Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN
İLK OKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Abdulbaki BEKTAŞ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA 2007
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN
İLK OKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Abdulbaki BEKTAŞ
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Faruk YILDIRIM
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA 2007
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS
TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan: Yrd. Doç. Dr. Faruk YILDIRIM
(Danışman)
Üye : Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY
Üye : Yrd. Doç. Dr. Ayten İFLAZOĞLU
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
......./......./2007
Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAŞ
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN
İLK OKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Abdulbaki BEKTAŞ
Yüksek Lisans Tezi, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı
Danışman:Yrd. Doç. Dr. Faruk YILDIRIM
Eylül 2007, 149 Sayfa
Bu araştırmanın amacı; “Ses Temelli Cümle Yöntemiyle” (STCY) gerçekleştirilen ilk
okuma ve yazma öğretimi sürecini öğretmen görüşleri doğrultusunda incelemektir.
Araştırma, tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmada veriler öncelikle
amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi ile 1 alt, 2 orta ve 1
üst sosyo-ekonomik düzeyden toplam 4 okulda çalışan 7 birinci sınıf öğretmeni ile ilk okuma
yazma öğretimi sürecinde 4 ayrı görüşme yapılarak toplanmıştır. Daha sonra Adana il
merkezindeki okullardan yansız küme örnekleme yoluyla seçilen 40 ilköğretim okulundaki
172 öğretmene öğretim yılının sonunda anket uygulanmıştır.
Araştırmada nitel veriler araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış
görüşme formları, nicel veriler ise yine araştırmacı tarafından geliştirilen “Ses Temelli Cümle
Yöntemiyle Gerçekleştirilen İlk okuma ve Yazma Öğretim Sürecini Değerlendirme Anketi”
kullanılarak toplanmıştır. Görüşmelerde elde edilen veriler için içerik analizi yapılmıştır.
Anketle elde edilen veriler ise bilgisayar ortamında SPSS paket programı kullanılarak frekans
ve % hesaplamaları yapılmıştır. Ayrıca öğretmen görüşlerinin, çalıştıkları okulların SED’ine,
kıdemlerine, sınıfların mevcutlarına ve birinci sınıf deneyimlerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığını incelemek amacıyla ki kare (X2) analizi yapılmıştır.
Sonuç olarak öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu aldıkları hizmetiçi eğitimi, “Okuma-
Yazma Öğreniyorum” kitabını ve yöntemle ilgili diğer kaynakları yetersiz bulmuştur.
Öğretmenler ayrıca öğrencilerin sesleri bildikleri halde bu sesleri birleştirmede sorun
yaşadıklarını vurgulamışlardır. Vurgulanan bu sorunla okulların SED’i arasında anlamlı bir
iv
ilişki bulunmuştur. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre STCY okuma hızını düşürmüştür. Dikte
çalışmalarında görülen en büyük sorun harf eksiği olarak ifade edilmiştir. Öğretmenlerin
çoğunluğuna göre öğrenciler bitişik eğik yazıya uygun çizgi alıştırmalarında zorlanmışlardır.
Yazı estetiği açısından öğretmenler öğrencileri her iki yazı karakterinde eşit derecede başarılı
bulmuşlardır. Öğretmenlerin yarıya yakını programın, birinci dönem sonunda okur yazar olma
hedefinin gerçekleştiğini belirtmiştir. Okulların SED’i ve sınıf mevcutları ile birinci dönem
sonunda okur-yazar olma arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öğrencilerin yazmada
zorlandıkları bitişik eğik yazı küçük harfler b, f, k, r, s, ve ş, büyük harfler ise D, H, L,
S ve Ş harfleridir.
Anahtar Kelimeler: Ses Temelli Cümle Yöntemi, Bitişik Eğik Yazı, İlk Okuma ve
Yazma, Öğretmen Görüşleri
v
ABSTRACT
THE EVALUATION OF THE LITERACY EDUCATION WITH THE
‘SOUND BASED SENTENCE METHOD’
Abdulbaki BEKTAŞ
MA Thesis, Department of Elementary Education
Supervisor: Assist. Prof. Faruk YILDIRIM
September 2007, 149 Pages
The purpose of this study was to investigate the process of the first reading and writing
education with the ‘sound based sentence method’ (SBSM) in terms of teacher opinions.
This is a descriptive study in which qualitative and quantitative data gathering
techniques are used together. Qualitative data were obtained from a purposive convenience
sample consisting of 7 first grade teachers from 4 schools, one from low, two from middle
and one from high SES. Quantitative data were obtained from 172 first grade teachers
working in 40 different primary schools in Adana, selected using a random cluster sampling
method.
Qualitative data was obtained by using the semi-structured interview forms developed
by the researcher. Quantitative data were obtained by a survey (Evaluation of the Literacy
Education Process with the Sound Based Sentence Method Survey) which is also developed
by the researcher. The data obtained with interviews were analyzed by conducting content
analysis. The data obtained by the surveys were analyzed by computing the frequencies and
the percentages with a statistical package program (SPSS). In addition, whether the opinions
of teachers differ or not according to the school’s SES they work, the classroom population,
seniority and experience of literacy teaching was analyzed by chi square analysis. Both
qualitative and quantitative results were discussed together.
Results showed that the vast majority of the teachers evaluated the in-service training
they attended and the book “I’m Learning How to Read and Write” and the other sources
about the method insufficient. Most of the teachers indicated that their students knew the
phonics but had difficulty in combining them. And this problem was significantly related with
the SES of the school. According to most of the teachers SBSM had decreased the speed of
vi
reading. The most important problem experienced in the dictation studies was the missing of
the letters. Most of the teachers indicated that the students had difficulty in line exercises for
italic handwriting studies. Teachers evaluated the student’s performance positively in terms
of the aesthetic of the writing in both writing characters. Approximately 50 % of the teachers
indicated that they have reached the goal of the program to achieve literacy at the end of the
first semester. Reaching the goal of literacy achievement at the end of the first semester was
found to be significantly related with the SES of the school and the population of the
classroom. The small italic handwriting characters which the students had difficulty in writing
were b, k, r, s, and ş, the big ones were D, H, L, S and Ş.
Keywords: Sound Based Sentence Method, Italic Handwriting, Literacy, Teacher
Opinions
vii
ÖNSÖZ
İlk okuma-yazma öğretimi öğrenen, öğreten ve aile açısından önemli bir eğitim-
öğretim etkinliğidir. Ayrıca bu dönemin kaygılı bir dönem olduğu da bilinen bir gerçektir.
Sistematik dil öğretiminin ilk aşaması olan, bireyin sonraki yaşamı ve dili iyi kullanma
becerisi için en önemli dönem olan ilk okuma-yazma öğretimi sürecinin sağlıklı ve verimli bir
şekilde atlatılması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu araştırmanın çıkış noktası, öğretmenlik deneyimimin ilk yıllarında gözlemlediğim
birinci sınıf öğretmenlerinin öğretmenler odasındaki konuşmaları ve ilk okuma-yazma
öğretimi konusunda duydukları kaygılardır. “Bu çocuklar öğrenecek mi?”, “Sende kaç kişi
okumaya geçti?” gibi, öğretmenlerin birbirlerine sordukları sorular bu araştırmanın
yapılmasına önayak olmuştur. İlk okuma-yazma öğretim sürecinin nasıl gerçekleştiğinin
betimlenmeye çalışıldığı bu araştırma, birçok kişinin katkısı ve desteğiyle yapılmıştır.
İlk olarak, araştırmanın her aşamasını birlikte yürüttüğümüz, yoğun temposuna
rağmen hiçbir şekilde emeğini esirgemeyen ve sınırsız bir sabır gösteren danışmanım Sayın
Yrd. Doç. Dr. Faruk YILDIRIM’a sonsuz teşekkür ederim. Yine araştırmanın her aşamasında
yanımda olan, verilerin bilgisayara aktarılmasından analizine kadar olan süreçte desteğini
esirgemeyen sevgili arkadaşım Araştırma Görevlisi Ercüment YERLİKAYA’ya da teşekkürü
bir borç bilirim. Ayrıca değerli katkılarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Sayın Ahmet
DOĞANAY’a, Yrd. Doç. Dr. Sayın Ayten İFLAZOĞLU’na, arkadaşım Öğr. Gör. Sayın
Tugay AKBULUT’a, değerli arkadaşım Araştırma Görevlisi Ferah ÇEKİCİ’ye, Yrd. Doç.
Dr. Sayın Mehmet KARAKUŞ’a ve disiplinli çalışması, heyecanı, azmiyle beni motive eden
ve katkılarını esirgemeyen değerli öğretmen arkadaşım Oğuz DOĞAN’a çok teşekkür ederim.
Bu çalışmayı destekleyen Ç.Ü. Araştırma Fonuna (Proje No: EF2005YL68), Ç.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü çalışanlarına ve çalışmada emeği bulunan ismini sayamadığım
hocalarıma, arkadaşlarıma ve öğretmenlere teşekkür ederim.
Son olarak; araştırma süreci boyunca bana sonsuz sevgi gösteren, desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen ve beni motive eden değerli eşim Özlem BEKTAŞ’a, “Baba sen de hep
okula gidiyorsun.” diye sitem eden ancak, varlığıyla bana hayat veren oğlum Çağan
BEKTAŞ’a sonsuz teşekkürler.
viii
İÇİNDEKİLER
ÖZET………………………………………………………………………………….iii
ABSTRACT…………………………………………………………………………...v
ÖNSÖZ……………………………………………………………………………….vii
TABLOLAR LİSTESİ………………………………………………………………xii
EKLER LİSTESİ……………………………………………………………...….....xvii
BÖLÜM I
GİRİŞ………………….………….…………..…….……………………….................1
1.1. Problem………………………………….…………………………………...…......2
1.2. Araştırmanın Amacı……..……………….....………..……………….....………….8
1.3. Araştırmanın Önemi………………………………..…….....…………………........9
1.4. Sayıltılar……………………………………….….....……………….............…......9
1.5. Sınırlılıklar………………….………………..............……..........………………...10
1.6. Kısaltmalar…………………………………………………………………………10
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
2.1. Kuramsal Açıklamalar……………………………..………………………………11
2.1.1. Türkiye’de İlk Okuma-Yazma Öğretim Yöntemlerinin Tarihçesi……........11 2.1.2. İlk okuma-Yazma Öğretim Yöntemleri………..…………………………13
2.1.2.1. Harf (Alfabe) Yöntemi…………………………………………...14
2.1.2.2. Ses (Fonetik)Yöntemi……………………………………………. 15
2.1.2.3. Hece Yöntemi……………………………………………………..15
2.1.2.4. Çözümleme (Analiz) Yöntemi…………………………………….16
2.1.2.5. Öykü Yöntemi…………………………………………………….16
2.1.2.6. Karma Yöntem ……………………………………………………17
2.1.2.7. Sözcük (Kelime) Yöntemi………………………………………...17
ix
2.1.3. Ses Temelli Cümle Yöntemi………………………………………………..17
2.1.3.1. Ses Temelli Cümle Yönteminin Özellikleri……………………….18
2.1.3.2. Ses Temelli Cümle Yönteminin İlkeleri…………………………...18
2.1.3.3. Ses Temelli Cümle yönteminin Aşamaları………………………...19
2.1.3.3.1. Hazırlık…………………………………………………19
2.1.3.3.2. Sesi Hissetme ve Tanıma……………………………….19
2.1.3.3.3. Sesi Okuma ve Yazma………………………………….20
2.1.3.3.4. Heceler, Kelimeler ve Cümleler Oluşturma……………20
2.1.3.3.5. Metin Oluşturma………………………………………..21
2.1.3.3.6. Okur Yazarlığa Ulaşma………………………………...21
2.1.3.4. Bitişik Eğik Yazı…………………………………………………..23
2.2. İlgili Araştırmalar……………………………………………………………….....26
BÖLÜM III
YÖNTEM
3.1. Araştırmanın Modeli……………..…….....……..………………………................36
3.2. Evren ve Örneklem.………….……….....……..…………………..........................36
3.2.1. Nitel Verilerin Elde Edildiği Örneklem……………………...……………..36
3.2.2. Nicel Verilerin Elde Edildiği Örneklem……………….……………….......38
3.3. Veri Toplama Araçları………………………….………………………………….39
3.3.1 Görüşme Formları…..………………………………………………………..39
3.3.2. Anket Formu………………………………………………………………...40
3.4. Verilerin Toplanması………………………………………………………………40
3.4.1. Nitel Verilerin Toplanması………………………………………………….40
3.4.2. Nicel Verilerin Toplanması………………………………………………....41
3.5. Verilerin Çözümlenmesi…………………………………………………………...41
BÖLÜM IV
BULGULAR VE YORUMLAR
4.1. Anket Verilerinden Elde Edilen Bulgular………………..……………….............42
4.1.1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Kişisel Bilgilerine
İlişkin Bulgular ……………………………………………………………42
4.1.2. STCY ile Gerçekleştirilen İlk Okuma ve Yazma Öğretimi Sürecine
İlişkin Bulgular …………………………………………………………...47
x
4.1.2.1. Öğretmenlerin, STCY’nin Hazırlık Aşaması Hakkındaki
Görüşlerine İlişkin Bulgular………………………………….….47
4.1.2.2. STCY için Hazırlanan Kaynaklar Hakkındaki Görüşlere İlişkin
Bulgular …………………………………………………………49
4.1.2.3. STCY’deki Sesi Hissetme ve Tanıma Çalışmaları Hakkındaki
Görüşlere İlişkin Bulgular ……………………………………...51
4.1.2.4. Öğrencilerin Yazı ve Yazılı Anlatım Becerileri Hakkındaki
Görüşlere İlişkin Bulgular……………………………………….54
4.1.2.5. Öğrencilerin Okuma, Anlama ve Anlatım Becerileri Hakkındaki
Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular ………………………....57
4.1.2.6. Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazı Yazma Becerileri Hakkındaki
Görüşlere İlişkin Bulgular……………………………………….63
4.1.2.7. Öğretmenlerin, STCY’nin Uygulanması ve Yöntem Tercihleri
Hakkındaki Görüşlerine İlişkin Bulgular………………………..72
4.2. Görüşmelerden Elde Edilen Bulgular……...……………………………………...76
4.2.1. Hazırlık Aşamasına Ait Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular…………..76
4.2.2. Sesi Hissetme ve Tanıma Aşaması Öğretmen Görüşlerine İlişkin
Bulgular…………………………………………………………………….82
4.2.2.1.Sesi Hissetme ve Tanıma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular…82
4.2.2.2.Sesli Okuma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular………………83
4.2.2.3. Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazı Yazma Becerileri Hakkındaki
Görüşlere İlişkin Bulgular………………………………………….86
4.2.2.4. STCY Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular………………...…..87
4.2.3. Sesten Hece, Heceden Kelime ve Kelimelerden Cümle Oluşturma
Aşamasına Ait Görüşlere İlişkin Bulgular………………………………….89
4.2.3.1.Sesi Okuma, Sesten Hece, Heceden Kelime ve Kelimelerden
Cümle Oluşturma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular…...…....89
4.2.3.2.Öğrencilerin Sesli Okuma Becerileri Hakkındaki Görüşlere
İlişkin Bulgular……………………………………….…………....90
4.2.3.3. STCY Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular…………………….92
4.2.3.4.Öğrencilerin Yazı Becerileri Hakkındaki Görüşlere İlişkin
Bulgular……………………………………………………….…...94
4.2.4. Okur-Yazarlık Aşaması Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular ………….96
xi
4.2.4.1. Öğrencilerin Okuma Becerileri Hakkındaki Görüşlere İlişkin
Bulgular …………………………………………….…………....96
4.2.4.2. Öğrencilerin Yazı Becerileri Hakkındaki Öğretmen Görüşlerine
İlişkin Bulgular………………………………………………….98
4.2.4.3. Yöntem Tercihi Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular……...….100
BÖLÜM V
TARTIŞMA
TARTIŞMA…………………………………………………………………………..102
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
5.1. Sonuçlar…………………………………………………………………………..121
5.1.1. Öğretmen Görüşlerine İlişkin Sonuçlar…………………………………...121
5.1.2. Öğretmen Görüşlerinin Çalıştıkları Okulların Sosyo-Ekonomik
Düzeylerine, Meslekteki kıdemlerine, Sınıflarının Mevcutlarına ve
Birinci Sınıf Deneyimlerine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına
İlişkin Sonuçlar…………………………………………………………....123
5.2. Öneriler…………………………………………………………………………...123
5.2.1. Uygulamaya Yönelik Öneriler…………………………………………….123
5.2.2. Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler………………………………..124
KAYNAKÇA……………………………………………………………………..….125
EKLER……………………………………………………………………………….130
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………….....149
xii
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa No:
Tablo 1: Görüşme Yapılan Öğretmenlere Ait Kişisel Bilgiler………………………………37
Tablo 2: Ankete Katılan Öğretmenlerin Hizmet Sürelerinin Dağılımı ……………………...38
Tablo 3: Ankete Katılan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı……………..…...…..38
Tablo 4: Ankete Katılan Öğretmenlerin Birinci Sınıf Deneyimlerine Göre
Dağılımı ……..……………………………………………………………………..39
Tablo 5: Öğretmenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı …………………………………………..42
Tablo 6: Öğretmenlerin Hizmet Sürelerine Göre Dağılımı ……………….………………...43
Tablo 7: Öğretmenlerin Mezun Oldukları Okullara Göre Dağılımı …………………..……43
Tablo 8: Öğretmenlerin Görev Yaptığı Okulların, Sosyo-Ekonomik Düzeye Göre
Dağılımı …………………………………………………………………..…….....44
Tablo 9 : Öğretmenlerin Okuttukları Sınıfların Mevcutlarına Göre Dağılımı………..……. 44
Tablo 10: Öğretmenlerin Daha Önce Birinci Sınıf Okutup Okutmamalarına
Göre Dağılımı ………………………………………………………………..……45
Tablo 11: Öğretmenlerin, Birinci Sınıf Okutma Sayılarına Göre Dağılımı ……………..….45
Tablo 12: Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Alma Durumlarının Frekans ve Yüzde
Dağılımı…………………………………..…………………………………….....46
Tablo 13: Hizmet İçi Eğitim Alan Öğretmenlerin, Aldıkları Eğitimi Yeterli
Bulup Bulmadıklarına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı………………………………………………………………....46
Tablo 14: Öğretmenlerin İlk okuma ve Yazma Öğretimi İçin Daha Önce
Kullandıkları Yöntemlerin Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………….47
Tablo 15: “STCY’nin Hazırlık Aşamasında Kendinizi Yeterli Buldunuz mu?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………….....48
Tablo 16: STCY’nin Hazırlık Aşamasının, Öğrencilerin Gelişim Düzeylerine Uygun
Olup Olmadığına İlişkin Sorulan Soruya Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı…………………………………………………………………..48
Tablo 17: Öğretmenlerin, Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazıya Uygun Yapılan
Çizgi Çalışmalarında Zorlanıp Zorlanmadıkları Sorusuna Verdikleri
Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………………………………49
Tablo 18: Öğretmenlerin, STCY İçin Hazırlanan Kaynakları Yeterli Görüp
Görmediklerine İlişkin Sorulan Soruya Verilen Cevapların Frekans ve
xiii
Yüzde Dağılımı……………………………………………………………….….50
Tablo 19: “Okuma-Yazma Öğreniyorum Kitabını, İlk Okuma-Yazma Çalışmaları
İçin Yeterli Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı………………………………………………………………….50
Tablo 20: “Öğretmen Kılavuz Kitabı’nı, İlk Okuma-Yazma Öğretimi Çalışmaları
İçin Yeterli Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı……………………………………………………………….51
Tablo 21: “Öğrencileriniz, Sesi Hissetme ve Tanıma Çalışmalarında, Verdiğiniz
Sesleri Hissedebildiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı……………………………………………………………….51
Tablo 22: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesin Geçtiği Varlık İsimlerini Bulmakta
Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı..52
Tablo 23: “Öğrencileriniz En Çok Verdiğiniz Seslerin Hangilerinde Sesin Geçtiği
Varlığı Bulmakta Zorluk Çektiler?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı………………………………………………………………52
Tablo 24: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesin Geçmediği Varlık İsimlerini Bulmakta
Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların frekans ve Yüzde
Dağılımı…………………………………………………………………………..53
Tablo 25: “Sesin Geçtiği Sözcükler, Sesin Başta, Ortada Ve Sonda Bulunmalarına
Göre Buldurulmaktadır. Öğrencileriniz En Çok Hangisini Bulmakta
Zorlandılar?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı……….54
Tablo 26: “Öğrencilerinizin Dikte Çalışmalarındaki Becerilerini Nasıl
Değerlendirirsiniz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı...54
Tablo 27: “Yazı Çalışmalarında, Kelime Yazımı Bittikten Sonra Öğrencileriniz
Gerekli İşaretlemeleri ( ö, i, j, ğ, ü vb. Harflerin Noktaları Açısından)
Yapıyorlar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…….55
Tablo 28: “Öğrencileriniz Doğru Heceleme ( Satır Sonuna Sığmayan
Kelimelerde) Yapabiliyorlar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı……………………………………………………………….55
Tablo 29: “Öğrencileriniz, Duygularını Yazılı Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı……………………...56
Tablo 30: “Öğrencileriniz, Okuduklarını Yazılı Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı………………………………………….56
Tablo 31: “Öğrencileriniz, Görsellerden Hareketle Cümleler-Metinler
xiv
Yazabiliyorlar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı...57
Tablo 32: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesleri Tek Tek Okuyabildikleri Halde Bu
Seslerden Oluşan Sözcükleri Okumada (Sesleri Birleştirmede) Sorun
Yaşadılar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların, Okulların Sosyo-
Ekonomik Düzeyine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………….57
Tablo 33: “Öğrencileriniz Okumaya İlk Başladıklarında Heceleyerek Okuma Oldu
mu?” Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı…………………………………….58
Tablo 34: “Öğrencileriniz Sesli Okurken Harf Karıştırıyorlar mı? (Harfi Başka Harf
Olarak Seslendiriyorlar mı?)” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı…………………………………………………………….…….58
Tablo 35: “Öğrencileriniz, Okumaya Başladıklarında, Dik Temel Yazıyla Yazılmış
Metinleri Okumada Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların
Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………………………………………59
Tablo 36: “Öğrencileriniz, Şu Aşamada Hangi Yazı Karakteriyle Yazılmış Metinleri
Daha Kolay ve Takılmadan, Daha Hızlı Okuyorlar?” Sorusuna Verilen
Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………………………………59
Tablo 37: “Öğrencileriniz Yıl Sonu İtibariyle Sesli Okurken Heceliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların, Okulların Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre
Frekans ve Yüzde Dağılımı……………………………………………………....60
Tablo 38: “Yıl Sonu İtibariyle Okur-Yazar Olmayan Kaç Öğrenciniz Var?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………61
Tablo 39: “Öğrencilerinizin Okuduklarını Anlama Beceri Düzeylerini Nasıl
Açıklarsınız?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı………62
Tablo 40: “Öğrencileriniz Noktalama İşaretlerine Dikkat Ederek Okuyabiliyorlar
mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………62
Tablo 41: “Öğrencileriniz, Okuduklarını Sözlü Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………63
Tablo 42: “Öğrencileriniz Görselleri Sözlü Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………63
Tablo 43: “Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazıya Uygun Olarak Yapılan Çizgi
Çalışmalarında, Düz Yazıya Uygun Olarak Yapılan Çizgi Çalışmalarından
Daha Fazla Zorlandıklarını Düşünüyor musunuz?” Sorusuna Verilen
Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………………………….64
Tablo 44: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin En Kolay
xv
Yazabildiği Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı……………………….65
Tablo 45: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin En Kolay
Yazabildiği Büyük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı……………………….66
Tablo 46: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin Yazmada
Zorlandıkları Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı……………………..67
Tablo 47: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin Yazmada
Zorlandıkları Büyük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………….68
Tablo 48: Eğitim-Öğretim Yılı Sonu İtibariyle Öğrencilerin Estetik Açıdan Kötü
Yazdıkları Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı………………………..69
Tablo 49: Eğitim-Öğretim Yılı Sonu İtibariyle Öğrencilerin Estetik Açıdan Kötü
Yazdıkları Büyük Harflerin Dağılımı……………………………………………70
Tablo 50: “Öğrencileri, Yazı Estetiği Açısından, Dik Temel Yazıda mı Yoksa Bitişik
Eğik Yazıda mı (El Yazısı) Daha Başarılı Buluyorsunuz?” Sorusuna
Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………………………71
Tablo 51: “Öğrencileriniz Standart Bitişik Eğik Yazı Yazabiliyorlar mı?” Sorusuna
Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………………………71
Tablo 52: “Bitişik Eğik Yazı İle İlk Okuma ve Yazmaya Başlanmasını Uygun
Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı...72
Tablo 53: Birinci Dönem Sonunda Okur-Yazarlığa Ulaşılıp Ulaşılmadığı Sorusuna
Verilen Cevapların, Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okulların Sosyo-
Ekonomik Düzeylerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………. …...72
Tablo 54: Birinci Dönem Sonunda Okur-Yazarlığa Ulaşılıp Ulaşılmadığı Sorusuna
Verilen Cevapların, Sınıfların Mevcutlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı…73
Tablo 55: “İlk Okuma-Yazma Öğretim Sürecinde Ses Temelli Cümle Yöntemini Ne
Ölçüde Uygulayabildiniz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı…………………………………………………………………..74
Tablo 56: “Ses Temelli Cümle Yöntemini Uygularken Başka Yöntemleri de İşe
Koştuğunuz Oldu mu?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı…………………………………………………………………………..74
Tablo 57: “Öğrencilerinizin Okuma Hızlarını, Cümle Çözümleme Yöntemindeki
Okuma Hızları ile Karşılaştırırsanız Ne Söylersiniz?” Sorusuna
Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı…………………………………75
Tablo 58: “Yöntem Tercihi Size Bırakılsa, İlk Okuma- Yazma Öğretimi İçin Hangi
Yöntemi Kullanırsınız?” Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı………………..75
xvi
Tablo 59: Görüşme Yapılan Öğretmenlere Ait Kişisel Bilgiler…………………………….76
Tablo 60: Öğretmenlerin İlk Okuma ve Yazma Öğretimi İçin Tercih Ettikleri Yöntemler..101
xvii
EKLER LİSTESİ
Sayfa No: Ek 1: Hazırlık Aşaması Öğretmen Görüşme Formu………………………………………...130
Ek 2: Sesi Hissetme ve Tanıma Aşaması Öğretmen Görüşme Formu………………...........134
Ek 3: Sesten Hece, Heceden Kelime ve Kelimelerden Cümle Oluşturma Aşaması
Öğretmen Görüşme Formu……………………………………………………………137
Ek 4: Okur-Yazarlığa Ulaşma Aşaması Öğretmen Görüşme Formu………………………..139
Ek 5: Ses Temelli Cümle Yöntemiyle Gerçekleştirilen İlk okuma ve Yazma Öğretim
Sürecini Değerlendirme Formu…………………………………………………….....140
Ek 6: Anket Alınan Okullar…………………………………………………………………147
1
BÖLÜM I
GİRİŞ
Bilginin hızla yenilenerek üretildiği çağımızda birey ve toplumun geleceği,
bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve üretme becerilerine bağlıdır. Bu becerilerin
kazanılması ve hayat boyu sürmesi ezberlemeyi değil, bilgi üretimine dayalı çağdaş bir
eğitimi gerektirir. Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişme, eğitimin her
alanını etkilemekte ve özellikle eğitim yaklaşımlarında köklü değişimleri de zorunlu
kılmaktadır. Birçok eğitim yaklaşımı ve yöntemi mevcut olmasına rağmen, yeni
yaklaşımlar ve yöntemler de geliştirilmektedir. Dil öğretimi alanında da yeni yöntemler
önerilmekte ve iyi bir dil eğitimi için büyük çabalar sarf edilmektedir.
Dil, temel iletişim aracıdır. Dili iyi kullanma becerisine sahip insan, etkili bir
iletişim becerisine de sahip demektir. Dil, anlamayı ve anlatmayı sağlayan bir araçtır.
Aynı zamanda dil bir düşünme aracıdır, düşüncenin yaratıcısıdır. Dil, bir ulusun ya da
tüm insanlığın bütün kültür birikimini aktaran en etkili araçtır. Wilhelm Von Humboldt
(1769-1835, Akt. Sever, 2004 ,iii) dilin önemini; “İnsan dili ile insandır” şeklinde
açıklamaktadır. Yalçın (2002), toplumların siyasi tercihleri ile dil öğretimi arasında
doğrudan bir bağlantının olduğunu ifade etmekte, demokratik toplumlardaki seçme ve
seçilme haklarının eksiksiz yerine getirilmesinde dil öğretiminin çok önemli etkisinin
olduğunu belirtmektedir.
Günümüzde dilin önemi bu çerçevede ele alınmakta ve dil öğretimine de bu
yaklaşım doğrultusunda büyük önem verilmektedir. Dil felsefesi ve dil sosyolojisi
alanında yapılan çalışmalar, iletişim teknolojisindeki gelişmeler dilin toplum
hayatındaki yerini ve önemini oldukça arttırmıştır (Dikmen, 2002). Dilin düşünce,
kültür ve aktarımı, demokratikleşme ve her alandaki gelişmeyle olan ilişkisi de bu
önemin artmasının diğer nedenlerinden sayılabilir.
Türkçe öğretiminin de yukarıda açıklanan önem çerçevesinde ele alınması,
çeşitli önlemlerle dilin yanlış kullanımının önlenmesi ve iyi bir dil öğretiminin
gerçekleşmesi için çalışmaların yapılması kaçınılmazdır. Çünkü Türkçenin yeterince
güzel ve doğru konuşulmadığı, ayrıca az okuyan bir millet olduğumuz yargıları
2
yaygındır. Ülkemizle birlikte 41 ülkenin katıldığı 2000-2003 yıllarında yapılan PISA
(Program For International Student Assessment) araştırmalarında, Türkiye okuma
alanında ortalama 441 puan almıştır. Bu araştırmalarda en alt sıradaki Tunus 375 puan
almış, Türkiye 441 puanla Tunus’un biraz üzerinde yer almıştır (Güneş, 2007).
Dil, ilk önce yaşanılan çevrede edinilir ve daha sonra okul ortamında sistematik
olarak öğretilir. Okullardaki ilk dil öğretimi ilk okuma yazma çalışmaları ile
başlamaktadır. Bu dönemin, bireyin sonraki yaşamı ve temelde dili iyi kullanma
becerisi için en önemli dönem olduğu belirtilmektedir. İlköğretime yeni başlayan bir
çocuğun, ileriki yaşamı için bu dönemi nasıl geçirdiği çok önemlidir. Hayatta başarılı
olmanın, mutlaka ilkokulun ilk yıllarında kazanılan alışkanlıkların, verilen disiplinin ve
özellikle birinci sınıf öğretiminin niteliğine bağlı olduğu da vurgulanmaktadır. Dikmen
(1998)’e göre insan hayatının geleceğe ait projesi ve kaderi ilk yıllarda verilen eğitimle
çizilmektedir.
1.1. Problem
İnsanların kazanması gereken becerilerin başında gelen okur-yazarlık, ülkelerin
kalkınmışlık düzeylerinin de bir göstergesidir. Çünkü okur-yazarlık, hem bireyin hem
de içinde bulunduğu toplumun yaşamında sosyal, kültürel ve ekonomik bakımından
büyük önem taşımaktadır. Okuma-yazma kavramı, sadece adını soyadını yazma ve imza
atma eylemlerinden oluşmaz, bu kavram aynı zamanda bireyin sosyal, ekonomik,
kültürel ve yurttaşlık rollerine hazırlanmasının bir yoludur. Bireyin özgürleşmesini
sağlayacak araçlardan biri olan okuma-yazma kavramına günümüzde yeni tutumlar,
yeni alışkanlıklar ve yeni dünya görüşüne sahip olma da eklenmiştir (Güneş, 2000).
İlk okuma-yazma öğretimi; öğrenen, öğreten ve toplum açısından önemli bir
eğitim etkinliğidir. İlk okuma-yazma, hem ilköğretim okullarında hem daha sonraki
öğrenim hayatında öğrenciye gerekli olacak, hatta sadece Türkçe dersinde değil diğer
derslerde de başarısına yön verecek bir çalışma sürecidir. İlk okuma-yazma sürecinin
öğrenci, veli ve öğretmen açısından kaygılı ve sancılı geçmemesi mümkün değildir.
Doğru ve hızlı okuyan, okuduğunu yerli yerince yorumlayan, sözlü ve yazılı anlatımı
gelişmiş öğrencilerin bütün okul yaşantısında başarılı olacağı muhakkaktır (Keskinkılıç,
2005).
3
Helvacı’ya (2000) göre de okuma yazmanın insan yaşamında çok önemli bir yeri
vardır. Okuma yazma çalışmalarında kazandırılacak alışkanlık ve becerilerin veriliş
şekli, bireyin başarısını ya da başarısızlığını önemli şekilde etkiler. İlk okuma-yazmada
amaç sadece okuma yazma öğretmek değil, aynı zamanda çağdaş yöntem ve tekniklere
uygun bir okuma yazma becerisi kazandırmaktır. Çünkü basit okur-yazarlık, verilen
sesleri seslendirmekten öteye gidememektedir.
1983 yılında okur-yazarlık konusunda Okuma Yazma Seferberliği çalışmaları
yapılmış ve bu çalışmalarla ilgili brifingde; “Ülkelerin sosyo-ekonomik ve kültürel
gelişmişlikleri ile okur-yazarlık oranları arasında doğrudan bir ilişkinin bulunduğu,
okur-yazarlık oranının düşük olduğu ülkelerde; nüfus artışı ve bebek ölüm oranlarının
yüksek, ortalama ölüm yaşının ve kişi başına düşen ulusal gelirin düşük olduğu
görülmektedir” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir (M.E.B., 1983).
Okur-yazarlık oranının yüksek olduğu ülkelerde kişi başına düşen milli gelirin
yüksek, nüfus artışı ve bebek ölüm oranlarının düşük olması, okuma ve yazmanın
önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Birleşmiş Milletler (BM), eğitimin küresel
sorunlar için ne denli önemli olduğuna kamuoyunun ve hükümetlerin dikkatini çekmek
için, 2003 ile 2012 arasında geçecek 10 yıllık süreyi Dünya Okuma Yazma Dönemi ilan
etmiştir. BM’nin okur-yazarlıkla ilgili raporunda okuma yazma bilmeyen genç ve
yetişkinlerin büyük bölümünün, en yoksul ve en kalabalık ülkelerde yaşadığı
belirtilmektedir. Okuma ve yazma bilmeyenlere en sık Güney ve Doğu Asya, Arap
dünyası ve Afrika'da Sahra Çölü'nün güneyinde kalan bölgelerde rastlandığı, okuma
yazma bilmeyenlerin çok olması ve eğitim düzeyinin düşüklüğü, bu bölgelerin
kalkınmasının önündeki en büyük engel olarak ifade edilmektedir (BM’den Okuma-
Yazma Seferberliği, 2007).
Cumhuriyetin ilk yıllarında (1927) Türkiye’de okur-yazarlık oranı % 11’dir. Bu
yıllardaki düşük okur-yazarlık oranlarının yükseltilmesi için ilk olarak Mustafa
Kemal’in öncülüğünde (1922) “Halk Mektepleri” açılmış ve gece dersleriyle
yetişkinlere okuma-yazma öğretme yoluna gidilmiştir. Okuma-yazma, 1928 yılına kadar
Arap harfleriyle öğretilirken, 1928 yılında yapılan Harf Devriminden sonra Latin
harfleriyle öğretilmeye başlanmıştır. Bu amaçla daha önce var olan Halk Mektepleri,
Halk Dershaneleri ve Gece Kursları Millet Mekteplerine dönüştürülmüş, ilk ve en
4
büyük okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. Bu çalışmalar 1959 yılına kadar
sürmüştür. Yapılan bu çalışmalar sonucunda 1927’de % 11 olan okur-yazarlık oranı,
1935’te % 20,4’e, 1950’de % 33,6’ya, 1960’ta ise % 39,5’e çıkarılmıştır. Okuma yazma
bilmeyenlerin sayısı 1980 nüfus sayımına göre 13 milyon olarak tespit edilmiştir. Bu
sayı 1996 yılında 10 milyona gerilemiştir (Güneş, 1997, s.294-295). Ülke nüfusunun
yaklaşık olarak 63 milyon olduğu 1996 yılında, okuma yazma bilmeyenlerin oranı
yaklaşık % 16’dır. En son ise 2001 yılında Ulusal Eğitime Destek Kampanyası
başlatılmıştır. Görüldüğü üzere, yapılan çalışmalarla ülkemizdeki okur-yazarlık oranı
önemli ölçüde yükseltilmiştir.
Yapılan çalışmalara rağmen halen okur-yazarlık oranı istenilen düzeye
ulaşmamıştır. Günümüzde ise ”Haydi kızlar okula” gibi kampanyalarla özellikle
kızların okur-yazarlık oranı yükseltilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca halk eğitim
merkezlerinde de yetişkinlere okuma yazma öğretimi için çalışmalar yapılmaktadır.
Okuma yazma seferberlikleri, yetişkinlere okuma yazma öğretimi gibi çalışmalar,
okuma-yazmanın toplum yaşamında taşıdığı önemden kaynaklanmaktadır. Okuma ve
yazmanın önemi, bu eylemleri yapabilmekten öte bir içeriğe sahiptir. Daha önceki
yıllarda bu konudaki en önemli sorunlardan biri okur-yazarlık oranı iken, son yıllarda
okuma-yazma becerisinin niteliği ön plana çıkmıştır. Özellikle çocukların okuma-yazma
becerisinin niteliğinin nasıl geliştirileceğine dair kaygıların arttığını söylemek
mümkündür. Okula başlayan çocuk ilk olarak okuma-yazma ve bazı temel becerileri,
alışkanlıkları kazanır. Bu, uzun yıllar süren eğitim hayatının başlangıcıdır. Okula
başlayan çocuğa her şeyden önce okuma-yazma öğretilir. Çünkü, çocuk bu beceriyi
kazanarak okuduğu metni anlayacak, metin üzerinde düşünecek, metinde
anlatılanlardan ve okuduğundan anladıklarını yorumlayacak, karşılaştığı problemleri
çözmeye çalışacak ve yeni fikirler ortaya koyabilecektir.
Okuma-yazmanın bu denli önemli olması, ilköğretimin birinci sınıfındaki
öğrenme etkinliklerinin de büyük bir dikkatle yürütülmesini gerekli kılmaktadır.
Öğrencilerin ilköğretimin birinci sınıfında kazanacakları okuma-yazma becerisi sadece
ilköğretimde değil, bütün hayatlarında etkili olacak, Türkçe dersiyle birlikte bütün
derslerde temel oluşturacaktır.
5
Bütün derslere temel oluşturan, bireylerin bütün hayatlarında etkili olan Türkçe
dersinin amaçları, Milli Eğitim Bakanlığının 2005 yılında hazırladığı ve birçok yeni
yaklaşımı kapsayan Türkçe Dersi Öğretim Programında:
1. Dinleme, konuşma, okuma, yazma, görsel okuma ve görsel sunu becerilerini
geliştirmek,
2. Türkçe’yi sevdirmek, doğru ve etkili kullanmalarını sağlamak,
3. Zihinsel gelişimlerine uygun olarak anlama, sınıflama, sıralama, sorgulama,
ilişki kurma, eleştirme, tahmin etme, analiz-sentez yapma ve değerlendirme
gibi zihinsel becerilerini geliştirmek,
4. Metinler arası düşünme becerilerini geliştirerek söz varlığını geliştirmek,
5. Eleştirel ve yaratıcı düşünme, kendini ifade etme, ilişki kurma, işbirliği
yapma, problem çözme ve girişimcilik becerilerini geliştirmek,
6. Bilgiyi araştırma, keşfetme, yorumlama ve zihninde yapılandırma
becerilerini geliştirmek,
7. Bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve üretme becerilerini geliştirmek,
8. Bilgi teknolojilerini kullanarak okuma, metinler arası anlam kurma ve
öğrenme becerilerini geliştirmek,
9. Kitle iletişim araçlarıyla verilen mesajları sorgulama becerilerini geliştirmek,
10. Kişisel, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yönlerden gelişmelerini
sağlamak,
11. Milli, manevi, ahlaki, tarihi, kültürel, sosyal ve sanatsal değerlere önem
vermelerini sağlamak; milli duygu ve düşüncelerini güçlendirmek,
12. Yazılı ve sözlü ürünlerle Türk ve dünya kültürünü tanımalarını sağlamak,
13. Okuma sevgisini ve alışkanlığını kazandırmak,
şeklinde verilmiştir (MEB, 2005, s.16).
Bir alt başlık olarak okuma-yazmanın önemi Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkçe
Eğitimi ve Öğretimi Kılavuzu’nda (MEB, 1985): “Bir çocuğun okuma-yazma
öğrenmeye başlaması, yaşı ve daha sonraki hayatı için çok önemli ve nazik bir olaydır.
Çocuk, okuma ile en büyük bilgi edinme yolunu, yazma ile de anlatım yolunu
kazanacaktır.” şeklinde açıklanmaktadır. Açıklamalarda da görüldüğü gibi okuma-
yazma, çocuğun okulda kazanacağı en önemli becerilerdendir.
6
İlk okuma yazma öğretiminin önemi Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye
Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve
Kılavuzu’nda (MEB, 2005) şöyle dile getirilmiştir:
İlk okuma yazma öğretiminin öğrencilere okuma ve yazma becerilerini kazandırmaktan daha geniş bir içeriği bulunmaktadır. Bu süreçte sadece okuma ve yazma becerilerinin kazandırılması değil aynı zamanda Türkçeyi doğru, etkili ve güzel kullanma, iletişim kurma, problem çözme, karar verme gibi temel becerilerin de geliştirilmesi amaçlanmaktadır. İlk okuma yazma öğretimi, öğrencilerin zihinsel, duygusal ve sosyal becerilerinde önemli değişimlere neden olmaktadır. Bu değişimler öğrencinin hayat boyu kullanacağı anlama, sıralama, sorgulama, ilişki kurma, tahmin etme gibi zihinsel becerileri de geliştirmektedir (MEB, 2005, s.225).
Sever (2004, s.12) okumayı; “sözcüklerin, duyu organları yoluyla algılanıp
anlamlandırılmasına, kavranmasına ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinlik”
olarak tanımlamaktadır. Okumanın niteliklerini ise;
1. Okuma bir iletişim sürecidir,
2. Okuma bir algılama sürecidir,
3. Okuma bir öğrenme sürecidir,
4. Okuma bilişsel, duyuşsal ve devinişsel boyutlu bir gelişim sürecidir ,
şeklinde özetlemektedir. Sever (2004, s.24) yazmayı da; “duyduklarımızı,
düşündüklerimizi, tasarladıklarımızı, görüp yaşadıklarımızı yazı ile anlatmaktır,”
şeklinde tanımlamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı Türkçe Öğretim Programında (MEB, 2005) okuma,
“zihnin gelişimine en büyük katkıyı sağlayan bir öğrenme alanı,” “görme, algılama,
seslendirme, anlama, beyinde yapılandırma gibi göz, ses ve beynin çeşitli işlevlerinden
oluşan karmaşık bir süreç” olarak tanımlanmaktadır. Yazma ise; “beyinde
yapılandırılmış bilgilerin yazıya dökülmesi işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Okuma gibi yazmanın da insan hayatında önemli bir yeri vardır. Güleryüz
(2004, s.4), anadili öğretiminin önemli etkinliklerinden birisinin de okuma olduğunu
belirtmektedir. Okumayı, “öğrencinin çevresindeki yazıları görmesi, algılaması, zihinsel
işlemlere tabi tutarak anlamlandırması ve anlaması etkinliği” olarak tanımlamaktadır.
Okuma ve yazma birlikte ele alınmaktadır. Duygu ve düşüncelerini açık, anlaşılır
yazmak belli zihinsel becerileri gerektirir. Öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmeleri
7
sürekli okumalarına, yazmalarına, yazdıklarını incelemelerine, tartışmalarına ve kendi
beğendikleri anlatımları bularak kullanmalarına bağlıdır.
Okuma-yazmanın amacı, birçok eğitimci tarafından çok da farklı olmayan
biçimlerde açıklanmıştır. Keskinkılıç’a (2005, s.190) göre ilk okuma-yazma öğretiminin
amacı, “birinci sınıf öğrencisinin psikolojisine uygun yollarla, gerekli öğrenme-öğretme
stratejileri, yöntemleri, teknikleri ve materyalleri kullanarak çocuğun yaşamı boyunca
kullanacağı okuma ve yazmanın temel becerilerini kazandırmaktır.”
