24

Şubemiz Yeni Hizmet Binasında - hkmo.org.tr · 2 Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 Şubemizin yeni hizmet binası

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 20072

Şubemizin yeni hizmet binası 8Haziran 2007, Cuma günü seçkindavetlilerimiz ve üyelerimizin katıl-dığı tören ile açıldı. Odamız GenelBaşkanı Ali Fahri ÖZTEN, GenelSekreter Ertuğrul CANDAŞ ve Ge-nel Sayman Asiye Ülkü Kutlu ve İs-tanbul Şube Başkanı Mehmet AliCANDAŞ’ ın katıldığı törene ayrıcaKarşıyaka Belediye Başkanı CevatDURAK, İzmir Milletvekilleri BülentBARATALI, Türkan MİÇOĞULLA-RI, İzmir Milletvekili adaylarındanErtan ÖZEN, İzmir Vali YardımcısıMustafa AYDIN ve İzmir BüyükşehirBelediyesi Başkanı Aziz KOCAOĞ-LU ile diğer TMMOB’ye bağlı ŞubeTemsilcileri katılımlarıyla açılışımızıonurlandırmışlardır.

Yeni hizmet binasının açılış ko-nuşmasında İzmir Şube BaşkanıMuhittin SELVİTOPU, ortaya çıkaneserin, Şubemizin kuruluşundanbugüne kadar büyük bir özveri ileçalışan yönetim kurullarının çalış-malarını karşılıksız bırakmayan Ge-nel Merkez yönetimimizin desteğiile ortaya çıktığını söyledi. MuhittinSELVİTOPU devam eden konuş-masında; “60 kişilik modern eğitimsalonu, yönetim kurulu ve komisyontoplantı odası ve uygun fiziksel ça-lışma koşullarına sahip personeli-miz ile birlikte üyelerimizin gereksi-nimlerinin hızlı ve kaliteli bir şekildekarşılanabileceği büyüklükte çalış-ma ortamı oluşturulduğunu” belirtti.Özellikle Meslek İçi Eğitim ve Bel-gelendirme Yönetmelikleri kapsa-mında yapılacak eğitimlerin etkinbir şekilde gerçekleştirileceğini ifa-de eden SELVİTOPU, 10.dönemçalışma programında yer alan çağ-daş, teknik altyapısı olan bir mekâ-

Şubemiz Yeni Hizmet Binasındanın elde edilmesi hedefinin gerçek-leştirildiğini, hızla gelişen ve deği-şen dünyamızda ve ülkemizdeki bugelişim ve değişimin içinde yer al-mak için çağdaş eğitim ve çalışmakoşullarında sahip olunması gerek-tiğini söyledi. SELVİTOPU ayrıcaİzmir’de Harita Mühendisi yetiştirenJeodezi ve Fotogrametri Mühendis-liği bölümünün olmamasının büyükbir eksiklik olduğunu belirtti ve bun-dan sonraki süreçte İzmir’de bulu-nan herhangi bir Üniversitede bölü-mün açılması yönünde Odamızınbütün gücüyle çalışacağını söyledi.Bu amaçla Şubemiz bünyesindeoluşturulan komisyon tarafından birrapor hazırlandığını, üniversiteleri-mize ve İzmir kamuoyuna önümüz-deki günlerde sunulacağını ifade et-ti.

Şubemizin kurucu üyelerindenve aynı zamanda İzmir MilletvekiliErdal KARADEMİR yaptığı konuş-masında; Şubemizin Alsancak’takiilk hizmet binasının, tüm üyelerinbağışları sayesinde alındığını, bu-günlere kolay gelinmediğini ve geç-mişi düşündüğünde bugün sahipolunan hizmet binasının çok değerlive anlamlı olduğunu ifade ederek,gelinen noktanın mesleğimiz vemeslektaşlarımız adına gurur vericiolduğunu söyledi.

Genel Başkanımız Ali Fahri ÖZ-TEN ise; İzmir Şubesi 10. Dönemyönetim kuruluna ve yeni hizmet bi-nasının alımında katkısı olan tümüyelerimize teşekkür ederek, üyele-rimizin hizmetine sunulan yeni hiz-met binasında Türkiye’ de 10000’nin üzerinde Odamıza kayıtlıharita mühendisi bulunduğunu söy-

leyerek, meslek içi eğitimin öneminivurguladı ve bu anlamda İzmir Şu-besinin, her ayrıntısı düşünülmüşönemli bir mekân kazandırdığınısöyledi. Geçmişte Odaların maddianlamda önemli sıkıntılar yaşadığı-nı ancak bugün üyelerimizin deste-ği ile gelinen noktada en iyi hizme-tin verilebileceği fiziksel çalışma veeğitim koşullarının sağlanması an-layışında olduklarını belirten ÖZ-TEN, İzmir Şubesi tarafından ka-zandırılan hizmet binasının her yö-nüyle genel merkez ve diğer şube-lerimize örnek teşkil ettiğini söyledi.

Açılışta konuşan İzmir Büyükşe-hir Belediyesi Başkanı KOCAOĞ-LU, İzmir genelinde en çok haritave kadastro mühendisi çalıştırankurumun Büyükşehir Belediyesi ol-duğunu söyledi. Mühendislerin da-ha sağlıklı mekânlarda çalışması-nın önemli olduğunu vurgulayanKOCAOĞLU, "Genel merkezin dedesteği ile İzmirli harita ve kadastromühendislerinin böyle bir mekânasahip olması ve burada üyelerineeğitim olanağı sağlaması, bizi gu-rurlandırdı." diye konuştu. Eğitimolanaklarıyla yeni binanın oda ça-lışmalarına daha çok verim getire-ceğine inandığını belirten KOCA-OĞLU, İzmir üniversitelerinde bu-lunmayan Jeodezi ve Fotogrametrimühendisliği bölümü açılması içinde ellerinden gelen her türlü katkıyısağlayacaklarını ifade etti.

Ayrıca burada Şube Binamızındeğişiklik ve dekorasyonunu yapanMŞB İnşaat Turizm San. ve Tic.A.Ş’nin tüm çalışanlarına MustafaŞafak Baran’ın şahsında teşekkürediyoruz.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 3

Türkiye zor bir dönemden geçiyor.Siyasette, ekonomide, sokaklarda vetoplumsal yaşamın her alanında gerilim

ve kriz giderek tırmanıyor. Tırmanan bugerilim, ne toplumun iradesini parlamentoyayansıtmayan bir seçimle, ne de herhangi birgeçici düzenlemeyle aşılabilir. İçindengeçmekte olduğumuz kriz, 12 Eylül'den buyana bizlere dayatılan yaşam biçiminin,siyaset tarzının, ekonomik politikalarınürünüdür. Dolayısıyla krizi aşmanın yegâneyolu, "Darbe Hukuku"nun ve ülkemizdeyarattığı toplumsal, siyasi ve ekonomikerozyonun yaşamımızın her alanındançıkarılmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyledoruğa çıkan mevcut siyasal kriz, basitanlamda "yöneticilerin niteliği" üzerindenyürütülecek bir tartışma ile aşılamaz. SiyasalKrizin Çözümü, Her Alanda KöklüDemokratik Dönüşümün Sağlanmasındadır.Bugünün siyasal krizinin temelinde, siyasetintoplumsal dayanaklarından ve demokrasidenuzak bir alanda yürütülüyor olmasıyatmaktadır. 12 Eylül hukukunun yarattığıbaskı, geniş halk kesimlerini siyasettenuzaklaştırmış, emek ve meslek örgütlerini,demokrasi güçlerini siyasete müdahaleninuzağına itmiştir.

Krizin çözümü için siyasal alanda acilen birdemokratikleşme süreci başlatılmalıdır. Bununiçin seçim sistemi ve siyasi partiler yasasıderhal değiştirilmelidir. Temsil sistemi,yasaklardan ve eşitsizliklerden arındırılarakdemokratik bir içerikle yenidendüzenlenmelidir. Tüm toplum kesimlerinisiyasetin içine doğrudan davet eden biryaklaşım süratle hayata geçirilmelidir. Kriz,salt siyasal yaşamda nükseden bir olgu değil,ülkemizin ekonomik hayatının da yapısal birsorunudur. Bu sorunun kaynağı, halkı yoksayan, emekçilerin taleplerini duymayan,yoksulların yaşam hakkını görmezden gelenneo-liberal ekonomik politikalardır. Bizler,ülkeyi içinden çıkılmaz bir kâbusa sürükleyenneo-liberal ekonomik politikaların terkedilerek, halkın ihtiyaçları doğrultusunda,emekten ve halktan yana bir ekonomikprogramın hayata geçirilmesini istiyoruz.Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarındayaşanan tahribat giderilerek, sosyal alanda

Nasıl BirTürkiyeİstiyoruz?

DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB’nin6 Haziran 2007 Ankara Ortak Açıklaması:

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 20074

yaşanan yıkımı telafi edecek önlemler alınmalıdır.Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanları, kamusalbir bakışla yeniden yapılandırılmalıdır. Giderekbüyüyen zenginler ile yoksullar arasındaki açığınkapatılması için sosyal destekleme programları hayatageçirilmelidir. Çalışma yaşamındaki esnek,güvencesiz, sigortasız istihdam uygulamalarına,antidemokratik baskı yasalarına son verilmelidir.

Gericiliğin ve Irkçılığın Çözümü ÖzgürlüklerinGenişletilmesidir! Siyasetinantidemokratikleştirilmesi ve ekonominin neo-liberalleşmesi ile ortaya çıkanyoksulluk/yoksunluk/işsizlik ve örgütsüzleşmesüreçleri toplumda yaşanan hızlı muhafazakârlaşmaile eş zamanlı gitmiştir. İmam hatiplerle, zorunlu dineğitimiyle, kuran kurslarıyla, Türk İslam sentezipolitikalarla, devletkurumlarında ve medyaaracılığıyla tümtoplumda yayılan tektiplilik insanlarımızın birarada, dostça yaşamakültürünü yoketmektedir. Irkçı-şovenbir anlayışla farklıkimliklerin toplumsal vesiyasal yaşamdakendisini ifade etmesiengellenmiştir. İnsanlarıbirbirine düşman eden,toplum içindeki bağlarıkopararak parçalanmaya iten bu ötekileştirici,düşmanca politikalar, toplumsal bütünlüğümüzün enbüyük tehdididir. Her türden etnik, dini, cinsiyet v.bkimliklerin özgürce yaşanabildiği, farklı kültürlerinve düşüncelerin kendilerini ifade olanaklarınınyaratıldığı, özgürlükçü bir laiklik anlayışının egemenolduğu, bir arada kardeşçe yaşama kültürüyleyoğrulmuş bir ülke, toplumsal barış ve huzurun tekreçetesidir.

Son günlerde ülkenin dört bir tarafı yeni cenazeler ilesarsılıyor. Ağlayan tüm annelerin acısı yüreğimiziyakıyor. Biz yine söylüyoruz; son 20 yılı aşkın birsüreç bu sorunun şiddete dayalı politikalarlaçözülemeyeceğini göstermiştir. Silahların konuştuğuortamlarda demokrasiden söz etmek mümkündeğildir. Biz bütün sorunlarda olduğu gibi bu sorununda barışcıl ortamda ve demokratik yöntemlerleçözülebileceği inancını taşımaktayız. Şiddet vegerilim ortamlarının yarattığı kitlesel kamplaşmalarülkemizin ve insanımızın yararına değildir.Türkiye'nin, "kitlesel refleks" çağrıları ile toplumukamplaştırma ve kitlesel çatışma ortamı yaratmayerine, kardeşçe bir arada yaşamı sağlayacak ikliminyaratılmasına ihtiyacı vardır.

IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi A olan AKP,bir yandan demokrasicilikoyunu oynarken öte yandanpolisin görev ve yetkilerini düzenleyen yasadaolduğugibi antidemokratik uygulamaları Meclis'tengeçiriveriyor. Emekçiler, AKP'nin bu oyunununbilincindedir. Biz aşağıda imzası bulunan emek vemeslek örgütleri; içinden geçmekte olduğumuz seçimsürecinde, yürütülen sosyo-ekonomik politikalarınsonucu olan krizin geçici ve kısmi tedbirlerleaşılamayacağına inanıyoruz. İlkesizleşmiş vebirbirinin aynısı hale gelmiş mevcut siyasi partilerTürkiye'nin sorunlarına köklü çözüm üretmekten acizhaldedir. Türkiye'nin temel sorunu anti demokratikyasalar, emek karşıtı özelleştirmeci politikalar vehalkın karar mekanizmalarından uzaklaştırılmasıdır.Yapılması gereken, krizin temelinde yatan nedenlerindoğru tespit edilerek ona uygun köklü ve bütünlüklü

bir çözüm üretilmesidir.Yoksulluğa, Irkçılığa veGericiliğe TeslimOlmayacağız! Halkımızadayatılan sahteçözümlerin çıkmaz yololduğunu, ırkçılığa varanmilliyetçi söylemlerin,sosyal ve siyasal yaşamıdin temelli anlayışa görekurgulamak isteyenlerinülkemizi içindençıkılmaz bir kaosa doğrusürüklediklerini, bukaostan çıkış yolunun

demokrasi dışı yöntemlerle olamayacağını bir kezdaha ifade ediyoruz. Çözüm; eşit, özgür, bağımsız,demokratik ve laik bir Türkiye'de bir arada kardeşçeyaşam anlayışının egemen olmasından geçecektir.Tüm siyasi partileri seçim döneminde kamplaşma veayrışmayı körükleyen bir söylemden uzak durmaya,ülkemizin temel sorunlarına yönelik somut projelerlehalkın oyunu talep etmeye çağırıyoruz.

TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARIKONFEDERASYONU

KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARIKONFEDERASYONU

TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARIBİRLİĞİ

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

TÜRK DİŞ HEKİMLERİ BİRLİĞİ

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 5

2-6 Nisan 2007 tarihleri arasındaODTÜ Kültür ve KongreMerkezi’nde 11.Türkiye HaritaBilimsel ve Teknik Kurultayıyapıldı. Ayrıca Bu kapsamda “ÖlçmeTeknolojileri ve Yazılım Fuarı dagerçekleştirildi.

11. Türkiye Harita Bilimsel veTeknik Kurultayı‘nın açılış törenineTapu ve Kadastro Genel MüdürüZeki ADLI, Milli Emlak GenelMüdürü İlyas ARLI, DSİ GenelMüdürü Prof. Dr. Veysel EROĞLU,Bayındırlık ve İskan BakanlığıMüsteşarı Sabri ERBAKAN, CHPGenel Başkan Yardımcısı CevdetSELVİ, AKP temsilcisi milletvekiliMikail ASLAN katıldılar ve birerkonuşma yaptılar.

Açış konuşmalarından sonraKurultay‘a bazı özel nedenlerdendolayı katılamayan TMMOBYönetim Kurulu Başkanı MehmetSOĞANCI, İstanbul BüyükşehirBelediye Başkanı Kadir TOPBAŞ,Bayındırlık ve İskan Bakanı FarukNafiz ÖZAK, CHP Genel BaşkanıDeniz BAYKAL, Başbakan RecepTayyip ERDOĞAN ve

11. Türkiye Harita Bilimselve Teknik Kurultayı Yapıldı

Cumhurbaşkanı Ahmet NecdetSEZER‘in Kurultay içingönderdikleri mesajlar okundu.Daha sonra, Odamız çalışmalarınınkamuoyu ile paylaşılmasında vermişoldukları katkılardan ve emeklerdendolayı; KanalB‘yi temsilen LeventEKE‘ye, Cumhuriyet gazetesini

temsilen Zeynep ŞAHİN‘e, BaşkentTV‘yi temsilen Nigar POLAT‘a,Birgün gazetesini temsilen ÖzlemZORCAN‘a, Evrensel gazetesinitemsilen Onur BAKIR‘a, Yeni Çağgazetesi‘ni temsilen CeyhunBOZKURT‘a plaketleri verildi.Plaket töreninin ardından Ölçme

Aziz KOCAOĞLU, Doç. Dr. Aziz KONUKMAN, Erdal KARADEMİR,Prof.Dr. Birgül A. Güler, Erol KARAKULLUKÇU

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 20076

Teknolojileri ve Yazılım Fuarı‘nınaçılışı yapılarak Kurultay‘ın açılışbölümü tamamlandı.

Kurultayımıza 740 delege, 123katılımcı, 149 öğrenci ve dışarıdançok sayıda izleyici katıldı.

Kurultay‘ın ilk gün oturumlarındayerel yönetimler oturumu veneoliberal politikalar oturumudüzenlendi. Kurultay‘ın ikinci günüolan 3 nisan Salı günü iseüniversitelerden gelen öğrenciler"gençlik oturumu" başlığındakioturumda hazırladıkları özgünkonularda sunumlarını yaptılar. Aynıgün yapılan "Eğitim" başlıklıoturumdan sonra Kurultayımızınmesleğimiz anabilim dallarındanoluşan teknik oturumlarla devametmiştir.

Kurultayın ilk günü yapılan “YerelYönetimler Oturumu”na AnkaraÜniversitesinden Prof.Dr. Birgül A.Güler, Gazi Üniversitesi’nden Doç.Dr. Aziz KONUKMAN, DatçaBelediye Başkanı ErolKARAKULLUKÇU, İzmirMilletvekili ve Şube Üyemiz ErdalKARADEMİR ile İzmir BüyükşehirBelediye Başkanı AzizKOCAOĞLU katıldı.

Ayrıca; Kurultayda Şube ÜyemizZeynep Özege İzmir BüyükşehirBelediyesi Coğrafi Adres BilgiSistemi Çalışmaları hakkında birsunum yaptı.

Şube Üyemiz Zeynep Özege sunumunu yaparken...

Ölçme Teknolojileri ve Yazılım Fuarı’ndan bir görüntü...

Kurultayın ilk günü yapılan “Yerel Yönetimler Oturumu” konuşmacıları...

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 7

Tapu ve Kadastro Genel Müdür-lüğünün 160. Kuruluş yılı Muğla İl-mizde Muğla Kadastro Müdürlüğüve Harita ve Kadastro MühendisleriOdası Muğla temsilciliği ile birlikteortaklaşa tören düzenlenerek kut-landı.

Tapu ve Kadastro Genel Müdür-lüğünün 160. Kuruluş yılı nedeniyle21.05.2007 Pazartesi günü saat:9.45 de Muğla Kadastro MüdürüEmin MADRAN’ın Atatürk Anıtınaçelenk koymasıyla tören başlamış-tır.

Akabinde Muğla Valisi SayınMustafa Temel KOÇAKLAR’a Ka-dastro Müdürü Emin MADRAN,HKMO Eski Genel Başkanı Hüse-yin ÜLKÜ, M.Ü. Öğretim ÜyeleriFevzi TEZCAN, Ula Tapu Sicil Mü-dürü Seyit DEVİREN, Kontrol Mü-hendisi Ahmet ŞAHAN, SAN Mü-hendislik Temsilcisi Melek KACERve V.H.K.İ. Fatma UYSAL'ın bulun-duğu heyetle makamlarında neza-ket ziyaretinde bulunuldu.

Tapu ve Kadastro Genel Müdür-lüğünün 160. Kuruluş yılı nedeniyleMuğla Kadastro Müdürlüğü veTMMOB HKMO’ sı Muğla temsilcili-ği ile birlikte Muğla Konakaltı kültürmerkezinde tören düzenlemiştir.Törene Muğla Vali Yardımcısı Sa-yın Rıfat ATA Muğla Belediye Baş-

Muğla’da Ortak Etkinlik

Tapu Kadastro’nun 160.Yılı Muğla’da Kutlandı

KUTLAMA PROGRAMI09.45 Atatürk Anıtına Çelenklerin konulması

Saygı Duruşu, İstiklal MarşıMuğla Valisi Sayın Mustafa T. KOÇAKLAR’a makamında ziyaret

11:00 AÇILIŞ (Saygı Duruşu, İstiklal Marşı Konuşmalar)14:00 GPS Çalışmaları Sunumu (Kontrol Mühendisi Mesut İLBAY)15:30 Harita Bilgi Bankası Sunumu (Kont.Müh. Mesut İLBAY) 16:30 İhale Sistemi Kadastro Çalışmaları (Kont.Müh. Semih GÖÇMEZ)

Konakaltı Kültür Merkezi - MUĞLA20:30 160. Yıl Kutlama Yemeği - CNS Tesisleri MUĞLA

Kutlama etkinliği aenıta çelenk koyarak saygı duruşuyla başladı...

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 20078

kan Vekili Selahattin SAPMAZ , İlMilli Eğitim Müdürü Mustafa AK-SAN, Kadastro Müdürü Emin MAD-RAN, HKMO Eski Başkanı HüseyinÜLKÜ, M.Ü. Öğretim Üyeleri Fahri-ye ve Fevzi TEZCAN, Hüseyin ÖK-TEN, Kadastro Müdürlük çalışanla-rı, Muğla’da görev yapan serbestHarita Mühendisleri ve Muğla Üni.öğrencileri katıldı.

Törenin açılış konuşmaları Ka-dastro Müdürü Emin MADRAN,HKMO Eski Başkanı Hüseyin ÜL-KÜ, Muğla Vali Yardımcısı SayınRıfat ATA tarafından yapılmıştır.

Kadastro Müdürü Emin MAD-RAN konuşmasında kısaca; Tapuve Kadastro Genel Müdürlüğü’nünTesis Kadastro, TAKBİS, TARBİS,Harita Bilgi Bankası, CORS-TR gibibaşlıca projelerinden ve kurum per-sonelinin özlük haklarının iyileştiril-mesinden bahsetmiştir.

HKMO Eski Başkanı HüseyinÜLKÜ konuşmasında kısaca cep-teki paranın ve taşınmazların bölü-şülmesi halinde azalma yaşanaca-ğını, bilgi ve sevginin paylaşılmasıhalinde azalmanın tersine bir artı-şın olacağını dile getirdi. Bunun ya-nında bir meslek gurubunun yaptığıişte, gerçek boyutundan 1/1000,1/2000, 1/5000 ve daha küçük öl-çek oranlarında yapılan küçültme-nin o mesleğin halinin ve dıştan ba-kışta zor bir durumda olduğunu ifa-de etmiştir.

Muğla Vali Yardımcısı Sayın Rı-fat ATA ise Yer yüzünü önce ülkele-rin paylaştığını, sonra da bu ülke-lerde yaşayan kişilerin paylaştığını,mülkiyet hakkının anayasal hak ol-duğunu ifade etmiştir.

Törende mesleğimizin tanıtımfilmi gösterilmiştir.. Ayrıca GPS ça-lışmaları, Harita Bilgi Bankası ile il-gili Kont.Müh. Mesut İLBAY, İhaleKadastro çalışmalarına yönelikKont. Müh. Semih GÖÇMEZ tarfın-dan sunumlar yapılmıştır.

