28
TALAT ORUÇ ‹K‹ AYLIK S‹YAS‹ GAZETE www.toplumsalozgurluk.com SAYI: 28 HAZ‹RAN 2009 F‹YATI: 1.5 TL ISSN: 1304-6519 ÖZGÜRLÜK TOPLUMSAL Obama’n›n ABD baflkanl›¤›- na seçilmesiyle birlikte Afga- nistan ve Pakistan ön plana ç›kt›. Irak’tan çekilecek Ame- rikan askerlerinin bir... 12. SAYFA M. RAMAZAN AFGAN‹STAN’IN K‹L‹D‹ PAK‹STAN’DA Küresel düzeyde ve senkroni- ze özellik tafl›yan kapitalist krizin etkilerinin hissedildi¤i ve Ortado¤u’nun yeniden di- zayn›n›n gündemde oldu¤u koflullarda Türkiye’de yerel seçimler yap›ld›. Krizin y›k›c› etkilerinin... 18. SAYFA VOLKAN YARAfiIR YEREL SEÇ‹MLER VE 1 MAYIS ÜZER‹NE 1-‹ki ana e¤ilim Türkiye’yi geçmiflinden farkl› bir zemi- ne yerlefltiriyor ve bu de¤ifli- min harekete geçirdi¤i bir di- zi yeni askeri-politik... 6. SAYFA O/UZHAN KAYSER‹L‹O/LU ABD H‹MAYES‹NDE OSMANLICILIK DE/‹fi‹M fiART Yerel seçimlerin ard›ndan sos- yalistlerin ciddi bir baflar›s›n- dan söz edemiyoruz. Ancak, Hatay’›n... 28. SAYFA B. AKPOLAT D‹REN‹fiLER‹ YAYALIM Tayyip Erdo¤an, “Kriz bizi te- ¤et geçecek” söylemini pek kul- lanmaz oldu. Art›k bu ekono- mik krizin di¤er... 3. SAYFA TUNCAY YILMAZ DEMOKRAS‹ CEPHES‹N‹... Dünya kapitalizminin ve Türki- ye’deki Kemalist rejimin önem- li s›k›fl›kl›klar yaflad›¤› ve bir dönüflüme zorland›¤›... 6. SAYFA ESER SANDIKCI EL SALVADOR DA SOLU SEÇT‹ El Salvador’da Mart ay›nda ya- p›lan seçimleri eski gerilla ör- gütü FMLN’nin (Farabundo Marti Ulusal Kurutulufl... 13. SAYFA YUNUS MULUK YEN‹ SALDIRI TERM‹K SANTRAL... Türkiye'yi yeni enerji üssü ola- rak kullanmak isteyen küresel sermaye çok say›da termik santral kurma girifl... 26. SAYFA 20. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren girilen devlet eliyle “milli sermaye” yaratma gayreti, Cumhuriyet’in kurulu- flundan sonra, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” slogan›yla özet- lenen bir içe kapanma dönemi geçirmiflti. Bu, hem dünya- daki siyasal koflullar, hem de iç etkenler nedeniyle gerek- liydi. Türkiye sermaye s›n›f› önce kendi iflçisini ve kendi halk›n› sonuna kadar ac›mas›zca sömürerek palazlanma- l›yd›. Zaten etraf›na efelenecek derman› da yoktu. Bu yüzden (K›br›s hariç) d›fla karfl› sözde bar›flç›yd›. (“Yurtta Sulh” taraf› zaten hiç olmad›. Kendi halk›na; iflçi ve emek- çilere, Kürtlere, Alevilere, Rum ve Ermenilere vb uygula- nan binbir çeflit fliddeti unutmam›z mümkün de¤il elbette!) Ama art›k Türkiye sermayesi kapitalist yolda vard›¤› aflamada, Cumhuriyet’in klasik ilkesinden caymak niye- tinde. Çünkü sermaye, kendisini korumak için ördü¤ü ko- zaya art›k s›¤m›yor ve yay›lma ihtiyac› duyuyor. Cumhu- riyet devleti de buna uygun olarak, politik/diplomatik ve askeri aç›dan yay›lmac› bir tarzda kendisini yeniden ör- gütlüyor. Türkiye bölgesel güç konumuna s›çramaya ha- z›rlan›yor. Çünkü kapitalist devletin asli görevi kapitalist- lerin ç›karlar›n› korumakt›r: Yurtta ve Cihanda! Çünkü Türkiyeli sermayedarlar›n Ortado¤u’da, Balkanlar’da, Kafkaslar ve Orta Asya’da yapt›¤› yat›r›mlar›n, o bölgeler- de yürüttü¤ü ticaretin korunmas› için askeri ve politik gü- ce ihtiyaç var. ‹flte Osmanl›c›l›¤›n “yeni” s›fat›yla hortlamas›n›n maddi temeli budur. Eh, Osmanl›c›l›k gündeme gelmiflse, fetihçi (iflgalci, ya¤mac›) ruh da onun ikiz kardefli olarak canla- nacakt›r. Bunun biz iflçi ve emekçiler için anlam› ise, e¤er biz bu gidiflata “dur” demezsek”, kapitalistlerimizin kasa- lar›n› korumak ve büyütmek için dökülecek kan, verilecek cand›r. Neo-Osmanl›c›l›k bir yan›yla belirtti¤imiz gerçekli¤e da- yan›rken, di¤er yan›yla da sahtedir. Çünkü Osmanl›, her fleye ra¤men bafl›na buyruk bir devletti. Oysa günümüzün Türkiye egemenleri tek bafl›na kendi güçlerine de¤il, as›l olarak arkalar›ndaki “day›”ya, yani ABD’ye güveniyorlar. Türkiye’nin son y›llarda bölgede yapt›¤› bütün hamleler, ayn› zamanda ABD’nin açt›¤› zemin üzerinde, en az›ndan onunla çat›flmamak kofluluyla yap›l›yor. Türkiye’nin egemen s›n›f› e¤er bir nebze Neo-Osmanl›c›- l›k oynayabilecekse, bu, ABD’nin küresel/bölgesel politi- kalar›n›n da bunu teflvik etmesi ya da izin vermesiyle ger- çekleflecektir. ABD DEN ‹CAZETL‹ NEO - OSMANLICILIK

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

TALAT ORUÇ

‹K‹ AYLIK S‹YAS‹ GAZETE www.toplumsalozgurluk.com SAYI: 28 HAZ‹RAN 2009 F‹YATI: 1.5 TL

ISSN

:130

4-65

19

ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Obama’n›n ABD baflkanl›¤›-na seçilmesiyle birlikte Afga-nistan ve Pakistan ön planaç›kt›. Irak’tan çekilecek Ame-rikan askerlerinin bir...12. SAYFA M. RAMAZAN

AFGAN‹STAN’INK‹L‹D‹ PAK‹STAN’DA

Küresel düzeyde ve senkroni-ze özellik tafl›yan kapitalistkrizin etkilerinin hissedildi¤ive Ortado¤u’nun yeniden di-zayn›n›n gündemde oldu¤ukoflullarda Türkiye’de yerelseçimler yap›ld›. Krizin y›k›c› etkilerinin...18. SAYFA VOLKAN YARAfiIR

YEREL SEÇ‹MLERVE 1 MAYISÜZER‹NE

1-‹ki ana e¤ilim Türkiye’yigeçmiflinden farkl› bir zemi-ne yerlefltiriyor ve bu de¤ifli-min harekete geçirdi¤i bir di-zi yeni askeri-politik...6. SAYFA O⁄UZHAN KAYSER‹L‹O⁄LU

ABDH‹MAYES‹NDEOSMANLICILIK

DE⁄‹fi‹M fiARTYerel seçimlerin ard›ndan sos-yalistlerin ciddi bir baflar›s›n-dan söz edemiyoruz. Ancak,Hatay’›n...28. SAYFA B. AKPOLAT

D‹REN‹fiLER‹ YAYALIMTayyip Erdo¤an, “Kriz bizi te-¤et geçecek” söylemini pek kul-lanmaz oldu. Art›k bu ekono-mik krizin di¤er...3. SAYFA TUNCAY YILMAZ

DEMOKRAS‹ CEPHES‹N‹...Dünya kapitalizminin ve Türki-ye’deki Kemalist rejimin önem-li s›k›fl›kl›klar yaflad›¤› ve birdönüflüme zorland›¤›...6. SAYFA ESER SANDIKCI

EL SALVADOR DA SOLU SEÇT‹El Salvador’da Mart ay›nda ya-p›lan seçimleri eski gerilla ör-gütü FMLN’nin (FarabundoMarti Ulusal Kurutulufl...13. SAYFA YUNUS MULUK

YEN‹ SALDIRI TERM‹K SANTRAL...

Türkiye'yi yeni enerji üssü ola-rak kullanmak isteyen küreselsermaye çok say›da termiksantral kurma girifl...26. SAYFA

20. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren girilen devlet eliyle“milli sermaye” yaratma gayreti, Cumhuriyet’in kurulu-flundan sonra, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” slogan›yla özet-lenen bir içe kapanma dönemi geçirmiflti. Bu, hem dünya-daki siyasal koflullar, hem de iç etkenler nedeniyle gerek-liydi. Türkiye sermaye s›n›f› önce kendi iflçisini ve kendihalk›n› sonuna kadar ac›mas›zca sömürerek palazlanma-l›yd›. Zaten etraf›na efelenecek derman› da yoktu. Buyüzden (K›br›s hariç) d›fla karfl› sözde bar›flç›yd›. (“YurttaSulh” taraf› zaten hiç olmad›. Kendi halk›na; iflçi ve emek-çilere, Kürtlere, Alevilere, Rum ve Ermenilere vb uygula-nan binbir çeflit fliddeti unutmam›z mümkün de¤il elbette!)

Ama art›k Türkiye sermayesi kapitalist yolda vard›¤›aflamada, Cumhuriyet’in klasik ilkesinden caymak niye-tinde. Çünkü sermaye, kendisini korumak için ördü¤ü ko-zaya art›k s›¤m›yor ve yay›lma ihtiyac› duyuyor. Cumhu-riyet devleti de buna uygun olarak, politik/diplomatik veaskeri aç›dan yay›lmac› bir tarzda kendisini yeniden ör-gütlüyor. Türkiye bölgesel güç konumuna s›çramaya ha-z›rlan›yor. Çünkü kapitalist devletin asli görevi kapitalist-lerin ç›karlar›n› korumakt›r: Yurtta ve Cihanda! ÇünküTürkiyeli sermayedarlar›n Ortado¤u’da, Balkanlar’da,

Kafkaslar ve Orta Asya’da yapt›¤› yat›r›mlar›n, o bölgeler-de yürüttü¤ü ticaretin korunmas› için askeri ve politik gü-ce ihtiyaç var.

‹flte Osmanl›c›l›¤›n “yeni” s›fat›yla hortlamas›n›n madditemeli budur. Eh, Osmanl›c›l›k gündeme gelmiflse, fetihçi(iflgalci, ya¤mac›) ruh da onun ikiz kardefli olarak canla-nacakt›r. Bunun biz iflçi ve emekçiler için anlam› ise, e¤erbiz bu gidiflata “dur” demezsek”, kapitalistlerimizin kasa-lar›n› korumak ve büyütmek için dökülecek kan, verilecekcand›r.

Neo-Osmanl›c›l›k bir yan›yla belirtti¤imiz gerçekli¤e da-yan›rken, di¤er yan›yla da sahtedir. Çünkü Osmanl›, herfleye ra¤men bafl›na buyruk bir devletti. Oysa günümüzünTürkiye egemenleri tek bafl›na kendi güçlerine de¤il, as›lolarak arkalar›ndaki “day›”ya, yani ABD’ye güveniyorlar.Türkiye’nin son y›llarda bölgede yapt›¤› bütün hamleler,ayn› zamanda ABD’nin açt›¤› zemin üzerinde, en az›ndanonunla çat›flmamak kofluluyla yap›l›yor.

Türkiye’nin egemen s›n›f› e¤er bir nebze Neo-Osmanl›c›-l›k oynayabilecekse, bu, ABD’nin küresel/bölgesel politi-kalar›n›n da bunu teflvik etmesi ya da izin vermesiyle ger-çekleflecektir.

ABD’DEN ‹CAZETL‹ NEO-OSMANLICILIK

Page 2: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

Yazmal›y›m.Kalemi ald›m elime; yazmal›y›m deyip duruyorum. Yazd›¤›m bir flamar olsun istiyorum dö-

nekli¤e. Bir karfl›l›k. Nostaljiden geçilmiyor ortal›k. Filimler bir zamanlar devrimci olup daflimdi ifl adam›, Miki-Maus ithalatç›s› veya reklamc› olanlar›n hikayeleriyle dolup tafl›yor. Biz-de 68’liler Vakf›. Bir araya gelinip bir zamanlar nas›llard›, anlat›l›yor. “Hat›ralar yadediliyor.”Ben hat›ralar› yadetmek istemiyorum. Hamaset edebiyat› da yapmak istemiyorum gelecek

üstüne. Ama bir fleyin alt›n› çizmek istiyorum: Günlerimiz gerçek anlam›yla yeni bafllad›. Yanikomünistlerin günleri. fiüphesiz kuru bir ajitasyon san›lacak sözlerim. Bozgunda zafer havas›çalmakla suçlanaca¤›m. Neyleyim. ‹kisi de de¤il oysa. Günlerimizin bafllad›¤›n› fark edince bu-nu dile getirece¤im elbette.Bununla olup bitenlerden etkilenmedi¤imi, içimin ac›mad›¤›n› söylemek istemiyorum. Elbette

teorinin alaya al›n›fl›, eski bir sürü komünis-tin, flimdiye kadar savunduklar› görüflünütopya oldu¤unu söylemeleri, “yaland›” de-meleri, kiminin art›k devrim olas›l›¤›n› hiç mihiç görmeyifli; bu kaos ve inkâr dalgas› beniüzmemezlik etmiyor. ‹flimiz zordu, daha dazorlafl›yor. Ama zihnimin berrakl›¤› bu bula-n›kl›¤a inat art›yor.Hele kapitalizmin nimetlerinin propaganda

edilmesi yok mu, kimi bir zamanlar›n arka-dafllar›n›n a¤z›ndan, büsbütün mide buland›-r›c› oluyor. Arkadafllar› geçiriyorum gözümünönünden. Ve hepsi üstüne bir fleyler yazmakistiyorum. Kimi arkadafllar SHP’nin[CHP’nin] saflar›nda. Kimileri kendi tarz›n-da ba¤›ms›z ama zehir gibi milliyetçi. Birelin parmaklar› kadar kal›fl›m›z ürkütmüyorbeni. Ama içimi ac›t›yor.

fi‹R‹N CEMG‹L

fi‹R‹N CEMG‹L1945 - 20091968 kufla¤›n›n asi k›z› fiirin Cemgil'i (Yaz›c›o¤lu) 12 Nisan 2009'da kay-

bettik. Hayat›n› politik sürgün olarak Almanya'n›n Duisburg kentindesürdürüyordu.

fiirin Cemgil, 11 May›s 1945’te Denizli'nin Buldan ilçesinde do¤du. AnkaraHukuk'tan mezun oldu. Hayat›n›n merkezinde hep devrimci hareketin çeflitlialanlar›ndaki faaliyetleri yer ald›.

Politik hayat›na, 1960'l› y›llarda T‹P Çankaya flubesi üyesi ve sonras›ndaDev-Genç'e dönüflecek FKF’nin kurucusu olarak bafllad›. Ayn› politik süreç-lerin içinde olan ve eylemlerde ortaklaflt›¤› Sinan Cemgil'le birbirlerine afl›kolup Taylan'›n anne babas› olacaklar› hayat arkadafll›¤›na bafllad›lar.

Sinan'› da¤da vuran 12 Mart faflist darbesi fiirin'i de hapishaneye soktu. Daha sonra Hikmet K›v›lc›ml›'n›n görüfllerini benimseyen fiirin Cemgil,

Vatan Partisi, Türkiye Komünist Partisi-K›v›lc›m ve Toplumsal ÖzgürlükPlatformu saflar›nda devrimci faaliyette bulundu. ‹flçi grevlerinden göster-ilere, gecekondu örgütlenmelerinden yay›n ç›karmaya dek bütün etkinlik-lerde en önde yer ald›. Kürt halk›n›n özgürleflme hamlesine destek oldu.Hayat›n›n son döneminde güncel pratikten çekildi ve an›lar›n› kaleme ald›.

O, bir kad›n olarak da kendi cinsinin erkek egemenli¤ine karfl› özgürlükeylemine özel önem veriyordu.

fiirin Abla'm›z devrimci onurunu ve komünizme olan inanc›n› hep korudu.An›s› önünde sayg›yla e¤iliyoruz.

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU

2 haziran 2009girifl ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ÖZGÜRLÜKTOPLUMSALS›raselviler Cad. Billurcu Sok. No: 3/8 34433 Beyo¤lu- ‹stanbul Tel: 0212 243 81 51 e-mail: [email protected]

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU GAZETES‹Yerel Süreli Yay›n ISSN: 1304-6519 Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hasip Erkan Gökber Yay›n Kurulu: Halit Elçi, O¤uzhan Kayseri-lio¤lu, Eser Sand›kc›, Hikmet Sar›o¤lu, Mete Gönültafl, Faruk Beskisiz Teknik Sorumlu: Hamit Eren Osmana¤ao¤lu

Hesap no- TL: Hasip Erkan Gökber ‹fl Bankas› 1042 634946 Euro: Hasip Erkan Gökber ‹fl Bankas› 1042 015 6270Yurtd›fl› sat›fl fiyat›: 3 Euro Bask›: EZG‹ Matbaac›l›k Sanayi caddesi Altay Sok. No:10 Çobançeflme YEN‹BOSNA-‹STANBUL (0212 452 23 02)

Direniflleri Yayal›mB. Akpolat ............................................................ 3

ABD Himayesinde Osmanl›c›l›kO¤uzhan Kayserilio¤lu ........................................ 4

Demokrasi Cephesini KurarkenTuncay Y›lmaz ..................................................... 6

Seçimler ve Sonras›Tuncay Y›lmaz ..................................................... 7

Ulrike MeinhofReha Keskin ....................................................... 8

CHP Alevilerin Dostu Mu?Halit Elçi .............................................................. 9

Afganistan’›n Kilidi Pakistan’da M. Ramazan ...................................................... 12

El Salvador da Solu SeçtiEser Sand›kç› .................................................... 13

Filistin’e Bar›fl› Halklar GetirecekHalit Elçi ............................................................ 14

Kapitalizm ve Krizler-Dünden BugüneÖzgür Öztürk ..................................................... 16

Türkiye Ekonomisi Daral›yorN. Ergünefl ........................................................ 17

Yerel Seçimler ve 1 May›s ÜzerineVolkan Yarafl›r ................................................... 18

ERDEM‹R’de ‹hanet Anlaflmas› ‹rfan Kayg›s›z .................................................... 20

Bir Marka Kent ProjesiMahir Y›lmaz ..................................................... 21

Yaflar Nezihe Han›mEren Osmana¤ao¤lu .......................................... 22

Öjenik, Yine, YenidenMebruke Bayram ............................................... 24

Yeni Sald›r›: Termik SantrallerYunus Muluk ..................................................... 26

De¤iflim fiartTalat Oruç .......................................................... 28

BU SAYIDABU SAYIDA

fifiiirriinn AAbbllaa’’mm››zz›› öönncceekkii yy››llllaarrddaa yyaazzdd››¤¤›› bbiirr nnoottllaa aann››yyoorruuzz::

Ölenler dövüflerek öldüler,günefle gömüldüler.

Vaktimiz yok onlar›n matemini tutmaya! Ak›n var günefle ak›n,

günefli zaptedece¤iz! Güneflin zapt› yak›n!

Orhan Y›lmazkaya 1970-2009

Page 3: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

3 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ayyip Erdo¤an, “Kriz bizi te¤et geçecek” söyleminipek kullanmaz oldu. Art›k bu ekonomik krizin di¤erülkelerde yaratt›¤› sonuçlar› anlat›p yaflanan sorun-

lar›n Türkiye’nin kendi ekonomisinden kaynaklanmad›¤›üzerinde duruyor. Almanya’da da ekonomi küçülmüfl,Fransa’da da, Amerika’da da… Tayyip, Türkiye’nin sü-rekli bir büyüme yaflad›¤› 2002-2007 aras›nda bile eko-nominin istihdam yaratmad›¤›ndan ise hiç bahsetmiyor.

Hükümet, yüzde 4 olarak öngördü¤ü 2009 büyüme tah-minini, yüzde 3,6 küçülme olarak de¤ifltirerek krizin etki-lerinin artarak devam edece¤ini ilan etmifl oldu. Hükü-metin de gördü¤ü o ki bu kriz k›sa süreli bir durgunlukde¤il. Bu kriz, yüksek iflsizlik, g›da krizine de paralel a¤›rbir yoksullaflmayla kendini gösterecek olan bir uzun sü-reli bir kriz. Ve bu krizden ç›k›ld›¤›na, dibin görüldü¤ünedair yarat›lmaya çal›fl›lan tüm olumlu havaya ra¤mentersi göstergeler her geçen gün daha fazla a盤a ç›k›yor.

Hükümet, kriz döneminde de iflçilerin kazan›lm›fl hakla-r›n› t›rpanlamaktan geri durmuyor. Yeni Çal›flma ve Sos-yal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer, aya¤›n›n tozuyla k›-dem tazminat›n› tekrar tart›flmaya aç›verdi. Sermaye vehükümetleri utanmazca iflsizli¤in nedeni olarak göster-dikleri k›dem tazminat›n› iflçilerin da¤›n›kl›¤›ndan yarar-lanarak tasfiye etmeyi planl›yorlar. Krizin faturas›n› ser-maye s›n›f›n›n ödememesi, yükün halka yüklenmesi içinhaz›rl›klar yap›l›yor.

Rejim h›rpalan›yor

Kapitalist sistemin anarflik, kâra dayal› do¤as›ndankaynaklanan ekonomi alan›ndaki bu krizin ötesinde Tür-kiye’nin oligarflik-totaliter rejimi de ezilenlerin özelliklede Kürt halk›n›n meflru direniflleriyle krize sürükleniyor,h›rpalan›yor. Hükümetin Kürt sorununda aç›l›m, çözümsöylemlerinin karfl›l›¤›n›n olmad›¤›n›, Kürt illerinde ba-flar›s›z oldu¤unu DTP’yi kitlesel tutuklamalarla bask› al-t›na almaya çal›flmas›ndan anlamak mümkündür. Kürtözgürlük hareketini hesaba katmayan, tasfiyeyi planla-yan ya da bu hareketi Amerikanc› bir çözümün parças›haline getirmeyi hedefleyen her türlü giriflim Kürt genç-lerinin, kad›nlar›n›n, yoksullar›n›n serhildanlar›yla karfl›-laflacakt›r.

Yeni D›fliflleri Bakan› Ahmet Davuto¤lu, eski CIA Türki-ye Masas› fleflerinden Graham Fuller ya da Zaman veYeni fiafak gazetesi yazarlar› taraf›ndan, Türkiye’nincumhuriyetle birlikte s›rt›n› döndü¤ü Osmanl› co¤rafya-s›nda yeniden etkili bir aktör oluflu olarak tan›mlananneo Osmanl›c› siyasal hat da Türkiye siyasetinde birçoktafl› yerinden oynatacakt›r.

Yeni Osmanl›c›l›kla birlikte ‹ran, Suriye ve Hizbul-lah’tan müteflekkil fiii ekseninin etkisizlefltirilmesinin ya-n› s›ra Müslüman Kardefller-Hamas çizgisinin de ehlilefl-tirilmesi Bat›’yla müzakere edebilir, diyaloga girebilir birçizgiye çekilmesi misyonu üstlenilmifl oluyor. AKP, Oba-ma’yla birlikte yeni bir veçheye kavuflaca¤›n› düflündü¤ü

ABD’nin bölgeye yönelik planlar›nda (Yeni Ortado¤uProjesi’nde) daha aktif bir flekilde yer alabilmek ad›naTürkiye’ye “alt-emperyalist” bir rol biçiyor. Yani yenidenaç›lacak olan Ortado¤u ihalesinden pay kapmaya çal›-flan bir tafleron gibi davran›yor. ABD’nin Ortado¤u’daki,Afganistan ve Pakistan’daki ç›karlar›n›n korunmas› içindaha fazla d›fla aç›laca¤› anlafl›lan TC, her yönden bü-yük bir gerilimle karfl› karfl›ya kalacakt›r.

Sivil-faflist hareket güçlendiriliyor

En baflta krizle beraber ortaya ç›kacak olas› ayaklan-ma ve direnifllerin flimdiden önü al›nmaya çal›fl›l›yor. ‹fl-çi s›n›f›n›n, yoksullar›n, Kürtlerin, ezilenlerin hak aramave özgürleflme taleplerinin karfl›s›nda kullan›lacak sivil-faflist hareket bilinçli çabalarla güçlendiriliyor. Do¤ru-dan Amerikanc› istihbarat örgütlerinin iç savafl dene-yimlerinin ak›t›ld›¤›, medyan›n her gün bilinçlere pompa-lad›¤› ›rkç›-flovenist zehirle beslenen bu hareket mobilizeedilerek sisteme karfl› gelecek her türlü tepkinin ilk dal-gak›ran› olarak haz›rda bekletiliyor.

Medyan›n Kürt sorununu da en afla¤›l›k flekilde kullana-rak yayd›¤› flovenist hava kriz koflullar›nda; ayaklanma-lar›n, direnifllerin, grevlerin, çat›flmalar›n içinde güçlene-cek emekçi kardeflleflmesini engellemeyi hedefliyor.Türk’ün Kürt’ü iflsiz kalmas›n›n, yoksullu¤unun, açl›¤›n›nnedeni olarak görmesi, bilinçlere yedirilmeye çal›fl›l›yor.Açl›k, yoksulluk ve iflsizlikle sisteme yönelecek öfkeninKürtlere yönelmesi ile halklar aras›nda yaflanacak birsavafl›n tohumlar› Anadolu topraklar›na serpiliyor.

Neredeyse her iki gençten birine ifl bulamayan, emekçihalk› kötü konutlarda yaflamaya mahkûm eden açl›k veyoksulluk düzeni kapitalizm, sistemini sürdürebilmekiçin polisiye ve sivil-faflist fliddetin dozunu her geçen günartt›rmaktan baflka çözüm bulamaz hale gelecektir. fiid-deti artt›rd›kça da kapita-lizmin, AKP’nin demokra-siye düflmanl›¤›, karfl›tl›¤›her geçen gün daha fazlaa盤a ç›karken; halk›n hertürlü örgütlülü¤üyle, ara-c›yla kendini savunmameflrulu¤u da artacakt›r.

fiimdi görev; son y›llar›nen kitlesel ve coflkulu kut-lanan 1 May›s’›ndaki dev-rimci kararl›l›¤› süreklilefl-tirmektir. Devrimci hare-ket gençli¤in, özellikle deliselilerin devrimci coflku-sunu, yoksullar›n, iflçile-rin, Kürtlerin öfkesini ar-kas›na alarak direnifli yay-mal› ve derinlefltirmelidir.

D‹REN‹fiLER‹ YAYALIM

Medyan›n Kürt sorununu da en afla¤›l›k flekilde kullanarakyayd›¤› flovenist hava krizkoflullar›nda; ayaklanmalar›n,direnifllerin, grevlerin, çat›flmalar›n içinde güçlenecekemekçi kardeflleflmesini engellemeyi hedefliyor. Türk’ün Kürt’ü iflsiz kalmas›n›n, yoksullu¤unun, açl›¤›n›n nedeniolarak görmesi, bilinçlere yedirilmeye çal›fl›l›yor. Açl›k, yoksulluk ve iflsizlikle sisteme yönelecek öfkenin Kürtlere yönelmesi ile halklararas›nda yaflanacak bir savafl›n tohumlar› Anadolu topraklar›na serpiliyor.

B. Akpolat

Kapitalizmin Krizinin Faturas›n› Egemenlere Ödetelim

Hükümet kriz döneminde de iflçilerin kazan›lm›fl haklar›n› t›rpanlamaktan geri durmuyor. Yeni Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer, aya¤›n›n tozuyla k›dem tazminat›n› tekrar tart›flmaya aç›verdi. Sermaye ve hükümetleri utanmazca iflsizli¤in nedeni olarak gösterdikleri k›dem tazminat›n› iflçilerin da¤›n›kl›¤›ndan yararlanarak tasfiye etmeyi planl›yorlar. Krizin faturas›n› sermaye s›n›f›n›n ödememesi, yükün halka yüklenmesi için haz›rl›klar yap›l›yor.

T

Page 4: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

ermayeye askeri-politik destek

1-‹ki ana e¤ilim Türkiye’yi geçmiflinden farkl› birzemine yerlefltiriyor ve bu de¤iflimin harekete geçirdi-¤i bir dizi yeni askeri-politik toplumsal ivme de harekethalinde. Sürecin nereye do¤ru evrilece¤i, yaflanan dö-nüflüm sürecinin içindeki toplumsal güçlerin kapasite-leri taraf›ndan belirlenecek.

Böylesi süreçler toplumsal iradenin rolünün artt›¤›dönemlerdir ve bu tarihsel- toplumsal gerçe¤in nas›liflledi¤ine, içinde yer alarak ve dönüflümün emekçilerinve ezilenlerin ç›karlar› yönünde olmas› yönünde sava-flarak, hep birlikte tan›k olaca¤›z. Hangi yöne dönece-¤imiz, nas›l bir tarih yaflayaca¤›m›z ve nerede konum-lanaca¤›m›z, toplumsal s›n›flar›n ve onlar›n politiktemsilcilerinin yak›n dönemdeki mücadeleleri taraf›n-dan belirlenecek.

‹lk ana e¤ilim, Türkiye’de kapitalizmin ulaflt›¤› gelifl-me noktas›n›n ulusal s›n›rlardan d›fla do¤ru yapt›¤› ba-s›nçt›r.

Biriken sermaye daha kârl› olabilece¤i yeni co¤rafya-lara yat›r›m ifltah› içinde ve o yat›r›mlar›n askeri ve

politik araçlarla korunmas›n› talep ediyor. Ve devam-la, ayn› sermaye, ulusal s›n›rlar içinde üretti¤i malla-r›n d›fl pazarlarda daha genifl ve daha derin sat›fl›n›nkoflullar›n›n yarat›lmas› için de politik ve askeri iradeihtiyac› içinde.

‹kinci ana e¤ilim, 1970’lerden itibaren içinde oldu¤u“uzun dalga” yap›sal krizinin içinde ç›rp›n›p ç›k›fl yol-lar› ararken, sürekli “çevre”ye at›larak “uzaklaflt›r›-lan” krizin kendi ulusal s›n›rlar› içinde patlay›p zirveyapmas›yla sars›lan ABD’nin, kapitalist dünyadaki “li-der” konumunun sorgulanmas› ve o konumu yenidenüretebilmek için yeryüzüne yap›lan güncel-stratejikmüdahaledir. Küresel kriz taraf›ndan kendi iç dengele-ri sars›lan ABD’nin küresel düzeyde bir hamle içinfarkl› co¤rafyalarda güçlü yard›mc›lara ihtiyac› var.TC’ye yönelim, bu acil ihtiyaçtan kaynaklan›yor.

Clinton ve Bush’un bafllatt›¤› ve Obama’n›n yürütme-ye yazg›l› oldu¤u bu dünya-tarihsel müdahale, mevcutküresel politik-ekonomik-askeri düzeni ABD’nin “li-der”li¤ini bir tarihsel dönem daha sürdürebilece¤i biryeni yap›ya sokmay› hedefliyor.

Tafleronluktan küçükortakl›¤a hamle

2-Kritik tarihler, ünlü Erdo¤an-Büyü-kan›t “Dolmabahçe Görüflmesi” ve son-ra Kas›m- Aral›k 2007 tarihlerinde ya-p›lan bir dizi askeri-politik görüflmeninzirvesi olan Waflington’daki Bush-Erdo-¤an görüflmesidir. Bizler buralardahangi karanl›k hesaplar›n yap›ld›¤›n›nayr›nt›lar›n› bilemesek de, sonras›nda-ki geliflmelerden, anlaflma zemininisaptayabiliriz.

