24
ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI 2. CİLT

ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE

NÜBÜVVET SEMPOZYUMU

TEBLİĞLER KİTABI

2. CİLT

Page 2: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

©�2019�Nida�Yayıncılık

Her�hakkı�mahfuzdur.�Tanıtım�dışında�kaynak�göstermek�suretiyle�kısa�alıntılar�hariç,�yayıncının�yazılı�izni�ol-

maksızın�yayınlanamaz;�görsel,�işitsel�ve�elektronik�ortamlarda�kopyalanamaz�ve�çoğaltılamaz.

Yayın YönetmeniMehmet Kurşunlu

EditörlerProf. Dr. Atilla YargıcıDoç. Dr. Mahmut Öztürk

MizanpajDoç. Dr. Mahmut Öztürk

KapakSadık Enes Erkut

Kitabın AdıUluslararası Hz. İbrâhim (a.s.) ve Nübüvvet Sempozyumu

Basım1. Baskı / Aralık 2019

ISBN978-625-7011-26-6 (Tk) 978-625-7011-28-0 (2.c)

Yayın ve NoNida Akademi: 27

Yayın

Nida Yayıncılık Dağıtım Pazarlama İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.Sertifika No: 27580

Balaban Ağa Mah. Büyük Reşit Paşa Cad. Yümni İş Merkezi No: 16/11 Fatih/İstanbul Tel: 0212 527 93 86 Faks: 0212 635 03 [email protected]

nidayayincilik.com.tr

Baskı ve Cilt:

Erkam Yayın San. ve Tic. A.Ş. Sertifika No: 19891

Page 3: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Hz. İbrâhim’e Kuşlarla Verilen Mesaj (Bakara/260. Âyet) Özelinde Bağlamın

Tefsire Etkisi

Doç. Dr. Yunus Emre Gördük*

Giriş

Bakara sûresi 260. âyette, Hz. İbrâhim’in (a.s.) ölüleri nasıl diril-teceğini göstermesi konusunda Yüce Allah’tan bir niyazı anlatılır. Âyet şöyledir: “ ���� ������� ����� � ���ل� ����� و� ���� ��� ���� ���ل� أ�و� � أ������ ����� ���� ا��� ا���� �� �ذ ���ل� ��ر� و�

ا ��� ���� ��ء� �� ���� �� ��� ��� �� � � �� ا����ر� ���ر��� ������ ��� ا� �� �� � �� ���������� اد�� ������ ���ل� ���� أ���� ���� �� ���� �� � ا���� أ��� �� ��� و� �� : Hani İbrâhim, ‘Rabbim! Ölüleri nasıl diriltece-ğini bana göster!’ deyince, (Rabbi) ‘Yoksa inanmadın mı?’ buyurmuş; o ise ‘Hayır inandım fakat kalbim mutmain olsun diye.’ demişti. (Rabbi ona) ‘Dört kuş al (yakala), sonra onları kesip parçala ve her bir tepeye onlardan bir parça bırak. Sonra da onları çağır; koşarak/hızlıca sana geleceklerdir. ve şunu bil ki, Allah Azîz ve Hakîm’dir.’ buyurdu.”

Bu âyet, Sûrenin 2581 ve 259.2 âyetlerinin devamı niteliğindedir ve ikisiyle de doğrudan ilgilidir. 260. âyet için neden böyle bir meâli

* Balıkesir Ü. İlahiyat Fak. Temel İslam Bilimleri Bölümü Tefsir Anabilim Dalı ([email protected]).

1 “ ا����� �ذ ���ل� ���� أ�� آ���ه �� ا����� ��� �� �ج� ��ر� � ������ أ���� ��ر� ���� ا����ي �� ا���� ��إ��� �� �� ���ل� ��ر� أ�� �� ���ل� أ���� أ���� و� ��� ���� ا����ي ����� و� ا���� �� ��ر�

�� �����ي ا����م� ا�������� �� ��ر� و� �ر�� ������� ا����ي �� �� ا��� ت� ����� ���ر�ق� ��� �� ا��� �� ��������� ��� : Allah kendisine mülk/saltanat verdi

diye (şımararak) İbrâhim’le Rabbi hakkında çekişip münakaşa eden kişiyi görmedin mi? Hani İbrâhim, ‘Benim Rabbim o zâttır ki ihya eder ve öldürür.’ deyince o ‘Ben de hayat verir ve öldürürüm.” demişti. (Bu sefer) İbrâhim, “Şüphesiz ki Allah Güneşi doğudan getirir, haydi sen de onu batıdan getir!’ deyince o kâfir şaşırıp kalıverdi. Öyle ya, Allah zalimler topluluğuna hidayet eylemez.”

2 “ ��� ���ل� أ���� ����� ��� �روی� �و���� �� �� ���� ��� ��ر���� و� ر� �� �����ي �� � أ�و �� � ������� ���ل� ������ ����� ��� ���ل� �� � �م� ��� �� �ئ��� �� �� �� ���� ������ ������ �� �� �� ����ه� ��

ا��ر ���� �� ��� و� ا���� ��� ������ ی�ر� �� و� ��� � �م� �����ر ���� ط� �ئ��� �� �� ���م� ���ل� ��� ������� �� ���ك� أ�و �� ���م� ����� �� � ا��ر ���� ا� ���� آ���� ������س� و� � ����� و���� ��� ی��ء� �����ر �� � � ������� �������� ��� ���ل� أ����� أ��� �� ����� �������� ��� ���� ���� : Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki (evleri-nin) çatıları çökmüş, duvarları üstüne yıkılmış (ıssız) bir kasabaya uğramıştı da (hayretle) ‘Allah burayı, ölümünden sonra nasıl diriltecek?’ demişti. Allah da onu öldürerek yüz yıl bırakmış, sonra diriltip (kendi-sine): ‘(Burada) ne kadar kaldın?’ demiş, o ise ‘Bir gün yahut günün bir kısmı kadar’! diye cevap vermişti. (Allah ona): ‘Hayır yüz yıl (ölü) kaldın! Öyle iken yiyeceğine, içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Bir de eşeğine bak (onun çürümüş olduğunu göreceksin)! (Böyle yapmamız) seni insanlara bir âyet (ibret nişa-nesi) kılmamız içindir. Kemiklere bir bak! Onları nasıl da bir araya getiriyor, sonra da onlara et giydiriyo-

Page 4: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

430½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

tercih ettiğimiz, tam da bu tebliğde üzerinde duracağımız konuyla ilgi-lidir. Nitekim müfessirlerin neredeyse tamamı, âyette emredilen şeyin kuşların kesilip parçalanması olduğunda hemfikirdir. Onları bu nokta-da ittifaka götüren temel sebep ise tefsir ameliyesinin tabii bir sonucu olarak bağlam unsurlarından bigâne kalmamalarıdır. Diğer bir deyişle kuşların kesilmesinin emredilmiş olması, âyetin sadece lafzından değil çeşitli unsurlarıyla bağlamından çıkarılmış bir sonuçtur. Yukarıda met-ni ve meâli verilen 260. âyetin müfessirler tarafından nasıl izah edildi-ğine geçmeden önce, bu çalışmanın zeminini oluşturacak olan “bağ-lam” unsurlarına kısaca değinilecektir.

Bağlam açısından bir metnin veya sözün iki temel unsuru vardır. İlki dilin kullanımı, konu, bütünlük gibi ögelerden oluşan iç bağlamdır. Bu unsur metinde geçen kelimelerin birbirleriyle ve cümlelerle; cümle-lerin metnin geneliyle, konusuyla ve amacıyla ilişkisini yansıtan müna-sebetler bütünüdür. Kur’ân özelinde düşünülecek olursa âyet içi bü-tünlük, âyetler arası münasebet, konusal bütünlük, konular arasındaki ilişki, metnî/kitâbî bütünlük, üslup ve sözlü beyanın bağlamsal yönü bu kapsamda değerlendirilecek öğelerdir. İkinci unsur, doğrudan görül-mese de metnin yazılmasına veya sözün söylenmesine sebep olan tarihsel ve kültürel şartlardan oluşan dış bağlamdır. Metin ötesi bağ-lam, tabiî bağlam, tarihî bağlam gibi isimlerle de ifade edilen dış bağ-lam, metnin/sözün oluşmasına sebep olan, uygun şartları meydana getiren ve yön veren bileşenlerin tamamını kapsamaktadır. Yine Kur’ân açısından düşünülecek olursa, nüzûl sebepleri, nüzûl ortamı, âyet ve sûrelerin iniş sırası, lafızların Kur’ân öncesi ve sonrası dönem-lerde ne ifade ettiği gibi hususlar hep bu unsur kapsamındadır. Kur’ân’da sıkça kullanılan çok anlamlı kelimelerin hangi anlamda kul-lanıldığının tespitinde de en kolay yol bağlamdan yararlanmaktır. Kı-sacası bir metnin dili, o metnin ne dediğini; tarihsel şartları ve ortamı ise onun ne demek istediğini tespit açısından gereklidir ki metnin ne demek istediğini anlamak, en az ne dediğini anlamak kadar önemlidir. Doğru anlama ise bütün bunların muhassalasıyla ulaşılan, lafzın ve bağlamın onayladığı anlamadır.3

ruz.’ buyurdu. Böylece (ölülerin nasıl dirileceği) kendisine apaçık belli olduğu zaman, ‘(Hakkıyla) biliyo-rum ki Allah şüphesiz her şeye Kadîr olandır.’ dedi.”