Akşam ise Muğla CNS tesisle-rinde kutlama yemeği düzenlen-miştir. Yemeğe Muğla Valisi Musta-fa Temel KOÇAKLAR, CumhuriyetBaşsavcısı Mehmet YURTSEVEN,Adalet Komisyonu Başkanı AkarKARASU, Kadastro Hakimi ArzuYURTSEVEN, Bölge Müdürü Se-mih URAL, Şube Müdürü MahmutÜLKER, Muğla Kadastro MüdürüEmin MADRAN, HKMO Eski Baş-kanı Hüseyin ÜLKÜ, HKMO Muğla

Temsilcisi Şükrü TELLİ, Milas Ka-dastro Müdürü Şerif ASLAN, Mar-maris Tapu Sicil Müdürü Hüsamet-tin DURAK, Ortaca Tapu Sicil Mü-dürü Ramazan DOĞAN, Ula TapuSicil Müdürü Seyit DEVİREN, Köy-ceğiz Tapu Sicil Müdürü NurettinALPTÜRK, M.Ü. Öğretim ÜyeleriFahriye ve Fevzi TEZCAN, HüseyinÖKTEN, Marmaris Emlakçılar Der-neği Başkanı Yusuf Kenan AKKUŞile HKMO' na kayıtlı Muğla da ser-best çalışan Harita Kadastro Mü-hendisleri, Muğla Kadastro perso-neli (Toplam : 204 kişi) katılmıştır.

Gecede Kadastro Müdürü EminMADRAN Tapu ve Kadastronun160. yılı nedeniyle bir konuşmayapmışlardır.

Muğla Valiliği ziyaretine katılanlar toplu halde...

160. Yıl Yemeğine katılanlardan bir grup...

160. Yıl pastası kesilirken...

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 9

Yönetim Kurulu Başkanımız Muhittin Selvitopu SkyTelevizyonunda yayınlanmakta olan “Kent ve İmar”Programının konuğu oldu.Başkanımız İzmir’ de Jeodezi ve FotogrametriMühendisliği Bölümünün açılması, Yeni ŞubeBinamızın alımı, TUS uygulamaları, KentselDönüşüm, Yabancılara arsa satışı, YerelYönetimlerle Şubemiz ilişkileri ve CBS konusundaOdamız görüşlerini belirtti.

Şube Başkanımız MuhittinSelvitopu SKY-TV’ninkonuğu oldu

04.04.2007 Günü saat14.00’de Ege ÜniversitesiRektörü Prof. Dr. Emin Alıcıile İzmir’de Jeodezi ve Fotog-rametri Mühendisliği Bölümüaçılması konusunda görüşül-dü. Görüşmeye Yönetim Ku-rulu Başkanımız MuhittinSelvitopu, Yönetim KuruluÜyemiz S.Selçuk Savcı ve Bö-lüm açılmasıyla ilgili Komis-yon Üyelerimiz İbrahim Eri-şir, A.Kemal Karayel ve Ali-can Demirkesen katıldı.

Yönetim Kurulu Başkanımız Muhit-tin Selvitopu, Yönetim Kurulu üyele-rimiz S.Selçuk Savcı, Lütfi Ünal,Üyelerimiz A. Kemal Karayel ve Ali-can Demirkesen 26 Haziran 2007 Sa-lı Günü İzmir Yüksek Teknoloji Ens-titüsü Rektörü Prof. Dr. Zafer İL-KEN’i ziyaret etti. Toplantıda İzmirİlinde bir Jeodezi ve FotogrametriMühendisliği Bölümünün açılmasınınönemi üzerinde durularak Sayın İL-KEN’e bu konuda Şubemizce hazır-lanmış olan dosya sunuldu. Çok sıcakbir konukseverlik örneği gösterenSayın Rektör ile yine çok sıcak birsohbet ortamında konu hakkında dü-şünce alışverişinde bulunuldu. Ko-nuyu ilgiyle dinleyen Prof. Dr. ZaferİLKEN, yetkili kurullarıyla görüşe-ceğini belirtti.

İzmir’de Jeodezi-Fotogrametri MühendisliğiBölümünün açılması için girişimlerimiz sürüyor

Dokuz EylülÜniversitesiRektörüProf. Dr. EminAlıcı’ya önerimiziilettik

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü RektörüProf. Dr. Zafer İlken önerimizi yetkilikurullarında görüşeceğini söyledi...

Önerimizi ilgiyle dinleyen İYTE RektörüProf. Dr. Zafer İlken Şube BaşkanımızMuhittin Selvitopu ile birlikte (üstte)A.K.Karayel, A.Demirkesen, S.Savcı,Rektör Z. İlken, M. Selvitopu ve L. Ünal(altta)

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200710

Önemli bir işi nedeniyle Şube Binamızın açılışına katılamayan Konak İlçe Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ16 Haziran Cumartesi Günü Şubemizi ziyaret ederek meslek odamızı onurlandırmıştır.

Yönetim Kurulumuz Yeni Şubemizdeki İlk Yönetim toplantısını 11 Haziran 2007 Pazartesi Günü yapmıştır.

Yeni binamızda ilk Yönetim Kurulu toplantımız

Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’danŞubemizin yeni hizmet binasını kutlama ziyareti

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 11

“ Sonuç böyle olacaksa, nedenyaşadım ki? ” dedi, “bunca çileyi”“Onca ağır bedelin karşılığı bu muolmalıydı?Oysa daha on altı yaşındaydım. Aykırı, yaramaz, küçük bir kızdım.Çok inatçı ve çok güçlüydüm; Ya dabana öyle geliyordu. Daha çocukluktan yeni geçiyordumgenç kızlığa. Kendimi devaynasında görüyordum. Önceailemi, sonra ülkemi, sonra dadünyayı değiştirip düzeltecektim.En azında öyle diyorduağabeylerim, ablalarım, okuduğumkitaplar….Başta ailem olmak üzere çok akılverenler, ya da o zaman kiyorumumla akıl satanlar oldu.Oysa ben, çoktan kararımıvermiştim. Bu kutsal yolda ölümvardı, dönüş yoktu.Umut kervanına ben de katılmıştım.Artık aranan biriydim. Adım da, izimde kayıptı. Kimisine göre dağlarda,kimisine göre yurt dışında, kiminegöre kocaya kaçmıştım.Bir yıl geçmeden anamı kaybettim.Ama yollarım yolsuzdu. Dedim yaartık aranan biriydim; Dönemezdim.Ne ölüsünü görebildim anamın, nede mezarını. Hep beni sayıklamış hastayatarken; Ölümden önceki son sözüde ben olmuşum. Anamınölümünden sonra aile içinde çoktanyargılanmış ve hüküm giymiştim.Tüm suç, gıyabımda banayüklenmişti. Sonrasını nerelerde nasıl yaşadım?Doğrusu ben de çok fazlaanımsamıyorum. Her günüm ayrı biryaşam, ayrı bir mekandı.Yakalandığımda yirmisineyaklaşmıştı yaşım. Çok direndim.Adımdan ötesini kimseyesöylemedim. Altı ayrı hapishanede

Bir Darbe Anısı...Hıdır ÇAM evinde gizlenmiştim yakalanmadan

önce. Sahi kim yollamıştı beni sana; onubile hatırlamıyorum.Sana o kadar çok ısınmıştım kianlatamam. Abim gidiydin. Babamgibiydin. Sevgi de var mıydı? Sahivar mıydı? Bir insan, hem babası,hem abisi, hem de sevgilisi gibisever miydi birini? Duygularım o kadar karışıktı ki.Hapisler de bile yıllarca düşündüm;düşündüm ama?Her neyse… Şimdi bir kitapçı da çalışıyorum.Kent kent dolaşıp sol yayınlarıpazarlıyorum. Öyle zoruma gidiyor kigençliğimi, duygularımı, umutlarımıpazarlamak. Dünden beri buradayım. Her gittiğimyerde senin adını verdiler. Doğrusubu adreste karşıma senin çıkacağınaklımın ucunda bile geçmemişti.Kusura bakma çok doluyum. Senikarşımda görünce çok duygulandım.Yıllarca kimseye bir şeyanlatamadım. Şimdi öyle rahatladımki. Gözlerimin yaşardığına aldanma;dedim ya duygulandım. Öylemutluyum ki şu an. Yirmi yaşında veseninle o küçük gecekondudayımsanki. Ya sen? Sen nerelerde nasılyaşadın o günden beri? Bir arasenin de içeriye düştüğünüduymuştum. Ne kadar yattın onu dabilmiyorum. Şiddetle karşıydınevliliğe. Özgürlük filan diyordun;Özgür müsün bari? ”Gözlerim yaşardı. Kızım canlandıgözlerimin önünde. Henüz on altıyaşında ve öyle saf, öyle temiz ki.Kelimeler düğümlendi boğazımda.Konuşamadım.. Yirmi yıl öncesinianımsadım; dün gibiydi. “İki çay vebir simit ” dedim sekretere “ misafirinki çok açık ve şekersiz olsun ” …

beş yıl yattım. Sonrasında sözde çıkmıştım. Sankizemheri de karda yürüyordum. Hervardığım yerde izlerim gözhapsindeydi. O büyük ağabeylerim, ablalarım, yayurtdışına kaçmış, ya hala içeride,ya da buzullar gibi eriyip gitmişlerdisermayenin küresel ısınmasıyla.Aileme dönmeye karar verdim.Haber yolladım gitmeden önce. Çoközlediğimi söyledim. Cevabı, hançergibi saplandı yüreğime. Yollarımyolsuzdu. Anamın katiliydim onlaragöre. Evimin beşiği, sırat köprüsü;içerisi katran kazanıydı.Bir keresinde anamın mezarınauğradım. Saatlerce hüngür hüngürağladım. Başımdan geçen her şeyiuzun uzun anlattım; ama duydu mu,inandı mı? Ama olsun en azındabiraz olsun ben rahatladım.Sonra bir dokuma atölyesine girdim.İki yıl kadar da orada çalıştım.Başıma gelmeyen kalmadı. Kadın ve çaresiz olmak ne zormuşbu toplumda. Her tatlı sözün ardındane büyük ihanetler varmış yaşayarakgördüm. Çok ama çok büyükbedeller ödedim. Hala bir yanımsakat sayılır. Ama inan ki çok piştim.Şimdi düşünüyorum da bir zamanlaraltı milyar insan için yola çıkmıştım;şimdi tek başıma, yapayalnızım.Bir erkek arkadaşım olmuştu üç yılkadar önce. Bir yıla yakın birlikteyaşadık. Evlenecektik. Ama olmadı.Anamın yolunu tıkayan acılı yıllar veyaşadığım işkenceler, benim analıkkanallarımı da tıkamıştı.Şimdi hafızamı da kaybetmişdurumdayım. Sanki o yıllar, yalanyıllardı, bir düştü, hiç yaşanmamıştı,ya da yaşayan ben değildim. Ama seni hatırladım. Bir hafta kadar