O zemin, yukarda vurgulad›¤›m›z ikiana e¤ilimin askeri ve politik talepleri-nin ABD’nin hegemonyas› alt›nda uz-laflt›r›ld›¤› bir yap›ya sahiptir. ABD veTC’nin ana yöneliflte anlaflt›¤› ortada-d›r. TC içindeki farkl› iktidar odaklar›da, en baflta Ordu, AKP ve TÜS‹AD,

anlaflman›n ana zemininde ortaklaflt›lar. ABD merkezli emperyalist oda¤›n ç›karlar›

yönünde yeryüzüne dayat›lan dönüflümler,ola¤anüstü askeri-politik güç ve küresel-top-lumsal meflruiyet talep ediyor. Ve iflte, Tür-kiye kapitalizminin kendini büyütme hedeflibölgesel-küresel aç›l›m›, öyle bir yap›ya so-kuluyor ki, asl›nda iç içe geçen sermayedevreleri dolay›m›yla zaten büyük oranda içiçe olan bu iki süreç, ABD hegemonyas› al-t›nda özgün bir ç›kar ortakl›¤›na giriyor.

Kafkasya-Ortado¤u ekseninde merkezile-flen bu ç›kar ortakl›¤›, öyle bir potansiyelesahip ki, sonraki halkada Orta Asya ve Ku-zey Afrika’ya ve sonra da TC’nin gücü ora-n›nda baflta Afrika’n›n tümü olmak üzeredaha genifl alanlara aç›labilir. AB’nin ABD

ç›karlar›na uygun bir konuma itilmesi de, ayn› süreciniçinde yer al›yor.

Evet, Afganistan ve Irak iflgalleriyle kendini sivriltenABD-‹ngiltere-‹srail küresel ç›kar eksenine Türkiye’ninde kat›l›m›n›n haz›rl›klar›n›n ve kimi ilk hamlelerininyap›ld›¤›n› saptayabiliriz. Asl›nda Irak iflgali öncesin-de ABD taraf›ndan masaya

konulan ve meflhur “tezkere” oylamas›yla önü kapa-t›lan bu kat›l›m›n, hangi derinlikte ve çapta olaca¤›,Türkiye’nin kat›l›m›n›n bir “alt-ortak” statüsüyle mi,bir “tafleron” statüsüyle mi veya baflka bir konumdam› olaca¤› da süreç içinde netleflecektir.

Tarihsel süreç içinde oluflan emperyalist küresel hiye-rarflide “altta” olan ve halen de “tafleronluk” düzeyin-de bulunan TC’nin, flimdiki krizin do¤urdu¤u güncel ki-mi f›rsatlar› kullanarak hiyerarflinin daha üst basa-maklar›na s›çramay› hedefledi¤i aç›kt›r. Ve tersinden,zaten epey s›k›flm›fl durumda olan emperyalist merke-zin, kendisine yeni bir ortak almak istemeyece¤i veTC’yi hem emperyalist hamlelere destek olabilecek birgüçte ve hem de kendisine muhtaç ve en ucuz kullan›-ma uygun bir zay›fl›kta tutmak isteyece¤i de bellidir.

Kritik bir tarihsel dönemde içine girilen bu ç›kar or-takl›¤›nda, taraflar›n her hangi bir etik ya da hukukiba¤la iliflkilenmedi¤ini, ortakl›¤›n güncel olaylar tara-f›ndan sürekli test edilece¤ini, verilen sözlerden h›zladönülebilinece¤ini, birbirine çelme atman›n oyununkurallar› içinde oldu¤unu hemen belirtmeliyiz.

Elbette, en ç›plak maddi ç›karlar›n tümüyle egemenoldu¤u bir sürecin iflleyifli içinde, güçlü olan ABD ol-dukça avantajl› olacak, sürecin ak›fl›n› kendi üstünlü-¤ünü sürekli yeniden üretecek bir yap›ya sokacakt›r.En son IMF görüflmelerinde TC’ye dayat›lan ve krizdendaha fazla hasar almas› sonucunu yarataca¤› belliolan kredi alma flartlar›, ç›plak örnektir. Ortada “dost-lar aras›” bir ortakl›k de¤il, tam tersine, sermayeninyap›sal e¤ilimlerine uygun olan “çakallar aras›” bir or-takl›k vard›r.

Türkiye kapitalizmi küresel kapitalist krizi en yo¤unbiçimde üretimde ve istihdamda h›zl› bir düflüfl olarakyaflarken, IMF, mevcut düflüfl e¤ilimini daha da artt›-racak “kamu yat›r›mlar›n›n k›s›lmas›” ve “kamu hiz-metlerinin özellefltirilmesi ya da daha pahal› hale geti-rilmesi, kamu hizmetlisi say›s›n›n azalt›lmas›” flartla-r›yla masaya oturuyor. Tek amaçlar› “kamu tasarruf-lar›n›n artt›r›lmas›” ve sa¤lanan birikimle “d›fl borçödemelerinin aksamadan sürdürülmesi”. Peki, krizdenç›k›fl için bu önlemler do¤ruysa, emperyalist metropol-lerde, ABD ve AB’de, niye tam tersi yap›l›yor?

Öyle de¤il mi? ABD ve AB ülkelerinde merkez banka-lar›n›n matbaalar› fazla mesai yaparak para bas›yorki, baflka harcamalar›n yan› s›ra birden artt›rd›klar›kamu yat›r›mlar›na ve yeni ald›klar› kamu hizmetlileri-ne para yetiflsin. Kendi merkezlerinde krizin derinlefl-mesi sürecine bask› kurmak ve piyasalar› canland›r-mak için ald›klar› önlemlerin tam tersini TC’ye öneri-yorlar ki, “daha rahat kullan›labilir” bir zay›fl›k olufl-sun ve o arada Türkiye’de biriken kamu zenginlikleri

4 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ABD H‹MAYES‹NDE OSMANLICILIKTarihsel süreç içinde oluflan emperyalist küresel hiyerarflide “altta” olan ve halen de “tafleronluk” düzeyinde bulunan TC’nin,flimdiki krizin do¤urdu¤u güncel kimi f›rsatlar› kullanarak hiyerarflinin daha üst basamaklar›na s›çramay› hedefledi¤i aç›kt›r.Kritik bir tarihsel dönemde içine girilen bu ç›kar ortakl›¤›nda, taraflar›n her hangi bir etik ya da hukuki ba¤la iliflkilenmedi¤ini,ortakl›¤›n güncel olaylar taraf›ndan sürekli test edilece¤ini, verilen sözlerden h›zla dönülebilinece¤ini, birbirine çelme atman›noyunun kurallar› içinde oldu¤unu hemen belirtmeliyiz.

O¤uzhan Kayserilio¤lu

Türkiye Kapitalizminin ve ABD’nin Ç›karlar›n›n Bulufltu¤u Yer:

S

ABD merkezli emperyalist oda¤›n ç›karlar› yönünde

yeryüzüne dayat›lan dönüflümler, ola¤anüstü

askeri-politik güç ve küresel-toplumsal meflruiyet

talep ediyor. Ve iflte, Türkiye kapitalizminin kendini

büyütme hedefli bölgesel-küresel aç›l›m›, öyle bir

yap›ya sokuluyor ki, asl›nda iç içe geçen sermaye

devreleri dolay›m›yla zaten büyük oranda iç içe olan

bu iki süreç, ABD hegemonyas› alt›nda özgün bir

ç›kar ortakl›¤›na giriyor.

Page 5: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

de kendilerine transfer edilsin. ‹flte, “karfl›l›kl› dostlukve iflbirli¤i” masal›n›n arka yüzü ve doymak bilmezemperyalist ifltah.

“Stratejik derinlik” ABD’ye ait

3-Türkiye sermayesi, cumhuriyetin ilk zamanlar›nda-ki ulusal s›n›rlar içinde birikim aflamas›ndan sonra,flimdilerde, özellikle komflu co¤rafyalardaki sömürü vebirikim f›rsatlar›n›n peflinde. Ve ba¤l› olarak, 1. Cum-huriyetin mümkün oldu¤unca “içe kapanmac›” politi-kas›n›n yerini, olas› 2. Cumhuriyetin, gücü yetti¤ince“d›fla aç›lma” politikas› alacakt›r.

Ulusal s›n›rlar›n d›fl›na aç›lan sermaye, devletin veordunun politik ve askeri korumas›n›n ihtiyac› içinde.Ve dolay›s›yla, sermaye, bölgenin sorunlar›na kendisi-nin d›fla aç›l›m›na destek verecek tarzda “aktif” olarakaskeri-politik müdahale etme, bölgenin yeniden düzen-leniflini de ayn› aç›l›ma uygun bir yap›ya do¤ru zorla-ma talebiyle devrededir.

Daha önemlisi, artan enerji ihtiyac›n› garantiye al-mak için, ulusal co¤rafyan›n etraf›n› saran do¤al gazve petrol yataklar›na bir biçimde ortak olma ifltah›yladevrededir. Do¤rudan yat›r›m yaparak ve transit ülkeolarak, enerji kaynaklar›nda ortakl›¤›n farkl› biçimleridevreye sokulmaya çal›fl›l›yor. Ucuz emek ve uygunvergi koflullar› ya da yat›r›m teflvikleri de, TC’nin poli-tik-askeri deste¤i olmadan kal›c› olamayacak bölgeselaç›l›m hamleleridir.

‹flte, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan merkezliKafkasya hamleleri, ‹ran’la süregiden diplomatikdanslar ve neredeyse 400 y›l›k Kasr-› fiirin anlaflmas›n-dan beri de¤iflmeyen ‹ran-Türkiye s›n›r›nda giderekgözle görülür hale gelen gerilim, Irak’ta iflgalci gücüniflbirlikçisi hükümetle yap›lan flimdilik y›lda 20 milyardolar› hedefleyen ticari iflbirli¤i anlaflmas› ve ona pa-ralel olarak yürüyen Kürdistan Özerk Bölgesi yöneti-miyle bir “hami” olarak iliflkilenme hamleleri ve bölge-de petrol arama giriflimleri, Bakü-Ceyhan’dan sonraSamsun-Ceyhan ve Nabucco hatt›yla enerjide kilittransfer co¤rafya olma çal›flmalar› ve o süreçte Rusyaile kurulan gerilim ekseni, Suriye devletini ve Filistindireniflini küresel kapitalist sisteme “yumuflatarak iç-sellefltirme” hamleleri ve ayn› sürecin içinde o co¤raf-yalar› pazarlar› ele geçirilecek ve ucuz iflgücü kullan›-lacak sömürü alanlar› olarak yeniden düzenleme giri-flimleri, Afrika’da birden aç›lan elçilikler ve daha dah›zl› artan sermaye aç›l›m› ve ticari iflbirlikleri, OrtaAsya’da Obama’n›n ziyaretinden sonra Afganistan ifl-galine artmas› kararlaflt›r›lan politik ve askeri destek,sermayenin d›fla aç›lma taleplerine siyasal ve askerialandan üretilen cevap olarak görülebilir.

Öte yandan, aç›kt›r ki yaflanan geliflmeleri sadeceTürkiye merkezli sermaye gruplar›n›n hareketlerininve taleplerinin sonucu olarak görmek, tek yanl› bir ba-k›fl olacakt›r. En genelinde, bir küresel dönüflüm içindegerçek anlam›n› ve meflruiyetini kazanabilecek olan bugeliflmelerin, daha özel olarak, ABD merkezli küreselsermaye gruplar›n›n bölgeye yönelik hamleleriyle bir-likte de¤erlendirilmesi gerekiyor. TC’nin asl›nda kendiçap›n› aflan bir düzeye de s›çrayan bu yeni yönelimle-rinin, ABD’nin yönelimleriyle ayn› zeminde olmas› el-bette rastlant› de¤il ve asl›nda o zeminde oldu¤u için-dir ki yol alabiliyor.

ABD, Kafkasya’da Rusya ile, Orta Asya ve Afrika’daözellikle Çin’le, Ortado¤u’da ise kendi ittifak güçleri d›-fl›nda dünyan›n geri kalan›yla kurdu¤u gerilim eksenle-rinde sürekli politik ve askeri faaliyet içinde. Türki-ye’nin ayn› alan içinde yapt›¤› hamleler, asl›nda ABDtaraf›ndan aç›lan daha büyük ve güçlü zeminin içinde,o zeminin ihtiyaçlar›na uygun davranma ve kendine dü-flen görevleri yerine getirme flart›yla gerçekleflebiliyor.

Moda deyimiyle “stratejik derinlik”, ABD’ye ait; Tür-kiye devleti ve sermayesinin hareket etti¤i alan, ABDtaraf›ndan kodlanm›fl durumda. Ve zaten, bizzatTC’nin hamlesinin içinin de kodland›¤› aç›k de¤il mi?Bölgesel aç›l›mlarda kimi yerde “koç bafl›” görevi ya-

pan Fethullahç› ekip, ABD’nin operasyonel bir malze-mesi olarak ifl görüyor. Hareket eden sermaye grupla-r›n›n ABD merkezli sermaye gruplar›yla iliflkisi de,baflka bir kodlanma sürecini en derin ve kritik nokta-larda devrede tutuyor.

Kapitalizmin ulaflt›¤› güncel aflamada, yeryüzündekihiçbir co¤rafya art›k sadece bir co¤rafya alan› de¤il.Ulafl›m ve iletiflimdeki ilerlemelerin de deste¤iyle, ser-maye hareketlerinin yeryüzüne yay›l›m ve nüfuz etmekapasitesi, yeryüzünün bütün co¤rafyalar›n› neredey-se her kilometre kare ve anl›k bir zaman aral›¤› düze-yinde dahi içine ald› ve o co¤rafyalar, farkl› ekonomikve politik ç›karlar›n kendini dayatt›¤› jeo-politik alan-lar haline dönüfltüler. Ekonomik yat›r›mlardan savafl-lara, borsa hareketlerinden siyasi suikastlara kadarbir dizi araç kullan›larak co¤rafyalar ele geçirildi, kod-land› ve egemen güç taraf›ndan sadece kendisinin ra-hat hareket edebilece¤i bir yap›ya sokuldu.

‹flte, flimdilerde “Neo-Osmanl›” havas›ylave sözüm ona “stratejik derinlik” hesaplar›yap›larak Türkiye’nin içine itildi¤i co¤raf-ya, yeryüzünün belki de üstünde en fazlaç›kar hesab› yap›lan ve baflta ABD olmaküzere bütün küresel ana güçler taraf›ndankodlanan jeo-politik alan›. At›lan her ad›m-da, flayet “may›na basmak” istemiyorsa-n›z, “vize alma” mecburiyeti var.

O alanda yak›n tarihte Ahmet fiah Me-sut, fieyh Yasin, Refik Hariri, Benazir But-to suikastlar›ndan, Gürcistan’da sivilayaklanma ve iktidar›n ele geçirilmesine,Afganistan ve Irak’ta 1 milyondan fazlainsan›n katledildi¤i aç›k iflgallerle iflbirlik-çi hükümetler kurmaya, Filistin’i devletterörü yoluyla pasifize etmeye, Afrika’daSomali’de yap›lan askeri hamle ve flimdisözüm ona “korsanlar”› bahane ederekaskeri yerleflimi güçlendirmeye, Hin-distan ve Pakistan’da birbiri ard› s›rapatlayan bombalara dek saymakla tü-kenmeyecek bir dizi ABD merkezli as-keri hamle, ABD merkezli yöneliminkararl›l›¤›n› ve derinli¤ini gösteriyor.

Neredeyse günlük bir tempoyla yü-rütülen ekonomik ve politik süreçlerde, bölgeyi derinden fethetmenin altyap›s›n› ve kanallar›n› oluflturuyor.Türkiye bu alanda ancak ABD’nin oalandaki genel ç›karlar›na uyum sa¤-layabildi¤i oranda yol alabilecektirve zaten ABD taraf›ndan ad›m ad›mbu sürece haz›rlanm›fl, bir “yol hari-tas›”n›n kontrolüne al›nm›flt›r.

Peki, o zaman Türkiye bir “emireri” konumunda m›d›r? Hay›r, elbet-te TC’nin de kendine ait bir oyun ala-n› ve plan› vard›r ve orada “Osman-l›c›l›k” oynanacakt›r.

Bir kez ABD’nin alan›na girdiktenve onun taraf›ndan elinize verilengenel oyun plan›n› kabul ettikten sonra,TC’nin ba¤›ms›z davranma yetene¤ine sa-hip olmas›, oyunun kurallar› içindedir.ABD’nin genel plan› içinde kal›nd›¤›nda,hem ayn› rolü oynayan di¤er oyuncularlarekabet etmek hem de oyun içinde müm-kün olan en fazla ç›kar› elde etme çabas›,motivasyonu artt›r›c› bir yöntem olarakmeflrudur.

Öte yandan, yürüyen süreç bir dostlukde¤il en ç›plak ve baya¤› bir ç›kar ortakl›-¤›d›r ve tümüyle güç dengeleri taraf›ndanbelirlenir. ABD’nin ya da ‹ngiltere ve ‹sra-il’in güç dengesinde kaybedece¤i her ko-num, TC aç›s›ndan kazan›lm›fl bir ilerihamle olana¤›d›r. Özellikle, güncel kriz

koflullar›nda ABD’nin sars›lan konumu, TC aç›s›ndankullan›lacak özel f›rsatlar anlam›na gelecek, “fiat yük-seltmek” için kullan›lacakt›r. Ama, ayn› “sars›nt›lar”ortaklafl›lan yönelimin de zay›f noktas› olacakt›r. Anagüç ABD’deki zay›flama belli bir efli¤i aflarsa TC’ninhareketlerinin de önünün t›kanaca¤› aç›k de¤il mi?

4-Peki, bu stratejik ortakl›¤›n baflar› flans› var m›d›r?Hem ABD’nin iflgallere karfl› direnifller ve kriz dolay›-m›yla zorlanan küresel gücü, hem de TC’nin iç gerilim-leri ve t›kanma noktalar›, sürecin ak›fl›n›n önüne ciddiengeller ç›karacakt›r. Ancak, bu olas›l›klar baflka biryaz›n›n konusu olacak. Ve devamla, bu sürecin devrim-ci harekete yükledi¤i özel görevleri de ayr›ca de¤erlen-dirmek gerekiyor.

23-05-2009

Küresel kriz taraf›ndan kendi iç dengeleri sars›lan ABD’nin küresel düzeyde bir hamle için farkl› co¤rafyalarda güçlü yard›mc›lara ihtiyac› var. TC’ye yönelim, bu acil ihtiyaçtan kaynaklan›yor. Clinton ve Bush’un bafllatt›¤› veObama’n›n yürütmeye yazg›l› oldu¤u bu dünya-tarihsel müdahale, mevcut küresel politik-ekonomik-askeri düzeni ABD’nin “lider”li¤ini bir tarihsel dönem daha sürdürebilece¤i bir yeni yap›ya sokmay› hedefliyor.

fiimdilerde “Neo-Osmanl›” havas›yla ve sözümona “stratejik derinlik” hesaplar› yap›larakTürkiye’nin içine itildi¤i co¤rafya, yeryüzününbelki de üstünde en fazla ç›kar hesab› yap›lan vebaflta ABD olmak üzere bütün küresel ana güçlertaraf›ndan kodlanan jeo-politik alan›. At›lan herad›mda, flayet “may›na basmak” istemiyorsan›z,“vize alma” mecburiyeti var.talepleri birlikteseslendirebiliyoruz.

5 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Page 6: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

6 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ünya kapitalizminin ve Türkiye’de-ki Kemalist rejimin önemli s›k›fl›k-l›klar yaflad›¤› ve bir dönüflüme

zorland›¤› bu sürece emekçiler ve ezi-lenler lehine müdahale gelifltirebilecekbir siyasal irade aray›fl› olarak baflla-yan “Çat› Partisi Giriflimi” alt› ay›n›doldurdu.

fiüphesiz “demokrasi cephesi” kurmahamlelerinin tarihi çok daha öncesinedayan›yor. Ancak biz güncel ve somutolan bir ad›mdan, Çat› Partisi Girifli-mi’nden söz ediyoruz.

20-21 Aral›k 2008’de 250 kiflinin ka-t›m›yla gerçeklefltirilen konferans›n so-nuç metninde Giriflim kendisini “Biri-kim, beceri, güç ve olanaklar›m›z› bir-lefltirerek, Kürt sorununun çözümü vedemokratikleflmenin önünde engeloluflturan siyasal ve sosyal sorunlara,küresel kapitalizmin yaratt›¤› kriz vetahribatlara karfl› iflçi s›n›f›ndan, ezi-lenlerden ve demokrasiden yana ortakmücadeleyi örmeye, sömürüye, flidde-te, erkek egemenli¤ine, cins ayr›mc›l›-¤›na, flovenizme ve militarizme karfl›omuz omuza örgütlenmeye karar ver-dik” diyerek ifade etmiflti. Ve bu hede-fe do¤ru yürüyüflü niyetten gerçe¤e dö-nüfltürmeye bafllamak üzere bu toplan-t›da bir “Geçici Koordinasyon” olufltu-rulmufltu.

Bugüne kadar 10 kez toplanan GeçiciKoordinasyonumuz, Temas ve Diyalog,Örgütlenme, Bas›n Yay›n, Program veTüzük, Mali ve Teknik, Hukuk Komis-yonlar› alt›nda çal›flmalar›n› koordi-nasyon d›fl›ndan da kat›lanlarla birlik-te derinlefltirmeye ve 20-21 Aral›k top-lant›s›n›n Geçici Koordinasyon’un önü-ne koydu¤u, Haziran ay›nda yeni birkonferans örgütleme görevini yerinegetirmeye çal›flmaktad›r.

Çal›flmalar yo¤unlafl›yor

Seçim sürecinin de etkisiyle çal›flma-lar›nda k›smi aksakl›klar oluflan Çat›Partisi Giriflimi, seçimler sonras›ndakendisini ortaya ç›karan siyasal gerek-çelerin daha da güçlenerek siyasal or-tam› belirledi¤i tespitinden hareketleçal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rd›. Seçimleröncesinde ancak Ankara’da yapabildi-¤i il/ilçe toplant›lar›n› Adana, Mersin,‹skenderun, Antakya, Antep, Antalya,‹zmir, Denizli, Ayd›n, Mu¤la, Manisa,

Samsun, Zonguldak, Trabzon, Eskifle-hir, Bursa, Edirne, Kocaeli, Konya, Di-yarbak›r ve Van’da konferanslar, fo-rumlar biçiminde gerçeklefltirmek içinçal›flmalar›n› sürüdürüyor. Giriflim,gündeme siyasal bir özne olarak kimimüdahaleler yapmaya bafllad›. Ege-menlerin, seçimlerden önemli bir ba-flar› kazanarak ç›kan Demokratik Top-lum Partisi’ne dönük operasyonlar›n›ve iflçi s›n›f›n›n birlik-mücadele günüolan 1 May›s’a dönük yaklafl›mlar›n›protesto etmek ve bu kesimlerin müca-delelerini sahiplendi¤ini belirtmek içiniki bas›n aç›klamas› yay›nlad›. Ankarave ‹stanbul’da “Seçimler sonras› siya-sal geliflmeler” bafll›kl› iki panel düzen-ledi ve Ergenekon davas›n› irdeleyecekbir panel daha düzenliyor.

Yol haritas›

Çat› Partisi Giriflimi Geçici Koordi-nasyonu’nun uygulamaya çal›flt›¤› yolharitas›, say›lar› h›zla artma potansi-yeli olan il toplant›lar› ve genifllemeçal›flmalar›n›n 1. etab›n› Haziran orta-s›na kadar bitirerek Haziran sonundayapaca¤› konferansla emekten, bar›fl-tan ve özgürlükten yana olan demokra-si güçlerinin mücadele ve örgütlenmeperspektifini ortaya koyup kurucu biriradeyi ortaya ç›karmakt›r. Sonras›ndaise bu iradeyi halkla buluflturacak birörgütlenme sürecinin sonucunda belir-lenecek delegasyonla birlikte kuruluflkurultay›n› gerçeklefltirmektir.

Yolumuzun yenilgilerle, y›lg›nl›klarla,baflar›s›zl›klarla, endiflelerle ve umut-suzluklarla dolu oldu¤unun fark›nda-y›z. Ancak halklar›m›z› eflit, adil ve öz-gür bir yaflama kavuflturmak için bü-tün bu engelleri aflmak zorunda oldu-¤umuzun da fark›nday›z… Yenilgileri-mizden, yan›lg›lar›m›zdan ders alarakve emekçilerin/ezilenlerin kazanmayayazg›l› oldu¤unun bilinciyle bir demok-rasi cephesi kuracak iradeyi göstere-bilmeliyiz.

Nereye kadar Geniflleyece¤iz?

Yukar›da da bahsetti¤imiz gibi Çat›Partisi Girifliminin ezilenden, emekçi-den yana demokrasi isteyenlerin tama-m›n› kapsayacak bir giriflim haline gel-mesi hepimizin murad›… Ancak “ge-nifllemekten” kastedilen Çat› Partisinin

EMEP Neden Çekildi?Çat› Partisi Giriflimi’nin ortaya ç›kma-s›nda önemli bir rolü ve katk›s› olanEmek Partisi, seçimler sonras› yapt›¤›bir aç›klamayla Çat› Partisi kurullar›n-dan ayr›ld›¤›n› aç›klad›. Aç›klamadagösterilen temel gerekçe ise Giriflim’inistenen geniflli¤e ulaflamam›fl olmas›y-d›… fiayet aç›klamadan yola ç›kacakolursak bizzat EMEP’ten sürecin örgüt-lenmesine kat›lan arkadafllar, çal›flma-y› yürüten kurullar›n belirlenen siyasalçerçeve ekseninde genifllemeyi sa¤la-mak için her türlü hamleyi yapmaktaoldu¤unu gayet iyi biliyorlar. Örne¤inEMEP’ten hiçbir arkadafl›n (hatta Ko-ordinasyon’daki hiçbir arkadafl›n) ge-niflleme için görüflülmesini önerdi¤i kiflive kurumlara itiraz gelmemifltir. O hal-de nesnel durumun kendisi d›fl›nda ge-

nifllemeyi engelleyen nedir ki EMEP bu“darl›¤›” k›rmaya çal›flmak yerine ku-rullardan çekilmeyi tercih etmifltir. Ancak aç›klamayla yetinmeyip bir dede¤erlendirme yapacak olursak,EMEP’li dostlar›m›z›n kapitalizmin kri-zi karfl›s›nda örgütlemek istedikleri iflçis›n›f› ile rejimin krizi karfl›s›nda örgüt-lemek istedi¤i demokrasi dinamikleriaras›nda bir seçim yapman›n efli¤indeoldu¤unu söylemek pek yanl›fl olmazsan›r›m. Bu durumda ise “Çat› PartisiGiriflimi”nin kapitalizmin krizine engüçlü karfl› koyuflu ve cevab› verebil-mek için tüm demokrasi güçleriyle bir-likte bir “demokratik güçbirli¤i” yarat-ma çabas›n›n d›fl›nda bir fley olmad›¤›-n› hat›rlat›p EMEP’li dostlar›m›z›n bugüçbirli¤i içerisinde hak etti¤i yeri al-mas›n› dileriz.

DEMOKRAS‹ CEPHES‹N‹ KURARKEN…Çat› Partisi Giriflimimizin henüz murat edilen genifllikte kesimlere ulaflamad›¤› aflikâr… Mevcut eksikli haliyle dahi önemli demokrasi dinamiklerini içerisinde bar›nd›ran Giriflim, daha genifl kesimlere ulaflman›n önünü nas›l açacak?

Bu, Giriflim’in bütün bileflenlerinin (bireysel kat›lanlar ya da örgütlü çevreler) üzerinde en hassasça durmas› gereken meselelerinden biridir.

Yolumuzun yenilgilerle, y›lg›nl›klarla, baflar›s›zl›klarla, endiflelerle ve umutsuzluklarla dolu oldu¤unun fark›nday›z.

Ancak halklar›m›z› eflit, adil ve özgür bir yaflama kavuflturmak için bütün bu engelleri aflmak zorunda

oldu¤umuzun da fark›nday›z… Yenilgilerimizden,yan›lg›lar›m›zdan ders alarak ve emekçilerin/ezilenlerinkazanmaya yazg›l› oldu¤unun bilinciyle bir demokrasi

ccephesi kuracak iradeyi gösterebilmeliyiz.

Tuncay Y›lmaz

Çat› Partisi Giriflimi Çal›flmalar›n› H›zland›r›yor

D

Page 7: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

7 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ürkiye Cumhuriyeti’nin önemli seçimleri s›ralama-s›nda, üst s›ralara yaz›labilecek bir seçim sürecinigeride b›rakt›k. F›rt›na sonras› çekilen dalgalar›n

ard›nda b›rakt›¤› izler gibi bu seçim süreci de birta-k›m izler b›rakt› geride… fiimdi bu izleri do¤ru oku-man›n ve bir sonraki f›rt›naya yakalanmadan nas›lbir pozisyon al›nmas› gerekti¤ini do¤ru tespit etme-nin zaman›…

Egemenler cephesi

Kapitalizmin tarihinin en büyük krizlerinden biriniyaflad›¤› günlerde adeta “ters rüzgârla” seçime girenegemenler cephesi, beklenenin aksine seçimden güçle-nerek ç›km›flt›r. Kürt meselesi d›fl›nda bu süreçte siste-min karfl›s›na dikilebilecek neredeyse tüm dinamiklerisistemin çeflitli ak›mlar›n›n etraf›nda toparlamay› ba-flarm›flt›r. Üstelik de bunu Karagöz ve Hacivat’› arat-mayacak teatral bir ustal›kta yapabilmifltir. Ne ekono-mik krizin (flimdiden hissedilen) sonuçlar›, ne de rejim-deki t›kan›kl›klar b›rakal›m sistem d›fl› alternatif birgücü iflaret edebilmeyi, sistemden beklentilerin azal-mas›na bile yol açamam›flt›r. Egemenler, büyük oran-da ezilenleri ve emekçileri ortaoyunlar›na katabilmifl-lerdir.

Küresel sermayenin temsilcisi AKP, gücünü önemliölçüde korumufl, CHP ve MHP ise küresel sermayeninbölge politikalar›na uyumlu güçler olduklar›n› (olacak-lar›n›) gösterebildikleri ölçüde oyun içinde kalabilmeyibaflarm›fllard›r. CHP sistemin “sol” sübab›, MHP iseolas› sertleflme süreçleri için sivil faflizmin kitle kayna-¤› olarak oyunda kalabilmifltir.

Taban› ile söylemi aras›nda (biraz da öne ç›kan kifli-lere ba¤l› olarak) önemli “fark olan” Saadet Partisi iseflimdilik sistemin planlamalar› d›fl›nda bir yükselifl ya-kalamay› baflarm›fl tek sistem içi güçtür. Milli Gö-rüfl’ün tefeci-bezirgân kimli¤i, gerekti¤inde sistemin

kolayca kontrol alt›na alaca¤› zay›f karn›d›r.

Ezilenler cephesi

Kürt hareketini d›flar›da b›rak›rsak, ezilenler veemekçilerin temsilcileri sistem güçlerinin d›fl›nda biralternatifi umut haline getirememifltir. Sistemin ve re-jimin ma¤durlar›n›, onlar› ma¤dur durumuna sokanla-r›n dümen suyundan kurtaracak bir kanal açamam›fl-t›r. DTP’nin Kürt halk›n›n bölgedeki kesimi üzerindeyaratt›¤› etkiyi yaratacak bir performans a盤a ç›kar-tamam›flt›r. Kitlerle zaman›nda ve inand›r›c›bir biçimde buluflmam›fl bir ittifak aparat›olarak “Biz Var›z” platformu neredeyse se-çim çal›flmalar› boyunca bir “varl›k-yokluk”tart›flmas›n› aflamam›flt›r. Kendisini ciddiyealmayan devrimci-demokratik güçleri halk daciddiye almam›flt›r. Buradan ç›kart›labileceken kötü sonuç, güçbirliklerinin “yanl›fl” ve“güçlendirmeyen” oldu¤unu iddia etmektir.

Solun önemli bir kesimi, sistemin kitleleridahil etmeyi baflard›¤› ortaoyununa mesafekoymay› baflaramam›fl, “kitleselleflmek” he-vesiyle “kitleleflmifltir”. Halktan kopmamakad›na bir kez daha Kemalizm’den kopama-m›fl, aç›ktan ya da gizliden, ulusalc›, statü-kocu CHP’nin peflinden gitmeyi kâr saym›fl-t›r.

Biz Var m›y›z?

