşanlam: yapay olgu. 3. bkz. blşm. ara çıktı.

arttakı (Alm. Suffix, n; Fr. suffixe, m; İng. postfix; suffix) blşm. 1. Bir karakter dizgisinde sona eklenen kısım; dilbilimde, sözcüğün kökünden sonra gelen ek. 2. Bir teleiletişim numaralama sisteminde sona eklenen numara parçası.

asal ad (Alm. kanonischer Name; Fr. nom canonique, m; İng. canonical name; CNAME) blşm. Bir internet kaynağının alan adının içinde, kaynağın tip ve özelliklerini gösteren kısmı.

asalak virüs (Alm. parasitäres Virus; Fr. virus parasite, m; İng. parasitic virus) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir programa asalak olarak takılan ve ancak programın yürütümünde kendini gösteren virüs.

ASCII karakteri (Alm. ASCII-Zeichen, n; Fr. caractère ASCII, m; İng. ASCII character) blşm. Açılımı "American Standard Code for Information Interchange " (Bilgi Değişimi İçin Amerikan Standart Kodlama Sistemi) olan, Latin alfabesi üzerine kurulu 7 bitlik karakter kümesinin bir ögesi.

Page 19: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

askıya alınmış program (Alm. suspendiertes Programm; Fr. programme suspendu; İng. suspended program) blşm. Bilgisayarda çalıştırılması geçici olarak duraklatılmış program.

aslına benzerlik (Alm. Treue, f; Fr. fidélité, f; İng. fidelity) 1. blşm. Bir bilişim sisteminin geliştirilmesi sürecinde üretilen herhangi bir ara çıktının, tanımlanmış isterler ile uyumluluğu; eşanlam: tanıma sadakat. 2. elk. Bir sistemin girişine uygulanan işaretin çıkışta asal özelliklerinin korunmuşluğunun ölçüsü.

aslına uygunluğu kanıtlama (Alm. Authentifikation, f; Authentisierung, f; Fr. authentification; İng. authentication) blşm.  İnternet gibi bir ağ üzerinden gelen bir mesajın çıkış noktasının saptanması veya bir belgenin aslına uygunluğunun, kurcalanmamış veya tahrif edilmemiş olduğunun kanıtlanması.

aslıyla özdeşlik (Alm. Authentizität, f; Echtheit, f; Fr. authenticité, f; İng. authenticity) blşm. Elektronik ticaret ve bilgi güvenliğinde alınan bir mesajın, paylaşılan bir belgenin, ticari bir hareketin ya da verilerin aslıyla aynı olmaları ve her iki tarafın bunun geçerliliğini sınayabilmesi.

aşağı yönde (Alm. ablaufseitig; flussabwärts; nach unten; Fr. dans le sens descendant; İng. downstream) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında sunucu bilgisayara göre istemci bilgisayarın konumu. 2. Hizmeti sunan birimden, örneğin bir bilgisayardan, uçtaki kullanıcıya doğru giden verilere ilişkin.

aşağı yuvarlama (Alm. abrunden; Fr. arrondir à l'unité inférieure; İng. round down) blşm. Bir sayıyı daha az kesir basamağıyla gösterme; örneğin, 0,38 sayısı 0,3 olur.

aşağıdan yukarı programlama (Alm. Bottom-up Programmierung, f; Fr. programmation ascendante; İng. bottom-up programming) blşm. Bir programlama dilinin var olan yalın yapılarından başlayıp giderek daha karmaşık modülleri yaratan ve sonunda uygulamayı gerçekleştiren bilgisayar programlama tekniği.

aşağıdan yukarı sentaks analizi (Alm. Bottom-up Syntaxanalyse; Fr. analyse ascendante; İng. bottom-up parsing) blşm. 1. Bir konuşma metninin akustik ve sesbilimsel analizinden başlayıp sözlükbilimsel, sözdizimsel, anlambilimsel ve pragmatik düzeyine doğru çıkıp metni tanıma çalışması; eşanlam: aşağıdan yukarı sentaks ayrıştırma. 2. Bir metnin anlamını analiz etmek için harflerden başlayıp sözcüklerin, sonra andıçların, daha sonra da andıç dizilerinin tanınmasına yönelik işlemler; eşanlam: aşağıdan yukarı sentaks ayrıştırma.

aşamalı yapılanış (Alm. Konfiguration in Stufen, f; Fr. configuration par étapes, f; İng. staged configuration) blşm. Bir yazılım ürün hattında, belli bir ürün yapılanışının tek seferde değil, farklı bağlama zamanlarında farklı ister odaklı değişimlerin bağlanması yoluyla aşamalı olarak gerçekleştirilmesi.

ata düğüm (Alm. übergeordneter Knoten; Vorgängerknoten, m; Fr. nœud parent; nœud père, m; İng. parent node; predecessor node) blşm. 1. Ağaç biçimli çizge gösteriminde, bir ya da daha fazla düğümün kendisine tabi olduğu, dolayısıyla kendisinin astları olduğu düğüm; eşanlam: üst düğüm. 2. Bir ağaç yapısındaki çizgede, bir düğümden köke giden yol üzerinde bulunan tüm düğümlere o düğüme göre verilen ad; eşanlam: öncül düğüm.

ata tip (Alm. übergeordneter Typ; Fr. type parent, m; İng. parent type) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde yeni veri tiplerinin yaratılması için şablon görevini yapan veri tipi.

atama deyimi (Alm. Ergibtanweisung, f; Zuordnungsanweisung, f; Fr. instruction d’assignation, f; İng. assignment statement) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde bir ifadenin değerini bir değişkene atayan deyim.

atama işleci (Alm. Anweisungoperator, m; Fr. opérateur d’assignation, m; İng. assignment operator) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde bir değişkene değer atandığını belirten ve ‘=’ ya da ‘:=’ gibi simgelerle gösterilen işleç.

atamayı kaldırma (Alm. Freigeben, n; Fr. désaffectation, f; İng. deallocation) blşm. Bilgisayarda, belirli bir göreve atanmış bir bellek yeri veya işlemci gibi bir iç kaynağı bu görevden başka görevlere atanabilecek şekilde serbest bırakma.

ATM bkz. blşm. eşzamansız aktarım modu.

atomik bilgi hareketi (Alm. atomische Transaktion, f; Fr. transaction atomique, f; İng. atomic transaction) blşm.  İş kesmeye uğratılmaması gereken ya da işin kesilmesi zorunlu olursa verilerin işlem başlamadan önceki değerlerine döndürüldüğü, genelde uzaktaki veri tabanlarının güncellenmesinde kullanılan işlem türü.

atomik tip (Alm. atomischer Typ; Fr. type atomique, m; İng. atomic type) blşm. Bilgisayarda, bölünemez tek bir veri nesnesinden oluşan veri tipi.

Page 20: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

avatar (Alm. Avatar, m; Fr. avatar, m; İng. avatar) blşm. 1. Bilgisayar ağları üzerinde, etkileşimli uygulamalarda bir katılımcıyı ya da nesneyi gösteren hareketli simge; eşanlam: kişi simgesi. 2. Unix işletim sisteminde kök dizinine erişme hakkı olan kullanıcı.

avuçiçi bilgisayar (Alm. Palmtop, m; Fr. ordinateur de poche, m; İng. palmtop) blşm. Dizüstü bilgisayarlara göre akü yerine pil, disk sürücü yerine rasgele erişilir bellek kullandıkları için boyuttan tasarruf eden, böylece bir avuca sığacak boyutta olan bilgisayar.

aygıt kontrol karakteri (Alm. Gerätesteuerzeichen, n; Fr. caractère de contrôle d’appareil, m; İng. device control character) blşm. Yazıcıdaki satır atlama örneğinde olduğu gibi bir veri işleme ya da iletişim sisteminin uzaktan kontrolüne elveren karakter.

aygıt yazmacı (Alm. Geräteregister, n; Fr. registre d’appareil, m; İng. control status register; device register) blşm. Bilgisayarla veri alışverişinde bulunan bir aygıtın durumunu ve kontrol bilgilerini saklayan yazmaç.

aygıta bağımlı (Alm. geräteabhängig; Fr. tributaire du type d'unité; İng. device dependent) blşm. Bilgisayarda uygulama programlarının belirli bir aygıtın fiziksel özelliklerine bağımlı yazılmış olması.

aygıttan bağımsız (Alm. geräteunabhängig; Fr. non tributaire du type d'unité; İng. device independent) blşm. Uygulama programlarının belirli bir aygıtın fiziksel özelliklerinden bağımsızca yazılabilmesi niteliği.

ayırıcı (elk. seksiyoner) 1. (Alm. Abgrenzer, m; Separator, m; Fr. séparateur, m; İng. separator) blşm. 1. Sayı gösteriminde, tamsayı kısmını kesirli kısmından ayıran karakter; örneğin onlu ayıracı. 2. Yan yana duran dilbilimsel ögelerin tek bir ögeymiş gibi yorumlanmasına engel olan ayırıcı karakter; örneğin, boşluk karakteri ya da mizanpaj karakteri. 2. (Alm. Sicherungslasttrenner, m; Trenschalter, m; Fr. sectionneur, m; İng. disconnector) elk. Orta ve yüksek gerilimli elektrik şebekelerinde şebekenin bir bölümünü kaynaktan ayırmak, yüksüz devreleri güvenli olarak açıp kapamak, devrenin topraklanması ve kesilmesi işlevini görmek, sigorta ilavesi ile koruma özelliği sağlamak gibi amaçlarla kullanılan elektrik devre elemanı; eşanlam: seksiyoner. 3. (Alm. Separator, m; Fr. séparateur, m; İng. separator) kim. Fiziksel özelliklerindeki farklılıklara dayanarak bir karışımdaki maddeleri ya da evreleri birbirinden ayırmaya yarayan gereç; eşanlam: separatör.

ayırma karakteri (Alm. Trennzeichen, n; Fr. caractère séparateur, m; délimiteur, m; İng. delimiter; information separator; separating character) blşm. Verilerin sıradüzensel düzenlenişinde benzer veri birimlerini birbirinden ayıran kontrol karakteri. Bu tür kontrol karakterleri ISO 646 standardında belirtilmiştir.

ayırtlam normal formu (Alm. disjunktive Normalform, f; Fr. forme normale disjonctive, f; İng. disjunctive normal form) blşm. Boole cebrinde bir ya da daha çok sayıda birletim olarak yazılmış mantık ifadesinin ayırtlamı, diğer bir deyişle VE fonksiyonlarının VEYA bağlacı ile birleştirilmiş hali.

ayrıcalıklı komut (Alm. privilegierter Befehl; Fr. instruction privilégiée; İng. privileged instruction) blşm. Bilgisayarda herhangi bir program komutu ile çalıştırılması olanaklı olmayan, ancak işletim sistemi yetkilerini taşıyan yazılımların çalıştırabildiği makine dili komutu.

ayrıcalıklı kullanıcı (Alm. privilegierter Benutzer, m; Fr. utilisateur privilégié, m; İng. privileged user; superuser) blşm. Bilgisayarda, işletim sistemi ya da çalışan bir program tarafından ancak belli yetkilere sahip kullanıcıların yapmasına izin verilen işleri yapmaya yetkili kullanıcı; Unix işletim sisteminde bütün yetkilere sahip kullanıcı "Süper kullanıcı" olur.

ayrıntılı tasarım (Alm. Ausführungsplanung, f; Fr. conception détaillée, f; İng. detailed design) 1. blşm. Bir yazılım projesinde, işlevsel tasarımdan hareket ederek seçilmiş programlama dilinde kodun yazılmasına kadarki faaliyetler. 2. müh. Bir mühendislik projesinde bir ürünün çizimleri ve üç boyutlu gösterimi dahil vardırıldığı aşama.

ayrıştırma altprogramı (Alm. Parser-Routine, f; Fr. routine d’analyse, f; İng. parser routine) blşm. Bir bilgisayar programını ya da bir metin parçasını yorumlama, derleme, analiz ya da çeviri gibi işlemlerin bir ön adımı olarak parçalara ayrıştıran program.

azaltım işleci (Alm. Dekrement Operator, f; Fr. decrémentation, f; İng. decrement operator) blşm. Bilgisayarda programlama dillerinde, işlenen niceliği 1 azaltan işlem adımı.

Backus-Naur biçimi (Alm. Backus-Naur-Form, f; Fr. forme de Backus-Naur; İng. Backus-Naur form; Backus normal form) blşm. Bilgisayar biliminde programlama dilleri, belge formatları, komut takımları ve iletişim protokolları gibi uygulamalarda kullanılan ve bağlamdan bağımsız dillerin sözdizimini tanımlamakta yararlanılan üstdil.

Page 21: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bağ 1. (Alm. Link, m; Fr. lien, m; İng. link) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında iki ağ düğümü arasında iletişim yapılabilen yol parçası. 2. Bilgisayar programlamasında bağımsız olarak makine diline çevrilmiş amaç kod bölümleri arasında kurulan ilişkilerin her biri. 3. Bilgisayarda, bir veri yapısının iki elemanı arasında kurulan bağ. 4. Bir örün sayfasından başka bir örün adresine yapılan gönderme. 2. inş. Bir ulaştırma ağında düğüm noktalarını birbirlerine ilişkilendiren yollar, hatlar, rotalar ve benzeri temel elemanlar. 3. (Alm. Bindung, f; Fr. liason, f; İng. bond) kim. Bir madde içinde atom ya da iyonların bir arada tutulmasını sağlayan kuvvetlerden doğan atomlar arası etkileşim türü. 4. (Alm. Türstock, m; Fr. cadre de boisage, m; İng. frame set) made. Galeri veya tünellerde, belirli aralıklarla kurulan, genellikle birbirlerine özel şekilde bağlanmış, iki yan dikmeyi birleştiren bir boyunduruktan oluşan ağaç veya çelik destek düzeni. 5. (Alm. Weinberg, m; Weingarten, m; Rebanlagen, n; Fr. vigne, m; İng. vineyard) tar. Bağcılığın yapıldığı, şaraplık, sofralık ve diğer amaçlara yönelik üzümlerin yetiştirildiği tarım alanı.

bağ düzenleyicisi (blşm. ilişkilendirme programı) (Alm. Programmbinder, m; Fr. éditeur de liaison, m; İng. linkage editor; linker) blşm. Bağımsız olarak makine diline çevrilmiş amaç kod bölümleri arasında karşılıklı bağları kurarak tek bir yüklenecek program birimi yaratan bilgisayar programı.

bağ kurma blşm. 1. (Alm. binden; Fr. attacher; İng. bind) Bilgisayar programlarında isimlendirilmiş nesnelerle o nesnelerin gerçekleştirildiği yazılım birimlerinin, derleme ya da yürütme sırasında eşleştirilmesi. 2. (Alm. Bindung, f; Fr. liaison, f; lien, m; İng. linkage; linking) Bir sistemde değişik birimler arasında ilişkiler kurarak birbirlerine bağımlı şekilde çalışmalarını sağlama. 3. İnternet ortamında örün sayfaları arasında ilgi köprüleri oluşturma.

bağ kuvveti 1. (Alm. Verbindungstärke, f; Fr. intensité d'attachement, f; İng. tie strength) blşm. Sosyal bir ağda mevcut olan iki aktör arasındaki ilişkinin kuvvetlini temsil eden bağın değeri. 2. (Alm. Bindungskraft, f; Fr. pouvoir de liaison, m; İng. bond strength) kim.  İki atom arasındaki bağın sağlamlığını veren ve genellikle termodinamik miktarlardan deneysel olarak bulunan özellik.

bağıl adres (Alm. relative Adresse, f; Fr. adresse relative, f; İng. relative address) blşm. Bilgisayar belleğindeki bir bellek konumuna ya da bilgisayar iletişim ağlarındaki bir aygıta ulaşılmada kullanılacak mutlak adresi bulabilmek için gerekli hesaplamada kullanılacak kod.

bağıl koordinat (Alm. relative Koordinate; Fr. coordonnée relative; İng. relative coordinate) blşm. Bir koordinat sisteminde, başnokta yerine bir başka referans noktasına göre adresleri belirlenen noktaların yer bilgisi.

bağımsız donanım imalatçısı (Alm. unabhängige Hardwareanbieter; Fr. constructeur de matériel indépendant; İng. IHV; independent hardware vendor) blşm. Tüm bir bilgisayar sistemi imal etmeyip belirli bir donanım aygıtında uzmanlaşan ve, genelde, bu aygıtın yazılım sürücülerini de sağlayan ve niş pazarlara yönelen imalatçı.

bağımsızlık sayısı (Fr. nombre de stabilité, m; nombre d’indépendance, m; İng. independence number; stability number) blşm. Bir çizgenin indüklenmiş altçizge olarak içerdiği en büyük kararlı kümedeki düğüm sayısı.

bağlaç (Alm. Junktor, m; Fr. renvoi d’organigramme, m; İng. connector) blşm. Bir akış diyagramında kesilen bir noktadan sonra diyagramın başka bir noktadan devamını simgeleyen işaret.

bağlam (Alm. Zusammenhang, m; Fr. contexte, m; İng. context) blşm. 1. Bir sözcüğün tümce içinde birlikte geçtiği ve anlamının belirtilmesi için incelenmesi gerekebilen tümce kesimleri. 2. Bir yapay zekâ probleminde, örneğin bilgisayarla görmede, gözlem verilerine anlam katan ek bilgiler.

bağlama 1. (Alm. Bindung, f; Fr. association, f; liaison, f; İng. binding) blşm. 1. Bilgisayar programlamada bir kimlik tanıtıcısını bir değerle, adresle ya da başka bir tanıtıcı ile ilişkilendirme; göstermelik parametrelerin yerine gerçek parametreleri koyma. 2. Bilgisayarda, bir değişkeni mutlak bir adresle, program etiketiyle, sanal adresle, kimlik tanıtıcısı vb. ile ilişkilendirme. 3. İletişim ağlarında, iki protokol arasında yazılımla ilişki kurma. 4. Programlamada altyordamları arayüzler üzerinden ana programla ilişkilendirme. 5. Yazılım ürün hatlarında alan varlıklarından herhangi birinin genel isterlere uygun olarak hazırlanmış özniteliklerini, gerçekleştirilecek ürüne özgü isterler doğrultusunda uyarlama. 2. (Alm. Sperrbauwerk, n; Fr. petit barrage, m; İng. small dam) inş. Su düzeyini istenildiği kadar yükseltmek, su düzeyini kontrol etmek, akışı düzenlemek, suyu uygun bir yöne çevirmek, istenilen düzeyden istenildiği kadar su almayı sağlamak, su taşımacılığı yapmak amacıyla su akışını engelleyecek biçimde akarsu yatağını kapatan yapılar; eşanlam: regülatör.

bağlama duyarlı gramer (Alm. kontextabhängige Grammatik, f; Fr. grammaire dépendante du contexte, f; grammaire sensible au contexte, f; İng. context-sensitive grammar) blşm. 1. Aynı sözcüğün içinde bulunduğu cümleye göre ya da aynı sözcük diziliminden oluşan cümlenin, çevresindeki diğer cümlelere göre farklı anlamlar taşımasına olanak tanıyan sözdizim kuralları. 2. Dilbilim ve biçimsel dillerde içerdiği V → w şeklindeki üretim kurallarından en az birinin sol yanındaki V’nin, en azından biri uç olmayan birden fazla simge içerdiği gramer türü.

Page 22: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bağlama özgü işlem (Alm. generische Operation; Fr. opération générique, f; İng. generic operation) blşm. Anlamı, uygulanacağı veri tiplerine göre belirlenen işlem; örneğin, “+” işlemi, duruma göre tamsayı toplamı veya katar bitiştirme anlamına gelebilir.

bağlama zamanı (Alm. Bindezeit, f; Fr. temps de liaison, m; temps d'association, m; İng. binding time) blşm. 1. Bilgisayar yazılımında nesne tanımı ile nesne gerçekleştiriminin eşleştirilmesi işleminin, programlama, derleme, derlenmiş programın çalıştırılmak üzere işlemciye yüklenmesi ya da programın çalışması gibi aşamaların hangisi sırasında gerçekleştirildiği. 2. Yazılım ürün hatlarında, genel isterlere göre hazırlanmış alan varlıklarının, geliştirilen bir ürünün özel isterlerine göre uyarlanması işleminin, kodun derlenmesi, ürünün müşteri ortamına kurulumu, ürünün çalıştırılmak üzere işlemciye yüklenmesi ya da ürünün işletimi aşamalarından hangisi sırasında gerçekleştirildiği.

bağlamdan bağımsız gramer (Alm. Kontext unabhängige Grammatik, f; Fr. grammaire hors contexte, f; grammaire indépendante du contexte, f; İng. context-free grammar) blşm. Dilbilimde biçimsel diller için her üretim kuralının V → w şeklinde yazılabildiği; V’nin herhangi bir uç olmayan simgeyi, w’nin ise uç olan ya da olmayan simge dizgisini gösterdiği kurallı gramer.

bağlamsal gramer bkz. blşm. bağlama duyarlı gramer.

bağlamsal pencere (Alm. Kontextfenster, n; Fr. fenêtre contextuelle; İng. context window) blşm. Bilgisayarda yürütülen işle bağlantılı olarak ekranda kendiliğinden açılan pencere.

bağlantı (Alm. logische Verknüpfung, f; Fr. connexion, f; İng. connection) blşm. Programlama dillerinde program modülleri arasındaki bağ.

bağlantı ağırlığı (Alm. Verbindungsgewicht, n; Fr. poids de connexion, m; İng. connection weight) blşm. Yapay sinir ağlarında bir nöronun girişindeki işaretin ağırlığını belirten çarpan.

bağlantı noktası (Alm. Port, m; Fr. paire de bornes, f; port, m; İng. port) blşm. 1. Bilgisayar sistemlerinde uçbirim ile merkezi bilgisayar arasındaki iletişimin sağlandığı fiziksel öge. 2. Bir ağa giren ve çıkan verilerin uçlarda peş peşe geçtiği, hizmet katmanları arasında yer alan mantıksal arayüzlerden her biri. 3. Uzak bir uçbirimle iletişim kurmak üzere bir modeme bağlanmaya elveren bilgisayar arayüzü.

bağlantı noktası çekişmesi (Alm. Anschlusskonflikt, m; Fr. conflit d'utilisation de porte, m; İng. port contention) blşm. Bilgisayar iletişiminde, bir bağlantı noktasına aynı anda birden fazla uçbirimin veri iletişimi yapabilmek için başvurmasından doğan çatışma.

bağlantı noktası çoğullayıcısı (Alm. Anschlusskonzentrator, m; Fr. concentrateur de porte, m; İng. port concentrator) blşm. Birçok iletişim uç biriminin aynı anda tek bir bağlantı noktasını kullanmasına elveren aygıt.

bağlantı süresi (Alm. Verbindungsdauer, f; Fr. temps de connexion, m; İng. connect time) blşm. Bir kullanıcının bir ağa, bir bilgisayara veya bir hizmete bağlı kaldığı süre.

bağlantıcılık (Alm. Konnektionismus, m; Fr. connexionisme, m; İng. connectionism; connectionist model) blşm. Nörobilim, bilişsel bilimler ve psikolojide kullanılan, davranışların ve zihindeki olayların birbirleriyle bağlantılı birimlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıktığını öne süren problem çözme yaklaşımı.

bağlantısız hizmet (Alm. verbindungloser Service, m; Fr. service non-connexe; İng. connectionless service) blşm. Paket anahtarlamalı bilgisayar iletişim ağlarında uçtan uca bağlantı ve yol atama kararları verilmeden aktarılan her paketin kendi içeriği uyarınca yönlendirildiği taşıma hizmeti.

bağlaşım 1. (Alm. Koppelung, f; Kopplung, f; Fr. couplage, m; İng. coupling) blşm. Yazılım mühendisliğinde, program modüllerinin karşılıklı bağımlılığı. 2. (Alm. Ankoppelung, f; Kopplung, f; Fr. accouplement, m; couplage, m; İng. coupling) elk. Genellikle iki devreye ortak olan bir sığaç ya da bobin aracılığıyla, elektrik devrelerinden birinden diğerine işaret ve/veya güç aktarımı. 3. (Alm. Kopplung, f; Fr. couplage, m; İng. coupling) müh. Bir sistem ya da altsistemin başka bir sistemle etkileşmesi.

bağlı nesne (Alm. verlinktes Objekt; Fr. objet lié; İng. linked object) blşm. Bilgi işlemede, aslı yaratılmış olduğu belgede bulunup bir başka belgeye dahil edilen ve asıl nesne güncellendiğinde bağlı olanın da kendiliğinden güncellendiği nesne türü.

bakı 1. (Alm. Aspekt, m; Fr. aspect, m; İng. aspect) blşm. Yazılım mühendisliğinde farklı yazılım birimlerinin ortaklaşa yararlandıkları hizmetlerden herhangi birini yapısal olarak bağımsız biçimde yerine getiren birim; eşanlam: cephe. 2. (Alm. Hangrichtung, f; Fr. exposition topographique, f; versant, m; İng. aspect; slope

Page 23: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

orientation) orm. Bir arazi parçasının ya da yamacın güneşe ya da pusulaya göre konumu; eşanlam: arazi marazı.

bakı yönelimli programlama (Alm. Aspekt-orientierte Programmierung, f; Fr. programmation orientée aspect, f; İng. aspect-oriented programming) blşm. Yazılım mühendisliğinde, farklı işlevselliklere sahip yazılım birimlerinin paylaşılan ilgilerinin "bakı" olarak adlandırılan bağımsız birimler halinde gerçekleştirilmesinden yola çıkan geliştirme yaklaşımı; eşanlam: cephe yönelimli programlama.

bakım kolaylığı (Alm. Instandhaltbarkeit, f; Wartbarkeit, f; Fr. facilité de maintenance, f; maintenabilité, f; İng. maintainability) 1. blşm. Bir yazılımın ya da bilgisayar sisteminin arızalanmasından ya da program hataları ortaya çıkmasından sonra tekrar çalışır duruma makul bir sürede getirilebilmesi; eşanlam: bakımı yapılabilirlik, bakım ve onarım elverişliliği. 2. endst. Bir ürün, aygıt ya da sistemin arızalarını tanılayıp onarabilme, yıpranmış parçalarını değiştirebilme, verimliliğini, güvenilirliğini ve güvenli kullanımını iyileştirebilme işlerinin kolaylıkla yapılabilmesi özelliği.

bakım ve hizmet mesajı (Alm. Dienstnachricht, f; Fr. message de maintenance, m; İng. service message) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında trafik kontrolü, devre iyileştirme, iletişim olanaklarını değerlendirme vb. amaçlı iletişim merkezleri arasında değiş tokuş edilen kısa ileti.

bakışımlı liste (blşm. iki yönlü liste) (Alm. symmetrische Liste; Fr. liste symétrique, f; İng. bidirectional list; symmetric list) blşm. Her bir veri ögesinin listede kendisinden hem bir önce hem de bir sonra gelen ögeyi gösterdiği zincirlenmiş liste.

bakir ortam (Alm. unbeschrifteter Datenträger, m; Fr. support vierge, m; İng. virgin medium) blşm. Üzerine henüz hiçbir fiziksel veri kaydı yapılmamış ortam.

baloncuk sıralaması (Alm. Blasensortierung, f; Fr. tri par permutation, m; tri à bulle, m; İng. bubble sort; sifting sort) blşm. Önce iki ögenin ele alınıp gerektiğinde sıraya konduğu, daha sonra üçüncü ögenin ikinciyle, dördüncünün üçüncüyle vb. karşılaştırıldığı ve böylece bütün çiftlerin incelenip sıraya konduğu sıralama algoritması.

bant kısma (Fr. étranglement de bande, m; İng. band throttling) blşm. Bilgisayar ağlarında sunucu bilgisayar gibi değişken ve yüksek derecede iletim bandı kullanan aygıtların bir zaman aralığında gönderebileceği ya da alacağı veri miktarına bir sınır getirme.

bant özgüleme (Alm. Bandbreite Reservierung, f; Fr. réservation de largeur de bande, f; İng. bandwidth reservation) blşm. Bilgisayar ağlarında her bir kullanıcı ya da uygulamaya bant genişliğinin belirli bir yüzdesinin, zaman bakımından kritik olan paketlerin gecikmesizce iletilebilmeleri amacıyla tahsis edilmesi.

barkod (Alm. Balkencode, m; Barcode, m; Strichcode, m; Fr. code zèbre, m; code à barres, m; İng. barcode) blşm. Otomatik tanılama teknolojisi kapsamında, bir optik okuyucu aygıt ile okunarak bilgisayar ortamına sayı, karakter ya da bunların karışımı olarak aktarılabilen, farklı kalınlıklardaki çizgi ve boşluk kombinasyonlarından oluşan etiket; eşanlam: çubuk kod.

bas hoparlörü (Alm. Tieftöner, m; Fr. haut-parleur de graves, m; İng. woofer) elk. Bir akustik sistemde bas sesleri, yani 500 Hz’in altındaki sesleri veren hoparlör.

basılı kopya (Alm. Papiercopie, f; Fr. copie papier, f; imprimé, m; İng. hard copy) blşm. Elektronik ortamdaki bir belgenin yazıcı ya da çizici ile elde edilen kâğıt üzerinde basılı bilgisayar çıktısı.

basım ayarları (Alm. Druckeinstellung, f; Fr. format d’impression, m; İng. print setup) blşm. Yazıcıda yazdırılacak sayfanın, tek ve çift numaralı sayfalar, enine ya da boyuna yazdırılış, sayfa kenarlarındaki boşluk miktarı, sayfadaki metnin yerleştiriliş biçimi, belgenin hangi sayfalarının yazdırılacağı gibi sayfa yapısı tanımları.

basitiyle uyumluluk (Alm. Abwärtskompatibilität, f; Fr. compatibilité descendante; İng. downward compatibility) blşm. 1. Bir yazılımın sadece tasarımlanmış olduğu bilgisayarda değil, aynı zamanda alt modellerde de çalışabilmesi özelliği. 2. Daha küçük bir bilgisayarın daha büyük bir bilgisayar gibi aynı makine kod kümesini yürütüme koyabilmesi ve aynı çevre birimlerini sürebilmesi özelliği.

baskı arabelleği (Alm. Druckpuffer, m; Fr. mémoire tampon d’imprimante, f; İng. print buffer) blşm. Yazıcının yazılacak metnin karakterlerini geçici olarak sakladığı bellek.

baskı karakteri (Alm. druckbares Zeichen; Fr. caractère imprimable, m; İng. printable character) blşm. Bilgisayar ve yazıcılarda aralarında kontrol karakterleri olmayan ve yazdırılabilen karakter kümesinden bir eleman.

Page 24: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

baskı kuyruğu yöneticisi (Alm. Druckerspooler, m; Fr. gestionnaire d'impression, m; İng. print spooler) blşm. Yazıcıya farklı uygulamalardan gönderilen belgeleri, yazıcı meşgul iken, baskı sırasına gelene kadar bekleten ve baskı işini düzenleyen program.

baskı önizleme (Alm. Druckvorschau, f; Fr. aperçu avant l’impression, m; İng. print preview) blşm. Yazıcıda yazdırılacak belgenin, ekranda baskı sonucuna çok benzer biçimde görüntülenmesi.

baskı sayfa düzeni (Alm. Druck-Layout, n; Druckbild, n; Fr. plan d’impression, m; İng. print layout) blşm. Elektronik ortamda yazdırılacak belgenin sayfa düzenlemesi, dipnot ve üstnotların varlığı, başlık, sayfa numaralaması gibi ön tanımlamalar; eşanlam: basım planı.

baskın fonksiyon (Alm. Majorant, m; Fr. majorant, m; İng. majorant) blşm. Belirli bir bölge içinde değerleri, verilen başka bir fonksiyonun değerlerinden küçük olmayan fonksiyon özelliği.

başa döndürme 1. blşm. 1. (Alm. Rücksetzung, f; Fr. processus d'annulation, m; İng. backout process) Bilgisayarda bir dosya üzerinde yapılmış olan değişiklikleri, zamandizinsel sırada geriye alma.(Alm. Rücksetzung, f; Reset, m; Fr. réinitialisation, f; İng. reset) 2. Bir veri işleme aygıtını belirli bir duruma ya da başlangıç durumuna geri getirmek. 2. elk. Bir elektronik sayacı belirli bir başlangıç numarasına getirmek; eşanlam: sıfırlama, ilk konuma döndürme.

başa döndürme tuşu (Alm. Rückstelletaste, f; Fr. touche de remise à zéro, f; touche de réinitialisation, f; İng. reset key) blşm. Elektronik sistemlerde bir işi, bir süreci başlangıç durumuna döndüren tuş.

başa sarma (Alm. Übertrag auf nächste Zeile, m; Fr. repliement, m; İng. wraparound) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde ekranın bir ucundan çıkan bir nesnenin ekranın diğer ucundan girmesi. 2. Bir arama programının belgenin sonuna geldikten sonra duracağına, aramaya belgenin başından devam etmesi.

başarı oranı (Alm. Erfolgsrate, f; Fr. taux de réussite, m; İng. hit ratio) blşm. Bilgisayarda ve bilgi getiriminde, aranan bir nesnenin istenen bellekte bulunma olasılığı ya da tüm aramalar arasında istenen bellekte bulunanların oranı.

başka alıcıya yönlendirme (Alm. Nachsendung, f; Fr. réacheminement, m; İng. forwarding) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında bir düğüme ya da kullanıcıya gelen mesajı bir başka alıcıya yönlendirme; eşanlam: mesajı yeniden yönlendirme.

başla-dur karakteri (Alm. Start-Stop-Charakter, m; Fr. caractère debut-arrêt, m; İng. start-stop character) blşm. Bitlerin karakter kümeleri halinde aktarıldığı eşzamanlamasız veri iletiminde, küme başında başlama, sonunda da durma işareti anlamına gelen karakter.

başlama biti (Alm. Startbit, n; Fr. bit de début, m; bit de départ, m; İng. start bit) blşm. Karakter karakter yapılan eşzamanlamasız veri iletiminde her bir karakterin başında gelişigüzel bir zaman boşluğundan sonra karakterin başladığını gösteren bit.

başlama ekranı (Alm. Eröffnungsbildschirm, m; Fr. écran de démarrage, m; İng. startup screen) blşm. Bilgisayarda bir uygulama programı çalıştırıldığında ekranda ilk görünen programın logosu ve programla ilgili, sürüm numarası gibi bilgiler; eşanlam: açılış ekranı.

başlatma testi (Alm. Anlaufprüfung, f; Fr. essai de démarrage, m; İng. startup testing) blşm. Bir sistemin ilk çalıştırılmaya başlamasıyla normal rejime geçmesi arasında yapılan testler.

başlık bilgisi (Alm. Header, m; Fr. en-tête; entête, m; İng. header) blşm. Bir bilgisayar programının başında program hakkında insanlara bilgi veren açıklama satırları.

başlık çubuğu (Alm. Titellesite, f; Fr. barre de titre, f; İng. title bar) blşm. Grafik bilgisayar arayüzlerinde bir pencerenin üstünde, pencerenin adını veren dikdörtgen biçimindeki alınlık.

başlık etiketi (Alm. Vorsatz, m; Fr. label début, m; İng. header record) blşm. Bilgisayarda veri işlemede, bilgi tutanaklarının önüne konup gelen bilgiyi tanımlamaya yarayan kayıt.

başlık sayfası blşm. 1. (Alm. Leitseite, f; Fr. page d'accueil, f; bordereau préliminaire, m; İng. banner page; burst page; job sheet; printer separator) Bilgisayardan alınan yazılı çıktılara ait, üzerinde sahibinin adı, tarih ve saat gibi bilgilerin yer aldığı baş sayfa. 2. (Alm. Eingangseite, f; Fr. fenêtre d’attente, f; page de garde, f; İng. banner page; splash screen) Yazılımda, bir ürünün kimliğini ve yapımcısının kim olduğunu bildiren ilk sayfa.

Page 25: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Bayes ağı (Alm. bayessches Netz, n; Fr. réseau bayésien, m; İng. Bayes network; Bayesian network; belief network; probabilistic directed acyclic graphical model; structured probabilistic model) blşm. Birbirlerine koşullu bağımlı olan rasgele değişkenler arasındaki ilişkiyi yönlü, çevrimsiz bir çizge ile ifade eden yöntem.

bayrak (denz. braket) 1. (Alm. Bitschalter, f; Flag, n; Fr. fanion, m; İng. field tag; flag; sentinel) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında bir durum belirteci olarak kullanılan Boole değişkeni. 2. Bilgisayarda bir alanın, sözcüğün, tutanağın, öbeğin vb. başlangıç ya da bitişini belirten simge ya da simgeler.(Alm. Stützplatte, f; Knieblech, n; Fr. crochet, m; İng. bracket) 2. denz. Ahşap tekne yapımında kemere, posta gibi bağlantısı yapılmış iki parçanın yükünü birbirine dağıtmak, ekstra sağlamlık kazandırmak amacıyla dik bir açı yapacak şekilde araya konulan köşe elemanı. 3. mak. Makine elemanlarının montaj yapıldığı yere braket sabitlenmesini sağlayan ayak, uzantı ya da destek parçası; eşanlam: bayrak levhası.

bayrak dizisi (Alm. Flagsequenz, f; Fr. séquence de drapeau, f; İng. flag sequence) blşm. Bilgisayar iletişiminde bir çerçevenin başını ve sonunu belirtmekte kullanılan ve veri içinde başka bir yerde yinelenmesine izin verilmeyen özel dizi. Örnek HDLC protokolünde 01111110 dizgisi.

bekleme durumu (Alm. Wartebedingung, f; Wartestellung, f; Fr. condition d'attente, f; état d’attente, m; İng. wait condition; wait state) blşm. 1. Bilgisayarda belirli bir koşul sağlanıncaya veya belirli bir işaret ile yeniden başlatılıncaya değin, örneğin, bir çevre aygıtının hazır olmasını beklerken işlemcinin aktivitesini durdurup kendini askıya alması. 2. Bilgisayarın, bir iletişim sürecinin aktivitesini askıya alarak bir iç kaynağın kullanılır duruma gelmesini ya da başka bir sürecin yanıt yollamasını bekleme durumu.

beklenmedik durum planı (Alm. Eventualplan, m; Katastrophenplan, m; Fr. plan anti-catastrophe, m; plan de contingence, m; plan de secours, m; İng. contingency plan) 1. blşm. Güvenlik programının parçası olan bir elektronik bilgi işleme biriminin; felaket, kaza, arızalanma vb. karşısında yedekleme işlemlerinin ve daha sonraki kurtarma çalışmalarının planı. 2. çevr. Çevre ve insan sağlığını tehdit edebilen tehlike, atık yayılımı, patlama, yangın gibi durumlarda takip edilmesi gereken planlı, eşgüdümlü ve organize edilmiş belgeler bütünü.

bekletilen işler kuyruğu (Alm. Arbeitswarteschlange, f; Fr. file d’attente de blocage, f; İng. hold queue) blşm. Bir hizmet sisteminde, hizmet bekleyen işlerin oluşturduğu kuyruk yapısı.

belge (Alm. Dokument, n; Fr. document, m; İng. document) blşm. 1. Bilgisayarda, herhangi bir uygulama programı tarafından yaratılan dosya. 2. Elektronik metin işlemede, tek başına bir birim olarak kullanıcılar arasında alınıp verilen, bellekte depolanabilen, değiştirilebilen yazı, grafik ve imge ögelerini içerebilen bütün. 3. Genellikle kalıcı nitelikte olan ve insan ya da makine tarafından okunabilen veriler ile bunların kayıtlı olduğu veri ortamından oluşan bütün.

belge çevrimi (Alm. Dokumentenzyklus, m; Fr. cycle de document, m; İng. document cycle) blşm. Bir belgenin tasarlanması, üretimi, dağıtımı, kopyalarının çoğaltılması, dosyalanması ve saklatımı aşamalarını içeren aktiviteler.

belge dosyası biçimi (Alm. Dokumentsdateiformat, n; Fr. format de fichier du document, f; İng. document file format) blşm. Bilgisayardaki belgelerin, PostScript, PDF, doc, HTML türünden geniş kabul görmüş formatlarından biri.

belge işleme (Alm. Belegverarbeitung, f; Fr. traitement de documents, m; İng. document processing) blşm. Belgelerin yaratılması ya da onlara erişim, belgelerdeki verilerin işlenmesi ve değiştirilmiş dosyaların bellekte saklanması adımlarını içeren işler.

belge yönetimi (Alm. Dokumentenmanagement, n; Fr. gestion de documents informatisés, f; İng. document management) blşm. Elektronik belgelerin bir kuruluş içinde yaratılması, dağıtılması, korunması, saklanması ve analizi aktiviteleri.

belirlenimci olmayan sonlu durum makinesi (Alm. nicht deterministischer endlicher Automat; Fr. machine à états finis non-déterministe, f; İng. nondeterministic finite-state automaton; nondeterministic finite-state machine) blşm. Bulunduğu duruma ve gelen girdilere bağlı olarak gidebileceği birçok durumdan herhangi birine atlayabilen ya da durumunu değiştirmeyebilen sonlu durum makinesi.

belirlenimci sonlu durum makinesi (Alm. deterministischer endlicher Automat; Fr. machine à états finis déterministe, f; İng. deterministic finite-state automaton; deterministic finite-state machine) blşm. Bulunduğu durumun ve gelen girdilerin, gideceği durumu bire bir kesinlikle belirlediği sonlu durum makinesi.

belirsizliği giderme (Alm. Begriffsklärung, f; Disambiguierung, f; Fr. désambiguïsation, f; İng. disambiguation) blşm. Hesaplamalı dilbilimde, birden fazla anlama gelebilecek sözcüklerin hangi anlamda kullanıldığını çıkarsayıp kesinleştirme.

Page 26: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

belirten bkz. blşm. determinant.

belirtim dili (Alm. Spezifikationssprache, f; Fr. langage de spécification, m; İng. specification language) blşm. Bir sistem ya da bileşenin isterlerini, tasarım, davranış ya da diğer özelliklerini ifade etmekte kullanılan ve doğal dil deyimleriyle bilgisayarda işlenebilir dilin karışımı olan dil.

belleğe kazıma (Alm. einbrennen im Speicher; Fr. inscription dans la mémoire morte, f; İng. burn in) blşm. Özel aygıtlar aracılığıyla bir programlanır salt okunur belleğe elektronik olarak veri yazma.

belleği derleyip toplama (Alm. Speicherkompaktierung, f; Fr. tassement de mémoire, m; İng. memory compaction) blşm. Bütün belirli adreslere atanmış bellek içeriklerinin toparlanıp hepsinin bellek alanının başındaki bölgeye taşındığı, geri kalan bölgelerin de tek bir blok halinde boş olarak derlendiği işlem.

belleği serbest bırakma (Alm. Speicherfreigabe, f; Fr. libération de la mémoire, m; İng. memory deallocation) blşm. Bilgisayar kontrol birimi tarafından belli bir programa özgü kılınmış olan belek alanının başka programlara atanabilmek üzere serbest bırakılması.

bellek adres yazmacı (Alm. Speicheradressregister, n; Fr. registre d'adresses de la mémoire, m; İng. memory address register) blşm. Bilgisayar mimarisinde, okuma ya da yazma yapılacak bellek konumunun adresinin tutulduğu yazmaç.

bellek adreslemeli giriş çıkış (Alm. speicherbelegt Ein-Ausgang, m; Fr. entrées-sorties adressées en mémoires, pl; İng. memory mapped I/O) blşm. Giriş çıkış birimlerinin, belleğin bir bölgesi gibi adreslendiği giriş çıkış erişim modeli.

bellek boşaltma (Fr. vidange d'une mémoire, m; İng. memory flush) blşm. Bilgi iletiminde, yastık belleğin belirli bir doluluğa erişmesi beklenmeden aktarımın başlatılarak bu belleğin içinin boşaltılması.

bellek boşluğu (Alm. Schlupfspeicher, m; Fr. perte due à l’alignement mémoire, f; İng. slack space) blşm. Disk bellekte, sabit boyda kayıt alanları kullanıldığı için bu alanlardaki küçük veri kayıtlarından arta kalan, ancak kayıt yapılamayan boş yerler.

bellek bölmeleme (Alm. Speicheraufteilung, f; Fr. partition de la mémoire; partitionnement de la mémoire; İng. memory partitioning) blşm. Çoklu programlamalı bir iş için bilgisayar belleğinin farklı program ve veri bölütlerine paylaştırılması; eşanlam: bellek bölüntüleme.

bellek dökümü (Alm. Speicherauszug, m; Fr. extrait de mémoire, m; vidage de mémoire, m; İng. memory dump) blşm. 1. Bellekte saklanan verilerin bir bölümünün bire bir yazdırılması ve bellekten yapılan aktarma sonucunda elde edilen veriler. 2. Çalışmakta olan belli bir programa ait bir bellek kesiminin içeriğinin, program durdurulduktan sonra, kâğıt ya da başka bir veri saklama ortamına yazdırılması.

bellek içi veritabanı (Alm. In-Memory-Datenbank, f; Arbeitsspeicher-Datenbank, m; Fr. base de données en mémoire, f; base de données en mémoire principale, f; İng. in-memory database; main memory database) blşm. Verilerin geleneksel veritabanı sistemlerinde olduğu gibi diskte saklanması yerine ana bellekte saklandığı, böylece erişim, derleme ve analiz gibi işlemlerin çok yüksek hızla gerçekleştirilebildiği veritabanı.

bellek işlemi (Alm. Speicheroperation, f; Fr. opération de mémoire, f; İng. memory operation; storage operation) blşm. Bir bellek ortamında verinin okunması, yazılması, aktarımı, tutulması ya da taşınması amacıyla verinin bir yerden belleğin başka bir yerine depolanması.

bellek kaçağı (Alm. Speicherleck, n; Fr. fuite de mémoire, f; İng. memory leak; space leak) blşm. Bilgisayarda, bir program sona erdikten sonra atanmış bellek bloklarının geri alınamaması, boşaltılamaması, programın işletim sistemine blokları geri vermemesi; eşanlam: bellek sızıntısı.

bellek kırıntılanması bkz. blşm. bellek parçalanması.

bellek korunumu (Alm. Speicherbereichschutz, m; Fr. protection de mémoire, f; İng. memory protection) blşm. Bir bilgisayarda, bir programa atanmış bellek alanlarının, sistemde birlikte çalışan başka işlerce / programlarca erişilmesine engel olan, dolayısıyla bir programdaki bir yanlışın başka bir programı bozma olasılığını ortadan kaldıran teknik.

bellek modeli (Alm. Speichermodell, n; Fr. modèle de la mémoire, m; İng. memory model) blşm. Bilgisayarda ön bellek, ana bellek, yardımcı bellek gibi birimlerin sıradüzensel örgütlenmesini ve düz, sayfalı ya da parçalı adresleme yöntemlerinden hangilerinin nasıl kullanılacağını gösteren model.

Page 27: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bellek obur işlemler (Alm. Speicherintensive Operationen; Fr. opérations voraces en mémoire; İng. memory-intensive operations) blşm. Çok fazla miktarda bellek alanı kullanan ya da çok sayıda belleğe giriş çıkışı yapan işlemler.

bellek örgütlenimi (Alm. Speicherorganisation, f; Fr. organisation de mémoire, f; İng. storage organization) blşm. Bilgisayarda bir uygulamanın tasarımında öngörülen veri yapılarına karşılık gelecek biçimde veri saklama belleğinin ve belleğe erişim işlemlerinin düzenlenmesi; örneğin dosyaların türlerine göre tutanaklar biçiminde örgütlenerek saklanması.

bellek özgüleme (Alm. Speicherbelegung, f; Speicherverwaltung, f; Fr. affectation de la mémoire, f; allocation de la mémoire, f; İng. memory allocation; storage allocation) blşm. 1. Çalışan bir programın gereksinimi ve işletim sisteminden talebi uyarınca kendisine işletim sisteminin bellek yöneticisi tarafından bellek atanması; eşanlam: bellek atama. 2. Bilgisayarın bellek alanlarının, çalışan programların gereksinimlerine, kısıtlarına ve önceliklerine göre ayrılması; eşanlam: bellek atama.

bellek parçalanması (blşm. bellek kırıntılanması) (Alm. Speicher-Fragmentierung, f; Fr. fragmentation de mémoire, f; İng. memory fragmentation; storage fragmentation) blşm. Bilgisayar belleğinin verimli kullanımına engel olacak şekilde çok sayıda alana parçalanmış olması.

bellek sayfası (Alm. Speicherseite, f; Fr. page de mémoire, m; İng. memory page) blşm. Sayfalama düzenli bellek atama yöntemini uygulayan bir bilgisayar işletim sisteminin, bellek atamada birim olarak gördüğü, 2048 bayt, 4096 bayt gibi belirli boyda bellek bölütü.

bellek serimi (Alm. Speicheranlage, f; Fr. configuration mémoire, f; topographie mémoire, f; topogramme de la mémoire, m; İng. memory layout; memory map; storage map) 1. blşm. Veri ve programların bilgisayar belleğinde aldıkları yerlerin dağılımı, adresleri ya da sembolik gösterimleri. 2. elk. Bir tümdevre belleğin fiziksel olarak tümdevre üzerindeki çizimi.

bellek sıradüzeni (Alm. Speicherhierarchie, f; Fr. hiérarchie de mémoire, f; İng. memory hierarchy; storage hierarchy) blşm. Bilgisayarda, yazmaç, önbellek, rasgele erişilir bellek ve yedekleme belleği sırası gibi farklı boy, hız ve maliyet özelliklerine sahip bellek türlerinin sıradüzeni.

bellek tazeleme (Alm. Speicher Auffrischen, n; Fr. rafraîchissement de la mémoire, m; İng. memory refresh) blşm. Bilgisayar belleğinde verilerin, kaybolmaması ya da daha iyi korunmaları amacıyla periyodik olarak bellekten okunup yeniden yazılmaları.

bellek yeri (Alm. Speicherplatz, m; Fr. position de mémoire, f; emplacement de mémoire, m; İng. storage location) blşm. Elektronik belleklerde bir adres ile belirlenen ve sabit bir uzunluğu olan veri depolama alanı; eşanlam: bellekteki yer.

bellek yönetim birimi (Alm. Speicherverwaltungseinheit, f; Fr. unité de gestion de mémoire, m; İng. memory management unit; MMU) blşm. Bellek bloklarının paylaşımını, korunmasını ve atanmasını sağlamak, bellekteki sanal adresleri fiziksel adreslere çevirmek gibi görevleri yürüten birim.

bellekte yerleşik (Alm. speicherresident; Fr. résident en mémoire; İng. memory resident) blşm. Sürekli olarak bilgisayarın ana belleğinde bulunan program ya da program parçasının özelliği.

bellenim (Alm. Firmware, f; Fr. firmware, m; micro logiciel, m; İng. firmware) blşm. Sayısal saat ve çeşitli elektronik tüketim ürünlerinde olduğu gibi, bir aygıta gömülü olarak kalıcı bir bellekte duran program kodu ve veriler.

beni oku dosyası (Alm. Readme-Datei; Fr. fichier lisez-moi; ouvrez-moi; İng. readme file) blşm. Bir programa ilişkin belgeleme ve kullanım bilgilerini içeren küçük bir dosya.

benzerliğe dayalı öğrenme (Fr. apprentissage par similarité, m; İng. similarity-based learning) blşm. Örnekler ve karşı örnekleri kullanarak örneklerde ortak olanı ve karşı örneklerde bulunmayanı tümevarım, tümdengelim veya karşılaştırma yoluyla keşfederek öğrenme.

benzetim dili (Alm. Simulationssprache, f; Fr. langage de simulation, m; İng. simulation language) blşm. Benzetim yazılımlarını kolayca gerçekleştirmek için kullanılan programlama dili.

benzetim oyunu (Alm. Simulationsspiel, n; Fr. jeu de simulation; jeu de simulation, m; İng. simulation game) blşm. Savaş oyunu, yönetim oyunu gibi katılımcıların belirli kurallar içinde tasarlanan hedeflere varmaya çalıştığı benzetim.

Page 28: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

beta sınaması bkz. blşm. pilot sınama.

betik blşm. 1. (Alm. Skript, n; Fr. script, m; scénario, m; İng. script) Bilgisayarda belirli bir işi gerçekleştirmek için gerekli görev adımları bulunduran betik dili adı verilen özel bir dille yazılmış yönerge program. 2. (Alm. Skript, n; Fr. script, m; İng. script) Yapay zekâda, belirli durumda olabilecek olayları geçiş sırasıyla sunan yordamsal bilgi temsil tekniği.

betik dili (Alm. Skriptsprache, f; Fr. langage de script, m; İng. scripting language) blşm. JavaScript, Python ya da Unix kabuğunda olduğu gibi betik programlarının düzenlenmesini kolaylaştıran yüksek düzeyli genelde yorumlamalı dil.

betik hazırlama (Alm. Skripterstellung, f; Fr. scriptage; İng. scripting) blşm. Bazı işleri otomatikleştirmek için bir dizi komuttan oluşan bir program yazma.

bırak komutu (Alm. Lösebefehl, m; Fr. commande de libération, f; İng. release command) blşm. Bilgisayarda yürürlükteki bir görevin kullanmak üzere tuttuğu bir çevre biriminin ya da bir bellek alanının bu görevle ilişkisini kesmek ve bu kaynakları başka görevlerin kullanımına açık duruma getirmek için yararlanılan komut.

biçem (Alm. Stil, m; Fr. style, m; İng. style) blşm. 1. Dilbilimde bir kişinin dili kullanma farkı ve özellikleri; örneğin, edebi veya günlük konuşma dili farklılığı; eşanlam: stil. 2. Elektronik yazı işlemede, birçok format özelliğinin aynı anda metnin seçilmiş bölgelerine uygulanmasını ve metin planının standart olmasını sağlayan formatlama komutları; eşanlam: stil.

biçim değişimi (Alm. Formänderung, f; Fr. déformation, f; İng. deformation) 1. blşm. Bilgisayar grafiği ve bilgisayar destekli tasarımda, bir modelin grafik program araçları ile bükülme, kıvrılma, uzama, kaykılma gibi işlemlere tabi tutulması. 2. müh. Dış kuvvetlerin ya da birtakım fiziksel ve kimyasal etkiler altındaki bir cismin biçiminde değişiklikler oluşması; eşanlam: deformasyon, şekil değişimi. 3. meteo. Bir cismin veya bir vektör akış alanının yüzölçümü, yön, dönme ve yerdeğişim içermeyen, sadece biçiminde ve/veya hacminde değişiklik. 4. yerb. Yerkabuğundaki gerilmelerin etkisiyle, faylanma, kıvrımlanma makaslanma olarak adlandırılan süreçlerde, kayaçlarda, yer değişimi, bir eksen etrafında dönme, gerinim ve burulma sonucu ortaya çıkan geometrik değişim.

biçimsel belirtim (Alm. formale Spezifikation, f; Fr. spécification formelle; İng. formal specification) blşm. Bir sistemin ya da birimin geliştirilmesine ilişkin, isterler belirleme, tasarım, gerçekleştirme, sınama, uygulama, bakım gibi herhangi bir aşamada ortaya çıkan ürün ya da ara ürünlerin, doğru anlaşılabilmesini kesinleştirmek üzere herhangi bir yerleşik standarda uygun şekilde yazılan ve onaylanan belge.

biçimsel dil (Alm. formale Sprache, f; Fr. langage formel; İng. formal language) blşm. Sözdizimi kuralları hiçbir belirsizlik içermeyecek şekilde tanımlanmış, bilgisayar programlamasında da kullanılabilecek nitelikte kesin dil.

biçimsel doğrulama (Alm. formale Verifikation; formale Verifizierung; Fr. vérification formelle; İng. formal verification) blşm. Yazılım ve donanım sistemlerinin veya bunların soyut modellerinin, biçimsel bir belirtim dilinde verilmiş bir özelliği sağlayıp sağlamadığının matematiksel yöntemler kullanarak tanıtlanması.

biçimsel mantık (Alm. formale Logik; Fr. logique formelle; İng. formal logic) blşm. Akıl yürütmelerin salt yapı ve biçimini göz önüne alan, anlam içeriğini göz ardı eden soyut mantık.

biçimsel parametre (Alm. formaler Parameter, m; Fr. paramètre fictif; paramètre formel; İng. formal parameter) blşm. Bilgisayar programlamasında fonksiyon, yordam, program gibi herhangi bir yazılım biriminin, yürütme esnasında bir değer atanacak olan değişkeni, örneğin, f(x) = x+2 denkleminde x değişkeni.

bildirim (Alm. Deklaration, f; Fr. déclaration, f; İng. declaration) blşm. Programlamada bir tanımlayıcıyı, ilişkin olduğu veri tipi ile ilişkilendirme; örneğin, bir değişken bildirimi, o değişkenin adını değer alacağı küme ile ilişkilendirmek anlamına gelir.

bildirim dili (Alm. deklarative Sprache, f; Fr. langage déclaratif; İng. declarative language) blşm. Prolog dili örneğinde olduğu gibi problemin ne olduğunu kesin ifadelerle betimleyen, işlem sonucundan beklenen özellikleri açıkça belirten ancak yürütme yordamını oluşturmayı derleyiciye bırakan yüksek düzeyli dil.

bildirime dayalı bilgi (Alm. deklarative Kenntnis; Fr. connaissance déclarative; İng. declarative knowledge) blşm. Durumlar, nesneler ve olaylarla ilgili olguları ve savları gösteren beyanlardan oluşan bilgi.

bileşen (blşm. komponent) 1. (Alm. Komponente, f; Bestandteil, m; Fr. composant, m; İng. component) blşm. Başka programlarla çalıştırılmaya hazır durumda, derlenmiş ve dinamik olarak bağlanabilen program modülü.(Alm. Bauelement, n; Fr. composant, m; İng. component) 2. elk. Bir bilgisayar, elektrik ya da

Page 29: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

elektronik donanımını oluşturan en küçük herhangi bir öge. 3. endst. Son ürünün imalinde yararlanılan hammadde, parça, alt montaj veya yarı mamul.(Alm. Komponente, f; Fr. composant, m; İng. component) 4. kim. Kimyasal karışımları oluşturan bileşikler ya da elementlerden herhangi biri. 5. müh. 1. Bir vektörün belirli bir yöndeki koordinat eksenine izdüşümünün büyüklüğü. 2. Daha büyük bir bütünün ayrık bir parçası; örneğin optik sistemi oluşturan parçalardan biri olan mercek.

bileşik belge (Alm. zusammengesetztes Dokument; Fr. document composé; İng. compound document) blşm. Metin, ses, grafik, imge gibi farklı uygulamalardan gelen verileri içeren ve bu verilerin gerek belge içinde yer aldığı, gerekse bir örün köprüsü ile bağlı olduklarında otomatik olarak güncellenmelerine elveren belge.

bileşik giriş kutusu (Alm. Combo-Box; Kombinationsfeld, m; Fr. boîte combinée; İng. combiner box; combo box) blşm. Bilgisayar ekranında, bir metin kutusu ile buna bağımlı tıklandığında açılan bir listeden oluşan ve kullanıcının seçenekleri belirtmesinde kolaylık sağlayan arayüz.

bileşik nesne (Alm. Verbundobjekt, m; Fr. objet composite, f; İng. composite object) blşm. Çoğulortam uygulamalarında başka nesneleri de içeren nesne; örneğin metin dışında resim, video vb. nesneleri içeren bir belge.

bileşik veri ögesi (Alm. zusammengesetztes Datenelement, n; Fr. élément de données moléculaire, m; İng. composite data element) blşm. Ayrı ayrı ele alınabilecek veri ögelerinden oluşan veri; örneğin ay, yıl ve gün alanlarına sahip “doğum tarihi” verisi.

bilgi blşm. 1. (Alm. Kentniss, f; Fr. connaissance; İng. knowledge) Olguların ve bunlardan elde edilen tümevarımların örgütlü bütünü. 2. Yapay zekâda bir programın akıllı bir şekilde işlemesine elveren olaylar, olgular, kurallar ve deneme yanılma ile elde edilen ipuçları. 3. (Alm. Angaben, n; Fr. information, f; İng. information) Tanımlı bir kural uyarınca anlamlandırılmış veri.

bilgi bütünlüğü (Alm. Informationsintegrität, f; Fr. intégrité d’ information, f; İng. information integrity) blşm. Bir bilişim sisteminde, programların, sistemin ve verilerin değiştirilmemiş, kurcalanmamış ve bozulmamış olması.

bilgi getirimi (Alm. Abfrage, f; Informationsrückgewinnung, f; Fr. recherche d'information, f; récupération d'information, f; İng. information retrieval) blşm. 1. Bir bilgiye erişim sistemini kullanarak araştırılan konu ve kavramlarla içerik bakımından ilgili olabilecek, genellikle varlığı bile bilinmeyen belgelerin izini bulmayı amaçlayan araştırma. 2. İnternet üzerindeki bir arama motorunun ya da veritabanındaki bir arama algoritmasının hedeflenen belgeleri bulup getirmesi; eşanlam: bilgi geri kazanımı.

bilgi gizleme (Alm. Informationmaskierung, f; Fr. masquage d’information, m; İng. information hiding) blşm. Bir çoğulortam belgesinin içine, belgenin niteliğini bozmayacak, varlığı algılanmayacak ve ancak alıcı anahtarı ile kodu çözülebilecek şekilde bilgi yerleştirme.

bilgi gözetleme (Alm. Online-Durchsuchung, f; Fr. surveillance informatique, f; İng. computer and network surveillance; computer surveillance) blşm. Gerek internet trafiğinin ve gönderilen veri paketlerinin, gerekse ağa bağlı bilgisayarların belleklerindeki bilgilerin güvenlik amacıyla denetlenmesi.

bilgi güvenliği (Alm. Datensicherheit, f; Fr. sécurité informationnelle, f; İng. information security) blşm. 1. Enformasyonun yetki dışı kullanımının engellenmesi, bütünlüğünün korunması, gizliliğinin sağlanması ve kime ait olduğunun belirlenmesi konularını kapsayan teknik alan; eşanlam: enformasyon güvenliği. 2. Gizlilik sınıflandırmalı verilere yetkisiz kişilerin erişimini engelleyen önlemler.

bilgi hareket dosyası (Alm. Transaktionsdatei, f; Fr. fichier de détail, m; fichier mouvement, m; İng. change file; transaction file) blşm. 1. Bir veritabanında yapılan değişikliklerin güncelleme, kontrol tarihçesini oluşturmak gibi amaçlarla tutulduğu dosya; eşanlam: bilgieylem dosyası. 2. Ticari bilgi işlemede, ticari işlemlerle ve bu işlemi gerçekleştiren satıcı, müşteri, çalışanlarla ilgili verilerin tutanaklarından oluşan dosya; eşanlam: bilgieylem dosyası.

bilgi hareket işlemi (Alm. Transaktionsverarbeitung, f; Fr. traitement transactionnel; transaction informatique, f; İng. transaction processing) blşm. Bilgisayarda, her biri bölünemez işlem birimi olarak ele alınan, ya başarılı olması ya da başarısız olup terkedilmesi istenen, ara bir durumda kalmasına izin verilmeyen, veritabanlarının güncellenmesinde kullanılan mantıksal işlemler bütünü; eşanlam: bilgieylem işlemi.

bilgi havuzu (Alm. Informationsendlager, m; Fr. gisement d’informations, m; İng. information repository) blşm. Bir kuruluşta karar verme süreçlerinde sonuç çıkartılabilecek, bilgi yönetiminde yararlı olabilecek resmî ya da resmî olmayan bilgilerin derlemi.

Page 30: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bilgi hizmet noktası (Alm. Informationsstand, m; Fr. kiosque d’information, m; İng. information booth; information kiosk) blşm. Satış bilgileri, alışveriş rehberi, bankamatik gibi etkileşimli olanaklar sunan bilgi işlem tabanlı bağımsız etkileşim noktası.

bilgi hizmeti (Alm. Informationsdienst, m; Fr. service informatique, m; İng. information service) blşm. Elektronik posta, banka işlemleri, seyahat için yer ayırma, büyük veritabanlarına erişim gibi çeşitli hizmetleri sağlayan ve bir kullanıcı uçbiriminden aranarak erişilebilen genellikle bedelli hizmet.

bilgi işlem merkezi (Alm. Datenverarbeitungszentrum, n; Fr. centre du traitement d'information, m; İng. data center; data processing center) blşm. Bilgi işleme hizmetleri için gerekli tüm bilgisayar donanım ve yazılım olanakları yanında, yönetici, sistem çözümleyiciler, programlayıcılar, işletmenler gibi bilişim insan gücünden oluşan ve bilgi işleme hizmeti sunmayı amaçlayan örgüt.

bilgi işleme (Alm. Informationsverarbeitung, f; Fr. traitement de l’information, m; İng. information processing) blşm. Bilginin kaydedilmesi, saklanması, iletişimi, güncellenmesi, aranıp bulunması ve kullanımına yönelik her türlü işlem.

bilgi işleme gücü (Alm. Rechenleistung, f; Fr. puissance d’ordinateur; İng. computer power) blşm. 1. Bilgi işlemeyle ilgili bir sistemin, bilgiyi kaydetme, saklama, iletme, arama bulma, güncelleme gibi tüm işlemleri yapma gücü. 2. Bir bilgisayarın gerek ana bellek sığası, disk erişim hızı gibi donanım özelliklerini, gerekse de mikroişlemcilerin saniyede yapabildikleri standart işlem adedini (MIPS) ya da kayan noktalı sayılarla saniyede yapabildikleri işlem adedini (MFLOPS) göz önüne alarak belirtilen hesaplama gücü.

bilgi kaynaştırma (Alm. Informationsfusion, f; Fr. fusion d’informations, f; İng. information fusion) blşm. Birçok kaynaktan gelen verilerin işlenmesi, ilişkilendirilmesi ve birleştirilmesi ile tek tek kaynaklardan gelen bilgiden daha fazlasını elde etmek.

bilgi tabanı (Alm. Kenntnisbasis, f; Fr. base de connaissances, f; İng. knowledge base) blşm. Yapay zekâda belirli bir alanda insan deneyimlerine ve daha önce çözülmüş problemlere ilişkin verileri içeren veritabanı; örneğin tıpta belirli tanı ve tedavi yöntemlerini içeren bilgi tabanı.

bilgi teknolojileri (Alm. Informationstechnik, f; Fr. technologies d’information; İng. information technologies; IT) blşm. Bilginin derlenmesi, edinimi, örgütlenmesi, dağıtımına ilişkin tüm hizmetler, ilgili yazılım ve donanım.

bilgi toplumu (Alm. Informationsgesellschaft, f; Fr. société de l’information; société informationnelle; İng. information society) blşm. Bilgiyi birincil özkaynak olarak gören ve bilişim ve iletişim teknolojilerinin evrimi ile kullanımına bağlı olarak gelişen toplum.

bilgi yaşam çevrimi (Alm. Informationslebenzyklus, m; Fr. cycle de vie de l’information, m; İng. information life cycle) blşm. Bilginin gereksinim duyulup yaratıldığı an ile artık eskiyip değersizleşmesi arasındaki aşamaların tümü.

bilgi yönetim sistemi (Alm. Wissensmanagementsystem, n; Fr. système de gestion des connaissances, m; İng. knowledge management system) blşm. Bir kuruluştaki bilgi ve deneyimlerin uzun ömürlü olabilmesi için bilgi ve beceri paylaşımını sağlayan, bir fikrin doğuşundan verilerin toplanmasına, becerilerin geliştirilmesinden bir ürün ya da hizmete dönüşene kadar bütün süreçleri içeren bilişim sistemleri bütünü.

bilgieylem (Alm. Transaction, f; Fr. transaction, f; İng. transaction) blşm. 1. Bir iş istasyonu ile bir başka aygıt arasında gerçekleşen işlem, örneğin, bankacılıkta müşterinin hesabına para girmek; eşanlam: bilgi hareketi. 2. Bir uygulama programına gönderilen ve bir işin ya da sürecin oluşmasına yol açan giriş verileri. 3. Ticari bir bilgi hareketi, örneğin müşterinin faturalandırılması. 4. Uzaktan iş girişinde bir iş ya da iş adımı; örneğin, bir dosyanın güncellenmesi. 5. Yerel bir bilgisayar sistemindeki bir programla uzaktaki bir bilgisayar arasında yapılan ve bir sonuç doğuran bilgi alışverişi; eşanlam: bilgi hareketi.

bilgisayar ağ yönetimi (Alm. Netzmanagement, n; Netzwerkmanagement, n; Fr. gestion de réseaux, f; İng. network management) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarının, arıza analizi, servis kalitesi sağlama, performansı izleme, kapasite tedariki gibi çeşitli fonksiyonları içeren yönetimi.

bilgisayar ağı (Alm. Rechnernetz, n; Fr. réseau d’ordinateur, m; İng. computer network) blşm. Birçok bilgisayar çevresinde yer alan donanım, yazılım ve veri kaynaklarının, bu bilgisayarlar arasında çok yönlü veri iletişim olanaklarının sağlanmasıyla, her türlü olası bilgisayar kullanıcısının çok amaçlı hizmetine sunulduğu bir ağ.

bilgisayar ağının çökmesi (Alm. Rechneretz-Kollaps, m; Fr. effondrement d’un réseau, m; İng. network meltdown) blşm. Bir bilgisayar ağının, aşırı trafik yükünden ötürü hizmet veremez duruma düşmesi.

Page 31: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bilgisayar aktöresi (Alm. Computerethik, f; Fr. code de déontologie de l’informatique; İng. computer ethics) blşm. Bilgisayar üzerindeki verilerin güvenliğini garantilemek, yetkisiz, haksız ya da yanlış bilgi işleme aktiviteleri nedeniyle kullanıcıların zarar görmelerini engellemek gibi amaçlarla evrensel değer yargıları doğrultusunda oluşturulmuş, bilgi işlemede uyulacak davranış ilkelerinin bütünü; bilişim etiği.

bilgisayar destekli eğitim (Alm. computerunterstütze Unterweisung, f; Fr. enseignement assisté par ordinateur, m; İng. CAI; computer-aided instruction) blşm. Öğretilecek konuların bilgisayar desteğiyle sunulması ve öğrenci başarımının ölçümünde bilgisayardan yararlanma.

bilgisayar donanım hatası (Alm. Hardware-Fehler, m; Maschinenfehler, m; Fr. erreur matérielle; İng. machine error) blşm. Bilgisayar donanımından kaynaklanan hata; örneğin diskten okuma hatası.

bilgisayar formu (Alm. Leporellpapier, n; Fr. papier en accordéon, m; İng. fanfold paper; z-fold paper; zig-zag fold paper) blşm. Sürekli form halinde ve zikzak katlanmış kâğıt.

bilgisayar grafiği (Alm. Computergraphik, f; Graphik, f; Fr. infographie, f; informatique graphique, f; İng. computer graphics; graphics) blşm. Bilgisayar ekranı, duvar, tuval, kâğıt, taş gibi bir yüzey üzerinde bilgi vermek, eğlendirmek ve görselleştirmek amacıyla yapılan ve geometrik tasarımlar, fotoğraf, diyagram, çizge, çizimler, haritalar ve mühendislik çizimlerini kapsayan görsel tasarım; eşanlam: çizeylem.

bilgisayar grafiği hattı (Alm. Computergrafik-Pipeline, f; Grafikpipeline, f; Rendering-Pipeline, f; Fr. pipeline 3D, f; İng. computer graphics pipeline; graphics pipeline; rendering pipeline) blşm. Üç boyutlu bir sahneyi iki boyutlu bir ekranda gerçeklemek amacıyla yapılması gereken işlemler dizisi; eşanlam: grafik işleme hattı.

bilgisayar güvenliği (Alm. Computersicherheit, f; Fr. sécurité des ordinateurs, f; sécurité des technologies de l'information, f; İng. COMPUSEC; computer security; cybersecurity; information technology security; IT security) blşm. 1.  Bilgisayar sistemlerine izinsiz ve yetkisiz girişlerin engellenmesine ve bilgisayardaki verilerin bozulmasını, çalınmasını vb. önlemeye yönelik donanım, bellenim ve yazılım teknikleri. 2. Bilgi işleme donanımının, yazılımının ve verilerin, tesadüfi ya da amaçlı eylemlerden, aşırmalardan, hasarlardan, izinsiz kullanımdan, değiştirmelerden koruması için alınmış teknik, fiziksel, mantıksal ve işletmeye yönelik önlemler; eşanlam: bilgi teknolojileri güvenliği.

bilgisayar korsanı (Alm. Hacker, m; Fr. pirate informatique, m; İng. hacker) blşm. Yeteneğini çoğu zaman gizli bilgi kaynaklarına ulaşmak, bilgisayar ve ağlar üzerinde yasal olmayan işler görmek yolunda kullanan kötü niyetli usta bilgisayarcı.

bilgisayar korsanlığı (Alm. Piraterie, f; Software Piraterie, f; Fr. piratage de logiciels, m; piratage informatique, m; İng. computer piracy; piracy; software piracy) blşm. 1. Bir yazılımın kişisel ya da ticari amaçlarla izinsiz edinimi, kullanımı, dağıtımı, satılması; eşanlam: yazılım korsanlığı. 2. Mikrodevre tasarım planlarının ve yazılım ürünlerinin yasal olmayan yollardan kopyalanması; eşanlam: yazılım korsanlığı.

bilgisayar kurulumu (Alm. Rechnerinstallation, f; Fr. installation d'ordinateur, f; İng. computer installation) blşm. Bilgisayar donanımlarının ve yazılımlarının yerleştirilmesi, işler hale getirilmesi, bağlantılanması vb. işlere verilen genel ad.

bilgisayar mimarisi (Alm. Rechnerarchitektur, f; Fr. architecture d'ordinateur, f; İng. computer architecture) blşm. Bir bilgisayarı oluşturan merkezi işlem birimi, bellek ögeleri, yazmaçlar, çevre birimleri gibi ögelerin göreli konumlanışı ve görev paylaşımının tasarımı.

bilgisayar okuryazarlığı (Alm. Computerkenntnisse, pl; Fr. alphabétisme informatique, m; İng. computer literacy) blşm. Bilgisayarların yetenek, uygulama ve işlemelerini anlayabilme ve kullanabilme düzeyi.

bilgisayar programı (Alm. Computerprogramm, n; Fr. logiciel d'ordinateur, m; İng. computer program) blşm. Belirli bir işi gerçekleştirmek üzere gerekli işlemlerin belirli bir programlama dilinde yazılmış komutlar dizisi hali.

bilgisayar sahtekârlığı (Alm. Computerbetrug, m; Fr. fraude informatique, f; İng. computer fraud) blşm. Bilgisayardaki verilerin değiştirilmesi ya da bozulmasına yol açan, çoğunlukla para kazancını amaçlayan hile.

bilgisayar sistem mimarisi (Alm. Rechnersystemstruktur, f; Fr. architecture du système informatique, f; İng. computer system architecture) blşm. Bir bilgisayar sisteminin, yazılım ve donanımı arasındaki ilişkiler dahil işlevsel özelliklerini ve mantıksal yapısını inceleyen teknikbilim dalı.

Page 32: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bilgisayar sistemi (Alm. Computersystem, n; Fr. système d’ordinateur, m; İng. computer system) blşm. Yazılım dahil bir bilgisayarı oluşturan birimlerinin topluluğu.

bilgisayar solucanı (Alm. Computerwurm, m; Fr. ver informatique, m; İng. computer worm) blşm. 1. Bilgisayarda bir kere başlatıldıktan sonra sürekli kendini kopyalayarak bellek yiyen ya da işlemciyi aşırı meşgul eden, yolu üzerinde karşılaştığı her türlü veriyi değiştirme potansiyeli olan saldırı programı. 2. Makineden makineye kendini çoğaltarak yayan ve gerek bilgisayarları gerekse ağı tıkanma noktasına getiren bağımsız program.

bilgisayar sözcüğü (Alm. Maschinenwort, n; Fr. mot machine, m; İng. computer word; machine word) blşm. Belli bir veri işleyici için belirli sayıda bitten ya da karakterden oluşan aritmetiksel, mantıksal vb. veri saklama ve erişim birimi; eşanlam: makine sözcüğü.

bilgisayar tutkunu (Alm. Computer-Süchtiger, m; Fr. mordu de l'informatique; İng. computer addict) blşm. Bilgisayarla aşırı derecede ilgili kişi.

bilgisayarca okunabilir (Alm. maschinenlesbar; Fr. information assimilable par ordinateur; İng. machine-readable) blşm. 1. Bilgisayar tarafından algılanıp sayı ya da metne çevrilebilen görüntü biçimi; örneğin, ticari ürünlerin üzerindeki çubuk kodlar. 2. Bilgisayar tarafından kullanılacak ve manyetik ortamda kaydedilen ikili sayı kodlama biçimi.

bilgisayarın çökmesi (Alm. Systemabsturz, m; Fr. blockage de système, m; plantage du système, m; İng. computer crash; system crash) blşm. Bilgisayarın hiçbir girdiye tepki göstermediği, ekranın donduğu, aniden oluşan bozukluk.

bilgisayarla canlandırma (Alm. Computeranimation, f; Fr. animation assistée par ordinateur, f; animatique, f; İng. computer animation) blşm.  İki ya da üç boyutlu hareketli imge dizileri yaratmak üzere çoğulortam ve bilişim tekniklerinin kullanımı.

bilgisayarla görme (Alm. Computervision, f; Fr. vision artificielle, f; vision par ordinateur, f; visionique, f; İng. computer vision) blşm. Kaydedilen görüntüler aracılığıyla üç boyutlu dünya hakkında modeller oluşturma, gözlemlenen sahneler ve nesneler hakkında değerlendirme yapıp yararlı kararlara varabilme, bir ya da daha çok imgeden nesnelerin fiziksel özelliklerini anlama; edinilen imgeleri işleme, inceleme, ölçme ve yorumlar yapma teknikleri.

bilgisunar bkz. blşm. örün.

bilimsel görselleştirme (Alm. wissenschaftliche Visualisierung, f; Fr. visualisation scientifique, f; İng. scientific visualization) blşm. Özellikle çok boyutlu verilerin, insanın anlamasını kolaylaştırıcı biçimde imge işleme ve bilgisayar grafiği teknikleri ile sunuluşu.

biliş bilimi (Alm. Kognitionswissenschaft, f; Fr. science cognitive; İng. cognitive science) blşm.  İnsan zihninin bilgi edinme, akıl yürütme ve karar verme yeteneklerini inceleyen ve bunların işlevsel ve yapısal özelliklerini ele alan disiplinlerarası bilim dalı.

bilişim (Alm. Informatik, f; Fr. informatique, f; İng. informatics) blşm.  İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal aktivitelerinde kullanılan ve bilime dayanak olan bilginin, özellikle elektronik sistemler aracılığıyla düzenli ve akılcı biçimde saklanması, işlenmesi ve iletilmesini konu alan bilim ve teknoloji kolu.

bilişim modeli (Alm. Informationsmodell, n; Fr. modèle informationnel; İng. information model) blşm. Yazılım mühendisliğinde, bir ilgi alanındaki problemi nesneler ve aralarındaki ilişkiler olarak anlatan yaklaşım.

bilişim mühendisliği (Alm. Information Engineering, n; Fr. génie informatique de gestion, f; İng. information engineering) blşm. Bir kuruluşun vizyonu doğrultusunda, kuruluş bünyesinde iş bilgisi akışını iyileştirerek çalışanların, sistemlerin ve yöntemlerin gelişmesini sağlayacak tümleşik ve evrimci görev ve teknikleri uygulayan mühendislik dalı; eşanlam: enformasyon mühendisliği.

bilişim ortamı (Alm. Computerumgebung, f; Fr. environement informatique, m; İng. computer environment) blşm. Bir bilişim sistemini oluşturan donanım ve yazılımlar, bunların yapısal düzeni ve bütünün işletilmesinin dayandığı kurallar ve kontrol yordamları.

bilişim özkaynağı (Alm. Informationseinrichtung, f; Fr. ressource informatique, f; İng. information resource) blşm. Bir kuruluşun problem çözme ve karar vermede kullandığı elle ya da otomatik makineler aracılığıyla yaratılmış tüm bilgi dağarcıkları.

Page 33: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bilişim politikası (Alm. Informationspolitik, f; Fr. politique en matière d'information, f; İng. information policy) blşm. Bilişim alanında bir ülkenin ya da bir kurumun atacağı adımları, izleyeceği gelişme çizgisini ele alan, bilişim alanındaki düzenleyici kuralları oluşturan aktivite.

bilişim sistemi (Alm. Informationssystem, n; Fr. système d'information, m; İng. information system) blşm. Belli bir konuya ya da örgüte ilişkin verileri bir düzen içinde sayısal ortamda saklayan ve bunlar üzerinde çeşitli karmaşıklık düzeylerinde arama bulma, özetleme, sınıflandırma, değerlendirme, çıkarsama, raporlama yapması söz konusu olabilen veri saklama ve iletişim sistemi.

bilişim suçu (Alm. Internet-Kriminalität, f; Fr. délit informatique, m; İng. cyber crime) blşm. Bilgi teknolojilerinin altyapısına ve bilgisayar iletişim ağlarına yönelik yapılan yasa dışı eylemler; örneğin, izinsiz bilgiye erişim, izinsiz dinleme, verileri değiştirme ya da yok etme, kimlik sahtekârlığı.

bilişsel düzenek (Alm. kognitiver Mechanismus; Fr. mécanisme cognitif; İng. cognitive mechanism) blşm. Bir robotun, insanın, hayvanın, kararlar alma, akıl yürütme, eylemlerini planlama, problem çözme ve tanık olduklarından hareketle öğrenme düzeneği.

bilişsel etmen (Alm. kognitiver Agent; Fr. agent cognitif; İng. cognitive agent) blşm. Yapay zekâda, bulunduğu ortamı algılama ve etkileme yetisine sahip olan etmen.

bir kerelik anahtar bkz. blşm. oturum anahtarı.

bir kullanımlık parola (Alm. Einmal-Passwort, m; Fr. mot de passe à usage unique, m; İng. one-time password) blşm. Bilgisayar iletişim güvenliği amacıyla bir kereye özgü olarak üretilip kullanılabilen giriş şifresi.

birdirbir saldırısı (Alm. Bocksprung Angriff, m; Fr. attaque saute-mouton, f; İng. leapfrog attack) blşm. Bir bilgisayara saldırıda, korsanın kimlik tahminini zorlaştırıcı farklı saldırı noktalarının peş peşe kullanıldığı teknikler.

bire tümler (Alm. Einerkomplement, n; Fr. complément à un; İng. one's complement) blşm.  İkili sayı sisteminde bir sayıyı, kullanılan sayı tabanında temsil edilebilen en büyük sayıdan çıkararak bulunan sayı.

birikeç yazmacı (Alm. Akkumulator, m; Akkumulatorregister, m; Fr. accumulateur, m; registre accumulateur, m; registre de cumul, m; İng. accumulator; accumulator register) blşm. Bilgisayarda aritmetik lojik işlem biriminin çıkış değerinin kaydedildiği saklayıcı.

birikimli sıklık (Alm. Summenhäufigkeit, f; Fr. fréquence cumulée, f; effectifs cumulés, pl; İng. cumulative frequency) blşm. Belirli bir sıraya göre dizilen örnek değerlerden, belirli bir eşik değerinin altında kalanların sayısının dizideki tüm değerlerin sayısına oranı; eşanlam: kümülatif frekans.

birim testi (Alm. Einzelprüfung, f; Fr. essai unitaire, m; test unitaire, m; İng. unit test; unit testing) blşm. Bir yazılımda programlama ve analiz hatalarının bulunması için bireysel program ve modüllerin tek tek sınanması.

birimcil matris (Alm. unitäre Matrix; Fr. matrice unitaire, f; İng. unitary matrix) blşm. Devriğinin eşleniği ile çarpıldığında birim matrisle sonuçlanan, diğer bir deyişle devriğinin eşleniği kendisinin evriği olan karmaşık kare matris.

birincil alıcı (Alm. primärer Empfänger; Fr. destinataire primaire, m; İng. primary recipient) blşm. Bilgisayar ağı üzerindeki mesajlaşmada bir mesajın, bilgi için ve gizli dağıtım listesi alıcıları gibi ikincillerden farklı olan amaçlanan esas alıcısı.

birincil anahtar (Alm. Primärschlüssel, m; Fr. clé primaire, f; İng. major key; primary key) blşm. Veritabanlarında arama ve sıralama amacıyla kullanılan ilintili anahtarlar arasında en yüksek öncelik tanınan anahtar.

birincil önbellek (Alm. Level One Cachespeicher, m; Fr. mémoire cache de niveau 1, f; İng. level-one cache) blşm.  İşlemci bellek erişiminde ilk başvurulan ve genellikle işlemci tümdevresi içinde yer alan önbellek.

birincil terminal (Alm. Hauptstation, f; Leitstation, f; Fr. station maîtresse; İng. master station) blşm. 1. Bilgisayar ağlarındaki noktadan noktaya iletişimde, bağımlı terminali kontrol eden birim. 2. Çoklu düğümlü bilgisayar ağlarında diğer düğümleri sorgulayan/yanıtlayan birim.

birincil veriyolu (Alm. primärer Bus; Fr. bus primaire, m; İng. primary bus) blşm. Devre kartları arasında veri alışverişinde birincil görevi olan veriyolu.

Page 34: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

birleşim simgesi (Alm. Vereinigungszeichen, n; Fr. signe d'union, f; İng. union sign) blşm. Kümelerin birleşimi için kullanılan U biçimli simge.

birleştirerek sıralama (Alm. Mischsortieren, n; Fr. tri fusionné; tri par fusion, f; rangement par interclassement, m; İng. merge sort) blşm. Sıraya konacak veri kümesinin önce alt kümelere bölündüğü, alt kümelerin kendi içlerinde sıralandığı, daha sonra sıralanan alt kümelerin birleştirildiği sıralama yöntemi.

birleştirme (Alm. Join Verknüpfung, f; Fr. jointure, f; İng. join) blşm. 1. Elektronik bilgi işlemede, belirli alanlarına göre iki ya da daha fazla dosyayı birleştirme. 2. Veritabanlarında bir ya da daha fazla özniteliğin ortak tanım bölgelerindeki ilişkilerden yeni bir ilişki oluşturan ilişkisel cebir işlemi.

birletim bkz. blşm. VE bağlacı.

birletim normal formu (Alm. konjunktive Normalform, f; Fr. forme normale conjonctive, f; İng. clausal normal form; conjunctive normal form) blşm. Boole cebrinde bir ya da daha çok sayıda ayırtlam olarak yazılmış mantık ifadesinin birletimi, diğer bir deyişle VEYA fonksiyonlarının VE bağlacı ile birleştirilmiş hali.

birli işlem (Alm. monadische Operation; Fr. opération monadique, f; opération unaire, f; İng. monadic operation; unary operation) blşm. Karekök alma örneğinde olduğu gibi tek bir işleneni olan işlem, tek argümanı olan matematiksel ya da mantıksal işlem; eşanlam: tekli işlem.

birlikte işlerlik (Alm. Interoperabilität, f; Fr. interopérabilité, f; interfonctionnement, m; İng. interoperability) blşm. Kullanıcıların farklı imalatçılar ve tedarikçilerden edinilmiş çeşitli elektronik bilgi işlem aygıtları arasında, ek bir maliyet gerekmeden programları yürütebilmesi, iletişim kurabilmesi, veri aktarımı yapabilmesi.

birlikte yerleşik (Alm. gleichzeitig im Speicher; Fr. corésident; İng. co-resident) blşm. Bilgisayarda bir başka programla beraber bellekte kalıcı olarak tutulan programa ilişkin.

bit (Alm. Bit, n; Fr. bit; élément binaire; İng. bit) blşm. 1. İkili bir alfabe ile yapılan veri iletimindeki simgeler; eşanlam: ikil. 2. İkili sayı sisteminde her bir basamak.

bit akısı (Alm. Bitstrom, m; Fr. flot binaire, m; train binaire, m; train de bits, m; İng. bit stream; bitstream) blşm. Zamanda peş peşe gelen bitlerin oluşturduğu akış.

bit alanı (Alm. Bitfeld, n; Fr. champ de bits, m; İng. bit field) blşm. Programlama dillerinde bir değişkenin alabileceği en büyük değerin bit cinsinden kapsadığı alan.

bit atlama hatası (Alm. Bitverlust, m; Fr. perte de bit, f; İng. drop-out error) blşm. Bir manyetik ortamdan verileri okurken ya da yazarken bir ikili karakterin genellikle eşzamanlama probleminden ötürü okunamayarak atlanması.

bit derinliği (Alm. Bittiefe, f; Fr. profondeur de bit, f; résolution de bits, f; İng. bit depth; bit resolution) blşm. Nicemlenmiş bir işaretin kaç ikili sayı basamağı ile ifade edildiğini gösteren sayı; imgelerde bu piksel derinliği, seste audio bit derinliği olur.

bit dizgisi (Alm. Bitfolge, f; Bitleiste, f; Fr. chaîne de bits, f; İng. bit string) blşm. Sadece bitlerden oluşan bir dizgi; eşanlam: bit katarı.

bit dolgulama (Alm. Bitfüllung, f; Fr. bourrage de bits, m; İng. bit stuffing) blşm. Bilgisayar iletişiminde bit dizilerine, belirli yasak örüntüleri ortadan kaldırmak üzere ve daha sonra çıkarılmalarına elverecek kurallı bir şekilde, bitlerin eklenmesi; örneğin her peş peşe gelen beş 1’den sonra araya bir sıfır konması.

bit eşlemi (Alm. Bitmap, f; Fr. matriciel; İng. bit map) blşm. 1. Bir özelliğin varlığını ya da yokluğunu gösteren iki boyutlu bit dizilimi. 2. Bir imgenin piksellerinin bit düzlemi ve bellekte karşılık düşen yeri, bit haritası.

bit eşlemli imge (Alm. Bitmap-Bild, n; Fr. image tramée; image en mode point, f; İng. bitmap image) blşm. Belirli bir noktalar veya pikseller dizilimi olarak saklanan ve tümü bir mozaik olan imge; örneğin örün grafikleri bit temelli imgelerdir.

bit eşliği (Alm. Bitparität, f; Parität, f; Fr. parité, f; parité de bit, f; İng. bit parity; parity) blşm. Bilgisayarda, sayısal verilerin hata kontrolünü sağlamak üzere kullanılan ve veri sözcüğündeki 1'lerin sayısının çift veya tek sayı olma özelliği.

Page 35: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bit hata oranı (Alm. Bitfehlerrate, f; Fr. taux d’erreurs binaire, m; İng. BER; bit error ratio) blşm. Sayısal iletişimde belirli bir gözlem süresi içinde hatalı bitlerin tüm iletilen bitlere oranı.

bit hızı (Alm. Binärrate, f; Bitgeschwindigkeit, f; Fr. débit binaire, m; taux de bit, m; İng. bit rate) blşm. Birim zamanda iletilen ya da işlenen bitlerin sayısı.

bit kayması (Alm. Bitschlupf, m; Fr. dérive de bit, f; İng. bit slip; digital slip) blşm. Sayısal iletişimde bit işaretlerinin eşzamanlama saatine göre daha hızlı ya da daha yavaş gitmelerinden ötürü kaybolmaları ya da fazladan tekrarlanarak hataya yol açmaları.

bit serpiştirme (Alm. Bitverschachtelung, f; Bitverschränkung, f; Bitzwischenenlegen, n; Fr. embrouillage de bits, m; İng. bit interleaving) blşm. Daha düşük hızdaki kanallarda bitlerin iç içe geçirilerek yüksek hızdaki çoğullama kanalını oluşturdukları teknik.

bite dayalı protokol (Alm. Bit-orientiertes Protokoll; Fr. protocole orienté bit, m; İng. bit-oriented protocol) blşm. Bilgisayar iletişiminde, çerçeve ve paket uzunluklarının bit hesabına göre yapılması, sekizli kısıtının olmaması.

bitişik olmayan veri yapısı (Alm. nicht zusammenhängende Datenstruktur; Fr. structure de données non-contigues, f; İng. noncontiguous data structure) blşm. Bilgisayar programlamasında ağaç ve çizge türü veri yapıları örneklerinde olduğu gibi, ögeleri bellekte bitişik konumlarda depolanmamış veri yapısı.

bitişik onlu yazım (Alm. gepackte Dezimaldarstellung; Fr. notation décimale condensée; İng. packed decimal notation) blşm. Peş peşe iki dörder bitle ifade edilen ikili kodlanmış onlu sayının bitiştirilerek bir sekizliye sığdırılması.

bitişiklik (Alm. Adjazenz, f; Fr. adjacence, f; contiguité, f; İng. adjacency) blşm. 1. Bilgisayar ağında doğrudan bir iletişim ortamı ile bağlantılanmış iki aygıt, düğüm, program ya da ağ bölgesi; eşanlam: komşuluk. 2. Bir çizge ile modellenmiş sistemlerde bir ayrıtla birbirlerine bağlı iki düğümün özelliği.

bitiştirilmiş alanlar (Alm. kaskadierte Felder, pl; verkettete Felder, pl; Fr. champs concaténés, pl; İng. concatenated fields) blşm. 1. Bilgisayarda, iki ya da daha fazla fiziksel dosya tutanağının sıralı birleştirilmesiyle elde edilen tek bir mantıksal dosya tutanağının içerdiği alanlar. 2. İki ya da daha fazla veri alanının bir arada işlenebilecek şekilde birleştirilmesiyle elde edilmiş veri alanları.

Bizans arızası (Alm. Byzantinische Fehlentscheidung, f; Byzantinischer Fehler, m; Fr. défaillance byzantine, f; İng. Byzantine failure) blşm. Dağıtımlı ve arızalara dayanıklı bilgisayarlarda bir algoritmanın yürütümü esnasında oluşan ve sistemin öngörülemeyecek biçimde tepki vermesine yol açan arıza.

blok aktarımı (Alm. Blockübertragung, f; Fr. transfert par bloc, f; İng. block transfer) blşm. Bir ya da daha fazla veri blokunun iletim ya da aktarım süreci.

blok blok görünüş (Fr. distribution en forme de bloc; İng. blockiness) blşm. Fotoğrafçılıkta ve imge işlemede düz olması gereken tonun eşitsiz ve düzensiz olup özellikle de bloklar halinde farklılaşmalar göstermesi.

blok işlemi (Alm. Blockoperation, f; Fr. opération en bloc, f; İng. block operation) blşm. Yazı düzenlemede blok taşıma, blok silme gibi tüm bir yazı blokunu etkileyen işlem.

blok kontrol karakteri (Alm. Blockprüfzeichen, n; Fr. caractère de contrôle de trame, f; İng. block check character) blşm. Boylamasına yapılan hata denetiminde iletilen her veri öbeğinin ardına iliştirilen ve öbeğin hatalı olup olmadığını sınayan karakter.

blok şifreleme (Alm. Blockchiffrierung, f; Fr. chiffre par blocs; chiffrement par blocs, m; cryptage par blocs, m; İng. block encipherment; block encryption) blşm. Bir metin ya da veri blokunun bir bütün olarak şifrelenmesi.

blok yapısı (Alm. Blockstruktur, f; Fr. structure de bloc; İng. block structure) blşm. Programlamada genellikle nesne tanımları ve erişim kısıtları bakımından belli bir sıradüzen içeren ve ayrı birer birim olarak ele alınan program bölümlerinden oluşan yapı; örneğin, BEGIN ve END arasında kalan deyimler grubu.

Bloom süzgeci (Alm. Bloom Filter, m; Fr. Bloom filtre, m; İng. Bloom filter) blşm. Veri tabanı, iletişim, yapay zekâ, büyük veri gibi birçok bilişim alanında, belirli bir ögenin bir kümenin ögesi olup olmadığının hızlıca saptanmasında kullanılan, özellikle de kısıtlı bellek kapasitesi gerektirmesi nedeniyle tercih edilen bir veri yapısı ve algoritma tasarımı.

Page 36: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Boltzmann ağı (Alm. Boltzmann-Maschine, f; Fr. machine boltzmannienne, f; machine de Boltzmann, f; İng. Boltzmann machine; Boltzmann network) blşm. Yapay öğrenmede çok boyutlu stokastik süreçleri modellemekte kullanılan, durum vektörlerinin ikili {0,1} olduğu, her düğümün her bir diğer düğümlü bir ağırlık katsayısıyla bağlantılı olduğu stokastik, özyineli yapay sinir ağı.

Boole araması (Alm. boolesche Durchsuchung; Fr. recherche booléenne; İng. Boolean search) blşm. Veritabanlarında arama terimlerini parantezlerle ve VE, VEYA, DEĞİL gibi mantıksal işleçlerle birleştiren arama yöntemi.

Boole cebri (Alm. boolesche Algebra; Schaltalgebra, f; Fr. algèbre booléenne; algèbre de Boole, f; İng. Boolean algebra) blşm. Tanım kümesinin öge sayısı sonlu olup ikinin kuvvetleriyle ifade edilen, işlemlerinin dayandığı belitlerin eşizlik özelliği gösterdiği ve özellikle mantık devrelerinin modellenmesinde kullanılan cebir alanı.

Boole verisi (Alm. boolesche Daten; Fr. données booléennes; İng. Boolean data) blşm.  İki elemanlı bir kümeden değer alan veri.

boş arabellek olayı (Alm. Buffer-Underrun, m; Fr. sous-alimentation de la mémoire tampon, f; tampon vide, m; İng. buffer underflow; buffer underrun) blşm. Bilgi işlemde iki aygıt arasında veya bir bilgisayarda iki işlem arasında haberleşmede kullanılan arabelleğe, verinin okunma hızından daha düşük bir hızla veri gelmesi durumu.

boş deyim (Alm. Leeranweisung, f; Fr. instruction nulle; İng. null statement) blşm. Bilgisayar programlamasında herhangi bir karakter içermeyip sadece sınır belirteçleri olan deyim.

boş işlem kodu (Alm. Nulloperationsbefehl, m; Fr. code de non-opération, m; İng. no-op; no-operation code; no-operation instruction) blşm. Bilgisayara hiçbir şey yapmayıp bir sonraki komuta ilerlemesini bildiren komut.

boş karakter (Alm. Nullzeichen, n; Fr. caractère nul, m; İng. null character) blşm. 1. Karakter dizgilerinde dizgi sonunu belirten, ASCII kodlamasında tüm bitleri 0 olan karakter. 2. Veri yapısında ya da sayısal iletişimde zamanı ya da ortamı doldurmak için kullanılan ve bir diziye eklendiğinde ya da diziden çıkarıldığında hiçbir etkisi olmayan karakter.

boş küme (Alm. leere Menge; Fr. ensemble vide; İng. empty set) blşm. Matematik ve mantıkta hiçbir öge içermeyen küme.

boşa çabalama (Alm. Seitenflattern, n; Fr. affolement, m; emballement, m; tassage, m; İng. thrashing) blşm. 1. Bilgisayarın vaktinin çoğunu verileri birincil bellekle ikincil bellek arasında götürüp getirerek ziyan etmesi. 2. Bir bilgi işlem sisteminde işlem gücünün ve zamanın çoğunun işlemcilerin kontrolüne harcandığı ve yararlı iş çıkarılamadığı durum.

boşluk blşm. 1. (Alm. Spatium, n; Fr. espace, m; İng. space) Bilgi işlemede bir kayıt ortamındaki kullanımı serbest bölge. 2. Yazılı belgelerde metin işlemede ya da ekranda herhangi bir karakter basılmadan yazıcının bir ya da birkaç satır ilerlemesi; eşanlam: yazı boşluğu. 3. (Alm. Leerstelle, f; Fr. espace, m; repos, m; İng. space) Sayısal iletimde herhangi bir işaret gönderilmeden diğer bir deyişle boşluk gönderilerek işaretin yokluğu aracılığıyla “0” bit değerinin belirtilmesi; eşanlam: boş işaret.

boşluk karakteri (Alm. Leerzeichen, n; Zeichen für Leerstelle, n; Fr. caractère blanc, m; İng. blank character) blşm. Bilgisayarda yazılı metinlerde sözcükleri, sayıları, noktalama işaretlerini birbirinden ayırmaya yarayan boşluğu temsil eden karakter; örneğin, ASCII 32.

boyama programı (Alm. Malprogramm, n; Fr. logiciel de retouche d’images, m; İng. paint program) blşm. Özellikle serbest el çizimine elverişli, bit haritası halinde renkli şekiller oluşturulmasını sağlayan bilgisayar uygulama programı.

boyuna form (Alm. Hochformat, n; Fr. format vertical, m; format à la Française, m; İng. portrait mode; upright format; vertical mode) blşm. Basımcılıkta ve bilgisayar çıktılarında, boyu eninden daha uzun olacak şekilde ayarlanmış sayfa üzerindeki baskı; eşanlam: dikey form.

bozuk sektör (Alm. fehlerhafter Sektor, m; Fr. secteur défecteux; İng. bad sector) blşm. Disk, disket gibi manyetik ortamların formatlanması ya da kontrolü sırasında kullanılmayacak durumda olduğu saptanan sektör; bozuk kesimler bir fiziksel örselenmeden kaynaklanır.

bozukluk maskelenmesi (Alm. Fehlermaskierung, f; Fr. masquage de panne, m; İng. fault masking) blşm. Sistemde bir ögedeki bozukluğun, bu ögenin bir özelliğinden ötürü ya da bir başka ögedeki bozukluktan ötürü tanınamaması, görülememesi durumu; eşanlam: hata maskelenmesi.

Page 37: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

böl ve yönet (Alm. teile und hersche; Fr. diviser et règner; İng. divide and conquer) blşm. Bilgi işlemede karmaşık problemleri daha küçük parçalara bölerek önce parçaları için ve sonra bütünü için çözümü elde etmek.

bölgesel ayarlar (Alm. Regionaleinstellungen, pl; Fr. calage régional; İng. regional settings) blşm. Bilgisayara, çalışılan ülkenin coğrafi konumu, dil, noktalama işaretleri, saat gibi özelliklerinin tanıtılması.

bölgeye göre fiyatlandırma (Fr. variation géographique des prix, f; İng. geographical pricing; geopricing) blşm.  İnternet üzerinden ürün ya da hizmet alışverişi yapan kişiye, bu kişinin bulunduğu coğrafi konuma göre fiyat belirleme; eşanlam: coğrafi fiyatlandırma.

bölmeksizin yaslama (Alm. Blocksatz ohne Silbentrennung, f; Fr. justification sans coupure, f; İng. hyphenless justification) blşm. Metin düzenlemede, bir satıra sığmayan sözcüğün bir sonraki satıra kaydırıldığı ve yaslamanın da sözcük aralıklarının ayarlanarak sağlandığı fakat hiçbir durumda sözcüklerin bölünmediği düzenleme yöntemi.

bölmeleme blşm. 1. (Alm. Kompartimentierung, f; Fr. partitionnement, m; İng. compartmentalization) Bilgi güvenliğinde, riski azaltmak amacıyla verilerin birbirinden yalıtılmış bölmelere ayrılması. 2. (Alm. Partition, f; Fr. partition, f; İng. partition) Bilgisayarda, ana belleğin ya da manyetik ortamın benzer uygulamalar için sabit boyda kısımlara bölünmesi ve böylece bellekte işletim sistemine özgü mantıksal bölmeler yaratılması; eşanlam: bölüntüleme. 3. Mantıksal bir veritabanını, daha kolay yönetilebilirlik amacıyla bağımsız parçalara ayırma. 4. Matematikte bir kümenin birbirleriyle örtüşmeyen bölgelere ayrılması.

bölmeyen kısa çizgi (Alm. Trennstrich ohne Silbentrennung, m; Fr. tiret d’espace insécable, m; İng. nonbreaking hyphen) blşm. Satır bölünmesine yol açmayan, normal tire işareti gibi her zaman görünür olan işaret.

bölü işareti (Alm. Schrägstrich, m; Fr. barre oblique, f; trait oblique, m; İng. slash; solidus) blşm. Sağa yatık bir çizgiden oluşan grafik karakter, /; eşanlam: yatık çizgi.

bölüm bölüm sıralama (Alm. Stück für Stück sortieren, n; Fr. tri par distribution, m; İng. pocket sort) blşm. Kümedeki nesnelerin önce belirli aralıklara göre gruplara ayrılması, sonra her grubun kendi içinde sıralanması ve grupların doğru sırada birleştirilmeleri şeklinde yürütülen sıralama.

bölünemez boşluk (Alm. geschütztes Leerzeichen; Fr. espace collant; espace imposé; espace insécable; İng. forced space; hard space; nonbreaking space; required space) blşm. Bilgisayarda yazı işlemede, iki karakter ya da iki karakter dizgisinin arasında yer alan belirli ve değişmez uzunlukta boşluk.

bölünemez işlem (Alm. atomische Operation; Fr. opération atomique, f; İng. atomic operation) blşm. 1. Aynı veriyolu çevrimi içinde bir elektronik işlemcinin art arda hem okuma hem de yazma yapabildiği işlem; eşanlam: atomik işlem. 2. Bilgisayar işletim sistemlerinde, başlatılmasından sonra, kaç makine çevrimi alırsa alsın, en son etkileri de kesinleşene dek kesintiye uğratılmaması sağlanacak işlem; eşanlam: atomik işlem. 3. Veritabanı yönetim sistemlerinde bir kez başlatılmışsa en son etkileri kesinleşmedikçe tümüyle yok sayılan, işlemin içerdiği adımlar herhangi bir nedenle tamamlanamazsa veritabanı içeriğinin, o işlemin başlatılmasından önceki durumuna aynen geri döndürülmesi gereken işlem; eşanlam: atomik işlem.

bölüntülenmiş veriler (Alm. untergliederte Daten; Fr. ensemble de données partitionné, m; İng. partitioned data set) blşm. Alt dosyalara bölünmüş ve her birine ayrı ayrı erişilebilir dosyalara yazılmış veriler; eşanlam: bölmelenmiş veri kümesi.

bölüt (biyom. segment) (Alm. Segment, n; Fr. segment, m; İng. segment) 1. biyom. Gelişim sırasında embriyoda baş gövde ekseni boyunca oluşan ve yinelenen vücut bölümlerinin her biri. 2. blşm. 1. Bilgisayar ağlarında bir mesajın gönderildiği ağ tarafından taşınmasını sağlamak amacıyla bölütlenmesi sonucu elde edilen bölütlerden her biri. 2. Bir birim olarak saklanan ya da iletilen veri topluluğu. 3. Bir işaretin ya da imgenin kendi içinde tutarlı sayılabilen kesimlerinden biri. 4. Bir programı oluşturan, bir ölçüde birbirinden bağımsız çalışabilen ya da tüm programın ana bellekte olmasına gerek olmadan çalışabilen altprogramlardan her biri. 5. Veritabanlarında saklanabilen ya da geri alınabilen en küçük veri birimi.

bölütleme (Alm. Segmentation, f; Segmentierung, f; Fr. segmentation, f; İng. segmentation) blşm. 1. Bir bilgisayar programını, özellikle de programın adres uzayını, gerektikçe çağrılabilecek birbirinden bağımsız kesimlere ayırma. 2. Bir işareti, özellikle bir imgeyi bilgi içerikleri, dokuları, spektral yapıları vb. birbirinden farklı olabilen yörelere ayırma işlemi.

bölütlü adresleme (Alm. segmentierter Adressraum; Fr. adressage segmenté; İng. segmented addressing) blşm. Program yapısının kod bölütleri, veri bölütleri gibi mantıksal birçok bölütten meydana geldiği ve sanal adresin bölüt numarası ve bölüt içi sıra numarasının bitiştirilmesiyle oluştuğu durumda, fiziksel adresin, her

Page 38: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bölüt numarasına yeterli büyüklükteki boş bir bellek alanının başlangıç göz numarası atanarak ve bu değerin bölüm içi adres numarası ile toplanarak hesaplandığı adresleme tekniği.

bukalemun imge (Alm. Rollover-Bild, n; Fr. image survolée, f; İng. rollover image) blşm. Bilgisayarda bir örün sayfasındaki ya da herhangi bir görüntü çerçevesi içindeki, üzerinden farenin geçirilmesi sonucu, şeklini ya da rengini değiştiren imge.

bul ve değiştir (Alm. Finde und ersetze; Suche und ersetze; Fr. recherche et remplacement; İng. find and replace; search and replace) blşm. Bilgisayarda metin işlemede, bir belgede belirli özellikler taşıyan belirli bir karakter dizgisini otomatik olarak bulup başka bir dizgiyle değiştirmeye yarayan işlev.

bulanık (Alm. Fuzzy; Fr. flou; İng. fuzzy) blşm. Bilgi işlemede nesnelerin sınıf aidiyetlerinin kesin olmayıp bir olabilirlik fonksiyonu ile belirlenmiş olması durumuna ilişkin.

bulanık akıl yürütme (Alm. Fuzzy Folgerung, f; Fr. raisonnement flou; İng. fuzzy reasoning) blşm. Klasik kesin ikili mantıktan farklı çoklu değerli ve olasılıksal mantığa dayalı, bulanık mantık ilişkileri ve kesin değerlere sahip olan bilgilerle yapılan akıl yürütme.

bulanık bilgi (Alm. unscharfe Information; Fr. information floue; information imprécise; İng. fuzzy information) blşm. Değerleri kesin olmayan özellikler taşıyan bilgiler.

bulanık imge (Alm. verwaschenes Bild; Fr. image floue; image papillotée; İng. blurred image) blşm. Netliği ve çözünürlüğü kamera hareketi, yanlış odaklama, çevresel etkiler gibi nedenlerden ötürü azalmış imge.

bulanık küme işlemi (Alm. unscharfe Mengenoperation, f; Fr. opération d’ensemble flou, f; İng. fuzzy set operation) blşm. Kesin kümeler üzerindeki işlemlerin bulanık kümelere genelleştirilmesi. Bu işlemler: a) bulanık tümleme, cA(x) = 1 − A(x), b) bulanık kesişim, (A∩B)(x) = min [A(x), B(x)], c) bulanık toplamadır, (AUB)(x) = max [A(x), B(x)].

bulanık sınıflandırma (Alm. Fuzzy-Klassifizierung, f; Fr. classification floue, f; İng. fuzzy classification) blşm. Sınıflandırılacak nesneye tek bir sınıf atanması yerine, nesnenin her bir sınıfa üyelik skorunu veren sınıflandırma yöntemi; eşanlam: esnek sınıflandırma.

bulaşma (biyom. kontaminasyon) (Alm. Kontamination, f; Fr. contamination, f; İng. contamination) 1. blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde, solucan, virüs gibi zararlı yazılımların, sistemden sisteme atlaması. 2. Bilgisayar güvenliğinde farklı güvenlik sınıflamasına sahip olan verilerin karışık bulunmaları; özellikle belirli bir güvenlik sınıflamasındaki verilerin daha düşük güvenlik düzeyindeki verilerle karışımı. 2. müh. Bir insan ya da hayvan bedeninin yüzeyinde, tüketilmek üzere hazırlanmış bir ürünün içinde ya da üzerinde veya taşıtlar da dahil olmak üzere cansız diğer maddeler üzerinde sağlık riski oluşturabilecek enfeksiyöz ya da toksik bir etkenin ya da maddenin varlığı; eşanlam: kontaminasyon. 3. (Alm. Verschmutzung, f; Fr. contamination, f; İng. contamination) çevr. Çevrede bulunması istenmeyen mikroorganizmaların, kimyasal ve nükleer atıkların vb. suya, toprağa, havaya veya kullanılacak malzemelere, gıdalara karışıp kirletmesi. 4. (Alm. Verseuchung, f; Fr. contamination, f; İng. contamination) gıda. Bir kültür, steril donatım ya da gıdaya hijyenik olmayan uygulama ve koşullarda bir işlem yapılması sonucu istenmeyen bir canlı hücrenin, kimyasal veya fiziksel yabancı bir maddenin girmesi; eşanlam: kontaminasyon.

bulgetir oranı (Alm. Nachweisquote, f; Fr. taux de références pertinentes, m; İng. retrieval ratio) blşm. Veritabanlarında belirli bir belge ya da bilgi aranırken bulunan anlamlı belgelerin tüm geri getirilenlere oranı; eşanlam: bulup getirme oranı.

bulgetir sistemi (Alm. Retrievalsystem, n; Fr. moteur de récupération, m; İng. retrieval engine) blşm. Büyük kütlesel veri yığınlarında istenen verilerin bulunmasını sağlayan yazılım, donanım ya da her ikisi; eşanlam: bilgi geri kazanım sistemi.

buluşsal arama (Alm. heuristische Suche, f; Fr. recherche héuristique, f; İng. heuristic search) blşm. Yapay zekâ algoritmalarında ve optimizasyon problemlerinde kesin çözüme erişilemediğinde ya da daha çabuk, yaklaşık bir çözüm istendiğinde başvurulan, denenen çözüm yolları arasında kötüleri elemeye, yeterince iyi bir çözüm elde edilene kadar aramanın sürdürüldüğü yaklaşım.

bulut bilişim (Alm. Rechnerwolke, f; Cloud-Computing, n; Fr. informatique dématerialisée; infomatique en nuage, f; infonuagique, f; İng. cloud computing) blşm.  İsteğe bağlı, talep güdümlü devşirilen bilgi işlem hizmetleri ya da yetenekleri ile bugüne değin bilimsel araştırma ve askeri uygulamalarda kullanılan süper bilişim ya da yüksek başarımlı hesaplama gücünü herkes için sağlama teknolojisi; eşanlam: ağda devşirmeli bilgi işlem.

Page 39: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

bulut piramidi (Alm. Rechnerwolkepyramide, f; Fr. pyramide de l'infomatique en nuage, f; İng. cloud computing pyramid; cloud pyramid) blşm. Bulut bilişimi mimarisinin, en basit biçimiyle altta donanım ve işletim sistemlerini içeren altyapının, ortada internet üzerinden erişim ve destek yazılımlarının ve üstte de uygulama yazılımlarının yer aldığı bir piramit şeklinde gösterimi.

bulut uygulaması (Alm. Cloud Anwendung; Fr. application en nuage, f; İng. cloud application) blşm. Herhangi bir bilgisayara kurularak hizmet alınması olanaklı olmayan, yalnızca internet üzerinden ulaşılabilecek şekilde kurgulanmış yazılım sistemi.

bulutta depolama (Alm. Speicher in der Wolke, m; Fr. stockage dans le nuage, m; İng. cloud storage) blşm. Büyük hacimli verilerin internet üzerinden ulaşılan hizmet olarak altyapı mimarisi üzerinde saklanması.

buyuru dili (Alm. unbedingte Sprache; Fr. langage impératif; İng. imperative language) blşm. Pascal ve Fortran gibi her deyiminin program bağlamının durum değiştirmesine yol açan birer buyuru olduğu makine dili paradigmasına uygun dil.

bürün (Alm. Prosodie, f; Fr. prosodie, f; İng. prosody) blşm. Konuşulan dilde, duygusal tonlama, melodik vurgu, ritim, gürlük, perde, yerel aksan vb. özellikler; eşanlam: prozodi.

bütünce (Alm. Korpus, n; Fr. corpus, m; ensemble de documents, m; İng. corpus) blşm. 1. Dilbilimde, büyük hacimli ve yapısal nitelikte çoğu zaman elektronik olarak saklanan metinler topluluğu. 2. Hukukta, belgeler ve kaynaklar bütünü.

bütünleştirme (Alm. Defragmentierung, f; Fr. défragmentation, f; İng. defragmentation) blşm. Disk veya bellek üzerinde parça parça ve farklı yerlerde duran programları ve dosyaları daha az yer işgal edecek şekilde bir bütün haline getirme.

bütünleyici satış (Alm. Querverkauf, m; Cross-Selling, n; Fr. vente complémentaire, f; vente croisée, f; İng. added selling; cross-selling; suggestion selling; suggestive selling) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesinde, bir ürünü satın almaya karar vermiş müşteriye, bu ürünü tamamlayıcı nitelikte başka ürünleri de önererek satın almaya özendiren pazarlama tekniği.

büyüğü başta (Alm. Big Endian; Fr. grand boutiste; İng. big endian) blşm.  İki veya dört sekizli uzunluğunda sayısal değerin yüksek anlamlı sekizlisinin önde gelecek şekilde kaydedilmesi ya da iletişim ortamına verilmesi.

büyük küçük birleştirme (Fr. unification de casses; İng. case folding) blşm.  İşlenen bir metinde, örneğin internet arama motorlarında etkinliği artırmak gibi amaçlarla, büyük küçük harf farkının göz ardı edilmesi.

büyük küçük harfe duyarlı (Alm. Beachtung der Groß und Kleinschreibung, f; Fr. correspondance majuscule/miniscule, f; İng. match case) blşm. Yazı işlemede, bir belgede girilen anahtar sözcüklerle bilgi aratılırken aramanın büyük ya da küçük harflere duyarlı olması.

büyük sayılar aritmetiği (Alm. Langzahlarithmetik, f; Fr. arithmétique multiprécision, f; İng. arbitrary-precision arithmetic; bignum arithmetic; infinite-precision arithmetic; multiple precision arithmetic) blşm. Genelde bilgisayarların aritmetik mantık birimlerinde bulunan 8 ile 64 bit arasındaki uzunluklu sözcükler yerine, gelişigüzel uzunlukta, yalnızca mevcut bellek tarafından sınırlanan uzunlukta sözcüklerin kullanıldığı bilgisayar aritmetiği.

büyük veri (Alm. Big Data, pl; Fr. mégadonnées, pl; İng. big data) blşm. Toplanıp işlenecek verilerin çok büyük hacimleri, biçim ve içerik bakımından fazlasıyla farklılık ve değişkenlik içermeleri, büyük bir hızla birikmeleri ve geçerlilik düzeylerinin de değişkenliği nedeniyle geleneksel veri işleme yazılım ve yöntemlerinin yetersiz kaldığı, ancak bir yandan içerik zenginliği nedeniyle, diğer yandan da hızla gelişen teknolojik altyapılar sayesinde 21. yüzyılda önemi gittikçe artan kitlesel ve sürekli bilgi toplama, işleme ve karar desteği sağlama yaklaşımlarına toplu halde verilen ad.

büyük-küçük harf dönüşümü (Alm. Gross Klein Umwandlung, f; Fr. conversion de casse, f; İng. case conversion) blşm. Bilgisayarda yazı işlemede, küçük harfleri büyük, büyük harfleri küçük kılan karakter dönüşümü.

canlı başlatma (Alm. Warmstart; Fr. redémarrage à chaud, m; İng. soft boot; warm boot) blşm. Bilgisayarı, kesinti öncesi çalışma döneminden çoğu parametrelerin kullanılır durumda olduğu haliyle yeniden başlatma.

casus yazılım (Alm. Spionage-Software, f; Spyware, f; Fr. logiciel espion, m; İng. spyware) blşm. Bir kullanıcının internet bağlantısını gözlemleyerek kişisel bilgilerini derleyen ve bunları bir başkasına yollayan yazılım.

Page 40: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

cazibe pazarlaması (Alm. Inbound-Marketing, n; Fr. marketing d'attraction, m; İng. inbound marketing) blşm. Bir ticari kuruluşun haber bültenleri, bloglar, sosyal medya platformlarında müşteriye yararlı olabilecek ve ilgisini çekebilecek bilgileri yayımlayarak, arama motorunu iyileştirerek, markalama ve içerik pazarlaması yaparak tüketicileri kendine çekme stratejisi.

cebirsel dil (Alm. algebraische Sprache; Fr. langage algébrique, m; İng. algebraic language) blşm. FORTRAN, ALGOL’da olduğu gibi deyimleri cebir yapılarına benzeyen algoritmik dil.

cep sunucu (Alm. Proxy-Caching; Fr. utilisation d’antémémoire mandataire, f; serveur cache, m; serveur proxy cache, m; İng. cache server; proxy caching) blşm. Özellikle erişim süresini düşürmek amacıyla sıkça çağrılan nesneleri (örün sayfası, resim, video, çizelge vb.) kendi ön belleğinde saklayıp bunlara yönelik istemleri internete bağlanmadan doğrudan kendi üzerinden istem sahibine ileten vekil sunucu; eşanlam: önbellekli vekil sunucu.

CISC işlemcisi (Alm. CISC-Prozessor, m; Fr. processeur CISC, m; İng. CISC processor) blşm. Yürütüme konan komut sayısını azaltmak amacıyla karmaşık ve güçlü makine komutları kullanan işlemci. Açılımı “Complex Instruction Set Computer”.

coğrafi konum bilgileri (Alm. Standortdaten, pl; Fr. données géographiques, pl; données à référence spatiale, pl; İng. locational data) blşm. Yeryüzündeki doğal ve insan yapısı nesnelerin mutlak ya da bağıl konum verileri ile konuma bağlı öznitelikleri.

coğrafi perdeleme (Alm. Geoblocking, n; Fr. blocage géographique, m; filtrage géographique, m; géoblocage, m; İng. geoblocking; geofiltering; geographical blocking; georestriction) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesine girmek isteyen kişiye, kişinin IP adresi, internetteki işaretlerin gidiş-geliş gecikmeleri gibi ipuçlarından yola çıkarak saptanan coğrafi konumuna göre giriş izni verilmesi ya da sayfaya getirilen ürünlerin ve para biriminin konuma göre değiştirilmesi.

çağırma dizisi (Alm. Aufruffolge von Unterprogrammen, f; Fr. séquence d’appel, f; İng. calling sequence) blşm. Bilgisayar programlamasında bir altprogramın yürütümünü başlatan, gereğinde işleyeceği verileri sağlayan, sonuçların alınıp çağıran programa geri dönülmesini kontrol eden komut dizisi.

çağrı park etme (Alm. Parken der Anruf, n; Fr. parcage d'appel, m; İng. call parking) blşm. Bazı telefon sistemlerinde süregelen bir çağrıyı geçici olarak bekleme durumuna alma, daha sonra aynı çağrıyı bir başka telefon aygıtından sürdürme.

çağrışımsal adresleme (Alm. Inhaltadressierung, f; Fr. adressage associatif, m; adressage par contenu, m; İng. associative addressing; content addressing) blşm. 1. Bilgisayarda bellek yerini fiziksel konum yerine içeriği ile belirlemeye çalışan adresleme türü; eşanlam: içeriğe göre adresleme. 2. Taşınan mesajın içeriğinden edinilebilen bilgiden yararlanarak adresleme; eşanlam: içeriğe göre adresleme.

çağrışımsal bellek (Alm. Inhaltadressierbarer Speicher; Assoziativspeicher, m; Fr. mémoire associative; mémoire adressable par le contenu, f; İng. associative memory; associative storage; content-addressable memory) blşm. Bilgisayar belleğinde bir verinin yerinin adresle değil de içeriğiyle belirlenmesi; eşanlam: içeriği ile adreslenen bellek.

çağrıyı kendine yönlendirme (Fr. prise d’appel, f; İng. call pickup) elk. Telefon sistemlerinde, bir aboneye gelmiş çağrıyı başka bir dahili abonenin bir numara tuşlayarak kendine yönlendirmesi.

