Upload
others
View
12
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
THE 4th INTERNATIONAL AVIATION MANAGEMENT CONFERENCE
PROCEEDINGS
University of Turkish Aeronautical Association
18-19 October 2019Ankara, TURKEY
ISBN : 978-605-69953-0-9
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
3The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
THE 4th INTERNATIONAL AVIATION MANAGEMENTCONFERENCE PROCEEDINGS
Published byUniversity of Turkish Aeronautical Association
Conference ChairProf. Dr. Ahmet Erman AKBULUT
Editor:Prof. Dr. Cem Harun MEYDAN
Editor Asssistant:Res. Assist. E. Tuğba ŞAHİN
18-19 October 2019Ankara, TURKEYISBN : 978-605-69953-0-9Certificate Number: 45182
This work may not be translated or copied in whole or in part without the written permission of the Publisher
All Rights reserved
Copyright 2019The 4th International Aviation Management Conference
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
5The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Conference Organization Committee
• Prof. Dr. Cem Harun MEYDAN• Prof. Dr. Dursun BİNGÖL• Asst. Prof. Dr. H. Bahar AŞCI• Asst. Prof. Dr. Tuğba YAŞİN• Asst. Prof. Dr. Firdevs Didem GÖÇMEN• Asst. Prof. Dr. Meriç H. GÖKDALAY• Asst. Prof. Dr. Haydar ATEŞ• Rsc. Asst. Elif Tuğba ŞAHİN• Rsc. Asst. Mert AKINET• Rsc. Asst. Furkan KARAMAN
International Scientific and Advisory Committee
• Prof. Dr. Mitchell CHARKIEWICZ (The City University of New York)• Prof. Dr. Han LIU (University of Beiging)• Prof. Dr. Dursun BİNGÖL (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Prof. Dr. Cem Harun MEYDAN (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Prof. Dr. Ferhan KUYUCAK ŞENGÜR (Eskişehir Teknik Üniversitesi)• Prof. Dr. Abdulkadir VAROĞLU (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. H. Nejat BASIM (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. Haluk KORKMAZYÜREK (Toros Üniversitesi)• Prof. Dr. Melda ÇARPINLIOĞLU (Gaziantep Üniversitesi)• Prof. Dr. Azmi YALÇIN (Çukurova Üniversitesi)• Prof. Dr. Nevsan ŞENGİL (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Prof. Dr. Belgin AYDINTAN (Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi)• Prof. Dr. Ying FAN (Beihang University)• Prof. Dr. Emin AKÇAOĞLU (Beykent Üniversitesi)• Prof. Dr. Melih PINARCIOĞLU (Orta Doğu Teknik Üniversitesi)• Prof. Dr. H. Cenk SÖZEN (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. Güray KÜÇÜKKOCAOĞLU (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. Bahar IŞIN (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. Ildar R. UTIAMYSHEV (Russian Academy of Natural Sciences)• Prof. Dr. Hakkı Okan YELOĞLU (Başkent Üniversitesi)• Prof. Dr. C. L. Philip Chen (South China University of Technology)• Assoc. Prof. Dr. Max BUOT (Xavier University)• Assoc. Prof. Dr. İrge ŞENER (Çankaya Üniversitesi)
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
6The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
• Assoc. Prof. Dr. Yaşar KÖSE (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Assoc. Prof. Dr. Hediye TÜYDEŞ YAMAN (Orta Doğu Teknik Üniversitesi)• Assoc. Prof. Dr. Sertif DEMİR (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Assoc. Prof. Dr. Suat BEGEÇ (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Assoc. Prof. Dr. İsmail TOKMAK (Başkent Üniversitesi)• Assoc. Prof. Dr. Nick Marinescu (Transilvania University of Brasov)• Asst. Prof. Dr. Aliye ATAY (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Ulreen JONES (Florida Institute of Technology)• Asst. Prof. Dr. Brooke WHEELER (Florida Institute of Technology)• Asst. Prof. Dr. Rüştü Tolga TURGUT (Florida Institute of Technology)• Asst. Prof. Dr. Tuğba YAŞİN (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. R. Dilek KOÇAK (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Arzu AKYÜZ (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Firdevs Didem GÖÇMEN (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Hicran KASA (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Kemal KÖKSAL (Akdeniz Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Meriç H. GÖKDALAY (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. Adnan GÜZEL (Türk Hava Kurumu Üniversitesi)• Asst. Prof. Dr. İnan ERYILMAZ (Maltepe Üniversitesi)• Dr. Sevim ÖZTİMURLENK (State University of New York )• Dr. Huihui Zhang (United States Department of Agriculture)• Diana Dumitrache (Director General at European Aviation Institue)• Nuria Fermoso (IATA European Regional Director)• Matt Dreher (The Ohio State University)• Jenni Fernando (Coventry University)• Oleksandr Ivanov (Ukraine National Aviation University)• Dr. Volodymyr Isaienko(Ukraine National Aviation University)
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
7The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
ÖNSÖZ
Havacılık sektörü son dönemde üzerinde önemle durulan ve dikkat çeken sektörlerden biridir. İstanbul Havalimanı, Türk Hava Yollarının yurtdışı uçuşlarının sayısı, sektörün yurt içinde dünya ortalamasının üzerinde sürekli büyümesi Türkiye’nin havacılıkla ilgili önemli bir atılım içinde olduğu göstermektedir. Havacılık sektörünün pek çok paydaşı bulunmaktadır. Genel Havacılık, havayolu, hava taksi havaalanı, terminal, yer hizmeti kuruluşları ile havacılık bakım kuruluşları, üniversiteler, havacılık eğitim kuruluşları ve devlet bu paydaşları içinde yer almaktadır. Ayrıca uluslararası havacılık kuruluşları da yurtdışı paydaşlar olarak sektörün içinde yer almaktadır.
Türkiye’nin ilk ve tek ihtisas üniversitesi olan Türk Hava Kurumu Üniversitesi olarak edindiğimiz misyon ile dördüncüsünü düzenlediğimiz bu uluslararası konferans neticesinde, ülkemiz sivil havacılığının sürdürülebilir gelişimine katkı sağladığımız inancındayız. Türk Hava Kurumu Üniversitesi olarak iki yılda bir konferansımızı icra etmekteyiz. Konferans kapsamında akademisyenler ve sektördeki tüm aktörlerin paylaşımda bulunacağı etkinlik hazırlamıştır. Havacılık sektöründeki kuruluşları doğru yönlendirmek için öncülük pozisyonunda bulunmak istemekteyiz. Türk Hava Kurumunun kuruluş felsefesine bağlı olarak “Havacılığın Türkiye’de Gelişiminde” üzerimizde önemli bir rol olduğu bilinciyle davranmaktayız.
IV. Uluslararası Havacılık İşletmeciliği konferansına 22-23 Şubat tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Arama Konferansı ile başlamış bulunmaktayız. Arama konferansında havacılığın yönetimi ve geleceğini devlet ve havacılık sektöründen çok sayıda katılımcı ile birlikte tartışılmıştır. Fırsatlar, tehditler, güçlü ve zayıf yanlar ortaya koyularak havacılığın geleceği ile ilgili beş ana konu belirlenmiştir. Bu konular koordinasyon ve işbirliği, eğitim ve kalifiye işgücü, teknoloji üretimi, ARGE ve tasarım ve Türkiye’nin Coğrafi ve Stratejik Konumu’dur. Bu beş ana konu iki gün sürecek olan konferansımızın ilk gününde yer alan panel toplantılarında ele alınmaktadır.Konferansımız havacılığın, havacılıkta uluslararasılaşmanın, havacılık işletme ve kurumlarının gelecek projeksiyonunun tekrar değerlendirilebileceği aynı zamanda da havacılık yönetimi alanındaki konuların bilimsel bir bakışla ele alınacağı ve ortaya konmaya çalışılacağı, aynı zamanda havacılık ile ilgili yeni uygulamaların konuşulacağı/tartışılacağı bir etkinlik olması açılarından önem taşımaktadır. Aynı zamanda havacılıktaki; devlet, üniversiteler ve sektörden oluşan üç ana aktörü bir araya getirmenin de önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Bu bağlamda, Türk Hava Kurumu Üniversitesi olarak bu yıl dördüncüsünü düzenlemekten onur duyduğumuz Uluslar arası Havacılık İşletmeciliği Konferansına gerek bildiri/makale sunarak katılan, gerekse fiilen katılarak görüşleriyle katkı sağlayan tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz.
INTAVIC Düzenleme Komitesi
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
9The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
SESSIONS
Session IOrganizational Behaivior in Aviation Session ChairProf. Dr. Cem Harun MEYDAN
Session IIFinancial Management in Aviation Session ChairAssoc. Prof. Dr. Yaşar KÖSE
Session IIIAviation Training and Management Session ChairAssoc. Prof. Dr. Suat BEGEÇ
Session IVHuman Resource Management in AviationSession ChairProf. Dr. Dursun BİNGÖL
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
10The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
SESSIONS (Continued)
Session VAviation Marketing and Logistics ManagementSession ChairProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU
Session VIAviation Safety and Security ManagementSession ChairProf. Dr. İbrahim GÜZELBEY
Session VIIAviation Sector StudiesSession ChairAssoc. Prof. Dr. Sertif DEMİR
Session VIIIAirline ManagementSession ChairAssoc. Prof. Dr. Tahsin Çağrı ŞİŞMAN
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
11The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
CONTENTS
Session I
Session ChairProf. Dr. Cem Harun MEYDAN
Çalışanların Kurumsal Kültür ve Değişime Karşı Tutum Algılarının İş Performansı ile İlişkisinin Havacılık Sektöründe Örgütsel Düzeyde Araştırılması ....................................27 Abdullah TÜRK, Ülkü UZUNÇARŞILI
Havacılık Çalışanlarının İş Tatmini ve Örgütsel Bağlılıklarının İşten Ayrılma Niyetine Etkisi ........................................................................................................................29Serdar BAL, Esin SADIKOĞLU
Havacılık Sektörü Çalışanlarının Mesleki Aidiyetlerine İlişkin Değerlendirme: Konya Havalimanı Örneği .....................................................................................................47Zeynep ERGEN IŞIKLAR, Nilüfer CANÖZ,Ahmet ERTEK
Kadın Çalışanlarda Cam Tavan Algısının Örgütsel Sinizm Açısından Etkisi: Ankara Esenboğa Havalimanı Örneği ...................................................................................49Alper Bahadır DALMIŞ, Handan KARAKÜLAH, Halil Hazar EMEKSİZ, H. Bahar AŞCI
Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini ve Örgütsel Vatandaşlık Davranışı: Hava Aracı BakımTeknisyenleri Üzerine Bir Araştırma .....................................................................................60R. Dilek KOÇAK, Osman DAĞCI
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
13The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session II
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Yaşar KÖSE
Civil Airline Weight Reduction to Minimize Direct Operating Cost .....................................62Muhaned Gilani, D. Sinan KÖRPE
Havacılık Alanında Yapılacak Eğitim Yatırımlarının Uzun Dönemde Fayda/MaliyetProjeksiyonu ..........................................................................................................................73İnan ERYILMAZ, Şener ODABAŞOĞLU
Havacılık İşletmelerinde Döviz Kuru Riskinden Korunma Amaçlı Türev İşlemleri .............86Murat ATİK
Havayolu Şirketlerinde Maliyet Kırılımına Yönelik Etkinlik ve Duyarlılık Analizi .............87Bülent YILMAZ
Hava Yolu Taşımacılığında Finansal Raporlamaya Genel Bakış ...........................................88Can ÖZTÜRK
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
15The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session III
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Suat BEGEÇ
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerininİletişim Becerileri ile Problem Çözme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .............90Ahmet Turan ÖZTÜRK, Murat UĞUR
Havacılık İşletmeciliğine Yönelik Güncel Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Konuları ile İlgili Olarak 2015 -2019 Yılları Arasında Yazılan Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi ...........123Altan AYAN
İngilizcenin sivil havacılıktaki önemi ve ilgili eğitim standartları üzerine bir araştırma:Havacılık Yönetimi Vaka Çalışması ....................................................................................130Murat DÜZGÜN, Zuhal AYDIN
Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Eğitimi İçin Yetkinlik Bazlı Eğitim Modeli: Kabin Memuru 4.0 ...............................................................................................................140Gülbeniz AKDUMAN, Gülnaz KARAHAN
Soft Skills Needed for Aerospace Industry: SKY 4.0 Erasmus + Project ............................150Rüstem Barış YEŞİLAY, Zeynep ÜÇOK ZOR
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
17The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session IV
Session ChairProf. Dr. Dursun BİNGÖL
A Study on Cabin Crew Organizational Commitment in the Context of Demographic Factors ............................................................................................................162Savaş MUTLU, Z. Benan BÖKE
Havacılık Sektöründe Kadın İşgücünün Analizi: Pilotaj Bölümleri ve Uçuş Okulları Örneği ............................................................................................................171Esra CİVELEK, Özkan YAVUZYILMAZ
Havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumlarına etkisi ...................188 Altan AYAN
İnsan Kaynakları Yönetiminde Personel Sağlama ve Seçme: Kabin Hizmetleri Personeli Örneği ...................................................................................................................193R. Dilek KOÇAK, Z. Benan BÖKE
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
19The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session V
Session ChairProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU
Feature Selection of Maintenance Data and Failure Prediction With Artificial Neural Network ....................................................................................................................196Kadir ÇELİKMIH, Harun Uğuz
Marka Havayolları Marka İkramlar: Gastronomik Coğrafi İşaretli Ürünlerin Havayolları İkram Hizmetlerinde Kullanımı .......................................................................197Salih Zeki ŞAHİN
Şehirlerarası Ulaşımda Hava Ulaşımı Tercihinde Fiyat ve Prestijin Etkisi: Bir Alan Çalışması ................................................................................................................199İzay REYHANOĞLU, Dilaver TENGİLİMOĞLU
The Role of Air power in Humanitarian Operations and Humanitarian Aid Logistics .......208Aslı Emine ERTUĞRUL, Sertif DEMİR
Türkiye’deki Havaalanı Web Sitelerinin İçerik Analizi .......................................................215Behiye BEĞENDİK
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
21The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VI
Session ChairProf. Dr. İbrahim GÜZELBEY
An analysis of critical factors affecting night flight training using DEMATEL ..................236Bilal KILIC
Drones can enhance safety in aviation management by means of providing faster emergency care: Review of the literature ....................................................................237Yahya Ayhan ACAR
Emniyet kültürü modelleri üzerine bir inceleme çalışması ..................................................244Ersin AKTAŞ
Hata Türü Etkileri Analizi (HTEA): Bir Yer Hizmetleri İşletmesi Uygulaması ..................245Güzide KARAKUŞ, Kübra Ecem ALTIN, Sümer GÜNER
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
23The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VII
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Sertif DEMİR
Havacılık Sektörünün Gelişiminde Kümelenme Yaklaşımı ve Stratejik İşbirliğiAnlaşmalarının Etkisi ...........................................................................................................277Filiz HASGÜL, Suat BEGEÇ
Ulusal Hava Araçları Bakım Yönetimi Enstitüsü Kurulması Projesinin Kavramsal Tasarım Evresi Hakkında .....................................................................................................291Mehmet ATEŞ, MURAT DÜZGÜN, Rıza Haluk KUL
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
25The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VIII
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Tahsin Çağrı ŞİŞMAN
Comparison of Turkish Airlines and Aeroflot. Advantages and Disadvantages ..................293Alexander Eremichev, Mehmet Nesip Öğün, Seran Beyar
Hava Yolu İş Modeli Yenilikleri ve Şirket Değerine Etkileri ..............................................303Ünal BATTAL, Levent POLAT
Havayolu Sektöründe Jet Yakıt Riskine Karşı Korunma (Hedging) Yöntemleri: Türkiye ve Dünyadaki Uygulamalar ....................................................................................314Yaşar KÖSE, Murat ATİK
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
26The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session I
Session ChairProf. Dr. Cem Harun MEYDAN
27
ÇALIŞANLARIN KURUMSAL KÜLTÜR ve DEĞİŞİME KARŞI TUTUM
ALGILARININ İŞ PERFORMANSI İLE İLİŞKİSİNİN HAVACILIK
SEKTÖRÜNDE ÖRGÜTSEL DÜZEYDE ARAŞTIRILMASI
Abdullah Türk1
Ülkü UZUNÇARŞILI2
1 Dr., İstanbul Gelişim Üniversitesi, [email protected]
2 Prof. Dr., Beykent Üniversitesi
ÖZET
Bu çalışmada değişime karşı tutum ile kurum kültürünün, iş performansı ile ilişkisi havacılık sektöründe örgütsel analizi ele alınmıştır. Çalışmanın literatür araştırmasında özellikle değişen iç ve dış çevre koşullarına karşı çalışanların tutumları üzerinde durulmuştur. Bu aşamada değişimin teknolojik, ekonomik, siyasi ve yönetimsel önemi ve özelliklerine değinilmiştir. Bu bölümde özellikle teknolojik gelişmelerdeki hızın değişimsel açıdan hangi alanları zorladığına ilişkin araştırmalara yer verilmiştir. Bununla birlikte en önemli iç çevre dinamiklerinden biri olan kurum kültürünün önemine ve çalışanlar ile bağlantısının ne denli önemli olduğuna dikkat çekilmiştir. Kurumsal düzeyde yapılmış kültür araştırmalarının ve kültür modelleri çalışma özelinde ele alınmıştır. Çalışmada yöntem olarak Yapısal Eşitlik Model’i kullanılmıştır. Havacılık sektöründe farklı kurumlarda aktif olarak çalışan 419 kişi ile üzerinden araştırma yapılmıştır. Sonuç olarak; Kurum Kültürü ile Değişime Karşı Tutum arasında doğrudan anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte hem Örgüt kültürü’nün hem de değişime karşı Tutum’un birlikte Çalışan Performansı ile doğrudan anlamlı bir ilişki içinde olduğu saptanmıştır. Sonuçlar neticesinde ise akademik alana ve Havacılık alanında faaliyet gösteren reel sektör firmalarına önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Değişim, Kurum kültürü, Performans, Havacılık
28
ORGANIZATIONAL INVESTIGATIGATION OF THE
RELATIONSHIP BETWEEN EMPLOYEES ATTITUDE PERCEPTION
AGAINST CORPORATE CULTURE AND CHANGE WITH WORK
PERFORMANCE IN THE AVIATION SECTOR
ABSTRACT
In this study, the relationship between attitude towards change and corporate culture and business performance is analyzed in the aviation sector. In the literature research of the study, attitudes of employees towards changing internal and external environmental conditions were emphasized. At this stage, technological, economic, political and administrative importance and characteristics of change are discussed. In this section, especially the researches on which are as speed in technological developments force the change. In addition, the importance of organizational culture, which is one of the most important internal dynamics of the environment, and the importance of its connection with the employees, was highlighted. Cultural studies and cultural models conducted at institutional level were discussed in the study. Structural Equation Model was used as the method in the study. The research was conducted with 419 people actively working in different institutions in the aviation sector. As a result; There was a direct significant relationship between Corporate Culture and Attitude towards Change. However, both Organizational culture and Attitude towards change have a direct meaningful relationship with Employee Performance. As a result of the results, suggestions were made to the academic field and real sector firms operating in the field of Aviation.
Keywords: Change, Corporateculture, Performance, Aviation
29
ÇALIŞAN İŞ MEMNUNİYETİ VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN İŞTEN
AYRILMA NİYETİNE ETKİSİ:HAVACILIK SEKTÖRÜNDE BİR
UYGULAMA
Serdar BAL1
Öğr.Gör. Muş Alparslan Üniversitesi,[email protected]
Esin SADIKOĞLU2
Doç.Dr.,Gebze Teknik Üniversitesi,e.sadikoğ[email protected]
ORCID ID: 0000-0002-1596-02291
ÖZET
Bu çalışmada varyanslar arasındaki homojenlik (p>0,05) sağlandığı durumlarda geçerli olan F testi kullanılarak havacılık sektöründe faaliyet gösteren çalışanların iş memnuniyetleri, örgütsel bağlılıkları ve işten ayrılma niyetleri arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Çalışma İstanbul Sabiha Gökçen, Ankara ve Antalya Havalimanlarında görev yapan 118 ( Yer işletme, Kabin, Kokpit ve teknik) havacılık çalışanı üzerinde uygulanmıştır. Araştırma kapsamında kullanılan anketler literatürde genel kabul görmüş ve doğrulukları birçok kez kanıtlanmış olan ölçeklerden oluşturulmuştur. Bu bağlamda İstanbul Sabiha Gökçen, Ankara ve Antalya Havalimanlarında çalışanların işten ayrılma niyetlerinin bağlılık ve memnuniyet seviyelerine göre farklılığını analiz etmek amacıyla ANOVA ( Analyse of Varience) testi kullanılmıştır. Uygulama sonucunda çalışanların işten ayrılma niyeti seviyeleri ile memnuniyet ve bağlılıkları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0,01) bulunmuştur. Gabriel Posthoc analizleri sonucunda da iş memnuniyeti, örgütsel bağlılık ve işten ayrılma niyetleri arasındaki farklar %99 güvenilirlik seviyesinde anlamlı (p<0,01) bulunmuştur.Sonuç olarak; çalışanların memnuniyet seviyeleri arttıkça kuruma olan bağlılıkları artmaktadır.Aynı zamanda, memnuniyet ve bağlılık seviyelerindeki artışlar işten ayrılma niyetinde azalışlara neden olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İş memnuniyeti, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti, havacılık sektörü
1 Sorumlu yazar, Gebze Teknik Üniversitesi, Sosyal Bil. Enstitüsü İşletme Anabilim dalı Yüksek Lisans Programı Öğrencisi, [email protected]
2 Doç. Dr. Esin SADIKOĞLU, Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Bölümü, e.sadikoğ[email protected]
30
THE EFFECT OF AVIATION EMPLOYEES’ JOB SATISFACTION
AND ORGANIZATIONAL COMMITMENT ON TURNOVER
INTENTION: AN APPLICATION IN AVIATION SECTOR
ABSTRACT
In this study, it is aimed to find out the relationships between job satisfaction, organizational commitment and intention to quit in aviation sector by using F test which is valid when homogeneity between variances is provided (p> 0.05). The study was conducted on 118 (Ground operation, Cabin, Cockpit and technical) aviation employees working in Istanbul Sabiha Gökçen, Ankara and Antalya Airports. The questionnaires used in the research consisted of scales which are generally accepted in the literature and whose accuracy has been proven many times. In this context, ANOVA (Analyze of Varience) test was used to analyze the differences between employees' intention to leave at Sabiha Gökçen, Ankara and Antalya Airports according to their commitment and satisfaction levels. As a result of the application, the difference between employees' intention to quit and satisfaction and commitment were statistically significant (p <0.01). As a result of Gabriel Posthoc analysis, the differences between job satisfaction, organizational commitment and intention to quit were found to be significant at 99% reliability level (p <0.01). As a result; As employees' satisfaction levels increase, their commitment to the organization increases. At the same time, increases in satisfaction and commitment levels lead to decreases in intention to leave.
Keywords: Job satisfaction, organizational commitment, intention to quit, aviation industry
1.GİRİŞ
Organizasyonlar için işten ayrılmalar önemli bir maliyet kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Havacılık sektörünün de emek yoğun bir alan olması ve doğası gereği işgücüne dayanan bir işleyişinin
olması münasebetiyle toplam maliyetler içerisinde işten ayrılmalar havayolları açısından dikkat edilmesi
gereken konuların başında gelmektedir. Havayollarında çalışan kişilerin, havayollarının vitrini vazifesini
görmesi nedeniyle işten ayrılan bir kişinin yerine alınacak olan kişinin detaylı, uzun ve maliyetli eğitimlere
tabi tutulması gerekmektedir. Ayrıca, çalışanlar belli bir kaliteye erişene dek firmalarda da imaj kayıpları
yaşanabilecektir (Chen, 2006:274).Bu bağlamda, firmaların ellerindeki kaliteli ve tecrübeli çalışanlarını
tutundurabilmeleri için onları anlamaları ve beklentilerine cevap vermeleri gerekmektedir. Çalışanların
tutumlarını öğrenebilmek ve yorumlayabilmek adına da İş Memnuniyeti ve Örgütsel Bağlılık kavramlarını
bilmek gerekmektedir (Çelen, Teke ve Cihangiroğlu, 2013:400).
Örgütsel bağlılık kavramı genel itibariyle, çalışanların kurumlarına karşı duymuş oldukları duygusal
tepkimeler olarak ifade edilmektedir (Stride, Wall ve Catley, 2007:39). Dolayısıyla kurumuna karşı duygusal
olarak kendini bağlı hissedenlerin örgütsel bağlılıkları artmakta, herhangi bir duygusal etkileşim
hissetmeyenlerin ise örgütsel bağlılıklarında azalmalar yaşanmakta ve hatta işten ayrılmalar
yaşanabilmektedir.
Yapılan çalışmalar neticesinde üzerinde yoğunlaşılan genel bir tanım olmamasına rağmen genel
olarak kabul görmüş ve en çok tercih edilen tanım 1976 yılında Locke tarafından yapılmıştır. Bu tanıma
göre iş memnuniyeti kişilerin işlerine ya da iş tecrübelerine karşı duymuş oldukları doyum ve olumlu
duygusal tepkimelerdir(Locke, 1976). Bu tanıma göre iş memnuniyeti işe karşı duyulan olumlu ve olumsuz
31
duygulardan oluşmaktadır Örgütsel bağlılıkta olduğu gibi iş memnuniyetinde de kurumuna karşı duygusal
bağ hissetmeyen çalışanların işe karşı olan memnuniyetlerinde de düşüşler yaşanmaktadır.
Yüksek seviyelerdeki iş stresi ve vardiya şeklindeki çalışma koşulları havacılık sektöründe işten
ayrılmaların artmasına neden olmaktadır. Ancak bu konu literatürde kendisine yeterli ilgiyi bulamamıştır
(Chen, 2006:274). Bu bağlamda, havacılık sektöründe faaliyet gösteren çalışanların iş tatmini, örgütsel
bağlılıkları ve işten ayrılma niyetleri arasındaki ilişkilerinin incelenerek çıkan sonuçlar hakkında yazına ve
yöneticilere katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
2. LİTERATÜR VE HİPOTEZLER
2.1. İş Memnuniyeti
Çalışanlar içinde bulundukları örgütsel yapılara karşı çeşitli nedenlerle (adalet, ücret, kariyer vb.)
faklı tutum ve davranışlarda bulunabilmektedir. Tutumlar ve davranışlar arasındaki bu farklılıkların
oluşmasına neden olan temel etmen ise kişilerin işlerine karşı duymuş oldukları haz yani iş memnuniyetidir
(Ülbeği ve Yalçın, 2016). İş memnuniyeti son yıllarda kendisine literatürde bir hayli yer bulan bir konudur.
Araştırmacılar birçok formatta iş memnuniyetini açıklayıp, ölçümlemişlerdir (Poyraz ve Kama, 2008:147).
Bunlardan dolayıdır ki yazın taramasında birçok farklı iş memnuniyeti tanımlamalarına ulaşmak
mümkündür. İş memnuniyetini kısaca bir tanımla ifade etmek gerekirse, kişilerin işlerine karşı duymuş
oldukları memnuniyet ya da memnuniyetsizlik seviyeleridir. Genel kabul görmüş ve en çok tercih edilen
tanım ise 1976 yılında Locke tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre iş memnuniyeti kişilerin işlerine ya da
iş tecrübelerine karşı duymuş oldukları doyum ve olumlu duygusal tepkimelerdir. Bu tanıma göre iş
memnuniyeti işe karşı duyulan olumlu ve olumsuz duygulardan oluşmaktadır (Locke, 1976).
Bireylerin iş memnuniyetlerinin sağlanması her şeyden önce toplum içerisinde huzur ve sükûnet
ortamının sağlanması açısından çok önemlidir. Örgütler açısından ise; verimliliğin ön plana çıkması, kaliteli
ürünlerin çıktı olarak sunulabilmesi, tecrübeli personelin şirket içerisinde kalabilmesi ve devamsızlıkların
önlenebilmesi açısından çok büyük önem arz etmektedir (Erdil ve Keskin, 2003:15). İş memnuniyeti
organizasyon içerisinde faaliyet gösteren çalışanlarla organizasyon arasında işin doğası, ücret, kariyer
imkânları, yönetim, çalışma grupları ve çalışma ortamı gibi konularda uyumun sağlanmasını
gerektirmektedir (Locke, 1976). Yukarıda saydığımız etmenler, kişi ve kurum arasında uyum olduğunda
memnuniyeti tersi durumda ise memnuniyetsizliği beraberinde getirmektedir.
2.2. Örgütsel Bağlılık
Örgütsel bağlılık yönetim için hayati öneme sahip bir kavramdır. Sertliğin ve zorunluluğun bir
parçası olarak karşımıza çıkan bağlılık, strese bağlı durumlar ile stres sonucunda ortaya çıkan çıktılar
arasındaki ilişkileri düzenleyen bir kavram olarak ifade edilmektedir (Kobasa, 1979).Örgütsel bağlılık,
performans ve işten ayrılma niyetini azaltarak çalışanların etkinliğinin artmasına katkıda bulunan örgüt
etkinliğinin bir parçası olarak ifade edilmektedir (Al-Hussami, 2008).Bu kavram, araştırmacılar tarafından
örgütsel psikoloji ve davranış alanlarında pek çok defa araştırılmış ve ilgili alanlarda literatüre katkılarda
bulunulmuştur. Örgütsel bağlılığın ortak bir tanımı olmamakla birlikte çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bu
32
tanımlardan bazıları; organizasyon ile çalışan arasındaki amaç ve değer uyumu neticesinde kişinin
organizasyondaki varlığını devam ettirme isteğidir (Bateman ve Strasser, 1984). Bir başka tanımda ise,
bireyin organizasyon ile özdeşleşmesi ve kendini ona katılmak zorunda hissetmesidir. Chang ve
arkadaşlarına göre, mesleki bağlılık sadece çalışanın kendini işine adamasıyla kalmayıp, aynı zamanda
kendisinin kuruma bağlılığından duyduğu hazzı dile getirme derecesidir (Chang vd., 2015).
Örgütsel bağlılık, çalışanların kurumuna olan sadakat duygusunun yanı sıra ortak hedef ve değerler
etrafında, işyeri iklimine ve kültürüne adapte olabilme sürecidir. Örgütsel bağlılık, çalışanlar ve örgütler
açısından; işe devam, verimlilik ve etkinlik, performans, iş memnuniyeti ve işten ayrılmalar konusunda
hayati bir öneme sahiptir. Örgüt bünyesinde çalışanlar, organizasyona karşı aidiyet hissetmedikleri taktirde
yukarıda saymış olduğumuz durumlar olumsuz bir şekilde kuruma zarar verecek tersi bir durumda ise bu
etmenlerin hepsi kurum menfaatleri konusunda ilerleme kat edecektir. Örgütler, kurum içerisinde
çalışanların kendilerini bu kurumun sahibi gibi hissetmeleri konularında örgütsel bağlılığı artırmak için
birtakım politikalar belirlemelidirler. Belirlenen politikalar, hem örgütün yaşamını sürdürebilmesi hem de
çalışanların mevcut işlerinde mutlu ve huzurlu olmaları açısından son derece önemlidir (Sığrı, 2007:262).
Yapılan farklı ve çeşitli yorumlamalara rağmen Meyer ve Allen, örgütsel bağlılığı üç ana tema
olarak görmüşler ve bu boyutların birbirlerinden farklı olduklarını ve kendi içlerinde ayrı olarak
ölçülebileceğini ifade etmişlerdir. Bunlardan birincisi, organizasyona karşı duygusal bağlılık diğeri devam
bağlılığı ve sonuncusu normatif (zorunluluk, mecburiyet) bağlılık olarak ifade edilmiştir (Meyer ve Allen,
1991:63-64). Meyer ve Allen duygusal bağlılığı, örgüt ve o örgütte çalışanların birlikte hareket edip, ortak
değer ve inançlara sahip olabilmesi olarak tanımlamışlardır. Duygusal bağlılık kişilerin işe karşı edinmiş
oldukları tecrübeler neticesinde vuku bulan bir bağlılık şeklidir (Allen ve Meyer, 1993:50). Duygusal
bağlılığa sahip olan çalışanlar, örgütte mutlu olduklarından ve kendilerini oraya ait hissettikleri için
kurumda kalmaya devam ederler. Bundan dolayı, işverenlerin oluşmasını istedikleri en önemli bağlılık
şeklidir denilebilir. Çalışanlar, örgütte kalmayı ahlaki açıdan doğru buldukları için ya da kendilerine yapılan
yardımlardan dolayı şirketi terk etmenin doğru olmadığını düşündükleri için duymuş oldukları bağlılık
türüne ise normatif bağlılık denmektedir. Normatif bağlılıkta toplumun oluşturmuş olduğu bir baskı söz
konusudur. Oluşan bu baskıdan dolayı bireyler örgütte kalmaya devam etmek zorunda kalmaktadırlar
(Powell ve Meyer, 2004:159). Devam bağlılığı ise, kişilerin organizasyonda faaliyet gösterdikleri süre
boyunca kendilerinin örgüte birtakım yatırımlar yapmış olmaları ve işi bıraktıkları taktirde de bu haklardan
vazgeçmiş olmanın maliyetlerini dikkate alarak karar verme yönelimidir (Sığrı, 2007:264).Aynı zamanda
günümüz ortamında yaşanan istihdam sıkıntıları da bireylerin örgütleri içerisinde mutlu olmasalar bile
örgütte devam etmek zorunda oldukları zaman karşılaştığımız ve kurumların oluşmasını hiç tercih
etmedikleri ve istemedikleri bir bağlılık yaklaşımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.3. İşten Ayrılma Niyeti
İşten ayrılma niyeti belirli bir süre içerisinde kişinin şu anki işinden ayrılma niyeti içerisinde olduğu
ve gerçekleşen işten ayrılmaların da en önemli belirleyicisi öncülü olarak karşımıza çıkmaktadır (Chao , Jou
ve Liao, 2015). İşten ayrılma niyeti genel olarak; örgütsel bağlılık, iş memnuniyeti, stres, işe karşı bıkkınlık,
33
yöneticilerin tutumları gibi birçok faktörden etkilenmektedir (Labrague, McEnroe-Petitte ve Gloe, 2017).
Literatürde var olan işten ayrılma niyeti üzerine yapılan tanımlamalar incelendiğinde hepsinin genel olarak
benzer ifadelerden oluştukları görülmektedir.
Günümüzde hemen hemen tüm organizasyonların ve bu organizasyonlar bünyesindeki
yöneticilerin önemle üzerinde durdukları konu mevcut eğitimli ve yetenekli çalışanlarını nasıl elde
tutabilecekleri üzerinedir (Fang, 2009). Çünkü işten ayrılan bir kişinin yerine alınacak olan kişi için
yapılacak olan harcamaların (personel seçme, eğitim, oryantasyon vb.) maliyeti bir hayli fazla olup, toplam
maliyetler içerisinde önemli bir kalem olarak yerini almaktadır (Hausknecht ve Trevor, 2011). Bundan
dolayıdır ki artık işletmeler işten ayrılmaların önüne geçebilmek adına insan kaynakları birimlerine birçok
yetkiler ve akabinde sorumluluklar yüklemektedirler (Fabi, Lacoursière ve Raymond, 2014:773).İşten
ayrılma niyeti, bireyin örgütten ayrılma niyetinin göreceli gücünü ifade etmektedir (Cammann , Fichman ,
ve Jenkins, 2007). İşten ayrılma niyetinin çok fazla olmasının olumsuz etkileri sadece organizasyonlar
üzerinde değil ortalama olarak aynı ölçülerde iş görenleri de etkilemektedir. Çünkü bir bireyin işten
ayrılması diğer çalışanlar üzerinde daha fazla iş yükünün binmesine neden olacak. Aynı zamanda, geride
kalan çalışanlar üzerinde oluşan gelecek kaygısı sonucunda da etkinlik ve verimlilikte düşmeler yaşanacaktır
(Lavoie-Tremblay , Paquet ve Marchionni, 2011).
2.4. İş Memnuniyeti ile Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkiler
Mevcut literatür çalışmaları neticesinde iş memnuniyeti ve örgütsel bağlılık alanında çok sayıda
çalışmalar olmasına rağmen bunların daha çok sağlık, askeriye,devlet/özel sektör kıyaslamasında ve
üniversitelerde gerçekleştiği gözlemlenmektedir ( Çelen vd., 2004; Düzgün ve Marşap, 2018; Gieter,
Hofmans ve Pepermans, 2011; Lu, Lın, Wu, Hsıeh ve Chang, 2002; Emhan, Mengenci ve Uryan, 2012;
Jin, J., 2018
).Havacılık sektörünü baz alan çalışmalar ise nispeten diğer faaliyet alanlarına göre çok daha az sayıdadır.
Bu bağlamda havacılık alanında yapılan çalışmalarda Tayvan’da kabin uçuş ekipleri üzerinde yapılan
çalışma neticesinde iş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya konulmuş
olup, bu iki değişkenin birbirlerini etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Chen ve Kao, 2011:254). Diğer
alanlarda yapılan çalışmalara bakıldığında ise Amerika’da çalışan Koreli hemşireleri kapsayan ve örgütsel
bağlılık üzerinde iş memnuniyetinin etkilerini ölçmeyi hedeflemek amacıyla yapılan çalışmada iş
memnuniyetinin örgütsel bağlılığın oluşmasında önemli etkenlerden biri olduğu (Kim, Geun, Choi ve Lee,
2017:590), Çin’deki kayıtlı hemşirelerin işlerine karşı duymuş oldukları memnuniyetlerini, kuruma karşı
duyulan bağlılıklarını ve işten ayrılma niyetlerini ölçmek için yapılmış olan çalışma neticesinde de iş
memnuniyetinin örgütsel bağlılıkla ilişkili olduğu ve bu ilişkinin de önemli ve anlamlı bir seviyede
gerçekleştiği(Lu vd., 2002:217), iş memnuniyetinin hemşireler üzerinde örgütsel bağlılığı artırıp
artırmadığını test etmek ve bu süreçte örgütsel destek algısının aracı bir etkisinin var olup olmadığını
öğrenmek amacıyla yapılan bir başka çalışmada da iş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasında pozitif
yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Chang, 2015:738). İş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık
arasında çok güçlü ilişkiler olmasına rağmen aynı manalara geldiklerini ifade etmek pek mümkün değildir
34
(Top ve Gider, 2013:669). Örneğin düşük seviyelerde işine haz duyan bir çalışanın kurumuna karşı yüksek
seviyelerde bağlılık göstermesi mümkün olabilmektedir (Robbins ve Judge, 2009).
Sonuç olarak, yapılan literatür çalışmaları ve incelenen yazıtlar neticesinde genel kabul görmüş
seviyede iş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı ve yüksek düzeylerde pozitif yönlü bir
ilişkinin olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayıdır ki işinden keyif alan bir kişinin kuruma olan bağlılığı da
artacaktır.Bu nedenle havacılık çalışanlarının iş memnuniyetleri ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkiyi test
etmek amacıyla aşağıdaki hipotez geliştirilmiştir.
H1: İş memnuniyeti örgütsel bağlılığı etkiler.
2.5. İş Memnuniyeti ile İşten Ayrılma Niyeti Arasındaki İlişkiler
Yapılan yazın taramalarında iş memnuniyeti ve işten ayrılma niyeti konularında birçok çalşma
yapılmış olup, yapılan çalışmaların sonucu birbirleriyle uyumlu olarak gerçekleşmiştir(Kuo, Jou, Lin, 2012;
Chen ve Kao, 2011; Chen, 2006; Zeffane ve Jamal, 2017; Bluedorn, 1982; Zopiatis, Constanti ve
Theocharous, 2014).Yapılan çalışmalar neticesinde birtakım kar amacı gütmeyen kuruluşlar arasında iş
memnuniyetinin aracı değişken olarak değerlendirildiği , iş memnuniyetinin mevcut işyerinde kalma
konusunda olumlu yönde bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmış (Benevene vd., 2018:11),Çin’de üçüncü
derecedeki hastanelerde çalışan hemşireler üzerinde işten ayrılma niyetlerini ölçmeye yönelik yapılan
çalışmada iş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti arasında olumsuz yönde bir ilişki olduğu sonucuna
ulaşılmıştır (Liu vd., 2018:7).Kanada da büyük bir parkta geçici olarak çalışan kişiler üzerinde işten ayrılma
niyetlerini ölçmek amacıyla yapılan çalışmada iş memnuniyeti ile işten ayrılma niyetleri arasında negatif
yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Saks, Mudrack ve Ashforth, 1996:233). İş memnuniyeti ve
örgütsel bağlılık ile hemşirelerin işten ayrılma niyetlerinin oluşmasında etkili olan bireysel farklılıkları
incelemek amacıyla yapılan çalışma da iş memnuniyetinin işten ayrılma niyeti ile ilişkili olduğu sonucu
çıkmıştır (Gieter vd., 2011:1566). Benzer şekilde havacılık alanında yapılan çalışmalar da diğer çalışmaları
destekler niteliktedir. Uçuş ekiplerinin iş memnuniyeti, örgütsel bağlılıkları ve işten ayrılma niyetlerinin
ölçülmeye çalışıldığı bir araştırmada iş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti arasında anlamlı ve negatif
yönlü bir ilişki bulunurken (Chen, 2006:275) Tayvan’da yaşayan hava trafik kontrolörlerinin işten ayrılma
niyetlerini ölçmeye yönelik yapılan çalışmada sonucunda da negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur(Kuo vd.,
2012:51).
Sonuç olarak, mevcut araştırmalar neticesinde iş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti arasında
negatif yönlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda işine karşı bağlılık duymayan, yaptığı işten
keyif almayan çalışanların işten ayrılma ihtimalleri yüksektir. Bu nedenle havacılık çalışanlarının iş
memnuniyetleri ile işten ayrılma niyetleri arasındaki ilişkiyi test etmek amacıyla aşağıdaki hipotez
geliştirilmiştir.
H2: İş memnuniyeti işten ayrılma niyetini etkiler.
35
2.6. Örgütsel Bağlılık ile İşten Ayrılma Niyeti Arasındaki İlişkiler
Örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti konularının işlendiği çalışmalarda bu iki kavram arasında
negatif yönlü bir ilişki olduğu ve bu ilişkilerin diğer çalışmalarla uyumlu olduğu sonucu ortaya
çıkmaktadır(Angle ve Perry, 1981; Hashish, 2015; Mathıeu, Fabı, Lacoursıère ve Raymond, 2016).Bu
bağlamda negatif yönlü ilişkilerin ortaya konulduğu çalışmalardan bazıları; otobüsle ulaşım hizmeti sunan
firmalarda alt seviyelerde çalışanlar üzerinde örgütsel bağlılıkla örgütsel etkileşim arasındaki ilişkiyi
açıklamaya çalışmak üzere yapılan bir çalışmada örgütsel bağlılıkla işten ayrılma niyeti arasında bir ilişki
olduğu sonucu ortaya çıkmıştır (Angle ve Perry, 1981:9). Hastane çalışanları, bilim adamları ve
mühendisler üzerinde yapılan bir çalışmada örgütsel bağlılığın iş memnuniyetinden daha fazla işten ayrılma
niyetiyle ilişkili olduğunu ve örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında anlamlı ve negatif yönde bir
ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Steers, 1977:53).İşten ayrılma niyeti için geliştirilen bir modele göre de
örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında anlamlı ve ters yönde bir ilişki bulunmuştur (Bluedorn,
1982:141). Uçuş ekiplerinin iş memnuniyeti, örgütsel bağlılıkları ve işten ayrılma niyetlerinin ölçülmeye
çalışıldığı bir araştırmada örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki
bulunmuştur (Chen, 2006:275).
Sonuçlar itibariyle, yapılan araştırmalar örgütsel bağlılıkta meydana gelecek bir değişikliğin tersi
yönde işten ayrılma niyetine etki edeceği yönündedir. Bu nedenle havacılık çalışanlarının örgütsel
bağlılıkları ile işten ayrılma niyetleri arasındaki ilişkiyi test etmek amacıyla aşağıdaki hipotez geliştirilmiştir.
H3: Örgütsel bağlılık işten ayrılma niyetini etkiler.
H1 H2
H1
H3
Şekil 2.1. Araştırmanın Modeli
İş Memnuniyeti
Örgütsel Bağlılık
İşten Ayrılma Niyeti
36
3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
3.1. Ölçeklerin Oluşturulması
Uygulanan ölçeklerin tümünde ifadelere verilen cevaplar katılımcılardan beşli likert sisteme uygun
olarak alınmıştır. 1: Kesinlikle katılmıyorum, 2: katılmıyorum, 3: ne katılıyorum ne de katılmıyorum, 4:
katılıyorum ve 5: kesinlikle katılıyorum şeklinde ifade edilmiştir.
3.1.1. İş Tatmini Ölçeği (MSQ)
Araştırma anketinde yer alan değişkenlerden iş memnuniyetini ölçmek amacıyla Weiss ve
arkadaşları tarafından 1967 yılında geliştirilen Minnesota İş Tatmini ölçeğinden faydalanılmıştır. Uzun ve
kısa formatları bulunan bu ölçekten 100 soruluk olan uzun format kullanılmıştır (Weiss, 1977).
3.1.2 Örgütsel Bağlılık Ölçeği (OCQ)
Araştırma da örgütsel bağlılığı ölçmek amacıyla Meyer ve Allen tarafından 1990 yılında 24 soru
olarak oluşturulan ve daha sonra 1993 yılında Meyer, Allen ve Smith tarafından 18 soru olarak revize
edilen ölçekten duygusal ve normatif bağlılık soruları (12 Soru) kullanılmıştır (Meyer, Allen ve Smith,
2004). Devam bağlılığı ise ilgili ankete dahil edilmemiştir.
3.1.3 İşten Ayrılma Niyeti Ölçeği (TİQ)
İşten ayrılma niyetini ölçmek için 1981 yılında Angle ve Perry tarafından oluşturulan ölçek
kullanılmıştır (Angle ve Perry, 1981:14).
3.2.Verilerin Toplanması
Veri toplama yöntemi olarak anket uygulanmıştır. Uygulanan anket birinci bölümde bilgilendirme
yazısı, ikinci bölümde anket soruları ve üçüncü bölümde ise kişisel bilgilerden oluşmak üzere 3 ana
bölümden oluşmaktadır.
Örneklem dahilinde elde edilen sonuçlar ışığında katılımcıların; %73,7’si erkek %26,3’ü kadın,
%51,7’si bekar %48,3’ü evli çalışanlardan oluşmaktadır.Aynı zamanda deneklerin çoğunluğu 20-29 yaş
aralığında,lisans mezuniyetine sahip,kurumunda 2-5 yıl arası tecrübeye sahip, yer işletme departmanında
çalışıp uzman yardımcılığı unvanına sahip çalışanlardan oluşmaktadır.
Tablo 3.1: Havacılık Çalışanlarının Demografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler
Cinsiyet Frequency Percent Medeni Durum Frequency Percent
Kadın 31 26,3 Evli 57 48,3
Erkek 87 73,7 Bekar 61 51,7
Total 118 %100 Toplam 118 %100
Unvanlar Frequency Percent Çalışılan Bölümler
Frequency Percent
Uzman Yardımcısı / Memur 59 50,0 Yer İşletme 62 52,5
Uzman 38 32,2 Uçuş İşletme 29 24,6
Kıdemli Uzman / Şef 11 9,3 Teknik 10 8,5
Orta Düzey Yönetici 7 5,9 Diğer 17 14,4
37
Üst Düzey Yönetici 3 2,5 Toplam 118 100,0
Toplam 118 100,0
Yaş Frequency Percent Görev Süreleri Frequency Percent
20-29 arası 57 48,3 0-1 arası 29 24,6
30-39 arası 52 44,1 2-5 arası 58 49,2
40-49 arası 8 6,8 6-10 arası 24 20,3
60 ve üzeri 1 0,8 11-20 arası 5 4,2
Toplam 118 100,0 20 ve üzeri 2 1,7
Toplam 118 100,0
Eğitim Seviyeleri Frequency Percent Frequency Percent
Lise ve öncesi 3 2,5
Önlisans 13 11,0
Lisans 83 70,3
Yüksek lisans 16 13,6
Doktora 3 2,5
Toplam 118 100,0
4. BULGULAR
4.1 Geçerlilik, Güvenirlilik ve Temel İstatistikler
Faktör analizi sonucunda eldeki verilerin analiz için yeterliliğini ölçmek için KMO (Kaiser-Meyer-
Olkin Measure of Sampling Adequacy) değerine bakılmaktadır. Bu değerin 0,60’tan büyük olması verilerin
analiz için yeterli olduğunu göstermektedir. Verilerin analiz için uygunluğunu ölçmeyi sağlayan Bartlett testi
p değerinin de 0,05’ten küçük olması gerekmektedir (Durmuş, Yurtkoru ve Çinko, 2013).Aynı zamanda
faktör yükleri ,50’den küçük olan ifadelerin de elenmesi gerekmektedir (Field, 2009:681).Bu bağlamda
mevcut çalışma kapsamında KMO değeri ,861(>0,60), Bartlett testi p değeri de ,000(<0,05)
çıkmıştır.Yapılan iki testin sonuçlarına göre örneklem hacmi yeterli büyüklükte olup, uygun datalar
sağlanmıştır. Ölçekler hedeflediğimiz değeri ölçmeye yöneliktir.
İstatistiki analizler sonucunda katılımcılara uyguladığımız anket formunda yer alan ve bağımsız
değişkenler olarak modele dahil ettiğimiz Örgütsel Bağlılık,İş Memnuniyeti ve modelde bağımlı değişken
olarak aldığımız İşten Ayrılma Niyeti boyutları için ayrı ayrı güvenilirlik analizleri yapılmış
olup,güvenilirlikler Cronbach Alpha ile test edilmiştir. Elde edilen güvenilirlik sonuçları ,70’ten büyük olma
şartını sağlamış olup ilgili ölçeklerin güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Nunnally, 1978).
Tablo 4.1: Faktör Yükleri ve Güvenilirlik Sonuçları
DEĞİŞKENLER Faktör Yükleri
Cronbach alfa
İş Memnuniyeti ,818
Yaptığım iş için aldığım ücret yeterlidir. ,815
İşim, bana gelecek güvencesi sağlar. ,586
Ücretim, diğer rakip firmalardaki benzer işlerle aynıdır. ,795
İşimde, işten çıkarmalardan sakınılır. ,694
İşimde, değerlerime ve inançlarıma uygun davranabilirim. ,668
İşimde, diğer çalışanları yönlendirme fırsatım vardır. ,728
Uzman olduğum alanda çalışma fırsatım vardır. ,659
Çalışma arkadaşlarımızla aramızda bir iş birliği ruhu vardır. ,642
38
Tablo 4.2: Bağımlı ve Bağımsız Değişkenlere İlişkin Ortalamalar
N Ortalama Standart Hata Standart Sapma
İşmem_Ort 118 3,2891 ,06256 ,67954
Örgütselbağ_Ort 118 3,1308 ,08856 ,96196
İştenayrnyt_Ort 118 3,2090 ,09834 1,06823
Değişkenlere ilişkin toplam 118 tane katılımcıdan veri toplanmıştır. Toplanan veriler ışığında beşli
likert sisteme göre yapılan sınıflandırma neticesinde iş memnuniyeti ve örgütsel bağlılık için, 1-3 arası
verilen cevaplar olumsuza işaret ederken 3 tarafsız bir durumu ifade etmekte ve 3-5 arası ifadeler ise
olumlu bir durumdan söz etmektedir.İşten ayrılma niyeti için verilen cevaplarda ise 1-3 arası değerler
olumlu, 3 tarafsız ve 3-5 arası değerler ise olumsuz bir durumdan söz etmektedir. Oluşan ortalamalara
bakıldığında; iş memnuniyeti için 3,29(+-,068), örgütsel bağlılık için 3,13(+-,096) ve işten ayrılma niyeti
içinse 3,21(+-1,07) değerleri oluşmuştur.Bu bağlamda; İş memnuniyeti ve örgütsel bağlılıkta verilen
cevaplar kısmen olumlu bir sonucun olduğunu belirtip,genel olarak yapılan işten memnun olunduğunun ve
kuruma karşı bağlılığın olduğunu göstermektedir. İşten ayrılma niyeti ortalamalarının az miktarda yüksek
olması ise çalışanların işten ayrılma eğiliminde olduklarını göstermektedir.
Normallik dağılımına ilişkin Skewness ve Kurtosis değerlerine göre ise verilerin normal dağılım
gösterdikleri yorumlaması yapılabilmektedir (Tabachnick ve Fidell , 2013).
Yapmış olduğum işin sonuçlarını görme imkânım vardır. ,672
Örgütsel Bağlılık ,909
Meslek hayatımın geri kalan kısmını bu işyerinde geçirmekten çok mutlu olurum.
,696
İşyerime karşı kendimi "duygusal olarak bağlı" hissediyorum. ,776
Kendimi işyerinde “ailenin bir parçası” gibi hissediyorum. ,761
İşyerimin, benim için çok özel bir anlamı var. ,852
Fırsatım olsa bile, işyerimi şimdi terk etmenin doğru olacağını düşünmüyorum.
,764
İşyerimi, şimdi terk edersem kendimi suçlu hissederim. ,830
İşyerimi şuanda terk edemem; çünkü içindeki insanlara karşı bir sorumluluğum var.
,623
İşten Ayrılma Niyeti ,820
Daha iyi bir fırsat olursa işyerimden ayrılırım. ,834
Mümkün olan en kısa zamanda işyerimden ayrılmayı istiyorum. ,902
İşayrniyeti33_R-(Emekli olana kadar işyerimde kalmak istiyorum.) ,842
39
4.2. Hipotezlerin Test Edilmesi
One-Way ANOVA (Analyis of Variance), 2 ya da daha çok sayıda grup arasında bir değişkene
göre var olan farklılığı ortaya koymayı sağlayan bir analiz şeklidir. Bu testin yapılabilmesi için öncelikli
olarak verilerin homojen olması, eşit sayılarda dağılması ve normal bir dağılım göstermesi gerekmektedir.
Bu kıstaslar sağlandığı taktirde ANOVA testi yapılabilmektedir. Bu aşamada ilgili testi yapabilmek amacıyla
değişkenlerin ortalamaları üçlü gruplara ayrılmıştır. İş memnuniyeti için 2,50’den küçük değerler 1 (Düşük
Seviyede Memnuniyet)’’ 2,51-3,50 arası değerler 2 (Orta Seviyede Memnuniyet) ve 3,51’den yüksek
değerler ise 3 (Yüksek Seviyede Memnuniyet)’’ olarak ifade edilmiştir. Örgütsel bağlılık için 2,50’den küçük
değerler 1 (Düşük Seviyede Bağlılık) ’’ 2,51-3,50 arası değerler 2 (Orta Seviyede Bağlılık) ve 3,51’den
yüksek değerler ise 3 (Yüksek Seviyede Bağlılık)’’ olarak ifade edilmiştir. İlgili açıklama Tablo 4.3’te
gösterildiği gibidir.
Tablo 4.3: ANOVA Testi İçin Oluşturulan Gruplara Ait Limit Bilgileri
İş memnuniyeti ve örgütsel bağlılık grupları arasındaki homojen dağılım testi sonucunda verilerin
homojen dağılım sergilediği(levene:0,996; df1:2; df2:115; p:,372 p>.05) görülmektedir.Örgütsel bağlılık
aritmetik ortalamalarının iş memnuniyeti gruplarına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediklerini
anlayabilmek için yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda iş memnuniyeti gruplarının aritmetik
ortalamaları arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. (F=19,785; p<0,01). Yani 1 ,2 ve 3
olarak gruplandırmış olduğumuz iş memnuniyeti gruplarının örgütsel bağlılık seviyeleri birbirinden farklılık
göstermektedir. Ancak hangi grupların birbirinden farklılık arz ettiklerine ulaşmak mümkün değildir.
Bu sonuçlara ulaşabilmek ve farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını bulabilmek için
tamamlayıcı posthoc analizlerine geçilmiş olup, veriler arasında çok fazla farklar olmaması ve homojen
dağılımdan dolayı posthoc analizlerinden Gabriel testi uygulanmıştır (Field, 2009). Örgütsel bağlılık
ortalamalarının iş memnuniyeti değişkenine göre hangi alt gruplar arasında farklılık gösterdiğini belirlemek
üzere yapmış olduğumuz tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonrası uygulanan Posthoc Gabriel testi
sonucunda iş memnuniyetinin alt grupları olan 1. 2. ve 3. Gruplar arasında (p<0,05) seviyesinde kuruma
duyulan bağlılıklar açısından istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuş olup; işine karşı düşük
memnuniyet sergileyenler ile orta ve yüksek seviyede memnuniyet gösterenler arasında bir farklılıklaşma
görülmekte olup, işine karşı orta seviyede memnuniyet duyanlar ile düşük ve yüksek seviyede memnuniyet
Düşük Orta Yüksek
Gruplar 1 2 3
Değer Aralıkları <2,5 2,51-3,50 >3,51
40
duyanlar arasında da aynı farklılık göze çarpmaktadır.Benzer şekilde işlerine karşı yüksek memnuniyet
hissedenlerle düşük ve orta seviyelerde memnuniyet sergileyenler arasında da(p<0,05) seviyelerinde farklar
yaşanmaktadır. En belirgin farklar ise işine karşı düşük memnuniyet sergileyenlerle yüksek seviyede
memnuniyet sergileyenler arasında gözlemlenmektedir.
Tablo 4.4: Örgütsel Bağlılık Ortalamalarının İş Memnuniyeti Gruplarına Göre Tablosu
İş Memnuniyeti Ortalama Standart Sapma
1.Grup(Düşük) 2,1429 ,98018
2.Grup(Orta) 2,9403 ,83873
3.Grup(Yüksek) 3,6268 ,79155
Tablo 4.4’teki veriler ışığında iş memnuniyeti arttıkça örgütsel bağlılık da artmaktadır. Sonuçlar
itibariyle iş memnuniyeti, örgütsel bağlılığı istatiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde etkilemektedir.
Bu bağlamda; H1: İş memnuniyeti, örgütsel bağlılığı etkiler hipotezi kabul edilmiştir.
İşten ayrılma niyeti ile iş memnuniyeti grupları arasındaki homojen dağılım testi sonucunda
verilerin homojen dağılım sergilediği(levene:0,481; df1:2; df2:115; p:,620 p>.05) görülmektedir.İşten
ayrılma niyeti aritmetik ortalamalarının iş memnuniyeti gruplarına göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediklerini anlayabilmek için yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda iş memnuniyeti
gruplarının aritmetik ortalamaları arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. (F=21,123;
p<0,01). Yani 1 ,2 ve 3 olarak gruplandırmış olduğumuz iş memnuniyeti gruplarının işten ayrılma seviyeleri
birbirinden farklılık göstermektedir. Ancak hangi grupların birbirinden farklılık arz ettiklerine ulaşmak
mümkün değildir.
Bu sonuçlara ulaşabilmek ve farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını bulabilmek için
tamamlayıcı posthoc analizlerine geçilmiş olup, veriler arasında çok fazla farklar olmaması ve homojen
dağılımdan dolayı posthoc analizlerinden Gabriel testi uygulanmıştır (Field, 2009). İşten ayrılma niyeti
ortalamalarının iş memnuniyeti değişkenine göre hangi alt gruplar arasında farklılık gösterdiğini belirlemek
üzere yapmış olduğumuz tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonrası uygulanan Posthoc Gabriel testi
sonucunda iş memnuniyetinin alt grupları olan 1. 2. ve 3. Gruplar arasında (p<0,05) seviyesinde işten
ayrılma niyetleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuş olup; işine karşı düşük memnuniyet
sergileyenler ile orta ve yüksek seviyede memnuniyet gösterenler arasında bir farklılıklaşma görülmekte
olup, işine karşı orta seviyede memnuniyet duyanlar ile düşük ve yüksek seviyede memnuniyet duyanlar
arasında da aynı farklılık göze çarpmaktadır.Benzer şekilde işlerine karşı yüksek memnuniyet hissedenlerle
düşük ve orta seviyelerde memnuniyet sergileyenler arasında da(p<0,05) seviyelerinde farklar
41
yaşanmaktadır.En belirgin farklar ise işine karşı düşük memnuniyet duyanlarla yüksek seviyede
memnuniyet sergileyenler arasında gözlemlenmektedir.
Tablo 4.5: İşten Ayrılma Niyeti Ortalamalarının İş Memnuniyeti Gruplarına Göre Tablosu
İş Memnuniyeti Ortalama Standart Sapma
1.Grup(Düşük) 4,3571 ,83168
2.Grup(Orta) 3,4121 ,92288
3.Grup(Yüksek) 3,2090 1,06823
Tablo 4.5’deki verilere göre iş memnuniyeti arttıkça işten ayrılma niyetinde azalışlar gözlemlenmektedir. Bu
durum sonucunda da iş memnuniyeti, işten ayrılma niyetini istatiksel olarak anlamlı ve negatif yönde etkiler
sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bağlamda; H2: İş memnuniyeti işten ayrılma niyetini etkiler hipotezi kabul edilmiştir.
İşten ayrılma niyeti ile örgütsel bağlılık grupları arasındaki homojen dağılım testi sonucunda
verilerin homojen dağılım sergilediği(levene:1,176; df1:2; df2:115; p:,312; p>.05) görülmektedir.İşten
ayrılma niyeti aritmetik ortalamalarının örgütsel bağlılık gruplarına göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediklerini anlayabilmek için yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda örgütsel bağlılık
gruplarının aritmetik ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. (F=70,015;
p<0,01). Yani 1 ,2 ve 3 olarak gruplandırmış olduğumuz örgütsel bağlılık gruplarının işten ayrılma niyeti
seviyeleri birbirinden farklılık göstermektedir. Ancak hangi grupların birbirinden farklılık arz ettiklerine
ulaşmak mümkün değildir.
Bu sonuçlara ulaşabilmek ve farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını bulabilmek için
tamamlayıcı posthoc analizlerine geçilmiş olup, veriler arasında çok fazla farklar olmaması ve homojen
dağılımdan dolayı posthoc analizlerinden Gabriel testi uygulanmıştır (Field, 2009).
İşten ayrılma niyeti ortalamalarının örgütsel bağlılık değişkenine göre hangi alt gruplar arasında
farklılık gösterdiğini belirlemek üzere yapmış olduğumuz tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonrası
uygulanan Posthoc Gabriel testi sonucunda örgütsel bağlılığın alt grupları olan 1. 2. ve 3. Gruplar arasında
(p<0,05) seviyesinde işten ayrılma niyetleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuş olup;
işine karşı düşük bağlılık sergileyenler ile orta ve yüksek seviyede bağlılık gösterenler arasında bir
farklılıklaşma görülmekte olup, işine karşı orta seviyede bağlılık duyanlar ile düşük ve yüksek seviyede
bağlılık duyanlar arasında da aynı farklılık göze çarpmaktadır.Benzer şekilde işlerine karşı yüksek bağlılık
hissedenlerle düşük ve orta seviyelerde bağlılık sergileyenler arasında da(p<0,01) seviyelerinde farklar
42
yaşanmaktadır.En belirgin farklar ise işine karşı düşük bağlılık duyanlarla yüksek seviyede bağlılık
sergileyenler arasında gözlemlenmektedir.
Tablo 4.6 :İşten Ayrılma Niyeti Ortalamalarının Örgütsel Bağlılık Gruplarına Göre Tablosu
Örgütsel Bağlılık Ortalama Standart Sapma
1.Grup(Düşük) 4,2745 ,76308
2.Grup(Orta) 3,3854 ,76252
3.Grup(Yüksek) 2,4038 ,67102
Tablo 4.6’daki verilere göre örgütsel bağlılık arttıkça işten ayrılma niyetinde azalışlar
gözlemlenmekte olup, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyetini istatiksel olarak anlamlı ve negatif yönde
etkiler sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bağlamda; H3: Örgütsel bağlılık işten ayrılma niyetini etkiler hipotezi kabul edilmiştir.Yapılan
analizler sonucunda oluşturduğumuz hipotezlere ait sonuçlara ilişkin Tablo 4.7 aşağıda yer almaktadır.
4.7: Hipotezlerin Özeti
Hipotezler Kabul/Red
H1: İş memnuniyeti örgütsel bağlılığı etkiler.
Kabul(p<0,05)
H2: İş memnuniyeti işten ayrılma niyetini etkiler. H3: Örgütsel bağlılık işten ayrılma niyetini etkiler.
Kabul(p<0,05)
Kabul(p<0,05)
5.SONUÇ VE TARTIŞMA
Araştırma aşamasında hipotez olarak öne sürülen 3 ifade de desteklenmiş olup, amacına uygun bir
çalışma gerçekleştirilmiştir.Bu bağlamda İş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiler
incelendiğinde, iş memnuniyeti grupları içerisinde kurumuna karşı düşük memnuniyet sergileyenlerin
örgütsel bağlılık ortalamaları düşmekte; orta ve yüksek düzeyde memnuniyet duyanların ise kuruma olan
bağlılıklarında artışlar gözlemlenmektedir. Bundan dolayı, iş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasında
istatiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.Sonuç olarak,
işverenler, çalışanlarının işyerlerine bağlı olmalarını ve çalıştıkları ortamla özdeşleşmelerini istiyorlarsa
çalışanlarının işe karşı olan memnuniyetlerini arttırmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, öncelikli olarak,
43
çalışanların fiziksel, güvenlik, sevgi ve saygı ihtiyaçlarının adaletli ve şeffaf bir yönetim yaklaşımıyla
karşılanması gerekmektedir.
İş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki incelendiğinde ise, iş memnuniyeti grupları
içerisinde kurumuna karşı düşük memnuniyet sergileyenlerin işten ayrılma niyeti ortalamaları artmakta; orta
ve yüksek düzeyde memnuniyet duyanların da işten ayrılma niyetlerinde düşüşler gözlemlenmektedir. Bu
bağlamda iş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu sonucu ortaya
çıkmaktadır. İşinden birtakım sebeplerle(ücret, yönetimin yaklaşımı, adalet, çalışma ortamı vb.) memnun
olmayan bir çalışan mevcut işyerinden ayrılma düşüncesine kapılarak, işine konsantire olamayacak ve ilk
fırsatta kurumundan ayrılacaktır.
Örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki incelendiğinde ise, örgütsel bağlılık grupları
içerisinde kurumuna karşı düşük bağlılık sergileyenlerin işten ayrılma niyeti ortalamaları artmakta; orta ve
yüksek düzeyde bağlılık duyanların da işten ayrılma niyeti ortalamalarında düşüşler gözlemlenmektedir. Bu
bağlamda örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu sonucu ortaya
çıkmaktadır. İş memnuniyeti ile işten ayrılma niyeti ilişkisinde olduğu gibi benzer bir durum örgütsel
bağlılıkla işten ayrılma niyetinde de karşımıza çıkmaktadır.Kendisini hiçbir şekilde gerek duygusal gerekse
de maddi açıdan kurumuna bağlı hissetmeyen çalışanlar buldukları ilk alternatif iş fırsatlarında
kurumlarından ayrılma eğiliminde olacaktırlar.Mevcut kalifiye çalışanını kaybetmek istemeyen işveren ya da
yöneticilerin, çalışanlarına kurum kimliğini aşılayabilmeleri gerekmektedir.Tersi bir durumda iş gücü kaybı
kaçınılmaz olacaktır.
Özetle, İş memnuniyeti ile örgütsel bağlılık arasında bulunan olumlu ve anlamlı ilişki diğer
çalışmalarla paralellik göstermektedir(Chen ve Kao, 2011; Kim vd., 2017; Lu vd., 2002; Chang, 2015). Aynı
şekilde, örgütsel bağlılık ve iş memnuniyeti değişkenlerinin de işten ayrılma niyeti ile arasında bulunan
negatif yönlü ilişki de diğer çalışmalarla benzer yöndedir(Benevene vd., 2018; Liu vd., 2018; Saks vd., 1996
; Gieter vd., 2011; Chen, 2006; Kuo vd., 2012; Angle ve Perry, 1981; Steers, 1977; Bluedorn, 1982). Bu
zamana kadar geneli sağlık, askeriye, üniversiteler üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar
havacılık sektörü çalışanları arasında da benzer sonuçlar vermiş olup, farklı bir alana uygulanması
münasebetiyle yazına katkıda bulunacağı düşünülmektedir.
İleride yapılacak çalışmalar kapsamında İş memnuniyeti ve örgütsel bağlılığın işten ayrılma niyetine
etkisinin incelendiği ve bu değişkenlere etki eden farklı değişkenlerin(liderlik vb.) kullanılması yazına
katkıda bulunabilir.Çalışma evreninin daha geniş tutularak Türkiye genelinde veya bölgesel bazdaki
havalimanlarında uygulanması daha sağlıklı sonuçların ortaya çıkmasına imkân tanıyabilir.Havacılık
sektörünün devlet ve özel olarak ayrı analiz edilmesi her iki taraf arasındaki farklılıkların ortaya konmasına
ve durumun daha net anlaşılmasına yardımcı olabilir.Çalışmada kullanılan değişkenlerin sağlık, üniversite,
askeriye ve havacılık dışında kalan alanlarda kullanılması diğer alanlar hakkında da bilgi sahibi olunabilmesi
açısından önem arz etmektedir.
44
KAYNAKÇA
Al-Hussami, M (2008). A study of nurses' job satisfaction: the relationship to organizational commitment, perceived organizational support, transactional leadership, transformational leadership, and level of education. European journal of scientific research, 22(2), 286-295.
Allen, N. J., & Meyer, J. P. (1993). Organizational commitment: evidence of career stage effects?. Journal of business research, 26(1), 49-61.
Angle, H., & Perry, J. (1981). An Empirical Assessment of Organizational Commitment and Organizational
Effectiveness. Administrative Science Quarterly is currently published by Johnson Graduate School of Management, Cornell University.26(1), 1-14.
Bateman, T. S., & Strasser, S. (1984). A longitudinal analysis of the antecedents of organizational
commitment. Academy of management journal, 27(1), 95-112. Benevene, P., Corso, L., Carlo, A., Falco, A., Carluccio, F., & Vecina, M. (2018). Ethical Leadership as
Antecedent of Job Satisfaction,Affective Organizational Commitment and Intention to Stay among Volunteers of Non-Profit Organizations. Frontiers in Psychology,9, 1-24.
Bluedorn, A. C. (1982). A unified model of turnover from organizations. Human relations, 35(2), 135-153. Cammann , C., Fichman , M., & Jenkins, D. (2007). The Michigan organizational assessment questionnaire.
Intention to turnover scale, 1979. In: Filipova A (ed.) Perceived organizational support and ethical work climate as predictors of turnover intention of licensed nurses in skilled nursing facilities. School of Public Affairs and Administration, Western Michigan University.
Chao , M.-C., Jou , R.-C., & Liao, C.-C. (2015). Workplace stress, job satisfaction, job performance, and
turnover intention of health care workers in rural Taiwan. Asia Pacific Journal of Public Health,27(2),27-36. Chang, H., & vd. (2015). Which aspects of professional commitment can effectively retain nurses in the
nursing profession? journal of nursing scholar,47(5), 468-476. Chang, C.-S. (2015). Moderating Effects of Nurses’ Organizational Support on the Relationship Between
Job Satisfaction and Organizational Commitment. Western Journal of Nursing Research,37(6), 724-745. Chen, C. F. (2006). Job satisfaction, organizational commitment, and flight attendants’ turnover intentions:
A note. Journal of Air Transport Management, 12(5), 274-276. Chen, C. F., & Kao, Y. L. (2011). The antecedents and consequences of job stress of flight attendants–
Evidence from Taiwan. Journal of Air Transport Management, 17(4), 253-255. Çelen, Ö., Teke, A., & Cihangiroğlu, N. (2013). Örgütsel Bağlılığın İş Tatmini Üzerine Etkisi: Gülhane
Askeri Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesinde Bir Araştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,18(3),399-410.
Durmuş, B., Yurtkoru, E., & Çinko, M. (2013). Sosyal Bilimlerde SPSS’le Veri Analizi. İstanbul: Beta
Yayıncılık. Düzgün, M.S., Marşap, A.(2018). Performans Değerlendirme Ve Ücret Uygulamalarına İlişkin Algının İş Tatmini Ve Örgütsel Bağlılığa Etkisi:Bir Uygulama. Manisa Celal Bayar Üniversitesi
İ.İ.B.F.25(3),787-810. Erdil , O., & Keskin, H. (2003). Güçlendirmeyle İş Tatmini, İş Stresi ve Örgütsel Bağlılık Arasındaki
İlişkiler. İ.Ü.İşletme Fakültesi Dergisi,32(1),7-24. Emhan, A.,Mengeneci,C.,Uryan,Y.,(2012). yapısal eşitlik modeli kullanılarak iş tatmini,örgüt bağlılığı ve
çalışan katılımı kavramları arasındaki ilişkilerin analizi: sağlık sektöründe görgül bir araştırma.Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (24) 2012, 125-140.
45
Fabi, B., Lacoursière , R., & Raymond, L. (2014). Impact of high-performance work systems on job satisfaction, organizational commitment, and intention to quit in Canadian organizations. emerald insight,36(5), 772-790.
Fang, T. (2009). Workplace responses to vacancies and skill shortages in Canada. International Journal of
Manpower,30(4), 326-348. Field, A. (2009). Discovering Statistic Using Spss Third Edition. SAGE Publications Ltd.
Gieter, S., Hofmans, J., & Pepermans, R. (2011). Revisiting the impact of job satisfaction and organizational
commitment on nurse turnover intention: An individual differences analysis. International Journal of Nursing Studies,48(12), 1562-1569.
Hashish,E.E.A.(2015). Relationship between ethical work climate and nurses’ perception of organizational
support, commitment, job satisfaction and turnover intent. Nursing Ethics,1-16 Hausknecht , J., & Trevor, C. (2011). Collective turnover at the group, unit and organizational levels:
evidence, issues, and implications. Journal of Management,37(1),352-388. Jin,J.,(2016). The role of assessment centers in job satisfaction and organizational commitment: a case of
the Korean government. The International Journal of Human Resource Management. 29(9),1588-1608. Kim, Y., Geun, H., Choi, S., & Lee, Y. (2017). The Impact of Organizational Commitment and Nursing
Organizational Culture on Job Satisfaction in Korean American Registered Nurses. Journal of Transcultural Nursing, 28(6),590-597.
Kobasa, S. (1979). Stressful life events, personality, and health: An inquiry into hardiness. Journal of
Personality and Social Psychology,37(1),1-11. Kuo, Chung- Wei, Jou, Rong-Chang, Lin, Shu-Wun (2012). Turnover intention of air traffic controllers in
Taiwan: A note Journal of Air Transport Management 25 50-52. Labrague, L., McEnroe-Petitte, D., & Gloe, D. (2017). Organizational politics, nurses' stress, burnout levels,
turnover intention and job satisfaction. Int Nurs Rev,64(1),109-116. Lavoie-Tremblay , M., Paquet , M., & Marchionni, C. (2011). Turnover intention among new nurses: a
generational perspective. J Nurses Staff,27(1), 39-45. Liu, W., Zhao, S., Shi, L., Zhang, Z., Liu, X., Li, L., . . . Ni, X. (2018). Workplace violence, job satisfaction,
burnout, perceived organisational support and their effects on turnover intention among Chinese nurses in tertiary hospitals: a cross-sectional study. BMJ Open,8(6), 1-11.
Locke, E. A. (1976). The nature and causes of job satisfaction. Handbook of industrial and organizational
psychology. Chicago: RandMc Narlly. Lu, K.-Y., Lın, P.-L., Wu, C.-M., Hsıeh, Y.-L., & Chang, Y.-Y. (2002). The Relationships Among Turnover
Intentions, Professional Commitment, and Job Satisfaction of Hospital Nurses. Journal of Professional Nursing,18(4), 214-219.
Mathıeu,C., Fabı,B., Lacoursıère,R.,Raymond,L.(2016)the role of supervisory behavior, job satisfaction and
organizational commitment on employee turnover.journal of management & organization, 22(1),113–129. Meyer, J., & Allen, N. (1991). A Three-Component Conceptualization Of Organizational Commitment.
Human Resource Management Review,1(1), 61-89. Meyer, J., Allen, N., & Smith, A. (2004). TCM Employee Commitment Survey Academic Users Guide 2004.
The University of Western Ontario, 12-13.
Nunnally, J. (1978). Psychometric theory (2nd ed.). Powell, D., & Meyer, J. (2004). Side-bet theory and the three-component model of organizational
commitment. Journal of Vocational Behavior,65(1),157-177.
46
Poyraz, K., & Kama, B. (2008). Algılanan İş Güvencesinin, İş Tatmini,Örgütsel Bağlılık ve İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,13(2), 143-164.
Robbins, S., & Judge, T. (2009). Organizational behavior. New York: Pearson.
Saks, A., Mudrack, P., & Ashforth, B. (1996). The Relationship Between the Work Ethic Job Attitudes,
Intentions to Quit, and Turnover for Temporary Service Employees. Canadian Journal of Administrative Sciences,13(3), 226-236.
Sığrı, Ü. (2007). İşgörenlerin örgütsel bağlılıklarının Meyer ve Allen tipolojisiyle analizi:Kamu ve ve özel
sektörde karşılaştırmalı bir araştırma. Anadolu Üniveristesi Sosyal Bilimler Dergisi, 264-265.
Steers, R. (1977). Antecedents and Outcomes of Organizational Commitment. Administrative Science Quarterly, 46-56.
Stride, C., Wall, T., & Catley, N. (2007). Measures Of Job Satisfaction,Organizational Commitment, Mental Health
And Job-Related Well-Being. England: John Wiley & Sons Ltd,.
Tabachnick, B., & Fidell , L. (2013). Using Multivariate Statistics (sixth ed.).
Top, M., & Gider, O. (2013). Interaction of organizational commitment and job satisfaction of nurses and medical secretaries in Turkey. The International Journal of Human Resource Management,24(3), 667-683.
Ülbeği, İ., & Yalçın, A. (2016). Summary A Meta-Analytic Examination of the Relationship between
Organizational Commitment and Job Satisfaction. Turkish Journal of Psychology,31(77),86.
Weiss, D. (1977). minnesota satisfaction questionnaire. Vocational Psychology Research, 4-7.
Zeffane, R.,Shaker J.B.M.(2017). Trust, job satisfaction, perceived organizational performance and turnover intention A public-private sector comparison in the United Arab Emirates. Employee Relations.39(7),1148-1167.
Zopiatis,A., Constanti,P., Theocharous,A.L. Job involvement, commitment, satisfaction and turnover:
Evidence from hotel employees in Cyprus. Tourism Management 41 (2014) 129-140
47
Havacılık Sektörü Çalışanlarının Mesleki Aidiyetlerine İlişkin
Değerlendirme: Konya Havalimanı Örneği
Zeynep ERGEN IŞIKLAR1 Nilüfer CANÖZ2 Ahmet ERTEK3
1 Dr. Öğretim Üyesi, Selçuk Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu, [email protected]
2 Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu, [email protected]
3 Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu, [email protected]
ORCID: 0000-0001-6223-22271 0000-0003-3424-39192 0000-0002-8156-50753
ÖZET
Mesleki aidiyet kişinin mesleğine olan bağlılığı ve iş yapma usulü hususundaki bir güç olarak ifade edilmektedir. Kişinin yaptığı işin ve sahip olduğu mesleğin kendisinde uyandırdığı önemin bir yansımasıdır. Dolayısıyla mesleki aidiyet çalışan verimliliği ve motivasyonu ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle işletmeler için önem arz etmekte, kamu ve özel şirket çalışanlarına göre de farklılıklar gösterebilmektedir. Havacılık sektörü yapısı itibariyle mesleki aidiyetin önemle incelenmesi gereken alanlardan birisidir.
Bu çalışmanın amacı havacılık sektörü çalışanlarının mesleki aidiyetlerini kamu ve özel sektör ayrımına göre irdelemektir. Çalışmada havacılık sektöründe mesleki aidiyeti etkileyen faktörler ele alınmış ve bu faktörlere göre bir anket uygulaması yapılmıştır. Konya havalimanı çalışanlarına uygulanan anket yöntemiyle elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilip sonuçları yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mesleki Aidiyet, Havacılık Sektörü, Havalimanı Çalışanları
48
Assessment of Professional Belonging of Aviation Sector Employees: Konya Airport Case
ABSTRACT
Professional belonging is expressed as a force on one's commitment to the profession and the way of doing business. It is a reflection of the importance that one's profession makes him feel. In this concept, professional belonging is directly related to employee productivity and motivation. Therefore, it is important for enterprises and may vary according to public and private company employees. Aviation sector is one of the areas where professional belonging should be examined because of its structure.
The aim of this study is to examine the professional belonging of the employees in the aviation sector according to the distinction between public and private sectors. In this study, factors affecting professional belonging in aviation sector have been discussed and a questionnaire has been applied according to these factors. The data obtained from the survey method which was applied to Konya airport employees were analyzed with SPSS program and the results were interpreted.
Keywords: Professional Belonging, Aviation Sector, Airport Employees
49
Kadın Çalışanlarda Cam Tavan Algısının Örgütsel Sinizm Üzerindeki
Etkisi: Ankara Esenboğa Havalimanı Örneği
Alper Bahadır DALMIŞ1
Handan KARAKÜLAH2
Halil Hazar EMEKSİZ3
H.Bahar AŞCI4
1 Dr. Öğretim Görevlisi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, [email protected]
2 Öğretim Görevlisi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, [email protected]
3 Öğretim Görevlisi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, [email protected]
4 Dr. Öğretim Üyesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, [email protected]
ORCID: 0000-0002-9069-3917
0000-0002-3733-179X
0000-0001-8596-6530
0000-0003-1373-0136
ÖZET
Tarih boyunca arka plana itilmeye başlanan kadınlar, 20. yüzyılda yaşanan sosyal, kültürel ve ekonomik değişimler neticesinde hem iş yaşamında hem de toplumsal hayatta gün geçtikçe daha eşit bir noktaya ulaşmaya başlamışlardır. Fakat araştırmalar göstermektedir ki, iş yaşamında kadınların oranı artıyor olsa da yönetici grubunda aynı seviyede bir artış gözlemlenmemektedir. Bu noktada “cam tavan algısı” olarak isimlendirilen, kadın çalışanlar için kariyer yolunda görünmez bariyerleri kasteden kavram ön plana çıkmaktadır. Örgütsel sinizm ise duygusal, bilişsel ve davranışsal olmak üzere üç farklı boyut altında çalışanın örgütüne karşı olumsuz ve güvensiz bir tutum geliştirmesi olarak tanımlanabilir. Bu çalışmada kadın çalışanlar açısından olumsuz bir durum olan cam tavan algısının örgütsel sinizm üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda Ankara Esenboğa Havalimanı kadın çalışanları araştırmanın evreni olarak belirlenmiş ve 116 kadın çalışandan elde edilen veriler kullanılarak araştırma gerçekleştirilmiştir. İstatistik programı aracılığıyla yapılan analizler sonucunda cam tavan algısının örgütsel sinizm üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Cam tavan, Örgütsel Sinizm, Kadın Çalışanlar.
50
The Effect of Glass Ceiling Perception for Organizational Cynicism on Female Employees: The Case of Ankara Esenboğa Airport
ABSTRACT
Women, who have been pushed into the background throughout history, have reached a more equal point in both business and social life as a result of the social, cultural and economic changes experienced in the 20th century. However, researches show that even though the proportion of women in business life is increasing, the same level is no longer observed in the executive group. At this point, the term “glass ceiling perception” stands for invisible barriers for female employees. Organizational cynicism can be defined as the development of a negative and insecure attitude towards the organization of employees working under three different dimensions as emotional, cognitive and behavioral. In this study, the effects of the perception of glass ceiling on organizational cynicism, which is a negative situation for female employees, are examined. For the purpose of the study, the female employees of Ankara Esenboğa Airport were identified as the population of the study and the research was conducted using data obtained from 116 female employees. As a result of the analyzes conducted through the statistical program, it was seen that glass ceiling perception had a significant and positive effect on organizational cynicism.
Keywords: Glass ceiling, Organizational Cynicism, Female Employees.
51
1. GİRİŞ
Geçmiş çağlardan günümüze kadar ana akım toplumsal yapı kadınların ikincil sınıf insan olarak görme
eğilimine sahip olmuştur. Geleneksel görüşe göre kadının en önemli görevi iyi bir eş ve iyi bir anne olarak
tanımlanmaktadır. Geçtiğimiz iki yüzyıl içerisinde kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesi son
bulmaya başlamış ve kadınlar erkekler ile eşit hakları elde etmeye başlamıştır. Günümüzde modern devlet
dahilinde insanlar yasal olarak cinsiyetlerine göre sınıflandırılmıyor olsalar da geçmişten gelen kadınları
ikinci sınıf olarak gören geleneksel anlayış toplumun bazı noktalarında devam etmektedir. Bu nedenle,
kadınların geleneksel ev hanımlığı rolünden sıyrılmaları ve toplumun her alanında erkekler ile eşit bir
şekilde muamele görmeleri hala devam eden bir mücadelenin konusudur.
Kadın erkek eşitsizliği toplumun birçok alanında görüldüğü gibi çalışma hayatında da
görülmektedir. Bilindiği üzere, kadınlar sanayi devrimiyle beraber çalışma alanında ev-tarla döngüsünden
çıkarak; fabrikalarda, madenlerde ve birçok alanda çalışma hayatına girmeye başlamışlardır. 20. Yüzyılda
yaşanan iki dünya savaşı sırasında işgücüne olan ihtiyacın artmasıyla birlikte kadınlar her alanda istihdam
edilmeye başlanmıştır. Zamanla eğitimde fırsat eşitsizliğinin azalmasıyla birlikte kadınlar iş hayatının her
alanında bulunmaya başlamışlardır. Özellikle küreselleşme, rekabetin artış ve bilgi teknolojilerindeki
ilerleme gibi yenilikler dünya nüfusunun %50’sini oluşturan kadın nüfusunun geleneksel ev hanımlığı
tipolojisine hapsedilmesini olanaksız kılmaktadır. Bu doğrultuda kadın istihdamı sürekli olarak artmıştır
(Özyer ve Azizoğlu, 2014). Nitekim, kadın istihdamına paralel olarak kadın yöneticilerin sayısında ve statü
sahibi mesleklerdeki kadın istihdamındaki artış daha düşük bir oranda gerçekleşmiştir (Liu, 2013).
Kadınların çalışma hayatına yüksek bir oranla girmelerine rağmen geleneksel bir anlayış ile iyi bir
anne ve eş olma sorumluluklarını hala taşıyor olmaları, cinsiyetleri nedeniyle iş yaşamında ayrımcılığa
maruz kalmaları, yüksek pozisyonları hakkediyor olmalarına rağmen erkek çalışanlara kıyasla geri planda
kalmaları gibi etkenler cam tavan olarak adlandırılan görünmez engellerden sadece bir kaçıdır (Shortland,
2014). Cam tavan algısı, kadın çalışanların yönetimde üst pozisyonlara gelmesini engelleyen görünmez
fakat aşılması zor bariyerler olarak tanımlanabilir (Yang, 2011). Bingöl ve arkadaşlarının (2011) aktarımına
göre ABD, Japonya, Danimarka gibi gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar kadın yöneticilerin sayısının
oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığına dayanan ve
kadın çalışanlar açısından olumsuz bir engel olan cam tavan algısının incelenmesi önem taşımaktadır.
Kökenlerini antik dönemden alan ve felsefe, psikoloji, din gibi alanlarda sıklıkla başvurulan sinizm,
1990’lı yıllardan itibaren yönetim bilimleri kapsamında ilgi duyulmaya başlanan bir kavramdır. İlk olarak
Kanter ve Mirvis (1989) tarafından yayınlanan “Sinik Amerikalılar” çalışmasıyla beraber ilgi çeken ve
yönetim alanında popülerleşmeye başlayan örgütsel sinizm kavramı farklı değişkenler ile birlikte
değerlendirilmeye başlanmıştır. Daha sonra Branders ve arkadaşlarının (1998) çalışmaları ile duygusal,
bilişsel ve davranışsal olmak üzere üç farklı alt boyut altında kavramsallaştırılmıştır. Bu araştırmada da
Branders ve arkadaşlarının (1998) geliştirmiş olduğu üç boyutlu yaklaşım kullanılmaktadır.
Sinizm, pek çok farklı sosyal bilimin konusu olması gereğiyle herkes tarafından kabul gören ortak
bir tanıma sahip değildir. Sinizm genellikle negatif bakış açısı, şüphecilik, güvensizlik gibi kavramlarla
ilişkilendirilerek; bir sürekli eleştirel davranarak zor beğenen bir kişi olması şeklinde tanımlanmaktadır
(Erdost vd., 2007). Branders ve arkadaşlarına (1998) göre örgütsel sinizm, çalışanın üyesi olduğu örgüte
karşı geliştirmiş olduğu olumsuz bir tutumdur. Bu olumsuz tutum örgüte karşı aşağılayıcı bir bakış açısıyla
süregelen eleştirilerin ve negatif hislerin devamlılığı ve tutarlılığı ile örgütsel sinizm kavramı
tanımlanmaktadır. Tanımından da anlaşılacağı üzere örgütsel sinizm çalışanlar ve örgüt açısından olumsuz
bir tutum şeklidir. Bu nedenle örgütsel sinizmin çalışanların performansını olumsuz yönde etkilemesi ve
örgüt için olumlu çıktıları olan örgütsel bağlılık, örgütsel güven, örgütsel adalet ve örgütsel özdeşleşme
kavramları ile ilgili negatif yönlü, işten ayrılma niyeti ve devamsızlık gibi olumsuz çıktıları olan kavramlar
ile pozitif yönlü bir ilişkisi olması beklenmektedir. Nitekim, Polat ve Meydan (2010) yapmış oldukları
çalışmada örgütsel sinizmin örgütsel özdeşleşme ile negatif yönlü ve işten ayrılma niyeti ile pozitif yönlü ve
52
anlamlı bir ilişkisi olduğunu saptamışlardır. Ayrıca, Efeoğlu ve İplik (2011) yapmış oldukları araştırma
sonucunda örgütsel sinizmin örgütsel adalet ile negatif yönlü bir ilişkisi olduğunu saptamışlardır.
Bu araştırmanın amacı kadın çalışanlar için varlığı bir olumsuzluk yaratan cam tavan algısının
örgütün geneli açısından olumsuzluk oluşturan örgütsel sinizm üzerindeki etkilerini incelemektir.
Araştırmacı tarafından yapılan literatür taramasında cam tavan algısının yönetim bilimleri ile ilgili farklı
kavramlara yönelik etkisinin incelendiği görülmekle birlikte, örgütsel sinizm üzerine olan etkisine dair bir
çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle araştırmanın literatüre hem ülkemizde cam tavan algısı kavramına
dikkat çekmesi hem de cam tavan algısının sadece kadın çalışanlar için değil, tüm örgüt için olumsuz
çıktılara neden olabileceği varsayımından hareketle örgütsel sinizm üzerindeki etkilerinin incelenmesi
açılarından katkı yapması hedeflenmektedir.
2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE HİPOTEZİN GELİŞTİRİLMESİ
2.1. Cam Tavan Algısı
Günümüzde kadınların çalışma hayatındaki varlıkları gün geçtikçe artmaktadır (Wang ve Cho,
2013), fakat üst düzey yöneticiler arasındaki kadın popülasyonu incelendiğinde aynı sonuca ulaşmak
mümkün olmamaktadır (Soysal, 2010). Bu istatistikler göz önünde bulundurulduğunda kadınlara yönelik
ayrımcılığın varlığını ileri sürmek mümkündür. Geleneksel anlayışta ikinci plana itilen ve ev hanımlığı rolü
uygun görülen kadınların, günümüzde de çalışma hayatında ayrımcılık ile karşılaştıklarını söylemek
mümkündür.
Cam tavan, genel anlamıyla kadınların çalışma hayatında daha yüksek konumlara gelmelerini
önleyen engeller bütünü olarak tanımlanabilir (Örücü vd., 2007). Resmi ve yasal olarak kadın çalışanların
daha yüksek pozisyonlara yükselmesini engelleyecek herhangi bir kural bulunmamasına rağmen, resmi
olmayan birtakım yaklaşım ve uygulamalar kadınlar için çalışma hayatında görünmez bariyerler
oluşturmaktadır (Yaşın Dökmen, 2004). Diğer bir tanıma göre cam tavan, örgütlerin kadın çalışanların terfi
etmelerini engelleyen birtakım zorluklardır (Smith vd., 2012). Cam tavan metaforu, kadınların karşılaştıkları
görünmez fakat aşılması zor engelleri tanımlamak için kullanılmaktadır.
Cam tavan algısı kadın çalışanlar ve örgüt için pek çok olumsuz çıktıya neden olabilmektedir.
Çünkü kadın çalışanlar erkeklere kıyasla kendilerini kanıtlama ihtiyacı hissetmekte ve bu nedenle stres
altına girmektedirler (Irmak, 2010). Zamanla bu stres ile başa çıkılamaması durumunda kadın çalışanların,
işten ayrılma, tükenmişlik sendromuna yakalanma, motivasyonsuzluk ve düşük örgütsel bağlılık gibi
olumsuz çıktılar geliştirdikleri gözlemlenmektedir.
Bilindiği üzere, her çalışan örgütüne belirli beklentilerini karşılayabilmek için yatırım yapmaktadır.
Çalışanlar bu yatırım karşılığını alamadıklarında, emeklerinin karşılığını alabilecekleri farklı örgütler
arayışına girmektedirler (Yavuz, 2011). Cam tavan algısı yüksek olan çalışan kadınların ayrımcılığa uğramış
hissetmeyeceği yeni bir örgüt arayışı veya tümüyle çalışmayı bırakması yönelimleriyle işten ayrılma davranışı
geliştirdikleri saptanmıştır (Özünlü, 2013). Cam tavan algısı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi saptamaya
yönelik yapılan bir çalışmada kadın çalışanların cam tavan algısı ile örgütsel bağlılıkları arasında negatif
yönlü bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (Özünlü, 2013).
Tükenmişlik; duygusal tükenme, yabancılaşma ve performans düşüşü olmak üzere üç boyut altında
incelenen ve çalışanların psikolojik durumunu betimleyen bir kavramdır (Tümkaya vd., 2009). Basit bir
yıpranmadan daha fazlasını temsil eden tükenmişlik kavramı, çalışanların olumsuz davranışlar
geliştirmesine neden olarak, onların bitkin, özgüvensiz ve duyarsız birer birey olmalarına sebep olur
(Wright ve Cropanzano, 2000). Ronen ve Pines (2008) tarafından yapılan bir çalışmada kadın çalışanların
erkeklere oranla daha fazla tükenmişlik yaşadıkları saptanmıştır, bu sonuç da kadın çalışanların daha yoğun
yaşadıkları iş-aile çatışmasına bağlanmıştır.
Cam tavan algısı kapsamında kadınların ayrımcılığa uğrama nedenlerini bireysel, örgütsel ve
toplumsal faktörler olmak üzere üç ana başlık altında incelenebilir. İlk olarak, bireysel faktörler çoklu rol
üstlenme ve kadınların kişisel tercih ve algıları olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Çoklu rol
53
üstlenme, kadın çalışanların hem çalışma hayatlarındaki sorumluluklarını hem de geleneksel kadın algısının
dayattığı iyi bir anne ve eş olma sorumluluklarını üstlenmelerini ifade etmektedir (Doğru, 2010). Farklı
alanlarda yoğun emek gerektiren sorumluluklara sahip olmanın neticesinde kadın çalışanlarda tükenmişlik
gibi psikolojik sorunlar çıkabilmekte ve genellikle işten ayrılma ile başlayan bir süreç başlamaktadır. Benzer
bir şekilde kadınların kişisel tercih ve algıları onların kariyerleri ile aile yaşantıları arasında bir seçim
yapmaya zorlamaktadır (Taşkın ve Çetin, 2012). Bu noktada kadın çalışanlar kendi kendilerine engeller
yaratmakta ve aile hayatına yönelmeyi uygun görmektedirler.
İkinci olarak örgütsel faktörlerden kaynaklanan nedenler üç başlık altında toplanabilir. Örgüt
kültürünün erkek egemen olması kadınların çalışma hayatında başarılı olmalarını engelleyici niteliklere
sahip olabilmektedir (Aksu vd., 2013). Geleneksel anlamda usta çırak ilişkisini andıran mentorluk
müessesinin eksikliği kadınların çalışma hayatında başarılı olmalarının önünde engel teşkil etmektedir
(Karaca, 2007). Son olarak, örgütün yönetim kademeleri arasında her türlü bilgi akışına katkıda bulunan
informal iletişim ağlarına örgüt yapısı nedeniyle kadınların katılamıyor olması durumunda kadın çalışanlar
fırsatlardan yeteri kadar faydalanamamaktadır (Patterson, 2006).
Üçüncü olarak, cam tavan algısının oluşmasına neden olan toplumsal faktörler; mesleki ayrım ve
basmakalıp yargılar olarak sınıflandırılabilir. Toplumun dayattığı değerler sistemi, bazı meslekleri erkek
mesleği ve bazılarını da kadın mesleği olarak sınıflandırabilmektedir. Pek çok kesim tarafından “erkeklere
uygun” olarak algılanan madencilik, mühendislik, askerlik gibi meslek dallarına ek olarak yöneticilik de
“erkeklere uygun” olarak algılanmaktadır (Karaca, 2007). Diğer toplumsal faktör olan basmakalıp yargılar
ile birbirlerini besleyen mesleki ayrım faktörü cam tavan algısının oluşmasında önemli bir yer tutmaktadır.
Basmakalıp yargılar ise geleneksel toplum tarafından kadınların dayanıksız, kariyerlerini arka planda tutan,
duygusal kişiler oldukları varsayımından hareketle yöneticilik yapamayacaklarının düşünülmesidir (Karaca,
2007).
2.2. Örgütsel Sinizm
Çalışanların üyesi oldukları örgüt hakkında sahip olduğu olumsuz tutumlar sinizm olarak
adlandırılabilir. Örgütsel sinizm, çalışanların örgütlerine karşı yüksek güvensizlik duymaları ve örgüte dair
inanç beslememeleri tutumunu tanımlamaktadır (Helvacı ve Çetin, 2012). Diğer bir tanıma göre örgütsel
sinizm, çalışanın yönetimin kendisine karşı dürüst olmadığını düşünerek adalet duygusundan uzak bir
şekilde yönetildiğine yüksek inanç beslemesidir (Türköz vd., 2013). Örgütsel sinizm üzerine alan yazınında
pek çok tanım bulunsa da Branders ve arkadaşlarının (1998) getirmiş oldukları tanım alan yazınında genel
kabul görmektedir. Bu tanıma göre sinik kişi örgütün bir bütün olarak hareket etmediğine inanmakta,
örgütüne karşı duygusal açıdan olumsuz yargılar geliştirmekte ve örgütüne karşı eleştirel ve küçük görücü
davranışlarda bulunmaktadır. Bu üç başlık Branders ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen üç boyutlu
örgütsel sinizm modelini de tanımlamaktadır.
Branders ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen üç boyutlu örgütsel sinizm modeli, sinizmin
duygusal, bilişsel ve davranışlar olmak üzere üç alt boyuttan meydana geldiğini belirmektedir. Örgütsel
sinizmin duygusal boyutunda, sinik çalışanlar küçümseme, tiksinme, utanma, korku vb. pek çok olumsuz
durumu bir arada veya farklı zamanlarda örgütlerine karşı hissetmektedirler (Polat ve Meydan, 2010).
Bilişsel boyutta ise sinik çalışanlar örgütlerinin adaletsiz, dürüst ve samimi olmayan bir yapıda olduğuna
dair inanç beslemektedirler. Üçüncü ve son olarak davranış boyutunda ise sinik çalışanlar örgütlerini
eleştirme, örgüt ile alay etme ve örgütünü küçümser davranışlarda bulunmaktadırlar (Branders vd., 1998).
Örgütsel sinizmi etkileyen faktörler kişisel ve örgütsel olmak üzere iki farklı başlıkta incelenebilir.
Literatür incelendiğinde örgütsel sinizm ile kişisel faktörler arasındaki ilişkinin sıklıkla incelendiği
görülmektedir. Yapılan bu araştırmalar sonucunda genellikle kişisel faktörlerin örgütsel faktörlere kıyasla
örgütsel sinizm üzerinde daha düşük etkiye sahip olduğu ve hatta bazı araştırmalarda hiçbir etkisinin
bulunmadığı gözlemlenmiştir (Çetinkaya, 2014). Lobnikar ve Pagon (2004) polisler üzerinde yapmış
oldukları çalışmada kadın çalışanların erkek çalışanlara kıyasla daha yüksek oranda sinizme sahip
olduklarını saptamışlardır. Kanter ve Mirvis (1989) yaptıkları araştırmada yaşı genç olanların daha yüksek
54
sinizm oranlarına sahip olduklarını saptamışlardır. Altınöz ve arkadaşları (Altınöz vd., 2011)) benzer bir
sonuç ile çalışanların yaşı arttıkça örgütsel sinizm seviyelerinin düştüğünü tespit etmişlerdir. Diğer bir
kişisel özellik olan eğitim durumu ile örgütsel sinizm arasında negatif yönlü bir ilişki bulunduğu
gösterilmiştir (Altınöz vd., ).
Çalışanların örgütsel sinizme sahip olmasında pek çok örgütsel neden bulunabilmektedir. Bu
nedenlerden bazıları örgüt içinde yöneticilerin astlarına karşı umursamaz davranması, kendi çıkarlarını
örgüt çıkarlarından daha yüksek görmeleri, örgüt içinde adam kayırma, örgüte ve astlarına karşı güvensizlik
gösterme gibi eylemleri şeklinde olabilir. Örgütsel adalet duygusunun olmadığı noktada çalışanların sinik
davranışlar gösterme ihtimalinin yüksek olduğu düşünülmektedir (Bommer vd., 2005). Benzer bir şekilde
ülkemizde yapılan bir araştırma sonucunda örgütsel adaletin düşük olmasının örgütsel sinizme neden
olduğu belirtilmiştir (Kutaniş ve Çetinel, 2009). Andersson ve Bateman (1997) yapmış oldukları çalışmada
örgütsel sinizmin bir takım olumsuz sonuçlarına değinmiştir. Yapılan araştırmaya göre örgütsel sinizm;
örgütsel güven, örgütsel bağlılık, örgütsel performans, örgütsel vatandaşlık, iş tatmini gibi olumlu çıktılar
ile negatif yönlü bir korelasyona sahiptir (Andersson ve Bateman, 1997). Bahsedilen bu örgütsel kavramlar,
örgütsel sinizm ile anlamlı bir korelasyona sahiptir.
2.3. Araştırmanın Hipotezi
Literatürde bulunan pek çok çalışma örgütsel sinizmin örgütsel çıktılar üzerinde olumsuz bir etkiye
sahip olduğunu göstermektedir. Benzer bir şekilde cam tavan algısının varlığı da kadın çalışanların örgüte
yönelik olumsuz duygular geliştirmesine neden olabilmektedir. Bu çalışmada kadın çalışanların cam tavan
algıları ile örgütsel sinizm seviyeleri arasındaki ilişkinin saptanması amaçlanmaktadır. Teorik bulgulardan
hareketle, cam tavan algısının örgütsel sinizm üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.
Bu nedenle bu çalışmanın hipotezi “cam tavan algısı, örgütsel sinizmi pozitif yönde etkilemektedir” şeklinde
kurulmuştur.