3 Detaylı bilgi için bk. Fatih Tiyek, Kur’ân’ı Anlamada Bağlamın Rolü ve Meallerdeki Bağlamsal Sorunlar,

(Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2015), 25-245; Celal Kırca, “Kur’ân’ı Anlama Sorunları ve Yöntemleri”,

Page 5: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½431

İlk asırlardan günümüze kadar eser vermiş olan müfessirlerin, yukarıda özetle değinilen iç ve dış bağlam ögelerini göz önüne aldıkları muhakkaktır. Tabii ki söz konusu bağlamsal perspektife hepsinin aynı oranda ve yoğunlukta hassasiyet göstermeleri ve eserlerinde buna detaylı bir şekilde yer vermeleri imkan dahilinde değildir. Ancak bu-nunla birlikte, -mezhep, meşrep vs. taassubuyla yaklaşanlar bahis ha-rici kalmak şartıyla- bağlam unsurlarını göz ardı ederek âyetlere keyfî anlamlar yüklemedikleri kesindir. Nitekim bir metni anlamak, metin içinde geçen kelimeleri tek tek anlamak değil, onların cümle ve metin içinde kazandıkları anlamların toplamından çıkan neticeyi anlamaktır.

Çalışmanın bundan sonraki bölümünde, Bakara sûresi 260. âye-tin tefsirine dâir ilk asırlardan bugüne doğru uzanan çizgide meşhur müfessirlerin izahları kısaca gözden geçirilecektir. Daha sonra âyetin hangi bağlam öğeleri çerçevesinde anlaşılıp yorumlandığı tespit edil-meye çalışılacaktır. Bu arada cumhurun anlayışına muhalif yorumların bağlam itibariyle hangi zemine oturduğu da irdelenecektir. Çalışmanın sonunda âyetin tarz-ı tefehhümüyle ilgili hangi kanaati daha sahih bulduğumuza ve bunun hangi sebeplere dayandığına yer verilecektir.

1. İlk Dönem Müfessirlerin Âyete İlişkin Tespit ve Yo-rumları

İbn Abbas’ın (ra) öğrencilerinden olan Mücâhid b. Cebr’e (v. 103/721) nisbet edilen tefsirde, âyette geçen “ ������ ���ر���” lafzı “Onların tüylerini yol, etlerini paramparça et” şeklinde açıklanmıştır.4

Mukâtil b. Süleyman (v. 150/767) âyetle ilgili şöyle demektedir: ��� “ lafzı Nabat dilinde/lehçesinde ”صر��� “ ���� : onları parçala” anlamı-na gelmektedir. Yüce Allah’ın bütün insanların parçalanıp dağılan un-surlarını dünyanın dört bir yanından toplayıp tekrar bir araya getirme-ye Kâdir olduğu, dört kuşun dört dağ üzerine bırakılan parçalarının bir araya getirilip tekrar ihya edilmesiyle gösterilmiştir.5

Bilimname 24/1 (Ağustos 2014), 7-24; Şahin Güven, “Dil, Anlam ve Çokanlamlılık”, Bilimname 25/2 (Ha-ziran 2013), 69-100; Ahmet Muhtar Ömer, “Bağlam Teorisi”, çev. Şahin Güven, Bilimname 2011/1 (Mart 2011), 197-208.

4 Mücâhid b. Cebr et-Tâbiî el-Mahzûmî, Tefsîru Mücâhid, thk. Mahmud Abdüsselam Ebû’n-Nîl (Mısır:

Dâru’l-Fikri’l-İslâmiyyi’l-Hadîse, 1989), 244. 5 Ebu’l-Hasan İbn Beşîr Mukâtil b. Süleyman el-Ezdî, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, thk. Abdullah Mahmud

Şehâte (Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâs, 2001), 1: 219.

Page 6: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

Dilci müfessirlerden Ebû ʻUbeyde (v. 209/824) “ ������ ���ر���” laf-zını, “Onları kendine topla, birleştir, ardından kesip parçala.”6 şeklinde açıklamıştır.

Saîd b. Mansûr (v. 227/842), Ebû Hamza ve Saîd b. Cübeyr’den iki ayrı nakilde İbn Abbâs’tan verilen habere göre “ ���ر���” lafzının “�� ������” olduğunu kaydetmiştir.7

İbn Kuteybe (v. 276/889), “Onları topla” anlamına gelen lafzının, sâd’ın kesresiyle de okunduğunu söyler. Ona göre ”صر��� “��� “ .lafzıyla her kuşun dörtte biri kastedilmiştir ”��ء“ �����” lafzı âyette zikredilmemiş, ancak “ ���� �� ��� �� �� � � lafzıyla ona delâlet edilmiştir.8 ”��� ا�

Zeccâc (v. 311/923) âyetteki takdîrî ifadenin “ا ���� ��ء� �� [ ��� � �� �� ا�� [و� ���� �� ��� ��� �� � � ا� : Her tepenin üstüne, onların her birinden birer parça koy.” şeklinde olduğunu bildirmektedir.9

Bize ulaşan en geniş rivâyet tefsirinin sahibi Taberî (v. 310/923) âyetin başında takdiri bir “ أ���� ��ر� : Görmedin mi?” ifadesinin bulundu-ğunu çünkü bu âyetin kendinden önce “ أ���� ��ر�” ve “ي����� ile başlayan ”أ�و ��iki âyete atıf olduğunu belirtir. Buradaki görme, gözle değil kalple görme ve fehmetme mânasındadır. Müfessirler Hz. İbrâhim’in niçin böyle bir talepte bulunduğu konusunda ihtilaf halindedir. İlk görüşe göre Hz. İbrâhim (a.s.), yukarıda da belirtildiği gibi diğer bazı hayvan-lar tarafından parçalanıp yenen bir hayvan leşi görmüş, yakîninin zi-yadeleşmesi için ihyâ keyfiyetini gözüyle görmek istemiştir. Katâde, Dahhâk, İbn Cüreyc ve İbn Zeyd’den aynı minvâlde rivâyetler men-kuldür. Diğer bazı müfessirlere göre Hz. İbrâhim’in (a.s.) bu talebinin sebebi Nemrud’la olan mücadele ve münakaşasıdır. İbn İshâk’tan ak-tarılan nakle göre o, Nemrud’a “Rabbim öldüren ve diriltendir” dedik-ten sonra bunu görmeyi de arzu etmiştir. Taberî rivâyet edilen her iki durumun da birbirine yakın olduğunu; sonuçta Hz. İbrâhim’in (a.s.) iman ettiği bir esası gözleriyle de görmek istediğini vurgular. Süddî’den

6 Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ et-Teymî, Mecâzu’l-Kur’ân, thk. Fuat Sezgin (Kahire: Mektebetü’l-

Hancî, 1381/1961), 1: 80. 7 Ebû Osman Sa‘îd b. Mansûr el-Horasânî el-Cüzcânî, et-Tefsîru min Süneni Sa‘îd b. Mansûr, thk. Sa‘îd b.

Abdullah b. Abdülazîz Âl-u Hamîd (Riyad: Dâru’s-Samî’î, 1997), 3: 972-974. 8 İbn Kuteybe ed-Dîneverî, Garîbu’l-Kur’ân, thk. Ahmed Sokr (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1978), 86.

9 Ebû İshak ez-Zeccâc, Meânî’l-Kur’ân ve İ’râbuhu, thk. Abdülcelil Abduh Şelebî (Beyrut: Âlemu’l-Kütüb,

1988), 1: 345-346.