çakıştırma (Alm. Angleichung, f; Fr. recalage, m; İng. registration) blşm. 1. Belge kopyalama ve çoğaltma makinelerinde kopyaların konum tutarlılığı; eşanlam: kayıtlama. 2. Bir referans noktasına göre bir nesnenin, örneğin bir sayfanın, doğru ve kesin konumlanışı; eşanlam: kayıtlama. 3. Farklı zamanlarda ve/veya farklı kameralarla, açılardan vb. elde edilen imgelerin üst üste çakışacak şekilde işlenmesi; eşanlam: kayıtlama.

çakmak bellek (Alm. Speicherstick, m; Fr. clé USB, f; clé USB à mémoire flash, f; İng. key drive; pen drive; USB drive; USB flash drive) blşm. Bilgisayarın USB soketine takılarak yazılıp okunan taşınabilir sabit bellek; eşanlam: USB bellek.

çalışırken takma (Alm. heißes Tauschen; Fr. insertion active; connexion à chaud, f; İng. hot insertion; hot swapping; live insertion) blşm. Bir elektronik aygıta ya da bilgisayara bir kart ya da aygıtı, aygıt ya da bilgisayarı durdurup kapatmadan takma; eşanlam: canlıyken takma.

çalışırlık yoklaması (Alm. Ausprüfung, f; Fr. vérification systématique, f; essai de fonctionnement, m; İng. check out; operational checkout) blşm. Bir aygıt ya da sistemin, amaçlanan işlem ya da işlevi gerçekleştirip gerçekleştirmediğini saptamak üzere uygulanan bir dizi sınama.

Page 41: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çalışma alanı (Alm. Arbeitsfläche, f; Fr. espace de travail, m; İng. work area; work space) blşm. 1. Bilgisayar ekranında düğmeler, yazı alanları, kontrol ayarlarının vb. yer aldığı alan. 2. Bilgisayarlar ve veri işleme sistemlerinde, bilgisayarın çalışmakta olan programın verilerini saklamak için kullandığı bellek alanı. 3. Robotbilimde bir robotun iki ana hareket ekseni boyunca erişebileceği noktaların belirlediği uzay.

çalışma belleği (Alm. Arbeitsspeicher, m; Fr. mémoire de travail, f; mémoire temporaire, f; İng. working memory; working storage) blşm. Bir işlem sırasında verilerin sonradan işleme konmak üzere geçici olarak saklandığı bellek alanı.

çapa (Alm. Anker, m; Fr. ancre, m; ancre de départ, m; İng. anchor; named target) blşm. 1. Bir metin köprüsünün başlangıç ve bitiş noktaları. 2. HTML belgelerinde bir etiket ile tanımlanan, aynı belge içinde başka bir konuma, belgeye ya da dosyaya bağlantı yapılmasını sağlayan simge ya da yazılı bilgi. 3. Masaüstü baskı formatlarında ya da yazı işlem belgelerinde nesnenin belgeye verildiği yerde kalmasını sağlayan bağ.

çapar ayıklama (Alm. Behebung von Programmfehlern, f; Ausprüfen, n; Fr. débogage, m; déverminage, m; İng. debug; debugging) blşm. Bilgisayar programlarındaki yanlışların bulunması, yerlerinin saptanması ve giderilmesi işlemi; eşanlam: hata ayıklama.

çapraz başvuru (Alm. Kreuzverweis, m; Fr. renvoi, m; renvoie reciproque, m; İng. cross reference) blşm. 1. Bir kitap ya da dosyalama sisteminde bir başka yerdeki bilgiye yöneltme eylemi ve buna ilişkin simgelem. 2. Kitap ya da dosyalama sistemleri arasında bir bilgiye ilişkin karşılıklı yönlendirme.

çapraz çevirici (Alm. Cross-Assembler, m; Fr. assembleur croisé; İng. cross-assembler) blşm. Bir bilgisayarda çalıştırılan, fakat başka bir bilgisayar için kod üreten çevirici.

çapraz derleyici (Alm. Fremdkompilierer, m; Fr. compilateur croisé; İng. cross-compiler) blşm. Derleyicinin bulunduğu bilgisayar sisteminden farklı bir bilgisayarda yürütüme konmak üzere makine kodu üreten derleyici.

çarpışma 1. (Alm. Kollision, f; Fr. collision, f; İng. collision) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında birden fazla uçbirim iletime kalkıştığında iki ya da daha fazla mesaja ait işaretlerin birbirlerinin üzerine binmeleri. 2. (Alm. Stoß, m; Fr. collision, f; İng. collision) mak.  İki cismin ya da parçacığın birbirine hızla dokunarak veya yaklaşarak kısa bir süre içinde büyük bir kuvvet etkileşiminde bulundukları, toplam momentumun korunduğu fiziksel olgu.

çarpışma olasılığı (Alm. Kollisionswahrscheinlichkeit, f; Fr. probabilité de choc, f; probabilité de collision, f; İng. probability of collision) 1. blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında kullanılan çoklu erişim yönteminde paketlerin zaman dilimlerinin örtüşme olasılığı. 2. Bilgisayarda özüt tablolamasında, iki farklı erişim anahtarının aynı özütle ya da aynı adresle eşleşmesi olasılığı.(Alm. Kollisionswahrscheinlichkeit, f; Fr. probabilité de choc, f; probabilité de collision, f; İng. probability of collision) 2. elk. Bir elektronun bir yol boyunca bir atom veya molekül ile çarpışma olasılığı.

çatı 1. (Alm. Rahmenstruktur, f; Bezugssystems, n; Fr. cadre, m; İng. framework) blşm. 1. Kavramsal anlamda, araştırmada aktivitelerin olası gelişmelerini sınırlamak veya bir düşünceye veya bir anlayışa en uygun yaklaşımı göstermek amacıyla belirlenen çerçeve. 2. Yazılım bağlamında bir yazılım projesinin değişik birleşenlerini oluşturmak ve bunları bir araya toplamak için oluşturulmuş destek programları, kod kitaplıkları ve diğer yardımcı araçlardan oluşan tasarım kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı altyapı; eşanlam: çerçeve. 2. (Alm. Dach, n; Fr. toit, m; İng. roof) inş. Bir binanın en üstünde yer alan, binayı yağış gibi atmosfer koşullarından koruyan yapı parçası.

çatışkı (Alm. Paradox, n; Fr. paradoxe, m; İng. paradox) blşm. Çelişkisiz bir matematiksel sistemde hem doğru hem yanlış olan önerme; eşanlam: paradoks.

çekinik gen (Alm. rezessives Gen, n; Fr. gène récessif, m; İng. recessive gene) blşm. Heterozigot olması durumunda fenotipe yansımayan ve dominant genin baskılamasıyla etkisini fenotipte göstermeyen gen; eşanlam: resesif gen, bastırılmış gen.

çekirdek program (Alm. Systemkernprogramm, n; Fr. programme noyau; İng. core program) blşm. Bilgisayarın rasgele erişilir belleğinde yerleşik olan program ya da program bölütü.

çekirdek varlık (Alm. Kern Vermögenswert, m; Fr. atout central, m; İng. core asset) blşm. Bir yazılım ürün hattından üretilecek tüm ürünlerin geliştirilmeleri sürecinde kullanılabilecek planlar, isterler, tasarımlar, program bileşenleri, testler, belgeler, ortak mimariler gibi ortak altyapı ögeleri.

çekişmeli erişim (Alm. Zugriff mit Konfliktauflösung, m; Fr. accès aléatoire à base de contention, m; İng. contention-based access) blşm. Bilgisayar ağlarında uçbirimlerin teleiletişim olanaklarına, merkezi bir kontrol biriminin güdümü olmadan bir çekişme protokolü sonucu erişmeleri.

Page 42: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çerçeve aktarım yöntemi (Alm. Frame Relay; Fr. transmission par trames, f; İng. frame relay) blşm. Bilgisayar iletişiminde kullanılan ve bağlantılı paket hizmeti veren anahtarlama yöntemi.

çerçeve sınır belirteci (Alm. Rahmenabgrenzer, m; Fr. séparateur de trame, m; İng. frame delimiter) blşm. Bir veri çerçevesinin baş ve sonunun tanınmasını sağlayan özel bit ya da karakter dizgisi. Örneğin HDLC’de, 01111110 dizgisi; eşanlam: çerçeve başlık bayrağı.

çerçeveleme (Alm. Umrahmung, f; Fr. encadrement, m; İng. framing; framing of data) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında akıp giden bit ya da sekizli dizilerinde çerçeve denen bir veri grubunun başını ve sonunu belirleyici bayraklarla donatmak, kontrol, adres ve hata kontrol alanlarını yaratmak.

çerez (Alm. Cookie, n; Fr. témoin, m; İng. cookie) blşm. Bir örün sunucusunun kendisinden hizmet bekleyen istemciye yüklediği ve bu istemcinin aynı sunucuya daha sonraki erişimlerinde de kullanılmak üzere saklı tutulabilen bilgi öbeği.

çeviri programı (Alm. Übersetzungsprogramm, m; Fr. logiciel traducteur, m; İng. translating program; translator) blşm. Önceden saptanmış bir algoritmayla bir sözdizimindeki veri ya da komutları başka bir biçime dönüştüren bilgisayar programı.

çevirici dili blşm. 1. (Alm. maschinenorientierte Sprache; Fr. language de niveau bas, m; İng. assembly language; low-level language; machine-oriented language) Belirli bir bilgisayarın ya da belirli bir bilgisayar sınıfının yapısına uygun, her komutun genellikle bir tek makine komutunu karşıladığı simgesel programlama dili; eşanlam: birleştirici dil. 2. (Alm. Assembler-Sprache, f; Fr. langage d'assembleur, m; İng. assembly language) Her birinin bir makine dili komutuna karşılık geldiği ve anımsatıcı ya da simgesel komutlardan oluşan alçak düzeyli programlama dili.

çevirici kodu (Alm. Assembler-Code, m; Fr. code d’assemblage, m; İng. assembler code) blşm. Bir çevirici programa girdi olabilecek şekilde yazılmış bilgisayar komutları ve veri tanımları.

çevre aydınlığı 1. (Alm. Umgebungslicht, n; Umlicht, n; Fr. éclairage ambiant, m; İng. ambient light) blşm. Üç boyutlu bilgisayar grafiğinde, tüm görüntü alanını her yönden aydınlatan ışık. 2. (Alm. verfügbares Licht; Fr. lumière ambiante, f; İng. ambient light) müh. Fotoğrafçılıkta, özel bir ışık düzeni tarafından sağlanmayan, ortamda var olan ışık.

çevre birimi (Alm. Peripheriegerät, n; Fr. unité périphérique, f; appareil périphérique, m; dispositif périphérique, m; matériel compagnon, m; periphérique informatique, m; İng. peripheral device; peripheral equipment; peripheral unit) blşm. Bilgisayarın çevresi ile giriş/çıkış işlemlerini yerine getiren yazıcı, modem, disk sürücü gibi, kısaca bilgisayarın çevre ile etkileşimi için zorunlu olan donanım aygıtları.

çevre birimi sürücüsü (Alm. Gerätetreiber, m; Fr. gestionnaire de périphérique, m; pilote de périphérique, m; İng. device driver) blşm. 1. Bilgisayar ile bir çevre aygıtının donanım düzeyinde iletişimi sağlayan birim; eşanlam: aygıt sürücüsü. 2. Bilgisayara bağlanmış bir aygıtın kullanma kodunu içeren dosya.

çevre birimleri çekişmesi (Alm. Peripheriegerätkonflikt, m; Fr. collision des terminaux, f; İng. bus contention; device contention) blşm. Aynı anda çalışan birden fazla programın modem, yazıcı gibi bir çevre birimini aynı anda kullanma isteklerinden doğan durum; eşanlam: terminal çekişmesi.

çevrim çalma (Alm. Zyklusklauverfahren, n; Fr. mode au vol de cycle, m; İng. cycle stealing; cycle stealing mode) blşm. Merkezi işlem biriminin belleğe erişiminin, bir veya birkaç saat çevrimi boyunca askıya alınması, bu süre içinde bir veriyolu denetçisi tarafından belleğin giriş çıkış işlemleri için mikroişlemci tarafından kullanılması.

çevrim süresi (Alm. Durchlaufzeit, f; Zyklusdauer, f; Fr. durée du cycle, f; temps de cycle, m; İng. cycle time) 1. blşm. Bir bilgisayarın bir birim işlemi gerçekleştirdiği zaman aralığı. 2. endst. Endüstriyel imalatta bir ürünün ya da ürün grubunun üretilmeye başlandığı zaman ile nakledilmesine kadar geçen ve stokta bekleme zamanını da içeren süre.

çevrimde donanım (Alm. Hardware-in-the-Loop, n; Fr. dans la boucle du matériel; matériel incorporé, m; İng. hardware-in-the-loop) blşm. Özellikle karmaşık gömülü sistemlerin geliştirme ve testlerinde kullanılan, gömülü sistemin üzerinde çalışacağı donanım/yazılım platformunun davranış ve gömülü sistemle etkileşim özelliklerinin benzetim yoluyla elde edilmesine yönelik sistem yapısı.

çevrimdışı (Alm. nicht im Netz; offline; Fr. nonconnecté; İng. offline) blşm. Bir bilgisayar sistemi çevresinde iş gören, ancak ana işlem biriminin doğrudan güdümü ya da kontrolü altında bulunmayan, bağımsızca kullanılan herhangi bir donanım ya da yazılımın bu özelliği.

Page 43: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çevrimdışı bellek (Alm. offline Abspeicherung, f; Fr. mémoire autonome, f; İng. offline storage; removable storage) blşm. Bir bilgisayar merkezi işlem biriminin doğrudan kontrolü altında olmayan bellek birimi.

çevrimdışı programlama (Alm. Offline-Programmierung, f; Fr. programmation externe, f; programmation hors-ligne, f; İng. offline programming) blşm. Bir programın önce bir başka bilgisayarda hazırlanıp sonradan yürütüleceği bilgisayara, örneğin robot güdüm bilgisayarına yüklenmesi.

çevrimdışı sistem (Alm. Offline-System, n; Fr. système hors ligne, m; İng. offline system) blşm. Bağımsız olarak ve bir bilgisayar ağına bağlı olmadan çalışan ancak istendiğinde bir bilgisayara ya da bilgisayar ağına bağlanabilen sistem.

çevrimdışı tarama (Alm. Offline-Überfliegen, f; Fr. navigation hors ligne, f; İng. offiine browsing) blşm. Bilgisayarın, internete bağlı değilken, daha önce ziyaret edilmiş ve kendi belleğinde ya da bir sunucuda depolanmış bilgileri edinerek site taraması yapması.

çevrimdışı test (Alm. Offline-Prüfung, f; Fr. test autonome, m; test nonconnecté, m; İng. offline testing) blşm. Sınanacak bir bilgi işleme donanım biriminin çalışma ortamından ya da çevre birimlerinden ayrılarak tek başına sınanması; eşanlam: çevrimdışı sınama.

çevrimiçi (Alm. angeschaltet; angeschlossen; online; Fr. en ligne; İng. online) blşm. Giriş verilerinin oluştuğu yerde, anında bilgisayara girildiği, çıkış verilerinin gereksenen yerde, anında kullanıma sokulduğu herhangi bir donanımın niteliğine ya da kullanımına ilişkin.

çevrimiçi hizmet (Alm. Online-Service, m; Fr. service en ligne, m; İng. online service) blşm. Kullanıcılarının teleiletişim ağı üzerinden birbirleriyle elektronik mesaj değiş tokuş etmelerini, üçüncü parti bilgi kaynaklarına erişmelerini, çevrimiçi forumlar oluşturmalarını sağlayan ticari hizmet.

çevrimiçi sıkıştırma (Alm. Online-Kompression, f; Fr. compression en ligne, f; İng. online compression) blşm. Verilerin depolanması ve iletişimi sırasında gerçek zaman kısıdı altında yürütülen sıkıştırma.

çevrimiçi test (Alm. Online-Test, m; Fr. essai connecté; test en ligne, m; İng. online testing) blşm. 1. Bir aygıtın ve bağlı olduğu uçbirimlerin normal işleyişini bozmadan yürütülebilen tanılayıcı test ya da veri toplama programı; eşanlam: çalışırken test etme. 2. Bir teleiletişim ya da teleişleme sisteminde bir uzak uçbirim kullanıcısının program yürütümü ile eşanlı olarak yürütülen test. 3. Kullanıcı programları yürütülürken, hissedilir bir aksamaya yol açmadan uzak bir uçbirimin ya da bilgisayarın sınanması.

çevrimsel artıklık kodlaması (Alm. zyklische Blockprüfung; zyklische Redundanzprüfung; Fr. vérification cyclique de redondance, f; İng. CRC; cyclic redundancy check) blşm. Çevrimsel çokterimlilere dayalı algoritmalarla bit dizgilerini koruyucu bitlerle donatan ve bit hatalarını saptayan kodlama.

çevrimsel çokterimli (Alm. zyklisches Polynom, n; Fr. polynôme cyclique, m; İng. CRC; cyclic polynomial) blşm. Değişkenlerinin çevrimsel devşirimleri altında değişmeyen, f(x1, x2, …, xn-1, xn) = f(xi, xi+1, …, xi-2, xi-1) eşitliğini sağlayan polinomlar; örneğin, p(x, y, z) = x + y + z.

çevrimsel devşirim (Alm. zyklische Permutation, f; Fr. permutation cyclique, f; İng. cyclic permutation) blşm. Sıralı bir dizi nesnenin, her birinin sıra komşusunun yerine geçmesi ve dizinin sonundaki nesnenin başa geçmesi ile yapılan yer değiştirme; eşanlam: çevrimsel permütasyon.

çevrimsel fonksiyon (Alm. zyklische Funktion; Fr. fonction cyclique, f; İng. cyclic function) blşm. Periyodik olarak ya da gelişigüzel sıklıklarda aynı değerleri tekrarlanarak alan fonksiyon.

çevrimsel ikili kod (Alm. zyklischer Binärcode; Fr. code binaire cyclique; İng. cyclic binary code) blşm. Her bir ikili kod sözcüğünün bir öncekinden, baştakinin de sondakinden, tek bir bitte farklılaştığı, iki tabanlı sayısal kod.

çevrimsel sıralı (Alm. Rundlauf-Verfahren, n; Fr. répartition circulaire, f; ordre circulaire, m; İng. round robin) blşm. 1. Bilgisayar iletişiminde, bir veriyolunu kullanma hakkının sırayla her bir uçbirime verildiği çevrimsel paylaşım şekli; eşanlam: döner sıralı. 2. Bilgisayar işletim sistemlerinde, işlemcinin yürütülmekte olan farklı programların her birini sırayla kısa bir zaman dilimi için çalıştırması; eşanlam: döner sıralı. 3. Bilgisayardaki iç kaynakların sıralı ve çevrimsel tarzda kullanıma atanması; eşanlam: döner sıralı.

çevrimsiz (Alm. azyklisch; Fr. acyclique; İng. acyclic) blşm. Kapalı yol içermeyen bir çizgeye ilişkin.

çevrit gösterimi (Alm. Konturdarstellung, f; Fr. représentation par contours, f; İng. outline representation) blşm. Bilgisayar grafiğinde, bir nesnenin, saklı çizgilerinin ortadan kaldırılması ve sadece nesnelerin silüetini belirleyen çevrit çizgilerinin verilmesi ile elde edilen gösterimi.

Page 44: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çevriyazı (Alm. Transkription, f; Umschreibung, f; Fr. transcription, f; İng. transcription) blşm. 1. Başka bir yazı sisteminde oluşturulmuş bir metnin ya da konuşma ya da işaret dili ile ifade edilmiş sözcelerin yazılı hale getirilmesi. 2. Bir ortamdan bir başka ortama aktarırken, verileri yeni ortamın gerektirdiği biçime dönüştürerek kaydetme.

çıkan (Alm. Subtrahend, m; Fr. nombre à soustraire, m; İng. subtrahend) blşm. Bir çıkarma işleminde çıkartılandan alınan sayı ya da nicelik. a - b işleminde b ögesi.

çıkarıcı (Alm. Subtraktionseinheit, f; Subtrahierwerk, n; Fr. soustracteur, m; İng. subtracter) blşm. Girişindeki sayıların (ya da büyüklüklerin) farkını bulan sayısal (ya da analog) elektronik devre; eşanlam: çıkarma işlemcisi, aritmetik çıkarıcı.

çıkarsama (Alm. Inferenz, f; Fr. inférence, f; İng. inference) blşm. Bilinen veya doğru kabul edilen öncüllerden hareketle akıl yürüterek mantıksal sonuçlar çıkarmak; eşanlam: yordama.

çıkarsama kuralı (Alm. Inferenzregel, f; Fr. règle d'inférence, f; İng. inference rule; rule of inference; transformation rule) blşm. Mantıkta, bir önerinin doğruluğunu saptamada kullanılan kural, öncüllerden hareketle, sentaksını inceleyerek vargı ya da vargılara ulaşma yolu.

çıkarsama motoru (Alm. Folgerungsmaschine, f; Inferenzmaschine, f; Fr. moteur d’inférence, m; İng. inference engine) blşm. Bir probleme çözüm aramak amacıyla bilgi tabanından sonuçlara varan, akıl yürütmeyle mantıksal tümdengelimler yapan uzman sistem programı; eşanlam: yordama motoru.

çıkartılan (Alm. Minuend, m; Fr. diminuend, m; İng. minuend) blşm. Bir aritmetiksel çıkarma işleminde bir sayı ya da niceliğin çıkartıldığı sayı ya da nicelik.

çıkış birimi (Alm. Ausbringungseinheit, f; Ausgabeeinheit, f; Fr. unité de sortie, f; périphérique de sortie, m; İng. output device; output unit) blşm. 1. Bilgisayarda işlenmiş verileri kullanıcıya sunmak üzere kullanılan aygıt. 2. Bir veri işleme sisteminde çıkışın elde edilebileceği aygıt.

çıkış derecesi (Alm. Ausgangsgrad, m; Fr. degré extérieur; İng. out-degree) blşm. Bir çizgede, başlangıç noktası olan bir düğümden çıkan ayrıtların sayısı.

çıkış düğümü (Alm. Ausgangsknoten, m; Fr. nœud de sortie, m; İng. output node) blşm. Bir çizgede dalların sadece kendisine doğru yönelmiş olduğu ve çıkış değerinin gözlemlendiği düğüm.

çıkış katmanı (Alm. Ausgangsschicht, f; Fr. couche de sortie, f; İng. decision layer; output layer) blşm. Yapay sinir ağlarında nöronların işaretleri dışarıya yolladıkları, genelde karar değişkeninin ya da kestirilen değişken değerlerinin yer aldığı katman.

çıkış yelpazesi (Alm. Ausgangsfächer, m; Ausgangslastfaktor, m; Fr. sortance, f; İng. fan-out) 1. blşm. Bir yazılım modülünün kontrol ettiği farklı modül sayısı. 2. elk. Bir lojik kapı devresinin çıkış ucuna, çalışmasını aksatmaksızın bağlanabilecek lojik devre sayısı.

çıkmaz döngü (Alm. endlose Schleife; Fr. cycle sans issue, m; İng. livelock) blşm. Bir bilgisayar programının yürütümünde, yanlış bilgi aldığı için kendisini durmadan yineleyen ve çıkılamayan döngü.

çıktı (Alm. Ausgangssignal, n; Fr. signal de sortie, m; İng. output; output signal) 1. blşm. 1. Enformatikte bir sistemden çıkan bilgi taşıyan işaret. 2. İnsan makine arayüzünde, bilgisayar programının kullanıcıya yansıtılan sonucu. 2. elk. Kontrol kuramında sistemin çıkışındaki, gerektiğinde bir bölümü geribesleme işareti olarak girişe gönderilen işaret. 3. (Alm. Ausbeute, f; Produktionsmenge, f; Ertrag, m; Fr. sorties, pl; İng. output) endst. Makroekonomi anlamında,  belirli bir zaman diliminde bir insan, şirket, ülke vb. tarafından üretilen tüm ürün ve hizmetler. 4. (Alm. Leistung, f; Fr. débit, m; İng. output) enj. Süreç içinde işlenip çoğunlukla ürün olarak dışarıya çıkan madde, enerji ya da bilgilerin tümü.

çift çekirdekli işlemci (Alm. Doppelkernprozessor, m; Fr. double coeur, m; processeur à double coeur, m; İng. dual core processor) blşm. Tek bir mikroişlemci tümdevresi üzerinde iki işlemcinin, iki önbelleğin ve önbellek kontrol biriminin yer aldığı işlemci; eşanlam: çift çekirdekli mikroişlemci.

çift erişimli bellek (Alm. Speicher mit zwei Eingängen, m; Fr. mémoire à double accès, f; İng. dual-port memory; dual-ported memory) blşm.  İki farklı adresindeki verilere aynı saat çevriminde erişilebilen bellek.

çift halkalı topoloji (Alm. Doppelringtopolgie, f; Fr. topologie à boucle double, f; İng. dual-ring topology) blşm. Bilgisayar ağlarında paketlerin birbirlerine ters yönde aktığı iki eşmerkezli halkadan oluşan bilgisayar ağ mimarisi.

Page 45: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çift sözcük (Alm. Doppelwort, n; Fr. mot double, m; İng. double word; long word) blşm. Bilgisayarda, tek bir adresle erişilebilen ve bitişik iki sözcüğün bit alanlarından oluşan, tipik olarak 4 ya da 8 bayt uzunluğunda veri alanı.

çift uçlu kuyruk (Alm. Deque, f; Fr. queue à double entrée sortie, f; deque, m; İng. dequeue; double-ended queue) blşm. Bilgi işlemede, ilk giren ilk çıkar disiplini uyarınca işlenen bir veri listesinde ögelerin her iki baştan da eklenip çıkartılması olanağı bulunan yapı.

çift veriyollu topoloji (Alm. Zweifachbus-Topologie, f; Fr. topologie à double bus, f; İng. dual bus topology) blşm. Bilgisayar iletişim mimarisinde, biri bir yönde, diğeri ters yönde veri taşıyan iki veriyolundan oluşan topoloji.

çifte bağlantılı liste (Alm. doppelt verkettete Liste; Fr. liste doublement chaînée; İng. doubly linked list) blşm. Bilişimde her bir ögenin bir sonrakine, bir de öncekine işaretçi ile bağlı olduğu liste şeklindeki veri yapısı.

çifte duyarlı (Alm. doppelte Genauigkeit; Fr. double précision; précision étendue; İng. double length; double precision) blşm. Bir sayının yüksek duyarlıkla ifadesi için iki olağan bilgisayar sözcüğünün kullanıldığı sözcük türü.

çiğneme hatası (Alm. Überschreibfehler, m; Fr. erreur de surimpression, f; İng. overwrite error) blşm. Bilgisayarda bellekte saklanmış verilerin üzerine istemeyerek yeni veriler kaydedilmesi sonucunda oluşan veri kaybı.

çizgi grafik (Alm. Liniendiagramm, n; Fr. infographie par corrdonnées, f; graphique linéaire, m; İng. line chart; line graphic) blşm. Ayrık noktalarda belirtilmiş verilerin aralarını doğru parçaları ile doldurmaya dayalı grafik gösterim; eşanlam: çizgi temelli grafik.

çizgisel liste (Alm. lineare List; Fr. liste linéaire, f; İng. linear list) blşm. Son öge dışında her bir ögenin bir sonraki liste ögesini bir işaretçi ile gösterdiği, araya öge sokmak ya da aradan öge çıkarmanın kolaylığı bakımından tercih edilen liste ve bu biçimdeki bilgi gösterimi.

çoğagönderim (Alm. Multicast, n; Fr. diffusion groupée; multidiffusion, f; İng. multicast) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında, bir kaynak noktasından birden çok hedef düğüme, bilgisayara, uçbirime vb. yönelik gönderim; örneğin internet üzerinden ısmarlama video hizmeti.

çoğagönderim adresi (Alm. Multicast-Adresse; Fr. adresse de multidiffusion, f; İng. multicast address) blşm. Bilgisayar ağlarında datagram iletişimi yapabilecek birden çok ağ birimine, bir ağ birimleri grubunu tanılamakta kullanılan sanal adres.

çoğulortam (blşm. çokluortam) (Alm. Multimedia, n; Fr. multimédia, m; multisupport, m; İng. multimedia) blşm. Ses, veri, imge, video, grafik, metin gibi birden çok bilgi türünü işleme olanağını içeren ortam; bu bilgi türlerinin bilgisayarda gösterilmesi, dosyalarda saklanması, bilgisayar ağından iletilmesi ve sayısal olarak işlenmesi ile ilgili kavram.

çoğulortam akıtımı (Alm. Medienströmung, f; Fr. transmission multimédia en continu, f; İng. media streaming) blşm. Gerçek zamanda ve isteğe bağlı olarak çoğulortam verilerinin bir sunucudan çoğulortam yayın ilkelerine göre hedef alıcı terminallerine gönderilmesi.

çoğulortam dosyası (Alm. Multimediadatei, f; Fr. fichier multimédia, m; İng. multimedia file) blşm.  İçinde ses, metin, video, imge ve grafik gibi çoğulortam ögeleri barındıran dosya.

çoğulortam uygulama yazılımı (Alm. Multimedia-Anwendung, f; Fr. logiciel multimédia; application multimédia, f; programme multimédia, m; İng. multimedia application) blşm. Etkileşimli metin, imge, video, ses, grafik içerikli çoğulortam belgelerinin yaratılmasında aracı olan program.

çoğulortamlı (Alm. multimedia; Fr. multimédia; multisupport; İng. multimedia) blşm. Ses, veri, imge, video, grafik gibi birden çok bilgi türünü işleme olanağını içeren ortamın niteliği.

çoğunluk devresi (Alm. Majoritätnetzwerk, n; Fr. circuit majoritaire, m; İng. majority circuit) blşm. Çıkışındaki değerin, girişindeki ikiden fazla mantıksal giriş değişkeninin değerlerinin çoğunluğuna göre belirlendiği mantıksal devre.

çok adresli komut (Alm. mehradressen Befehl, n; Fr. instruction à plusieurs adresses, f; İng. multiple-address instruction) blşm.  İçinde birden fazla adres taşıyan, dolayısıyla birden fazla veri üzerinde işlem yapabilen komut.

Page 46: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çok bakışlı (Alm. multiview; Fr. multivue; İng. multiview) blşm. Bilgisayar grafiğinde ve bilgisayar destekli tasarımda, ekranda bir nesnenin birden fazla bakış açısından görünümünün sergilenmesi özelliği.

çok geçişli sıralama (Alm. Sortierung bei mehrfachem Durchlauf, f; Fr. tri à plusieurs passages, m; İng. multipass sort) blşm. Bilgi işlemede, sıralanacak veri kümesinin üzerinden birden fazla kez geçmeyi gerektiren sıralama işlemi ya da algoritması.

çok işlemcili bilgisayar (Alm. Multiprozessor, m; Fr. multiprocesseur, m; İng. multiprocessor) blşm. Ortak bir bellek alanına erişimli, aynı adres uzayını kullanan iki ya da daha çok merkezi işlem birimli bilgisayar.

çok işlevli sunucu (Alm. Multifunktionserver, m; Fr. serveur multifonction, m; İng. multifunction server) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında birden fazla işlevi yerine getirmek üzere tasarımlanmış ve donatılmış sunucu.

çok izlekli çalışma (Alm. Multithreading; Mehrfädigkeit, f; Fr. traitement multifil, m; İng. multithreading) blşm. Bilgisayarda aynı süreç bünyesinde genelde benzer birden fazla yürütmenin görünürde koşut olarak ve yürütmeler arasında eşzamanlama ve iç kaynak paylaşımı gözetilerek yerine getirilmesi.

çok katmanlı perseptron (Alm. aufgeschaltetes neuronales Netzwerk, n; Mehrlagenperzeptron, n; Fr. perceptron multicouche, m; réseau de neurones à propagation avant, m; réseau à couches multiples, m; İng. deep feedforward network; feedforward neural network; multilayer perceptron) blşm. Birden fazla nöron katmanından oluşan ve her bir katmanın nöron çıkışlarının bir sonraki katmandaki belirli nöron girişlerine bağlantılandığı devre; eşanlam: derin ileribeslemeli ağ.

çok kipli (Alm. multimodal; Fr. multimode; à plusieurs modes; İng. multimodal) 1. blşm.  İnsan makine arayüzünde birden fazla tarzda çalışabilme özelliği; örneğin, bilgisayar ile konuşma tanıyıcı, klavye, fare, ekran kalemi aracılığıyla etkileşebilme. 2. elk. Dalga kılavuzlarında birden fazla modda dalga ilerlemesine ilişkin.

çok kullanıcılı (Alm. mehrbenutzer; multiuser; Fr. à utilisateurs multiples; İng. multiuser) blşm. Birden çok kullanıcının bir bilgisayarın işlem gücünü, verilerini ve çevre birimlerini paylaşmasına elveren işletim sistemine ilişkin.

çok modelli bootstrap (Alm. Bagging, m; İng. bagging; bootstrap aggregating) blşm. Yapay öğrenme algoritmalarında varyansı azaltmak, çözümünün doğruluğunu ve kararlılığını artırmak amacıyla kullanılan, eğitim verileri ile birden çok model eğitildiği, test verilerinin her model için çalıştırıp sonuçların ortalamasının alındığı istatistiksel veri işleme yöntemi.

çok motorlu arama (Alm. mehrmotorige Durchsuch; Fr. métarecherche, f; recherche multimoteur, f; İng. metasearch; multi-engine search) blşm. Örün sayfalarında bir konunun birden fazla arama motoruna yönlendirilerek sonuçların toplu halde sunulabildiği arama türü.

çok platformlu (Alm. platformübergreifend; Fr. multiplate-forme; multiplatforme; İng. cross-platform) blşm. Bir yazılım ya da donanımın farklı işletim ya da donanım sistemleri ile çalışabilme özelliği.

çok sahipli yazılım mimarisi (Fr. architecture multientité, f; architecture multilocataire, f; architecture mutualisée, f; İng. multi-tenant architecture; multitenancy) blşm. Farklı müşterilerin aynı uygulama programını ve veritabanını ortakça kullanmalarına elveren yazılım mimarisi; eşanlam: çok müşterili yazılım mimarisi.

çok vuruşlu karakter girişi (Fr. saisie multitouche, f; İng. multistroke character entry) blşm. Bilgisayara metin girmede tek bir karakteri yaratmak için birden fazla tuşa basmanın gerektiği yöntem.

çok-komutlu çok-verili sistem (Alm. MIMD-System, n; Fr. système à flots multiples d’instructions et à multiples flot de données, m; İng. MIMD system; multiple-instruction multiple-data system) blşm. Birden çok bilgi işleme komutunu çok sayıda farklı veriler üzerinde paralel işletme mimarisi.

çokgen ağ (Alm. Maschennetz, n; Fr. réseau maillé; İng. mesh network) blşm.  İki ya da daha çok bağlantısı ve en az iki düğümü olan, her düğümün hem kendine ait verileri alıp iletmekle yükümlü olduğu hem de başka düğümlere röle görevini yapmasının gerektiği iletişim ağ topolojisi; eşanlam: örgü ağ.

çoklu değerli mantık (Alm. mehrwertige Logik, f; Fr. logique multivalente, f; logique à valeurs multiples, f; İng. many-valued logic; multiple valued logic; multivalued logic) blşm. "Doğru" ve "yanlış" dışında başka mantık değerlerine de yer veren, alabileceği değerlerin ikiden fazla olabildiği değişkenler üzerindeki işlemleri tanımlayan mantık; eşanlam: çoklu değer mantığı.

Page 47: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çoklu değerli öznitelik (Alm. mehrwertiges Attribut, n; Fr. attribut multivalué, m; İng. multivalued attribute) blşm. Veritabanı düzenlemesinde, bir ilişkiler tablosunun hanelerinde birden fazla öznitelik bulunması; eşanlam: çok değeri olabilen öznitelik.

çoklu duyarlı (Alm. mehrfache Genauigkeit; Fr. multiprécision, f; İng. multiple precision) blşm. Bir büyüklüğün gösteriminde iki ya da daha çok bilgisayar sözcüğünün kullanımına ilişkin; eşanlam: katlı duyarlı.

çoklu erişimli (Alm. Vielfachzugriff; Fr. accès multiple; İng. multiple access) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında birden fazla uçbirimin bir iletim ortamına erişip iletim yapabilmeleri özelliği. 2. Bir abonenin farklı abone döngüleri ile birden fazla santrale bağlı olması durumu.

çoklu etkili virüs (Alm. vielteiliges Computervirus; Fr. virus multimode, m; virus multiparti, m; virus à infection multiple, m; İng. boot-and-file virus; multimode virus; multipartite virus) blşm. Bilgisayarda hem yürütülür programlara hem de işletim sistemine bulaşabilen etkili virüs.

çoklu görev yürütümü (Alm. Mehrprogrammbetrieb, m; Multitasking, n; Fr. multiplicité des tâches, f; mode multitâche, m; İng. multitasking) blşm. Bilgisayar işletim sistemi tarafından iki ya da daha fazla görevin zamanda biniştirilerek yürütülmesi.

çoklu işleme (Alm. Simultanverarbeitung, f; Multiprocessing, n; Fr. multitraitement, m; İng. multiprocessing) blşm. Birden fazla işlemcinin ortak özkaynaklar üzerinde, zamanda koşut ve eşgüdümlü olarak görev yürüttüğü işleme türü.

çoklu kalıtım (Alm. Mehrfachvererbung, f; Fr. héritage multiple, m; İng. multiple inheritance) blşm. C++ gibi bazı nesneye yönelik programlama dillerinde, bir sınıfın ya da nesnenin birden çok üst sınıftan ya da nesneden özellikler edinebilmesi.

çoklu programlama (Alm. Multiprogrammierung, f; Fr. multiprogrammation, f; İng. multiple programming; multiprogramming) blşm. Bilgisayar ana belleğindeki birden fazla programın birlikte yürütülmesi.

çokluortam bkz. blşm. çoğulortam.

çoktan bire ilişki (Alm. viele-zu-eins Beziehung, f; Fr. association de type N:1, f; relation à origines multiples et destination unique, f; İng. many-to-one relationship) blşm. Veri modellemede kullanılan, ilişkiler tablosunda sütun veya sütunların biricik değere sahip başka sütun veya sütunlarla ilişkili olması; örneğin coğrafi bölgeler ve şehirler için bir bölgenin birçok şehre sahip olup her şehrin tek bir bölgeye ait olması.

çoktan çoğa ilişki (Alm. Viele-zu-Viele Beziehung, n; Fr. association de type N:N, f; İng. many-to-many relationship) blşm. Veritabanı modellemesinde kullanılan ve A sınıfının herhangi bir ögesinin B sınıfından birden fazla ögeyle ilişkili olduğu ve aynı zamanda B sınıfının herhangi bir ögesinin de A sınıfından birden fazla ögeyle ilişkili olduğu karmaşık ilişki türü.

çokuzlu (Alm. Tupel, m; Fr. n-tuplet, m; İng. n-tuple; tuple) blşm. 1. Matematikte sıralı (x1, x2,..., xn) değerler dizisi. 2. Veritabanlarında n sütunlu bir tablonun alan adlarını belirli değerlerle ilişkilendiren n'li bağıntı ögesi yani tablonun her bir satırı, n çokuzlu.

çöğüncek bkz. blşm. devirmeli anahtar.

çözüm uzayı (Alm. Lösungsraum, m; Fr. espace des solutions, m; İng. solution space) 1. blşm. Yazılım mühendisliğinde sistem tasarımında kullanılabilecek ögeleri ve farklı tasarım seçeneklerini içeren küme ile bu kümedeki öger arasındaki tanımlı tüm ilişkiler. 2. müh. Bir denklem sisteminin çözümlerinin oluşturduğu ve parametrik olarak gezinilen uzay.

çubuklu karakter üreteci (Alm. Strichzeichengenerator, m; Fr. générateur de caractères par traits, m; İng. stroke character generator) blşm. Bilgisayarın veya herhangi bir elektronik aygıtın ekranında sayı ve harfleri parçalı olarak yatay ve dikey çizgileri kullanarak üreten program.

çukur karakter (Alm. geprägtes Charakter, n; Fr. caractère en creux, m; İng. debossed character) blşm. Üzerinde bulunduğu ortamda içe gömülü, çukur biçiminde yazılmış olan karakter.

D-YA devresi bkz. blşm. dışlayıcı veya devresi.

dağıtılmış bilgi işleme (Alm. dezentrale Datenverarbeitung; verteilte Datenverarbeitung; Fr. traitement distribué; traitement distribué des données; İng. distributed data processing; distributed processing) blşm. 1. Bilgi işleme

Page 48: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

görevlerinin, bir iletişim ağı ile bağlanan ve beraberce çalışan bilgisayarlar üzerinde yürütülmesi. 2. Karmaşık ve büyük bir hesaplama işi için bilgisayarların boş kapasitelerinden en iyi şekilde yararlanarak bir ağ üzerinden paylaşımlı kullanımı; eşanlam: dağıtımlı veri işleme.

dağıtılmış dosya sistemi (Alm. dezentrales Dateisystem; Fr. service de fichiers répartis; İng. distributed file system) blşm. Bilgisayar iletişim ağındaki birden fazla bilgisayar üzerinde yer alan, ancak ortak bir dosya yönetimiyle işletilen dosyalar ve dosya dizinleri.

dağıtılmış hesaplama (Alm. Dezentralisiertes Rechnen, n; verteiltes Rechnen, n; Fr. informatique distribuée, f; calcul distribué, m; calcul en réseau, m; İng. distributed computing) blşm. Bilgisayarların boş kapasitelerinden en iyi şekilde yararlanmak amacıyla ya da çok büyük hesaplama gücü gerektiğinde, bir veri iletişim ağı üzerinde paylaşımlı olarak bilgisayarların tek bir problem üzerinde çalıştırılmaları.

dağıtılmış veriler (Alm. verteilte Daten; Fr. données réparties; İng. distributed data) blşm. Birden fazla bilgisayara dağıtılmış olmasına rağmen tek bir bilgisayarda bulunuyormuş gibi erişilebilen ve işlenebilen veriler.

dağıtımlı uygulama (Alm. verteilte Anwendung; Fr. application distribuée; İng. distributed application) blşm. Verilerin işlenmesi, depolanması ve kontrolü ya da kullanıcı arayüzü işlevlerinin bazılarının farklı yerlerde gerçekleştirildiği ve bu yerlerin birbirlerine iletişim kanalları ile bağlantılandığı uygulama.

dahili sıralama (Alm. Speichersortierung, f; Fr. tri interne; tri en mémoire principale, m; İng. in-core sort; internal sort) blşm. Verileri geçici yardımcı bir belleğe gereksinim duymadan bilgisayarın ana belleğini kullanarak gerçekleştirilen sıralama, bellekte sıralama.

dal düğümü (Alm. Knoten-Zweig, m; Fr. nœud de branche, m; İng. branch node) blşm. Çizge kuramında bir ağaçta bir ya da daha fazla alt ağacı olabilen düğüm.

dallanma (Alm. Verzweigung, f; Fr. branchement, m; İng. branching) blşm. Bir bilgisayar programının yürütümünde komutların işlenme sırasının art arda dizilim dışında bir başka komut seçilerek sürdürülmesi, bunu koşullu ya da koşulsuz olarak gerçekleştiren bir komutun işlenmesi.

dallanma adresi (Alm. Verzweigungsadresse, f; Fr. adresse d'aiguillage, f; İng. branch address) blşm. Bilgisayar programının, sapma komutundan hemen sonra uygulayamaya koyacağı komutun adresi.

dallanma çizgesi (Alm. Verzweigungsdiagramm, n; Fr. graphe d’arborescence, m; İng. branching diagram) blşm. Sıradüzensel bir yapı içeren bir sistemin düğümler ve düğümlerden aşağıya doğru açılan dallarla grafiksel anlatımı.

datagram (Alm. Datagramm, n; Fr. datagramme, m; İng. datagram) blşm. Paket anahtarlamada kullanılan, başlangıç veri uçbiriminden hedef veri uçbirimine gitmek için varış adresi (veya yeterli yönlendirme bilgisi) içeren, başka paketlerden bağımsız olarak taşınan veri protokol birimi.

davranış analizi (Alm. Verhaltensanalytik, f; Fr. analytique comportementale, f; İng. behavioral analytics) blşm. Büyük veri üzerinden insan davranışlarının neden ve nasıllarını saptamaya yönelik analiz teknikleri.

davranışsal pazarlama (Alm. Behavioral Merchandising, n; Fr. marchandisage comportemental, m; İng. behavioral merchandising) blşm. Elektronik ticarette, bir alışveriş sitesi ziyaret eden kişiye, bulunduğu bölge, daha önceki aramaları, sitede gezinme örüntüsü gibi ipuçlarına dayanarak ürün satışını artırıcı tavsiyelerde bulunan pazarlama yöntemi.

davranışsal reklam hedefleme (Alm. erneute Zielausrichtung; Fr. reciblage publicitaire, m; İng. ad retargeting; behavioral remarketing; behavioral retargeting; retargeting) blşm. Bir elektronik alışveriş sayfasından gezinen bir internet kullanıcısının araştırdığı, tıkladığı ürün ve markalara göre sayfada o kişiye özgü reklamların konması.

defter bilgisayar (Alm. Notebook-Computer, n; Notebook, n; Fr. ardoise électronique, f; ordinateur bloc-notes, m; ordinateur mallette, m; İng. notebook computer; notepad computer) blşm. Dizüstü bilgisayarlara göre daha küçük ekranlı ve daha hafif, bilgi işleme kapasiteleri daha düşük, özellikle internet erişimi, film izleme gibi özel kişisel uygulamalarda tercih edilen bilgisayar.

değer geçirerek çağırma (Alm. Wertaufruf, m; Fr. appel par valeur, m; İng. call by value) blşm. Bilgisayar programlamasında yazılım birimleri arasında aktarılanların aktarım anındaki değerlerinin geçirilmesi.

Page 49: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

DEĞİL kapısı (blşm. tümleyen kapı) (Alm. Negationsschaltung, f; Komplement-Gatter, m; logischer Inverter, m; Nicht-Gatter, m; Fr. function NON, f; porte NON, f; circuit NON, m; İng. logical inverter; NOT gate) blşm. Çıktısı, girişindeki mantık değerinin tersi olan devre.

değişikliğe uğratma (Alm. Modifikation, f; Fr. modification, f; İng. modification) 1. blşm. 1. Bilgisayar kurulumunun, daha etkin çalışması amacıyla bir sistemin ya da uygulamanın değiştirilmesi ve müşteriye uyarlanması. 2. Bilgisayarda depolanan veriler üzerinde yapılan ekleme, silme, değiştirme işlemleri. 2. müh. Genelde daha iyisini gerçekleştirmek üzere bir şeyin özgün hali üzerinde değişiklik yapma; eşanlam: tadilat, modifikasyon.

değişiklik hareketi (Alm. Änderungstransaktion, f; Fr. transaction de change, f; İng. change transaction) blşm. Bilgi işlemede bir ana dosyada değişikliğe yol açan herhangi bir veri işlemi.

değişiklik yayılımı (Alm. Ausbreitung der Änderung, f; Fr. propagation des changements, f; İng. change propagation) blşm. Yazılım sistemlerinde bir birimde yapılan değişikliğin, sistemin çalışabilirliğinin korunması için başka birimlerde de değişiklik gerektirmesi.

değişim noktası (Alm. Variationspunkt, n; Fr. point à variation, m; İng. variation point) blşm. Yazılım ürün hatlarında çekirdek varlıkların, ürün isterleri uyarınca belli ürünlere dönüştürülebilmesi için bağlanması gereken değişken özniteliklerden her biri.

değişim yönetimi (Alm. Veränderungsmanagement, n; Fr. gestion de changements, f; İng. change management) 1. blşm. Bir kuruluşun bilişim yapı ve dağarcığındaki değişikliklerin planlanması, değişiklik yapma hakkı olanların yetkilendirilmesi, değişikliklerin yürütüme konması, izlenmesi ve belgelenmesi. 2. müh. Kuruluşlarda, bireylerin, takımların ve örgütsel yapının bir durumdan daha iyi olduğu düşünülen, örneğin şirketin ekonomik performansının yükseleceğine inanılan, başka bir duruma doğru değiştirme.

değişken bildirimi (Alm. Variablendeklaration, f; Fr. déclaration de variable, f; İng. variable declaration) blşm. Bilgisayar programlamasında her yeni değişkene bir tip atamasının yapılması.

değişken uzunluklu kodlama (Alm. Kodierung mit variable Länge, f; Fr. codage à longueur variable, m; İng. variable length coding) blşm. Bilgi kaynak sözcüklerinin, genelde rastlanma olasılıklarına ters orantılı biçimde farklı uzunlukta tanımlanmış kod sözcükleriyle gösterimi.

değişken yoğunlukta iz (Alm. variable Spurendichte, f; Fr. piste à densité variable, f; İng. variable-density track) blşm. 1. Manyetik disklerde veri depolama yoğunluğunun diskteki izin merkeze uzaklığına göre değiştiği kayıt ortamı. 2. Sinema filmlerinde ses kaydının, ses yüksekliği ve tizliğine göre sık ya da seyrek dikine çizgilerle kodlandığı iz.

değişmez bildirimi (Alm. Konstantendeklaration, f; Fr. déclaration de constante, f; İng. constant declaration) blşm. Yazılımda bir nesneye değişmez bir sayı değeri ya da karakter dizgisi atama.

değmeyen döngüler (Alm. nicht berührende Schleifen; Fr. boucles non tangentes, pl; İng. nontouching loops) blşm. Bir çizgede, hiçbir ortak düğümü olmayan döngüler.

dek döngüsü (Fr. boucle jusqu'à; İng. until construct) blşm. Bilgisayar programlamasında bir döngünün içinden her bir geçişten sonra, döngüde kalma veya döngüden çıkma koşulunun sağlanıp sağlanmadığını kontrol eden deyim; eşanlam: dek deyimi.

delik kova algoritması (Alm. Leaky-Bucket-Algorithmus, m; Fr. seau percé, m; İng. leaky bucket algorithm) blşm. Paket iletişim ağlarında, ani ve yüksek hızda gelen paket trafiğini kontrol ederek trafik sıkışıklıklarını ve performans kayıplarını önlemek için ağ girişlerinde gelen paketleri depolayan bir bellek ve bu bellekten ağa paketleri zamana yayarak ve debiyi ağ yüküne göre ayarlayarak veren bir algoritmadan oluşan düzenek.

denetlenebilir veriler (Alm. prüffähige Daten; Fr. données vérifiables; İng. auditable data) blşm. Anlaşılır ve izlenebilir bir şekilde düzenlenmiş ve bağımsız denetçiler tarafından denetiminin yapılması kolaylaştırılmış veriler.

dengeli ağaç (Alm. ausgeglichener Baum; Fr. arbre équilibré; İng. balanced tree) blşm. Verilerin ağaç gösteriminde, alt ağaçların hiçbirinin seviyesinin diğerlerine göre bir dereceden fazla farklılaşmadığı durum.

denklik işlemi (Alm. Äquivalenzverknüpfung, f; Fr. opération d’équivalence; İng. equivalence operation) blşm. Her iki işleneni de aynı mantıksal değere sahip olduğunda çıktısı doğru mantıksal değer alan ikili işlem.

Page 50: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

denklik sınıfı (Alm. Äquivalenzklasse, f; Fr. classe d’équivalence; İng. equivalence class) blşm. Bir X kümesi ve bu küme üzerinde tanımlı bir denklik ilişkisi verildiğinde, x ögesinin denklik sınıfı, bu ögeye denklik ilişkisi içinde olan X'in tüm elemanlarının oluşturduğu alt kümedir.

derin uykuda (Alm. Ruhezustand; Fr. en mode d'hibernation; İng. hibernating) blşm. Bilgisayarın, son oturumdaki verileri kalıcı bellekte saklayıp tüm güç harcamasını sıfıra indirmesi.

derinlik arabelleği (Alm. Tiefe-Puffer, m; Fr. matrice Z, f; buffer de profondeur, m; İng. depth buffer; z-buffer) blşm. Bilgisayar grafiğinde, nesnelerin z ya da derinlik koordinatlarının saklandığı arabellek; z-koordinat bilgisi nesnelerin birbirlerinin önünü kapatıp kapatmadığını belirlemek için de kullanılır, z-arabelleği.

derleme geçişi (Alm. Kompilieren Pass, m; Fr. course de compilateur; İng. compiler pass) blşm. Yüksek düzeyli dilden makine diline çeviri için programın birden fazla kere baştan sona gözden geçirilmesi işlemlerinden biri.

derleyici (Alm. Kompiler, m; Fr. compilateur, m; İng. compiler) blşm. Bir programlama dilinde yazılmış kaynak program komutlarının bilgisayar tarafından okunup makine dili komutlarından oluşan amaç programına dönüştürülmesine yarayan çeviri programı.

derleyici üreten (Alm. Kompiler-Generator, m; Fr. métacompilateur, m; İng. compiler compiler; compiler generator; metacompiler) blşm. Derleyici kurmak için kullanılan çevirici ya da yorumlayıcı; derleyicileri üreten derleyici.

DES (Alm. Datenverschlüsselungnorm, f; Fr. algorithme de chiffrement DES, m; İng. data encryption standard; DES) blşm. Bilgisayar güvenliğinde 56 bitlik bir anahtarla 64 bitlik blok şifreleme yapan ve ABD hükümetince kabul edilmiş kriptolama algoritması.

desen paleti (Alm. Musterpalette, f; Fr. palette de motifs, f; İng. palette of patterns) blşm. Bilgisayar grafiğinde bir bölgeyi doldurmak üzere kullanılan ve fare tıklaması ile faal hale gelen desenlerin derlemi.

destek vektör makinesi (Alm. Stützvektormaschine, f; Fr. machines à vecteurs de support, f; séparateurs à vaste marge, m; İng. support vector machine; support vector network) blşm.  İki sınıflı bir sınıflandırma ve bağlanım analizi problemlerinde, eldeki sınıf etiketli örneklerden yola çıkarak bir kısıtlı öğrenme algoritmasının güdümünde, farklı etiketli veriler arasındaki uzaklığı en büyük kılacak şekilde doğrusal ya da doğrusal olmayan karar fonksiyonunu belirleyen algoritma.

destek yazılım (Alm. Unterstützungssoftware, f; Fr. logiciel de soutien, m; İng. support software) blşm. Derleyici, yükleyici, veritabanı yönetimi gibi başka yazılımların geliştirilmesine, bakımına ve kullanımına destek olan yazılım.

determinant (blşm. belirten) (Alm. Determinante, f; Fr. déterminant, m; İng. determinant) 1. blşm. Veritabanı tasarımında başka bir özniteliğin ya da öznitelik kombinasyonunun fonksiyonel olarak bağımlı olduğu öznitelik ya da öznitelik kombinasyonu. 2. müh. Kare bir matriste her bir satır ve sütundan tek bir öge içeren ve öge devşirimlerine (permutation) göre artı ya da eksi işaret alan çarpım terimlerinin toplamı ile ifade edilen büyüklük.

deyim (Alm. Aussage, f; Fr. énoncé, m; İng. statement) blşm. 1. Bir üst düzey bilgisayar dilinde yazılmış bir programdaki ifade. 2. Dilin sözdiziminde bir işleç ile bir ya da daha çok işlenenden oluşan birim.

deyimcelik (Alm. Lexikon, n; Fr. lexique, m; İng. lexicon) blşm. Belirli bir meslek disiplininin, bilim dalının ya da kişinin sözcük dağarcığı; eşanlam: sözlükçe.

dış internet (Alm. Extranet, n; Fr. réseau extranet, m; İng. extranet) blşm. Bir kuruluşun başka kuruluşlarla bilgi alışverişini sağlamak amacıyla yetki verilmiş dış kullanıcılara açılmış internet ortamını kullanan ama güvenlik önlemleri ile donatılmış özel ağı; eşanlam: paydaş ağı.

dış iş kesme (Alm. externe Unterbrechung; Fr. interruption externe, f; İng. external interrupt) blşm. Bir bilgisayarda bir çevre cihazından gelen bir uyarıyla yürütülmekte olan işin bırakılarak ilgili çevre cihazına hizmet verecek programa dallanılması.

dış veriyolu (Alm. Aussen-Bus, m; Fr. bus externe, m; İng. external bus) blşm. Bir bilgisayarda verilerin ana karttan yavru kartlara gidip gelmesini sağlayan, USB (Universal Serial Bus) örneğinde olduğu gibi, veriyolu.

dışarlak (Alm. ausrücken; Fr. sortant; İng. outdent) blşm. Bir yazıda, paragrafın ilk satırının diğer satırlara göre daha solda olması durumu.

Page 51: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

dışlayıcı VEYA (Alm. exklusives ODER; Antivalenz, f; Fr. ou exclusif; İng. exclusive OR; EXOR) blşm.  İki P ve Q önermesi verildiğinde, bunlardan yalnızca biri doğru olduğunda (mantıksal 1) doğru değer alan, önermelerin ikisi de doğru ya da ikisi de yanlış ise yanlış değer alan (mantıksal 0) karmaşık önermeyi oluşturan mantıksal bağlaç; eşanlam: bağdaşmazlık bağlacı.

dışmerkezlik (Alm. Exzentrizität, f; Fr. excentricité, f; İng. eccentricity) müh. Optikte mekanik eksen ve optik eksen arasındaki kabul edilebilecek kayıklık; eşanlam: merkez kaçıklığı.

dik fazlı bkz. blşm. dördün faz ilişkili.

dikey eşlik kontrolü (Alm. vertikale Paritätskontrolle; Fr. contrôle de parité verticale; contrôle transversal; İng. transversal parity check; transverse parity check; transverse redundancy check; vertical parity check; vertical redundancy check) blşm. Bilgisayarda karakterlerin doğruluğunu sınamak için alt alta yazılmış kodlarının, aynı sütunda bulunan bitlerine uygulanan eşlik denetimi.

dikey portal (Alm. vertikales Portal; Fr. portail vertical; İng. vertical portal; vortal) blşm. Özel bir ilgi alanına, belirli bir imalat ya da hizmet türüne ilişkin örün sayfalarını bulan arama motoru ya da bu tür bir örün sitesinin girişi.

dikey sekme (Alm. Vertikaltabulator, m; Fr. tabulation verticale; İng. vertical tabulation) blşm. Bilgisayarda ekran ya da yazma konumunu belirli sayıda satır kadar atlatan komut.

dikey yansılama (Alm. vertikal Spiegelung, f; vertikal Umkehrung, f; Fr. projection en miroir verticale, f; renversement vertical, m; İng. vertical flip; vertical mirror image projection; vertical mirroring) blşm. Bilgisayar grafiğinde ve imge işlemede, bir şeklin yatay bir eksene göre 180 derece yansıtılması.

dikey yaslama (Alm. vertikaler Blocksatz; Fr. justification verticale; İng. vertical justification) blşm. Bilgisayarla yazı işlemede sayfaların görünümünün düzgün olmasını sağlamak, üst ve alt boşlukları, paragraf aralıklarını birörnek kılmak için satırlar arasında küçük ayarlar yapmak.

dikey yeniden kullanım (Alm. Vertikalewiederverwendung, f; Fr. réutilisation verticale, f; İng. vertical reuse) blşm. Yazılım geliştirmede, bir yazılım bileşeninin ya da üretim süreci ara çıktısının aynı yazılım ürün ailesine mensup ürünlerde yeniden kullanımı.

dikkat mesajı (Alm. Alarmsignal, n; Fr. alarme, f; alerte, f; primitive d’indication, f; İng. alert; indication primitive) blşm. 1. Açık Sistemler Arabağlaşım (OSI) modelinde, çağrının hedefi olan tarafa hizmet isteğinin geldiğini bildiren arabirim mesajı. 2. Grafik kullanıcı arayüzüne sahip birçok bilgisayarda bir hata ya da bir uyarı niteliğindeki mesajı bildiren sesli ya da görsel bir işaret; dikkat mesajı küçük bir pencerede görünür ve üzerine tıklandığında ortadan kaybolur.

dil modeli (Alm. linguistisches Modell; Fr. modèle linguistique, m; İng. language model) blşm. Bir dildeki sözcükler arasındaki istatistiksel ilişkiyi esas alan, n-gramlı sözcük katarlarının olasılıklarını hesaplayan yaklaşım.

dil yapı ögesi (Alm. Sprachkonstrukt, n; Fr. structure de langage, f; İng. language construct) blşm. 1. Herhangi bir dilde sözcük ya da cümle kuruluşunda o dilin gramer kuralları uyarınca kullanılan birim. Ör. Türkçe'deki "-mek", "-mak" sonekleri ya da özne, yüklem, tümleç gibi cümlenin işlevsel birimleri. 2. Programlama dillerinde, dilin gramer kurallarına göre oluşturulmuş, belli bir sınıf işlemin ifadesi için kullanılan deyim dizisi; örneğin, "akış kontrolü yapısı".

dilbilgisi denetçisi (Alm. Grammatikprüfer, m; Fr. correcteur de grammaire, m; İng. grammar checker) blşm. Bilgisayarda geliştirilen metinlerin doğruluğunu iyileştirmek için noktalama işaretlerini düzelten, tekil çoğul uyumunu kontrol eden, yazım hatalarını sezen, yabancı sözcükler yerine alternatiflerini öneren program.

dilimli ALOHA (Alm. ALOHA-Netz mit Zeitschlitzen, m; Fr. protocole Aloha à segmentation temporelle, m; İng. slotted ALOHA system) blşm. Telsiz veri iletişiminde, bütün terminallerin zaman dilimlerine eşzamanlanarak çalıştığı ve bu zaman dilimleri içinde diğer terminallerin herhangi bir gönderme yapıp yapmadığına bakılmaksızın gönderme yapılabilen, oldukça basit, ancak trafik düzeyinin çok düşük olmadığı durumlarda çarpışma olasılığı çok artan iletişim protokolü.

dinamik adres çevirici (Alm. dynamisches Adresseübersetzungsprogramm; Fr. traducteur d’adresse dynamique, m; İng. DAT; dynamic address translator) blşm. Bilgisayarda yürütülen bir programın ürettiği sanal bellek adreslerini fiziksel bellek adreslerine dönüştüren yazılım donanım karması bellek yönetimi alt sistemi.

Page 52: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

dinamik atama (Alm. dynamische Umlegung; Fr. affectation dynamique, f; İng. dynamic allocation) blşm. Bilgisayar işletiminde bir iç kaynağın, örneğin bir bellek sektörünün, bir programın yürütümünde oluşan anlık gereksinmelere göre atanması.

dinamik bellek (Alm. dynamische Speicherung; dynamischer Schreib-Lese-Speicher; Fr. mémoire dynamique, f; mémoire vive dynamique, f; İng. DRAM; dynamic RAM; dynamic storage) blşm. Sakladığı verileri koruyabilmesi için tazelenme çevrimlerine gereksinim duyan, verilerin uygun aralıklarla tazelenmesinin gerekli olduğu yazılıp okunabilen yarıiletken bellek türü; eşanlam: dinamik rasgele erişilir bellek.

dinamik bellek atama (Alm. dynamische Speicherplatzzuordnung, f; Fr. allocation dynamique de la mémoire, f; İng. dynamic memory allocation; dynamic storage allocation) blşm.  İşletim sisteminin, programların kullanımına, anlık gereksinim, kısıt ve önceliklere göre boyu zamanda değişebilen bellek alanları vermesi.

dinamik güvenlik duvarı (Alm. dynamischer Schutzwall; zustandsbehaftetes Firewall; Fr. coupe-feu dynamique, m; İng. stateful firewall) blşm.  İnternet ve bilgisayar güvenliğinde, bağlantı kuran tüm yetkili kullanıcıların kaydını tutan ve geçen her bir IP paketinin uygunluğunu denetleyen güvenlik duvarı.

dinamik IP adresi (Alm. dynamische IP-Adresse; Fr. adresse IP dynamique, f; İng. dynamic IP address; dynamic IP number) blşm. Kullanıcının ağa her bağlandığında, genellikle servis sağlayıcı tarafından seçilen ve yeni atanan IP adresi.

dinamik içerik (Alm. dynamischer Inhalt; Fr. contenu dynamique, m; İng. dynamic content) blşm.  İçeriği sık sık güncellenen, audio, video ve grafik canlandırmalarla daha ilginç kılınan web sayfası ya da blog.

dinamik ilişkilendirme (Alm. Laufzeitbindung, f; Fr. liaison dynamique, f; İng. run-time binding) blşm. Bilgisayar işletiminde, programlardaki değişkenlere değer ve anlamını, derleme esnasında değil de programın yürütümü sırasında atama.

dip çıkıntılı (Alm. Serife, f; Fr. empattement, m; İng. serif) blşm. Harflerin dibinde küçük uzantısı olan fontlar; örneğin, Times Roman, Courier; eşanlam: serifli.

dip çıkıntısız (Alm. serifenlos; Fr. sans empattement; İng. sans serif) blşm. Harflerinin dibinde küçük uzantısı olmayan fontlar; örneğin Avant Garde, Arial ve Geneva serifsiz fontlardır; eşanlam: serifsiz.

disk arabelleği (Alm. Disk Zwischenspeicher, m; Fr. mémoire tampon de disque, f; İng. disk buffer) blşm. Diske yazılacak ya da diskten okunacak verilerin geçici olarak tutulduğu disk sığasına göre küçük bellek alanı.

disk bellek (Alm. Plattenspeicher, m; Fr. mémoire sur disque, f; İng. disk memory; disk storage; magnetic disk storage) blşm. Tek bir mil üzerinde dönen bir ya da birden fazla diskin oluşturduğu manyetik veri saklama ortamı.

disk bölmeleme (Alm. Disk Partitionierung, f; Fr. partition disque, f; İng. disk partition) blşm. Yüksek sığalı bir disk biriminin, her biri ayrı birer diskmiş gibi çalışacak şekilde, mantıksal birimlere bölünmesi.

disk çiftleme (Alm. Diskduplexing; Fr. écriture miroire en double, f; duplexage de disque, m; İng. disk duplexing) blşm. Bilgi güvenilirliğini sağlamak için paralel erişilebilen iki, bazen daha fazla sayıda sabit disk, sürücüsü ve kontrol birimi düzenini kurup bunları aynı çalışır halde tutmak.

disk çökmesi (Alm. Disk Absturz, m; Fr. plantage de disque, m; İng. disk crash) blşm. Bilgisayardaki disk belleğin erişilemez, okuma ve yazma yapılamaz hale gelmesi ya da disk sürücüsünün bozulması.

disk dizini (Alm. Disk Datenverzeichnis, n; Fr. répertoire du disque, m; İng. disk directory) blşm. Sabit diskte bulunan dosyaların konuşlanımını gösteren ve bu dosyalara erişilmesi için gerekli bilgileri taşıyan dizin.

disk ikizleme (Alm. Disk Spiegelung, f; Festplattenspiegelung, f; Fr. miroitage de disque, m; İng. disk mirroring) blşm. Aynı disk kontrol aygıtının güdümünde, bir diske yazılan verilerin paralel olarak başka bir diske de kopyalanması; eşanlam: disk aynalama.

disk kontrol birimi (Alm. Festplattencontroller, m; Fr. contrôleur de disque dur, m; İng. disk controller) blşm. Sabit disk ile diğer birimler arasında veri aktarımı amaçlı olarak diske yazma ve diskten okuma işlemlerini yerine getiren birim.

disk önbelleği (Alm. Disk Cachespeicher, m; Fr. mémoire cache disque, f; İng. disk cache) blşm. Disk gibi adreslenen, erişimi diske göre hızlı, sığası diske göre küçük ana belleğin özel olarak organize edilmiş bir bölümü.

Page 53: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

disk sektörü (Alm. Plattensektor, m; Fr. secteur de disque, m; İng. disk sector) blşm. Bir diskin herhangi bir izi üzerinde yazılıp okunabilecek en küçük veri kaydı boyu.

disket (Alm. Diskette, f; Fr. disque souple; disquette, f; İng. diskette; floppy disk) blşm. Yüzeyi manyetik olarak kayıt yapmaya elverişli bir ince filmle kaplanmış, genellikle koruyucu bir kılıf içinde çalışan, 1970-2010 yılları arasındaki bilgisayarlarda kullanılmış ince plastik disk.

diskin birebir kopyası (Alm. Disk Speicherabbild, n; Fr. image disque, f; İng. disk image) blşm. Bir diskin kopyasını, önyükleme kesimi, dosya adres tablosu, işletim sistem kurulumu ve uygulama yazılımı dahil olmak üzere tek bir dosya üzerinde aynen oluşturma; eşanlam: disk imgesi.

diskte dosya bütünleme (Alm. Disk Defragmentierung, f; Fr. défragmentation du disque, f; tassage du disque, m; İng. disk defragmentation) blşm. Disk bellekte dosya bölütlerinin, aralarında küçüklü büyüklü boş alanlar bulunan farklı bellek bölgelerine serpiştirilmiş olmasından kaynaklanan erişim verimsizliğini gideren ve dosyaların diskte kapladığı alanları birleştiren işlem.

diyalog penceresi (Alm. Dialogfenster, n; Fr. boîte de dialogue, f; fenêtre de dialogue, f; İng. dialogue box; dialogue window) blşm. Bilgisayar ekranında kullanıcının bilgisayarla iletişim kurmasına yarayan dikdörtgen alan.

diyez (Alm. Rautetaste, f; Gartenhacken, m; Pfund-Zeichen, n; Fr. symbole numéro; carré, m; dièse, m; İng. hash sign; number sign; pound sign) blşm. 1. İngilizce konuşulan ülkelerde tuşlu telefonlarda şebeke işaretleşmesinde numara öncesi basılan tuş. 2. Müzikte diyez işareti; simgesi #. 3. Matbaacılıkta metin üzerindeki düzeltimlerde satır ya da sözcük arasına bir boşluk sokulması gerektiğini belirten işaret. 4. Perl gibi bazı programlama dillerinde ve kabuk programlarında yorum satırının başına konan işaret.

dizgi (Alm. Zeichenfolge, f; Zeichenkette, f; Fr. chaîne de caractères, f; İng. character string; string) blşm. Bilgisayar programlaması ve matematikte, baytlar, karakterler ya da fiziksel ögeler gibi nesnelerin doğrusal bir dizisi; eşanlam: katar.

dizgi değişkeni (Alm. Stringvariable, f; Fr. variable chaîne, f; İng. string variable) blşm. Bilgisayarda, elemanları karakter değişkenleri olan herhangi bir dizgi.

dizgi eşleme (Alm. String Vergleich, m; Suchen nach eine Zeichenkette, n; Fr. recherche de sous-chaîne, f; appariement de chaînes, m; İng. string matching) blşm. Bir karakter örüntüsü olarak ele alınan bir dizginin, farklılaşmalar gösteren ve gürültü içeren başka bir dizgi içinde belirli bir uzaklık ölçütüne göre benzerlerinin aranması.

dizgi veri tipi (Alm. String Datentyp, m; Fr. type de donnée chaîne, m; İng. string datatype) blşm. Bilgisayar programlamasında bir alfabenin karakterlerinden oluşan sıralı katarların meydana getirdiği veri tipi.

dizileştirme (Alm. Serialisierung, f; Fr. sérialisation, f; İng. data marshalling; data serialization; serialization) blşm. Bilgisayar ortamında verileri bir dosya ya da tampon bellekte depolamak, bilgisayar ağları üzerinden iletmek, gerektiğinde yeniden geri çatmak amacıyla veri yapılarını küçük veri birimlerinden oluşan bir dizi haline getirmek.

dizileştirmeyi geri döndürme (Alm. Deserialisierung, f; Fr. désérialisation, f; İng. deserialization; unmarshalling) blşm. Bilgisayar ortamında bir dosya ya da tampon bellekte depolanmak amacıyla dizileştirilmiş verileri tekrar başlangıçtaki hallerine getirmek.

dizileyici (Alm. Sequenzer, m; Fr. séquenceur, m; İng. sequencer) 1. blşm. Bir kümedeki ögeleri sıraya koyan bilgisayar programı ya da mekanik aygıt. 2. elk. Belirli anahtarları bir zaman planına göre tetiklemekte kullanılan elektromekanik düzen; eşanlam: ardıştırıcı.

dizilim 1. (Alm. Datenbereich, m; Fr. tableau, m; İng. array) blşm. Bilgisayar bilimlerinde, aynı türden veri ögelerinin, bir anahtar ya da bir indis yardımıyla yerlerinin belirlendiği düzenleniş biçimi. 2. (Alm. Anordnung, f; Aufstellung, f; Fr. ensemble, m; réseau, m; İng. array) müh. Teknolojide, anten, hoparlör gibi aynı türden ögelerin belirli bir geometriye göre dizilişleri.

dizilim bildirimi (Alm. Bereichsdeklaration, f; Fr. déclaration de tableau, f; İng. array declaration) blşm. Bilgisayar programlamasında bir değişkenin dizilim veri tipi olarak tanımlanıp parametrelerinin belirtilmesi.

dizin (Alm. Index, m; Fr. index, m; İng. index) 1. blşm. Bilgisayar dosyalarında ya da veri tabanlarında tutanaklara erişimi hızlandırmakta kullanılan adres, işaretçi gibi küçük hacimli yardımcı bilgi. 2. müh. Bir kitabın

Page 54: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ya da derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve yapıtın arkasında yer alan abecesel dizelge; eşanlam: fihrist.

dizin dosyası (Alm. Indexdatei, f; Fr. fichier index, m; İng. index file) blşm. Bir veri dosyasına sıralı dosya düzeninde doğrudan erişim olanağı sağlamak üzere kullanılan ve yalnızca dizin kayıtlarından oluşan yardımcı dosya.

dizine erişim yolu (Alm. Datenverzeichnispfad, n; Fr. chemin d'accès au répertoire, m; İng. directory path) blşm. Ağaç yapısındaki bir dosya sisteminde, bir dosyaya ya da bir nesneye erişmek için kullanılan kök dizinden istenen nesneye kadar sırasıyla tüm düğümlerin, yani alt dizinlerin adlarından oluşan dizi.

dizinleme (Alm. Indexierung, f; Fr. indexation, f; indexage, m; İng. indexing) blşm. Belgelere, daha sonraki depolama ve arama çalışmalarına destek olmak üzere belirleyici ve çoğu zaman da içeriğini ya da adresini yansıtıcı birer anahtar sözcük vermek; eşanlam: indeksleme.

dizinli adres (Alm. indizierte Adressierung; Fr. adressage indexé; İng. indexed addressing) blşm. Bilgisayarda bir ya da daha fazla sayıda dizin yazmacının içeriğine göre saptanan ve dizin yazmacındaki değer ile taban adresinin toplanmasıyla elde edilen adres.

dizinli dosya (Alm. indizierte Datei; Fr. fichier indexé; İng. indexed file) blşm. Kayıtlara ya da kayıt kümelerine hızlı erişim sağlamak için kullanıcı ya da dosya yönetim sistemi tarafından tanımlanmış kimlik ve yer bilgilerinin dosyayla birlikte saklanarak erişimde kullanıldığı dosya türü.

dizisel bit işleyen (Alm. bitserieller Betrieb; Fr. bit-sérial opération; İng. bit serial operation) blşm. Bitlerin tek bir dizi halinde işlenmesi; eşanlam: seri bit işleyen.

dizüstü bilgisayar (Alm. tragbarer Rechner; Fr. ordinateur portable, m; İng. laptop computer) blşm. Akü ya da şebeke gücüyle çalışan, yolculuklarda kullanılmaya elverişli, küçük ve taşınabilir bilgisayar.

DNS alan adresi (Alm. DNS-Zone, f; Fr. zone de DNS; İng. DNS zone) blşm. Bir internet adresinin ilgi alanını belirten son kısmı; örneğin, .com ticari, .edu eğitim aktivitelerine işaret eder.

DNS kayıt işletmeni (Alm. Netzwerkinformationsstelle, f; Fr. centre d'identification de réseau, m; İng. network information center; NIC; registry operator) blşm.  İnternette bir alan (örneğin .edu.tr, Türkiye'deki tüm üniversite ve yüksekokullar) ile ilgili idari bilgilerin ve o alan içindeki tüm isim sunucularının adreslerinin kayıtlı olduğu veritabanını işleten kuruluş; eşanlam: ağ bilgi merkezi.

doğal dil işleme (Alm. natürliche Sprachverarbeitung, f; Verarbeitung natürlicher Sprache, f; Fr. traitement des langues naturelles, m; İng. natural language processing; NLP) blşm.  İnsan dilini analiz ve anlama tekniklerini konu edinen ve insan-makine iletişimi amaçlı doğal dile benzer diyalog üretmeye çalışan bilim dalı.

doğal dilde komut (Alm. natürlicher Sprachbefehl; Fr. commande en langage naturel, f; İng. natural language command) blşm. Konuşma işaretlerini tanıyan bilgisayarların sesle verilen komutlara göre işlem yapabilmesi.

doğrudan adresleme (Alm. direkte Adressierung, f; Fr. adressage direct, m; İng. direct addressing) blşm. Bilgisayarda, işlenecek verinin adresinin işlem kodunun içinde yer aldığı adresleme türü; daha açıkça, geçerli adres aynen komutun içindeyse, bu durumda "doğrudan adres içeren bir komut" söz konusudur.

doğrudan belleğe erişim (Alm. direkter Speicherzugriff; Fr. accès direct à la mémoire, m; İng. direct memory access; DMA) blşm. Bir giriş-çıkış kanalı üzerinden, ana bellek ile örneğin disk gibi hızlı erişime elverişli bir çevre birimi arasında, özel amaçlı bir denetleyicinin (DBE (DMA) denetleyicisi) yönetiminde, işlemcinin devreye girmesine gerek olmadan yüksek hızda veri aktarımını sağlayan erişim türü.

doğrudan erişim (Alm. Zufallszugriff, m; Fr. accès aléatoire; accès direct; accès immédiat; İng. direct access; immediate access; random access) blşm. 1. Bilgisayardaki belleğe erişim süresinin, verinin bulunduğu konumdan ya da son uygulanan belleğe giriş çıkış adresinden bağımsız olduğu erişim türü, rasgele erişim. 2. Veri saklama ortamında erişilmek istenen kaydın, bir önce erişilen kaydın bulunduğu yerden bağımsız olarak belirli sınırlar içinde değişmez bir sürede, doğrudan okunması ya da yazılmasını sağlayan donanım olanağı ve veri düzenleme yöntemi.

doğrudan satış sitesi (Fr. site de vente directe, m; İng. direct selling site; direct selling website) blşm. Bir üreticinin ürünlerini doğrudan tüketicilere tanıttığı ve satışını gerçekleştirdiği, böylece ürünleri için aracı pazarlama, dağıtım ve satış için aracı başka kuruluşlara gereksinmesini ortadan kaldıran internet sitesi.

Page 55: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

doğrulama (Alm. Verifizierung, f; Fr. vérification, f; İng. verification) 1. blşm. 1. Bir önermenin doğruluğunu ya da yanlışlığını saptamak ereği ile olayları inceleyip araştırma. 2. Bir sistem ya da bileşenin geliştirilme sürecinde belirli bir evresinin, hazırlanmış belirtim belgelerine ve kabul edilmiş standartlara uyum, tutarlılık, eksiksizlik gibi hedeflenen koşulları sağlayıp sağlamadığının saptanması. 3. Biyometri ve güvenlik sistemlerinde, giriş için başvuran kişinin bildirdiği kimliğin doğru olup olmadığının sınanması. 2. müh. Ölçme biliminde bir ölçme ögesinin belirtilen şartları sağladığını gösteren açık kanıtların elde edilmesi.

doğrulama ve geçerliliğini sağlama (Alm. Verifikation und Validation, f; Fr. vérification et validation, f; İng. verification and validation) blşm. Bir yazılım ve/veya donanım sisteminin geliştirme sürecinin her aşamasının bir önceki aşamanın çıktılarıyla ve kabul edilmiş standartlar ile uyum, tutarlılık, eksiksizlik gibi gerekleri yerine getirdiğinin (doğrulama), son ürünün de belgelenmiş isterlerle uyumluluğunun (geçerleme) ayrı ayrı saptanma süreci; eşanlam: doğrulama ve geçerleme.

doğrultmaçlı aktivasyon birimi (Alm. Rectifier Aktivierungsfunktion, f; Fr. unité de rectification linéaire, f; İng. rectifier linear unit; ReLU) blşm. Yapay sinir ağlarında kullanılan ve x giriş değeri olmak üzere y = max(0,x) ile ifade edilen doğrusal olmayan aktivasyon fonksiyonu.

doğruluk değeri (Alm. Wahrheitswert, m; Fr. valeur de vérité, f; İng. logical value; truth value) blşm. Bir önermenin doğru veya yanlış olduğunu belirtmek için kullanılan simge çiftinden (örneğin 1 ve 0 rakamlarından) biri.

doğruluk tablosu (Alm. Wahrheitstafel, f; Wahrheitswertetafel, f; Fr. table de vérité, f; İng. truth table) blşm. Bir mantık işlevinin, bütün değişken birleşimleriyle aldığı değerlerin listelendiği çizelge.

doğrusal bir sistemin kararlılığı (Alm. Stabilität eines lineares Systems, f; Fr. stabilité d'un système linéaire, f; İng. stability of a linear system) blşm. Doğrusal bir sistemin, dış bir uyarma ile kalıcı durumdan saptırıldıktan sonra uyarmanın sona ermesi ile yeniden kalıcı duruma dönme özelliği.

doğrusal veri yapısı (Alm. lineare Datenstruktur; Fr. structure de données linéaire, f; İng. linear data structure) blşm. Bilgisayarda, ögeleri tek boyutlu bir liste oluşturan veri yapısı; örneğin, yığıt veya kuyruk.

doğum günü saldırısı (Alm. Geburtstagsangriff, m; Fr. attaque d’anniversaire, f; İng. birthday attack) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, kriptolu kıyım fonksiyonlarının güvenliğini kırmayı amaçlayan ve iki kişinin doğum günlerinin aynı güne rastlama olasılığının beklenenden çok yüksek olmasına dayalı kaba kuvvet saldırısı.

doğuşkan (Alm. Harmonische, f; Fr. harmonique, f; İng. harmonic) blşm. Frekansı, dönemli bir dalganın temel frekansının tamsayı katı olan sinüs biçimli bileşen; eşanlam: harmonik.

dokunma tableti (Alm. Cursorsteuerungsfeld, n; Touchpad, n; Fr. pavé tactile; pointeur tactile; İng. touch pad) blşm. Taşınır bilgisayarlarda imlecin hareketini kontrol etmek için kullanılan dokunmaya duyarlı küçük alan.

dokuza tümler (Alm. Neunerkomplement, n; Fr. complément à neuf, m; İng. nine’s complement) blşm. Onlu sayı sisteminde kullanılan ve dokuz tabanına göre yapılan tümleme; örneğin 724’ün dokuza tümleri 275’tir.

dolandırıcılık tespiti (Alm. Betrugsaufdeckung, f; Fr. détection des fraudes, f; dépistage des fraudes, m; İng. detection of fraud; fraud detection) blşm. Sigortadan sahte tazminat başvuruları, dolandırmaya yönelik finansal işlemler, kimlik hırsızlığı, sahte verilere dayalı kredi başvurusu türünden usulsüzlük ve sahtekârlıkları saptamak üzere geliştirilen istatistik, yapay öğrenme, veri madenciliği, büyük veri gibi disiplinlere dayalı yöntemler; eşanlam: sahtekârlık saptama.

dolanır elde (Alm. Endübertrag, m; Fr. report circulaire; İng. end-around carry) blşm. Elektronik olarak yapılan toplama işleminde, eldeyi en önemli basamak konumundan en önemsiz basamak konumuna taşıma.

dolanır öteleme (Alm. zyklische Stellenverschiebung; Fr. décalage circulaire, m; İng. cyclic shift; end-around shift) blşm. Bir yazmaç, sözcük ya da sayı ötelendiğinde, dışarı taşan her basamağın, öbür yandan tekrar sokulduğu kaydırma türü.

dolanır yazmaç (Alm. Ringschieberegister, n; Fr. registre en boucle, m; İng. circulating register) blşm. Bir ucundan dışarı çıkan verinin, yazmacın diğer ucundan içeri sokulduğu kapalı döngü yazmaç.

dolaylı adresleme (Alm. indirekte Adressierung, f; Fr. adressage indirect, m; İng. indirect addressing) blşm. Bilgisayar komutunun işlenen alanında bulunan değerin bir adrese karşılık geldiği, bu adresin işaret ettiği bellek gözünde veriye dolaylı erişimi sağlayan başka bir adresin bulunduğu iki aşamalı adresleme.

Page 56: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

dolaylı komut (Alm. indirekter Befehl; Fr. instruction à adresse indirecte, f; İng. indirect instruction) blşm. Bilgisayarda işlenenin, üzerinde işlem yapılacak verinin adresinin adresini içerdiği komut.

dolaylı referans (Alm. indirektes Verweisen; Fr. référence indirecte; İng. indirect referencing) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında bir değişkenin değerinin bir başka değişkenin adı olması. 2. Bilgisayar programlamasında parametre geçirme amacıyla parametre değerinin değil de adresinin aktarılması.

dolaysız adresleme (Alm. unmittelbare Adressierung; Fr. adressage immédiat; opérande immédiate; İng. immediate addressing; zero-level addressing) blşm. Bilgisayarda işlenecek verinin doğrudan işlem kodunun içinde olduğu, adresin hesaplaması için ayrı bir bilgiye gereksinilmediği durum.

dolaysız komut (Alm. direkte Anweisung; unmittelbare Anweisung; Fr. instruction à opérande directe, f; İng. direct instruction; immediate instruction) blşm. Bilgisayarda adres alanının işlenen verinin adresini değil de işlenecek verinin kendisini içerdiği komut.

dolgu deseni (Alm. Befüllungsmuster, n; Füllmuster, n; Fr. dessin de remplissage, m; motif de remplissage, m; İng. fill pattern) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde kapalı bir poligonun içini doldurmakta kullanılan belirli bir renk ya da desen. 2. Elektronik formlarda, bilgilerin doldurulacağı formlar son haline ulaştıktan sonra yeni bir şey girilmesini engellemek amacıyla kullanılan tire veya yıldız şeklindeki dolgu. 3. Veri iletişiminde eşzamanlamayı sağlamak ve boş süreleri belirtmek üzere kullanılan, veri dışındaki 1 ve 0’lardan oluşan dizi.

donanım anahtarı (Alm. Dongle, m; Fr. dongle, m; İng. dongle; software protection dongle) blşm. Bilgisayarın bir bağlantı noktasına takılması durumunda korumalı bir yazılımın bilgisayara erişimine izin veren küçük boyutlu donanım.

donanım betimleme dili (Alm. Hardwarebeschreibungssprache, f; Fr. langage de description de circuit, m; langage de description de matériel, m; İng. hardware description language; HDL) blşm. Sayısal tüm devre ve sistem tasarımı, belgelemesi ve doğrulaması için kullanılan ve benzetim programları aracılığıyla devrenin davranışını ve başarımını da izlemeyi sağlayan genel amaçlı programlama dili; kısa adı HDL.

donanım eklentisi (Alm. Add-on, m; Fr. periphérique informatique, f; matériel compagnon, m; İng. add-on; hardware add-on) blşm. Bir bilgisayar donanımın merkezi parçası olmayıp eklendiğinde başarımını ve işlevselliğini artıran, bellek, grafik hızını artıran, ancak tek başına bir işlevi olamayan donanım.

donanım eklentisi (Alm. Add-on, m; Fr. periphérique informatique, f; matériel compagnon, m; İng. add-on; hardware add-on) blşm. Bir donanıma eklenip onu etkinleştiren, ancak tek başına yararı olmayan donanım; örneğin bilgisayar çevre birimi.

donanıma bağımlı (Alm. Hardware abhängig; Fr. dépendant du matériel; matériel dépendant; İng. hardware dependent) blşm. Belirli bir tür bilgisayar tipi ya da yapılanışına bağımlı olan programlama dili, aygıt ya da bilgisayar parçası; örneğin Assembler donanıma bağımlı bir dildir.

donanımsal adres (Alm. harte Adresse; Fr. adresse incrustée; İng. hard address; universally administered address) blşm. Yerel alan ağlarında kullanılan giriş-çıkış kartlarına imalatçısı tarafından atanmış 48 bit uzunluğunda değişmez adres.

donanımsal iş kesme (Alm. Hardware Interrupt; hardwaremäßige Unterbrechung; Fr. interruption matérielle; İng. hardware interrupt) blşm. Disk sürücü gibi bir dış aygıttan ya da işlenen programın içine düştüğü olağandışı durumdan (örneğin sıfıra bölme) kaynaklanan işletim sistemine yönelik hizmet çağrısı.

dost düşman ayırımı (Alm. Freund-Feind-Erkennung, f; Fr. identification ami-ennemi, f; İng. identification friend or foe; IFF) blşm. Uçaklar ve uçaksavar füzelerinin komuta ve kontrolünde kullanılan, sorgulanan nesnenin tanıdık olup olmadığının ayrımında (dost- düşman ayırımı) başvurulan kriptografik yöntem.

dosya (Alm. Datei, f; Fr. fichier, m; İng. file) blşm. Bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan bir veri kaydı kümesi.

dosya adı (Alm. Dateikennung, f; Dateiname, m; Fr. nom de fichier, m; İng. file name) blşm. Bilgisayarda bir dosyayı belirten, kimi zaman dosyaya erişim adresini de içinde bulunduran karakter dizgisi.

dosya adres tablosu (Alm. Dateibelegungslabelle, f; Fr. index des fichiers, m; İng. FAT; file allocation table) blşm. 1970'lerde geliştirilmiş ve 2000'li yılların başına kadar bilgisayar işletim sistemlerinde yaygın biçimde kullanılmış, disk dosyalarının yerleşim ve arama bulma bilgilerinin belli bir standart uyarınca saklandığı dosya yapısı, kısa adı FAT.

Page 57: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

dosya değiştokuş formatı (Alm. Interchange File Format; Fr. format d’échange de dossiers; İng. IFF; interchange file format) blşm. Farklı bilgisayar sistemleri ve yazılımlar arasında dosyaların alışverişini kolaylaştıran veri kodlama ve örgütlenme kuralları.

dosya dizini (Alm. Dateiauflistung, f; Dateiordner, m; Dateiverzeichnis, n; Fr. classeur de fichiers, m; répértoire de fichier, m; İng. file category; file directory; file folder; folder) blşm. Bilgisayarda, belirli bir bellek ortamında bulunan dosyaların birbirleriyle ilişkisini, adlarını ve alt dizinlerin listesini saklayan ve örgütleyen veri yapısı; eşanlam: klasör.

dosya erişim kipi (Alm. Dateimodus, m; Fr. mode d’acces aux fichiers, m; İng. file access mode) blşm. Bir bilgisayar dosyasına erişimin yalnızca okuma, yalnızca yazma, okuma ve/veya yazma, yürütme işlevlerinden hangisi için yapıldığının belirtilmesi.

dosya gösterici (Alm. Betrachtungsprogramm, n; Fr. visualiseur, m; İng. viewer) blşm. Bilgisayarda bir dosyanın yaratıldığı özgün formatta okunmasına elveren yardımcı program.

dosya işleme (Alm. Dateiverarbeitung, f; Fr. traitement de fichiers, m; İng. file processing) blşm. Daha sonra içeriğini bir programın kullanmasına elverecek şekilde bir bilgisayar dosyası üzerinde kaydetme, yaratma, geri getirme gibi işlemler yapma.

dosya paylaşımı (Alm. gemeinsamer Dateizugriff; Fr. partage des fichiers, m; İng. file sharing) blşm. Bilgisayar ağı üzerinde çalışan kullanıcıların, ortak dosyaları belirli bir disiplin uyarınca okuyabilmelerini ve değiştirmelerini sağlayan düzen.

dosya sıkıştırma (Alm. Dateikompression, f; Fr. compression de fichier, f; İng. file compression) blşm. Bilgisayardaki bir dosyanın bellekte daha az yer kaplaması amacıyla kodlanarak kayıpsız sıkıştırılması.

dosya sistemi (Alm. Dateisystem, n; Fr. système de fichiers, m; İng. file system) blşm. Bilgisayar dosyalarına ve içlerindeki bilgilere kolay ve güvenli erişimi sağlamak üzere işletim sistemi denetiminde çalışan örgütlü veri depolama düzeni.

dosya sunucu (Alm. Dateiserver, m; Fr. serveur de fichier, m; İng. file server) blşm. Bir bilgisayar ağında belirli bir bilgisayar üzerinde konaklayan dosyalara diğer bilgisayarlar tarafından saydam biçimde erişilmesini, bu dosyalar üzerinde işlem yapılmasını sağlayan yazılım veya bu yazılımı yürüten ve dosyaları bulunduran bilgisayar.

dosya tanımlayıcısı (Alm. Dateibeschreiber, m; Fr. identificateur de fichier, m; İng. file descriptor; file handle) blşm. Bir bilgisayar dosyasının adresi, öznitelikleri, erişim hakları, dosyayı yaratanın kimliği gibi birçok özelliği barındıran ve dosya kullanılırken başvurulan örgütlü bilgi tutanağı ya da böyle bir tutanağa işletim sisteminin hızlı erişimini sağlayan kısa bir dizin verisi.

dosya uzantısı (Alm. Dateinamenserweiterung, f; Fr. extension de nom de fichier, f; suffixe de fichier, m; İng. file extension; filename extension) blşm. Dosya adından bir noktayla ayrılan ve kimi işletim sistemleri tarafından dosyanın hangi programla açılacağını belirtmekte kullanılan takı.

dosya yapısı (Alm. Dateistruktur, f; Fr. structure de fichier, f; İng. file structure) blşm. 1. Bilgisayarda bir dosya içindeki verilerin düzenlenişi. 2. Bilgisayarda sabit bellek üzerindeki izlere ve sektörlere göre dosyaların yerleştirilmesi ve dosya adres tablolarının oluşturulması.

dosya yönetim programı (Alm. Dateimanager, m; Fr. gestionnaire de fichiers, m; İng. file management program; file manager) blşm. Dosya sistemi ile kullanıcıları arasında hizmet arayüzü görevini yerine getiren bilgisayar programı.

dosyaya erişim hakkı (Alm. Dateiberechtigung, f; Fr. droit d’accès de fichier, m; İng. file permission) blşm. Bilgisayarda bir sürecin dosyayı okuma, dosyaya yazma, dosyada arama ve dosyadaki kodu yürütmeye koyma türünden dosya işlemlerine izni olup olmadığına ilişkin kontrol bilgisi.

döküntü girer döküntü çıkar (Alm. GIGO; Fr. faux en entrée faux en sortie; İng. garbage in garbage out; GIGO) blşm. Bilgisayar yazılımı ve karar sistemlerinde, değersiz veriler girdi olarak kullanıldığında geçersiz çıktılar elde edileceğini ifade eden deyim.

dönel liste (Alm. zirkulare Liste, f; Fr. liste circulaire, f; İng. circular list; closed list) blşm. Bir başlangıç noktasından başlayıp aynı noktaya dönen, halka şeklinde örgütlenmiş, son ögesinin işaretçisinin başlangıç ögesini gösterdiği liste.

Page 58: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

dönel yüzey (Alm. Rotationsfläche, f; Fr. surface de révolution, f; İng. surface of revolution) blşm. Bilgisayar grafiğinde, düzlemsel bir eğrinin bir eksen çevresinde üç boyutlu uzayda döndürülmesiyle oluşan yüzey.

dönemdeşlik (Alm. Nebenläufigkeit, f; Parallelismus, m; Fr. colatéralité, f; parallélisme, m; İng. concurrency; parallelism) blşm. Bir bilgisayar sisteminin farklı kısımlarının aynı zaman diliminde çalışması, koşut zamanlılık.

döngü deyimi (Alm. Schleifenanweisung, f; Fr. instruction de boucle, f; İng. iteration statement; loop statement) blşm. Bilgisayar programlamasında belirli koşullar sağlanana kadar program adımlarını başlanan noktaya geri gönderen komut.

döngü kontrolü (Alm. Schleifenregelung, f; Fr. contrôle de boucle, m; İng. loop control) blşm. Bir bilgisayar programındaki döngüden çıkılıp çıkılmamasına karar veren kontrol komutu.

döngü sabiti (Alm. Schleifeninvariante, f; Fr. invariant de boucle; İng. loop invariant) blşm. Programlama döngüsünün her yinelenmesinde geçerliğini koruyan koşul.

döngü sayacı (Alm. Schleifenzähler, m; Fr. compteur de boucles, m; İng. loop counter) blşm. Bilgisayar programlamasında döngüleri sayan ve belirli değere ulaştığında yürütümü durduran sayaç.

döngü yapısı (Alm. Schleifenstruktur, f; Fr. structure en boucle, f; İng. loop structure) blşm. DO...WHILE ya da FOR..DO..UNTIL türünden, bilgisayar programlamasında döngü oluşturan deyim grubu yapısı.

dönüş kanalı (Alm. Rückkanal, m; Fr. voie de retour, f; İng. back channel; backward channel; return channel; return link; reverse channel) blşm. 1. Bir iletişim ağında, iletim yönünün tersi yönünde, gözetim ve hata mesajlarının iletildiği kanal. 2. Video, müzik gibi bir elektronik yayın dağıtım ağında, kullanıcılardan yayıncı yönünde mesaj aktaran kanal.

dönüş tuşu (Alm. Rücklauftaste, f; Fr. touche de retour, f; İng. return key) blşm. Bilgisayar klavyesinde bir alanın ya da tutanağın girilmesini sonlandıran ya da bir diyalog kutusu içinde varsayılan işlemin yapılmasını sağlayan tuş.

dönüştürme motoru (Alm. Programmiermaschine, f; Fr. moteur de transformation, m; İng. transformation engine) blşm. Bir yazılım ürün hattında, alan varlıklarından, örneğin XSL gibi bir biçim tanımlama diliyle belirtilmiş isterler doğrultusunda otomatik olarak yeni bir ürün ortaya konulmasını sağlayan yazılım aracı.

dönüşüm kodlaması (Alm. Transformationscodierung, f; Fr. codage de transforme, m; İng. transform coding) blşm. Bir işaretin zaman ya da uzam bölgesinden frekans bölgesine dönüştürüldükten sonra yürütülen kaynak kodlaması işlemi. Dönüşüm kodlaması H.312, JPEG ve MPEG gibi standartlarda kullanılır.

dönüşüm tablosu (Alm. Überstezungstabelle, f; Fr. table de transcodage, f; table de translation, f; İng. translation table) blşm. Bilgisayarda bir ya da daha fazla karakteri başka karakterlerle dönüştürmeye yarayan tablo.

dörtlü bit (Alm. Halbbyte, n; Fr. demi-octet; quartet; İng. nibble) blşm. Bilgisayarda bir bütün olarak alınan dört bit.

dur-bekle protokolü (Alm. Halte an und Warte Protokoll, n; Fr. protocole avec arrêt et attente, m; İng. stop-and-wait protocol) blşm. Gönderilen iletinin alındısı gelmeden bir sonraki iletiyi göndermeyen bilgisayar iletişim protokolü.

durak noktası (Alm. Programmstopp, m; Zwischenstopp in Programmfolge, m; Fr. point d'arrêt, m; İng. breakpoint) blşm. 1. Bir bilgisayar programında durdurma eylemini gerçekleştiren komut. 2. Bir bilgisayar programında yürütümün, belirli koşul ya da olaylara göre durdurulabileceği nokta.

durdurma karakteri (Alm. Stopp-Zeichen, n; Fr. caractère d'arrêt, m; İng. stop character) blşm. Bir yazı işleme programının, metin formatında, metnin kendisinde, karakter fontunda ya da başka bir öge üzerinde değişiklik yaratmak amacıyla kesilmesini sağlayan karakter.

durma komutu (Alm. Haltebefehl, m; Fr. instruction de halte, f; instruction d’arrêt, f; İng. halt instruction) blşm. Bilgisayarda bir programın durdurulmasını sağlayan komut.

durum bilgisi taşımayan (Alm. zustandslos; Fr. sans état; İng. stateless) blşm. Katıldığı bilgi hareketleri hakkında durum değeri saklamayan süreç, sistem, protokol vb.

Page 59: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

durum bilgisi taşıyan (Alm. zustandsbehaftet; Fr. avec mémorisation d'état; à état; İng. stateful) blşm. Katıldığı bilgi hareketleri sonucu vardığı durumu saklayan ve yeni hareket oluştuğunda sakladığı duruma dayanarak davranan süreç, sistem, protokol özelliği.

durum çubuğu (Alm. Statusleiste, f; Fr. barre d’état, f; İng. status bar) blşm. Bilgisayarda yürümekte olan süreçler hakkında bilgi veren ve ekranda ince bir çubuk biçiminde beliren alan.

durum geçiş diyagramı (Alm. Zustandsübergangsdiagramm, n; Fr. diagramme de transition d’état, m; İng. state transition diagram) blşm. Sistem kuramında bir sistemin mümkün olan durumlarının ve aralarındaki geçişlerin grafiksel anlatımı.

durum kodu (Alm. Zustandswort, n; Fr. mot d’état, m; İng. status code; status word) blşm. 1. Bilgisayarda bir çevre biriminin durumunu bildiren kod. 2. Bilgisayarda program kontrolü için kullanılan ve programın anlık durumunu bildiren kod sözcüğü.

durum uzayı (Alm. Zustandsraum, m; Fr. espace d’états, m; İng. state space) 1. blşm. Bilgisayar bilimlerinde, ortamıyla etkileşimli çalışan bir algoritmik sürecin başlangıçtan bitime kadar girmesi olası tüm durumların oluşturduğu küme. 2. müh. Dinamik bir sistemin durum değişkenlerinin alacağı tüm değerleri kapsayan uzay.

durum yazmacı (Alm. Statusregister, n; Fr. registre d’état, m; registre à drapeaux, m; İng. flag register; status register) blşm. 1. Bilgisayarda bayrak diye adlandırılan, koşul değeri veya durum belirten, bir ya da daha çok sayıda biti saklayan yazmaç. 2. Bilgisayarda programın yürütümü sırasında ortaya çıkacak bir durumu temsil eden bitleri taşıyan yazmaç.

duyarlık bkz. blşm. duyarlılık.

duyarlılık (blşm. duyarlık) (Alm. Sensitivität, f; Fr. sensibilité, f; İng. sensitivity) 1. blşm. Bilgisayarda sayıların gösteriminde kullanılan bit ya da bayt sayısı; örneğin sekiz sekizli kullanılmışsa çift duyarlı denir. 2. endst. Eniyileme problemlerinin bir ya da birkaç değişken veya parametresindeki değişimlerin amaç fonksiyonunun eniyi değeri üzerinde gerçekleştirdiği değişim büyüklüğü. 3. kim. Analitik kimyada bir maddenin kullanılan ayıraçla saptanabilecek en düşük niceliği. 4. orm. Ağaç yıllık halka genişliğinin yetişme ortamı koşullarına bağlı olarak bir yıldan diğerine gösterdiği değişim.(Alm. Empfindlichkeit, f; Fr. sensibilité, f; İng. sensitivity) 5. elk. Bir elektronik alıcı devresinde, belirli nitelikte bir çıktı elde edebilmek için alıcı aygıta uygulanması gereken minimum giriş işareti genliği. 6. müh. Bir ölçme aygıtının tepkisindeki değişimin, uyarımdaki değişime oranı.

duyarlılık eşiği (Alm. Reizschwelle, f; Fr. seuil de sensibilité, m; İng. sensitivity threshold) blşm. 1. Bir ölçme aygıtının ya da otomatik kontrol sisteminin sezebildiği en küçük işaret büyüklüğü. 2. Psikolojik testlerde bir deneğin dış uyaranlara tepki göstermeye başladığı eşik.

duygu analizi (Alm. Sentimentanalyse, m; Fr. analyse des sentiments, m; İng. opinion mining; sentiment analysis) blşm. Doğal dildeki bir metnin içerdiği duygu ve görüşlerin otomatik öğrenme sistemleri ile saptanması ve analiz edilmesi; eşanlam: duygu ve düşünce çözümlemesi.

duygu simgesi (Alm. Emoticon, n; Fr. binette, f; frimousse, f; İng. emoticon; smiley) blşm. ASCII karakterleri ile yaratılan ve elektronik mesajdaki duyguyu yansıtmayı amaçlayan şekil.

duyumluk (Alm. Soundclip, m; Fr. coupure audio, f; İng. sound clip) blşm. Daha uzun bir ses dosyasının parçası olan kısa ses dosyası, ses klibi.

duyuşsal bilişim (Alm. affektive Informatik; Fr. informatique affective; İng. affective computing) blşm. Kullanıcı ile bilgisayar arasında etkileşim sağlamak üzere insan duygulanımlarını tanıyan, yorumlayan, işleyip buna göre davranış değiştiren, kişinin duygulanımsal durumunu gözeten arayüzlere dayalı bilgisayar uygulamaları.

düğüm atma (Alm. Dropout, m; Fr. décrochage, m; İng. dropout) blşm. Yapay sinir ağlarının eğitimi sırasında ağın aşırı uyumlanmasına karşı bir önlem olarak her hesaplama döngüsünde ağın rasgele seçilmiş bir miktar düğümlerini göz ardı edip güncellememe.

düğüm belirteci (Alm. Knoten-Identifikator, m; Fr. identification de nœuds, f; identificateur de nœud, m; İng. node id; node identifier) blşm. 1. Üç boyutlu verilerin gösterimi ve işlenmesinde, örneğin üç boyutlu bir nesnenin kafes yapısındaki uçların bilgisayardaki ifadesi. 2. Bilgisayar ağlarında bir iletişim düğümünü belirten gösterge.

düğüm noktası (Alm. Knotenpunkt, m; Fr. nœud, m; İng. nodal point; node) 1. blşm. Bilgisayar ağında başka birimlerle iletişim kurma yeteneği olan yazıcı, istemci bilgisayar, sunucu bilgisayar gibi birimin bulunduğu nokta. 2. geom. Bir coğrafi bilgi veritabanında, bir ayrıtın bittiği ya da başladığı ve topolojik olarak oraya gelen

Page 60: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

diğer tüm ayrıtlarla buluştuğu nokta. 3. inş. 1. Bir ulaştırma ağında, duraklar, kavşaklar, terminaller gibi bağların veya yolların kesişim yerleri; eşanlam: birleşim noktası. 2. Yapısal analizde boy eksenleriyle temsil edilen kiriş ve kolonların (tek boyutlu) kesiştikleri nokta; eşanlam: birleşim noktası.

dünya koordinat sistemi (Alm. Weltkoordinatensystem, n; Fr. système de coordonnées général, m; système de coordonnées universel, m; İng. world coordinate system) blşm. Bilgisayar grafiğinde, bilgisayardan bağımsız olarak tanımlanan iki ya da üç boyutlu dünya modeline göre tanımlanmış koordinat sistemi.

dünya merkezli (Alm. erdzentriert; Fr. centré sur coordonnées universelles; İng. world-centered) 1. blşm. Bilgisayarla görmede, koordinat merkezi nesne veya kameradan bağımsız evrensel bir koordinat düzlemine göre belirlenebilen. 2. uçk. Merkezi Dünya’nın kütle merkezi olan.

dürtüsellik 1. (Alm. Impulsivität, f; Fr. impulsivité, f; İng. impulsiveness) blşm. Psikolojide, kişinin düşünmeden duygulanımlarının esiri olarak ani, sert ve bazen mantıksız hareket etme özelliği; eşanlam: dürtülerine hakim olamama. 2. elk. Bir elektriksel sistemin girdi ya da çıktı sinyalinin ani yükseliş ve düşüşler içerme özelliği.

düz bellek modeli (Alm. linearer Speicher; Fr. mémoire linéaire, f; İng. flat memory model; linear memory model) blşm. Bellek bölütlemesi ya da sayfalama yapılmadan tüm belleğin tek bir bitişik adres uzayı gibi gösterildiği bellek adresleme tekniği.

düz çizgi sıralaması (Alm. geradlinige Sortierung; Fr. tri linéaire; İng. straight line sort) blşm. Sıralanacak kümedeki her bir ögenin yerinin ardışık bir taramayla belirlenip listeye konduğu sıralama.

düz dosya (Alm. flache Datei; Fr. fichier plat; fichier non-hiérarchique, m; İng. flat file) blşm. Taşıdığı verilerin aralarında yapısal bir ilişki kurulmayan ve veri formatları dosya kullanıcısının yazılımına bağlı olmayan dosya; örnek ASCII dosyası.

düzeltici bakım (Alm. fallweise Wartung, f; Instandsetzung, f; Fr. maintenance corrective, f; İng. corrective maintenance; remedial maintenance) blşm. Bir makine, sistem ya da aygıtta, aksamanın tanılanmasından sonra hedeflenen işlevini yerine getirebilmesi amacıyla yapılan onarım ve bakım.

düzenleyici çerçeve (Alm. rechtliche Rahmenbedingungen; Fr. cadre de régulation, m; İng. regulatory framework) blşm. Teleiletişim sektöründe düzenleyici mevzuat ve organlar.

düzenleyici kuruluş (Alm. Ordnungsbehörde, f; Regulierungsbehörde, f; Ordnungsamt, n; Regulierungsamt, n; Fr. organisme de réglementation, m; organisme de régulation, m; İng. regulatory agency) blşm. 1. Bazı ticari ve mesleki faaliyetler için yaptırımlı ya da yaptırımsız genel kurallar belirleyen örgüt. 2. Belirli bir ekonomik faaliyet alanını gözlemek ve yönlendirmekle görevli hükümet organı.

düzenli ağ (Alm. reguläres Netzwerk, n; Fr. réseau régulier, m; İng. regular network) blşm. Her bir düğümünün aynı sayıda dalla kendi sınıfındaki başka düğümlere bağlandığı ağ; örneğin halka ağ, yıldız ağ, ızgara ağ.

düzenli ifade (Alm. regulärer Ausdruck; Fr. expression régulière, f; İng. regular expression) blşm. Bilişim biliminde biçimsel diller kuramında ya da metin editörlerinde, "*", "+" gibi dil üstü simgelerden de yararlanılarak metin oluşturma kurallarını tanımlayan formül; örneğin 'a*b' düzenli ifadesi a harfinin belirsiz kez yinelenmesinin ardından tek bir b harfiyle biten herhangi bir harf dizisini gösterir.

düzenli ve kesintisiz hizmet (Alm. nahtloser Service; Fr. service transparent; İng. seamless service) blşm. Farklı teknolojilere ya da ağ yönetimlerine geçilirken hizmet sunuşunda hiçbir aksamanın olmaması özelliği.

düzenlileştirici terim (Fr. régularisateur, m; İng. regularizer; regularizer term) blşm.  İğreti tanımlanmış ters problemlerin çözümünde özlü ve kararlı bir çözüme erişmek ya da istatistiksel modellemede modelin veriye aşırı uyumunu engellemek amacıyla optimizasyon problemine eklenen bilgi ve getirilen ek kısıt.

düzgeleme (müh. normalizasyon; müh. normalize etme; müh. normalleştirme) (Alm. Normalisierung, f; Normierung, f; Fr. normalisation, f; İng. normalization; normalizing) 1. blşm. 1. Bilgisayarda kayan nokta gösteriminde sayıları standart bir üst ve mantis haline getirme. 2. Kayan nokta gösteriminde, sayının değerini değiştirmeden kesir kısmını belirli bir değer aralığına getirme. 3. Veritabanını, veri yapısını ve ilişkilerini daha standart ve basit bir hale getirme, fazlalıklarından ve tutarsızlıklarından arındırma. 2. malz. Çeliğin tane boyutunu düşürmek, karbür büyüklüğü ve dağılımını uygun hale getirmek için A3 sıcaklığının üzerine kadar ısıtılıp havada soğutulduğu işlem. 3. müh. Bir vektör uzayındaki vektörleri, vektörlerin normuna bölerek birim boylu kılma; eşanlam: normalizasyon.

Page 61: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

düzgeli form (Alm. normalisierte Form; Fr. forme normalisée; İng. normalized form) blşm. 1. Bilgisayarda sayıların kayan noktalı gösteriminde, mantisin belirli bir aralığa, örneğin -1 ila +1 arasına, getirildiği durum. 2. Veritabanlarında tutarsızlıkları ve fazla kopyaları düzeltmek için başvurulan beş formdan biri.

düzgeli taban (Alm. normalisierte Basis; normierte Basis; Fr. base normée; İng. normalized basis) blşm. Bir vektör uzayını yaratan ve normları bir olan elemanlardan oluşan taban; örneğin, [1 0 0], [0 1 0], [0 0 1] üç boyutlu uzayın düzgeli taban vektörleridir; eşanlam: birim normlu taban.

düzüne mühendislik (Alm. fortschrittlich Ingenieurwesen, n; Fr. génie vers l'avant, f; technogénie vers l'avant, f; İng. forward engineering) blşm. Bir sistemi üst seviye isterlerden başlayarak tasarım, gerçekleştirme ve sınama aşamalarıyla ve her aşamada gittikçe ayrıntılandırarak geliştirmeye yönelik mühendislik çalışması; eşanlam: düz yönlü mühendislik.

DVI bkz. blşm. etkileşimli sayısal video.

e-devlet (Alm. elektronische Administration; Fr. administration en ligne, f; administration électronique, f; İng. e-government; online administration) blşm. Devlet dairelerine internet üzerinden erişim ve kimi işlerin bu ortamda yürütülebilmesi.

e-perakendeci (Alm. Online-Anbieter, m; Online-Händler, m; Fr. détaillant en ligne, m; détaillant sur Internet, m; détaillant électronique, m; İng. e-retailer; e-tailer; online retailer) blşm. Satışlarının büyük çoğunluğunu internet üzerinden perakendeci.

e-posta eklentisi (Alm. Dateianhang, m; Fr. fichier joint du couriel, m; İng. e-mail attachement) blşm. Elektronik postada, bir mesaja ekinde gönderilmek üzere eklenen dosya; eşanlam: elektronik posta eki.

edimbilim (Alm. Pragmatik, f; Fr. pragmatique, f; İng. pragmatics) blşm. Dilbilim ve göstergebilimde konuşmacının kastettiği anlam ile tümcenin görünen anlamı arasındaki farkı gidermeye ve açıklamaya çalışan dal.

editör programı (Alm. Editorprogramm, n; Fr. programme d’édition, m; İng. editor program) blşm. Belirli kurallara göre veriler üzerinde düzeltme, silme ve yeniden düzenlemeler yapabilen bilgisayar programı.

eğer ise - değilse yapısı (Alm. wenn-dann-sonst-Konstrukt, n; Fr. structure si alors autre, f; İng. if-then-else construct) blşm. Bilgisayar program akış denetiminde, tek girişi olup bir Boole koşulunun aldığı değere göre iki çıkıştan birini seçen yapı.

eğitim benzetimi (Alm. didaktische Simulation; Bildungssimulation, f; Fr. simulation didactique, f; İng. instructional simulation) blşm. Eğitimde eğitim sürecinin ya da eğitsel araçların değerlendirilmesinde yararlanılan benzetim; örneğin maket kokpitle uçuş eğitimi.

eğitim kümesi (Alm. Lernsatz, m; Trainingsatz, m; Fr. jeu de données d’apprentissage, m; İng. training dataset; training set) blşm. Uyarlamalı, öğrenen algoritmalarda, algoritmanın eldeki problemin koşullarına uyarlanmasını ve öğrenmesini sağlayan veri dizisi; örneğin bir sınıflandırıcın eğitim dizisi, istatistiksel veriler ve karşılık düşen sınıf etiketlerinden oluşur; eşanlam: eğitim veri kümesi.

eğitim yazılımı (Alm. Lernsoftware, f; Unterrichtssoftware, f; Fr. didacticiel, m; logiciel de formation, m; İng. courseware; learningware; teachware) blşm. Bilgisayar destekli eğitim ve öğrenim amacıyla hazırlanmış ders içeriği ve yazılımı.

eğitmenli öğrenme (Alm. überwachtes Lernen; Fr. apprentissage dirigé; İng. supervised learning) blşm. Uyarlanır algoritmalarda ya da yapay sinir ağlarında giriş ve çıkış örneklerini kullanarak yürütülen ve her aşamada varılan sonucun doğruluğunun bir dış bilgi kaynağından yararlanılarak kontrol edildiği öğrenme; eşanlam: güdümlü öğrenme.

eğitmensiz öğrenme (Alm. unüberwachtes Lernen, n; Fr. apprentissage non dirigé, m; autoapprentissage, m; İng. self-learning; unsupervised learning) blşm. Uyarlanır algoritmalarda sınıflandırıcılarda ve yapay sinir ağlarında sadece giriş örneklerini göstererek aralarındaki ilişkilerin bulunmasının beklendiği, herhangi bir dış kaynaktan doğru-yanlış bilgisinin verilmediği ve geribildirimde bulunulmadığı öğrenme.

eğlence salonu oyunu (Alm. Arkadespiel, n; Fr. jeu d’arcade, m; İng. arcade game) blşm. Bir ya da birden fazla kullanıcı tarafından oynanabilen, yüksek kalitede ses ve görüntü veren bilgisayar oyunlarına verilen genel ad.

ek (Alm. Endung, f; Affix, n; Fr. affixe, m; İng. affix) blşm. Dilbilimde sözcüklerle bütünleşik olan yapı birimi; örneğin, önek (unhappy sözcüğündeki un-), sonek (eğitimci sözcüğündeki ci) ya da içek (Türkçe’deki uş, iş, ış ekleri).

Page 62: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ekran dökümü (Alm. Schirmdruck, m; Fr. copie imprimée d'écran, f; impression du contenu d'écran, f; İng. screen copy; screen dump; screen print; screenshot) blşm. Görülen ekran içeriğinin tümünü ya da bir kısmını bir dosyaya yazdırma veya içeriğin kâğıt üzerine basımı.

ekran formatı (Alm. Bildschirmformat, n; Fr. format d'écran, m; İng. screen format) blşm. Kullanıcıya veri girişinde yardımcı olacak şekilde düzenlemiş bilgisayar ekranı ya da ekranda bilgilerin düzenleniş biçimi.

ekran kartı (Alm. Grafikkarte, f; Fr. carte écran, f; İng. display board) blşm. Verilerin bilgisayar ekranında görüntüye dönüştürülmesini sağlayan işlemleri gerçekleştiren elektronik kart.

ekran kırpışması (Alm. Flimmern, n; Fr. papillotement d’écran, m; İng. screen flicker) blşm. Bilgisayar ya da televizyon ekranına art arda gelen görüntülerin gelme sıklığının yetersiz olması nedeniyle görüntü sürekliliğinin sağlanamaması.

ekran koruyucu (Alm. Bildschirmschoner, m; Fr. sauve-écran; économiseur d’écran, m; İng. screen saver) blşm. Belirli bir süre kullanılmadığında bilgisayar ekranını karartan ya da seyrek hareketli görüntülerle kaplayan program.

ekranda düşey kaydırma (Alm. vertikales Bildschirmrollen, n; Fr. défilement vertical, m; İng. vertical scrolling) blşm. Kullanıcının bilgisayar ekranında belgenin görünmeyen kısımlarını görünür kılmak üzere aşağı ve yukarı yönde oynatabilmesi.

ekranda kaydırma (Alm. Bildschirmrollen, n; Fr. défilement, m; İng. scrolling) blşm. Bilgisayar ekranında, bir belgenin aşağı, yukarı, sağ ya da sol yönde kaydırılarak istenen kısımlarının sürekli ya da adım adım olacak şekilde gösterilmesi.

ekranlı uçbirim (Alm. Datensichtstation, f; Fr. clavier-écran, m; terminal à écran, m; İng. display station; screen terminal) blşm. Görümlüğü ve klavyesi olan, sistemle bilgi alışverişinde bulunabilen veri giriş, çıkış ve gösterim aygıtı; eşanlam: görüntü birimi.

eksi olmayan tamsayı (Alm. nichtnegative ganze Zahl, f; Fr. entier non-negatif, m; İng. nonnegative integer) blşm.  {0, 1, 2, 3, ...} olarak sıralanan tamsayılar; bu sayılara doğal sayılar denmekle birlikte bazı matematikçiler doğal sayılardan sıfırı dışlarlar.

el tarayıcısı (Alm. Handscanner, m; Handlesegerät, n; Fr. numériseur à maine, m; İng. handheld digitizer; handheld scanner) blşm.  İmgeleri sayısallaştırmak için kullanılan ve elle tutulan tarayıcı.

elde (Alm. Übertrag, m; Fr. retenue, f; İng. carry) blşm. Toplama işleminde, bir basamaktaki toplamanın bir ileri basamağa taşan kısmı.

elde biti (Alm. Übertragsbit, n; Fr. bit de retenue; İng. carry bit) blşm. Bir elektronik ikili toplama işleminde, toplanan iki işaretsiz sayının toplamının taştığını gösteren bit.

elde öngörüsü (Alm. Übertragsvoraus, n; Fr. anticipation de retenue, f; İng. carry look-ahead) blşm. Elektronik çok haneli toplayıcılarda toplama işlemini ve eldenin yayılımını hızlandırmak amacıyla daha büyük basamaklara ait eldelerin önceden kestirimi.

elektrik sayacı (Alm. Elektrizitätszähler, m; Fr. compteur d’électricité, m; İng. electricity meter) blşm. Enerji şebekesi tarafından bir müşteriye sağlanan elektrik enerjisi miktarını kilowatt-saat olarak ölçen alet.

elektronik bankacılık bkz. blşm.  internet bankacılığı.

elektronik belge yönetimi (Alm. automatische Dokumentverwaltung; Fr. gestion électronique de documents, f; İng. automated document management) blşm. Yazı, grafik, ses gibi içerikli bir dosyanın yaratılmasından silinmesine kadarki ömrü içinde dağıtımı, yayımı, düzenlemelerini kolaylaştırmak ve kullanıcıya erişimini en etkin kılmak için yapılan işler.

elektronik bilet 1. (Alm. elektronische Eintrittskarte; elektronische Fahrkarte; Fr. billet virtuel, m; billet électronique, m; İng. electronic ticket) blşm.  İnternet üzerinden satın alınabilen uçak, konser vb. bileti. 2. (Alm. elektronische Fahrkartenausgabe; Fr. billetterie électronique; İng. e-ticketing; electronic ticketing) inş. Yolcu biletinin hazırlanması, ödenmesi, sahibine ulaştırılması işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığı bilet veya biletleme.

