444
T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI ABANT 9-11 ŞUBAT 2010 KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI ÇALIŞTAYI

T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

  • Upload
    others

  • View
    27

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

T.C. BAŞBAKANLIKDEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI

ABANT9-11 ŞUBAT 2010

KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI ÇALIŞTAYI

Page 2: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Eserin Adı : Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı Yazarı: Devlet Personel Başkanlığı

Sahibi: Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası

Filistin Sokak. No: 23 Gaziosmanpaşa/ANKARA

Tel: (0312) 446 85 91(4hat), Fax: (0312) 446 85 79

e-posta: [email protected]

Web: www.kamu-is.org.tr

ISBN: 978-975-6505-16-8

Basıldığı Yer: Başbakanlık Basımevi

Basım Tarihi: 16.07.2010

Bu eserde yer alan tüm metinler Devlet Personel Başkanlığı tarafından deşifre edilmiş

olup, KAMU-İŞ; Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası tarafından bastırılmıştır.

Page 3: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ücretsizdir. Satılamaz. ISBN : 978-975-6505-16-8

Başbakanlık Basımevi. Ankara, 2010

Page 4: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi
Page 5: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

III

TAKDİM

İnsan hakları kavramının ortaya çıkmasının en önemli sebeplerinden biri de güçsüz olan bireyin güçlü olan devlet karşısında korunmasının amaçlanmasıdır. Günümüzde kısaca “bir milletin toplu sözleşmesi” olarak nitelendirebileceğimiz anayasalar da insanların temel hak ve özgürlüklerini korumanın aracı olarak ortaya çıkmışlardır.

Anayasalar ile güvence altına alınan temel hak ve

özgürlüklerden bir tanesi ise insanların sivil toplum kuruluşlarını kurabilme ve bunlara üye olabilme hakkıdır. İnsanların bireysel olarak haklarını aramalarının güçlüğü karşısında; sivil toplum kuruluşları insanların toplu bir şekilde hareket ederek haklarını aramalarını kolaylaştırmış ve bir baskı aracı olarak ortaya çıkmışlardır. Demokratik ve çağdaş bir ülke olma yolunda hızla ilerleyen ülkemizde de dernekler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, vakıflar, sendikalar gibi sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır.

Ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığı 4688 sayılı Kamu

Görevlileri Sendikaları Kanunu ile yasal zemine oturtulmuş ve kamu görevlilerine ortak ekonomik, sosyal, mesleki hak ve menfaat-lerini korumaları ve geliştirmeleri için sendika ve konfederasyon kurma ile bunlara üye olmalarının önü açılmıştır.

4688 sayılı Kanun uyarınca 2002 yılından bu yana her yıl

Ağustos ayında Kamu Görevlileri Sendikaları ile Kamu İşveren Kurulu arasında toplu görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Kamu Görevlileri Sendikaları 2004, 2006 ve 2007 yıllarında kamu görev-ilerinin grev ve toplu sözleşme haklarının Anayasa ve diğer kanun-larda yapılacak değişiklikler çerçevesinde değerlendirilmesini talep etmişlerdir. 2009 yılında sekizincisi yapılan toplu görüşmelerde de kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev talebine ilişkin olarak 2010 yılı başında ilgili tarafların ve akademik çevrelerin katılımı ile

Page 6: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

IV

bir çalıştay düzenlenmesi karara bağlanmış; 9-10-11 Şubat 2010 tarihlerinde de “Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hak-ları Çalıştayı” düzenlenmiştir. Çalıştaya katılanlar tarafından kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik hakları enine boyuna tartışıl-mış olup, elinizdeki bu kitapta, çalıştaya katılmış olan değerli katılımcıların yaptıkları konuşmalar yer almaktadır.

Çalıştay sonrasında gündeme gelen Anayasa’nın bazı madde-

lerinde değişiklik öngören teklif kapsamında, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyacak düzenleme de getirilmiştir.

Çalıştaya katılarak fikirlerini açıklayan ve konuya ilişkin

değişik bakış açılarını ortaya koyan bütün katılımcılara teşekkür eder, bu kitabın konuyla ilgili tüm taraflara katkı sağlamasını dilerim.

Hayati YAZICI Devlet Bakanı

Page 7: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

V

ÖNSÖZ

Türk kamu personel yönetiminde öncü ve köklü değişimleri gerçekleştirmeyi amaçlayan Devlet Personel Başkanlığının (DPB) misyonu; kamu personel rejiminin temel ilke ve politikasını; kurum ve kuruluşların teşkilat, görev ve yetkilerini; kamu görevlilerinin tabi olacakları personel rejimlerini ülke şartlarına en uygun olacak şekilde düzenlemektir.

DPB’nin misyonunu gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlerinin

önemli sac ayaklarından bir tanesini de kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik hakları oluşturmaktadır.

DPB olarak kamu görevlilerinin temsilcisi olan sendikalar ve

konfederasyonlar ile karar alıcılar arasındaki iletişim kanallarının sürekli olarak açık tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim bu amaca yönelik olarak Kamu Görevlileri Sendikaları ve Konfede-rasyonları ile kamu yönetimi arasında sosyal diyalogun geliştiril-mesi amacıyla, Kamu Personeli Danışma Kurulu teşkil edilmiştir.

Ayrıca, AB üyesi ülkelerde kamu görevlilerinin sendikal

hakları, bu hakların nasıl düzenlendiği ve uygulandığı konularında bilgi ve tecrübe paylaşımının sağlanması amacıyla Başkanlığımızca 2-3 Mart 2010 tarihlerinde Ankara’da TAIEX semineri düzenlen-miştir.

Seminerde; sendikal haklara AB’nin genel bakış açısı,

sendikal hakların uygulanmasına yönelik AB üyesi ülkelerin karşı-laştırılması, sendikal haklara ilişkin ILO Sözleşmeleri, ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal haklarına ilişkin yaşanan sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin değerlendirilmesi gibi konular ele alınmıştır.

DPB, kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarının

üyelerinin ortak hak ve menfaatlerini korumaya ve geliştirmeye yönelik taleplerini hep dikkate almıştır.

Page 8: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

VI

Her yıl kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonları ile Kamu İşveren Kurulu arasında yapılan toplu görüşmelerde üzerinde mutabık olunan veya eğer imzalanmışsa mutabık metninde yer alan taleplerden görev alanına girenleri azami ölçüde yerine getirmeye çalışan Başkanlığımız, bu defa 2009 yılı toplu görüşmeleri sonunda imzalanan “Mutabat Metninde” yer alan Kamu Görevlilerini toplu sözleşme ve grev hakkı talebini enine boyuna tartışmak maksadıyla, gerçekleştirilen 9-10-11 Şubat 2010 tarihlerinde “Kamu Görevlileri-nin Sendikal ve Demokratik Hakları Konusunda Çalıştay” düzenle-miştir.

Çalıştayın ilk gününde açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen “Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları” konusunda panelde konunun ulusal ve uluslararası hukuki zemini ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Çalıştayın ikinci gününde; önce “Ülkemizde Kamu Görevli-

lerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları” konulu panel düzenlenmiş, daha sonra ise dört tane çalıştay grubu oluşturulmuştur.

Çalıştay grupları; ● Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu

Sözleşme ve Grev Hakkı, ● AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleş-

meler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı,

● AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleş-

meler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı, ● Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Deği-

şimler, Düzenlemeler, konularını irdelemişlerdir.

Page 9: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

VII

Üçüncü ve son günde ise; Çalıştay Grupları raporlarını sunmuş, Çalıştay Sonuç Bildirisinin sunumu yapılarak Çalıştay sona ermiştir.

Bu kitap, Çalıştaya katılan değerli katılımcıların konuşma-

larının deşifre edilmiş metinlerinden oluşmaktadır. Çalıştaya katılarak birbirinden farklı ve önemli fikirlerin

tartışılmasını sağlayan katılımcılara ve bu kitabın yayına hazırlan-ması sırasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma, kitabın basılmasını sağlayan Kamu-İş’e ve Genel Sekreteri Sayın Erhan POLAT’a teşekkür ederim.

Mehmet TEKİNARSLAN Devlet Personel Başkanı

Page 10: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

VIII

Page 11: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

IX

AÇIKLAMA Bu kitap, Devlet Personel Başkanlığı tarafından 9-10-11

Şubat 2010 tarihlerinde düzenlenen; Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı’na iştirak ederek, Çalıştayın çeşitli oturumlarında görev alan iştirakçilerle, görüş, düşünce ve soruları ile Çalıştayın muhtevasını zenginleştiren diğer katılımcıların konuşmalarının deşifre edilmiş metinlerinden oluşmaktadır. Bununla birlikte iştirakçilerin, tam olarak anlaşılamaması sebebiyle deşifre edilememiş katkılarına yer verilmemiş, ayıraca konuşmacı-nın isminin tespit edilemediği yerlerde konuşmacı, “KATILIMCI” olarak belirtilmiştir.

Kitapta yer alan fikir ve düşünceler tamamen konuşmacıların

kişisel görüşlerini yansıtmakta olup Devlet Personel Başkanlığını bağlamamaktadır.

Page 12: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

XI

İÇİNDEKİLER

TAKDİM .....................................................................................

III

ÖNSÖZ ........................................................................................

V

AÇIKLAMA ................................................................................

IX

BİRİNCİ GÜN AÇILIŞ KONUŞMALARI ..........................................................

1

Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) ..............

2

Prof.Dr.Eyüp Günay İSPİR (TODAİE Genel Müdürü) ............

3

Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı) .............

4

Hayati YAZICI (Devlet Bakanı) ................................................

9

PANEL Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları .......

17

İKİNCİ GÜN

PANEL Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları ..........................

83

ÇALIŞTAY GRUPLARI VE KONULARI

Birinci Çalıştay Grubu : Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı ............................................................

139

Page 13: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

XII

İkinci Çalıştay Grubu : AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı .....

215 Üçüncü Çalıştay Grubu : AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı ......................

261 Dördüncü Çalıştay Grubu : Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler .............................................................................

317

ÜÇÜNCÜ GÜN

Çalıştay Gruplarının Raporlarının Takdimi ............................ 377 Çalıştay Kapanış Konuşması ....................................................

433

KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI SONUÇ BİLDİRGESİ .............................................

435

Page 14: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

1

BİRİNCİ GÜN

AÇILIŞ KONUŞMALARI Sunucu (Devlet Personel Uzman Yardımcısı Mustafa KAYA) :

Birinci gün “Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları ile Diğer Ülke Uygulamalarının Türkiye ile Karşılaştırılması” konulu panel yapılacaktır. Bu panelimizden sonra “Ülkemizde Kamu Görevlile-rinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları” konulu panel ile devam edilecektir. İkinci gün, çalış-tay grupları, konuları üzerinde çalışarak rapor hazırlayacaklardır. Üçüncü gün, çalışma gruplarının hazırladıkları raporlar sunularak müzakere edilecektir ve çalıştay bildirisinin hazırlanıp sunulmasıyla Çalıştayımız sona erecektir. Sayın Bakanım, Saygıdeğer hanımefen-diler ve beyefendiler. Sizleri İstiklal Marşı öncesi Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk ve bu Millete hizmet etmiş büyük-lerimizle aziz şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI Sunucu : Sayın Bakanım ve değerli katılımcılar. Şimdi Devlet

Personel Başkanlığımızın tanıtım filmini izliyoruz. Sunucu : Tanıtım filmini hazırlayanlara ve emeği geçenlere

teşekkür ediyoruz. Açılış konuşmalarını yapmak üzere Devlet Personel Başkanı Sayın Mehmet TEKİNARSLAN’ı huzurlarınıza davet ediyorum.

Page 15: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

2

Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) : Sayın Bakanım, sayın valiler, sayın müsteşarlarım, Yüksek

İdare Kurulunun sayın üyeleri, değerli bilim adamlarımız, Kamu Görevlileri Sendikaları’nın değerli başkanları, Memur-Sen Konfede-rasyonu sayın başkanı, değerli kamu görevlileri, basınımızın değerli mensupları…

2009 yılı toplu görüşmeleri çerçevesinde düzenlemiş

olduğumuz “Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı” na hoşgeldiniz. Çalıştay programımızın bugünkü iki otu-rumunda, “Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme” konusu-nun ulusal ve uluslararası boyutu ile mevcut durumun ne olduğu tartışılacak; son iki günde ise bu konuda “Fikrim ve sözüm var!” diyen ilgili tüm kesimlere değerli bilim adamlarımızla birlikte konunun etraflıca tartışılması imkanı yaratılacaktır. Başkanlığımız-ca yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalar gibi, Bakanımız sayın Hayati YAZICI’nın belirlediği vizyon doğrultusunda, Kamu Görevlilerinin Sendikal Hakları konusunda da öngörülü bir hareket tarzını benimseyerek, olayları arkasından takip etmek, yargısal veya uluslararası karar ve tavsiyeler sonucu münferit çalışmalar yapmak yerine, ülkemizin ve hukuk sistemimizin sahip olduğu özellikleri değerlendirerek muhtemel gelişmelere doğru yön vermek, sağlam, bilimsel, akılcı ve katılımcı bir yaklaşımla uygun zemini yaratmak amacıyla bu çalıştayı düzenlemiş bulunuyoruz.

Kamu Görevlilerinin Çalışma Şartları ve Diğer Haklarına

ilişkin yapılmakta olan çağdaş düzenlemelerin yanı sıra, Kamu Çalışanlarının Sendikal Hakları da son on yılda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Birbirine ne kadar aykırı gelse de tüm fikirlerin, temsil ettiğimiz konum ve kurumların yüklediği sorumluluk ile sahip olduğumuz bilgi ve sağduyunun ışığında her yönünün tartışılmasını arzu ediyoruz. Çalıştayımıza katılmamayı tercih edenlerin, katılacağını bildiren ancak daha sonra çeşitli sebeplerle katılımlarını geri çekinlerin de Çalıştay sonuçlarından istifade edebilmelerinin, her alanda fikir alışverişi ve medeni bir diyaloğun her zaman ülkemizin yararına olduğunu düşünüyoruz. Çalıştayı-mızın tüm çalışanlarına daha iyi bir hayat, kurumlarımıza katılımcı

Page 16: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

3

bir yönetim, ülkemize hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi özüm-semiş bir çalışma ortamının sağlanmasına katkı vermesini diliyor, değerli fikirleri ve katılımlarıyla katkı verecek tüm konuklarımıza şimdiden teşekkür ediyorum. Yoğun katılım nedeniyle karşılaşılabi-lecek küçük aksaklıklar içinse, şimdiden hoşgörünüzü talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sunucu : Sayın Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Kıymetli

hocamız Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürü Prof. Dr. Sayın Eyüp Günay İSPİR’i konuşmalarını yapmak üzere huzurlarınıza davet ediyorum.

Prof. Dr. Eyüp Günay İSPİR : Sayın Bakanım, Sayın müsteşarlarım, Sayın Valilerim, kıy-

metli bürokratlar ve çok kıymetli sendika çalışmalarına gönül vermiş kamu yöneticileri. Dünya üzerinde, sendikal hareketlerin ge-lişmeye başladığı günümüzden bugüne kadar çok değişik ortamlar ortaya çıkmıştır. Farklı uygulamalar ortaya çıkmıştır. Ancak birle-şilen bir tek nokta vardır. O da yönetimde insan faktörünü ön plana çıkarma arzusudur. Nitekim, gerek insan hakları gerekse demokrasi fikirleri, sendikal hareketlerin de altında yatan temel bir felsefedir. Günümüzde çalışanların yönetime katılma istekleri bu yönde geliş-meleri tetikleyen ve onları teşvik eden başka faktörler gibi ön plana çıkmış ve bu eğilim günümüzde de sendikaların önemi ve sendika konusundaki gelişmeleri tetiklemiş, geliştirmiş kavramlar olarak önem kazanmıştır. Özellikle günümüzde küreselleşmenin ortaya çık-masıyla birlikte kalite, verimlilik, rekabet, esneklik ve katılımcılık gibi kavramlar kamu yönetimine hedef kazandırın önemli kavram-lardır. Bu anlayış günümüzün yönetim anlayışını da büyük ölçüde etkilemiş; özellikle de bürokratik yapılanmayı çok kademeli olmaktan yalın hale çekmiş, etkin bir teşkilatlanma yapısını da gü-nümüze kadar taşımıştır. Bunların altında yatan tek bir sebep var-dır. O da, insan kaynaklarının gelişimi ve yönetimiyle ilgili dünya üzerindeki gelişmeleri sağlayabilmektir. Bunu gerçekleştirirken ka-mu yönetimleri, ön plana çıkardıkları bir takım kavramlarla seçilirler.

Nedir bu kavramlar? Her şeyden önce katılımcılık, saydamlık, hesap verebilme sorumluluğu ve liyakata dayalı insan kaynakları

Page 17: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

4

yönetimi kavramlarıdır. İşte bu kavramlar sendikalarda ön plana çıktığı zaman demokratikleşme olayı bu gelişmeden olumlu etkilen-miş, saydamlık olumlu etkilenmiş ve kısacası bu kavramların yerleş-tiği ülkelerin yönetim yapılarında demokratikleşme konusunda önemli mesafeler kaydedilmiştir. Burada özellikle sendikal anlayışın üzerinde durduğu bir başka nokta da müzakere veya karşılıklı görüş alış verişini sağlama noktasıdır. Dolayısıyla bu da sendikaların üzerinde durdukları bir noktadır. Ama unutmamamız gereken bir başka kavram, liyakat kavramıdır. Liyakat“iyi yönetim ilkesi”nin aynı zamanda saydamlıkla birlikte uygulanması halinde bize olumlu sonuçlar verebilecek bir yönetim kavramı şeklinde düşünülmüştür.

İşte eminin ki bu toplantıda bu sıralamaya çalıştığım çok kısa

kavramlar, çok geniş şekilde tartışılacak ve sizlerin müzakereye katılımlarıyla birlikte liyakata dayalı bir personel sistemi ve iyi yö-netimin diğer ilkeleriyle birlikte de daha net, daha üzerinde anla-şılabilir kavramlar haline dönüşülebilir ve bundan da Türk kamu yönetiminde yer alan insan kaynakları yönetimiyle ilgili bütün ku-rum ve kuruluşlar, olumlu sonuçlar çıkartırlar. Biz de Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü olarak özellikle kamu çalışan-larının bu konuda eğitimleriyle ilgili, yetişmeleriyle ilgili bütün gay-retlerimizi sarf etmeliyiz. Özellikle Anayasamızın 128. maddesinin son fıkrasında hükmünü bulan ve büyük ölçüde üst düzey bürok-ratların eğitilmeleriyle ilgili bir görev tanımı yapan maddenin de muhatabını biz kendimiz olarak görmekteyiz. Bu bağlamda, Başba-kanlık Devlet Personel Başkanlığıyla müştereken gelecekte ataca-ğımız kamu personeliyle ilgili eğitim adımlarının şimdiden başarıya ulaşacağı düşüncesiyle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Sunucu : Sayın hocamıza saygılarımızla teşekkür ediyoruz.