Page 7: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½433

gelen üçüncü bir görüş, Hz. İbrâhim’e Yüce Allah tarafından Azrâil (a.s.) vasıtasıyla “Halîl/Dost” edinildiği müjdesi geldiği zaman, bu müjdenin bir alameti olarak söz konusu talebi yaptığı yönündedir. Buna göre Hz. İbrâhim’in görerek mutmain olmak istediği husus ihyâ-i emvât değil “Halîlullah” ittihaz edilmesi durumudur. Saîd b. Cübeyr’in görüşü de bu yöndedir.10

Taberî’nin bu âyetin tefsirinde en ayrıntılı bilgi verdiği ve sayfalar dolusu açıklama/analiz yaptığı kısım “ ������ ���ر���” lafzıdır. Bu tebliğ açısından âyetin en önemli kısmı da burasıdır. Kâriler “ ��صر�” kelime-sinin kıraati konusunda ihtilaf etmiş; Medîne, Hicâz ve Basra’nın bü-tün kârileri kelimeyi “ ��صر�” diye okumuştur. Taberî, âyette geçen ifadenin “Onları kendinde topla, bir araya getir”, “Onları kendine doğ-ru yönlendir.” anlamına gelebileceğini söyler. Dolayısıyla burada zâhir elfâzın delâletinden dolayı ihtiyaç kalmadığı için terk edilmiş olan lafız-lar vardır ve ifade takdiren, “ �� ا����ر� ���ر��� �� �� � ��� -������ ���� أ���� ���� ���- � � ��� ا�ا ���� ��ء� �� ���� �� ��� ��� ��” şeklindedir. İkinci bir ihtimale göre “ ��صر�” lafzı doğrudan “ ��� ����” anlamındadır. Bu te’vîle göreyse takdim-te’hîr du-rumu bulunan ifadede “ ��” ile “ ������” irtibatlı olup “ ������ ا����ر� �� �� �� � ���� أ���� ”.Kendine kuşlardan dört tane al ve onları kesip parçala : ���ر��� mânasındadır. Müellif bu bilgileri verirken kadîm Arap şiirlerinden bunların delillerini de zikretmektedir.11

Taberî Kûfe ehlinden bir topluluğun, lafzı “ ��ر� ����” diye telaffuz ettikleri zaman “ ��� �����” anlamında olacağını ve bunun “ ى ��ري ر� ص�ر��� -fiilinin maklûb şekli olduğunu zannettiklerini belirtmektedir. Oy ”ص�saki hem kesreli hem de ötreli okuyuşun aynı anlama gelen lafzın iki ayrı lehçedeki okunuşu olduğunu belirten Taberî, bunu Kûfeli nahivci-lerin bir kısmının bilmediğini vurgular. Basralı dil bilginleri ise her iki şekilde okunuşun da hem yönelmek hem de kesip parçalamak anla-mında olduğunu, âyette kullanılışı ve yeri (mevdîʻ) itibariyle de “�� ا������: parçalamak, kesmek” anlamında olacağını belirtmiştir. Taberî’ye gö-re Basralıların görüşü isabetlidir. Neticede ister ötreli ister esreli okun-

10 Bk. Ebû Cafer Muhammed İbn Cerîr et-Taberî, Câmi‘u’l-beyân fî te’vîli âyi’l-Kur’ân, thk. Ahmed Mu-

hammed Şakir (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2000), 5: 485-491. 11

Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 5: 496-498.

Page 8: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

434½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

sun, “ ��ر����” lafzının hem “onları bir araya topla” hem de “onları ke-sip parçala” anlamına geldiği konusunda tefsir ehli icma halindedir.12

Tefsir otoritelerinden intikal eden rivâyetler ise bu âyet özelinde söz konusu lafzın kesme, parçalama anlamında olduğunu teyit etmek-tedir. İbn Abbâs, Ebû Mâlik, Saîd, İkrime, Mücâhid, Katâde, Dahhâk, Süddî, Rebîʻ ve İbn İshâk’tan mervî, -bazıları müteaddid (örneğin İbn Abbâs’tan üç ayrı kanalla gelen)- haberlere göre lafız “onları kesip parçala, paramparça et” mânasındadır. Taberî bu rivâyetler ışığında lafzın “ ��� �����” anlamına geldiğinin son derece doğru olduğunu, kendi-sinin de aynı görüşte olduğunu; ayrıca daha meşhur ve Araplar ara-sında daha yaygın olduğu için “ ���ر���” şeklinde kıraati tercih ettiğini ifade eder. Lafzın “Onları topla” anlamına geldiğini ise tefsir ehlinden pek az kimse dile getirmiştir. Yine İbn Abbâs’tan gelen bir nakilde Onları bağla”; ʻAtâ ve İbn Zeyd’den gelen nakillerde ise“ ,”���ر��� ““Onları bir araya topla” anlamındadır.13

2. Taberî Sonrası Dönemde Meşhur Müfessirlerin Tespit ve Yorumları

Esasen Taberî’nin çağdaşı olduğu halde vefat yılı itibariyle on-dan sonra olan İbn Ebî Hâtim (v. 327/939) İbn Abbâs’a dayanan üç farklı senetle “ ���ر���” lafzının “�� ������” anlamında olduğunu kaydet-mektedir. Yine İbn Abbâs’a müstenit diğer bir haberde söz konusu lafız “ ����أ�و�� : onları bağla” anlamında olup, cümlenin anlamı “onları bağladıktan sonra kes” şeklindedir.14

İmam Mâturîdî’ye (v. 333/944) göre Hz. İbrâhim îkan üzere ol-duğu hakikate dâir hissî bir alâmet ve delilinin (âyet) olmasını istemiş-tir. Çünkü ona gösterilen deliller aklî, sâir peygamberlere gösterilenler ise -“ا ��� ���� أ����م� ��� �� ���� ا����س� ���� � ��� آ���� ���ل� آ����� أ��� ��� � � ا� ��”15 âyetiyle Hz. Zeke-riyya (a.s.) örneğinde olduğu gibi- hem aklî hem de hissîydi. Olayın hissî bir muʻcize olduğunu böylece teyit eden Müellif, “ ���ر���” lafzının

12 Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 5: 498-501.

13 Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 5: 502-505.

14 Ebû Muhammed İbn Ebî Hâtim Abdurrahman b. Muhammed et-Temîmî er-Râzî, Tefsîru’l-Kur’âni’l-

Azîm, thk. Es’ad Muhammed Tayyib (Suûdi Arabistan: Mektebetü Nizâr, 1998), 2: 511-512. 15

Âl-i İmrân 3/41: “(Zekeriyyâ) dedi ki: ‘Rabbim, bana (bu hususta) bir alâmet/nişan ver’. (Yüce Allah)

‘Senin alâmetin, işâretle anlaşma haricinde insanlara üç gün söz söyleyememendir.’ buyurdu.”

Page 9: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½435

farklı kıraatlerine ve “onları kesip, parçala”, “onları kendine topla” şeklinde anlamlarına da değinerek izahatını noktalamaktadır.16

Semerkandî’nin (v. 373/973) açıklamaları yukarıda zikredilen ri-vâyetler ekseninde ve Mukâtil, Taberî gibi müfessirlerin çizgisindedir.17

Saʻlebî (v. 427/1036) “��� �� ����������” lafzıyla kuşların Hz. İbrâhim’e (a.s.) ayaklarıyla yürüyerek yahut uçarak gelmesinin kastedildiğini, kuşların parçalandığı konusunda müfessirlerin müttefik olduğunu, ihti-lafın ise detaylarda olduğunu belirterek izahatına son vermektedir.18

Mâverdî (v. 450/1059) ekseriyetle yaptığı gibi, bu konuyla ilgili rivâyetleri de derli toplu bir şekilde özetlemiştir.19

Hâkim el-Cüşemî (v. 494/1101) kuşların parçalandığı konusun-da Ebû Müslim hariç tefsir ehlinin ittifak halinde olduğunu; onun itiraz-larının da yine müfessirlerin icmaı veçhile fâsit olduğunu belirtmiştir. Çünkü Hz. İbrâhim (a.s.) ölülerin nasıl ihyâ edildiğini görmek istemiş-tir. Dirilişe sadece bir misal verilmesi ise ihyâ-i emvâtın gösterilmesi değildir.20

Beğavî (v. 516/1122) Saʻlebî’nin ve kısmen de Taberî’nin izaha-tını özetlemektedir.21

Zemahşerî’ye (v. 538/1143) göre, âyette geçen “ ���� �� ��� ��� �� � � ��� ا�ا ���� ��ء� ��” ifadesi, onları parçala ve her bir parçasını çevrendeki ve böl-gendeki dağların tepesine koy anlamındadır. “��� �� ����������” ifadesi ise

16 Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed el-Mâturîdî, Te’vîlâtu Ehli’s-Sünne, thk. Mecdî Baslûm (Beyrut:

Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2005), 2: 249-250. Ayrıca bk. 3: 649-650. 17

Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed es-Semerkandî, Bahru’l-ʻulûm, (b.y.:y.y., ts.), 1: 173-174. 18

Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed es-Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-beyan an tefsîri’l-Kur’ân, thk. Ebû Muhammed

b. Âşûr (Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 2002), 2: 251-252 (Ayrıntılı izahat için bk. 251-257). 19

Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Basrî el-Mâverdî, en-Nüket ve’l-‘uyûn, thk. Seyyid b. Abdilmaksûd b.

Abdirrahim (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts.), 1: 335-336. 20

Bk. Ebû Sa‘d el-Muhassin b. Muhammed b. Kerrâme el-Hâkim el-Cüşemî, et-Tehzîbu fi’t-tefsîr, thk.

Abdurrahman b. Süleyman es-Sâlimî (Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-Mısriyye; Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Lübnâniyye, 2018-2019), 2: 1016-1021.

21 Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ el-Beğavî, Me‘âlimu’t-tenzil fî tefsîri’l-

Kur’ân, thk. Abdürrezzak el-Mehdî (Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 1998), 1: 356-359.