3. YÖNTEM
3.1. Örneklem
Araştırmanın örneklemini oluşturmak için kolayda örneklem tekniği ile seçilen gerekli izinler
alınarak araştırmacı tarafından derlenen anket formu gerekli birime ulaştırılmıştır. Elde edilen bilgiye göre
yaklaşık 150 kadın çalışanın istihdam edildiği Ankara Esenboğa Havalimanı yer hizmetlerine 150 adet
anket formu ulaştırılmıştır ve 140 adet geri dönüş sağlanmıştır. Elde edilen 140 adet anket formundan 6
adeti eksik veya çoklu cevap verme nedeniyle örnekleme dahil edilmemiştir. Ayrıca analiz öncesinde
yapılan çoklu uç değer analizi de göz önünde bulundurularak 18 adet anket formu, araştırmanın sonucunu
normal dağılımı engelleyeceği düşüncesiyle analize dahil edilmemiştir. Sonuçta, araştırmanın örneklemini,
Ankara Esenboğa Havalimanı yer hizmetlerinde çalışan 116 kadın çalışan oluşturmaktadır.
Araştırmanın örnekleminin demografik özellikleri aşağıdaki gibi sınıflanmıştır:
Katılımcıların yaş ortalaması 36,8’dir.
Katılımcıların 6’sı lise, 19’u ön lisans, 87’si lisans, 4’ü yüksek lisans mezunudur.
Katılımcıların mesleki tecrübe ortalaması yıl bazında 12,8’dir
55
3.2. Araştırmanın Modeli
Araştırmanın modeli aşağıdaki şekil ile görselleştirilerek sunulmuştur.
3.3. Veri Toplama Yöntemleri
Araştırmada veri toplamak için anket yöntemine başvurulmuştur. Araştırmacı tarafından
hazırlanan anket formu demografik bilgiler ölçeği, cam tavan algısı ölçeği ve örgütsel sinizm ölçeği olmak
üzere üç farklı ölçekten oluşmaktadır. Demografik bilgiler ölçeğinde katılımcıların yaş, mesleki tecrübe ve
eğitim durumu gibi bilgileri saptamaya yönelik sorular bulunmaktadır. Aşağıda cam tavan algısı ve örgütsel
sinizm ölçeklerine ait açıklamalar bulunmaktadır.
Cam Tavan Algısı Ölçeği: Karaca (2007) tarafından geliştirilen ve literatürde sıklıkla kullanıldığı
gözlemlenen (Bingöl vd., 2011; Özyer ve Azizoğlu, 2014; Hoşgör vd., 2016) 7 boyuttan ve 38 maddeden
oluşan cam tavan algısı ölçeği kullanılmıştır. 5’li Likert tipine göre oluşturulan ölçekte “Çalışma yaşamı bir
kadının iyi bir anne ve eş olmasını önler.” gibi maddeler bulunmaktadır.
Cam tavan algısı ölçeğinin geçerlilik ve doğrulama analizleri AMOS programı aracılığı ile
araştırmacı tarafından yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Cronbach Alpha değerlerinin uygun olduğu
görülmüştür (0,79). Verilerin tutarlılık ve doğruluğunu ölçmek amacıyla birinci düzey doğrulayıcı faktör
analizi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçların literatürde kabul edilen düzeylerde olduğu saptanmıştır
(Bakınız Tablo 1) (Gürbüz ve Şahin, 2016).
Tablo 1: Cam Tavan Algısı Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları
p χ2 / sd RMSEA CFI GFI RFI
> 0,05 2,01 0,07 0,91 0,92 0,94
Örgütsel Sinizm Ölçeği: Brandes, Dharwadkar ve Dean (1999) tarafından geliştirilmiş,
Türkiye’de ise Kalağan (2009) tarafından Türkçeye uyarlanan örgütsel sinizm ölçeği kullanılmıştır.
Karacaoğlu ve İnce (2012) tarafından tekrar geçerlik ve güvenirliği yapılan ölçeğin duygusal, bilişsel ve
davranışsal olmak üzere üç boyuttan oluşan yapısı doğrulanmıştır. Karacaoğlu ve İnce (2012) tarafından
ölçeğin iç tutarlılık katsayıları ölçek geneli için 0,91, duygusal alt boyut için 0,94, bilişsel alt boyut için 0,87
ve davranışsal alt boyut için 0,82 olarak bulunmuştur.
ÖRGÜTSEL SİNİZM
CAM TAVAN ALGISI DUYGUSAL SİNİZM
BİLİŞSEL SİNİZM
DAVRANIŞSAL SİNİZM
Şekil 1: Araştırmanın Modeli
56
Örgütsel sinizm ölçeğinin geçerlilik ve doğrulama analizleri AMOS programı aracılığı ile
araştırmacı tarafından yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Cronbach Alpha değerlerinin uygun olduğu
görülmüştür (Duyuşsal Sinizm= 0,86; Bilişsel Sinizm= 0,81, Davranışsal Sinizm= 0,77, Örgütsel Sinzim=
0,88). Verilerin tutarlılık ve doğruluğunu ölçmek amacıyla birinci düzey doğrulayıcı faktör analizi
uygulanmıştır. Elde edilen sonuçların literatürde kabul edilen düzeylerde olduğu saptanmıştır (Bakınız
Tablo 2) (Gürbüz ve Şahin, 2016).
Tablo 2: Örgütsel Sinizm Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları
p χ2 / sd RMSEA CFI GFI RFI
> 0,05 1,76 0,08 0,95 0,96 0,95
4. BULGULAR
Araştırmanın hipotezini test etmek için IBM SPSS programı aracılığıyla Enter metodu ile basit
regresyon analizi uygulanmıştır. Regresyon analizi sabit bir değerin, bağımlı bir değişken üstündeki etkisini
görmek için kullanılır. Yapılan analizde cam tavan algısı sabit bir değer iken, örgütsel sinizm ve örgütsel
sinizmin alt boyutları bağımlı değişkendir. Aşağıda bulunan Tablo 3 ve Tablo 4’te araştırmanın hipotezi
olan “cam tavan algısının örgütsel sinizm üzerinde anlamlı bir etkisi vardır” hipotezini test etmek amacıyla
yapılan tek yönlü ANOVA analizi sonuçları bulunmaktadır.
Tablo 3’teki model cam tavan algısının örgütsel sinizm üzerindeki etkisini saptamaya yönelik
analizin sonuçlarını gösterirken, Tablo 4 cam tavan algısının örgütsel sinizmin alt boyutları olan duygusal,
bilişsel ve davranışsal sinizm üzerindeki etkilerini saptamaya yönelik yapılan analizlerin sonucunu
göstermektedir. Yapılan analizler sonucunda Sig. değerinin 0,05’ten küçük bir değer alması sabit değişkenin
bağımlı değişken üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu anlamına gelmektedir.
Tablo 3: Cam Tavan Algısının Örgütsel Sinizm Üzerinde Etkisini Saptamaya Yönelik Modelin ANOVA
Testi Sonuçları
Model Karelerin
Toplamı
df Ortalama
Kare
F Sig.
1 Regresyon 5,696 1 5,969 50,257 ,000b
Kalıntılar 29,352 115 ,113
Toplam 35,048 116
a. Bağımlı Değişken: Cam Tavan Algısı
b. Bağımsız Değişken: Örgütsel Sinizm
Tablo 4: Cam Tavan Algısının Örgütsel Sinizmin Alt Boyutları Üzerinde Etkisini Saptamaya Yönelik
Modelin ANOVA Testi Sonuçları
Model Karelerin
Toplamı
df Ortalama
Kare
F Sig.
1a
Regresyon 1,295 1 1,295 9,941 ,002b
Kalıntılar 33,752 115 ,130
Toplam 35,048 116
57
1b
1c
Regresyon 2,303 1 2,303 18,215 ,000b
Kalıntılar 32,745 115 ,126
Toplam 35,048 116
Regresyon 4,597 1 4,597 39,102 ,000b
Kalıntılar 30.450 115 ,107
Toplam 32,628 116
a. Bağımlı Değişken: Cam Tavan Algısı
b. Bağımsız Değişken 1a: Duygusal Sinizm, 1b: Bilişsel Sinizm, 1c: Davranışsal Sinizm
Oluşturulan modelin test edilmesi sonucunda cam tavan algısının örgütsel sinizm ve örgütsel
sinizmin alt boyutları olan duygusal, bilişsel ve davranışlar sinizm üzerinde anlamlı bir etkisi bulunduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Kadın için çalışma hayatında görünmez bariyerlerin olduğunu ifade eden cam tavan kavramı,
kadınların iş hayatına aktif katılımlarının artmasıyla beraber gün geçtikçe araştırmalar açısından daha ilgi
çekici bir kavram olmaya başlamıştır. Bir anlamda kadın erkek eşitsizliğinin çalışma hayatına yansıması olan
cam tavan, kadın çalışanların iş hayatında yaşadığı zorlukları ifade etmesinin yanı sıra örgüt açısından bir
takım olumsuz sonuçlar da doğurabileceği düşünülmektedir. Örgüt açısından olumsuz sonuçlar
doğurabileceği belirtilmiş olan örgütsel sinizm üç farklı alt boyuttan oluşmak üzere, cam tavan algısından
etkilenme durumu bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Yapılan analizler sonucunda cam tavan
algısının örgütsel sinizmi ve örgütsel sinizmin alt boyutları olan duygusal, bilişsel ve davranışsal sinizm
üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Yani; cam tavan algısının artması örgütsel sinizm
seviyesinde anlamlı bir değişikliğe neden olmaktadır.
Araştırmanın sonucunda elde edilen bu bulgu, sadece kadın çalışanlar için olumsuz bir durum
olarak da görülebilen cam tavan algısının aslında örgütün tümü için olumsuz bir tutum oluşturan örgütsel
sinizmi anlamlı bir şekilde etkilediğini göstermektedir. Başka bir deyişle, kadın çalışanların cam tavan
algısının yüksek olması, örgütün genel performansı üzerinde olumsuz bir etkiye neden olacaktır. Bu sonuç,
teorik çerçevede cam tavan algısının olumsuz etkileri olduğunu belirten alan yazınına uygun olarak
görülmektedir.
Ankara Esenboğa Havalimanı yer hizmetleri çalışanları arasında yapılan bu araştırmada kısıtlı bir
örneklem ile çalışılması bir sınırlılık olarak kabul edilebilir. Gelecekte hem aynı konu üzerinde farklı
örneklemler ile hem de cam tavan algısının etkilerinin saptanabilmesi ve alan yazının genişletilmesi
açısından diğer örgütsel davranışlar baz alınarak araştırmalar yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Ayrıca, cam tavan algısı konusunda gelecekte yapılacak olan araştırmaların, en az bu araştırma kadar, bir
sosyal eşitsizlik konusunun gündeme gelmesini sağlayarak farkındalık oluşturma açısından hem alan yazını
hem de toplum için yararlı olacağı düşünülmektedir.
58
KAYNAKÇA
Aksu, A., Çek, F., ve Şenol, B. (2013). Kadınların müdür olmalarının önündeki cam tavan ve cam tavanı asma stratejilerine ilişkin ilköğretim okulu müdürlerinin görüşleri. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 25, 133-160
Altinöz, M., Serdar, Ç. Ö. P., & Siğindi, T. (2011). Algılanan Örgütsel Bağlılık Ve Örgütsel Sinizm İlişkisi:
Ankara’daki Dört Ve Beş Yıldızlı Konaklama İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma. Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 11(21), 285-316.
Andersson, L. M., & Bateman, T. S. (1997). Cynicism in the Workplace: Some Causes and Effects. Journal
of Organizational Behavior, 449-469. Bingöl, D., Aydoğan, E., Şenel, G., & Erden, P. (2011). Cam tavan sendromu ve kadınların hiyerarşik
yükselmelerindeki engeller: TC. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Ankara Merkez Teşkilatı örneği. Bommer, W. H., Rich, G. A., and Rubin, R.S. (2005). Changing Attitudes About Change: Longitudinal
Effects of Transformational Leader Behaviour on Employee Cynicism about Organizational Change. The Journal of Organizational Behaviour, 26, ss. 733-753
Brandes, P., Dharwadkar, R., & Dean, J. W. (1999, May). Does organizational cynicism matter? Employee
and supervisor perspectives on work outcomes. In Eastern Academy of Management Proceedings (Vol. 2, pp. 150-153). Philadelphia: Editor.
Çetinkaya, F. F., & Özkara, B. (2014). Hizmet İşletmelerinde Psikolojik Sözleşme İhlalleri Ve Örgütsel Sinizm İlişkisi: Kapadokya Bölgesi 4 Ve 5 Yıldızlı Otel İşletmelerinde Bir Araştırma. Kastamonu Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 9(3), 72-91.
Dean Jr, J. W., Brandes, P., & Dharwadkar, R. (1998). Organizational cynicism. Academy of Management
review, 23(2), 341-352. Doğru, A. (2010). Kadın çalışanların cam tavan engelleri ve iş tatminine etkisi: afyon kocatepe üniversitesi
tıp fakültesi örneği. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya, Türkiye. Efeoğlu, İ. E., & İPLİK, A. G. E. (2011). Algılanan Örgütsel Adaletin Örgütsel Sinizm Üzerindeki Etkilerini
Belirlemeye Yönelik İlaç Sektöründe Bir Uygulama. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 20(3), 343-360.
Erdost, H. E., Karacaoğlu, K., & Reyhanoğlu, M. (2007). Örgütsel Sinizm Kavramı Ve İlgili Ölçeklerin
Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi. 15. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon Kongresi Bildiri Kitabı, 514-524. Hoşgör, H., Hoşgör, D. G., & Memiş, K. (2016). Sosyo-Demografik Özellikler ile Cam Tavan Sendromu
Arasındaki İlişki ve Farklılıkların İncelenmesi: Sağlık Çalışanları Örneği. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13(35).
Irmak, R. (2010), Cam Tavan Sendromu-Bir Hastane Uygulaması, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi),
Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Kalağan, G. (2009). Araştırma görevlilerinin örgütsel destek algıları ile örgütsel sinizm tutumları arasındaki
ilişki. Akdeniz Üniversitesi, Antalya. Kanter, D. L., & Mirvis, P. H. (1989). The cynical Americans: Living And Working İn An Age Of
Discontent And Disillusion. Jossey-Bass. Karaca, A. (2007). Kadın Yöneticilerde Kariyer Engelleri: Cam Tavan Sendromu Üzerine Uygulamalı Bir
Araştırma (Doctoral Dissertation, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Karacaoğlu, K., & İnce, F. (2012). Brandes, Dharwadkar ve Dean'in (1999) örgütsel sinizm ölçeği Türkçe
formunun geçerlilik ve güvenilirlik çalışması: Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Örneği. Business & Economics Research Journal, 3(3).
59
Kutanis, R. Ö., & Çetinel, E. (2009). Adaletsizlik algısı sinisizmi tetikler mi?: Bir örnek olay. 17. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildiriler Kitabı, 693-699.
Liu, S. (2013). A Few Good Women at the Top: The China Case. Business Horizons, 56, ss.483-490. Lobnika, B. (2004). The Prevalence and Nature of Police Cynicism in Slovenia (From Policing in Central
and Eastern Europe: Dilemmas of Contemporary Criminal Justice),(Edt. Gorazd Mesko, Milan Pagon, and Bojan Dobovsek), The Faculty of Criminal Justice, University of Maribor, Slovenia, 103-111.
Örücü, E., R. Kılıç ve T. Kılıç (2007). Cam Tavan Sendromu ve Kadınların Üst Düzey Yönetici
Pozisyonuna Yükselmelerindeki Engeller: Balıkesir İli Örneği. Yönetim ve Ekonomi Dergisi .14-2. Özünlü, D. (2013), Cam Tavan Sendromunun Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisini Ölçmeye Yönelik Bir
Araştırma, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya. Özyer, K., & Azizoğlu, Ö. (2014). İş hayatında kadınların önündeki cam tavan engelleri ile algılanan örgütsel
adalet arasındaki ilişki. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi. Polat, M., & Meydan, C. H. (2010). Örgütsel özdeşleşmenin sinizm ve işten ayrılma niyeti ile ilişkisi üzerine
bir araştırma. Savunma Bilimleri Dergisi, 9(1), 145-172. Shortland, S. (2014). Women Expatriates: A Research History. Research Handbook on Women in International
Management. Kate Hutching ve Snejia Michailova (Ed.). Edward Elgar Publishing Inc, UK, ss.18-46. Smith, P., Crittenden, N. ve Caputi, P. (2012), “Measuring Women's Beliefs about Glass Ceilings:
Development of the Career Pathways Survey”, Gender in Management, 27(2), ss.68-80. Soysal, A. (2010). Kadın girişimcilerin özellikleri, karşılaştıkları sorunlar ve iş kuracak kadınlara öneriler:
Kahramanmaraş ilinde bir araştırma. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 5(1), 71-95. Taşkın, E., ve Çetin, A. (2012). Kadın yöneticilerin cam tavan algısının cam tavanı aşma stratejilerine etkisi:
bursa örneği. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 33 (33): 19-34 Tümkaya S., Cam, S. & Cavuşoğlu, I. (2009) Tükenmişlik Ölçeği Kısa Versiyonu’nun Türkçe’ye Uyarlama,
Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Ç.U. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 18 (1), 387-398. Wang, W., & Cho, T. (2013). Work-family conflict influences on female’s career development through
career expectation. Journal of Human Resource and Sustainability Studies, 1(03), 43. Wright, T. A., Cropanzano, R. (1998). Emotional exhaustion as a predictor of job performance and
voluntary turnover. Journal of applied psychology, 83 (3), 486. Yaşın Dökmen, Zehra (2004). Toplumsal Cinsiyet: Sosyal Psikolojik Açıklamalar, İstanbul, Sistem
Yayıncılık. Yavuz, N. (2011), Eğitim Sektöründe Çalışan Kadın Yöneticilerin Rol Çatışması (Kocaeli İli Örneklemi),
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erciyes Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.
60
Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini ve Örgütsel Vatandaşlık Davranışı: Hava Aracı Bakım Teknisyenleri Üzerine Bir Araştırma1
Osman DAĞCI¹
R. Dilek KOÇAK²
¹Uçak Bakım Teknisyeni, Sahil Güvenlik Hava K.Lığı, İzmir, [email protected]
₂Dr. Öğr. Üyesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Bölümü, Ankara, [email protected]
ORCID : 0000-0001-9378-2387¹
0000-0002-3077-0706²
ÖZET
Bu çalışma, havacılık alanında çalışan bakım teknisyenlerinin, örgütsel bağlılık, iş tatmini ve örgütsel vatandaşlık davranışı algılarının kamu ve özel sektör bağlamında farklarını ortaya koymak ve demografik değişkenlerin etkilerini ortaya çıkarmak üzere yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini İzmir İli’nde çalışan bakım teknisyenleri oluşturmaktadır. Özel havacılık kurumlarına dağıtılan 122, kamu havacılığı kurumlarına dağıtılan 110 anket formundan geriye dönen 181 anket formu ile elde edilen veriler neticesinde; örgütsel bağlılık, iş tatmini ve örgütsel vatandaşlık davranışı arasında anlamlı ilişkilerin ve etkilerinin olduğu ortaya konulmuştur. Havacılık kurumlarında çalışan bakım teknisyenlerinin özel ve kamu sektörü bağlamında örgütsel bağlılık, iş tatmini ve örgütsel vatandaşlık davranışı algılarının farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Demografik değişkenlerden yaş, meslekteki çalışma yılı ve maaş faktörünün örgütsel bağlılık, iş tatmini ve örgütsel vatandaşlık davranışı algılarına etkili olduğu; eğitim faktörünün bu değişkenlere herhangi bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Havacılık Sektörü
1 Bu çalışma ikinci yazarın danışmanlığında, birinci yazarın yüksek lisans tezinden türetilmiştir.
61
Organizatıonal Commitment, Job Satisfaction And Organizational Citizenship Behavior: A Research On Aircraft Maintenance Technicians
ABSTRACT
This study was carried out to reveal the differences between the perceptions of maintenance technicians working in the field of aviation in terms of organizational commitment, job satisfaction and organizational citizenship behavior in the public and private sectors and to reveal the effects of demographic variables. The sample of the study consists of maintenance technicians working in İzmir. As a result of the data obtained from 181 questionnaires returned from 122 questionnaires distributed to private aviation institutions and 110 distributed to public aviation institutions; It has been shown that there are significant relationships and effects between organizational commitment, job satisfaction and organizational citizenship behavior. The perception of organizational commitment, job satisfaction and organizational citizenship behavior of the maintenance technicians working in aviation institutions differed in the context of private and public sector. Among the demographic variables, age, working year and salary factor were influential on organizational commitment, job satisfaction and organizational citizenship behavior; it was concluded that education factor had no effect on these variables.
Keywords: Organizational Commitment, Job Satisfaction ,Organizational Citizenship Behavior, Aviation Sector
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
62The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session II
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Yaşar KÖSE
63
Airline Weight Reduction to Minimize Direct Operating Cost
Muhaned GILANI1
Durmuş Sinan KÖRPE2
1 Lecturer, University of Turkish Aeronautical Association, [email protected]: 0000-0002-9372-1477
2Assıstant Prof, University of Turkish Aeronautical Association [email protected],trORCID: 0000-0002-7968-4999
ABSTRACT
This paper discusses the effect of aircraft weight reduction to minimize the direct operating cost of commercial flights. In recent years, fuel prices have increased gradually that counts for about 30% of the total cost for airlines which imposes them to adopt some weight reduction strategies for cost-cuttings, some of these strategies are introduced briefly in the contents of the article.
The effect of a very small amount of reduction in the aircraft mass is examined and expressed in terms of direct operating cost savings for a specific flight and the whole fleet.
An algorithm is developed to calculate the effect of those changes and savings. The algorithm is developed for Airbus A 320ceo which is used as a study case model for a medium-size airliner.
This insightful study aims to help and encourage airlines strategic planners to adopt effective strategies to save cost and increase in revenue.
Keywords: Weight minimization, Direct operating cost, Cost savings, Airline strategic planning.
Havayollarında Doğrudan İşletme Maliyetini Azaltmak İçin Ağırlık Azaltma
ÖZ
Bu makalede uçakların ağırlık azaltmasının ticari uçuşlardaki operasyon maliyetine etkisi tartışılmaktadır. Son yıllarda, petrol fiyatlar kademeli olarak artmaktadır veya kıt giderleri havayolu şirket giderlerinin yüzde 30’luk kısmını oluşturmaktadır. Bundan dolayı havayolu şirketleri maliyet düşürmek için ağırlık azaltma stratejilerine başvurmaktadır. Bu stratejilerden bazıları makalenin içeriğinde kısaca tanıtılmaktadır.
Bu çalışmada, hem filo hem de spesifik bir uçuş için, uçak ağırlığındaki çok küçük bir düşüşün, doğrudan işletme maliyetinde tasarruf olarak yansıması incelenmiştir.
Geliştirilen bir algoritma bu değişikliklerin ve tasarrufların etkisini hesaplamaktadır ve bu algoritma orta-ölçekli bir ticari uçak olan Airbus A320ceo pilot model seçilerek geliştirilmiştir.
Bu çalışma maliyetten tasarruf etmek ve gelirdeki artışı sağlamak için havayolları stratejik planlamacılarının, doğru stratejiler benimsemesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır
Anahtar Kelimeler: Ağırlık azaltımı, doğrudan işletme maliyeti, Maliyet tasarrufu, Havayolu stratejik planlama.
64
1. INTRODUCTION
This paper discusses the effect of aircraft weight reduction on the minimization of the
direct operating cost DOC of commercial flights.
Trip costs have become an increasingly important factor for airline companies in recent
decades which is mainly achieved by reducing aircraft fuel consumption. The main reason for that
is the fuel, which is the largest section of airline operating costs.
According to IATA, this section is expected to be about $180 billion in 2018 (accounting
for about 23.5% of operating costs at $73.0/barrel Brent). This is an increase of 20.5% over 2017
and is almost twice the $91 billion fuel cost for 2005, which equivalent to 22% of operating costs
at $54.5/barrel Brent. In the year 2019, the fuel bill is expected to be $200 billion, accounting for
around 24.2% of operating costs at $65/barrel Brent [IATA, 2018].
Generally, aircraft operators aim to operate efficient flights by reducing the costs of
operations. However, the costs are not only directly related to the amount of fuel consumed for a
specific flight, rather it is a function of the time of the operation. In general, the cost of the fuel is
directly associated with the direct operating costs DOC, which can be defined as all expenses
associated with operating the airplane, it can be easily calculated based on fuel prices in the site of
the operation. On the other hand, there are indirect operating costs IOC, which include other
costs of operations other than the fuel costs, those are not considered as the operating costs of
the aircraft itself, rather, they are classified in two different sections which are ground operating
costs and system operating costs, such as, station and ground expenses - e.g., ground crew; and
transport; handling fees paid to others, passenger services - e.g., flight crew salaries (could be
DOC), and passenger insurance, ticketing, sales, advertisement, and administrative duties
[Belobaba et al.,2016 , Eller and Moreira, 2014 ].
Reducing weight can be pretty important to airlines as it saves up on fuel costs. This is a
common method adopted by airlines to reduce operational costs as well. Lighter flight means that
there will be less fuel to burn and environmentally friendly too.
Design new strategies to ensure reducing the weight. Like lighter seating arrangements,
redesigning lavatories and reducing the weight of other equipment also. This can significantly alter
the weight of the flight.
In order to help airline operators to investigate the effect of small scale weight reduction,
a precise aircraft performance model is needed which will result in an inaccurate estimation of the
fuel savings because of weight reduction per flight.
An algorithm is developed to calculate different performance parameters for Airbus
A320ceo. Which is a good example for the mid-size jetliner. The aerodynamic and the propulsive
coefficients are obtained from the base of aircraft data (BADA) provided by EUROCONT. An
Aircraft Performance Model APM algorithm is developed in MATLAB, which considers the
geometry, aerodynamic and propulsive characteristics of Airbus A320-214. For the validation of
the model the optimal speed, altitude, and fuel burn calculations were compared with the data
provided by the Flight Crew Operating Manual (FCOM) [Airbus 1,2005], and from real flight
data, which is collected from several flights in different flight conditions.[Gilani, 2019].
Real scenarios are analyzed by the algorithm to determine the fuel savings from small
amounts of weight reduction which is represented in the form of minimization of DOC.
65
1. METHOD
2.1. Airlines Strategies to Save Weight on Planes
In an effort to make planes lighter and save on fuel costs, airlines are taking creative strategies to
cut weight from what is believed to be unnecessary onboard equipment and by motivating the passengers
and crew members to carry less weight.
Some of those strategies seem to be abnormal because of a tiny amount of weight is targeted to
be reduced, however, it will be very effective for the whole fleet of the airline.
Some of those approaches are:
-In 1987 American Airlines removed a single olive from each of its in-flight salads, reducing costs
by a remarkable 40,000 $ a year.
-Qantas dropped weight as part of its preparations to fly non-stop between Perth and London.
New cutlery, crockery, glassware, and linen on board was decreased in weight by 11 percent. It also
reduced the weight of its trolley carts for international flights to just 18 kg, a reduction of 7kg. Following
this, these new items are moved out to other airlines, they expect to save up to 535,000 kg per year on
their fuel.
-British Airways, which has a dedicated fuel efficiency team, has also reduced the weight of its
catering equipment, as well as printing its in-flight magazine on lighter paper. American carrier United did
the same to its magazine, saving 28 grams per copy and $US 300,000 a year.
-In-flight entertainment, seats, and washrooms, whether new or retrofitted, are lighter than in the
past, which saves lots of gallons per flight. The materials used for nearly every part of the plane has also
been made significantly lighter over the years, as well.
-Pilot are being given electronic tablets instead of paper manuals, and it saves upwards of 35 to 80
pounds of weight per flight.
-Many airlines put less water for bathroom faucets and toilets into their water tanks. For every 25
pounds of water they remove (figure 3 gallons), they save about $500,000 per year.
-Samoa Air has become the world's first airline to introduce a pricing policy that charges
passengers by body weight. The pricing policy will see passengers enter their weight along with the weight
of their baggage at the time of booking. The new policy is motivated by the fact that Samoa Air's fleet is
largely made up of small 12-seater aircraft, which see passengers and baggage accounting for a much larger
proportion of total takeoff weight than bigger airplanes.
In addition to this many airlines adopted different approaches for weight reduction to save fuel
costs other than those mentioned above.
2.2. Base of Aircraft Data (BADA)
One of nowadays methods for estimating aircraft performance is the mathematical modeling, the
concept of the modeling in this study is built based on the approach of the Base of Aircraft Data BADA
which is an Aircraft Performance Model APM developed by EUROCONTROL, via mutual cooperation
with the manufacturers and operators of the air fleets.
66
The BADA APM is developed for estimation of aircraft trajectories for the research and
operations of Air Traffic Management (ATM). [Delgado,2009 ,Eurocontrol, 2019,2016].
2.3. Aircraft Performance Model (APM)
BADA consists of two main components which are the model specifications and the aircraft
database. The motion of the aircraft model is describe based on the model specifications through basic
aerodynamic, propulsive and gravitational equations.
The model can perform nonlinear simulation according to the initial inputs and change in the
mass due to fuel consumption during flight. APM diagram is shown in (Figure 1).
Figure 1. APM diagram
In this paper, APM of A320-214 equipped with CFM 56-5B4 is individually developed by
developing a Matlab algorithm, the model is developed based on the polynomial equations provided by
BADA, those equations provide a general approach for modeling of a jet airliner. [BADA4, 2012].
The model is capable of calculating the performance of the aircraft at all aircraft configurations
within its flight envelop and for all atmospheric conditions including ISA deviations and variations in
wind and tropopause.
Airbus A320 general view is shown in (Figure 2).
67
Figure 2. Airbus A320 General View [Airbus FCOM,2005]
Bada provides Propulsive Forces Model (PFM), for this work Airbus A320-214 PFM is used,
which is Turbo Fan Model (TFM). The model provides the thrust as a function of reference aircraft mass,
atmospheric conditions and thrust coefficient CT, which is the general formulation of the thrust force as
expressed in Equation (1).
𝑇ℎ = 𝛿 . 𝑊𝑚𝑟𝑒𝑓 . CT (1)
where𝐖𝐦𝐫𝐞𝐟 is the aircraft reference weight which is 77000 kg for Airbus A320 [Airbus 1, 2005].
The thrust coefficient CT provided for this model is based on cruise configuration as a function of
Mach number, throttle parameter δT and thrust parameters an, which are given in the BADA database
[BADA4, 2016], as shown in equation (2).
CT = f (a1-36, δT, M) (2)
where
δT = f (b1-36, δ, M) (3)
where, a1-36 and b1-36 are the parameter given in the BADA database for the cruise phase.
One of the most important parameters of aircraft performance is the fuel consumption which is
expressed as the rate of fuel flow per fraction of time. Fuel flow formula is shown in Equation (4),
𝐹𝐹 = 𝛿. √𝜃. 𝑊𝑚𝑟𝑒𝑓 . 𝑎0. 𝐿𝐻𝑉−1 . 𝐶𝐹 (4)
The fuel flow FF is a function of pressure ratio δ, speed of sound (a) and temperature ratio θ,
which is varying with the recommended altitude and atmospheric conditions. It is also a function of fuel
low heat value LHV, which is the parameter for the quality of the jet fuel, and the fuel coefficient CF
which is provided as a function of Mach number, CT and fuel coefficients fn which are 25 parameters
given in the BADA database as shown in Equation (5), the propulsive coefficients used for this code are
those provided for CFM 56-5B4 turbo fan engine [BADA4, 2016].
CF = f (M,CT,f1-25) (5)
The BADA coefficients provided in equations (5) are identified as a non-linear coupled
multivariate parameters. Instead of dealing with each engine type, aerodynamic configuration and thrust
level setting as separate models, generalized models are presented for engine thrust, aerodynamic drag, and
fuel consumption that are valid for all cases.
It can be noticed from the previous equations, the weight of the aircraft is directly proportional to
the fuel flow and hence to the fuel consumption, this fact will be the base of calculations of the effect of
reduction of fuel quantity need for the flight.
68
2.4. Economy Cruise Speed (ECON)
Practically, airlines choose at a speed called Economy Cruise Speed ECON. The penalty for flying
faster speed is burning some extra amount of fuel, to gain some minutes from a shorter cruise time, as a
result, the flight cost can be minimized. Time-related costs include all or part of the crew, maintenance,
and operational costs can be reduced by flying shorter times by flying faster. ECON speed calculations are
based on the individual cost structure, of the airline company, which is computed as a function of a cost
index determined for the specific aircraft type and route.
ECON is optimized to capture maximum benefit from speed optimization, assuming flexibility
for small speed variations throughout the cruise phase in small intervals. These variations are driven by the
reduction in aircraft weight due to fuel consumption. [Young, 2016].
2.5. Optimum Altitude
The Optimum altitude of an aircraft is that geopotential pressure altitude which would result in
the maximum SAR for a particular aircraft weight, Mach number, and atmospheric conditions. The
optimum altitude is correlated to the maximum lift to drag ratio (L/D) [BADA4, 2016].
SAR can be represented mathematically in equation (6) as the distance that can be flown per unit of fuel.
SAR= -dr/(dm )= GS/FF [NM/kg] (6)
Where:
r is the flown ground distance [NM]
m is the aircraft mass [kg]
GS is the ground speed [kt]
FF is the fuel flow [kg/h]
As it can be seen from (Figure 3), the optimum altitude for a given cruise Mach number tends to increase
linearly with reducing aircraft weight due to fuel consumption.
The results shown in (Figure 3) were obtained from the APM algorithm in ISA conditions and Mach
number of 0.77
Figure 3: Optimum Altitude vs Specific Air Range
69
2.6. Cost index
The basic objective of the cost index concept is to attain minimum trip cost through a trade-off
between operating costs per hour and fuel burn. Essentially, the cost index is used to take into
consideration the relationship between fuel-and time-related costs.
This relation is expressed as the ratio between cost of time per minute CT [$/min], and cost of
fuel per kilogram CF [$/kg] [Airbus 2, 1998], as expressed in Equation (7).
CI=CT/CF (7)
The range of CI values usually varies from 0 to 99 or 999 [kg/min] depending on the FMS
manufacturer and aircraft type. The system adopted for this paper is from 0 to 99 the one used for airbus
A320-214. The minimum value of CI 0 which indicates that the cost of time is zero and CI 99 represents
minimum fuel cost and minimum flight time, hence flying with maximum possible speed. For instance,
when a company adopted CI=15 it implies the cost of 15 kilograms of fuel being equal to the cost of 1
minute of flying according to its cost analysis.
2.7. Cost Index Cruise Management
The optimum cruise speed is the key factor in the management of the cost index, that speed is
expressed in terms of Mach number which is called Economic Mach number (MECON). MECON
reduces the total cost of the cruising segment for a specific value of CI, aircraft weight W, cruise
geopotential pressure altitude Hp , and atmospheric conditions which are expressed as the ISA
temperature deviations.
The reduction of the total cost can be achieved by minimizing the Economy Cruise Cost
Function ECCF, which is expressed as a relation between cost index, fuel flow rate and ground speed GS
of the aircraft. As shown in Equation (8).
E𝐶𝐶𝐹 =𝐶𝐼 + 𝐹𝐹
𝐺𝑆
(
8)
2.8. APM Accuracy
The accuracy of APM is checked by comparing the results obtained from the algorithm with
BADA economy cruise speed data for A320-214 which gives accurate results of MECON as a function of
Cost Index Function CCI equation (9) and Coefficient of Weight CW equation (10)
𝐶𝐶𝐼 =𝐶𝐼. 𝐿𝐻𝑉
60. 𝛿. 𝑊𝑚𝑟𝑒𝑓 . a (9)
𝐶𝑊 =𝑚
𝛿. 𝑚𝑚𝑟𝑒𝑓
(10)
where m is the instantaneous mass of aircraft during cruise.
The comparison for model validation is presented in Table 1, it can be seen that the error within
the flight envelop with different flight conditions is less than 0.5% for all cases
70
Table 1: Comparison of BADA and APM Results at Different CW and CCI values
CCI CW BADA
MECON
APM
MECON Error %
0.1054 2.5896 0.6973 0.6940 0.476
0.1300 3.3954 0.7413 0.7380 0.447
0.7496 3.475 0.7531 0.7496 0.467
0.0173 3.8223 0.7559 0.7541 0.239
0.6873 4.8585 0.7763 0.7747 0.207
0.5788 4.3062 0.7746 0.7752 -0.077
0.6452 4.3068 0.7746 0.7763 -0.219
1.6372 4.9619 0.7767 0.7788 -0.270
1.1086 3.7344 0.7875 0.7889 -0.177
1.4193 3.7328 0.7946 0.7935 0.139
This accuracy is good enough to figure out the effect of tiny changes of the total weight of the
aircraft on the fuel consumption.
2. RESULTS
In this paper, the APM algorithm is performed to calculate the changes in fuel consumptıon and, hence DOC due to very small amounts of weight reduction. These amounts of weight reduction are less than 0.07% of the total weight of the aircraft. The effect of those infinitesimal reductions are introduced in different study cases for different flight scenarios conducted by Airbus A320-214 to investigate the effect of weight cuts for short and long routes.
For more reliable and actual results the model of Pegasus Airline is used as a real example for the benefits can be obtained from weight reduction, the company operates midsize fleet consists of Airbus 320 and Boeing 737 with total fleet number of 81 aircraft and about 182,500 annual flight according to 2018 figures. The expected savings from weight cut calculated from A320 model were assumed to be the same of those can be saved by B737s fleet since both airplanes are very similar in their performance [Pegasus, 2019]
The cost index CI adopted for the scenarios presented in this paper is 15 which is the value used by Pegasus airlines for most of its flights, this value results in calculation of the cost of 1 minute of operation which is equal to 11.25 $ based on current fuel prices which in 0.75 $/kg.
The flight scenarios are examined as follows:
The short routeflight of 600 NM which is relatively considered as a short-range for Airbus A320 at 37000 feet which is the optimum altitude for a gross weight of 63 tons at the top of climb TOC and ECON of 0.767 and flight time of 81.91 minutes which is calculated by the algorithm at standard ISA conditions.
The reduction in total weight by very small amounts is presented in table 1, the results show the effect of weight reduction by amounts of 1, 5, 10 up to 50 kg, the annual savings based on average numbers of landings is 182,500 per year.
71
Table 2: Effect of Weight Reduction on DOC in Short Range Cruise
Weight Reduction ΔW
[kg]
Fuel Consumed
[kg] Δ Fuel [kg]
DOC [$]
Δ DOC [$] Annual
Savings [$]
0 2998.95 - 3126.53 - -
-1 2998.90 -0.050 3126.50 -0.030 -5475
-5 2998.74 -0.210 3126.37 -0.160 -29200
-10 2998.53 -0.370 3126.22 -0.280 -51100
-15 2998.32 -0.576 3126.06 -0.431 -78658
-20 2998.11 -0.785 3125.91 -0.586 -106945
-25 2997.90 -0.993 3125.76 -0.740 -135050
-30 2997.69 -1.202 3125.60 -0.894 -163155
-35 2997.48 -1.411 3125.45 -1.048 -191260
-40 2997.28 -1.619 3125.29 -1.202 -219365
-45 2997.07 -1.828 3125.14 -1.356 -247470
-50 2996.86 -2.036 3124.99 -1.510 -275575
It can be noticed from the results that the algorithm is capable of extract even the effect of
reduction of 1 kg from a total of 63,000 kg the total weight of the aircraft it can be seen that the more
weight can be saved the more cost can be reduced even for a small amount of weight cut. The reduction
of 50 kg from each flight can save the company that made 182,500 landings per year about 275575 $ per
year for its short route flights.
The second case is the long-range route which is 1800 NM, aircraft gross weight is 73 tons at the
TOC, altitude 35,000 feet, MECON 0.769. With the same amount of weight reduction amounts the effect
of them is presented in Table 2.
Table 3: Effect of Weight Reduction on DOC in Long Range Cruise
Weight Reduction ΔW
[kg]
Fuel Consumed
[kg] Δ Fuel [kg] DOC [$]
Δ DOC [$]
Annual Savings [$]
0 10080.95 - 10198.41 - -
-1 10080.83 -0.125 10198.31 -0.093 -16973
-5 10080.33 -0.620 10197.94 -0.470 -85045
-10 10079.71 -1.120 10197.47 -0.839 -153117
-15 10079.08 -1.747 10197.01 -1.306 -238345
-20 10078.46 -2.370 10196.54 -1.771 -323207
-25 10077.83 -2.994 10196.08 -2.237 -408252
-30 10077.21 -3.617 10195.61 -2.703 -493297
-35 10076.59 -4.241 10195.14 -3.169 -578342
-40 10075.96 -4.864 10194.68 -3.634 -663205
-45 10075.34 -5.487 10194.21 -4.100 -748250
-50 10074.7 6.110 10193.75 -4.565 -833112
72
As presented in Table 2 the algorithm as in short-range case is capable of finding the effect of 1
kg from the total weight of 73,000 kg, which will give annual savings of about 17,000 $ per year. The table
shows also the effect of different weight reduction amounts up to 50 kg the savings from long range is
about 833,112 $ and from short-range it is 275,575 $ which is more than 3 times of savings, which can be
concluded as the effect of weight reduction is more significant in long-range flights than in short-range
flights
The result from both cases, the long and short-range, show the great impact of the range on fuel-
saving from small mass reduction, if we look at 50 kg reduction in aircraft mass is more effective in long-
range even though the mass fraction is smaller for heavier aircraft because of more fuel quantity is needed
for longer flights.
3. CONCLUSION It can be concluded from the results of this paper that the weight is the most significant factor
affecting the aircraft performance and its fuel consumption, the lighter the aircraft the more it will be. The
efficient flight in this matter is related to fuel consumption as the fuel bill consume the biggest segment
from the airlines budget.
This paper aimed to shed some light on the importance of aircraft weight reduction even by very
small amounts compared with the gross weight of the flight. It has been seen clearly from the results that
even with cutting only 1 kg from a flight weight can be significantly beneficial if the whole fleet is
considered for a long term. The results show also that the long range flights are more sensitive to fuel
saving from infinitesimal reduction in total aircraft weight that from short range flights due to
accumulative nature of fuel savings as a function of flight time and distance even though the fraction of
weight reduction is much smaller in long route than in short routes.
It is strongly recommended for future studies to consider more reliable approaches and suggestions
for weight reduction and employing them with the help of aircraft performance model and flight
performance records to minimize the direct operating cost for more efficient flights.
73
REFERENCES
Airbus 1, (2005),Airbus A318/A319/A320/A321 FLIGHT CREW OPERATING MANUAL FCOM,
2005
Airbus 2, (1998), Getting to Grips with the Cost Index, Blagnac, France, Jan. 1998.
Airbus 3, (2004) Getting to Grips with Fuel Economy, Blagnac, France, Jan. 2004.Belobaba, P., Odoni, A.,
and Barnhart, C. (2016), Airline operating costs and measures of productivity, in The global airline industry, 2nd ed., John Wiley
& Sons, Chichester, UK.
Bhatti M.A. (2000) Graphical Optimization. In: Practical Optimization Methods. Springer, New York, NY
Delgado, D, and Prats, P, (2009) Fuel consumption assessment for speed variation concepts during the cruise phase,
Conference on Air Traffic Management (ATM) Economics, Belgrade, 2009.
Eller, R.G. and Moreira, M. (2014) The main cost-related factors in airlines management. Journal of Transport
Literature,2014, vol. 8, n. 1, pp. 8-23.
EUROCONTROL (2016). User Manual for the Base of Aircraft Data (BADA) Revision 4.1. User Manual, 2016.
EUROCONTROL EXPERIMENTAL CENTRE (2012), Concept Document for the Base of Aircraft Data
(BADA) Family 4, 2012.
EUROCONTROL, (2012), Concept Document for the Base of Aircraft Data (BADA) Family 4.
EUROCONTROL EXPERIMENTAL CENTRE.
EUROCONTROL, (2019), Base of Aircraft Data (BADA4), http://www.eurocontrol.int/services/bada .
[Online] (Accessed Jan. 2019).
Gilani and D. Körpe, “Effect of Ambient Temperature Variations on the Direct Operating Cost of a Domestic Flight”,
JAST, vol. 12, no. 2, pp. 197-207, Jul. 2019.
IATA, (2018) FACT SHEET: Fuel, International Air Transport Association, Dec-2018. [Online].
https://www.iata.org/pressroom/facts_figures/fact_sheets/Documents/fact-sheet-fuel.pdf [Accessed: Dec., 2018].
Pegasus Airlines (2018), Annual report, (2018), [Online], https://www.flypgs.com/faydali-bilgiler/diger-
bilgiler/zamaninda-kalkis-performansi, [Accessed: Oct, 2019].
Young, T. M, (2018) Performance of the Jet Transport Airplane Analysis Methods, Flight Operations, and
Regulations, Wiley 2018.-. Please refer to APA 6.0 for bibliography
74
Sivil Havacılık Alanında Yapılacak Eğitim Yatırımlarının Uzun Dönemde
Fayda/Maliyet Projeksiyonu
Şener ODABAŞOĞLU¹
İnan ERYILMAZ²
1 Dr. Öğr. Üyesi, Maltepe Üniversitesi, [email protected]
2 Dr., Maltepe Üniversitesi, [email protected]
ORCID: 0000-0003-3686-0283
0000-0001-8307-2400
ÖZET
Dünya, kendi askeri araç ve parçalarını olabildiğince kendi bünyesinde üreten, bu araçların yazılımlarını kendisi
yapabilen, sivil amaçla da olsa hava taşımacılığının kendi firma ve uçakları ile devam ettirebilen ülkelerin ekonomik
ve siyasal üstünlüğü altındadır. Anılan kabiliyetlere erişmek için ithal teknolojiyi yerine ulusal havacılık endüstrisinin
ve bu endüstriye insan yetiştiren üniversitelerinin kurulmasına ve kabileyetlerinin artırılması gerekmektedir. Bu
çalışmada da detaylı bir şekilde inceleneceği gibi havacılık ve uzay sektöründe gerçekleşen her ileri teknolojik
hamle, bir ülkenin diğer sanayi dallarında tatbik edilebilme özelliğine haizdir. Böylece, bu ülkenin refahı paralel mal
ve hizmet piyasalarında rekabet gücü artmaktadır. Bütün bu anlatılanların ön koşulu, anılan bu ileri havacılık ve
uzay teknolojisini kavrayabilecek, yorumlayabilecek, çağın en önemli sermayesi olan bilgili insanı yetiştirmektir. Bu
sorumluluk şüphesiz insanın en kolay yetiştirilip, şekillendirilebildiği bilimsel çalışma ortamları olan üniversitelere
düşmektedir. Hiç tesadüf değildir ki, havacılık ve uzay endüstrisinde en önde olan ülkeler, bu alandaki en iyi
üniversitelere de sahiptir. Bu bağlamda sivil havacılığın, Türkiye’de gerçekleştireceği her bir ilerlemenin,
beraberinde ülkenin genel refah düzeyinde ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde de ilerlemeyi beraberinde
getirecektir. Buradan hareketle çalışmanın amacı, Türkiye’de lisans düzeyinde havacılık bölümlerinin gelişimi ve
bölüm bağlamında çeşitlenmesini tarihsel süreçte incelenmesidir. Bu anlamda vakıf ve devlet üniversitelerinde
açılan bölümlerin maliyet ve öğrenci doluluk oranlarının, mezunların istihdam olanakları fayda ve maliyet
perspektifinden değerlendirilecektir. Araştırma bulguları ülkelerin ekonmik gelişmişliğe etkileri ile üniversitelerin
gelecek ihtiyaçları ve sektörel bağlamda tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Havacılık, havacılık eğitimi, fayda/maliyet analizi.
75
Long Term Benefit / Cost Projection of Educational Investments in Civil Aviation
ABSTRACT
The world is under the economic and political superiority of the countries that produce their own military vehicles and parts as much as possible within their own structure, which can make the software of these vehicles themselves and that they can continue their air transportation with their own companies and aircraft, even for civilian purposes. In order to achieve these capabilities, it is necessary to establish and increase the capabilities of the national aviation industry and the universities that train human beings in this industry instead of import technology. As will be examined in detail in this study, every advanced technological move in the aviation and aerospace sector has the ability to be applied in other industrial branches of a country. Thus, the prosperity of this country increases the competitiveness in parallel goods and services markets. The prerequisite of all these is to educate knowledgeable people who are able to comprehend and interpret this advanced aviation and space technology. This responsibility undoubtedly falls to the universities which have scientific working environments where human beings can be trained and shaped easily. It is no coincidence that the leading countries in the aerospace industry have the best universities in this field. The civil aviation In this context, the progress of each will perform in Turkey, in the general level of prosperity and technological development will bring together the country's progress. Hence the purpose of this study, the development of aviation in Turkey at the undergraduate level and diversification in the section is examined in the context of the historical process. In this sense, the cost and occupancy rates of the departments opened in foundation and state universities will be evaluated from the perspective of benefit and cost. The findings of the research will be discussed in terms of the effects of countries on economic development, future needs of universities and sectoral context.
Keywords: Aviation, aviation education, benefit / cost analysis.
1. GİRİŞ
İnsanlık tarihinin, son 200 yıllık serüveni sürekli daha ileri bir teknolojik merhaleye ilerleme
gayretinden ibarettir. Türkiye’de içerisinde olmak üzere, dünyadaki her ülke, varlığını devam ettirebilmek
için bu baş döndüren ilerlemenin içerisine katılmak zorundadır. Buna paralel dünyada teknolojik
ilerlemenin önder konumda olan ülkeler, havacılık sektöründe de söz sahibi olan ülkelerdir. Dahası, ABD,
Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler arasındaki teknolojik gelişmişliğin en önemli ölçütlerinden
birisi, havacılık ve uzay sektöründe kaydettiği gelişmişlik düzeyidir. Bilginin ya da bilgiyi işlemenin
yaşadığımız çağı yönlendirdiği göz önüne alındığında havacılık ve uzay sektörü, bilginin ve teknolojinin
yoğunlaştığı ve bu bilgi sermayesini en iyi şekilde kullanıldığı sektör olmasıdır.
Bütün bu anlatılanların ön koşulu, anılan bu ileri havacılık ve uzay teknolojisini kavrayabilecek,
yorumlayabilecek, bunu yeniden bilgiye dökebilecek, çağın en önemli sermayesi olan bilgili insan tipini
yaratmaktır. Bu anlamda en önemli görev ise birbiri ile hem rekabet eden ve hem de gerektiğinde iş birliği
yapabilen bir akademik birimlerin varlığı ile mümkündür. Hiç tesadüf değildir ki, havacılık ve uzay
endüstrisinde ismi en önde olan ülkeler, havacılık ve uzay sektörünü sivil sahaya en iyi taşıyan
üniversitelerden en iyi istifade eden ülkelerdir. Aksi takdirde, gerçekleşmesi her ülke tarafından arzu edilen
böylesi ileri bir teknolojik konunun sadece, makinelerin, teçhizatın ya da üretim şebekelerinin bir ülkeye
kabaca dışarıdan nakledilmesiyle olası değildir. Bu halde ülkenin sadece dış bağımlılığı artar ve genel
refahında da bir ilerleme olmaz. Dolayısıyla sivil havacılığın, Türkiye’de gerçekleştireceği her bir
76
ilerlemenin, beraberinde bu ülkenin genel refah düzeyinde ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde başka
ilerlemeleri getireceğine inanılmaktadır.
Bu çalışmada, böylesi bir gelişmişlik düzeyinin en önemli koşullarından birisi üniversitelerde yetkin
sivil havacılık ve uzay bölümlerinin ihdas edilmesidir. Benjamin Franklin’in de dediği gibi, “Cebinizdeki
parayı zihninize boşaltırsanız, zihniniz cebinizi parayla dolduracaktır” (Kondu, 2010: 66). Bu tarzda bir
bilgi birikimi yaratmanın yolu ise sivil havacılık sektörüne insan kaynağı sağlayacak olan üniversitelere
yüklü miktarda kaynak ayırarak yetkinliklerini artırmaktır.
Bu çalışma açısından, oluşturulmasına imkan verilen yetkin bir sivil havacılık ve uzay araştırmaları
eğitim kurumunun gerektireceği yatırımın “alternatif maliyeti” mevcut statükonun (dışarıdan teknoloji ve
uzman ithal etmek) dayattığı maliyetten orta ve uzun vadede çok daha azdır. Çünkü bu yatırım bir kez
meyvelerini vermeye başladığında, toplam milli hâsılaya yapacağı katkı, ulusal bilgi birikimine vereceği
ivme, bu alana hiç yatırım yapılmadığı durumun yaptığı katkıdan kat be kat fazladır.
Tüm bu anlatılanlar, yazının ilerleyen bölümlerinde şu konu sırasıyla temellendirilecektir. Öncelikle
havacılık sektörü, içerdiği yüksek teknoloji seviyesi ve bu teknolojik kazanımların yan sanayi dallarına
sirayet edişi spillover kavramı etrafında izah edilecektir. Son olarak, sivil havacılık sektörünün özlenen
sonuçları doğurabilmesi açısından gereken yatırım düzeyi, orta ve uzun vadeli sonuçları itibariyle, alternatif
maliyet projeksiyonundan incelenecektir. Böyle de sivil havacılık sektörüne yapılması savunulan kaynak
yatırımı iktisadi perspektiften temellendirilmeye ve meşrulaştırılmaya çalışılacaktır.
2. Kavramsal Çerçeve
2.1. Havacılık Sektörü
Havacılık, teknolojinin en yoğun biçimde kullanıldığı ve yaşama geçirildiği alanların başında
gelmektedir. Havacılık sektöründe söz sahibi olan ülkelerin tamamı, dünyada teknolojik ve ekonomik
ilerlemede de önder konumda olan ülkelerdir. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, İngiltere ve
Rusya gibi ülkeler arasındaki teknolojik gelişmişliğin en önemli ölçütlerinden birisi de havacılık ve uzay
sektöründe kaydettiği gelişmişlik düzeyidir. Havacılık ve uzay sektöründe öncü olmalarının arka planında
yatan neden ise havacılık bilginin ve teknolojinin en çok yoğunlaştığı, bilgi sermayesini en iyi şekilde
kullanacak beşerî sermayeye en fazla önemin verildiği sektörlerin başında gelmesidir (Eceral, 2017).
Dolayısıyla, havacılık ve uzay sektöründe gerçekleşen her ileri teknolojik hamle, ülkenin diğer sanayii
dallarına tatbik edilme özelliğine haizdir. Bu sebepten ötürü, iktisadi kalkınmaya muazzam bir ivme
verebilmektedir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) hava ulaşımına harcanan her 100$’ın ekonomi
için 325$ değerinde bir fayda ürettiğini; hava ulaşımındaki 100 ilave işin, ekonomi genelinde 610 yeni iş
imkânı oluşturduğunu hesaplamıştır (T41 Bölgesi Havacılık Sektörü Raporu, 2016: 25). Bundan dolayı
havacılık, savunma veya muharip niteliğinden bağımsız ve en az onun kadar önemli, tesirlere sahiptir.
Spillover effect (yayılma etkisi) olarak izah edilen bu durum, belirli bir alanda meydana çıkan bir
ilerlemenin (veya mal ve hizmetin), ilave bir maliyet gerektirmeksizin diğer yan alanlarda alınıp
kullanılması, yani yaygınlaşmasıdır (Kotha, 2010). Bir teknolojik buluşun, daha başka birçok üründe
kullanılması reel hayatta en çok rastlanan durumlar arasındadır. Buna verilecek en iyi örnek ise temelde
77
tankların zırhlarını geliştirmek için geliştirilen ve özel bir alaşım olan teflonun, ilk kullanım alanını aşarak,
sivil sahada ve sıklıkla mutfak gereçlerinde kullanılmaya başlanmasıdır. Havacılık sektörü, çok uzun
zamandır teknolojiyi diğer alanlara ihraç eden asli kaynaktır. Çağımızın ürünü olan en ileri otomotiv
teknolojileri, aviyonikten ve motor teknolojilerine, aerodinamik ve gövde teknolojilerine diğer bir anlatımla
havacılık alanındaki çalışmalara çok şey borçludur. Otomotiv sektöründe ihracat şampiyonu olan ve büyük
dış fazlalar veren ülkeler, şaşırtıcı olmasa gerek aynı zamanda havacılık ve uzay teknolojisi alanında önder
durumda olan ülkelerdir (Saberi, 2018)
Küreselleşmenin hızlanmasında sivil havacılık sektorunun kritik bir rolü vardır. Bu durum ülkeler
arasında karşılıklı ekonomik ve siyasal ilişkilerin gelişmesine neden olmuştur. Sermaye mallarının ve yolcu
taşımaya olan ihtiyaç, küresel havacılık şirket sayılarının artmasına neden olmuştur. Hava aracı sayısı ve
trafiğindeki artış ise devletlerarası imzalanan ikili havacılık müzakerelerinin ve uluslararası havacılık
organizasyonlarının doğmasına neden olmuştur. Havacılık otoritelerinin, kuralları ve prosedürleri
uygulamaya koyması ile birlikte havacılık güvenliği artmış, bu durum sektörün büyümesine katkı
sunmuştur. Ülkeler arası seyahatin havacılık sektörü sayesinde kolaylaşması ise turizm sektörü başta olmak
üzere bağlı birçok sektörün hacmini etkilemiştir. Ayrıca sivil havacılık sektörünün büyümesi sayesinde
insanların farklı kültürleri tanıması ve küresel kültürün bir parçası olmasını kolaylaştırmıştır (Page ve Ge,
2009).
Günümüzde artan rekabet ve küresel dinamiklerin etkilerine paralel olarak havayolu
taşımacılığında kayda değer artış görülmektedir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) verilerine
göre dünya genelinde 1995 yılında Revenue Passenger Kilometer- RPK (RPK=yolcu sayısı x kilometre) 2
trilyon civarında iken, RPK değerinde yıllık %4,6 oranında bir artış gözlemlenmiştir. ICAO’nun yaptığı
gelecek o ngo rusunde 2011 – 2030 yılları arasında yıllık artış oranı %4,5 olarak tahmin edilmektedir. Yine
ICAO’nun ongorulerine göre 2018 yılında 7 trilyon civarında olan RPK değeri, 2030 yılında 12 trilyona ve
2040 yılında ise 18 trilyona ulaşacaktır. Dünya genelindeki yük taşımacılığı değerleri de RPK ile paralellik
göstermektedir. 1995 yılında Freight Tonne Kilometer-FTK (FTK=taşınan yük[ton] x kilometre) 100
milyar ve FTK’nin yıllık büyüme oranı 1995-2010 yılları arasında %4,8 iken, 2010 – 2030 yılları arasında
%5,2 ve 2030 – 2040 yılları arasında %4,4 olacağı ongo rulmektedir. ICAO’nun ongo rulerine go re yük
taşımacılığında FTK değeri 2018 yılında 300 milyar iken 2040 yılında bu değer 800 milyarı geçecektir
(TUSHAD, 2019).
Genel olarak ICAO’nun rakamları değerlendirildiğinde sektörün gelecek yıllarda da büyümeye
devam edeceği öngörülmektedir. Bu gelişmeye paralel olarak, ilişkili farklı sektörlerin ve havacılığa yatırım
yapan ülkelerinde ekonomileri gelişecektir. Havayolu taşımacılığı ülkelerin ekonomik düzey gelis misligi ile
doğrudan ilişkilidir. Gelir düzeyi yüksek ülkelerde havayolu taşımacılığı artarken, gelir düzeyi dus uk
ülkelerde düşmektedir. Bu da küreselleşmeyi hızlandıran sivil havacılık sektorunun ekonomik ilişkilere olan
bağlılığının bir başka yönünü göstermektedir (Page ve Ge, 2009). Ayrıca sektörün büyümesiyle doğru
orantılı olarak nitelikli insan gücüne de ihtiyaç artmaktadır. Airbus’ın 2018-2037 Küresel Pazar Tahmini ’ne
göre, 20 yıl içerisinde dünyanın yolcu uçağı filosu mevcut sayının 2 katı artışla 48 bine yükseleceği, küresel
78
yolcu trafiğinin yılda ortalama yüzde 4,4 büyümesiyle 37 bin 390 adet yolcu ve kargo uçağına ihtiyaç
duyulacağı öngörülmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için ekonomik büyümenin yüzde 60’ından fazlasını
kapsayacak ve kişi başına düşen yolculuk sayısı bu ülkelerde 2,5 katına çıkacaktır. Teknolojik gelişmeler
sayesinde artan uçak menzili ve kapasitesi, hava yollarına maliyet azaltma yolunda yeni is fırsatlarını
keşfetme esnekliğini beraberinde getirecektir. Yine aynı raporda talep edilecek olan 37 bin 390 yeni uçağın
26 bin 540 adedi büyüme için kullanılacağı, 10 bin 850 adedinin ise eski nesil daha az yakıt verimli uçağın
yerini alacağı öngörülmektedir. Ayrıca mevcut uçak filosunun iki katı üzerine çıkarak 48 bine yükselecek
olması 540 bin yeni pilota ve 630 bin yeni uçak bakım teknisyenine ihtiyaç duyulacağı anlamına
gelmektedir (Airbus Global Market Forecast, 2018: 144).
Sektörde nitelikle insan gücüne olan ihtiyaç, 2003 yılından itibaren havacılık konusuna büyük
yatırımlar yapan Türkiye içinde geçerlidir. Türkiye havacılık sektörüne son 15 yılda büyük yatırımlar
yapmıştır. Özellikle Havacılık tarihinin dev projesi olarak görülen İstanbul Havalimanı’nın ilk fazının
faaliyete girmesinin ardından sektörün nitelikli insan gücüne ihtiyacı da artarak sürmektedir. İstanbul Yeni
Havalimanı’nın da etkisiyle Türkiye’de havayolunu kullanan yolcu sayısının 2020’de 250 milyona
yaklaşması ön görülmektedir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMI) Genel Müdürlüğü ise geçen yıl
direkt transit yolcular dâhil 193 milyon 576 bin 844 olan havayolu yolcu sayısının, bu yıl yüzde 13 artışla
218 milyon 976 bin 476’ya yükselmesi öngörmektedir. 2020’de geçen yıla göre yüzde 27,5 artarak 246
milyon 794 bin 586’ya çıkacağı öneresi bu gerçeği onaylamaktadır (UTİKAD, 2018) .
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) 28 Mart 2018 günü yayınlamış olduğu
bilgilendirme raporuna göre Havacılık sektöründe istihdam edilen toplam personel sayısı 2003 yılından bu
yana üç kat artarak 200 bine ulaşmıştır. 2003 yılında havacılıkta serbestleşme yönünde atılan adımlar ve
sektörde faaliyet gösteren havayolu şirketlerinin artmasıyla birlikte istihdam edilen çalışan sayısında 3 kat
artış gözlenmiştir. 2003 yılında sektörde yaklaşık 65 bin çalışan istihdam edilirken, bu sayı 2016 yılında 192
bine, 2017 sivil yılsonu itibariyle de bu rakam 200 binleri bulmaktadır. Havacılık sektörü yeni havalimanı ile
yeni bir istihdam patlamasına hazırlanmaktadır. 3. Havalimanının birinci bölümü bittiğinde 100 bin kişiye
istihdam sağlanması, 2025'te havalimanı tam kapasiteye eriştiğinde ise 225 bin kişilik istihdama ulaşılması
öngörülmektedir (SHGM, 2018).
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, İstanbul Havaalanın açılışında
“Ülkemizdeki havalimanlarının sayısı, göreve geldiğimiz zaman 26’ydı. Bugün itibarıyla 30 ilave yaparak,
havalimanlarımızın sayısını 56’ya çıkarmış bulunuyoruz. Halen inşası ve projesi devam edenler buna ilave
edildiği zaman, önümüzdeki yıllarda, havalimanlarımızın sayısı 64’e çıkacak. Yurt dışı uçuş noktalarımızın
sayısını 60’tan 316’ya çıkardık, dünyada destinasyon olarak bir numarayız. Birinci sırada biziz. Uçulan ülke
sayısını da 50’den 122’ye, büyük gövdeli uçak sayımızı 162’den 506’ya çıkardık, tüm bu atılımlar sayesinde
havacılık sektorunun cirosunun 2,2 milyar dolardan 25 milyar dolara yükseldiğine” dikkat çekerek sektörün
gelişimine ve ülkemizin havacılık vizyonuna vurgu yapmıştır (CNN Türk, 2018).
THY Genel Müdürü Bilal Eksi, bu büyümeye paralel olarak hem THY’nin hem de kendilerinden
hizmet alan şirketlerin personel alımı yapacağını belirtmiştir. Ekşi, “İstanbul Yeni Havalimanı’nda alanın
79
büyümesi ve operasyonların artmasına bağlı olarak yer hizmeti veren Turkish Ground Services (TGS)
sirketinin bin 600’e yakın eleman alacağını, THY olarak biz de normal büyümemize paralel her yıl 3 bine
yakın personel alıyoruz” diyerek sektörde ki ihtiyacı belirtmiştir. İstanbul havaalanı ile birlikte İstanbul
Sabiha Gökçen (İSG) havaalanı da büyümesini sürdürmektedir. İSG, 2008 yılında 4,3 milyon olan yolcu
sayısını, 10 yılda 35 milyona ulaştırmış, iç hat trafiğinde ise geçen yıl 21 milyon iç hat yolcusuyla Türkiye’de
en fazla iç hat yolcusuna hizmet veren havalimanı olmuştur. 2009-2016 yılları arasında 7 yıl üst üste
Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı olan İSG büyümesine paralel insan gücü ihtiyacı da artmaktadır
(Sabah, 2018).
2.2. Türkiye’de Havacılık Eğitimi
Türkiye’de sivil havacılık alanında pilot, uçak mühendisi, uçak teknisyeni, hava trafik kontrolörü,
dispeçer, yer hizmetleri personeli, havaalanı işletmeciliği personeli ve kabin hizmetleri görevlisi gibi
yetişmiş insan kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu insan kaynağının eğitimleri, hizmet içi eğitimlerin yanı
sıra 2019 yılı itibariyle 24 devlet üniversitesi ve 14 vakıf üniversitesi tarafından yürütülmektedir (Bkz. Tablo
1).
Türkiye’de havacılık ve uzay bilimleri alanında lisans düzeyi eğitim veren fakülte-yüksekokul ve
bölümlerine göre 12 devlet ve 2 vakıf üniversitesi bünyesinde Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
yapılanması, 9 devlet 3 vakıf üniversitesi bünyesinde Sivil Havacılık Yüksekokulu yapılanması, 3 vakıf
üniversitesi bünyesinde ise Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu yapılanması ile Havacılık Yönetimi, Pilotaj,
Uçak Elektrik-Elektronik, Uçak Gövde Motor Bakım ve Uçak Mühendisliği, bölümleri vasıtasıyla havacılık
alanında eğitimler verilmektedir. Tablo 1’den devlet üniversiteleri incelendiğinde;
Havacılık Yönetimi alanında 16 devlet üniversitesi eğitim vermekte olup 2019 yılında toplam 346
öğrenciyi örgün eğitime kabul etmiştir. Havacılık Yönetimi alanında ulusal veya uluslararası akreditasyona
sahip devlet üniversitesi bulunmamaktadır. Pilotaj alanında sadece Eskişehir Teknik Üniversitesi tarafından
eğitim verilmekte olup 2019 kontenjanı 16 öğrencidir. Uçak Elektrik-Elektronik alanında; 5 devlet
üniversitesi eğitim vermekte olup 2019 kontenjanı toplam 330 öğrencidir. Bu alanda sadece 3 devlet
üniversitesi (228 öğrenci) SHGM tarafından SHY 66 B2 Hava Aracı Bakım Teknisyeni (Aviyonik)
yetiştirme hususunda akreditasyonu tamamlanmıştır. Bu yetkiye sahip devlet üniversiteleri; Eskişehir
Teknik Üniversitesi (Eskişehir), Erciyes Üniversitesi (Kayseri) ve Fırat Üniversitesi (Elazığ)’dir.
Uçak Gövde Motor Bakım alanında 6 devlet üniversitesi eğitim vermekte olup 2019 kontenjanı
toplam 342 öğrencidir. Bu alanda sadece 3 devlet üniversitesi (249 öğrenci) SHGM tarafından SHY 66 B1
Hava Aracı Bakım Teknisyeni (Mekanik) yetiştirme hususunda akreditasyonu tamamlanmıştır. Bu yetkiye
sahip devlet üniversiteleri; Eskişehir Teknik Üniversitesi (Eskişehir), Erciyes Üniversitesi (Kayseri) ve Fırat
Üniversitesi (Elazığ)’dir. Uçak Mühendisliği alanında 9 devlet üniversitesi eğitim vermekte olup, 2019
kontenjanı toplam 536 öğrencidir.
80
Tablo 1: Havacılık ve Uzay Bilimleri Alanında Eğitim Veren Devlet Üniversiteleri
Sıra No
Üniversite Fakülte / Yüksekokul Programlar
1 ADANA ALPARSLAN TÜRKEŞ BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği
2 ALANYA ALAADDİN KEYKUBAT ÜNİVERSİTESİ Gazipaşa Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Havacılık Yönetimi
3 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ İşletme Fakültesi Havacılık Yönetimi (Açıköğretim)
4 ANKARA YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği
5 BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ Edremit Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
6 DİCLE ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
7 ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Havacılık Yönetimi
Uçak Elektrik-Elektronik
Uçak Gövde-Motor Bakım
Uçak Mühendisliği
8 ERZİNCAN BİNALİ YILDIRIM ÜNİVERSİTESİ Ali Cavit Çelebioğlu Sivil Havacılık Y.O. Havacılık Yönetimi
9 ESKİŞEHİR TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Havacılık Elektrik ve Elektroniği
Havacılık Yönetimi
Pilotaj
Uçak Gövde-Motor Bakım
10 FIRAT ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Uçak Elektrik-Elektronik
Uçak Gövde-Motor Bakım
11 GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi
Uçak ve Uzay Mühendisliği
12 IĞDIR ÜNİVERSİTESİ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Havacılık Yönetimi
13 İSKENDERUN TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi
14 KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
15 KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Havacılık Yönetimi
Uçak Elektrik-Elektronik
Uçak Gövde-Motor Bakım
16 MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ Dalaman Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
17 NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi
Uçak Mühendisliği
18 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Havacılık ve Uzay Mühendisliği
19 SAMSUN ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Meteoroloji Mühendisliği
Uçak Bakım ve Onarım
Uçak ve Uzay Mühendisliği
Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
20 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
Uçak Gövde-Motor Bakım
21 SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
22 TARSUS ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği
23 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Havacılık Elektroniği
24 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi
Uçak Mühendisliği
Uzay Mühendisliği
Meteoroloji Mühendisliği
81
Tablo 2’de Türkiye’de havacılık ve uzay bilimleri alanında lisans düzeyinde eğitim veren vakıf
üniversitelerini, bağlı fakülte-yüksekokul ve bölümlerini göstermektedir. Tablo 2 incelendiğinde; Havacılık
Yönetimi alanında ise 11 vakıf üniversitesi 2019 yılında toplam 645 öğrenciyi örgün eğitime kabul etmiştir.
Bu alanda 2019 ilk yerleştirme sonuçlarına göre toplamda %97’lik bir doluluk oranı ile tercih edilirliğini
göstermiştir. Havacılık Yönetimi alanında akreditasyona sahip lisans düzeyinde vakıf üniversitesi
bulunmamaktadır. Pilotaj alanında 7 vakıf üniversitesi tarafından eğitim verilmekte olup 2019 kontenjanı
toplam 239 öğrencidir ve ilk yerleştirme neticesi toplamda %96’lık bir doluluk oranı ile tercih edilmiştir.
Tablo 2: Havacılık ve Uzay Bilimleri Alanında Eğitim Veren Vakıf Üniversiteleri
Sıra No
Üniversite Fakülte / Yüksekokul Programlar
1 ANTALYA BİLİM ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Pilotaj
2 ATILIM ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu
Havacılık Yönetimi
Pilotaj
Uçak Elektrik-Elektronik
Uçak Gövde-Motor Bakım
3 BEYKOZ ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
4 İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Havacılık Yönetimi
5 İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Yönetimi
6 İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Havacılık Yönetimi
Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
Havacılık Yönetimi
Uçak Gövde-Motor Bakım
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Uçak Mühendisliği
7 İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi
8 İSTANBUL OKAN ÜNİVERSİTESİ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Havacılık Yönetimi
Pilotaj
9 İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ İşletme Fakültesi Havacılık Yönetimi
10 İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği
11 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Havacılık Yönetimi
Sivil Havacılık Yüksekokulu Havacılık Elektrik ve Elektroniği
Uçak Gövde-Motor Bakım
12 ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi
Pilotaj
13 TÜRK HAVA KURUMU ÜNİVERSİTESİ
Hava Ulaştırma Fakültesi Pilotaj
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak Mühendisliği
Uzay Mühendisliği
İşletme Fakültesi Havacılık Yönetimi
14 KAPADOKYA ÜNİVERSİTESİ Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Uçak Elektrik-Elektronik
Uçak Gövde-Motor Bakım
82
Yine Tablo 2’den Uçak Elektrik-Elektronik alanı incelendiğinde; bu alanda 3 vakıf üniversitesi
eğitim vermekte olup 2019 kontenjanı toplam 100 öğrencidir. Bu alanda 2 vakıf üniversitesi (Atılım
Üniversitesi ve Kapadokya Üniversitesi) SHGM tarafından SHY 66 B2 Hava Aracı Bakım Teknisyeni
(Aviyonik) yetiştirme hususunda 2019 yılı itibariyle akreditasyonu tamamlanmıştır. Nişantaşı
Üniversitesinin bu alanda herhangi bir akreditasyonu yoktur. 2019 ilk yerleştirme sonuçlarına göre bu 3
adet vakıf üniversitesi uçak elektrik-elektronik bölümü için toplamda %94 doluluk oranı sağlamışlardır.
Uçak Gövde Motor Bakım alanında, 4 vakıf üniversitesi eğitim vermekte olup 2019 kontenjanı
toplam 255 öğrencidir. Uçak gövde motor bakım alanında 2 vakıf üniversitesi (Atılım Üniversitesi ve
Kapadokya Üniversitesi) SHGM tarafından SHY 66 B1 Hava Aracı Bakım Teknisyeni (Mekanik)
yetiştirme hususunda 2019 yılı itibariyle akreditasyonu tamamlanmıştır. İstanbul Gelişim Üniversitesi ise
sadece A1 Hat Bakım Teknisyeni yetiştirme hususunda SHGM tarafından akredite (2018) edilmişken,
Nişantaşı Üniversitesinin bu alanda herhangi bir akreditasyonu yoktur. 2019 ilk yerleştirme sonuçlarına
göre bu 4 adet vakıf üniversitesi uçak gövde motor bölümü için toplamda %92 doluluk oranı
sağlamışlardır. Uçak Mühendisliği alanında ise sadece 3 vakıf üniversitesi eğitim vermekte olup, 2019
kontenjanı toplam 156 öğrenci olup ilk yerleştirme sonuçlarına göre %100 doluluk oranı ile tercih
edilmişlerdir.
3. HAVACILIK ALANINDA ÜNİVERSİTEYE YATIRIM YAPMANIN
FAYDA/MALİYET ANALİZİ
İngiltere’den sonra çağımızın en ileri teknolojisini üreten ve satan ABD’nin de kullandığı
Ricardo’nun uluslararası iktisat teorisi, bizatihi kendisi bir fayda/maliyet analizidir (İşler ve Karayılmazlar,
2019). Bu analizin gerek geliştirilmesi gerekse de ekonomi literatüründe bu denli yaygınlık kazanması, onun
bir yatırım yapılması ya da yapılmaması konusunda sağladığı aydınlatıcı bilgidir. Bir iktisadi girişimin
yapılması halinde, ne gibi bir faydanın ve yerine konması olanaksız kaynaklar kullanıldığında, ne gibi bir
maliyetin meydana geleceği bilgisi, her fayda/maliyet analizi tarafından sağlanabilecek bir yol gösterici
ipucudur. Alternatif fayda/maliyet analizi bundan fazla olarak, aynı miktarda kısıtlı kaynağın bir başka
yatırım sahasında kullanılmasının faydasına ve maliyetine işaret eder. Böylece yatırımcısının elinde, birden
fazla potansiyel yatırımın sunabilecekleri kazanç ve kayıplara ilişkin karşılaştırmalı bir model geçmiş olur.
Ricardo’nun alternatif maliyet teorisinde, örneğin bir ülkenin yüksek katma değerli mal
gruplarına(da) yatırım yapması ile düşük katma değerli mal gruplarına yapılacak yatırımın sağlayacağı fayda
ve maliyetler mukayeseli olarak gösterilmiştir. Ona göre, Türkiye gibi kaynakları çok sınırlı bir ülkenin,
zaten dar olan kaynakları birden fazla mal grubu arasında bölmesi iktisadi manada yanlıştır. En büyük
kaynağın en etkin sahada kullanılması ise etkinliği sağlayacağından, bu alan tarım gibi düşük getirili bir saha
da olsa, Türkiye için uçak imal etmekten çok daha yararlıdır. Çünkü 1950’li yıllarda Amerikalı uzmanlarında
üzerine basarak anlattığı gibi, havacılık endüstrisi kurulsa bile, bu alandan verim alınması hem çok uzun
yıllar alacaktır, hem de tarım veya madencilik alanlarına aktarılacak kaynakları maskeleyeceğinden, bu
sahalarda elde edebilecek geliri olanaksız kılacaktır. Bizim kuracağımız model bu varsayımın tersine işaret
etmektedir.
83
Bizim modelimizde karşılaştırmaya gidilecek kaynak tahsisi yollarından ilki mevcut durumun
devam ettirilmesi, yani havacılık da dahil pek çok ileri teknoloji endüstrisine hiç yada çok az yatırım
yapılması, bu ürünlerin diğer ülkelerden tamamen veya büyük oranda dışalımla temin edilmesi, bunun için
gerekli dövizi ise mamul ve yarı-mamul sanayi, tarım ve madencilik ürünleri ile kazanılmasıdır. İkinci
yatırım senaryosu ise, Türkiye’nin kendi kısıtlı kaynakları ile bu sahaya doğrudan yatırım yapmasıdır. Bu
yatırımın da anıldığı gibi makinelerin doğrudan üretilmesinden ziyade ve öncelikli, eğitim kurumlarına
yapılmasıdır.
Buna göre, ilk yolun izlenmesinden sağlanabilecek tüm olası faydayı ve maliyetleri
rakamlaştırabilmek son derece kolaydır. Çünkü Türkiye bu politikada son 60 yıldır yürütmekte ve tüm
fayda/maliyet bileşenlerini tecrübe etmektedir. Bir bakıma, bu yolun savunulacak tek yönü “bilinebilir”
olmasıdır. Yani, alternatif bir yatırım projesine girişmenin getireceği maliyetler tam anlamıyla bilinemezken,
mevcut rotanın sağladığı fayda ve zarar dengesine Türkiye vakıftır. Zira, iktisadi yaşamda bir girişimci için
sonu tam olarak kestirilemeyen alternatif bir yatırım yoluna girmektense, bilinen yolun zararlarına
katlanarak faydasını (az ya da çok) aramak daha cazip olabilmektedir. Keza hali hazırda izlenen dışarıdan
alım yoluyla savunma ve sivil amaçlı havacılık gereksinmelerinin bir politika olarak savunulması, bu
alanlarda ulusal sanayinin kurulmasının olanaksız olduğu iddiasından beslenmektedir.
Oysa bu yolun maliyetleri de pekâlâ bu savın sahiplerince bilinmektedir. Bunlardan birisi, yüksek
teknolojiye dayalı havacılık ürünlerini elde etmek için bu ülkenin kendi kaynaklarını ve insanın emeğini çok
adaletsiz bir fiyat makası ile takas etmek zorunda kalmasıdır. Basit bir örnek olarak, alınması tasarlanan bir
F–35 savaş uçağına biçilen değer 60 milyar dolardır. Bu rakam Türkiye’nin fındık ihracatı yapan bir kaç
ilinin yıllık ihracat kazancını yutacak kadar devasadır (Özfatura, 2010). Dahası, cepten harcanması lüzumlu
olan kaynak, bu uçağın satın alınması ile bitmemekte, onun bakımı (maintenance) ve onarımı için de yıllık
muazzam meblağlar ülke dışına akmaktadır. Yani mevcut yolun devamı, Türkiye için süregiden “eşitsiz
değişimi” kalıcı kılacaktır.
Aynı nazardan, Türkiye bu teknolojinin edinilmesi ile mümkün olan spill over effect’ten de
mahrum kalacaktır. Bahsedildiği gibi, havacılık sunduğu yüksek teknoloji çığırı ile diğer mal ve ürün
grubunda üretimde etkinliği artırma, kaliteye ve yerliliğe dayalı rekabet gücünü geliştirme, böylece de bir
ülkenin bir ülkeye birden fazla sanayi dalında, havacılık da dâhil, diğer ülkeler önünde avantaj
getirmektedir. Pek çok örnekle izah edildiği gibi, havacılık ve uzay teknolojileri alanında ileriye doğru atılan
her adım, ilk bakışta bağlantısız gibi görünen diğer pek çok alanı da bir adım öne götürür. Birinci yolda
elden kaçan bir fırsat, dolayısı ile de bir maliyet unsuru olan bu durum ikinci yolun sağlayabileceği
faydalardan birisidir.
Devamında, mevcut durumda Türkiye büyük rakamlar karşılığında havacılık ürünlerinin ithalatına
gitmektedir. Bunun savunusu ise, bu ürünleri istihsal edecek üretim birimlerinin mali yüküdür. Oysa
Türkiye kendi yerli uzay ve havacılık sanayini kurmak yolunda ilk olarak bu külfetli adımı atmak zorunda
değildir. Daha ziyade, Türkiye bu yola etkin ve diğer ilişkili aktörlerle (özel girişim ve devlet) doğrudan iş
birliği içerisinde olan eğitim kurumlarını oluşturarak gerekli ilk hamleyi yapmalıdır. Öncelikle, bu yolun
beraberinde getireceği mali yük, doğrudan fiziksel sermayenin ithal edilmesine nazaran çok daha rahat
84
altından kalkılabilir niteliktedir. Kurulacak bir uçak bakım merkezi neredeyse 600 milyon dolar gibi bir
yatırımı ön gerektirirken, son dönemlerde açılan bir havacılık ve uzay okulu sadece 5 milyon dolara mal
olmaktadır (www.siwep.net).
Bu okulun vereceği mezunlar, havacılık teknolojisini kavrayıp onu geliştirecek bir bilgi birikimine
muhakkak zamanla sahip olacak, bu sahada üretim yapan firmalara üretim süreçlerinde teknik güncelleme
alanında yardım eder duruma gelecektir. Bu da, çok pahalı olan teknoloji parkının kendiliğinden Türkiye’ye
yabancı yatırım eliyle kazandırılmasını sağlayabilecektir. Bu senaryo olmaktan çıkmış, kısmen de
gerçekleşmeye başlamış bir olgudur. General Electrics ile ortak olarak kurulan TEI sadece 2007–2008
yıllarında toplam 400 milyon dolarlık ihracat geliri kazandırmıştır. General Electronics’in Türkiye’ye yaptığı
teknolojik yatırım ve danışmanlık, Türkiye’nin 1980’lerin sonlarında bu sahaya yapmaya başladığı, yerli
uzman yetiştirme politikasının verdiği bir meyvedir. Bu ve bu türden kazanımlar, daha fazla akademik
ortamın yaratılması ve bu sahada yatırım artması ile daha da çoğalabilecektir. 5 milyon dolar, sadece tek bir
firmanın iki yıllık ihracat gelirinin yanına konulduğunda, kolayca gözden çıkarılabilecek, son derece verimli
bir yatırımdır (TEİ, 2019)
Mevcut durum, kısıtlı da olsa Türkiye’deki işsizlik sorununa çözüm olabilme gibi bir boyuta
sahiptir. Neticede ithal edilen her hava aracı (askeri ya da değil) bakımı ve idamesi için belirli miktarda
personele ihtiyaç duymaktadır. Bu rakamın tahmini 10.000 ile 15.000 civarında olduğu düşünülmektedir.
Oysa aynı sahada Türkiye ile paralel nüfus büyüklüğündeki İngiltere’de 150.000 insan istihdam
olunmuştur. Dahası, bu endüstri ile bağlantılı çalışan türev sanayiler, yaklaşık 300.000 ilave insana daha iş
vermektedir. Aradaki farkın yegane izahı ise hiç kuşku yok, İngiltere’nin kendisine D.Ricardo’nun önerdiği
yolun aksini seçmesiyle yapılabilir. Türkiye’nin hızla artan genç nüfusuna yüksek katma değerli iş sahaları
açmasının bir yolu da, kendi ulusal havacılık ve uzay sanayisini kurmasıdır (Doidge, 2008).
Takip etmeye çalıştığımız model iktisadi olmakla beraber bu modelin içerisine dahil edilmesi
gereken, ama illaki iktisadi rakama dökülemez unsurlarda vardır. Bu unsurlardan bir tanesi, bilgi toplumuna
dönüşümdür. Peşinen söylenebilir ki, Türkiye teknolojiyi dışarıdan aldığı müddetçe, çağdaş bilimsel
gelişmeleri anlayabilecek yetişmiş insan eksikliği yaşayacak ve havacılık gibi en keskin teknolojik
ilerlemenin yaşandığı bir zamanda “montaj” yapabilmenin ötesine asla geçemeyecektir. Böylesi bir
maliyetle gelen mevcut anlayış, sadece bu nedenlerden ötürü bile terk edilmelidir. Çünkü, potansiyel olarak
var olan yaratıcı insan düşüncesini ve kendisini geliştirip bu bilgileri işine tatbik etme şevkinde olan insan
tipini, bu mevcut politika hem cesaretsizlendirir hem gereksiz kılar, dahası önünü keser. Oysa bu kritik
teknolojiyi öğrenmeye ve geliştirmeye kendini adamış okulların kurulması, hiçbir maddi katkı yaratmasa da
en azından yukarıda anılan türde düşünceye ve insanlara bir kurumsal çatı sağlar. Böylece de toplumsal
dönüşüm olanaklarının önünü her daim açık tutar. Çağın en önemli sermayesi (üretim faktörü) olan bilgi
ve bu bilgiyi insan için “faydaya” çevirebilecek insan, bu öğretim kurumlarında ancak yetişir, yetkinleşir,
depolanır ve işlenir. Bu şekilde, havacılık ve uzay üzerine çalışmak isteyen her yeni nesil uzman ve bilim
adamı, üzerine bir şeyler ekleyip daha da ileriye taşıyabileceği “birikmiş” bir bilgi deposunu hazır
bulacaktır. Bilimsel ilerlemenin de zaten bilinen başka bir yolu yoktur.
85
Son olarak, Türkiye kendi imkanları ile kurduğu, bağımsız ve tamamen ulusal bir (savunma,
havacılık ve uzay alanında) sivil ve askeri teknoloji geliştirmek zorundadır. Aksi halde, izleyeceği dış
politikanın hedefleri ne olursa olsun, bu hedeflere ulaşması için gereken vasıtalar konusunda öncelikle
yabancı milletlerin rızasını almak zorundadır. Önüne koyduğu ulusal hedefler ve kendi insanının güvenliği
için başka devletlerin rızasına ve onayına ihtiyaç duyan bir ülke ( elindeki teknoloji yetersizliği) için milli
hâkimiyet ve bağımsızlık söz konusu olamayacaktır (Örnek, Türkiye için Askeri Helikopter alım
ihalelerinde ABD senatosundan satım için onay çıkması). Son dönemde bu konuda atılan adımlar hiç
şüphesiz ulusal bir savunma yapısının inşasında son derece önemlidir. Ancak bu atılımlar mevcut dışa
bağımlılık tablosunun ana karakterini değiştirecek ölçekten ve neviden uzaktır. Transfer edilen araç ve
donanımın bir yerine birden fazla ülkeden temin edilmesi, böylece de bağımlı olduğumuz ülkelerin sayısını
artırarak her birinin Türk dış politikası üzerindeki ağırlıklarını azaltıp birbirleri ile dengelemek, ancak geçici
bir çözümdür. Bu sorunun çözümü daha radikal hamleler ister, böylesi ara manevralarla giderilemez.
Türkiye mevcut strateji ile hareket ettikçe, kendi ulusal amaç ve güvenliğini kendi başına sağlayamadığı
durumlarla karşılaşacaktır. Bunun bir örneği Kıbrıs Harekâtı, 1974, olup; Türkiye göstermek istediği dış
politika refleksini; ABD ve Avrupalı ülkelerin “bizim uçaklarımızı ve gemilerimizi kullanamazsın” tehdidi
karşısında bir on yıl gecikmeli sergileyebilmiştir. Aynı şekilde, Türkiye terörle mücadele konusunda,
maalesef, yabancı bir gücün, ABD, sağlayacağı anlık bilgi akımına ve sınır ötesi uçuş yapan insansız hava
araçlarına derinden bağımlıdır.
4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bir ülkenin araba, buzdolabı veya LCD ekran televizyon üretecek endüstriyel sahalarına sahip
olmaması telafi edilebilir maliyetlere sahiptir. Tüm bu yoksunluk şüphesiz bireysel refaha olumsuz etkilerde
bulunacaktır. Oysa havacılık ve uzay alanına yatırım yapmıyor oluşu, hem niceliksel ve hem de niteliksel
anlamda, o ulusun erişmek istediği seviyenin gerisinde bıraktığından siyasi, iktisadi ve teknolojik
yoksunluklarla karşılaştırılması mümkün olmayan bir maliyetle baş başa bırakır. Bu çalışma boyunca izah
edildiği gibi havacılık ve uzay bir toplumun genel refah düzeyinden entellektüel birikim düzeyine oradan da
milli güvenliğine değin pek çok sahadaki ilerilik düzeyine en fazla belirleyen amildir. Hatta yukarıda anılan
mal gruplarının her birisinde mesafe almanın bir yolu da, öncelikle havacılık ve uzay teknolojilerine vakıf
olmakla mümkündür.
Küresel rekabet şartları altında, diğer ülkelerin ürünlerine karşı hem fiyat hem de kalite bazında
rekabet edebilmek, bir ürünün teknolojik donanımının en fazla olan aksamlarını yani katma değeri yüksek
ürünleri imal edebilmek, sonuçta da bu teknolojiden diğer sanayi dallarını istifade ettirecek bir teknolojik
gelişmişlik seviyesine ulaşmak, havacılık sanayiinden beklenen bir performanstır. Böylesi bir safhaya
ulaşabilmek için ön şart, bilgiyi kullanıp işleyebilecek insan sermayesinin yetiştirilmesidir. Havacılık ve uzay
teknolojisini kavrayabilecek, yorumlayabilecek, bunu yeniden bilgiye dökebilecek, çağın en önemli
sermayesi olan bilgili insan, şüphesiz ki hem birbiri ile rekabet eden hem de gerektiğinde iş birliği yapabilen
akademik bir kadro oluşturmakla mümkündür. Bu durum ancak bilimsel çalışma ortamlarının yani
üniversite ve fakülteler ile mümkündür. Hiç tesadüf değildir ki, havacılık ve uzay endüstrisinde ismi önde
86
olan ülkeler, havacılık ve uzay sektörünü sivil sahaya en iyi taşıyan üniversitelerden en iyi istifade eden
ülkelerdir. Türkiye’de de sivil havacılığın gerçekleştireceği her bir ilerlemenin, beraberinde ülkemizin genel
refah düzeyinde ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde başka ilerlemeleri getireceğine inanılmaktadır.
Türkiye’de şu anki gelişme düzeyinden de çıkarsanabileceği gibi, havacılık ve uzay sektörümüz
hemen tamamen dışa bağımlıdır. Bu ithal teknolojiyi kullanmaya dayalı strateji, son 60 yıl uygulamada
kalmış ve son 10 yıldır atılımlar yapmaya başlamıştır. Ülkemizin; TFX modeli bir savaş uçağı ve bölgesel
bir yolcu uçağı üretimi için çalışmalar (AR-GE) yaptığı, Gökbey (T-625) ve ATAK (T-629) gibi dünya ile
rekabet edebilecek tarzda sivil ve askeri maksatlı yerli helikopter ürettiği, A-400M ve F-35 gibi küresel
ortaklıkla üretimi yapılan hava araçlarına parça imal ettiği, Sikorsky T-70 gibi hava araçlarının aviyonik
sistemlerinin yüzde yüz yerli olarak üretildiği, kısaca havacılık teknolojisi alanında atılımlar yaptığı
günümüzde, üretilecek ve üretilen hava araçlarının, üretim ve bakımlarının ülkemiz insan öz kaynağı ile
yapılarak katma değer yaratılması önemlidir.
5. KAYNAKÇA
Airbus Global Market Forecast (2018), Global Networks, Global Citizens 2018-2037 https://www.airbus.com/content/dam/corporate-topics/publications/media-day/GMF-2018-2037.pdf. Erişim Tarihi: 04.09.2019.
CNN Türk. (2018). https://www.cnnturk.com/ekonomi/turkiye/istanbul-yeni-havalimani-aciliyor-iste-acilis-toreninden-son-gelismeler (Erişim Tarihi: 15.07.2019)
Doidge. F. (2008). Engineery Interest in Aerospace, www.aerospace-technology.com. Erişim Tarihi: 02.09.2019.
Eceral, T . (2017). Türk Savunma ve Havacılık Sanayisinin Küresel, Ulusal ve Yerel Dinamikleri: Ankara Örneği. Gazi Akademik Bakış, 11(21), 87-106.
Kondu.C.(2010). Anlayarak Hızlı Okuma ve Öğrenme, Akis Kitap, İstanbul
Kotha, S. (2010). Spillovers, spill‐ins, and strategic entrepreneurship: America's first commercial jet airplane and Boeing's ascendancy in commercial aviation. Strategic Entrepreneurship Journal. 4. 284-306.
Özfatura (2010). http://www.logisticsclub.com/modules.php?name=News&file=article&sid=154. Erişim Tarihi: 01.04. 2010.
Page, S. & Ge, Y. (2009). Transportation and tourism: a symbiotic relationship?. In T. Jamal & M. Robinson, The SAGE handbook of tourism studies (pp. 372-396). London: SAGE Publications Ltd
Sabah, (2018), https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/07/14/thyden-flas-yeni-havalimani-aciklamasi. Erişim Tarihi: 15.07.2019.
Saberi. B. (2018). The role of the automobile industry in the economy of developed countries. Int Rob Auto
J. 4(3), 179-180. SHGM (2018). http://web.shgm.gov.tr/tr/manset-haber/5710-havacilik-sektorundeki-buyume-istihdamin-
da-lokomotifi-oluyor. Erişim Tarihi: 04.09.2019. T41 Bölgesi Sivil Havacılık Sektör Raporu (2016). https://www.bebka.org.tr/admin/datas/yayins/129/
sektorraporuhavacilik_1514189218.pdf. Erişim Tarihi: 04.09.2019. TEI (2019). http://www.tei.com.tr. Erişim Tarihi: 25.08.2019. TUSHAD (2019). Yeni Havaalanı açıldı, Sivil Havacılar Dergisi,
https://www.tushad.org/upload/df1ef823/4e4c5eff24242375b8128639.pdf. Erişim Tarihi: 10.09.2019. UTİKAD (2018). https://www.utikad.org.tr/Detay/Sektor-Haberleri/22347/havacilik-sektoru-yeni-
havalimaniyla-ucusa-gececek, Erişim Tarihi: 15.07.2019. http://www.siwep.net/haber/949-endustri-amp-teknik-thy-teknik-bolge-merkezi-oluyor.html. Erişim
Tarihi: 10.09.2019. https://yokatlas.yok.gov.tr/lisans-anasayfa.php. Erişim Tarihi: 01.09.2019.
87
HAVACILIK İŞLETMELERİNDE DÖVİZ KURU RİSKİNDEN KORUNMA AMAÇLI TÜREV İŞLEMLERİ
Murat ATİK
Dr.Öğr.Üyesi, Milli Savunma Üniversitesi
ORCID: 0000-0002-5150-0203
ÖZET
Havacılık sektörünün uluslararası bir niteliğe sahip olması havayolu şirketlerini kur riskine maruz bırakmaktadır. Havayolu şirketlerinin gelir ve giderlerini farklı para birimleri üzerinden gerçekleştirmeleri sebebiyle döviz kurundaki olası dalgalanmaların sonucu nakit akımlarında ve karlılıkları üzerinde oluşan risk, döviz kuru riski olarak tanımlanmaktadır. Döviz kuru riskinin büyüklüğü havayolu şirketinin niteliğine, kurumsallığına ve büyüklüğüne ve stratejisine bağlı olarak değişebilmektedir. Havayolu şirketleri, kurdaki meydana gelebilecek dalgalanmaların etkisini asgari düzeye indirgemek için para birimlerini periyodik olarak takip ederek, para birimlerinin dağılımını gelir ve gider yapısına göre dengeli bir hale getirmeye çalışmaktadır. Havayollarında özellikle yakıt, bakım, revizyon maliyetleri, uçak satın alma veya kiralama işlemlerinin genellikle dolar cinsinden olması havayolu işletmelerini döviz kuru riskine maruz bırakmaktadır. Bu çalışmada havayolu şirketlerinin döviz kuru riskini yönetebilmeleri için yapabileceği finansal türev işlemlerin neler olabileceği ve Türkiye ve Dünya’daki belli bazı havayolu şirketlerinin faaliyet raporlarından döviz kuru riskine yönelik aldıkları önlemler değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Kur Riski, Türev İşlemleri, Türev Ürünleri, Henging
88
ABSTRACT
The fact that the aviation industry has an international character exposes airlines to exchange rate risk. The risk arising from the possible fructuations in the exchange rate due to the fact that airline companies realize their income and expenses in different currencies is defined as the exchange rate risk. The magnitude of the exchange rate risk may vary depending on the nature, institutionalization and size and strategy of the airline. In order to minimize the effect of the fructuations in the exchange rates, airline companies periodically monitor the currencies and try to balance the distribution of currencies according to their income and expense structure. In particular, the fact that fuel, maintenance, revision costs, aircraft purchase or rental transactions are usually denominated in US dollars, airlines are exposed to exchange rate risk. This study will evalaute both financial derivatives that the airline companies can use to manage the exchange rate risk and the financial derivatives used to take measures for the exchange rate risk by certain airline companies in Turkey and in the world.
Keywords: Currency Risk, Derivative Transactions, Derivative Products, Henging
89
HAVAYOLU ŞİRKETLERİNDE MALİYET KIRILIMINA YÖNELİK ETKİNLİK VE DUYARLILIK ANALİZİ
Bülent YILMAZ
Dr.Öğr.Üyesi, Milli Savunma Üniversitesi
ORCID: 0000-0003-1114-2365
ÖZET
Ekonomik göstergelerin piyasalarda sürekli bir değişim içinde olması havacılık sektöründeki girdi fiyatlarını etkileyerek sektördeki girdi maliyetlerinin değişmesine sebep olmaktadır. Havayolu şirketlerinin, maruz kaldıkları risklere karşı koruyucu önlemlerle pazarda rekabet üstünlüğü sağlayarak gelirlerini artırabilmek için öncelikle gider kalemlerini doğru değerlendirmeleri gerekmektedir. Bu yüzden havayolu şirketlerinin operasyonel giderlerinin kontrolü ve analizi önemlidir. Havacılık sektöründeki başlıca gider kırılım faktörleri akaryakıt giderleri, personel giderleri, havaalanı giderleri, satış ve pazarlama giderleri, yer hizmetleri, yolcu ikram ve hizmet giderleri, bakım ve diğer giderler şeklinde sıralanmaktadır. Söz konusu bu giderler (CASK) birim yolcu ve kargo maliyetlerini oluşturacağı için gelirleri doğrudan etkilemektedir. Bu çalışmada, havacılık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin gider kırılımları incelenerek, her bir gider kaleminin duyarlılık analizi ile toplam gider içindeki ağırlığı ve her bir gider unsurunun yarattığı etki derecesi ölçülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Operasyonel Giderler, Gider Kırılımı, Duyarlılık Analizi
90
ABSTRACT
The fluctuating economic indicators cause the input costs to change thereby affecting the input prices and in the aviation sector. Airline companies should principally evaluate their expense items properly to increase revenue by gaining competitive advantage by means of protective measures against risk they are exposed to. Therefore, it is important to control and analyze the operational expenses of airlines. The main cost breakdown factors in the aviation industry are fuel expenses, personnel expenses, airport expenses, sales and marketing expenses, ground handling services, passenger catering and service expenses, maintenance and other expenses. These expenses (CASK) consisting of unit costs per passenger and cargo directly affect airline revenues. In this study, by examining cost breakdown of the companies in the aviation industry, I evaluated the weight of each expense in total expenses and degree of influence which each cost item caused with sensitivity analysis of each cost item.
Keywords: Operational Expenses, Expense Breakdown, Sensitivity Analysis
91
Hava Yolu Taşımacılığında Finansal Raporlamaya Genel Bakış
Can ÖZTÜRK
Doç. Dr., Çankaya Üniversitesi, [email protected]
ORCID: 0000-0003-1587-4707
ÖZET
Hava yolu taşımacılığında 2000’li yıllardan itibaren önem kazanan konulardan biri de finansal raporlamadır. Faaliyet gösterdiği ülkenin mevzuatına istinaden hisseleri borsada işlem gören hava yolu şirketleri zorunlu olarak, hisseleri borsada işlem görmeyen hava yolu şirketlerinin ise gönüllü olarak Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile uyumlu finansal tablo ve dipnotları hazırlamaya başladığı görülmektedir. Bu çalışma, hava yolu şirketlerinde finansal raporlama üzerine sürmekte olan bir araştırmanın ilk bulgularına odaklanmıştır. Çalışmanın amacı; Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’ne üye olan ve de bu birliğe üye olmamakla birlikte hisse senetleri borsada işlem gören hava yolu şirketlerinin finansal raporlama tercihleri üzerine Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin hava yolu şirketlerini Amerika, Avrupa, Afrika - Orta Doğu, Asya-Pasifik ve Çin - Kuzey Asya şeklindeki bölgesel sınıflandırması çerçevesinde bir tespit yapmaktır. Yapılan araştırmaya göre hava yolu şirketlerinin önemli bir bölümünün halka açık şirketler olmadığı görülmüştür. Bu şirketlerin bazıları bağlı oldukları ana hava yolu şirketinin bağlı ortaklığı veya iştiraki statüsündedir. Hisse senetleri borsada işlem gören hava yolu şirketlerinin büyük bir bölümü Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile uyumlu finansal tablo hazırlamaktadır. Bu kapsama girenlerin bir bölümü de uluslararası standartlara geçiş sürecindedir. Diğer taraftan, hisse senetleri borsada işlem görmeyen hava yolu şirketleri arasında gönüllülük esasına dayalı olarak uluslararası standartla uyumlu raporlama yapan az sayıda hava yolu şirketine rastlanmıştır. Bu bağlamda, sektörde finansal raporlama açısından karşılaştırılabilirlik, genel bir bakışla değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: hava yolu, taşımacılık, finansal raporlama, UFRS
92
An Overview of Financial Reporting in Airline Transportation
ABSTRACT
One of the important topics of airline transportation has been financial reporting since 2000. In accordance with the regulation of the country where the airline company is operated, airline companies whose shares are traded in stock exchanges necessarily, airline companies whose shares are not traded in stock exchanges voluntarily started to prepare their financial statements and notes in compliance with International Financial Reporting Standards. This paper focuses on preliminary findings of ongoing research on financial reporting in airline companies. The objective of this paper is to determine the financial reporting preferences of airline companies within the framework of the member airlines of International Air Transport Association and non-member airlines whose shares are quoted in a stock exchange by considering the regional classification of International Air Transport Association: Americas, Europe, Africa - Middle-East, Asia-Pasific, and China - Northern Asia. According to the research, majority of airlines are not quoted in stock exchange. Some of these airlines are either subsidiary or associate of the main parent airline company. The majority of airlines whose shares are traded in stock exchange prepare their financial statements in compliance with International Financial Reporting Standards. Some of these quoted airlines are in process of transition to international standards. On the other hand, there are few non-quoted airlines that voluntarily prepare their financial statements in line with International Financial Reporting Standards. In this context, comparability of financial reporting in airline sector is evaluated in the general context.