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200712

Babam Balkan savaşına,Birinci Dünya Savaşına veKurtuluş Savaşına katılmış

bir yedek subaydı. Bu savaşlarınhemen hepsinde büyük yaralaralmış ve sonunda malul gaziolmuştu. Babamın akciğerinesaplanan bir kurşun, ömrününsonuna kadar çıkarılamadı veıstıraplı bir yaşam sürdürmesineneden oldu.Babamın anlattığı savaş anıları ikicilt kitap dolduracak kadar çoktu.Ben ve kardeşlerimin ömrü, buanıları dinlemekle geçti.Cumhuriyet Gazetesiyazarlarından İlhan Selçuk'unyayımladığı "Yüzbaşı Selahattin’inAnıları" isimli kitapta yazılanlar,babamın yaşamına çokbenzemektedir. Balkan Savaşınınbaşlangıcındaki subaylarımızın %95'i şehit olmuştur. Geri kalanı dababam gibi malul gazi olarakyaşamıştır.Babamın anlattığı olaylardan birtanesi şudur: Babam BirinciDünya Savaşının başlangıcındaÇanakkale'de görevlendirilmiş.Fakat; kısa bir süre sonra birliğiniAlmanya'ya, Galiçya cephesinegöndermişler. Böylelikle babamda Almanya'ya gitmiş ve üç yılsüreyle orada savaşmış, çeşitliyaralar almış.Almanlar bütün Türk subaylarına,savaş bölgesinin haritalarınıdağıtmış ve bir kurs düzenleyerek,bu haritalardan nasılyararlanabileceklerini deanlatmışlar. Subaylarımız bukurslarda öğretilenleri evvelce hiçbilmiyorlarmış. Kursta

Prof. Dr. Tahsin Tokmakoğlu

öğrendikleri bilgiler, oradakisavaşlarda çok yararlı olmuş.Subaylarımız "Biz bu bilgileri dahaönce niçin öğrenmemiştik"diyerek söylenmişler ve çoküzülmüşler.Babam Galiçya savaşlarında Üç yılkaldıktan sonra yurda dönmüş veKurtuluş Savaşına girmiş. Savaşınbaşlangıcında görmüş ki; Savaşyapılacak arazinin hiç haritası yok."Harita olmadan savaş nasılyapılabilir? Diye sormuş ve yanıtaramışlarAlelacele yapılan haritalardanyararlanmaya çalışmışlar.... Fakatçok sıkıntı çekmişler. Haritanın nekadar faydalı bir araç olduğunu,çok acı olaylar yaşayaraköğrenmişler.... Galiçya'daharitadan yararlan, Türkiye'deyararlanmaÇocukluğumda babam bu olaylarıayrıntılı bir şekilde anlatır ve "Neyazık ki ülkemizin hala doğrudürüst bir haritası yapılmadı. YarınSAVAŞ OLURSA, gene haritasızmı savaş yapacağız der ve çoküzülürdü.1949 yılında genç bir OrmanMühendisi olarak çalışıyordum. Oyıl Orman Genel Müdürlüğü ileHarita Genel Komutanlığı arasındabir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmagereğince; ülkemizin tamamının1/25000 Ölçekli topografikharitaları yapılacaktı. Arazidenirengi ağı kurulacak, askeriyeninfotoğraf uçağı da fotoğraf çekecek,sonra da, askeriyenin harita çizimaletlerinden yararlanılarak,topoğrafik haritalar yapılacaktı.

Yapılmasını çok istediğim bir haritaBir Orman Mühendisinin Gözüyle Harita ve Harita Mühendisliği

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 13

Orman alanlarındaki nirengiağlarını kurma işi ile gerekli olankoordinat ve kot hesapları, OrmanMühendisleri tarafındanyapılacaktı.1949 yılında önce bir kurs yapıldıve 1950 yılında da harita yapımınabaşlandı. Ben de bu göreveatandım ve Karadeniz kıyısındakiAbana ilçesinin haritasını yaptım.Babamın o yıl duyduğu sevinciasla unutamam. “Demek kiülkemizin haritasının yapılmasınabaşlandı, hem de en modernyöntem uygulanıyo. Ölmeden bugünleri görebildim, ne mutlubana” der ve çok sevinirdi.Dört yıl harita yapımındaçalıştıktan sonra, bir burskazanarak ABD'ye gittim. Oradaharita yapma konusunda ihtisasyapmak istediğimi bildirdim ve biryıl süreyle Üniversitede eğitimgördüm. Yurda döndükten sonra,Orman Fakültemizden haritacılık(geodezi) kürsüsüne katılmaklığımistendi, katıldım. 34 yıl süreyle bukürsüde çalıştım ve kürsübaşkanlığına kadar yükseldim veemekli oldum, toplammemuriyetim 40 yılı buldu.Emekli oluşumdan üç yıl önceinceleme yapmak amacı ile,Londra'da bulunan “Deniz AşırıÜlkelerdeki Arazi Kullanmaİşleri” isimli dairede 6 ay kadarçalıştım ve yapılmakta olançalışmaları inceledim, örnekleralarak yurda döndüm. Oradagördüğüm çalışmalar çok ilginçti,beni çok etkiledi. Oradabulunduğum günlerde, GüneyKamerun için “Arazi KullanmaHaritası” yapılıyordu. Ben deonunla ilgilendim, çalışmalarıyakından inceledim.

Yapılan çalışmaların çok kısa özetişudur: Asya veya Afrikaülkelerinden herhangi biri,İngiltere'ye başvurarak arazisi içinkullanma haritası yaptırmakistediğini bildirirse; Jeolog,toprakçı, botanikçi, ziraatçi,ormancı ve haritacıdan oluşan 5-6kişilik bir heyet o ülkeye gidiyor.Heyet bu ülkenin gezilebilenyerlerini geziyor, notlar tutuyor,bazı ölçüler yapıyor ve Örnekleralarak Londra'ya dönüyorlar.Heyetin bu çalışması 3-4 ay içindebitiyor. Aldıkları Örnekler; Teşhisedemedikleri taş, toprak vebitkilerden oluşmaktadır ve çokazdır. Haritacının yaptığı işler;gidebildiği yerlerden bir kısmınınenlem ve boylam dereceleri iledenizden yükseklikleriniölçmekten ibaret oluyor. Enlem veboylam değerleri yıldızlardan,yerel saat farklarındanyararlanılarak yapılıyor.Yükseklikler- de barometrelerleölçülüyor. Uzun boylu uğraşaraknirengi ağı kurmuyorlar, koordinathesabı yapmıyorlar. Heyet araziçalışmalarını bitirirken, fotoğrafuçağı da gidiyor ve arazinintamamının fotoğraflarını çekiyor.3-4 ay içinde arazi çalışmasınıbitiren heyet, Londra'da önce şuüç ha-ritayı yapıyor:

1- Topoğrafik Harita:Arazide nirengi ağı kurmadan buharitayı yapabilmek için, "HavaiNirengi" denilen bir yöntemdenyararlanıyorlar. Evvelce arazidesık bir nirengi ağı kurmadan,topografik harita yapılamazdı.Zamanla bu nirengi ağı çokseyrekleştirildi. Son bulunan"Havai Nirengi" sayesinde, yokdenilebilecek kadar azaltıldı. Bu

stediğim bir haritayle Harita ve Harita Mühendisliği

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200714

nedenle haritacıların arazinin pekaz yerine gitmesiyle, haritayapılabilir bir durum oluştu.

2- Vejetasyon Haritası:Özel fotoğraf filmlerindenyararlanılarak, arazideki bitkiörtülerinin cinslerisaptanabilmektedir. Bu işi yapankimseler, Özel kurslardangeçirilmektedir. Botanikçiler bufotoğrafları inceleyerek vetuttukları notlardan dayararlanarak, bütün araziparçalarındaki bitki örtülerinisaptayabilmekte ve fotoğraflarınbir kopyası üzerine yazmakta veyaişaretlemektedirler. Daha sonra dabu işaretler topoğrafik haritanın birkopyası Üzerine işlenmekte veböylelikle; Ülkenin vejetasyonharitası (bitki çeşitlerini gösterenharita) oluşmaktadır.

3- Toprak Haritası:Bitki çeşitlerini gösteren filmolduğu gibi, kaya çeşitlerinigösteren filmler de bulunmaktadır.Özel kurslardan geçirilmiş olanjeologlar ve toprakçılar, bufotoğrafları inceleyerek, tuttuklarınotlardan da yararlanarak, bütünarazi parçalarındaki topraktiplerini saptayabilmekte vefotoğrafların bir kopyası üzerineişaretlemektedirler. Daha sonra buişaretler, topoğrafik haritanın birkopyasına işlenmekte veböylelikle, ülkenin toprak haritasıortaya çıkmaktadır.İlk üç harita bu şekildetamamlandıktan sonra sıra "AraziKullanma Haritasının yapımınagelmektedir. İlk üç haritanınyapımında çalışan uzmanlar veilgili gördükleri başka uzmanlarlabirlikte, küçük bir sinemaperdesinin karşısına oturmakta veçekilen hava fotoğrafları ikişerikişer perdeye aksettirilmektedir.Uzmanlar gözlerine Özelgözlükler takarak, perdedekigörüntüleri üç boyutlu olarakgörmektedirler. Böylelikle heyet,bir uçağa binmiş ve arazininüzerinde havada duruyormuş gibi

bir duruma geliyor. Heyet araziparçalarını teker teker inceleyerekve gerekli tartışmaları da yaparak,çeşitli kararlar alıyorlar. Bukararlar arazi parçalarının bundansonraki yıllarda nasılkullanılmasının uygun olacağınıbelirtmektedirler. Bu kararlarınbaşlıcaları şunlardır:

- Şu yamaçta çok erozyon var,burası acele ağaçlandırılmalıdır.- Şu düzlükte tarım yapılıyor,tarıma devam edilmelidir.- Az eğimli olan şu yamaçtatarım yapılıyor, burası mer'aolmalı

Her arazi parçası için bu şekildekararlar alınıyor ve topoğrafikharitanın bir kopyası üzerineişleniyor. Bu kararlar alınırken, ilkyapılan üç hari-tadan geniş çaptayararlanılıyor.Yapılan bu Arazi Kullanmaharitaları, sonsuza kadar aynenkullanılacak değildir. Verilen sonkararlar, on yıl için geçerlidir.Orman Amenajman haritalarımızda böyledir. On yıl sonra yenileriyapılırken, eski kararların doğruolup olmadığı veya arazi kullanmabilimine ne kadar uygun olduğuaraştırılır. Arazi parçalarınıişleyecek kişilerin bu kararlarauymaları zorunludur. Aksi haldeerozyon zamanla artacak, birçokyerleri seller basacaktır, araziverimi de devamlı şekildeazalacaktır...İleri ülkelerin uzun yıllar öncebaşladıkları ve bu gündesürdürmekte oldukları, araziparçalarını özelliklerine görekullanma ve böylelikle veriminiarttırma, doğal dengeyi de korumaçalışmaları, fotogrametri bilimisayesinde çok süratli ve kolaylıklayapılabilir duruma gelmiştir. Bunedenle de Asya ve Afrikaülkeleri, Avrupa ülkelerine buharitaları yaptırmakta veuygulamaya da çalışmaktadırlar ....Ne yazık ki ülkemiz için böyle birharita bugüne kadar yapılmadı veyapılmıyor ....