Page 10: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

436½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

“Sana kanat çırparak uçacaklar/koşacaklar” yahut “ayakları üzerinde koşacaklar/yürüyecekler” demektir.22

İbn ʻAtıyye (v. 542/1147) kendinden önceki müfessirlerin de zik-rettiği rivâyetleri özetlemekte; kıraat farklarına, ayrıca kuşların parçala-rının dağların üzerine konulmasıyla ilgili rivâyetlere değinmektedir. Diğer müfessirler gibi onun da kuşların önce parçalandığı, sonra bu parçaların tekrar bir araya getirilip ihyâ edildiği konusunda tereddüdü yoktur.23

3. Fahreddîn er-Râzî’nin (v. 606/1209) Konuyla İlgili İzahı

Fahreddîn er-Râzî birçok âyette olduğu gibi bu âyetin açıklama-sında da özgün çıkarımlar yapmayı başarmış bir müfessirdir. Bunun yanında kendi tefsirinde, tefsiri elimize ulaşmamış olan Muʻtezilî âlim Ebû Müslim el-Isfahânî’nin (v. 322/934) görüşlerine sıkça yer vermesi ve yeri geldiğinde onu tenkit etmesi bu çalışmanın konusu açısından önem arz etmektedir.

O da diğer müfessirler gibi sûrenin 258-260. âyetlerini bir bütün halinde mütalaa etmektedir. Bu âyetlerde üç kıssaya yer verildiğini belirten Râzî, bunların ilkinin ilm-i ilâhîyi ispat; ikinci ve üçüncüsünün ise haşir, neşir ve baʻsi ispat sadedinde olduğunu söyler. İlk kıssada (Bakara 2/258) Hz. İbrâhim’in (a.s.) kendi zamanının, “Nemrûd b. Kenʻân” olduğu rivâyet edilen hükümdarı ile münazarası anlatılmak-tadır.24 İkinci kıssadan (Bakara 2/259) maksat meâdın ispatıdır.25 Üçüncü kıssa ise (Bakara 2/260) yine ölümden sonra dirilişi doğrular niteliktedir.

Müellif Hz. İbrâhim’in (a.s.) ihyâ hakikatını görme isteğinin muh-temel on iki sebebini sıralamakta;26 âyette geçen “ ���ر���” lafzını, Ta-

22 Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer ez-Zemahşerî, el-Keşşâfu an hakâikı ğavâmıdi’t-Tenzîl, (Beyrut: Dâru’l

Kitabi’l-Arabî, 1407/1985), 1: 308-310. 23

Bk. Ebû Muhammed Abdülhak b. Galib İbn ‘Atıyye el-Endelûsî, el-Muharreru’l-vecîz fî tefsîri’l-Kitâbi’l-

Azîz, thk. Abdüsselam Abdüşşafî Muhammed (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2000), 1: 352-355. 24

258. âyetle ilgili açıklamanın detayları için bk. Fahrüddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Ömer er-Râzî,

Mefâtîhu’l-gayb, (Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 1998), 7: 20-26. 25

Detaylar için bk. Râzî, Mefâtîh, 7: 26-34. 26

Bk. Râzî, Mefâtîh, 7: 34-36.

Page 11: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½437

berî’de de gördüğümüz detaylı açıklamalar çizgisinde izah etmektedir. Lafız sâd harfinin dammesiyle okunduğunda ( ��� Onları“ ,(����� - ص�meylettir, alıştır, yaklaştır” gibi anlamlara gelir. Buna göre takdir edilen “onları parçala” ifadesi, “ا ���� ��ء� �� ���� �� ��� ��� �� � � kelâmının delâlet ”��� ا�ettiği üzere mahzuftur. Kuşları kendine alıştırması, Hz. İbrâhim’in (a.s.) onları iyice inceleyip tanıması ve ihyâ hadisesinden sonra onların baş-ka kuşlar olduğu vehmine düşmemesi içindir. İbn Abbâs, Said b. Cü-beyr, Hasan el-Basrî ve Mücahid’in benimsediği ikinci görüşte “ ��صر�” lafzı “ ��� ����: Onları parçala/paramparça et.” anlamındadır. Buna göre herhangi bir takdire ihtiyaç yoktur. Fiilin, sâd harfinin kesriyle yapılan ر��� “ ����” kıraatindeki formu ( ��� �ر - ص� ����) esas alınırsa, bu lafız hem “onları meylettir/alıştır” hem de “onları parçala” anlamında kullanılmış olabilir. Ferrâ “ ���� anlamında kullanımın Hüzeyl ve Süleym lügati ”أ���olduğunu belirtmiş, ayrıca bunun kesmek anlamına gelen “ر�ى - ص�-fiilinin maklûb hali olabileceğini söylemiştir. Ahfeş ve diğerleri ”���ر�يne göre de lafız “ ��� ����” anlamındadır.27

Râzî, kuşların Hz. İbrâhim (a.s.) tarafından kesilip azalarının, et-lerinin, tüylerinin ve kanlarının birbirine karıştırıldığı konusunda mü-fessirlerin icmâ halinde olduğunu belirtir. Bu ittifakta tek istisna Muʻtezilî âlim Ebû Müslim el-Isfahânî’dir (v. 322/934). O bunu redde-derek şöyle demiştir:

“İbrâhim (a.s.) ölüyü diriltmesini talep edince, Yüce Allah onun anlayışına bu durumu yakınlaştıracak bir misâl gösterdi. Âyetteki lafzından kasıt ‘meylettirmek’ ve icabet etmeleri için ‘alıştırma ’صر��� ‘yaptırmak’tır. O halde Hz. İbrâhim’e verilen emir, ‘Onları çağırdığında icabet etmeleri ve sana gelmeleri için dört kuşu kendine alıştır. O kuş-lar alışkın hale gelince her birini bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır; koşarak/hızlıca sana geleceklerdir.’ şeklindedir. Bundan maksat, ruhların cesetlerine kolayca döneceklerine dair somut bir misâl ver-mektir.”28

Yazdığı tefsir günümüze ulaşmamış olan Ebû Müslim’in âyette geçen ifadenin “ ��� ������” anlamında olduğunu reddederek çeşitli deliller getirdiğini Râzî’nin aktarımıyla şu şekilde öğreniyoruz: 1) Arap Dili’nde

27 Râzî, Mefâtîh, 7: 37.

28 Râzî, Mefâtîh, 7: 37.

Page 12: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

438½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

���� “ kavlinin meşhur anlamı ”���ر��� “ .Onları alıştır” şeklindedir :أ���Âyette parçalamak ( �� anlamına delâlet eden bir (ا����� ) ve kesmek (ا������şey yoktur. O halde bu anlamı âyete katmak, âyetin delâlet etmediği bir anlamı ona eklemek olur ki câiz değildir. 2) Şayet “ ��صر�” lafzından kasıt “ ��� ����” olsaydı, âyette “���” denilmezdi. Çünkü bu lafız ancak “���� ��� : alıştırma” anlamıyla kullanıldığı zaman “ ���إ ” harfiyle müteaddî olabilir. Şayet kelâmda “ ��ا����ر� ���ر� �� �� �� � -şeklinde bir tak ”���� ������ أ����dim-tehirin caiz olduğu söylenirse; delil olmaksızın takdim ve tehiri kabul etmek, zahirin hilâfını iltizam etmeye götürür. 3) Âyette geçen “ ��� .lafzındaki “ ���” zamiri kuşlara râcidir, kuşların parçalarına değil ”اد���� Onların parçaları ayrılıp dağıtılınca ve her dağın tepesine bir miktar konulunca, bu zamirin kuşlara değil onların parçalarına râcî olması gerekir ki bu da âyetin zahirine muhaliftir. Kezâ “ ��� �� ����������” kavlindeki zamir de kuşların parçalarına değil kendilerine aittir. Oysaki kuşların parçaları birbirine koştuğunda, bu lafızdaki zamir kuşlara değil onların parçalarına ait olacaktır.29

Ebû Müslim’in yukarıda kaydedilen argümanlarına karşı müfes-sirlerin ittifak ettiği meşhur görüşü hüccet tutanlar ise şöyle cevap ver-miştir: 1) Ebû Müslim’den önceki bütün müfessirler kuşların kesilip parçalandığı konusunda görüş birliği içindedir. Bunu inkâr etmek ic-mâyı inkâr etmektir. 2) Ebû Müslim’in zikrettiği şey Hz. İbrâhim’e (a.s.) mahsus bir durum değildir. O halde burada onun başkalarına karşı bir meziyeti olmamış olur. 3) Hz. İbrâhim Allah’ın kendisine ölüyü nasıl dirilttiğini göstermesini istemişti. Âyetin zâhiri de bu niyazın kabul edil-diğine delâlet etmektedir. Ebû Müslim’in iddiasına göreyse hakiki an-lamda bir kabul/icâbet vaki değildir. 4) Yüce Allah’ın “ ���� �� ��� �� �� � � ��� ا�

���� ��ءا� �� ” kavli, bu kuşların parçalara ayrıldığına delâlet eder. Ebû Müslim dört kuşa izafe edildiği için âyette geçen “��ء” lafzının o dör-dün her biri anlamında olduğunu söylemiştir. Bu yorum her ne kadar ihtimal dahilinde olsa bile, “��ء” lafzını kuşların parçalarına hamlet-mek daha net/zâhirdir. Buna göre kelâm takdiren “ � �� ���� �� ��� ��� �� � � ����� �� ا أ�و �� ���� ��ء� �� �� ا�� şeklindedir.30 ”��� و�

Burada dikkat çekilmesi gereken önemli bir nokta, Ebû Müs-lim’in bu konudaki itirazının hissî muʻcizeleri bütünüyle reddetmesin-

29 Râzî, Mefâtîh, 7: 37-38.

30 Râzî, Mefâtîh, 7: 38.

Page 13: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½439

den kaynaklanmadığı gerçeğidir.31 Öyle olsa, onun Kur’ân’da geçen bütün muʻcize anlatımlarını tevil etmesi gerekirdi. Oysa yine Râzî’nin aktarımıyla, ateşin Hz. İbrâhim’i yakmaması muʻcizesine Ebû Müs-lim’in herhangi bir itirazının olmadığı görülmektedir.32

4. Hicrî 7. Asır ve Sonrasında Müfessirlerin Konuya Yaklaşım Tarzı

Söz konusu âyetin tefsirinin tarihsel süreç içerisinde genel an-lamda bir netlik kazandığı anlaşılmaktadır. Bu başlık altında 7. Asır ve sonrasında eser veren müfessirlerin konuyla ilgili analizlerine kısaca göz gezdirilecektir.