Keywords: airline, transportation, financial reporting, IFRS
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
93The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session III
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Suat BEGEÇ
94
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite
Öğrencilerinin İletişim Becerileri İle Problem Çözme Becerileri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi
Ahmet Turan ÖZTÜRK 1
Murat UĞUR2
Dr. Öğr. Üyesi Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme fakültesi. e-mail: [email protected]¹
Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. e-mail: [email protected]²
ORCID ID: 0000-0002-8678-7734
ÖZET
Bu çalışma sonunda elde edilen veriler aracılığı ile üniversitelerin havacılık bölümlerinde öğrenim gören
öğrencilerin iletişim ve problem çözme beceri algılarının saptanması ve böylelikle havacılık sektöründe iş gücü
oluşturacak öğrencilere eğitim veren havacılık üniversitelerine yol gösterici olması amaçlanmıştır.
Literatüre bakıldığında amaç ve uygulamasına benzer bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle
çalışmanın literatüre olumlu katkılar sağlaması ve bir eksikliği doldurması ön görülmektedir.
Araştırmanın örneklemini 2017-2018 eğitim öğretim yılında Türkiye’de bulunan araştırma kapsamına
katılan lisans düzeyinde eğitim veren üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Üniversiteler devlet ve vakıf olarak
ikiye ayrılmaktadır. Araştırmaya devlet üniversitelerinden 867 öğrenci, vakıf üniversitelerinden 359 öğrenci olmak
üzere toplamda 1226 öğrenci katılmıştır. Araştırma ile Devlet üniversitelerindeki öğrencilerin iletişim becerileri ve
alt boyutlarının puan ortalamalarının, vakıf üniversitelerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu çalışmanın bulgularına göre havacılık bölümlerinde lisans düzeyinde
öğrenim gören üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri puanı ortalamaya yakın iken, problem çözme becerileri
puanı ortalamanın üstündedir. Bununla birlikte havacılık okullarında öğrenim gören üniversite öğrencilerinin
iletişim becerilerinin, problem çözme becerilerini etkilediği görülmüş ve aralarında ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Havacılık sektörüne iş gücü olarak personel yetiştirilmesinde önemli bir yeri olan üniversitelerin havacılık
bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin, iletişim becerilerini ve problem çözme becerilerini geliştirmek amacı ile
ilave ve yeni eğitimler verilmesi konusunda bir farkındalığın oluşturabileceği, iletişim becerilerinin ve problem
çözme becerilerinin geliştirilmesi yönünde alınacak bireysel ve kurumsal tedbirlere yardımcı olabileceği
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İletişim, İletişim Becerileri, Problem, Problem Çözme Becerileri.
95
Investigation Of The Relationship Between Communication Skills And Problem Solving Skills Of Undergraduate University Students In Aviation
Departments
ABSTRACT
The aim of this study is to determine the communication and problem solving skills of the students studying in the aviation departments of universities and, thus to guide the aviation universities providing training to the students who will form the labor force in the aviation sector.
A similar study has not been found in the literature. Therefore, the study is expected to provide positive contributions to the literature and to fill a gap.
The sampling of the study consists of the undergraduate students who participated in the study in the 2017-2018 academic year in Turkey. Universities are divided into two as state and private universities. 867 students from state universities and 359 students from foundation universities participated in the study. A total of 1226 students attended. We can say that the average scores of the communication skills and sub-dimensions of the students in the state universities are significantly higher than the students in the foundation universities. According to the findings of this study, while the scores of communication skills of undergraduate university students in aviation departments are close to average, problem solving skills scores are above average. Furthermore, it was determined that communication skills of the university students studying in aviation departments affected problem solving skills and the presence of a relationship between the subject skills was acknowledged.
It is helpful to establish an awareness in providing additional and new trainings in order to improve the communication skills and problem solving skills of the students who study in the aviation departments of universities that play an important role in the personnel training of manpower in the aviation sector. Furthermore, it might contribute to the individual and institutional measures in order to increase communication skills and problem solving skills.
Keywords: Communication, Communication Skills, Problem, Problem Solving Skills.
1.GİRİŞ
Havacılık sektöründe pilotaj, bakım ve üretiminde görev alacak personelin alanlarında edindikleri
her türlü donanım ve bilgi gelecekte bulundukları organizasyonun, sektördeki yerini belirlemek için
önemlidir. Şirketler, çalışanlarına alanları dahilinde ve şirket pozisyonlarına göre uzmanlaştırmak için
gerekli eğitimi sunmaktadırlar. Davranışa yönelik reaktif ve proaktif olarak katkıda bulunarak gelecekte
oluşabilecek riskler önlenebilmektedir.
Oklahama üniversitesinde 300 kişinin ve iş adamlarının da katıldığı uluslararası bir konferansta,
panelistlerden biri olan Amerikan havayollarından Bob Cranland’a şirkete gelen gençleri işe almak için ne
aradığı sorulduğunda, testerenin bilenmesi anlamına gelen “Sharpen the saw” ifadesini kullanmıştır. İyi
eğitimli teknik personel için doğru eğitim ile birlikte deneyim kazanılmasının önemli olduğunu, bunun
içinde güçlü bir eğitimin geniş bir müfredat gerektirdiğini belirtmiş ve ömür boyu öğrenme felsefesinin de
önemini vurgulamıştır (Kutz, 2000: 24).
Havacılık örgütlerinde de diğer örgütlerde olduğu gibi insan kritik önem taşır. Yer hizmetleri,
ikram, yakıt, terminal, kargo, bakım ve havayolu taşımacılığının yanında havacılık sektöründeki farklı tipteki
örgütlerdir. Havaalanı güvenliğinden, uçak kapısının açılması, bagajın yüklenmesi, yakıt ve temizlik
hizmetleri, yolcu memnuniyeti, uçuş operasyonu ve emniyetli bir şekilde uçağın uçması sağlanarak yolcu
memnun edilerek bağlılık oluşturulur. Kaza ve kırım olayları havacılığı tehdit eden insan hataları ve
96
ihlalleri, dikkatli ve yetenekli çalışanlar tarafından zamanında fark edilip önlene bilmektedir. Uçak
kazalarında can kaybı olabildiği gibi işletme açısından itibar kaybına ve maliyet kaybına neden olmakta,
sektördeki devamlılığı için de tehlike oluşturmaktadır. İşletme içerisindeki alt sistemlerde etkilenerek
olumsuz sonuçlar oluşturacaktır. Uçak teknisyenleri, kontrolör, pilot ve mühendisler hava taşımacılığındaki
lisanslı kritik görev yapan çalışanlardır (Benligiray ve Kurt, 2016: 359).
2002 yılında sivil havacılık otoritesinin (Civil Aiation Authorty) yayınında, havacılık endüstrisi
olduğu sürece uçak bakımının küresel havacılık sektörünü destekleyen havacılık sisteminin temel bileşeni
olduğu, bu sürede de bakım ve denetimde görevli personelin etkilendiği ortamların incelenmesinin gerekli
olduğudur. Hedef kitle de uçak bakım teknisyenleri/mekanik, mühendisler, denetçiler, tasarımcılar,
planlamacılar, operasyon personeli, sivil havacılık personeli, havayolu personeli ve bakım
organizasyonundan sorumlu oluşan kişilerdir (CAP 718, 2002).
Mürettebatın yaşanılan problemleri birbirlerine iletmeleri oldukça önemlidir. Aynı şekilde bakım
personelinin de diğer ekip üyeleri ile iletişim halinde problemi paylaşmaları, birbirlerine doğru ve düzgün
bir şekilde iletebilmeleri iş takibinin yapılması açısından önemli olmaktadır. Araştırmalar gösteriyor ki;
problem çözme becerisine sahip olmak fikir üretmekle birlikte önceliklerin belirlenmesinde de yardımcı
olmaktadır.
Çalışmalardan yola çıkarak gösteriyor ki havacılıkta liderliğin zirvesine ulaşmak için iletişim
becerilerine ihtiyaç vardır. Müfredattaki geleneksel ders sistemi değiştirilerek ya da ek dersler ile katılımın
sağlanması gerekli ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç değerlendirilerek boşlukların doldurulması, mezun olunduktan
sonra iletişim becerileri ve problem çözme becerileri gibi gerekli niteliklere sahip olunması öncelikli
belirleyiciler olarak görülmektedir.
Bireyin zamanla ve şartlarla değişebilen problemleri çözebilme durumu, iletişimine bağlı olarak
yeteneklerinin ve davranışlarının sonucu olarak da tatmin seviyesini ortaya çıkarmaktadır.
Literatürde iletişim becerileri ve problem çözme becerilerini ayrı ayrı araştıran çalışmalara
rastlanırken, söz konusu başlıkları aynı çalışmada incelendiği araştırmalar sınırlı sayıdadır.
Literatüre bakıldığında amacına ve uygulamasına benzeyen bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu
sebeple çalışma ile literatüre olumlu katkı sağlamasının yanında bir eksikliğin doldurması ön görülmektedir.
Ayrıca, bu araştırma ile havacılık sektörüne iş gücü olarak personel yetiştirilmesinde önemli bir yeri
olan üniversitelerin havacılık bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin, iletişim becerilerini ve problem
çözme becerilerini geliştirmek amacı ile ilave ve yeni eğitimler verilmesi konusunda bir farkındalığının
oluşturabileceği, iletişim becerilerini ve problem çözme becerilerini artırılması yönünde alınacak bireysel ve
kurumsal tedbirlere yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
Havacılık bölümlerinde öğrenim gören üniversite öğrencilerin iletişim becerileri ile problem
çözme becerileri arasındaki ilişki incelenerek ileride meydana gelebilecek problemleri ön görecek
sonuçların ortaya konması amaçlanmıştır. Daha önce yapılan çalışmalardan elde edilen tecrübelere göre
araştırma soruları ve hipotezler oluşturulmuştur.
97
Demografik özellikler iletişim becerileri ve problem çözme becerilerini etkilemekte midir?
İletişim becerileri ile problem çözme becerileri arasında bir ilişkiden söz edilebilir mi?
İletişim becerilerinin problem çözme becerileri üzerinde bir etkisi var mıdır?
Yukarıdaki araştırma sorularına cevap bulabilmek için hipotezler oluşturulmuştur:
2. LİTERATÜR TARAMASI VE İNCELEME
2.1. İletişim Becerisi
Gönderilen mesajların kişi tarafından doğru şekilde kodlanarak iletilmesiyle, almış olduğu mesajları
da hatasız bir şekilde anlamlandırarak etkili bir şekilde tepki vermesi ve etkin bir şekilde dinleme
becerilerinin tümü iletişim becerisi olarak adlandırılmaktadır (Çetinkaya ve Alparslan, 2011: 367). Kişilerin
sosyal etkileşimi ve sosyal iletişimi, iletişim becerisi olarak tanımlanmaktadır. Bilginin karşıdakine ben dili
kullanılarak empati ve saygı başta olmak üzere maske olmaksızın başka duyguyu, düşünceyi ve bilgiyi
aktarmanın yanında, ilişkileri doyum verici bir şekilde oluşturarak toplum yaşamındaki davranışları
kolaylaştırmaktadır. İletişim becerilerinin sözlü ve sözsüz iletişim, beden dilinin kullanılabilirliği,
birbirleriyle ilgili empati, dinleme becerisi, geri bildirimlerinin yerinde olması ile sosyal becerileri
içermektedir. Tek değil de diğer duyguların ve becerilerin birlikte kullanımının yeterliliğidir. Bu kabiliyetleri
kişinin olaya bakış açısını olayla ilgili tanımlamalarını soruşturması, araştırması ve bağdaştırmasını
kapsamaktadır ve iletişim becerisi edinmiş olan bireyler kendine yapılmış olan eleştiriler, şikayetler veya
uyarılar sonucunda olaylara farklı açılardan bakarak doğru anlamlar yükleme kabiliyetine sahip
olmaktadırlar (Ceylan, 2017: 31).
Tanımlamalar gösteriyor ki, doğru etkileşim ile iletişim becerileri kişinin sosyalleşme sürecini
etkilemekte ve kabiliyetlerini de şekillendirmektedir. Bakış açısına yön vererek olaylar karşısında tutum
oluşturmasına, araştırmasına eleştirisel anlam yükleyerek fikir üretmesine yardımcı olmaktadır.
İletişim: Latince kökenli “Communication” sözcüğünden gelir. İstenen sonuçlara ulaşmak ve
davranışları etkilemek amacıyla, kişiler arasındaki sözlü ya da sözsüz anlayışın sağlanmasıdır. Ortak amaç
doğrultusunda örgütün bir otoritenin hiyerarşisi altındaki kişilerin faaliyetlerindeki koordinasyondur. Bütün
organizasyonların temelinde ahenkli ve dinamik ilişkilerin geliştirilmesi ve sürdürülebilmesini sağlayan
insan ilişkileri akımıdır (Tan ve Tan, 2015: 2).
Toplum yaşamındaki işleyişin devamlılığının sağlanması iletilerin aktarılması, tehlikelerin
bildirilmesi, olanları duyurarak toplumda ki çevrenin gözlemini oluşturması, diğer yandan haber ve bilginin
belirli kaynaklar tarafından toplanarak bu kaynaklarca ulaştırılması iletişime bağlı olmaktadır (Yılmaz, 2003:
25).
2.2. Problem Çözme Becerisi
Anderson (1980) problem çözmeyi bireyin hedefe ulaşma esnasında ortaya çıkan engellerin
kaldırılmasına, çözüm bulma ve aynı zamanda araştırma süreci olarak tanımlamaktadır (Kışkır, 2011: 31-
32).
98
Etkili problem çözmek için iyi bir iletişim ve müzakere olması gerekmektedir (Akkaya, 2010: 52).
Krulik ve Rudnick 1996 yılındaki araştırmalarında problem çözme becerisini temel beceri olarak
değerlendirmektedirler. Verileri yorumlayarak aralarında ilişki kurmak, problem çözme aşamasında
oluştuğu için öğrencilerin gerçek dünyaya açılmadan önce bu beceriyi kazanmış olmaları, her alanda
kullanabilecek olmalarından dolayı önemlidir (Atay, 2017: 2).
Bireylerin ve grupların, bulundukları çevrede uyumlu olmalarında, başarılı olmalarında ve etkin
olmalarında önemli bir beceri olmasından dolayı problem çözme becerisini kazanmaları önemlidir.
Problemin birçok çözümü vardır. Bazı problemlerin çözümleri kesin olmamakla beraber bilgi, yaratıcılık,
sistemli bir şekilde ve çok yönlü düşünmeyi gerekli kılar. Bunun içindir ki bu durumda fikirlerin
paylaşılması kaçınılmaz olmuştur (Çelenk, 2016: 13).
Bingham (1998) problemi, bir insanın istemiş olduğu hedefine ulaşmak amacıyla toplamış olduğu
mevcut çabalarının karşısına çıkan engel olarak tanımlamaktadır (Azaklı, 2017: 6). Kneeland (2001)
problem çözmeyi mevcut durumla olması gereken durumun farkı şeklinde açıklarken, D’Zurilla ve Nezu
(1990) her gün karşılaşılan sorunlarla etkili bir şekilde başa çıkabilmesi ve davranışsal-bilişsel süreçler
üreterek problemlerini çözebilmesi olarak tanımlamış (Azaklı, 2017: 5-6), Oğuzkan ise problem çözmeyi
enerji, çaba, zaman ve alıştırma işi olarak tanımlamaktadır (Azaklı, 2017: 12).
Amaca ulaşmanın önündeki sosyolojik, ekonomik, fizyolojik, psikolojik olabilen, hayal ürünü veya
gerçek amacın önünde kısıtlayan, engel koyan, zorlayan güçlükler şeklinde ifade edilmektedir (Kartal, 2016:
8).
Kişinin karşılaştığı yeni güç durum olarak ifade edilir problem. Aslında problem çözümle alakalı
elemanları içinde barındırır, kişiden beklenen ise bütün bu elemanları düzenlemesidir (Bedge ve Özyürek,
2016: 205).
Kişinin karşılaştığı yeni güç durum olarak ifade edilir problem. Aslında problem çözümle alakalı
elemanları içinde barındırır, kişiden beklenen ise bütün bu elemanları düzenlemesidir (Bedge ve Özyürek,
2016: 205).
John Dewey insanın zihnini karıştırarak ve meydan okuyarak inancı belirsizleştiren tüm şeyler
olarak tanımlarken, belirsiz veya bilinmeyen öğelerden oluşması ile problemin bilinmezliğinden dolayı
duyarlılığı da engellediği ifade edilmektedir (Azaklı, 2017: 8).
2.3.Havacılık
Havacılık kavramı, insanlar tarafınca üretilen hava taşıtları ile uçma eylemini gerçekleştirmek ve bu
eylemi gerçekleştiren makinelerin bakımı ile ve tasarımıyla uğraşmak şeklinde ifade edilmektedir (Acarsoy,
2013: 2).
Havacılık sektörü dünya genelinde teknolojik yönden en yüksek devir hızına sahip sektörlerin
başında olduğundan, bu yoğunluğun karşılanmasında en gerekli ihtiyaç nitelikli iş gücüne gereksinim
duyulmaktadır (Korul ve Küçükönal, 2003: 5).
Zaman, mekân ve kuvvetin doğru kullanılmasının sonucu insanlığın yapmış olduğu en önemli
keşiflerdendir (Mihandoust, 2017: 1).
99
İnsanların ürettiği, tasarladığı ve bakımını yaptığı hava taşıtları insanlığın en önemli keşiflerden
sayılmaktadır. Havacılık sektörü gördüğü yoğun talepten dolayıdır ki nitelikli iş gücüne sahip olmalıdır.
Balonla güç kazanan modern havacılık, planör ile gelişmiş ve uçağın icat edilmesi ile insanlık
tarihine etki etmiş, şekillendirmiştir. Wright kardeşler ile özdeşleşerek ilk uçağın uçması milat olarak kabul
edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda balon ve uçak kullanılmış, 1930’lara kadar da balon adından söz
ettirmiş fakat zaman içerisinde uçak karşısındaki konumunu kaybetmiştir. Askeri maksat ile hava
araçlarının kullanılmasıyla harp mantığı ve etki alanı köklü değişikliklere uğramıştır (Yalçın, 2016: 181).
Balon ile başlayan havacılık maceralarına daha fazlasını arzu eden insanlar, çaba harcayarak ve hayal
güçlerini de ekleyerek uçuşlarını gerçekleştirmişlerdir. Bazıları yıllarca süren çalışmalar, bazıları ise tasarım
haline dönüştürülmüş ve daha sonra uygulamaya geçilmiş çabalar olarak havacılıkta yer almaktadır.
2..4. Havacılıkta İletişim Becerisinin Önemi
Havayolu şirketleri çalışanlarını bir ekibin üyesi olarak gördükleri için performanslarına
odaklanmaktadırlar. Her şey ilk önce bireyde başladığı için bireyin geliştirdiği, özümsediği ve sahip olduğu
güçlü yönleri ile grupla etkileşimde olacaktır. Bireysel performansın güçlü yapısı gereği, güçlü köklere sahip
olması gerektiği inancı taşındığından dolayı da havacılık eğitimlerinde “iletişim becerileri” konusuna ihtiyaç
duyulmaktadır. Gelecekte havacılık sektöründe profesyonel olarak görev alacak kişiler sosyal beceri ve
kişilerarası iletişim konusunda eğitilmediyse genellikle bir havacılık şirketi tarafından kabul edildiklerinde
ciddi anlamda havayolu şirketinin gizli bir başarısızlığı da kabul etmesi söz konusu olmaktadır (Vieira ve
Santos, 2010: 362).
Ekibin üyesi olan bireyler grupta diğer ekip üyeleri ile etkileşimde olabilmek için iletişim halinde
olmaları gerekmektedirler. Havacılık sektöründe çalışmaya başlayan kişilerin geçmişlerinde iletişim
becerileri özelliklerini kazanmaları gerekmektedirler.
ULS Havayolları kargo taşıma şirketi uçuş emniyetini sağlamak için uçuş emniyet programı (SP)
kullanmaktadır. Bu program ULS hava yollarındaki tüm personele bir haberleşme hattı üzerinden, üst
yönetim ile doğrudan iletişim kurma imkânı sağlamaktadır. “One-Site Safety Officer” sıfatıyla emniyet
sistemindeki yetersizliklerin belirlenmesine ve çözüm yollarının bulunmasına da katkı sağlamaktadır (Balık,
2015: 81). Eurocontrol iletişim nedenlerinin görünme sıklığını azaltmak amacıyla iletişim kaynaklı hataların
nedenini anlamak için hazırladığı raporda Amerika Birleşik Devletlerinde iletişim ile ilgili 535 olayın
analizinin yapmıştır. İletişim ile ilgili yaşanan sorunların genelde, pilot ile kontrolör arasında benzer çağrı
isimlerinin kullanılması, iletişim engelleri, radyo parazitleri, frekans değişimi ve standart dışı freyzoloji
kullanımı gibi nedenlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir (Eurocontrol, 2006: 1). Uçak bakımının büyük
bir bölümü bakım ve denetimi teknisyenlerce gerçekleştirilmektedir. Teknisyenlerin takım üyesi olması,
koordinasyon içinde olması, etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrenmeleri takımın hedeflerinin başarılması
açısından önemlidir. Hataların giderilmesinde bilgi paylaşımı, iletişim ve karar verme uçak bakım
alanlarında çok önemli rol oynar. Havacılık alanında verilen eğitimler son zamanlarda ekip çalışmasının
geliştirilmesine odaklanılmış olup, Maintenance Resource Management (MRM) (Bakım Kaynak Yönetimi)
ve Technician Resource Management (TRM) Teknisyen Kaynak Yönetimi ekip üyelerinin bakım
100
faaliyetleri içerisinde oluşan problemlerin giderilmesi için, etkili problem çözme yöntemlerini
geliştirilmesine yönelik uygulamalar yapılmıştır. MRM eğitim programları havayolu şirketlerince denenmiş
ve bu eğitimlerin başarı gösterdiği görülmüştür. Uçak bakım timi için hazırlanan bu eğitim modülü iletişim,
karar verme, kişiler arası ilişkiler ve liderlik gibi temel becerileri içermektedir (Latorella ve Prabhu, 2000:
153).
Pilot ve kontrolörler için radio yani telsiz görüşmeleri sırasında başta gelen tavsiyeler arasında,
standart anlatım biçimini yani havacılık freyzyolojisini kullanılması gerekmektedir. Eurocontrol tarafından
telsiz görüşmeleri için kontrolöre verilen tavsiyeler şöyledir; kurulan iletişimin kısa olması, yavaş ve sabit
bir şekilde anlaşılır konuşulması, rakamların dikkatli tekrarlanması, rakamların kullanımında “two” ve
“three”’de olduğu gibi ses benzerliğine dikkat edilmesi, kısa talimatlar verilmesi ve yapılan telsiz frekansları
değişiminde ise dikkatli olunması pilotun değişen frekansı doğru ve açık bir şekilde geri bildirimle
onayladığından emin olunmasıdır (Eurocontrol, 2006: 52).
Helmreich ve Foushee 1993 yılında yapmış oldukları araştırmada olay ve kazaların insandan
kaynaklı olmasındaki temel nedenin bireylerin arasındaki iletişimden oluştuğunu belirtirler. İletişimin hava
taşımacılığının ayrılmaz parçası olduğu düşünüldüğünde bilginin iletişimin sürekliliğini ve varlığını sağlayan
en temel öğe olması, iletişimin bilgiyi paylaşma durumu olduğunu ekonomik, teknolojik ve sosyal
yeterliliklerde etkili iletişime dayanmaktadır. Bilginin tek yönlü iletimi enformasyon, alıcı ile bilgi
kaynağının çift yönlü bilgi alışverişin de komünikasyon “iletişim” olarak adlandırılmaktadır. Havacılık
ortamlarında, dört çeşit mesaj tipi kişiden kişiye gönderilmekte olup bu mesaj tiplerinin herbiri de önem
taşımaktadır. İleri teknoloji kullanımı ile üretimi yapılan uçaklarda, uçak bilgisayarlarıyla ve bilgisayarlar
arasında başka bir iletişim tipi de bulunmaktadır. Havacılık alanında ki beş çeşit mesaj yapısı aşağıda
sıralanmaktadır:
1. Sözel ve görsel iletişim mesajları.
2. Sözel olmayan iletişim mesajları.
3. Sözel iletişim mesajları.
4. Yazılı iletişim mesajları.
5. Teknoloji kullanımı yolu ile yapılan iletişim mesajları şeklinde belirtilmektedir.
Hangarlarda teknisyenler, hava trafik kulelerinde kontrolörler, uçaktaki kokpit ekibi ve kabin
ekibinin de kendi aralarında ve yolcular ile, havaalanında çalışanlar birbirleri ile ve bu gruplar yine birbirleri
ile genellikle sözel olarak iletişim kurarlar (Ergül, 2009: 99-101).
İletişim; uçuş ekibinde ki personelin verinin, fikrin, talimatın, bilginin sözlü ve sözsüz becerilerin
karşılıklı olarak değişimi şeklinde tanımlanmaktadır. İletişim sürecinde açık ve etkili kelimeler kullanmak
dinlemeyi, karmaşayı, aşırı yoğunluğu önlemektedir. İletişim açısından uçuş ekibindeki ilişkilerin kötü veya
bozuk olması pilotlar açısından stres oluşturarak uçuş güvenliğini olumsuz etkilemektedir (Güler, 2014:
34). Havacılık tarihindeki kazaların ve olayların sebepleri incelendiğinde büyük bir kısmında insan
faktörlerinin etken olduğu görülmekte, temel sebeplerinde ise özellikle hava kontrolörleri ve pilotlar
arasındaki hayati önemi olan iletişimden kaynaklı iletişim problemleri oluşturmaktadır. Tekrar etmekteki
(read back) hatalar, kelimelerin belirsiz kullanımı, freyzyolojinin karmaşık kullanımı, uçak çağrı adlarının
101
benzer kullanımı, İngilizcede’ki eksiklik veya kullanılan aksanın ağır olmasının yanında, kültürel yapıdan
kaynaklanan iletişim problemleri, dilin yapısına bağlı iletişim problemleri, iletişim eksikliği, hiç iletişime
geçememe gibi durumlardan kaynaklı uçak kaza ve olayların gerçekleşmesine sebep olabilmektedir
(Dönmez ve Uslu, 2016: 1074).
Hava taşımacılığı işlemlerinde iletişimin geliştirilmesi, kazaların önlenmesi ve olabildiğince
havacılıkta emniyetin en yüksek seviyede tutulabilmesi yönünde, havacılık emniyetinde iletişimin ciddi
önem arz ettiği görülmektedir. Araştırmacılara göre %70 insana yönelik hatalardan meydana geldiği
düşünülen kazalara bakıldığında ekiptekilerin soru sorması, talimatların kabul edilmesi, arama yapılması,
bilgilendirilmesi ve ekip tarafından bilginin iletilmesine bağlı olarak uçuş operasyonunun, iletişim olmadığı
sürece yönetilebilmesi düşünülemez (Krivonos, 2007: 2).
Havayolu, kargo, havaalanı, yer hizmetleri, hava trafiği, emniyet, sivil havacılık, turizm ve seyahat
gibi daha birçok havacılığın diğer alanlarında eğitim kritik önem taşır. Havacılık sektöründe yer alan
kişilerin güvenlik ve emniyet kurallarını içeren uygun eğitimleri alma zorunlulukları asli görevi olmaktadır
(Uncular, 2014: 11).
Havayollarında önem verilen emniyet tedbirleri aynı özen ile eğitim kurumlarında da yer alarak
daha sonra görev alacakları havayolları ve işletmelerde insan kaynaklı kazaları önlemede çözümler
getirebileceği düşünülmektedir.
2.5. Havacılıkta Problem Çözme Becerisinin Önemi
Ocak 1994’te yapılan insan faktörleri problemleri konusunda farkındalık yaratan çalışma da “Dirty
Dozen” olarak tanımlanan etkili ve güvenli performans gösterme kabiliyetini azaltan 12 unsur
bulunmuştur. Bunlar aşağıda ki gibi sunulmaktadır (Sian vd., 1996: 6):
1. İletişimin eksikliği, 2. Kayıtsız olma / Gevşeklik, 3. Bilgi eksikliği, 4. Dikkat dağınıklığı, 5. Örgüt iklimi, 6. Yorgunluk, 7. Kaynakların eksik olması, 8. Baskı, 9. Kendine güvende eksiklik, 10. Stres, 11. Farkındalık eksikliği, 12 İşyerindeki yıkıcı tutumlardır.
İnsan faktörleri problemlerinde “Dirty Dozen” olarak adlandırılan 12 neden performansı ve
verimliliği azaltmaktadır. Bazı havayolu şirketleri bu etkiyi azaltmak için personelin anında meydana gelen
sorunun çözümünü sağlayacak iletişim sistemi kurmuşlardır. Genelde saptanan iletişim probleminin pilot
ile kontrolörün teması sırasında yaşandığı tespit edilmiştir. Problemler birçok belirsizlik ve çelişkiden
oluştuğu için bilinen bir çözüm içermediklerinden ve teknik bir problemin iyileştirilmesi esnasında bu
problemler başka problemlerin oluşmasına sebep oluyor ise çelişki içeren problem şeklinde
düşünülmektedir.
Problem çözme, mümkün olan en kısa sürede en doğru çözümü bulmaktır. Havayollarında birçok
planlama ve operasyonda oluşan problemlerde faydalı ve verimli çözümler elde etmek için detaylı ve doğru
102
modellemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Havayollarındaki uçuş programlarındaki sürekli değişiklikler ile
planların aksaması söz konusudur. Bir havayolu şirketindeki problemlerin zorlayıcılığı, büyüklüğü ve önemi
düşünüldüğünde optimizasyon teknolojisi ile çözümü havayolu şirketinin karlılığı üzerinde etkilidir.
Havayolu şirketleri yüzlerce uçaktan, onbin ya da daha fazla hava mürettabatından oluşmakta, ayda yüzbin
uçuş yapmakta ve yılda on milyonlarca yolcu taşımaktadırlar. Rekabet ortamındaki yerlerini alabilmeleri ve
varlıklarını sürdürebilmeleri için problem çözümünde mümkün olan en iyi ve en doğru çözümü elde
etmeleri oldukça çok önemli olmaktadır (Andersson vd.,: 2005).
Hataların tamamen ortadan kaldıralamayacağı gerçeği bilinse de minimum seviyeye çekilerek, en
aza indirilmesi sağlanmalıdır. Risk olarak görülen durumların kontrol altına alınması ile ihlaller ve hatalar
engellene bilinir. Problemlerin çözümü çoğunlukla sistem düzeyinde yapılması ile sonuçlanabilir. Bakım
kültürünün oluşması ile bakım kazalarında ve olaylarında insan faktörlerinin etkileri azaltmaktadır. Karar
alma, çatışmaların çözümü ve iletişim becerilerinin iyileştirilmesi ile örgüt üzerindeki baskıyı
azaltılmaktadır(Öztürk,2011).
Yer personeli ve hava mürettabatı bireysel iletişim becerilerini öğrenmemiş, asimile etmemiş,
özümseyip geliştirmemişlerse mesleklerinde gerekli olan pratikteki iletişim araçlarını doğru bir şekilde nasıl
kullanabileceklerdir? İletişim mevcut kaynakları kullanmak için temel araçtır. İletişim yeteneği ekibin
durumsal farkındalığı, problem çözme becerisi, iş dağılımı ve diğer birçok yönetim fonksiyonlarının
gerçekleşmesini sağlar. Bu nedenledir ki evden önce çatı inşa edilemediği gibi, hava personelinin bu
beceriyi bir havayolu şirketi tarafından işe alınmadan evvel derste öğrenmesi, geliştirmesi ve hâkim olması
gerekmektedir (Vieira ve Santos, 2010: 362).
Birçok işveren uzun süredir eleştirisel düşünme, takım halinde çalışma yeteneğini, kritik işgücü
yeterliliklerini desteklediği için problem çözme becerisinin etkinliğini kabul etmektedir. Eğitimciler,
analistler ve sanayi temsilcileri problem çözme yeteneğine sahip olmadan öğrencilerin okuldan mezun
olduklarını belirtmektedirler. Öğrencilerin çok yönlü problem çözme becerisine sahip olmadıklarından,
karmaşık ve açık uçlu problemleri sahip oldukları bilgi seviyeleri doğrultusunda da tek bir çözüm
oluşturduklarını vurgulamışlardır (Morgan ve Williams, 2007: 181).
Eksikliklerin belirlenmesinde ve onarılmasında önemli olduğu gibi, güçlü bir ekip birlikteliği
hataların giderilmesinde de önemlidir. Problemlerin anlaşılması başka bakış açıları ile mümkündür. Daha
sonra bir araya gelerek ekip oluşturacak kişiler eğitim gördükleri süre içerisinde problemin sonuçları ve
giderilmesine yönelik yaptıkları çalışmalar ile aynı ortamda fikir alışverişinde bulunarak çözüm odaklı
çalışacakları değerlendirilmektedir.
2.6.Havacılıkta İletişim Hatalarının Neden Olduğu Uçuş Kazası Örnekleri
KLM Uçuş 4805 ve Pan-Am Uçuş 1736
Dünyanın en büyük bu uçak kazası sonucunda toplamda 583 kişi hayatını kaybetmiştir. NTSB
tarafından muhtemel kaza nedeni, KLM uçağının kuleden kalkış izni almadan kalkış yapması ve kule ile
KLM uçağı arasında yapılan konuşmanın yanlış anlaşılması gösterilmiştir. Bu yanlış anlama ise kullanılan
terminolojinin yanlış yorumlanmasından ortaya çıkmıştır. Bir dizi tesadüfî şartların üst üste gelmesi ile
103
birlikte KLM uçağının erken kalkması ve aynı zamanda da Pan-Am uçağının hala piste bulunuyor olması
sonucunda kaza meydana gelmiştir (https://aviation-safety.net/database/databases.php, 22.05.2018, 22:
27).
United Airlines Uçuş 173
DC-8-61 tipi uçak New York JFK havaalanından Denver’a sonra da Portland’a gitmek üzere 8 Uçuş
personeli ve 189 yolcusu ile birlikte kalkış yapmıştır. Portland uluslararası havaalanına yaklaşması esnasında
uçakta, iniş takım arızası meydana gelmiştir. Uçuş ekibi, iniş takımlarında meydana gelen bu arıza ile başa
çıkmak için alçak irtifada yaklaşık bir saat boyunca uğraşmışlar ve aynı zamanda ise olası acil iniş hazırlıkları
ile meşgul olmuşlardır. Bu arada motorlara giden yakıtın tükenmesi sonucunda uçak düşmüş ve içerisinde
bulunan 2 uçuş personeli ile 8 yolcu hayatını kaybetmiştir. Uçağın enkazında yangın meydana gelmemiştir.
Olası kaza sebebi kaptan pilotun, uçağın yakıt miktarını takip etmeyerek bütün yakıtın bitmesine neden
olması olarak tespit edilmiştir. Kazaya katkıda bulunan nedenlerden biri ise kritik olan yakıt seviyesini iki
uçuş personelinin tam anlayamaması veya durum hakkında ki endişelerini de başarılı bir şekilde kaptan
pilota iletememeleridir (NTSB, 1979).
United Airlines Uçuş 25 ve 99
Meydana gelen erteleme nedeniyle kalkışta gecikme yaşanmış ve 199 uçuş numaralı uçağın pilotu
beklerken yakıt tasarrufu yapmak için uçağın iki numaralı motorunu durdurmuştur. Pist kalkış için hazır
olduktan sonra, pilot uçağın motorunu tekrar çalıştırmış uçağın motorunun arkasından kuyruk kısmına
doğru alev uzaması meydana gelmiştir. 25 uçuş numaralı uçağın pilotu alev uzamasını görmüş ve kule
kanalından “99, You’re right engine’s on fire” sağ motorunda yangı var diyerek uyarıda bulunmuş. Aynı
zamanda, piste kalkış için rule yapan uçuş 99’un pilotu uçağın motorun yandığını düşünmüş ve sürati
kalkıştan vazgeçme hızından daha yüksek olmasına rağmen, kalkıştan vazgeçmiş ve uçak pist dışına toprak
alana çıkmıştır. Bu olay sonucunda ise, uçağın içerisinde bulunan 11 uçuş ekibi ve 144 yolcudan bir yolcu
yaralanmıştır (NTSB, 1983).
Flying Tigers Line Uçuş 66
Kuala Lumpur Uluslar arası havaalanının on iki kilometre yakında yerden yaklaşık 180 metre
yükseklikte bulunan bir tepeye çakılması sonucun da uçakta bulunan dört mürettebat hayatını kaybetmiş ve
uçak külli hasar olmuştur. ASN muhtemel kaza nedeni olarak Kuala Lumpur uçuş kulesinde bulunan
kontrolün standart olamayan freyzyoloji kullanımı nedeniyle uçuş ekibinin kontrolörün talimatlarını yanlış
anlaması nedeniyle olduğunu belirtmiştir (ASN,1989).
Berul (2013) çalışmasında dilin etkili olduğu iletişim problemlerinin rol aldığı ve homofoni denilen
ses benzerliğinden meydana gelmiş kaza örneği olarak bu kazaya şu şekilde yer vermektedir.
Kuala Lumpur havaalanına yaklaşmakta olan uçağın pilotu kule ile telsiz aracılığı ile iletişime geçer.
Kontrolör, pilota uçağın alçalabileceği güvenli uçuş seviyesini bildirmek için “Two Four Zero Zero” der,
yani alçalması için serbest kılınan uçuş seviyesinin 2400 feet olduğunu bildirir. Pilot serbest kılınan bu
alçalma bilgisini alır ve şöyle redback (geri bildirim) yapar “OK. Four zero zero” der. Kontrolün belki ana
dili İngilizce olmadığı için yapılan bu hatalı redback’i yakalayamaz ve uçak alçalması gereken 2400 feet irtifa
yerine 400 feet’e alçalmaya başlar, 481 feet yükseklikte bulunan dağa çarpar (Berul, 2013: 72).
104
Kazanın meydana gelmesinde farklı nedenler vardır. Fakat bu nedenlerin başında dikkati çeken
iletişim problemidir. Kulede görevli olan kontrolör ile Amerikan uçuş ekibinin aralarında kullandıkları bir
kelimenin hatası, kazanın engellenememesine neden olmuştur (Terzioğlu, 2007: 140).
Kuala Lumpur’da meydana gelen bu kaza homophony denilen ses benzerliğinden meydana
gelmiştir. Homophony farklı kelime ve seslerin hemen hemen bir birine benzer olmasına denir örneğin,
benzer olarak “left”, “west” veya tamimiyle benzer olarak “to”, “two”. Kuala Lumpur havaalanında
olduğu gibi yanlış anlaşılma ölümle sonuçlanan vahim kazalara yol açabilir (Cushing, 1995: 3).
Avianca Uçuş AV052
Boeing 707 tipi yolcu uçağı Kolombiya’nın başkenti Bogota’dan, New York John F. Kennedy
uluslararası havaalanına gitmek üzere kalkış yapmıştır. Long Island üzerinde yakıtın tükenmesi sonucunda
uçağın dört motoru durmuş ve takat kaybı nedeni ile JFK havaalanını 16 mil uzağına düşmüştür. Uçakta
bulunan yüz kırk dokuz yolcudan altmış beşi ve dokuz mürettebattan sekizi olmak üzer toplam 73 kişi
hayatını kaybetmiştir (ASN,1990). Uçuş 052 kötü hava şartları nedeniyle hava trafik kontrolü tarafından 3
ayrı noktada beklemeye alınmış toplamda ise 1 saat 17 dakika tura sokularak bekletilmiştir. Kaptan pilotun
İngilizcesi yeterli olmadığı için kule ile iletişimi yardımcı pilot tarafından sağlamıştır. Uçuş 052’inin kaptan
pilotu piste iniş yaklaşımına başlamış ve olumsuz hava şartlarının etkisi ile inişi yarıda bırakarak pisti pas
geçmiştir. Kaptan pilot pas geçme esnasında açık olan iniş takımlarını kapatırken, yardımcı pilota içinde
bulundukları acil durumu ATC’ye bildirmesini istemiş ve konuşmalar şu şekilde olmuştur. Kaptan pilot,
yardımcı pilota “tell them we are in emergency” yani yardımcı pilota durumlarının kritik ve acil olduğunu
bildirmesini istemiş. Yardımcı pilot ise, JFK kuleye “we are runnig out of fuel” yani yakıtımız bitiyor
ifadesini kullanmıştır. Kaptanın talimatına rağmen “emergeny” kelimesini kullanmamıştır ve bu yüzden
uçuş ekibi olayın çok acil ve ciddiyi olduğunu kontrolöre ifade edememiştir (NTSB, 1991). Dil engelleri,
kontrolörler veya pilot konuştuğu ana dilinin dışında diğer bir dilde iletişim kurmak durumunda kaldığı an
önemli bir role sahip olmaktadır. Bazı kazalara, özellikle de terminolojinin hatalı kullanımından kaynaklı
ikinci dil problemleri neden olabilmekte, bununla ilgili olarak da JFK havaalanında 1990 yılında yaşanan
kaza örnek olarak verile bilinir. Bu kaza Kolombiyalı pilotların hava trafik kontrollerine yakıt acil
durumunu dil engelleri sebebiyle net bir şekilde iletmemeleri yüzünden meydana gelmiştir (Ergül, 2007:
62). Avianca uçak kazası küçük iletişim problemleri sebebiyle meydana gelmiştir (Krivonos, 2007: 4).
Eastren Air Lines Lines Uçuş 401
Eastren Air Lines hava yollarına ait 401 uçuş numaralı uçak 163 yolcu ve 13 kişilik mürettebatıyla
kalkış yapmıştır. Miami’de bulunan uluslar arası havaalanına yaklaşımı sırasında Everglades bölgesine
düşmesi sonunda uçağın içerisinde bulunan 96 yolcu ve 5 mürettebat hayatını kaybetmiştir.
Pilot mahalinde bulunan ve burun İniş takımının aşağıda tam açık pozisyonda kitlenmiş, emniyetli
pozisyonda olduğunu gösteren yeşil lamba yanmamıştır. Meydana gelen bu arıza sonucunda pilot iniş
takım sistemini kontrol amaçlı olarak yukarı pozisyonuna almış ve iniş takımları yukarı da emniyetli
pozisyona geldikten sonra tekrar açıp aşağı pozisyona almıştır. Yani iniş takım sistemlerini “recycled”
yapmıştır. Fakat durum değişmemiştir burun iniş takımına ait olan lamba hala yanmamıştır (NTSB,1973).
Miami havaalanına yaklaşım sırasında hava trafik kontrolörü radar cihazından uçağın irtifasının azaldığını
105
fark eder ve telsiz kanalı ile uçağın durumunu kontrol etmek için pilotla iletişime geçer. Kontrolör, “How
are things comin’along up there?” yani orada her şey yolunda mı? diye sorar. Uçuş ekibi iniş takımı
lambasıyla ilgili meydana gelen probleminden söz edildiğini düşünerek, irtifa probleminden habersizdirler
ve pilot şöyle der. Pilot, “Ok” yani okey der. Hava trafik kontrolör pilotun dediği “okey” kelimesini
duyunca kafasında uçağın alçalma problemiyle ilgili olduğunu sanır, her hangi bir problem olmadığını ve
her şeyin yolunda gittiğini düşünür (Cushing, 1995: 4). Havacılıkta dilden kaynaklı problemler nedeniyle
birçok kaza ve olay meydana gelmiştir. Miami uluslararası havaalanında piste yaklaşma sırasında kontrolör
ile iletişim kuran, pilotun muhatap olarak konuşulan iki konuyu farklı farklı anlaması nedeniyle bir kazanın
meydana gelmesine sebep olmuşlardır (Dönmez ve Uslu, 2016: 1075).
Uçuş iletişiminde dilin kullanılmasındaki net ifadeler, havacılıkta önemli yer tutmaktadır. Anlamlı
bilgi akışı kesintiye uğramadan açık ve net gerçek bilgiyle, iletişim örüntülerinden oluşmaktadır.
3.YÖNTEM
3.1.Araştırmanın Modeli
Bu araştırma “tarama modeli” olarak tasarlanmıştır. Araştırmanın modeli Şekil 1’de gösterilmiştir.
Araştırmada lisans düzeyinde havacılık bölümlerindeki üniversite öğrencilerin iletişim becerileri ile problem
çözme becerileri arasında neden sonuç ilişkilerinin belirlenmesi amaçlandığından. Araştırmanın bağımsız
değişkeni iletişim becerileri, bağımlı değişkeni problem çözme becerileri oluşturmaktadır.
Şekil 1. Araştırmanın modeli
106
3.2 Araştırmanın Evreni
Araştırmanın evrenini, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında, Türkiye’de bulunan araştırma kapsamına
katılan lisans düzeyinde eğitim veren üniversitelerin;
1. Hava Trafik Kontrol bölümü,
2. Havacılık Elektrik ve Elektroniği bölümü,
3. Pilotaj bölümü,
4. Uçak Elektrik-Elektronik bölümü,
5. Uçak Gövde-Motor bölümü,
6. Uçak Gövde-Motor Bakım bölümü,
7. Uçak Mühendisliği bölümü,
8. Uçak ve Uzay Mühendisliği bölümlerinde öğrenim görmekte olan 1., 2., 3. ve 4. sınıf
öğrencilerinden oluşmaktadır.
Çalışmanın yapılacağı bölümlerin belirlenmesi aşamasında havacılık üniversitelerinde öğrenimini
tamamladıktan sonra, uçak üzerinde doğrudan çalışacak, uçuş faaliyetleri içerisinde doğrudan görev alacak,
uçağı uçuracak veya yapacağı iş, vereceği kararlar ile uçuş ve yer emniyetine direkt etki edecek öğrencilerin
öğrenim gördüğü bölümler çalışma evrenine alınmıştır. Söz konusu bu bölümlerde bulunan öğrenciler
eğitimlerin tamamladıktan sonra, havacılık sektöründe mezun oldukları branşlara göre hangarlarda, uçuş
hatlarında, atölyelerde, üretim faaliyetlerinde, bakım uygulamalarında, arıza arama ve izolasyon
faaliyetlerinde, mühendislik ve Ar-Ge birimlerinde, hava trafik kontrol kulelerinde, uçucu olarak kokpitte
veya tüm bu havacılık faaliyetlerini organize etmek için yönetici olarak havacılık sektörü içerisinde görev
alacaklardır. Bu faaliyet alanlarında herhangi bir sebepten dolayı meydana gelecek olan en ufak bir aksaklık
veya hata direk olarak uçuş ve yer emniyetine olumsuz yönde etki edecek ya can ya da mal kaybına sebep
olacaktır. Bu bölümlerin ise, havacılık sektöründe en riskli ve en kritik çalışma süreçlerine sahip olan
faaliyet alanları içerisinde yer aldığı değerlendirilmiştir.
3.3. Araştırmanın Örneklemi
Örneklem grubu ise, anket uygulama izni veren üniversitelerin öğrencilerden oluşturulmuştur.
Örneklem grubunu oluşturan üniversitelerin Hava Trafik Kontrol, Havacılık Elektrik ve Elektroniği,
Pilotaj, Uçak Elektrik-Elektronik, Uçak Gövde-Motor, Uçak Gövde-Motor Bakımı, Uçak Mühendisliği,
Uçak ve Uzay Mühendisliği bölümleri şu şekildedir:
1. Ankara ilinde bulunan, Atılım Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokuluna bağlı, Uçak
Elektrik-Elektronik, Uçak Gövde-Motor ve Pilotaj Bölümü.
2. Ankara ilinde bulunan, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Hava Ulaştırma Fakültesine
bağlı, Pilotaj bölümü ve Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine bağlı Uçak Mühendisliği Bölümü.
3. Elazığ ilinde bulunan, Fırat Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokuluna bağlı, Uçak
Elektrik-Elektronik Bölümü.
4. Gaziantep ilinde bulunan, Gaziantep Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine
bağlı, Uçak ve Uzay Mühendisliği Bölümü.
107
5. İstanbul ilinde bulunan, İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesine
bağlı, Uçak Mühendisliği Bölümü.
6. İstanbul ilinde bulunan, Nişantaşı Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokuluna bağlı,
Havacılık Elektrik ve Elektroniği Bölümü, Uçak Gövde-Motor Bakım Bölümü ve Hava Trafik Kontrol
Bölümü.
7. İstanbul ilinde bulunan, Okan Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokuluna bağlı,
Pilotaj Bölümü.
8. Kayseri İlinde bulunan, Erciyes Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine bağlı,
Uçak Elektrik-Elektronik Bölümü, Uçak Gövde-Motor Bölümü ve Uçak Mühendisliği Bölümü.
9. Kocaeli ilinde bulunan, Kocaeli Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine bağlı,
Uçak Elektrik-Elektronik Bölümü ve Uçak Gövde-Motor Bakım Bölümü, 10. Konya ilinde bulunan
Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesine bağlı, Uçak Mühendisliği Bölümü.
11. Konya ilinde bulunan Selçuk Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokuluna bağlı, Uçak
Gövde-Motor Bakım Bölümü.
12. Samsun ilinde bulunan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri
Fakültesine bağlı, Uçak ve Uzay Mühendisliği Bölümü.
Araştırmada tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Tabakalı örnekleme, sınırları belirlenmiş
bir evrende alt tabakalar ya da altındaki birim gruplarının var olduğu durumlarda kullanılır. Burada önemli
olan, evren içindeki alt tabakaların varlığından yola çıkarak evren üzerinde çalışmaktır (Yıldırım ve Şimşek,
2005: 105).
2017- 2018 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de bulunan lisans düzeyinde eğitim veren üniversiteler
devlet ve vakıf olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Araştırmada bu ayrımın önem teşkil etmesinden dolayı
örneklem belirlenirken üniversite türü dikkate alınmıştır. Yansız olarak elde edeceğimiz örneklemde, devlet
üniversitesindeki öğrenci sayısı vakıf üniversitesindeki öğrenci sayısına göre tesadüfen daha fazla veya daha
az olabilir. Bunu engellemek için üniversite türünü evrenin alt tabakaları olarak düşünerek ve her
tabakadan belli sayıda öğrenci çekerek örneklem oluşturulmuştur. Buna göre; Tablo 3.1’de Tabakalı
Örnekleme yöntemi ile belirlenen örneklem büyüklüğü sonuçlarını görmekteyiz. Devlet üniversitelerinde
eğitim alan kayıtlı öğrenci sayısı 1948 iken vakıf üniversitelerinde eğitim alan kayıtlı öğrenci sayısı ise
1172’dir. Belirlenen örneklem büyüklüğüne göre devlet üniversitelerinde eğitim alan 322 öğrenci ve vakıf
üniversitelerinde eğitim alan 290 öğrenci ile görüşülmesi gerekmektedir. Ancak bu sayılardan daha fazla
öğrenciye ulaşılmış ve toplam da 1226 öğrenci ile görüşülmüştür.
108
Tablo 1: Tabakalı örnekleme yöntemine göre hesaplanan örneklem büyüklüğü.
Üniversite
Türü
(Tabaka)
Üniversitelerde Kayıtlı
Öğrenci Sayısı Örneklem Büyüklüğü
Yapılan Anket
Sayısı
Devlet 1948 322 867
Vakıf 1172 290 359
Toplam 3120 612 1226
Yapılan çalışmanın içeriği Şekil 2’de gösterilmiştir.
Şekil 2. Yapılan çalışmanın içeriği.
3.4. Veri Toplama Araçları
Araştırma verilerinin toplanmasında 90 sorudan oluşan iki bölüme sahip bir anket formu
kullanılmıştır. Birinci bölümde Kişisel Bilgi Formu, ikinci bölümde ise araştırma ölçekleri yer almıştır. Bu
ölçekler; Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından geliştirilen İletişim Becerileri Envanteri, Heppner ve Petersen
(1982) tarafından geliştirilmiş, Türkçeye uyarlaması Şahin ve Heppner (1993) tarafından yapılmış olan
Problem Çözme Envanteridir.
3.5. Verilerin Analiz Yöntemi
Çalışma verileri IBM SPSS Statistics 23 ve IBM SPSS Amos 21 programlarına aktarılarak analizler
tamamlanmıştır. Veriler değerlendirilirken kategorik değişkenler için frekans dağılımları, sayısal değişkenler
109
için tanımlayıcı istatistikler (ort±ss) verilmiştir. Araştırmada ölçme aracı olarak kullanılan İletişim Becerileri
ve Problem Çözme Becerileri ölçeklerinin yapı geçerliğini incelemek için doğrulayıcı faktör analizi
uygulanmıştır. DFA sonucuna göre yeniden şekillenen ölçeklerin güvenilirliği Cronbach Alfa iç tutarlılık
katsayısı ile incelenmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin ölçek ve alt boyut puanları, ilgili maddelerin
toplamı alınarak elde edilmiştir. Buna göre; uygulanacak analizlere karar verebilmek için tüm puanlara
Kolmogorov Smirnov normallik testi uygulanmıştır. Test sonucunda puanların normallik varsayımını
sağladığı görülmüş ve bu nedenle karşılaştırmalarında parametrik testler kullanılmıştır. İki bağımsız grup
(örn: cinsiyet) arasında puanlara göre farklılık olup olmadığı Bağımsız Örneklem T Testi ile incelenmiştir.
İkiden fazla bağımsız grup (örn: bölüm) arasında puanlara göre farklılık olup olmadığı Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) ile incelenmiş olup hangi gruplar arasında farklılık olduğuna ise Tukey Testi ile
bakılmıştır. Sayısal iki değişken arasında nedensel olmayan ilişkilerin derecesinin belirlenmesi için Pearson
Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. İletişim becerilerinin, problem çözme becerileri üzerindeki etkisini
belirleyebilmek için öncelikle çoklu doğrusal regresyon analizi uygulanmıştır. Daha sonra ölçeklerin birbiri
ile olan ilişkilerini daha net ortaya koyabilmek için bir araştırma modeli oluşturulmuş ve ilişkiler Yapısal
Eşitlik Modeli (YEM) ile belirlenmeye çalışılmıştır.
4. BULGULAR
4.1. Ölçekler Arasındaki Korelasyonlar
Korelasyon analizi sayısal iki değişken arasında nedensel olmayan ilişkilerin derecesinin
belirlenmesi için kullanılır. Bu derecenin belirlenmesinde iki temel korelasyon katsayısından (pearson ve
spearman) söz edilebilir. Pearson korelasyon katsayısının kullanılabilmesi için değişkenler sayısal olmalı ve
normal dağılmalıdır. Buna nedenle çalışmada ölçme aracı olarak kullanılan iletişim ve problem çözme
becerileri ölçek puanlarının ve alt boyut puanlarının normallik varsayımları incelenmiş ve puanların normal
dağıldığı görülmüştür.
Bağımsız değişken olan iletişim becerileri ile bağımlı değişken olan problem çözme becerileri
arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Her bir ölçeğe ait alt
boyutların birbiri arasındaki ilişkiler Tablo 2’de yer almaktadır.
Sonuçlar incelendiğinde, iletişim becerileri ile problem çözme becerileri arasında orta düzeyde
pozitif yönde anlamlı doğrusal bir ilişki olduğu görülmüştür (r=0,506; p<0,001).
İletişim becerilerinin kendi alt boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde; zihinsel ile davranışsal
alt boyutları arasında orta düzeyde pozitif yönde (r=0,657; p<0,001), zihinsel ile duygusal alt boyutları
arasında düşük düzeyde pozitif yönde (r=0,293; p<0,001), davranışsal ile duygusal alt boyutları arasında ise
düşük düzeyde pozitif yönde (r=0,249; p<0,001) anlamlı doğrusal ilişkiler olduğu görülmüştür.
Problem çözme becerilerinin kendi alt boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde; aceleci yaklaşım
ve kaçıngan yaklaşım arasında pozitif yönde, aceleci ve kaçıngan yaklaşım ile diğer alt boyutlar arasında
negatif yönde, diğer alt boyutların kendi aralarında ise pozitif yönde doğrusal ilişkiler olduğu görülmüştür
(p<0,001). Buna göre; en düşük ilişkinin aceleci yaklaşım ile değerlendirici yaklaşım arasında düşük
110
düzeyde negatif yönde (r=-0,147; p<0,001), en yüksek ilişkinin ise kendine güvenli yaklaşım ile planlı
yaklaşım arasında orta düzeyde pozitif yönde (r=0,478; p<0,001) olduğunu söyleyebiliriz.
Tablo 2. İletişim Becerileri Ve Problem Çözme Becerileri Ölçeklerinin Alt Boyut Puanları
Arasındaki Korelasyon Analizi Sonuçları
1 2 3 4 5 6 7 8 9
İletişim Becerileri
1. Zihinsel r 1
p
2. Davranışsal r 0,657 1
p 0,000***
3. Duygusal r 0,293 0,249 1
p 0,000*** 0,000***
Problem Çözme Becerileri
4. Aceleci Yaklaşım r -0,181 -0,161 -0,326 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000***
5. Düşünen Yaklaşım r 0,319 0,283 0,306 -0,325 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000***
6. Kaçıngan Yaklaşım r -0,301 -0,298 -0,344 0,388 -0,227 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000***
7. Değerlendirici Yaklaşım r 0,305 0,281 0,190 -0,147 0,395 -0,373 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000***
8. Kendine Güvenli Yaklaşım r 0,158 0,209 0,210 -0,230 0,430 -0,351 0,367 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000***
9. Planlı Yaklaşım r 0,305 0,183 0,282 -0,174 0,473 -0,330 0,430 0,478 1
p 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000*** 0,000***
İletişim Becerileri Toplam
Puan
Problem Çözme Becerileri
Toplam Puan
r 0,506
p 0,000***
r İlişki Düzeyi İlişki Yönü
0,00 İlişki yok
r= - ise negatif ilişki r= + ise pozitif ilişki
0,01 – 0,29 Düşük 0,30 – 0,69 Orta 0,70 – 0,99 Yüksek 1,00 Mükemmel ilişki
***: p<0,001
r=Korelasyon Katsayısı
p=Anlamlılık Düzeyi
111
Tablo 3. İletişim becerileri ile problem çözme becerileri ve alt boyut puanları bakımından devlet
ile vakıf üniversiteleri arasındaki farklılığın incelenmesi.
Üni. Türü N Ort. Std. Sapma t p
İletişim Becerileri Devlet 867 54,00 7,468
4,931 0,000***
Vakıf 359 51,42 8,671
Alt Boyutlar
Zihinsel Devlet 867 19,47 2,961
5,626 0,000***
Vakıf 359 18,29 3,507
Davranışsal Devlet 867 15,50 2,601
3,186 0,002**
Vakıf 359 14,95 2,814
Duygusal Devlet 867 19,02 4,348
2,910 0,004**
Vakıf 359 18,18 4,733
Problem Çözme Becerileri Devlet 867 74,09 12,491
3,543 0,000***
Vakıf 359 71,32 12,331
Alt Boyutlar
Aceleci Yaklaşım Devlet 867 10,07 3,136
2,811 0,005** Vakıf 359 10,63 3,161
Düşünen Yaklaşım Devlet 867 12,41 2,810
3,507 0,000***
Vakıf 359 11,70 3,375
Kaçıngan Yaklaşım Devlet 867 8,92 3,388
2,247 0,025*
Vakıf 359 9,39 3,298
Değerlendirici Yaklaşım Devlet 867 13,02 2,897
3,273 0,001**
Vakıf 359 12,46 2,645
Kendine Güvenli Yaklaşım Devlet 867 12,80 3,445
-0,863 0,388 Vakıf 359 12,99 3,335
Planlı Yaklaşım Devlet 867 12,84 2,779
3,584 0,000***
Vakıf 359 12,18 2,970
*: p<0,05 **: p<0,01 ***: p<0,001
Ort=Ortalama Std.Sapma=Standart Sapma
t=Bağımsız Örneklem T Testi p=Anlamlılık Düzeyi
Tablo 3 incelendiğinde; uygulanan bağımsız örneklem t testi sonucunda, devlet ile vakıf
üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler arasında iletişim becerileri ve zihinsel, davranışsal, duygusal alt
boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür (p<0,05).
Buna göre; devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri ve zihinsel, davranışsal,
duygusal alt boyut puan ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uygulanan bağımsız örneklem t testi sonucunda, devlet ile vakıf üniversitelerinde öğrenim gören
öğrenciler arasında kendine güvenli yaklaşım alt boyutunun puan ortalamasına göre istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık görülmemiş (p>0,05) iken devlet ile vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler
arasında problem çözme becerileri ve aceleci, düşünen, kaçıngan, değerlendirici, planlı yaklaşım alt
boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür (p<0,05).
Buna göre; devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin problem çözme becerileri ve düşünen,
112
değerlendirici, planlı yaklaşım alt boyut puan ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek; devlet üniversitelerinde öğrenim gören
öğrencilerin aceleci ve kaçıngan alt boyut puan ortalamalarının ise vakıf üniversitelerinde öğrenim gören
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Problem Çözme Becerileri Ve Alt Boyut Puanları Bakımından Bölümler Arasındaki Farklılığın
İncelenmesi.
Uygulanan tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, bölümler arasında problem çözme
becerileri ve alt boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu
görülmüştür (p<0,05).
Buna göre; uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin
problem çözme becerileri puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (havacılık elektrik-elektronik hariç)
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak ve uzay mühendisliği bölümündeki öğrencilerin aceleci yaklaşım puan ortalamasının, diğer
bölümlerdeki (havacılık elektrik-elektronik hariç) öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek olduğunu; uçak gövde-motor bakım bölümündeki öğrencilerin puan ortalamasının ise hava
trafik kontrol ve uçak ve uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı
derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin düşünen
yaklaşım puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (havacılık elektrik- elektronik hariç) öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak ve uzay mühendisliği bölümündeki öğrencilerin kaçıngan yaklaşım puan ortalamasının, hava
trafik kontrol ve uçak mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım bölümündeki öğrencilerin değerlendirici yaklaşım puan ortalamasının,
uçak mühendisliği bölümündeki öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede daha düşük olduğunu
söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım ve uçak ve uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin kendine
güvenli yaklaşım puan ortalamalarının, uçak elektrik-elektronik ve uçak mühendisliği bölümlerdeki
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak mühendisliği bölümündeki öğrencilerin planlı yaklaşım puan ortalamasının uçak elektrik-
elektronik, uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerdeki öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
113
Tablo 4. İletişim Becerileri ve Alt Boyut Puanları Bakımından Bölümler Arasındaki Farklılığın
İncelenmesi.
Bölüm N Ort. Std.
Sapma F p Fark
İletişim
Becerileri
1.Hava Trafik Kontrol 36 57,58 7,449
9,324 0,000*** 1,2,6-
4,5,7
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 58,24 6,926
3.Pilotaj 76 53,33 8,377
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 52,12 8,251
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 52,44 7,582
6.Uçak Mühendisliği 346 54,97 7,509
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 51,08 7,331
Alt Boyutlar
Zihinsel
1.Hava Trafik Kontrol 36 20,94 2,683
7,680 0,000*** 7-1,2,5,6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 20,71 2,004
3.Pilotaj 76 18,59 3,082
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 18,71 3,354
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 19,21 3,092
6.Uçak Mühendisliği 346 19,62 2,866
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 18,15 3,553
Davranışsal
1.Hava Trafik Kontrol 36 16,36 2,488
2,769 0,011* 1-7
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 16,48 2,542
3.Pilotaj 76 15,30 2,608
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 15,28 2,588
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 15,36 2,700
6.Uçak Mühendisliği 346 15,44 2,617
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 14,68 3,023
Duygusal
1.Hava Trafik Kontrol 36 20,28 5,018
9,279 0,000*** 4,5-1,2,6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 21,05 3,232
3.Pilotaj 76 19,43 4,908
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 18,13 4,631
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 17,88 4,618
6.Uçak Mühendisliği 346 19,90 4,069
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 18,25 3,511
*: p<0,05 ***: p<0,001
Ort=Ortalama Std. Sapma=Standart Sapma
F=Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Fark=Tukey Testi
p=Anlamlılık Düzeyi
114
Tablo 4 incelendiğinde; uygulanan tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, bölümler arasında
iletişim becerileri ve alt boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu
görülmüştür (p<0,05).
Buna göre; hava trafik kontrol, havacılık elektrik-elektronik ve uçak ve uzay mühendisliği bölümlerindeki
öğrencilerin iletişim becerileri puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (pilotaj hariç) öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak ve uzay mühendisliği bölümündeki öğrencilerin zihinsel puan ortalamasının, diğer bölümlerdeki
(pilotaj ve uçak elektrik-elektronik hariç) öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük
olduğunu söyleyebiliriz.
Hava trafik kontrol bölümündeki öğrencilerin davranışsal puan ortalamasının, uçak ve uzay mühendisliği
bölümündeki öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak elektrik-elektronik ve uçak gövde-motor bakım bölümlerindeki öğrencilerin duygusal puan
ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (pilotaj ve uçak - uzay müh. hariç) öğrencilerin puan ortalamalarından
anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Tablo 5. problem çözme becerileri ve alt boyut puanları bakımından bölümler arasındaki
farklılığın incelenmesi.
Bölüm N Ort. Std. Sapma
F p Fark
Problem Çözme Becerileri
1.Hava Trafik Kontrol 36 77,94
17,584
14,206 0,000*** 5,7-1,3,4,6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 72,89
9,426
3.Pilotaj 76 73,49
13,068
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 73,12
12,044
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 70,30
11,754
6.Uçak Mühendisliği 346 77,29
11,864
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 67,70
11,717
Alt Boyutlar
Aceleci Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 8,83 3,707
10,557 0,000*** 7-1,3,4,5,6 5-1,6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 10,19
2,600
3.Pilotaj 76 10,23
3,188
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 10,21
3,159
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 10,71
3,086
6.Uçak Mühendisliği 346 9,49 2,935
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 11,78
3,062
Düşünen Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 13,58
3,484
14,594 0,000*** 5,7-1,3,4,6 2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21
12,48
2,713
3.Pilotaj 76 12,25
3,339
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 12,2 3,094
115
5
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 11,45
3,026
6.Uçak Mühendisliği 346 13,10
2,556
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 10,80
2,525
Kaçıngan Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 7,97 4,018
2,594 0,000*** 7-1,6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 8,76 3,081
3.Pilotaj 76 9,09 3,217
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 9,29 3,348
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 9,12 3,448
6.Uçak Mühendisliği 346 8,66 3,065
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 9,76 3,843
Değerlendirici Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 13,11
3,379
2,171 0,043* 5-6
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 12,60
2,656
3.Pilotaj 76 12,79
2,446
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 12,80
2,658
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 12,50
3,061
6.Uçak Mühendisliği 346 13,27
2,674
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 12,71
3,195
Kendine Güvenli Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 13,03
4,232
9,033 0,000*** 4,6-5,7
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 12,00
2,646
3.Pilotaj 76 13,13
3,403
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 13,11
3,235
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 11,96
3,596
6.Uçak Mühendisliği 346 13,66
3,205
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 11,89
3,192
Planlı Yaklaşım
1.Hava Trafik Kontrol 36 13,03
4,279
7,368 0,000*** 6-4,5,7
2.Havacılık Elektrik-Elektronik 21 12,76
2,644
3.Pilotaj 76 12,64
2,808
4.Uçak Elektrik-Elektronik 338 12,45
2,825
5.Uçak Gövde-Motor Bakım 295 12,22
2,828
6.Uçak Mühendisliği 346 13,42
2,458
7.Uçak ve Uzay Müh. 114 11,85
3,132
*: p<0,05 ***: p<0,001
Ort=Ortalama Std. Sapma=Standart Sapma
F=Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Fark=Tukey Testi
p=Anlamlılık Düzeyi
116
Tablo 5 incelendiğinde; uygulanan tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda, bölümler
arasında problem çözme becerileri ve alt boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık olduğu görülmüştür (p<0,05).
Buna göre; uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin
problem çözme becerileri puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (havacılık elektrik-elektronik hariç)
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak ve uzay mühendisliği bölümündeki öğrencilerin aceleci yaklaşım puan ortalamasının, diğer
bölümlerdeki (havacılık elektrik-elektronik hariç) öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek olduğunu; uçak gövde-motor bakım bölümündeki öğrencilerin puan ortalamasının ise hava
trafik kontrol ve uçak ve uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı
derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin düşünen
yaklaşım puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (havacılık elektrik- elektronik hariç) öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak ve uzay mühendisliği bölümündeki öğrencilerin kaçıngan yaklaşım puan ortalamasının, hava
trafik kontrol ve uçak mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım bölümündeki öğrencilerin değerlendirici yaklaşım puan ortalamasının,
uçak mühendisliği bölümündeki öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede daha düşük olduğunu
söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım ve uçak ve uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin kendine
güvenli yaklaşım puan ortalamalarının, uçak elektrik-elektronik ve uçak mühendisliği bölümlerdeki
öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak mühendisliği bölümündeki öğrencilerin planlı yaklaşım puan ortalamasının uçak elektrik-
elektronik, uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerdeki öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
4.2.Hipotezlerin Değerlendirilmesi
Araştırmanın bulgularından ulaşılan sonuçlara göre hipotezlerinin değerlendirmesi Tablo .6’da
gösterildiği gibidir.
Tablo 6. Araştırma Hipotezlerine İlişkin Sonuçlar.
Hipotezler Durum
H1: Öğrencilerin iletişim becerileri ile problem çözme becerileri arasında pozitif ilişki vardır. KABUL
H2: Öğrencilerin iletişim becerilerinin problem çözme becerileri üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. KABUL
H3: Öğrencilerin iletişim becerileri ile demografik özellikleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
117
H3a: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre üniversite türleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H3b: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık vardır KABUL
H3c: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H3d: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre sınıfları arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H3e: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre bölümleri arasında anlamlı bir farklılık vardır KABUL
H3f: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre lise türleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H3g: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre annenin eğitim durumu arasında bir farklılık vardır. RED
H3h Öğrencilerin iletişim becerilerine göre babanın eğitim durumu arasında anlamlı bir farklılık vardır RED
H3ı: Öğrencilerin iletişim becerilerine göre ailenin gelir düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık vardır RED
H4: Öğrencilerin problem çözme becerileri ile demografik özellikleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H4a: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre üniversite türleri arasında anlamlı bir farklılık vardır KABUL
H4b: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. RED
H4c: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre yaş grupları arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H4d: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre sınıfları arasında anlamlı bir farklılık vardır KABUL
H4e: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre bölümleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H4f: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre lise türleri arasında anlamlı bir farklılık vardır KABUL
H4g: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre annenin eğitim durumu arasında anlamlı bir farklılık vardır. KABUL
H4h: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre babanın eğitim durumu arasında anlamlı bir farklılık vardır. RED
H4ı: Öğrencilerin problem çözme becerilerine göre ailenin gelir düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık vardır. RED
5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmanın bulgularına göre havacılık bölümlerinde lisans düzeyinde öğrenim gören üniversite
öğrencilerinin iletişim becerileri puanı ortalamaya yakın iken, zihinsel alt boyutu ortalamanın altında,
davranışsal alt boyutu ortalamanın üstünde, duygusal alt boyutu ortalamaya çok yakındır. Problem çözme
becerileri puanı ortalamanın üstünde iken, aceleci yaklaşım alt boyutu ortalamaya çok yakın, düşünen
yaklaşım değerlendirici yaklaşım, kendine güvenli yaklaşım ve planlı yaklaşım alt boyutları ortalamanın
üstünde, kaçıngan yaklaşım alt boyutu ortalamanın altındadır.
Pehlivan (2005)’da çalışmasında öğretmen adaylarının iletişim becerisi algılarının oldukça yüksek
olarak belirlemiştir. Tepeköylü (2017)’de Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin İletişim
118
becerileri düzeylerinin iyi olarak belirlemiştir. Türköz vd. (2017) tarafından yapılan çalışmada ise üniversite
öğrencilerinin iletişim becerilerinin ortanın biraz üzerinde olduğu görülmüştür
İnel vd. (2011) ve Bars (2016) tarafından yapılan çalışmalarda öğretmen adaylarının problem
çözme becerileri algılarının yüksek olduğu belirlemiştir. İzmirli ve Gürbüz (2017)’de öğretmen adaylarının
problem çözme becerilerinin orta düzeyde olduğunu belirlemiştir.
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Becerileri İle Problem Çözme Becerileri Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulguların Tartışılıp
Yorumlanması
Araştırmamızda havacılık bölümlerinde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri
ile problem çözme becerileri arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal bir ilişki olduğu
görülmüştür. Bu sonuç sınan hipotezi (H1) desteklemektedir. Yılmaz (2011)’da yapmış olduğu
çalışmasında iletişim becerileri ile problem çözme becerileri arasında pozitif yönde ilişki olduğu sonucuna
ulaşmıştır.
Bağımsız değişken olan iletişim becerileri alt boyutları ile bağımlı değişken olan problem çözme alt
boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde ise aceleci ve kaçıngan yaklaşım ile iletişim becerileri alt
boyutları arasında düşük ve orta düzeyde negatif yönde; düşünen, değerlendirici, kendine güvenli ve planlı
yaklaşım ile iletişim becerileri alt boyutları arasında düşük ve orta düzeyde pozitif yönde anlamlı doğrusal
ilişkiler olduğu görülmüştür. Buna göre; en düşük ilişkinin zihinsel ile kendine güvenli yaklaşım arasında
düşük düzeyde pozitif yönde, en yüksek ilişkinin ise duygusal ile kaçıngan yaklaşım arasında orta düzeyde
negatif yönde olduğunu söyleyebiliriz. Başka bir deyişle iletişim becerileri alt boyutlarında artış olması
sonucunda olumsuz-etkisiz yaklaşım biçimi olarak tanımlanan aceleci ve kaçıngan yaklaşımda orta düzeyde
negatif azalma meydana gelmektedir. İletişim becerileri alt boyutlarında artış meydana gelmesi ile düşünen,
kendine güvenli, değerlendirici ve planlı yaklaşımı boyutlarına olumlu yönde katkı yapmaktadır. Yılmaz
(2011) tarafından yapılan çalışmanın sonucunda da iletişim becerilerinin okul öncesi öğretmenlerinin
problem çözme becerilerin alt boyutu olan kaçıngan ve aceleci yaklaşım boyutlarına olumlu düzeyde katkı
yaptığını görmüştür.
İletişim becerilerinin, etkili bir yaşam için pek çok becerinin temelini oluşturduğunu düşünürsek,
iletişim becerilerinin havacılık bölümleri öğrencilerinin problem çözme becerilerinden olan ve Olumsuz-
etkisiz yaklaşım bicimi olarak kabul gören aceleci ve kaçıngan yaklaşıma olumlu katkı sağladığı
görülmektedir.
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Becerilerinin Problem Çözme Becerileri Üzerindeki Etkilerine Yönelik Bulguların
Tartışılıp Yorumlanması
Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgulara göre, havacılık bölümlerinde öğrenim gören
üniversite öğrencilerinin iletişim becerilerinin problem çözme becerileri üzerinde anlamlı etkisi olduğu
görülmüştür. Bu sonuç sınan hipotezi (H2) desteklemektedir. İletişim becerileri, aceleci yaklaşımı negatif
bir biçimde etkilemiş iken iletişim becerileri, düşünen yaklaşımı pozitif bir biçimde etkilemiş, iletişim
becerileri, kaçıngan yaklaşımı negatif bir biçimde etkilemiş, iletişim becerileri, değerlendirici yaklaşımı
119
pozitif bir biçimde etkilemiş, iletişim becerileri, kendine güvenli yaklaşımı pozitif bir biçimde etkilemiş,
iletişim becerileri ayrıca planlı yaklaşımı pozitif bir biçimde etkilemiş olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda
İletişim becerilerinin problem çözme becerileri alt ölçeklerinden olan ve olumlu-istendik yaklaşım
biçimlerini gösteren düşünen yaklaşıma, değerlendirici yaklaşıma, kendine güvenli yaklaşıma ve planlı
yaklaşıma pozitif etki yaptığı yani iletişim becerilerini artmasına paralel olarak olum yönde etkilenerek artış
gösterdikleri saptanmıştır.
Dölek (2015) tarafından yapılan çalışmada, üniversite öğrencilerinin problem çözme stratejilerine
göre iletişim becerileri puan ortalamaları arasında anlamlı farklılaşma bulunmuştur. Yapılan araştırmada
problemlerini çözen üniversite öğrencilerinin iletişim becerilerine ait puan ortalamalarında anlamlı düzeyde
yüksek olduğu görülmüştür. Başar (2011)’da hemşirelerde ve hemşirelik öğrencilerinde problem çözme
becerilerinin değerlendirilmesi konulu araştırmasını sonuçlarına göre iletişim becerilerinin problem çözme
becerileri üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmış ve araştırma verilerinden elde edilen sonuçlara göre
iletişim becerilerinin problem çözme becerileri üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu görülmüştür.
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Becerileri İle Problem Çözme Becerileri ve Alt Boyut Puanları Bakımından Devlet İle
Vakıf Üniversiteleri Arasındaki Bulguların Tartışılıp Yorumlanması
Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgulara göre havacılık bölümlerinde devlet ile vakıf
üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler arasında iletişim becerileri ve zihinsel, davranışsal, duygusal alt
boyutlarının puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Buna
göre; devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri ve zihinsel, davranışsal,
duygusal alt boyut puan ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmadan çıkan bu sonuç
öğrencilerin iletişim becerilerine göre üniversite türleri arasında anlamlı bir farklılık olduğunu göstermekte
olup, sınanan hipotezi (H3a) desteklemektedir.
Çıkan sonuçlara göre devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri ve
zihinsel, davranışsal, duygusal alt puan ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören
öğrencilerden daha yüksek olması devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerisi
algılarının yüksek olduğunu göstermektedir.
Araştırma verilerine göre devlet üniversitelerinde havacılık bölümlerinde öğrenim gören
öğrencilerin problem çözme becerileri ve düşünen, değerlendirici, planlı yaklaşım alt boyut puan
ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
daha yüksek; devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin aceleci ve kaçıngan alt boyut puan
ortalamalarının ise vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı
derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Çıkan bu sonuca göre öğrencilerin problem çözme
becerilerine göre üniversite türleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmekte olup, sınanan hipotezi
(H4a) desteklemektedir. Çıkan verilere göre devlet üniversitelerinde havacılık bölümlerinde öğrenim gören
öğrencilerin problem çözme becerileri ve düşünen, değerlendirici, planlı yaklaşım alt boyut puan
ortalamalarının, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı derecede
120
yüksek çıkması, devlet üniversitesinde öğrenim gören öğrencilerin problem çözme becerisi algılarının
yüksek olduğunu göstermektedir.
Devlet üniversitelerinde öğrenim gören üniversite öğrencileri ile vakıf üniversitelerinde öğrenim
gören üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri algılarında ve problem çözme becerileri algılarında
farklılık olduğu bu farklılığında devlet üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin lehine olduğu
görülmüştür. Söz konusu bu farklılığın devlet ve vakıf üniversitelerinden alınan derslerden
kaynaklanabileceği değerlendirilmekte olup bu konun belirlenmesi için ders programları hakkında araştırma
yapılması gerektiği değerlendirilmektedir. Yapılan literatür çalışmalarında iletişim becerisinin ve problem
çözme becerisinin akademik başarı ile doğru orantılı olduğunu belirten çalışmalar yer almaktadır. Bu
durum üniversite giriş puanları yüksek olan ve aynı zamanda akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin
lehine olduğu değerlendirilmektedir.
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Becerileri İle Problem Çözme Becerileri ve Alt Boyut Puanları Bakımından Yaş Grupları
Bulguların Tartışılıp Yorumlanması
Araştırmanın verilerine göre yaş grupları arasında davranışsal ve duygusal alt boyutlarının puan
ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiş iken yaş grupları arasında iletişim
becerileri ve zihinsel alt boyutunun puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu
görülmüştür. Buna göre; 17-20 ve 21-23 yaş aralığında olan öğrencilerin iletişim becerileri puan
ortalamalarının, 24 yaş ve üzeri olan öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede daha yüksek
olduğunu; 17-20 yaş aralığında olan öğrencilerin zihinsel alt boyutu puan ortalamasının ise 24 yaş ve üzeri
olan öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Yaş grupları arasında sadece problem çözme becerileri ölçeğinin alt boyutu olan aceleci yaklaşım
puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Buna göre; 17-20 yaş
aralığında olan öğrencilerin aceleci yaklaşım puan ortalamasının, 24 yaş ve üzeri olan öğrencilerin puan
ortalamasından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz).
Tepeköylü (2017) ile Bozkurt vd. (2003) çalışmalarında iletişim becerileri algısını yaş aralıklarına
göre anlamlı bir fark oluşturmadığını görmüşlerdir. Görür (2001) çalışmasında ise yaşları daha büyük
olanlarda anlamlı bir farklılık olduğu yönündedir. Başar (2015), Saracoğlu vd. (2009), Yurttaş ve Yetkin
(2003)’nin çalışmalarında problem çözme becerilerinde yaşa göre istatistiksel olarak puan ortalamalarında
anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Havacılık Bölümlerinde Lisans Düzeyinde Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Becerileri ve Alt Boyut Puanları Bakımından Bölümler Arasındaki Farklılığın Tartışılıp
Yorumlanması
Araştırmanın verilerine göre bölümler arasında problem çözme becerileri ve alt boyutlarının puan
ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Çıkan bu sonuç sınanan
hipotezi (H4e) desteklemektedir.
121
Uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin problem çözme
becerileri puan ortalamalarının, diğer bölümlerdeki (havacılık elektrik-elektronik hariç) öğrencilerin puan
ortalamalarından anlamlı derecede daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Uçak gövde-motor bakım ve uçak-uzay mühendisliği bölümlerindeki öğrencilerin problem çözme
becerileri puan ortalamalarının, düşük çıkması bu bölümlerde öğrenim gören öğrencilerin problem çözme
becerisi algılarının düşük olduğunu göstermektedir.
Problem çözme becerileri algılarının düşük olmasının nedeni alınan derslerden kaynaklanabileceği
değerlendirilmekte olup bu konun belirlenmesi için bu bölümlerin ders programları hakkında araştırma
yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Literatüre bakıldığında daha önceden yapılmış olan, amacına ve uygulamasına benzeyen bir
araştırmaya rastlanmamıştır. Bu sebeple literatüre olumlu katkı sağlanacağı ve bir eksikliğin doldurması
değerlendirilmektedir.
Çalışma sonucunda elde edilen sonuçlara ve bulgulara göre öneriler aşağıda sunulmuştur.
Eğitim Kurumlarına Öneriler
1. Havacılık üzerine eğitim veren tüm eğitim kurumları tarafından iletişim becerileri ve
problem çözme becerileri ile ilgili dersler verilmelidir. Okulların müfredatlarında bu dersler yok ise ilave
edilmeli, eğer var ise ders saatleri arttırılmalıdır.
2. Lisans düzeyinde eğitim veren havacılık okulları tarafından, özellikle araştırmanın yapıldığı
bölümlerde öğrenim gören öğrencilere iletişim becerileri ve problem çözme becerileri ile ilgili dersler
zorunlu olarak verilmelidir. Bu bölümlerdeki öğrencilerin havacılık sektöründe görev almadan önce iletişim
becerilerini ve problem çözme becerilerini kazanmış olarak mezun olmaları sağlanmalıdır.
3. Havacılık okulları tarafından gerçekte yaşanan bir olay üzerinden “örnek olay incelemesi”
ile ilgili dersler verilmeli ve senaryolu eğitimler yapılmalıdır.
4. Havacılık okullarında farklı bölümlerde öğrenim gören öğrencilere ortak proje ödevlerleri
verilerek birbirleri ile etkileşim haline geçmeleri sağlanmalıdır.
Havacılık Sektörüne Öneriler
1. Havacılık sektöründe görev yapan personele verilen zorunlu eğitimlere, havacılığa özgü olarak
iletişim becerileri ve problem çözme becerileri eğitimleri de ilave edilmelidir.
2.Havacılık faaliyetleri esnasında meydana gelen hataların teknik bir bakış açısı ile haberdar
olunması, incelenmesi ve ders çıkarılacak örnek bir olay olarak hem kurum içinde, hem de kurum dışında
faaliyet gösteren diğer işletmeler ile paylaşmak için “Olay Raporlama” sistemi oluşturulmalıdır.
3. avacılık şirketleri farklı branşlarda çalışan personeli bir araya getirerek etkileşimde bulunmalarını
sağlamalı, bilginin ve tecrübenin aktarılmasına olanak ve imkân vermelidir.
Araştırmacılara Öneriler
1.Havacılık sektöründe çalışan personelin iletişim ve problem çözme becerilerinin incelenmesi ile
ilgili araştırma yapılabilir.
2. avacılık okullarında bulunan kabin hizmetleri bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin iletişim
ve problem çözme becerileri ile ilgili çalışma yapılabilir.
122
3.Literatürde ,havacılık alanında eğitim veren kurumlarda iletişim becerileri ve problem çözme
becerileri üzerine yapılmış başka araştırmaya rastlanmamıştır. İletişim ve problem çözme becerilerini
incelenmesine ve geliştirilmesine yönelik havacılık okullarında öğrenim gören öğrencileriler ile ve sektör
çalışanları üzerinde yeni araştırmalar yapılabilir.
123
KAYNAKÇA
Acarsoy, C. (2013). Sanal Pilot. İstanbul: Pusula Yayıncılık. Akkaya, M. (2010). Bağlanma Stilleri, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Problem Çözme Becerileri ve İletişim
Tarzlarının Boşanma Süreci Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon.
Andersson, E., Forsman, A., Karisch, S. E., Kohl, N., Sørensen, A. (2005). Problem Solving in Airline
Operations. Erişim Tarihi: 28 Haziran 2018, https://www.informs.org/ORMS-Today/Archived-Issues/2005/orms-4-05/Problem-Solving-in-Airline-Operations
ASN (Aviation Safety Network). (1989). Flight Safety Foundation. Erişim Tarihi: 01 Haziran 2018, 20:41.
https://aviation-safety.net/ ASN (Aviation Safety Network). (1990). Flight Safety Foundation. Erişim Tarihi: 02 Haziran 2018, 19:39.
https://aviation-safety.net/ Atay, H. (2017). Ortaokul Öğrencilerinin Problem Çözmede Çözüm Stratejileri Kullanma Becerilerinin
İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Akdeniz Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Antalya. Balık, F. M. (2015). Hava Kargo Taşımacılığı ve Türkiye’deki Gelişimini Etkileyen Faktörler. (Yüksek Lisans
Tezi). Afyon Kocatepe Üniversitesi/Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Afyonkarahisar. Bars, M. (2016). Öğretmen Adaylarının Üstbilişsel Farkındalıkları, Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Öz
Yeterlikleri ve Problem Çözme Becerilerine İlişkin Algılarının İncelenmesi. (Doktora Tezi). Dicle Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Diyarbakır.
Başar, H. G. (2011). Hemşirelerde ve Hemşirelik Öğrencilerinde Problem Çözme ve İletişim Becerilerinin
Değerlendirilmesi. (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Bilim Üniversitesi/Sağlık Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Bedge, Z., Özyürek, A. (2016). Öğretmen ve Anne-Baba Tutumlarının Okul Öncesi Dönem Çocuklarının
Problem Çözme Becerilerine Etkisi. Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 5 (1), 204-232 Benligiray, S. ve Kurt, Y. (2016). Havacılık Sektöründe Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminin Rolü:
Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etme. Proceedings of SOCIOINT 2016 3rd International Conference on Education, Social Sciences and Humanities, (23-25 May 2016). İstanbul Turkey.
Berul, C. (2013). Language in Aviation: The Relevance of Linguistics and Relevance Theory. LSP Journal, 4 (1), 71-86.
Bozkurt, N., Serin, O., Emran, B. (2003). İlköğretim Birinci Kademe Öğretmenlerinin Problem Çözme,
İletişim Becerileri ve Denetim Odağı Düzeylerinin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi. 12. Eğitim Bilimleri Kongresi Bildirileri, 1373-1392. Antalya.
CAP 718 (2002). Civil Aviation Authority, Safety Regulation Group. Human Factors in Aircraft Maintenance
and Inspection. (Previously ICAO Digest No. 12). Ceylan, E. A. (2017). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çocuk Sevme Düzeyleri İle İletişim Becerileri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Aksaray Üniversitesi/Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Aksaray. Cushing, S.(1995). Pilot-Air Traffic Control Communications: ıt’s Not (Only) What You Say, ıt’s How You
Say it. Flight Safety Foundation. Flight Safety Digest, 14 (7). Çelenk, O. (2016). Hemşirelerin Problem Çözme Becerilerinin Araştırılması: Bir Hastane Uygulaması.
(Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Çetinkaya, Ö., Alparslan, A. M. (2011). Duygusal Zekanın İletişim Becerileri Üzerine Etkisi: Üniversite
Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16 (1), 363-377.
Dölek, A., K. (2015). Üniversite Öğrencilerinin iletişim Becerilerinin Farklı Değişkenler Açısından
İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi/Eğitim Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
124
Dönmez, K., Uslu, S. (2016). Havacılıkta İletişim Kaynaklı Kaza ve Olaylar Üzerine Bir İnceleme. Journal of
International Social Research, 9 (45). Ergül, H. (2007). Hava Trafik Kontrolünde İletişim ve Takım Çalışması. Havacılık ve Uzay Teknolojileri
Dergisi, 3(2), 59-65. Eurocontrol (2006). Air-Ground Communication Safety Study Causes and Recommendations. (Ref:
DAP/SAF 2006-09). European Organisation for the Safety of Air Navigation, Brussels, Belgium. Güler, N. K. (2014). Pilotlarda Psikososyal Risklerin Belirlenmesi. (İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi).
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Ankara. https://aviation-safety.net/database/databases.php, Erişim Tarihi: 22 Mayıs 2018,22:27 İnel, D., Evrekli, E., Türkmen, L. (2011). Sınıf Öğretmeni Adaylarının Problem Çözme Becerilerinin
Araştırılması. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 29(1), 167-178. İzmirli, Ö. Ş., Gürbüz, O. (2017). Öğretmen Adaylarının Bireysel Yenilikçilik Durumları ve Problem Çözme
Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Örneği. SDU International Journal Of Education Studies, 4 (1), 29-43.
Kışkır, G. (2011). Öğretmen Adaylarının Bilişötesi Farkındalık Düzeyleri İle Problem Çözme Becerileri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum. Korul, V., Küçükönal, H. (2003). Türk Sivil Havacılık Sisteminin Yapısal Analizi. Ege Akademik Bakıs
Dergisi, 3 (1), 24-38. Krivonos, P. D. (2007). Communication in Aviation Safety: Lessons Learned and Lessons Required. In
Regional Seminar of the Australia and New Zealand Societies of Air Safety Investigators, 1-35. Kutz, M. N. (2000). Developing Future Aviation Leaders: Advice From Today’s Leaders! Journal of
Aviation/Aerospace Education & Research, 9 (3), 21-32. Latorella, K. A., Prabhu, P. V. (2000). A Review of Human Error in Aviation Maintenance And Inspection.
International Journal Of Industrial Ergonomics, 26 (2), 133-161. Mihandoust, G. (2017). Havacılık Sektörü Yatırımları ve Hukuksal Sorumluluklar. (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Ticaret Üniversitesi/Dış Ticaret Enstitüsü, İstanbul. Morgan, J. (1996). A Freshman Engineering Experience The Foundation Coalition at Texas A&M
Universitiy. Proceedings of The 8th Annual TBEEC Conference on Learning Whith Technology, Long Beach, CA. NTSB (National Transportation Safety Board). (1973). Aircraft Accident Report. Eastren Air Lines, INC. L-
1011, N310EA Miami, Florida, December 29, 1972. Adopeted: June 14, 1973. Report Number: NTSB-AAR-73-14. Washington DC, USA.
NTSB (National Transportation Safety Board). (1979). Aircraft Accident Report. United Airlines Inc.,
McDonnel- Douglas, DC-8-61, N8082U, Portland, Oregon, December 28, 1978. Report Date: June 7, 1979. Report Number: NTSB-AAR-79-7., Washington DC, USA.
NTSB (National Transportation Safety Board). (1983). Aviation Accident Final Report. Operation of United
Airlines Inc., 02/03/1982, Philadelphia, PA, McDonnel-Dougles DC-10-10, Accident Number: DCA82AA014, Registration: N1814U, Adopted Date: 02/03/198, Washington DC, USA.
NTSB (National Transportation Safety Board). (1991). Aircraft Accident Report. Aviainca, The Airline Of
Columbia, Boeing 707-321B, HK 2016, Fuel Exhaustion, Cove Neck, New york January 25, 1990. Report Number: NTSB-AAR-91/04., Washington DC, USA.
Öztürk,A.T.(2011).The Role of Advanced Audit and Organizational Occupational Safety and Health Convention in Enterprises. International Conference on Business & Management.
125
Pehlivan, K. B. (2005). Öğretmen Adaylarının İletişim Becerisi Algıları Üzerine Bir Çalışma. İlköğretim-Online, 4 (2), 17-23.
Saracaloğlu, A. S., Yenice, N., Karasakaloğlu. N. (2009). Öğretmen Adaylarının İletişim ve Problem Çözme
Becerileri ile Okuma İlgi ve Alışkanlıkları Arasındaki İlişki. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, 6 (2). 187-206.
Sian, B., Robertson, M., Watson, J. (1996). Maintenance Resorce Management Handbook. Washington, DC:
Federal Aviation Administration Office of Aviation Medicine. Tan, Ç., Tan, S. (2015). Öğretmen Adaylarının İletişim Becerileri İle Sınıfı Yönetme Becerileri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi. 07-09 Mayıs 2015 tarihlerinde Gaziantep Üniversitesinin düzenlemiş olduğu ‘‘10. Ulusal Eğitim Yönetimi’’ Kongresinde bildiri olarak sunulmuştur. Erişim Tarihi: 22 Mayıs 2018, http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kafkasegt/article/view/5000189043
Tepeköylü, Ö. (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Öğrencilerinin İletişim Becerisi
Algılarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Celal Bayar Üniversitesi/Sağlık Bilimler Enstitüsü, Manisa.
Terzioğlu, H. (2007). Uçak Kazalarının Nedeni Olarak İnsan Hatalarını Azaltmada Ekip Kaynak Yönetimi.
(Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Türköz, S., Köroğlu, B., Kıralp, F. S. Ş. (2017). Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğrencilerinin
Algılanan Sosyal Destek Düzeylerinin ve İletişim Becerilerinin İncelenmesi. Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi 3 (2), 142-158.
Uncular, M. H. (2014) Havacılık Alanında İnsan Kaynağı Yetiştirme ve THY Akademinin Uluslararası
Eğitim Akreditasyonları. (Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi Sosyal/Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Vieira, A. M., Santos, I. C. D. (2010). Communication Skills; A Mandatory Competence for Ground and
Airplane Crew to Reduce Tension in Extreme Situations. Journal of Aerospace Technology and Management, 2 (3), 361–370. Yalçın, O. (2016). Havacılık, Hava Gücünün Doğuşu ve Birinci Dünya Savaşına Etkisi. Ankara Üniversitesi
Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 59, 181-236. Yıldırım, A., Şimşek, H. (2005). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayıncılık. Yılmaz, B. (2003). Toplumsal İletişim ve Kütüphane. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 20 (2), 11-
29. Yılmaz, N. (2011). Okul Öncesi Öğretmenlerinin İletişim Becerileri, Problem Çözme Becerileri ve Empatik
Eğilim Düzeyleri. (Yüksek lisans tezi). Muğla Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla. Yurttaş, A., Yetkin, A. (2003). Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Empatik Becerileri İle Problem Çözme
Becerilerinin Karşılaştırılması. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 6 (1), 1-13.
126
Havacılık İşletmeciliğine Yönelik Güncel Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Konularında 2015-2019 Yılları Arasındaki Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi
Altan AYAN
Dr.Öğr.Üyesi, Trakya Üniversitesi, Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-3667-6577
ÖZET
Çalışmada öncelikle Endüstri ve Örgüt Psikolojisi kavramı açıklanmıştır. Daha sonra havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi konuları ile ilgili olarak yazılan 2015-2019 yılları arasındaki tezler incelenmiştir. Bu kapsamda lisansüstü eğitimde yazılan 60 adet teze erişilmiştir. Belirtilen lisansüstü tezlere ilişkin bilgilere Ulusal Tez Merkezinin web sitesinden ulaşılmıştır. Havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi konularında 2015-2019 yılları arasındaki lisansüstü tezler çeşitli açılardan incelenmiştir. Çalışmada lisansüstü tezler içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Lisansüstü tezler yıl, üniversite, enstitü, anabilim dalı, tezin türü (yüksek lisans/doktora), tezin danışmanının unvanı, tezin yazıldığı dil, tezin sayfa sayısı ve tezin başlığı itibarıyla değerlendirilmiştir. Çalışmada frekans analizi uygulanmıştır. Sonuç olarak sosyal bilimlerde önemli bir alan olan Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ile ilgili güncel konuların Havacılık İşletmeciliği kapsamında nasıl değerlendirildiği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Havacılık İşletmeciliği, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Lisansüstü Eğitim
127
Examining of Postgraduate Theses Between 2015-2019 on Current Industrial
and Organizational Psychology for Aviation Management
ABSTRACT
In this study, firstly, the concept of industrial and organizational psychology are explained. And then, post graduate theses which written between 2015-2019 on the topics of current industrial and organizational psychology for aviation management are examined. In this scope, it was accessed to 60 theses which written in postgraduate education. It was reached to information about the specified theses on the website of National Theses Center. Postgraduate theses which written between 2015-2019 related to the topics of current industrial and organizational psychology for aviation management are examined from various sides. In this study, postgraduate theses are examined to using the content analysis method. Postgraduate theses are evaluated to according to the years, university, institute, department, theses types (master or PhD), theses advisor’s title, theses language (Turkish or English), theses pages quantity and title of theses. In this study, frequency analysis was applied. As a result, the topics of current industrial and organizational psychology which are an important field in the social sciences introduced to how evaluated for aviation management. Key Words: Aviation Management, Industrial and Organizational Psychology, Graduate Education.
1.GİRİŞ
Çalışmada havacılık işletmeciliğine yönelik endüstri ve örgüt psikolojisinin güncel konularında 2015-2019
yılları arasında yazılan tezler incelenmiştir. Endüstri ve örgüt psikolojisi, günümüzde sosyal bilimlerde
önemli bir alan olarak görülmektedir. Havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi
alanında lisansüstü tezlerin yazılmasının önemli olduğu söylenebilir.
Endüstri ve örgüt psikolojisinin çalışanların işyerindeki davranışlarını ve motivasyonlarını ele aldığı
(Riggio, 2016: 2-3; Aşkun Çelik ve Telman, 2013: 2-3) düşünüldüğünde konunun önemi ortaya
çıkmaktadır. Çalışmada endüstri ve örgüt psikolojisinin güncel konularının havacılık işletmeciliğine yönelik
son yıllarda yazılmış lisansüstü tezlerde nasıl değerlendirildiği ifade edilmiştir.
2.ENDÜSTRİ VE ÖRGÜT PSİKOLOJİSİ
Endüstri ve Örgüt Psikolojisinin, işletmedeki insan davranışlarını araştıran psikoloji içinde bir alan
olduğu söylenebilir. İşletmedeki insan davranışının incelenmesi önemli bir faaliyettir. Endüstri ve örgüt
psikolojisinin iki amacı mevcuttur. Bunlardan birincisi insanın çalışma davranışlarına ilişkin bilgi ve anlayışı
yükseltme gayretiyle araştırmalar yapmaktır. İkincisi, ortaya çıkan bilgiyi çalışma davranışlarını, iş çevresini
ve çalışanların psikolojik koşullarını daha iyi bir duruma getirmek için kullanmaktır. Endüstri ve örgüt
psikolojisinin bilimsel amacı, işyerindeki davranışı çeşitli açılardan incelemek ve anlamaktır (Riggio, 2016:
2-3).
Endüstri psikolojisi kavramı ile ilgili geçmişteki tanımlarda, işyerinde çalışan kişilerin
mutluluğunun temel alınması ve üretimin arttırılmasının hedeflendiği söylenebilir. Örgüt psikolojisi
kavramı, işletmedeki yönetici, beyaz yakalı ve mavi yakalı kişilerin etkin çalışmalarına yönelik gerekli
kurumsal faaliyetler ve araştırmaları kapsar. Bu açıdan yönetici ve çalışanların birlikte verimli ve yüksek
motivasyonla çalışmasının yollarını araştırır. Endüstri ve örgüt psikolojisi esas olarak iş ortamındaki
çalışanların davranışlarına odaklanan bir bilim dalı olarak açıklanabilir (Aşkun Çelik ve Telman, 2013: 2-3).
128
3. ARAŞTIRMA
Araştırmada havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi ile ilgili 2015-2019
yılları arasındaki tezlere ulusal tez merkezinin web sayfasından erişilmiştir. Bu kapsamda yazılan toplam 60
adet lisansüstü teze ulaşılmış ve tezler çeşitli açılardan incelenmiştir. Araştırmada içerik analizi yöntemi
kullanılmıştır. Lisansüstü tezler yıl, üniversite, enstitü, anabilim dalı, tezin türü (yüksek lisans/doktora),
tezin danışmanının unvanı, tezin yazıldığı dil, tezin sayfa sayısı ve tezin başlığı açısından değerlendirilmiştir.
Çalışmada frekans analizi uygulanmıştır.
Tablo 1: Yıllara Göre Tezlerin Dağılımı
Yıl Frekans Yüzde
2015 6 %10
2016 9 %15
2017 15 %25
2018 25 %41,7
2019 5 %8,3
Tablo 1’de konuyla ilgili lisansüstü tezlerin yıllara göre dağılımı ifade edilmiştir. Buna göre konuyla ilgili en
çok tez 2017 ve 2018 yıllarında yazılmıştır. 2017 yılında 15 tez yazılmışken, 2018 yılında 25 tez yazılmıştır.
Havacılık işletmeciliğine yönelik olarak endüstri ve örgüt psikolojisi ile ilgili güncel konulara son yıllarda
daha çok önem verildiği söylenebilir.
Tablo 2: Üniversitelere Göre Tezlerin Dağılımı
Üniversite Frekans Yüzde
Beykent Üniversitesi 13 %21,67
Türk Hava Kurumu Üniversitesi 5 %8,33
Maltepe Üniversitesi 4 %6,67
İstanbul Arel Üniversitesi 4 %6,67
Anadolu Üniversitesi 3 %5
İstanbul Gelişim Üniversitesi 3 %5
Başkent Üniversitesi 2 %3,33
İnönü Üniversitesi 2 %3,33
İstanbul Üniversitesi 1 %1,67
Marmara Üniversitesi 1 %1,67
İstanbul Teknik Üniversitesi 1 %1,67
Ege Üniversitesi 1 %1,67
Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1 %1,67
Sakarya Üniversitesi 1 %1,67
Kocaeli Üniversitesi 1 %1,67
Celal Bayar Üniversitesi 1 %1,67
Selçuk Üniversitesi 1 %1,67
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi 1 %1,67
Hitit Üniversitesi 1 %1,67
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 1 %1,67
Gebze Teknik Üniversitesi 1 %1,67
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 1 %1,67
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 1 %1,67
Namık Kemal Üniversitesi 1 %1,67
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi 1 %1,67
129
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi 1 %1,67
İstanbul Kültür Üniversitesi 1 %1,67
İstanbul Ticaret Üniversitesi 1 %1,67
İstanbul Aydın Üniversitesi 1 %1,67
Bahçeşehir Üniversitesi 1 %1,67
Çankaya Üniversitesi 1 %1,67
Gedik Üniversitesi 1 %1,67
Tablo 2’de konuyla ilgili lisansüstü tezlerin üniversitelere göre dağılımları ifade edilmiştir. Tablo
2’de görüldüğü gibi konuyla ilgili en çok tez Beykent Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde
yazılmıştır. Beykent Üniversitesi’nde 13 tez yazılmışken, Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde 5 tez
yazılmıştır.