“İlk okuma ve yazmanın amacı, çocuğa yaşamı boyunca kullanacağı okuma ve
yazmanın temel becerilerini kazandırmaktır. Nasıl ilköğretim her şeyin temeli ise, ilk
okuma ve yazma öğretimi de ilköğretimin temelidir” (Kavcar, Oğuzkan, Sever, 1997,
s.37). Çelenk (1999, s.18) ise okuma-yazma öğretiminin genel amaçlarını aşağıdaki gibi
sıralamıştır:
• Düzeyine uygun olarak hazırlanmış metinleri uygun hızda ve
anlamlandırarak okuyabilme.
• Okuduğu ve dinlediği düzeyine uygun metin ve konuşmaları anlayabilme.
• Duygu, düşünce ve izlenimlerini sözlü ve yazılı olarak anlatabilme.
• Çevresiyle etkin bir iletişim kurabilme.
• Kurallara uygun ve işlek bir yazı yazabilme.
• Türk dilini öğrenmek ve kullanmaktan zevk alabilme.
Amaçları belirtilen ilk okuma-yazma öğretiminin istenen düzeye ulaşması için
öğretmenlere büyük iş düşmektedir. Öğretmenler yeni yöntemlerden haberdar olmalıdır.
İlk okuma-yazma öğretiminde izleyecekleri yolu iyi planlamalıdırlar. Burada ilk
okuma-yazma öğretimi için hangi yöntem ve tekniklerin uygulanacağı büyük önem
kazanmaktadır.
İlk okuma-yazma öğretiminde hangi yöntem ve tekniklerin daha etkili olduğu
eskiden beri araştırmacılar arasında bir tartışma konusu olmuştur. Bu konudaki
tartışmaların halen sürdüğü de söylenebilir. Ülkemizde, 1928 yılında Atatürk’ün
önderliğinde yapılan Harf Devrimi ile birlikte okuma-yazma öğretiminde harfler esas
alınmış, 1936 yılına kadar da okuma-yazma öğretiminde harf yöntemi kullanılmıştır.
Daha sonra harf yöntemi yerini cümle yöntemine bırakmıştır. 1948 yılından 2005-2006
8
öğretim yılına kadar da cümle çözümleme yöntemi ilk okuma-yazma öğretiminde
kullanılan tek yöntem olmuştur.
Gestalt psikolojisinin etkisiyle güncelliğini ve geçerliliğini uzun süre koruyan
çözümleme yöntemine çeşitli eleştiriler yöneltilmiş, yapılan araştırmalarla sesi temele
alan yöntemlerin etkililiği ortaya konmuştur. Bu araştırmalar sonucunda Kanada,
Fransa, İngiltere, İskoçya gibi ülkelerde ses yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır
(Güneş, 2007). İngiltere ve Fransa’da yapılan araştırmalarda, çocukların okuma
becerilerinin düşük olmasının altında yatan en önemli neden olarak ilk okuma-yazma
öğretiminde kullanılan yöntem gösterilmiştir (Bellosta, 2005, Akt:Güneş, 2007).
Son yıllarda okuma-yazma öğretimine farklı şekillerde yaklaşılmakta, sürece
göre yöntem belirleme çalışmaları yapılmaktadır. Güneş (2007), günümüzdeki yöntemle
ilgili bütün bilimsel araştırmaların okuma-yazma öğretiminde ses birleştirme
yöntemlerinin üzerinde durduğunu ifade etmektedir. Ülkemizde de ilk okuma-yazma
öğretiminde 1948 yılından 2005-2006 öğretim yılına kadar kullanılan çözümleme
yöntemi, yerini Ses Temelli Cümle Yöntemine bırakmıştır.
1.2. Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın temel amacı, MEB tarafından 2005-2006 eğitim ve öğretim
yılında uygulamaya konulan Ses Temelli Cümle Yöntemi (STCY) ile ilk okuma yazma
öğretim sürecinin nasıl gerçekleştiğini öğretmen görüşleri doğrultusunda incelemektir.
Bu temel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
1. Ses Temelli Cümle Yöntemiyle gerçekleştirilen ilk okuma yazma öğretimi
sürecine ilişkin öğretmen görüşleri nelerdir?
2. Öğretmenlerin görüşleri;
a) Çalıştıkları okulların sosyo-ekonomik düzeylerine,
b) Meslekteki kıdemlerine,
c) Sınıflarının mevcutlarına,
d) Birinci sınıf deneyimlerine göre farklılaşmakta mıdır?
9
1.3. Araştırmanın Önemi
İlköğretimin temelini oluşturan ve ilk basamak olan ilk okuma-yazma öğretimi,
çocuklara yaşamları boyunca kullanacakları temel beceri ve alışkanlıkların
kazandırıldığı bir aşamadır. Bu aşamanın sağlıklı bir sonuç vermesi için çok çalışılması
gerektiği açıktır. Amaç sadece okuma yazma öğretmek değil, çağdaş yöntem ve
tekniklere uygun bir okuma yazma becerisi kazandırmaktır (Helvacı, 2000).
İlk okuma ve yazma öğretimindeki sorunlardan biri yöntem sorunudur. Hangi
yöntemin tek ve en geçerli yöntem olduğu, araştırmacılar arasında bir tartışma konusu
olmuştur. Ülkemizde, okuma-yazma öğretimi konusunda istenilen başarı düzeyine
ulaşılmadığı görüşü yaygındır. Ülkemizde 1968 yılından 2005-2006 eğitim ve öğretim
kadar, ilk okuma yazma öğretiminde çözümleme yöntemi kullanılmıştır. MEB, İlk
okuma yazma öğretiminin, 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında ülke genelinde “Ses
Temelli Cümle Yöntemi” (STCY) ile yapılacağını açıklamıştır. Bir diğer önemli ve
dikkat çekici değişiklik de birinci sınıf öğrencilerinin bitişik eğik yazı ile yazmaya
başlamalarıdır. Dolayısıyla 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında ilköğretim birinci sınıf
öğrencileri ilk defa ses temelli cümle yöntemiyle ve bitişik eğik yazı ile ilk okuma ve
yazma öğrenmişlerdir. Çeşitli çevrelere göre, yapılan bu değişiklikler devrim niteliği
taşımaktadır. Aynı zamanda yapılan değişikliğe birçok eleştiri de getirilmektedir. Bitişik
eğik yazıya en büyük tepki velilerden gelmiştir. Yöntem değişikliğine ilişkin eleştirilere
de sıkça rastlandığı söylenebilir (Binbaşıoğlu 2005, Çelenk, 2005, Kabadayı, 2006).
Yeni bir yöntem olan ses temelli cümle yönteminin uygulanmasının nasıl
gerçekleşeceği araştırmaya değer bulunmuş ve yöntemin uygulama süreci araştırılmıştır.
İncelenen yöntemin, ilk defa uygulanıyor olmasından, elde edilen bulguların
öğretmenler ve program geliştirme uzmanları açısından önemli olduğu
düşünülmektedir. Bu bulguların, ses temelli cümle yöntemi ile diğer ilk okuma-yazma
öğretim yöntemlerinin karşılaştırılmasına da ışık tutacağı düşünülmekte, hazırlanacak
kaynaklar açısından yayınevleri ve MEB’e de katkı sağlaması beklenmektedir.
1.4. Sayıltılar
1. Yapılan görüşmelerde öğretmenlerin sorulara içtenlikle cevap verdikleri,
10
2. Dağıtılan anketlerin öğretmenler tarafından doğru olarak doldurulduğu
varsayılmıştır.
1.5. Sınırlılıklar
Araştırma;
1. 2005-2006 eğitim-öğretim yılında Eylül-Haziran ayları arasındaki ilk
okuma-yazma öğretimi çalışmalarıyla,
2. 2006 İlköğretim Türkçe Programının birinci sınıf kazanımlarıyla,
3. Öğretmenlerden anketle ve görüşmelerle elde edilen verilerle,
4. Adana ili Seyhan ve Yüreğir ilçelerinden seçilen 40 ilköğretim okulunda
çalışan 172 öğretmenle sınırlıdır.
1.6. Kısaltmalar
STCY: Ses Temelli Cümle Yöntemi
CÇY : Cümle Çözümleme Yöntemi
SED : Sosyo-Ekonomik Düzey
11
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde kuramsal açıklamalara ve ilgili araştırmalara yer verilmiştir.
2.1. Kuramsal Açıklamalar
2.1.1. Türkiye’de İlk Okuma-Yazma Öğretim Yöntemlerinin Tarihçesi
Türkiye’de ilk okuma-yazma öğretim yöntemlerinden birçoğu kullanılmıştır. Bu
yöntemlerden günümüzde en çok kullanılanı çözümleme yöntemidir. Buna karşılık
ülkemizde kullanılan en eski okuma-yazma öğretim yöntemi harf yöntemidir. Baymur
da (1939) ülkemizde ilk okuma ve yazma öğretiminde asırlarca “Elifba Cüzü” ve bunun
çizdiği öğretim yolunun (harf yöntemi) hüküm sürdüğünü ifade etmekte, “Terkibi”
(bireşim) yöntemlerin daha sonra yerini “Tahlili” yöntemlere bıraktığını açıklamaktadır.
Nihayetinde 1924 yılında hazırlanan ilkokul programında harf yöntemi yasaklanmış ve
kelime ya da ses yöntemleri kullanılmıştır. Bu iki yöntemden hangisinin kullanılacağı
öğretmenin tercihine bırakılmıştır (Güleryüz, 2004, s.55). İki yıl sonra (1926) ses
yöntemi de yasaklanmış, “kelime yöntemi” ve “karma yöntem” olmak üzere yine iki
yöntem öğretmenlerin tercihine bırakılarak kullanılmıştır. Yapılan tartışmalar
sonucunda 1936 ve 1948 yıllarında hazırlanan ilkokul programlarında cümle
yönteminin kullanılması kesinlik kazanmıştır. Daha sonra hazırlanan, 1968 ilkokul
programında da bu yöntemin kullanılmasına devam edilmiştir (Güleryüz, 2004, s.56-
57).
Ancak uygulamalar göstermiştir ki okullarda sadece çözümleme yöntemi ile
okuma ve yazma öğretilmemekte, öğretmenler okuma ve yazma öğretimi sürecinde
diğer yöntemleri de işe koşmaktadırlar. Yine uygulamalar, öğretmenlerin çözümleme
yönteminden sonra en çok kullandıkları yöntemin karma yöntem olduğunu göstermiştir.
Çözümleme yöntemi, dünyada en çok kullanılan okuma-yazma öğretim yöntemidir.
Bunun birçok nedeni olduğu, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Cemaloğlu
(2000, s.41), çözümleme yönteminin kuramsal dayanaklarını;
1. Çözümleme yöntemi, diğer yöntemlerin uygulanması sonucunda elde edilen
tecrübelerden sonra ortaya çıkmıştır.
12
2. Çözümleme yöntemi, gözün sıçrayarak okuma özelliğine uygundur.
3. Çözümleme yöntemi diğer okuma ve yazma öğretiminin sınırlılıklarını daha
az taşımaktadır.
4. Çocukların “Gestalt Psikolojisi”nde de ifade edildiği gibi önce bütünü
algılamaları, çözümleme yönteminin uygulanması için haklı gerekçeleri
oluşturmaktadır.
5. Cümle ile okuma ve yazma öğretilmesi öğrencilerin yazılı ve sözlü ifade
becerilerini geliştirmektedir.
6. Okuma ve yazma çalışmalarına anlamlı cümlelerle başlamak, öğrencilere
anlamlı öğrenme yaşantıları sağlamaktadır.
7. Çözümleme yöntemi Türkçenin yapısına uygun bir yöntemdir.
şeklinde açıklamaktadır.
Buna karşılık Güneş (2007), 1948 yılında kullanılmaya başlanan ve yıllarca tek
yöntem olarak kullanılan cümle yönteminin yetersizliklerinin belirlendiğini ifade etmiş
ve bu yetersizlikleri aşağıdaki gibi sıralamıştır:
• Okuma yazma öğretimi ortalama 40 cümle ve 120 kelime ile
yürütülmektedir.
• Öğrencilere aynı anda analiz ve sentez öğretilmektedir. Bu durum öğrencinin
süreci karıştırmasına neden olmaktadır.
• Kelimeler bölündüğünde ortaya çıkan hecelerin işlek olmaması, yeni kelime
ve cümle oluşturmayı zorlaştırmaktadır.
• Cümle yönteminde kelime ve cümle oluşturma sınırlı olduğundan, öğrenciler
hep benzer cümleleri okuyup yazmaktadırlar. Bu da öğrencilerin
ezberlemelerine ve monoton tekrarlara neden olmaktadır.
• Cümle öğretilirken cümlenin anlamı öğretilmekte, cümlenin kelimelere ve
hecelere bölünmesi sırasında anlam ikinci planda kalmaktadır. Bu da çok
sayıda anlamsız hece ile çalışma yapılmasını zorunlu kıldığından anlama
düzeyinde gelişmeyi geciktirmektedir.
13
• Öğrencilerin çoğunun okula harfleri öğrenerek gelme durumları da cümle
yöntemini zorlaştırmaktadır. • Belirli ve kalıplaşmış cümlelerle öğretimin yapılması öğrencinin
yaratıcılığını ve aktif olmasını köreltmektedir.
Güneş (2007), Türkiye’nin PISA araştırmalarında okuma alanında aldığı 441
puanla 41 ülkenin bulunduğu listede sonlarda olmasını, 1981 Türkçe Öğretim
Programının ve okuma-yazma öğretim yönteminin başarılı olamamasına bağlamaktadır.
Güneş (2007) bu görüşler üzerine, kendisinin komisyon başkanlığını yaptığı
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 1-5. Sınıflar Türkçe Öğretim Programını
Geliştirme Özel İhtisas Komisyonunca, “Ses Temelli Cümle Yöntemi”nin
geliştirildiğini, 9 ilde seçilen 120 Pilot okulda 2004-2005 öğretim yılı boyunca
denendiğini belirtmektedir. Uygulamanın başarılı sonuçlar vermesi üzerine yöntem
2005-2006 öğretim yılından itibaren ülke genelinde uygulanmaya başlanmıştır.
Yöntemle ilgili ayrıntılar alt başlıkta daha sonra sunulmuştur.
2.1.2. İlk Okuma-Yazma Öğretim Yöntemleri
İlk okuma- yazma öğretimi, alfabelerin gelişmesi gibi birçok aşamadan geçerek
günümüze kadar ulaşmıştır ( Güleryüz, 2004). Yöntem, Köksal (2004, s.33) tarafından
“bir konuyu öğrenmek ya da öğretmek için bilinçli olarak seçilen ve izlenilen düzenli
yol” olarak tanımlanmıştır. Tarihsel süreç içinde değişik birçok ilk okuma-yazma
öğretim yöntemi kullanılmıştır.
Okuma yazma öğretim yöntemlerine yönelik en kapsamlı araştırmalar ABD’de
yapılmıştır. Yöntemlerin etkilerinin incelendiği 100.000’den fazla araştırma ve 38
deneysel çalışma yapılmış, çalışmalar sonucunda sesle başlayan ve sistemli ses eğitimi
veren yöntemlerin üst düzeyde iyi sonuç verdiği ortaya çıkmıştır (Güneş, 2007).
Ülkemizde ve dünyada geçmişten bu güne kadar birçok okuma-yazma öğretim
yöntemi kullanılagelmiştir. Güneş (1997), bu yöntemlerin gruplanmasının genellikle
“sentez”, “analiz” ve “karma yöntemler” olarak kabul gördüğünü belirtmektedir.
Okuma-yazma öğretimi konusunda araştırmalar yapmış olan Gray ise (Akt: Öz,1998, s.
14
2-3-10) okuma-yazma öğretiminde kullanılan yöntemleri üç ana başlık altında
toplamıştır:
1. İlk ortaya çıkan uzmanlaşmış yöntemler
a) Harf yöntemi
b) Fonetik yöntemi
c) Hece yöntemi
2. Daha sonra ortaya çıkmış uzmanlaşmış yöntemler
a) Kelime yöntemi
b) Cümlecik yöntemi
c) Cümle yöntemi
d) Hikaye yöntemi
3. Son zamanlarda evrimleşmiş yöntemler
a) Eklektik (seçken) yöntemler
b) Öğrenciyi mihver kabul eden yöntemler
2.1.2.1. Harf (Alfabe) Yöntemi
Harf yöntemi 19. yy. sonlarına kadar tüm dünyada kullanılmış bir ilk okuma-
yazma öğretim yöntemidir. Bu yöntemin temel sayıltısı, sözcükleri okumak için önce
harfleri tanıma gerekliliğidir (Öz, 1998, s.3). Sözcüğün öğretilmesi için önce o
sözcükteki harfler öğrenciye kavratılır. Calp (2003), bu yöntemde harflerin bir işareti,
bir sesi ve bir de adının olduğunu belirtmektedir. Harfin adının öğretilmesinin sorun
yaratmasına rağmen bu yöntemde harfin adının öğretildiğini ifade etmektedir.
Yöntemde ünlü ve ünsüz harfler birleştirilerek okutulur. Büyük ve küçük harfler
alfabedeki sırasıyla öğretilir. Öğrenci başta iki, üç, dört ve beş sesten oluşan bileşikleri
hecelemeyi öğrenir. Birleştirilen bu seslerin bazıları anlamsız olabildiği gibi bazıları
kelime ya da hece oluşturabilir. Daha sonra bu heceler ve sözcüklerden cümlecik ve
cümleler oluşturulur. Bu yöntemin kullanıldığı öğretim sürecinin her aşamasında sık
tekrarlara gereksinim vardır.
Bu yöntemle okuma-yazma öğretiminde istenilen verim elde edilememiştir.
Çünkü harcanan emek çok, ürün ise azdır. Tekrarların çok olması öğrenciyi okuma-
yazmaya karşı isteksiz kılmaktadır (Köksal, 2001). Calp (2003), yöntemde dikkatin
15
anlamaya değil harflere yöneldiğini, böyle bir yöntemle anlamaya yönelik bir okumanın
gerçekleşemeyeceğini ifade etmektedir.
2.1.2.2. Ses (Fonetik)Yöntemi
Bu yöntemde yine okumaya sesle başlanmaktadır. Ancak sesler adlarıyla değil,
sözcükteki söyleniş biçimleriyle kavratılır. Belirlenen sıraya göre önce ünlüler, sonra
ünsüzler kavratılır. Ünsüzler ünlülerle söylenerek okuma alıştırmaları yapılır (Öz, 1998,
s.5).
Ses yönteminin, harfin adı ile sesinin farklı olduğu dillerde uygulanabildiği
belirtilmektedir (Güneş, 1997). Bu yöntemin bazı üstünlüklerinin olmasına rağmen,
eleştirildiği noktalar da vardır. Ses yönteminin tüm dillere uygulanamadığı
belirtilmektedir. Bu yöntemle okuyan öğrencilerin, sözcük üzerinde çok kaldıklarından
anlamlı okuyamadıkları görülmüştür. Okuma hızının da düşük olduğu belirtilmektedir
(Köksal, 2001).
Calp’e göre (2003), bu yöntemde sık sık yapılan tekrarlar zaman kaybına,
öğrencilerin bıkmalarına ve zihinlerinin boş yere yorulmalarına yol açmaktadır. Ses
yöntemi özellikle doğru, hızlı ve anlamlı okuma yazmayı, okuduğunu anlamayı
engelleyen bir yöntem olduğundan fonksiyonel değildir.
2.1.2.3. Hece Yöntemi
Hece yönteminde öğrencilere önce heceler öğretilir. Hecelerden sözcükler,
sözcüklerden de cümleler oluşturularak okuma yazma öğretilir. Bu yöntemin, basit hece
yapılı diller için uygun olduğu savunulmaktadır (Öz, 1998).
Hecelerin sözcük ve cümle içinde öğretilememesi durumunda sorunlarla
karşılaşıldığı, öğrencinin yüksek bellek çabası harcadığı görülmüştür. Heceye dayalı
tablo kullanılması, okumaya geçmeden okumaya olan ilginin kaybolmasına neden
olduğu belirtilmektedir (Köksal, 2001).
Hece tablosunu ezberlemeyi ve daha sonra bu hecelerden kelime oluşturmayı
gerektiren bu yöntem, ezberlemeye dayandığı ve belleği zorladığı için uygun bir yöntem
değildir (Calp, 2003).
16
2.1.2.4. Çözümleme (Analiz) Yöntemi Çözümleme yöntemi, harf, ses ve sözcük yöntemlerinin ileri aşaması olarak
kabul edilmektedir. Bu yöntemle okuma-yazma öğretimine anlamlı cümlelerle başlanır.
Daha sonra cümleler sözcüklere, sözcükler hecelere, heceler de seslere ayrılarak okuma
yazma çalışmaları sürdürülür. Bu yöntem de bireşim işlemi de yapılmaktadır. Güleryüz
(2004), bu yöntemi “Çözümleme-Bireşim” yöntemi olarak adlandırmaktadır. Çünkü bu
yöntemde çözümleme ve bireşim işlemleri eşzamanlı olarak yapılmaktadır.
Öz’e (1998, 9) göre, cümle çözümleme yöntemi uygun tekniklerle uygulanırsa
öğrenci için gerekli olan tüm davranış ve becerileri geliştirir. Bu yöntem öğrenciyi,
okuduğunu düşünmeye, metni iyi anlamaya, kelimeleri doğru olarak tanımaya, okuma
ile ilgilenmeye alıştırır.
Öğrencilerin cümleleri anlamadan, ezbere okuyup yazmaları ve mekanik bir
okuma yazmanın gerçekleşmesi bu yönteme getirilen eleştirilerdendir (Güleryüz, 2004).
2.1.2.5. Öykü Yöntemi
Öykü yöntemi, çözümleme-bireşim mantığına uygun olarak uygulanan gelişmiş
bir yöntemdir. Çünkü bu yöntemde çözümleme-bireşim yönteminin tüm aşamaları
uygulanır. Öykü yönteminde, anlamlı bir bütünlük içeren bir öykü ya da masal bir
metinle öğretilir. Metin okunur, drama yapılır ve anlattırılır. Daha sonra metin bölümler
halinde ezbere okutulur ve yazdırılır. Metnin cümleleri çözümlenir ve elde edilen
sözcüklerden yeni cümleler oluşturulur. Metinlerin hazırlanması öğretmenin özel
çabasını gerektirir. Metinlerin resimlendirilmesi, canlandırılması öğrenci için zevkli bir
uğraş haline gelir. Bu yöntem özellikle kitap okuma çalışmalarında kullanılmaktadır.
Yetişkinlere yönelik okuma yazma çalışmalarında olumlu sonuçlar vermektedir.
Güneş (2007) öykü yöntemine getirilen eleştirileri, öğrencilerin hikayeye
kendilerini fazla kaptırmaları, hikayenin uzunluğu nedeniyle öğrencilerin cümle ve
kelimeleri yeterince tanıyamamaları ve bu nedenle okumaya geçememeleri şeklinde
açıklamıştır.
17
2.1.2.6. Karma Yöntem
Bu yöntem daha çok yetişkinlerin okuma yazma öğretiminde kullanılır. Bu
yöntemin kullanılış amacı, öğrencilere daha kısa bir sürede okuma yazma öğretmektir.
Çözümleme ve bireşim yöntemleri birlikte kullanılır. Bu yöntemde bir iç tutarlılıktan
söz etmek mümkün değildir. Bu yüzden bu yöntemle okuma yazma öğrenen
öğrencilerin çeşitli sorunlarla karşılaşacağı vurgulanmaktadır.
Güleryüz (2004), bu yöntemin uygulanmasında, okuma yazmada asıl olan
kurallı, doğru, düzgün okuma ve okuduğunu anlama becerilerinin gözardı edildiğini
belirtmektedir. Bu yöntemle okuma yazma öğretilirken öğrencilerin psikolojik
dünyasının olumsuz etkileneceğini de vurgulamaktadır.
2.1.2.7. Sözcük (Kelime) Yöntemi
Sözcük yöntemi, ilk okuma yazma çalışmalarına, anlamlı sözcüklerin öğretilerek
başlandığı bir yöntemdir. İlk önce bütün öğrencilerin bildiği sözcükler öğretilir.
Öğretilen sözcükler cümle içerisinde kullandırılır. Öğretilen her sözcüğün, öğrencilerin
hatırlayabilecekleri bir şekli olduğu kabul edilir. Öğretilecek yeni sözcüklerin yanına
resimleri konulur. Bu yöntemde öğrencinin dikkati ‘hece, harf’ gibi sözcük ayrıntılarına
çekilir. Aynı zamanda bireşim ve çözümleme yöntemlerinden de yararlanılır. Bu
yöntem, okuma yazma öğretiminin önemli basamaklarından kabul edilmektedir
(Köksal, 2001).
Yukarıda açıklanan ilk okuma yazma öğretim yöntemleri, daha önce bir şekilde,
farklı ülkelerde uygulanmış olan yöntemlerdir. “Ses temelli cümle yöntemi”nin de bir
ilk okuma yazma öğretim yöntemi olduğu ve ülkemizde geliştirildiği açıklanmaktadır.
Bu yüzden, ses temelli cümle yöntemi aşağıda ayrı bir başlık altında ve ayrıntılı olarak
ele alınmıştır.
2.1.3. Ses Temelli Cümle Yöntemi
MEB 2005 Türkçe Öğretim Programında, ilk okuma yazma öğretiminde ‘ses
temelli cümle yöntemi’nin uygulanmasının benimsendiği açıklanmaktadır. Bu
yöntemde ilk okuma yazma öğretimine seslerle başlanmaktadır. Anlamlı bütün
oluşturacak birkaç ses verildikten sonra bu seslerden hecelere, kelimelere ve cümlelere
18
ulaşılmaktadır. Okuma yazma öğretimi, kısa sürede cümlelere ulaşılacak biçimde
düzenlenmiştir. Bu yöntemde okuma ve yazma birilikte sürdürülmekte, okunan her öge
yazılmakta ve yazılanlar da okunmaktadır (MEB, 2005).
2.1.3.1. Ses Temelli Cümle Yönteminin Özellikleri
1. Ses Temelli Cümle Yönteminde ilk okuma-yazma öğretimi, dinleme,
konuşma becerilerinden kopuk sadece okuma-yazma becerilerini geliştirme
olarak değil Türkçe öğretiminin beş öğrenme alanı ile birlikte
yürütülmektedir.
2. İlk okuma-yazma öğretimine seslerle başlanması, seslerin birleştirilmesi ile
anlamlı heceler, kelimeler oluşturulması ve cümlelere ulaşılması öğrencinin
bilgileri yapılandırmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yönüyle Ses Temelli
Cümle Yöntemi, yapılandırıcı öğrenme yaklaşımına uygun bir yöntemdir.
3. Türkçede her harf bir sesi karşıladığından bu yöntem Türkçenin ses yapısına
uygundur.
4. Bu yöntem öğrencilerin duyduğu ve çıkardığı seslerin bilincine varmasını
sağlamaktadır. Böylece öğrencilerin dil gelişimine (doğru telâffuz, akıcılık,
sesleri ayırt etme vb.) katkıda bulunmaktadır.
5. Öğrencilerin bütün sesleri öğrenmesi, yazma sürecinde kelimeleri doğru
yazmalarını sağlamaktadır.
6. Öğrenci yazı ile konuşma arasındaki benzerlikleri görmekte, yazının
harflerin birleştirilmesiyle; konuşmanın ise seslerin birleştirilmesiyle
yapıldığını anlamaktadır.
7. Öğrencilerin sözlü dilden yazılı dile geçmesini kolaylaştırmaktadır.
Bu yöntem ilk okuma-yazmayı öğrenme sürecinde öğrencilerin bireysel, zihinsel
ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamaktadır.
2.1.3.2. Ses Temelli Cümle Yönteminin İlkeleri Ses temelli cümle yöntemi ile ilk okuma-yazma öğretilirken dikkat edilecek
ilkeler, M.E.B. 2005 Türkçe dersi öğretim programında aşağıdaki gibi belirtilmiştir.
1. Öğrencinin ön bilgilerinden hareket edilmelidir.
2. Özellikle ve öncelikle anlamlı heceler elde edilmelidir.
19
3. Oluşturulacak hecelerde aşağıdaki ölçütlere dikkat edilmelidir.
• Kolay okunması.
• Dilde kullanım sıklığına sahip olması.
• Anlamı görselleştirilebilir olması (canlandırılabilir, resmedilebilir
vb.).
• İşlek hece yapısına sahip olması.
4. Kısa sürede cümlelere ulaşılmalıdır.
5. İmkanlar ölçüsünde görsellere başvurulmalıdır.
6. Somut ögelerden yararlanmaya ağırlık verilmelidir.
7. Hece tablosu hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.
8. Öğrenilenlerin kalıcılığı sağlanmalıdır.
2.1.3.3. Ses Temelli Cümle Yönteminin Aşamaları
2.1.3.3.1. Hazırlık
Ses temelli cümle yönteminin bu aşaması çözümleme yönteminin hazırlık
süreçleri ile benzerlikler göstermektedir. Bu aşamada sırada doğru oturma, kitap tutma
ve açma, görsel okuma ve okumaya özendirme çalışmaları yapılır. Ayrıca el becerilerini
geliştirici hareketler, çeşitli boyamalar, kalem tutma alıştırmaları, serbest ve düzenli
çizgi alıştırmaları gibi etkinlikler yapılır.
2.1.3.3.2. Sesi Hissetme ve Tanıma
Sesi hissetme ve tanıma aşaması tanıtılacak sesin öğrenciler tarafından fark
edilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu aşamada aşağıdaki çalışma ve etkinlikler
yapılmalıdır.
a) Kısa öyküler anlatma, drama yapma, tekerleme ya da şarkı söyleme gibi
etkinliklerle ses hissettirilir.
b) Sesin geçtiği kelimelere örnekler buldurulur. Örneğin tanıtılan sesin hangi
öğrencilerin adında bulunduğu, hangi bitki, hayvan veya eşya adında olduğu
sorulabilir.
(Bu kelimeler söylenirken ilgili ses vurgulanır. Öğrenciler örnekler
vermeye özendirilir.)
20
c) Görsellerden yararlanılarak sesi ayırt etme çalışmaları yapılır (Sesin
bulunduğu ve bulunmadığı kelimelerin resimleri gösterilerek bu kelimelerde
ilgili sesin geçip geçmediğini belirlemeleri istenir).
2.1.3.3.3. Sesi Okuma ve Yazma
Sesin yazıdaki sembolü olan harf aşağıdaki sıraya göre yazılır ve okunur.
a) Öğretmen tahtada bu harfin nasıl yazıldığını göstermeli ve öğrencilerle
birlikte okumalıdır.
b) Alıştırma kitabındaki büyükçe çizilmiş harfin üzerinden öğrenciler ok
yönünde defalarca giderek harfin yazılışına hazırlanmalıdır.
c) Öğrencilerin, satır aralıklarına (dört çizgi üç aralık) yazılmış harf
örneklerinin üstünden kalemleriyle gitmeleri sağlanmalıdır.
d) Dört çizgi üç aralıktan oluşan satır aralarına (4mm, 5mm, 4mm aralıklı)
öğrenciler harfleri yazmalı; ne yazdıkları sorularak harfin doğru yazımı ve
seslendirilmesine özen gösterilmelidir.
2.1.3.3.4. Heceler, Kelimeler ve Cümleler Oluşturma
İlk okuma-yazma öğretiminin en önemli aşaması heceler üretme; hecelerden
kelimeler, kelimelerden de cümleler oluşturmadır. Bu aşamada aşağıdaki çalışmalar
yapılmaktadır.
a. Verilen ilk iki sesin ardından bu seslerden hecelere ulaşılmalıdır.
b. Elde edilen hecelerle okuma ve yazma çalışmaları yapılmalıdır.
c. Verilen her yeni ses, önceki öğrenilenlerle ilişkilendirilmeli yeni heceler ve
kelimeler oluşturulmalıdır.
d. Her ses grubu tamamlandıktan sonra yapılan çalışmalar gözden geçirilmeli
ve değerlendirilmelidir. Bir sonraki ses grubuna geçişte öğrencilerin daha
önce verilenleri öğrenmiş olmalarına dikkat edilmelidir.
e. Sesler verildikçe üretilen heceler artacak, bunlara bağlı olarak kelime ve
cümle oluşturma süreci de kolaylaşacaktır. Bu süreçte elde edilen
kelimelerden özel ad olanlar ile cümle başlarının yazımında büyük harf
yazımı ve kullanımı eş zamanlı olarak verilmelidir.
21
f. Elde edilen kelime ve cümlelerin anlamları üzerinde durulmalıdır.
g. Öğrenciler, kelime ve cümle oluşturmaya özendirilmelidir. Oluşturulan
kelime ve cümleler okunmalı, yazılmalıdır.
2.1.3.3.5. Metin Oluşturma
Öğrenilen kelimelerden, yeni cümleler, cümlelerden yararlanılarak metin
oluşturulmalıdır. Metinler başlangıçta kısa olmalıdır. Giderek daha uzun cümleli
metinlere geçilmelidir. Metin oluşturmada basitten karmaşığa, kolaydan zora bir sıra
izlenmelidir (Güneş, 2007). Metin oluşturma sırasında iki noktaya dikkat edilmesi
gerekir. Bu noktalardan biri metinlerin hep aynı cümlelerden olmaması, diğeri
cümlelerin birbirleriyle anlam bağının kurulmasıdır.
Metin yazdırılırken doğru yazma ve yazı estetiğine özen gösterilmelidir.
Öğrenciler yazılarını dört çizgi üç aralıktan oluşan satır çizgilerine yazmalıdırlar. Ayrıca
kendi oluşturdukları farklı metinleri okumaları teşvik edilmelidir.
2.1.3.3.6. Okur Yazarlığa Ulaşma
Bu aşama ilk okuma-yazma öğretim sürecinin son aşamasıdır. Serbest okuma-
yazma aşaması da denilmektedir. Bu aşamada öğrencilerin şiirleri, tekerlemeleri,
hikâyeleri ve okuma kaynaklarından seçtikleri metinleri sınıftaki arkadaşlarına
okumaları sağlanmalıdır. Ayrıca kendilerini yazılı olarak ifade etmeleri ve yazılanları
okuyarak paylaşmaları da sağlanmalıdır. Yazılarını tek çizgili defter satırı üzerinde
yazmalıdırlar. Bu çalışmalarla öğrencinin yavaş yavaş akıcı okuma ve yazma
becerilerini geliştirmesi akıcı okuyup yazması beklenmektedir (Güneş, 2007).
Dolayısıyla bu yöntemin uygulanmasına karar verilmesinin amacı, İlk okuma ve
yazma öğretiminin genel amacına paralel olarak, çocuğa hayatı boyunca kullanacağı
okuma ve yazmanın temel becerilerini kazandırmaktır. Günlük yaşamımızda dili etkili
ve doğru kullanmayan birçok kişiyle karşılaşmak mümkündür. Belki de eğitim-
öğretimin başlangıcında kullanılan ilk okuma-yazma yöntemleri, bu yetersizliklerin
nedeni olabilir. İlk defa 2005-2006 eğitim-öğretim yılında uygulanan “ses temelli cümle
yöntemi” ile okuma-yazma öğretimi ile dili iyi kullanan, okumayı seven, okuduğunu
22
anlayan bireyler yetiştirmek amaçlanmaktadır. Daha önce kullanılan cümle yönteminde
öğrenciler, Mart-Nisan döneminde okumayı öğrenirken, ses temelli cümle yöntemi ile
bu amaca birinci yarıyıl sonunda ulaşıldığı pilot uygulamalar sonucunda görülmüştür.
Güneş (2005), pilot uygulamalar sonucunda Ses Temelli Cümle Yöntemiyle ilk okuma
–yazma öğretiminde öğrencilerin:
• Grup hâlinde ve kısa sürede okuma-yazma öğrenmeye geçtikleri,
• Düzgün el yazısı yazdıkları,
• Dikkat düzeylerinin arttığı,
• Anlama düzeylerinin arttığı,
• Öğrenme sürecinde aktif oldukları,
sonuçlarının elde edildiğini belirtmektedir.
Ancak bu yönteme de birçok eleştiri getirilmektedir. Bu yöntemin, Türkçenin
yapısına uygun olmadığı, çocuğun okuma hızını düşüreceği, gözün sıçrama hareketini,
hızlı ve anlamlı okuma düzeyini olumsuz etkileyeceği özellikle öğretmenlerin bir kısmı
tarafından getirilen eleştirilerdendir.
Binbaşıoğlu (2005), STCY olarak belirlenen yöntemin, hızlı ve anlamlı okuma
becerisini kazandırmaya yönelik bir yöntem olmadığını, bunun çeşitli bilim kurullarınca
incelenip değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Benzer bir durumun zamanında
İngiltere’de uygulandığını ancak tekrar cümle yöntemine dönüldüğünü belirtmektedir.
Binbaşıoğlu STCY’ye getirdiği diğer eleştirileri şu şekilde açıklamaktadır:
İlk okuma ve yazma öğretimine harften başlamak, mantıksal olduğu için birçok kimseyi
tatmin edebilir; fakat, deneysel sonuçlara önem verenleri asla. Çocuğun ilk zamanlarda
bir iki cümleyi seslendirmesi, konuyu bilmeyen ana babalar tarafından olumlu
karşılanabilir. Ama, gerçek bu değildir. Okumada ‘seslendirme’ olgusu bizi yanlış
yargılara ve yanlış uygulamalara götürmemelidir (Binbaşıoğlu, 2005).
Çelenk de (2005) geçmişte cümle çözümleme yönteminin tartışmasız okuma
yazma öğretiminin en doğru ve tek yolu olarak görüldüğünü, MEB yöneticileri başta
olmak üzere eğitim kamuoyunda büyük destek bulduğunu belirtmektedir. Şimdi ise eski
yöntemin tam zıttı bir yöntemin uygulamaya konulduğunu, okuma yazma öğretimi için
23
STCY’yi önerenlerin kendi deneme sonuçlarını bile beklemeden bu yöntemi okuma
yazmanın tek, tartışmasız ve en doğru yolu olarak gösterdiklerini açıklamaktadır.
Çözümleme yönteminden bir anda vazgeçilmiş olmasının aydınlanması gereken bir
durum olduğunu ifade etmektedir.
Kabadayı (2006), STCY’nin aslında karma yöntem olduğunu, her ne kadar
Türkçenin sondan eklemeli dil özelliğine bağlı olarak bu yöntemin benimsenmesi doğru
olarak görülse de, uygulamada seçilen yol tümevarım-tümdengelim yöntemlerinin
Türkçenin biçim-anlam diyalektiğine uygun olmadığını ifade etmektedir. Uygulamada
geriye dönmeler, hecelemeler, ve anlam karmaşaları gibi ciddi sorunların ortaya
çıktığını, bunun da çocukların zihinsel, duyuşsal ve devinişsel özelliklerini olumsuz
etkilediğini belirtmektedir.
2.1.3.4. Bitişik Eğik Yazı
İlk okuma-yazma öğretimine ilk defa 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında bitişik
eğik yazı ile başlanmıştır. İlk okuma yazmaya bitişik eğik yazı ile başlanacak olmasına,
özellikle öğretmenler ve veliler tarafından getirilen eleştiriler halen devam etmektedir.
Öğrencilerin sesleri yazarken zorlanacakları, bitişik eğik yazı harfleri ile yazmaya
başlamalarının dik temel harfleri yazmada ve okumada sorun yaşatacağı düşünceleri
mevcuttur. Ancak hangi tür harflerle okuma yazmaya başlanması gerektiği bir tartışma
konusudur (Akyol, 2005).
Artut’a (2006) göre, bitişik el yazısı yazarın kişiliği hakkında ipucu verebilmekte,
sadece bu yönüyle bile güzel bir yazı yazmak önemli olabilmektedir. Güzel, akıcı yazı
yazmak için, bilinen harfleri yan yana getirmek yeterli değildir. Dik temel yazıya
karşılık el yazısı, insanları birbirinden farklı yapan önemli bir ifade biçimidir.
Bitişik eğik el yazısı öğrencide yazı yazma isteğini artırmakta, öğrencilerin
ilgilerini uyandırmakta, yazı yazmaya özendirmekte, öğrencilerin yaratıcılıklarını
geliştirmekte, süslü yazı yazma zevkini kazandırmaktadır. Bitişik eğik yazı aynı
zamanda güzel yazı yazmaya da uygundur. Bitişik eğik yazının harfleri öğrencilerin
yapacakları çeşitli süslemelere daha elverişlidir (Güneş, 2006).
24
Yapılan araştırmalar, iki yazı karakterinin (dik temel yazı ile bitişik eğik yazı)
birbirine üstünlüğünü ortaya koyacak sonuçlar vermemiştir. Graham, Berninger ve
Weintraub tarafından, 4-9 sınıflar düzeyinde 600 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada,
okunabilirlik ve hız açısından, dik temel harfler veya eğik harflerle okuma yazmaya
başlama arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır (Akyol, 2005). Dolayısıyla ilk
okuma yazma çalışmalarına dik temel veya bitişik eğik yazı ile başlanması, herhangi
bir sorun yaratmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı 2005 Türkçe Öğretim Programında,
ilk okuma yazma çalışmalarına bitişik eğik yazı ile başlanması gerekliliği aşağıdaki gibi
açıklanmıştır (MEB, 2005):
1. İlk okuma-yazma öğrenmeye başlayan öğrencilerin, kalemi ellerine ilk
aldıklarında eğik ve dairesel çizgiler çizdikleri gözlenmektedir.
2. Öğrenciler anatomik yapıları gereği kalemi eğik olarak tutmaktadırlar.
3. Bitişik eğik yazının akıcı ve kesintisiz olması, soldan sağa doğru yazı yönünü
desteklemektedir.
4. Bitişik eğik yazı geri dönüşlere izin vermemektedir. Bu durum yazının akıcı ve
doğru yönde gelişimini sağlamaktadır.
5. Bitişik eğik yazı, harflerin doğru yazımını desteklemektedir. Harflerin yazılış
yönlerinin karıştırılması sorununun ortaya çıkmasını önlemektedir.
6. Bitişik eğik yazıdaki süreklilik düşüncelerdeki sürekliliğe yansımakta,
birbirlerini desteklemektedir. Yazıda kazanılan bu akıcılık okuma becerisine
de yansımaktadır.
7. Dik temel harflerin ardından bitişik eğik yazı harfleri ile yazmaya başlayan
öğrenciler bitişik eğik yazıya geçişte güçlük çekmektedirler. Bu nedenle ilk
okuma-yazma öğretimine bitişik eğik yazı ile başlanmaktadır.
8. Bitişik eğik yazının estetik görünümü, öğrencilerin estetik bakış açısı
geliştirmelerine yardımcı olmaktadır. Bitişik eğik yazı öğretimi ile resim ve
müzik derslerinin öğretimleri arasında ilişki bulunmaktadır.
25
9. Bitişik eğik yazı alışkanlığı, öğrencilerin diğer yazı karakterleriyle yazılmış
metinleri okumalarında problem çıkarmamaktadır. Deneysel çalışmalar,
öğrencilerin değişik stillerde yazılmış harfleri tanımakta ve okumakta güçlük
çekmediklerini ortaya koymuştur. Akyol (2005) da bitişik eğik yazının etkililiğine ilişkin olarak aşağıdaki
açıklamaları yapmaktadır:
1. Bitişik eğik yazı ile okuma yazma öğrenmek dik temel harflerle yazılan
metinleri okumada sorun oluşturmamaktadır.
2. Eğik harflerin sadece bir başlangıç noktası varken dik harflerin farklı
başlangıç noktaları vardır. Bu durum çocuk açısından sıkıntılara yol
açmaktadır.
3. Eğik harflerin görüntüleri birbirinden farklıdır. Bundan dolayı çocuk harfleri
birbirine karıştırmadan yazabilmektedir.
4. Dik temel harflerde sorun, harf yazımında hareketlerin nerede başlayacağının
ve nasıl bitirileceğinin kolay öğrenilemeyişidir. Çünkü farklı noktalardan
birleştirme söz konusudur. Oysa eğik yazı harflerinin çoğu el kaldırmadan
tek harekette yapılmaktadır.
5. Bitişik eğik yazı yazmak, bitişik eğik yazının kolay okunmasına katkı
sağlamaktadır.
6. Programda seçilen bitişik eğik yazıyla öğretim yönteminde daha fazla kelime
öğrenilmektedir.
7. Öğrenciler arasındaki yazım farklılıkları azalmaktadır.
8. Bitişik eğik yazıda harfler ayna görüntüsü oluşturmaz. Çünkü bütün harflerin
şekilleri birbirinden farklıdır.
26
2.2. İlgili Araştırmalar
Bu bölümde, ilk okuma-yazma konusu ile ilgili yapılmış olan araştırmalara yer
verilmiştir.