ʻUkberî’ye (v. 616/1219) göre “ ���ر���” lafzı “onları alıştır” anla-mında alınırsa cümlenin takdiri “ ��� ���� ��� ������ ���� ”onları parçala“ ;”أ���anlamında kabul edilirse “ ������ ������ �� أ�� ��� �� ��� ������” şeklinde olur.33

Kurtubî (v. 671/1273) yukarıda değindiğimiz tefsirlerde yer alan rivâyetleri ve verilen bilgileri özetle aktardıktan sonra yine bu müfessir-lere atıflarla aynı minvâlde izahlar yapmıştır.34

Ebû Hayyân (v. 745/1345) yapmış olduğu detaylı izahatın so-nunda özet olarak şunları belirtir: Tefsir ehli Hz. İbrâhim’in (a.s.) kuşla-rı parçalayıp, azalarını, etlerini, tüylerini, kanlarıyla birlikte birbirine karıştırdığı konusunda icmâ halindedir. Sadece Ebû Müslim buna karşı çıkarak kuşların parçalanıp öldürülmediğini savunmuştur. Oysaki kuş-ların alışmaları ve çağırınca gelmeleri Hz. İbrâhim’e mahsus bir mezi-yet değildir; ayrıca o, ölülerin nasıl diriltildiğini görmeyi talep etmiştir.

31 Bu konudaki bir tespit, “Onu muʻcizenin imkânını reddeden bir müfessir olarak kategorize etmemek

gerekir.” şeklindedir. Bk. Mustafa Öztürk, Kur’â’ın Muʻtezilî Yorumu, (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2018), 162-163.

32 Râzî, Mefâtîh, 22: 159. Hz. Îsa’nın babasız dünyaya gelişi de bir muʻcizedir ve Ebû Müslim’in buna karşı

da herhangi bir itirazının yahut tevilinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bk. Râzî, Mefâtîh, 21: 520. 33

Ebu’l-Bekā Muhibbüddîn Abdullāh b. el-Hüseyin el-ʻUkberî, et-Tibyân fî iʻrâbi’l-Kur’ân, thk. Ali Mu-

hammed el-Becâvî (b.y.: y.y., ts.), 1: 212. 34

Detaylar için bk. Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Hazrecî el-Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân,

thk. Ahmed el-Berdûnî; İbrâhin Atfîş (Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-Mısriyye, 1964), 3: 297-302.

Page 14: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

440½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

Âyette geçen “أ��” lafzı, onların parça parça edildiğini gösterir çünkü o parçalardan her biri bu lafızla ifade edilmiştir.35

Neysâbûrî (v. 850/1447) yaptığı izahta Ebû Müslim’in kuşların parçalanmadığı konusunda öne sürdüğü delilleri zikrederek onun iddi-asına göre Hz. İbrâhim’in (a.s.) niyazına icâbet edilmediği sonucunun çıktığını belirtmektedir. Oysaki âyetten anlaşılan şey söz konusu isteğe icâbet edildiğidir. Öte yandan “ ا� ��ء ” ifadesi, kuşların parçalandığına apaçık delildir çünkü bu lafzı her bir kuşa hamletmek imkânsızdır.36

Bikâʻî’ye (v. 885/1480) göre kuşlar kesilip, parçalanıp, karıştırı-lınca; tıpkı zamanla toprağa dönüşen cesetler gibi, birbirinden tefrik edilmesi mümkün olmayan bir karışım haline gelmiştir. Böylece mesel ile memsûl arasında tam bir mutabakat oluşmuştur. Hz. İbrâhim’in onlara seslenerek çağırması tıpkı “ ���� ���� �� �� ا �� �� ة� ��إ�ذ� �� ا�� �� و� ��� ���� ��� ص� �� ��رو�� ����”37 ve “ ���� � ة� ��إ����� ا �� ���������ر� ��ة ۞ ��إ�ذ� ا�� ة و� �ر� ز� ”38 âyetlerinde bahsedi-len diriliş çığlığının misâlidir. Kuşların Hz. İbrâhim’e alıştırılması ise yaratma ve rızıklandırmanın misâlidir. Nasıl ki insanlar, kendilerini yaratan ve rızık veren Yüce Allah’ın emriyle dirilecekse, kuşlar da alış-tıkları, elinden yemlendikleri ve güven duydukları Hz. İbrâhim’in ça-ğırmasıyla dirilip ona doğru mütezellilâne gelmiştir.39

Meşhur müfessirlerden Beydâvî (v. 685/1286)40, Nesefî (v. 710/1310)41, İbn Cüzey (v. 741/1340)42, İbn Kesîr (v. 774/1373)43,

35 Ebû Hayyân Muhammed Yûsuf b. Ali el-Endelûsî, el-Bahru’l-Muhît fi’t-Tefsîr, hk. Sıdkı Muhammed

Cemil (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1999), 2: 648-649. 36

Bk. Nizâmüddin el-Hasan b. Muhammed Neysâbûrî, Garâibu’l-Kur’ân ve reğâibu’l-Furkân, thk. Zekeriy-

ya ʻUmeyrat (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1995), 2: 29-30. 37

Yâsîn 36/53: “(Bu) tek bir sayhadan ibarettir. Bir de bakarsın hepsi huzurumuzda getirilmişlerdir.” 38

en-Nâziʻât 79/13-14: “Fakat o sadece tek bir haykırıştır. Bir de bakarsın ki onların hepsi dirilmiş, arzın

üzerindedirler.” 39

Bk. Ebu’l-Hasan Burhanüddin İbrâhim b. Ömer el-Bikâ‘î, Nazmu’d-Ddürer fî tenâsübi’l-âyâti ve’s-suver,

(Kâhire: Dâru’l-Kütübi’l-İslâmî, ts.), 4: 60-72. 40

Bk. el-Kâdî Nâsırüddîn Ebî Sa‘îd Abdullah b. Ömer el-Beydâvî, Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl, thk.

Muhammed Abdurrahman el-Mar’aşlî (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâs, Beyrut 1418/1997), 1: 157. 41

Bk. Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed Hâfızuddîn en-Nesefî, Medârikü’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl, thk.

Yusuf Ali Bedîvî (Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1419/1998), 1: 215-216. 42

Bk. Ebu’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed el-Kelbî İbn Cüzey el-Gırnatî, et-Teshîl li ʻulûmi’l-Kur’ân, thk.

Abdullah el-Hâlidî (Beyrut: Şeriketu Dâri’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam, 1995), 1: 133-134. 43

Bk. Ebû’l-Fidâ İbn Kesîr İsmail b. Ömer, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, thk. Sami b. Muhammed Selâme (Bey-

rut: Dâru’t-Taybe, 1999), 1: 688-689.

Page 15: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½441

Seʻâlebî (v. 875/1470)44, Îcî (v. 905/1500)45, Suyûtî (v. 911/1506)46, Şirbînî (v. 977/1570)47, Ebu’s-Suʻûd (v. 982/1574)48, Bursevî (v. 1127/1715)49, İbn ʻAcîbe (v. 1224/1809)50, Şevkânî (v. 1250/1835)51 gibi ulemânın aktardıkları rivâyetlerin ve yaptıkları açıklamaların da genel anlamda kendilerinden önceki müfessirlerle aynı paralelde oldu-ğu görülmektedir.

Âlûsî (v. 1270/1854) âyetle ilgili kendi zamanına kadar gelen tef-sir birikimini her yönüyle özetlediği uzun izahatının sonlarında, bazı kimselerin kelâmın zâhirinin gerektirdiği şekilde Hz. İbrâhim’in (a.s.) kuşları parçalamasını inkâr ederek -tıpkı mürekkep yapmayı bilmeyen birine, “şöyle şöyle … yap” diyerek onun yapımını tarif edip anlatmak gibi- âyette kastedilen şeyin mücerred talim olduğunu ve öğretilen şeyin hemen uygulanmasının gerekmeyeceğini zannettiklerini belirtir.52 Dolayısıyla onlara göre buradaki rüʻyet maddî değil ilmîdir. Âlûsî’ye göre bu fikre meyledenlerden biri olan Ebû Müslim’in görüşü Müslü-manların icmâına muhalefet, din mensuplarının dayanak yapamaya-cağı türden bir hezeyan, ayrıca âyetin sahih haberlerle ve ağır basan delillerle müeyyed zâhiri anlamının iktizasından sapmadır. Hak olan

44 Bk. Ebû Zeyd Abdurrahman b. Muhammed b. Mahlûf es-Seâlebî, el-Cevâhiru’l-hisân fî tefsîri’l-Kur’ân,

thk. Muhammed Ali Muavvıd/Âdil Ahmed Abdülmevcûd (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1418/1997), 1: 511-515.