Solduyumuz olsa gerek, bizi bir biçimdeyapmam›z gerekenin k›y›s›na kadar getiripb›rak›yor her seçim öncesinde. Evet, ihtiyaç,bir yandan iflçi s›n›f› öncülü¤ünde kapitaliz-mi y›k›p sosyalizmi kurma davas›na odakla-nacak bir sosyalist özne yaratmaya çabalar-ken, di¤er yandan da sistemin neoliberal ya

da ulusalc›/statükocu yüzlerine karfl› en genifl demok-rasi cephesini örmektir. Bu demokrasi cephesinin bu-günün Türkiyesi’nde en önemli ittifak› Kürt özgürlükhareketidir. Kürt özgürlük hareketiyle birlikte bir de-mokrasi cephesi örmeyi göze alamayan hiçbir gücünsistemin s›n›rlar›n› aflan baflka bir kalk›flmay› baflara-bilmesi mümkün de¤ildir. ‹flçi s›n›f›n›n gücü, kapita-lizm karfl›s›nda tüm ezilenleri ortak bir mücadele hat-t›nda toparlayacak ideolojik ve pratik kapasiteye sa-hip olmas›ndan gelir.

“liberal” bir zeminde kurulmas›ysaya da “demokrasi” isteminin sadeceKürt sorununun demokratik çözümüve askeri vesayet rejiminin geriletil-mesiyle s›n›rland›r›lmas›ysa flayet;bu istemin çat›n›n ana direklerindenolan birçok Marksist çevrenin ve bi-reyin giriflim içerisinde kal›p kalma-yaca¤›n› etkileyecek bir problematikoldu¤unun fark›nda olmak gerekir.Geniflleme elbette demokratikleflme-ye “sadece” bu çerçevede ihtiyac›olanlar› hedeflemelidir/hedeflemek-tedir. Ancak bu talep Çat› Partisinindemokrasi mücadelesini iflçi s›n›f›-n›n, kad›nlar›n, Alevilerin, yoksulköylülerin, ekolojistlerin, yoksul de-mokrat Müslümanlar›n demokratiktaleplerine kapatmay› öngördü¤ün-de oradan bir “demokrasi cephesi”ç›kamayaca¤›n› flimdiden görmekgerekir.

Nas›l geniflleyece¤iz?Çat› Partisi Giriflimimizin henüz murat edilen genifllikte kesim-lere ulaflamad›¤› aflikâr… Mevcut eksikli haliyle dahi önemlidemokrasi dinamiklerini içerisinde bar›nd›ran Giriflim, dahagenifl kesimlere ulaflman›n önünü nas›l açacak? Bu, Giriflim’inbütün bileflenlerinin (bireysel kat›lanlar ya da örgütlü çevreler)üzerinde en hassasça durmas› gereken meselelerinden biridir.Kulland›¤›m›z dilden yöntemlere, bu kesimlere ulaflma konu-sundaki ›srar›m›z› yitirmemeye kadar birçok hususa dikkatedelim tabii ki… Ancak bunun tüm kesimleri en bafl›ndan ça-l›flman›n içine katabilme noktas›nda yeterli olamayaca¤›n›n dabilincinde olal›m di¤er yandan… Zira bir yandan nesnelli¤inetkisi (örne¤in Kürt meselesindeki geliflmeler, ekonomik krizinetkisini artt›rmas›, vs), di¤er yandan da öznel güvensizlikler (bi-reylerin örgütlü çevrelerle, kimi sosyalistlerin Kürt hareketiyle,demokrat Müslümanlar›n solcularla yan yana gelmekte duy-duklar› güvensizlikler) istenilen genifllemenin biraz da Giriflimyol kat ettikçe olaca¤›n› gösteriyor. fiüphesiz burada “kervanyolda dizilir” basitli¤iyle düflünmüyoruz. Evet, hassasiyetleresonuna kadar dikkat edelim, yarat›c›l›¤›m›z› en üst düzeydekullanal›m, ancak yola da devam edelim. Kaybedecek fazlavaktimiz yok.

Bu bahiste düflülmemesi gereken tehlikeli konumlar mevcut.Bunlardan birincisi, daha genifl kesimleri katman›n yolunun da-ha çok örgütsüz bireyler üzerinden gitmek oldu¤unu, örgütlüçevrelerin süreci “darlaflt›rd›¤›n›” savunmakt›r. Bu görüflün entemel paradoksu “örgütlü” Kürt hareketini bu yaklafl›mda nere-ye s›¤d›rd›¤›nda yat›yor. Di¤er çevreler ise en az›ndan flimdiyekadar sürecin genifllemesini yavafllatmaktan çok h›zland›r›c›,güçlendirici katk›da bulunmufltur. Biz yine de bu kayg›lardanbireylerin kendilerini daha etkili olarak var edebilecekleri biryap›lanma ihtiyac› içerisinde oldu¤unu anlamay› tercih edelim.Di¤er konum ise “Önce sosyalistler kendi partisini kursun, son-ra Kürt hareketiyle ittifak kurar›z” yaklafl›m›d›r, ki bu yaklafl›-m›n kendisi tam da bu süreçte neden bir demokrasi cephesineihtiyaç oldu¤unu anla(ya)maman›n ifadesidir. Bir yandan Kürthareketinin deste¤ini kaybetmeme, di¤er yandan da (daha çokflovenizmin etkisini gö¤üsleyememenin bir sonucu olarak) s›n›-f›n ya da di¤er demokrasi dinamiklerinin nesnelli¤ine teslim ol-ma… Bu sürecin belirleyicisi ve düzen güçleri d›fl›nda alterna-tifi olabilmek tam da bu kendili¤indenli¤e karfl› olabilmeklemümkün olacakt›r. Zaten iddia edilen konumun yaflamda ken-dine yer açabilmesi (mevcut konjonktürde) mümkün de de¤il-dir.

Sosyalist Oda¤› ve Demokrasi Cephesini Bir Arada Örmeliyiz

SEÇ‹MLER VE SONRASIKürt hareketini d›flar›da b›rak›rsak, ezilenler ve emekçilerin temsilcileri sistem güçlerinin d›fl›nda bir alternatifi umut haline getirememifltir. Sistemin ve rejimin ma¤durlar›n›, onlar› ma¤dur durumuna sokanlar›n dümen suyundan kurtaracak bir kanal açamam›flt›r.

Tuncay Y›lmaz

T

Page 8: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

8 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

levilerin büyük bir k›sm›, 29 Martyerel seçimlerinde de CHP’ye oy ver-di. CHP’nin oylar›n› Türkiye genelin-

de 2 puan, ‹stanbul’da ise 6,5 puan ar-t›rmas›nda Alevi oylar›n› blok olarakalabilmesinin önemli bir pay› var. Gerçison y›llarda Alevilerin oylar›nda gerekekonomik/s›n›fsal, gerekse politik/ide-olojik nedenlerle bir çözülme görülüyor.Ulusal kimli¤i a¤›r basan Kürt Alevilerepeydir DTP’ye (ve öncellerine) oy veri-yor. Buna karfl›l›k AKP, Aleviler üzerin-de gelifltirdi¤i politikalarla ve yararlan-d›¤› devlet imkânlar›yla bir k›s›m Alevioyunu kazanabiliyor. Ama en kötüsüTürk Aleviler içinde MHP’ye bir kay›flvar. Tokat’ta, ‹ç Ege’de artan MHP oy-lar› içinde Alevilerin oylar› da bulunu-yor.

Ama her fleye ra¤men Alevi halk›n oy-lar›n›n büyük ço¤unlu¤u CHP’nin teke-linde kal›yor. Son seçimde de bunu gör-dük.

Alevilerin ço¤unlu¤u emekçidir; oysaCHP, egemenlerin ve patronlar›n parti-sidir. Alevilerin ço¤unlu¤u toplumun de-mokrat ve sol güçleri içinde yer al›yor;oysa CHP -hele son y›llarda- iyice de-mokrasi ve özgürlük karfl›t›, gerici birçizgide derinlefliyor. Öyleyse Aleviler ne-den CHP’ye oy veriyor?

Bunun anlafl›labilir tek nedeni var: Ale-vi kitleler, yüzy›llard›r yaflad›klar› a¤›rkatliamlara, sürgünlere, ayr›mc›l›¤a veafla¤›lanmaya cevaz veren Sünni fleriat›savunan veya tavizkâr davranan sa¤

partilere karfl› CHP’yi ehven-i fler olarakgörüyor.

Evet, bu anlafl›labilir bir davran›flt›rbelki, ama hiç de makul ve do¤ru birdavran›fl de¤ildir. Çünkü Alevileri bugünde a¤›r bask›lara ve ayr›mc›l›¤a u¤ra-tan, katliam tehdidi alt›nda yaflamalar›-na neden olan, bu sistemin kendisidir veCHP bu siyasal sistemin kurucusu ve ko-ruyucusu olmakla övünmektedir.

CHP’nin laikli¤i sahtedir

CHP kendisini “laikli¤in y›lmaz savu-nucusu” olarak gösteriyor. Peki devletinDiyanet ‹flleri Baflkanl›¤› gibi devasa birkurumla halk›n inançlar›n› yönetti¤i veSünni ‹slam’a göre yönlendirdi¤i, di¤erdin ve mezhepleri bilinçli olarak asimileetti¤i bir ülkeye “laik” denebilir mi?Okullarda din dersinin zorunlu oldu¤uve bu derslerde her inançtan ailelerinçocuklar›na Sünni ‹slam’›n ö¤retildi¤ibir ülke “laik” olabilir mi? CHP iflte böy-le, olmayan bir laikli¤i savunuyor. Yanigerçekte, Alevi halk›n Sünnilefltirilmesi-ni savunuyor.

CHP, Türkiye tarihinin büyük bölü-münde hükümette olmufltur. Bütün busüreler içinde Aleviler bask› ve ayr›mc›-l›¤a, dahas› katliamlara u¤ram›flt›r. Os-manl›’dan Cumhuriyet’e geçiflte sadra-zaml›k kurumu yerine Diyanet ‹flleriBaflkanl›¤› geçirilmifl, tekke ve zaviyele-ri kapatan yasayla Alevi dergâhlar› dakapat›lm›flt›r. Aleviler ibadetlerini gizliyapmak, cenazelerini camilerden kald›r-

mak zorunda kalm›flt›r. Marafl (1978) veSivas (1992) katliamlar› bu partinin hü-kümette oldu¤u dönemlerde yap›lm›flt›r.CHP, 1990’lardan itibaren büyük flehir-lerde aç›lan cemevlerinin yasal statüyekavuflturulmas› için Meclis’te hiçbir cid-di çaba göstermemifltir. CHP, Diyanet‹flleri Baflkanl›¤›’n›n varl›¤›n› sürdürme-sine ses ç›karmamakta, devletin din iflle-rinden elini çekmesini istememektedir.

Aleviler devrimci-demokrasi cephesine

CHP, Deniz Baykal’›n baflkanl›¤› döne-minde, Sünni kesimden oy alma kayg›-s›yla bu partiyi oylar›yla ayakta tutanAlevileri geri plana itmifl, “Alevi partisi”görünümünden “kurtulmaya” çal›flm›fl-t›r. (K›l›çdaro¤lu’nun adayl›¤›, s›rf yol-suzluk dosyalar›yla kazand›¤› popülerli-¤i kullanma kurnazl›¤›n›n sonucudur.)CHP, yak›n bir tarihte, 22 Temmuz2008 seçimlerinde bu partiden adaygöstermek isteyen Alevi kurumlar›n›ntalebini reddetmifltir. Bu son seçimlereyaklafl›rken de, yine seçime yönelik po-pülist bir taktik olarak “çarflaf aç›l›m›”yapmaya kalkm›flt›r.

Bütün bunlara ra¤men Alevilerin ço-¤unlu¤u 29 Mart seçiminde tarihsel gü-düleriyle davran›p ‹slami cilal› sermayepartisi AKP’ye karfl› “kötünün iyisi”CHP’ye oy verdi.

9 Kas›m Ankara yürüyüflünün taleplerive ruhu, Alevilerin Kemalist siyasi sis-temden kopuflmaya bafllad›¤›n› gösteri-

yordu. Buna ra¤men Alevi halk›n ço¤un-lu¤unun CHP’yi desteklemesi neyi anla-t›r?

Birincisi; Alevilerin mevcut sistemdenzihinsel kopuflu tamamlanmam›flt›r.Ama 9 Kas›m talepleri (özellikle “Diya-net’in kapat›lmas›” ve “cemevlerininibadethane kabul edilmesi”) gerçekinanç özgürlü¤ünü savunman›n turnusolk⤛d› ifllevi görecek, CHP gibi sahteAlevi dostlar›n›n maskesini indirecektir.

‹kincisi; Aleviler “fleriatç› olmayan bü-yük güce” oy vermifltir. Sosyalist/dev-rimci siyasi hareketler ikna edici bir güçyo¤unlaflmas› yaratamam›fl, “Biz Var›zPlatformu” ve özel olarak DTP de Alevi-lerle iliflki kurma ve güven verme konu-sunda baflar›s›z olmufltur.

Bundan sonras›na gelince… Komünist-ler olarak inançlar› yüzünden ezilen Ale-vi kitlelerin demokratik mücadelesininiçinde ikirciksiz biçimde yer alaca¤›z. 9Kas›m taleplerinin ›srarl› takipçisi ola-ca¤›z. En genifl Alevi kitlelerin inanç öz-gürlü¤ü temelinde devrimci-demokrasimücadelesinin asli bir bilefleni; Alevi ifl-çi ve emekçilerin ise sosyalizm mücade-lesinin do¤al parças› oldu¤u bilinciyleher düzeyde çabalar›m›z› yo¤unlaflt›ra-ca¤›z. Baflta CHP olmak üzere düzenpartilerinin sahte dostlu¤una karfl›, Ale-vilerin gerçek dostlar› oldu¤umuzu ha-yat›n içinde gösterece¤iz.

11-04-2009

Komünistler olarak inançlar› yüzünden ezilen

Alevi kitlelerin demokratik mücadelesinin içinde

ikirciksiz biçimde yer alaca¤›z.

9 Kas›m taleplerinin ›srarl› takipçisi olaca¤›z.

En genifl Alevi kitlelerin inanç özgürlü¤ü temelinde

devrimci-demokrasi mücadelesinin asli bir bilefleni;

Alevi iflçi ve emekçilerin ise sosyalizm

mücadelesinin do¤al parças› oldu¤u bilinciyle

her düzeyde çabalar›m›z› yo¤unlaflt›raca¤›z.

Baflta CHP olmak üzere düzen partilerinin sahte

dostlu¤una karfl›, Alevilerin gerçek dostlar›

oldu¤umuzu hayat›n içinde gösterece¤iz.

CHP ALEV‹LER‹N DOSTU MU?

Halit Elçi

Seçimlerde Alevilerin Oyunu Tarihsel Kayg›lar› Belirledi

A

CHP kendisini “laikli¤in y›lmaz savunucusu” olarak gösteriyor. Peki devletin Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› gibi devasa bir kurumla halk›n inançlar›n› yönetti¤i ve Sünni ‹slam’a göre yönlendirdi¤i, di¤er din ve mezhepleri bilinçli olarak asimile etti¤i bir ülkeye “laik” denebilir mi? Okullarda din dersinin zorunlu oldu¤u ve bu derslerde her inançtan ailelerin çocuklar›na Sünni ‹slam’›n ö¤retildi¤i bir ülke “laik” olabilir mi? CHP iflte böyle, olmayan bir laikli¤i savunuyor. Yani gerçekte, Alevi halk›n Sünnilefltirilmesini savunuyor.

Page 9: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

9 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ürkiye'yi yeni enerji üssü olarak kul-lanmak isteyen küresel sermaye çoksay›da termik santral kurma giriflimi

içerisindedir. Enerji politikalar› aç›s›n-dan yerli ve uluslararas› sermayeye tes-lim olmufl olan AKP Hükümeti bu alan-da da iflbirlikçi çizgisini sürdürmektedir.Henüz tehlikesinin boyutlar› çokça alg›-lanmayan termik santraller sermayeninyeni bir sald›r›s›d›r.

Her geçen gün EPDK'ya (Enerji Piya-sas› Denetleme Kurulu) yap›lan lisansbaflvurusu say›s› artmaktad›r. Lisans ta-lebi kabul edilen flirketlere kolayl›klaÇED raporu verilerek do¤al ortam›n tah-ribine yol aç›lmaktad›r. Özel enerji yasa-s› ve otoprodüktörlük yasalar› ile devletbu alandaki kontrolünü tamamen özelsektöre b›rakm›flt›r. Rusya ile yap›lando¤algaz tüketim garantisi anlaflmas›nedeniyle konutlardaki tüketim ihtiyac›-n›n çok üstünde do¤al gaz al›nmaktad›r.Bu nedenle do¤al gaz çevrim santralleri-nin önü aç›lm›flt›r. Pahal›ya al›nan gaz›nmaliyeti elektrik üretim maliyetlerine deyans›m›flt›r. Hatta bu ç›lg›nl›k Keban veAtatürk gibi daha ucuz elektrik üreten,

emekçilerin vergileri ile yap›lan ve dün-yan›n say›l› projelerinden say›lan baraj-lar›n tam kapasiteli olarak çal›flt›r›lma-mas›na varm›flt›r.

Termik Santraller D›fla Ba¤›ml›l›¤› Artt›r›yor

Kömürle çal›flan termik santraller de“enerjide d›fla ba¤›ml›l›¤› önleyece¤iz”yalan›n›n doruk noktas›d›r. Bu nas›l birba¤›ms›z enerji politikas›d›r ki, santral-lerde kullan›lacak kömürün büyük ço-¤unlu¤u ithaldir. Rusya, Yeni Zelandave Kolombiya gibi ülkelerden ithal edile-cek olan kömür, fosil yak›tlar içerisindeen tehlikelisidir. Kyoto anlaflmas›n› da-ha önce imzalam›fl olan emperyalist ül-keler, anlaflma gere¤i kendi ülkelerindekömür santralleri kuram›yorlar. Bu ne-denle gözlerini, anlaflmay› yeni imzala-yan ve 2013’e kadar böyle bir yükümlü-lü¤ü bulunmayan Türkiye’ye dikmifl du-rumdalar. Büyük k›sm› Alman Steag fir-mas›na ait olan Ceyhan Sugözü termiksantralinin aç›l›fl›na Almanya Baflbaka-n›'n›n gelmesi bu santrallerin ne kadarönemsendi¤ini gösteriyor. Uluslararas›

piyasalarda kömüre olan talebin artma-s› kömür fiyatlar›n›n yükselmesine ne-den olmufltur. Sadece 2007 May›s› ile2008 May›s› aras›nda Avrupa’da kömürfiyatlar› ton bafl›na 70 dolardan 150 do-lara ç›km›flt›r.

Küresel ›s›nman›n en büyük nedenle-rinden biri olarak say›lan fosil yak›tlar,karbon sal›n›m› aç›s›ndan da büyük birtehdittir. En modern teknoloji kullan›la-rak yap›ld›¤› ve karbon sal›n›m›n›n enaza indirildi¤i söylenen Sugözü termiksantrali y›lda 10 milyon ton karbondiok-sit üretmektedir. Bu rakam ‹zlanda’n›ntoplam sal›mlar›n›n üç kat› ve Lüksem-burg’un tamam› kadard›r. Bugün Orta-do¤u’da tüketilen kömürün yüzde 85’iTürkiye taraf›ndan kullan›lmaktad›r.Türkiye’de hali haz›rda bulunan 15 kö-mürlü termik santral y›lda 67 milyonton karbondioksit sal›m› yap›yor. Bumiktar Danimarka’n›n bütün sektörler-de yapt›¤› y›ll›k toplam sal›mdan dahafazlad›r.

Kömür insan sa¤l›¤›n›tehdit ediyor

Fosil yak›tlar içerisinde en tehlikelisiolan kömür, iklim de¤ifliklerine neden ol-maktad›r. Termik santraller c›va kirlili-¤ine neden olmaktad›r. C›va, su kaynak-lar›n›n kirlenmesine neden olur ve insansa¤l›¤› aç›s›ndan da çok tehlikelidir. Kö-mür santralleri asit ya¤murlar›na nedenolmaktad›r. Ormanlar› ve eko-sistemitehdit eden bu kirlilik insanlarda da as-t›m ve akci¤er kanseri gibi birçok hasta-l›¤a neden olmaktad›r. Kömür yakmak,zararl› partiküllerin ve radyasyonun aç›-¤a ç›kmas›na neden olur. Bu parçac›klarakci¤er fonksiyonlar›nda azalma, ast›m,kardiyovasküler rahats›zl›klar ve bebekölümlerine sebep olur. Kömür at›¤› ze-hirdir. Kömür santrallerinden yay›lanzehirli maddeler bölgedeki tatl› suyu kir-letir. Bu su kaynaklar› ayn› zamandatopra¤› da zehirler. Kömür santralleri-nin kurakl›¤a sebep olmas›n›n yan› s›rakömür madencili¤i de her gün tahmini70 milyonla, 260 milyon galon su gerek-tirmektedir. Tüm bu zararlar sadece bi-rer bafll›k gibidir. Her biri birbirini tetik-leyen zararlar zinciri oluflturmaktad›r.

Çizdi¤imiz bu manzaradan da anlafl›la-ca¤› üzere termik santraller kapitalist

sömürü u¤runa insanl›¤›n varl›¤›n› teh-dit etmektedir. Ülke, enerjide d›fla ba-¤›ml›l›¤› önlemek bahanesiyle yeni birba¤›ml›l›k sistemi içerisine çekilmek is-tenmektedir. Ç›karlar› için dünyan›n çe-flitli bölgelerinde milyonlarca insan› öl-dürmekten çekinmeyen sermaye bize dedaha yavafl bir ölümü vaat etmektedir.

Termik santrallerin yap›ld›¤› dünyan›nçeflitli bölgelerinde yerel karfl› ç›k›fllarörgütlenmeye çal›fl›lmaktad›r. Türki-ye’de de bu tür giriflimler bafllam›flt›r.Türkiye solu ise henüz sa¤l›kl› bir iliflkikuramad›¤› ve yeteri kadar alg›layama-d›¤› ekolojik hareketi yaln›z b›rakmakta-d›r. Sol, ekolojik hareketi daha do¤ruanaliz edip, içinde aktif olarak yer al›n-mas› gereken bir mücadele alan› olarakde¤erlendirmelidir.

YEN‹ SALDIRI: TERM‹K SANTRALLER Kyoto anlaflmas›n› daha önce imzalam›fl olan emperyalist ülkeler, anlaflma gere¤i kendi ülkelerinde kömür santralleri kuram›yor-lar. Bu nedenle gözlerini, anlaflmay› yeni imzalayan ve 2013’e kadar böyle bir yükümlülü¤ü bulunmayan Türkiye’ye dikmifl durum-dalar. Büyük k›sm› Alman Steag firmas›na ait olan Ceyhan Sugözü termik santralinin aç›l›fl›na Almanya Baflbakan›'n›n gelmesi busantrallerin ne kadar önemsendi¤ini gösteriyor.

Termik santrallerin yap›ld›¤› dünyan›n çeflitlibölgelerinde yerel karfl›ç›k›fllar örgütlenmeyeçal›fl›lmaktad›r. Türkiye’dede bu tür giriflimlerbafllam›flt›r. Türkiye solu ise henüz sa¤l›kl› bir iliflki kuramad›¤› ve yeterikadar alg›layamad›¤› ekolojik hareketi yaln›zb›rakmaktad›r. Sol, ekolojik hareketi daha do¤ru analiz edip, içindeaktif olarak yer al›nmas›gereken bir mücadele alan›olarak de¤erlendirmelidir.

Yunus Muluk

Dünya Enerji Tekelleri Gözlerini Türkiye’ye Dikti

T

Page 10: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

10 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

‹STANBUL

Son 3 y›ld›r oldu¤u gibi bu y›l da D‹SK, KESK, meslek örgütleri, devrimci/sosyalistgüçler 1 May›s’›n 1 May›s (Taksim) Meydan›’nda kutlanmas› konusunda kararl› birtutum ald›. AKP Hükümeti ve devlet kurumlar› ise devrimcileri Taksim’e sokmama,ya da olsa olsa “makul” say›da, yani sadece 300-500 kifliyi meydana alma tavr›n›sürdürdü. Bu yüzden Polis geçen y›llarda oldu¤u gibi Taksim Meydan› ve çevresin-deki semtlerin anayollar›n› bütünüyle ve büyük bir y›¤›nakla kapatt›. Valilik çok azsay›da sendikac›, milletvekili, ayd›n/sanatç›, örgüt temsilcilerinden oluflan bir top-lulu¤un Osmanbey’den Taksim’e do¤ru yürümesine izin verdi.

Fakat devrimci/sosyalist güçler her zaman oldu¤u gibi, devletin bu yasakç› tutu-munu tan›may›p onlarca noktadan polis barikatlar›n› zorlad›. Yüzü aflk›n yerde tafl-l›, sopal›, gaz bombal›, panzerli çat›flmalar yafland›. Çat›flmalar Mecidiyeköy ve fiifl-li’den Dolapdere’ye, Niflantafl›’ndan Cihangir’e, Maçka’dan, Tarlabafl›’na kadar çokgenifl bir alana yay›ld›. Bütün bu bas›nçlar›n etkisiyle Valilik Taksim’e yürüyen top-lulu¤un çevreden kat›l›mlarla binleri bulmas›na göz yummak zorunda kald›.

Sonunda Osmanbey’den Taksim’e yürüyen kortej, polisin coplu, gaz bombal› sal-d›r›lar›na ra¤men yürüyüflünü sürdürdü ve 1 May›s Meydan›’na girdi. Di¤er caddeve sokaklardan gelenlerin kat›l›m›yla meydandaki 1 May›sç› topluluk yaklafl›k 10bin kifliyi buldu. Bir kez daha 1 May›s, 1 May›s Meydan›’nda kutland›. Bir kez dahadevrimciler “‹flte Taksim ‹flte 1 May›s” slogan›n› hayk›rd›.

Toplumsal Özgürlükçüler her y›l oldu¤u gibi, ama bu kez daha güçlü ve daha mi-litan olarak 1 May›s Meydan›’n› zorlayan devrimciler aras›nda yer ald›lar. Abide-iHürriyet, fiiflli, Bomonti, Mecidiyeköy bölgesinde barikatlar› zorlad›lar. Bir grupToplumsal Özgürlükçü de Osmanbey-Taksim yürüyüfl kolunda yer ald› ve 1 May›sMeydan›’na girdi.

BURSA

Bursa’da 1 May›s coflkulu biçimde kutland›. Gökdere Meydan›’ndan yola ç›kan yü-rüyüfl kolu yaklafl›k 3 km’lik bir yürüflten sonra miting meydan› Fomara’ya vard›.Burada toplanan 5000 kiflilik kitleyle geçen y›la göre daha güçlü gerçeklefltirilen 1May›s mitingi, Bursa’da iflçi hareketi ve sosyalist hareket aç›s›ndan moral kayna¤›oldu. Mitinge iflçilerin, özellikle sendikal› iflçilerin kat›l›m›n›n yüksekli¤i dikkat çeki-ciydi. Grevdeki Asilçelik ve Asemat iflçileri de ayr› bir coflku ve heyecan katt›lar.

Toplumsal Özgürlük Platformu olarak Bursa’da 1 May›s mitingine ilk kez kendibayraklar›m›z ve pankartlar›m›zla kat›ld›k.

SAMSUN

Samsun’da 1 May›s 1000’in üzerinde kifliyle kutland›. Shell’den hareket eden yü-rüyüfl kolunun mitingin yap›ld›¤› Cumhuriyet Meydan›’nda varmas›yla miting bafl-lad›. Ancak miting öncesinde Türk-‹fl’in devrimcilere karfl› olumsuz, dayatmac› ved›fllay›c› tutumu mitingin canl›l›¤›n› ve kitleselli¤ini azaltt›. Ayr›ca mitingde ›srarla‹stiklal Marfl› okunmas› üzerine ÖGD ve ESP gruplar› alan› terk etti. Mitingde sen-dikal› iflçilerin yan› s›ra gençli¤in özellikle liseli gençli¤in canl›l›¤› dikkat çekti.

Samsun 1 May›s’›na ÖGD 35 kifliyle kat›ld›. ÖGD korteji mitingin görece sönüklü-¤üne karfl›n oldukça hareketli ve enerjikti. Bu özelli¤iyle ÖGD Samsun mitingindegöz doldurdu.

DEN‹ZL‹

Denizli’de 1 May›s yürüyüflü flehir merkezi olan Ç›nar Meydan›’ndan bafllad›. Mi-ting, Tokat Caddesi’nde 2000’in üzerinde kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Mitinge De-nizli’deki devrimci yap›lar “1 May›s Platformu” ad›yla birlikte haz›rlanm›flt›. Mitin-gi tertipleyen kurumlardan KESK’le var›lan anlaflmaya ra¤men ‹flçi Partisi’nin ala-na girmesine KESK’in ses ç›karmamas› üzerine 1 May›s Platformu taraftarlar›1200 kifliyle alandan ayr›ld›. Baz› sendika ve siyasi örgütlerin de ayr›lmas›yla mi-ting sona erdi.

Denizli 1 May›s mitinginde ÖGD pankart› aç›ld›. Coflkulu ve renkli bir toplulukoluflturan ÖGD yürüyüfl kolunda 70 genç devrimci yer ald›. Korteje FTR ö¤rencileride önlükleriyle kat›ld›.

HATAY

Hatay’da 1 May›s, Do¤ufl Okullar›’n›n önünden yürüyüflle bafllad›. U¤ur MumcuAlan›’nda toplanan 2500 kiflilik kitle 1 May›s’› sloganlarla, marfllarla kutlad›. Kat›-l›m›n geçen y›la göre biraz az oldu¤u görüldü.

Toplumsal Özgürlük Platformu ise yaklafl›k 1000 kiflilik kortejiyle mitinge damga-s›n› vurdu. Sadece kitlesiyle de¤il, coflkusu kat›l›m çeflitlili¤iyle de TÖP korteji gözdoldurdu. Gencinden yafll›s›na, TÖP saflar›nda her yafltan ve her kesimden halk yeral›yordu. ÖGD, Liseli K›v›lc›m ve Toplumsal Dayan›flma ve Kültür Derne¤i kendipankartlar›yla mitinge kat›ld›.

HABERLER... HABERLER... HABERLER... HABERLER...

Page 11: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

11 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

MERS‹N

Mersin’de Metropol miting alan›nda yap›lan 1 May›s mitingine yaklafl›k 5 bin kiflikat›ld›. Burada DTP taraftarlar› en büyük kitleyi oluflturdu. ‹flçi/kamu emekçisi sen-dikalar›n›n da kat›l›m› güçlüydü. Tümtis sendikas›na üye grevdeki Akan-Sel iflçilerimiting alan›nda dikkat çekti. Mersin’de gençlerin, özellikle liseli gençlerin yo¤un birkat›l›m› görüldü.

Toplumsal Özgürlük Platformu 1 May›s’a 60 kiflilik coflkulu bir kortejle kat›ld›. Mi-tingde TÖP pankart›n›n yan› s›ra ÖGD ve Kad›n Eme¤i Kolektifi pankartlar› aç›ld›.

ADANA

Adana’da 1 May›s eylemi Mimar Sinan’›n önünde toplanmayla bafllad›. ‹ki ayr› gü-zergahtan mitingin yap›laca¤› U¤ur Mumcu Meydan›’na yürüyüfl yap›ld›. Önceki y›l-lara göre daha canl› ve kitlesel geçen mitinge kriz ve Taksim sloganlar› damgas›n›vurdu. Mitinge yaklafl›k 8 bin kifli kat›ld›. Mersin’den gelen grevdeki Akan-Sel iflçi-leri de mitingi selamlad›.

Toplumsal Özgürlük Platformu Adana 1 May›s›na yaklafl›k 100 kifliyle kat›ld›.TÖP’ün yan› s›ra ÖGD ve Liseli K›v›lc›m kendi pankartlar›yla mitingde yer ald›.

‹ZM‹R

‹zmir'de Gündo¤du Meydan›’nda yap›lan 1 May›s mitingi geçti¤imiz senelere oran-la daha kitlesel gerçekleflti. 50 bine yak›n kiflinin kat›ld›¤› mitingde özellikle sendi-kal› iflçilerin ve liseli gençlerin say›ca daha güçlü yer ald›¤› görüldü.

‹zmir 1 May›s›na TÖP 150 kiflilik renkli, coflkulu bir kortejle kat›ld›. Kortejde ÖGDgeçen y›la göre kat›l›m› artt›rm›fl olarak yer al›rken, Liseli K›v›lc›m pankart› ‹z-mir’de ilk kez aç›ld›. Dayan›flma Sendikas› da özellikle direnifline öncülük etti¤i SGKiflçilerinin kat›l›m›yla oluflturdu¤u kortejde kendi pankart›n› açt›. Mu¤lal› ÖGD’lilerde ‹zmir’deki 1 May›s mitinginde yer ald›.