İnsanlarımız arazilerini canlarınınistediği şekilde kullanıyor,böylelikle; erozyon ve sellerdevamlı şekilde artıyor ....Londra'da bu haritaların yapımınıgördükten, inceledikten veörnekler de getirdikten sonra,ülkemizde yaptırmak için çokuğraştım. Raporlar yazdım,dergilere ve gazetelere de yazılaryazdım, fakat başaramadım. Biz deAfrikalılar gibi, bir Avrupaülkesine yaptıralım dedim,dinletemedim. Bu nedenle çoküzgünüm....Bugün ülkemiz orman alanının,ülke alanına oranının % 20olduğunu söylüyoruz. İlmen bununyüzde kaç olması gerektiğini isebilmiyoruz.... Bu haritalar yapılırsa2/B tartışmaları da ortadankalkacaktır.Fakirlikten kurtulabilmemiz içinilk yapmamız gereken iş, bütündoğal kaynaklarımızı bilimselşekilde işletmeye başlamaktır.Doğal kaynaklarımızın başında datopraklarımız gelmektedir.Topraklarımızı bilimsel şekildeişletebilmemiz için de ilkyapmamız gereken iş,topraklarımızın bütün Özelliklerinisaptamaktır. Yani Arazi KullanmaHaritalarını yapmak ve sonucunada uymaktır....Rahmetli babam Ölmeden önce,ülkemizin topografik haritalarınınyapıldığını görmüş ve çoksevinmişti. Ben de bugün aynıözlemle, arazi kul-lanmaharitalarımızın yapıldığını veuygulandığını görmek istiyor vebekliyorum.Acaba ölmeden önce görebilecekve babam gibi mutlu olabilecekmiyim?

(Bu yazı ORMAN ve AVDergisinin Ocak-Şubat2OO7 Sayısından alınmıştır )

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 15

Sayın Başkanım bize Sarıgöl’üanlatır mısınız?

Ege Bölgesi’nde, Manisa ilinebağlı bir ilçe olan Sarıgöl, doğusundaDenizli’ye bağlı Güney ilçesi veUşak İli’ne bağlı Eşme ilçesi, güne-yinde Buldan ve Kuyucak, batısındaise Alaşehir ilçesi ile çevrilidir. Ma-nisa’nın güneydoğu kesiminde yeralan Sarıgöl’ün orta ve batı kesiminiGediz Ovası, doğusunu da AlaşehirOvası kaplamaktadır. Bu ovaların ku-zey ve doğu kesimini Uysal Dağı,güney kesiminin topografyasını iseBozdağları şekillendirmektedir. İlçetopraklarını Alaşehir Çayı’nın baş-langıç kollarından Kocaçay ve Der-bent Deresi sulamaktadır. AlaşehirÇayı üzerinde kurulmuş olan Afşar

Halkın sevgisinikazanmalısınız!

Barajı yapay bir göl oluşturmuştur.Deniz seviyesinden 320 m. yüksek-liktedir. İl merkezine 140 km. uzak-lıktaki ilçenin bugün merkezde12.000 olmak üzere köyleri ile birlik-te 36.000 nüfusa sahiptir.

Doğal bitki örtüsü;dağlık alanlar-da çalı, meşe, yabani palamut veçam; Ovalık alanlarda ise kavak,sö-ğüt,dut gibi ağaçlar vardır. Hemenhemen her tür meyve yetiştirilir.Yüksek kesimlerde kestane, ceviz gi-bi ağaçlar bulunur.

İlçede Akdeniz iklimi hüküm sür-mekte olup, Sarıgöl iç, batı ve güneyEge arasında yer alan bir geçiş ikli-mine sahiptir. Yazlar sıcak ve kurak,kışlar ılık ve yağışlı geçer.

İlçenin ekonomisi tarıma dayalı-dır. Yetiştirilen başlıca ürünler,üzüm, buğday, arpa, mısır ve pamuk-tur. Aynı zamanda Manisa’nın üzümyetiştiren ilçeleri arasındadır. Yetiş-tirilen Sultaniye üzümün %80’i Sof-ralık %20’si de kurutularak değerlen-dirilir. Sofralık üzümün %60’ı dayurt dışına ihraç edilir.

2001 yılında yaşanan ekonomikkriz Sarıgöl’ü çok etkiledi. O zamanakadar ulusal gelir açısında ilk sıralar-da yer alan ilçe, bu krizle beraberciddi sıkıntılar yaşamaya başladı.Devlet tarımda ekonomik desteğiniçekince yoksullaşma başladı. İşsiz-lik arttı ve dışarı göç vermeye başla-dık. Okuyan gençler doğal olarak ge-ri dönmüyor.Sarıgöl insanı sıcakkan-

Sarıgöl Belediye Başkanı Ömer Karcı:

Söyleşi: Zafer Beydilli

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200716

lalık ürünler yıkanıp, temizlendiktensonra ütülenerek kullanıma hazır halegetirilmektedir. İhtiyacı olanın kulla-nımına ücretsiz olarak verilmektedir.Sanat alanına da yöneldik. Bu amaçlaöğretmenlerimizin önderliğinde birisanat diğeri halk müziği olmak üzereiki koro kurduk. Bu korolar 6 Hazi-randa Belediye düğün salonundacoşkulu ve halkın yoğun katılımınınolduğu bir konser verdi. Bizim içinhayati önemi olan araç parkımızı ta-mamladık. Parka; damperli kamyon,hidrolik kepçe, kanal açma aracı (çokamaçlı) iki traktör, fen işlerine binekaracı, su arızaya araç ve zabıtaya dörtadet motorlu aracın yanı sıra birdemakam aracı satın aldık. Bunlar Sarı-göl Belediyesinin ihtiyaç duyduğuaraçlardı. Bunların finansmanının bü-yük bir kısmını İller Bankası aracılığıile yaptık.

Sayın Başkanım İller Bankası-nın Anonim Şirkete dönüştü-rülmesi ve yapısal olarak ciddideğişiklere uğratılmasına yöne-lik çalışmalar var. Siz bu sürecinasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim göreve geldiğim 2004 yı-lından beri İller Bankası ile ilişkileri-miz oldu. En üst noktada Genel Mü-dürden en alt noktadaki elamana ka-dar kimden bir yardım istediysek kar-şılığını aldık. Bundan dolayı teşekkürederim. Bilemediğimiz konulardabizleri aydınlatırken taleplerimiz dekarşılıksız bırakılmadı. Ben bugün kigibi yapısının devam ettirmesindenyanayım. Banka henüz işlevini ta-

1950 Yılında Sarıgöl’de doğan Ömer KARCI İlkokulu burada, Ortaokulu Alaşehir’de okuduktan sonra Demirci (Manisa) öğretmen oku-lundan mezun oldu. Öğretmelik hayatına başladığı 1967 yılından son-raki ilk 7 yılını Salihli’nin Kendirlik Köyünde görev yaparak tamam-layan KARCI daha sonra 10 yıl doğduğu yer olan Sarıgöl’de öğretmen-lik yaparak devam ettirdi. 1973 yılında TÖB-DER üyesi olan Karcı,1974–1980 yılları arasında Yönetim kurulu üyeliği ve daha sonrada 4yıl başkanlık görevinde bulundu.1984 yılında siyasi bir davadan dolayıtutuklanan Karcı beraat etmesine rağmen, dönemin ünlü 1402 sayılıSıkıyönetim Kanunu gereği öğretmenlik görevine son verildi. Uzunsayılacak 11 yıllık bir ayrılık döneminden sonra 1995 yılında tekrargörevine dönen Karcı, 1999 seçimlerinden öğretmenlikten istifa ederekCHP ‘den aday olduğu Belediye Başkanlığı üç oyla kaybeder. Tekrardöndüğü öğretmenlikten 2002 yılında emekli olan Karcı 2004 seçim-lerinde yüzde 38.5 oy oranı ile CHP’den Sarıgöl Belediye başkanıseçilir. Karcı bugün Üniversite mezunu olan biri kız iki çocuk babasıdır.

lı, çalışkan ve konukseverdir. Sosyalbir yapıya sahip olan ilçe halkı aynızamanda %100 lük bir okuma oranı-na sahiptir.

Başkanım Sarıgöl Belediyesi-nin altyapı, İmar, Harita çalış-maları ve teknik kadrosu hak-kında bilgi ala bilirmiyiz.Ayrı-ca projelerinizden bahseder mi-siniz?

Sarıgöl Belediyesinin gerek kanalgerekse içme suyu alt yapı çalışmala-rı tamamlanmış durumdadır. Belediyebünyesinde üç tekniker elamanla iş-lerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Buelamanların biri Harita diğerleri iseİnşaat ve Motor teknisyenidir. Yet-mediğimiz konularda özel çalışanMühendislik bürolarında hizmet satınalmaktayız İlçemizdeki tüm Mühen-dislik hizmetlerinde Oda vizeleriniarıyoruz.

İmar planını 1989 yılında tamam-lanmış olup, dediğiniz gibi ‘imar pla-nını bir kentin anayasası olarak gör-me’ felsefesiyle bu güne kadar plan-lama kararları dışına çıkmamaya özengösterdik. Bilindiği gibi Sarıgöl 1. sı-nıf tarım arazisi özelliğine sahip oldu-ğundan bu alanlara yerleşim izni ve-remiyoruz. Bu noktada ihtiyaçları vetalebi verimsiz alanlarda çözme yo-luna gidiyoruz.

İlçe halihazır haritası çok eskiolup artık güncelliğini kaybetmiştir.İller Bankasına müracaatımız oldugerekli ön çalışma yapıldı. Şu andaprogramda olan yakın bir gelecekteihalesinin yapılacağına inandığımız vede beklediğimiz bir çalışmamız mev-cut. Ayrıca hayvan pazarı projemizvar. Bunun kredisini de İller Banka-sından sağlamaya çalışıyoruz. Pazaryerimizi yeniden düzenleyerek kapalıhale getireceğiz. Mezarlık alanımızıda yeniden düzenlemek için proje ça-lışmalarına başladık. Halk kütüpha-nemize ilave yaptık burada 8.000adet kitabımız var. Buranın sorumlu-luğunu emekli bir öğretmen aldı vegünde yaklaşık 100 kişilik bir okurgrubumuz oluştu. Kimileri için fazla-lık olan kimileri içinde ihtiyaçtır fel-sefesinden hareketle Sosyal bir mar-ket oluşturduk. Buraya getirilen faz-

mamlamış bir kurum değil. Bir çokbelediyenin bu kuruma bugünde ihti-yacı var. Yeni yapılanmanın neler ge-tirip neler götürdüğü noktasında birnetlik yok. Belediyeler bu konudayeterli aydınlatılamadı. Açıkçası nelerolup bitiyor tam olarak anlamış deği-lim.

Sayın başkan ileriye yönelikprojelerinizde bu kentin yaşa-yanlarını karar sürecinde nekadar etkili kılıyorsunuz…Bizim şu anda işlevsel olan Kent

Konseyimiz var. Bu konsey yılda ya-sal olarak iki defa toplanması gereki-yor. Fakat biz bu toplantıyı daha sıkyapıyoruz. Ayrıca her 28 Mart tari-hinde ilçede genel bir toplantı düzen-leriz. Bu toplantı gününü ve biçiminihalk çok benimsedi. Hatta en sontoplantı tarihine milli maç denk gel-mesine rağmen katılım üst düzeydey-di. Bu toplantılarda alınan öneri vegörüşler mutlaka Belediye Meclisin-de gündeme alınır ve bu doğrultudaçalışmalar yapılır.