45 Bk. Ebu’l-Meʻâlî Muînüddîn Muhammed b. Abdurrahmân el-Îcî, Câmiʻu’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân, haz.

Ebû İbrâhim Hassâneyn (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2004), 1: 193-194. 46

Bk. Celâlüddin Abdurrahman es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), 2: 32-35. 47

Bk. Şemsüddin Muhammed b. Ahmed el-Hatîb eş-Şirbînî, es-Sirâcü’l-münîr, (Kâhire: Matbaatu Bulak,

1285/1869), 1: 174-175. 48

Bk. Ebu’s-Suʻûd Muhammed b. Muhammed b. Mustafa el-İmâdî, İrşâdu’l-ʻakli’s-selîm ilâ mezâye’l-

Kitabi’l-Kerîm, (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, ts.), 1: 256-257. 49

Bk. İsmail Hakkı b. Mustafâ el-Bursevî el-Halvetî, Rûhu’l-beyân, (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), 1: 415-416. 50

Bk. Ebu’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Mehdi İbn ʻAcîbe el-Hasanî el-Fâsî, el-Bahru’l-medîd fî

tefsîri’l-Kur’âni’l-Mecîd, thk. Ahmed Abdullah el-Kureşî Ruslân, (Kâhire: y.y.,1997), 1: 293-294. 51

Bk. Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Abdillah eş-Şevkânî el-Yemenî, Fethu’l-kadîr, (Beyrut: Dâru’l-

Kelimi’t-Tayyib, 1992), 1: 323-325. 52

Âlûsî’nin (v. 1854) burada bahsedip eleştirdiği mürekkep misalini Reşid Rıza’nın (v. 1935) benimseyerek

zikrettiği görülmektedir. Aralarında vefat yılı itibariyle yaklaşık seksen sene bulunduğuna göre, bu yoru-mu yapan daha eski müelliflerin de olduğu anlaşılmaktadır.

Page 16: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

442½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

ise cemaate/cumhûra ittiba etmektir çünkü Yüce Allah’ın eli (yardımı, teyidi) onlarla birliktedir.53

Kâsımî (v. 1332/1914) Hz. İbrâhim’in (a.s.) rü’yet-i ihyâ ile basi-retinin artması ve kalbinin sükûn bulması için böyle bir talepte bulun-duğunu söyler. Sorulması mümkün benzeri suâlleri cevaplayan, bu-nunla birlikte yapmış olduğu izâhatı fazla uzatmadığı görülen müellif de tıpkı diğer müfessirler gibi kuşların parçalandığı kanaatindedir.54

Reşid Rıza (v. 1935) ilk âyetin (el-Bakara 2/258) rubûbiyeti is-pat, diğer iki âyetin (el-Bakara 2/259-260) yeniden dirilişi ispat sade-dinde olduğunu belirtir ve bu durumu, dirilişi inkâr edenlerin ulûhiyeti inkâr edenlerden daha çok oluşuyla açıklar. Reşid Rıza, Ebû Müslim’in ilgili görüşünü büyük bir övgü ile desteklemiştir. Reşid Rıza onun görü-şünü yorumlayarak biraz daha açmış, Hz. İbrâhim’e verilen talimatın fiilen uygulanmayan, tamamen sembolik bir tarif/anlatım olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan Ebû Müslim’in yaklaşımına dair “Şayet böyle olsaydı Hz. İbrâhim’e (a.s.) ölünün nasıl diriltildiği gösterilmiş olmazdı!” şeklinde itiraz edenlere karşı savunma pozisyonuna geçen Reşid Rıza, bilakis kuşların parçalanması ve diriltilmesi halinde “ihyâ-i mevtâ”nın gösterilmiş olamayacağını, çünkü uzak dağların üzerindeki parçaların birleştiğinin görülemeyeceğini söyler. Ayrıca âyeti anlamada cumhur ittifakının delil olarak kullanılmasına karşı, bir zümrenin anla-yışının bir ferde karşı hüccet olarak kullanılamayacağını, âyetin ibaresi itibariyle ilk akla gelen şeyin Ebû Müslim’in kavli olduğunu ifade eden Reşit Rıza; yine onun yorumuna dayanarak âyetin tekvin ve ihyâ sırrı-nın beşer tarafından bilinemeyeceğine delâlet ettiğini söylemektedir.55

Genel yaklaşım tarzı bakımından cumhur-ı müfessirîni tasdik eden Elmalılı Hamdi’nin (v. 1942) “ ���� �� ���� �� � -şeklinde biten âye ”أ��� ��tin sonundaki “Azîz” ve “Hakîm” isimleri ekseninde yaptığı açıklama özetle şöyledir: Müsebbibü’l-esbâb olan Allah, sebeplere mahkûm de-ğildir. Hiçbir sebep halk etmeyerek fiilini re’sen bir harika olarak yap-

53 Bk. Şihâbuddin Mahmud b. Abdillah el-Âlûsî, Rûhu’l-meʻânî fî tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-seb‘i’l-mesânî,

thk. Ali Abdülbârî ‘Atıyye (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1993), 2: 29-30. 54

Bk. Muhammed Cemâlüddin b. Muhammed Sa‘îd el-Kâsımî, Mehâsinü’t-te’vîl, thk. Muhammed Basil

Uyûn es-Sûd (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997), 2: 199-201. 55

Detaylar için bk. Reşid Rıza, Tefsîrü’l-Menâr, (Mısır: el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-ʻÂmme li’l-Kitab, 1990), 3:

43-49.

Page 17: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½443

maya da Kâdir’dir. Hikmeti gereği mâʻlûlât ve müsebbebâtı yaratmak başka, müsebbebâtı yekdiğerine esbâb-ı muttaride ve müterettibe ha-linde raptederek yaratmak yine başkadır. Yüce Allah’ın bütün esbap ve müsebbebâta hâkim ve galib olan izzeti, onların hepsini devreden çıkarmaya da Kâdirdir. O dilemezse, esbaba teşebbüs edildiğinde de hiçbir sonuç çıkmaz. Hikmeti gereği esbaba revaç vermişse, kendi izze-tini de yaratılmış sebeplere terk etmiş değildir! İşte böyle bir Azîz ve Hakîm, ölüleri de dilediği zaman hiçbir sebep olmaksızın, dilediğinde ise bazı esbap tahtında ihya eder. Her durumda O’nun izzeti ve hik-meti parıldamaktadır.56

Merâğî’ye (v. 1952) göre Hz. İbrâhim’in itminan istediği husus tekrar diriliş değil rubûbiyetin gizli sırlarına marifet kesp etmektir. O, sapasağlam iman ettiği bir esası gözüyle de görmek istemiştir. Birçok şeye yakînî bir imanla iman ettiğimiz halde keyfiyetini bilemediğimizi ve keşke bilebilseydik diye arzu ettiğimizi vurgulayan Merâğî, söz ko-nusu âyetin tefsirinde müfessirlerin umumu gibi, kuşların parçalandığı, sonra yeniden diriltildiği kanaatindedir.57

İbn ʻÂşur (v. 1973) âyeti ele aldığı kısa açıklamasında, kuşların parçalanmadığına dâir herhangi bir görüşe yahut itiraza yer vermeye bile gerek duymamıştır. Koşmak yahut koşar adım yürümek anlamın-da olan “� ��” lafzının, kuşların fıtri davranışı olan uçmanın bir türü olmadığını belirten Müellif; bu lafzın kullanılmasını, söz konusu kuşla-rın tamamen ölmediği zannedilmesin diye, onlara daha önceki hayat-larından farklı bir hayatın verileceğine işâret kabul eder. Kuşların par-çalarının dağların üzerine konulması, onların cesetlerinin dağıldığı ve birbirinden uzak mekânlara konulduğu mânasını takviye etmektedir.58

Son zikredeceğimiz müellif olan Ebû Zehra (v. 1974) âyetin tefsi-riyle ilgili cumhurun ve Ebû Müslim’in görüşlerini kaydettikten sonra59 kendi fikrini şu şekilde özetlemiştir:

56 Detaylı açıklama için bk. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, (İstanbul: Eser Neşriyat ve Dağıtım,

1979), 2: 887-894. 57

Bk. Ahmed Mustafa el-Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, (Mısır: Matbaatu Mustafa el-Bâbi’l-Halebî, 1946), 3:

27-28. 58

Bk. Muhammed et-Tâhir İbn ʻÂşur et-Tûnusî, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, (Tunus: Dâru’t-Tûnusiyye, 1984), 3:

38-40. 59

Bk. Muhammed Ebû Zehra, Zehratü’t-tefâsîr, (Mısır: Dâru’l-Fikri’l-Arabî, ts.), 2: 965-967.