Tablo 3: Enstitülere Göre Tezlerin Dağılımı
Enstitü Frekans Yüzde
Sosyal Bilimler Enstitüsü 58 %96,7
Fen Bilimleri Enstitüsü 2 %3,3
Tablo 3’te konu kapsamındaki tezlerin enstitülere göre dağılımları ifade edilmiştir. Tablo 3’te
görüldüğü gibi sosyal bilimler enstitüsünde 58 tez yazılmışken, fen bilimleri enstitüsünde 2 tez yazılmıştır.
Havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi konularında 2015-2019 yılları
arasındaki lisansüstü tezlerin büyük bölümü sosyal bilimler enstitüsünde yazılmıştır.
Tablo 4: Anabilim Dalına Göre Tezlerin Dağılımı
Anabilim Dalı Frekans Yüzde
İşletme Anabilim Dalı 28 %46,67
İşletme Yönetimi Anabilim Dalı 16 %26,67
Sivil Havacılık Yönetimi Anabilim Dalı 2 %3,33
İletişim Bilimleri Anabilim Dalı 2 %3,33
Psikoloji Anabilim Dalı 2 %3,33
İşletme (İngilizce) Anabilim Dalı 1 %1,67
Havacılık Yönetimi Anabilim Dalı 1 %1,67
Strateji Bilimi Anabilim Dalı 1 %1,67
İletişim Anabilim Dalı 1 %1,67
İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı 1 %1,67
İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı 1 %1,67
Yönetim Bilişim Sistemleri Anabilim Dalı 1 %1,67
Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı 1 %1,67
Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı 1 %1,67
Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı 1 %1,67
Tablo 4’te konuyla ilgili lisansüstü tezlerin anabilim dalına göre dağılımları görülmektedir.
Havacılık işletmeciliğine yönelik endüstri ve örgüt psikolojisinin güncel konuları ile ilgili olarak 2015-2019
yılları arasındaki lisansüstü tezler en çok işletme anabilim dalı ve işletme yönetimi anabilim dalında
yazılmıştır. Bu kapsamda işletme anabilim dalında 28 tez yazılmışken, işletme yönetimi anabilim dalında 16
tez yazılmıştır.
Tablo 5: Tezlerin Türüne Göre Dağılımı
Tezin Türü Frekans Yüzde
Yüksek Lisans 46 76,7
Doktora 14 23,3
130
Tablo 5’te havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi konuları ile ilgili
olarak 2015-2019 yılları arasındaki lisansüstü tezlerin türlerine göre dağılımları ifade edilmiştir. Bu
kapsamda konuyla ilgili 46 yüksek lisans tezi ve 14 doktora tezi yazıldığı görülmektedir. Konu kapsamında
yazılan tezlerin büyük bölümü yüksek lisans tezidir.
Tablo 6: Danışman Unvanına Göre Tezlerin Dağılımı
Danışman Unvanı Frekans Yüzde
Prof.Dr. 17 %28,33
Doç.Dr. 21 %35
Dr.Öğr.Üyesi 21 %35
Dr. 1 %1,67
Tablo 6’da konu kapsamında yazılan lisansüstü tezlerin danışman unvanlarına göre dağılımları
ifade edilmiştir. Tablo 6’da görüldüğü gibi, en çok lisansüstü tez Doç.Dr. ve Dr. Öğr.Üyesi
danışmanlığında yazılmıştır. Doç.Dr. danışmanlığında 21 tez ve Dr.Öğr.Üyesi danışmanlığında 21 tez
yazılmıştır.
Tablo 7: Yazıldığı Dile Göre Tezlerin Dağılımı
Tezin Yazıldığı Dil Frekans Yüzde
Türkçe 57 %95
İngilizce 3 %5
Tablo 7’de Havacılık işletmeciliğine yönelik endüstri ve örgüt psikolojisinin güncel konuları ile
ilgili olarak 2015-2019 yılları arasındaki tezlerin yazıldığı dile göre dağılımları verilmiştir. Buna göre konuyla
ilgili olarak 57 tez Türkçe ve 3 tez İngilizce olarak yazılmıştır. Tezlerin büyük bölümü Türkçe olarak
yazılmıştır.
Tablo 8: Sayfa Sayısına Göre Tezlerin Dağılımı
Tezin Sayfa Sayısı Frekans Yüzde
0-100 16 % 26,67
101-200 36 % 60,00
201-300 6 % 10,00
301-400 2 % 3,33
Tablo 8’de lisansüstü tezlerin sayfa sayılarına göre dağılımları ifade edilmiştir. Buna göre 36 tezin
sayfa sayısının 101-200 arasında olduğu görülmektedir. Ayrıca 16 lisansüstü tezin sayfa sayısının 0-100
arasında olduğu ifade edilebilir. Konuyla ilgili lisansüstü tezlerin çoğu 101-200 sayfa arasındadır.
Tablo 9: Tezlerin Başlıklarına Göre Dağılımı
Tez Başlığı Frekans
Motivasyon 8
İletişim 6
İşten Ayrılma Niyeti 6
Kişilik 5
Stres 4
Duygusal Emek 4
Örgüt Kültürü 4
Örgütsel Vatandaşlık Davranışı 3
Örgütsel Sessizlik 3
Kişi-Örgüt Uyumu 3
Örgütsel Adalet 3
Dönüştürücü Liderlik 3
131
Duygusal Zeka 2
İş-aile Çatışması 2
İş-yaşam Dengesi 2
Örgütsel Sinizm 2
Psikolojik Sermaye 2
Tükenmişlik 2
Örgüt İklimi 1
Örgütsel Destek 1
Örgütsel Çekicilik 1
Örgütsel Çeviklik 1
Örgütsel Güç 1
Yabancılaşma 1
Psikolojik Güçlendirme 1
Lider-üye Etkileşimi 1
Stratejik Liderlik 1
Otokratik Liderlik 1
Etkileşimsel Liderlik 1
Hizmetkar Liderlik 1
Özyeterlik 1
Zaman Yönetimi 1
Not:Bir tezde birden fazla başlık kullanılmış olabilir.
Tablo 9’da 2015-2019 yılları arasında havacılık işletmeciliğine yönelik endüstri ve örgüt
psikolojisinin güncel konuları ile ilgili olarak yazılan lisansüstü tezlerin başlıklarına göre dağılımları
verilmiştir. Buna göre en çok lisansüstü tezin yazıldığı konular; motivasyon, iletişim, işten ayrılma niyeti,
kişilik, stres, duygusal emek ve örgüt kültürü olarak sıralanabilir.
4.SONUÇ
Çalışmada havacılık işletmeciliğine yönelik güncel endüstri ve örgüt psikolojisi ile ilgili 2015-2019
yılları arasındaki 60 adet lisansüstü tez çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Sonuç olarak konuyla ilgili
lisansüstü tezlerin büyük bölümünün 2017 ve 2018 yıllarında yazıldığı ve en çok tezin Beykent Üniversitesi
ve Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde yazıldığı söylenebilir. Buna ilaveten konuyla ilgili lisansüstü
tezlerin büyük çoğunluğunun sosyal bilimler enstitülerinde yazıldığı ve en çok tezin işletme anabilim dalı ile
işletme yönetimi anabilim dalında yazıldığı ifade edilebilir. Konuyla ilgili lisansüstü tezlerin büyük
bölümünün yüksek lisans tezi olduğu, en çok lisansüstü tezin Doç.Dr. ve Dr. Öğr.Üyesi danışmanlığında
yazıldığı söylenebilir. Konuyla ilgili lisansüstü tezlerin büyük çoğunluğunun Türkçe olarak yazıldığı ifade
edilebilir. Konuyla ilgili lisansüstü tezlerin çoğunun sayfa sayısının 101-200 arasında olduğu ve lisansüstü
tezlerin en çok motivasyon, iletişim, işten ayrılma niyeti, kişilik konularında yazıldığı söylenebilir.
5.KAYNAKÇA Aşkun Çelik, D. ve Telman, N. (2013), Endüstri/Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı, 1. Baskı, Nobel
Akademik Yayıncılık, Ankara.
Riggio, R.E. (2016), Endüstri ve Örgüt Psikolojisine Giriş, (Çev.Belkıs Özkara), 6. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık,
Ankara.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi
132
A study on the importance of the English Language in Civil Aviation and the standards of relevant training: First Study of Aviation Management
Murat DÜZGÜN1
Zühal AYDIN2
1 Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Medipol Üniversitesi, [email protected]
2 Ph.D. Candidate, İstanbul Medipol Üniversitesi, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-8683-8925 0000-0002-8268-4922
ABSTRACT
English is significant for all pilots and all employees who want to work in international civil aviation industry. International Civil Aviation Organization (ICAO) decides and analyses the standards and recommended pratices (SARPs) for English Language Proficiency Levels. ICAO also develops these standards for international flights. In Civil Aviation, English should be spoken in a clear way for applying true operations especially for the international flights. Accurate communication in Aviation English is essential for both in the air and on the ground operations. Aviation English involves especially to understand, speak and write in English. Although there are standards in Civil Aviation, it seems that there are problems in using English for intercultural communication. Most of the aviation incidents are because of the miscommunication in English. English miscommunication in Civil Aviation can cause heavy and tragic results. Due to the fact that there is miscommunnication in airspeak, this situation can create deadly outcomes for pilots and air traffic controllers in most cases. This study presents a case study on the importance of English language for specific purposes (ESP) in Civil Aviation Management. It also analyzes a number of the surveys of aviation English to learn the consequences of miscommunication in English Language.
Keywords: Aviation English, Miscommunication in English, Intercultural Communication, ESP.
133
İngilizce Dilinin Sivil Havacılıktaki Önemi ve İlgili Eğitim Standartları
Üzerine Bir Araştırma: Havacılık Yönetimi Çalışması
ÖZET
İngilizce dili uluslararası sivil havacılık endüstrisinde çalışmak isteyen tüm pilotlar ve tüm çalışanlar için önemlidir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), İngilizce Dil Yeterlik Seviyeleri için standartları ve önerilen uygulamaları (SARP'ler) kararlaştıran ve analiz eden bir kurumdur. ICAO ayrıca uluslararası uçuşlar için bu standartları da geliştirmektedir. Sivil Havacılık'ta, özellikle uluslararası uçuşlar için gerçek işlemleri uygulamak için İngilizceyi akıcı ve anlaşılır konuşmak gerekmektedir. Havacılık İngilizcesinde doğru iletişim, hem havada ve hem de yer faaliyetlerinde çok önemlidir. Havacılık İngilizcesi, İngilizce dilini iyi anlamayı, konuşmayı ve yazmayı içermektedir. Sivil Havacılık'ta standartlar olmasına rağmen, kültürlerarası iletişim için İngilizce kullanımında sorunlar olduğu anlaşılmaktadır. Havacılıkta sorunlu olan/olmuş olayların çoğu İngilizce dili üzerindeki yanlış iletişimden kaynaklanmaktadır. Sivil Havacılık'ta İngilizce’nin yanlış iletişim ve kullanımı, ağır ve trajik sonuçlara neden olabilir. Özellikle havacılık konuşmalarında yanlış iletişim olması durumunda pilotlar ve hava trafik kontrolörleri için ölümcül sonuçlar nadiren de olsa oluşabilmektedir. Bu çalışma, Sivil Havacılık Yönetimi'nde belirli amaçlar için İngilizce dilinin (ESP) önemi üzerine bir vaka çalışması sunmaktadır. Aynı zamanda bir dizi havacılık İngilizcesi anketini analiz ederek, İngilizce'de yanlış iletişimin sonuçlarını sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Havacılık İngilizcesi, İngilizcede İletişimsizlik, Kültürlerarası iletişim, ESP
1. INTRODUCTION
English is significant for all pilots and employees who want to work in international civil aviation
industry. The employees in the airline industry need to speak English that is accepted as a universal
language by all traffic controllers and pilots. It is important to speak English to have safe flights. However,
miscommunication in English can cause tragic and deadly results in the flights. Airspeak needs to be clear
to understand for the speakers, but there can be some problems for international flights in the operations.
Uplinger (1997, p. 2) explains that, "Dealing with ambiguity in ATC communications is even
more complex when flight crews, controllers, or both are communicating in English that has been
acquired as a second language." He claims that miscommunication in ATC can cause serious results.
Because of the ambiguity of language, pilots can have drawbacks to understand the intended meaning.
Cushing (1995) states that the pilot in KLM said that he was at take off and he was taking off. This created
a collision problem with Pan American. Because of the miscommunication problem of Dutch pilot, this
caused a misinterpretation for the pilots. As a result, a KLM Royal Dutch Airlines collided with a Pan
American Airways and 538 passengers died due to this aviation English problems. If the pilot had said ‘’ I
am taking off’’, this sentence would have been interpreted differently. Moreover, even by confusing with
the words, the pilots and controllers can cause the deadly results by killing passengers. If there is ambiguity
in ATC communications, flight crews who are non-native English speakers can have difficult times to
handle the situation. Furthermore, it is also possible that even a native English speakers in aviation
industry can cause problems due to the fact that another employee can not understand the language,
listening or any vocabulary. They can miss the word or they can not understand what they read.
134
Adonica, Mark, and Dan (2001) state that there is an apparent need in the airline industry to offer
English programs that enhance the standards and regulations set forth in the airline industry. English for
Occupational Purposes (English for Special Purposes or English as a Second Language) is a growing field
and English taught on an international level in the airline industry serves a definite purpose. ESP (English
for specific purposes) is described for occupational purposes in English language and teaching and ESP
focuses on specific groups. It means that ESP is a must for the employees and pilots to improve their
performances in listening, writing and comprehension. Hyland’s research (2002, 2004) cited in Richards
(2012) proves that language differences are clarified in special purposes teaching. Thus, knowledge in
aviation English improves and comprehension in English emphasizes the safe flights. Using
comprehensible and conscise English language in aviation enable the crew a kind of awareness about the
communication.
Kanki and Palmer(1993) claims that effective communication among crew members has always
been an essential component of the concept of crew coordination. Due to this reason, communication in
English is so significant for the emergencies in the flights. English is so significant for airline
pilots and controllers that it enables procedures to be proper and safe.
As a conclusion, these examples are significant to show the problems with the second language
speaking and miscommunication effects in aviation industry. The method and the results in this case study
will be explained in the following paragraphs. (The Eurocontrol Communication Safety Study, 2016)
Figure 1. Reported communication problem in Aviation
2. REVIEW OF LITERATURE
Ambiguity in English language can have deadly results. Problems due to the ambiguity can lead to
aviation accidents which comprise the non-native English speakers especially in ATC communication.
ICAO in 1995 highlights the significance of the use of English by saying that the air-ground
radiotelephony communications shall be conducted in the language normally used by the station on the
ground or in the English language. Furthermore, Uplinger says that On Jan. 25, 1990, the first officer
couldn’t translate the meaning of a sentence that the aircraft was in emergency and instead of this by
saying that “ We are running out of fuel.’’ This misinterpretation led to death of 73 people. Uplinger also
supports his idea about miscommunication in English and says that ‘’Because of miscommunication can
have serious consequences, air traffic controllers responsible for international flights must have the skills
in English to communicate more broadly than just to repeat learned phrases. The training and testing of
135
controllers in English should require that controllers be able to respond to unusual, as well as routine,
situations.’’
Cushing research (1994) cited in Alderson(2009) shows some miscommunication factors and says
that these factors can include pilots not realizing a communication is intended for them, interference on
the radio frequency, overlapping calls, misunderstood flight parameters, incorrect readbacks, inadequate
clarification of flight parameters and misunderstanding of pronunciation by native or nonnative English
accent. According to Charles Alderson(2009), dramatic miscommunications can happen in unpredictable
situations, especially in emergencies, and especially where essential information is required. In addition,
Uplinger wants to underline the fact that if a pilot or any controller do not have English
proficiency and fluency in ambiguous cases, this person can not deal with the situation and this situation
leads to miscommunication with serious results. In fact, some terms about aviation English is easy to
memorise and controllers can learn ATC terminology, but it is not enough to be proficient in ATC
terminology. A pilot or controllers’ effective communication depends on the use of English language in
stressful situations. Because practice in English affects their speaking and if they do not practice
sufficiently, it is possible to have miscommunication problems. Uplinger (1997) agrees, arguing that
another language- training problem of special importance to Russia is attrition caused by lack of practice,
which has its greates influence on listening and speaking skills. Most people who have studied a foreign
language are aware of how quickly skills are lost if not used regularly. For Russian controllers in
particularly remote locations such as the Far East, the rarity of occasions to use English on the job may
not be adequate to maintain their skills, and soon proficiency becomes reduced (p. 4).
Kim and Elder(2009) argue that aviation English can be seen as lingua franca and adds that “a
core part of the training of all pilots and controllers, whether native or non-native, should surely involve
training in the use of communication strategies to facilitate successful and efficient communication with
speakers from diverse language backgrounds’’.
Last but not least, we cannot underestimate the significance of aviation English proficiency and
fluency in effective communication for the pilots and air traffic controllers even if they are native or non-
native speakers. As a suggestion, Llyoyd Evans(2013) cited in Douglas(2014) clarifies that pilots or ATC
need to have a training program to prevent miscommunication. Douglas(2014) agrees this idea in Nobody
seems to speak English here today: Enhancing assessment and training in aviation English and says that ‘’Lloyd Evans
recommends training in second language communication strategies, including literal translation, language
switch, restructuring, paraphrasing, appealing for/offering help, and repeating’’. In a nutshell, our research
suggests that native or non-native speaker pilots or ATC should have an English training program,
listening, speaking - communication strategies to express, understand the procedures and to solve the
problems in miscommunication in aviation industry (The Language Error Analysis, SUNY, 2012).
136
Table 1. The Aviation Communication Research
What Whom/Where Authors and Year Voice Communication Air Traffic Control Environment Mattews and Hahn (1987)
Culture and Language Barriers Communication in Global Aviation
Orasanu and Davison (1997)
Links between Language, Performance, Error, and Workload
Cockpit Communication Sexton and Helmreich (1999)
Gender Bias Controller-Pilot Communication Turney (1997)
Safety Mono vs. Multi-cultural Cockpits Merritt and Ratwatte (1997)
Readbacks, Volume of Information, Experience Level, Personal Problems, Standard Phraseology, and the Relationship to Safety
Controller/Pilot Communication Wulle and Zerr (1997)
Accents, Dialects
Pilot/Controller ATC Communication
Fallon (1997)
Cockpit Data Link Technology Flew Crew Communication Logsdon and et al (1995)
Communication Strategies Pilot Fischer and Orasanu (1999)
Communication Discrepancies Pilots and Maintenance Technicians
Mattson, Crider, and Whittington (1999)
The Impact of Automation
Flight Crew Bowers (1993)
Collaboration Pilot/Controller Morrow, Lee, and Rodvold (1991)
Message Length, Training ATC Morrow and Rodvold (1993)
Routine Operation Problems Controller-Pilot Morrow, Lee, and Rodvold (1993)
Culture Difference Cockpit-Cabin Chute and Wiener (1995)
Modes of Communication Pilot-Pilot Zimmer and Scheuchenpflug (1995)
Aircraft Radio Communication Radio Weller and Wickens (1991)
Communication Strategies, Personalities, and Crew Performance
Airline Captains Orasanu (1991)
Crewmember Communication Astronauts and Cosmonauts Kelly and Kanas (1992)
Bilingual ATC ATC Stager and et al (1980)
Data-Link Communication Controllers and Pilots Kerns (1991)
Mixed-media Communication (Voice, Data Link, Mixed ATC)
Flight Deck McGann and Morrow (1998)
Satisfaction, Information Exchange Cockpit-Cabin Crew Interaction Skogstad and et al. (1995)
3. METHOD
This case study was conducted on a survey by focusing on English language in aviation sector.
This survey targeted on the second language as English and the results of this survey will provide us to
make comments about the discussion, results and conclusion part. The survey was done between 15th of
August and 29th of September and the questions about English language importance in aviation by skills
(listening, understanding and answering e.t.c.) were answered by 9 pilots(3 different airlines), 3 ATC
Staff(SAW Airport) and 3 dispatchers(Turkish Airlines) as participants. The values are loaded on Expert
137
Choice® decision making program to evaluate and print out results tables for reaching optimal decisions as
follows (Figure 2 and 3)
4. RESULTS
English is immensely important for international aviation in the world. In addition, English is
spoken as an official language all over the world. The findings of this study are based on the surveys with
pilots, ATCs and dispatchers. This study contributes to the importance of improvement of Civil Aviation
English.
In this case, data in Figure 2 from the study shows that pilots can understand English more than
ATC’s and dispatchers with 89% percentage. ATC staff and dispatchers’ English understanding status is
54% and 46% percentage respectively. However, ATC Staff English speaking status is much more than
pilots and dispatchers with 81% percentage. It indicates that there is a need to develop pilots’ and
dispatchers’ conversational non-native English skills with 73% and 43% percentage respectively. If we
compare reading and writing skills of ATCs, pilots and dispatchers with speaking and understanding
English skills, their status shows that they are not good at reading and writing. Actually, although they
have English manuals, they have difficulty in reading and writing. It is possible that some problems can be
due to reading and writing comprehension. In addition, they also agree that English is so significant that
English Language importance in Figure 3 is in higher degree especially for ATC staff with 94%
percentage.
Figure 2. The English language skills status comparison
138
Figure 3. The English language importance in Aviation
5. CONCLUSION
Aviation English in understanding, speaking reading and writing skills should be given to pilots,
ATC staff and dispatchers due to the fact that they have English manuals. Level of understanding English
should be increased. Howewer, their English status in reading and writing is low, so they need to focus
much more on these skills to understand English language. It is also a crystal clear fact that there is a need
in the airline industry to improve English programs for pilots, ATC staff and dispatchers. Overall their
speaking, reading, understanding and writing skills in aviation should be improved not to have any
incomprehension between the airlines. Because English miscommunication in the airlines can cause
tragedy. With a clear understanding in reading, writing and other skills in aviation English, they can be
ready for the emergency situations. Effective communication has the utmost importance to lead the
procedures in aviation industry. In this case data from the study shows that there is a huge need to have
English programs and trainings in the airline industry to improve their reading, writing, understanding and
speaking. Last but not least, English language is in utmost importance for the aviation sector. Further
research should be done for English proficiency for the safety of flights in terms of English language
practice. In conclusion, there is a need to develop especially reading and writing skills, so there should be
aviation English reading and writing materials to improve communication for native and non-native
speakers.
139
6. REFERENCES
Alderson, C. J. (2009). Air Safety, Language Assessment Policy, and Policy Implementation: The Case of Aviation. Cambridge University Press. Annual Review of Applied Linguistics 29, 168–187.
Aune, A. S., Huglen, M., Lim, D. (2001). English Education and Communication Studies: Ambiguity in the International Airway. ERIC Reproduction Release Form.
Burns A., Richards J. C. (2012). Pedagogy and Practice in Second Language Teaching Cambridge University Press. Chapter 19.
Cushing, S. (1995). Pilot-air traffic control communications: It's not (only) what you say, it's how you say it. Flight Safety Digest, July, Volume 14.
Douglas D. (July, 2014). Nobody seems to speak English here today: Enhancing assessment and training in aviation English. Iranian Journal of Language Teaching Research 2(2), 1-12. Urmia University Press.
International Civil Aviation Organization (ICAO). (1995). Annex 10- Aeronautical Telecommunications, Volume 2- ‘’ Communication Procedures’’. Montreal, Quebec, Canada: ICAO.
Kanki, B.G, and Palmer M.T. (1993). Communication and crew resource management in Cockpit resource management. New York: Academic Press.
Kim, H. and Elder, C. (2009). Understanding aviation English as a lingua franca: Perceptions of Korean aviation personnel. Australian Review of Applied Linguistics, 32(3), 23.1-23.17.
Uplinger, S. (1997). English-language training for air traffic controllers must go beyond basic ATC vocabulary. Airport Operations, September-October, Vol. 23 No. 5.
140
SİVİL HAVACILIK KABİN HİZMETLERİ EĞİTİMİ İÇİN YETKİNLİK
BAZLI EĞİTİM MODELİ: KABİN MEMURU 4.0
Gülbeniz AKDUMAN1
Gülnaz KARAHAN2
1 Dr Öğtetim Üyesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, [email protected]
1 Öğtetim Görevlisi Dr., Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, [email protected]
ÖZET
Uçuş emniyeti için geliştirilen birçok sistem olmasına rağmen havacılık emniyetinin kalbinde “insan” faktörü yer almaktadır. Uçuş emniyeti üstünde çok büyük etkisi olan uçuş ve kabin ekipleri özel eğitimler alarak gerekli sertifikalara sahip olmanın yanı sıra belirli yetkinlilere de sahip olmalıdırlar. Kabin ekibi yolculara ikram servisi yapmanın yanı sıra birçok farklı göreve sahiptir. Yolcu uçağın kapısına geldiğinde uçuş korkusunu giderecek bir psikolog, rahatsızlanan bir yolcu olduğunda bir doktor, kural dışı davranan bir yolcu veya tahlikeli bir durum oluştuğunda güvenlik görevi gibi birçok görev üstlenmektedirler. Bu kadar multifonksiyonel bir görev üstlenen kabin memurlarının sahip olması gereken yetkinlikler vardır. Havacılık İnsan Kaynakları Yönetiminde doğru yetkinliğe ve özelliklere sahip kişilerin işe alınıp eğitilmesi kritik önem taşımaktadır. Bu bağlamda “Kabin Memuru 4.0” Sivil Havacılık Kabin Hizmetlerinde öğrenim gören öğrencilerin dünyada ve ülkemizde hızla dönüşen ekonomik ve toplumsal hayatın gereksinimlerini anlamaları ve buna uygun yetkinlikleri zamanında edinebilmelerini sağlama amacıyla hazırlanan yetkinlik bazlı bir eğitim projesidir. Kabin Memuru 4.0 projesinde öğrencilere uygulanan yetkinlik envanterleri tamamen kişiye özel olarak değerlendirilerek sonuçlara gore öğrencilerin kişisel gelişim planları yapılarak gerekli eğitimler verilmektedir. Kabin Memuru 4.0 yetkinlik bazlı eğitim projesi, öğrencilerin kendilerine ayna tutarak daha iyi tanımalarını, yetkinliklerini değerlendirmelerini, güçlü/zayıf, geliştirilmesi gereken/tehdit oluşturan yönlerini belirlemelerini, kişisel misyon, vizyon ve stratejilerini belirlemelerini, kişisel gelişim ve kariyer hedeflerini netleştirmelerini, daha belirgin bir kariyer gelişim planı yapabilmelerini ve yetkinliklerini geliştirerek mesleki olarak yeterliliklerini arttırmalarını ve sonucunda işe alımlarda daha başarılı olmalarını sağlayarak sivil havacılık kabin hizmetleri alanında eğitimli ve nitelikli istihdam oranını arttırmayı hedeflemektedir. Öğrencilerin gelişmesi gereken yetkinliklerini belirleyip ilgili eğitimler verildiğinde yetkinlik gelişimlerine katkı sağlanarak okul başarıları ve iş bulma şansları artmakta, özgüven, kendini ifade etme, ve benlik saygısında gelişme sağlanmaktadır. Yetkinlik gelişimleri sağlanan öğrenciler sayesinde toplumun sosyokültürel seviyesi artmakta ve için sivil havacılık sektörünün nitelikli insan gücü ihtiyacının karşılanmasına da katkı sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri, Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Eğitimi, Kabin Memuru, Yetkinlik Bazlı Eğitim
141
Competency-Based Training Pattern for Civil Aviation Cabin Services
Training: Cabin Attendant 4.0
ABSTRACT
Although there are so many systems developed for flight safety, “human” factor appears in the heart of aviation safety. Apart from having required certificates by getting special trainings, flight and cabin crew who play an important role in flight safety need to have specific competence. Cabin crew has various duties as well as catering delivery service. They take on so many tasks such as a psychologist to overcome aviatophobia when a passenger comes to the hatch, a doctor when a passenger feels unwell, a security officer when there is a passenger with anomalous behavior or an emergency occurs. There is some competence that cabin attendants taking that multifunctional responsibility need to have. In Aviation Human Resource Management, it is critical to employ and train individuals with required competence and qualities. In this regard, “Cabin Attendant 4.0” is a competency-based training project so as to make Civil Aviation Cabin Services students understand the requirements of economic and social life changing rapidly in our country and in the world; and to provide the necessary competence for these students on time. Competency inventories administered to the students in the project of Cabin Attendant 4.0 are evaluated privately and; according to the results, students’ personal development plans are made and necessary trainings are provided. Cabin Attendants 4.0 competency-based training project aims to increase educated and qualified employment rate by enabling students to know themselves better, evaluate their competence, determine their strengths/weaknesses and threatening sides, determine personal mission, vision and strategies, clarify personal development and career goal, make a more specific career development plan and improve their professional competence and eventually become more successful in employment. When the competence to be developed by students is determined and related trainings are provided, students’ school success and employment opportunity increase with a contribution to their competence development; self-confidence, self-expressing and self-respect develop. Thanks to those students who are provided with competence, socio-cultural level of our society goes up and this makes a contribution to the need for qualified manpower of Civil Aviation Sector.
Keywords: Civil Aviation Cabin Services, Civil Aviation Cabin Services Training, Cabin Attendant, Competency-Based Training
1. GİRİŞ
Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri öğrencilerinin iyi olma halinin artırılması, Dünyada ve ülkemizde
hızla dönüşen ekonomik ve toplumsal hayatın gereksinimlerini anlamaları ve buna uygun yetkinlikleri
zamanında edinebilmeleri sağlama amacıyla İstanbul merkezli Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil
Havacılık Kabin Hizmetleri ön lisans programında hazırlanıp uygulanan “Kabin Memuru 4.0 Eğitim
Modeli” projesinde öğrencilerin kariyer yolcuğunda ışık tutup yol göstermesi amacıyla hazırlanan “Kariyer
Pusulası” adı verilen onbir envanterden oluşan bir değerlendirme yer almaktadır. Kariyer Pusulasında
öğrencilerin mezun oldukları meslekle ilgili sahip olmaları gereken tüm yetkinliklerle ilgili envanterler yer
almaktadır.
Kabin Memuru 4.0 Eğitim Modeli hedefleri aşağıda sıralanmıştır;
Öğrencilerin kendilerine ayna tutarak daha iyi tanımaları
Yetkinliklerini değerlendirmeleri
Güçlü/zayıf, geliştirilmesi gereken/tehdit oluşturan yönlerini belirlemeleri
Kişisel misyon, vizyon ve stratejilerini belirlemeleri
142
Kişisel gelişim ve kariyer hedeflerini netleştirmeleri
Daha belirgin bir kariyer gelişim planı yapabilmeleri
Öğrencilerin yetkinliklerini geliştirerek mesleki olarak yeterliliklerini arttırma ve
sonucunda işe alımlarda daha başarılı olmalarını sağlayarak istihdam oranını arttırmaktır.
Bu hedeflere ulaşmak için öğrencilere uygulanan envanterler tamamen kişiye özel olarak
değerlendirilerek sonuçlara göre öğrencilerin kişisel gelişim planları yapılmakta, gerekli eğitimler ve
danışmanlık verilmektedir.
Yetkinlik gelişimleri sağlanan öğrenciler sayesinde toplumun sosyokültürel seviyesi artacak, iş
bulma olasılıkları arttığı için sektörün nitelikli insan gücü ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanmaktadır.
Hedef grubun gelişmesi gereken yetkinliklerini belirleyip ilgili eğitimler verildiğinde yetkinlik gelişimlerine
katkı sağlanacak ve bu şekilde iş bulma olasılıkları, okul başarıları artacak, özgüven, kendini ifade etme ve
benlik saygısında gelişme sağlanacaktır. İş bulamadığı için mezuniyet sonrası işsiz kalarak, egitimli kişilerin
topluma katkı sağlayamaması riski de azalacaktır.
Projenin genel amacı; değerlerini bilen, yeteneklerini etkin kullanan nitelikli ve eğitimli gençlerin
daha yenilikçi bir bakış açısıyla çalışarak sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamalarıdır. Projenin özel amacı
ise; öğrencilerin mezun olduklarında kabin memuru olarak görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli
yetkinlik seviyelerinde gelişime paralel olarak istihdam edilen nitelikli ve yetkin mezun sayısında artış
sağlamaktır.
2. LİTERATÜR
2.1 Sivil Havacılık Sektörü
Hız ve ulaşılabililirlik kavramlarına odaklanan günümüz dünyasında ve ülkemizde en çok tercih
edilen ulaşım aracı olan uçak ve sivil havacılık sektörü her geçen gün önemini arttırmaktadır. Bu durum
yolcular için niteliği artış gösteren alternatifler ortaya koymaktadır. Havacılık sektörünün büyümesi hizmet
alımı için ödenen rakamların artmasına ve sektörün sunduğu istihdam imkânlarının da bu oranda
genişlemesine neden olmuştur. Günümüzde havacılık sektörü ekonomisi çok gelişmiştir ve ülke
ekonomileri için de çok önemli hale gelmiştir (Arıkan, 1998:46).
Türkiye’de sivil havacılık sektörü artan ivmeyle ilerleyerek Dünya listelerinde ilk onbeş sırada yer
alarak gelecek vaat etmeye başlamıştır. ICAO 2017 yılsonu raporuna göre (2018 raporu henüz
yayınlanmadığı için 2017 verileri kullanılmıştır) Türkiye
(http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/faaliyet/2018.pdf);
Ücretli Yolcu-Kilometre (RPK) sıralamasında 12.
Ücretli Ton-Kilometre RTK sıralamasında 11.
Yük Ton-Kilometre (FTK )sıralamasında ise 13. sırada yer almaktadır.
Aynı rapora göre, 2018 yıl sonu itibariyla toplam yolcu sayısı 210 milyona ulaşmıştır. Sivil havacılık
sektöründeki gelişime paralel olarak 2003 yılında yaklaşık 65.000 olan istihdam sayısı 2017 yılında 196.041’e
143
yükselerek %33 artış göstermiştir. Sivil Havacılık sektörel büyüklerine dair analiz Şekil 1’de yer almaktadır
(http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/faaliyet/2018.pdf);
Şekil 1 Sivil Havacılık Sektörel Büyüklükler
Kaynak: (http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/faaliyet/2018.pdf
DHMİ “2017 Sivil Havacılık Sektör” raporuna göre 2019/2018 yolcu trafik artış oranı % -2, takip
eden 2 yıl da ise %2 ve %3 (Tablo 1), 2019-2021 toplam uçak trafik artış da takip eden 3 yıl için sırasıyla
%-1, %2 ve %2 olarak tahmin edilmektedir
(https://www.dhmi.gov.tr/Lists/DosyaYonetimiList/Attachments/730/2018_Havayolu_Sektor_Raporu.
pdf).
Sivil havacılık sektörü büyürken farklı pek çok sektörün de bağlantılı olarak büyümesine neden
olmuştur. Havacılık sektöründeki büyüme ile verilen hizmetlerde çeşitlilik kazanmış ve niteliklerinde de
artış gözlenmiştir. Artan rekabet ve yükselen beklenti daha nitelikli, tecrübeli, bilgili ve olumlu özelliği
bulunan çalışanların istihdam edilmesini gerektirmiştir. Kabin hizmetleri çalışanlarının hizmet konusunda
havayolları firmaları için büyük önem taşıyan belirleyicilikleri vardır. Kabin personelleri verdikleri hizmetle
yolcuların konfor ve memnuniyetlerini oluşturmayı hedeflemektedir. Verilen bu hizmetler konfor, sağlık,
beslenme, eğlence, güvenlik gibi konuları içermekte olup hemen her biri şirketin kurumsal imajını etkileyen
ve belirleyen konulardır (İşyapan, Sözen, 2016:47-48).
Dünya’da her yıl birçok uçak kazası meydana gelmektedir. Bu uçak kazalarının bir kısmı teknik
veya meterolojik kaynaklıyken bir kısmıysa insan ya da bilinmeyen nedenler kaynaklıdır. İnsan kaynaklığı
kazalar eğitim noksanlığı, standart ve yöntemlerin eksik olması ya da uygulanmamasından
kaynaklanmaktadır (Adıgüzel, 2019: 222).
144
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü “2017-2021 Stratejik Plan Amaç ve Hedefleri” içinde yer alan
Amaç 3. Havacılığın hızlı gelişimine katkı sağlayacak nitelikte ve uluslararası yeterliliğe sahip insan kaynağının
yetiştirilmesine katkı sağlamak kapsamında eğitim ve eğitici kalitesi ve kapasitesinin arttırılarak havacılık
personelinin uluslararası standartta yetiştirilmesi amaçlanmaktadır
(http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/faaliyet/2018.pdf). Bu bağlamda
sivil havacılık sektörüne nitelikli insan kaynağı yetiştirmek öncelikli hedefler arasında yer almaktadır.
2.2 Kabin Memuru
Kurallar çerçevesinde uçuşta emniyet ve güvenliği sağlamak üzere görevlendirilmiş yolculara
hizmet vermekten sorumlu kişilere “kabin memuru” adı verilmektedir (Seçilmiş, 2017).
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından kabin memuru “Yolcu taşımacılığı yapan hava araçlarında
gerekli emniyet ve güvenlik önlemlerinin uygulanmasından ve yolcu konforundan sorumlu görevliler” şeklinde
tanımlanmaktadır. Tanımlanan bu görevi gerçekleştirmek amacıyla kabin memurlarına temel bir eğitim
uygulanır ve eğitim sonunda uygulanan sınavları başarıyla tamamlayanlar “Kabin Memuru Sertifikası”
almaya hak kazanırlar (http://web.shgm.gov.tr/tr/havacilik-personeli/2138-kabin-memuru).
Bazı meslekler “Yönetmeyi ve Yönlendirici Olma’’ gerektirirken bazı meslekler de “Hizmet Etmek
ve Uyum Sağlamak’’ önemlidir. Kabin memurluğu mesleği hem yönetme hem hizmet etme gerektiren bir
iş tanımına sahip olması nedeniyle oldukça zorlayıcıdır. Bir taraftan yönlendirici olmayı gerektirirken diğer
taraftan yolcuların ihtiyaçlarını karşılamak durumundadırlar. Bir Kabin memuru nazik, ölçülü olmak ve
yolcu memnuniyetini önceliği olarak görmek durumundadır. Aynı zamanda yolculara emniyet ve güvenlik
kurallarını uygulatması gerekir (Baltaş, 2009).
2.3 Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Eğitimi
Havayolu firmaları uçuşta emniyetin ve güvenliğinin sağlanması, uçuşlarda verilen hizmetinin
uluslararası standartlarda yapılması ve hizmet kalitenin devamlılığının sağlanması için temel eğitimini
başarıyla tamamlamış ve sertifikalandırılmış kabin personelini istihdam etme zorunluluğundadır. Yolcularla
en uzun süre iletişim halinde olan kabin memurlarının temel eğitimlerini tamamlayarak sertifikalarını almış
olmaları gereklidir.
Kabin Ekibi Temel Eğitimi Veren Eğitim Kuruluşları Talimatında (SHT-CCTO) Temel Eğitim,
“Kabin ekibi yeterlilik sertifikası adayının; standart, olağandışı ve acil operasyonlar esnasında uçuş ve yolcu emniyetine
ilişkin görev ve sorumlulukları yerine getirmek için gereken temel yeterliliği ve yeterli genel bilgiyi edinmek, kendilerini
havacılık ortamına alıştırmak amacıyla tamamladığı kursu” olarak tanımlanmaktadır
(http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/taslaklar/TASLAK_SHT-
CCTO20150409.pdf).
Temel eğitim kapsamında kişilere uçuş ortamına alışma ve normal ve acil durumlar sırasında
yolcuların ve uçuşun emniyetine ilişkin görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri için gerekli olan genel
bilgi ve yetkinliği elde etmeleri amacıyla aşağıdaki konularda eğitimler verilmektedir;
(http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/talimatlar/SHT_CC.pdf)
145
Kabin ekibinin görev ve sorumluluklarına ilişkin bütün unsurları kapsayan genel teorik havacılık ve
havacılık standartları ile ilgili bilgiler
Haberleşme
Havacılıkta insan faktörü ve ekip kaynak yönetimi (CRM) hakkında temel eğitim
Yolcu yönetimi ve kabinin gözlemlenmesi
Havacılıkta tıbbi uygulamalar ve ilkyardım
Yangın ve duman eğitimi
Hayatta kalma eğitimi
Hızlı bir şekilde büyüyen havacılık sektörünün kabin memuru ihtiyacının karşılanması için, “Sivil
Havacılık Kabin Hizmetleri Önlisans Programları” açılmıştır. 1986 yılında açılan Anadolu Üniversitesi Sivil
Havacılık Yüksek Okulu Sivil havacılık alanındaki ilk meslek yüksekokulu olmuş ve ülkemizde sivil
havacılık sektörünün gelişmesine ve sivil havacılık eğitim modelini oluşmasına büyük katkısı olmuştur.
Sivil havacılık okulları, havacılık sektörü için havacılık kültürüne ve mesleki donanıma sahip,
uluslararası standartlara uygun eğitim almış kabin ekipleri yetiştirme amacını taşıyan eğitim kurumları
olarak tanımlanabilir (Kiracı, Bayrak, 2014). Bu programların sivil havacılık sektörünün ihtiyaç duyduğu
mesleki yeterliliğe sahip kabin memuru yetiştirmesi hedeflenmiştir. Konu ile ilgili 2012 yılında SHGM
tarafından “Kabin Memuru Temel Eğitimi Verilmesine ilişkin Genelge” yayınlanmıştır.
3. SİVİL HAVACILIK KABİN HİZMETLERİ EĞİTİMİ İÇİN YETKİNLİK BAZLI
EĞİTİM MODELİ: KABİN MEMURU 4.0
Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri üniversite öğrenimi sırasında gerekli teknik ve mesleki egitimleri
alan öğrencilerin sahip oldukları yetkinlikler analiz edilerek, bu temel üzerine inşa edilen yetkinlik gelişimi
alanında bir eğitim almadıkları için mezun olduklarında iş bulma konusunda sorun yasamaktadırlar. Söz
konusu üniversite bölümü ne olursa olsun kisinin mesleki ve teknik bilgiyi kullanarak iş hayatında başarılı
olabilmesi için değerlere sahip olması ve yetkinliklerini de etkin kullanmaya ihtiyacı vardır. Bu bağlamda
öncelikle öğrencinin mevcut sahip oldugu değerler ve yetkinlikler analiz edilerek, gelişmesi gereken zayıf
yanların belirlenmesi, iyi yanların ise geliştirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde üniversiteden mezun ama
kendini ifade etmede bile sorun yasayan yetkinlik gelişimini tamamlayamamış bireyler iş bulmada sorunlar
yasayacak, ülkemize de faydalı olamayacaklardır.
Dördüncü Sanayi Devriminin (Endüstri 4.0) sembolleri olan yapay zeka ve sürekli bağlantılı olma
etkisiyle hızla değişen ve gelişen tekonoloji paralelinde birçok yeni iş modelleri ortaya çıkmıştır. İş
dünyasının yeni modellerine ve tüketici taleplerine hizmet edebilmek adına birçok teknolojik süreç ve
makine gündemde olsa da müşterilerin ve teknolojiyi çalıştırıp yönetenlerin insan olduğu unutulmamalıdır.
Sanayi 4.0 adaptasyonu için çalışanların yeni bilgi ve becerilere sahip olmaları, iletişim, koordinasyon ve
özerlik gibi yumuşak becerilerini de geliştirmeleri gerekmektedir. (Durmuş, 2019: 16-17). Bu bağlamda
her sektör kendi alanında sürdürülebilir başarıyı sağlamak için gerekli bilgi, beceri ve yetkinliklerini analiz
146
ederek, mevcut çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmeye, yeni çalışanları da bu yetkinliklere sahip kişiler
arasından seçmeye odaklanmalıdırlar.
Gelişen teknolojiler ve araçlar sayesinde bilgiye erişim her geçen gün daha da kolaylaşsa da
kurumlarda geleceğin çalışanlarının ne bildiği değil ne yapabildikleri başarıyı belirleyen kriterdir. Anlık ve
sınırsız istedikleri hertür bilgiye kolaylıkla erişen öğrencilere eğitim verirken bilgi verme odağından çıkıp
uygulama odağınına geçip, yetkinlik gelişimini desteklemek için eğitim müfredatlarının gözden geçirilip
yeniden yapılandırmasu zorunlu bir ihtiyaç halini almıştır. Talebin, rekabetin ve çalışan istihdamının yoğun
ve hızlı olduğu sivil havacılık sektöründe gerekli çevikliliğin sağlanabilmesi için doğru yetkinliğe ve
özelliklere sahip kişilerin işe alınıp eğitilmesi kritik önem taşımaktadır. Bu bağlamda “Kabin Memuru 4.0”
Sivil Havacılık Kabin Hizmetlerinde öğrenim gören öğrencilerin dünyada ve ülkemizde hızla dönüşen
ekonomik ve toplumsal hayatın gereksinimlerini anlamaları ve buna uygun yetkinlikleri zamanında
edinebilmelerini sağlama amacıyla hazırlanan yetkinlik bazlı bir eğitim projesidir.
Kabin Memuru 4.0 eğitim modelinde iki hedef grup seçilmis olup birinci hedef grupta Fatih Sultan
Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri ön lisans öğrencileri, ikinci hedef grup olarak
İstanbul'da bulunan vakıf ve devlet üniversitelerinin Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri ön lisans öğrencileri
yer almaktadır. Hedef grubun mevcut durumunu analiz etmek amacıyla Türkiye İstatistik Kurumunun
hazırladığı istihdam raporları incelendiginde (http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007);
Türkiye İstatistik Kurumunun hazırladıgı "En az bir okul bitiren ve istihdamda olanların eğitim
durumuna göre aldığı eğitimin işe katkısı" raporuna göre 15-34 yas arası gençlerin %53.2'si
aldıkları egitimin hiçbir katkısı olmadıgını belirtmistir.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan diğer bir rapor olan "İşgücü durumuna göre son
12 ay içinde herhangi bir kurum veya kurulustan iş bulmak için alınan destek türü" verilerine göre
katılımcıların %86'sı herhangi bir kurumdan iş bulmaya yardımcı bir destek almadığını belirtmistir.
Türkiye Istatistik Kurumunun hazırladığı “İşgücü istatistikleri Haziran 2019” sonucuna göre Genç
nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 5,4 puanlık artış ile %24,8, ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı
ise % 26,2 olarak belirlenmiştir (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30686).
Yukarıdaki sonuçlar baz alındıgında sürdürülebilir kalkınma için gençlerin potansiyellerinin etkin
kullanılamadıgı ve potansiyellerini performansa dönüstürmek konusunda etkin olarak desteklenmedikleri
görülmektedir. Bu bağlamda Kabin Memuru 4.0 Eğitim Modeli kapsamında Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitesi Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri öğrencilerine uygulanan eğitimin gerekçekeleri aşağıda
sıralanmıstır;
Toplumun sosyokültürel seviyesinin arttırılması için öncelikle gençlerin iyi olma halinin arttırılması
gerekmektedir.
Üniversite ögrencilerinin gelişmesi gereken yetkinlikleri analiz edilip geliştirildiğinde hızla dönüşen
ekonomik ve toplumsal hayatın işgören gereksinimleri sağlanacaktır.
147
Yetkinlik olarak gelişmiş üniversite mezunu bireyler yetiştirilmesi bireysel olarak kendi gelişimleri
için katkı sağlayıp, daha mutlu ve bilinçli bir vatandas ve ebeveyn olmalarını, daha kolay iş
bulmalarını sağlarken, ülkemizin de nitelikli işgücü potansiyeline katkı sağlayacaktır.
Nitelikli işgörenler değisen ve gelişen Dünya’ya daha kolay adapte olarak, değişimi de tetikleyecek
vizyona sahip olacaktır.
Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri ön lisans öğrencilerinin iyi olma halinin artırılması, dünyada ve
ülkemizde hızla dönüşen ekonomik ve toplumsal hayatın gereksinimlerini anlamaları ve buna uygun
yetkinlikleri zamanında edinebilmeleri ve iş bulmada avantaj sağlaması amacıyla “Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü “2017-2021 Stratejik Plan Amaç ve Hedefleri” içinde yer alan Amaç 3. Havacılığın hızlı gelişimine katkı
sağlayacak nitelikte ve uluslararası yeterliliğe sahip insan kaynağının yetiştirilmesine katkı sağlamak” kapsamında
hazırlanan "Kabin Memuru 4.0" projesinde öğrencilerin;
Kişilik özelliklerinin belirlenmesi
Öznel iyi oluş (mutluluk) seviyelerinin belirlenerek arttırılması
Benlik saygılarının arttırılması
İetişim becerilerinin geliştirilmesi
Empati kurma ve empatik düşünme yeteneklerinin arttırılması
Duygusal zeka ve sosyal zekalarının geliştirilmesi
Psikolojik sağlamlıklarının arttırılması
Sosyal görünüş kaygılarının azaltılması
İnsani ve ahlaki değerlerinin geliştirilmesi
Mezuniyet sonrası kariyer yolcuğunda ışık tutup yol göstermesi
amacıyla hazırlanan “Kariyer Pusulası” adı verilen onbir yetkinlikten oluşan bir envanter ve değerlendirme
merkezinden oluşan bir değerlendirme seti uygulanmaktadır. Kariyer pusulasında öğrencilerin mezun
oldukları meslekle ilgili sahip olmaları gereken tüm yetkinliklerle ilgili Türkiye’de bilimsel olarak geçerliliği
ve güvenirliği kanıtlanmış envanterler yer almaktadır. Envanterler kişilere bireysel olarak uygulandıktan
sonra öğrencilerin gelişmesi gereken yetkinlikleri belirlenerek, ilgili egitimler planlanmaktadır. İlgili
yetkinlerin gelişimi için dokuz ana eğitim başlığı tanımlanmıştır. Kabin Memuru 4.0 Modeli kapsamında
yer alan eğitim başlıkları aşağıda sıralanmıştır;
Öznel İyi Oluş (Mutluluk) Eğitimi
Benlik Saygısı ve Kişisel Motivasyon Eğitimi
Etkin İletişim Eğitimi
Empati Becerileri Eğitimi
Duygusal Zeka Eğitimi
Sosyal Zeka Eğitimi
Psikolojik Sağlamlık Eğitimi
Stres Yönetimi Eğitimi
148
Öfke Yönetimi ve Çatışmadan Kaçınma Eğitimi
Kişisel İmaj Yönetimi ve Sosyal Görünüş Kaygısı Eğitimi
İnsani Değerler Eğitimi
Ahlaki Değerler Eğitimi
Sivil Havacılık Kabin Hizmetlerinde Başarı için Sonuç Odaklılık Eğitimi
Eğitim sonrasında tekrar kariyer pusulası uygulanarak gelişim oranı belirlenerek gerektiğinde tekrar
eğitim veya bireysel danışmanlık faaliyetleri planlanmaktadır. Üniversite öğrencilerinin okul döneminde
değerleri ve yetkinlik gelisim alanlarının belirlenip, gelişim planları hazırlanıp uygulanarak gelişimleri
sağlandığında mezun olduklarında iş bulma olasılıkları arttığı gibi toplumun sosyokültürel seviyesi de
olumlu katkı sağlayacaktır. İş bulamadığı için mezuniyet sonrası işsiz kalarak, eğitimli kişilerin topluma
katkı sağlayamaması riski de azalacaktır. Değerlerini bilen, yeteneklerini etkin kullanan nitelikli ve eğitimli
gençler daha yenilikçi bir bakış açısıyla çalışarak sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlayacaktır.
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Kabin Memuru 4.0 yetkinlik bazlı eğitim projesi, öğrencilerin kendilerine ayna tutarak daha iyi
tanımalarını, yetkinliklerini değerlendirmelerini, güçlü/zayıf, geliştirilmesi gereken/tehdit oluşturan
yönlerini belirlemelerini, kişisel misyon, vizyon ve stratejilerini belirlemelerini, kişisel gelişim ve kariyer
hedeflerini netleştirmelerini, daha belirgin bir kariyer gelişim planı yapabilmelerini ve yetkinliklerini
geliştirerek mesleki olarak yeterliliklerini arttırmalarını ve sonucunda işe alımlarda daha başarılı olmalarını
sağlayarak Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri alanında eğitimli ve nitelikli istihdam oranını arttırmayı
hedeflemektedir.
Öğrencilerin “Kabin Memuru 4.0 Eğitim Modeli” kapsamında aldıkları eğitimler neticesinde,
uygulama alanı ile eğitim alanı birleştirilmektedir. Bu model kapsamında eğitim alan Fatih Sultan
Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri öğrencileri yetkinliklerini analiz etme,
yetkinliklerini geliştirmek için gerekli eğitimleri de alarak bu konuda farkındalık kazanarak gelişen
yetkinlerini hem özel hem de iş hayatında kullanarak toplumun gelişim seviyesine de olumlu katkı
sağlamaktadırlar.
Kabin Memuru 4.0 yetkinlik bazlı eğitim modeli Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil
Havacılık Kabin Hizmetleri programında üç akademik yıl boyunca uygulanmış ve toplam 450 öğrenci
bu model kapsamında yetkinlik bazlı eğitim almıştır. Bu öğrencilerin mezuniyet sonrası toplam istihdam
oranı %93, havayollarında çalışanların oranı ise %78’dür. Bu sonuçlar modelin istihdama olumlu
katkısını destekler niteliktedir.
Kabin Memuru 4.0 Eğitim Modeli’nin gelişip yaygın kullanılmasını sağlamak amacıyla kariyer
ve yetkinlik gelişimi konusunda paydaş olan sivil havacılık otoriteleri, kamu kurumları, üniversiteler,
sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcilerini bir araya getirecek üniversite ve sanayi işbirliğiyle
çalışma gruplarının oluşturulması hedeflenmektedir. Çalışma gruplarıyla yapılacak çalıştaylar sonucunda
kariyer pusulası aracılığıyla analiz edilecek yetkinlikler belirlenerek, bu yetkinlikleri ölçecek güvenilirliği
149
ve geçerliligi kanıtlanmış bilimsel ölçekler ve ilgili yetkinlikleri geliştirme amacıyla verilmesi gereken
eğitimler ve içerikleri belirlenerek envanter içeriği güncellenecektir. Bu çalısma sonucunda sivil havacılık
kabin hizmetleri için yetkinlik bazlı eğitim modelinde kullanılacak kariyer pusulası envanteri ve bu
yetkinliklerin gelişimi için verilmesi gerekli eğitimler sektör ihtiyaçları doğrultusunda içerikleriyle birlikte
revize edilmiş olacaktır.
Kabin Memuru 4.0 Eğitim Modeli’nin farklı üniversitelerin uygulama alanına yönelik eleman
yetiştiren bölümleri açısından da bir model oluşturması hedeflenmistir. İlgili kurumların bu programın
işleyisini değerlendirerek kendilerinin kamu, sivil toplum ortaklığında benzer projeler geliştirmeleri
öngörülmüstür. Modelin eğitim ile ilgili faaliyetleri sivil havacılık sektörünün akademik ihtiyaçları
doğrultusunda gelistirilecektir.
Teknik ve mesleki eğitimin daha ön planda oldugu günümüz üniversite eğitim sisteminde
yetkinlik analizi, yetkinliklerin kullanımı ve gelişimi gibi Türkiye de henüz olgun halde olmayan
konuların geliştirilmesi bu alanda bir farkındalık yaratılmasını sağlayarak, ilerleyen yıllarda bu konularda
daha kapsamlı çalışmalar yapılmasını tetikleyecektir. Değerlerini bilen, yeteneklerini etkin kullanan
nitelikli ve eğitimli gençler daha yenilikçi bir bakış açısıyla çalışarak sürdürülebilir kalkınmaya da katkı
sağlayacaktır.
5. KAYNAKÇA
Adıgüzel, B. (2019). Temel Havacılık. Ankara: Sonçağ Matbaacılık. Arıkan, İ. (1998). Havayolu Ulaşımı ile Turizm İlişkisi ve Havaalanları, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 46-54. Baltaş, A. (2009). Kabin Memurunun Kişiliği. TASSA Hava Yolları Kabin Memurları Derneği Dergisi, Sayı 9, 22-23. Durmuş, A. (2019). Endüstri 4.0, Eğitim 4.0, Liderlik 4.0, Toplum 5.0. İstanbul: Efe Akademi Yayınları. İşyapan, T., Sözen, İ. (2016). Kabin Ekiplerinin Duygusal Zekâ Yeteneklerinin Problem Çözme Becerilerine Etkisi Üzerine Bir Çalışma, BUJSS, 9(1), 39-60. Kiracı, K. , Bayrak, Ü. (2014). Sivil Havacılık Lisans Mezunlarının İstihdam ve Kariyer Durumları Üzerine Bir Çalışma. Journal of Educational Research Magazine, 5(2), 67-88. Seçilmiş, B. Ö. (2017). Havayolu İşletmelerinde Stratejik Yönetim Uygulamalarının Kabin Ekibi Davranışlarına Etkisi: Bir Havayolu Örneği. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/faaliyet/2018.pdf https://www.dhmi.gov.tr/Lists/DosyaYonetimiList/Attachments/730/2018_Havayolu_Sektor_Raporu.pdf http://web.shgm.gov.tr/tr/havacilik-personeli/2138-kabin-memuru http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/taslaklar/TASLAK_SHT-CCTO20150409.pdf http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/talimatlar/SHT_CC.pdf http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30686 http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007
150
Soft Skills Needed for Aerospace Industry: SKY 4.0 Erasmus + Project
Rustem Baris YESILAY1
Zeynep UCOK ZOR2
1 Assoc. Prof. Dr., Ege University Higher Vocational School, [email protected]
2 Expert, Aerospace Clustering Association, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-0830-82241
ABSTRACT
The new industrial revolution Industry 4.0 and increasing global competition have led to the risk of shrinking profit margins in all sectors. It is not possible to consider that the aerospace/aviation industry is out of this. Companies that want to overcome this threat have to take various measures and adopt themselves to this changing climate. It will not be possible to increase product or services prices due to competitive structure. Therefore, companies should take cost-reducing measures or should increase their effectiveness and efficiency. Of course, there are several ways to become more effective and efficient in terms of a company. But this study focuses on human capital / labor force. Especially in aerospace/aviationindustry there is always a need for skilled labor force both in technical skills and soft skills. This study’s main target is soft skills training as technical skills aspects are widely known.
Based on the aforementioned facts, seven institutions (Aviation Valley, Inova +, QSR, INNpuls, Aerospace Clustering Association, IMH, and Universidad Politécnica de Madrid) from 4 countries (Poland, Spain, Portugal, and Turkey) created a consortium in order to develop the SKY 4.0 project. The main idea of the SKY 4.0 project is to empower the human capital via developing their soft skills. The first findings of the project make it clear that most of the companies from the countries are familiar to soft skills topic and they are willing to develop their workers soft skills. Prior soft skills identified in the questionnaire applied to the companies within the scope of the project are as follows: Initiative, Change adaptability, Critical thinking, Analytical thinking, and Intellectual curiosity. SKY 4.0 will help companies to empower their human capital in these soft skills by developing training materials and documents.
Keywords: Soft Skills, Aerospace/Aviation, SKY 4.0, Training.
151
Hard/technical skills are teachable abilities or skill sets that are easy to quantify. Typically, one will
learn hard skills in the classroom, through books or other training materials, or on the job. Hard skills
tend to be the main point of differentiation between job candidates. However, proficiency in hard skills
does not guarantee long-term success. In order to maintain success in career beside hard skills soft skills
are needed, and in some cases, they might have greater importance than the hard skills.Soft skills are
subjective skills that are much harder to quantify. They relate to the way you relate to and interact with
other people(Parker, 2018).
Hard skills and soft skills differ in many ways from each other but,they are not alternatives to
each other. In order to perform better in a business life, soft skills have key importance, and this is the
reality for all industries. In short it can be stressed that soft skills are needed to ensure effectiveness.
The study is structured as follows. The following section sets out a literature review of hard skills
and soft skills. Section three,firstoutlines the methodandafterwards presents the empirical results. The
paper terminates with the conclusion and discussion.
1. LITERATURE
This section is about the literature review of hard skills and soft skills.It starts with the definition
of soft skills thus, to manage to give an exact definition of soft ones’definition of the hard skills has to be
made. Afterwards two major fields of soft skills, differences of hard and soft skills, soft skills in demand
and soft skills in aerospace/aviation industry take place.
1.1. Definition of Soft Skills
The real soft skills definition cannot be done in a traditional way. In this study we will give place
to social media definitions first and afterwards will take into account the academic sources.
The Collins English Dictionary defines the term soft skills as “… interpersonal skills such as the
ability to communicate well with other people and to work in a team, and they are desirable qualities for
certain forms of employment that do not depend on acquired knowledge: they include common sense, the
ability to deal with people, and a positive flexible attitude”. Wikipedia defines soft skills as “associated
with a person’s ‘EQ’ (Emotional Intelligence Quotient), the cluster of personality traits, social graces,
communication, language, personal habits, friendliness, and optimism that characterize relationships with
other people”. MindTools defines soft skills as “your work ethic, your attitude, your communication skills,
your emotional intelligence and a whole host of other personal attributes”.
According to Robbles (2012) soft skills are character traits, attitudes, and behaviors—rather than
technical aptitude or knowledge. Soft skills are the intangible, nontechnical, personality-specific skills that
determine one’s strengths as a leader, facilitator, mediator, and negotiator. Despite the term “soft skills”,
there is nothing fuzzy or unmeasurable about them. In a given situation with two people having similar
152
technical skills, the difference in performance is that of “soft or social skills” development (Morrison,
2015).
There are two major fields of soft skills; personal attributes and interpersonal abilities. The table
below is about subtopics of these two majors.
Table 1: Soft Skills: Personal Attributes and Interpersonal Abilities
Personal Attributes Interpersonal Abilities
Accepts Responsibility
Being Accountable
Openness
Positive Attitude
Integrity
Commitment
Toughness
People Skills
Judgement
Organized
Dependable
Assertiveness
Dealing with Aggression
Listening Skills
Counselling Skills
Stress Management
Confidentiality
Group Working
Interpersonal Communication Skills
Negotiation
Problem Solving
Decision Making
Reflection & Clarification
Source: (Morrison, 2015).
1.2. Differences of Hard Skills and Soft Skills
Hard skills are those that you need to be able to perform a particular job. These often vary
depending on the type of role you will be performing or the industry in which you will be working in.
They can usually be developed through studying and training. Unlike hard skills they are not specific to an
industry or job. As such they are becoming increasingly valuable to all employers, regardless of the type of
industry they operate in, as it helps them to understand how you will fit in with their working environment
and how you will perform as one of their employees (Enterprise Careersblog , n.d.).
“Technical or hard skills will get a person an interview, but effective softs kills will gain a job offer
(Morrison, 2015)”. Soft skills complement technical or hard skills, which are the occupational
requirements of a job or role and many other work and life activities. The best performers are those with
both good technical skills and highly developed soft or social skills. No matter what people say, few of us
work in isolation, therefore social or soft skills are critical for all of us (Morrison, 2015).
Three key differences between hard skills and soft skills can be highlighted and this leads to their
importance on the careers of the employees (Han, 2011):
1. To be good at hard skills usually takes smarts or IQ (also known as your left brain-the
logical center). To be good at soft skills usually takes Emotional Intelligence or EQ (also
known as your right brain- the emotional center). Examples of hard skills include math,
physics, accounting, programming, finance, biology, chemistry, statistics, etc. Examples
153
of soft skills include self-management skills like self-confidence, stress management and
people skills like communication or networking skills.
2. Hard skills are skills where the rules stay the same regardless of which company,
circumstance or people you work with. In contrast, soft skills are skills where the rules
changes depending on the company culture and people you work with. For example,
programming is a hard skill. The rules for how you can be good at creating the best code
to do a function is the same regardless of where you work. Communication skills are a set
of soft skills. The rules for how to be effective at communications change and depend on
your audience or the content you are communicating. You may communicate well to
fellow programmers about technical details while struggle significantly to communicate
clearly to senior managers about your project progress and the support needed.
3. Hard skills can be learned in school and from books. There are usually designated level of
competency and a direct path as to how to excel with each hard skill. For example,
accounting is a hard skill. You can take basic accounting and then advanced accounting
courses. You can then work to get experience and take an exam and be certified as a
CPA, etc. In contrast, there is no simple path to learn soft skills. Most soft skills are not
taught well in school and must be learned on the job by trial and error.There aren’t any
easy step-by-step instructions on how to master a soft skill.
Which one is important or has more importance: hard skills or soft skills?It is not an easy
question to answer. The importance of hard skills and soft skills depends highly on the career the person
choose. In this concept careers can be into three kind of categories(Han, 2011):
1. Careers that need hard skills and little soft skills (example: Physicists or
Mathematicians);This is where you see brilliant people who may not easily work well with
others. They can still be very successful in their career (Albert Einstein or John Nash).
2. Careers that need both hard and soft skills – many careers are in this category (example:
Accountants, Lawyers – they need to know the rules of accounting or law well, but they
also depend on selling to clients to build a successful career. Dealing well with clients
require excellent soft skills like communication skills, relationship skills etc.).
3. Careers that need mostly soft skills and little hard skills (example: sales. A car salesman
doesn’t really need to know that much about cars, just a little more than the consumer.
His job is more dependent on his ability to read his customers, communicate his sales
pitch, persuasion skills, and skills to close to deal. These are all soft skills).
154
1.3. Soft Skills in Demand
For the employers finding candidates with the right hard skills is important.However, it turns out
that there is something equally — or maybe even more important — that employers want in their next
hire: the right soft skills.A LinkedIn survey (Berger,2016) of 291 hiring managers in the U.S. revealed that
59% of them believe that soft skills are difficult to find. At the figure above it can be seen the list of the
soft skills employers want the most.
Figure 1. Top 10 In-Most Demand Soft Skills, source: (Berger, 2016)
Half of the least in-demand soft skills are ones often associated with leaders — like management,
team leadership, and coaching.
1.4. Importance of Soft Skills in Aerospace/Aviation Industry
It is widely known that in aerospace/aviation industry there is always a need for skilled labor force
both in hard and soft skills.It can be said that the aerospace/aviation industry is built on technical
proficiency, knowledge, and experience. Most any job or position in aerospace/aviation requires technical
precision and understanding. Maintenance professionals in the U.S. must, at a minimum, maintain
certifications from the FAA (for Europe from the EASA) and ratings on various airframes based on
knowledge of the intricate workings of an aircraft and all its parts(Hill, 2015).
What about the maintenance technician who knows the inside/out of an aircraft better than the
back of his hand, but he does not work well with the other people in the department that he has to work
with day in and day out(Hill, 2015)? In order to give exact answer for this and similar questions, we should
155
highlight the critical role that soft skills play in the aerospace/aviation environment. The section three
addresses the soft skills needed in aerospace/aviation sector.
2. RESULTS
Based on the facts given in the literature section, seven institutions (Aviation Valley, Inova +,
QSR, INNpuls, Aerospace Clustering Association, IMH, and Universidad Politécnica de Madrid) from 4
countries (Poland, Spain, Portugal, and Turkey) created a consortium in order to develop the SKY 4.0
project. The main idea of the SKY 4.0 project is to empower the human capital via developing their soft
skills. The first findings of the project make it clear that most of the companies from the countries are
familiar to soft skills topic and they are willing to develop their workers soft skills.
Within the scope of SKY 4.0 Project’s a questionnaire about soft skills implemented to 67
companies from the consortium countries (Spain, Poland, Turkey and Portugal) and from countries
outside it (France, Netherlands, Italy) as well.All the companies are related with the aerospace/aviation
sector, although in different activities: ANSP, ATM consultancy, academic education, manufacturers,
airlines, among others. There are also participants that work with or alongside educational institutions
related to aeronautical science.
Before the companies were asked about the set of soft skills that is the main goal of the SKY 4.0
project, they were questioned about the implementation of soft skill training inside their
companies(Figure2).
Figure 2. Soft skills courses, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
For the negative answers’companies were asked about the necessity of lunching some trainings
foe soft skills (Figure3):
156
Figure 3. Necessity of lunching soft skills training programs, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
The companies which have soft skills training programs, were asked about the importance of this
investment (Figure4).
Figure 4. Importance of investment on soft skills training, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
On the contrary, for the companies that did not have any program on soft skills training, they
were asked about the need of implanting any, therefore making an investment on soft skills training
programs(Figure 5).
0,00%
20,00%
40,00%
60,00%
80,00%
100,00%
120,00%
1 2 3 4 5 Total general
157
Figure 5. Importance of investment on soft skills training, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
When the companies asked about the reason of their answer, all of them referred to the
importance of education as a way of following the market trend and keep up with the challenges that
Industry 4.0 adaptation may bear.
At last, companies were asked to give their opinion about a set of soft skills previously made by
the experts in the field that are considered important for the adaptation of aeronautical/aviation
companies to Industry 4.0. These soft skills are:
Initiative
Change adaptability
Critical thinking
Analytical thinking
Intellectual curiosity
Cognitive flexibility
Effective communication in digital environment
158
Definitions of the set of soft skills are as follows (Table 2):
Initiative It is the willingness to act, create opportunities and improve results without the need for an external requirement that pushes them to do so, to act proactively and to think about what needs to be done in the future.
Change adaptability
It is the ability to adapt and get used to changes, modifying if necessary, their own behavior to achieve certain objectives when difficulties arise, new information or changes in the environment, which are from the outside environment, the organization itself, the client's or the requirements of the work itself.
Critical thinking
The ability to interpret, analyze, evaluate, make inferences, explain and clarify meanings. Without the keyword “process” it will be hard to make the definition of critical thinking. Thus, critical thinking is complicated process of consideration (careful weighing of the reasons for or against something) and it includes a wide range of skills and attitudes (Cottrell, 2011, p.2).
Analytical thinking It is the ability to understand a situation, disaggregating it into small parts or identifying its implications step by step.
Intellectual curiosity It is the inquisitiveness and the constant curiosity to know and learn more about things, facts or people. It implies always going one step ahead.
Cognitive flexibility It is the ability to modify personal behavior to achieve certain objectives when difficulties arise, new data or changes in the environment.
Effective communication in digital environment
Participants point out the importance of building a digital mindset that helps horizontal communication, adaptation to changes and team working efficiency.
Source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
The following questions were if the companies would remove any of the ones listed above and
which ones, as a result acceptance of the SKY 4.0 soft skill set was high (Figure 6 and 7).
Figure 6. Acceptance of SKY 4.0 soft skills list, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
159
Figure 7. Soft skills that participants would remove, source:(SKY 4.0 Project Questionnaire, 2019).
Considering figure 6 and 7 prior soft skills identified in the questionnaire applied to the
companies within the scope of the project are as follows: Initiative, Change adaptability, Critical thinking,
Analytical thinking, and Intellectual curiosity. SKY 4.0 will help companies to empower their human
capital in these soft skills by developing training materials and documents.
3. DISCUSSION and CONCLUSION
It can be addressed that if employers want to have an effective work environment and if
employees want to achieve a sustainable career not only hard skills, but also soft skills have key
importance. Unfortunately,proficiency in hard skills does not guarantee long-term success. In order to
maintain success in career beside hard skills soft skills are needed, and in some cases, they might have
greater importance than the hard skills. This greater importance is for all industries, and for the companies
and employees in aerospace/aviation industry.
Soft skills are very important, there is no doubt about this argument,but it is not easy to develop
them. Continuous training will be required within the or out of the company. The other critical issue is to
determine the set of skills need for each industry. There are general soft skills common for all the
industries but besides this the specific ones should be selected for specific industries. In order to
overcome this challenge SKY4.0 project consortia did a questionnaire to European aerospace/aviation
companies and with having the feedbacks the set of skills need for the industry are determined; Initiative,
Change adaptability, Critical thinking, Analytical thinking, and Intellectual curiosity. The next step is now
to create training curricula and materials to help the companies to train their employees in this set of soft
skills.
Further studies should widen the target countries and get more responses from the companies,
not only from the aerospace/aviation companies but also from other sector especially facing the challenge
of Industry 4.0 revolution.
160
4. REFERENCES
Berger, G. (2016, August 30). Data Reveals The Most In-Demand Soft Skills Among Candidates.
Retrieved October 7, 2019, from LinkedIn: https://business.linkedin.com/talent-solutions/blog/trends-and-research/2016/most-indemand-soft-skills
Collins: English Dictionary. (n.d.). Retrieved October 5, 2019, from Definition of 'soft skills': https://www.collinsdictionary.com/dictionary/english/soft-skills
Cottrell, S. (2011). Critical thinking skills: Effective analysis, argument and reflection. Macmillan International Higher Education.
Enterprise Careersblog . (n.d.). Retrieved October 6, 2019, from The difference between hard skills and soft skills: https://careersblog.enterprise.co.uk/the-difference-between-hard-skills-and-soft-skills/
Han, L. (2011). Hard Skills vs. Soft Skills – Difference and Importance. Retrieved October 4, 2019, from https://bemycareercoach.com/soft-skills/hard-skills-soft-skills.html
Hill, C. (2015, August 18). Soft Skills Have Hard Value. Retrieved October 7, 2019, from AviationPros: https://www.aviationpros.com/education-training/article/12091734/soft-skills-have-hard-value
MindTools. (n.d.). Retrieved October 5, 2019, from Why Soft Skills Matter: https://www.mindtools.com/pages/article/newCDV_34.htm
Morrison, M. (2015, October). What are Soft Skills Trainings? Retrieved October 6, 2019, from https://rapidbi.com/what-are-soft-skills-trainings/
Parker, P. (2018, February 1). Hard and soft skills...what's the difference? Retrieved October 7, 2019, from Pathways to Aviation: http://www.pathwaystoaviation.org/hard_and_soft_skills
Robles, M. M. (2012). Executive perceptions of the top 10 soft skills needed in today’s workplace. Business Communication Quarterly, 75(4), 453-465.
SKY 4.0 Project Questionnaire. (2019). Retrieved October 7, 2019, from https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdFJFz-Iir-olus0lWaCJAm_uDgcTz_Sktdpg9puVjJYQr1Dw/viewform
Wikipedia. (n.d.). Retrieved October 4, 2019, from https://en.wikipedia.org/wiki/Soft_skills
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
161The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session IV
Session ChairProf. Dr. Dursun BİNGÖL
162
A Study on Cabin Crew Organizational Commitment in the Context of
Demographic Factors
Savaş MUTLU¹
Z.Benan BÖKE²
¹Dr.Öğr.Üyesi, Atılım Üniversitesi, [email protected]
²Öğr.Görevlisi, THKÜ, [email protected]
ORCID ID: 0000-0003-1271-8573¹
0000-0001-5096-7816²
ABSTRACT
In this study, the relation between the demographic characteristics (age, gender, marital status, education, job position and job tenure) and organizational commitment of 265 cabin crew working for the airlines operating in Turkey has been investigated. The data was collected by using a questionnaire and participants were sampled by self-selection and snowball methods. The participants filled a questionnaire which was distributed via Internet. The organizational commitment scale developed by Meyer et al. (1993) was used. The scale consisted of three components; affective commitment, continuance commitment and normative commitment. Affective, continuance and normative commitment can be summarized as staying because you “want”, “need” and “ought to”. Independent samples t-tests and one-way ANOVA tests were performed to analyze the variation of organizational commitment according to demographic factors. The results of the study are summarized as follows; there is no statistically meaningful difference in organizational commitment components according to gender, marital status and education; flight attendants’ continuance commitment is significantly higher than their supervisors; cabin crew who are 35 years and younger have significantly lower affective commitment than cabin crew who are 41-50 years old; cabin crew working less than 7 years have significantly lower affective commitment from those working more than 23 years; cabin crew working between 4-7 years have significantly lower normative commitment than cabin crew working 8-15 years and more than 23 years.
Keywords: Organizational commitment, cabin crew
163
1. INTRODUCTION
Organizational Commitment (OC) in the workplace draw the interest of the scientists for a long
time. Although researchers introduced various definitions of organizational commitment, it is recognized
that OC reflects the sense of dependence, identity, and loyalty to achieve this goal (Morrow, 1983).
Organizational commitment has a strong effect on employees whether they stay and presently
working for the organization or leave to get another job opportunity. Employees who do not show
commitment to their organizations may have intentions to leave the organization (Colquitt et al, 2015,
p.64).
The organizational commitment subject has been an issue of interest for researchers studying
organizational behavior over a decade. Organizational commitment is a significant section of an
employee’s psychological situation. Employees who have high organizational commitment show
organizational citizenship behavior and good job performance that are accepted quite advantageous for
the organizations (Jaros, 1997, p.319).
Employees with high commitment work more efficiently and their job satisfaction will be higher
than the employees with low commitment (Annakili and Jayam, 2018, p.18).
Organizational commitment is defined with three relevant components which are “strong belief in
and acceptance of the organization’s goals and values, willingness to exert considerable effort on behalf of
the organization and a strong desire to maintain membership in the organization” (Mowday et al, 1979, p.
226).
Commitment is not described as a passive devotion to an organization. It is a dynamic
relationship with the organization, thus employees are volunteer to spend extra effort for their
organization (Mowday et al, 1979, p. 226).
Commitment is described as “A psychological state that characterizes the employee’s relationship
with the organization, and has implications for the decision to continue or discontinue membership in the
organization” Meyer and Allen (1991, p.67).
In Balanced-Scorecard approach (Kaplan and Norton, 1992) corporate performance has tangible
and intangible factors and one of the intangible factors is organizational commitment with job satisfaction,
customer satisfaction, product quality, and so forth (Miroshnik, 2013).
Some studies showed that demographic characteristics have an effect on three dimensions of
organizational commitment (Jena, 2015, p.73).
Employees who have a strong emotional commitment to their organization continue to stay in
their job only because they choose to be there instead of being obliged to it. Staff with a high levels of
emotional commitment go beyond their responsibilities required by their positions, they try to help the
organization achieve its goals and values. In this sense, their work motivations are higher and absenteeism
levels are lower than others (Çetin, 2004, p.91).
Employees who have high levels of normative commitment would feel that they are “ought to”
stay in the organization and keep their jobs (Radosavljevic et al., 2017, p.20).
164
In services marketing, 3Ps (i.e. People, Process and Physical evidence) are added to traditional 4Ps
(Product, Price, Placement and Promotion). The service provider or contact person can be very important
in services marketing (Zeithaml and Bitner, 2003).
Cabin crew are the front-line employees of the airlines who play important role in dealing with the
passengers directly for delivering in-flight services. Training of cabin crew can be very costly for airline
companies in case of high turnover rates. Organizational commitment can decrease the intention to leave
the organization (Chen,. 2006, p.274).
Airlines are working in a very competitive environment. There are many price and non-price tools
to compete with other airlines. Since the profit margins can be very low in some cases, many airlines
prefer to provide a quality in-flight service with their eligible cabin crew.
OC increases when organizations satisfy the organizational needs and expectations of their
employees (Pinks, 1992, p.4).
The applied practices to increase the organizational commitment in India are employee
participation on decision making process, training and development of employees, job security, team
based working, rewarding systems, open communication and sharing of information within the
organization (Annakili, 2018, p.18).
According to Dessler (1999, p.66) for employee commitment a management system would
include to hire right kind of managers, clarify and communicate their missions, guarantee organizational
justice, create a sense of community, support employee development.
To build a trusting relationship to create a sense of belonging to the organization, honest and
open communication is needed. So, the organizations may increase the chances of keeping morally
committed employees (Zangaro, 2001, p.18).
2. LITERATURE REVIEW
In this part, literature about organizational commitment and previous studies on the subject are
explained.
2.1. Organizational Commitment
Buchanan (1974, p.533) defines organizational commitment as “a partisan, affective attachment to
the goals and values of an organization, to one's role in relation to goals and values, and to the
organization for its own sake, apart from its purely instrumental worth”.
Meyer and Allen (1991, p.61) divides organizational commitment into three components which
are “Affective Commitment-AC” that is a “desire”, “Continuance Commitment-CC” that is a “need” and
“Normative Commitment-NC” that is an “obligation”.
Affective commitment is “employee’s emotional attachment to, identification with, and
involvement in the organization”. Continuance commitment is “awareness of the costs associated with
leaving the organization”. Normative commitment is “a feeling of obligation to continue employment”
(Meyer and Allen, 1991, p.67).
165
Colquitt et al (2015) summarize affective, continuance and normative commitment as staying
because you “want”, “need” and “ought” to.
Factors which increase continuance commitment are lack of employment options and the total
amount of time, effort, energy, etc. an employee invests in the organization to become qualified and
master the organizational tasks. Since employees frequently choose to keep their job for work and non-
work related forces, this type of commitment concentrate more on personal and family issues (Colquitt et
al, 2015, p.69).
Normative commitment exist when there is a feeling of guilt involved in the event of employees’
leaving the job. Employee believes that it is ethical or correct thing to remain in the organization and long
term loyalty is socially valuable norm in his/her life. Another way of creating commitment is to constitute
the feeling of employees’ appreciation to the company. When a company invests great deal on employees,
they recognize it and stay loyal to the company as repayment (Colquitt et al, 2015, p.71).
According to Meyer and Allen (1991:p.68) an employee can express all three components of
commitment in different levels.
Antecedents of affective commitment by Meyers and Allen (1991, p.69) are personal
characteristics, organizational structure and work experiences.
Antecedents of continuance commitment by Meyers and Allen (1991, p.71) are side
bets/investments and the availability of alternatives.
2.2. Previous Studies
In a research made by Jena (2015, p.59) relationships between organizational commitment and
important demographic variables (e.g. age, marital status, tenure, job level and gender) were investigated
with a sample of 240 ferroalloy industry workers in Odisha, India.
According to results of Jena (2015);
• Age has significant effects on affective and normative commitment,
• Marital status has significant effects on all forms of commitment, married people are
more committed to their organization,
• Tenure has a significant effect on affective commitment, commitment increases as job
tenure increases,
• Job level has significant effects on affective and continuance commitment, affective
commitment is higher for executives and continuance commitment is higher for non-executives,
• Gender has significant effects on affective and normative commitment, men have
higher affective commitment and women have higher normative commitment.
Iqbal (2010) investigated the relationship between demographic factors (age, tenure and level of
education) and organizational commitment for knitwear organizations in Pakistan. According to results,
managers and supervisors show more committed than the workers and length of service (tenure) is
positively associated with organizational commitment. No statistically significant correlation was found
between age and organizational commitment.
166
Seniority is positively related to the organizational commitment. Also, employees’ age, gender,
marital status and seniority are important factors in building of continual commitment for the
organization. For instance, it would be less attractive and challenging to look for a new job for the older
employee than the younger ones. Engaged or married ones, especially women, may think that leaving the
organization may have more costly consequences than the single employees (Hrebiniak and Alutto, 1972:
p.556).
Radosavljevic et al. (2017 p.20) conducted a research on employee organizational commitment on
the territory of Novi Sad, Bosnia. According to their study gender did not show a statistically significant
association with any bases of organizational commitment. Work experience (seniority) and education
levels were importantly connected with continuance and normative commitment.
3. FINDINGS
In this part, method of the research, hypotheses, analysis and results are given.
3.1. Method
In this research, data was collected by using a questionnaire and participants were sampled by self-
selection and snowball methods (Saunders, Lewis & Thornhill, 2003, p.83). A total of 265 Turkish and
non-Turkish flight attendants who work for airline companies in Turkey participated in the study through
a questionnaire distributed via Internet between June-August 2018. A positivist research philosophy, a
deductive research approach, and a survey research strategy was applied and a cross sectional study was
performed.
The increasing interest in organizational commitment (in organizational psychology and
organizational behavior disciplines) and the growing interest of organizations on this matter led
researchers to develop various scales to measure the commitment construct.
The organizational commitment scale developed by Meyer et al. (1993) was used. The scale
consisted of three components; affective commitment, continuance commitment and normative
commitment.
In the questionnaire there were eighteen items, six for affective commitment, six for continuance
commitment, and six for normative commitment. Additionally demographic questions related to age,
gender, marital status, total working years, position, education were asked to the participants.
The participants answered the questions on a 5-point Likert type scale (1=Strongly Disagree,
2=Disagree, 3=Neither agree nor disagree, 4=Agree, 5=Strongly Agree).
This research was approved by the Human Research Ethics Board of Atılım University (Atılım
University, 2018).
3.2. Hypotheses
H1. Organizational commitment components varies according to gender (Jena, 2015, p.66)
H2. Organizational commitment components varies according to marital status (Jena, 2015, p.65)
167
H3. Organizational commitment components varies according to position (Jena, 2015, p.66)
H4. Organizational commitment components varies according to age (Jena, 2015, p.65)
H5. Organizational commitment components varies according to tenure (Jena, 2015, p.65)
H6. Organizational commitment components varies according to education.
In all the hypotheses, components are:
a. Affective commitment
b. Continuance commitment
c. Normative commitment
3.3. Analysis and Results
Reliability of each component was tested by using Cronbach Alpha method. In “Normative
Commitment” component first item (i.e. NC1) “Corrected item total correlation” was found very low
(i.e.0,074) and if this item were deleted, Cronbach Alpha value of this component would be increased
from 0,74 to 0,80.
Also, a Confirmatory Factor Analysis (CFA) was performed. CFA is used to evaluate the adequacy of
goodness of fit to the sample data (Byrne, 2001, p.6). First model included item NC1 in Normative
Commitment component, and in the second model NC1 was removed from Normative Commitment
component. CMIN/DF value was lower in the second model (i.e. 4,075 to 3,641). CMIN/DF value
between 4-5 is an acceptable fit (Meydan and Şeşen, p.37).
According to the results of reliability (Cronbach Alpha) and CFA analysis of Model 1 and Model 2,
NC1 (“I do not feel any obligation to remain with my current employer”) on Normative Commitment
(NC) was removed from the scale and the average, standard deviation and Cronbach Alpha values of each
component became as in Table 1.
Table.1. Average, Standard Deviation and Cronbach Alpha Values of Each Component
(N=265) No.of
Items
Ave. S.D. Cronbach
Alpha
Affective Commitment (AC) 6 3,61 1,00 0,94
Continuance Commitment ( 6 3,05 0,80 0,76
Normative Commitment 5 3,14 0,84 0,80
Independent samples t-tests were made to analyze the variation of organizational commitment
according to gender, marital status, and position. Independent samples t-test is a parametric test that is
used to compare the statistical significance of the differences between the averages of two independently
obtained sample groups (Büyüköztürk, Çokluk & Köklü, 2011, p.155). Also, one-way ANOVA tests were
168
made to analyze the variation of organizational commitment according to age, total working years and
education.
The results of independent samples t-tests shows that;
• H1 and H2 were not supported. There is no statistically meaningful difference in
organizational commitment components according to gender and marital status.
• H3b was supported. Flight attendants’ continuance commitment is significantly higher
than their supervisors (M=3.23, SD=0,72 and M=2,88, SD=0,83) conditions at (263) = 3.63, p = 0.000.
• H4a was supported. Cabin crew who are 35 years and younger have significantly lower
affective commitment than cabin crew who are 41-50 years old (M=3,36, SD=0,99), (M=3,35, SD=1,11)
and (M=3,98, SD=0,67).
• H5a and H5c were supported. Cabin crew working less than 7 years have significantly
lower affective commitment from those working more than 23 years (M=3,50, SD=0,90), (M=3,35,
SD=1,12) and (M=4,07, SD=0,76). And, cabin crew working between 4-7 years have significantly lower
normative commitment than cabin crew working 8-15 years and more than 23 years (M=2,92, SD=0,88)
and (M=3,37, SD=0,85), (M=3,37, SD=0,72).
• H6 was not supported. There is no statistically meaningful difference in organizational
commitment components according to education.
4. DISCUSSION AND CONCLUSION Flight attendants’ awareness of the costs related with leaving the organization is higher than the
flight supervisors’. The reason for that might be, cabin crew spent years in the organization and they have
the expectation to be a supervisor which brings them motivation, status and better financial situation.
Cabin crew who are 41-50 years old identify themselves with the organization and emotionally
they attach to their organization because of the maturity comes with the age. They also adapt to
organizational culture because of their life experiences. Also, they align themselves with the goals of the
organization. The airlines In Turkey generally hire inexperienced cabin crew between 21-30 years old. In
case of experienced cabin crew age extends to 35 to 40 years old. So, at the age of 41 cabin crew usually
have experience of 11 to 20 years and at the age of 50 it becomes 20-29 years.
The affective commitment develop with the years of working in the same company due to getting
used to rules and regulations of the organization and the people you work with. Also, they have an
emotional bond to their organization that was developed during years. This finding is supporting that
committed employees are working longer years in an organization (Mowday et al, 1982, p.36).
Cabin crew with working between 4-7 years have less feeling of obligation to continue
employment than cabin crew working 8-15 and 23 years and more. The reason for that might be the
training and development costs made for employees. So, they may feel guilty in leaving the organization
after such an investment by the company and by themselves.
169
Organizational commitment retain cabin crew at their work for a long time and experienced cabin
crew provides an advantage from the better service quality. Also, in case of high turnover rates new
employee training can be very costly for the airline companies.
Cabin crew who have organizational commitment will show organizational citizenship behavior
and good performance. Since there is a stiff competition among the airlines, some nonprice tolls such as
in-flight service quality with eligible cabin crew may provide a competitive advantage. In services
marketing people is also important factor as an addition to classical 4Ps.
To establish and maintain the organizational commitment of cabin crew, airlines should
participate them in decision making process, provide the job security for them, keep open all the
communication channels in every direction, offer team rewards and provide social events for team spirit.
5. REFERENCES
Annakili, P., Jayam, R. (2018). How to Increase Organizational Commitment Through Employees Participation, Eurasian Journal of Analytical Chemistry, 13, 18-22. Atılım University Ethics Board Permission. (2018). Date 12.09.2018. Number: 59394181-604.01.01-5591 Buchanan, B. (1974). Building Organizational Commitment: The Socialization of Managers in Work Organizations, Administrative Science Quarterly, Vol. 19, No. 4, (Dec. 1974), 533-546. Büyüköztürk, Ş., Çokluk, Ö. & Köklü, N. (2011). Sosyal Bilimler için İstatistik. Ankara:Pegem Akademi. Byrne, B.M. (2001). Structural Equation Modelling with AMOS: Basic Concepts, Applications, and Programming. London: Lawrence Erlbaum. Chen, C. (2006). Job Satisfaction, Organizational Commitment, and Flight Attendants’ Turnover Intentions: A Note, Journal of Air Transport Management, 12, (2006), 274-276. Colquitt, J.A., Lepine, J.A.& Wesson, M.J. (2015) . Organizational Behavior: Improving Performance and Commitment in the Workplace. New York : McGraw-Hill Education. Çetin, M.Ö. (2004). Örgüt Kültürü ve Örgütsel Bağlılık. Ankara: Nobel Yayınları. Çokluk, Ö, Şekercioğlu, G. & Büyüköztürk,Ş. (2010). Sosyal Bilimler için Çok Değişkenli İstatistik:SPSS ve LISREL Uygulamaları. Ankara: Pegem Akademi. Dessler, G. (1999). How to Earn Your Employees’ Commitment, Academy of Management Executive, Vol.13, No.2, 58-67. Hrebiniak,L.G., Alutto, J.A. (1972). Personal and Role-Related Factors in the Development of Organizational Commitment, Administrative Science Quarterly, Vol. 17, No. 4 (Dec. 1972), 555-573. Iqbal, A. (2010). An Empirical Assessment of Demographic Factors, Organizational Ranks and Organizational Commitment, International Journal of Business and Management, Vol.5, No.3, March 2010, 16-27. Jaros, S.J. (1997). An Assessment of Meyer and Allen’s (1991) Three-Component Model of Organizational Commitment and Turnover Intentions”, Journal of Vocational Behavior, 51, 319–337. Jena, R.K. (2015). An Assessment of Demographic Factors Affecting Organizational Commitment Among Shift Workers in India, Management, Vol. 20, 2015,1, 59-77. Meydan, C.H. & Şeşen, H.(2011).Yapısal Eşitlik Modellemesi AMOS Uygulamaları. Ankara: Detay Yayıncılık.
170
Meyer, J.P. , Allen, N.J. (1991). A Three-Component Conceptualization of Organizational Commitment, Human Resources Management Review, Volume 1, Number 1, 61-89. Meyer,J.P., Allen, N.J., Smith, C.A.(1993). Commitment to Organizations and Occupations: Extension and Test of a Three-Component Conceptualization, Journal of Applied Psychology, Vol.78, No.4, 538-551. Miroshnik, V.W. (2013). Organizational Culture and Commitment: Transmission in Multinationals, England: Palgrave Macmillan. Morrow, P.C. (1983). Concept Redundancy in Organizational Research: The Case of Work Commitment”, Academy of Management Review, 8(3), 486–500. Mowday, R.T., Steers, R.M. & Porter, L.W.(1979). The Measurement of Organizational Commitment, Journal of Vocational Behavior , 14, 224-247. Mowday, R., Porter, L. & Steers, R. (1982). Employee Organization Linkages: The Psychology of Commitment, Absenteeism, and Turnover. New York : Academic-Press. Pinks, G.J.(1992). Facilitating Organizational Commitment Through Human Resource Practices. Queen’s University Industrial Relations Centre (IRC) Publications, Digitized in 2013. Radosavljevic, Z., Cierdzic, V. ,Dragic, M. (2017). Employee Organizational Commitment, Faculty of Business Economics and Entrepreneurship International Review, No 1.2. Saunders, M., Lewis, P. & Thornhill, A. (2003). Research Methods for Business Students. England: Pearson Education. Zangaro, G.A.(2001). Organizational Commitment: A Concept Analysis. Nursing Forum, Vol.36, No.2, April-June, 2001. Zeithaml, V.A, Bitner, M.J. (2003). Services Marketing: Integrating Customer Focus Across the Firm. New York : McGraw-Hill.
171
HAVACILIK SEKTÖRÜNDE KADIN İŞGÜCÜNÜN ANALİZİ: PİLOTAJ
BÖLÜMLERİ VE UÇUŞ OKULLARI ÖRNEĞİ
Esra CİVELEK1
Özkan YAVUZYILMAZ2
1 Araştırma Görevlisi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Hava Ulaştırma Fakültesi Pilotaj Bölümü, [email protected]
2Doktor Öğretim Üyesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Hava Ulaştırma Fakültesi Pilotaj Bölümü, [email protected]
ORCID: 0000-0003-4085-939X1
0000-0001-5163-96032
ÖZET
Kadın ve erkeğin cinsiyetleri dolayısıyla oluşan kimlikleri, toplumsal yargılar, gelenekler gibi birçok faktörün kadının çalışma hayatında yer almasında engeller oluşturduğu görülmektedir. Bu engellerden yola çıkarak kadınların sadece sayısal olarak eşitliği değil, aynı zamanda niteliksel ve yönetimsel olarak kazandığı iş gücündeki eksiklik de erkeklerin iş gücü karşılaştırıldığında göz ardı edilemeyecek bir fark oluşturmaktadır. Çoğu sektörde kadın işgücünün az olması cinsiyet dengesinin sağlanamamasına neden olmaktadır ve işgücüne katılamayan kadınlar toplumda tutunamama sorunu yaşamaktadır. Bir toplumun refahı için her sektörde kadın işgücünün güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de pilotaj bölümleri ve uçuş eğitimi organizasyonları bünyesinde bulunan kadın işgücünün analizi yapılmıştır. Yöntem olarak karşılaştırma analiz yapılmıştır. Analizde kadın çalışanların toplam çalışanlara ve erkek çalışanlara oranı ile birlikte statü seviyesi de incelenmektedir. Türkiye bulunan pilotaj bölümlerinin akademik/idari kadrosu ve uçuş okulları çalışanları incelenmiş ve çıkan sonuçlar açıklanmıştır. Genel olarak bulgulara bakıldığında üniversitelerde statü arttıkça kadın işgücünün azaldığı görülmektedir. Uçuş okullarında ise yöneticilerin genellikle erkek olması araştırmanın diğer bir bulgusudur. Araştırmanın sonucu olarak, pilotaj bölümünde ve uçuş okullarında çalışan kadın işgücü seviyesi erkek işgücü seviyesinden azdır ve cinsiyet dengesizliği bulunmaktadır. Geleceğin havacılarını, pilotlarını yetiştiren bu kurumlarda kadın işgücünün arttırılması bu sektörde çalışmak isteyen diğer kadınlara motivasyon kaynağı olacaktır.
Anahtar Kelimeler: havacılık, pilot eğitimi, kadın işgücü, cinsiyet dengesizliği, havacılıkta insan kaynakları
172
ANALYSIS OF WOMEN LABOR FORCE IN AVIATION SECTOR: THE EXAMPLE OF PILOTAGE DEPARTMENTS AND
FLIGHT TRAINING ORGANIZATIONS
ABSTRACT
It is seen that many factors such as identities, social judgments and traditions of women and men due to their gender create barriers for women to take part in working life. Based on these barriers, not only the numerical equality of women, but also the lack of qualitative and managerial gains in the labor force make a difference that cannot be ignored when compared to the labor force of men. In many sectors, the lack of female labor force leads to a lack of gender balance and women who cannot participate in the labor force have problems in the society. For the welfare of a society, women's workforce in each sector needs to be strengthened. In this study, women in the workforce analysis department of pilotage and flight training organization in Turkey within is made. Comparative analysis was performed as a method. In the analysis, the ratio of female employees to total employees and male employees as well as the status level are examined. Academic / administrative staff on the department of pilotage and flight training organization’s employees have been investigated and disclosed the results. In general, it is seen that the female labor force decreases as the status increases in universities. Another finding of the study is that the managers in flight training organization are usually male. As a result of the research, the level of female labor force working in pilotage department and flight training organization is less than the male labor force level and there is gender imbalance. Increasing female labor force in these institutions that train future aviators and pilots will be a source of motivation for other women who want to work in this sector.
Keywords: aviation, flight training, female labor force, gender imbalance, human resources in aviation
1. GİRİŞ
Kadınların ve erkeklerin cinsiyetleri dolayısıyla oluşan kimlikleri, toplumsal yargılar, gelenekler gibi
birçok faktörün, kadının çalışma hayatında yer almasında engeller oluşturduğu söylenebilir. Kadınların
çalışma hayatında çıkan engeller sektörlerde cinsiyet dengesizliğine/eşitsizliğine neden olmaktadır. Bu
engellerden yola çıkarak kadınların sadece sayısal olarak eşitliği göz önüne alınmamalıdır. Kadın/erkek
çalışan sayıları ve niteliksel/yönetimsel olarak statüleri çalışma hayatında karşılaştırıldığında ortaya göz ardı
edilemeyecek bir fark çıkmaktadır. Bu durum kadınların toplumsal açıdan zayıf görülmesinden
kaynaklanabilmektedir. Kadınların güçlenmesi, kadınların kendi hayatları üzerinde güç ve kontrol sahibi
olmalarını ve stratejik seçimler yapma yeteneklerini kazanmaları sürecidir. Kadınların güçlenmesi beş
unsurdan oluşmaktadır (TC. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2018);
Kadınların kendi değerinin farkında olması
Seçeneklere sahip olma ve bunlar arasında tercih yapma hakkı
Fırsatlara ve kaynaklara erişim hakkı
Ev içinde ve dışında kendi hayatlarını kontrol etme gücüne sahip olma hakkı
Ulusal ve uluslararası düzeyde daha adil bir toplumsal ve ekonomik düzen oluşturmak için
toplumsal değişimin yönünü etkileme becerileri.
173
Bu konuda; eğitim, öğrenim, farkındalığın artması, kendine güvenin gelişmesi, seçeneklerin
çoğalması, kaynaklara erişimin ve kontrolün artırılması, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizlik içeren
kurumların ve yapıların dönüştürülmesi için çalışmalar yapılması, kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi
sürecinde önemli araçlar arasındadır. (Avrupa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü, 2018).
Çoğu sektörde kadın işgücünün az olması cinsiyet dengesinin sağlanamamasına neden olmaktadır
ve işgücüne katılamayan kadınlar toplumda tutunamama sorunu yaşamaktadır. Bir toplumun refahı için her
sektörde kadın işgücünün güçlendirilmesi kadın istihdamını olumlu yönde etkileyecektir. İş yaşamındaki
cinsiyet dengesinin tam olarak sağlanamaması kadınların çoğu mesleklerde işgücü bakımından zayıf
kalmasına neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre kadın işgücünün havacılık sektöründe yetersiz
olduğu görülmektedir (ISWAP,2019 ; Lutte,2019).
Kadınların havacılık eğitimindeki sayısal ve statüsel yerinin bilinmemesi bu çalışmada araştırma
problemi olarak belirlenmiş olup, araştırmanın örnekleminin belirlenmesi için önem arz etmiştir
Araştırma, Türkiye’deki pilot yetiştiren kurumlar olan üniversitelerdeki pilotaj bölümlerini ve uçuş
okullarını kapsamaktadır ve araştırmanın amacı bu kurumlardaki kadın işgücünün analizini yapmaktır.
Pilotların yetişmesinde eğitim veren kuruluşlardaki kadın işgücünün analizi bu sektörde cinsiyet
dengesizliği durumunu görmek için önemli bir husustur. Literatürde, Türkiye’de pilot yetiştiren
kurumlardaki kadın işgücü araştırmalarının olmaması çalışmanın orijinalliğini göstermektedir. Bu eğitim
kuruluşlarında kadın işgücünün analizi sonucu kadın işgücü ve cinsiyet dengesi durumunu görülmektedir.
Sektörde kadın çalışanların istihdam oranlarının arttırılması mesleğe girmek isteyen diğer kadınlar için
motivasyon kaynağı olacaktır.
2. LİTERATÜR
2.1. Cinsiyet Dengesi ve Kadın İşgücü
Cinsiyet durumu literatürde, “biyolojik cinsiyet” ve “toplumsal cinsiyet” olarak iki şekilde
incelenmektedir. Biyolojik cinsiyet, kadınlar ve erkekler arasındaki genetik ve fiziksel değişiklikleri
tanımlamaktadır. Diğer bir tanım olan toplumsal cinsiyet ise kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal
ilişkileri gösterir. Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetin tam olarak açıklayamadığı toplumsal otorite,
toplumsal sınıf ve statü, toplumdaki üretim tarzı ile ilgili olarak kadının ve erkeğin toplumdaki yerini
anlatan bir terimdir (Savcı, 1999: 130). Geçmişte, toplum içinde cinsiyetlerin aldığı roller doğrultusunda iş
yaşamında sadece erkekler yer almaktaydı, ancak küreselleşme ile birlikte kadınlar da iş hayatında etkin
biçimde çalışmaya başlamıştır.
Geçmişten günümüze, yaşamın tüm safhalarında ve toplumda, kadınlar ve erkekler birlikte çalışsa
da kadınların sağladığı katkılar önemsenmemiştir. Kadınların iş yaşamlarında hiyerarşik olarak alt düzey
pozisyonlarında çalışmaları yadırganmazken, yöneticilik gibi yüksek güç, prestij ve statüsü olan pozisyonlar
ve iş yaşamında seviye olarak yükselmeleri güç olmaktadır (Çelikten, 2004: 92). Kadınlar iş yaşamlarında
cam tavan ile karşılaşmaktadır. Cam tavan, kadınların üst kademe yönetim pozisyonlarına ulaşmasını
174
engelleyici davranışsal ve örgütsel önyargılardan kaynaklanan, görünmez, yapay engellerdir (Wirth, 2001:
1).