İlgili literatür tarandığında “ses temelli cümle yöntemi” ile ilgili az sayıda
araştırma olduğu görülmüştür. Yöntemin son iki yıldır uygulanıyor olmasından böyle
bir sonucun çıkması doğal karşılanmaktadır. Ancak ilk okuma-yazma öğretimi, öğretim
yöntemleri ve bazı yöntemlerin karşılaştırılması ile ilgili çeşitli araştırmalara
rastlanmıştır. Bu araştırmalar, yapıldığı yıl göz önünde bulundurularak, tarihsel bir sıra
ile tanıtılmıştır.
Çelenk (1993) yaptığı çalışmada, ilk okuma-yazma becerisini aşamalı bireşim
tekniği ile kazanan öğrencilerin erişileriyle, çözümleme yöntemiyle kazanan
öğrencilerin erişileri arasında anlamlı bir farkın bulunup bulunmadığını incelemiştir.
Yaptığı deneysel çalışmada, kontrol grubuna çözümleme yöntemiyle, deney grubuna ise
araştırmacının geliştirdiği aşamalı bireşim tekniği ile okuma-yazma öğretilmiştir.
Araştırma sonucunda aşağıdaki verilere ulaşılmıştır: • Deney grubu öğrencileri daha kısa bir sürede okuma-yazma becerisi
kazanmışlardır.
• Deney grubu öğrencileri öğretimin birinci yarısında, anlamlı düzeyde daha
hızlı okuma yönünden kontrol grubu öğrencilerinden başarılı bulunmuş, yıl
sonunda ise fark bulunmamıştır.
• Okuma doğruluk derecesi bakımından yine birinci yarıyılda, deney grubu
kontrol grubundan daha başarılı bulunmuş, yıl sonunda bir fark
bulunmamıştır.
• Yazma becerisi yönünden ise deney grubu öğrencileri, kontrol grubu
öğrencilerinden daha başarılı bulunmuşlardır.
Damar (1996), ilk okuma yazma öğretiminde karşılaşılan güçlüklerin
öğretmenlerin nitelikleri ile (cinsiyet, öğrenim durumu, kıdem, hizmet içi kurs durumu)
27
ilişkisi olup olmadığını araştırmıştır. Araştırmada 21 okuldan 141 öğretmenle çalışılmış
ve veriler anket yoluyla toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ilk okuma yazma
öğretiminde karşılaşılan güçlüklerle öğretmenlerin cinsiyetleri ve hizmet içi kurs
durumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ancak, ilk okuma yazma
öğretiminde karşılaşılan güçlüklerle öğretmenlerin öğrenim durumları ve kıdemleri
arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür.
Özcanlı (1998), çalışmasında çözümleme metodunun, neden bireşim metodu
yerine kullanıldığını, okuma yazma öğretiminde iki metottan birden nasıl
faydalanıldığını, aralarındaki farkların ve benzerliklerin neler olduğunu ortaya koymaya
çalışmıştır. Bu amaçla 6 ilköğretim okulunda çalışan 32 öğretmene ve 8 emekli
öğretmene anket uygulayarak veriler elde etmiştir. Bu araştırma sonucunda şu bulgulara
ulaşılmıştır: • Bireşim metodu öğrencinin okuma hızını yavaşlatmaktadır.
• Bireşim metoduyla okuma yazma öğrenen öğrencilerde, okuma ve yazmada
ses ve hece düşüklüğü olmaktadır.
• Çözümleme metoduyla okuma yazma öğrenen öğrencilerin anlama düzeyleri
bireşim metoduyla öğrenen öğrencilerden daha yüksektir.
• Çözümleme metodu çocuğun gelişim evreleri, özellikleri ve algılamaları
açısından da daha etkili bir yöntemdir.
• Türkçe bilmeyen yerlerde çözümleme metoduyla okuma yazma öğretmek,
bireşim metoduyla öğretmekten daha kolaydır.
• Bireşim metodu, sınıf seviyesinin gerisinde kalan öğrenciler ve yetişkinler
için uygun bir metottur.
Karakelle (1998), araştırmasında ilk okuma becerisinin kazanılmasını etkileyen
bilişsel faktörleri incelemiştir. Öğrencilerin okuma becerisini kazanmadan önce harflere
duyarlılık, fonolojik farkındalık, görsel-işitsel uyaranları değerlendirme ve özel yetenek
ile ilgili bilişsel becerilere yönelik bir dizi ölçüm yapmış, daha sonra yıl boyunca okuma
becerisini kazanma süreleri ve yıl sonundaki okuma hızlarını tespit etmiştir. Çalışmayı 2
28
birinci sınıfta bulunan toplam 96 öğrenciyle yapmıştır. Tekli ve çoklu regresyon analizi
kullanarak elde ettiği bulgulara göre; • Ele alınan bilişsel değişkenlerin ilk okuma sürecinde etkili olduğu, ilk okuma
becerisinin kazanılmasının birden çok faktörün etkileşimi sonucunda
gerçekleşen bir süreç olduğu görülmüştür.
• İlk okuma sürecinin önemli bir bölümü bilişsel değişkenler tarafından
açıklanabilmekte ise de sadece bilişsel süreçler yeterli değildir.
• İşitsel uyaranları yazılı tepkilere dönüştürebilme becerisi , okuma süresinin
varyansını en iyi açıklayan faktördür.
• Harflere duyarlılık ve fonolojik farkındalık, okuma hızının varyansını en iyi
şekilde açıklamaktadır.
• Fonolojik farkındalığın etkili bir değişken olduğu desteklenmiştir.
• Görsel işitsel uyaranları değerlendirme becerisi, okumayı kazanma süresi ve
yıl sonu okuma hızı üzerinde benzer etkilerde bulunmaktadır.
• Dile ilişkin kavram bilgisi etkili bulunmamıştır. Yalçın (1999), ilk okuma yazma öğretiminde karşılaşılan güçlüklerin öğretmen
özellikleri (cinsiyet, öğrenim durumu, kıdem, hizmet içi kurs durumu, kullandığı
yöntem) ile ilişkisini belirlemeyi amaçladığı bir araştırma yapmıştır. Çalışma, 17
ilköğretim okulundaki 256 öğretmenle yapılmış ve veriler anket yoluyla toplanmıştır.
Araştırma sonucunda, ilk okuma yazma öğretiminde karşılaşılan güçlüklerle
öğretmenlerin cinsiyetleri ve öğrenim durumları arasında anlamlı ilişki olmadığı; ilk
okuma yazma öğretiminde karşılaşılan güçlüklerle öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri,
kıdemleri (hizmet süresi) ve kullandıkları yöntem arasında ise anlamlı bir ilişki olduğu
görülmüştür.
Kılıç (2000), yaptığı araştırmada, kendi geliştirdiği, “ilk okuma yazma
öğretiminde programlandırılmış öğretime göre düzenlenmiş metin yöntemi” ile
geleneksel yöntemin uygulandığı iki ayrı sınıfı okumaya geçme zamanı, dinleme,
konuşma, okuma ve yazma becerilerini kazanma düzeyleri açısından ele almıştır. Deney
grubuna geliştirilen yöntemle, kontrol grubuna ise geleneksel yöntemle okuma yazma
öğretilmiştir. Araştırma sonucunda, deney grubunun kontrol grubundan daha geç bir
29
sürede okumaya geçtiği, dinleme becerisi kazanma düzeyi açısından ise deney
grubundan daha başarılı olduğu çıkmıştır. Ayrıca deney grubunun, konuşma, okuma,
okuduğunu anlama ve yazma becerilerini kazanma düzeyleri, kontrol grubuna göre
anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
Ertürk ( 2001), çalışmasında, ilköğretim okulları I. sınıflarında ilk okuma yazma
öğretimi hazırlık devresinin önemini inceleyen bir çalışma yapmıştır. Araştırma 30’ar
kişilik iki 1. sınıfla yürütülmüştür. Deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılan
sınıflardaki öğrencilerden okul öncesi eğitim alanlar araştırma dışında tutulmuştur.
Araştırma sonucunda, ilk okuma yazma öğretimi hazırlık devresine yeterince zaman
verildiğinde ve ders etkinliklerle işlendiğinde başarının arttığı görülmüştür. Ayrıca anne
babanın eğitim düzeyi ile başarı arasında, annenin yaşı ile öğrenci başarısı arsında
anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Annesi genç olan öğrenciler daha başarılı bulunmuştur.
Öğrencilerin büyükleriyle iletişim kurmaktan hoşlanmaları da başarılarını arttırmıştır.
Babanın yaşı ile öğrenci başarısı arasında, anne babanın mesleği ile başarı arasında ise
anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Sarı (2001), iki dilli çocukların çözümleme yöntemiyle okuma yazma öğrenirken
karşılaştıkları güçlükleri belirlemek amacıyla nitel bir araştırma yapmıştır. Araştırmacı,
yedi sınıf öğretmeni ile her okuma yazma devresinde görüşmeler yapmış, 50 öğretmen
ile de okuma yazma öğretim süreci sonunda destek görüşmeleri yapmıştır. Araştırma
sonucunda, iki dilli çocukların karşılaştığı güçlükler, dikkat yetersizliği, telaffuz
bozuklukları, derse karşı ilgisizlik, araç-gereç eksikliği, okuduğunu veya dinlediğini
anlamama, sorulan sorulara cevap verememe, kendini ifade edememe olarak
belirlenmiştir. Ana dili Türkçe olan çocukların da bu tür sorunlarla karşılaştıkları ancak
öğrencilerin bu sorunları daha kısa bir sürede aştıkları görülmüştür. Ayrıca, iki dilli
çocuklara çözümleme yöntemiyle okuma yazma öğretilirken, her devreye daha fazla
zaman ayrıldığı sonucu çıkmıştır.
Uçar (2001), yaptığı nicel araştırmada, karma ve çözümleme yöntemi ile okuma-
yazma öğrenen öğrencilerin, anlama, anlatma, sorulara yazılı ve sözlü olarak cevap
verme, yaratıcılık, yorumlama, söyleneni yazma ve kendini ifade etme değişkenleri
açısından anlamlı bir farklılığın olup olmadığını incelemiştir. Uyguladığı t testi
sonucunda çözümleme yöntemiyle okuma yazma öğrenen öğrencilerin lehine anlamlı
30
farklılıklar bulmuştur. Ayrıca yöntemler öğretmenlerin mesleki kıdemleri açısından
değerlendirildiğinde, karma yöntemde tecrübeli öğretmenlerin daha başarılı olduğu da
tespit edilmiştir.
Çelenk (2002), ilk okuma yazma öğretiminde karşılaşılan sorunları, öğretmen
görüşlerine dayalı olarak incelemiştir. Araştırmada, uygulanan öğretim programından,
öğretmenlerin yeterlik düzeylerinden, okul-aile ilişkilerinden doğan sorunlar ve bu
sorunlara ilişkin öğretmen önerilerinin neler olduğu belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırma 103 sınıf öğretmeni ile yürütülmüştür. Anket-tarama ve görüşme yöntemi ile
veriler toplamıştır. Sonuçlara bakıldığında, öğretmenlerin çoğunluğunun çözümleme
yöntemini, bir kısmının da karma yöntemi ilk okuma yazma için uygun buldukları
görülmüştür. Ayrıca çözümleme yöntemiyle ilk okuma yazma öğretim sürecinde
karşılaşılan en büyük sorunun hece ve harf aşamasında yaşandığı tespit edilmiştir.
Öğretmenler ilk okuma yazma öğretimi konusunda kendilerini yetersiz bulmuş, ancak
bu eksiği kişisel deneyim ve çabalarıyla giderdiklerini belirtmişlerdir. Öğretmen-veli
işbirliğinin de öğrenci başarısını arttırdığı çıkan bir başka sonuç olmuştur.
Ünüvar (2002), Burdur ili ilköğretim okullarında ilk okuma yazma öğretiminde
öğrenci, veli, çevre, program, okul ve öğretmenden kaynaklanan sorunları belirlemeye
çalıştığı bir araştırma yapmıştır. Çalışmada 21 öğretmene anket uygulanmış, ses kayıt
cihazı ile de veriler elde edilmiştir. Sonuçta öğrencilerden kaynaklanan sorunların, okul
öncesi eğitim almama ve okul öncesi eğitim almış olanların bu kurumlarda edindikleri
hatalarda yoğunlaştığı görülmüştür. Velilerin, çocuklarına harfleri adlarıyla öğretmeleri,
kendi aralarındaki sorunları çocuklarına yansıtmaları ve kendi çocuklarını diğer
çocuklarla karşılaştırmaları ilk okuma yazma öğretiminde sorun oluşturduğu sonucu
çıkmıştır. Yazı programındaki değişikler ve öğrencilerin küçük yaşlarda okula kayıt
edilmelerinin de ilk okuma yazma öğretiminde sorun oluşturduğu görülmüştür.
Coşkun (2003), ilk okuma yazma öğretiminde kullanılan yöntemleri tespit
etmeyi amaçlayan bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmada, uygulanmış ve halen
uygulanmakta olan 11 yöntem ele alınmış, yöntemler içerik, yeterlilik ve sınırlılıklar
açısından incelenmiştir. Bu çalışmada 8 sınıf öğretmeni ile görüşmeler yapılmış ve 1 yıl
boyunca 32 öğrencili 1 tane birinci sınıf gözlemlenmiştir. Araştırma sonucunda, en çok
kullanılan yöntemin çözümleme yöntemi olduğu ancak bunun yeterli olmadığı,
31
Türkçe’nin yapısına ve çocukların seviyesine uygun olan yöntemin ses (fonetik) yöntem
olduğu görülmüştür. Öğretmenler, bütüncül bir yöntemden yana fikir belirtmişlerdir. İlk
okuma yazma yöntemleri nitelik yönünden yetersiz bulunmuştur. Öğrenciler cümle,
kelime ve hecelere göre seslerin öğrenilmesinde daha başarılı olmuşlardır.
Şenel (2004), öğretmenlerin ilk okuma yazma öğretiminde tercih ettikleri
yöntemleri incelediği araştırmasında, öğretmenlerin % 67’sinin çözümleme yönteminin
tek ve doğru yöntem olduğunu, % 33’ünün ise bir takım sakıncaları olduğunu
düşündükleri sonucuna varmıştır. Çözümleme yöntemini kullanan öğretmen oranı ise %
91 olarak bulunmuştur. Araştırmada elde edilen diğer bir bulgu da çözümleme
yönteminin her grup için uygun bir yöntem olmadığıdır.
Şahin ve Akyol (2006), “İlk okuma-Yazma Öğretiminde Kullanılan Çözümleme
ve Bireşim Yöntemlerinin Uygulamalı Olarak Karşılaştırılması” adlı bir çalışma
yapmışlardır. Deneysel olarak yapılan araştırmada deney grubuna bireşim yöntemi,
kontrol grubuna ise çözümleme yöntemi ile okuma yazma öğretilmiştir. Araştırma
sonunda deney grubundaki öğrencilerin daha erken okumaya geçtikleri, dakikadaki
okuma hızlarının daha yüksek olduğu, okuma yanlışlıklarında daha az tekrar yaptıkları
ve yazım yanlışlarında da 2 kat daha az hata yaptıkları tespit edilmiştir. Deney ve
kontrol grubu öğrencilerinin okuduklarını anlama erişileri arasında ise anlamlı bir
farklılık bulunmamıştır.
Acat ve Özsoy (2006), Ses Temelli Cümle Yöntemi’yle ilkokuma-yazma
öğretiminde karşılaşılan güçlükleri öğretmen görüşlerine dayalı olarak tespit etmeye
yönelik tarama modelinde bir araştırma yapmışlardır. Araştırma sonunda hazırlık
aşamasında, okul öncesi eğitim alan öğrencilerin edindikleri yanlış alışkanlıkların
öğrenmelerini olumsuz etkilemesi ve buna paralel olarak kalemi dik tutma
alışkanlıklarının bitişik eğik yazmada zorlanmaları, en belirgin sorun olarak tespit
edilmiştir. Sesi hissetme ve tanıma aşamasında görülen en büyük sorun, öğrencilerin
bazı sesleri birbiriyle karıştırmaları, harfi okuma ve yazma aşamasında da öğrencilerin
bazı harfleri okurken birbiriyle karıştırmaları sorunu olarak tespit edilmiştir. Hece
aşamasında öğrencilerin önceden öğrendikleri sesleri hece içinde tanımamaları, kelime
oluşturma aşamasında yanlış heceleme yapmaları, cümle ve metin oluşturma
aşamasında heceleyerek okuma, okur yazarlığa ulaşma aşamasında ise noktalama
32
işaretlerini yerinde kullanamama, okuduğunu anlamama, çok yavaş okuma ve yavaş
yazmanın en belirgin sorun olduğu görülmüştür.
Yılmaz (2006), okuduğunu anlamada dikkatin önemini tartıştığı çalışmasında,
öğrencinin içten ve dıştan gelen çok sayıdaki uyarıcıdan sadece dikkatini verdiği
uyarıcıları algıladığını belirtmiştir. Bu yüzden anlamanın dikkat ile başladığını
söylemenin mümkün olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin öğrencilerine dikkat
stratejilerini tanıtmalarının ve bu stratejileri nasıl kullanacaklarını öğretmelerinin,
öğrencilerin okuduklarını daha iyi anlamalarına katkı sağlayacağını açıklamıştır.
Baş (2006), “Ses Temelli Cümle Yöntemi ve Bitişik Eğik Yazıyla İlkokuma
Yazma Öğretiminde Alternatif Harf Sıralaması” adlı çalışmasında, okuma yazma
öğretiminde öğrencilerin ses birleştirme becerisini kazanmalarının, okumayı
öğrenmedeki en kritik unsur olduğunu belirtmiştir. Harflerin, öğrenciyi zorlamayacak,
dil öğretimi açısından kolaylık sağlayacak bir şekilde sıralanması gerektiğini ifade
etmiştir. Anakara’da özel bir ilköğretim okulunda yaptığı uygulamada, ilköğretim
birinci sınıf öğrencilerinin, dördüncü harf grubu sonunda ses birleştirme becerisi
kazanarak okumayı öğrendiklerini gözlemiştir.
Köksal, Temur ve Akçam (2006), ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin görsel
okuma becerileri üzerine yaptıkları araştırmada, öğrencilerin bir kısmının resimleri
incelerken sadece resimde gördüklerini anlattıklarını, bazı öğrencilerin öncelik-sonralık,
sebep-sonuç gibi ilişkilere dikkat ettiklerini, yine bazı öğrencilerin gördükleri resimleri
üst düzey zihinsel becerilerini kullanarak hikayeleştirebildiklerini tespit etmişlerdir.
Şahin, İnci, Turan ve Apak (2006) Kocaeli ilinde, “Ses temelli Cümle
Yöntemiyle Çözümleme Yönteminin Karşılaştırması” başlıklı çalışmalarında öğretmen
görüşlerine başvurmuşlardır. Sonuçta öğretmenler okuma, anlama, erken okuma,
okumaya toplu geçme, telaffuz, yaratıcılık, kendini ifade etme becerisi açısından Ses
Temelli Cümle Yöntemini Çözümleme Yönteminden daha etkili bulmuşlardır. Sadece
okuma hızı anlamında Çözümleme Yöntemi daha etkili bulunmuştur.
Kazu ve Ersözlü (2006), yeni müfredatla gelen bitişik eğik yazıya ilişkin
öğretmen görüşlerine dayalı bir araştırma yapmışlardır. Araştırma Tokat’ta 30
33
ilköğretim okulundan toplam 70 öğretmenle yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre
öğretmenlerin büyük çoğunluğu, bitişik eğik yazının öğrencilerine zihinsel, fiziksel,
estetik açılardan faydalı olduğu ve ileriye yönelik kişilik kazanımını sağlayacağı
görüşündedirler. Veli desteği, yazı öğretimiyle ilgili rehberlik çalışmaları ve kaynak
kullanımı gibi alanlarda ise aksaklıklar olduğu sonucu çıkmıştır. Öte yandan
öğretmenler, bitişik eğik yazının öğrencilerin zihinsel gelişimine uygun oluşu, bitişik
eğik yazının kolaylığı, okuma çalışmalarına yeterli zamanın kalması, bitişik eğik
yazının okuma yazmayı olumlu etkilediği, harflerin düzgün yazımını, hızlı okuma ve
hızlı yazmayı sağladığı, öğrencilerin yazarken eğlenmeleri gibi konularda kararsız
kalmışlardır.
Karabay, Kayıran ve Karagöz (2006) ilköğretim birinci sınıf okutan öğretmenler
ile üniversite üçüncü sınıfta okuyan öğretmen adaylarının STCY hakkındaki görüşlerine
başvurdukları nitel bir araştırma yapmışlardır. Görüşme ve gözlem teknikleri kullanarak
veri topladıkları araştırmada şu sonuçlara ulaşmışlardır: • Öğretmen ve öğretmen adayları hem etkili bir ilk okuma ve yazma
öğretiminin hem de STCY ile yapılan ilk okuma ve yazma öğretiminin temel
amacını, okuma ve yazma olmak üzere iki kategoride belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin akıcı ve anlamlı okuma becerisi ile kendini yazılı olarak
doğru ve seri bir şekilde ifade etme becerisi hakkındaki ifadelerinin ilk
okuma ve yazma öğretimi programındaki kazanımlarla örtüştüğü
görülmüştür.
• Öğretmenler ve öğretmen adayları STCY’yi CÇY ile karşılaştırmışlar,
STCY’nin daha az ezbere dayalı ve daha çok kavramaya yönelik olduğunu,
öğrenciyi aktif hale getirdiğini ve düşünme becerilerini geliştirdiğini
belirtmişlerdir.
• Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çoğunluğu ilk okuma ve yazma
öğretiminde yöntem tercihlerinin kendilerine bırakılması durumunda
STCY’yi kullanacaklarını belirtmiş, STCY’nin ilk okuma ve yazma
öğretiminde etkili bir yöntem olduğu görüşünde birleşmişlerdir.
Çebi (2006) “İlk Okuma-Yazma Öğretiminde ‘Eski’ ve ‘Yeni’ Yaklaşımların
Etkililik Düzeyleri” adlı araştırmasında, STCY ile okuma yazma öğrenen 86 öğrenci,
34
CÇY ile okuma yazma öğrenmiş olan 91 öğrenciden veri toplamıştır. Okuduğunu
anlama ve görüp izlediğini yazıyla anlatma değişkenleri bakımından çözümleme
yaklaşımı (CÇY) yönünde, bireşim yaklaşımına (STCY) oranla oldukça anlamlı farklar
kendini göstermiştir.
Demirel (2006), “İlk Okuma Yazma Öğretimindeki Değişikler Üzerine Bir
Araştırma” adlı yüksek lisans çalışmasında, STCY’de okur yazar oranının arttığı fakat
okuma hızında bir değişiklik olmadığı, STCY’nin öğrencilerin gelişim düzeylerine
uygun olduğu ve özgüvenlerini arttırdığı, bitişik eğik yazının öğrencilerin gelişim
düzeyine uygun olduğu, okuma hızına olumlu etkide bulunduğu, öğrencinin estetik
anlayışını önemli ölçüde etkilediği ve sınıfların kalabalık olmasının sınıftaki okuma
yazma etkinliklerini olumsuz etkilediği sonuçlarına ulaşmıştır.
Yılmaz (2006), “okuma becerisini çözümleme yöntemi ile kazanan ilköğretim
okulu ikinci sınıf öğrencilerinin okuduğunu anlama, okuma hızı ve okumada doğruluk
düzeyleri” adlı yüksek lisans çalışmasında, okuma becerisini çözümleme yöntemi ile
kazanan ilköğretim ikinci sınıf öğrencilerinin okuduğunu anlama düzeyleri ortalama
düzeyde, okuma hızı ve doğru okuma düzeyleri orta düzeyin altında olduğu sonucuna
ulaşmıştır. Öğrencilerin okuma becerisi düzeyi cinsiyet, anne-babanın eğitim düzeyi ve
ailenin gelir durumuna göre bir farklılık göstermemiştir.
Özsoy (2006), Eskişehir ilinde “Ses Temelli Cümle Yöntemiyle Okuma Yazma
Öğretiminde Karşılaşılan Güçlükler” başlıklı yüksek lisans çalışması yapmıştır.
Araştırmada elde edilen bulgulara göre bitişik eğik yazı yazma çalışmalarında önemli
sorunların olmadığı, sınıf öğretmenlerinin bireşim yapma, heceleyerek okuma,
okuduklarını anlamama, noktalama işaretlerini yerinde kullanamama sorunları ile
karşılaştıkları anlaşılmıştır. Sınıfta öğrenilen hece, kelime ve cümlelerin tanınmasında
zorluk çekilmediği ancak öğrencilerin yeni hece, kelime ve cümlelerle karşılaştıklarında
bunları tanıma ve okumada zorluk çektikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Karadağ ve Gültekin’in (2007) “İlk Okuma Yazma Öğretiminde Çözümleme ve
Bireşim Yöntemlerinin Etkililiğine İlişkin Öğretmen Görüşleri” adlı çalışmalarında
öğretmenler, çözümleme yöntemini bireşim yöntemine göre ilköğretim birinci sınıf
öğrencilerinin okuduklarını anlama, okuma yazma öğrenme hızı, gelişim özellikleri ve
35
bireysel farklılıklarına daha uygun olduğu görüsünde birleşmişlerdir. Ayrıca
öğretmenler, ilk okuma yazma öğretiminde çözümleme ve bireşim yöntemlerinin
uygulanmasında bazı sorunlarla karşılaşıldığını ifade etmişlerdir.
Turan (2007), 2004-2005 eğitim ve öğretim yılında STCY ile ilk okuma ve
yazma öğretiminin uygulandığı 9 pilot ilden öğretmen, müfettiş ve yönetici görüşlerine
dayalı olarak STCY’nin uygulamadaki etkililiğini araştıran bir doktora çalışması
yapmıştır. Araştırmaya katılanlar STCY’nin öğrencilerin bireysel, zihinsel ve sosyal
gelişimlerine daha çok katkı sağlama ve yeni öğrenilenlerle eski öğrenilenler arasında
ilişki kurulmasının öngörülmesi konusunda hemfikir olmuşlardır. Türkçede her harf bir
sesi karşıladığından STCY’nin Türkçenin ses yapısına uygun olduğu, hece tablosu
kullanılmamasının uygun olduğu şeklinde görüş bildirmişlerdir. Bitişik eğik yazı
konusunda da araştırmaya katılanlar genellikle olumlu görüş bildirmişlerdir.
Yapılan araştırmalarda, ilk okuma yazma öğretimi sürecinin sorunlarının neler
olduğu, sorunların kaynakları ve ilk okuma yazma öğretim yöntemlerinin etkililiği
incelenmiştir. Öğretmenlerin kullandıkları yönteme ilişkin bulgulara bakıldığında karma
ve ses yöntemlerinin kullanıldığı ya da kullanılması gerektiği görüşlerinin de olduğu
görülmektedir. Deneyimi fazla olan öğretmenlerin daha çok karma yöntemi
uyguladıkları da görülmüştür. STCY’ne ilişkin araştırmalarda da genellikle olumlu
bulgulara ulaşıldığı tespit edilmiştir.
Araştırmalarda tespit edilen birçok sorunun ya da olumlu yönlerin ses temelli
cümle yönteminin uygulanması sırasında da yaşanması muhtemeldir. Bu araştırma, ses
temelli cümle yöntemiyle ilk okuma yazma öğretim sürecini değerlendirmeye
yöneliktir. Araştırmada, bu sürecin nasıl geliştiği betimlemeye çalışılmıştır.
36
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları,
verilerin toplanması ve çözümlenmesine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
3.1. Araştırmanın Modeli
Bu araştırma, ses temelli cümle yöntemiyle ilk okuma ve yazma öğretim
sürecinin nasıl geliştiğini tespit etmeye yönelik nitel ve nicel veri toplama tekniklerinin
kullanıldığı tarama modelinde betimsel bir çalışmadır.
Karasar (2003), tarama modelini, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var
olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımları olarak tanımlamıştır.
Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi
tanımlanmaya çalışılır ve onları herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası
gösterilmez. Bilinmek istenen şey vardır ve oradadır. Önemli olan, onu uygun bir
biçimde gözleyip belirleyebilmektir.
Yıldırım ve Şimşek de (2005, s. 39) nitel araştırmayı “gözlem, görüşme ve
doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların
doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir
sürecin izlendiği araştırma” olarak tanımlamışlardır. Araştırmada da veriler, nitel veri
toplama yöntemlerinden görüşme, nicel veri toplama yöntemlerinden anket yoluyla
toplanmıştır.
3.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Adana ili merkez ilçelerindeki tüm resmi ve özel ilköğretim okullarında çalışan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmada nitel ve nicel veriler toplandığı için iki ayrı şekilde örneklem alınmıştır. 3.2.1. Nitel Verilerin Elde Edildiği Örneklem
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü İstatistik Şubesinden okulların sosyo-ekonomik
düzeylerini gösteren liste alınmış ve okullar alt, orta ve üst sosyo-ekonomik düzey
37
açısından gruplandırılmıştır. Daha sonra, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi ile 1 alt, 2 orta ve 1 üst sosyo ekonomik düzeyden toplam 4 okul seçilmiştir.
“Kolay ulaşılabilir durum örnekleme yöntemi, araştırmaya pratiklik ve hız
kazandırır. Araştırmacı bu yöntemde, yakın olan ve erişilmesi kolay olan bir durumu
seçer. Bu örnekleme yöntemi yaygın olarak kullanılmakla birlikte sonuçları daha az
genellenebilir” (Yıldırım ve Şimşek, 2005, s.113). Bu araştırmada da kolay ulaşılabilen
ve gönüllü öğretmenlerin bulunduğu okullar tercih edilmiştir. Seçilen okulların sosyo-
ekonomik düzeyleri dikkate alınmıştır.
Alt ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki birer okuldan 2’şer, orta sosyo-ekonomik
düzeydeki 2 okuldan 3 öğretmen olmak üzere toplam 7 birinci sınıf öğretmeni
örnekleme alınmıştır. Bu öğretmenlerin daha önce en az bir kez birinci sınıf okutmuş
olmalarına da dikkat edilmiştir. Bu okullarda görüşme yapılan öğretmenler, gönüllülük
ilkesine göre belirlenmiştir.
Görüşme yapılan öğretmenlere ait kişisel bilgiler Tablo 1’de sunulmuştur.
Tablo 1. Görüşme Yapılan Öğretmenlere Ait Kişisel Bilgiler
Kişi Okulun SED’i
Cinsiyet Hizmet süresi
Kaç kez Birinci Sınıf Okuttuğu
A Üst Kadın 37 7 B Üst Kadın 32 5 C Alt Erkek 10 3 D Alt Kadın 7 2 E Orta Erkek 9 6 F Orta Kadın 27 8 G Orta Erkek 16 9
Görüşme yapılan 7 öğretmenden 2’si üst, 2’si alt ve 3’ü orta sosyo-ekonomik
düzeydeki bir okulda çalışmaktadır. Bu öğretmenlerin 4’ü kadın, 3’ü ise erkektir.
Öğretmenlerin hizmet süreleri 7 ile 37 yıl arasında, birinci sınıf deneyimleri ise 2 ile 9
kez arasında değişmektedir.
38
3.2.2. Nicel Verilerin Elde Edildiği Örneklem
Nicel veriler için yine evrendeki her bir okul bir küme olarak kabul edilmiş,
yansız küme örnekleme yoluyla belirlenen 40 ilköğretim okulundaki bütün birinci sınıf
öğretmenleri örneklemi oluşturmuştur. Örneklemdeki okullardan anket alınan öğretmen
sayısı 172’dir. Bu öğretmenlerin ikisi cinsiyet belirtmemiş, 114’ü kadın, 56’sı erkektir.
Öğretmenlerden 15’inin hizmet süresi 1-5 yıl arası, 157 öğretmenin hizmet süresi ise 5
yıldan fazladır. Birinci sınıf okutup okutmadıklarına bakıldığında ise 16 öğretmen daha
önce 1. sınıf okutmamış, 156 öğretmen ise en az bir kez okutmuştur.
Öğretmenlerin hizmet sürelerinin frekans ve yüzde dağılımı Tablo 2’de
sunulmuştur.
Tablo 2. Ankete Katılan Öğretmenlerin Hizmet Sürelerinin Dağılımı Hizmet
Süresi
f %
1-5 yıl 15 8,7
5-10 yıl 52 30,3
10-15 31 18,0
15 ve üstü 74 43,0
Toplam 172 100,0
Öğretmenlerin cinsiyetlerinin frekans ve yüzde dağılımı Tablo 3’te sunulmuştur.
Tablo 3. Ankete Katılan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı
Cinsiyet f %
Kadın 114 67,06
Erkek 56 32,94
Toplam 170 100,00
39
Öğretmenlerin birinci sınıf deneyimlerine göre dağılımı Tablo 4’te sunulmuştur.
Tablo 4. Ankete Katılan Öğretmenlerin Birinci Sınıf Deneyimlerine Göre Dağılımı
f %
0 15 8,77
1 11 6,43
2 32 18,71
3 23 13,45
4 27 15,79
5 21 12,28
6 13 7,60
7 29 16,96
Toplam 171 100,00
3.3. Veri Toplama Araçları
Bu araştırmada veriler, araştırmacı tarafından ilk okuma ve yazma öğretiminin dört aşaması için ayrı ayrı geliştirilen yarı yapılandırılmış “Görüşme Formları” ve yine araştırmacı tarafından geliştirilen “Ses Temelli Cümle Yöntemiyle Gerçekleştirilen İlk Okuma ve Yazma Öğretim Sürecini Değerlendirme Anketi” kullanılarak toplanmıştır.
3.3.1. Görüşme Formları
Ses Temelli Cümle Yöntemiyle gerçekleştirilen ilk okuma ve yazma öğretim sürecini 4 aşamada, öğretmen görüşlerine göre değerlendirmeyi amaçlayan görüşme formları, araştırmacı tarafından yarı yapılandırılmış olarak geliştirilmiştir.
Hazırlık Aşaması Öğretmen Görüşme Formu, Sesi Hissetme ve Tanıma Aşaması
Öğretmen Görüşme Formu, Sesten Hece-Heceden Kelime-Kelimeden Cümle Oluşturma
Aşaması Öğretmen Görüşme Formu ve Okur-Yazarlığa Ulaşma Aşaması Öğretmen
Görüşme Formunun hazırlanmasında öncelikle ilgili literatür taranmıştır. Ayrıca bu
süreçte araştırmacı da birinci sınıf öğretmenliği yapmıştır. Farklı ilköğretim
okullarından 9 birinci sınıf öğretmeniyle yapılandırılmamış görüşmeler yapılmış, bunun
sonucunda ne tür sorular sorulacağı konusunda bir çerçeve oluşmuştur. İlk okuma ve
yazma öğretim programı da incelenmiş ve kazanımlar göz önüne alınarak görüşme
formları hazırlanmıştır.
40
Hazırlanan Öğretmen Görüşme Formları, kapsam ve yapı geçerliliği açısından
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim ve Eğitim Bilimleri Bölümlerinde
görev yapan 5 öğretim elemanına (3 Yrd. Doç., 1 öğretim görevlisi, 1 Arş. Gör.)
sunulmuş, gelen öneri ve eleştiriler doğrultusunda sorular yeniden düzenlenmiş ve son
şekli verilmiştir.
3.3.2. Anket Formu
Araştırmada verilerin toplanacağı anket soruları, araştırmacının gözlemlerinden,
uygulamalarından, öğretmenlerle yapılan görüşmelerden ve programın kazanımlarından
yola çıkılarak hazırlanmıştır. Anket soruları da Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İlköğretim ve Eğitim Bilimleri Bölümlerinde görev yapan görüşme formlarını inceleyen
öğretim elemanlarına sunulmuş, gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda yeniden
düzenlenmiştir. Anket, 10 öğretmene uygulanmış, kapsam ve dil geçerliliği
sağlandıktan sonra son şeklini almıştır.
Anket iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde öğretmenlerin cinsiyetleri,
hizmet süreleri, çalıştıkları okulların sosyo-ekonomik düzeyleri, sınıf mevcutları, mezun
oldukları okullar, hizmet içi eğitim durumları, tercih ettikleri yönteme ait vb. 10 soru,
ikinci bölümde ise yöntemin işleyişine ait 40 soru yer almıştır.
3.4. Verilerin Toplanması
Bu bölümde, ilköğretim okullarında birinci sınıf okutan öğretmenlerle yapılan
görüşmelerle ve dağıtılan anketlerle elde edilen nitel ve nicel verilerin toplanmasına yer
verilmiştir.
3.4.1. Nitel Verilerin Toplanması Kolay ulaşılabilirlik ilkesine göre belirlenen 7 öğretmen, okullarında ziyaret
edilerek görüşme günü ve saati belirlenmiştir. Her görüşme için öğretmenlere önceden
ulaşılmış ve randevu alınarak, öğretmenler odasında görüşmeler yapılmıştır.
Görüşmelerde sorulan sorulara verilen cevaplar, araştırmacı tarafından yazılarak not
alınmıştır.
41
Hazırlık aşaması görüşmeleri 2005 yılı Eylül ayının sonunda, verilerin birikmesi
açısından “Sesi hissetme ve tanıma aşaması” görüşmeleri ise 2005 Aralık ayı başında
yapılmıştır. “Sesten hece, heceden kelime, kelimelerden cümle oluşturma aşaması”
görüşmeleri 2006 Mart ayı başında, “Okur yazarlığa ulaşma aşaması” görüşmeleri ise
2006 Nisan ayı ortalarında yapılmıştır.
3.4.2. Nicel Verilerin Toplanması
Hazırlanıp çoğaltılan anketler, araştırmacı tarafından 2006 Haziran ayı ortasında
örneklemdeki öğretmenlere elden dağıtılmış, anketin geri alınacağı gün öğretmenlerle
tespit edilmiş ve aksaklık yaşanmadan anketler öğretmenlerden araştırmacı tarafından
alınmıştır. Örneklemdeki 40 ilköğretim okuluna, birinci sınıf okutan öğretmenlerin
oranına göre, toplam 200 adet anket dağıtılmış ve 172 anket geri alınmıştır. Anketlerin
geri dönme oranı % 86 olarak tespit edilmiştir.
3.5. Verilerin Çözümlenmesi
Araştırmada nitel verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz kullanılmıştır.
Betimsel analiz yaklaşımında, elde edilen veriler önceden belirlenen temalara göre
özetlenir ve yorumlanır. Ayrıca görüşme yapılan kişilere ait görüşleri de çarpıcı bir
şekilde yansıtmak amacıyla alıntılara sık sık yer verilir (Yıldırım ve Şimşek, 2005).
Araştırmada da görüşme yapılan öğretmenlerden alınan veriler okunmuş ve özetlenmiş,
ortak noktalar tespit edilmiş, tanımlanan bulgular doğrudan alıntılarla desteklenmiştir.
Nicel verilerin çözümlenmesinde frekans ve yüzde hesaplamalarının yanında,
bazı değişkenler açsından anlamlılık olup olmadığını göstermek için X2 tekniği
kullanılmıştır. Anlamlılık için güven düzeyi .05 olarak alınmıştır.
42
BÖLÜM IV
BULGULAR
Bu bölümde araştırmada anketten ve görüşmelerden elde edilen bulgulara ayrı
ayrı yer verilmiştir. Anketten elde edilen bulgular tablolar halinde, görüşmelerden elde
edilen bulgular ise içerik analizi yapılarak öğretmen görüşlerinden alıntılarla
sunulmuştur.
4.1. Anket Verilerinden Elde Edilen Bulgular Anket verilerinden elde edilen bulgular aşağıda iki alt başlık halinde
sunulmuştur. Birinci alt başlıkta kişisel bilgilere ait bulgular, ikinci alt başlıkta ise
yöntemin uygulanma sürecine ait bulgulara yer verilmiştir. Bulgular tablolar halinde
sunulmuştur.
4.1.1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Kişisel Bilgilerine İlişkin Bulgular Araştırmaya katılan öğretmenlerin cinsiyete göre dağılımları Tablo 5’te
sunulmuştur.
Tablo 5: Öğretmenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı
Cinsiyet f %
Kadın 114 67,06
Erkek 56 32,94
Toplam 170 100,00
Tablo 5 incelendiğinde araştırmaya katılan öğretmenlerin % 67,06’sının kadın,
yaklaşık % 32,94’ünün ise erkek olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılan kadın
öğretmenlerin yaklaşık olarak erkeklerin iki katı olduğu görülmektedir.
43
Öğretmenlerin hizmet sürelerine göre dağılımı Tablo 6’da sunulmuştur.
Tablo 6: Öğretmenlerin Hizmet Sürelerine Göre Dağılımı
Hizmet
Süresi
f %
1-5 yıl 15 8,7
6-10 yıl 52 30,2
11-15 yıl 31 18,0
16 ve üstü 74 43,0
Toplam 172 100,0
Tablo 6 incelendiğinde araştırmaya katılan 172 öğretmenin yaklaşık % 8,7’sinin
1-5 yıl arası, % 30,2’sinin 6-10 yıl arası, % 18’inin 11-15 yıl arası ve % 43’ünün 16 yıl
ve üstü bir süre hizmetleri olduğu görülmektedir.
Öğretmenlerin mezun oldukları okullara göre dağılımı Tablo 7’de sunulmuştur.
Tablo 7: Öğretmenlerin Mezun Oldukları Okullara Göre Dağılımı
Mezuniyet
Durumu
f %
Alan mezunu 119 69,59
Alan dışı 52 30,41
Toplam 171 100,00
Tablo 7’ye göre, soruya 171 öğretmenin cevap verdiği görülmektedir.
Öğretmenlerin % 69,59’u alandan mezunken, % 30,41’i alan dışı bir fakülteden
mezundur. Sınıf öğretmenliği, eğitim yüksek okulu, eğitim ön lisans ve öğretmen okulu
mezunları alan, diğer fakültelerden (İktisat, işletme, ziraat vb) mezun olanlar alan dışı
kabul edilmiştir.
44
Öğretmenlerin görev yaptıkları okulların soyo-ekonomik düzeylerine ilişkin
bulgular Tablo 8’de sunulmuştur.
Tablo 8: Öğretmenlerin Görev Yaptığı Okulların, Sosyo-Ekonomik Düzeye Göre
Dağılımı
Sed f %
Alt 62 36,05
Orta 78 45,35
Üst 32 18,60
Toplam 172 100,0
Tablo 8’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan öğretmenlerin çalıştıkları
okulların % 36,05’inin alt, % 45.35’inin orta ve % 18,60’ının ise üst sosyo-ekonomik
düzeyde olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çalıştıkları okulların
yarıya yakını orta sosyo-ekonomik düzeydedir.
Öğretmenlerin okuttukları sınıfların mevcutlarına göre dağılımı Tablo 9’da
sunulmuştur.
Tablo 9: Öğretmenlerin Okuttukları Sınıfların Mevcutlarına Göre Dağılımı
Sınıf
Mevcudu
F %
30 ve altı 31 18,13
31-40 86 50,29
41-50 35 20,47
51 ve üstü 19 11,11
Toplam 171 100,00
Tablo 9 incelendiğinde soruya cevap veren 171 öğretmenden % 18’inin okuttuğu
sınıfın mevcudunun 30 ve altında, % 50’sinin 31 ile 40 arasında, % 20’sinin 41 ile 50
kişi arasında, % 11’inin ise 51 ve üstü bir sayıda olduğu görülmektedir.
45
Öğretmenlerin daha önce birinci sınıf okutup okutmama durumlarına ilişkin
bulgular Tablo 10’da sunulmuştur.
Tablo 10: Öğretmenlerin Daha Önce Birinci Sınıf Okutup Okutmamalarına Göre
Dağılımı Birinci Sınıf Okutup
Okutmama F %
Daha önce 1.sınıf
okutan 156 90,7
Daha önce 1.sınıf
okutmayan 16 9,3
Toplam 172 100,0
Tablo 10 incelendiğinde, öğretmenlerin % 90,7’sinin daha önce birinci sınıf
okuttuğu, % 9,3’ünün ise birinci sınıf okutmadığı görülmektedir. Daha önce birinci sınıf
okutmuş olan öğretmenlerin yüksek oranda olduğu görülmektedir.
Öğretmenlerin birinci sınıf okutma sıklığına ilişkin verdikleri yanıtlar Tablo
11’de sunulmuştur.