Page 18: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

444½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

“Cumhur Hz. İbrâhim’in (a.s.) elinde zuhur eden ihyâ-i mevtâ muʻcizesinin tahkîkine müteveccih olmuştur. Bu, tıpkı önceki âyette yüz yıl ölü kaldıktan sonra diriltildiği beyân edilen zâtın, bu harikulade durumu bizâtihi deneyimleyip gözüyle görmesi kabilindendir. İki âyet arasındaki uyum ve ahenk (tenâsuk), kuşların parçalandıktan sonra ihyâ edilme muʻcizesini gerektirir. Bu bağlamın tamamı bizi ölümden sonra diriliş muʻcizesinin gözle görülmesine müteveccih kılmaktadır. Kıssadan çıkan ders ise Hz. İbrâhim’in hakikati apaçık bir şekilde gör-düğünü ve bu görmenin ihyâ fiilinin keyfiyetinden bahsetmeye gerek bırakmadığını vurgulamaktadır.”60

Bu açıklamanın ardından cumhurun görüşüne katıldığını belirten müellif diğer yorumla ilgili ise şunları söyler:

Ebû Müslim’in görüşü, yüz yıl ölü kalındıktan sonra ihyadan bahseden bir önceki âyete azıcık nazar etmeye gerek bile duymadan yapılan lafzî bir yoruma mebnidir. O, ihyanın keyfiyetini insanın bil-mesinin mümkün olmadığından yola çıkmaktadır. Nitekim insan en fazla, kudretle ortaya çıkan eseri bilebilir, kudretin keyfiyetini değil! Bundan dolayıdır ki Yüce Allah insana iâdeyi/dirilişi “ ������� �� : ‘ol’ der ve oluverir.” kavliyle tanımlamaktadır ki Hz. İbrâhim’in parçalanmış kuşların bir araya gelip toplanmalarını netice veren seslenmesi de tıpkı bu emir gibidir.61

Sonuç

Çalışmada görüşlerine yer verilen müfessirlerin neredeyse ta-mamı kuşların parçalandığı ve yeniden ihyâ edildiği kanaatindedir. İlkin Cüşemî’nin, daha sonra ise detaylı bir şekilde Râzî’nin aktarımıyla sadece Ebû Müslim el-Isfahânî’nin buna muhalefet ettiği anlaşılmakta-dır. Son dönem müfessirlerinden Reşit Rıza da onun bu görüşünü tas-dik ve tahsin etmektedir. Bu görüşü daha sonra savunanlar olduğu gibi günümüzde savunan araştırmacılar da vardır. Cumhûrun söz ko-nusu kanaatinde rivâyetlerin önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Başta İbn Abbâs olmak üzere Saîd b. Cübeyr, Hasan el-Basrî, Mücâhid, İkrime, Dahhâk, Katâde, İbn Cüreyc, Ebû Mâlik, Saîd, Rebîʻ, İbn İshâk, İbn Zeyd ve Süddî’den mervî, -bazıları birkaç farklı

60 Ebû Zehra, Zehratü’t-tefâsîr, 2: 967.

61 Ebû Zehra, Zehratü’t-tefâsîr, 2: 967.

Page 19: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½445

kanalla gelen- haberlere göre kuşlar parçalanmış, daha sonra birleştiri-lip diriltilmiştir.

Âyette geçen “ ��ر����” lafzına “onları meylettir, alıştır, yaklaştır” gibi anlamlar verilince, takdiren var sayılan “onları parçala” ifadesi, hem birçok kanaldan gelen rivâyetlere hem de lafzî bakımdan “ � � ��� ا�ا ���� ��ء� �� ���� �� ��� ��� ��” kelâmının delâletine mebnîdir. İkinci ihtimal, “on-ları parçala/paramparça et” anlamıdır ki buna göre herhangi bir takdi-re ihtiyaç yoktur.

Kuşların parçalanmış olduğuna dair itirazların ihyâ-i mevtâ haki-katının gözle görülemeyeceği ön kabulüne binâen ve sadece lafzî delil-lerden hareketle yapıldığı görülmektedir. Cumhûr ise kuşların parça-lanmış olduğu kanaatine sadece lafzî delillere değil, başta tefsir otorite-si ashâb ve tâbiûndan intikal eden rivâyetler olmak üzere; Hz. İbrâhim’in (a.s.) niyazının sebeplerine dâir rivâyetlere, konu bütünlü-ğüne, âyetler arası irtibata, âyet içi bağlantılara, dilbilgisel verilere, hissî muʻcizeleri kabul eden kalp ve akla, nihayet yanlış üzerinde bir-leşmeyeceğine inanılan Ümmetin umûmî kabulüne müsteniden var-mıştır. Öte yandan Cumhûra göre, eğer bilfiil parçalanmış cesetler yeniden birleştirilip ihya edilmediyse; kuşların eğitilip daha sonra çağ-rılmasının da bir gereği yoktur. Nitekim eğitimli kuşların çağırıldıkları zaman gelecekleri, bizzat uygulama yapılmaksızın tahmin ve idrâk edi-lebilecek bir durumdur. Av için eğitilen yırtıcı kuşların ötesinde sahibi-nin sesine koşup gelen kediler, köpekler, atlar vs. herkesin görerek tecrübe etmesine açık günlük/sıradan örneklerdir. Bu sebeple olacak ki Reşit Rıza, Ebû Müslim’in izahının tamamen bir misâl vermekten iba-ret olduğunu ve Hz. İbrâhim’in kuşları fiilen eğitip daha sonra çağır-madığını söylemektedir.

Netice itibariyle bağlam unsurları göz önüne alındığında; kanaa-timizce de kuşların parçalanmış olduğunda kuşku yoktur. Öncelikle tefsir otoritesi sahâbe ve tâbiûndan aktarılan rivâyetler; ayrıca Arap dilinde uzman en kadîm müfessirlerin beyânları, âyete verilen bu an-lamı desteklemektedir. Söz konusu rivâyetler ve izahlar olmasa bile âyet metninden ilk elde akla gelen şey, ölü kuşların tekrar diriltilmiş olması gerektiğidir. Bunun sadece bir misâl verme durumu olması, kıssanın önemine ve ruhuna uymamaktadır. Kaldı ki Hz. İbrâhim (a.s.) gibi son derece zeki ve mütefekkir bir zâtın böyle bir misâle ihtiyaç duymayacağı da düşünülebilir. Konu açısından âyetin yer aldığı âyet-

Page 20: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

446½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

ler grubu ihyâ-i mevtâdan bahsetmektedir. Siyâk-ı kelâm, Hz. İbrâhim’in iman ettiği ihyâ hakikatini gözüyle de görme niyazı anlatı-lan üçüncü âyette (el-Bakara 2/260) -ki Yüce Allah tarafından buna olumlu cevap verilmiştir- parçalanmış kuşların fiilen diriltilmesini iktiza etmektedir. Nitekim Yüce Allah, bir önceki âyette adı zikredilmeyen ancak Hz. Üzeyir olduğu söylenen zâtın hayretkârâne nidâsına karşılık onu öldürüp yüz yıl sonra diriltmekle cevap vermiştir. Hal böyleyken Yüce Allah ile karşılıklı soru-cevap iletişimine geçecek kadar büyük bir makamda bulunan ve adı Kur’ân’da övgüyle zikredilen bir ulü’l-ʻazm peygambere ihyâ hakikati bilfiil gösterilmeksizin sadece bir misâl ile yetinilmesi konu bütünlüğüne ve âyetler arası münâsebete uygun düşmemektedir. Bu çerçevede hissî/kevnî muʻcizeler konusunda şüp-hesi yahut retçi bir tutumu olmayan muhatap için kuşların parçalanmış olduğu anlamı âşikârdır.

Kısacası Bakara sûresi 260. âyet için takdir edilen anlamın ve yapılan tefsirlerin keyfî bir tercihten ibaret olmayıp eldeki delillerin; yani metnin iç ve dış bağlam unsurlarının göz önüne alınmasıyla orta-ya çıkan netice olduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle; âyetin bu anla-mının kâhir ekseriyet tarafından kabul görmesini -bazılarının iddia ettiği gibi- Müslümanların abartısıyla ve her şeye bir olağanüstülük atfetmeyi tercih etmesiyle açıklama sığlığı, ilmî-akademik ciddiyetle bağdaşmayan ideolojik bir yaklaşımdır.

Kaynakça

Âlûsî, Şihâbuddin Mahmud b. Abdillah. Rûhu’l-meʻânî fî tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-seb‘i’l-mesânî. Thk. Ali Abdülbârî ‘Atıyye. 16 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1993.

Beğavî, Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ. Me‘âlimu’t-tenzil fî tefsîri’l-Kur’ân. Thk. Abdürrezzak el-Mehdî. 5 cilt. Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 1998.

Beydâvî, el-Kâdî Nâsırüddîn Ebî Sa‘îd Abdullah b. Ömer. Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl. Thk. Muhammed Abdurrahman el-Mar’aşlî. 5 cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâs, Beyrut 1418/1997.