KÜTAHYA

Kütahya’da 1 May›s, Türk-‹fl ve Emniyet’in oyunlar›na ve bask›lar›na ra¤men dev-rimci bir flekilde kutland›. Özgürlükçü Gençlerin de içinde yer ald›¤› devrimci üniver-site ö¤rencilerinin 1 May›s mitingi baflvurusu için 10 May›s günü teklif edilince, bureddedildi. Devrimci ö¤renciler 1 May›s günü Türk-‹fl’in düzenledi¤i miting alan›nagirdiler. Ancak Türk-‹fl bir ilki gerçeklefltirerek 1 May›s kutlamas›na mehter tak›m›getirmiflti. Önceden görüflmelerde kabul ettikleri halde devrimciler alana girerkenbu ekibi alandan çekmedi. Devrimciler bu duruma müdahale edince Türk-‹fl ve Po-lis iflçileri devrimcilere karfl› k›flk›rtmaya çal›flt›. Bunun üzerine ö¤renci toplulu¤u “1May›s k›z›ld›r k›z›l kalacak” slogan› eflli¤inde alan› terk etti. Böyle bir davran›fl bek-lemeyen Türk-‹fl ve Emniyet 15 dakika sonra mitinge son verdi.

ESK‹fiEH‹R

Eskiflehir’de 1 May›s 3000’i aflk›n kifliyle kutland›. Sendikal› iflçi ve kamu emekçi-lerinin a¤›rl›kta oldu¤u, liseli ve üniversiteli ö¤rencilerin de dikkat çekti¤i 1 May›smitingi, Türk-‹fl, KESK ve ‹flçi Partisi taraf›ndan milliyetçi bir çizgiye çekilmek isten-di. Mitingde ‹stiklal Marfl› okunmas›, Kürtçe slogan at›lmas›n›n engellenmek isten-mesi ve D‹SK-Birleflik Metal Sendikas›’na söz verilmemesi üzerine devrimci yap›larve DTP mitingi alan›n› terk etti.

Eskiflehir’de Özgürlükçü Gençlik ilk kez ÖGD pankart›yla ve 20’nin üzerinde genç-le coflkulu biçimde 1 May›s mitinginde yer ald›.

Page 12: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

12 haziran 2009dünya ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

PAK‹STAN’IN GELECE⁄‹ BEL‹RS‹Z

173 milyonluk büyük bir nüfusa sahip olan Pakistan’›n elinde 100 adet nükle-er silah ve Amerikan ordusundan (say›ca) daha büyük bir ordu bulunuyor. Ancakhükümet ülkenin üçte ikisini kontrol edemiyor. El Kaide’nin merkezi de bu kon-trol d›fl› bölgede yer al›yor. Pakistan ordusu, polisi ve istihbarat servisi sivil hü-kümetin kararlar›n› ciddiye alm›yor. Bu güçler kendi bafllar›na birer devlet gibihareket ediyor. ABD yönetimi, ülkenin bankalar›n›, devlet yat›r›mlar›n›, enerjikaynaklar›n›, demiryollar›n› IMF denetiminde özellefltirmesi için Pakistan yöne-timine a¤›r bask›lar uyguluyor. Hükümetin y›k›lmas› ve nükleer silahlar›nABD’nin kontrolünde olmayan radikal ‹slamc› güçlerin eline geçmesi ihtimali,ABD için dünyada yaflanan ekonomik krizi gölgede b›rakacak sonuçlar›n do¤ma-s›na sebep olabilir.

ABD’ye milyarlarca dolara mal olan Afganistan iflgalinin ve orada kurulan te-sislerin lojistik yolu Pakistan üzerinden geçiyor. Ama art›k bu yolun güvenli¤ikalmad›. Pakistan içlerinde ABD ve NATO konvoylar›na yönelik sald›r›larda yüz-lerce araç imha ediliyor. Bu nedenle Amerika; Türkiye, ‹ran, Rusya, Özbekistan,Tacikistan gibi ülkelerle yeni koridor pazarl›¤› yap›yor.

Sonuç olarak Pakistan’da ciddi bir parçalanma tehlikesi belirmifl durumda.Obama’n›n bu bölgeye asker kayd›rmas›nda y›k›lma sürecini engellemek gibi birkayg›n›n etkisi yok. ABD Irak’ta oldu¤u gibi burada da kar›fl›kl›¤›/çat›flmalar› or-tadan kald›rma de¤il, kendi kontrolünde sürdürme ve “yönetme” politikas›n› uy-guluyor. ABD, muhtemel bir parçalanmada nükleer silahlara sahip devletçi¤ielinde tutmay› hedefliyor.

Obama’n›n yeni bölgesel politikalar› ABD’nin etkinli¤ini korumaya yönelik aç›-l›mlar içerirken, stratejik dengelerin oluflmas›nda bölge ülkelerine yeni roller ve-rilmesi hedefleniyor. Bu çerçevede ‹ran ve Türkiye giderek ön plana ç›kacak gi-bi görünüyor.

bama’n›n ABD baflkanl›¤›na seçilmesiyle birlikte Afganistan ve Pakistan ön pla-na ç›kt›. Irak’tan çekilecek Amerikan askerlerinin bir k›sm›n›n bu bölgeye tafl›n-mas› planlan›yor. ABD’nin yeni Afganistan senaryosunda Pakistan önemli bir

yer tutuyor. Türkiye de bu senaryoda yer almaya haz›rlan›yor. Barack Obama’n›nseçilir seçilmez solu¤u Türkiye’de almas›n›n bir nedeni de bu. ABD, yeniden oluflturmaya çal›flt›¤› bölgeye dönük politikalar›na Türkiye’yi dahilederken, esasen Afganistan’da gelifltirilecek olan savaflta daha fazla muharip güç-le görev almas›n› istiyor. “Güçlü bir ABD-Türkiye iliflkisinin kurulmas›, Türkiye veABD’nin model bir ortakl›k oluflturmas›yla mümkün olabilir” de¤erlendirmesini ya-pan Obama, bu konuda Türkiye’yle tam bir uyum sa¤lam›fl görünüyor. Obama,TBMM’de yapt›¤› konuflmada Afganistan’da giderek kontrol d›fl›na ç›kan durumunyeniden kontrol alt›na al›nmas› için bölgeye ek asker gönderilmesi gerekti¤ini belirt-ti. Gerekti¤inde çarp›flmalara kat›lacak bu askerlerin bir k›sm› Irak’tan çekilecek,bir k›sm› da Türkiye’den karfl›lanacak. ABD’nin yönlendirmesiyle, Cumhurbaflkan›Abdullah Gül’ün inisiyatifinde Türkiye-Pakistan-Afganistan ortak görüflmelerininbafllamas› da isteniyor. ABD politikalar›yla uyum içinde gelifltirilecek yeni bir itti-

fak›n altyap›s›n›n oluflturulmas› hedefleniyor. Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak,Afganistan savafl›n›n çok daha aktif bir parças› haline gelecek.

Afganistan batakl›¤›

11 Eylül sonras› Afganistan’a yönelik düzenlenen askeri iflgal operasyonunun esasamac›n›n Taliban ve El Kaide olmad›¤› biliniyor. Küresel sistem güçlerinin öncelik-li hedefi, Hazar havzas›ndan Güneybat› Asya’ya kadar uzanan bir bölgede jeopoli-tik güç iliflkilerinin yeniden belirlenmesinde etkin rol almakt›r. Afganistan, ABD’nind›fl politikas›nda çok önemli bir yer iflgal ediyor. Çünkü bu ülke, Gürcistan hamle-siyle bir ad›m öne geçen Rusya, yeni süper güç aday› Çin ve küresel güç olma pe-flindeki Hindistan (ve tabii d›flar›dan ABD) aras›nda kurulacak dengelerin oluflma-s›nda etkili olacak stratejik bir konumda bulunuyor. Yine enerji yataklar›n›n kontrolve tafl›nmas› bak›m›ndan çok önemli bir co¤rafyaya sahip. Ancak bugün, NATO güçleri iflgalci olarak bulunduklar› topraklarda çok zor durum-dad›r. Yeni küresel düzenin ilk ad›m› olarak bafllayan iflgal, ciddi oranda baflar›s›z-l›kla sonuçland›. Toptan kaybetme korkular› var. Bu yüzden de Obama yönetimi, Af-ganistan’da yeni bir askeri süreç bafllatmak istiyor. Obama tüm dikkatini bu böl-geye verecek. Çünkü Afganistan’›n kaybedilmesi, yukar›da belirtilen etkenlerin ya-n› s›ra, Pakistan’›n durumunu da çok büyük ölçüde belirsizlefltirecek. Bu da dünyapolitik dengelerinin ciddi biçimde etkilenmesi anlam›na geliyor.Afganistan’da Taliban’›n hâkimiyet alan›n› geniflleterek ülke topraklar›n›n yar›s›nayak›n›n› kendi denetimine almas›, Afganistan’› ABD için bir batakl›¤a dönüfltürdü.Amerika bu durumdan ç›k›fl için bir yandan buradaki asker say›s›n› ve atefl gücünüart›r›yor, di¤er yandan Taliban’la uzlafl›p El Kaide’yi etkisizlefltirmek için giriflim-lerde bulunuyor. Her iki yöntemi de deneyerek girdi¤i batakl›ktan bir ç›k›fl bulma,tabii öncelikle stratejik konumunu ve ç›karlar›n› koruma u¤rafl›nda.

08-05-2009

AFGAN‹STAN’IN K‹L‹D‹ PAK‹STAN’DAABD, yeniden oluflturmaya çal›flt›¤› bölgeye dönük politikalar›na Türkiye’yi dahil ederken, esasen Afganistan’da gelifltirilecek olan savaflta daha fazla muharip güçle görev almas›n› istiyor. “Güçlü bir ABD-Türkiye iliflkisinin kurulmas›, Türkiye ve ABD’nin model bir ortakl›k oluflturmas›yla mümkün olabilir” de¤erlendirmesini yapan Obama, bu konuda Türkiye’yle tam bir uyum sa¤lam›fl görünüyor.

M. Ramazan

Obama’n›n Yeni Plan›nda Türkiye’ye Savaflmak Düflüyor

O

Afganistan’da Taliban’›n hâkimiyet alan›n› geniflleterek ülke topraklar›n›n yar›s›na yak›n›n› kendi denetimine almas›,Afganistan’› ABD için bir batakl›¤a dönüfltürdü. Amerika budurumdan ç›k›fl için bir yandan buradaki asker say›s›n› ve atefl gücünü art›r›yor, di¤er yandan Taliban’la uzlafl›p ElKaide’yi etkisizlefltirmek için giriflimlerde bulunuyor. Her iki yöntemi de deneyerek girdi¤i batakl›ktan bir ç›k›fl bulma, tabii öncelikle stratejik konumunu ve ç›karlar›n› koruma u¤rafl›nda.

Page 13: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

13 haziran 2009dünya ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

l Salvador’da Mart ay›nda yap›lan seçimleri eskigerilla örgütü FMLN’nin (Farabundo Marti UlusalKurutulufl Cephesi) yüzde 51,26 oyla kazanmas›,

hem tarihinde ilk defa bir sol partinin iktidara geldi¤iEl Salvador hem de Latin Amerika’da yay›lan sol dal-ga aç›s›ndan çok büyük önem tafl›yor.

fiiddetin ve yoksullu¤un ülkesi El Salvador

El Salvador’da 1980-1992 y›llar› aras›nda yaflananiç savafl sürecinde kontrgerilla faaliyetleri yürüten vebinlerce insan›n ölümünden sorumlu olan sa¤c› ARE-NA (Milliyetçi Cumhuriyetçi ‹ttifak Partisi), 20 y›ld›rkesintisiz iktidarda bulunuyordu. Bu dönemde El Sal-vador, ABD emperyalizminin uluslararas› kirli politika-lar›na en ba¤l› Latin Amerika ülkelerinden biriydi. ElSalvador, ayn› zamanda Latin Amerika ülkeleri aras›n-da Irak’a ilk asker gönderen ve askerlerini en son çe-ken ülke. ARENA hükümetinin iktidar› boyunca neoli-beral politikalar hayata geçirildi. Elektrik, bankac›l›kve iletiflim gibi sektörler özellefltirildi. 2001 y›l›nda ül-kenin ulusal para birimi tedavülden kald›r›ld› ve ABDDolar› kullan›lmaya baflland›. Emekçi s›n›flar›n son de-recede a¤›r ekonomik ve sosyal sorunlarla yaflamayaçal›flt›¤› ülkede nüfusun yüzde 40’› yoksulluk s›n›r›n›n

alt›nda yafl›yor. El Salvador dünyadafliddet olaylar›n›n en çok yafland›¤› ülke.Günde ortalama 12 kifli bu nedenle haya-t›n› kaybediyor. 3 milyon El Salvadorluyüksek suç ve yoksulluk nedeniyle bafltaABD olmak üzere çeflitli ülkelere göç et-mifl ve bu dönemde cezaevlerindeki dolu-luk oran› yüzde 370 artm›fl durumda.

ABD, FMLN karfl›t› kampanyay› finanse etti

ABD’nin büyük paralar aktard›¤› ARE-NA’n›n seçim kampanyas›, FMLN karfl›t›mücadele üzerinden yürütüldü. ABD, ülke-sinde yaflayan 3 milyon El Salvadorlu göç-mene kendi ülkelerine gönderecekleri iflçi dövizlerineengel olma ve s›¤›nma haklar›n› kald›rma fleklinde teh-ditler yönelterek FMLN’nin seçilmesini engellemeyeçal›flsa da, halk›n y›llar süren bask› ve sömürü koflulla-r›na karfl› tepkisini önleyemedi.

Y›llar içinde FMLN

FMLN, 1980 y›l›ndan itibaren El Salvador’da yürütü-len gerilla savafl›n›n üst örgütü olarak, çeflitli örgütler-

den oluflmufltur. FMLN’yi oluflturan örgütler,FPL-FM (Farabundo Marti Halk Kurtulufl Güçle-ri), ERP (Devrimci Halk Ordusu), FARN (Silahl›Ulusal Direnifl Güçleri), PRTC (Orta-Amerika Dev-rimci ‹flçi Partisi) ile PCS’dir (El Salvador Komü-nist Partisi).

FMLN ve onu oluflturan örgütler, askeri dikta-törlü¤e karfl› mücadele eden halka öncülük etti.Her zaman farkl› e¤ilimleri içinde bar›nd›ran birörgüt olan FMLN, ABD taraf›ndan desteklenenhükümete karfl› devrimci bir savafl yürüttü. Buörgüt içinde, kapitalizme karfl› sosyalizm müca-delesi veren örgütlerden, afla¤›lay›c› bask› orta-

m›n› yok etmek için mücadele eden silahl› ifl-çi ve köylü gruplar›na kadar farkl› gruplaryer al›yor. Savafl sürecinde FMLN saflar›ndaüyelik; FMLN içindeki farkl› örgütsel ve teo-rik düzeydeki gruplar›n üyeli¤ini temel al›-yordu. Bundan dolay› iflçiler ve köylüler dev-rimci silahl› örgüte tek bir kumanda alt›nda,ancak farkl› politik yönelimlerle kat›ld›lar.FMLN, kendinden daha güçlü ve daha büyükkaynaklara sahip düflmanla mücadele etmegerçekli¤i alt›nda örgütlendi.

1980 ve 1992 y›llar› aras›nda FMLN veABD destekli paramiliter güçler aras›ndayaflanan iç savaflta 75 bin kifli hayat›n› kay-betti, binlerce insan kayboldu. Savafl süre-cinde ülkenin yar›s›nda FMLN askeri üstün-lü¤ü ele geçirdi ve ele geçirdi¤i kurtar›lm›flbölgelerde halk iktidar›na yöneldi. Askeri

gücü eline geçirse de karfl›devrim güçlerinin ABD tara-f›ndan desteklenmesi ve reel sosyalizmin çözülmesi gi-bi nedenlerden dolay› FMLN devrim sürecini tamamla-yamad›; 1992’de El Salvador Hükümeti ile bar›fl anlafl-mas› imzalad› ve silahl› mücadeleyi b›rakarak yasalbir partiye dönüfltü.

1992’den itibaren yasal mücadele yürüten, çeflitli ye-rel yönetimleri kazanan FMLN, ilk defa iktidara geli-yor. FMLN’nin çok e¤ilimli yap›s› halen varl›¤›n› koru-yor. FMLN’nin lideri Mauricio Funes, gerilla savafl›nakat›lmam›fl kadrolardan. Eski bir TV sunucusu ve ga-zeteci; kendini ›l›ml› bir sosyal demokrat olarak tan›m-l›yor. Obama ile aras›nda kurulan benzerli¤e karfl› ç›k-mad›¤› gibi Obama’n›n “Evet Yapabiliriz”, “De¤iflim”,“Umut” sloganlar›n› seçim kampanyas›nda kulland›.Funes, Venezüella ve Küba ile iliflkili oldu¤u iddialar›-na karfl› ç›k›yor ve gelecekteki rolünün Brezilya’n›nsosyal demokrat lideri Lula’ya daha yak›n olaca¤›n›savunuyor. Kampanyas› sürecinde Funes, El Salva-dor’da serbest piyasa politikalar›n› muhafaza edece¤i-ni, katliamlara kat›lan iç savafl suçlular› için ç›kar›lm›flolan genel aff› iptal etmeyece¤ini, 2001’deki ABD Do-lar›’na geçifl sürecini sonland›rmayaca¤›n› aç›kça ifa-de etti.

FMLN liderinin çizdi¤i bu uzlaflmac› tabloya karfl›l›k,milyonlarca El Salvadorlu için on y›llard›r süren sa¤ ik-tidar› yerinden eden FMLN’nin zaferi, kurtulufl umudu-nu temsil ediyor, toplumsal dönüflüm beklentisi içinde-ki kitlelerin harekete geçmesi için zemini güçlendiriyorve k›ta genelinde geliflebilecek devrimci bir kalk›flma-n›n iflini kolaylaflt›r›yor. ABD’den gelecek bask›lar, Ve-nezüella ve Bolivya gibi solcu hükümetlerden gelecekdestekle ve ülkede yükselecek toplumsal muhalefetinbas›nc›yla FMLN iktidar› daha devrimci ve antiemper-yalist bir çizgiye yönelme potansiyelini bar›nd›r›yor.

Kaynakça1.“El Salvador 80 Y›l Sonra Umutland›”, Richard Goth, The

Guardian, aktaran: www.radikal.com.tr2.“FMLN Defeats Decades of Rightwing Rule” Carlos Alva-

rez, www.pslweb.org.3.“El Salvador’da Zafer FMLN’nin” www.sendika.org.

08-05-2009

EL SALVADOR DA SOLU SEÇT‹FMLN liderinin çizdi¤i bu uzlaflmac› tabloya karfl›l›k, milyonlarca El Salvadorlu için on y›llard›r süren sa¤ iktidar› yerindeneden FMLN’nin zaferi, kurtulufl umudunu temsil ediyor, toplumsal dönüflüm beklentisi içindeki kitlelerin harekete geçmesiiçin zemini güçlendiriyor ve k›ta genelinde geliflebilecek devrimci bir kalk›flman›n iflini kolaylaflt›r›yor. ABD’den gelecekbask›lar, Venezüella ve Bolivya gibi solcu hükümetlerden gelecek destekle ve ülkede yükselecek toplumsal muhalefetinbas›nc›yla FMLN iktidar› daha devrimci ve antiemperyalist bir çizgiye yönelme potansiyelini bar›nd›r›yor.

ABD’nin büyük paralar aktard›¤› ARENA’n›n seçim kampanyas›, FMLN karfl›t› mücadeleüzerinden yürütüldü. ABD, ülkesinde yaflayan 3milyon El Salvadorlu göçmene kendi ülkelerinegönderecekleri iflçi dövizlerine engel olma ves›¤›nma haklar›n› kald›rma fleklinde tehditleryönelterek FMLN’nin seçilmesini engellemeyeçal›flsa da, halk›n y›llar süren bask› ve sömürükoflullar›na karfl› tepkisini önleyemedi.

Eser Sand›kc›

Latin Amerika’da Sola Kay›fl Devam Ediyor

E

Page 14: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

006 y›l›nda yap›lan seçimleri Ha-mas’›n (‹slami Direnifl Hareketi) ka-zanmas› üzerine Filistin üzerinde

yo¤unlaflan ‹srail’in ambargosu ve Bat›-l› devletlerin bask›lar›, bu güçler tara-f›ndan ehveni fler görülen El Fetih(Mahmut Abbas) ekibinin çeflitli biçim-lerde desteklenmesi Hamas ile El Fe-tih’in çat›flmas›yla ve sonunda, 2007’deFilistinlilerin (k›smi) yönetimi alt›ndakitopraklar›n fiilen iki siyasi birime ayr›l-mas›yla sonuçland›: Gazze fieridi (Ha-mas) ve Bat› fieria (El Fetih).

Bat› fieria’y› kontrol eden El Fetih yö-netimi, ‹srail, ABD ve Avrupa taraf›n-dan Filistin’in yasal temsilcisi olarakgörüldü. Hamas’›n denetiminde kalanve direniflin güçlü oldu¤u Gazze fieri-di’nin halk› y›llard›r süren a¤›r bir am-bargo ve tecritle cezaland›r›ld›.

‹srail’in Gazze yenilgisi

2008’in son günlerinde bafllay›p 22gün süren ‹srail hava ve kara sald›r›s›n-da yaklafl›k 1 400 insan öldürüldü(ölenlerin ço¤u çocuk ve kad›nd›). ‹srail,baflta Hamas olmak üzere direniflçilerebüyük kay›plar verdirdi. Hamas’›n kul-land›¤› binalar ve tesisler tahrip edildi.‹srail ordusu muazzam atefl gücü, enileri askeri teknoloji deste¤iyle, ac›ma-s›zca sald›rd›; küçük bir toprak parças›-na y›¤›lm›fl halk›n üzerine yüz binlerceton bomba ya¤d›rd›, dünyan›n gözleriönünde katliam yapt›. Amaç, Filistinhalk›n›n direnifl ruhunu öldürmek, Ha-mas ve di¤er direniflçilerin askeri gücü-nü yok etmek, halk› Hamas’a karfl› k›fl-k›rtarak örgütün siyasi gücünü k›rmak-t›.

Ama ‹srail, askeri direnifli k›ramadan,hedeflerine ulaflamadan geri çekilmekzorunda kald›. Hamas’›n askeri örgüt-lenmesi ciddi zarar görse de, y›k›lmad›ve sonuna kadar direndi. (Keza, Filistin-li devrimciler de sald›r›n›n son gününekadar direnifli sürdürdü.)

Bundan daha önemlisi, Gazze (ve ge-nel olarak Filistin) halk› yaflad›¤› ac›lar-dan dolay› direniflçileri sorumlu görme-di¤i gibi, onlar›n etraf›nda kenetlendi.Böylece ‹srail bir kez daha yenildi. Çün-kü Siyonist devlet, sald›r›s›na Gaz-ze’den ‹srail’e yöneltilen füze ve havanat›fllar›n› gerekçe gösteriyor, halk›n gö-zünde Hamas ve di¤er direniflçi güçleri

sald›r›dan sorumlu hale getirmeye çal›-fl›yordu. Somut beklentileri ise, Ha-mas’›n yerine, uzlaflmac› bir çizgi izle-yen El Fetih’in güçlenmesiydi.

Filistinliler aras›nda Mart ay›nda ya-p›lan bir araflt›rma, ‹srail’in beklentile-rinin bofla ç›kt›¤›n› gösteriyor. Nor-veç’in deste¤iyle Fafo adl› enstitü tara-f›ndan yap›lan bir anket çal›flmas› flusonuçlar› veriyor:

Filistinliler aras›nda ‹srail’in sald›r›s›-n›n bafll›ca sorumlusunun Hamas oldu-¤una inananlar›n oran› (toplamda) yal-n›zca yüzde 19. Halk›n yüzde 51’i ‹sra-il’in sald›rmas›nda Hamas’›n hiçbir so-rumlulu¤unun olmad›¤›n› düflünüyor(bu oran Gazze’de yüzde 58). Bat›’n›n fi-nansal, diplomatik ve askeri deste¤iniarkas›na alm›fl olan Mahmut Abbas’›ndevlet baflkanl›¤› Filistinlilerin sadeceyüzde 44’ü taraf›ndan “meflru” kabulediliyor. Halk›n yüzde 87’si El Fetih’inliderli¤inin de¤iflmesi gerekti¤ine inan›-yor. Buna karfl›l›k Hamas lideri (HamasHükümetinin Baflbakan›) ‹smail Haniyehalk›n yüzde 58’inden olumlu puan al›-yor.

Öte yandan halk›n yüzde 93 gibi ezicibir ço¤unlu¤u bir “ulusal birlik hüküme-ti” kurulmas›n› istiyor ve yüzde 85’i Ba-t› fieria ile Gazze fieridi’nin “ba¤›ms›zbölgeler” olarak kalmas›n› reddediyor.

Birleflme giriflimleri

Gazze ve Bat› fieria bölgelerinin ayr›l›-¤› Filistin davas›na büyük zararlar veri-yor ve ‹srail’in ç›karlar›na hizmet edi-yor. Bu iki parçan›n bir an önce birleflti-rilmesi ve ortak siyasi yap›n›n kurulma-s› gerekiyor. Ancak bunun kolay olma-yaca¤› aç›k. El Fetih ile Hamas aras›nakan girdi. Karfl›l›kl› olarak pek çok in-san vuruldu. Daha önemlisi, iki örgütaras›nda (ideolojik ayr›l›klar bir yana)köklü politik ayr›l›klar bulunuyor.

El Fetih, uzun y›llar boyunca FilistinKurtulufl Örgütü’nün lider gücü olarakFilistin davas›na öncülük etti. Ancakgerek uzun y›llar›n mücadelesinin yor-gunlu¤u, gerekse önder kadrosununburjuva s›n›fsal temeli ve yöneticileri-nin bürokratlaflmas› sonucu El Fetih,Oslo Bar›fl Anlaflmas›’yla ‹srail’e ba-¤›ml› bir Filistin Yönetimi’nin kurulma-s›n› kabul etti. Bu anlaflma, hayatiönemdeki bir sorunu ortada b›rak›yor-

du: ‹srail’in topraklar›ndan zorla söküpatt›¤› ve dünyan›n çeflitli ülkelerine da-¤›lm›fl olan milyonlarca mültecinin du-rumu.

Bugün El Fetih yönetimi, Filistin’dekiyönetici konumlar›n› korumak içinABD’nin (Bat›’n›n) destek ve teflvikiyle,Filistin davas›n›n temel hedeflerindenvazgeçerek ‹srail’le, anlaflma çabas›içindedir. Buna karfl›l›k Hamas mülteci-lerin topraklar›na dönmesi ve ‹srail ifl-galinin sona erdirilmesi konusunda da-ha net ve kararl› bir tutum gösteriyor.Hatta Hamas ‹srail’i devlet olarak tan›-m›yor.

Bu köklü politik ayr›l›klara karfl›n, Fi-listin halk› Filistin’in siyasal birli¤ininsa¤lanmas›n› istiyor. Filistin davas›n›nç›karlar› da bunu gerektiriyor. Gazze ve

Bat› fieria’n›n iki ayr› politik birim ola-rak kalmaya devam etmesi ‹srail’in hertürlü sald›r›s›n› ve yeni hak ihlallerinikolaylaflt›r›yor. Mahmut Abbas yöneti-mi her ne kadar ‹srail, ABD ve Bat›l›devletler taraf›ndan tan›n›yorsa da,kendi halk› aras›ndaki meflruiyeti zay›foldu¤undan, diplomatik alanda bir a¤›r-l›¤› ve inand›r›c›l›¤› bulunmuyor. KezaGazze fieridi’ne s›k›fl›p kalmak Hamasaç›s›ndan da bir handikap oluflturuyor.

Bu tür nedenlerle Filistin’in siyasi bir-li¤inin sa¤lanmas› ve yeni seçimlerinyap›lmas› do¤rultusunda son aylardaçeflitli ad›mlar at›ld›. Bunlar›n en önem-lisi, M›s›r’›n arabuluculuyla, Nisanay›nda bu ülkede gerçekleflen görüflme-lerdi. El Fetih, Hamas ve di¤er politikgüçlerin kat›ld›¤› görüflmelerin bugüne

F‹L‹ST‹N’E BARIfiI HALKLAR GET‹RECEKYeni ABD plan›n›n önündeki en büyük engel, bizzat kendisinin ve daha önce ‹ngiltere’nin uygulad›¤› emperyalist politikalar›nyaratt›¤› insani ve siyasi felaketlerdir. ABD emperyalizminin ve Siyonist ‹srail’in ç›karlar›n› gözeterek yap›lacak bir anlaflma,asla adil ve kal›c› bir bar›fl getiremez. Çünkü asla Filistin halk›n›n tarihsel olarak meflru, uluslararas› hukuka göre yasal olantalepleri böyle bir plan içinde karfl›lanamaz. Bu taleplerin en önemlisi ve çözülmesi en güç olan›, ‹srail’in topraklar›ndansöküp att›¤› ve dünyan›n dört bir yan›na savrulan Filistinlilerin topraklar›na dönmeleridir

Gazze (ve genel olarak Filistin) halk› yaflad›¤› ac›lardandolay› direniflçileri sorumlu görmedi¤i gibi, onlar›netraf›nda kenetlendi. Böylece ‹srail bir kez daha yenildi.Çünkü Siyonist devlet, sald›r›s›na Gazze’den ‹srail’eyöneltilen füze ve havan at›fllar›n› gerekçe gösteriyor,halk›n gözünde Hamas ve di¤er direniflçi güçleri sald›r›dansorumlu hale getirmeye çal›fl›yordu. Somut beklentileri ise,Hamas’›n yerine, uzlaflmac› bir çizgi izleyen El Fetih’ingüçlenmesiydi.

Halit Elçi

Yeni Amerikan Plan› Bölgeye Bar›fl Getiremez

2

14 haziran 2009dünya ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Page 15: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

kadarki turlar› baflar›s›zl›kla sonuçlan-d›. Ancak 16-17 May›s’ta M›s›r’da yenibir görüflme turu yap›lacak.

ABD bar›fl getiremez

‹srail ile ABD aras›nda simbiyotik biriliflki vard›r. Bu iki devlet (tabii ABDmerkez, ‹srail ba¤›ml› olarak) yaflamsalç›karlarla birbirine ba¤l›d›r. ‹srail, böl-gedeki düflman Arap halklar› denizininortas›nda ABD’nin siyasi, ekonomik veaskeri yard›mlar› olmasa ayakta dura-maz. Öte yandan ‹srail, ABD’nin Orta-do¤u’daki belki de tek güvenilir aske-ri/siyasi üssü konumundad›r. Bölge ül-kelerinin yönetimlerinin ço¤u ABD’niniflbirlikçisidir. Ama bu ülkelerin halklar›Filistin’in yan›ndad›r. ‹srail daimaABD’nin bu stratejik öneme sahip böl-gedeki operasyonlar› için sa¤lam bir at-lama tafl›d›r.

Bu nedenle ‹srail’le stratejik ittifak,ABD d›fl politikas›n›n köfle tafllar›ndanbiridir. ‹srail, Filistinlilere ve bölgehalklar›na karfl› giriflti¤i her türlü sald›-r› ve katliamda arkas›nda ABD’yi bulur.‹srail’in Gazze’ye yönelik “Dökme Kur-flun” adl› son sald›r›s›nda da ABD ‹sra-il’e aç›k politik destek vermifltir.

Bununla birlikte son y›llarda ABD’ninbölge politikalar›ndaki de¤iflikli¤e ba¤l›olarak bu iki ülkenin Filistin sorununayaklafl›mlar› aras›nda k›smi bir aç›farkl›l›¤› olufltu¤u görülüyor.

ABD, bölgemize yönelik gelifltirdi¤iBüyük (Geniflletilmifl) Ortado¤u Projesi(BOP) ile tüm bölgeyi Amerikan hayattarz›na ve ç›karlar›na uygun olarak ye-niden biçimlendirmeyi amaçlad›. AncakBOP, ABD’nin Irak’ta, Afganistan’da,Lübnan’da ve Filistin’de halklar›n (vetarihin) sert gerçeklerine çarpmas›ylatuzla buz oldu. Benzer bir “gerçeklereçarpma” süreci dünya çap›nda gerçek-leflti.

Sonuçta daha II. Bush yönetiminin sony›llar›nda ABD, geleneksel müttefikleri-nin sözüne daha fazla de¤er verme, ye-rel güç odaklar›n› dikkate alma ve halk-lar›n nefretinin y›k›c›l›¤›n› fark ederekbuna karfl› politikalar gelifltirmeye yö-nelmek zorunda kald›. Asl›nda ABDbaflkanl›¤›na Barack Obama’n›n seçil-

mesi, bu yeni “çok-tarafl›l›k” politikas›-n›n hâkim hale gelmesini simgeliyor.Obama yönetimi, ABD’nin dünya ege-menli¤ini sürdürmek için bir ad›m geriçekilerek mevzilerini sa¤lamlaflt›rmapolitikas›n› yürütüyor.