Şimdi de konuşmalarını yapmak üzere Memur Sendikaları Konfe-derasyonu genel başkanı Sayın Ahmet GÜNDOĞDU’yu huzurları-nıza davet ediyorum.

Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı) :

Sayın Bakanım, Değerli müsteşarlarım, Cumhurbaşkan-lığımızın, Başbakanlığımızın ve bakanlıklarımızın değerli yöneti-cileri, değerli bilim adamlarımız, hocalarımız. Sözlerime başlarken

Page 18: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

5

hepinizi Memur-Sen ailesi adına selamlıyorum. İnşallah bu çalıştay, memurların onlarca yıldır beklediği toplu sözleşme hakkının veril-mesinin yol haritasını oluşturur. İnşallah vermemenin bahanesine bir altyapı oluşturmaz. Avrupa ülkelerinin tamamına baktığımızda çalışma hayatı boyutuyla sendika hakkının en önemli insan hakları arasında yer aldığını görüyoruz. Demokratik kitle örgütleri bu manada çok önemli. Biz de karşılığına baktığımızda sendika hakkı-nın üç boyutuyla karşılaşıyoruz.

Örgütlenme boyutunda elbette kamu çalışanlarının, grevli

toplu sözleşmeli sendikal hak henüz verilmediği için gönlüm sizinle diyerek örgütlülüğün içinde yer almaması bir dezavantajımız. 4688 sayılı yasanın 100 çalışanın müdür, müdür yardımcısı hepsine üye olma hakkı tanıyorken, 101 olunca aynı sicil amiri statüsü devam etmesine rağmen müdür ve müdür yardımcılarına üyelik hakkı tanımaması gibi.4/A, 4/B, 4/C birçok çeşitli olan istihdam biçimlerin-den 4/B olarak istihdam ettiğimiz kamu çalışanına “aynı gün sendi-kalı olabilirsin.” diyen yasamız. Aynı gün öğretmenliğe, hemşireliğe başlayan 4/A’lı (657’li Devlet Memurları Kanuna tabi kadrolu) atanmış kişiye “Stajyerliğin kalkıncaya kadar üye olamazsın.” diyor ve aynı gün ondan hizmet almaya devam ediyor. Siyasetçilerimizin, bürokratlarımızın, idarecilerimizin, Batınının sivil toplum örgütle-rini sendikaları paydaş kabul edip, üretimde ortak görüp taşın altına birlikte elini koyanlar olarak algılamasına rağmen, bizde rakip kabul ederek “Bunların çok önünü açmayalım yönetimlerimize ortak olur” kaygısı örgütlenme hakkımızın önündeki engellerden bir kısmı.

İkinci boyutu toplu pazarlık boyutu. Toplu pazarlık yoksa

sendikadan tam manasıyla nasıl bahsedebiliriz. Siz bir siyasi partiye “kurulabilirsiniz ama seçime katılamazsınız.” diyebilir misiniz? Ki kamu sendikacılığı, “var olabilirsiniz ama ancak rica edebilirsiniz.” denilen bir boyutta. Bu da toplu pazarlığın önündeki en önemli engel. Yasanın sorununu hep masada yaşıyoruz. Uzlaşıyoruz, uzlaş-tıklarımızın bir kısmının genelgelere dönüşmüş halini tanımakta güçlük çekiyoruz. Uzlaşamıyoruz, yasa gereği Uzlaştırma Kuruluna şikâyet ediyoruz. Uzlaştırma Kurulu “haklısınız” diyor ama Uzlaş-tırma Kurulunun “haklısınız” dediği bizim de haklı olduğumuza

Page 19: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

6

inandığımız bu haklılık, Bakanlar Kurulumuzdan geçmeyince hiçbir anlam ifade etmiyor. Ülkemizde ve dünyada toplu sözleşme imzala-yan işçiler, memurlar tamamı, o masaya kendilerinin oturmasını sağlayan üyeleri için, sadece o üyeler adına da genel kazanımlar elde ediyorken ülkemizde de işçilerle imzalanan bu toplu sözleşmeler sonucunda üç ayda bir, dört ayda bir binlerce TL. toplu sözleşme ikramiyesi sadece sendikalılar-sendikasızlar da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanabiliyorken, sendikalılar lehine varolan tek ka-zanç, rakamı söylemek doğru olur mu bilmiyorum; çok küçük. 2005’te 5 TL., 2008’de 10 TL. Toplu görüşme pirimi yine bir sipariş algısıyla ve siparişin karşılanmasıyla Anayasa Mahkemesinden döndü. “Sendika bize ne kazandıracak?” sorusuna sizi masaya taşı-yanlara aldığınız bir 10 TL. bile çok görülüyorsa, neyi anlatacak-sınız.

Üçüncü boyutu sivil toplum boyutu, değerler boyutu, ülkenin

yaşadığı sorunlar boyutu, insanın insanımızın, insanlığın yaşadığı sıkıntılar boyutu. Memur-Sen ailesi olarak 4688 sayılı yasanın Türkiye sınırlarıyla sınırlı olmasını hiç dert edinmiyoruz, gönül yasamızda bazen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, bazen Gazzeli, bazen Iraklı, bazen Afganistanlı, bazen Haiti’deki depreme uğramış kardeşlerimizin yanında yer almayı da bu boyutuyla önemsiyoruz.

Değerli dostlar 2009 yılında ILO Türkiye’ye “teknik yardım”

önerisinde bulunuyor. Bu bana göre çok kırıcı bir öneri. Onun için başkalarının önerisiyle kulağı çekilerek ayağa kalkan değil, kendi göbeğini kesen ülke olmayı önemsiyorum. Bugün “katılacağım” diyen konfederasyonumuz, katılmayan konfederasyonumuz, siyasi partilerimiz de keşke burada olup, burada çözüm önerilerini ortaya koysalardı. Sendikalar katılımcı, çoğulcu demokrasinin oluşması için vazgeçilmez unsurlardır. Sadece sorunları dile getiren, eleştiren değil, çözüm önerileri oluşturan merkezlerdir. Bu boyutunu önemsi-yorum. Memura toplu sözleşme ve grev hakkı verilmeden demokra-simizin tekemmül etmesini beklememeliyiz.

Yine siyaset yasağını kaldırmadan da, demokrasimizin to-

pallıktan kurtulmasını da beklemeyelim. Bir belediye başkanının yardımcıları var. Birisi seçilmiş gelmiş, diğeri kamu görevlisi.

Page 20: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

7

Üniversite mezunu kamu görevlisi. Seçim öncesi seçme, seçilme, aday olma uluslar arası eşit yurttaşlık hakkı. Bu hakkı kullanmak istiyor ama içinden geçirdiğinde bile aday adayı olduğunda aday gösterilmemesi ihtimaline karşı üç-beş ay maaş alamayacağını, aday gösterilmezse o işe dönemeyeceğini, birçok sıkıntıyı, bedeli göze almakta. Ama onun emrinde çalışan işçi, çaycısı o sıfatıyla her yere aday olabilmekte. Daha çok okuttuklarınızı siyasetten, toplu sözleşmeden men ederek bu ülkenin katılımcılığını, demokratikleş-mesini nasıl sağlamayı düşünebiliriz. Memur-Sen ailesi olarak bu çalıştayı, toplu sözleşme ve grev hakkının hangi içerikle ve ne za-man hayata geçirileceğinin tarafların ortak çalışmasıyla belirlene-ceği bir zemin olarak görüyorum. Devlet işçisiyle; Temmuz ayında 270.000 işçisiyle toplu sözleşme imzalıyor. Memuruna gelince top-luca görüşüyor. Bu gün, çok anlamlı. Bu hükümet için çok anlamlı; çünkü bu hükümet iş başına geldiğinde “dört tarafı düşman, üç tarafı deniz” bir Türkiye algısı vardı. Eski milli eğitim bakanları-mızdan Hasan Ali Yücel’in mükemmel tespitinde var olan “Vatan için yaşatmak üzere gençliği eğitelim.” değil, eğitim sistemimiz bile ölmek, öldürmek, korunmak, toplumsal tehdit algısı içerisinde toplum mühendisliğini destekleyen bir kurguyla kurgulanmıştır. Bugün 57 ülke ile vize kalkmış. Artık Rusya düşman değil, Irak düşman değil, Yunanistan düşman değil, dünyadaki hiçbir ülke düşman değil ve dünyadaki mazlumların sesini çıkarmada öncülük yapan bir Türkiye. İnşallah bu Çalıştay “memuruna vize uygulayan devlet” yanlışlığını da sona erdirir diye düşünüyorum. Değerli dost-lar! Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını içeren 5.ve 6. maddelerine “korku devleti” algısıyla çekince koymuşuz. Bugün Avrupa Komisyonu Parlamenter Mecli-sinin başkanı bir Türk milletvekili. Öyleyse bundan sonra korkuya da, kaldırmamaya da bir bahanemizin kalmadığını da net söyle-mekte fayda var.

Ne zaman toplu sözleşme ve grev hakkından bahsetsek Per-

sonel Yasası hemen önümüze çıkar. Hazır bir yerde bekliyordur. Arkasında iş güvencesi adeta bize “sakatlanmaya evet deyin, elimizde her çeşit tedavi sistemi var.” deniliyor. Sakatlanmayalım, sağlıklı toplu sözleşme hakkını alalım. Toplu sözleşme hakkıyla taşın altına hep beraber elimizi koyalım. Kaynakları karıştırıyorum,

Page 21: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

8

“Kamu Çalışanı Etiği” üzerine yüzlerce makale kitap yazılmış. Değerli hocalarımız yazanların birçoğu bugün burada. Onların da burada olmasını bu Çalıştay için önemli bir şans olarak görüyorum.

Kamu çalışanı mükemmel hizmet yaptığında dua açık:“Allah

devlete zeval vermesin.” Yanlış yaptığında “Devlet de yok, millet de yok kahrolsun çalışan.” Devlet etiği yok. Devletin vatandaşa karşı kendisi adına hizmet üretenleri korumada gerekli koruma unsurları yok. İnancımıza göre Allah’a şirk koşanı Allah affetmez. Kul hak-kıyla huzuruma gelmeyin diye de bir mahsuplaşma helalleşme çağrısı var. Mahsuplaşmayı, helalleşmeyi istiyor. Bizim devlet de kendisine yanlış yapanları affetmiyor. Kutsal devlet yerine kutsal vatandaşı, insanı, insan emeğini, insanın alın terini, özgürlükleri merkeze aldığımızda birçok sorunu çözeceğiz. Onun için “devletin milleti mi? milletin devleti mi?” sorusunda, Milletin Devleti oluştur-mada bu konunun önemli bir adım olacağını düşünüyorum.

Elbette muhatap sıkıntısı da yaşıyoruz. 15 Ağustos’da sayın

bakanımızla bir araya geliyoruz. Toplu Görüşme Yasası içeriğiyle ilgili. Ama 4688 sayılı yasanın iyileştirilmesi Çalışma Bakanlığı-mızın uhdesinde gözüküyor. Ya da geçmişte iki ayrı çalışmayla geldi. Bunun da Devlet Personel Başkanlığımız öncülüğünde toplu görüş-mede beraber pazarlığa oturduğumuz sayın bakanımızın öncülüğün-de olması, ayrı ayrı verimsiz çalışma yerine hem yasal hem anaya-sal mevzuatı birlikte ele almada bir fırsatı beraberinde getirebilir diye düşünüyorum. Anayasamızın 51. maddesi “çalışanlar” demiş-ken, 53 ve 54. maddelerde sadece “işçi” tanımıyla bir tezat var. ILO’nun 87., 98. ,151 sayılı sözleşmeleri tam dikkate alınmış değil. Anayasamızın 90. maddesi iç hukuk- uluslar arası hukukta, uluslar arası hukuk geçerlidir diyor, geçerli olmamış. Şu anda Avrupa Birliği İlerleme Raporu doğrultusunda 19. fasıl Türkiye’nin önünde. Bunun dikkatlice içinin doldurulması lazım. Biz Ağustos ayında toplu görüşme yapıyoruz ama senenin her günü 400’ün üzerinde belediyemizde, Bem-Bir-Sen’imizle sosyal denge sözleşmesi imzalı-yoruz. Bir taraftan da toplu sözleşme imzalamaya devam ediyoruz. Değerli dostlar sonuç olarak 4688 sayılı Kanunun Avrupa Sosyal Şartını ve ILO normlarını dikkate alarak, kamu görevlileri sendika-larımızın beklentilerini karşılayacak şekilde dönüştürülmesi,

Page 22: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

9

hukuki siyasi ve sosyal bir zorunluluk arz ediyor. Bu duygularla bu güzel toplantıyla gündemli, içerikli katılımcılarıyla güzel toplantımı-za emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

Sunucu : Sayın Genel Başkanımıza teşekkürlerimizi sunuyo-

ruz. Bu çalıştayın yapılmasında her türlü desteği sağlayan devlet bakanımız Sayın Hayati YAZICI’nın teşriflerini arz ediyorum.

Hayati YAZICI (Devlet Bakanı) : Kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, değerli

hocalarım, değerli basın mensupları.Gerçekten bugün burada baş-lattığımız çalışma, üç gün boyunca devam edecek çalışma önemli bir çalışma ve kamu çalışanlarının demokratik ve sendikal haklarına ilişkin böylesine özgülemiş ilk çalışmalarından birisi. Niçin böyle bir çalışma, niçin bugün? Bunu da açıklamamda, konuşmamın başında yarar olduğu inancındayım. Biliyorsunuz 4688 sayılı Yasaya göre her yıl, memur sendikalarıyla ilgili, yetkili konfederasyon ve diğer sendikalarla birlikte, 15 Ağustos’da başlayıp 30 Ağustos’da biten bir müzakere süreci yaşarız. 2009 yılında 15 Ağustos-30 Ağustos tarihlerinde yaptığımız çalışma sürecince, konfederasyonlar için üç tane konfederasyon iştirak etti. Hemen hepsi toplu sözleşme ve grev hakkında, “Memurların bu haklarını da sağlayalım buna ilişkin çalışmayı önceleyelim” şeklinde önerileri vardı. Müzakere sonucu dedik ki “Bu konunun çok değişik boyutları var. Hem teorik açıdan sorunu tartışalım, hem dünya ölçeğinde uygulamalar açısından uygulamalar acısından konuyu irdeleyelim ve Türkiye özelinde de neler yapılabilir bunu bir çalıştay konusu yapalım Orada bu konuyu enine boyuna müzakere edelim. Ne zaman yapalım? 2010 yılının Ocak ayında bunu yapalım.” Böyle bir karar aldık ve toplu görüşme tutanağında bu husus aynen yer aldı. Belki de mutabık kaldığımız konulardan bir tanesi bu. Yani ücret konusundaki artışlara arkadaş-larımızın itirazları vardı, diğer konulara itirazları vardı. O gün aldığımız kararı bugün uygulama aşamasına koymuş bulunuyoruz. Peki Niçin bugün? Konuşmamda ifade ettiğim gibi 2010 yılının ilk aylarında yapalım demiştik. İşte en uygun ay da, yapılan program sonucu Şubat ayı oldu. İlgili bütün tarafları,konfederasyonlarımızı,

Page 23: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

10

kamu kurum ve kuruluşlarımızı temsilci düzeyinde, akademis-yenler, görüşerek tebliğ sunmaları çerçevesinde davet ettik. Bu yazılı davetlere 13 Kasım’da başladık. 13 Kasım 2009’da. O gün katılacağım diye yazılı olarak cevap verip, iki gün önce “ben buna katılmıyorum.” diyenler de var. Olacak. Bunu sendikalarımız, sendi-kalara üye olan arkadaşlarımız elbette ki süreçlerde değerlen-direcek. Ama demokrasilerde bu platformlar önemli. Demokrasi aynı zamanda sorunları müzakere ederek, tartışarak, empati yaparak çözme yönteminin adıdır da.

Biz bu platformları hakların sağlanması, korunması bakımın-

dan önemsiyoruz. İşte onun için böyle bir çalışma ve onun için bugün bu çalışmayı yapıyoruz. Dolayısıyla hiç kimse bu çalışmanın, Türkiye’de şu anda cereyan etmekte olan başka konularla bağlantı-lanmamasını özellikle rica ediyorum. Değerli dostlar, demokrasinin çok değişik tanımları var. Ama kısaca demokrasi aynı zamanda “örgütlü toplum” demektir. Bütün toplum katmanlarının değişik faaliyet kategorilerine göre örgütsel yapıya kavuşmaları anlamına da gelir demokrasi. Ve günümüz çağdaş insanı örgütlü insan olarak kabul edilmektedir.

Ve günümüzde çalışanların, emeği ile geçinenlerin, işveren-

lere karşı çıkarlarını korumak ve daha iyi bir yaşantı düzeyine ulaşmak için örgütlenmeleri hem doğal bir hak, hem de kaçınılmaz ve önlenemez bir olgu olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çalışan-ların demokratik hak ve özgürlüklerinin temelini düşünce ve örgütlenme özgürlüğü oluşturuyor. Dolayısıyla sendikal haklar ve sendikal örgütlenmelerde bu düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün merkezinde yer alır. Çalışanların çalışma hayatına ilişkin sendikal örgütlenme, grev ve toplu sözleşme haklarını elde etmesi, demokra-sinin önemli bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır.