Page 63: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

elektronik bilgi işleme (Alm. elektronische Datenverarbeitung; Fr. traitement électronique de données, m; İng. electronic data processing) blşm. Veriler ve bilgiler üzerinde bilgisayar aracılığıyla yürütülen toplama, kayıt oluşturma, birleştirme, sıralama, arama, değiştirme, yazdırma ve ekranda gösterme işleri.

elektronik çizelge (Alm. elektronisches Arbeitsblatt; Fr. feuille d’analyse, f; tableur, m; İng. electronic spreadsheet; spreadsheet) blşm. Verilerin analiz ve işlenmesi amacıyla tablo halinde düzenlenen, herhangi bir gözenin içeriği değiştirildiğinde, daha önce belirlenmiş ilişkilere göre, bir ya da daha fazla gözenin de içeriğinin otomatik olarak değiştirilebildiği çalışma tablosu.

elektronik dergi (Alm. elektronisches Journal; Fr. magazine en ligne, m; İng. e-zine; electronic magazine) blşm.  İnternet ağında elektronik posta aracılığıyla ya da bir web üzerinde yayımlanarak dağıtılan dergi.

elektronik duyuru tahtası (Alm. Bulletinbord-System, n; Fr. bulletin board; babillard électronique, m; panneau d'affichage, m; İng. bulletin board system; Internet forum; message board) blşm. Belirli bir alanda bırakılan bütün iletilere kullanıcıların erişim olanağının olduğu ve tek bir tema üzerinde bilgi alışverişi sağlayan elektronik bilgi hizmeti, belleten.

elektronik emanet (Alm. electronisch Treuhänder, n; Fr. dépôt fiduciaire électronique, m; İng. electronic escrow) blşm. Kullanıcısına kaynak kodu ile verilemeyen sadece yürütülebilir makine kodu ile satılan yazılımların kaynak kodlarını saklayan ve bunları, ancak mahkeme kararı ile veya önceden kullanıcı ile üretici tarafından belirlenen bir kurala göre kullanıcıya açabilen kurum.

elektronik form (Alm. elektronische Form; Fr. formulaire électronique, m; İng. electronic form) blşm. Kullanıcılara doldurması için elektronik ortamda sunulan çevrimiçi belge.

elektronik güvenlik (Alm. elektronische Sicherheit; Fr. sécurité électronique, f; İng. electronic security) blşm. Elektromanyetik ışımaların alınıp irdelenmesi sonucu gizli bilgilerin yetki verilmemiş kişilerin eline geçmesini engelleyici önlemler.

elektronik imza (Alm. digitale Signatur; digitale Unterscrift, f; Fr. signature numérique, f; signature électronique, f; İng. digital signature; e-signature; electronic signature) blşm. Bilgi iletişimi güvenliğinde, elektronik bir iletiye eklenen ve alıcının; iletinin tamlığını, iletinin bozulmamışlığını ve gönderildiği noktanın ve/veya gönderenin saptamasına elveren ek veriler; eşanlam: sayısal imza.

elektronik kopya (Alm. Bildschirmausgabe, f; Sichtgerätausgabe, f; Fr. copie électronique, f; İng. soft copy) blşm. Bilgi işleme çıktısının basılı kopyadan farklı olarak elektronik ortamdaki gösterimi.

elektronik mal (Alm. elektronische Wären, pl; Fr. biens numériques, pl; İng. digital goods; electronic goods) blşm. Elektronik ticarette, elektronik postayla dağıtılan ya da internetten indirilerek elde edilen elektronik formatta depolanan ve kullanılan mallar; örneğin, elektronik kitaplar, yazılım, sayısal imgeler ve müzik dosyaları.

elektronik ofis (Alm. elektronisches Büro; Fr. bureau électronique, m; İng. e-office; electronic office) blşm. Bilgisayar ve iletişim aygıtları ile donatılmış ve kâğıtsız çalışılan ofis.

elektronik para (Alm. elektronische Bezahlung; elektronisches Geld; Fr. monnaie électronique, f; argent électronique, m; İng. digital cash; e-cash; electronic cash) blşm. Elektronik ticarette nakit para ya da kredi kartı kullanımını gerektirmeyen elektronik ödeme şekli.

elektronik para aktarımı (Alm. elektronischer Zahlungsverkehr; Fr. transfert électronique de fonds, m; İng. EFT; electronic funds transfer) blşm. Çeşitli banka hesapları arasındaki para aktarımlarının bilgisayarlar aracılığıyla elektronik olarak yürütülmesi; eşanlam: eft.

elektronik pazarlama (Fr. marchandisage en ligne, m; marchandisage électronique, m; İng. e-merchandising; electronic merchandising; online merchandising) blşm. Bir elektronik ticaret internet sitesinde, ürün tavsiyeleri, seçili ürünleri açılış sayfasına yerleştirme, fiyat ve/veya kalite karşılaştırma fonksiyonları vb. ile donatarak satışları artırmaya yönelik yöntemler bütünü.

elektronik posta (Alm. elektronische Briefübermittlung; E-Post, f; Fr. messagerie électronique, f; courrier électronique, m; İng. e-mail; electronic mail) blşm. Bilgisayar ağları üzerinden hazırlanan, gönderilen ve alınan mesajlaşma; eşanlam: e-posta.

elektronik posta dağıtıcısı (Alm. E-mail Verteiler, m; Fr. distributeur-courrier, m; İng. email reflector; mail broadcaster; mail exploder; mail reflector) blşm. Elektronik posta sistemine gelen mesajları belirli bir liste üzerinden dağıtan ve bilgisayar ağı üzerinde yönlendiren yazılım.

Page 64: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

elektronik posta eki (Alm. angehängte Datei; Fr. pièce jointe, f; fichier joint, m; İng. attachment; email attachment; mail attachment) blşm. Bir elektronik mesaja ekli olarak iletilen belge, program, vb gibi bir dosya; eşanlam: mesaj eklentisi.

elektronik posta kandırması (Alm. Email-Spoofing, n; Fr. usurpation de courrier électronique, f; İng. e-mail spoofing) blşm. Elektronik posta mesajlarını bir başkasından geliyormuş gibi göstermek amacıyla mesajların başlık tutanağını değiştirmek.

elektronik posta kutusu (Alm. elektronischer Briefkasten; Fr. boîte à lettres électroniques, f; İng. electronic mailbox) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağından gelen ya da ağa gidecek elektronik iletilerin saklatıldığı bellek alanı. 2. Bilgisayardaki süreçler arası iletişimde bir sürece gelen mesajların sıralı olarak saklandığı veri yapısı.

elektronik posta süzgeci (Alm. E-mailfilter, m; Fr. filtre-courrier; filtre-courrier électronique, m; İng. e-mail filter; mail filter) blşm. Gelen posta iletilerini, başlık alanlarındaki bilgilere göre otomatik olarak sıralayan, gruplayan ve ait oldukları dizinlere yerleştiren yazılım.

elektronik stilo (Alm. elektronischer Stylus; elektronischer Griffel, m; Fr. stylet, m; stylo électronique, m; İng. electronic pen; stylus) blşm. Bilgisayar grafiğinde bir tablet ya da ekran üzerinde gezinerek çizen, ışıkla, elektrikle, radyo dalgaları ile ya da sesle çalışan kalem.

elektronik ticaret (Alm. E-Kommerz, f; elektronischer Handel, m; Fr. commerce en ligne, f; commerce électronique, m; affaires électroniques, pl; İng. e-business; e-commerce; electronic business; electronic commerce; Internet commerce) blşm. Gerek yazışmaların, gerekse hizmet ve malların sunuş ve satışı gibi aktivitelerin internet gibi bir bilişim ağı üzerinde gerçekleştiği ticaret şekli; eşanlam: e-ticaret.

elektronik veri alışverişi (Alm. elektronischer Datenaustausch; Fr. échange de données informatisées, m; İng. EDI; electronic data interchange) blşm. Belge ve verilerin bilgisayarlar arasında elektronik ortamda kurallı olarak aktarımı ve değiş tokuş edilmesi.

elektronik yayıncılık (Alm. elektronisches Publizieren; Fr. publication assistée par ordinateur, f; İng. electronic publishing) blşm. Elektronik veri işleme sistemlerinin yardımıyla basıma hazır nitelikte metin, grafik, resimler dahil her türlü belgenin üretimi ve yayımı.

elektrostatik bellek (Alm. elektrostatischer Speicher; Fr. mémoire électrostatique, f; İng. electrostatic storage) blşm. Bir dielektrik yüzey katmanı üzerindeki elektrik yüklü alanlarda veri saklayan bellek aygıtı.

elle veri girişi (Alm. Handeingabe, f; Fr. entrée manuelle de données, f; İng. manual data input; manual input) blşm. Sayısal verilerin ve kontrol komutlarının elle (örneğin bir klavye aracılığıyla) girilmesi.

en büyük-en küçük ilkesi (Alm. Maximin-Prinzip, n; Fr. principe de maximin, m; İng. maximin principle) blşm.  İstatistik, karar kuramı, oyun kuramı ve optimizasyon problemlerinde, kazancın en küçük değerini en büyük kılmaya çalışan matematiksel yaklaşım.

en düşük maliyetli rota (Alm. Least Cost Routing; Fr. routage au moindre coût, m; İng. least-cost routing) blşm. Teleiletişim ve bilgisayar ağlarında bir devrenin veya bir sanal yolun ücret, güvenilirlik, gecikme gibi bir ya da birden çok ölçüte göre, en düşük maliyet gösteren rota üzerinden yönlendirilmesi.

en iyi çabalı hizmet (Alm. größte Mühe Service, m; Fr. service au mieux, m; service meilleur effort, m; İng. best effort service) blşm. Bilgisayar paket iletişiminde, örneğin internet'te, herhangi bir hata giderme, akış kontrolü ya da bant genişliği garantisi verilmeden iletişim ağının olanaklarına göre düzeyi belirlenen hizmet; eşanlam: elverdiğince hizmet.

en küçük kapsayan ağaç (Alm. minimaler Spannbaum; Fr. arbre couvrant de poids minimal, m; İng. minimal spanning tree; minimum spanning tree) blşm. Bir çizgenin içinde bütün düğümleri kapsayan, çevrim içermeyen, dolayısıyla herhangi bir düğüme gitmek için tek bir yolun olduğu ve minimum maliyetli ağaç çizge.

en küçük-en büyük ilkesi (Alm. Minimax-Prinzip, n; Fr. principe de minimax, m; İng. minimax principle; minmax principle) blşm.  İstatistik, karar kuramı, oyun kuramı ve optimizasyon problemlerinde, hata maliyetinin en büyük değerini en küçük kılmaya çalışan matematiksel yaklaşım.

en önemli bit (Alm. höchstwertiges Bit; Fr. bit le plus significatif; İng. high-order bit; left-most bit; most significant bit; MSB) blşm.  İkili bir sayının değerine en büyük katkıda bulunan ve çoğunlukla da en solda yer alan bit. B bitli cebirsel bir tamsayıda en önemli bitin ağırlığı 2(B-1)’dir.

Page 65: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

en önemli hane (Alm. höchstwertige Ziffer, m; Fr. chiffre le plus significatif, m; İng. most significant digit; MSD) blşm. Bir sayının değerine en büyük katkıda bulunan basamak; örneğin 654.9 sayısında 6 basamağı; eşanlam: en önemli basamak.

en önemsiz bit (Alm. Bit mit dem niedrigsten Stellenwert, m; Fr. bit le moins significatif; bit de poids faible, m; bit le plus faible, m; İng. least significant bit) blşm.  İkili bir sayının değerine en az katkıda bulunan (en sağdaki) bit.

en önemsiz hane (Alm. niedrigswertige Ziffer, m; Fr. chiffre de poids faible, m; İng. least significant digit; rightmost digit) blşm. Konumsal sayı gösteriminde, en küçük ağırlığa sahip olan rakam konumu; eşanlam: en önemsiz basamak.

en yüksek veri hızı (Fr. débit maximal; vitesse de transfert maximal, f; İng. maximum data rate) blşm. Bir sayısal veri iletim ortamının, ortamın bant genişliğine, doğrusal olup olmamasına, işaret gürültü oranına bağlı olan, kuramsal üst sınırı Shannon kanal sığası formülüyle verilen en büyük veri taşıma hızı.

enformasyon (Alm. Information, f; Fr. information, f; İng. information) blşm. 1. Belirli bir kodlama şekline göre, bir sistemin kendi içindeki düzeni ya da o sistemin başka bir sistem veya çevresiyle arasındaki korelasyonu tanımlamayı sağlayan, anlam ve içerikten bağımsız olan, ölçülebilir değer. 2. Bilgi işlemede kabul edilmiş kurallardan yola çıkarak veriye yüklenilen anlam. 3. Enformasyon kuramında birçok olası olay arasında bir olayın meydana gelme belirsizliğini azaltan herhangi bir bilgi. 4. Genelde, verilerden elde edilen kavram, olgu veya anlam.

enformasyon içeriği (Alm. Informationsgehalt, m; Fr. contenu d'information, m; İng. information content) blşm. Bir ileti ya da simgenin kaynaktan üretilme olasılığı p'nin logaritmasının eksi işaretli değeri (I = - log p) ile ölçülen büyüklük "I".

enformasyon kaybı blşm. 1. (Alm. Äquivokation, f; Fr. ambiguité, f; équivoque, f; İng. equivocation) Gürültülü bir kanalda bozulan mesajları düzeltmek için mesaj kaynağına sağlanması gereken ek bilgi miktarının mesaj başına ortalaması; eşanlam: enformasyon kaybı. 2. (Alm. Informationsverlust, m; Fr. perte informatique, f; İng. information loss) Teleiletişimde, işaret zayıflaması ve gürültünün etkisi altında verilerin uğradığı kayıplar ve bunun maliyeti.

enformasyon ölçüsü (Alm. Informationsmass, n; Fr. mesure informationnelle; İng. information measure) blşm. Bilişim kuramında bir olaylar kümesi içindeki belirli bir olayın rastlanma sıklığının belirli bir fonksiyonunu kullanarak elde edilen genellikle entropi olarak ölçülen değer.

enine arama (Alm. Breitensuche, f; Fr. recherche en largeur, f; parcours en largeur, m; İng. breadth-first search; breadth-first traversal) blşm. Algoritmalar kuramındaki bir ağaç ya da çizge üzerindeki tam kapsamlı aramada bir arama ağacının kökünden başlayarak erişilebilecek ilk kuşaktaki tüm komşu dallar incelenip sonuca ulaşılamamışsa, ondan sonra ikinci ve sonraki kuşaktaki komşu dallara geçilen arama.

eniyileme (biyom. optimizasyon) (Alm. Optimierung, f; Fr. optimisation, f; İng. optimization) 1. blşm. Yazılım mühendisliğinde programı hızlandırmak amacıyla komut sırasının, algoritmanın ya da veri yapısının değiştirilmesi. 2. müh. 1. Belirli bir amaç fonksiyonunun en düşük ya da en yüksek değerlerini elde etmek için ilgili tüm değişkenlerin değerlerini tanımlı bir aralıkta seçerek bir problemi inceleme ya da çözme işlemi. 2. Bir sistemin belirli bir başarım ölçütüne göre en iyi parametrelerini bulma. 3. Birbiri ile tam uyuşmayan, kısmen ya da tamamen çelişen istekler, koşullar arasında en uygun uzlaşıyı bulma.

entropi (Alm. Entropie, f; Fr. entropie, f; İng. entropy) 1. blşm. 1. Tipik olarak bit birimiyle ifade edilen bir mesajın bilgi içeriğinin ölçüsü; bu anlamda Shannon entropisi de denir. 2. X gibi bir rasgele değişkeninin değerinin bilinir hale geldiğinde ortaya çıkan ve X in değeri hakkında belirsizliğin ölçüsü olarak yorumlanan, X sürekli ise, f(x) olasılık yoğunluk fonksiyonu olmak üzere H(x) = - ∫f(x) logf(x) dx formülü ile verilen, X kesikli ise H(x) = - Σ p(xi)log p(xi) ile verilen enformasyon miktarı. 2. enj. Termodinamikte bir sürecin tersinemezliğinin belirlenmesinde kullanılan bir özellik; bir sistemin mekanik işe dönüştürülemeyen termik enerji miktarı. 3. ist. 1. Bir olasılık dağılımındaki rasgeleliğin ölçüsü ya da o dağılımın modellediği rasgele değişkeni kesin belirlemek için sağlanması gereken enformasyon miktarı. 2. Olasılık fonksiyonu p(x) olan X rasgele değişkeninin g(x)=log(1/p(x)) olarak tanımlanan bilgi fonksiyonunun beklenen değeri (E(g(x))= E(log(1/p(x))= - Σ p(xi)log p(xi). 4. kim. Bir sistemin serbestlik derecelerinin sahip olduğu düzensizliğin ölçüsü olan termodinamik durum fonksiyonu.

entropi kodlaması (Alm. Entropiekodierung, f; Fr. codage entropique, m; codage statistique à longueur variable, m; İng. entropy coding) blşm. Sayısal işaret iletiminde, kod sözcüklerinin değişken olduğu, yüksek olasılıklı ögelerin kısa kod sözcükleriyle, düşük olasılıklı ögelerin de daha uzun kod sözcükleri ile gösterildiği, istatistiksel olarak en kısa ortalama kod uzunluğuna erişilen kayıpsız kodlama türü.

Page 66: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

epipolar düzlem (Alm. epipolare Ebene; Fr. plan épipolaire; İng. epipolar plane) blşm. Stereo imgelemede, rol alan iki kameranın merkezleri ile uzayda görüntülenmek istenen bir noktanın oluşturduğu düzlem; bu düzlemin bir kameranın imge düzlemi ile kesiştiği çizgiye epipolar çizgi denir.

epok (Alm. Epoche, f; Fr. époque, f; İng. epoch) 1. blşm. Öğrenme algoritmalarında, eldeki verilerin üzerinden baştan sona bir tam geçiş. 2. geom. 1. Gözlem uydularından yararlanılarak yapılan ölçümlerde ölçümün yapıldığı an; eşanlam: referans anı. 2. Zamana bağlı olarak değişim gösteren tüm fiziksel, geometrik ve konumsal büyüklükler için referans olmak üzere zamanın sabit alınan bir anı.

ergonomik klavye (Alm. ergonomische Tastatur; Fr. clavier érgonomique, m; İng. ergonomic keyboard) blşm. Uzun süreli kullanımlarda dirsek ve bilekler üzerindeki zorlanmayı en aza indirmeyi amaçlayan klavye tasarımı.

erim kontrolü (Alm. Bereichsüberprüfung, f; Fr. contrôle d’étendue, m; İng. range check) blşm. Otomatik veri işlemede, verilerin öngörülmüş en küçük ve en büyük sınırları aşıp aşmadığının kontrolü.

erişebilirlik 1. (Alm. Erreichbarkeit, f; Fr. accessibilité, f; İng. accessibility) blşm. 1. Bilgi teknolojilerinde, bir hizmetin kullanıcılar tarafından belirli kurallar çerçevesinde erişilebilir olması; eşanlam: erişilebilirlik. 2. Bir yazılım, donanım ya da tüm bir bilgisayar sisteminin görme, duyma, hareket vb. özrü olan kişilerce kullanılabilirliği; eşanlam: erişilebilirlik. 2. inş. 1. (Alm. Zugänglichkeit, f; Fr. accéssibilité, f; İng. accessibility) Belli bir yerleşim yeri ya da arazi kesimine ulaşabilme olanağı. 2. Erişim kontrollü karayollarına katılma ve ayrılma olanağı.

erişim (Alm. Zugang, m; Zugriff, m; Fr. accès, m; İng. access) blşm. 1. Belleğe veri koymak ya da bellekten veri almak. 2. Bilgisayar güvenliğinde birinden diğerine veri akışını sağlayacak şekilde bir sunucu ile bir istemci arasındaki etkileşim. 3. Bilgisayar iç kaynaklarını kullanma olanağını elde etme.

erişim ayrıcalıkları (Alm. Zugriffsprivilegen, pl; Fr. privilèges d'accès, pl; İng. access privileges) blşm. Bir kullanıcıya, ağ ortamına ya da dosya sunucusuna gerek erişim için gerekse yapabileceği işlemlerle ilgili verilen haklar.

erişim engelli (Alm. Zugriff gehindert; Zugriff gesperrt; Fr. accès unilatéral; interdit d'accès; İng. access barred) blşm. Bilgi teknolojilerinde, erişimi herkese açık olmayan veri işleme sistemine ilişkin.

erişim kapsamı (Alm. Zugriffskapazität, f; Fr. profil d'accès, m; İng. access capability; access profile) blşm. Bilgisayar güvenliğinde bir kişi ya da makinenin hangi bilgi özkaynaklarına erişebileceğini tanımlayan parametreler.

erişim kısıtlı belge (Alm. eingeschränktes Dokument; Fr. document à accès réservé, m; İng. restricted document) blşm. Elektronik bilgi güvenliğinde sadece belirli yetki düzeyindeki kullanıcıların erişebileceği şekilde kısıtlanmış belge.

erişim kontrol anahtarı (Alm. Zugriffkontrollschlüssel, m; Fr. clé de contrôle d’accès, f; İng. access control key; network pass key; privacy key) blşm. 1. Bilgi işlem sistemlerinde herhangi bir uygulamaya, özkaynağa ya da cihazın olanaklarına erişip ondan yararlanabilmek ya da veri girişi ve değişiklik gibi işlemleri yapabilmek için kullanıcılara yetki veren şifre. 2. Bilgi işlem sistemlerinde herhangi bir uygulamaya, özkaynağa ya da cihazın olanaklarına erişip yararlanabilmek ya da veri girişi ve değişiklik gibi işlemleri yapabilmek için kullanıcılara yetki veren şifre.

erişim kontrolü (Alm. Zugriffskontrolle, f; Fr. contrôle d’accès, m; İng. access control) blşm. Elektronik bilgi sistemlerinde, kullanıcılara verilere ulaşma ve üzerinde işlemler yapma olanağının kullanıcının kimliği ve profiline göre tanımlanmış haklar çerçevesinde verilmesi.

erişim protokolü (Alm. Netzzugriffsprotokoll, n; Fr. protocole d'accès, m; İng. access protocol; network access protocol) blşm. Ortaklaşa kullanılan bir ortama erişimi düzenleyen kurallar topluluğu. Örneğin yerel alan ağları için IEEE 802.3 (Ethernet), IEEE 802.11 telsiz yerel ağ (Wi-Fi) protokolleri.

erişim reddi (Alm. Zugriffsverweigerung, f; Fr. refus d’accès, m; İng. access denial; denial of access) blşm. Bir teleiletişim sistemine erişmek isteyen kullanıcının sistemden ret sinyali ile karşılaşması; örneğin yanlış parola kullanımı sonucu.

erişim sınıfı (Alm. Freigabestufe, f; Fr. classe d’autorisation, f; İng. access category; authorization level) blşm. Bilişimde bir kullanıcının erişim hakkı olan bilgi kaynaklarının düzeyi ve sınıfı.

Page 67: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

erişim süresi (Alm. Zugriffszeit, f; Fr. temps d'accès, m; İng. access time) blşm. 1. Bir bilgisayar diski üzerindeki okuma kafasının hedeflenen ize yerleşene kadar geçen süre. 2. Bir elektronik veri saklama aygıtından verinin getirilmesi için gereken süre.

erişim yetkisi (Alm. Zugriffsberechtigung, f; Fr. autorisation d'accès, f; permission d'accès, f; İng. access authorization) blşm. Daha önce kendisi için tanımlanmış erişim yetkileri dahilinde kimliğini tanıtan kişiye verilere erişme ve üzerinde işlemler yapma yetkisinin sistem tarafından verilmesi.

erişim yolu (Alm. Zugriffspfad, m; Fr. voie d'accès, f; chemin d'accès, m; İng. access path) blşm. 1. Bilgisayarda bir dosyaya erişmek için sıradüzensel biçimde çağrılan dizin ve altdizin adresleri. 2. Bilgisayarda hedeflenen veriye erişimi sağlayan adres zinciri; eşanlam: erişim yolağı. 3. Diskteki bir dosyanın bulunduğu yeri belirlemede kullanılan yol tarifi; örneğin bir disk sürücüde bulunan dosya için: disk_sürücü\çalışma_alanı \alt_çalışma_alanı\ dosya_tanımı. 4. Veritabanı yönetim sistemi tarafından kullanılan ve veritabanında barınan tutanak ve verilere erişimi sağlayan veri dizisi.

ertelemeli adres (Alm. iterisiert-indirekte Adressierung; Fr. adresse différée; İng. deferred addressing) blşm. Bilgisayarda belirli bir gönderim sayısı kadar ya da başka bir olay gerçekleşene kadar hesaplanması ertelenen, diğer bir deyişle koşullu biçimde hesaplanan dolaylı adres.

eski sistem (Alm. Altsystem, n; Fr. système hérité; İng. legacy system) blşm. Yeni bir teknoloji ile karşılaştırıldığında uzun süredir kullanımda olan ve çoğu kez yeni altyapıların da kendisiyle uyumlu çalışması tercih edilen bir teknolojiye ait yazılım, donanım, sistem özelliği.

eskiden kalma uygulama (Alm. alte Anwendung; Fr. application d’héritage, f; application patrimoniale, f; İng. legacy application) blşm. Bir bilgi işleme sisteminde önceki kuşak sistemlerden miras kalan ve çoğu kez yeni uygulamaların da kendisiyle uyumlu çalışması tercih edilen uygulama programı.

esnek bilişim (Alm. elastische Rechen, f; Fr. informatique elastique, f; calcul elastique, m; İng. elastic computing) blşm. Kapasite planlamasına gerek bırakmayacak şekilde, işlemci, bellek ve depolama kapasitesinin gerektiği kadar kullanıldığı, çoğu kez "kullandığın kadar öde" ilkesine göre fiyatlandırılan bulut bilişim hizmeti türü.

esnek boşluk (Alm. weicher Leerschritt; Fr. espace conditionnel; İng. soft space) blşm. Klavyedeki ara çubuğu ile girilen ve metin işlemci tarafından uzunluğu ayarlanabilen boşluk.

eş düzeyliler ağı (Alm. Peer To Peer Netz, n; Fr. réseau d’égal à égal, m; réseau poste à poste, m; İng. peer-to-peer network) blşm. Hepsi eşit statüde olan, diğer bir deyişle iletişime başlama ya da sonlandırma hakları aynı olan birimlerin bağlaşımı ile oluşan ağ.

eşadlı (Alm. Homonym, m; Fr. homonyme, m; İng. homonyme) blşm. Yazılışları ve anlamları farklı fakat okunuşları aynı olan sözcükler; örneğin, İngilizce’deki “lead” (Türkçe: kurşun) ve “led” (Türkçe: yöneltti) sözcükleri; eşanlam: homonim.

eşanlı işletim (Alm. Simultanbetrieb, m; Fr. fonctionnement en simultanéité, m; İng. simultaneous operation) blşm. Herhangi bir zaman penceresi içinde iki ya da daha fazla sayıda işin birlikte yürütülmesi. Bilişimde eşanlı (İng. simultaneous) işletimde zaman penceresi ne denli küçültülürse küçültülsün, bu özelliğin örneğin paralel çalışan birden fazla işlemcinin varlığı sayesinde korunması, ama zaman biniştirmeli  (İng. concurrent) işletimde zaman penceresi belli bir ölçünün altına indiğinde yalnızca bir tek işlemin gerçekleştirilebilmesi ayrımı vurgulanır.

eşanlı yayın (Alm. Simultanausstrahlung, f; Fr. diffusion simultanée; İng. simulcasting; simultaneous broadcast) blşm. Aynı ses ya da video yayınının farklı kanallar ya da sistemler üzerinden aynı anda yayımlanması; örneğin bir televizyon programının hem kablodan hem de uydu üzerinden aynı anda yayımlanması.

eşbiçimli (kim. izomorfik) (Alm. isomorph; Fr. isomorphe; İng. isomorphic) 1. blşm. 1. Ögeleri ve işlemleri arasında tersinin de var olduğu bir gönderme tanımlanabilen cebirsel yapıların özelliği. 2. Yapı ve biçim olarak aynı özellikleri taşıyan. 2. kim. 1. Aynı geomerik yapıya sahip olan; eşanlam: izomorf. 2. Temel kristal yapıları ve iyon yükleri aynı, ancak kimyasal bileşimleri farklı  iki ya da daha çok mineralin özelliği. 3. yerb. Kayatuzu (NaCl) ile galenit (PbS) veya forsterit (Mg2SiO4) ile fayalit (Fe2SiO4) gibi kimyasal bileşimleri farklı   ancak kimyasal formülasyonları benzer ve kristal yapıları aynı olan minerallerin özelliği.

eşdeğerlik bağıntısı (Alm. Äquivalenzrelation, f; Fr. relation d’équivalence, f; İng. equivalence relation) blşm. Bir kümenin ögeleri arasında tanımlı, bakışlılık, geçişlilik ve yansıma özelliklerinin tümünü taşıyan küme içi bağıntı; eşanlam: denklik bağıntısı.

Page 68: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

eşdüzey mimarisi (Alm. Peer-To-Peer-Architektur, f; Fr. architecture de réseau d’égal à égal, f; İng. peer-to-peer architecture) blşm. Ağa katılan uçbirimlerin disk belleği, işlem gücü, ağ üzerindeki bant genişliği gibi bazı olanaklarının bir kısmını, eşit haklarla herkesin kullanımına açtığı ağ mimarisi.

eşdüzeyli varlıklar (Alm. Partnerinstanzen, pl; Fr. entités homologues, pl; İng. peer entities) blşm. Bir bilişim sisteminde ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere aynı protokol katmanına ait olup ağın farklı noktalarında bulunan ögeler; eşanlam: görevdeş öğeler.

eşik mantık devresi (Alm. Schwellenwertlogik, f; Fr. logique à seuil, f; İng. threshold logic) blşm.  İlgili analog bir büyüklüğün bir eşik değerinin üstünde olup olmamasına göre mantıksal değerler üreten devre.

eşilingeli (Alm. homöomorph; Fr. homéomorphique; İng. homeomorphic) blşm.  İki G1 ve G2 olarak anılan çizge verildiğinde, G1'nin bir altbölümünden G2'nin bir altbölümüne bir izomorfizm bulunabilmesi; eşanlam: homeomorfik.

eşitdüzen (Alm. Heterarchie, f; Fr. hétérarchie, f; İng. heterarchy) blşm. Örgütleşim kuramında bileşenlerinin ya da bireylerin doğrudan birbirleriyle iletişim kurabildikleri, eşit yetki ve haklara sahip olduğu bir sistemin yapısı.

eşiz Boole işlemi (Alm. Dualboolescheverknüpfung, f; Fr. opération booléenne duale; İng. dual Boolean operation) blşm. Bir Boole ifadesindeki 1 ve 0’ların, 0 ve 1’lerle yer değiştirmesi ve mantıksal çarpımların toplamla, mantıksal toplamların da çarpımla değiştirilmesi sonucu elde edilen ifade.

eşler arası iletişim (Alm. Peer-to-Peer Kommunikation, f; Fr. communication d'égal à égal, f; communication entre entités homologues, f; İng. peer-to-peer communication) blşm. Bilgisayar iletişimi mimarisinde, aynı protokol düzeyinde olan iki ya da daha fazla birim arasında yapılan iletişim; eşanlam: eşdüzeyliler arası iletişim.

eşlik biti (Alm. Paritätsbit, n; Fr. bit de parité, m; İng. parity bit) blşm. Verilerin ikili gösteriminde, 1’li bitlerin toplamının her zaman tek (tek eşlik) ya da her zaman çift (çift eşlik) olmasını sağlayacak şekilde veri sözcüğüne eklenen bit.

eşlik kontrolü (Alm. Paritätsprüfung, f; Fr. contrôle de parité, m; İng. parity check) blşm. Sayısal veri iletiminde, verinin gönderilmeden önce hesaplanıp veriye eklenmiş olan eşlik biti ile alışta yeniden hesaplanan eşlik bitinin karşılaştırmasına dayalı hata kontrolü.

eşsesli (Alm. Homophone, n; Fr. homophone, m; İng. homophone) blşm. Anlamları farklı, okunuşları aynı olup yazılışları aynı veya farklı olabilen sözcükler; örneğin İngilizce “bear” hem ayı hem de taşımak anlamına gelir.

eşten eşe (Alm. Peer-to-Peer; Fr. poste à poste; İng. P2P; peer-to-peer) blşm. Bilgisayar ağı üzerinden bir bilgisayarın bir diğerine bir sunucu üzerinden geçmeden dosya aktarması; eşanlam: eşdüzeyden eşdüzeye.

eşyazımlı (Alm. Heteronym; Fr. hétéronyme, m; İng. heteronyme) blşm. Yazımları aynı olup söyleyişleri ve anlamları farklı olan sözcükler; örneğin, Türkçede “kartal” vurgunun başta ve sonda olmasına göre kuş ya da Kartal semti anlamına gelir.

eşyerleşim (Alm. Kollokation, f; Fr. co-localisation, f; İng. collocation) blşm. 1. Birden fazla sistemin aynı mekânı paylaşması. 2. Dilbilimde sözlük birimlerinin yan yana oluşumu; eşanlam: eşdizim.

eşzamanlama (Alm. Synchronisierung, f; Fr. synchronisation, f; İng. synchronization) 1. blşm. 1. Bilgisayarlarla diğer bilgisayarlar ya da çevre birimleri arasında iletişim düzenini sağlamak üzere saatlerini eşgüdümleme. 2. Uygulama programları ile yaratılan belgelerin ve veritabanlarının her güncellenmesine ve her kopyasına sonraki çalışmalarda karşılaştırmayı sağlamak üzere atanan zaman bilgisi. 2. elk. 1. Çoğulortamda ses ve video gibi verilerin aynı zamanda oluşmasını, oynatılmasını vb. sağlama. 2. Bir elektrik enerjisi ağı içinde bulunan üreteçlerin ürettikleri alternatif akımların aynı fazda olmalarını sağlama. 3. İletişimde gönderici ve alıcı aygıtların aynı fazda ya da aynı zaman düzeninde çalışmalarını sağlama.

eşzamanlama öncülü (Alm. Datenpräambel, f; Fr. synchroniseur initial; İng. preamble; sync character; syncword) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında her veri paketinin önünde eşzamanlama amacıyla yer alan ikili karakter dizisi.

eşzamansız aktarım modu (blşm. ATM) (Alm. asynchroner Transfermodus; Fr. ATM; mode de transfert asynchrone; İng. asynchronous transfer mode; ATM) blşm. Verilerin hücre adı verilen 53 sekizlilik paketler halinde düzenlendiği, hızlı paket anahtarlamasına ve sanal devreye dayanan, bağlantılı hizmet sunan anahtarlama yöntemi.

Page 69: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

eşzamansız devre (Alm. asynchone Schaltung; Fr. circuit asynchrone, m; İng. asynchronous circuit) blşm. Ortak bir saatin güdümünde çalışmayan, bir parçanın işini bitirdiğinde ilgili diğer parçaya işaret göndermesine göre çalışan özerk parçalardan oluşan sayısal mantık devresi; eşanlam: asenkron devre.

eşzamansız iletişim (Alm. asynchrone Datenkommunikation; Fr. communication asynchrone; İng. asynchronous communication) blşm. Sınırlı sayıda bitten oluşan karakterlerin her birinin ayrı ayrı başlama ve durma bitleri aracılığıyla eşzamanlandığı iletişim türü.

eşzamansız işleme (Alm. Asynchronbetrrieb, m; Fr. opération asynchrone; İng. asynchronous operation) blşm. 1. Bilgi işlemede, herhangi bir olayla zaman çakışıklığı olmayacak şekilde programın yürütümü. 2. Bir elektronik aletin, düzenli ya da öngörülebilir bir zaman ilişkisine dayanmayan çalışması.

Ethernet (Alm. Ethernet, n; Fr. Ethernet; İng. Ethernet) blşm. Saniyede megabitlerden gigabitlere kadar hızlarda iletim sağlayan, birçok bilgisayarın önceden eşgüdümlenmesi gerekmeden iletişim ortamına erişebildikleri, eş eksenli kablo üzerinde çalışan yerel ağlar için 1980'li yıllarda tanımlanmış veri çerçeve yapısını kullanan ve zaman içinde çok farklı mimarileri ve kullanım alanları ortaya çıkmış iletişim ağı yapısı.

Ethernet göbeği (Alm. aktiver Netzknoten; Hub, m; Fr. répéteur multiporte actif; concentreteur multiport, m; hub Ethernet, m; İng. active hub; Ethernet hub; multiport repeater; network hub; repeater hub) blşm. Bilgisayar ağlarında işaretleri alan, yineleyen ve yeniden üretebilen, birçok Ethernet uçbirimini birleştirip bir ağ segmenti yaratmada kullanılan yıldız topolojisinde bağlaşım birimi; eşanlam: ağ göbeği.

etkileşimli (Alm. interaktiv; Fr. interactif; İng. interactive) blşm.  İnsanın etkin biçimde veri alışverişinde bulunduğu, insandan girdi kabul eden ya da kullanıcısı ile sistem arasındaki etkileşimin insan diyaloğuna benzediği insan makine veya birimler arası arayüze ilişkin.

etkileşimli bilgi işleme (Alm. interaktive Datenverarbeitung; Fr. informatique conversationnelle; utilisation conversationnelle; İng. interactive computing) blşm. Kullanıcının bir bilgisayar programının yürütümü sırasında yönergeler verebildiği, parametre değiştirebildiği, veri girebildiği yazılım kullanımı.

etkileşimli bilgisayar dili (Alm. interaktive Sprache; Fr. langage conversationnel; langage interactif; İng. conversational language) blşm. Programcının etkileşimli olarak bilgisayara komutlar vermesine olanak tanıyan programlama dili.

etkileşimli bilgisayar grafiği (Alm. interaktive graphische Datenverarbeitung; Fr. infographie interactive; İng. interactive graphics) blşm. Kullanıcının belirli görsel araçlarla diyalog sağlayabildiği ve böylece grafik nesnelerin boyunu, rengini ve özelliklerini değiştirebildiği bilgisayar grafiği.

etkileşimli çalışma (Alm. interaktiver Modus; Fr. mode conversationnel; mode dialogué; mode interactif; İng. interactive mode) blşm. Bilgisayarla insan arasında soru yanıt şeklindeki diyaloğa dayalı bilgi alışverişi veya görev yürütümü.

etkileşimli iş (Alm. interaktive Verarbeitung; interaktiver Job; Fr. job interactif; traitement interactif; İng. interactive job; interactive processing) blşm. Bilgisayarda kullanıcıdan veri girişlerini kabul ederek ve onları yanıtlayarak yürütülen ve yürütme evrelerinin kullanıcının denetiminde ilerlediği bilgisayar program ve bilgi işleme türü; eşanlam: etkileşimli işleme.

etkileşimli sayısal video (blşm. DVI) (Alm. interaktives digitales Videomaterial; Fr. vidéo numérique interactive; İng. digital video interactive; DVI) blşm. Video, resim, metin, ses, grafik gibi çeşitli çoğulortam işaretlerinin sıkıştırma ve açma işlemleri dahil, gösterilmesine elveren tümleşik video, ses ve grafik teknolojisi.

etkisizleştirilmiş (Alm. deaktiviert; Fr. estompé; İng. deactivated; dimmed; grayed out) blşm. Etkileşimli ekranlarda görülebilen ancak seçilemeyen ve gri tonla belirtilmiş menü seçeneği.

eve teslim (Alm. Hauszustellung, f; Lieferung nach Hause, f; Fr. livraison à domicile, f; İng. home delivery; household delivery) blşm. Elektronik ticarette, ürünün satıcı tarafından doğrudan ya da bir aracı kuruluş tarafından verilen adrese teslimi.

evirme (Alm. Inversion, f; Fr. inversion, f; İng. inversion) 1. blşm.  İkili sayı gösteriminde, her bir 1’i sıfırla, her bir 0’ı 1’le ornatma. 2. elk. 1. Bir işaretin kutbunu değiştirme, değerlerinin artıdan eksiye, eksiden artıya geçirilmesi. 2. Bir video görüntüde, açık tonları koyu, koyu tonları açık kılma. 3. Doğru akımı dalgalı akıma çevirme işlemi. 3. müh. 1. İçten dışa ya da dıştan içe çevrilme. 2. Matematikte bir şeklin her bir P noktası için sabit bir O noktasından geçen doğru üzerinde yer alacak ve aralarında belirli bir a2 için OP x OP’ = a2 ilişkisi bulunacak şekilde, P’ noktasını bulma; eşanlam: evirtme. 3. Sıra, biçim, konum gibi bir özelliğin tersine çevrilmesi; eşanlam: evirtme. 4. Bir matematiksel orantı ifadesinde her oranı ters yüz ederek terimlerde yapılan sıra değişikliği.

Page 70: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

evrensel ad (Alm. globaler Name, m; Fr. noms global; İng. global name) blşm. Bilgisayar ağlarındaki bir düğümün adının, o düğümün ağın bütününde tanınmasına yol açan kısmı.

evrensel adresleme (Alm. universale Adressierung; Fr. adressage universel; İng. universal addressing) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında tüm ağ düğümleri tarafından tanınan adresler. Örneğin URL evrensel bir adresleme mekanizması içerir.

evrensel kaynak tanılayıcısı (Alm. Universal Resource Identifier; Fr. Universal Resource Identifier; URI; İng. Universal Resource Identifier; URI) blşm.  İnternet nesnelerini tanılamaya ve erişmeye yarayan türlerine özgü ad ve adresler kümesi; eşanlam: URI.

evrensel kod (Alm. Unicode; Fr. Unicode; İng. Unicode) blşm. Dünyanın yazılı, yaşayan veya arkaik bütün dillerinin harf, rakam, noktalama işaretleri ve ideogramları ile matematik ve müzik simgelerini de kapsayan, birim simge başına 32 bit kullanan yazı kodlama sistemi.

evrensel komut kümesi (Alm. universaler Grundbefehlsatz; Fr. jeu d’instructions universel; İng. universal instruction set) blşm. Bilgisayarda, kayan ve sabit virgül aritmetik işlemlerini, mantık işlemlerini ve öteleme/döndürme işlemlerini içeren komut kümesi.

evrensel onlu sınıflaması (Alm. universale Dezimalklassifierung; Fr. classification décimale universelle; İng. universal decimal classification) blşm. Dewey tarafından önerilmiş sisteme dayanan, ancak Belçikalı Henri la Fontaine ve Paul Otlet tarafından çok daha ileri götürülmüş ve geniş kabul görmüş olan kitap sınıflama sistemi.

evrimleşebilirlik (Alm. Evolvierbarkeit, f; Fr. évolubilité, f; İng. evolvability) blşm. Bir bilişim sisteminin çevre koşullarında ve isterlerde zaman içinde ortaya çıkabilecek değişimlere uyarlanabilirlik özelliği.

evrimsel algoritma (Alm. evolutionärer Algorithmus; Fr. algorithme évolutionnaire; İng. evolutionary algorithm) blşm. Belirli türden çok değişkenli optimizasyon problemlerini çözmek için kullanılan, evrim kuramından esinlenen, en uygunun hayatta kalabilmesi, yeniden birleşim, mutasyon gibi doğadaki evrim mekanizmalarını ve kalıtım işlemlerini kullanan buluşsal algoritma.

evrimsel geliştirme (Alm. evolutionistisch Software-Entwicklung, f; Fr. développement évolutionnaire, m; İng. evolutionary development) blşm. 1. Bir yazılım ürününün hiçbir zaman son ve mükemmel durumda olamayacağını, sürekli geliştirilmesi gerekeceğini vurgulayan yaklaşım. 2. Yazılım sistemlerinin her yinelemede sistemin biraz daha gelişmiş ve isterlere uygun hale gelmiş bir biçiminin ortaya konularak geliştirilme yöntemi; eşanlam: yinelemeli artımsal geliştirme.

eylem başı maliyet (Alm. Cost Per Action, n; Kosten pro Aktion, pl; Fr. coût par acquisition, m; coût par action, m; İng. cost per acquisition; cost per action; cost per lead) blşm. Elektronik ortamda yapılan bir reklamın maliyetinin, kullanıcıların kaydolma, bir linke tıklama, bir form doldurma, bir satın alma gibi istenen bir ya da birkaç eylemi gerçekleştirenlerin sayısına bölünerek elde edilen birim maliyet.

fare (Alm. Maus, f; Fr. souris; İng. mouse) blşm. Düz bir düzey üzerinde yuvarlanan bir top ya da optik kodlayıcı aracılığıyla bir monitörde ya da video uçbirimde imlecin devinimini kontrol eden elektronik aygıt; eşanlam: bilgisayar faresi.

fare imleci (Alm. Mauszeiger, m; Fr. pointeur de la souris; İng. mouse cursor) blşm. Genelde bir ok şeklinde olup bilgisayar ekranında farenin konumunu belirleyen imleç.

farklılaştırılmış hizmetler (Alm. DiffServ; Fr. services différenciés; İng. differentiated services) blşm.  IP protokolünü yürüten ağlarda farklı hizmet bekleyen paketleri ayrık akışlar olarak yönlendiren ve kuyruklayan, kullanıcılara gereksinimlerine (gerçek zamanlı akış hizmeti örneği) göre hizmet seçme olanağı veren 3. katman hizmet niteliği iyileştirme yordamı; eşanlam: ayrıştırılmış hizmetler.

fazör bkz. blşm. faz oku.

FDDI bkz. blşm. fiber dağıtımlı veri arayüzü.

fiber dağıtımlı veri arayüzü (blşm. FDDI) (Alm. Fiber Distributed Data Interface; Lichtwellenleiter-Metro-Ring, m; Fr. interface de données avec distribution par fibre, f; interface FDDI, f; İng. FDDI; fiber distributed data interface) blşm. 100 Mbit/s hızında, 25-30 kilometre yarıçaplı bir alanda veri iletişimi sağlayan ve optik lif üzerinde çalışan yerel alan protokolü; FDDI.

Fibonacci arama tekniği (Alm. Fibonacci-Suchmethode, f; Fr. méthode de recherche Fibonacci, f; İng. Fibonacci search technique) blşm. Her aşamada kümedeki veri ögelerinin sayısının üst sınırının bu sayıya eşit veya bu

Page 71: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sayıdan büyük ilk Fibonacci sayısına eşit kılındığı ve ögelerin uygun Fibonacci sayılarına göre iki farklı sayıda parçaya bölündüğü ikili aramaya benzer bir arama yöntemi.

fikri mülkiyet bloku (Alm. geistiger Eigentumkern, m; Geistiges Eigentum als Ware, n; Fr. bloc de PI, m; bloc de propriété intellectuelle, m; cœur de propriété intellectuelle, m; İng. intellectual property block; intellectual property core; IP block; IP core) blşm. Belli bir üretici tarafından karmaşık ama tanımlı bir işlevselliği yerine getirmek üzere tasarlanmış ve farklı üreticiler tarafından geliştirilen sistemlerde kara kutu şeklinde kullanılabilen donanım ve/veya yazılım alt sistemi. Örneğin kısıtlı komut kümesine ve çok küçük hacimlerine karşın geniş ve güçlü işlevselliğe sahip ARM işlemcileri başta akıllı telefonlar olmak üzere çeşitli tüketici elektroniği örneklerinden savunma sistemlerine kadar birçok tasarımda fikri mülkiyet bloku olarak kullanılmaktadır.

finans teknolojisi (Alm. Finanztechnologie, f; FinTech, f; Fr. technologie financière, f; İng. financial technology; fintech) blşm. Gerek finansal işlemleri baştan sona tümüyle internet üzerinden yürütülmesi, gerekse yapay öğrenme, kripto para, kitle fonlaması gibi yenilikçi teknikleri kullanan finansal faaliyetler.

firmadan firmaya e-ticaret (Alm. B2B Handel, m; Fr. commerce interentreprise, m; İng. B2B commerce; business-to-business commerce) blşm. Ticari kuruluşlar arasında elektronik ortamda yapılan ticari hareketlerin bütünü.

firmadan müşteriye e-ticaret (Alm. B2C Handel, m; Fr. entreprise à consommateur en ligne, m; İng. B2C commerce; business-to-consumer commerce) blşm. Ticari kuruluşlar ile tüketiciler arasında ürün ve servislerin elektronik yöntemlerle alışverişi.

firmaya özel yazılım (Alm. proprietäre Software; Fr. logiciel propriétaire, m; İng. proprietary software) blşm. Bir bilişim şirketine özgü olan, başka yazılımlarla uyum göstermeyen, ancak özel lisans anlaşmasıyla kullanılabilen yazılım.

fiş 1. (Alm. Ticket, n; Fr. ticket, m; İng. ticket) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir kullanıcının erişim haklarını belirten (sanal) belge. 2. (Alm. Stecker, m; Fr. fiche, f; fiche électrique, f; İng. plug) elk. Elektrik bağlantısını sağlamada yararlanılan, bir veya daha fazla erkek ucu bulunan bağlama elemanı.

fiziksel adres (Alm. physische Adresse; Speicheradresse, f; Fr. adressage mémoire, m; adresse physique, m; İng. binary address; physical address) blşm. 1. Bilgisayarda bir donanımın bir bellek konumu ya da aygıta ulaşmasını sağlayan kod. 2. Yerel alan ağlarında ağ iletişim kartına imalatçı tarafından kazınmış cihaz adresi.

fiziksel ağ (Alm. physikalisches Netzwerk; Fr. réseau physique, m; İng. physical network) blşm. Bir teleiletişim ağının birbiriyle doğrudan elektriksel bağlantısı olmayan birimleri arasındaki üst seviye mantıksal ilişki ve kuralları dikkate almayan, ancak onları gerçekleştirmek için zorunlu olan ve elektriksel olarak işlev gören elektromanyetik dalgalar, kablolar, modemler, çoğullayıcılar gibi ortam ve aygıtlardan oluşan ağ.

fiziksel bağlantılı mantık (Alm. festverdrahtete Schaltung; Fr. logique câblé; İng. hardwired logic) blşm. Mantıksal işlevi program güdümüyle değiştirilemeyip ancak elektronik bağlantılarının değiştirilmesi ile düzenlenebilen mantıksal devre.

fiziksel bellek (Alm. Realspeicher, m; Fr. mémoire physique, f; İng. physical memory; physical storage; real memory) blşm. Bir bilgisayar sisteminde fiziksel adresle ulaşılabilen ve doğrudan işlemciye bağlı bellek.

fiziksel devre (Alm. physikalische Verbindung; Fr. circuit réel; circuit physique, m; İng. physical circuit) blşm. Telefon ya da veri gibi iletişim ağları üzerinde kesintisiz bağlantı kurulmasını sağlayan ve herhangi bir çoğullama düzeni kullanmadan gerçekleştirilen elektrik devresi.

fiziksel güvenlik (Alm. physische Sicherung, f; Fr. sécurité physique, f; İng. physical security) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bilgi işleme donatımını, belgeleri ve/ veya malzemeleri hırsızlık, casusluk, sabotaj gibi etkilerden korumak amacıyla personeli denetlemek, yetki verilmemiş sistem kullanıcılarını önlemek şeklindeki düzenlemeler.

fiziksel isterler (Alm. physikalische Bedarfe, pl; Fr. conditions d’aptitude physique, pl; İng. physical requirements) blşm. Bir sistem ya da bileşenin malzeme, ağırlık, şekil gibi fiziksel özelliklerinin belirtimi.

fiziksel katman (Alm. Bitübertragungsschicht, f; Fr. couche physique, f; İng. physical layer) blşm. Bilgisayar ağlarında iletim ortamı üzerinde fiziksel bağlantıların kurulması, sürdürülmesi ve sonlandırılmasına yönelik mekanik, elektrik, işlevsel ve yordamsal kuralların tanımlandığı soyutlama düzeyi.

fiziksel kayıt yoğunluğu (Alm. physikalische Speicherdichte, f; Fr. densité physique d’enregistrement, f; İng. physical recording density) blşm. Verileri fiziksel bir ortamda saklamak amacıyla birim uzunluk başına kaydedilen

Page 72: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

manyetik akının yön değişimi sayısı; tipik olarak manyetik şeritlerde milimetre başına akı değişim sayısı, döner ortamlarda ise radyan başına akı değişim sayısı olarak verilir.

fiziksel özkaynak (Alm. physikalisches Betriebsmittel; Fr. ressources physiques, pl; İng. physical resource) 1. blşm. Bilgisayarın giriş-çıkış birimi, ana bellek, işlemci gibi iş görebilen parçaları; eşanlam: bilgisayarın iç kaynağı. 2. müh. Bir projenin gerçekleşmesi için gerekli makineler, tesis ve binalar, fiziksel varlıklar.

fiziksel sektör (Alm. Hartsektor, m; Fr. secteur matériel; secteur physique, m; İng. hard-sector; physical sector) blşm. Bir manyetik disk üzerinde üreticisi tarafından fiziksel olarak oluşturulmuş ve değiştirilemez sektör.

fiziksel veri modeli (Alm. physisches Datenmodell; Fr. modèle physique de données, m; İng. physical data model) blşm. Bir veritabanının içerdiği tabloların ve bunlar arasındaki ilişkilerin fiziksel saklama ortamına kaydedilme biçimini anlatan gösterim.

fonem bkz. blşm. sesbirim.

fonksiyon (Alm. Funktion, f; Fr. fonction, f; İng. function) 1. blşm. 1. Bilgisayarda adıyla çağrılan ve bir değer geri getiren, işlevsel komutlar topluluğuna verilen ad. 2. Bir komut ya da altprogram tarafından çağırılan ve bir aygıt, çevre birimi, yazılım ya da program tarafından yürütülen işlem; eşanlam: işlev. 2. müh. 1. X tanım kümesi içindeki her bir öge için Y değer kümesi içinde f(x) ile gösterilen bir ve yalnızca bir ögenin karşılık geldiği bağıntı. 2. işlev.

fonksiyon çağrısı (Alm. Funktionsaufruf, m; Fr. appel de fonction, m; İng. function call) blşm. Bilgisayarda program kontrolünü, son yürütülen komuttan çağrılan fonksiyonun ilk yürütülür komutuna aktarıp işi bittiğinde dönerken çağrılan fonksiyonun çıktısını kaldığı yerdeki komuta getirmeyi sağlayan deyim.

fonksiyonel analiz (Alm. Funktionalanalyse, f; Fr. analyse fonctionnelle, f; İng. functional analysis) 1. blşm. Bilişim tekniklerine dayanarak çözülecek bir problemde yerine getirilmesi gerekli işlevlerin tanınıp ortaya çıkarılmasından oluşan ilk adım; eşanlam: fonksiyonel çözümleme. 2. müh. Matematiğin fonksiyon uzaylarını irdeleyen dalı.

fonksiyonel bağımlılık (Alm. funktionelle Abhängigkeit, f; Fr. dépendance fonctionnelle, f; İng. functional dependence) 1. blşm.  İlişkisel veritabanları kuramında bir veritabanındaki iki öznitelik kümesi arasındaki kısıt, diğer bu deyişle bu özniteliklerin birbirleriyle ilişkisini ifade eden kısıt. 2. müh. A ve B diye adlandırılan iki küme verildiğinde, A’nın her bir ögesi için yalnız tek bir B ögesinin bulunduğu ilişki.

fonksiyonel dil (Alm. funktionelle Sprache; Fr. langage fonctionnel; İng. functional language) blşm. Forth, Lisp, Postscript örneklerinde olduğu gibi, bir veri işleme sisteminde yapılacak işleri salt fonksiyon çağrıları ile ifade eden programlama dili.

fonksiyonel ister (Alm. funktionale Anforderung, f; Fr. exigence fonctionnelle, f; İng. functional requirement) blşm. Yazılımın yapması beklenenlerin, girdi, çıktı ilişkilerinin, hesaplamaların, veri üzerinde yapılacakların, yazılım kullanıcıları ile geliştiriciler arasında anlaşma zemini olarak kabul edilecek şekilde kayda geçirilmiş biçimi.

fonksiyonel olmayan ister (Alm. nicht-funktionale Anforderung, f; Fr. exigence non fonctionnelle, f; İng. non-functional requirement) blşm. Yazılımın yapması beklenenlerle doğrudan ilişkisi olmayan, yazılım niteliği, başarım (performans) özellikleri, bilgi güvenliği, kullanıcı deneyimi ve benzeri konularda kayda geçirilmiş isterler.

fonksiyonel programlama (Alm. funktionelle Programmierung; Fr. programmation fonctionnelle; İng. functional programming) blşm. Bilgisayar programlarının, iç içe de olabilen fonksiyon çağrıları şeklinde düzenlendiği programlama tekniği.

font (Alm. Schriftschnitt, m; Schriftstil, m; Fr. fonte de caractères, f; İng. font) blşm. Belirli bir boy ve grafik tarzına sahip karakterler topluluğu; örneğin 9 punto Helvetica.

font karakter kümesi (Alm. Schriftzeichensatz, m; Fr. ensemble de police de caractères, m; İng. font character set) blşm. Karakterlerin tanımlarını ve tarama örüntülerini içeren ve bilgisayardan yazıcıya yüklenen font dosyası.

font üreteci (Alm. Schriftartgenerator, m; Fr. générateur de jeu de caractères; İng. font generator) blşm. Bilgisayardaki yerleşik karakter şekillerini istenen boy ve stilde karakter bit haritalarına dönüştüren program.

form işleme (Alm. Formularverarbeitung, f; Fr. traitement des formulaires, m; İng. forms processing) blşm. Kullanıcıların elle bilgi girdiği formları elektronik ortama dönüştürüp işleme teknikleri.

Page 73: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

format 1. (Alm. Format, n; Fr. format, m; İng. format) blşm. 1. Bilgisayarda verilerin bir depolama ortamında ya da ekranda düzenlenişi. 2. Elektronik bilgi işlemede, veri nesnelerinin bir depolama ortamındaki gösterimini karakterlerle belirten dil ögeleri. 2. (Alm. Formiat, n; Fr. formiate, m; İng. formate) kim. HCOO- formülünde anyon, formik asidin kökü; eşanlam: metanoat.

formatlama (Alm. Formatierung, f; Fr. mise en format, f; İng. formatting) blşm. 1. Bilgisayarda yazı işlemede seçilmiş bir yazı blokunun görünüşünü değiştirmek; örneğin, tonlamayı, marjları, fontu, satır aralıklarını vb. değiştirmek. 2. Bir disk üzerindeki veri saklama alanını, daha sonra işletim sistemi tarafından erişilebilir olacak şekilde bölütlere ayırıp eskiden kayıtlı verileri silip temizleyerek diski kullanıma hazırlamak.

formatlı bilgi (Alm. formatierete Information; Fr. information structurée; İng. formatted information) blşm. Erişimi ve işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla ayrık birimlere ve yapılara göre düzenlenmiş veriler.

formatsız bilgi (Alm. nicht formatierete Information; Fr. information non formatée; İng. non-formatted information) blşm. Belli bir sözdizim kuralı gözetilmeden kaydedilmiş bilgi.

forum blşm. 1. (Alm. forum, n; Fr. forum, m; İng. forum) Dileyen herkesin katılabildiği ve çoğu kez ortaklaşa belirlenmiş bir gündemin tartışıldığı ortam. 2. (Alm. Newsgroup, f; Forum, n; Fr. forum, m; groupe de discussion, m; İng. discussion forum; forum; newsgroup) İnternet ortamında bir bilişim hizmetleri sunucusu tarafından olanaklı kılınan ve katılımcıların düşüncelerini tartıştıkları sanal ortam; eşanlam: tartışma grubu.

fraktal (Alm. Fraktal, n; Fr. fractale, f; İng. fractal) blşm. Özbenzeşliğe sahip, her bir parçasının bir üst çözünürlükteki parçanın küçük ölçekteki kopyası olduğu, parçalı geometrik şekil.

fraktal boyut (Alm. fraktale Dimension, f; Fr. dimension de Hausdorff - Besicovitch, f; dimension fractale, f; İng. fractal dimension) blşm. Bir şeklin veya bir sürecin karmaşıklığının ve özbenzeşliğinin bir ölçüsü; eşanlam: Hausdorff - Besicovitch boyutu.

frekans analizi (Alm. Häufigkeitsanalyse, f; Fr. analyse fréquentielle, f; İng. frequency analysis) 1. blşm. Kripto analizinde, şifre kırma amacıyla şifreli metinlerdeki harflerin ya da harf gruplarının sıklıklarının analizi. 2. inş. Hidrolojide, taşkınlar, kuraklıklar, dalgalar ve yağışlar gibi hidrolojik olayların geçmişteki kayıtlarından yararlanılarak gelecekteki sıklıklarının yorumlanması ve olasılık değerlerinin kestirilmesi çalışması.

geçerleme (Alm. Validierung, f; Fr. validation, f; İng. validation) 1. biyom. Bir ürünün, bir sürecin veya bir sistemin işlevini, önceden belirlenmiş gerekliliklere uygun olarak yerine getirdiğine emin olmak, yapılan işlemin kesin, doğru, spesifik, tutarlı, geçerli ve güvenilir olduğunu garanti etmek için gerçekleştirilen ve ISO 9000 gibi kalite sistemlerinin temelini oluşturan işlemler; eşanlam: validasyon. 2. blşm. 1. Bilgisayara girilen verilerin doğru ve biçimine uygunluğunun sınanması; eşanlam: geçerlik sınaması. 2. Bir bilgisayar yazılımının isterlere uygunluğunun sınanıp onaylanması; eşanlam: geçerlik sınaması. 3. elk. 1. Bir ölçme aracı ya da ölçümün amaca uygunluğunu ve her türlü sistematik veya sistematik olmayan yanılgıdan arınmışlığını gösterme; eşanlam: geçerlik sınaması. 2. Bir modelin temsil ettiği gerçek sistemle uyuşumunun sınanması; eşanlam: geçerlik sınaması. 4. ist. Veri sınıflandırma problemlerinde, eğitim algoritması sonuçlandıktan sonra sınıflandırıcının amaçlanan yanlış ret ve yanlış kabul olasılığına göre ayarlanması; eşanlam: geçerlik sınaması.

geçerli adres (Alm. aktuelle Adresse; Fr. adresse actuelle; adresse effective; İng. actual address) blşm. Bilgisayarda bir bellek konumunu ya da aygıtı tek başına belirleyen kod.

geçerlilik kontrolü (Alm. Gültigkeitsprüfung, f; Fr. contrôle de validité, m; test de validité, m; İng. validity check) blşm. Bilgisayarda, verilerin geçersiz veya erim dışı olup olmadıklarını ya da belirgin hataları içerip içermediklerini saptayarak doğruluğunun denetlenmesi; eşanlam: geçerleme.

geçici hata (Alm. temporärer Fehler, m; Fr. erreur passagère, f; İng. soft error; transient error) blşm. Bilgisayarda bilgi işlemede, seyrek olarak gerçekleşen ve verinin bir sonraki okunma ya da gönderiminde karşılaşılmaması mümkün olan hata.

geçici veriler (Alm. vorübergehende Datei, pl; Fr. données transitoires, pl; İng. transient data) blşm. 1. Bilgisayarda veri işlemede bir dosyaya sonradan değiştirilmek üzere yazılan veriler. 2. Bir kuruluşun günlük üretilen, ancak saklanmayan ve silinip atılan verileri. 3. Teleiletişimde, ancak bir çağrı kurulurken, çağrı boyunca ve çağrının ardından yapılan işlemler süresince geçerli olan veriler.

geçirgenlik (teks. transmitans) 1. (Alm. Transmissivität, f; Fr. transmittance, f; İng. transmittance) blşm. Bir çizgedeki iki düğüm arasındaki kazanç ya da kazanç fonksiyonu. 2. teks. Lambert-Beer yasasına göre, bir fiziksel kütleye giren tek dalga boylu ışığın şiddeti ile çözeltiden çıkan ışığın şiddeti arasındaki oran.

Page 74: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

geçirilen zaman (Fr. le temps passé, m; İng. time spent) blşm. Bir kullanıcının örün ortamında bir siteyi ya da uygulamayı kullanırken geçirdiği zaman.

geliştirilebilir dil (Alm. erweiterbare Sprache; Fr. langage extensible; İng. extensible language) blşm. Kullanıcı tarafından işlev ve olanaklar eklenerek geliştirilebilen, Ada, ALGOL gibi diller; eşanlam: genişletilebilir dil.

genel amaçlı programlama dili (Alm. General-Purpose Programming Language; Universalsprache, f; Fr. langage d’usage général, m; İng. general-purpose programming language) blşm. Farklı bilgisayar platformları ve uygulamalarında kullanıcı komutlarının düzenlenip derlenerek makine komutlarının üretilmesinde ya da yorumlanarak doğrudan işlem yapılmasında kullanılabilecek; örneğin 1960'lı yıllardan bu yana geliştirilerek kullanılmış olan Fortran, COBOL, Algol, PL/I, Basic, Ada, Pascal, C, C++, C#, Java gibi dillerden biri.

genel amaçlı yazmaç (Alm. Universalregister, n; Fr. registre général; İng. general-purpose register) blşm. Bilgisayar mimarisinde, değişik amaçlarla, örneğin birikeç olarak ya da dizin saklayıcısı olarak kullanılabilen ve erişim için doğrudan adresi olan yazmaç; eşanlam: genel amaçlı saklayıcı.

genelgeçer arayüz (Alm. generische Schnittstelle; Fr. interface générique, f; İng. generic interface) blşm. Bilgisayar mühendisliğinde, herhangi bir programlama dilinden veya donanımdan bağımsız olan soyut arayüz; eşanlam: üreysel arayüz.

genelleştirebilme yeteneği (Alm. Generalisationfähigkeit, f; Fr. capacité pour généralisation, f; İng. generalization ability) blşm. Otomatik öğrenme algoritmalarında eğitimde kullanılan verilerin dışındaki durumlar için algoritmanın öngörme, kestirim veya sezim yeteneği.

genetik algoritma (Alm. genetischer Algorithmus; Fr. algorithme génétique, m; İng. genetic algorithm) blşm. Evrim kuramından ve doğal seçme ilkelerinden esinlenen ve mutasyon, çaprazlama gibi operatörler yardımıyla elde edilen aday çözümleri bir uygunluk ölçütünden geçirerek eleyen yinelemeli eniyileme yöntemleri sınıfı.

geniş alan ağı (Alm. Weitbereichsnetz, n; Fr. réseau étendu, m; İng. WAN; wide area network) blşm. Bir bölge, ülke ya da dünyayı kaplayabilen boyutta, bilgisayarları, uçbirimleri ve yerel alan ağlarını bağlantılayan veri iletişim ağı; örneğin, bir ülkenin telefon ağı.

geniş bantlı (Alm. breitband; Fr. à large bande; İng. broadband; wideband) blşm. Bulunduğu taşıyıcı frekans değerine görece geniş bir frekans bandına sahip işaret, sistem ya da süzgeçlere ilişkin özellik.

geniş bantlı tümleşik hizmetler ağı (Alm. Breitband-ISDN; Fr. RNIS à large bande; réseau numérique à intégration de services à large bande, m; İng. BISDN; broadband integrated services digital network) blşm. 1980'li yıllarda tanımlanıp uygulamaya giren ve 1990'lı yılların sonuna kadar küresel ölçekte yaygınlık kazanan, iki megabit ve üstünde iletim olanağı sağlayan, optik lif ve paket anahtarlama teknolojilerine dayalı iletişim ağı.

genişleme kartı (Alm. Erweiterungskarte, f; Fr. carte d'extension; İng. expansion board; expansion card) blşm. Kişisel bilgisayarlarda ek bellek ya da özel kartlar yerleştirmek üzere yuvalar içeren elektronik kart.

genişletilebilir yazılım (Alm. ausdehnbar Software, f; Fr. logiciel extensible, m; İng. extendable software; extensible software) blşm. 1. İsterlerdeki değişiklikler doğrultusunda özellikleri kolayca değiştirilebilen bir yazılım sistemi ya da birimi. 2. İş çıkarma hızı ya da bilgi saklama kapasitesi gibi herhangi bir işlevsel özelliği bakımından bulunduğu seviyeden daha üst seviyeye çıkartılabilme özelliği taşıyan yazılım sistemi ya da birimi.

genleşme süzgeci (Alm. Streckungsoperator, n; Fr. opérateur de dilatation, m; İng. dilation operator) blşm.  İmge işlemede bir ikili şekli, üzerinde gezdirilen bir yapısal ögenin temas ettiği dış pikselleri de katarak aşırı girintilerden ve deliklerden morfolojik olarak arındıran süzgeç.

gerçek adres (Alm. effektive Adresse; Fr. adresse effective; adresse réelle; İng. effective address; real address) blşm.  İndeksli ya da dolaylı adresleme yöntemlerinden biri kullanılarak belirtilmiş göreli adresten elde edilmiş ve ulaşılacak son konumu gösteren adres.

gerçek tip (Alm. Realtyp, m; Fr. type réel; İng. real type) blşm. Bilgisayar aritmetiğinde, değerlerinin gerçek sayıları gösterdiği ve sabit virgüllü ya da kayan noktalı virgüllü olabilen veri tipi.

gerçek zaman saati (Alm. Echtzeituhr, f; Fr. horloge temps réel, m; İng. internal clock; real-time clock) blşm. Bilgisayarlarda dünyadaki gerçek tarih ve saati göstermek üzere yer alan zaman devresi.

Page 75: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

gerçek zamanda canlandırma (Alm. Echtzeitanimation, f; Fr. animation en temps réel, f; İng. real-time animation) blşm. Gerçek dünyadaki nesnelerin doğal hareket görünümü verecek şekilde bilgisayar grafiği ile modellenip canlandırılması.

gerçek zamanlı (Alm. Echtzeit; Fr. en temps réel; İng. real time) blşm. 1. Bilgisayarda yapılan işlemlerin bir dış sürecin adımlarının oluştuğu gerçek zaman süresinde tamamlanması ve insan algılaması bakımından gerçek zaman izlenimi vermesine ilişkin. 2. Bir fiziksel sürecin gerçek oluşum süresi içinde.

gerçek zamanlı akıtım (Alm. Echtzeit-Streaming; Fr. transmission multimédia en temps-réel, f; İng. real-time streaming) blşm.  İnternet üzerinde gerçek zamanlı akıtım protokolü (RTSP) kullanarak video ve ses dosyalarını alıcının sürekli bir yayını alıyormuş izlenimi edinecek biçimde bir sunucu üzerinden gönderme.

gerçek zamanlı bilgi işleme (Alm. Echtzeitberechnung, f; Fr. traitement en temps réel, m; İng. real-time computing) blşm. Taşıtlardaki kilitlenmesiz frenleme sistemi (ABS) ve sayısal televizyonda video kodçözücüler örneklerinde olduğu gibi bilgi işlemede olaylara verilen tepkinin belirtilen süreler içinde sağlandığı bilgisayar çevresi.

gerçek zamanlı işletim sistemi (Alm. Echtzeitbetriebssystem, n; Fr. système d’exploitation en temps réel, m; İng. real-time operating system) blşm. Robotların ve her türlü kritik zamanlı cihazın güdümünü, teleiletişim ve trafik kontrolü gibi süreçlerin kontrolünü ve gözetimini yapmak üzere tasarlanmış yazılımların çalışmasına olanak veren bilgisayar işletim sistemi.

gerçekleştirme (Alm. Durchführung, f; Softwareimplementierung, f; Fr. implémentation, f; İng. implementation) blşm. Yazılım geliştirmede, tasarlanmış bir yazılım biriminin kodlanması ve gerekli testlerin yapılmasıyla, ortaya çalışan bir programın çıkartılması.

gerçel sayı (Alm. reelle Zahl; Fr. nombre réel, m; İng. real number) 1. blşm. Pascal gibi bazı dillerde hem tamsayı kısmı hem de kesirli kısmı olan sayıları saklamak için kullanılan bir veri tipi. 2. müh. 1. Sabit tabanlı bir sayı gösterim sisteminde sonlu ya da sonsuz basamak ile ifade edilen, tüm rasyonel, irrasyonel ve aşkın sayıları içeren, sonsuz bir sayı eksenindeki bir nokta gibi düşünülen sayı; eşanlam: gerçek sayı. 2. Sanal kısmı olmayan sayı.

gerek koşul (Alm. notwendige Bedingung; Fr. condition nécessaire, f; İng. necessary condition) 1. blşm. Mantıkta, “p gerektirir q” ifadesinde p önermesine göre q önermesi. 2. müh. Bir kuramın ya da sonucun doğru olması için sağlanması gereken fakat sağlandığında kuramın ya da sonucun doğruluğunu garanti edemeyen koşul.

gereksinim oranlı bilgi işlem (Alm. Utility Computing; Fr. informatique à la demande, f; İng. ODC; on-demand computing; utility computing) blşm. Bir kuruluşun hesaplama ve bellekte depolama gibi zaman içinde değişebilen bilgi işlem ihtiyaçlarını, personel ve donatım yatırımı yapmayıp işlem başına ve depolama sığasına orantılı ücretlendirmeyle bilgi işlem hizmeti veren bir başka kuruluştan sağlaması.

gerektirim (Alm. Implikation, f; Fr. implication, f; İng. implication) blşm. 1. İki önerme verildiğinde ancak birinci önerme doğru, ikinci önerme yanlış olduğunda çıktının yanlış olduğu mantık bağlacı. 2. Mantıksal olarak bir olgu veya olayın başka bir olgu ya da olaya neden olması veya yol açması; eşanlam: içerim.

geri alma tuşu (Alm. Rücktaste, f; Fr. touche d'effacement en arrière, f; İng. backspace key) blşm. Bilgisayar klavyesinde, basıldığında son yapılan yazı işleme adımını iptal edip silen tuş.

geri dönüş kodu (Alm. Rückgabewert, n; Fr. code de retour, m; İng. return code) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında çağırılan altprogramın işi bitip de kontrolü çağırana devrettiğinde, daha sonraki komutların yürütümünü etkileyen kod. 2. Bilgisayarda, bir program tarafından istenen bir işlemin sonucunu gösteren değer.

geri seken posta (Alm. unzustellbare E-Mail, f; Fr. courrier renvoyé, m; rebond de courrier, m; İng. bounced mail) blşm. Yanlış elektronik posta adresinden ya da alıcı taraftaki posta yazılımının hizmet veremez durumda olmasından ötürü göndericisine geri seken ileti.

geri yayılım (Alm. Rückwärtspropagierung, f; Fr. rétropropagation, f; İng. back propagation; backpropagation) blşm. Çok katlı yapay sinir ağlarında bağlantı ağırlıkları üzerindeki düzeltmelerin, çıkış katından giriş katına doğru değişiklikler yaratarak yayılması.

geri yönde çıkarsamalar zinciri (Alm. Rückwärtsverkettung, f; Fr. chaînage arrière, m; İng. backward chaining; backward reasoning; goal-driven reasoning) blşm. Çıkarsama kurallarını belirlemek için hedef kuraldan başlayıp önce onun doğruluğunu göstermek amacıyla sistemin kuralları üzerinden, bir yanıt ya da daha önce elde edilen bir sonuç bulunana değin geri yönde özyineli biçimde gidilen yöntem.

Page 76: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

geriye doğru kurtarma (Alm. Rückwärtserholung, f; Fr. reconstitution par annulation de mise à jour, f; restauration par régression, f; İng. backward recovery) blşm. Bilgisayarda bir dosyayı, yapılmış tüm değişiklikleri geriye alarak yeniden oluşturmak.

geriye dönüş (Alm. Rollback, n; Fr. retour en arrière, m; rollback, m; İng. rollback) blşm. 1. Bilgisayar işletiminde bir kontrol noktasına programlı geri dönüş. 2. Bir sürecin, bir sistemin vs. başlangıçtaki değer ya da durumuna döndürülmesi. 3. Kullanıcı ya da bir uygulama programı tarafından değiştirilmiş verilerin bilgisayardaki eski haline getirilmesi. 4. Yapay zekâda, başarısız bir arama sonucundan sonra aramanın daha önceki bir düğüme döndürülmesi.

geriye sonlu fark (Alm. Rückwärtsdifferenz, f; Fr. différence en arrière, f; İng. backward difference) blşm. Ayrık bir işaretin s(k) - s(k-d) şeklinde hesaplanan farkı, diğer bir deyişle şimdiki örneği ile d adım geçmişindeki örneğinin farkı; eşanlam: geri yönlü sonlu fark.

getirgen (Alm. afferent; hinführend; Fr. afférent; İng. afferent) blşm. 1. Alt düzeydeki bir birimden üst düzeydekine yönelik veri akışına ilişkin. 2. Canlılarda, sinir darbelerini organlardan beyne taşıma niteliği olan.

giden kutusu (Alm. Ausgangkorb, m; Postausgang, m; Fr. corbeille de départ, f; İng. outbox) blşm. Elektronik posta uygulamalarında gönderilmekte olan mesajların geçici olarak biriktirildiği kutu.

girdi (Alm. Eingabe, f; Fr. entrée, f; İng. input) 1. blşm. Bir bilgi işlem sisteminin dışarıdan aldığı işaretler, veriler ya da dosyalar. 2. kim. Bir kimyasal sürece beslenen madde veya enerji. 3. müh. Bir sürece veya sisteme giren kütle ve değişik enerji türleri. 4. (Alm. Eingangssignal, n; Fr. signal d’entrée, m; İng. input signal) elk. 1. Bir bilgi veya işaret işleyici sisteme giren bilgi veya işaret. 2. Bir devrenin ya da sistemin girişine uygulanan işaret, giriş işareti. 5. (Alm. Input; Eingang, m; Fr. entrant, m; input, m; intrant, m; İng. input) tar. Herhangi bir üretim veya hizmetin yapılabilmesi için emek, sermaye, doğal kaynaklar gibi gerekli olan giderler.

giriş arabelleği (Alm. Eingabepuffer, m; Fr. mémoire tampon d’entrée, f; İng. input buffer) blşm. Bilgisayarda giriş verilerinin geçici olarak depolandığı bellek.

giriş aygıtı (Alm. Eingabegerät, n; Fr. périphérique d’entrée, m; İng. input device) blşm. Bilgi işlemde veri girişi yapılabilecek klavye, fare gibi herhangi bir aygıt.

giriş çıkış denetçisi (Alm. periphere Steuereinheit; Fr. contrôleur de périphérique, m; contrôleur d'entrée-sortie, m; İng. peripheral control unit) blşm. Mikroişlemci ile ekran, klavye gibi çevre birimleri arasında veri akışını kontrol eden birim; eşanlam: çevre birimi giriş çıkış denetçisi.

giriş düğümü (Alm. Eingang-Knoten, m; Fr. nœud d'entrée, m; İng. input node) blşm. 1. Bir çizgede yalnızca çıkan dalları olan, giriş dalları olmayan düğüm. 2. Bir elektronik devrede ya da bir mesaj akışında giriş noktası.

giriş kontrolü 1. (Alm. Zugangskontrolle, f; Fr. contrôle d’admission, m; İng. access control; admission control) blşm. 1. Bir bilgisayar ağında trafik sıkışıklığını gidermek üzere yeni kurulan sanal devre bağlantılarının, ancak yeterli kapasite olduğunda izin verilecek şekilde sınırlandırılması. 2. Bir yerin fiziksel güvenliğini sağlamak üzere personel ve ziyaretçilerin kimlik tanıtan kartlar aracılığıyla giriş çıkış yapabilmeleri. 2. (Alm. Zugangskontrolle, f; Zutrittskontrolle, f; Fr. contrôle d’accès, m; İng. access control; gating) müh. Erişimi kısıtlanmış bir yere kişilerin ya da taşıtların giriş hakkı olup olmadığını denetleme.

giriş santrali (Alm. Randschalter, m; Fr. commutateur de bordure, m; İng. edge device; edge switch) blşm. 1. İki iletişim ağının buluştuğu sınır noktasında kurulmuş paket yönlendirici. 2. Veri iletişiminde, bir kurum ağına ya da bir hizmet sağlayıcının ağına girişi sağlayan paket yönlendirici ya da santral benzeri erişim aygıtı.

giriş sıralı liste (Alm. Eingangsfolgeliste, f; Fr. liste directe; İng. pushup list) blşm.  İlk girenin ilk işleme konulması disiplinine göre düzenlenen liste, kuyruk tipi liste; eşanlam: düz liste.

giriş trafiği (Alm. ankommender Verkehr; Fr. traffic d’entrée, m; İng. inbound traffic; incoming traffic; ingress traffic; inward traffic) blşm. Bir iletişim ağında dışarıdan kaynaklanıp ağın içinde yer alan bir hedef düğüme doğru akan trafik.

giriş verileri (Alm. Eingangsdaten, pl; Fr. données d’entrée, pl; İng. input data) blşm. Bir veri işleme sistemine depolanması ya da işlenmesi amacıyla girilen veriler.

giriş yelpazesi (Alm. Fan-In, m; Fr. entrance, f; facteur pyramidal d'entrée, m; İng. fan-in) blşm. 1. Bir lojik kapı devresinin giriş ucuna, çalışmasını aksatmaksızın bağlanabilecek lojik devre sayısı. 2. Bir yazılım modülünü kontrol eden modül sayısı.

Page 77: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

giriş yolseçici (Alm. Multiplexer, m; Fr. multiplexeur, m; İng. multiplexer) blşm. Bilgisayar elektroniğinde, birden çok giriş işaretinden birini seçip geçirmek üzere kontrol girdileri ile kumanda edilen elektronik çok konumlu anahtar devresi; eşanlam: çoklayıcı.

giriş-çıkış komutu (Alm. Ein-/Ausgabebefehl, m; Fr. instruction d’entrée-sortie, f; İng. input-output instruction; input-output statement) blşm. Elektronik bilgi işlem aygıtlarında giriş ve çıkış birimleri ile ana bellek arasında veri aktarımı yapan herhangi bir komut.

gişe arkası uygulama (Alm. Abwicklungsanwendung, f; Fr. application administrative; application d'arrière guichet, f; İng. back office application) blşm. Bir ticari bilişim sisteminde, doğrudan müşteriyle yüz yüze gelmeyen, örneğin kuruluşun imalatçıdan ürün siparişine ilişkin yönetimsel bilgi işleme yazılımı.

gizdeşlik (Alm. Geheimhaltung, f; Fr. confidentialité, f; İng. confidentiality) blşm. Yetkisiz kişilere, süreçlere vb. açıklanmaması ya da teslim edilmemesi gereken veri ya da programların özelliği; eşanlam: sırdaşlık.

gizdeşlik bildirimi (Alm. Datenschutzerklärung, f; Fr. déclaration de confidentialité, f; İng. privacy statement) blşm. Bir örün sitesinde, bu siteyi ziyaret eden internet gezginleri hakkında derlenmiş kişisel bilgilerin üçüncü taraflara verilmeyeceği ve yayımlanmayacağı sözü.

gizli kanal (Alm. verdeckter Kanal; Fr. voie cachée; voie clandestine; İng. covert channel) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir sistemin güvenlik ilkelerini ihlal ederek veri aktarımına olanak veren kanal.

gizli karbon kopya (Alm. Blindkopie, f; Fr. copie secrète; transmission confidentielle; İng. blind courtesy copy) blşm. Elektronik mesajlaşmada gönderilen mesajın bir kopyasının, adının başka alıcılarca görülmeyecek tarzda, bir alıcıya gönderilmesi.

gizli saplama (Alm. Anzapfen von Telefonleitungen, n; Fr. branchement clandestin, m; écoute en ligne, m; İng. wiretapping) blşm. Bir teleiletişim hattına aktif ya da pasif dinleme, iletişim verilerini elde etme veya değiştirme amaçlı gizlice bağlantı kurma.

gizlilik dereceli (Alm. klassifiziert; Fr. classifié; İng. classified) blşm. Güvenlik düzeyi tanımlanmış ve korunma gereksinimi belirlenmiş belgeye ilişkin; eşanlam: tasnifli.

global değişken (Alm. globale Variable, f; Fr. variable globale; İng. global variable) blşm. Bilgisayarda bir program ve bütün altprogramları tarafından erişilebilen değişken.

gölge bellek (Alm. Schattenspeicher, m; Fr. mémoire fantôme, f; mémoire reflet, f; İng. shadow memory) blşm. Bilgisayarda salt okunur bellek (ROM) ya da temel giriş çıkış sistem belleğinin (BIOS) bir kopyasının rasgele erişilir bellekte bulunan kısmı.

gömülü internet teknolojisi (Alm. eingebettete Internet-Technologie, f; Fr. technologie Internet embarquée, f; İng. embedded Internet technology) blşm. Bir alet ya da aygıtın içine yerleştirilmiş internet yazılımları ve haberleşme olanakları aracılığıyla her türlü bilgiye, diğer bir deyişle kontrol, gözetleme, tanılama vb. verilerine erişilmesini sağlayan teknoloji.

gömülü komut (Alm. eingebetteter Befehl; Fr. commande intercalaire, f; commande intégrée, f; İng. embedded command) blşm. Bilgisayarda yazı işlemede belgenin içine gömülü olan ve belgenin formatlanmasında, ekrana yansıtılmasında ya da yazıcıdan çıktı alırken istenen formatta olmasını sağlayan komut.

gömülü sistemde bilgi işleme (Alm. eingebettete Rechnung, f; Fr. informatique embarquée; informatique enfouie; İng. embedded computing) blşm. Bilgi işleme sistemlerini uçak, otomobil, beyaz eşya, saat, füze, tıbbi aletler gibi sistem ya da makinelerle tümleştirmeyi amaçlayan bilişim dalı.

gömülü veriyle kodlama (Fr. codage en dur; İng. hard coding; hardcoding) blşm. Verileri doğrudan programın kaynak kodunun içine gömmeye dayalı, verilerin üretilmesi ya da başka bir yerden taşınmasını gerektirmeyen yazılım geliştirme yaklaşımı.

gömülü yazılım (Alm. eingebettete Software, f; Fr. logiciel embarqué, m; İng. embedded software) blşm. Genel amaçlı bilgisayar işlevi görmeyen, taşıt aracı, tıbbi aygıt, kamera, silah sistemi vb. herhangi bir sistemin çalışabilmesi için o sistemin donanımı içinde yerleşik merkezi işlemci/ler tarafından yürütülen ve genellikle hız, bellek kısıtı gibi gereksinimlerin öne çıktığı yazılım türü.

gönderge (Alm. Referent, m; Fr. référent, m; İng. referent) blşm. Bir sözcük ya da ifade tarafından işaret edilen eylem, kavram, nesne, durum, ilişki ya da özellik.

Page 78: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

gönderme arabelleği (Alm. Ausgabespeicher, m; Fr. mémoire tampon d’émission, f; İng. transmit buffer) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında gönderilecek verilerin geçici olarak genellikle alındıları gelene dek, tutulduğu bellek.

gönderme penceresi (Alm. Übertragungsfenster, n; Fr. fenêtre de transmission, f; İng. transmit window) blşm. Bilgisayar iletişiminde, belirli bir iletim oturumu boyunca bir protokol katmanı için peş peşe alındısız olarak gönderilebilecek paket sayısı.

göreli adres konumu (Alm. Adressabstand, m; Fr. décalage d’adresse, m; İng. address offset) blşm. 1. Bilgisayar biliminde bir veri yapısında, bayt ya da sözcük uzunluğu türünden bulunulan yerin başlangıç konumunu veren tamsayı. 2. Bilgisayar mühendisliğinde, göreli adresle toplandığında bilgisayar belleğindeki gerçek yerin hesaplanmasına yardım eden sayı.

göreli asal sayılar (Alm. relative Primzahlen; Teilerfremdheit, f; Fr. nombres premiers entre eux; İng. coprime numbers; relatively prime numbers) blşm. En büyük ortak böleni 1 olan pozitif tam sayılar; örneğin 15 ve 32 bağıl asal sayılardır, ancak kendileri birer asal sayı değildir.

görev (Alm. Task, m; Fr. tâche, f; İng. task) 1. blşm. Çoklu programlamalı ya da çoklu-işlemcili bir ortamda bilgisayar işletim sistemi tarafından bir iş ögesi olarak ele alınan bir ya da daha çok komut dizisi, bir iş süreci. 2. müh. Yönetim tarafından bütçelendirilerek değerlendirilebilen en küçük iş parçası.

görev çizgesi (Alm. Taskgraph, m; Fr. graphe de tâches, m; İng. task graph) blşm. Bir iş tanımına ya da hedefe yönelik olarak gerçekleştirilmesi gereken görevler ile bu görevler arasındaki ilişki ve öncelikleri gösteren çizge.

görev çubuğu (Alm. Taskleiste, f; Fr. barre des tâches, f; İng. task bar; taskbar) blşm. Bilgisayar işletim sistemlerinin kullanıcı arayüzlerinde, sıkça kullanılan değişik yazılımların başlatma simgelerini ve sürücüler hakkında bilgi edinme simgelerini içeren dikdörtgen alan.

görev dağıtıcısı (Alm. Taskverteilungsberater, m; Fr. distributeur de tâches, m; répartiteur de tâches, m; İng. dispatcher; task dispatcher) 1. blşm. Bir bilgisayar işletim sistemindeki işleri yürütüme koyan program. 2. müh. 1. Bir üretim sisteminde ana görevi işleri kişilere dağıtmak olan kişi. 2. Bir ulaşım sisteminde kamyon, tren, uçakların seferlerini ve görevlerini planlayan kişi.

görev durumu (Alm. Taskszustand, m; Fr. état de tâche, m; İng. task state) blşm. Bilgisayarda ele alınmış bir görevin, “hazır, etkin, askıda, beklemede” gibi nitelendirilen durumları.

görev geçişi (Alm. Contextwechsel, m; Fr. commutation de contexte, f; İng. context switching; task switching) blşm. Tek merkezi işlem birimine sahip bir bilgisayarın birden fazla görevi görünürde paralel olarak yürütebilmesini sağlamak için görevler arasında zamanın paylaştırılmasını ve aynı göreve geri dönüldüğünde bırakılan yerden devam edilmesini sağlayan mekanizma; eşanlam: görevden göreve geçme.

görev kuyruğu (Alm. Taskwarteschlange, f; Fr. file d’attente de tâches, f; İng. task queue) blşm. Bilgisayar sisteminde özkaynak bekleyen eş öncelikli görevlerin oluşturduğu kuyruk.

görev yönetimi (Alm. Aufgabemanagement, n; Fr. gestion de tâches, f; İng. task management) blşm. Bilgisayarda yürütülmekte olan görevlerin işletim sistemi tarafından yürütülmesi; buna görevlerin sıraya sokulması, çizelgelenmesi, durdurulup başlatılması, özkaynakların görevlere atanması vb her türlü işlem dahildir.

görevdeş (Alm. Peer, m; Fr. homologue, m; İng. peer) blşm. Bilgisayar ağ mimarisinde bir birimin aynı katmanda bulunan başka bir birimdeki dengi; eşanlam: eşgörevli, eşdüzeyli.

görevdeşler arası protokol (Alm. Peer-to-Peer-Protokoll, n; Fr. protocole d’égal à égal, m; İng. peer-to-peer protocol) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında protokol açısından eş düzeyli ağ ögeleri arasındaki iletişim ve paylaşım kuralları.

görgül değerlendirme (Alm. empirische Auswertung; Fr. évaluation empirique, f; İng. empirical evaluation) blşm. Algoritmaların başarımını standart test kümeleri üzerinde deneyerek benzetime ve istatistiksel yöntemlere dayanarak ölçme; eşanlam: ampirik değerlendirme.

görsel kaplama (Alm. Bildwiedergabe, f; Rendering, n; Fr. rendu, m; rendu d'images, m; İng. image rendering; rendering) blşm. Bilgisayar grafiğinde bir yüzeyin üzerindeki yansıma, aydınlatma, derinlik ipuçları, doku, renk gibi efektleri ekleme ve kaplama.

Page 79: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

görselleştirme (Alm. Visualisierung, f; Fr. visualisation, f; İng. visualization) blşm. Bilimsel verileri, tasarım sonuçları gibi bilgileri irdelenme ve anlaşılmalarını artırmak amacıyla bilgisayar ekranında renklendirme, sözde-renklendirme, perspektif görünümler vb. teknikleri kullanarak gösterme.

görüm penceresi (Alm. Darstellungsfeld, n; Fr. fenêtre de travail, f; fenêtre d’affichage, f; İng. viewport) blşm. Bilgisayar grafiğinde görüntü birimi yüzeyinin, belirli bir amaçla kullanılmak üzere belirlenmiş dikdörtgen biçimli bir parçası.

görünmez virüs (Alm. Stealth-Virus; Fr. virus furtif; İng. stealth virus) blşm. Kendini virüs önleyen programlardan saklayabilen bilgisayar virüsü.

görünüş blşm. 1. (Alm. Ansicht, f; Fr. vue, f; İng. view) Bakı yönelimli yazılım geliştirmede belli bir ilgiler kümesi açısından tanımlanmış bir sistemin bütünsel gösterimi. 2. Bilgisayar grafiğinde, üç boyutlu bir nesnenin olası duruşlarından biri. 3. Veri yönetiminde ilgi alanlarının, sınıfların, ilişkilerin, özelliklerin, kısıtların vb. belirli bir amaca yönelik olarak derlenmesi. 4. (Alm. Ansicht, f; Fr. vue, f; İng. scene; view) Bulunulan bir yerden görülebilen alan. 5. (Alm. Aussehen, n; Fr. apparence, f; İng. appearance) Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey.

gösterge (müh. indikatör) (Alm. Anzeiger, m; Fr. indicateur, m; İng. indicator) 1. blşm. Yazılımda belirli bir koşulun oluşması ya da bir olayın olması sonucunda belirli bir değere getirilen değişken; eşanlam: bayrak. 2. müh. Belirli bir durumu ya da büyüklüğü görsel olarak ya da başka bir şekilde ifade eden aygıt, örneğin ölçü aletlerinde ölçülen niceliğin büyüklüğünü gösteren arayüz.

göstergebilim (Alm. Semiotik, f; Fr. sémiotique, f; İng. semiotics) blşm. Mesajlaşma amacıyla kullanılan her türlü gösterge sisteminin yapısını ve işleyişini inceleyen bilim.

göstermelik parametre (Alm. fiktives Argument, n; Fr. argument fictif; İng. dummy argument) blşm. Bilgisayar programlamasında bir alt programın tanımlanmasında yer alan, kullanım sırasında zorunlu olarak yerini yürürlükteki parametreye bırakması gereken parametre.

gözcü program (Alm. Supervisor-Programm, n; Fr. logiciel superviseur, m; programme superviseur, m; İng. executive program; supervisor; supervisory program) blşm. 1. Bilgisayarda, ayrıcalıklı komutları yürütme olanağı olan ve iç kaynak kullanım verimliliğini gözeterek sistemdeki uygulama programlarının en iyi şekilde yürütülmesini sağlayan işletim sistemi alt birimi. 2. Bir veri işleme sistemindeki işlemleri gözlemleyen, düzenleyen, kontrol eden, doğruluklarını sınayan bilgisayar programı. 3. Çoğunlukla bir işletim sisteminin parçası olup başka programların yürütümünü ve giriş çıkışları kontrol eden ve iş akışını sağlayan program.

gözcü saati (Alm. Überwachungszeitgeber, m; Fr. horloge de chien de garde, m; horloge de surveillance, m; İng. computer operating properly timer; watchdog timer) blşm. Bilgisayarlarda, iletişim hatlarını ve ara bellekleri donanım hatalarından korumak üzere belirli aralıklarla iş kesme komutları üreten ve bu aygıtların çalışamazlık, hareketsizlik dönemlerini gözlemlemekte kullanılan programlanabilir zamanlayıcı.

gözcü sistem (Alm. Überwachungssystem, n; Fr. système de surveillance, m; İng. supervisory system) blşm. Otomatik kontrol, veri edinimi, uzaktan ölçüm gibi uygulamalarda ana terminaldeki kontrol ve uzaktan ölçüm donatımı ile uzak terminallerdeki donatımın bütünü; eşanlam: gözetim sistemi.

gözcü yazılım (Alm. Überwachungssoftware, f; Fr. logiciel de surveillance, m; İng. monitoring software) blşm. 1. Disk giriş-çıkışlarını kontrol eden, virüsleri saptayıp yakalayan ve böylece bilgisayar sisteminin doğru çalışırlığını gözleyen, bellekte yerleşik yazılım. 2. Kullanıcılarının internette nerede ve ne kadar süre gezindiğini izleyen program.

grafik canlandırma (Alm. Graphikanimation, f; Fr. animation graphique, f; İng. graphic animation) blşm. Bilgisayar grafiği tekniklerini kullanarak bilgisayar ekranında video imgeler yaratma.

grafik dili (Alm. Graphiksprache, f; Fr. langage de programmation graphique, m; İng. graphics language) blşm. Grafik verilerinin işlenmesini ve gösterimini kolaylaştıran programlama dili; örneğin XML belgeleri için grafik dili XML-GL.

grafik gösterim ögesi (Alm. Anzeigenelement, n; Fr. primitive graphique, f; élément d'affichage, m; élément graphique, m; İng. display element; graphic element; graphic primitive) blşm. Bilgisayar grafiğinde ekranda bir imge oluşturmak için kullanılan ögelerden biri.

grafik işlemci (Alm. Graphikprozessor, m; Fr. processeur d’écran, m; processeur graphique, m; İng. graphics engine; graphics processor) blşm. Grafik verilerin bilgisayar ekranında gösterimini sağlayan yardımcı işlemci.

Page 80: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

grafik karakter (Alm. graphisches Zeichen; Fr. caractère graphique, m; İng. graphic character) blşm. Bilgisayarda komut karakterlerinden farklı olarak yazdırılabilen, ekranda gösterilebilen ve kaba grafikler ile şekiller oluşturmaya yarayan karakterler kümesi ögesi.

grafik kartı (Alm. Videokarte, f; Fr. carte graphique, f; carte vidéo, f; İng. video card) blşm. Bilgisayarın ürettiği grafik ve verileri saklayan ve ekrana sürekli tazeleyerek getiren elektronik devre kartı.

grafik kullanıcı arayüzü (Alm. graphische Benutzerschnittstelle; Fr. interface graphique d'utilisateur, f; İng. graphical user interface; GUI) blşm. Bilgisayarda programların ve dosyaların görsel simgeler, menüler, seçenek tabloları halinde sunulduğu, kullanıcıların da bilgi girişlerini genellikle metin yazarak değil görsel simgeler arasında seçimler yaparak gerçekleştirebildikleri bilgi giriş çıkış arayüzü.

grafik kütüphanesi (Alm. Graphikbibliothek, f; Fr. bibliothèque de graphiciels, f; İng. graphics library) blşm. Depolanmış yalın grafik şekillerden daha gelişmiş desenler yaratılmasına elveren program kitaplığı.

grafik tablet (Alm. Grafiktablett, n; Fr. tablette de numérisation, f; tablette graphique, f; İng. digitizer tablet; graphics tablet) blşm. Özel bir kalem aracılığıyla serbest çizimler yapılabilen, şekiller yaratılabilen, yazı yazılabilen ve bu verilerin bilgisayara otomatik olarak gönderildiği dokunmaya duyarlı levha; eşanlam: sayısallaştırma tableti.

grafik yazılımı (Alm. Graphiksoftware, f; Fr. graphiciel, m; logiciel graphique, m; İng. graphics software) blşm. Ekranda, yazıcıda, çizicide desenler, şekiller ve diyagramlar yaratılmasına elveren ve bunların ekrana yansıtılmasını veya yazıcıda basılmasını sağlayan yazılım.

grup adresi (Alm. Gruppenadresse, f; Fr. adresse de groupe, f; İng. collective address; group address) blşm. Bilgisayar ağlarında çok sayıda uç düğüme ortak olan ve çoğa gönderim için kullanılan iletim adresi.

grup denetçisi (Alm. Stationsrechner, m; Fr. contrôleur de grappes; İng. cluster controller) blşm. Bilgisayar düzenlerinde, kendisine bağlı olan birden fazla aygıtın giriş ve çıkışlarını kontrol eden sistem.

grup yazılımı (Alm. Gruppenprogramme, f; Fr. collecticiel, m; İng. groupware) blşm. Küçük bir kullanıcı grubunun belirli bir projede ortak olarak çalışmasını sağlayan yazılım.

güncelleme (Alm. Aktualisierung, f; Fr. actualisation, f; mise à jour, f; İng. updating) blşm. Bir bilgi işlem sisteminde yeni bilgiler eklemek, eski bilgileri tazelemek gibi aktiviteler; örneğin dosya güncelleme.

günlük (Alm. Journal, n; Fr. journal, m; İng. journal; log) 1. blşm. Bir bilgisayarda ya da bilgisayar ağındaki veri hareketlerinin tutanağı; örneğin, silinen dosyaların, mesaj alışverişlerinin tutanağı. 2. müh. Ticari hareketlerin ya da gemi, güç santrali gibi bir sistemdeki olayların günlere göre kaydı. 3. (Alm. täglich; Fr. diurne; İng. diurnal) meteo. Bir takvim birimi olarak her 24 saatte bir tamamlanan ve tekrar eden ölçüm, olay veya hareket; eşanlam: her günkü.

güvenilir üçüncü şahıs (Alm. Schlüsselhinterlegung, f; vertrauenswürdige dritte Partei, f; Fr. entiercement de clé, m; tiers certificateur, m; tiers de confiance, m; İng. key escrow; trusted authentication authority; trusted third party) blşm.  İnternet üzerindeki bilgi hareketlerinin aslına uygunluğunu ve gizliliğini kanıtlamak için özel anahtar dağıtımını üstlenmiş yetkili örgüt.

güvenli ağ (Alm. sicheres Netzwerk; Fr. réseau protégé; İng. secure network) blşm. Parola denetimi, şifreleme, web tarama istatistikleri, yetkisiz ve izinsiz girişleri saptama gibi yöntemlerle erişim ve veri güvenliği önlemleri alınmış bilgisayar ağı.

güvenli bilgisayar sistemi (Alm. sicheres Computersystem, n; Fr. système informatique sécurisé, m; İng. trusted computer system) blşm. Bilgisayar güvenliğinde belli bir güvenlik seviyesi için donanım ve yazılım önlemlerinin yeterince alınmış olduğu, gizli kalması gereken bilgileri işlemesine izin verilen bilgisayar.

güvenli elektronik hareket (Alm. sichere elektronische Transaktion, f; Fr. transaction électronique sécurisée, f; İng. secure electronic transaction) blşm.  İnternet üzerinde yapılan ticarette kredi kartı hareketleri gibi kritik bilgi işlemlerini, sayısal imzalar sayesinde çok daha güvenli kılan sistem.

güvenli erişim (Alm. sicherer Zugriff; Fr. accès sécurisé; İng. controlled access; secured access) blşm. Bilişim kaynaklarına erişiminin güvenlik kontrolünden geçilerek yapılması ve sadece yetkili kişilere, süreçlere, programlara açık olması.

Page 81: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

güvenli işletim sistemi (Alm. sicheres Betriebssystem; Fr. système d’exploitation sécurisé; İng. secure operating system) blşm. Bilgisayarda, işlenen verilerin gereksindiği güvenlik sınıfına ve kritikliğine uyumlu olacak şekilde özellikler taşıyan işletim sistemi yazılımı.

güvenli oturum açma (Alm. sicheres Einloggen; Fr. entrée en communication protégée; İng. secure log-in) blşm. Kimlik denetimi içeren, başarısız oturum açma girişimlerinin izlendiği ve sayılarının sınırlı olduğu, genellikle her başarısız girişimden sonra sürenin uzatıldığı oturum açma yöntemleri.

güvenli site (Alm. gesicherte Site, f; sichere Site, f; Fr. site sécurisé, m; İng. secure site) blşm. Güvenli para hareketlerinin yapılabildiği, kredi kartı bilgilerinin ve diğer kişisel bilgilerin izin verilmemiş kişilerin eline geçmesine karşı gerekli önlemlerin alındığı, özellikle ticari bilgi hareketlerinde bilgilerin gizliliği ve güvenliği bakımından şifreleme kullanan internet sitesi.

güvenliği aşma testi (Alm. Penetrationstest, m; Fr. essai de pénétration, m; İng. penetration testing) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir sistemin güvenliğinin aşılır olup olmadığını anlamak üzere güvenilir ama korsan gibi davranan elemanlara sınatma yaptırılması.

güvenlik doğrulaması (Alm. Sicherheitsbestätigung, f; Fr. vérification de sûreté, f; İng. safety verification) blşm. Bir bilgi işleme sisteminin kritik işlevlerini tanılamaya, bu işlevlerin kusursuzca ve arızalara bağışık bir şekilde yürütüldüğünü sınamaya yönelik ve belirli bir düzen içinde yürütülen işlemler.

güvenlik duvarı (Alm. Firewall, f; Fr. barrière de sécurité, f; garde-barrière, f; pare-feu, f; İng. firewall) blşm. Bilgisayar güvenliği için kamusal ağ ile özel ağ arasında verilerin seçici olarak akışını sağlayan ve yetki verilmemiş girişlere izin vermeyen yazılım.

güvenlik gediği (Alm. Sicherheitslücke, f; Fr. brèche de sécurité, f; lacune de sécurité, f; İng. security breach) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde erişim güvenliğinin ihlal edilebilmesine yol açan yazılım ya da donanım hatası ya da eksikliği. 2. Bilgisayar güvenliğinde, gizli bilgilere yetkisiz erişim riskini taşıyacak şekilde, güvenlik önlemlerinin bazılarının aşılmış ya da ihlal edilmiş olması.

güvenlik izni (Alm. Sicherheitsfreigabe, f; Fr. autorisation d'accès selon l'habilitation, f; İng. clearance; security clearance) blşm. Bir kişiye, belirli bir güvenlik düzeyinin altındaki tasnifli ve duyarlı bilgilere erişim için verilen yetki.

güvenlik kabuğu (Alm. Sicherheitskern, m; Fr. noyau de sécurité, m; İng. security kernel) blşm. 1. Bilgisayar işletim sistemlerinde kullanıcıların veri ve programlara erişimini kontrol eden özel amaçlı yazılım birimi. 2. Bilgisayar ve iletişim güvenliğinde, sistemin donanım, yazılım ve bellenim özkaynaklarına kullanıcıların erişimini yetki düzeylerine göre denetleyen temel güvenlik yazılımı.

güvenlik katmanı (Alm. Sicherheitsschicht, f; Fr. couche de sécurité, f; İng. security layer) blşm. Yasal ve toplumsal güvenlik, örgüt güvenliği, fiziksel güvenlik, elektronik ve program güvenliği olarak tanımlanan dört güvenlik katmanından her biri.

güvenlik kilidi 1. (Alm. Sicherheitsschloss, n; Fr. serrure de sécurité, f; İng. security lock) blşm. Bilgisayar işletim sistemi tarafından yürütülen ve bir yetki onayı olmadığında ilgili dosyaya herhangi bir amaçla erişimi engelleyen güvenlik önlemi. 2. (Alm. Sicherheitsverschluss, m; Fr. serrure de sûreté, f; İng. safety lock) müh. Bir aygıtın ya da sistemin eğitimsiz ya da bilgisiz kullanımında kişiye zarar vermesini önlemek için geliştirilmiş mekanik ya da elektronik kilit.

güvenlik kontrolü (Alm. Sicherheitsüberwachung, f; Fr. audit de sécurité informatique; İng. security audit) blşm. Bir veri işleme sistemindeki tutanakların ve faaliyetlerin güvenlik politikalarıyla uyumunu incelemek, güvenlik gediklerini bulmak ve önerilerde bulunmak amacıyla yürütülen çalışma.

güvenlik onaylı devre (Alm. anerkannte Schaltung; Fr. circuit approuvé; İng. approved circuit) blşm. Şifrelenmemiş verilerin de güvenli biçimde iletimlerine elverecek düzeyde elektromanyetik ve fiziksel güvenlik önlemleri alınmış ve bir otorite tarafından onaylanmış teleiletişim devresi.

güvenlik sınıflaması (Alm. Sicherheitsklassifikation, f; Fr. classification de sécurité, f; İng. security classification) blşm. Bir bilgi ögesine gereksindiği korumaya göre verilen güvenlik puanı; örneğin, “gizli”, “en üst düzeyde gizli”, kişiye özel” nitelemeleri.

güvenlik sızma izi (Alm. Einbruchszeichen, n; Fr. signature d’intrusion, f; İng. intrusion signature) blşm. Bilgi işleme sistemlerine yapılan usulsüz girişlerin sistem günlüğünde bıraktığı izler; eşanlam: izinsiz giriş izi.

Page 82: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

güvenlik süzgeci (Alm. Sicherheitsfilter, m; Fr. filtre de sécurité, m; İng. front end security filter; security filter) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, farklı güvenlik düzeylerinde çalışan bilgi işleme sistemleri arasında süzgeç görevi yapan ya da kullanıcı uçbirimi ile veritabanı arasında yer alan ve kullanıcının yetkisi olmayan erişim isteklerini engelleyen program.

güvenlik tehditi (Alm. Bedrohung, f; Fr. menace informatique, f; İng. security threat; threat) blşm. Bilgisayar güvenliğinde bilgi sistemini örseleyebilecek, bilgileri açığa çıkarabilecek, değiştirebilecek, hizmet vermeyi engelleyebilecek herhangi bir durum ya da olay.

güzel a (Alm. Affenschwanz; At-Zeichen, n; Fr. arobase, f; arrobe, f; İng. at sign; strudel) blşm. Bilgisayar adreslerinin ifadesinde kullanılan özel simge, @ simgesi; eşanlam: salyangoz a.

hakça kullanım blşm. 1. (Alm. gerechte Benützung, f; Fr. utilisation équitable, f; İng. fairness) Bilgisayar ağlarında bilgisayar kaynaklarının kullanımında birimlerin kendi kullanımlarını başkalarının kullanım hakkını ortadan kaldırmadan yürütebilmesi. 2. Kısıtlı bir özkaynağın paylaşımında açıkça tanımlanmış kurallar ve sözleşmeler uyarınca tüm paydaşların haklarının korunmasını sağlayan kullanım kısıtlamaları. 3. (Alm. Fair Use; Fr. usage loyal; İng. fair use) Telif hakları kanununda belirlenmiş koşullar altında, telif hakları korunmuş bir materyalin kopyalanmasına izin veren durum.

halka (Alm. Ring, m; Fr. anneau, m; İng. ring) 1. blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde, değişik nesneleri toplu halde tutmak, bağlamak, asmak vb. için kullanılan dairesel bant. 2. Bir başlangıç noktasından başlayıp aynı noktaya dönen, halka şeklinde örgütlenmiş liste. 3. Daire biçimindeki nesne, gezinge, çizgi, vb. 2. müh. Aritmetik işlemlerini sayıların ötesinde polinomlara, modülo n ya da karmaşık sayılara genelleştirilmesini sağlayan matematiğin temel yapılarından biri. 3. (Alm. Ring, m; Fr. anneau, m; İng. cycle; ring) kim. Atomları çevrimsel olarak dizilmiş bir molekülün geometrik biçimi.

halka ağ (Alm. Ringnetz, n; Fr. réseau en anneau, m; réseau en boucle, m; İng. ring network) blşm. Her birimin sağ/sol ya da önceki/sonraki diye belirtilen iki bağ ile diğer birimlere bağlı olduğu bilgisayar ağı topolojisi.

halka topolojisi (Alm. Ring-Topologie, f; Fr. topologie en anneau, f; İng. ring topology) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında başı sonu tanımlı olmayan ve bir halka gibi modellenebilen, yol ve düğümlerden oluşan yapı.

hareketlilik (Alm. Mobilität, f; Fr. mobilité, f; İng. mobility) 1. blşm. Bilişim uygulamalarının, telsiz iletişim sistemleri ve özellikle akıllı telefon teknolojileri sayesinde belli bir konuma bağlı olmadan çalıştırılabilmesi; eşanlam: gezginlik. 2. endst. Çalışanların iş ve görevlerini yatay veya dikey olarak değiştirme istek, olanak ve yeteneği.

harici sıralama (Alm. externe Sortierung; Fr. tri externe; tri sur support externe, m; İng. external sort) blşm. Çok büyük veri hacimleri için bilgisayarın ana belleğinde işlenemeyip daha yavaş ikincil bir bellek alanına gereksinim duyan sıralama yöntemi.

haritalanmış dosya (Alm. abgelegten Datei, f; Fr. fichier mappé, m; İng. mapped file) blşm. Disk bellekte yer alan ve ana bellekteki erişim düzeneğinden yararlanılarak hızlı erişim sağlanan dosya.

harmanlama (kim. paçallama) 1. (Alm. Kollation, f; Fr. collation, f; İng. collation) blşm.  İki ya da daha çok kümeyi, bu kümelerin her birinden ögeler içerecek şekilde birleştirip bu kümelerin düzeninden farklı bir düzende de olabilecek yeni bir küme ya da kümeler yaratmak. 2. (Alm. Abmischung, f; Fr. mélange, m; İng. blending) kim. Birden fazla maddeyi belirli oranlarda karıştırarak homojen bir karışım elde etme. 3. (Alm. Drusch, m; Dreschen, n; Fr. battage, m; İng. threshing) tar. Genelde yenebilir tanenin bitkinin yenmeyen diğer kısımlarından ayrılması için yapılan işlem. 4. (Alm. Mischen, n; Fr. mélange, m; İng. blending; mixing) teks. Kesikli lif iplikçiliğinde, farklı lif özelliklerine sahip ipliğin enine ve uzunlamasına lif dağılımının aynı olması için harman hallaç, tarak ve çekme makinelerinde işlemler; eşanlam: karıştırma.

Harvard mimarisi (Alm. Harvard-Architektur, f; Fr. architecture de Harvard, f; İng. Harvard architecture) blşm. Komutların ve verilerin ayrı ana belleklerde tutulduğu ve bunlara erişim için ayrı yolların kullanıldığı bilgisayar mimarisi.

hasım (Alm. Gegner, m; Fr. antagoniste, m; İng. adversary) blşm. Bilgi güvenliği ve kriptolojide, bilgi bütünlüğünü, gizliliğini ve kullanılabilirliğini örseleyebilen ya da buna niyeti olan herhangi biri.

hata (Alm. Fehler, m; Fr. erreur, f; İng. error) 1. blşm. Bir yazılım ya da donanım çaparı nedeniyle, bilgisayar programının ya da aygıtın öngörülenden farklı çalışması. 2. müh. Hesaplanan, gözlemlenen, kaydedilen ya da ölçülen herhangi bir niceliğin değeri ile doğru bilinen ya da kuramın öngördüğü değer arasındaki fark.

Page 83: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

hata bayrağı (Alm. Fehlermerker, m; Fr. signal d’erreur, m; İng. error flag) blşm. Elektronik bilgi işleme devrelerinde ya da bir programda hata oluştuğunu bildiren bit kombinasyonu ya da bit.

hata düzeltimi (Alm. Fehlerkorrektur, f; Fr. correction d'erreur, m; İng. error correction) blşm. Bilgisayar ve veri iletişim ağlarında verilerin iletimi ya da depolanması sırasında oluşabilecek hataları kodlama yoluyla onarma ya da hatalı bulunan veri çerçevelerinin tümüyle yeniden iletimini isteyerek hatalardan kurtulma yöntemi.

hata işareti (Alm. Fehlersignal, n; Fr. signal d'erreur, m; İng. error signal) 1. blşm. Bilgisayarda bir hata sezildiğinde üretilen uyarı işareti. 2. elk. Geribeslemeli bir kontrol sisteminde, amaç değeri olarak da anılan ayar değeri ile sürecin çıktısının değeri arasındaki fark.

hata kotarıcı (Alm. Fehlerbehandlung, f; Fr. programme de traitement d’erreurs, m; İng. error handler) blşm. Bilgisayarda bir yazılım ya da donanım hatası sezildiğinde durumu irdeleyen ve kurtarma çarelerini arayan birim; eşanlam: hata kotarma yazılımı.

hatalıysa yeniden gönderimli sistem (Alm. automatische Wiederholungsanfrage, f; Wiederholungsaufforderungssystem, n; Fr. demande automatique de répétition, f; système détecteur d'erreurs avec demande de répétition, m; İng. ARQ; automatic repeat request; repeat request system) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında, hata saptayıcı bir kod kullanan ve verinin hatalı bulunması halinde kendiliğinden verinin yeniden iletimi isteminde bulunan sistem; eşanlam: hatada yineleme gönderimli.

hattın dönüş süresi (Alm. Umkehrzeit, f; Fr. temps de retournement; temps d'inversion de ligne, m; İng. line turnaround time; turnaround time) blşm. Yarı çift yönlü hatlarda, veri iletim yönünün bir taraftan diğer tarafa değişmesi sürecinde karşılaşılan ve iletim gecikmesi, bilgisayar kontrol işlemleri gibi nedenlerden kaynaklanan gecikme.

hava duvarı (Alm. Air Gap; Air Wall; Fr. isolement physique, m; İng. air gap; air wall) blşm. Bilişim güvenliği amacı ile güvenli bir bilgisayar sisteminin, güvenliksiz yerel alan ağları ya da internet gibi kamusal ağlardan yalıtımı, güvenli olmayan ağdan güvenli ağa bilgi aktarımının son derece ayrıntılı güvenlik önlemleri altında yapıldığı düzen.

hazır desen (Alm. Clipart; Fr. illustration libre de droits, f; clipart, m; dessin libre de droits, m; dessin par collage, m; İng. clip art) blşm. Görsel anlatım için yararlanılacak hazır elektronik grafik resim ve desen arşivi; eşanlam: kolaj desen.

hazır yazılım (Alm. gebrauchsfertige Software, f; Fr. logiciel clé en main, m; logiciel prêt à l'emploi, m; logiciel prêt à utiliser, m; logiciel standard, m; İng. canned software; commercial off-the-shelf software; COTS; off-the-shelf software; out-of-the-box software; ready-made software; standard software) blşm. Kullanıma hazır durumda olan yazılım paketi; örneğin yazı işlemci ya da elektronik çizelgeleme programları.

hece ayırma çizgisi (Alm. Bindestrich, m; Fr. césure syllabique, f; İng. syllable hyphen) blşm. Yazım kurallarına uygun olarak kesilmiş bir sözcüğün kesildiği heceyi izleyen işaret.

hedef 1. (Alm. Target, n; Fr. cible, f; objet, m; İng. target) blşm. 1. Bilgisayarda bir komutun gönderilmiş olduğu program ya da sistem; verilerin gönderildiği alıcı; verilerin yazıldığı bellek aygıtı. 2. Bir programın yazılıp hazırlandığı değil, üzerinde yürütüleceği bilgisayar. 2. (Alm. Ziel, n; Fr. cible, f; objet, m; İng. target) elk. Radarda varlığını sezmek ve erimi, konumu, hızı ve tipi gibi özelliklerini kestirmek için algoritmalar geliştirilen nesne.

hedef bilgisayar (Alm. Zelrechner, m; Fr. ordinateur d’exécution, m; İng. destination station; object computer; target computer; target machine) blşm. 1. Başka bir bilgisayarda makine diline çevrilmiş olan bir programı yürütüme koyan bilgisayar. 2. Bir veri iletişim ağı üzerinde, verilerin alıcısı olan bilgisayar.

hedef işlemci (Alm. Targetprozessor, m; Fr. processeur cible, m; İng. target processor) blşm. Bilgisayarda, bir dosyanın, yazılımın vb. üzerine yerleştirilmesi planlanan, dolayısıyla özellikleri gözetilecek işlemci.

hedef kodu (Alm. Targetkode, m; Fr. code résultant; code d’arrivée, m; İng. target code) blşm. Bilgisayarda bir kaynak programının derleyici tarafından hedef makinenin özellikleri gözetilerek üretilen kod türü.

hedefli olta atma (Alm. Speer-Phishing; Fr. hameçonnage ciblé; İng. spear phishing) blşm.  İnternette hileyle bilgi sızdırma tekniklerinden biri olan olta atma tekniğinin bir örgütleşim içinde tek bir kişi ya da bölüme odaklanmış olanı.

herkese açık klasör (Alm. öffentlicher Ordner; Fr. répertoire publique, m; İng. public folder) blşm. Belirli bir bilgisayar üzerinde bulunan herkesin erişebildiği çalışma alanı veya ağ birimlerinin paylaşımı.

Page 84: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

hesap canavarı (Alm. Höchstleistungsrechner, m; Fr. dévoreur de nombres, m; İng. number cruncher) blşm. Uzun ve karmaşık hesaplama işlemlerini çok hızlı yapabilen özel bilgisayar.

hesap sorulabilirlik (Alm. Verantwortlichkeit, f; Zurechenbarkeit, f; Fr. imputabilité, f; İng. accountability) blşm. Bir bilgi işleme sisteminin, saldırılara ya da bozma girişimlerine yol açan kişi ya da sistem ögesinin saptanabilmesine elverecek düzeyde denetlenir olması.

hesaplama gücü (Alm. Berechnungsleistung, f; Fr. puissance de calcul, f; İng. computational power) blşm. Bir bilgisayarın birim zamanda tamamlayabildiği hesaplama adımı olarak ölçülen işlem gücü.

hesaplama karmaşıklığı (Alm. Berechnungskomplexität, f; Fr. complexité de calcul, f; İng. computational complexity) blşm. Bir veri kümesi üzerinde yapılan bir matematik işleminin ya da yürütülen bir algoritmanın sonuç vermesi için gereken ve genelde toplama, çarpma, öteleme gibi temel işlemlerin sayısı olarak belirtilen hesaplama yükü ile üzerinde işlem yapılan veri kümesinin hacmi arasındaki, özellikle de kümedeki öge sayısı çok arttığında baskın olan işlevsel bağıntı.

hesaplamada zaman karmaşıklığı (Alm. Zeitkomplexität, f; Fr. complexité en temps, f; İng. time complexity) blşm. Bilgisayarda bir algoritmanın yürütümünün tamamlanması için gereken ve genelde tek işlem adımlarının sayısına orantılı olduğu varsayılan süre.

hesaplamalı (Alm. rechenbetont; Fr. de calcul; informatique; İng. computational) blşm. Özellikle bilgisayarların gücü ve hızı göz önüne alınarak bilişim tekniklerinin kullanıldığı disiplin veya işlemin niteliği; eşanlam: hesaba dayalı.

hesaplamalı dilbilim (Alm. Computerlinguistik, f; Fr. linguistique informatique, f; İng. computational linguistics) blşm. Genellikle bilgisayar kullanımıyla gerçekleştirilen istatistiksel dilbilim çalışmalarıyla, biçimbilgisi, sözdizim, anlambilim düzeylerinde otomatik analizleri içeren ve doğal dilden doğal dile otomatik çeviri çalışmalarını, otomatik biçem araştırmalarını kapsayan çalışma alanı.

hesaplamalı sosyal bilim (Alm. rechnergestützte Sozialwissenschaften, pl; Fr. sciences sociales informatiques, pl; İng. computational social science) blşm. Gerek bilgisayar destekli modeller kurarak kuramsal anlamda, gerekse büyük hacimdeki sosyal medya verilerini inceleyip çıkarımlar yaparak ampirik anlamda geliştirilen sosyal bilimler.

hesaplamalı zekâ (Alm. maschinelle Intelligenz; Fr. informatique intelligente; İng. computational intelligence) blşm. Bulanık mantık, yapay sinir ağları, koloni zekâsı ve evrimsel algoritmalar gibi yoğun hesaplama içeren ve doğa süreçlerine öykünen algoritmaların tasarımı ile uğraşan ve yapay zekânın kapsamına giren bir teknoloji dalı.

hız aşırtma (Alm. Übertakten, n; Fr. fonctionnement en surcadence, m; surcadencement, m; İng. overclocking) blşm. Bir mikroişlemcinin başarımını artırmak üzere tasarlandığı saat frekansının üstünde bir hızda çalıştırılması; eşanlam: hızlandırılmış saatle çalıştırma.

hızlandırıcı (Alm. Akzelerator, m; Fr. accélérateur, m; İng. accelerator) 1. blşm. 1. Bir bilgisayarın donanım yapısına eklenen hızlandırıcı hesaplama birimi. 2. Uygulama programlarında kullanıcının bir komutu menüden seçeceğine çabuklaştırmak amacıyla kısayol tuşu ile yerine getirmesi. 2. müh. Elektron, proton, döteron, alfa parçacığı gibi yüklü parçacıklara veya atom çekirdeklerine çok yüksek kinetik enerji kazandırarak hızlanmalarını sağlayan düzenek; eşanlam: ivmelendirici.

hiperküp ağ (Alm. Hyperkubusnetz, n; Fr. réseau en hypercube, m; İng. hypercube network) blşm. Paralel veri işlemede kullanılan, topolojisi çok boyutlu bir küpe benzeyen, bilgisayarların küpün uçlarında yer aldığı, küpün ayrıtlarının da bilgisayarlar arasındaki iletişim hatlarında olduğu ağ.

hizmet 1. (Alm. Service, m; Fr. service, m; İng. service) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında kullanılan Açık Sistemler Arabağlaşım mimarisinde bir katmanın ve altındakilerin bir üst katmana sunduğu olanaklar. 2. Telefon ağı gibi, kullanıcıların veri iletim gereksinimlerini karşılayan enformasyon taşıyıcı ağ olanakları. 3. Ticari bilgi işlemede, tasarım, kurulum, imalat, bakım, müşteri eğitimi, programlama yardımı, hata düzeltimi gibi müşteri ile ya da bir ürünle ilgili yapılan şeyler. 2. (Alm. Dienstleistung, f; Fr. service, m; İng. service) tar. Maddi bir özelliği bulunmamakla birlikte alım ve satımı mümkün olan, elle tutulamayan, saklanmayan ve depolanamayan ekonomik faaliyet.

hizmet biti (Alm. Service-Bit, n; Fr. bit de service, m; bit supplémentaire, m; İng. overhead bit; service bit) blşm. Bilgisayar ya da iletişimde, adres kontrolü, hata saptama, eşzamanlama gibi işlere harcanan, ancak verilerin özüne ait olmayan, kullanıcının enformasyon bitlerinin dışında kalan bitler.