Tablo 11: Öğretmenlerin, Birinci Sınıf Okutma Sayılarına Göre Dağılımı
Birinci Sınıf
Okutma Sayıları
F %
0 15 8,77
1 11 6,43
2 32 18,71
3 23 13,45
4 27 15,79
5 21 12,28
6 13 7,60
7 29 16,96
Toplam 171 100,00
46
Tablo 11 incelendiğinde, öğretmenlerin % 8,77’sinin daha önce birinci sınıf
okutmadığı, % 6,43’ünün 1 kez, % 18,71’inin 2 kez, % 13,45’inin 3 kez, % 15,79’unun
4 kez, % 12,28’inin 5 kez, % 7,60’ının 6 kez ve % 16,96’sının ise 7 kez ve daha fazla
okuttuğu görülmektedir.
Öğretmenlerin, STCY için hizmet içi eğitim durumlarına ilişkin bulgular Tablo
12’de sunulmuştur.
Tablo 12: Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim Alma Durumlarının Frekans ve
Yüzde Dağılımı
F %
Hizmet içi eğitim alan 101 58,70
Hizmet içi eğitim
almayan 71 41,30
Toplam 172 100,00
Tablo 12 incelendiğinde, öğretmenlerin % 58,70’inin STCY için hizmet içi
eğitim aldığı, % 41,30’unun ise hizmet içi eğitim almadığı görülmektedir.
Hizmet içi eğitim alan öğretmenlerin, aldıkları eğitimin yeterliliğine ilişkin
bulgular Tablo 13’te sunulmuştur. Tablo 13: Hizmet İçi Eğitim Alan Öğretmenlerin, Aldıkları Eğitimi Yeterli Bulup
Bulmadıklarına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı
F %
Yeterli 10 8,55
Yetersiz 79 67,52
Kısmen yeterli 28 23,93
Toplam 117 100,00
Tablo 13 incelendiğinde öğretmenlerin yaklaşık % 9’unun aldıkları hizmet içi
eğitimi yeterli, % 24’ünün ise kısmen yeterli buldukları, öğretmenlerin yaklaşık %
67’sinin ise bu eğitimi yetersiz buldukları görülmektedir.
47
Öğretmenlerin daha önceki yıllarda ilk okuma ve yazma öğretimi için
kullandıkları yöntemlere ilişkin bulgular Tablo 14’te sunulmuştur.
Tablo 14: Öğretmenlerin İlk okuma ve Yazma Öğretimi İçin Daha Önce
Kullandıkları Yöntemlerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
f %
Çözümleme 123 75,93
Karma 8 4,94
Bireşim 1 0,62
STCY 1 0,62
CÇY-Karma 25 15,43
Karma-Bireşim 1 0,62
CÇY-Karma-Bireşim 3 1,85
Toplam 162 100,00
Tablo 14 incelendiğinde, soruya cevap veren 162 öğretmenden yaklaşık %
76’sının daha önce CÇY’yi (Cümle Çözümleme Yöntemi), % 5’inin karma yöntemini
kullandıkları görülmektedir. Öğretmenlerin % 15’i ise CÇY’nin yanında karma yöntemi
de kullanmışlardır. Ayrıca 1 öğretmen STCY’yi kullanmıştır. Öğretmenlerden 3’ü
CÇY, karma ve bireşim yöntemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir.
4.1.2. STCY ile Gerçekleştirilen İlk Okuma ve Yazma Öğretimi Sürecine İlişkin Bulgular Bu başlık altında öğretmenlerin, STCY ile gerçekleştirdikleri ilk okuma ve
yazma öğretimi süreci hakkındaki görüşlerine ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
4.1.2.1. Öğretmenlerin, STCY’nin Hazırlık Aşaması Hakkındaki Görüşlerine İlişkin Bulgular Öğretmenlerin, hazırlık aşamasında kendilerini yeterli görüp görmediklerine
ilişkin sorulan soruya verdikleri yanıtlar Tablo 15’te sunulmuştur.
48
Tablo 15: “STCY’nin Hazırlık Aşamasında Kendinizi Yeterli Buldunuz mu?”
Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
f %
Evet 53 31,18
Hayır 54 31,76
Kısmen 63 37,06
Toplam 170 100,00
Tablo 15’e göre, STCY ile ilk okuma ve yazma öğretiminin hazırlık aşamasında
öğretmenlerin yaklaşık % 31’i kendini yeterli, % 31’i de yetersiz bulmuştur.
Öğretmenlerin yaklaşık % 37’si ise kendisini kısmen yeterli bulmuştur.
Öğretmenlerin, STCY’nin hazırlık aşamasının öğrencilerin gelişim düzeylerine
uygun olup olmadığı sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Tablo 16’da sunulmuştur.
Tablo 16. STCY’nin Hazırlık Aşamasının, Öğrencilerin Gelişim Düzeylerine
Uygun Olup Olmadığına İlişkin Sorulan Soruya Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı
f %
Bilişsel Gelişim
Evet 62 36,69
Hayır 30 17,75
Kısmen 77 45,56
Toplam 169 100,00
Devinişsel Gelişim
Evet 48 28,92
Hayır 28 16,87
Kısmen 90 54,22
Toplam 166 100,00
Duyuşsal Gelişim
Evet 61 36,31
Hayır 18 10,71
Kısmen 89 52,98
Toplam 168 100
Tablo 16 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 37’sinin, STCY’nin hazırlık
aşamasını öğrencilerin bilişsel gelişim düzeylerine uygun bulduğu, % 17’sinin uygun
49
bulmadığı ve % 45’inin ise kısmen uygun buldukları görülmektedir. Yine tabloya göre
öğretmenlerin yaklaşık % 29’u, yöntemin hazırlık aşamasını öğrencilerin devinişsel
özelliklerine uygun bulurken, , % 54’ü ise kısmen uygun bulmuştur. Uygun bulmayan
öğretmenlerin oranı ise % 17 civarındadır. Öğretmenlerin yaklaşık % 36’sı ise
STCY’nin hazırlık aşamasını, öğrencilerin duyuşsal gelişim düzeylerine uygun
bulduğunu, % 53’ü kısmen uygun bulduğunu belirtmiştir. Öğretmenlerin sadece % 10’u
uygun olmadığı yönünde fikir belirtmiştir.
Öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi çalışmalarında
zorlanıp zorlanmadıklarına ilişkin bulgular Tablo 17’de sunulmuştur.
Tablo 17: Öğretmenlerin, Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazıya Uygun Yapılan Çizgi
Çalışmalarında Zorlanıp Zorlanmadıkları Sorusuna Verdikleri Cevapların
Frekans ve Yüzde Dağılımı
F %
Evet 91 53,22
Hayır 21 12,28
Kısmen 59 34,50
Toplam 171 100,00
Tablo 17 incelendiğinde, öğretmenlerin % 53’ünün, öğrencilerin bitişik eğik
yazıya hazırlık amacıyla yaptıkları çizgi çalışmalarında zorlandıklarını belirttikleri
görülmektedir. Öğrencilerin çizgi çalışmalarında zorlanmadıklarını belirten öğretmen
oranı % 12, kısmen de olsa zorlandıklarını belirten öğretmen oranı % 34 civarındadır.
4.1.2.2. STCY için Hazırlanan Kaynaklar Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular
Öğretmenlerin, STCY için hazırlanan kaynakları yeterli görüp görmediklerine
ilişkin bulgular Tablo 18’de sunulmuştur.
50
Tablo 18: Öğretmenlerin, STCY İçin Hazırlanan Kaynakları Yeterli Görüp
Görmediklerine İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı
F %
Evet 48 28,24
Hayır 60 35,29
Kısmen 62 36,47
Toplam 170 100,00
Tablo 18’e bakıldığında soruya cevap veren 170 öğretmenin % 28’inin
öğrencilere yönelik hazırlanmış olan kaynakları, hazırlık aşaması bölümleri açısından
yeterli, % 35’inin yetersiz ve % 36’sının ise kısmen yeterli buldukları görülmektedir.
Öğretmenlerin, “Okuma-Yazma Öğreniyorum” kitabını ilk okuma ve yazma
çalışmaları için yeterli görüp görmediklerine ilişkin bulgular Tablo 19’da sunulmuştur. Tablo 19: “Okuma-Yazma Öğreniyorum Kitabını, İlk Okuma-Yazma Çalışmaları
İçin Yeterli Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı.
F %
Evet 57 33,1
Hayır 48 27,9
Kısmen 67 39,0
Toplam 172 100,0
Tablo 19 incelendiğinde, öğretmenlerin % 33’ünün “Okuma-Yazma
Öğreniyorum” kitabını yeterli buldukları, % 28’inin yetersiz ve % 39’unun ise kısmen
yeterli buldukları görülmektedir.
Öğretmenlerin, “Öğretmen Kılavuz Kitabı”nı ilk okuma-yazma öğretimi
çalışmaları için yeterli görüp görmediklerine ilişkin bulgular Tablo 20’de sunulmuştur.
51
Tablo 20: “Öğretmen Kılavuz Kitabı’nı, İlk Okuma-Yazma Öğretimi Çalışmaları
İçin Yeterli Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı
F %
Evet 88 51,2
Hayır 25 14,5
Kısmen 59 34,3
Toplam 172 100,0
Tablo 20 incelendiğinde öğretmenlerin % 51’inin “ Öğretmen Kılavuz Kitabı”nı
yeterli, %14’ünün yetersiz ve % 34’ünün ise kısmen yeterli buldukları görülmektedir.
4.1.2.3. STCY’deki Sesi Hissetme ve Tanıma Çalışmaları Hakkındaki Görüşlere
İlişkin Bulgular
Sesi hissetme çalışmalarında, öğrencilerin verilen sesleri hissedip
hissetmediklerine ilişkin bulgular Tablo 21’de verilmiştir.
Tablo 21: “Öğrencileriniz, Sesi Hissetme ve Tanıma Çalışmalarında, Verdiğiniz
Sesleri Hissedebildiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı
f %
Evet 120 70,59
Hayır 0 0
Kısmen 50 29,41
Toplam 170 100,00
Tablo 21 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 70’inin, öğrencilerin sesi
hissetme ve tanıma çalışmalarında sesi hissedebildiklerini belirtikleri görülmektedir.
Sesi kısmen hissedebildiklerini belirten öğretmen oranını yaklaşık % 30’dur. Sesi
hissetme ve tanıma çalışmalarında verilen seslerin öğrenciler tarafından
hissedilmediğini belirten öğretmen bulunmamaktadır.
52
Öğrencilerin verilen sesin geçtiği varlık isimlerini bulmakta zorluk çekip
çekmediklerine ilişkin sorulan soruya verilen cevapların dağılımı Tablo 22’de
sunulmuştur.
Tablo 22: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesin Geçtiği Varlık İsimlerini Bulmakta
Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı
F %
Evet 11 6,43
Hayır 96 56,14
Kısmen 64 37,43
Toplam 171 100,00
Tablo 22 incelendiğinde, öğrencilerin verilen sesin geçtiği varlık isimlerini
bulmakta zorluk çekip çekmedikleri ile ilgili olarak öğretmenlerin yarıdan fazlası (%
56), öğrencilerin verilen sesin geçtiği varlık isimlerini bulmakta zorluk çekmediklerini,
% 37 oranında ise kısmen zorluk çektiklerini belirtmiştir. Öğretmenlerin sadece % 6’sı
öğrencilerin bu konuda zorlandıklarını belirtmiştir.
Sesi hissetme ve tanıma çalışmalarında öğrencilerin, içinde bulunduğu varlıklara
göre bulmakta zorlandıkları seslere ilişkin bulgular Tablo 23’te sunulmuştur. Tablo 23: “Öğrencileriniz En Çok Verdiğiniz Seslerin Hangilerinde Sesin Geçtiği
Varlığı Bulmakta Zorluk Çektiler?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı.
Harf f % Harf f %
A 1 0,71 M 9 6,38
B 46 32,62 N 16 11,35
C 28 19,86 O 2 1,42
Ç 6 4,26 Ö 0 0,00
D 45 31,91 P 8 5,67
E 2 1,42 R 7 4,96
F 23 16,31 S 6 4,26
G 44 31,21 Ş 3 2,13
Ğ 70 49,65 T 3 2,13
53
Tablo 23’ün devamı
H 47 33,33 U 2 1,42
I 1 0,71 Ü 1 0,71
İ 1 0,71 V 27 19,15
J 32 22,70 Y 30 21,28
K 5 3,55 Z 6 4,26
L 7 4,96
Tablo 23 incelendiğinde, soruyu cevaplayan 141 öğretmenin % 50’si
öğrencilerin, içinde ğ sesi bulunan varlık isimlerini, yaklaşık % 33’ü içinde b sesi
bulunan varlık isimlerini, % 33’ü içinde h sesi bulunan varlık isimlerini ve % 32’si de
içinde d sesinin bulunduğu varlık isimlerini bulmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir.
Öğretmenlerin % 31’i ise g sesinin, % 22’si içinde j sesinin, % 21’i y sesinin bulunduğu
varlık isimlerini bulmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin, verilen sesin içinde bulunmadığı sözcükleri bulmakta zorlanıp
zorlanmadıklarına ilişkin bulgular Tablo 24’te sunulmuştur.
Tablo 24: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesin Geçmediği Varlık İsimlerini
Bulmakta Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı.
F %
Evet 15 8,77
Hayır 61 35,67
Kısmen 95 55,56
Toplam 171 100,00
Tablo 24 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 36’sının, öğrencilerin,
verilen sesin geçmediği varlık isimlerini bulmakta zorluk çekmediklerini belirttikleri, %
9‘unun zorlandıklarını ve % 55’inin ise kısmen zorlandıklarını belirttikleri
görülmektedir.
54
Kelimelerin, sesin içinde bulunduğu yere göre buldurulmasına ilişkin bulgular
Tablo 25’te sunulmuştur.
Tablo 25: “Sesin Geçtiği Sözcükler, Sesin Başta, Ortada Ve Sonda Bulunmalarına
Göre Buldurulmaktadır. Öğrencileriniz En Çok Hangisini Bulmakta
Zorlandılar?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
F %
Başta 22 13,41
Ortada 117 71,34
Sonda 25 15,24
Toplam 164 100,00
Tablo 25 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 13’ü öğrencilerin, sesin başta
bulunduğu , % 15’i sesin sonda bulunduğu ve % 71’i ise sesin ortada bulunduğu
sözcükleri bulmakta zorlandıklarını belirtmişlerdir.
4.1.2.4. Öğrencilerin Yazı ve Yazılı Anlatım Becerileri Hakkındaki Görüşlere
İlişkin Bulgular
Öğrencilerin, dikte çalışmalarındaki becerilerine ilişkin bulgular Tablo 26’da
sunulmuştur. Tablo 26: “Öğrencilerinizin Dikte Çalışmalarındaki Becerilerini Nasıl
Değerlendirirsiniz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Eksiksiz yazıyorlar 27 15,79
Harf eksiği oluyor 89 52,05
Hece eksiği oluyor 12 7,02
Kelime eksiği oluyor 4 2,34
Özellikle sesli harf
eksiği oluyor
39
22,81
Toplam 171 100,00
Tablo 26 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 16’sı öğrencilerin dikte
çalışmalarında eksiksiz yazdıklarını, % 52’si harf eksiği, % 7’si hece eksiği, yaklaşık %
55
23’ü ise özellikle sesli harf eksiği olduğunu belirtmiştir. Kelime eksiği görüldüğünü
belirten öğretmen oranı % 2,34’tür. Öğrencilerin, yazı çalışmalarında gerekli işaretlemeleri yapabilme becerilerine
ilişkin bulgular Tablo 27’de sunulmuştur.
Tablo 27: “Yazı Çalışmalarında, Kelime Yazımı Bittikten Sonra Öğrencileriniz
Gerekli İşaretlemeleri ( ö, i, j, ğ, ü vb. Harflerin Noktaları Açısından) Yapıyorlar
mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı
F %
Evet 85 49,71
Hayır 9 5,26
Kısmen 77 45,03
Toplam 171 100,00
Tablo 27 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık yarısı (% 49,71) öğrencilerin
yazı yazarken kelime yazımı bittikten sonra i, ö, ü, ğ, j gibi harflerin noktalarını
koyabildiklerini belirtmiştir. Öğretmenlerin % 45’i kısmen yapabiliyorlar derken,
sadece % 5’i yapamıyorlar demiştir.
Öğrencilerin, satır sonuna sığmayan sözcüklerde doğru heceleme yapabilme
becerilerine ilişkin bulgular Tablo 28’de sunulmuştur. Tablo 28: “Öğrencileriniz Doğru Heceleme ( Satır Sonuna Sığmayan Kelimelerde)
Yapabiliyorlar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
F %
Evet 84 49,41
Hayır 10 5,88
Kısmen 76 44,71
Toplam 170 100,00
Tablo 28 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık yarısı (% 49,41) öğrencilerin
satır sonuna sığmayan kelimeleri doğru heceleyerek bölebildiklerini, yarıya yakını (%
45) kısmen bölebildiklerini belirtmiştir. Öğretmenlerin sadece yaklaşık % 6’sı
öğrencilerin bu konuda zorluk çektiklerini belirtmişlerdir.
56
Öğrencilerin duygularını yazılı olarak ifade etme becerilerine ilişkin bulgular
Tablo 29’da sunulmuştur.
Tablo 29: “Öğrencileriniz, Duygularını Yazılı Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
F %
Evet 67 39,41
Hayır 8 4,71
Kısmen 95 55,88
Toplam 170 100,00
Tablo 29 incelendiğinde öğretmenlerin yarıya yakını ( % 39,41) öğrencilerin
duygularını yazılı olarak ifade edebildiklerini, yarıdan fazlasının ise (% 56) kısmen
ifade edebildiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin duygularını yazılı olarak ifade
edemediklerini belirten öğretmen oranı yaklaşık % 5’tir. Öğrencilerin, okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerilerine ilişkin bulgular
Tablo 30’da sunulmuştur.
Tablo 30: “Öğrencileriniz, Okuduklarını Yazılı Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı.
F %
Evet 61 35,88
Hayır 7 4,12
Kısmen 102 60,00
Toplam 170 100,00
Tablo 30 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 36’sı, öğrencilerin
okuduklarını yazılı olarak ifade edebildiklerini, % 60’ı kısmen ifade edebildiklerini
belirtmiştir. Öğrencilerin okuduklarını yazılı olarak ifade edemediklerini belirten
öğretmen oranı ise % 4 civarındadır.
57
Öğrencilerin görsellerden hareketle cümleler ve metinler yazabilme becerilerine
ilişkin bulgular Tablo 31’de sunulmuştur.
Tablo 31: “Öğrencileriniz, Görsellerden Hareketle Cümleler-Metinler
Yazabiliyorlar mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
F %
Evet 76 44,71
Hayır 4 2,35
Kısmen 90 52,94
Toplam 170 100,00
Tablo 31’e göre, öğrencilerin görsellerden hareketle cümleler-metinler
yazabildiklerini belirten öğretmen oranı yaklaşık % 45, kısmen yazabildiklerini belirten
oran % 53’tür. Öğretmenlerin % 2,35’i öğrencilerin görsellerden hareketle cümleler-
metinler yazmadıklarını belirtmiştir.
4.1.2.5. Öğrencilerin Okuma, Anlama ve Anlatım Becerileri Hakkındaki Öğretmen
Görüşlerine İlişkin Bulgular Öğrencilerin, sesleri birleştirerek okuma becerilerine ilişkin bulgular Tablo
32’de sunulmuştur. Tablo 32: “Öğrencileriniz, Verdiğiniz Sesleri Tek Tek Okuyabildikleri Halde Bu
Seslerden Oluşan Sözcükleri Okumada (Sesleri Birleştirmede) Sorun Yaşadılar
mı?” Sorusuna Verilen Cevapların, Okulların Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre
Frekans ve Yüzde Dağılımı.
Evet Hayır Kısmen Toplam
SED f % F % f % f %
Alt 21 33,87 6 9,68 35 56,45 62 100
Orta 17 21,79 14 17,95 47 60,26 78 100
Üst 8 25,81 12 38,71 11 35,48 31 100
Toplam 46 26,90 32 18,71 93 54,39 171 100
Tablo 32 incelendiğinde, alt sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan
öğretmenlerin yaklaşık % 34’ü, orta sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan
öğretmenlerin % 21,79’u, üst sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan
58
öğretmenlerin ise % 25,81’i öğrencilerin sesleri tek tek okuyabildikleri halde bu
seslerden oluşan sözcükleri okumada sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. Böyle bir
sorunun yaşanmadığını ifade eden alt sosyo-ekonomik düzeydeki öğretmenlerin oranı %
9,68 iken, üst sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenlerde bu oran %
38,71’dir. Görülen bu farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu yapılan ki kare
analizinde görülmüştür [X2=13,822, Sd=4, p<.05]. Öğrencilerin okumaya ilk başladıklarında, heceleyerek okuyup okumadıklarına
ilişkin bulgular Tablo 33’te sunulmuştur. Tablo 33: “Öğrencileriniz Okumaya İlk Başladıklarında Heceleyerek Okuma Oldu
mu?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 121 70,3
Hayır 14 8,1
Kısmen 37 21,5
Toplam 172 100,0
Tablo 33 incelendiğinde, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun (%70,3),
öğrencilerin okumaya ilk başladıklarında heceleyerek okuduklarını belirttikleri
görülmektedir. Öğretmenlerin % 8’i öğrencilerin hecelemeden okuduklarını, % 21’i ise
kısmen heceleyerek okuduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin, sesli okuma sırasında harf karıştırıp karıştırmadıklarına ilişkin
bulgular Tablo 34’te sunulmuştur.
Tablo 34: “Öğrencileriniz Sesli Okurken Harf Karıştırıyorlar mı? (Harfi Başka
Harf Olarak Seslendiriyorlar mı?)” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve
Yüzde Dağılımı.
F %
Hayır 127 75,15
b ile p 4 2,37
d ile b 17 10,06
Noktalı noktasızla 9 5,33
Evet 13 7,69
Toplam 169 100,00
59
Tablo 34 incelendiğinde, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun (% 75),
öğrencilerin sesli okumada harf karıştırmadıklarını belirttikleri görülmektedir.
Öğretmenlerin % 10’u öğrencilerin d ile b harfini, % 5’i noktalı ile noktasızları (g-ğ, u-
ü, ı-i vb.), karıştırdıklarını belirtmiştir. Yaklaşık % 8’i ise harf belirtmeden
karıştırdıklarını söylemiştir. Öğrencilerin, okumaya başladıklarında dik temel yazıyla yazılmış metinleri
okumada zorlanıp zorlanmadıklarına ilişkin bulgular Tablo 35’te sunulmuştur. Tablo 35: “Öğrencileriniz, Okumaya Başladıklarında, Dik Temel Yazıyla Yazılmış
Metinleri Okumada Zorluk Çektiler mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans
ve Yüzde Dağılımı
f %
Evet 18 10,5
Hayır 82 47,7
Kısmen 72 41,9
Toplam 172 100,0
Tablo 35 incelendiğinde öğretmenlerin yaklaşık yarısı (% 47,7) öğrencilerin
okumaya başladıklarında, dik temel yazı ile yazılmış metinleri okumada zorluk
çekmediklerini belirtmiştir. Öğretmenlerin yaklaşık % 42’si öğrencilerin bu konuda
kısmen zorlandıklarını, % 10’u ise zorlandıklarını belirtmiştir.
Öğrencilerin, bitişik eğik ve dik temel yazıdan hangisini daha hızlı ve akıcı
okuduklarına ilişkin bulgular Tablo 36’da sunulmuştur.
Tablo 36: “Öğrencileriniz, Şu Aşamada Hangi Yazı Karakteriyle Yazılmış
Metinleri Daha Kolay ve Takılmadan, Daha Hızlı Okuyorlar?” Sorusuna Verilen
Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
F %
Dik yazılı metin 20 11,90
Bitişik eğik yazı metni 52 30,95
Her iki yazıyı aynı hızda 96 57,14
Toplam 168 100,00
60
Tablo 36’ya göre öğretmenlerin yaklaşık % 12’si, öğrencilerin dik temel yazı ile
yazılmış metinleri, % 31’i ise bitişik eğik yazı ile yazılmış metinleri daha kolay ve
takılmadan okuduklarını belirtmiştir. Öğretmenlerin % 57’si ise her iki yazı karakteri ile
yazılmış metinleri de aynı hız ve kolaylıkla okuduklarını belirtmiştir. Öğrencilerin yıl sonu itibariyle sesli okumada heceleyip hecelemediklerinin
okulların sosyo-ekonomik düzeylerine göre dağılımı Tablo 37’de sunulmuştur.
Tablo 37: “Öğrencileriniz Yıl Sonu İtibariyle Sesli Okurken Heceliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların, Okulların Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre
Frekans ve Yüzde Dağılımı.
Evet Hayır Kısmen Toplam
SED f % F % f % f %
Alt 9 14,75 6 9,84 46 75,41 61 100
Orta 5 6,41 30 38,46 43 55,13 78 100
Üst 0 0,00 19 59,38 13 40,63 32 100
Toplam 14 8,19 55 32,16 102 59,65 171 100
Tablo 37 incelendiğinde, araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık % 8’i,
öğrencilerin yıl sonu itibariyle heceleyerek, % 32’si hecelemeden, % 60’ı kısmen
heceleyerek okuduklarını belirtmiştir. Heceleyerek okuma olduğunu belirten alt sosyo-
ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenlerin oranı % 14,75 iken, orta sosyo-
ekonomik düzeydeki okullar için bu oran % 6,41’dir. Yıl sonu itibariyle öğrencilerin
heceleyerek okuduklarını belirten üst sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan
öğretmen bulunmamaktadır.
Yıl sonu itibariyle okur-yazar olmayan öğrenci sayılarına ilişkin bulgular Tablo
38’de sunulmuştur.
61
Tablo 38: “Yıl Sonu İtibariyle Okur-Yazar Olmayan Kaç Öğrenciniz Var?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
0 71 41,76
1,00 20 11,76
2,00 24 14,12
3,00 12 7,06
4,00 7 4,12
5,00 7 4,12
6,00 8 4,71
7,00 7 4,12
8,00 5 2,94
9,00 3 1,76
10,00 4 2,35
12,00 1 0,59
15,00 1 0,59
Toplam 170 100,00
Tablo 38 incelendiğinde, 71 öğretmenin (% 42) okuttuğu sınıfta okur-yazar
olmayan öğrencinin olmadığı görülmektedir. Öğretmenlerin % 12’sinin okuttuğu sınıfta
1’er öğrenci, % 14’ünün okuttuğu sınıfta 2’şer öğrenci ve % 7’sinin okuttuğu sınıfta ise
3’er öğrencinin okur-yazar olmadığı görülmektedir. 4, 5, 6 ve 7 öğrencinin okur-yazar
olmadığı sınıfların eşit ve % 4 oranında olduğu görülmektedir. Çok az oranda olmakla
beraber 8, 9, 10, 12 ve 15 öğrencinin okur-yazar olmadığı sınıfların da olduğu
görülmektedir.
Öğrencilerin, okuduklarını anlama beceri düzeylerine ilişkin bulgular Tablo
39’da sunulmuştur.
62
Tablo 39: “Öğrencilerinizin Okuduklarını Anlama Beceri Düzeylerini Nasıl
Açıklarsınız?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Çok iyi anlıyorlar 24 14,12
Anlıyorlar 62 36,47
Biraz güçlük çekiyorlar 80 47,06
Anlamıyorlar 4 2,35
Toplam 170 100,00
Tablo 39 incelendiğinde, öğretmenlerin % 14’ü öğrencilerin okuduklarını çok iyi
anladıklarını, % 36,47’si öğrencilerin okuduklarını anladıklarını, % 47’si ise
okuduklarını anlamakta biraz güçlük çektiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin okuduklarını
anlamadıklarını belirten öğretmen oranının düşük olduğu (% 2,35) görülmektedir.
Öğrencilerin, sesli okurken noktalama işaretlerine dikkat edip etmediklerine
ilişkin bulgular Tablo 40’ta sunulmuştur. Tablo 40: “Öğrencileriniz Noktalama İşaretlerine Dikkat Ederek Okuyabiliyorlar
mı?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 57 33,53
Hayır 9 5,29
Kısmen 104 61,18
Toplam 170 100,00
Tablo 40 incelendiğinde öğretmenlerin yaklaşık % 34’ü öğrencilerin
noktalamalara dikkat ederek okuduklarını, % 61’i kısmen dikkat ederek okuduklarını ve
% 5’i ise dikkat etmeden okuduklarını belirtmiştir.
Öğrencilerin, okuduklarını sözlü olarak ifade etme becerilerine ilişkin bulgular
Tablo 41’de sunulmuştur.
63
Tablo 41: “Öğrencileriniz, Okuduklarını Sözlü Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 96 56,47
Hayır 2 1,18
Kısmen 72 42,35
Toplam 170 100,00
Tablo 41 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 56’sının, öğrencilerin
okuduklarını sözlü olarak ifade edebildiklerini, % 42’sinin kısmen ifade edebildiklerini
belirttikleri görülmektedir. Sadece 2 öğretmen (% 1,18) öğrencilerin okuduklarını sözlü
olarak ifade edemediklerini belirtmiştir. Öğrencilerin, görselleri sözlü olarak ifade etme becerilerine ilişkin bulgular
Tablo 42’de sunulmuştur.
Tablo 42: “Öğrencileriniz Görselleri Sözlü Olarak İfade Edebiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 130 76,47
Kısmen 40 23,53
Toplam 170 100,00
Tablo 42 incelendiğinde, öğretmenlerin çoğunluğu (% 76,47) öğrencilerin
görselleri sözlü olarak ifade edebildiklerini, % 24’ü ise kısmen ifade edebildiklerini
belirtmiştir. Görselleri sözlü olarak ifade edemiyorlar diyen öğretmen olmamıştır.
4.1.2.6. Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazı Yazma Becerileri Hakkındaki Görüşlere
İlişkin Bulgular Öğrencilerin, bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi alıştırmalarında, dik
yazıya uygun yapılan çizgi alıştırmalarına göre zorlanıp zorlanmadıklarına ilişkin
bulgular Tablo 43’te sunulmuştur.
64
Tablo 43: “Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazıya Uygun Olarak Yapılan Çizgi
Çalışmalarında, Düz Yazıya Uygun Olarak Yapılan Çizgi Çalışmalarından Daha
Fazla Zorlandıklarını Düşünüyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların
Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 90 58,82
Hayır 38 24,84
Kısmen 25 16,34
Toplam 153 100,00
Tablo 43 incelendiğinde, öğretmenlerin yarıdan fazlasının (% 58,8), öğrencilerin
bitişik eğik yazıya hazırlık çalışmalarındaki çizgi alıştırmalarında, dik yazıya hazırlık
çalışmalarındaki çizgi alıştırmalarından daha fazla zorlandıklarını belirttikleri
görülmektedir. Öğretmenlerin yaklaşık % 16’sı ise kısmen zorlandıklarını
belirtmişlerdir. Bu konuda zorlanmadıklarını belirten öğretmen oranı ise yaklaşık
%25’tir.
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin en kolay yazabildiği küçük
harflere ilişkin bulgular Tablo 44’te sunulmuştur.
65
Tablo 44: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin En Kolay
Yazabildiği Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
a 69 44,23 m 35 22,44
b 10 6,41 n 32 20,51
c-ç 60 38,46 o-ö 63 40,38
d 12 7,69 p 5 3,21
e 90 57,69 r 3 1,92
f 3 1,92 s-ş 5 3,21
g-ğ 6 3,85 t 32 20,51
h 9 5,77 u-ü 63 40,38
I-i 66 42,31 v 3 1,92
j 2 1,28 y 21 13,46
k 9 5,77 z 13 8,33
l 67 42,95
Tablo 44 incelendiğinde, öğretmenlere göre öğrencilerin en kolay yazabildiği
harfler e, l, o, ö, u, ü, c, ç, ı ve i harfleridir. 156 öğretmenin cevapladığı bu soruda
öğretmenlerin yaklaşık % 58’i öğrencilerin küçük e harfini, % 44’ü a harfini, % 42’si i-
ı harflerini kolay yazabildiğini belirtmiştir. o, ö, u, ü, l, c ve ç harflerini kolay
yazabildiklerine dair oranların yaklaşık değerde (% 39-42) olduğu görülmektedir.
Tabloya göre öğrencilerin en kolay yazabildiği küçük harfler, e, a, l, ı, i, c, ç, o, ö,
u, ü harfleridir.
66
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin en kolay yazabildiği büyük
harflere ilişkin bulgular Tablo 45’te sunulmuştur.
Tablo 45: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin En Kolay
Yazabildiği Büyük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
A 36 24,32 M 33 22,30
B 35 23,65 N 27 18,24
C-Ç 74 50,00 O-Ö 59 39,86
D 17 11,49 P 9 6,08
E 75 50,68 R 12 8,11
F 18 12,16 S-Ş 7 4,73
G-Ğ 11 7,43 T 18 12,16
H 4 2,70 U-Ü 46 31,08
I-İ 32 21,62 V 1 0,68
J 3 2,03 Y 15 10,14
K 23 15,54 Z 14 9,46
L 25 16,89
En kolay yazılan büyük harflere ilişkin soruyu 148 öğretmen cevaplamıştır.
Tablo 41 incelendiğinde. Öğretmenlerin % 50’si öğrencilerin C, Ç ve E harflerini, %
40’ı O-Ö harflerini, % 31’i U-Ü harflerini en kolay yazdıklarını belirtmişlerdir. Büyük
harflerden A, B, I-İ ve M harflerini kolay yazıyorlar diyen öğretmen oranı ise
yaklaşık % 22-24 arasında değişmektedir.
67
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin yazmada zorlandıkları
küçük harflere ilişkin bulgular Tablo 46’da sunulmuştur.
Tablo 46: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin Yazmada
Zorlandıkları Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
a 23 14,11 m 23 14,11
b 49 30,06 n 16 9,82
c-ç 6 3,68 o-ö 5 3,07
d 16 9,82 p 12 7,36
e 18 11,04 r 73 44,79
f 92 56,44 s-ş 72 44,17
g-ğ 21 12,88 t 11 6,75
h 18 11,04 u-ü 5 3,07
I-i 4 2,45 v 34 20,86
j 10 6,13 y 14 8,59
k 73 44,79 z 25 15,34
l 14 8,59
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin yazmada zorlandıkları
küçük harflere ilişkin soruya 163 öğretmen cevap vermiştir. Tablo 46 incelendiğinde,
öğretmenlerin yaklaşık % 56’sı, öğrencilerin küçük f harfinde, yine bu öğretmenlerin %
44’ü k, r, s ve ş harflerinde zorlandıklarını belirtmiştir. Öğretmenlerin yaklaşık %
30’u ise öğrencilerin b harfinde zorlandıklarını belirtmiştir.
68
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin yazmada zorlandıkları
büyük harflere ilişkin bulgular Tablo 47’de sunulmuştur.
Tablo 47: Sesin Yazımını Kavratma Çalışmalarında Öğrencilerin Yazmada
Zorlandıkları Büyük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
A 59 38,06 M 4 2,58
B 12 7,74 N 5 3,23
C-ç 3 1,94 O-Ö 2 1,29
D 44 28,39 P 4 2,58
E 5 3,23 R 12 7,74
F 26 16,77 S-Ş 45 29,03
G-Ğ 57 36,77 T 17 10,97
H 65 41,94 U-Ü 3 1,94
I-İ 7 4,52 V 10 6,45
J 15 9,68 Y 27 17,42
K 25 16,13 Z 23 14,84
L 30 19,35
Tablo 47 incelendiğinde, soruyu cevaplayan 155 öğretmenin yaklaşık % 42’si
öğrencilerin büyük H harfinde, %37’si G ve Ğ harflerinde, % 38’i A harfinde, % 29’u
S, Ş ve D harflerinde % 19’u L harfinde, % 17’si Y ve F harflerinde zorlandıklarını
belirtmiştir.
69
Eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle öğrencilerin estetik açıdan kötü yazdıkları
küçük harflere ilişkin bulgular Tablo 48’de sunulmuştur.
Tablo 48: Eğitim-Öğretim Yılı Sonu İtibariyle Öğrencilerin Estetik Açıdan Kötü
Yazdıkları Küçük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
a 7 5,11 m 10 7,30
b 34 24,82 n 10 7,30
c-ç 1 0,73 o-ö 3 2,19
d 8 5,84 p 10 7,30
e 6 4,38 r 55 40,15
f 63 45,99 s-ş 60 43,80
g-ğ 10 7,30 t 3 2,19
h 13 9,49 u-ü 0 0,00
ı-i 4 2,92 v 17 12,41
j 6 4,38 y 2 1,46
k 48 35,04 z 17 12,41
l 6 4,38
Tablo 48 incelendiğinde, 137 öğretmenin yaklaşık % 46’sının, öğrencilerin yıl
sonu itibariyle f harfini, % 44’ünün s ve ş harflerini, % 40’ının ise r harfini yazmada
zorlandıklarını belirttikleri görülmektedir. Öğretmenlerin % 35’i de öğrencilerin k
harfini estetik açıdan kötü yazdıklarını ifade etmiştir.
70
Eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle öğrencilerin estetik açıdan kötü yazdıkları
büyük harflere ilişkin bulgular Tablo 49’da sunulmuştur.
Tablo 49: Eğitim-Öğretim Yılı Sonu İtibariyle Öğrencilerin Estetik Açıdan Kötü
Yazdıkları Büyük Harflerin Frekans ve Yüzde Dağılımı
Harf F % Harf f %
A 23 16,79 M 10 7,30
B 6 4,38 N 7 5,11
C-Ç 1 0,73 O-Ö 0 0,00
D 30 21,90 P 7 5,11
E 4 2,92 R 13 9,49
f 21 15,33 S-Ş 28 20,44
G-Ğ 32 23,36 T 16 11,68
H 46 33,58 U-Ü 3 2,19
I-İ 5 3,65 V 9 6,57
J 6 4,38 Y 11 8,03
K 18 13,14 Z 10 7,30
L 29 21,17
Tablo 49 incelendiğinde, 137 öğretmenin yaklaşık % 34’üne göre, yıl sonu
itibariyle öğrenciler büyük H harfini, % 22’sine göre büyük D ve L harflerini, %
20,44’üne göre büyük S-Ş harflerini halen estetik açıdan kötü yazmaktadırlar.
71
Öğrencilerin, estetik açıdan dik ya da bitişik eğik yazıda başarılı bulunmasına
ilişkin bulgular Tablo 50’de sunulmuştur.
Tablo 50: “Öğrencileri, Yazı Estetiği Açısından, Dik Temel Yazıda mı Yoksa
Bitişik Eğik Yazıda mı (El Yazısı) Daha Başarılı Buluyorsunuz?” Sorusuna
Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Dik yazı 80 52,29
Bitişik eğik yazı 73 47,71
Toplam 153 100,00
Tablo 50 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 52’si öğrencileri dik temel
yazıda, % 48’i ise bitişik eğik yazıda daha başarılı bulmaktadır. Öğrencilerin, standart bitişik eğik yazı yazma becerilerine ilişkin bulgular Tablo
51’de sunulmuştur.
Tablo 51: “Öğrencileriniz Standart Bitişik Eğik Yazı Yazabiliyorlar mı?”
Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
f %
Evet 82 47,95
Hayır 8 4,68
Kısmen 81 47,37
Toplam 171 100,00
Tablo 51 incelendiğinde, öğretmenlerin yarıya yakını (% 48) öğrencilerin
standart bir bitişik eğik yazı yazabildiklerini, % 47’si kısmen yazabildiklerini
belirtmişlerdir. Standart bitişik eğik yazı yazamıyorlar diyen öğretmen oranının % 4,68
olduğu görülmektedir.
72
Bitişik eğik yazı ile ilk okumaya başlanmasına ilişkin öğretmen görüşlerine ait
bulgular Tablo 52’de sunulmuştur.
Tablo 52: “Bitişik Eğik Yazı İle İlk Okuma ve Yazmaya Başlanmasını Uygun
Buluyor musunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı
f %
Evet 74 43,79
Hayır 59 34,91
Kısmen 36 21,30
Toplam 169 100,00
Tablo 52 incelendiğinde öğretmenlerin yarıya yakınının (% 43,79) bitişik eğik
yazı ile ilk okuma ve yazmaya başlanmasını uygun buldukları, % 21’inin kısmen uygun
buldukları görülmektedir. Bitişik eğik yazıyla ilk okuma ve yazmaya başlanmasını
uygun bulmayan öğretmen oranının % 35 civarında olduğu görülmektedir.
4.1.2.7. Öğretmenlerin, STCY’nin Uygulanması ve Yöntem Tercihleri Hakkındaki
Görüşlerine İlişkin Bulgular Birinci dönem sonunda okur-yazarlığa ulaşılıp ulaşılmadığının, görev yapılan
okulların sosyo-ekonomik düzeylerine göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin bulgular
Tablo 53’te sunulmuştur. Tablo 53: Birinci Dönem Sonunda Okur-Yazarlığa Ulaşılıp Ulaşılmadığı Sorusuna
Verilen Cevapların, Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okulların Sosyo-Ekonomik
Düzeylerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı
Evet Hayır Kısmen Toplam
SED N % N % N % N %
Alt 8 13,33 27 45,00 25 41,67 60 100
Orta 49 62,82 9 11,54 20 25,64 78 100
Üst 24 75,00 2 6,25 6 18,75 32 100
Toplam 81 47,65 38 22,35 51 30,00 170 100
Tablo 53 incelendiğinde, araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık % 48’i,
programa uygun olarak birinci dönem sonunda okur-yazarlığın gerçekleştiğini, % 30’u
73
kısmen gerçekleştiğini, % 22’si ise gerçekleşmediğini belirtmiştir. Birinci dönem
sonunda okur-yazarlığın gerçekleştiğini belirten öğretmenlerin çalıştıkları okulların
sosyo-ekonomik düzeylerine bakıldığında, alt sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda
çalışan öğretmenlerin % 13,33, orta sosyo-ekonomik düzeydekilerin % 62,82, üst
sosyo-ekonomik düzeydekilerin ise % 75 olduğu görülmektedir. Okulların sosyo-
ekonomik düzeyleri ile programa uygun olarak birinci dönem sonunda okur-yazarlığa
ulaşma arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını anlamak için yapılan ki kare testi
sonucunda farklılığın anlamlı olduğu görülmüştür [X2=49,747, Sd=4, p<.05].
Birinci dönem sonunda okur-yazarlığa ulaşılıp ulaşılmadığının, sınıfların
mevcutlarına göre farklılaşıp farlılaşmadığına ilişkin bulgular Tablo 54’te sunulmuştur. Tablo 54: Birinci Dönem Sonunda Okur-Yazarlığa Ulaşılıp Ulaşılmadığı Sorusuna
Verilen Cevapların, Sınıfların Mevcutlarına Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı
Evet Hayır Kısmen Toplam
Mevcut N % N % N % N %
30 ve altı 17 54,84 4 12,90 10 32,26 31 100
31-40
arası 47 55,29 14 16,47 24 28,24 85 100
41-50
arası 13 37,14 7 20,00 15 42,86 35 100
51 ve
üstü 3 16,67 13 72,22 2 11,11 18 100
Toplam 80 47,34 38 22,49 51 30,18 169 100
Tablo 54 incelendiğinde, sınıf mevcudu 30 ile 40 arasında olan öğretmenlerin,
programın birinci dönem sonunda okur-yazarlığa ulaşma hedefinin gerçekleştiğini
belirtme oranları % 55 civarında iken, sınıf mevcudu 41-50 arasında olan öğretmenlerde
bu oranın % 37, mevcut 50’nin üstüne çıktığında ise % 16’ya kadar düştüğü
görülmektedir. Sınıfların mevcudu ile birinci dönem sonunda okur-yazarlığa geçme
oranları arasındaki bu farkın anlamlı olduğu ki kare testinden anlaşılmaktadır
[X2=32,567, Sd=6, p<.05].
74
Öğretmenlerin, STCY’yi ne ölçüde uygulayabildiklerine ilişkin bulgular Tablo
55’te sunulmuştur.
Tablo 55: “İlk Okuma-Yazma Öğretim Sürecinde Ses Temelli Cümle Yöntemini
Ne Ölçüde Uygulayabildiniz?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde
Dağılımı.
f %
Tam olarak uygulayabildim 85 49,4
Kısmen uygulayabildim 79 45,9
Çok az uygulayabildim 4 2,3
Uyarak uygulayamadım 4 2,3
Toplam 172 100,0
Tablo 55 incelendiğinde, öğretmenlerin yarıya yakınının (% 49,4) STCY’i tam
olarak uyguladıklarını belirttikleri görülmektedir. Öğretmenlerin yaklaşık % 46’sının
kısmen uyguladıkları, çok az uygulayabildim ve yönteme uymadım diyenlerin ise aynı
oranda (% 2,3) oldukları görülmektedir. Öğretmenlerin, ilk okuma ve yazma öğretimi sürecinde STCY dışında bir
yöntemi kullanıp kullanmadıklarına ilişkin bulgular Tablo 56’da sunulmuştur.