Değerli katılımcılar! Çalışan kesimlerin haklarını ve çıkar-

larını korumak amacıyla sendikal düzeyde örgütlenmeleri, bildiğiniz gibi sanayileşme süreci ile başlamıştır. Sendikaların bugünkü duruma gelmeleri uzun ve zorlu mücadelelerin sonucu olmuştur. Bu dönüşümde, kamu sendikacılığı, işçi sendikasının gerisinde kalmış ve kamu sendikacılığı, işçi sendikacılığına oranla görece daha geç

Page 24: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

11

başlamıştır. Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de bu şekildedir. İlk memur örgütlenmesi dünyada 1890 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki posta işletmelerinde kurulmuş ve 1917 yılında da Amerikan Kongresi tarafından bu örgütlenme kabul edil-miştir. Amerika'da kurulan memur sendikaları, çalışma koşullarının düzenlenmesi, kendi çıkarları ile ilgili yasaların çıkartılması, daha iyi hizmet koşullarının sağlanması, yeterlilik sisteminin korunması ve kredi kolaylıkları sağlanması gibi konularla ilgilenmeyi kendisine amaç edinmiş, faaliyetlerini bu doğrultuda sürdürmüştür.

Avrupa'da ise memurların ilk örgütlenmesi 1908 yılında

İngiltere'de başlamış, 1916 yılında “Whitley Meclisleri” olarak adlandırılan kurullar oluşturulmuştur. Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hizmet koşullarının saptanması konusunda, zorunlu olarak bu kurulların hakemliğine başvurulmuştur. Kamu görevlileri sendikacılığının dünya genelinde hukuki ve anayasal anlamda güvenceye kavuşturulması, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda başlamış, özellikle 1960'lı yıllardan sonra dünya geneline yayılmıştır.Bu bağlamda örnek vermek gerekirse:

Kamu görevlilerine örgütlenme, toplu pazarlık ve grev

hakları; Norveç'te 1958, Gine ve Nijer'de 1959, Fransa ve Meksika'da 1963, İsveç'te 1965, Kanada'da 1967, Togo'da 1968, Finlandiya'da 1970, Portekiz'de 1974 yılında tanınmıştır.1990'lı yıllardan itibaren ise dünya genelinde, kamu görevlileri sendikacılı-ğının yasal ve anayasal düzeyde güvenceye kavuşturulmasının yük-sek bir artış eğilimine girdiğini görmekte ve gözlemekteyiz.

Günümüzde ise artık kamu sendikacılığı çağdaş demokrasi-

lerin vazgeçilmez temel bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve demokratikleşme konusuna büyük bir önem veren hükümetimiz, ülkemizin her alanda hızlı bir şekilde demokratikleşmesi için çaba harcarken, gerek işçi sendikalarını ve gerekse kamu sendikalarını demokrasinin başlıca unsurları kapsamında görmektedir. İnanıyo-ruz ki çalışanların örgütlenmesi, demokrasinin iyi işlemesi ve gelişmesinin de önemli güvencesidir. Örgütlenme özgürlüğü önün-deki engellerin kaldırılmasının ve kamu görevlilerinin sendikal

Page 25: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

12

haklarını yasalar çerçevesinde özgürce kullanmalarının büyük önem taşıdığına inanıyoruz.

Değerli katılımcılar! Ülkemizde kamu çalışanlarının sendika-

laşma sürecinin oldukça geç bir dönemde başladığı görülmektedir. Türkiye'de kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme tarihine bak-tığımızda 1960 öncesi dönemde örgütlü bir kamu görevlisi kitlesi olmadığı görülmektedir. 1947 yılında yürürlüğe giren Sendikalar Kanunu'nda sendikal haklar sadece işçi ve işverenlere verilmiştir. Ülkemizde kamu görevlilerine sendikalaşma hakkı ilk kez 1961 Anayasası'nın 46. maddesi ile sağlanmış bu konu ile ilgili özel kanun çıkartılması Anayasa maddesinde öngörülmüştür. 624 sayılı Devlet Personel Sendikaları Kanunu'nun 8 Haziran 1965 tarihinde yürürlüğe girmesinin hemen ardından, Türkiye'nin ilk memur sendikası olan “Türkiye Devlet Büro Görevlileri Sendikası” 18 Haziran 1965'te kurulmuştur.

Ne var ki 1971 yılında Anayasa'da yapılan değişiklik sonrası

kamu görevlilerinin örgütlenme hakkı ortadan kaldırılmış, bu haktan sadece işçilerin yararlanabileceği hükme bağlanmıştır.1971 yılından 1980 yılına kadar geçen sürede her ne kadar çeşitli memur örgütlenmeleri kurulmuş olsa da, bunlar sadece dernek statüsünde faaliyet gösterir olmuşlardır. 1982 Anayasası'nın 51. maddesi, sendi-ka kurma hakkını sadece işçilere tanımış olduğu için, 80'li yıllarda kamu görevlileri açısından herhangi bir sendikal hakkın kullanımı da mümkün olmamıştır. 22 Nisan 1992 tarihli Danıştay kararı ile 87 ve 151 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) kamu görevli-leri sendikacılığının hukuksallaşma süreci başlamış ve önemli bir aşama kaydetmiştir.

23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile

1982 Anayasası'nın 53. maddesinin 2. ve 3. fıkraları arasına yeni bir fıkra eklenerek, kamu görevlileri sendikalarının kurulması ve toplu görüşme ile üyeleri adına yargı mercilerine başvurma hakkının önü Türkiye’de de açılmıştır.Bu değişiklik yeterli olmamakla beraber, bu döneme kadar hukuksal bir temele dayanmayan kamu görevlileri sendikaları için hukuki altyapı artık oluşturulmuştur. 2001 yılında 4709 sayılı Kanun ile Anayasa'nın 51. maddesi'nde yapılan değişik-

Page 26: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

13

lik ile sendika hakkı tekrar 40 yıl önceki gibi çalışanlar için öngö-rülmüş ve kamu görevlileri sendikacılığının önündeki tüm engeller kalkmıştır.İlk memur sendikasının kurulduğu tarihten bu yana en hareketli günlerini yaşayan kamu görevlileri sendikaları nihayet 25 Haziran 2001 tarihinde, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile bu mücadelenin sonucu elde edilen, sınırlı da olsa kazanılmış hakları içeren bir kanun olarak pozitif normlar arasında yer almıştır. 2002 yılından beri hükümetimizi temsilen Kamu İşveren Kurulu ile yetkili sendika ve konfederasyonlarımız arasında toplu görüşmeler gerçekleştirilmektedir.

Sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü her geçen gün

ülkemizde daha da yaygın hale gelmektedir. Kamu çalışanlarımız, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan sendikalara ve konfederasyonlara katılımlarını her geçen gün artırmaktadır. Ülkemizde 2002 yılında 650 bin 770 kamu çalışanımız sendika üyesi iken, bu sayı 2005 yılında 747 bin 617'ye, 2009 yılında ise 1 milyon 17 bin'e ulaşmış bulunmaktadır.

Değerli katılımcılar, 2009 yılında sekizincisini gerçekleştirdiğimiz toplu görüş-

melerde, bazı yıllar kamu görevlilerinin mali haklarını da kapsa-yacak şekilde taraflar arasında mutabakat zabıtları imzalanmıştır.

Kamu görevlileri sendikalarımız ve konfederasyonlarımız,

4688 Sayılı Kanunun getirdiği toplu görüşme sistemini çeşitli açılardan çok doğaldır ki eleştirmektedirler. Toplu görüşmelerde sendika ve konfederasyonlarımızın en fazla üzerinde durdukları konulardan biri, kamu görevlilerimize, işçi sendikacılığında olduğu gibi grev ve toplu sözleşmeli bir sendikal hakkın tanınmasıdır. Hep bu noktaya vurgu yapmışlar ve yapmaktadırlar. Nitekim az önce konuşan Memur Sendikaları Konfederasyonu’nun sayın başkanı da özetle ama her konuya temas etmek suretiyle dile getirmiş bulunmakta. Bildiğiniz üzere, kamu görevlileri sendikacılığında dünya ülkeleri arasında farklı düzenleme ve uygulamalar görülmektedir. Yani yeknesak bir uygulamadan söz etmek mümkün değildir.

Page 27: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

14

Avrupa Birliğinde ve diğer dünya ülkelerinde, hem kamu görevlileri sendikacılığı konusunda, hem de grev ve toplu sözleşme konusunda geçerli tek bir sistemden söz etme mümkün değil. Bazı ülkelerde ise bir kısım kamu görevlileri örneğin yargıçlar, yüksek dereceli memurlar, askerler, emniyet görevlileri ve hatta öğretmen-ler, için sendikal haklar, ya tamamen ya da kısmen yasaklanmıştır. Kamu görevlilerine tanınan sendikal haklar açısından dünya ülkelerini incelediğimizde bazı ülkelerde kamu görevlilerine sendi-kal hakların işçilerle birlikte, bazı ülkelerde ise işçilerden ayrı olarak tanındığı görülmekte ve gözlenmektedir.

Örneğin; Arjantin, Avusturya, Beyaz Rusya, Bulgaristan,

Almanya, Danimarka, Finlandiya, İngiltere, İsrail, İsveç, İtalya, Kenya, Küba, Mısır, Macaristan, Norveç, Polonya, Tunus, Ukrayna gibi ülkeler, sendika hakkını kamu görevlileriyle işçiler arasında ayrım gözetmeksizin genel sendika yasalarıyla birlikte düzenlemiş bulunmaktadır. Aralarında Türkiye'nin de yer aldığı ABD, Belçika, Fas, Fransa, Gabon, İspanya, İsviçre, Japonya, Kamerun, Kanada, Lüksemburg, Mali, Meksika, Peru, Yeni Zelanda gibi ülkeler ise, kamu görevlilerine sendika hakkını işçilerden ayrı ve özel bir kanunla sağlamış bulunmaktadır. Öte yandan, Bolivya, Ekvador, Nijerya, Nikaragua, Tayland gibi bazı ülkelerde ise hala kamu görevlilerine sendikalaşma hakkının tanınmamış olduğu görül-mektedir.

Hemen belirtmek gerekir ki, kamu görevlilerine örgütlenme

hakkı birçok ülkede tanınmış olmakla birlikte, söz konusu hakların kullanılmasında ülkeden ülkeye değişen birtakım kısıtlamalar olduğu da görülmektedir. Bu kısıtlamalar; “kamu görevlilerine grev ve toplu sözleşme hakkı vermemek veya bu hakları sınırlamak” şeklinde ya da “silahlı kuvvetler mensuplarını, polis ve kolluk kuv-vetlerini ya da devletin yönetim, denetim kademelerinde çalışan-ların bir kısmını veya tümünü örgütlenme dışı bırakmak şeklinde” ya da, “özel kesim işçileriyle örgütlenmeyi engellemek veya sınırla-mak” şeklinde hayata geçirildiği görülmektedir.

Bazı ülkelerde ise kamu görevlilerine son derece geniş

örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkı tanınmıştır. Örneğin; bu

Page 28: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

15

ülkelerden Avustralya, Avusturya, Kostarika, Tunus, İsviçre, Danimarka, Finlandiya gibi bazı ülkelerde kamu görevlileri oldukça ileri düzeyde sendikal haklara sahip olmaktadırlar. Ayrıca bu ülkelerde kamu görevlileri işçilerle birlikte örgütlenebilmektedir. Benzer şekilde Almanya, Avusturya, İsveç, İsrail, Lüksemburg, İngiltere, Norveç gibi bazı ülkelerde ise, birçok ülkenin aksine silahlı kuvvetler mensuplarının dahi örgütlenebildiği görülmektedir.

Değerli katılımcılar, Ülkemizde kamu personelinin mali ve sosyal hakları ile diğer

özlük işleri, başta Anayasamız olmak üzere, kanunlar ve ikincil mevzuatla düzenlenmiştir. Grevli ve toplu sözleşmeli sendikacılık konusu ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün ilgili sözleşmeleri ve Anayasamız başta olmak üzere, kanunlarımız ve diğer mevzuatımız açısından değerlendirilmesi gerekli kapsamlı bir nitelik arz etmektedir.

Değerli konuklar, Bu anlayış çerçevesinde, 2009 yılı toplu görüşmeleri sıra-

sında, kamu görevlileri sendikacılığında grev ve toplu sözleşme konusunda, Kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarımızın söylemlerinin ortaya konulması, ilgili akademik çevrelerin konuya ilişkin değerlendirmelerinin bir arada toplanması, konunun Anaya-sal, yasal ve uluslararası hukuk açısından bütün boyutlarının irdelenmesi, sendika ve konfederasyonlarımızla katılımcı yönetim anlayışına uygun ortak çalışma platformlarının oluşturulması ama-cıyla konuşmamım başında ifade ettiğim gibi bu Çalıştay düzen-lenmiştir. Burada üç gün devam edecek olan bu Çalıştayın, kamu sendikacılığına, kamuda çalışanların demokratik ve sendikal haklarına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum ve gene konuş-mamın başında ifade ettiğim gibi bu ülke hepimizin. Bu ülkede elbette ki birey haklarının sağlanması teminat altına alınması, örgütlenme hakkının ve örgütlenme hakkı kapsamında somut konu-ların ortaya konması açısından da Türkiye’de çalışanlara benzer hakların, kamuda çalışanlara da sağlanması elbette ki Türkiye’nin yürümekte olduğu yolun bir gereğidir. Ama bütün bunları hep

Page 29: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

16

birlikte konunun bütün yönleriyle ele almak suretiyle değerlen-direceğiz. Ben inanıyorum ki bu Çalıştay bizim bu konuda yapacak-larımıza ışık tutacaktır. Dolayısıyla katkı verecek olanlara şimdiden bu Çalıştayı düzenleyen çalışma arkadaşlarıma, Başta Devlet Personel Başkanı arkadaşım olmak üzere tüm çalışma arkadaşla-rıma, teşrif eden herkese ve özellikle Memur Sendikaları Konfede-rasyonu Başkanı arkadaşımıza ve değerli basın mensuplarına şükranlarımı sunuyorum ve başarılar diliyorum.

Sunucu : Sayın Bakanımıza, değerli konuşmaları ve destek-

leri için teşekkür ediyoruz.

Page 30: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

17

PANEL

Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) Prof.Dr. Metin KUTAL (Kadir Has Üniversitesi) Prof. Dr.Mesut GÜLMEZ (TODAİE -Çalıştay Genel Moderatörü) Prof.Dr. Mustafa DELİCAN (İstanbul Üniversitesi) Prof.Dr. Ender Ethem ATAY (Gazi Üniversitesi) Gülay ASLANTEPE (ILO Türkiye Direktörü)

KAMU GÖREVLİLERİNİN GREV VE TOPLU SÖZLEŞME HAKLARININ ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUKİ BOYUTU VE UYGULAMALARI

Oturum Başkanı ; Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) :

Sayın Bakanım, değerli konuklarımız. Çalıştayımızın açılış bölümünden sonra bildiğiniz üzere iki oturum gerçekleştireceğiz. İlk oturumumuzun konusu “kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşme haklarının uluslararası hukuki boyutu ve uygulamaları ile diğer ülke uygulamalarının Türkiye ile karşılaştırılması.” Hepimiz bu ko-nunun farklı bir yerinde farklı tariflerde bulunmaktayız. Kimimize göre grev ve toplu sözleşme hakkı gündemde bile olmayabilir, kimimize göre bu doğal bir haktır yasaya bile gerek duyulmayabilir. Kimimize göre evet bu bir gelişmedir, bir süreçtir bunun içerisinin doldurulması gerekir. Yine bir farklı bakış acısına göre mevcut bir anayasamız var ki, 80 sonrası dönemde bir tepki anayasası olarak yürürlüğe girmiştir. Çeşitli defalar değişikliğe uğrayarak çalışma hayatını da belli yönlerden dizayn etmiştir, ama hala toplu sözleşme ve grev hukukunun kamu çalışanlarından memur ve sözleşmeli çalışanları kapsamadığı değerlendirilmektedir.

Page 31: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

18

Biz tabii galakside tek başına yaşadığını zannetmeyen bir mantalite ile “çevremizde ne oluyor, dünyada ne oluyor, bunun hukuki boyutu nedir pratiği nedir?” konusunu öncelikle görmeyi arzu ettik. Bu çerçevede gerek yaptıkları işler gerek eğitimleri hasebiyle hayatını bu işe vermiş değerli hocalarımızı, öncelikle ve milletlerarası arenada çalışma hayatının adeta direktifleri prensip-leri ve çalışmalarıyla yönlendiricisi olan Milletlerarası Çalışma Teşkilatı’nın Türkiye temsilcisini de bu konularda bize aydınlatmak üzere davet etmeyi uygun gördük. Ben izninizle bu oturumda paneli sunacak değerli panelistlerimizi yerlerine davet etmek istiyorum.

Sayın Prof. Dr. Metin KUTAL, Sayın Gülay ASLANTEPE

Milletlerarası Çalışma Teşkilatı Türkiye temsilcimiz, yine akademik hayatının önemli bir kısmını bu alana hasretmiş bu alanda çok öncü çalışmalar gerçekleştirmiş Sayın Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ, ve yine Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Ender Ethem ATAY beyi, yine aynı sıralarda eğitim görmekten gurur duyduğumuz övündüğümüz hocamız Prof. Dr. Sayın Mustafa DELİCAN, buyurunuz efendim. Hepinize hoş geldiniz diyorum değerli panelistler.

Kıymetli konuklar, bu Çalıştayın temel felsefesini, mantığını

Sayın Bakanımız sabah açılış konuşmasında ortaya koydular. Biz bu felsefeye inanarak bu Çalıştayı düzenledik ve son derece katılımcı fikirlerin özgürce tartışılabileceği, ancak akıl ve bilim temelinin, ülke gerçekleri temelinin göz ardı edilmeden tartışılacağı bir zemin oluşturmaya çaba sarf ettik. Değerli panelistlerimizin de bu çerçeve-de fikirlerini serbestçe, esnekçe ortaya koymasını arzu ediyorum. Süre olarak bir saat 12 şer dakikadan yaklaşık olarak paylaştırır-sak; bir saati panelistlerimizin fikirlerini sunmasına, sonraki zama-nı da ki bu zaman konusunda da yine katı bir sınırlamamız yok sizlerden gelen soruların cevaplandırılmasına konunun etraflıca tartışılmasına ayırmak istiyoruz.Öncelikle çalışma hayatının bi-limsel alemde bilinen aktörlerinden ve duayenlerinden Sayın Metin KUTAL hocama söz vermek istiyorum.