Cotter (2001), cam tavanı görülmeyen, azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne
almaksızın şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engeller olarak tanımlamıştır (Cotter
vd.,2001: 656). Cam tavan olarak görülen bu engeller aşağıdaki tabloda kaynağına göre sınıflandırılmıştır
(Bingöl, Aydoğan, Şenel ve Erden, 2011) :
Tablo 1: Kadın Yöneticilerin Cam Tavan Engelleri (Bingöl vd., 2011)
Bireysel Faktörlerden Örgütsel Faktörlerden Toplumsal Faktörlerden Kaynaklanan Engeller
Kaynaklanan Engeller
Kaynaklanan Engeller
Çoklu Rol Üstlenme Örgüt Kültürü ve Politikaları Mesleki Ayrım
Kadınların Kişisel Tercih ve Algıları İnformal İletişim Ağları Stereotipler
Mentorluk
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; 2017 yılında,
Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı %47,1 olarak belirlenmiştir. Bu oran
erkeklerde %65,6, kadınlarda ise %28,9 olmuştur. Kadınlarda eğitim seviyesi arttıkça istihdam oranlarında
da artış görülmektedir. Kadınların istihdam oranı erkeklerin istihdam oranının yarısından az olduğu
söylenebilir (TÜİK, 2018).
Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; 2017 yılında cinsiyete ve ekonomik faaliyetlere göre
istihdam oranı incelendiğinde; tarım sektöründe toplam istihdam oranı %19,4, erkek istihdam oranı %15,4,
kadın istihdam oranı ise %28,3 olmuştur. Sanayi sektöründe toplam istihdam oranı %26,5, erkek istihdam
oranı %31,4, kadın istihdam oranı ise %15,6 olarak belirlenmiştir. Hizmet sektöründe ise toplam istihdam
oranı %54,1 olup bu oran erkeklerde %53,2, kadınlarda %56,1 olmuştur. Kadın istihdamı oranının en fazla
olduğu sektör hizmet sektörüdür (TÜİK, 2018).
Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; şirketlerde üst düzey ve orta kademe yönetici
pozisyonundaki kadın oranı 2012 yılında %14,4 iken 2017 yılında %17,3 olduğu görülmektedir. Kadın
yönetici oranında artış yaşanmış olsa da yönetici pozisyonlarında kadın/erkek cinsiyet dengesizliği oldukça
fazladır (TÜİK, 2018).
Tablo 2: Cinsiyete Göre Yönetici Pozisyonundaki Bireylerin Oranı, 2012-2016 (TÜİK,
2018)
Yıl Toplam
Erkek
%
Kadın
%
2012 100 85,6 14,4
2013 100 83,4 16,6
175
2014 100 84,5 15,5
2015 100 85,6 14,4
2016 100 83,3 16,7
World Economic Forum Global Gender Gap (2018), raporuna göre, 149 ülke arasında cinsiyet
eşitliği açısından Türkiye 130. sırada yer almaktadır. Ekonomik alanda 131. sırada gelen Türkiye, eğitim
oranına göre 106, sağlık alanında 67 ve siyasi arenada cinsiyetlerin eşitliği alanında da 113. sırada
bulunmaktadır (WEF, 2018). Türkiye’nin sıralamalarının 149 ülke içinde gerilerde olması küresel anlamda
da cinsiyet dengesizliğinin yoğun olduğu ülkeler arasında olduğunu göstermektedir.
2.2. Havacılık Sektöründe Kadın İşgücü
Sivil havacılık endüstrisinde kadınlar çoğunlukla müşteri hizmetleri, kabin hizmetleri ve yer
hizmetleri bölümlerinde yer almaktadır. Pilotluk, uçak teknisyenliği gibi teknik kısımlarda kadınların
istihdamı erkeklere oranla daha düşüktür (Foster, 2011; McCarthy, Budd ve Ison, 2015). Kadınlar,
erkeklerin baskın olduğu pilotluk gibi alanlarda da yer almak istemektedir, ancak çeşitli rahatsızlık ve
cinsiyetçilik durumu ile karşılaşabilmektedirler (Neal-Smith ve Cockburn, 2009). Basmakalıp anlayışlar ve
kabul edilmekte eksiklikler yaşayan kadınlar sektörde yer alabilmek için çaba göstermektedir (Germain,
Herzog ve Hamilton, 2012).
Kadınlar havacılığın pek çok alanında sayıca yetersizdir ve en büyük boşluklara sahip alanlar teknik
operasyonları ve liderlik pozisyonlarını içermektedir. Havacılık işgücünün daha da geliştirilmesi için
havacılığın tüm alanlarında kadın işgücü arttırılmalıdır. Sivil havacılık sektöründe pilotluk, bakım
teknisyenliği, havacılık mühendisliği, dispatcher, siber güvenlik uzmanlığı, havaalanı yöneticiliği, hava
trafiği kontrolörlüğü ve havacılık liderliği gibi pozisyonlarda kadın işgücü açığı bulunmaktadır (Lutte,
2019).
Tablo 3: Havacılıkta Kadın İşgücü (Lutte, 2019)
Alandaki Kadınların Yüzdesi Meslek
<%5 Bakım Teknisyenleri
Havayolu Yöneticileri (CEO, COO)
%5-%10 Pilotlar
%11-%20
Uzay Mühendisliği
Dispatcher
Havaalanı Yöneticileri
Hava Trafik Kontrolörleri
Yüksek Eğitimli Havacılık Liderleri
Siber Güvenlik Uzmanları
176
>%70 Seyahat Acenteleri
Kabin Memurları
Lutte(2019)’nin yaptığı çalışmada bakım teknisyenleri ve havayolu yöneticileri arasında kadınların
işgücü oranın %5’ten az olduğu görülmektedir (Lutte, 2019). Bu yüzde, bakım teknisyenliği ve havayolu
yöneticiliği mesleklerinde cinsiyet dengesizliğinin yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir. Pilotlar
arasında ise kadın işgücü oranı %5 ile %10 arasındadır. Bunun nedeni bakım teknisyenliğinin ve pilotluğun
maskülen bir iş olarak görülmesi sonucu cinsiyet dengesizliğinin fazlalığından dolayı olabilir. Havayolu ve
havaalanı yöneticiliğinde de cinsiyet dengesizliği olması kadınların mevkii ve statü olarak yükselmesinde
yaşadığı cam tavan etkisinden kaynaklanabilir.
Kadın işgücü oranının %70’ten fazla olduğu meslekler ise seyahat acenteliği ve kabin
memurluğudur. Bu alanlarda kadınların oranının fazla olmasının nedeni kadınların erkeklere göre iletişim
becerilerinin daha iyi olduğu düşüncesinden kaynaklanabilmektedir. Bu meslekler doğrudan ya da dolaylı
yollardan müşteri hizmeti kategorisinde değerlendirildiği için iletişim becerisi, görsellik, servis yeteneği,
duruş gibi birçok faktöre önem verilmektedir (Lutte, 2019).
ISWAP (International Society of Women Airline Pilots)’ın web sitesindeki bir belge, Ağustos 2019
tarihi itibariyle dünyadaki 121 havayolunun verilerini göstermektedir. Bu havayolları arasında, toplamın
%5,07'si olan 9398 kadın pilot bulunmaktadır. Bu kadın pilotların 2545’i yani %1.33’ü kaptan pilot olarak
görev yapmaktadır (ISWAP, 2019).
Federal Aviation Authority'e göre, 600.000'den fazla aktif havacı belgesi (bir uçağı uçurma lisansı)
bulunmaktadır. Bu lisanların yaklaşık %6'sı kadın pilotlarındır (FAA, 2018). Türk Havayollarında bulunan
kadın pilot oranı %3,8’dir. Ülkemizdeki diğer havayollarında ise kadın pilot oranı bu orana yakın ve daha
düşüktür. Yurtdışındaki kadın pilot istihdam oranının Türkiye ile karşılaştırıldığında daha yüksek olduğu
görülmektedir.
Bazı araştırmalarda erkekler ve kadınlar arasında kaza oranlarında önemli bir fark bulunmadığının
bilinmesine rağmen, 2012 yılında yapılan bir yolcu anketinde, ankete katılanların%51'i bir kadın pilotuna
güvenme olasılıklarının daha düşük olduğunu ve %32'sinin erkeklerin kadınlara göre pilot olarak “daha
fazla yetenekli” olduğuna inandığını belirtmiştir (McFadden, 1996; Bazargan ve Guzhva, 2011; Anderson,
2014). Toplumdaki bu anlayış kadınların pilot olma motivasyonunu etkilemektedir. Kadınların çalışma
hayatında erkeklerden daha büyük bir güvensizlik yaşaması muhtemeldir çünkü kadınlar daha az yapısal
öneme sahip pozisyonlara sahiptirler. Yapısal önem (Wright, 2000), belirli bir iş türüne olan talebin daha
fazla olduğu ve/veya gerekli nitelikler, tecrübe, beceriler tarafından sınırlandırılan ve bu tip iş arzının daha
fazla olduğu sıkı bir işgücü piyasası gibi çeşitli kaynaklardan türetilmiştir. Sonuç olarak, havayolu pilotları
yüksek derecede yapısal güce sahiptir (Harvey ve Turnbull, 2012). Kadın pilot istihdam oranlarının düşük
olmasının nedenlerinden birisi de toplumdaki bu anlayış yüzünden kadınların pilotluk mesleğine adapte
olamamasıdır.
177
Kadınlar yirminci yüzyılın başından beri uçuyor olmasına ve 40 yılı aşkın bir süredir ticari olarak
görev almasına rağmen, ticari uçağın uçuş kontrolünde yeterince bulunamamaktadır (Corn, 1979;
Stepanski, 2012; Saner, 2014). Mevcut pilot ihtiyacını karşılamak için, üniversite seviyesindeki kadın pilot
sayısını artırmak mantıklı olacaktır. Kadın öğrenci sayısını arttırmak için, fen, teknoloji, mühendislik ve
matematik eğitimi alanlarında sosyal yardım programları ve çeşitli teşvikler olmalıdır (Halleran, 2019).
Literatürde, havacılık sektöründe kadın işgücünün mesleki alanlara göre dağılımı çalışılmıştır.
Kadın iş gücü bakımından en eksik olan meslek grupları; pilotluk, teknisyenlik ve havayolu yöneticiliğidir.
Pilotluk mesleğinde cinsiyet dengesizliği yüksek seviyelerdedir. Pilot eğitimi veren kurumlar olan uçuş
okulları ve üniversitelerdeki pilotaj bölümlerindeki cinsiyet dengesizliği ve kadın işgücü oranları
bilinmemektedir. Bu çalışmada pilot eğitiminde yer alan kadınların araştırılması için Türkiye’deki pilotaj
bölümleri ve uçuş okulları bünyesindeki kadın işgücünün analizi yapılmıştır.
3. YÖNTEM ve BULGULAR
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki üniversitelerin pilotaj bölümlerindeki ve uçuş okullarındaki
çalışan kadın sayısı hakkında veri sunmaktır. Bu veriler, kadınların bu alanlardaki istihdam boşluklarının
daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır ve cinsiyet dengesinin/dengesizliğinin görülmesi açısından faydalı
olacaktır. Çalışmanın verileri; halka açık kaynaklardan ve ilgili kurumların insan kaynakları departman
yöneticileriyle yüz yüze görüşülerek, mail yoluyla ve telefon ile iletişim kurularak toplanmıştır.
Kurumlardan alınan veriler 2019 Eylül ayı içindeki güncel durumu göstermektedir.
Veriler Türkiye’deki üniversite seviyesindeki pilotaj bölümleri ve uçuş okulları olmak üzere iki ayrı
başlıkta incelenmiştir. Kadın işgücünün, istihdam oranının anlaşılabilmesi için çalışan sayıları kadın, erkek
ve toplam olarak ayrı gruplanarak kadınların genel ve grup içi yüzdeleri belirlenmiştir. Kadınlar ve erkekler
arasında karşılaştırmalı analiz yapılmıştır. Kadın işgücü oranı önemli olduğu kadar statü durumu da
dikkate alınmıştır. Elde edilen sonuçlara göre tablolar yorumlanmıştır. Sonuçlardan dolayı oluşabilecek
önyargılar göz önüne alınarak uçuş okullarının ve üniversitelerin talepleri üzerine kurum isimleri gizli
tutulmuştur. Uçuş okulları UÇŞ1, UÇŞ2… ; üniversite isimleri ise PLT1, PLT2… şeklinde kodlanmıştır.
3.1. Uçuş Okullarında Kadın İşgücü Analizi
Organizasyonlardaki tüm çalışanlar insan kaynaklarının bir elemanıdır. Organizasyondaki üst, orta
ve alt kademe yöneticiler, teknik personel, danışman olarak istihdam edilen personel, tam-süreli ya da kısmi
süreli çalışan personel, işçi ve memurlar ve diğer şekillerde istihdam edilen tüm personel organizasyonun
insan kaynaklarını oluşturur (AKTAN, 2011). Organizasyon yapıları oluşturulurken amaç, uzmanlık
derecesi, formalleşme derecesi, kontrol alanı, kademe sayısı, merkezileşme ve departmanlaşma gibi birçok
faktöre dikkat edilir (KOÇEL, 2018). Organizasyonlardaki yapılanmalar sonucunda çalışanlar
yeterliliklerine göre farklı departmanlarda çalışmaktadır. Çalışanın kurum içinde aldığı role göre statüsü de
değişmektedir.
178
Bu çalışmada Türkiye’de bulunan uçuş okullarının organizasyon yapıları incelenmiş ve kadın
işgücü oranları bulunmuştur. Kadın işgücü analizi yapılırken çalışan sayıların yanı sıra statüler de önemli
bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Sekiz tane uçuş okulunun organizasyon yapılanmaları incelenmiştir ve
üç tanesinden sağlıklı veriler alınamadığı için örneklemden çıkarılmıştır.
Uçuş okullarının çalışanları üst düzey yönetim, orta düzey idari yönetim ve personel, eğitimciler ve
alt kademe çalışanlar olmak üzere dört grupta incelenmiştir:
Üst düzey yönetim; genel müdür ve genel müdür yardımcılarını,
Orta düzey yönetim ve personeller; sorumlu müdür, eğitim müdürü, kalite müdürü, uyumluluk
izleme müdürü, departman (muhasebe, planlama, pazarlama, satın alma, bakım, ticaret…) müdür
ve çalışanlarını, mühendis, uzman, teknisyen gibi pozisyonları,
Eğitimciler; teorik bilgi öğretmenleri ve pilot uçuş hocalarını,
Alt düzey ise; idari işler olan öğrenci işleri, sekretarya ve bunun yanı sıra destek hizmetleri olan
mutfak ve temizlik çalışanları ile ulaşım hizmetlerini sağlayan şoförleri kapsamaktadır.
Tablo 4: Çalışma Düzeyine Göre Kadın-Erkek Sayılarının Uçuş Okullarına Dağılımı
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam
UÇŞ 1 1 1 2 10 12 22 5 21 26 2 4 6 18 38 56
UÇŞ 2 1 2 3 7 41 48 12 79 91 7 9 16 27 131 158
UÇŞ 3 1 1 2 5 38 43 13 41 54 3 2 5 22 82 104
UÇŞ 4 0 2 2 9 22 31 7 38 45 8 6 14 24 68 92
UÇS 5 1 1 2 1 3 4 2 16 18 2 0 2 6 20 26
Üst Düzey Yönetim Orta Düzey Çalışan Eğitimci Sektör GenelUçuş Okulu
Alt Düzey Çalışan
3.1.1. Üst düzey yönetimin incelenmesi
Üst düzey yönetim, genel müdür ve genel müdür yardımcılarını içermektedir. Kurum içinde karar
verme yetkisine sahip en üst mevkiidir. Organizasyonlarda statü bakımından en yüksek olan pozisyonlar
genel müdür ve yardımcılarıdır.
Tablo 5: Uçuş Okullarında Üst Düzey Yönetimin Cinsiyet Açısından Dağılımı ve Yüzdeleri
Uçuş Okulu Üst Düzey Yönetim Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
UÇŞ 1 1 1 2 50 50
UÇŞ 2 1 2 3 33,33 66,67
UÇŞ 3 1 1 2 50 50
UÇŞ 4 0 2 2 0 100
UÇS 5 1 1 2 50 50
179
TOPLAM 4 7 11 36,36 63,64
Yukarıdaki tabloda toplam satırına bakıldığında, genel olarak uçuş okullarında yönetim
kademesinde bulunan kadınların oranı (36,36) , erkeklerin oranının(63,64) yarısından biraz fazla olduğu
görülmektedir. Toplam sayıdan yola çıkıldığında kadın işgücünün az olmasından dolayı cinsiyet dengesizliği
bulunmaktadır. Üç tane uçuş okulunda cinsiyet dengesi olduğu görülmektedir ancak bu uçuş okullarının
ikisinde müdürler erkek olup müdür yardımcıları kadındır. Bu durum az da olsa statüsel farklılık
göstermektedir. UÇS 4 kurumunda üst yönetimde kadın iş gücü oranı %0 olmakla berber, erkek işgücü
oranı %100’dür. Bu kurumda üst yönetimde cinsiyet dengesizliği yüksek safhadadır.
3.1.2. Orta düzey çalışanların incelenmesi
Orta düzey yönetim ve personeller; sorumlu müdür, eğitim müdürü, kalite müdürü, uyumluluk
izleme müdürü, departman (muhasebe, planlama, pazarlama, satın alma, bakım, ticaret…) müdür ve
çalışanlarını, mühendis, uzman, teknisyen gibi pozisyonları kapsamaktadır.
Tablo 6: Uçuş Okullarında Orta Düzey Yönetimin Cinsiyet Açısından Dağılımı ve
Yüzdeleri
Uçuş Okulu Orta Düzey Çalışan Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
UÇŞ 1 10 12 22 45,45 54,55
UÇŞ 2 7 41 48 14,58 85,42
UÇŞ 3 5 38 43 11,63 88,37
UÇŞ 4 9 22 31 29,03 70,97
UÇS 5 1 3 4 25 75
TOPLAM 32 116 148 21,62 78,38
UÇŞ 1 haricindeki uçuş okullarında cinsiyet dengesizliği ciddi bir şekilde görülmektedir. Kadın
işgücü oranı UÇŞ2 (%14,58), UÇŞ 3(%11,63), UÇŞ 4 (%29,03) ve UÇŞ 5(%25) kurumlarında oldukça
düşüktür. Orta düzey çalışanlar içindeki toplam kadın erkek sayılarına bakıldığında ise kadın işgücü oranı
%21,62 , erkek işgücü oranı %78,38 çıkmaktadır. Oranlar arasındaki farkın çok olması orta düzey
çalışanların çoğunun erkek olduğunu ve kadın istihdamı az olduğu için cinsiyet dengesizliğinin oldukça
belirgin olduğunu göstermektedir.
3.1.3. Eğitimcilerin incelenmesi
Eğitimciler; teorik bilgi öğretmenleri ve pilot uçuş hocalarını içermektedir.
180
Tablo 7: Uçuş Okullarında Eğitimcilerin Cinsiyet Açısından Dağılımı ve Yüzdeleri
Uçuş Okulu Eğitimci Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
UÇŞ 1 5 21 26 19,23 80,77
UÇŞ 2 12 79 91 13,19 86,81
UÇŞ 3 13 41 54 24,07 75,93
UÇŞ 4 7 38 45 15,56 84,44
UÇS 5 2 16 18 11,11 88,89
TOPLAM 39 195 234 16,67 83,33
Tüm uçuş okullarının istihdam yüzdelerine bakıldığında kadın ve erkek işgücü arasındaki oransal
fark üst yönetim ve orta düzey çalışanlar grubundan daha da fazla olduğu görülmektedir. Uçuş okullarında
en fazla cinsiyet eşitsizliğinin bulunduğu düzey eğitimcilerdir. Özellikle, sektördeki kadın pilot uçuş
hocasının az olmasından dolayı bu sonuç çıkmıştır. Toplam olarak bakıldığında kadınların uçuş okullarının
eğitim kısmındaki işgücü oranı %16,67’dir.
3.1.4. Alt düzey çalışanların incelenmesi
Alt düzey; idari işler olan öğrenci işleri, sekretarya ve bunun yanı sıra destek hizmetleri olan
mutfak ve temizlik çalışanları ile ulaşım hizmetlerini sağlayan şoförleri kapsamaktadır.
Tablo 8: Uçuş Okullarında Alt Düzey Çalışanların Cinsiyet Açısından Dağılımı ve
Yüzdeleri
Uçuş Okulu Alt Düzey Çalışan Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
UÇŞ 1 2 4 6 33,33 66,67
UÇŞ 2 7 9 16 43,75 56,25
UÇŞ 3 3 2 5 60 40
UÇŞ 4 8 6 14 57,14 42,86
UÇS 5 2 0 2 100 0
TOPLAM 22 21 43 51,16 48,84
181
Alt düzey çalışanların bulunduğu grupta UÇŞ 5 hariç tüm uçuş okullarında çalışan sayıları birbirine
yakın olmakla beraber cinsiyet dengesizliğinin en az olduğu grup alt düzey çalışanların grubudur. UÇŞ 5
kurumunda %100 kadın istihdam oranı bulunmaktadır. Toplam sayılar karşılaştırıldığında ise kadın işgücü
oranı %51,16 , erkek istihdam oranı ise %48,84 olduğu görülmektedir. Kadın işgücü oranının en yüksek
olduğu grup alt düzey işlerin yürütüldüğü gruptur.
3.2. Pilotaj Bölümlerinde Kadın İşgücü Analizi
2547 sayılı Üniversiteler Yasası; araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi, doçent ve
profesör olmak üzere üniversite öğretim elemanlarının unvan sistematiğini belirlemiştir (Yükseköğretim
Kurulu (YÖK), 1981). Üniversitelerin eğitim kadrosu incelenirken yasada adı geçen unvanlar dikkate
alınmıştır. Türkiye’de bulunan ve pilotaj eğitimi veren yedi üniversitedeki kadın işgücü oranları
incelenmiştir.
Üniversitelerin pilotaj bölümü çalışanları; üst düzey yönetim, orta düzey çalışanlar (eğitimciler) ve
alt kademe çalışanlar olmak üzere üç grupta incelenmiştir:
• Üst düzey yönetim; fakültelerde dekan, dekan yardımcısı ve bölüm başkanı; yüksekokullarda
müdür, müdür yardımcısı ve bölüm başkanı,
• Orta düzey çalışanlar; eğitimcileri (araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi, doçent ve
profesör)
• Alt düzey çalışanlar ise; idari işleri yapan sekretarya ve bunun yanı sıra destek hizmetleri olan
mutfak ve temizlik çalışanlarını kapsamaktadır.
Tablo 9: Çalışma Düzeyine Göre Kadın-Erkek Sayılarının Pilotaj Bölümlerinde Dağılımı
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam
PLT 1 0 3 3 1 9 10 5 0 5
PLT 2 0 3 3 1 3 4 3 1 4
PLT 3 2 1 3 8 10 18 2 1 3
PLT 4 0 2 2 0 3 3 3 1 4
PLT 5 1 2 3 1 3 4 2 3 5
PLT 6 2 2 4 0 3 3 3 2 5
PLT 7 1 2 3 2 5 7 2 1 3
Üst Düzey Yönetim Eğitimciler (Orta Düzey) Alt Kademe ÇalışanÜniversite
3.2.1. Üst düzey yönetimin incelenmesi
Üst düzey yönetim; fakültelerde dekan, dekan yardımcısı ve bölüm başkanı; yüksekokullarda
müdür, müdür yardımcısı ve bölüm başkanı pozisyonlarını içermektedir. Üst düzey çalışanlar fakültede en
tepedeki karar vericilerdir. Pilotaj bölümlerinde çalışanlar arasında en üst statüye sahiptirler.
182
Tablo 10: Üniversitelerin Pilotaj Bölümler Bünyesinde Üst Düzey Yönetiminin Cinsiyet
Açısından Dağılımı ve Yüzdeleri
Üniversite Üst Düzey Yönetim Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
PLT 1 0 3 3 0 100
PLT 2 0 3 3 0 100
PLT 3 2 1 3 66,67 33,33
PLT 4 0 2 2 0 100
PLT 5 1 2 3 33,33 66,67
PLT 6 2 2 4 50 50
PLT 7 1 2 3 33,33 66,67
TOPLAM 6 15 21 28,57 71,43
Pilotaj bölümlerinde üst düzey yönetime üniversite bazında bakıldığında üç üniversitede %0 kadın
işgücü oranı bulunmaktadır. Bu üniversitelerde üst yönetimde cinsiyet dengesizliği diğer üniversitelere göre
aşırı derecede bulunmaktadır. Toplam sayıya bakıldığında ise üniversitelerde üst yönetimde 6 tane kadın,
15 tane erkek çalışmaktadır. Bu sayılar bu grupta kadın istihdamının düşük olduğunu göstermektedir.
3.2.2. Orta düzey yönetimin incelenmesi
Orta düzey çalışanlar; üniversitelerdeki araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi, doçent
ve profesör kadrolarını kapsamaktadır. Bu pozisyonlar akademik kadrolardan oluşmaktadır.
Tablo 11: Üniversitelerin Pilotaj Bölümler Bünyesinde Orta Düzey Çalışanların Cinsiyet
Açısından Dağılımı ve Yüzdeleri
Üniversite Eğitimciler (Orta Düzey) Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
PLT 1 1 9 10 10 90
PLT 2 1 3 4 25 75
PLT 3 8 10 18 44,44 55,56
PLT 4 0 3 3 0 100
PLT 5 1 3 4 25 75
PLT 6 0 3 3 0 100
PLT 7 2 5 7 28,57 71,43
TOPLAM 13 36 49 26,53 73,47
183
Tabloya genel olarak baktığımızda, kadın cinsiyet dengesizliği göze çarpmaktadır. Üst yönetimde
olduğu gibi orta düzey çalışanların arasında da kadın işgücü oranı erkek işgücü oranına göre oldukça
düşüktür. Akademik kadroda %0 kadın istihdam oranına sahip üniversiteler bulunmaktadır. Bazı
üniversiteler eğitimini dışardan teorik bilgi öğretmenlerinden sağladıkları için akademik kadro sayısı az
olabilmektedir. Araştırmada üniversite bazında sadece akademik kadrolar incelendiği için teorik bilgi
öğretmenleri bu tabloda yer almamıştır.
3.2.3. Alt düzey çalışanların incelenmesi
Üniversitelerde alt düzeyde çalışanlar; idari işleri yapan sekretarya ve bunun yanı sıra destek
hizmetleri olan mutfak ve temizlik çalışanlarıdır.
Tablo 12: Üniversitelerin Pilotaj Bölümler Bünyesinde Alt Düzey Çalışanların Cinsiyet Açısından
Dağılımı ve Yüzdeleri
Üniversite Alt Düzey Çalışan Grup İçi %
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek
PLT 1 5 0 5 100 0
PLT 2 3 1 4 75 25
PLT 3 2 1 3 66,67 33,33
PLT 4 3 1 4 75 25
PLT 5 2 3 5 40 60
PLT 6 3 2 5 60 40
PLT 7 2 1 3 66,67 33,33
TOPLAM 20 9 29 68,97 31,03
Üniversitelerde alt düzey çalışanlar grubunda da cinsiyet dengesizliği bulunmaktadır, ve diğer
gruplardan farklı olarak bu dengesizliğin baskın tarafı toplamda %68,97 işgücü oranında kadınlardır. Diğer
gruplarda genelde erkek işgücü oranı fazla iken, toplam olarak alt düzey kadın çalışanların istihdam oranı,
alt düzey erkek çalışanların istihdam oranının iki katından fazla olduğu görülmektedir.
184
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Araştırmada yüksek statülü meslek gruplarında cinsiyet dengesizliğinin yoğun olduğu
görülmektedir. Üst düzey, orta düzey ve eğitimciler gruplarında kadın işgücü oranı erkek işgücü oranından
bayağı düşük olmasına rağmen; alt düzey işlerde kadınların işgücü oranı erkeklerin işgücü oranından
fazladır. Kurum içinde statü yükseldikçe kadınlar bazı nedenlerden dolayı yükselememektedir. Bu
nedenlerden birinin de cam tavan etkisi olduğu söylenebilir.
Havacılık sektöründe kadınlar sayıca ve statü olarak yetersiz olduğu bölümler; teknik operasyonları
ve liderlik, pilotluk, bakım teknisyenliği, havacılık mühendisliği, dispatcher, siber güvenlik uzmanlığı,
havaalanı yöneticiliği, hava trafiği kontrolörlüğü ve havacılık liderliği gibi pozisyonları içermektedir (Lutte,
2019). Bu alanlardaki eksiklikler pilot eğitimi alanında da dikkat çekmektedir. Uçuş okullarındaki eğitim
kadrosundaki kadın işgücü oranı %16,67 olarak belirlenmiştir. Eğitim kadrosunun teorik bilgi öğretmenleri
ve pilotlar oluşturmaktadır. Sektördeki kadın pilot eksikliği, uçuş okullarında kadın uçuş hocası eksikliğine
neden olmaktadır. Uçuş okullarında orta düzey çalışanlar arasında teknisyenler, havacılık mühendisleri,
operasyonda görevli olan bir çok çalışan da bulunmaktadır ancak kadınların bu gruptaki istihdam oranı
sadece %21,62’dir. Alınan verilere göre, araştırmamızda yer alan uçuş okullarında kadın teknisyen
bulunmamaktadır ve bu durum meslekte tamamen cinsiyet dengesizliği yaratmaktadır.
Uçuş okullarında yönetim kısmında da kadın işgücü oranı azdır, bu durum kadınların sektörde
liderlik yapamamasına yol açmaktadır. Uçuş okullarında kadın istihdamının en çok olduğu grup ise alt
düzey işlerin yapıldığı destek hizmetleridir. Sekreterya, mutfak ve temizlik işlerinde kadın işgücü ön
plandayken, ulaşım hizmetlerinde şoför olarak %100 erkek istihdamı görülmektedir.
İncelenen pilotaj bölümlerinde ise üst düzey yönetim ve orta düzey çalışanlar grubunda kadınların
sayısı erkeklerin sayısının yarısından azdır ve bu durum akademisyenlerde cinsiyet dengesizliğine yol
açmaktadır. Akademik kadrolar da kendi içinde değerlendirildiğinde kadın işgücü oranı araştırma
görevlilerinde daha fazlayken statü arttıkça çalışan kadın sayısı azalmaktadır. Statü durumlarını azdan çoğa
doğru şu şekilde sıralayabiliriz: Araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, öğretim üyesi, doçent ve profesör.
İncelenen pilotaj bölümlerinde alt düzey çalışan grubunda %68,97 oranında kadın istihdam oranı
belirlenmiştir. Bu grupta yer alan meslek grupları sekreterya, mutfak ve temizlik işleri sorumlularıdır.
Kadınların alt düzey mesleklerde daha çok yer almasının nedenleri eğitim seviyesi, iletişim becerileri ve
yetenekleri olabilmektedir.
Havacılık eğitimi sektöründe statü ve sayı bakımından uçuş okulları ve pilotaj bölümleri
incelendiğinde sektörde cinsiyet dengesizliğinin olduğu ve kadın işgücü oranlarının düşük olduğu bariz bir
şekilde ortaya çıkarılmıştır. Kadın istihdamının en az olduğu gruplar üst düzey yönetim, orta kademe
çalışanlar ve eğitimciler olurken; kadın istihdamının en fazla olduğu yer alt düzey meslek grupları olmuştur.
Sektörün her alanında kadınlara yer açılması gerekmektedir. Kurumlarda kadınların üst düzeylere
çıkarılarak cinsiyet dengesizliğinin biraz olsun azaltması gerekmektedir. Böylece erkek baskın bir toplum
olmaktan çıkıp, kadın ve erkeğin statü bakımından eşitlentiği ya da eşitlenmeye çalışıldığı bir toplumda yer
alabiliriz.
185
Çalışma hayatının her alanında olması gerektiği gibi havacılık alanında da kadın işgücüne önem
verilmelidir ve cinsiyet dengesi göz önünde bulundurulmalıdır. Kadınların iş hayatında ve toplumsal
yaşamda yeri ile ilgili en güzel açıklamalar Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından getirilmiştir:
“Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü
geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır. Bir toplumun yarısı
topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?”
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!”
“Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli
olmaya çalışmalıdırlar.”
“Ulusun kaynağı toplumsal yaşamın temeli olan kadın; ancak erdemli olursa görevini yerine getirebilir.
Kuşkusuz kadın, çok erdemli, çok yüce olmalıdır.”
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı
yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve
kusurdur.”
186
5. KAYNAKÇA
AKTAN, C.C. (2011), Organizasyonlarda İnsan Yönetimi: İnsan Mühendisliği, Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 3(2), ISSN: 1309 -8039(Online).
ANDERSON, S. (2014), Who do you Trust More, Male or Female Pilots? 16.09.2019 tarihinde http://www.sunshine.co.uk/news/who-do-you-trust-more,-male-or-female-pilots-105.html adresinden alındı.
AVRUPA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ ENSTİTÜSÜ (EIGE), (2018), How to attract women to the workplace and keep them there? 15.09.2019 tarihinde https://eige.europa.eu/gender-mainstreaming/good-practices/austria/how-attract-women-workplace-and-keep-them-there adresinden alındı.
BAZARGAN, M., GUZHVA, V.S. (2011), Impact of Gender, Age and Experience of Pilots on General Aviation, Accident Analysis and Prevention, 43(3), 962-970.
BİNGÖL, D., AYDOĞAN, E., ŞENEL, G., ERDEN, P. (2011)., Cam Tavan Sendromu ve Kadınların Hiyerarşik Yükselmelerindeki Engeller: TC. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Ankara Merkez Teşkilatı Örneği, İşletme Fakültesi Dergisi, 12(1), 115-132.
CORN, J.J. (1979), Making flying ‘thinkable’: women pilots and the selling of aviation, 1927-1940, American Quarterly, 31(4), 556-571.
COTTER, A. D., HERMSEN, M. J., OVADİA, S., VANNEMAN, R. (2001)., The Glass Ceiling Effect, Social Forces, 80(2), 655–681.
ÇELİKTEN, M. (2004), Okul Müdürü Koltugundaki Kadınlar: Kayseri ili Örnegi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17(2), 91–118.
FEDERAL AVIATION AUTHORITY (FAA), (2018), U.S. Civil Airmen Statistics, 17.09.2019 tarihinde https://www.faa.gov/data_research/aviation_data_statistics/civil_airmen_statistics/ adresinden alındı.
FOSTER, P. (2011), Diversity Recruiting in Aviation Maintenance.,
Ethical Issues in Aviation, Hope Edition (pp. 155–168), London: Routledge.
GERMAIN, M. L., HERZOG, M. J. R., HAMİLTON, P. R. (2012), Women employed in Male-dominated Industries: Lessons Learned from Female Aircraft Pilots, Pilots-in-training and Mixed-gender flight instructors, Human Resource Development International, 15(4), 435–453
HALLERAN, M.S. (2019), Gender Balance in Aviation, Collegiate Aviation Review International, 37(1), (pending). 18.09.2019 tarihinde http://ojs.library.okstate.edu/osu/index.php/CARI/article/view/7821/7216 adresinden alınmıştır.
HARVEY, G., TURNBULL, P. (2012), Power in the Skies: Pilot Commitment and Trade Union Power in the Civil Aviation Industry, Advances in Industrial and Labor Relations, Vol. 20, 51–74.
INTERNATIONAL SOCIETY OF WOMEN AIRLINE PILOTS (ISWAP), (2018), Current Numbers Worldwide Women Airline Pilots, 12.09.2019 tarihinde https://www.iswap.org/content.aspx?page_id=22&club_id=658242&module_id=266401# adresinden alındı.
KOÇEL, T. (2018), İşletme Yöneticiği, Genişletilmiş 17.Baskı, s. 198-200, İstanbul: Beta Yayınları
LUTTE, R. K. (2019), Women in Aviation: A Workforce Report, Aviation Institute Faculty Publications, 10.09.2019 tarihinde https://digitalcommons.unomaha.edu/aviationfacpub/6 adresinden alındı.
187
MCCARTHY, F., BUDD, L., ISON, S. (2015), Gender on the Flightdeck: Experiences of Women Commercial Airline Pilots in the UK, Journal of Air Transport Management, 47, 32–38.
MCFADDEN, K.L. (1996), Comparing Pilot-Error Accident Rates of Male and Female Airline Pilots, Omega , 24(4), 443-450.
NEAL-SMITH, S., COCKBURN, T. (2009), Cultural Sexism in the UK Airline Industry. Gender in Management, An International Journal, 24(1), 32–45
SANER, E. (2014), Female Pilots: a Slow Take-off , 10.09.2019 tarihinde https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2014/jan/13/female-pilots-woman-flying-aeroplane adresinden alındı.
SAVCI, İ. (1999), Toplumsal Cinsiyet ve Teknoloji, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 54 (1), 123-142.
STEPANSKİ, L.M. (2012), Like Sportive Birds: The Girl Aviator Series and the Culture of Flight in America 1911-12, Journal of Popular Culture, 45(4), 769-788.
TC. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI, (2018), Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2018-2023, Ankara.
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (TÜİK), (2018), İstatistiklerle Kadın, 2017, Bülten, 12.09.2019 tarihinde http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27594 adresinden alındı.
WIRTH, L. (2001), Breaking through the Glass Ceiling: Women in Management. Geneva: International Labour Office.
WRIGHT, E. O. (2000), Working-class Power, Capitalist-Class Interests, and Class Compromise, American Journal of Sociology, 105(4), 957–1002.
WORLD ECONOMIC FORUM(WEF), (2018), The Global Gender Gap Report 2018, Cologny/Geneva, Switzerland
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU (YÖK), (1981). Yükseköğretim Kanunu, 17506 Nolu Resmi Gazete
188
Havayolu Çalışanlarının Kişisel Başarı Düzeylerinin Yaşam Doyumları Üzerine Etkisi
Altan AYAN Dr. Öğr. Üyesi, Trakya Üniversitesi, Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Bölümü, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-3667-6577
ÖZET
Çalışmada öncelikle kişisel başarı ve yaşam doyumu kavramları açıklanmıştır. Daha sonra havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumları üzerine etkisi incelenmiştir. Bu kapsamda özel bir havayolu şirketinde çalışan 40 kişiye anket uygulanmıştır. Araştırmanın amacı havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumlarına etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemi özel bir havayolu şirketinde çalışan 40 kişidir. Araştırmada Maslach Tükenmişlik Ölçeğinin alt boyutu olan kişisel başarı ölçeği kullanılmıştır. Kişisel başarı ölçeği 8 sorudan oluşmaktadır. Çalışmada Diener vd. (1985) tarafından geliştirilen yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır. Yaşam doyumu ölçeği 5 sorudan oluşmaktadır. Araştırmada güvenirlik testi, basit doğrusal regresyon ve korelasyon analizi uygulanmıştır. Sonuç olarak kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine pozitif yönlü ve anlamlı bir etkisi vardır. Anahtar Kelimeler: Kişisel Başarı, Yaşam Doyumu, Havayolu Çalışanları
189
The Effect of Personal Accomplishment Levels of Airline Employees on Life Satisfaction
ABSTRACT
In this study, firstly, the concepts of personal accomplishment and life satisfaction are explained. And then, it is examined to the effect of personal accomplishment levels of airline employees on life satisfaction. In this scope, a questionnaire was applied to 40 employees working in a private airline company. The aim of the research, it is evaluated to the effect of personal accomplishment levels of airline employees on life satisfaction. The sample of the research is 40 employees in a private airline company. In this research, it is used to personal accomplishment scale which sub-dimension of Maslach Burnout Inventory. Personal accomplishment scale consists of 8 questions. In this study, it is used to life satisfaction scale which developed by Diener et al. (1985). Life satisfaction scale consists of 5 questions. In this research, reliability test, simple linear regression and correlation analysis are applied. Consequently, the levels of personal accomplishment has positively and significant effect on life satisfaction. Key Words: Personal Accomplishment, Life Satisfaction, Airline Employees
1. GİRİŞ Çalışmada havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumlarına etkisi
araştırılmıştır. Bu kapsamda özel bir havayolunda çalışanların kişisel başarı düzeylerinin yaşam
doyumlarına etki edip etmediği incelenmiştir. Kişisel başarı ve yaşam doyumu kavramlarının işletmeler için
önemli olduğu söylenebilir. Havacılık sektöründe çalışanların kişisel başarılarının yüksek olması işlerin
daha etkin ve verimli şekilde yürümesini sağlayabilir. Çalışanların kişisel başarılarının artmasının işletmeler
için olumlu etkiler oluşturacağı söylenebilir. Araştırmada Maslach Tükenmişlik Ölçeğinin alt boyutu olan
Kişisel başarı ölçeği kullanılmıştır. Kişisel başarı boyutu ölçeği olumlu yönde sorular içermektedir. Ayrıca
yaşam doyumu ölçeği kullanılmıştır.
2. LİTERATÜR Tükenmişlik, bireyin iş ortamındaki kişilerarası stres etkenlerine uzun zaman maruz kalması neticesinde
oluşan bir durumdur. Tükenmişlik çok boyutlu bir yapıda incelenen ve duygusal tükenme, duyarsızlaşma
ve düşük kişisel başarıdan meydana gelen bir kavramdır. Düşük kişisel başarı çoğunlukla yetersizlik hissi,
kişinin kendisini başarısız ve verimsiz olarak görmesini içerir (Ülbeği, İplik ve Yalçın, 2019: 4). Düşük
kişisel başarı, işyerindeki çalışanların yorgunluk ve çaresizlik hissetmelerini içerir. Düşük kişisel başarı,
çalışanların işe yönelik çabalarının istenen sonuca ulaşmalarına yetmeyeceğine inanmalarını ve gayret
göstermekten vazgeçmelerini kapsar (Riggio, 2016: 266).
Yaşam doyumu, kişinin içinde bulunduğu yaşama yönelik geliştirdiği öznel değerlendirmeleri
temelinde bir kavramdır. Yaşam doyumu, bireyin yaşamış olduğu hayatı beğenmesi, onaylaması ve
hayatından memnuniyet duymasını içerir. Yaşam doyumu, kişinin yaşama yönelik beklentileri ile gerçek
durumun kıyaslanması sonucu oluşur. Özetle yaşam doyumu kavramı, kişinin bütün olarak kendi
hayatının genel kalite ve değerlendirmesine yöneliktir (Türker ve Çelik, 2019: 243). Kişinin istek ve elde
ettiği başarılar arasındaki uyumun yüksek olması yaşam doyumunun da fazla olmasını sağlar. Kişilerin
beklenti ve ihtiyaçlarının karşılanması sonucunda yüksek yaşam doyumu ortaya çıkar. Yaşam doyumu
kavramı, hayata yönelik olumlu duyguları içerir. Yaşamlarından memnuniyet duyan kişilerin daha uyumlu
ve üretken oldukları ifade edilebilir (Kaba, Erol ve Güç, 2018: 2).
190
3. ARAŞTIRMA 3.1. Araştırmanın Amacı, Örneklem ve Ölçekler Araştırmanın amacı havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumları üzerine
etkisini araştırmaktır. Örneklem, özel bir havayolu şirketinde çalışan 40 kişidir. Araştırmada Maslach
Tükenmişlik Ölçeğinin alt boyutu olan 8 soruluk kişisel başarı ölçeği kullanılmıştır. Maslach Tükenmişlik
Ölçeğinin kişisel başarı boyutu Özkanan (2009) çalışmasından alınmıştır. Kişisel başarı alt boyutu olumlu
yönde sorular içermektedir. Araştırmada Diener vd. (1985) tarafından geliştirilen 5 soruluk yaşam doyumu
ölçeği kullanılmıştır. Yaşam doyumu ölçeğini Köker (1991) Türkçe’ye uyarlamıştır. Çalışmada kullanılan
ölçekler için “Kesinlikle Katılmıyorum=1”, “Katılmıyorum=2”, “Kararsızım=3”, “Katılıyorum=4” ve
“Kesinlikle Katılıyorum=5” olarak beşli Likert puanlama sistemi uygulanmıştır.
3.2. Araştırma Modeli ve Hipotezler Araştırma modeline göre kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine etkisi incelenmektedir. Modele
göre kişisel başarı düzeyi bağımsız değişken olarak, yaşam doyumu ise bağımlı değişken olarak ele
alınmıştır. Bu kapsamda kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine etkisine yönelik bir basit doğrusal
regresyon modeli test edilmiştir.
Şekil 1. Araştırma Modeli
Hipotezler H0:Kişisel Başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine anlamlı bir etkisi yoktur. H1:Kişisel Başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine anlamlı bir etkisi vardır. 3.3. Bulgular Araştırmada veri analizi için SPSS 21 programı kullanılmıştır. Araştırmada güvenirlik testi, basit
doğrusal regresyon ve korelasyon analizi uygulanmıştır. Kişisel başarı düzeyi ve yaşam doyumu
değişkenlerine güvenirlik testi uygulanmış ve Cronbach’s Alpha değerleri incelenmiştir. Daha sonra kişisel
başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine etkisi basit doğrusal regresyon modeli ile test edilmiştir. Son
olarak kişisel başarı düzeyi ile yaşam doyumu arasındaki ilişki korelasyon analizi ile incelenmiştir.
3.3.1. Güvenirlik Testi Sonuçları Araştırmada kullanılan kişisel başarı ve yaşam doyumu değişkenlerine ilişkin güvenirlik testi
sonuçları Tablo 1’de ifade edilmiştir.
Tablo 1: Değişkenlerin Güvenirlik Testi Sonuçları
N Cronbach's Alpha
Kişisel Başarı 8 0,786
Yaşam Doyumu 5 0,763
Kişisel Başarı
Yaşam Doyumu
H1
191
Tablo 1’de görüldüğü gibi, Kişisel başarı düzeyinin Cronbach’s Alpha değeri 0,786 iken, yaşam
doyumu değişkeninin Cronbach’s Alpha değeri 0,763’tür. Cronbach’s Alpha değerlerinin 0,7’den yüksek
olduğu görülmektedir.
Cronbach’s Alpha değerinin 0,70 ve üzeri olması kullanılan ölçeğin güvenilir olduğunu ifade eder
(Sipahi, Yurtkoru ve Çinko, 2010: 89). Çalışmadaki değişkenler için bulunan Cronbach’s Alpha değerleri
0,70’in üzerinde olduğundan güvenilir kabul edilebilir.
3.3.2. Basit Doğrusal Regresyon Testi Sonuçları
Kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine etkisi bir basit regresyon modeli ile test edilmiştir.
Modele göre kişisel başarı düzeyi bağımsız değişken olarak, yaşam doyumu bağımlı değişken olarak
incelenmiştir. Kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine etkisine ilişkin basit doğrusal regresyon
sonuçları Tablo 2’de ifade edilmiştir.
Tablo 2: Kişisel Başarı Düzeyinin Yaşam Doyumu Üzerine Etkisine Yönelik Basit Doğrusal Regresyon Testi Sonuçları
Standardize
Edilmiş Katsayılar
t Sig.
Beta
(Constant) 0,138 0,891
Kişisel Başarı Düzeyi 0,583 4,429 0,000
Bağımlı Değişken= Yaşam Doyumu R=0,583; R2=0,340; Düzeltilmiş R2=0,323; Std.Hata=0,48841 F=19,616; p=0,000 (ANOVA Tablosu)
Tablo 2’de ifade edildiği gibi, Kişisel başarı düzeyinin yaşam doyumu üzerine pozitif yönlü anlamlı
bir etkisi (=0,583) vardır (p0,05). Kişisel başarı düzeyi yaşam doyumunu arttırmaktadır. Başka bir
deyişle, havayolu çalışanlarının kişisel başarı algılarının artması yaşam doyumlarını yükseltmektedir. Basit
regresyon testi sonucu bulunan p0,05 olduğundan H1 desteklenmiştir. H0 reddedilmiştir.
3.3.3. Korelasyon Analizi Sonuçları
Kişisel başarı düzeyi ile yaşam doyumu arasındaki ilişki korelasyon analizi ile test edilmiştir. Kişisel
başarı ile yaşam doyumu arasındaki korelasyon analizi sonuçları Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3: Değişkenler Arası Korelasyon Analizi Sonuçları
Tablo 3’e görüldüğü gibi, kişisel başarı düzeyi ile yaşam doyumu arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki
Kişisel Başarı Yaşam
Doyumu
Kişisel Başarı Pearson Correlation 1 0,583**
Sig. (2-tailed) 0,000
N 40 40
Yaşam Doyumu Pearson Correlation 0,583** 1
Sig. (2-tailed) 0,000
N 40 40
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
192
(r=0,583) vardır (p0,05). Başka bir ifadeyle havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeyleri arttıkça yaşam
doyumları da artmaktadır.
4.SONUÇ
Çalışmada havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumları üzerine etkisi
araştırılmıştır. Sonuç olarak havayolu çalışanlarının kişisel başarı düzeylerinin yaşam doyumları üzerine
pozitif yönlü ve anlamlı bir etkisi olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle, havayolu çalışanlarının kişisel
başarı algılarının yükselmesi yaşam doyumlarını arttırmaktadır.
5.KAYNAKÇA Diener, E., Emmons, R.A., Larsen, R.J. ve Griffin, S. (1985), The Satisfaction With Life Scale, Journal of Personality Assessment, 49, 1, 71-75. Kaba, İ., Erol, M. ve Güç, K. (2018), Yetişkin Yaşam Doyumu Ölçeğinin Geliştirilmesi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 18, Sayı 1, 1-14. Köker, S. (1991), Normal ve Sorunlu Ergenlerin Yaşam Doyumu Düzeyinin Karşılaştırılması, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Özkanan, A. (2009), Örgüt İklimi ve Tükenmişlik İlişkisi: Büro Çalışanları Üzerine Bir Alan Araştırması, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Büro Yönetimi Anabilim Dalı, Ankara. Riggio, R.E. (2016), Endüstri ve Örgüt Psikolojisine Giriş, (Çev.Belkıs Özkara), 6. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara.
Sipahi, B., Yurtkoru, E.S. ve Çinko, M. (2010), Sosyal Bilimlerde SPSS’le Veri Analizi, 3. Baskı, İstanbul.
Türker, Y. ve Çelik, K. (2019), Öğretmenlerde İş ve Aile Çatışmasının Yaşam Doyumu Üzerindeki Etkisinde İş Doyumunun Aracı Rolü, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 34(1), 242-258.
Ülbeği, İ.D., İplik, E. ve Yalçın, A. (2019), Sosyal Baltalama ve Çalışan Performansı İlişkisinde İş Stresi ve Duygusal Tükenmişliğin Rolü, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 41, 1-15.
193
İnsan Kaynakları Yönetiminde Personel Sağlama ve Seçme: Kabin
Hizmetleri Personeli Örneği1
Z. Benan BÖKE¹
R. Dilek KOÇAK²
¹Öğr. Gör., Türk Hava Kurumu Üniversitesi, AHMYO, Kabin Hizmetleri Bölümü, Ankara
²Dr. Öğr. Üyesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi,İşletme Fakültesi İşletme Bölümü, Ankara
ORCID ID: 0000-0001-5096-7816¹
0000-0002-3077-0706²
ÖZET
Bu çalışmada İnsan kaynağı sağlama ve seçme konuları incelenerek, havacılık sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin kabin hizmetleri bölümündeki insan kaynakları sağlama ve seçme sürecine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda şirketin insan Kaynakları direktörlüğü ile temasa geçilmiş ve yirmi sorudan oluşan anket cevapları değerlendirmeye alınmıştır. Elde edilen bilgiler doğrultusunda, ihtiyaç duyulan insan kaynağı planlamalarının firma hedeflerine, havacılık sektörünün genel durumuna, uçuş ve uçak sayılarına istinaden yapıldığı ve bu doğrultuda işe alımların gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır. Bu havayolu işletmesi personel talebini internet üzerinde bilinen insan kaynakları siteleri, üniversiteler ve meslek yüksekokullarının Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri bölümleri aracılığı ile duyurmaktadır. Personel seçiminde iç ve dış kaynaklardan yararlanılmaktadır. Eğitimlerde üniversite ve dil okulları ile işbirliği yaparak kabin görevlisi personelin kalitesinin yüksek tutulması hedeflenmektedir. Bu durum hem kabin içi servis hem de havacılık emniyeti açısından oldukça önemlidir. Havayolu işletmesine daha nitelikli elemanların çekilmesi, mevcut nitelikli elemanların uzun süre şirket bünyesinde tutulması, çalışanların daha verimli olması, motivasyonun yüksek tutulduğu çalışma ortamlarını sağlayan insan kaynakları yönetimi ile mümkün olacaktır. Havayolu şirketi bunun için kendi bünyesinde bulunan ve tecrübeli eğitmenlere sahip uçuş akademisini kullanmaktadır.
Hizmet kalitesi, yolcuların algılarına göre değerlendirildiğinden dolayı kabin memurlarının yolculara olan davranışları, hizmet kalitesini ve müşteri tatminini etkilemektedir. Kabin memurluğu stres düzeyi oldukça yüksek bir meslek olduğundan dolayı insan kaynakları seçme aşamasında uygulanan mülakat tekniklerinden biri olan baskılı görüşmenin üzerinde önemle durulması şirkete fayda sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İnsan Kaynakları Yönetimi, Personel Sağlama ve Seçme, İşe alım süreci, Kabin Hizmetleri, Havayolu Şirketleri.
1 Bu çalışma ikinci yazarın danışmanlığında, birinci yazarın yüksek lisans dönem projesinden türetilmiştir.
194
Recruitment and Selection in Human Resources Management: The Case of Cabin Services Personnel
ABSTRACT
In this study, human resources recruitment and selection issues are examined and the process of recruiting and selecting human resources in the cabin services section of a company operating in the aviation sector is focused. In this respect, the Company's human resources directorate was contacted and the questionnaire consisting of twenty questions was evaluated. In line with the information obtained, it was concluded that the required human resource plans were made based on the company objectives, the general situation of the aviation sector, the number of flights and airplanes and recruitments were made in this direction. This airline company announces its personnel demand through known human resources websites, universities and vocational colleges through Civil Aviation Cabin Services departments. Internal and external resources are used in personnel selection. The trainings are aimed at keeping the quality of the cabin crew high by cooperating with universities and language schools. This is very important for both in-flight service and aviation safety. Attracting more qualified personnel to the airline, keeping existing qualified personnel within the company for a long time, and making employees more productive will only be possible with human resources management, which provides working environments with high motivation. For this purpose, the airline uses its own flight academy with its experienced instructors.
As the quality of service is evaluated according to the perceptions of the passengers, the behavior of the cabin crew towards the passengers affects the quality of service and customer satisfaction. Since cabin crew is a very stressful profession, it is considered that it will be beneficial for the company to focus on the interview under pressure which is one of the interview techniques applied in the selection of human resources.
Keywords: Human Resources Management, Recruitment and Selection of Personnel, Recruitment Process, Cabin Services, Airline Companies.
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
195The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session V
Session ChairProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU
196
Feature Selection of Maintenance Data and Failure Prediction With Artificial Neural Network
Kadir ÇELİKMIH¹
Harun Uğuz²
¹Proje Yöneticisi, Havelsan, [email protected]
²Prof. Dr. Harun Uğuz, Konya Teknik Üniversitesi, [email protected]
ABSTRACT
Reliability and failure prediction have always been important determination in aviation. There are many information and maintenance data in aviation industry to get significant results to predict future activity. It is important to find the most effective and unnecessary data that impress the failures. Feature selection is an important technique to eliminate unnecessary data and improve machine learning algorithms performances. Predicting the possibility of equipment failures with more accurate, it would increase the component and system reliability. The purpose of this study is using feature selection techniques over maintenance data and develop an artificial neural network model to predict the failure count using selected data. The goal is to select useful maintenance data and predict failure count and generate alert information for maintenance operations scheduling.
In the ERP platform a program is developed to transform the maintenance data into a suitable form. Two years maintenance data are collected from the maintenance department of an avitation company on the conditions that removal equipment, repair activitities, flight hours of the equipment and other information on the operational conditions relevant to the study. The maintenance data set 1215 records consists of 13 input variables and one output variable. The output variable is the failure count of equipment. Input variables inlude such as flight hours, dismantle count of equipment, unplanned removal count of the equipment, mean time between removals, mean time between failure were analysed and represented in a format suitable for artificial neural network modelling.
Weka software is used for feature selection and neural network model with the multi-layer perceptron. Parameters are analyzed with feature selection relief method for grading. The most important parameters are selected that effect the failure count and last three of the parameters are elected. Then neural network model is constructed and applied for failure counts of 92 equipment with 1215 records. Seventy five percent of the data is used as training data and twenty five percent for testing. Neural network is modelled with tunned parameters of learning rate, epoch and one hidden layer. Without using feature selection overall model performance accuracy of 91% with a normalised mean square error of 0.74. With using feature selection overall model performance accuracy of 95% with a normalised mean square error of 0.57.
In aviation industry each failure is important in terms of both reliability and cost. Artificial neural network algorithm backpropagation is known to be strong in predicting. The optimized maintenance scheduling can be determined with practical forecasts. This study forecasts failure count of aircraft equipment to support the defensive maintenance activity. Results are compared to see the effect of feature selection. It is concluded that feature selection and neural networks are worthful for analyzing the complex repairable system from the standpoint of reliability.
Keywords: maintenance data, failure prediction, feature selection, artificial neural network
197
Marka Havayolları Marka İkramlar: Gastronomik Coğrafi İşaretli Ürünlerin
Havayolları İkram Hizmetlerinde Kullanımı
Salih Zeki ŞAHİN1
1 Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi Turizm Fakültesi, [email protected]
ORCID ID: 0000-0001-7304-3544
ÖZET
Havacılık sektöründe yaşanan yoğun rekabet, havayolları firmalarını; ürün çeşitlendirme ve ürün farklılaştırma çalışmalarına odaklanmalarını zorunlu kılmaktadır. Söz konusu rekabetin en yoğun yaşandığı alanladan biri de, havayolları ikram hizmetleridir. Dünya genelinde uçak içi ikram hizmetlerinin %64’ünü karşılayan Havayolları İkram Hizmetleri Birliği (ACA) 2019 yılı verilerine göre pazarın ekonomik büyüklüğü 130 bin çalışan, 9.9 milyar avro gelir ve günlük 4.7 milyon tepsi yemek sunumuna ulaşmıştır. Kapsam dışında kalan diğer istatistik veriler de dikkate alındığında, havayolları ikram hizmetlerinin yarattığı katma değerin önemi çok daha iyi anlaşılacaktır. Son dönemlerde, havayolları işletmelerinin, uçak içi ikram hizmetlerini karşılamada ‘caterer’ adı verilen özel firmaları tercih ettikleri, hizmet satınalınması yoluyla ihtiyaçlarını karşıladıkları görülmektedir, İkram hizmetlerini sağlayan firmalar ile havayolu şirketleri, uçaklarda sunulacak yiyecek içecek ikramalarına yönelik menülerin oluşturulmasında birlikte çalışmaktadır. Lojistik hizmetlerinin bir parçası olan ikram malzemelerinin temininden hazırlanmasına, taşınmasından depolanmasına, uçak içi sunumundan atık yönetimine kadar zorlu ve detaylı bir süreci başarıyla yönetmek; en uygun maliyetlerle, en yüksek kâra ve müşteri memnuniyetine ulaşmak, temel hedefleri oluşturmaktadır. Yolcular açısından ise uçaklarda sunulan ikramlar; hem esas unsur olan seyahatin en önemli tamamlayıcısı hem de sağlıklı, hijyenik, lezzetli ve özgün yiyecek ve içecekleri tadabilecekleri bir hizmettir. Yolcuların tercihlerine, kültürlerine ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilen ikram hizmetleri; özellikle, uzun mesafeli uçuşlar ile business class yolcularına yönelik özgün sunumlarla da öne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Havayolları firmalarının dünyaca ünlü şeflere uçaklarda yemek hazırlatıp sunması, yöresel lezzetlerin yanında uluslararası lezzetlere de menülerinde yer vermesi, bu alandaki arayışları ve rekabeti de hızlandırmaktadır. Bu noktada, sunulan ikramlıkların; markalı ürünlerden uluslararası tescil almış ürünlere, sokak lezzetlerinden geleneksel lezzetlere kadar geniş bir yelpazede; özel gereksinimi olanların da ihtiyaçlarını dikkate alan bir yapıda oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir. Türk Havayolları, Türkiye’nin dünya genelinde bilinen, uçuş noktaları sayısı ve ikram hizmetleri ile öne çıkmış olan küresel bir markasıdır. Bu markanın sürdürülebilir gelişiminin sağlanmasının yanında, Türkiye’nin turistik gelişimine katkıda bulunması açısından da yerel gastronomik ürünlerin ikramlarda kullanılması önem taşımaktadır. Bu çerçevede, araştırmanın amacı; Türk Patent ve Marka Kurumunca tescilli gastronomik coğrafi işaretli ürünlerin, havayolları ikram hizmetlerinde kullanılmasına dikkat çekmek, başta Türk Havayolları olmak üzere diğer havayolları firmalarımızı ve ikram hizmetleri sağlayıcısı işletmeleri teşvik etmektir. Araştırma çalışması, nitel araştırmalar kapsamında olup, belge/doküman incelemesine dayalı olarak gerçekleştirilen betimsel analizlere dayanmaktadır. 2019 Eylül ayı verilerine göre Türkiye’de tescilli 447 coğrafi işaretli ürün bulunmaktadır. Bu ürünlerin 358’ini (%80) gastronomik coğrafi işaretli ürünler oluşturmaktadır. İşlenmiş ve işlenmemiş gıdalardan oluşan bu yerel gastronomik ürünlerin, havayolları ikram hizmetlerinde kullanılması açısından, büyük potansiyel taşıdıkları görülmüştür. Bu sayede yolcuların markalı ve özgün ikramları tatmaları sağlanmış olunacak, ülkenin gastronomi turizmine katkıda bulunulmuş olunacak ve de havayolları ikram hizmetleri alanındaki rekabette öne çıkma fırsatı sağlanmış olunacaktır.
Anahtar Kelimeler: Marka, Havayolları, İkram Hizmetleri, Gastronomi, Coğrafi İşaret.
198
Brand Airlines Brand Catering: Usage of Gastronomic Geographical Indication Products in Airlines Catering Services
ABSTRACT
The intense competition in the aviation sector has led airlines to focus on product diversification and product differentiation. One of the areas where this competition most intense is airline catering services. According to the 2019 data’s of the Airline Catering Association (ACA), which covers 64% of the in-flight catering services worldwide, the economic size of the market reached 130,000 employees, 9.9 billion euros in revenue and 4.7 million trays/meals per day. Taking into account other statistical data that is out of scope, the importance of the added value created by airline catering services will be better understood. In recent decades, it’s seen that airline companies prefer private companies called ‘caterer’s to supply in-flight catering services and their needs through service procurement. To successfully manage a challenging and detailed process from catering to the preparation, transportation, storage, in-flight presentation and waste management of logistics services; reaching the highest profit and customer satisfaction with the most appropriate costs are the main targets. In terms of passengers, catering offered on airplanes; it is both the most important complement of the essential element of travel and a service where they can taste healthy, hygienic, delicious and original foods and drinks. Catering services tailored to the preferences, culture and needs of passengers; In particular, long-distance flights and business class passengers are also emphasized with original presentations. The fact that the airline companies have prepared meals on the planes with the world-famous chefs and offered them to the passengers, as well as serving international delicacies as well as regional delicacies accelerates the searches and competition in this field. At this point, the food and drinks offered from branded products to internationally registered products, from street flavors to traditional flavors in a wide range, also it’s seen that it’s tried to be formed in a structure that takes into account the needs of those with special needs. Turkish Airlines, Turkey's known worldwide, is a global brand that stands out with the number of destinations and catering services. In addition to ensuring the sustainable development of this brand, in terms of contributing to Turkey's tourist development, it is important for use in catering to the local gastronomic products. In this context, the aim of the research is to draw attention to the use of gastronomic geographical indication products registered by the Turkish Patent and Trademark Office in airline catering services, and to encourage other airlines companies and catering service providers, particularly Turkish Airlines. The study is based on qualitative research and descriptive analysis based on document / literature review. According to September 2019 data’s, there are 447 registered geographical indication products in Turkey. 358 (80%) of these products are gastronomic geographical indication products. These local gastronomic products, which consist of processed and unprocessed foods, have great potential in terms of being used in catering services in airlines. In this way, the passengers will be able to taste branded and unique treats, contribute to the gastronomic tourism of the country, and the opportunity to stand out from the competition in the field of airline catering services will be provided.
Keywords: Brand, Airlines, Catering services, Gastronomy, Geographical indication.
199
Şehirlerarası Ulaşımda Hava Ulaşımı Tercihinde Fiyat ve Prestijin Etkisi: Bir Alan Çalışması
İzay REYHANOĞLU1
Dilaver TENGİLİMOĞLU2
¹Dr. Öğrt. Görevlisi. Atılım Üniversitesi [email protected]
²Prof.Dr. Atılım Üniversitesi dilaver.tengilimoğ[email protected]
ORCID: 0000-0002-4645-5030
0000-0001-9638-1685
ÖZET
Türkiye’de yurtiçi ulaşımda havayolu ulaşımının payı gün geçtikçe artmaktadır. Havayolu ulaşımına olan talebin artmasına paralel olarak rekabetin artması havayolu firmalarını potansiyel yolcuların istek ve ihtiyaçlarına yönelik strateji geliştirmeye yöneltmektedir. Bu çalışmanın amacı havayolu dışında ulaşım modlarından havayoluna geçişte fiyat ve prestij algısının etkisini belirlemektir. Bu amaçla seçilen Bursa ve Kayseri şehirlerinde 954 vatandaşa anket çalışması yapılmıştır. Derlenen verilere t-testleri ile tek yönlü anova testleri uygulanmıştır. Veri setinin analizi sonucunda elde edilen ampirik bulgulara göre şehirlerarası ulaşımda özel araç/kendi aracını tercih edenler otobüs kullananlara göre uçağa geçişte fiyata daha çok önem vermektedir. Uçağı tercih edenlerde ise otobüs kullanıcılarına göre uçağın prestijli olduğu algısı daha yüksek çıkmıştır. Gelir düzeyi arttıkça uçağı tercihte fiyat faktörünün etkisi artmaktadır.
Anahtar Kelimeler: şehirlerarası seyahat, seyahat modu tercihi, hava ulaşımı, ulaşım modları.
200
The Effect of Price and Prestige on Air Transport Preference in Intercity Transportation: A Field Study
ABSTRACT
The share of air transport in domestic transportation in Turkey is increasing day by day. The increase in competition in parallel with the increase in the demand for air transport are directed airline companies to develop strategies to meet the needs and requests of potential customers. The aim of this study is to determine the effect of price and prestige perception on the transition from non-air transport modes to air transport mode. For this purpose, 954 citizens were surveyed in Bursa and Kayseri. T-tests and one-way ANOVA tests were applied to the collected data. According to the empirical findings obtained from the analysis of the data set, car users give more importance to price factor than bus users in shifting to air transport. For those who prefer air transport, the prestige perception of air transport is higher than the bus users. As the income level increases, the effect of price factor on air transport preference increases.
Keywords: intercity travel, travel mode choice, air transportation, travel modes.
1. GİRİŞ
Hava taşımacılığının gelişmesi ülkelerin ekonomik, kültürel ve sosyal gelişmişliğine katkı
sağlamanın yanı sıra küreselleşmenin artmasında rol oynamaktadır. Hava taşımacılığının gelişimi daha hızlı
ve konforlu seyahate olanak sağlarken, uluslararası ticaret ve turizmin gelişmesine de katkı sağlamaktadır.
Türkiye’nin küresel değerini ve refah seviyesini arttırmak için bir başka zorunluluk da bölgesel
eşitsizliklerin giderilmesidir. Bu da ülkenin her noktasına eşit kalitede ve kesintisiz ulaşımın sağlanması ile
mümkündür.
Türkiye’de özellikle 2003 yılında havacılık sektöründeki özelleştirmenin ardından havayolu
işletmelerine pazara giriş, uçuş hatları ve güzergahlar üzerindeki engellerin kalkmasıyla birlikte sektörde
rekabet artmıştır. Türkiye’de havayolu ile taşınan yolcu sayısında 2003 serbestleşmesinden bu yana taşınan
iç hat yolcu sayısında önemli artışlar görülse de, yurtiçi yolcu taşımacılığın yaklaşık %90’lık büyük bir
bölümü karayolu üzerinden gerçekleşmektedir. İç hat havayolu taşımacılığının payı ise 2017 yılında %9
civarlarda seyretmiştir. Türkiye’nin dağlık ve engebelik yapısı, geniş yüz ölçümü nedeniyle karayolu ile
ulaşım uzun yolculuk süreleri ve zorlu koşullarda gerçekleşmektedir. Yurtiçinde havayolu ulaşımının
payının artmasıyla birlikte yolculuk süreleri büyük oranda kısalacaktır.
Bu çalışmanın amacı havayolu dışında ulaşım modlarından havayoluna geçişte fiyat ve prestij
algısının etkisini belirlemektir. Bu amaçla seçilen Bursa ve Kayseri şehirlerinde yaşayan bireylere Ocak-
Mart 2018 tarihleri arasında 3 aylık dönemde anket çalışması yapılmıştır. Derlenen verilere t-testleri ile tek
yönlü anova testleri uygulanmıştır. Bursa, coğrafi konumu nedeniyle önemli kavşak noktalarından
birindedir. Ayrıca ülkenin önemli turizm, sanayi ve ticaret noktalarından biri olup, aldığı göçlerle nüfusu
yıllar yılı artmaktadır. Kayseri ise İç Anadolu Bölgesi’nin önemli turizm, sanayi ve ticaret merkezlerinden
birisidir. Bursa-Kayseri şehirleri arasında aktarmasız uçuş mevcut değildir. Şehir çifti arasında direkt sefer
bulunmamakla birlikte karşılıklı otobüs seferleri mevcuttur. Otobüs yolculuğu süresi 10-12 saat arasında
değişmektedir. Aynı şekilde şehir çifti arasında yüksek hızlı tren bağlantısı bulunmamakta olup, aktarmalı
201
olarak ulaşılabilmektedir. Şehir çifti arasındaki uzaklık 671,8 km’dir. Otomobille yolculuk yaklaşık 8 saat
sürmektedir.
2.LİTERATÜR
Dünya’da şehir çiftleri arasında seyahat modu tercihi ile ilgili yapılmış çalışmalar az da olsa
mevcuttur. Kim ve diğerleri (2003), Kore’de aynı hatlarda uçuş gerçekleştiren iki havayolu işletmesinin
yüksek hızlı trenin faaliyete geçmesiyle birlikte talebin nasıl etkileneceğini araştırmışlardır. Park ve Ha
(2006), Kore’de yüksek hızlı trenin faaliyete geçmesinin kısa mesafeli hava seyahat talebine etkisini
belirlemişlerdir. Van Can (2013), yerli turistlerin seyahat modu seçimini incelediği çalışmada, seyahat
süresi/km, seyahat maliyeti/km gelir oranı, seyahat modu kalite değişkenleri ve gelirin turistlerin seyahat
modu seçim kararını açıklamada kilit unsurlar olduğu sonucuna ulaşmıştır. Wang ve diğerleri (2014),
şehirlerarası yolculuklarda seyahat modu seçimi davranışını inceleyip, seyahat modunda kaymayı etkileyen
faktörleri tanımlamışlardır. Seyahat süresi ve seyahat maliyetindeki artışın ilgili seyahat modunu kullanma
olasılığını azalttığı sonucuna ulaşmışlardır. Hess ve diğerleri (2018), ABD’de iki büyük şehirlerarası
koridorda seyahat modu seçimini etkileyen faktörleri tespit ettikleri çalışmada, otomobillere karşı daha
olumlu bir tutum sergileyen ve/veya gizliliğe önem veren yolcuların otomobili otobüs ve demiryoluna göre
seçmelerinin daha olası olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca gizliliğe önem veren yolcuların otobüsü
seçme ihtimali demiryoluna göre daha fazladır. Türkiye’de ise bu alanda çok fazla çalışma
bulunmamaktadır. Yaylalı ve Dilek (2009), Erzurum’da yolcuların şehirlerarası seyahatlerde havayolu
ulaşımını tercih etmelerinde etkili olan faktörleri tespit etmişlerdir.
3.YÖNTEM
Araştırma iki ya da daha çok değişken arasında birlikte değişim varlığını belirlemeyi amaçlayan
ilişkisel tarama yaklaşımıyla desenlenmiştir. Korelasyon ve karşılaştırma bu gruba girmektedir (Karasar,
1984:83).
Bu çalışmada şehir çiftleri arasında havayolu talebini tahmin etme amacına yönelik model
geliştirirken literatürde kullanılmış değişkenler (regresörler ya da belirleyiciler) ile uzman görüşlerinden
faydalanılmıştır.
3.1. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araşırmanın evrenini Bursa ve Kayseri illerinde yaşayan bireyler oluşturmaktadır. 2016 nüfus
sayımına göre Bursa il nüfusu 2.901.396, Kayseri il nüfusu 1.358.980’dir. Maliyet ve zaman kısıtı nedeniyle
araştırma evreni üzerinden örneklem seçimi yoluna gidilmiştir. Kolayda örnekleme yöntemi ile örneklem
seçilmiştir. Örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde aşağıda verilen örneklem büyüklüğü formülünden
yararlanılmıştır (Akbulut ve Yıldız, 1999):
n
202
n: Örneklem büyüklüğü; N: Anakütle büyüklüğü; P: Uçak ile seyahat etme ihtimali; 1-P: Uçak ile seyahat
etmeme ihtimali; Z: (1-α) düzeyindeki Z test değeri ; α: Önem düzeyi %; d: Hata payı). En büyük örneklem
hacmine ulaşabilmek için uçakla seyahat etme/etmeme olasılıkları 0,5 olarak alınmıştır. Her iki il için de
384 örneklem büyüklüğü yeterli kabul edilmektedir. Eksik ve hatalı doldurmalar olabileceği düşünülerek
384’ün çok üzerinde sayıda bireye anket uygulanmıştır.
3.2. Anket Dizaynı
Çalışmada Bursa ve Kayseri illerinde yaşayan bireylere yüzyüze anket çalışması yapılmıştır. Anket
soruları hazırlanırken Kim ve diğerleri, 2003; Yaylalı ve Dilek, 2009 ölçeklerinden yararlanılmıştır. Anket
dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü demografik özelliklere yönelik sorular, ikinci bölümü
katılımcıların ulaşım modu tercihi ve tercih nedenleri, üçüncü bölümü katılımcıların seyahat davranışlarını
araştıran sorular dördüncü bölümü hava ulaşımı tercihine etki eden faktörlere yönelik sorular
oluşturmuştur.
3.3.Veri Toplama
Ocak-Mart 2018 tarihleri Bursa ve Kayseri şehirlerinde yaşayan bireylere anket çalışması
uygulanmıştır. Eksik ve yanlış doldurma ihtimaline karşılık olabileceği toplamda 1200 kişiye yüzyüze anket
uygulanmıştır. Eksik ve tutarsız olan anketler çıkarıldığında 864 kişinin anket verileri değerlendirmeye
alınmıştır.
4.BULGULAR
Bu bölümde Kayseri ve Bursa şehirlerinde anket uygulaması yapılan katılımcıların demografik
özellikleri ile seyahat davranışlarına ilişkin bulgular, faktör analizi, t-testleri, ki-kare analizleri bulgularına
yer verilmiştir. Uçak korkusu olan ve her koşulda uçağı tercih etmeyeceğini belirten kişilerin anket verileri
analizden çıkarılmıştır.
4.1.Frekanslar
Anket çalışmasına katılan bireylerin demografik dağılımı Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1: Demografik Dağılım
Demografik değişken N %
Medeni durum Evli 579 67
Bekar 285 33
Yaş 18-30 251 29.1 31-43 363 42,0
44-56 189 21,9 57-69 47 5,4 70+ 14 1,6
Gelir 3000tl ve az 322 37,3
3001TL-5000TL 284 32,9
5000TL+ 258 29,9 Eğitim Lise ve altı 428 49,5 Üniversite ve üstü 436 50,5
Toplam 864 100
203
Anket çalışmasına katılan bireylerin Bursa-Kayseri şehirleri arasında ulaşım modu tercihi dağılımı
Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2: Bursa-Kayseri Şehirleri Arasında Ulaşım Modu Tercihi Dağılımı
Ulaşım Modu N %
Otobüs 258 29,9 Tren 10 1.2
Uçak 226 26,2
Özel araç/kişinin kendi aracı
370 49,5
Toplam 864 100
Tablo 2’de görüldüğü üzere anket çalışması yapılan Bursa-Kayseri şehir çiftinde karşılıklı ulaşımda
en çok tercih edilen ulaşım modu özel araç/kişinin kendi aracıdır (%49,5). Ardından en fazla tercih edilen
ulaşım modu otobüs (%29,9) olarak çıkmıştır. Uçak ise %26,2 oran ile üçüncü sıradadır. En az tercih
edilen ulaşım modu ise %1,2 oran ile trendir. Bunu sebebinin uzun yolculuk sürelerinden kaynaklandığı
düşünülmektedir.
4.2. Güvenilirlik ve Faktör Analizi Bulguları
Ölçekteki ifadelerin iç tutarlılığı güvenilirlik analizi ile ölçülmüştür. Ölçeğin Cronbach’s Alfa (α)
değeri 0,755 (0,755>0,70) olduğundan iyi düzeyde güvenilirdir. Hangi koşullarda alternatif ulaşım
modlarından (otobüs, özel araç, tren) uçağa geçileceğini ölçen ifadelerin geçerliliği ortaya koymak amacıyla
keşfedici faktör analizi yapılmıştır. Ölçeğin faktör analizine uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla
Bartlett’s Testi (Bartlett‟s Test of Sphericity) ile Keiser-Meyer-Olkin (KMO) Testi uygulanmıştır. KMO
değeri 0,670 olarak bulunmuştur. Bu değer 0,500 değerinin üzerinde bulunduğundan ölçeğin faktör analizi
için uygun olduğu anlamına gelmektedir. Bartlett testi ise korelasyon matrisinin istatistiki olarak
anlamlılığını ortaya koymaktadır. Bartlett’s değeri (p: ,000<0,05) olduğundan istatistiki olarak anlamlıdır.
Kullanılan ölçek faktör analizi için uygundur.
Yorumlanabilir, anlamlı faktörler elde etme amacıyla faktörler döndürülme (rotasyon) yoluna
gidilmiştir. En uygun sayıda bağımsız faktörler bulmak amacıyla orthogonal yöntem olan varimax ile
rotasyon yapılmıştır (Yaşlıoğlu, 2017: 78).
Faktör analizi sonucunda ölçüm ifadeleri beklenildiği şekilde fiyat ve prestij olmak üzere iki
faktöre dağılmıştır. Tablo 3’te uçağa geçişle ilgili ifadeler için fiyat ve prestij faktörleri altında yer alan
ifadeler ve faktör yükleri gösterilmektedir.
Tablo 3: Faktör Yükleri
İfadeler Faktör-1 Faktör-2
2 katı fiyat 0,938 3 katı fiyat 0,900
Aynı fiyat 0,434
Prestij 0,894 Statü 0,875 Saygınlık 0,865
204
Fiyatla ilgili ifadeler 1. faktör altında, prestij algısı ile ilgili ifadeler 2. faktör altında toplanmıştır.
“Aynı fiyat” ifadesi 0,434 faktör yükü ile faktörü yeterince temsil etmediği düşünüldüğünden analizden
çıkarılmıştır. 1. faktör altında toplanan ifadeler “fiyat”, 2.faktör altında toplana ifadeler “prestij” faktörü
olarak adlandırılmıştır.
4.3. T-testleri ve Anova-testleri Bulguları
Bu bölümde H1: Alternatif ulaşım modlarından uçağa geçişte ulaşım modları arasında anlamlı
farklılık vardır. Hipotezi ile H2: Alternatif ulaşım modların uçağa geçişte demografik özellikler bakımından
anlamlı farklılık vardır. Hipotezleri ile ilgili T-testleri ve Anova testleri bulgularına yer verilmiştir.
Tablo 4’te H1 hipotezine dair Anova testi bulguları gösterilmiştir.
Tablo 4: Hava Ulaşımına Geçişte Ulaşım Modu Analizi
Faktör Kareler
Toplamı Serbestlik Derecesi
Kareler Ortalaması F. p.
F1 (Fiyat) Gruplar arası 223,380 3 74,460 49,571 0,000
Grup içi 1291,807 860 1,502
F2 (Prestij)
Gruplar arası 15,926 3 5,309 3,306 0,020 Grup içi 1376,156 857 1,606
Her iki faktör için de p. değeri 0,05’ten küçük olduğundan (F1; 0,000<0,05 ve F2; 0,020<0,05)
olduğundan H1 hipotezi kabul edilmiştir.
Tablo 5: Hava Ulaşımına Geçişte Ulaşım Modu Analizi-2
Bağımlı değişken (I) ulaşım modu (J) ulaşım modu Ort. Farkı Std.Hata p.
F1 Otobüs Tren -,67209 ,44001 ,585
Uçak -1,35218* ,10691 ,000
Özel Araç/Kendi
aracım -,75317* ,09099 ,000
Tren Otobüs ,67209 ,44001 ,585
Uçak -,68009 ,44477 ,583
Özel Araç/Kendi
aracım -,08108 ,44122 1,000
Uçak Otobüs 1,35218* ,10691 ,000
Tren ,68009 ,44477 ,583
Özel Araç/Kendi
aracım ,59901* ,11177 ,000
Özel Araç/Kendi
aracım
Otobüs ,75317* ,09099 ,000
Tren ,08108 ,44122 1,000
Uçak -,59901* ,11177 ,000
205
Tablo 6 ve Tablo 7’de H2 hipotezine dair eğitim ile ilgili T-testi bulguları gösterilmiştir.
Tablo 6: Hava Ulaşımına Geçişte Etkili Olan Faktörlerin Eğitim Açısından Analizi-1
N Ortalama Std.Sapma Std.Hata Ort.
F1 (Fiyat)
Lise ve altı Üniversite ve üstü
428 2,0257 1,21536 ,05875
436 2,5929 1,36877
,06555
Lise ve altı
426 2,8912 1,29752 ,06287 F2 (Prestij)Üniversite 435 2,8123 1,24732 ,05980
ve üstü
Tablo 7: Hava Ulaşımına Geçişte Etkili Olan Faktörlerin Eğitim Açısından Analizi-2
Faktör t
Serbestlik derecesi p.(2 tailed)
Ortalamalar farkı
Std. Hataların
Farkı
F1 (Fiyat)
Varyansların eşit olduğu
varsayımı -6,437 862 ,000 -,56719 ,08812
Varyansların eşit olmadığı varsayımı
-6,444 853,482 ,000 -,56719 ,08802
F2 (Prestij)
Varyansların eşit olduğu
varsayımı ,911 859 ,363 ,07898 ,08673
Varyansların eşit olmadığı varsayımı
,910 855,883 ,363 ,07898 ,08677
Tablo 7’ye göre alternatif ulaşım modlarından uçağa geçişte eğitim ile fiyat faktörü arasında anlamı
bir farklılık bulunmakta iken ( p.2 tailed 0,000<0,05), eğitim ile prestij faktörü arasında anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır (p.2 tailed 0,363>0,05). Üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahip olanlar fiyat faktörüne
daha çok önem vermektedir.
Tablo 8 ve Tablo 9’da H2 hipotezine dair gelir ile ilgili Anova testi bulgularına yer verilmiştir.
Tablo 8: Hava Ulaşımına Geçişte Etkili Olan Faktörlerin Gelir Açısından Analizi-1
Faktör Kareler
Toplamı Serbestlik Derecesi
Kareler Ortalaması F. p.
F1 (Fiyat) Gruplar arası 30,780 2 15,390 8,633 0,000
Grup içi 814,726 457 1,783
F2 (Prestij)
Gruplar arası 4,725 2 2,362 1,464 0,232 Grup içi 737,357 457 1,613
206
Tablo 9: Hava Ulaşımına Geçişte Etkili Olan Faktörlerin Gelir Açısından Analizi-2
Bağımlı değişken (I) gelir (J) gelir Ort. Farkı Std.Hata p.
F1 Tukey HSD 3000 TL ve az
3001-5000TL -,39743* ,16190 ,038
5001 TL + -,59859* ,14525 ,000
3001-5000TL
3000 TL ve az ,39743* ,16190 ,038
5001 TL + -,20116 ,15684 ,406
5001 TL + 3000 TL ve az ,59859* ,14525 ,000
3001-
5000TL ,20116 ,15684 ,406
Tablo 8 ve Tablo 9’daki bulgulara göre gelir ile fiyat faktörü arasında anlamlı bir farklılık
bulunmakta iken (p.0,000<0,05), gelir ile prestij algısı arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır
(p.0,232>0,05). 5000 TL üstü gelir grubu diğer düşük gelir gruplarına göre uçağa geçişte fiyat faktörüne
daha çok önem vermektedir. 5. TARTIŞMA ve SONUÇ
Bu çalışmanın amacı, yurtiçi şehirlerarası ulaşımda alternatif ulaşım türlerinden hava ulaşımına
geçişte fiyat ve prestijin etkisini belirlemektedir. Bu amaçla önemli ticaret, sanayi ve turizm merkezlerinden
Bursa ve Kayseri şehirlerinde yaşayan bireylere anket çalışması yapılmıştır. Anket çalışmasından derlenen
verilere T-testleri ve Anova testleri uygulanmıştır. İki şehir arasında en az tercih edilen araç tren çıkmıştır.
Bu sonucun uzun yolculuk sürelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Çalışmada özel araç/kendi aracını
tercih edenlerin otobüs kullananlara göre uçağa geçişte fiyata daha çok önem verdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bursa-Kayseri arasında uçağı tercih edeceklerini belirtenlerde ise uçağın prestijli olduğu algısı daha yüksek
çıkmıştır. Kişi başına gelirin artması durumunda uçağa geçişte fiyat faktörünün önemi artmaktadır. İki şehir
arasında en fazla tercih edilen aracın özel araç/kişinin kendi aracı olduğu görülmüştür. Aynı şekilde özel
araç/kendi aracını tercih edenlerin uçağa geçmeye daha meyilli oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla
iki şehir arasında uçuş konulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Sonraki çalışmalarda farklı değişkenlerin de göz önüne alınarak iki şehir arasında hava seyahat
talep tahmini yapılması önerilmektedir.
207
6.KAYNAKÇA
Akbulut, Ö. ve Yıldız, N. (1999). İstatistik Analizlerde Temel Formüller ve Tablolar, Aktif Yayınevi, Erzurum, s.8. Hess, S., Spitz, G., Bradley, M., Coogan, M. (2018). Analysis of mode choice for intercity travel:
Application of a hybrid choice model to two distinct US corridors, Transportation Research Part A, 116, 547-567, https://doi.org/10.1016/j.tra.2018.05.019.
Karasar, N. (1984). Bilimsel Araştırma Metodu. Ankara: Hacetepe Taş Kitapçılık. Kim, K. W., Seo, H.Y. and Kim, Y. (2003). Forecast of Domestic Air Travel Demand Change by Opening the High Speed Rail. KSCH Journal of Civil Engineering, 7(5), 603-609. Park, Y. and Ha, H. (2006). Analysis of the impact of high-speed railroad service on air transport demand. Transportation Research Part E, 42, pp.95-104. Van Can, V., 2013. Estimation of travel mode choice for domestic tourists to Nha Trang using the multinomial probit model. Transport. Res. Pol. Pract. 49, 149–159. Wang, Y., Li, L., Wang, L., Moore, A., Staley, S., Li, Z., 2014. Modeling traveler mode choice behavior of a new high-speed rail corridor in China. Transport. Plann. Technol. 37 (5), 466–483. Yaşlıoğlu, M, M. (2017). Sosyal Bilimlerde Faktör Analizi ve Geçerlilik: Keşfedici ve Doğrulayıcı Faktör Analizlerinin Kullanılması, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, 46, Özel Sayı, 74-85, ISSN: 1303- 1732 – http://dergipark.ulakbim.gov.tr/iuisletme Yaylalı, M. ve Dilek, Ö. (2009), Erzurum’da Yolcuların Havayolu Ulaşım Tercihlerini Etkileyen Faktörlerin Tespiti. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 26 (1).
208
The Role of Air power in Humanitarian Operations and Humanitarian Aid
Logistics
Aslı Emine Ertuğrul1
Sertif Demir2
1University of Turkish Aeronautical Association, [email protected]
1University of Turkish Aeronautical Association, [email protected]
ORCID: 0000-0002-4104-11031
ABSTRACT
Throughout history, humanity has faced various natural and man-made disasters, and in consequence of them, countless people have died, and great material damages have occurred. Natural disasters such as earthquakes, floods, extreme droughts or colds, volcanoes have been the great natural disasters encountered by humanity. Man-made disaster emerges in result of misuse or overuse of technologies. After serious disruptive effects of disasters, humanity has understood the necessity of preparing for the disasters.
Management of disaster is defined as the process consisting of various stages. Humanitarian logistics is a component of management of disaster. All activities such as supplying, storage, transportation to the affected region and dissemination to the disaster victims are within the scope of humanitarian aid logistics.
Humanitarian aid logistics bears some challenges like uncertainty, damaged transportation vehicles and roads, limited time and political constraints. In order to overcome challenges in humanitarian operation and humanitarian aid logistics, the role of air power can never be ignored. This paper analyses the role of air power in humanitarian operations and humanitarian aid logistics, in terms of context, management, principles, functions, and challenges.
Keywords: disaster logistics, humanitarian logistics, aviation, disaster management
209
1. INTRODUCTION
Throughout history, humanity has faced various natural and man-made disasters, and in
consequence of them, countless people have died and great material damages have occurred. Natural
disasters such as earthquakes, floods, extreme droughts or colds, volcanoes have been the great natural
disasters encountered by humanity. Man-made disasters emerge in result of misuse or overuse of
technologies. All these disasters damaged the people’s life economically, socially, psychologically and
environmentally. After serious disruptive effects of disasters, humanity has understood the necessity of
preparing for the disasters. According to the data about this issue, it is seen that number of disasters
occurred around the world is increased in the last years. In the report of IFRC (2005), it is mentioned that
number of disasters happen between 2000 and 2004 is 55% higher compared to interval of 1995-1999,
and 33% more people affected by these disasters. In addition, number of natural disasters in the years
from 2009-2018 is 38% more than the natural disasters occurred between 1989 and 1998. When the same
comparison is done between 1999-2008 and 1989-1998, it can be realized that number of natural disasters
increased 60% (Ritchie & Roser, 2019). On the other hand, the increased ethnic and religious wars in the
world after 1990s has also necessitated to conduct humanitarian operations like Bosnia, Kosovo,
Macedonia, Afghanistan and many in Africa. By this increasing, publications about humanitarian logistics
is also increased. In Figure 1, there is a graph about the publications with respect to years.
Figure 1. Number of publications about humanitarian logistics according to years (Ertem, İşbilir, & Arslan, 2017)
To minimize the effects of disasters there are various operations, management tools and logistics
techniques. All these topics are handled by scientist, experts, governmental parties and charities. They are
publishing detailed reports, data and article to inform public and develop new methods against disasters.
In this study, the relationship between air transportation and humanitarian logistics is going to be handled.
Power of the air for humanitarian operation is going to be shown.
In the following parts of the text, characteristics of air transportation and humanitarian logistics
are going to be handled in detailed. After that, some examples of air transportation operations are given to
incarnate the relationship between air transportation and humanitarian logistics.
210
2. CHARACTERISTICS of DISASTER MANAGEMENT and HUMANITARIAN AID
LOGISTICS
Management of disaster is defined as the process consisting of various stages. Although there is
no full consensus among the authors about the phases, the literature on the subject often agree on the
existence of the four stages. These four stages constitute the disaster management cycle: Mitigation,
Preparation, Response and Reconstruction. Since the management of disaster is related directly with the
human life, success of disaster management is so critical. All the steps should be planned and
implemented properly for a successful disaster management. Management of disaster includes various
parties, disciplines, actors, and it is complicated management model. Principles of disaster management
are defined as: efficiency, integration, accountability and reliability (Koçak, Demir, & Ateş, 2019).
To have a successful disaster management, one of the most significant things is to ensure a rapid,
effective and efficient humanitarian aid logistics network. All activities such as supplying, storage,
transportation to the affected region and dissemination to the disaster victims are within the scope of
humanitarian aid logistics. To plan a smooth humanitarian aid logistics network, the characteristics and
features of this critical logistics scope must be analyzed.
One of the most important characteristics of humanitarian logistics is its uncertainty. It is
developed against unexpected and unpredictable events. Humanitarian logistics must be dynamic, agile,
and flexible to respond the requirements of the disaster. Timely provision is sometimes very challenging.
Insufficient roads, airports, harbors, roads and hardship of finding enough transportation vehicle to move
goods and aids can cause big constraints. Donors as the source of funds demand how to aid is provided
and this limits the logisticians’ elasticity. There is a mix of military and commercial distribution features in
humanitarian logistics due to the profit motive, competition for funds and the desire to provide assistance
in the fastest and most efficient way. Also, humanitarian logistics has a huge significance since the
performance of logistics activities affects human life. Besides, political considerations such as customs and
entry requirements sometimes can make reacting difficult.
Another challenge of humanitarian logistics is information flow. Humanitarian aid logistics aims
to deliver right amount of demand at the right time to the right place in an efficient and effective way.
Therefore, receiving the right information in the right time is very critical to provide successful logistics
operations, especially while it affects human life directly (Decker, 2014).
Some features of the disaster area make each of them unique. For example, required items for a
disaster area can vary according to the region, season, type of disaster, etc. For a tropical region there is no
need for heavy clothing while mosquito nets are required so much. In addition, there are some items
which are needed just after the disaster such as tents, blankets, emergency kits, etc. On the other hand,
there are items which are consumed regularly like food and water (Decker, 2014). All these factors make
every disaster relief supply chain and humanitarian aid logistics operations distinctive.
211
3. CHARACTERISTICS of AIR TRANSPORT
Air transportation is a widely used transportation mode around the world. After the first flight of
Write brothers in 1912, air transportation industry developed by a high acceleration. According to
International Air Transport Association (IATA) Annual Review (2019), air passenger numbers exceeded
4.3 billion in 2018. According to the same report, every citizen flew once every 21 months in 2018 while
the same rate was once 44 months in 2000. For the air freight, the growth rates are 9.7% and 3.4% in 2017
and 2018.
Features and advantages of air transport affect the development of the industry surely. Keskin
(2015) explains the advantages of air transport as follows: the fastest mode of transport to carry items
whose size fit the fuselage, the only alternative for the transoceanic transportation when fast transport is
required, it is safe and risk of accident is lower than the other modes, transportation and handling target
times is lower than the other ones and it decreases warehouses expenses and waiting time thanks to speed
of transportation. All these benefits make air transportation preferred in business life by many industries
and companies. Wensveen (2007) mentions that U.S. business would have problems about implementing
just-in time method without ubiquitous, efficient, fast, safe and secure air transport service to survive in
competitive economic environment. He also talks about some other important advantages of air
transportation which bring big cost like shorter response time, improved flexibility and reduced inventory
cost.
While the features of air transportation are used for the competitive and economical aims in
business world, they are also very beneficial to handle the challenges of humanitarian aid logistics. In the
following section, we will se how to use air transportation for humanitarian aid logistics and give some
specific examples.
4. AIR POWER in HUMANITARIAN OPERATIONS AND HUMANITARIN AID
LOGISTICS
For the transportation activities of humanitarian aid logistics, various modes of transportation are
used such as road, railway and air. Sometimes intermodal transportation is also applied. When all
transportation modes are considered, they all have different advantages and disadvantages especially in a
situation of disaster. However, in order to overcome challenges in humanitarian operation and
humanitarian aid logistics, the role of air power can never be ignored. Considering damaged infrastructure,
roads, bridges and the importance of timely and efficiently provision aid, air power can be considered the
most suitable solution for humanitarian aid logistics and humanitarian operation. For example, air power
can provide urgent aid from air drop if necessary, can save human being by providing air ambulance,
provide air transportation for routine humanitarian aid, make aerial recce for situational awareness. Figure
2 indicates the percentages of modes of transportation for logistics activities of 2005 Pakistan earthquake.
It is seen that usage of air transport is high especially in the earlier phases.
212
Figure 2. Percentage of the relief supplies by different modes of transportation (Ertem, İşbilir, & Arslan, 2017)
If the benefits of air transportation are handled, it is stated that airway is so appropriate for
humanitarian aid logistics. When the other modes of transportation’s facilities are damaged, time is so
limited and emergency level of the situation is high, air transportation can be a survival way to deliver
relief. Especially in the earlier phases of the disaster, air transportation can be the only way to reach
disaster area. In 2004, 80% of the roads, 110 bridges and 5 seaports were out of use just in Indonesia
(Yalçıner, and others, 2005). Hanaoka and Qadir (2005) mention the transportation problems of 2004
South East Asia earthquake and tsunami in their study, and they say that almost all coastal roads were
damaged because of the tsunami in Indonesia and Sri Lanka. Most of the locations were accessible by just
air transportation. They also add that according to the results of a survey, 76% of the organizations used
airway to reach the area. According to 2005 annual report of Turkish Red Crescent Society, the first reliefs
were transported by air transportation from Turkey to Sri Lanka and Indonesia (Turkish Red Crescent
Society, 2006).
Unmanned aerial vehicles or drones are also useful air vehicles which can be applied for
humanitarian aid logistics. Estrada and Ndoma (2019) mentions about three main usage area of drones for
humanitarian aid logistics: aerial recce port-natural disaster damage evaluation, relief and cargo delivery,
post natural disaster monitoring. For monitoring function of drones, Soesilo (2019) mentions that image
quality of drones is better than sattallites. In the past, to recce the disaster area, pictures from sattallites
were used. However, their image qualities were not very good and it was hard to take pictures after a
hurraciane or tornado because of the clouds in the sky.
Air transportation is a kind of key transportation mode to handle the challenges of humanitarian
logistics. As it can be seen by the examples mentioned above, air transportation is a solution of reaching a
disaster area whose roads, bridges and other transportation facilities are damaged. In addition, it is useful
to send relief staff to the victims in a fast way because speed is an important factor for humanitarian aid
213
logistics. Another benefit of air transportation comes with the usage of drones to evaluate the disater area
and get information about the damaged places.
5. CONCLUSION
Disasters are parts of our lives that we need to be ready to response all the time. After the serious
natural and man-made disasters occurred in the last years governments, non-profit organizations and
scientists give more importance to this topic. Disaster management and humanitarian aid logistic become
hot topics because the disasters occurred in the recent years realized that they are so critical for
minimizing the effects of the disaster.
Humanitarian aid logistics is an important part of disaster management. It is developed against
unexpected and uncertain events. Therefore, it requires to be dynamic and effective to deliver reliefs to
from donors to victims. Humanitarian aid logistics has some special characteristics and challenges.
Management of the logistics operations needs to be done with the knowledge of these conditions. In this
study, air transportation is handled as a proper solution for fast response to victims of disaster, damaged
transportation facilities and easier reach of the disaster area. The significance of air transportation tried to
be demonstrated by this way. Although air transportation is the most expensive modes of transportation,
the cost of it cannot be compared with the cost of human life. For the further studies, more tangible
examples can be handled and evaluate numerically to see the difference of air transportation for
humanitarian aid logistics.
214
6. REFERENCES
Decker, M. (2014). Last Mile Logistics for Diasaster Relief Supply Chain Management. Hamburg: Anchor Academic Publishing.
Ertem, M. A., İşbilir, M., & Arslan, A. Ş. (2017). Review of intermodal freight transportation in humanitarian logistics. European Transport Research Review.
Estradaa, M. A., & Ndoma, A. (2019). The uses of unmanned aerial vehicles –UAV’s- (or drones) in social logistic: Natural disasters response and humanitarian relief aid. Procedia Computer Science, 375-383.
Hanaoka, S., & Qadir, F. M. (2005). LOGISTICS PROBLEMS IN RECOVERY ASSISTANCE OF INDIAN OCEAN EARTHQUAKE AND TSUNAMI DISASTER . Scientific Forum on Tsunami, Its Impact and Recovery (s. 106-110). Bangkok: Asian Institute of Technology.
IFRC (International federation of Red Cross and Red Crescent Societies). (2005). World Disasters Report 2005: Focus on information in disasters.
International Air Transport Association (IATA) . (2019). Annual Review 2019. Seoul: IATA.
Keskin, M. H. (2015). Kavramlar, Prensipler, Uygulamalar Lojistik El Kitabı. Ankara: Nobel.
Koçak, R. D., Demir, S., & Ateş, H. (2019). Humanitarian Aid Logistics: Scope and Management. Business.
Ritchie, H., & Roser, M. (2019, October). Natural Disasters. Our World in Data: https://ourworldindata.org/natural-disasters adresinden alındı
Soesilo, D. (2019). How Drones Can Help in Humanitarian Crises. European Civil Protection and Humanitarian Aid Operations: https://ec.europa.eu/echo/field-blogs/stories/how-drones-can-help-humanitarian-crises_en adresinden alındı
Turkish Red Crescent Society. (2006). Afet Müdahele ve Yardımlar Yönetimi Bölümü 2005 Yılı Faaliyet Raporu. Ankara: Turkish Red Crescent Society.
Wensveen, J. G. (2007). Air Transportation: A Management Perspective. Burlington: Ashgate.
Yalçıner, A. C., Ersoy, Ş., Perinçek, D., Presateya, G. S., Hıdayet, R., & Mcadoo, B. (2005). 26 Aralık 2004 Güney Asya Depremi ve Tsunamisinin Saha Gözlemler (17-31 Ocak 2005). TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri, 43-54.
215
TÜRKİYE’DEKİ HAVAALANI WEB SİTELERİNİN İÇERİK ANALİZİ
Behiye BEĞENDİK
Dr., Öğretim Üyesi, Beykoz Üniversitesi, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-7615-2049
ÖZET
Havaalanları havacılık sektöründe hava taşımacılığı açısından temel esaslardan birini teşkil etmektedir. Havaalanı web siteleri yolcuların ilk karşılandığı mecra olarak havaalanı hakkındaki izlenimlerine etki etmektedir.
Araştırmada Türkiye’de kamu tarafından işletilen havaalanlarının web siteleri ve özel işletmeler tarafından işletilen havaalanlarının web siteleri arasında içerik açısından farklılık olup olmadığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bunun yanı sıra, yolcu sayısı yoğunluğu farklı olan havaalanlarının web sitelerinin içeriklerinin farklılarının belirlenmesi araştırma amaçlarından bir diğeridir. Bu araştırma sorularına cevap aramak amacıyla Türkiye’de yer alan havaalanlarının web siteleri içerik analizi yapılarak incelenmiştir.
İçerik analizi çalışmalarının merkezinde tümdengelim ve tümevarım yöntemleri yer almaktadır. Bu araştırma ile iki yöntemin kombinasyonu kullanılarak yolcular, ticari ve kurumsal başlıkları altında üç ana kodlama kategorisi tanımlanmıştır. Ortaya çıkan kodlama daha sonra alt kategorileri ve örnek içerik öğelerini geliştirmek için kullanılmıştır. Havaalanları web sitelerinde yer alan kategoriler ve bu kategorileri oluşturan elli beş başlık listelenmiştir. Benzer içerik maddeleri mümkün olduğunca birlikte gruplanarak, madde sayısı yönetilebilir bir seviyede tutulmuştur. En fazla yolcu sayısına sahip olan ve aynı zamanda özel işletme tarafından işletilen dört havaalanının web sitesinde yolcular ve ticari kategorileri yer almaktadır. Ancak bu kategorilerin alt başlıkları açısından farklılıklar görülmektedir. Örneklem dahilinde yer alan bütün havaalanlarında havaalanı işletmecisi hakkında kurumsal bilginin yer aldığı bir kategori mevcuttur. Ancak bu başlığın içeriğinde havaalanları arasında farklılıklar görülmektedir.