ABD’nin ‹srail-Filistin çat›flmas›nayaklafl›m›nda da bu de¤iflim görülüyor.Bush yönetiminin son y›llar›nda do¤ru-dan do¤ruya D›fliflleri Bakan› Condole-ezza Rice’›n kendisi, taraflar› “iki dev-letli çözüm” do¤rultusunda (elbetteABD ç›karlar› çerçevesinde) uzlaflt›r-mak için yo¤un çaba sarf etti, ama ba-flar›l› olamad›.

fiimdi Obama yönetimi ayn› yolda yü-rüyor. Amerikan yönetiminin yeni bir“Bar›fl Plan›” haz›rlad›¤› ve bunu ger-çeklefltirmek için çal›flt›¤› biliniyor.Obama bu konuyu geçti¤imiz ay ÜrdünKral› Abdullah ile görüfltü. May›s ay›içinde de önce ‹srail Baflbakan› Benya-min Netanyahu ile, ard›ndan Filistin Yö-netimi Baflkan› Mahmut Abbas ilegörüfltükten sonra daha somut ad›mlaratmak istiyor. Obama bu görüflmelerinsonras›nda daha somut ad›mlar atmakistiyor.

Bir “Amerikan Bar›fl›” mümkün mü?

‹srail taraf›ndan sürekli fliddete ve ay-r›mc›l›¤a maruz b›rak›lan, kuflatma al-t›nda tutulan, yaflam alanlar› (iflgal du-var› ve yeni iflgalci yerleflimlerle) sürek-li daralt›lan ve topraklar› elinden al›nanFilistin halk›na yönelik bu insanl›k d›fl›uygulamalardan ABD’nin de birinci de-receden sorumlu oldu¤u, bölge halklar›-n›n gözünde son derece aç›k bir gerçek-tir. ‹srail-ABD ikilisinin bu uygulamala-r› sadece bölgenin Arap halklar› aras›n-da de¤il, tüm ‹slam dünyas›nda ve dün-ya halklar› aras›nda ABD’ye yöneliknefretin ve öfkenin artmas›na nedenoluyor. Özellikle ABD’nin dikkatinin Af-ganistan-Pakistan eksenine, asl›ndaoran›n üzerinden Rusya ile Çin’in kufla-t›lmas›na yöneltildi¤i bir dönemde, Fi-listin sorunu nedeniyle ‹srail’in dahilolaca¤› bir bölgesel çat›flman›n ç›kmas›bu ülkenin ifline gelmez. (ABD iflbirlikçi-si ve ‹srail’in dostu Ürdün Kral› Abdul-lah’›n, “E¤er bar›fl müzakereleri ertele-nirse 12-18 ay içinde ‹srail ile Araplarve Müslümanlar aras›nda bir savafl ç›-kabilir” demesi bofl bir laf de¤ildir.)

ABD bu dönemde kendi ç›karlar› do¤-rultusunda bir ‹srail ve Filistin aras›nda“bar›fl”›n ya da hiç olmazsa geçici uz-laflman›n sa¤lanmas›n› istiyor. Bununiçin taraflara bask› uyguluyor. Filistintaraf›nda Mahmut Abbas’› destekler-

ken, Hamas’› da ya uzlaflma ya da siya-si olarak kuflatma alt›nda bo¤ulma iki-lemine sokmaya çal›fl›yor.

Ama ABD’nin “Bar›fl Plan›”n›n önündebüyük engel var: ‹srail Hükümeti. 10fiubat’ta yap›lan ‹srail seçimlerindensertlik yanl›s› sa¤c› Likud ve faflist ‹sra-il Evimiz partileri zaferle ç›kt›lar. Yenihükümet Likud’dan Benyamin Netanya-hu’nun baflbakanl›¤›nda kuruldu. FaflistAvigdor Lieberman d›fliflleri bakan› ol-du. Netanyahu, aç›kça “iki devletli çö-züm”e karfl› ç›k›yor. Bar›fl görüflmeleri-ni reddetmese de, Filistinlilerin önüne‹srail’i bir Yahudi devleti olarak tan›-malar› gibi asla kabul edilemeyecek birön flart› koyuyor. (Böyle bir kabul oto-matik olarak Filistinli mültecilerin ülke-lerine dönüfllerinin önünü keser ve ‹sra-il’de yaflayan Araplar› ikinci s›n›f va-tandafl haline getirir.) Lieberman ise Fi-listinlilere verilecek en ufak bir hakkabile karfl› ç›k›yor ve aç›kça savafl k›flk›r-t›c›l›¤› yap›yor. Yani mevcut ‹srail Hü-kümeti aç›ktan veya örtülü olarakABD’nin plan›n› köstekleyecektir.

Ama ABD plan›n›n önündeki en büyükengel, bizzat kendisinin ve daha önce‹ngiltere’nin uygulad›¤› emperyalist po-

litikalar›n yaratt›¤› insani ve siyasi fela-ketlerdir. ABD emperyalizminin ve Si-yonist ‹srail’in ç›karlar›n› gözeterek ya-p›lacak bir anlaflma, asla adil ve kal›c›bir bar›fl getiremez. Çünkü asla Filistinhalk›n›n tarihsel olarak meflru, ulusla-raras› hukuka göre yasal olan talepleriböyle bir plan içinde karfl›lanamaz. Butaleplerin en önemlisi ve çözülmesi engüç olan›, ‹srail’in topraklar›ndan sö-küp att›¤› ve dünyan›n dört bir yan›nasavrulan Filistinlilerin topraklar›nadönmeleridir.

‹srail böyle bir toplu geri dönüflü ka-bul etmeyecektir. Çünkü ‹srail, s›n›rlar›içinde Arap nüfusun büyük bir oranaulaflmas›na yol açacak bir hareketin,devletin Siyonist karakterini bozaca¤›-n›, hatta yok edece¤ini hesapl›yor. El-bette böyle bir geliflmeyi ABD de iste-mez. Ama buna karfl›l›k Filistin halk›aç›s›ndan bar›fl›n en önemli flart› budur.Bu gerçekleflmedi¤i sürece Filistin top-raklar›na kal›c› bir bar›fl gelemez. Bar›flemperyalist-Siyonist güçlerin eliyle de-¤il ancak onlar›n Filistin, bölge ve dün-ya halklar› taraf›ndan yenilmesiyle ge-lecektir.

15-05-2009

Filistin halk› Filistin’in siyasal birli¤inin sa¤lanmas›n›istiyor. Filistin davas›n›n ç›karlar› da bunu gerektiriyor.Gazze ve Bat› fieria’n›n iki ayr› politik birim olarak kalmaya devam etmesi ‹srail’in her türlü sald›r›s›n› ve yeni hak ihlallerini kolaylaflt›r›yor. Mahmut Abbas yönetimi her ne kadar ‹srail, ABD ve Bat›l› devletlertaraf›ndan tan›n›yorsa da, kendi halk› aras›ndakimeflruiyeti zay›f oldu¤undan, diplomatik alanda bir a¤›rl›¤›ve inand›r›c›l›¤› bulunmuyor. Keza Gazze fieridi’ne s›k›fl›pkalmak Hamas aç›s›ndan da bir handikap oluflturuyor.

Daha II. Bush yönetiminin son y›llar›nda ABD, geleneksel müttefiklerinin sözüne daha fazla de¤er verme, yerel güç odaklar›n› dikkate alma ve halklar›n nefretinin y›k›c›l›¤›n› farkederek buna karfl› politikalar gelifltirmeye yönelmek zorunda kald›. Asl›nda ABD baflkanl›¤›naBarack Obama’n›n seçilmesi, bu yeni “çok-tarafl›l›k” politikas›n›n hâkim hale gelmesinisimgeliyor. Obama yönetimi, ABD’nin dünya egemenli¤ini sürdürmek için bir ad›m geri çekilerek mevzilerini sa¤lamlaflt›rma politikas›n› yürütüyor.

15 haziran 2009dünya ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Page 16: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

16 haziran 2009eknomi ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

apitalizmin ilk önemli küresel krizi1857’de yaflanm›fl, o tarihte Ameri-kan maliyesi ve birçok Avrupa ban-

kas› iflas etmiflti. Marx ve Engels bu kri-zi yaklaflan devrimin iflareti olarak gör-düler, ancak beklentileri gerçekleflmedi.Devrimci iyimserlikleri, kapitalist siste-min do¤um sanc›lar›n› onun ölüm ç›rp›-n›fllar› olarak görmelerine yol açm›flt›büyük olas›l›kla. Yine de Marx bu dö-nemde h›zland›rd›¤› çal›flmalar sonu-cunda kapitalist üretimin bütünlüklü te-orisini ortaya koyacak ve bunun krizlibir sistem oldu¤unu gösterecekti.

Marx’a göre sermayenin afl›r› birikimikâr oranlar›n›n düflme e¤iliminde a盤aç›k›yor, kârl› yat›r›m olanaklar› azalansermayeler çeflitli aray›fllara giriyorlar-d›. Bunda baflar›l› olduklar› ölçüde krizbir süre erteleniyor, ancak geldi¤indedaha fliddetli biçimde yaflan›yordu. Ka-pitalist üretim sistemi geniflledikçe çe-

liflkileri de büyüyordu. Öte yandan, kriz-de de¤er yitiren varl›klar›n el de¤ifltir-mesiyle verimsiz sermayeler eleniyor,sermaye merkezileflmesi h›zlan›yor,ayakta kalabilen sermayeler daha dagüçlenmifl olarak birikimi sürdürüyor-lard›. Dolay›s›yla, kapitalizmin kriz ne-deniyle kendili¤inden çökmesi beklene-mezdi. Ancak her kriz, sistemi temelin-den sarsarak, devrimci hareket için çe-flitli olanaklar yarat›yordu.

1857 krizini atlatan sistem, Marx’›nöngördü¤ü gibi çok geçmeden yeni birkrize ve genel bir depresyona yuvarlan-d›. 1873-1896 aras› y›llarda (“19. Yüzy›-l›n Büyük Bunal›m›”) yayg›n ve derin birgerileme yafland›. Kapitalist ülkelerdetekelci üretim egemen hale gelirken Al-manya, ABD, Japonya gibi yeni sanayi-leflen güçlerin sahneye ç›k›fl›yla ulusla-raras› rekabet fliddetlendi, tüm dünya-n›n sömürgeler ve nüfuz alanlar› biçi-

minde paylafl›lmas›na giden yol aç›ld›.Afrika k›tas›n›n 1876’da yüzde 10’u sö-mürgeyken, 1900 y›l›na gelindi¤indeyüzde 90’› kapitalist güçlerin eline geç-miflti. Bu dönemde yeryüzünün tamam›kapitalizmin yörüngesine girdi, kapita-list ülkeler ile kapitalizm-öncesi toplum-lar aras›nda sermaye hareketleri h›zlan-d›. Baz› aç›lardan bugünküyle k›yasla-nabilecek bir “küreselleflme” dalgas› ya-fland›.

Sömürgecilikten emperyalizme do¤ruevrilen sistem h›zla dünya savafl›na gi-derken, kapitalist ülkelerdeki iflçi hare-keti de belirgin ilerlemeler kaydetti.‹kinci Enternasyonal partileri (baflta Al-man SDP) bu dönemde kitle partileri ha-line geldiler ve iktidar› parlamenter yol-dan ele geçirmeye çal›flt›lar. BirinciDünya Savafl›’n›n patlak vermesiyle bupartilerin ço¤u kendi hükümetlerinin ya-n›nda yer alarak enternasyonal hareke-te ihanet ettiler. Genel e¤ilime en önem-li istisna Bolfleviklerdi, ancak savafl›nbitiminde yaln›zca Rusya de¤il Almanyave ‹talya gibi emperyalist ülkeler dedevrim dalgalar›yla sars›l›yordu.

Avrupa’da devrimler kanla bast›r›l›r-ken kapitalizmin yeni büyük bunal›m›kap›dayd›. 1920’lerdeki k›sa ekonomikcanlanman›n ard›ndan 1929’da büyükbir borsa çöküflü yafland› ve genel birdepresyon bafllad›. ABD’de açl›ktan öl-me noktas›na gelen kitlelerin (GazapÜzümleri gibi yap›tlarda resmedilen) de-rin sefaleti, sistemi ayakta tutabilmekiçin devletin acil müdahalesini berabe-rinde getirdi. Dünya savafl› öncesi döne-min “küreselleflme” e¤iliminin aksine,1930’larda kapitalist ülkeler d›fla de¤iliçe yöneldiler. Derinleflen bunal›m orta-m›nda iflçi hareketini bask› alt›na almakiçin faflizm devreye girdi. Sonuç yeni birdünya savafl› ve on milyonlarca insan›nkatledilmesiydi.

1950’lere gelindi¤inde eski sömürgele-rin ço¤u siyasal ba¤›ms›zl›klar›n› kazan-m›fl, Çin Devrimi’yle dünyan›n üçte birisosyalist kampa geçmifl, ayr›ca kapita-list dünyan›n kendi içinde güç dengeleride¤iflmiflti. ABD önderli¤inde So¤uk Sa-vafl’› bafllatan ve çokuluslu flirketlerleüretimi uluslararas›laflt›ran kapitalistsistem yeni bir geniflleme evresine girdi.Bu dönemde Türkiye gibi birçok geç ka-pitalistleflen ülkede kapitalist üretim

iliflkileri yayg›nlaflt›, ciddi bir sanayilefl-me ile yüksek büyüme h›zlar›na ulafl›ld›.Bununla birlikte, sermayenin afl›r› üre-tim e¤ilimleri alttan alta iflliyor, azalankâr oranlar›yla birlikte 1970’lerde sis-tem yeniden krize giriyordu. Birkaç y›l elyordam›yla süren aray›fllardan sonraneoliberal politikalar devreye sokuldu.‹flçi s›n›f›n›n kazan›mlar› sald›r›ya u¤ra-d›, merkez ülkelerin sanayi sermayesik›smen G. Kore, Brezilya, Malezya gibiülkelere göç etti, özellefltirmeler h›zlan-d›, sermaye için kârl› yat›r›m olanaklar›yarat›lmaya çal›fl›ld›. Üretken biçim al-t›nda kârl›l›¤› azalan sermaye finansalbiçime bürünerek uluslararas› dolafl›m›-n› h›zland›rd›. Uluslararas› borçlar ar-tarken, geç kapitalistleflen dünyadanmerkeze büyük miktarda art› de¤er ak-tar›ld›. Esnek üretim, ulaflt›rma ve ileti-flimdeki geliflmeler, iflçi hareketinin ye-nilgiye u¤rat›lmas›, reel sosyalizmlerinçöküflü, finans piyasalar›n›n dünya ge-nelinde bütünleflmesi... tüm bunlar, kârpeflinde koflan sermayenin uluslararas›hareketlili¤e h›z vermesini ve 90’larda“küreselleflme” ad›yla kutsanan serma-ye bayram›n› beraberinde getirdi. Kapi-talizm için daha net bir zafer düflünüle-mezdi. “Tarihin sonuna” geldi¤imiz ilanedildi: Bundan sonra yaln›zca serbest pi-yasa ve amans›z sömürü kural olacakt›.

Ancak, tarih (daha do¤rusu kapitalistüretimin iç çeliflkileri) bu tarz hezeyan-lara prim vermeden iflliyordu. ABD eko-nomisi 21. yüzy›l›n bafl›nda çökme nok-tas›na gelmifl, Avrupa ile ABD aras›nda-ki mücadele görünür olmufl; Çin, Hindis-tan gibi ülkelerde h›zla artan üretim ka-pasitesi ABD ile aç›k rekabete yönelme-ye bafllam›flt›. Devreye bir kez daha fi-nans piyasalar› girdi: Tüm dünya bir pa-ra ve kredi bollu¤u içinde yüzmeye bafl-lad›. Yaln›zca Türkiye’ye 2002 sonras›n-da akan d›fl kaynak 180 milyar dolardanfazlayd›. Daha büyük miktarlar Çin, Gü-ney Kore ve Latin Amerika’ya yöneliyor,merkez ülkelerin sermayesi geç kapita-listleflen dünyada yarat›lan art› de¤er-den pay›n› finansal mekanizmalarla al›-yordu. Bu flekilde bir süre ertelenen kriz2007 yaz aylar›nda art›k ertelenemezhale geldi.

Krizin 2007’de konut kredisi piyasala-r›nda bafllad›¤›, 2008 y›l›nda bankalara,sigorta flirketlerine ve di¤er finansal ku-

DÜNDEN BUGÜNEFinansal piyasalar›n fliflmesi olarak ortaya ç›kan süreç bizzat üretim alan›ndaki sorunlardan ileri geliyor. Finansal alandabankalar›n, yat›r›m flirketlerinin ve di¤erlerinin elde etti¤i kârlar, toplam art› de¤erden ald›klar› pay› ifade ediyor. Üretim

alan›nda kâr oranlar› gerileyen sermayeler finans piyasalar›na kayd›kça, bireysel kârl›l›klar›n› bir süre koruyabilseler de sonkertede toplumsal art› de¤erin üretken yat›r›mlarda kullan›labilecek k›sm›n›n azalmas›na yol aç›yorlar. Bir baflka deyiflle,

pastan›n kendisi göreli olarak küçülürken finans kesimi bu pastadan daha fazla pay almaya bafll›yor.

Gerçekten de her kriz, sermayenin kendi içinde bir elenme sürecidir. Sermayeler aras›nda hesaplaflma yaflan›r;‘verimsiz’ çal›flan, kapitalist kriterlere göre baflar›s›z olan

sermayeler elenir, iflas eder ya da el de¤ifltirir. Sermayenin merkezileflmesi h›zlan›r; f›rt›nay› atlatabilen

bir grup, süreçten daha da güçlenmifl olarak ç›kar. Sermaye kesimi sözcülerinin ‘krizi f›rsata dönüfltürmek’ laf›n› a¤›zlar›ndan düflürmemelerinin bir nedeni budur.

Özgür Öztürk

Kapitalizm ve Krizler

K

Page 17: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

17 haziran 2009ekonomi ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ürkiye ekonomisi son yedi y›l›nda ortalamayüzde 7’lik bir büyüme trendi yakalam›flt›. Dü-flük kur yüksek faiz politikas›yla desteklenen

bu büyüme, bilindi¤i üzere bir taraftan yabanc›sermayenin ülkeye ak›fl›n› h›zland›rd›¤› gibi, reelsektöre ucuz finansman olana¤› yaratarak ithalataba¤›ml› bir üretim yap›s› ortaya ç›karm›flt›. Ancakbu büyüme yap›s› oldukça k›r›lgan dinamiklere sa-hipti.

Küresel krizin etkilerini yavafl yavafl hissetmeyebafllad›¤› 2008 y›l›nda Türkiye ekonomisinin genelpanoramas› ise flöyleydi: ‹thalattaki art›fla ba¤l›olarak artan cari aç›k, istihdam yaratamayan birbüyüme ve dolay›s›yla artan iflsizlik, d›flardanborçlanan reel sektör, finans sektöründe artan ya-banc› sermaye varl›¤›, tüketim harcamalar›nda vebireysel borçlarda art›fl.

Kriz finansal kriz de¤ilDaha ilk günlerden itibaren, “Finansal sektörü-

müz güçlü, kriz bizi te¤et geçecek” diyerek genelortama pozitif bir hava pompalanarak krizin “e¤erolur da olursa finansal sektörde yaflanaca¤›na”iliflkin bir manipülasyon yarat›lmaya çal›fl›lsa dabüyüme dinamiklerinin kendisi bile krizin finansalbir kriz olmayaca¤›n›n iflaretini veriyordu.

Bu büyüme dinamiklerine ba¤l› olarak ise küreselkrizde yaflanacak talep daralmas›n›n etkisiyle ih-racatta ortaya ç›kacak gerileme, uluslararas› fi-nans piyasalar›ndaki sars›nt›dan dolay› d›fl finans-man olanaklar›n›n daralmas›, reel sektörün yüksekdüzeyde d›flardan borçlanmas›n›n sonucu olarakgeri ödemede girilecek darbo¤az, ekonomiyi iyicek›r›lganlaflt›ran unsurlar›n bafl›nda geliyordu.

Nitekim henüz krizin bafllad›¤› ilk günlerde büyüktekstil firmalar› kap›lar›na kilit vuraraküretimlerini durdurdular. Y›l›n ilk çeyre-¤inde büyüme oran› yüzde 1,1 olarakgerçekleflti. 2009 y›l› için ulusal ve ulus-lararas› ekonomi uzmanlar›n›n öngörüsüekonominin en az yüzde 5 düzeyinde da-ralaca¤› yönünde. Kuflkusuz “öngörü” bi-le denemeyecek olan durum kendini h›z-la yükselifle geçen iflsizlik rakamlar›ndagösterdi. Ekonomideki daralmaya ba¤l›olarak istihdamdaki azalma her geçengün art›yor.

‹flsizlik art›yorResmi rakamlara göre Ocak ay› itiba-

riyle iflsizlik oran› yüzde 3,9’luk bir art›flgöstererek yüzde 15,5’e, fiubat ay›ndaise tarihi bir rekor k›rarak yüzde 16,1’eulaflt› ki bu oran›n gerçekte yüzde 20’nin

üzerinde oldu¤u tahmin ediliyor. Resmi rakamlaragöre iflsizlik say›s› da 3 milyon 800 binin üzerineç›kt›. Art›fl h›z› aç›s›ndan kentlerde iflsizlik dahayüksek düzeyde gerçekleflirken, sanayi, hizmet gibitar›m d›fl› sektörlerde iflsiz kalanlar›n büyük oran›-n› kad›nlar oluflturdu. Tar›m d›fl› sektörlerde iflsiz-lik oran› yüzde 19 seviyesine ç›kt›. Erkeklerde ifl-sizlik oran› yüzde 18,2; kad›nlarda ise yüzde 21,8oldu.

Ekonomi yönetimi de¤ifltirildiHükümet krizin etkilerini hafifletmek amac›yla

öncelikle kurtarma paketlerini devreye soktu. Tale-bi canland›rmak amac›yla beyaz eflyadan konutaözel tüketim vergisi indirimlerine gidildi. Bizzat po-litika uygulay›c›lar› taraf›ndan bile etkisizli¤i elefl-tirilen bu önlem paketleri de ekonomideki daral-maya çare olmad›.

Hükümetin yapt›¤› bir baflka de¤ifliklik, ekonomiyönetimini tek elde toplamak oldu. Yap›lan kabinede¤iflikli¤inde ekonomiden sorumlu bakan Ali Ba-bacan olurken Hazine, kamu bankalar›, SermayePiyasas› Kurulu, TMSF, BDDK da bu bakanl›¤aba¤land›.

Öte yandan krize karfl› bildik reçete olan IMF ileanlaflmaya gidilmesi bugün yar›n fleklinde ertele-nerek belirsizli¤ini koruyor. Sermaye çevreleri biran önce IMF ile anlaflma yap›lmas› yönünde bask›-lar›n› her geçen gün art›r›rken, AKP hükümeti IMFile yürütülen müzakerelerde kendi taban›nda en aztepkiyle karfl›laflaca¤› anlaflma hükümlerini kotar-maya çabal›yor.

Önümüzdeki günlerde “bu ac› reçetenin” flartlar›-n› da görece¤iz.

15-05-2009

rumlara yay›ld›¤› biliniyor. Özellikle finans sektöründeABD’de ve Avrupa’da birçok kurulufl ya devlet taraf›ndankurtar›ld› ya da el de¤ifltirdi. Öte yandan, finansal alandabafllayan kriz “reel sektör” denilen üretim alan›na s›çramak-ta gecikmedi. Baflta otomotiv flirketleri olmak üzere birçok“dev” firma rekor zararlar aç›klamaya ve iflçi ç›kartmayabafllad›lar. Bugün gelinen noktada, bafll›ca kapitalist ülkeler-de imalat sanayii ciddi bir çöküntü içinde, finans sektörü isefiilen devletlefltirilmifl durumda.

Birçok yazar bunun bir finans krizi oldu¤unu, finans sektö-rünün son y›llarda afl›r› fliflti¤ini, “reel” sektörden koparakbalon biçimini ald›¤›n›, krizin de bu balonun patlamas›ndanibaret oldu¤unu öne sürüyor. Krize karfl› reçete, devletin “pi-yasalar›n” güvenini tesis edecek ad›mlar› atmas› olarak ko-nuluyor. Para musluklar› aç›l›r ve hükümetler zor durumdakikurulufllar›n arkas›nda durduklar›n› gösterirlerse piyasalargüven kazanacak ve ifller yine eski ak›fl›na dönecektir; söyle-nen az çok bundan ibaret.

Bu tarz bir yaklafl›m yüzeydeki olgular›n alt›nda yatan ne-denleri gözden kaç›r›yor. Zira finansal piyasalar›n fliflmesiolarak ortaya ç›kan süreç bizzat üretim alan›ndaki sorunlar-dan ileri geliyor. Finansal alanda bankalar›n, yat›r›m flirket-lerinin ve di¤erlerinin elde etti¤i kârlar, toplam art› de¤erdenald›klar› pay› ifade ediyor. Üretim alan›nda kâr oranlar› geri-leyen sermayeler finans piyasalar›na kayd›kça, bireysel kâr-l›l›klar›n› bir süre koruyabilseler de son kertede toplumsal ar-t› de¤erin üretken yat›r›mlarda kullan›labilecek k›sm›n›nazalmas›na yol aç›yorlar. Bir baflka deyiflle, pastan›n kendisigöreli olarak küçülürken finans kesimi bu pastadan daha faz-la pay almaya bafll›yor. Türkiye’de 1990’larda yaflanan ve2001 kriziyle sona eren süreç az çok böyleydi. Özellikle 90’la-r›n sonlar›nda, 500 büyük sanayi kuruluflunun kârlar›n›n yüz-de 70-80 gibi bir k›sm› faaliyet d›fl› gelirlerden (repo, faiz)kaynaklanmaktayd›. Dolay›s›yla, denizin bir noktada tükene-ce¤i belliydi ve 2001 krizi bunun ifadesi oldu. Öte yandan, sa-nayi ile finans aras›nda ‘kopufl’ olarak görünen durumun dayan›lsama oldu¤u ortaya ç›kt›: finansal alanda bafllayan krizreel sektöre an›nda yans›d›. Birbirinden uzaklafl›yor gibi gö-rünen kutuplar›n gerçekteki birli¤i kendisini fliddetli bir kriz-le ortaya koydu.

Önümüzdeki döneme dair öngörülerde bulunurken baz› nok-talar› unutmamak gerekiyor. ‹lk olarak, kapitalist devletlerinkriz yönetme kapasiteleri ve deneyimleri artm›fl, ellerindekiaraçlar çeflitlenmifl durumda. 20 y›l önce hayal edilemeyecek‘kurtarma’ planlar› birbiri ard›na devreye giriyor. ‹flçi hareke-tinin genel bir gerileme içinde olmas› da burjuvazinin strate-jilerini daha rahat gerçeklefltirmesini sa¤l›yor. Krizin süresi-nin k›salt›lmas› ve sistemin geniflleme e¤ilimine girmesi içininisiyatif flimdilik sermaye s›n›f›n›n elinde gibi görünüyor.Sermaye aç›s›ndan her fley ‘yolunda’ gitse bile finansal daral-man›n en az›ndan birkaç y›l sürece¤i, reel sektörün toparlan-mas›n›nsa orta vadeye (6-8 y›la) yay›laca¤› tahmin edilebilir.Ancak, dünya ölçe¤inde bu kadar genifllemifl ve derinlik ka-zanm›fl bir sistemin geri ad›m atmas›, Keynesyen politikalarave ‘refah devletine’ dönüfl yapmas› olas› görünmüyor. ZiraKeynesyen politikalar h›zl› büyüme sa¤layan, ancak ayn› za-manda sermayenin uluslararas› hareketlili¤ini s›n›rlayan,ulusal bir temele oturan politikalar olarak flekillenmiflti. Bubak›mdan sermayenin hareketi ‘H›z Tuza¤›’ filmindeki (ya-vafllad›¤› takdirde alt›ndaki bomba patlayacak olan) otobü-sün hareketini and›r›yor.

Di¤er yanda ise neoliberal amentünün bozulmas› ve özellik-le Latin Amerika kaynakl› yeni anti-kapitalist güçlerin yükse-lifli, sermayenin hareket alan›n› daralt›yor. Reel sosyalizminçöküflünün yaratt›¤› moral bozuklu¤unun ard›ndan, dünyagenelinde iflçi hareketi ve sosyalist hareket ilk kez kayda de-¤er bir canlanman›n efli¤inde duruyor. Kuflkusuz, ilk bafllardael yordam›yla, burjuvazi krizden ç›k›fl için çeflitli giriflimlerdebulunacak ve ‘krizi f›rsata çevirmeye’ çal›flacakt›r. Buna ba¤-l› olarak önümüzdeki dönem ya neoliberalizme rahmet okuta-cak yeni bir sald›r› dönemi ya da dünya genelinde eflitlikçi veözgürlükçü bir topluma yönelik ilk ad›mlar›n at›ld›¤› bir dö-nem olacak gibi görünüyor.

TÜRK‹YE EKONOM‹S‹DARALIYOR

N. Ergünefl

Resmi ‹flsizlik Oran› Yüzde 16

T

Krize karfl› bildik reçete olan IMF ile anlaflmaya gidilmesi bugün yar›n fleklinde ertelenerek belirsizli¤ini koruyor. Sermaye çevreleri bir an önce IMF ile anlaflma yap›lmas› yönünde bask›lar›n› her geçen gün art›r›rken, AKP hükümeti IMF ile yürütülen müzakerelerde kendi taban›nda en az tepkiyle karfl›laflaca¤› anlaflma hükümlerini kotarmaya çabal›yor. Önümüzdeki günlerde “bu ac› reçetenin” flartlar›n› da görece¤iz.

Page 18: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

18 haziran 2009emek ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

üresel düzeyde ve senkronize özellik tafl›yan kapi-talist krizin etkilerinin hissedildi¤i ve Ortado-¤u’nun yeniden dizayn›n›n gündemde oldu¤u koflul-

larda Türkiye’de yerel seçimler yap›ld›. Krizin y›k›c› etkilerinin Ekim 2008’de ortaya ç›kmas›y-la, iflçi s›n›f› harekete geçti. ‹flten at›lmalara, iflyeri ka-patmalar›na karfl› Gürsafl, Tezcan, Brisa ve Sinter’defabrika iflgal eylemleri yapt›. Ayr›ca fiili sokak yürü-yüflleri, çeflitli direnifller ve gösteriler gerçeklefltirdi. “Krize karfl› iflgal, direnifl, grev” fliar› giderek maddi birgüç haline gelmeye bafllad›. Özellikle iflsizlik tehdidikarfl›s›nda iflçi s›n›f› bir taraftan tedirginlik içine girdi,di¤er taraftan öfkesini d›fla vurmaya bafllad›. Bu ikiliruh hali içinde öfke giderek a¤›rl›¤›n› hissettirdi. ‹fltenat›lmalar 6-7 ay içerisinde, resmi rakamlara göre 500bin, gerçek rakamlara göre ise 850 bine ulaflt›. S›n›fkendisine yönelik bu ac›mas›z tehdide karfl› yeni ara-y›fllar içine girdi. Ve “Ne yapmal›?” sorusuna, refleks-sel de olsa yan›t üretmeye çal›flt›. Merkez ülkelerde kriz finans sektöründen bafllay›p üre-tim alan›na yans›yan bir flekilde geliflirken, periferideve Türkiye’de direkt üretim sektöründe kendini hisset-tirdi. Bu durum s›n›f›n h›zla öz-savunma içine girmesi-ne yol açt›. K›sa bir dönemde kapitalist sistemin çürü-müfllü¤ünün ve kokuflmufllu¤unun ortaya ç›kmas› vedevlet ile sermayenin organik iliflkisinin alenileflmesis›n›fa dost ve düflman› daha kolay ayr›mlaflt›racak ola-naklar sundu. Ne var ki, 2009 Ocak ay›ndan sonra ül-ke gündemini yerel seçimlerin iflgal etmesi, s›n›f›n ey-lemliliklerinin giderek sönümlenmesine neden oldu.Zaten s›n›f içindeki geliflmeleri anlamaktan uzak olanTürkiye solu bu havadan fliddetle etkilendi. Yarat›lananaforun içinde kayboldu. Türkiye solu, iflçi s›n›f›n›nkapitalizme karfl› potansiyel düzeyde de olsa a盤a ç›-kan öfkesini tetiklemek ve s›n›f›n öz-savunma eylemle-riyle bütünleflmek ve bu eylemleri do¤rudan eylemleredönüfltürmek yerine, legalizmin ölümcül çekicili¤ine veparlamentarizmin “öldüren cazibesine” kap›ld›. Tabiiki bu aktüel bir tav›r al›fltan öte, ideolojik-politik yöne-limin bir ifadesiydi ve sorun sadece bugüne iliflkin bir

sorun da de¤ildi. Birkaç devrimci yap› d›fl›nda, kapitalist krizin bir tarih-sel dönemi iflaretledi¤i ve yaflanan konjonktürün kapi-talist kriz üzerinden okunmas› gerekti¤i anlafl›lamad›.Bu anlamda seçimlerde legalizm istismar edilerek inat-la devrimin, sosyalizmin ve komünizmin ajitasyonununve propagandas›n›n yap›lmas› ve kapitalist krize karfl›s›n›f›n kolektif tepkisinin örgütlenmesi es geçildi. K›saca seçim süreci ve sonuçlar› Türkiye solunun, zih-niyet dünyas›, refleksleri ve politik yaklafl›mlar› itiba-riyle tam bir dekadans içine girdi¤ini gösterdi. Seçimsonras›nda birçok e¤ilimin yapt›¤› de¤erlendirmeler,asl›nda bu hazin tablonun farkl› biçimlerde ifade edili-flinin d›flavurumu oldu.