Tablo 56: “Ses Temelli Cümle Yöntemini Uygularken Başka Yöntemleri de İşe
Koştuğunuz Oldu mu?” Sorusuna Verilen Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı
f %
Hayır 141 83,43
Cümle yöntemi 7 4,14
Karma yöntem 3 1,78
Hece yöntemi 6 3,55
Evet 12 7,10
Toplam 169 100,00
Tablo 56’da görüldüğü gibi öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 83,4) ilk okuma
ve yazma öğretim sürecinde sadece STCY’i kullanmışlardır. Öğretmenlerin % 17’si ise
karma, hece yöntemi gibi bir yöntemi de işe koşmuşlardır.
75
Öğrencilerin okuma hızlarının değişip değişmediğine ilişkin bulgulara Tablo
57’de sunulmuştur.
Tablo 57: “Öğrencilerinizin Okuma Hızlarını, Cümle Çözümleme Yöntemindeki
Okuma Hızları ile Karşılaştırırsanız Ne Söylersiniz?” Sorusuna Verilen
Cevapların Frekans ve Yüzde Dağılımı.
Frekans Yüzde
Arttı 30 19,48
Düştü 97 62,99
Değişmedi 27 17,53
Toplam 155 100,65
Tablo 57’de görüldüğü gibi öğretmenlerin yarıdan fazlası ( % 63), öğrencilerin
okuma hızlarının CÇY’ye göre düştüğünü belirtmiştir. Öğretmenlerin % 18’i okuma
hızlarında bir değişiklik olmadığını belirtirken % 19’u okuma hızlarının arttığını
belirtmiştir.
Öğretmenlerin yöntem tercihlerine ilişkin bulgular Tablo 58’de sunulmuştur.
Tablo 58: “Yöntem Tercihi Size Bırakılsa, İlk Okuma- Yazma Öğretimi İçin Hangi
Yöntemi Kullanırsınız?” Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı.
f %
Çözümleme yöntemi 60 35,29
Ses temelli cümle yöntemi 54 31,76
Karma yöntem 44 25,88
Ses yöntemi 11 6,47
STCY-Karma yönt. 1 0,59
Toplam 170 100,00
Tablo 58 incelendiğinde, öğretmenlerin yaklaşık % 35’i, ilk okuma ve yazma
öğretiminde yöntem tercihinin kendisine bırakılması durumunda çözümle yöntemini,
yaklaşık % 32’si STCY’yi, % 26’sı karma yöntemini ve % 6,47’si ise ses yöntemini
kullanacağını belirtmiştir.
76
4.2. Görüşmelerden Elde Edilen Bulgular Araştırmada dört aşamada elde edilen bulgular aşama aşama sunulmuştur. Her
aşamadaki bulgular alt başlıklar halinde kategori yapılarak verilmiştir.
4.2.1. Hazırlık Aşamasına Ait Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular
Hazırlık aşamasının değerlendirilmesi için görüşme yapılan öğretmenlere ait
kişisel bilgiler tablo 59’da sunulmuştur.
Tablo 59: Görüşme Yapılan Öğretmenlere Ait Kişisel Bilgiler.
Cinsiyet Çalıştığı
okulun sed’i
1. sınıf
deneyimi
Hizmet
süresi
Mezun
olduğu okul
A-Erkek Orta 6 kez 9 yıl İktisat
B-Kadın Orta 8 kez 27 yıl Eğitim
C-Kadın Alt 1 kez 7 yıl Eğitim
D-Erkek Alt 1 kez 6 yıl Eğitim
E-Kadın Üst 7 kez 37 yıl Eğitim
F-Kadın Üst 5 kez 32 yıl Eğitim ensti.
G-Erkek Orta 4kez 5 yıl Eğitim sınıf
öğrt
Tablo 59’da görüldüğü üzere, görüşmeler 4 kadın ve 3 erkek olmak üzere toplam
7 öğretmenle yapılmıştır. Hazırlık aşaması görüşmeleri alt ve üst sosyo ekonomik
düzeydeki okullarda çalışan 2’şer, orta sosyo ekonomik düzeyden de 3 öğretmenle
yapılmıştır. Bu öğretmenlerden 1’i iktisat, diğerleri eğitim ile ilgili bir fakülteden
mezundur. Bütün öğretmenlerin hizmet süresinin 5 yıl ve daha fazla, 1. sınıf
öğretmenliği deneyimlerinin de en az 1 kez olduğu görülmektedir.
Öğretmenlerin hizmet içi eğitim alıp almadıklarına bakıldığında, 7
öğretmenden sadece 1’inin almadığı görülmüştür. Alınan eğitimi yeterli bulup
bulmadıkları sorulduğunda, öğretmenlerin tamamı yetersiz bulduklarını belirtmiştir.
Öğretmenlerin hizmet içi eğitime ilişkin görüşlerinin yakın olduğu, görüşlerin
yetersizlik temelinde birleştiği görülmektedir. Beş öğretmenin kursun süresini kısa
bulduğu, dört öğretmenin kursu verenlerin uzman olmadığını belirttikleri, yine dört
öğretmenin de ayrıntılı bir anlatımın yapılmadığını belirttikleri görülmüştür.
77
Öğretmenler hizmet içi eğitim kursunu yetersiz bulma gerekçelerini çeşitli şekillerde
ifade etmişlerdir.
“Örnek ders işlenişi yapılmalıydı. Yöntemin nasıl uygulanacağına dair ayrıntılı bir
eğitim verilmeliydi.” (B)
“Yöntemin tanıtımı yapılmadı. Daha uzun bir sürede tanıtılması gerekiyordu.” (F)
“Uygulamaya yönelik bir kurs olmalıydı. Seminerleri veren kişileri de yeterli
bulmadım. Seminerde sadece bu programın, eskisinden iyi olduğu empoze edilmeye
çalışıldı.” (G)
“Kursun verimli olması için öncelikle kursu verenlerin alanında yeterli olması
gerekirdi. Süre de kısaydı.” (C)
“Daha ayrıntılı anlatılmalı ve biraz daha uzun tutulmalıydı.” (D)
Hizmet içi eğitim kursunu yetersiz bulan öğretmenlere, başka kaynaklardan
yararlanıp yararlanmadıkları sorulduğunda, tüm öğretmenler evet cevabını vermiş ve
başka kaynaklardan bilgi edinme yoluna gittiklerini ifade etmişlerdir.
Görüşme yapılan öğretmenlerin tamamı yöntemle ilgili ulaşabildikleri kaynakları
edindiklerini belirtmişlerdir. Bir öğretmen bütün öğretmen kılavuz kitaplarını
edindiğini, iki öğretmen uzman kişilerin kitaplarına başvurduğunu, bir öğretmen de bu
yıl zümre öğretmenlerle önceki yıllardan daha fazla iletişim kurduğunu açıklamıştır.
İlk okuma ve yazma öğretimi için daha önce hangi yöntemleri kullandıkları
sorulduğunda, dört öğretmen sadece çözümleme yöntemini, üç öğretmen ise bunun
yanında karma yöntemini de kullandıklarını ifade etmişlerdir.
STCY’nin hazırlık aşamasının, diğer yöntemlerin hazırlık aşamasına göre farklı
hazırlıkları gerektirip gerektirmediği sorusuna yedi öğretmen de evet cevabını vermiştir.
Verilen cevaplara bakıldığında, öğretmen görüşlerinin, bitişik eğik yazı için yapılan
hazırlıklardaki farklılık ve uygun materyal ve kaynak yetersizliği etrafında toplandığı
görülmektedir. Dikkati çeken başka bir nokta da öğretmenlerin, görsel materyale olan
ihtiyacın arttığını belirtmeleridir. Bu hazırlıkların neler olduğu konusunda ise çeşitli
açıklamalar yapmışlardır.
“Bitişik eğik yazı harflerinin yazımı için çalışılması gerekir. Eğitim-öğretim
başlangıcında kaos yaşandı. Öğretmenler eski alışkanlıklarını bir tarafa bırakmalı ve
çok çalışmalıdırlar.” (A)
“Sınıf içi materyal çok az. Bu konuda hazırlık yapmak gerekiyor.” (B)
“Farklı görsel materyaller hazırlamak gerekiyor.” (C)
“Öğretmen çizgi çalışmaları için alıştırmalar yapmalı.” (E)
78
“Çizgi çalışmaları için yeni kaynak ihtiyacı oldu.” (F)
STCY’nin öğrenciler ve veliler için farklı hazırlıkları gerektirip
gerektirmediği sorusuna da görüşme yapılan bütün öğretmenler evet cevabını vermiştir.
Belirtilen görüşlerin bitişik eğik yazı yazma becerisi üzerinde odaklandığı
görülmektedir. Velilerin bitişik eğik yazıyı tanımaları ve çocuğuna yardım edebilmesi
için bu yazı karakterini bilmeleri gerektiği, öğrencilerin de eğik yazı karakterine uygun
çizgi, boyama vb. alıştırmaları yapması gibi hazırlık gerektiği belirtilmiştir. Bir
öğretmen ise velilerin müdahalesinin önlenmesi gerektiği konusuna vurgu yapmıştır.
Öğretmenler bu konudaki görüşlerini çeşitli şekillerde ifade etmişlerdir:
“Veliler farklı bir şekilde hazırlanmak zorundadırlar. Çizgi çalışmalarına
velilerin de hazırlanması gerekir. Veliler öğrencisine yardım etmek isterken
zorlanıyorlar.” (A)
“Veliler çözümleme yönteminin hazırlık aşaması için bilgiye sahiptiler. Bu
yöntem için velilerin de farklı hazırlıklar yapması gerekiyor. Bitişik eğik yazı için
çalışmalar yapmaları gerekiyor.” (B)
“Bu yıla kadar dik temel yazı ile eğitim yapıldığı için velilerin de bu konuda
bigili olması gerekiyor. Aksi halde öğretmenin hızını keser. Her yerde dik yazı gören
veli çocuğuna da öyle yardımcı oluyor.” (C)
“Velilerin müdahalesini engellemek gerekiyor. Veliler öğrenciyi kontrol etmeli,
yapmasını sağlamalı. Bu konuda hazırlanmaları gerekir.” (E)
“Velilerin bilgilendirilmesi gerekir. Velileri, el yazısı için kaynaklar alması
gerekir. Velilerin de eğitim-öğretime hazırlanması gerekir.” (F)
Öğretmenlere, STCY’nin hazırlık aşamasında kendilerini yeterli bulup
bulmadıkları sorulmuş, yedi öğretmenden beşi hazırlık aşamasında kendilerini yeterli
bulmadıklarını belirtmişlerdir. Kendilerini yeterli bulmayan öğretmenlerin tamamı en
belirgin yetersizlik nedeni olarak programın beklentilerinin süresini bilmemeyi, iki
öğretmen kaynak yetersizliği ve yine iki öğretmen bitişik eğik yazı konusunda
kendilerinde gördükleri eksikleri göstermişlerdir. Öğretmenler kendilerini yetersiz
buldukları konular hakkında da çeşitli açıklamalarda bulunmuşlardır:
“Kaynaklar yeterli değil. Yöntemin hangi basamağında ne kadar süre
geçirileceğine dair açıklamalar programda net değil.” (B)
“Neyi ne zaman vereceğimi bilmiyorum. El yazısını öğretme konusunda da
yeterli değilim.” (C)
79
“Kaynak yetersizliği ve beklentilerin ne ölçüde olduğunu bilememe konusunda
yetersiz buluyorum.” (E)
“Yöntemin aşamalarının süresini kestirememe konusunda kendimi yetersiz
buluyorum.” (F)
Bir diğer soruda öğretmenlere, uygulanan yöntemin hazırlık aşamasının yeni
sorunlar ya da kolaylıklar getirip getirmediği sorulmuştur. Görüşme yapılan bütün
öğretmenler, STCY nin hazırlık aşamasında yeni sorunlar getirdiği üzerinde fikir
belirtmişlerdir. Bulgulara bakıldığında en büyük sorunun, bitişik eğik yazıya dair
yapılan çizgi alıştırmalarındaki hazırlık olduğu görülmektedir. Bu sorunun özellikle el
yazısına yönelik hazır bulunuşluğun yetersizliğinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
Tümevarımın, her öğrenciye uygun bir yöntem olmadığını, sorunların sadece bu yıl
yaşanacağını, kaynak yetersizliğinin olduğunu belirten birer öğretmen olmuştur. Bu
konuda da yine çeşitli açıklamalarda bulunmuşlardır:
“Kolaylık değil sorun getirmektedir. Öğretmen kalabalık sınıflarda başarılı
olamıyor. Alıştırmalarda öğretmen yetersiz kalıyor. Öğretmenin öğrencilere önceki
yönteme göre daha fazla zaman ayırması gerekiyor.” (A)
“Kaynak yetersizliği var. Veliler bilgili olmadığı için sorun var ve dert
yanıyorlar.” (B)
“Çözümle yönteminde bütünden parçaya gitmek daha kolaydı. Tümevarım
yöntemi her öğrenciye uygun değil.” (C)
“Öğrenciler bitişik eğik yazıya uygun çizgi çalışmalarında zorlanıyorlar.” (D)
“Öğrenciler çizgi çalışmalarında zorlanıyorlar.” (F)
Öğretmenlerin, uygulanan yöntemin hazırlık aşamasındaki yardımcı ders araç-
gereçlerine başvurma ihtiyaçlarının düzeyine ilişkin soruya verilen cevaplar
incelendiğinde, öğretmenlerin yardımcı ders araç-gereçlerine başvurma ihtiyaçlarının
arttığı görülmektedir. Öğretmenlerin tamamı bu yönde fikir belirtmişlerdir. Özellikle
yöntemin ilk defa uygulanmasından, daha fazla fotokopi ihtiyacı olduğunu ve görsel
materyale daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir. Ders kitaplarının yetersiz
olduğunu söyleyen bir öğretmen bulunmaktadır.
Öğrencilerin, bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi çalışmalarında
zorlanıp zorlanmadıkları sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde, yedi öğretmenden
sadece biri öğrencilerin çizgi çalışmalarında zorlanmadıklarını belirtmiştir. Öğrencilerin
80
bitişik eğik yazıya uygun çizgi çalışmalarında zorlandıklarına dair görüşlerin, eğik ve
sürekli yazamama, çizgileri birleştirememe etrafında odaklandığı görülmektedir.
Öğretmenler öğrencilerin zorlandıkları konular hakkında aşağıdaki görüşleri ifade
etmişlerdir:
“Çizgi çalışmalarında eğiklik ve birleştirme konusunda zorlanıyorlar.
Öğrenciler bu konuda zorlandıkları için özgüven konusunda sıkıntı oluyor.” (A)
“Çizgilerin sarmal ve bitişik olması öğrencileri zorladı.” (B)
“Dairesel hareketleri ters yapma eğilimindedirler. Eğik yazmada sorun var.”
(C)
“Çizgileri birleştirmede çok sorun oluyor.” (F)
“Eğik yazmada ve kaslar gelişmediği için sürekli yazmada zorlanıyorlar.” (G)
Hangi yöntemin hazırlık aşamasının, ilk okuma ve yazma öğretimi için daha
uygun olduğu sorusuna, 5 öğretmen çözümleme, 2 öğretmen ise STCY cevabını
vermiştir. STCY nin hazırlık aşamasını ilk okuma için daha etkili bulan öğretmenler
bunu daha erken okur-yazar olmaya, öğrencilerin sesi daha kolay kavramalarına ve daha
kolay motive olmalarına bağlamışlardır. CÇY nin hazırlık aşamasını daha etkili bulan
öğretmenler ise öğrencilerin özellikle dik temel yazıya uygun çizgi çalışmalarında daha
az zorlanmalarına, bu yaş öğrencilerinin bütünü daha kolay algılamalarına
bağlamışlardır. Gerekçeleri sorulduğunda ise öğretmenlerin çeşitli açıklamalar yaptığı
görülmüştür:
“Çözümle yöntemindeki çalışmalarda üç, dört hareket vardı. El yazısına uygun
çalışmalarda çok farklı hareketler var. Çözümleme yöntemi ayrıca veliler için de daha
uygun.” (A)
“Çizgi çalışmaları için dik yazı daha uygun.” (B)
“Hangi konu olursa olsun, öğretilecek bir şeyin önce tamamını görüp sonra onu
parçalarına ayırmak daha mantıklıdır.” (C)
“STCY’de daha erken okumalarının öğrenciler için motive edici olduğunu
düşünüyorum.” (D)
“Çözümle yönteminde, harfleri yazmaya hazırlık için yapılan çizgilerde
birleşme olmadığı için öğrenciler zorlanmıyordu. El yazısında zorlanıyorlar.” (F)
Öğretmenlere ilk okuma ve yazma öğretiminde okumaya sesle, yazmaya ise
bitişik eğik yazı ile başlanmasını nasıl değerlendirdikleri sorulmuş, dört öğretmenin
81
okumaya sesle başlanmasını uygun gördükleri görülmüştür. Üç öğretmen ise okumaya
sesle başlanmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir. Yazmaya bitişik eğik yazı ile
başlanmasını ise beş öğretmen uygun bulmazken, iki öğretmenin uygun bulduğu
görülmüştür. Okumaya sesle başlanmasını uygun bulan öğretmenler gerekçe olarak,
öğrencilerin erken okumalarını ve özgüvenlerinin artmasını göstermişlerdir. Uygun
bulmayan öğretmenler ise öğrencilerin zorlanacaklarını ve sesle başlamanın öğrenci
özelliğine uygun olmadığını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin bu konudaki görüşleri
aşağıda sunulmuştur:
“Basit cümlelere ulaşılması daha kolay olduğu için öğrenciler okumaya
hevesleniyor. Ancak, öğrenciler bitişik eğik yazıda zorlandıkları için olumsuz
etkileniyorlar. Yazma hevesleri kırılıyor, eğitim ortamından uzaklaşıyor.” (A)
“Sesin, hecenin ve cümlenin aynı anda iç içe olmasının çocuklarda sorun
yaratacağını düşünüyorum. Bu süreçte öğrenciler dik temel yazı ile daha hızlı
yazıyorlardı. Yazma işlemine çok zaman ayırmak gerekiyor.” (B)
“Okumaya sesle başlanmasını uygun buluyorum ancak, el yazısı ile yazmaya
başlanmasını yanlış buluyorum. Öğrenciler zorlanıyor.” (D)
“Okumaya sesle başlanması uygun. Zaten öğretmenler ses yöntemini
kullanıyorlardı. Sesle okumaya başlamada okuma daha çabuk öğrenildiğinden,
özgüvenleri gelişiyor.” (E)
“Okumaya sesle başlanmasını, erken okumaya geçişi sağladığı için uygun
buluyorum. Yazmaya el yazısı ile başlanmasını uygun bulmuyorum. Öğrenciler
zorlanıyorlar.” (F)
Bitişik eğik yazı ile yazmaya başlanmasını uygun bulmayan öğretmenler,
öğrencilerin bu konuda zorlandıklarını belirtmiştir. Bu yazı karakterinde yazmaya çok
daha zaman ayırmak gerektiği, daha yavaş yazıldığı şeklinde de ifadeler
kullanmışlardır.
Öğretmenlere, “okuma-yazma öğreniyorum” ve “öğretmen kılavuz kitaplarını”
hazırlık aşaması için yeterli bulup bulmadıkları sorulduğunda, sadece bir öğretmenin
okuma-yazma öğreniyorum kitabını bu aşama için yeterli bulduğunu belirttiği
görülmüştür. Öğretmen kılavuz kitabını ise dört öğretmen yeterli, üç öğretmen yetersiz
bulmuştur. Öğretmen kılavuz kitabını yeterli bulan öğretmen sayısı dört iken, okuma-
yazma öğreniyorum kitabını yeterli bulan öğretmen sayısı birdir.
82
4.2.2. Sesi Hissetme ve Tanıma Aşaması Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular Sesi hissetme ve tanıma aşamasına ait görüşmeler 2005 yılı Aralık ayında
yapılmıştır. Bu aşamaya ait görüşme bulguları aşağıda alt başlıklar halinde
sunulmuştur.
4.2.2.1.Sesi Hissetme ve Tanıma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular
Öğretmenlere, öğrencilerinin verilen sesleri hissedip hissetmedikleri
sorulduğunda, yedi öğretmenden altısının evet, bir öğretmenin kısmen cevabını
verdikleri görülmüştür.
Öğretmenlere, öğrencilerin, içinde verilen sesin geçtiği ya da geçmediği varlık
isimlerini bulmakta zorluk çekip çekmedikleri sorulduğunda beş öğretmen
zorlanmadıklarını, iki öğretmen ise zorlandıklarını belirtmiştir. Öğretmenlerin
çoğunluğu öğrencilerin bu konuda zorlanmadıklarını belirtmiştir.
“Sesin geçtiği varlıklar, sesin başta, ortada ve sonda olmalarına göre
buldurulmaktadır. Öğrencileriniz hangisinde zorlanıyor?” sorusuna yedi öğretmenden
altısı, öğrencilerin sesin ortada olduğu kelimeleri bulmakta, bir öğretmen ise sonda olan
kelimeleri bulmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir. Hissettirilen sesin başta olduğu
kelimeleri bulmakta zorluk çektiklerine dair veriye ulaşılmamıştır.
Sesi hissettirme çalışmalarının gerekli olup olmadığı sorusuna yedi öğretmenden
altısı gerekli olduğunu, bir öğretmen ise gereksiz olduğunu belirtmiştir. Gereksiz gören
öğretmen gerekçe olarak, zaman kaybına neden olmasını, sürekli oyuna özendirmesini
ve öğrenciyi öğretim sürecinden uzaklaştırmasını göstermiştir. Sesi hissettirme
çalışmalarının gerekli olduğunu belirten öğretmenlerden altısı da bu sürecin okumaya
geçişi olumlu etkilediğini, iki öğretmen ek olarak kısa sürede okumaya geçişi
sağladığını, bir öğretmen yazma çalışmalarında öğrencinin eksik yazmasını önlediğini
ve okuma sırasında kelimeleri tam ve doğru okumasını sağladığını belirtmiştir. Bu
öğretmenlerden biri de sesi hissettirme çalışmalarının, öğrencilerin ilgilerini çektiğini ve
dikkatlerini toplamaya yardımcı olduğunu açıklamıştır. Öğretmenlerin bu konudaki
görüşleri şöyledir:
“Gerekli değildir. Zaman kaybına neden oluyor, sürekli oyuna özendiriyor,
öğretim sürecinden uzaklaştırıyor.” (A)
“Gereklidir. İlgilerini çekiyor, dikkatlerini daha iyi topluyor. Okumaya geçişi
olumlu etkiliyor.” (B)
83
Öğrencilerin bu süreçte sesleri okumadaki başarı oranları sorulduğunda üç
öğretmen bu başarı oranını % 100, iki öğretmen % 90, bir öğretmen % 98, bir öğretmen
% 80 ve bir öğretmen de % 65 olarak belirtmiştir. Sesleri okumadaki başarı oranını %
90 ve üstü olarak belirten öğretmenler bu oranı yeterli bulurken, % 80 ve % 65 olarak
belirten iki öğretmen de yetersiz bulduğunu, bu süreçte bu oranın % 100 olması
gerektiğini belirtmişlerdir. Programa göre, görüşme yapılan tarihte seslerin tamamının
kavratılmış olması beklenmektedir.
4.2.2.2. Sesli Okuma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular
Sesleri birleştirerek okumada sorun olup olmadığı sorulduğunda, beş öğretmen
öğrencilerin bu konuda sorun yaşadıklarını, iki öğretmen ise böyle bir sorun
yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Sorun yaşanmadığını belirten öğretmenlerden biri
öğrencilerin % 50’sinin sesleri tek tek okuyabildikleri halde kelimeleri
okuyamadıklarını, biri sesleri tek tek okuyup birleştirmeyi sonra yaptıklarını, biri
özellikle ünsüz harfler başta olunca öğrencilerin sesleri tek tek okuduklarını, biri ise göz
sıçramasının istenen düzeyde olmamasından dolayı sesleri birleştirmede sorun olduğunu
belirtmiştir.
Öğretmenlere göre, öğrencilerin çoğunluğu sesleri tek tek okuyabildikleri halde,
sesleri birleştirmede sorun yaşamaktadırlar. Bir öğretmen (F) bu konuda “öğrenciler
‘kalemler’ sözcüğündeki sesleri tek tek söyleyebilmekte, ancak bu sözcüğü bir defada
okuyamamaktadırlar.”şeklinde görüş ifade etmiştir.
Heceleyerek okuma olup olmadığı sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde,
sadece iki öğretmen heceleme yapılmadan sesli okumanın gerçekleştiğini belirtmiştir.
Bu öğretmenlerden biri dikte ve çok tekrarla heceleyerek okumanın önlendiğini
belirtmiştir. Diğer öğretmen ise daha dikkat çekici bir açıklama yapmıştır. “Heceleme
yok. Sözcüğü kavrayan öğrenci hecelemeden okuyor. Sözcüğü kavramayan ise sesten
okuduğu için yine hecelemeden okuyor.” Heceleyerek okumanın gerçekleştiğini ifade
eden beş öğretmenden üçü sesli okumada genel olarak heceleme olduğunu belirtmiş, iki
öğretmen heceleyerek okuma için % 40 ve % 13 oranlarını vermiştir.
Heceleyerek okumanın, ileride okuma hızı ve okuduğunu anlamayı nasıl
etkileyeceğine dair sorulan soruya verilen cevaplara bakıldığında, yedi öğretmenden
beşi, öğrencilerin şu anda heceleyerek okumalarının ileride okuma hızını olumsuz
etkilemeyeceğini, iki öğretmen ise olumsuz etkileyeceğini söylemiştir. Bu
öğretmenlerden üçü heceleyerek okumanın okuduğunu anlamayı olumsuz
84
etkilemeyeceğini söylerken, dört öğretmen okuduğunu anlamayı olumsuz etkileyeceğini
söylemiştir.
Öğretmenlere, öğrencilerinin ne kadarının verilen seslerden oluşan kelimeleri
okuyabildikleri sorulduğunda, alt sosyo ekonomik düzeydeki okulda görev yapan iki
öğretmen, verilen seslerle oluşan kelimeleri okuyabilen öğrenci oranlarını % 50 ve %
33, orta sosyo ekonomik düzeydeki okullardan birindeki bir öğretmen % 60, aynı sosyo-
ekonomik düzeydeki okuldan iki öğretmen ile üst sosyo-ekonomik düzeydeki okuldan
iki öğretmen öğrencilerin tamamı (% 100) olarak belirtmişlerdir.
Görüşmenin yapıldığı tarihte, (Aralık 2005) alt sosyo-ekonomik düzeydeki
okulda seslerin verilmesi tamamlanmamışken, diğer okullarda tamamlanmıştır. Soruda,
verilen seslerden oluşan kelimeleri okuma oranı sorulmuş, bütün seslerin verilip
verilmemesi dikkate alınmamıştır. Buna göre, alt sosyo ekonomik düzeydeki okuldaki
öğrencilerin yaklaşık yarısı verilen seslerden oluşan kelimeleri okuyabilirken, diğer
okullardaki öğrencilerin hemen hemen hepsi okuyabilmektedir.
Verilen sesleri tek tek okuyabilen ancak bu seslerden oluşan kelimeleri okumada
sorun yaşayan öğrenci olup olmadığı ve sorun varsa nedenleri sorulduğunda, yine alt
sosyo ekonomik düzeydeki okuldan iki öğretmen ile orta sosyo ekonomik düzeydeki
okuldan bir öğretmen böyle bir sorunun olduğunu belirtmişlerdir. Bu üç öğretmen
sorunun nedeni olarak da aşağıdaki görüşleri ifade etmişlerdir:
“Velilerin sesleri yanlış öğretmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca sınıf kalabalık
olduğu için ve gelişimi iyi olmayan öğrencilerde bu sorun var.” (A)
“Öğrencilerin % 70’i sesleri bildiği halde birleştiremiyor. Sesten sonra daha
çok cümle verildiği için öğrenciler birleştiremiyor. Hece çalışmalarının daha ağırlıklı
bir şekilde yapılması gerekir.”(C)
“Sesleri birleştiremeyen öğrenci oranı sınıfın % 20’si kadardır. Öğrenci seslerin
birlikte okunuşunun kuralını kavrayamıyor.”(D)
Öğretmenlere, öğrencilerinin ne kadarının bekledikleri ölçüde bir okur-yazarlık
becerisi kazandıkları sorulmuş, sadece üst sosyo-ekonomik düzeydeki okulda görev
yapan iki öğretmen öğrencilerin tamamının bekledikleri ölçüde okur yazar oldukları
cevabını vermiştir. Diğer okullardaki beş öğretmen de % 50 ve altında oranlar
vermişlerdir. Daha önceki bulgularda, öğrencilerin tamamı bütün kelimeleri okuyor
diyen iki öğretmen, bu soruda öğrencilerinin bekledikleri okur-yazarlık düzeyinde
olmadıklarına dair fikir belirtmişlerdir. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulda görev
85
yapan bir öğretmen, öğrencilerinin % 50’sinin beklediği ölçüde bir okur-yazarlık
düzeyinde olduğunu belirtmiş ve bu sorunu yönteme bağlamıştır.
. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen dışındaki diğer
öğretmenler daha önce, öğrencilerin tamamına yakınının verilen seslerden oluşan
kelimeleri okuyabildiklerini belirtmişlerdir. Ancak bu soruda, sadece üst sosyo
ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen, öğrencilerinin bekledikleri bir okur-
yazarlık düzeyinde olduklarını belirtmiştir.
Sesli okumada ses ya da kelime atlama problemi yaşanıp yaşanmadığı
sorulduğunda, dört öğretmen bu problemin yaşanmadığını, üç öğretmen ise kısmen
böyle bir problem yaşandığını belirtmiştir. Öğretmenler bu konuda şu açıklamaları
yapmışlardır:
“Bazen ses atlama oluyor. Genellikle kelime sonlarındaki harfleri okumayan
öğrenciler var. ‘Treni’ sözcüğü, ‘tren’ diye okunabiliyor.”(A)
“Kelime atlama yok ama ses atlama olabiliyor. ‘kitaplarınız’ sözcüğü,
‘kitapların’ ya da ‘kitapları’ şeklinde okunabiliyor.”(F)
Sesli okumada kelime, hece ya da ses ekleme olup olmadığı sorusuna verilen
cevaplar incelendiğinde üç öğretmen kısmen böyle bir sorunun olduğunu belirtmiş ve
buna ait görüşlerini aşağıdaki gibi ifade etmişlerdir:
“% 10 oranında harf ve hece ekleme yapan var. “Kitap al, gel.” cümlesini
“kitap al da gel.” şeklinde okuyabiliyorlar.”(B)
“Kelime ekleme oluyor bazen. Daha önce okuduğu bir cümledeki sözcüğü, o
sözcüğün olmadığı bir cümlede söyleyebiliyor.”(D)
“Hece ekleme olabiliyor. “kapı açık” cümlesi, “kapı açıktı” şeklinde
okunabiliyor.”(E)
Programın beklentisi ile öğretmenlerin beklentisinin örtüşüp örtüşmediği
sorusuna üç öğretmen örtüştüğünü, dört öğretmen ise örtüşmediğini belirtmiştir.
Programın beklentisinin kendi beklentileriyle örtüşmediğini belirten öğretmenler
görüşlerini aşağıdaki gibi belirtmişlerdir:
“Programın beklentisinin % 50’si sınıfımda gerçekleşmiş durumda.”(A)
“Şu aşamada % 90 olması gereken okur-yazarlık sadece % 30 civarındadır.”(C)
“Programa göre 1 aylık bir sarkma söz konusu.”(G)
“Şu an % 100 olması gereken okur-yazarlık oranı sadece % 50’dir.”(D)
86
4.2.2.3. Öğrencilerin Bitişik Eğik Yazı Yazma Becerileri Hakkındaki Görüşlere
İlişkin Bulgular Öğretmenlere, öğrencilerin yazmada en çok zorlandıkları harfler sorulmuş,
görüşme yapılan öğretmenlerin tamamı r harfini, öğrencilerin yazmada en çok
zorlandıkları harfler arasında göstermiştir. Öğretmenlerden dördü n, dördü k, üçü s,
ikisi f ve ikisi de j harfini en zor yazılan harfler arasında göstermiştir. Öğretmenlere
göre öğrencilerin yazmada zorlandıkları harfler küçük r, n, k, s, f ve j harfleridir.
Öğretmenler, zor yazılan büyük harflerden örnek vermemiştir.
En kolay yazılabilen harflerin hangileri olduğuna dair sorulan soruya verilen
cevaplara bakıldığında öğretmenlerin tamamı e ve l harflerini en kolay yazılan harfler
olarak göstermiştir. Bunun yanında altı öğretmen o, dört öğretmen a ve üç öğretmen i
harfini kolay yazılan harfler olarak belirtmiştir. Buna göre öğrenciler tarafından en
kolay yazılabilen harfler e, l, o, a ve i küçük harfleridir. Öğretmenler yine büyük
harflerden örnek vermemiştir.
Öğretmenlerden, eski ve yeni öğrencilerinin yazma becerilerini karşılaştırmaları
istenmiş, öğrencileri hangi yazı karakterinde (El yazısı, dik yazı) daha başarılı
buldukları sorulmuştur. Cevaplar incelendiğinde altı öğretmen öğrencileri dik temel
yazıda, bir öğretmen ise bitişik eğik yazıda başarılı bulduğunu belirtmiştir.
Öğrencileri dik temel yazıda daha başarılı bulan öğretmenlerden biri,
öğrencilerin dik temel yazıyı daha kolay öğrendiklerini ancak, bitişik eğik yazının
kuralına uygun yazılabilmesi durumunda daha estetik olduğunu belirtmiştir. Öğrencileri
dik temel yazıda daha başarılı bulan öğretmenlerden ikisi öğrencilerin, ana sınıfı
eğitimlerinde dik temel yazıya uygun hazırlık çalışmaları yaptıklarından, bitişik eğik
yazıda zorlandıklarını belirtmiştir. İki öğretmen, harflerin birleştirilmelerinde sorun
olduğu için bitişik eğik yazıda başarısızlık olduğunu, bir öğretmen, dik temel yazıda
eğitim-öğretim yılı başında yazı becerisinin kavratıldığını, bitişik eğik yazıda ise her
defasında başa dönme zorunluluğundan sorun olduğu görüşünü ortaya koymuştur.
Öğrencileri bitişik eğik yazıda başarılı bulan öğretmen (D):
“Öğrenciler bitişik eğik yazıda daha başarılılar. Ancak, seslerin yazımı 2 aylık
bir sürede kavratıldı. Bitişik eğik yazı becerisi daha geç kavranıyor ama daha güzel
yazıyorlar. Harflerin sarmal oluşu öğrencilere daha uygun geliyor.” şeklinde görüş
87
belirtmiştir. Öğrencileri dik temel yazıda başarılı bulan öğretmenlerden biri de
gerekçesini (G): “Bitişik eğik yazı belli bir beceriyi gerektirirken, dik temel harflerde
böyle bir beceriye gerek duyulmuyor. Dik temel yazıda, harflerin büyük ya da küçük
punto ile yazılması daha kolay oluyor.” şeklinde ifade etmiştir.
Öğretmenlerden öğrencilerinin yazılarını değerlendirmeleri istendiğinde yedi
öğretmenden üçü öğrencilerin yazılarının güzel ama dik olduğunu, iki öğretmen standart
olduğunu, bir öğretmen yazılarını estetik bulmadığını, bir öğretmen de öğrencilerin %
70’inin vasat bir yazıları olduğunu belirtmiştir. Bulgulara göre öğrencilerin çoğunluğu
güzel yazı yazabildikleri halde eğik yazmada sorun yaşamaktadır. Öğrencilerin
yazılarını estetik bulmayan öğretmenler, bu sorunun kendilerinden kaynaklanabileceğini
ifade etmişlerdir.
Çizgilerden taşırarak yazma oranı sorulduğunda da bütün öğretmenler
öğrencilerinin % 15 ila % 30’unun taşırarak yazdıklarını ifade etmişlerdir. Harflerin yan
yana diziminde (kelime yazımında) ayrıklık ya da bitişiklik olup olmadığı sorusuna
verilen cevaplara bakıldığında ise üç öğretmen ayrıklık ya da bitişiklik sorunun
olmadığını, dört öğretmen de kısmen ayrılık ve bağlantıların gereğinden fazla uzun
olduğunu, bitişiklik sorununun olmadığını belirtmiştir.
Öğrencilerinin defter kullanımlarını değerlendirmelerine yönelik sorulan soruya
verilen cevaplara bakıldığında, sadece iki öğretmenin öğrencilerin defter kullanımlarını
düzenli buldukları görülmüştür. Beş öğretmen ise öğrencilerin defter kullanımlarını
kısmen düzensiz bulduklarını belirtmiştir. Bir öğretmen bu konuda görüş belirtmiş ve
düzensizliğin nedenini aileye bağlamıştır.
4.2.2.4. STCY Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlerden STCY ile CÇY’yi karşılaştırmaları halinde hangi yöntemi daha
başarılı bulduklarını gerekçeleriyle belirtmeleri istenmiş, öğretmenler bu konuda çeşitli
görüşler ifade etmişlerdir. Görüşme yapılan yedi öğretmenden dördü STCY’yi, üç
öğretmen ise CÇY’yi ilk okuma yazma öğretimi için uygun bulmuştur. Yöntem
tercihinin kendilerine bırakılması durumunda yine aynı öğretmenler, ilk okuma yazma
öğretimi için uygun buldukları yöntemi kullanacaklarını belirtmişlerdir. İlk okuma ve
yazma için CÇY’yi başarılı bulan öğretmenlerden ikisi orta, biri ise alt sosyo-ekonomik
düzeydeki okulda çalışmaktadır. STCY’yi başarılı bulan öğretmenlerden ise biri orta,
biri alt ve ikisi üst sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışmaktadır.
88
STCY’yi başarılı bulan öğretmenler STCY’nin ezberden okumayı önlediğini,
okuma yazmanın daha kolay ve erken öğretildiğini, çocuğun özgüvenini ve
motivasyonunu arttırdığını ifade etmişlerdir. CÇY’yi başarılı bulan üç öğretmen de bu
yöntemin okuma hızı açısından daha uygun ve dolayısıyla anlamanın da daha iyi
olduğunu belirtmiştir. CÇY’yi başarılı bulan öğretmenlerden biri öğrencilerin STCY ile
okuma yazma öğrendiklerinde severek okumadıklarını ve sıkıldıklarını belirtmiştir.
STCY’yi ne ölçüde uyguladıkları sorusuna verilen cevaplara bakıldığında, yedi
öğretmenden altısının yöntemi tam anlamıyla uyguladığını, birinin uygulamadığını
belirttiği görülmüştür. Uygulayamama nedenini de “Tam olarak uygulayamamam
programdan değil, benden kaynaklanıyor. Öğrencilerin ilgi ve dikkatlerinin yetersiz
olması bu sorunu doğuruyor.”(A) şeklinde ifade etmiştir.
Öğretmenlere ilk okuma ve yazma öğretimi sürecinde STCY dışında bir yöntem
kullanıp kullanmadıkları sorulduğunda ise öğretmenlerin tamamı okuma yazma
öğretiminde STCY dışında bir yöntem kullanmadığını ifade etmiştir.
STCY ilk defa uygulandığı için, öğretmenlere kaygı durumları ve varsa kaygı
duyma nedenleri sorulmuş, dört öğretmen başlangıçta kaygılı olduklarını ancak şu an
kaygı duymadıklarını belirtmiştir. Bunu da yöntem konusunda yeterli bilgiye sahip
olmamaya bağlamışlardır. İki öğretmen başlangıçta kaygılı olduğunu ve halen kaygı
taşıdığını belirtmiştir. Bu öğretmenlerden biri, şu anda istenilen aşamada olmamayı
halen taşıdığı kaygı nedeni olarak göstermiştir. Diğer öğretmen ise neden olarak
öğrencilerin okumaya karşı olumlu ve hevesli bir tutum geliştirmeyecek oluşlarını
göstermiştir. Görüşme yapılan öğretmenlerden biri de kaygı durumunu, “Başlangıçta
kaygılı değildim ancak şu an kaygılıyım. Çalışmalarda geri kalan (sesleri
birleştiremeyen, alamayan) öğrencilerde kopma oluyor.”(D) şeklinde ifade etmiştir.
Birinci sınıf öğretmenleriyle yapılan yapılandırılmamış görüşmelerde,
STCY’nin, öğrencilerin dikkatlerini azalttığına dair ifadelere tanık olunmuş ve görüşme
yapılan öğretmenlerden bu konuyu değerlendirmeleri istenmiştir. Dört öğretmen, STCY
ile ilk okuma yazma öğretiminde öğrencilerin dikkatlerinin azaldığını, iki öğretmen
değişmediğini, bir öğretmen ise arttığını belirtmiştir. Öğrencilerin dikkatlerinin arttığını
belirten öğretmen bunu, görsellerin çokça kullanılmasına bağlamıştır. Dikkatleri azaldı
diyen öğretmenler gerekçelerini aşağıdaki gibi ifade etmişlerdir:
“Dikkatleri çok azaldı. Dikkat toplamada büyük sorun var. Öğrenciler çok aktif
hale geldi. Bu da öğrencilerin kendi aralarında konuşmalarına neden oluyor.”(A)
“Sesten gidildiği için öğrenciler sıkılıyor.”(C)
89
“Cümle yönteminde çocuğun bildiğinden yola çıkıldığı için öğrenci katılımı
artıyordu.”(G)
4.2.3. Sesten Hece, Heceden Kelime ve Kelimelerden Cümle Oluşturma Aşamasına
Ait Görüşlere İlişkin Bulgular Bu aşama için görüşmeler 2006 yılı Mart ayında yapılmış ve görüşme bulguları
aşağıda alt başlıklar halinde sunulmuştur.
4.2.3.1. Sesi Okuma, Sesten Hece, Heceden Kelime ve Kelimelerden Cümle
Oluşturma Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlerin, öğrencilerinin ne kadarının verilen sesleri okuyabildiklerine dair
sorulan soruya verdikleri cevaplar incelendiğinde, yedi öğretmenden ikisi üst ve ikisi
orta sosyo-ekonomik düzeydeki okuldan olmak üzere, dördü öğrencilerin tamamının
bütün sesleri tanıdıklarını belirtmiştir. İkisi alt ve biri orta sosyo-ekonomik düzeydeki
okuldan üç öğretmen, seslerin tamamını tanıyan öğrenci oranlarını % 90 (ikisi) ve % 80
(biri) olarak belirtmiştir.
Bulgulara göre görüşme yapılan tarihte (Mart 2006), alt sosyo-ekonomik
düzeydeki okulda okuyan öğrencilerden seslerin tamamını tanımayan öğrenci varken,
diğer okullarda sesleri tanımayan öğrenci yoktur.
Sesleri okuyabilen ancak, seslerden heceler oluşturamayan öğrenciler olup
olmadığı sorulduğunda, sadece alt sosyo ekonomik düzeydeki okulda çalışan 1
öğretmen, öğrencilerin % 30’unun sesleri birleştiremediğini belirtmiştir. Bu öğretmen
bu konudaki görüşünü aşağıdaki gibi ifade etmiştir:
“Sesleri söyleyip birleştiremeyen öğrenci oranı % 30’dur. Bu öğrenciler s, e, s
seslerini tek tek söylüyor ama “ses” diyemiyor.”(C)
Bulgulara göre öğrencilerin sesleri birleştirerek okumada sorun yaşamadıkları
sonucuna varılabilir.
Bildikleri seslerden oluşan heceleri okudukları halde bu hecelerden oluşan
kelimeleri okuyamayan öğrenciler olup olmadığının değerlendirilmesi istendiğinde,
sadece alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen bu durumda
öğrenciler olduklarını, bu öğretmenlerden biri öğrencilerin % 20’sinin, diğer öğretmen
ise % 25’inin öğrencilerin bu durumda olduklarını ifade etmiştir. Bu konudaki görüşleri
de aşağıda sunulmuştur:
90
“Öğrencilerin % 20’si heceleri söylediği halde bu heceleri birleştiremiyor. Aynı
hecelerden oluşan kelimeyi okuyamıyor.”(C)
“Bu tür öğrencilerin oranı % 25’tir. Heceleri birleştirip kelime üretemiyorlar.