Page 85: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

hizmet disiplini (Alm. Abfertigungsdisziplin, f; Fr. discipline d’attente, f; İng. service discipline) blşm. Bilgi işlemedeki hizmet kuyruklarında ilk giren ilk çıkar, son giren ilk çıkar ve benzeri türlerde olabilen hizmete erişim şekli.

hizmet engelleme saldırısı (Alm. Dienstverweigerung, f; Fr. attaque par déni de service, f; İng. denial of service attack) blşm. Bilgisayar güvenliğinde sistem hizmet ve olanaklarının kullanılamaz duruma düşürülmesi ile sonuçlanan saldırı.

hizmet erişim noktası (Alm. Dienstzugangspunkt, m; Fr. point d'accès aux services, m; İng. SAP; service access point) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında kullanılan Açık Sistemler Arabağlaşım modelinde iki hizmet katmanının sınırında hedef ya da başlangıç adresi. 2. Bir teleiletişim hizmetine fiziksel olarak bağlanılan nokta.

hizmet işlemi (Alm. Betriebseröffnung, f; Fr. opération annexe; opération de servitude, f; opération d'aménagement, f; İng. housekeeping operation; overhead operation) blşm. Bir bilgisayar programının yürütümü için gerekli desteği sağlayan, ama doğrudan o programın tanımı içinde yer almayan işlem.

hizmet niteliği (Alm. Dienstgüte, f; Service-Qualität, f; Fr. qualité de service; İng. quality of service) blşm. 1. Abonelerin bir teleiletişim ağından aldıkları iletişim hizmetinden, bağlantı kurulma gecikmesi, hatlardaki yankı miktarı ya da bit hata olasılığı gibi somut ölçülere dayandırılan ve çoğu kez hizmet sağlayıcı ile kullanıcı arasındaki sözleşmeye dayanak oluşturan hoşnutluk derecesi; eşanlam: hizmet kalitesi. 2. Bir teleiletişim ağının, trafik kotarabilme yeteneği açısından santral ve iletim donatımının yeterliliği; eşanlam: hizmet kalitesi.

hizmet olarak altyapı (blşm. hizmet olarak donanım) (Alm. IaaS; infrastructure as a service; Fr. infrastructure en tant que service, f; İng. IaaS; infrastructure as a service) blşm. Bulut bilişimi sıra düzeninin en alt düzeyi olarak internet üzerinden ulaşılan donanım ve sistem yazılımı kullanım olanağı.

hizmet olarak donanım bkz. blşm. hizmet olarak altyapı.

hizmet olarak platform (Alm. PaaS; Platform as a Service; Fr. Plate-forme en tant que service; İng. PaaS; platform as a service) blşm. Bulut bilişimi sıradüzeninde en alt seviyedeki altyapı ve orta düzeydeki işletim sistemi ve destek yazılımları olanaklarının, kendi bilgisayarları üzerinde çalışan uygulama yazımlarına destek sağlamak üzere kullanıcılara internet üzerinden sunulması; eşanlam: bulut işletim sistemi.

hizmet olarak yazılım (Alm. SaaS; Software as a Service; Fr. logiciel en tant que service; İng. off-premises software; SaaS; software as a service) blşm. Bulut bilişimi sıradüzeninde en üst düzeyde yer alan, internet üzerinden ulaşan kullanıcılara doğrudan doğruya hizmet vermek üzere kurgulanmış yazılım; bulut uygulaması.

hizmet programı (Alm. Serviceprogramm, n; Fr. logiciel utilitaire, m; programme de service, m; İng. service program; service routine; software utility; utility program; utility routine) blşm. Bir bilgisayarın sistem yazılımıyla birlikte kullanıcıya sunulan, veri dosyalarını aktarma, dosya sıralama, iz sürme gibi kullanıcının sık sık gereksinim duyabileceği hizmetler için parametrelerle uyarlanabilen genel yordamları içeren yazılım.

hizmet sınıfı (Alm. Serviceklasse, f; Fr. catégorie de service, f; classe de service, f; İng. class of service) blşm. Bir iletişim oturumunda oluşturulacak yolun bant genişliği, iletim önceliği, yol güvenliği gibi özelliklerine ilişkin olarak önceden tanımlanmış servis niteliğindeki kategorilerinden herhangi biri.

hizmet sunucu bkz. blşm.  internet hizmet sağlayıcı.

hizmetin devamlılığı (Alm. Betriebskontinuität, f; Kontinuität der Dienste, f; Fr. continuité de service, f; İng. continuity of service; service continuity) blşm. Bilgi işleme dayanıklı ticari kuruluşlarda, veri akışının ve güvenliğinin sürekliliğinin sağlanması, büyük ölçekte gelir kaybına yol açabilecek tüm senaryolar için önlemlerin alınmış olması; eşanlam: bilgi hizmetlerinin sürekliliği.

hizmette birlikte çalışırlık (Alm. Servicezusammenarbeit, f; Fr. interopérabilité de service, f; İng. service interworking) blşm. Teleiletişim sistemlerinde, farklı iletişim protokolları yürüten iki hizmet birimi arasında veri formatı uyumluluğunun sağlanması ve hizmetin aksamadan yürütülmesi.

HTML bkz. blşm. köprülü metin dili.

HTML etiketi (Alm. HTML-Marke, f; Fr. balise HTML, f; marqueur HTML, m; İng. HTML marker tag; HTML tag; markup tag) blşm. Bir belgenin ekranda nasıl gösterileceğini belirleyen ve < ile > işaretleri arasına alınmış yönlendirici HTML komutu.

HTTP (Alm. HTTP, n; Fr. protocole http; İng. HTTP) blşm. Örün üzerindeki istemci ve sunucular arasında köprülü metin belgelerinin gönderimini sağlayan uygulama protokolü.

Page 86: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Huffman kodlaması (Alm. Huffman-Kodierung, f; Fr. codage de Huffman, m; İng. Huffman coding) blşm. Veri dosyalarının içindeki karakterlerin sıklık dağılımına dayanarak yürütülen kayıpsız bir sıkıştırma algoritması.

hücre (Alm. Zelle, f; Fr. cellule, f; İng. cell) 1. biyom. Canlı organizmaların canlılık özelliği taşıyan, en küçük temel yapısal ve işlevsel birimi; eşanlam: göze. 2. blşm. 1. Bilgisayarda adreslenebilir olup temel bir işlem ya da veri birimini saklayabilen bellek saklama birimi. 2. Bir grafik tablodaki kutu. 3. elk. 1. Hücresel radyo sistemlerinde bir verici istasyonun aydınlattığı, iletişimin bu baz istasyonu üzerinden sağlandığı bölge. 2. Işıma enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ya da elektrik akımını ışıma yeğinliğine göre değiştiren birim. 4. endst. Belli bir ürün grubu ya da hizmeti yerine getirmek üzere bir araya gelmiş birbirlerini tamamlayacak şekilde birbirlerinden farklı süreçlere sahip sistem bütünü. 5. kim. Kimyasal enerjinin elektrik enerjisine dönüştürüldüğü ve bir elektrolite batırılmış elektrotlardan oluşan tepkime kabı. 6. meteo. Belli bir bölgede güçlü yukarı yönlü hava akışı içeren, bulut şeklinde organize olmuş boran birimi; eşanlam: göze.

hücre anahtarlaması (Alm. Zellumschaltung, f; Fr. commutation de cellules, f; İng. cell relay; cell switching) blşm. Veri iletişiminde, sayısal verilerin sabit boylu paketlere bölünüp anahtarlandığı ve iletildiği yöntem.

hücreler arası transfer (Alm. interzellulare Übergabe; Fr. transfert intercellulaire; İng. handoff) blşm. Gezgin iletişim sistemlerinde, abone bir hücreden diğerine geçerken telefonun kullandığı taşıyıcı kanalın otomatik olarak yeni hücreye ait kanallardan birine geçirtilmesi.

IF deyimi (Alm. If-Statement, n; Fr. instruction conditionnelle; instruction si, f; İng. if statement) blşm. Bir koşulu ve bu koşul sağlandığında yapılacak işi belirten bilgisayar programlama deyimi.

ısı kernel fonksiyonu (Alm. Wärme Kernel, m; Fr. noyau de la chaleur, m; İng. heat equation kernel; heat kernel) blşm. Gerek ısı iletim ve yayınımını modelleyen ısı denkleminin çözümünde, gerekse Laplace operatörünün spektrum analizinde kullanılan, zaman ve d-boyutlu Riemann uzayının koordinatları cinsinden ifade edilen fonksiyon; örneğin, x, y konum vektörleri, t zaman değişkeni olmak üzere K(x,y;t) = Ko exp(|x-y|/4t), düzgeleme katsayısı şeklindeki Gauss çekirdek fonksiyonu; eşanlam: ısı çekirdek fonksiyonu.

ıskalama oranı (Alm. Verpassensrate, f; Fr. taux de ratage, m; taux de reponses non-pértinentes, m; İng. miss rate; miss ratio) blşm. Veritabanında, önbellekte, örün üzerinde vb. yapılan tüm bilgi aramalarının sonuçları arasında arananın bulunamadığı ya da ilgisiz şeylerle karşılaşıldığı durumların sayısının toplam arama sayısına oranı.

ıskarta paket (Alm. verworfenes Paket; Fr. paquet rebuté; İng. discarded packet) blşm. Bilgisayar iletişiminde, kusurlu bulunduğu ya da arabellekte yer bulunmadığı gerekçesi ile atılmış, iletişim çevriminden çıkarılmış paket.

ışın izleme (Alm. Strahverfolgung, f; Fr. lancer de rayons, m; traçage de rayons, m; İng. ray tracing) blşm. Üç boyutlu grafik canlandırma programlarında kullanılan ve bir nesneyi, üç boyuttaki konumuna göre gölgesini, yansımasını, gizli yüzeylerini, malzeme özelliklerini de göz önüne alarak gerçekleyen teknik.

ızgara (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid) 1. blşm. Bilgisayar grafiğinde iki boyutlu nokta ya da çizgilerden oluşan dizilim. 2. made. Cevher içideki belirli bir boyutun üzerindeki parçaları incelerinden ayıran kaba boyutlandırma aygıtı. 3. (Alm. Feuerrost, m; Fr. fer à barreaux de grille, m; İng. fire bar) mak. Kazanlarda ateşi taşıyan ve kazanın alttan hava almasını sağlayan demir iskelet. 4. (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid; spatial index) müh.  İki boyutlu bir yüzeyi, bir düzlemi, bir haritayı vb. birbirine bitişik gözelere ayıran, her birinin adreslenebildiği ve uzamsal indeksleme için kullanılan yapı.

iç bellek (Alm. innerer Speicher; Fr. mémoire interne, f; İng. internal memory; internal storage) blşm. Bilgisayarda merkezi işlem birimi tarafından giriş-çıkış işlemlerine gerek kalmadan erişilebilen bellek.

iç içe komutlar (Alm. geschachtelte Befehle, pl; Fr. commandes emboîtées, pl; İng. nested commands) blşm. Yürütümü, daha önceki ya da ilişkili olduğu komutun yürütüme konması sonucuna bağlı olan komut grubu ya da komut; böylece bir komutun çalıştırılması ile ortaya çıkan sonuç onun kabuğu olan komutun girdisi olur.

iç içe yerleştirme (Alm. Verschachtelung, f; Fr. imbriquation, f; İng. nesting) blşm. Bir ya da daha fazla yapıyı, aynı türde bir başka yapının içine koymak; örneğin bilgisayar programlamasında bir yordamı ya da döngüyü bir başka yordam ya da döngü içine koymak.

iç köprülü link (Fr. lien interne, m; İng. internal link) blşm. Bir web sayfasında, aynı web sitesinde içinde ya da aynı internet alanındaki bir belgeye ya da imgeye işaret etme; eşanlam: dahili köprülü link.

Page 87: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

içerden işkesme (Alm. innerer Interrupt, m; Fr. interruption interne, f; İng. internal interrupt) blşm. Bilgisayarlarda, dışarıdan gelen bir müdahale sonucu değil de, işlemcinin belirli koşullar altında yarattığı iş kesme; örneğin bir sayının sıfıra bölünmesi durumunda merkezi işlemciden gelen kesme isteği.

içerik dağıtım ağı (Alm. Inhaltvernetzung, f; Fr. réseau de distribution du contenu, m; réseau d’acheminement du contenu, m; İng. content delivery network; content distribution network; content networking) blşm. Bilgi içeriği zengin verilerin kolay erişilir olması amacıyla kullanıcılara yakın bir sunucu üzerinden dağıtılmasını sağlayan veri ağı örgütlenmesi.

içerik koruma (Alm. Inhaltschutz, m; Fr. protection de contenu, f; İng. content protection) blşm. Elektronik ortamda ticari değeri olan düşünce ürünlerinin iyelik hakkının korunması.

içerik pazarlama (Alm. Content Marketing, n; Fr. marketing de contenu, m; İng. content marketing) blşm. Tanımlı ve özellikleri anlaşılmış bir hedef müşteri kitlesini etkilemek, ilgi ve bağlılıklarını artırmak, potansiyel müşterileri sadık müşteriler haline getirmek amacıyla marka güvenilirliği ve farkındalığı yaratmak, ürün kullanıcılarının elektronik ortamda buluşmalarını sağlamak gibi yöntemlere dayalı pazarlama.

içerik sağlayıcı (Alm. Inhaltsanbieter, m; Fr. fornisseur de contenu, m; fournisseur de l’information, m; İng. content provider) blşm. Bilgi ekonomisinde ticari değeri olan belge, video, ses, imge gibi bilgi üretip veri tabanları ve sunucular aracılığıyla internet üzerinden yayan kuruluş veya kişi.

içerik sunucu (Alm. Inhaltserver, m; Fr. serveur de contenu, m; İng. content server) blşm. Bilgisayar ağlarında video, audio, çoğulortam gibi içeriğin istemcilere sunulması görevini üstlenmiş bilgisayar.

içerik yönetim sistemi (Alm. Inhaltsverwaltungssystem, n; Fr. système de gestion de contenu, m; İng. content management system) blşm. Bir kuruluşun ya da örgütün örün sitesinin içeriğini dinamik olarak değiştirebilmesine olanak tanıyan tümleşik ve birden fazla platformda çalışabilen sistem.

içerlek (Alm. eingerückte Zeile; Fr. alinéa, m; İng. indent) blşm. Sayfa üzerinde yazı düzenlemede, paragrafın ilk satırının diğer satırlara göre daha sağda olması durumu.

içindelik simgesi (Alm. Einschlusszeichen, n; Fr. signe d'inclusion, m; İng. inclusion sign) blşm. Matematikte bir kümenin bir başka kümenin altkümesi olduğunu gösteren işaret ya da simge; eşanlam: içindeleme simgesi.

içkin adres (Alm. implizite Adresse; Fr. adresse implicite; İng. implicit address; inherent address) blşm. Bilgisayarda, işlem kodundan işlenecek verinin adresinin belirlendiği, ayrıca bir gerçek adres üretilmeyen adresleme yöntemi; eşanlam: örtülü adres.

içsel veri şeması (Alm. internes Schema; Fr. schéma interne, m; İng. internal schema) blşm. Yazılım mühendisliğinde bilgi yönetimi alanında, verilerin fiziksel olarak saklandığı halini, depolanan veri tiplerini, indis tiplerini, tutanakların fiziksel peş peşe konumlanışını ve veritabanının yer alacağı çevreyi betimleyen şema.

içtakı (Alm. Infix, n; Fr. infixe, m; İng. infix) blşm. Bir karakter dizisinin sonuna ya da başına gelmeyen, ortasına giren takı; eşanlam: ara takı.

içtakı gösterimi (Alm. Einfügung, f; Fr. notation infixée, f; İng. infix notation) blşm.  İki işlenen ile yapılan her işlemin, ilgili işlecin işlenenlerin arasına yazılmasıyla gösterildiği, işlemler arasındaki öncelik sırasının gerektiğinde parantezlerle vurgulanan, alışılmış, geleneksel aritmetik işlem gösterimi. Ör. 3*(4+7) ifadesi, önce 4 ile 7'nin toplanacağını, sonucun daha sonra 3 ile çarpılacağını gösterir.

ifade (Alm. Ausdruck, m; Fr. expression, f; İng. expression) blşm. 1. Bir anlam veya değer yüklenebilen, işleçlerle ayrılmış ve sabitler, değişkenler ve fonksiyonların simgeleriyle kuralına göre oluşturulmuş karakter dizgisi. 2. Programlama dillerinde bir ya da daha fazla işleneni bulunan bir hesaplamayı simgeleyen dil ögesi; deyim.

iki şıklı veri (Alm. dichotome Daten, pl; Fr. données dichotomiques, pl; İng. dichotomous data) blşm. Birbirini dışlayan sadece iki değeri olan veriler; örneğin yüksek-alçak, artı-eksi vb. şeklinde değerler alabilen veriler.

iki yandan hizalama (Alm. Vollausrichtung, f; Fr. alignement total, m; İng. full justification) blşm. Metin işlemede bir yazı blokunun hem sağ hem de sol marjını hizalama; eşanlam: sağlı sollu hizalama.

iki yönlü akıl yürütme zinciri (Alm. zweiseitige Kettung; Fr. chaînage bidirectionnel, m; İng. bidirectional chaining) blşm. Yapay zekâda hem ileri hem de geri yönde çıkarsama kuralını çalıştıran akıl yürütme.

iki yönlü liste bkz. blşm. bakışımlı liste.

Page 88: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ikili (Alm. binär; Fr. binaire; İng. binary) blşm. Tüm niceliklerin 0 ve 1 rakamları ile kodlandığı, tabanı iki olan sayı sistemine ilişkin.

ikili ağaç (Alm. Binärbaum, m; Fr. arbre binaire, m; İng. binary tree) blşm. Her bir düğümünde iki karar dalı olan ağaç şeklindeki veri yapısı.

ikili arama (Alm. binäre Suche; Fr. recherche binaire, f; recherche dichotomique, f; İng. binary search; dichotomizing search) blşm. Bir nesneler kümesinin iki kısma bölünüp, aranan özelliklere sahip olmayan kısmının atıldığı ve arama sürecinin elde kalan kısım üzerinde istenen özellikleri taşıyan nesneler altkümesini bulana dek aynı ikiye bölme yordamının sürdürüldüğü arama yöntemi; eşanlam: iki şıklı arama.

ikili dosya (Alm. Binärdatei, f; Fr. fichier binaire, m; İng. binary file) blşm. Metin dosyası olmayıp içeriği sekiz bitlik 0 ve 1'lerden oluşan kodlar halinde düzenlenmiş her türden veri olabilen dosya.

ikili durum (Alm. binär dargestellter Zustand; Fr. état binaire, m; İng. binary state) blşm. Bir değişkenin ya da bir sistemin içinde bulunacağı birbirini dışlayan iki durumdan biri.

ikili format (Alm. Binärformat, n; Fr. format binaire, m; İng. binary format) blşm. Her türden verinin iki tabanında kodlandığı veri saklama ve iletme formatı.

ikili gösterim (Alm. Binärschreibweise, f; Fr. notation binaire, f; İng. binary notation) blşm. 1. 1 ve 0 gibi iki farklı karakter kullanan simgelem. 2. Tabanı iki olan sayı sistemi.

ikili işleç (Alm. Binäroperator, m; Fr. opérateur binaire, m; opérateur dyadique, m; İng. binary operator; dyadic operator) blşm. Sadece iki işleneni olan ve tek bir çıktı veren matematiksel ya da mantıksal işleç; örneğin, çarpma; eşanlam: ikili operatör.

ikili kayan virgüllü sayı (Alm. binäre Gleitkommazahl, f; Fr. nombre binaire à virgule flottante, m; İng. binary floating-point number) blşm. Virgülden sonra anlamlı rakamları içeren mantis kısmının 2’nin bir kuvvetiyle çarpılmasıyla elde edilen ikili sayı.

ikili kod (Alm. Binärcode, m; Fr. code binaire, m; İng. binary code) blşm. Bilgisayarda metin ya da komut sözcüklerinin oluşturulmasında iki farklı karakter kullanan kod; en tipik karakterler 0 ve 1’dir.

ikili mantık kapısı (Alm. binäres logisches Gatter; Fr. porte logique binaire, f; İng. binary logic gate) blşm. Mantık işlemlerini yapan, giriş ve çıkış değerleri ikili mantık değişkenleri olan elektronik devre elemanı; eşanlam: ikili geçit.

ikili sayı sistemi (Alm. binäres Zahlensystem; Fr. système de numération binaire, m; İng. binary number system) blşm. Taban olarak iki sayısı kullanılarak oluşturulan sayı sistemi.

ikiliden onluya çevirim (Alm. Binär-Dezimal-Umwandlung, f; Fr. conversion de binaire à décimal, f; İng. binary-to-decimal conversion) blşm.  İki tabanlı bir sayının onlu tabana dönüştürülmesi.

ikincil anahtar (Alm. Sekundärschlüssel, m; Fr. clé mineure, f; clé secondaire, f; İng. minor key; secondary key) blşm. Bir bilgi işlem sisteminde birincil arama ve sıralama anahtarına göre daha düşük önceliğe sahip olan anahtar.

ikincil bellek (blşm. yardımcı bellek) (Alm. externer Speicher, m; Sekundärspeicher, m; Fr. mémoire auxiliaire, f; mémoire externe, f; mémoire secondaire, f; İng. auxiliary memory; external memory; external storage; secondary storage) blşm. 1. Bilgisayarda işlenen verilerin depolandığı ve merkezi birimin parçası olmayan büyük sığalı disk, yoğun disk, mıknatıslı şerit gibi bellek birimi; eşanlam: yardımcı bellek. 2. Bir giriş çıkış kanalı aracılığıyla erişilebilen ve ana bellekten farklı adreslenen tüm bellekler; eşanlam: dış bellek.

ikincil karakter kümesi (Alm. Sekundärzeichenmenge, f; Fr. jeu de caractères secondaire, m; İng. alternate character set) blşm. Harf ve sayılardan farklı olarak Yunan abecesi, matematiksel simgeler gibi özel karakterler içeren karakter kümesi.

ikiye kodlanmış onlu (Alm. binär codierte Dezimalziffer; Fr. codage BCD, m; décimal codé binaire, m; İng. BCD; binary coded decimal) blşm. Her bir basamağındaki onlu sayıyı göstermek için dört tane ikili sayının kullanıldığı kodlama yöntemi; örneğin 7 sayısı 0111 şeklinde gösterilir.

Page 89: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ikiye tümler (Alm. Zweier-Komplement, n; Fr. complément à deux, m; İng. two's complement) blşm.  İkili sayı sisteminde bir sayının tabana tümleyeni, diğer bir deyişle, sayının içerdiği hane sayısı kadar kuvvetini alıp bundan sayının çıkarılmasıyla elde edilen sayı, hane sayısı B olduğunda n sayısının ikiye tümleri 2B – n dir.

ikiz site (Alm. Mirrorseite, f; Fr. site miroir, m; site réflecteur, m; İng. mirror site) blşm. Bir bilgi dağarcığı ya da örün sitesinin aynısının, hem internet trafiğini azaltmak hem de güvenilirliği artırmak amacıyla bir başka disk ya da örün sitesine kopyalanmasıyla yaratılan dağarcık ya da site.

ikizleme (Fr. écriture miroir, f; İng. mirroring) blşm. 1. Bilgisayarda bir dosyanın ya da örün sitesi içeriğinin ikinci kopyasının, özgün kopyanın sağladığı erişim ve kullanım olanaklarını aynen sağlayacak şekilde bir başka adreste de saklanması. 2. Bilgisayarda bir veri saklama biriminin, örneğin disk ikizlemede olduğu gibi, içeriğinin kopyasının aynen bir başka birimde saklanması.

ikon (Alm. Ikone, f; Fr. icône, f; İng. icon) blşm. Bilgisayar ekranında gösterilen ve tıklandığında belirli bir yazılım uygulamasını çalıştıran grafik simge.

ikonlaştırma düğmesi (Alm. Reduktionstaste, f; Fr. buton de réduction, m; İng. minimize button) blşm. Grafik arayüzlü işletim sistemlerinde kullanılan uygulama pencerelerini küçülterek bir simge haline getiren düğme.

ileri yönde çıkarsamalar zinciri (Alm. Vorwärtsverkettung, f; Fr. chaînage avant; İng. forward chaining) blşm. Bilinen olgulardan başlayan ve en iyi sonuca varana ya da seçenekler tükenene dek çıkarsama kurallarını uygulayan özyinelemeli akıl yürütme süreci.

ileri yönde kurtarma (Alm. Durchlassverzögerung, f; Fr. restauration par progression, f; İng. forward recovery) blşm. Bilgisayarda bir dosyanın, daha eski bir sürümünden başlanarak ve günlükteki veriler göz önüne alınarak kurtarılması.

ileti bombası (Alm. Briefbombe, f; Fr. bombarderie, f; lettre-bombe, f; İng. letterbomb) blşm. Alıcı taraftaki bilgisayarı çökertmek amacıyla virüslü dosya eklemek, pek büyük mesajlarla posta kutusunu doldurmak ya da Truva atı virüsü postalamak gibi korsanca eylemler içeren posta iletisi.

iletişim arabelleği (Alm. Kommunikationzwischenspeicher, m; Übertragungspuffer, m; Fr. mémoire tampon de communication; tampon d'émission, m; İng. communication buffer; transmission buffer) blşm. Veri iletişim ağlarında herhangi bir birimde gönderilen veya alınan paketlerin geçici olarak depolandığı bellek alanı.

iletişim oturumu (Alm. Sitzung, f; Fr. session, f; İng. communication session; session) blşm. Bilgisayar ağlarında veri aktarımı ve sunuşu için iki uygulama ve sunuş süreci arasındaki mantıksal bağın kurulu olduğu süre.

iletişim yoklaması (Alm. Sendeaufruf, m; Fr. invitation à transmettre, f; invitation à émettre, f; scrutation, f; İng. polling) blşm. 1. Bir çok-noktalı iletişim bağlantısında veri uçbirimlerinin teker teker iletime davet edilmeleri. 2. Bir bilgisayar ağında, çarpışmaları önlemek, uçbirimlerin durumlarının saptanması ve veri gönderme ya da almaya hazır olup olmadıklarının anlaşılması için uçbirimlerin durumlarının sorulması.

ilgi (Alm. Sorge, f; Fr. préoccupation, f; İng. concern) blşm. Yazılım mühendisliğinde bir yazılım biriminin işlevlerini düzenleyen hedef ya da soyutlamalardan herhangi biri.

ilgi dışı yanıt (Alm. irrelevante Antwortmeldung; Fr. reponse non-pértinente, f; İng. irrelevant response; miss) blşm. Veritabanında, önbellekte, örün üzerinde vb. bir bilgi ararken arama motorunun ilgisiz şeyler getirmesi; eşanlam: başarısız yanıt.

ilgi üşüşmesi (Fr. charge soudaine, f; İng. flash crowd) blşm.  İlginç bir haber, indirilebilecek bir yazılımın varlığı gibi nedenlerden ötürü doğan ilgi sonucu ya da bir hizmeti engelleme saldırısı (DoS) sonucu çok sayıda isteğin kısa bir sürede Belirli bir internet sitesine gelmesi.

ilgili topluluğu blşm. 1. (Alm. Zuschauer, f; Publikum, n; Fr. audience, f; İng. audience) Bir etkinliği izleyen insanlar; eşanlam: dinleyici kütlesi. 2. (Alm. Publikum, n; Fr. audience, f; İng. audience) Bir yazılım ürünü ya da belgesiyle ilgilenmesi beklenen kişiler.

ilgililik (Alm. Relevanz, f; Fr. pertinence, f; İng. relevance) blşm. Bilgi erişiminde, kullanıcının sorusuyla belirlediği bir kavrama göre konuyla ilgili dağarcıktan getirilen belgelerin, bu soruyla ne denli ilgili olduğu.

ilgililik geribildirimi (Alm. Relevanz-Feedback, n; Fr. rétroaction de pertinence, f; İng. relevance feedback) blşm. Bilgi erişimi sistemlerinde kullanılan sorguların, geri getirilen sonuçların kullanıcıyı tatmin etme derecesine ve yeni sorgulamalara yol açma özelliğine göre bir öğrenim süreci kapsamında geliştirilmesi.

Page 90: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ilginlik analizi (Alm. Affinitätanalysis, f; Fr. analyse d’affinité, f; İng. affinity analysis) blşm.  İki veri dağarcığı, iki ilgi alanı gibi nesneler arasında ilişkililiği belirleyen analiz; bir ilgi alanı diğeri tarafından hiç çağrıştırılmıyorsa ilginlik 0, her zaman beraber kullanılıyorlarsa ilginlik 1’dir.

ilişki (Alm. Beziehung, f; Fr. relation de liaison; İng. relation; relationship) blşm. 1. Herhangi iki nesne, kişi vb. arasındaki bağıntı, ortaklık. 2. İki küme arasında kurulabilecek eşleştirme alt kümelerinden herhangi biri. 3. İlişkisel bir veritabanında yer alan iki ögenin birbirlerine bağımlılığı, ortaklığı.

ilişkilendirme programı bkz. blşm. bağ düzenleyicisi.

ilişkililik (Alm. Assoziation, f; Fr. association, f; İng. association) 1. blşm. Bilişimde iki nesne sınıfı arasındaki işlevsel bağıntı. 2. ist. Genel anlamda, nicel ya da nitel olarak ölçülen iki ya da ikiden çok değişken arasındaki istatistiksel bağımlılığa yol açan faktör ya da bağımlılığın derecesi.

ilişkisel analiz (Alm. Relationskalkül, n; Fr. analyse relationnelle; İng. relational calculus) blşm. Veritabanlarında çokuzluların özniteliklerini belirterek var olan ilişkilerden yeni ilişkilerin kurulmasını sağlayan hesaplama ve bu hesaplamanın yürütülmesinde kullanılan simgeler sistemi.

ilişkisel cebir (Alm. relationale Algebra; Fr. algèbre relationnelle; İng. relational algebra) blşm. Matematiksel ilişkileri ifade etmek ve işlemek üzere kurulmuş ve fark, arakesit, birleşim, kartezyen çarpımı gibi işlemleri içeren cebir.

ilişkisel dil (Alm. relationale Sprache; Fr. langage relationnel, m; İng. relational language) blşm.  İlişkisel bir veritabanından verilere erişmek, onları değiştirmek ve almak için kullanılan sorgulama dili; örneğin, SQL.

ilişkisel işleç (Alm. relationaler Operator, m; Fr. opérateur relationnel, m; İng. relational operator) blşm. En az iki veri ögesi üzerinde işlem yapan ve bir doğruluk değeri çıkaran işleç; örneğin, ‘eşittir ya da küçüktür’ işleci "5 ≤ 3" durumunda "yanlış" değerini verir; eşanlam: ilişkisel operatör.

ilişkisel veritabanı (Alm. relationale Datenbank; Fr. base des données de relation, f; İng. relational database) blşm. Verilerin, nesneler hakkında tutulmuş bilgi dağarcıklarını içeren tutanakların satırlara, bu tutanaklardaki veri alanlarının gösterdiği özelliklerin ise sütunlara karşılık geldiği tablolar halinde örgütlendiği, saklandığı ve erişim sağlandığı bilgi işleme sistemi.

ilk biten ilk çıkar (Alm. Ausgang nach frühestem Ablaufdatum; FEFO-Verfahren, n; Fr. première terminée première sortie; İng. FEFO; first-ended first-out) blşm. Bilgisayar ağlarında aynı önceliğe sahip mesajlar arasında ilk kotarılan mesajın ilk sırada iletildiği kuyruk disiplini.

ilk işletim denemesi (Alm. Rauchprobe, f; Rauchprüfung, f; Rauchtest, m; Fr. test de fumée, m; test fumigatoire, m; İng. build acceptance test; build verification test; confidence testing; sanity testing; smoke test) blşm. Bir yazılımın ana işlevlerini yerine getirip getirmediğini saptayarak, sonuçlara göre daha kapsamlı yeni testler geliştirip uygulamak ya da yeni bir geliştirme yoluna gitmek için karar vermeye yarayan testler.

ilmek bağlantı (Alm. Liniennetz, n; Fr. guirlande, m; İng. daisy chain connection; daisy chaining) 1. blşm. Bir veriyolu üzerinde bulunan aygıtların veri alıp gönderme isteklerinin, onayın kendilerine eriştiği sıraya göre karşılandığı bağlantı türü. 2. elk. Birden fazla elektronik donanımın seri olarak kablolarla bağlanması.

imge bölgesi (Alm. Bildbereich, m; Fr. plage d'affichage, f; région d'image, f; İng. image region; region) blşm. Sayısal bir imgenin bağlantılı piksellerden oluşan altkümesi ya da görüntü ekranının kesintisiz bir bölümü.

imleç (Alm. Cursor, m; Fr. curseur, m; İng. cursor) blşm. Bilgisayar ekranında, konumu çoğunlukla klavye ya da fare ile kontrol edilen, girilecek verinin yerini, yazılacak ya da düzeltilecek karakterlerin konumunu gösteren işaretçi.

imleme (Alm. Auszeichnung, f; Fr. balise, f; marquage, m; İng. markup) blşm. Bilgisayarda belge hazırlanırken kullanılan, belgenin mantıksal ögelerin serimi için komutların ve belgenin yapısı hakkında otomatik olarak yorumlanacak diğer tüm bilgilerin belgeye iliştirilmesi.

imleşim bilgisi (Alm. Signalisierungsinformation, f; Fr. information de signalisation, f; İng. signaling information) blşm. Bir teleiletişim sisteminde kullanılan kontrol amaçlı imleşim mesajlarında taşınan bilgi; eşanlam: işaretleşme bilgisi.

Page 91: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

imleşim linki (Alm. Signalisierlink, m; Fr. liaison de signalisation, f; İng. signaling link) blşm. Teleiletişim ağlarında imleşim mesajlarının güvenilir iletimi için bir veri işaretleşme bağlantısı ile imleşim kontrol fonksiyonundan oluşan iletim düzeni.

imza (Alm. Signatur, f; Unterschrift, f; Fr. signature, f; İng. signature) blşm. 1. Bir belgede kişiyi belirlemeye yarayan ve çoğunlukla ad ve soyadının belirli bir stilde yazılmasından oluşan simge. 2. Elektronik postada, mesaj metninin sonunda gönderenin adını, adresini, telefon ve faks numaralarını ve örün sitesinin adresini içeren bölüm.

inanılırlık (Alm. Glaubwürdigkeit, f; Fr. crédibilité, f; İng. credibility) blşm. Öznel ve nesnel faktörler göz önüne alınarak bir belgenin içerdiği bilgi doğruluğuna atfedilen düzey.

ince taneli blşm. 1. (Alm. detailgenau; feinkörnig; Fr. à grain fin; İng. detailed; fine grain; fine grained) Ayrıntılı ve çok yakından denetlenebilir biçimde yapılmış bir iş tanımı. 2. (Alm. feinkörnig; Fr. à grain fin; İng. fine grain; fine grained) Fotoğrafta yüksek çözünürlüğü sağlayan emülsiyon. 3. Paralel programlamada ayrık görevlerin kod uzunluğunun küçük ve yürütme sürelerinin kısa olması.

indeks (Alm. Index, m; Fr. index, m; İng. index) blşm. 1. Bir dosya ya da belgenin içeriğinin ve içeriğe ulaşmak için gerekli anahtar ve referansların listesi. 2. Veritabanı dosyalarında bir verinin bulunmasına yardımcı olan anahtar.

indirgeme (Alm. Reduktion, f; Fr. réduction, f; İng. reduction) blşm. Matematikte terimlerin derlenmesi, üslerin alınması, kesirlerin yalınlaştırılması ve benzeri yöntemlerle eldeki ifadeyi daha yalın bir biçime sokma eylemi.

indirgenemez (Alm. irreduzibel; Fr. irréductible; İng. irreducible) 1. blşm. Bir Boole ifadesinin sadeleştirmelerle daha az değişken ya da terim ile yazılamaması durumu. 2. müh. Bir cisim üzerinde tanımlanan k'ıncı dereceden bir çokterimlinin daha düşük dereceden iki çokterimlinin çarpımı olarak yazılamaması halinde k'ıncı dereceden çokterimlinin nitelemesi.

indirme (Alm. Herunterladen, n; Fr. téléchargement, m; İng. downloading) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında istemcinin sunucudan bir dosyayı getirtmesi; eşanlam: karşıdan yükleme. 2. Merkezi bir bilgisayardan çevre bilgisayarlara ve birimlerine işletim yazılımı, düzenleşim parametreleri gibi verilerin gönderilmesi.

inkâr edememe (Alm. Unleugbarkeit, f; Fr. non-répudiation, f; İng. nonrepudiation) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir kişi ya da kuruluşun bir bilgi iletişiminde yer aldığını, gönderenin gönderdiğini, alıcının da aldığını inkâr edememesine yönelik, sayısal imzalar, zaman damgaları ve mesajlaşma yazılımının sağladığı doğrulamalarla gerçekleştirilen güvenlik önlemi.

insan makine iletişimi (Alm. Mensch-Maschine-Kommunikation, f; Fr. communication homme-machine, f; İng. man-machine communication) blşm.  İnsan ve makineler arasında bilgi veya hizmet alışverişi amacıyla yürütülen karşılıklı mesajlaşma.

insan-makine arayüzü (Alm. Mensch-Maschinen-Schnittstelle, f; Fr. interface homme-machine, f; İng. HMI; human-machine interface; man-machine interface) blşm. Bilgi işlemde, insan ile bilgi işleyen makineler arasındaki iletişimi sağlayan, endüstride bir operatör ile bir endüstriyel otomasyon sisteminin iletişimini sağlayan arayüz.

internet (Alm. Internet, n; Fr. réseau Internet; İng. Internet) blşm.  İnternet Protokolünü (TCP/IP protokolü) kullanan ağ geçitleri aracılığıyla fiziksel iletim ortamları üzerinden birbirleriyle bağlantılanmış, tekdüze bir adres uzayı kullanan, dünyanın her yerine erişimi olanaklı kılan, hiyerarşik yapıda paket anahtarlamalı ağlar ağı.

internet ad sunucusu (Alm. DNS-Server, m; Domänennamen-Server, m; Fr. serveur de noms de domaine, m; serveur DNS, m; İng. DNS; domain name server) blşm. 1. Kullanıcı adı ile elektronik posta adreslerinin karşılaştırılarak bulunmasını sağlayan İnternet adres kayıtlarının yer aldığı veritabanını barındıran ve sorgulamaları yanıtlayan bilgisayar. 2. Kullanıcı adından yola çıkarak elektronik posta adresini ya da internet adresinden kullanıcı adını bulan hizmet; eşanlam: ad sunucusu, alan ad sunucusu.

internet adres çevirimi (Alm. NAT; Network Address Translation; Fr. masquages d’adresses IP, m; İng. IP masquerade; NAT; network address translation; network connection sharing) blşm. Evrensel IP adresi olmayan bir ya da daha çok uçbirimin bir sunucunun elindeki IP adreslerini kullanarak internet ile iletişim kurmasına olanak tanıyan teknik; eşanlam: internet adres dönüştürücü.

internet adres kandırması (Alm. IP spoofing; Fr. usurpation d’adresse IP, f; İng. address spoofing; IP address spoofing; IP spoofing) blşm. Bilgisayar güvenliğinde başka bir kişi veya kuruluşun IP adresinin, çağrılarda o kişi ya da kuruluştan geliyormuş gibi göstermek amacıyla kullanılması.

Page 92: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

internet adresi (Alm. Internet-Adresse, f; Internet-Name, m; Fr. adresse Internet, f; nom d'hôte, m; nom Internet, m; İng. cybername; domain name address; host name; Internet name) blşm.  İnternet’e bağlı bir bilgisayarın, bir internet adresine karşılık gelen, noktalarla ayrılan ve genelde harflerden oluşan adı; örneğin, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün hizmet bilgisayarının İnternet adı "dmi.gov.tr" dir; eşanlam: Internet adı.

internet alanı (Alm. Internet-Domain, f; Internet-Bereich, m; Fr. domaine Internet, m; İng. Internet domain) blşm.  İnternet’te yer alan kurum ve kuruluşlara ait hizmet bilgisayarlarının ağdaki sıradüzenine göre yer aldıkları bölge; örneğin, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün "meteor.gov.tr" adlı hizmet bilgisayarı İnternet'in "Türkiye" (.tr) alanı ve "devlet hizmetleri" (.gov) alt alanında yer alır.

internet anonimliği (Alm. Anonymität im Internet, f; Fr. anonymat sur Internet, m; İng. anonymity on the Internet; Internet anonymity) blşm.  İnternet ortamında yazı yazanların, mesaj gönderenlerin isterlerse takma adlar kullanarak kimliklerini gizleyebilmeleri ve ancak IP adresleri ve servis sağlayıcılar aracılığı ile gönderenin kimliğinin saptanabilmesi.

internet bağlantı paylaşımı (Alm. Internetverbindungsfreigabe, f; Fr. partage de connexion Internet, m; İng. Internet connection sharing; Internet sharing) blşm. Bir yerel alan ağı üzerindeki birden fazla bilgisayarı tek bir IP adresi ile İnternet’e bağlama tekniği.

internet bankacılığı (blşm. elektronik bankacılık) (Alm. elektronisches Bankgeschäft; Electronic Banking, n; Online-Banking, n; Fr. banque virtuelle; banque Internet, f; banque électronique, f; İng. cyberbanking; e-banking; electronic banking; home banking; Internet banking; online banking) blşm. Bankaların örün sitelerine bağlandıktan sonra kişisel ya da kurumsal ölçekte bilgisayarlardan banka işlemlerinin yürütülmesini sağlayan hizmet.

internet erişim noktası (Alm. Point of Presence, m; Fr. point de présence; İng. point of presence) blşm. Kullanıcıların İnternet hizmet sağlayıcısına bağlandığı telli veya telsiz fiziksel arayüz ve bu noktada bulunan yol atayıcı, sunucu, paket santrali gibi donatım.

internet eylemciliği (Alm. Hacktivismus, m; Fr. hacktivisme, m; İng. hacktivism) blşm. Genel anlamda, toplumsal, ekonomik ya da politik değişiklik veya çevre korumacılığında değişimler meydana getirmek için mesajlar yollama veya zarar verici internet korsanlığı eylemleri ile dikkat toplamaya çalışma.

internet güvenliği (Alm. Internetsicherheit, f; Fr. sécurité en ligne, f; sécurité sur Internet, f; İng. Internet safety; online safety) blşm. Bilgisayar suçlarının önlenmesi, internet aracılığıyla kişisel güvenliğinin ve kişiye ait enformasyonun gizdeşliğinin sağlanması.

internet hizmet sağlayıcı (blşm. hizmet sunucu) (Alm. Dienstanbieter, m; Internet-Service-Provider, m; Internetdienstanbieter, m; Fr. fournisseur de services Internet, m; fournisseur Internet, m; prestataire de services Internet, m; İng. access provider; Internet provider; Internet service provider; ISP) blşm.  İnternet omurga şebekesine kalıcı bir bağlantısı olan ve kişilere ya da kuruluşlara internet hizmetlerinden yararlanmak üzere bağlantılar sağlayan ticari kuruluş; eşanlam: internet hizmet sunucu.

internet kaynak belirteci (Alm. einheitlicher Quellenweiser; URL, f; Fr. adresse hypertoile; adresse universelle; URL; İng. Universal Resource Locator; URL; web address) blşm.  İnternet üzerinde bir bilgi kaynağının tipini ve yerini belirten, bir standarda uyan karakter dizgisinden oluşan, bu kaynaktan bilgi alabilmek için kullanılan ad.

internet omurgası (Alm. Internet-Backbone, n; Fr. dorsale Internet, f; réseau fédérateur Internet, m; İng. Internet backbone) blşm. Bir bölge ya da ülkenin içinde bağımsız bir işletici tarafından yönetilen, görece küçük boyutlu ağları birbirine bağlayan ve ağ geçitleri arasında yüksek veri hızında iletim ortamları kullanan üst düzey ağ.

internet protokolü (Alm. Internet-Protokoll, n; Fr. protocole Internet, m; İng. Internet protocol) blşm. 1. Farklı yapıda ağlar üzerinden veri paketlerinin evrensel ölçekte iletimini ve yönlendirilmesini sağlayan temel protokol; eşanlam: IP. 2. İnternet altyapısı üzerinden iletişim kurulmasını sağlayan ve paket iletimi, yönlendirilmesi gibi hizmetlere ek olarak uçtan uca başlaşım desteğini de içeren TCP/IP protokol birleşimine günlük dilde verilen ad.

internet reklam manşeti (Alm. Internet-Banner, n; Fr. bannière publicitaire, f; İng. Internet banner) blşm.  İnternet erişiminde ana sayfada, çoğunlukla üst tarafında beliren ve İnternet gezginini tıklayıp ziyarete çağıran, kısa mesaj ya da reklam metni.

internet rotalaması (Alm. Internet-Leitweglenkung, f; Fr. routage IP; İng. Internet routing) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında paket yönlendirmenin TCP/IP protokolünü kullanan ağ düğümleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi; eşanlam: IP yol ataması.

Page 93: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

internet süzgeci (Alm. Internet-Filter, m; Fr. logiciel de censure, m; logiciel de filtrage, m; İng. censorware; filtering software; Internet filter) blşm.  İnternet’in belirli sitelerinden gelen verileri, çoğu zaman içeriğine göre ayıklayan ve gereğinde bu sitelere erişimi engelleyen yazılım.

internet üzerinden yedekleme (Alm. Online-Datensicherung, f; Fr. sauvegarde en ligne, f; sauvegarde Internet, f; İng. data vaulting) blşm. Bir kişisel bilgisayarın sabit belleğindeki dosyayı, internet ağı ile erişilen uzaktaki bir bilgisayarın belleğinde bulunan kopyasıyla yedekleme.

internet yayını (Alm. Internet-Rundsendung, f; Internetübertragung, f; Webcast, m; Fr. diffusion sur Internet, f; İng. Internet broadcasting; webcasting) blşm. Ses ya da bileşik ses ve video işaretlerinin, gerek alışılmış radyo kanalları üzerinden internet istasyonlarına, gerekse internet istasyonlarından kullanıcılara internet üzerinden yayını.

internette gezinme (Alm. Surfen, n; Fr. cybersurf; surf sur Internet; surf sur le Net; balade sur Internet, f; İng. cybersurfing; Internet surfing; netsurfing; surfing) blşm. Belirli bir hedefe odaklanmadan siteleri ve bilgi dağarcıklarını keşfetmek üzere İnternet’te siteden siteye geçme.

intranet (Alm. internes Netzwerk; lokales Internet; Intranet, n; Fr. Internet local; intranet, m; site intranet, m; İng. intranet; local Internet) blşm. Bir kuruluşa özgü güvenlik duvarının arkasında yer alıp doğrudan internet ile iletişim kurmayan, ancak kendi aralarında internet protokollerine göre haberleşen bilgisayar topluluğu; eşanlam: iç Internet.

iptal damgası (Alm. Abbrechenscharakter, m; Fr. signe d'annulation, m; İng. cancel character) blşm. Bilgisayarda bir veride hata bulunduğunu bildiren, dolayısıyla bu verinin kullanılmaması gerektiğini göstermek üzere kullanılan bir kontrol karakteri.

iri başharf (Alm. hängende Initiale, f; Fr. lettrine, f; İng. drop cap) blşm. Bir paragrafın başında kullanılan, birden fazla satırı kaplayacak boyuttaki karakter.

isabet (Alm. Treffer, m; Ergebnisse, pl; Fr. occurrence; recherche réussie; reponse pértinente; İng. hit; relevant response) blşm. 1. Arama motorunun tanımlanan veriye uygun örün sayfası bulması. 2. Bellek erişiminde adreslenen veriye istenen bellekte (ön bellek veya ana bellek) bulunması.

iskelet kod (Alm. Skelett-Code, m; Fr. code squelette, m; İng. skeletal code) blşm. Temsil ettiği algoritmanın mantığının anlaşılması için yazıya dökülmüş, ama yürütüme konması mümkün olmayan sözde program kodu.

istatistiksel kodlayıcı (Alm. statistischer Codierer, m; Fr. codeur statistique, m; İng. statistical coder) blşm. Veri kaynağındaki her bir ögenin, örneğin bir metindeki her bir karakterin rastlanma olasılığına dayanarak verileri sıkıştıran kodlayıcı.

istemci (Alm. Client, m; Fr. client, m; İng. client) blşm. 1. Bilgisayarların istemci-sunucu düzenleşiminde iş isteklerinde bulunan bilgisayar. 2. Bir programın başka bir programın hizmetlerini kullanması. 3. Nesneye yönelik programlamada bir sınıf üyesinin, başka bir sınıfın hizmetlerini kullanma durumu.

istemci arayüzü (Alm. Clientinterface, n; Fr. interface de client, m; İng. client interface) blşm. Bilgi işlemede istemciye erişim sağlayan veri ve kurallar bütünü.

istemci penceresi (Alm. Clientfenster, n; Fr. fenêtre client, f; İng. client window) blşm. Bilgisayarda uygulamanın girdilerinin kabul edildiği ve çıktıların gösterildiği pencere.

istemci sunucu modeli blşm. 1. (Alm. Client- und Servermodell, n; Fr. modèle client/serveur, f; İng. client and server model) Dağıtımlı bilgi işlemede ağdaki bir bilgisayardan istemci yazılımı çalıştırıldığı zaman, kullanıcının istediği kaynaklara sahip olan ağdaki bir başka bilgisayardaki sunucu yazılımın çalıştırılmasını sağlayan düzen. 2. Herhangi bir bilgi işleme sisteminde istemci adı verilen kullanıcı arayüzünün sunucu adı verilen veri deposu işlemcisinden ayrı yapılandırıldığı ve ondan hizmet aldığı sistem modeli.

istemci uygulaması (Alm. Clientanwendung, f; Clientapplikation, f; Fr. application client, f; İng. client application) blşm.  İstemci-sunucu bilgisayar düzenleşiminde, sunucuda bulunan bir kaynak belgedeki verileri dinamik bir bağ üzerinden getirip kullanan, depolayan ya da ekranda gösteren uygulama.

istemdışı mesaj (Alm. unaufgeforderte Mitteilung; unerbetene Mitteilung; Fr. courrier de masse non sollicité; message non sollicité; İng. unsolicited message) blşm. 1. Bir bilgisayar programının yürütülmesi sırasında herhangi bir komutla gönderilmesi öngörülmemiş, sistemin ürettiği mesaj. 2. İnternet üzerinde, talep edilmeden gönderilen, çoğunlukla çok sayıda kişiye adreslenen, duyuru, ticari ilan vb.

Page 94: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ister (Alm. Anforderung, f; Fr. exigence, f; spécification, f; İng. requirement) 1. blşm. Bir yazılımın sağlaması gereken koşulların ve yerine getirmesi gereken işlerin her biri. 2. müh. Bir sistem kullanıcısının bir hedefe erişmek ya da bir problemi çözmek için gereksindiği koşullar ya da özkaynaklar.

ister odaklı değişim (Alm. Variabilität, f; Fr. variabilité, f; İng. variability) blşm. Yazılım ürün hatlarında alan varlıkları kullanılarak referans mimarisine uygun biçimde geliştirilecek ürünler arasında, pazar, proje ya da müşteri isterleri uyarınca bulunması gereken öznitelik farklılıkları.

ister odaklı değişim yönetimi (Alm. Variantenmanagement, n; Fr. gestion de la variabilité, f; İng. variability management) blşm. Bir yazılım ürün hattında alan varlıkları kullanılarak referans mimarisine uygun biçimde geliştirilen ürünler arasında, pazar, proje ya da müşteri isterleri doğrultusunda bulunması gerekebilecek farklılıkların ve ürüne özgü özelliklerin sistematik biçimde gerçekleştirilmesi.

iş 1. (Alm. Arbeit, f; Job, m; Fr. job, m; travail, m; İng. job) blşm. Bilgisayar için bir çalışma bütünü olarak beliren komutlar öbeği ya da kullanıcı tarafından tanımlanan ve bilgisayar tarafından yerine getirilen herhangi bir görev. 2. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. job; work) endst. 1. Ekonomik amaçlarla ürün ve hizmet üretmek üzere insanların birbirleriyle ya da teknoloji ile etkileşime girdikleri faaliyetler bütünü. 2. Kişinin fiziksel ve zihinsel çabayla faydalı bir görevi tamamladığı ve bunun karşılığında kendisine ödeme yapılan ticari değeri olan ya da olmayan bir faaliyet. 3. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. work) mak. 1. Mekanikte bir noktaya sabit bir kuvvet etkimesi durumunda, kuvvetin büyüklüğü, noktanın aldığı yolun uzunluğu ve kuvvet yönüyle yol doğrultusu arasında kalan açının kosinüsü çarpımlarıyla belirlenen; kuvvetin sabit olmaması durumunda ise, ilgili integralle hesaplanan nicelik. 2. Termodinamikte bir sistemle çevresi arasında, ısı türü dışında hacimsel, elektriksel, yüzeysel her tür enerji alışverişinin ortak adı.

iş akışı 1. (Alm. Eingabestrom, m; Fr. file de travaux, f; flot des travaux en entrée, m; İng. input job stream; input stream; job stream; run stream) blşm. Bilgisayara bir giriş biriminden girilen programın, verilerin ve iş komutlarının oluşturduğu ve bilgisayarın işletim sistemine sunulan işler. 2. (Alm. Arbeitsablauf, m; Arbeitsgang, m; Fr. file de travaux, f; flux de travaux, m; İng. work flow) endst. Herhangi bir iş sürecinde iş adımlarının koşullu ya da koşulsuz olarak art arda dizilişi.

iş birlikli çoklu görev (Alm. gemeinsames Multi-Tasking, m; Fr. mode multitâche coopératif, m; İng. cooperative multitasking) blşm. Bilgisayarda merkezi işlem birimini kontrol eden süreçlerin herhangi birinin bu birimi tekeline almayıp kontrolü başka süreçlere geçirdiği ve bu değiş tokuş sırasında çatışmaların önlendiği işletim sistemi tarzı.

iş çizelgeleyicisi (Alm. Arbeitsplaner, m; Fr. ordonnanceur des tâches, m; ordonnanceur des travaux, m; İng. job scheduler) blşm. Bilgisayarda, iş güdüm programının iş tanımlarını okuyup yorumlayan, işleri yürütüm için sıraya koyan, iş çıktılarını kaydeden kısım; eşanlam: iş dağıtıcısı.

iş güdüm dili (Alm. Auftragssteuerungssprache, f; Fr. langage de commande des travaux, m; İng. job control language) blşm. Bilgisayardaki komut dilinin bir örneği olan, işletim sistemine yürütülecek iş bölümlerinin tanıtımında ve gereksinimlerin bildiriminde kullanılan dil.

iş istasyonu (Alm. Arbeitsplatz, m; Fr. poste de travail, m; İng. workstation) 1. blşm. Yüksek nitelikli video uçbirim ve büyük çapta bellek ile donatılmış ve genellikle bilgisayar destekli tasarım ve imalat, yazılım geliştirme, video işleme, masaüstü yayıncılık benzeri işlerde kullanılan bilgisayar. 2. endst.   Bir üretim hattında bir işin veya iş grubunun bir veya birden fazla işgören tarafından yapıldığı alan.

iş kesme üstünlüğü ile çoklu görev yürütümü (Alm. preemptives Multitasking, m; Fr. mode multitâche préemptif; İng. preemptive multitasking) blşm. Bilgisayarda bir arada çalışan programlardan, işlemci tarafından yürütülmekte olanın, daha yüksek öncelikli bir programın talebi üzerine ya da sırası gelen bir sonraki programın yürütülebilmesi için askıya alınabildiği işletme türü.

iş kotarımı (Alm. Auftragsbearbeitung, f; Jobbearbeitung, f; Fr. traitement d’un travail, m; İng. job processing) blşm. Bilgisayarda, verileri ve toplu iş güdüm komutlarını giriş dizisinden okuyup komutlardaki adımları yürütüme koyma ve sistem çıkış mesajlarını yazdırma.

iş kotarma yeteneği (Alm. Datendurchschatz, m; Fr. débit d'une machine, m; İng. machine throughput; throughput) blşm. Bir bilgi işlem biriminin belirli bir zaman aralığında işlediği ortalama veri miktarı; eşanlam: veri kotarma yeteneği.

iş modeli 1. (Alm. Geschäftsprozessmodell, n; Fr. modèle d'entreprise, m; İng. business model) blşm. Bir sistemi oluşturan bileşenler arasındaki iş akış ilişkilerinden oluşan gösterim. 2. (Alm. Geschäftsprozessmodell, n; Fr. modèle d’entreprise, f; İng. business model) endst. Bir kuruluşun ortaya çıkardığı ürün ve hizmetler yoluyla sunduğu değerler, kâr formülü, temel özkaynaklar ve süreçleri gibi kuruluşa değer katan ve stratejik amaçlarına ulaşmasını sağlayan unsurlar.

Page 95: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

iş süreci modelleme (Alm. Geschäftsprozessmodellierung, f; Fr. modélisation des processus, m; İng. business process modeling) blşm. Herhangi bir işin yapılış yordamını, istenen ayrıntı düzeyinde, işi yapan kişi ya da kuruluşların üstlendikleri rolleri, gerçekleştirilen aşama ve adımları, bunlar arasındaki sıra ve koşul ilişkilerini, sağlanan girdileri ve üretilen çıktıları gösteren kavramsal gösterim; bu gösterimin hazırlanmasına yönelik hizmet veren herhangi bir altyapının kullanılması.

iş süreçleri yönetimi (Alm. Betriebsprozessmanagement, n; Fr. gestion de processus d’affaires, f; İng. business process management) blşm. Bir kuruluştaki bütün iş süreçlerinin, bir iş ya da bilginin evriminin otomasyona dayalı olarak gerçek zamanda izlenmesi.

iş süreçleri yürütüm dili (Alm. Geschäftsprozessdurchführungssprache, f; Fr. langage de modélisation BPEL; İng. BPEL; Business Process Execution Language) blşm. Tanımlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesine yönelik olarak çalışanların yapacağı işleri gösteren, tanımlanmış sıra ve koşullar uyarınca art arda iş adımlarının gerçekleştirilmesini sağlayan, bu adımların gerektirdiği bilgi alışverişini düzenleyen, hata denetimlerini gerçekleştiren yazılım sistemlerinin hazırlanmasında kullanılan XML tabanlı bir tür programlama dili; eşanlam: BPEL dili.

iş yükü dengeleme 1. (Alm. Lastausgleich, m; Fr. équilibrage des lignes, m; İng. load balancing) blşm. 1. Dağıtımlı bilgi işlemede, herhangi bir bilgisayarın çok fazla yüklenmemesi için iş yükünün başka bilgisayarlara dağıtılması. 2. İstemci-sunucu tipi bilgisayar ağ yönetiminde, yüklü bir trafik akışını birden çok ağ kesimine, trafiğin tıkanmasını önlemek amacıyla dağıtma. 2. (Alm. Arbeitsaufkommenglättung, f; Fr. lissage de la charge de travail, m; İng. workload smoothing) endst. Bir montaj hattında, iş istasyonlarının sürelerini birbirine yakınlaştırma işlemi.

iş zekâsı (Alm. Informationsdienst eines Unternehmens, m; Fr. veille statégique, f; veille économique, f; İng. business intelligence) blşm. Şirketlerin, müşteri profilini elde etme, pazarı bölütleme, ürün kârlılığı, istatistiksel analizler, ürün envanteri ve dağıtımı gibi aktivitelerde kararlar verebilmesine ve stratejik planlar yapmasına destek olan bilgi toplama, depolama ve analiz etme araç ve sistemleri.

iş zinciri (Alm. Arbeitskette, f; Fr. chaîne de traitement, f; İng. job string) blşm. Bilgisayarda birbiri ardına yürütülen ve tümü bir uygulamanın parçası olan işler.

işaret blşm. 1. (Alm. Zeichen, n; Fr. signe, m; İng. sign) Artı, eksi, karekök gibi işlemleri belirleyen biçimsel simge. 2. Bir nesneyi doğrudan temsil eden gösterim; örneğin, meteoroloji raporunda şimşek işareti fırtınayı işaret eder. 3. (Alm. Signal, n; Fr. signal, m; İng. signal) Bilgisayarda, genelde çevresel bir olay sezilir sezilmez veya bir iç koşul sağlanır sağlanmaz işletim sistemi aracılığıyla bir sürece yollanan uyarı mesajı. 4. Enformasyon kuramında kodlanmış ve dalga biçimine bindirilmiş mesaj; eşanlam: im.

işaret flaması 1. (Alm. Semaphor, m; Fr. sémaphore, m; İng. semaphore) blşm. 1. Bilgisayarda, eşzamanlı süreçlerde bir işlemin tamamlanıp tamamlanmadığını gösteren bayrak. 2. Programlamada paylaşılan özkaynaklara erişimi eşgüdümleyen teknik; eşanlam: semafor. 2. (Alm. Signalflagge, f; Fr. signal flottant maritime, m; İng. code flag; maritime signal flag; nautical signal flag) denz. Gemiler arası iletişim kurmak için kullanılan, renk ve desenleri ile birbirinden ayrılan ve her birinin bir kavramı kodladığı bayraklar; eşanlam: işaret sancağı.

işaretçi (Alm. Zeiger, m; Fr. indicateur d'aiguille, m; pointeur, m; İng. pointer) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde, kullanıcının fare gibi bir işaretçi aygıt ile yerini değiştirebildiği ve koyulduğu yerdeki seçeneklerden birini belirlemeye yarayan grafik öge. 2. Programlama dillerinde, değeri bir başka veri nesnesinin adresi olan veri nesnesi. 3. Veri işleme sistemlerinde, bir verinin bulunduğu yeri gösteren adres ya da sayaç.

işaretsiz (Alm. vorzeichenlos; Fr. sans signe; İng. unsigned) blşm. Bilgisayardaki sayı gösteriminde, artı, eksi gibi işareti olmayan; örneğin, işaretsiz tamsayı.

işbirliksiz oyun (Alm. nicht-kooperatives Spiel, n; Fr. jeu sans coopération, m; İng. noncooperative game) blşm. Oyun kuramında her oyuncunun tek amacının ceza fonksiyonelini kendi olanaklarıyla en küçük kılmak olduğu oyun.

işitilebilirlik (Alm. Hörbarkeit, f; Fr. audibilité, f; İng. audibility) blşm. Bir sesin işitilebilir olma özelliği.

işkesme (blşm. kesme) (Alm. Unterbrechung, f; Unterbrechungsanforderung, f; Fr. demande d’interruption, f; interruption, f; İng. interrupt; interrupt request) blşm. Bilgisayarda halen yürütülmekte olan işlemin kesilip yeni bir işlemin başlatılması ya da buna yol açan kontrol işareti.

işkesme denetleyicisi (Alm. Unterbrechungskontroller, m; Fr. contrôleur d'interruptions, m; İng. interrupt controller) blşm. Bilgisayarda giriş çıkış birimlerinin ana işlemciden işkesme yoluyla yaptıkları hizmet isteklerini düzenleyen birim.

Page 96: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

işkesme hizmet programı (Alm. Unterbrechungs-Steuerungsprogramm, n; Fr. gestionnaire d’interruptions, m; İng. interrupt handler) blşm. Elektronik bilgi işleyicilerde bir işkesme isteği kabul edildiğinde devreye alınan özel program.

işkesme maskesi (Alm. Unterbrechungsmaske, f; Fr. masque d'interruption, m; İng. interrupt mask) blşm. Aynı anda ve farklı öncelikli işkesme istekleri arasında en öncelikli olanın hemen kabulü, diğerlerinin de ertelenmesi için kullanılan özel bit dizisi.

işkesme vektörü (Alm. Unterbrechungsvektor, m; Fr. vecteur d’interruption, m; İng. interrupt vector) blşm. Bilgisayarda bir işkesme olduğunda yürütülen işkesme hizmet yordamına gerekli bilgilerin geçirildiği veri yapısı.

işleç (Alm. Operator, m; Fr. opérateur, m; İng. operator) blşm. 1. Bir bilgi işleme adımında gerçekleştirilecek işi belirten simge. 2. Bir kümedeki fonksiyonların başka bir kümedeki fonksiyonlara eşlenmesini gösteren matematiksel simgelem; eşanlam: operatör.

işlem (Alm. Operation, f; Fr. opération, f; İng. operation) blşm. Bilgi işlemede, eldeki ögelere uygulandığında yeni bir ögeyle sonuçlanan kesin tanımlanmış bir iş ya da aktivite.

işlem çevrimi (Alm. Abarbeitungszyklus, m; Fr. cycle de traitement, m; İng. processing cycle) blşm. Bilgisayarda dönemli olarak yinelenen veri işlemenin tek ve tam bir yürütüm adımı.

işlem kodu (Alm. Operationskode, m; Fr. code opération, m; İng. instruction code; opcode; operation code) blşm. Bilgisayardaki komut tipini ve üzerinde işlem yapacağı veri yapısını belirten makine dilindeki ya da birleştirici dilindeki kod. Örneğin “yükle” ya da “atla” komutu.

işlem kodu alanı (Alm. Operationsfeld, n; Fr. zone du code opération; İng. operation field; operation part) blşm. Bilgisayarda bir makine dili komutunun yapılması gereken işlemin türünü belirten kısmı.

işlem sonrası döküm (Alm. Speicherauszug nach Störungen, m; Fr. vidage postmortem, m; İng. postmortem dump) blşm. Bilgisayardaki bir programın çalıştırılmasının sonunda alınan ve çoğunlukla çapar ayıklama, belgeleme, kontrol amacıyla kullanılan döküm.

işlem üstünlüğü ile durdurulan süreç (Alm. unterbrochener Prozess durch Präemption, m; Fr. processus interrompu par préemption, m; İng. preempted process) blşm. Bilgisayarda daha yüksek öncelikli bir süreç tarafından yürütümü durdurulan ve kullandığı bilgi işlem kaynaklarına el koyulan süreç.

işlemci mimarisi (Alm. Prozessorarchitektur, f; Fr. architecture du processeur, f; İng. processor architecture) blşm. Komut kümesi, veri makinesi yapısı, iş kesme yöntemleri dâhil bir bilgisayar merkezi işlem birimine ait tasarım seçeneklerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan elektronik bilgi işleme yapısı.

işlemci süresi (Alm. Prozessorzeit, f; Fr. temps du processeur, m; İng. processor time) blşm. Bir işlemcinin bir görevin teslim edildiği an ile o görevi bitirdiği ana kadar o görev üzerinde harcadığı süre.

işlenen (blşm. operand) (Alm. Operand, m; Fr. argument, m; opérande, m; İng. argument; operand) blşm. 1. Bilgisayarda komutun ya da yordamın işleyeceği verileri gösteren değişkenlerden her biri. 2. Bir komutta yer alan ve üzerinde işlem yapılan veri değerleri veya adreslerinden her biri.

işletim çevresi (Alm. Betriebsumgebung, f; Fr. environnement d'exploitation, m; İng. integrated applications environment; operating environment) blşm. Bir yazılım ve/veya donanım sisteminin çalışması sırasında o sistemin dışında kalan ve o sistemle herhangi bir şekilde etkileşim içinde olabilecek varlık, aygıt ya da sistemlerin oluşturduğu bütün; eşanlam: işletim ortamı.

işletim sistemi (Alm. Betriebssystem, n; Fr. système d'exploitation, m; İng. operating system; OS) blşm. Bilgisayar programlarının yürütülmesini sağlayan ve görev çizelgeleme, bellek atama ve yönetimi, giriş-çıkış kontrolü gibi çekirdek işlevlerle sıralama, derleme, veri düzenleme, sayışım gibi destek hizmetlerini sunan yazılım sistemi.

işletim sistemi arayüzü (Alm. Betriebssystem-Shell; Fr. coque logicielle, f; interface système, f; İng. shell) blşm. Bir bilgisayarın işletim sistemi ile kullanıcı arasında yer alan ve klavye, dokunmalı ekran, fare ya da işaretçiyle yapılan kullanıcı girişlerini yorumlayıp işletim sistemine ileten arayüz; eşanlam: işletim sistem kabuğu.

işlev değiştirme tuşu (Alm. Alt-Taste, f; Fr. touche alternative; touche Alt, f; İng. Alt Key; alternate key) blşm. Bilgisayar klavyesinde beraber basıldığında diğer tuşların işlevini değiştiren tuş; örneğin, Alt + F4 aktif pencereyi kapatır.

Page 97: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

işlev noktası (Alm. Function Point, n; Fr. point de fonction, m; İng. function point) blşm. Yazılım mühendisliğinde bir yazılım birimi ya da sisteminin yaptığı işin büyüklüğünü, girdilerin, çıktıların ve kullanılan kütüklerle yapılan veri aktarımının tür ve büyüklüklerine dayalı olarak belirlemede kullanılan ölçüm birimi.

işlev tuşu (Alm. Funktionstaste, f; Fr. touche de fonction, f; İng. function key) blşm. Bilgisayar klavyesinde basıldığında, o anda çalışan programa bağımlı ya da ondan bağımsız belirli işlemleri gerçekleştiren tuş.

işlevsel büyüklük (Alm. Functional-Size, f; Fr. taille fonctionnelle, f; İng. functional size) blşm. Yazılım mühendisliğinde bir yazılım sisteminin işlev noktası cinsinden büyüklüğü.

işlevsel tasarım (Alm. funktioneller Entwurf, m; Fr. conception fonctionnelle, f; İng. functional design) blşm. Bileşenlerin işlevsel özelliklerini ve ilişkilerini belirleyip bunları gerçekleştirecek yapılanmanın ayrıntılarına girmeyen tasarım aşaması.

işlevsellik 1. (Alm. Funktionalität, f; Fr. fonctionnalité, f; İng. functionality) blşm. Bir yazılım ya da bilgi işleme sisteminin sunduğu olanaklar. 2. kim. Bir molekülde bulunduğu sayıya göre, molekülün tepkinliğini büyük ölçüde belirleyen fonksiyonel gruplar.

işlevsiz döngü (Alm. nutzlose Schleife; Fr. boucle inactive; İng. idle loop) blşm. Bilgisayarda herhangi bir işlevi yerine getirmeden süregelen bir program döngüsü; örneğin, bir sürecin kullanacağı meşgul durumdaki bir bilgi işleme kaynağını beklerken girdiği döngü.

işlevsiz komut (Alm. Scheinbefehl, m; Fr. instruction fictive; İng. dummy instruction) blşm.  İşlevsel açıdan bir etkisi olmayan ancak işlemcinin bir komut çevrimi kadar süre geçirmesine yol açan bilgisayar komutu.

italik karakter (Alm. geneigte Charakter; Fr. caractère en italique, m; İng. slanted character) blşm. Sağa eğik yazılmış karakter fontu.

itibari veri bkz. blşm. nominal veri.

ivegen durum planı (Alm. Notfallplan, m; Fr. plan anti-catastrophe, m; İng. emergency plan) blşm. Güvenlik programının parçası olan bir elektronik bilgi işleme biriminin felaket, kaza, arızalanma vb. karşısında yedekleme işlemlerinin ve daha sonraki kurtarma çalışmalarının planı.

iyileştirme bakımı (Alm. perfektive Aufrechterhaltung; Fr. maintenance pour l'amélioration, f; İng. perfective maintenance) blşm. Bir yazılım sisteminin başarım düzeyini artırmaya yönelik değerlendirme ve dönüştürme çalışmaları.

iz sürme programı (Alm. Ablaufverfolgungsprogramm, n; Fr. programme de traçage, m; programme d’analyse, m; İng. trace program; tracing software) blşm. Başka bir bilgisayar programını adım adım izleyip işleme koyulan komutları ve ara sonuçlarını kaydeden, genellikle yazılım hatalarını ayıklama amacını güden bilgisayar programı.

izdüşüm (Alm. Projektion, f; Fr. projection, f; İng. projection) 1. blşm.  İlişkiler cebrinde, bir veritabanından sadece belirli özellikleri içeren ilişkileri elde etmek. 2. geom. Küre veya elipsoit üzerinde koordinatları bilinen noktaların belli matematik kuralları çerçevesinde düzlem veya düzleme açılabilen silindir, koni gibi yardımcı yüzeylere aktarılması; eşanlam: harita projeksiyonu. 3. müh. 1. Bakış noktasından gönderilen ışınlarla, bir nokta, yüzey veya nesnenin bir düzlem üzerine yansıyan görüntüsünün, belli teknik çizim kuralları uyarınca çizilmesi. 2. Bir vektör uzayındaki bir vektörün, bu uzayın bir altuzayındaki en yakın vektörü bulma işlemi. 3. Doğrusal cebirde, N boyutlu uzaydaki bir fonksiyonun daha düşük boyutlu bir uzaya gönderimi.

izinsiz giriş (Alm. unberechtigter Zugang; Eindringung, f; Fr. intrusion informatique, f; accès non autorisé, m; İng. intrusion; unauthorized access) blşm. Bir bilgisayar sistemine, güvenlik önlemlerini aşarak yetkisi olmadan girme; eşanlam: sızma, bilgi sistemine sızma.

izinsiz kullanıcı (Alm. Eindringling, m; Fr. intrus, m; İng. intruder) blşm. Bilgisayar sistemlerine yetkisi olmadan giriş yapan kişi ya da virüs programı; eşanlam: davetsiz kullanıcı.

izlek (Alm. Thread, m; Fr. fil de discussion, m; fil d’exécution, m; İng. thread) blşm. 1. Bir bilgi işleme sürecine bağlı, kullanıcıya paralel yürütüldüğü izlenimini veren, sürecin sanal belleğini ve varsa diğer özkaynaklarını paylaşan, ancak bağımsız bir yığıtı olan ve bir dizi makine dili komutundan oluşan görevcik. 2. Bir elektronik forumda belli bir konuda foruma iletilen mesajlar dizisi.

izleme numarası (Alm. Auftragsnummer, f; Fr. numéro de repérage, m; numéro de suivi, m; İng. tracking number) blşm. Bir posta ya da kargo gönderisini alıcısına varana kadarki yolağı boyunca izlenebilmesini sağlayan numara; eşanlam: takip numarası.

Page 98: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

izlenebilirlik (Alm. Verfolgbarkeit, f; Fr. traçabilité, f; İng. traceability) 1. blşm. Yazılım ya da sistem geliştirme sürecinde her bir aşamada üretilen ara çıktıların bir sonraki ve bir önceki aşamanın ara çıktılarıyla uyumluluğunun denetlenebilir olma özelliği. 2. müh. 1. Ölçme tekniğinde, ölçüm sonucunun uygun uluslararası veya ulusal standartlara kesintisiz bir karşılaştırma zinciri boyunca bağlanabilmesi özelliği. 2. Bir süreç zincirinde, her bir adımda bilginin tam olması.

Java dili (Alm. Java-Sprache, f; Fr. langage Java; İng. Java language) blşm.  İşletim sisteminden bağımsız olarak bilgisayarlarda çalışabilen, internet ortamındaki uygulamaları gerçekleştirmeye elverişli, nesneye yönelik programlama dili.

Java tarayıcısı (Alm. Java-Browser, m; Fr. navigateur Java; İng. Java browser) blşm.  İşletim sisteminden bağımsız olarak çalışabilen, Java uygulamalarını getirip yürütüme koyan internet gezgini program.

jetonlu halka bkz. blşm. andıçlı halka.

joker karakter (Alm. Jokerzeichen, n; Fr. caractère joker; İng. wildcard character) blşm. Bilgisayarda bir arama anahtarında ya da bir komutta bir ya da birden fazla karakterin yerini alabilen karakter; örneğin bilişimde "* " joker karakteri olarak kabul görür ve m*, tüm m ile başlayan sözcükler kümesini belirtir.

k-en yakın komşu algoritması (Alm. k-nächste-Nachbarn-Algorithmus, m; Fr. algorithme de k plus proches voisins, m; İng. k-nearest neighbor algorithm) blşm. Sınıflandırma problemlerinde, belirli bir test örneklemine en yakın olan k tane örneğin sınıf etiketlerinin çoğunluğuna göre karar veren, kestirim problemlerinde örnekleme en yakın olan k tane örneğin değerlerinin ortalamasını kullanan algoritma.

kaba kuvvet saldırı (Alm. Brute-Force-Angriff, m; Fr. attaque en force, f; attaque à outrance, f; İng. brute-force attack; exhaustive attack) blşm. Bir bilişim sistemini bozma amacıyla her türlü olasılığı zorlama; örneğin, tüm giriş şifrelerini deneme.

kaba taneli (Alm. grobkörnig; Fr. à gros grain; İng. coarse grain) blşm. 1. Çok yakından denetlenemeyecek, ayrıntısız biçimde yapılmış bir iş tanımı. 2. Fotoğrafta yüksek çözünürlük sağlamayan emülsiyon. 3. Paralel programlamada paralel yürütülen modüllerin büyükçe boyutlu olması.

kabarık karakter (Alm. geprägtes Zeichen; Fr. caractère en relief, m; İng. embossed character) blşm. Dışa doğru kabarık olan karakter, örneğin, kredi kartı üzerindeki karakterler.

kabuk program (Alm. Shellprogramm, n; Fr. programme coquille, m; İng. shell program) blşm. Bir bilgisayar işletim sistemi için komutları alıp yorumlayan program.

kabul testlerine dayalı yazılım geliştirme (Fr. développement guidé par les tests d'acceptation, m; développement piloté par les tests d'acceptation, m; İng. acceptance test-driven development) blşm. Yazılım geliştiricilerin ve yazılımın gelecekteki kullanıcılarının, kodlama aşamasına geçilmeden önce, yapılacak testlerin ve test sonuçlarının kabul edilme koşullarını ortak olarak tartışmalarına ve anlaşmalarına dayalı yazılım geliştirme yöntemi.

kaçak giriş (Alm. unzulässiger Zugriff; Fr. accès clandestin; İng. piggyback access; piggybacking) blşm. Bir bilgisayar sistemine bir başkasının yasal erişim yetki ve yöntemini kullanarak gizlice girme; eşanlam: hırsızlama giriş.

kaçış karakteri (Alm. Escape-Zeichen, n; Fluchtsymbol, n; Fr. caractère d'échappement, m; İng. escape character) blşm. Bilgisayarda, kendisinden sonra gelen sonlu sayıdaki karakterin anlamını değiştirmede kullanılan kontrol karakteri.

kaçış tuşu (Alm. Escape-Taste, f; Fr. touche d'échappement, f; İng. escape key) blşm. Bilgisayarda bir programdan çıkışı ya da bir durumdan geriye dönüşü sağlayan tuş.

kadrat çizgisi (Alm. Geviertstrich, m; Fr. tiret cadratin, m; İng. em dash) blşm. Yazının bir kısmını vurgulamak ya da tümcedeki bir kesilmeyi göstermek amacıyla kullanılan kısa çizgi.

kalıcı bağlantı (Alm. permanente Verbindung; persistente Verbindung; Fr. connexion permanente; connexion persistente; İng. permanent connection; persistent connection) blşm. 1. Bilgisayarların istemci-sunucu mimarisinde, sunucunun yanıt vermesinden sonra istemci bağlantısının sürdürüldüğü bağlantı şekli. 2. Kullanıcı tarafından oturum sonlandırıldığında çözülmeyen, merkezi müdahale ile çözülebilen elektronik iletişim şebeke bağlantısı.

Page 99: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kalıcı sanal devre (Alm. permanente virtuelle Verbindung; Fr. circuit virtuel permanent, m; İng. permanent virtual circuit; PVC) blşm. Paket iletişim ağlarında bir hizmete abone olunurken kurulan ve hep aynı iki aboneyi birbirine bağlantılayan, dolayısıyla başta rota saptama ve sanal devre tanıtıcılarının yaratılması gerekmeyen sanal devre bağlantısı.

kalıp deyim (Alm. Literal, n; Fr. littéral; İng. literal) blşm. Bilgisayar programlamasında bir ögenin kaynak programında belirlenen ve daha sonraki herhangi bir çeviri işleminde değişmemesi gereken değeri; örneğin "x=0 ise ARIZA bildir" deyimindeki ARIZA sözcüğü.

kalış süresi 1. (Alm. digitale Haltestellenaufenthaltszeit, f; İng. dwell time) blşm.  İnternet üzerindeki arama motorunun bir başarı göstergesi olan, bir linki ziyaret eden bir kullanıcının o arama sonucunda kalma süresi. 2. (Alm. Verweildauer, f; Fr. temps de séjour, m; İng. residence time) müh. Bir sistemin bir maddeyi içinde barındırma kapasitesinin, maddenin sistemden geçiş hızına oranı olarak hesaplanan, bu maddenin parçacıklarının belirli bir sistemde geçirdikleri ortalama süre; eşanlam: kalım süresi.

kamusal ağ (Alm. öffentliches Netz, n; Fr. réseau public, m; İng. public network) blşm. Herkese açık devre anahtarlamalı, paket anahtarlamalı ve kiralık hat hizmetleri vermek üzere, ülke çapında bir teleiletişim yönetimi tarafından kurulmuş ağ.

kamusal bulut (Alm. öffentliche Rechnerwolke, f; Fr. nuage public, m; İng. public cloud) blşm.  İnternet üzerinden ulaşan herkese bilgi işlem donanımı, veri saklama, işletim sistemi, destek yazılımları ve uygulama yazılımları gibi olanaklardan bazılarını ya da tümünü sunan bilişim sistemi.

kamuya açık yazılım (Alm. freibenutzbare Software; Fr. publiciel, m; İng. public-domain software) blşm. Telif hakkı olmayan, herkesin kullanabileceği yazılım.

kandırma saldırısı (Alm. Spoofing-Attacke, f; Spoofing, f; Fr. attaque par mystification, f; İng. spoofing; spoofing attack) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında kimlik dolandırıcılığı, yetkili bir kullanıcının açmış olduğu linkten kaçak giriş yapma, kimlik taklidi gibi güvenliği tehdit eden, bir hedef kullanıcıya ya da bulunduğu örgüte zarar verme amaçlı girişim; eşanlam: aldatma saldırısı.

kapalı kullanıcı grubu (Alm. geschlossene Benutzergruppe; Fr. groupe fermé d'usagers, m; İng. closed user group; CUG) blşm. Bir veri ağı üzerinde kendi gruplarına ait olmayan kullanıcılardan çağrı kabul edemeyen ya da ileti gönderemeyen seçilmiş kullanıcılar grubu.

kapalı mimari (Alm. geschlossene Architektur, f; Fr. architecture fermée, f; İng. closed architecture) blşm. 1. Hiçbir yeni genişleme kartı için yuvası olmayan bilgisayar donanımı mimarisi. 2. Tek bir üreticinin/satıcının yazılım ve donanımıyla bağdaşır olduğu, başka üreticilerce uyumlu çalışacak donanım ya da yazılım geliştirilmesinin mümkün olmadığı mimari.

kapalı yol (Alm. geschlossener Weg; Fr. chemin fermé; İng. closed path) blşm. Bir çizgede hiçbir düğüme bir defadan çok uğramayan ve başladığı düğümde biten yol.

kaplam 1. (Alm. Größe, f; Umfang, m; Fr. domaine, m; extent, m; İng. extent) blşm. Bilgisayarın bellek alanında bir dosyanın kapladığı yer. 2. müh. 1. (Alm. Umfang, f; Fr. étendue, f; İng. extent) Bir kavram, simge ya da davranışın kapsadığı alan ya da bunları oluşturan ögelerin tümü. 2. (Alm. lineare Hülle, f; Fr. sous-espace vectoriel engendré, m; İng. linear hull; linear span) Doğrusal cebirde, bir vektör kümesinin tüm doğrusal katışımlarından oluşan küme; eşanlam: doğrusal kaplam.

kapsayan ağaç (Alm. spannender Baum, m; Fr. arbre couvrant, m; İng. spanning tree) blşm. Bir çizgenin tüm düğümlerini içeren ve herhangi iki düğüm arasında yalnızca bir tek yolağa yer veren altçizge.

kapsül yayın (Alm. Podcast, m; Fr. diffusion pour baladeur, f; balado, m; İng. podcast) blşm.  İnternet üzerinden yayımlanan, çoğunlukla akıllı telefon ya da benzeri taşınabilir cihazlardan dinlenen süreli yayın; eşanlam: podkast.

kara kutu sınaması (Alm. Black-Box-Test, m; Fr. test boîte noire, m; test de la boîte noire, m; İng. black-box test) blşm. Bir yazılım birimini iç yapısını dikkate almadan yalnızca girdi çıktı ilişkileri bakımından değerlendiren sınama türü.

karakter (Alm. Schriftzeichen, n; Fr. caractère, m; İng. character) blşm. 1. Harfleri, sayıları, noktalama ya da kontrol imlerini gösteren ve değişik ortamlarda fiziksel durumların farklı bileşimleriyle benzer bir biçimi alan simge. 2. Verinin gösterimi ya da denetlenmesi için kullanılan ve üzerinde uzlaşıma varılmış ögeler kümesinin bir üyesi.

karakter biçemi (Alm. Schrifttype, f; Fr. style de caractères, m; İng. character style) blşm. Yazı karakterlerinin koyu, altı çizili, italik, normal, koyu italik vb. şeklindeki biçemlerinden biri.

Page 100: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

karakter boşluğu (Alm. Wortzwischenraum, m; Fr. espace, f; İng. character space) blşm. Yazılı metinlerde metindeki sözcükler arasında karakter olmayan konumları, sözcükleri, sayıları, noktalama işaretlerini birbirinden ayırmaya yarayan boşluk.

karakter doldurma (Alm. Speicherauffüllung, f; Fr. remplissage avec caractères, m; İng. character fill) blşm. Bir bellekte ya da yazmaçta, kendisi özel bir bilgi taşımayan belirli bir karakterin, istenmeyen verileri kaldırmak ya da boşlukları doldurmak amacıyla yeterli sayıda tekrarlanması.

karakter dolgulama (Alm. Zeichen-Füllung, f; Fr. remplissage d'octets, m; İng. character stuffing) blşm. Bilgisayar iletişiminde, karakterlerden oluşan veri çerçevelerinin baş ve son belirteçlerini koyabilmek için DLE gibi belirli, özel karakterlerin, alışta çıkarılmak üzere dizgiye eklenmesi.

karakter dönüştürme (Alm. Transliterierung, f; Fr. tranlittération, f; İng. transliteration) blşm. Bilgisayarda bir karakter kümesi ile yazılmış verileri bir başka karakter kümesi ile ifade etme.

karakter girişli arayüz (Alm. zeichenorientierte Benutzerschnittstelle; Fr. interface utilisateur textuelle, f; İng. character-based user interface; text-based user interface; textual user interface) blşm. Kullanıcının klavye aracılığıyla karakterler girerek komutları gönderdiği bilgisayar arayüzü; eşanlam: metin girişli arayüz.

karakter imgesi (Alm. Zeichenbild, n; Fr. image d’un caractère, f; İng. character image) blşm. Bilgisayardaki yazıların ekran ya da basıl ortamına aktarımında kullanılan, dikdörtgensel bir ızgara üzerinde düzenlenmiş siyah ve beyaza karşılık gelen {0,1} değerli bit kümesi haritası.

karakter kodu (Alm. Zeichencode, m; Fr. code de caractère, m; İng. character code) blşm. Karakter kodlarını tek bir şekilde gösteren sayısal değer; örneğin ASCII kodunda @ karakteri on altılı tabanda 40 ile gösterilir.

karakter sabiti (Alm. Zeichenkonstante, f; Fr. constante de caractère, f; İng. character constant) blşm. Bilgisayar programlamasında değeri bir karakter olan sabit.

karakter takımı (Alm. Zeichenmenge, f; Fr. jeu de caractères, m; İng. character set) blşm. Üzerinde uzlaşıma varılmış sonlu sayıda değişik karakteri kapsayan ve belirli bir amaç için bir bütün sayılan küme; örneğin, ASCII karakter kümesi, harflerden, sayılardan ve kontrol karakterlerinden oluşur.

karakter tanıma (Alm. Zeichenerkennung, f; Fr. reconnaissance des caractères, f; İng. character recognition) blşm. Yazı karakterlerini, kodlanmış halinden alıp grafik ekrandaki piksel örüntüsü haline çeviren işlevsel birim.

karakter üreteci (Alm. Zeichengenerator, m; Fr. générateur de caractères, m; İng. character generator) blşm. Yazı karakterlerini, kodlanmış halinden alıp grafik ekrandaki piksel örüntüsü haline çeviren işlevsel birim.

karakter yoğunluğu (Alm. Zeichendichte, f; Fr. densité de caractères, f; İng. character density; character pitch) blşm. Basılı belgede ya da ekranda birim uzunluk başına düşen karakter sayısı.

karaktere dayalı protokol (Alm. zeichenorientiertes Protokoll; Fr. protocole à caractères; İng. character-oriented protocol) blşm.  İletilen verilerin sekizli bit grupları şeklinde düzenlendiği iletişim protokolü.

karar değerlendirme grafiği (Alm. Receiver-Operating-Characteristics; Grenzwertoptimierungskurve, f; Fr. courbe de fonctionnement de récepteur, f; caractéristique de fonctionnement du récepteur, m; İng. receiver operating characteristics; ROC) blşm. 1. Herhangi bir istatistiksel karar ya da sınıflandırma probleminde, doğru karar ya da doğru kabul olasılığının bir eksende, yanlış kabul ya da karar olasılığının diğer eksende gösterildiği grafik; eşanlam: alıcı işletim karakteristiği. 2. Sayısal iletişimde, bir alıcı devrenin doğru saptama olasılığının yanlış karar olasılığına karşı çizdirilen grafiği.

karar fonksiyonu (Alm. Entscheidungsfunktion, f; Fr. fonction de décision, f; règle de décision, f; İng. decision function; decision rule) blşm. Sınıflandırma problemleri gibi istatistiksel karar verme problemlerinde, girdi verilerini karar değişkenine dönüştüren kural ya da fonksiyon.

karar sınırı (Alm. Entscheidungsgrenzlinie, f; Fr. surface de décision, f; İng. decision boundary; decision surface) blşm.  İki sınıflı istatistiksel sınıflandırma problemlerinde, sınıfları temsil eden öznitelik vektör uzayını birbirlerinden ayıran çok boyutlu yüzey.

karar tümleştirme (Alm. Entscheidungsfusion, f; Fr. fusion de décisions, m; İng. decision-level fusion; decision fusion; late fusion) blşm. Bilgi işlemede, farklı işlemcilerin, farklı sınıflandırıcıların, farklı algoritmaların vb. hipotez test kararlarını ortak olarak değerlendirip daha iyi ve güvenilir bir karar üretme.

Page 101: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

karar verilebilirlik (Alm. Entscheidbarkeit, f; Fr. décidabilité, f; İng. decidability) blşm. Bir problemin, her somut durumu için bir algoritma aracılığıyla çözümünün olması; örneğin belirli bir tamsayının asal olup olmadığı sorusunun niteliği.

karatahta modeli (Alm. Tafel-Modell, n; Fr. modèle de tableau noir; İng. blackboard model) blşm. Alan uzmanlarının konuyla ilgili bilgiler ile çözüme giden tüm aşamalara ve ara çözümlere ilişkin bilgilerin hep birlikte ortak bir çalışma belleğinde yer aldığı ve çözüm sürecinin bu altyapı üzerinde yürütüldüğü, sınıfta karatahta üzerinde problem çözmeyi andırdığı için bu şekilde adlandırılan problem çözme yöntemi modeli.

karbon kopya (Alm. E-Mail-Kopie, f; Durchschlag, m; Fr. copie carbonne, f; İng. carbon copy; cc) blşm. EGeçmişte yazışmalarda karbon kâğıdı kullanılarak daktiloda yazılan bir belgenin bir ya da birden fazla kopyasının çıkarılmasını örnekseyerek elektronik mesajlaşmalarda, esas alıcı olan kişiye gönderilen mesajın, başka bilgilenmesi istenen kişilere de açık adresleriyle gönderilen kopyaları.

kardeş düğümler (Alm. Bruderknoten, pl; Fr. nœuds frères, pl; İng. sibling nodes) blşm. Ağaç yapısındaki bir çizgede ataları aynı olan iki düğüm.

karılma (Alm. Einmischung, f; Verschachtelung, f; Fr. réarrangement, m; İng. shuffling) blşm. Bilgi işlemede, bir dizideki ögelerin konumlarının, çoğunlukla güvenlik amacıyla bilgilerin anlaşılmaz kılınması için gelişigüzel bir şekilde değiştirilmesi.

karılmalı şifreleme (Alm. Transposition-Chiffre, f; Fr. cryptage par transposition, m; İng. transposition cipher) blşm. Açık bir metnin harflerinin olağan sırasını değiştirerek ya da kararak elde edilen kripto; eşanlam: sıra değiştirmeli şifreleme.

karma bulut (Alm. hybride Rechnerwolke, f; Fr. nuage hybride, m; İng. hybrid cloud) blşm. Bilişim hizmetlerinin, kurum içi ve kurum dışı kaynaklardan, özel ve kamusal bulut bilişimi özelliklerini birlikte barındıran şekilde sunulduğu bilişim sistemi yapısı.

karma düğüm (Alm. Mischknoten, m; Fr. nœud mixte, m; İng. mixed node) blşm. Bir çizgede, salt çıkan dalları olan düğüm kaynak düğümü; salt giriş dalları olan varış düğümünden farklı olarak hem gelen hem de çıkan dalları olan düğüm.

karma gerçeklik (Alm. Vermischte Realität, f; Fr. réalité hybride, f; réalité mixte, f; İng. hybrid reality; mixed reality) blşm. Hem gerçek, fiziksel nesnelerin görüntüsünün, hem de sayısal olarak üretilmiş, sanal nesnelerin görüntüsünün beraber yer aldığı ve gerçek zamanda etkileşebildikleri görselleştirme tekniği.

karma sayı (Alm. Mischzahl, f; Fr. nombre composé; İng. mixed number) blşm. Bir tamsayı ile bir kesrin toplamından oluşan sayı, bileşik bir kesre dönüştürülebilen sayı; örneğin, 3 + 5/6 = 23/6.

karma tabanlı sayı gösterimi (Alm. Nummerierung der gemischten Basis, f; Fr. système de numérotation à base mixte, m; İng. mixed-base numeration) blşm. Her bir sayının, sayıyı oluşturan her bir rakamın kendi konum ağırlığıyla çarpımının toplama eklenmesiyle oluşan ancak konum ağırlıkları birbirlerinin tam katı olmayan sayı sistemi.

Karnaugh diyagramı (Alm. Karnaugh-Diagramm, n; Fr. diagramme de Karnaugh; İng. Karnaugh diagram) blşm. Mantıksal fonksiyonların giriş çıkış ilişkisini göstermek ve sadeleştirmeyi kolaylaştırmak için düzenlenen, kare gözelerden oluşan, dikdörtgen yapıda grafik gösterim; eşanlam: Karnaugh haritası.

karşı basınç (Alm. Gegendruck, m; Fr. contre-pression, f; İng. back pressure; backpressure) 1. blşm. Bilgisayar ağlarında paket trafiğinin tıkandığı noktadan geriye doğru yayılan trafik sıkışıklığı. 2. müh. Bir akışkanın bulunduğu kanalda akıma ters yönde karşılaştığı ve yenmesi gereken basınç değeri.

karşılıklı dışlama blşm. 1. (Alm. gegenseitige Ablehnung; gegenseitige Ausschließung; Fr. exclusion mutuelle; İng. mutual exclusion) Dönemdeş olarak çalışabilen bilgisayar programlarının, bir çatışmaya, karşılıklı kilitlenmeye veya veri tutarsızlığına yol açmamaları için herhangi bir anda tek bir programın belirli bir bellek alanına, bir giriş çıkış kapısına, bir dosyaya veya benzeri bir özkaynağa erişimine izin veren programlama tekniği. 2. İki mantıksal değişkenin aynı anda doğru olamamasını gerektiren ilişki.

karşılıklı ketlenme (Alm. beiderseitige Blockierung, f; gegenseitiges Sperren, n; Fr. blocage mutuel, m; interblocage, m; İng. deadlock; deadly embrace; mutual lock-up) blşm. 1. Bilgi işleyen iki aygıt ya da bilgisayar programının, çelişen koşul ya da girdilerden ötürü ya da birbirlerinden yanıt bekler durumda oldukları için çalışamaz durumda bulunmaları. 2. Bilgisayar işletim sistemlerinde, iki ya da daha fazla sürecin, karşılıklı tuttukları özkaynakların serbest bırakılması için bekler durumda olup ileri adım atamamaları.

Page 102: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

karşılıklılık (Alm. Reziprozität, f; Fr. réciprocité, f; İng. reciprocity) 1. blşm. 1. Ülkelerin birbirlerine karşılıklı olarak aynı ekonomik hakları tanımaları ya da ülkedeki bir yabancının, kendi devletinin yabancılara tanıdığı kadar hakka sahip olması. 2. Bir sosyal ağdaki iki aktör arasında aynı yönlü ilişkinin olması. 2. elk. 1. Doğrusal bir elektrik devresinde, akım ve gerilim kaynakları karşılıklı yer değiştirildiğinde, akım ve gerilim büyüklüklerinin ilgili devre dallarında değişmemesi özelliği. 2. Radyo dalgalarının yayılımında alıcı ve göndericilerin karşılıklı yerdeğişimleri halinde işaret özelliklerinin değişmemesi özelliği.

karşıya yükleme (Alm. Upload, m; Heraufladen, n; Fr. téléchargement satellite-centrale; İng. upload) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında bir çevre terminalinden merkezi bilgisayara doğru bir dosyanın yüklenmesi; eşanlam: çevreden merkeze yükleme. 2. Herhangi bir veri depolama yerinden, çoğunlukla kişisel bir bilgisayardan, genellikle daha üst bir bilgisayar belleğine veri gönderme.

kart çıkaran kuruluş (Alm. Kartenemittent, m; Kartenherausgeber, m; Fr. émetteur de carte, m; İng. card issuer; card issuing bank; issuer; issuing bank) blşm. Müşterilerine banka kartı ve/veya kredi kartı hazırlayan ve işlemlerini yapan banka.

kart doğrulama kodu (Alm. Kartenprüfnummer, f; Sicherheitscode, f; Fr. code de sécurité, m; code de verification, m; cryptogramme visual, m; İng. card security code; card verification code; card verification data; card verification number; card verification value; signature panel code; verification code) blşm. Kredi kartları üzerinde, kartın hileli kullanım olasılığı azaltmak yönünde bir önlem olarak kullanılan açık şifre; eşanlam: kart güvenlik kodu.

kart okuyucu (Alm. Kartenleser, m; Fr. lecteur de badges, m; İng. card reader) blşm. Kredi kartı ya da personel kartı gibi plastik bir kart üzerindeki manyetik olarak kaydedilmiş bilgileri okuyan aygıt.

kasıtsız açığa vurma (Alm. unbeabsichtigte Bekanntmachung; Fr. divulgation accidentelle de l’information; İng. inadvertent disclosure) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, kritik verilerin yetkisiz kişilerin eline kasıtsız olarak örneğin bir kaza eseri olarak geçmesi.

katar uzunluğu kodlaması (Alm. Run-Length-Codierung, f; Fr. codage de longueur de séquences; İng. runlength encoding) blşm. Bilgi işlemede bir bit dizisi ele alındığında, peş peşe yinelenen bitlerin yinelenme uzunluğuna karşılık gelen sayılarla kodlanmasına ve her uzunluk sayısının aynı zamanda 1'den 0'a ya da 0'dan 1'e bit değeri değişimini ifade ettiği veri sıkıştırma yöntemi.

kategori 5 kablo (Alm. Kategorie 5-Kabel, n; Fr. câble de catégorie 5; İng. category 5 cable) blşm. Ofis kablolamasında kullanılan, 100 Mbit/s hızına kadar veri iletimine elveren 100-ohmluk ekransız burulmuş tel çifti.

kategorik veri (Alm. kategorische Daten, pl; Fr. données catégoriques, pl; İng. categorical data) blşm. Öznel değerlendirmelerde 1 ila 5 puanlarının çok kötü ... iyi ...pekiyi yargılarına karşılık gelmesi örneğinde olduğu gibi, iki veya daha fazla birbirini dışarlayan kategoriye ait ve tamsayı olarak ifade edilen veriler.

katma değerli ağ (Alm. Mehrwertnetz, n; Fr. réseau à valeur ajoutée; İng. value-added network; VAN) blşm. Bir iletişim hizmeti kuruluşunun, bir başka telekom kuruluşunun altyapısından yararlanarak kendi donanım ve yazılımlarının desteğiyle müşterilerine iyileştirilmiş ve zenginleştirilmiş hizmetler sunduğu iletişim ağı.

katman (kim. tabaka) (Alm. Schicht, f; Fr. couche, f; İng. layer) 1. blşm. 1. Bilgisayar iletişiminde kullanılan açık sistemler mimarisinde, birbirleriyle ilişkili olup sıradüzende belirli bir düzeye ait işlevlerin topluluğu. 2. Dağıtılmış veri işlemede, bir sıradüzen içinde bulunup bir bütün olarak ele alınan fonksiyonlar ve protokoller grubu. 3. Yapay sinir ağlarında çıkışları bir sonraki katman nöronlarına bağlanan nöronlar topluluğu. 2. elk. 1. Bir tümdevrenin art arda süreçlerle gerçekleştirilmiş katları. 2. İyonosferin, atmosferin değişik yüksekliklerinde yer alan, dolayısıyla değişik dalga bandlarının yansıtılarak iletilmesinde etkili olan ve D, E, F katmanları olarak adlandırılan bölgeleri. 3. (Alm. Schicht, f; Fr. couche, f; İng. layer) kim. Birbiri üzerine serilmiş, yayılmış ya da kimyasal olarak oluşmuş, varlığı kimyasal ve fiziksel yöntemlerle belirlenebilen madde bölgesi.

katman etkileşimli tasarım (Alm. Cross Layer Design; İng. cross layer design) blşm. Bilgisayar ağlarının tasarımında, özellikle telsiz ağların değişkenliğinin garantili servis kalitesinin önünde yarattığı engeli aşmak amacıyla katman yalıtımını göz ardı eden, katmanlar arası ortak eniyilemeyi amaçlayan teknikler.

katman hizmeti (Alm. Layer Service; Schichtservice, m; Fr. service d’une couche, m; İng. layer service) blşm. Bilgisayar ağlarında kullanılan katmanlı mimaride, bir katmanın, kendi altındaki katmandan da hizmet alarak bir üst katmana sunduğu hizmet.

katmanlı mimari (Alm. Schichtenmodell, n; Fr. architecture à couches; İng. layered architecture) blşm. Veri iletişiminde, ağ yapısının çok farklı işlevlerinin kolayca tasarlanabilmesi ve birlikte çalışabilirliğin sağlanması amacıyla uçbirimlerin ağa fiziksel erişimi, verilerin güvenliği, yönlendirme, oturum açıp kapatma, kod çevrimi, uygulama yazılımlarını kullanım gibi çeşitli işlerin, kendi aralarında tutarlı kümelere ayrılması, bu kümelerin ast-üst

Page 103: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ilişkileri içinde olmaları, her katmanda eşdeğer varlıkların doğrudan birbirleriyle iletişim kurmaları şeklinde kurgulanan iş ve yazılım düzenlemesi.

kavram çizgesi (Alm. konzeptioneller Graph, m; Fr. graphe conceptuel, m; İng. conceptual graph) blşm. Düğümleri, kavramları ve kirişleri kavramlar arasındaki ilişkileri simgeleyen çizge.

kavramlar dizini (Alm. Thesaurus, m; Worderschatz, m; Fr. dictionnaire de synonymes, m; thesaurus, m; İng. thesaurus) blşm. Eşanlamlıları ya da yakın anlamlıları bulmaya yarayan ve çoğunlukla bilgisayar yazı işleme programlarının içine katılmış olan sözlük.

kavramsal bağımlılık (Alm. konzeptionelle Abhängigkeit; Fr. dépendance conceptuelle; İng. conceptual dependency) blşm. Ele alınan kavramların anlambilimsel ilişkilerini gösteren şematik yapılarla doğal dilde oluşturulmuş tümcelerin anlamlarını temsil etme yöntemi.

kavramsal model (Alm. Begriffsmodell, n; Fr. modèle conceptuel, m; İng. conceptual model) 1. blşm. Benzetimde, belli bir ilgi grubunun isterleri uyarınca karmaşık bir sistemin modellenmesine ve benzetimine yönelik tasarımda temel öge ve ilişkileri tanımlayan soyut model. 2. müh. Fiziksel dünyanın gözlemlerinden başlanıp düşünce ve problem çözme süreçleri kullanılarak yapılan kavramsallaştırma, anlamlandırma ve modelleme faaliyeti.

kavramsal sistem tasarımı (Alm. Konzeption-Systementwurf, m; Fr. conception logique de système, f; İng. conceptual system design) blşm. Sistem örgütlenişinin mantıksal yapısını, sistem içindeki bilgi akışını ve süreçlerini göz önüne alan sistem tasarımı.

kavramyazı (Alm. Ideogramm, n; Fr. idéogramme, m; İng. ideogram) blşm. Bir doğal dilde bir nesneyi, bir kavramı, hatta bir sesi gösteren simge ya da grafik karakter; eşanlam: ideogram.

kayan ondalık virgül (Alm. Gleitkomma, n; Fr. décimal flottant; İng. floating decimal) blşm. Bir hesap makinesinde veriler nasıl girilirse girilsin, sonuçta ondalık virgülün otomatik olarak konumlandığı sayı ayrımı.

kayan virgüllü aritmetik (Alm. Gleitkommaarithmetik, f; Fr. arithmétique flottante, f; İng. floating-point arithmetic) blşm. Bilgisayarda kayan virgüllü veriler üzerinde gerçekleştirilen toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve üst alma işlemleri.

kayan virgüllü işlemci (Alm. Fließkommaprozessor, m; Fr. processeur à virgule flottante, m; İng. floating-point processor; floating-point unit; FPU) blşm. Bilgisayarda kayan virgüllü gösterimleriyle saklanan veriler üzerinde doğrudan paralel aritmetik işlem yapabilen, genellikle iş hattı yapısında olan işlemci.

kayan virgüllü sayı tabanı (Alm. Gleitkommabasis, f; Fr. base de séparation flottante; İng. floating-point radix) blşm. Sayıların kayan virgüllü gösteriminde, üs kısmına göre kuvveti alınacak, genellikle ikinin ilk doğal kuvvetlerinden biri olan, örneğin, 2, 4, .. 16 gibi bir sayı.

kayan virgüllü veri (Alm. Gleitpunktdaten, pl; Fr. données à virgule flottante, pl; İng. floating-point data) blşm. Gerçel sayılar kümesinde değer alan ve bilgisayarda, bir mantis ve bir üs olarak iki tamsayı ile temsil edilen, bu şekliyle bir bütün olarak saklanan ve işleme giren veri.

kaydıran yazmaç (Alm. Schieberegister, n; Fr. registre à décalage, m; İng. shift register) blşm. Üzerinde saklanan bit halindeki verilerin her saat darbesi ile bir bütün olarak ileri ya da geri yönde kaydırılabildiği, çok kısıtlı kapasiteli elektronik veri depolama aygıtı; eşanlam: kaydırmalı saklayıcı.

kaydırma işleci (Alm. Verlegungsoperator, m; Fr. opérateur de décalage; İng. shift operator) blşm. Elektronik veri işlemede, bir yazmaçtaki veya bir bellek gözündeki verileri bir ya da daha çok hane sağa ya da sola taşıma işlemini gösteren simge.

kaydırma tekeri (Alm. Scrollrad, n; Fr. roulette de défilement, m; İng. scroll wheel) blşm. Kullanıcının ekranda bir belgeyi, fareyle tıklayıp taşımasına ya da klavyeyi kullanmasına gerek kalmadan akıtmasını sağlayan fare tekerciği.

kaydırmalı menü (Alm. Bildlauf-Menü, n; Fr. menu à défilement, m; İng. scrolling menu) blşm. Bir fare ya da tuşla açılan, ancak açıldığında tümü ekranda gösterilmeyip kaydırılarak devamı görülebilen menü.

kaynak (yerb. pınar) (Alm. Quelle, f; Fr. source, f; İng. source) 1. blşm. Bir bilgisayar iletişim ağında verilerin alınıp hedefe gönderildiği düğüm noktası; verilerin geldiği ya da alındığı yer. 2. elk. Elektrik devrelerinde akım ya da gerilimin kaynağı. 3. (Alm. Quelle, f; Fr. source naturelle, f; İng. spring) yerb. Yeraltı suyunun yeryüzüne doğal çıkış noktası veya alanı.

Page 104: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kaynak adresi (Alm. Quelladresse, f; Fr. adresse d’origin, f; adresse d’émetteur, f; İng. source address) blşm. Bilgisayar iletişimindeki bir veri çerçevesinde, çerçevenin geldiği kaynağın adresini gösteren kısım.

kaynak bilgisayar (Alm. Ausgangsrechner, m; Quellrechner, m; Fr. ordinateur source, m; İng. source computer) blşm. Bir veri iletişim ağı üzerinden verileri gönderen bilgisayar.

kaynak dil (Alm. Quellensprache, f; Fr. langage-source, m; langage d'origine, m; İng. source language) blşm. Bilgisayar programlamasında programcı tarafından komutların yazıldığı dil.

kaynak dosya (Alm. Quelldatei, f; Fr. fichier source, m; İng. source file) blşm. 1. Bir bilgisayar programının işleyip başka bir dosyaya kaydetmesi gereken verileri içeren dosya. 2. Henüz makine dilinde derlenmemiş program deyimlerini içeren dosya. 3. Yüksek düzeyde bir programlama dilinin deyimlerini ve veri tanımlamalarını içeren dosya.

kaynak kod uzunluğu (Alm. Lines of Code; Fr. lignes de code, pl; lignes de programmation, pl; İng. lines of code; source lines of code) blşm. Bir bilgisayar programında boş satırlar ve açıklama satırları dahil tüm satırların sayımından oluşan uzunluk ölçüsü; eşanlam: program satır sayısı.

kaynak kodu (Alm. Quellcode, m; Fr. code source, m; İng. source code) blşm. Bilgisayar programcılarının algoritmaları biçimsel bir gramere dayalı ve bilgisayar tarafından işlenebilir deyimlerle ifade edebildikleri, yorumlayıcı veya derleyici adı verilen programlarla makine diline çevrilebilen veri tanımları ve komut gösterilimleri dizisi.

kaynak programı (Alm. Quellprogramm, n; Fr. programme-source, m; İng. source program) blşm. 1. Bilgisayar iletişiminde uzak bir terminal ile bir oturumu başlatan program. 2. Bir bilgisayar tarafından işlenebilmesi için derlenmesi, çevrilmesi ya da başka bir dile dönüştürülmesi gereken program.

Kaynak Tanımlama Çerçevesi (Alm. Resource Description Framework; Fr. Resource Description Framework; İng. RDF; Resource Description Framework) blşm. World Wide Web Consortium (W3C) tarafından bir üstveri veri modeli olarak önerilen, çeşitli sözdizim biçemlerinde bilgiyi modellemek ve yönetmek için kullanılan, nesneye yönelik tasarımlarda özne-yüklem-nesne üçlüsü üzerine yapılanmış spesifikasyonlar ailesi.

kaynaştırma algoritması (Alm. Mischalgorithmus, m; Fr. algorithme de fusion, m; İng. merge algorithm) blşm. 1. Bilgi işlemede, istatistiksel sınıflandırma problemlerinde, karar sistemlerinde, farklı işaret algıçlarından, farklı veri kaynaklarından ya da karar vericilerden gelen verileri, öznitelikleri ya da kararları tümleştirerek iyileştirme sağlama. 2. Sıralanmış listeler üzerinde çalışıp çıkışında yeni bir sıralı liste veya listeler üreten algoritma.

kazanan hepsini alır (Alm. der Sieger nimmt alles; Winner-Takes-All; Fr. vainqueur gagne tout; İng. winner-takes-all; winner take all) blşm. Yapay sinir ağlarının eğitiminde kullanılan, yarışan nöronlardan sadece en başarılısının hedefe doğru değişime uğratıldığı, tüm diğer nöronların ise ters yönde zayıflatıldığı algoritma.

kement (Alm. Lasso, n; Fr. lasso; İng. lasso) blşm. Bilgisayar grafiğinde ve boyama programlarında belirli nesneler topluluğunu seçmekte ve düzenlemekte kullanılan araç.

kemirme işleci (Alm. Erosionsoperator, m; Fr. opérateur d’érosion; İng. erosion operator) blşm.  İmge işlemede ikili imgelerde aşırı sivrilikleri ve gereksiz çıkıntıları yumuşatarak bir yapısal ögenin içine sığabildiği pikselleri seçerek arındıran süzgeç.

kenara yaslama (Alm. Ausrichten, n; Fr. justification, f; İng. justification) blşm. 1. Bilgisayarda bir yazmaç ya da alanın içeriğini, anlamlı bir karakterin, örneğin ondalık ayırma virgülünün belirli bir konumda olacağı şekilde ayarlamak. 2. Bir sayfa üzerindeki karakterlerin basım konumlarını, basımın sol ve sağ kıyıları sayfanın kenarına göre düzgün ve birörnek olacak biçimde ayarlamak.

kendiliğindenlik (Alm. Spontaneität, f; Fr. spontanéité; İng. spontaneity) blşm. Dıştan bir güdüleme ile değil, kendi kendine ve genelde kısa zamanda oluşan aktivitenin özelliği.

kendini açabilen dosya (Alm. selbstextrahierende Datei; Fr. fichier auto-extractible, m; İng. self-extracting file) blşm. Dışarıdan sağlanan bir programa gereksinmeden sıkıştırılmış halinden kendi kendini açabilen dosya.

kendini denetleyen kod (Alm. selbstprüfender Code; Fr. code détecteur d’erreurs, m; code d’autovérification, m; İng. self-checking code) blşm. Bilgisayar bilimlerinde, içindeki özel yapı sayesinde bit hatalarını ve geçersiz sözcükleri saptayan ve bazen düzeltebilen kodlanmış bit dizisi.

Page 105: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kendini örgütleyen devre (Alm. selbstorganisierende Karte; Kohonenkarte, f; Kohonennetz, m; Fr. carte auto-adaptative; carte auto-organisatrice; İng. self-organizing feature map; self-organizing map; self-organizing neural network) blşm. Yapay sinir ağlarında kendi kendini örgütleyebilme yeteneği olan, giriş veri vektörlerinin komşuluk ilişkilerini göz önüne alarak iki boyutlu bir haritasını çıkaran algoritma.

kendini yok eden program (Alm. selbstzerstörerisches Programm; Fr. programme autodestructeur; İng. self-destructive program) blşm. Dışarıdan müdahale durumunda ya da belli bir sürenin sonunda güvenlik kaygısının tetiklenmesiyle kendini yok etme özelliği olan yazılım birimi.

kentsel alan ağı (Alm. innerstädtisches Netz, n; Fr. réseau métropolitain, m; réseau urbain, m; İng. metropolitan area network) blşm. Bir karargâh, üniversite yerleşkesi, kent vs. boyutlarında olup birçok yerel alan ağının bir omurga ağ aracılığıyla bağlantılanmasından oluşan ve tipik olarak en az 100 Mbit/s hızında çalışan ağ.

kes ve yapıştır (Alm. ausschneiden und einfügen; Fr. couper-coller; İng. cut and paste) blşm. Elektronik ortamdaki bir belgeden metin ya da desen bölgelerini kaldırıp aynı belge ya da başka bir belgenin bir yerine yapıştırmak.

kesin sınıflandırma (Fr. classification dure; İng. hard classification) blşm.  İkili sınıflandırma problemlerinde, bir piksel ya da nesnenin benzerlik skorunun ya da sınıfa üyelik olasılığının en yüksek olduğu sınıfa kesin olarak atanarak ifade edilmesi.

kesin tiplendirme (Alm. strikte Typisierung; Fr. typage fort; İng. strong typing) blşm. Bilgisayarda bir program tarafından işlenen verilerin o programın öngördüğü yapıda tanımlanmış olması zorunluluğu.

kesintisiz hizmet (Alm. Dauerbetrieb, m; Dauereinsatz, m; durchlaufender Dienst, m; Fr. service continu, m; İng. continuous operation; continuous service) blşm. Bir sistemin, örneğin bir iletişim ağının teçhizatının ve devrelerinin her zaman işler durumda olması.

kesintisiz kripto (Alm. Stromchiffre, f; Stromverschlüsselung, f; Fr. chiffrement continu, m; train de chiffre, m; İng. cipher stream) blşm. Sınırsız bir veri dizisinin sabit uzunluktaki bir anahtarla şifrelenmesi sonucu oluşan veri akışı; eşanlam: akışlı şifre, dizi şifre.

kesir ayrımı (Alm. Radixpunkt, m; Fr. séparation fractionnaire, f; İng. radix point) blşm. Tabanlı sayı gösterim sisteminde bir sayının kesirli kısmını tamsayı kısmından ayıran yer; eşanlam: taban ayrım noktası.

kesme 1. (Alm. Abbauen, n; Fr. découpage, m; İng. cutting) mak. Katı bir cismin bir parçasını dar bir alana kuvvet uygulayarak ayırmak. 2. bkz. blşm.  işkesme.

keyfî değer (Alm. Don't Care; Fr. valeur négligeable, f; valeur sans influence, f; İng. don’t care value) blşm. Mantık devrelerinin temsilinde kullanılan ve aldığı değerlerin devrenin işlevine hiçbir etkisi olmayan, dolayısıyla dilendiği gibi seçilebilen değişken değeri.

kırkma (Alm. Abschneidung, f; Abbrechen, n; Fr. troncature, f; İng. truncation) blşm. 1. Bir sayının görece önemsiz basamaklarını silerek basamak sayısını azaltma; örneğin, bilgisayarda kayan noktalı bir sayının son hanelerini atarak küçüğüne doğru yuvarlatma. 2. Veri işlemede, bir dizginin başındaki veya sonundaki ögeleri kaldırmak.

kısa ad (Alm. Abkürzungswort, n; Akronym, n; Fr. acronyme, m; İng. acronym) blşm. Bir kavramı ifade eden birden çok sözcüğün ya da bu sözcüklerin ilk hecelerinden oluşan ad; örneğin, NATO kısaadı North Atlantic Treaty Organization ibaresinin başharflerinden, Ohal, Olağanüstü Hal sözcüklerinin ilk hecelerinden oluşur; eşanlam: akronim.

kısa adres (Alm. Kurzadresse, f; Fr. adresse courte, f; İng. short address) blşm. Bilgisayarda, bir iç kaynağa ulaşmak için gereken kodun tümünün değil, belli bir yazılım bağlamında başka seçeneklerden ayırt edilmesini sağlamaya yetecek kadarıyla, kısa bir şekilde belirtimi.

kısa dönemli bellek (Alm. Kurzzeitspeicher, m; Kurzzeitgedächtnis, n; unmittelbares Gedächtnis, n; Fr. mémoire à court terme, f; İng. active memory; primary memory; short-term memory) blşm.  İnsanlarda birkaç on saniye ömürlü olup bilişsel süreçler için yeterli olan bellek.

kısa mesaj hizmeti (Alm. SMS; Kurzmitteilungsdienst, m; Fr. service de messages courts, m; service de minimessages, m; İng. short message service; SMS) blşm. Telsiz telefon sistemlerinde en fazla 160 alfasayısal karaktere kadar uzunluktaki mesajların gönderilmesine elveren iletişim hizmeti.