Sayın başkan bir eğitimci ola-rak çocuklarla- gençlerle ileti-şim içerisinde olanımı yoksa şuandaki konumunuzda mı dahaçok zorlandınız… Her ikisininasıl değerlendirirsiniz.İlginç bir soru oldu bu. Öncelikle

şunu söylemem gerekir; öğretmenliktek branşlık bir alandır. Ya sınıf ya dahangi dalın eğitimini almışsanız oalanda sizden beklenti olur. Ama Be-lediye başkanlığı çok branşlı bir

Sarıgöl Belediye Başkanı Ömer Karcı

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 17

la iş birliği yaparak organize edece-ğiz. Yine İlçe oluşumuzun 50. yılındada benzer çalışmalar yapacağız. Şuanda programları oluşturmaya ve birtakvime bağlamaya çalışıyoruz. So-nuçta Sarıgöl’e yakışır ve her kesi-min beğenisini kazanır bir çalışmaolacağına yürekten inanıyorum. Bi-zim açımızda 3. Geleneksel SultaniyeÜzüm Festivali çok önemli. Bununbirçok nedeni var. Ama asıl önemliolan İlçemiz ekonomisi açısından hakettiği kazanıma dönüşmesidir. Tümçalışmalarımızı buna yoğunlaştırıyorve bunun alt yapısını oluşturmaya ça-lışıyoruz. Burada şunun altını çizmekistiyorum, 10.000 kişinin katılımı ilegerçekleşen bu festivalin halk için nekadar önem arz ettiğini ortadadır. Buamaç doğrultusunda Denizli karayo-lu üzerinde yaklaşık 3500 dekarlıkbir alanda Sultaniye Üzümünün dahakaliteli olarak işleneceği ve paketle-nip depolanacağı tesisler yapmayıplanladık ve uygulamaya da geçtik.Ancak bu koşulları yaratabilirsekyurtdışı taleplerini daha sağlıklı ola-rak karşılayabiliriz.

alan… Veya beklentiler o şekildeoluyor. Halk sizden o an hangi konu-ya çözüm arıyorsa onunla ilgili uz-man olmanızı bekliyor. Dolayısı ileyeri geliyor iyi bir doktor, iyi bir ka-sap, iyi bir manav veya teknik ele-man olmanızı bekliyor. Bu açıdan ba-kınca işinizin zor olduğunu görüyor-sunuz. Fakat tüm bunların yanındabence Belediye Başkanlığı Dün-ya’nın en keyifli işi olduğuna inanı-yorum ve bu duyguları taşıyarak bugörevimi yerine getirmeye çalışıyo-rum.

Sayın başkan yanlış bilgi edin-mediysek şu sıralar İlçeniz açı-sından üç önemli konu var.Bunlar; Ulusal kurtuluşunuzun85. Yılının yanı sıra İlçe oluşu-nuzun da 50. yılı ayrıca 3. Gele-neksel Sultaniye Üzüm Festiva-li… Neler diyeceksiniz

Sarıgöl açısından 85.yıl önemli.Konunun amacı doğrultusunda içeri-ği zengin bir etkinlik programıyla buözel günü tüm halkımızla birlikte kut-layacağız. Tabiî ki bunu sadece Bele-diye olarak değil diğer tüm kurumlar-

Yoğun sıcakların yaşandığı vebir çok büyük kentte su sıkıntı-sı ve de özellikle İç Anadolu’daçölleşme belirtilerinin konuşul-duğu bu günlerde sizin KüreselIsınma ve bunların olumsuz so-nuçlarına ilişkin düşünce ve ça-lışmalarınız var mı?.

Dünyanın bence en önemli soru-nu bu. Bir an önce çözüm bulunmalı.Geç kalınması halinde çocuklarımızazor yaşam koşullarını miras bırakaca-ğız. Uluslararası sözleşme ve antlaş-malara herkes sadık kalmalı ve imza-lanmalı. Biz burada her yıl ağaçlan-dırma çalışmaları yapıyoruz. Bugünitibariyle 10.000 den fazla ağaç diki-mi gerçekleştirdik. Bunun yanı sırasulama alışkanlığımızda köklü deği-şikliğe giderek damlama sisteminegeçtik. Bu yolla ciddi su tasarrufusağladık. Asıl benin dikkatimi çekenise; halkın bu olaya daha bilinçli veduyarlı yaklaşmasıdır. Örneğin bizdaha önce her sabah ve akşam sokakcadde v.s. yerleri sulardık. Bunu yap-madığımız zamanda ciddi olarakeleştirilirdik. Son zamanlarda halk-

Sarıgöl’den genel bir görünüş

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200718

Sarıgöl merkezinden bir görünüş...

Sarıgöl girişi ağaçlandırılmış ve yeniden düzenlenmiş...

tan bu konuda bir talep yok. Onlar daher şeyin farkında.

Başkanım önümüzde bir seçimvar. Süreci nasıl değerlendiri-yorsunuz…Tüm Türkiye açısından 23. Tem-

muz sabahı çok önemli. O günCHP’nin önemli bir atağı gerçekleş-tireceğine inanıyorum. Bu Demokra-tik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti olanTürkiye Cumhuriyeti açısından haya-ti bir öneme sahiptir. Aynı zamandaCumhuriyet değerlerinin korunup ül-ke bütünlüğünün sağlanabilmesi açı-sından da önemlidir. Ayrıca genel an-lamda bozulan gelir dağılımının yeni-den düzenlenmesi de yine bu seçimsonuçlarına bağlıdır.

Sayın Başkanım sizce bir bele-diye başkanı nasıl özellikler ta-şımalı… Başta bir Belediye Başkanının

sağlık sorunu olmayacak. Öncelikliolarak bunu önemsiyorum. Sonra;Başkanın ekonomik sıkıntısının , aile-siyle sorunlarının olmaması gereki-yor... Ayrıca partisiyle sıkıntılarınınolmaması ve en önemlisi halkın sev-gisini kazanmış olması gerekiyor.Elbette bunlara eklenecek daha baş-ka şeylerde olabilir örneğin işini çokseviyor olması gerekiyor. Bu temeldeğerlere ilaveten sosyal olmalı.Çünkü bir Belediye başkanı insanındoğumundan ölümüne kadar geçentüm aşamaların yakınında olan olmasıgereken kişidir. Çünkü insanlar tümözel günlerinde Başkanı yakınındagörmek istiyor. Kısacası, insanlarlaolan iletişiminizde bir sıkıntınız varsaBelediye Başkanı olmamalısınız.

Ayrıca Belediye Başkanı olarakbir felsefenizin olması gerekiyor. Be-nim felsefem; herkese yakın,eşit veemrinde olan belediye anlayışıdır.Hiç kimsenin adamı değiliz ve hiçkimse bizim adamımız değil. Biz her-kesin adamıyız ve herkes bizim ada-mımız. Bu felsefe ile halkımıza hiz-met etmeye çalışıyoruz.

Sayın Başkanım Harita Ve Ka-dastro Mühendisleri Odası İz-mir Şubesi Yönetim Kuruluolarak; bizi kabul edip zamanayırdığınız için teşekkü ederiz.

Sarıgöl’ün simgesi sultaniye üzümü...

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 19

Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğretim üyesiyim. Ka-mu yönetiminde uzmanlık alanım, doktora tezim ye-rel yönetimlerdi. Doçentlik tezi kalktı ama, son dö-

neminde yapılmalı diye düşünmüştük. Devletin değişimiüzerine hazırladığım bir tezdi. Profesörlüğü belli bir kitapyazmasanız da veriyorlar artık zor değil, yine kamu yöne-timi ve siyaset biliminden aldım. Mühendislik kökenli de-ğilim, mühendislerin ve doktorların yönetime olan ilgileri-ni çok yakından bildiğim için kendimi yakın hissediyo-rum.

‘Toplumsal Kırılmalar’ gibi son derece geniş ve önem-li bir başlığımız var. Üç temel konu üzerinde durabiliriz.Bunlardan bir tanesi bürokrasideki kırılmalar, yönetmesistemindeki kırılmalar. Bir diğeri genel olarak toplumsalyapının değişmesi olabilir, yönetimin değişmesi, toplum-sal yapının değişmesi. Son olarak küreselleşme nedir’e ?,bir kez daha net görüşlerimizi ortaya koyup tartışma aç-malıyız. Küreselleşme bir zorunluluk, bir kaçınılmazlıkmıdır? Yoksa küreselleşme bir ideoloji, bir politika mıdır?

Biz Aziz hocanın çalışmalarını da bildiğimiz için şunusöyleyebilirim, küreselleşme kaçınılmazdır diyenlerinyüksek politika yaptıklarını düşünüyoruz. Küreselleşme-nin kaçınılabilir, dayanılabilir bir ideoloji, bir vizyon, birpolitika olduğu kanısındayız. Mümkün olduğu kadar bu-nun üzerinde duralım diyoruz.

Bir araştırmadan başlayalım, bürokrasideki kırılmalarıgörmek için. Yönetimdeki kırılmaların anlamını ortaya çı-karabilmek için zihinsel egzersiz temeli olsun diye. 1962-1964 yılında Ankara’ya gelen Clement Henry Dot isimlibir Amerikalı araştırma yapıyor. Anket çalışması son dere-ce basit 300 küsür üst düzey yöneticiyi konu alıyor. Ba-kanlıklarda çalışanlar çoğunlukda, bunların eğitimsel, kö-kensel temelleri ne diye bir dizi soru soruyor. Sorduğu so-ru, Türkiye’de devlette üst düzey yöneticilik yapanlarınbaba meslekleri ile büyükbaba meslekleri nedir? Mühen-dislikte de çok karışık değil sanırım ölçme, sosyolojide debiz son derece basit ölçme becerisine sahibiz. Baba veyabüyükbaba mesleğini seçerek bir toplumda elit bir yapıolup olmadığı son derece rahat görebilirsiniz. İkinci soru-da bu üst düzey yöneticiler üç büyük kentten mi geliyoryoksa diğer kentlerden mi geliyor. Biliyorsunuz İstanbul,İzmir Ankara bugün hale ağırlıklı yere sahip, bunun dışın-daki kentleri taşra sayıyor. Ve mezuniyet derecesini soru-yor. İlk sorunun sonucuna göre 62-64 yıllarında üst düzeydevlet yöneticilerinin yüzde 75’inin baba mesleğinin me-murluk olduğu saptanıyor. Bu çok önemli memurluk birkasta dönüşmüş demektir. Büyükbaba mesleği itibariylebu oran çok düşük, normal çünkü Osmanlıda memuriyet

Toplumsal Kırılmalar1870’lerde kurumlaştığı için az. Memuriyeti de sınıflandır-mış, üst düzey memurlar mı, yoksa sıradan memur mu?Çıkan sonuç babalar üst düzey memuriyete mensup, yaniailevi bir kast sistemi gibi bir şey var. Bunların yüzde55’inin üç büyük kentte doğup okuyanlar olduğu ortayaçıkıyor. O zaman nüfus az ama büyük bir yüzölçümüne sa-hip, ama yarısı üç büyük kentten geliyor. Bu demek oluyorki memleketin çok büyük bir kısmını oluşturan taşradanyüzde 45 gibi bir kesim üst düzey yönetici. Araştırmalarınsonucu çok açık. Türkiye’de memurluk yine memurluktankaynaklanan bir elitin tekelindedir. Üst düzey memurluk-larda işçi, çiftçi, esnaf, tüccar gibi kesimlerin çocuklarıyoktur, çünkü bunlar yüzde 25 oranında var. Bunun dağılı-mına baktığında işçi çocukların yüzde 1, çiftçi çocuklarıyüzde 7.5, esnaf çocukları ise yüzde 3.5 olduğunu görü-yor. Buna karşılık nüfusun içinde çok az olmalarına rağ-men tüccar çocukların yüzde 11 düzeyinde üst düzey yö-neticiliklerde olduğunu saptıyor.