Yapılan içerik analizi doğrultusunda özel işletmelerin işlettiği havaalanlarının web sitelerinin daha zengin içeriğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma kapsamında yolcu sayıları fazla olan ve az olan havaalanı web siteleri karşılaştırıldığında yolcu sayısı fazla olan havaalanları web sitelerinin daha yoğun içeriğe sahip olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Dijital pazarlama, web siteleri, havaalanları, içerik analizi
216
CONTENT ANALYSIS OF TURKISH AIRPORTS’ WEBSITES
ABSTRACT
Airports constitute one of the basic principles of air transport in the aviation sector. Airport websites influence the impression that passengers have on the airport as the first medium to meet.
The purpose of the study is to determine whether there are differences in terms of content between websites of airports which are administrated by public and the airports which are administrated by private operators. In addition, the determination of the differences in the content of the websites of airports with a different number of passengers is another research purpose. To answer these research questions website of airports located in Turkey was examined by content analysis.
At the center of the content analysis studies are deductive and inductive methods. In this study, three main coding categories have been defined under the titles of passengers, commercial and institutional using a combination of two methods. The resulting coding was then used to develop subcategories and sample content elements. The categories of the airports web sites and 55 titles that make up these categories are listed. Similar items of content were grouped together where possible so that the number of items could be kept to a manageable level. The website of the four airports with the highest number of passengers and also operated by the private enterprise includes passengers and commercial categories. However, there are differences in the subtitles of these categories. In all airports within the sample, there is a category that includes institutional information about the airport operator. However, the content of this heading shows differences between airports. Findings show that websites of the airports administrated by private operations have more wide range content than the websites of the airports administrated by public. Also it is determined that airports with broader and deeper customers compared to smaller airports and therefore have a greater range and depth of information in website content. Key words: Digital marketing, websites, airports, content analysis
217
1. GİRİŞ
Merkezinde İnternet kullanımının yer aldığı teknolojik gelişmeler insanların sosyal ve ticari
hayatına devrim niteliğinde sonuçlar oluşturmaktadır. İnternet kullanımı ile insanların birbirleri ile
etkileşim şekilleri ve gündelik hayatlarına dair alışkanlıkları değişiklik göstermektedir. İnternet pek
çok farklı kullanım alanı ile birçok yeniliğin ve değişimin tetikleyicisi durumuna gelmiştir.
Pazarlama faaliyetlerinde de geleneksel yöntemlerden modern yöntemlere geçişin ardından,
sistemin tamamı baştan aşağıya yeni gelişmelere uyarlanmıştır. Teknolojik gelişmelerle geleneksel
pazarlama yöntemlerinin sanal ortamda uygulanması olarak ifade edilen dijital pazarlama kavramı
doğmuştur. Dijital pazarlama işletmelerin hedef kitleyle iletişim süreçlerinde değişiklik oluşturarak
işletmelere pek çok avantaj oluşturmaktadır.
Dijital pazarlamanın ilk ayağında tüketiciler internet siteleri üzerinden işletmelere erişim
olanağı bulmaktadır. Günümüzde on binlerce sunucu üzerine depo edilmiş milyonlarca dosyadan
oluşan World Wide Web üzerinden tüketiciler ilgilendikleri ürün ve işletmeler ile etkileşimde
bulunmaktadır. İnternet sitelerinin tüketiciler tarafından yaygın kullanımı mal ve hizmet
sektöründeki pazarlama usullerini de yeniden şekillendirmiştir.
İnternet ve teknoloji gelişiminin oluşturduğu bu dalgalanma her sektörde olduğu gibi sivil
havacılık sektöründe de etkili olarak bu alanda faaliyet gösteren oyuncular için pek çok fırsatlar
doğurmuştur. Havayolu işletmeleri kendi web sitesi aracılığıyla, müşterilerine daha düşük fiyattan
bilet sunabilmekte ve e-bilet, online check-in gibi uygulamalarla biniş süreciyle ilgili işlemleri
kolaylaştırmaktadırlar (Wei ve Ozok, 2005: 1263). Hatta bazı havayolu işletmeleri müşterilerine
uçak biletlerini internetten aldıkları takdirde, bilet fiyatlarında daha fazla indirim yapabilmektedir
(Hanke ve Teo, 2003: 23).
Eski kanalların yerini alan internet siteleri, elektronik postalar, sosyal medya uygulamaları,
havayolları işletmelerinde olduğu gibi havaalanlarının müşterileri ile iletişimlerinin ve iş yapma
tarzlarının belirleyicisi olmuştur. Son birkaç yıldır akıllı telefonların da dahil olduğu elle tutulan
mobil araçlar, tablet bilgisayarlar ve uydu navigasyon sistemleri (Budd, Vorley; 2013: 41) modern
toplumların bulunduğu yerden dilediği bilgiye ulaşmasını ve dilediği işlemi yapmasını sağlamıştır.
Özellikle hizmet sektöründe web sitelerinin kullanımı ile işletmenin pazarlama ve satış
faaliyetlerinde devrim niteliğinde değişimler yaşanmıştır (Sarı ve Kozak, 2005: 253).
İnternetin hızlı gelişimi ve yaygınlaşması günlük yaşantımızda olduğu gibi sivil havacılıkla
ilgili ticari faaliyetlerde etkisini büyük ölçüde hissettirmektedir. Bu nedenle literatürde sivil
havacılık oyuncuları ve internet kullanımı ile ilgili çalışmalara rastlanmaktadır. Bu çalışmaların bir
kısmı havayollarının internet üzerinden yapılabilen rezervasyonları ile ilgilidir (Law, Leung, 2000;
Gutierrez, Loucopoulos, Reinsch, 2005). Benzer olarak bazı çalışmalar, havayollarında web tabanlı
pazarlama konusunu değerlendirmişlerdir (Tsai, Chou, Leu, 2011). Bazı araştırmacılar mobil
218
internet üzerinden havayollarının bilet rezervasyonları ve alımı hakkında çalışmışlardır (Wei, Ozok,
2005). Havayolları ile ilgili sayıca daha fazla araştırma bulunmaktadır. Havayollarının yanı sıra sivil
havacılığın önemli bir bölümünü oluşturan havaalanları araştırmacıların dikkatini çekmektedir.
Mobil internetin hayatımızda daha çok yer edinmesi ile havaalanları ve mobil internet uygulamaları
ile ilgili araştırmalar da ilgi görmüştür (Martin-Domingo, Martín,2016; Budd, Vorley, 2013). Ancak
web siteleri havaalanları hakkında ilk izlenimi oluşturma gücüne sahip olması nedeniyle dijital
pazarlama ile ilgili araçlarda daha önemli bir konuma sahiptir. Bu nedenle literatürde uluslararası
nitelikteki havaalanları web siteleri hakkında da çalışmalar bulunmaktadır (Díaz, Martín-
Consuegra, 2016, Mak, Wu, Law, Wu, 2012). Ülkemizde ise hem dijital pazarlamanın hem de sivil
havacılık sektörünün hızla büyümesi, bu konunun pek çok farklı kesim tarafından ilgi odağı
olmasına neden olmuştur. Ancak Türkiye’deki havayollarının (Güreş, Arslan, Yalçın, 2013)
incelenmesine rağmen havaalanları web siteleri hakkında bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle
makalede Türkiye’deki havaalanlarının web siteleri içerik açısından incelenecektir.
2. LİTERATÜR
Havaalanları hava taşımacılığı sisteminin temel bölümlerinden biridir. Havaalanları hava yolcularının
yerden havaya geçişini sağlayan alan olması ve hava trafiği için geliş ve gidiş lokasyonu olması nedeniyle
hava yolculuğu için önemlidir (Nghiêm-Phú,, Suter, 2018: 72; Wattanacharoensil, Schuckert, Graham;
Dean; 2017: 124)
Geleneksel havaalanı yönetim modeline göre havaalanının müşterisi havayolu işletmeleriyken, ticari
bakış açısı ile yönetilen havaalanları için havaalanını kullanan ya da kullanma potansiyelinde olan herkes
müşteri olarak tanımlanmıştır (Kuyucak Şengür, Şengür, Özenen, Koçyiğit, Güngören, Turhan, Durmaz,
ed. Kuyucak Şengür, 2016: 125). Bu noktada havaalanı işletmelerinin yanı sıra yolcular da havaalanı
müşterisi olarak düşünülmektedir. Havaalanlarının yolcu açısından temel hizmetleri yolcuların havaalanına
gelişlerinden uçağa binişlerine ve uçaktan inişlerinden havaalanından çıkışlarına kadarki süreç içerisinde
aldıkları tüm hizmetler olarak düşünülebilir. Aynı şekilde uçaklar açısından değerlendirildiğinde, uçakların
havaalanına gelişlerinden gidişlerine kadar havaalanında aldıkları tüm hizmetler düşünülmektedir (Kuyucak
Şengür, Şengür, Özenen, Koçyiğit, Güngören, Turhan, Durmaz, ed. Kuyucak Şengür, 2016: 124).
Havaalanlarının, yolcular ve havayolları dışında, yolcu karşılamaya ve uğurlamaya gelenler,
ziyaretçiler, kongre ve toplantı katılımcıları, acenteler ve tur operatörleri, çalışanlar, uçuş ekibi, kargo
sahipleri, catering firmaları, pistler, terminaller, park alanları ve alışveriş merkezleri (Nghiêm-Phú,, Suter,
2018: 72) gibi çok sayıda farklı müşteri gruplarının olması havaalanlarının işletme ve hizmet kalitesi olarak
büyüklüğünü göstermektedir.
Havaalanları ülkelerin ekonomik gelişmelerinde anlamı bir etkiye sahiptir. 2017’de sadece Sabiha
Gökçen Havalimanı'nda Türkiye ekonomisine 8,9 milyar dolarlık dolaylı veya direkt katkı yapılmıştır
(31/05/201828/06/2018)/(05.06.2018)(http://www.dhmi.gov.tr/haberler.aspx?HaberID=3566&yl=1&r
owType=1#.WxZdFbpuJdg). Dünyaca ünlü Perkins+Will firması tarafından yapılan ekonomik etki analizi
raporuna göre İstanbul Havalimanı’nın 2018-2025 arasında Türkiye ekonomisine 73 milyar TL kadar katkı
219
vermesi beklenmektedir. Havalimanının 2025 yılına gelindiğinde 225 bine kadar istihdam oluşturacağı ve
ulusal ekonomiye katkısının, milli gelirin yüzde 4,9’u seviyesine kadar çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu
bilgiler ışığında havalimanlarının ülkenin genel ekonomisine ve istihdamına katkısının önemi ve bu payın
giderek artacağı kuvvetli olarak ileri sürülmektedir.
Son zamanlarda yönetimde ve hisse aidiyetinde özel sektörün devreye girmesi ile havaalanları daha
etkin bir konuma gelmiştir. Özel ve yarı özel havaalanlarının varlığı ile havaalanları arasında farklılık
oluşturmak ve tercih edilmek adına servis kalitesini ileri taşıma çalışmaları başlatılmıştır. Bu noktada
müşteriler havaalanlarına fiziki olarak gelmeden havaalanları tarafından ilk olarak web siteleri üzerinden
karşılanmaktadır. Havaalanlarının web siteleri hem müşterileri ilk karşılayan platform olarak hem de uçuş
bilgisi, havaalanına ve havaalanından ulaşım, yolcu servisleri ve havaalanı imkanları hakkında yolculara bilgi
vererek havaalanı-müşteri arasındaki iletişimi sağlayan kanal olmaktadır. Havaalanı internet siteleri, yolcu
evinde internette sörf yaparken, olumlu izlenim oluşturma ve iyi müşteri hizmeti sağlama konularında ilk
olma fırsatına sahip olarak önemli bir fonksiyonu üstlenmiştir (Halpern, Regmi, 2013: 8).
Havaalanı sahipliğinin yarı özel ya da tam özelleşmesi, artan rekabet, havayollarının istedikleri
havaalanından uçuş düzenlemede özgürleşmeleri, havayolları arasında iş birliklerinin getirdiği yeni
dinamikler ve müşterinin artan beklentileri gibi faktörler, havaalanlarını ticari stratejilerinin bir parçası
olarak aktif bir pazarlama yaklaşımına yöneltmektedir (Kuyucak Şengür, Şengür, Özenen, Koçyiğit,
Güngören, Turhan, Durmaz, ed. Kuyucak Şengür, 2016: 17). Bu nedenlerle havaalanlarının diğer
havaalanlarından farklılaşmak adına pazarlama faaliyetlerine ağırlık vermeleri gerekmektedir. Tüketicilerin
sanal ortam tercihi doğrultusunda da dijital pazarlama çalışmalarının gerekliliği iş dünyasında kabul
görmüştür. Amerikan Pazarlama Derneği dijital pazarlama kavramını dijital teknolojilerin oluşturan,
iletişimini yapan ve müşteriler ve diğer paydaşlara değer sağlayan kurum, süreç ve faaliyetler bütünü olarak
tanımlamıştır (Kannan and Li, 2017: 23).
“Dijital pazarlama” terimi, zaman içinde ürün ve hizmetlerin dijital kanallarda pazarlamasını
tanımlayan belirli bir terimden müşteri kazanma ve inşa edilme sürecini, marka tutundurmayı, müşterileri
korumayı ve satışları artırmayı tanımlayan şemsiye bir terim haline gelmiştir.
Dijital teknolojilerin sağladığı uyarlama işlemi, yeni dijital ortamlarda yeni yollarla işletmelere ve
tüketicilere değer yaratmaktadır. Dijital pazarlama kanallarına her geçen gün yeni yöntemler katılsa da
dijital pazarlamanın ilk adımı iyi tasarlanmış web siteleri olarak görülmektedir.
Havalimanı web siteleri havalimanı hizmet ve araçları hakkında bilgi almak için en doğru ve doğal
mecradır. Web siteleri havalimanı ve yolcuları ya da ziyaretçileri arasında iletişim kanalı olarak da hizmet
etmektedir. Havalimanı web sitelerinden önce yolcular havalimanına telefon açarak, fiziksel olarak giderek,
mektup ya da faks göndererek havalimanı ile iletişime geçiyorlardı. Havaalanı web sitelerinin oluşturulması
ile yolcular ve ziyaretçiler öncelikle internete bağlanabilecekleri herhangi bir yerden bilgisayarları ile
kendilerine gerekli olan bilgiyi kolayca temin edebilirken, günümüz teknolojisinde cep telefonlarından da
mobil olarak internet sitelerini ve uygulamaları takip edebilmektedirler. Yararlı bilgilerle iyi tasarlanmış bir
web sitesi kullanıcılarına pozitif bir şekilde yardımcı olmakla birlikte havalimanın da ününü geliştirmektedir
(Mak, Wu, Law, Wu, 2012: 247).
220
Turizm literatüründe yayınlanan makalelerde de havaalanı web siteleri ile ilgili pek çok çalışma
bulunmaktadır. Seyahat eden kişilerin gidecekleri yerde ilk varış noktalarının havalimanları olduğu
konusunda fikir birliği vardır. Başka bir ifadeyle, havalimanları seyahat edenlerin gidecekleri yerle ilgili
izlenimlerine kolayca etki etmektedir. Bu nedenle iyi tasarlanmış kaliteli bilgi sunan havalimanı web sitesi
havalimanı genel imajına etki etmektedir (Mak, Wu, Law, Wu, 2012: 248).
Çalışmada Türkiye’deki havaalanlarının web sitelerinin incelenmesi amacıyla içerik analizi
yapılmıştır. Çalışma, Türkiye’de kamu tarafından işletilen havaalanlarının web siteleri ve özel işletmeler
tarafından işletilen havaalanlarının web siteleri arasında içerik açısından farklılık olup olmadığı araştırma
sorusundan hareketle şekillenmiştir. Bunun yanı sıra bir diğer araştırma sorusu da yolcu sayısı açısından
farklılık teşkil eden havaalanlarının web sitelerinin içerikleri açısından da farklılık taşıyıp taşımadığıdır. Bu
araştırma sorularına cevap aramak amacıyla Türkiye’de yer alan havaalanlarının web siteleri içerik analizi
yapılarak incelenmiştir.
Krippendorff (2004) içerik analizini metinlerden (ya da diğer nesnelerden) tekrarlanabilir ve geçerli
bağlamsal çıkarımlar geliştirmek için kullanılan araştırma tekniği olarak tanımlamıştır (Krippendorff,
1989:1). İçerik analizi ile sosyal çevreye ait veriler gerçek dünya koşullarını yansıtacak şekilde bütünsel
olarak analiz edilmektedir (Jennings, 2001). İçerik analizinin en yaygın kullanım alanını medya, üreticiler ve
yazarlar oluşturmaktadır. Sıklıkla ve çok sayıda vurgulanan kategorinin belirlenmesi için içerik analizi
kullanılmaktadır.
İçerik analizi çalışmalarının merkezinde tümdengelim ve tümevarım yöntemleri yer almaktadır.
Tümdengelim ölçüm içerik analizinden önce belirli kodlama kategorilerinin geliştirilmesini gerektirir.
Tümevarım yöntemi ise acil kodlama uygulamalarını desteklemektedir. Bu çalışma ile iki yöntemin
kombinasyonu kullanılarak yolcular, ticari ve kurumsal başlıkları altında üç ana kodlama kategorisi
tanımlanmıştır. Ortaya çıkan kodlama daha sonra alt kategorileri ve örnek içerik öğelerini geliştirmek için
kullanılmıştır (Tablo 1)
Tablo 1: Havalimanı Web Sitelerindeki İçeriklerinin Sıralaması
Sıralama İçerik % Sıralama İçerik %
1 Uçuş bilgileri 100.0 30 Yolcu hakları 49.8
2 Gelen Uçuşlar 100.0 31 Sık sorulan sorular 49.8
3 Giden uçuşlar 100.0 32 Havalimanı oteli 49.8
4 Engelli yolcu 100.0 33 Premium Hizmetler 49.8
5 Hakkımızda 100.0 34 VIP Terminali 49.8
6 İletişim 100.0 35 CIP ve Lounge 49.8
7 Uçuş Bilgi Ekranı 83.3 36 Kablosuz internet 49.8
221
8 Hayvanla seyahat 83.3 37 Kargo ve lojistik
merkezi
49.8
9 Ulaşım 83.3 38 Konferans salonu 49.8
10 Havalimanı otopark 83.3 39 Yatırımcı ilişkileri
/Ortaklık Yapısı
49.8
11 Yeme-içme 83.3 40 Engelsiz Havaalanı 49.8
12 Alışveriş 83.3 41 Film/Fotoğraflar 49.8
13 Mobil App 83.3 42 Uçuş takip 33.3
14 Bagaj 83.3 43 Çocukla Seyahat 33.3
15 Check-in 83.3 44 Ücret hesaplama 33.3
16 Şehir bilgisi 83.3 45 Sağlık 33.3
17 Havayolları 83.3 46 Sürdürülebilirlik 33.3
18 Basın merkezi 83.3 47 Seyahat acentası 33.3
19 Kariyer fırsatları 83.3 48 Yeşil havaalanı 33.3
20 Emniyet Yönetim
Sistemi/ Güvenlik
83.3 49 Formalite ve Kurallar 16.60
21 Harç pulu 66.4 50 Vergi İadesi 16.60
22 Araç kiralama 66.4 51 Ücret Tarifesi 16.60
23 İbadethaneler 66.4 52 Hava Durumu
16.60
24 Kayıp ve Buluntu eşya 66.4 53 Öneri ve Şikayet 16.60
25 Duty Free 66.4 54 Yönetim işletim planı
16.60
26 Pasaport ve vize
bilgileri
66.4 55 Bilgi Güvenliği
/Entegre Yönetim
Sistemleri / Kalite/
BGYS / Çevre
Politikası
16.60
222
27 Havalimanı harita/kat
planları
66.4 56 İş Sağlığı ve Güvenliği 16.60
28 Reklam 66.4 57 Perakende satış 16.60
29 Sosyal medya bağlantısı 66.4 58
Türkiye’de yer alan havalimanlarının internet sitelerinin içerik analizi için havaalanları büyüklük,
işletmeyi gerçekleştiren kurum ve mülkiyet gibi kategoriler açısından değerlendirilmiştir.
Avrupa Komisyonu havaalanlarını yıllık yolcu sayısına göre dört kategoride ele almaktadır. Tablo
2’de Türkiye’deki havaalanlarının yolcu sayıları yer almaktadır. ((Ed: Kuyucak Şengür, Yaz: Şengür, Şengür,
Özenen, Koçyiğit, Güngören, Turhan, Durmaz: 2016: 11)
Kategori A- Büyük Topluluk Havaalanı: Yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet veren havaalanı
Kategori B- Ulusal Havaalanı: Yıllık 5 ila 10 milyon arasında yolcuya hizmet veren havaalanı
Kategori C- Büyük Bölgesel Havaalanı: Yıllık 1 ila 5 milyon arasında yolcuya hizmet veren havaalanı
Kategori D- Küçük Bölgesel Havaalanı: Yıllık 1 milyondan az yolcuya hizmet veren havaalanı
Tablo 2: Yolcu Trafiği Açısından Havalimanları
Havalimanları Yolcu Sayıları
İstanbul Atatürk Havalimanı 68.346.784
Sabiha Gökçen Havalimanı 34.133.617
Antalya Havalimanı 31.703.864
Ankara Esenboğa Havalimanı 16.740.003
İzmir Adnan Menderes Havalimanı 13.410.378
Muğla Milas Havalimanı 4.176.112
Adana Havalimanı 5.630.674
Kayseri Havalimanı 2.183.847
Zafer Havalimanı 99.395
Zonguldak Çaycuma 24.861
223
Kaynak: 2018 İstatistik Özetleri 2004-2018 Havalimanı İstatistikleri Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü S: 14, 2019
Mülkiyet ve işletme için Türkiye’de havaalanları iki kategoride değerlendirilmektedir. Kamuya ait
olan ve kamu tarafından işletilen havaalanları ve kamuya ait olup özel işletmeler tarafından işletilen
havaalanları olarak iki grup havaalanı mevcuttur.
Ülkemizde hava ulaştırma sektörünün altyapısını oluşturan hava seyrüsefer hizmetleri ve
havalimanlarının işletme hizmetleri Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü (DHMİ) tarafından yerine
getirilmektedir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü; tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde
özerk, sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, Ulaştırma Bakanlığı ile ilgili ve en son hukuki düzenlemeyle
hizmetleri imtiyaz sayılan bir Kamu İktisadi Kuruluşudur. (Ed: Kuyucak Şengür, Yaz: Şengür, Şengür,
Özenen, Koçyiğit, Güngören, Turhan, Durmaz: 2016: 80) Türkiye genelinde sivil hava trafiğine açık
toplam 53 havaalanının 47 adedi, DHMİ tarafından işletilmektedir (Ed: Kuyucak Şengür, Yaz: Şengür,
Şengür, Özenen, Koçyiğit, Güngören, Turhan, Durmaz: 2016: 81). DHMİ tarafından işletilen iç hat ve dış
hat seferlere açık havaalanları Tablo 2’de gösterilmektedir.
Tablo 3: DHMİ Tarafından İşletilen İç Hat ve Dış Hat Seferlere Açık Havaalanları
1. İstanbul Havalimanı 2. Ankara Esenboğa Havalimanı
3. Adnan Menderes Havalimanı
4. Antalya Havalimanı
5. Muğla Dalaman Havalimanı
6. Adana Havalimanı
7. Trabzon Havalimanı 8. Milas Bodrum Havalimanı
9. Süleyman Demirel Havalimanı
10. Nevşehir Kapadokya Havalimanı
11. Erzurum Havalimanı1 12. Gaziantep Havalimanı
13. Amasya-Merzifon Havalimanı
14. Balıkesir Koca Seyit Havalimanı
15. Bursa Yenişehir Havalimanı
16. Çanakkale Havalimanı 17. Denizli Çardak Havalimanı
18. Elazığ Havalimanı
19. Erzincan Havalimanı 20. Hatay Havalimanı 21. Kars Havalimanı
22. Kayseri Havalimanı 23. Konya Havalimanı 24. Malatya Havalimanı
25. Muş Havalimanı 26. Samsun Çarşamba Havalimanı
27. Sivas Nuri Demirağ Havalimanı
28. Şanlıurfa GAP Havalimanı
29. Tekirdağ Çorlu Havalimanı
30. Uşak Havalimanı
31. Van Ferit Melen Havalimanı
32. Batman Havalimanı 33. Kocaeli Cengiz Topel Havalimanı
Kaynak: Ed: Kuyucak Şengür, Havaalanı Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2016, s: 82
Tablo 3’te DHMİ tarafından işletilen ve yalnızca iç hat seferlerine açık havalimanları listelenmiştir.
Tablo 4: DHMİ Tarafından İşletilen ve Yalnızca İç Hat Seferlerine Açık Havalimanları
1. Adıyaman Havalimanı 2. Ağrı Havalimanı
3. Balıkesir Havalimanı 4. Diyarbakır Havalimanı
224
5. Kahramanmaraş Havalimanı 6. Mardin Havalimanı
7. Siirt Havalimanı 8. Sinop Havalimanı
9. Tokat Havalimanı 10. Gökçeada Havalimanı
11. Iğdır Havalimanı 12. Bingöl Havalimanı
13. Kastamonu Havalimanı 14. Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı
Kaynak: Ed: Kuyucak Şengür, Havaalanı Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, 199p20 16, s: 82
Tablo 4’te ise Devlet Hava Meydanları İşletmesi dışında özel işletmelerin işlettiği havalimanları yer
almaktadır. İGA İstanbul Havalimanı’nı, Malaysia Airports Sabiha Gökçen Havalimanı’nı, TAV Ankara
Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Alanya Gazipaşa, Milas Bodrum Havalimanlarını, Hazerfen Havacılık
Ticaret A.Ş. Hazerfen Havalimanı’nı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Eskişehir Hasan Polatkan Havaalanı’nı,
IC İçtaş Zafer Uluslararası Havalimanı Yatırım ve İşletme A.Ş. Kütahya Zafer Havaalanı’nı, Türk Hava
Kurumu İzmir Selçuk Efes Havaalanı’nı Türk Hava Yolları Uçuş Eğitim ve Havalimanı İşletme A.Ş. Aydın
Çıldır Havaalanı’nı işletmektedir. Antalya Havalimanı’nı ise TAV ve Fraport ortak olarak işletmektedir.
Tablo 5: Özel İşletmelerin İşlettiği Havalimanları
Havalimanı İşletme Adı
İstanbul Havalimanı İGA
Sabiha Gökçen Havalimanı Malaysia Airports
Ankara Esenboğa Havalimanı TAV
İzmir Adnan Menderes Havalimanı TAV
Alanya Gazipaşa Havalimanı TAV
Milas Bodrum Havalimanı TAV
Antalya Havalimanı TAV&Fraport
Hazerfen Havalimaı Hazerfen Havacılık Ticaret A.Ş.
Eskişehir Hasan Polatkan Havaalanı Eskişehir Teknik Üniversitesi
Kütahya Zafer Havaalanı IC İçtaş Zafer Uluslararası Havalimanı Yatırım ve
İşletme A.Ş.
İzmir Selçuk Havaalanı Türk Hava Kurumu
Aydın Çıldır Havalimanı Türk Hava Yolları Uçuş Eğitim ve Havalimanı
İşletme A.Ş.
Zonguldak Çaycuma Havaalanı Zonguldak Özel Sivil Havacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Araştırmanın ana kütlesini Türkiye’de yer alan 60 adet havaalanı oluşturmaktadır. Yukarıda Tablo 2
ve 3’te özetlendiği gibi Türkiye’de havaalanlarının 47 tanesi DHMİ tarafından işletilmektedir. DHMİ
225
işlettiği havaalanlarının web siteleri için standart bir içerik geliştirmiştir. DHMİ’nin işlettiği havaalanlarının
hepsinin web sitelerinin birebir aynı olduğu görülmektedir. Bu nedenle örneklem içerisine Devlet Hava
Meydanları işletmesinin işlettiği havalimanlarından sadece bir tanesinin web sitesi dahil edilmiştir.
DHMİ’nden sonra en çok havalimanı işleten kuruluş TAV’dır. TAV Ankara Esenboğa, İzmir Adnan
Menderes, Alanya Gazipaşa ve Milas Bodrum Havalimanlarını tek başına işletmektedir. Bu dört
havalimanının web siteleri de aynı içeriğe sahiptir. Bu nedenle araştırma örneklemi içerisine Ankara
Esenboğa Havalimanı dahil edilmiştir. Bu havaalanlarının yanı sıra TAV Fraport şirketi ile ortak olarak
Antalya Havalimanı’nı işletmektedir. Antalya Havalimanı’nın web sitesi TAV’ın tek başına işlettiği
havalimanlarının web sitelerinden farklılık göstermektedir. Bu nedenle Antalya Havalimanı web sitesi de
örneklem dahiline alınmıştır. Tablo 4’ te geriye kalan havaalanları işletmeleri sadece bir havaalanı işletmekte
olup, işlettikleri havaalanlarının web siteleri örnekleme dahil edilerek örneklemdeki havaalanı sayısı 10’a
ulaşmıştır. Ancak yapılan araştırma sonucunda Zonguldak Çaycuma, Aydın Çıldır ve İzmir Selçuk
Havaalanlarının internet siteleri bulunmadığı tespit edilmiştir. Eskişehir Hasan Polatkan Havaalanı’na ait
genel bilgiler Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne ait web sitesinde Havacılık ve Uzay Bilimleri Bölümü altında
yer almaktadır. Hazerfen Havaalanı’na ait web sitesi bulunmakla birlikte sadece iletişim bilgileri yer
almaktadır. Dolayısıyla yapılan ilk incelemenin ardından web sitesi olmayan ya da aktif olmayan
havaalanları web siteleri örneklem kapsamından çıkartılmıştır. Sonuç olarak örneklem kapsamına aktif
olarak web sitesi mevcut olan 6 havaalanı dahil edilmiştir.
Havaalanları web siteleri ile ilgili yapılan ön araştırmada havaalanları web sitelerinin ortak özelliklere
sahip olduğu görülmektedir. Web sitelerinin ortak özelliklere sahip olmasının en büyük nedeni aynı
işletmenin birden çok havaalanı işletmesidir. Bununla birlikte farklı işletmelerin işlettiği havaalanlarının
web siteleri incelendiğinde web sitelerinden yararlanacak insanların aynı bilgilere ihtiyaç duyması nedeniyle
işletmeler web sitelerinin geliştirilmesi sırasında benzer yaklaşımlara sahip olmaktadır. Bunun yanı sıra
havaalanı işletmeleri rekabet avantajını kaybetmemek için diğerlerinin web sitelerinden de esinlenmektedir
(Halpern, Regmi, 2013: 9). Ancak havaalanlarının web sitelerinde ölçü ve yapı açısından farklılıklar da
görülmektedir. Web sitelerine genel olarak bakıldığında ilk göze çarpan devletin işlettiği havaalanlarının
web site içerikleri ile özel işletmelerin işlettiği havaalanlarının web siteleri arasında bulunan yapısal
farklılıklardır. Özel işletmelerin pazar yönelimli olması ve pazarlama iletişimleri konusuna daha fazla
odaklanmaları nedeniyle Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile özel işletmelerin web siteleri arasında yapısal
farklılıklar mevcuttur (Halpern, Pagliari, 2007: 376).
Web sitelerinin büyüklük farklılıklarında havaalanlarının büyüklük farklılıklarını da göz önünde
bulundurmak gerekmektedir. Ülkemizde Dünya’nın 3. Büyük havalimanı adayı İstanbul Havalimanı’nın
yanı sıra bazı havaalanlarında haftada 2 uçuş yapıldığı görülmektedir. Uçuş sıklığının ve buna bağlı olarak
yolcu ve ziyaretçi sayısının az veya çok olmasının havaalanlarının web siteleri üzerinde etkisi
bulunmaktadır. Uluslararası havalimanı niteliğinde olup yolcu ve ziyaretçi sayısı çok olan havalimanları web
siteleri daha derin bilgi sunmak durumundadır. Ancak Kütahya’da yer alan Zafer Havaalanı da içerik olarak
gerekli bilgileri vermekle birlikte diğerleri ile karşılaştırıldığında web sitesi açısından zengin bir altyapıya
sahip olmadığı görülmektedir.
226
Havaalanı web sitelerinin ilk bakışta göze çarpan farklılıklarını içerik analizi sayesinde sayısal olarak
tespit etmek mümkün hale gelmektedir. Web sitesi içerik öğelerinden birine ilişkin bilgi sağladığında 1,
sağlamadığında 0 kaydedilmektedir. Bu noktada havaalanları web siteleri içeriklerinde aynı özellik için farklı
başlıklar ve terminoloji kullanılmasından dolayı içerik öğelerinin atamaları ile ilgili karışıklık oluşmaktadır.
Benzer içeriklerin bir araya getirilmesi öğe sayısını düşürerek analizin yönetilebilir seviyeye gelmesine
olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla karışıklığın önüne geçmek için birbirine benzer bazı bölümlerde ya da
içeriğin çakıştığı durumlarda içeriği ikiye bölmek daha uygun olmaktadır. Analiz konusunda da her bölüm
için puan kaydedilmektedir.
3.BULGULAR
Web sitesi haritasının mevcut olması içerik analizi yapılmasını kolaylaştırmaktadır. Özel havaalanı
işletmecilerinin işlettiği havaalanlarının web sitelerinde site haritası yer alırken, devlete bağlı hizmet veren
havaalanlarının web sitelerinde ve nispeten daha küçük olan özel işletmecilerin işlettiği havaalanlarının web
sitelerinde site haritası yer almamaktadır.
Tablo 6’da havaalanları web sitelerinin içeriklerinde yer alan 55 başlık listelenmiştir. Bütün
havaalanları tarafından ortak olarak sağlanan altı başlık bulunmaktadır. Bunlar uçuş bilgileri, giden uçuşlar,
gelen uçuşlar, iletişim, engelli yolcu ve kurumsal bilgiler olarak sıralanmaktadır. Kurumsal bilgi dışındaki
diğer konular yolcuların ihtiyaç duyduğu bilgileri sağlayarak iyi müşteri ilişkileri kurulmasına olanak
sağlamaktadır.
Tablo 6: Havaalanı Web Sitelerindeki İçerik Kategorileri
Temel Kategori Alt Kategori İçerik örnekleri
Yolcu ve Ziyaretçi
Rehberi
Uçuş Bilgisi Giden uçuş, Gelen uçuş, Uçuş Takip,
Uçuş Bilgi Ekranı
Önemli Bilgiler Harç pulu, pasaport ve vize, gümrük,
çocukla seyahat, bagaj, evcil hayvanla
seyahat, engelli yolcular, yolcu hakları,
buluntu eşya, sıvı kısıtlama, formalite
ve kurallar, check-in, şehir içi servisler,
terminal giriş güvenliği
Yolcu hizmetleri
ve olanakları
Kat planları, terminal planları,
ibadethaneler, kablosuz internet, vergi
iadesi, sağlık hizmetleri, güvenlik,
mobil app
Seyahat bilgisi ve
desteği
Bankacılık ve döviz işlemleri, posta
hizmetleri, ortak çalışma, lounge
hizmetleri, bagaj arabası, ulaşım,
227
havalimanı oteli, otopark (Ücret
Hesaplama, Ücretlendirme- abonelik,
Kroki, vale park, otopark ödeme ve
çıkış noktaları, açık otopark, katlı
otopark, araç kiralama, toplu taşıma,
taksi), ücret hesaplama, yeme-içme,
alışveriş, duty free, Premium
hizmetler, araç kiralama, VIP,
CIP&Lounge, Şehir rehberi, şehir
otelleri, TAV Pasaport Kart, hediyelik
eşya,
Havacılıkla İlgili
Ticari Faaliyetler
Havayolları Yer hizmetleri, istatistikler, güzergah
(rota) geliştirme, ücret tarifesi, coğrafi
avantaj, uçak bakım hangarları bölgesi,
ücret tarifesi
Kargo Gelen kargo, giden kargo, antrepo,
tarifeli gümrük taşıma
Havacılıkla İlgili
Olmayan Ticari
Faaliyetler
Reklam Reklam ve tanıtım, Fotoğraf & film
çekimi, reklam alanları, stand alanı
kiralama, perakende satış
Perakende Satış
Konferans salonu
Kurumsal Hakkımızda İşletici işletme, İnsan kaynakları,
ödüller, iletişim bilgileri, Misyon,
vizyon, kalite politikası, BGYS
politikası, politikalar, basın odası,
ödüller
Havalimanı
tarihçesi
Teknik bilgiler ve
kolaylıklar
Havalimanı trafik raporu, yeşil
havaalanı projesi, engelsiz havaalanı,
sismik izolasyon, projeler, ihaleler,
emniyet bültenleri, havalimanı planı,
notam, kalibrasyon ve lb. Raporları,
Emniyet Yönetim Sistem Politikası,
Ortaklık yapısı Yatırımcı ilişkileri
Sürdürülebilirlik Çevre Politikası, Çevre ve
Sürdürülebilirlik Direktörlüğü,
Sürdürülebilirlik Politikaları, Ekoloji
Yönetimi, İşletme ve Sürdürülebilirlik
,Sosyal Yönetimi, Yaban Hayatı
228
Yönetimi
İnsan Kaynakları
Yönetimi
On-line iş başvuruları
Sosyal Medya
Bağlantısı
Havalimanının uygulamaları, facebook,
instagram, twitter hesapları…
Diğer Sık sorulan sorular
Bütün havayollarının web sitelerinde ortak olarak bulunan kategori yolcular ve ziyaretçiler ile ilgili
olan kategoridir. Yolcu sayısı açısından Türkiye’deki havaalanlarının en büyük ilk dördü ve aynı zamanda
özel işletmeler tarafından işletilen havaalanları web siteleri yolcular ve ziyaretçiler başlığına sahiptir.
Ziyaretçiler ve yolcular bölümünde uçuş bilgileri, önemli bilgiler, yolcu hizmetleri ve olanakları, seyahat
bilgisi ve desteği alt başlıkları ön plana çıkmaktadır. Twentyman yolculara bilgi sunmanın yanı sıra,
havaalanı web sitelerinin müşterilerine doğrudan hizmet satma ya da ortaklarının sunduğu hizmetin
dağıtımına destek olma amacı taşıdığını ifade etmektedir (Halpern ve Regmi, 2013: 11). Bu ifadeden
hareketle müşterilere doğrudan satış ve diğer ortakların satışına destek olma faaliyetlerinin seyahat bilgisi ve
desteği alt başlığında toplandığını söyleyebiliriz. Havayolları ve seyahat acentaları ile uçuşlar için doğrudan-
dolaylı rezervasyon desteği, otopark, havalimanı oteli ve şehirde bulunan diğer oteller hakkında bilgi, araba
kiralama, alışveriş, yeme-içme, lounge girişi, fast-track, duty free, VIP ve CIP salonları başlıklarında yolcu
ve ziyaretçiler için ayrıntılı bilgi içermektedir. Bu bulgu SITA’nın 2009’da ifade ettiği havaalanlarının
%24’ünün webdeki varlığının doğrudan satış yapmak için kullandığı sonucu ile benzeşmektedir (Halpern
ve Regmi, 2013: 11).
Kamu tarafından işletilen havaalanı web sitesinde ve yolcu sayısı az olan havaalanının web sitesinde
yolcu ve ziyaretçiler için bu kadar derin bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu iki havaalanının web sitesinde
yolcular ve ziyaretçiler başlığı bulunmamakla birlikte uçuş bilgileri başlığına yer verilmektedir. Yolcu sayısı
az olan Zafer Havaalanı’nın web sitesinde uçuş öncesi başlığı altında yukarıda ifade edilen başlıklardan
büyük bir kısmı yer almasına rağmen devlet tarafından işletilen havaalanı web sitesinde bu bilgi içeriklerine
rastlanamamıştır.
Üç ana kodlama kategorisinden ikincisi olan ticari başlıklı kategorisi, havaalanlarının iş bağlantısı
içerisinde olduğu diğer işletmeler ile olan ilişkisini özetleyen ve bu ilişki hakkında bilgi veren bölümdür.
Yine en fazla yolcu sayısına sahip olan ve aynı zamanda özel işletme tarafından işletilen 4 havaalanının web
sitesinde ticari kategorisi yer almaktadır.
Ticari kategorisi altında yer alan havayolları başlığı altında havaalanları ve havayollarının ticari ilişkisi
açıklanmaktadır. Havayolları bölümü kapsamında yer hizmetleri, rota geliştirme, uçak bakım hangarları
bölgesi, istatistikler ve ücret tarifesi hakkında bilgi sunulmaktadır. Bu bölümler özel işletmelerin işlettiği ve
yolcu sayısı fazla olan havaalanlarında yer almaktadır.
229
Ticari kategorisi dahilinde havaalanlarının havacılıkla ilgili işletmelerle ilişkisi hakkında bilgi içeren
bir diğer bölüm kargodur. Örneklem içerisinde İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen ve Esenboğa
Havalimanı web sitelerinde kargo başlığı altında gelen kargo, giden kargo, tarifeli gümrük taşıma, antrepo
konularında bilgi sunmaktadır.
Ticari kategorisinde havacılıkla ilgili olmayan bir diğer konu da reklam faaliyetleridir. Havaalanında
veya çevresinde reklam alanı, stand alanı kiralama ile ilgili konular bu içerik çerçevesinde
değerlendirilmektedir. Ancak yine bu konunun da DHMİ’nin işlettiği havaalanının web sitesi içeriğinde ve
özel işletmenin işlettiği en küçük havaalanı olan Zafer Havaalanının web sitesi içeriğinde de görülmediği
tespit edilmiştir.
Havacılıkla ilgili olmayan ticari faaliyetler kapsamında perakende satış ve konferans salonu başlıkları
yer almaktadır. Bu konu başlıkları sadece İstanbul Havalimanı’nda yer almaktadır.
Örneklem dahilinde yer alan bütün havaalanlarında havaalanı işletmecisi hakkında kurumsal bilginin
yer aldığı bir kategori mevcuttur. Ancak bu başlığın içeriğinde havaalanları arasında farklılıklar
görülmektedir. Bütün havaalanları web siteleri havaalanı işletmecisi hakkında genel bilgi vermektedir.
Benzer şekilde bütün havaalanlarının web sitelerinde şirket hakkında bilgi, sosyal medya bağlantısı, teknik
bilgiler ve kolaylıklar yer almakla birlikte, diğer başlıklara farklı sayılarda rastlanmaktadır.
Havaalanları bu kategori çerçevesinde basın odası başlığını değerlendirmektedir. Haber bültenleri,
kurumsal filmler, multimedya, fotoğraf galerileri, reklam filmleri gibi başlıkların yer aldığı basın odası
bölümü yine örneklem içerisinde yer alan 4 havaalanında bulunmaktadır. Antalya Havalimanı ve
DHMİ’nin işlettiği havalimanı web sitelerinde ise basın odası başlığı yer almamaktadır.
Tablo 7 web sitelerinde farklı içerik kategorileri olan havaalanı oranlarının bir özetini vermektedir.
Örneklem dahilindeki bütün havaalanı web siteleri yolcular başlığı altında uçuşlar hakkında ve yolcuların
diğer ihtiyaç duyduğu konular hakkında bilgi sağlamaktadır. Yine örneklem dahilindeki bütün
havaalanlarının web sitelerinde havaalanı işletmecisi hakkında kurumsal bilgilerin yer alığı zengin bir içerik
mevcuttur. Ancak bütün havaalanı web siteleri tarafından sağlanmayan tek özellik havaalanlarının iş yaptığı
diğer işletmelerle ilişki hakkında bilgi veren ticari başlığıdır. Havaalanlarının diğer işletmelerle iş ilişkileri
hakkında bilgi içeren başlığın görülmediği havaalanı web siteleri kamu tarafından işletilen havaalanları ve
yolcu sayısı az olan Zafer Havaalanı’dır. Dolayısıyla havaalanı web sitelerinde içerik olarak görülen
farklılığın sebebi faaliyet ve mülkiyet şekli olarak değerlendirilebilir.
Çalışmanın içeriğine dahil edilmemiş olmakla birlikte web sitelerinde dil seçeneği de incelenmiştir.
Havaalanlarının tamamı alternatif dil seçeneği sunmaktadır. Örneklem dahilinde havaalanlarının %83’ünde
İngilizce alternatifi olduğu tespit edilmiştir. Daha az yolcu trafiğinin dolayısıyla daha az uçuşun
gerçekleştiği havaalanında ise İngilizce dışında Almanca dil seçeneğinin mevcut olduğu da tespit edilmiştir.
Örneklem dahilindeki havaalanlarının ortalama sayfa sayısı 81’dir. Havaalanları web sitelerinde
verdikleri bilgiyi hiyerarşik bir şekilde kademeli olarak sunmaktadır. Havaalanları web siteleri açılış
sayfalarında web sitesi içeriği ile ilgili ana kategorileri mevcuttur. Örneklem dahilindeki tüm havaalanı web
siteleri 1. dereceden ve 2. dereceden başlığa sahiptir. Havaalanları web sitelerinin %16’sı 3. derecede
başlığa, %33’ ü ise 4. dereceden başlığa sahiptir.
230
Tablo 7: Web Sitelerinde Farklı İçerik Kategorileri Olan Havaalanı Oranları
Ana Kategori Havaalanı % Alt kategori Havaalanı %
Yolcu/Ziyaretçi 49.8 Uçuş Bilgileri 100
Yolcu hizmetleri ve
olanakları
83.3
Önemli bilgiler 83.3
Seyahat bilgisi ve desteği 83.3
Havacılıkla ilgili ticari
faaliyetler
49.8 Ücret tarifesi 49.8
Rota geliştirme 33.3
Uçak bakım hangarları 16.6
Yer hizmetleri 16.6
İstatistikler 16.6
Kargo 49.8
Teknik bilgi 49.8
Havacılıkla ilgili olmayan
ticari faaliyetler
66.4
Reklam
66.4
Perakende satış 16.6
Konferans salonu 16.6
Kurumsal 100 Havalimanı Tarihçesi 33.3
Hakkımızda 100
Ortaklık yapısı 49.8
Teknik Bilgiler ve
Kolaylıklar
100
İnsan kaynakları 66.4
Sosyal medya bağlantısı 100
Basın Odası 83
231
Tablo 8 havalimanı özelliklerine göre web sitelerinin ortalama sayfa sayısını göstermektedir.
Havalimanı web sitelerinin sayfa sayıları havalimanının yolcu sayısı ve mülkiyet ve operasyon farklılıklarına
göre değişim göstermektedir. Küçük havalimanları büyük havalimanları ile karşılaştırıldığında web siteleri
sayfa sayılarının daha az olduğu görülmektedir. Kamuya ait havaalanlarının web siteleri sayfa sayılarının
özel işletmeler tarafından işletilen havalimanları web sitelerinden daha az sayfa sayısına sahip olduğu
gözlemlenmiştir.
Tablo 8: Havalimanı Web Siteleri Sayfa Sayıları
Havalimanı Web sitesi sayfa sayısı
İstanbul Havalimanı 112
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı 94
Ankara Esenboğa Havalimanı 103
Antalya Havalimanı 89
Zafer Havalimanı 51
Kayseri Havalimanı 39
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Son zamanlarda internet kullanımındaki hızlı gelişim insanların birbirleriyle iletişim şekilleriyle
birlikte gündelik hayatlarındaki alışkanlıklarını da değiştirmiştir. Bu değişimin ticari faaliyetlere de
yansımasıyla beraber dijital pazarlama kavramı işletmeler için stratejik önem taşır hale gelmiştir. Ülke
nüfusumuzun %60’lık kısmı (yaklaşık 48 milyon) hem internet hem de sosyal ağların kullanıcısıdır
(https://wearesocial.com/special-reports/digital-in-2017-global-overview). İnternet kullanıcısı 48 milyon
kişi de da işletmeler için pazarlama anlayışı değişimindeki zorunluluğun göstergesidir. Web siteleri
işletmelerin dijital pazarlama alanında tüketicilere açılan ilk kapısıdır. Bununla birlikte, Liang ve Law
(2003)’e göre sadece internette var olmak da başarıyı garanti etmemektedir. Auger (2005)’de çok büyük ve
giderek artan sayılarıyla web sitelerinin, işletmeleri ziyaretçileri sitelerine çekmelerine ve ziyaretçileri tüketici
konumuna dönüştürmelerini zorlaştırmakta olduğunu belirtmektedir. Ziyaretçileri web sitesine çektikten
sonraki önemli nokta ise onlara nasıl çekici ve zengin içeriğe sahip bir sitenin sunulabileceğidir. Böylece
tüketicilerin hem alışveriş yapmaları hem de siteyi tekrar ziyaret etmeleri sağlanabilecektir (Haas, 2002,
s.637). Bu nedenle bu çalışmada içerik analizi yapılarak havaalanlarının web siteleri mülkiyet şekli ve yolcu
sayısı farklılıkları kapsamında değerlendirilmiştir.
Havaalanı web sitelerinin hepsinde mevcut olan tek kategori kurumsal bilgilerin yer aldığı bölümdür.
Ancak en çok alan kaplayan kategori ise yolcu ve ziyaretçi bilgileridir. Yolcu sayısı en az olan Zafer
Havaalanı’nda ve kamu tarafından işletilen havaalanında ticari faaliyetlerle ilgili bir kategori
bulunmamaktadır. Yine bu havaalanlarının web sitelerinde sayfa sayısı ve dolayısıyla içerik diğerlerinden
232
daha azdır. Bütün havaalanlarında ortalama sayfa sayısı 81’dir. Bununla birlikte bütün havaalanı web
sitelerinde en az 2 düzey başlık yer almaktadır. Buna benzer olarak yapılan bütün karşılaştırmalarda yolcu
sayısı açısından Türkiye’deki ilk dört havaalanı olan İstanbul Havalimanı, İstanbul Sabiha Gökçen
Havalimanı, Antalya Havalimanı ve Ankara Esenboğa Havalimanında yer alan pek çok içeriğin kamu
tarafından işletilen havaalanlarının web sitelerinde ve yolcu sayısı daha az olan havaalanının web sitesinde
yer almadığı görülmektedir.
Türkiye’de kamu tarafından işletilen havaalanlarının web siteleri ve özel işletmeler tarafından
işletilen havaalanlarının web siteleri arasında içerik açısından farklılık olup olmadığı araştırma sorusu da
özel işletmelerin işlettiği havaalanlarının web sitelerinin daha zengin içeriğe sahip olduğu şeklinde
cevaplanmaktadır. Benzer şekilde bir diğer araştırma sorusunun cevabı için yolcu sayıları fazla olan ve az
olan havaalanı web siteleri içerik açısından karşılaştırılmıştır. Yolcu sayısı fazla olan havaalanları web
sitelerinin daha yoğun içeriğe sahip olduğu tespit edilmiştir.
Daha önce de ifade edildiği gibi tüketicilerin internet kullanımının artması ile işletmeler açısından
dijital pazarlamanın önemi giderek artmaktadır. Dijital pazarlama alanında web siteleri işletmelerin
tüketicilere açılan ilk kapısıdır. Ancak internetin mobil olarak erişilebilir olması farklı sosyal medya
platformlarını da ön plana çıkarmıştır. Sosyal medya kullanımındaki büyüme, havaalanlarının da kurumsal
olarak sosyal medyada yer almalarını gerektirmektedir. Sosyal medyada yer alan havaalanı sayısı artmakta ve
havaalanlarının kurumsal web sitelerinden doğrudan bağlantılar sunulmaktadır. Bir anlamda web siteleri
sosyal medyanın gelişimi için bir platform oluşturmaktadır. Dolayısıyla daha sonraki çalışmalarda
havaalanlarının dijital pazarlama faaliyetlerini derinlemesine araştırmak adına sosyal medya hesaplarının
incelenmesi doğru olacaktır.
233
KAYNAKÇA
Andreas M. Kaplan (2010), Michael Haenlein, Users of the world, unite! The challenges and opportunities of Social Media, Business Horizons 53, 59—68
Auger, P. (2005). The Impact of Interactivity and Design Sophistication on The Performance of Commercial
Websites for Small Businesses. Journal of Small Business Management, 43 (2), 119 – 137. Budd, Lucy ; Vorley, Tim, (2013), Airlines, apps, and business travel: a critical examination, Research in
Transportation Business & Management 9, 41–49 Díaz, Estrella, Martín-Consuegra, David, (2016) A latent class segmentation analysis of airlines based on
website evaluation, Journal of Air Transport Management , 55, 20e40
Gutierrez, Charletta F., Loucopoulos, Constantine, Reinsch, Roger W., (2005) Disability-accessibility of airlines’ Web sites for US reservations online, Journal of Air Transport Management, Volume 11, Issue 4, Pages 239-247.
Güreş, Nuriye, Arslan, Seda, Yalçın, Ramazan, (2013). Türk Havayolu İşletmelerinin Web Sitelerinin
Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 1, s. 173-185. 173 Jarach, David, (2001). The evolution of airport management practices: towards a multi-point,multi-service,
marketing-driven, Journal of Air Transport Management 7, 119}125 Jennings, G. (2001). Tourism research. Milton, Australia: John Wiley & Sons Australia. Haas, R. (2002). The Austrian Country Market: A European Case Study on Marketing Regional Products And
Services in a Cyber Mall. Journal of Business Research, 55 (8), 637 – 464. Halpern N., Regmi U. K., (2013). Content analysis of European airport websites, Journal of Air Transport
Management 26, 8-13 Halpern, Nigel, Pagliari, Romano, (2007). Governance structures and the market orientation of airports in
Europe’s peripheral areas. Journal of Air Transport Management 13, 376e382. Hanke, Michael ve TEO, Thompson S.(2003). “Meeting the Challenges in Globalizing Electronic Commerce
at United Airlines”, Journal of Information Technology Cases and Application, 5 (4); 21 – 38. Krippendorff, Klaus, Content Analysis, University of Pennslyvannia, 1989 Kuyucak Şengür, F., Şengür, Y., Özenen, C. G., Koçyiğit, M.M., Güngören, M., Turhan, U., Durmaz, V., Ed.
Kuyucak Şengür, F., (2016). Havaalanı Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayını, No: 3283, Eskişehir
Law, R., Leung, R., (2000). A Study of Airlines’ Online Reservation Services on the Internet, Journal of Travel Research, Vol 39, Issue 2
Liang, K. ve Law, R. (2003). A Modified Functionality Performance Evaluation Model for Evaluating The
Performance of China Based Hotel Websites. Journal of Academy of Business and Economics, 2 (2), 193 – 208. Mak, A., Wu, E. H.C., Law, R., Wu, Q., (2012), 2012 IEEE/ACIS 11th International Conference on
Computer and Information Science DOI 10.1109/ICIS.2012.35 Martin-Cejas, R.R., 2005. Tourism service quality begins at the airport. Tourism Management 27(5), 874–877.
http://dx.doi.org/10.1016/j.tourman.2005.05.005. Martin-Domingo, Luis, Martín, Juan Carlos, (2016). Airport mobile internet an innovation, Journal of Air
Transport Management 55 Michael Hanke; Thompson S H Teo, Meeting the Challenges in Globalizing Electronic Commerce at United
Airlines, Journal of Information Technology Cases and Applications; 2003; 5, 4; ABI/INFORM Global pg. 21 Nghiêm-Phúa, Bình, Suter, Jillian Rae, (2018). Airport image: An exploratory study of McCarran International
Airport Bình Nghiêm-Phúa, Journal of Air Transport Management 67, 72–84
234
Ed: Kuyucak Şengür, Ferhan; Yaz: Kuyucak Şengür, Ferhan; Şengür, Yusuf; Özenen, Cem Galip; Koçyiğit, Mutlu, Murat; Güngören, Musa; Turhan, Uğur; Durmaz, Vildan; T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 3283, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 2146.
2018 İstatistik Özetleri 2004-2018 Havalimanı İstatistikleri Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel
Müdürlüğü S: 14, 2019
P.K. Kannan, Hongshuang “Alice” Li; (2017). Digital marketing: A framework, review and research agenda, International Journal of Research in Marketing 34, 22–45
Tsai, Wen-Hsien, Chou, Wen-Chin, Leu, Jun-Der, (2011). An effectiveness evaluation model for the web-
based marketing of the airline industry, Expert Systems with Applications 38, 15499–15516 Wattanacharoensil, Walanchalee; Schuckert, Markus, Graham, Anne; Dean, Alison, (2017). An analysis of the
airport experience from an air traveler perspective, Journal of Hospitality and Tourism Management 32. 124e135 WEI, June ve OZOK, Ant (2005). Development of a Web-Based Mobile Airline Ticketing Model with
Usability Features, Industrial Management and Data Systems, 105 (9); 1261 – 1277).
Wei, June, Ozok, Ant, (2005) Development of a web‐based mobile airline ticketing model with usability features, Industrial Management & Data Systems, Vol. 105 Issue: 9, pp.1261-1277, https:// doi.org/10.1108/02635570510633293
(31/05/201828/06/2018)/(05.06.2018)(http://www.dhmi.gov.tr/haberler.aspx?HaberID=3566&yl=1&rowType=1#.WxZdFbpuJdg).
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
235The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VI
Session ChairProf. Dr. İbrahim GÜZELBEY
236
An analysis of critical factors affecting night flight training using
DEMATEL
Bilal KILIC
Dr, Ozyegin University, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-3773-6682
ABSTRACT
Over the past two decades, the commercial passenger flights have grown dramatically around the world, resulting in a massive demand for cockpit crew that is associated with an incline for well-trained pilots and professionalism-oriented flight training organizations that are essential for the civil aviation safety. With consideration in mind, the aim of the study to analyze and emphasize the importance of night flight training, one of the essential part of the pilot training. The contributing factors affecting the night flight are analyzed using DEMATEL method for the first time to the best of our knowledge. Experts determined the causal relationships between the factors by considering the complexity. The factors are ranked based on their weights. The study shows that the most crucial criteria are anxiety and stress, and the DEMATEL method is useful to show the relationship between the criteria. The result of the study will contribute to civil aviation safety.
Keywords: Aviation safety, air transportation, flight training, night flight, dematel, general aviation
237
Drones can enhance safety in aviation management by means of providing faster emergency care: Review of the literature.
Yahya Ayhan ACAR
1Assistant Professor, University of Health Sciences, Gulhane School of Medicine, [email protected]
ORCID ID: 0000-0002-9572-5738
ABSTRACT
Aim: Safety is one of the major concerns in the aviation management. In the safety policy coordination of emergency response planning must be considered, and that must be in a continuous improvement manner. Acute medical care must be detailed in the safety plan. Emergency care is aimed to save lives and prevent the possible harmful effects of the injury and other medical conditions. For this purpose fast response is critical. However, especially in out-of-hospital settings timely interventions may be challenging. Rotatory and fixed-wing aircraft have been widely used for emergency response, and aeromedical evacuation has been well established in this era. Drones as unmanned air vehicles are being used in different medical areas such as transporting of the blood samples and infection control. Emergency care is one of the most critical uses of drones in medical area. This study aims to evaluate the current scientific data about the use of drones in acute emergency care and to get a perspective for the use of drones in the safety management phase of aviation management.
Method: This is a mini-review study. A PubMed search was performed with the terms of “emergency,” “drone,” and “unmanned air vehicle.” These studies were examined by the primary researcher and the studies associated with the use of drones with the aim of emergency response were included in the study. Studies out-of-the therapeutic area, subjected to non-emergency care, and the studies which were not written in English were excluded.
Findings: Search results retained a total of 112 studies published between 1977 and 2019. A total of 72 studies were in non-medical areas, and 12 of the medical studies were not about emergency care. Three studies were not written in English, and they were also excluded. Finally, 22 studies were included in the study. The included studies were all published after the year 2015. Seven (32 %) of the studies were on medical simulation, and 5 (23 %) studies were reviews. A total of 11 (50 %) studies were on acute trauma/disaster care, 10 (45%) of them were on the subject of acute cardiac care, and 1 (5%) of them were on internal medicine. Twelve (55%) studies were subjected to automated external defibrillators.
Result: This study demonstrated that drones are being more popular in acute emergency care. Current studies are mainly on the topics of trauma/disaster management and cardiac events. Carrying the automated external defibrillators to the scene was widely studied, and the evidence suggests that they are useful for this purpose. Trauma care was focused mainly on the rescue operations as well as disaster planning. The airports are sophisticated facilities located in large areas. Drones can be used in acute healthcare services in airports. For example, automated external defibrillators can be carried to the patient faster; or first aid kits can be transmitted by drones before the ambulance reach in case of an aircraft accident. There is not any data in the current literature on this specific topic, but it seems beneficial to conduct further studies.
Keywords: Emergency, unmanned air vehicle, drone.
238
1. INTRODUCTION
1.1. Problem
Aviation and healthcare systems have several interactions. Both of these systems are essential for
human beings, and they must be under strict regulations in order to prevent any error. Because any error may
cause death in both of these systems. Safety is one of the major concerns in the aviation management as well
as the healthcare management systems. Crew resource management (CRM), and threat and error management
(TEM) have been used to reduce the risk in aviation management.
It was reported that air traffic increased by more than 86% over the past twenty years, but the rate of
fatal accidents fell significantly, and any fatality did not happen on a U.S. carrier for over twelve years (Gerstle,
2018). However, fatalities from medical errors have been reported as showing an increasing pattern, and
251,454 deaths occurred in the United States by medical errors (Gerstle, 2018).
1.2. Purpose
The aim of this study is to determine the value of the drones in the safety management phase of
aviation management and to analyze the current literature about the use of drones in acute emergency care.
1.3. Reason
Risk management strategies in aviation can be applicable in the healthcare system and vice versa.
Potential risk assessment, considering other factors and cooperation of different services are essential in
establishing a medical security system using drones, and it must be cost-effective (Robakowska et al., 2019).
1.4. Importance
Rotatory and fixed-wing aircraft have been widely used for aeromedical evacuation, and it has been
well established within several years. On the other hand, drones as unmanned air vehicles are being used in
different medical areas, such as transporting the blood samples and infection control. However, emergency
care is one of the most common uses of drones in medical area.
As an essential part of aviation management, safety must be planned in a detailed and continuous
improvement manner. For the purpose of preventing the possible harmful effects of injuries and other acute
medical conditions, providing emergency care in the early phase is essential. A safety plan must include
detailed acute medical care. However, especially in out-of-hospital settings like the airports and their environs,
timely interventions may be challenging. Employment of healthcare personnel for possible emergency
conditions in all stages of aviation management seems to waste of the resources which are always restricted.
Drones that are equipped adequately may be a cost-effective and more efficient way for emergency
interventions in a safe aviation environment.
239
2. LITERATURE
Drones were used effectively to rescue a victim from drowning in a simulation study (Backman et al.,
2018). In this study, the drone group showed better performance to carry the floatable device to the victim
compared to the traditional rescue swimming (Backman et al., 2018). This procedure has been showed as safe
and quick (Seguin, Blaquiere, Loundou, Michelet, & Markarian, 2018). Additionally, drones were showed to
decrease the time to search the drowning victims, and therefore decreasing the cardiopulmonary resuscitation
(CPR) time (Claesson, Svensson, et al., 2017). Mountain environment can complicate the rescue operations,
and it was reported that drones could be effectively used in the search and rescue operations of a snow-
covered victim (Karaca et al., 2018).
The earlier defibrillation of the out-of-hospital cardiac arrest (OHCA) patients, the better outcomes.
Several solutions were proposed to decrease the time to deliver of an automated external defibrillator (AED)
to the scene, including optimizing AED deployment strategies and using drones and mobile applications
(Delhomme et al., 2019). Proper integration of the drone AED to the existing systems has been showed to
increase the outcomes with good cost-effectiveness (Bogle, Rosamond, Snyder, & Zegre-Hemsey, 2019). An
optimized drone network was showed to reduce the AED arrival time in a mathematical model (Boutilier et
al., 2017). This delivery time can be shortened by using a Geographic Information System (GIS), especially in
the rural regions (Claesson et al., 2016) and the importance was emphasized in another study (Claesson,
Backman, et al., 2017). Drones should be used as an adjunctive to a complete system including other
therapeutic solutions like wearable technologies and extracorporeal life support (Latimer, McCoy, & Sayre,
2018). An optimized drone system may decrease the AED arrival time within one minute, and that may be of
great importance (Pulver, Wei, & Mann, 2016) to improve the outcomes of OHCA patients (Zegre-Hemsey,
Bogle, Cunningham, Snyder, & Rosamond, 2018). However, there are several debates on this specific area
(Mark, Hansen, Starks, & Cummings, 2017). Bystanders can feel more comfortable during the resuscitation of
an OHCA patient while interacting with a drone (Sanfridsson et al., 2019).
The drone assisted medical aid was supported in the military area as well as the civilian emergency
care (Braun et al., 2019). Drones can be used as a weapon rather than medical aid on the battlefield (Heszlein-
Lossius et al., 2018). Aerial view of a mass casualty incident can improve the self-perception rates as well as
the appraisal (Fernandez-Pacheco et al., 2017). It was shown that emergency medical technicians consider that
drone technology was easy to adopt in the mass casualty incident management and may improve success (Hart
et al., 2017). Drones were suggested to be used for enhancing the relief supply delivery system in case of a
disaster (Nadeem & Chandna, 2018). During a post-disaster healthcare service drones can be used to deliver
medical supply, search and rescue operations, to assess the damage and zone mapping (J. B. Rosser, Jr.,
Parker, & Vignesh, 2018).
240
Using drones for the medical purpose has been put in the agenda of the governments, and the next
steps can be counted as research initiatives for the safety issues, and optimized public awareness (J. C. Rosser,
Jr., Vignesh, Terwilliger, & Parker, 2018). They can be even used as an ambulance but there are still technical
problems (Van de Voorde et al., 2017).
3. RESULTS
This is a mini-review study. A PubMed search was performed with the terms of “emergency,”
“drone,” and “unmanned air vehicle.” These studies were examined by the primary researcher, and the studies
associated with the use of drones with the aim of emergency response were included in the study. Exclusion
criteria were data from out-of-the therapeutic area, studies subjected to non-emergency care, and the studies
which were not written in English.
Search results retained a total of 112 studies published between 1977 and 2019. A total of 72 studies
were in non-medical areas, and 12 of the medical studies were not about emergency care. Three studies were
not written in English, and they were also excluded. Finally, 22 studies were included in the study. The
included studies were all published after the year 2015. Seven (32 %) of the studies were on medical
simulation, and 5 (23 %) studies were reviews. A total of 11 (50 %) studies were on acute trauma/disaster
care, 10 (45%) of them were on the subject of acute cardiac care, and 1 (5%) of them were on internal
medicine. Twelve (55%) studies were subjected to automated external defibrillators.
Figure 1. Flowchart of the study.
241
4. DISCUSSION AND CONCLUSION
This study demonstrated that drones are being more popular in acute emergency care. Current studies
are mainly on the topics of trauma/disaster management and cardiac events. Carrying the automated external
defibrillators to the scene was widely studied, and the evidence suggests that they are useful for this purpose.
Trauma care was focused mainly on the rescue operations as well as disaster planning. The airports are
sophisticated facilities located in large areas. Drones can be used in acute healthcare services in airports. For
example, automated external defibrillators can be carried to the patient faster; or first aid kits can be
transmitted by drones before the ambulance reach in case of an aircraft accident. There is not any data in the
current literature on this specific topic, but it seems beneficial to conduct further studies.
242
5. REFERENCES
Backman, A., Hollenberg, J., Svensson, L., Ringh, M., Nordberg, P., Djarv, T., . . . Claesson, A. (2018). Drones
for Provision of Flotation Support in Simulated Drowning. Air Med J, 37(3), 170-173. doi: 10.1016/j.amj.2018.01.007 Bogle, B. M., Rosamond, W. D., Snyder, K. T., & Zegre-Hemsey, J. K. (2019). The Case for Drone-assisted
Emergency Response to Cardiac Arrest: An Optimized Statewide Deployment Approach. N C Med J, 80(4), 204-212. doi: 10.18043/ncm.80.4.204
Boutilier, J. J., Brooks, S. C., Janmohamed, A., Byers, A., Buick, J. E., Zhan, C., . . . Rescu Epistry, I. (2017).
Optimizing a Drone Network to Deliver Automated External Defibrillators. Circulation, 135(25), 2454-2465. doi: 10.1161/CIRCULATIONAHA.116.026318
Braun, J., Gertz, S. D., Furer, A., Bader, T., Frenkel, H., Chen, J., . . . Nachman, D. (2019). The Promising
Future of Drones in Prehospital Medical Care and its Application to Battlefield Medicine. J Trauma Acute Care Surg. doi: 10.1097/TA.0000000000002221
Claesson, A., Backman, A., Ringh, M., Svensson, L., Nordberg, P., Djarv, T., & Hollenberg, J. (2017). Time to
Delivery of an Automated External Defibrillator Using a Drone for Simulated Out-of-Hospital Cardiac Arrests vs Emergency Medical Services. JAMA, 317(22), 2332-2334. doi: 10.1001/jama.2017.3957
Claesson, A., Fredman, D., Svensson, L., Ringh, M., Hollenberg, J., Nordberg, P., . . . Ban, Y. (2016).
Unmanned aerial vehicles (drones) in out-of-hospital-cardiac-arrest. Scand J Trauma Resusc Emerg Med, 24(1), 124. doi: 10.1186/s13049-016-0313-5
Claesson, A., Svensson, L., Nordberg, P., Ringh, M., Rosenqvist, M., Djarv, T., . . . Hollenberg, J. (2017).
Drones may be used to save lives in out of hospital cardiac arrest due to drowning. Resuscitation, 114, 152-156. doi: 10.1016/j.resuscitation.2017.01.003
Delhomme, C., Njeim, M., Varlet, E., Pechmajou, L., Benameur, N., Cassan, P., . . . Karam, N. (2019).
Automated external defibrillator use in out-of-hospital cardiac arrest: Current limitations and solutions. Arch Cardiovasc Dis, 112(3), 217-222. doi: 10.1016/j.acvd.2018.11.001
Fernandez-Pacheco, A. N., Rodriguez, L. J., Price, M. F., Perez, A. B. G., Alonso, N. P., & Rios, M. P. (2017).
Drones at the service for training on mass casualty incident: A simulation study. Medicine (Baltimore), 96(26), e7159. doi: 10.1097/MD.0000000000007159
Gerstle, C. R. (2018). Parallels in safety between aviation and healthcare. J Pediatr Surg, 53(5), 875-878. doi:
10.1016/j.jpedsurg.2018.02.002 Hart, A., Chai, P. R., Griswold, M. K., Lai, J. T., Boyer, E. W., & Broach, J. (2017). Acceptability and perceived
utility of drone technology among emergency medical service responders and incident commanders for mass casualty incident management. Am J Disaster Med, 12(4), 261-265. doi: 10.5055/ajdm.2017.0279
Heszlein-Lossius, H., Al-Borno, Y., Shaqoura, S., Skaik, N., Giil, L. M., & Gilbert, M. (2018). Severe extremity
amputations in surviving Palestinian civilians caused by explosives fired from drones during the Gaza War. Lancet, 391 Suppl 2, S15. doi: 10.1016/S0140-6736(18)30381-7
Karaca, Y., Cicek, M., Tatli, O., Sahin, A., Pasli, S., Beser, M. F., & Turedi, S. (2018). The potential use of
unmanned aircraft systems (drones) in mountain search and rescue operations. Am J Emerg Med, 36(4), 583-588. doi: 10.1016/j.ajem.2017.09.025
Latimer, A. J., McCoy, A. M., & Sayre, M. R. (2018). Emerging and Future Technologies in Out-of-Hospital
Cardiac Arrest Care. Cardiol Clin, 36(3), 429-441. doi: 10.1016/j.ccl.2018.03.010
243
Mark, D. B., Hansen, S. M., Starks, M. L., & Cummings, M. L. (2017). Drone-Based Automatic External Defibrillators for Sudden Death? Do We Need More Courage or More Serenity? Circulation, 135(25), 2466-2469. doi: 10.1161/CIRCULATIONAHA.117.027888
Nadeem, A. B., & Chandna, Y. (2018). Remotely Piloted Life-Saving Effort vehicles and emergency
management: An analysis on revolutionizing humanitarian assistance in Pakistan. J Emerg Manag, 16(1), 7-14. doi: 10.5055/jem.2018.0349
Pulver, A., Wei, R., & Mann, C. (2016). Locating AED Enabled Medical Drones to Enhance Cardiac Arrest
Response Times. Prehosp Emerg Care, 20(3), 378-389. doi: 10.3109/10903127.2015.1115932 Robakowska, M., Slezak, D., Tyranska-Fobke, A., Nowak, J., Robakowski, P., Zuratynski, P., . . . Nadolny, K.
(2019). Operational and Financial Considerations of Using Drones for Medical Support of Mass Events in Poland. Disaster Med Public Health Prep, 13(3), 527-532. doi: 10.1017/dmp.2018.106
Rosser, J. B., Jr., Parker, B. C., & Vignesh, V. (2018). Medical Applications of Drones for Disaster Relief: A
Review of the Literature. Surg Technol Int, 33, 17-22. Rosser, J. C., Jr., Vignesh, V., Terwilliger, B. A., & Parker, B. C. (2018). Surgical and Medical Applications of
Drones: A Comprehensive Review. JSLS, 22(3). doi: 10.4293/JSLS.2018.00018 Sanfridsson, J., Sparrevik, J., Hollenberg, J., Nordberg, P., Djarv, T., Ringh, M., . . . Claesson, A. (2019). Drone
delivery of an automated external defibrillator - a mixed method simulation study of bystander experience. Scand J Trauma Resusc Emerg Med, 27(1), 40. doi: 10.1186/s13049-019-0622-6
Seguin, C., Blaquiere, G., Loundou, A., Michelet, P., & Markarian, T. (2018). Unmanned aerial vehicles (drones)
to prevent drowning. Resuscitation, 127, 63-67. doi: 10.1016/j.resuscitation.2018.04.005 Van de Voorde, P., Gautama, S., Momont, A., Ionescu, C. M., De Paepe, P., & Fraeyman, N. (2017). The drone
ambulance [A-UAS]: golden bullet or just a blank? Resuscitation, 116, 46-48. doi: 10.1016/j.resuscitation.2017.04.037 Zegre-Hemsey, J. K., Bogle, B., Cunningham, C. J., Snyder, K., & Rosamond, W. (2018). Delivery of Automated
External Defibrillators (AED) by Drones: Implications for Emergency Cardiac Care. Curr Cardiovasc Risk Rep, 12. doi: 10.1007/s12170-018-0589-2
244
Emniyet Kültürü Modelleri Üzerine Bir İnceleme Çalışması
Ersin AKTAŞ
Araş. Gör. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Yönetimi Bölümü
ORCID: 0000-0002-7783-4105
ÖZET
Faaliyet riski yüksek olan örgütlerde emniyetin sağlanması temel bir önceliktir. Emniyetin sağlanmasında anlamlı etkisi olduğu düşünülen unsurlardan birisi emniyet kültürüdür. Emniyet kültürünün, çalışanların tutum ve davranışlarını etkileyerek örgütün emniyet performansını belirlediği kabul edilmiştir. Ayrıca, eksikliği bir çok kazanın ana nedeni olarak gösterilmiştir. Fakat, emniyet kültürü karmaşık bir yapıya sahiptir. Emniyet kültürünün açıklanması ve emniyet performansı ile olan ilişkisinin belirlenmesini güçtür. Bu durum, emniyet kültürünün tanımlanması, boyutlarının belirlenmesi ve ölçme yöntemleri üzerine birçok çalışmanın yapılmasına öncülük etmiştir. Bu çalışmalar genel olarak, emniyet kültürünü bir model dahilinde açıklamanın kavramın anlaşılmasına ve hassas bir şekilde ölçülmesine katkı sağlayacağı ileri sürülmüştür. Ayrıca, modellemenin emniyet kültürü ile performansı arasındaki ilişkinin açıklanmasına ve olumlu emniyet kültürünün oluşturulmasına yardım edeceği belirtilmiştir. Bu yaklaşım, emniyet kültürünün kavramsallaştırılmasına ve ölçüm biçimine yönelik bir çok modelin önerilmesine neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı, literatürde yer alan emniyet kültürü modellerini ve olgunluk modellerini incelemektir. Çalışmada öncelikle, emniyet kültürünün farklı tanımları gözden geçirilerek kavramın genel özellikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna ek olarak, emniyet kültürü modelleri değerlendirilmiş ve emniyet kültürünün araştırılmasına yönelik yaklaşımları ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Son olarak, emniyet kültürün kavramsallaştırılmasına, ölçümüne ve oluşturulmasına yönelik önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Emniyet, emniyet kültürü, emniyet kültürü modelleri, olgunluk modelleri
245
ABSTRACT
Ensuring safety is a main priority in organizations, which have high operation risky. One of the factors which is considered to have significant impact on ensuring safety is safety culture. It has been assumed that safety culture determines safety performance of organizations through affecting the attitudes and behaviors of employees. Also, lack of it has been shown as a root cause of many accidents. However, safety culture has a complex nature. It is difficult to explain the concept and its relation with the safety performance. This led to a number of studies on the definition, dimensions and measurement methods of safety culture. In general, those studies asserted that the explanation of the safety culture within a model would contribute to understanding and precise measurement of the concept. Also, it stated that modeling would help to explain the relationship between safety culture and safety performance and the creation of an ideal safety culture. This approach led to the suggestion of many models for conceptualization and measurement of safety culture. The purpose of this study is to examine the safety culture models and maturity models which suggested in the literature. Firstly, different definitions of safety culture have been reviewed to reveal common features of the concept. Secondly, all safety culture models has explained and evaluated in order to clear approaches to safety culture researches in detail. Lastly, suggestion has been made on conceptualization, measurement and creation of positive safety culture
Keywords: Safety, safety culture, safety culture models, maturity models
246
Hata Türü Etkileri Analizi (HTEA): Bir Yer Hizmetleri İşletmesi
Uygulaması
Güzide KARAKUŞ1
Kübra Ecem ALTIN²
Sümer GÜNER3
1 Dr. Öğr. Üyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, havacılık Yönnetimi Bölümü,
ORCID ID: 0000-0002-2897-7222¹
ÖZET
Havacılık sektöründe müşteri memnuniyeti en önemli rekabet stratejilerinden biridir. Müşteri memnuniyetinin
sağlanması ancak hizmetin verildiği süre boyunca kalite yönetim sisteminin oluşturulması ve sürdürülmesi ile
mümkündür. Hizmet kalitesini iyileştirmek amacı doğrultusunda birçok teknik geliştirilmiştir. Hatanın kaynağında
belirlenmesi ve müşteriye ulaşmadan önce hatanın çözümlenmesini amaçlayan “Hata Türü Etkileri Analizi-HTEA”
bu amaç doğrultusunda kullanılan yöntemler biridir.
Hata Türü Etkileri Analizi (HTEA) (Failure Mode Effect Analysis / FMEA) tekniği 1960'lı yıllarda havacılık
endüstrisinde kullanılmak için geliştirilmiş olup uzay, kimya ve otomobil sanayinde çok önemli bir yere sahiptir.
Yöntem, uygulanmasının kolay olması ve ileri düzeyde teorik bilgiye ihtiyaç duyulmaması nedeni ile sıklıkla tercih
edilmektedir. Bu çalışmada HTEA tekniğinin bir yer hizmetleri işletmesinde farklı üç vaka için uygulamasına ve
elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Hata, Hata Türü Etkileri Analizi, HTEA, Kalite İyileştirme, Havacılık
247
Failure Mode Effect Analysis (FMEA): A Ground Services Company
Application
ABSTRACT
Customer satisfaction is one of the most important competitive strategies in the aviation industry. Ensuring
customer satisfaction is only possible by establishing and maintaining a quality management system throughout the
period of service. Many techniques have been developed to improve service quality. “Failure Mode Effect Analysis
/ FMEA”, which aims to identify the error at its source and resolve the error before reaching the customer, is one
of the methods used for this purpose.
Failure Mode Effect Analysis (FMEA) technique was developed in the 1960s for use in the aerospace industry and
has a very important place in the aerospace, chemical and automobile industries. The method is frequently
preferred because it is easy to apply and does not require advanced theoretical knowledge. In this study, the
application of FMEA technique for three different cases in a ground service company and the findings obtained
are presented.
Keywords: Failure, Failure Mode Effect Analysis, FMEA, Quality Improvement, Aviation.
1. GİRİŞ
Literatürde birçok farklı tanımı olmak ile birlikte en temel anlatım ile hata planlanan veya
beklenilen ile gerçekleşen arasındaki olumsuz farktır. Hatalar işletmelerde önemli maddi ve manevi
kayıplara neden olduğundan ortaya çıkmadan önce öngörülmesi ve önlenmesi konusunda farklı çalışmalar
yapılmaktadır. İşletmelerde hataları meydana gelmeden önce tespit ederek hata maliyetlerini minimize
etmeye yönelik olarak kullanılan önemli tekniklerden biri Hata Türü Etkileri Analizidir (HTEA) (Sönmez
ve Ünğan, 2017: 219).
Yöntem, ürün ve ya hizmet üretim sürecinde hatanın müşteriye ulaştırılmaması ve hatanın
meydana geldiği durumda ortaya çıkacak sorunun müşteriymiş gibi algılanması temeline dayanmaktadır
(Yaylalı, 2008: 8). HTEA, bir seviyede belirlenmiş potansiyel hatanın bir sonraki alt seviyeye etkisini
araştıran ve süreklilik gerektiren bir yöntemdir (Sharma, Kumar ve Kumar, 2005: 986). Yöntem, bir
tasarım veya üretim sürecindeki olası tüm hataların tanımlanması ve işletmelerin tasarım aşamasındayken
hataların öngörülüp engellenmesi prensibine dayanmaktadır (www.quality-one.com/fmea/, E.T.:
03.09.2019).
FMEA birçok sektörde farklı ölçekte işletmeler tarafından uygulanmakta olan bir kalite iyileştirme
aracıdır. Dünyanın önde gelen işletmelerinin de bu yöntemi tercih etmesinin nedeni aşağıdaki gibi
sıralanabilir (Stamatis, 2003):
Ürün, hizmet veya sürecin kalitesini ve güvenilirliğini arttırır,
248
İşletmenin imaj ve rekabet gücünü iyileştirir,
Müşteri memnuniyetinin artmasına katkı salar,
Ürün geliştirme zaman ve maliyetinde avantaj sağlar,
Optimum sistem tasarımına katkı sağlar,
Sistemleri sadeleştirmeye yardımcı olur, maliyetleri azaltır,
Kritik ve önemli karakteristiklerin tanımlanmasına katkı sağlar,
Yeni üretim ya da montaj süreçlerinin oluşturulmasına katkı sağlar,
Hataların tanımlanmasına ve önlenmesine katkı sağlar,
Düzeltici faaliyetlerin tanımlanmasına katkı sağlar,
Tasarım, üretim veya montaj operasyonlarında kurumsal hafıza oluşturulmasına katkı
sağlar,
Risk analizi ve risk azaltma faaliyetlerine destek sağlar.
Yukarıda sıralanan birçok avantajı ve kolay uygulama prosesleri HTEA yöntemini tercih etmek ve
uygulamasını yaygınlaştırmak için önemli boyuttadır.
2. HTEA UYGULAMA AŞAMALARI
Hata türü etkileri analizi, başarısızlık oranını ortadan kaldırarak veya azaltarak ürün / sistem
performansını artırmak için düzeltici eylemlere öncelik veren bir karar verme aracıdır (Chang ve Sun, 2009:
630). Bir HTEA çalışmasının bir üretim döngüsüne uygulanması, bir dizi ardışık adımın izlenmesi
anlamına gelir: her bir bölümdeki sürecin veya ürünün analizi, tespit edilen olası başarısızlıkların listesi,
sıklıklarının değerlendirilmesi, şiddeti ve tespit/saptama değerinin belirlenmesi, problemin geniş kapsamlı
değerlendirmesi ve olası başarısızlık olasılığını ortadan kaldıracak veya azaltabilecek düzeltici eylemlerin ve
kontrol planlarının belirlenmesi (Scipionivd, 2002: 496). Tekniğin uygulama aşamaları farklı kaynaklarda
farklı sınıflandırmalara tabii tutulmak ile birlikte en genel şekliyle aşağıda belirtilen aşamalarda
gerçekleştirilmektedir (Çeber, 2010; Chang ve Sun, 2009; Chiozza ve Ponzetti, 2009):
1. Çalışılacak bir işlem / kapsam belirlemek: Kapsamın doğru belirlenmesi gereksiz zaman ve
emek kaybının önüne geçilmesini sağlayacak ve sonuçların etkinliğini arttıracaktır.
2. Disiplinler arası bir ekibin kurulması: Sorun hakkında yeterli bilgiye sahip, görev ve
sorumlulukları belirlenmiş, disiplinler arası, 4-6 kişilik ekipler oluşturulması çalışmanın başarısını
arttıracaktır.
3. Çalışılan süreçle ilgili bilgi toplanması ve düzenlenmesi: Prosesin ve alt proseslerinin
incelenmesi, bilgi toplanması ve analiz edilmesi ile olası hataların belirlenmesi sağlanır.
249
4. Risk / tehlike analizi yapılması,
4.1. Olası hataların belirlenmesi; fikir geliştirme çalışmaları yapılarak oluşması muhtemel hataların
ve kök sebeplerinin belirlenmesi sağlanır. Bu aşamada beyin fırtınası balık kılçığı diyagramı, vb.
yöntemler uygulanabilir.
4.2. Olası hataların etkilerinin belirlenmesi; olası hatanın prosesin müşterisi (son müşteri veya bir
sonrası proses sorumlusu) üzerinde ne tür etkilere yol açabileceği belirlenir.
4.3. Mevcut kontrollerin belirlenmesi; proseste uygulanmakta olan kalite kontrol faaliyetleri
belirlenerek hatanın oluşmasını engellemek için mevcut durumda nerelerde önlem alınabileceği
belirlenir.
4.4. Ortaya çıkma değerinin belirlenmesi; hatanın oluşma olasılığının belirlenmesi aşamasıdır.
Hatanın vuku bulması olasılığı, o hatanın ortaya çıkma değeridir. Hataların ortaya çıkma değerleri
Tablo 1’de düzeylerine göre sınıflandırılmıştır (Mill-Std, 1980: 30).
Tablo 1: Ortaya Çıkma / Olasılık Derecelendirme Tablosu
Hata Olasılığı Olası Hata Oranı Derece
Hata kaçınılmaz ½’den fazla 10
Çok yüksek 1/3 9
Yüksek 1/8 8
Kısmen yüksek 1/20 7
Kısmen orta 1/80 6
Orta 1/400 5
Kısmen düşük 1/2000 4
Düşük 1/15000 3
Çok düşük 1/150000 2
Hemen hemen olanaksız 1/1500000’den düşük 1
Kaynak: Pillay ve Wang, 2003; Stamatis, 2003
4.5. Şiddet değerinin belirlenmesi; Oluşacak hatanın müşteriye ulaşması durumundaki etkinin
değerlendirilmesidir. Hata etkisi ile şiddet değeri arasında doğrusal bir ilişki vardır. Hatanın şiddeti
Tablo 2’de belirtildiği gibi 1-10 arasında belirlenmektedir (Aran, 2006: 57).
250
Tablo 2: Şiddet (müşteri etkisi) Derecelendirme Tablosu
Sınıf Etki Kriter Derece
1. sınıf
Tehlikeli Emniyet ile ilgili hata/arıza. 10
Ciddi Emniyet ile ilgili arıza. Hata herhangi bir uyarı ile meydana gelir. 9
Çok büyük Ürünün ana özellikleri ilgili hata. Ürün tamamen hurdaya ayrılır. 8
2. sınıf
Büyük Ürün / süreç üzerinde kritik etki. Ürünün ayıklanması ve bir bölümünün
(%100’den az) hurdaya ayrılması gerekir. 7
Önemli Ürün istenen performansta değildir. Ürün yeniden işlenerek hatalar
giderilebilir. 6
3. sınıf Orta Ürün performansı ve süreç üzerinde orta şiddetli etki mevcuttur. 5
Küçük Ürün performansı veya proses üzerinde düşük şiddetli etki mevcuttur. 4
4. sınıf
Önemsiz Ürün performansı veya proses üzerinde önemsiz bir etki mevcuttur.
Ancak hata müşteriler tarafından fark edilir. 3
Çok
önemsiz
Ürün performansı veya proses üzerinde çok önemsiz etki. Hata
müşteriler tarafından fark edilmez. 2
Etkisi yok Ürün performansı veya proses üzerinde hiç etki yoktur 1
Kaynak: Pillay ve Wang, 2003; Reid, 2005; Aran, 2006)
4.6. Saptama / tespit edilebilirlik değerinin belirlenmesi; ortaya çıktığı varsayılan hatanın
sebebinin müşteriye ulaşma olasılığıdır. Saptama / tespit edilebilirlik değeri Tablo 3’de belirtildiği
gibi 1 – 10 aralığında belirlenir.
Tablo 3: Saptama / Tespit Edilebilirlik Tablosu
Tespit etme Derece
Hemen hemen imkansız 10
Çok zor 9
Zor 8
Çok az 7
Az 6
Orta 5
Ortanın üstü 4
Yüksek 3
Çok yüksek 2
Hemen hemen kesin 1
Kaynak: Pillay ve Wang, 2003; Aran, 2006
251
4.7. Risk öncelik sayısının (RÖS) hesaplanması; HTEA’da RÖS sayısı; ortaya çıkma olasılığı,
şiddet ve tespit edilebilirlik değerlerinin çarpımı ile elde edilir.
Risk Öncelik Sayısı (RÖS) = Olasılık (O) × Şiddet (Ş) × Saptama Değeri (S)
5. Eylem ve sonuç ölçütlerini geliştirilmesi ve uygulanması; hesaplanan RÖS değeri doğrultusunda
alınacak önlemlerin belirlenmesi aşamasıdır. Alınacak önlemler ile gerekli düzeltici faaliyetler hayata
geçirildikten sonra süreç tekrarlanarak yeni RÖS değeri hesaplanır. RÖS değeri kabul edilebilir seviyeye
inene kadar süreç yenilenir.
Ford Otosan (1998: 15), HTEA uygularken risk öncelik değerlerine göre düzeltici önlemler alma
kararlarını şu ölçütler ışığında yapmaktadır (Aran, 2006);
RÖS<40 olduğunda önlem alınmasına ihtiyaç görülmemektedir.
40 ≤ RÖS ≤ 100 olduğunda önlem alınırsa faydalı olacaktır.
RÖS > 100 olduğunda ise kesinlikle önlem alınmalıdır.
Ağırlık değerini küçültmek için de, ürün ya da sistemin tasarımının üstünde çeşitli iyileştirmeler
yapılabilmektedir. Ağırlık derecesinin düşürülemediği bazı durumlarda saptama değerini düşürmeye
gidilebilmektedir. Bu durumda (www.fmeca.com, E.T: 21.12.2018);
Kontrol sıklığı arttırılmaktadır,
Kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi ile güvenilirliği artırılmaktadır,
Uygunsuz parçaların bir diğer müşteriye ulaşımını önleyebilecek ek tedbirler uygulanmaktadır.
Bu çalışmada bir yer hizmetleri işletmesinde örnek olaylar üzerinde RÖS değerlerinin hesaplanması
aşaması gerçekleştirilmiş olup süre kısıtı nedeni ile iyileştirilmeler üzerine çalışma yapılmamıştır.
İyileştirmeler için öneriler sunulmuş ve benzer çalışmalardan edinilen bilgiler doğrultusunda iyileşme için
öngörüler sunulmuştur.
3. YER HİZMETLERİ İŞLETMESİNDE HTEA UYGULAMASI
X Yer Hizmetleri A.Ş., Türkiye’de yer hizmetlerinde faaliyette bulunmak üzere kurulan ve
günümüzde de bu faaliyetlerini sürdüren bir yer hizmeti kuruluşudur. X Yer Hizmetleri A.Ş. müşteri
odaklılık ve hizmette kalite anlayışını “müşteri istek ve beklentilerini tam olarak karşılamak ve
beklentilerinin ötesine geçmek” olarak tanımlamıştır. Bu prensibe bağlı olarak üst kademe yönetimi ile
stratejik kararlar alınarak ulusal ve uluslararası düzeyde standartlara uyumlu olan Kalite Yönetim Sistemini
kurmuştur ve bunu belgelendirmiştir.
X Yer Hizmetleri A.Ş kalite sisteminin yanında havacılık sistemi içerisindeki operasyonlarının
emniyet ve sağlık unsurunun takip edilmesi ve geliştirilip iyileştirilmesi amacı ile Emniyet Yönetim Sistemi
(SMS)’ni uygulamaya başlamış ve mevcut diğer süreçlerle eşzamanlı bağlantısını sağlayıp süreci
252
sürdürmektedir. Kuruluş bünyesinde; yer hizmetleri, ramp, yük kontrol ve haberleşme, otobüs(servis)
hizmetleri ve kargo & antrepo hizmetleri sunulmaktadır
X Yer Hizmetleri A.Ş.’ de süreç HTEA uygulanmıştır. Yer hizmetleri sürecinde her bir adım,
kendi içinde büyük bir önem arz etmektedir. Yer hizmetleri kapsamında, bir yolcunun havalimanına
girişinden uçağa binişine kadar, yolcuya çeşitli hizmetler verilmektedir. X Yer Hizmetleri A.Ş. yılın en
yoğun dönemlerinde bir hafta da yaklaşık olarak 25.000 kadar yolcuya hizmet sunmaktadır. Bu yoğunlukta,
yolcu hizmetleri departman görevlileri, yolculara maksimum kalite de hizmet vermek isterken, çeşitli
aksaklıklarla karşılaşabilmektedirler. Kontuar açılıp, uçağa kabul işlemleri sonlana kadar zaman ile yarış
yaşanmaktadır. Bunun neticesinde; rutin personel hataları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Süreç ilerlerken
ilgili birimler arası çekilen mesajlar gözden kaçabilmektedir. Bu uygulama da X A.Ş’nin yolcu hizmetleri
departmanında HTEA ile iyileştirme yapılması amaçlanmıştır.
3.1. HTEA Kapsamının Belirlenmesi
Uygulama sürecinde X yer hizmetleri alt süreci olan yolcu hizmetleri üzerinde çalışılmıştır. Check-
in, boarding, transit uçuş ve SOM mesajı üzerinde çalışılma gerçekleştirilmiştir.
3.2. HTEA Takımının Kurulması
HTEA çalışması için alanında uzman 4 kişilik takım oluşturulmuştur.
3.3. HTEA Uygulanacak Sürecin İncelenmesi
HTEA uygulamasının başlangıcında, ilk olarak ekip üyelerinin tümü hizmet süreci hakkında
gerekli tüm bilgileri edinmiştir. Süreç liderler tarafından detaylı olarak dokümante edilmiş ve kaydedilmiştir.
3.3.1. VAKA 1: Check-in işlemleri ile görevli çalışanlar, uçuşa yolcu almak sureti ile check-in
işlemlerini başlatmışlardır. Uçak bir iç istasyondan gelip dış hat olarak devam etmektedir. Uçağın, ilk bacak
uçuşunda (bağlantılı olarak) dış hat uçuşuna devam edecek yolcular mevcuttur ve geliş mesajları arasında
SOM mesajı da bulunmaktadır. Check-in işlemlerine başlandığında transit yolcuların yerlerinin bloke
edilmesi unutulmuş ancak uçak frekansa girdiğinde uçak içinde transit yolcuların da olduğu fark edilmiştir.
Yapılan hatanın düzeltilmesi adına boarding işlemleri esnasında son mesaj baz alınarak, yolcuların yerlerini
değiştirme işlemi yapılmış ve uçak bu nedenle gecikmeli olarak kalkabilmiştir.
Bu aşamada vakanın anlaşılabilmesi amacı ile kavramları tanımlamak faydalı olacaktır (Ergün,
2016):
Check-in: Yolcu ve bagajlarının kayıt altına alınması ve çeşitli hizmetlerin sunulması süreci uçuşa
kabul (check-in) işlemleri olarak adlandırılmaktadır
Boarding: Yolcu bagajını teslim aldıktan ve yer tahsisi yapıldıktan sonra yolcunun uçağa kabulünü
sağlamak amacı ile yolcuya biniş kartı (boardingpass) hazırlanması işlemidir.
Transit Yolcu: Seyahatin başladığı havalimanı ile sona ereceği havalimanı arasında herhangi bir
nokta da 24 saatten az duraklama yapan, sonrasında aynı ya da farklı bir havayolu firması ile seyahate
devam eden yolcular transit yolcu olarak adlandırılır.
253
a. Beyin Fırtınası ve Olası Hata Türlerinin Belirlenmesi
Hizmet üretim sürecinin ve tutulan kayıtların incelenmesi doğrultusunda hatalar tespit edilmiştir.
Vaka da karşılaşılan hataların hangi türe dâhil olduğu konusunda HTEA takımı beyin fırtınası yapmıştır. İlk
beyin fırtınasın da hatalar belirlenmiş ve gruplandırılmıştır. İkinci beyin fırtınasında ise ne gibi önlemler
alınacağı tartışılmıştır.
Mevcut hata türleri şunlardır;
- Check-in işlemleri sonrasında transit yolcularının yerlerinin bloke edilmemesi,
- Bir koltuğun birden fazla yolcuya tahsis edilmesi,
- Uçağın rötarlı kalkışı.
Genel olarak hata türü insan kaynaklı olan usul ve işlemsel hata türlerindendir.
b. Olası Hata Nedenlerinin Belirlenmesi
İnsan kaynaklı hatalar, sürecin merkezinde insan olması nedeni ile yaşanan tecrübesizlik,
dikkatsizlik vb. durumlardan kaynaklanmaktadır. Süreç ilerlerken, sürece konu olan personelin fizyolojik ve
psikolojik durumu bu gibi hatalara sebep olabilmektedir.
c. Olası Hata Etkilerinin Belirlenmesi
Olası hata etkilerinin belirlenmesinde yolcu hizmeti üretim süreci incelenirken, kullanılan
kayıtlardan elde edilenlerle yola çıkılmıştır. Transit yolcuların yerlerinin bloke edilmemesi dolayısı ile check-
in işleminin hatalı yapılması ve bunun doğrultusunda uçağın rötarlı kalkışına sebep olmuştur. Bu sonuçlara
göre yolcu şikayetleri artmakta ve müşteri memnuniyeti azalmaktadır. Uzun vade de ise işletme için prestij
kaybına sebep olmaktadır.
d. Mevcut Kontrollerin Belirlenmesi
Harekat bölümü dahil olmak üzere sürecin tüm aşamalarında önce saptama daha sonra önlemeye
yönelik kontroller uygulanmaktadır. Bu kontroller yolcuların havalimanına girişi ile başlayıp uçağa emniyetli
bir şekilde binmesi işleminin bütün süreçlerde etkilidir.
e. Olasılık/Ortaya Çıkma, Şiddet ve Saptama/Tespit Değerinin
Belirlenmesi
Olasılık / Ortaya çıkma, şiddet ve saptama/tespit değerleri hesaplanırken süreci oluşturan tüm
elemanlar incelenmiş, süreç sahipleri (yolcu hizmeti personelleri) ile görüşülmüştür. Ortaya çıkma değeri
belirlenirken olasılık derecelendirme tablosu, şiddet değeri belirlenirken şiddet değeri tablosu, saptama
değeri belirlenirken tespit edilebilirlik tablosundan yararlanılmıştır. Puanlama sistemi 1-10 arası
derecelendirme sistemi ile yapılmıştır.
254
Tablo 4: Vaka 1 RÖS Hesaplaması
Sıra Potansiyel Hata Türü Saptama Değeri Şiddet Olasılık RÖS DEĞERİ
1
Check-in işlemleri
sonrasında transit
yolcularının yerlerinin
bloke edilmemesi
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
yüksektir (3)
3.sınıf, Orta
(5) Kısmen Orta (6) 3 X 5 X 6 = 90
2 Bir koltuğun birden fazla
yolcuya tahsis edilmesi
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
yüksektir (3)
3. Sınıf,
Küçük (4) Yüksek (8) 3 X 4 X 8 = 96
3 Uçağın rötarlı kalkışı
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
hemen hemen
kesindir (2)
2. Sınıf,
Önemli (6)
Oldukça yüksek
hata neredeyse
kaçınılmaz (10)
2 X 6 X 10 = 120
Elde edilen veriler sonucunda mevcut durumdaki hata türlerinin çoğunun giderilmesi gerektiğine
karar verilmiştir. RÖS değerinin düşürülmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Ortalama risk öncelik sayısı 40
olarak belirlenmiştir. Bu risk öncelik sayısı hesaplandıktan sonra orta düzeyde bir riskin mevcut olduğu
belirlenmiştir.
Hata türlerine bakıldığında, bazı hataların sebeplerinin başka bir temel hatadan kaynaklandığı
görülmektedir. Örneğin; uçağın rötarlı kalkması, check-in aşamasında yapılan hatadan kaynaklanmıştır.
f. Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi ve Uygulanması
Tespit edilen hatalar ilgili talimatlara uyulmaması ve öngörülemeyen insan kaynaklı hatalardır.
Personelin, yolcu hizmetleri faaliyetinde bulunurken, uyması gereken ilgili kaynaklardan (ICAO: Annex 9
(Kolaylıklar), ICAO: Doc:9626,9562 (Havalimanı Ekonomisi El Kitabı), ECAC (Avrupa Sivil Havacılık
Konferansı, DOC: 30 Part 1) yararlanılarak oluşturulan yer hizmeti el kitabına ve kalite yönetim sistemine
uygun davranması gerekmektedir. Önlemeye yönelik adımlar arasında en önemli olan personele gerekli
eğitimin eksiksiz bir şekilde verilmesidir. Bunların yanı sıra gerekli denetimlerin yapılması ile de bu tip
hataların önüne geçilebilmektedir.
g. İyileştirme Süreci ve Bulgular
1.no’lu hata türü: Check-in işlemleri sonrasında transit yolcuların yerlerinin bloke edilmemesini önlemek
için bir personelin gün içinde yapmış olduğu bütün işlemlerini daha önceden hazırlanmış kontrol listesinde
gerekli işaretlemeleri yapılması sağlanmalı ve bu gibi işlemlerin gözden kaçmasının önüne geçilmelidir.
Yapılmış farklı uygulamalar incelendiğinde bu iyileştirme sürecinin hayata geçirilmesi ile 90 bulunan RÖS
değerinin 32’ye düşürülerek, %65’lik bir iyileştirme gözlemlenmesi beklenmektedir.
2.no’lu hata türü: Bir koltuğun birden fazla yolcuya tahsis edilmesi sonucunda uçak içinde karışıklık
meydana gelmiştir. Bu durumun önlenmesi için gerekli sistemlerin güncellemelerinin yapılması
gerekmektedir. Bunun yanı sıra, çalışanların sistem arızası olasılığını göz önünde bulundurarak, her uçuş
255
için gerekli işlemleri manuel olarak yapması ve belgelendirip uçuş sonuna kadar saklaması önerilmektedir.
Yapılmış farklı uygulamalar incelendiğinde bu iyileştirme sürecinin hayata geçirilmesi ile 96 olarak bulunan
RÖS değeri 39.36 ya düşürülerek %59’luk iyileştirme gözlenmesi beklenmektedir.