S›n›f aç›s›ndan riskli bir dönem geliyor

Seçim sonuçlar› s›n›f›n örgütsüzlü¤ünü, bir kez dahaa盤a ç›kard›. S›n›f bloke edildi. Hatta s›n›f› deklaseedici (iflçilerin s›n›fsal ba¤lar›n›n kopmas›, afl›nmas›,giderek kaybolmas› ve moral çöküntüsü anlam›nda)faktörler a盤a ç›kt›. Bu genel belirlemeler ›fl›¤›nda seçim sonuçlar› temeldeegemenler, iflçi s›n›f› ve Kürt ulusal hareketi aç›s›ndanele al›nabilir. Egemenler aç›s›ndan seçim sonuçlar› bir istikrars›zl›¤›simgeledi. 2002 y›l›ndan beri oylar›n› düzenli olarakart›ran AKP, bu seçimlerde önemli bir düflüfl yaflad›.CHP ve MHP’nin oylar›nda görülen yükselme, SaadetPartisi’nin (SP) oy oranlar›ndaki art›fl egemen klikleraras›nda uzlaflma-çat›flma eksenli yaflanan süreci etki-leyecek mahiyet tafl›yor. AKP, genifl kitleler nezdinde halen itibar görmesine ve“alternatifsiz” bir konumda olmas›na karfl›n y›pranmave düflüfl sürecine girmifltir. Krizin y›k›c› etkilerinin iyi-ce a盤a ç›kmas›yla bu gerilemenin derinlefltirmesimuhtemeldir. CHP ve MHP’nin oy art›fl›, SP’nin belirli bir oy potan-siyeline ulaflmas›, önümüzdeki dönemde sermaye frak-siyonlar›na farkl› seçenekler sunmaktad›r. Bu bir ya-n›yla da tek partili iktidar yerine farkl› kombinasyon-

lar›n ya da istikrars›zl›klar›n göstergesi olabilir. Siya-sal tablonun böyle biçimlenmesine neden olan Kürt so-runu ve kapitalist krizdir. Bu nedenler büyük bir olas›-l›kla yaflanacak siyasal istikrars›zl›¤a da kaynakl›kedecektir. Yine de burjuva düzeni sürmektedir. ‹flçi s›n›f› aç›s›ndan seçim sonuçlar› son derece risklibir dönemin habercisidir. AKP yine genifl iflçi y›¤›nlar› taraf›ndan ra¤bet gördü.CHP ve MHP’ye verilen oylar, bir boyutuyla AKP’ye re-aksiyonu içerse de, önümüzdeki dönemde s›n›f›n milli-yetçi ve dinsel gericilik eksenli bir polarizasyon içinegirme olas›l›¤›n› ortaya koydu. SP ise AKP’nin b›raka-ca¤› bofllu¤u daha iyi tahkim edecek, hay›rsever kapi-talizmin inflas›nda rol almaya aday oldu¤unu gösterdi.S›n›f yok edici ikilemle karfl› karfl›ya kald›: Dilenme yada sürünme… Bilindi¤i gibi her kriz an› iki olas›l›k yarat›r: imkân vetehdit. ‹flçi s›n›f›n›n ve siyasal öncüsünün örgütlülü¤üdevrimin imkân›n› yaratt›¤› gibi, bu koflullar›n olma-mas› karfl›devrim tehdidini ortaya ç›kar›r. Ya da karfl›-devrimin mayalanmas›n›. Seçim de¤erlendirmelerindeAKP’nin gerilemesi üzerine yap›lan çözümlemeler sonderece yan›lt›c› yönleri içinde tafl›maktad›r. ÖzellikleTC’nin içine girdi¤i konjonktür ve kapitalist krizin bo-yutlar› AKP, CHP, MHP ve SP’nin ald›¤› oylar›n bir bü-tün olarak (milliyetçili¤in ve dinsel gericili¤in de¤ifliktandanslar›n› içinde tafl›sa da) karfl›devrimin mayalan-ma zeminin yaratm›flt›r. S›n›f›n ba¤›ms›z-birleflik gücü-nün yarat›lamad›¤› koflullarda milliyetçilik ve dinselgericilik, süreci belirleyen ana e¤ilimler olarak öne ç›k-m›flt›r ve güçlenmesi muhtemeldir.

S›n›f›n ba¤›ms›z-birleflik gücü a盤a ç›kar›lmal›

Kriz koflullar› s›n›f›n üzerinde bir kara veba gibi dola-flan iflsizli¤i yayg›nlaflt›rmaktad›r. Bugün Türkiye’deaç›k ve say›lamayan iflsizlerin toplam› 6 milyondur.Krizle birlikte 1 milyon kifli daha bu say›ya eklenmifl-tir. K›sa zamanda bu say›n›n 10 milyona yükselmesiolas›d›r. Bu muazzam bir rakamd›r.

YEREL SEÇ‹MLER VE 1 MAYIS ÜZER‹NE Bilindi¤i gibi her kriz an› iki olas›l›k yarat›r: imkân ve tehdit. ‹flçi s›n›f›n›n ve siyasal öncüsünün örgütlülü¤ü devrimin imkân›n› yaratt›¤› gibi, bu koflullar›n olmamas› karfl›devrim tehdidini ortaya ç›kar›r. Ya da karfl›devrimin mayalanmas›n›. Seçim de¤erlendirmelerinde AKP’nin gerilemesi üzerine yap›lan çözümlemeler son derece yan›lt›c› yönleri içinde tafl›maktad›r.Özellikle TC’nin içine girdi¤i konjonktür ve kapitalist krizin boyutlar› AKP, CHP, MHP ve SP’nin ald›¤› oylar›n bir bütün olarakkarfl›devrimin mayalanma zeminin yaratm›flt›r.

Volkan Yarafl›r

Seçim Sonuçlar› S›n›f›n Örgütsüzlü¤ünü Ortaya Ç›kard›

K

“Krize karfl› iflgal, direnifl, grev” fliar› giderek maddi bir güç

haline gelmeye bafllad›. Özellikle iflsizlik tehdidi karfl›s›nda

iflçi s›n›f› bir taraftan tedirginlik içine girdi, di¤er taraftan

öfkesini d›fla vurmaya bafllad›. Bu ikili ruh hali içinde öfke

giderek a¤›rl›¤›n› hissettirdi. ‹flten at›lmalar 6-7 ay içerisinde,

resmi rakamlara göre 500 bin, gerçek rakamlara göre ise 850

bine ulaflt›. S›n›f kendisine yönelik bu ac›mas›z tehdide karfl›

yeni aray›fllar içine girdi. Ve “Ne yapmal›?” sorusuna,

reflekssel de olsa yan›t üretmeye çal›flt›.

Page 19: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

19 haziran 2009emek ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

‹flsiz y›¤›nlar üst kimli¤inin oluflmad›¤› koflullarda, h›z-la ötekilefltiren, lümpenleflen, reaksiyonel özelliklergösteren bir karakter öne geçer. Önümüzdeki dönemintemel görevini s›n›f›n ba¤›ms›z-birleflik kitlesel gücünüa盤a ç›karmak olarak belirlersek, bu gücün organikparças› olan iflsizlere yönelik somut politikalar›n gelifl-tirilmesi yaflamsal önem tafl›yacakt›r. E¤er bu baflar›-lamazsa bu kitlelerin sistem taraf›ndan mobilize edil-mesi kaç›n›lmazd›r. ABD’de Obama’n›n iktidara gelmesi ve hegemonya kri-zine karfl› restorasyon çabalar›, yeni Irak ve Afganis-tan politikalar› ve NATO’nun yeni paradigmas›, TC’ninneo Osmanl›c›l›k yönelimlerini beslemekte, iflsiz y›¤›n-lar›n neo lejyoner olarak devreye sokulmas›n›n önünüaçmaktad›r. Ayr›ca bu iflsiz y›¤›nlar›n 1926 Almanya-s›’ndaki Beyaz Gömlekliler, daha sonra KahverengiGömlekliler ve SA’lar, 1922 ‹talyas›’ndaki Kara Göm-lekliler, Franco ‹spanyas›’ndaki falanjlar olarak karfl›-m›za ç›kmas› olas›d›r.AKP, CHP, MHP ve SP’nin ald›¤› oylar›n bir yan›yla ka-tastrof zeminleri yaratt›¤› göz ard› edilmemelidir. Din-sel gericilik ve milliyetçilik dalgas›n›n iflsiz y›¤›nlar›h›zla sarmas› ve faflizmin kitle ruhunun sokaklar› iflgaletmesi olas›d›r. Kendini “küçük adam” hisseden iflsiz,kolayca Kara Gömleklilere ve SA’lara dönüflebilir. Buablukan›n da¤›t›lmas› önümüzdeki en temel görev ola-cakt›r. Son olarak DTP’nin ald›¤› oylar Kürt halk›n›n ulusalenerjisini a盤a ç›kard›. AKP’nin son derece provokatifataklar›, DTP’yi d›fltalayan ve etkisizlefltirmeyi amaç-layan politikalar› bofla ç›kt›. Kürt halk› “Ben de var›m”

dedi. Ne var ki burada unutul-mamas› gereken bu enerjininbir pazarl›k konusu olmas› veOrtado¤u’nun yeni dizayn›na uygun bir Kosova mode-linin zeminlerini örme riskini içinde tafl›mas›d›r. Kürt sorununun Barzanilefltirilerek ya da Türk-‹slam,Kürt-‹slam sentezi çerçevesinde “çözülmesi” (FethullahGülen’in Kürt federe devletindeki ekonomik ve nüfuzalan› çabalar› bofluna de¤ildir), emperyalizmin bölgeihtiyaçlar›na göre sorunun ele al›nmas› gündemdedir.Bu bir anlamda separatist bir yönelimdir. Bu kurguyubozacak tek güç Kürt yoksullar› ve Kürt iflçileridir. As-l›nda seçimlerde Kürt yoksullar› ve iflçileri net olaraktavr›n› koymufl, büyük oy fark›yla taraf›n› göstermifltir.Ama ulusal sorunda unutulmamas› gereken, geniflspektrum yaratan siyasal e¤ilimlerin süreci belirledi¤iya da süreçteki en örgütlü kesimin a¤›rl›¤›n› koydu¤u-dur. Bugün Kürt egemenleri veya burjuvazisi arkas›naKürt yoksullar›n›n ve iflçilerinin enerjisini alarak devre-dedir. Kürt halk›n›n bir Kosova modeline ya da sürecinBarzanilefltirilmesine izin vermesi gelece¤inin karart›l-mas› anlam›n› tafl›yacakt›r. Evet, DTP’nin ald›¤› oylarönemlidir, ama bu oylar›n yaratt›¤› enerjinin nas›l fle-killenece¤i daha da önemlidir. K›saca bugün Kürt soru-nu yeni bir efliktedir. S›n›fsal ayr›flma ve farkl›laflma-n›n a盤a ç›kaca¤› ve h›zla artaca¤› bir sürece girilmifl-tir. Özellikle Bat› yakas›nda s›n›fsal enerjinin a盤a ç›k-mas› ve enternasyonal dalgan›n yükselmesi bu ayr›fl-mada ciddi önemde rol oynayacakt›r. Bat› yakas›ndas›n›fsal enerjinin a盤a ç›kmas› ulusal enerjinin yöneli-mini de belirleyecektir. Yani enternasyonal görevler

dünden çok dahaacilleflmifltir. Bubir yan›yla “‹flçile-rin birli¤i, halkla-

r›n kardeflli¤i” fliar›n›n örülmesi anlam›n› tafl›yor.Sonuç olarak iflçi s›n›f›n›n önünde son derece önemlisorunlar ve yo¤unlaflacak bir mücadele gündemi bulu-nuyor. Özellikle iflçi s›n›f›, iflsizlik ve s›n›f›n tarihsel ka-zan›mlar›n›n gasp›, sistemli güvencesizlefltirme sald›r›-lar›yla karfl› karfl›yad›r.

Sokak ve fabrika diyalekti¤i yeni militan ruhun mayalanma zemini

‹flçi s›n›f›na Nazi ya da Vietnam çal›flma rejimiyle köleiflçilik ve belefl ücret dayat›l›yor. Ve iflsizlik korkusuylafelç edilmek isteniyor. Seçimler, s›n›f›n sorunlar›naodaklanmas›n› ve somut yan›tlar üretmesini engelle-yen bir içerik tafl›d›. Ama kapitalizmin krizi devam edi-yor. Sermaye krizin mahiyetini so¤ukkanl›l›kla s›n›f›nüzerinden ç›kartmak istiyor. Bu koflullarda gerçekleflecek 1 May›s yeni bir momentisimgeleyecekti. 1 May›s’›n ülke çap›nda yayg›n, y›¤›nsal ve coflkulukutlanmas› özellikle Taksim’in sokak sokak çat›fl›larakkazan›lmas› son derece önemli bir geliflme oldu. Yerelseçimlerin s›n›f›n üzerinde yaratt›¤› tahribat bir düzey-de afl›ld›. S›n›f›n öfkesi ve coflkusu alanlara ve sokak-lara hâkim oldu. fiimdi görev, sokaklardaki militan ru-hun s›n›fla bütünleflmesidir. Teorinin ve tarihsel biriki-min gösterdi¤i gibi s›n›f devrimcileflti¤i ölçüde y›k›c›bir güç haline gelecektir. Ayn› flekilde devrimciler, s›-n›fla kaynaflt›¤› ölçüde devrimci ve komünist kalabilir-ler. Unutulmas›n sokak ve fabrika diyalekti¤i yeni mili-tan ruhun mayalanma zemini olacakt›r.

08-05-2009

1 May›s’›n ülke çap›nda yayg›n, y›¤›nsal ve coflkulu kutlanmas› özellikle Taksim’in sokak sokak çat›fl›larakkazan›lmas› son derece önemli bir geliflme oldu. Yerel seçimlerin s›n›f›n üzerinde yaratt›¤› tahribat birdüzeyde afl›ld›. S›n›f›n öfkesi ve coflkusu alanlara ve sokaklara hâkim oldu. fiimdi görev, sokaklardaki militanruhun s›n›fla bütünleflmesidir. Teorinin ve tarihsel birikimin gösterdi¤i gibi s›n›f devrimcileflti¤i ölçüde y›k›c› bir güç haline gelecektir. Ayn› flekilde devrimciler, s›n›fla kaynaflt›¤› ölçüde devrimci ve komünist kalabilirler.Unutulmas›n sokak ve fabrika diyalekti¤i yeni militan ruhunmayalanma zemini olacakt›r.

AKP, CHP, MHP ve SP’nin ald›¤› oylar›n bir yan›yla

katastrof zeminleri yaratt›¤› göz ard› edilmemelidir.

Dinsel gericilik ve milliyetçilik dalgas›n›n iflsiz y›¤›nlar›

h›zla sarmas› ve faflizmin kitle ruhunun sokaklar› iflgal

etmesi olas›d›r. Kendini “küçük adam” hisseden iflsiz,

kolayca Kara Gömleklilere ve SA’lara dönüflebilir.

Bu ablukan›n da¤›t›lmas› önümüzdeki en temel

görev olacakt›r.

Page 20: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

20 haziran 2009haber ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

riz iflçi s›n›f›n› çeflitli biçimlerde etkilemeyi sürdü-rüyor. Kimi iflyerlerinde 2010 y›l› dahil olmak üze-re y›ll›k ücretli izinlerin kulland›r›lmas›yla baflla-

yan sald›r›, sonraki dönemde ücretsiz izinler, s›f›rzam, ücretlerin düflürülmesi, ikramiyelerin kald›r›lma-s›, esneklik, iflten ç›karma, fabrika kapatmalar vbfleklinde sürerken, iflçi s›n›f› da yeterli olmasa bile çe-flitli direnifl biçimleri ve grevlerle sermayenin sald›r›-s›na tepkisini gösteriyor. Sermaye, kriz gerekçesiyleiflçilerin haklar›na karfl› sistemli sald›r›s›n› sürdürü-yor. Bunun son örne¤i Erdemir’de ücretlerin düflürül-mesiyle yafland›.

‹flveren, yan›na bir kez daha faflist Türk Metal’i ala-rak sald›r›s›n› yeni bir boyuta tafl›d›. Türk Metal Sen-dikas›’n›n örgütlü oldu¤u OYAK’a ba¤l› Ere¤li DemirÇelik ‹flletmeleri (Erdemir) ile Çelik ‹fl Sendikas›’n›nörgütlü oldu¤u ‹skenderun Demir Çelik ‹flletmele-ri’nde (‹sdemir) çal›flan tüm iflçilerin ücretleri 16 ayl›ksüre için yüzde 35 oran›nda düflürüldü. Erdemir’de 26fiubat’ta ‹sdemir’de ise 19 Mart’ta toplu ifl sözleflme-si imzalanm›flt›.

Erdemir’de örgütlü Türk Metal Sendikas› ile TürkiyeMetal Sanayicileri Sendikas›’n›n (MESS) 21 Nisan gü-nü MESS’te yapt›klar› toplant›da, 7.025’i Ere¤li’de ol-mak üzere toplam 12.587 çal›flan›n ücretlerinin yüzde35 oran›nda düflürülmesi konusunda anlaflmaya var›l-d›. Borsaya gönderilen yaz›dan, ayn› anlaflman›n ‹s-demir’de örgütlü Çelik ‹fl ile de yap›ld›¤› anlafl›l›yor.

Yürürlükte bulunan toplu sözleflmenin tadil edilme-siyle iflçilerin ücretlerinin düflürülemeyece¤ini,T‹S’lerde yap›lacak tadilatla ancak yap›lacak zamla-r›n s›f›rlanaca¤›n› bilen patronlar ve sendika, iflçiler-den “hiçbir bask› alt›nda kalmadan” ücretlerinin yüz-de 35 oran›nda düflürülmesini kabul ettiklerine dairyaz›l› muvafakatname almaya çal›fl›yor.

2006 y›l›nda 658, 2007 y›l›nda 679 milyon lira kârelde eden Erdemir, geçen y›l da 211 milyon kâr eldeetmiflti. 2008 y›l›nda sat›fllar›n artmas›na karfl›n kâr›-n›n göreli olarak azalmas›, yönetimin 3-4 firmay› kol-layan sat›fl politikas›ndan ve tercihlerinden kaynakla-n›yor.

‹flçilerin ve Erdemir halk›n›n öfkesi büyüyor

Ücretlerin düflürülmesi çal›flmalar›n›n gizli bir biçim-de günler öncesinden bafllad›¤› anlafl›l›yor. Bu bilgi-nin bir k›sm›n›n iflçilere s›zmas› üzerine iflçiler sendi-kay› basm›fl ve aç›klama istemifllerdi. ‹flçilerin gelifl-melerden bilgi sahibi olmaya bafllad›¤›n› ve buna tep-ki gösterdi¤ini gören sözde sendika, hemen patronla-r›n yan›na koflup h›zla anlaflmay› bitiriyor ve anlafl-man›n yap›ld›¤›, flirketin borsaya (‹MKB) yapt›¤› zo-runlu aç›klamayla ö¤reniliyor. Türk Metal KaradenizEre¤li fiube Baflkan› Y. Ziya Odabafl, geliflmelerle ilgi-li bilgi isteyen bas›n› “Genel Merkez’in aç›klama yap-may›n talimat› var” diyerek geçifltiriyor. Erdemir’de

anlaflman›n 1.500, ‹sdemir’de ise 2.000 iflçinin ifltenat›lmamas› karfl›l›¤›nda yap›ld›¤› aç›kland›. ‹flçiler ifl-ten at›lmakla tehdit ediliyor, ölüm gösterilip s›tmaylaterbiye edilmek isteniyor ve ücretleri düflürmeye zor-lan›l›yor.

Geliflmelerin ö¤renilmesinin ard›ndan iflçiler sendi-kay› bas›p hesap soruyor. ‹flçilerin bu öfkesi iflten at-t›rma tehdidiyle bast›r›lmaya çal›fl›yor. Öfke iflçilerles›n›rl› de¤il. Bütün geçim kayna¤› iflçi gelirleri olan es-naf da ilçeye ast›¤› pankartlarla tepkisini gösteriyor.‹flçiler haklar›n› korumak için iki cephede birden, biryandan patronlara, di¤er yanda da faflist sendikayakarfl› mücadele ediyor.

Erdemir taraf›ndan borsaya gönderilen yaz›da, “ül-kemizde bu büyüklükte ilk kez uyguland›¤› de¤erlendi-rilen bu anlaflma” ifadesi yer al›yor. Ayr›ca, toplu söz-leflmeyi tadil anlaflmas› içinde bir cümle dikkate çeki-ci. Anlaflma metninde bu anlaflman›n “özellikle büyükiflletmeler bak›m›ndan ülkemizde yeni bir model teflkiledebilece¤i” belirtiliyor.

Bu ifadeler, anlaflman›n sadece Erdemir ve ‹sde-mir’le s›n›rl› kalmayaca¤›n›, baflta metal iflkolu olmaküzere di¤er iflkollar› için de sonuçlar yaratma potan-siyeli tafl›d›¤›n› gösteriyor. Patronlar pek yak›nda bir-çok iflyerinde bu anlaflmay› sendikalar›n önüne koya-cak ve benzer taleplerde bulunacakt›r. Halen 315.000kamu iflçisinin toplu sözleflme görüflmeleri sürüyor.Bu sözleflmeler de kaç›n›lmaz olarak bu geliflmedenbir biçimde etkilenecektir. Bu bak›mdan Erdemir ve‹sdemir iflçilerine dayat›lan hak gasp›, baflta metal ifl-çileri olmak üzere tüm iflçi s›n›f›na yönelik bir sald›r›-d›r.

Birleflik Metal ‹fl’in örgütlü oldu¤u iflyerlerinde pat-ronlar sendikas›zlaflt›ram›yorlarsa flimdi yeniden“Hiç olmazsa Türk Metal olsun” diyeceklerdir. Birle-flik Metal ‹fl, yeniden sermayenin boy hedefi haline ge-lirken, iflçi s›n›f› da faflist ihanet örgütü Türk Metaleliyle iflçilerin haklar›n› gasp etmenin yeni bir örne-¤iyle karfl› karfl›ya.

15-05-2009

ERDEM‹R’DE ‹HANET ANLAfiMASIÜcretlerin düflürülmesi anlaflmas›, baflta metal iflkolu olmak üzere di¤er iflkollar› için de sonuçlar yaratma potansiyeli

tafl›d›¤›n› gösteriyor. Patronlar pek yak›nda birçok iflyerinde bu anlaflmay› sendikalar›n önüne koyacak ve benzer taleplerde bulunacakt›r. Halen 315.000 kamu iflçisinin toplu sözleflme görüflmeleri sürüyor. Bu sözleflmeler de kaç›n›lmaz

olarak bu geliflmeden bir biçimde etkilenecektir. Bu bak›mdan Erdemir ve ‹sdemir iflçilerine dayat›lan hak gasp›, baflta metal iflçileri olmak üzere tüm iflçi s›n›f›na yönelik bir sald›r›d›r.

‹rfan Kayg›s›z

Erdemir ve ‹sdemir’de ‹flçi Ücretleri Yüzde 35 Düflürüldü

K

Erdemir taraf›ndan borsaya gönderilen yaz›da, “ülkemizde bu

büyüklükte ilk kez uyguland›¤›de¤erlendirilen bu anlaflma”

ifadesi yer al›yor. Ayr›ca, toplu sözleflmeyi tadil anlaflmas› içinde

bir cümle dikkate çekici. Anlaflma metninde bu

anlaflman›n “özellikle büyük iflletmeler bak›m›ndan ülkemizde

yeni bir model teflkil edebilece¤i” belirtiliyor.

Geliflmelerin ö¤renilmesinin ard›ndan iflçiler sendikay› bas›p hesap soruyor.

‹flçilerin bu öfkesi iflten att›rma tehdidiyle bast›r›lmaya çal›fl›yor.

Öfke iflçilerle s›n›rl› de¤il. Bütün geçim kayna¤› iflçi

gelirleri olan esnaf da ilçeye ast›¤› pankartlarla tepkisini gösteriyor.

‹flçiler haklar›n› korumak için iki cephede birden, bir yandan patronlara,

di¤er yanda da faflist sendikaya karfl› mücadele ediyor.

Page 21: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

21 haziran 2009haber ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

odern dönemlerin bafllang›c›ndan bugüne kentler,biriken sermayenin odaklar›d›r. Bir kent varl›¤›y-la, biriken sermaye gücü ve tüketim a¤lar› içinde

iflgal etti¤i yer aç›s›ndan bir sembol niteli¤indedir. Birkentin uluslararas› sermaye ak›fl› içinde güvenirlilik vebuna ba¤l› olarak kurumsal kimli¤i birçok parametregibi, o kentten geçmekte olan sermayenin büyüklü¤üy-le de ölçülür. Bu aç›dan neoliberal küresel sermaye ça-¤›nda kentlerin isimlerine eklenmifl olan festival, bilimveya kültür etkinlikleri asl›nda büyük marka kent ol-man›n sembolleridir.

Erken kapitalizm aflamas› 19. yüzy›lda Bat›’da kent-lerin bu özelli¤i fiili olarak karfl›l›¤›n› fuar etkinliklerin-den al›yordu. Dönemin karakterine özgü bir durum ola-rak Paris, Londra gibi emperyal devletlerin baflkentiolan marka flehirlerde düzenlenen bu gibi sergilerdeas›l olarak sömürgeci imparatorlu¤un gücü gösterilir;bunun yan›nda ticaret ve endüstriyel geliflmifllikte ül-keler aras› pazarlama stratejisinin bir parças› olarakkullan›l›rd›.

Sermayenin yeni pazar yeri: expo

20. yüzy›lda, 19. yüzy›l›n dünya fuarlar› yeri ticaretalan›nda büyük expolara, sanat alan›nda ise festivalve bienallere b›rakm›flt›r. Günümüzde dünya üzerindebir mal›n veya hizmetin yayg›n pazar ve iliflkiler a¤›kurmas›n›n yan› s›ra görünürlülü¤ünün ve yeni odak-lar oluflturma stratejilerinin yans›mas› expolard›r. Bu-gün dünyan›n neredeyse markalaflm›fl tüm kentleri vemarkalaflmak, çekim merkezi olmak, büyük para ve ti-caret hareketlili¤inde yer kapmak isteyen di¤er çevrekentleri festivaller ve bienaller düzenliyor. Dünya üze-rinde 200’ün üzerinde bienalin kurumsallaflm›fl ve et-kin olarak faaliyet gösterdi¤i gözlemleniyor.

Pierre Bourdieu kültür ve sanat›n salt estetik etkin-likler olmad›¤›n›, derinli¤ine ideolojik söylem tafl›y›c›-lar› oldu¤unu ifade etti¤i görüfllerinde kültürel serma-ye terimini kullan›r. Bourdieu’nun kifliler ve sosyal s›-n›flar için söyledi¤ini kentlere adapte edebiliriz. Herbir kifli kültürü nas›l kendisi aç›s›ndan sermaye olarakkullan›yorsa günümüzde kentler de ayn› flekilde kültürve sanat› bir sermaye biçimi olarak kullan›yor, araç-sallaflt›r›yor. Kültür ve sanat içerdi¤i tart›flma ve po-tansiyellerle elitizm ve yüksek kültür göstergesi olarakkonumland›r›larak, hem özündeki devingen dönüfltürü-cü nitelik yok edilerek i¤difl ediliyor hem de piyasa aç›-s›ndan somut meta de¤erine indirgenerek ele geçirili-yor.

Kent-sermaye iliflkisi yeniden kurgulan›yor

T›pk› di¤er merkez d›fl› ülkelerin kendi öncelikli kent-leri gibi, Türkiye için de ‹stanbul, geliflen uluslararas›neoliberal kapitalist pazara girmenin ve kent ölçe¤in-de bir odak olman›n markas›. Kent, gelece¤e yönelikkurgulan›rken hiç olamad›¤› kadar efsane düzlemindeyeniden kimliklendiriliyor. Köklü kent imgesi bazen

abart›larak bazen de tutarl› bir ba¤lam içine sa¤lambir flekilde yerlefltirilerek al›c›s›na sunuluyor. Kentseldönüflüm hamlesi bir yan›yla rantiye olarak okunaca-¤› gibi, di¤er yan›yla da kentin yeniden imgesel olarakkapitalist geliflmiflli¤in göstergesi bir mimari imge-ye/nesneye dönüfltürülmesidir.

1980’lerden bu yana süregiden her türlü kültür ve sa-nat festivalinin yan› s›ra, 80’lerin sonundan bugünegelen bienaller süreci ‹stanbul’u dolay›s›yla Türkiye’yiça¤dafl sanat standartlar›yla yüz yüze getirerek, Türki-ye sanat ortam›na küçümsenemeyecek bir kalite efli¤igetirdi. Di¤er yandan ise bu etkinlikler yukar›da anla-t›lmaya çal›fl›lan kent-sermaye iliflkisinde bütünlüklütablo içinde yedek güç olarak yerlerini ald›lar.

2010 Avrupa Kültür Baflkenti

Yurt içinde en etkilisi kuflkusuz “2010 Avrupa KültürBaflkenti ‹stanbul” etkinlikler dizisidir. 1985 y›l›ndanberi Avrupa Parlamentosu’na üye ülkelerin kentleriaras›ndan belirlenen kültür baflkentleri, 1999 y›l›ndanbu yana AB üyesi olmayan ülkelerden de seçiliyor. ‹s-tanbul yayg›n olarak hayata geçmifl gibi görünen birdezenformasyon sonucunda 2010 y›l› Avrupa KültürBaflkenti olarak an›l›yor. Oysa ki ‹stanbul, 2010 y›l›n-da bu organizasyon kapsam›nda Almanya’n›n Essenve Macaristan’›n Pesc flehirleriyle birlikte Avrupa’n›nüç kültür baflkentinden biri.

Bununla birlikte 2010 ‹stanbul etkinliklerinin kapsa-m› incelendi¤inde kamusal nitelikli ve vitrinikurtarmak ölçekli ifllerin d›fl›nda kamusal an-lamda uzun vadeli düflünülmüfl projelerin ek-sikli¤i görülüyor. Yine belki de 1856 ParisFuar›’ndan beri sürmekte olan oryantalist ba-k›fl aç›s›n›n bir devam› olacak flekilde, ironikve neredeyse kronik bir yerinde sayma örne-¤iyle turist için kültür, sanat organizasyoncu-lu¤u anlay›fl› tam gaz devam ediyor.

Bu ölçekte flimdiye kadar ‹stanbul’un marka-laflmas› ad›na denenen en büyük kültür sanatetkinli¤i olan 2010 Kültür Baflkenti organizas-yonu da flimdiden yüzeysel olarak, bir halklailiflkiler etkinli¤i k›vam›nda sokakla iliflkilenmifldurumda. Büyük bir kent reklam› kampanyas›-n›n en yald›zl› yeri olan etkinlik, daha flimdidenhayat›n içine sokulamam›fl aksine salonlardakalm›fl durumda. Her fley bir yana, bizim içinesas manidar olan ise, uzun y›llar toplumcu ger-çekçili¤i araçsallaflt›rm›fl, ideoloji tafl›y›c› sanatolarak görüp küçümseyenlerin bugün kültürünbu gibi ayg›tlar yoluyla küresel kapitalizminkartvizit tasar›m› haline gelmesine nedense hiçses etmemeleridir. Kim bilir bunun sebebi belkide toplumcu gerçekçi sanat ortam›n›n, arpal›kolarak bu zevata verece¤i binlerce dolarl›k projebütçelerine hiçbir zaman sahip olamamas›ndan-d›r.