Prof. Dr. Metin KUTAL (Kadir Has Üniversitesi) :

Efendim bu toplantının şahsen benim açımdan çok özel bir yeri var. Yaşımız gereği 50 yıldan fazla bir zamandan beri bu ko-

Page 32: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

19

nular içerisinde bulunuyoruz. Tabi çok sayıda seminerlere katılma fırsatı bulduk. Yerli veya uluslar arası ama diyebilirim ki, hiçbir se-minere bu seminere katılmak kadar büyük bir heyecanla gitmedim. Bunun sebebi de böyle bir toplantının yapılmasının Türk sendikal hareketi için, Türk demokrasisi için fevkalade önem taşıdığına inan-mamdan dolayıdır. Sendikalar eğer demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biriyse, tıpkı siyasi partiler gibi, elbette ki Türk demokrasisinin ileri gitmesi de Türk sendikacığının uluslararası normlara uyum sağlamasıyla ölçülebilir. Tabi şimdi bir saatlik veya bir saat on beş dakikalık bir zaman içerisinde beş panelist arka-daşımızın konuşacağını da dikkate alarak acaba yaptığım hazır-lıkların hangi kısmını burada ifade edeyim diye doğrusu şu anda bile tereddüt içindeyim.

Ancak kendime göre sayın bakanın da karşımızda bulunma-

sından istifade ederek, toplu görüşme-örgütlenme kısmını hariç tutuyorum. Belki ona sayın GÜLMEZ değinecektir. Ama toplu Pa-zarlık ve grev haklarıyla ilgili uluslararası normları kısaca ortaya koyacağım ve daha sonra ülke uygulamalarının Türkiye ile karşılaş-tırılması kısmına da birkaç kelime ile değineceğim ama bunların her birisi uzun tebliğ konuları olduğunu lütfen hatırdan çıkarmayalım. Ümidimiz yarınki çalıştaylarda, komisyonlarda belki bunların tek-nik ayrıntılarına girebilmesidir. Efendim, alanımızda temel olan belgeler, uluslararası belgeler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ nun sözleşmeleridir. Çünkü Avrupa Birliği bu alanı, ILO normlarına yollama yapmak suretiyle kabul etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla AB Normları arasında hiçbir zaman, mesela bireysel iş hukuku acısından birçok Avrupa Birliği yönergesi vardır. Ama “sendika özgürlüğü kamu da böyle olacak, özel sektörde işçiler böyle olacak, kamu kesiminde böyle olacak” diye ayrıntılı bir takım yönergelere Avrupa mevzuatında AB mevzuatında, rastlamadık. Çünkü gerek yok. ILO normlarına referans yapmıştır.

ILO normları dediğimiz zaman üç önemli sözleşme akla gelir.

1948 tarihli sendika özgürlüğüne ilişkin 87 sayılı Sözleşme, 1949 tarihli hemen bir yıl sonra kabul edilmiş olan 98 sayılı Sözleşme, örgütlenme hakkının güvenceye alınması ve özgür toplu pazarlık.

Page 33: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

20

Daha sonra ki yıllarda 1978 yılında kamu görevlileri ile ilgili bu alanda daha tahsisli bir sözleşme niteliğinde olan 151 sayılı Sözleşme. Hemen belirtelim ki bu üç sözleşmenin üçünü de Türkiye Cumhuriyeti onaylamıştır. Bunlardan ilk ikisi insan haklarıyla ilgilidir ve ILO’ nun 200’e yaklaşan sözleşmeleri arasında 7 tanesini insan haklarıyla ilişkili sözleşmeler olarak belirlemiştir. İşte bunlardan ikisi de 87 ve 98 sayılı sözleşmelerdir. Demek ki konumuz insan haklarıyla ilgili iki sözleşmedir. Bu iki sözleşmenin maddeleri arasında toplu pazarlığı buluyoruz. Özellikle 98 sayılı sözleşmenin konusu zaten asıl temel amaçlarından, konularından birisi özgür toplu pazarlık. Fakat “grev” kelimesine bu sözleşmelerin her ikisine de rastlamıyoruz ve uzun süre Türkiye’de yanlış bir kanı olarak “bu grev hakkı uluslararası normlar içinde olsa olsa 98 sayılı Sözleşmeyle ilgilidir.” diye düşünülmüştür. Çünkü 98 biraz daha greve yakın. Çünkü toplu pazarlıkla ilgili. Halbuki ILO’ nun uzman organları bu kanaatte değildir. Sendika özgürlüğünün kaynağı 87 sayılı sözleşmedir. 87 sayılı sözleşmenin yorumundan, resmi yoru-mundan bahsediyorum. ILO organları tarafından yapılan yorumlar-da çok açık biçimde grev hakkının sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanmaktadır. Eğer insan hakkı olarak sendika özgürlüğünü tanıyorsak grev hakkı onun ayrılmaz bir parçasıdır diye kabul ediliyor. Zamanımın kısalığı nedeniyle tekrar ediyorum. Bunların büyük bir kısmını atlıyorum, çünkü sendika özgürlüğü ve özgür pazarlık konusunda ILO’nun denetim organları var. Bunlardan bir tanesi her yıl konferansta toplanan Aplikasyon. Ama bundan ibaret değil. 1951 yılında kurulmuş olan Sendika Özgürlüğü Komitesi var, Uzmanlar Komitesi var. Bütün bunlar üye devletleri tabiri caizse pervasızca inceden inceye incelemekte.Ve bu konuda konferanstaki müzakerelere esas teşkil eden bir rapor hazır-lamaktadır ve bu rapor mart ayının ikinci yarısında yayınlanmak-tadır. Onun için 2009 senesinde kamu konfederasyonlarıyla yapılan toplu görüşmede, bu toplantının yapılmasını çok isabetli buluyorum. Ancak bu toplantının bu tarihe kadar geciktirilmesini de sakıncalı görüyorum. Bu toplantı en geç Kasım ayında yapılmalı idi ve burada elde edilen görüşlere göre mutlaka birtakım kanun tasarılarının en azından parlamentoya sunulmalıydı ki Mart ayının ikinci yarısında yayınlanacak olan Uzmanlar Komitesinin raporuna girsin.

Page 34: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

21

Türkiye’yi kurtaracak o çünkü. Önümüzdeki konferans döne-minde Türkiye Cumhuriyetinin büyük bir ihtimalle tekrar en kötü durumda olan 20 ülke arasında gündeme alınma ihtimali vardır. Türkiye buna asla layık değil. Aşağı yukarı 1986’dan 1987’den iti-baren 2007’ye kadar aralıklı-bazı yıllarda gidemememe rağmen 20 yıl boyunca hükümet temsilcisi olarak bu toplantılara katıldım ve her seferinde büyük bir hüsranla döndüm. Son olarak 2007 yılındaki son gidişimdir. Döner dönmez Haziran ayında dönemin Çalışma Ba-kanına aramızda galiba katılmamış olan fakat listede ismi bulunan bir arkadaşım var; onunla birlikte üç kişi rapor hazırlayarak sayın Çalışma Bakanının dikkatlerine sunduk. Şunlar, şunlar yapılma-lıdır dedik. Yani bütün bu hasret, bizi bu Çalıştaya büyük bir heyecanla gelmeye sevk etti. Onun için diyorum ki bu toplantıya gerçekten çok büyük önem atfediyorum.

Uluslararası örgütlerin; özelikle ILO’nun kamu görevlilerinin

toplu pazarlık ve grev haklarıyla ilgili yayınlanmakta olan yorum veya kararlarından birkaç örnek vermek istiyorum. Hele Sendika Özgürlüğü Komitesi’nin içtihatları, 10 yılda bir yeni baskılarla bütün dünyanın ilgisine üç, dört dilde basılarak yayınlanmaktadır.

Bunlardan bir kısmı tamamen Türkiye ile ilgilidir. Şikâyet

edilmiş, bu şikâyeti karara bağlamış Sendika Özgürlüğü Komitesi ve kitaplara geçmiştir. Mesela bunlardan bir tanesinde belki biraz da güncel olması nedeniyle genel grevle ilgili olarak şöyle diyor; “Grev, çalışanlarının örgütlerinin mücadele araçlarının en önemlisidir. 24 saatlik genel grev, asgari ücretlerin artırılması ve issizlikle savaş için alınmışsa, bu amaçla alınmışsa yasaldır ve sendikal örgütlerin normal faaliyetleri arasında sayılmalıdır.” Bunun gibi yine başka bir kararında kamuda grevin yasak olduğuna dair bir hükümetin genelgesi çıkmış nasılsa, diyor ki: “Sendika Özgürlüğü Komitesi böyle bir kararın idari makamların yetki alanına girmediği kanı-sındadır.” Çünkü insan haklarıyla ilgili bir özgürlük. Bunu bir kararname ile siz engelleyemezsiniz. Atlıyorum doğal olarak. İşvere-nin işçilerini yetkili sendikadan çekilmeye ikna teşebbüsü. Yani “Ben zam yapayım ama siz sendikadan istifa edin.” şeklinde bir şi-kayeti yansımış, diyor ki: “İşverenin yetkili sendikadan işçilerin

Page 35: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

22

istifa etmelere isteme girişimi, işçilerin sendika seçme özgürlüğüne aykırı ve sendikanın sözleşme yapmasının güçleştirmesi anlamına gelmektedir ve uluslararası normlara aykırıdır.”

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama zamanımız fevkalade

kısıtlı. Bu itibarla yine konumuzla ilgili olarak diyor ki “Grev hakkı 88 sayılı sözleşmeyle korunmuş olan sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu sözleşmenin üçüncü maddesindeki sendikanın iç işlerini serbestçe düzenleme, faaliyet programlarını serbestçe yapma hakkına sahiptir.” maddesinin yorumundan grev hakkının bu özgür-lüğün ayrılmaz bir parçası olduğu sonucuna varıyor: “Salt siyasal amaçlı grevler sendika özgürlüğünün kapsamına girmez”. Yine bu sendika özgürlüğü komitesinin bir başka kararında; “Ancak sendika-ların, hükümetin, ekonomik ve sosyal politikalarını eleştirmek amacıyla yaptıkları grevler yasal grevdir. Bu politik grev değildir.” diyor. Bunun gibi hükümetin izlediği ekonomi politikasının sosyal etkilerini protesto etmek amacıyla yapılan bir grevin yasaklanması sendika özgürlüğünün ağır bir ihlalidir diyor. Belki yarınki toplantı-larda bunları uzun uzadıya tartışacağımız ve bizim mevzuatla karşı-laştırabileceğimiz imkânlara sahip olabileceğiz diye düşünüyorum.

Şimdi arkadaşlar biraz da içeriye dönelim. Maalesef Sayın

bakan da değindi. Uzun yıllar Türkiye’de kamu haklarıyla, kamu personelinin haklarıyla ilgili düzenlemelerde toplu pazarlık, sendi-kal örgütlenme özellikle grev kelimeleri çok yadırganmıştır. Adeta “olacak şey değil. memur nasıl grev yapar?” denilmiştir. Ha bu sorun nereden çıkmıştır? Çünkü 1961 Anayasasına kadar kamu personel yasaları ve bu yasalara tabi olarak çalışanlar, diğer çalışanlara göre çok daha imtiyazlı bir konumda idiler. Devletin personeli. Ancak bu durum, 1961 Anayasası ile isçilere tanınan haklardan sonra değişti. Serbestçe örgütlenme hatta grev yapma, toplu sözleşme yapma hakları bu anayasaya girip bu anayasal haklar 1963 yılında 274 ve 275 yasaları haline gelince ve ilk toplu sözleşmeler, özellikle kamu işletmelerinde yapılarak işçilerin çalışma ve yaşama koşullarında ciddi gelişmeler sağlanınca durum tersine döndü. Mühendisler o zamana kadar memur kadrolarında çalışmayı tercih ederken işçi sendikalarına üye olma teşebbüsünde bulundular. Çünkü çok veri-

Page 36: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

23

len bir örnek için söylüyorum genel müdürün maaşından daha faz-lasını şoförü alıyor, şoförü işçi konumunda ise. Çünkü şoförlerin de bir kısmı işçi, bir kısmı memur, bir kısmı sözleşmeli.

Böylece kamu personeli statüsünde sorunlar doğmaya başla-

dı. Bunun adını hemen koyduk, işçi-memur ayrımı. Yapılmalı mı? Mutlaka yapılmalı. Bununla ilgili olarak çok sayıda yasa ve sayıla-mayacak kadar çok kanun hükmünde kararname çıktı. Şimdi bunla-rı sıralamak istemiyorum. Fakat sonuca ulaşılamadı. Ne zamana kadar? 1977’ye kadar. 1977’de bir yıllık bir çalışmanın sonucu ola-rak, “Hangi kamu kurumunda çalışanlar esas itibariyle memurdur? (I) sayılı cetvel ve burada istisnai olarak kimler işçidir? (II) sayılı cetvelde aksine bu kurumda çalışanlar esas itibariyle işçidir. Ama burada şunlar memurdur.” denilen listeler Resmi Gazetede yayın-landı. O sırada yıllardan beri bu konuda seminerler vs. düzenleyen tebliğler sunan arkadaşlarımız ve onlar arasında naçizane ben o zaman iktisat-maliye dergisinde, Ali Kemal Bey hatırlarlar, “Niha-yet işçi-memur ayrımı çözüme kavuştu.” diye makale yazdım. Çünkü listeler Resmi Gazetede yayınlanmış. Ancak çok kısa bir zaman sonra Maliye Bakanlığı bu işçilerin hepsine kadro çıkartmak sure-tiyle bunları şu veya bu şekilde “kamu görevlisi” konumuna getirdi ve konu yine tartışmaya devam edildi. Devlet Üretme Çiftliği’nde çobanlar memur, lokomotif ateşçileri memur; nasıl memur? Var mı dünyada böyle bir memur kütlesi? Yok. Bir yandan da Anayasada “Devletin asli ve sürekli hizmetleri memurlar eli ile görülür.” diye bir hüküm var. Böyle bir takım çelişkiler içerisinde bu durum devam etti. Derken 1984 yılına geldik. Sorun iki başlı iken, üç başlı oldu. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan personelin önemli bir kısmı ki o zamana kadar bunlar 4/C falan değildi. Yani 657 sayılı Kanun hükmü ile ilgili değil. Tamamen ayrı bir statü olarak “sözleşmeli personel” diye bir grup Türk çalışma hayatına dahil oldu. Sorunun çözümü daha da güçleşti. Aynı işi yapıyorlar, aynı kurumda çalışıyorlar, formasyon-ları aynı vs…Mesela üniversitelerde bakıyorsunuz öğrenci restora-nında memur olan var, sözleşmeli personel var, işçi var. İşçinin sendikası var toplu sözleşme yapıyor. Onun ücreti yüksek aynı

Page 37: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

24

kazanın başında çalışıyorlar. Ötekisi fevkalade mağdur durumda bekliyor işte katsayıda artış olacak vesaire.

Şimdi bu koşullar altında 1961’de, sayın bakan da değindi, 61

Anayasasında kamu personelinin sendikalarıyla ilgili bir yasal düzenleme yapılacağı öngörüldü ve bu yasal düzenleme 1965 yılında yapıldı. Fevkalade eksikti, grev açıkça yasaktı, toplu pazarlık falan yoktu. Fakat kamuyla bu sendikalar arasında birtakım işbirliği, verimliliği arttırma komiteleri vs. gibi birtakım şeyler öngörülmüş-tü. Yine bir yığın kamu personelinin sendikalara kesinlikle üye olamayacağı yazılıydı vs. vs. …Ama yüzlerce memur sendikası ku-ruldu. Derken 12 Mart 1971’de anayasa değişikliğiyle “çalışanlar” yerine “işçiler” deyimi getirildi. Arkasından kurulmuş olan memur sendikaları yine Anayasa değişikliği ile kapatıldı ve tam 30 yıl Türkiye’de kamu sendikacılığı akamete uğradı. Bu çok büyük bir kayıptı. 30 yıl az bir şey değil. Eğer bu 30 yıllık dönem devreye girmeseydi Türkiye’de bugün kamu personeli sendikacılığı çok daha ileri bir noktada olacaktı. Buna hiç kuşku duymuyorum.

1982 Anayasası elbette “işçiler” deyimini tekrar tercih etti.

Fakat gerek kamuda çalışanların mücadeleleri, gerek Mesut Gülmez gibi arkadaşlarımın bu konuda çığır açan bir takım yazıları sonunda birtakım sendikaların kurulduğu dikkati çekti. 1980’den sonraki dönemde. Hala 87 sayılı sözleşme Türkiye Cumhuriyeti tarafından onaylanmamış. Niçin? Çünkü 87 sayılı sözleşmede “çalışanlar” deyi-mi var. Şayet 87 sayılı sözleşmeyi onaylarsak memurlara da sendikalaşma hakkını vermek mecburiyetindeyiz. Arkasından 98 sayılı sözleşmeyi de zaten her nasılsa 1951 yılında onaylamışız. Dolayısıyla “Başımız belaya girer, iyisi mi 87 sayılı sözleşmeyi onay-lamayalım.” dediler. Sözleşmenin unutmayınız tarihi 1948, Türkiye Cumhuriyetinin onay tarihi 1993. Sebep de bu kamu personeli. Bu sözleşmenin 1993’te onaylanmasından sonra bir bakıma yol açıldı. Sendikalar kurulmaya başlandı. Fakat henüz kanun yok. 2001 kanunu buna yanıt verdi. Çok büyük bir memnuniyetle karşıladık. Ama komisyon çalışmalarında anlatacağım. 2001’den sonra ki ILO komisyonlarında bu kanuna yönelik dokuz tane eleştiri var. Bunları değiştireceksiniz diyorlar. Sendika özgürlüğüne aykırıdır. Bunların bir kısmının çözümü kolay.