Kalem kelimesindeki “ka” hecesini başka bir yerde farklı algılayabiliyorlar.”(D)
4.2.3.2 Öğrencilerin Sesli Okuma Becerileri Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlerden, öğrencilerin okuma hızlarını değerlendirmeleri istendiğinde,
üst sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen öğrencilerin okuma hızları
için gayet iyi derken, orta ve alt sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan beş
öğretmen öğrencilerin okuma hızları için yavaş ifadesini kullanmışlardır. Bu konuda
farklı açıklamalar yapan öğretmenlere ait görüşler aşağıda sunulmuştur:
“Okuma hızları çok iyi sayılmaz. Okuma hızlarının yavaş olduğunu ve bunun
yöntemden kaynaklandığını düşünüyorum.”(A)
“Cümle yöntemine göre daha yavaş okuyorlar.”(B)
“Şu an yavaş okuyorlar. Öğrencilerin % 20’si iyi okurken, geriye kalan
öğrenciler ise durarak, düşünerek okuyor.”(D)
Öğrencilerin sesli okuma çalışmalarında harf, hece, kelime atlayıp
atlamadıklarına yönelik sorulan soruya altı öğretmen böyle bir sorun olmadığı şeklinde
cevap vermiştir. Bu konuda bir öğretmen; “Bazen kelimenin son hecesinin okunmadığı
oluyor. ‘Elmalar’ kelimesi, elma şeklinde okunabiliyor.”(D) şeklinde yanıt vermiştir.
Öğrencilerin sesli okumada harf karıştırıp karıştırmadıkları (Harfi başka harf
olarak seslendirme) sorusuna bütün öğretmenler böyle bir sorun olmadığı cevabını
vermişlerdir.
“Öğrencileriniz metinleri sesli okurken heceliyorlar mı?” sorusuna üç öğretmen
hecelemeden okuma olduğu cevabını vermiş, diğer dört öğretmen ise heceleyerek
okuyan öğrenci oranlarını % 50, % 40, % 35 ve % 10 olarak ifade etmişlerdir.
Öğretmenlerin, öğrencilerinin okuduklarını anlama becerilerine ilişkin soruya
verdikleri cevaplara bakıldığında, dört öğretmen öğrencilerin okuduklarını anladıklarını
belirtmiştir. Bu öğretmenler, öğrencilerin okuduklarından dönüt verebildikleri ve
okuduklarını anlatabildikleri fikrine yakın görüş belirtmişlerdir. Öğrencilerin
okuduklarını anlamakta zorluk çektikleri düşüncesinde olan üç öğretmen ise bu konuda
aşağıdaki görüşleri ifade etmişlerdir:
91
“Okuma hızları düşük olduğu için, okuduklarını istenen düzeyde anlamadıklarını
düşünüyorum. Metni bir defa okuduklarında metinle ilgili dönüt almada yetersizlik
var.”(A)
“Öğrencilerin ancak % 30’u okuduğunu anlıyor. Yavaş okuma olduğu için
anlama gerçekleşmiyor.”(C)
“Bir cümleyi anlayabiliyorlar ancak, metnin vermek istediğini genelde
anlamıyorlar.”(D)
Öğrencilerinin okuduklarını anlamakta zorluk çektiklerini ifade eden
öğretmenler, temelde bu sorunu öğrencilerin okuma hızlarının düşüklüğüne
bağlamışlardır
Öğrencilerin ne kadarının öğretmenlerin beklentisi düzeyinde okur-yazar
olduklarına dair sorulan soruya verilen cevaplar incelendiğinde, yedi öğretmenden
dördü bu beklentinin karşılandığına dair fikir belirtmiştir. Üç öğretmen ise bu konuda
çeşitli cevaplar vermiştir:
“Okuma hızı anlamında öğrencilerin % 75’i beklediğim düzeydedir.”(B)
“Öğrencilerin % 50’si beklediğim düzeyde, % 50’sini ise fire kabul
ediyorum.”(C)
“Öğrencilerin % 50’si beklediğim ölçüde okuyor.”(G)
Bulgulara bakıldığında üç öğretmen, öğrencilerinin beklentilerinin altında bir
okur-yazarlık becerisi kazandıklarını ifade etmiştir. Beklentilerinin altında okuma
becerisi olduğunu belirten üç öğretmenden ikisi alt, biri orta sosyo-ekonomik düzeydeki
okulda çalışmaktadır. Orta sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışan öğretmen, başka
bir soruya verdiği cevapta öğrencilerinin tamamının okur-yazar olduğunu belirtmiştir.
Bu öğretmen öğrencilerinin % 50’sinin beklentisi düzeyinde okur-yazarlık becerisi
kazandığını belirtmiştir. Bu görüşü ifade eden öğretmen, öğrencilerin okuma hızlarını
düşük bulmaktadır.
Programda öngörülenler ile öğretmenlerin beklentilerinin örtüşüp örtüşmediği
sorulduğunda, yedi öğretmenden beşi örtüştüğünü, ikisi ise örtüşmediğini ifade etmiştir.
Programın beklentisinin kendi beklentileri ile örtüştüğünü belirten öğretmenler,
programın öngördüğü çalışmaları yapabildiklerini ve beklenen sürede okur-yazar
olunduğu açıklamalarını yapmışlardır. Programın beklentisinin uygulama ile
örtüşmediğini belirten öğretmenler ise aşağıdaki görüşleri ifade etmişlerdir:
“Örtüşmüyor. Program bu koşullarda uygulanamıyor. Öğrencilerin alt yapıları
uygun değil.”(C)
92
“Örtüşmüyor. Programın öngördüğü sürede ve öğrenci sayısında okur-yazarlık
oluşmadı.”(D)
Programın beklentisinin gerçekleşmediği yönünde fikir belirten iki öğretmen de
alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışmaktadır.
Öğretmenlere “öğrencileriniz doğru heceleme yapabiliyorlar mı?” sorusu
sorulmuş ve iki öğretmenin yapabiliyorlar, beş öğretmenin ise sorun var dediği
görülmüştür. Sorun olduğunu belirten öğretmenler çeşitli görüşler ifade etmişlerdir:
“Doğru heceleme yapamıyorlar. ‘Size’ kelimesini ‘siz-e’ diye
heceleyebiliyorlar.”(B)
“Bu konuda sorun var. ‘kalem’ kelimesi ‘kal-em’ diye heceleniyor. Kelime
toptan okununca düzeliyor. Bunu da yöntemin getirdiği sorun olarak görüyorum. (C)
“Öğrencilerin % 40’ı bu konuda sorun yaşıyor.”(D)
“Büyük çoğunluğu yapabiliyor ancak, sesten gidildiği için biraz sorun var.
Heceleri yanlış bölme söz konusu. ‘Ele’ sözcüğünü ‘el-e’ şeklinde heceleyen öğrenciler
var.”(F)
“Doğru hecelemede problem var. Çok uğraşılması gerekiyor.”(G)
4.2.3.3. STCY Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlere, “varsa ses temelli cümle yönteminin üstünlüklerini belirtir
misiniz?” diye sorulmuş ve çeşitli cevaplar alınmıştır. Beş öğretmen öğrencilerin bu
yöntemle daha kısa bir sürede okur-yazar olduklarını, üç öğretmen uygulamasının daha
kolay olduğunu belirtmiştir. Verilen diğer cevaplar aşağıda sunulmuştur:
“Daha kısa sürede okumaya geçişe olanak sağlıyor. Belli bir süreçten öğrenci
kendi kendine öğrenebiliyor. Bu yöntemin öğrencilerde yazma isteği uyandırdığını
düşünüyorum.”(A)
“Daha erken okur-yazarlığa geçiliyor ancak, uygulaması daha zor.”(B)
“Uygulaması daha kolay.”(C)
“Zamandan kazandırıyor ve okuma daha kolay gerçekleşiyor. Çocuğun,
bilgilerini yapılandırmasını sağlıyor, yaratıcılığa uygun.”(E)
“Erken okumaya geçmelerini sağlıyor. Okuma hevesi kazandırdığını
düşünüyorum.”(F)
“Öğretmen açısından uygulaması daha kolay ve daha erken okur-yazarlığa
ulaşılıyor.”(G)
93
Bulgulara göre öğretmenler, erken okur-yazarlığa geçişi sağlaması ve
uygulamasının kolay olmasını, STCY’nin üstünlüğü olarak kabul etmektedirler.
“STCY’nin eksikleri varsa açıklar mısınız?” sorusuna bir öğretmen yöntemin
eksikleri olduğunu düşünmediğini cevabını verirken, altı öğretmen bu konuda çeşitli
sorunlara değinmiştir. Bu sorunların da okuma hızları, noktalama ve yazım kuralarını
kavratmayla ilgili olduğu görülmüştür. Bu sorunlara ilişkin öğretmen görüşleri aşağıda
sunulmuştur:
“Okuma hızını düşürdüğünü ve bu yöntemin ilk okuma ve yazma öğretimi süreci
başında dikkat eksikliğine yol açtığını düşünüyorum.”(A)
“Sesten gidiliyor olması, noktalama işaretlerini, özel isim yazım kuralını ve
cümlenin baş harfini büyük yazma gibi kuralları kavratmada sorun oluyor.”(B)
“Öğrenmeyi güçleştiriyor, kafa karıştırıyor. Bu yöntem öğrenciler arasındaki
seviye farkını açıyor.”(D)
“Bu yöntemde noktalama ve imla kurallarını kavratmada sorun görüyorum.
CÇY’de noktalama işaretleri daha kolay kavratılıyordu. STCY’de ayrıca cümle
kavramının da kavratılması zor oluyor.”(F)
“Kelime, cümle, hece, cümlenin baş harfinin büyük olması gibi kuraların
kavratılması daha zor.”(G)
Öğretmenlerin STCY’nin eksiklikleri hakkındaki görüşleri daha çok noktalama
işaretlerinin, cümlenin baş harfinin büyük olması kuralının ve hece, kelime, cümle
kavramlarının kavratılmasının zorluğu etrafında toplanmıştır.
Bir diğer soruda ise öğretmenlerden STCY’yi daha önce uyguladıkları CÇY’ile
karşılaştırmaları istenmiş ve verilen cevapların daha çok okuma hızı üzerinde
odaklandığı görülmüştür. Öğretmenler bu konudaki görüşlerini aşağıdaki gibi ifade
etmişlerdir:
“Sadece okuma hızlarında bir yavaşlama olduğunu görüyorum.”(A)
“CÇY’de okuma hızı ve buna paralel anlama daha iyiydi.”(B)
“STCY okuma hızını düşürüyor. Ezbere öğrenmeye neden oluyor.”(C)
“Cümle yöntemi daha sadeydi. Çok fazla kelime verme gereğinden çocuk
okumayı öğrenmede sorun yaşıyor.”(D)
“CÇY’yi STCY’ye tercih ederim.”(G)
Öğretmenlerden, STCY’nin okuma hızı üzerindeki etkisini CÇY ile
karşılaştırmaları istendiğinde yedi öğretmenden dördü STCY’nin okuma hızını
94
düşürdüğünü, üç öğretmen ise okuma hızlarında CÇY’ye göre bir farklılık olmadığını
belirtmiştir.
Öğretmenlere, yöntem tercihinin kendilerine bırakılması durumunda hangi
yöntemi tercih edecekleri sorulduğunda dört öğretmen CÇY’yi, üç öğretmen ise
STCY’yi kullanacağını belirtmiştir. Daha önceki görüşmede STCY’yi tercih edeceğini
ifade eden bir öğretmen (D) bu aşamada yöntem tercihini CÇY olarak değiştirmiştir.
Öğretmenlerin genellikle yöntem tercih nedenlerinin benzer olduğu görülmektedir.
CÇY’yi tercih eden öğretmenlerin, noktalama ve yazım kurallarının kolay kavratılması,
okuma hızının iyi olması, doğru hecelemenin kolay kavratılması, yöntemin sade olması
gibi gerekçeler belirttikleri görülmüştür. STCY’yi tercih ederim diyen öğretmenler ise
gerekçe olarak erken okur-yazar olunmasını göstermişlerdir. Bu öğretmenler tercih
nedenlerini aşağıda sunulduğu şekillerde açıklamışlardır:
“STCY’yi kullanırım. Çünkü okur-yazarlığa daha erken geçiliyor, bu da veliler
ve öğrenciler üzerinde olumlu etki yapıyor.”(A)
“CÇY’yi tercih ederim. Okuma hızları daha iyi, noktalama işaretlerinin
kavratılması, heceleri doğru bölme daha kolay kavratılıyordu.”(B)
“CÇY’yi tercih ederim. Heceleme doğru oluyor, hızlı okuma var, kelimeyi yanlış
okuma az, noktalama işaretlerinin kavratılması daha kolay, dikte çalışmalarında harf
eksiği daha az görülüyor. STCY’ye devam edilecekse de sesli harflerin başta verilmesi
gerekir.”(C)
“CÇY’yi tercih ederim. Okuma-yazma daha sade, kolay ve çabuk
gerçekleşiyordu.”(D)
“STCY’yi kullanırım. Yararına inanıyorum. Zamandan kazandırıyor, okuma
daha kolay gerçekleşiyor, yaratıcılığa ve yapılandırmaya uygun bir yöntem.”(E)
“STCY’yi kullanırım. Ancak bitişik eğik yazı taraftarı değilim.”(F)
“CÇY’yi kullanırım. Okuma hızı ve anlama daha yüksek. Noktalama ve yazım
kuralları daha kolay kavratılıyordu.”(G)
4.2.3.4. Öğrencilerin Yazı Becerileri Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlere, öğrencilerin dikte çalışmalarındaki becerilerini değerlendirmeleri
için sorulan soruya üç öğretmen sorun olmadığını, dört öğretmen ise genellikle harf
eksiği görüldüğü şeklinde yanıt vermiştir. Hece ya da kelime eksiği görülmediği
anlaşılmıştır. Dikte çalışmalarında eksik görüldüğünü belirten öğretmenler aşağıdaki
gibi açıklamalarda bulunmuşlardır.
95
“Kelimelerin son harfinin unutulduğu oluyor. Özellikle sesli harflerin
unutulduğu oluyor.”(A)
“Çok sık olarak harf eksiği olduğu görülüyor. Özellikle sesli harflerin eksik
yazılması söz konusu. Kerim sözcüğü “Krm” şeklinde yazılabiliyor.”(C)
“Bazen eksiklik görülüyor. Sesli harflerin yazımında eksik var. “Kalem”
kelimesi “kalm” şeklinde yazılabiliyor.”(D)
“Harf ekleme ve harf eksiği görülebiliyor. Sesli harf ekleme veya eksiği
görülebiliyor.”(G)
Bulgulara göre, dikte çalışmalarında hece ve kelime eksikliği görülmezken, harf
eksiğinin olduğu görülmüştür. Özellikle ünlülerin eksik yazılmasından kaynaklanan bir
sorunun olduğu göze çarpmaktadır.
Öğrencilerin yazmada en çok zorlandığı harflerin hangileri olduğu
sorulduğunda, öğretmenlerin farklı cevaplar verdiği görülmüştür. Zor yazılan harfler r,
n, s, y, f, z, p, b, ve büyük S olarak belirtilmiştir. Bunlardan n, s ve r harflerini
üç öğretmen, f harfini iki öğretmen, p, b, y, z büyük S harflerini ise birer öğretmen
zor yazılan harf olarak belirtmiştir. Bir önceki görüşmede elde edilen bulgulara göre en
zor yazılan harflerin r, n, k, s, f ve j olduğuna bakıldığında r, n, s ve f harflerinin
her iki görüşmede de zor yazılan harfler açısından ortak olduğu görülmektedir.
Öğretmenlerden, öğrencilerinin yazılarını eğiklik, harflerin yazım yönü ve satır
aralığına yazma gibi kriterler açısından değerlendirmeleri istenmiş ve öğretmenlerin
çoğunluğunun olumlu yönde cevap verdiği görülmüştür. İki öğretmen öğrencilerinin
yazılarının istedikleri gibi olmadığını belirtmiştir. Öğretmenler, öğrencilerin yazıları
hakkındaki görüşlerini aşağıdaki gibi belirtmişlerdir:
“Biraz dik yazıyorlar. Bunun dışında kuralına uygun yazıyorlar.”(B)
“Yazılarını estetik bulmuyorum. Dik yazıyorlar. Yazım yönü doğru ancak, satır
aralığına yazmada taşmalar oturmamalar söz konusu. Yazılar giderek düzensizleşiyor.
Bunu da kendimin bitişik eğik yazıyı ilk defa uyguluyor olmama bağlıyorum.”(C)
“Dik yazıyorlar. Çünkü ben de dik yazıyorum. Öğrencilerin % 90’ı iyi
yazıyor.”(D)
“Öğrencilerin yazıları istediğim gibi değil. Öğrencilerin % 60’ı kuralına uygun
yazıyor.”(F)
“Öğrencilerin % 90’ı kuralına uygun yazıyor.”(G)
96
Cevaplara bakıldığında, öğretmenlerin çoğunlukla yazıların dik yazılmasını
sorun olarak ifade ettikleri görülmektedir. İki öğretmen ise genel olarak öğrencilerin
yazılarını estetik bulmadıklarını ifade etmişlerdir.
Öğretmenlere, öğrencilerinin dik temel yazıyla yazılmış metinleri okumada
zorluk çekip çekmedikleri sorulmuş, beş öğretmen öğrencilerin zorluk çekmediklerini
belirtmiştir. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen ise zorluk
çektiklerini ifade etmiştir.
Kelime yazımı bitikten sonra öğrencilerin ö, i, j, ü, ğ, ş, t gibi harflerin
noktalamalarını yapıp yapmadıkları sorusuna verilen cevaplara bakıldığında yedi
öğretmenden üçü sorun olmadığını, dördü ise kısmen sorun olduğunu belirtmiştir. Bu
dört öğretmen, bu işaretlemelerin kelime yazımı bittikten sonra konulmasından dolayı
unutan öğrenciler olduğunu belirtmiştir. Üç öğretmen bu konuda oran vermiş ve oranlar
sırasıyla; % 50 (C), % 20 (G), % 10 (D) olarak belirtilmiştir.
4.2.4. Okur-Yazarlık Aşaması Öğretmen Görüşlerine İlişkin Bulgular Okur-yazarlık aşaması görüşmeleri 2006 yılı Mayıs ayında yapılmış ve bulgular
aşağıda sunulmuştur.
4.2.4.1.Öğrencilerin Okuma Becerileri Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular
Öğrencilerinin bu son aşamadaki okuma hızlarını değerlendirmeleri için sorulan
soruya öğretmenler farklı cevaplar vermiş, iki öğretmen iyi, dört öğretmen orta
düzeyde, bir öğretmen ise yavaş okuyorlar demiştir. Verilen cevaplar aşağıda
sunulmuştur:
“Okuma hızları farklı düzeyde. % 30’u hızlı, % 30’u normal, % 40’ı ise ağır
okuyor. Genelde orta hızda bir okuma var.”(A)
“Orta düzeyde bir okuma var. Hızlı okuyor diyeceğim öğrenci sayısı oldukça
az.”(C)
“Normal okuma hızları var. % 90 iyi okuma yapıyor.”(F)
“Öğrencilerin orta düzeyde bir okumaları var.”(G)
Sesli okumada noktalama işaretlerine dikkat edilip edilmediği sorulduğunda üç
öğretmen hayır, iki öğretmen kısmen, iki öğretmen de evet cevabını vermiştir.
Noktalama işaretlerine dikkat ederek sesli okuma yapılıyor diyen öğretmenlerin az
olduğu görülmektedir. Daha önceki görüşmede, “STCY’nin eksikleri var mıdır?”
97
sorusuna, öğretmenlerin çoğunluğunun noktalamaları kavratmada sorun var şeklinde
cevap verdikleri görülmüştür.
Öğretmenlerden, öğrencilerinin duygularını yazılı olarak ifade etme becerilerini
değerlendirmeleri istenmiş, iki öğretmen öğrenciler duygularını yeterli düzeyde ifade
edebiliyorlar, beş öğretmen ise yeterli düzeyde ifade edemiyorlar demiştir. Bu konudaki
görüşleri aşağıda sunulmuştur:
“Yeterli bulmuyorum. Sözlü ifade becerileri iyiyken yazılı anlatım becerileri
yeterli değil. Bu sorunu sınıf içi uygulamaların azlığına bağlıyorum.”(E)
“Doyurucu bir yeterlilik yok. Çok güzel yazan öğrenciler de var, 2 cümle yazan
da.”(F)
“Yetersiz buluyorum. Duygularını yazılı olarak ifade edemiyorlar.”(D)
Öğrencilerin okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerilerine yönelik sorulan
soruya üç öğretmen böyle bir çalışma yapmadığını, iki öğretmen öğrencilerin bu
becerilerinin iyi olduğunu, iki öğretmen de yetersiz olduğunu ifade etmiştir.
Öğrencilerin okuduklarını sözlü olarak ifade etme becerilerine yönelik soruya ise
dört öğretmen, öğrenciler duygularını istenen düzeyde özetleyebiliyorlar demiştir. Diğer
üç öğretmenden biri öğrencilerin bu konudaki becerileri için yetersiz derken, ikisi
öğrencilerin % 40’ı ve % 50’si özetleyebiliyor demiştir.
Öğretmen görüşleri, öğrencilerin okuduklarını sözlü olarak ifade etme
becerilerinin olumlu olduğu yönündedir.
Heceleyerek ya da durarak sesli okuma olup olmadığı ve varsa nedenleri
sorulduğunda öğretmenler farklı ifadeler kullanmışlardır:
“Sınıfın % 20’si durarak ve heceleyerek okuyor.”(A)
“Yüksek oranda heceleyerek okuma var. En iyi öğrenci bile ilk karşılaştığı metni
önce heceleyerek okuyor.”(C)
“Heceleyerek okuma yok ancak, % 10 oranında durarak okuma var.”(F)
“Heceleyerek ve durarak okuma söz konusu. Bunun yöntemden kaynaklandığını
düşünüyorum.”(G)
“Heceleyerek ve durarak okuma oluyor. Evde çalışmadıklarından bu sorun
var.”(D)
Bulgulara bakıldığında öğretmenlerin çoğunluğu (5 kişi) durarak ve heceleyerek
okuma olduğu açıklamasını yapmıştır. Bir öğretmen bu sorunu öğrencilerin evde
çalışmamalarına, bir öğretmen ise yönteme bağlamıştır
98
Hece ya da kelime atlayarak sesli okuma olup olmadığı sorulduğunda sadece bir
öğretmen bu sorunun olduğunu ifade etmiştir. Bir önceki görüşmede bu sorunun
olduğunu yine aynı öğretmen ifade etmiştir.
Sesli okumada ses, hece ya da kelime ekleme gibi bir sorun olup olmadığı
sorulduğunda ise beş öğretmen sorun yok derken, iki öğretmen sadece bazen hece
ekleme olduğu açıklamasını yapmıştır. Sorun olduğunu belirten öğretmenlerden biri
öğrencilerin ‘yıka’ kelimesini ‘yıkadım’, biri de ‘güçlü’ kelimesini ‘güçlüyüm’ şeklinde
okuduklarını örnek olarak göstermiştir. Bu iki öğretmen de alt sosyo-ekonomik
düzeydeki okulda çalışmaktadırlar.
4.2.4.2. Öğrencilerin Yazı Becerileri Hakkındaki Öğretmen Görüşlerine İlişkin
Bulgular Öğretmenlerden, öğrencilerinin yazıları için bir değerlendirme yapmaları
istenmiş ve üç öğretmen öğrencilerinin yazıları için orta düzeyde, iki öğretmen standart
düzeyde, iki öğretmen kötü düzeyde yazıları var demiştir. Bulgulara bakılarak,
öğretmenlerin çoğunluğuna göre öğrencilerin standart bitişik eğik yazı yazamadıkları
söylenebilir. Daha önceki görüşmede, öğrencilerin yazılarını dik yazdıkları yönünde
görüşler ifade edilmişti. Bu görüşmede de iki öğretmen öğrencilerin dik yazdıklarını
belirtmiştir. Öğrencilerin bitişik eğik yazı yazamadıklarına, el yazısının birinci sınıf
öğrencilerine uygun olmadığına yönelik ifadeyi bir öğretmen kullanmıştır. Bu konudaki
görüşler aşağıda sunulmuştur:
“Genel olarak yazılarını kötü buluyorum. Öğrenciler el yazısında
zorlanıyorlar.”(C)
“Orta düzeyde bir yazıları var. Özenmiyorlar. Öğrencilerin % 40’ı dik
yazıyor.”(D)
“Orta düzeyde yazıları var. Standart değil. Harflerin yazımı doğru ancak eğik
değil.”(F)
“Orta düzeyde bir yazıları var.”(G)
Öğrencileriniz doğru heceleme yapabiliyorlar mı sorusuna biri alt, biri üst sosyo-
ekonomik düzeydeki okulda çalışan iki öğretmen bu konuda sorun olduğu cevabını
vermiştir. Doğru heceleme yapamayan öğrenci oranını alt sosyo-ekonomik düzeyde
çalışan öğretmen % 90 (C), üst sosyo ekonomik düzeyde çalışan öğretmen ise % 40 (F)
olarak belirtmiştir. Bu iki öğretmen önceki görüşmede de bu konuda sorun olduğuna
99
dair ifadeler kullanmışlardır. Önceki görüşmede dört öğretmen doğru hecelemede sorun
olduğunu belirtirken, bu görüşmede iki öğretmen sorun var demiştir.
Öğretmenlere, öğrencilerinin dikte çalışmalarındaki becerilerini
değerlendirmeleri için sorulan soruya verilen cevaplara bakıldığında farklı ifadelerin
kullanıldığı görülmüştür. İki öğretmen öğrencilerin başarılı olduğu açıklamasını
yapmıştır. Çeşitli eksikler olduğunu belirten öğretmenler görüşlerini aşağıdaki
şekillerde ifade etmişlerdir.
“Bazen harfin yazılmadığı oluyor. Öğrencilerin % 25’i g-k, b-p ve f-v seslerini
karıştırıyor.”(A)
“Diktede başarı oranı % 60 civarındadır.”(C)
“Sesleri tam kavrayan öğrencilerde sorun görülmüyor. Ancak bazı seslerde
problemi olan öğrenciler eksik yazıyor.”(F)
“Büyük harfle başlamada ve noktalama işaretlerinin kullanımında % 30
oranında başarısızlık var.”(G)
Öğretmenler dikte çalışmalarında görülen sorunları, harf ve noktalama işaretleri
eksikliği, cümleye büyük harfle başlamama ve sesleri karıştırma olarak ifade
etmişlerdir.
“Bitişik eğik yazı ile ilk okuma ve yazmaya başlanmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?” sorusu sorulmuş ve dört öğretmen uygun bulduğunu, üç
öğretmen ise uygun bulmadığını belirtmiştir. Öğretmenler gerekçelerini çeşitli
şekillerde ifade etmişlerdir:
“İlk başta korkum vardı ancak, öğrenciler kolay öğrendiler ve bu öğrencilerde
yazı yazma hevesi uyandırdı.”(A)
“Uygun bulmuyorum. Öğrenciler bitişik eğik yazıda zorlanmaktadırlar.”(C)
“Öğrencileri bitişik eğik yazıda daha başarılı buluyorum.”(D)
“Hızlı yazabildikleri halde yazılarını estetik bulmadığım için ilk okuma ve
yazmaya dik temel yazı ile başlanmalıdır.”(F)
“Olumlu buluyorum. Çünkü daha seri yazıyorlar. Kendi sınıfım dışındaki
öğrencilerin yazılarını oldukça estetik buluyorum.”(E)
“Gereksiz buluyorum. Dik temel yazı ile ilk okumaya başlanmalı. Okuma,
yazmadan öncelikli bir konu.”(G)
Bitişik eğik yazı ile ilk okumaya başlanmasını uygun bulan öğretmenler
gerekçelerini bu yazının daha seri ve işlek yazılması ile estetik olmasına bağlamışlardır.
100
Uygun bulmayan öğretmenler ise öğrencilerin bitişik eğik yazıda zorlandıklarını ifade
etmişlerdir.
4.2.4.3. Yöntem Tercihi Hakkındaki Görüşlere İlişkin Bulgular Öğretmenlere, yöntem tercihinin kendilerine bırakılması durumunda, hangi
yöntemi tercih edecekleri ve nedenleri sorulduğunda dört öğretmen CÇY’yi, üç
öğretmen STCY’yi tercih edeceğini belirtmiştir. CÇY’yi tercih eden öğretmenler, neden
olarak okuma hızının ve anlamanın yüksek olmasını, noktalama ve yazım kurallarının
kolay kavratılmasını göstermişlerdir. STCY’yi tercih eden öğretmenler ise öğrencilerin
daha erken okur-yazar olmalarını ve öğretmen için uygulamasının kolay olmasını neden
olarak ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin yöntem tercih nedenlerinin farklı olduğu
görülmektedir. Öğretmenler bu konuda aşağıdaki açıklamaları yapmışlardır:
“STCY’yi kullanırım. Öğretmen için uygulaması kolay ve esnekliği olan bir
yöntem. Öğrenciler erken okur yazarlığa geçiyorlar.”(A)
“CÇY’yi kullanırım. Çünkü noktalama işaretleri daha kolay kavratılıyor, okuma
hızları ve anlama daha yüksek oluyor.”(C)
“STCY’yi kullanırım. Öğrenciler daha erken bir sürede okur-yazar oluyorlar ve
öğretmen için uygulaması kolay bir yöntem.”(D)
“STCY’yi kullanırım. Daha erken okudular. Öğretmeni yormayan bir yöntem.
CÇY’deki kadar hızlı bir okuma da gerçekleşiyor. Okuma hızının düşük ya da yüksek
olması okuma egzersizlerinden kaynaklanmaktadır.”(E)
“CÇY’yi tercih ederim. CÇY’yi uygulamak daha kolay.”(F)
“CÇY’yi kullanırım. Çünkü okuma hızı daha iyi, anlama daha yüksek,
noktalama ve yazım kurallarının kavratılması daha kolay.”(G)
Öğretmenlerin üç aşamadaki yöntem tercihlerine ilişkin bulgular Tablo 60’ta
sunulmuştur.
101
Tablo 60: Öğretmenlerin İlk Okuma ve Yazma Öğretimi İçin Tercih Ettikleri
Yöntemler
Öğretmen Sesi Hissetme ve
Tanıma Aşaması
Sesten Hece, Heceden
Kelime ve Kelimelerden
Cümle Oluşturma Aşaması
Okur-Yazarlığa
Ulaşma Aşaması
A STCY STCY STCT
B CÇY CÇY CÇY
C CÇY CÇY CÇY
D STCY CÇY STCY
E STCY STCY STCY
F STCY STCY CÇY
G CÇY CÇY CÇY
Tablo 60 incelendiğinde, A ve E öğretmenlerinin üç aşamada da yöntem
tercihlerinin STCY yönünde, B, C ve G öğretmenlerinin ise CÇY yönünde olduğu
görülmektedir. D öğretmeni Sesi Hissetme ve Tanıma Aşamasında STCY’yi tercih
ederken, bir sonraki aşamada CÇY’yi, son aşamada yine STCY’yi tercih etmiştir. F
öğretmeni ise ilk iki aşamadaki görüşmelerde STCY’yi, son aşamadaki görüşmede ise
CÇY’yi tercih etmiştir.
102
BÖLÜM V
TARTIŞMA
Bu bölümde, araştırmada elde edilen nitel ve nicel bulgular birlikte yorumlanmış
ve tartışılmıştır.
Araştırma sonunda, hizmetiçi eğitim almayan öğretmen oranı % 41,07 olarak
bulunmuştur. Öğretmenlerin, yeni programlarla ilgili hizmetiçi kurslara katılmalarının
zorunlu olduğu, konuyla ilgili resmi yazılardan anlaşılmaktadır (11.05.2005 tarih ve
25.04/1995 sayılı genelge). Araştırmaya katılan öğretmenlerin % 41’inin hizmet içi
eğitime tabi tutulmamalarının il geneli için de aynı olduğu varsayıldığında, hizmet içi
eğitime alınmayan öğretmen oranının yüksek olduğu söylenebilir. Öğretmenlerin
aldıkları hizmetiçi eğitimi yeterli bulup bulmadıkları sorusuna verdikleri cevaplarda da
öğretmenlerin % 67’sinin bu eğitimi yetersiz bulduğunu ifade etmiş olması, verilen
eğitimin istenen amacı gerçekleştirmede yeterli olmadığı şeklinde değerlendirilebilir.
Çünkü hizmetiçi eğitimi yeterli bulan öğretmen oranı oldukça düşüktür (% 8,7).
Görüşme yapılan yedi öğretmenden elde edilen bulgular da bu sonuçlarla paralellik
göstermektedir. Bu öğretmenlerden altısı aldıkları eğitimi yetersiz bulduklarını ifade
etmiştir. Aldıkları eğitimi yetersiz bulma nedenlerini de eğitimin kısa zamanda verilmiş
olması, kursu verenlerin uzman olmamaları, sadece teorik olarak anlatılması şeklinde
açıklamışlardır. Ayrıca bu öğretmenler, hizmet içi eğitimi yetersiz buldukları için başka
kaynaklardan bilgi edinme yolunu tercih ettiklerini de belirtmişlerdir. Bu yollar da
yöntemle ilgili kaynak kitaplar, pilot okulların uygulama sonuçlarına ulaşma, kılavuz
kitapları önceden edinme şeklinde açıklanmıştır. Alınan hizmetiçi eğitimin yetersiz
bulunması, gerekli alt yapı hazırlanmadan yeni programın uygulamaya konulmuş
olması şeklinde değerlendirilebilir.
Öğretmenlerin STCY’nin hazırlık aşamasında kendilerini yeterli bulup
bulmadıkları sorusuna verdikleri cevaplardan elde edilen bulguda, evet diyen öğretmen
oranı % 31,18, kısmen cevabını veren oran % 37,06, hayır ise % 37 civarındadır.
STCY’nin hazırlık aşamasında kendilerini yeterli bulan öğretmen oranının orta düzeyde
olduğu söylenebilir. STCY’nin hazırlık aşamasında kendilerini yeterli bulan
öğretmenlerin orta düzeyde olması, alınan hizmetiçi eğitimin içeriğine bağlanabilir.
Çünkü hizmetiçi eğitim alan öğretmenlerin sadece % 8,70’i bu eğitimi yeterli
103
bulduğunu belirtmiştir. Görüşme yapılan yedi öğretmenden altısı, alınan hizmet içi
eğitimi yetersiz bulduğunu, neden olarak da kısa zamanda verilmiş olmasını, uzman
olmayanların anlatmış olmalarını ve uygulamaya yer verilmemiş olmasını
göstermişlerdir. Görüşmelerde öğretmenler kendilerini yetersiz gördükleri en önemli
nokta olarak ilk okuma yazma öğretiminin hangi aşamasına ne kadar süre verileceğini
bilmeme olarak ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin kendilerini yetersiz bulmalarının,
hizmetiçi eğitimi değerlendirme yaklaşımları ile paralellik gösterdiği söylenebilir.
Çelenk’in (2002) araştırmasında da öğretmenlerin ilk okuma ve yazma öğretimi
konusunda kendilerini yetersiz buldukları sonucuna ulaşılmıştır. Çelenk’in
araştırmasının bulguları ile bu araştırmanın bulguları arasında bir paralellik olduğu
söylenebilir.
Öğretmenlerin STCY’nin hazırlık aşamasını öğrencilerin bilişsel, devinişsel ve
duyuşsal gelişim düzeylerine uygun bulup bulmadıkları sorusuna verdikleri cevaplar
incelendiğinde, öğretmen görüşlerinin evet ve kısmen etrafında odaklandığı
görülmüştür. STCY’nin öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun bulmadığını ifade eden
öğretmen oranı oldukça düşüktür (% 17 ve altı). MEB Türkçe Öğretim Programı
Kılavuzu’nda da, STCY ile ilk okuma ve yazma öğretim sürecinin öğrencilerin bireysel,
zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağladığı ifade edilmiştir. Turan’ın (2007)
çalışmasında da araştırmaya katılanlar, STCY’nin öğrencilerin bireysel, zihinsel ve
sosyal gelişimlerine daha çok katkı sağladığı yönünde fikir belirtmişlerdir. Demirel de
(2006) araştırmasında STCY’nin öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun olduğu
sonucuna ulaşmıştır. Yukarıda değinilen araştırma bulgularının bu araştırmayı destekler
nitelikte olması, STCY’nin hazırlık aşaması öğrencilerin gelişim düzeylerine uygundur
şeklinde değerlendirilebilir.
Araştırmaya katılan 172 öğretmenin yarıdan fazlası (% 53,22) öğrencilerin
bitişik eğik yazıya hazırlık amacıyla yapılan çizgi çalışmalarında zorlandıklarını
belirtmiştir. Görüşmelerde de yedi öğretmenden altısı, öğrencilerin bitişik eğik yazıya
uygun olarak yapılan çizgi çalışmalarında zorlandıkları yönünde ifadeler
kullanmışlardır. Çizgileri birleştirememe, eğik yazamama, çizgilerin sarmal oluşu,
dairesel hareketleri ters yapma eğilimi gibi alanlar, öğrencilerin zorlandıkları noktalar
olarak örneklendirilmiştir. Görüşmelerde elde edilen bulgularla anketle elde edilen
bulgular arasında bir paralellik olduğu görülmüştür. Arslan (2006), verilecek hizmet içi
104
eğitimde öğretmenlere bitişik eğik yazı yazma becerisinin mutlaka kazandırılması
gerektiğini vurgulamakta, görev yapan öğretmenlerin büyük çoğunluğunun gündelik
yazılarında dik temel harfleri kullandıklarını belirtmektedir. Güven ve İleri de (2006)
öğretmenlerin bitişik eğik yazıyı nasıl öğreteceklerini mutlaka önceden planlamaları
gerektiğini ifade etmektedirler. Akyol da (2005) yazmaya hangi tür harflerle başlanması
gerektiğinin, araştırmacılar arasında tartışmalı bir konu olduğunu bildirmektedir.
Öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun çizgi çalışmalarında zorlanmış olmaları,
araştırmaya katılan öğretmenlerin uygulamalarına, kendilerinin gündelik yaşamlarında
genellikle dik temel harfleri kullanmalarına ve bitişik eğik yazı öğretme konusunda
hizmetiçi eğitim almamalarına bağlanabilir.
Araştırmada, öğretmenlerin STCY ile ilgili kaynaklar hakkındaki görüşlerine
ilişkin elde edilen bulguya göre kaynakları yetersiz bulan öğretmen sayısının fazla
olduğu söylenebilir. Çünkü öğretmenlerin sadece % 28,24’ü kaynakları yeterli
bulduğunu belirtmiştir. Kaynakları yeterli bulan öğretmenlerin az oluşu, yöntemin ilk
defa uygulanmasına ve yayınevlerinin bu konuda yeterli dönüt alamamış olmalarına
bağlanabilir.
Araştırmada elde edilen bir diğer bulgu, Okuma-Yazma Öğreniyorum kitabının
yeterliliğine ilişkindir. Öğretmenlerin % 33’ü bu kitabı yeterli, % 39’u kısmen yeterli,
% 28’i yetersiz bulmuştur. Görüşme yapılan öğretmenlerden de sadece biri Okuma-
Yazma Öğreniyorum kitabını yeterli bulduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin Okuma-
Yazma Öğreniyorum kitabını yeterli bulmalarının orta düzeyde olduğu söylenebilir.
Yıldız (2006), MEB’in STCY ile ilk okuma-yazmaya çeşitli eksiklerle başladığını
belirtmekte, bu eksiklikleri, MEB’in üniversitelere, eğitim sendikalarına, öğretmenlerin
görüşlerine başvurmaması, basın ve yayın kuruluşlarından yararlanmaması, yeterli alt
yapının oluşturulmaması şeklinde açıklamaktadır. Okuma –Yazma Öğreniyorum
kitabını yeterli bulan öğretmenlerin orta düzeyde olması, açıklanan gerekçelere
dayandırılabilir. Öğretmen Kılavuz Kitabı ise öğretmenler tarafından Okuma-Yazma
Öğreniyorum Kitabından ve diğer kaynaklardan daha yeterli bulunmuştur. Bu kitabı
yeterli bulan öğretmen oranı % 51,2’dir. Görüşmelerde de yedi öğretmenden dördü,
Öğretmen Kılavuz Kitabını yeterli bulduğunu belirtmiştir. Görüşmelerde elde edilen
bulguların, anketle elde edilen bulgularla paralel olduğu söylenebilir. Öğretmen Kılavuz
Kitabı incelendiğinde, ilk okuma yazma öğretim sürecinin nasıl uygulanacağının
105
yönergelerle net bir şekilde açıklandığı görülmüştür. Öğretmenlerin bu nedenle
Öğretmen Kılavuz Kitabını ilk okuma-yazma için uygun buldukları düşünülebilir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 70,59), öğrencilerin
verilen sesleri hissetmede sorun yaşamadıkları yönünde fikir belirtmiştir. Sorun
yaşandığına dair fikir belirten öğretmen olmamıştır. Öğretmenlerle yapılan
görüşmelerde de yakın bulgulara ulaşılmış, altı öğretmen öğrencilerin sesi hissetme ve
tanıma çalışmalarında verilen sesleri hissedebildiklerini belirtmiştir. Sesi hissetme ve
tanıma çalışmalarının gerekli olup olmadığı sorulduğunda, altı öğretmen gerekli olduğu
yönünde cevap vermiştir. Gerekçelerini örneklendirirken bu sürecin okumaya geçişi
olumlu yönde etkilediğini, öğrencilerin eksik yazmalarını önlediğini, okuma sırasında
kelimeleri tam ve doğru okumayı sağladığını ifade etmişlerdir. Sesi hissetme ve tanıma
çalışmalarında sorun yaşanmaması bu açıdan olumlu bir durum olarak
değerlendirilmektedir. Öğretmenlere göre öğrenciler, sesi hissetme ve tanıma aşaması
çalışmalarından olan, verilen sesin içinde bulunduğu ve bulunmadığı sözcükleri bulma
alıştırmalarında da zorluk çekmemektedirler. Bu aşamada sorun yaşanmamasının
okuma becerisine ve diktede eksik yazmayı önlemeye olumlu yönde etki yaptığı, ilk
okuma ve yazma öğretimi yönteminin bu aşamasının programın öngördüğü düzeyde
gerçekleştiği şeklinde açıklanabilir.
Sesin bulunduğu yere göre kelimeleri buldurma çalışmalarında öğretmenlerin
çoğunluğu (% 71), öğrencilerin büyük oranda sesin ortada bulunduğu kelimeleri
bulmakta zorlandıkları yönünde ifadeler kullanmışlardır. Görüşme bulgularında da yedi
öğretmenden altısı, öğrencilerin sesin ortada bulunduğu sözcükleri bulmakta zorluk
çektiklerini ifade etmiştir. Görüşme bulgularının anket bulgularıyla paralellik gösterdiği
söylenebilir. Öğrencilerin verilen sesin ortada bulunduğu kelimeleri bulmakta zorluk
çekmeleri, sesin kelimenin ortasında bulunmasının zor algılandığı şeklinde
açıklanabilir. Öğretmenlere göre öğrenciler, STCY ile ilk okuma ve yazma öğretim
sürecinin sesi hissetme ve tanıma aşamasında en çok içinde b, c, g, ğ, d, h, j ve y
seslerinin bulunduğu varlık isimlerini bulmakta zorluk çekmişlerdir. Ergenç (1995),
ğ’nin alfabede yer almasına rağmen ses olarak gerçekleşmediğinin yapılan
araştırmalarda ortaya konduğunu belirtmektedir. Öğrencilerin içinde ğ sesinin
bulunduğu varlık isimlerini bulmakta zorlanmaları bu sesin değinilen özelliğiyle
açıklanabilir. Bilindiği gibi b, c, d, g ünsüzleri Türkçe kelimelerin sonunda bulunmaz.
106
Öğrencilerin içinde b, c, d, g seslerinin bulunduğu varlık isimlerini bulmakta
zorlanmaları da açıklanan bu kuraldan kaynaklanıyor olabilir. Y sesinin ise
seslendirilirken i sesi ile olan benzerliği, h sesinin ötümsüz ve tek gırtlak sesi olması,
j’nin ise Türkçe kökenli kelimelerde yer almayan bir ses (Demir ve Yılmaz, 2003)
olmasından dolayı öğrencilerin bu seslerin içinde bulunduğu varlık isimlerini bulmakta
zorluk çektikleri söylenebilir.
Öğrencilerin dikte çalışmalarındaki becerilerine ilişkin bulguda, öğretmenlerin
% 75’i öğrencilerin dikte çalışmalarında harf eksiği hatası yaptıklarını belirtmiştir.