Page 106: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kısa tamsayı (Alm. kurze Ganzzahl; Fr. nombre entier court, m; İng. short integer) blşm. Bilgisayarda16 bitlik sözcüğe sığan, dolayısıyla -32.768 ile 32.767 arasında değerler alabilen tamsayıları içeren veri tipi.

kısayol tuşu (Alm. Hotkey, m; Fr. raccourci-clavier, m; équivalent-clavier, m; İng. accelerator key; hotkey; key combo; keyboard equivalent; keyboard shortcut; shortcut key) blşm. Normal olarak bir fare ya da ışıl kalemle menüye tıklayarak ya da komut penceresinden komut yazarak etkinleştirilen bir işlemi bir tuş katışımıyla gerçekleştirme; örneğin Ctrl + Del + Alt tuş üçlüsüne aynı anda basıldığında bilgisayar yeniden başlatılır.

kısıtlı Boltzmann ağı (Alm. beschränkte Boltzmann-Maschine, f; Fr. machine de Boltzmann restreinte, f; İng. Boltzmann network; restricted Boltzmann machine) blşm. Boltzmann ağından farklı olarak düğümler arasındaki bağların kısıtlandığı, bir katmandaki düğümlerin kendi aralarında bağların bulunmadığı, dolayısıyla daha kolay eğitilebilen, giriş verileri üzerindeki olasılık dağılımını öğrenebilen, üretici, stokastik yapay sinir ağı.

kilitleme (Alm. Verriegelung, f; Fr. verrouillage, m; İng. interlock; lockout) 1. blşm. 1. Ağ ortamındaki aktif bir dosyayı diğer kullanıcıların erişimine kapatmak. 2. Bilgisayarda bellek çevrimini bölünemez kılmak. 3. Bir veri işleme veya saklama düzenine aynı anda birden fazla birimin erişimini engelleme. 4. Birçok erişimcinin paylaştığı bilgilerin tutarlılığını ve tamlığını sağlamak üzere yazılım ve donanım araçlarıyla erişimi belli başvurulara belli süreler engellemek. 2. müh. 1. Bir aygıt ya da makinenin, yürütmekte olduğu işi bitirmeden yeni bir işe başlamasına engel olmak. 2. Bir elektrik, elektronik veya mekanik durum makinesinin istenmeyen bir duruma gitmemesi için önlem alma. 3. Bir mekanik düzeneğin istenmeyen hareketini tümüyle önleyen aygıt. 4. Herhangi bir veri giriş aygıtını eylemsiz kılmak; örneğin, bir klavyenin tuşlarını tepki vermez kılmak.

kimlik belirleme (Alm. Anwenderidentifikation, f; Benutzerkennzeichen, n; Fr. identification de l'utilisateur, f; İng. user identification) blşm. Bir bilişim sistemine ya da ancak yetki belgesi ile girilebilecek bir yere girmek isteyen kişinin kim olduğunun tanılanması; biyometrik yöntemlerin sık kullanıldığı bir kimlik belirleme yaklaşımı.

kimlik doğrulama (Alm. Benutzerauthentifizierung, f; Fr. authentification, f; İng. authentication) blşm. Bir sistemin kullanıcısının ya da bir mekana girmek isteyenin kimliğinin doğruluğunun ve hangi olanaklara erişim yetkisinin bulunduğunun saptanması ve sınanması işlemi; eşanlam: kullanıcı yetki denetimi.

kimlik hırsızlığı (Alm. Identitätsdiebstahl, m; Fr. usurpation d'identité, f; piratage d'identité, m; vol d'identité, m; İng. identity theft) blşm. Bir başkasının kimlik bilgilerini, örneğin kredi kartı numarasını, adını, vatandaşlık numarasını vb. o kişinin rızası ya da bilgisi olmadan kullanarak maddi çıkar sağlama girişimi.

kimlik kodu (Alm. Authentifikationscode, m; Fr. authentificateur, m; İng. authentication code) blşm. Elektronik iletişimde ve bilgisayar iletişiminde, alıcı ve gönderici tarafların üzerinde uzlaştıkları ve değiş tokuş edilen verilerin kaynağı ile iletilen mesajın türünü ya da bir kısmını doğrulayan kod.

kimlik sahtekârlığı (Alm. Identitätsbetrug, m; Fr. fraude d’identité, f; İng. identity fraud; unlawful identity change) blşm. Başka bir kişinin ya da varolmayan bir insanın kimliğini kullanma suçu.

kimlik şifresi (Alm. Authentifikationsschlüssel, m; Fr. clé d’authentification, f; İng. authentication key) blşm. Bir bilişim sistemine girmek isteyen kişinin kimliğini ya da belirttiği kimliğin aslına uygunluğunu saptamada kullanılan anahtar.

kimlik tanıtıcı (Alm. Identifikator, m; Fr. identificateur, m; İng. identifier) blşm. 1. Bir kişiye özgü kılınan ve ona ait bir bilişim ortamında kayıtlı olup kişinin kimliğini belirlemede yararlanılan bilgi. 2. Elektronik bilgi işlemede bir veri ögesini tanımlamakta ve bir arama sırasında varlığını belirtmede kullanılan bir ya da daha çok karakterden oluşan kod.

kimlik tanıtım numarası (Alm. persönliche Identifikationsnummer, f; Fr. numéro d'identification personnelle, m; İng. personal identification number; PIN) blşm. Kısaltılmışı "PIN" olan, kimlik tanılama sistemi tarafından kullanılabilecek bir kartın taşıyıcısının üzerinde yer alan kartın sahibine ilişkin bilgiler.

kimlik, yetki ve sayışım protokolü (Alm. Triple-A-System, n; Fr. protocole d’authentification, d'authorisation et de comptabilité, m; İng. Authentification, Autorisation and Accounting Protocol) blşm. Bilişim sistemi kullanıcısının kimliğinin doğruluğunun ve bilişim kaynaklarına erişim yetkisinin bulunup bulunmadığının saptanması ve kaynak kullanımının izlenmesi, denetlenmesi ve faturalandırılması kuralları.

kiral (Alm. chiral; Fr. chiral, m; İng. chiral) blşm. Optik, matematik ve geometride, kendisinin ayna imgesiyle özdeş olmayan şekil; diğer bir deyişle, üzerinde uygulanan öteleme ve döndürme işlemleri ile ayna imgesine özdeş kılınamayan şekil.

kiriş (biyom. tendon) 1. (Alm. Sehne, f; Fr. tendon, m; İng. tendon) biyom. Çizgili kasların üzerindeki bağdokunun akzar uzantısından oluşan ve bu kasların kemiğe tutunmasını sağlayan kordon ya da şerit şeklindeki yapı.(Alm.

Page 107: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Sehne, f; Fr. corde, f; İng. chord) 2. blşm. Bir eğri ya da yüzey üzerindeki iki noktayı birleştiren doğru parçası. 3. endst. Bir çizgede, bir yol üzerinde ya da bir döngüde ardışık olmayan iki düğüm arasındaki ayrıt. 4. (Alm. Balken, m; Fr. poutre, f; İng. beam) inş. Betonarme, çelik ya da ahşap gibi yapı malzemelerinden oluşan, mesnetler arasında genellikle yatay konumda olan ve eksenine dik doğrultudaki yükleri taşıyan yapısal eleman.

kişiden kişiye alışveriş sitesi (Fr. site de commerce entre particuliers, m; site de particulier à particulier, m; site entre particuliers, m; İng. c2c site; consumer-to-consumer site; consumer-to-consumer website) blşm.  İkinci el mal satmak, kiralamak, satın almak isteyen ya da el sanat ürünlerini satmak ve satın almak isteyen kişilerin başvurduğu, çoğu zaman emlak, araba gibi belirli bir alanda faaliyet gösteren ticari internet sitesi; eşanlam: tüketiciler arası alışveriş sitesi.

kişisel bilgi gizdeşliği (Alm. Vertraulichkeit einer Information; Fr. confidentialité d'information, f; İng. information confidentiality; information privacy) blşm. Kişilerin kendileri hakkında toplanan bilgiler üzerindeki kontrol yetkisi.

kişisel gizliliğin korunması (Alm. Individualdatenschutz, m; Schutz der Privatsphäre, m; Fr. protection de la confidentialité, f; protection de la vie privée, f; İng. privacy protection) blşm. Veri kayıtlarının güvenliği ve gizdeşliğinin sağlanması ve üzerinde bilgi tutulan kişinin haksızlığa, zarara, rahatsızlığa, sıkıntıya yol açacak her türlü tehdit ve tehlikeden korunması için alınan teknik ve yönetsel önlemler.

kişisel iletişim hizmeti (Alm. persönlicher Kommunikationsdienst, m; Fr. service de communications personnelles, m; İng. personal communications services) blşm. Gerek abonelerin gerekse uçbirimlerin yer değişirliğine göre tasarlanmış, abonelerin seyahat ederken istedikleri yerden iletişim hizmetlerini kullanmaya devam edebilmelerini sağlayan, akıllı anahtarlama kontrol işaretleşmesi hizmetlerine dayalı iletişim hizmeti.

kişiselleştirme (Alm. Personalisierung, f; Fr. personnalisation, f; İng. personalization) blşm. 1. Elektronik ya da basılı bir ortamdaki standart bir metnin içine alıcısına özgü ifadeler koyma. 2. Web sitesinin ve hizmetlerinin bireysel müşterilerin gereksinimlerinin incelenmesinden sonra uyarlanması.

kitle kaynaklı çalışma (Alm. Crowdsourcing; Fr. externalisation ouverte; collaborat, m; İng. crowdsourcing) blşm. Bir fikri geliştirmek, bir problemi çözmek, bir projeyi gerçekleştirmek için örün üzerinden erişim ve işgücü sağlayan bir insan kitlesinden yararlanılması; eşanlam: kitlekaynaklı.

klavye (Alm. Eingabetastatur, f; Tastatur, f; Fr. clavier, m; İng. keyboard) blşm.  İnsan-bilgisayar arayüzü olarak kullanılan, tipik olarak 100’e yakın tuştan oluşan giriş ve kontrol aygıtı.

klavye serimi (Alm. Tastaturbelegung, f; Fr. disposition des touches de clavier informatique, f; définition de clavier, m; İng. keyboard layout; keyboard mapping) blşm. Klavyedeki tuşlarla ekrandaki görünümlerini ya da her bir tuşun yol açtığı program adımını belirleyen liste.

Kleene yıldızı (Alm. endlicher Abschluss; Kleenesche Hülle; Stern Hülle, f; Verkettungshülle, f; Fr. fermeture de Kleene, f; fermeture itérative, f; étoile de Kleene, f; İng. Kleene closure; Kleene operator; Kleene star) blşm. 1. Biçimsel dillerde bir ifadenin sıfır veya çok kez yinelenebileceğini gösteren karakter. 2. Bilgisayar bilimleri ve matematiksel mantıkta bağıntı bileşkesi ya da karakter veya simge kümeleri üzerine etkiyen ve elemanların rasgele sayıda bitiştirilmesini ifade eden işlem.

klonlama (Alm. Klonierung, f; Klonen, n; Klonieren, n; Fr. clonage, m; İng. cloning) 1. biyom. 1. Bir gen ya da DNA parçasının kromozomal bölge içine veya bir klonlama vektörüne eklendikten sonra bakteri hücresi ya da ökaryot hücrelerin içinde çoğaltılması. 2. Tek hücreden mitoz bölünmelerle elde edilen hücre topluluğunun veya bir organizmadan başlayarak eşeysiz üreme ile kalıtsal yapıları aynı olan bireylerin oluşturulması. 2. blşm. Bir donanım ya da yazılımı kopyalayarak ya da tersine mühendislik kullanarak aynen üretme.

kobra eğrisi (Alm. Spline-Kurve, f; Fr. courbe spline, m; İng. spline curve) blşm. Verilmiş belirli noktalardan en yumuşak ve iç gerilim enerjisini minimum kılacak şekilde geçen eğri.

koçan (Alm. Stub, m; Stutzen, m; Fr. souche, f; bouchon, m; module de remplacement, m; İng. stub) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında gerçek program parçası hazır olana değin, geliştirme sürecinde daha sonra aslıyla değiştirilmek üzere geçici olarak tutulan yürütülür program bloku. 2. Sunucu yazılımı üzerindeki somut bir nesneye istemci yazılımı tarafından bir uzak yordam çağrısı ile ulaşmak için kullanılan sanal nesne imgesi.

kod (Alm. Code, m; Fr. code, m; İng. code) blşm. 1. Bir veri kümesinin tüm öge veya simgelerine bir standarda göre bağlanan sayısal karşılıkların bütünü. 2. Gizli iletilerin ifade edildiği simgeler, sayılar, harfler, sözcükler. 3. Program komutları, örneğin insanların anlayacağı deyimler içeren kaynak kodu ya da bilgisayarın tanıyıp yürütüme koyacağı amaç kodu ya da makine kodu.

Page 108: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kod bölütü (Alm. Codesegment, m; Fr. segment de code, m; İng. code segment) blşm. 1. Bilgisayar belleğinde programları barındıran alan. 2. Bilgisayarda bir programın bir ya da daha fazla komut içeren ve belirli bir işlevi yerine getiren bölümü.

kod çevirme (Alm. Codewandlung, f; Umcodierung, f; Fr. conversion de code, f; İng. code conversion) blşm. 1. Program deyimlerini bir biçimden başka bir biçime çevirmek; örneğin, C dilinden Pascal’a ya da C’nin makine koduna çevirme. 2. Simgelerin, bir koddaki sayısal karşılıklarının başka bir koddaki sayısal karşılıklarına çevrilmesi; örneğin, ASCII kodundan EBCDIC koduna çevirim.

kod değeri (Alm. Code-Wert, m; Fr. combinaison de code, f; codet, m; İng. code element; code value) blşm. Kaynak veri kümesinden her simgenin sayısal karşılığı. Örneğin onaltılı tabandaki 0041 sayısı ISO/IEC 10646-1 standardına göre büyük A harfidir; eşanlam: kod elemanı.

kod kırma (Alm. Cryptoanalyse, f; Fr. cryptoanalyse, f; cassage de code, m; craquage de code, m; İng. breaking a cipher; codebreaking; cryptoanalysis) blşm. Bir kodun anahtarını çözme ve şifreli bilgileri açığa çıkarma; eşanlam: kriptoanaliz, şifre analizi.

kod kontrolü (Alm. Code-Audit, n; Fr. vérification de code, f; İng. code audit) blşm. Yazılımda yaratılan kodun standartlarla ve şartname ile uygunluğunu belirlemeye yönelik ve bağımsız bir kişi ya da ekip tarafından yürütülen kontrol.

kod kümesi (Alm. Codeliste, f; Fr. jeu de mots de code, m; İng. code set) blşm. Bir bilgisayar sistemi tarafından bilginin yaratılması, saklanması ve iletimi amacıyla kullanılan ikili sözcükler kümesi. ASCII, EBCDIC ve Unicode kod kümesi örnekleridir.

kod sözcüğü (Alm. Kodewort, n; Fr. mot de code, m; İng. code word) blşm. Sayısal veri iletişiminde kullanılan, tek bir anlamı olan ve belirli kurallara göre oluşturulmuş standart bir kod kümesinin bir ögesi.

kod tablosu 1. (Alm. Codebuch, m; Fr. tableau de code, m; İng. codebook) blşm. 1. Gizli iletişimde kullanılmak üzere sözcükler ve ifadelerin alfabetik listesi ve anlam karşılıklarının dağarcığı. 2. Ses ve video gibi bilgi taşıyan işaretlerin kaynak kodlaması işleminde kaynak sözcüklerinin karşı düşürüldüğü sonlu sayıdaki kod sözcüğü dağarcığı. 2. (Alm. Codetabelle, f; Fr. table de code, f; İng. code table) meteo. Bir bilgi kodlama sisteminde, harf ve/veya rakamlardan oluşan kod sözcüğü ile ifade ettiği kavram ya da fiziksel nicelik arasındaki ilişkiyi gösteren, belirli bir uzlaşıma göre kabul görmüş tablo.

kod üreteci (Alm. Code-Generator, m; Fr. générateur de code, m; İng. code generator) blşm. Çoğunlukla bir derleyicinin parçası olup bir bilgisayar programını makine diline daha yakın bir hale dönüştüren yazılım.

kodçözücü (Alm. Dekoder, m; Fr. décodeur, m; İng. decoder) blşm. 1. Belirli bir kurala göre kodlanarak sayısallaştırılmış bir veriden orijinal veriyi elde etmeye yarayan düzen. 2. Bir bilgisayar komut kodunu çözen ve yorumlayan devre. 3. Sayısal devrelerde giriş verisine göre çıkıştaki kanallardan bir ya da daha çoğunu seçmeye elveren anahtarlama matrisi; örneğin üç bitli giriş kodu çözülerek sekiz çıkıştan biri uyarılır. 4. Şifreli televizyon yayınlarında şifreyi çözen aygıt.

kodlama (Alm. Kodierung, f; Fr. codage, m; İng. coding) blşm. 1. Bir bilgisayar programının kaynak kodunun tasarımı, yazılması, sınanması, hatalarının ayıklanması ve bakımı. 2. Bir kaynak veri gösteriliminin belli kurallar uyarınca başka bir veri gösterilimine dönüştürülmesi.

kodlayıcı blşm. 1. (Alm. Coder, m; Fr. codeur, m; İng. coder) Bir kaynak veriyi kodlamaya yarayan aygıt ya da algoritma. 2. (Alm. Kodierer, m; Fr. codeur, m; İng. coder) Program yazan ancak yazılımı tasarlamayan kişi; eşanlam: kod yazıcı.

kodlayıcı-kodçözücü (Alm. Coder-Dekoder, m; Fr. codeur-décodeur, m; İng. codec) blşm. 1. Analog giriş işaretinden sayısal kodlanmış bir çıktı üreten ve sayısal giriş işaretlerinin kodunu çözerek orijinal analog çıktıyı elde etmeye yarayan aygıt. 2. Ses ve video gibi bilgi taşıyan işaretleri daha az bant genişliği ve bellek gerekecek şekilde sıkıştıran ve sıkıştırılmış işaretleri açan yazılım ya da donanıma dayalı aygıt.

kolektif zekâ (Alm. kollektive Intelligenz; Fr. intelligence collective, f; İng. collective intelligence) blşm. Bir topluluğa hayatta kalma ve gelişme olanağı sağlayan ve etkileşimli olarak birlikte kullanılan bilgilerin, yeteneklerin, uzmanlıkların, zihinsel becerilerin toplamı.

komponent bkz. blşm. bileşen.

komşu düğüm (Alm. Nachbar Knote, m; Fr. nœud voisin, m; İng. neighbor node) blşm. Bir çizge gösteriminde, herhangi bir düğümden tek bir ayrıtla ulaşılabilecek düğüm.

Page 109: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

komşuluk işleci (Alm. Nachbarschaftsoperator, m; Fr. opérateur de voisinage, m; İng. neighborhood operator) blşm.  İmge işlemede bir pikselin komşuluk bölgesindeki pikselleri kullanarak o pikselin değerini saptayan işleç; örneğin süzgeçleme işlemi.

komut (Alm. Anweisung, f; Befehl, m; Fr. instruction, f; İng. instruction) blşm. 1. Belirli bir programlama dili bağlamında bir işlemi tanımlayan ya da betimleyen anlamlı ifade. 2. Bilgi işleme sistemlerinin genellikle makine dilinde programlanmasında, yapılacak bir işi ve işlenecek verileri gösteren deyim veya kod.

komut adres işaretçisi (Alm. Befehlszähler, m; Fr. compteur d'instruction, m; İng. instruction address register; program counter) blşm. Yürütüme konacak bir sonraki bilgisayar komutunun adresini belirten yazmaç; eşanlam: program sayacı.

komut arabelleği (Alm. Befehpspuffer, m; Fr. mémoire tampon de commandes, f; İng. command buffer) blşm. Bilgisayarda kullanıcı tarafından girilen komutların sıra ile tutulduğu bellek alanı.

komut çevrimi (Alm. Befehlsablauf, m; Fr. cycle d’instruction, m; İng. instruction cycle) blşm. Bilgisayarda merkezi işlem biriminin ana bellekten komutu alıp yorumlaması, verileri alması, işlemi gerçekleştirmesi ve sonucunu kaydetmesi süreci.

komut istemi (Alm. Befehlaufforderung, f; Fr. invite de commande, f; İng. command prompt) blşm. Bilgisayar arayüzünde kullanıcının yeni bir komut girebileceğini ifade eden ya da kullanıcıyı uyaran karakter ya da simge.

komut işlemcisi (Alm. Befehlverarbeiter, m; Fr. processeur de commandes, m; İng. command processor) blşm. Bilgisayarda, işletim sisteminin, kullanıcının komut giriş imi ile girdiği komutları yorumlayan ve ilgili fonksiyonların programlarını çağıran bölümü.

komut işleme hattı (Alm. Befehls-Pipeline, f; Prozessor-Pipeline, f; Fr. traitement d'instructions en pipeline, m; İng. instruction pipelining) blşm. Bilgisayar komutlarını alt işlem parçalarına bölerek ve her bir parçayı farklı bir işlemci biriminde yürütüme koyarak paralellik ve merkezi işlem biriminde verimlilik artışı sağlayan çalıştırma yöntemi.

komut kümesi (Alm. Befehlsvorrat, m; Fr. jeu d’instructions, m; İng. instruction set) blşm. Bir bilgisayarın makine dilinde tanımlanan tüm komutları ve bu komutların kullandıkları adresleme kipleri.

komut öykünümü (Alm. Befehlsemulation, f; Fr. émulation d'instruction, f; İng. instruction emulation) blşm. Bir bilgisayarın komut dağarcığında yer almayan bir komut simgesi program yazarken kullanıldığında bilgisayarın bu komuta ilişkin işi, kullanıcıya saydam bir biçimde bir sistem çağrısı ile yerine getirmesi. Örneğin kayan virgüllü sayı işlemcisi olmayan bir bilgisayarda FADD (Kayan Virgüllü Toplama) komutunun öykünülmesi.

komut satırlı arayüz (Alm. Befehlszeile, f; Kommandozeile, f; Fr. interface en ligne de commande, m; İng. command-line interface) blşm. Kullanıcı ve işletim sistemi arasında belirli bir komut dilinde yazılan komutlarla kurulan, grafik olanakları kullanmayan, programlanabilirlik özelliği ile daha esnek olan iletişim türü.

komut yazmacı (Alm. Befehlsregister, n; Fr. registre d'instruction, m; İng. command register; instruction register) blşm. Bilgisayarda, bir komutun program belleğinden getirilip kontrol birimi tarafından yorumlanmak üzere yerleştirildiği saklayıcı.

konakçılık (Alm. Datenbewahrung, m; Datenhosting, n; Webhosting, n; Fr. hébergement, m; hébergement web, m; İng. hosting; web hosting) blşm. Uzaktan bağlanan istemci bilgisayarlara sunulmak üzere üçüncü taraflara ait bazı bilgileri veya örün sayfalarını saklamak.

kontrol birimi 1. (Alm. Leitwerk, n; Fr. unité de commande, f; unité de contrôle, f; İng. control unit; instruction control unit) blşm. Bir bilgisayarda, komut ve verileri bellekten getiren, onları yorumlayan ve bu yorumlara göre aritmetik ve mantık birimine kontrol işaretleri yollayan, sonuçları belleğe yazan birim. 2. elk. 1. (Alm. Reglereinheit, f; Fr. contrôleur automatique, m; dispositif de commande, m; régulateur, m; İng. automatic controller; controller; controlling unit) Dinamik sistemlerin otomatik kontrol uygulamalarında, sistemin çalışma koşullarını gözlemleyip düzeltici değişikliler yapabilen hidrolik, mekanik, pnömatik, bilgisayarlı vb. birim; eşanlam: kontrolcü. 2. (Alm. Kontroller, m; Fr. unité de contrôle, f; İng. controller) Otomasyona dayalı radyo sisteminde, radyo alıcı ve vericilerinin sağlıklı çalışmasını sağlayan aygıt.

kontrol değişkeni 1. (Alm. Kontrollvariable, f; Laufvariable, f; Fr. variable de commande, f; İng. control variable) blşm. Bilgisayar programlamasında bir kontrol deyiminde yürütüm akışını sağlayan değişken; örneğin, döngü yinelenme değişkeni. 2. (Alm. Stellgröße, f; Fr. variable de contrôle, f; İng. control variable; scientific constant) ist. Bir istatistiksel deney boyunca, irdelenen başka değişkenler değişebilirken, kendisi belli bir değere sabitlenmiş değişken.

Page 110: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kontrol deyimi (Alm. Kontrollbefehl, m; Fr. instruction de commande, f; İng. control statement) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde komutların işlenme sırasını değiştiren, IF, STOP gibi deyimler.

kontrol karakteri (Alm. Prüfzeichen, n; Fr. caractère de contrôle, m; İng. check character) blşm. 1. Bilgisayar mesajlaşmasında, bir iletinin geçerliliğini sınamak üzere gönderilen ek karakter. 2. Bilgisayarda bir kontrol işlemini başlatan, değiştiren ya da durduran karakter.

kontrol noktası (Alm. Programmhaltepunkt, m; Fr. point de contrôle, m; İng. checkpoint) blşm. Bir bilgisayar programının, gereğinde kalınan yerden yürütülmeye elverecek şekilde durdurulduğu ve program bağlamının ve bazı verilerin bir dökümünün alındığı program satırı.

kontrol tarihçesi (Alm. Aktivitätspfad, m; Prüfpfad, m; Fr. piste de vérification, f; journal des mouvements, m; journal d’activités, m; İng. activity trail; audit log; audit trail) blşm. Bir bilgi işleme sistemindeki bilgi hareketlerinin, ilerde gerekebilecek her türlü denetimde kullanılmak üzere, zaman sırasına göre hazırlanan ayrıntılı tutanağı; eşanlam: etkinlik izi.

kontrol veriyolu (Alm. Kontrollbus, m; Fr. bus de commande, m; İng. control bus) blşm. Bir bilgisayarda merkezi işlem birimi ile çevre birimleri arasında kontrol işaretlerini ileten hatlar; örneğin, belleğe okuma ya da yazma için gönderilen işaretlerin yolu.

kontrol yapısı (Alm. Kontrollstruktur, f; Leitstruktur, f; Fr. structure de contrôle, f; İng. control structure) blşm. Yapısal bilgisayar programlamasında program akışının kontrolünü sağlayan yapı, örneğin karar yapısı, döngü yapısı.

konum (Alm. Stellung, f; Fr. position, f; İng. position) 1. blşm. Bilgi işlemede bir veri ögesinin içinde bulunduğu dizgi veya listedeki bağıl yeri. 2. müh. Bir nesnenin belirli bir koordinat sistemine göre yeri. 3. yerb. Düzlemsel ve çizgisel jeolojik yapısal elemanların konumlarının tanımlanmasında kullanılan eğim, eğim yönü, doğrultu, dalım ve dalım yönü gibi terimlerin tümüne verilen genel ad.

konum bulucu (Alm. Positiongeber, m; Fr. releveur de coordonnées, m; İng. locator) blşm. Bilgisayar grafiğinde ya da coğrafi bilgi sistemlerinde fare ya da tablet gibi nesnelerin konum koordinatlarını veren giriş aygıtı.

konuma bağlı hizmet (Alm. standortbeziene Dienste; Fr. service géodépendant, m; service mobile basé sur la localisation, m; İng. location-based service; location application service; location dependent information service) blşm. Bir telsiz iletişim sisteminde, istenen hizmetin isteyenin coğrafi konumuna göre sağlanması; eşanlam: bulunulan yere göre hizmet.

konumlandırma (Alm. Positionierung, f; Fr. positionnement, m; İng. positioning) blşm. 1. Bilgisayarda bir işaretçinin bir veri dosyasında belirli bir yere getirilmesi. 2. Bir disk üzerinde okuma kafasını konumlama. 3. Nümerik kontrollü makinelerde bir aleti istenen yere getirme.

konumsal sayı sistemi (Alm. Stellenschreibweise, f; Fr. notation pondérée, f; numération pondérée, f; İng. place-value notation; positional notation; positional numeration) blşm.  İçerdiği sayıların, sıralanmış bir basamak dizisi ile belirtildiği ve her basamağın sayıdaki katkısının basamak konumuna bağlı olduğu sistem; eşanlam: konumsal sayı gösterim sistemi.

kopuk bağlantı (Alm. toter Link, m; Fr. lien brisé, m; lien cassé, m; lien rompu, m; İng. broken hypertext link; broken link; stale link) blşm. Öründe bulunmayan bir sayfayı gösteren köprülü metin bağlantısı; eşanlam: kırık bağlantı.

kopya önleme sistemi (Alm. Kopierschutzsystem, n; Fr. systeme anticopie, f; İng. copy protection system) blşm. Bir elektronik belgenin yetkisiz kişiler tarafından kopyalanmasını önleyici bir işlemden geçirilmesi ya da kopyalanmasını engelleyen bir özelliğin eklenmesi.

kopyala ve yapıştır (Alm. kopieren und einfügen; Fr. copier-coller, m; İng. copy and paste) blşm. Bilgisayarda bir metni ya da metin içindeki, resim, tablo, çizim gibi herhangi bir nesneyi kopyalayıp aynı dosyanın başka bir yerine ya da başka bir dosyaya yerleştirme.

kopyalama (Alm. Kopie, f; Fr. copie, f; reproduction, f; İng. copy) blşm. Kaynak verilerde hiçbir değişiklik yapmadan verileri bir veri ortamından okuyup değişik olabilen bir fiziksel biçimde başka bir ortama yazma; örneğin manyetik şeritten optik diske aktarma.

korsan site (Alm. Piratenwebsite, f; Fr. site pirate, m; İng. pirate site) blşm. Web, FTP ya da MIRC türünden olan, korsan yazılımları, oyunları, MP3 müzik dosyalarını, virüs üreten programları, giriş kodlarını ve benzeri programları dağıtan site.

Page 111: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

korsan tuzağı sunucu (Alm. Honigtopf, m; Fr. pot de miel, m; serveur leurre, m; serveur à pirates, m; İng. honeypot) blşm. Bilgisayar ağlarında korsanların davranışlarını izlemek, ortaya çıkarmak ve incelemek amacıyla hazırlanmış, özellikle de saldırılara karşı korunmasız olan sunucu.

korsan yazılım (Alm. Raubkopie, f; Fr. copie pirate, f; İng. pirated copy) blşm. Kişisel ya da ticari amaçla ve yasadışı yollardan kopyalanmış bir yazılım; eşanlam: taklit yazılım.

korumalı alan (Alm. geschütztes Feld, n; Fr. champs protégé, m; zone protégée, m; İng. protected field) blşm. Bilgisayar ekranının ya da kurgulanan bir metnin, kullanıcı tarafından silinemeyen, değiştirilemeyen, veri girilemeyen kısmı.

korumalı bellek (Alm. geschützter Speicher, f; Fr. mémoire protégée, f; İng. protected memory) blşm. Belleği paylaşan diğer program ve verilerce çiğnenmesini ya da yok edilmesini önlemek amacıyla belirli programların saklandığı özel korumalı bellek alanı.

korumalı iş kesme (Alm. störungsichere Unterbruchung, f; Fr. interruption avec protection simultanée, f; İng. fail-safe interrupt) blşm. Yazılım ya da donanım arızası durumunda, programların ve bilgi işleme sisteminin anında ve otomatik olarak durdurulup korumaya alınması.

korumasız burulu kablo (Alm. ungeschirmtes Kabel mit verdrillten Adernpaaren; Fr. câble à paires torsadées non blindé; İng. unshielded twisted pair cable; UTP cable) blşm. Bilgisayar iletişiminde kullanılan, elektromanyetik girişimlere karşı metal koruyucusu olmayıp birçok burulu tel çiftinden oluşan ve yüksek hızda iletime elveren kablo; eşanlam: UTP kablo.

koruyucu karşı önlem (Alm. präventive Gegenmaßnahme, f; Fr. contre-mesure préventive, f; İng. preventive countermeasure) 1. blşm. Bir bilişim sistemine yönelik siber saldırı durumunda saldıranları caydıracak ya da saldırı sonrası zararı en aza indirecek önlemler. 2. elk. Bir elektrik enerjisi şebekesinde kararsızlığa yol açabilecek geçici rejimler durumunda, üreteçlerin aktif gücünü yeniden düzenleyerek alınan önlemler.

koşullu atlama (Alm. bedingter Sprung; Fr. branchement conditionnel, m; İng. conditional jump) blşm. Bir bilgisayar programında bir komutun yürütüme konması ile ancak belirli koşullar sağlandığında gerçekleşen sapma.

koşullu kural (Alm. Wenn-Dann-Regel, f; Fr. règle conditionnelle, f; İng. if-then rule; if-then statement) blşm. Önermeler arasında mantıksal bir ilişkiyi belirten, “eğer” simgesini izleyen bir öncülün, “ise” simgesini izleyen bir de ardılı bulunan kural yapısı; eşanlam: eğer ise - değilse kuralı.

koşulsuz atlama (Alm. unbedingter Sprungbefehl; Fr. branchement inconditionnel, m; İng. jump; unconditional branch; unconditional jump) blşm. Bir programda, yürütüleni izleyen komut yerine farklı bir adresteki komutu herhangi bir koşul gözetilmeden yürütme; eşanlam: koşulsuz dallanma.

kotarıcı program (Alm. Handler, m; Fr. gestionnaire de traitement, m; İng. handler) blşm. Bilgisayarın işletim sisteminin içinde bulunan ve olay kotarıcı, işkesme kotarıcısı örneklerinde olduğu gibi hata düzeltmek, veri taşımak, gelen istekleri karşılamak gibi işleri yapan alt program.

koza 1. (Alm. Container, m; Fr. conteneur, m; enveloppe, m; İng. container) blşm. Nesneye yönelik programlamada uygulamaları yaratmakta kullanılan, birbirleriyle etkileşebilen mantıksal bileşenlerin tutulduğu veri yapısı ya da sınıf. 2. teks. 1. (Alm. Baumwollsamenkapsel, m; Fr. capsule du cotonnier; capsule de coton, f; İng. boll; cotton boll) İçinde pamuk tohumu bulunan korunak. 2. (Alm. Kokon, m; Fr. cocon, m; İng. cocoon) İpekböceğinin larva döneminin sonunda pupa dönemine geçerken salgıladığı ipek ile etrafına ördüğü doğal koruyucu örtü.

kök (Alm. Wurzel, f; Fr. racine, f; İng. root) 1. blşm. 1. Ağaç yapısında düzenlenmiş bir veri kümesinde ilk erişimin sağlanacağı, en tepedeki düğüm. 2. Ağaç yapısındaki bir örgütlenmede en tepedeki birim. 3. Dilbilimde, bir sözcüğün ya da sözcük ailesinin daha küçük parçalara bölünemeyen ve en önemli semantik içeriği taşıyan sözlüksel birimi. 2. müh. 1. Bir fonksiyonun değerinin sıfır olduğu yatay koordinat değeri. 2. Matematikte bir sayının n'inci kuvveti alındığında kendisini veren değeri; örneğin karekök, küpkök. 3. orm. Toprağın derinliklerine doğru gelişerek bitkiyi toprak üzerinde mekanik olarak ayakta tutan, ihtiyacı olan su ve mineral maddelerini topraktan alarak gövdeye taşıyan bitki organı.

kök bölütü (Alm. Wurzelsegment, n; Fr. segment racine, m; segment résident, m; İng. resident segment; root segment) blşm. 1. Bilgisayarda bir programın yürütümü boyunca ana bellekte duran ve çok hızlı erişilebilen program bölütü. 2. Bir veritabanında kök düğümü olan bölüt; eşanlam: yerleşik bölüt.

Page 112: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kök dizini (Alm. Stammverzeichnis, n; Fr. répertoire de base, m; répertoire racine, m; İng. root directory) blşm. Bilgisayar dosyalarının düzenlendiği sıradüzensel dizin ağacının en tepesinde bulunan dizine giriş noktası.

kök düğüm (Alm. Stammknoten; Fr. nœud de base, m; İng. root node) blşm. Çizge gösteriminde, herhangi bir ata düğümü olmayan, dolayısıyla en üstte olan düğüm.

kök klasörü (Alm. Hauptordner, n; Fr. classeur de base, m; İng. root folder) blşm. Bilgisayardaki sıradüzensel dosya yapısı içinde, diğer bütün klasörlerin içinde bulunduğu baş klasör. Bu klasör ters kesme ile gösterilir; örneğin C sürücüsünde kök klasörü C:\ ile gösterilir.

köprü (Alm. Brücke, f; Fr. pont, m; İng. bridge) 1. blşm. Bir sosyal ağda, birbirine doğrudan bağlı olmayan iki aktöre de bağlı olduğu için onları dolaylı olarak birbirine bağlayan aktör. 2. inş. Bir suyolu ile ikiye ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan ya da bir otoyoldaki akımı kesmeden trafiğin üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton ya da demir yapı.

köprü eksikliği (Fr. vide structurel, m; İng. structural hole) blşm. Bir sosyal ağda, kendi içinde güçlü bağlara sahip farklı topluluklar arasında bilgi alışverişini sağlayan köprü bağların eksikliği.

köprü merkezliği (Fr. centralité d’intermédiarité, f; İng. betweenness centrality) blşm. Çizgelerde bir düğümün iki farklı düğümün arasındaki en kısa yol üzerinde bulunma sayısı olarak hesaplanan, sosyal ağlarda iki farklı insan arasındaki iletişimi etkileme derecesi olarak yorumlanan nicelik; eşanlam: aracılık merkezliği.

köprülü belge (Alm. Hypertext-Dokument, m; Fr. document hypertexte, m; İng. hyperdocument) blşm. Veri nesnelerinin köprü bağlarıyla birbirine bağlandığı, tümleşik belgeler takımı.

köprülü imge (Alm. aktives Bild; verweissensitive Grafik; Fr. image cliquable, f; image hypertexte, f; İng. active image; clickable image map; image map) blşm. Değişik kısımlarında farklı köprülü bağlantılar içeren, bu bölgelere tıklandığında ilgili site ya da belgeye gidilebilen grafik imge; örneğin bir dünya haritası resminde, ülkelere tıklandığında o ülkeyle ilgili bir belgeye köprüyle ilişkilendirilmesi; eşanlam: tıklanmaya duyarlı imge, aktif imge.

köprülü metin (Alm. Hypertext, m; Fr. hypertexte, m; İng. hypertext) blşm. Başka metin ya da çoğulortam belgelerine erişim için bağlantılar, yani köprüler içeren metin.

köprülü metin dili (blşm. HTML) (Alm. Hypertext Auszeichnungssprache, f; Fr. langage de balisage HTML, m; langage HTML, m; İng. HTML; hypertext markup language) blşm. Örün üzerinde veri paylaşımı köprüleri oluşturmakta ve örün sayfalarının kolaylıkla yaratılmasında yaygın olarak kullanılan programlama dili; eşanlam: HTML dili.

köprülü metin linki (Alm. Hypertext-Link, m; Fr. lien hypertexte, m; İng. hyperlink; hypertext link) blşm. Bir köprülü metin belgesinde, bir sözcük, simge, imge, cümle gibi bir öge ile aynı belgeye ya da internet üzerinden ulaşılabilen bir başka belgedeki bir ögeye kurulan bağlantı.

köprülü ortam (Alm. Hypermedia, n; Fr. hypermédia, m; İng. hypermedia) blşm. Birbirleriyle bağlantılandırılarak depolanan, örgütlenen ve sunulan metin, grafik, resim, ses, video gibi veriler.

köşeli ayraç (Alm. eckige Klammer, f; Fr. crochet, m; İng. bracket) blşm. Yazıda ve basımcılıkta kullanılan ve belirli bir konuyu ya da matematikte bir ifadeyi kuşatan “[" ve “]” işaretleri.

kötücül program (Alm. Schadprogramm, n; Fr. antiprogramme, m; programme malveillant, m; İng. malicious code; malicious logic; malicious program; malicious software; malware) blşm. Bir bilişim sisteminin çalışmasını değiştirecek, sarsacak ya da bozacak herhangi bir program ya da altprogram; örneğin, virüs, solucan, Truva atı.

kriptografi (Alm. Kryptographie, f; Geheimcode, m; Fr. cryptographie, f; İng. cryptography) blşm. Mesajların içeriğini gizlemeyi amaçlayan ve sadece alıcısının kodunu açabileceği şekilde düzenlenmiş, mesaj içeriklerinin yetkisiz kişilerce okunmasını ya da izinsiz değişikliklere uğramalarını önlemek amacını güden teknik bilim.

kriptogram (Alm. Kryptogramm, n; Fr. cryptogramme, m; İng. cryptogram) blşm. Genellikle yerine koymalı şifreleme yoluyla anlaşılması zorlaşmış, ancak özel bilgisayarlara gereksinilmeden elle çözülecek türde bir bulmaca.

kriptoloji (Alm. Kryptologie, f; Fr. cryptologie, f; İng. cryptology) blşm. Kriptografi ve kripto analizi dahil tüm gizli yazı ve şifreli mesajlaşma teknikleri.

Page 113: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kritik görev yazılımı (Alm. lebenswichtige Software; Fr. logiciel de première importance; logiciel vital; İng. mission critical software) blşm. Bir kuruluşun işlemesi için olmazsa olmaz, kusurlu olduğunda da bu kuruluşun hayatta kalmasını etkileyecek denli önemli olan yazılım; eşanlam: yaşamsal yazılım.

kritik hata (Alm. kritischer Fehler; Fr. erreur irrécupérable, f; İng. critical error) blşm. Bilgisayardaki işlemin durmasına yol açan ve ancak kullanıcının müdahalesiyle giderilebilen hata; örneğin, varolmayan bir diski okumaya çalışmak; eşanlam: yaşamsal hata.

kritik veri (Alm. kritische Daten; Fr. donnée sensible, f; donnée vitale, f; İng. critical data) blşm. Açığa vurulduğunda, kaybedildiğinde, değiştirildiğinde bir hizmeti felç edebilen ve ilgili örgütü enformatik saldırılarından çok etkilenebilir kılan veri; eşanlam: yaşamsal veri.

kritiklik düzeyi (Alm. Sensitivitätsstufe, f; Fr. degré de sensibilité, m; İng. sensitivity level) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde bir kişiye verilen erişim hakkının bilgi güvenliği düzeyi. 2. Herhangi bir fiziksel madde veya sistemde sonuca veya ürün niteliğine etkisi olan faktörlerin önemi; eşanlam: duyarlılık düzeyi.

kullanıcı (Alm. Anwender, m; Benutzer, m; Fr. usager, m; İng. user) blşm. Bir bilgi işlem sisteminin hizmetlerine gereksinen kişi, makine veya yazılım süreci.

kullanıcı arayüzü (Alm. Anwendungschnittstelle, f; Benutzeroberfläche, f; Fr. interface d'usager, f; İng. user interface) 1. blşm. Kullanıcının bir program, sistem ya da aygıt ile etkileşmesini sağlayan yazılım, donanım ya da her ikisi. 2. endst. Kullanıcının sistemin durumunda değişiklik yapmasını ve/veya kullanıcı girdisinin sistemin durumunda yol açtığı değişikliği kullanıcıya geri bildirilmesini sağlayan donanım ve/veya yazılım ögeleri içeren kullanıcı, sistem ortak sınırı.

kullanıcı deneyim tasarımcısı (Fr. concepteur d'expérience utilisateur, m; designer d'expérience utilisateur, m; İng. user experience designer; UX designer) blşm. Bir video oyununda kullanıcı deneyimiyle ilgili hususları tasarlamak, geliştirmek ve en uygun hale getirmekle görevli kişi.

kullanıcı dostu (Alm. benutzerfreundlich; Fr. convivial; İng. user friendly) blşm. Bir aletin, bilgisayarın veya bir yazılımın herhangi bir kullanıcı, özellikle de acemi bir kullanıcı tarafından zahmetsizce ve kolayca kullanılabilir nitelikte olması; eşanlam: kullanışlı.

kullanıcı giriş kimliği (Alm. Benutzer-Kenne, f; Benutzername, m; Login-ID, n; Fr. code d’utilisateur, m; nom d’utilisateur, m; İng. login id; user ID; user name; username) blşm. Bir bilgi sistemine, bir ağa veya bir sistemin üstündeki hizmetlere erişim yetkisi sağlayan kimlik; eşanlam: kullanıcı kimliği.

kullanıcı hesabı (Alm. Benutzerkonto, n; Fr. compte d'accès utilisateur, m; İng. user account) blşm. 1. Bilgisayar sisteminde kullanıcıya sisteme giriş hakkını veren ve sistemin kullanımıyla ilgili denetimleri yapan yazılım. 2. Bir bilişim sisteminin herhangi bir kullanıcısının hizmetlerden ne ölçüde yararlandığının, kullanıcı ile hizmet sunucusu arasındaki alacak-verecek durumunun izlendiği kayıt sistemi.

kullanıcı hizmet sınıfı (Alm. Benutzerklasse, f; Fr. catégorie de service usagers, f; İng. user class of service) blşm. Bir iletişim veya bilişim sisteminde, kullanıcıya tanınan, veri hızı, uçbirim sınıfı kullanımı, kod yapısı türünden veri iletişim olanaklarının önceden tanımlı kategorilerinden herhangi biri.

kullanıcı içeriği (Alm. nutzergenerierte Inhalte, pl; Fr. contenu généré par les utilisateurs, m; İng. user generated content) blşm. Bilgi ağının uç kullanıcıları tarafından video ve görüntü algıçları, vikiler ve bloglar gibi medya üretim araçları ile oluşturulmuş içerik.

kullanıcı profili (Alm. Benutzerprofil, n; Fr. profil d’utilisateur, m; İng. user profile) blşm. Bir bilgi işlem sistemi kullanıcısının kimliği, kendisine sunulan olanaklar, erişim yetkisine sahip bulunduğu dosyalar hakkındaki bilgiler.

kullanıcı programlamalı kapı dizisi (Alm. Field-programmable Gate Array, m; Fr. réseau prédiffusé programmable par l’utilisateur, m; İng. field-programmable gate array; FPGA) blşm. Pek çok sayıda lojik kapı içeren ve bunların ara bağlantıları son kullanıcının gereksinimlerine uygun şekilde elektriksel olarak programlanabilen yarıiletken tümdevre türü; FPGA.

kullanıcı şifresi (Alm. Berechtigungskode, m; Erkennungswort, n; Fr. mot de passe d’utilisateur, m; İng. user password) blşm. Bir bilgi işlem sistemi kullanıcısını sisteme tanıtan özel karakter dizgisi; eşanlam: parola.

kullanıcı uçbirimi (Alm. Benutzerstation, f; Fr. terminal d’utilisateur, m; İng. user terminal) blşm. Kullanıcının ayrı bir yerde bulunan bir bilgisayar ile iletişim kurmasına elveren uçbirim; eşanlam: kullanıcı terminali.

Page 114: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kullanıcıya uyarlama (Alm. Anpassung an kundenspezifische Anforderungen, f; Fr. adaptation à l'usager, f; İng. customization) blşm. Genelgeçer bir ürünü veya hizmeti müşterinin isteklerine uyarlayarak değiştirme.

kullanım senaryosu (Alm. Anwendungsfall, m; Fr. cas d’usage, m; İng. use case) blşm. Yazılım geliştirmede, kullanıcı gereksinimlerini belirlemek ve karşılamak üzere geliştirilen senaryolar.

kural tabanlı bilgi (Alm. Regelbasiertes Wissen, n; Fr. connaissance à base de règles, f; İng. rule-based knowledge) blşm. Yapay zekâda, uzman bilgisinin “Bu koşullar gerçekleşirse şöyle yapılmalıdır.” yani "koşul -> etkinlik" formatında kurallar halinde düzenlendiği bilgi dağarcığı.

kuraldışı komut (Alm. unzulässiger Befehl, m; Fr. instruction erronée, f; İng. illegal instruction) blşm. Bir bilgisayarın komut kümesinin parçası olmayıp programcı hatası olan, hiçbir işe yaramayan, yorumlanamayan ya da bilgisayarın çökmesine gidecek kadar olumsuz sonuçlar yaratabilen komut; eşanlam: geçersiz komut.

kurallı sınama (Alm. formelle Prüfung; Fr. essai formel, m; İng. formal testing) blşm. Bir ürünün ya da hizmetin bir kullanıcı, müşteri ya da yönetim tarafından gözden geçirilmiş ve onaylanmış kurallar ve planlara göre sınanması.

kurcalama (Alm. Manipulation, f; Verfälschung, f; Fr. altération, f; manipulation frauduleuse, f; truquage, m; İng. tampering) blşm. 1. Bilgi güvenliğinde, gizli verileri izlemek, kopyalamak, değiştirmek amacıyla aktif ya da pasif dinleme mekanizmaları koymak, sistemin iç işlemesine müdahale etmek. 2. Bir sistem ya da yazılım üzerinde yetki onayı alınmadan yapılan değişiklik ve bu değişikliğin yol açtığı işlevsel farklılık ve güvenliğin azalması.

kurcalamaya dayanıklı (Alm. fälschungssicher; manipulationssicher; Fr. infraudable; inviolable; İng. tamper-proof) blşm. Bir bilgi sisteminin her türlü izinsiz değiştirme girişimlerine karşı korunmuş olması.

kurulum (Alm. Installation, f; Fr. installation, f; paramétrage, m; réglage, m; İng. installation; setup) 1. blşm. 1. Bir bilgisayar sisteminde, bir yazılımı ya da donanımı işletmeye hazırlamak. 2. Farklı birimlerden oluşmuş bir bilgisayarın parçalarının, bir problemin çözümü, bir görevin yerine getirilmesi amacıyla bağlantılanıp düzenlenmesi. 2. müh. Bir aygıtı, donatımı ya da sistemi oluşturan parçaları birleştirerek bütün ve çalışır duruma getirmek.

kurulum dosyası (Alm. Installationsskript, n; Fr. scénario d’installation, m; İng. installation script) blşm. Bir uygulama programının geliştiricisi tarafından hazırlanmış ve programın kurulumu için gerekli adımları içeren bilgi dosyası; eşanlam: kurulum betiği.

kurulum programı (Alm. Installationsprogramm, n; Fr. programme d’installation, m; İng. setup program) blşm. 1. Bir yazılım sisteminin bilgisayarda çalışabilmesi için CD-ROM ya da internet gibi dış kaynaklardan bir ya da birkaç dosyanın art arda yüklenmesini, bunların açılmasını, aralarında gerekli bağlantıları kurarak sistemin çalışabilir hale getirilmesini otomatik olarak sağlayan yazılım. 2. Bir yazılım ve/veya donanım sisteminin işletime hazır hale getirilmesi için gereken iş adımlarının tümü.

kuruluşa özel ağ (Alm. privates Netz; Fr. réseau privé, m; İng. private network) blşm. 1. Bir kuruluşun, kendi elemanları için kurup işlettiği ağ. 2. Doğrudan internet ile iletişim kurmayan, ancak kendi aralarında internet protokollerine göre haberleşen bilgisayar topluluğu.

kurum ağı (Alm. Unternehmensnetzwerk, n; Fr. réseau d’entreprise, m; İng. corporate network; enterprise network) blşm. Bir kurumun bilişim gereksinimlerini karşılamak üzere oluşturulan yerel ağ veya geniş alan ağından ya da hem yerel hem de geniş alan ağından oluşan bilişim ağı; eşanlam: şirket ağı.

kurumsal bilgi işleme (Alm. Unternehmensdatenverarbeitung, f; Fr. informatique d’entreprise, f; İng. corporate computing) blşm. Bir kuruluşun misyonu çerçevesinde bilişim sistemlerinin ve araçlarının geliştirilmesi ve kullanımı.

kuşak (Alm. Generation, f; Fr. génération, f; İng. generation) blşm. 1. Bilgisayar, programlama dilleri gibi bilişim ürünlerinin farklı sürümlerini birbirinden ayırt edici niteleme. 2. Bir kopya üretim sisteminde birinci kuşak diye adlandırılan ilk belgeye göre daha sonraki kopyaların elde edilme sırası.

kuşkusuzluk (Alm. Bestimmtheitsfaktor, m; Fr. facteur de certitude, m; facteur de confiance, m; İng. certainty factor) blşm.  İnsandaki bilginin niteliğinin bir ölçüsü olarak kullanılan, bir çıkarsama kuralının, bir önerinin geçerliliğine olan güvenin sayısal ifadesi.

kuyruk dosyası (Alm. Spooldatei, f; Fr. fichier spoule, m; fichier temporaire, m; İng. spool file) blşm. Daha sonra işlenecek verileri içeren ve bir yardımcı bellekte geçici bir süre yer alan dosya.

Page 115: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kuyruk yapılı bellek (Alm. Silospeicher, m; Fr. mémoire à structure de file d'attente, f; İng. pushup storage) blşm.  İlk girenin ilk olarak işleme konduğu bilgisayar belleği; kuyruk tipi belleğin donanım gerçekleştirmesi.

kuyruklayıcı (Alm. Spoole, n; Fr. programme de régulation des entrées-sorties, m; spouler, m; İng. spooler) blşm. Bir bilgi işleme aygıtına birden fazla kaynaktan veri gönderilebilmesi durumunda, aygıta yöneltilen verileri kuyruk adı verilen bir kayıt ortamına sıralı olarak yazan ve aygıt veri işlemeye hazır oldukça bunları geliş sıralarına göre aygıta sunan program veya düzenek.

küçüğü başta sıralama (Alm. umgekehrte Bytesortierung; Fr. petit boutiste, m; İng. little endian; reverse byte ordering) blşm.  İki sekizli uzunluğunda sayısal değerin düşük ağırlıklı sekizlisinin ilk sırada olacak şekilde belleğe kaydedilmesi, bellekten okunması veya iletim ortamına aktarılması.

küçük dünya fenomeni (Alm. Kleine-Welt-Phänomen, n; Fr. phénomène du petit monde, m; İng. small world network; small world phenomenon) blşm. Sosyal ağlarda iki aktör arasındaki mesafenin, ağdaki aktör sayısının logaritması ile orantılı olması nedeniyle ağ boyutu göz önüne alındığında, rasgele iki aktör arasındaki sekme sayısının beklenenden çok daha küçük olma olgusu.

küçük istemci (Alm. Thin Client, m; Fr. client léger, m; İng. lean client; thin client) blşm. 1. İstemci-sunucu mimarisinde işlerin büyük bir bölümünü sunucuya bırakan sınırlı yetenekli bilgisayar. 2. Uygulama programlarının çalıştırılmadığı, sadece klavye girişlerinin ve ekran işlevlerinin kullanıldığı bilgisayar.

küçük kerteli yaklaşıklama (Alm. Approximation mit niedriger Rank, f; Fr. approximation de rang réduit, f; İng. low rank approximation) blşm. Bir matrise en küçük kare hata veya başka bir uzaklık ölçüsü anlamında en yakın ve aynı zamanda daha küçük kerteli olan bir matrisi bulma için başvurulan eniyileme problemi; eşanlam: küçük ranklı yaklaşıklık.

kümeleşme katsayısı (Alm. Clusterkoeffizient, m; Fr. coefficient d'agglomération, m; coefficient d'agrégation, m; İng. clustering coefficient) blşm. Bir sosyal ağdaki bir düğümün komşularının aralarındaki bağların sayısının bu düğümler arasında kurulabilecek tüm bağların sayısına oranı.

link başına şifreleme (Alm. Link-by-Link Chiffrierung, f; Fr. chiffrement de lien, m; İng. link-by-link encipherment) blşm. Bir iletişim yolunun her bir bölümünde ayrı ayrı yürütülen şifreleme; eşanlam: bağdan bağa şifreleme.

liste (Alm. Liste, f; Fr. liste, f; İng. list) blşm. Verilerin, sözcüklerin ya da rakamların art arda dizilimi; eşanlam: dizelge.

liste dağıtıcısı (Alm. Mailing-List Server, m; Fr. serveur de liste, m; serveur de mail, m; İng. distribution list server; list server; mailing list server) blşm. Elektronik posta sistemlerinde, gelen bir postayı listede bulunan her bir kullanıcıya ayrı ayrı postalayan sistem.

liste işleme (Alm. Listenverarbeitung, f; Fr. traitement de liste, m; İng. list processing) blşm. 1. Bir elektronik posta, forum ya da ilgi grubu listesini yöneten yazılım. 2. Bir liste yapısı içine veri ögesi yerleştirme veya çıkarma. 3. LISP yapay zekâ programlama dilinde çok ögeli veri yapılarının işlenmesi ve bakımı.

logaritmik grafik (Alm. logarithmische Darstellung; Fr. graphique logarithmique, f; İng. log chart; logarithmic graph) blşm. Eksenleri logaritmik olarak ölçeklendirilmiş grafik. Her iki eksen de logaritmik olarak ölçeklendirilmiş ise buna "tam logaritmik", bir ekseni logaritmik, öteki ekseni lineer olarak ölçeklendirilmişse buna "yarı logaritmik" grafik denir.

lojik 0 düzeyi (Alm. Logikpegel 0; Fr. logique 0, f; İng. logic 0) blşm. Bilgisayar elektroniğinde, pozitif lojikte alçak gerilim düzeyi, negatif lojikte yüksek gerilim düzeyi.

lojik 1 düzeyi (Alm. Logikpegel 1; Fr. logique 1, f; İng. logic 1) blşm. Bilgisayar elektroniğinde, pozitif lojikte yüksek gerilim düzeyi, negatif lojikte alçak gerilim düzeyi.

MAC adresi (Alm. MAC-Adresse, f; Fr. adresse MAC, f; İng. MAC address; Media Access Control address) blşm. Yerel alan ağlarında ağ iletişim kartı üzerine imalatçı tarafından kazınmış, 48 bitten oluşan, onaltılık tabanda 12 karakter içeren adres; eşanlam: fiziksel adres.

madde imi (Alm. Aufzählungszeichen, n; Fr. puce, f; İng. bullet) blşm. Yazı tipografisinde, bir listenin her maddesini ya da bir metin blokunu belirtmek için kullanılan, boş ya da dolu daire, yıldız, baklava, istavroz vb. biçiminde olabilen yazı simgesi.

Page 116: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

mağaza içinde mağaza (Alm. Shop in the Shop, n; Fr. espace boutique, m; İng. shop-in-shop; shop-in-the-shop; store-within-a-store) blşm. Bir mağaza içinde ya da bir ticari internet sitesinde yer alan, belirli ürünlere odaklanmış küçük mağaza.

mağazada teslim (Fr. collecte en magasin, f; cliqué-retiré, m; ramassage en magasin, m; retrait en magasin, m; İng. buy online pick up in store; click and collect) blşm. Bir elektronik alışveriş sayfasından ısmarlanan ürünün kişinin mağazayla gitmesiyle teslim aldığı e-ticaret modeli.

makas deyimi (Alm. Switch Befehl, m; Fr. instruction de switch, f; aiguillage, m; İng. case statement; inspect statement; switch statement) blşm. Bilgisayar programlamasında bir değişkenin aldığı değerlere göre programın akışını yönlendirmeye elveren çok seçenekli yapı.

makaslanma (Alm. Scherung, f; Fr. cisaillement, m; İng. shear) blşm. Bilgisayar grafiğinde bir şekil ya da simgeye, taban çizgisinin dikmesine göre, ileri ya da geri bir eğim verilmesi sonucunda oluşan şekil bozukluluğu; eşanlam: yamulma.

makine adresi (Alm. Maschinenadresse, f; Fr. adresse machine, f; İng. machine address) blşm. Bilgisayarda bir donanımın, herhangi bir bellek konumuna ya da aygıta veri alışverişinde bulunmak üzere ulaşımını sağlayan kod.

makine çevrimi (Alm. Rechnerperiode, f; Maschinenzyklus, m; Fr. cycle de traitement, m; cycle machine, m; İng. computer operating cycle; machine cycle; processing cycle) blşm. Bilgisayarda bir ya da birden fazla saat çevriminde gerçekleşen, komutu bellekten getirme, kodunu çözme, yürütüme koyma ve sonucu saklama aşamalarından oluşan bir makine dili komutunun yürütülme süresi.

makine dili (Alm. Maschinensprache, f; Fr. langage machine, m; İng. absolute language; machine language) blşm. 1. Herhangi bir üst düzey dille yazılmış bir bilgisayar programının, derleyici, çevirici ve birleştirici yazılımlar tarafından işlenerek dönüştürüldüğü, yalnızca bir bilgisayar işlemcisine özgü komutları içeren kodlama sistemi. 2. Herhangi bir bilgisayarın kendi işlemcisine özgü komutlardan oluşan, hiçbir üst düzey kodlama içermeyen, dolayısıyla farklı işlemciler üzerinde kullanılamayan programlama dili; eşanlam: makine kodu.

makine kodu (Alm. Maschinencode, m; nativer Code, m; Fr. code machine, m; İng. machine code) blşm. Genellikle basit işlemcilerin, mikrodenetleyicilerin vb. programlamasında kullanılan, doğrudan elektronik olarak işlenebilecek komutlar ve o komutların sözdizim ve anlam özellikleri.

makine komutu (Alm. Maschinenbefehl, m; Rechnerbefehl, m; Fr. instruction machine, f; İng. computer instruction; machine code instruction; machine instruction) blşm. Bir mikroişlemcinin komut kümesinde yer alan, temel bir bilgisayar işleminin bitlerle gösterildiği, merkezi işlem birimi tarafından doğrudan yorumlanabildiği hali; eşanlam: bilgisayar komutu.

makro çeviricisi (Alm. Makroassembler, m; Fr. assembleur macro, m; macroassembleur, m; İng. macroassembler) blşm. Simgesel dilde programlamada makrokomutların tanımlanmasına elveren ve programın makine koduna çevrilme aşamasında bu makrokomutların açılıp yerlerine makine dili komutlarının yerleştirilmesini sağlayan birleştirici-çevirici program.

makro üreteci (Alm. Makrogenerator, m; Fr. programme macro-générateur, m; İng. macrogenerator) blşm. Çoğunlukla bir derleyici ya da çeviricinin parçası olup kaynak programındaki her bir makrokomutu makro tanımına göre ilgili dile dönüştüren program veya altprogram.

makrokod bkz. blşm. makrokomut.

makrokomut (blşm. makrokod) (Alm. Makroinstruktion, f; Makro, n; Fr. macro-instruction, f; macro, f; macrocommande, f; İng. macro; macroinstruction) blşm. Herhangi bir programlama dilinde yazılmış bir programda tekrar eden komut bölümlerinin yerine yazımı basitleştirmek amacıyla konulan, bir kod adı ve varsa parametrelerden oluşan karmaşık yapay deyim; eşanlam: makrokod.

makroprogram (Alm. Makroprogramm, n; Fr. macro-programme, m; İng. macroprogram) blşm. Bilgisayar uygulamalarının değişik alanlarında özellikle otomasyonda uygulama bulan, tekrar eden karmaşık işleri temsil etmek üzere hazırlanmış temel komut veya yönergeleri sıralayarak elde edilen yapay bir fonksiyon tanımlaması; örneğin, bilgisayar klavyesindeki fonksiyon tuşları birer makroprogram çağırır.

maksimum veri bölütü (Alm. maximaler Datensegment; Fr. segment de données maximal, m; İng. maximum data segment) blşm. Bilgisayarın ya da veri iletişim aygıtlarının bir kerede işleyebilecekleri ya da iletebilecekleri ve bayt olarak ifade edilen en büyük bölüt boyutu.

Page 117: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

makullük kontrolü (Alm. Plausibilitätsprüfung, f; Fr. contrôle de faults, m; contrôle de vraisemblance, m; İng. sanity check; sanity test; wild-point detection) blşm. 1. Bir bilgi işleme sistemine verilen girdilerin uygulama alanı bakımından genel geçerlik koşullarına uygunluğunun değerlendirilmesi. 2. Bir bilgisayar programını, mantık hataları düzeyinde ayrıntılı biçimde denetlemeden önce, ürettiği sonuçların en genel biçimiyle akla yakın olup olmadığını gözden geçirme. 3. Herhangi bir hesap sonucunun doğru olup olamayacağının basit yöntemlerle denetimi.

mantık değişkeni (Alm. Boolesche Variable; Schaltvariable, f; Fr. variable Booléenne; variable logique, f; İng. logical variable; propositional variable; sentential variable; switching variable) blşm. 1. Değeri ya doğru ya da yanlış olan değişken; eşanlam: mantıksal değişken. 2. İki değerden birini alabilen değişken; eşanlam: Boole değişkeni.

mantık fonksiyonu (Alm. Boole-Funktion, f; Schaltfunktion, f; Fr. fonction booléenne, f; fonction logique, f; İng. Boolean function; logic function; switching function) blşm. Tanım ve değer küme elemanlarının farklı boyutta Boole vektörleriyle ifade edildiği fonksiyon; eşanlam: Boole fonksiyonu.

mantık işlemi (Alm. boolesche Verknüpfung; logische Operation; Fr. opération Booléenne; opération logique, f; İng. Boolean operation; logic operation) blşm. Mantıksal veri tipleri üzerinde yürüten Boole işlemi.

mantık komutu (Alm. logischer Befehl, m; Fr. instruction logique, f; İng. logic instruction) blşm. Mantıksal veri tipleri üzerinde VE, VEYA, OLUMSUZLAMA gibi bir işlem yürüten bilgisayar komutu.

mantık simgesi (Alm. logisches Symbol; Fr. symbole logique, m; İng. logic symbol) blşm. VE, VEYA gibi mantık işlemlerini gösteren simge.

mantıksal (Alm. logisch; Fr. logique, f; İng. logical) blşm. 1. İçerik ve anlama yönelik olan. 2. Mantık ilkeleri ile uyumlu; eşanlam: lojik.

mantıksal adres (Alm. logische Adresse, f; Fr. adresse logique, f; İng. logical address) blşm. Bilgisayar belleği konumlarından ya da çevre birimlerinden birinin, herhangi bir yazılımda modellenmiş yerleşim planı üzerindeki konumunu gösteren kod; donanım yerleşimine göre ilgili konuma erişilebilmesi için bu kodun, "adres dönüşümü" yapılarak "gerçek/fiziksel" adrese dönüştürülmesi gerekir.

mantıksal bağlaç (Alm. Boolescher Operator, m; logischer Operator, m; Fr. connecteur logique, m; connectif logique, m; opérateur logique, m; İng. logical connective; logical operator) blşm. Ele alınan mantık önermelerini kullanarak daha karmaşık önermeler kurmayı sağlayan "veya", "ve", "ise", "yalnız ve ancak" gibi sözcükler; eşanlam: mantıksal işleç.

mantıksal bağlantı (Alm. logische Verbindung; Fr. connexion logique, f; İng. logical connection) blşm. Bir paket iletişimi ağında, fiziksel bağlantı kurulduktan sonra, bu fiziksel yol üzerinden veri bağı protokolü uyarınca yürütülen diğer sanal bağlantıların her biri.

mantıksal bölmeleme (Alm. logische Partition, f; Fr. partitionnement logique, m; İng. logical partition) blşm. Bilgisayarda, fiziksel bir belleği farklı ve bağımsız birer bellek gibi davranan bölmelere ayırma.

mantıksal durum (Alm. logischer Zustand; Fr. état logique, m; İng. logic state) blşm. Mantıksal bir değişkenin alabileceği iki durumdan biri.

mantıksal eşdeğerlik (Alm. logische Äquivalenz; Äquivalenz, f; Fr. équivalence logique; équivalence, f; İng. equivalence; logical equivalence) blşm.  İki mantıksal önermenin her karşılaştırma koşulunda aynı mantıksal değeri (doğru veya yanlış) alması; eşanlam: mantıksal denklik.

mantıksal evirme (Alm. boolesche Komplementierung, f; Negation, f; Fr. inversion logique, f; négation, f; opération NON, f; İng. logical inversion; negation; NOT operation) blşm. 1. Önermeler cebirinde, P önermesi “doğru” olduğunda "P DEĞİL” ifadesinin yanlış, P “yanlış” olduğunda da "P DEĞİL" ifadesinin doğru olduğu birli Boole işlemi. 2. İşlediği mantıksal değişkenin olumsuzunu veren tekli Boole işlemi; eşanlam: mantıksal olumsuzlama, Boole tümleri.

mantıksal hata (Alm. logischer Fehler; Fr. erreur logique, f; İng. logical error) blşm. Bir bilgisayar programında kodlama hatasından değil de, algoritmadan kaynaklanan, programın genellikle durmasına yol açmayan ancak hatalı sonuç üreten hata.

mantıksal ifade (Alm. logischer Ausdruck; Fr. expression logique, f; İng. logical expression) blşm. Mantıksal işleçler ve işlenenler içeren ve doğru ya da yanlış değerine indirgenebilen ifade.

Page 118: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

mantıksal kanal (Alm. logischer Kanal; Fr. voie logique, f; İng. logical channel; virtual channel) blşm. Paket iletişiminde, bir fiziksel kanalı paylaşarak bir veri bağı üzerinde iletim yapabilen gönderme ve alış kanallarının her biri; eşanlam: sanal kanal.

mantıksal kapı (Alm. Torschaltung, f; Fr. porte logique, f; İng. logic gate) blşm. Bir Boole işlemini yerine getiren elektronik devre ögesi, mantık geçidi.

mantıksal karşılaştırma (Alm. logischer Vergleich; Fr. comparaison logique, f; İng. logical comparison) blşm.  İki bit dizgisinin aynı olup olmadıklarını sınamak üzere karşılaştırılması.

mantıksal kaydırma (Alm. logische Verschiebung; Fr. décalage logique, m; İng. logic shift) blşm. Bir sayısal devrede ya da bilgisayarda, bir yazmaçtaki haneleri bit mertebesinde sağa ya da sola öteleme.

mantıksal programlama (Alm. logisches Programmieren; Fr. programmation logique, f; İng. logic programming) blşm. Bilgisayar programlarının mantıksal kural kümeleri halinde yazıldığı ve sonuçların çeşitli mantıksal çıkarım yöntemleri kullanılarak oluşturulduğu programlama tekniği; örneğin Prolog.

mantıksal sistem (Alm. logisches System; Fr. système logique, m; İng. logic system) blşm. Bilgisayarda ya da sayısal elektronik devrelerde girişler ile onlara bağlı olarak değişen çıkışların mantıksal değişkenler kümesinden değerler aldığı sistem.

mantıksal toplam (Alm. logische Summe, f; ODER-Verknüpfung, f; Fr. addition logique, f; opération OU, f; İng. disjunction; logical sum; OR operation) blşm. Bağımsız değişkenlerinden herhangi biri ya da ikisi birden 1 olduğunda sonucu 1 olan, her iki girdi de 0 olduğunda çıktısı 0 olan ve değişkenler arasına genellikle + işareti konularak gösterilen Boole cebri işlemi; eşanlam: VEYA işlemi.

mantıksal topoloji (Alm. logische Topologie; Fr. topologie logique, f; İng. logical topology) blşm. Bir iletişim ağının fiziksel bağlantılarını göz ardı ederek işlevsel yapılanışını gösteren şema.

mantıksal tutarlılık (Alm. Widerspruchsfreiheit, f; Fr. cohérence logique, f; İng. logical consistency) blşm. Mantıkta bir önermenin kendi içinde çelişkili olmaması.

mantıksal veri bağı protokolü (Alm. Logical Link Control Protokoll, n; Fr. protocole du contrôle de la liaison logique, m; İng. LLC; logical link control protocol) blşm. Ağ iletişiminde farklı erişim protokolleriyle aynı fiziksel bağlantı üzerine yüklenen verilerin iki ağ düğümü arasında, birlikte aktarımını düzenleyen protokol; Açık Sistem Arabağlaşımı (OSI) modelinde mantıksal veri bağı ikinci katmanın üst yarı katmanı olarak modellenir; IEEE 802.2 standardı ise IEEE 802.3 (Ethernet), 802.5 (Andıçlı Halka), 802.11 (Wi-Fi) gibi yerel ağ erişim standartlarıyla uyumlu mantıksal veri bağı protokolünü tanımlar.

mantıksal veri modeli (Alm. logisches Datenmodell; Fr. modèle logique de données, m; İng. logical data model) blşm. Belirli bir bilgi işleme platformu ve belirli bir veritabanı için verilerin veritabanı kullanıcısı tarafından görülen özelliklerini, anlamlarını ve aralarındaki ilişkileri, verilerin fiziksel yerleşimi ve saklanmasına ilişkin özelliklerden bağımsız olarak betimleyen yapı.

mantıksal veri tipi (Alm. logischer Datenyp; Fr. type logique, m; İng. Boolean data type; logical data type) blşm. Mantıksal değişkenleri temsil eden ve mantıksal işlemlerde yer alan veri sınıfı.

mantis 1. (Alm. Mantisse, f; Fr. mantisse, f; İng. fixed point part; mantissa) blşm. Kayan noktalı sayıların gösteriminde sayının anlamlı rakamları; örneğin 12345 sayısı 1,2345E5 olarak gösterildiğinde 1,2345 sayının mantisidir. 2. (Alm. Mantisse, f; Fr. mantisse, f; mantisse d’un logarithme, f; İng. mantissa; mantissa of a logarithm) müh. Bir x gerçel sayının logaritması, k bir tamsayı, m 0 ile 1 aralığında bir sayı olmak üzere logx = m + k olarak gösterildiğinde, k tamsayısı karakteristik, m kesiri ise x sayısının logaritmasının mantisidir; eşanlam: logaritmanın mantisi.

masaüstü yayıncılık (Alm. computergestütztes Publizieren; Fr. micro-édition, f; éditique, f; İng. desktop publishing) blşm. Kişisel bilgisayarlar ve özel yazılımlar kullanarak basıma hazır halde metin ve grafik içerikli belgeler üretme.

maskeleme (Alm. Maskieren, n; Fr. masquage, m; İng. masking) 1. blşm. 1. Bilgisayarda bir karakter dizgisi içindeki örüntülerden bazılarını elemek ya da korumak amacıyla belirli şablonlar kullanma. 2. Mikroişlemcide bir iş kesme işaretini işleme sokmama. 2. kim. Bir maddenin ortamdaki varlığını onu yok etmeden perdeleme, azaltma ya da engelleme. 3. müh. Canlılarda görsel ya da işitsel uyarımın hemen yanındaki daha kuvvetli bir uyarımın etkisiyle algılanamıyor olması. 4. çevr. Ses veya kokuyu başka ses veya kokuyla engelleme ya da kaplama. 5. deri. Daha sağlam ligant yapabilen bir kimyasal ekleyerek bir kompleksin bağlanma hızını düşürme,

Page 119: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

böylece metalik iyonların alkali etkisiyle çökelmesinin ve kolajenin kompleks aktif gruplarına girmesinin geciktirilmesi.

maskelenebilir iş kesme (Alm. maskierbare Unterbrechung; Fr. interruption masquable, f; İng. maskable interrupt) blşm. Bir bilgisayar çevre biriminin mikroişlemciyi kendisine hizmet verir hale getirme isteğinin gerektiğinde önlenebildiği iş kesme türü.

maskelenemez iş kesme (Alm. nicht-maskierbare Unterbrechung, f; Fr. interruption non masquable, f; İng. nonmaskable interrupt) blşm. Bilgisayarda, herhangi bir yazılım önlemi ile önüne geçilemeyen donanım kaynaklı olan iş kesme; örneğin elektrik kaynağının yitirilmesi.

matematik programlama (Alm. mathematische Programmierung; Fr. programmation mathématique, f; İng. mathematical programming) blşm. Bir fonksiyonun kısıtlar altında en büyük ya da en küçük değerini bulma yöntemi.

matematiksel mantık (Alm. mathematische Logik, f; symbolische Logik, f; Fr. logique mathématique, f; logique symbolique, f; İng. mathematical logic; symbolic logic) blşm. Matematiksel önerme ve bağıntıları, doğal dillerdeki bulanıklıkları gidermek için özel bir biçimsel dilde temsil eden ve mantık kurallarını cebirsel bir yapı olarak inceleyen matematik dalı; eşanlam: simgesel mantık.

matris ekran (Alm. Matrixanzeige, f; Fr. visualisation en mosaïque, f; İng. matrix display) blşm. Ekrandaki görüntünün, tarama çizgileriyle değil de, paralel beslenen büyük sayıdaki noktasal görüntüden oluştuğu gösterim.

matris font (Alm. Rasterschriftart, f; Fr. police matricielle; police en point, f; İng. bit-mapped font; raster font) blşm. Bir fontu oluşturan piksellerin bilgisayarın belleğinde matris biçiminde düzenlenmiş bir bit haritası halinde saklandığı karakterler.

matris karakter üreteci (Alm. Matrixzeichengenerator, m; Fr. générateur de caractères matriciel, m; İng. matrix character generator) blşm. Karakterleri, bir matris üzerindeki seçilmiş noktalarla üreten bilgisayar programı.

matris yazıcı (Alm. Matrixdrucker, m; Punktmatrixdrucker, m; Fr. imprimante matricielle, f; imprimante par points, f; İng. dot matrix printer; matrix printer) blşm. Basılacak karakterleri bir nokta matrisi yardımıyla oluşturan yazıcı.

megabayt (Alm. Megabyte, n; Fr. méga-octet, m; İng. megabyte) blşm. 1.048.576 bayt; bazen bir milyon bayt olarak alınır; kısaltılışı MB’dir.

mekanik öğrenme bkz. blşm. yapay öğrenme.

menü (Alm. Menü, n; Fr. menu, m; İng. menu) blşm. Bilgisayardaki uygulama programlarında yapılacak işlemlerle ilgili kullanıcıya seçenekler sunan komut listesi.

menü çubuğu (Alm. Menüleiste, f; Menü-Balken, m; Fr. barre de menus, f; barre de service, f; barre d'icônes, f; barre d’outils d’affichage, f; İng. action bar; display toolbar; menu bar) blşm. Grafik arayüzlü bilgi işleme sistemlerinde işlem ya da uygulama simgelerinin, üzerlerine tıklanarak etkinleştirilebilecek şekilde yan yana ya da alt alta dizilerek görüntülendirildiği çubuk.

menüyle güdülen (Alm. menügesteuert; Fr. piloté par menu; İng. menu-driven) blşm. Kullanıcının menüden yaptığı seçimlerle güdülen bilgisayar sistemine ilişkin.

merkezi bilgi işleme şebekesi (Alm. zentralisiertes Computernetz; Fr. centre informatique, m; İng. centralized computer network) blşm. Uçbirimlerin merkezi bir bilgisayara bağlanarak bilgi işlemeyi yürüttükleri sistem.

merkezi erişim yöntemi (Alm. zentralisierte Zugriffsmethode; Fr. méthode d'accès à contrôle centralisé, f; İng. centralized access method) blşm. Bilgisayar ağlarında kimlik tanıma, yetkilendirme, sayışım gibi hizmetlerin bir merkezden yönetildiği bilgi işleme ve erişim sistemi.

merkezi işlem birimi (Alm. Hauptprozessor, m; Fr. unité centrale de traitement, f; İng. central processing unit) blşm. Bir bilgisayarda, komutların yorumlanmasını ve uygulanmasını gerçekleştiren devreler, aritmetik mantık birimi ve kontrol biriminden oluşan donanım; eşanlam: işlemci.

merkezi işlem birimi süresi (Alm. Hauptprozessorzeit, f; Fr. temps d’unité centrale de traitement, m; İng. central processing unit time; CPU time) blşm. 1. Belirli bir sürecin bilgisayarın merkezi işlem birimini etkin olarak kullandığı süre. 2. Bilgisayar merkezi işlem biriminin bir programın komutlarını yürütmek için harcadığı net süre.

Page 120: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

merkezi işleme (Alm. zentralisierte Verarbeitung; Fr. traitement centralisé, m; İng. centralized processing) blşm. Dağıtık bir yapıda, değişik yerlere ait veri işleme gereksinimlerinin tümünün tek bir bilgisayarda ya da bir bilgisayar topluluğu sitesinde yürütüldüğü, terminallerin sadece veri girişi ve işlem sonuçlarını ekranda gösterme görevi ile sınırlı olduğu veri işleme yapılanması.

merkezi yakınlık (Alm. Verbundenheit Zentralität, f; Fr. centralité de proximité, f; İng. closeness centrality) blşm. Bir sosyal ağda, her bir aktör için hesaplanan, bir aktörün diğer aktörlere olan en kısa yol uzaklıklarının ortalaması.

merkezi yoklama (Alm. Hubpolling, n; Fr. scrutation centralisée, f; İng. centralized polling; hub polling) blşm. Bilgisayar ağlarında tek bir merkezi otoritenin, örneğin yetkilendirilmiş bir bilgisayarın, diğer bütün ağ uçbirimlerine sırayla gönderecek mesajları olup olmadığını sorarak yürüttüğü yoklama ve ortama erişim yöntemi.

merkezilik (Alm. Zentralität, f; Fr. centralité, f; İng. centrality) blşm. 1. Çizgelerde, bir düğümün üzerinden geçen trafik yüküne bağlı olarak belirlenen önemi ya da sosyal ağlarda en etkili kişi olarak yorumlanan önemi. 2. Sosyal ağ analizinde bir aktöre yönlü veya yönsüz olarak bağlı olan aktör sayısı.

mesaj (Alm. Message, f; Mitteilung, f; Fr. message, m; İng. message) blşm. 1. Bilgi taşıma amacıyla kullanılan sıralı karakterler dizisi; eşanlam: ileti. 2. Bilgisayar ağlarında başı ve sonu özel bit dizileri ile kuşatılmış, herhangi bir bilgi taşıyan ikili işaretler dizisi. 3. Programlama dillerinde, bir program nesnesinin işlevlerinden birini yerine getirme isteği. 4. Veri iletişiminde belirli bir koda göre kaynaktan hedef terminale gönderilen sayısal bilgi. 5. Yazılımda bir uygulamadan ya da işletim sisteminden kullanıcıya geçirilen ve bir olayın meydana geldiğini, bir koşulun oluştuğunu veya bir eylemin gerektiğini belirten bilgi.

mesaj anahtarlaması (Alm. Sendungsvermittlung, f; Fr. commutation de messages, f; İng. message switching) blşm. Verilerin, uzunluğu kullanıcılarca belirlenen mesajlar halinde düzenlendiği ve gerekli adreslerle donatılmış olarak kaynaktan başlayıp her bir ara santralin belleğinde bir süre saklanıp bir sonraki mesaj santraline gönderilmesi yoluyla hedef düğüme ulaştırıldığı yönlendirme düzeni.

mesaj asıllama (Alm. Meldungauthentifikation, f; Fr. authentication d’un message, f; İng. message authentication) blşm. Bilgisayar iletişim güvenliğinde, alınan bir mesajın içeriğinin, kökeninin ya da yazarının aslıyla aynı olup olmadığının belirlenmesi.

mesaj başlığı blşm. 1. (Alm. Nachrichtenkopf, m; Fr. en-tête de courrier électronique, f; İng. header information; mail header; message header) Bir elektronik posta mesajının başında bulunan, alıcı ile göndericinin adreslerini, mesajın tarih ve saatini, yanıtın yollanacağı adresi ve konuyu belirten metin bloku. 2. (Alm. Nachrichtenkopf, m; Fr. en-tête de message, m; İng. header information; message header) Sayısal iletişimde, bir sayısal mesajın başında, iletinin kaynak ve hedef adreslerini, önceliğini, türünü ve benzerini belirten alan.

mesaj bütünlüğü (Alm. Nachrichtenintegrität, f; Fr. intégrité du message, f; İng. message integrity) blşm. Bilgisayar ağlarında iletilen bir mesajın içeriğinin herhangi bir değişikliğe uğratılmamış, yani özgün halini korumuş olması.

mesaj güdümlü (Alm. Meldunggeführt; Fr. piloté par messages; İng. message driven) blşm. Veri işleme aşamalarını değiş tokuş edilen mesaj içeriklerine bağlı olarak yürüten sürecin özelliği.

mesaj kotarma (Alm. Nachrichtenvermittlung, f; Fr. traitement de messages, m; İng. message handling) blşm. Bilgisayar iletişim ağındaki mesajlaşma hizmetlerinde, mesaj transferi ve mesaj depolama işlemleri.

mesaj kuyruğu (Alm. Nachrichtenwarteschlange, f; Fr. file d'attente de messages, f; İng. message queue) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında iletilerin hedef uçbirime teslim edilene değin sıralarıyla tutulduğu bekleme kuyruğu.

mesaj özütü (Alm. kryptographisches Haschee; Fr. empreinte numérique, f; condensé de message, m; İng. cryptographic hash; message digest) blşm. Bir mesajın içeriğine bağlı olarak türetilen, o içeriği açığa vurmayan, ancak mesajın bozulmamışlığının ve yazarının kimliğinin saptanmasında kullanılabilen bit ya da karakter dizisi.

mesaj sunucusu (Alm. Messageserver, m; Fr. serveur de messages, m; İng. message server) blşm. Bilgisayar iletişim ağı üzerinde kullanıcıların posta kutularına elektronik mesajları dağıtan yazılım.

meslek dili (Alm. Fachsprache, f; Fachjargon, m; Fr. jargon, m; İng. jargon) 1. blşm. Dar bir meslek grubu tarafından kullanılan deyim ve terimler. 2. müh. Özel bir konu, kültür ya da meslek uygulamasında kullanılan,

Page 121: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

alan dışındakiler için bir anlam taşımayan özel terim, deyim, sözcük, vurgulama ve kısaltmaların tümü; eşanlam: jargon.

meta (Alm. meta; Fr. méta; İng. meta) 1. blşm. Ele alınan nesneden bir üst soyutlama düzeyinde olunduğunu belirten öntakı; örneğin, metamodel belli bir bağlamda model yapılarını tanımlayan modeldir. 2. kim. 1. Benzen türevlerinde aromatik halkadaki 1,3 konumunu gösteren önek; kısaltması m. 2. Bir asit, tuz ya da esterin bir molekül suyu yapısına aldığını gösterir önek. 3. (Alm. Handelsware, f; Handelsgut, n; Fr. commodité, f; marchandise, f; substance utile, f; İng. commodity; economic commodity) müh. 1. Bir kimsenin ya da bir tüzelkişinin iyeliği altında bulunan, taşınır ya da taşınmaz varlıkların tümü. 2. Ticaret hayatında değeri olan ve değiş tokuş edilebilen nesne; eşanlam: mal.

metin biçimlendirici (Alm. Textformatierer, m; Fr. formateur de texte, m; İng. text formatter) blşm. Çoğunlukla bir yazı işlemci sisteminin parçası olup sayfalama, çizelgeleme, altını çizme, paragrafı içerlek yazma gibi yazı biçimlendirme komutlarını yorumlayan program; eşanlam: metin formatlayıcı.

metin dizgisi (Alm. Textfolge, f; Fr. chaîne de texte, f; İng. text string) blşm. 1. Biçimlendirme ögeleri yalnızca satır başı, büyük harf vb en temel işlevlerle sınırlı tutulmuş karakter dizgisi. 2. Veri işleyici tarafından yorumlanmayıp aslına uygun biçimde ileride çıktı olacak şekilde saklanan ve salt karakterlerden oluşan dizgi; eşanlam: yorum.

metin dosyası (Alm. Textdatei, f; Fr. fichier texte, m; İng. text file) blşm. Hemen hemen hiçbir formatlama kontrolü içermeyen ve sadece metin karakterlerinden oluşan bilgisayar dosyası.

metin düzenleyici (Alm. Texteditor, m; Fr. éditeur de texte, m; İng. edit program) blşm. Yazı işleme sisteminin bir parçası olup kullanıcının metin girmesini, değiştirmesini ve görüntülemesini kolaylaştıran program; eşanlam: metin editörü.

metin işleme (Alm. Textverarbeitung, f; Fr. traitement du texte, m; İng. text processing; word processing) blşm. 1. Bilgisayarda metin üzerinde ilişkin düzenleme kontrol karakterlerinin sıralı olarak işlenmesi. 2. Her türlü yazışma için metnin son biçimde sunuluşunun makineler, sistemler veya programlar tarafından sağlanması.

metin madenciliği (Alm. Text Mining; Fr. exploration de texte, f; İng. text data mining; text mining; textual data mining) blşm. Doğal dillerin semantik yapısına dayanarak elektronik metin belgeleri içinde saklı kalmış korelasyonları, örüntüleri, stratejik bilgileri, modelleri vb. bulup ortaya çıkarmayı amaçlayan araştırma tekniği.

metin penceresi (Alm. Textfenster, n; Fr. fenêtre texte, f; İng. text window) blşm. Etkileşimli bilgisayar ekranında metin girmek ve işlemek için kullanılan pencere.

mikrobilgisayar (Alm. Mikrocomputer, m; Fr. micro-ordinateur, m; İng. microcomputer) blşm. Bir mikroişlemci ile bellek ve giriş-çıkış ögelerinden oluşmuş birim.

mikroçekirdek (biyom. mikronükleus) 1. (Alm. Kleinkern, m; Mikronukleus, m; Fr. micronucleus, m; İng. micronucleus) biyom. Hücre bölünmesi sırasında bir kromozom veya kromozom parçacığının kardeş çekirdeklerden birisine katılmaması durumunda hücre bölünmesinin anafaz evresinde oluşan yapı. 2. (Alm. Mikrokern, m; Fr. micro-noyau, m; İng. microkernel) blşm. 1. Bir bilgisayardan başka bir bilgisayara taşınabilecek şekilde tasarımlanan işletim sisteminin donanım bağımlı parçası. 2. Sadece en temel özellikleri içerecek şekilde tasarımlanmış olan çekirdek program.

mikrokod (Alm. Mikrokode, m; Fr. microcode; İng. microcode) blşm. Bilgisayar ve veri işlemcileri gibi algoritmik biçimde işleyen donanımlarda üst düzey makine kodu komutlarının işletilmesi için ana işlemcinin adım adım, yeni komutu almak, işlem kodunu tanımak, o kodun gerektirdiği işi yapmak, sonucu yerine yerleştirmek vb. alt adımları gerçekleştirmesini sağlayan en alt donanım düzeyindeki komutlar.

mikrokomut (Alm. Mikroinstruktion, f; Fr. micro-instruction, f; İng. microinstruction) blşm. Bilgisayar makine dili düzeyinin altında olan ve bir makine komutunun yerine getirilmesi için gerekli bir ya da daha fazla temel işlemden oluşan komut.

mikroprogram (Alm. Mikroprogramm, n; Fr. microprogramme, m; İng. microprogram) blşm. Bir işlemcinin kontrol alt biriminde bir komutu yerine getirmesinde yürütülen programlama adımlarından, yani mikrokomutlardan oluşan program.

mimari (Alm. Architektur, f; Fr. architecture, f; İng. architecture) blşm. Karmaşık bir veri işleme ve/veya iletişim sisteminde işlevsel ögelerin konuşlanımı, birbirleriyle ilişkileri ve veri akışının düzenleşimi, bu karmaşık yapının tasarımlanması; örneğin, veriyolu mimarisi, yazılım mimarisi.

Page 122: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

mimari tasarımı (Alm. architektonischer Entwurf; Architekturentwurf, m; Fr. conception architecturale, f; İng. architectural design) blşm. Geliştirilecek bilişim sistemlerinin donanım ve/veya yazılım bileşenlerinin ve bunlar arasındaki arayüzlerin temel özelliklerinin belirlenmesi.

miniklavye (Alm. kleine Tastatur, f; Fr. miniclavier, m; İng. keypad) blşm. Bazı bilgisayar işlevlerini yürütmek ya da telefonda numara çevirmek üzere kullanılan on ikilik tuş takımı.

mobil bankacılık (Alm. Mobile-Banking, n; Fr. banque mobile, f; banque sans fil, f; İng. m-banking; mobile banking) blşm. Mobil cihazlar üzerinden gerçekleştirilen bankacılık hizmetleri.

mobil bilgi işleme (Alm. mobile Rechnung; Fr. informatique mobile, f; informatique nomade, f; İng. mobile computing) blşm. Gezgin durumdayken, dizüstü bilgisayar ya da akıllı telefon gibi bir aygıt üzerinden internete erişimli olarak yürütülebilen bilgi işleme; eşanlam: telsiz bilgi işleme.

mobil ödeme (Alm. mobiles Bezahlen, n; Fr. paiement mobile, m; İng. m-payment; mobile money transfer; mobile payment) blşm. Bir akıllı telefon, bir satış noktası terminali gibi elektronik araçla bir hizmet ya da malın karşılığında paranın ödenmesi.

mobil radyo hizmeti (Alm. mobiler Funkdienst, m; Fr. service mobile, m; İng. mobile radio service; mobile service) blşm. Gezgin terminallerle sabit yer istasyonları ya da gezgin istasyonlar arasındaki radyo iletişimi; eşanlam: mobil iletişim hizmeti.

mobil reklamla pazarlama (Alm. Mobile Push Marketing, n; Fr. pousser mobile, m; İng. mobile push; mobile push marketing) blşm. Bir ürünü pazarlamak için kullanıcıların mobil elektronik aygıtlarına reklam yollama teknikleri.

mobil üstlenici teknolojisi (Alm. Mobilagentstechnologie, f; Fr. technologie d’agent mobile, f; İng. mobile agent technology) blşm. Ağ ortamında farklı düğümlerde çalışarak gerekli bilgileri toplayan ve bunları bağlı bulunduğu bilgisayara ileten yazılım sistemlerini içeren teknoloji.

model doğrulama (Alm. Modellverifikation, f; Fr. vérification de la modèle, f; İng. model verification) blşm. Model geliştirme sürecinde, bir modelin doğru programlandığının, algoritmanın hatasız gerçekleştirildiğinin, göz ardı edilen ya da hatalı bir husus bulunmadığının irdelenmesi.

model geçerleme (Alm. Validierung von Modellen, f; Fr. validation de la modèle, f; İng. model validation) blşm. Bir modelin modellenmesi istenen sistemin hedeflenen yönlerini yansıttığını, model hakkında doğru bilgiler verdiğini, deneysel verileri sağladığını ve gerçek bir dünya sistemini gösterdiğini belirleme süreci.

model sınaması (Alm. Modellprüfung, f; Fr. vérification de modèles, f; İng. model checking; property checking) blşm. Bir sisteme ait modelin belirli isterleri karşılayıp karşılamadığının, gerek modelin gerekse isterlerin kesin bir matematiksel dille ifadelerine dayanarak tam kapsamlı incelenmesi; eşanlam: model kontrolü.

modele dayalı sistem (Alm. modellgestütztes System, n; Fr. système à base de modèles, m; İng. model-based system) blşm. Gerçek dünyadaki bir yapının, bir işlemin veya oluşumun yaklaşıklaması, temsili ya da idealleştirilmesi olan bir modelin kullanılmasıyla sistem isterlerini belirleme, tasarım, analiz, doğrulama ve geçerleme gibi bütün yaşam çevriminde bundan yararlanma.

moderatör (Alm. Moderatorin, f; Moderator, m; Fr. modérateur, m; İng. moderator) blşm. 1. İnternet üzerindeki forumlarda, tartışmayı yöneten, kavgalı konuları kapatan, gündemi canlı tutan kişi. 2. İnternette bazı haber gruplarında ve posta listelerinde gelen mesajları, ilgili üyelere dağıtmadan önce inceleyerek ayıklayan mesaj yöneticisi.

modül (Alm. Modul, m; Fr. module, m; İng. module) 1. blşm. Derleme, yükleme ve başka birimlerle birlikte işleme açısından ayrı bir bütün olarak ele alınan program parçası. 2. müh. 1. Başka bileşenlerle kullanılmak ve bir montajda yer almak üzere hazırlanmış donanım birimi. 2. (Alm. Modul, m; Fr. module, m; İng. modulus) z= a+ib karmaşık sayısı için a’nın ve b’nin karelerinin toplamının karekökü.

modüler yazılım (Alm. modulares Computerprogramm; Fr. logiciel modulaire, m; İng. modular software) blşm. 1. Birçok ayrı yazılım biriminin bir araya getirilmesi sonucu oluşmuş program; eşanlam: birimsel yazılım. 2. Yazılım niteliği bakımından tercih edilen biçimde, farklı işlevlerin farklı yapısal birimler tarafından gerçekleştirildiği, birimler arası iletişimin tanımlı arayüzler üzerinden sağlandığı, eşgüdümün de yine tanımlı bir sıradüzen çerçevesinde gerçekleştirildiği yazılım türü; eşanlam: birimsel yazılım.

Page 123: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

modülerlik (Alm. Modularität, f; Fr. modularité, f; İng. modularity) blşm. 1. Bir bilgisayar sisteminin ya da programının birbirlerini minimum düzeyde etkileyen, bir yandan bağımsızca çalışabilen, öte yandan bir bütünün parçası olan bölmelere ayrılabilmesi özelliği; eşanlam: birimsellik. 2. Bir sistemin birimlerden oluşma oranı.

modüllere ayırma (Alm. Modularisierung, f; Fr. décomposition modulaire, f; İng. modular decomposition; modularization) blşm. Bir sistemin tasarımını ve geliştirilmesini kolaylaştırmak üzere birimlere ayırma.

morfolojik açma (Alm. Öffnung, f; Fr. ouverture morphologique, f; İng. morphological opening) blşm. Morfolojik imge işlemede, ikili imge üzerinde önce bir dizi kemirme uyguladıktan sonra aynı sayıda genleşme işlemini uygulama.

mutlak adres (Alm. absolute Adresse; tatsächliche Adresse; Fr. adresse absolute; İng. absolute address) blşm. Bilgisayarda bir bellek konumuna ya da aygıta, yeni bir adres hesaplaması yapılmadan doğrudan ulaşmayı sağlayan kod.

mutlak kod (Alm. absoluter Code; Fr. code résultant, m; İng. absolute code; computer code) blşm. Bütün adresleri mutlak adres olan, dolayısıyla kontrol devresi tarafından yürütüme konduklarındaki gibi olan makine diline çevrilmiş bilgisayar program kodu.

müştereklik (Alm. Kommunalität, f; Fr. communité, f; İng. commonality) 1. blşm. 1. Farklı yazılım sistemlerinin paylaştığı özelliklerin oluşturduğu bütün. 2. Yazılım ürün hatlarında farklı pazar, proje ya da müşteri isterleri doğrultusunda geliştirilebilecek ara çıktıların ya da son ürünlerin, üretim sürecini sistematik biçimde yönlendirmek üzere belirlenip soyutlanmış ortak özellikleri. 2. müh. Malzeme veya sistemlerden söz ederken, değiş tokuş edilebilir parçalara sahip olan, aynı nitelikteki personeller tarafından kullanılabilen ve işletilebilen, kendisi ya da parçaları birden fazla uygulamada kullanılabilen özellikte olma.

müşteri değerlendirme notu (Alm. Gästebewertung, f; Kundenbewertung, f; Fr. avis client; avis consommateur, m; İng. customer content; customer notification; customer review; guest rating) blşm. Bir ürün ya da hizmetin elektronik alışveriş sitesinde, yeni müşterilere yararlı olacak şekilde ürün ya da hizmeti satın almış olanların  yazdıkları yorumlar, verdikleri puanlar.

müşteri ilişkileri yönetimi (Alm. Kundenbeziehungsmanagement, n; Fr. gestion des relations avec la clientèle, f; gestion des relations client, f; İng. CRM; customer relationship management) blşm. Bir şirketin müşterileriyle pazarlama, satış ve hizmet bağlamındaki tüm etkileşimlerinin yönetimi; bu etkileşimlerin her türlü bilişim ve iletişim olanaklarıyla desteklendiği kurumsal uygulama sistemleri.

müşteri kazanma maliyeti (Alm. Kundengewinnungskosten, pl; Fr. Kundengewinnungskosten, m; İng. client acquisition cost; customer acquisition cost) blşm. Bir reklam kampanyası maliyetinin kazanılan aktif yeni müşteri sayısına bölünerek elde edilen maliyet.

müşteri testi (Alm. Beta-Test, m; Feldtest, m; Fr. essai pilote, m; test clientèle, m; İng. beta testing) blşm. Bir yazılım ürününün resmen pazara sunulmadan önce geniş müşteri kitlelerince sınama statüsünde kullanım yoluyla değerlendirilmesi; eşanlam: beta testi, pilot test.

müşteriye özgü yazılım (Alm. Individualsoftware, f; kundenspezifische Software, f; Fr. logiciel personnalisé, m; logiciel spécifique, m; logiciel sur mesure, m; İng. bespoke software; custom software; tailor-made software) blşm. Bir müşterinin gereksinim ve isteklerine göre işlev ve özellikler kazandırılmış yazılım; eşanlam: talebe özgü yazılım.

n-komşuluk bölgesi (Alm. n-Nachbarschaft; Fr. n-voisinage, m; İng. n-neighborhood) blşm. Görüntü işlemede bir görüntü ögesi üzerine etkisi olduğu varsayılan ve belirli bir düzende yer alan bitişik n sayıda görüntü ögesinin topluluğu.

N-ölçkeli (Alm. modulo-N; Fr. modulo N; İng. modulo-N) blşm. Sayıların 0 ile (N-1) arasına sınırlı olduğu, herhangi bir doğal sayının da N'nin katına bölünerek N'den küçük kalıntısı ile temsil edildiği işlem.

nemesiya (Fr. némésie à bosse, f; İng. capejewels; nemesia; Lat. Nemesia) blşm. Aslanağzıgiller (Scrophulariaceae) familyasından Güney Afrika orijinli, organik maddece zengin, nemli ve serin ortamları seven, aslanağzına benzeyen, kesme çiçek, saksı ve dış mekân bitkisi olarak kullanılabilen, tohumla çoğalan tek yıllık bitki.

nesne (Alm. Objekt, n; Fr. objet, m; İng. object) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde çizim ya da gösterim konusu olabilen herhangi bir kavramsal varlık. 2. Bilgisayar güvenliğinde bir dosya, bir program, bir depolama bölgesi gibi erişimi kontrol edilen şey. 3. Bir bilgi ya da yargının öznesi ya da bir yüklemin konusu. 4. Nesneye yönelik programlamada veriyi ve ona erişim yöntemlerini içeren veri yapısı, sınıf ya da bu sınıftan somut bir örnek. 5.

Page 124: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Optikte görüntülenen şey; eşanlam: obje. 6. Sekizli, blok, alan, dosya, sayfa, sözcük gibi bir veri birimi. 7. Yapay zekâda, öznitelikleri ve davranış ya da etki-tepki özellikleri bulunan kavramsal ya da fiziksel varlık.

nesne düzlemi (Alm. Objektebene, f; Fr. plan objet, m; İng. object plane) blşm. Bir optik sistemde nesnenin üzerinde bulunduğu ve optik eksene dik olan düzlem.

nesne modeli (Alm. Objektmodell, m; Fr. modèle d’objet, m; İng. object model) blşm. 1. Bir sistem veya hizmete ilişkin nesne tabanlı arayüz. 2. Nesneye yönelik programlamada bilgileri soyutlama, onlara erişimi sağlama, koruma gibi özellikleri taşıyan temel yapı.

nesne sınıfı (Alm. Objektklasse, f; Fr. classe d’objets, f; İng. object class) blşm. Nesneye yönelik programlamada belirli bir nesne tipi için veri içeriğini ve veriler üzerinde işletilebilecek yöntemleri tanımlayan ve bu modelden hareketle özel değerlere sahip somut nesnelerin gerçekleştirildiği soyut model.

nesne sınıfı programlığı (Alm. Klassenbibliothek, f; Fr. bibliothèque de classes, f; İng. class library) blşm. Nesneye yönelik uygulama programları geliştirenler için kolaylık sağlamak üzere önceden hazırlanıp sınanmış nesne sınıfları kataloğu.

nesnelerin interneti (Alm. Internet der Dinge, n; Fr. Internet des objets, m; İng. Internet of Things; IoT) blşm. Taşıt ve aygıtlardan evlerdeki her türlü elektrikli alete kadar tüm nesnelerin elektronik sistemler, yazılım, algıçlar ile donatılıp iletişim ağlarına bağlanabilir, veri alışverişini yapabilir duruma gelmesi ile oluşan ağ.

nesnellik (Alm. Objektivität, f; Fr. objectivité, f; İng. objectivity) blşm. 1. Öznel yargı ve düşüncelere değil olgulara dayalı olma; eşanlam: objektiflik. 2. Bir bilginin, benzer koşullarda ve aynı araçlar kullanıldığında yinelenebilir ya da herkesçe onaylanır olması.

nesneye yönelik dil (Alm. objektorientierte Sprache; Fr. langage orienté objet, m; langage à objets, m; İng. object-oriented language) blşm. Veriler ile erişim ve kullanım yordamlarının birlikte ve sıradüzen içerisinde sınıflandırıldıkları, kod kullanım olanağının kalıtım yoluyla bir sınıftan onun alt sınıflarına geçebildiği modüler programlama dili; örneğin, Java, SmallTalk, Eiffel, C++; eşanlam: nesne yönelimli dil.

nesneye yönelik tasarım (Alm. objektorientierter Entwurf; Fr. conception orientée objet, f; İng. object-oriented design) blşm. Yazılım geliştirmede sistemlerin ve birimlerin nesneler ve aralarındaki ilişkiler cinsinden tanımlandığı yöntem ya da bu yöntem uyarınca ortaya konulmuş tasarım; eşanlam: nesne yönelimli tasarım.

nesneye yönelik veritabanı (Alm. objektorientierte Datenbank; Fr. base de données objet, f; base de données orientée objet, f; İng. object-oriented database; object database; OODB) blşm. Sesten videoya, grafikten yazıya kadar çok çeşitli veri tiplerini destekleyebilen, içeriğinin nesneler olarak saklandığı, kullanımında ve uygulama geliştirilmesinde nesneye yönelik programlama tekniklerinden yararlanılan esnek veritabanı; eşanlam: nesne veritabanı, nesne yönelimli veri tabanı.

nicel kişilik (Alm. Quantified Self; Fr. mesure de soi, m; İng. quantified self) blşm. Bir sosyal ağda, teknolojinin de yardımıyla kişinin günlük aktivitelerinin, sağlık durumunun, içinde bulunduğu ortam koşullarının ve benzeri diğer verilerin nicel gösterimi.

niteliği yükseltilebilirlik (Alm. Ausbaufähigkeit, f; Fr. évolutivité, f; İng. upgradability) blşm. Bilgisayar donanımı ya da yazılımının, bazı birimlerin eklenmesi ya da değiştirilmesiyle daha üstün niteliklere kavuşturulabilirliği.

noktadan çoklu noktaya bağlantı (Alm. Punkt-Zu-Mehrpunkt-Verbindung, f; Fr. liaison point à multipoint, f; İng. point-to-multipoint connection) blşm. Bir merkez ile birden çok çevre bağlantı noktasından oluşan bir iletişim ağında, merkezden giden verilerin bütün çevre bağlantı noktaları tarafından, bir çevre bağlantı noktasından çıkan verilerin ise sadece merkez bağlantı noktası tarafından alındığı yapı.

noktadan noktaya erişim protokolü (Alm. Punkt zu Punkt Protokoll, n; Fr. protocole point-à-point, m; İng. point-to-point protocol) blşm. Bir bilgisayarı telefon hatları, optik lif ya da özel radyo kanalları üzerinden seri olarak internet ağına bağlamaya elveren protokol; eşanlam: PPP protokolü.

nominal veri (blşm. itibari veri) blşm. bkz.anma verisi.

notere kaydettirme (Alm. Beglaubigung, f; Notarisierung, f; Fr. notarisation, f; İng. notarization) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, verilerin, içeriğinin, orijinlerinin ve teslim edildiği anın tartışılmazca belirlenebilmesi amacıyla güvenilir bir üçüncü tarafa kaydettirilmesi.

Page 125: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

nöron bağlantısı (Alm. neurale Anbindung, f; neuronale Verbindung, f; Fr. connexion neuronale, f; İng. neural connection) blşm. Yapay sinir ağlarında, iki yapay nöron arasındaki bağlantı; bu bağlantının, giriş işaretinin kaynağı olan nöron, çıkış işaretinin gönderildiği hedef nöron ve bağlantıların ağırlık katsayıları ile tanımlanması.

nötr (Alm. neutral; Fr. neutre; İng. neutral) 1. blşm. 1. Dilbilimde, eril ve dişil dışındaki sözcük. 2. Söylemde önyargıdan bağımsız, taraf tutmayan. 2. elk. Net olarak artı ya da eksi elektrik yüküne sahip olmayan, yani net elektrik yükü sıfır olan parçacık, kimyasal tür, cisim ya da sistem. 3. kim. Arı durumda ya da çözeltisinde asit ya da baz özelliği göstermeyen ve pH değeri 7 olan maddenin özelliği.

ofis otomasyonu (Alm. Büroautomation, f; Fr. automation de bureau; İng. OA; office automation) blşm.  İşle ilgili bilgi ve belgelerin hazırlanıp işlenmesi, çalışanlar arasında bilgi alışverişi, çalışmaların eşgüdümlenmesi gibi aktivitelerin bilgisayar ve iletişim teknolojileri desteğiyle yapıldığı ortam, büro otomasyonu.

okuma çevrimi (Alm. Lesezyklus, m; Fr. cycle de lecture, m; İng. read cycle) blşm. Bilgisayarda, veri saklama ortamına herhangi bir birimden bir veri çekme istemi gelmesiyle istenen verinin bulunup getirilmesi arasında gerçekleşmesi gereken işlem adımları.

okuma kalemi (Alm. Lesestift, m; Fr. crayon lecteur, m; stylo numériseur, m; İng. pen scanner; wand) blşm. Elle tutulan, basılı karakterlerin ve ürünlerin çubuk kodlarının okunup bilgisayara aktarılmasında kullanılan kalem biçiminde tarama gözü; eşanlam: kalemli tarayıcı.

okuma-yazma koruması (Alm. Schreibleseschutz, m; Fr. protection contre lecture-écriture, f; İng. read-write protection) blşm. Bilgisayarda herhangi bir bellek, veri ya da dosyaya okuma ve yazma işlemlerinin ancak yetkili kullanıcı ya da programlar tarafından yapılabilmesini sağlayan önlemler bütünü.

okunan değer (Alm. Auslesen, n; Fr. lecture, f; İng. read-out) blşm. Bir bilgi işleme aygıtı ya da sisteminden yapılan bir ölçümün ya da bilgisayar belleğinden elde edilen verilerin anlaşılabilir bir biçimde sunulması; eşanlam: okuma.

olagelme (Alm. Auftreten, n; Fr. occurrence, f; İng. occurrence) blşm. Bir varlığın, nesnenin, tutanağın belirli değerler alarak gerçekleşmesi.

olağandışı durum işareti (Alm. Ausnahmesignal, n; Fr. trappe, f; signal de déroutement, m; İng. exception signal; trap) blşm. Bilgisayarda bir sürecin yürütülmesi sırasında girilen olağandışı bir durumda (örneğin adresleme hatası) donanımın oluşturduğu ve işletim sistemi çağrısına neden olacak ayrıklı durum işareti; bu işaretle bağlanılan işletim sistemi hizmet kodu.

olağandışı durum işleme (Alm. Ausnahmebehandlung, f; Fr. gestion d’exception, f; İng. exception handling) blşm. Bir bilgisayar programının yürütülmesi sırasında karşılaşılan hataları ya da başka olağan dışı durumları çözmekle yükümlü programın ya da donanım mekanizmasının çalışması.

olağandışı sonlanma (Alm. Absturz, m; Fr. arrêt anormal; fin anormale; İng. abend) blşm. Bilgisayarda çalışan bir programın, bellek yetmezliği ya da sunucu bilgisayarın çökmesi gibi beklenmedik bir durum nedeniyle kullanıcının isteği dışında durdurulması.

olay (Alm. Ereignis, n; Fr. événement, m; İng. event) 1. blşm. 1. Programlamada bir görevin yürütülmesinde bir aşama, örneğin bir giriş işlemi. 2. Proje yönetiminde bir veya daha fazla faaliyetin tamamlandığı ve bir veya daha fazla faaliyetin başladığı nokta. 2. ist. Olasılık kuramında, rasgele bir deneyin sonucunda gerçekleşen örneklem uzayının, olasılık değeri atanabilen herhangi bir altkümesi.

olay güdümlü programlama (Alm. ereignisorientierte Programmierung; Fr. programmation événementielle; İng. event-based programming; event-driven programming) blşm. Kullanıcı komutları ya da algıçlardan gelen işaretler gibi farklı olayların her birinin gerçekleşmesine bağlı olarak yürütülecek farklı alt yordamların tanımlanmasına dayalı programlama yöntemi.

olay izi (Alm. Ablaufverfolgung, f; Fr. trace d’événements, m; İng. event trace) blşm. 1. Bilgisayarda, klavye tuşuna basmak, dosyayı ekrana getirmek gibi dosya üzerindeki olayların tutulmuş kaydı. 2. Bir programın kodunun yürütümü esnasında tanılayıcı bilgi edinmek için tutulan olay kaydı.

olgu (Alm. Fakt, m; Fr. fait, m; İng. fact) blşm. Gözlem ya da deneylere dayanarak kavranabilir olan ve kendine özgü bir örüntüsü bulunan olay veya durum.

olta atma (Alm. Phishing, n; Fr. appâtage, m; hameçonnage, m; İng. brand spoofing; carding; phishing) blşm. Yasal bir kuruluş görüntüsü altında kullanıcılara sahte elektronik mesajlar yollayıp daha sonra çalıntı kimlik olarak kullanma amacıyla kişisel özel bilgileri toplama; eşanlam: oltalı bilgi korsanlığı.

Page 126: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

oluk (inş. kanivo) 1. (Alm. Spur, f; Fr. ornière, m; İng. rut) blşm. Bilgisayar grafiğinde, üç boyutlu nesnelerin yüzey biçimlerinin anlatımında kullanılan, bir yönde kıvrımı sıfır ya da negatif, öbür yönde pozitif olan yüzey oluşumu.(Alm. Rinne, f; Fr. gouttière, f; chenau, m; İng. gutter) 2. inş. Kentiçi cadde ve sokaklara, açık alan/meydanlara veya çatılara gelen yağış sularını toplayarak yağmur suyu şebekesine ulaştırarak uzaklaştırılmasını sağlayan küçük kanal veya PVC/metal kanal. 3. müh. Akışkanları belirlenmiş yönlere akıtmak için kullanılan ve metal, tahta, beton gibi malzemelerden yapılan üstü açık, yarım daire ya da dikdörtgen kesitli yapı elemanı.

olumsuz alındı (Alm. negative Rückmeldung; Fr. accusé de réception négatif, m; İng. negative acknowledgement) blşm. Bilgisayar iletişiminde, gelen pakette bir hata olduğunu ve yeniden iletiminin beklendiğini belirtmek üzere alıcı uçbirim tarafından gönderilen kontrol karakteri.

on kat (Alm. Dekade, f; Fr. décade; İng. decade) blşm. Üst değeri alt değerinin on katı olan frekans aralığı; eşanlam: dekat.

onaltılı sayı sistemi (Alm. hexadezimales Zahlensystem, n; Fr. système hexadécimal, m; İng. hexadecimal number system) blşm. 0-15 arasındaki sayılar için 0, 1, …, 9, A, B, C, D, E, F karakterlerini ve 16 tabanını kullanan, en küçük tamsayı ağırlığı 1 olan sabit tabanlı sayı sistemi.

onay kutusu (Alm. Ankreuzfeld, n; Fr. case à cocher, f; İng. check box) blşm. 1. Bilgisayar ekranında kullanıcıya seçeneklerden ya da parametrelerden birini seçme olanağı veren ve genellikle kare biçimli diyalog kutusu. 2. HTML dilinde kullanıcının örün sayfasıyla etkileşimini sağlamak üzere işaretlemesi gereken kutu ya da benzeri bir öge.

onaylı kabul (Alm. Opt-in, n; Fr. inclusion facultative; İng. opt-in) blşm. Bir elektronik ticaret uygulamasında, müşterinin otomatik olarak bütün hizmet ve özellik seçeneklerini kabul etmesi yerine almak istediği seçenekleri açıkça belirterek onaylaması.

onlu (Alm. dezimal; Fr. décimal; İng. decimal) blşm. 1. On değişik olası durumu olan koşul, seçenek ya da özelliğe ilişkin. 2. Tabanı on olan sayı gösterim sistemine ilişkin.

onlu kayan virgüllü sayı (Alm. dezimaler Gleitkommawert; Fr. nombre décimal à virgule flottante, m; İng. decimal floating-point number; decimal floating-point value) blşm. Onlu kesir kısmıyla on tabanının kuvvetini gösteren bir üsten oluşan ve bilgisayarda gerçek sayıların yaklaşık gösterimi için kullanılan gösterim şekli ya da bu şekilde gösterilmiş sayı.

onlu sabit virgüllü sayı (Alm. dezimaler Festkommawert; Fr. nombre décimal à virgule fixe, m; İng. decimal fixed-point value) blşm. Ondalık virgülünden sonra sabit sayıda haneye sahip olan, bilgisayarda gerçek sayıların yaklaşık gösterimi için kullanılan yöntem ya da bu yöntemle ifade edilmiş sayı.

onulmaz hata (Alm. fataler Fehler; Fr. erreur irréparable, f; İng. fatal error; irrecoverable error) blşm. Bilgisayarda, bir programa dışarıdan müdahale edilmediği sürece içinden çıkılamayan hata.

operand bkz. blşm.  işlenen.

orantılı aralama (Alm. proportionale Schrittschaltung; Fr. espacement proportionnel; İng. proportional spacing) blşm. Yazı düzenlemede yazıdaki her bir karaktere eşit bir yer verileceğine, karakterlerin özellikleri ile orantılı aralık konması tekniği.

ornatmalı şifreleme (Alm. Ersetzungschiffre, f; Fr. chiffrement par subsitution, m; cryptage par substitution, m; İng. substitution cipher) blşm. Açık metnin her bir biriminin belirli bir kurala göre başka bir birimle değiştirildiği şifreleme yöntemi.

ortama erişim kontrolü (Alm. MAC; Medienzugriffssteuerung, f; Fr. MAC; contrôle d’accès au support, m; İng. MAC; medium access control) blşm. Bilgisayar iletişiminde, çok sayıda birimin aynı fiziksel ortam üzerinde veri aktarımı yapabilmek için hep birlikte uyguladıkları kurallar bütünü; bu kurallardan oluşan protokol.

ortogonal bkz. blşm. dikgen.

otomat (Alm. Automat, m; Fr. automate programmable industriel; automate, m; İng. automaton) blşm. 1. Bir başlangıç koşulundan başlayarak sonlu bir giriş simge katarını işledikten sonra belli bir durum ya da durumlar kümesine erişen yordam ya da mekanizmanın matematiksel modeli. 2. Endüstriyel ortamda iş görmeye uygun gerçek zamanlı mantısal süreçleri yönetebilen elektronik aygıt.

otomatik köprü (Alm. automatische Verbindung; Fr. liaison automatique, f; İng. autolink; automatic link; hot link; live link) blşm. 1. Örün tarayıcısı tarafından dikkati çekecek şekilde vurgulanan ve bu nokta tıklandığında

Page 127: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

arkasından daha fazla bilginin getirileceğini bildiren köprülü imge, sözcük ya da metin. 2. Veri iletişiminde kaynak belge değiştirildiğinde, hedef belgede yer alan bağlantılı nesnenin de hemen değiştirilmesine elveren dinamik ilişki.

otomatik satır başı (Alm. weicher Zeilenvorschub; Fr. retour à la ligne automatique; İng. soft return; word wrap) blşm. Bilgisayarda yazı işlemede, metin yazımında satır sonuna gelindiğinde Return tuşuna basmak gerekmeden ve en sondaki sözcük bölünmeden bir sonraki satıra atlama özelliği; eşanlam: sonraki satıra kaydırma.

otomatik terminal (Alm. automatische Station; Fr. station autocommandée; İng. automatic station) blşm. Kontrol ve veri toplama uygulamalarında otomatik olarak çalışan veri terminali, örneğin, meteoroloji ya da sismik terminal.

otomatik yedekleme (Alm. einsatzbereite Reserve, f; Heißreserve, f; Fr. rechange automatique instantané, m; secours automatique, m; İng. hot redundant; hot standby) blşm. Çalışan sistemde bir arıza saptandığında hemen devreye giren yedekleme sistemi; eşanlam: sıcak yedekli.

otomatik yoklama (Alm. automatisches Polling; Fr. scrutation automatique, f; İng. autopolling) blşm. Bir bilgisayarın periyodik olarak çevre birimlerini yoklaması ve her bir aygıtın isteklerini karşılaması; örneğin, farenin tıklandığını ya da klavyeden veri girişi yapıldığını izlemesi.

otomatlar kuramı (Alm. Automatentheorie, f; Fr. théorie des automata, f; İng. automata theory) blşm. Otomatların davranışları ile girdileri ve çıktıları arasındaki ilişkileri inceleyen kuram.

oturum açma (Alm. Login; Einloggen, n; Fr. ouverture de session, f; identifiant, m; İng. login; logon; sign-in) blşm. Bilgisayarla ya da ağ üzerinden erişilen herhangi bir hizmet sunucuyla iletişim kurma sürecini, kullanıcının kimlik denetimi ve kimlik doğrulaması aşamalarını da içerecek şekilde yürütmek.

oturum anahtarı (blşm. bir kerelik anahtar) (Alm. Sitzungsschlüssel, m; Fr. clé de session, f; mot de passe de session, m; İng. session key) blşm. Şifreleme uygulamalarında bir kez kullanılmak üzere bir şifre dağıtım merkezi tarafından tahsis edilen anahtar. Bu anahtar güvenlik amacıyla her bir tarafın kişisel anahtarlarıyla ayrıca şifrelenerek gönderilir.

oturum kapama (Alm. Abmeldung, f; Fr. fin de session, f; İng. log off; log out; logoff; logout) blşm. Bilgisayarla ya da ağ üzerinden ulaşılan herhangi bir hizmet sunucuyla iletişim oturumunu sonlandırmak.

oturum katmanı (Alm. Sitzungsschicht, f; Fr. couche de session, f; İng. session layer) blşm. Açık Sistemler Arabağlaşımı modelinde taşıma katmanının üstünde yer alıp iki açık sistem arasındaki veri iletişimi oturumunu kurmak, yürütmek, iletişim koptuğunda kalınan yerden devamı sağlamak ve oturumu düzenli bir şekilde sona erdirmekle yükümlü protokol katmanı.

oydaşım (Alm. Konsens, m; Fr. consensus, m; İng. consensus) blşm. Belirli bir konu etrafında, ilgili tarafların hiçbirinin aykırı görüşünün bulunmaması durumu.

oyun kontrol birimi (Alm. Gamecontroller; Fr. carte de commande de jeux, f; contrôleur de jeux, m; İng. game controller) blşm. Bilgisayar oyunlarında kullanılan ve ekran, düğmeler, direksiyon, kumanda kolu gibi ögelerle donatılmış arayüz.

oyunlaştırma (Alm. Gamification, f; Gamifizierung, f; Fr. ludification, f; İng. gamification) blşm. Puan kazanma, rekabet, yenme/yenilme gibi alışılmış oyun ögelerinin, katılımı artırma, kurumsal ve toplumsal sorunlara olası çözümleri değerlendirme ve çoğu kez bu yolla büyük hacimli veri toplama gibi amaçlarla oyun olmayan uygulamalarda kullanılması.

ödeme geçidi (Alm. Zahlungs-Gateway; Fr. passerelle de paiement, f; İng. payment gateway) blşm. Elektronik ticarette, bir banka ya da e-ticarete yönelik bir servis sağlayıcı ile kredi kartıyla olsun, doğrudan ödeme şeklinde olsun müşterinin mobil telefonu ya da kullandığı internet sitesi arasında bilgi ve para aktarımı sağlayan, Türkiye’de sadece BKM’nin sağladığı servis.