Dot’un vardığı sonuç şu, toplumun temel toplumsal sı-nıflarına son derece kapalı bir üst düzey yöneticilik yapısıvardır. Gözlemlerini aktardığı bölümde de şunu söylüyor;son derece nazik, olgun insanlar. Nezaket öyle dereceler-de ki kendi ülkelerindeki halkın problemlerinden haber-sizler. Ayrıca idarenin alt kademelerinde olup bitenlerdende haberleri yok. Onların bu nezaketleri ve olgunluklarıyerine toplumun alt kesimlerinden gelip bu makamlardagörev yapma şansı verilse idari yapı, daha enerjik, dahayaratıcı, halkın sorunlarına daha yakın bir üst düzey yöne-tici yaratabilir. Hantallaşmıştır, tembelleşmiştir, biçimselusuller temel ihtiyaçların yerine geçmiştir.

1960’lı yıllarda Türkiye’de 27 Mayıs hareketi olmuş,ordu millet elele diye bir yürüyüş var bunun arkasında,çok canlı dönemler diye bilirim ben 60’lı yıllar Türki-ye’nin büyük demokratikleşme hareketi diye aklımızdakalmıştır. Belki 1930’lu yıllar için bunu söylese anlayabi-lirim. Ama bu manzara çürümenin başladığı 50-60 lı yıllarTürkiye’si için geçerliymiş.

Burada bir sorumuz var, bir toplumsal enerjiyi, top-lumsal sürekli hareketi sağlayabilmek için idari bünye çokönemlidir. Bu idari bünye nasıl olmalıdır? 60’lı yıllardakimanzara uygun mu, Dot’un eleştirileri uygun mu? Aris-tokrat denebilecek bir idari bünye var, büyük çiftçi sahip-leri, tüccarlar ve memurların çocuklarından oluşan bir yö-netim. Bu bünye biçimsel nezaket kuralları uğruna mem-leketi unutmuş, yoz, hantaldır, tasviye edilmelidir diyor.Bunların yerine diğer idari sınıflardan insanlar gelmelidir.Böylece memlekette idarenin verimliliği de artacaktır. Dotdemiyor ama Türkiye’nin idaresi demokratikleşecektir.İdarenin demokratikleşmesi, verimli hale gelmesini isti-yorsanız, tüm toplumsal sınıflardan beslenmesi uygun di-ye görülür. 1960’larda durum hiç uygun değil.

Prof. Dr. Birgül Ayman GÜLER

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200720

Peki 1990’lı yıllarda bu durum nasıl? Buna ilişkin ola-rak biri Şükrü Özen diğeri Cahit Emre tarafından yapılmışiki araştırma var. Aynı ölçüleri almışlar, ortaya çıkan so-nuçlar oldukça farklı. Türkiye’de üst düzey yöneticiler, si-yasal kadroları, seçilmişleri söylemiyoruz. Müsteşar, ge-nel müdür, müdür yardımcısından söz ediyoruz. Sizce na-sıl bir sonuç çıkıyor?

Bugünü araştıran Özen ve Emre’nin araştırmalarınınsonuçları şöyle: Özen’in araştırma sonuçlarına göre, mer-kezi yönetimde memur babanın çocuğu olan üst düzey yö-netici oranını yüzde 50 olarak saptıyor. Ancak bu memur-ların alt kademe öğretmen ve subay çocukları olduğu orta-ya çıkıyor. Yüzde 30 oranında işçi, çiftçi ve esnaf çocukla-rı, yüzde 20 oranında da serbest çalışan eczacı, hekim,avukat, sanayici, tüccar vs. çocukları çıkıyor. Oranlar de-ğişmiş görünüyor. Emre ise mülki idare üzeri araştırmayapıyor yani vali ve kaymakamlar için, oranlar son dereceçarpıcı, yüzde 30 memur, yüzde 60 işçi, çiftçi ve esnaf ço-cuğu. 1960’dan 2000’li yıllara kadar geldiğinizde Türkiyeidare ve yönetici sınıfı demokratikleşmiştir. Bunu diyebi-lir miyim, ölçüler ortada. Toplumun daha farklı kesimle-rinden beslenmiştir. Emekçi kesimlerin çocukları devletidaresinde kritik mevkilerde görev almaya başlamışlardır.Toplum bilimde bizim derdimizdir, üst, orta, alt sınıf diyekonuşulur. Onu tercih etmiyorum. Alt sınıf emekçi kesim-dir, alt sınıf o zaman her zaman üst sınıftan değersizdir öy-le mi? Sermaye kesimi yani üst sınıf denilen kesim alt sını-fa göre daha değerlidir? Onun için objektif bakmak içinbu alt üst kelimesini kullanmıyorum.

Sonuç bir Türkiye idaresi sınıfsal yapı ve değerler iti-bariyle demokratikleşmiştir. Dot diyordi ki aşağıdan ge-len sınıflardan gelen yönetciler olursa enerjik ve hayatasarılmış bir yönetiminiz olur. İdarede verimlilik artar. 30-40 yıl sonra dönüyorum idarede verimlilik artmış mıdır?Öğrenilmiş refleks, edinilmiş refleks olarak hayır diyoruz.Ölçmeye kalksak durum biraz karışık aslında. Ama tartış-mayacağız bunu. Dot’un ölçülerine baktığımızda 60’dangünümüze toplumun farklı kesimlerinden beslenmesi,emekçi sınıfların çocuklarına açılarak demokratikleşmişve farklı sınıf temsilcileri arasındaki bu mücadele idareyebelli bir dinamizma kazandırmış olsa gerekir. Yönetimdeçok etraflıca konuşulan ve tartışılan bir konu. Bugün ida-renin demokratik bir yapıya sahip olduğunu söyleyebil-mek hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu idare 1980 12Eylül faşizminin üzerine inşa edilen bir idaredir. Ne mut-lu sizlere o günlerin yaşamadınız. Maalesef ben yaşadımdaha 18 yaşında hayata taptaze baktığım bir yaşta yaşa-dım. Dilerim ne Türkiye, ne de başka bir ülke yaşasın o türşartları. 25 yıl geçmesine rağmen üstünden 12 Eylül Ana-yasası’yla bütün sancıları yaşamaya devam ediyor. İdare-nin kendi içinde de halkla ilişkilerinde de davranışın de-mokratik olduğunu söyleyebilmek pek de mümkün değil.Bu sorunu nasıl çözeceğiz, memleketin emekçi kesimin-den çocuklar en tepesinde en kritik kararları alıyorlar. On-ların tavırlarını nasıl açıklayacağız. İdare bir önceki dö-nemde olduğu kadar anti demokratik olmayı sürdürüyor.Bu konuyu açık bırakmamak için formülümüze yeni bir

unsur eklememiz gerekecek. 1960’lı yıllarda Türkiye yapı-sı yani valilik, kaymakamlık, bir temel felsefe üzerindeyükseliyordu. Devlet kalkınmanın öncüsüdür. Özel sektöryetersizdir, devlet bütün unsurlara öncülük yaparak toplu-mu harekete geçiren öncüdür. Mali, insan, kaynakları ba-kımından geniş bir imkân alanına sahip yönetim örgütlen-memiz vardı. O yönetim örgütlenmesinin gerçeği olaraktoplumu bu kadar derinden etkileyen üretici hangi sınıflar-dan geliyor diye soruluyordu, tüm sınıflardan gelirse de-mokrasi için iyi, belli bir sınıftan geliyorsa kötüdür genel-lemesi yapılıyordu. 12 Eylülden bu yana devletin toplum-daki tutumu değişmiştir. Emekçi sınıfların çocuklarınaterk edilen o makamlar daha antidemokratik sonuçlar do-ğurmuştur çünkü bu emekçi çocukların bozukluğundandeğil, devletin topluma karşı rolünün değişmesinden gel-miştir.

Devletin konumu ve rolü değişmelidir. Toplumda budenli ağırlıklı bir role sahip olmamalıdır. Bu kadar büyükolan devlet örgütlenmesi topluma nefes aldırmaz, geri çe-kilmelidir. Özel sektör öncü rol üstlenmelidir. Devletin ro-lü düzenleme ve denetlemedir, ulus devlet bitmiştir. İçeri-de kendi başınıza karar verip yürüyemezsiniz. Küreselmerkezler ne istiyorsa ona uygun yerel merkezlerle idareedilmelidir. Bir önceki dönemin kalkınmada öncü diye çı-kan şey kalkınmanın artçısı demektir. Özel sektörün öncü-sü olandan, özel sektörün tabisi olana geçilmiştir. Emekçikökenli üst düzey yöneticileri içine girdiği anda öyle birdeğişim söz konusu oldu ki, sermayenin egemenliğini ka-bul etmek durumunda kalmıştır. Bir üst soyutlama düze-yinde, bir başka kuruluş düzeyinde değişmiştir. Öncedevlet özel sermayenin öncüsüydü, şimdi devlet bir bütünolarak sermayenin artçısı durumundadır.

Mühendislik mantığına ne kadar oturuyor, bizde deçok köşelidir herşey. Sosyal bölümler muğlâktır denir, de-ğildir. Hesap unsurudur, değişken unsurudur, değişkenle-rin karşılıklı konum hesabı üzerine yürüttüğümüz bir çalış-ma alanıdır.

Günümüzde devlet, toplumun içersinde özel sektör adıverilen ve kendisine dinamizma, heyecan, muazzam yara-tıcılıklar atfeden sermaye kesiminin hizmetinde olan dev-lettir. Bazılarınız ne yapıyor hoca propagandaya gelmiş di-ye düşünebilir. Bu sol söylem filan değil. Bunu liberal de-mokratlar böyle söylüyorlar. İktisat en gerici kesimdir,onlar böyle söylüyor. Günümüzde devletin tanımı şudur;düzenleyici, denetleyici, yönetişimci devlet. Kürekleri kı-ran devlet, yani Erdemir, Seydişehir, Et ve Balık kurumu,memleketin okul ve hastanelerini elinden çıkarmış, yaniküreklerini kırmış devlet dümene geçmiştir. Zaten dümen-deydi, şimdi sadece dümende. Bankacılık Denetleme veDüzenleme Kurumu ile Enerji Piyasası Düzenleme ve De-netleme Kurumu ile bir düzine üst kurum ile dümendedir.Dümene fener rolü yapanlar iki merkezdir Washington ileBrüksel. Biri Amerika, diğeri AB olmak üzere. Günümüz-de küreklerini kırmış, yani fabrikalarını elden çıkarmış bü-yük bir hızla okullarını elden çıkarmaya başlamış. (Okulaile birlikleri okulları elden çıkarış örneğidir. Döner ser-mayeler hastaneleri piyasaya terk örneğidir, kamuda çalı-

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 21

yorsanız eğer sorun olgusal tanımındadır. Küreselleşmedayatmacıdır çünkü o misyonu olan bir vizyondur. O birideoloji, politikalar demetidir. O politikalar demetinin ku-rumları vardır, IMF, Dünya Bankası, OECD, Dünya Tica-ret Örgütü, BM, AB küreselleşmenin kurucu unsurları dabunlardır.

Modernite tek model olarak herkes böyle olacak di-yordu, post modernite reddediyorum dedi, o sıralar Mark-sizm de çözmüştü, yeni bir çıkış dediler, Marksizm düş-manları da herşey tıkanmıştı yeni bir çıkış geriyor dedilerve ikisi de birleşti. Çok çeşitlilik, farklılık gündeme geldi,herşey yerinde değerlidir denildi, değerli olmayan yurt-taşlık ideolojisidir. Herkes etnik elbisesine bürünür, devletsorumluluğu kalkar, cemaatlere dönüşürüz, bu cemaatleresivil toplum kuruluşu deriz, ona kişilik verip idareye dekatarız. Eğer bunların kendini ifade yeteneği yoksa onlarıparalandırırız da. Hem kimlik hem güç verip toplumuntüm renkleriyle dünyayı yönetiriz dediler. Merkezsizlikdurumu, bunun içinden Mcdonalds çıktı, döner değil me-sela, kot pantolon çıktı şalvar değil mesela, Microsoft çık-tı...