3.no’lu hata türü: Uçağın rötarlı kalkışı hatası üstteki diğer iki hatanın sonucunu oluşturan bir
hatadır. Bu sebeple, yukarı da önerilen aşamalar uygulanıp gereken önlemler alınır ve diğer iki hata türü
önlenir ise uçağın rötarlı kalkışının da önüne geçilmiş olunacaktır. Bu iyileştirme sürecinin hayata
geçirilmesi ile 120 olarak belirlenen RÖS değerinin, %70’lik bir iyileştirme ile 36’ya kadar düşmesi
beklenmektedir.
3.3.2. VAKA 2: İç hat kontuarına başvuru yapan Çin pasaportuna sahip bir yolcu için yer
hizmetleri personeli SAW (İstanbul) aktarmalı AHT (Yunanistan) bağlantılı transfer uçuşu için check-in
işlemlerini tamamlamıştır. SAW istasyonuna ulaşıldıktan sonra yapılan kontrollerde yolcunun Yunanistan
için aldığı vizenin geçerlilik süresinin başlamasına bir gün kaldığı tespit edilmiştir. Yolcu AHT uçuşundan
offload edilip bileti değiştirilmiş ve havayolu tarafından konaklama hizmeti verilmiştir. Bu durum hem
operasyonel hem de maddi olarak havayolları zarar görmesine sebep olmuştur.
Bu aşamada vakanın anlaşılabilmesi amacı ile kavramları tanımlamak faydalı olacaktır (Ergün,
2016):
Check-in: Yolcu ve bagajlarının kayıt altına alınması ve çeşitli hizmetlerin sunulması süreci uçuşa
kabul (check-in) işlemleri olarak adlandırılmaktadır.
Boarding: Yolcu bagajını teslim aldıktan ve yer tahsisi yapıldıktan sonra yolcunun uçağa kabulünü
sağlamak amacı ile yolcuya biniş kartı (boardingpass) hazırlanması işlemidir.
Transit Yolcu: Seyahatin başladığı havalimanı ile sona ereceği havalimanı arasında herhangi bir
nokta da 24 saatten az duraklama yapan, sonrasında aynı ya da farklı bir havayolu firması ile seyahate
devam eden yolcular transit yolcu olarak adlandırılır.
Hizmet Hakkı: Uçuşa kabul edilmeme, uçuşların iptali, uçuşların gecikmesi durumunda,
havayolu işletmesi yolculara belirli hizmetleri sunmakla sorumlu kılınmıştır. Uçuşun iki saat ya da daha
fazla gecikmesi durumunda yolculara soğuk ve sıcak içecek ikramı yapılması gerekmektedir. Gecikme
süresi üç ila beş saat arasında ise soğuk ve sıcak içecek ikramının yanı sıra yemek ya da kahvaltı ikramı da
yapılmalıdır. Gecikmenin beş saati aşması durumunda verilen ikram hizmetine, ara yemekler de ilave
edilmektedir. Yolcuların bir ya da iki gece konaklamasının gerektiği hâllerde havayolu işletmesi, konaklama
olanaklarını sunmak durumundadır. Bununla birlikte konaklama yeri ile havaalanı arasında ulaşımın
sağlanması da havayolu işletmesinin sorumluluğundadır.
Başlangıç Noktası (Origin Point/Emberkation): Yolcu bileti üzerinde görülen ilk çıkış
noktasıdır. Yani yolculuğun başladığı ilk noktadır.
Varış Noktası (Destination/Disemberkation): Yolcu bileti üzerinde görülen son varış
noktasıdır. Yani yolculuğun son (nihai) varış noktasıdır.
256
Ara Noktalar (Mid Points): Başlangıç noktası ile varış noktası arasında kalan nokta veya
noktalardır. Ara noktalar uçağın iniş yaptıktan sonra tekrar kalkış yapana kadar (duraklama) geçen süreye
bağlı olarak ikiye ayrılmaktadır.
Duraklama Noktası (Stopover Point): 24 saatten fazla duraklama yapılan noktalardır.
Aktarma noktası (No Stopover Point): 24 saatten az duraklama yapılan noktalardır.
a. Beyin Fırtınası ve Olası Hata Türlerinin Belirlenmesi
Hizmet üretim sürecinin ve tutulan kayıtların incelenmesi doğrultusunda hatalar tespit edilmiştir.
Vaka da karşılaşılan hataların hangi türe dahil olduğu konusunda HTEA takımı beyin fırtınası yapmıştır. İlk
beyin fırtınasın da hatalar belirlenmiş ve gruplandırılmıştır. İkinci beyin fırtınasında ise ne gibi önlemler
alınacağı tartışılmıştır.
Mevcut hata türleri şunlardır;
- Chechk-in işlemleri sürecinde personelin gerekli kontrolleri uygun şekilde gerçekleştirmemesi,.
- Havayolunun yaşanan durum sonrası maddi zarara sebep olunması,
- Operasyonel aksaklıkların ortaya çıkması.
Genel olarak vakadaki hata türü insan kaynaklı olan usul ve işlemsel hata türlerindendir.
b. Olası Hata Nedenlerinin Belirlenmesi
İnsan kaynaklı hatalar, sürecin merkezinde insan olması nedeni ile yaşanan tecrübesizlik,
dikkatsizlik vb. durumlardan kaynaklanmaktadır. Süreç ilerlerken, sürece konu olan personelin fizyolojik ve
psikolojik durumu bu gibi hatalara sebep olmaktadır.
c. Olası Hata Etkilerinin Belirlenmesi
Olası hata etkilerinin belirlenmesinde yolcu hizmeti üretim süreci incelenirken, kullanılan
kayıtlardan elde edilenlerle yola çıkılmıştır. Personelin check-in esnasında yolcuya ait pasaport ve vizenin
özenli bir şekilde kontrolünün sağlanmaması sonucu ikinci ara noktada fark edilmesi ve orada operasyonel
aksaklıklara ve havayolu açısından maddi kayba neden olmuştur. Bunların yanı sıra yolcu tarafından
havayoluna karşı mercilere şikâyette bulunulması şirket bünyesinde olumsuz bir durum ortaya çıkarmıştır.
Şirketin hem maddi kayba uğraması, hem de prestij açısından zararı söz konusu olmuştur.
d. Mevcut Kontrollerin Belirlenmesi
Karşı destinasyonda bulunan yolcu hizmetleri bölümü dahil olmak üzere sürecin tüm aşamalarında
önce saptama daha sonra önlemeye yönelik kontroller uygulanmaktadır. Yolcunun havalimanına girişi ile
başlayıp uçağa emniyetli bir şekilde binmesi ve uçuşunu bitirmesi işleminin bütün aşamalarında etkilidir.
257
e. Olasılık/Ortaya Çıkma, Şiddet ve Saptama/Tespit Değerinin
Belirlenmesi
Olasılık / Ortaya çıkma, şiddet ve saptama/tespit değerleri hesaplanırken süreci oluşturan tüm
elemanlar incelenmiş, süreç sahipleri (yolcu hizmeti personelleri) ile görüşülmüştür. Ortaya çıkma değeri
belirlenirken olasılık derecelendirme tablosu, şiddet değeri belirlenirken şiddet değeri tablosu, saptama
değeri belirlenirken tespit edilebilirlik tablosundan yararlanılmıştır. Puanlama sistemi 1-10 arası
derecelendirme sistemi ile yapılmıştır.
Tablo 5: Vaka 2 RÖS Hesaplaması
Sıra Potansiyel Hata Türü Saptama Değeri Şiddet Olasılık RÖS
DEĞERİ
1
Chechk-in işlemleri
sürecinde personelin
gerekli kontrolleri uygun
şekilde
gerçekleştirmemesi.
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali çok yüksektir.
(2)
2.sınıf,
Önemli
(6)
Kısmen
yüksek
(7)
2 X 6 X 7 = 84
2
Havayolu işletmesinde
maddi kayba sebep
olunması
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali orta
seviyededir. (5)
2. Sınıf,
Büyük
(7)
Oldukça
yüksek, hata
neredeyse
kaçınılmaz
(10)
2 X 6 X 7 = 84
3
Operasyonel aksaklık
yaşanması
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali yüksektir. (2)
2. Sınıf,
Önemli
(6)
Kısmen
yüksek
(7)
2 X 6 X 10 =
120
Vaka analizinin sonucunda mevcut durumdaki hata türlerinin çoğunun giderilmesi gerektiğine
karar verilmiştir. RÖS değerinin düşürülmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Ortalama risk öncelik sayısı 40
olarak belirlenmiştir. Bu risk öncelik sayısı hesaplandıktan sonra orta düzeyde bir riskin mevcut olduğu
belirlenmiştir.
f. Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi ve Uygulanması
Tespit edilen hatalar ilgili talimatlara uyulmaması ve öngörülemeyen insan kaynaklı hatalardır.
Personelin, yolcu hizmetleri faaliyetinde bulunurken, uyması gereken ilgili kaynaklardan (ICAO: Annex 9
(Kolaylıklar), ICAO: Doc:9626,9562 (Havalimanı Ekonomisi El Kitabı), ECAC (Avrupa Sivil Havacılık
Konferansı, DOC: 30 Part 1) yararlanılarak oluşturulan yer hizmeti el kitabına ve kalite yönetim sistemine
uygun davranması gerekmektedir. Önlemeye yönelik adımlar arasında en önemli olan personele gerekli
eğitimin eksiksiz bir şekilde verilmesidir. Bunların yanı sıra gerekli denetimlerin yapılması ile de bu tip
hataların önüne geçilebilmektedir.
Çalışanların gerekli talimatlara uyarak vize, pasaport, yolcuya ait kimlik vb. dokümanların
kontrolünü yapması istenmektedir.
258
g. İyileştirme Süreci ve Bulgular
1.no’lu hata türü: Check-in işlemleri sürecinde personelin gerekli kontrolleri uygun şekilde gerçekleştirmemesi
hatasına karşılık yer hizmetleri el kitabında yazan check-in işlemlerinin aşamaları ve yapılması gerekenler
aynı dokümantasyonda sabitlenip bir belge haline getirilmeli, o belge çalışanların sürekli görebileceği bir
şekilde kontuara sabitlenmelidir. Çalışanlar işbaşı eğitimlerinde sık sık sınava tabi tutulmalıdır. Hesaplanan
RÖS değeri 84 olarak bulunmuş olup, önerilen adımların uygulanması sonucunda RÖS değerinin 30’a
düşürülmesi ve % 65’lik bir iyileşme gerçekleşmesi öngörülmektedir.
2.no’lu hata türü: Operasyonel aksaklık yaşanması hatasının önlenmesi için, uçuşa kadar olan bütün
uygulamaların olağan şekilde yapıldığının, üst yönetim tarafından onaylanarak, belirlenen zamanlarda iç
denetimlerin gerçekleştirilmesi önlem olarak belirlenebilir. Böylece daha az hata yapılıp operasyonel hata
silsilesinin önüne geçilmiş olunacaktır. Belirlenen iyileştirme faaliyetinin gerçekleştirilmesi ile 84 olarak
belirlenen RÖS değerinin, %65’lik bir iyileştirme ile 30’a düşürülmesi amaçlanmaktadır.
3.no’lu hata türü: Havayolunun maddi zararına sebep olunması sonucunun önlenmesi için, daha
önceki hataların düzeltilmesi önemli bir katkıya neden olacaktır. İlk iki hatanın giderilmesi için yapılacak
faaliyetler sonrasında 3 nolu hatanın 120 olarak bulunan RÖS değerinin 30’a düşürülerek %75’lik bir
iyileştirme sağlanması öngörülmektedir.
3.3.3. VAKA 3: 15: 00 / 24: 00 vardiyasında, dış hat geliş uçağını karşılamak için Yolcu Hizmetleri
memuru planlaması unutulmuştur. Bu esnada, dış hatlar gelen yolcu kapısında bulunan kontuar işçisi
çalışanı durumu görüp, ilk yolcu otobüsünü karşılamaya çalışmış ancak sorun yaşamış ve bazı yolcular
transfer kapıdan geçerek pasaport kontrol noktasına uğramadan ülkeye giriş yapmışlardır. Durum Gümrük
Muhafaza memuru tarafından fark edilmiş ve yolcular pasaport polisine yönlendirilmiştir. Konu ile ilgili
tutanak tutularak valiliğe aktarılmıştır. Kaptana bilgi verildikten sonra gecikmeli olarak uçak itme işlemine
başlanmıştır.
Bu aşamada vakanın anlaşılabilmesi amacı ile kavramları tanımlamak faydalı olacaktır:
Dış Hat Uçuş: Dış hat uçuşu, bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan hava yolu seyahatine denir.
Uluslararası havalimanları aracılığı ile yapılır ve ülkeler arası turizm ve ticareti mümkün kılar. İçerisinde
dutyfreeshop, pasaport kontrol noktaları, yeme içme alanları, lounge bölümleri ve bekleme salonları
bulunan dış hatlar terminalleri üzerinden dış hat uçuşları gerçekleşir. Uluslararası taşımacılık yetkisine sahip
hava yolu şirketleri, dış hat seferleri ile bu terminaller üzerinden hizmet sağlar. Terminal içerisinde, giden
ve gelen uçakların bilgisi bulunan panellerin yanı sıra check-in işlemlerinin yapıldığı kontuarlar, hava yolu
acenteleri, kiosk cihazları ve opsiyonel olmak üzere döviz büroları gibi bölümler bulunur.
(https://www.flypgs.com)
259
a. Beyin Fırtınası ve Olası Hata Türlerinin Belirlenmesi
Hizmet üretim sürecinin ve tutulan kayıtların incelenmesi doğrultusunda hatalar tespit edilmiştir.
Vaka da karşılaşılan hataların hangi türe dahil olduğu konusunda HTEA takımı beyin fırtınası yapmıştır. İlk
beyin fırtınasın da hatalar belirlenmiş ve gruplandırılmıştır. İkinci beyin fırtınasında ise ne gibi önlemler
alınacağı tartışılmıştır.
Mevcut hata türleri şunlardır;
- Dış hat gelen yolcuların pasaport kontrollerinin yapılmaması,
- Olayların valiliğe gitmesi ile yaşanan prestij kaybı,
- Operasyonel faaliyetlerin gecikmeli olarak yapılması.
Genel olarak vakadaki hata türleri insan kaynaklı olan usul ve işlemsel hata türleridir.
b. Hata Nedenlerinin Belirlenmesi
İnsan kaynaklı hatalar, sürecin merkezinde insan olması nedeni ile yaşanan tecrübesizlik,
dikkatsizlik ve özveri eksikliği gibi sebeplerden kaynaklanmaktadır. Süreç ilerlerken, sürece konu olan
personelin fizyolojik ve psikolojik durumu bu gibi hatalara sebep olabilmektedir.
c. Olası Hata Etkilerinin Belirlenmesi
Olası hata etkilerinin belirlenmesinde yolcu hizmeti üretim süreci incelenirken, kullanılan
kayıtlardan elde edilen bilgiler ile yola çıkılmıştır. Yolcu hizmetleri personelinin dikkatsizliği ve unutkanlığı
ile birlikte dış hat gelen yolcuların karşılanmaması sebebi ile yolcuların pasaport kontrolünden geçmeden
ülkeye girişi son anda engellenmiştir. Bu durumun valiliğe kadar gitmesi ile yer hizmetleri şirketinin
güvenlik açığı ile hareket ettiği izlenimi oluşmuş ve prestij kaybına uğramıştır. Bunun yanında yolcuların
inişi sağlandıktan sonra yapılacak operasyonel faaliyetlerde de gecikme yaşanmış, uçağın yerde kalma süresi
uzamış ve havayoluna maddi kayıp yaşatılmıştır. Bu nedenle yer hizmetlerine karşı yolcular, yerel yönetim
ve havayolu şirketi tarafından güven kaybı söz konusu olmuştur.
d. Mevcut Kontrollerin Belirlenmesi
Yolcu hizmetleri memurları, yer hizmetleri personelleri ve bunların eğitimi, konsantrasyonu ve
yapmakla yükümlü oldukları işler ile ilgili önce saptama daha sonra önlemeye yönelik kontroller
uygulanmaktadır. Bu kontroller yolcuların uçuşu gerçekleştirdikten sonra, uçaktan inip havalimanını terk
edene kadar geçen bütün süreçlerde etkilidir.
e. Olasılık/Ortaya Çıkma, Şiddet ve Saptama/Tespit Değerinin
Belirlenmesi
Olasılık / Ortaya çıkma, şiddet ve saptama/tespit değerleri hesaplanırken süreci oluşturan tüm
elemanlar incelenmiş, süreç sahipleri (yolcu hizmeti personelleri) ile görüşülmüştür. Ortaya çıkma değeri
belirlenirken olasılık derecelendirme tablosu, şiddet değeri belirlenirken şiddet değeri tablosu, saptama
260
değeri belirlenirken tespit edilebilirlik tablosundan yararlanılmıştır. Puanlama sistemi 1-10 arası
derecelendirme sistemi ile yapılmıştır.
Tablo 6: Vaka 3 RÖS Hesaplaması
Sıra Potansiyel Hata Türü Saptama Değeri Şiddet Olasılık RÖS DEĞERİ
1
Dış hat gelen yolcuların
pasaport kontrollerinin
yapılmaması.
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali yüksektir. (2)
1. sınıf,
Tehlikeli
(9)
Kısmen düşük
(4) 2 X 9 X 4 = 72
2 Operasyonel faaliyette
gecikme yaşanması
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali çok yüksektir.
(2)
2. Sınıf,
Önemli
(6)
Oldukça
yüksek hata
neredeyse
kaçınılmaz
(10)
2 X 6 X 10 = 120
3
Yer hizmeti şirketinin
prestij kaybı.
Kontrollerin hata
türünü belirlemesi
ihtimali hemen hemen
kesindir. (1)
2. Sınıf,
Önemli
(6)
Yüksek
(8) 1 X 6 X 8 = 48
Vaka analizinin sonucunda mevcut durumdaki hata türlerinin çoğunun giderilmesi gerektiğine
karar verilmiştir. RÖS değerinin düşürülmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Ortalama risk öncelik sayısı 40
olarak belirlenmiştir. Bu risk öncelik sayısı hesaplandıktan sonra orta düzeyde bir riskin mevcut olduğu
belirlenmiştir. Hata türlerine bakıldığında, bazı hataların diğer bir temel hatadan kaynaklandığı
anlaşılmaktadır. Örneğin; ‘pasaport kontrollerinin yapılmaması sonucunda yer hizmeti şirketinin prestij
kaybı yaşaması’.
f. Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi ve Uygulanması
Tespit edilen hatalar ilgili talimatlara uyulmaması ve öngörülemeyen insan kaynaklı hatalardır.
Personelin, yolcu hizmetleri faaliyetinde bulunurken, uyması gereken ilgili kaynaklardan (ICAO: Annex 9
(Kolaylıklar), ICAO: Doc:9626,9562 (Havalimanı Ekonomisi El Kitabı), ECAC (Avrupa Sivil Havacılık
Konferansı, DOC: 30 Part 1) yararlanılarak oluşturulan yer hizmeti el kitabına ve kalite yönetim sistemine
uygun davranması gerekmektedir. Önlemeye yönelik adımlar arasında en önemli olan personele gerekli
eğitimin eksiksiz bir şekilde verilmesidir. Bunların yanı sıra gerekli denetimlerin yapılması ile de bu tip
hataların önüne geçilebilmektedir.
Personelin belirlenen vardiya saatleri içinde işlerinin başında bulunmaları ve gereken işlemleri
yapmaları konusunda hassasiyet gösterilmelidir.
g. İyileştirme Süreci ve Bulgular
1.no’lu hata türü: Dış hat gelen yolcuların pasaport kontrollerinin yapılmaması hatasının önlenmesi için,
belirlenen vardiya saatinde, belirlenen personelin yerinde olması sağlanmalıdır. İşini aksatan çalışanlar için
gerekli yaptırımlar uygulanmalı ve bu gibi durumlarla karşılaşmanın önüne geçilmelidir. Ayrıca yoğun bir
261
havalimanında yaşanan bir olay ise personel sayısı arttırılmalı ve işgücü yeterliliği sağlanmalıdır. Çalışanların
motivasyonunun üst düzeyde tutulması için de gerekli önlemler alınmalıdır. Böylelikle 72 olarak bulunan
RÖS değerinin %45’lik bir iyileştirme ile 39.6 seviyesine düşürülmesi beklenmektedir.
2.no’lu hata türü: Operasyonel faaliyette gecikme yaşanması hatasının önüne geçilmesi için, her bir
işlemin (check-in, boarding, pasaport işlemleri vb.) zamanında ve doğru bir şekilde yapılması
gerekmektedir. Ele alınan kaynaklara eksiksiz bir şekilde uyarak ve personel eğitimlerini aksatamadan
verimli bir şekilde gerçekleştirerek, operasyonel faaliyetlerin eksiksiz ve zamanında başlayıp bitmesi
sağlanmalıdır. Personel istihdamının da bu süreçte doğru bir şekilde yürütülmesi önem arz etmektedir.
Belirlenen önlemlerin alınması ile birlikte 120 olarak bulunan RÖS değerinin %75’lik bir iyileştirme ile 30
seviyesine düşürülmesi beklenmektedir.
3.no’lu hata türü: Yer hizmeti şirketinin prestij kaybı hatası bir önceki iki hatanın sonucu olarak
temellendirilen bir hatadır. Yetkili makamlara (valilik, havayolu yöneticileri vb.) gerekli açıklamaların
yapılması ve yaşanan aksaklığın sebebinin karşı tarafa uygun bir şekilde açıklanması ile prestij kaybının
önüne geçilebileceği düşünülmektedir. Ayrıca diğer iki hatanın sonucu niteliğinde bir hata olması sebebiyle,
yukarıda belirtilen önlemlerin alınması ile bu aşamaya gelinmesinin önüne geçilebilecektir. Belirlenen
önlemlerin alınması ile birlikte 48 olarak bulunan RÖS değerinin %32’lik bir iyileştirme ile 32,64 seviyesine
düşürülmesi beklenmektedir.
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
HTEA (Hata Türü Etkileri Analizi) bir ürünün ya da hizmetin bütün süreçlerinde henüz ortaya
çıkmamış olup, ortaya çıkma olasılığı olan hataları sorunun temelinde bertaraf etmeyi amaçlayan proaktif
bir tekniktir. Müşteri istek ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde sağlamak amacıyla yola çıkılan hizmet sektöründe,
birtakım hatalar ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Çalışma kapsamında yapılan araştırmalarda ve yapılan
görüşmelerde HTEA uygulamasının havacılığın teknik alanlarında çıkış bulduğu ancak hizmet sektöründe,
özellikle de havacılığın hizmet alanında yerini bulamadığı görülmüştür.
Bu çalışmada bir yer hizmetleri işletmesinde HTEA örnek olaylar üzerinde uygulanmıştır.
Vakalardaki hatalardan yola çıkılarak, öngörülen durumun tespit edilip başarılı bir şekilde ortadan
kaldırılması planlanmıştır.
Uygulamanın ilk aşamasında 4 kişilik takımlar oluşturulmuştur. Takımda sürece hakim ve alanında
uzman kişilerin olmasına dikkat edilmiştir. X A.Ş. de alanında uzman 4 kişilik ekipler oluşturulmuştur.
Takım fikir geliştirme yöntemleri ile mevcut ve olası sorunları belirlemiş, mevcut durumdaki kontrolleri
değerlendirmiştir. Hataların nedenleri ve sebep oldukları ya da olacakları etkiler ortaya çıkarılmıştır. Her bir
hatanın ortaya çıkma, şiddet ve saptama değerleri ilgili tablolardan faydalanılarak derecelendirilmiştir.
Gerçekte yaşanmış olan üç ayrı vaka ele alınıp, hataları tek tek belirlenip tablo haline getirilmiş ve
dereceleri kaydedilmiştir. Tüm hata oranları içinde en yüksek dereceli hata türü 120 RÖS değerine sahip
olan uçağın rötarlı olarak kalkması ve havayolu şirketinin maddi uğraması olarak belirlenmiştir. Gerekli
değerlendirmeler yapılarak hatanın giderilmesi için öneriler sunulmuştur. Ancak yeni RÖS değerinin
262
hesaplanması süre kısıtı nedeni ile mümkün olmamış, hizmet sektöründe uygulanmış farklı HTEA
çalışmalarından yola çıkılarak yer hizmetlerindeki vakaların RÖS değerlerindeki iyileştirmeler
öngörülmüştür.
Sonuç değerleri mevcut ve potansiyel hataları sıfıra indirememiş fakat HTEA takımı tarafından
uygun değer olarak kabul edilen 40 RÖS değerinin altına düşürülmüş ve bazı hatalarda ise optimum
seviyenin sağlandığı gözlemlenmiştir. Hizmet sektöründe sürecin merkezinde insan olması sebebi ile azda
olsa risk olacağı düşünüldüğü takdirde bu değer büyük oranda bir iyileştirme yapıldığını bize göstermiştir.
Göz ardı edilmemesi gereken en önemli nokta, sağlanan iyileştirmenin devamlılığı için kontrollerin ve risk
değerlendirmelerin sürdürülebilirliğinin gerektiğidir.
HTEA çalışmasında edinilen en önemli nokta yönetimin ve ilgili bölüm yöneticilerinin yapılacak
çalışmaya destek sunmasıdır. Çalışmanın başında işlem aşamalarının detaylı planlanması, sistematik olarak
yürütülmesi ve plana sadık kalınması konusunda hassasiyet gösterilmesi başarı oranını arttıracaktır.
Uygulama takımı oluşturulurken konu ile ilgili bilgi ve yetki sahibi kişilere mutlaka yer verilmelidir. Bu
kişilerin sürecin farklı adımlarında görev alan çalışanlardan olması, takımda farklı bakış açıları ile yeni
fikirlerin geliştirilmesinde ve sorunların çözümlenmesi açısından önemlidir.
5. KAYNAKÇA
Aran, G. (2006). Kalite İyileştirme Sürecinde Hata Türü Etkileri Analizi (FMEA) ve Bir Uygulama. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat.
Chang, D. S., ve Paul Sun, K. L. (2009). Applying DEA to Enhance Assessment Capability of
FMEA. International Journal of Quality & Reliability Management, 26(6), 629-643. Chiozza, M. L., ve Ponzetti, C. (2009). FMEA: A model for Reducing medical Errors. Clinica chimica
acta, 404(1), 75-78. Çeber, Ö. (2010). Hata Türü ve Etkileri Analizi Yönteminin Üretim Sektöründe Uygulanması. Yayınlanmış
Doktora Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Ergün, N. (2016). Yolcu Hizmetleri. Eskişehir: Açık Öğretim Fakültesi Dizgi Ekibi. Ford Motor Company (1988). Potential Failure Mode and Effects Analysis (FMEA) Reference Manual,
Detroit, MI: Ford Motor Company. Franceschini, F., ve Galetto, M. (2001). A New Approach for Evaluation of Risk Priorities of Failure Modes
in FMEA. International Journal of Production Research, 39(13), 2991-3002. MIL- STD 1629 A (revised) Procedures for Performing a Failure Mode Effects and Criticality Analysis,
Department of Defence, USA 1984. Pillay, A., ve Wang, J. (2003). Modified Failure Mode and Effects Analysis Using Approximate
Reasoning. Reliability Engineering & System Safety, 79(1), 69-85. Reid, R. D. (2005). FMEA - Something Old, Something New. Quality Progress, 38(5), 90-93. Scipioni, A., Saccarola, G., Centazzo, A., ve Arena, F. (2002). FMEA Methodology Design, Implementation
and Integration with HACCP System in A Food Company. Food control, 13(8), 495-501.
263
Sharma, R. K., Kumar, D., ve Kumar, P. (2005). Systematic Failure Mode Effect Analysis (FMEA) Using Fuzzy Linguistic Modelling. International Journal of Quality & Reliability Management, 22(9), 986-1004.
Sönmez, Y., Ünğan C.M. (2017), Hata Türü Etkileri Analizi ve Otomotiv Parçaları Üretiminde Bir
Uygulama, İşletme Bilimi Dergisi (JOBS), 5(2): 217-245. Stamatis, D. H. (2003). Failure Mode and Effects Analysis – FMEA from Theory to Execution, Second Edition,
ASQC Quality Pres, Wisconsin, s. 28-34. Yaylalı, C. (2008). Kalite İyileştirmede Hata Türü ve Etkileri Analizi ve Bir Üretim Sürecinde Uygulama. Yüksek
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. www.quality-one.com/fmea/, E.T.: 03.09.2019. www.flypgs.com, E.T.: 04.09.2019. www.fmeca.com, E.T: 21.12.2018.
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
264The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VII
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Sertif DEMİR
265
Havacılık Sektörünün Gelişiminde Kümelenme Yaklaşımı ve Stratejik
İşbirliği Anlaşmalarının Etkisi
Filiz HASGÜL1
Suat BEGEÇ2
1 THK Üniversitesi, [email protected]
2 Doç. Dr., THK Üniversitesi, [email protected]
ORCID: 0000-0002-0066-9658
ÖZET
Havacılık sektörü incelendiğinde küresel üreticilerinin ve tedarikçilerinin belirli coğrafi bölgelerde yoğunlaştıkları gözlenmektedir. Endüstriyel kümelenme olarak tanımlanan bu ortamlarda büyük ana yüklenici firmalar ve küçük alt yüklenici firmalar birlikte yer almaktadır. Sektörün bilgi birikimine dayalı olması, kalifiye işgücü gerektirmesi, alt yüklenici ve tedarikçilerden oluşan ilişki ağını oluşturan bu yapı, savunma ve havacılık sanayi kümelenmelerinin rekabet gücünü olumlu yönde etkilemektedir. Bu çalışmada öncelikle havacılık sektöründe yer alan ana yüklenici firmalar ve alt yüklenici firmaların üretim yapısı ve ilişkileri irdelenmektedir. Bu bağlamda havacılık sektöründe gözlenen ana yüklenici firmalar ve alt yüklenici firmalar arasında ortaya çıkması muhtemel problemlerin çözümüne ve sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik stratejik işbirliği geliştirilmesi konusu ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Endüstriyel kümelenme, stratejik işbirliği, rekabet analizi.
266
Clustering Approach and the Impact of Strategic Cooperation Agreements on the Development of the Aviation Sector
ABSTRACT
When the aviation sector is examined, it is observed that global manufacturers and suppliers are concentrated in certain geographical regions. In these environments, which are defined as industrial clustering, major main contractors and small subcontractors take part together. The fact that the sector is based on knowledge, requires qualified and trained workforce and; structured which constitutes the relationship network of subcontractors and suppliers, positively affects the competitiveness of the defense and aviation industry clusters. In this study, the production structure and relations of the main contractor companies and subcontractors in the aviation sector are examined. In this context, the issue of developing sustainable strategic cooperation in order to solve the problems that may arise between the main contractor companies and subcontractors observed in the aviation sector is discussed.
Keywords: Industrial clustering, strategic cooperation, competition analysis.
1. GİRİŞ
Günümüzün küreselleşmiş rekabet ortamında, belirli bir coğrafi bölgede yoğunlaşan firmaların
rekabet avantajları önemli bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Havacılık sektörü, dünya ekonomisindeki en
büyük ve küreselleşmiş endüstrilerden biridir. Sektördeki temel aktörler ise küresel düzeyde etkin rol
oynayan büyük ana yüklenici firmalar ve çevrelerinde yer alan alt yüklenicilerdir. Küresel havacılık sektörü
birkaç ülkede yoğunlaşmış olsa da, piyasa yapısı ve üretim sistemi açısından en hızlı küreselleşen
endüstrilerden biri olduğu gözlenmektedir (Deloitte, 2016).
Havacılık kümenmeleri, özellikle ekonomik etkilerinin coğrafi boyutuna ve ilgili bilgi yayılmalarına
bağlı olarak, diğer yüksek teknoloji kümelerinden belirgin bir şekilde farklılaşmaktadır. Sektörün kendine
has özellikleri - yani değer zincirinin küresel boyutu, yatırımın ortalama büyüklüğü, yeni bir ürün veya
hizmetin gelişim sürecinin uzunluğu, havacılık endüstrisinin ülke ekonomisi için stratejik önemi, ve
sunulan ürün ve hizmetlerin niteliği - havacılık kümeleri daha yüksek düzeyde uluslararasılaştırma
göstermektedir.
Uluslararası havacılık programlarındaki kümeler arası ortak işbirliğinin yaygınlaşması, daha güçlü
uluslararası işbirliği elde ederek, geleneksel bölgesel boyutu aşan ticari ilişkiler ve bilgi aktarımı için geniş ve
derin ağlar yaratmıştır.Kümeyi bir arada tutan unsur yasal yükümlülüklerden ziyade kurumlar arası işbirliği
ve güvendir. Firmalar küme bünyesinde bulunduklarında daha verimli ve yaratıcı olabilmektedir.
Kümelenme uygulamalarında en önemli aktörlerden biri de devlettir. Devletler çok sayıda
paydaşın bir küme dahilinde toplanmasını teşvik eder ve destekler. Ayrıca kümeler ile kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki ilişkiyi düzenler ve denetler. Havacılık kümelenmelerinde devletin rolü hem yüksek
Ar-Ge maliyetlerinin karşılanmasında, hem de nihai ürünleri satın alan müşteri rolü ile sektörde kilit bir
konuma sahiptir. Kümelenmedeki aktörlerin çeşitliliği, firmalar ve bölgeler arasındaki işbirliğini teşvik eden
bir ortamın varlığı için gerekli koşullardır.
Endüstriyel kümelenmeler, ekonomik kalkınmanın ve küresel rekabet gücünün temel modeli
olarak görülmektedir. Bilgi birikimi ve bilgi üretiminin artan rolü ve önemi ile birlikte “yenilik” ve “firma
267
ilişkileri” kavramları gün geçtikçe önemli hale gelmiştir. Türkiye’de savunma ve havacılık sektörünün
teknolojik gelişiminin artırılması ve kazanılan bilgi birikimi ve kabiliyetlerin sürdürülebilirliliğinin
sağlanması amacıyla 2018-2022 yıllarını kapsayan “Sektörel Strateji Dokümanı” hazırlanmış ve hayata
geçirilmiştir. Bu dökümanın hazırlanmasındaki amaç yerlileştirilmesi hedeflenen öncelikli alanları
belirlemek savunma ve havacılık sektörününe yön vermektir. Temel amaç tasarım ve üretim kabiliyetine
sahip tabana yayılmış bir tedarik zinciri oluşturacak sistem ve alt sistemleri üretebilecek yerli kuruluşların
oluşturulmasıdır (SSM, 2018).
Bu çalışmada “Sektörel Strateji Dökümanında” yer alan hedef ve beklentiler doğrultusunda Türk
havacılık sektörünün değer zinciri ve hiyerarşik piramit yapısı incelenerek, önerilen piramit modeli
konusunda yapılan çalışmalar analiz edilerek, staretejik işbirliği konusunda geliştirme önerileri sunulmuş ve
atılması gereken adımlaradeğinilmiştir.Bu amaçla öncelikle kümelenme kavramı genel olarak ve havacılık
ışığında incelenmiş ve Türkiye'deki savunma ve havacılık sektörünün gelişimi hakkında bilgi verilmiştir.
Elde edilen bulgular ışığında sektörünün gelişimi için önerilen stratejik işbirliği anlaşmaları kümelenme
yaklaşımı açısından analiz edilmiş ve incelenmiştir.
2. LİTERATÜR
Havacılık sektörü, dünya ekonomisinde artan bir öneme sahiptir. Bu bu bölümde, dünya genelinde
ve Türkiye'de özel havacılık kümeleri örneklerini ve küme kavramını havacılık bağlamında incelemeyi
amaçlamıştır.
2.1. Endüstriyel Kümelenme
Literatürde “cluster” olarak anılan ve dilimize “kümelenme” kavramıyla ifade edilen yeni
ekonomik kalkınma anlayışı, günümüzde birçok karar vericinin ve araştırmacının ilgilendiği bir konu
olmuştur. Kümelenme kavramların tartışılması ise Alfred Marshall’ın 1920’lerde sanayi bölgelerine yönelik
çalışmalarına kadar uzanmaktadır (Alsaç, 2010). Porter(1990) “Endüstriyel Kümelenme” kavramını
akademik olarak inceleyen ilk araştırmacıdır.
Porterbaşlangıçta endüstriyel bir kümeyi, “bir ülkede konumlanmış ana oyuncuları ile, düşey
(alıcı/satıcı) veya yatay (ortak müşteriler, teknoloji vb.) ilişkiler aracılığı ile bağlı firmalar ve endüstriler”
olarak tanımlamıştır. Literatürde yaygın olarak benimsenen küme veya kümelenme tanımları
incelendiğinde, kümelerin coğrafi yakınlık, yoğunlaşma ve ilişki ağları gibi kavramlar ile açıklandığı görülür.
İzleyen yıllarda bu tanım gelişerek daha kapsamlı ve anlaşılır bir şekle dönüşmüş ve benimsenmiştir. Buna
göre endüstriyel kümelenme “Belirli alanda birbirine bağlı firmaların ve kurumların (üniversiteler gibi)
coğrafi olarak yoğunlaşmalarıdır” (Porter, 2000).
Kümelenme yaklaşımının Türkiye’ye yansımasının hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başlamasıyla
birlikte, havacılık sektörü açısından konuya yaklaşıldığındakümelenme yapılanmalarının yeni yeni
oluşmakta olduğu ya da sektörel olarak yoğunlaşmışsektörlerin kurumsallaşmaya gittikleri görülebilir.
Ülkemizdeki havacılık sektöründeki öbeklenmeler ve yoğunlaşmalar incelendiğinde var olan potansiyel ile
ilgili farkındalığın son dönemde arttığı ve bu konuda çeşitli birlikteliklerin gerçekleştirildiği görülmektedir
(Yalçınkaya, 2014).
268
Anadolu Kümelenmeleri İşbirliği Platformu (2019) incelendiğinde, Ankara OSTİM Savunma ve
Havacılık Kümelenmesi (OSSA), ODTÜ Teknokent Savunma Sanayi Kümelenmesi (TSSK), İstanbul
Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenmesi (SAHA), İzmir Havacılık ve Uzay Kümelenmesi, Eskişehir
Havacılık Kümelenmesi (ESAC) ile Bursa BTSO Uzay ve Havacılık Kümelenmesi (BASDEC)faaliyete
geçen savunma ve havacılık kümelenmeleri olduğu görülmektedir (AKIP, 2019).
2.2. Kümelenme ve Rekabet Üstünlüğü
Küreselleşmenin, işletmenin faaliyette olduğu ekonomik çevreye olan etkilerinin yanında
işletmelerin faaliyet alanları üzerinde de doğrudan etkisi vardır. Küreselleşme sonucu ortaya çıkan
teknolojik ve çevresel faktörlerin değişimi, işletmelerin uluslararası alanda faaliyet göstermesinin önünü
açarak, aralarındaki rekabeti de artırmıştır (Aydoğan ve Şensözlü,2015).
Gelişmiş bir endüstriyel kümelenmede öne çıkan çok sayıda ortak unsurlar bulunmaktadır
(Alüftekin vd., 2009).Gençyılmaz, (2007) çalışmasında Endüstriyel kümelerin paydaşlara sunduğu ortak
yararları geniş olarak açıklamıştır.
Uluslararası pazardaki havayollarına tedarik edilen uçak yapımında yer alan az sayıda kuruluş
vardır. Havacılık endüstrisindeki bu oyuncuların bir kısmı Boeing, Airbus, Cessna ve RaytheonBombardier
ve Spirit'tir (Niosi, J. andZhegu, M., 2005). Bu sektörde çok sayıda büyük ölçekli uçak üreticisi
bulunmamasına rağmen, mevcut firmalar arasında orta düzeyde rekabetçi rekabet yaratarak havayolları ile
uzun vadeli tedarik sözleşmeleri kazanmak için rekabet ederler.
2.3 Havacılık Sektöründe Değer Zinciri
Havacılık sektörü, "uçak, uzay aracı, uçak motoru, tahrik ünitesi ve ilgili parçalar" üreten yüksek
teknoloji endüstrisidir. Bir etki alanı olarak, havacılık endüstrisi coğrafi yakınlık, uzun proje yaşam
döngüsü, daha uzun öğrenme eğrisi gibi bazı benzersiz özelliklere sahiptir. Değer zinciri, Ar-Ge,
mühendislik tasarımı, imalat, montaj, bakım, onarım ve revizyonu kapsayan uzun bir proje yaşam döngüsü
ile karakterize edilir. Yoğun teknoloji ve güvenlik gereksinimleri, Ar-Ge ve sertfikasyonfaaliytleri için
önemli yatırımları zorunlu kılmaktadır.
Değer zinciri, Şekil 1’de gösterildiği gibi “imalat” ve “hizmet”aşamalarından oluşmaktadır. Üretim
segmenti tasarım, imalat ve alt montajı içerirken, servis segmenti finans ve yatırımlar, satış ve destek ve
bakım-onarım tesisleri gibi fonksiyonlardan oluşur (DesaiandManjunath, 2018).
269
Şekil 1. Uçak üretimi değer zinciri (DesaiandManjunath, 2018)
Havacılık endüstrisi, Niosi ve Zhegu (2005) tarafından yapılandırılan, Şekil 2'de gösterildiği gibi,
“Katmanlar-Tiers” olarak da adlandırılan tabakalı ve hiyerarşik bir örgütsel modeli izleyerek, az sayıda
büyük şirket etrafında merkezileşen ve ileri düzeyde küreselleşmiş bir özelliğe sahiptir.
270
Şekil 2. Uçak üreticileri piramidi (Niosi ve Zhegu, 2005)
Piramidin tepesinde, uçak geliştirme ve tedarik zinciri yönetiminden sorumlu olan uçak üreticileri
vardır. İzleyen kademede ise uçak modül ve bileşenlerinin montajını yapan bir ya da birkaç büyük
teknolojik üretici firma vardır. Bunlar, piramidin orta veya alt pozisyonlarına yerleştirilir. Böyle bir bölgesel
sanayi örgütü yapısı, piramidi “yöneten” firmanın dolaylı olarak karar verdiğini ve küme içinde başarılı bir
şekilde kayıtlı olması için diğer yerel kuruluşlar için gerekli olan bilgi ve yetkinliklerin ne olduğuna karar
verdiğini ima eder. Bu nedenle, kümelenme organizasyonunun tamamı, lider şirketin (veya şirketlerin)
rekabet stratejisinden ve bilgi gereksinimlerinden etkilenir ve diğer şirketler ve kuruluşlarla ilişkiler
hiyerarşiktir (DesaiandManjunath, 2018).
Büyük şirketler projenin ana sahibidir ve aviyonik sistemler, tahrik sistemleri ve uçak gövdesi
yapıları gibi 1. Kademe tedarikçilerinden büyük modülleri temin etmektedir. Takip eden seviyelerde, 1.
Kademe'ye ve hatta bazen uçak üreticilerine parça ve bileşen sağlayan küçük ve orta ölçekli işletme
tanımlanmaktadır.
Bir uçak inşa etmek karmaşık bir süreçtir. Örneğin, Boeing 787 Dreamliner, tüm dünyada
tasarlanmış ve üretilmiş yaklaşık 2.3 milyon parçaya sahiptir ve bir uçak inşa etmek için tüm bu bileşenler
bir araya getirilmelidir (Boeing, 2019). Buradaki en önemli unsur, bir küresel tedarik zincirini koordine
etme kabiliyetinin varlığıdır. Eğer bir şey yanlış giderse tüm uçak üretimi etkilenir ve şirketler için büyük
kayıplara neden olabilir. Alınacak tüm kararlar yüksek derecede risk içerir. Örneğin, Boeing’in 787
Dreamliner’ın ana bölümlerinin tasarım ve üretimini dış kaynaklara verme kararı, hatalı uçak parçaları, ana
ürün teslimat gecikmeleri ve sonucunda Boeing için büyük kayıplarla sonuçlanmıştır (Boeing., 2019).
Gelişen teknolojilerin artan karmaşıklığı ve heterojenliği, yeni bir uçak programı başlatmanın
yüksek geliştirme maliyetleri ile bağlantılı olarak, bu endüstriyi riskli kılmaktadır. Bu deneyimin ardından ve
uçak üreticileri coğrafi olarak dağılmış işlemlerin verimli bir şekilde nasıl entegre edileceğini
öğrendiklerinde, tüm modül ve sistemlerin geliştirilmesini 1. Kademe tedarikçilere dış kaynak sağlamaya
başladılar. Sonuç olarak, ilk kademe tedarikçilerin sayısı yıllar içinde azalmaktadır.
3. BULGULAR
3.1. Türk Havacılık Sektörünün Gelişimi
Son yıllarda, Türk savunma ve havacılık sektörü, ihtiyaçların yurt içinde karşılanması ve bölgesel
bir pazar olma yolunda ilerlemeye karar vermiş ve küresel rekabette yerini almaya başlamıştır. Ülkemizde
özellikle savunma amaçlı havacılık sanayisinde sistem entegrasyonu kabiliyetini kazanmış ve önemli bileşen
ve parçaların yerel olarak üretildiği bir konuma ulaşılmıştır. Türkiye’de savunma ve havacılık sektörü için
geliştirilen stratejiler yerlilik oranını artırmayıamaçlamaktadır. Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM)
“Sanayi Katılımı ve Offset (SK/O) Yönergesinde yaptığı değişiklikle, SK/O tabanı yüzde 50’den yüzde
70’e, yan sanayi ve KOBİ payı da asgari yüzde 30’a yükseltilmiştir” (SASAD, 2011).Yerlileştirme ve
271
millileştirme olarak tanıtılan bu süreç özellikle ana yüklenici firmalar için üretim organizasyonu ile alt
yüklenici ilişkileri kurmaları ve geliştirmenin gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. (Eceral, 2017).
Dünyanın en büyük savunma sanayi şirketlerinin sıralandığı en prestijli listelerden biri olarak anılan
ABD merkezli Defence News 2019 Top 100 listesinde yer alan Türk Savunma Sanayii şirketleri,
ASELSAN listede 52. sırada,TUSAŞ 57. sırada ve ROKETSAN 98. sıradan listede yer almıştır (Defence
News, 2019).
Türkiye savunma ve havacılık sektörünün geldiği bu düzey önemli bir başarıdır. Diğer yandan
Türkiye toplamının 3,4 milyar dolarkadar olduğu ve bunun listenin ilk sırasında bulunan firmanın
cirosunun yüzde onundan küçük olduğu da dikkati çekmektedir.
SSM (2018), savunma sanayi tedarik zincirinin Şekil 3’te verilen piramit yapılanma esas alınarak
gerçekleştirilmesihedeflenmektedir.Önerilen bu piramit yapılanma,Niosi ve Zhegu (2005) tarafından
geliştirlenveŞekil 2’de verilen piramit modeli ile benzer özellikler taşımaktadır. Önerilen piramit modelde
sistem projelerizirvede yer alan ve ana yüklenici nitelikleri taşıyan firmalar sorumluluğunda
yürütülecektir.Ayrıca ana yükleniciler aynı zamanda sistem entegrasyonu sorumluluğunu da
üstleneceklerdir (SSM, 2018). Şekil 3’te verilen bu yapıyı şu sekilde açıklamaktadır (SSM, 2018):
“Piramidin bir alt seviyesinde yer alan alt yükleniciler, sistemi oluşturan alt sistemleri geliştiren, üreten,
testlerini yapan ve ana yükleniciye teslim eden şirketler olarak görev almaktadır. Alt yüklenici firmaların
altında yer alan küçük işletmeler ise parça ve aksamları sağlayan yan sanayi rolünü üstlenen
kuruluşlardır.”Ölçek olarak büyük, yönetimsel olarak çok paydaşlı bir yapıya sahip savunma sanayi projeleri
teknolojik derinlik ve çok sayıda nitelikli personele ihtiyaç duymaktadır. Üniversite ve araştırma kuruluşları,
temel ve uygulamalı araştırma faaliyetleri ile ihtiyaç duyulan teknolojilerin elde edilmesi, teknolojik derinliğin
sağlanması ve nitelikli insan gücünün oluşturulması görevlerini üstlenmektedir. SSM, bu yapılanma içerisinde
ana yükleniciden araştırma kuruluşlarına doğru inildikçe teknolojik derinliğin ve niteliğin artmasını, yukarı
doğru çıkıldıkça yönetim ve savunma sanayi projelerinin ölçeğinin artmasını hedeflemektedir (SSM, 2018)”.
272
Şekil 3. Savunma ve havacılık sanayi tedarik zincirinin piramit yapısı (SSM, 2018)
Ana sistem düzeyinde proje gerçekleştirme kabiliyeti kazanan Türkiye; kritik alt sistem, hammadde
ve malzemelerini yurt içinde geliştirerek dışa bağımlılık oranını mümkün olduğunca indirmeyi; alt sistem
seviyesinde de özgün ürünler üretmeyi hedeflemektedir (Çağlayan, 2018).Türk savunma ve havacılık
sektörünün son yıllardaki performansının ve bu performansın sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ana
yüklenici ve alt yüklenici firma ilişkileri büyük önem kazanmaktadır (Eceral, 2017).
3.2. Stratejik İşbirliği Anlaşmaları
Stratejik işbirliğianlaşmaları, iki ya da daha fazla bağımsız firmanın ortak stratejik hedefe ulaşmayı
amaçladığı anlaşmalardır. Son yıllarda “stratejik ittifaklar” hem iş dünyasına hem de uluslararası yönetim
literatüründe “iş modeli” yaklaşımı olarak öne çıkmaktadır (DozandRoover, 2019). Gelecek için giderek
daha önemli bir yönetim stratejisi haline gelen stratejik ittifaklar, pazar erişimine ulaşmak, müşteri
sadakatini artırmak, operasyonel kapasiteyi artırmak ve maliyetleri düşürmek için işbirliğine dayalı ve
tamamlayıcı bir yaklaşım sağlamaktadır(Stickler, 2001).
Stratejik ittifak sürecinde ittifakın ve ortakların amacını belirlemek çok önemlidir. Kurumların
stratejik işbirliğine gitmelerinin temel nedeni, ihtiyaç duyulan ve gerçekleştirilmesi çok güç olan ya da
ekonomik olmayan,üzerinde anlaşılan stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesi şeklinde ifade edilebilir (Orhan,
1999).
İşletmelerin stratejik işbirliği yapma nedenleri aşağıda belirtilmektedir (Aydıntan, 2003; İlker,2010):
• İşletmelerin geliştiremedikleri ürün ve hizmetleri temin etmek istemesi,
• Yeni kaynaklara erişim sağlayarak işletmeye değer katmak,
• Ar-Ge'ye yatırım yaparak yeni ürünler ortaya koymak ve gelişen teknolojiyi yakalamak,
273
• Global pazarda yer edinmek,
• Erişilen büyük pazar gücü sayesinde rekabet ve pazar konumunu iyileştirmek,
• Teknoloji ve ürün konusunda global standartlar oluşturmak,
• Ürün yapısında meydana gelen değişimlere ayak uydurmak,
• Bilgiye ve teknolojiye erişimi artırmak (know-how),
• Piyasa beklentilerini yönetebilmek,
• Riski paylaşmak.
Stratejik ittifaklar, ittifakı değerlendirme amacını belirlemekten devam eden bir süreçtir.
Dolayısıyla, bu sürecin tüm aşamaları birer birer değerlendirilmelidir ve bir aşama tamamlanmadıkça, diğer
aşama başlatılmamalıdır.
Türk savunma ve havacılık sektörünün gelişimini ilgiendiren önemli bir konu Ocak 2018’de
yürürlüğe giren; “Kamu İhale Kanunu İstisnalar (3.B) Kapsamındaki Mal ve Hizmet Alımları Yönergesi”
kapsamında, “Onaylı Tedarikçi Adayı Değerlendirmesi” ve “Stratejik İşbirliği Anlaşması” yapılması
konusundaki düzenlemeler yapılmıştır(AFGM, 2019). Bu düzenlemeler kapsamında hazırlanan AFGM
stratejik işbirliği anlaşması değerlendirme süreci Şekikl 4’te verilmiştir (AFGM, 2019).
Havacılık endüstrisinde uçak yapımında kullanılan parça ve ekipmanlar için bir şirket bu kalemleri
daha uygun fiyat teklif eden başka bir firmadan satın almaya karar verebilir. Bununla birlikte, nihai ürün
söz konusu olduğunda, ana uçak üreticileri havacılık endüstrisine hükmettiği için ikame bulma olasılığı
düşüktür (Niosi ve Zhegu, 2005).
Uçağın alımını yaparken havayolları, gereklilikleri ve hükümet ile havacılık idaresi tarafından
belirtilen kriterleri karşılayan bir ürün olarak değerlendirir. Satın alma kararı, üreticinin bu gereksinimlere
uyma kabiliyetine dayanarak verilmiş olup, ikame ürünlerin riskini daha da düşürerek, yüksek kaliteli
uçaklar teslim eden lider oyuncular satın alma sözleşmelerini güvence altına almaktadır. Bu nedenle,
havacılık endüstrisinde ikame ürünlerikullanımının düşük olduğu söylenebilir.
Havacılık endüstrisinde az sayıda üretici bulunduğundan, tedarikçilere daha fazla güç verir ve ürün
fiyatlarını kârlılık hedeflerine göre şekillendirebilirler. Ek olarak, uçak üreticileri, daha sonra nihai ürünü
oluşturmak için kullanılan birinci ve ikinci kademe tedarikçiler tarafından malzeme tedarikine bağlıdır.
Üreticiler, malzeme tedarikçileriyle pazarlık yapmak zorunda kalmalı ve kar payları adil olmalıdır.
Bununla birlikte, uçak satın alan şirketler, tedarikçinin teknolojik ihtiyaçlarını ve tedarikçinin şirket
ihtiyaçlarına uyarlanabilirliğini analiz ederek alım anlaşmaları yapar (Hitt ve diğerleri, 2012). Bu ihtiyaçları
karşılayan bir tedarikçi seçmeye odaklanmak, tedarikçileri uzun vadeli tedarik sözleşmesi ararken fiyat
pazarlığına daha açık hale getirmektedir. Bu analize dayanarak, tedarikçilerin pazarlık gücünün olması
gerektiği sonucuna varabiliriz.
274
Şekil 4. Strajikİşbirliği Anlaşması (SIA) İş Akışı (AFGM,2019)
3.3 Stratejik İşbirliğinde Karşılaşılabilecek Sorunlar
275
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2017-2021 Stratejik Planı “Teknolojik Derinlik ve Küresel Etkinlik”
ana teması kapsamında; savunma sanayinde faaliyet gösteren yan sanayi ve KOBİ’lerin geliştirilmesi,
teknolojik derinliklerinin ve rekabet edilebilirliklerinin artırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştir meyi
hedeflemektedir (SSM, 2018).
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na (2018) göre, yerli sanayinin katılımı için KOBİ’lerin
desteklenmesi ve teşvik edşlmesş önemli bir konu olarak öne çıkmaktadır. KOBİ’lerin esnek ve dinamik
yapısı yaratıcılığı güçlendirecek, yerelleştirme hedeflerine ulaşılmasında kayda değer katkı
sağlayacakvesonuçta sektörde verimliliği arttıracağı öngörülmektedir. SASAD Tedarik Zinciri Yönetimi ve
KOBİ’ler kurulu (TZYK), Savunma Sanayi sektöründe faaliyet gösteren ana yüklenici firmaların alt
yüklenicilere ilişkin beklentileri tespit ederek bunların her iki tarafın yararına olacak çözümlere ulaşılması
amacıyla birçok ana yüklenici görüşlerini içeren bir tespit çalışması gerçekleştirmiştir (SASAD, 2018).
Savunma ve havacılık sektöründe ana yüklenicilerin alt yükleniciler konusunda hangi alanlarda
kaynak sıkıntısı çektiklerinin ve alt yüklenicilerden beklentiler derlenerek aşağıda alt başlıklar halinde
özetlenmektedir:
Mühendislik Alt Yapısı:
Ana yüklenicilerimiz; alt yüklenici firmaların tasarım, ürün geliştirme ve rekabet
edebilmegücünün artması için kadrolarında nitelikli ve sürekli mühendis-uzman personel
barındırılması,
Sektörde hızla gelişen teknolojiye paralel olarak üretim, ölçüm ve test alt
yapılarınıngeliştirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Üretim Alt Yapısı:
Ana yüklenicilerimiz; alt yüklenici firmaların üretim ve malzeme takibi için Kurumsal
KaynakPlanlaması Sistemlerine (ERP, MRP II) sahip olmaları,
Nihai müşteriden gelen talep değişikliklerini karşılayacak şekilde kapasite ve kabiliyetesnekliği
gösterebilmeleri,
Alt sistemler konusunda bağımlılıktan kurtulmak için ölçek ekonomisi de göz
önündebulundurularak Alt Sistem Teknoloji Edinim Yol Haritası hazırlanması, SSM
tarafından kaynakoluşturulması ve platform sorumlusu Ana Yüklenici kontrol ve yönetiminde
yerli alt sistem üreticisigeliştirilmesi,
Parça/aksam üreticisi sektörün genişlemek yerine derinleşmesi ve firmalar arası
işbirliklerininarttırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Kalite Yönetim Sistemleri:
Ana yüklenicilerimiz; alt yüklenici firmaların ISO, AQAP, AS9100 gibi uluslararası kalite
vesertifikasyon eksiklerini gidermeleri ve sürekliliğini sağlamaları, ayrıca seri üretimde ürün
kalitesisürekliliğini sağlanması,
Düzeltici işlem faaliyetlerinde kurumsallaşmaları,
276
Sözleşmelerde gizlilik gerektiren kısımların iyi ayrıştırılması ve Tesis Güvenlik Belgesi
içingerekli yatırımların desteklenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yönetim-Organizasyon:
Ana yüklenicilerimiz; alt yüklenici firmaların üretim sürecinde malzeme tedariki de dâhil
olmaküzere firmalar arası işbirlikleri oluşturarak müşteriye karşı tek firma gibi sorumluluk
almaları,
Tasarım ve prototip sürecinde firmalar arası ve üniversitelerle işbirliklerioluşturarakmüşteriye
karşı tek firma gibi sorumluluk almaları,
Aile şirketleri yapısından kurumsal yapılara dönüşmeleri, sözleşme hâkimiyeti
seviyeleriniyükseltmeleri ve risk yönetimi uygulamaları gerektiği vurgulanmıştır.
Finansman:
Ana yüklenicilerimiz; alt yüklenici firmaların TUBİTAK, TSE ve Üniversitelerin
testaltyapılarından uygun koşullarda yararlandırılmaları,
Öz kaynak yetersizliği ve nakit akışı sıkıntıları nedeniyle uzun dönemli
taahhütleregiremediklerini ve bu konuda devlet politikalarının geliştirilmesi gerektiği
vurgulanmıştır.
Stratejik işbirliği anlaşmalarını gerçekleştirme süreçleri zorludur. Bu tür anlaşmaları yapmak kolay
olsaydı, herkes yapardı. Stratejik işbirliklerinde kurulan ilişkilerin bir çıkmaza dönüşme olasılığını en aza
indirmek için, aşağıda belirtilen dört kritik aşamanın ele alınması gerekir:
İlişki sınırlarının belirlenmesi
İlk projenin belirlenmesi
Bağımsızlığın korunması
İlişkinin sürdürülmesi
Yukarıda özetlenen konuların ilgili tüm taraflarca incelenip, sorunların çözümüne katkı sağlamak
amacıyla değerlendirilmesinde fayda görülmektedir.
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Havacılık endüstrisi yüksek teknoloji gerektiren son derece dinamik ve yenilik odaklı bir sektördür.
Aynı zamanda, bir ülke ekonomisinin çok farklıalanlarında merkezi bir rol oynar. Uçak imalatında, üretim
sürecini zorlaştıran karmaşık şekiller, büyük parça boyutları ve nadir bulunan malzemelerin kullanımı
sözkonusudur. Milyonlarca parça için yüksek güvenilirlik, yüksek hassasiyet, kusursuz bileşenler ve
malzemeler gereklidir. Değer zinciri, diğer endüstrilerle ilişkileri nedeniyle uzun ve karmaşık katmanlı bir
tedarik yapısına sahiptir. Bu durum aynı zamanda değer zincirine yeni üyelerin girişi için karmaşık
bariyerlerin oluşmasının nedenlerinden biridir. Değer zincirindeki her aşama, alt montajlarda kullanılan
endüstriye özgü bileşenlerin imalat ve tedarikinde belirlenmiş bir görevi yerine getirir ve gelir marjlarını
yükseltmekten sorumludur. İlişkiler yoğun işbirliğine dayalıdır ve büyük ölçüde Orijinal Ekipman
Üreticileri (OEM) veya şartnameleri belirleyen ana yükleniciler tarafından düzenlenir. Şartnamelerdeki bu
277
spesifikasyonlar, tasarıma dayanmaktadır ki bunlar çoğunlukla patent korumalı olmaktan ziyade ticari veya
askeri sır niteliğindedir.
Uçakların tasarım, test ve üretimini yönetmek için gerekli olan tesis ve ekipman, yalnızca güçlü bir
finansal temele sahip firmalar tarafından yönetilebilecek karmaşık ve çok fazla yatırım gerektirir. Savunma
ve havacılık sektöründe yeni girenler için tehdidler az olmasına rağmen yoğun sermaye gereksinimi
nedeniyle sektöre giriş engelleri önemli ölçüde artmaktadır. Bu nedenle, yeni şirketler, sağlam bir finansal
geçmişe sahip olmadıkça, bu sektörü pazara giriş için çekici bir seçenek olarak görmüyorlar. Önemli bir
pazar payına sahip büyük ölçekli şirketlerin varlığı, yeni girenlerin havacılık endüstrisinde kendilerine yer
bulması daha da zorlaştırıyor. Yeni girenler üretimi başlatmak için gerekli fonları sağlayabilseler bile,
endüstrinin dinamikleri ve yüksek riskli yapısı, başarısızlık tehdidine karşı yeterli sermayesi olmayan yeni
şirketler için pratik olmayan bir seçenek haline gelmektedir.
Küresel bir endüstri olan havacılık endüstrisi, gelecekteki talep için yeni teknolojiler, süreçler ve
olanaklar sağlayan çok disiplinli birçok firmadan oluşur. Bu durum diğer çeşitli yüksek teknoloji
endüstrilerinden gelen girdileri değerlendirecek geriye dönük bağlantılar, karmaşık tedarik zinciri, üst düzey
yönetmelikler, gelişmekte olan pazarlarda stratejik yerelleşme, sektörler arası bağlantılar, ulusal güvenlik,
risk zekası ve bilgi yayılımları ile güçlü ilişkilerin geliştirilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu ihtiyaçların
karşınamasıiçin uygun iklim endüstriyel kümelenmelerin geliştirilmesi ile sağlanabilir. Bu nedenle, tedarik
zinciri boyunca karşılaşılacaksorunları ve oluşan işbirliği ortamını tam olarak kavrayacak ve yönlendirecek
uygun liderlik ve organizasyonel yapıların geliştirilmesi gerekmektedir.Kümelenme çevresinde bulunan
tamamlayıcı ürünler, üniversiteler, araştırma kuruluşları, ticaret birlikleri ve hatta uluslararası firmaların
üreticileri ile stratejik işbirliklerinin kurulması rekabet gücü yaratmak için uygun bir strateji olabilir. Bu
konuda yapılalacak çalışmaların teşvik edilmesi ve teknoloji geliştirme ve yenilikçilik konusunda yapılacak
Ar-Ge yatırımlarının desteklenmesi gerekir.Bu sorun üstesinden gelebilmek için sektörün finansal
kaynaklara ulaşabilmesi önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Finansal kaynak sorununun çözülmesi
durumunda Türkiye savunma ve havacılık merkezi olma konusunda stratejik bir avantaja sahip olacaktır.
278
KAYNAKÇA
AFGM (2019), Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü, https://www.msb.gov.tr/AFGM/icerik/stratejik-is-birligi-faaliyetleri. (erişim tarihi 10.10.2019)
Alsaç, F., (2010). Bölgesel Gelişme Aracı Olarak Kümelenme Yaklaşımı ve Türkiye İçin
Kümelenme Destek Model Önerisi, Planlama Uzmanlık Tezi, DPT Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Ankara.
Alüftekin, N. Bayraktar, F. Çakar, G. Tas, A. ve Yüksel, Ö. (2009), Küresel Krizden Çıkışta
Kümelenme Modeli: Tekstil Ve Hazır Giyim Sektörü Örneği, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 10, 2009, ss. 1–19.
AKIP (2019). Anadolu Kümelenmeleri İşbirliği Platformu, http://www.akip.org.tr/clusters.
(erişim tarihi 10.10.2019) AydıntanB.,(2003). "Dışa Açılma Yolunda Stratejik Ortaklıklar ve Türk Şirketleri Açısından
Önemi", Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi. 2, , 135-152. Aydoğan E., ve Şensözlü Ş. "İşletmelerin stratejik üöneliminin stratejik işbirliği sürecindeki rolü
üzerine bir araştirma: Simit Sarayi A.Ş. ve Rella Gıda A.Ş. Örneği", Gazi UniversityJournal of Faculty of EconomicsandAdministrativeSciences. 17:2, 2015, 57-75.
Boeing, 2019. World Class SupplierQuality - Boeing 787 Updates [WWW Document]. Boeing
MobilizesResources,http://787updates.newairplane.com/787-Suppliers/World-Class-Supplier-Quality(erişim tarihi 7.10.2019).
Çağlayan, N., (2018). Türk Savunma ve Havacılık Sanayisi ve Tedarikin Önemi, MSI Dergisi, Sayı
162. http://www.milscint.com/tr/turk-savunma-ve-havacilik-sanayisi-ve-tedarikin-onemi/ Defence News, (2019), Top 100 for 2019, https://people.defensenews.com/top-100/ Deloitte (20016), AnnualTurkish M&A Review,
2016https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/tr/Documents/mergers-acqisitions/annual-turkish-ma-review-january-2017-final.pdf
DesaiN.,andManjunath V.S., (2018). Value Chain Analysis of Aerospace Cluster in Bengaluru
Using Porter’sDiamond Model, IJEMR – June 2018 –Vol. 8 Issue 06 Doz, Y.,andRoover,B. (2019). RespondingtoDigitalDisruptionthroughAlliances. In F.
Contractor&J.Reuer(Eds.), Frontiers of Strategic AllianceResearch: Negotiating, StructuringandGoverningPartnerships (pp. 101-113). Cambridge: Cambridge UniversityPress. doi:10.1017/9781108236188.007
Eceral, T . (2017). Türk Savunma ve Havacılık Sanayisinin Küresel, Ulusal ve Yerel Dinamikleri:
Ankara Örneği. Gazi Akademik Bakış , 11 (21) , 87-106 . DOI: 10.19060/gav.379581 Eraslan, H. Kasımoğlu, M. Kılınç, İ. ve diğerleri(2010), Muğla İli Turizm Sektörünün, Kümelenme
Analizi ve Makro Düzey Stratejik Plânı, T.C. Muğla Valiliği, Muğla. Gençyılmaz, G. (2007). Rekabet Gücünün Arttırılmasında Kümelenmeye Dayalı KOBİ
Politikaları,,IV. KOBİ’ler ve Verimlilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 7-8 Aralık 2007.https://www.yumpu.com/tr/document/view/22599033/4-kobiler-ve-verimlilik-kongresi-kongre-bildiri-kitab
279
Hitt, M.A.,Ireland, R.D. andHoskisson, R.E., 2012. Strategic managementcases: competitivenessandglobalization. USA: South-Western Cengage Learning.
İlker, G. (2010). Küreselleşme sürecinde stratejik işbirlikleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Meslek Yüksek Okulu Dergisi, 13(1-2), 191-220. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/116716 Niosi, J.,&Zhegu, M. (2005, March). Aerospaceclusters: Localorglobalknowledgespillovers?
IndustryandInnovation, 12 (1), 1–25. Porter, M. E. (1990), TheCompetitive Advantage: CreatingandSustainingSuperiorPerformance.
NY: FreePress, 1985. (Republishedwith a newintroduction, 1998.) Porter, M. E., (2000). Location, Competition, andEconomic Development: LocalClusters in a
Global Economy, Economic Development Quarterly, 14; 15. Orhan Ç. (1999), "Küreselleşme Sürecinde Firmalar Arası Stratejik İşbirliği", Ankara Üniversitesi
SBF Dergisi. 54:1, 1999, 23-40. SASAD, (2019) Ana Yüklenici Firmaların Alt Yüklenici Firmalara Önerileri/Beklentileri SASAD
TZYK Raporu, http://www.sasad.org.tr/uploaded/Alt-Yuklenici-Tier1-Gelistirilmesi-Raporu-Yonetici-Ozeti.pdf
Stickler, J. (2001). Buildingsuccessfulstrategicalliances. Strategic Direction, 17:8, 3-4. SSM, (2018), 2018-2022 Savunma Sanayi Sektörel Strateji Dökümanı,
https://www.ssb.gov.tr/Images/Uploads/MyContents/F_20180412110725031374.pdf Yalçınkaya, A. ve Adiloğlu, L. (2014) “Havacılıkta Kümelenme Anlayışı ve Eskişehir Havacılık
Kümelenmesi Örneği” İşletme Bilimi Dergisi Cilt:2 Sayı:1. S:91-109.
280
Ulusal Hava Araçları Bakım Yönetimi Enstitüsü Kurulması Projesinin
Kavramsal Tasarım Evresi Hakkında
Mehmet ATEŞ1
R. Haluk KUL2
Murat DÜZGÜN3
1TC İstanbul Gelişim Üniversitesi, Uçak Gövde Motor Bakım Bölümü, [email protected], 2 Dr. Öğr. Üyesi, TC İstanbul Gelişim Üniversitesi, Uçak Gövde Motor Bakım Bölümü, [email protected] 3 Dr. Öğr. Üyesi, TC Medipol Üniversitesi, Uluslararası Lojistik Yönetimi Bölümü, [email protected],
ORCID ID: 0000-0002-6286-2613
0000-0001-9899-1575
0000-0002-8683-8925
ÖZET
Türkiye Cumhuriyeti’nin vizyonunu oluşturan “çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmak” hedefinin önemli değerlerinden bir tanesi de devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” sözünde şekil bulmaktadır. Bu bağlamda havacılığın gelişiminde ilk 50 yıl içinde var olan “tasarım – üretim – işletim” süreçlerine yönelik hedefimiz geçerliliğini sürdürmektedir. Günümüzde milli ve yerli olanaklar ile hava araçlarının tasarımı, üretimi ve işletilmesi hedefinin gerçekleştirilmesinde “istatistiksel süreç kontrolü” ve diğer kalite yönetimi araçlarını içeren bakım yönetimi yaklaşımlarına ihtiyaç vardır. Bu konuda halen işleticiler yurtdışındaki üreticilerin geliştirdiği dokümanlara ve planlara göre bakım faaliyetlerini sürdürmektedir.
Ülkemizde tasarlanacak ve üretilecek hava araçlarının bakım yönetimine ait “Hava Aracı Bakım El Kitabı”, “Bakım Planlama Dokümanı” ve “Asgari Teçhizat Listesi” gibi dokümanların yazılması gereklidir. Bu yazım işlemlerinden de önce tasarlanan ve üretilen hava aracının her türlü sisteminin ve bileşeninin uçuşa elverişlilik açısından emniyetli olacağına emin olmak gereklidir. Emin olabilmek için de doğru modeller ile doğru ölçütleri kullanan karar mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bunun için de ulusal ölçekte, bütün paydaşların katılımının sağlanacağı bir ara yüz görevi gören bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır.
Bu bağlamda ilk akla gelen paydaşlar, hava aracı ve bileşenleri üreticileri, bakım tesisleri, bakım personeli yetiştiren kuruluşlar, yarı mamul üreticileri, ölçme ve sınama teknolojisi üreticileri ve kullanıcıları olarak saptanmıştır.
Bu çalışmada ulusal hava aracı bakım yönetimi yaklaşımının oluşturulması için bir proje kapsamında elde edilmesi gereken yetenekler, insan gücü, örgütlenme ve tesisler ile bunların teminine yönelik yapılması gerekenler hakkında bir ön çalışma sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: hava aracı bakım yönetimi, uçuşa elverişlilik, bakım planlama
281
Conceptual Design Stage Of National Aircraft Maintenance Management Institute Project
ABSTRACT
One of the most important value of the Turkish Republic’s vision “ exceeding the contemporary civilization” is formed in the “The future is in the skies” address given by the founder of Turkish Republic “Mustafa Kemal ATATURK. In this context, the target depicted in the first decades of the republic as “design – manufacture – operate” is still valid. Today, maintenance management approaches including “statistical process control” and other quality management tools are needed to realize the design, production and operation of aircraft with national and local facilities. In this regard, the operators still maintain their maintenance activities according to the documents and plans developed by the manufacturers abroad.
It is necessary to compose documents such as “Aircraft Maintenance Manual”, “Maintenance Planning Document” and ”Minimum Equipment List” for the maintenance management of aircraft designed and manufactured in our country. It is also necessary to ensure that any systems and components of the aircraft designed and manufactured are airworthy before composing those documents. In order to be sure, the right models and decision mechanisms that use the right criteria should be established. For this purpose, an organization is needed at the national level which serves as an interface for the participation of all stakeholders.
In this context, the first stakeholders that come to mind are the aircraft and components manufacturers, maintenance facilities, maintenance personnel training organizations, semi-finished product manufacturers, measurement and testing technology manufacturers and users.
In this study, a preliminary study will be presented on the capabilities, manpower, organization and facilities to be obtained within the scope of a project for the establishment of a national aircraft maintenance management approach and the things to be done for their provision
Keywords: aircraft maintenance management, airworthiness, maintenance planning
1. GİRİŞ
Günümüz dünyasında bir ülkenin uluslararası ortamda rekabet üstünlüğü sağlaması için belli başlı
konularda üstün ve üretken olması gereklidir. Bu bağlamda havacılık ve uzay bilimleri / teknolojisi ile
bilgisayar bilimleri ve teknolojisi kullanımı başat unsurlar olarak öne çıkmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunda tanımlanmış olan vizyonu olan "muasır medeniyet seviyesinin
üstüne çıkmak" ve misyonu olan "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi çerçevesinde "İstikbal Göklerdedir"
özdeyişinin gösterdiği hedef doğrultusunda havacılık konusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu
bağlamda cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulan "hava aracı üretim tesisleri" hem kendi ihtiyacımız olan
hava araçlarını üretmiş hem de ihracat gerçekleştirmiştir (“Türk Havacılık Tarihçesi”, 2019). Havacılığın
halk arasında fark edilmesi, sevilmesi, erişilebilir olması ülküsü ile 1925 yılında Türk Hava Kurumu
kurulmuştur (“Türk Hava Kurumu Tarihçesi”, 2019). Bunun yanında mili havayolu şirketimiz Türk Hava
Yolları 1933 yılında kurulmuştur ve 86 yıldır hizmet vermektedir (“Türk Havayolları Tarihçesi”, 2019;
“Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı, Bağlı Ortaklıkları”, 2019). Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı
sonrasında Marshall yardımları nedeniyle belli bir süre üretim faaliyetlerimiz durmuş ve becerilerimizde bir
zafiyet meydana gelmiş olsa da 1980'li yıllarda TAI, TEI, ASELSAN, HAVELSAN ve ROKETSAN gibi
şirketler aracılığı ulusal güvenliğimize yönelik savunma sanayii ürünleri için tasarım ve üretim çalışmaları
başlatılmıştır. (“MSB Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü”, 2019). Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri, Hava
282
İkmal Bakım Merkezlerimiz de uzun yıllar boyunca fabrika seviyesinde bakım onarım ve komponent
imalatı kabiliyetlerini sürekli geliştirmişlerdir (“İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kütüphanesi”, 2019).
Bütüncül olarak bir hava aracının tasarımı ve üretimi açısından nihai montaj hattı kabiliyetinde
olan TAI, 1980'li yıllarda yüzlerce F-16 uçağının montajını gerçekleştirmiş ve kritik parçalarının da
üretimini yapmıştır. TAI, sıfır hatalı ürettiği uçaklar ile haklı gururumuz olmuştur. TEI de dünya üzerinde
operasyonda olan bütün jet motorlarının yarısında ürettiği parçası olan bir şirketimiz olarak haklı
gururumuz olmuştur.
Bütün bu kabiliyetlerden farklı olarak bir hava aracının en baştan tasarlamak, üretmek başlı başına
bir bilgi birikimi gerektirmektedir. Bu bağlamda İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü'nde "Uçak Dizaynı"
başlıklı bir çok eser Türkçe literatüre kazandırılmıştır. İlgili eserler fakülte kütüphanesinden temin edilebilir
durumdadır (“İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kütüphanesi” , 2019).
Yazarlar aynı konuda ülkemizdeki diğer Uçak – Uzay- Havacılık Mühendisliği bölümlerinde de benzer
nitelikte eserler olduğunu düşünmektedir.
Yıllardan beri hem askeri havacılıkta hem de sivil havacılıkta uçuşa elverişliliğin idamesi açısından
üretici firmalar tarafından geliştirilmiş olan bakım paketlerinin mevcut filodaki hava araçlarının her birinin
konfigürasyonuna göre eksiksiz bir şekilde uygulanması konusunda da ülkemiz havacılık camiası haklı bir
gurura sahiptir. Bu konuda havayolu şirketlerimiz hat bakım faaliyetlerini, hava aracı bakım kuruluşlarımız
da hem üs hem de atölye bakım faaliyetlerini eksiksiz bir şekilde sürdürmektedir.
Bugünlerde TAI'nin tasarladığı ve ürettiği HÜRKUŞ, tasarım ve prototip oluşturma sürecindeki
HÜRJET ve Milli Muharip Uçağımız için önümüzdeki en az 40 yıllık bir zaman dilimi içinde bakım, uçuşa
elverişlilik ve operasyon için güncel tutulması gereken bir bakım yönetim sistematiği oluşturulmalıdır
(“Tusaş, Hürkuş Uçağı Tanıtım Sayfası”, 2019; “Tusaş, Hürjet Uçağı Tanıtım Sayfası”, 2019; “Tusaş, Milli
Muharip Uçak Tanıtım Sayfası”, 2019).Ayrıca, yukarıda bahsedilen projelerin oluşturacağı momentum ile
sivil havacılık sektöründe de genel, bölgesel ve ticari havacılık için yerli ve milli hava aracı üretimi
konusunda projelerin hayata geçirilmesi beklenebilir. Bütün bunlar bir yandan hem askeri anlamda hem de
ticari anlamda bir yandan sır olan hususların korunmasını bir yandan da derinlemesine uzmanlığı olan
kurum ve kuruluşların işbirliği yapmasını gerektirmektedir.
Bu noktada tasarlanan, prototipi ile uçuşu gerçekleşen bir hava aracının bakım paketinin nasıl
tasarlanacağı, geliştirileceği, dokümante edileceği, revize edileceği, hava aracına yönelik olarak tedarikçilerle
ve işletmecilerle paydaş ve iletişim yönetiminin nasıl yapılması gerektiği belirlenmelidir. Belirtilen bu
noktada hava aracı üreticisi veya komponent üreticisi kuruluşların bakım paketini nasıl oluşturucaklarına
dair bir bilgi kütüğü / müktesebat ulusal bazda geliştirilmemiş ve yayımlanmamıştır.
Bu çalışmada ulusal havacılık sanayii için hem askeri hem de sivil hava araçlarının bakım
faaliyetlerine yönelik işlemlerin nasıl belirlenmesi gerektiği konusunda ülke çapında eşgüdüm sağlayacak bir
kurumsallaşma projesinin gerekliliği tartışmaya açılacaktır.
283
2. KURAMSAL ÇERÇEVE
Bu bölümde ilgili problem tanımlama ve çözme, probleme yönelik proje tabanlı yönetim için
kullanılacak kuramsal tanımlamalar, sınıflandırmalar ve yöntembilimler tanıtılacaktır.
2.1 KARAR VERME ve PROBLEM ÇÖZME SÜRECİ
Genellikle bir problemi çözmek veya bir karar vermek için kullanılabilecek temel süreçler aşağıdaki
iki seçenekli akış şemasından birisi kullanılarak yürütülebilir:
- Problemin varlığını fark etme ve betimleme,
- Problem hakkında veri toplama ve problemi tanımlama
- Problem için çözüm seçenekleri oluşturma
- Seçeneklerden en uygun olanı seçip uygulama
- Seçimin ve uygulamanın doğruluğundan emin olma (Kul, 2013, s.242)
veya
- Sorunun fark edilmesi ve tanımlanması
- Çözüm yöntemi için seçeneklerin bulunması
- Çözüm yolunun seçilmesi ve en uygun çözümün belirlenmesi
- Çözümün doğruluğunun test edilmesi (Kul, 2013, s 241)
olarak verilmektedir.
Çalışma kapsamı açısından bu bildiride problemin fark edilmesi, betimlenmesi ve mümkün ise
paydaşlar ile yapılacak görüş alışverişinin ardından problemin tanımlanması adımına kadar süreç
yürütülecek ve olası çözümler için kaba bir değerlendirme sunulacaktır.
2.2 DEĞİŞİM YÖNETİMİ ve DEĞİŞİM TÜRLERİ
Bilgisayar destekli bilişim sistemlerinin veya diğer yüksek teknolojik araçların kullanıldığı ortamlar
açısından değerlendirildiğinde bir fırsat, tehdit veya direktif nedeniyle bir projenin hayata geçirilmesi
durumunda oluşacak değişiklik miktarı ve beklenen fayda ve/veya zarar açısından dört ayrı değişim türü
tanımlanmaktadır:
Otomasyon,
Akılcılaştırma (rasyonilazsyon),
Değişim mühendisliği,
Paradigma değişimi. (Kul 2013, s. 271)
Otomasyon, var olan ve manuel yöntemlerle izlenip, kaydedilen ve yönetilen iş süreçlerinin ya da
izleklerin (prosedür) neredeyse hiçbir değişiklik yapılmadan bilgisayar ortamındaki bilişim sistemleri ile
yürütülmesidir. Otomasyon tarzı bir değişimde hem değişim miktarı hem de bu değişim nedeniyle
oluşabilecek fayda ya da zarar ve bu nedenle kabul edilen risk azdır.
284
Akılcılaştırmada ise iş sürecinin temel yapısında büyük değişiklik yapılmadan bilgisayar destekli bilişim
sistemleri kullanma nedeniyle bazı geliştirmeler görülmektedir. Ders geçme sisteminin bağıl notlara göre
yapılması buna bir örnek olarak gösterilebilir.
Değişim mühendisliği (reengineering) ise hem değişim miktarının hem de alınan riskin fazla olduğu bir
değişimdir. Burada iş süreçleri bilgisayar destekli bilişim sistemlerinin üstün yanlarının kullanıldığı
yöntemler ile yeniden tasarlanır ve verimlilik – etkinlik çiftinde çok büyük artışlar beklenir.
Paradigma, bir disipline belli bir süre hakim olan model veya kurumsal çerçeve olarak
tanımlanmaktadır. İşleyişin nasıl olacağı, temel kuralların ilkelerin ne olacağı gibi hususlar paradigmanın
içindedir. Paradigma değişimi bu bağlamda değişimlerin en büyüğü ve şiddetlisidir ve doğal olarak da en
fazla risk barındıranıdır. Örneğin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imparatorlukların yıkılması ve
sonrasında ülkemizde teba tabanlı bir örgütlenmeden vatandaşlık tabanlı bir örgütlenmeye geçilmesi bir
paradigma değişimidir. Aynı şekilde İkinci Dünya Savaşı sonrasında da arta kalan sömürge ülkeler
özgürlüklerine kavuşmuştur. Günümüzde ise 1991’de Soğuk Savaşın bitiminden bu yana yeni paradigma
konusunda taraflar açısından bir anlaşma sağlanmamıştır ve bu nedenle çatışmalar sürmektedir.
Şekil 1. Değişim türleri için Fayda ve Risk tabanlı bir sınıflandırma (Kul, 2013 s. 272)
Bu çalışmada elde edilecek veri ve bilişim çerçevesinde karar verici mekanizmalar tarafından bir hava aracı
bakım yönetimi için kurumsallaşma projesi başlatılacak ise proje sonunda elde edilmesi istenen değişim
türünün de başlangıçta belirlenmesi gereklidir. Aslında temel gerekçe olarak 1970’li yıllarda Kıbrıs Barış
Harekatı sonrasındaki ambargodan sonra ortaya çıkmış olan “Kendi Uçağını Kendin Yap” şiarının bir şartı
olarak da “Kendi Uçağının Bakım Yönetimini Kendin Yap” ilkesi ortaya çıkmaktadır. Bu durum da aslında
bir “paradigma değişimi” olarak ele alınmalıdır.
Çünkü aslında özellikle sivil havacılık açısından hiç de küçümsenmemesi gereken “üreticinin
belirlemiş olduğu bakım yönetim sistemini “üretici firmanın servis bültenleri”, otoritelerin yayımladığı
285
“uçuşa elverişlilik direktifleri” ve “doküman güncellemeleri” ile güncel tutup hava araçlarının bakımlarını
hatasız ve eksiksiz yapma paradigması ile işletmeler büyük başarılar göstermiştir. Ancak bunun da ötesinde
“hem kendi hava aracımızı hem de bu dokümanları hazırlayalım” paradigmasına geçmek ya da geçmemek
kararının verilmesi bu çalışmanın odak noktasındaki asıl meseledir. Bu nedenle hem riskin hem de
değişimin en fazla olduğu bir dönüşüm tartışılacaktır.
2.3 PMBOK Proje Yönetimi Yaklaşımı
Proje Yönetimi Enstitüsü’nün tanımına göre proje “Benzersiz bir ürün veya hizmet oluşturmak
için yürütülen geçici bir girişim” olarak, proje yönetimi ise “proje faaliyetlerinin proje hedeflerine ulaşmak
için planlanması, raporlanması ve kontrolü” olarak tanımlanmaktadır.. Bu faaliyetler gerçekleştirilirken
performans /kapsam, maliyet, zaman sınırlamaları içinde kalınması (üçlü kısıt) ve proje büyüklüğünün
kabul edilebilir sınırlar içerisinde tutulması gerekmektedir. (Kul, 2013, s. 289)
Bu tanımlamalar çerçevesinde bir örgütlenme içinde bir fırsat, sorun veya direktif nedeniyle bir
değişim gerekliyse ve bu değişimin hangi miktarda ve nasıl olacağına karar verilmişse buna bağlı olarak bir
“proje” yürütülmelidir.
Projeler ve proje yönetimi konusunda merkezi ABD’de bulunan “Proje Yönetimi Enstitüsü” PMI,
geliştirdiği bir bilgi kütüğü / müktesebat ile küresel ölçekte bir standart metodoloji için kaynak teşkil
etmektedir. Proje Yönetimi Bilgi Kütüğü (Project Management Body of Knowledge [PMBOK]) bir projeyi
beş süreç grubu ve on ayrı bilgi alanı içinde çözümler ve yönetilmesi için bir yaklaşım önerir. Buna göre
oluşturulan 5*10’luk bir matris yapısı içinde hangi işlemlerin yapılması gerektiği yöneticilere ve proje
paydaşlarına gösterilmektedir.
Projelerin süreç grupları şu şekilde sıralanmaktadır:
- Başlatma,
- Planlama,
- Yürütme,
- Kontrol ve
- Kapatma.
Yukarıda sıralanan proje süreç grupları “çağlayan akışı modelindeki gibi” biri bittikten sonra
diğerinin başladığı bir sıralama yerine neredeyse bir çoğu aynı anda var olan, ancak proje yaşam döngüsü
içinde ağırlıkları değişim gösteren bir yapıdadır. Doğal olarak zamanın, emeğin ve diğer kaynakların en
çoğunun harcandığı süreç grubu “yürütme” olacaktır. Ancak süreç gruplarının verimli ve etkin olması
diğerlerinin de iyi işlemesine bağlıdır. Şekil 2’de proje süreç gruplarının proje yaşam döngüsü içindeki
ağırlığı genel geçer ölçekte gösterilmektedir.
286
Şekil 2. Proje Yönetimi Süreç Gruplarının Proje Yaşam Döngüsü içindeki Ağırlık Dağılımı
(Kul, 2013, s. 297)
Proje yönetimi bilgi kütüğü içinde sunulan bilgi alanları iki temel grupta incelenmektedir. Birincil
bilgi alanları üçlü kısıt ve kaliteden gelmektedir ve şu şekilde sunulmaktadır:
- Proje Kapsam Yönetimi,
- Proje Zaman Yönetimi,
- Proje Maliyet Yönetimi,
- Proje Kalite Yönetimi.
Ardından yardımcı / kolaylaştırıcı bilgi alanları sunulmaktadır:
- Proje İnsan Kaynakları Yönetimi,
- Proje İletişim Yönetimi,
- Proje Risk Yönetimi,
- Proje Satınalma Yönetimi
- Proje Paydaş Yönetimi
Yukarıda sayılan birincil ve yardımcı bilgi alanları arasında eşgüdüm için de birleştirici bir bilgi
alanına ihtiyaç vardır:
- Proje bütünleştirme yönetimi
Projelerde müşterinin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere proje bilgi alanlarındaki iş
süreçlerini proje yönetimi araç ve tekniklerini kullanarak yürütülmesi sonucunda projelerin ürünleri elde
edilir.
2.4 DAVRANIŞLARIN GÜDÜLEYİCİSİ NEDENLER ve FAALİYETLER İÇİN
HİYERARŞİK BİR YAPI
Bilimsel çalışmaların güdüleyicisi nedenler için KUL tarafından önerilen beşli yapı çerçevesinde bu
sunum tasarlanmıştır. Buna göre çalışmalarda önce gerekçe belirlenmelidir. Gerekçelerin ışığındaki ilkeler
287
çerçevesinde amaç belirlenmelidir. Bu hiyerarşik yapı hedefler, beklenen ürün ve izlenecek yol için de
izlenmelidir. Şekil 3 ilgili hiyerarşik yapıyı görselleştirmektedir.
Şekil 3. Nedenlere göre hiyerarşik önem sıralaması, (R. H. KUL)
İzlenecek yol açısından stratejik plan çerçevesinde varılacak hedeflere ulaşmak için sıçrama noktalarına
yapılacak uzun atlayışlar projeler vasıtasıyla gerçekleştirilir. Bunun için de kısa vade içinde yapılması
gereken rutin işlemler / prosedürler ve bunların ayrıntılandırılmış görevleri ve adımları da bilinmelidir.
Bölüm 2’de incelenen dört husus kendi içinde birbirlerini desteklemekte ve bu çalışmanın yönetsel
çerçevesini teşkil etmektedir. Bir sonraki bölümde bakım yönetimi açısından müşteri olan havayolu
işletmeleri ve hava aracı bakım kuruluşlarının faaliyetleri ve ilgili dokümantasyon sistemleri incelenecektir.
3. HAVA ARACI BAKIM YÖNETİMİ: TEMEL İLKELER ve DOKÜMANTASYON
Bir hava aracının hizmette olduğu her an emniyetle görevini yapabilmesi için bütün sistmlerinin
hatasız ve eksiksiz çalışacağına emin olmak gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle hava aracını hizmet için
kullanan havayolu şirketi ve bu hava aracının bakımını gerçekleştiren hava aracı bakım kuruluşu bakım
işlemi yapılan hava aracının uçuşa elverişli olduğuna emin olmalı ve bunu belgelendirecek bir sistemi
olmalıdır.
Uçuşa elverişliliğin idamesi için birden fazla paydaş sürece dahil edilmiştir. Üretici firma bu
konuda sivil havacılık otoritelerinden ilgili hava aracını üretme konusunda gerekli ruhsatı almış olmalı ve
bu izin çerçevesinde üretimini gerçekleştirmelidir. Üretici firma ayrıca hava aracının kendisi için üç ayrı
düzeyde bakım ve onarım işlemlerinin nerede, ne zaman, nasıl, neden dolayı, nerede ve kimler tarafından
yapılması gerektiğini belirtmelidir. Ayrıca bakım işlemlerinin ayrıntılı dokümantasyonunu bakım işlemini
yapacak uzmanların yanlış anlamasına mahal vermeyecek biçimde gerçekleştirmelidir. Bu belgeler,
işletmeciler ve bakım kuruluşlarında güncel olarak biçimde bir dağıtım sisteminde tutulmalıdır.
288
Uçuşa elverişliliğin önemli bir paydaşı da hava aracının tasarlandığı, üretildiği veya işletildiği
ülkenin sivil havacılık otoritesidir. Sivil havacılık otoritesi tarafından belirli bir hava aracı modeline yönelik
şart koşulan bir teknik bakım işlemi belirlenmiş termin içinde gerçekleştirilmeli, ardından üretici firmanın
bakım sistematiğindeki bir bakım kalemi olarak varlığını sürdürmelidir.
Hava aracı bakım yönetimi konusunda her ne kadar başlangıçta üretici firmalar tasarım içindeki
ayrıntılar nedeniyle çok fazla bilgi sahibi olsalar da hava aracının işletilmesiyle birlikte işletmeciler ya da
hava aracı bakım kuruluşları bazı hususlarda haklı önerilerde ya da isteklerde bulunabilmektedirler. Bu
nedenle işletmecilerden veya hava aracı bakım kuruluşlarından gelecek yeni bakım prosedürü önerisi veya
bakım prosedürü değiştirme önerisinin onaylanması ve sisteme dahil edilmesi konusunda bir prosedür
bulunmaktadır. Buna örnek olarak SOLOTÜRK pilotlarımızın F-16 uçaklarına yaptırabildikleri manevralar
nedeniyle üretici firma kullanım kılavuzunda değişikliğe gitmiştir.
Aşağıdaki tabloda bahsi geçen dokümantasyon sistemindeki doküman türleri ve açıklamaları
sunulmaktadır:
Tablo 1. Hava Aracı Bakım Sistematiği Dokümantasyon Listesi (Fundamentals of International Aviation,
s.55-57)
Doküman Adı (İngilizce) Doküman Adı (Türkçe) Kısaltma
aeroplane maintenance manual uçak bakım el kitabı AMM
airworthiness directive uçuşa elverişlilik direktifi AD
certificate of airworthiness uçuşa elverişlilik sertifikası CofA
fault isolation manual hata ayrıştırma el kitabı FIM
fault reporting manual arıza raporlama el kitabı FRM
illustrated parts catalogue resimli parça kataloğu IPC
line replaceable units hatta değiştirilebilir birimler LRU
maintenance planning data/document bakım planlama verileri / dokümanı MPD
master minimum equipment list ana asgari teçhizat listesi MMEL
minimum equipment list asgari teçhizat listesi MEL
operations specifications operasyon özellikleri Ops Specs
schematic diagram manual şematik diyagramı el kitabı SDM
service bulletin servis bülteni SB
service letter servis mektubu SL
standard operating procedure standart çalışma prosedürü SOP
standards and recommended practices standartlar ve önerilen uygulamalar SARPs
structural repair manual yapısal onarım el kitabı SRM
task card görev kartı TC
technical policies and procedures manual teknik politikalar ve prosedürler el kitabı TPPM
vendor manual satıcı el kitabı VM
wiring diagram manual kablo şeması el kitabı WDM
289
Bu çalışmada üretici, üreticinin tedarikçisi olan komponent üreticileri, satıcılar açısından bilginin
üretilmesi, dokümantasyon sisteminin kurulması ve ilgili paydaşlara iletilmesi için yapılması gereken
kurumsallaşma çalışmalarına yönelik proje önerisi incelenmektedir. Bu nedenle Tablo 1’de verilmiş olan
doküman türlerinden başlıca x tanesi öncelikle betimlenecektir.
- AMM (Aeroplane Maintenance Manual): Hava Aracı Bakım El Kitabı
Sivil Havacılık camiasında hava araçları ATA100 sınıflandırması ile alt sistemlere ayrılmıştır. AMM, bir
hava aracını mühendislik / teknisyenlik açısından bu sınıflandırma sitematiği içinde açıklamakta ve
yapılması gereken bakım işlemlerini anlatmaktadır.
- AD (Airworthiness directive): uçuşa elverişlilik direktifİ
Bir hava aracının operasyonu sırasında sonradan fark edilen bir gizli ayıp nedeniyle düzeltici
ve/veya önleyici faaliyet olarak bir sivil havacılık otoritesi tarafından yayımlanan ve ilgili hava aracı
modelinde yapılması zorunlu olan bakım işlemleridir. Buna örnek olarak 4 Mart 1974 yılında Paris Orly’de
meydana gelen THY’nin DC-10 kazasının ardından ilgili uçaklarda yapılan arka kargo kapısı kilit
mekanizması revizyonu gösterilebilir.
- cofA (Certificate of Airworthiness): Uçuşa Elverişlilik Sertifikası:
Bir hava aracının uçuşa elverişli olduğunu gösteren belgedir.
- FIM fault isolation manual hata ayrıştırma el kitabı
Bir hava aracında bulunan arızanın sistemler içinde yalıtılarak yerinin belirlenip tanı işleminin yapılmasında
kullanılan belgedir. Arızacılık (troubleshooting) bakım teknisyenliği açısından önemli bir bilgi ve beceridir.
Bu becerinin geliştirilip kullanılabilmesi için hem çok iyi hazırlanmış bir FIM bulunmalı hem de bu FIM’i
çok iyi kullanan teknisyen(ler) hava aracı üzerinde çalışmalıdır.
FRM (fault reporting manual): Arıza Raporlama El Kitabı
Bir hava aracındaki arızanın havacılık örgütlenmesinde nasıl raporlanacağını gösteren belgedir.
IPC( illustrated parts catalogue): Resimli Parça Kataloğu
Bir hava aracının bileşenlerinin (komponent) hangi alt unsulardan oluştuğunu gösteren belgedir. Bileşenin
alt öğeleri en küçük parçasına kadar listelenir ve hangi öğenin nereye bağlı olduğu gösterilir.
MPD (maintenance planning data/document): Bakım Planlama Verileri / Dokümanı
Bir hava aracına yönelik bakım işlemlerinin hangi ölçüte göre ve hangi aralıklarla yapılması gerektiğini
gösteren belgedir. MPD, bakım planlamanın esasında kullanılan ana belgedir.
290
MMEL (master minimum equipment list): Ana Asgari Teçhizat Listesi
Üretici firma tarafından belli bir modeldeki hava aracının hangi arıza durumunda hangi koşullar
çerçevesinde uçuşuna izin verilebileceğini gösterir listedir. Örneğin kanat uçlarındaki paratonerlerden kaç
tanesi kopmuş veya hasarlı ise bu uçağın kaç bacak uçabileceği bu listede belirtilir.
MEL (minimum equipment list): Asgari Teçhizat Listesi
İşletmeci firmanın tescil edilmiş bir hava aracının mevcut konfigürasyonuna göre MMEL referansına göre
oluşturduğu Asgari Teçhizat Listesidir. MEL, tescil edilmiş her hava aracına özel olarak hazırlanmalıdır.
SDM (schematic diagram manual ): Şematik Diyagramı El Kitabı
Şematik Diyagramlar, hidrolik veya yakıt gibi bir sistemin ana bileşenlerini ve fonksiyonlarını gösteren basit
diyagramlardır. Bu belge eğitim veya genel referans için kullanılır.
SB (service bulletin): Servis Bülteni
Sivil havacılıkta, hava aracı üreticileri tarafından çesitli periyotlarda ya da gerektiği zamanlarda yayımnlanan,
ilgili hava aracı modellerinde yapılması istenen teknik modifikasyonları veya uyarıları içeren
bildirimlerdir.
Yukarıda kısaca açıklananlar dışında listede bulunan ve bulunmayan bir çok farklı doküman hava
aracı bakım yönetimi açısından üretici, tedarikçi, işletmeci ve hava aracı bakım kuruluşu için gereklidir.
Hava aracı bakım yöönetimi konusunda dünyada mevcut kurumlar / enstitüler incelendiğinde daha çok
karşımıza “teknisyen birlikleri tabanlı meslek için örgütlenmeleri” görülmektedir. Bu bağlamda PAMA,
WAMA, CFAMEA ve WAMEA gibi dernekler ilk incelemede fark edilmektedir. (“PAMA, Professional
aviation maintenance association”, 2019; “WAMA, Westchester Aircraft Maintenance Association”, 2019;
“CFAMEA, Canadian Federation of Aircraft Maintenance Engineers Association”, 2019; “WAMEA,
Western Aircraft Maintenance Engineers Association”, 2019). Ülkemizde benzer bir yapıda Uçak
Teknisyenleri Derneği (UTED) faaliyetlerini 1960’lı yıllardan beri sürdürmektedir (“UTED, Uçak
Teknisyenleri Derneği”, 2019).
Hava aracı üreticileri ellerindeki bakım dokümantasyonu üretme bilgisini ticari sır olarak, rekabet
üstünlüğü sağlayan bir çekirdek iş süreci olarak ya da savunma sanayii projelerindeki yapılmış
anlaşmalardan gelen bir kısıt nedeniyle paylaşmamaktadır. Yine de genel bakım yönetimi konusunda
literatürde birkaç kitap ve makale temin edilmiştir. He Ren ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada hava
aracı Bakım Optimizasyonu ve Uygulamaları incelenmiştir [Ren, Chen ve Chen; 2017].
291
Bu eserde günümüz ticari hava araçlarının geliştirilmesindeki zorluklar ve bakım sürecinin evrimi
incelenmiş, temel kavramlar tanımlanmış, hava aracı güvenilirliği ve bakım kolaylığı tasarımı kavramları
incelenmiş, güvenilirlik merkezli bakım ve bütünleşik lojistik destek kullanımı irdelenmiş, kompozit yapısal
hasarlara yönelik hata ağacı analizi açıklanmış, çentik hasarı altında hava aracı kompozit yapıları için
muayene zaman aralığı optimizasyonu için modeller değerlendirilmiş, kompozit yapıların için olasılık
tabanlı metodolojiler ile onarım toleransları incelenmiş, varolan bakım sistematiğinin üzerinde yapısal
sağlamlık izlemesi teknolojisi anlatılmış, bakım kontrolü ve yönetimi için optimizasyon kavramları ele
alınmış ve son olarak da A380 uçağına yönelik güvenilirlik ve bakım yapılabilirlik metodolojileri
değerlendirilmiştir.
Martin Hinsch, “ Industrial Aviation Management” adlı kitabında otoriteler ve düzenlemeler
konusunda genel geçer bilgileri sunduktan sonra hava aracı tasarımı sürecinin aşamalarını, bakım yönetimi,
ürün yönetimini, üretimi incelemiştir.[Hinsch, 2019] Bu eserde bakım konusu ayrı bir bölüm içinde
incelendikten sonra malzeme ve hizmet tedariğine, personel temini ve istihdamına ve havacılığın olmazsa
olmazı emniyet ve kalite yönetimine ait hususlar bir bütünlük içinde sunulmuştur. Bu eserde tasarım,
üretim ve bakım akışı hakkında birincil düzeyde doğru bilgilerin edinileceği anlaşılmıştır.
4. ÖNERİLEN KURUMUN / ENSTİTÜNÜN OLASI MİSYONU, VİZYONU
HAKKINDA TEMEL GÖRÜŞLER
Hava Araçları Bakım Yönetimi Enstitüsünün temel görevi askeri ve sivil hava aracı tasarımı ve üretiminde
ana yüklenici kuruluş tarafından üretilen hava araçlarının ve alt yükleniciler tarafından üretilen teçhizat
/bileşen tasarımlarına yönelik bakım faaliyetlerinin belirlenmesi, bütüncül ve alt sistem bazında bakım
ölçütlerinin ve periyotlarının belirlenmesi için sektörel farkındalık yaratmak, eğitimler ve pilot projeler
yoluyla sektörde yerli ve milli OEM envanterinin oluşmasını sağlayarak teçhizat bakım yönetimi için
metodoloji geliştirmek ve dayanım testlerine yönelik tesisler aracılığı ile danışmalık ve ölçüm hizmetleri
vermek olarak öngörülmektedir.