ödeme işlemleri aracısı (Alm. Zahlungsabwickler, m; Zahlungsverarbeiter, m; Fr. entreprise de traitement des paiements, f; acquéreur de transactions, m; İng. payment processor) blşm. Ticari kuruluşlar adına kredi kartı veya banka kartı gibi elektronik ödeme işlemlerini alıcı banka ile kuruluş arasında yürüten aracı şirket.

ödünç eldesi (Alm. Leihziffer, m; Fr. retenue négative; İng. borrow digit) blşm. Çıkarma işleminde aynı basamaktaki iki rakamın aritmetik farkının eksi olması durumunda bir üst basmağa taşınan negatif elde.

Page 128: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ödünleşim (Alm. Kompromiss, m; Fr. compromission, f; compromis, m; İng. compromise; tradeoff) 1. blşm. Aynı zamanda sağlanması mümkün olmayan etkenlerin dengelenmesi. 2. endst. Tarafların ortak veya uyumlu bir anlayışa ulaşabilmek için karşılıklı olarak görüşlerinden mümkün olan en az seviyede ödün vererek anlaşma süreci ve bunun sonucunda ortaya çıkan çözüm.

öge büyüklüğü (Alm. Granularität, f; Fr. granularité, f; İng. granularity) blşm. 1. Bilgi işlemede ele alınan her bir veri nesnesinin bellekte kapladığı alanın büyüklüğü. 2. Modellemede model ögelerinin ayrıntı düzeyi; büyük ögeli modelleme ayrıntısız, küçük ögeli modelleme ise ayrıntılı, ince modellemeyi belirtir. 3. Paralel programlamada çalışan program birimlerinin işlem sürelerinin birimler arası iletişim süresine oranı.

öge-öznitelik matrisi (Fr. matrice d’entités et attributs, f; İng. entity-attribute matrix) blşm. Veritabanlarının örgütlenmesinde kullanılan ve her satırın bir ögeyi, sütunun da bir özelliği gösterdiği bir matrisle nesneler ve öznitelikler arasındaki ilişkilerin ifadesi.

öğe varlığı (Alm. Entitätsinstanz, f; Fr. instance, f; instance d’entité, f; occurrence d’entité, f; İng. entity instance; entity occurrence; instance; occurence) blşm. 1. Belirli bir öge sınıfından belirli bir varlık. 2. Soyut bir veri modeli ile gösterilen bir varlığın somut bir örneği; eşanlam: somut hal.

öğrenme algoritması (Alm. Lernalgorithmus, m; Fr. algorithme d’apprentissage, m; İng. learning algorithm) blşm. Bir veri işleme sisteminde, alınan girdiler ve üretilen çıktıların yanı sıra daha önce yapılan hatalar ile verilen yanlış kararlardan da yararlanarak kendisini iyileştirebilen algoritma.

öksüz bağlantı (Alm. fehlerhafter Hyperlink; gebrochener Abschnitt; Fr. page orpheline, f; lien orphelin, m; İng. orphan hypertext link; orphan link; orphan page) blşm.  İnternet ortamında kendisine ulaştıracak köprülü metin bağlantısı bulunmayan örün sayfası; eşanlam: öksüz sayfa.

ölçeklenebilirlik (Alm. Skalierbarkeit, f; Fr. échelonnabilité, f; İng. scalability) 1. blşm. Bir program ya da algoritmanın süresinin ve kullandığı bellek alanının üzerinde çalıştığı veri kümesinin büyüklüğüne orantılı olması ya da bu büyüklükten az etkilenmesi özelliği; ölçeklenebilir olmayan bir algoritma, veri hacmi çok arttığında süre ve/veya bellek gereksinimi bakımından işletilemez boyutlara ulaşır. 2. elk. Genellikle video olan çoğulortam işaretlerinin sıkıştırmaya yönelik kodlanması ve kodçözümünde, tek bir kodlama algoritması ile kodlanıp, alıcı tarafın nitelik isteklerine ve kodçözücü sistemin yeteneklerine orantılı olarak parametre seçimiyle istenilen veri hızı ve niteliğinde işaretin kodun çözülebilmesi. 3. endst. Bir sistemin artan iş miktarının girdileri de belirli bir oranda artırmakla karşılanabilmesi.

ölçke (Alm. Modulo, m; Fr. modulo, m; İng. modulo) blşm. Bölme işlemi sonucunda kalanları aynı olduğunda sayıların eşdeğer kabul edildiği eşleştirme işleminde kullanılan pozitif bölen; örneğin, "3 ölçkeye göre 17’nin değeri 2’dir" ifadesinde 3 ölçke, 2 ise 17'nin ölçke işlemine göre değeridir.

ölçke işlemi (Alm. Divisiontransformationsfunktion, f; Modulo Division, f; Fr. fonction de transformation par division, f; opération modulo, f; İng. division transformation function; modulo division; modulo operation) blşm. 1. Polinomların, ölçke adı verilen bir polinoma bölünüp, polinom bölmesinin kalanına eşlenmesi; eşanlam: bölüm kalanı dönüşümü. 2. Pozitif sayıları, ölçke adı verilen belirli bir pozitif sayıyla böldükten sonra bölme kalanını veren işlem.

ölçkeli aritmetik (Alm. Kongruenz, f; modulare Arithmetik, f; Fr. arithmétique modulaire, f; İng. clock arithmetic; modular arithmetic) blşm. Tamsayılar için kullanılan ve sayıların sonsuz eksende değil de, ölçke adı verilen n sayısı uzunluğunda bir çember üzerinde yer aldığı varsayılan aritmetik; eşanlam: modüler aritmetik.

ölçkeli sayaç (Alm. Modulo-n-Zähler, m; Fr. compteur modulo, m; İng. modulo counter) blşm. Ölçke değerine vardığında sıfıra dönen ve yeniden saymaya başlayan elektronik sayaç.

ölçülülük (Alm. Moderation, f; Mäßigung, f; Fr. modération, f; İng. moderation) blşm. Yeğinliği azaltma, aşırılığı olağan bir ölçüye indirme; eşanlam: ılımlama, itidal.

ölçümün tekrar gerçekleştirilebilirliği 1. (Alm. erweiterte Vergleichpräzision, f; Messreproduzierbarkeit, f; Fr. reproductibilité, f; reproductibilité de mesure, f; İng. measurement reproducibility; reproducibility) blşm. Değişik yöntemlerle, değişik ölçme aletleriyle, değişik gözlemcilerle, değişik laboratuvarlarda ve uzun zaman aralıklarıyla bir niceliğin aynı değeri üzerinde yapılan ölçümlerin yakınlığı. 2. (Alm. Reproduzierbarkeit, f; Vergleichbarkeit, f; Fr. reproductibilité, f; İng. reproducibility) endst. Bir deney veya çalışmanın tamamının yeniden gerçekleştirilebilmesi veya tekrarlanabilmesi; eşanlam: yeniden elde edilebilirlik.

ön derleyici (Alm. Vorübersetzer, m; Fr. précompilateur, m; İng. precompiler) blşm. Bilgisayarda, bir kaynak programın derlenmesi öncesinde program metni üzerinde gereken biçimsel düzenleme ve değişiklikleri yapan yazılım sistemi.

Page 129: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ön sınamalı döngü (Alm. pretest Schleife; Fr. boucle pré-teste, f; İng. pretest loop) blşm. Döngüye girmeden önce döngü koşulunu sınayan döngü denetimi; örneğin Ada dilindeki “for” döngüsü ya da C’deki “ while” döngüsü.

ön tanımlı tip (Alm. vordefinierter Typ; Fr. type prédéfini; İng. intrinsic type; predefined type) blşm. Bilgisayar programlamasında yaygın biçimde kullanılan, bu nedenle her bir kullanıcının yeniden tanımlaması gerekmeyen, programlama dili kapsamında kendisine ilişkin işlemlerle birlikte desteklenen bir veri tipi; örneğin C dilinde kısa tamsayıları saklamakta kullanılan int tipi.

ön tasarım (Alm. Vorentwurf, m; Fr. conception préliminaire, f; İng. preliminary design) 1. blşm. Bir yazılımın yaşam çevrimi içinde yer alan ve yazılım mimari tasarımının yapıldığı ilk aşama. 2. müh. Ayrıntılı tasarım ile ilk kavramlar arasında yer alan, diyagramlar, şemalar, planlar halinde projenin ele alındığı tasarım aşaması.

önbelleğe koyma (Alm. Cachen, n; Fr. stockage dans une mémoire cache, m; İng. caching; tabling) blşm. Bilgisayarda kısa süre önce erişilmiş verilerin yeniden arandıklarında hızla bulunabilmeleri için önbelleğe alınmaları.

önbellek (Alm. Cache, m; Zwischenspeicher, m; Fr. antémémoire, f; mémoire cache, f; İng. cache; cache memory; memory cache) blşm. Ana bellekten daha küçük ve hızlı olup ortalama veriye erişim süresini kısaltmak için kullanılan, sakladığı veri ve komutların işlemci tarafından çok kısa bir süre içinde isteneceği varsayılan, işlemciyle ayni tümdevre içinde yer alabilen özel bellek alanı, cep bellek.

önbellekte rastlama oranı (Alm. Cache-Rate, f; Fr. taux de réussite d’antémémoire, m; İng. cache hit) blşm. Bir bilgisayarın aradığı bilgiyi önbellekte bulma sayısının bellek erişim sayısına oranı.

önce derinliğine arama (Alm. tiefenorientiertes Suchverfahren; Tiefensuche, f; Fr. recherche en profondeur, f; recherche en profondeur d’abord, f; parcours en profondeur, m; İng. depth-first search; depth-first traversal) blşm. Algoritmalar kuramında bir ağaç üzerindeki tam kapsamlı aramada ağacın kökünden başlayıp önce soldan en uç düğüme kadar inip sonuca ulaşılamamışsa bir önceki düğümün yan dallarından sırasıyla geçilen özyinelemeli arama.

önceden komut alma (Alm. Befehl-Vorabruf, m; Fr. prélecture d'instruction, f; İng. instruction pre-fetch) blşm.  İşlemci hızının belleğe erişim hızına göre çok daha yüksek olduğu mikroişlemcilerde komutların getirilme gecikmesinin etkisini azaltmak üzere, işlemci bir komutu işlerken, daha sonra işlenecek komutların bellekten taşınıp işlenmeye hazır bekletilmesi.

önceliğe dayalı çizelgeleme (Alm. prioritätsbasierte Ablaufplanung; Fr. ordonnancement prioritaire, m; İng. priority-based scheduling) 1. blşm. Bilgisayarda zaman planını yürütülecek izleklerin önceliklerine göre düzenlemek. 2. endst. Üretim planlamasında, yapılacak işlerin zaman planını önceliklerine göre düzenlemek.

öncelik (Alm. Priorität, f; Fr. priorité, f; İng. priority) blşm. 1. Bir bilgisayarda verilen görevlerin işleme konma sırasını belirlemede işletim sistemince göz önünde tutulmak üzere tanımlanan belirteç. 2. Sistemi oluşturan donanım birimlerinden gelen uyarıları tutarlı biçimde işleyebilmek üzere tanımlanan sıradüzen.

öncelik göstergesi (Alm. Prioritätsanzeiger, m; Fr. indicateur de priorité, m; İng. priority indicator) blşm. 1. Bir bilgisayar programının işleme konma önceliğini gösteren bilgi alanı. 2. Veri iletişiminde, iletilerin "çok ivedi, ivedi, olağan, bekletilebilir" gibi önceliklerini ve gönderilme sıralarını gösteren, iletinin kontrol başlığındaki alan.

önceliklendirme (Alm. Priorisierung, f; Fr. classement par priorités, m; établissement des priorités, m; İng. prioritization) blşm. 1. Bilgi işlemede ya da çizelgelemede, nesneleri ya da işleri değer ya da önem sırasına göre dizmek. 2. Paket iletişim ağlarında gerçek zamanlı hizmetlere ilişkin paketleri kuyruklarda ivedilik sırasına göre dizmek.

öncelikli iş kesme (Alm. Prioritätsunterbrechung, f; Fr. interruption prioritaire, f; İng. priority interrupt) blşm. Bilgisayar işletiminde, daha yüksek öncelikli bir programın yürütüme girmesi sonucu, yürümekte olan programın geçici olarak askıya alınması.

öncül (biyom. prekürsör) (Alm. Vorgänger, m; Fr. prédécesseur, m; İng. predecessor) 1. blşm. 1. Bir sıralamada herhangi bir ögeden bir önce gelen öge. 2. (Alm. Prämisse, f; Voraussetzung, f; Fr. prémisse, f; İng. premise; premiss) Mantıkta, bir çıkarsamanın varsayımlar kümesini oluşturan önermelerden her biri. 3. (Alm. Präambel, f; Fr. préambule, m; İng. preamble) Yazılımda bir bileşenin, birimin, yazılım parçasının ya da iletişimde kullanılan bir bilgi paketinin önünde yer alan ve izleyen bölümün içeriği ya da biçimiyle ilgili olarak okuyucuya ya da işleyiciye hazırlık bilgisi veren ön bölüm.(Alm. Vorgänger, m; Fr. prédécesseur, m; İng. predecessor) 2. endst. Bir iş ögesinin yapılmaya başlanabilmesi için kesinlikle bitirilmiş olması gereken iş ögesi/ögeleri. 3. (Alm. Präkursor, m; Fr. précurseur, m; İng. precursor) kim. Ardışık tepkimelerde, her tepkime adımından önce gelen tepkime adımının ürünleri.

Page 130: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

önerme (Alm. Satz, m; Fr. proposition, f; İng. proposition) blşm. Ya doğru ya da yanlış olan bir sav öne süren bildirim.

önermeler mantığı (Alm. Aussagenlogik, f; Fr. logique des propositions, f; İng. propositional calculus; propositional logic; sentential calculus) blşm. Yalın önermeler ve mantıksal bağlaçlar kullanılarak daha kapsamlı formüllerin oluşturulmasına dayalı klasik mantık.

önişlemci blşm. 1. (Alm. Frontend-Rechner, m; Fr. processeur frontal; İng. front-end computer; front-end processor) Bir bilgisayarın, iletişim hattı kontrolü, mesaj kotarma, kod dönüşümü ve hata kontrolü gibi işlerini üstlenen yardımcı işlemcisi. 2. (Alm. Präprozessor, m; Fr. préprocesseur, m; İng. preprocessor) Öncül işlem ya da düzenlemeleri yapan ve çıktısı bir sonraki bilgisayar programının girdisi olan program.

önkoşul (Alm. Vorbedingung, f; Fr. précondition, f; İng. precondition) 1. blşm. Bir bilgisayar programının belirli bir kısmının yürütüme konmasından hemen önceki doğruluk ya da geçerlilik koşulu. 2. müh. Belirli işlemlerle bir sonuç elde edilebilmesi ya da belirli bir olayın gerçeklenmesi için önceden sağlanması ya da olması gerekenler.

önplan işi (Alm. Vordergrundarbeit, f; Vordergrundprogramm, n; Fr. programme d’avant-plan, m; İng. foreground job; foreground program) blşm. Bilgisayarda, çoklu programlama kipinde çalışılırken ekran ve klavye iletişimine açık bulunan iş.

önsezişli depolama (Alm. antizipiertes Puffern; Fr. stockage anticipé; İng. anticipatory buffering) blşm. Bilgisayar işletiminde, iş çıkarma hızını artırmak üzere, kullanım gereksinimi henüz ortaya çıkmamış verilerin arabellekte depolanarak kullanıma hazır hale getirilmesi.

öntakı blşm. 1. (Alm. Präfix, n; Fr. préfixe, m; İng. prefix) Bir karakterin, sözcüğün ya da kodun önüne gelen ek; eşanlam: ön ek. 2. (Alm. Landesvorwahl, f; Fr. indicatif du pays; préfixe, m; İng. prefix) Telefon numaralarında ülke öntakısı.

öntakı gösterimi (Alm. umgekehrte Polnische Notation; Präfixnotation, f; Fr. notation polonaise; notation préfixée; İng. Lukasiewicz notation; polish notation; prefix notation) blşm. Cebirsel ifadelerin yazımında ayraç kullanmadan işlem öncelik sırasını gösteren, işlecin işlenenlerin önünde yer aldığı yazım şekli; eşanlam: Lukasyeviç notasyonu, Polonyalı notasyonu.

öntanımlı bildirim (Alm. implizite Deklaration; Fr. déclaration implicite; İng. implicit declaration) blşm. Programlamada bir değişkenin özelliklerinin (veri türü, veri boyu gibi) açık olarak belirtilmemesi ve varsayılan değerlerin kullanılması. Örnek; Fortranda I ile başlayan adların tamsayı değişkenlerine ait olması; eşanlam: varsayımlı bildirim.

önyükleme (Alm. Ureingabe, f; Bootstrapping, n; Fr. initialisation, f; amorçage, m; démarrage, m; İng. booting; bootloading; bootstrapping) blşm. Bilgisayar açıldığında, işletim sistemi çekirdeğinin yüklenmesini, belirli bellek bölgelerine ilk değerlerin atanmasını ve çevre birimlerinin işlerliğini sağlayan komutlar dizisini uygulamak.

örnek olaylara dayalı akıl yürütme (Alm. fallbasiertes Schließen; Fr. raisonnement basé sur des cas, m; İng. case-based reasoning) blşm. Daha önce karşılaşılıp çözülen problemlerden örnek alınarak yeni karşılaşılan problemleri çözmeye çalışma.

örselenebilirlik (Alm. Verwundbarkeit, f; Fr. vulnérabilité, f; İng. vulnerability) blşm. 1. Bir bilişim sisteminin tehditlerden etkilenebilirlik derecesi. 2. Bir sistemin belirli çevre koşullarına maruz kaldığında performansının düşme eğilimi. 3. Kriptolojide, sistemdeki zayıflığın yer aldığı noktaların varlığı; eşanlam: saldırıya açıklık.

örün (blşm. bilgisunar) (Alm. weltweites Netz; Fr. hypertoile; web; İng. W3; web; World Wide Web; WWW) blşm. Evrensel iletişim ağının ulaşım olanaklarını kullanan, farklı kaynaklardaki ses, video, metin grafik ve benzeri bilgi nesnelerini bilgisayar ekranına taşıyan ve köprülü metin (http) bilgi sistemine dayalı küresel ağ; eşanlam: devörgü, web.

örün günlüğü (Alm. Blog, m; Blog, n; Internet-Tagebuch, n; Fr. carnet web; site blogue; İng. blog) blşm. Kısa metinler halinde hemen hemen her konuda bilgiler içeren, içeriği ve düzeni yaratıcıları tarafından genellikle sıra dışı bir tarzda geliştirilen örün sitesi.

örün sayfası (Alm. Webseite, f; Fr. page sur la toile, f; document web, m; İng. web page) blşm. Bir kurumun, kişinin veya konunun örün adresinde ulaşılan ve onu tanıtan örün arayüzü.

örün sitesi (Alm. Website, f; Webangebot, n; Fr. site web, f; İng. web site) blşm. Örün üzerinden ulaşılan ve bir ya da birbiriyle bağlantılı daha fazla örün sayfası kapsamında, metin, resim, video, ses gibi farklı yapılarda da olabilen çeşitli bilgilerin erişen kullanıcılara sunulduğu bilgi dağarcığı.

Page 131: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

örün sitesi ikizleme (Alm. Webangebot Spiegeln, n; Fr. doublage de site web, m; İng. site mirroring; website mirroring) blşm. Bir örün sitesinin gerek hizmet güvenilirliğini artırmak gerekse trafik yükünü bölüştürmek amacıyla birden fazla sunucuda kopyalarını oluşturmak; eşanlam: web sitesi ikizleme.

örün sunucusu (Alm. Webserver, m; Fr. serveur Web, m; İng. web server) blşm. Bir kişi ya da örgüt tarafından sunulan örün sayfaları ve benzeri internet hizmetlerinin kullanıcılara sağlandığı bilgisayar sistemi.

örün tarayıcı (Alm. Browser, m; Webbrowser, m; Fr. explorateur web, m; furateur Web, m; navigateur hypértoile, m; İng. browser; Internet browser; web browser) blşm.  İnternet üzerinde bilgi kaynaklarını aramaya elveren ve bağlantılı metin ve ortamların olanaklarını kullanan istemci yazılımı.

örün uygulama yazılımı (blşm. web uygulaması) (Alm. Webanwendung, f; Webapplikation, f; Fr. application web, f; İng. online software; web application; webware) blşm.  İnternet üzerinden bir örün tarayıcısı ile erişilen uygulama yazılımı.

örüntü (Alm. Muster, n; Fr. forme, f; patron, m; İng. pattern) 1. blşm. Sayısal verilerde bir arama anahtarı olarak kullanılabilecek düzenli bit dizgisi. 2. elk. 1. Bilgi işlemede, belirli bir düzenlilik ve ayırt edicilik karakterine sahip istatistiksel veriler. 2. Uzamsal ve geometrik bir karaktere sahip, iki veya üç boyutlu, belirli bir düzende tekrarlanan bir şekil, düzen, desen. 3. (Alm. Muster, n; Fr. modèle, m; İng. pattern) Davranışta, hareketlerde salınımlarda, psikolojide vb. dikkati çekecek bir bütün. 3. (Alm. Muster, n; Fr. forme, f; modèle, m; motif, m; İng. pattern) müh. Bir kümede birim ya da bileşenlerin diziliş düzenini yansıtan görünüm.

öykünüm (Alm. Emulation, f; Fr. émulation; İng. emulation) blşm. Bir bilgisayarın başka yapıda bir bilgisayarmış gibi çalıştırılarak onun için hazırlanmış veri ve programlarla, değişik sürede de olsa, aslının verdiği sonuçlara özdeş sonuçlar vermesini sağlayan teknik.

özdeşlik işlemi (Alm. Identitätsoperation, f; Fr. opération d’identité, f; İng. identity operation) blşm. Giriş değişkenleri aynı değeri aldığında doğru, farklı değer aldığında yanlış çıkış veren mantıksal işlem.

özebir kod çözümlü (Alm. einmalig dekodierbar; Fr. uniquement déchiffrable; uniqument décodable; İng. uniquely decodable) blşm. Her bir kod sözcüğünün yalnızca tek bir kaynak sözcüğüne karşı düştüğü kodlama yöntemine ilişkin; örneğin, öntakı koşulunu sağlayan Huffman kodlamasının kod çözümü tektir; eşanlam: tek kod çözümlü.

özel bulut (Alm. private Rechnerwolke, f; Fr. nuage privé, m; İng. private cloud) blşm. Bir kuruluşun kendi bilişim ağı üzerinden ulaşan kuruluş üyesi kullanıcılara donanım, veri saklama, işletim sistemi, destek yazılımları ve uygulama yazılımları hizmetlerinden bazılarını ya da tümünü sunan bilişim sistemi.

özel ilgi grubu (Alm. spezielle Interessengruppe; Fr. groupe d’intérêt spécial; İng. special interest group) blşm. 1. Bir bilgisayar ağ ortamında örneğin internet üzerinde, belirli bir teknolojik ilgi alanının tanıtımını ve promosyonunu yapan kişi veya örgütler. 2. Genel bir teknolojik ilgi alanının özel bir dağarcığında yoğun ilgi duyan, deneyim ve bilgi sahibi kişiler topluluğu.

özel karakter (Alm. Sonderzeichen, n; Fr. symbole spécial; İng. special character) blşm. Elektronik bilgi işlemede, harf, sayı ve boşluk karakteri dışında herhangi bir grafik karakter.

özellik kalıtımı (Alm. Vererbung, f; Fr. héritage, m; héritage des propriétés, m; İng. inheritance) blşm. Nesneye yönelik programlamada ata sınıfın özelliklerinin sıradüzendeki yavru sınıfa geçirilmesi; eşanlam: kalıtım.

özerk etmen (Alm. autonomer Agent, m; Fr. agent autonome, m; İng. autonomous agent) blşm. Belirsizlikler içeren bir ortamda bile kendisine sahip olan bir üst yazılıma ya da kişiye başvurmadan kendi başına kararlar alabilen robot ya da yazılım.

özerk sistem (Alm. autonomes System, n; Fr. système autonome, m; İng. autonomous system; standalone system) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında tek bir yönetim çatısı altında kontrol edilen ağlar ve ağ geçitleri. 2. Uygulama programlarını başka bir sistemden bağımsız olarak yürüten bilgisayar sistemi. 3. Dışarıdan herhangi bir destek almadan iş çıkarabilen sistem.

özgüleme (Alm. Allokation, f; Fr. affectation, f; dotation, f; İng. allocation) blşm. 1. Bilgisayar yazılımında sistem ya da programın bileşenleri arasında görevleri ve özkaynakları dağıtmak ya da atamak. 2. Bir özkaynağı belirli bir işe ayırma, bir amaca hizmet için atama.

özgülenmiş sözcük (Alm. reserviertes Wort; Fr. mot clé; mot réservé; İng. reserved word) blşm. Kaynak programlama dilinde özel bir işlevi olan, anlamı değiştirilemeyen ve bilgisayar programlarında bu işlevin dışında

Page 132: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

ya da parametre olarak kullanılması yasak olan sözcük. Örneğin IF, FOR gibi sözcükler belge adı, değişken adı ya da altprogram adı olamazlar.

özgüllük (Alm. Spezifität, f; Fr. spécificité, f; İng. specificity) blşm. 1. Hipotez sınama problemlerinde ya da veritabanından bilgi getirimi uygulamalarında kullanılan ve istatistiksel kararlar topluluğu ya da getirilen bilgi topluluğu içinde doğru olanlarının oranı şeklinde ifade edilen başarım ölçütü. 2. İstatistikteki faktör analizinde, ele alınan faktörlerden birinin yol açtığı değişintinin, toplam varyanstaki payı, özel etken oranı.

özkaynak paylaşımı (Alm. Betriebsmittelteilung, f; Fr. partage de ressources, m; İng. resource sharing) blşm. Bir bilgi işleme sisteminde donanım ve yazılım olanaklarının birden fazla bilgisayar tarafından kullanılması.

özkodlayıcı (Alm. Autoencoder, m; Fr. auto-associateur, m; auto-encodeur, m; İng. autoassociator; autoencoder) blşm. Tipik olarak büyük boyutlu olan veri vektörlerini çok daha küçük boyutlu vektörler halinde temsil edilmesini ve bu özleştirilmiş vektörlerden asıl vektörleri en küçük kareler gibi bir kritere göre en iyi şekilde geri çatılmasını sağlayan, böylece verilerden öznitelik çıkarımı ve/veya verilerin sıkıştırılmasını sağlayan gözetimsiz yapay öğrenme tekniği.

öznitelik (Alm. Eigenschaft, f; Attribut, n; Fr. attribut, m; İng. attribute; feature) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde bir nesnenin rengi, kalınlığı, koyuluğu gibi, açıkça değiştirilmediği sürece aynı kalan grafik özelliği. 2. Bir sistemi, bir nesneyi veya bir sınıfı niteleyen, ayırt edilmesini sağlayan özellik; eşanlam: ayırıcı özellik.

öznitelik haritası (İng. feature map) blşm. Derin öğrenme mimarilerinde, giriş işaretinin evrişim işlemi, gerektiğinde ortaklama işlemi ve doğrusal olmayan bir fonksiyondan geçirilmesinden sonra elde edilen ve sinyaldeki giderek daha soyutlaşan ayırt edici özelliklere karşılık geldiği düşünülen özniteliklerin dizilimi.

özüt (biyom. ekstre; kim. ekstrakt) (Alm. Extrakt, m; Fr. extrait, m; İng. extract) 1. blşm. Bir ögeler kümesinden belirli ölçütleri sağlayan ve seçilen ögeler. 2. kim. Bir hammaddede veya sıvı karışımında bulunan bileşiklerden istenen(ler)in uygun bir çözücü içine alındıktan sonra çözücünün uzaklaştırılmasıyla elde edilen madde(ler).

özüt fonksiyonu (Alm. Hashfunktion, f; Fr. fonction de hachage, f; İng. hash function) blşm. Bir veri kümesini veya sayısal bir belgeyi tekil olarak tanıladığı varsayılan sabit uzunlukta bir kodu bir matematiksel algoritma kullanarak oluşturan fonksiyon; eşanlam: özütleme fonksiyonu.

özütleme (kim. ekstraksiyon) (Alm. Extraktion, f; Fr. extraction, f; İng. extraction) 1. blşm. Bilgi işlemede, belirli bir ögeler kümesinden belirli ölçütleri sağlayan ögeleri saptama ve seçme. 2. kim. Bir karışım içindeki bileşenlerden istenen bir tanesini uygun bir çözücü içinde çözündürerek ayırma işlemi.

özütlü adresleme (Alm. Hash-Adressierung, f; Fr. adressage dispersé; İng. hash addressing) blşm. Anahtar değeri üzerinden belli bir özüt algoritması ile üretilen özüt değerine bağlı olarak verilerin yerleştirileceği bellek adresinin belirlenmesi yöntemi.

özyinelemeli yordam (Alm. rekursive Prozedur; Fr. procédure récurrente; İng. recursive procedure) blşm. Uygulanışı sırasında belirli koşullar sağlanıncaya ya da dışarıdan kesilmeye uğrayıncaya kadar, kendisini çağıran ya da yerine kendisini çağıracak başka bir işlemi çağıran yordam.

paket (Alm. Paket, n; Fr. paquet, m; İng. packet) 1. blşm. 1. Bir bilgisayar ağı üzerinde bir aygıttan bir diğerine bir bütün olarak gönderilen veriler. 2. Paket anahtarlama düzeninde, gerek verilerden, gerek kontrol ve adres bilgilerini içeren başlık kısmından oluşan ve bir bütün olarak ele alınan veri iletişim birimi. 2. elk. Yük bağlaşımlı elektronik aygıtlarda, gelen ışınımın sonucunda oluşan elektrik yükü tutamı; elektronik kameralarda bir yük paketi imgedeki bir piksele karşı düşer. 3. (Alm. Paket, n; Fr. paquet, m; İng. package; packet) endst. Taşınacak veya depolanacak bir veya birden fazla mal birimini dış etkilerden koruyan, onları bir arada tutarak; pazarlama, taşıma, depolama ve dağıtım işlemlerini kolaylaştıran, metal, plastik, karton vb. malzemelerden yapılmış koruyucu kap.

paket anahtarlama (Alm. Paketvermittlung, f; Fr. commutation de paquet, f; İng. packet switching) blşm. Sayısal verilerin belirli protokoller uyarınca bit paketleri halinde düzenlendiği ve bu paketlerin göndericiden alıcıya kadar geçtikleri ağ düğümlerinde iletişim hatalarından arındırılıp dinamik olarak yönlendirilerek iletildiği veri iletişim sistemi.

paket anahtarlamalı ağ (Alm. paketvermitteltes Datennetz; Fr. réseau à commutation de paquets, m; İng. packet switched network; packet switching data network) blşm. Mesajların paketlere bölünüp iletildiği ve varış noktasında tekrar mesaj halinde bir araya getirildiği veri iletim ağı.

paket başlığı (Alm. Paketkopf, m; Fr. début de paquet, m; İng. packet header) blşm. Paket anahtarlamalı ağlarda bir paketin kontrol ve adres bilgilerini içeren ilk birkaç sekizli.

Page 133: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

paket çarpışması (Alm. Paketkollision, f; Fr. collision de paquets, f; İng. packet collision) blşm. Uçbirimlerin paylaşılan bir fiziksel ortam üzerinden iletişim kurduğu bir iletişim ağında aynı zamanda iki ya da daha fazla paketin ortama yüklenmesi durumunda elektriksel olarak işaretlerinin birbirine karışması ve verinin örselenmesi.

paket formatı (Alm. Paket-Format, n; Fr. format de paquet, m; İng. packet format) blşm. Paket anahtarlamalı bir iletişim ağında bir paketteki verinin boyunu ve veri kontrol bilgisinin yapısını belirleyen kurallar topluluğu.

paket gönderme süresi (Alm. Paketübermittlungszeit, f; Fr. delai de remise de paquets de données, m; İng. packet delivery time) blşm. Bilgisayar iletişiminde, bir paketin gönderen uçta iletimine başlandığı andan alıcı uçta tüm verilerin geldiği ana değin geçen süre.

paket radyo (Alm. Packet Radio; Fr. radio à paquet, f; İng. packet radio) blşm.  İletim yollarının radyo kanalı olduğu ve iletilen paketin birden fazla terminal tarafından alındığı paket anahtarlama sistemi.

paket santrali (Alm. Paketvermittler, m; Fr. commutateur de paquets, m; İng. packet switch) blşm.  İletileri paketler halinde taşıyan bir sayısal iletim sisteminde anahtarlama işlemini gerçekleştiren, yönlendirici, veri bağı katman köprüsü, ağ geçidi gibi birimlerden herhangi biri.

paket seli (Alm. Paket-Flutung, f; Fr. inondation des paquets, f; İng. packet flooding) blşm. Bilgisayar ağlarında kaynak düğümden çıkan paketlerin, her düğümde yollayan komşu dışında tüm komşulara kopyalanarak iletilmesini ve böylece paketlerin bütün ağa erişmesini sağlayan yönlendirme yöntemi.

paket süzgeci (Alm. Paketfilter, m; Fr. filtre de paquets, m; İng. packet filter) blşm. Genelde güvenlik duvarlarında kullanılan ve internet ağ yöneticisi tarafından belirlenen ölçütlere göre gelen paketlerin IP adreslerine dayanarak ayrıştırılmasını sağlayan süzgeç.

pakete boğma saldırısı (Alm. Flutungsangriff, f; Fr. attaque d’inondation de paquets, f; İng. flood attack; packet flooding attack) blşm. Bir sunucuya altından kalkamayacağı miktarda paket yollayarak bilgisayarı çökertmek ve olağan hizmetini veremez duruma getirmek.

palimpsest (Alm. Palimpsest, n; Fr. palimpseste, m; İng. palimpsest) 1. blşm. Bilgisayar belleğinde serbest bırakılmış, ancak hâlâ eski kullanımından veriler taşıyan bellek bloku. 2. elk. Daha önce yazılmış bir kâğıt ya da parşömenin silinerek üzerine yeniden yazılmasıyla oluşan belge.

paralel dağıtımlı işleme (Alm. parallel verteilte Datenverarbeitung; Fr. traitment parallèle distribué, m; İng. parallel distributed processing) blşm. Yapay zekâ ve bilişsel bilimlerde karşılıklı etkileşen, ayrık zamanda evrimleşen, birbirleriyle bağlantılaşmış, paralel yürütülen nöral etkileşimleri ve bilgi süreçlerini modellemede kullanılan matematiksel yapı; en somut örneği yapay sinir ağları.

paralel erişim blşm. 1. (Alm. gleichlaufender Zugriff; Fr. accès parallèle; İng. parallel access; simultaneous access) Bilgisayar belleğinden okumada sözcük ya da sekizli gibi bir veri biriminin bütün bitlerinin aynı anda farklı istekçilere aktarılması. 2. Bir elektronik belleğin farklı gözlerine aynı zaman diliminde yazma veya okuma için başvurma. 3. (Alm. Mehrfachzugriff, m; Fr. accès concurrent; accès simultané; İng. concurrent access) Bir bilgi sistemine, bilgisayara ya da bilgi işlem aygıtına aynı zaman diliminde birden fazla kullanıcının erişerek hizmet alabilmesi.

paralel işleme (Alm. Parallelverarbeitung, f; Fr. traitement parallèle; traitement simultané; İng. parallel processing) blşm. Birden fazla bilgisayarın ya da işlemcinin eşgüdümlü ve zamandaş olarak ortak bir iletişim altyapısı ve özkaynaklar üzerinde işlem yapması.

paralel mimari (Alm. Parallelarchitektur, f; Fr. architecture parallèle, f; İng. parallel architecture) blşm. Büyük bir hesaplama işinin küçük parçalara ayrıştırılıp her birinin aynı zaman diliminde çözülmesine ve böylece yüksek başarımlı hesaplama yeteneği elde etmeye yönelik bilgisayar donanım ve/veya yazılım mimarisi.

paralel yürütüm (Alm. Parallelbetrieb, m; Fr. exploitation en double, f; exploitation en parallèle, f; İng. concurrent run; parallel run) blşm.  İki veri işleme sisteminin aynı uygulama için ve aynı kaynak verileri üzerinde gerek karşılaştırma gerekse güvenilirlik amacıyla paralel işletilmesi; eşanlam: yazılımların paralel yürütülmesi.

parametre ilişkilendirme (Alm. Parameter Verbindung, f; Fr. association de paramètres, f; İng. parameter association) blşm. Bilgisayar programlamada göstermelik parametrelerin gerçek parametrelerle, programın çağrılması ya da somut bir yazılım nesnesinin yaratılması esnasında ilişkilendirilmesi.

parametre pazarlığı (Alm. Parameter Negotiation, f; Fr. négociation des paramètres, f; İng. parameter negotiation) blşm. Bilgisayar iletişim protokollerinde, farklı sistemlerdeki uçbirimler arasında bağlantı

Page 134: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

kurulduğunda, iletişim ve işlemlerde kullanılacak parametrelerin (örneğin paket boyu, pencere boyu, iletim hızı) ayarı için gerekli diyalog.

parça görüntü (Alm. Teilbild, n; Fr. sous-image, f; İng. subimage) blşm. Bir görüntünün parçalara bölünmesi sonucu elde edilen bütünün bir kısmı olan görüntü.

parçalara ayırma (Alm. Fragmentierung, f; Fr. fragmentation, f; İng. fragmentation) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında uzun paketlerin, düğümlerdeki kısıtlardan ötürü daha küçük paketlere bölünerek iletimi. 2. Bilgisayarın disk belleğinde bir dosyanın yekpare halde saklanmayıp parça parça farklı yerlerde saklanması.

parmak izi 1. (Alm. Fingerabdruck, m; Fr. empreinte digitale, f; İng. fingerprint) blşm. Herhangi bir bilgisayar uygulama veya virüs programının ayırt edici özelliklerini temsil eden ve genelde veritabanında saklanan özütü. 2. (Alm. Fingerabdruck, m; Fr. empreinte, f; İng. fingerprint) kim. Kütle ya da X-ışın spektroskopisi gibi özel bir analitik teknik ile bir test numunesinde bir kimyasal maddenin veya bir molekülün düşük miktarlarda bile varlığını gösteren işaretlerin tümü. 3. (Alm. Daktylogramm, m; Fingerabdruck, m; Fr. empreinte dactyloscopique, f; empreinte digitale, f; dactylogramme, m; İng. dactyloscopic print; fingerprint) müh.  İnsan parmağının bir yüzeyde bıraktığı sürtünme izi.

parola (Alm. Passwort, n; Fr. mot de passe, m; İng. password) blşm. 1. Belirli ayrıcalıklara sahip bir insan grubuna dahil olmak ve kimlik tanıtımı için kullanılan sözcük dizgisi; eşanlam: kullanıcı şifresi. 2. Bir bilgisayara ya da içerdiği bilgiye erişim için kullanılan ve bilgisayar tarafından tanınan özel karakter dizgisi.

pasif tehdit (Alm. passive Bedrohung; Fr. menace passive; İng. passive threat) blşm. Elektronik bilgi güvenliğinde, gizli bilgilerin yetki verilmemiş kişilerin eline geçmesi şeklinde ortaya çıkan, ancak bilginin kendisinin değiştirilmesinin söz konusu olmadığı tehdit.

paylaşılan özkaynaklar (Alm. gemeinsame Quellen, pl; Fr. ressources communes, pl; İng. network share; shared resources) blşm. Bilgisayar ağları üzerinde kullanıcılara sunulan özel işlemciler, dizinler, veri dosyaları, programlar, yazıcılar, çiziciler, modemler gibi olanaklar; eşanlam: paylaşılan bilgisayar kaynakları.

paylaşım ekonomisi (Alm. Peer to Peer Ökonomie, f; Fr. économie collaborative, f; économie de partage, f; İng. collaborative economy; peer-to-peer economy; sharing economy) blşm. 1. Bireylerin doğrudan birbirleriyle etkileşerek, bir üçüncü partiye, ticari kuruluşlara gereksinmeden mal ve hizmet alışverişinde bulunmaları. 2. Bireylerin seyrek gereksinim duydukları bir malı ya da bu malı kullanmayacakları süreler içinde, uzmanlaşmış ticari bir kuruluşun aracılığı ile ya da doğrudan internet üzerinden pazarlamaları ve gelir edinmeleri modeli.

paylaşımlı bellek (Alm. gemeinsamer Speicher; Fr. mémoire partagée; İng. shared memory) blşm. 1. Bilgisayarda bir çoklu görev ortamında birden fazla program tarafından kullanılabilen bellek bölümü ya da birden fazla işlemcinin farklı zamanlarda erişebileceği paylaşılan verilerin bulunduğu tek kapılı bellek. 2. Paralel veri işlemcilerinin aralarında veri değiş tokuşunda bulunabilmelerine yarayan bellek veya bellek bölümü.

paylaşımlı dosya (Alm. gemeinsame Datei; Fr. fichier partagé; İng. shared file) blşm. Aynı anda iki bilgisayar ya da iki sistem tarafından kullanılabilen dosya.

paylaşımlı erişim (Alm. gemeinsamer Zugriff; Fr. accès partagé; İng. shared access) blşm. Bir bilgisayar belleğinde depolanmış verilere aynı anda birden fazla kullanıcının erişebilmesi.

paylaşımlı yazılım (Alm. Shareware, f; Fr. logiciel en partage, m; partagiciel, m; İng. shareware) blşm. Bilgi hizmet sunucuları tarafından kullanıcılara ücretsizce ya da çok küçük bir abonelik ücreti ile dağıtılan ve genelde deneme aşamasında olan yazılım.

PDF formatı (Alm. portables Dokumentenformat; Fr. format PDF; İng. portable document format) blşm. Adobe Systems tarafından geliştirilmiş ve belgenin yaratıldığı yazılım, donanım ve işletim sisteminden bağımsız olan kamuya açık dosya formatı.

pencere (Alm. Fenster, n; Fr. fenêtre, f; İng. window) 1. blşm. Bilgisayar ekranında, farklı kaynaklardan gelen bilgilerin yazıldığı ya da gösterildiği kullanıcı arayüzü niteliğinde çerçevelenmiş alan. 2. inş. Yapıları veya ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık.

pencere içine alma (Alm. Abschneiden, n; Fr. détourage, m; fenêtrage, m; İng. blocking out; clipping; scissoring) blşm.  İmge işleme ve bilgisayar grafiğinde bir imgenin belirli sınırların dışında kalan kısımlarının kesilip atılması, sadece içindeki görüntünün bırakılması işlemi.

Page 135: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

peş peşe açılan pencereler (Alm. Fensterkaskadierung, f; Fr. fenêtrage en cascade, m; İng. cascaded windowing; rollover windowing; window cascading) blşm. Bilgisayar ekranında, peş peşe ve genellikle birbirlerinin üzerine binmiş olarak açılan pencereler.

PGP yazılımı (Alm. PGP-Software; Fr. logiciel PGP; İng. PGP software) blşm.  İnternet üzerinde çok kullanılan, simetrik anahtar sistemine dayalı ve internetten indirilebilir açık yazılımı olan şifreleme yöntemi. PGP “Pretty Good Privacy” deyiminin kısaltılmışıdır.

pilot bilgisayar (Alm. Leitrechner, m; Fr. ordinateur maître, m; ordinateur pilote, m; İng. master computer; primary computer) blşm. Bilgisayar ağlarında usta yamak tarzı çalışmada başka bilgisayarları kontrol eden, bu bilgisayarlara görev dağıtımı amaçlı işleri veren bilgisayar.

PL/I program dili (Alm. PL/I Programmiersprache, f; Fr. langage PL/I, m; İng. PL/I; Programming Language I) blşm. Yönetim ortamının bilgi işleme gereksinmelerine dönük COBOL vb. diller ile bilimsel hesaplama gereksinmelerine dönük ALGOL, FORTRAN vb. dillerin olanaklarını birlikte kullanabilmek amacıyla 1960'lı yıllarda geliştirilmiş ve 2010'lu yıllarda kullanımı süren bir programlama dili.

platform (Alm. Plattform, f; Fr. plate-forme, f; İng. platform) 1. blşm. 1. Aynı merkezi işlem birimini veya mikroişlemciyi kullanan bilgisayar türleri. 2. Bir bilişim sisteminin kullandığı işletim sisteminin, bu işletim sistemine bağlı olarak verilen hizmetlerin ve yürütülebilen uygulamaların gerektirdiği donanım ve yazılım özelliklerini taşıyan altyapı: örneğin Macintosh platformu ortam. 3. Yazılım ürün hatlarında farklı uygulamaların türetilebilmesine olanak sağlayan ortak yazılım altyapısı.(Alm. Plattform, f; Fr. plate-forme, f; İng. platform) 2. denz. Üstü açık deniz yapılarına verilen genel ad.

platformdan bağımsız (Alm. plattformunabhängig; Fr. plate-forme indépendant; İng. platform independent) blşm. Farklı imalatçılar tarafından üretilmiş ve farklı işletim sistemi kullanan bilgisayarlar üzerinde ve bu bilgisayarlardan oluşan bir ağ ortamında çalışabilen.

polimorfizm (Alm. Polymorphismus, m; Fr. polymorphisme, m; İng. polymorphism) 1. biyom. 1.  Bir fenotipin, genin, organelin ya da hücrenin birçok farklı tip gösterme hali; eşanlam: dizi çeşitliliği. 2. Bir organizmanın gelişiminin değişik devrelerinde farklı şekiller gösterme durumu ya da özelliği; eşanlam: dizi çeşitliliği. 2. blşm. 1. Bilgisayar programlamada bir fonksiyonun uygulanacak veri tipine göre farklı tanımları olabilmesi. 2. Nesneye yönelik programlamada bir mesajın, hedeflenen nesneye bağlı olarak farklı işlemlere yol açabilmesi. 3. kim. 1. Bir bileşiğin birden fazla farklı kristal yapıya sahip katı halde bulunabilirliği. 2. Bir bileşiğin, oluşum koşullarına bağlı olarak birden çok yapıda kristallenebilmesi.

portal 1. (Alm. Onlineportal, n; Webportal, n; Fr. portail hypértoile, m; portail Internet, m; İng. portal; web portal) blşm. 1. Herhangi bir bilgisayar ağında, belirli işlem ve hizmetlere erişilebilen giriş noktası. 2. İnternet kullanıcılarına çekici hizmetler, bilgiler, link adresleri, arama motorları vb. sunarak onların internete ana erişim noktası olması için hazırlanmış örün sitesi. 2. bkz. made. giriş-çıkış ağzı.

posta bombardımanı (Alm. Spamming, n; Fr. bombarderie de courriel, f; İng. mail bombing) blşm. Bir kişi ya da kuruluşa zarar vermek ve karışıklık yaratmak amacıyla elektronik adresine çok büyük sayıda posta yollamak.

posta sunucusu (Alm. E-Mail Server, m; Fr. relais de messagerie, m; serveur de courrier, m; İng. e-mail server; mail exchange server; mail relay; mail server; mail transfer agent) blşm.  İnternet üzerinde mesajları hedef adreslerine yönlendiren, öteki ad kullanan toplu adresli mesajların adres dönüşümünü kotarıp gönderilmelerini sağlayan program ya da aygıt; eşanlam: posta bilgisayarı.

problem uzayı (Alm. Problemraum, m; Fr. espace du problème, m; İng. problem space) blşm. 1. Yapay zekâda, belirli bir probleme ilişkin ögeler ve işlemler ile bunlar arasındaki tüm olası etkileşimlerden oluşan küme. 2. Yazılım mühendisliğinde, olası çözümlerin değil, geliştirilecek sisteme ilişkin isterlerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin oluşturduğu küme.

profil (Alm. Profil, n; Fr. profil, m; İng. profile) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde, erişimi kontrol edilen bir nesnenin ayırt edici özellikleri. 2. Bir bilgi sistemi kullanıcısının ilgi alanlarını değerlendirmede kullanılan konu başlıkları listesi. 3. Yazı işlemede bir ya da daha fazla belgenin formatlanmasını kontrol eden dosya.

program değişkeni (Alm. Programmvariable, f; Fr. variable d’un programme, f; İng. program variable) blşm. Bir bilgisayar programının içinde yer alan, program aktif olmadığında anlamı kalmayan değişken.

program durum sözcüğü (Alm. Programm-Status-Wort, n; Fr. mot d’état d’un programme, m; İng. program status word; PSW) blşm. Bir bilgisayar programı yürütümünün belirli bir anında program sayacının, durum bayraklarının, çalışma kipinin ve kesme maskesinin aldığı değerleri gösteren ve gerektiğinde yığıtta saklanan sözcük.

Page 136: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

program komutu (Alm. Programmbefehl, m; Fr. instruction de programme, f; İng. program instruction) blşm. Bir programlama dili kapsamında tanımlı işlemlerden herhangi birini belirten ifade.

program tasarım dili (Alm. Programmentwurfssprache, f; Fr. langage de conception de programme, m; İng. program design language) blşm. Bir bilgisayar programının tasarımını geliştirme, analiz ve belgeleme için kullanılan, doğrulama protokollerini de barındırabilen belirtim dili.

program yaması (Alm. Programm Patch, m; Fr. rustine de programme, f; rustine logicielle, f; ajout de correction de programme, m; İng. program patch) blşm. Bir bilgisayar programına, hataları düzeltmek, kullanımını kolaylaştırmak, performansı artırmak gibi amaçlarla, çoğunlukla geçici ve kısa soluklu bir çözüm olarak yapılan düzeltme; eşanlam: program düzeltme yaması.

programcının araç takımı (Alm. Entwicklerswerkzeugsatz, m; Fr. boîte à outils d’un développeur, m; İng. developer toolkit; program developer’s toolkit) blşm. Bilgisayar programları geliştiricilerin belirli bir bilgisayar, işletim sistemi ya da kullanıcı arayüzü için daha kolayca program geliştirmelerine yardımcı olan altprogramlar.

programın doğruluğu (Alm. Programm-Korrektheit, f; Fr. validité des programmes, f; İng. program correctness) blşm. Bir bilgisayar programının şartnamesine uygun çalışıyor olması; örneğin kendisinden beklenen işlevsel giriş-çıkış davranışına sahip olması.

programın dökümü (Alm. Programmlisting, f; Fr. liste du programme, f; İng. program listing) blşm. Herhangi bir bilgisayar programlama dili ile yazılmış bir kaynak programının yazıcıdan alınan dökümü.

programın taşınırlığı (Alm. Programm-Portabilität, f; Fr. interchangeabilité d'un programme; portabilité d'un programme, f; İng. program portability) blşm. Bir programın büyük bir değişiklik gerektirmeden başka bir bilgisayar sisteminde çalıştırılabilirliği.

programla koruma (Alm. Software- Aussperrung, f; Fr. protection par programme, f; İng. software lockout) blşm. Güvenlik amacıyla çalışan bir yazılımın, bilgisayarda belirli koşullar sağlanmadan verilerin ya da programın çevre birimlerine aktarımını engellemesi.

programlama çevresi (Alm. Programmierumgebung, f; Fr. support de programmation, m; outils d'aide à la programmation, pl; İng. programming environment) blşm. Bilgisayar programlarının geliştirilmesine elveren yazılım ve donanım araçları.

programlama dili (Alm. Programmiersprache, f; Fr. langage de programmation, m; langage informatique, m; İng. programming language) blşm. Bilgisayar programları yazmaya elverişli, belirli bir sözdizime uyan karakterler, simgeler ve harflerden oluşan yapay dil.

programlanabilir işlev tuşu (Alm. programmierbare Funktionstaste; Fr. touche de fonction programmable, f; touche programmable, f; İng. programmable function key) blşm. Bir uçbirimde kullanıcı tarafından ya da bir uygulama programı tarafından belirlenen çeşitli işlevleri çabuklaştırmak amacıyla programlanabilen, kişisel bilgisayar klavyelerinde F1-F12 arasında kalan tuşlar.

programlı giriş-çıkış (Alm. programmierte Eingabe/Ausgabe; Fr. entrée-sortie programmée; İng. programmed input-output) blşm. Bilgisayarın bir arayüzü ile belleği arasında ancak program tarafından sorgulandığında veri akışının gerçekleştiği giriş çıkış türü.

programlık (Alm. Programmbibliothek, f; Fr. bibliothèque de programmes, f; İng. program library; source program library) blşm. Bilgisayar programlarının ve kullanım bilgilerinin örgütlü derlemi; programlıklar, kaynak programlığı, yordam programlığı gibi içeriklerine göre adlandırılır; eşanlam: program kütüphanesi.

protokol (Alm. Protokoll, n; Fr. protocole, m; İng. protocol) blşm. 1. Bilgisayarların birbirleriyle bağlantı kurması ve veri alışverişinde bulunmalarını sağlayan kural ve standartlar. 2. Programlama dillerinde, mesaj değiş tokuş eden nesnelerin uyması gereken kurallar. 3. Sıradüzensel biçimde yapılandırılmış iletişim işlevlerinden, farklı birimlerde aynı katmanda yer alan iki ya da daha fazla işlev arasında ya da aynı birimde hizmet alma-verme ilişkisi içinde bulunan iki işlev arasında iletişimi ve işbirliğini olanaklı kılan kural ve yordamlar bütünü.

protokol çevirisi (Alm. Protokollkonversion, f; Fr. conversion de protocole, f; İng. protocol conversion) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında iki farklı protokol kullanan sistemler arasında bağdaşırlığı sağlamak üzere veri iletim protokolünün bir sistemden diğerine çevrimi.

protokol katmanı (Alm. Protokollschicht, f; Fr. couche de protocole, f; İng. protocol layer) blşm. Bilgisayarların ağ üzerinde iletişimlerini sağlayan veri akışının ve işlevlerinin sıradüzeni içinde bir bölümünü tutarlı bir şekilde yürüten yazılım varlığı.

Page 137: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

protokol kotarıcı (Alm. Protokollhändler, m; Fr. gestionnaire de protocole, m; programme de gestion de protocole, m; İng. protocol handler) blşm. Bilgisayar iletişim ağına gönderilen ya da ağından alınan verileri katman protokolüna göre işleyen program.

protokol veri birimi (Alm. Protokolldateneinheit, f; Fr. unité de données de protocole, f; İng. PDU; protocol data unit) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında belirli bir katmanın protokolüne göre hazırlanmış ve bu katmanın kontrol verileri ile bazen de alt protokol katmanının verilerini içeren veri birimi.

protokol yığıtı (Alm. Protokollstapel, m; Fr. pile de protocoles de communication, f; İng. protocol stack) blşm. TCP/IP örneğinde olduğu gibi, bilgisayar ağı iletişiminde beraberce kullanmaya elverişli ve birbiriyle hizmet alma-verme ilişkisi içinde çalışan protokol katmanları grubu.

punto (Alm. Schriftgrad, m; Schriftsatzmass, n; Fr. taille de point typographique, f; İng. font size; point size) blşm. Basım teknolojisinde, bir fontun nokta olarak boyu; örneğin, bir inçte 72 nokta bulunur ve tipik olarak mektuplar ve raporlar 10 ya da 12 punto ile yazılır.

rakam (Alm. Stelle, f; Ziffer, f; Zahlwort, n; Fr. caractère numérique, m; chiffre, m; İng. digit; numeric character; numerical digit) blşm. 1. 0 ila 9 arasındaki sayısal simgelerden herhangi biri. 2. Bir sayı sisteminde tabandan küçük sayıları gösteren simgelerden biri; örneğin iki tabanlı sayı sisteminde 0 ve 1.

rapor üreteci (Alm. Berichtsgenerator, m; Fr. générateur de rapports, m; İng. report generator; report writer) blşm. Bilgi işleme sistemlerinde belirli bir arama ya da derleme sonucunu kullanıcının istediği biçimde grafiklerle, tablolarla, satır veya sütunlara dökülmüş metinler ve veriler halinde sunan program.

referans mimarisi (Alm. Referenzarchitektur, f; Fr. architecture de référence, f; İng. reference architecture) blşm. 1. Bir alana yönelik yazılım ürünlerinin ya da organizasyon yapılarının ortak mimarisi. 2. Bir yazılım ürün hattında üretilen tüm ürünlerin paylaştığı ortak kavramsal mimari.

referans modeli (Alm. Referenzmodell, n; Fr. modèle de référence, m; İng. reference model) blşm. Sistem ve yazılım mühendisliklerinde, açık bir iletişim sağlayabilmek amacıyla konu uzmanlarının ortaya koyduğu, ortak bir betimlemeye sahip kavramlar ve yapısal ilişkileri içeren model.

reklamlı program (Alm. Adware, n; Fr. logiciel publicitaire; İng. ad software; advertisement software; adware) blşm. Her bir kullanımında farklı ticari internet sitelerine yönelik reklam mesajları gösteren, genellikle ücretsiz dağıtılan yazılım.

ret (Alm. Ausschuss, m; Fr. rejet, m; İng. reject) 1. blşm. Veri iletişiminde, veri çerçevelerinin, hatalı oldukları ya da sıra numaraları uyuşmadığı için yeniden iletimini zorunlu kılan tepki mesajı. 2. müh. 1. Herhangi bir şeyi yararsız ve uygunsuz diye atmak ya da geri çevirmek. 2. İstatistiksel hipotez testinde, hedef işaretinin olmadığına, savın geçersiz olduğuna karar vermek.

risk (Alm. Risiko, n; Fr. risque, f; İng. risk) 1. blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir tehdidin bir veri işleme sisteminin belirli bir zayıf noktasına yönelme olasılığı. 2. müh. 1. İstatistiksel karar kuramında bir yitim fonksiyonu tanımlanabilen olası kararlar için deneysellikten beklenen istatistiksel değer ile yitim fonksiyonunun beklenen değeri arasındaki fark. 2. Tehlike olasılığı ve tehlikenin gerçekleşmesi durumunda kaybedilecek değerlerin birlikte tanımlanması. 3. endst. 1. Bir olayın olma olasılığı ve bu olayın yol açacağı olumsuz sonuçlar. 2. Finansta, bir yatırımın getirisinin beklenen getirinin altında gerçekleşme olasılığı. 3. Önlemler alındığı takdirde olasılığı ve etkileri azaltılabilecek olan, iç ve/veya dış faktörler sonucunda kaza, kayıp ya da zarara uğrama olasılığı.

risk fonksiyonu (Alm. Risikofunktion, f; Fr. fonction de risque, f; İng. risk function) blşm. Bir kararın sonucunda oluşabilecek kayıpların, oluşma olasılıklarıyla ağırlıklandırarak ortalama değerini veren fonksiyon.

rota yönlendirici (Alm. Router, m; Fr. routeur, m; İng. router) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlar arası, örneğin, yerel alan ağı ile geniş alan ağı arasında ya da yerel alan ağı ile servis sağlayıcının ağı arasında, değişen koşullara göre dinamik yol atama yapan aygıt; eşanlam: yol atayıcı. 2. Bir bilgisayar iletişim ağını yazılıma dayalı mantıksal alt bölümlere ayırarak veri trafiğinin ağ üzerinde düzenlenmesini kolaylaştıran aygıt. 3. Bir iletişim ağında paketleri varış adreslerine değişen koşullara uygun olarak yönelten aygıt; eşanlam: paket yönlendirici.

RSA kriptolama (Alm. RSA-Kryptosystem, n; Fr. chiffrement RSA, m; İng. RSA encryption) blşm. Ronald River, Adi Shamir ve Leonard Adleman tarafından tasarlanan açık anahtarlı, asimetrik ve tamsayıları çarpanlarına ayrımanın algoritmik zorluğuna dayanan kriptolama tekniği.

RSVP protokolü (Alm. Resource Reservation Protocol, n; Fr. protocole de réservation de ressouces, m; İng. resource reservation protocol; RRVP) blşm.  İnternet üzerinde, özellikle sayısal video dağıtımı gibi geniş bantlı

Page 138: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

çoğa gönderim türü ağ hizmetlerinden yararlanılan ağ özkaynaklarını hizmetlere özgülemeye yönelik erişim protokolü.

ruletli fare (Alm. Radmaus, f; Fr. souris à roulette, m; İng. wheel mouse) blşm. Tıklama tuşlarından başka ekranda akıtmayı sağlayan tekerciği de olan bilgisayar faresi.

sabit aralıklı font (Alm. dicktengleiche Schrift; nichtproportionale Schrift; Fr. police non proportionnelle; police à l’espacement constant, f; İng. fixed-width font; fixed pitch font; monospace font; non-proportional font) blşm. Gerek ekran görüntüsünde gerek yazıcı çıktısında karakter eninden bağımsız olarak karakterler arasında aynı genişliğe sahip yazı fontu.

sabit disk (Alm. Festplattenspeicher, m; Fr. disque dur fixe, m; disque fixe, m; lecteur du disque dur, m; İng. disk drive; hard disk; hard disk drive; hard drive) blşm. Hareket eden bir kol üzerinde okuma-yazma kafalarının yerleştirildiği ve hava sızdırmaz bir kutunun içinde korunan, hızla döndürülen çok sayıda manyetik diskten oluşabilen bellek birimi; eşanlam: disk sürücü.

sabit IP adresi (Alm. statische IP-Nummer; Fr. adresse IP fixe; İng. fixed IP address; permanent IP address; static IP address; static IP number) blşm.  İnternet ağında ağ uçbirimlerine ve çok kapılı ağ geçitlerinin her kapısına verilen değişmez IP adresi.

sabit ondalık virgüllü (Alm. konstanter Dezimalpunkt; Fr. mode virgule fixe, m; İng. fixed decimal) blşm. Giriş verileri ne olursa olsun hesaplama sonucunun onlu virgülünün sabit bir konumda olduğu sayı gösterim biçimi.

sabit tabanlı gösterim (Alm. feste Stellenwertschreibweise; Fr. notation à base fixe, f; İng. fixed-radix notation) blşm. Sayıların her hanesinde aynı tabanın kullanıldığı ve dolayısıyla hanelerin ağırlığının aynı tabanın kuvvetleri ile ifade edildiği gösterim; örneğin, onlu sayı sistemi.

sabit virgüllü aritmetik (Alm. Festkommaarithmetik, f; Fr. arithmétique à virgule fixe, f; İng. fixed-point arithmetic) blşm. Bilgisayarda virgülden sonra sabit sayıda hane ile ifade edilen sayılarla yürütülen aritmetik.

sabit virgüllü gösterim (Alm. Festkommadarstellung, f; Festkommanotation, f; Fr. représentation à virgule fixe, f; İng. fixed-point representation) blşm. Sayı basamakları dizisinde kesirli kısmı ayıran virgülün yerinin ayrıca gösterilmeksizin, değişmez bir yerde olduğu varsayılan sayı gösterimi.

sabit yol atama (Alm. statisches Routing; Fr. routage fixe, m; routage statique, m; İng. fixed routing; static routing) blşm. Bilgisayar ağlarında uçlar arasında belirlenen iletim yolunun uzun bir süre değiştirilmeden korunması, dolayısıyla iki uç arasında iletilen paketlerin uzun bir süre boyunca aynı yolu izlemesi; eşanlam: sabit rotalama.

sağa hizalama bkz. blşm. sağa yaslama.

sağa yaslama (blşm. sağa hizalama) (Alm. rechts ausrichten; Fr. ajuster à droite; İng. flush right; right align; right justify) blşm. 1. Bir sayfa üzerinde karakterlerin basım konumlarını, basımın sağ kıyısı düzgün olacak biçimde düzenleme; eşanlam: sağa hizalama. 2. Bir tutanak ya da veri alanı içindeki veriyi belirli bir konumdaki karakterler sağ uca yerleşecek biçimde kaydırma.

sağır tuş (Alm. Leertaste, f; Fr. touche morte; touche muette; İng. blank key; dead key; nonescaping key; nonspacing key) blşm. Tek başına bir karaktere karşılık gelmeyip kendinden sonra basılan tuşun karakterine vurgu imleri sağlayan tuş.

sağlama basamağı (Alm. Kontrollsumme, f; Prüfziffer, m; Fr. chiffre d'essai, m; İng. check digit) blşm. Sözcük, dizgi, paket gibi bir ikili veri öbeğinde bit hatalarını saptamak ve/veya düzeltmek amacıyla eklenmiş olan fazladan basamak.

sağlama biti (Alm. Bitüberprüfung, f; Prüfbit, n; Fr. bit clé; İng. check bit) blşm. Veri iletiminde, hata saptama ve/veya düzeltimi amacıyla veri bitlerine eklenen bit; eşlik biti sağlama bitinin özel bir durumudur.

sağlama toplamı (Alm. Prüfsumme, f; Fr. somme de contrôle, f; İng. checksum) blşm. Sayısal verilerin hatasızlığının saptanması için kullanılan ve sayıyı oluşturan rakamlar üzerinden, çoğu zaman yalnızca toplama işlemiyle hesaplanan doğrulama sayısı.

sağlamlık (Alm. Robustheit, f; Fr. robustesse, f; İng. robustness) 1. blşm. Bir bilgisayar sisteminin ya da yazılımın birkaç hata ile ya da uygulama hatası sonucu çökmemesi ya da ufak tefek kusurlara rağmen çalışmaya devam etmesi; eşanlam: dayanıklılık, gürbüzlük. 2. elk. Bir sistemin parametre belirsizlikleri ya da dış bozucu etkiler altında bile başarımını sürdürebilmesi; eşanlam: dayanıklılık. 3. ist. Bir istatistiksel kestirim modelinde

Page 139: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

modelin bağımsız değişkenlerinde ya da bu değişkenlerin katsayılarında yapılan küçük değişikliklerden etkilenmemesi, kestirim gücünün zayıflamaması.

sahte kimlik saldırısı (Alm. Impersonation, f; Maskerade, f; Fr. déguisement, m; mascarade, m; İng. impersonation; masquerade attack) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir şekilde elde edilen ağ yöneticisi komutlarının ya da ağı dinleyerek ele geçirilen kimlik bilgilerinin kullanılmasıyla sisteme girilmesi.

sakla-ve-ilet kipi (Alm. Teilstreckenverfahren, n; Fr. mode de retransmission après stockage, m; İng. store-and-forward mode) blşm. Veri iletişiminde paketlerin ya da iletilerin ara düğümlerde tümüyle alınıp geçici olarak saklandıktan sonra bir sonraki düğüme iletilmesi.

saklı çizgi (Alm. verdreckter Kanten; Fr. ligne cachée; İng. hidden line) blşm. Bilgisayar grafiğinde, üç boyutlu nesnelerin iki boyutlu gösteriminde nesnenin arkasında kalan ve ya kapatılarak gösterilmeyen ya da ince kesikli halde gösterilen çizgi.

salam dilimi tekniği (Alm. Salamitaktik, f; Fr. technique de salami, f; İng. salami technique) blşm. Bir bilgi işleme sisteminden, dikkati çekmeyecek denli küçük miktarda bilgi aşırılması.

saldırı (Alm. Angriff, m; Fr. attaque, f; İng. attack) blşm. Bilgi güvenliği önlemlerini aşmaya yönelik, bir bilgisayar sistemine izinsiz olarak girme, bir örün sayfasını bozma, bir Truva atı sokma, bir kodu kırma çabası benzeri bir girişim.

salt alfabetik (Alm. bloß alphabetisch; Fr. alphabétique pure; İng. pure alphabetic) blşm. Bilgisayarda sadece alfabenin {A,a,B,b,C,c,...} karakterlerini içeren verinin özelliği.

salt okunur (Alm. schreibgeschützt; Fr. en lecture seule; seule lecture permise; à lecture seule; İng. read only) blşm. Okunması olanaklı, ancak kopyalanmasına, değiştirilmesine, yazılmasına izin verilmeyen veri ya da aygıt türü.

salt sayısal (Alm. bloß numerisch; Fr. numérique pure; İng. pure numeric) blşm. Bilgisayarda sadece {0123456789} rakamlarından oluşan verinin özelliği.

sanal (Alm. virtuell; Fr. virtuel; İng. virtual) blşm. 1. Fiziksel varlığı olmadığı halde bilgisayar ortamlarından erişilebilen sayısal bir varlığa ilişkin; eşanlam: edimsiz. 2. Temsil ettiği fiziksel varlık gibi davranan ancak işlevlerini farklı bir donanım ve/veya yazılım üzerinde yerine getiren varlığa ilişkin.

sanal adres (Alm. virtuelle Adresse, f; Fr. adresse virtuelle, f; İng. virtual address) blşm. Bir programda yer alan bir veriye, sanal bellek adres alanı içinde verilen, fiziksel bellek sınırlamasından bağımsız olan ve kimi zaman bölüt numarası da bulunduran, genelde bir sayfa numarası ve sayfa içi sıra numarasından oluşan, sanal konum kodu.

sanal ağ (Alm. virtuelles Netzwerk; Fr. réseau logique, m; réseau virtuel, m; İng. logical network; virtual network) blşm. Fiziksel bir bilgisayar iletişim ağı üzerinde linklerinin bir kısmı ya da tümü sanal ağ linkleri aracılığıyla kurulan, bu linkleri de protokollara dayalı sanal ağlar üzerinde gerçekleştiren ağ modeli.

sanal alışveriş sepeti (Alm. elektronischer Einkaufswagen; Fr. panier d'achat virtuel, m; İng. shopping basket; shopping cart) blşm. Elektronik ticarette müşterinin internet üzerinden gezinirken satın almayı planladıklarını anımsamasına yarayan ve daha sonra siparişini kolaylaştıran özel veri alanı.

sanal aygıt (Alm. virtuelles Peripheriegerät; Fr. instrument virtuel; périphérique virtuelle; unité virtuelle; İng. virtual device; virtual instrument; virtual peripheral) blşm. Fiziksel olarak var olmayıp veri işleme hizmetleri bakımından fiziksel donanım birimi gibi görünen, davranışı bazen işletim sistemi bazen de ayrı bir yazılım tarafından öykünülen, veri alıp gönderilebilen çevre birimi.

sanal bağlantı bkz. blşm. sanal devre.

sanal bellek (Alm. virtueller Speicher; Fr. mémoire virtuelle; İng. virtual memory; virtual storage) blşm. Bilgisayarda, programların fiziksel bellek sınırlaması olmaksızın yazılmasını sağlayan ve disk sisteminin ana belleğin uzantısı olduğu izlenimini veren bellek erişim düzeni.

sanal devre (blşm. sanal bağlantı) (Alm. virtuelle Verbindung; Fr. circuit virtuel; connexion virtuelle; İng. logical circuit; logical route; VC; virtual circuit; virtual connection) blşm. Bir veri iletişim ağında tokalaşmalar sonucunda uçtan uca devre kimlik bilgilerine dayanarak kurulan, aynı zamanda birçok başka kullanıcı arasında paylaştırılan, ancak her bir kullanıcının devreyi kendine özgü anahtarlanmış bir bağlantı gibi algıladığı kalıcı paket anahtarlama yolu.

Page 140: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sanal disk (Alm. RAM-Datenträger; Fr. disque RAM; disque virtuel; İng. RAM disk; virtual disk) blşm. Bir sabit disk gibi davranmak üzere programlanmış, kullanıcı açısından dosyalara erişimin sabit disklere göre çok daha hızlı olduğu rasgele erişilir bellek.

sanal klavye (Alm. virtuelle Tastatur; Fr. clavier virtuel; İng. on-screen keyboard; pop-up keyboard; projection keyboard; virtual keyboard) blşm. Bir bilgisayarın ekranında grafik imge olarak görünen ve etkileşime olanak tanıyan klavye; eşanlam: ekran klavyesi.

sanal makine (Alm. virtuelle Maschine; Fr. machine virtuelle; İng. virtual machine) blşm. Bir bilgisayarın programlarının yürütüldüğü fiziksel makine yerine işletim sistemi tarafından kullanıcıya sunulan mantıksal makine gösterimi.

sanal ofis (Alm. virtuelles Büro; Fr. bureau virtuel; İng. virtual office; virtual workplace) blşm. Çalışanlarının farklı yerlerde bulunup bilgisayar aracılığıyla iletişim kurdukları ofis ortamı.

sanal ortamda öğrenme (Alm. E-Lernen, n; elektronisches Lernen, n; Fr. apprentissage en ligne, m; apprentissage électronique, m; İng. e-learning; virtual learning) blşm. Yer ve zamandan bağımsız olarak internet, intranet ya da benzeri bilgi teknolojilerine dayanarak etkileşimli bir şekilde bilgiye ulaşılan öğrenme süreci.

sanal özel ağ (Alm. virtuelles privates Netz; Fr. réseau privé virtuel; réseau virtuel; İng. virtual private network; VPN) blşm. Bir kuruluşun uzak şubeleri arasındaki güvenli iletişimi sağlamak üzere, kamusal iletişim şebekesinin kiralık hatları kullanarak kurulmuş, üçüncü tarafların izinsiz yararlanmasına kapalı özel bilişim ağı.

sanal özel bulut (Alm. virtuelles privates Rechnervolke, f; Fr. nuage privé virtuel, m; İng. virtual private cloud; VPC) blşm. Kamusal bulut olanaklarının, birtakım güvenlik, erişim, kullanım ve hizmet kısıtlarının uygulanmasıyla yalnızca belli bir kullanıcı grubuna sunulduğu bilişim yapılanması.

sanal topluluk (Alm. Online-Gemeinschaft, f; Fr. communauté virtuelle; İng. cyber community; online community; virtual community; wired community) blşm.  İnternet aracılığı bağlı olan kullanıcıların tümü ya da belirli bir grubunun çevrimiçi toplantılarla oluşturdukları topluluk.

sanal varoluş (Alm. Telepräsenz, f; Fr. télépresence, f; İng. telepresence) blşm. Amaca uygun bir insan makine arayüzü kullanılarak kişiye bulunduğu ortamdan genelde uzakta veya farklı bir ortam içinde olduğu ve iş gördüğü izlenimi verme; eşanlam: sanal katılım.

sanallaştırma (Alm. Virtualisierung, f; Fr. virtualisation, f; İng. virtualization) blşm. 1. Bilişimde donanım platformunun, işletim sisteminin, depolama aygıtının benzetimle gerçeklenmesi. 2. Görsel, işitsel ya da başka tür algısal verilerden hareketle sanal bir nesne yaratma.

sarmal model (Alm. Spiralmodell, n; Fr. modèle spiral; İng. spiral model) blşm. Yazılım geliştirmede isterlerin analiz edilmesi, tasarım, kodlama, bütünleştirme ve sınama aşamalarının yinelemeli biçimde gerçekleştirildiği, belli başlı her değerlendirme aşamasında geliştirilen sistemle ilgili kullanıcılar, geliştiriciler, alt yükleniciler ve satın alma sorumluları gibi tüm paydaşların katılımlarıyla sistem mimarisi, çevre ögeleri, teknolojik gelişmeler, özkaynaklar, idari ve mali belirleyiciler gibi tüm etmenlerin göz önüne alındığı süreç modeli.

sarmalama blşm. 1. (Alm. Abkapselung, f; Fr. encapsulation, f; İng. encapsulation information hiding) Nesne yönelimli programlamada herhangi bir dil nesnesinin, yalnızca kullanılabilmesi için gereken ögerlerinin dışarıya gösterilerek diğer ayrıntılarının nesnenin iç yapısı çerçevesinde gizlenmesi. 2. (Alm. Abkapselung, f; Fr. encapsulation, f; İng. encapsulation) Veri bölütlerini adres, hata düzeltimi, alındı gibi kontrol bilgileri ile donatmak. 3. Veri iletişiminde, aynı protokolü kullanan iki ağ arasındaki iletişimin, aradaki farklı protokol kullanan bir üçüncü ağdan geçmesi durumunda, o ağa yabancı olan protokole göre düzenlenmiş paketleri yalıtmak için kullanılan taşıma tekniği; eşanlam: tünelleme.

satıcı hesabı (Alm. Händlerkonto, n; Fr. compte marchand, m; İng. merchant account) blşm. Ticari kuruluşların elektronik ödemeleri almalarını sağlayan, diğer bir deyişle kredi kartıyla yapılan ödemelerin toplandığı banka hesabı.

satın almaya özendirme (Alm. Aufruf zum Handeln, m; Fr. appel à l'action, m; bouton d'appel à l'action, m; bouton d'incitation à l'action, m; İng. call to action; call to action button) blşm. Elektronik ticaret sitelerinde, sayfayı ziyaret eden kişinin ilgisini çekmeye ve satın alma gibi belirli bir eylemi tamamlamaya özendiren, “hemen arayın”, “elimizdeki son iki ürün”, “sepete ekleyen ilk yüz kişiye %50 indirim” gibi reklam unsurları içeren grafik ya da metin.

Page 141: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

satınalma parkuru (Fr. tunnel de conversion, m; tunnel d'achat, m; İng. conversion funnel; purchase funnel) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesinde, bir ürün kartından başlayarak sepete konma, ödeme şekli seçimi, ürünün nasıl teslim alınacağı ve satın almanın teyidine kadarki geçilmesi gereken işlem adımları.

saydam (Alm. durchsichtig; transparent; Fr. transparent; İng. transparent) 1. blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde arkasında kalan nesnelerin görülmesine elverecek şekilde renksiz olan bölgenin özelliği. 2. Kullanıcı tarafından varlığı, yürütümü, çalışması, gerçekleştirimi algılanmayan alet, işlem ya da program özelliği. 2. yerb. Mikroskobik ince kesitlerde ışığı saçılmadan içinden geçiren kristal veya minerallerin özelliği.

saydam ağ (Alm. nahtloses Netzwerk; Fr. réseau sans couture, m; réseau transparent, m; İng. seamless network) blşm. Ağın iç karmaşıklığını kullanıcıya hissettirmeyen ve iletişimin sorunsuzca sağlanmasına elveren teleiletişim ağı.

saydam arayüz (Alm. nahtloses Interface; Fr. interface transparente; İng. seamless interface) blşm.  İki iletişim ağı arasında, kullanıcıların, varlığının farkında bile olmadan ya da işlerini aksatmadan yararlandıkları arayüz.

saydam kip (Alm. transparenter Modus; Fr. mode transparent; İng. transparent mode) blşm. Veri iletişim ağlarında kullanıcının gönderip aldığı verilerin formatı üzerine hiçbir kısıt getirmeyen iletim şekli.

saydamlık (Alm. Transparenz, f; Fr. transparence, f; İng. transparency) 1. blşm. Veri iletişim ağlarında bir uçtan gönderilen sayısal verilerin sayısal iletim ortamında sanki bu ortamdan geçilmemişçesine, hiçbir değişikliğe uğramadan karşı uçta alınması özelliği. 2. müh. 1. Ölçme teknolojisinde, bir ölçüm aygıtının ölçülen büyüklüğün değerini etkilememe derecesi. 2. Bir maddeden ışık gibi elektromanyetik dalgaların büyük bir oranda kayıpsız geçebilmesi.

sayfa (Alm. Seite, f; Fr. page, f; İng. page) blşm. 1. Öründe yer alan ve görülen bir belge, HTML belgesi. 2. Bilgisayar belleğinin tipik olarak 1-2, 4 ya da 8 KByte boyutundaki bir bölütü. 3. Bir sayfayı dolduran ve bilgisayarın ana ve disk bellekleri arasında aktarılabilen veri miktarı. 4. Yazı işlemede, kâğıdın bir yüzüne basılacak şekilde düzenlenmiş, marjları, sütun sayısı vb. ayarlanmış metin, resim, tablo vb.

sayfa altlığı (Alm. Fußzeile, f; Fr. bas de page, m; İng. footer; page footer) blşm. Bir yazılı belgede tek sayfalarda, çift sayfalarda ya da her sayfada yinelenen ve alt marjın üzerinde yer alan, belgenin adı ve sahibi, tarih gibi bilgileri belirten yazı bloku.

sayfa aşırma (Alm. Pagejacking, n; Fr. détournement d’un page, m; İng. page hijacking; pagejacking) blşm. Örün üzerindeki bir sayfanın kaynak kodu olarak içeriğini, bu siteye gelen trafiğin bir kısmını elde etmek amacıyla kopyalayıp yasal olmayan bir şekilde başka bir sitede gösterme.

sayfa başlığı (Alm. Kopfzeile, f; Seitenkopf, m; Fr. en-tête, m; en-tête de page, m; titre de haut de page, m; İng. header; page header) blşm. Çok sayfalı bir belgenin her sayfasının tepesinde yinelenen metin bloku; örneğin, sayfa numarası bloku; eşanlam: sayfa üstbilgisi.

sayfa besleyici (Alm. Einzelblatteinzug, m; Fr. alimenteur des feuilles, m; bac d’alimentation feuilles à feuilles, m; chargeur feuilles à feuilles, m; İng. sheet feeder) blşm. Bir karakter okuyucu ya da yazıcıya sayfaların tek tek girmesini sağlayan mekanik düzenek.

sayfa çerçevesi (Alm. Seitenrahmen, m; Fr. trame de page, f; İng. page frame) blşm. Bilgisayar fiziksel belleğinde bir sanal bellek sayfası boyutunda bellek bölümü.

sayfa hatası (Alm. Seitenfehler, m; Fr. interruption par manque de page, f; défaut de page, m; İng. page fault) blşm. Bilgisayarın ana belleği sanal bellek kullanan değişik programların sınırlı sayıda sayfası tarafından paylaşıldığında, bir programın ana bellekte o sırada yer almayan bir sayfaya gönderme yapmasının yol açtığı ve o sayfanın ana belleğe getirilmesini gerektiren durum.

sayfa kaydırma (Alm. Seite Rollen; Fr. défilement page par page, m; İng. page scrolling) blşm. Bilgisayar ekranında, bir belgeyi aşağı ya da yukarı yönde sayfa sayfa akıtma olanağı.

sayfa kayıklığı (Alm. Seitenschräglauf, m; Fr. position asymétrique de pages, f; effet d'obliquité, m; İng. page skew) blşm. Matbaacılıkta ya da faks çekimlerinde satır ya da sütunların, yataylıktan ya da düşeylikten uzaklaşma hatası.

sayfa serimi blşm. 1. (Alm. Formatvorlage, f; Seitenlayout, n; Fr. disposition de la composition, f; mise en pages, f; prémaquette, f; İng. page design; page layout; page template) Bilgisayarda yazı işleme ve masaüstü yayıncılıkta, format, metin yerleşimi ve yazı tipleri hakkında bilgi vermek üzere yönerge olarak hazırlanmış belge. 2. (Alm. Seitenformat, n; Fr. composition de page, f; İng. page layout) Bilgisayardan yazıcıda yazdırılacak verilerin

Page 142: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sayfaya yerleştiriliş düzeni; eşanlam: sayfa düzeni. 3. Yazı düzenleme programlarında bir sayfadaki metin, imge ve grafiklerin yerleşim planı.

sayfa sıralayıcı (Alm. Sortierer, m; Fr. trieuse, f; trieur, m; İng. page sorter; sorter) blşm. Fotokopi makinesinin çıkışındaki kopyaları kümelendiren düzenek.

sayfa yazıcı (Alm. Seitendrucker, m; Fr. imprimante page par page, f; İng. page printer) blşm. Her yazdırma komutu sonucu bir bütün sayfayı basabilen yazıcı; örneğin, lazer yazıcı.

sayfalama (Alm. Kachelverwaltung, f; Paginierung, f; Fr. pagination, f; İng. paging) blşm. 1. Bilgisayardaki belleğin işletim sistemince, örneğin 1-2 Kbyte gibi belirli boyda birimler olarak dinamik biçimde kullanıldığı bir bellek yönetim yöntemi. 2. Sanal adres uzayını sabit blok uzunluğundaki bölütlere bölerek ve her sayfa ile sistemdeki fiziksel bir bellek çerçevesini bağdaştıran sanal bellek gerçekleştirme yöntemlerinden biri.

sayfalı bellek (Alm. Seitenspeicher, m; Fr. mémoire organisée par pages, f; İng. paged memory) blşm. Sayfanın başındaki ilk sözcük ya da bayt adresi ile konumları tanımlı sayfalara göre düzenlenmiş bellek.

sayı basamağı (Alm. Ziffernstelle, f; Fr. position d’un élément du signal, f; rang d’un chiffre, m; İng. digit place; digit position) blşm. Konumsal bir sayı gösterim sisteminde her bir rakamın bulunduğu konum, örneğin onlar hanesi; eşanlam: sayı hanesi.

sayı sistemi (Alm. Zahlensystem, n; Fr. système de numération, m; İng. number system; numeration) blşm. Sayısal simgeleri belirli konumlara getirerek nicelik belirtme yöntemi.

sayı tabanı (Alm. Basiszahl, f; Grundzahl, f; Fr. base arithmétique, f; base de numération, f; İng. base; radix) blşm. Bir sayı gösterim sisteminde, üstünün gösterdiği kuvvet kadar kendi kendisiyle çarpılarak ve kuvvet terimlerinin katsayılarla ağırlıklandırıp toplandığında sayıları oluşturan tamsayı; örneğin 10 tabanı; eşanlam: taban sayı.

sayı tabanı çevirimi (Alm. Basiskonversion, f; Fr. conversion de base, f; İng. base conversion; radix conversion) blşm. Sayı gösteriminde bir tabandan gösterimi başka bir tabana değiştirmek; örneğin ikili tabandan onlu tabana değiştirme.

sayısal sertifika (Alm. digitales Zertifikat; Fr. certificat numérique, m; İng. digital certificate) blşm. 1. Elektronik ortamdaki ticari faaliyetlerde bir kişinin yetkili bir internet ya da intranet kullanıcısı olduğunun belgesi, sayısal güvence belgesi; eşanlam: sayısal güvence belgesi. 2. İnternetten indirilen yazılımın güvenilir bir kaynaktan geldiğini bildiren ekindeki güvence belgesi. 3. Kriptografide, onay kurumunun hazırladığı ve sayısal olarak imzaladığı, hangi açık anahtarın hangi kişiye ait olduğunu gösteren belge.

sayısal telif hakları yönetimi (Alm. digitale Beschränkungsverwaltung, f; digitale Rechteverwaltung, f; digitales Rechtemanagement, n; Fr. gestion des droits numériques, f; gestion numérique des droits, f; İng. digital rights management) blşm.  İnternet üzerinde ticari değeri olan sayısal veri ve belgelerin iyelik haklarını korumak, asıllarına sadık olup olmadıklarını denetlemek gibi amaçlarla çoğunlukla şifreleme ve gizli damgalama tekniklerine dayanan önlemler; eşanlam: elektronik telif hakları yönetimi.

sayısal uçurum (Alm. digitale Kluft; Fr. fracture numérique, f; İng. digital divide) blşm. Bilgi çağının dışında ve gerisinde kalmış toplum katmanları ya da ülkeler ile bilişim devriminin nimetlerinden tümüyle yararlanıp bilgi ekonomisine geçmiş olanlar arasındaki toplumsal ve ekonomik fark.

sayıt (Alm. Numerale, n; Fr. numéral, m; İng. numeral) blşm. Sayıların gösteriminde kullanılan simgelerden herhangi biri; örneğin, onlu sistemde “12” olan nicelik "1" ve "2" sayıtlarıyla gösterilirken, Romen rakamlarıyla “XII” biçiminde "X" ve "I", ikili sistemde ise “1100” biçiminde yalnızca "0" ve "1" sayıtlarıyla gösterilir; eşanlam: rakam.

sayma tipi (Alm. Aufzählungstyp, m; Fr. type énumération, m; İng. enumerated type; enumeration type) blşm. Bilgisayarda veri tipinin bildiriminde, alacağı değerler açık olarak verilmiş veri tipi; örneğin, dökümlü tip GÜN olduğunda alacağı değerler {Pazartesi, Salı, ... Pazar} olarak sıralanır.

seçenek düğmesi (Alm. Optionsschaltfläche, f; Fr. case d’option, f; bouton d'option, m; İng. radio button) blşm. Grafik arayüzlü ekranlarda, sunulan seçenekler arasından tek birinin tıklanarak belirlenmesinde kullanılan seçim simgesi.

seçmeli sıralama (Alm. Auswahlsortierung, f; Fr. tri par sélection, m; İng. selection sort) blşm. Bir kümedeki ögelerin bir sıralama anahtarına göre seçilmesi, bulunan her ögenin kümeden çıkarılıp sıralanmışlar listesine eklenmesi şeklinde yürütülen sıralama yöntemi.

Page 143: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sekizli (Alm. 8-bit-Zeichen, n; Oktett, n; Fr. octet, m; İng. octet) blşm. Bilgisayarda bir bütün olarak işlem gören sekiz ikili basamak ya da sekiz işaret ögesi; eşanlam: bayt.

sekizli ağaç (Alm. Octree, m; Fr. arbre octaire, m; İng. octree) blşm. Üç boyutlu nesnelerin gösteriminde bir nesnenin homojen olmayan her bir alt hacmini özyinelemeli biçimde sekiz eşit parçaya ayırarak sürdürülen analiz.

sekizli dolgulama (Alm. Bytefüllung, f; Fr. bourrage d'octets, m; İng. byte stuffing) blşm. 1. Bilgisayar iletişiminde kullanılan veri bağı protokol katmanında kontrol karakterleri görünümünde veriler bulunduğunda bunların aslında veri olduğunu gösteren özel bir sekizlinin önlerine eklenmesi. 2. Veri iletişiminde, protokol gereği kullanılması zorunlu veri paketi boyuna, söz gelimi 128 bayt, yetecek kadar veri yoksa, boşlukların bilgi içermeyen, boş sekizlilerle doldurulması.

sekizli sistem (Alm. Oktalsystem, n; Fr. système octal; İng. octal system) blşm. Sekiz tabanının kuvvetlerinin ve 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 katsayılarının kullanıldığı sabit tabanlı sayı gösterimi.

sekme cetveli (Alm. Tablineal, n; Fr. règle de tabulation, f; İng. tab ruler) blşm. Grafik ekranlı yazı işlemcilerde sayfa düzenlemesini kolaylaştırmak amacıyla sekmelerin yer aldığı cetvel.

sekme sayısı (Alm. Hopzählung, f; Fr. nombre de tronçons, m; İng. hop count) blşm. Paket iletişim ağında bir paketin başlangıç noktasından hedef noktasına kadar geçmesi gereken düğümlerin ya da yerel alan ağı köprülerinin sayısı.

selim virüs (Alm. harmloses Virus, n; unkritisches Virus, n; zerstörungsfreies Virus, n; Fr. virus bénign, m; virus inoffensif, m; İng. benign virus; nondestructive virus) blşm. Önemli zarar vermeyen ancak ekranın rengini değiştirmek, ekrana beklenmedik grafik simgeler getirmek, klavyenin tuşlarını değiştirmek gibi rahatsız edici eylemleri olan virüs; eşanlam: zararsız virüs.

semantik örün (Alm. Semantic Web, n; Fr. toile sémantique, f; web sémantique, m; İng. semantic web) blşm. Örün üzerindeki içeriklerin sadece doğal dilde ifade edilmeyip bilgi işleyen makineler tarafından da anlaşılabilir, yorumlanabilir ve işlenebilir bir biçimde ifade edilebileceğini öngören, böylece yazılımların verileri kolayca bulmasını, paylaşmasını ve bilgiyi birleştirmesini amaçlayan internet gelişimi.

senaryo (Alm. Szenario, n; Fr. scénario, m; İng. scenario) 1. blşm. Bir sistem, model ya da benzetimi geliştirmekte kullanılan başlangıç koşulları ve olaylar dizisi. 2. endst. Bir modelde tanımlanan bazı parametrelerin gelecekteki değerleri bilinemediği durumda, bu parametrelerin alabileceği her farklı değer için oluşturulan problem kümesi.

sepete ekleme oranı (Alm. in den Einkaufswagen Rate, f; Fr. taux de mise au panier, m; taux d'ajout au panier, m; İng. add to basket rate; add to cart rate) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesinde yer alan bir ürünün sepete konma sayısının siteyi ya da ürün sayfasını ziyaret sayısına oranı.

serpiştirmeli bellek (Alm. Speicherverschränkung, f; Fr. mémoire imbriquée; İng. interleaved memory) blşm. Belleğe erişim hızını artırmak amacıyla bellekteki iki ayrı dizilime sırasıyla erişilen ve yazılıp okunabilen bellek türü; eşanlam: geçmeli bellek.

sertifika yetkilisi (Alm. Zertifizierungsstelle, f; Fr. authorité de certification, f; İng. certificate authority; certification agent; certification authority) blşm. Bilgi güvenliğinde, sistemin güvenlik şartnamesine uyumluluğu hakkında karar veren, sistemin işletim risklerini değerlendiren ve sertifika edinme sürecini eşgüdümleyen kişi ya da kuruluş.

sertifikalama (Alm. Zertifikation, f; Zertifizierung, f; Fr. certification, f; İng. certification) 1. blşm. 1. Belirli bir yazılım ya da donanım ürününe, isterleri karşıladığını bildiren, örneğin başka yazılım ve donanımla beraber çalışabildiğini bildiren tanıtım belgesi verilmesi. 2. Bilgisayar yazılımı ya da donanımı alanında uzmanlaşmış bir kişiye yetki ve beceri belgesi verilmesi; eşanlam: sertifikalandırma. 2. endst. Bir ürünün, kişinin ya da örgütün sahip olduğu savlanan belirli özelliklerinin uzman ve tercihen bağımsız bir kuruluş ya da hakem tarafından değerlendirilerek doğrulanması.

ses kayıt parçası (Alm. Audioclip, m; Fr. coupure audio, f; clip audio, m; İng. audio clip) blşm. Kısa süreli ve kesintisiz bir ses kaydı ya da var olan kayıttan alıntı.

ses paketi (Alm. audio Datenpaket, n; Fr. paquet voix, m; İng. voice packet) blşm. Veri ağları üzerinde iletilmek üzere kodlanmış, sıkıştırılmış ve düzenlenmiş ses işaretlerini içeren veri paketi.

sıkı bağlı (Alm. fest verkoppelt; Fr. à configuration groupée; İng. tightly coupled) blşm. Bilgisayardaki süreçlerin yoğun etkileşim halinde bulunduğu, her birinin eyleminin diğerlerini hemen etkileyebildiği bağlantı yapısı.

Page 144: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

SIMD (Alm. eine Anweisung-viele Daten; Fr. unique source d’instruction - multiples sources de données; İng. SIMD; single-instruction multiple-data) blşm. Tek bir işlem komutuyla ayrık bellek bölgelerinde bulunan çok sayıda veriyi paralel işleme özelliği.

sınama isterleri (Alm. Testanforderungen, pl; Fr. besoins de test, pl; spécifications de test, pl; İng. test requirements) blşm. Bir sistemin belirtilen performans kriterlerine uyumluluğunu sınamak için gerekli testlerin ve koşullarının tanımı; eşanlam: test isterleri.

sınama ortamı (Alm. Prüfraum, m; Prüfstand, m; Testbed, m; Fr. banc d’essai, m; banc d’épreuve, m; İng. test bed; test bench; testbed) blşm. Kontrollü koşullarda belirli bir ürününün prototipinin kapsamlı testlerini bilimsel olarak yürütmek üzere hazırlanan çalışma alanı; eşanlam: test tezgâhı.

sınama problemi (Alm. Bestätigungsproblem, n; Überprüfungsproblem, n; Fr. problème de verification, m; problème témoin, m; problème étalon, m; İng. check problem) blşm. Bilgisayarın işlevsel bir biriminin doğru çalışıp çalışmadığını sınamak üzere kullanılan, çözümü önceden bilinen problem; eşanlam: test problemi.

sınıf (Alm. Klasse, f; Fr. classe, f; İng. class; Lat. Classis) 1. biyom. Canlıların sınıflandırılmalarında bölüm (dal) ile takım arasında yer alıp takımları içeren daha üst seviyedeki taksonomik grup. 2. yerb. Taksonomik gruplandırmada dalın altında ve takımın üstünde yer alan, benzer takımları içeren kategori. 3. (Alm. Klasse, f; Fr. classe, f; İng. class) blşm. 1. Bazı ortak öznitelikleri paylaşan grup, küme, tür. 2. Bilimsel, ticari vb. gözlemlerin bölümlendirildiği öbeklerin her biri. 3. Nesneye yönelik programlama ya da tasarımda ortak tanım, davranış ve özelliklere sahip nesneler topluluğu. 4. Nitelik ya da dereceye göre benzer değerlere sahip olan nesneler topluluğu. 5. Programlama dillerinde, iç yapısını ve nesnenin üzerinde yürütülebilen işlem kümesini tanımlayan nesne şablonu.

sınıflandırma analizi (Alm. Klassifikationanalyse, f; Fr. analyse de classification, f; İng. classification analysis) blşm. Büyük hacimli verilerin işlenip analiz edilmesi yoluyla ortak özelliklerini ve tanımlayıcı bilgileri içeren üstverilerin ortaya çıkartılması.

sınır geçiş protokolü (Alm. BGP Protokoll, n; Border Gateway Protocol, n; Fr. protocol BGP, m; İng. border gateway protocol) blşm.  IP paketlerinin taşınmasında iki özerk bölge arasında etkin paket yönlendirme yapmak için tasarlanmış omurga protokolü.

sınır yönlendirici (Alm. Grenze Netzübergangseinheit, f; Fr. passerelle de reseau, f; İng. border gateway) blşm. Bilgisayar iletişimi ağlarında veri paketlerinin taşınmasında ağ içinde olduğu kadar iki özerk ağ arasında da anahtarlama yapabilen yönlendirici.

sır vermeyen protokol (Alm. Null-Wissen Beweis; Fr. preuve à divulgation nulle de connaissance, f; İng. zero-knowledge protocol; zero knowledge proof) blşm. Bir kimlik tanılama probleminde ya da kriptografide, taraflardan biri diğer tarafa bir kanıta sahip olduğunu kesin olarak ispatlarken, diğer yandan hiçbir başka bilgiyi sızdırmaması.

sıra (Alm. Anordnung, f; Reihenfolge, f; Fr. ordre, m; rangement, m; İng. order) blşm. 1. Aritmetikte işlemlerin birbirine göre öncelik sonralık ilişkisini belirleyen dizilim. 2. Belirli kurallara göre veri ögelerinin dizilimi. 3. Bilgisayarda yapılan hesap işlemlerinde, bir sekizli ya da rakamın bağıl değeri; örneğin üst sıradaki sekizli alt sıradaki sekizliye göre daha önemlidir ve sayı değeri daha büyüktür.

sıra bağıntısı (Alm. Anordnungsbeziehung, f; Fr. relation d’ordre, m; İng. ordering relation) blşm. Bir küme üzerinde tanımlanmış olan yansımalı, geçişken ve ters simetrik ikili bağıntı. Örneğin "tamsayılarda küçüktür ya da eşittir’ bağıntısı.

sıra sayısı (Alm. Folgenummer, f; Sequenznummer, f; Fr. numéro d'ordre, m; İng. sequence number) blşm. Sayısal veri iletişiminde, peş peşe gelen veri öbeklerinin ya da veri çerçevelerinin sırasını belirlemek için kullanılan sayı alanı.

sırabağımlı (Alm. nicht kommutativ; Fr. non-commutatif; İng. noncommutative) blşm. Sonucun, işlenenlerin dizilişine bağlı olduğu işlem özelliği.

sırabağımsız (Alm. kommutativ; Fr. commutatif; İng. commutative) blşm. Sonucun işlenenlerin diziliminden bağımsız olduğu aritmetik işlem özelliği; eşanlam: değişim özellikli.

sıradan erişim (Alm. sequentieller Zugriff; Fr. accès linéaire, m; accès séquentiel, m; İng. linear access; sequential access) blşm. Sıralanmış bir ögeler kümesinde herhangi bir ögeye erişebilmek için o ögeden önceki tüm ögelere de erişilmesinin zorunlu olduğu erişim düzeni; eşanlam: ardışık erişim.

Page 145: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sıradüzensel ağ (Alm. hierarchisches Netzwerk; Fr. réseau hiérarchique; İng. hierarchical network) blşm.  İletim verimliliğini artırmak üzere birden çok yönlendirme ve çoğullama katından oluşan iletişim sistemi; örneğin omurga ağ ve erişim ağı sıradüzeni.

sıradüzensel dosya sistemi (Alm. hierarchisches Dateisystem; Fr. système de gestion hiérarchique des fichiers, m; İng. hierarchical file system) blşm. Bilgisayar diski üzerindeki dosyaların dizin ya da klasörler içinde, onların da başka dizin ya da klasörler içinde olduğu yapılanış.

sıralama 1. (Alm. Sortierung, f; Fr. ordination, f; tri, m; İng. sorting) blşm. Bir kümedeki ögeleri belirli bir özelliğine göre sıraya koyma. 2. (Alm. Anordnung, f; Fr. ordination, f; İng. ordering) endst. Bir grup işin belirli bir kıstasa göre gerçekleştirme sırasına dizilmesi.

sıralama anahtarı (Alm. Sortierschlüssel, m; Fr. clé de tri, f; İng. sort key) blşm. Sıralama ve ayıklamaya tabi tutulacak bir dosyada kayıtların seçilip sıralanmasında göz önüne alınan veri alanı.

sıralama sayısı (Alm. Ordnungszahl, f; Fr. nombre ordinal; İng. ordinal number) blşm. Bir liste ya da sıralama üzerinde konum belirtmek üzere kullanılan sayma sayılarından biri.

sıralı çift (Alm. geordnetes Paar; Fr. paire ordonnée; İng. 2-tuples; ordered pair) blşm. Bir seçme yöntemine göre sıralanmış iki ögeden oluşan küme.

sıralı liste (Alm. geordnete Liste; Fr. liste ordonnée; İng. ordered list) blşm. Ögeleri bir anahtara göre sayısal ya da mantıksal olarak sıraya konmuş liste.

sıralılık sağlama (Alm. Sequentialisierung, f; Fr. mise en séquence, f; maintien en séquence, m; séquencement, m; İng. sequence generation; sequencing) blşm. Bir bilgisayar iletişim şebekesinde iletilmek üzere gönderilen verilerin aralarındaki varış sırasının bozulmadan alıcı tarafa tesliminin sağlanması.

sırasıyla geçiş (Alm. symmetrische Reihenfolge; symmetrische Traversierung; Fr. parcours symétrique, m; İng. in order traversal) blşm. Çizge kuramında algoritma kuramında ya da veri işlemede bir ikili ağacın önce sol alt ağacı, sonra kökü, sonra da sağ alt ağacı aynı algoritma uyarınca ziyaret ederek işlenmesi.

SISD (Alm. einziger Befehlstrom- einziger Datenstrom; Fr. unique source d’instruction- unique source de données; İng. single instruction single data; SISD) blşm. Tek bir işlem komutuyla belleğin tek bir bölgesinde bulunan veriyi işleme özelliği. Örneğin von Neumann mimarisi SISD özelliğini taşır.

sızma önleme sistemi (Alm. Aufschaltungsschutzsystem, n; Einbruchschutzsystem, n; Fr. système protecteur d’intrusion, m; İng. intrusion protection system; IPS) blşm. Bilgi güvenliğinde, yetkisi olmayan kişi ve terminallerin bilgi işleme sistemine girmesini engellemeyi amaçlayan, sistem yöneticisine uyarı yollayıp önlem alınmasını sağlayan kural ve denetimler.

sızma saptama sistemi (Alm. Aufschaltungmeldeanlage, f; Einbruchmeldeanlage, f; Fr. système détecteur d’intrusion, m; İng. IDS; intrusion detection system) blşm. Bir bilgi işleme sisteminin bulunduğu yere izinsiz giren ya da bilgi işleyen sistemlere usulsüz biçimde erişim sağlamaya kalkışan kişi ya da kişileri yetkililere haber veren sistem; eşanlam: izinsiz giriş saptama sistemi.

siber saldırı (Alm. Cyberattacke, f; yberangriff, m; Fr. attaque du cyberspace, f; cyberattaque, f; İng. cyber attack; cyberattack; cyberspace attack) blşm. Bilgisayar ağlarına, bilgisayar altyapısına, bilişim sistemlerine ve/veya kişisel bilgisayarlara yönelik donanım ve/veya yazılım saldırısı.

siber uzay (Alm. virtueller Raum; Cyberwelt, f; Cyberspace, m; Fr. cyberespace, m; İng. cyberspace) blşm. Bilgisayarlar, bilgisayar ağları ve kullanıcılarının oluşturduğu sanal topluluk.

simetrik çoklu işleme (Alm. symmetrische Mehrfachverarbeitung; Fr. multitraitement symétrique, m; İng. symmetrical multiprocessing) blşm. Çok işlemcili bir bilgisayara teslim edilen görevlerin işlemcilere görev tipi ayrımı yapılmadan ve dengeli olarak dağıtılması ile sağlanan bilgi işlem hizmeti; eşanlam: eşit dağılımlı çoklu işleme.

simge fontu (Alm. Symbolschrift, f; Fr. police de symboles, m; İng. symbol font) blşm. Özellikle matematik formüllerin yazımında kullanılan Yunan alfabesi ve diğer karakterlerden oluşan font.

simge işlemcisi (Alm. symbolischer Prozessor; Fr. processeur symbolique, m; İng. symbolic processor) blşm. Yapay zekâ uygulaması için tanımlanan makinenin simgesel hesapları yürüten, sanal belleği yöneten ve grafik arayüzü sağlayan, ayrıca yapay zekâ operatörlerini sırayla çağıran bölümü.

Page 146: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

simgelem (Alm. Notation, f; Schreibweise, f; Fr. notation, f; İng. notation) blşm. Veri ya da bilginin gösterimi için bir simgeler kümesi ile kullanımlarına ilişkin kuralların tümü.

simgesel adres (Alm. symbolische Adresse; Fr. adresse symbolique, f; İng. symbolic address) blşm. Bilgisayarda, bir komut içinde kullanılan ve mutlak bir adrese dönüştürülmesi gereken adres tanıtıcısı.

simgesel dil (Alm. symbolische Sprache; Fr. code symbolique, m; langage symbolique, m; İng. symbolic language) blşm. Adresleri, işlenenleri ve komutları, makine dili yerine insanların rahat kullanabilecekleri simgelerle ifade eden programlama dili.

simgesel hesap (Alm. symbolischer Kalkül; Fr. calcul symbolique, m; İng. symbolic calculus) blşm. Simgeler üzerinde cebirsel kurallara göre yapılan işlemler bütünü.

simgesel model (Alm. symbolisches Modell; Fr. modèle symbolique, m; İng. symbolic model) blşm. Matematiksel simgeler ve bağıntılar kullanarak ögeler arasındaki ilişkileri gösteren model.

sistem analizi (Alm. Systemanalyse, f; Systemanforderungsanalyse, f; Fr. analyse de système, f; analyse des exigences, f; İng. system requirements analysis; systems analysis) blşm. 1. Bir bilişim sisteminin tasarlanmasında sorunu tanımlama, kullanıcı gereksinimlerinin analiz edilmesi, amaç belirleme, eldeki donanım, yazılım ve insan gücü olanaklarının en iyi kullanımı, sistemin belgelenmesi ve sistemin yaşatılmasına ilişkin faaliyetler. 2. Gerçek ya da planlanan bir sistemin bilişim gereksinimlerini ve süreçlerini saptamak üzere yapılan irdeleme; eşanlam: gereksinim analizi.

sistem birimi (Alm. Systemeinheit, f; Fr. unité système, f; İng. main unit; system unit) blşm. Kişisel bilgisayarın şasi, ana bellek, veriyolu, mikroişlemci ve bağlantı noktalarını içeren, ancak klavye, monitör ve diğer çevre birimlerini içermeyen ana kısmı.

sistem bütünleştirici (Alm. Systemintegrator, m; Fr. intégrateur de système, m; İng. system integrator) blşm. Bilişim sistemlerini oluşturan yazılım ve donanım alt sistemlerini bir araya getirip birlikte çalıştırarak kullanıcı gereksinimlerini karşılayacak çözümler oluşturmada uzmanlaşmış kişi ya da kuruluş.

sistem bütünlüğü (Alm. Systemintegrität, f; Fr. intégrité d'un système, f; İng. system integrity) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde, bir bilgisayarın rastlantısal ya da kötü amaçlı girişimlerden etkilenmeyerek belirlenen işlevini yerine getirebilmesi. 2. Bir sistemin bütünlüğünün ya da sağlamlığının korunabilme derecesi. 3. Bir veri işleme sisteminin yazılım ve donanımın mantıksal doğruluğunun güvencesi.

sistem çekirdeği (Alm. Betriebssystemkern, m; Kernel, m; Fr. noyau, m; noyau du système d'exploitation, m; İng. kernel; operating system kernel) blşm. Bilgisayar işletim sisteminin, olağan kullanıcıların doğrudan erişemediği ve bellek yönetimi, giriş çıkış işlevleri, uygulamaların yürütümü, özkaynak yönetimi gibi temel işlevleri yerine getiren kısmı; eşanlam: işletim sistemi çekirdeği.

sistem diski (Alm. Systemdiskette, f; Fr. disque de démarrage, m; disque système, m; İng. system disk) blşm.  İşletim sisteminin, bilgisayarın çalışmaya başlaması için gerekli kısımlarını barındıran disk.

sistem dökümü (Alm. Systemanzeige, f; Fr. cliché système, m; İng. system dump) blşm. Bilgisayar belleğinin bazı bölgelerinin bir kayıt ortamına bire bir yazdırılması.

sistem düzenleşimi (Alm. Systemkonfiguration, f; Fr. configuration du système, f; İng. system configuration) blşm. 1. Bir yazılım ve/veya donanım sistemini oluşturan alt sistem ve birimlerin belli bir işlevsellik için gerekli biçimde ilişkilendirilerek bir araya getirilmesi. 2. Genellikle bir bilgisayar sistemini oluşturan birimleri, altsistemleri de göstererek belirleyen herhangi bir çizim ya da liste; eşanlam: sistem yapılanışı.

sistem esnekliği (Alm. System Belastbarkeit, f; Fr. résilience d’un système, f; İng. system resilience) blşm. 1. Bilişim sistemlerinde beklenmedik sistem, çevre ya da girdi koşulları nedeniyle hizmet verme olanağı kalmasa bile kısa bir sürede sistemin kendi kendini toparlayarak çalışabilir duruma getirme özelliği; eşanlam: sistemin toparlanabilirliği. 2. Bir bilgisayar sisteminin bir ya da daha fazla biriminde arıza olmasına karşın hatasız bir şekilde çalışmaya devam edebilme özelliği; eşanlam: sistem dirençliliği.

sistem geliştirme çevrimi (Alm. Systementwicklungszyklus, m; Fr. cycle de développement du système, m; İng. system development cycle) blşm. Bir sistemin geliştirilme kararı ile başlayıp son kullanıcıya teslimine değin olan süreç.

Page 147: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sistem günlüğü (Alm. System-Log, n; Systemprotokoll, n; Fr. journal de système, m; İng. system log) blşm. Bir bilgisayarda yürütülen işler hakkında bilgilerin, işletme verilerinin, olağandışı durumların, işletmenden gelen ya da işletmene giden mesajların zaman damgalarıyla birlikte saklandığı dosya.

sistem izi (Alm. Spur der Systemereignise, f; Fr. trace de système, f; trace d’événements système, f; İng. system trace) blşm. Bir bilgisayarın işletim sistemindeki belirli işlemlerin, daha sonraki hata analizi ve hataların giderimi amacıyla zamandizinsel kaydı.

sistem kütüphanesi (Alm. Systembibliothek, f; Fr. bibliothèque système, f; İng. system library) blşm. Bilgisayar işletim sisteminin ana yazılım modüllerini bulunduran dosyalar bütünü.

sistem mimarisi (Alm. Systemarchitektur, f; Fr. architecture de système, f; İng. system architecture) blşm. Bir sistemin bir bütün olarak mantıksal yapısı ve çalışma ilkeleri veya bu yapı ve ilkelerin tasarımlanması.

sistem profili (Alm. Systemprofil, n; Fr. profile de système, m; İng. system profile) blşm. Bir bilgisayar sisteminin belli bir hizmet türü ve başarım seviyesi çerçevesinde işletimi için gerekli ayarlar ile parametre değerlerini içeren dosya.

sistem programcısı (Alm. Systemprogrammierer, m; Fr. programmeur du système, m; İng. system programmer) blşm. Bir bilgisayar sisteminin istenen hizmetleri hedeflenen başarım seviyesinde verebilmesi için işletim sisteminin sağladığı olanakları en ayrıntılı biçimde kullanabilen, sistem profilini planlayıp düzenleyen ve kontrol eden yazılım uzmanı.

sistem testi (Alm. Systemtest, m; Fr. essai du système, m; İng. system test) blşm. Bir sistemin belirtilen isterlere uyumunu değerlendirmek için sistem üzerinde yürütülen tam ve tümleşik sınama.

sistem virüsü (Alm. Systemvirus, n; Fr. virus d’amorçage, m; virus système, m; İng. system infector) blşm. Bir bilgisayarın başlatma işlemi esnasında işletim sisteminin bir bölgesinde ya da bir dosyasında canlanan virüs.

sistem yazılımı (Alm. Systemsoftware, f; Fr. logiciel de base, m; logiciel système, m; İng. system software) blşm. Bilgisayarda, uygulama programlarının yürütümünü sağlayan ve uygulama programlarından bağımsız olan yazılım; örneğin işletim sistemi.

sistem yöneticisi (Alm. Systembetreuer, m; Fr. administrateur de système, m; gestionnaire de système, m; İng. sysadmin; system administrator; system manager; systems administrator) blşm. Bir kuruluşta bilgisayar sistemlerini kullanıma uyarlayan, denetleyen ve yöneten en üst düzeyde yetkili kişi.

sistematik yeniden kullanım (Alm. systematische Wiederverwendung, f; Fr. réutilisation systématique, f; İng. systematic reuse) blşm. Yazılım geliştirme sürecinde ortak varlıklar arasında yer alan her türlü ara çıktının, ister odaklı değişimlerin önceden tanımlı biçimde yönetilmesi yoluyla yeni sistem ve birimlerin üretiminde kullanımı.

sistemi başlatan program (Alm. Systemeröffnungsprogramm, n; Fr. lancement initial d’un programme, m; programme d'amorçage, m; İng. booting; initial program load) blşm. Başla tuşuna basıldıktan sonra bilgisayar sistemini ayağa kaldıran ve işletim sistemini çağırarak olağan çalışmaya başlamayı sağlayan ilk program.

sistemi göç ettirme (Alm. Systemmigration, f; Fr. transfert du système informatique, f; İng. system migration) blşm. 1. Bilgisayarda, bir yazılım sisteminin yeni bir sürümünü, gerekli uyarlamaları yaptıktan sonra eskisinin yerine yerleştirme. 2. Bir bilgisayar yazılım/donanım sistemi için hazırlanmış yazılım sistemini bir başka yazılım/donanım altyapısı üzerinde çalıştırmaya başlama.

sistemi yeniden başlatma (Alm. Systemneustart, m; Systemreset, m; Fr. redémarrage de système, m; İng. system reset) blşm. Bilgisayarın yapmakta olduğu tüm işleri durdurup sistem ön yüklemesini de yaptıktan sonra bilgisayarı yeniden başlatmak.

sistemin öz dili (Alm. Wirts-Programmsprache, f; Fr. langage natif; İng. host language; native language) blşm. Özellikleri bir bilgisayarın donanımı ve işletim sistemi tarafından desteklenen programlama dili.

sistemler arası ağ geçidi (Alm. äußere Schnittstelle; Fr. passerelle exterieure, f; İng. exterior gateway) blşm. Bilgisayar ağlarında bir özerk sistem ile bir başka özerk sistem arasında yönlendirme bilgilerini değiş tokuş eden ve iki veya daha fazla özerk sistem arasında paket yönlendirme yapabilen ağ geçidi.

site rehberi (Alm. Site-Verzeichnis, n; Fr. annuaire de sites, m; répertoire de sites, m; İng. site directory) blşm. Örün üzerinde bilgi aramayı kolaylaştırmak üzere siteleri ve içeriklerini kategorilere ayrılmış olarak gösteren, içeriğe göre arama olanağı sunan ve köprülü metin linkleri ile bağlantılar kurulmasına elveren site.

Page 148: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

site ziyareti (Alm. Seitenhit, m; Fr. appel de page; İng. page hit; web hit) blşm. Bir örün tarayıcısının arayıp bulduğu bir sitenin içindeki dosyalara erişmesi.

siteler arası gezinim (Alm. Webseitenavigation, f; Fr. navigation entres les sites Web, f; İng. website navigation) blşm. Etkileşimli ve sezgisel bir araştırmayı gütmek üzere kullanıcının internet siteleri veya yapısal veri yığınları arasında dinamik olarak gezinimi.

siteyi terk oranı (Alm. Abbruchrate, f; Fr. taux d'abandon, m; İng. abandonment rate) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesini ziyaret edip alışveriş sepetine en az bir ürün koyduktan sonra siteyi terk edenlerin tüm ziyaret edenlere oranı.

SMTP protokolü (Alm. einfaches E-Mail-Übertragungsprotokoll; Fr. protocole SMTP, m; İng. simple mail transfer protocol; SMTP) blşm.  İnternet üzerinde özellikle farklı e-posta sunucuları arasında elektronik posta iletilerinin aktarımı için kullanılan uygulama protokolü; eşanlam: yalın posta aktarma protokolu.

soğuk başlatma (Alm. Kaltstart, m; Fr. reprise à froid, f; redémarrage à froid, m; İng. cold boot; cold reboot; cold start; hard boot; hard reboot) blşm. Bir bilgisayar sisteminin, hiçbir ara sonuç kullanılmadan ve önceki ortam gözetilmeden en baştan program yüklenerek başlatılması.

sohbet yazılımı (Alm. Chatsoftware, f; Fr. logiciel de clavardage, m; İng. chat software) blşm.  İnternet kullanıcısının bilgisayarına yüklendiğinde kullanıcıya sohbet sunucularına erişme ve aynı türden bir yazılımı yüklemiş bulunan herhangi bir diğer kullanıcı ile karşılıklı kısa metin mesajları değiş tokuşu ile iletişimde bulunma olanağı sağlayan yazılım.

soket 1. blşm. 1. (Alm. Steckverbindung, f; Socket, m; Fr. interface de connexion, f; connecteur logiciel, m; İng. socket) Bilgisayar iletişiminde, bir terminaldeki bağlantı noktalarından biri ya da bu bağlantı noktaları protokolünün içindeki adresleme yapısı. 2. (Alm. Internet-Socket, m; Fr. interface de connexion, f; socket du domaine Internet, m; İng. network socket; socket) TCP/IP protokolüne dayalı bilgisayar iletişiminde IP adresi ile TCP adresinin birlikteliğinden oluşan terminalin tek adresi. 2. (Alm. Anschlussdose, f; Steckdose, f; Fr. socle, m; İng. socket) elk. Elektron tüpü, transistör, tümdevre gibi bir devre elemanının bacaklarının sokulduğu bağlantı yuvası.

soket adresi (Alm. Socketadresse, f; Fr. adresse de couche d’échange, f; adresse du socket, f; İng. socket address) blşm. TCP/IP ağlarında protokol yapısı içinde bağlantı noktası adresi ve ağ adresi kısımlarından oluşan bir iletişim ucunun adresini tekil bir şekilde gösteren veri yapısı.

sol içerlek (Alm. linke Kerbe; Fr. indentation à gauche, f; İng. left indent) blşm. Özellikle elektronik olarak düzenlenen metin belgelerinde paragrafın, sayfanın soluna göre kaydırılma miktarı ya da sütun cetvelinde bunu gösteren sekme.

sola yaslama (Alm. links abgleichen; Fr. ajuster à gauche; İng. adjust left; align left; flush left; left justify) blşm. 1. Bilgisayarda bir tutanak ya da veri alanı içindeki veriyi, belirli bir konumdaki karakter sol uca yerleşecek biçimde kaydırma. 2. Bir sayfa üzerinde karakterlerin basım konumlarını basımın sol yanı düzgün olacak biçimde düzenleme; eşanlam: sola hizalama.

somut sınıf (Alm. konkrete Klasse; Fr. classe concrète; İng. concrete class) blşm. Nesneye yönelik programlamada herhangi bir alt sınıfın yaratılmasına gereksinim olmadan doğrudan doğruya kendisinden nesne yaratılabilen sınıf.

somutlama (Alm. Instantiierung, f; Fr. instanciation, f; İng. instantiation) blşm. Nesneye yönelik programlamada sınıf soyutlamasından somut bir nesne üretmek.

somutlanan nesne (Alm. Instanz, f; Fr. instance, m; İng. instance) blşm. Nesneye yönelik programlamada soyut bir nesne sınıfından türetilen somut bir örnek.

son çare yordamı (Alm. Rückfallprozedur, f; Fr. méthode de reprise, f; İng. fallback procedure) blşm. 1. Bir ana bilgisayar sisteminde arıza ya da kusur bulunduğunda programın çalışmaya devam etmesi için başvurulan çözüm işlemleri. 2. Bir iş planı başarısızlığa uğradığında devreye sokulan beklenmedik durumlar için hazırlanan plan.

son giren ilk çıkar yığıtı (Alm. LIFO Stapelspeicher, m; Fr. pile refoulée; pile LIFO, f; İng. last-in first-out stack; LIFO stack) blşm. Verilerin sırayla işlenmesinde, sıraya en son giren ögenin en başta işlenmesi kuralına göre örgütlenmiş bir veri yapısı.

sona ekleme (Alm. hinzufügen; Fr. ajouter à la fin; İng. append) blşm. Ek olarak son kısma ilave etmek; örneğin, bir dosyanın sonuna, bir veritabanının sonuna bir bilgi ekleme.