Page 38: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

25

Bunlardan bir tanesine sayın başkan değindi. Aday memur-ların sendikaya üye olamaması. Kanunda ufak bir değişiklik yapa-rak bunların adaylığını kolaylıkla sağlayabilirsiniz mesele basit. Bunun gibi “Sendika üyesi olamayacaklar.” diye bir 15. maddemiz var. Yani bu maalesef Uluslararası Çalışma Örgütünün ilgili organ-larında görüşüldüğü zaman dünyaya ters bir örnek olarak verilmek-tedir. Çünkü 87 sayılı sözleşmeye göre sadece silahlı kuvvetler men-supları ile polisler örgütlenme bakımından üye devletlerinin tercihi-ne tabidir. Onlara da örgütlenme hakkını vermeye üye devletler yetkilidir. Ama bunları hariç tutabilir, ama bunların dışındaki tüm kamu personelinin örgütlenme bakımından hiçbir ayrıcalığı yoktur ve mutlaka bu haktan yararlanması gerekir. Bakıyoruz bizim 15. maddeye uzunca bir liste. Rektörler, dekanlar, yüksekokul müdür-leri, hatta, hatta maalesef uluslararası belgelerde çok sık zikredilen Milli Savunma Bakanlığına bağlı veya belirli Silahlı kuvvetlere bağlı olarak belirli yerlerde çalışan sivil personel, memur, işçilerin Harb-İş Sendikası var tamam. Fakat memur statüsünde çalışanlar kendileri sivil hiç askerlikle alakası yok ama bu yasağın kapsamı içinde. Bunları değiştirilmesi lazım. Bunlar değiştirilebilir bunlar o kadar acil. Bunun gibi tıpkı Sendikalar Kanunun da olduğu gibi sendikaların kuruluşu, işleyişi, organlığı üyeliği konularında o kadar ayrıntılı hükümler var ki. Bunları 4688 de aynen almış, kendi içine monte etmiş. “Bunlara gerek yok diyor bu kadar ayrıntılara. Bunları ya yönetmeliğe bırakın veya sendikaların iç tüzüklerine terk edin.” Bunu da yapmak kolay. 4688 sayılı yasa bakımından bunu sağlamakta çok zor bir şey değil. Bunun gibi yetkili organlar denilir ki Yüksel İdare Kurulu ile Kamu İşveren Kurulu; “Bir türlü anlayamıyoruz” diyorlar. Yani “Türkiye Cumhuriyeti bize raporlar gönderiyor, ama bunlardan bir tanesi toplu pazarlığın tarafı bir de başka bir taraf var. Bize lütfen bu konuda biraz bilgi verin.” diyorlar. Gereksiz buluyorlar bunlardan bir tanesini en azından.

Toplu görüşmenin kapsamı. Siz diyor 28. maddede demişiniz

ki “Parasal konular toplu görüşmede konu olacak.” Halbuki 98 sayılı sözleşmeye göre tüm haklar orada pazarlık konusu yapılır. “Sadece parasal değil, yönetime katılma da gündeme gelir, disiplin hüküm-leri de gündeme gelir, verimlilik konuları da gündeme gelir. Sadece

Page 39: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

26

yolluklar, maaş zamları değil bunları değiştirin.” diyorlar. Bunlar nihayet kanunda yapılacak değişikliklerle sağlanabilir. Fakat iki önemli nokta var ki bu konularda mutlaka gayret sarf etmek gere-kiyor. Bunlardan birisi anayasaya ilişkin olanlar. Anayasa değişik-liklerini gerektiren 53, 54, 128 ve nihayet sendika yöneticilerinin aynı zamanda seçilmeleri halinde milletvekili veya belediye başkanı filan olmalarını yasaklayan Anayasanın 82. maddesi. Bunlar Anaya-sa ile ilgili.

İki, hiçbirisinin ayrıntılarına girmiyorum. Devlet personel

rejiminde reform. Artık batılı anlamda bir memur kavramının Türkiye yakalamak mecburiyetindedir. Hatta yabancı dillerde me-mur, müstahdem ve işçi bunlar ayrı, ayrı sosyal kategorileri işaret eder. Şayet bunlardan müstahdeme memur derseniz estağfurullah der. Memure “müstahdem” derseniz adam alınır. Çünkü gerçekten “memur” kelimesinin özel bir anlamı vardır. Biraz evvel sayın Baş-kan da ifade etti. İşte sayıları 3 milyona yaklaşan, işte bende de var iki milyon dokuz yüz bilmem ne kadar falan ediyor. Bunların içersinde benim tahminime göre gerçek anlamda memur tanımına girenler taş çatlasa 200-250 bin civarındadır. Daha fazlası olması mümkün değil. Öğretmenler vs. bunlara “memur” denmesi mümkün değil. İşte bu reformun yapılması, yarınki çalıştaylarda belki bunun ayrıntılarını arkadaşlarla görüşeceğiz, kolay bir iş değil ama bu yapılmadan da gerçek manada uluslararası normları yakalamak mümkün değil. Bu iki nokta üzerinde dikkatinizi çekerek konuşma-mı bitiriyorum,hepinize saygılar sunuyorum.

Oturum Başkanı : Hem tarihi süreç hem de ILO perspekti-

finden örgütlenme, sendikal haklar ve sendikal hakların önde gelen hakkı olarak grev hakkının ne şekilde değerlendirildiği hukuk normlarında ve uygulamada nasıl değerlendirildiğini sayın hocam çok güzel bir üslupla bizlere aktardı.

Prof. Dr. Ender Ethem ATAY (Gazi Üniversitesi ) : Geçen bir Fransız eserde söylemiş fakat Fransa da uygula-

ması yok herhalde. Orada da Bağımsız idare otoriteler dediğimiz

Page 40: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

27

bizde ki düzenleyici olarak belirlediğimiz belli kuruluşların muadili kuruluşlar var. Böyle bir kuruluş marifetiyle çıkacak hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesinin mümkün olabileceğini dü-şünüyorum. Netice itibariyle hukukun milli olduğunu ve fakat evrensel değerlerle bezenip evrensel değerlere riayet etmek, saygı duymak zorunda olduğunu. Bu çerçeve içerisinde Türkiye Cum-huriyeti’nin gerek Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ nun bünyesinde altına imzasını koyduğu sözleşmeler, gerek Birleşmiş Milletlerin Evrensel Beyannamesindeki atıf yapılan maddelerdeki bu maddelerde ve bu sendikal hak ve hürriyetlerin temeli olarak işte dernekleşme özgürlüğü, daha sonra sendikalaşma özgürlüğü, daha sonra toplu sözleşmeye katılma ve sözleşme yapabilmeye ilişkin maddeleri düzenlenerek başta Anayasamızın 128. maddesi ve sendika hürriyeti ile ilgili 53 ve devam maddelerinde yeni bir redaksiyonla sorunun giderilmesinin mümkün olduğu dü-şünüyorum.

Oturum Başkanı : Ben her iki hocamın da verdiği bilgilerden

şu sonucun herhalde hepimizin zihninde oluştuğunu düşünüyorum. Herhalde öncelikle memur kavramının kanunda yazılanın ötesinde netleşmesi ve bu çerçevenin de bu sendikal haklarla ilgili düzenle-melere ışık tutacağı gibi bir yaklaşım var. Yansıda Devlet Personel Başkanlığımızın internet sitesini izliyorsunuz orada iki tane kitap var. Birisinde bülten yazıyor, sağ tarafındakinde ise personel sistemi üzerine uluslararası uzmanların raporları 1949-1959 yılı arasında düzenlenmiş raporlar. Devlet Personel Başkanlığına atandığımız ilk günlerde, neymiş bu konunun geçmişi diye baktığımızda böyle teksir kâğıtlarına basılı bir rapor olduğunu gördük ve bu raporların özetini hazırlamışlar. Bunu buraya koyduk. Orada da özetle kimin memur olduğu hususu tartışılmış. Geniş bir çerçevede. “Acaba öğretmen amele midir, doktora memur mu diyeceğiz ?” gibi yabancı uzmanlarla tartışmışlar. Umuyorum ki 50 yılı aşkın süredir devam eden tartışmalar bu çalıştaydan sonra biraz daha açıklığa kavuşur ve sistemimizi daha öngörülebilir ve Demokratik haklar acısından da yaşanır halde bizlere sunar. Şimdi İstanbul Üniversitesi çalışma ekonomisi bölümünden Sayın Mustafa Delican hocama söz veriyorum.

Page 41: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

28

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN (İstanbul Üniversitesi ) : Panelimizin konusu bayağı kompleks gözüküyor. Hem ulus-

lararası hukuktaki temelleri hem Türkiye uygulaması ve bunun da karşılaştırılması. Tabi bu kadar zaman içerisinde yapılması müm-kün olmayan bir konu. Ancak perspektifin ortaya konulması nerede durduğumuzun tespit edilmesi ve ne yapılması gerektiğinin de öngörüde bulunması acısından bir başlangıç niteliği taşıyor. Ben doğrusunu isterseniz bu konuya hazırlanırken hukuki boyuttan bakmayı çok düşünmedim. Sebebi de çok açık. Kim katılacak toplan-tıya baktım. Sayın Metin hocamı ve Mesut hocamı çok yakından takip ettiğim için her ikisi üzerine bir şey söylememiz haddimiz değil. Kendi alanım daha çok sosyal ya da siyasal açıdan endüstri ilişkileriyle ilgili olduğu için biraz konuyu bu yöne çekerek, belki bir başka perspektif kazandırmak ümidiyle dünyadaki bu konu ile ilgili uygulamalardan bazı örnekler vererek memurların, daha doğrusu kamu görevlilerinin sendikalaşması ve sendikalaştıktan sonra (aslında doğru tarif örgütlenme olması gerekir) örgütlenmeleri ve örgütlenmelerin neticesi olarak toplu pazarlık ve grev haklarının kullanılmasının ve çıkan problemlerin kaynakları üzerine biraz spekülasyon yapmak istiyorum.

Sayın hocalarım belirttiler. Burada problem belli bir tarzda

çalıştırılan ya da çalışan kişilerin niteliğinden kaynaklanan bir problem olduğu ortaya çıkmaktadır. Şimdi eğer mümkünse ben evet arkadaşlarım slaydı koymuşlar. Japonya ile ilgili olanı gösterir misiniz? Zamandan tasarruf etmek amacıyla biraz da konuya doğru-dan girmek amacıyla böyle bir yolu seçmiş olduk. Şimdi burada Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, ve Japonya’nın istihdam etmiş olduğu kamudaki çalışanlarının nasıl bir gözle değerlendirdiği ve bunlarla ilgili olarak uygulamalarını özet bir tablosunu görüyor-sunuz. Şimdi her şeyden önce burada eğer bakarsanız ilk satırda Anayasada temel işçi haklarının var olup olmadığı ile ilgili bir sorgulama var. Burada Amerika Birleşik Devletlerinde çalışanların temel haklarıyla ilgili herhangi bir maddenin olmadığını, İngilte-re’de hiçbir tanımlamanın yer almadığını, Almanya’da örgütlenme

Page 42: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

29

hakkının garanti edildiğine dair genel hüküm, memur ya da işçi ayrımı yapmadan Fransa’da isçi sendikalarına ilişkin hüküm olduğunu, Japonya’ da ise örgütlenme ve pazarlık ile uyuşmazlıkla ilgili hükmün açık olarak var olduğunu görüyoruz.

Peki, aşağıdaki satıra dikkat ederseniz eğer “Orada acaba bir

ayrım var mı? Çalışanlar açısından, yani memur olarak tanımlıyor mu? İşçi olarak tanımlıyor mu? ” diye baktığımızda İngiltere’de özel ve kamu çalışanları için aynı yaklaşım söz konusu olup herhangi bir ayrım yapılmamış. Çok katı ve açık bir ayrım Almanya’da da söz konusu. Orada memurlar ve kamu hizmetinde çalışanlar diye iki gruba ayrılmış. Fransa ve Japonya için herhangi bir açıklama yok. Yani böyle bir durum yok. Şimdi tablonun sol tarafında merkezi ya da “federal yönetime bağlı çalışanların temel hakları” diye bir sütun var. Bu sütunun içersinde bu ilkeler ile ilgili örgütlenme hakkı, toplu pazarlık hakkı ve grev hakkı ile ilgili karşılaştırma söz konusu. Çok kısa olarak baktığımızda Amerika Birleşik Devletlerin-de, İngiltere, Fransa ve Japonya’da örgütlenme hakkının olduğunu görüyoruz. Bunlarda sadece Almanya hariç diğerlerinde bir takım sınırlamalar getirilmiş. Bunlarda askerler ve polis. Yalnız Japonya ya dikkat ederseniz polisler için yasak ve savunma çalışanları tabiri kullanılmıştır. Çünkü Japonya’nın ordu meselesi bildiğiniz gibi problemli. Yani öyle bir şey yok. Amerika ayrı bir şey yapmış, Askeri personel, diplomat ve FBI çalışanları hariç. Şimdi demek ki temel hak ve hürriyet ise bu toplumda ortak olarak kanaat var ve kabul edilmiş. Şimdi toplu pazarlık hakkına geldiğimizde burada çok daha karmaşık çok daha birbirinden farklı uygulamanın var olduğunu görüyoruz. Amerika Birleşik Devletlerinde prensip olarak var. Yalnız özel bir sınırlama getirmiş, ücret gibi yasalarla belirlenen çalışma şartlarına ilişkin konuları müzakere edemezsiniz diyor. Oysa ki toplu pazarlıkta her şeyi müzakere etme şansımız daha doğrusu hakkımız olması lazım.

Orada ayrıca posta hizmetleri verenlerin toplu sözleşme yani

bizim anladığımız anlamda her şeyi kapsayan bir toplu sözleşme hakkı var. Gerçekte federal hükümet nezdinde çalışan 700.000’den fazla posta çalışanı var. Diğerlerinin oranı bu kadar büyük değil.

Page 43: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

30

Müsaade ederseniz şunları kısaca özetleyip sonra yorumuna geçmek istiyorum. İngiltere için dikkat ederseniz toplu pazarlık var hiçbir ayrım yok. Almanya için çok kesin bir ayrım var demiştik. Kamu hizmetinde çalışanlar için toplu pazarlık da var, hemen altında grev hakkı da var. Ama eğer memur olarak adlandırdıkları kişiler için böyle bir hak yok. Müzakere var ama müzakereyi sonuçlandırma hakkı yok. Bu, biraz bizim toplu görüşmeyi andırıyor. Yalnız burada kamu, yani memur olanların bunlarla yapılan çalışmalardaki geneldeki hakları da memurlara yansıtılıyor.

Şimdi Fransa ve Japonya içinde aynı şey geçerli. Orada da

memurlar için müzakere yapma var ama dağıtma söz konusu değil. Sadece Japonya biraz farklı davranıyor. Şimdi grev konusuna geldi-ğiniz zaman kelimenin daha doğrusu burada biraz sonra bahsede-ceğim anlamdaki memur için Amerika Birleşik Devletlerinde grev hakkı yoktur ve en küçük şekildeki bir teşebbüs de cezai yaptırıma tabi oluyor. İngiltere’de herhangi bir hüküm olmamakla birlikte grev tabii olarak kabul edilen bir hak. Yalnız askeri personel ve polis için yasak olduğuna dair bir hüküm var. Diğerleri için bu hakkın serbest olduğu anlamına geliyor.

Almanya’da memurlar için kesinlikle yasak. Klasik memur

tanımından geçiyor. Fransa’da polisler, hastane çalışanları yardım görevlileri hariç diğerleri için grev hakkı var. Japonya’da ise yoktur. Şimdi diğer tabloya geçebilir miyiz? Bu da Avrupa’daki uygulamalar ile ilgili. Aslında burada genel olarak şunu söyleyebiliriz. Biraz önce-ki tartışma söz konusu olduğu için ikinci sütunda özel statüye sahip olup olmadıkları özel bir şekilde değerlendirilip değerlendirilmediği konusunu sorguladığımızda bunlar seçilmiş olan ülkeler. Oysaki Avrupa’daki bütün ülkeler için bunu yapmak mümkün. Almanya ve Avusturya, Danimarka, Fransa, Norveç, İspanya, Finlandiya, Hollanda bunlarda kesinlikle memurlar ayrı şekilde tanımlanmış vaziyette ve isimleri de var. Karıştırılmaması için oraya yazdım. Yalnız İtalya ve İngiltere’de memur için herhangi bir tanım yok. Ayrı ülkeler değiller bunlar. Yalnız bunlar merkezi yönetimin ne kadarı kapsıyor; bunlarda daha aşağı yukarı Finlandiya’da % 83 diğerlerinde ise pardon Fransa da ise % 100’ünü kapsıyor. Onun

Page 44: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

31

dışındaki ülkelerde % 40 ile % 60 arasında değişen oranlarda. Yani memur dediğimiz kişiler bu ülkelerde bütün çalışanların, devlet için çalışanların hepsini kapsamıyor. Onlar içinde özel bir kategori. Peki, örgütlenme hakları itibariyle bakarsak hepsinde prensip olarak var. Silahlı kuvvetler, yargıçlar ve askeri personel genelde hariç yani uluslararası normlara uygun bir davranış sergileniyor. En ilginci belki toplu pazarlık açısından burada da prensip olarak hepsi değil evet yalnız Fransa’da bir problem var. Fransa’da toplu görüşme söz konusu. Bize çok yakın. İngiltere çok önemli İngiltere’de toplu pazarlık hakkı olmakla birlikte “kraliyet memuru” olarak adlan-dırılan özel bir memur tipi var. Bunlar için herhangi bir toplu Pazar-lık söz konusu değil. Onlar ile ilgili sadece ücretleri gözden geçirme konusu ayrı bir komisyon tarafından gerçekleştiriliyor.

Şimdi grev hakkı çok açık olarak Almanya ve Avusturya’da

kesinlikle yoktur.Danimarka’da ise memurlar için yoktur. Bunun dışında diğer ülkelerde sınırlamalarla birlikte bu haklar verilmiştir. Şimdi toplu pazarlık ile ilgili olarak da aslında daha detaylı olan başka bir tablomuz var ama zannediyorum teknik çalışmalarda bun-ları seyretmek daha uygun olacak Bundan şunu demek istiyoruz. Şimdi burada söz konusu olan örgütlenme hakkının kamuya sirayet etmesi, kamuda yaygınlaşması açılış konuşmasında Sayın Bakanı-mızın belirttiği üzere özel sektörden daha sonra gerçekleşmiştir. Bunun böyle olmasının sebebi ise kamuda çalışanların özel statüye sahip olmasıdır. Ayrıcalıklı statü, ayrıcalıklı haklar sağlanmış olmasıdır. Bütün mesele bundan ibarettir. Zaman içerisinde özel sektördeki hakların ya da çalışanların daha fazla olması gündeme geldiğinden daha doğrusu gerçekleştiğinden kamu çalışanlarında özel sektör çalışanları kadar en azından sosyal ekonomik şartlarının iyileştirme arzusu sendikalaşmayı kamçılayan, toplu pazarlığı da kamçılayan bir yaklaşım olmuştur. Dolayısıyla arasındaki zaman açıklığı bundan kaynaklanıyor. Şimdi Batıdaki gelişmeler itibariyle bu trend içerisinde dikkat edilmesi gereken başka bir husus daha var. Genel olarak bildiğimiz gibi sendikaların yoğunluğunda yani sendikalaşmada çok büyük bir düşüş var. Özel sektörde özelikle me-sela Fransa da %7’lere varan düşüş var. Amerika da bile %12. Oysaki bunlar daha 1950-60 yıllarda %60’lara % 55’lere varan oran-

Page 45: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

32

dı. Bugün sadece İskandinav ülkelerinde biraz yüksek onun dışında-ki ülkelerde ise düşük oranlardadır. Sendikalaşma içerisinde kamu görevlilerinin sendikalaşması daha yüksek bir oran. Ama bu duru-mun, sürecin yeni olmasının bir neticesi olarak değerlendiriyorum.