Bu bağlamda bakım sistematiğinin geliştirilmesi kapsamında askeri projelere yönelik gizlilik içeren
bilgilerin korunmasının yanında kurumlar ve kuruluşlar arası işbirliğinin geliştirilmesi için ilkeler belirlemesi
ve buna göre bir işleyiş belirlemesi de son derece yararlı olacaktır. Ayrıca, belli bir dönem için askeri
havacılıkta kullanılan teknolojilerin sivil havacılıkta kullanılmaya başlanması ile birlikte geliştirilen bakım
yönetimi prosedürlerinin sivil havacılık teçhizat üreticilerinde kullanımı için bir dönüştürücü kurum olarak
görev yapabilirler. Örneğin sabit hız tahrik ünitesi (CSD) ilk önce askeri amaçlı jet uçaklarında 1950’li
yılların sonlarında kullanılmış, ardından ilk sivil uygulamalar da 1960’lı yıllarda aktif hale gelmiştir. THY’nin
1968’de hizmete soktuğu TC-JAA tescilli DC-9 uçağı ülkemizdeki ilk CSD’li uçak olmuştur. Gelecekte
292
askeri havacılıkta bu türde elde edilebilecek teknolojik gelişmelerin sivil havacılıkta uygulanmasının esasları
da bakım yönetimi çerçevesinde bu kuruma ait olmalıdır.
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu çalışmada ülkemizde hava aracı ve özgün teçhizat üretimi için faaliyet gösteren veye gösterecek olan
kuruluşların ürünlerine yönelik bakım yönetimi için ulusal ölçekte bir enstitünün kurulmasının gerekliliği
tartışmaya açılmıştır. Bu bağlamda problemin varlığı ve çözüm yönteminin belirlenmesi için bir metodoloji
sunulmuş, çözüm için kabul edilebilecek değişim miktarı ve alınabilecek riske göre değişim türleri
sınıflandırılmış ve paradigma değişimi düzeyinde bir değişime gidilmesi önerilmiştir. Bu değişimin
gerçekleştirilmesi, proje veya projelerden oluşan bir program ile gerçekleştirilebilir düzeyde karmaşık ve
kapsamlı bir faaliyetleri dizisidir. Bu nedenle PMI tarafından geliştirilmiş PMBOK proje yönetimi bilgi
kütüğü ile bu çalışmanın yürütülmesi önerildi. Projenin güdüleyici nedenlerine yönelik öncelikler
sıralamasına göre gerekçe, amaç, hedef, beklenen ürün ve izlenecek yol hakkında temel önermeler ortaya
kondu. Buna göre daha önceden ithal edilen hava araçları ve teçhizatlarına yönelik üreticilerden gelen
bakım dokümantasyonu yerine üreteceğimiz yerli ve milli hava araçlarımız için bakım yönetim sisteminin
tasarımı, geliştirilmesi, dokümantasyonu, güncellenmesi için eşgüdüm sağlayacak, test ekipman ve tesisleri
ile danışmanlık hizmeti verecek bir enstitünün kurulması önerilmiştir.
6. KAYNAKÇA SANAL DOKU SİTELERİ Türk Havacılık Tarihçesi (2019), https://www.muhendisbeyinler.net/turk-havacilik-tarihi/ ,Erişim Tarihi: 05.10.2019. Türk Hava Kurumu Tarihçesi (2019), https://www.thk.org.tr/thk_kurumsal/itemlist/category/156-tarih%C3%A7e, Erişim Tarihi: 05.10.2019. Türk Havayolları Tarihçesi (2019), https://investor.turkishairlines.com/tr/thy-anonim-ortakligi/tarihce, Erişim Tarihi: 05.10.2019. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı, Bağlı Ortaklıkları (2019), https://www.tskgv.org.tr/tr/ortakliklarimiz/bagli-ortakliklarimiz, Erişim Tarihi: 05.10.2019. MSB Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü (2019), https://www.msb.gov.tr/AFGM/icerik/askeri-fabrikalar-genel-mudurlugu-kalite-hizmetleri, Erişim Tarihi: 05.10.2019. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kütüphanesi (2019), http://www.uubf.itu.edu.tr/ara%C5%9Ftirma/k%C3%BCt%C3%BCphane, Erişim Tarihi: 05.10.2019. Tusaş, Hürkuş Uçağı Tanıtım Sayfası (2019), https://www.tusas.com.tr/urun/hurkus-c, Erişim Tarihi: 05.10.2019. Tusaş, Hürjet Uçağı Tanıtım Sayfası (2019), https://www.tusas.com.tr/urun/hurjet, Erişim Tarihi: 05.10.2019. Tusaş, Milli Muharip Uçak Tanıtım Sayfası (2019), https://www.tusas.com.tr/urun/milli-muharip-ucak, Erişim Tarihi: 05.10.2019.
293
PAMA, Professional aviation maintenance association (2019), https://www.pama.org/, Erişim Tarihi: 05.10.2019. WAMA, Westchester Aircraft Maintenance Association (2019), http://wama.cloverpad.org/, Erişim Tarihi: 05.10.2019. CFAMEA, Canadian Federation of Aircraft Maintenance Engineers Association (2019), https://cfamea.ca/, Erişim Tarihi: 05.10.2019. WAMEA, Western Aircraft Maintenance Engineers Association (2019), http://www.wamea.com/, aadresinden 05.10.2019 tarihinde alındı. UTED, Uçak Teknisyenleri Derneği (2019), https://www.uted.org Erişim Tarihi: 05.10.2019. KİTAPLAR KUL, R. H (2013), Bilişim Sistemleri Temelleri ve Uygulamaları, İstanbul, Papatya Yayınevi Kearns, S K. (2017) Fundamentals of International Aviation, 2017, Newyork, Routledge Publishing He Ren, Xi Chen, Yong Chen, Reliability Based Aircraft Maintenance Optimization and Applications, 2017, Londra, Elsevier Publishing Martin Hinsch - Industrial Aviation Management, A Primer in European Design, Production and Maintenance Organisations-2019, Berlin, Springer
Türk Hava Kurumu ÜniversitesiUniversity of Turkish Aeronautical Association
294The 4th International Aviation Management Conference 18-19 October 2019, Ankara, Turkey
Session VIII
Session ChairAssoc. Prof. Dr. Tahsin Çağrı ŞİŞMAN
295
Comparison of Turkish Airlines and Aeroflot. Advantages and
Disadvantages
Alexander Eremichev1
Mehmet Nesip Öğün2
Marif Aslanov3
Seran Beyar4
1Prof. Dr., University of Mediterranean Karpasia, North Cyprus, [email protected] 2 Ass. Prof. Dr., University of Mediterranean Karpasia, North Cyprus, [email protected] 3 Instructors, University of Mediterranean Karpasia, North Cyprus, [email protected] 4 University of Mediterranean Karpasia, North Cyprus, [email protected]
ORCID: 0000-0001-8779-13401
0000-0002-5866-13412
0000-0001-8735-33753
0000-0002-7537-45984
ABSTRACT
The use of commercial aviation has grown significantly over the last six- seven decades, estimated to be more than
seventy-fold since the first jet airliner flew in 1949. This rapid growth is attributed to a number of factors.
This is determined by the economic development of different countries. On the other hand, air transport is one of
the drivers of economic growth.
Despite all the differences, Russia and Turkey are closely linked both historical and economic. Therefore, from the
point of view of aviation management cognitive compare the flag airlines of these countries: Turkish Airlines and
Aeroflot.
This was done in this article. Some options for improving the work of these airlines, based on the personal
experience of the authors.
Keywords: Air transport, airline, Turkish Airlines, Aeroflot, fleet, revenue.
296
1. INTRODUCTION
Russia and Turkey are two countries that despite all the differences are closely linked both
historically and economically. Therefore, from the point of view of aviation management, we compare
the flag airlines of these countries: Turkish Airlines and Aeroflot.
The leading airlines of these countries, Turkish airlines (TA) and Aeroflot (AF) largely
determine the development of air transport of each state, which in turn is determined by the economic
development of the country. On the other hand, air transport is one of the drivers of economic growth.
Therefore, from the perspective of aviation management, this article compares this two airlines. The
performance of airlines in different currencies is difficult to compare. Moreover, for advertising purposes,
these indicators are often unreasonably high, which allows to increase the capitalization of the company.
The commonly used measure of efficiency of airline Cost per Available Sit Kilometers (CASK) and
Revenue per Available Seats Kilometers (RASK) are more objectively. For this indicators, Aeroflot has
been more successful in recent years.
Separate results of this paper were previously published in (2019,1). The conclusions and proposals for
improving the work of airlines are presented.
2. LITERATURE
The world's Best 100 Airlines for 2018 voted for by airline customers around the world which
is presented by the company Skytrax (Skytrax is a United Kingdom–based consultancy which runs an
airline and airport review and ranking site) states what Turkish Airlines (TA) took the 18 rank and
Aeroflot (AF)- 23 rank. Despite the subjectivity of these estimates voted for by airline customers around
the world, they reflect the trends in the development of these airlines. Especially if you compare the data
of Skytrax in recent years. They are shown in table 1.
Table 1 Rank of Turkish Airlines and Aeroflot by Skytraks
Year Rank of Turkish Airlines Rank of Aeroflot
2012 7 85
2013 9 61
2014 5 51
2015 4 46
2016 7 40
2017 12 30
2018 18 23
Source: http://skytraxrating.com
This table shows what over the past 6 years, Turkish Airlines has worsened its position by 11
points, and the Aeroflot has improved its position by 62 points.
In this article we will try to show why the performance of each airline has changed in this way
over the past 5 years and analyze their organization and profitability.
297
History of Airlines
Aerjflot is the largest airline of the Russian Federation. The carrier operates domestic and
international passenger and services, mainly from its hub at Sheremetyevo International Airport, Moscow.
Aeroflot is one of the oldest airlines in the world, tracing its history back to 1923. Aeroflot is
ranked 4th in the list “Oldest Airlines in the World That Are Still Operating”. From 1925 till 1932 it have
the name Dobrolet.During the Soviet era, Aeroflot was the Soviet national airline and the largest airline in
the world. In January 1971, Aeroflot was established within the framework of IATA, and became the sole
enterprise of USSR authorised to operate international flights. Abroad, the airline was known as Aeroflot
Soviet Airlines. In 1980, Aeroflot carried 120 million passengers. This is noted as the maximum record for
airlines in the Guinness book of records. Following the dissolution of the USSR, the carrier has been
transformed from a state-run enterprise into a semi-privatised company. Aeroflot is still considered the de
facto national airline of Russia. It is 51 % owned by the Russian Government. The airline joined SkyTeam
in April 2006, becoming the 10th member of the alliance.
Turkish Airlines is the national flag carrier airline of Turkey. Turkish Airlines operates
international and domestic flights mainly from Istanbul Atatürk Airport. There are secondary hubs
at Istanbul Sabiha Gökçen International Airport and Ankara Esenboğa International Airport.
Turkish Airlines was established on 20 May 1933 as State Airlines Administration. TA is ranked
22th in the list “Oldest Airlines in the World That Are Still Operating”.
Currently, 49% of the shares belong to the Turkish Government and 51% - to private owners.
From the above, it is clear that companies have similar forms of ownership and a similar history. It is
particularly relevant to note here that among the first three models of aircraft used by TA was the Russian
ANT - 12. And the first plane that flew on the local route, both companies had the same- Junkers F13.
Turkish Airlines has been a member of the Star Alliance network since 1 April 2008.
Fleet of Airlines: Currently, the fleet of both airlines is one of the youngest in the world (see Table 2). Average
Aircraft age of Aeroflot is 4.1 years and 6.6 years for Turkish Airlines.
298
Table 2 Airlines and their Average Ages
Source: https://ir.aeroflot.ru/ (2018)
Current Fleet of Turkish Airlines and Aeroflot consists Airbus and Boeing aircrafts. Since January
31, 2011 Aeroflot has been using the Russian SuSuperjet 100. (Table 3)
Table 3 Current Fleet of Turkish Airlines and Aeroflot (12.2019)
Aircrafts Turkish Airlines Aeroflot Airlines
Airbus A319-100 6 0
Airbus A320-200 17 78
Airbus A321-200 68 34
Airbus A321 NEO 10 0
Airbus A330-200 18 5
Airbus A330-300 39 17
Boeing 737-700 1 0
Boeing 737-800 98 47
Boeing 737-MAX8 11 0
Boeing 737-MAX9 1
Boeing 737-900ER 15 0
Boeing 777-300ER 33 19
Boeing 787-9 9
SSJ-100 0 49
Cargo 24 0
Total 347 249
Source: https://ir.aeroflot.ru/ (2019)
http://investor.turkishairlines.com/ (2019)
After the change of management, Aeroflot carried out a significant restructuring of its fleet. In
2010 he withdrew the Tu 154M, and in 2014 completed the operation of Il-96. Article (A.Eremichev
2015) shows : the sum of all items of expenditure indicates that on the route Moscow-Bangkok
transportation of 100 thousand passengers by IL-96 will cost the airlines $ 6.5 million a year more than a
Boeing 767. If you use more modern aircraft (A320, B737, B777) the economic efficiency will be higher.
299
The Turkish Airlines and Aeroflot are full services companies and give the passengers the same
special items.
In order to fully cover the entire passenger market as TA and AF has divisions (companies) low-
cost airlines. TA have Anadolujet, founded in 1997. The AF have Pobeda founded in 2000.
Directions of flight:
Turkish airlines serve 255 destinations outside Turkey in about 120 countries. Flights to Europe,
Asia, Africa and across the Atlantic to North America and South America.
Turkish airlines make flights from 51 airports in Turkey. Turkish Airlines are the leader of
domestic transportation (49 destinations), taking into account the low-cost division of AnadoluJet. The
maximum number of domestic flights per day TA operates between Ankara and Istanbul (14-15 daily
flights). (turkishairlines2018)
Aeroflot makes regular flights to 153 foreign airports in Europe, Asia, Africa (Egypt) and America
and 49 domestic flights.
The maximum number of domestic flights per day Aeroflot operates between Moscow and St.
Petersburg (20-22 daily flights). (aeroflot2018).
Main Achievements:
From year to year, airlines increase the number of passengers and improve their economic
performance. Table 4 illustrates the increase in the number of passengers.
Table 4 Passenger Carried by Turkish Airlines and Aeroflot (2013-2018)
Source: https://ir.aeroflot.ru/ (2018) http://investor.turkishairlines.com/ (2018)
The main economic indicators for 2017 and 9 months of 2018 are shown in tables 5 and 6.
300
Table 5 Key results in 2017 (12M)
Airline Statistics 2017 Turkish Airlines Aeroflot Airlines
Passengers carried, (million passengers).
Domestic+International
68.617
30.130 + 38.487
50.129
27.579 + 22.550
Employment of passenger seats,%
Domestic+International
79 1%
84.1 + 78.4
81 8%
84.3 + 80.6
Cargo and mail transported, (thousand tons)
1.122.697
270
Personal number (thousand) 24.075 22.991
Net Profit $ 38 million $ 39.5 million
Profit Growth % 4.7 7.5
Growth in passenger turnover 9.3 15.4
Source: https://ir.aeroflot.ru/ru/reporting/traffic-statistics/ (2017)
http://investor.turkishairlines.com/ (2017)
Table 6 Key results in 2018 (9M)
Source: https://ir.aeroflot.ru/ru/reporting/traffic-statistics/ (2018) http://investor.turkishairlines.com/ (2018)
Rask and Cask
In aviation, for analysis of the performance of the airlines use RASK (revenue income received by
the airline for the movement of one passenger per one kilometer) and CASK (cost for the airline
movement of one passenger per one kilometer). To compare airlines of different countries, these
economic indicators are usually represented in US cents. These figures are presented below for Turkish
Airlines ( Table 7) and for Aeroflot (Table 8).
Airline Statistics 2018 (For 9 months)
Turkish Airlines
Aeroflot Airlines
Passengers carried, (million people).
Domestic+International
57.573
25.338+32.235
42.249
18.759+23.490
Employment of passenger seats,%
Domestic+International
82.0%
85.5+81 4
83. 4%
84.9+81.9
Cargo and mail transported, (tons) 1.016.075 218.621
Personal number 25.568 35.809
Net Profit
33.800 million dolars 22.440 million rub
Profit Growth % Decreased by 4 1%
Decreased by 17 2%
Growth in passenger turnover % Increased by 10% Increased by 10.2%
301
Table 7 RASK and CASK of Turkish Airlines
(2013-2018)
Source: http://investor.turkishairlines.com/ (2018)
Table 8 RASK and CASK of Aeroflot Airlines (2013-2018)
Source: https://ir.aeroflot.ru/ (2018)
Passenger Load Factor
One of the performance indicators of airlines is Passenger Load Factor showing the average
completion of each flight. For this indicator Aeroflot (close to the best in the world) is ahead of Turkish
Airlines after 2015.(Table 9)
302
Table 9 Passenger Load Factor of Turkish Airlines and Aeroflot (2013-2018)
Source: https://ir.aeroflot.ru/ (2018), http://investor.turkishairlines.com/ (2018)
3. CONCLUSION
1. Both Turkish Airlines and Aeroflot are the most successful in the world and have very big
support from the state.
2. The performance of airlines in different currencies is difficult to compare. Moreover, for
advertising purposes, these indicators are often unreasonably high, which allows to increase the
capitalization of the company. The commonly used measure of efficiency of airline CASK and RASK are
more objectively.
For this indicators, Aeroflot has been more successful in recent years (see tables 7 and 8).
3. CASK of Turkish Airlines is significantly higher then that of Aeroflot. This can be explained by
the following reasons:
- higher cost of aviation fuel;
- higher level of wages. However, in 2018, AF significantly increased them, especially for pilots;
- Aeroflot fleet uses fewer different types of aircraft;
- fifth of these aircraft are Russian-made Superjet, which is 3-4 times cheaper than Airbus or Boeing.
4. Turkish Airlines calculates the price of tickets in euros and Aeroflot -in rubles. This is one of the
reasons why the first airline has a higher RASK than the second.
5. Fall of rank of Turkish Airlines in ranking of Skytrax as a result of deterioration in the quality of
food on board the aircraft. This conclusion is based, among other things, on the author's personal
experience.
303
6. The number of passengers transported by Turkish Airlines in recent years is greater than that of
Aeroflot. This difference in 2013 was 54% and in 2018 only 25% (table 10).
Year 2013 2014 2015 2016 2017 2018
Difference in number of passengers TA and AF
54% 58% 55% 44% 36% 25%
It should be born in mind that the capacity of all passenger aircrafts of Turkish Airlines is significantly
greater than that of Aeroflot. For example in 2018 this is 64%. In previous years, this difference was even
greater. This indicates greater efficiency in the use of its fleet by Aeroflot. If average daily flight utilization
(Average daily flight utilization (ADFU) in airlines- represents the average number of flight hours flown in
scheduled service per day per aircraft for the total fleet of operated ) of Turkish Airlines in 2017 was 11.42
hours- Aeroflot must have more. (The author found no specific data on ADFU of Aeroflot).
7. Aeroflot also has a higher PLF (see table 9).
8. The advantages of Turkish Airlines is a large network of subsidiaries and affiliates formed with
the participation of the capital of TA providing service, repair of aircraft engines, production of seats, ets.
And these services provide not only the needs of the TA themselves but also others airlines and TA
makes a profit.
9. Turkish Airlines is actively using hedging of fuel price. Current fuel hedging levels: FY18- 47%,
FY- 20%.
10. Both airlines expand the geography of flights and increase the capacity of the most popular
destinations. One of the most popular destination is Europe- Asia, Far East. In order to intercept the
growing flow of passengers in this direction, is going to open a new hub in Krasnoyarsk.
11. Operational leasing for Russian airlines is usually cheaper than financial leasing. This is due to the
fact that large leasing companies have access to cheap financing and Russian companies loans for financial
leasing or purchase of aircraft in the property is much more expensive. Aeroflot differs from other
Russian airlines. AF has 89% of the fleet in the financial lease. This is probably due to the strong support
of the state. For comparison, Turkish Airlines, which are also half state company have in financial lease
62% of aircrafts (11% owned and 27% in operating wet lease).
12. Turkish Airlines receive significantly more profit than Aeroflot from cargo. If passenger revenue
was change 9.5% from FY16 to FY17, the same change of Cargo Revenue was 32.2%. Turkish Cargo
serves 73 destinations with 18 freighters besides 300 destinations with 319 passenger aircrafts (belly cargo)
as of March,31 2018. The same time Aeroflot have only belly cargo.
13. Despite all the successes of the Turkish Airlines in recent years, there has been a drop in its
profitability. In 2016, the profit of TA was negative and in 2017 it was 5 times less than that in 2015. The
total debt of the airline as of 31.03.2018 amounted to $8.267 millions. Only on debt service TA must
spend $1 044 millions.
14. The main hub of Aeroflot Sheremetyevo recently has big problems with the organization of its
activities (registration of passengers, delivery and transportation of Luggage, etc.). All this causes a lot of
complaints of passengers and reduces the reputation of the airline.
304
What is good and what is bad with Turkish Airlines and Aeroflot.
Turkish Airline good:
- more favorable geographical position (bridge between Europe and Asia, between Europe and
Africa, between Europe and Middle and Far East),
- availability of own service and subsidiaries and affiliates,
- well organized air cargo (Turkish Cargo),
- best organization of the hubs (Istanbul Airport and Sheremetyevo Airport from personal
experience of the authors).
Aeroflot good:
- one of the youngest fleet of airlines,
- high PLF and ADFU,
- focus on single-aisle aircraft, no aircrafts with 4 engines. This corresponds to world trend,
- wide use of cheap Russian-made aircrafts,
- better food on board (from the personal experience of the authors).
Turkish Airlines bad:
- large debts as from (Source: FactSet. Bloomberg. Company reports. SRS. Bernstein analysis, 2018)
close to bankruptcy,
- the shortage of pilots (a large % of wet lease),
- a lower PLF and ADFU.
Aeroflot bad:
- no self-service of aircrafts,
- only one hub,
- a large % of financial leasing,
- poor organization of the work of hub - Sheremetyevo Airport in comparison with Ataturk and
Istanbul Airport.
4. REFERENCES
Eremichev A., Aslanov M. (2019) Turkish Airlines Versus Aeroflot/ International Journal of Economics and
Management v. 1,p. 33-40
http://skytraxrating.com/airlines/turkish-airlines-rating https://www.aeroflot.ru/xx-ru/news/archive/2018
https://investor.turkishairlines.com/en/financial-operational/annual-reports/1/2018
http://www.milliyet.com.tr/thy-nin-toplam-yolcu-sayisi-yillik-ekonomi-2704053/
https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/10/10/thynin-eylul-ayi-yolcu-sayisi-artti
http://www.turkiyeturizm.com/thy-50-7-milyon-yolcu-tasidi-56520h.htm
305
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/thy-2018de-75-2-milyon-yolcu-tasidi,QKiJU3k74k--42ionXOyhg
https://www.bloomberght.com/haberler/haber/2171464-thy-nin-yolcu-sayisi-ekim-de-yuzde-51-artti
https://ria.ru/20180725/1525273747.html/Аэрофлот" повысит сборы для пассажиров
306
Hava Yolu İş Modeli Yenilikleri ve Şirket Değerine Etkileri
Ünal BATTAL¹
Levent POLAT²
¹Doktor Öğretim Üyesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, [email protected]
²Doktora Öğrencisi, Anadolu Üniversitesi, [email protected]
ORCID: 0000-0002-1739-8030
ÖZET
Hava yolu piyasası hızlı bir şekilde değişen ve gelişen bir sektör olup, dünyanın diğer ucunda meydana gelen çevresel, sosyal veya ekonomik bir olaydan derinden etkilenebilecek kadar hassas bir yapıdadır. Böyle bir durumda kâr elde etmek maksadı ile faaliyetlerini sürdüren hava yolu yöneticileri, piyasada yaşanan beklenmedik devinimlere karşı ayakta kalabilmek için çoğu zaman geleneksel işleyişini bir kenara bırakarak yenilikçi iş modelleri kullanmak, hatta kimi zaman yeni iş alanlarına atılmak durumunda kalır. Türk Hava Yolları da 2017 ve 2018 yıllarında havalimanı gayrimenkul yatırımı, uluslararası yatırım ve havacılık sistemleri alanlarında çalışan üç şirket kurmuş ve iş alanlarını genişletmiştir. Bu çalışmada amacımız, hava yolları iş modellerini tanımlayarak Türk Hava Yolları’nın bu yeniliklerinin, hava yolunun hisse getirileri ve piyasa değeri üzerindeki etkilerini olay çalışması yöntemini kullanarak ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: İş modeli, hava taşımacılığı, hava yolu iş modeli, olay çalışması.
307
Airline Business Model Innovations and Effects on Company Value
ABSTRACT
Airline industry which is sensitive enough to be deeply affected from environmental, social and economic events occuring at the far side of the world is a fastly changing and developing market. Airline managers who want to make profit in that situation, mostly have to change their traditional mechanisms with innovative business models and sometimes expand their area of business to stay alive in this turbulent environment. Turkish Airlines also expanded it’s business area by establishing three new companies with activity areas of airport real estate investment, international investment and aviation systems in 2017 and 2018. In this study, our aim is to define business models of airlines and evaluate effects of Turkish Airlines innovations on it’s share prices and market value using event study method.
Keywords: Business model, air transport, airline business model, event study.
1. GİRİŞ
Hava yolu piyasası, tüm dünya ile birlikte her gün hızlı bir şekilde gelişmekte ve değişmektedir.
Kullandığı yüksek maliyetli teçhizat ve iş gücü ile dünyada yaşanan ekonomik ve çevresel tüm değişimlere
diğer sektörlere oranla daha duyarlı bir yapıdadır. Öyle ki, dünyanın farklı köşelerinde yaşanan
beklenmedik olaylar, sektörü iyi veya kötü yönde büyük oranda etkileyebilmektedir. Bu belirsiz şartlar
altında kâr elde etmeye çalışan hava yolları, etraflarında olan bitenlere hızla uyum sağlamak durumunda
kalmıştır. Kaldı ki, hava yolu piyasasını etkileyen tek değişim sektör dışı olaylar değildir. Bizzat sektörü
ilgilendiren deregülasyon gibi düzenlemeler bile buna hazırlıksız yakalanan ve “yenilmez” denilen hava
yollarını sarsmış ve birkaç yıl içerisinde pek çoğunu tahtından etmiştir.
Hava yolu ligi sıralamasındaki değişimin bu kadar çabuk ve dramatik olmasının esas sebebi ortaya
çıkan yeni durumlara uyum sağlayamayan şirketlerdir. Yaşanan köklü değişikliklere ve çevrelerinde
meydana gelen olaylara rağmen geleneksel iş modellerini devam ettirmekte ısrarcı olan şirketler, yarışı
kaybetmeye mahkûm olmuş veya çok geri sıralara düşmüşlerdir. Havacılık sektöründe yaşanan bu devinim
sadece hava yolu şirketlerini değil, aynı zamanda şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerin genel ekonomik
durumlarını da etkilemiştir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde, yaşadığı değişimler ile ülke çapında etki
yaratan hava yollarında yapılan yeniliklerin doğru uygulanması ve sonuçlarının doğru ölçülmesinin stratejik
önem taşıdığı görülecektir.
Yönetimde yenilikçi iş modeli yaklaşımı genellikle yeni ürünler ortaya koymak adına farklı
nitelikteki insanların işe alınması veya teknolojik altyapının güçlendirilerek araştırma-geliştirmeye daha fazla
yatırım yapılması olarak algılanır. Ancak iş modelindeki yeniliği yalnız bu hususlarla sınırlamak doğru
olmayacaktır. Bu durum, “İyi bir iş modeli, iyi bir teknoloji fikrinden daha ileridedir.”
(Chesbrough,2007:12) tanımı ile ortaya konulmuştur. Teknoloji dışında yapılan yenilikler mevcut sistemde
müşteri memnuniyetinin artırılması maksatlı yapılan kimi değişiklikler olabileceği gibi şirketin büyümesi de
olabilir.
Bu çalışmada, 2017 ve 2018 yıllarında Türk Hava Yolları’nın kurduğu 3 yeni şirketin, hava yolu
değerine sağladığı katkı, şirketin borsa hisseleri getirilerinin olay çalışması yöntemi ile değerlendirilmesi
308
sonucu ortaya konacaktır. Çalışmanın geriye kalan bölümünde konu ile ilgili literatür incelendiktan sonra
uygulama yapılarak sonuçları incelenecektir.
2. LİTERATÜR
2.1. İş Modeli
İlk olarak Lang (1947) tarafından kullanılan “İş Modeli” terimi günümüze yaklaştıkça oldukça
yaygın hale gelmiştir. Ancak bu kavram ile yakın anlamda olup, genellikle onun yerine kullanılan “iş
stratejisi” kavramı ile ayrılması gerekir. İş stratejisi üç soruya cevap verir: ne satılacak, müşteri kim ve ürün
nasıl üretilerek müşteriye ulaştırılacak? İş modeli, iş stratejisinin aksine bu sorulardan yalnızca “nasıl?”
sorusuna yanıt verir. Yani şirketler aynı ürünü (ne?), aynı müşteriye (kim?) farklı iş modeli ile (nasıl?)
satabilirler (Santos, Spector ve Heyden, 2009:7). Ayrıca Masanell, ve Ricart (2010) çalışmalarında strateji, iş
modeli ve taktik arasındaki ilişkiyi açıklamışlardır. İş modeli konusunu incelerken ise Ryanair’ın iflasın
eşiğinde iken kullandığı iş modelini esas almışlardır. Ryanair 1990’larda iş modelini standart bir havayolu
modelinden Southwest tarzı iş modeli ile değiştirmiştir. Buna göre iş modeli, stratejinin direkt bir sonucu
olup kendi başına bir strateji değildir.
İş modeli kavramının daha çok kullanılır hale gelmesinin esas sebebi internet gibi bilgiye ulaşım ve
iletişim imkanlarının yaygınlaşması ile birlikte artan rekabettir. Kendileri ile pek çok farklı şirketi kıyaslama
imkanı bulan müşterilerini ikna etmek isteyen şirketler, eşlenikleri arasından sivrilerek müşteriye ulaşmak
istemişler ve bunun sonucu olarak yeni iş modelleri ortaya koyarak fark yaratmak durumunda kalmışlardır.
İş modeli ile ilgili farklı tanımlar yapılmıştır. Linder ve Cantrell (2000) iş modelini şirketin
müşterileri ve hissedarları için değer yaratmakta kullandığı temel mantığı olarak tanımlamıştır. Chesbrough
ve Rosenbloom (2002) ise iş modelini en basit hali ile şirketin kendi devamlılığını sağlayacak yöntemlerle
kâr elde etmesi olarak tanımlamış ve iş modelinin fonksiyonlarını;
- Müşterilere değer tekliflerinin sunulması,
- Hedef piyasanın belirlenmesi,
- Değer zincirinin tanımlanması,
- Maliyet yapısı ve kâr potansiyelinin tanımlanması,
- Firmanın rekabet stratejisinin belirlenmesi olarak açıklamışlardır.
İş modeli her sektörde faaliyetlerini sürdüren firmalar için kullanılmakta olup sektör ne olursa
olsun bir iş modelinin iyi olup olmadığını ortaya koyan kimi kriterler mevcuttur. Bunlar; müşteride ilgi
uyandıran değerler, maliyet ve risk yapılarında sağlanan avantajlar ve modelin kopyalanmasının zor olması
olarak sıralanabilir. İş modelinin iyi bir şekilde tasarlanması, uygulanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi
şirketin başarısı için önem taşır. Esas önemli husus ise ortaya konan iş modelinin devamlı kâr getirecek
şekilde sürdürülmesidir. İşletme bünyesinde ileri teknoloji, verimli iş gücü ve iyi bir liderlik bulunsa da,
eğer iş modeli doğru planlanmamış ise mevcut rekabetçi ortamda kâr elde edilememesi gibi sonuçların
ortaya çıkması kaçınılmazdır (Teece, 2010).
Oluşturulacak olan iş modelinin baştan sona deneme yanılma ile şekillenmesi firma için oldukça
maliyetli olacakır. Bu sebeple yeni iş modeli oluşturulurken uygulanacak olan bir taslak, yöneticilerin daha
309
planlı hareket etmesine yardımcı olacaktır. Morris, Schindehutte ve Allen (2005) çalışmalarında iş modeli
oluşturmak için rehber olarak kullanılabilecek olan ve aşağıdaki sorulardan oluşan bir çerçeve ortaya
koymuştur:
- Firma nasıl değer yaratacak?
- Firma kim için değer yaratacak?
- Firmanın kendisine üstünlük sağlayan iç kaynağı nedir?
- Firma kendisini pazarda nasıl konumlayacak?
- Firma nasıl para kazanacak?
- Girişimci ne kadar zamanda neye ulaşmak istiyor?
Yukarıda yapılan iş modeli tanımlarından hiçbirisi, bir modelin sonsuza kadar
kullanılabileceğinden bahsetmemiştir. Şirketler varlıklarını sürdürdükleri çevrede yaşanan değişimlere karşı
tedbir alıp iş modellerini de buna göre yenilemek ve yeni ortama adapte olmak durumundadırlar. Özellikle
havacılık gibi çalkantılı sektörler, şirketlerin birden fazla defa ve farklı şekillerde iş modellerini yenilemek
durumunda olduğu sektörlerdir. Sonraki bölümde havayolu sektöründe iş modeli yenilikleri ile ilgili
literatürdeki çalışmalar incelenecektir.
2.2. Hava Yolu İş Modeli Yenilikleri ve Türk Hava Yolları
İş modeli yeniliği ile iligili başlarda yapılan çalışmalarda rekabet avantajı olarak sadece teknolojik
yeniliklere vurgu yapılmıştır. Ancak bu bakış açısı, teknolojiye dayanmayan hizmet sektörü firmalarını
hesaba katmamaktadır. Şayet teknolojiye dayalı olarak çalışsa da, teknolojisinde değil, iş modelinde yaptığı
yenilik ile piyasasında atılım yapan “Dell” bu durumun en iyi örneğidir (Kraemer, Dedrick ve Yamashiro,
1999). Hava yollarının durumu da Dell gibi farklıdır. Havayollarına jet motorlarının kullanılmaya
başlanması ile sağlanan yakıt ve zaman tasarrufu havayolu taşımacılığında çığır açan bir teknolojik
yeniliktir. Ancak 1978 yılında ABD’de başlayan deregülasyon rüzgarı ve akabinde ortaya çıkan düşük
maliyetli hava yollarının kullandıkları yeni iş modeli, teknolojik yenilik değil, bir iş modeli yeniliği olup tüm
dünya havacılığında taşları yerinden oynatmıştır (Doganis, 2006). Bunların dışında yapılan çalışmalarda ise,
Amit ve Zott (2001) iş modeli yeniliklerinin, firmanın stratejik veya operasyonel verimliliğinin artırılmasını
amaçlayan ufak iş değişikliklerinden farklı olarak, işletmenin tamamını etkilediğini belirtmiş; Tucker (2001)
ise iş modeli yeniliğinin yeni bir ürün veya hizmet ortaya koyması gerekmediğini, bu yeniliğin aslında iş
modeli bölümlerinin birini veya tamamını değiştirerek piyasaya hizmet etmenin yeni bir yolunu bulmak
olduğunu ortaya koymuştur.
Önceki paragrafta belirtildiği gibi 1978 yılında ABD’de yapılan bir düzenleme ile hava yolu
piyasasında deregülasyon yapılmış ve sektördeki devlet kontrolü büyük miktarda azaltılarak oyuncuların
kendi aralarında rekabet etmesine uygun bir ortam yaratılmıştır. Bunun ardından uzun yıllar boyu hüküm
süren büyük havayolu şirketleri yeni kurulan ve öncelikleri düşük maliyetler ile yolculara ucuz hizmet
götürmek olan düşük maliyetli hava yolu şirketleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu büyük
şirketler başlarda geleneksel iş modellerini sürdürmekte ısrarcı olmuşlar, fakat ilerleyen dönemde
yaşadıkları kayıplar ile yeni iş modelleriyle yeni döneme uymak zorunda kalmışlardır. Türkiye’de de 1980’li
310
yıllarda yapılan düzenlemelerle birlikte benzer bir deregülasyonun temelleri atılmış ve son olarak 2003
yılında yapılan düzenlemeler ile deregülasyon tam anlamı ile piyasaya hakim olmuştur. Bu süreçte hava
yollarında kullanılan iş modelleri ve iş modeli yenilikleri ile ilgili de bir çok çalışma yapılmıştır. Schneider,
Spieth ve Clauss (2013), geleneksel oyuncuların yüksek oranda belirsizliğe maruz kaldıkları havacılık
piyasasındaki dinamiklerin Bakım, Onarım ve Yenileştirme (MRO) kuruluşlarındaki iş modeli
yenileştirmelerine olan etkisini inceleyerek, MRO endüstrisinin iş modellerindeki değişimlerin sebeplerini
ve sonuçlarını açıklamışlardır. Nicolau ve Maria (2012) Iberia Airlines üzerinde yaptıkları çalışmada
yenilikçi iş modellerinin şirketlerin piyasa değerlerini yükselttiği yönünde bulgulara ulaşmışlardır ancak
farklı iş modellerinin, hava yolunun piyasadaki görünürlüğüne etkileri farklı olmuştur. Çalışmada farklı
piyasa modelleri kulanılarak yenilenen iş modellerinin hava yoluna etkileri değerlendirilmiştir. Franke
(2007) çalışmasında yenilikçi yaklaşımların günümüz dünyasının hava yolları için başarının sırrı olduğunu
belirtmiş ve yenilikleri; yeni iş modelleri, yeni teknolojiler ve yolcu talep ve ihtiyaçlarının tam olarak
karşılanabilmesi için ileri sınıflandırma olarak ayırarak incelemiştir. Hvass (2012), Kuzey Amerika’da
bulunan düşük maliyetli hava yollarının iş modellerini inceleyerek hangi modellerin operasyonel kârlılık
elde edilmesine fayda sağladığını incelemiştir. Pereira ve Caetano (2015) çalışmalarında literatürde
tanımlanan anahtar bileşenleri kullanarak, hava yolları için kullanılabilir bir iş modeli çerçevesi ortaya
koymuşlardır. Jost ve Sascha (2014) hava yolu iş modellerinin zaman içerisindeki gelişimini incelemiştir.
Franke (2007) çalışmasında yaşanan krizler ile savaşmak zorunda kalan hava yollarının alışıldığı gibi sadece
maliyetleri azaltmak yolundan gitmeyip, ileri iş modelleri, müşteri sınıflandırması ve teknolojiler ile süreci
yönetmeleri gerektiğini belirtmiştir. Schneider vd. (2013), iş modeli yeniliklerinin değer yaratma
kaynaklarına tepki olarak değişken piyasa şartları ile mücadele etmek üzere ortaya çıktığını belirtmiş ve
havacılık endüstrisinde iş modeli bileşenleri, yönlendiricileri ve türlerini incelemişlerdir. Nair, Paulose,
Palacios ve Tafur (2013), 17 hava yolu şirketini inceleyerek temel yetenekleri arasındaki uyumsuzlukları
açıklamış ve firmaların aslında hizmet maksatlı çalıştıklarını düşünmelerine rağmen, bunu gösteren iş
modeli yeniliklerini uygulamadıklarını ortaya koymuştur. Reichmuth (2008) çalışmasında hava yollarında
kullanılan iş modellerini tanımlamış ve bunların farklılıkları ile bunlarda yaşanan değişiklikleri ortaya
koymuştur. Pereira ve Ceatano (2017) çalışmalarında hava yollarında kullanılan iş modellerini ve bunlarda
meydana gelen yeniliklerin nasıl ortaya konduğunu açıklamışlardır. Wensveen ve Leick (2009)
çalışmalarında hava yolu piyasasında yeni iş modeli fırsatlarının doğduğunu ve buna uyum sağlamak için
yeni iş modellerinin ortaya çıktığını açıklamış; uzun mesafeli düşük maliyetli hava yolu şirketlerinin
fırsatlarını inceleyerek bu şirketler için ağ, ürün ve fiyat uzmanlığı başlıkları altında üç yeni iş modeli ortaya
koymuştur.
Türkiye’de 1933 yılında kurulan bir hava yolu şirketi olan Türk Hava Yolları, Türkiye’de yaşanan
deregülasyonun öncesi ve sonrasında varlığını sürdürmüştür. Temel faaliyet sahaları iç-dış hat yolcu
taşımacılığı ve kargo taşımacılığı olan şirket, kurduğu ağ ile dünya üzerinde en çok ülkeye ve uluslararası
destinasyona sefer düzenleyen hava yolu olup, filosunu ve faaliyet alanlarını halen genişletmeye devam
etmektedir (THY, 2017). En baştan beri tam hizmet veren bir hava yolu olan Türk Hava Yolları,
Türkiye’de yaşanan deregülasyona tepki olarak Anadolu Jet markasını kurmuş ve düşük maliyetli hava yolu
311
olarak işletmeye başlayarak özellikle yurt içi piyasasında yaşanan rekabette söz sahibi olmuştur (Orhan and
Gerede, 2013).
Yukarıda görüldüğü gibi deregülasyon fırtınası sonucunda gerek dünyada gerek Türkiye’de hava
yolları yeni iş modelleri benimsemişler ve bu iş modellerini birbirinde ayırmak giderek zor bir hal almaya
başlamıştır. Düşük maliyetli hava yolları ile rekabet etmek isteyen tam hizmet veren hava yolları, kısa
mesafelerde düşük maliyetli hava yolu stratejileri kullanmaya başlamış, kimileri THY gibi kendilerine bağlı
düşük maliyetli hava yolu şirketleri kurmuş, kimileri de çok daha yüksek fiyatlara farklı hizmetler sunma
yoluna gitmişlerdir (Benitez ve Lodewijks, 2008).
Yapılan tüm çalışmalar incelendiğinde hava yollarında kullanılan iş modelleri ikiye ayrılabilir.
Bunlar tam hizmet veren hava yolları ile düşük maliyetli havayollarıdır. Tam hizmet veren hava yolları
farklılaşma stratejisini kullanarak müşterilerine daha yüksek fiyatlara daha lüks hizmet sunarken; düşük
maliyetli hava yolları, maliyetleri asgariye indirerek müşteriye ulaşılması daha kolay, ucuz hizmet sunarlar.
Ancak her iki model de tek tip değildir. Tam hizmet veren hava yolları ve düşük maliyetli hava yollarının
her biri, kendi işletmesel vizyonlarında, iş rutinlerinde, iş mimarilerinde ve uygulamalarında yenilikler
yaparak rekabet avantajı elde etmeye çalışırlar (Alamdari ve Fagan, 2005). Türk Hava Yolları da tamamı
kendi sermayesiyle olan ve farklı şirketlerle işbirliği içinde kurduğu yeni şirketlerle sadece yolcu ve yük
taşımacılığında tam hizmet veren bir hava yolu olmanın ötesine geçmiştir. Türk hava yolları grup şirketleri
aşağıda sıralanmıştır (http-1):
- Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
- Güneş Ekspress Havacılık A.Ş.
- THY Opet Havacılık Yakıtları A.Ş.
- TGS Yer Hizmetleri A.Ş.
- THY DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş.
- Pratt&Whitney THY Teknik Uçak Motoru Bakım Merkezi Ltd.Şti.
- Goodrich THY Teknik Uçak Motoru Bakım Merkezi Ltd.Şti.
- TCI Kabin İçi Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.
- Uçak Koltuk Üretim San. ve Tic. A.Ş.
- THY Uçuş Eğitim ve Havalimanı İşletme A.Ş. (TAFA)
- Vergi İade Aracılık A.Ş.
- THY Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş.
- THY Uluslararası Yatırım ve Taşımacılık A.Ş.
- Cornea Havacılık Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Bu çalışmanın konusunu aşağıdaki THY şirketleri oluşturmaktadır:
- 15 Kasım 2017 tarihinde kurulan THY Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş,
havalimanı işletmeciliği ve yatırımları alanında çalışan %100 hissesi Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı'na
ait bir şirkettir.
312
- 25 Eylül 2018 tarihinde kurulan THY Uluslararası Yatırım ve Taşımacılık A.Ş., kargo ve
kurye taşımacılığı alanlarında çalışan ve yurt içi ve yurt dışında uluslararası yatırımlar yapmak üzere
kurulup, hisselerinin tamamı Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı'na ait bir şirkettir.
- 11 Ekim 2018 tarihinde kurulan Cornea Havacılık Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. “Kabin
İçi Eğlence Sistemleri ve İnternet Hizmetleri” alanında faaliyet gösteren, %80 hissesi THY Teknik A.Ş.’ye
%20 hissesi ise Havelsan Hava Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait bir şirkettir.
Görüldüğü üzere yukarıda faaliyet alanı açıklaması yapılan 3 şirketin kurulması ile birlikte THY
esas çalışma sahası olan yolcu-yük taşımacılığının dışına çıkarak şirket mimarisini değiştirmiş ve yolcularına
hizmet götürmekte kullanacağı araçları kendi kurduğu şirketler ile üretmeye veya dolaylı olarak yolcu-yük
taşımacılığı hizmetine katkı sağlayabilecek girişimler kurarak pazardaki rekabet gücünü artırmaya
çalışmıştır. Her ne kadar benzer tarzda yenilikleri daha önce kurduğu grup şirketlerinde görmek mümkün
olsa da, çalışmamızda son dönemde kurulan bu 3 şirket ele alınacaktır.
Çalışmanın bundan sonraki bölümünde, en son kurulan 3 grup şirketinin ayrı ayrı THY hisse
getirilerine olan etkileri, şirketlerin kurulmasından önce ve sonraki hisse senedi getirilerinin olay çalışması
yöntemi ile incelenmesi sonucu ortaya konmaya çalışılacaktır.
3. BULGULAR
3.1. Olay Çalışması Yöntemi ve Uygulaması
Şirketlerin yaptıkları yeniliklerin birincil amacı, daha fazla kâr edebilmek ve şirket değerini
yükseltebilmektir. Yöneticiler ise-doğal olarak-yapılan yeniliklerden sonra elde edilen sonuçları görmek
isterler. Bu sonuçların ilk göstergesi yatırımcıların şirket hisselerine duydukları ilgidir. Bu ilgi kendisini
borsadaki hisse senedi fiyatlarının değişimi ile gösterecektir.
Olay çalışması yöntemi günümüzdeki şekli ile ilk olarak 1969 yılında Fama, Fisher, Jensen ve Roll
tarafından kullanılmıştır. Daha sonraları Brown ve Warner (1985) yaptıkları çalışmalarında günlük hisse
getirilerinin olay çalışması metodlarını ne şekilde etkilediğini ortaya koymuştur. Bu çalışma, yine aynı
yazarların 1980 yılında aylık hisse getirilerini kullanıldığı metodları inceledikleri çalışmanın genişletilmiş
halidir. Buna göre olay çalışması yöntemi; kâr açıklamaları, kanun değişimleri, yenilik açıklamaları gibi
durumların hisselerin fiyat değişimleri üzerindeki etkilerini değerlendirmek maksadı ile kullanılır.
Bir hissenin değeri, firmanın gelecekte varlıklarından elde edeceği nakit akışlarının değeridir ve
herhangi bir zamanda firmanın mevcut ve gelecekteki kâr potansiyeline ilişkin bilgi verir. Eğer
beklenmedik bir olaydan firmanın mevcut ve gelecek gelirlerinin etkilenmesi bekleniyor ise, hisse senedi
fiyatları piyasalar bu olayı öğrenir öğrenmez değişecektir. Bu sebeple hissse senedi fiyatları, firma değerini
gösteren güvenilir bir ölçü olarak kabul edilir (Binder, 1998). Bir olayın şirket değeri üzerinde etkisi olup
olmadığını görmek için, genel piyasa hareketleri sonucunda ortaya çıkan değişimler çıkarıldıktan sonra elde
edilen anormal getiri ölçülür. Anormal getiriler, haberlerin piyasaya duyurulmaması halinde elde edilecek
olan normal getirilerden yüksek ya da düşük olan bölümdür. (Agrawal ve Kamakura, 1995:57).
Çalışmada üç şirketin kuruluşu ayrı ayrı olaylar olarak değerlendirilmiştir. Her şirketin kuruluşunun
piyasada yarattığı etkinin THY hisseleri üzerindeki sonuçlarının ortaya konulması, bu şekilde şirket
yeniliklerinin şirket değerine sağladıkları katkı tespit edilmeye çalışılmıştır. Buna göre çalışmada hipotezler:
313
H0 Hipotezi, “THY’nin yenilik girişimi olarak kurduğu ve direkt ilgi alanı dışındaki grup
şirketlerinin, kurulduğu gün ve sonrasında THY hisse senedi getirilerine bir etkisi yoktur”. Alternatif
hipotez olan H1 Hipotezi ise, “THY’nin yenilik girişimi olarak kurduğu ve direkt ilgi alanı dışındaki grup
şirketlerinin, kurulduğu gün ve sonrasında THY hisse senedi getirilerine etkisi vardır.” olarak belirlenmiştir.
Çalışmada H0 hipotezi sınanarak yeni kurulan grup şirketlerinin THY hisse getirilerine olan etkisi ortaya
konacaktır.
Olay çalışması yönteminde ilk yapılması gereken şey olay tarihi, olay aralığı ve hesaplama aralığının
belirlenmesidir. Olay tarihleri daha önceki bölümde belirtildiği gibidir. Olay aralıkları ise olay günü öncesi
15 gün (Og-15) ve olay günü sonrası 15 gün (Og+15) olarak alınmıştır. Ayrıca anormal getirinin
hesaplanabilmesi için olaydan önce 105 ve 15 güne kadarki 90 günlük dönem hesaplama aralığı olarak
belirlenmiştir. Olay çalışması zaman çizelgesi aşağıdaki Şekil 3.1’de gösterildiği gibidir:
Yukarıdaki zaman çizelgesinde görülen dönemler için günlük THY hisse fiyatları alınarak (http-2),
getirileri (Gg) hesaplanmış ve aritmetik ortalamaları alınmıştır. Bu değer beklenen hisse getirisi (Gb) olarak
kabul edilmiştir. Daha sonra günlük anormal getirinin (AGg) bulunması için, her günün hisse getirisinden
beklenen getiri çıkartılmıştır (Gg-Gb). Son olarak (Og-15) ve (Og+15) arasındaki anormal getirilerin
toplamı olan 30 günlük kümülatif anormal getiri hesaplanmıştır (Chan-Lau, 2002:372).
Şekil 3.2’de THY grup şirketlerinin kuruldukları tarihten 15 gün önce ve sonrasındaki THY
kümülatif anormal getirileri görülmektedir. Ancak grafik yanlış anlaşılmamalıdır. Havaalanı gayrimenkul
yatırım şirketi 15 Kasım 2017; uluslararası yatırım şirketi 25 Eylül 2018; Cornea havacılık ise 11 Ekim
2018’de kurulmuştur. Aşağıdaki grafik, bu üç şirket kurulduktan önce ve sonraki 15 günlük kümülatif
anormal getirileri göstermektedir. Yani grafikte görülen kuruluş günü aslında her şirket için farklıdır.
Şekil 3.1. Olay Çalışması Zaman Çizelgesi
Og+15 Og Og-15 Og-105
Hesaplama Dönemi Olay Aralığı
314
Elde edilen değerler hipotezin sınanması için bağımlı örneklem t testi’ne tabi tutulmuştur. Buna
göre:
- 15 Kasım 2017 tarihinde kurulan THY Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş. için p
değeri 0.013 bulunmuştur. Bu durum bahse konu şirketin kurulması ile THY hisse getirilerindeki değişim
arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki olduğunu gösterir.
- 25 Eylül 2018 tarihinde kurulan THY Uluslararası Yatırım ve Taşımacılık A.Ş. için p değeri
0.394 bulunmuştur. Buna göre bu şirketin kurulması ile THY hisse getirilerindeki değişim arasında anlamlı
bir ilişki yoktur.
- 11 Ekim 2018 tarihinde kurulan Cornea Havacılık Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. için p
değeri 0.000 bulunmuştur. Buna göre bu şirketin kurulması ile THY hisse getirilerindeki değişim arasında
istatistiki olarak çok güçlü bir ilişki vardır.
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Literatürde birçok başka araştırmada, olay çalışması yöntemi ile, olayların şirketlerin hisse getirileri
üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Kaya, Köylü, ve Günay (2017), Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da yaşanan
darbe girişiminin BİST 30/100 endeksleri üzerine etkisini incelemişlerdir. Sakarya (2011), İMKB
şirketlerinin kurumsal yönetim derecelendirme notu ve hisse getirileri arasındaki ilişkiyi incelemiştir.
Gönüllü (2017), birleşme ve devralmalar yolu ile büyümenin hisse senedi performansı üzerine etkisini
incelemiştir. Çevikçelik (2012) tezinde benzer bir çalışma ile şirket birleşmelerinin firmanın piyasa değerine
etkisini incelemiştir. Warner, Watts ve Wruck (1988), yönetici değişimlerinin firmanın hisse fiyatlarına olan
etkisini incelemiştir. Hannon ve Milkovich (1996) insan kaynakları ile ilgili firma hakkındaki görüşlerin
hisse fiyatlarına etkisini incelemiştir.
Daha önce yapılan ve yukarıda bahsedilen bu çalışmalardaki uygulamaların pek çoğu bu çalışmanın
konusu THY Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş. örneği ile benzer sonuçlar vermiştir. Yani H0
hipotezi reddedilmiştir. Ancak THY Uluslararası Yatırım ve Taşımacılık A.Ş. için durum böyle
gelişmemiştir. Şekil 3.2’deki grafik incelenecek olur ise, bu şirketin kurulmasından önce THY hisse
getirileri zaten yüksek seviyelerdedir. Şirketin kuruluşundan sonra getirilerde tekrar ufak bir artış olmuştur,
ancak daha sonra getiriler piyasa normallerine dönmüştür. Bu durum, şirketin kurulmasının getiriler
üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmamasına sebep olmuştur. Cornea Havacılık Sistemleri
Sanayi ve Ticaret A.Ş. için de daha farklı bir durum söz konusudur. Bu şirketin kurulmasına yatırımcılar
olumsuz tepki vermişler ve THY hisse getirilerinde derin bir düşüş olmuştur. Halbuki bu bir nevi
genişleme ve yeniliktir? Piyasanın bu tepkisinin sebebi ne olabilir? Bu konu piyasadaki alıcıların
davranışlarını inceleyen farklı alanların konusudur. Ancak bu durumdan, olay çalışmasının bu tip
araştırmalarda tek başına yeterli olmayacağı anlaşılmaktadır.
Olay çalışması yöntemi bu çalışmada kullanıldığından farklı metodlarla da uygulanabilir. Ancak
olaylar meydana geldikten sonra şirketin hisselerinde meydana gelen değişim, her ne kadar kümülatif
anormal getiri oranı ile hesaplansa da, örneklerde görüldüğü üzere sadece ve sadece meydana gelen olayın
315
sonucu değildir. Ülkenin o dönemde içinde bulunduğu sosyo-ekonomik veya politik durum dahi
piyasadaki alıcıların satın alma kararlarını etkileyebilmektedir. Bu anlamda olay çalışması yöntemini daha da
güçlendirerek, olayların şirketlerin hisse getirilerindeki etkilerini daha ayrıntılı inceleyebilecek yöntemlere
ihtiyaç duyulduğu aşikardır. Böylece çalkantılı hava yolu sektörünün geleceğinin daha sağlıklı
değerlendirilmesi ve işletme değerlerine etkisinin daha ayrıntılı yapılması sağlanabilecektir.
5. KAYNAKÇA
Agrawal, J. ve Kamakura, W. (1995). The Economic Worth of Celebrity Endorses: An Event Study Analysis. Journal of Marketing, Vol.59, 56-62.
Alamdari, F. and Fagan, S. (2005) Impact of the Adherence to the Original Low-Cost Model on The Profitability of Low-Cost Airlines. Transport Reviews, 25(3), 377–392.
Amit, R. & Zott, C. (2001). Value Creation in E-Business. Strategic Management Journal, 22, 493–520. Benitez, R. ve Lodewijks, G. (2008). Literature Review of the Passenger Airline Business Models Full
Service Carrier, Low-Cost Carrier and Charter Airlines. TRAIL Research School, Delft, October 2008. Binder, J. (1998). The Event Study Methodology Since 1969. Review of Quantitative Finance and Accounting, 11,
111–137. Brown, S.J. ve Warner, J.B. (1980). Measuring Security Price Performance. Journal of Financial Economics, 8,
205-258. Brown, S.J. ve Warner, J.B. (1985). Using Daily Stock Returns – The Case of Event Studies. Journal of
Financial Economics, 14, 3-31. Casadesus-Masanell, R. & Ricart, J.E. (2010). From Strategy to Business Models and to Tactics. Long Range
Planning, Vol. 43, Nos. 2/3, 195–215. Chan-Lau, J. A. (2002). Corporate Restructuring in Japan: An Event-Study Analysis. Japan and the World
Economy, 14, 367-377 Chesbrough, H. (2007). Business Model Innovation: It’s Not Just About Technology Anymore. Strategy &
Leadership, Vol. 35 No. 6, 12-17. Chesbrough, H. ve Rosenbloom R.S. (2002). The Role of The Business Model in Capturing Value from
Innovation: Evidence from Xerox Corporation's Technology Spin-Off Companies. Industrial & Corporate Change, vol. 11, pp. 529-555.
Çevikçelik, S. (2012). Şirket Birleşmelerinin Firmanın Piyasa Değerine Etkisi: İmkb’de Bir Uygulama.
Yayımlanmamış Doktorra Tezi). Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı-Aydın.
Doganis, R. (2002). Flying Off Course: The Economics Of İnternational Airlines. Londra: Taylor & Francis Books
Ltd. Fama, F., Fisher, L., Jensen, M. ve Roll, R. (1969). The Adjustment of Stock Prıces to New Information.
International Economic Review, 10, 1–21. Franke, M. (2007). Innovation: The Winning Formula to Regain Profitability in Aviation? Journal of Air
Transport Management 13, 23-30. Gönüllü, O. (2017). Birleşme ve Devralmalar Yoluyla Büyümenin Hisse Senedi Performansı Üzerine Etkisi.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 10, Sayı 52. Hannon, J. ve Milkovich, G. (1996). The Effect of Human Resource Reputation Signals on Share Prices: An
Event Study. Human Resource Management,, Vol. 35, Number 3, 405-424.
316
Hvass, K. (2012). A Boolean Approach to Airline Business Model Innovation. CIBEM Working Paper Series. Kaya, İ., Köylü, M ve Günay, B. (2017). 15 Temmuz Darbe Girişiminin BİST 30/100 Endeksleri Üzerine
Etkisinin Olay Çalışması (Event Study) Yöntemi ile Analizi. Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Vol3., 57-67. Kraemer, K., Dedrick, J. ve Yamashiro, S. (1999). Refining and Extending the Business Model with Information
Technology: Dell Computer Corporation. University of California. https://escholarship.org/uc/item/7vn6n4z3 Lang, F. (1947). Insurance Research. Journal of Marketing, 12, 66-71. Linder, J.C. & Cantrell, S. (2000). Changing Business Models: Surveying the Landscape. Cambridge, MA: Accenture
Institute for Strategic Change. Morris, M., Schindehutte, M. ve Allen, J. (2005). The Entrepreneur’s Business Model: Toward a Unified
Perspective. Journal of Business Research, 58, 726– 735 Nair, S., Paulose, H., Palacios, M. ve Tafur, J. (2013). Service Orientation: Effectuating Business Model
Innovation. The Service Industries Journal, Vol 33, 958-975. Nicolau, J. ve Maria, M. (2012). Gauging Innovation Worth for Airlines. Journal of Air Transport Management,
20, 9-11. Orhan, G. ve Gerede, E. (2013), A Study of the Strategic Responses of Turkish Airline Companies to the
Deregulation in Turkey. Journal of Management Research, V.5, 34-63. Pereira, B. ve Caetano, M. (2015). A Conceptual Business Model Framework Applied to Air Transport.
Journal of Air Transport Management 44-45, 70-76. Pereira, B. ve Caetano, M. (2017). Business Model Innovation in Airlines. International Journal of Innovation.
February. Reichmuth, J. (2008). Analyses of The European Air Transport Market: Topicl Report, Airline Business
Models. Air Transport and Airport Research. Sakarya, Ş. (2011). İMKB Kurumsal Yönetim Endeksi Kapsamındaki Şirketlerin Kurumsal Yönetim
Derecelendirme Notu ve Hisse Senedi Getirileri Arasındaki İlişkinin Olay Çalışması (Event Study) Yöntem ile Analizi. ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 7, Sayı 13,147–162.
Santos, J., Spector, B. ve Heyden, L. (2009). Toward a Theory of Business Model Innovation within Inumbent Firms.
INSEAD: France. Schneider, S., Spieth, P. & Clauss, T. (2013). Business Model İnnovation in The Aviation Industry.
International Journal of Product Development, Vol. 18, 286-310. Teece, D. (2010). Business Models, Business Strategy and Innovation. Long Range Planning, 43, 172-194. THY (2017). THY Annual Report. İstanbul. Tucker, R. B. (2001). Strategy Innovation Takes Imagination. Journal of Business Strategy, 22, 23-27. Warner, J., Watts, R. ve Wruck, K. (1988). Stock Prıces and Top Management Changes. Journal of Financial
Economics, 20, 461-492. Wensveen, J. ve Leick, R. (2009). The Long-Haul Low-Cost Carrier: A Unique Business Model. Journal of
Air Transport Management, 15, 127–133. http-1:https://investor.turkishairlines.com/tr/thy-anonim-ortakligi/grup-sirketleri Erişim tarihi:20.09.2019) http-2:https://tr.investing.com/equities/turk-hava-yollari-historical-data (Erişim tarihi:22.09.2019)
317
HAVAYOLU SEKTÖRÜNDE JET YAKIT RİSKİNE KARŞI KORUNMA
(HEDGING) YÖNTEMLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAKİ
UYGULAMALAR
Yaşar KÖSE1
Murat ATİK2
1 Doç.Dr., THK Üniversitesi, [email protected]
2 Dr.Öğr.Üyesi, Milli Savunma Üniversitesi, [email protected]
ORCID ID: 0000-0003-0073-20951
0000-0002-5150-02032
ÖZET
Jet yakıt maliyeti, havayolu şirketlerinin giderleri içerisinde önemli bir paya sahiptir. IATA (International Air Transport Association-Uluslararası Hava Ulaştırma Birliği) verilerine göre yakıt maliyetleri, 2014-2018 yılları arasında havayolu şirketlerinin faaliyet giderlerinin ortalama %25’i civarlarındadır. Benzer şekilde değişkenliği çok yüksek olan jet yakıt maliyetleri havayolu şirketlerinin başa çıkmaları gereken en önemli sorunlardan birisidir. Bu çalışmanın amacı öncelikle jet yakıt hedging’i ile ilgili yöntemleri ortaya koyduktan sonra Türkiye’de ve dünyadaki önde gelen havayolu şirketlerinin kullandıkları hedging yöntemleri ve elde ettikleri kazanç veya kayıpları belirlemektir. Elde edilen veriler kapsamında ulusal bir havayolu şirketinin hedging kazanç/kaybı hesaplanmış ve ulaşılan bulgular sonucunda, günümüzde değişkenliği çok yüksek olan jet yakıt maliyet riskinin kontrol altına alınabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hedging (Riskten Korunma), Forward, Swap, Satın Alma Opsiyonu.
318
JET FUEL HEDGING METHODS IN THE AIRLINE INDUSTRY: APPLICATION IN TURKEY AND THE WORLD
ABSTRACT
The cost of jet fuel has a significant share in the expenses of airlines. According to IATA (International Air Transport Association) data, it is around 25% of airline operating expenses between 2014-2018. Similarly, jet fuel costs, which are highly variable, are one of the most important problems that airlines must cope with. The aim of this study was to determine priorities jet fuel hedging related methods put forward after Turkey and the world leading airline companies hedining they use their methods and they have obtained gains or losses. Within the scope of the data obtained, the hedging gain / loss of a national airline was calculated and as a result of the findings, it was concluded that the jet fuel cost risk, which is highly variable today, can be controlled by hedging transactions.
Keywords: Hedging, Forward, Swap, Call Options.
1. GİRİŞ
Jet yakıt maliyeti, havayolu şirketlerinin giderleri içerisinde önemli bir paya sahiptir. IATA
(International Air Transport Association-Uluslararası Hava Ulaştırma Birliği) verilerine göre yakıt
maliyetleri, 2014-2018 yılları arasında havayolu şirketlerinin faaliyet giderlerinin ortalama %25’i
civarlarındadır (IATA EconomicPerformance, December 2018). Benzer şekilde yakıt maliyetleri bir
havayolu şirketi için personel giderlerinden sonra gelen en önemli ikinci maliyet unsurudur. IATA 2018
Ekonomik Performans Raporuna göre 2016, 2017, 2018 yolları arasında yakıt harcamaları sırasıyla; 135,
149 ve 188 milyar $ iken, personel giderleri aynı yıllar için sırasıyla 159, 171 ve 185 milyar $ olarak
gerçekleşmiştir (IATA EconomicPerformance, December 2018).
Jet yakıt fiyat riskleri ekonomik olarak havayolu şirketleri için önemlidir. Yüksek yoğunluklu
rekabet ortamı olan havayolu endüstrisinde yakıt fiyatlarındaki ciddi artışlar müşterilere kolaylıkla
yansıtılamamaktadır. Havayolu şirketleri, gelecekte yakıt fiyatlarının artışına karşı ve yakıt fiyatlarının şirket
üzerinde yarattığı baskıları azaltmak ve bütçeleme amaçlarına yönelik yakıt fiyatlarını belirginleştirmek için
hedging (riskten korunma) sözleşmeleri yapmaktadır. Şirketler hedge için değişik yöntemler ve bunların
kombinasyonlarını kullanmaktadır. Havayolu şirketlerinin kullandıkları bir hedging sözleşmesi
incelendiğinde; Örneğin bir havayolu şirketi varili 40 $’dan satın alma (call option) opsiyonuna sahipse,
yakıt fiyatları 45$’a çıktığında, şirket anlaştığı fiyat üzerinden bir kar elde edecektir. Diğer yandan yakıt varil
fiyatı 35 $’a düştüğünde ise şirket satın alma hakkını kullanmayacak ve ödediği opsiyon primi kadar zararını
sabitleyecektir. Bunun gibi birçok havayolu şirketi oynak yakıt fiyatlarına karşı karlılıklarını koruyabilmek
için hedging stratejileri izlemektedir. Düşük fiyat stratejisi uygulayan Amerikan SouthwestAirlines
sürdürdüğü hedging stratejisinden önemli ölçüde yarar sağlamıştır (Lu, 2012:5). Bu çalışmada; jet yakıt
hedging’inin ne olduğu, nasıl işlediği, şirketlerin neden yakıt hedgingi yaptıkları ve Uluslararası ve Ulusal
havayolu şirketlerinin uyguladıkları hedging stratejileri analitik olarak ortaya konulacaktır.
319
2. JET YAKIT HEDGINGİ VE HAVAYOLU ŞİRKETLERİNİN UYGULADIKLARI
HEDGING STRATEJİLERİ
Jet yakıt hedgingi, yüksek miktarda jet yakıtı tüketimi yapan havayolu şirketleri gibi şirketlerin
gelecekteki yakıt satın alma fiyatlarını sabitlemek için yapmış olduğu bir sözleşmedir. Havayolu şirketleri
yakıt fiyatlarındaki dalgalanmaları kolaylıkla tahmin ve kontrol edemezler. Bu yüzden yakıt fiyatlarındaki
dalgalanmalar karlılıkları üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır. Havayolu şirketleri üç temel sebepten
ötürü yakıt fiyatları ile ilgili hedging yapmak istemektedirler.
a. Havayolu şirketleri yakıt fiyatlarını belirli periyotlarla sabitleyemezlerse, herhangi bir maliyet
artışı havayolu şirketine tedarikçiler tarafından hemen yansıtılacaktır. Buna rağmen havayolu şirketleri
içinde bulundukları rekabetçi ortam nedeniyle yakıt maliyetindeki artışları müşterilerine
yansıtamamaktadırlar. Bu yüzden yüksek yakıt maliyetleri karlılıktaki düşüşle telafi edilmektedir. Ayrıca
havayolu şirketlerinin yüksek miktarda yakıt depolaması da yüksek sabit maliyetler nedeniyle
yapılamamaktadır.
b. Havayolu şirketinin ortalama kazancı, maliyetlerin düşük veya yüksek olması durumuna göre
artmakta veya azalmaktadır. Şirketin kurumsal vergi yükleri de kazançlarını etkilemektedir. Kazançlardaki
değişkenlik arttıkça firmanın ortalama değeri azalmaktadır. Dolayısıyla yöneticiler kazançtaki değişkenliğe
karşı hedging aracını kullanmayı tercih etmektedir. Ancak hedging işleminin maliyeti bundan dolayı elde
edilecek kazançtan küçük olmalıdır.
c. Kazançlardaki değişkenliğin azaltılması finansal baskıyı azaltarak, hedging yoluyla firma borç
kapasitesini azaltabilecektir. Böylelikle özsermaye maliyeti ile birlikte şirketin risk primi azalarak, mevcut
sermaye maliyetini muhafaza ederek borçlanabilecektir. Firmanın borçlanabilme (kredibilitesi) arttıkça,
katlanacağı faiz yükümlülükleri, faiz oranlarındaki azalma nedeniyle azalacak, bununla birlikte vergi
yükümlülükleri de azalacak ve firma değeri artacaktır. Borçlanabilme kapasitesinin artması firmaya ilave
vergi teşviği sağlayacağından dolayı hedging yapılması firma için bir avantaj oluşturmaktadır.
Havayolu endüstrisi için yakıt fiyat riskine karşı korunmada en büyük sorun, jet yakıtının
piyasalarda yaygın olarak işlem gören bir ürün olmamasıdır. Örneğin NYMEX’te işlem görmemektedir.
Tezgahüstü piyasalarda jet yakıtı ile ilgili forward sözleşmeleri oluşturulabilirken, jet yakıtları için vadeli
işlemler sözleşmesi bulunmamaktadır. Vadeli işlemler piyasasında bunun yerine geniş çapta işlem gören
başka bir emtia kullanılmaktadır. İkame bir emtia seçiminde amaç, fiyatı jet yakıtı gibi dalgalanan bir ticari
mal bulmaktır. Jet yakıtı ham petrolün rafine etme işleminin bir yan ürünü olduğundan, ısıtma yağı veya
propan gibi benzer petrol ürünleri benzer fiyatlandırma özelliklerine sahiptir ve riskten korunma için
uygun ikame ürünlerdir. Jet yakıtı için uygun bir riskten korunma alternatifi belirlemek için basit ve etkili
bir metodoloji, çeşitli ürünlerin tarihsel fiyatlarını almak ve aralarındaki korelasyon katsayısını
hesaplamaktır. Yapılan korelasyon katsayısı hesaplamalarında New York Isıtma Yağının, Jet Yakıtını en iyi
ikame eden sıvı emtia olduğu belirlenmiştir (Vasigh, vd., 2015: 646).
Petrolün ABD $ olarak fiyatlandırılması nedeniyle, farklı para birimleri ile yapılacak jet yakıt
alımları birçok risk taşımaktadır. Örneğin Sterlin Dolara karşı güçlenirse, British Airways’in Sterlin
cinsinden yakıt maliyetleri düşecektir.
320
Yukarıda belirtilen temel risk, basit olarak jet yakıtı ve türev ürünlerinin fiyat dalgalanmalarının bir
sonucu olarak ortaya çıkan toplam riski ifade etmekte ve üç ana bölümden oluşmaktadır.
- Ürün Bazında Risk: Jet yakıt kalitesinde problem veya uyuşmazlık olduğunda ortaya çıkan risktir.
- Zamana Dayalı Risk: Hedge zamanlamasındaki potansiyel uyumsuzluktan kaynaklanan risktir.
- Yerel Baz Riski: Jet yakıt spot fiyatının ülkeden ülkeye ve hatta bir ülkedeki bölgeden bölgeye
göre önemli ölçüde değişebilmesinden kaynaklı risktir.
Havayolu şirketlerinin türev araçları kullanarak altı temel hedging (riske karşı korunma) yöntemi
uygulamaktadır. Bunlar;
- Forward ve Futures Sözleşmeleri,
- Swap Sözleşmeleri,
- Call (Satın alma) Opsiyonu,
- Chooser Opsiyonu
- Collar (Koridor) Sözleşmesi (Sıfır maliyetli ve primli),
- Üç yönlü Collar (Koridor).
2.1. Futures ve Forward Sözleşmeleri
En basit potansiyel riskten korunma (hedging) stratejisi havayolu şirketine gelecekte önceden
belirlenmiş bir noktada ham veya ısıtma yağı için bilinen hedge edilmiş bir fiyatla temin edilen bir vadeli
işlem veya vadeli sözleşme olmaktadır. Vadeli işlem veya vadeli işlem sözleşmelerinin alım ve satımı
herhangi bir prim gerektirmediğinden, emtianın spot fiyatı vade sonunda vadeli işlem fiyatını aşarsa riskten
korunma kazancı, spot fiyatı düştüğünde riskten korunma zararı oluşmaktadır. Örnek olarak bir havayolu
şirketinin bir forward işlem sözleşmesine girdiğini ve galon başına 3 $’lık bir fiyatla ayda 10.000 galon jet
yakıtı almayı kabul ettiğini varsayalım. Vade sonunda havayolu şirketi fiziksel olarak 10.000 galon jet yakıtı
alacak ve tedarikçiye emtia için 30.000 $ ödeyecektir. Her iki taraf için karlılık, spot fiyat ve forward fiyat
arasındaki fark olarak hesaplanarak belirlenecektir. Jet yakıtının vadesinde galon başına 2,80 $ olduğu
varsayıldığında, havayolu şirketi ileriye dönük sözleşmeye girmenin sonucu olarak 2000 $ zarar ederken,
tedarikçi 2000 $’lık bir kazanç elde etmiş olacaktır. Forward sözleşmede havayolu şirketinin net pozisyonu;
Net Pozisiyon = Riskten Korunma Kazancı (Zararı)- Piyasa Fiyatı şeklinde olacaktır.
Yukarıdaki örnekte eğer havayolu şirketi yakıt kullanımının sadece %50’sini (10.000 galon yerine
5000 galon) koruma altına alsaydı, zararı 1000$ olurdu. Sözleşmede her iki tarafın yükümlülüklerini yerine
getirmesi beklenmektedir. Taraflardan birisi yükümlülüklerini yerine getirememesi durumun da kredi riski
oluşmaktadır. Diğer taraftan sözleşmenin yerine getirilmesi için tedarikçinin emtiayı teslim etmesi en büyük
sorunu oluşturmaktadır. Yukarıdaki örnekte tedarikçinin havayolu şirketine günde 10.000 galon jet yakıtı
teslim etmesi lojistik sorunların yanı sıra, arz-talep değişkenliği gibi konulardan dolayı riskten korunma
321
stratejisinde potansiyel verimsizlikler yaşanabilmektedir. Sonuç olarak sabit vadeli işlem sözleşmeleri
nadiren hedging aracı olarak ve yakın zaman dilimleri için kullanılmaktadır.
Futures işlem sözleşmeleri riskten korunma (hedging) işlemlerde en çok tercih edilen finansal
türevlerden birisidir. Daha formalize ve standartlaştırılmış özelliklere sahiptir. Futures sözleşmeleri kur
riskine karşı korunma aracı olarak ta kullanılmaktadır. Örneğin İngiltere’de hizmet veren United Airlines,
Star Alliance ile uluslararası bir destek ağı sayesinde dünyada daha uzak noktalara hizmet vermektedir.
Ağustos 2013’ün sonlarında, United Airlines, yeni edindiği 787 Dreamliner uçağını kullanarak San
Fransisco- Chengdu-Çin arasında aktarmasız uçuşlara başlamıştır. Çin’e yeni rota şüphesiz yeni işler
yaratacak olsa da, havayolu şirketi ABD Doları ile Çin Yuanı arasındaki kurdan etkilenmiştir. Çünkü
United Airlines’in şirket merkezinin Amerika’da olması jet yakıtının ve uçağın ABD Doları cinsinden
fiyatlandırılmasına neden olacak ve bu durum maliyetleri artırabilecektir. Dolar Yuana karşı zayıflarsa Çinli
gezginler daha çok Chengdu -San Fransisco servisini kullanacak; zayıf Dolar ise ABD’li gezginler için Çin’i
daha pahalı hale getirecektir. Havayolu şirketi bu çelişkili durumda, gelecekteki beklentilere bağlı olarak,
sabit bir döviz kuru belirleyerek, zarar olasılığını en aza indirgemek için futures sözleşmesi ile kendini
risklere karşı korumalıdır. Bu tür stratejiler Amerikan Delta Airlines ve Air Canada havayolu şirketleri
tarafından uygulamaktadır (Vasigh vd., 2015:650-655).
2.2. Swap Sözleşmeleri
Herhangi bir swap sözleşmesinin birinci nedeni belirli bir süre boyunca sabit bir fiyat için değişken
fiyat değişimini yapmak olduğundan, jet yakıt fiyatındaki değişikliğe maruz kalmayı azaltmak isteyen bir
havayolu şirketi, swap’ın sabit kısmını üstlenip, değişken riskli kısmı karşı tarafa devretmektir. Havayolu
şirketinin forward sözleşmeler için potansiyel ticaret ortakları bulmalarının zorluğu ve futures
sözleşmelerinin temel riske odaklanması sebebiyle direkt jet yakıtına odaklanan swap sözleşmelerini tercih
etmektedir. Swap sözleşmesinde riskten korunma (hedging) işleyişine örnek olarak bir havayolu şirketinin
1 yıllık, ayda 100.000 varil jet yakıtı için swap sözleşmesi yaptığını ve varil başına sabit 130 $ anlaşma fiyatı
olduğu varsayılsın. Swap için temel alınan fiyat Pratt’ın New York Limanı Jet Yakıt Fiyat Endeksine göre
jet yakıtının spot fiyatının aylık ortalaması esas alınarak hesaplanmaktadır (Carter vd., 2003; Vasigh vd.,
2010: 322). İlk ay swap sözleşmesine göre, aylık ortalama spot fiyatın varil başına 132 $ olduğunda firma
swap anlaşması yaptığı fiyatı (130 $) ödeyecek ve 100.000 varil sabit fiyattan jet yakıtı alacaktır. Havayolu
şirketinin anlaşma (uzlaşma) maliyeti: (132 $-130 $)x100.000 = 200.000 $ olacaktır. Sözleşmenin ikinci
ayında, ortalama yakıt fiyatı 125 $’a düştüğü varsayıldığında, havayolu firması swap anlaşması yaptığı
firmaya 500.000 $ ödeyecektir. Bu durumda havayolu şirketinin anlaşma (uzlaşma) maliyeti: (125 $-130
$)x100.000 = (500.000 $) olacaktır.
Genel olarak jet yakıt fiyatı için yıllık ortalama spot fiyatının varil başına 130 $’ı aşması
durumunda, havayolu şirketi hedge işleminden kazanç elde ederken, fiyatın 130$’ın altına düşmesi
durumunda hedging işleminden zarar edecektir. Havayolu şirketinin aylık jet yakıt ödemeleri aydan aya
değişiklikler gösterse de, spot fiyattan jet yakıtı almaya devam ettiğinden swap ödemeleri sözleşme
süresince tek bir sabit fiyattan olacaktır. Havayolu şirketi swap sözleşmesi nedeniyle jet yakıt fiyatlarındaki
322
değişikliğe maruz kalma riski en aza indirgenmiş olmaktadır. Bu örneğe göre havayolu şirketi 1 yıl
periyodunda toplam 12 x 100.000 =1.200.000 varil yakıt almayı 130 $ üzerinden almayı sabitleyerek tedarik
edecektir. Swap sözleşmesinde yer alan iki taraftan (havayolu şirketi- tedarikçi firma) birisi hedge kazancı
elde ederken, diğer taraf ise hedge zararı edecektir. Çünkü hedging sözleşmesi sıfır toplamlı bir oyundur.
Şekil 1. Swap Sözleşmesine göre Havayolu Şirketinin Hedging Karı/Zararı
2.3. Satın Alma (Call) Opsiyonu
Gelecekte jet yakıt fiyatının artacağına inanılıyorsa bir satın alma opsiyonu ile havayolu şirketi
maruz kalacağı fiyat riskini sınırlayabilmektedir. Jet yakıt fiyatının kullanım fiyatını aşmaması durumunda
havayolu şirketinin kaybı, opsiyon primi ile sınırlı kalacaktır.
Emtia opsiyonları ABD’deki NYMEX’te işlem görmektedir. Ancak jet yakıtı opsiyon pazarı sınırlı
olduğundan bu opsiyonlar satın alınamamakta bunun yerine daha önce belirtilen ısıtma yağı veya ham
petrol için opsiyonlar satın alınabilmektedir. Emtia opsiyonları çoğunlukla 3 ay ilerisine kadar geçerli
olmaktadır. Bununla birlikte birkaç dönem ham petrol opsiyonu potansiyel olarak satın alınabilmektedir.
Tipik ABD NYMEX’teki 1 opsiyon sözleşmesinin boyutu 1000 varil petrol (42.000 galon) içindir.
Şekil 2. Jet Yakıtı Satın Alma Opsiyonuna göre Havayolu Şirketinin Hedging Kazanc/Kaybı
130 $
Anlaşma
Fiyatı
SABİT
ÖDEME
130 > Anlaşma Fiyatı
HEDGING KARI
130 > Anlaşma Fiyatı
HEDGING ZARARI
-10
-5
0
5
10
15
20
25
0 20 40 60 80 100 120 140 160
323
-5000
0
5000
10000
15000
20000
25000
30000
35000
40000
45000
0 20 40 60 80 100 120 140 160
Şekil 2’de 2014 Mayıs ayı opsiyon sözleşmesine göre kullanım fiyatı 95 $ ve opsiyon primi 5 $’
olan opsiyon sözleşmesi gösterilmektedir. Piyasa fiyatı opsiyon (kullanım) fiyatı üzerine çıktığında opsiyon
kullanılmakta ve bu fiyattan itibaren opsiyon karı oluşmaktadır. Piyasa fiyatı kullanım fiyatının altında
oluştuğunda opsiyon kullanılmamakta ve opsiyon zararı opsiyon primi ile sınırlandırılmış olmaktadır.
Satın alma opsiyonlarında hedging konusunda dikkate alınması dereken önemli bir faktör, opsiyon
primlerinin peşin ödenmesinin gerekliliğidir. Çünkü şirketin likiditesini bozmayacak şekilde elinde yeterli
fon bulunmayabilir. Eylül 2011’den sonra ABD’nin en büyük havayolu şirketlerinden Southwest Airlines
güçlü finansal yapısı nedeniyle jet yakıtı satın alma opsiyon primi yatırımını yapabilmişlerdir (AP, 2018).
Yüksek opsiyon prim maliyetleri ABD’de bulunan dünya çapında havayolu şirketleri için bile önemli
güçlükler yaratmaktadır.
Opsiyon sözleşmesi bir örnekle incelenecek olursa; Bir havayolu şirketinin Ocak 2014 tarihli 1000
varilden oluşan bir satın alma opsiyonu satın aldığı, 1 varil yakıtın kullanım fiyatının 100 $ ve opsiyon
priminin varil başına 1,64 $ olduğu varsayılsın. 10 Aralık 2013’te jet yakıtı spot fiyatı varil başına 90 $ ise,
havayolu şirketi satın alma opsiyonunu kullanmayacak ve zararı 1000x1,64 $=1640 $ olacaktır. İkinci
durumda vade sonun akadar jet yakıtının spot fiyatı 101, 64 $ olduğu varsayılırsa, bu durumda (101,64 $-
100 $)x1000- (1,64x 1000)= 0 $ olacaktır. Üçüncü durumda jet yakıtı fiyatı 120 $’a çıktığında şirketin
hedging kazancı; (120 $-100 $) x 1000- (1,64x1000) = 18.360 $ olacaktır. Her üç duruma ilişkin hedging
kazanç ve kaybı Şekil-3’te gösterilmektedir.
Şekil 3. Her Üç Duruma İlişkin Havayolu Şirketinin Hedging Kazanç veya Kaybı
2.4. Sıfır Maliyetli ve Primli Koridor Opsiyonu (Collar)
Koridor (Collar) bir satma (put) opsiyonu satarak ve aynı zamanda aynı varlık için bir satın alma
(call) opsiyonunu satın almayı içermektedir. Koridor bir satın alma opsiyonu satın alma ile ilgili primi
dengelemek için bir satma opsiyonunun satıldığı bir hedging stratejisidir. Örneğin sıfır maliyetli bir koridor
için, bir havayolu şirketi Temmuz 2016’ya kadar varil başına 38 $ kullanım fiyatıyla 0,50 $ primle jet yakıtı
sözleşmesine girdiği, aynı süreçte aynı vadede, aynı opsiyon primiyle varil başına 75 $ kullanım fiyatıyla bir
324
jet yakıtı satın alma opsiyonu satın aldığı varsayılsın. Bu işlemin sonucunda havayolu firması 38 $’dan bir
taban, 75 $’dan bir tavan oluşturmuş olur. Jet yakıt fiyatı 38 $’dan daha aşağı düştüğünde havayolu şirketi
için hedging zararı oluşacaktır. Böylelikle havayolu şirketi varil başına 75 $’dan daha fazla ödeme
yapmayacaktır. Bu iki opsiyon birleştirildiğinde, havayolu şirketi artan maliyet için bir kesinlik
sağlamaktadır. Belirli bir satın alma ve satma opsiyonuna bağlı olarak, her ikisinin primi eşit olması
durumunda koridor hedging stratejisinin maliyeti olmamaktadır. Şekil 4’te Sıfır Maliyetli Koridor
Opsiyonunun hedging kazanç ve kaybı gösterilmektedir.
-50
-40
-30
-20
-10
0
10
20
30
40
50
60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13Kazan
ç/Kay
ıp
Fiyat
Satın Alma
Satma
Şekil 4. Sıfır Maliyetli Koridor Opsiyonu Hedging Kazanç ve Kaybı
Primli koridor opsiyonunda ise satın alınan satın alma opsiyonundan elde edilen nakit akışının
satma opsiyonunun nakit akışını geçmesi söz konusudur. Primli koridor opsiyonu ile ilgili 3 ayrı senaryo
ele alınmıştır. Buna göre varil başına satma opsiyon primi 1,48 $, satın alma opsiyon primi 5,34 $ olduğu ve
1000 varil için, varil başına 90 $ kullanım fiyatıyla sözleşme yapıldığı varsayıldığında;
Senaryo 1: Ham petrol varil fiyatının varil başına 100 $’a yükselmesi,
Senaryo 2: Ham petrol varil fiyatının varil başına 93,86 $’ya düşmesi,
Senaryo 3: Ham petrol varil fiyatının varil başına 87 $’a düşmesi.
Senaryo 1:
Hedging Kazancı/Kaybı= [(1,48x1000)-(5,34x1000)]+(100-90)x(1000+0)= 6140 $
Senaryo 1’de ham petrolün fiyatı varil başına 100 $’a çıktığında satın alma opsiyonun kullanma
fiyatını aştığı için koridor stratejisi satın alma opsiyonundan kazanç elde edecektir.
Senaryo 2:
Hedging Kazancı/Kaybı= [(1,48x1000)-(5,34x1000)]+(93,86-90)x(1000-0)= 0 $
325
Senaryo 2’de ham petrolün fiyatı varil başına 93,86 $’a düştüğünde, bu fiyat satın alma opsiyonun
kullanım fiyatını aşmakta ve böylece hedging işleminden elde edilen kazanç, koridor oluşturmak için
katlanılan prim maliyetine eşitlenerek senaryoda ne kar ne de zarar oluşmaktadır. Bu senaryoda hedging
kazancı veya kaybı bulunmamaktadır.
Senaryo 3:
Hedging Kazancı/Kaybı= [(1,48x1000)-(5,34x1000)]=(3860) $
Senaryo 3’te ham petrol fiyatı 87 $’a düştüğünde ne satma ne de satın alma opsiyonu kullanılmaktadır.
Sonuç olarak havayolu şirketi için koridor primlerinden oluşan nakit akımları söz konusu olacaktır.
Koridor tipik hedging yöntemi olsa da, hem satma hem de satın alma opsiyonlarıyla uzun veya
kısa pozisyon alarak riskten korunmayı sağlamaktadır. Her bir satma ve satın alma opsiyonuna dayanak
varlığın spot fiyatına göre kazanç veya kayıplar oluşturabilmektedir. Hedging’in nihai hedefi emtia
fiyatındaki oynaklık riskini azaltmak için bu amaca hizmet edecek satma ve satın alma kombinasyonunu
oluşturmaktır.
2.5. Üç Yönlü Koridor Opsiyonu (Collar)
Üç yönlü koridor, geleneksel bir koridorun tavan fiyatının üstünde bir satın alma opsiyonu satmayı
içeren bir stratejidir. Örneğin, 86 $’lık taban ve 95 $’lık maliyetsiz bir tavan koridoru olduğu ve bir
havayolu şirketi varil başına 100 $’lık bir satın alma opsiyonunu satmaya karar verdiğini ve ek prim geliri
olarak 1,64 $ sağladığı varsayılsın. Bu senaryoda 100 $’ın altındaki fiyatlar için 3 yollu koridor daha fazla
fayda sağlamaktadır. Çünkü prim alınmakta ve satın alma opsiyonu kullanılmamaktadır. Bununla birlikte
100 $’ın üzerindeki fiyatlarla, satın alma opsiyonunun satılmasıyla ortaya çıkan zarar, satın alınan satın
alma opsiyonundan sağlanan yararla dengelenmektedir. 3 yollu koridorda, iki satın alma opsiyonu
arasındaki fark 5 $ (100$-95$) olduğundan hedging stratejisinin karlılığı 100 $’ın üzerindeki fiyatlar için (5
$+1,64 $) 6,64 $ ile sınırlandırılacaktır. Şekil 5’te üç yönlü koridor gösterilmektedir.
326
-20
-15
-10
-5
0
5
10
70 75 80 85 86 90 95 100 105 115
Kaz
anç/Kay
ıp
Fiyat
Şekil 5. Üç Yönlü Koridor Opsiyonu Hedging Kazanç ve Kaybı
2.6. Seçici (Chooser) Opsiyonu
Seçici opsiyonu elinde bulunduran kişi hisse senedini satın alma veya satma opsiyonunu
belirlenmiş bir süre elinde bulundurmaktadır. Hisse senedi fiyatları bu periyotta yükseldiğinde opsiyonu
elinde bulunduran satma opsiyonuna göre daha fazla kazanç sağlayacağından satın alma opsiyonunu tercih
etmektedir. Tam tersi durumda hisse senedi fiyatları düştüğünde yatırımcının seçimi satma opsiyonu
olacaktır (Ho ve Lee, 2004: 232). Seçici opsiyonu elinde bulunduran, Straddle Opsiyona benzer şekilde,
aynı kullanım fiyatından satın alma veya satma opsiyonunu elde bulundurmaktadır. Ancak seçici
opsiyonda, opsiyonu elinde bulunduran kişi hangi opsiyonu (satın alma- satma) seçeceği yönünde karar
verme elastikiyetine sahiptir. Straddle’da yatırımcı her iki opsiyon için ödeme yaparken, seçici opsiyonda
sadece düşük fiyatlı olan seçilmektedir.
3. BAZI ULUSAL VE YABANCI HAVAYOLU ŞİRKETLERİNİN JET YAKITI HEDGING
UYGULAMA YÖNTEMLERİ VE HEDGING KAZANÇ VE KAYIPLARI
Türkiye’de bulunan ulusal havayolu şirketlerinin uyguladıkları hedging yöntemler incelenerek bu
yöntemlerle elde edilen kazançlar veya uğranılan kayıplar tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bilgilere
havayolu şirketlerin yıllık ve 3 aylık faaliyet raporlarından sağlanmıştır.
3.1. Türk Hava Yolları A.O.
THY A.O. yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalarının jet yakıt maliyeti üzerindeki etkisini azaltmak,
maliyetlerin belirli bir bant aralığında kontrol edilmesini veya tek bir fiyatla sabitlenerek belirlenmesini
sağlamak amacıyla ilk defa 2009 yılında riskten korunma işlemlerine başlamıştır. Halihazırda swap,
primli/primsiz opsiyon yöntemleri piyasa koşullarına göre uygun olarak kullanmaktadır. Akaryakıt
327
fiyatlarındaki dalgalanmaların, karlılık ve nakit akışı üzerinde oluşturması muhtemel oynaklığını azaltmak
için geçmiş ham petrol ve jet yakıt fiyatlının gelişimi ve gelecek için beklenen ham petrol ve jet yakıt
fiyatlarını, korelasyonlarını ve kendi içindeki fiyat oynaklıklarını dikkate alarak sonraki dönemler için
%60’a kadarki kısmı için piyasa koşullarına göre değişen oranlarda riskten korunma işlemi uygulamaktadır.
Ayrıca yine piyasa koşullarına göre 24 aya kadar değişen vadelerde riskten korunma (hedging) işlemleri
yapılabilmektedir. 31 Aralık 2017 tarihi itibarıyla 2018 yılı bütçelenen toplam yakıt tüketiminin %46’sı
riskten korunma işlemi için yapılmıştır. Bununla birlikte söz konusu tarih itibarıyla alınan pozisyonların
varil başına başabaş seviyesi ise 57$ olarak gerçekleşmiştir (investor.turkishairlines.com/tr/kreditor-
iliskiler/risk-yonetimi, e.t.:03.09.2019).
THY A.O, 1 Ocak-31 Aralık 2018 dönemine ilişki Yönetim Kurulu Faaliyet Raporuna göre, 2017
yılında, toplamda akaryakıt gideri 2.886 Milyon $, akaryakıt tüketimi 4.847 Bin Ton (4.847.000x7=
33.929.000 Varil), ortalama ton maliyeti 591 $ (Varil ortalama maliyeti: 591/7=84,4 $)’dır. Bu ortalama
varil başına jet yakıt fiyatının hedging sonrası fiyat olduğu varsayılmaktadır. Bu veriler ışığında 2017 yılında
%46’lık yakıt tüketiminin hedge edildiği varsayıldığında,
(0,46 x 57$) + (hedge edilmeyen varil maliyeti) x (1-0,46) → hedge edilmeyen varil maliyeti =107 $
Hedge kazancı varil başına= 107- 57$ = 50 $ olacaktır.
Yine 2017 yılında hedge pozisyonu %46 olarak gerçekleşmiş olup, toplamda 0,46x33.929.000
ton=15.607.340 varil yakıt hedge edilmiştir. Tahmini olarak toplamda 2017 yılında 15.607.340 Varil x50
$=780.367.000 $ hedging kazancı elde edilmiştir. 2017 yılında oransal olarak 421.398.180 $/2.866.000.000
$ = %27 oranında hedging kazancı elde edilmiştir. Bu rakamların hesaplanmasında yaklaşık değerler esas
alındığından, hedging kazancının yakıt maliyetinin yaklaşık %15 ile %30 arasında olabileceği tahmin
edilmektedir.
3.2. Pegasus A.Ş.
Pegasus A.Ş., 2017 Mart ayı faaliyet raporuna göre havayolu şirketi vanilla (basit) satın alma
opsiyonu, sıfır maliyetli koridor, swap işlemleri yaparak yakıt değişimlerindeki dalgalanmalara karşı koruma
yapmıştır. 2017 mart ayında hedge pozisyonu %39,5, hedge ton başına yakıt maliyeti 511,6 $ olmuştur.
Buna göre varil başına hedge maliyeti 511,6$/7= 73,1 $’dir.
3.3. American Airlines, US Airways, Southwest Airlines ve Delta Airlines
Dört büyük Amerikan Havayolu şirketinin 2008 ile 2012 yılları arasında yakıt hedging öncesi ve
sonrası oluşan maliyetleri Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1’e göre Southwest Airlines hedging işlemleri
sonrasında yakıt maliyetlerini önemli ölçüde azaltabilmiş ve faaliyet giderlerinde tasarruf sağlamışlardır.
328
Tablo 1: Dört Büyük Amerikan Havayolu Şirketinin 2008 İle 2012 Yılları Arasında Yakıt Hedging Öncesi Ve Sonrası Oluşan Maliyetleri
Hedging Öncesi Yakıt Maliyeti (milyon $)
2007 2008 2009 2010 2011 2012
AmericanAirlines 6670 9014 5553 6400 8304 6555
US Airways 2630 3618 1863 2403 3400 2659
SouthwestAirlines 2690 3713 3044 3620 5644 4615
Delta Airlines 5676 8686 8291 8901 11783 7759
Hedging Sonrası Yakıt Maliyeti (milyon $)
AmericanAirlines 6909 9394 4902 6258 8639 6565
US Airways 2875 3262 1856 2403 3400 2659
SouthwestAirlines 2330 3694 2636 3194 5385 4528
Delta Airlines 5727 8621 8290 8812 12203 7653
Fark A.A. -239 -380 +651 +142 -336 -10
Fark US Air. -245 +356 -773 0 0 0
Fark SWA +330 +19 +408 +426 +259 +88
Fark D.A -51 +65 +1 +89 -420 +106
(Kaynak: Lu, 2012: 24).
Southwest Airlines 2017 yılında 416 milyon $ net hedging zararı, 2018 yılında ise 168 milyon $ net
hedging karı elde etmiştir (http://investors.southwest.com/~/media/Files/S/Southwest-
IR/LUV_2018_Annual%20Report.pdf, e.t. 20.08.2019).
3.4. Lufthansa Grup
2017 yılında Lufthansa Grup 10,2 milyon ton jet yakıtı tüketmiş ve bunun karşılığında 5,5 milyar €
ödemiştir. Bu tutar faaliyet giderlerinin en önemli hesap kalemini oluşturmaktadır. Bir sonraki yıl akaryakıt
fiyatlarındaki dalgalanmalar esas alındığında, oluşabilecek % 10’luk artış yakıt maliyetlerini 265,1 milyon €
artıracak, %10’luk azalış yakıt maliyetlerini 284,6 milyon € azaltabilecektir. Lufthansa yakıt fiyatlarındaki
dalgalanmaların etkisini azaltma işlemlerini 24 yıllık bir zaman ufkunu esas alarak yapmaktadır. Lufthansa
aylık bazda yakıt kullanımının % 85’e varan kısmı için çeşitli opsiyon kombinasyonları kullanmaktadır.
Yakıt fiyatları ABD $ ile fiyatlandırıldığından, €/$ kurundaki değişiklikler yakıt fiyatlarını ve maliyetleri
olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir (Lufthansa Group Annual Reports, 2017).
3.5. Ryanair
Ryanair jet yakıt hedging işlemlerine en çok başvuran İrlanda kökenli havayolu şirketi olarak
sırasıyla; 2013 yılında 34,9 milyon € hedging kazancı, 2014 yılında 17,1 milyon € hedging kazancı, 2015
yılında 813,2 milyon € hedging zararı, 2016 yılında 596,6 milyon € hedging zararı, 2017 yılında 58,2 milyon
329
€ hedging kazancı, 2018 yılında ise 209,8 milyon € hedging kazancı elde etmişlerdir. Ryanair genellikle
riskten korunmakta forward işlemini kullanmaktadır (Ryanair Annual Reports, 2013-2018)
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Havayolu şirketlerinin en önemli maliyet unsuru olan jet yakıt maliyetleri, dünyada yaşanan ham
petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilenmektedir. Bu yüzden hava yolu şirket
yöneticileri yakıt fiyatlarındaki riske karşı kendilerini korunmak için çeşitli riskten korunma (hedging)
yöntemleri uygulamaktadır. Havayolu şirketlerinin riskten korunma işlemeleri genel anlamda bir kazan-
kazan ilişkisine dayanmadığından, bazı durumlarda havayolu şirketlerinin zarar etmelerine sebep
olabilmektedir. Hatta uygulanan bazı hedging yöntemleri önemli miktarda nakit çıkışlarına da sebep
olabilmektedir. Southwest Airlines eski CEO’su Laura Wright, yakıt riskinden korunmayı, maliyetleri
kontrol etmenin yanı sıra aynı zamanda bir sigorta poliçesi olarak gördüğünü belirtmiştir (Vasigh vd., 2015:
633). 2019 yılı IATA’nın yayınladığı dünyadaki farklı bölgelerde faaliyet gösteren havayolu şirketlerinin
yıllık yakıt tüketimlerinin oransal tüketimi incelendiğinde en yüksek orandan en düşüğe doğru sırasıyla ilk
10 havayolu şirketinin; Ryanair, Lufthansa, Southweat Airlines, Qantas, Easyjet, Airfrance, KLM, IAG,
Gol Airlines ve Türk Hava Yolları olarak belirtilmektedir
https://www.iata.org/publications/economics/Reports/chart-of-the-week/chart-of-the-week-30-Nov-
2018.pdf, e.t. 01.09.2019).
Bir havayolu şirketi daha istikrarlı ve öngörülebilir bir maliyet yapısına sahip olmak ve girdi
fiyatlarındaki dalgalanmaların olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için riskleri değerlendirip riskten
korunma politikası benimseyip benimsemeyeceğine karar vermelidir. Bir havayolu şirketinin hedge
etmemesi konusunda evrensel bir doğru cevap yoktur. Bazı firmalar riskten korunma yöntemleriyle kazanç
elde ederken, bazıları da sözleşmelerindeki yükümlülükler nedeniyle zarar edebilmektedir.
Hedging (riskten korunma) konusunda çıkarılması gereken önemli bir sonuç, riskten korunmanın
başarısının gelecekteki olayların sonuçlarına bağlı olmasıdır. Riskten korunma işlemlerinde başarılı olmak
için bir havayolu şirketi, jet yakıtının fiyatı, döviz kuru veya gelecekteki faiz oranları hakkında isabetli
tahminlerde bulunmaları gerekmektedir. Tahmin için yapılan analizlerde risk faktörlerinin tespiti önemlidir.
Herhangi bir malın fiyatı, arz ve talep arasındaki denge noktasında oluşacaktır. Finansal piyasalarda
spekülasyon, bir malın yükseleceği veya düşeceği beklentisiyle bugün alımı veya satımıdır. Spekülasyon
sürecinde petrol fiyatlarının yükseleceği yönünde bir düşünce varsa bugünün fiyatları artacaktır. Bu
nedenle spekülasyon emtia fiyatlarının gelecekteki beklentisine dayanan bir bileşendir. Petrol arz ve talebi
zaman içinde değişmekle birlikte, fiyatlardaki hızlı dalgalanmalar spekülasyonlar sebebiyle de
oluşabilmektedir. Bu sebeple havayolu firmalarının riskten korunmaları için kendi finansal yapılarına
uygun çeşitli finansal türev araçlarını kullanmaları gerektiği değerlendirilmektedir.
330
5.KAYNAKÇA
Ho, T.S.Y., Lee, S.B.(2004). The Oxford Guide to Financial Modeling Applications for Capital Markets,
Corporate Finance, Risk Management, and Financial Institutions, Oxford University Press. IATA Economic Performance Report (2018). Lu, K. (2012). Fuel Cost Hedging in U.S. Airline Industry, Eastern Michigan University, Honor College. Lufthansa Group Annual Reports Pegasus A.Ş. Faaliyet Raporu (2017). Ryanair Annual Reports, (2013-2018). THY A.O. Faaliyet Raporu, (2017). Vasigh B., Fleming K., Macay L. (2010). Foundation of Airline Finance: Methodology and Practice, Ashgate Vasigh B.,Fleming K., Humpreys B. (2015). Foundation of Airline Finance: Methodology and Practice,
Routledge, Taylor and Francis Group. http://investors.southwest.com/~/media/Files/S/Southwest-IR/LUV_2018_Annual%20Report.pdf https://www.iata.org/publications/economics/Reports/chart-of-the-week/chart-of-the-week-30-Nov-
2018.pdf