B‹R MARKA KENT PROJES‹Türkiye için de ‹stanbul, geliflen uluslararas› neoliberal kapitalist pazara girmenin ve kent ölçe¤inde bir odak olman›n markas›. Kent, gelece¤e yönelik kurgulan›rken hiç olamad›¤› kadar efsane düzleminde yeniden kimliklendiriliyor. Köklü kent imgesi bazen abart›larak bazen de tutarl› bir ba¤lam içine sa¤lam bir flekilde yerlefltirilerek al›c›s›na sunuluyor.

Mahir Y›lmaz

2010 ‹stanbul:

M

Her fley bir yana bizim

için esas manidar olan,

uzun y›llar toplumcu gerçekçili¤i

araçsallaflt›rm›fl, ideoloji

tafl›y›c› sanat olarak

görüp küçümseyenlerin bugün

kültürün bu gibi ayg›tlar yoluyla

küresel kapitalizmin kartvizit

tasar›m› haline gelmesine

nedense hiç ses etmemeleridir.

Page 22: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

22 haziran 2009sanat ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

880 y›l›nda Ocak ay›n›n 17’sinde, Silivrikap›’da Ba-ruthane Soka¤›’nda bir viranede do¤ar Yaflar Nezi-he. Kendinden önce ölen dört k›z kardeflinin ard›n-

dan yaflamas› umuduyla ona Yaflar ad› verilir. Babas›belediye kantarc›s› Kadri Efendi’dir, annesi Tatar as›ll›bir kad›n olan Kaya Han›m. Bu ad› be¤enmeyen KadriEfendi ona Eda ismini koyar. Zavall› Kaya Han›m, beflk›z do¤urduktan sonra 1886 y›l›nda, 25 yafl›nda haya-ta veda eder. Annesinin ölümüyle bu viranede onlardanbaflka iki kifli daha kal›r. Kötürüm ve zalim bir amca iletitiz ve geçimsiz bir teyze.

“Silivrikap›’n›n fakir bir soka¤›nda, f›rt›nan›n çat›lar›titretti¤i bir k›fl gecesinde do¤muflum. Do¤du¤um geceevimizde damla gaz yokmufl! Annemi alt› yafl›mda kay-bettim. Dört k›z› ölmüfl bir ailenin tek k›z› idim. Yoksul-luk içerisinde büyüdüm. Ailemiz belediyede kantar me-muru olan babam sarhofl Kadri Efendi, kötürüm ve yafl-l› bir amca ile zalim bir teyzeden olufluyordu.”

T›fl iken sabr ü sebat ta’lim ederdi gûflumaSallad›kça mehd-i aflkta dâye-i sevdâ beni *1

Biraz teyzeden bahsetmek gerekir. Zira Yaflar’a ilkedebi dersler bu çileli kad›ndan gelir. Kendisi genç yafl-ta karfl›l›ks›z bir aflk› kalbine gömen bu kad›n, Nezi-he’ye aflk fliirleri ve hikâyeleri anlat›p durur. Nezihe’ninsanatla iliflkisini bafllatan kifli teyzesidir. Tabii hüzünleve ac›yla dolu bir sanat. Bu neden önemlidir, çünkü Ne-zihe burada kalmaz ve sanat›n toplumcu yan›na da ge-çer.

“Teyzem cahil, fakat hassas bir kad›nd›. Annemin ölü-münden sonra kalbimin bütün muhabbetini ona vermifl-tim. Geceleri onun kadit dizlerine bafl›m koyarak dinle-di¤im masallar, ufku teha-yyül ve tahassürümün aç›l-mas›na hayli yard›m etmifltir.”

Yaflar Nezihe’nin okul zaman› gelir, ancak babas› oku-mas›na karfl›d›r. Küçük k›z kendi bafl›na okula gider.Hoca han›ma der ki: “Ben öksüzüm beni de okutun.” S›-n›f arkadafllar› ona “kendi gelen” ad›n› takarlar. Baba-s› okula gider ve Yaflar Nezihe’yi döverek okuldan al›r,sonra da evden kovar. Bunun üzerine bir komflusuna s›-¤›nan Yaflar Nezihe, bir yandan çal›fl›p bir yandan daokur. Bu bir y›l kadar sürer, ki bütün tahsili budur.

“Mahalle mektebine gizlice bafllad›m. Babam iflitmifl,‘Bâb›-âli’ye kâtip mi olacaks›n?’ diye saçlar›mdan sü-rükledi ve evden kovdu! Vefâl› bir komfluya s›¤›nd›m.‹çimdeki okuma h›rs›n› yenemiyordum. Befl param yok-tu. Dere kenarlar›nda papatya, ebegümeci tohumlar›toplayarak aktarlara satard›m. Kazanc›m›n 40 paras›-n› hoca han›ma, 40 paras›n› kalfaya verirdim. Gördü-¤üm bütün tahsil budur.”

Y›l 1896. Babas› sokaktan geçen birini, Hilmi Çavufl’ugösterir Yaflar Nezihe’ye. “Seni ona verece¤im” der. Ka-rakolun önünden geçer arada birYaflar Nezihe. Birkaçkez göz göze gelir Hilmi’yle. Bir gün bohçac› kad›n birmektup getirir Hilmi’den, “Gonca dehan›m, muhabbetlisultan›m” diye bafllayan bir mektup. Alaca¤› yüzlerce

mektubun yan›nda bu ilk mektubun yeri bir baflka ola-cakt›r Yaflar Nezihe için. Mektuplafl›p dururlar, ancakHilmi’ye kavuflamaz.

Babas›n› arzusuyla evlendi¤i ilk kocas› At›f Zahir, 27yafl büyüktür Yaflar Nezihe’den. Yaflar Nezihe’yi çocu¤uolmuyor diye boflayan bu adam, önceki üç evlili¤indende çocuk sahibi olamam›flt›r. Yaflar Nezihe’nin ikincikocas› Mehmet Fevzi Bey’dir. Alt› y›ll›k evliliklerinde al-t› ay kadar ancak beraber olurlar. Üç çocuklar› olur veSuat ile Sedat g›das›zl›ktan ölür. Mehmet Fevzi kar›s›n›terk eder. Yaflar Nezihe, befl y›l sonra bir haber al›r ken-disinden.

“A¤›r hasta imifl, beni evine ça¤›r›yordu. Hiç titreme-den gittim. Karyolas›nda son dakikalar›n› yafl›yordu.Benim elimden bir yudum su istedi. Arzusunu hemenyerine getirdim. Suyu içtikten sonra yafll› gözlerle; ‘Be-ni affet Nezihe’ dedi. Beynimde, befl y›ll›k sürünmenin,onun yüzünden fidan gibi iki çocu¤umu kaybetmenintart›flmas›n› yapt›m. Çekti¤im ac›larla nas›rlaflm›fl kal-bimin son cevab›n› verdim: ‘Affedemem...’ Üç saniyesonra gözlerini kapad›. Avucumun içindeki eli buz gibiso¤udu, ölmüfltü.”

Üçüncü evlili¤i ancak elli gün sürmüfltür. Hikâyeci, ga-zeteci ve tahrirat kâtibi Yusuf Niyazi Bey’dir üçüncü ko-cas›. Al›r Cide’ye götürür Yaflar Nezihe’yi. ‹ki kar›s› var-d›r orada, onlar› da getirir eve. Dayanamaz Yaflar Nezi-he bu ay›ba. ‹stanbul’a döner ve boflanmak için mahke-meye baflvurur. Yusuf Niyazi’nin direnmesine ra¤menboflan›r da. Boflansalar da mektuplafl›rlar, Yusuf Niya-zi tekrar evlenebilmek için dil döker sürekli mektupla-r›nda.

Ben ne firkatten ne mihnetten flikâyet eylerimFikr-i ferdâd›r hayât›mdan beni bizâr eden *2

Bu arada kazanc›n› yazma bilmeyenlere mektup yaza-rak ve biçki dikifl iflleriyle sa¤lar. Ve bir yandan da o¤-lu Vedat’› okutur.

Bin sekiz yüzlü y›llar için düflünüldü¤ünde Yaflar Nezi-he hep ilerici bir tav›r alm›flt›r. Geçimini hep kendi sa¤-lam›fl, kumal›¤› reddetmifl, bu yüzden üçüncü evli¤inisona erdirme cesaretini göstermifltir. O dönem için buoldukça yürekli bir tav›rd›r. Soyad› Kanunu ç›k›nca“Bükülmez” soyad›n› alarak kendine olan inanc›n› dagösterir asl›nda.

Tüm bu çabalaman›n kolay geçmedi¤inin en önemligöstergesi, iki defa intihara teflebbüs etmesidir. Haya-t›nda da fliirinde de direngen bu kad›n, toplumcu ger-çekçi fliirin ilk örneklerini vermifltir. Tuhaft›r ki kendi-sinden yay›nlanmak için istenen fliirleri genelde ac›,aflk, keder dolu olanlar›d›r. Bugün bile kendisinden ve-rilen örneklerde bu tarz fliirleri öne ç›kart›l›r.

“Edebiyat›, fliiri, hele aruzla fliir yazmay› kendi kendi-me ö¤rendim. Eski zaman dergilerinde en çok benim fli-irlerim yay›nlan›rd›. Bunlar›n tümü yafll›, dertli ve ac›l›fleylerdir. Bestelenen bir iki flark›m vard›r ki, meyhane-

YAfiAR NEZ‹HE HANIMDöneminin erkek flairleri hat›rlan›r ve öne ç›karken onun bu denli yok say›lmas›, günlük iliflkilerle ya da s›radan tesadüflerle aç›klanamaz. Erkek egemen sistemin her alana yay›l›fl›, özellikle sanat gibi kendini “özgürlük, eflitlik” üzerinden tan›mlayan bir alanda da bask›n oluflu tekrar tekrar tart›fl›lmal›d›r. Tabii d›fllanan bu kad›n›n ve kad›nlar›n edebiyattaki yerini onu d›fllayan biz erkeklerin tart›flmas› da bir baflka ezme yöntemi oluflturabilir.

Bu arada kazanc›n› yazma bilmeyenlere mektup yazarak ve biçki dikifl iflleriyle sa¤lar. Ve bir yandan da o¤lu Vedat’› okutur. Bin sekiz yüzlü y›llar içindüflünüldü¤ünde Yaflar Nezihe hep ilerici bir tav›r alm›flt›r. Geçimini hep kendi sa¤lam›fl, kumal›¤› reddetmifl, bu yüzden üçüncü evli¤ini sona erdirme cesaretini göstermifltir. O dönem için bu oldukça yürekli bir tav›rd›r

Eren Osmana¤ao¤lu

fiiirde Bir Hayalet Dolafl›yor

1

Page 23: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

23 haziran 2009sanat ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

lere devam eden, mutsuz kiflileri a¤lat›rd›!”Terakki gazetesinde 1901 y›l›nda yazmaya bafllam›flt›r. Han›m-

lara Mahsus Gazete’nin sürekli yazarlar›ndand›r. Sabah, Menek-fle, Kad›n Yolu ve Kad›nlar Dünyas› gibi dergilerde de fliirleri ç›-kar. ‹lk kitab› 1913 y›l›nda Bir Deste Menekfle ad›yla yay›mlan›r.Onu ac›lar›n flairi olarak tan›tan Feryatlar›m adl› fliir kitab› 1924y›l›nda yay›mlan›r. Nevsal adl› yay›nda k›sa biyografisi, Akflamve Tanin gazetelerinde yaflam›yla ilgili yaz›lar ç›kar.

Kad›n olman›n zor oldu¤u bir dönemde, bir de “en iyi erkekle-rin yapt›¤› ifl”e el atmak onun sümen alt› edilmesi için önemli birneden görülebilir tabii.

Döneminin erkek flairleri hat›rlan›r ve öne ç›karken onun budenli yok say›lmas›, günlük iliflkilerle ya da s›radan tesadüflerleaç›klanamaz. Erkek egemen sistemin her alana yay›l›fl›, özelliklesanat gibi kendini “özgürlük, eflitlik” üzerinden tan›mlayan biralanda da bask›n oluflu tekrar tekrar tart›fl›lmal›d›r. Tabii d›flla-nan bu kad›n›n ve kad›nlar›n edebiyattaki yerini onu d›fllayan bizerkeklerin tart›flmas› da bir baflka ezme yöntemi oluflturabilir.

Amele Cemiyeti’ne üye olan, devrimci fliirler kaleme alan, top-lumsal olaylarla ilgili yaz›lar yazan Yaflar Nezihe, devleti aç›k vealayc› bir dille elefltirir. Devletin karfl›s›nda yer ald›¤› için kovufl-turmaya u¤rar, hakk›nda iftiralar ç›kar›l›r, karalamalar yap›l›r.O hiçbir zaman kad›n duruflundan taviz vermez. Her zamanayaklar› üstünde durmay› bilmifl bu kad›n, yapt›¤› belki de zor-land›¤› üç evlili¤inde de evlilik kurumunun s›n›rlar›na mahkûmkalmayarak feminist bir tav›r sergiler. Hep kendine inan›r, haya-t› onu götürdü¤ü yere kadar yaflar.

“kapanm›fl iflte, Hudan›n da bab› merhametigeçer flu ziri zemine, dua nedir bilmem”

Tabii bu denli bir bilinci bu kadar k›sa bir e¤itimle nas›l olufl-turdu¤u araflt›r›lmas› gereken önemli bir noktad›r. Baz› antoloji-lerde 1934’lerde öldü¤ü söylenerek, yaflad›¤› zamann bile çokgörülen Yaflar Nezihe için biz de ölüm tarihini vermeyerek çubu-¤u öbür tarafa büküyoruz. Yaflar Nezihe ölmedi diyoruz. Onugörmek isteyenler, 17 ocak akflamlar› uzaklara de¤il, fiehremi-ni’ye gidip Baruthane Soka¤›’nda gezinirken onu bulabilirler.fiansl›ysan›z bir iki dize de m›r›ldanacakt›r size bu yürekli kad›n.

*1 Aflk dad›s› çocukken beni aflk befli¤inde sallad›kça,kula¤›ma sab›r ve irade gücünü okurdu.

*2 Ben ne ayr›l›ktan, ne s›k›nt›dan flikâyetçiyim,beni hayat›mdan usand›ran yar›n düflüncesidir.

Amele Cemiyeti’ne üye olan, devrimci fliirler kaleme alan, toplumsal olaylarla ilgili yaz›lar yazan Yaflar Nezihe, devleti aç›k ve alayc› bir dille elefltirir. Devletin karfl›s›nda yer ald›¤› için kovuflturmaya u¤rar, hakk›nda iftiralar ç›kar›l›r, karalamalar yap›l›r. O hiçbir zaman kad›n duruflundan taviz vermez. Her zaman ayaklar› üstünde durmay› bilmifl bu kad›n, yapt›¤› belki de zorland›¤› üç evlili¤inde de evlilik kurumunun s›n›rlar›na mahkûm kalmayarak feminist bir tav›r sergiler. Hep kendine inan›r, hayat› onu götürdü¤ü yere kadar yaflar.

11 mmaayy››ss iiççiinn......

ey iflçi...bugün hür yaflamak hakk› seninkenpatronlar o hakk› senin alm›fllar elinden. sa’y›nla edersin de “tufeyli”leri zenginkalbinde niçin yok ona karfl› yine bir kin?rahat yafl›yor, iflçi onun emrine münkâd;lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.zenginlere pay verme, yaz›kt›r eme¤inden.azm et de esaret ba¤› kopsun bile¤inden,sen boynunu kald›r ki onun boynu bükülsün.bir parça da evlatlar›n›n çehresi gülsün.ey iflçi...may›s birde; bu birleflme günündebiflüphe bugün kalmad› bir mani önünde...bafltan bafla iflte koca dünya hareketsiz;y›llarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.patron da fakir iflçilerin kadrini bilsizta’zim ile, hürmetle sana bafllar e¤ilsin,dün sen çal›fl›rken bu cihan böyle de¤ildi. bak fabrikalar uykuya dalm›fl gibi flimdi.herkes yay kald›, ne tren var, ne tramvaysen bunlar› hep kendin için flan-ü fleref say...birgün b›rak›nca ifli halk flaflk›na döndü.ses kalmad›, her velvele bir mum gibi söndü.sayende saadetlere mazhar befleriyet; sen olmasan etmezdi teali medeniyet.boynundan esaret ba¤›n› parçala, kes, at!kuvvetedir hak. hakk›n› haks›zlara anlat.”

EEkkmmeekk KKöömmüürr ‹‹hhttiiyyaacc›› *3

Mahalleden iki gündür verilmiyor ekmekKolay de¤il gece gündüz bu açl›¤› çekmekZavall› milletin aç karn› dört buçuk senedir‹afle meselesi hallolunmuyor bu nedirSat›ld› evlerin eflyas› hep bir ekmek içinNe yapt› millet acep bu azab› çekmek içinKiminde kalmad› yatmak için yatak yorganDoyunca bulmad› birçoklar› yaz›k kuru nanfiafl›rd› yollar›n› genç kad›nlar oldu zelilEden bu milleti açl›kt›r hep bu rütbe sefilSokak sokak kad›n erkek çoluk çocuk dilenirGörünce bunlar› bir yare dilde tazelenirMahalle ekme¤i ç›kmazsa ifl fenalafl›yorÇoluk cocuk dökülüp yollara aç a¤lafl›yorO gün hamur çamur ekmekler on befle sat›l›rParan da yoksa yetim yavrularla aç yat›l›rElimde i¤ne kanem var da ben de muhtac›mYetim Vedad’›m ile k›rk sekiz saattir aç›mÇal›flmak isterim ifl yok, bu hâle hayran›mBu aç yetime bak›p a¤lar›m periflan›mVatan harabe fakir millet aç sefil uryanBugün düflüncesi halk›n biraz kömür ile nan

*3 bu fliirin tam hali mi bilmiyorum. (E. O.)

Page 24: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

24 haziran 2009ekoloji ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

jenik" denince yaln›zca Nazi Almanyas›’n›n insan-l›kd›fl› uygulamalar› m› akl›n›za geliyor? Maleseföjenik (genetik iyilefltirme) hareketi yaln›zca Nazi-

lerin sar› saçl›, mavi gözlü ideal çocuklar yetifltirmesapk›nl›¤›ndan ibaret de¤il. 20. yüzy›lda ABD ve pekçok Avrupa ülkesi, ak›l hastalar›na ve sakatlara karfl›ak›l almaz öjenik uygulamalar›na sahne oldu. Toplumu“iyilefltirmek” maskesinin ard›na saklan›larak pek çokinsana zulmedildi.

O günlerin geçip gitti¤ini düflünüyorsan›z, yine yan›-l›yorsunuz. Çünkü birileri yeniden canl›lar›n genetikkodlar›n› “iyilefltirmek”ten söz etmeye bafllad›. Yaln›zbu iyilefltirme hareketi geçmiflteki gibi kin ve nefretlede¤il, meflhur “serbest piyasa”n›n daha “incelikli” yön-temleriyle hayata geçiriliyor.

1977’de ABD Ulusal Bilim Akademisi’ndeki bir fo-rumda konuflan biyolog Ethan Signer meslektafllar›n›flöyle uyar›yordu: “Bu araflt›rma, bizi insan›n genetikdüzenlenmesine bir ad›m daha yak›nlaflt›r›yor. Bu, ide-al karakteristikli çocuklar› nas›l üretebilece¤imizin he-sapland›¤› yerdir... Bir kez daha sar› saçl›, mavi gözlüve Ari genli ideal çocuklar çevresinde.”

O dönemin baz› bilimcileri, genetik mühendisli¤inin,yüzy›l›n bafllar›nda ABD’yi ve Avrupa’y› bafltan ç›kar-m›fl olan öjenik hareketinin yeni bir türüne yol açabile-ce¤inden kayg›lan›yordu. Kayg›lar gerçe¤e dönüfltü,ancak san›ld›¤› yoldan de¤il.

Yeni ticari öjenik

Günümüzdeki tart›flmalar genetik mühendisli¤inin ilky›llar›nda yap›lanlardan farkl› alanlara kaym›fl durum-da. Jeremy Rifkin, “Biyoteknoloji Yüzy›l›” adl› eserinderekombinant DNA, hücre kaynaflmas› ve ilgili ötekitekniklerin bir mikrobun, bitkinin, hayvan›n ya da insa-n›n genetik ozalitlerini “düzeltmek” için kullan›ld›¤›her yerde, öjenik bir anlay›fl›n oldu¤unu söylüyor. Mo-leküler biyologlar›n her gün, hangi genleri de¤ifltire-cekleri, genetik materyale hangi yabanc› genleri ekle-yecekleri ve çeflitli türlerin kal›tsal kodundan silecekle-ri konusunda seçimler yapt›klar›n› söyleyen Rifkin,bunlar›n öjenik kararlar oldu¤unu belirtiyor, ancak bu-nun ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda Nazilerin denemele-rini yapt›¤› öjenikle ayn› olmad›¤›n› ekliyor ve genetikmühendisli¤inin geliflmesiyle gündeme gelecek olan›n“yeni ticari öjenik” olaca¤›n› söylüyor: “Yeni ticari öje-nik, artan ekonomik verim, daha iyi baflar› standartla-r› ve yaflam kalitesinin iyileflmesi pragmatik terimle-rinden konufluyor. Eski öjenik, siyasal ideolojinin içineifllemifl korkuyla ve kinle güdülmüfltü. Yeni öjenik, tü-ketici iste¤iyle ve piyasa güçleriyle güdülüyor.”

Do¤um öncesi testleri yoluyla Down sendromu, spinabifida, Tay-Sachs hastal›¤› gibi genetik rahats›zl›klar›önceden tespit etmek mümkün. Bugün, birçok yumur-ta ve spermin yapay ortamda döllenmesiyle ortaya ç›-kan embriyolar›n genetik incelenmesi ve genetik hasta-

l›¤a sahip olmayan embriyonun anne rahmine yerleflti-rilmesi mümkün. Birçok ülkede Tay-Sachs hastal›¤› vbhastal›klar için embriyolar üzerinde rahme yerlefltir-meden önce tarama yap›l›yor.

Bunlar› hastal›klara karfl› al›nm›fl masum önlemlerolarak görebilirsiniz. Hatta bu tür araflt›rmalara karfl›ç›kanlar›n genellikle tutucu ve muhafazakâr çevreleroldu¤unu da düflünebilirsiniz. Ancak durum san›ld›¤›kadar basit de¤il. Çünkü 20. yüzy›ldaki zalim öjenikuygulamalar›n›n hayaleti peflimizi b›rakm›yor. Bir ör-nekle aç›klayal›m: 1970’lerde ‹ngiliz ve ABD’li araflt›r-mac›lar, kimi erkeklerin fazladan bir Y kromozomu ta-fl›d›klar›n› buldular; baz› bilimciler bunun erke¤in dahasald›rgan ve toplum karfl›t› olmaya e¤ilimli olmas›nayol açt›¤› tahmininde bulundular. Bir dizi cinayet iflle-yen Richard Speck’in fazladan bir Y kromozomu tafl›-d›¤› anlafl›ld›, bunun üzerine tutuklular üzerinde gene-tik “sürek av›” bafllad›, tutuklular genetik taramadangeçirildi. Daha sonra ak›l hastanesine kapat›lanlardafazla Y kromozomu tafl›yanlar›n yüzdesinin oldukça

yüksek oldu¤u ortaya ç›kt›. Tahmin edilece¤i üzerinebaz› cevval “kanaat önderleri”, bu genetik özelli¤e sa-hip olan kiflilerin tüm toplumda taranmas›n› tart›flma-ya bafllad›lar. Neyse ki, izleyen incelemeler Y kromozo-mu eksikli¤inin suçla ya da ak›l hastal›¤›yla do¤rudanbir ilgisi olmayabilece¤ini gösterir nitelikteydi. Genelnüfusta yap›lan incelemeler, fazla Y kromozomu tafl›-yan kimi erkeklerin normal bir flekilde yaflamlar›n› de-vam ettirdiklerini gösteriyordu. Bu konudaki kuflku sü-rüyor olsayd›, sözü edilen genetik özelli¤e sahip olankiflilere karfl› nelerin yap›labilece¤ini kestirmek olduk-ça zor.

Genetik olarak tasarlanm›fl bireyler

Genç erkek ve kad›nlar›n gelecekteki efllerini genetiközelliklerine göre seçmesi uzak bir olas›l›k olmaktanç›kt›. Kimi etikçiler bu tür programlar›n insanlara “ge-netik damga” vuraca¤›n› iddia ediyorlar. Örne¤in, Yu-nanistan’da orak hücre anemisi için tarama yap›ld›¤›zaman, nüfusun yüzde 23’ünün bu özelli¤e sahip oldu-

ÖJEN‹K, Y‹NE, YEN‹DEN!

Kapitalizmin kutsal “piyasa”s› her türlü de¤eri talan etmeye devam etti¤i müddetçe “öjenik”in hayaletinden kurtulmam›zmümkün görünmüyor. Hayaleti engellemek, ancak canl›lar›n genlerinin ticarete tabi olmas›n› engellemekle mümkün.‹nsanl›¤›m›z da teslim al›nmaya bafllamadan önce...

Uzun boylu olman›n k›sa boylulu¤a göre daha iyi oldu¤u tamamen toplumun

de¤er yarg›lar›yla ilgili bir durum, yani bir çeflit “tüketici tercihi”. Örne¤in; bir

göz renginin di¤erlerinden daha “iyi” oldu¤u, bir deri renginin pek de tercih

edilmemesi gerekti¤i fikri de ortaya at›labilir.

Mebruke Bayram

Kapitalizmin Kutsal Piyasas› Genlere El Att›

Ö

Page 25: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

¤u görüldü. Tafl›y›c› özelli¤e sahip insanlar, sonuçlar›nherkese yay›lmas› durumunda evlenme olas›l›klar›n›ntehlikeye girece¤ini düflünerek test sonuçlar›n› gizle-meyi tercih ettiler.

Yukar›da sözü edilen tart›flmalar insan haklar› ala-n›nda yeni tart›flmalar yarataca¤a benziyor. Canl›lar›ngenlerini “düzeltmeye” kalk›flan birilerinin nerede du-racaklar› meçhul. Genetik olarak tasarlanm›fl bireyle-rin di¤er bireylerden üstün niteliklere sahip olma ola-s›l›¤› bu tür tart›flmalar› alevlendiriyor.

New York Times, “Mükemmel insanlar yapmak m›?”bafll›kl› bir baflyaz›da, “genetik bozukluklar›n kal›tsalolarak onar›lmas› ile ›rklar›n düzeltilmesi aras›nda çe-kilmifl, fark edilebilir bir çizginin olmamas›” durumunugündeme getiriyor. Yaz›da, bilim insanlar› genetik bo-zukluklar› onarmaya bir kez bafllad› m›, daha iyi görü-nüm, daha geliflmifl zekâ gibi taleplere karfl› ç›kman›nçok daha zor olmaya bafllayaca¤› iddia ediliyor.

‹nsanlar›n genetik yap›s›n› de¤ifltirerek orak hücreanemisi, kanser gibi hastal›klar önlenebiliyorsa, mi-yopluk, renk körlü¤ü, fliflmanl›k, solakl›k gibi daha azciddi “rahats›zl›klar” da önlenmeye kalk›fl›labilir.

Jeremy Rifkin, ailelerin çocuklarda genetik rahats›z-l›klar›n d›fl›nda, güzellik vb konularda “düzeltme” yap-may› giderek daha fazla tercih edebilece¤ini belirtiyor.Rifkin, 1980’lerde ABD’de piyasaya ç›kan büyümehormonunu örnek olarak gösteriyor. Hormon cüceliksorunu olan çocuklar için üretilmifl, çok az insanda kul-lan›laca¤› için birçok imtiyaz elde edilerek patent alt›-na al›nm›flt›. 1990’l› y›llara gelindi¤inde ilac›n yaln›z-ca cücelikle ilgili olarak kullan›lmad›¤›, genetik olarakk›sa boylu olabilecek normal çocuklarda da kullan›l-maya baflland›¤›, ilac›n ülkede en çok satan ilaçlardanbiri konumuna geldi¤i gözlenmiflti. Chicago varofllar›n-da çocuklar›n yüzde 5’i ilac› korsan olarak sat›n al›yor,baz› gençler kas yapmak, vücut gelifltirmek vb neden-lerle ilac› kullan›yordu.

Uzun boylu olman›n k›sa boylulu¤a göre daha iyi ol-du¤u tamamen toplumun de¤er yarg›lar›yla ilgili birdurum, yani bir çeflit “tüketici tercihi”. Örne¤in; bir gözrenginin di¤erlerinden daha “iyi” oldu¤u, bir deri ren-ginin pek de tercih edilmemesi gerekti¤i fikri de ortayaat›labilir.

“Her fley biyoloji de¤ildir, biyoloji her fley de¤ildir”

“Bizler yaflamkal›m makineleriyiz, genler ad›yla bili-nen bencil moleküllerin körü körüne korumak içinprogramlanm›fl robot araçlar›y›z. Beni hâlâ flaflk›nl›¤asürükleyen bir gerçek bu; y›llard›r bilmeme karfl›n, hiç-bir zaman tam al›flamad›m.” Richard Dawkins,1976’da yay›nlad›¤› “Gen Bencildir” adl› kitab›n›n giri-flinde tezini böyle aç›kl›yor.

Dawkins’in tezlerinden yola ç›karak, canl›lardaki hertür sosyal davran›fl›n biyolojik temellerini araflt›ransosyobiyoloji, evrim sürecinde yaflanan ölüm kal›m sa-vafl›n›n genler seviyesinde de yafland›¤›n› savunur.Sosyobiyologlar›n iddias›na göre; e¤er insan karmafl›kbir kültür gelifltirebildiyse, örne¤in flempanzeler bunuyapamam›flsa, bunun nedeni insan›n flempanzelerdengenetik olarak farkl› olmas›d›r. Sözü edilen tezler biyo-loji alan›nda son birkaç on y›ld›r en çok tepki alan vetart›fl›lan konulardan biri. Söz konusu iddialar ortayaat›ld›¤›nda ilk tepki, do¤al olarak insan bilimleri vetoplum bilimleri alan›nda çal›flan bilimcilerden geldi.Karfl› ç›kanlar›n üzerinde durdu¤u temel nokta, bircanl›da, örne¤in bir hayvanda bir genin bir davran›fl›belirledi¤i iddias›yd›. Bu durumda, do¤al veya sosyaltüm özelliklerin, cinsel seçimlerin, psiflik rahats›zl›kla-r›n; cesaret, dürüstlük, korkakl›k, ihanet gibi kavram-lar›n; hatta sa¤c›, solcu ya da liberal tüm siyasi e¤ilim-lerin, inançlar›n ya da inançs›zl›¤›n genler taraf›ndanbelirleniyor olmas› gerekiyordu. Bu mant›¤a göre; “ge-

netik lotarya”dan baht›m›za ne ç›kt›ysa onu kabul et-mekten baflka çaremiz yok. Do¤a “genetik al›nyaz›-m›z”› de¤ifltirmeye izin vermiyor.

Bas›nda, flizofreni, fliflmanl›k, zekâ, fliddet, alkolizmgibi özellikleri belirleyen genler oldu¤una dair haber-lerle s›k s›k karfl›lafl›yoruz. Bu, canl›lar›n geneti¤inemühendisçe yaklaflman›n yans›mas›ndan baflka bir fleyde¤il. Genetik özellikler bu kadar basit flemalarla aç›k-land›¤›nda, genler aras›ndaki karmafl›k etkileflimlergöz önünden kald›r›lm›fl oluyor. Bu sayede genleri de-¤ifltirmek de daha kolay görünüyor. Canl›lar›n yaflant›-s›ndaki çevresel ve sosyal etmenlerin rolünü de bile bi-le göz ard› ediverirseniz, da¤, tafl, su, hatta hava bileticarete konu olabildi¤ine göre genler neden olmas›n?