Çünkü bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorunu çözebil-

mek için ülkelerin kendi özel konumlarına göre tasnif edilmesi lazım. Kamu çalışanlarının örgütlenmesi genel sendikalaşma içeri-sinde yüksek olmakla birlikte, genel sendikalaşma trendinin aşağıya düşmesi demek burada başka bir takım faktörlerin daha devreye girdiği anlamına gelir. Gelişmiş ülkelerin ya da Avrupa ve Amerika için bunu söyleyelim. Kamunun özellikle 1980’li, 1990’lı yıllarda karşılaştığı problemlerden en önemlileri mali konular ve küreselleş-medir. Kamu hizmetlerinin de klasik devlet anlayışından sosyal devlet anlayışına geçince kamunun aşırı şekilde büyümesinin ve bu hizmetlerin yerine getirilmesinin bir sonucu olarak kamuda çalışan personelin hızlı bir şekilde büyümesi, bu birikimi 1980’li 1990’lı yıllarda büyük bir problem olarak karşımıza çıktı. Dolayısıyla bu tarihlerden sonra özelleştirme ya da kamunun hizmetleri bir başka yollarla sunma çalışmaları özelleştirmeden başlamak üzere birbiri arkasına uygulanan politikalar haline gelmiştir. Bunlardan maksat elbette devlet üzerindeki yükün azaltılması, hizmetin kaliteli olarak verilmesi ve maliyetin düşürülmesi. Bu politikaların bu şekilde ol-ması, doğrudan doğruya özel sektörde uygulanan yönetim anlayı-şının yaklaşımının kamu sektörüne aktarılmasıyla alakalıdır. Yani aslında ortada bir sosyal öğrenme süreci var. Nedir o sosyal öğrenme süreci? Aşağı yukarı 150 yılda elde edilmiş olan yönetim teknikleri ya da istihdam şekillerinin kamuya aktarılması söz konusu.

Şimdi dolayısıyla burada bizim bir organizasyon olarak dev-

letin bu konuya yaklaşımı söz konusu ki yine çalışanlar itibariyle niteliklerinin farklı olması hasebiyle sosyal öğrenme sürecindeki farklılıktan kaynaklanan bir problemle karşı karşıya kalmış olu-yoruz. Bu sosyal öğrenme süreci kamuda, özel sektöre göre daha arkadan gecikmeli olarak gelen bir trend. Şimdi bu söylemiş olduğu-mu Batı için söylediğimi belirtmiştim. Gelişmekte olan ya da bizim gibi ekonomik sosyal açıdan Batı ile kıyasladığımızda yetersiz olan

Page 46: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

33

ülkeler arasında problem biraz daha farklı. O da şu; Biz iki problemi birden halletmek zorundayız. Yani bir taraftan ekonomik ve sosyal gelişmemizi tamamlamak durumundayız, bir taraftan da tanınan ya da ortaya çıkan sosyal, siyasal hakların sağlanmasını gerçekleştir-mek zorundayız. Yani esasında belki çok bilinen bir tabir ama geliş-miş Batılı ülkelerin kendi kendine tabi gelişme seyirlerine karşılık bizlerin ister istemez bir rekabet içerisinde bir yarış içerisinde onları yakalama mücadelesi vermiş olmamız lazım. Aslında bu nokta çok önemli. Çünkü dediğim gibi kendi kendine gelişen, dolayısıyla kendi hedeflerini koyup kendisini ona göre gerçekleştirmek üzere sosyal, ekonomik kaynaklarını siyasal kaynaklarını seferber eden bir top-lumla; mevcut olan veri olan hedeflere ulaşmak için toplumun ken-disini yönlendirmesi arasında önemli fark var. Dolayısıyla burada bahsedilmiş olan ve bahsedilecek olan konularda bir anlamda kendimizin ortaya koymuş olduğu değerler değil. Bunlar olması gereken değerler bu ayrı başka bir şey. Ben sadece mekanizmanın anlaşılması açısından bunu vurgulamak istiyorum. Özellikle hukuki normlar olarak ortaya konan ve onlara ulaşması gereken bir program içerisinde ya da bir politika izlemek durumunda kalmış olmamız bizi aslında olumsuz olarak etkileyen bir yaklaşımdır.

1960 yılında Anayasa yapılırken o zaman ortaya daha doğ-

rusu o zaman kullanılan bir tabir vardı. “Sosyal siyasalı aştı” diye. Yani bu toplumlarda sosyal ve ekonomik hayat siyasal hayatın önünde yürüyor. Dolayısıyla buna göre bir değerlendirme ve değiş-tirme yapmak aslında kamunun gücü ile alakalı bir şey. Yani kamu yönetiminin kabiliyeti ile ilgili bir hadisedir. Bu açıdan bizim burada belki tartışmamız gereken: “Kamunun kapasitesini nasıl genişlete-biliriz? Nasıl zenginleştirebiliriz? Bu gücü nasıl elde edebiliriz? ” konularıdır. Biraz önce tablolarda vermeye çalışmış olduğum örnek-lerde, esasında her ülkenin kendi politikasına göre farklı uygulama-ları olduğudur. Bu ülkelerin hepsi de uluslararası hukuk normlarını dikkate alan ülkelerdir. Ancak kendi politikalarına öncelik verdikle-rinde bu yaklaşımı rahatlıkla görebiliyoruz. Atlanılmaması için söylemek istiyorum. İngiltere de çok az bir memurdan bahsediliyor. 3500-4000 kadar. Bu doğrudan krala ait olan, onun emriyle istihdam edilen kişiler. Amerika’da bahsedilen şey Federal seviyedeki istih-

Page 47: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

34

dam edilenler. Yoksa Federe devletler değil. Onların hepsinde ayrı, ayrı uygulamalar var.

Şimdi başka belirtilmesi gereken nokta; her ülkenin kendi

özel şartlarına göre temel prensipleri kabul edip uygulamada ona göre de ufak değişiklikler yapmak şansının olduğunu, daha doğrusu sınırlama getirme şansının olduğunu görüyoruz. Bizim bu noktada dikkat etmemiz gereken aslında başka bir şey var. Sendika veya örgütlenme hakkı, toplu pazarlık, grev hakkı dediğimiz zaman biz toplumsal hayattan uzak çalışma hayatında sadece olması gereken amaç değerlermiş gibi kabul ediyoruz. Oysa ki bunlar amaç değer değildir olması gereken değildir. Her şeyden önce biz bunları birer araç değer olduğunu kabul etmek durumundayız. Yani hayatımızda, bizim hayatımızı doğrudan doğruya ilgilendiren, kaderimizi tayin eden geleceğimizi belirleyen unsurlar olduğunu kabul etmemiz lazım. Çünkü bizim dışımızda sadece araç-değer derken şunu kastediyorum. Demokratik olmak için bu değerleri kabul etmek çok bir anlam ifade etmez. Sosyal gelişmeyi sağlamak için sadece bu değerleri kabul etmek bir anlam ifade etmez. Bunların insanların günlük hayatıyla doğrudan doğruya ilişkisi olduğunu ortaya koyan bunu kabul eden bir yaklaşımı da geliştirmesi lazım. Çünkü örgüt-lenme hakkı vermekle ya da örgütlenme hakkını sağlanmasıyla, toplu pazarlık hakkının sağlanmasıyla, bununla birlikte grev hakkının verilmesiyle ya da bu hakkın sınırlı olarak verilmesiyle yapılan şeyin aslında çalışma hayatımızda doğrudan doğruya söz sahibi olarak söz hakkına sahip olmamız anlamına gelir.

Çünkü bu kurumlar ekonomik, sosyal ve siyasal acıdan fonk-

siyon görür. Yani etkin ve etkili bir verimli bir çalışma yapılabilmesi için insanların bu işlere kendilerinin katılması lazım. Verimliliğin arttırılması ve piyasa şartlarına göre de hızlı değişimi sağlamak ancak gönüllü organizasyonun gönüllü olarak kendini değiştirme-siyle alakalı bir konudur. Bunun dışında sosyal olarak da sahiplen-me duygusu ve dayanışmanın ancak o şekilde katılımla sağlanması söz konusu. Siyasal olarak taleplerin dile getirilmesi işyerinde ya da genel olarak kamu hizmetinde taleplerin dile getirilmesi (bunların kabul edilip edilmemesi bir tarafa), ortaya çıkacak sonucun meşru-laşmasını sağlayan bir mekanizmadır. Dolayısıyla toplu pazarlık

Page 48: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

35

hakkının sağlanması ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan kazanç getiren ve hayatımızı rasyonelleştiren bir yaklaşım olacaktır. Çünkü bu konudaki bu müessese köken itibariyle Batılı bir müessese ve Batılı müesseselerin özünde ise bireyden hareket ederek toplumun inşası söz konusudur. Bu noktanın da altının çizilmesi ve daha sonra tartışılması gerekir. Bireyden hareket ederek toplumsal bir inşa söz konusuysa, o zaman bireyin kendi çalışmış olduğu işyerinde başla-mak üzere burada o hakların olduğu yapının oluşmasındaki rasyo-nelleşme surecini başlatmak zorundayız. Esasında örgütlenme hak-kının gecikmesi, toplu pazarlık haklarının gecikmesi bir anlam-da toplumsal gelişmeyi ya da ilerlemeyi de durduran bir hadisedir. Aksatan bir hadisedir. Çünkü sürekli ötelenen bir yapı ile karşı, karşıya kalmış oluyorsunuz.

Evet, toparlamak acısından şunu söylemek mümkün. Aslında

boyutun hukuki olması, hukuki boyutunu bugün tartışıyoruz ama diğer konuları da tabi tartışacağız. Çok kompleks bir konu ile ilgili olarak bizim hayatımızı çok yakından ilgilendiren konu olduğunu bunun sosyal, siyasal, iktisadi boyutlarının mutlaka masaya yatırıl-ması gerektiğini.Müsaade ederseniz bir şey daha belirtmek istiyo-rum. Ben toplumsal yapılardan ve dönüşümden bahsetmek istedim. Aslında biz hala soğuk savaş dönemindeki yapılanmalardan kurtul-muş, arınmış ve bunun dışında yeniden bir sosyal toplumsal yapı-lanmaya henüz yönelmiş değiliz. Sadece biz değil, dünyadaki diğer bütün ülkeler de bu durumdadır. Soğuk savaş döneminde her iki kutupta olanlar da bütün sosyo-ekonomik kurumlarını birbirlerine karşı adeta savaş dizaynı içerisinde organize etmişti. Dolayısıyla bu anlayışın terk edilerek bir anlamda tarihi korkulardan ve yüklerden arındırılması gerekmektedir.Özgürce yeniden toplumsal hayatın inşasını da dikkate alarak bireyden hareketle (bu yöndeki yaklaşım onu sağlamak durumundadır) yeniden toplumun inşası için sosyal ekonomik kurumların ve değerlerin inşası için bu yaklaşımın mutlaka bir şekilde sıhhatli olarak ele alınması gerekmektedir.

Oturum Başkanı : Özetle geniş etkili bir hukuki düzenleme-

nin ve mevzuat düzenlemesinin anladığım kadarıyla bir hazır takım elbise almak gibi değil, gövdeye, kalıba, ölçülere ve bütçeye göre bir

Page 49: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

36

elbisenin diktirilmesi şeklinde dizaynının, temel amaç olan toplum-ların refahı ve mutluluğuna daha fazla hizmet edeceğini, çok güzel modeller olmakla birlikte kendi modelimizi kendi şartlarımıza göre dizayn etmemizin gerekliliğini vurguladı. Şimdi meselenin hem uluslararası boyutu itibariyle (içinde bulunan yanlış hatırlamıyor-sam bir on yıla yakın süredir) hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında yürüttüğü görevler nedeniyle bizim milli uygulamamı-zı yakından bilen, izleyen, yönlendiren, Sayın Gülay ASLANTEPE’ ye söz vermek istiyorum. Hem içerideki yapı nasıl gelişti. Şu anda da Milletlerarası Çalışma Teşkilatının meselelere bakışı nedir? Türkiye üzerinde neler nasıl yapılacak?

Gülay ASLANTEPE (ILO Türkiye Direktörü) : Çok değerli hocalarımız olayın hukuki boyutunu çok ayrıntılı

bizlere aktardılar ve yarınki çalıştaylarda da bunların çok ayrıntılı tartışılacağını tahmin ediyorum. Dolayısıyla sizlere ILO’nun işleyişi hakkında biraz bilgi aktarmak istiyorum. Memur-Sen’in değerli başkanı bu konuda o kışkırtıcı açıklamasıyla, “kulak çekme” deyi-miyle beni de biraz kışkırtmış oldu. Biraz açıklamak istiyorum. 90 yıllık bir geçmişi geride bırakan Uluslararası Çalışma Örgütünün tarihsel gelişim boyunca çok önemsediği üç tane Bildirgesi var. Öncelikle bunları aktarmak isterim. Biliyorsunuz 1919’da birinci dünya savaşının yıkıntılarından sonra âkıl insanların oluşturduğu ILO, daha sonra ikinci dünya savaşının yıkıntılarından sonra Birleşmiş Milletlerin kurulmasından sonra Birleşmiş Milletlere bağlı bir özel ihtisas kuruluşu olarak Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışmalarını sürdürüyor. Ve Birleşmiş Milletler kuruluşları içeri-sinde işçi, işveren ve hükümet üçlüsü; yani çalışma yaşamının baş aktörlerini içinde barındıran tek kuruluş. Şimdi Uluslararası Çalış-ma Örgütünün bu tarihsel gelişimi içerisinde insan hakları odaklı bildirgesine baktığımız zaman ilk bildirgenin 1944’de Philadelphia Bildirgesi olduğunu biliyoruz. Burada son derece önemsediğimiz bir cümle var. “Emek bir metaa” değildir. Yani emek hiçbir zaman bir eşya, bir mal muamelesi göremez. Ek olarak sosyal refahın sağlana-bilmesi ve küresel barışın sağlanabilmesi için de emeğin korunma-sının zorunlu olduğunu vurguluyor. Daha sonra değerli hocam Metin

Page 50: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

37

KUTAL aktardı. 1998 yılında bir ikinci bildirgeyi görüyoruz. Bu bildirge Çalışma Yaşamına İlişkin Temel Haklar Bildirgesi. 1998’de bu bildirge kabul edildiğinde 7 sözleşmeyi kapsıyordu. Ve yalnız bir atıfta bulundular. 1999 yılında kabul edilen 182 sayılı çocuk emeğinin en kötü biçimlerine ilişkin Sözleşme de bu bildirgenin bir parçası oldu. Bugün bu sekiz sözleşme çalışma yaşamındaki temel haklar sözleşmelerini oluşturur ki, bunlar da aslında Birleşmiş Milletlerin pek çok diğer kuruluşu tarafından kabul edilen alanlara ilişkin sözleşmelerdir.

Bunlar 87 ve 98 sayılı sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık

hakkı 29 ve 105 sayılı her türlü cebri çalışmanın engellenmesine ilişkin cebri çalışmayı engelleyen sözleşmeler. Onun dışında eşit işe eşit ücret düzenleyen 100 sayılı sözleşme ve istihdamda her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ilişkin 111 sayılı Sözleşme ve buradaki salonda pek çok katılımcının da zaman, zaman proje orta-ğımız olduğu çocuk emeğinin sonlandırılmasına ilişkin istihdama girişte asgari yaş. 138 sayılı Sözleşme ve çocuk emeğinin en kötü biçimlerini düzenleyen 182 sayılı Sözleşme. Bu sözleşmelerin hepsi-nin temel insan hakları sözleşmeleri olması vurgusunun yanı sıra 87 ve 98 sayılı sözleşmeler gerçekten hem insan hakları evrensel bildirgesinde de yer aldığı için hem de ILO bağlamında sendikal özgürlüklerin incelenmesi bakımından çok özel bir yere sahiptir. ILO’nun işleyişine baktığımız vakit en büyük örgütü Genel Kurul olmasının yanı sıra bir de yönetim kurulu var.

Bu 54 üyeden oluşan yönetim kurulunun birlikte çalıştığı iki

tane son derece önemsediği komite var. Bu komitelerden bir tanesi Bağımsız Uzmanlar Komitesi, bir diğeri de Sendikal Özgürlükler Komitesi. Bu sendikal özgürlükler komitesi, üye ülkeler 87 ve 98 sayılı Sözleşmeleri incelerken bu sözleşmeleri onaylamamış dahi olsa bu ülkeler sendikal özgürlüklere ilişkin eleştirileri dikkate alıyorlar ve o üye ülkeyi sendikal özgürlükler açısından eleştiriyor-lar. Yani Türkiye 87 sayılı sözleşmeyi çok geç yıllarda imzalamış olmasına rağmen 80’li yıllardan sonra ILO’nun Genel Kurulunda hep Sendikal Özgürlükler Komitesi tarafından eleştirildi. Şimdi işleyişin böyle olduğunu gördüğümüz vakit bu sözleşmelere aykırı

Page 51: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

38

düzenlemelerin ILO’nun genel kurulunda sendikaların ve özellikle sözleşmelerin izlenmesini izleyen Aplikasyon Komitelerinin çalışma-larında nasıl gündeme geldiğini de görüyoruz. Gerçekten 84 Yılından aşağı yukarı geçen yıla kadarki bu zaman dilimi içerisinde sendikal özgürlükler açısından da tabiî ki Türkiye sürekli eleştirildi ama hükümetin verdiği şöyle bir cevap vardı. Ve aslında açıkçası bende her seferinde evet hükümet yapacak diye bunu hükümetin söylemini destekleyen raporlarla bu süreci destekledim. Ve çok ciddi bir ümit ile destekledim. Bugün veya yarın bu yasalar değişecektir ve Türkiye’nin önündeki bu engeller kalkacaktır diye.