Page 149: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sondaki kullanıcı (Alm. Endbenützer, m; Endverbraucher, m; Fr. utilisateur final, m; İng. end user) 1. blşm. Bir bilgi işleme ya da iletişim sisteminde, verilerin en son vardığı nokta ya da verileri kullanan kişi, süreç, program; eşanlam: uçtaki kullanıcı. 2. endst. Bir ürünün ya da hizmetin amacı doğrultusunda tüketilmesi için ulaştırıldığı son kişi.

sondan başlayan geçiş (Alm. Postordnung, f; Fr. parcours régressif; İng. postorder traversal) blşm. Algoritmalar kuramında çizge kuramında ya da veri işlemede, bir ağaç üzerinden, soldan sağa doğru bütün alt ağaçların aynı algoritma uyarınca taranıp en sonda kök düğümün işlendiği geçiş yöntemi.

sonlandırma bilgisi (Alm. Nachsatz, m; Streifennachlauf, m; Fr. amorce de fin, m; İng. trailer) blşm. Elektronik veri işlemede, bir veri biriminin ardına eklenen kontrol bilgileri veya bir dosyanın sonunu belirten ibare.

sonlu durum makinesi (Alm. endlicher Zustandsautomat; Fr. automate fini; machine à états finis, f; İng. finite-state automaton; finite automaton; finite state machine) blşm. Bir dış uyarıya karşı tepkisi, bu uyarının değeriyle birlikte makinenin sonlu sayıdaki iç durumundan, uyarı anında bulunduğu duruma bağlı olarak belirlenen gerekirci soyut varlık; eşanlam: sonlu otomat.

sonsuz döngü (Alm. Endlosschleife, f; Fr. boucle infinie; İng. infinite loop) blşm. Programın dışından müdahale edilmedikçe kendini tekrarlaması durdurulamayan yazılım döngüsü.

sonu belirtme karakteri (Alm. Beendigungscharakter, m; Endezeichen, n; Fr. caractère de fin, m; İng. end-of character) blşm. Bir veri ortamının fiziksel sonunu, bir veri ortamının kullanılmış bölümünün sonunu ya da bir veri ortamı üzerinde yazılı verinin istenen bölümünün sonunu belirtmek üzere kullanılan kontrol karakteri; örneğin blok sonu ya da dosya sonu karakteri.

sorgu (Alm. Anfrage, f; Fr. interrogation, f; İng. inquiry) blşm. 1. Belirli bir bilgi dağarcığını edinebilmek için bir veritabanına yöneltilen soru biçimindeki istem bildirimi. 2. Merkezi bilgisayar tarafından uçbirimlerin, kullanıcıların vb. durumlarını öğrenmek ya da iletilecek mesajlarının olup olmadığını saptamak üzere yapılan anket.

sorgu işlemi (Alm. Abfragetransaktion, f; Fr. transaction d’interrogation, f; İng. inquiry transaction) blşm. Veritabanında herhangi bir güncellenmeye yol açmayan, sadece bilgi edinilmesi ile sonuçlanan işlem.

sorgu-yanıtlı kimlik tanılama (Alm. Challenge-Response-Authentifizierung, f; Fr. demande d’accès - reponse, f; İng. challenge-response authentication) blşm. Akıllı kartlarda ve biyometrik sistemlerde bilgi güvenliği amacıyla kullanılan, başvuran kişiden önce bazı özel bilgiler vermesinin istenmesi (challenge) ve kişinin sağladığı bilgiler (response) ışığında bir giriş kodunun verilmesi aşamalarından oluşan yöntem.

sosyal ağ (Alm. soziales Netzwerk, n; Fr. réseau social, m; İng. social network) blşm. Sosyal ağların çizge modellerinde, düğümlerinin aktörleri ve yönlü veya yönsüz ayrıntılarının aktörlerin arasındaki ilişkileri temsil ettiği çizgeler.

sosyal ağ analizi (Alm. soziale Netzwerkanalyse, f; Fr. analyse des réseaux sociaux, f; İng. social network analysis) blşm. Sosyal ağ özelliklerini, çizge kuramı kullanarak inceleyen sosyoloji, ekonomi, antropoloji, biyoloji, enformatik gibi dalları içeren disiplinlerarası bir alan.

sosyal bağ (Alm. soziale Verbindung; Fr. lien social; İng. social tie) blşm. Sosyal ağlardaki aktörler arasında yönlü veye yönsüz, ağırlıklı olabilen bir ayrıntı.

sosyal kapital (Alm. soziales Kapital, n; Fr. capital social, m; İng. social capital) blşm. Bir sosyal ağdaki bir aktörün içinde bulunduğu ağdaki ilişkilerin sağladığı avantajı belirten ölçümler.

sosyal medya analitiği (Alm. Analytik der soziale Medien, f; Fr. analyse des médias sociaux, f; analytique des médias sociaux, f; İng. social media analytics) blşm. Elektronik medyadaki yazışma ve konuşmalar gibi yarı yapılanmış ya da yapılanmamış, çok büyük miktarlarda sosyal medya verilerini analiz ederek içgörüye ve bilgiye dayanan karar süreçlerine destek olacak analizler.

sosyal medya verileri (Alm. Social Media Daten, pl; Fr. données des médias sociaux, pl; İng. social data; social media data) blşm. Elektronik iletişim ortamında, örneğin Facebook, Twitter gibi, Pinterest gibi uygulamalardaki mesajları izleyerek elde edilen, pazarlamacıların müşteri eğilimlerini tahmininden sosyal araştırmacıların insanların politik eğilimlerine ve sosyal hareketlere katılımına kadar yararlı bilgilerin kullanıcının bulunduğu coğrafi konum, kullandığı dil, biyografik verileri, paylaştığı kişiler gibi metaveriler.

Page 150: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sosyal pazarlama (Fr. vente 2.0, f; vente sociale, f; İng. selling 2.0; social selling) blşm. Sosyal ağları kullanarak potansiyel müşterilerle etkileşimler sağlamak, itibar ve tanınırlık kazanmak ve dolayısıyla satışları artırma amacını güden pazarlama tekniği.

soyut bilgisayar (Alm. abstrakte Maschine; Fr. machine abstraite; İng. abstract computer; abstract machine) blşm. Kuramsal olarak hesaplanabilirlik ve algoritma karmaşıklığı bakımından neyin nasıl yapılabileceğinin incelenmesi için oluşturulmuş bir bilgisayar modeli; eşanlam: soyut makine.

soyut sınıf (Alm. abstrakte Klasse; Fr. classe abstraite; İng. abstract class) blşm. Nesneye yönelik programlamada programlama dilinden bağımsız olarak kendi içinde nesne yaratılamayan ancak kendisinden nesne yaratılabilecek alt sınıfların tanımlanmasında kullanılabilen sınıf.

soyut veri tipi (Alm. abstrakter Datentyp; Fr. type de données abstrait, m; İng. abstract data type) blşm. Bilgisayar programlamasında bilgisayar dilinden bağımsız olarak kullanıcı tarafından içinde barındırabileceği bilgi türleriyle ve üzerinde yapılabilecek işlemleriyle belirtilen veri tipi.

soyutlama (Alm. Abstraktion, f; Fr. abstraction, f; İng. abstraction) 1. blşm. 1. Bilgisayar programlamada farklı yazılım nesnelerinin ortak özelliklerini belirleyip herhangi bir kullanıma özgülenebilecek genel sınıflar kapsamında tanımlama. 2. Bir sistemin matematiksel modellenmesi amacına yönelik sadece gerekli bilgiler üzerinde odaklanan, bunun dışındakileri göz ardı eden yaklaşım. 2. endst. Kavramların temel ilkelerden hareketle, nesnelerden ve dünyadaki örneklerinden bağımsız olarak tanımlanması.

söylem evreni (Alm. Diskursuniversum, m; Gegenstandsbereich, m; Fr. domaine du discours, m; univers du discours, m; İng. domain of discourse; universe of discourse) blşm. Belirli bir bağlam kapsamında üzerinde akıl yürütülebilecek ve söz söylenebilecek tüm ögelerin oluşturduğu küme.

sözcük (Alm. Wort, n; Fr. mot, m; İng. word) blşm. 1. Bilgisayarda işlemci ile çevre birimleri arasında tek seferde bir bütün olarak aktarılan, işlemci komutları tarafından tek seferde işlenen bit dizisi. 2. Bilgisayarda ve dilbilimde bir birim olarak ele alınan karakter dizgisi.

sözcük gövdesi (Alm. Wortstamm, m; Fr. thème, m; İng. stem; word stem) blşm. Kökle ona katılan kimi eklerden oluşan sözcük bölümü; eşanlam: gövde.

sözcük sekme tuşu (Alm. Tabulatortaste, f; Worttabulator, m; Fr. touche tabulation, f; İng. tab key; tabulator key; word tab) blşm. Bilgisayarda bir tablo üzerinde imleci bir sonraki sözcüğe sektiren işlev ve tuşu.

sözcük türü (Alm. lexikalische Kategorie, f; Wortart, f; Wortklasse, f; Redeteil, m; Sprachteil, m; Fr. catégorie grammaticale, f; classe grammaticale, f; espèce grammaticale, f; lexicale, f; partie du discours, f; İng. lexical category; lexical class; part of speech; word class) blşm. Benzer gramer özelliklere sahip ve tümce içinde benzer şekilde kullanılan sözcük kategorisi.

sözcük uzunluğu (Alm. Wortlänge, f; Fr. longueur de mot, f; İng. word length; word size) blşm. Bir bilgisayar sözcüğündeki bit sayısı.

sözcük yakalama (Alm. Wortkennung, f; Fr. détection de mots, f; İng. word spotting) blşm. Akıp giden bir doğal konuşma işareti içinde anahtar sözcüklerin saptanması ve yerlerinin belirlenmesi.

sözde işlemci (Alm. Pseudomaschine, f; Fr. machine simulée; İng. pseudomachine) blşm. Gerçekte donanım olarak varolmayan, yazılımla sanal olarak hayata geçirilen işlemci; eşanlam: sözde makine.

sözde kod (Alm. Pseudokode, m; Fr. pseudo-code, m; İng. pseudocode) blşm. Bilgisayara özgü komut deyimleriyle yazılmamış, ancak anlaşılabilirliği artıran ve yürütümünden önce makine diline çevrilmesi ya da yorumlanması gereken algoritma belirtimi.

sözde komut (Alm. Pseudo-Befehl, m; Fr. instruction non exécutable, f; pseudo-instruction, f; İng. nonexecutable statement; pseudo-instruction) blşm. Bilgisayar programlamada makine diline çevrilmeyen ancak derleyiciye ya da çeviriciye bilgi taşıyan programlama deyimi, değişken bildirimi ya da açıklama. Örneğin bir sabitin değerini belirleyen deyim.

sözdizim (Alm. Syntax, f; Fr. syntaxe, f; İng. syntax) blşm. 1. Bir dilin, özellikle bir programlama dilinin deyim ve tümcelerini oluşturan karakter dizgilerinin nasıl üretileceğini ve ilişkilendirileceğini tanımlayan kurallar kümesi. 2. Kullanım biçiminden ve/veya anlamlarından bağımsız karakterlerinin ya da karakter kümelerinin ilişkileri. 3. Programlamada bilgisayarın yorumlayabileceği sözcükler, sözcüklerin sıralaması ve kombinasyonları ile noktalama işaretleri; eşanlam: sentaks.

Page 151: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sözdizim ağacı (Alm. Syntaxbaum, m; Fr. arbre de syntaxe, m; İng. syntax tree) blşm. Herhangi bir dildeki bir tümceyi oluşturan birimlerin öbekleşerek oluşturdukları sözdizimsel grupların sıradüzensel gösterimi; eşanlam: sentaks ağacı.

sözdizimsel analiz (Alm. Syntaxanalyse, f; Parsen, n; Fr. analyse syntaxique, f; İng. parsing; syntactic analysis) blşm. 1. Bir bilgisayar programının yapısını irdeleyen ya da belirli bir programlama dilinin sözdizimine uyup uymadığını sınayan analiz. 2. Herhangi bir biçimsel ya da doğal dilde, belirli bir simge dizisini o dilin sözdizim kuralları uyarınca bileşenlerine ayırma işlemi; eşanlam: sentaks analizi, sözdizimsel çözümleme.

sözdizimsel ayrıştırıcı (Alm. Syntaxanalysierer, m; Fr. analyseur syntactique; İng. parser; syntactic analyzer) blşm. Analiz, yorumlama ya da derleme amacıyla bilgisayar programlarını ya da metinleri ayrıştıran yazılım aracı.

sözlü mesaj postası (Alm. Sprachmitteilung, f; Voicemail, f; Fr. audio-messagerie, f; İng. voice mail) blşm. Çağrıları yanıtlama, sesletilmiş biçimde kaydedilmiş iletileri saklama, daha önce kaydedilmiş mesajları seslendirme gibi yetenekleri olan sistem.

sözlük (Alm. Wörterbuch, n; Fr. dictionnaire, m; İng. dictionary) blşm. Bir dildeki sözlük birimlerinin tümünü ya da bir bölümünü, genellikle alfabetik sırada, bazı durumlarda da konulara ya da kavramsal alanlara göre tanımlayan, tanıkları, söylenişleri, kökenleri, kullanımları, dilbilgisi ulamları, eşanlamlıları, karşıt anlamlıları ya da bir başka dildeki karşılıklarıyla sunan yapıt.

sözlük saldırısı (Alm. Wörterbuchangriff, m; Fr. attaque de dictionnaire, f; İng. dictionary attack) blşm. 1. Bir bilgisayar korsanının bir kullanıcının giriş şifresini ya da PIN numarasını her türlü olası sözcüğü ya da sayıyı deneyerek bulma girişimi. 2. Elektronik mesaj saldırısında bir programın bilinen adlar etrafındaki tüm olasılıkları deneyerek adresleri üretmesi ve böylece çok büyük sayıda olası adresler yaratma çabası.

sözlük sıralaması (Alm. lexikographische Folge; worterklärende Ordnung; Fr. ordre lexicographique; İng. lexicographic order) blşm. 1. Sayısal imgelerde piksellerin birinci satırın birinci sütunundan başlayıp sonuncu sütuna kadar gittiği, daha sonra ikinci satırın birinci sütunundan devam edip sonuncu satırın sonuncu sütununa varacak şekilde bir vektör halinde sıralanması. 2. Veri ögelerinin sözlükteki harflerin dizilişine göre sıralanması.

sözlüksel analiz (Alm. lexikalischer Analyser; Fr. analyseur lexical, m; İng. lexical analyzer) blşm. Bilgisayara dayalı dilbilimde, giriş verilerini ve karakter dizgilerini bu işe özgü bir yazılım aracıyla inceleyip sayılar, harfler ve işleçler kategorilerine ayırma.

sözlüksel öge (Alm. lexikalisches Anzeichen; lexikalisches Stück; Fr. unité lexicale; İng. lexical token) blşm. Bir programlama dilinde, bir temel anlam birimini ifade eden karakter dizgisi.

statik bellek (Alm. Standardarbeitsspeicher, m; Fr. mémoire statique, f; mémoire vive statique, f; İng. SRAM; static random access memory) blşm. Verileri saklayabilmek için dönemli tazelenme sürecine gereksinmeyen rasgele erişimli bellek; eşanlam: statik rasgele erişimli bellek.

statik bellek ayırma (Alm. statische Speicherbelegung; Fr. allocation statique de mémoire; İng. static memory allocation) blşm. Bir bilgisayar programının yürütümünün başında atanan ve program yürütümünün sonuna değin korunan bellek alanı.

statik ilişkilendirme (Alm. statische Bindung; Fr. édition de liens statique, f; İng. static binding) blşm. Bilgisayarda, bir programdaki simgesel adreslerin gerçek bellek adreslerine derleme sırasında dönüştürülmesi.

statik program analizi (Alm. statische Code-Analyse; Fr. analyse statique d’un programme, f; İng. static program analysis) blşm. Bir yazılımın çalıştırılmadan sadece belgelenmesine, şekline, yapısına, içeriğine dayanarak analiz edilmesi.

sunucu (Alm. Server, m; Fr. serveur, m; serviceur, m; İng. server) blşm. 1. Bilgi işlem düzenlerinde gelen bir iş isteğini yerine getirmekle yükümlü ya da bu rolü protokol gereği benimsemiş bilgisayar. 2. Bilgisayar ağında başka bilgisayarlara çeşitli hizmetler veren bilgisayar.

sunucu görevciği (Alm. Servlet, n; Fr. servelet, m; İng. servlet) blşm. Java platformu özellikli bir sunucu üzerinde çalışan, genelde istemcilerin HTTP isteklerine yanıt vermek üzere tasarlanmış program; eşanlam: Java görevciği.

Page 152: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

sunucu grubu (Alm. Servercluster, n; Fr. batterie de serveurs, f; grappe de serveurs, f; İng. server cluster; server farm; web server farm) blşm. Ortak bir yönetim altında bulunan, birbirinden bağımsız ancak ağ hizmetleri açısından tek bir sunucuymuş gibi görünen sunucular topluluğu.

sunucu güdümlü model (Alm. Push-Medium, n; Fr. server push; modèle dirigé par Internet, m; İng. push technology; server push) blşm. Seçilmiş verilerin düzenli aralıklarla ve önceden verilmiş yönergelere göre internetten kullanıcıya otomatik olarak gönderilmesine dayalı bilgi edinme modeli.

sunucu ikizleme (Alm. Serverspiegelung, f; Fr. serveur miroir, m; İng. server mirroring) blşm. Güvenilirliği artırma amacıyla oluşturulan, bir sunucu üzerindeki bütün bilgi hareketlerini ve süreçleri bir ikinci sunucu üzerinde paralel olarak tam tamına tekrarlayıp birinci sunucu işlem göremez duruma düştüğünde görevlerini ikincisinin aksatmadan sürdürebileceği iki sunuculu yapı.

sunucu uygulaması (Alm. Serverapplikation, f; Fr. application serveur, f; İng. server application) blşm. Dinamik bir link ile istemci uygulamasındaki bir hedef belgeye gönderilecek verileri ya da hedef belgedeki bir nesneye gömülecek belgeyi yaratan uygulama.

sunucuda yürütülen uygulama (Alm. Back-end Anwendung, f; Backend Applikation, f; Fr. application de fond, f; İng. back-end application) blşm. Programının, istemci tarafında değil de sunucu bilgisayarda çalıştırıldığı ve kullanıcının doğrudan etkileşmediği uygulama.

sunuş katmanı (Alm. Darstellungsschicht, f; Fr. couche de représentation, f; İng. presentation layer) blşm. Bilgisayar ağlarındaki Açık Sistemler Arabağlaşımı modelinde uygulama katmanından gelen veriler üzerinde kod biçimlendirme, şifreleme, şifre çözme, sıkıştırma gibi sunuşla ilgili yükümlülükleri taşıyan katman.

süre dilimleme (Alm. Zeitschachtelung, f; Zeitscheibenverfahren, n; Fr. découpage de temps, m; İng. time slicing) blşm. Bilgisayarda birkaç işin birden, işlemci tarafından her bir işe eşit süre ayrılarak zaman bölüşümlü olarak yürütülmesi; eşanlam: zaman paylaşımı.

süre kotası (Alm. Zeitkontingent, n; Fr. quota d’utilisation, m; İng. time quota) blşm. 1. Bilgisayar işletim sisteminde zaman paylaşımlı olarak yürütülen her bir programa işlemci tarafından her dönüşte ayrılan süre. 2. Bir kullanıcının bilgisayarı kullanabileceği sınırlı zaman dilimi.

süreç (endst. kim. proses) (Alm. Ablauf, m; Prozess, m; Fr. processus, m; İng. process) 1. blşm. Veri işlemede, bir programın yürütümü ile ortaya çıkan olaylar dizisi. 2. müh. Bir şeyin nasıl çalıştığını ya da işlediğini anlatmaya yarayan olaylar ve eylemler dizisi. 3. endst. Bir ürün veya hizmet üretiminin aşamalarında bir veya birden fazla bileşenin herhangi bir durumunda üzerinde yapılması gereken işlemin yöntemi. 4. (Alm. Prozess, m; Fr. processus, m; İng. process) kim. Hammaddelerin ürünlere dönüşümünü gerçekleştiren birbirine ilişkin fiziksel ve kimyasal işlemler dizisi.

süreç bağlamı (Alm. Prozesskontext, m; Fr. contexte d’exécution, m; İng. process context; task context) blşm. 1. Bir bilgisayarda görevlerin yürütüme konabilmesi için işletim sisteminin sağladığı ortam; eşanlam: görev bağlamı. 2. Kesintiye uğratılan bir bilgisayar programının yeniden yürütülebilmesi için gerekli bilgiler.

süreç metriği (Alm. Prozessmetrik, f; Fr. métrique de processus, f; İng. process metric) blşm. Bir yazılımın geliştirilmesi, gerçekleştirilmesi ve bakımı için kullanılan yöntemlerin, tekniklerin ve araçların etkinliğini belirlemede kullanılan ölçüler.

süreçler arası iletişim (Alm. Interprozesskommunikation, f; Fr. communication interprocessus, f; İng. interprocess communication; IPC) blşm. Bir bilgisayarda eşzamanlı olarak yürütülen farklı programlar arasında ya da ağ üzerindeki farklı bilgisayarlarda yürütülen programlar arasında veri alışverişi, bu alışverişi sağlayan teknikler.

sürekli form (Alm. Endlosformular, n; Leporelloformular, n; Rollenpapier, n; Fr. formulaire continu; İng. continuous form) blşm. Bilgisayarda alınan sonuçları matris ve satır yazıcıdan yazdırmak üzere kullanılan, önlü-arkalı katlandığı için sayfaları yazıcının basım düzeneğinden sürekli biçimde geçen kâğıt çıkış ortamı.

sürgit (Alm. ad infinitum; bis ins Unendliche; Fr. à l'infini; İng. ad infinitum) blşm. Her sınırın ötesinde, sonsuza değin.

sürgü (Alm. Bildlaufleiste, f; Rollbalken, m; Schiebebalken, m; Fr. barre de défilement, f; ascenseur de défilement, m; curseur de défilement, m; İng. elevator; scroll bar; slider) blşm. 1. Bilgisayar ekranında uygulama pencerelerinde geniş bir alana yayılmış bilgileri, kaydırarak görüntüye getirmek için kullanılan dikey ve yatay kaydırma çubuklarındaki düğme. 2. Grafik ekranda bir parametrenin değerini sürgü kolunun yatay ya da dikey

Page 153: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

oynatılması ile değiştirmeye yarayan arayüz ögesi. 3. Kullanıcının bir liste ya da dosyaya bakış noktasını değiştirmekte kullanılan ve kaydırma okları, alanı ve sürgüden oluşan grafik arayüz.

sürükle bırak (Alm. ziehen und fallenlassen; Fr. glisser-déposer; İng. drag-and-drop) blşm. Etkileşimli ekranlarda, bir grafik nesnenin ya da metin parçasının ekrandaki bulunduğu yerden alınarak başka bir yere, örneğin çöp kutusuna, bir metnin belli bir yerine, bir metin kutusuna ya da başka bir klasöre bırakılması.

sürüm (Alm. Version, f; Fr. version, f; İng. version) blşm. 1. Bir belge ya da yazılım programının başlangıçtaki dağıtımı ya da aradaki düzeltimleri de içeren ara dağıtımı. 2. Bir tipin ya da bir orijinalin farklı bir biçimi ya da çeşitlemesi.

sürüm kontrol sistemi (Alm. Versionskontrollsystem, n; Fr. système de contrôle de version, m; İng. version control system) blşm. Bir yazılım projesi geliştirme sürecinde, geliştirme projesinin tüm önceki sürümlerini saklayan, bunlara erişimi sağlayan ve her aşamada yapılan değişiklikleri kaydeden sistem.

sürüm kontrolü (Alm. Versionierung, f; Versionkontrolle, f; Versionsverwaltung,, f; Fr. contrôle de versions; gestion de versions, f; contrôle des versions, m; gestion des versions, m; İng. revision control; source control; version control) blşm. Bir yazılım projesinin geliştirilme sürecinde, bütün eski sürümlerin ve değişikliklerin saklandığı ve yazılımın geçmiş sürümlerinin yeniden elde edilebilmesini sağlayan süreç.

süzgeç (kim. filtre) (Alm. Filter, n; Fr. filtre, m; İng. filter) 1. blşm. 1. Bilgisayar yazılımında standart girdiyi okuyan, tasarlanan şekilde bu girdiyi değiştiren ve hedef çıkışa yazdıran program. 2. Bilgisayarda veri işlemede, anahtar sözcüklerle ya da maske adı verilen bit örüntüleri ile verilerdeki istenmeyen maddeleri ayıklayan algoritma. 2. elk. Girişine uygulanan işaretin frekans spektrumunun belirli bir bölümünü geçiren, bu bölüm dışındaki frekansları geçirmeyen pasif ya da aktif devre. 3. kim. Biyolojik, mekanik ya da fiziksel işlemlerde akışkanları geçirip katıları geçirmeyen düzenek. 4. müh. Bir küme içerisinde ya da bir zaman diliminde belirli özelliklerin elenmesini sağlayan işleç. 5. (Alm. Kochsieb, n; Fr. passoire, m; İng. strainer) gıda. Her türlü katı malzemeyi sıvıdan ayırmak için kullanılan, kalın veya ince tel deliklerden yapılmış olan tabanı yuvarlak mutfak aleti.

şablon (Alm. Schablone, f; Vorlage, f; Fr. gabarit, m; modèle, m; İng. template) 1. blşm. Ortak özellikleri olan nesneleri yaratmakta ya da bulmakta kullanılan model. 2. elk.  İmge işlemede, bir imgenin piksel haritasında gezdirilip eşleştirilerek belirli bir nesneyi bulmak için kullanılan örüntü.

şablon belge (Alm. Manteldokument, n; Fr. canevas, m; İng. shell document) blşm. Verileri ya da metinleri bir araya getirip bir bütün yaratmakta kullanılan, çıktının formatını, araya sokulacak değişken verileri ve yerlerini belirten, doldurulacak form şeklinde düzenlenmiş belge; eşanlam: kabuk belge.

şablon eşleştirme (Alm. Schablonenabstimmung, f; Fr. concordance matricielle; correspondance des modèles; appariement par forme de référence, m; İng. template matching) blşm. Bilgisayarla görmede nesne tanımak, işaret işlemede ise olgu tanımak için kullanılan ve iki dalga biçimi ya da iki imge bölümü arasındaki benzerliği ölçmeye dayalı yöntem.

şebeke yönü (Alm. gegen Bandlaufrichtung; Fr. dans le sens ascendant; en voie remontante; İng. upstream) blşm. Bir iletişim ağında uçtaki kullanıcıdan hizmeti sunan birime veya merkeze doğru giden verilerin yönü; örneğin bir istemciden web sunucusuna doğru.

şema (Alm. Schema, n; Fr. schéma, m; İng. schema) 1. blşm. Bir veritabanının mantıksal yapısının betimlemesi; tablo tanımları topluluğu. 2. elk. Bir elektrik devresinin bileşenlerini ve bunlar arasındaki bağlantıları gösteren çizim. 3. müh. 1. Ortam hakkında, deneyime dayalı bir genelleme; bir insan, yer, olay vb. hakkındaki bilgileri örgütleyen ve sentezleyen zihinsel bir çerçeve. 2. Yapay zekâda, bir nesne sınıfı ya da kavram hakkında bilginin bu nesne ya da kavramın olabilir kullanımlarının anlatılarak belirtilmesi.

şematik programlama (Fr. programmation schématique, f; programmation schématisée, f; İng. low-code; low-code development; low-code programming; low coding) blşm. Elle çok fazla kod yazma gerektirmeyen, uygulama yazılım bileşenlerini blok diyagram kutuları halinde ekrandan yerleştirerek ve aralarında bağlantılar kurarak yazılım oluşturma tekniği.

şıklı deyim (Alm. bedingte Anweisung; Fr. élément conditionnel; instruction de cas, f; İng. case statement; conditional construct) blşm. Programlama dillerinde, IF, CASE örneklerinde olduğu gibi birden çok yürütüm şıkkı belirten deyim.

şifre (Alm. Verschlüsselungsverfahren, n; Fr. chiffre, m; chiffrement, m; İng. cipher; cypher) blşm. Açık bir metnin karakterlerinin bir algoritma uygulanarak başka karakterlerle yer değiştirilmesi ya da bu karakterlerin sıralarının değiştirilmesi gibi yöntemlere dayanarak metnin içeriğini gizlenmesi ya da bu işleme tabi tutulmuş metin.

Page 154: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

şifre anahtarı yönetimi (Alm. Schlüsselverwaltung, f; Fr. gestion de clé de chiffrement, f; İng. key management) blşm. Bir güvenlik sisteminde şifreleme anahtarlarının üretimi, dağıtımı, kişisel anahtarın mutlak gizliliğinin sağlanması, gözlenmesi ve yok edilmesi süreci.

şifre analizi (Alm. Entzifferung, f; Kryptoanalyse, f; Kodebrechen, n; Fr. analyse cryptographique, f; cryptanalyse, f; İng. code breaking; klon) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, şifrelenmiş bir mesajı şifre anahtarını bilmeksizin açık bir mesaja dönüştürmek için verilen uğraş; eşanlam: kripto analizi, kod kırma.

şifre kırma (Alm. Cracking, n; Fr. crack, m; İng. crack; password cracking; software cracking) blşm. 1. Kriptolanmış bir giriş şifresinin açık halini keşfetme; eşanlam: parola kırma. 2. Kriptolojide, kod kırmanın jargon deyimi. 3. Yazılım kırma; yazılımın kopyalamaya karşı korumasını alt etme.

şifreleme (Alm. Chiffrierung, f; Verschlüsselungverfahren, n; Fr. chiffrement, m; cryptage, m; İng. encipherment; encryption) blşm. 1. Açık bir metni güvenlik amacıyla kodlanmış hale getirme; eşanlam: kriptolama. 2. Bir sayısal iletiyi gerek gizliliğini sağlama, gerekse aslına uygunluğunu bozacak müdahalelerden sakınmak amacıyla bir anahtara uygun olarak değiştirme; eşanlam: kriptolama.

şifreleme algoritması (Alm. Chiffrieralgorithmus, m; Chiffrierungsalgorithmus, m; Fr. algorithme de chiffrement, m; İng. encipherment algorithm) blşm. Bir şifreleme anahtarının güdümünde verileri şifreleyen ve şifrelerini çözen algoritma.

şifreleme anahtarı (Alm. Chiffrierungsschlüssel, m; Fr. clé de chiffrement, f; İng. cryptographic key; encryption key) blşm. 1. Bir veri dizisini şifrelemek üzere kullanılan sayısal anahtar dizgisi. 2. Verilerin şifrelenmesinde, şifrenin çözümünde ve verinin kimlik denetiminde kullanılan anahtar.

şifreli belge (Alm. verschlüsselter Text; Chiffretext, m; Geheimtext, m; Fr. message chiffré, m; texte chiffré, m; İng. ciphertext; coded text; enciphered message) blşm. Şifreleme yoluyla anlaşılmaz kılınmış ve sadece şifre anahtarını elinde tutan kişi tarafından çözülüp okunabilen mesaj; eşanlam: kriptogram, şifreli metin.

şimşek bellek (Alm. Flash-Speicher, m; Fr. mémoire flash, f; İng. flash memory) blşm. Hem rasgele erişilir belleklerin hız avantajına sahip hem de sabit belleklerin enerji kesilse bile kalıcı olma özelliğini taşıyan, bloklar halinde veri yazılabilen EEPROM bellek; eşanlam: şipşak bellek, çakmak bellek.

şimşek BIOS (Alm. Flash-BIOS, n; Fr. BIOS flash; İng. flash BIOS) blşm. Bir bilgisayarın şimşek belleğinde yer alan, dolayısıyla çok çabuk erişilebilen temel giriş ve çıkış işlevleri; eşanlam: şipşak BIOS.

şişkin yazılım (Alm. Bloatware; Fr. inflagiciel, m; İng. bloatware) blşm. Çok sayıda özellik taşıyan ve rasgele erişilir bellekte çok fazla yer kaplayan yazılım.

taban adresi (Alm. Basisadresse, f; Fr. adresse de base, f; İng. base address) blşm. Bilgisayarda iki parçalı adreslemede, tüm adreslerin referansını oluşturan ve mutlak adresi oluşturmak üzere bağıl adresin eklendiği adres bileşeni.

taban çizgisi (Alm. Basislinie, f; Fr. ligne de base, f; İng. baseline) 1. blşm. Belge işlemede bir metnin satırlarının üzerinde bulunduğu hayali çizgi. 2. denz. Bir ülkenin karasal sularının sınırlarını saptamada kullanılan, yumuşak kıyı profili durumunda profili izleyen, girintili-çıkıntılı durumda doğru parçaları halinde olan çizgi. 3. elk. Elektronik darbe kullanan sistemlerde darbenin tabanının oturduğu varsayılan genlik değeri.

taban eksi bire tümleyen (Alm. Basis-minus-Eins-Komplement, n; Fr. complément à la base moins un, m; İng. diminished radix complement; radix-minus-1-complement) blşm. Konumsal sayı gösteriminde, bir sayının tabanının ifade edildiği hane sayısına göre en büyük kuvvetinden bir çıkartılarak elde edilen büyüklüğe göre tümleri; örneğin, 10 tabanında üç haneli sayılar için 999'a tümler.

taban fonksiyonu (Alm. Abrundungsfunktion, f; Ganzteilfunktion, f; Ganzzahl-Funktion, f; Entier-Klammer, m; Fr. partie entière, f; İng. floor function) blşm. Bir sayıyı en yakın alttaki tamsayıya yuvarlayarak elde edilen sonuç; örneğin 3,74 sayısının tavanı 4, tabanı ise 3’tür.

tabana tümleyen (Alm. Basiskomplement, n; Fr. complément à la base, m; İng. radix complement; true complement) blşm. Sabit tabanlı bir sayı sisteminde, sayıyı tabanın belirli bir kuvvetinden çıkararak elde edilen tümler sayı; örneğin 830 sayısının 10’a tümleri olan 170 sayısı.

tabansal sayı sistemi (Alm. Stellenwert-Zahlensystem, n; Fr. système de numération à base, m; İng. radix numeration system) blşm. Bir sayı gösterim sisteminde herhangi bir basamağın ağırlığının bir alttaki basamağın ağırlığına oranının pozitif bir tamsayı olduğu konumsal sayılama sistemi.

Page 155: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

tablet bilgisayar (Alm. Tablet-Computer, m; Fr. tablette numérique, f; tablette tactile, f; tablette électronique, f; İng. tablet computer; touchscreen computer) blşm. Düz bir yüzey üzerindeki bir kalemin konumunu koordinat verilerine dönüştüren bir giriş birimi olan, ekrana dokunarak komutların verilebildiği, klavyesi olmadığı için daha az yer tutan, hafif bilgisayar.

tablo (Alm. Tabelle, f; Fr. tableau, m; İng. table) blşm. 1. Ögeleri satır ve sütunlar halinde düzenlenmiş veri dizilimi, çizelge. 2. Programlamada her birine erişim anahtarının tek bir değeriyle erişilebilen ögeleri içeren veri yapısı.

tahrif saptama (Alm. Manipulationserkennung, f; Fr. détection de manipulation, f; détection de tripotage, f; İng. manipulation detection; modification detection) blşm. Bilgi işlemede, verilerin amaçlı olarak ya da kaza eseri değiştirilip değiştirilmediğinin saptanması; eşanlam: oynanmışlık saptama.

tak-çalıştır (Alm. einstecken und spielen; Fr. prêt à fonctionner; prêt à tourner; İng. plug-and-play; PnP) blşm. Bilgisayara yeni eklenen donanım birimlerinin sistem tarafından otomatik tanınıp bilgisayarın yeniden başlatılması gerekmeden çalıştırılabilmesini sağlayan özellik.

takas alanı (Alm. Auslagerungsdatei, f; Fr. espace de pagination, f; fichier d’échange, m; İng. page file; paging file; swap file; swap space) blşm. Bilgisayarın rasgele erişilir belleğinin bir sanal bellek uzantısı gibi kullandığı ve işletim sisteminin veri sayfalarını geçici olarak saklamakta yararlandığı sabit disk alanı.

takım programlaması (Alm. Teamprogrammierung, f; Fr. programmation d’équipe, f; İng. egoless programming) blşm. Yazılım geliştirmede kararların takım halinde verilip kodun birlikte yazılması.

takma ad blşm. 1. (Alm. Alias, n; Pseudonym, n; Fr. pseudonyme, m; surnom, m; İng. nickname) Örün üzerinde etkileşimli işlemler yapabilmek için kullanıcıların kendilerine taktıkları ve eş düzeyli kullanıcılara kendilerini tanıtmakta kullandıkları kısa ad. 2. Elektronik posta adres defterinde bir kullanıcı adı için girilen genellikle daha kısa ikinci ad. 3. (Alm. Alias, n; Pseudonym, n; Fr. alias, m; pseudonyme, m; İng. alias; alternate name) Bilgi işlemde bir veri kümesini ya da dosyayı gösteren değişik bir ad. 4. Bilgisayar ağlarında bir ağ kaynağını gösteren farklı adlardan her biri; eşanlam: öteki ad. 5. Elektronik posta mesajlarını bir kişiye ya da bir gruba yönlendirmek için kullanılan ad.

takma birim (Alm. Steckeinheit, f; Einschub, m; Fr. unité enfichable, f; élément enfichable, m; İng. plug-in unit) blşm. Aralarında lehim olmadan montajı yapılabilen elektronik birim.

taksonomi 1. (Alm. Taxonomie, f; Fr. taxinomie, f; İng. taxonomy) biyom. Organizmaların belirli kurallar kapsamında benzerlik, akrabalık ve kökenlerinin yanı sıra fiziksel ya da genetik ilişkilerine de dayalı olarak tanımlanmaları, isimlendirilmeleri, koleksiyonlarla korunmaları ve sınıflandırılmalarını sağlayan sistematik alt bilim dalının bir kısmı. 2. (Alm. Klassifizierungslehre, f; Taxonomie, f; Fr. taxinomie, f; İng. taxonomy) blşm. Bir bilgi dağarcığının kural ve ilkeler belirtilerek sınıflandırılması.

tam adresli ağ noktası (Alm. vollständige URL; Fr. adresse hypértoile complète, f; İng. full URL) blşm. Erişim yöntemi, sunucunun adı, erişim yolu, dosya adı gibi kendini oluşturan tüm bileşenleri içeren örün adresi.

tam adresli köprü (Alm. Absoluthyperlink, m; Fr. hyperlien absolu; lien hypertexte absolu; İng. absolute hyperlink) blşm.  İnternet gezgininin yöneleceği tam örün adresine sahip köprülü metin linki.

tam alan adı (Alm. vollständiger Domänenname; Fr. nom de domaine complet, m; İng. fully qualified domain name) blşm. Bir internet adres adının tüm sıradüzensel ögelerinin bulunması; örneğin, en üst düzey olan “com” nitelemesinden an alt düzeyde olan “www” nitelemesine kadar her bir terimi içeren alan adı.

tam doğruluk (Alm. Totalkorrektheit, f; Fr. véracité totale; İng. total correctness) blşm. Bir bilgisayar programının, tüm işlem adımlarının ve girdilerinin doğruluklarının yanı sıra olası tüm girişlerle sonlanabilmesi ile sağlanan, her koşulda doğru çalışma durumu.

tam kapsamlı arama (Alm. vollständige Suche, f; Fr. recherche exhaustive; recherche par force brute, f; İng. brute-force search; exhaustive search) blşm. Özel beceri ve programlara başvurmadan daha önceki deneyimlerden yararlanmadan salt bilgisayarın hesaplama gücüne dayanarak ve bilinen bütün olabilir durumları ele alarak yapılan arama.

tam yedekleme (Alm. vollständiger Back-up; Fr. sauvegarde totale; İng. full backup) blşm. Bilgisayar sistemindeki tüm dosyaların, üzerlerinde değişiklik yapılmış olsun veya olmasın, yedeklenmesi.

Page 156: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

tam yolak adı (Alm. vollständiger Pfadname; Fr. nom du chemin d'accès, m; İng. absolute path name; full pathname) blşm. Bilgisayar işletim sistemine bağlı bir formatta yazılan ve dosyaya erişim için izlenecek yolun dosya adlarının zinciri olarak gösterildiği adres türü.

tamamlayıcı hizmet (Alm. Ergänzungsdienst, m; Fr. service supplémentaire, m; İng. supplementary service) blşm. Teleiletişim sistemlerinde veri taşıma hizmetlerine değişik nitelikler kazandıran hizmetler; örneğin çağrı aktarımı, başarısız çağrının otomatik yinelenmesi.

tampon bellek bkz. blşm. arabellek.

tampon bölge (Alm. entmilitarisierte Zone; Fr. zone démilitarisée; İng. demilitarized zone; DMZ) blşm. Güvenli bir iç ağ ile güvenliği olmayan, internet gibi bir dış ağ arasında yer alan bilgisayar ya da alt ağ.

tamsayı aritmetiği (Alm. Ganzzahlarithmetik, f; Fr. arithmétique des nombres entiers, f; İng. integer arithmetic) blşm. Tamsayılar üzerinde yapılan toplama, çıkartma, çarpma, bölme ve üst alma işlemleri.

tamsayı taşması (Alm. Ganzzahlüberlauf, m; Fr. dépassement d'entier, m; İng. integer overflow) blşm. Bir aritmetik işlem sonucunda bilgisayarda ayrılan yazmaca sığamayacak büyüklükte bir tamsayının ortaya çıkması.

tamsayı tipi (Alm. Ganzzahltyp, m; Fr. type entier; İng. integer type) blşm. Bilgisayar programlamada değişken ve değerlerinin birer tamsayı olduğu, üzerlerinde tamsayı artimetiği işlemleri yapılabilen ögeleri içeren veri yapısı.

tanı testi (Alm. Diagnoseprüfung, f; Diagnosetest, m; Fr. test de diagnostic, m; test diagnostique, m; İng. diagnostic check; diagnostic test) 1. biyom. Belli bir sağlık probleminin tanısında hastalarla sağlamların ayırt edilmesine yönelik uygulanan basit test; örneğin açlık kan şekeri düzeyinin ölçülmesiyle diyabet tanısının konulması. 2. blşm. Bir sistemdeki belirli bir kusuru ya da bozukluğun varlığını ortaya çıkarmak ya da nedenini anlamak için yürütülen sınama; eşanlam: tanılayıcı sınama.

tanılayıcı ileti (Alm. Diagnosemeldung, f; Fr. message diagnostique, m; İng. diagnostic message) blşm. Bilgisayarda ya da bilgisayar iletişim ağlarında hata, kusur ve aksamalar ile ilgili verileri taşıyan ileti.

tanımlayıcı (Alm. Deskriptor, m; Handle, n; Fr. descripteur, m; İng. descriptor; handle) blşm. Bilgisayarda yürütülen bir sürece ait bir dosyayı, erişim hakları, sayfa sayısı, sayfa tablosu adresi gibi bilgilerle belirleyen karmaşık veri yapısı.

tanıtılmış sürücü (Alm. definiertes Laufwerk; Fr. unité mappée; İng. mapped drive) blşm. 1. Bilgisayarda, işletim sistemi tarafından kullanıcılara erişim olanağı sağlanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmış olduğu disk sürücüsü. 2. Sanal olarak doğrudan erişilebilen ancak ağdaki başka bir bilgisayarda bulunan sürücü.

tasarım dili (Alm. Designsprache, f; Fr. langage de conception, m; İng. design language) blşm. Yazılım ya da donanımın tasarımına, doğrulanmasına, analizine ve belgelenmesine elveren bilgisayar dili. Örneğin VHDL.

tasarım örüntüsü (Alm. Entwurfsmuster, n; Fr. modèle de conception, m; İng. design pattern) blşm. Nesneye yönelik programlamada belirli bir teknik probleme çözüm getiren ve sınırlı sayıda sınıftan oluşan yazılım altyapısı.

tasarsız ağ (Alm. Ad-hoc-Network, n; Fr. réseautage ad hoc, m; İng. ad hoc network) blşm. Telsiz ortamda, birbirleriyle anlık iletişim koşullarına göre yoklama-öğrenme süreci ile doğrudan bağlantı kurabilen terminallerden oluşan ağ; eşanlam: doğaçlama ağ.

tasnifli bilgiler (Alm. Verschlusssache, f; Fr. renseignement classifié; İng. classified information) blşm. Denetimsiz olarak herkesin eline geçtiği takdirde ilgili savunma, toplum güvenliği gibi bir sistem için tehlike yaratabilecek, dolayısıyla dağıtımı kontrollü bilgiler.

taşan trafik (Alm. Überlaufverkehr, m; Fr. trafic de débordement, m; İng. overflow traffic) blşm. Teleiletişim ağlarında veri ve/veya telefon trafiğinin, var olan iletim ve anahtarlama olanaklarınca kotarılamayıp ek sistem olanaklarına gereksinilen kısmı.

taşıma katmanı (Alm. Transportschicht, f; Fr. couche transport, f; İng. transport layer) blşm. Bilgi iletişiminde uçtan uca veri ulaştırma hizmetlerini yürütmekle yükümlü ve uç donanımlarda aktivite sürdüren yazılım varlıkları bütünü.

Page 157: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

taşınabilir belge (Alm. portables Dokument; Fr. document portable, m; İng. portable document) blşm. Bilgisayarda, kendi font, biçem ve format bilgilerini taşıyan, örneğin yazdırılması için bir yazıcının font kümesine gereksinimi olmayan elektronik belge.

taşınabilir dil (Alm. portable Sprache; transportable Sprache; Fr. langage portable, m; İng. portable language) blşm. Farklı bilgisayar sistemleri üzerinde benzer bir şekilde çalışan, dolayısıyla herhangi biri üzerinde yazılım geliştirme için kullanılabilen bilgisayar dili. Örneğin C++.

taşınır (Alm. portabel; Fr. portable; İng. portable) blşm. 1. Bir kullanıcı tarafından taşınabilecek kadar hafif, dayanıklı ve engelleyici dış bağlantıları olmayan bilgisayarın niteliği; örneğin, avuçiçi bilgisayar. 2. Bir yazılımın birden fazla bilgisayar tipinde ve birden fazla işletim sistemi üzerinde çalışabilme özelliği.

taşıyıcı dinlemeli çoklu erişim (Alm. Mehrfachzugriff mit Trägerprüfung, m; Fr. accès multiple avec écoute de porteuse, m; İng. carrier sense multiple access; CSMA) blşm. Çoklu erişimli iletişim sitemlerinde, her aygıtın, iletime geçmeden önce ortaklaşa kullanılan iletişim ortamında başka bir trafiğin olup olmadığını kontrol etmesi ve ancak sürmekte olan hiçbir iletim olmadığında iletime geçmesi yöntemi.

taşma kontrolü (Alm. Überflutungskontrolle, f; Fr. contrôle de débordement, m; İng. overflow check) blşm. 1. Bilgisayardaki verilerin okuma, yazma ya da aritmetik işlem gibi herhangi bir aktivite sonucunda belirli bir uzunluğu aşıp aşmadığının sınanması. 2. Bir arabelleğin verilerle dolup taşmadığının kontrol edilmesi.

tavan fonksiyonu (Alm. Aufrundungsfunktion, f; Fr. fonction plafond, f; İng. ceiling function) blşm. Gerçel bir sayıyı kendisinden büyük en yakın tamsayıya yuvarlayan fonsiyon; örneğin 3,74 sayısının tavanı 4, tabanı ise 3’tür.

tavsiye motoru (Alm. Empfehlungsmaschine, n; Fr. moteur de recommandations, m; İng. recommendation engine) blşm. E-ticaret, abonelik, sosyal ağlar gibi ortamlarda aynı kullanıcının önceki davranışlarından ya da benzer niteliklere sahip başka kullanıcıların davranışlarından yola çıkarak yeni davranış önerileri oluşturan karar destek sistemi.

TCP/IP (Alm. TCP/IP Protokoll, n; Fr. protocole TCP-IP, m; İng. TCP/IP; Transmission Control Protocol/Internet Protocol) blşm. Hem yerel hem de geniş alan ağları üzerinde, uçtan uca görevdeş birimler arasında iletişimi sağlayan ulaşım ve yönlendirme protokolleri yapısı; İnternet'te kullanılan ulaşım, bağlantı ve yönlendirme protokolleri bütünü.

tehdit kütüphanesi (Alm. Bedrohungsbibliothek, f; Fr. bibliothèque de menaces, f; İng. threat library) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında bilişim güvenliğini tehlikeye sokan saldırılarla ilgili tanılama bilgilerini içeren dağarcık. 2. Savunma elektroniğinde, özellikle radar işaretlerine yönelik boğma, şaşırtma türü saldırılarla ilgili tanılama bilgilerini içeren dağarcık.

tek adresli komut (Alm. Einadressbefehl, m; Fr. instruction à une adresse, f; İng. one-address instruction; single-address instruction) blşm. Tek bir işlenen ve tek bir yer adresi içeren bilgisayar programlama komutu.

tek bağlantılı liste (Alm. einzeln verkettete Liste; Fr. liste chaînée à lien unique, f; İng. singly linked list) blşm. Bilgisayarda veri işlemede kullanılan, bir kümedeki veri ögelerinin her birinin sadece kendisinden bir sonra gelen ögeye bir işaretçi ile bağlantılı olduğu veri yapısı.

tek başına bilgisayar (Alm. Einzelrechner, m; Fr. ordinateur indépendant; ordinateur autonome, m; İng. stand-alone computer; stand-alone system) blşm. 1. Bir bilgisayar ağının parçası olmayan, internete erişimi bulunmayan, hatta güvenlik açısından bilgisayara erişim sağlayan tüm bağlantı noktalarının kapatıldığı bilgisayar; eşanlam: bağımsız sistem. 2. Uygulama programlarını başka bir sistemden bağımsız olarak yürüten bilgisayar sistemi.

tek çevrimli komut (Alm. Einzelzyklusbefehl, m; Fr. instruction à cycle unique, f; İng. single-cycle instruction) blşm. Tek bir bilgisayar çevriminde işlenmesi tamamlanan komut.

tek duyarlı (Alm. einfache Genauigkeit; Fr. simple précision, f; İng. single precision) blşm. Sayıların tek bir bilgisayar sözcüğü ile dolayısıyla çift duyarlı gösterime göre daha düşük kesinlikte gösterimi; eşanlam: tek duyarlıklı.

tek eşlik (Alm. ungerade Parität; Fr. parité impaire, f; İng. odd parity) blşm. Sayısal verileri hatalara karşı korumak üzere, her veri sözcüğüne bir bit eklenmesi ve bu genişletilmiş veri sözcüğü içindeki 1'lerin sayısının tek olacak şekilde düzenlenmesi; örneğin, 01011100 sekizlisinin tek eşlik biti 1 olmalıdır ve veri 9 bitli 010111001 haliyle saklanır veya iletilir.

Page 158: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

tek geçişli algoritma (Alm. Einpassalgorithmus, m; Fr. algorithme à passage unique, m; İng. one-pass algorithm) blşm. Bir bilgi işlem probleminde, çözüme ulaşmak için giriş verileri dizisinin yalnızca bir tek kez okunmasının yeterli olduğu çözüm süreci tanımı.

tek geçişli derleyici (Alm. Einpasskompilierer, m; Fr. compilateur à un passage, m; İng. one-pass compiler) blşm. Kaynak kodunu yalnızca bir tek kez okuyarak nesne kodunu üretebilen derleyici programı.

tek gözü kapalı etüt (Alm. einfache Blindstudie, f; Fr. essai en simple aveugle, m; essai à simple insu, m; İng. single blind study) blşm.  İstatistiksel irdelemelerde deneğin oynadığı rolden habersiz olduğu, öte yandan deneyi yürütenin faktörleri bildiği deney türü.

tek işlevli sunucu (Alm. Einzelfunktionsserver, m; Fr. serveur dédié, m; serveur monofonction, m; serveur à fonction unique, m; İng. appliance server; single-function server) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında tek bir işlevi yerine getirmek üzere tasarımlanmış ve donatılmış sunucu.

tek izleklilik (Alm. einfache Einfädelung; Fr. monofilière, f; İng. single threading) blşm. Bilgisayarda bir sürecin herhangi bir anda tek bir izleği yürüttüğü durum.

tek sahipli yazılım mimarisi (Fr. architecture à locataire unique, f; İng. single-tenancy; single-tenant architecture) blşm. Her müşterinin kendi veritabanına ve uygulama yazılımına sahip olduğu, farklı müşterilerin verilerinin aynı veritabanında yer almadığı yazılım mimarisi; eşanlam: tek müşterili yazılım mimarisi.

tek yönlü özüt fonksiyonu (Alm. einseitige Funktion; Fr. fonction de hachage unidirectionnelle; İng. one-way function; one-way hash; one-way hash function) blşm. Mesajları ya da metin parçalarını sabit uzunlukta bir kriptografik dizgiye dönüştüren hesaplanması kolay ama tersinin bulunması çok zor olan fonksiyon.

tek yönlü şifreleme (Alm. einseitige Kodierung; irreversible Kodierung, f; Fr. chiffre unidirectionnel; chiffrement irréversible, m; İng. irreversible encryption; one-way cipher; one-way encryption) blşm. Şifrelenmiş metinden hareketle başlangıçtaki açık metnin yeniden oluşturulması mümkün olmayan şifreleme; eşanlam: tersinemez şifreleme.

tek yönlü veriyolu (Alm. unidirektionaler Bus; Fr. bus unidirectionnel; İng. unidirectional bus) blşm. Bilgisayar devrelerinde, bir aygıt tarafından sadece ya alma ya da gönderme için kullanılan veriyolu.

teke gönderim (Alm. Unicast, n; Fr. envoi individuel; İng. unicast) blşm. Teleiletişim ağlarında, bir mesajın tek bir hedef alıcıya gönderildiği iletişim türü.

tekli kalıtım (Alm. Einfachvererbung, f; Fr. héritage simple, m; İng. single inheritance) blşm. Nesneye yönelik programlama dillerinde, bir sınıfın tek bir üst sınıftan özelliklerini edinebilmesi.

tekli ortam (Alm. einziges Medium, n; Fr. monomédia, m; İng. monomedia; single-media) blşm. Tek tür bir iletişim ve bilgi gösterim ortamını kullanan; örneğin radyo tekli ortamdır, televizyon ses ve görüntüden oluştuğu için çoklu ortamdır.

teknik değişiklik emri (Alm. Änderungsanforderung, f; Fr. commande de modification technique, f; avis de modification technique, m; İng. change request; change request order; engineering change order; engineering change request; request for change) blşm. Endüstriyel üretimde bileşenlerin, belgelerin, montajın, veya şartnamenin üzerindeki değişikliklerin bildirimi.

tekrarlı gönderme saldırısı (Alm. Replay-Angriff, m; Fr. attaque de réinsertion, f; İng. replay attack) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında üçüncü bir kişi tarafından ele geçirilen geçerli bir mesajı kullanarak mesajın ilk gönderenin kimliğinde görünerek ve böylece mesajın alıcısına kendini kabul ettirerek hile amaçlı bir ya da birden çok kez gönderilmesine dayalı saldırı türü.

telafi edilebilir hata (Alm. behebbarer Fehler, m; Fr. erreur récupérable, f; İng. recoverable error) blşm. Varlığına rağmen bilgisayar programının çalışmaya devam edebildiği hata türü.

telsiz ağ köprüsü (Alm. Wireless-Bridge, f; Fr. pont entre réseaux sans fil, m; İng. wireless bridge; wireless network bridge) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında Açık Arabağlaşım Arayüzü modelindeki ikinci protokol katmanında bulunan ve iki yerel alan ağı arasında iletişime olanak verip bireysel ağlardan tek bir tane bileşik ağ yaratılmasını sağlayan ağ aygıtı.

telsiz algıç ağı (Alm. drahtloses Sensornetz, m; Fr. réseau de capteurs sans fil, m; İng. wireless sensor network) blşm. Kendi aralarında ve topladıkları verileri ilettikleri merkez ile belli bir telsiz iletişim protokolü uyarınca iletişim kuran algıçlardan oluşan sistem.

Page 159: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

telsiz erişim noktası (Alm. drahtloser Internetzugangspunkt, m; Hotspot, m; Fr. borne Wi-Fi, f; point d’accès sans fil à Internet, f; zone d'accès sans fil, f; point d'accès Wi-Fi, m; İng. hot spot; hotspot; Wi-Fi access point) blşm. Kahve, gar, havaalanı, kütüphane gibi sınırları belli, trafiğin yoğun olduğu ve kullanıcı uçbirimlerden internete telsiz olarak erişilebilen konum; eşanlam: kablosuz erişim alanı.

telsiz erişim protokolü (Alm. drahtloses Anwendungsprotokoll; Fr. protocole d’application par radio, m; protocole WAP, m; İng. WAP; wireless application protocol) blşm. Cep telefonundan veya benzeri küçük el aygıtlarından sınırlı bantlı bir kanalı kullanarak sayısal veri iletimini sağlayan protokol.

telsiz Ethernet (Alm. drahtloses Ethernet; Fr. réseau Ethernet radio, f; İng. wireless Ethernet) blşm. Kullanıcıların radyo kanalı ile eriştikleri ve IEEE 802.11 standardına uyan Ethernet ağı; eşanlam: WİFİ.

temassız ödeme (Alm. kontaktloses Bezahlen, n; Fr. paiement de proximité, m; paiement sans contact, m; payement sans contact, m; İng. contactless payment; proximity payment) blşm. Bir elektronik ödeme cihazı ile bir banka kartı ya da akıllı telefon arasında ödeme bilgilerinin yakın alan iletişim protokolü ya da radyo frekanslı tanılama (RFID) teknolojisi ile aktarımına dayalı ödeme şekli.

temel biçim 1. (Alm. Normalform, f; Fr. forme canonique, f; İng. canonical form) blşm. Boole cebrinde tüm eşdeğer ifadelerin kendisinden türetilebileceği ayrıntılı ifade. 2. bkz. endst. standart biçim.

temel giriş çıkış sistemi (Alm. Basisdatenaustauschsystem, n; Fr. système de base d'entrée/sortie, m; İng. basic input output system; BIOS) blşm. Klavye, disket sürücü ve sabit disk gibi temel donanım ögeleri ile etkileşimleri kontrol eden, bilgisayar açıldığında ilk devreye giren ve işletim sisteminin canlandırılmasında kullanılan kod; eşanlam: BIOS.

temel işlem 1. (Alm. elementare Operation; Fr. opération élémentaire, f; İng. elementary operation) blşm. Aritmetikte toplama, çıkarma, çarpma, bölme işlemlerinden her biri. 2. (Alm. Einheitsprozess, m; Grundvorgang, m; Fr. procédé chimique unitaire, m; procédé unitaire, m; İng. unit operation) kim. Birçok sürecin gerçekleştirilmesinde ortak olarak kullanılan ısıtma, damıtma, soğutma, öğütme, süzme gibi fiziksel işlemlerin her biri; eşanlam: temel süreç.

temel tasarım (Alm. Basisdesign, n; Fr. conception de base, f; conception de référence, f; İng. baseline design) blşm. Sanayide ürün geliştirme sürecinde tüm sonraki geliştirmelerin bu tasarıma dayanılarak ve resmî değişiklik süreçleri ile gerçekleştirildiği, tam denetimden geçirilmiş ve üzerinde anlaşılmış olan tasarım ya da ürün.

temel tip (Alm. Basistyp, m; Fr. type base, m; İng. base type; host type; underlying type) blşm. Kendisinden başka veri alt tiplerinin türetilebildiği bilgisayar veri tipi.

temizlenmiş dosya (Alm. bereinigte Datei; Fr. fichier désinfecté; fichier nettoyé; İng. cleaned file) blşm. Bir virüs temizleme programının uygulanması ile tümüyle virüssüz kılınmış dosya.

tepeden tabana programlama (Alm. Top-Down-Programmierung, f; Fr. programmation descendante, f; programmation hiérarchisée, f; İng. top-down programming) blşm. Yukarıdan aşağı sıradüzensel bir yapı kullanılarak bilgisayar programlarının tasarımlanması ve kodlanması.

tepki gecikmesi 1. (Alm. Latenzzeit, f; Wartezeit, f; Fr. latence, f; temps d’attente, m; İng. lag time; latency) blşm. Paket iletişim ağlarında bir paketin göndericiden çıkıp düğümlerden geçtikten sonra hedefe varıp kendisinin ya da ona verilen bir tepki paketinin geri gelmesine kadar geçen süre.(Alm. Anlaufzeit, f; Latenzzeit, f; Fr. latence, f; temps de réponse, m; İng. lag time; latency; response time) 2. mak. Bir sistemin çıktısının verilen girdiye göre değişim göstermesi için gerekli süre. 3. müh. Bir işaretin bir fiziksel ortama ya da devreye girişi ile fiziksel ortam veya devrenin ilk tepkiyi verdiği an arasındaki süre; eşanlam: gecikme süresi.

tepki verirlik (Alm. Ansprechbarkeit, f; Fr. rapidité de réaction, f; réactivité, f; İng. responsiveness) 1. blşm. Bir hizmet sisteminin talebe kısa zamanda yanıt verebilir olması; eşanlam: hizmet talebini yanıtlayabilirlik. 2. elk. Bir elektrik devresinin hızlı tepki verme özelliği.

tera (Alm. Tera; Fr. téra; İng. tera) blşm. Onlu gösterimde onun on ikinci kuvveti: 1.000.000.000.000.

tercihli dağıtım (Fr. attachement préférentiel, m; İng. cumulative advantage; preferential attachment process; the rich get richer process; Yule process) blşm. Tipik olarak servet ya da kredi gibi bir niceliğin dağıtımında, zaten bu niceliklere bol miktarda sahip olanlara daha büyük paylar düşmesi özelliği gösteren süreç modeli.

Page 160: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

terfi sorunları (Alm. Aufstiegsproblemen, pl; Fr. problèmes de promotion, pl; İng. promotion problems) blşm. Çalışma yapılan bilgisayarda yazılımın yeni bir sürüme yükseltilmesi ile ortaya çıkan uyumsuzluk sorunları.

terminal düğüm (Alm. Endknoten, m; Terminalknoten, m; Fr. nœud terminal; İng. external node; leaf node; outer node; terminal node) blşm. 1. Bilgisayar iletişim ağlarında yolların sona erdiği veya başladığı düğüm. 2. Bir yönlü çizgede giriş veya çıkış kertelerinden birinin sıfır değeri aldığı düğüm. 3. Bir yönlü çizgede kendi seviyesinin altında herhangi bir düğüm olmayan, diğer bir deyişle yavru düğümlere sahip olmayan düğüm; eşanlam: uç düğüm.

terminal simge (Alm. Terminalsymbol, m; Terminalzeichen, n; Fr. symbole terminal, m; İng. terminal symbol) blşm. Dilbilim ve bilgisayar bilimlerinde, bir dilin ögesi olan bütün sözcüklerin üretilebilmesini sağlayan gramer kurallarının gösteriminde kullanılan ve sözcük üretim sürecinin en sonunda ortaya çıkan sözcüklerin içinde yer alan simge.

ters bakışımlı bağıntı (Alm. antisymmetrische Relation; Fr. relation antisymétrique, f; İng. antiymmetric relation) blşm. Matematikte bir küme ögeleri ve küme içi bağıntıları ele alındığında, a, b’den farklı olduğu durumda, R(a,b) bağıntısı geçerliyse, R(b,a) bağıntısının geçerli olmadığı bağıntı türü; örneğin, gerçek sayılar için “büyüktür” bağıntısı.

ters kesme işareti (Alm. Gegenschrägstrich, m; Fr. barre oblique inverse, f; İng. antislash; backslash; reverse solidus) blşm. Genellikle bilgisayar dillerinde kullanılan, kesme işaretinin ayna yansıması görüntüsünde olan ve "özel karakter", "dizin yolu" gibi anlamlar yüklenilen noktalama işareti; simgesi \.

ters tanjant (Alm. Arkustangens, m; Fr. arc-tangente; İng. arc tangent) blşm. Tanjant fonksiyonunun tersi olan, bir fonksiyon değeri verildiğinde açı değerini veren fonksiyon; eşanlam: ark tanjant.

ters vekil sunucu (Alm. Reverse-Proxy Server, m; Fr. serveur de proxy inverse, m; İng. reverse proxy server) blşm. Yerel ağdaki birimlerin verdiği hizmetlere internet üzerinden ulaşacak kullanıcıların, hizmet sağlayıcıya doğrudan ulaşması yerine, sanki yereldeki hizmet sunucudan doğrudan alıyorlarmış gibi ağ girişinde bu hizmeti almalarını sağlayan sunucu.

test aşaması (Alm. Software Testphase, f; Fr. phase de tests, f; İng. software test phase; test phase; testing phase) blşm. Yazılımın geliştirme yaşam çevriminde, belirli bir plana göre bireysel, ardışıl ve döngüsel testlerin gerçekleştirildiği aşamalar; yazılım birimlerinin doğru çalışıp çalışmadığının, ya da hazırlanan sistemin tanımlı isterleri karşılayıp karşılamadığının, yazılımın çalıştırılıp elde edilen sonuçların irdelenmesiyle ortaya konulduğu geliştirme aşaması.

test betiği (Alm. Testmanuskript, n; Fr. scipt d’essai, m; İng. test script) blşm. Bir yazılım sisteminin işlevselliğini sınamak üzere belirli bir programlama dilinde yazılmış kısa program.

test döngüsü (Alm. Prüfschleife, f; Fr. boucle d'essai, f; İng. test loop) blşm. 1. Bir yazılım ya da donanım sisteminin sınanması için aynı işin farklı koşullar altında art arda tekrarlanarak yapılırken oluşan çıktıların denetlenmesi. 2. İletişim sistemlerinde veriş yolunun alış yoluna bağlantılanması ile oluşan sınama amaçlı fiziksel veya mantıksal döngü.

test senaryosu (Alm. Testfall, m; Fr. jeu d'essai, m; İng. test case) blşm. Bilgisayar programlamasında belirli bir program dizisinin yürütümünü ya da bir amacın yerine gelip gelmediğini test etmek için gerekli sınama girdilerinin, yürütüm koşullarının, beklenen sonuçların tümü.

teste dayalı yazılım geliştirme (Alm. testgetriebene Entwicklung, f; Fr. développement guidé par les tests, m; développement piloté par les tests, m; İng. test-driven development) blşm. Kod yazılmadan önce, programın her özelliği için ve yazılımın her aşamasında birim testlerinin yapıldığı yazılım geliştirme yöntemi.

tıkanma 1. (Alm. Blockierung, f; Fr. blocage, m; İng. blocking) blşm. 1. Bilgisayar ağları iletişiminde, bir paket yönlendiricinin trafik yoğunluğundan ötürü paketleri iletememesi; eşanlam: bloke olma. 2. Bir santralin anahtarlama kapasitesinin aşılmasından ötürü yeni çağrıların kurulamaması. 3. Bir teleiletişim ağının aşırı doluluktan ya da aksamalardan ötürü yeni hizmet istemlerini reddetmesi ve bağlantıları kuramaması. 2. (Alm. Kolmatierung, f; Fr. colmatage, m; İng. blinding; blocking) çevr. Süzgeç gözeneklerini tıkayan katılar nedeniyle bir süzgeç içerisinden geçen akışın azalması, iletimliliğin düşmesi. 3. (Alm. Kolmatierung; Fr. colmatage, m; İng. clogging) inş. Bir kanalizasyonda ya da musluk sisteminde, çok ince katı parçacıkların birikmesiyle, sıvı akışının kısmen ya da tamamen engellenmesi.

tıklama (Alm. Klickung, f; Fr. clic; İng. clicking) blşm. Grafik kullanıcı bilgisayar arayüzlerinde belirli bir nesneyi seçmek üzere fareyi bir konuma getirip düğmesine basılıp kaldırılması.

Page 161: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

tıklama dizisi (Alm. Folge von Seitenaufrufen, f; Fr. parcours de clics, m; İng. clickstream) blşm. Kullanıcının bir örün sitesini ziyaret etmek ya da bir sitede belli bir işlevi yerine getirmek için belli bir sıra ile uyguladığı tıklama işlemleri.

tıklama oranı (Alm. Kickrate, f; Fr. taux de clics, m; İng. clickthrough rate) blşm. Bir örün sitesini tüm ziyaret edenler arasında belli bir reklam manşetini ya da benzeri bağlantıyı tıklayanların oranı.

tıklama tuzağı (Alm. Klickfang, m; Fr. piège à clics, m; İng. clickbait) blşm. Bir örün sitesinin ziyaret edilmesini sağlamak için özellikle merak uyandırıcı veya kışkırtıcı şekilde hazırlanmış bağlantı ya da paylaşım.

tıpkıyapım (Alm. Klon, m; Fr. clone, m; İng. clone) blşm. 1. Aynı kaynaktan oluşan veri grubu ya da bir dosyanın aynı bayt akımıyla okunarak çoğaltılması sonucu, klon. 2. Biri diğerinin tıpatıp aynı olan yazılım ya da donanım, örneğin; McIntosh tıpkıyapımı.

tırtıklı görünüm (Alm. Treppenstufeneffekt, m; Fr. bordes dentelés; dentelure, f; effet d’escalier, m; İng. staircasing) blşm. Bilgisayar ekranında yeterli çözünürlük bulunmadığında çizgi, daire gibi geometrik biçimlerin sürekli olması gereken kenar çizgilerinin merdiven basamakları biçiminde tırtıklı bir görünüş almaları.

ticari bilgi işleme (Alm. wirtschaftliche Datenverarbeitung; Fr. informatique de gestion, f; İng. commercial data processing) blşm. Ticari bir örgüt için ya da ticari bir faaliyete yönelik bilgi işleme.

tip (Alm. Typ, m; Fr. type, m; İng. type) 1. blşm. 1. Bilgisayar programlamasında bir değişkeninin alabileceği değerlerin oluşturduğu kümenin tanımı. 2. Bir belgede kullanılan karakterlerin font ve yazıyüzü özellikleri; eşanlam: karakter tipi. 2. tar. 1. Özel amaç için yetiştirilen bir hayvanın değerini belirleyen tüm fiziksel özelliklerinin kombinasyonu. 2. Bilimsel adlandırmada bir taksonun, bilimsel betimlemesi için temel oluşturan seçili örnek ya da örnekler. 3. Hayvanının fiziksel yapısı. 4. Melezleme ve seleksiyon ile oluşturulan, belirli fizyolojik ve morfolojik özellikleri bakımından birbirine benzeyen, bu özellikleri yavrularına belli ölçüde aktarabilen ırk aşamasından önceki hayvan.

tip belirleme (Alm. Typisierung, f; Fr. forcer vers un type; typage, m; İng. typing) blşm. Programlama dillerinde veri nesnelerinin değer alacakları kümelerin kısıtlama şeklinde belirtilmesi.

tip çevirme (Alm. Typumwandlung, f; Fr. conversion de type, f; İng. type conversion) blşm. Bilgisayar bilimlerinde, belirli bir işlem için verilerin ait oldukları tip yerine, özellikleri bakımından daha elverişli bir başka tipe dönüştürülmesi.

tireleme (Alm. Silbentrennung, f; Fr. séparer par un tiret; İng. hyphenation) blşm. Dilin morfoloji kurallarına göre sözcükleri, satır sonlarında olduğu gibi heceleri, aralarına-işareti koyarak bölme.

tohum 1. (Alm. Samen, m; Fr. graine, f; İng. seed) biyom. Çiçekli bitkilerde döllenme sonunda oluşan, türlere göre şekilleri, büyüklükleri ve renkleri değişebilen, embriyo, besidoku ve kabuk kısımlarını içeren, yeni bir bitkinin oluşmasını sağlayan üreme ve yayılma organı. 2. (Alm. Samen, m; Fr. germe, m; İng. seed) blşm. Bilgisayarda rasgele sayı üretiminde kullanılan ve algoritmaya ilk olarak verilen sayı.

tokalaşma (Alm. Quittierung, f; Fr. protocole de colloque, m; İng. handshaking) blşm. Bilgisayar ağlarında ve teleiletişimde bir veri iletimi oturumunu başlatmak için veya bir değişiklikten ya da bir mesaj iletiminden önce, karşılıklı onayın sağlanması için yazılım ve/veya donanımla yürütülen işlemler.

tonlama 1. (Alm. Schattierung, f; Fr. ombrage, m; İng. shading) blşm. Bilgisayar grafiğinde ekran alanındaki bir nesnenin renk tonunu, özellikle üç boyutlu nesnelerin canlandırılması amacıyla dereceli olarak değiştirmek. 2. (Alm. Nachtönen, n; Fr. retoucher la nuance; İng. toning) deri. Bir boya ilavesi ile bir rengin tonunun düzeltilmesi, ayarlanması işi; eşanlam: nüanslama.

toparlanma (Alm. Wiederherstellung, f; Fr. reprise, f; récupération, f; İng. recovery) 1. blşm. Bir arızadan sonra bilgisayar sisteminin tekrar çalışmasına elverecek şekilde eski durumu canlandırma ya da yeni bir durum yaratma; örneğin yedekleme dosyalarından veritabanını, programı vb. kurtarmak. 2. müh. Bir arızadan sonra bir sistemi tanımlı bir işletme durumuna getirmek için gerekli önlemler ve işlemler; eşanlam: iyileşme.

toparlanma süresi 1. (Alm. Wiederbereitschaftszeit, f; Fr. temps de récupération, m; temps de rétablissement, m; İng. recovery time) blşm. Bir programın hatadan ya da insan kusurundan ötürü durmasından sonra tekrar çalışabilmesine değin geçen süre. 2. (Alm. Erholzeit, f; Fr. temps de désionisation, m; temps de récupération, m; temps de rétablissement, m; İng. recovery time) elk. Geçirme yönünde kutuplanmış bir yarıiletken diyodun kutuplama geriliminin ani olarak yön değiştirmesi halinde geçirme yönü akımının sıfıra düşmesi için geçen süre. 3. (Alm. Erholungsphase, f; Fr. temps de rétablissement, m; İng. recovery time) endst. Uzun süre sabit

Page 162: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

konumda durma örneğinde olduğu gibi yoğun efor sarf edilen işlerde çalışanların iş yükünü hafifleterek ya da mola vererek dinlenmesine izin verilen zaman aralığı.

toplamayla sağlama (Alm. Summenprüfung, f; Fr. contrôle par totalisation, m; İng. sum check; summation check) blşm. Bir ikili sayı dizgisinde hiçbir basamağın hata sonucu değişmediğini doğrulamak üzere, bazı basamakların toplandığı ve önceden hesaplanan bir toplamla karşılaştırıldığı sağlama şekli.

toplaşma (Alm. Koaleszenz, f; Fr. coalescence, f; İng. coalescence) 1. blşm. Bilgisayarda, bitişik boş bellek alanlarının bir bütün haline getirilmesi; bütünleştirme. 2. kim. Kimyada, aynı bileşime sahip yan yana iki faz bölgesinin bütünleşerek daha büyük, tek bir faz bölgesi yaratması. 3. meteo.  İki veya daha fazla parçacığın, kabarcığın ya da bulut damlasının temas sonucunda tek bir parçacık, kabarcık ya da bulut damlası oluşturması.

toplu iş dosyası (Alm. Verarbeitungsstapel, m; Batch-Datei, pl; Stapeldatei, pl; Fr. dossier des lots, m; İng. batch file) blşm. Art arda işlenmek üzere bir dosyada biriktirilmiş bilgisayar programları ve ilişkili verileri.

toplu işleme (Alm. Batch-Verarbeitung, f; Fr. traitement par lots, m; İng. batch processing) blşm. 1. Belli bir süre biriktirilmiş görevlerin, girdi ya da verilerin bir araya getirilip bilgisayarda bir elde işlenmesi ve toplam sonucun kullanıcıya gönderilmesi. 2. Bilgi işlemede, aylık mali raporların ya da bordroların işlenmesi örneklerinde olduğu gibi bir kere başlatıldıktan sonra kullanıcının müdahalesinin gerekmediği çalışma; eşanlam: parti işleme.

toplu yürütüm (Alm. Batch-Durchführung, f; Fr. exécution par lot, f; İng. batch execution) blşm. Bilgisayarda toptan iş girişlerinin işletmen müdahalesi gerektirmeden peş peşe yürütümü.

topluluk bulutu (Alm. gemeinschaftliche Rechnerwolke, f; Fr. nuage communautaire, m; İng. community cloud) blşm. Belli ilgileri paylaşan bir kullanıcılar topluluğu için özgülenmiş bulut bilişimi altyapısı.

topluluk zekâsı (Alm. Schwarmintelligenz, f; Fr. intelligence en essaim, f; İng. swarm intelligence) blşm. Çevreleriyle ve birbirleriyle yerel etkileşimler içinde bulunan ve çok da gelişmiş olmayan yazılım/donanım birimlerinin oluşturduğu tutarlı ortak işlevsel zekâ.

trafik (Alm. Traffic, m; Fr. trafic, m; İng. traffic) 1. blşm. Bir iletişim sistemi üzerinde gönderilen ve alınan mesajların hacmi ve birim zamandaki sayısı. 2. müh.  İnsanlar, hayvanların ve taşıtların kara, deniz ve hava yollarındaki hareketi.

trafik matrisi (Alm. Verkehrsmatrix, f; Fr. matrice de trafic, f; İng. traffic matrix) blşm. Bir teleiletişim ağındaki merkezler, santraller vb. arasındaki trafiği gösterebilmek için kullanılan matris.

trafik yeğinliği 1. (Alm. Anruffolgedichte, f; Anrufrate, f; Verkehrswert, n; Fr. intensité de trafic, f; intensité d’appel, f; İng. call intensity; traffic intensity) blşm.  İletişim ağlarında belirli bir gözlem süresi içinde sunucu, anahtarlayıcı, yol atayıcı gibi bir santral biriminin, bir sunucunun vb. meşgul olduğu sürelerin tüm süreye oranı; eşanlam: arama yoğunluğu. 2. (Alm. Verkehrswert, n; Fr. intensité de trafic, f; İng. traffic intensity) inş. Bir karayolunun bir kesiminden birim zamanda geçen taşıt sayısı.

Truva atı (Alm. Trojanisches Pferd; Fr. cheval de Troie, m; İng. Trojan horse) blşm. Bir bilgisayar programına bağlanarak gizlenen, tahribatını yaparken programın olağan çalışmasına da izin veren virüs.

Turing makinesi (Alm. Turingsmaschine, f; Fr. machine à Turing, f; İng. Turing machine) blşm. Algoritmik hesaplamanın, sonsuz bir şerit üzerinde yazma, devinme, okuma ve bunlara dayalı karar verme aktiviteleri ile modellenmesini içeren matematiksel yapı; bilgisayar kuramının matematiksel temeli.

tuş kodu (Alm. Schlüsselkode, m; Fr. code de touche, m; İng. key code) blşm. Klavyedeki bir tuşu, tuşun üzerinde yazılı simgeden bağımsız ve o tuşa özgü olarak bilgisayara tanıtan kod.

tutanak (Alm. Datensatz, m; Fr. enregistrement, m; İng. compound data; data record; record) blşm. 1. Bilgisayarda her birinin adı ve adresi olan alanlardan oluşmuş, her bir alanın farklı veri tipinde olabileceği veri yapısı; eşanlam: veri tutanağı. 2. Uygulama amacı açısından bir bütün olarak ele alınan veri ögeleri topluluğu.

tutanak formatı (Alm. Datensatzformat, n; Fr. structure d’enregistement, f; format d’enregistrement, m; İng. record format; record structure) blşm. Bir bilgisayar dosyasındaki tutanaklarda bulunan verilerin nasıl yapılandığına ilişkin ve tutanak adı, alan adları, veri tipi ve uzunluğu gibi alan tanımlarını da içeren bilgiler.

tutanak serimi (Alm. Satzstruktur, f; Fr. cliché d'enregistrement, m; İng. record layout) blşm. Bilgisayarda bir veri yapısı olarak bir tutanağın bileşenlerinin düzeni, boyu, verilerin düzenlenişi ve yapısı; eşanlam: tutanak planı.

Page 163: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

tutarlılık (Alm. Übereinstimmung, f; Fr. cohérence, f; İng. consistency) blşm. Bir sistem, bileşen ya da belgenin kendi içinde çelişkisiz olması özelliği.

tüm ekran editörü (Alm. Bildschirmeditor, m; Fr. éditeur plein page, m; éditeur plein écran, m; İng. screen editor) blşm. Yazı işlemede metin düzenleme işini, imlecin ekranın üzerinde durduğu herhangi bir yerinde, satır sayısından bağımsız olarak yapabilmesine elveren düzenleyici program.

tüm yetkili kullanıcı (Alm. Superuser, m; Fr. utilisateur root, m; İng. root user) blşm. Bir bilgisayar ya da bilgisayar ağı işletim sisteminde en yüksek yetkili kullanıcı.

tümce şıkkı (Alm. Satzfall, m; Fr. cas phrase, m; İng. sentence case) blşm. Bilgisayarda yazı işlemede tümcenin ilk harfinin büyük olacağını belirten durum.

tümcecik (Alm. Phrase, f; Fr. locution, f; İng. phrase; word group) blşm. Dilbilimde, tümcenin sözdiziminde tek bir birim gibi işlevi olan sözcükler grubu; örneğin, “sokağın sonundaki ev” bir ad tümceciği, "kalemi masaya koy" bir eylem tümceciğidir; eşanlam: sözcük öbeği.

tümdengelim (Alm. Deduktion, f; Schluss, m; Fr. déduction, f; İng. deduction) blşm. Öncüllerden kalkarak ve yalnızca çıkarsama kurallarını uygulayarak bir çıkarsamanın sonucunu elde etme.

tümdengelimli akıl yürütme (Alm. deduktives Denken; Fr. logique déductive; raisonnement déductif; İng. deductive logic; deductive reasoning) blşm. Mantık kullanarak bilinen gerçeklerden yola çıkarak tümdengelimli çıkarsamalar yapmak ve vargılara ulaşmak üzere akıl yürütme; örneğin, bütün insanlar fanidir; Sokrat bir fanidir; dolayısıyla Sokrat bir fanidir.

tümegönderim iletisi (Alm. Rundsendung, f; Fr. message à diffusion générale, m; İng. broadcast message) blşm. Bir bilgisayar ağının tüm kullanıcıları için amaçlanmış ileti; eşanlam: genelge ileti.

tümevarım (Alm. Induktion, f; Fr. induction, f; İng. induction) blşm. Somut örneklerin soyutlamasından yola çıkarak genel önermelere varmayı amaçlayan akıl yürütme yöntemi.

tümler durum (Alm. Komplementstand, m; Fr. état complémentaire; İng. complementary state) blşm. Bir mantık devresinde devre ögelerinden kapalı durumdakilerin açık, açık durumdakilerin ise kapalı olduğu durum; eşanlam: karşıt durum.

tümler gösterim (Alm. Komplementdarstellung, f; Komplementrepräsentation, f; Fr. représentation complémentaire, f; İng. complementary representation) blşm. Artı sayıların olağan biçimlerinde, eksi sayıların ise tümler biçimde, yani sayı sistemi tabanının bir üst kuvvetinden çıkarılarak gösterildiği konumsal sayı sistemi.

tümleşik bilgisayar (Alm. Bordcomputer, m; Fr. calculateur embarqué; İng. on-board computer) blşm. Bir bilgisayarın, bir başka aygıtın, bir taşıtın, bir uçağın vb. üzerinde, aygıtın, uçağın vb. özel kontrol görevlerini yerine getirmek için tümleşik olarak bulunması; eşanlam: gömülü bilgisayar, konuşlandırılmış bilgisayar.

tümleşik bilişim sistemi (Alm. integriertes Informationssystem; Fr. système informatique intégré; İng. integrated information system) blşm. Bir örgütün yönetimiyle ilgili personel, stok denetim, üretim, satış, sayışım gibi tüm verileri kapsamı içine alacak biçimde, genellikle merkezcil ve örgütün üst yönetimine sağlanabilecek stratejik desteğe özellikle önem veren bilişim sistemi.

tümleştirme testi (Alm. Integrationstest, m; Fr. contrôle d'intégration, m; İng. integration test) blşm. Bir tasarım, kodlama ya da imalat sürecinde ortaya çıkan farklı yazılım ve/veya donanım bileşenlerini bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi ve beraber çalışırlıklarını irdeleyen test.

tümleyen kapı bkz. blşm. DEĞİL kapısı.

türetilmiş sınıf (Alm. Subklasse, f; Fr. classe dérivée; İng. derived class) blşm. Nesneye yönelik programlamada bir veri grubu tarafından türetilen ve türetildiği sınıfın tüm özelliklerini de taşıyan daha karmaşık sınıf.

türetme (Alm. Derivation, f; Herleitung, f; Fr. dérivation, f; İng. derivation) blşm. 1. Biçimsel dillerde bir sözdiziminden diğerine üretim kuralı yardımıyla geçme. 2. Yalın bir yapıdan başlayarak daha karmaşık bir yapıyı elde etme.

uçbirim sunucusu (Alm. Terminalserver, m; Fr. serveur de terminaux, m; İng. terminal server) blşm. Bir ya da birden fazla uçbirimin yerel bilgisayar ağına bağlanmasını ve paylaşılan yazıcı gibi hizmetlere böylece ulaşmasını sağlayan birim; eşanlam: terminal sunucusu.

Page 164: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

UDP protokolü (Alm. Benutzerdaten-Protokoll, n; Fr. protocole UDP, m; İng. user datagram protocol) blşm. Genellikle bağlantısız ses, video ve çoğulortam işaretlerinin internet üzerinden gönderiminde kullanılan taşıma katmanı protokolü.

ulam (Alm. Kategorie, f; Fr. catégorie, f; İng. category) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde, erişim sınıflamasının daha ayrıntılı yapılabilmesi amacıyla verilerin kritiklik düzeyini bildiren niteleme; eşanlam: kategori. 2. Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. 3. İstatistiksel evrenin nitel bir özelliğine göre elde edilmiş türdeş bölümlerden her biri.

usandırıcı yazılım (Alm. Nagware; Fr. harceliciel, m; İng. nagware) blşm. Özellikle paylaşılan yazılımlarla beraber gelen, sık sık sustalı bir pencereyi ekrana getirerek kullanıcıyı bir uygulama programını almaya ya da bir üyeliğe kaydolmaya davet eden yazılım.

USB veriyolu (Alm. Universal Serial Bus, m; Fr. bus USB, m; İng. universal serial bus; USB) blşm. Çevre birimlerini bilgisayara bağlamak üzere kullanılan, yüksek veri aktarım hızında ve ayrıca çevre birimine besleme de sağlayan seri arayüz.

usta-yamak düzenleşimi (Alm. Master-Slave-Anordnung, f; Fr. configuration maître-esclave, f; İng. master-slave arrangement; primary-secondary arrangement) blşm. Usta adı verilen bir elektronik aygıtın ya da devre elemanının yamak adı verilen elektronik aygıtları kontrol ettiği durum; örneğin bir bilgisayar çevre aygıtlarını bu tarzda kontrol etmektedir; eşanlam: ana uydu yapısı.

uyarlama bakımı (Alm. adaptive Softwarewartung, f; Fr. maintenance adaptative, f; maintenance du logiciel adaptative, f; İng. adaptive maintenance; adaptive software maintenance) blşm. Bir yazılım sistemini değişen donanım, çevre ya da altyapı koşullarında çalışabilecek duruma getirmek üzere uygulanan değerlendirme ve dönüştürme çalışması.

uyarlayarak taşıma (Alm. Portierung, f; Fr. portage, m; İng. porting) blşm. 1. Bir bilgisayarda geliştirilmiş programı başka bir bilgisayara gerektiğinde bazı uyarlamalar yaparak aktarmak. 2. Dosyaları, grafikleri, belgeleri, üretildikleri bilgisayar yazılım ya da donanım altyapısından başka bir altyapı üzerinde çalışır hale getirmek.

uydu bilgisayar (Alm. Satellitenrechner, m; Fr. ordinateur asservi, m; ordinateur satellite, m; İng. satellite computer; slave computer) blşm. Başka bir bilgisayar tarafından kontrol edilen ve yöneltilen bilgisayar.

uydu kip (Alm. Sklavenmodus, m; Fr. mode asservi; İng. slave mode) blşm. Bir bilgisayarın, sadece bağlı olduğu başka bilgisayar tarafından istenen görevleri yapma durumu.

uygulama (teks. aplikasyon) (Alm. Anwendung, f; Fr. application, f; İng. application) blşm. 1. Belli bir işin bilgisayar ya da akıllı telefon üzerinde gerçekleştirilmesini sağlayan yazılım. 2. Bir yazılım ürün hattında alan varlıklarından, belli müşteri ya da pazar isterleri doğrultusunda değişimlerin bağlanmasıyla ortaya çıkarılan ve kullanıma sunulan yazılım ürünü. 3. Kullanıcının bir bilgisayarda yürüttüğü belirli bir iş; örneğin, bordro hesabı, havayollarında yer ayırtımı.

uygulama aracısı (Alm. Anwendung-Proxy, m; Anwendungstellvertreter, m; Fr. serveur de proximité, m; serveur mandataire, m; İng. application proxy) blşm. Bilgisayar güvenliğinde, güvenlik duvarının bir ögesi olup bu duvarın berisindeki bir internet kullanıcısıyla, öte tarafta erişilmek istenen örün sunucusu arasında yer alan ve iç ağın güvenliğini zedelemeden karşılıklı akışını sağlayan aracı yazılım.

uygulama günlüğü (Alm. Anwendungslog; Applikationslog, m; Fr. journal des applications, m; İng. application log) blşm. Bir uygulama yazılımı tarafından kaydı tutulan hata mesajları, uyarılar, güvenlikle ilgili ayrıntılar, ne zaman başlayıp bittiği gibi uygulamadan uygulamaya değişen bilgilerin dosyası.

uygulama katmanı (Alm. Anwendungsschicht, f; Fr. couche d'application, f; İng. application layer) blşm. Bilgisayar iletişiminde, Açık Sistemler Arabağlaşım modelinde en üst katmanda tanımlanan ve kullanıcıların ağ üzerinden kullandıkları, eriştikleri, paylaştıkları vs. uygulamalara ilişkin protokolleri içeren katman.

uygulama platformu (Alm. Anwendungsgrundprogramm, n; Fr. plateforme d’application, f; İng. application platform) blşm. Uygulama programlarının üzerinde çalıştığı belirli bir bilgisayar ve işletim sistemi.

uygulama programı (Alm. Anwendungsprogramm, n; Fr. programme d'applications, m; İng. application program) blşm. 1. Bilgisayarın belirli bir görevi yerine getirmesi için hazırlanmış kod. 2. Birçok kullanıcının ortak gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanıp gerçekleştirilmiş bilgisayar programı; örneğin yazı işleme programı.

uygulama programı arayüzü (Alm. Anwendungsprogrammschnittstelle, f; Fr. interface de programme d’application, f; İng. API; application program interface) blşm. Bir üst düzey programlama diliyle uygulama

Page 165: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

programı geliştirilmesinde hazır paket halinde kullanılmak üzere hazırlanmış herhangi bir hizmet ya da destek yazılımına ulaşılmasını sağlayan arayüz.

uygulama sunucusu (Alm. Anwendungsserver, m; Fr. serveur d’applications, m; İng. application server) blşm. 1. Ağ ortamında istemci bilgisayarlara üzerindeki uygulama programlarını sunan bilgisayar. 2. Bir dağıtımlı ağ üzerinde kullanıcılar ile arkaplandaki ticari uygulamalar ve veritabanları arasındaki bilgi hareketlerini gerçekleştiren yazılım.

uygulama yazılım mağazası (Alm. Application Store; Fr. boutique d'applications,, f; magasin d'applications, m; marché d'applications, m; İng. app marketplace; application marketplace; application store) blşm. Kullanıcıların bilgisayar, telefon gibi aygıtlarına uygulama yazılımları yükleyebilecekleri elektronik mağaza.

uygulama yazılımı (Alm. Anwendungssoftware, f; Fr. logiciel d'application, m; İng. application software; software application) blşm. Bilgisayarların kullanıcılara belli bir hizmeti verebilmesi için hazırlanmış programların oluşturduğu bütün.

uygulama yönetimi (Alm. Application-Verwaltung, f; Fr. gestion d'application, m; İng. application management) blşm. Bir yazılım ürün hattı üzerinde herhangi bir tek ürünün geliştirilmesine yönelik isterlerin belirlenmesi, alan varlıklarından da yararlanılarak yapılan referans mimarisine uygun tasarım gerçekleştirme, sınama ve güncelliğin korunması gibi tüm aktiviteler.

uygulamacık (Alm. kleine Anwendung; Fr. applet; mini application, f; İng. applet) blşm. 1. Hangi işletim sistemi olursa olsun örün tarayıcısının bulunduğu bilgisayarda ağdan indirilerek yürütüme konan, Java dilinde yazılmış küçük uygulama programı. 2. İstemcinin bilgisayarında yürütüme konan, sunucudan indirilebilen ve belirli bir fonksiyonu yerine getiren program.

uygulamaya özgü (Alm. ad hoc; eigens zu diesem Zweck; Fr. ad hoc; İng. ad hoc) blşm. Özel bir uygulamaya uyarlanmış, özel bir işe tahsis edilmiş, özel bir durum veya yapılanışta geçerli; tasarsız.

uyumlu tasarım (Alm. responsive Webdesign; Fr. conception de sites web adaptatifs, f; İng. responsive design; responsive web design) blşm. Örün uygulamalarının, cep telefonu, masaüstü bilgisayarı gibi farklı erişim aygıtlarının görüntüleme yetenekleri ve ekran büyüklüklerine uyum gösterecek şekilde tasarımlanması.

uyumluluk sertifikası (Alm. Compliance-Zertifizierung, f; Fr. certificat de conformité, m; certificat d’usine, m; İng. compliance certificate) blşm. Bir ürünün, hizmetin ya da sürecin teknik isterleri ve standartları belirli bir güven ölçüsü içinde sağladığını gösterir onay belgesi.

uyuşma (Alm. Anpassung, f; Fr. appariement, m; raccord, m; İng. match) blşm. 1. Bir bilişim sistemini oluşturan ögelerin yeterli düzeyde benzerlik göstermesi ve birlikte kullanılabilir nitelikte olması. 2. Görsel-işitsel sistemlerde iki aygıtın kesintiye yol açmaksızın bağlantı kurabilmesi.

uzakta işleme (Alm. Fernbearbeitung, f; Fr. télégestion, f; télétraitement, m; İng. remote processing) blşm. Bir bilgisayarın, işlemlerinin bir bölümünü uzaktaki bir bilgisayarda yaptırması.

uzaktan altprogram çağırma (Alm. Remoteprozeduraufruf, m; Fr. appel de procédure à distance, m; İng. remote invocation; remote method invocation; remote procedure call) blşm. Bilgisayar programlamasında bir programın uzaktaki bir sunucu rolündeki bilgisayarda mesaj alışverişlerini kullanarak bir başka programı çağırması, çalıştırması ve sonucu geri alması; eşanlam: uzaktan yordam çağrısı.

uzaktan eğitim (Alm. Fernunterricht, m; Fernstudium, n; Fr. formation à distance, f; İng. distance education; distance learning) blşm. Gerek öğrenci ve öğretmenlerin birbirlerinden, gerek öğrencilerin birbirinden ve eğitim altyapısından coğrafi olarak uzak olduğu eğitim ve öğretim sistemi.

uzaktan erişim (Alm. Fernzugriff, m; Fr. accès à distance, f; İng. remote access) blşm. Bir bilgi işleme sistemi ile bulunduğu yer dışından, bir ya da daha çok iletişim düğümünün aracılığıyla ulaşarak iletişim kurma.

uzaktan kontrol (Alm. Fernsteuerung, f; Fr. téléconduite, f; télécontrol, m; İng. telecontrol) blşm. Uzak bir noktada bulunan bir sistem veya teçhizatın kontrolünün teleiletişim teknikleriyle gerçekleştirilmesi.

uzaktan oturum açma (Alm. Remoteanmeldung, f; Fr. connexion à distance, f; ouverture de session à distance, f; téléconnexion, f; İng. remote login; remote logon) blşm. Bir kullanıcının bir uygulama yazılımı aracılığıyla kendisini tanıtarak uzaktaki bir bilgisayarda ya da bir bilgi işleme sisteminde kendisine tanınan yetkiler çerçevesinde etkileşimli işlemler dizisine başlaması.

Page 166: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

uzaktan yedekleme (Alm. Fernsicherung, f; Fr. sauvegarde à distance, f; télésauvegarde, f; İng. remote backup) blşm. Yedekleme işlemini birincil bilgisayardan uzaktaki bir ya da daha fazla bilgisayarda yürütme.

uzamsal (Alm. räumlich; Fr. spatial; İng. spatial) blşm. Bağımsız değişkenleri yatay, dikey ve derinlik doğrultularında uzam değişkenleri olan bir işarete ya da matematiksel fonksiyona ilişkin.

uzantı (Alm. Extension, f; Fr. extension, f; İng. extension) blşm. Bilgisayar sistemlerinde, bir dosya adının sonuna eklenen ve dosyanın hangi kategoriye ait olduğunu bildiren, .doc, .pdf gibi ek.

uzay 1. (Alm. Raum, m; Fr. espace, m; İng. space) blşm. Herhangi bir probleme ilişkin analiz ve tasarım sürecinde, göz önüne alınan tüm öge ve seçeneklerin oluşturduğu küme ile bu kümenin içerdiği ögeler arasındaki tanımlı ilişkiler. 2. (Alm. Raum, m; Fr. espace, m; İng. outer space; space) uçk. Dünya'nın atmosferi dışında, 100 km irtifaya karşılık gelen Karman hattının ötesinde ve diğer gök cisimleri arasında yer alan, gök cisimleri hariç, evrenin geri kalan kısmındaki boşluk; eşanlam: dış uzay.

uzman sistem (Alm. Expertensystem, n; Fr. système expert, m; İng. expert system) blşm.  İnsanların deneyim ve bilgi dağarcığından esinlenerek belirli bir ilgi alanında problemlerin çözümüne destek olan ve çıkarsamalar yapan bilişim sistemi.

uzun tamsayı (Alm. Langganzzahl, f; Fr. nombre entière long; İng. long integer) blşm. Bilgisayarda 64 bitle temsil edilen ve -2.147.483.648 ile 2.147.483.647 arasında değerler alabilen tamsayılar.

ücretsiz yazılım (Alm. kostenlose Software; Freeware, f; Fr. gratuiciel, m; İng. freeware) blşm.  İnternet üzerinden ya da kullanıcı grupları aracılığıyla dağıtılan ve hiçbir ücret talep edilmeyen yazılım.

üç adresli komut (Alm. drei Adressen-Befehl, m; Fr. instruction à trois adresses, f; İng. three-address instruction) blşm. Bilgisayarda ikisi işlenecek verilerin bulunduğu, üçüncüsü de sonucun yazılacağı yeri belirleyen üç adres taşıyan komut.

üç boyutlu modelleme yazılımı (Alm. 3D Modellierungsoftware, f; Fr. logiciel 3D, m; logiciel de modélisation en 3D, m; İng. three-D modeling software) blşm. Devinim, özellik ve görünüşleriyle üç boyutlu nesnelerin yaratılmasına elveren yazılım.

üç yönlü tokalaşma (Alm. Drei-Weg-Handshake, m; Fr. établissement d’une connexion en trois étapes, m; İng. three-way handshake) blşm.  İletişim protokollerinde gerek güvenlik sağlamak gerekse hatalı bağlantıların kurulmasını engellemek amacıyla kullanılan ve sıralı üç mesajın değiş tokuşuna dayanan yöntem.

üçgen kafes (Alm. Dreieckgitter, n; Fr. maillage triangulaire, m; İng. triangular mesh) blşm. Bilgisayar grafiğinde yüzeyleri göstermek amacıyla kullanılan, yüzeyin kıvrım ve ayrıntılarına orantılı boydaki birbirlerine bağlı üçgenlerden oluşan örgü.

üçüncü kuşak dil (Alm. Programmiersprache der dritten Generation, f; Fr. langage de troisième génération, m; İng. third-generation language) blşm. Her bir programlama deyimine karşı çok sayıda makine komutunun karşı düştüğü, programcı için soyutlama düzeyinin arttığı, karmaşık veri tiplerinin ve kontrol yapılarının tanımlandığı programlama dili; örneğin, Ada, C++, Java.

üretici program (Alm. Generatorprogramm, n; Fr. programme générateur, m; İng. generator program) blşm. Genel biçimde tanımlanmış bir işe ilişkin olarak önceden hazırlanmış bir altyapıdan yararlanarak kullanıcının belirlediği parametrelere göre, onun özel gereksinmelerini karşılar nitelikte bir bilgisayar programı üretebilen anaç program.

üreticisine özel (Alm. proprietär; Fr. exclusif; propriétaire; İng. proprietary) blşm. Bilişim endüstrisinde, sadece bir kuruluşun tekelinde olan, standartları ve kullanımı kamuya açık olmayan.

üretilmiş adres (Alm. gerechnete Adresse, f; Fr. adresse calculée, f; adresse calculée par programme, f; İng. calculated address; generated address; synthetic address) blşm. Bilgisayarda bir iç kaynağa ulaşmak için gereken kodun bütünüyle bir komut içinde bulunmayıp dolaylı adres hesabı, indeksleme ya da daha karmaşık algoritmalar gibi çeşitli işlemler ile elde edilen adres.

üretim kuralı (Alm. Produktionsregel, f; Fr. règle de production, f; İng. production rule) blşm. 1. Biçimsel dillerde "soldaki simge dizisi yerine sağdaki simge dizisi konulur" türü karakter dizisi türetme kurallarından biri; eşanlam: yerine koyma bağıntısı. 2. Yapay zekâda, kurallara dayalı üretim sisteminde “eğer öyleyse sonuç şudur” veya "eğer öyleyse şu eylem yürütülür" türü kurallardan biri; eşanlam: eğer-ise kuralı.

Page 167: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

üretken simge (Alm. nicht Terminalsymbol, m; Fr. symbole non-terminal, m; İng. nonterminal symbol) blşm. Dilbilim ve bilgisayar bilimlerinde gramerlerin tanımında kullanılan, üretim kurallarında verilmiş terminal ve üretken simgelerden oluşan bir dizgi ile yer değiştirebilen simgelerden biri; eşanlam: terminal olmayan simge.

ürün bulucu (Alm. Produktfinder, m; Fr. localisateur de produits, m; İng. product finder; product locator) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesinin ya da mobil uygulamanın belirli bir ürünü aramasını sağlayan ve nerelerden temin edeceğini bildiren uygulama programı.

ürün kartı (Alm. Produktkarte, f; Fr. fiche produit, f; İng. item card; product card) blşm. Bir internet alışveriş sitesinde bir ürünle ilgili, ürünün görüntüleri, özellikleri ve üstünlükleri, fiyatı, kullanım koşulları ve kullananların yorumları gibi bilgilerden oluşabilen tanıtım sayfası içeriği.

ürün sayfası (Alm. Produktseite, f; Fr. page produit, m; İng. product page) blşm. Bir elektronik ticaret sitesinde, bir ürünle ilgili yer alan ürün kartı, ürünü tamamlayıcı diğer ürün tavsiyeleri, satınalma için eylem butonu gibi özellikler içeren sayfa.

ürün yapılanışı (Alm. Produktkonfiguration, f; Fr. configuration du produit, f; İng. product configuration) blşm. Bir yazılım ürün hattında, alan varlıklarının içerdiği değişkenliklerin, ürüne özgü isterler doğrultusunda bağlanmasına yönelik seçim ve düzenlemelerin tümü, ürün yapılanışı.

üründen kasaya parkur (Fr. tunnel de commande, m; İng. checkout funnel) blşm. Bir elektronik alışveriş sitesinde, bir ürün kartından başlayarak sepete konma, ödeme şekli seçimi, ürünün nasıl teslim alınacağına kadarki, satın almanın teyidi hariç, geçilmesi gereken işlem adımları.

üst dosya (Alm. Metafile, n; Fr. métafichier, m; İng. metafile) blşm. Bir grafik nesnesi ya da resmin rengi, şekli, boyu hakkında bilgi veren ve hem bit temelli grafikler hem de vektör grafiklerin özelliklerini taşıyan dosya; örneğin, Adobe Illustrator.

üst düzey alan (Alm. Top-Level-Domain; Fr. domaine de premier niveau, m; domaine de tête, m; İng. top-level domain) blşm. Bir internet site adında ya da elektronik posta adresinde en geniş kapsamlı sınıflandırmayı gösteren, sıradüzendeki en üst düzeyi belirten internet alanı; örneğin, ".tr" ile gösterilen ülke veya ".edu" ile gösterilen yükseköğretim kuruluşu sınıflandırması; eşanlam: başat alan.

üst düzey dil (Alm. Hochsprache, f; Fr. langage de haut niveau, m; langage haut niveau, m; langage évolué, m; İng. advanced language; high-order language) blşm. Uygulanacağı bilgisayar tipinden bağımsız olan, sözdizimi, doğal dilin sözdizimini andırdığı için yazılması ve anlaşılması kolay programlama dili.

üst düzey protokol (Alm. höheres Protokoll; Fr. protocole à haut niveau, m; İng. high-level protocol) blşm. Bilgisayar ağ kullanıcılarının, veri taşımanın ötesinde ve üstünde işler yapmalarını sağlayan protokol; örneğin, RTP: Real Time Protocol.

üst düzey yazılım tasarımı (Alm. High-Level Design; Fr. conception architecturale; fconception de haut niveau, f; İng. high-level design; software architectural design; software architecture design) blşm. Yazılım mimari tasarımının, yazılım bileşenlerinin, arayüzlerin ve verilerin kavramsal olarak ele alınıp irdelendiği yazılım mimarisi geliştirmenin birinci aşaması.

üst gamdan satma (Alm. Up-Selling, n; Fr. montée en gamme, f; vente incitative, f; vente poussée, f; İng. upselling) blşm. Bir üründe karar vermekte olan bir tüketiciye, aynı ürünün daha üstün nitelikli bir alternatifini satın almaya ikna etmeye dayalı elektronik pazarlama tekniği.

üst karakter tuşu (Alm. Umschalttaste, f; Fr. touche majuscule; İng. shift key) blşm. Klavyede bir harf tuşuyla beraber basıldığında büyük harfin ya da tuş üzerinde gösterilen üst simgenin üretilmesini sağlayan tuş.

üst üste pencereler (Alm. übereinander liegende Fenster; Fr. fenêtres en cascade; İng. overlaid windows) blşm. Grafik arayüzlü işletim sistemlerinde birden fazla pencere açık olduğunda, pencerelerin birbirinin önünde olacak şekilde dizilişi.

üstbilgi (Alm. Metawissen, n; Fr. métaconnaissance, f; İng. metaknowledge) blşm. Seçimler yapmak ya da yeni bilgiler türetebilmek için yararlanılan bilgiler üzerine bilgi ya da verilerin nasıl kullanılacağının bilgisi.

üstdil (Alm. Metasprache, f; Fr. métalangage, m; İng. metalanguage) blşm. Bir ya da daha çok dili belirtmede kullanılan dil; örneğin, Backus-Naur formu.

Page 168: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

üstel geri çekilme (Alm. exponentielle Abfallverzögerung; Fr. temporisation exponentielle; İng. exponential back-off) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında kullanılan paket anahtarlama düzeninde, taşıyıcı-dinleyen-çarpışma-sezen çoklu erişim protokolünde her art arda gelen çarpışmadan sonra bilgisayarların katlanarak artan süreler boyunca yeniden iletimde bulunmaktan kaçınmaları ve böylece çekişmeyi çözmeleri.

üstkural (Alm. Metaregel, f; Fr. métarègle, f; İng. metarule) blşm. Başka bir kuralın ya da kurallar kümesinin koşullarını, dizilişini ve uygulama şeklini bildiren kural.

üstmodel (Alm. Metamodell, n; Fr. métamodèle, m; İng. metamodel) blşm. Yazılım mühendisliği ve sistem mühendisliğinde, bir problem sınıfını tanımlayan ortak özelliklerin, kısıtların, kuralların ve çerçevelerin gösterimi.

üstsınıf (Alm. Superklasse, f; Fr. superclasse, f; İng. superclass) blşm. Nesneye yönelik programlamada kendisinden kalıtım mekanizması ile alt sınıfların üretilebileceği sınıf.

üstteki sekizli (Alm. höheres Oktett; Fr. octet en haut, m; İng. high byte) blşm. Bilgisayarda, iki sekizliden oluşan bir sözcükte daha yüksek anlamlı olan sekizli.

üstü kapalı adresleme (Alm. Fortschaltadressierung, f; implizierte Addressierung, f; Fr. adressage implicite, m; İng. implied addressing) blşm. Bilgisayarda komut adresinin açık olarak belirtilmediği, komutun türünden adresin ne olduğunun anlaşıldığı adresleme türü; örneğin, STC (set carry flag) sadece toplama işleminde bir elde olup olmadığını belirtmesi.

üstüyle uyumluluk (Alm. Vorwärtskompatibilität, f; Fr. compatibilité ascendante; İng. forward compatibility; upward compatibility) blşm. 1. Bir bilgisayarın daha büyük, daha gelişmiş bir bilgisayarın komut kümesini yürütüme koyabilmesi ve aynı çevre birimlerini sürebilme yeteneğine sahip olması. 2. Bir yazılımın sadece tasarımlanmış olduğu bilgisayarda değil, aynı zamanda üst modellerde de çalışabilmesi özelliği.

üstveri (Alm. Metadaten, f; Fr. métadonnée, f; İng. metadata) blşm. Veri nesneleri hakkında bilgi veren veriler; örneğin, bir dosyanın başlığı, yazarı, boyu, konusu birer üstveridir; eşanlam: yardımcı veri.

üzerine tıklamalı (Alm. Zeigen und Klicken; Fr. pointer-cliquer; İng. point-and-click) blşm. Etkileşimli bilgisayar ekranlarında kullanıcının fareyi, imleci, ışıl kalem gibi bir işaretçiyi bir simgenin üzerine getirip tıklaması ile çalıştırılan yazılım.

varış düğümü 1. (Alm. Zielknoten, m; Fr. nœud destinataire, m; İng. destination node) blşm. Bir bilgisayar ağında verilerin gönderilmesi amaçlanan düğüm, terminal ya da uçbirim gibi herhangi bir hedef nokta. 2. (Alm. Zielknoten, m; Fr. noeud terminal; étape fin; İng. sink node; terminal node) endst. Ulaştırma probleminde talebin oluştuğu ve taşımanın, dolayısıyla akışın tamamlandığı düğüm.

varış hızı (Alm. Ankunftsrate, f; Fr. taux d'arrivée, m; İng. arrival rate) blşm. Bir hizmet kuyruğuna gelen müşterilerin ya da hizmet isteklerinin birim zamandaki sayısı.

varlık (Alm. Anlagengegenstand, m; Vermögenswert, m; Fr. actif, m; élément d'actif, m; İng. asset) blşm. Bir yazılım üretim hattında kullanılan ve gereksinim belirlenmesi, tasarım, geliştirme, diğer varlıklarla eşgüdümleme, test ve geçerleme, bakım gibi her türlü varlık yönetimi faaliyetlerine konu olan, dosya, belge, plan, kod, test tanımı vb. yazılım ara ürünlerinden herhangi biri.

varlık yönetimi (Alm. Vermögensverwaltung, f; Fr. gestion des actifs, f; İng. asset management) blşm. Yazılım üretim hatlarında yapıtaşı olarak kullanılan gereksinim, tasarım, kod, test tanımı, test planı, test verileri gibi her türlü belge, dosya ve bilgi birimi üzerinde gerçekleştirilen geliştirme, bakım ve ürün hattındaki diğer varlıklarla bütünleştirme gibi faaliyetlerin tümü.

varsayılan (Alm. vorgegeben; Fr. implicite; par défaut; İng. default) blşm. Bilgisayarda, kullanıcı tarafından açıkça başka belirtim yapılmamışsa geçerli sayılan, en olağan değer, parametre, bağlantı noktası vb. seçeneği; eşanlam: olağan.

varyant 1. (Alm. Variante, m; Fr. variante, f; İng. variant) blşm. Bir yazılım ürün hattında alan varlıklarındaki ister odaklı değişimlerin bağlanmasıyla ortaya çıkabilecek seçeneklerden herhangi biri; eşanlam: seçenek. 2. (Alm. Umleitung, f; Fr. déviation routière, f; détour, m; İng. detour) inş. Tıkanma, inşaat, bakım, onarım gibi nedenlerle trafik akımının yavaşladığı bölgelere girmeden yolculuk olanağı sağlayan seçenek yol. 3. (Alm. Kolorierung, f; Kolorit, n; Fr. variante de couleur, f; coloris, m; İng. coloration variant) teks. Basmacılıkta aynı desenin, ayrı renk kombinasyonları ile basılan her bir partisi; eşanlam: varyasyon.

VE bağlacı (blşm. birletim) (Alm. logische Konjunktion, f; logische Und-funktion, f; logische UND-Verknüpfung, f; Fr. opération ET; conjonction logique, f; multiplication logique, f; İng. AND operation; logical AND; logical

Page 169: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

conjunction; logical product) blşm. P ile q önermeleri için her ikisi doğru ise doğru, önermelerden biri ya da her ikisi yanlış ise yanlış olan p ∧q bileşik önermesini oluşturan ∧ simgesi; eşanlam: mantıksal çarpım.

ve simgesi (Alm. Et-Zeichen, n; Fr. perluète, f; İng. ampersand) blşm. Yazılı metinlerde ve bilgisayar programlamasında kullanılan VE bağlacınn logosu.

vekil sunucu (Alm. Proxy-Server, m; Stellvertreter, m; Fr. serveur proxy, m; İng. proxy server) blşm. Bir yerel ağdaki birimlerin internet üzerinden FTP, HTTP, SMTP vb. protokoller uyarınca alacakları hizmetlerin tümünü ya da bir kısmını (ör. "FTP vekil sunucusu", "SMTP vekil sunucusu" gibi) doğrudan uzaktaki sunucuya bağlanarak değil de kendisi üzerinden almalarını, böylelikle güvenlik, iletişim hızı, hizmet kısıtlarının denetlenmesi gibi gereksinimlerin karşılanmasını sağlayan ara sunucu.

vektör (Alm. Vektor, m; Fr. vecteur, m; İng. vector) 1. biyom. 1. Enfekte bir bitkiden sağlıklı bir bitkiye hastalık yapıcı etmenleri ya da bitkiden bitkiye çiçektozu gibi genetik materyali taşıyan ve aktaran genellikle böcek gibi taşıyıcı canlı organizma. 2. Hastalık yapıcı mikroorganizmaları bir konakçıdan diğerine taşıyan böcek ve kemirgen gibi bazı canlılar; eşanlam: hastalık taşıyıcı. 3. İstenen genetik materyalin hücre içine gönderilmesinde doğal olarak kendi genomlarını hücrelere aktarma yetenekleri olan virüs, faj ve plazmitlerden geliştirilmiş genetik mühendisliğinde yaygın olarak kullanılan moleküler araç. 2. blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde yönlü doğru çizgi. 2. Tek boyutlu bir dizilim. 3. müh. 1. Matematik ve fizikte Öklid geometrisi bağlamında yönü ve büyüklüğü olan, kuvvet gibi yönlü fiziksel büyüklükleri göstermekte kullanılan nicelik. 2. Sıralı sayı kümesiyle tanımlanan, yönü ve boyu olan nicelik. 4. yerb. Gidiş yönü tanımlanabilen, yatay konumda iki, eğik konumda tek yönlü olan doğru parçası.

vektör grafik (Alm. Vektorgraphik, f; Fr. image orientée objet; image vectorisée; İng. object-oriented graphics; vector graphics) blşm. Geometrik formüllerden yararlanarak imgeleri oluşturan yazılım ve donanım veya bu şekilde matematik koordinatları ile tanımlanmış çizgi, daire, dikdörtgen gibi nesnelerle oluşturulmuş imgeler.

vektör işlemci (Alm. Vektorprozessor, m; Fr. processeur vectoriel; İng. array processor; vector processor) blşm. 1. Dizilimler halindeki veri kümelerini tek komutla işleyebilen işlemci. 2. Komutlarının işlediği veri yapılarının veri vektörleri ya da veri dizilimleri olan işlemci ve genelde bir ana işlemciye bağlı olarak çalışan yardımcı işlemci; eşanlam: dizilim işlemcisi.

vektör veri tipi (Alm. Vektordatenformat, n; Fr. type de donnée vectorielle, m; İng. vector data type) blşm. Bilgisayarda, her bir bileşeni aynı tipten olan sıralı veri yapısı.

vektörel bilgisayar (Alm. Vektorcomputer, m; Fr. ordinateur vectoriel; İng. vector computer) blşm. Aynı anda çalışan birden çok işlemciye sahip ve genelde vektörel veriler üzerinde işlem görmeye elverişli bilgisayar.

vektörel font (Alm. skalierbare Schrift; Fr. police vectorielle, f; police à taille variable, f; police à échelle modifiable, f; İng. outline font; scalable font; vector font) blşm. Herhangi bir şekil bozukluğuna yol açmadan farklı boylarda üretilebilen font, ölçeklenebilir font.

vektörlü işkesme (Alm. zeigergesteuerte Unterbrechung; Fr. interruption vectorielle; İng. vectored interrupt) blşm. Bilgisayarda farklı çevre birimlerinden kaynaklanan işkesme isteklerinin farklı adreslerdeki hizmet yordamlarına yönlendirildiği, böylece işkesme sonrasında istemin hangi birimden geldiğinin yoklama yoluyla saptanmasının gerekmediği işkesme yöntemi.

veri (Alm. Daten, f; Fr. donnée, f; İng. data) blşm. 1. Bilgisayar için işlenebilir duruma getirilmiş sayısal ya da sayısal olmayan nicelikler. 2. Bir çözüme ulaşmak için işlenebilir duruma getirilmiş gözlem bilgileri, ölçüm sonuçları vb. 3. Olgu, kavram ya da komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimsel ve standart bir gösterimi.

veri ağı (Alm. Datennetz, n; Fr. réseau de données, m; İng. data network) blşm. Uçbirimler arasında verilerin taşınmasını sağlayan iletişim şebekesi.

veri akış çizeneği (Alm. Datenflussplan, m; Fr. organigramme de données, m; İng. data flowchart) blşm. Bir sorunun çözümünde verinin izlediği yolu gösteren ve işlemlerin başlıca evreleriyle birlikte, kullanılan değişik veri ortamlarını da tanımlayan akış çizeneği.

veri akışı (Alm. Datenfluss, m; Fr. flot de données, m; İng. data flow) blşm. 1. Bilgisayarda bir programın yürütülmesi sonucu bellek alanları arasında verilerin işlenerek aktarımı. 2. Bir teleiletişim ağı içinde verilerin uçbirimler ve ağ düğümleri arasındaki hareketi.

veri alanı blşm. 1. (Alm. Informationsfeld, n; Fr. zone d’information, f; İng. information field) Bilgisayar iletişiminde bir pakette kontrol alanı ile kapanış bayrağı arasında kalan ve üstteki katmandan gelen verilerden oluşan bitler.

Page 170: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

2. (Alm. Datenfeld, n; Fr. champ de données, m; İng. data field) Bir veri tutanağı içinde veri giriş çıkışı ve kaydı yapılabilecek bölümlerden herhangi biri.

veri alanı göçürme (Alm. Domainmigration, f; Fr. migration du domain de données, f; İng. domain migration) blşm. Verileri, bir bilgisayar sisteminden ya da internet alanından başka bir sistem ya da alana güvenliklerini tehlikeye sokmadan ve verileri yitirmeden taşımak; eşanlam: veri alanını taşıma.

veri alanı ortaklığı (Alm. Bereichskopplung, f; Fr. couplage par environnement commun, m; İng. common-environment coupling) blşm.  İki yazılım modülünün aynı veri alanını paylaşmalarından kaynaklanan ilişki.

veri ambarı (Alm. universelle Datenbanken; Fr. dépôt de données, m; entrepôt de données, m; entrepôt décisionnel, m; İng. data warehouse) blşm. Çeşitli bilgisayarlara dağıtılmış, çeşitli formatlarda olabilen bilgilere hızlı erişilebilmesini sağlayan ve karar verme sürecinde stratejik verilerin elde edilmesine olanak verecek şekilde düzenlenmiş büyük kapasiteli merkezi veri yapısı.

veri anahtarlaması (Alm. Datenverbindung, f; Datenvermittlung, f; Fr. commutation de données, f; İng. data connection; data switching) blşm.  İki veri uçbiriminin, aralarında veri iletişimine elverecek şekilde anahtarlamalı veri devreleri ile bağlantılanmaları; eşanlam: veri devre bağlantısı.

veri arabelleği (Alm. Datenpufferspeicher, m; Fr. mémoire tampon de données, f; İng. data buffer) blşm. Verilerin bir yerden başka bir yere taşınırken geçici olarak saklandığı bellek alanı.

veri arıtma (Alm. Datenreinigung, f; Fr. nettoyage de données, m; İng. data cleansing) blşm. Bir veri kümesi içinde verilerin hatasız ve tutarlı olmasını ve endeksleme kurallarına uymasını sağlayan işlemler.

veri artığı temizleme (Alm. Datenspülung, f; Fr. purge de données, f; İng. data purging) blşm. 1. Bilgisayarda bir bilgi hareketi esnasında ortaya çıkan ancak olağandışı sonlanma ya da bir hata durumundan dolayı ortada kalan verilerin kaldırılması. 2. Ortamın ileriki kullanımlarında özgün bilginin yeniden oluşturulmasına olanak vermemek üzere bir sistemdeki veya bellek aygıtındaki tüm hassas verileri ortadan kaldırma.

veri bağı (Alm. Daten-Abschnitt, m; Datenübermittlungsabschnitt, m; Fr. liaison de données, f; İng. data link) blşm. Bir veri işleme aygıtını çoğunlukla uzaktaki başka bir veri işleme aygıtına doğrudan bağlantılayan, bu amaçla gerektiğinde veri işaretlerini kuvvetlendiren, üzerlerinde modülasyon ve demodulasyon işlemlerini yapan, iletim hatalarını saptayan ve hatta kimi zaman düzelten fiziksel iletişim düzeni.

veri bağı erişim protokolü (Alm. Sicherungsprotokoll am Netzzugriff; Fr. protocole d'accès de couche de liaison, m; İng. link access protocol (LAP)) blşm. Açık Sistemler Arabağlaşım sisteminde veri bağı katmanının erişim protokolü. Örneğin HDLC.

veri bağı katmanı (Alm. Verbindungsebene, f; Fr. couche liaison de données, f; İng. data link layer; link layer) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında iki komşu düğüm arasında saydam, hatasız, kayıpsız, çift kopya mesaj üretmeden ve sıralı veri iletimini sağlayan ve Açık Sistemler Arabağlaşım referans modeli katman sıradüzeninde ikinci sırada yer alan protokol katmanı.

veri bankası (Alm. Datenbank, f; Fr. banque d'information, f; İng. data bank) blşm. Belli bir konudaki verilerin, gereksiz yinelemelerden arınmış, doğruluğu, tutarlılığı ve güvenliği sağlanmış olarak biriktirilip güncellendirilmesini ve kabul edilebilir kısa bir süre içinde erişilmesini ya da kullanılmasını sağlayan, a) yazılım sistemi, b) veriler topluluğu, c) veri bankası yönetmeni, d) veri kapsamıyla kullanım koşullarını belirleyen kılavuz gibi ögelerden oluşan bir hizmet.

veri bildirimi (Alm. Datenanmeldung, f; Fr. déclaration de données, f; İng. data declaration) blşm. Elektronik bilgi işlemede, verilerin tiplerinin, değerlerinin, başlangıç değerlerinin, boylarının belirtilmesi.

veri biti (Alm. Datenbit, n; Fr. bit de donnée, m; İng. data bit) blşm. 1. Eşzamansız sayısal veri iletiminde kullanılan bit gruplarında başlama, durma ve eşlik denetimi bitlerinin dışında kalan, 5 ila 8 bitten oluşan bilgi bitleri. 2. Fiziksel ortamda yer alabilecek bilgi taşıyan en küçük elektronik işaret ögesi.

veri boyu (Alm. Datengröße, f; Fr. taille de données, f; İng. data size) blşm. Sayısal bir verinin bit ya da sekizli olarak bellekte kapladığı yer.

veri bölütü (Alm. Datensegment, n; Fr. segment de données, m; İng. data segment) blşm. 1. Bilgisayar belleğinde bir programa ilişkin verilerin tutulduğu bölüm. 2. Bilgisayarın ya da veri iletişim aygıtlarının işlemek ve iletmek üzere ele aldıkları veri birimi. 3. TCP/IP modelinde taşıma protokolü veri birimi.