Özellikle ünlüleri gösteren harflerin eksik yazıldığını belirten öğretmenlerin de dikkat
çekici bir oranda (% 23) olduğu söylenebilir. Görüşmelerde de öğretmenler öğrencilerin
dikte çalışmalarında harf eksiği hatası yaptıklarını belirtmişlerdir. Dikte çalışmalarında
harf-hece ekleme olup olmadığı sorusuna görüşme yapılan öğretmenlerden sadece
birinin bazen harf ekleme olabildiğine dair görüş belirtmesi, ekleme ile ilgili sorun
olmadığı şeklinde değerlendirilebilir. Görüldüğü gibi dikte çalışmalarında öğrencilerin
en çok yaptığı hata harf eksiğidir. Özcanlı’nın (1998) araştırmasında, bireşim metoduyla
okuma-yazma öğrenen öğrencilerde, çözümleme yöntemiyle okuma-yazma öğrenen
öğrencilere oranla yazmada daha fazla ses ve hece eksiği olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
STCY’nin de bireşim yöntemlerinden olduğu düşünüldüğünde, bu araştırma
bulgularının benzer olduğu söylenebilir. Buna karşılık, Şahin ve Akyol’un (2006)
araştırmalarında, bireşim yöntemiyle okuma-yazma öğrenen öğrencilerin, çözümleme
yöntemiyle öğrenen öğrencilere göre iki kat daha az yazım yanlışı yaptıkları tespit
edilmiştir. Sesi hissetme ve tanıma çalışmalarında genellikle sorun yaşanmadığı
bulgularına ulaşıldığı hatırlanacak olursa, öğrencilerin dikte çalışmalarında harf eksiği
hatası yapmaları, kelimelerin harften gidilerek yazılmadığı şeklinde de
değerlendirilebilir. Kelimeleri bir bütün halinde yazmalarının bu sonucu doğurduğu
söylenebilir.
Bilindiği üzere, bitişik eğik yazıda harflerin noktaları kelime yazımı bittikten
sonra konulmaktadır. Öğrencilerin noktaları koymayı unutup unutmadıkları konusunda
büyük bir sorunun yaşanmadığı sonucu çıkarılabilir. Öğretmenlerin sadece % 5’i
öğrencilerin bu konuda sorun yaşadıklarını belirtmiştir. “Öğrenciler satır sonuna
sığmayan sözcüklerde sorun yaşıyorlar mı?” sorusuna öğretmenlerin yarıya yakınının
(% 49) evet, % 45’inin kısmen cevabını vermiş olmaları, öğretmenlerin çoğunluğuna
107
göre öğrencilerin kelimeleri doğru hecelemede (Satır sonuna sığmayan) sorun
yaşadıkları şeklinde değerlendirilebilir. Okur-yazarlık aşaması için yapılan
görüşmelerde beş öğretmen, öğrencilerin doğru heceleme yapabildiklerine dair fikir
belirtmiştir. Görüşme yapılan iki öğretmenin görüşü anketle elde edilen görüşleri
desteklediği söylenebilir. Acat ve Özsoy’un (2006) araştırmalarında da öğrencilerin
yanlış heceleme yapmaları, kelime oluşturma aşamasında görülen en belirgin sorun
olarak tespit edilmiştir. Bu açıdan iki araştırma bulgusu arasında benzerlik
görülmektedir. Öğrencilerin satır sonuna sığmayan kelimelerde yanlış heceleme
yapmaları, STCY’de açık heceye ulaşma çalışmasına ve yöntemde hece tablosu
kullanılmamasına bağlanabilir.
“Öğrencileriniz duygularını yazılı olarak ifade edebiliyorlar mı?” sorusuna
öğretmenlerin yarıdan fazlasının kısmen, % 5’inin “hayır” cevabını, “Öğrencileriniz
okuduklarını yazılı olarak ifade edebiliyorlar mı?” sorusuna da öğretmenlerin yine
yarıdan fazlasının “kısmen”, % 4’ünün “hayır” cevabını vermiş olmaları, öğrencilerin
duygularını ve okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerilerinde büyük bir sorun
olmadığı şeklinde değerlendirilebilir. Her iki beceride de öğretmen görüşlerinin evet ve
kısmen etrafında odaklandığı görülmüştür. Hayır cevabı oldukça düşüktür. Programın,
öğrencilerin duygularını ve okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerilerine yönelik
kazanımların orta düzeyin üstünde gerçekleştiği söylenebilir. Kavcar, Oğuzkan ve Sever
(1997), yazılı anlatımın yaşamımızda önemli bir yeri olduğunu açıklamakta, sözlü
anlatımda hatalar düzeltilebilirken, yazılı anlatımda hataları düzeltmenin çoğu kez
olanaksız olduğunu vurgulamakta, yazılı anlatımda dilin belirli kurallarına uyma
zorunluluğunun ön planda olduğunu belirtmektedirler. Öğretmen görüşleri, öğrencilerin
duygularını yazılı olarak ifade etme becerilerinde sorun olmadığı yönündedir. Ancak,
okur-yazarlığa ulaşma aşaması görüşmelerinde elde edilen bulgular nicel bulguları
desteklememektedir. Görüşme yapılan yedi öğretmenden beşi öğrencilerin duygularını
yazılı olarak ifade etme becerilerini yetersiz düzeyde bulduğunu açıklamıştır. Görüşme
yapılan yedi öğretmene ayrıca öğrencilerin okuduklarını yazılı olarak ifade etme
becerileri sorulmuş, üç öğretmen böyle bir çalışma yapmadığını, iki öğretmen
öğrencilerin bu becerilerinin iyi olduğunu, iki öğretmen ise yetersiz olduğunu ifade
etmiştir. Okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerisine dair görüşme bulgularının,
anket bulguları ile benzer olduğu söylenebilir.
108
İlköğretim Türkçe dersi birinci sınıf programında yer alan “görsellerden
hareketle metinler, cümleler yazar” kazanımının gerçekleşme düzeyine yönelik sorulan
soruda, öğretmenlerin çok azı (%2,35) öğrencilerin bu beceriyi gösteremediklerini ifade
etmişlerdir. Öğrencilerin görsellerden hareketle cümleler-metinler yazabildiklerini
belirten öğretmen oranı, duygularını ve okuduklarını yazılı ifade edebiliyorlar diyen
öğretmen oranından yüksektir. Öğrencilerin görselleri yazılı olarak ifade etme
becerilerinin, okuduklarını ve duygularını yazılı olarak ifade etme becerilerinden daha
iyi olması birinci sınıf öğrencilerinin gelişim özelliklerine bağlanabilir. Köksal, Temur
ve Akçam da (2006), birinci sınıf öğrencilerinin görsel okuma becerileri üzerine
yaptıkları araştırmada, bazı öğrencilerin gördüklerini anlattıklarını, bazılarının sebep-
sonuç, öncelik-sonralık ilişkilerine dikkat ettiklerini, bazı öğrencilerin de üst düzey
zihinsel becerilerini kullanarak hikayeleştirebildikleri sonucuna ulaşmışlardır. Araştırma
bulgularının yakın olduğu söylenebilir.
STCY’de okuma-yazmaya sesle başlanmakta, seslerden heceler, hecelerden
kelimeler ve kelimelerden de cümlelere ulaşılarak okuma-yazma öğretim süreci devam
etmektedir. Çebi (2006) bu şekildeki yöntemlerin dünyadaki yerleşik adının “bireşim”
olduğunu ifade etmektedir. Seslerin öğrenciler tarafından tek tek okunabildiği halde bu
seslerin birleştirilmesinde sorun olup olmadığı sorusuna öğretmenlerin yaklaşık %
27’sinin evet, % 54’ünün kısmen cevabını vermiş olmaları, öğrencilerin sesleri
birleştirmede sorun yaşadıkları şeklinde değerlendirilebilir. Sorun olduğu yönünde
cevap veren öğretmenlerin büyük oranda alt ve orta sosyo-ekonomik düzeydeki
okullarda çalışan öğretmenler olduğu görülmüş, sesleri birleştirememe sorunu ile
okulların sosyo-ekonomik düzeyleri arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Özsoy’un (2006) çalışmasında da öğretmenlerin öğrencilerin bireşim yapmada sorunla
karşılaştıkları yönünde ifadeler kullandıkları bulgusuna ulaşılmıştır. Bu açıdan bulgular
arasında bir paralellik olduğu söylenebilir. Görüşmelerde de yedi öğretmenden beşi,
sınıflarında sesleri bildikleri halde bu seslerden oluşan sözcükleri okuyamayan
öğrencileri olduğunu belirtmiştir. Görüşme bulguları, anketle elde edilen bulguları
destekler niteliktedir. Sesleri birleştirmede sorun yaşayan öğrencilerin daha çok alt
sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda okuyor olmaları, bu öğrencilerin hazır
bulunuşluklarına, gündelik yaşamda daha az yazılı materyalle karşılaşıyor olmalarına ve
kelime dağarcıklarına bağlanabilir. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki okulların genellikle
109
kalabalık sınıflardan oluştuğu da bilinen bir durumdur. Sınıfların kalabalık oluşu da bir
etken olarak kabul edilebilir.
Araştırmada elde edilen bir diğer bulgu, öğrencilerin okumaya ilk
başladıklarında heceleyip hecelemediklerine ilişkindir. Öğretmenlerin büyük
çoğunluğunun (% 70) öğrencilerin okumaya ilk başladıklarında heceleyerek
okuduklarını belirtmiş olmaları, STCY ile ilk okuma yazmaya başlanmasında büyük
oranda heceleyerek okuma gerçekleştiği şeklinde değerlendirilebilir. Görüşmelerde de
öğretmenler (beş öğretmen) çoğunlukla heceleyerek okuma olduğuna dair ifadeler
kullanmışlardır. Öğrencilerin hecelemeden okumaya başladıklarını belirten iki
öğretmenden biri bunu yönteme bağlamış, diğer öğretmen ise sesten okunduğu için
heceleme olmadığını ifade etmiştir. Başka bir öğretmen öğrencilerin seslerin birlikte
okunuşunun kuralını kavrayamadıklarını belirtmiştir. Görüşme yapılan öğretmenlerden
yine beşi durarak okuma olduğu yönünde ifadeler kullanmışlardır. Durarak okumadan
kastın, öğrencinin kelimeye bakıp bir müddet sonra bu kelimeyi bir defada okuması
olarak ifade edilmiş, öğrencilerin sesleri içlerinde birleştirdikten sonra kelimeyi bir
kerede okudukları belirtilmiştir. Acat ve Özsoy’un (2006) araştırmalarında da
STCY’nin cümle ve metin oluşturma aşamasında heceleyerek okuma en belirgin
sorunlardan biri olarak tespit edilmiştir. Bulgular arasında bir benzerlik söz konusudur.
Hece tablosu kullanılmadığı düşünüldüğünde okumaya ilk geçişte öğrencilerin büyük
çoğunluğunun heceleyerek okumaları ve bazı öğrencilerin durarak sesli okuma
yapmaları dikkat çekicidir. Bu durum yöntemde okumaya sesle başlanmasına ve
öğretmenlerin yöntem hakkında yeterli bilgilerinin olmamasından dolayı uygulama
biçimlerine bağlanabilir. Görüşme yapılan öğretmenlere heceleyerek okumanın ileride
okuma hızını ve okuduğunu anlamayı olumsuz etkileyip etkilemeyeceği sorulduğunda,
öğretmenler genellikle heceleyerek okumanın okuma hızını ve okuduğunu anlamayı
olumsuz etkilemeyeceğini belirtmişlerdir. Yıl sonu itibariyle heceleyerek okuma olup
olmadığı sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde ise öğretmenlerin yarıdan fazlası
kısmen böyle bir sorun olduğunu, % 32’si heceleyerek okuma sorununun olmadığı
şeklinde cevap vermiştir. Okumaya ilk başlandığındaki heceleyerek okuma olduğunu
belirten öğretmen oranının yıl sonunda düşmüş olmasına rağmen yıl sonu itibariyle
heceleyerek okumanın halen orta düzeyin üstünde olduğu söylenebilir. Binbaşıoğlu’nun
(2005) STCY’ye getirdiği eleştirilerden biri, bu yöntemle okuma yazma öğrenen
öğrencilerin büyük oranda heceleyerek okuyacaklarıdır. Yıl sonunda heceleyerek
110
okuma olduğunu belirten öğretmenlerin de orta ve alt sosyo-ekonomik düzeydeki
okullarda çalıştıkları görülmüştür. Heceleyerek okumanın alt ve orta sosyo-ekonomik
düzeydeki okullarda görülmesi öğrencilerin hazır bulunuşluklarına, bu okullardaki sınıf
mevcutlarının kalabalık oluşuna ayrıca yönteme de bağlanabilir.
“Sesli okumada harf karıştırma sorunu yaşanıyor mu?” sorusuna öğretmenlerin
çoğunluğu (% 75) hayır cevabını vermiştir. Öğretmenlerin % 13’ü sadece evet demiş, %
12’si ise örnekler vererek böyle bir sorun olduğuna değinmişlerdir. Bu öğretmenlere
göre d ile b, noktalı-noktasız (g-ğ, ı-i, u-ü vb.) ve b ile p harfleri, sesli okumada
karıştırılan harfler olmuştur. Acat ve Özsoy’un (2006) yaptıkları araştırmada da benzer
bulgular elde edilmiş, karıştırılan harfler b-p, b-d, c-ç, v-f, h-ğ, n-m, g-ğ, ğ-y, s-ş, k-g, d-
t olarak bulunmuştur. Acat ve Özsoy’un (2006) araştırmalarında öğrencilerin sesli
okumada karıştırdıkları harflerden olan v-f harflerinin bu araştırmada karıştırılan harfler
arasında olmaması dikkat çekicidir. Noktalı-noktasız harflerin karıştırılması bu harflerin
benzer olmalarına, d ile b’nin karıştırılması simetrik olmalarına, b ile p’nin
karıştırılması ise bu iki harfin seslendirilmelerinin benzerliğine bağlanabilir.
Öğrencilerin okumaya ilk başladıklarında dik yazı ile yazılmış metinleri
okumada zorluk çekip çekmediklerine yönelik sorulan soruya öğretmenlerin yaklaşık %
10’u evet cevabını vermiştir. Öğretmenlerin yarıya yakını öğrencilerin dik harflerle
yazılmış metinleri okumakta zorluk çekmediklerini, diğer oran öğrencilerin kısmen
zorluk çektiklerini belirtmiştir. Bu oranlardan hareketle öğrencilerin dik temel yazıyla
yazılmış metinleri okumakta orta düzeyin altında bir derecede zorluk çektikleri sonucu
çıkarılabilir. Akyol (2005) çeşitli araştırma sonuçlarından yola çıkarak bitişik eğik
yazının tercihine ilişkin olarak ortaya koyduğu gerekçelerde, bitişik eğik yazı ile okuma
yazma öğrenmenin dik temel harflerle yazılan metinleri okumada sorun oluşturmadığını
bildirmektedir. Araştırma bulguları Akyol’un bildirdiği gerekçelerle kısmen
örtüşmektedir. Öğrencilerin dik temel yazıyla yazılmış metinleri okumakta
zorlanmalarına öğretmenlerin % 42’lik oranla kısmen, % 10’luk oranla evet demeleri,
öğretmenlerin okuma çalışmalarını genellikle bitişik eğik yazıyla yazılmış metinlerle
yapmış olmalarıyla ve yayınevleri tarafından hazırlanan kaynakların da (Okuma ve
yazma alıştırma kitapları) tamamen bitişik eğik yazıyla yazılmış olmalarıyla
açıklanabilir. Kazu ve Ersözlü (2006) bitişik eğik yazıya ilişkin öğretmen görüşlerine
başvurdukları araştırmada, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun bitişik eğik yazıya
111
ilişkin olarak olumlu görüşler ifade ettiklerini belirtmişlerdir. Turan (2007)’ın yaptığı
araştırmada da benzer sonuçlara ulaşılmış, araştırmaya katılanlar bu konuda olumlu
görüş bildirmişlerdir. Adı geçen araştırma bulgularıyla bu araştırma bulguları arasında
bir paralellik olduğu söylenebilir.
Yıl sonu itibariyle öğrencilerin hangi yazı karakteri ile (Dik yazı-Bitişik eğik
yazı) yazılan metinleri daha kolay okudukları sorusuna, öğretmenlerin yarıdan fazlası
(% 57) öğrencilerin her iki yazıyı da aynı hızda okuduklarını, % 31’i bitişik eğik yazı ile
yazılmış metinleri, % 12’si ise dik yazı ile yazılmış metinleri daha kolay okuduklarını
belirtmiştir. Öğretmenlerin yarısından fazlasının, öğrencilerin dik ve bitişik eğik yazı ile
yazılmış metinleri aynı hızda okuduklarını belirtmiş olmaları, Akyol’un (2005), “Bitişik
eğik yazı ile okuma yazma öğrenmek, dik temel harflerle yazılan metinleri okumada
sorun oluşturmamaktadır.” açıklamasını desteklemektedir. Dik temel yazı ile yazılmış
metinlerin öğrenciler tarafından daha kolay okunduğunu belirten öğretmen oranının %
12 olması dikkat çekmektedir. Akyol (2005), bitişik eğik yazının nasıl yazıldığını iyi
kavrayamayan bir çocuğun beklenildiği gibi iyi okuyamayacağını belirtmektedir.
Öğrencilerin dik temel yazıyla yazılmış metinleri daha kolay okuduklarını belirten %
12’lik öğretmen oranı açıklanan bu gerekçeye ve bu öğretmenlerin okuma çalışmalarını
genellikle dik temel yazı ile yazılmış metinlerle okuma alıştırmaları yapmalarına
bağlanabilir.
Araştırmada, öğretmenlerin sınıf mevcutları ve yıl sonunda okur-yazar olmayan
öğrencilerin sayıları da alınmış, araştırmaya katılan 172 öğretmenin toplam 6604
öğrencisi olduğu görülmüş, yıl sonu itibariyle okur-yazar olamayan öğrenci sayısı ise
398 olarak bulunmuştur. Öğretmenlerin % 42’sinin sınıfında okur-yazar olmayan
öğrenci yokken, % 58’inin sınıfında en az bir öğrenci okur-yazar olamamış,
öğretmenlerin yaklaşık % 15’inin sınıfında ise 6 ile 15 arasında okur-yazar olamayan
öğrenci olduğu görülmüştür. Ortalama olarak okur-yazar olamayan öğrenci oranı
yaklaşık % 6’dır. Ancak, yıl sonunda okur-yazar olamayan öğrencilerin alt ve orta
sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda toplandıkları, üst sosyo-ekonomik düzeydeki
okullarda ise okur-yazar olmayan öğrencinin bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca okur-
yazar olmayan öğrencilerin genellikle 41 ve üstü bir sayıda mevcuda sahip sınıflarda
yoğunlaşmış olması da dikkat çeken diğer bir noktadır. Bu açıdan okur-yazar olamayan
112
öğrencilerin durumları sınıfların kalabalık oluşu, öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeyleri
ile açıklanabilir.
Öğrencilerin okuduklarını anlama becerilerine ilişkin olarak öğretmenlerin
yaklaşık yarısı öğrencilerin okuduklarını anladıklarını ifade etmiş, diğer yarısı
öğrencilerin okuduklarını anlamakta biraz güçlük çektiklerini belirtmişlerdir. Bu açıdan
öğrencilerin okuduklarını anlamalarında önemli bir sorun olmadığı sonucuna varılabilir.
Görüşme bulgularında da benzer sonuçlara ulaşılmış, okur-yazarlık aşaması için
görüşme yapılan yedi öğretmenden dördü öğrencilerin okuduklarını iyi düzeyde
özetleyebildiklerini, okunan metinle ilgili dönüt verebildiklerini ifade etmişlerdir. Üç
öğretmen ise öğrencilerin okuduklarını anlama becerilerinin istenen düzeyde olmadığını
belirtmiş ve bu durumu öğrencilerin okuma hızlarının yavaş oluşuna bağlamışlardır.
Okuduklarını anlamakta biraz güçlük çeken öğrencilerin oluşu onların okuma hızlarına
bağlanabilir. Öğrencilerin okuduklarını anlamakta biraz güçlük çektiğini ifade eden
öğretmenlerin, STCY’nin öğrencilerin okuma hızlarında bir düşüşe neden olduğunu
ifade eden öğretmenler olduğu görülmüştür. Okuduğunu anlama ile ilgili olarak Şahin,
İnci, Turan ve Apak’ın (2006) yaptıkları araştırmada da benzer sonuçlara ulaşılmış,
öğretmenler okuma, anlama ve kendini ifade etme becerisi açısından STCY’yi
çözümleme yönteminden daha etkili bulmuşlardır. Ancak, Özsoy’un (2006) yaptığı
araştırmada öğretmen görüşlerine göre, okuduğunu anlama konusunda sorunlar olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Bu açıdan okuduğunu anlama konusundaki bulgular arasında bir
farklılık göze çarpmaktadır.
Araştırmada öğretmenlere, öğrencilerin noktalama işaretlerine dikkat ederek
okuyup okumadıkları sorulmuş, öğretmenlerin yarıdan fazlası kısmen, % 34 kadarı evet
cevabını vermiştir. Sesli okumada noktalama işaretlerine dikkat etmeden okuma
olduğunu belirten öğretmen oranının oldukça düşük (% 5,29) olduğu görülmüştür.
Okur-yazarlık aşaması görüşmelerinden elde edilen bulgulara göre de yedi öğretmenden
üçü öğrencilerin noktalamalara dikkat etmeden okuduklarını, iki öğretmen dikkat
ederek, iki öğretmen de kısmen dikkat ederek okuduklarını belirtmişlerdir. Bulgulardan
hareketle, öğretmenlere göre öğrencilerin noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma
becerilerinin orta düzeyin biraz üstünde olduğu sonucu çıkarılabilir. Bu açıdan,
İlköğretim Türkçe Dersi Programı birinci sınıf okuma alanı kazanımlarından olan
“noktalama işaretlerine dikkat ederek okur” kazanımının orta düzeyin biraz üstünde bir
113
oranda gerçekleştiği söylenebilir. Görüşme yapılan öğretmenlerin STCY’ye getirdikleri
eleştirilerden biri de öğrencilere bu yöntemle noktalama işaretlerinin kavratılmasının
zor olduğudur. İlk okuma ve yazmaya sesle başlanması, cümleye daha sonra ulaşılması
ve dolayısıyla noktalama işaretlerinin daha geç bir sürede kavratılması, öğrencilerin
noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma becerilerinin orta düzeyin biraz üstünde
olmasının nedeni olarak görülebilir.
“Öğrencileriniz okuduklarını sözlü olarak ifade edebiliyorlar mı?” sorusuna,
öğretmenlerin yarıdan fazlası evet, geriye kalanlar kısmen cevabını vermiştir.
Okuduklarını sözlü olarak ifade etme becerilerine ilişkin soruya verilen cevapların,
noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma ve okuduğunu anlama becerilerine ilişkin
soruya verilen cevaplardan daha olumlu olduğu görülmüştür. Öğrencilerin görselleri
sözlü olarak ifade etme becerilerine ilişkin öğretmen görüşlerinin ise büyük oranda (%
76) olumlu yönde olduğu görülmektedir. Ayrıca öğrencilerin görselleri sözlü olarak
ifade etme becerileri hakkındaki görüşlerin, okuduğunu anlama, görselleri yazılı olarak
anlatma, noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma ve okuduğunu sözlü olarak
anlatma becerileri hakkındaki görüşlerden oldukça olumlu olduğu da söylenebilir. Bu
açıdan öğretmen görüşlerine göre, öğrencilerin görselleri sözlü olarak ifade etmede
oldukça başarılı oldukları sonucu çıkarılabilir. Programda yer alan, “görselleri
yorumlar” kazanımının gerçekleşme düzeyinin oldukça yüksek olduğu da söylenebilir.
Bu da birinci sınıf öğrencilerinin gelişim özellikleriyle açıklanabilir.
Öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi alıştırmalarında
zorlanıp zorlanmadıkları sorusunu, karşılaştırma yapılabilmesi açısından, sadece daha
önce birinci sınıf okutmuş olan öğretmenlerin cevaplamaları istenmiştir. Bulgulara
bakıldığında araştırmaya katılan ve daha önce birinci sınıf okutmuş olan 153
öğretmenin yarıdan fazlası öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi
alıştırmalarında zorlandıklarını ifade etmişlerdir. Kısmen de olsa zorlandıklarını belirten
öğretmen oranının da % 16 olması öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan
çizgi alıştırmalarında zorlandıkları şeklinde değerlendirilebilir. Ancak, bitişik eğik
yazıyla ilk okumaya başlanmasını uygun bulan öğretmen oranı, uygun bulmayan
öğretmen oranından yüksek bulunmuştur. Hazırlık aşamasında yapılan görüşmelerde de
öğretmenler bu aşamadaki en belirgin sorun olarak, öğrencilerin çizgi alıştırmalarında
zorlanmalarını göstermişlerdir. Kazu ve Ersözlü (2006)’nün araştırmasında öğretmenler
114
bitişik eğik yazının kolaylığı konusunda kararsız kalmışlardır. Akyol (2005), bitişik
eğik ve dik temel yazının öğretilmesi sürecinin önemine değinmekte, dik temel küçük
harfleri yazmak için altı temel hareket yapılması gerekirken, eğik küçük harfleri
yazmada üç temel hareket yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Hareket sayısının
fazla olması işi karmaşık hale getirmektedir. Araştırma bulguları ile Akyol’un aktardığı
görüş arasında bir farklılık olduğu söylenebilir. Öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun
çizgi çalışmalarında zorlanmaları, öğretmenlerin ilk defa birinci sınıfta bitişik eğik
yazıya uygun çizgi alıştırmaları yaptırmalarına, velilerin bu konudaki yeterliliklerine,
öğrencilerin okul öncesinde edindikleri alışkanlık ve becerilerine bağlanabilir.
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin en kolay yazabildiği küçük
harflerin (a, c, ç, e, ı, i, l, o, ö, u, ü) daha çok ünlüler olduğu görülmüştür.
Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde de en kolay yazılan küçük harfler a, e, i, l ve o
olarak ifade edilmiştir. Görüşme bulguları ile anket bulguları birbirini destekler
niteliktedir. Graham, Berninger ve Weintraub’ın (1988) yaptıkları çalışmada (Akt:
Akyol, 2005) öğrencilerin en zor yazdıkları küçük harflerden olan u ile Newland’ın
(1932) araştırmasında (Akt: Akyol, 2005) en zor yazılan e harfinin bu araştırmada en
kolay yazılan harflerden olması dikkat çekicidir. Öğrencilerin küçük a, c, ç, e, ı, i, l,
o, ö, u, ü harflerini zorlanmadan öğrenmeleri ve yazmaları bu harflerin yazım
özelliklerine bağlanmakla beraber e, l ve a harflerinin kolay yazılması bu harflerin
öğrenilen ilk üç ve dolayısıyla en çok yazım alıştırması yapılan harfler olmasıyla da
açıklanabilir. Öğretmenler tarafından sesin yazımını kavratma sürecinde öğrencilerin en
kolay yazdıkları büyük harfler ise C, Ç, E, O, Ö, U, Ü, I, İ ve M olarak ifade
edilmiştir. Bu harflerin M hariç kolay yazılan küçük harflerle aynı olduğu
görülmektedir. Bu durum bu harflerin büyük ve küçüklerinin benzer olmalarına
bağlanabilir.
Öğretmenlere göre öğrencilerin sesin yazımını kavratma çalışmalarında yazmada
en çok zorlandıkları küçük harf f’dir. k, r, s ve ş ise sırayla yazmada zorlandıkları
diğer harflerdir. Görüşmelerde de öğretmenler, öğrencilerin yazmada zorlandıkları
115
küçük harfleri r, n, k, s, ş, f ve j olarak ifade etmişlerdir. Anket ve görüşmelerle
elde edilen bulgulara bakıldığında k, r, s, ş ve f harflerinin yazımında zorlanılan
harfler açısından ortak olduğu görülmektedir. Newland’ın (1932) yaptığı araştırmada
(Akt: Akyol, 2005), yazımında % 50’den fazla güçlük çekilen harflerin e, n, d, t, r,
i, a, h ve b olduğu ortaya konmuştur. Bu harflerden de küçük “e” en zor yazılan harf
olarak belirlenmiştir. İki araştırmada elde edilen bulgulara bakıldığında, zor yazılan
harflerden sadece n ve r harflerinin ortak olduğu görülmektedir. Newland’ın (1932)
araştırmasında en zor yazılan küçük e harfi, bu araştırmada öğretmenler tarafından
öğrencilerin en kolay yazdıkları harf olarak ortaya konmuştur. Öğretmen görüşlerine
göre sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin yazmada en çok zorlandıkları
büyük harfler ise sırayla H, D, A, G, Ğ, L, S ve Ş harfleridir. Öğrencilerin
belirtilen bu harflerin yazımında zorlanmaları bu harflerin yazım biçimlerine
bağlanabilir.
Sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin yazmada en çok
zorlandıkları küçük harf olan f harfi, yıl sonu itibariyle de en zor yazılan küçük harf
olarak ifade edilmiştir. Yıl sonu itibariyle zor yazılan s, ş, r, k ve b harflerinin, b
hariç, sesin yazımını kavrama sırasında da zor yazılan harfler olduğu göze
çarpmaktadır. b’nin sesin yazımını kavratma sürecinde zorlanılan harfler arasında
gösterilmemesine karşılık yıl sonunda zor yazılan harfler arasında gösterilmiş olması
dikkat çekmektedir. Yapılan görüşmelerde de en zor yazılan küçük harflerin f, k, n, r,
s, z olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin yazmada zorlandıkları harflerin hem harfin
yazımını kavratma sürecinde, hem görüşmelerde hem de yıl sonunda ortak olması, bu
harflerin yazım özelliklerine bağlanabilir. Graham, Berninger ve Weintraub’ın (1988)
(Akt: Akyol, 2005) araştırmalarında da daha önce belirtildiği gibi q, y, z, u, n ve k
harflerinin yazımında en çok zorlanılan küçük harfler olduğu sonucu çıkmıştır.
Araştırma bulgularının n, z ve k harfleri açısından ortak olduğu görülmektedir.
116
Öğretmenlere göre sesin yazımını kavratma çalışmalarında öğrencilerin
yazmakta zorlandıkları büyük harfler olan D, H, A, G, Ğ, L, S ve Ş harfleri yıl
sonu itibariyle de zor yazılan harflerdir. Sesin yazımın kavratma çalışmalarında
öğrencilerin büyük A harfini yazmada zorlandıklarını ifade eden öğretmen oranı,
öğrencilerin bu harfi yıl sonu itibariyle yazmada zorlandıklarını ifade eden öğretmen
oranından yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin büyük L harfinin yazımında
zorlandıklarını belirten öğretmen oranı ise sesin yazımını kavratma çalışmalarındaki
öğretmen oranına yaklaşık değerdedir. H, D, L, S ve Ş harflerinin sesin yazımını
kavratma çalışmalarında zor yazıldığı ve yıl sonu itibariyle de halen zor ve kötü
yazılmalarının örtüşmesi bu harflerin yazım özellikleriyle açıklanabilir. Görüşmelerde
ise öğretmenler genellikle küçük harflerin yazımı hakkında daha kolay görüş belirtirken,
büyük harflerin yazımına ilişkin görüş belirtmekte zorlanmışlardır. Öğretmenler zor ya
da kolay yazılan büyük harflere ilişkin düşünce ifade etmemişlerdir. Bunun nedeni,
büyük harflerin sadece özel ad ve cümle başında kullanılmasına ve dolayısıyla
öğretmenlerin daha az gözlem yapmış olmalarına bağlanabilir.
Öğretmenlerin öğrencileri yazı estetiği açısından hangi yazıda (dik yazı, bitişik
eğik yazı) daha başarılı bulduklarına ilişkin bulgularda oranların birbirine yakın olduğu
görülmüştür. Öğretmenlerin % 52’si öğrencileri dik yazıda, % 48’i ise bitişik eğik
yazıda başarılı bulduğunu belirtmiştir. Bir diğer soruda öğretmenlere öğrencilerinin
standart bir bitişik eğik yazı yazıp yazamadıkları sorulmuştur. Bu soruya öğretmenlerin
% 48’i evet, % 47’si kısmen cevabını vermiştir. “Bitişik eğik yazıyla ilk okuma ve
yazmaya başlanmasını uygun buluyor musunuz?” sorusuna ise öğretmenlerin % 44’ü
evet, % 35’i hayır, % 21’i kısmen cevabını vermiştir. Sesi hissetme ve tanıma aşaması
görüşmelerinde öğretmenlerden öğrencilerin eski (dik yazı) ve yeni (bitişik eğik yazı)
yazı becerilerini karşılaştırmaları istenmiş, yedi öğretmenden altısı öğrencileri dik
yazıda daha başarılı bulduğunu belirtmiştir. Bu öğretmenlerden ikisi, anasınıfında dik
yazıya uygun hazırlık çalışmaları yapıldığından öğrencilerin eğik yazıda zorlandıklarını,
diğer iki öğretmen de harflerin birleştirilmesinde sorun yaşandığını dile getirmiştir. Bir
öğretmen de bitişik eğik yazıdaki sorunu kendisine bağlamıştır. Okur-yazarlık aşaması
görüşmelerinde de öğretmenler, öğrencilerinin orta düzeyde bir yazı yazdıkları
düşüncesinde buluşmuşlardır. Görülen en büyük sorun da standart düzeyde eğik
117
yazamama olarak ifade edilmiştir. Ülkemizde son iki yıl içinde yapılmış olan bazı
araştırmalarda, öğretmenlerin bitişik eğik yazı konusunda genellikle olumlu görüş ifade
ettikleri sonucuna ulaşılmıştır (Kazu ve Ersözlü, 2006. Demirel, 2006. Turan, 2007).
Arslan (2006), gündelik yaşamlarında dik temel harfleri kullanan öğretmenlerin hizmet
içi eğitime alınarak bitişik eğik yazının mutlaka öğretilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Hangi yazı karakteriyle ilk okuma ve yazmaya başlanmasının daha
etkili olduğuna dair kesin bir bulgunun olmadığı (Akyol 2005) hatırlanacak olursa, ilk
okuma ve yazmaya bitişik eğik yazı ile başlanmasını uygun görmeyen öğretmenlerin bu
tutumları, kendi yazı becerilerine, bitişik eğik yazıyı ilk defa kullanmış olmalarına, ana
sınıfı eğitimi alan öğrencilerin bu yıl için dik yazıya uygun hazırlık çalışmaları yapmış
olmalarına, velilerin de bu konudaki tutumlarına bağlanabilir.
İlk okuma ve yazma takvimine göre seslerin kavratılması birinci dönem sonunda
tamamlanmakta, dolayısıyla bu dönem sonunda öğrencilerin okur-yazar olması
beklenmektedir. Öğretmenlere, programın öngördüğü bu sürede sınıflarında okuma-
yazmanın gerçekleşip gerçekleşmediği sorulmuş, öğretmenlerin yarıya yakını evet, %
30’u kısmen, % 22’si hayır cevabını vermiştir. Belirtilen bu görüşlerle okulların sosyo-
ekonomik düzeyleri arasında istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Görüşmelerde de alt-sosyo ekonomik düzeydeki okullarda çalışan iki öğretmen de
birinci dönem sonunda okur-yazarlığa ulaşma açısından olumsuz görüşlerde
bulunmuşlardır. Ayrıca birinci dönem sonunda okur-yazar olup olmama ile sınıfların
mevcutları arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Programın öngördüğü sürede
(birinci dönem sonunda) okuma-yazmanın gerçekleşmediğini ifade eden öğretmenlerin
sınıf mevcutlarının 40 ve üstü olduğu görülmüştür. Görüşmelerde sınıf mevcutları 30’un
üstünde olan beş öğretmen de bu durumun, okuma-yazma öğretim sürecini olumsuz
etkilediğine dair görüşler ifade etmişlerdir. Demirel’in (2006) araştırmasında da benzer
bulgular elde edilmiş, sınıfların kalabalık olmasının okuma ve yazma etkinliklerini
olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bulgulardan, alt-sosyo ekonomik düzeydeki
okullarda ve kalabalık sınıflarda okuma-yazma öğretiminin birinci dönem sonunda
tamamlanmadığı sonucu çıkarılabilir. Okuma-yazma öğretiminde sesi temele alan
yöntemlerin olumlu yönü olarak kabul edilen erken okur-yazar olma durumunun,
kalabalık sınıflarda beklenilen düzeyde olmadığı sonucuna varılabilir. Şahin ve
Akyol’un (2006) araştırmalarında bireşim yöntemiyle okuma ve yazma öğrenen
118
öğrencilerin, çözümleme yöntemiyle okuma ve yazma öğrenen öğrencilerden daha
erken bir sürede okur-yazar oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
STCY’nin ne ölçüde uygulandığına yönelik sorulan soruyu, öğretmenlerin
yaklaşık yarısı tam olarak uyguladım, % 46’sı ise kısmen uygulayabildim şeklinde
cevaplamıştır. Öğretmenlerin yaklaşık yarısının yöntemi tam olarak uyguladıklarını
belirtmiş olmaları dikkat çekmektedir. Hizmet içi eğitim alan öğretmenlerin de yaklaşık
bu oranda olmasının bu sonucu doğurduğu söylenebilir. STCY’yi kısmen uygulayan
öğretmen oranı da yüksek bulunmuştur. Öğretmenlerin kendilerini bu şekilde
değerlendirmeleri, onların yöntem konusunda yeterli bilgilerinin olmamasına
bağlanabilir. Alınan hizmetiçi eğitimi yeterli bulmayan ve hizmetiçi eğitim almayan
öğretmen oranlarının yüksek oluşunun bu düşünceyi desteklediği söylenebilir.
Öğretmenlere ilk okuma ve yazma öğretimi sürecinde başka yöntemleri de
kullanıp kullanmadıkları sorulmuş, büyük çoğunluğunun (% 83) sadece STCY’yi
kullandıklarını belirttikleri anlaşılmıştır. Ancak % 17 oranında da başka yöntemleri
kullanan öğretmen olduğu görülmektedir. Bu da bu öğretmenlerin alışkanlıklarına,
STCY’nin etkililiğine inanmamalarına ve yöntem hakkında yeterli bilgilerinin
olmamasına bağlanabilir.
Öğretmenlerden, STCY’nin okuma hızı üzerindeki etkisini çözümleme
yöntemiyle karşılaştırarak değerlendirmeleri istendiğinde, öğretmenlerin yarısından
fazlasının öğrencilerin okuma hızlarının düştüğünü belirtmeleri dikkat çekmektedir.
Yöntem tercihine bakıldığında da CÇY’yi tercih eden öğretmenlerin tercih nedenini
çözümleme yönteminde okuma hızının yüksek olması olarak ifade ettikleri görülmüştür.
Görüşmelerde de öğretmenler benzer görüşler ifade etmişlerdir. Araştırma bulguları,
STCY’ye getirilen okuma hızını düşüreceği (Binbaşıoğlu, 2005) yolundaki görüşleri
desteklemektedir.
Araştırmada elde edilen başka bir bulgu öğretmenlerin yöntem tercihlerine
ilişkindir. Yöntem tercihinin kendilerine bırakılması durumunda öğretmenlerin en çok
tercih ettikleri yöntemin (% 35) CÇY olduğu görülmektedir. Bilindiği gibi CÇY 1968
yılından 2005-2006 eğitim ve öğretim yılına kadar ülkemizde ilk okuma ve yazma
öğretimi için kullanılan tek yöntem olmuştur. Ancak, çözümleme yönteminin zorunlu
119
olmasına karşılık, karma yönteminin de öğretmenler tarafından kullanılan bir yöntem
olduğu bilinmektedir. Karma yöntemi kullanırım diyen öğretmen oranı da yaklaşık
olarak % 26’dır. STCY’yi kullanacağını belirten oranın da % 32 olması, STCY’nin
öğretmenlerin çoğu tarafından benimsenmediği şeklinde değerlendirilebilir. Yöntem
tercihini CÇY ve karma yöntem olarak ifade eden öğretmenlerin, genellikle STCY’nin
okuma hızını düşürdüğünü ifade eden öğretmenler olması, bu öğretmenlerin yöntem
tercih nedenini okuma hızıyla eşdeğer tuttukları şeklinde değerlendirilebilir. Sesi
hissetme ve tanıma aşaması için yapılan görüşmelerde, yedi öğretmenden dördü
STCY’yi, üçü ise çözümleme yöntemini kullanacağını belirtmiştir. Bir sonraki
görüşmede ise bir öğretmenin yöntem tercinin çözümleme yöntemi olarak, son aşamada
yine STCY olarak değiştiği görülmüştür. Okur-yazarlığa ulaşma aşamasında da dört
öğretmenin çözümleme yöntemini, üç öğretmenin ise STCY’yi kullanacağını belirttiği
görülmüştür. Daha önceki iki görüşmede STCY’yi tercih edeceğini ifade eden öğretmen
bu son aşamada CÇY’yi tercih edeceğini belirtmiştir. Bu durum, öğretmenin yıl
sonunda istediği düzeyde verim elde etmemiş olmasıyla açıklanabilir.
Öğretmenlerin yöntemleri tercih etme gerekçelerine bakıldığında, bu
gerekçelerin genellikle okuma hızı ve buna paralel olarak anlama ile okur-yazarlığa
geçme süresi etrafında odaklandığı görülmüştür. Çözümleme yöntemini tercih edeceğini
belirten öğretmenler gerekçe olarak hızlı okumayı sağladığını, anlamayı arttırdığını ve
noktalama işaretleri ile yazım kurallarının daha kolay kavratıldığını ifade etmişlerdir.
STCY’yi kullanacağını ifade eden öğretmenler de bu yöntemin erken okur-yazarlığa
geçişi olumlu etkilemesinden dolayı öğrencilerin özgüvenlerinin geliştiğini, zamandan
kazandırdığını, uygulamasının kolay olmasını gerekçe olarak göstermişlerdir. Sonuç
olarak, STCY’yi tercih edeceğini belirten öğretmenlerin çoğunlukta olmaması,
yöntemin öğretmenler tarafından yeterince bilinmemesi, istenilen sonucun elde
edilememiş olması şeklinde değerlendirilebilir. Şenel’in (2004) araştırmasında
öğretmenlerin çoğunluğu çözümleme yönteminin tek ve doğru yöntem olduğunu, %
33’ü ise çeşitli sakıncaları olduğunu belirtmiştir. Şahin, İnci, Turan ve Apak’ın (2006)
yaptıkları araştırmada öğretmenler sadece okuma hızı açısından çözümleme yöntemini,
anlama, erken okuma, okumaya toplu geçme, telaffuz, yaratıcılık, kendini ifade etme
becerisi açısından ise STCY’yi çözümleme yönteminden daha etkili bulmuşlardır.
Yukarıdaki araştırmaların bulguları ile bu araştırmanın bulguları örtüşmektedir. Ancak
Karadağ ve Gültekin’in (2005) araştırmalarının bulguları bu araştırmanın bulguları ile
120
örtüşmemektedir. Çünkü öğretmenlerin tamamına yakını yöntem tercihinin kendilerine
bırakılması durumunda cümle yöntemini kullanacağını ifade etmiştir.
121
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde, araştırmanın amaçları doğrultusunda ulaşılan sonuçlara ve bu
sonuçlara dayalı olarak hem uygulamaya hem de yapılacak araştırmalara yönelik
önerilere yer verilmiştir.
5.1. Sonuçlar Araştırmada elde edilen sonuçlar araştırmanın amaçlarına uygun olarak iki ayrı
başlıkta verilmiştir.
5.1.1. Öğretmen Görüşlerine İlişkin Sonuçlar
1. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık % 59’u Ses Temelli Cümle
Yöntemi ile ilgili olarak hizmetiçi eğitim almış, hizmetiçi eğitim alan öğretmenlerin %
68’i ise aldıkları eğitimi yetersiz bulmuştur.
2. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğunluğu, “Okuma-Yazma
Öğreniyorum” kitabını ve Ses Temelli Cümle Yöntemi için hazırlanan diğer kaynakları
yetersiz bulmuştur.
3. Araştırmaya katılan öğretmenlere göre sesi hissetme ve tanıma aşaması
çalışmalarında, öğrenciler, en çok, içinde b, g, c, ğ, d, h, j ve y seslerinin bulunduğu
varlık isimlerini bulmakta zorluk çekmektedirler.
4. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre öğrenciler, verilen sesin ortada bir yerde
(sözcüğün başında ve sonunda olmayan bir yerde) bulunduğu sözcükleri bulmakta
zorluk çekmişlerdir.
5. Öğretmenler, öğrencilerin dikte çalışmalarında yaptıkları en belirgin hatanın
harf eksiği olduğunu ifade etmişlerdir. Satır sonuna sığmayan sözcüklerin doğru
hecelenmesinde ve ç, i, ğ, j, ü, ö gibi harflerin noktalarını koymada ise büyük bir
sorunun yaşanmadığını belirtmişlerdir.
6. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre sesten hece ve hecelerden kelime
oluşturma aşamasında (% 26 evet, % 54 kısmen) öğrenciler verilen sesleri tek tek
okuyabildikleri halde bu seslerden oluşan sözcükleri okumada sorun yaşamışlardır.