Ancak bu uzunca bir süre içerisinde Türkiye zaman zaman

ilgili yasalarda madde bazında bir takım iyileştirmeler yaptı ama yasaların topluca gözden geçirmek ve topluca bir değişiklik yoluna maalesef gidemedi. Çok uzunca bir süre sosyal ortaklar anlaşırlarsa işte yasal değişiklikler gerçekleşecek ama bir türlü sosyal ortaklar anlaşamıyor, yaklaşımının arkasında saklanıldı ki aslında bir yerde kamunun da düzenleyici bir rolü olduğunu da bütün hukukçular bilir. Tabiî ki sosyal diyalog, sosyal uzlaşma ILO açısından son de-rece önemsenen bir konu ve bu konuda da ILO, gerçekten hiçbir ül-keye neredeyse tanımadığı kadar uzun bir süreyi Türkiye’ye tanıdı. Ta ki geçen yıl Haziran ayında Genel Kurulda. çünkü bu Hazi-randaki genel kurulda bu kararın alınmasının da bir arkası var. Yasalar değiştirildi ve yasa tasarıları hazırlandı ve 2008 Haziran’ında da ILO’ya 2008 Haziran’ından önce gerçekleşecekmiş imajı verildi.

Tabi ki bu verilmede benimde katkım var. Çünkü ben de o

yoğun çalışmaları gördüğümde gerçekleşeceği umuduyla bu konuda raporlar gönderdim. Ancak ve bu doğrultuda 2008 yılında “Madem Türkiye bu kadar ciddi bir atak yapıyor biz de bunu destekleyelim.” diye düşündük. Buradaki sosyal ortaklarımızın pek çoğu hatırlaya-caklardır. 2008 Nisan ayında ILO’dan sadece normdan, yani yasal uygulamaları izleyen ve sözleşmelerle uyumu düzenleyen birimden bir misyon geldi ILO’ya. İki kişilik gayet böyle sessiz sedasız bir misyon geldi. Normun başındaki arkadaşımız hukuk müşavirliğin-den bir arkadaşımız. Bütün konfederasyonlarla tek, tek görüşüldü.

Page 52: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

39

O dönemdeki yasal çalışmalarla ilgili görüş alış verişinde bulunuldu ve Cenevre’ye dönüldü. Büyük bir ümitle şöyle ki hazirana kadar bu yasaların çıkacağı ve gerçekleşeceği de söylenmişti ve 2008 Haziran konferansında bu yasaların bir şekilde çıkmış olarak Türkiye’nin konferansa geleceği umuluyordu.

2008 konferansına gidildiğinde bu yasalar henüz çıkmamıştı

ancak şöyle bir gerekçemiz vardı. Meclise sevk edilmişlerdi. Hükü-met değişiklikleri olarak değil ama Sayın Agah KAFKAS’ın yasa önerileri olarak yine de T.B.M.M.’ye gönderilmiştir. Dolayısıyla “ya-salar mecliste, bugün yarın çıkacak” açıklamasını yine ILO geçerli saydı gerçekleşeceğini umdu ve 2008 konferansı sürecinde Aplikas-yon Komitesinde biz eleştirilmedik. Ancak konferanstan sonra Türkiye’ ye dönüldüğünde 2009 yılı içerisinde tabi ki bir hükümet değişikliği oldu, Bakan değişti, sayın Bakanımız yeniden çalışmala-ra başladı. Bürokrat arkadaşlarımız bu sefer son derece kapsamlı bir çalışmaya girdiler ve kendilerinden aslında ILO’ya henüz ulaştırıl-mış bir yasal çerçeve olmamasına rağmen çeşitli görüşmelerde gayet ileri bir yasal düzenleme hazırladıkları bilgisini aldık ve bu çalış-malar devam etti.

Yalnız 2009 Haziranında konferansa gitmeden önce ben

hatta Sayın Bakana şunu söylemiştim; “konferans bitmeden önce bu yasalar çıkarsa çok iyi olur. Aksi takdirde bu seneki yani 2009 yılının konferans kararının Türkiye açısından ağır bir karar olma olasılığının çok kuvvetli olduğunu” söylemiştim. Ve benim korktu-ğum tabiî ki konferans sırasında başımıza geldi. Ve 2009 yılında buradaki arkadaşlarımız hatırlayacaklardır. Konferansı izleyen arkadaşlarımız yine tabiî ki gündemdeyiz. Gündemdeydik çünkü 2008 misyonundan sonra bu kadar garanti verilmesine rağmen yasaların çıkmaması çok ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştı ve işve-ren grubunun başkanı hatırlayacaktır Sayın Sosyal ortak temsilci-lerimiz kalktı ve: “Sürekli değiştireceğiz, değiştireceğiz deniliyor ancak bu konuda sosyal ortakların ve hatta hükümetin inandırıcılığı kalmamıştır.” dedi. Bunun üzerine Aplikasyon Komitesi bir karar aldı ve Türkiye’ye teknik destek önermek zorunda kaldı. Aslında hakikaten Türkiye böyle bir teknik desteği hak eden bir ülke değil.

Page 53: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

40

Çünkü kendi kendine bu tür yasal çalışmaları yapamayan ülkelere önerilen bir yaklaşımdır bu. Ama dediğim gibi 1984’den 2009 yılına kadar geride bıraktığımız zaman diliminde yaptık, yapıyoruz, yapa-cağız demelerimize itimat edildi ancak sonuçta 2009’a geldiğimizde herhangi bir değişiklik görülmeyince, bu sefer bu tür bir karar Aplikasyon Komitesinden çıktı.

Şimdi ne olacak?. Şimdi şunu söyleyeceğim aslında teknik

destek dışında diyebiliriz buna. Şu anda bu üç ülkeye uygulandı. Biraz Beyaz Rusya’ya uygulandı. Onlar bir takım değişiklikler yaptı-lar iyi durumdalar. Kolombiya’da biraz var. En yoğun bir şekilde teknik desteğin ve de böyle sürekli sorunların yaşandığı ülke Myanmar. Tabiî ki Türkiye bu ülkelerle karşılaştırılabilecek durum-da bir ülke değil ve zaten aslında böyle bir sonuç alınması da bir yerde çok büyük bir şanssızlık olmuştur. Çünkü Türkiye gerçekten bütün yasal düzenlemesini kendi kapasitesiyle kendi sosyal ortakla-rıyla gerçekleştirebilecek bir ülke. Şimdi ne olacak. Şimdi tabii ki 2010 Haziran Konferansından önce Türkiye’nin bu saydığım ülkelerle eş duruma düşmemesi için çok ciddi bir önlem alması gere-kiyor. Şimdi bu amaçlı olarak aslında bu konferans son derece önem-li bir etkinlik. Bu aslında en azından kamu personeli düzenlemeleri açısından umut verici bir etkinlik diye düşünüyorum ve Cenevre’ye bildireceğim. Bunun arkasından bildiğim kadarıyla yine Devlet Personel Başkanlığının önerisiyle bir TAİEX semineri olacak. 2-3 Mart tarihlerinde. Bu 2-3- Mart tarihlerindeki bu TAİEX semine-rinde Avrupa Birliği ILO’yu tabi ki hemen müdahil kıldı. Türkiye’de şöyle bir yaklaşım var. Avrupa Birliği ile bütünleşme süreci çok yeni bir olay olduğu için topluma da, kamuya da, sosyal ortaklara da çok ciddi bir heyecan getirdi. Tabi ki hedef Avrupa Birliği ile bütünleş-mek. Ancak Avrupa Birliğinin sosyal politikalarına baktığımız vakit Avrupa Birliğinin sosyal politikaları zaten ILO’nun sözleşmeleri. Yani ILO’yla Avrupa Birliği sosyal politika açısından paralel giden olaylar. Daha doğrusu şöyle. ILO’nun biraz önce söylediğim Yönetim Kurulunda sürekli değişmeyen o sekiz devleti zaten Avrupa Birliğindeki çekirdek ülkeler oluşturuyor. Dolayısıyla ILO’dan bir karar çıkar, bir sözleşme çıkar arkasından birkaç sene sonra da

Page 54: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

41

ABD aynı konuda direktif çıkardığını görürüz. ILO tabiî ki sözleş-melerini çok daha düşük düzeyde yapıyor.

Çünkü ILO’nun 189 üyesi var. Halbuki Avrupa Birliği çok

daha sınırlı. Dolayısıyla ILO’nun yaptırımları da sınırlı. Ama Avrupa Birliğinin üyeleri sınırlı, yaptırımları ağır. Yani Türkiye’ye ILO’nun uygulayabildiği yaptırımlar ancak Aplikasyon Komitesinde eleştirmek gerekirse, teknik destek önermek ki en ağır yaptırımlar-dan biri bu. Bu tür bir iş birliği önermek. Hâlbuki Avrupa Birliği yaptırımları çok daha bağlayıcı çok daha ağır. Örneğin 19. faslın sayın Memur-Sen Başkanının da vurguladığı gibi açılamama nedeni, 19. faslın müzakere edilememe nedeni zaten bu sosyal politikalara ilişkin yasal düzenlemelerin gerçekleşememiş olması. Dolayısıyla ILO normlarıyla AB direktifleri sosyal politika anlamında zaten ikiz. Dolayısıyla ILO normlarını değiştirmeden Avrupa Birliğinin beklentilerini, yani ILO normlarına uygun bir mevzuat geliştirme-den AB beklentilerini de karşılayabilme şansımız da yok. Normu-muzun başındaki arkadaşımız ki daha önceden sosyal ortaklarımızla bu 2008 Nisan ayındaki misyona gelen Kleopatra (ILO görevlisi) yine katılacak ve TAİEX çerçevesinde bir sunum yapacak. Kamu personelinin örgütlenmesiyle ilgili ve arkasından 3 ve 5 Mart tarih-leri arasında da Türkiye’deki bu misyonlarını gerçekleştirecek-ler. Yani ILO’nun norm bölümünün dışında işçi ve işveren gruplarının başkanları da bu heyetle birlikte Türkiye ye gelecekler ve önce sos-yal ortaklarla tek tek görüşecekler. Daha sonra hem Çalışma Bakan-lığımızla görüşecekler, daha sonra yine Çalışma Bakanlığımı-zın bünyesinde Bakanlığın yetkili kişisi ile sosyal ortaklarla birlikte bir çalışma gerçekleştirecekler ve de Haziran öncesi durumun ne doğrultuda olduğunu görmek istiyorlar.

Çünkü aslında benim tek başıma artık yazılarım da çok fazla

yetmiyor. Çünkü benim raporlarım sadece normda kalıyor. Yani bizim iç işleyişimizde kalıyor ama işçi ve işveren gruplarını da artık bir şekilde tatmin etmemiz gerekiyor konferans sırasında. Dilerim 2009 Konferansına bu tür değişiklikler gerçekleşmiş olarak gidebi-liriz. Pardon 2010 Haziran Konferansına. Şimdi Nisan 2008 de gelen misyonun sosyal ortaklarla yaptığı görüşmelerde tespit ettiği nokta-

Page 55: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

42

ları çok özet olarak sizlerle paylaşacağım. Aslında herhalde ulusla-rarası karşılaştırmaları belki bu çalıştay düzeyinde yapacağız. Zamanı etkin kullanmak adına. 287 sayılı sözleşme açısından 2821 sayılı yasanın 3 ve 4. maddeleri bir kere son derece kritik. Çünkü iş kolunun Çalışma Bakanlığı tarafından belirlenmesi 87 ile 98 ile çok örtüşmüyor. Ama 87 ile hele hiç örtüşmüyor.Yine sendikaların kendi işleyişlerine ilişkin faaliyetleri yasada çok ayrıntılı düzenlenmiş. Hâlbuki sendikal örgütlerin işleyişlerini kendilerinin düzenleme-sinin gerekli olduğu özgür örgütlenme açısından gerekli olduğu vurgulandı. Yine sendikaya üye olmak için en korkunç düzenleme, yani ILO’nun hiçbir şekilde kabul edemeyeceği ve 2821 sayılı yasanın o 25. maddesi; noter koşulu mutlaka kalkması gerekiyor. Çünkü özgür örgütlenmenin önünde çok ciddi bir engel.

Yine sendikaların genel kurullarına valilikçe gözlemci

gönderilmesine ilişkin 2821’in 14. maddesi, o da sendikaların özgür-ce işleyişine bir müdahale olarak gözleniyor. 98 sayılı Sözleşme açısından hem % 10 barajı hem de % 51’ in varlığı yani 12. maddede düzenlenen koşul (çifte baraj) toplu sözleşme özgürlüğünün önünde bir engel olarak düzenleniyor. Ayrıca yine de grev yasakları son derece geniş tutulmuş. Su, elektrik, hava gazı, termik santral, yani hatta banka ve noterlik hizmetleri. Yani ILO’nun anlamakta en zorlandığı sektörlerden biri. Niye banka ve noterlik hizmetleri. Orada birkaç gün grev olsa nasıl bir kamu sorunu çıkar yani bunu anlamak onlara biraz zor geliyor. Hakikaten aslında bütün bu 29. maddede yer alan bütün grev yasaklarının yeniden bir gözden geçirilmesi gerekiyor. Artı değerli hocalarım daha önceden söyledi-ler. Bizde genel grev ve dayanışma grevlerinin olmayışı da çok ciddi bir engel olarak değerlendiriliyor. Tabi uygulamaya ilişkin bu grev kararının alınmasından önceki uzun bekleme süreci de eleştirilen noktalardan biri..

Gelelim 151 sayılı Sözleşme açısından eleştirilen noktalara.

151 sayılı Sözleşmede zaten örgütlenme hakkının korunmasında 87 sayılı Sözleşmeye atıfta bulunuluyor ve 98 sayılı sözleşmeye de bir gönderme var. Dolayısıyla örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının her ne kadar 151. maddenin sözleşmenin birinci maddesinin ikinci

Page 56: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

43

fıkrası üye ülkeye belirli esneklikler tanımışsa da bunun sadece üst düzey kamu erki, devlet otoritesi kullanan kamu görevlileriyle silah-lı kuvvetler ve pek çok ülkede poliste dahi örgütlenme özgürlüğünün olduğunu ama grev yasaklarının bulunduğunu bazı ülkelerde görüyoruz. 4688’in uzmanlar komitesi tarafından eleştirilen nokta-ları madde 4: “meslek veya iş yeri esasına göre sendika kurulama-ması sanıyorum. Bakanlığımız bu konuda yaptığı çalışmalarda mes-lek esasının da sendikal örgütlenmeye bir yeşil ışık yakan bir düzen-lemesi var. Gerçekleşebilirse bu memnuniyet verici bir değişiklik olacak. Madde 6’da yine 4688 den en az iki yıldan beri kamu gö-revlisi olma düzenlemesi. Aday memurların üye olamadığı gibi bir de iki yıllık bir süreç var. Sanıyorum bu düzenlemeyi bir önceki yasa değişikliklerinde çıkarmışlardı ama şu anda ki mevcut durum böyle.

Yani bu sınırlayıcı bir düzenleme ve de genel kurulun

toplantı zamanı karar sayısı yönetim kuruluna işten el çektirilmesi, fıkra ve tüzüklerle düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle de yine Uzmanlar Komitesi tarafından eleştiriliyor. Yine 15. maddedeki, yani üye olamayacaklara ilişkin düzenleme son derece geniş. Bu da çok ciddi eleştiriler alan bir madde. Farklı iş koluna atanma halinde sendika üyeliğinin sona ermesi. Bu çok ciddi eleştirilen konulardan biri. Sonuçta statüsünde bir değişiklik olmuyor. Sadece iş kolu değişiyor ki zaten iş kolu esasına göre örgütlenmede eleştirilen nok-talardan biri. Bir de sendika üyelerinin ve yöneticilerin güvenceleri düzenlenmiş Yasada. Fakat yaptırım yok. Bu güvencelere uyulma-ması halinde ne yapılacağı Yasada belirgin değil ve düzenlenmemiş. Aslında bu da son derece önemli bir konu. Çünkü uyulmadığı takdirde ne olacak? Kimse yani Yasa bu konuda bir ayrıntıya gitmemiş. Uyuşmazlığın tespiti, çözümü ve uzlaştırma kurulunu dü-zenleyen 35 inci maddede tabiî ki yine grev hakkını görmüyor. Hatta grev hakkını görmediği gibi, bir zorunlu tahkim bile dahi düzenlen-memiş. Hani pek çok ülkede kabul edilen grev hakkı olmuyor fakat bir tahkim olayı var en azından. Burada o bile yok. Tabiî ki yani, bütün bunları gördüğümüz vakit en azından bundan sonra yapılacak olan yasa değişikliklerinde ki bu eleştirilen bu noktalar bütün sosyal ortakların ellerinde var. Artı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığımızda da var. Öyle sanıyorum ki eleştirilen noktalar dikkate

Page 57: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

44

alınarak bundan sonra ki çalışmalar daha farklı bir şekilde düzen-lenir ve dilerim 2010 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü Konfe-ransına elimizde eleştirilmeyecek yasalarla gideriz. Dilerim bu Mart misyonu olumlu bir kanaatle Türkiye’den ayrılır.

Oturum Başkanı: Gülay Hanım benim de Çalışma Bakan-

lığında bulunduğum 4-5 yıllık dönemde hep “ILO’nun Türkiye temsilcisi mi? Türkiye’ nin ILO temsilcisi mi?” diye zaman, zaman merak ettiğim her zaman bu alanda bizi ülkemizin faaliyetlerinde objektif olarak sağlıklı olarak özveriyle ILO’ya yansıtmış bir değerli çalışma arkadaşımız. Tabi teknik bir yardım önerisinin hakikaten merkeze Ankara’yı koyacak olursak; 3000 km. yarıçaplı bir coğraf-yanın en nitelikli, en iyi yetişmiş, en kalifiye insanlarının yönettiği bir sisteme aslında yakışmadığını hepimiz kabul ederiz. Ama belki ILO’da bazı münferit olaylar veya işte İstanbul’da yaşanan bazı olaylar gibi şeylerin önün-de hareketle, biraz da belki kantarın topuzunu kaçırmış olabilir. Ama en azından genel grev ve daya-nışma grevinin olmadığını ilişkin tenkit, her halde bu geçen haftaki üretimden gelen gücün kullanıl-ması çerçevesini sanıyorum bu sene geri çekecektir. Konfederasyonlarımız öyle bir örnek verdiler. Şimdi hayatının önemli bir kısmını çalışma hayatıyla ilgili düzenlemelerin nasıl dizayn edilmesi gerektiğine ve bunun bilimsel çerçevesini oturtmaya vermiş değerli hocamıza; Mesut Gülmez hocamıza söz vermek istiyorum.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ ( Çalıştay Genel Moderatörü) : Konuya girmeden önce sayın Bakanın vurgu yaptığı bir

konuya ilişkin görüşümü açıklamakta yarar görüyorum. Hatta onun ötesinde daha sonra konuşmuş olmamak için şimdi bu şansı yakaladığım için burada söylemeyi özellikle önemsiyorum. Çünkü akademik yaşamım boyunca ikinci kez bir sayın Bakan böyle bir toplantıda toplantının başından sonuna kadar bulunma nezaketini gösterdi. Benim için bu ikinci bir şans daha önce de böyle bir şansı yakalamıştım ama böyle açık açık görüşlerimi dile getirmekten de bildiğiniz kadarıyla da hiç kaçınmamıştım.