Alman bilim adam› Friedrich Cramer, genetik alan›n-daki bu tür yaklafl›mlara karfl› fikrini, “Her fley biyolo-ji de¤ildir; biyoloji her fley de¤ildir” slogan›yla aç›kl›-yor. Cramer, her fleyin geneti¤e indirgenemeyece¤iniaç›klamak için insan›n bilimsel ve kültürel birikiminivurguluyor: “Bir insan hücresinin genetik enformasyo-nu 10 üzeri 9 bit içermektedir; bu bit birimi olarak ta-

rif edilen enformasyon, çeflitli genleriniçine yerleflmifltir. Öte yandan insan ze-kâs› (zihni) y›lda yaklafl›k 10 üzeri 18 bit-lik bir enformasyon üretir ve bu enfor-masyon konuflmalarda, kitaplarda, dergi-lerde ya da ses bantlar›nda toplan›r. De-mek ki y›lda gen mekanizmalar›m›zda de-polayabilece¤imizden bir milyar kere da-ha fazla enformasyonu üretip bir sonrakikufla¤a b›rak›yoruz. Bu enformasyon mik-tar› içinde sadece yüzde biri önemli olsabile, bu genetik enformasyondan 10 mil-yon kat daha zengin bir zihinsel enformas-yon üretti¤imiz anlam›na gelmektedir.Özet olarak, zihinsel enformasyon biyolo-jik enformasyonu yaya ve geride b›rakm›fl-t›r.”

Konuyu Jeremy Rifkin’in uyar›lar›yla biti-

relim: “Kiflili¤imizi, hücre hücre, doku doku, organ or-gan piyasaya teslim etmeye istekli olmal›y›z. Süreçiçinde, karfl›l›kl› al›n›p verilecek az fley kal›ncaya ka-dar, her yitik fark›na var›lm›fl bir kazançla karfl›lanm›flolacak. Anlaflmam›z›n maliyetinin ortaya ç›kmayabafllayaca¤› nokta bu noktad›r. Ama bu, ayn› zamandazenginlefltirmek için onca kayg› duydu¤umuz birçokfleye –insanl›¤›m›z– pek de sahip olmayabilece¤imizbir noktad›r.”

Kapitalizmin kutsal “piyasa”s› her türlü de¤eri talanetmeye devam etti¤i müddetçe “öjenik”in hayaletindenkurtulmam›z mümkün görünmüyor. Hayaleti engelle-mek, ancak canl›lar›n genlerinin ticarete tabi olmas›n›engellemekle mümkün. ‹nsanl›¤›m›z da teslim al›nma-ya bafllamadan önce...

Kaynaklar:- Genetik Mühendisli¤i, Rüya m› Kâbus mu?, Mae-Wan Ho, Türkiye

‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, ‹stanbul, 2001.- Biyoteknoloji Yüzy›l›, Jeremy Rifkin, Evrim Yay›nlar›, 1998. - Gen Bencildir, Richard Dawkins, Tübitak Popüler Bilim Kitaplar›,

2001.- Kaos ve Düzen, Friedrich Cramer, Alan Yay›nc›l›k, 1998.

25 haziran 2009ekoloji ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Bas›nda, flizofreni, fliflmanl›k, zekâ, fliddet,

alkolizm gibi özellikleri belirleyen genler

oldu¤una dair haberlerle s›k s›k karfl›lafl›yoruz.

Bu, canl›lar›n geneti¤ine mühendisçe yaklaflman›n

yans›mas›ndan baflka bir fley de¤il.

Genetik özellikler bu kadar basit flemalarla

aç›kland›¤›nda, genler aras›ndaki karmafl›k

etkileflimler göz önünden kald›r›lm›fl oluyor.

Bu sayede genleri de¤ifltirmek de daha kolay

görünüyor. Canl›lar›n yaflant›s›ndaki çevresel

ve sosyal etmenlerin rolünü de bile bile

göz ard› ediverirseniz, da¤, tafl, su, hatta

hava bile ticarete konu olabildi¤ine göre

genler neden olmas›n?

Alman bilim adam› Friedrich Cramer, genetik alan›ndaki bu tür yaklafl›mlara

karfl› fikrini, “Her fley biyoloji de¤ildir; biyoloji her fley de¤ildir” slogan›yla

aç›kl›yor. Cramer, her fleyin geneti¤e indirgenemeyece¤ini aç›klamak için

insan›n bilimsel ve kültürel birikimini vurguluyor.

Page 26: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

26 haziran 2009kad›n ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

aflar›l› bir gazetecilik hayat›, televizyon veradyo programlar›, sol içinde etkili bir entelek-tüel olmas›, ünü, efli, iki çocu¤u... Tüm bunlar

ihtiyaçlar›na cevap vermiyordur art›k. Yazman›nyetmedi¤ini gördü¤ünde, düflüncesi ile eylemiaras›ndaki mesafenin kendi bütünlü¤ünü parça-lad›¤›n› fark etti¤inde yeni bir yaflam biçimininizini sürmeye bafllar; eyleminin peflinden koflarve 1976 y›l› May›s ay›nda Almanya’da 719 nu-maral› hücrede as›l› olarak bulunur. Resmi kay›t-larda “kendini asmak suretiyle intihar etti¤i” ya-z›l›d›r. Yap›lan araflt›rmalarsa bunun intihardançok bir cinayet oldu¤una iflaret eder. Hücresindeas›l› bulunan kad›n Alman K›z›l Ordu Fraksiyonu(RAF) üyesi Ulrike Meinhof’tur.

Ulrike Meinhof, 7 Ekim 1934’te Almanya’dado¤ar. O y›llar Hitler faflizminin ülkede egemenoldu¤u y›llard›r. Çocuklu¤u da ‹kinci Dünya Sa-vafl›’n›n gölgesinde s›¤›naklarda, bomba seslerialt›nda geçer. Çocukluk ve ilk gençlik y›llar›ndaen çok etkilendi¤i kifli manevi annesi RenateRiemeck’tir.

Meinhof, üniversite ö¤renimi için gitti¤i Mar-burg’taki Philipp Üniversitesi’nde Sosyalist Ö¤-renci Birli¤i’nin toplant›lar›na kat›l›r, nükleer si-lahlara karfl› bir çal›flma grubu içinde yer al›r, döne-min önemli politik dergilerinden olan Konkret’te yaz-maya bafllar. Uzun zaman bu dergide yazmaya devamedecektir ta ki Konkret’in muhalif taraf›n› kaybetti¤inianlay›ncaya kadar. Meinhof’un yaz›lar›n›n dayanaknoktas›n› ise “yeni faflizm” düflüncesi oluflturur. Mein-hof’a göre faflizm bir süreklilik arz eder ve Federal Al-manya Devleti’nde de Hitler faflizminden bu yana dö-nüflerek devam etmekte ve devlet yukar›dan afla¤›yabu biçimi tüm ayg›tlar›yla dayatmaktad›r. Meinhof, fa-flizmin süreklili¤ine atfen bir yaz›s›nda “Biz nas›l an-ne babalar›m›za Hitler’i soruyorsak, çocuklar›m›z dabir gün bize Bay Strauss’u* soracaklar”(1) sözlerinisarf eder.

Ustabafl›, iflçilerinpeflinde; polis, Meinhof’un!

Bu hareketli günlerde, Meinhof, RAF üyeleri AndreasBaader ve Gudrun Esslin ile tan›flma imkân› bulur. An-dreas Baader, tutukland›¤›nda Meinhof, Baader’in ka-ç›r›lmas› eylemine do¤rudan kat›l›r. Böylece Meinhofiçin illegalite günleri bafllar. Bu süre içinde Filistin’deEl Fetih’in kamplar›nda e¤itim al›r. Örgütün mali so-runlar›n› çözmek için banka soygunlar› yapar. Polis,Meinhof’un peflindedir. Eski arkadafl› Monika Mits-cherlich’e gitti¤i bir gün, “Peflinde sürekli polislerin ol-du¤unu bilmek hissine nas›l dayan›yorsun?” diye so-ran Mitscherlich’e, fabrikada çal›flan iflçilerin hisset-tiklerinden farkl› bir duygu olmad›¤›n› söyleyerek yan›tverir. “‹flçilerin peflinde de sürekli ustabafl› ve flefvar...”(2) ‹llegal yaflam uzun bir kaç›fl›n ard›ndan Me-inhof’un yakalan›p cezaevine konmas›yla sonlan›r. Me-inhof’un konuldu¤u hücre “duyumsal yoksun b›rakma”

olarak adland›r›lan bir yöntemle flekillendirilmifltir.Ses geçirmeyen bu hücredeki duvarlar ve tüm eflyalarbeyazd›r ve sadece yapay ›fl›kla ayd›nlat›l›r. Böyleceuyaranlar›n etkisinden uzak tutulan duyular zamanlakörelecektir. Meinhof ve di¤er RAF üyeleri cezaevindeaçl›k grevi ve itaatsizlik eylemleriyle bu uygulamayadirenirler. Tüm bunlar yaflan›rken ölümünden bir süreönce k›zlar›na yazd›¤› mektubunda “...Sak›n annenizhapishanede oldu¤u için üzgün olman›z gerekti¤ini dü-flünmeyin. Asl›na bakarsan›z üzgün olmaktansa öfkeliolmay› ye¤lerim!” (3) diye yazar.

“Köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret eder-ler!”(4)

Meinhof, RAF’›n ideolo¤udur. Sistem, RAF’›n gelifl-mesini engellemek için Meinhof’un öldürülmesini sal›kverir. Meinhof, karfl› durdu¤u bu sistemi bafl›ndan be-ri iyi tan›yordur ve sistem karfl›t› kararl› tutumundanvazgeçmez. Bütün ile parçay› bir arada görmeyi bilir.“...[V]ietnam’da at›lan bombalar, Berlin’de insanlar›döven polis, yuvalardaki çocuklar, çal›flan annelerinvicdan azab› aras›nda sadece nesnel bir ba¤›nt› mev-cut de¤ildi. Ayn› zamanda bunlar›n arkas›nda, nesnelolarak kan›tlanamayacak olsa da ahlaki vicdanla his-sedilmesi gereken, bir tür prensip, bir tür plan bulun-maktayd›. Bu kapsaml› ve eksiksiz plan, bütün toplum-sal gerçekli¤in, adaletsizlik, zorbal›k ve fliddetle belir-lenmesine yol açmakta, buna uymayan ve direnen her-kesi, her fleyi d›fllamakta, bask› alt›na almaktayd›. Ger-çeklik tamamen hapsedilmifl[tir]” (5) diye yazar.

Her ne kadar RAF, kad›nlar›n ikincillefltirilmesine dö-nük ba¤›ms›z eylemler yapmam›fl ve bunu ba¤›ms›z birsorun olarak gündemlefltirmemiflse de RAF üyesi ka-d›nlar -ki örgüt üyelerinin yar›s› kad›nd›r- Meinhof’un

da belirtti¤i gibi özel olan›n politik olanla ba-¤›n› her defas›nda dillendirir. Çözümü isehem sisteme karfl› savaflta hem de gündelikyaflam› bugünden de¤ifltirmede bulur. Mein-hof, özel hayat ile siyasi faaliyetin birbirin-den ayr› olmamas› gerekti¤ini savunur vetüm zorlu¤una ra¤men, bunu baflarmak içinher defas›nda kendisiyle de mücadele eder.

“Bir yandan antiotoriter politika yap›p öteyandan evde çocuklar›n›z› dövemezsiniz. Amapolitika yapmadan da evde çocuklar›n›z› döv-memeye uzun süre devam etmeniz mümkünde¤il, yani rekabet koflullar›n›, aile d›fl›nda daortadan kald›rmak için mücadele etmeden, ai-le içindeki rekabet koflullar›n› ortadan kald›ra-mazs›n›z...” (6) der.

Bu fark›ndal›k düzeyi RAF’›n yap›s›nda dakendini gösterir. RAF içinde geleneksel kad›n-erkek modellerinin d›fl›na ç›kan bir tarz söz ko-nusudur. RAF, bir yandan emperyalizme karfl›mücadele yürütürken bir yandan da çocuklar›nbak›m›n›n kolektifler taraf›ndan ortaklafla ya-p›lmas›, otorite karfl›t› çocuk bahçelerinin ku-rulmas› gibi fikirleri savunur ve uygulamayaçal›fl›r. Oysa sistem bu yönüyle de RAF’› hedef

gösterir.RAF üyesi kad›nlar, örgütlü mücadele vermelerinin

yan› s›ra “kutsal annelik” görevini yerine getirmedikle-ri ve verili kad›nl›k rollerini de¤ifltirmeye kalkt›klar›için sistem taraf›ndan bir kez daha suçlu ilan edilirler.Meinhof’un, “Zor- korkunç zor...” sözleriyle bafllad›¤›konuflma “Tabii e¤er erkeksen ve çocuklarla ilgilenenbir kar›n varsa o zaman her fley daha kolayd›r ve iflleryolunda gider... Ama kad›nsan ve bu görevi üstlenecekbir kar›n yoksa yani, her fleyi kendin yapmak zorunda-s›nd›r”(7) sözleriyle devam eder ve kad›n olarak müca-dele etmenin zorlu¤unun bir kez daha alt›n› çizer.

Kad›n olarak mücadele içinde kendini var etmek bu-gün hâlâ zor. Bunun için ad›mlad›¤›m›z yollarda b›rak-t›¤›m›z izlere ve iz b›rakan kad›nlara dönüp bakmakönemli. Bunun için Ulrike Meinhof önemli. Bunun içinMeinhof’un uslanmaz inad›, cesareti, mücadele ruhu,yaflama sevinci önemli. Bunun için inatla kendi hikâye-mizi yazmaya devam etmeli.

D‹PNOTLAR:* Dr. Franz Josef Strauss, dönemin Federal Almanya Cumhuriyeti Sa-

vunma Bakan›’d›r. 2. a.g.e., s. 208.1. ME‹NHOF, Ulrike, “Hitler in euch” Konkret, say› 10, May›s 1961, ak-

taran: PR‹NZ, Alois, Üzgün Olmaktansa Öfkeli Olmay› Tercih Ederim/Ul-rike Meinhof, çeviren: Süheyla Kaya, Versus Yay›nlar›, Kas›m 2008, s.98.

3.Der Spiegel, say› 29/1995,s.104; Aust, s. 275, aktaran: a.g.e., s. 216.4. “Aust, Der Baader-Meinhof-komplex”, s. 209 aktaran: a.g.e, s. 207.5. a.g.e. s. 156.6. Helma Sanders-Brahms, Ulrike: Chiristiane Landgrebe, Jörg Platsch,

“68 und die Folgen. Ein unvollstaendiges Lexikon” Berlin: Argon 1998,s.125-128, aktaran: a.g.e., s. 168.

7. a.g.e., s. 168KAYNAKÇA:PR‹NZ, Alois, Üzgün Olmaktansa Öfkeli Olmay› Tercih Ederim/Ulrike

Meinhof, çeviren: Süheyla Kaya, Versus Yay›nlar›, Kas›m 2008.STE‹NER, Anne-DEBRAY, Loic, K›z›l Ordu Fraksiyonu, çeviren: Ruflen

Çak›r, Metis Yay›nlar›, ‹stanbul, Eylül 2000.

ULR‹KE ME‹NHOFHer ne kadar RAF, kad›nlar›n ikincillefltirilmesine dönük ba¤›ms›z eylemler yapmam›fl ve bunu ba¤›ms›z bir sorun olarak gündemlefltirmemiflse de RAF üyesi kad›nlar -ki örgüt üyelerinin yar›s› kad›nd›r- Meinhof’un da belirtti¤i gibi özel olan›n politik olanla ba¤›n› her defas›nda dillendirir. Çözümü ise hem sisteme karfl› savaflta hem de gündelik yaflam› bugünden de¤ifltirmede bulur.

Reha Keskin

Kendi Hikâyesini Yaratan Bir Kad›n

B

Page 27: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

28. sayfadaki yaz›n›n devam›d›r

27 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Samanda¤ halk›, flimdi ikinci ve daha zor bir ad›m daha atmak zorunda.

Belediyeyi kazanmaktan daha önemlisi, Samanda¤ halk›-n›n kendi zaferine sahip ç›kmas›d›r; belediyenin sadece se-çilenler taraf›ndan de¤il, halk›n farkl› biçimlerdeki öz-ör-gütlenmeleri eliyle ve halk›n ç›karlar› do¤rultusunda yöne-tilmesini sa¤lamakt›r. “Seyretme, Kat›l!” ya da “Kat›l, De-¤ifltirelim!” günün görevini saptayan fliarlar olarak öne ç›-k›yor. Hedef, fleffaf ve demokratik bir belediyecilik anlay›-fl›yla, Samanda¤’› belediye hizmetleri aç›s›ndan da örnekbir ilçe haline getirmektir. Bunun için halk›n ve devrimcile-rin tüm gücünü ve yeteneklerini seferber etmesi gerekiyor.O seferberli¤in önünü açmak aç›s›ndan, Belediye Baflkan›ve Meclis üyelerinin daha ilk toplant›lar›nda alm›fl olduk-lar› kararla, Belediye Meclis toplant›lar›n›n halka aç›k,mahalle muhtarlar› ve baflta sendika ve meslek odalar› ol-mak üzere DKÖ’lerin kat›l›m›n›n sa¤lanacak biçimde yap›l-mas› yönelimleri oldukça de¤erlidir.

Samanda¤ Belediyesi, a¤›r bir borç yüküyle ve neredeysebütün varl›klar› ya¤maya u¤rat›larak tüketilmifl bir du-rumda devral›nm›flt›r. Halk›n ihtiyaçlar›n›n karfl›land›¤›,sa¤l›kl›, rahat yaflan›r, kültür ve spor olanaklar› genifl birSamanda¤’›n yarat›lmas› için yarat›c› hamlelerle çeflitlikaynaklar bulunmas› gerekiyor. Yak›nman›n ve s›zlanma-n›n yan›na bile yaklaflmadan çözüm gücü olmaya odaklan-mak tek ç›k›fl yoludur.

Samanda¤’da zaten var olan ilerici ve halkç› potansiyel,seçim çal›flmalar›yla, daha genifl ve kendine güvenen birboyuta s›çram›flt›r. fiimdi bu alanda devrimci-komünistkimli¤i daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Buradaki bele-diyecilik çal›flmas›n›n yürüyebilmesi, rüflvet ve soygun ka-nallar› t›kanan vurguncular›n sald›r›lar›n›n püskürtülebil-mesinden halk›n iradesinin a盤a ç›kart›labilmesi için ge-rekli fedakârca hamlelerin yap›lmas›na dek bir dizi faali-yetin gereksindi¤i enerji, ancak o devrimci kimlik taraf›n-dan beslenirse sürekli olabilir. Ve asl›nda, baflar›l› olaca¤›-na kesinlikle inand›¤›m›z belediye çal›flmalar›n›n kal›c› ol-mas›n›n garantisi de ancak o kimlik taraf›ndan sa¤lanabi-lir.

Samanda¤, Fatsa’dan sonra tüm Türkiye solu/sosyalist-leri için önemli bir deneyim haline getirilebilir. Fatsa dene-yimini iyi incelemek, anlamak önemlidir. Halka inanma,halk›n yarat›c› enerjisini a盤a ç›karmada dinmek bilmezbir ›srar, belediyeyi halk›n d›fl›nda ve ona yabanc› bir res-mi daire olmaktan ç›kar›p halk›n örgütü haline dönüfltür-me, belediye faaliyetlerini de halk›n denetimi ve gönüllükat›l›m›yla yürütme, al›nmas› gereken en önemli derslerolarak sivriliyor.

Ama biz elbette Fatsa’y› “taklit” etmeyece¤iz; kendi dö-nemimizin demokratik-halkç›-sosyalist belediyecilik tarz›n›yarat›c› yaklafl›mla ve deneyerek, risk alarak keflfedip in-fla edece¤iz. Sosyalistlerin belediyecilik konusunda yete-rince prati¤i oldu¤u söylenemez. Yürürken ö¤renece¤imizbir süreçten geçiyoruz. Baflarma gibi bir zorunlulu¤umuzsöz konusu. Bunu da her anlamda dayan›flarak baflarabi-lece¤imize inan›yoruz.

Seçimden önce düzen partilerinin “Bunlar belediyeyi al-salar bile hizmet üretemezler” söylemini bofla ç›karmak vehalkç› bir belediyeyle ilgili yepyeni bir bafllang›ç yapabil-mek için, gönüllü belediyecilik ve bürokrasi konusunda de-neyimli kadrolara ihtiyac›m›z var. Y›llard›r yerellerde birözne olma iddias›ndaki sosyalistler için de bir flans olabi-lecek bu olana¤›, küçük hesaplarla gölgelemeden, popülistya da f›rsatç› zemine düflmeden sürdürebilme yetene¤imiz,biz devrimcileri sadece muhalefette de¤il, iktidarda da testetmek isteyen halk›m›z aç›s›ndan önemli.

Son söz olarak, geçmiflten bugüne kadar yolu soldan geç-mifl herkese (seçimde beraber çal›flm›fl olmad›klar›m›z dadahil) sesleniyoruz: Bu deneyimi güçlendirip Samanda¤’ave sola yeni bir sayfa açma f›rsat› elimizdedir. Bu görevhepimizin.

Samanda¤, Fatsa’dan sonra tüm Türkiye Solu/sosyalistleri için önemli birdeneyim haline getirilebilir. Fatsa deneyiminde halka inanma, halk›n yarat›c› enerjisini a盤a ç›kartmada dinmek bilmez bir ›srar, belediyeyi halk›n d›fl›nda ve ona yabanc› bir resmi daire olmaktan ç›kar›p halk›n kendiörgütü haline dönüfltürme, belediye faaliyetlerini de halk›n denetimi ve gönüllü kat›l›m›yla yürütme, al›nmas› gereken en önemli dersler olaraksivriliyor. Ama, biz elbette Fatsa’y› “taklit” etmeyece¤iz; kendi dönemimizindemokratik-halkç›-sosyalist belediyecilik tarz›n› yarat›c› yaklafl›mla ve deneyerek, risk alarak keflfedip, infla edece¤iz.

Y›llard›r yerellerde bir özne olma iddias›ndaki sosyalistler için de bir flans olabilecek bu olana¤›, küçük hesaplarla gölgelemeden, popülist ya da f›rsatç› zemine düflmeden sürdürebilme yetene¤imiz, biz devrimcileri sadece muhalefette de¤il, iktidarda da test etmek isteyen halk›m›z aç›s›ndan önemli. Son söz olarak, geçmiflten bu güne kadar yolu Soldan geçmifl herkese (seçimde beraber çal›flm›fl olmad›klar›m›z da dahil) sesleniyoruz: Bu deneyimi güçlendirip, Samanda¤’a ve Sola yeni bir sayfa açma f›rsat› elimizdedir. Bu görev hepimizin.

Page 28: TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK 9 - toplumsalozgurluk.org

erel seçimlerin ard›ndan sosyalistlerin ciddi bir ba-flar›s›ndan söz edemiyoruz. Ancak, Hatay’›n Sa-manda¤ ilçesinde, Özgürlük ve Dayan›flma Partisi

(ÖDP) kazand›. Bu süreci, kazanma öncesi ve sonras›olarak irdelemek mümkün.

Seçimlerden aylar önce, Toplumsal Özgürlük Platfor-mu’ndan (TÖP) arkadafllar›n giriflimiyle ve ayd›nlar›n,duyarl› ba¤›ms›z bireylerin ve yerel inisiyatiflerin kat›-l›m›yla, Samanda¤ Yerel Çal›flma Platformu kuruldu.Platformun kurulufl amac›, yaflanabilir bir kenti elbirli-¤iyle yaratabilmekti. Platform, Samanda¤ halk›n›n se-si olmay› hedefliyordu. fiehrin, baflta çöplerin toplan-mas›, sa¤l›kl› içme suyunun ve yollar›n›n kullan›labilirolmas› olmak üzere y›llard›r çözümsüz b›rak›lm›fl so-runlar› karfl›s›nda, “yak›nmac› ve flikâyetçi ama seyir-ci olma” tutumunun yerine “çözüm gücü olma” iddias›-n› bir örgütlü güce kavuflturmak gerekiyordu.

Samanda¤, belediyecilik anlam›nda iyi bir laboratu-vard›. Y›llard›r ödenmeyen iflçi alacaklar›, ar›tmas› ol-mayan kanalizasyonu, yar›s› 15 y›lda bitirilebilmifl veher taraf› patlayan su flebekesi, y›llard›rasfalt yüzü görmeyen yollar›, 188 çal›fla-n› olan ama bir tane bile mühendisi olma-yan, bütün iflleri hat›r gönülle götürülenbir belediyeye en uygun slogan, “De¤iflimfiart” olarak saptand›.

Tarihin derinliklerine kadar uzanan birgeçmifli olmas›na ra¤men, Samanda¤,her anlamda ve herkes taraf›ndan unutul-mufl, kendi ya¤›yla kavrulan bir kent. Be-lediyecilik anlam›nda her fleyden yoksunb›rak›lm›fl durumda. ‹yi su kaynaklar› ol-du¤u halde kirli su içmeye mahkûm edil-mifl, eflsiz tarihi ve do¤a güzelli¤inin üstükapat›lm›fl, kültürel anlamda yozlaflmay-la yüz yüze b›rak›lm›fl.

Platform, “De¤iflim fiart” slogan›yla, yü-re¤i halk için atan insanlar› bir araya ge-tirdi. ‹natç›, kapsay›c› ve yarat›c› bir ça-l›flmayla nicelik ve nitelik olarak bir genifl-leme yafland›. Platform, Samanda¤’dahalkç› belediyecili¤i hat›rlatan ve halk› gö-reve davet eden birçok eylem gerçeklefltir-di. Belediyeyi rant kap›s› ve ticari merkezgibi gören anlay›fllar a盤a ç›kar›ld›. “Hal-k›n kaynaklar›, halk için kullan›ls›n” fliar›hep gündemde tutuldu. Su, yol, sinek gibisorunlarla bo¤uflan mahallelerde, mahallesakinleriyle beraber çeflitli eylemler düzen-lendi. Sistemli olarak genifl salonlardahalk toplant›lar› yap›ld› ve bu toplant›lar-da isteyen herkesin söz alabilece¤i demok-ratik ortam oluflturuldu.

Samanda¤ Yerel Çal›flma Platformu, se-çim sürecinde ÖDP ile ittifak kurdu. ‹lketapta, “Türkiye genelinde oy potansiyeli

düflük olan bir partinin seçimleri kazanmas›n›n imkân-s›zl›¤›” kimi kesimlerce dile getirildi. Özellikle 1980 ön-cesi siyaset yapm›fl ve bedel ödemifl baz› kesimlerininançs›zl›¤›, kurulan demokratik ve kapsay›c› yap›y›görmezden gelmesi ve belki de bu yap›n›n kendini an-latmada yeterince baflar›l› olamamas›, bu kesimlerinbir k›sm›n› sistem partilerinde saf tutmaya yöneltti.

Bafllang›çta “Çok az oy al›rlar” söylemi yayg›n ol-mas›na karfl›n, bir süre sonra en apolitik kesimlerde bi-le “Biz bu defa oylar›m›z› gençlere verece¤iz” söylemihâkim oldu. Mahalle komiteleri, sokak birimleri olufltu-ruldu ve bunlar aras›nda sa¤l›kl› bir iletiflim hatt› ku-rulmas› için merkez seçim bürosunda bir bilgi toplamave bunlar› gerekli birimlere ulaflt›rma (dokümantas-yon-enformasyon) ifli sistematik bir flekilde yap›ld›.Devrimci disiplin, organizasyon yetene¤inde profesyo-nelce davran›fl› beraberinde getirdi.

Kavgac› ve ayr›flt›r›c› yönler de¤il birlefltirici yönlerön plana ç›kar›ld›. Halka, sorunlar›na sahip ç›kmas›gerekti¤i, platformun seçim kazan›lsa da kaybedilse

de devam edece¤i, platformun onlar›n d›fl›nda bir yap›olmad›¤› ve sadece sorunlar›n› iletmek için bir araçolaca¤› anlat›ld›. Seçimin ana unsuru, kad›nlar vegençler oldu. Örgütlenmeye daha yatk›n ve bilinç düze-yi daha kolay yükseltilebilecek insanlar da, bu iflin gö-nüllü öncü kadrosu oldu.

Samanda¤ Yerel Çal›flma Platformu’nun esas siyasiayr›m noktas›, belediyecili¤e ayn› zeminden bakan (si-yasi fikirleri farkl› olsa da) insanlar›n ortak zemini ola-rak tasarlanmas› oldu. Sol, genifl halk kitleleri taraf›n-dan namuslu ve dürüst bulunsa da, örgütlülü¤ün zay›f-l›¤› bizim bir seçenek olarak görülmemizi engelliyor.Seçenek olamamak da örgütlenmenin zay›f kalmas›nayol aç›yor. Bu, çift tepkimeli bir durumdur. Bu yaklafl›-m› y›kman›n tek yolu, hedefe uygun bir zemin yarat-mak ve bu zeminde en genifl kitlenin kendisini ifade et-mesi ve örgütlemesiydi. Yerel Çal›flma Platformu, tamda böylesi bir özgürlükçü halk giriflimi olarak kendiniinfla etti.

Seçim kampanyas› genifl bir kitle e¤itimine dönüfltü.Belediyelerin gelir kaynaklar›, halka karfl›sorumluluklar› ve kat›l›mc› belediyecili¤inanlam›, tek tek ve uzun uzun tart›fl›ld›. Ka-d›n ve gençlik gruplar› ilçedeki evlerin ne-redeyse tamam›na yak›n›n› dolaflt›. Kad›nbildirileri ve di¤er propaganda araçlar› bü-tün evlere ulaflt›r›ld›. Gelen sorular sab›rlayan›tland›. Kalabal›k halk yürüyüflleri vemitingler gerçeklefltirildi. Birçok mahalle-de seçim bürosu aç›ld›.

Samanda¤ merkez büro aç›l›fl› ÖDP GenelBaflkan› Hayri Kozano¤lu’nun ve baflkanyard›mc›s› Alper Tafl’›n kat›l›m›yla, bar-daktan boflal›rcas›na ya¤an ya¤murun al-t›nda gerçekleflti. Bizler seçimi asl›nda ogün kazanm›flt›k. ‹nsan› kullanan ve halkahizmeti akl›ndan bile geçirmeyen bir zihni-yetle süregelen yönetim anlay›fllar›na kar-fl›, fleffaf ve demokratik halkç› belediyecili-

¤i talep eden bir bilinç flekilleniyordu. ‹nsan-lar›n ›slak yüzlerindeki kararl› ifade “Art›kYeter, De¤iflim fiart” diyordu. Kazanan dev-rimcilik, yenilikçilik, kapsay›c›l›k, en önemli-si halkla kaynaflma oldu.

TÖP aç›s›ndan ise, bu çal›flma, devrimci,yenilikçi ve kapsay›c› iddialar›m›z›n, Sa-manda¤l› yoldafllar›m›z›n fedakârca, yarat›-c› ve esnek çal›flmas›yla hayata geçirilmesi-dir. Samanda¤ halk›n›n Yerel Çal›flma Plat-formu ve ÖDP kanal›yla kazand›¤› seçim za-feri, yaratt›¤› siyasi olanaklarla ToplumsalÖzgürlükçülerin omzuna a¤›r görevler yükle-mektedir. Bundan sonra çok daha sorumlu,yarat›c› ve fedakârca çal›flmam›z gerekiyor.

28 haziran 2009politika ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

“DE⁄‹fi‹M fiART”Belediyeyi kazanmaktan daha önemlisi, Samanda¤ halk›n›n kendi zaferine sahip ç›kmas›d›r; belediyenin sadece seçilenlertaraf›ndan de¤il, halk›n farkl› biçimlerdeki öz-örgütlenmeleri eliyle ve halk›n ç›karlar› do¤rultusunda yönetilmesini sa¤lamakt›r.“Seyretme, Kat›l!” ya da “Kat›l, De¤ifltirelim!” günün görevini saptayan fliarlar olarak öne ç›k›yor. Hedef, fleffaf ve demokratik bir belediyecilik anlay›fl›yla, Samanda¤’› belediye hizmetleri aç›s›ndan da örnek bir ilçe haline getirmektir. Bunun için halk›n ve devrimcilerin tüm gücünü ve yeteneklerini seferber etmesi gerekiyor.

Samanda¤ Yerel Çal›flma Platformu’nun esas siyasi ayr›m noktas›, belediyecili¤e ayn› zeminden bakan

(siyasi fikirleri farkl› olsa da) insanlar›n ortak zemini olarak tasarlanmas› oldu. Sol, genifl halk kitleleri

taraf›ndan namuslu ve dürüst bulunsa da, örgütlülü¤ünzay›fl›¤› bizim bir seçenek olarak görülmemizi engelliyor.Bunu aflman›n tek yolu, hedefe uygun bir zemin yaratmak ve bu zeminde en genifl kitlenin kendisini ifade etmesi veörgütlemesiydi. Yerel Çal›flma Platformu, tam da böylesi

bir özgürlükçü halk giriflimi olarak kendini infla etti.

Talat Oruç

Samanda¤ Belediyesi’ni Art›k Halk Yönetecek

Y

yaz›n›n devam› 27. sayfadad›r