Page 21: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½447

Bikâ‘î, Ebu’l-Hasan Burhanüddin İbrâhim b. Ömer. Nazmu’d-Dürer fî Tenâsübi’l-Âyâti ve’s-Suver. 22 cilt. Kâhire: Dâru’l-Kütübi’l-İslâmî, ts.

Bursevî, İsmail Hakkı b. Mustafâ el-Halvetî. Rûhu’l-beyân. 10 cilt. Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.

Cüşemî, Ebû Sa‘d el-Muhassin b. Muhammed b. Kerrâme el-Hâkim. et-Tehzîbu fi’t-tefsîr. Thk. Abdurrahman b. Süleyman es-Sâlimî. 10 cilt. Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-Mısriyye; Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Lübnâniyye, 2018-2019.

Ebû Hayyân, Muhammed Yûsuf b. Ali el-Endelûsî. el-Bahru’l-Muhît fi’t-Tefsîr. Thk. Sıdkı Muhammed Cemil. 10 cilt. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1999.

Ebu’s-Suʻûd el-İmâdî, Muhammed b. Muhammed b. Mustafa. İrşâdu’l-ʻakli’s-selîm ilâ mezâye’l-Kitabi’l-Kerîm. 9 cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, ts.

Ebû Ubeyde, Ma’mer b. el-Müsennâ et-Teymî. Mecâzu’l-Kur’ân. Thk. Fuat Sezgin. 2 cilt. Kahire: Mektebetü’l-Hancî, 1381/1961.

Ebû Zehra, Muhammed. Zehratü’t-tefâsîr. 10 cilt. Mısır: Dâru’l-Fikri’l-Arabî, ts.

Güven, Şahin. “Dil, Anlam ve Çokanlamlılık”. Bilimname 2013/2 (Haziran 2013), 69-100.

İbn ʻAcîbe, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Mehdi el-Hasanî el-Fâsî. el-Bahru’l-medîd fî tefsîri’l-Kur’âni’l-Mecîd. 7 cilt. Thk. Ahmed Abdullah el-Kureşî Ruslân. Kâhire: y.y.,1997.

İbn ʻÂşur, Muhammed et-Tâhir et-Tûnusî. et-Tahrîr ve’t-tenvîr (Tahrîru’l-maʻna’s-Sedîd ve tenvîru’l-ʻakli’l-cedîd min tefsîri’l-Kitabi’l-Mecîd). 30 cilt. Tunus: Dâru’t-Tûnusiyye, 1984.

İbn ‘Atıyye, Ebû Muhammed Abdülhak b. Galib el-Endelûsî. el-Muharreru’l-vecîz fî tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz. Thk. Abdüsselam Ab-düşşafî Muhammed. 5 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2000.

İbn Cüzey, Ebu’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed el-Kelbî el-Gırnatî. et-Teshîl li ʻulûmi’l-Kur’ân. Thk. Abdullah el-Hâlidî. 2 cilt. Beyrut: Şeriketu Dâri’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam, 1995.

Page 22: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

448½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

İbn Ebî Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahman b. Muhammed et-Temîmî er-Râzî. Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm. Thk. Es’ad Muham-med Tayyib. 10 cilt. Suûdi Arabistan: Mektebetü Nizâr, 1998.

İbn Kesîr, Ebû’l-Fidâ İsmail b. Ömer. Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm. Thk. Sami b. Muhammed Selâme. 8 cilt. Beyrut: Dâru’t-Taybe, 1999.

İbn Kuteybe ed-Dîneverî. Garîbu’l-Kur’ân. Thk. Ahmed Sokr. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1978.

Îcî, Ebu’l-Meʻâlî Muînüddîn Muhammed b. Abdurrahmân. Câmiʻu’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân (Tefsîrü’l-Îcî). Haz. Ebû İbrâhim Hassâneyn. 4 cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2004.

Kâsımî, Muhammed Cemâlüddin b. Muhammed Sa‘îd. Mehâsinü’t-te’vîl. Thk. Muhammed Basil Uyûn es-Sûd. 9 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997.

Kırca, Celal. “Kur’ân’ı Anlama Sorunları ve Yöntemleri”. Bilimname 24/1 (Ağustos 2014), 7-24.

Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Hazrecî. el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân. Thk. Ahmed el-Berdûnî; İbrâhin Atfîş. 20 cilt. Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-Mısriyye, 1964.

Mâturîdî, Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed. Te’vîlâtu Ehli’s-Sünne. Thk. Mecdî Baslûm. 10 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2005.

Mâverdî, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Basrî. en-Nüket ve’l-‘uyûn. Thk. Seyyid b. Abdilmaksûd b. Abdirrahim. 6 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts.

Merâğî, Ahmed Mustafa. Tefsîru’l-Merâğî. 30 cilt. Mısır: Matbaatu Mustafa el-Bâbi’l-Halebî, 1946.

Mukâtil b. Süleyman, Ebu’l-Hasan İbn Beşîr el-Ezdî. Tefsîru Mukâtil b. Süleyman. Thk. Abdullah Mahmud Şehâte. 5 cilt. Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâs, 2001.

Mücâhid b. Cebr et-Tâbiî el-Mahzûmî. Tefsîru Mücâhid. Thk. Mahmud Abdüsselam Ebû’n-Nîl. Mısır: Dâru’l-Fikri’l-İslâmiyyi’l-Hadîse, 1989.

Page 23: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu ½449

Nesefî, Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed Hâfızuddîn. Medârikü’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl. Thk. Yusuf Ali Bedîvî. 3 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1419/1998.

Neysâbûrî, Nizâmüddin el-Hasan b. Muhammed el-Kummî. Garâibu’l-Kur’ân ve reğâibu’l-Furkân. Thk. Zekeriyya ʻUmeyrat. 6 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1995.

Ömer, Ahmet Muhtar. “Bağlam Teorisi”. Çeviren: Şahin Güven. Bi-limname 2011/1 (Mart 2011), 197-208.

Reşid Rıza. Tefsîrü’l-Menâr (Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Hakîm). 12 cilt. Mısır: el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-ʻÂmme li’l-Kitab, 1990.

Râzî, Fahrüddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Ömer. Mefâtîhu’l-Gayb. 32 cilt. Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 1998.

Sa‘îd b. Mansûr, Ebû Osman el-Horasânî el-Cüzcânî. et-Tefsîru min Süneni Sa‘îd b. Mansûr. Thk. Sa‘îd b. Abdullah b. Abdülazîz Âl-u Hamîd. 5 cilt. Riyad: Dâru’s-Samî’î, 1997.

Sa‘lebî, Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed. el-Keşf ve’l-beyan an tefsîri’l-Kur’ân. Thk. Ebû Muhammed b. Âşûr. 10 cilt. Beyrut: Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, 2002.

Seâlebî, Ebû Zeyd Abdurrahman b. Muhammed b. Mahlûf. el-Cevâhiru’l-hisân fî tefsîri’l-Kur’ân. Thk. Muhammed Ali Mu-avvıd/Âdil Ahmed Abdülmevcûd. 5 cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1418/1997.

Semerkandî, Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed. Bahru’l-ʻulûm. 3 cilt. Basım yeri yok: Yayıncı bilinmiyor, tarihsiz.

Suyûtî, Celâlüddin Abdurrahman. ed-Dürrü’l-mensûr. 8 cilt. Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.

Şevkânî, Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Abdullah el-Yemenî. Fethu’l-kadîr. 6 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1992.

Şirbînî, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed el-Hatîb. es-Sirâcü’l-münîr. 4 cilt. Kâhire: Matbaatu Bulak, 1285/1869.

Taberî, Ebû Cafer Muhammed İbn Cerîr. Câmi‘u’l-Beyân fî Te’vîli Âyi’l-Kur’ân. Thk. Ahmed Muhammed Şakir. 24 cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2000.

Page 24: ULUSLARARASI HZ. İBRÂHİM (a.s.) VE NÜBÜVVET SEMPOZYUMUisamveri.org/pdfdrg/G00681/2019/2019_GORDUKYE.pdf · 432½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu Dilci müfessirlerden

450½ Uluslararası Hz. İbrâhim ve Nübüvvet Sempozyumu

Tiyek, Fatih. Kur’ân’ı Anlamada Bağlamın Rolü ve Meallerdeki Bağ-lamsal Sorunlar. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2015.

ʻUkberî, Ebu’l-Bekā Muhibbüddîn Abdullāh b. el-Hüseyin. et-Tibyân fî iʻrâbi’l-Kur’ân. Thk. Ali Muhammed el-Becâvî. 2 cilt. b.y.: y.y., ts.

Yazır, Elmalılı Hamdi. Hak Dini Kur’an Dili. 10 Cilt. İstanbul: Eser Neşriyat ve Dağıtım, 1979.

Zeccâc, Ebû İshak. Meânî’l-Kur’ân ve İ’râbuhu. Thk. Abdülcelil Abduh Şelebî. 5 cilt. Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1988.

Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer. el-Keşşâfu an hakâikı ğa-vâmıdi’t-Tenzîl. 4 cilt. Beyrut: Dâru’l-Kitabi’l-Arabî, 1407/1985.