122
7. Öğretmenlerin çoğunluğu öğrencilerin okumaya başladıklarında dik temel
yazıyla yazılmış metinleri okumada zorluk çekmedikleri ve yıl sonunda her iki yazı
karakterini (Dik yazı ile bitişik eğik yazı) aynı hızda okudukları görüşündedir.
8. Öğretmenlerin büyük çoğunluğuna göre öğrenciler okumaya ilk
başladıklarında heceleyerek okumuşlardır. Yıl sonunda ise öğrencilerin bir kısmı halen
heceleyerek okumaktadırlar.
9. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre öğrenciler bitişik eğik yazıya uygun olarak
yapılan çizgi çalışmalarında, dik yazıya uygun yapılan çizgi çalışmalarından daha fazla
zorlanmışlardır.
10. Öğretmenlere göre öğrencilerin sesin yazımını kavratma çalışmalarında en
kolay yazabildikleri küçük harfler e, a, l, ı, i, c, ç, o, ö, u, ü, büyük harfler ise C,
Ç, E, O, Ö, U, Ü, I, İ ve M harfleridir. En zor yazılan küçük harfler f, k, r, s ve
ş, büyük harfler ise A, G, Ğ, H, S ve Ş’dir. Yıl sonu itibariyle ise estetik açıdan kötü
yazılan küçük harfler b, k, r, s, ş, büyük harfler ise D, H, L, S ve Ş harfleridir.
11. Öğretmenler yazı estetiği açısından öğrencileri her iki yazı karakterinde de
(dik ve eğik yazı) eşit oranlarda başarılı bulmuşlardır. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre
öğrenciler standart bitişik eğik yazı yazabilmektedirler. Öğretmenler bitişik eğik yazıyla
okuma-yazma öğretimi konusunda genellikle olumlu düşünceler ifade etmişlerdir.
12. Programın öngörüsü olan birinci dönem sonunda okur yazarlığa ulaşmanın
gerçekleştiğini belirten öğretmen oranının yaklaşık olarak % 48 olduğu görülmüştür.
Başka bir deyişle öğretmenlerin yarısından fazlası, programın birinci dönem sonunda
okur-yazar olma hedefinin gerçekleşmediğini ifade etmişlerdir.
13. Yöntem tercihinin kendilerine bırakılması durumunda öğretmenlerin % 35’i
çözümle yöntemini, % 32’si STCY’yi, % 26’sı da karma yöntemi kullanacağını
belirtmiştir.
14. Öğretmenlerin çoğunluğuna göre Ses Temelli Cümle Yöntemi okuma hızını
düşürmüştür.
123
5.1.2. Öğretmen Görüşlerinin Çalıştıkları Okulların Sosyo-Ekonomik Düzeylerine,
Meslekteki kıdemlerine, Sınıflarının Mevcutlarına ve Birinci Sınıf
Deneyimlerine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığına İlişkin Sonuçlar
1. Öğretmen görüşleri, hiçbir anket sorusu için kıdem ve birinci sınıf deneyimine
göre farklılaşmamıştır.
2. Sesler tek tek söylenebildiği halde bu seslerden oluşan kelimeleri okumada
yaşanan sorunla okulların sosyo-ekonomik düzeyleri arasında istatistiksel açıdan
anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
3. Birinci dönem sonunda okur-yazar olamama sorunu ile sınıf mevcudu
arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur
4. Birinci dönem sonunda okur-yazar olamama ile okulların sosyo-ekonomik
düzeyleri arasında da istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
5.2. Öneriler Araştırma sonuçlarına dayalı olarak uygulamaya ve yapılacak araştırmalara
yönelik yapılan öneriler iki ayrı başlıkta sunulmuştur.
5.2.1. Uygulamaya Yönelik Öneriler
1. Birinci sınıf okutacak öğretmenlerin, yeni ilk okuma ve yazma öğretimi
programı konusunda yeterli ve kapsamlı bir hizmetiçi eğitime alınmaları sağlanmalıdır.
2. Okuma-Yazma Öğreniyorum kitabı ve ilk okuma ve yazma öğretimi için
hazırlanan kaynaklar programın ve öğretmenlerin beklenti ve ihtiyaçları göz önüne
alınarak yeniden düzenlenmelidir.
3. Dikte çalışmalarında belirgin olarak görülen harf eksiği hatasının nedenleri
araştırılmalı ve önlenmesine yönelik etkinlikler geliştirilmelidir.
4. Bitişik eğik yazı konusunda olumlu görüşlerin olmasına karşılık, görülen
eksikliklerin giderilebilmesine yönelik olarak, öğretmenlerin kendilerini bu konuda
yeterli hissetmelerinin sağlanması için çalışmalar yapılmalı, ilk okuma-yazma
öğretiminde bitişik eğik yazının esas alınmasına devam edilmelidir.
5. Öğrencilerin yazımında zorlandıkları ve estetik açıdan kötü yazdıkları bitişik
eğik yazı harflerinin yazımını kavratma alıştırmalarına daha uzun bir süre ayrılmalı, bu
harflerin alternatif yazılışlarına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
124
6. Kalabalık sınıflarda ilk okuma ve yazma çalışmalarında görülen aksaklıkların
giderilmesi, verimli ve etkili bir ilk okuma-yazma öğretiminin gerçekleşmesi için
kalabalık sınıf mevcutları azaltılmalıdır.
7. Ses Temelli Cümle Yöntemiyle ilk okuma ve yazma öğretiminde okuma
hızını arttırıcı etkinlikler geliştirilmelidir.
8. İlk okuma ve yazma öğretiminde yöntem tercihi, çeşitli etkenler göz önüne
alınarak (okulların sosyo-ekonomik düzeyleri, zümre öğretmenlerin görüşleri vb.)
öğretmene bırakılmalı, tek yöntem kullanılma zorunluluğu kaldırılmalıdır.
5.2.2. Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler 1. Bu araştırma Ses Temelli Cümle Yöntemiyle ilk okuma ve yazma öğretiminin
ilk uygulamasını kapsamaktadır. Daha sonraki yıllarda benzer araştırmalar yapılıp
sonuçları karşılaştırılabilir.
2. Okulların sosyo-ekonomik düzeyleriyle sesleri birleştirme ve birinci dönem
sonunda okur yazarlığa ulaşamama sorunları arasında görülen anlamlı ilişkinin
nedenleri araştırılabilir.
3. Dikte çalışmalarında belirgin olarak görülen harf eksiği hatasının nedenleri
araştırılabilir.
125
KAYNAKÇA
Acat, B., Özsoy, U. (2006), “Ses Temelli Cümle Yöntemiyle İlkokuma-yazma Sürecinde
Karşılaşılan Güçlükler” Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi. Gazi Üniversitesi,
Ankara: Kök Yayıncılık Akyol, H. (2005), Türkçe İlk Okuma Yazma Öğretimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık Arslan, M. (2006), İlköğretmen Eğitimci Dergisi, Sayı 4, s. 31 Artut, K. (2005), “İlköğretim (I. Kademe I. Sınıf) Yazı Öğretiminde Temel İlkeler”,
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 1, s.71 Artut, K. Demir, H. (2006), Güzel Yazı Teknikleri ve Öğretimi, Ankara: Anı Yayıncılık Baş, Ö. (2006), Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi. Gazi Üniversitesi, Ankara:Kök
Yayıncılık Baymur, F. (1939), İlk Okuma ve Yazma Öğretimi, İstanbul Devlet Basımevi. Binbaşıoğlu, C. (2005) http://www.cagdasegitim.org/sempozyum/a_yavuz.htm adresinden
Haziran 2007’de alınmıştır. Bulut, Ö. F. (1998), “İlkokuma-Yazma Öğretiminde Bireşim ve Çözümleme Metodunun
Öğretmen Görüşlerine Dayalı Olarak İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana Büyüköztürk, Ş. (2004), Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El kitabı, Ankara: PegemA
Yayıncılık. Calp, M. (2003), İlk Okuma Yazma Öğretimi , Konya: Eğitim Kitabevi Cemaloğlu, N. (2000), “ilkokuma Yazma Öğretimi” Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Coşkun, N. (2003), “İlkokuma –Yazma Öğretiminde Kullanılan Yöntemler”, Yüksek Lisans
Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Çebi, A. (2006), 15. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiri Özetleri, Muğla Üniversitesi
Eğitim Fakültesi, Muğla. Çelenk, S. ( 2002 ), “İlkokuma Yazma Öğretiminde Karşılaşılan Sorunlara İlişkin
Öğretmen Görüşleri”. http://ilkogretim-online.org.tr/vol1say2/, adresinden Temmuz
2007’de alınmıştır.
126
Çelenk, S. (1993), “İlkokuma Yazma Öğretiminde Aşamalı Bireşim Tekniğinin Etkinliği”,
Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Çelenk, S. (1999), İlkokuma-Yazma Programı ve Öğretimi, Ankara: Başak Matbaacılık Ltd.
Şti. Çelenk, S. (2005), http://www.cagdasegitim.org/sempozyum/a_yavuz.htm adresinden
Haziran 2007’de alınmıştır. Damar, M. (1996), “İlkokuma yazma öğretiminde karşılaşılan güçlüklerle öğretmen
nitelikleri arasındaki ilişki”, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara. Demir, N. Yılmaz E. (2003), Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yayıncılık, Ankara. Demirel, M. (2006). “İlk Okuma Yazma Öğretimindeki Değişikler Üzerine Bir Araştırma”,
Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İlköğretim Ana
Bilim Dalı Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı, Konya. Dikmen, S. (1998), İlkokuma Yazma Öğretimi Öğretmen Rehberi (9. Basım), Ankara. Ergenç, İ. (1995), Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü, Bir Deneme, Simurg
Kitapçılık ve Yayıncılık Ltd Şirketi, İstanbul Ertürk, A. (2001), “İlkokuma-Yazma Öğretimi Hazırlık Devresinin Okuma-Yazma
Öğrenmedeki Yeri ve Önemi”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim
bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Güleryüz H. (2004), Türkçe İlkokuma Yazma Öğretimi Kuram ve Uygulamaları. Ankara:
PegemaA Yayıncılık. Güneş F. (2000), “ Uygulamalı Okuma-Yazma Öğretimi” Ankara: Ocak Yayınları. Güneş, F. (1997), Okuma-Yazma Öğretimi ve Beyin Teknolojisi, Ankara, Ocak Yayınları. Güneş, F. (2005). Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, sayı 69. Güneş, F. (2006). Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, sayı 71. Güneş, F. (2007), Ses Temelli Cümle Yöntemi Ve Zihinsel Yapılandırma, Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım. Güven, B., İleri, S. (2006). İlköğretmen Eğitimci Dergisi, Sayı 4, s. 34
127
Helvacı, K. (2000), İlkokuma ve Yazma Öğretmen Kılavuzu, Ankara: Özgün Matbaacılık
San. Ve Tic. A.Ş. Eğitim (2007) http://www.freewomensfoundation.org/turkish/arastirma/egitim.htm
adresinden 12.06.2007 tarihinde alınmıştır. Kabadayı, M. (2006), http://www.bilimselegitim.net/forum/lofiversion/index.php?t16.html
adresinden Temmuz 2007’de alınmıştır. Karabay, A. (2006) 15. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiri Özetleri, Muğla
Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Muğla. Karadağ, R. Gültekin, M. (2005) http://eku.comu.edu.tr/index/3/1/rkaradag_gultekin.pdf
adresinden Temmuz 2007’de alınmıştır. Karakelle, S. (1998), “İlkokuma Becerisinin Kazanılmasını Etkileyen Bilişsel Faktörler”,
Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Karasar, N. (2004), Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Nobel Yayınevi. Kavcar, C., Oğuzkan, F., Sever, S. (1997), Türkçe Öğretimi, Ankara: Ekip Grafik. Kazu, H., Ersözlü, Z. N. (2006). Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi. Gazi Üniversitesi,
Ankara: Kök Yayıncılık. Keskinkılıç, K., Keskinkılıç, S. B. (2005), Türkçe’nin Temel Becerileri ve Ses Temelli
Cümle Yöntemi ile İlkokuma Yazma Öğretimi, Ankara: Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Kılıç, A. (2000), “İlkokuma Yazma Öğretiminde Programlandırılmış Öğretime Göre Metin
Yönteminin Etkililiği”, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara. Köksal K. (2001), Okuma Yazma Öğretimi, Ankara, PegemA Yayınevi. Köksal, K., Temur, T., Akçam, K. (2006), Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi. Gazi
Üniversitesi, Ankara:Kök Yayıncılık. M.E.B. (2004), İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı, Ankara: T.C. Milli Eğitim
Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı. M.E.B. (2005), İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı, Ankara: T.C. Milli Eğitim
Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
128
M.E.B.(1983), Okuma-Yazma Seferberliği Çalışmaları (Brifing), Ankara:Milli Eğitim
Bakanlığı Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü. M.E.G.S.B. İlköğretim Genel Müdürlüğü, (1985), Türkçe Eğitimi ve Öğretmen Kılavuzu,
Ankara: Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları. MEB (2007), http://cygm.meb.gov.tr/halkegtim/okumayazmakurslr.html adresinden
Haziran 2007’de alınmıştır. Öz, M. F. (1998), Uygulamalı İlkokuma Yazma Öğretimi, Ankara, Anı Yayıncılık. Özsoy, U. (2006). “Ses Temelli Cümle Yöntemiyle Okuma Yazma Öğretiminde
Karşılaşılan Güçlükler”, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü İlköğretim Anabilim Dalı Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı,
Eskişehir. Sarı, M. (2001), “İki Dilli Çocukların Çözümleme Yöntemiyle Okuma-Yazma Öğrenirken
Karşılaştıkları Güçlükler”, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Adana. Sever, S. (2004), Türkçe Öğretimi ve Tam öğrenme, Ankara: Anı Yayıncılık. Şahin, A. Akyol, H. (2006), Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi, Gazi Üniversitesi,
Ankara: Kök Yayıncılık. Şahin, İ., İnci, S., Turan, H., Apak, Ö. (2006). Milli Eğitim Dergisi, Sayı 171, sayfa 109-
126
Şenel, H.G. (2004). İlköğretim online e-dergi, 3. Sayı. Turan, M. (2007). “İlköğretim 1. Sınıf Türkçe Dersi İlk Okuma Yazma Programında
Uygulanan Ses Temelli Cümle Yönteminin Uygulamadaki Etkililiği”, Doktora Tezi,
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Elazığ. Uçar, K.Ö.D. (2001), “Okuma Yazma Öğretiminde Kullanılan yöntemlerin Etkililiğinin
Karşılaştırılması”, Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Niğde. Ünüvar, P. (2002), “Burdur İli İlköğretim Okullarında İlkokuma Yazma Öğretiminde
Karşılaşılan Sorunlar” , Yüksek Liasans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
129
Yalçın, Z. (1999), “İlköğretim Okullarında İlkokuma Yazma Öğretiminde Karşılaşılan
Güçlükler” , Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü,
Denizli. Yıldırım, A.;Şimşek H. (1999), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara
Seçkin Yayınevi. Yıldız, V. (2006). İlköğretmen Eğitimci Dergisi, Sayı 4, s. 35. Yılmaz, M. (2006). Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi. Gazi Üniversitesi, Ankara:Kök
Yayıncılık. Yılmaz, Ö. (2006). “Okuma Becerisini Çözümleme Yöntemi İle Kazanan İlköğretim Okulu
İkinci Sınıf Öğrencilerinin Okuduğunu Anlama, Okuma Hızı Ve Okumada
Doğruluk Düzeyleri”, Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı, Bolu.
130
EK 1
HAZIRLIK AŞAMASI ÖĞRETMEN GÖRÜŞME FORMU
Sayın Meslektaşım. Yapacağımız görüşme, “ Ses Temelli Cümle Yöntemiyle gerçekleştirdiğiniz okuma-
yazma sürecinin nasıl gerçekleştiğini betimlemeye yönelik olacaktır. Amacımız, yeni ilk
okuma yazma öğretim yöntemini bütün yönleriyle, görüşlerinize dayalı olarak incelemektir.
Görüşleriniz, meslektaşlarınız, araştırmacılar, program geliştiriciler ve Milli Eğitim
Bakanlığı için çok yararlı olacaktır.
Bu form iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgilerinize, ikinci
bölümde ise ilk okuma-yazma öğretimine ait sorular yer almaktadır. Araştırmada adınız
kullanılmayacaktır. Sorulara içtenlikle cevap vermeniz araştırma için büyük önem
taşımaktadır. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Abdulbaki BEKTAŞ
I. BÖLÜM
1. Adınız,soyadınız………………………………………………………………….
2. Cinsiyetiniz. ( ) K ( ) E
3. Hizmet süreniz ( yıl olarak)…………………………………………………………
4. Mezun olduğunuz fakülte: . Eğitim ( ) Diğer ( )
5. Şu anda görev yaptığınız okulun adı:……………………………………………….
6. Daha önce birinci sınıf okuttunuz mu?
Evet ( ) Hayır ( )
131
7. Cevabınız evet ise kaç kez okuttunuz? …………………………….
8. Ses temelli cümle yöntemi için hizmet içi eğitim aldınız mı?
Evet ( ) Hayır ( )
9. Sekizinci soruya cevabınız evet ise bu kursu yeterli buldunuz mu? Yeterli
bulmadıysanız ne yapılması gerekirdi? Lütfen belirtiniz.
……………………………………………………………………………………...
10. Cevabınız hayır ise söz konusu yöntemle ilgili başka kaynaklardan bilgi aldınız mı?
Evet ( ) Hayır ( )
11. Cevabınız evet ise bu kaynaklar nelerdir?
………………………………………………………………………………………
12. İlkokuma yazma öğretimi için daha önce hangi yöntemleri kullandınız? (Birden fazla
işaretleyebilirsiniz)
( ) Çözümleme
( ) Karma
( ) Bireşim
( ) Diğer (Lütfen belirtiniz)………………………………………………………….
132
II. BÖLÜM
1. Yeni yöntemin hazırlık aşaması, öğretmenler için diğer yöntemlere göre farklı hazırlıklar gerektiriyor mu?
( ) Evet ( ) Hayır
2. Birinci soruya cevabınız evet ise bunların neler olduklarını lütfen belirtiniz. …………………………………………………………………………………………
3. Yeni yöntem, öğrenci ve velileri için farklı hazırlıklar gerektiriyor mu?
( ) Evet ( ) Hayır
4. Üçüncü soruya cevabınız evet ise bunları lütfen belirtiniz.
…………………………………………………………………………………………
5. Ses Temelli Cümle Yönteminin hazırlık aşaması için kendinizi yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır
6. Hayır ise kendinizi hangi alanlarda yetersiz buluyorsunuz?
………………………………………………………………………………………. ……………….
7. Bu yöntemin hazırlık aşaması için yayımlanan kaynakları yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet yeterli ( ) Hayır yetersiz ( ) Biraz daha kaynağa ihtiyaç var
8. Bu yöntem sizce hazırlık aşamasında yeni sorunlar/ kolaylıklar getirmekte midir?
( ) Evet ( ) Hayır
9. Yukarıdaki soruya cevabınız evet ise bu sorunları ya da varsa kolaylıkları lütfen
belirtiniz.
………………………………………………………………………………………….
133
10. Yeni yöntemin hazırlık aşamasında, yardımcı ders araç-gereçlerine başvurma ihtiyacınız ne ölçüdedir? ( Daha önce kullandığınız yöntemlerin hazırlık aşamasına göre, daha fazla ihtiyaç duyuyorum, daha az vb.)
…………………………………………………………………………………………..
11. Yeni yöntemin hazırlık aşaması sizce öğrencilerin gelişim düzeylerine (bilişsel,
duyuşsal, devinişsel) uygun mudur? ( ) Evet ( ) Hayır
12. Yeni yöntemde çizgi çalışmaları bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılmaktadır. Size
göre öğrenciler bu konuda zorlanıyorlar mı? ( ) Evet ( ) Hayır
13. Yukarıdaki soruya cevabınız evet ise hangi alanlarda zorlandıklarını lütfen belirtiniz:
…………………………………………………………………………………………
14. Size göre hangi yöntemin hazırlık aşaması ilkokuma yazma uygulamaları için daha uygundur?
( ) Çözümleme ( ) Karma ( ) Bireşim ( ) Ses Temelli Cümle Yöntemi
15. Hazırlık aşaması için uygun olduğunu düşündüğünüz yöntemin gerekçelerini lütfen belirtiniz. ………………………………………………………………………………………….
16. Yeni yöntemde okumaya sesle, yazmaya ise bitişik eğik yazıyla başlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
……………………………………………………………………………………..
17. Okuma-yazma öğreniyorum kitabını hazırlık aşaması için yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır
18. Öğretmen kılavuz kitabını hazırlık aşaması için yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır
134
EK 2
SESİ HİSSETME VE TANIMA AŞAMASI ÖĞRETMEN GÖRÜŞME FORMU Tarih : Adı –soyadı:.......................................................................... Okulu:.................................................................................... Meslekteki kıdemi.................................................................
1. Öğrencileriniz, şu ana kadar verdiğiniz sesleri hissedebiliyorlar mı? Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen ( ) 2. Öğrencileriniz verdiğiniz sesin geçtiği/geçmediği varlıkları bulmakta zorluk
çekiyorlar mı?
Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen ( )
3. Şu ana kadar verdiğiniz seslerden en çok hangisinde sesin geçtiği varlığı bulmakta zorluk çektiler?
4. Sesin geçtiği varlıklar, sesin başta, ortada ve sonda olmalarına göre buldurulmaktadır. Öğrencileriniz hangisinde zorlanıyor?
5. İlkokuma-yazma öğretimi sürecindeki sesi hissettirme çalışmaları gerekli midir?
Neden? (ses verildiğinde daha kolay kavrar , sesin bir sözcükte nasıl geçtiğini bulur, okumaya geçişi olumlu etkiler v.b.)
6. Öğrencilerinizin sesleri okumaktaki başarı oranını yüzde olarak belirtir misiniz? .......................................................................
Bu başarı oranını nasıl değerlendiriyorsunuz?
135
7. Öğrencileriniz sesleri birleştirerek okumada sorun yaşıyorlar mı?(sesleri tek tek ve bastırarak söyleme vb.)
8. Öğrenciler sesli okuma yaparken heceliyorlar mı?
9. Heceleyerek okumanın, ileride öğrencilerin okumalarını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Okuma hızı açısından................................................................. Okuduğunu anlama açısından.........................................................
10. Öğrencilerinizin ne kadarı verdiğiniz seslerden oluşan sözcükleri okuyabiliyor? ........................................................
11. Verdiğiniz sesleri tek tek okuyabilen ancak bu seslerden oluşan kelimeleri okumada güçlük çeken öğrencileriniz var mı? Varsa oranını belirtir misiniz? Varsa bu sorunun nedenleri sizce nelerdir?
12. Öğrencilerinizin ne kadarı beklediğiniz ölçüde bir okur-yazarlık becerisi kazanmış durumdadırlar?
13. Programın beklentisi ile sizin beklentileriniz birbiriyle örtüşüyor mu?
14. Öğrencilerinizin yazmada en çok zorlandıkları sesler hangileridir?
15. Öğrencilerinizin en kolay yazabildikleri sesler hangileridir?
16. Eski ve yeni öğrencilerinizin yazma becerilerini karşılaştırdığınızda öğrencilerinizi, dik yazıda mı yoksa bitişik eğik yazıda (el yazısı) mı daha başarılı buluyorsunuz? Gerekçelerini belirtir misiniz?
17. Ses Temelli Cümle Yöntemi ile gerçekleştirdiğiniz ilkokuma-yazma sürecini
çözümleme yöntemi ile karşılaştırdığınızda hangi yöntemi daha başarılı buluyorsunuz? Neden?
18. İlkokuma-yazma öğretim sürecinde “ses temelli cümle yöntemini” ne ölçüde
uygulayabiliyorsunuz? (Tam anlamıyla uyguluyorum, tam anlamıyla uygulayamıyorum )
19. Uygulayamıyorsanız bunun nedeni nedir?
(Programın özelliğinden mi? Öğretmenden mi?)
136
20. Ses temelli cümle yöntemini uygularken başka yöntemleri de işe koştuğunuz oluyor mu? Varsa hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?
21. Ses temelli cümle yöntemiyle ilkokuma-yazma öğretme sürecindeki kaygılarınızı nasıl
açıklarsınız? ( Başlangıçta çok kaygılıydım ancak şu an kaygılanmıyorum, hiç kaygı duymuyorum, halen çok kaygılıyım) Niçin kaygı duydunuz/duyuyorsunuz?
22. Öğrencilerinizin yazıları nasıl? ( Çok güzel ve düzenli yazıyorlar, dik ama güzel, eğik
ama düzensiz, düzgün ama yanlış birleştiriyorlar...
23. Çizgileri taşarak yazma oranı ne düzeydedir?
24. Harflerin yan yana diziminde ( hece, kelime yazma) ayrılık, fazla bitişiklik oluyor mu?
25. Öğrencilerinizin defter kullanımlarını değerlendirir misiniz? (çok düzenli, düzensiz,
26. Öğrencileriniz sesli okuma yaparken kelime atlama, ses/harf atlama problemi yaşanıyor mu? Örneklendirir misiniz?
27. Öğrencileriniz sesli okuma yaparken kelime ekleme, ses/harf ekleme problemi yaşanıyor mu? Örneklendirir misiniz?
28. Ses temelli cümle yöntemiyle ilkokuma yazma öğretimi yaparken öğrencilerinizin
dikkat süreçlerini nasıl değerlendirirsiniz? (Dikkatleri azaldı, arttı, değişmedi) değişti ise nedenleri sizce ne olabilir?
137
EK 3
SESTEN HECE, HECEDEN KELİME VE KELİMELERDEN CÜMLE OLUŞTURMA AŞAMASI ÖĞRETMEN GÖRÜŞME FORMU
Görüşme tarihi:...../......../2006 Adı-Soyadı:........................................................................................... Çalıştığı Okul:........................................................................................ Hizmet süresi:......................................................................................... Kaçıncı kezdir birinci sınıf okuttuğu:.....................................................
1. Öğrencilerinizin ne kadarı bütün sesleri tanıyor? (Oran olarak)
2. Sesleri okuyabilen ancak seslerden hece oluşturamayan öğrencileriniz var mı? Varsa bu durumu değerlendirir misiniz?
3. Seslerden hece oluşturabilen ancak heceleri birleştiremeyen öğrencileriniz var mı? Varsa bu durumu değerlendirir misiniz?
4. Öğrencilerinizin okuma hızlarını nasıl değerlendirirsiniz?
5. Size göre varsa, Ses Temelli Cümle Yöntemi ‘nin üstünlükleri nelerdir?
6. Sizce bu yöntemin eksikleri var mı? Varsa bunları belirtir misiniz?
7. Şu anda uyguladığınız Ses Temelli Cümle Yöntemiyle, daha önceki yıllarda
uygulanan cümle yöntemini karşılaştırdığınızda neler söyleyebilirsiniz?
8. Ses tem. Cüm. Yönt.nin okuma hızı üzerindeki etkisini cümle yöntemiyle karşılaştırır mısınız? (okuma hızını arttırıyor-azaltıyor-değişiklik yaşanmıyor)
9. Öğrencilerinizin dikte çalışmalarındaki becerilerini nasıl değerlendirirsiniz? ( harf-hece-kelime eksiği görülüyor mu? Görülüyorsa açıklar mısınız?)
138
10. Öğrencilerinizin yazmada en çok zorlandıkları harfler hangileridir?
11. Öğrencileriniz sesli okurken harf karıştırıyorlar mı? ( Harfi başka harf olarak seslendiriyorlar mı?)
12. Öğrencilerinizin yazılarını değerlendirir misiniz? ( eğiklik-harflerin yazım yönü-satır aralığına yazma) Başarı oranı nedir?
13. Sesli okumada harf-hece-kelime atlayarak mı okuma gerçekleşiyor ? Bu durumu cümle yöntemiyle okuma –yazma öğretiminin aynı sürecini göz önünde bulundurarak değerlendirir misiniz?
14. Öğrencileriniz dik temel yazıyla yazılmış metinleri okumada zorluk çektiler mi-çekiyorlar mı? Bu durumu değerlendirir misiniz?
15. Öğrencileriniz sesli okurken heceliyorlar mı?
16. Öğrencilerinizin ne kadarı beklediğiniz ölçüde bir okur-yazarlık becerisi kazanmış durumdadırlar?
17. Programın beklentisi ile sizin beklentiniz birbiriyle örtüşüyor mu?
18. Öğrencilerinizin okuduklarını anlama beceri düzeylerini nasıl açıklarsınız?
19. Kelime yazımı bittikten sonra öğrencileriniz gerekli işaretlemeleri ( ö,i,j vb. harflerin noktaları) yapıyorlar mı?
20. Öğrencileriniz doğru heceleme yapabiliyorlar mı?
21. Yöntem tercihi size bırakılsa ilk okuma-yazma öğretimi için hangi yöntemi kullanırsınız?
139
EK 4
OKUR-YAZARLIĞA ULAŞMA AŞAMASI ÖĞRETMEN GÖRÜŞME FORMU Görüşme Tarihi:......../......./2006
Adı-Soyadı:................................................................................................................. Çalıştığı Okul:.............................................................................................................
Hizmet Süresi:........................................................................................................... Kaçıncı kezdir 1. sınıf okuttuğu:..............................................................................
1. Bu aşamada öğrencilerinizin okuma hızlarını nasıl değerlendirirsiniz? (hızlı-yavaş-orta düzeyde)
2. Öğrencileriniz noktalama işaretlerine dikkat ederek okuyabiliyorlar mı?
3. Öğrencilerinizin, duygularını yazılı olarak ifade etme becerilerini nasıl
değerlendirirsiniz? (Yeterli-yetersiz)
4. Öğrencilerinizin, okuduklarını yazılı olarak ifade etme becerilerini nasıl değerlendirirsiniz?
5. Öğrencileriniz, okuduklarını özetleyebiliyorlar mı?
6. Heceleyerek ya da durarak sesli okuma söz konusu mu? (böyle bir durum varsa neye
bağlıyorsunuz?)
7. Hece ya da kelime atlayarak okuma gerçekleşiyor mu? (Açıklar mısınız?)
8. Sesli okumada harf , hece, ya da kelime ekleme oluyor mu?
9. Öğrencilerinizin yazıları için bir değerlendirme yapar mısınız? ( Standart bir yazı-orta düzeyde-kötü –güzel ama eğik değil)
10. Öğrencileriniz doğru heceleme yapabiliyorlar mı?
11. Dikte çalışmalarında öğrencilerinizin başarılarını nasıl değerlendirirsiniz?
12. Bitişik eğik yazı ile ilkokuma-yazmaya başlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
13. Yöntem tercihi size bırakılsa ilkokuma-yazma öğretimi için hangi yöntemi kullanırsınız? Neden?
140
EK 5
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN İLKOKUMA VE YAZMA ÖĞRETİM SÜRECİNİ DEĞERLENDİRME FORMU
Sayın Meslektaşım,
Bu anket, Ses Temelli Cümle Yöntemiyle gerçekleştirdiğiniz ilkokuma-yazma öğretimi sürecini betimlemeye yönelik bir ankettir. Bu araştırmadaki veriler, özellikle yöntemin ilk defa uygulanıyor olmasından dolayı Milli Eğitim Bakanlığı, program geliştiriciler ve öğretmenler için büyük önem taşımaktadır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgilere ait sorular, ikinci bölümde ise ilkokuma-yazma öğretim sürecini betimlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Teşekkür ederim
A. Baki Bektaş D. A. Suat Güçlü İ. O. 1/B Sınıf Öğretmeni
I. BÖLÜM
1. Hizmet süreniz …………………………………
( ) 1-5 yıl ( ) 5-10 yıl ( ) 10-15 yıl ( ) 15 yıl ve üstü
2. Cinsiyetiniz. ( ) K ( ) E
3. Mezun olduğunuz fakülte
( ) Eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği
( ) Eğitim yüksek okulu
( ) Öğretmen okulu
( ) Diğer (Lütfen belirtiniz)................................................
4. Şu anda görev yaptığınız okulun adı..........................................................................
5. Sınıf mevcudunuz...........................................................................................................
6. Daha önce birinci sınıf okuttunuz mu? ( Cevabınız hayır ise 7. soruyu atlayınız)
( ) Evet ( ) Hayır
141
7. Kaç kez 1. sınıf okuttunuz?
( )1 ( )2 ( ) 3 ( )4 ( )5 ( )6 ( ) 7 ve daha fazla
8. Ses Temelli Cümle Yöntemi için hizmet içi eğitim aldınız mı? Yanıtınız ‘hayır’ ise
9.soruyu atlayınız.
( ) Evet ( ) Hayır
9. Aldığınız hizmet içi eğitimi yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
10. İlkokuma-yazma öğretimi için daha önce hangi yöntemleri kullandınız?
( ) Cümle çözümleme
( ) Karma
( ) Bireşim
( ) Diğer ( Lütfen belirtiniz.............................................................)
II. BÖLÜM
1. Ses Temelli Cümle Yönteminin ‘hazırlık aşamasında’ kendinizi yeterli buldunuz mu?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
2. Bu yöntem için hazırlanmış olan kaynakları (öğrencilerin kullandıkları kitapları),
‘hazırlık aşaması’ için olan bölümleri açısından yeterli buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
3. “Okuma-Yazma Öğreniyorum” kitabını ilkokuma-yazma çalışmaları için yeterli
buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
4. “Öğretmen Kılavuz Kitabı”nı ilk okuma-yazma öğretimi çalışmaları için yeterli
buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
5. Bu yöntemin ‘hazırlık aşaması’ sizce öğrencilerin gelişim düzeylerine
142
( bilişsel, duyuşsal, devinişsel) uygun mudur?
a) Bilişsel seviyelerine uygundur;
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
b) Duyuşsal seviyelerine uygundur;
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
c) Devinişsel seviyelerine uygundur;
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
6. Hazırlık aşamasındaki çizgi çalışmaları bitişik eğik yazıya uygun olarak
yapılmaktadır. Öğrencileriniz çizgi çalışmalarında zorlandılar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
7. Öğrencileriniz, sesi hissetme ve tanıma çalışmalarında, verdiğiniz sesleri
hissedebildiler mi?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
8. Öğrencileriniz, verdiğiniz sesin geçtiği varlık isimlerini bulmakta zorluk çektiler mi?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
9. Öğrencileriniz, verdiğiniz sesin geçmediği varlık isimlerini bulmakta zorluk çektiler
mi?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
10. Öğrencileriniz en çok, verdiğiniz seslerin hangilerinde sesin geçtiği varlığı bulmakta
zorluk çektiler? (Lütfen hangi sesler olduğunu yazınız.)
........................................................................................
11. Sesin geçtiği sözcükler, sesin başta, ortada ve sonda bulunmalarına göre
buldurulmaktadır. Öğrencileriniz en çok hangisini bulmakta zorlandılar?
( ) Başta ( ) Ortada ( ) Sonda
12. Öğrencileriniz, verdiğiniz sesleri tek tek okuyabildikleri halde bu seslerden oluşan
sözcükleri okumada (sesleri birleştirmede) sorun yaşadılar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
143
13. Öğrencileriniz okumaya ilk başladıklarında heceleyerek okuma oldu mu?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
14. Yöntemde seslerin verilmesi 1. dönem sonunda tamamlanmakta ve öğrencilerin 1.
dönem sonunda okur-yazarlığa ulaşması beklenmektedir. Öğrencilerinizin okur-
yazarlığa ulaşma süresi programın bu beklentisi ile örtüştü mü?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
15. Sesin yazımını kavratma çalışmalarında, öğrencilerinizin en zor yazdığı harfler
hangileridir? Lütfen belirtiniz.
Küçük harflerden: ..........................................................................................................
Büyük harflerden: ..........................................................................................................
16. Sesin yazımını kavratma çalışmalarında, öğrencilerinizin en kolay yazabildiği harfler
hangileridir? Lütfen belirtiniz.
Küçük harflerden: ..........................................................................................................
Büyük harflerden: ..........................................................................................................
17.Şu anda, öğrencilerinizin yazmada zorlandıkları (estetik açıdan kötü yazdıkları) harfler
varsa lütfen belirtiniz.
Küçük harflerden: ..........................................................................................................
Büyük harflerden: ..........................................................................................................
Daha önce 1. sınıf okutmadıysanız 18, 19 ve 20. soruları atlayınız.
18. Öğrencilerin bitişik eğik yazıya uygun olarak yapılan çizgi çalışmalarında, düz yazıya
uygun olarak yapılan çizgi çalışmalarından daha fazla zorlandıklarını düşünüyor
musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
19. Öğrencilerinizin okuma hızlarını, Cümle Çözümleme Yöntemindeki okuma hızları ile
karşılaştırırsanız aşağıdakilerden hangisini söylersiniz?
144
( ) Okuma hızları arttı.
( ) Okuma hızları düştü.
( ) Okuma hızları aynı düzeyde.
20. Öğrencileri, yazı estetiği açısından, dik temel yazıda mı yoksa bitişik eğik yazıda mı
(el yazısı) daha başarılı buluyorsunuz?
( ) Dik temel yazıda
( ) Bitişik eğik yazıda
21. İlk okuma-yazma öğretim sürecinde Ses Temelli Cümle Yöntemini ne ölçüde
uygulayabildiniz?
( ) Kılavuz kitaptaki yönergelere tam olarak uyabildim.
( ) Kılavuz kitaptaki yönergelere kısmen uyabildim.
( ) Kılavuz kitaptaki yönergelere çok az uyabildim.
( ) Kılavuz kitaptaki yönergelere uyarak uygulayamadım.
( ) Ses Temelli Cümle Yöntemini hiç uygulamadım.
22. Ses Temelli Cümle Yöntemini uygularken başka yöntemleri de işe koştuğunuz oldu
mu?
( ) Evet ( Lütfen belirtiniz......................................................................)
( ) Hayır
23. Öğrencilerinizin dikte çalışmalarındaki becerilerini nasıl değerlendirirsiniz? (Birden
fazla işaretleyebilirsiniz)
( ) Eksiksiz yazıyorlar.
( ) Harf eksiği oluyor.
( ) Hece eksiği oluyor.
( ) Kelime eksiği oluyor.
( ) Özellikle sesli harfler eksik yazılıyor.
24. Öğrencileriniz standart bitişik eğik yazı yazabiliyorlar mı? ( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
145
25. Yazı çalışmalarında, kelime yazımı bittikten sonra öğrencileriniz gerekli işaretlemeleri ( ö, i, j, ğ, ü vb. harflerin noktaları açısından) yapıyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
26. Öğrencileriniz sesli okurken harf karıştırıyorlar mı? (Harfi başka harf olarak
seslendiriyorlar mı?)
( ) Evet ( Lütfen örneklendirin.........................................................................)
( ) Hayır
27. Öğrencileriniz, okumaya başladıklarında, dik temel yazıyla yazılmış metinleri
okumada zorluk çektiler mi?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
28. Öğrencileriniz, şu aşamada hangi yazı karakteriyle yazılmış metinleri daha kolay ve
takılmadan, daha hızlı okuyorlar?
( ) Dik temel yazıyla yazılmış metinleri
( ) Bitişik eğik yazıyla yazılmış metinleri
( ) Her iki yazı karakterini de aynı hız ve kolaylıkta okuyorlar
29. Öğrencileriniz yıl sonu itibariyle sesli okurken heceliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
30. Yıl sonu itibariyle okur-yazar olmayan kaç öğrenciniz var?
.....................................................................................................
31. Öğrencilerinizin okuduklarını anlama beceri düzeylerini nasıl açıklarsınız?
( ) Okuduklarını çok iyi anlıyorlar.
( ) Okuduklarını anlıyorlar.
( ) Okuduklarını anlamakta biraz güçlük çekiyorlar.
( ) Okuduklarını anlamıyorlar.
32. Öğrencileriniz doğru heceleme ( satır sonuna sığmayan sözcüklerde) yapabiliyorlar
mı?
146
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
33. Öğrencileriniz noktalama işaretlerine dikkat ederek okuyabiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
34. Öğrencileriniz, duygularını yazılı olarak ifade edebiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
35. Öğrencileriniz, okuduklarını yazılı olarak ifade edebiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
36. Öğrencileriniz, okuduklarını sözlü olarak ifade edebiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
37. Öğrencileriniz, görsellerden hareketle cümleler-metinler yazabiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
38. Öğrencileriniz görselleri sözlü olarak ifade edebiliyorlar mı?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
39. Bitişik eğik yazı ile ilk okuma ve yazmaya başlanmasını uygun buluyor musunuz?
( ) Evet ( ) Hayır ( ) Kısmen
40. Yöntem tercihi size bırakılsa, ilk okuma- yazma öğretimi için hangi yöntemi kullanırsınız? Gerekçenizi lütfen belirtiniz.
( ) Cümle Çözümleme Yöntemi
( ) Ses Temelli Cümle Yöntemi
( ) Karma yöntem
( ) Ses yöntemi
...........................................................................................................................................
..........................................................................................................................................
147
EK 6
ANKET ALINAN OKULLAR Okul Adı Sosyo-ekonomik düzey
1. Özel Gündoğdu İ. O. ............................................................................üst
2. Özel Bilimkent İ. O. ............................................................................üst
3. Özel Başkent İ. O. ............................................................................üst
4. Özel Bilfen İ. O. .............................................................................üst
5. Nigahi Soykan İ. O. ............................................................................orta
6. Çukurova İ. O. ............................................................................orta.
7. Meryem Mehmet Kayhan İ. O. ......…..................................................orta
8. Ziyapaşa İ. O. ................................................................................orta
9. Toros İ. O. ..........................................................................................orta
10. Taşkent İ. O..........................................................................................orta
11. Manas İ. O............................................................................................alt
13. DSİ Baraj İ. O .....................................................................................üst
14. Orhangazi İ. O. ...................................................................................alt
15. Öğretmen Zeynep Erdoğdu İ. O............................................................orta
16. Sıtkı Kulak İ. O.....................................................................................orta
17. Sadıka Sabancı İ. O...............................................................................orta
18. İsmail Sefa Özler İ. O............................................................................alt
19. Dervişler İ. O.........................................................................................orta
20. Orhan Çobanoğlu İ.O.............................................................................alt
21. Yeşilevler İ. O.......................................................................................orta
22. Mimar Kemal İ. O.................................................................................üst
23. Yavuzlar İ. O.........................................................................................orta
24. Gazi İ. O................................................................................................üst
25. Töbank İ. O...........................................................................................orta
26. Dam. Arıkoğlu S. Güçlü İ. O.................................................................alt
27. Kenan Evren İ. O...................................................................................alt
28. Ahmet Cevdet Çamurdan İ.O................................................................alt
29. Semiha Yücel Akdeğirmen İ. O.............................................................orta
148
30. Anadolu İ. O............................................................................................alt
31. Orgeneral Bedrettin Demirel İ. O............................................................alt
32. 24 Kasım İ. O..........................................................................................orta
33. Adana Tabipler Odası İ. O......................................................................orta
34. Karacaoğlan İ. O......................................................................................alt
35. Vakıfbank İ. O......................................................................................orta
36. Celalettin Seyhan İ. O..............................................................................üst
37. 29 Ekim İ. O. ...........................................................................................orta
38. Şeh. Öğrtm. Sait Korkmaz İ. O................................................................alt
39. Seniha Çobanoğlu İ. O.............................................................................alt
40. Kiremithane İ. O. ……………….…………………………………..orta
149
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER:
Adı-Soyadı : Abdulbaki BEKTAŞ
Doğum Tarihi : 28/04/1972
Doğum Yeri : Kahta/ ADIYAMAN
Adres : Damar Arıkoğlu Suat Güçlü İ. Ö. O. Yüreğir/ADANA
E-Posta : [email protected]
ÖĞRENİM DURUMU:
2003-2007: (Yüksek Lisans) Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sınıf
Öğretmenliği Anabilim Dalı
1995-1999: (Lisans) Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümü
1989-1992: (Lise) Kahta Lisesi
1986-1989: (Ortaokul) Kahta Lisesi
1981-1986: (İlkokul) Atatürk İlkokulu
İŞ DENEYİMİ:
1999-2000: Osmaniye İli Sumbas İlçesi Gaffarlı Taşköprü İlköğretim Okulu
2000-2001: Osmaniye İli K. Kanlıgeçit İlköğretim Okulu
2001-2002: Batman İli Sason İlçesi Ergünü İlköğretim Okulu (Asker Öğretmen)
2002-2003: Osmaniye İli K. Kanlıgeçit İlköğretim Okulu
2003- : Adana İli Yüreğir İlçesi Damar Arıkoğlu Suat Güçlü İlköğretim Okulu