... aklımız ağabeyler ve ablalardan farklılaştığı içinfarklı gibi bir yanılsamamız var. Küreselleşme emperya-lizmdir. Küreselleşmenin bütün başarısı akıllarımızı tutsakedişindedir. Modernite gel sen de zengin ol demişti, postmodernite küreselleşme üzerinden oraya tıkılma gel sende dünya ile bütünleş diye bizleri tutsak ediyor. Moderni-zenin çağrısı sahte idi ablalarımız, ağabeylerimiz o zamanonu anladılar, yok deyip kendi alternatiflerini geliştirdiler.Biz zavallılar ise, ben Afrikalı, Latin Amerikalı içeridekifalanca filanca arasında bir fark görmüyorum biz hep be-raber insanız, bu memlekete Amerikalı da gelse, İngiliz,Fransız, Yunan da gelse ama dikkat edin Kırgız, Hindudenmiyor onlarla beraber iş yaparız. Bunlar onur kırıcı, ta-rihin görmediği kadar kendinden geçişlerdir. Yalnız Türki-ye’de değil dünyanın yüzde 85’inde emperyal saldırı var-dır. İnsanlık için en büyük kırılma budur. Şairin dediğidoğrudur. Mesele esir düşmekte değil, olur esir düşebilir-siniz yetmez gücünüz sizi esir alabilirler, mesele teslim ol-mamakta. Şairlerin gücü işte budur.

şan tüm mühendis ve çalışan istihdamı sözleşmeli olmasıkamu hizmetlerinin özelleştirme örneğidir) Kırılan kürek-lerle dümen tutmaya çalışan yöneticiler Brüksel ve Was-hington fenerlerine göre yön tutmaya çalışıyor. Eskiden debu iki fener vardı ağırlıkları değişik olmak koşuluyla, an-cak bugün fark artık zihinlerimiz bu ağırlıkları kabul etmişdurumdadır. 60-70’lere bu merkezler tek yol modernite di-yorlardı, şimdi de aynı şeyi söylüyorlar, aradaki fark bi-zim kabul ediş derecemizdir. O zamanlar dünyanın dörttebiri olan sosyalist ülkelerden ‘halt etmişsin’ diyorlardı.Ulusal kurtuluş hareketi, sosyalizm yani devrim diyorlar-dı. Diğer taraf ise modernite adı altında emperyalizm di-yordu, kapitalizmin en gerici aşaması. Şimdiki fark budur,şimdi bu güçler yine güçlüdür ama bazımız dinozorluk di-ye, bazımız doğru ama yapacak bir şey yok ki diye düşü-nüyor, bazımız ise kaçınılmaz uydudan seni evinde göz-lemleyen bir sistem, cep telefonu, internet, nereye gidece-ğiz, diyor. Bazımız, ben onlardanım, önceki abi, ablalar nesöyledilerse şiddetle devam etmek gerektiğini söylüyor.

Küreselleşme üzerine düşünmemiz gerekiyor. Nedenzorunluluk olsun? Bu lafı ilk kim ortaya attı. Küreselleş-me globalizasyonun çevirisi, bu sözü ilk Carter ortaya at-tı. 1979 ABD başkanı onun üzerine gelen artist Reagan,Dünya Bankası, Avrupa Birliği. Bir terimin önce anlamınasonra sahibine bakmak yeterli, sonra işi çözersiniz. Bu si-ze mutfak bilgisi, püf noktasıdır.

Küreselleşme bir teknolojik zorunluluk ise yeni değil,insan tekerleği icat ettiğinden bu yana küreselleşiyor. Yü-rüyerek aldığım mesafe, tekerlek ile, buhar ile, elektrik ilealdığım mesafe hepsi aynıdır. Hız mesafeyi daraltır. Böyle-ce dünya küçük bir köy olma yolunda adım adım ilerler.Küreselleşme son 25 yılın gerçeği ise tekerlek ile uyduarasında fark yalnızca etki değişiyor, özü değişmiyor. Tek-noloji kim yönetiyorsa ona göre sonuç verendir. Teknolojipolitikasını kim belirliyor ise ona göre etki yaratandır. Bil-gisayarı hepimiz kullanıyoruz. Bilgisayar neden birbirin-den kopuk bireyciliği niye yaratsın, ben internete girdi-ğimde fikirlerimi binlerce kişiyle anında paylaşıyorum.Bu günün teknolojisi dayanışmacı bütün olanakları sun-muyor mu? Microsoft hiç bir şey geliştirmiyor, geliştir-diklerimize el koyuyor. Eğer teknolojinin belirlediği birşey varsa teknik denilen şeyin insanlığın hizmetine tarihinhiç bir devresinde olmadığı kadar sonsuz olanaklar açarakverilebilecek olandır. Yapılamıyorsa aksine bizi sözde bir-leştiriyor ama bizi Kürt, Laz, Çerkez, Rus, Slav, Kızılderi-li diye gömüyorsa burada bir sorun var. Bu tarihin en bü-yük çelişkisi budur, mühendisler bunun üzerinde durmalı-lar bence. Bugünün teknolojik zorunlulukları insanlık içinküreselleşmeyi zorlamıyor, toplumcu yönetimleri zorlu-yor. Sosyalist demiyorum özellikle bir model olarak anlat-mak istemediğim için insanlar arasındaki dağılımı dahaadil kılabildikleri çalışma sürelerinin insanlık dışı 45-65saatlerden 30 saatlere rahatlıkla indirilebildiği bir yaşamınşu anki teknoloji mümkün kılandır. Bakar mısınız bu küre-selleşme teknolojisidir deyip dünyanın dört bir yanındayakılan ateşe.

Küreselleşmenin dayattığı, zorladığı bir şey vardır di-

Kardeşiyle sokakla

rda hep

Bir örnek giydirile

n sen

Nasıl sevmezsin eşit

liği

Yürürken düşen çor

aplarını

Aynı hizaya getirmek için

Annen değil miydi önünd

e

diz çöken

SUNAY AKIN

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 200722

9 Haziran 2007 Cumartesi günüŞubemizin Geleneksel BaharYemeğini yaklaşık 250 kişininkatılımı ile gerçekleştirdik. Bu yılalışılagelmişin dışında BergamaVapuru ile İzmir Körfezineaçıldığımız yemeğe İzmir ValiYardımcısı Mustafa AYDIN ve diğerOda temsilcilerinden OrmanMühendisleri Odası, ŞehirPlancıları Odası, GemiMühendisleri Odası, JeofizikMühendisleri Odasından temsilcilerkatıldılar. Ayrıca Genel Merkezyönetiminden Genel Başkan AliFahri ÖZTEN, Genel SekreterErtuğrul CANDAŞ, Genel SaymanAsiye Ülkü KUTLU ve YönetimKurulu üyesi Özgür KARATAŞ ileİstanbul Şube Başkanı Mehmet AliCANDAŞ ve Bursa Şube yönetimkurulundan meslektaşlarımızbizimle birlikte oldular.

Büyükşehir BelediyesiBaşkanlığının tahsis ettiği BergamaVapuru ile Pasaport iskelesindebaşlayan keyifli körfez turu 3 saatinsonunda yine aynı yerde sona erdi.Bu nedenle BüyükşehirBelediyesine de meslektaşlarımızadına teşekkür ederiz.

Şubemizden

Bergama Vapuru ile İzmir Körfezi’ndeGeleneksel Bahar Yemeği

TMMOB HARİTA ve KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASIİZMİR ŞUBESİ HABER BÜLTENİKasım-Aralık 2006/Ocak 2007 • Yıl:14 • Sayı:77 İki ayda bir yayınlanır ve üyelere ücretsiz olarak gönderilir. Bölgesel Süreli Yayındır.Sahibi HKMO İzmir Şubesi adına: Muhittin SELVİTOPUSorumlu Yazıişleri Müdürü: Okan ÖZEGEYönetim Yeri: 1441 Sokak No:4/5 35220 Alsancak/İZMİRTel: 0232 463 08 44 • Fax: 0232 463 84 63 • E-posta: [email protected]ım ve Uygulama: Egetan Ltd. Şti. • Tel: 421 08 96Baskı ve cilt: UŞŞAK Matbaacılık Ltd. Şti.1464 Sk. No:55/A Alsancak-İzmir • Tel:464 99 67Basım Tarihi: 7 Mayıs 2007

Alaşehir Temsilcimiz Hüseyin Afşaroğlu’nu 15.06.2007 tarihindeyitirdik. 3249 Sicil Numaralı üyemiz amansız hastalığıyla iki yılayakın bir süredir savaşıyordu. 19.06.1965 Yılında Alaşehir’dedoğan üyemiz, Selçuk Üniversitesini 1988 Yılında bitirdi. O’nuMeslek Odasına ve Şube çalışmalarına olduğu kadar ülkesorunlarına duyarlılığıyla da anımsayacağız. Her zaman MeslekOdamız ve Şubemizin tüm etkinliklerine özenle katılmaya vekatkı koymaya gayret eden hayat dolu, çevresine neşesiyle ışıksaçan meslektaşımızı hep sevgiyle ve gülümsemeyle anacağız.

Alaşehir TemsilcimizHüseyin Afşaroğlu’nukaybettik

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Nisan-Mayıs-Haziran 2007 23

Aynı zamanda Alaşehir Temsilciliği göreviniyürüten arkadaşımız hastalığa yakalandığınıöğrendikten sonra dahi neşesinden bir şeykaybetmemiş, hastalıkla ve kendisiyle dalgageçmesini bilmiştir. Neşesi ve yaşam mücadelesisayesinde akciğer kanseri ile iki yıldan fazlayaşamayı başarmıştır. Özel viski içeceklerinin istenmesi üzerine “birazdaha bekleyin şerbet niyetine içersiniz” diyen,kendisini arazide takım elbiseyle çalışırken görenve takım elbise ile çalışan ilk harita mühendisiyakıştırması yapan arkadaşına “Geçen gün elbisedolabını açtım bir sürü takım elbise var. Ölüpgideceğim bari arazide giyip eskiteyim diyedüşündüm” rahatlığında olan ve KadastroMüdürlüğüne geldiğinde “Ciğeri beş para etmezadam geldi” diyerek kendisi ve hastalığı ile alayedebilecek kadar neşe dolu bir arkadaşımızdı.

Ardından...Ege üniversitesinde aynı anda tedavi gördüğüdiğer hastaların hepsinin hayatını kaybetmesiüzerine “hepsi birer birer aramızdan ayrıldı, birtek ben kaldım, demek ki yaşayacağım” diyerekumutla hayata ve işine sarılan, temsilcilikgörevini layıkıyla yürütmeye çalışan ve hastalığıyenebileceğine inanan arkadaşımız maalesefhastalığına yenik düştü ve onun yaşama olan bubağlılığı, yakalandığı amansız hastalık karşısındayaşam dersleri verdiği bir 6 ay daha birlikteolmamızı sağladı.Kendisine Allahtan rahmet, ailesine vesevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Not: Hüseyin AFŞAROĞLU’ nun hastalıksürecine ilişkin verdiği bilgilerden dolayıAlaşehir Kadastro Müdürü KenanKARACA’ ya teşekkür ederiz.