Page 171: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

veri bütünlüğü (Alm. Datenintegrität, f; Fr. intégrité de données, f; İng. data integrity) blşm. Verilerin işlenmesi, saklanması veya elektronik yoldan iletimi sırasında rastlantısal veya amaçlı hiçbir bozulmaya uğramamış olması; eşanlam: veri tamlığı.

veri cep belleği (Alm. Datencache, m; Fr. données dans l’antémémoire; İng. data cache) blşm. Bilgisayarda belirli bir zaman diliminde sıkça erişilen verilerin saklandığı hızlı bellek bölümü; eşanlam: veri önbelleği.

veri çerçevesi (Alm. Datenübertragungsblock, m; Fr. trame de données, f; İng. data frame) blşm. Bilgisayar iletişiminde, veri taşıyan ancak adres, kontrol, hata denetimi, bayrak gibi protokoldan kaynaklanan yardımcı alanları da bulunan bit dizgisi.

veri çevirici (Alm. Datenkonverter, m; Datenumwandler, m; Fr. convertisseur de données, m; logiciel de conversion de données, m; İng. data converter) blşm. Bir veriyi, anlamını değiştirmeden ya da bir işaretin fiziksel doğasını değiştirmeden bir gösterimden başka bir gösterime dönüştüren herhangi bir aygıt ya da yazılım.

veri çevirme (Alm. Datenumsetzung, f; Fr. conversion de données, f; İng. data conversion) blşm. Verinin taşıdığı bilgiyi değiştirmeksizin, gösterim biçimini değiştirme.

veri çoğullayıcı (Alm. Datenmultiplexer, m; Fr. multiplexeur de données, m; İng. data multiplexer) blşm. Bir elektronik iletim hattının birden fazla veri kaynağı arasında paylaşımlı kullanımını sağlayan aygıt.

veri çoğuşması (Alm. Datenburst, m; Fr. rafale de données, f; İng. data burst) blşm. Bilgi işlemede, düzensiz aralıklarla, kısa süreli olarak çok yüksek hızda verilerin işlemciye ya da göndericiye gelmesi; eşanlam: veri sağanağı.

veri çözümleyicisi (Alm. Datenanalysator, m; Fr. analyste de données, m; İng. data analyst) blşm. Bir kuruluşun bilgi işleme gereksinimlerini inceleyen, bilişim modelleri geliştiren ve verilerinin korunmasını ve bakımını planlayan uzman.

veri debisi (Alm. Datendurchflussrate, f; Datendurchsatz, m; Fr. débit des données, m; İng. data flow rate) blşm. Bir sayısal veri iletim kanalında birim sürede geçen ve tipik olarak bit/s, bayt/s ya da paket/s gibi birimlerle ölçülen veri akış hızı.

veri değişimi (Alm. Datenaustausch, m; Fr. échange de données, m; İng. data exchange) blşm. Farklı bilgisayar programları arasında veritabanı verilerinin paylaşımı ve kullanımını sağlayan, kaynak program şemasına göre düzenlenmiş verilerin hedef program şemasına uygun hale getirilmesi.

veri değiştokuşu (Alm. Datenaustausch, m; Fr. échange de données, m; İng. data exchange) blşm. 1. Bilgisayarlar, çevre birimleri, uçbirimler arasında verinin tek yönlü ya da iki yönlü olarak alışverişi. 2. Birden fazla ilgi grubu, kullanıcı, kuruluş, program ya da sistem tarafından kullanılan verilerin paylaşımı.

veri depolama ağı (Alm. Speichernetzwerk, n; Fr. réseau dédié au stockage, m; İng. SAN; storage area network) blşm. Yüksek hızda iletim ortamı ve işlemcilerle donatılmış olup bir sunucudan geçmeden depolanan verilerin çevre birimleri arasında alınıp verilmesini sağlayan ağ.

veri depolama aygıtı (Alm. Speichergerät, n; Fr. mémoire électronique, f; moyen de stockage, m; İng. data storage device; electronic memory; storage device) blşm. Elektronik verilerin ve program komutlarının saklandığı ve gerektiğinde okunduğu herhangi bir aygıt ya da düzenek; eşanlam: elektronik bellek.

veri depolama kapasitesi (Alm. Datenpeicherkapazität, f; Speicherkapazität, f; Fr. capacité de mémoire, f; capacité de stockage, f; capacité de stockage de données, f; taille de la mémoire, f; İng. data storage capacity; memory capacity; storage capacity) blşm. Sabit disk, yoğun disk, yarıiletken bellek gibi bir elektronik veri depolama ortamının barındırabileceği ve bit, sekizli ya da sözcük vb. türden hesaplanan veri miktarı; eşanlam: bellek sığası.

veri dosyası (Alm. Datendatei, f; Fr. fichier des données, m; İng. data file) blşm. Metin verileri, sayılar ya da grafik verilerden oluşan, ancak komut ve program kodunu içermeyen dosya.

veri düzenleme (Alm. Aufbereiten von Daten, n; Fr. préparation des données, f; İng. data editing) blşm. Veriler üzerinde silme, ekleme, düzeltme, sıfırları bastırma, kod çevrimi gibi değişiklikler yapma.

veri eldiveni (Alm. Handschuheingabegerät, n; Fr. gant de données, m; İng. glove input device) blşm.  İnsan elinin parmaklarının konum ve yönelimlerini algılayıp parametrelerini bilgisayara besleyen algılayıcılı eldiven.

Page 172: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

veri geçerleme (Alm. Datenprüfung, f; Fr. validation de données, f; İng. data validation) blşm. Verilerin doğruluğunun, tamlığının ve mantıklı olup olmadıklarının sınanması ve değerlendirilmesi.

veri gizdeşliği (Alm. Vertraulichkeit der Daten; Fr. confidentialité de données, f; İng. data confidentiality) blşm. Yetki verilmemiş kişilerce ya da programlarca erişilememesi gereken verilerin özelliği.

veri hızı (Alm. Datenrate, f; Fr. débit de données, m; İng. data rate) blşm. Elektronik veri uçbirim tarafından veriyi taşıyan işaret birimlerinin, tipik olarak saniyede bit ya da sekizli olarak ifade edilen gönderiş ve alış hızları.

veri ikizleme (Alm. Datenspiegeln, n; Fr. écriture mirroir de données, f; doublage de données, m; İng. data mirroring) blşm. Veri güvenirliğini artırma amacıyla bir ağ üzerinde verilerin bir kopyasını başka bir diskte depolanması.

veri iletim kontrolü (Alm. Übertragungssteuerfunktion, f; Fr. contrôle de transmission des données, m; İng. transmission control) blşm. Bilgisayar ağlarında verilerin, hatasız, kayıpsız, sıralı ve fazladan kopyaları üretilmeden alıcı tarafındaki hedefe varmalarını sağlayan kontrol düzeni.

veri iletişim birimi (Alm. Datenanschlusseinrichtung, f; Fr. équipement de terminaison de circuit de données, m; İng. data circuit terminating equipment; DCE) blşm. Bir veri uçbirimi ile iletişim kanalı arasındaki veri çevirimini ve kodlamasını gerçekleştiren birim; örneğin modem.

veri iletişimi (Alm. Datenübermittlung, f; Fr. communication de données, f; İng. data communications) blşm. Verilerin sayısal iletişim teknikleri kullanılarak gönderimi ve alımı.

veri ilişkilendirme (Alm. Datenassoziation, f; Fr. association des données, f; İng. data association) blşm. Bilgisayarla görü problemlerinde, aynı sahnenin iki farklı imgesindeki karakteristik noktaları eşleştirmeye ya da dinamik bir sahnenin videosunda farklı peş peşe çerçevelerdeki karakteristik noktaların eşleştirilmesine dayalı nesne tanıma ve/veya izleme yöntemi.

veri indirgeme (Alm. Datenreduktion, f; Fr. réduction des données, f; İng. data reduction) blşm. Bir bilgi sürecine ilişkin verilerin, algısal açıdan kabul edilebilir sınırlar içinde kalarak tersinemez yitime de yol açabilen işlemler ile özleştirilmesi; örneğin, nicemleme işlemi.

veri işlemcisi (Alm. Datenprozessor, m; Datenverarbeiter, m; Fr. machine de traitement des données, f; machine de traitement d’information, f; İng. data processor; information processor) blşm. Bilgisayar, hesap makinesi gibi veriler üzerinde işlem yapabilen herhangi bir aygıt.

veri işleme (Alm. Datenverarbeitung, f; Fr. traitement de données, m; İng. data processing) blşm. Veriler üzerinde bilgisayarlar tarafından yararlı bilgiler elde etmek amacıyla yürütülen düzenli işlemler.

veri işleme hattı (Alm. Daten-Pipeline, f; Fr. chaîne de traitement, f; chaîne de traitement des données, f; İng. data pipeline) blşm. Bilgisayardaki veri işlemede, işlenen verilerin bir işlem alt biriminden sonrakine peş peşe aktarıldığı ve her aşamada bütün alt birimlerde veriler üzerinde elemanter ama farklı işlemlerin yapıldığı çalışma biçimi.

veri kamuflajı (Alm. Daten Geheimhaltung, f; Fr. dissimulation de données, f; camouflage de données, m; İng. data concealment) blşm. Açığa vurulmaması ve saklanması istenen verilerin kriptografik yöntemlerle ya da başka farklı bir veri dosyasının içine gömerek saklama.

veri kanalı (Alm. Datenkanal, m; Fr. voie de données, f; İng. data channel) blşm. Bir veri işleme sisteminde, merkezi işlem birimi ile çevre birimleri arasında veri aktarımını ve aktarımın kontrolünü sağlayan birim.

veri kaynağı (Alm. Datenquelle, f; Fr. source de données, f; İng. data source) blşm. 1. Sayısallaştırılmış ve formatlanmış bilginin genelde üst tanımlarla beraber içinde bulunduğu bilgisayar dosyası veya veritabanı. 2. Veri iletişim sistemlerinde veri iletiminin başladığı, verilerin yola çıktığı aygıt.

veri kaynaştırma (Alm. Datenverschmelzung, f; Fr. fusion de données, f; İng. data-level fusion; data fusion; early fusion) blşm. Birçok kaynaktan gelen verilerin işlenerek, ilişkilendirilerek ve birleştirilerek, örneğin, karar verme aşamasında daha güvenilir verilere sahip olma amacıyla bilginin zenginleştirilmesi; eşanlam: veri tümleştirme.

veri kirliliği (Alm. Datenkorruption, f; Fr. corruption de données, f; İng. data contamination; data corruption) blşm. Verilerin bilgisayarda okunması, yazılması, taşınması vb. sırasında amaçlı ya da kaza eseri değiştirilmesi sonucu doğruluğunun bozulması ya da asıllarından farklılaşması.

Page 173: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

veri kodu (Alm. Datenkode, m; Fr. code des données, m; İng. data code) blşm. 1. Verilerin ögelerini göstermek için kullanılan sayı, harf, simge ya da bunların karışımı. 2. Veriyi gösteren işaretlerin oluşturulma, gönderilme, alınma ve işlenmesine ilişkin kurallar ve uzlaşımlar kümesi.

veri kümesi (Alm. Datenbestand, m; Datensatz, m; Fr. ensemble de données, m; jeu de données, m; İng. data set; dataset) 1. blşm. Bir bilgisayar işletim sisteminin belirli yöntemleriyle erişilen ve kaydedilen veri grubu. 2. endst. 1. Benzer ve bağıntılı değişkenlerin bir araya toplanması ile oluşturulan sayısal ve kategorik değerler kümesi. 2. Genelde iki boyutlu bir tablo olarak sunulan, sütunların kategorileri, satırların özellikleri belirlediği veriler.

veri kütüphanesi (Alm. Datenbibliothek, f; Fr. bibliothèque de données, f; İng. data library; library of data) blşm. Bir ülkenin tarım ve hayvancılığına ilişkin veri dosyaları örneğinde olduğu gibi birbirleriyle ilgili dosyalardan oluşan bir veri kümesi; eşanlam: veri kitaplığı.

veri madenciliği (Alm. Datenbankauswertung, f; Datamining, n; Fr. exploration de données, f; prospection de données, f; forage de données, m; İng. data mining) blşm.  İstatistik yöntemlere dayanarak büyük veri hacimleri, veritabanları, örün sunucuları içinde saklı kalmış yönsemeleri, anlamlı bilgileri ve ilişkileri açığa çıkarmaya yönelik irdeleme ve değerlendirme çalışması.

veri modeli (Alm. Datenmodell, n; Fr. modèle de données, m; İng. data model) blşm. Bir ilgi alanına ilişkin verilerin yapısını, aralarındaki ilişkileri ve onlara erişim yöntemlerini kesin biçimde gösteren grafiksel ve yazılı anlatım.

veri niteliği (Alm. Datenqualität, f; Fr. qualité des données, f; İng. data quality) blşm. Kullanım amacı bakımından verilerin doğruluğu, kesinliği, güncelliği, tamlığı ve erişilebilirliği gibi özelliklerini belirten sıfat.

veri ögesi (Alm. Datenelement, n; Fr. élément de données, m; İng. data item) blşm. Anlam yüklenebilen ve/veya yalnız olarak işleme girebilen en küçük veri birimi.

veri özniteliği (Alm. Datenattribut, n; Fr. attribut de données, m; İng. data attribute) blşm. Gerçel sayı veri tipinin tek duyarlı ya da çift duyarlı olması örneğinde olduğu gibi, verilerin, veri nesnelerinin ya da birimlerinin anlamları ve bağlamları ile ilgili bir yapısal özelliği.

veri özütleme (Alm. Datenextrahierung, f; Fr. extraction de données, f; İng. data extraction) blşm. Genellikle yeterince örgütlü olmayan bir veri kaynağında belirli bir ölçüte göre verileri arama, uygun olanları kopyalayıp düzenli bir şekilde saklama.

veri paketi (Alm. Datenpaket, n; Fr. paquet de données, m; İng. data packet) blşm. Bilgisayar ağı üzerinden gönderilen, bit ya da bayt sayısı olarak boyu ve yapısı kullanılan ağ protokolü tarafından belirlenen veri birimi.

veri replikasyonu (Alm. Datenreplication, f; Datenreplizierung, f; Fr. réplication de données, f; İng. data replication) blşm. Güvenilirlik ve büyüyen veri hacmini yönetilebilirliği için aynı verilerin birden fazla bellek aygıtında depolanması.

veri sahteciliği (Alm. Datenverfälschung, f; Fr. falsification des données, f; İng. data diddling) blşm. Yasadışı amaçlarla bir bilgisayar sistemine sahte verilerin girilmesi ve verilerle oynanması.

veri saklama ortamı (Alm. Speichermedium, n; Fr. support de données, m; support de mémoire, m; support de stockage, m; support d'enregistrement, m; support d'information, m; İng. data medium; data storage medium; information storage medium; medium of storage; storage medium) blşm. Verilerin uzun süreli olarak saklanabildiği, yazılabildiği, okunabildiği manyetik şerit, manyetik disk ya da disket, optik bellek gibi bir ortam.

veri saydamlığı (Alm. Datentransparenz, f; Fr. transparence de données, f; İng. data transparency) blşm. Verilerin elektronik ortamda, bir iletişim devresi ya da ağı üzerinden gönderilirken, yapı ve içeriklerinin hiçbir değişikliğe uğramaması.

veri sıkılaştırma (Alm. Datenverdichtung, f; Fr. compactage de données, m; tassage de données, m; İng. data compaction) blşm.  İletim ve depolamada daha az yer kaplaması amacıyla bellekteki verilerin aralarındaki boşlukları kaldırmak, veri dosyalarını daha derli toplu kılarak elde elden bellek yer tasarrufu.

veri sıkıştırma (Alm. Datenkompression, f; Fr. compression de données, f; İng. data compression) blşm. Bir bilgi sürecini temsil eden verilerin, zaman veya frekans bölgesi analizleri ile gereksizliklerden arındırılması, böylece depolanırken daha az bellek yeri işgal etmesi ya da iletilirken daha az bant genişliği kullanmasının sağlanması teknikleri; örneğin, JPEG, MPEG, MP3, zip çok kullanılan bazı sıkıştırma standartları veya yöntemleridir.

Page 174: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

veri soyutlama (Alm. Datenabstraktion, f; Fr. abstraction de données, f; İng. data abstraction) blşm. Verilerin görünümünün (biçiminin) ve bu verilerin işlenmesi yöntemlerinin (fonksiyonların) birlikte ve anlam bakımından sıradüzen içerisinde tanımlandığı, nesne yönelimli programlamanın temelini oluşturan yaklaşım.

veri sözcüğü blşm. 1. (Alm. Informationswort, n; Fr. mot d'information, m; İng. information word) Bilgisayar tarafından tek bir birim olarak ele alınan, anlam taşıyan sıralı karakter kümesi. 2. (Alm. Datenwort, n; Fr. mot contenant de données, m; İng. data word) Elektronik ortamda belli sayıda bitten oluşan veri birimi.

veri tahrifatı (Alm. Datenveränderung, f; Fr. altération de données, f; atteinte à l'intégrité des données, f; İng. alteration of data) blşm. Verilerin amaçlı ya da kaza eseri olarak yetkisizce değiştirilmesi ve bu verilerle ilgili kuruluşun böylece tehlikeye sokulması; eşanlam: veri başkalaştırma.

veri tanımlama dili (Alm. Datenbestimmungssprache, f; Fr. langage de description de données, m; langage de définition de données, m; İng. data definition language; scheme language) blşm. Bir veritabanındaki veri yapılarını özellikle tutanak planını, alan tanımlarını, anahtar alanları, dosyaların bulunduğu yerleri, bellek yerleşim yöntemini betimlemede kullanılan biçimsel dil.

veri taşınırlığı (Alm. Datenportabilität, f; Fr. portabilité de données, f; İng. data portability) blşm. Veri kümelerinin ya da dosyaların farklı bilgisayar donanım ve yazılımları üzerinde kullanılabilirliği.

veri tipi (Alm. Datenart, f; Datentyp, m; Fr. type de données, m; İng. data type) blşm. Bilgisayarda, alabileceği değer erimi ve üzerinde yapılabilecek işlemler belirtilmiş olan değişken tanımı.

veri toplama (Alm. Datenaufnahme, f; Fr. saisie des données, f; İng. data acquisition) blşm. Sayısal ya da analog özel veri toplama aygıtları aracılığıyla verinin, genellikle uzakta bulunan olay yerinden bir bilgisayara bir işletmen çabası gerekmeksizin, bir program güdümünde, anında girişini sağlayan düzen; eşanlam: veri edinme.

veri trafik kapasitesi (Alm. Leistungsfähigkeit des Netzes, f; Netzkapazität, f; Transportkapazität, f; Fr. capacité de trafic de données, f; capacité du réseau, f; İng. data traffic capacity; network capacity; traffic carrying capacity) blşm. Bir teleiletişim sisteminin ya da aygıtının birim zamanda taşıyabileceği en büyük veri hacmi; eşanlam: ağ kapasitesi.

veri tutarlılığı (Alm. Datenkonsistenz, f; Datenübereinstimmung, f; Fr. cohérence des données, f; İng. data consistency) blşm. 1. Bir bilgi işleme sisteminde değişik kopyaları bulunan verilerinin tüm kopyalarının aynı anda aynı değeri taşıması. 2. Bir veritabanındaki verilerin değişik uygulamalar için doğruluk, geçerlilik, kullanılırlık ve tamlık özelliklerini sağlaması.

veri uçbirim donatımı (Alm. Datenendeinrichtung, f; Fr. équipement terminal de traitement de données, m; İng. data terminal equipment; DTE) blşm. Veri iletim protokollerine göre veri kaynağı, alıcısı ya da her ikisi gibi davranan ve veri iletişim kontrol işlevlerini yerine getiren donatım.

veri uçuculuğu (Alm. Datenvolatilität, f; Fr. volatilité de données, f; İng. data volatility) blşm. Bir bellek ortamında depolanan elektronik verilerin belirli bir süre sonunda değişime uğraması.

veri yakalama (Alm. Datenerfassung, f; Fr. capture de données, f; İng. data capture) blşm.  Işıklı kalemle ekrana dokunmak gibi yürütülen bir işlemle ya da satış noktasında barkod okuyucu gibi bir araçla bir bilgi hareketini başlatma ve ilgili verileri elde etme ve bilgisayar ortamına koyma; eşanlam: veri elde etme.

veri yapısı (Alm. Datenstruktur, f; Fr. structure de données, f; İng. data structure) blşm. Elektronik verilerin aralarındaki ilişkileri de temsil eden sözdizimsel yapısı ve bilgisayar belleğinde yer alış şekli.

veri yazmacı (Alm. Datenregister, n; Fr. registre de données, m; İng. data register) blşm. Bilgisayarda işleme konulan verileri geçici olarak saklamak için kullanılan hızlı erişimli yazmaç.

veri yedekleme (Alm. Datensicherung, f; Fr. sauvegarde informatique, f; İng. data backup) blşm. Verilerin sistematik bir nedenden ötürü ya da kaza eseri kaybolmalarını önlemek amacıyla dosyaların farklı fiziksel bir bellekte bir ya da daha çok kopyasının alınması.

veri yoğunluğu (Alm. Datenpackungsdichte, f; Fr. densité de données, f; densité de stockage, f; İng. data density) blşm. Bir veri depolama ortamının birim boyutunda saklanabilen veri miktarı.

veri yönetimi (Alm. Daten-Management, n; Fr. gestion de données, f; İng. data management) blşm. Bir veri işleme sisteminde verilerin edinimi, analizi, saklanması, geri kazanımı, dağıtımı gibi görevlerin nasıl yapılacağının belirlenmesi, buna yönelik altyapı ve araçların belirlenip çalıştırılması.

Page 175: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

verileri göçürme (Alm. Datenmigration, f; Fr. transfert de données, m; İng. data migration; data transfer) blşm. 1. Bilgisayarda, verileri bir formattan, bir bellek türünden, bir bilgisayar sisteminden başka bir formata, başka bir bellek türüne, başka bir bilgisayar sistemine taşıma; eşanlam: veri göçürme. 2. Verilerin, belirli bir veritabanından ya da bir saklama ortamından alınıp çoğunlukla bir program aracılığıyla, başka bir saklama ortamına ya da veritabanına aktarılması; eşanlam: veri göçürme.

verileri içe taşıma blşm. 1. (Alm. Einspeichern, n; Fr. rappel vers la mémoire vive, m; İng. roll in) Programlar ve dosyalar gibi verileri, bulundukları dış bellek ortamından, örneğin sabit diskten ana belleğe taşıma. 2. (Alm. Dateneinfuhr, f; Fr. importation de données, f; İng. data importing) Verileri başka bir sistemden gerekirse format dönüşümü yaparak çalışılan sisteme getirmek.

verinin aslına uygunluğu (Alm. Datenauthentifikation, f; Fr. authentification des données, f; İng. data authentication) blşm. Verinin tamlığının, virüssüz olduğunun, iletilenle alınanın özdeş olduklarının sınanması; eşanlam: veri asıllama.

veritabanı (Alm. Datenbasis, f; Fr. base de données, f; İng. database) blşm. Bir konu ya da kuruluşa ilişkin toplu verilerden oluşan ve genellikle bir veritabanı yönetimi sistemi aracılığıyla belirli kurallar içinde erişilebilen örgün veri kümesi.

veritabanı bağlantısı (Fr. connexion à la base de données, f; İng. database connection) blşm. Aynı ya da farklı makinelerde bulunabilen istemci ve sunucun yazılımlarının birbirleriyle iletişim kurması.

veritabanı bütünlüğü (Alm. Datenbankintegrität, f; Fr. intégrité de base de données, f; İng. database integrity) blşm. Veritabanı içeriğinin, verilerin yaşam çevrimi boyunca ve üzerlerinde yapılan işlemlerin her birinin ardından doğruluğunun ve tutarlılığının korunması özelliği.

veritabanı çözümleyicisi (Alm. Datenbank Analyst, m; Fr. analyste de base de données, m; İng. database analyst) blşm. Veritabanında yer alacak verilerin analiz ve bakımı ile yükümlü kişi; eşanlam: veritabanı analisti.

veritabanı dili (Alm. Datenbanksprache, f; Fr. langage de base de données, m; İng. database language) blşm. Veritabanlarında modelleme, yaratma, betimleme, kullanma ve yönetme aktivitelerine elveren dil; örneğin, veri tanımlama dili ya da veri kotarma dili.

veritabanı motoru (Alm. Datenbankmotor, m; Fr. moteur de base de données, m; İng. database engine) blşm. Bir veritabanı yönetim sisteminin doğrudan verilere erişip veri yaratma, veri okuma, veri güncelleme ve veri silme yapan kritik yazılım bölümü.

veritabanı replikasyonu (Alm. Datenbankreplication, f; Datenbankreplizierung, f; Fr. réplication de base des données, f; İng. database replication) blşm. Güvenilir bir veritabanı yönetimi için, usta yamak ilişkisi içinde, değişikliklerin yapıldığı bir ana (usta) veritabanı ile, bu değişikliklerin kopyalandığı diğer (yamak) veritabanlarından oluşan düzen.

veritabanı yönetim sistemi (Alm. Datenbankverwaltungssystem, n; Fr. système de gestion de base de données, m; İng. database management system) blşm. Verilerin yaratılması, değiştirilmesi, kullanımı ve korunması ile yükümlü olup veritabanının otomatik yönetimini sağlayan yazılım ve donanım.

veritabanı yönetimi (Alm. Datenbankverwaltung, f; Fr. gestion de banque des données, f; İng. database management) blşm. Bir veritabanının kurulması ve yaşatılması için gerekli yordam ve programları kapsayan yazılım sistemi.

veriye duyarlı aksama (Alm. datenbedingter Fehler; Fr. panne mise en évidence par les données, f; İng. data-sensitive fault) blşm. Bilgi işleyen makinelerde belirli bir veri örüntüsü işlenirken ortaya çıkan, bu örüntüye rastlanmadığı sürece belirmeyen aksama.

veriyolu (Alm. Bus, m; Fr. bus, m; İng. bus) blşm. Bilgisayarın bellek ve işlemciler gibi değişik işlevsel birimleri arasında paralel veri iletimini sağlayan, ortak olarak kontrol edilen ve yayın kipinde çalışan iletişim ortamı.

veriyolu çevrimi (Alm. Buskreis, m; Fr. cycle de bus, m; İng. bus cycle) blşm. Bilgisayar mimarisinde, ana işlem birimi ile bellek arasındaki bilgi hareketlerinden herhangi birinin yer aldığı çevrim.

veriyolu erişim kontrolü (Alm. Busberechtigungskontrolle, f; Fr. contrôle d'accès au bus, m; İng. bus access control) blşm. Bilgisayarda bir veriyoluna farklı kullanıcılardan gelen erişim isteklerini kontrol eden kontrol algoritması.

Page 176: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

veriyolu hakemliği (Alm. Bus Arbitration, f; Fr. arbitrage de bus, m; İng. bus arbitration) blşm. Bir veriyolu üzerinde aynı anda farklı uçbirimlerden gelen iletim isteklerinin düzenlenip veriyolunun kimin hizmetine verileceğinin kararlaştırılması.

veriyolu sürücüsü blşm. 1. (Alm. Bustreiber, m; Fr. maître de bus, m; İng. bus master) Kendi aygıtına sıra geldiğinde veriyolunu ele geçirip bu yol üzerindeki veri akışını kontrol eden aygıt. 2. (Alm. Bustreiber, m; Fr. unité de bus, f; contrôleur de bus, m; İng. bus driver) Veriyolunu fiziksel işaretlerle besleyen birim.

veya bağlacı (Alm. nicht-ausschließende Disjunktion, f; inklusives Oder, n; OR, n; Fr. disjonction logique, f; disjonction non exclusive, f; İng. inclusive OR; logical disjunction; or) blşm. p ile q önermeleri için her ikisi yanlış ise yanlış, önermelerden biri ya da ikisi doğru olduğunda doğru olan p ν q bileşik önermesini oluşturan ν simgesi.

video kayıt parçası (Alm. Videoclip, m; Fr. coupure vidéo, f; clip vidéo, m; İng. video clip) blşm. Video ve televizyonda, çoğunlukla sesle birlikte, kısa süreli peş peşe çerçeveler veya var olan bir video programından kısa süreli alıntı; eşanlam: video kırpıntısı.

virallik (Alm. Viralität, f; Fr. viralité, f; İng. virality) blşm.  İnternet’te bir uygulamanın ya da hizmetin ya da sosyal ağlarda haber, fotoğraf gibi bir nesnenin kullanıldıkça hızla yaygınlaşma özelliği.

virüslü bilgisayar (Alm. Virus infizierter Rechner, m; Fr. ordinateur infecté, m; İng. infected host) blşm. Bir virüsün yerleşmiş olduğu ve oradan başka bilgisayarlara bulaştığı bilgisayar; eşanlam: virüs bulaşmış bilgisayar.

von Neumann mimarisi (Alm. von-Neumann-Architektur, f; Fr. architecture de von Neumann, f; İng. von Neumann architecture) blşm. Komut ve verilerin aynı bellek alanında saklandığı, işlemci ile bellek arasında komut ve verilerin iletimi için tek ve ortak bir veri yolu bulunan bilgisayar mimarisi.

VRML dili (Alm. VRML Sprache, f; Fr. langage VRML, m; İng. virtual reality markup language; VRML) blşm. Üç boyutlu sanal gerçeklik nesneleri yaratmakta ve onları farklı açılardan ve aydınlatmalar altında gözlemlemekte yararlanılan, ayrıca internet ortamında bu nesnelerin etkileşimli kullanımına elveren sanal gerçeklik dili.

vurgu imi (Alm. diakritisches Zeichen; Fr. point diacritique, m; İng. diacritical mark) blşm. Bir karakterin üstünde, altında ya da ortasındaki vurgu imi; örneğin é, è, ê, à, á, ä, å, ň, Ł, ŧ karakterlerindeki imler.

web uygulaması bkz. blşm. örün uygulama yazılımı.

yakalama 1. (Alm. Beschlagnahme, f; Fr. prise, f; İng. seizure) blşm. Santral gibi bir teleiletişim sisteminde, işlemci, bellek girişi gibi bir olanağı edinmek için yapılan ve başarıyla sonuçlanan girişim. 2. elk. 1. (Alm. Erfassung, f; Fr. saisie, f; İng. capture) Bilgisayar ağlarında iletim esnasında bir veri blokunu, farklı bir kullanım amacıyla genel veri akışından ayırma. 2. Video görüntülemede, bir video çerçevesini kameradan alıp depolama ortamına gönderme. 3. (Alm. Abfangen, n; Fr. capture, f; İng. capture) Birçok taşıyıcı dalganın bulunduğu bir elektromanyetik ortamda, alıcının diğerlerini bastırarak bu frekanslardan sadece bir tanesine uyumlanması.

yaklaşık akıl yürütme (Alm. approximatives Räsonnement; Fr. raisonnement approximatif; İng. approximate reasoning) blşm. Yapay zekâda, karmaşık ve çözümü zaman alan problemlerde hız kazanmak üzere kurallara ve olgulara olabilirlik sayıları vererek yapılan, kesin olmayan bilgilerden yola çıkarak kesin olmayan vargılara ulaşılan akıl yürütme.

yaklaşık gerçek zamanlı (Alm. annähernde Echtzeit; Fr. temps quasi réel, m; İng. near real time) blşm. Otomatik veri işleme düzenlerinde, veri girişi ya da olayın meydana geldiği an ile sonucun ya da tepkinin oluşumu, örneğin, ekrana bilginin gelmesi arasında geçen sürenin hemen hemen gerçek zaman izlenimi vermesi; eşanlam: gerçek zamanımsı.

yalın adres (Alm. einfache Adresse; Fr. adressage simple, m; İng. flat address) blşm. Bilgisayarın, belleğinin her bir konumuna veya herhangi bir çevre cihazına, mantıksal bir işleme gereksinim olmaksızın, tek bir adresle eriştiği, belleğin 0 adresten başlayıp (0, 1, 2, ...) şeklinde sonuna kadar gittiği adresleme yapısı.

yalın veri tipi (Alm. skalarer Datentyp; Fr. type scalaire, m; İng. scalar data type; simple type) blşm. Bilgisayarda karmaşık yapıda olmayan, tamsayı, gerçel sayı, karakter veya benzeri veri yapısı.

yalınkat protokol (Alm. Leichtgewichtsprotokoll, n; Fr. protocole léger; İng. lightweight protocol) blşm. Bilgisayar iletişiminde çeşitli işlemleri sadeleştirilmiş ve yürütümü hızlandırılmış protokol; örneğin paket iletişiminde paket başlığı boyunun sabit kılınması ve seçeneklerin azaltılması.

Page 177: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yanar söner ikon (Alm. Throbber, m; Fr. icône pulsatile; İng. throbber) blşm. Bir programın yürütümü esnasında, örneğin bir web sayfasının ağdan indirilmesini beklerken, bilgisayar ekranında görülen grafik canlandırmalı simge; eşanlam: etkinlik simgesi.

yanıp-sönme (Alm. Blinken, n; Fr. clignotement, m; İng. blinking) blşm. Bir bilgisayar ekranı üzerinde imleç, menü seçimleri, uyarı mesajları gibi belirli bir yöresinin uyarı amaçlı olarak kararıp aydınlanması.

yanıt (Alm. Antwort, f; Fr. réponse, f; İng. output; response) blşm. Belirli işlemlerden sonra bir bilgisayar ağından ya da işlevsel bir birimden elde edilen bilgi; eşanlam: bilgi çıktısı.

yanıt süresi (Alm. Antwortzeit, f; Fr. temps de reponse, m; İng. response time) 1. blşm. Bilgisayar sisteminde bir kullanıcı ya da herhangi bir birim tarafından, herhangi bir işin yapılması için yapılan talep ile sonucun alınması arasında geçen süre; eşanlam: cevap süresi. 2. endst. Müşteri isteğindeki ya da pazar koşullarındaki değişikliğe uyum sağlayabilme ya da müşteri isteğini karşılayabilme süresi; eşanlam: cevap süresi. 3. mak. 1. Bir sistemin istenen işlevi yerine getirmesi için gerekli süre; örneğin bir internet arama motorunun bilgi getirim süresi; eşanlam: cevap süresi. 2. Fiziksel bir sistemde sistemin içerdiği pasif elemanlara bağlı olarak bir giriş işaretine tepki vermesi için geçen süre.

yankı karşılaştırmalı kontrol (Alm. Echoprüfung, f; Fr. contrôle par comparaison, m; İng. echo check; loop check) blşm. Veri iletişim sistemlerinde, iletilen verilerin hedefe hatasız varıp varmadıklarının denetimi için bu verilerle hedefe varanların kaynak uca geri yollanan kopyasının karşılaştırılması.

yansılama (Alm. Spiegelung, f; Fr. projection en miroir, f; projection symétrique, f; réflexion, f; İng. flipping; image flip; mirror image projection; mirroring) blşm. Bilgisayar grafiğinde bir şeklin ekran ya da baskı gibi gösterim yüzeyindeki bir eksene göre 180 derece yansıtılmışının yaratılması; eşanlam: ayna yansıtması.

yansımalı bağıntı (Alm. reflexive Relation; Fr. relation reflexive, f; İng. reflexive relation) blşm. Matematiksel bağıntılarda, her küme ögesinin kendisiyle bağıntılı olması; örneğin, gerçek sayılar için “eşittir” yansımalıdır, “büyüktür” bağıntısı yansımalı değildir.

yansımasız bağıntı (Alm. irreflexive Relation; Fr. relation irreflexive, f; İng. irreflexive relation) blşm. Matematiksel bağıntılarda, bir küme ögesinin kendisiyle hiçbir bağıntılı elemanı olmaması; örneğin, gerçek sayılar için “büyüktür” bağıntısı yansımalı değildir.

yansıtıcı (Alm. Reflektor, m; Fr. réflecteur, m; İng. reflector) 1. blşm. Bir kullanıcıdan aldığı çok adresli veya grup posta mesajlarını diğer ilgili kullanıcılara gönderen yazılım. 2. elk. Gelen elektromanyetik enerjiyi odaklayarak başka bir yöne yansıtmayı amaçlayan, genellikle dairesel ve parabolik bir şekilde olan anten sisteminin parçası. 3. enj. Nükleer reaktörlerde koruyucu zırhın iç bölümünü saran ve nükleer tepkime sırasında kaçan nötronların geriye dönerek yeniden tepkimeye girmesini sağlayan donanım.

yapay dil blşm. 1. (Alm. konstruierte Sprache; Fr. langue construite; İng. constructed language) Belirli kişi ya da kurullar tarafından insan müdahalesi ve tasarımı ile oluşturulan, dilbilgisi, fonetiği, sözdizimi tarihin akışı içerisinde evrimlenmemiş dil. 2. (Alm. künstliche Sprache; Fr. langage artificiel, m; İng. artificial language) Kurallarının kullanımından önce saptandığı, sınırlı kapsamlı, daha çok bilgisayar benzetiminde ve robot etkileşimlerinde kullanılan dil.

yapay nöron (Alm. künstliches Neuron, n; Fr. neurone formel, m; İng. artificial neuron) blşm. Biyolojik nöronların çalışmasına benzerlik gösteren, birden çok sinaps sonrası uyarıcı girdisi ve sinaps sonrası ketleyici girdisi olan, bu girdilerin ağırlıklı toplamının gerçekleştiği ve doğrusal olmayan, sigmoit ya da benzeri bir aktivasyondan geçirilerek çıktı elde edilen matematiksel fonksiyon.

yapay öğrenme (blşm. mekanik öğrenme) (Alm. maschinelles Lernen, n; Fr. apprentissage automatique, m; apprentissage avec ordinateur, m; İng. machine learning) blşm. Yapay zekâ problemlerinin çözümüne yönelik, istatistiksel verilerin modelini oluşturan ve öngörme yeteneği kazanan, gözlem ve algıç verileriyle birlikte geçmişteki hataları da göz önüne alarak iyileştirmeler yapabilen algoritmaların geliştirilmesine konu edinen istatistik disiplini; eşanlam: otomatik öğrenme, makine öğrenmesi.

yapay sinir ağı (Alm. künstliches neuronales Netzwerk; Fr. réseau neuro-mimétique, m; İng. ANN; artificial neural network) blşm. Canlıların sinir sistemlerindeki yapılardan ve süreçlerden esinlenen, giriş ve çıkışlar arasında karmaşık ilişkileri göstermekte kullanılan matematiksel ya da sayısal uyarlamalı hesaplama modeli.

yapay zekâ (Alm. künstliche Intelligenz, f; Fr. intelligence artificielle, f; İng. AI; artificial intelligence; machine intelligence) blşm. Çoğu zaman algoritma biçiminde tanımlanamayan, buluşsal yöntemlerle otomatik öğrenme yöntemlerinden yararlanan ve doğal dil anlama, söz analiz, örüntü tanıma gibi algısal ya da bilişsel süreçlerle ilgili bilgisayar modelleri geliştiren araştırma alanı.

Page 178: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yapı bildirimi (Alm. Strukturdeklaration, f; Fr. déclaration de structure, f; İng. structure declaration) blşm. Bilgisayar programlarında birkaç veri alanının birlikte gruplanarak biçim ve ilişkilerinin belirtilmesi.

yapılandırılmamış veri (Alm. unstrukturierte Daten, pl; Fr. données non structurées, pl; İng. unstructured data) blşm. Herhangi bir biçimsel kurala bağlı olmayan, büyük ölçüde metinsel içerik taşıyan, işlenip analiz edilebilmesi için gelişmiş metin işleme, doğal dil işleme ve yapay zekâ yöntemleri gereken veri türü.

yapılandırılmış veri (Alm. strukturierte Daten, pl; Fr. données structurées, pl; İng. structured data) blşm. Belli bir hiyerarşi de içerebilen tanımlı biçimsel birimler halinde örgütlenmiş, dolayısıyla erişimi ve analizi geleneksel yöntemlerle en kolay ve hızlı biçimde yapılabilen veri.

yapılanış (Alm. Konfiguration, f; Fr. configuration, f; İng. configuration) 1. blşm. 1. Bir bilgisayar ağını oluşturan donanım takımı ve bunların birbirleriyle bağlanma biçimi, düzenleşim; eşanlam: konfigürasyon. 2. Bir bilgisayar sistemini oluşturan iç ve dış donanım bileşenleri. 3. Bir sistemdeki parçaların göreli konuşlanımı. 2. kim. Bir molekülün atomlarının birbirlerine göre konuşlanması sonucunda molekülün aldığı biçim; eşanlam: konfigürasyon.

yapılanış tablosu (Alm. Konfigurationstabelle, f; Fr. tableau de configuration, m; İng. configuration table) blşm. Bilgisayar iletişim ağındaki bir aygıtın çalışma parametrelerini ve özelliklerini belirten çizelge halindeki yazılım verisi.

yapılanış yönetimi (Alm. Konfigurationsmanagement, n; Fr. gestion de la configuration, f; İng. configuration management) blşm. Bilgi işlemede donanım ve yazılım sistemlerini oluşturan alt sistem ve birimlerin işlevsel ve fiziksel özelliklerini, sistemi oluşturmak için gerekli ilişkilendirmeleri, zaman içinde yapılan güncellemeleri gözeten, değişikliklerin kaydını tutan, raporlayan, belirlenmiş isterlere uyumunu sınayan teknik ve yönetsel disiplin; bu disiplini destekleyen yazılım araçları bütünü.

yapısal gözden geçirme (Alm. strukturelle Kontrolle, f; Walk-through, n; Fr. révision structurée, f; İng. structured walk-through; walk-through) blşm. Bir sistemin ya da yazılımın geliştirilme sürecinde uzmanların amaçları ve gereksinimlerini de göz önüne alarak yürüttükleri sistemli denetim.

yapısal program (Alm. strukturiertes Programm, n; Fr. programme structuré, m; İng. structured program) blşm. Program niteliğini ve anlaşılırlığı gözeten şekilde, birimsellik ilkelerine uygun, sıradüzen içindeki blok yapılarından ve tek girişli program birimlerinden oluşan bilgisayar programı.

yapısal programlama (Alm. strukturierte Programmierung, f; Fr. programmation structurée, f; İng. structured programming) blşm. Kontrol akışının disiplinsiz biçimde oradan oraya atlamasına izin vermeyen, yalnızca tek giriş ve tek çıkış noktasına sahip art arda, koşullu ya da döngüsel işlem yapıları ile her türlü programın geliştirilebildiği ilkesine dayalı bilgisayar programlama disiplini.

yapısal tasarım (Alm. strukturierter Entwurf; Fr. conception structurée; İng. structured design) blşm. Birimsellik (modülerlik), yukarıdan-aşağıya tasarım, adım adım geliştirme gibi çeşitli ilkelere dayanan disiplinli yazılım geliştirme.

yapısal test (Alm. struktureller Test; Fr. test boîte blanche, m; test structurel, m; İng. clear box test; glass box test; structural test; transparent box test; white-box test) blşm. Bir bilgi işleme programının doğru çalıştığından emin olmak için sadece girdi-çıktı analizi ile işlevselliğini kontrol etmeyip aynı zamanda içsel yapısını da sınayan test.

yapıtaşı (Alm. Basiskomponente, f; Fr. bloc d’assemblage, m; İng. building block) 1. blşm. Yazılımda daha üst düzey modül ya da sistemler tarafından kullanılan birim. 2. elk. 1. Ölçme ve test sistemlerinde ölçme donatısının parçası olan gerilimölçer, güç kaynağı gibi aygıtlar. 2. Büyük bir devrenin yahut sistemin bağımsız olarak tasarlanabilen ve değerlendirilebilen alt düzey bileşenleri; eşanlam: yapı bloğu. 3. (Alm. Basiskomponente, f; Fr. synthon, m; İng. building block) müh. Bir sistemin yapısını oluşturan temel parçalardan her biri.

yapıtaşı öge (Alm. Primitive, n; Fr. primitif, m; İng. primitive) blşm. 1. Bilgisayar grafiğinde çizgi, yay, poligon gibi basit şekillerden herhangi biri. 2. Çeşitli bilgisayar programlama dillerinde daha karmaşık komutlar oluşturmak için kullanılan temel ögeler.

yaramaz mesaj önler (Alm. Anti-Spam, m; Fr. antipollupostage; İng. anti-spam) blşm. Sürekli ve yoğun yaramaz mesajların bilgisayar sistemine girmesini engelleyen yazılım ve donanım aracı.

yaramaz mesaj süzgeci (Alm. Spamfilter, m; Fr. filtre antipolluriel, m; İng. spam filtering) blşm. Elektronik posta ya da elektronik haber grupları aracılığıyla gönderilen mesajları, çıkış adresi, mesaj içeriğindeki anahtar sözcükler gibi ipuçlarına dayanarak otomatik olarak yakalayan ve alıcı adresine ulaşmasını engelleyen yazılım.

Page 179: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yaramaz posta blşm. 1. (Alm. Spam, m; Fr. courrier de masse non sollicité, m; message-réseau, m; polluriel, m; İng. email spam; junk email; unsollicited bulk e-mail) Elektronik posta ya da elektronik haber grupları aracılığıyla çok sayıda ve istenmeden gelen mesaj; eşanlam: yaramaz mesaj. 2. İnternette istenilmeden gönderilen, çoğunlukla çok sayıda kişiye adreslenen, duyuru, ticari ilan vb. 3. (Alm. Müllpost, f; Fr. pourriel, m; İng. junk mail) Reklam broşürlerine ve ticari amaçlı mektuplara verilen genel ad.

yararlı yük 1. (Alm. Nutzdaten, pl; Fr. données utiles, pl; İng. payload) blşm. Veri iletişiminde adresleme, hata kontrolü, protokol hizmetleri gibi bitlerin dışında taşınan bilgi bitleri. 2. (Alm. Nutzlast, f; Fr. charge transportée; charge utile, f; İng. payload; traffic load) uçk. 1. Bir roketin yörüngeye yerleştirmek üzere taşıdığı uydu ya da uzay aracı; eşanlam: görev yükü. 2. Bir uzay aracının asıl görevini yerini getiren alt sistemleri ve aksamı, örneğin uydu kamerası ya da görüntüleme duyargaları; eşanlam: görev yükü. 3. Uçaklarda, mürettebat, yakıt, yolcular, seyrüsefer donatımı dahil tüm yükleri içeren maksimum brüt ağırlıktan uçağın boş ağırlığının çıkarılması ile elde edilen ağırlık farkı.

yardım menüsü (Alm. Hilfemenü, n; Fr. menu aide, m; menu d'assistance, m; İng. help menu) blşm. Bir bilgisayar sisteminde, kullanıcıya açıklayıcı bilgilerin sunulduğu konuların yer aldığı menü.

yardımcı bellek bkz. blşm.  ikincil bellek.

yardımcı işlemci (Alm. Coprozessor, m; Koprozessor, m; Fr. processeur auxiliaire, m; İng. attached processor; coprocessor) blşm. Genel amaçlı bir veri işlemcisine destek olan, kimi özel hesaplamaları hızlandırmayı amaçlayan ve ana işlemcinin kontrolü altında bulunan işlemci.

yardımcı karakter (Alm. Metacharakter, m; Fr. métacaractère, m; İng. metacharacter) blşm. Diğer karakterleri tanımlamak için kullanılan karakter. Örneğin C programlama dilinde ters kesme (\) ile satır başı ve sekme karakterleri, sırasıyla, \n ve \t ile gerçekleştirilir; eşanlam: metakarakter.

yarı otomatik yedekleme (Alm. halbautomatische Reserve, f; Fr. secours semi-automatique, m; İng. warm standby) blşm. Çalışan bir sistemin hazır bekleyen ve ara ara verilerinin güncellendiği yedeği.

yarı yapılandırılmış veri (Alm. halb-strukturierte Daten, pl; Fr. données semi-structurées, pl; İng. semi-structured data) blşm. Yapılandırılmış veri kadar tanımlı veri birimlerinden oluşmasa da belli kurallar çerçevesinde, örneğin etiketler ve veri sözlükleri aracılığıyla bir ölçüde erişim, derleme ve analiz kolaylığı sunan veri.

yarım bırakma (Alm. vorzeitig beenden; Fr. abandonner; interrompre; İng. abort) blşm. 1. Bilgisayarda donanım ve yazılım aksamasından ötürü bir işlemin, yordamın, eylemin, çoğunlukla açıklayıcı bilgi de verilmeden yarıda kesilmesi. 2. Kullanıcının isteği ile bir bilgi işleme görevinin yarıda kesilmesi, örneğin bir bilgisayardan yazdırma ya da veritabanında arama işinin yarıda bırakılması.

yasak işlem (Alm. unzulässige Operation; Fr. opération non valable, f; İng. illegal operation) blşm. Bilgisayarın yerine getiremeyeceği bir komut ya da geçersiz, istenmeyen sonuçlar üreten süreç.

yasak kod (Alm. unerlaubte Kombination; Fr. combinaison interdite; İng. forbidden combination) blşm. Bilgisayarda veri işlemede, bir arıza ya da hata anlamına gelen ve bilginin gösterimi için kullanımına izin verilmeyen bit kombinezonu.

yastık bellek bkz. blşm. arabellek.

yatay eşlik kontrolü (Alm. Längsparitätsprüfung, f; Fr. contrôle de parité longitudinale, m; İng. horizontal parity check; longitudinal parity check) blşm. Bilgisayarda, bir matris halinde dizilmiş ikili verilerin hata denetimi için her satırındaki birlerin sayısının tek eşlik denetimine göre tek, çift eşlik denetimine göre çift olmasının sağlanması.

yatay sekme (Alm. horizontale Tabulierung, f; Fr. tabulation horizontale, f; İng. horizontal tabulation) blşm. Bilgisayar ekranında ya da yazıcıda konumun satır boyunca belirli sayıda karakter aralığı kadar kayması.

yatay uygulama yazılımı (Alm. Produktivitätssoftware, f; Fr. logiciel horizontal; İng. cross-industry software; horizontal market software; horizontal software; productivity software) blşm. 1. Farklı dallardaki birçok endüstriyel alanda kullanılabilen uygulama yazılımı. 2. Yazı işleme, muhasebe ve benzeri yazılım örneklerinde olduğu gibi farklı dallardaki iş ve ticaret faaliyetlerinde kullanılan uygulama yazılımı.

yatay yansılama (Alm. horizontal Spiegelung, f; horizontal Umkehrung, f; Fr. projection en miroir horizontale, f; renversement horizontal, m; İng. horizontal flip; horizontal mirror image projection; horizontal mirroring) blşm. Bilgisayar grafiğinde ve imge işlemede, bir şeklin dikey bir eksene göre 180 derece yansıtılması.

Page 180: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yatay yaslama (Alm. horizontale Einstellung, f; Fr. justification horizontale, f; İng. horizontal justification) blşm. Elektronik yazı işlemede, satırların sonunda kalan beyaz boşlukları harfler ve sözcükler arasında dağıtarak yazının tüm sütun genişliğini kaplamasını sağlamak.

yatay yeniden kullanım (Alm. Horizontalewiederverwendung, f; Fr. réutilisation horizontale, f; İng. horizontal reuse) blşm. Bir yazılım biriminin ya da üretim süreci ara çıktısının farklı ürün ailelerine mensup ürünler tarafından yeniden kullanımı.

yavru düğüm (Alm. Kinder Knoten, m; Nachfolger Knoten, m; Fr. nœud fils; İng. child node) blşm. Verilerin ağaç yapılı gösteriminde, bir ağaçta bir ata düğüme sahip olan herhangi bir düğüm; eşanlam: alt düğüm.

yavru pencere (Alm. Kindfenster, n; Fr. fenêtre fille; İng. child window) blşm. Grafik bilgisayar ekranlarında bir ana pencerenin sınırları içinde var olan, ana pencere kaydırıldığında, değiştirildiğinde onunla aynı oranda kaydırılan, değiştirilen, ana pencerenin içinde kalmak koşuluyla içeriği değiştirilebilen pencere.

yavru süreç (Alm. Kindprozess, m; Fr. processus enfant; processus fils; İng. child process) blşm. Bilgisayarda bir ana süreç tarafından başlatılan ve ana sürecin, halihazırdaki açık dosyalar gibi birtakım özelliklerini devralan süreç.

yaygın bilişim (Alm. allgegenwärtiges Rechnen; Fr. informatique omniprésente; İng. pervasive computing; ubiquitous computing) blşm. Aygıtların çok küçülmesi, üstte taşınabilirliği ve ucuzluğunun yanı sıra, bilişim ağlarına coğrafi konumdan bağımsız olarak aksamasız erişim sağlayan altyapılar sayesinde bilgi teknolojilerinin yaşamın her yönünde ve her anında kullanılabilir olması.

yayılım ortamı 1. (Alm. Ausbreitungsmedium, n; Fr. vecteur de propagation, m; İng. propagation medium) blşm. Bir virüsün bilgisayarda yayılmak için kullandığı ortam. 2. (Alm. Ausbreitungsmedium, n; Fr. milieu de propagation, m; İng. propagation medium) elk. Elektromanyetik dalgaların yayıldığı ortam; örneğin, boşluk, optik lif, metal iletken.

yayın kipi (Alm. Nachricht an alle Benutzer, f; Sammelaufruf, m; Sendermodus, m; Fr. transmission à chaque utilisateur, f; mode de diffusion, m; İng. broadcast medium; broadcast mode) blşm. Bilgisayar ağlarında gönderilen her iletinin erişimi olan bütün ağ düğümleri tarafından alındığı iletim ortamı ve/veya ağ işletim yöntemi.

yayın topolojisi (Alm. Rundfunkstopologie, f; Fr. topologie de diffusion, f; İng. broadcast topology) blşm. Bütün ağ bilgisayarlarının mesajlarının diğer tüm ağ bilgisayarları tarafından algılanabildiği ağ ilingesi.

yazarlık dili (Alm. Autorensprache, f; Fr. langage auteur, m; İng. authoring language) blşm. 1. Çoğulortam ve köprülü ortam belgelerinin yaratılmasına elveren üst düzeyli dil; örneğin, Java, Delphi, Lingo. 2. Bilgisayar destekli eğitimde ders malzemesinin, veritabanlarının ve programların hazırlanması için kullanılan yüksek düzeyli dil.

yazboz bellek (Alm. Notizblockspeicher, m; Fr. mémoire bloc-notes, f; mémoire brouillon, f; İng. scratchpad memory) blşm. Verilerin ve programdaki işaretçilerin bilgisayarda geçici olarak saklanmaları için kullanılan bellek ya da yazmaç.

yazıcı arabelleği (Alm. Druckerpuffer, m; Fr. mémoire tampon d’imprimante, m; İng. printer buffer) blşm. Bilgisayardaki verilerin yazıcıda yazdırılması esnasında verileri geçici olarak barındıran bellek.

yazıcı dosyası (Alm. Druckdatei, f; Fr. fichier d’imprimante, m; İng. printer file) blşm. 1. Bir yazıcı biriminin çalıştırılma parametrelerinin derlendiği aygıt yönetim dosyası. 2. Yazıcı için oluşturulmuş, ancak yazıcıya yollanmayıp örneğin pdf biçiminde bilgisayardaki bir uygulama programına yönlendirilmiş dosya.

yazıcı fontu (Alm. Druckerschrift, f; Fr. police imprimante, m; İng. printer font) blşm. Yazıcıda kullanılmak üzere bilgisayara yerleştirilmiş ya da ağdan indirilen baskı fontları.

yazılım (Alm. Software, f; Fr. logiciel, m; İng. software) blşm. Bir bilgi işlem sisteminin işleyişi ile ilgili bilgisayar programlarının, yordamların, kuralların ve belgelerin tümü.

yazılım analizi (Alm. Softwareanalyse, f; Fr. programmatique, f; İng. programmatics; programming techniques; software analysis) blşm. Programların geliştirilmesinde kullanılan dilleri ve genelinde yazılım tasarımı irdeleyen bilişim dalı; eşanlam: programlama bilimi.

yazılım aracı (Alm. Programmentwicklungssystem, n; Fr. outil logiciel; İng. software tool) blşm. Bir bilgisayar programının yaratılmasında ve belgelenmesinde kullanılan geliştirme, sınama, analiz ve bakım programlarına verilen ad.

Page 181: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yazılım belgeleme (Alm. Softwaredokumentation, f; Fr. documentation de logiciel, f; İng. software documentation) blşm. Bir yazılımın geliştirme çevrimindeki aşamaların herhangi biri, kullanımı, bakımı ya da desteği ile ilgili bilgilerin ve açıklama deyimlerinin tümü.

yazılım bileşen modeli (Alm. SoftwarekomponentenModell, n; Fr. modèle de composant logiciel, m; İng. software component model) blşm. Bir ürün hattında üretilen ürünlerin tümü ya da çoğu için kullanılacak bileşenler ve bunların birbirleriyle etkileşimlerini belirleyen kurallar.

yazılım bombası (Alm. logische Bombe; Fr. bombe logicelle; İng. logic bomb) blşm. Belirli bir olayla, zamanla, tarihle ya da dışarıdan gönderilen bir iletiyle tetiklenen ve bilgisayar işletim sistemine, uygulamalara ve verilere zarar veren yazılım.

yazılım bütünlüğü (Alm. Programmfehlerfreiheit, f; Fr. intégrité du logiciel, f; İng. software integrity) blşm. Yazılımın doğru çalışması ve işlediği verilere ya da bulunduğu ortama tasarımında öngörülmemiş herhangi bir etki yapmaması özelliği.

yazılım çeşitlemesi (Alm. Softwarediversität, f; Fr. diversité de logiciel, f; İng. software diversity) blşm. Farklı ekiplerce, aynı işlevsel özelliğe sahip olup hata bulmayı kolaylaştırmak, güvenilirliği artırmak için paralel geliştirilen iki ya da daha fazla yazılım.

yazılım doğrulama (Alm. Software-Verifizierung, f; Fr. vérification de logiciel, f; İng. software verification) blşm. Yazılım mühendisliğinde, tasarım aşaması sonunda genel olarak tasarımın, ya da gerçekleştirilen birimlerin, doğru çalışıp çalışmadığının irdelenmesi.

yazılım dönüşümü (Alm. Software-Umstellung, f; Fr. conversion de logiciel, f; İng. software conversion) blşm. Bir yazılımın, baştan tasarımlanmamış olduğu başka bir makineye uyumlu kılınması için üzerinde yapılan değişiklik.

yazılım eklentisi (Alm. Erweiterungssoftware, f; Plug-in, m; Erweiterungsmodul, n; Zusatzprogramm, n; Fr. module d'extension, f; greffon, m; logiciel compagnon, m; module externe, m; plug-in, m; plugiciel, m; programme enfichable, m; İng. add-in; add-in software; plug-in; plug-in software) blşm. Bir ana yazılıma ek işlevsellikler kazandıran, böylece yazılımı müşteriye uyarlama fırsatları veren yazılım parçaları; örneğin, Adobe Flash; eşanlam: takma ek program, tamamlayıcı yazılım.

yazılım geçerleme (Alm. Softwarevalidierung, f; Fr. validation de logiciel, f; İng. software validation) blşm. Yazılım sisteminin bütün olarak geliştirme isterlerine uyup uymadığının irdelenmesi.

yazılım geliştirici (Alm. Softwareentwickler, m; Fr. developer de logiciel, m; İng. software developer) blşm. Bir problemi bilişim tekniklerine dayanarak tanımlayan, çözüm yollarını öneren, çözüm algoritmasını tasarlayan, program kodunu yazan, programın hatalarının ayıklanıp sınanmasından ve hatta bakımından da sorumlu olabilen kişi ya da kuruluş; eşanlam: yazılım geliştirme sorumlusu.

yazılım geliştirme (Alm. Softwareentwicklung, f; Fr. développement de logiciels, m; développement logiciel, m; İng. software development) blşm. Yazılımın isterlerinin belirlenmesi, tasarlanması, gerçeklenmesi, sınanıp değerlendirilmesi ile bakımı ve güncellenmesi faaliyetleri.

yazılım göçürme (Alm. Software-Migration, f; Fr. migration de logiciel, f; İng. software migration) blşm. Bir bilgisayar programının bir işletim ortamından genelde daha gelişmiş bir diğer ortama gerekli uyarlamalar yapıldıktan sonra yerleştirmesi.

yazılım güvenilirliği (Alm. Software-Zuverlässigkeit, f; Fr. fiabilité de logiciel, f; İng. software reliability) blşm. Yazılımın belirli bir ortamda, belirli bir süre içinde hatasız çalışma olasılığı.

yazılım güvenliği (Alm. Softwaresicherung, f; Fr. securité logicielle, f; İng. software security) blşm. Halihazırdaki ve gelecekteki olası güvenlik tehditlerine karşı yazılımın içinde barındırdığı ya da kontrol ettiği verilerin güvenliğini sağlaması özelliği.

yazılım hatası (Alm. Programmfehler, m; Software-Fehler, m; Fr. bogue de logiciel, m; İng. software bug; software error) blşm. Bir bilgisayar programının öngörüldüğü gibi çalışmasını engelleyen programlama ya da mantık hatası.

yazılım havuzu (Alm. Softwarerepositorium, n; Fr. gisement de logiciel, m; İng. software repository) blşm. Kurumsal çerçeve, işlevsel içerik ya da kullanım özelliği bakımından belli bir ortak yönü olan bilgisayar programlarının ve ilgili belgelerin saklandığı ve seçilenlerin alınıp kullanılabildiği dağarcık.

Page 182: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yazılım isterleri (Alm. Softwareanforderungen, f; Fr. exigence logicielle; spécification du logiciel, f; İng. software requirements) blşm. Bir yazılımın yerine getirmesi gereken işlevler, başarım düzeyi, öznitelikler, tasarım kısıtları gibi özellikleri.

yazılım işgücü kestirimi (Alm. Aufwandsschätzung, f; Projektaufwandsschätzung, f; Fr. estimation d'effort, f; İng. effort estimation) blşm. Yazılım mühendisliğinde bir geliştirme projesinin tümü ya da herhangi bir aşaması için gerekecek işgücünün, geliştirilecek yazılımla ya da ara çıktılarla ilgili eldeki tüm bilgilerden yararlanılarak elden geldiğince hatasız biçimde öngörülmesine yönelik çalışma.

yazılım kitaplığı (Alm. Softwarebibliothek, f; Fr. bibliothèque de logiciel, f; İng. software library) blşm. Farklı bilgisayar programlarının, yazılım birimlerinin ya da bunlarla ilgili belgelerin saklandığı derlem.

yazılım kütüphanesi programı (Alm. Bibliothekunterprogramm, n; Fr. programme de bibliothèque logicielle, m; İng. library program; library routine) blşm.  İşe yararlığı kanıtlanmış, sınanmış ve kullanışlı ve bir program dağarcığında tutulan program.

yazılım lisansı (Alm. Softwarelizenz, f; Fr. licence d'utilisation, f; İng. software licence; software license) blşm. Bir yazılımın, satın alındıktan veya kiralandıktan sonra bir sözleşme çerçevesinde kullanma hakkı.

yazılım metriği (Alm. Softwaremetrik, f; Fr. métrique de logiciel, f; İng. software metric) blşm. Bir yazılım ürünüyle ya da geliştirilme süreciyle ilgili somut, nesnel ve ölçülebilir özniteliklerden herhangi biri.

yazılım mimarı (Alm. Softwarearchitekt, m; Fr. architecte d'applications, m; architecte logiciel, m; concepteur de logiciels, m; concepteur de systèmes logiciels, m; spécialiste en architecture logicielle, m; İng. application architect; software architect; software designer) blşm. Gereksinimlerin ışığında yazılım sisteminin mimari tasarımını yapan, üst düzeyde tasarım kararlarını veren, yazılım kodlama standartlarına uyulmasını sağlayan uzman kişi.

yazılım mimarisi (Alm. Softwarearchitektur, f; Fr. architecture logicielle; İng. software architecture) blşm. Yazılım sistemini oluşturan yazılım bileşenleri ve görünür dış özellikler ile bunlar arasındaki ilişkiler; yazılımın üst düzeyde yapılanması.

yazılım mühendisi (Alm. Informatik-Ingenieur, m; Softwareingenieur, m; Fr. ingénieur en logiciel, m; ingénieur logiciel, m; İng. software engineer) blşm. Bir kuruluşun yazılım sisteminin tasarımı, geliştirilmesi, uygulamaya konması ve bakımı ile görevli mühendis.

yazılım mühendisliği (Alm. Softwaretechnik, f; Fr. génie logiciel, f; İng. software engineering) blşm. Yazılım isterlerinin belirlenmesinde, tasarımında, gerçekleştirilmesinde, sınanmasında ve bakımında en yüksek etkinliği sağlamak üzere bilimsel ve teknolojik bilgi, yöntem ve deneyimlerin uygulandığı mühendislik disiplini.

yazılım mühendisliği ortamı (Alm. Softwaretechnik-Umgebung, f; Fr. outils de génie logiciel, pl; İng. software engineering environment) blşm. Yazılım mühendisliği sürecinin her aşamasına ilişkin, bilgisayarlar, derleyiciler, çeviriciler, işletim sistemleri, veritabanı yönetim sistemleri, benzeticiler, hata ayıklama programları, öykünücüler, modelleme, test, yapılandırma ve belgeleme araçları gibi yazılım, donanım ve bellenim birimlerinin oluşturduğu bütün.

yazılım nitelik güvencesi (Alm. Software-Qualitätssicherung, f; Fr. plan qualité logiciel, m; İng. software quality assurance) blşm. Yazılım ürününün tasarım, geliştirme ve test aşamalarında tüm süreçlerin ISO 9000 veya CMMI gibi standartlara uygun olarak denetlemesi ile nitelik güvencesi sağlama yöntemi.

yazılım paketi (Alm. Softwarepaket, n; Fr. logiciel groupé; progiciel, m; İng. application package; bundled software; package program; software package) blşm. 1. Belli bir konudaki bilgisayar programlarını, yardımcı programları, öğretici materyali ve el kitaplarını düzenli bir bütün biçiminde belgelenmiş olarak sunan yazılım ürünü; eşanlam: yazılım demeti. 2. Satın alınan büyük bir programın yanında gelen, onun işlevselliğini artıran daha küçük programlar ya da satın alınan bilgisayar donanımıyla beraber gelen programlar.

yazılım sınama (Alm. Softwareprüfung, f; Fr. mise à l’essai du logiciel, f; test du logiciel, m; İng. software testing) blşm. Bir yazılımın doğru çalıştığını, bütünlüğünü, güvenliğini, kullanılırlığını, güvenilirliğini, taşınırlığını, başka ürünlerle birlikte işlerliğini ve benzeri niteliklerini doğrulamak ve geçerlemek üzere, ilkin denemelik veriler (alfa test), sonra işletim ortamındaki gerçek veriler üzerinde (beta test) yapılan sınama.

yazılım sihirbazı (Alm. Assistent, m; Fr. assistant, m; gourou, m; İng. setup assistant; software wizard; wizard) blşm. Peş peşe gelen diyalog kutuları sayesinde bilgisayarda kullanıcıya zor bir görevin yerine getirilmesinde yardımcı olan yazılım; örneğin, bir yazı işleme programı içindeki mektup sihirbazı farklı tip yazışmaları meydana getirmekte yardımcı olur.

Page 183: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yazılım sistemi (Alm. Software-System, n; Fr. système logiciel, m; İng. software system) blşm. Bilgisayar donanımını, sistem yazılımını ve veri kaynaklarını, genellikle bir dil aracılığıyla, kullanıcının tanımladığı işlere göre kullanan ve istenen sonucu üreten yordamlarla programlardan oluşan sistem.

yazılım süreç ölçeklenebilirliği (Alm. Skalierbarkeit des Software-Entwurfs Prozess, f; Fr. échelonnabilité du processus de développement des logiciels; İng. software process scalability) blşm. Bir yazılım ürün hattında uygulanan geliştirme ve uyarlama sürecinin, aynı ürün ailesinden az ya da çok sayıda benzer ürünün geliştirilmesinde ya da müşteri isterlerine uyarlanmasında kullanılabilme özelliği.

yazılım şirketi (Alm. Softwarehersteller, m; Fr. éditeur de logiciels, m; éditeur logiciel, m; İng. software publisher) blşm. Kitle pazarına yönelik yazılım geliştiren ve pazarlayan ticari kuruluş.

yazılım takımı (Alm. Software Suite, f; Softwarefamilie, f; Fr. suite de logiciels, f; suite d'application, f; suite logicielle, f; İng. application suite; software suite) blşm. Genellikle tek bir yazılım kuruluşu tarafından geliştirilen, birbirleriyle arayüzlerle ilintili ve birbirlerini tamamlayan uygulama yazılımları bütünü.

yazılım tasarım aşaması (Alm. Software Entwurfsphase, f; Fr. phase de conception logicielle; fconception logicielle, f; İng. design phase; software design phase) blşm. Yazılımın geliştirme yaşam çevriminde, mimari tasarımın ve alt düzey tasarımın gerçekleştirildiği aşamalar; tanımlanmış isterleri karşılamak üzere hazırlanacak yazılım birimlerinin yapılarının, ilişkilerinin, arayüzlerinin belirlenmesi aşaması.

yazılım uyumluluğu (Alm. Software-Kompatibilität, f; Fr. compatibilité du logiciel, f; İng. software compatibility) blşm. 1. İki yazılım biriminin aynı yazılım / donanım altyapısı üzerinde birlikte çalışabilme özelliği. 2. İki yazılım biriminin birbiriyle bilgi alışverişi yapabilme özelliği.

yazılım üretim çevrimi (Alm. Softwareentwicklungszyklus, m; Fr. cycle de production de logiciel, m; İng. software development cycle) blşm. Bir yazılımı üretmek için isterlerin belirlenmesi, tasarım, gerçekleştirme, sınama, kurulum ve son kontrol aşamalarının ya da bunların yinelemelerinin herhangi bir diziliminden oluşan süreç.

yazılım ürün ailesi (Alm. Software-Produktfamilie, m; Fr. famille de produits logiciels, f; İng. software product family) blşm. Bir yazılım ürün hattında alan varlıkları üzerinde tanımlanmış ister odaklı değişimlerin müşteri ya da pazar isterleri doğrultusunda gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkartılabilecek ürünlerin oluşturduğu bütün.

yazılım ürün hattı (Alm. Software-Produktlinie, f; Fr. gamme de produits logiciel, f; İng. software product line) blşm. Yazılım mühendisliğinde belli bir pazara yönelik ortak öznitelikleri olan ürün ailelerinin, planlar, belgeler, isterler, tasarımlar, mimari özellikler, yazılmış programlar, yazılım birimleri ya da bileşenleri, çeşitli düzeylerdeki testler gibi tüm ortak varlıklardan yararlanılarak sistematik biçimde geliştirilmesini sağlayan altyapı ve örgütlenme biçimi.

yazılım ürünü (Alm. Softwareprodukt, n; Fr. produit logiciel, m; İng. software product) blşm. Bir kullanıcıya teslim edilmek üzere hazırlanan bilgisayar programları, yordamlar, belgeler ve veriler.

yazılım üstlenici (Alm. Software-Agent, m; Fr. agent logiciel; agent informatique, m; İng. softbot; software agent; systems agent) blşm. 1. Bilgisayar bilimlerinde, bir kullanıcı ya da bir başka program için aracılık ya da üstlenicilik yapan bir yazılımın modeli ya da soyutlaması. 2. Bir bilgisayar uygulama üzerinde çalışılırken, arka planda verileri hazırlama ve veri alışverişinde bulunma görevlerini yerine getiren bilgisayar programı; eşanlam: yazılım etmeni.

yazılım vandallığı (Alm. Softwarevandalismus, m; Fr. vandalisme par logiciel, m; İng. software vandalism) blşm. Zarar verme amacıyla yazılımın kurcalanması, değiştirilmesi, çalışmasının engellenmesi veya dosyalara, ağa veya yazılıma virüslü yazılımın eklenmesi ve kendi kendini çoğaltıp yayan programların sokulması.

yazılım yaşam çevrimi (Alm. Software-Lebenszyklus, m; Fr. cycle de vie du développement logiciel, m; cycle de vie du logiciel, m; İng. software development life cycle; software life cycle) blşm. Bir yazılım ürününün isterlerinin belirlenmesinden başlayıp geliştirilmesi, sınanması, bakım ve sona erdirilmesi aşamalarını içeren çevrim.

yazılıma dayalı radyo (Alm. Softwarefunk, m; Fr. radio logicielle; İng. digital radio; software-defined radio; software radio) blşm. Geleneksel olarak yükselteç, süzgeç, karıştırıcı, modülatör, alıcı gibi fonksiyonların donanımla gerçekleştirilmesinden farklı olarak bu işlevlerin yazılımla gerçeklendiği radyo iletişim sistemi; eşanlam: sayısal radyo.

yazılımevi (Alm. Softwarehaus, n; Fr. société de service et d'ingénierie de logiciel, f; İng. software house) blşm. Müşterilere yazılım desteği sağlayan şirket.

Page 184: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yazılımın bakımı (Alm. Softwarewartung, f; Fr. maintenance de logiciel, f; İng. software maintenance) blşm. Var olan bilgisayar programlarını tümüyle yeniden yazmadan yapılan değiştirme ve güncelleme işleri, hataların düzeltimi, performansı artırma, değişen isterlere ya da çevreye uyarlama.

yazılımın yeniden kullanımı (Alm. Software-Wiederverwendung, f; Wiederverwendung von Software, f; Fr. re-exploitation du logiciel, f; réutilisation du logiciel, f; réutilisation logicielle, f; İng. code reuse; software reuse) blşm. Hazırlanmış bir yazılım biriminin ya da yazılım geliştirme sürecinin herhangi bir ara çıktısının, ya hiç değiştirilmeden ya ister odaklı değişim yönetimi kapsamında ya da gelişigüzel biçimde isterlere göre düzenlenerek yeni bir ürün oluşturulmasında kullanımı.

yazılımla erişim kontrolü (Alm. Software-Berechtigungskontrolle, f; Fr. mesure de sécurité logique, f; İng. logical access control) blşm. Bir bilgisayar sistemine erişimin fiziksel güvenlik önlemleri yerine, giriş parolası gibi yazılıma dayalı yöntemlerle yürütülmesi.

yazılımla iş kesme (Alm. Softwareunterbrechung, f; Fr. interruption logicielle; İng. software interrupt) blşm. 1. Bilgisayar işletim sistemine bir çağrı yapmak için yazılıma yerleştirilen özel komut, yazılım kesmesi. 2. Bir bilgisayar programı içinden bir işletim sistemi hizmetinin çağırılması.

yazım denetçisi (Alm. Rechtschreibkontrolle, f; Fr. correcteur orthographique, m; programme de correction orthographique, m; İng. orthographic controller; spell checker; speller) blşm. Bilgisayardaki metinlerin yazım kontrolünü, genelde bir yazım sözlüğü aracılığıyla gerçekleştiren program; eşanlam: imla denetçisi.

yazıyüzü (Alm. Schriftart, f; Fr. police de caractère, m; police d'écriture, m; İng. font family; typeface) blşm. Bir fontun, kalınlık, eğiklik, boy gibi çeşitli özellikleri ile ortaya çıkan karakter türü; örneğin, Helvetica Bold Oblique.

yazma çevrimi (Alm. Schreibzyklus, m; Fr. cycle d’écriture, m; İng. write cycle) blşm. Bilgisayar belleğine veri yazma için harcanan ve bilgisayarı süren saatin periyodunun genelde birkaç katı olan süre.

yazmaya karşı koruma (Alm. Schreibschutzmechanismus, m; Fr. mécanisme de protection contre écriture, m; İng. write-protect mechanism) blşm. Bir veri saklama ortamında kayıtlı verilerin üzerine başka veri yazılmasını önleyici düzen.

yedeğe geçme (Alm. Ausfallsicherung, f; Fr. basculement, m; İng. failover) blşm. Bir grup halinde çalışan arabağlantılı sunucuların bulunduğu bir bilgisayar ağında, bir sunucu, disk vb. aşırı yüklendiğinde ya da bozulduğunda, hizmette bir aksama olmadan görevinin başka bir birime, devredilmesi.

yedek sistem (Alm. Backup-System, n; Fr. système de réserve, m; İng. backup system) blşm. Kullanılmakta olan bir bilişim sisteminin ya da donanım sisteminin herhangi bir aksaklık nedeniyle kullanım dışı kalması olasılığına karşı, geçici bir süre için hemen kullanıma sokularak hizmetin sürmesini sağlamak üzere hazır bekletilen sistem.

yedek veri merkezi (Alm. Backup-Einrichtung, f; Fr. centre de sauvegarde, m; İng. backup facility; duplicate data center; off-site storage) blşm. Bir bilgi işlem merkezinden ayrı ve genelde uzak bir mekânda yer alan ve ana merkez hizmet veremez olduğunda devreye giren, bulundurduğu güncel bütün yedekleme kopyalarını kullanarak ana merkezin yerine hizmet verebilen bilgi işlem merkezi.

yedekleme dosyası (Alm. Sicherungsdatei, f; Fr. fichier de sauvegarde, m; İng. backup file) blşm. Belirli bir zamanda, örselenmiş ya da yitirilmiş bir bilgisayar dosyasının bir sürümünü yeniden kurmaya elverecek verileri içeren dosya.

yedekleme yordamı (Alm. Datensicherungsprozedur, f; Fr. procédure de sauvegarde, f; İng. backup procedure) blşm. Bir bilgi işleme sisteminin herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi durumunda yedekleme kopyalarından yitik verilerin geri kazanılmasını sağlayan güvenlik yordamı.

yedeklilik 1. (Alm. Redundanz, f; Fr. redondance, f; İng. redundancy) blşm. Bir bilgisayar ya da bilgisayar ağının, arızalar karşısında ana işlevini yerine getirmeye devam etmesini sağlayan yedek donanım ya da yazılım. 2. müh. Mühendislik tasarımlarında güvenilirliği artırmak, arıza durumunda bile sistemin çalışmaya devam etmesini sağlamak üzere kritik bileşenlerin gereğinden fazla kullanımı.

yeniden başlama noktası (Alm. Wiederanlaufpunkt, m; Fr. point de recommencement, m; İng. rescue point; restart point) blşm. Uzun bir yürütme süresi gerektiren genellikle bir yoğun hesaplama programında herhangi bir aksaklık nedeniyle kesilme durumunda, işi en baştan alma yerine, belirli sürelerde yardımcı belleğe yapılan dökümlerle desteklenen ve işlenen verilerdeki tutarlılığı bozmadan sağlanan yeniden başlama noktası.

Page 185: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yeniden bütünleştirme (Alm. Reassemblierung, f; Fr. réassemblage, m; İng. reassembly) blşm. Bilgisayar iletişiminde, taşıma katmanı ve ağ katmanı protokolleri tarafından daha kısa standart parçalara ayrılmış uzun iletinin, alıcı tarafında önce parçalarının bütünleştirilip asıl iletinin oluşturulması ve ondan sonra bir üst katmana teslim edilmesi.

yeniden giriş noktası (Alm. Rücksprungpunkt, m; Fr. point de retour, m; İng. reentry point) blşm. Bir altprogramı çağırmış olan bir bilgisayar programının yürütümüne, altprogramın işi bittikten sonra tekrar devam edilen komut adresi.

yeniden girişli program (Alm. ablaufinvariantes Programm; Fr. programme réentrant; İng. reentrant program) blşm. Bellekte tek bir kopyası varken paralel çalışan birden fazla görev tarafından kullanılabilen veya aynı görevin değişik aşamalarında art arda baştan çağrılabilen program yapısı.

yeniden iletim arabelleği (Alm. Wiederholspeicher, m; Fr. mémoire tampon de retransmission, f; İng. retransmission buffer) blşm. Teleiletişim ağlarında gönderilip de alındısı zaman aşımına uğramış iletilerin yeniden iletilmek üzere bekletildiği arabellek.

yeniden kullanılır program (Alm. wiederverwendbares Programm; Fr. programme réutilisable; İng. reusable program) blşm. Herhangi bir anda tek bir kez yüklenip çalıştırılabilen, çalıştırıldıktan sonra kendiliğinden başlangıç durumuna dönüp tekrar kullanılabilen program.

yeniden tasarlama (Alm. Reengineering, n; Fr. réingénierie; İng. re-engineering) blşm. Var olan bir sistemin irdelenip tersine mühendislik çalışması ile yeniden yapılandırma, yeniden belgelendirme, yeni hedeflerin tanımlanması gibi aşamalardan geçirilerek değiştirilmesi; eşanlam: yeniden mühendislik tasarımı.

yeniden yapılanış (Alm. Rekonfiguration, f; Fr. reconfiguration, f; İng. reconfiguration) blşm. Bir bilgisayar sistemi yapılanışının elle ya da otomatik olarak genelde sistemin daha iyi çalışmasını sağlamak üzere değiştirilmesi.

yeniden yazılabilir yoğun disk (Alm. wiederbeschreibbare CD; Fr. disque compact réinscriptible, m; İng. CD R/W; compact disk erasable; rewritable compact disk) blşm. Daha önce üzerine veri kaydı yapılmışken yeniden veri kaydı yapılabilen disk.

yer değiştirme kayıklığı (Alm. Verschiebungsoffset, m; Fr. décalage de relocation, m; İng. relocation offset) blşm. Programları yer değiştirebilen bilgisayar sistemlerinde, bir programın ana bellekteki başlangıçta yüklenen yeri ile çevrilme, derleme gibi işlemlerden sonraki yeri arasındaki fark.

yer imi (Alm. Lesezeichen, n; Fr. favori, m; signet, m; İng. bookmark; favorite; favorite place) blşm. Kullanıcının istediğinde köprülü belgelere erişimini kolaylaştıran ve özel bir tabloda saklanan başvuru işareti.

yer tutucu (Alm. Platzhalter, m; Fr. marque substitutive, f; İng. placeholder) blşm. 1. Bilgisayar ekranında güvenlik nedeniyle, bir karakterin yerine başka bir görünen karakteri koyma; örneğin parola girilirken yerine ekranda yıldız görünmesi. 2. Dilbilimde zamir gibi görev yapan ve bilinmeyen ya da o anda belirtilmesinin önemli olmadığı bir şeyin göstergesi; örneğin Türkçedeki “falan, sarı çizmeli Mehmet Ağa”.

yerel alan ağı (Alm. lokales Datennetz; Fr. réseau local d'ordinateur, m; İng. LAN; local area network) blşm. Çapı birkaç kilometreye kadar uzanabilen telli ya da telsiz bir iletim ortamı üzerinde bağlantılanan belirli bir erişim protokolünün yönetiminde birbirleriyle iletişim kuran bilgisayar topluluğu.

yerel alan ağı ilingesi (Alm. LAN-Topologie, f; Fr. topologie de réseau local, f; İng. LAN topology) blşm. Yerel alan ağındaki göndericilerle alıcıların ve aralarındaki bağlantıların tümegönderim, veriyolu, yıldız, halka vb. şeklinde olabilen göreli konumlanışları; eşanlam: LAN topolojisi.

yerel bellek (Alm. lokaler Datenspeicher; Fr. mémoire locale; İng. local memory) blşm. Birden fazla işlemciye sahip bir bilgisayar donanımında her bir işlemcinin yerel görevleri için kullandığı ve kendisine özgü olan belleği.

yerel değişken (Alm. lokale Variable; Fr. variable locale, f; İng. local variable) blşm. Bir bilgisayar programında sadece bir modül içinde tanımlanan ve kullanılabilen, global geçerliliği olmayan değişken.

yerel sunucu (Alm. lokaler Host; Fr. ordinateur hôte local; İng. local host) blşm. Bir yerel bilgisayar iletişim ağında veritabanı yönetimi, ağ bağlantıları gibi hizmetleri herkes için yapan bilgisayar.

yerelleştirme (Alm. Lokalisierung, f; Fr. localisation, f; İng. localization) blşm. Belli bir alanda kullanılmak üzere tasarlanmış bir programın, kullanılacağı ülkenin diline uyarlama örneğinde olduğu gibi, yerel isterlere uygun hale getirilmesi.

Page 186: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yeri değişebilirlik (Alm. Verschiebbarkeit, f; Fr. relogeabilité, m; İng. relocatability) blşm. Bir bilgisayarın donanım yapısında ve işletim sisteminde yer değiştirir programlara, diğer bir deyişle, programların ana belleğin herhangi bir yerine yerleştirilmesine olanak veren özellik.

yeri değiştirilebilen program (Alm. verschiebbares Programm; verschiebliches Programm; Fr. logiciel relogeable, m; İng. relocatable program) blşm. Yer değiştirmeye olanak tanıyacak şekilde düzenlenmiş, dolayısıyla belleğin herhangi bir bölgesine yerleştirildiğinde çalışabilecek biçimde bağıl adreslerle yazılmış program.

yerinde yazılım (Alm. On-Premises, n; Fr. logiciel local, m; İng. on-premise software; on-premises software; on-site software; shrinkwrap software) blşm. Bir kuruluşun doğrudan bilgisayarlarına yerleştirilmiş, diğer bir deyişle, bilişim bulutunda ya da uzaktaki sunucu grubunda yer almayan yazılım.

yerleşik dosya (Alm. residente Datei; Fr. fichier résident; İng. resident file) blşm. Özellikle kullanıcı tarafından silinmediği sürece bilgisayarın diskinde durmaya devam eden dosya.

yerleşik font (Alm. residente Schrift; Fr. police résidente; İng. device font; resident font; system font) blşm. Yazıcının belleğinde yerleşik olan bir font; eşanlam: sistem fontu.

yerleşik program (Alm. residente Routine, f; residentes Programm, n; Fr. programme résident, m; İng. resident program; resident routine) blşm. Bilgisayarın işletimi, çalışan programlara sağladığı destek ya da kullanıcılar tarafından her an ihtiyaç duyulabilecek işlevleri yerine getirmesi bakımından sürekli olarak ana bellekte ve çalışır konumda bulunması gereken yazılım birimi.

yerleşke (Alm. Geschäftslokal, n; Räumlichkeiten, pl; Fr. campus, m; locaux, pl; İng. campus; premises) blşm. 1. Aynı yerel alan ağı tarafından bilgisayar iletişim hizmeti götürülen binalar topluluğu. 2. Teleiletişimde müşterinin işyeri, binası.

yerleştirme algoritması (Alm. Placement-Algorithmus, m; Fr. algorithme de placement, m; İng. placement algorithm) blşm. Bilgisayar destekli elektronik tasarımda baskı devre üzerinde bileşenlerin en doğru yerlerini saptayan algoritma.

yerli kod (Alm. einheimische Kode; Fr. code natif; İng. native code) blşm. Belirli bir bilgisayar makinesi ya da işlemcisine özgü program kodu.

yeterli koşul (Alm. hinreichende Bedingung, f; Fr. condition suffisante, f; İng. sufficient condition) blşm. Matematikte bir savın doğru olması için yeterli koşul, diğer bir deyişle gerçekleştiğinde başka bir koşul aranması gerekmeyen durum. Mantıkta, “p q’yu içerir” ifadesinde q önermesine göre p önermesi.

yetkilendirme (Alm. Autorisation, f; Fr. autorisation, f; habilitation, f; İng. authorization) blşm. Bilgisayar güvenliğinde bir kişiye bilgisayar sistemini kullanma ya da ona erişme hakkının verilmesi.

yetkili kip (Alm. Supervisor-Mode, f; Kernel Verfahren, n; Fr. mode maître, m; mode superviseur, m; İng. kernel mode; master mode; privileged mode; supervisor mode; supervisor state; unrestricted mode) blşm. Bilgisayar işlemcilerinde, merkezi işleme biriminin bilgisayar mimarisinin izin vereceği her türlü komutun işletim sistemi tarafından kısıtsızca yürütüme konabildiği durum; eşanlam: kernel kipi.

yetkili kullanıcı (Alm. befugter Benutzer; Fr. utilisateur autorisé; İng. authorized user) blşm. Bir bilgi işleme sisteminde, kullanıcı profilinde en az bir erişim hakkı tanınmış olan kullanıcı.

yığın sıralaması (Alm. Haldensortierung, f; Fr. tri vertical; tri par tas, m; İng. heap sort) blşm.  İkili ağaç yapısındaki veriler üzerinde yürütülen ve en büyük anahtardan başlayan, her aşamada bir kökün elenmesine ve yeni bir ağaç yapısının oluşturulmasına dayalı arama, dikey sıralama.

yığınsal bellek (Alm. Massenspeicher, m; Fr. mémoire de grande capacité, f; mémoire de masse, f; İng. mass storage; mass storage device; mass store) blşm. 1. Bilgisayarlar için çok büyük kapasiteye sahip depolama belleği. 2. Kişisel bilgisayarlarda rasgele erişilir belleğin dışında kalan sabit bellek, yedekleme teybi gibi büyük oylumlu bellekler.

yığınsal e-posta (Alm. Massen-E-mail, n; Fr. courriel de masse, m; İng. bulk e-mail) blşm. Alıcının istemi dışında gönderilen, çoğunlukla çok sayıda kişiye adreslenen, duyuru, ticari ilan vb.

yığıt (Alm. Stack, m; Fr. pile, f; İng. last in first out data structure; stack) blşm. Veri işlemede, veri ögelerinden son gelenin ilk işlem görecek biçimde saklandığı varsayılan veri yapısı.

Page 187: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yığıt işaretçisi (Alm. Stapelzeiger, m; Fr. pointeur de sommet de pile, m; İng. stack indicator; stack pointer) blşm. Bir yığıtın tepesini, son gelen veri ögesini ya da işleme ilk alınacak veriyi gösteren işaretçi.

yığıt makinesi (Alm. Stackmaschine, f; Fr. machine à pile, f; İng. stack machine) blşm. Yapısında ve işleyişinde yazmaçlar yerine yığıtları temel öge olarak kullanan, program komutlarını ve işlenecek verileri yığıt örgütlenmesiyle saklayan, bu bakımdan geleneksel von Neumann makinelerinden ayrılan gerçek bilgisayar türü ya da soyut bilgisayar modeli.

yığıt yapılı bellek (Alm. Kellerspeicher, m; Stapelspeicher, m; Fr. mémoire à liste inversée, f; mémoire à liste refoulée, f; İng. pushdown storage; stack storage) blşm. Son giren ilk çıkan ilkesine göre çalışan bilgisayar belleği.

yığıt yapılı liste (Alm. Umkehrliste, f; Fr. liste organisée en pile, f; İng. inverted list; pushdown list) blşm. Son girenin ilkin işleme konulacağı şekilde düzenlenen liste.

yığma bellek (Alm. Haldenspeicher, m; Fr. mémoire tas, f; mémoire de tas, f; İng. heap memory) blşm. Bir bilgisayar belleğinde bir görev için ayrılmış, örgütlenmemiş, daha sonra dinamik olarak ataması yapılacak bellek alanı.

yığma yapı 1. (Alm. Halde, f; Fr. tas, m; İng. heap) blşm. Bilgisayardaki veri yapılanmalarında her yavru düğümün anahtarının bir üst düğümün anahtarından ya hep daha küçük ya da hep daha büyük olduğu ağaç tipi veri yapısı. 2. (Alm. Mauerwerkbau, n; Fr. structure de maçonnerie, f; İng. masonry structure; wall bearing system) inş. Tek düşey taşıyıcı olan duvarları taş, tuğla, kerpiç gibi elemanların üst üste ve yan yana dizilip harç ile bağlanmasıyla oluşturulan yapı; eşanlam: kagir yapı, kargir yapı.

yıldız işareti (Alm. Asterisk, m; Stern, m; Fr. astérisque, m; étoile, m; İng. asterisk) blşm. 1. Biçimsel dillerde belli bir simgenin herhangi bir kez tekrarlanarak art arda kullanılacağını belirten üst simge . 2. C ve C++ programlama dillerinde bir yapının işaretçisi. 3. MS-DOS ve Windows gibi işletim sistemlerinde joker karakteri. 4. Uygulama programlarında ve programlama dillerinde çarpma işareti.

yoğun dalga boyu bölüşümlü çoğullama (Alm. dichte optischer Frequenzmultiplex; dichte Wellenlängenmultiplexierung; Fr. multiplexage en longueur d’onde dense, m; İng. dense wavelength division multiplexing; DWDM) blşm. Optik iletişimde tek bir lif üzerinde çok sayıda, örneğin elli veya daha fazla farklı taşıyıcı dalga boyu ile yapılan çoğullama; DWDM.

yoğun disk (Alm. Compact-Disk, f; Fr. disque compact; İng. CD; compact disk) blşm. Manyetik olmayan ince bir malzemeden yapılmış ve yüksek yoğunluklu ışık kaynağı kullanarak optik tarama düzeneği ile okunan veri saklama ortamı, CD.

yoğun disk kutusu (Alm. Schmuckkasten, m; Fr. boîte, f; boîtier, m; İng. jewel box; jewel case) blşm. Program ve müzik CD lerini güvenli bir biçimde saklamak amacıyla kullanılan plastik kutu; eşanlam: CD kutusu.

yoğun disk okuyucusu (Alm. CD-Laufwerk, n; Fr. lecteur CD; İng. CD drive) blşm. Salt okunur bellekli yoğun diskler üzerindeki verileri okuyabilen aygıt, CD okuyucu.

yoğun disk yazıcısı (Alm. CD-Schreiber, m; Fr. enregistreur de CD, m; graveur de CD, m; İng. compact disk writer) blşm. Üzerine yazılabilen bir yoğun diske verileri çok ince bir lazer ışın demetinden yararlanarak yazmaya yarayan aygıt.

yoğun paralel işlemci (Alm. Massenparallelrechner, m; Fr. ordinateur massivement parallèle, m; ordinateur ultraparallèle, m; İng. massively parallel processor) blşm. Hesap yükü ağır işlemleri yürütmeye elverişli bir şekilde tasarımlanmış, paralel işleyen ve her birinin kendi yerel belleği olan büyük sayıda işlemci biriminin yer aldığı bilgisayar.

yoğunlaştırıcı (Alm. Konzentrator, m; Fr. concentrateur, m; İng. concentrator) 1. blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında farklı kanallardan gelen görece daha düşük debideki veri akışlarını bir düzene göre birleştirip tek bir kanaldan daha yüksek debili bir veri akışı halinde gönderen aygıt. 2. enj. Güneş ışınlarını optik yöntemler kullanarak odaklayan ve böylece yoğunlaştırarak daha yüksek sıcaklıklara erişilmesini sağlayan toplayıcı. 3. made. Ham maden cevherinden daha yoğun cevher elde edilen endüstriyel tesis.

yoklama (Alm. Abfragen, n; Fr. scrutation, f; İng. polling) blşm. Bilgisayarda ya da iletişim sistemlerinde herhangi bir birimin diğer birimlerin durumlarını ya da üretmiş olabilecekleri çıktıları belli bir koşulun sağlanıp sağlanmadığını gözlemek üzere art arda sorgulaması.

Page 188: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yoklama karakteri (Alm. Sendeaufrufzeichen, n; Fr. caractère d'appel à communication, m; İng. polling character) blşm. Ana bilgisayar tarafından bağlı olduğu aygıtlara iletecekleri ya da bekledikleri veri olup olmadığını sormak üzere kullanılan özel karakter ya da dizi.

yoklama protokolü (Alm. Auswahlprotokoll, n; Fr. protocole d’appel, m; İng. polling protocol) blşm. Merkezi bilgisayarın diğer bilgisayarların gönderme isteklerinin varlığını belirleme ve işleme koyma amacıyla yürüttüğü yordam.

yoksa kuralı (Alm. anders Regel, f; Fr. règle sinon; İng. else-rule) blşm. Bilgisayar programlamada bir koşul oluşmadığı takdirde izlenecek yolu ya da yapılacak şeyi belirleyen kural; eşanlam: değilse kuralı, oluşmama kuralı.

yol atama (Alm. Leitweglenkung, f; Verkehrslenkung, f; Routing, n; Fr. designation de chemin, f; determination de trajet d'acheminement, f; routage, m; İng. routing) blşm. Telefon santrallerinde ve paket iletişim ağlarında bir iletişim oturumuna özgü paketlerin izlemesi gereken yolun belirli kurallar çerçevesinde belirlenmesi süreci; eşanlam: rota saptama.

yol atama işlevi (Alm. Routing-Funktion, f; Fr. fonction de routage, f; İng. routing function) blşm. Bir paket anahtarlama santralinde, paket başlığındaki bilgiye dayanarak paketin belirli bir düğümdeki bir arayüze değişen koşullara uygun olarak yönlendirilmesi işlevi; eşanlam: rotalama fonksiyonu.

yol atama tablosu (Alm. Leitwegtabelle, f; Fr. table de routage, f; table d’acheminement, f; İng. routing table) blşm. Bir teleiletişim ağındaki yönlendirmenin yer aldığı santrallerde bulunan ve atanacak yolları belirleyen başvuru çizelgesi.

yol bilgisayarı 1. (Alm. Reisecomputer, m; Fr. ordinateur de route, m; ordinateur de voyage, m; İng. compucruise; dashboard computer; trip computer) blşm. Karayolu tsaşıtlarının, özellikle binek arabalarında bulunan, kat edilen mesafe, ortalama seyir hızı, yakıt tüketimi gibi bilgileri hesaplayan ekranında gösteren işlemci. 2. (Alm. Bordcomputer, m; Fr. ordinateur de bord, m; ordinateur de route, m; İng. trip computer) mak. Taşıtlarda motor kontrol biriminden aldığı bilgiler ile yolculuk sırasında gidilen yol, yakıt tüketim ve ortalama hız gibi bilgileri hesaplayan ve kullanıcıya ekranda gösteren elektronik sistem.

yol haritası (Alm. Fahrplan, m; Fr. carte de route, f; plan global d'action, m; İng. roadmap) blşm. Bir sürecin, bir projenin oldukça üst düzeyde yapılan tanımlaması; eşanlam: kuşbakışı eylem planı.

yol maliyeti (Alm. Pfadkosten, pl; Fr. coût de trajet, m; İng. path cost) blşm. Bir çizgede bir başlangıç noktasından bir hedef noktasına değin geçilen çizge ayrıtları maliyetlerinin toplamı.

yolak 1. (Alm. Bahn, f; Fr. voie, f; chemin, m; İng. path; pathway) biyom. 1. Bir organik maddenin başka bir organik maddeye, çoğunlukla enzimler aracılığıyla dönüştürüldüğü tepkimeler dizisi. 2. Elektrokimyasal işaret darbelerinin yol aldığı peş peşe bağlı sinir lifleri dizisi.(Alm. Pfad, m; Fr. chemin, m; trajet, m; İng. path) 2. blşm. 1. Bilgi işlemede, bir çıkarım ağacı üzerinde bir vargıya giden mantık adımları bütünü. 2. Bir iletişim ağının herhangi iki noktası arasındaki iletim bağlantısı. 3. endst. Bir çizgede birbirleriyle bağlantılı dalların üzerinden dal okları doğrultusunda yapılan geçiş; eşanlam: yönlü yol. 4. (Alm. Pfad, m; Fr. chemin, m; trajet, m; İng. pathway) çevr. Bir atığın ya da bir kirletici maddenin kaynağından ayrılıp bir alıcıya (insan, bitki, hayvan vb.) ulaşıncaya kadar izlediği yol.

yolak analizi (Alm. Pfadanalyse, f; Fr. analyse de cheminement, f; analyse de dépendance, f; analyse de trajet, f; analyse des pistes causales, f; İng. path analysis) 1. blşm. Bir bilgisayar programının yürütülmesinde izlenen program akış yollarını tamlık açısından inceleme ve programda bir yola ait olmayan parçaları bulma işlemi. 2. müh. Çok değişkenli bir bağlanım modelinde bağımsız bir değişkenin, diğerlerinin etkisi giderildiğinde, bir standart sapma değişimine karşılık sonuçta kendi standart sapması cinsinden meydana getirdiği değişim ya da bu değişimin ölçüsü; eşanlam: iz analizi.

yolak bulma (Alm. Wegfindung, f; Fr. détermination de parcours, f; recherche de chemin, f; İng. path finding; pathfinding) blşm. Bir çizge ile betimlenen bir problem için istenen özelliklere sahip en iyi gezingeyi hesaplama işi; örneğin, bilgisayar iletişim ağlarını gösteren bir çizgede en düşük maliyetli ve/veya en kısa süreli yolu saptamak; eşanlam: yol bulma.

yolak planlaması (Alm. Pfadplanung, f; Fr. planification de chemin, f; planification de mouvement, f; İng. path planning) blşm. Bir robotun engelleri bilinen bir mekânda başlangıç konumundan nihai konuma gelmesi için devinim yolunun hesaplanması; eşanlam: yol planlaması.

yordam (endst. prosedür) (Alm. Prozedur, f; Fr. procédure, f; İng. procedure) 1. blşm. 1. Bir ya da daha çok programın çalışmasına yol açan ilgili kontrol deyimleri. 2. Geriye bir değer döndürmeyen altprogram. 2. müh. 1.

Page 189: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

Özel bir amacı olan bir eylem için atılması gerekli adımların bir tanımı. 2. Bir problemin çözümü için gerekli adımların betimlenmesi.

yordam bilgisi (Alm. Betriebserfahrung, f; Fr. connaissance procédurale; savoir faire, m; İng. know-how; procedural knowledge) blşm. 1. Pratik deneyimlerle kazanılmış beceri, bir şeyin nasıl ve hangi yordamla yapılacağının bilgisi; eşanlam: bil-yap, bilyap. 2. Ticari değeri olan, belirli bir işi yapabilme bilgisi, deneyimi ve becerisi.

yordam çağrısı (Alm. Prozeduraufruf, m; Fr. appel de procédure, m; İng. procedure call) blşm. Bilgisayar programlama dillerinde, gerçek parametre değerleriyle beraber bir yordamın yürütüme konması için kullanılan deyim; eşanlam: altprogram çağrısı.

yordama yönelik dil (Alm. prozedurale Programmiersprache; Fr. langage procédural; İng. procedure-oriented language) blşm. Çözüm yordamının tanımlandığı işte kullanılan, doğal dile az çok benzeyen ve çözümün uygulandığı bilgi işleme donanımından olabildiğince bağımsız bilgisayar programlama dili; örneğin, C, Ada, Pascal.

yorumlamalı dil (Alm. interpretierte Sprache; Fr. langage d’interprétation, m; İng. interpreted language) blşm. Yürütüme konmadan tüm programın derlemeye tabi tutulmadığı, her bir program deyiminin tek tek makine diline çevirtilip yürütüme konduğu bilgisayar dili; örneğin GPSS.

yorumlayıcı (Alm. Interpreter, m; Fr. interprétateur; İng. interpreter) blşm. Gelişmiş bir bilgisayar dilinde yazılmış bir programı makine diline çevirmeyip deyim deyim çözerek yürüten program. Örnek BASIC yorumlayıcısı.

yön tuşu (Alm. Richtungstaste, f; Fr. touche de direction, f; İng. direction key) blşm. Bilgisayar ekranında imlecin devinim yönünü belirleyen klavye tuşu.

yönerge modeli (Alm. präskriptives Modell; Fr. modèle normatif; İng. prescriptive model) blşm. Bir sistemin olması gereken ya da istenen davranışlarını anlatan model; eşanlam: normatif model.

yönetici işlemci (Alm. Monarch-Prozessor, m; Fr. processeur monarchique, m; İng. monarch processor) blşm. Bilgisayar mimarisinde, bir veriyolu üzerinde tüm diğer işlemcileri başlatmak ve yönetmekle yetkili işlemci.

yönetim bilişim sistemi (Alm. Management-Information-System, n; Fr. système d’information de gestion, m; İng. management information system) blşm. Bir örgütün yönetimi ile ilgili veri kaynaklarını bir sistem bütünlüğü içinde toplayıp örgütün gündelik işlerine bilgi işleme desteği sağlayan, yönetim katlarına taktik ve stratejik kararlarını başarılı kılacak nitelikte sürekli bilgi akıtmayı amaçlayan bilişim sistemi; eşanlam: yönetim bilgi sistemi.

yönetim yazılımı (Alm. Projektmanagementsoftware, f; Verwaltungsprogramm, n; Fr. logiciel de gestion, m; logiciel de gestion de projet, m; İng. management software; project management software) blşm. Projelerin gerçekleştirilmesinde, kaynakların ve maliyetlerin yönetiminde destek olan yazılım ürünü.

yönetsel alan (Alm. Verwaltungsdomain, f; Fr. domaine administratif; İng. administrative domain) blşm. Bilgisayar ağlarında tek bir merkez tarafından ortak bir yönetim ve güvenlik politikası ile yönetilen bilgisayarlar ve birbirleriyle bağlantılı ağlardan oluşan bölge.

yönetsel güvenlik (Alm. Verwaltungssicherheit, f; Fr. sécurité administrative; İng. administrative security) blşm. Veri güvenliğinin kabul edilebilir düzeyde sağlanması amacıyla uygulanan işletim ve izlenebilirlik yöntemleri, erişim kısıtları vb. önlemlerin tümü.

yönlü çizge (Alm. gerichteter Graph, m; Fr. graphe orienté; İng. directed graph; oriented graph) blşm. Her bir ayrıtına bir yön atanmış olan çizge.

yönsüz çizge (Alm. nicht gerichteter Graph; Fr. graphe non-orienté; İng. non-oriented graph) blşm. Her bir ayrıtının yönsüz olduğu çizge, diğer bir deyişle düğümler arası bağlantıların yönünün belirtilmediği çizge.

yukarı yuvarlama (Alm. aufrunden; Fr. arrondir à l'unité supérieure; İng. round up) blşm. Gerçel bir sayıyı kendisinden büyük en yakın tamsayıya yuvarlama.

yukarıdan aşağı analiz (Alm. top-down-Analyse, f; Fr. analyse descendante, f; İng. stepwise design; top-down analysis) blşm. Sistem analizinde, genel bir problemi alt problemlere böldükten ve her alt problemi de gerekirse kendi içinde alt problemlere böldükten sonra oluşturulan analiz.

Page 190: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yukarıdan aşağı tasarım (Alm. verfeinerndes Design, n; Fr. conception descendante; conception de haut vers bas, f; İng. top-down design) blşm. Önce ana bileşenlerin saptanıp kavramsal özelliklerinin belirlenmesine, bunların istenilen düzeye inilinceye kadar ayrıntılandırılmasına dayalı sistem tasarımı yaklaşımı; eşanlam: tepeden tabana tasarım.

yurttaş katılımlı bilim (Alm. wissenschaftliche Bürgerbeteiligung, f; Fr. science citoyenne, f; science collaborative, f; science participative, f; İng. citizen science; civic science; community science; crowd-sourced science; crowd science; online citizen science; volunteer monitoring) blşm. Profesyonel bilim insanlarıyla ve bilim kurumlarıyla işbirliği halinde ya da onların denetimi altında yurttaşlar tarafından yürütülen, çoğunlukla veri toplama ve gözlem yapma odaklı bilimsel çalışmalar.

yuvarlama (Alm. Rundung, f; Fr. arrondi, m; İng. round-off) blşm. Bir sayının kesirli kısmını, atılacak kısmın 5’ten küçük ya da büyük olmasına göre farklı kurallar kullanarak kısaltmak; örneğin 0,3333 iki haneye indirildiğinde 0,33 olurken, 0,6666’nın 0,67 olması.

yuvarlama hatası (Alm. Abrundungsfehler, m; Rundungsfehler, m; Fr. erreur d’arrondi, f; erreur d'arrondissement, m; İng. round-off error; rounding error) blşm. Bir sayının bir ya da daha fazla önemsiz basamağının kaldırılması sonucu oluşan hata.

yük (Alm. Aufladung, f; Fr. charge, f; İng. charge) 1. blşm. Bir bilgisayarın herhangi bir anda yürütüme koyması gereken işlerin tümü. 2. elk. Bir elektronik devresinin çıkışında sürmesi gereken iki uçlu devre veya cihaz. 3. (Alm. Fracht, f; Ladung, f; Fr. marchandises, f; chargement, m; İng. cargo; freight; load) denz. Taşımacılıkta bir yerden başka bir yere ulaştırılan şeylerin tümü; eşanlam: kargo. 4. (Alm. Belastung, f; Fr. charge, f; İng. load) inş. Bir yapı üzerinde, kullanım süresi boyunca yapıyı etkileyebilecek ve tasarımda göz önüne alınması gerekli olan, düşey yönde etkiyen öz ağırlık, yatay yönde etkiyen deprem ve rüzgâr kuvvetlerinin yanı sıra olası farklı temel oturmaları, sıcaklık değişiklikleri, sünme, büzülme vb. sonucu oluşan şekil değişme etkilerini de içeren çeşitli fiziksel tesirler. 5. (Alm. Ladung, f; Fr. charge, f; İng. charge) müh. Bir nesneye uygulanan mekanik kuvvet.

yük atma (Alm. Entlastung, f; Fr. délestage, m; îlotage, m; İng. load shedding) 1. blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında giriş kuyruğu dolmaya başlayan bir ağ geçidinin hizmet bekleyen bazı paketleri, trafik sıkışıklığını gidermek amacıyla göndermeyip atması. 2. elk. Aşırı yüklenmiş bir elektrik güç kaynağının çalışmaya devam etmesini sağlamak ve bazı daha önemli aygıtların enerji beslemesini devam ettirmek için birtakım başka aygıtların beslemesini kesme. 3. (Alm. Ballast abwerfen; über Bord werfen; Fr. jet à la mer, m; jettison, m; İng. jettison) denz. Tehlikeli durumda olan gemiden yükün denize atılması.

yüklem (Alm. Prädikat, n; Fr. prédicat, m; İng. predicate) blşm. 1. Belirli bir kümeden değer alan bir değişkenin bir koşulu sağlayıp sağlamadığını veya bir özelliği taşıyıp taşımadığını bildiren iki değerli fonksiyon. 2. Bir tümcede yer alan bir ya da daha fazla ögeyi açıklayan ve cümlenin ağırlığını, yükünü üzerine alıp taşıyan öge.

yüklem mantığı (Alm. Prädikatenlogik, f; Fr. logique des prédicats, f; İng. predicate logic) blşm. Matematiksel mantıkta, nesnelerin taşıdıkları ortak özelliklere göre nesne toplulukları üzerinde mantıksal işlemlerle yapılan ifade oluşturma ve hesaplama dili.

yükleme testi 1. (Alm. Belastungsprobe, f; Fr. épreuve de performance, f; essai de charge, m; İng. load test; volume testing) blşm. 1. Bir bilgisayar hizmetinin genel iş üretme yeteneği, gecikme ve güvenilirlik isterlerini karşılayıp karşılamadığının çalışırken saptanması. 2. Bir sistem veya aygıt üzerinde performansını ve tepkisini belirlemek üzere iş yükü oluşturma. 2. (Alm. Belastungsprobe, f; Fr. essai de charge, m; İng. hot test; load test) endst. Üretime hazır olan karmaşık bir makineye, üretim hattına gerçek malzemeler, hammaddeler yüklenerek ve enerji verilerek kısa bir süre üretim yapılması, bu sınama sonucunda zayıf noktaların bulunarak daha güvenilir bir üretim sürecinin hazırlanması; eşanlam: yük testi.

yüklenebilir font (Alm. Softfont, m; Fr. police téléchargeable, f; İng. downloadable font; soft font) blşm. Belgelerin basımı esnasında, yazıcının yerel fontları kullanılmayıp bilgisayarın sabit diskinden yazıcıya gönderilen bir font.

yükleyici programı (Alm. Ladeprogramm, n; Fr. chargeur, m; programme de chargement, m; İng. loader) blşm. Bilgisayarda yürütülmeye hazır halde olan bir programı veya bir program bölümünü yardımcı bellekten okuyup ana belleğe yerleştiren ve yürütülmesini sağlayan program.

yüksek başarımlı bilgi işlem (Alm. Hochleistung-EDV, f; Fr. calcul de haute performance; İng. high-performance calculation; high-performance computing) blşm. Paralel bilgi işleme, ızgara tipi bilgi işleme, süperbilgisayarlar, bilgisayar grupları ile çok yüksek hesaplama gücü elde etme teknikleri.

Page 191: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

yürürlükteki dizin (Alm. Arbeitsverzeichnis, n; Fr. répertoire courant; répertoire de travail, m; İng. working directory) blşm. Yürütülen bir programın ya da işletim sistemi kabuğunun, erişilecek dosyalar için aksine bir bildirim olmadığında ilk olarak başvuracağı derlem.

yürürlükteki parametre (Alm. aktueller Parameter; Fr. paramètre effectif; paramètre réel; İng. actual parameter) blşm. Bir programlama dilinde, bir altprogramın tanımında yer alan herhangi bir parametrenin gereklerini karşılamak üzere altprogramın çağrılması sırasında çağırma komutuyla beraber iletilen veri nesnesi.

yürürlükteki programlık (Alm. aktuelle Bibliothek; Fr. bibliothèque en cours, f; İng. current library) blşm. Bilgisayarda çalıştırılacak bir programın aranması için işletim sistemi ya da çağıran başka bir program tarafından, aksine bir belirtim olmadığında ilk başvurulan program dağarcığı.

yürütme (Alm. Ausführung, f; Fr. exécution, f; passage, m; İng. machine run; program run; run) blşm. 1. Bilgisayar ana belleğinde yüklü bir ya da daha fazla makine dilindeki programın çalıştırılması. 2. Bilgisayarda bir ya da daha fazla görevin yürütüme konması.

yürütme çevrimi (Alm. Ausführungszyklus, m; Fr. cycle d’exécution, m; İng. execution cycle) blşm. Bilgisayarda bir komutun yerine getirilmesindeki dört adımdan biri olup aritmetik ve mantıksal işlemlerin gerçekleştiği, gereğinde program sayacında başka bir konuma atlamanın yapıldığı aşama.

yürütme döngüsü blşm. 1. (Alm. Iteration, f; Schleife, f; Fr. boucle, f; itération, f; İng. iteration; loop) Bir bilgisayar programı içinde bir bölüm işlemin birden fazla kez art arda baştan yürütülmesinde her bir yürütme. 2. (Alm. Iteration, f; Fr. itération, f; İng. iteration) Bir sonlandırma koşulu sağlanana değin tekrar yürütülen bir dizi bilgisayar komutu.

yürütme komutu (Alm. Ausführen-Befehl, m; Fr. commande d’exécution, f; İng. execution command; run command) blşm. Kullanıcının bilgisayar işletim sistemine gönderdiği programı yürütüme koyma komutu; eşanlam: program çalıştırma komutu.

yürütme programlığı (Alm. Laufzeitbibliothek, f; Fr. bibliothèque d’exécution, f; İng. run-time library) blşm. Bir bilgisayar programının çalıştırılması esnasında ona destek olan programlar bütünü; eşanlam: yürütüm kütüphanesi.

yürütüme konabilir dosya (Alm. ausführbare Datei; Programmdatei, f; Fr. fichier exécutable, m; İng. executable file) blşm. Tipik olarak makine dilinde yazılmış komutlardan oluşan ve bilgisayar tarafından belirtilen işleri yapmak üzere çalıştırılabilen dosya; eşanlam: çalıştırılabilir dosya, yürütülebilir dosya.

zaman damgası (Alm. Zeitstempel, m; Fr. estampille, f; İng. time stamp) blşm. Bir nesnenin üzerine yazılan örneğin bilgisayar ağı içinde iletilen bir pakete iliştirilen zaman bilgisi.

zaman dilimi 1. blşm. 1. (Alm. Zeitscheibe, f; Fr. intervalle de temps, m; İng. time slice; time slot) Bir programa, yürütülmesi için ayrılan işlemci süresi ya da bilgisayarda bir işlem biriminin bir görevi yerine getirmesi için gereken süre. 2. Elektronik iletişim ortamını paylaşan sayısal aygıtlar için tanımlanan ve tanınabilen herhangi bir periyodik zaman dilimi. 3. Yerel alan ağı teknolojisinde belirli bir zaman dönemi ya da bir dizide belirli bir aralık. 4. (Alm. Zeitscheibe, f; Fr. intervalle de temps; İng. time slice; time slot) Zaman çoğullamaya dayalı sayısal iletim teknolojisinde her bir kanala ya da aygıta ayrılan sabit zaman aralığı. 2. (Alm. Zeitfenster, n; Fr. intervalle de planification, m; İng. time bucket) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, planlama amacıyla kullanılan ve genellikle bir haftaya karşılık gelen zaman aralığı.

zaman paylaşımı (Alm. Zeitanteilsverfahren, n; Fr. en temps partagé; multiplexage temporal; partage de temps, m; İng. time sharing) blşm. 1. Bir bilgisayar ortamını oluşturan iç kaynakların birçok kullanıcının işleri arasında paylaştırıldığı, her kullanıcıda o anda yalnız kendi işi yapılıyormuş sanısı uyandıran, zamanın bölüştürülerek kullanıldığı bilgisayar işletim düzeni. 2. Bir veri işlemcide iki ya da daha çok görevin zamanda dönüşümlü olarak yürütülmesi.

zamanaşımı 1. (Alm. Zeitüberschreitung, f; Fr. temporisation, f; dépassement de délai, m; İng. time-out; timeout) blşm. Bilgisayarlı hesaplamada ve veri iletişim ağlarında beklenen bir olayın, örneğin bir veri paketinin varışının izin verilen bir zaman dilimi içinde oluşmaması. 2. (Alm. Verjährung, f; Fr. prescription, f; İng. lapse of time; prescription) geom. Yasanın belirlediği koşullar altında belli bir sürenin geçmesi sonucunda kimi hakların kazanılması ya da düşmesi.

zamandaş işletim (Alm. Parallelarbeit, f; Fr. fonctionnement concurrent; İng. concurrent operation) blşm. Bilgisayarda iki ya da çok sayıdaki işlemin, belirli bir zaman aralığında birlikte yürütülmesine olanak tanıyan işletim.

Page 192: academics.boun.edu.tr  · Web view2020. 9. 14. · 1. Örün programlamada yaygın kullanılan HTML gibi, belli bir uygulama alanında çalışacak yazılım sistemlerinin geliştirilmesinde

zayıf bağlaşım (Alm. lose Kopplung; Fr. couplage faible, m; couplage lâche, m; couplage léger, m; İng. loose coupling) 1. blşm. Bir modelde nesneler arasındaki etkileşimin sınırlı kalması ya da bir yazılım ürününde modüller arasındaki tanım ilişkisinin zayıf olması. 2. elk. Aynı frekansa akortlu iki rezonans devresinin aralarındaki enerji alışverişinin çok düşük düzeyde olduğu durum ya da iki elektrik devresi arasındaki endüktif bağlaşım katsayısının küçük olması.

zemin deseni blşm. 1. (Alm. Zurichtebogen, m; Fr. cadre de surimpression, m; İng. form overlay) Ekran ya da kâğıdın arkaplanında görülen ızgara çizgileri, plan, harita, form gibi yönlendirici şekiller. 2. (Alm. Bildschirmhintergrund, m; Fr. papier paint, m; İng. wallpaper) Grafik arayüzlü bilgisayarda ya da bir örün açılış sayfasında, kullanıcı tarafından seçilen ve zemini süsleyen desen.

zincir 1. (Alm. Kette, f; Fr. chaîne, f; ensemble totallement ordonné, m; İng. chain) blşm. 1. Aralarında tanımlanan bir bağıntıya göre tümüyle sıralanmış küme. 2. Bir bilgisayar dosyasında her bir ögenin bir sonra işlenecek ögenin adresini verdiği düzenleme. 2. (Alm. Kette, f; Fr. chaîne, f; İng. chain) kim. Atomların birbirine bağlanarak oluşturdukları uzun molekül. 3. (Alm. Gliederkette, f; Kette, f; Fr. chaîne à maillon, f; İng. chain; link chain) müh. Metal çubuk ya da halkaların birbirine bağlandığı esnek bağlantı elemanı.

zincir bağlantı (Alm. Kettung, f; Fr. chaînage, m; İng. chaining) blşm. 1. Birinin çalışması diğerininkine bağlı olan birimlerin birbirine işlevsel olarak bağlanması. 2. Birinin işi bittiğinde diğerini çağırıp çalışmasına yol açan programların bağlantısı. 3. İşleme sokulmak üzere aynı türden verilerin birbirine bağlanması. 4. Veri saklamada iki ya da daha fazla bellek yerinin birbirleriyle sırayla ilişkilendirilmesi; eşanlam: ilmekleme. 5. Yapay zekâda, bir uzman sistemde mantıksal çıkarsamaların peş peşe kullanılması.

zincirleme arama (Alm. Suche in verketteter Liste, f; Fr. recherche en chaîne, f; İng. chaining search) blşm. Bilgisayarda bir zincirli liste üzerinde bir anahtarla ya aranan hedef ögenin bulunduğu ya da anahtarın gösterdiği başka bir ögeden başlayarak her bir ögenin bir diğerinin yerini göstermesi özelliğine dayanarak tüm zinciri tarayıp hedef ögeye ulaşıldığı arama yöntemi.

zincirli liste (Alm. gekettete Liste; Fr. liste chaînée; İng. chained list; linked list) blşm. Bilgisayar programlamasında her veri nesnesinin, bir ya da daha fazla sayıda diğer nesneye işaretçilerle bağlantılandırıldığı veri yapısı.

ziyaretçi abone kütüğü (Alm. Besucher-Ortsregister, n; Fr. régistre de présence des visiteurs, m; İng. visitor location register; VLR) blşm. GSM gibi bir mobil iletişim ağında, kayıtlı oldukları yerden farklı bir yerel ağda bulunan kullanıcıların kimlik ve erişim bilgilerinin tutulduğu kütük.

zorlama testi (Alm. Belastungstest, m; Stresstest, m; Fr. test de résistance, m; test en condition limite, m; İng. stress test) blşm. Bir yazılım ya da donanımı, uç değerlerinde çalıştırma, örneğin aşırı ısıya tabi tutma ya da çok büyük hacimli verilerle yükleme; eşanlam: stres testi.

zorunlu bilgi alanı (Alm. Musseintragfeld, n; Fr. champ à remplissage obligatoire, m; İng. mandatory entry field) blşm. Bilgisayar ekranındaki formlarda kullanıcının en az bir karakter girme zorunluluğu olan alan.

zorunlu bölme (Alm. fester Bindestrich; Fr. trait obligatoire, m; İng. hard hyphen) blşm. Sözcük ya da ifade satırın neresinde bulunursa bulunsun doğru yazım için kullanılması gerekli tire.

zorunlu tip (Alm. implizite Typumwandlung; Fr. forçage du type, m; İng. typecasting) blşm. Bir veri türünün programcı isteği ile başka veri türüne dönüştürülmesi; örneğin tamsayıların kayan noktalı gösterime dönüştürülmesi; eşanlam: tipe zorlama.