Page 58: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

45

Örgütlü topluma ve örgütlü insana vurgu yaptınız. Çağdaş toplum çağdaş insan derken örgütlülük niteliğine özellikle vurgu yaptınız. Buna herhalde katılmayacak hiçbir kimse yoktur. Ama bana öyle geliyor ki Sayın Başbakanla derin bir görüş ayrılığı içindesiniz. Örgütlü insan gerçeğini, çağdaş insan gerçeğini, gerçek-ten işsiz olarak kalan o insanlar gerçekleştirmektedir. Örgütlülük-ten yalnız formel örgütleri formel örgütlülüğü anlamayalım. Onlar en formel örgütlenme ile bu toplumda çağdaş toplumda seslerini du-yurmaya çaba gösterenlerden sadece bir kesimidir ve yine bir anım-satmada bulunmak istiyorum süremin işlemesi pahasına. Sayın Ali BABACAN kölelik yasası diye işçi sendikalarının nitelediği o yasa ile ilgili olarak “Keşke işsizlerin de sendikası olsaydı.” dedi. Evet, buradan nereye girmek istiyorum. Sendika hakkının artık uluslara-rası insan hakları hukukundaki özneleri arasında işsizler de vardır. Sadece aktif çalışma yaşamında bulunanlar yoktur. Yani işçi olsun, sözleşmeli personel olsun, kamu görevlisi olsun, geçici personel ol-sun, adını yasa koyucu nasıl koymuş olursa olsun onların sendikal hakları bulunduğu gibi o niteliklerini yitirmiş olanlar aktif çalışma yaşamından ayrılmış olanlar ya da ayrılmak zorunda kalanlar, bırakılanlar da sendikal haklara örgütlenme hakkına sahiptir.

Yani sendika hakkının özneleri artık günümüzde çalışanları

aşmıştır. Sosyal haklar Avrupa Komitesi, Avrupa Sosyal Şartını de-netleyen uygulayan bir denetim organıdır. Bu aşağı yukarı on yıldan beri “çalışanlar” kavramını aşan yeni bir terim hediye etmiştir bize. Polonya’yı denetlerken Polonya’nın özellikle kamu görevlilerine, emeklilere ve işsizlere koyduğu sendika yasağını eleştirirken demiş-tir ki; “Artık sendika hakkının özneleri, emeğe bağlı hakları kulla-nan kişileri de kapsar.” demiştir. Dolayısıyla emeğe bağlı hakları aktif olarak kullanan veya aktif yaşamdan ayrıldıktan sonra da kul-lanmaya devam eden kişiler de emekliler gibi ya da geçici olarak veya hiç kullanamayan kişiler de artık bu hakların öznesidir.

Efendim, kamu görevlileri sosyal tarihimizde örneğine hiç

rastlanmayan ama çok ender rastlanan bir olgunun altına imza attılar 20 yıl önce. Yasaları önceleyerek, hukuku önceleyerek insan haklarını kullandılar. Sendikal hakları kullandılar, önce yasa sonra uygulama demediler. Önce uygulama sonra yasa dediler. Bu bizim

Page 59: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

46

yönetsel geleneğimize, siyasal kültürümüze, hukuksal kültürümüze, büsbütün aykırı olan bir şeydir. Sorun buradan çıkıyor zaten. Bunun böyle olduğu için anlamakta, kavramakta zorlanıyoruz. Aslında bu çok saygı değer bir şey. Sadece sendika hakkını kullanmadı kamu görevlileri. Onun ayrılmaz öğelerini oluşturan toplu sözleşme hak-kını da kullandılar. Tam olarak kullanamadılar. Toplu eylem hakkını, grev hakkını, iş bırakma hakkını da kullandılar. Yaptırım-lara karşı kullandılar. Her şeyi göze alarak kullandılar. Cezai ve hukuki yaptırımlara ceza yasasına ve 657’ye karşın kullandılar. Yani henüz ulusal pozitif hukukumuzda bu haklar açıkça yer almamışken yaşamımıza birden bire onların doğrudan kullanımı ile girdi. Şimdi bazı kesimlerde bunu yapmaya çalışıyorlar ve dolayı-sıyla anlamakta zorluk çekebiliyoruz.

Ben uluslararası çerçevenin bu panel konusunun; bu panelin

ana konusu olması açısından uluslararası çerçeve neyden ibarettir ve sendikal hakların her biri ile ilgili olarak öngördüğü temel ilkeler, güvenceler nelerdir, satır başları halinde bunları vereceğim. Yoksa ne yazık ki süre dolayısıyla ayrıntılı olarak bunları ele almak olanaklı değil. Artık bu gün sendikal haklar alanında, kamu görevlilerinin sendikal hakları alanında hukuk düzenimiz yalnız ulusal hukuktan ibaret değildir. Hiçbir ülkenin hukuk düzeni bu gün ulusal hukuklarından ibaret değildir. Özellikle insan hakları alanında. Artık uluslararası hukuk vardır. İnsan haklarının ILO’nun kurulmasıyla birlikte 1919’da uluslararasılaşma surecine girmesinden beri ve Birleşmiş Milletlerin 1945’te kurulması, Evrensel Bildirgenin 1948’de kabul edilmesi ve günümüze kadar geçen zaman süreci içinde artık insan hakları ülkelerin iç sorunu olmaktan çıkmıştır. Ortak değerler haline gelmiştir. Bu uluslararası süreç çerçevesinde insan hakları alanında evrensel düzeyde ve bölgesel düzeyde birçok belge, sözleşme, bildirge kabul edilmiştir hepimiz biliyoruz bunları. Sendikal haklarla ilgili olanları vardır bunların doğrudan doğruya. Genel olarak insan haklarıyla ilgili olanlarının içinde de sendikal haklar vardır. Dolayısıyla tartıştığı-mız konular bir insan hakları sorunu ile ilgili konulardır. Aynı zamanda demokrasi ile ilgili, demokrasi sorunu ile ilgili konulardır. Bunu böyle almamız gerekiyor. İnsan hakları sorununu, bir insan

Page 60: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

47

hakları sorununu tartıştığımızı hiçbir zaman unutmamamız gere-kiyor; Bunun uluslararası çerçevesi nedir?

Aslında uluslararası çerçeve değil artık ulusal üstü çerçeve-

den söz etmemiz gerekiyor. Çünkü Anayasa’nın 90. maddesine, 2004’te son fıkraya yazdığımız üçüncü cümle ve çok önemli bir kuralı AKP hükümeti o dönemde Anayasaya bunu koydu. Çatışma duru-munda sözleşme yasa çatışması durumunda sözleşmelerin öncelikle ve yasalara üstün tutularak uygulanması gerektiğini çok açık bir dille yazdı. Anayasa buyruğu haline getirdi. Bir Anayasa kuralı olarak bunu koydu. Anayasa kuralları kimi bağlar? Yasamayı bağlar, yürütmeyi bağlar, yargıyı bağlar ve tüm idareyi bağlar. Bağlayıcı kurallardır. Demek ki artık uluslararası değildir. Sendikal haklar ile ilgili sözleşmeler ulusalüstüdür. Yasalardan üstündür ve bunların doğrudan uygulanması gerekir. Yargıç önüne gelen bir dosyada yasa ile sözleşmenin çatıştığını uyuşmazlık içinde olduğunu gördüğü zaman yasayı bir tarafa bırakacaktır ve sözleşmeyi uygula-yacaktır. Bu Yasamanın ve Yürütmenin ortak iradesiyle gerçekleş-tirilmiş bir şeydir. Bunu unutmamak gerekiyor. Bu sözleşmenin onaylanması demek hem yasamanın yasa ile uygun bulması hem de yürütmenin üstelik Cumhurbaşkanı, artı Bakanlar Kurulu kararna-mesiyle onaylaması demektir. Ulusal üstünlük böyle gerçekleşiyor.

Dolayısıyla sendikal hakların kamu görevlileri açısından

ulusalüstü bir hukuksal çerçevesi vardır. Şimdi bu çerçeve nedir? Bu çerçeve somut olarak nelerden oluşmaktadır. Belgelerden söz ettik. ILO sözleşmeleri var. Hepsi de onayladığımız sözleşmeler. Sadece sayıları söylendi. 87,98,151. Ama sadece bundan ibaret değil. Birleşmiş Milletlerin sözleşmeleri var. 2003’te onayladık. Raporları çok geç gönderdik .Sayın Bakan, Denetim komitelerine raporları çok geç gönderdi. Henüz yetkili komitelerin bu konudaki kararları çıkmış değil ama ben adım gibi biliyorum ki kararlar çıktığı zaman orada da kamu görevlilerinin toplu sözleşmeli, toplu pazarlık hakkı vardır diyecek. Grev yasağı diyecek; 657 deki ve ceza yasasında ki yaptırımlar diyecek; benim sözleşmeme aykırıdır diyecek. Dolayı-sıyla ulusalüstü çerçeveye Birleşmiş Milletleri de katmamız gere-kiyor ve unutmamamız gerekiyor.

Page 61: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

48

Ulusalüstü çerçevede bölgesel düzeydeki sözleşmeler de vardır. Avrupa Konseyi sözleşmeleri,Avrupa İnsan Hakları Sözleş-mesi ve Avrupa Sosyal Şartı. Şimdi diyebilirsiniz ki Avrupa Sosyal Şartının 5. ve 6’sına çekince koyduk. Evet, doğru 89’dan beri bu çekince ne yazık ki duruyor. Aslında çok gereksiz ve anlamsız bir şekilde duruyor bu çekinceler. Çünkü 5 ve 6’nın sağladığı haklar ve güvenceler aslında ILO sözleşmeleri tarafından sağlanmış durumda. Sosyal şartın denetim mekanizması çok yavaş ve hantal işleyen bir mekanizmadır. Oysa ILO’nunki çok dinamiktir her yıl sizi sorgular aykırılıklar durumunda. Onun için gereksiz çekinceleri hala koru-manın bir anlamı yoktur. Bence bu Çalıştaydan sonra kişisel dileğim olarak 5 ve 6. maddelere konulan çekincelerin kaldırılması konusun-da ilk adımı atmanız, sanıyorum bu Çalıştay sonrasının ilk olumlu önlemlerinden olacaktır diye düşünüyorum.

Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine özellikle

dikkat çekmek istiyorum ulusalüstü çerçeve açısından. Yakın zama-na kadar çok fazla önemi yoktu, galiba ilk karar ülkemizle ilgili tüm Haber-Sen ile ilgili 2005 veya 2006 tarihlidir. Ondan sonra 6 tane karar verdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sendika hakkı ile ilgili olarak, toplu sözleşme hakkı ile ilgili olarak, toplu eylem ve grev hakları ile ilgili olarak. İç hukuka göre cezalandırılan, yaptı-rıma uğrayan kamu görevlileri yargı organlarımızın da onayladık-ları, kabul ettikleri cezalarını kamu görevlileri Strazbourg’a götür-düler. 11. maddeye dayandılar ve Avrupa İnsan Hakları Mahke-mesi 35 yıllık bir içtihat süreci içinde kendisi de devrim yaparak-ama bu devrim biraz sessiz bir devrimdi, 90’lı yıllarda başlamıştı aslında, -2006–2008’de noktalandı Büyük Dairenin kararıyla. Met-ninde sadece sendika hakkı geçen bir düzenlemeden yorum yoluyla, insan haklarına uygun yorum yoluyla hakları işlevsel kılıcı, aldatıcı değil işlevsel kılıcı bir yaklaşımla toplu sözleşmeli toplu pazarlık hakkını çıkardı, toplu eylem hakkını çıkardı ve bu sonuca ulaşırken de sendika dedi üyelerinin çıkarlarını korumak ve savunmak için kurulan bir örgüttür dedi. Ve bu haklar da gerektiğinde sendikala-rın başvurabilecekleri araçlardır. Amaç değil. Araçlardır dedi ve altı kez böyle karar verdi. Altı kez mahkûm olduk Sayın Bakan, son aşağı yukarı bir buçuk iki yıllık bir süreç içinde.

Page 62: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

49

Şimdi ILO denetim organları etkisizdir, yaptırımdır, böyle tazminat falan söz konusu değildir, Bu mahkeme kararıdır. Bu mahkeme bu karara bu sonuca ulaşırken ILO’nun sözleşmelerine ve denetim organlarının kararlarına başvurdu. Aynı yaklaşımı benim-sedi. Birleşmiş Milletler Komiteleri de aynı yaklaşımı benimsiyor. Artık ana referans ILO’dur. Çünkü ILO 50-60 yıldan beri bu konuda, hatta 80 yıldan beri 1926’ ya kadar gidebiliriz; 80 yıldan beri bu konuda çeşitli ülkelerdeki hem yasaları hem de uygulamaları göre göre, değerlendire, değerlendire uluslararası bir ortak içtihat yarat-mıştır. Bugün bütün denetim organlarının üzerinde görüş birliğine vardığı ilkeler ortaya koymuştur. Onun için ulusalüstü çerçevede Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri vardır. Ve bir cümle ile altını çizerek belirteyim, sadece sözleşmelerin pozitif metinleri değildir kaynağımız. Böyle kimi zaman bir madde kimi zaman bir sayfayı geçmeyen sözleşme metinleri değildir kaynağımız. Onları uygulayan denetim organlarıdır, içtihatlarıdır. Pozitif hukuk, artı denetim organlarının kararlarıdır. Bizi bağlayan yükümlülük altına sokan ulusalüstü hukuku, böyle anlamamız gerekiyor. Sendikal hakların özneleri kimlerdir. Bu ulusalüstü çerçevede acaba sendikal hakları hak özneleri olarak kimler için güvenceye alıyor? Bu sorunun yanıtını verirken aslında bir birinin ayrılmaz parçasını oluşturan sendika, toplu sözleşmeli, toplu pazarlık, toplu eylemleri de kapsayan grev hakkının bir bütün olduğunu bölünmez olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ama özneler açısından soruya ve soruna yaklaştığımızda sendika hakkını, toplu pazarlık hakkını, grev hakkı-nı ayrı, ayrı değerlendirmekte yarar var.

Sendika hakkı ile ilgili olarak şunu söylemek isterim.

Aslında söyledim biraz önce, artık sendika hakkının özneleri, pozitif hukuktaki özneleri, ulusalüstü sendikal haklar hukukundaki özne-leri çalışanlardır. Çalışanların içinde niteliğine bakmazsınız, Çalış-tığı kesime bakmazsızın, bulunduğu düzeye bakmazsızın kamu görevlileri de vardır. Bu tartışmasızdır ve belirttiğim gibi artık çalı-şanları aşan bir yaklaşımla sendika hakkının özneleri de belirlen-miştir. Emeğe bağlı hakları kullanan kişiler buna örnek olarak da emeklileri işsizleri ve evde çalışanları vermektedir. Sosyal Haklar Avrupa Komitesinin yerleşik bir içtihadı dır bu. Benim kişisel

Page 63: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

50

görüşüm değildir. Sendika hakkı açısından sayın hocam da belirtti tek bir istisna vardır. 87’nin olanak tanıdığı ölçüyü belirleme istisnasıdır bu. Silahlı Kuvvetler ve polis üyeleri mensupları. Ölçüyü belirleme. Bu bir istisna kuralıdır. İstisnalar geniş yorumlanmaz dar yorumlanır. Onun içindir ki bu istisnalar Silahlı Kuvvetler mi dedi silahlı kuvvetler ile ilgili bütün hizmetlerin yürütüldüğü kuruluş-larda kim çalışıyorsa hepsi de sendika yasağı kapsamına dahildir dediğimiz zaman geniş yorum yapıyorsunuz. Siviller buna dahil değildir. Ancak askeri nitelikli hizmetleri yerine getiren görevlilere bu yasak ya da kısıtlama Yasak koymakta zorunlu değil. Ölçüyü belirleme yetkisidir. Üst düzey yöneticileri ile ilgili bir özel duruma sendika hakkının özneleri bağlamında değinmekte yarar görüyorum. Çünkü üst düzey yöneticilerine diğer hakları bir tarafa bırakıyorum-toplu pazarlık ve grev hakkı sendika hakkı konusunda da ülkelerde bir çok yasaklar konulmuştur. 60’lı yıllardan sonra ki olumlu geliş-melere rağmen yasaklar konulmuştur ve hala bunu sürdüren ülke-ler de vardır. Bu konu ile ilgili olarak Uluslararası Çalışma Örgütü-nün ortak yaklaşımı şöyledir. Eğer bir üye devlet, sözleşmelere taraf olan devlet üst düzey yöneticilerin genel olarak çalışanlarla aynı örgütlerde sendikalaşmasını istemiyorsa, onların ayrı örgütler kur-masını öngörebilir ama bu örgütler sendikal örgüttür. Yani onların da üst düzey yöneticilerin de çıkarlarını savunmayı amaçlayan örgütlerdir. Böyle olursa ayrı örgütlenme ama sendikal örgütlenme, koşuluyla üst düzey yöneticiler için böyle bir esneklik gösteriyor Uluslararası Çalışma Örgütü.

Toplu pazarlık hakkına geçmek istiyorum buradan özneler

bağlamında. Sendikal hakların özneleri bağlamında Toplu pazarlık hakkı ile ilgili olarak aslında şunu unutma-

mak gerekir Uluslararası denetim organlarının ortak yaklaşımı şudur sendikal hakların bölünmezliği. Sendika özgürlüğü geniş anlamda diğer hakları da içeren bir özgürlüktür. Yani içinde toplu pazarlık ta vardır grev de vardır gerektiğinde. Bu bölünmezliği bütünselliği unutmamak gerekir. Bunu ILO söylüyor, Bunu Sosyal Haklar Avrupa Komitesi söylüyor. Bunu Birleşmiş Milletler denetim organları yani İnsan Hakları Komitesi, Ekonomik Sosyal Kültürel

Page 64: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

51

Haklar Komitesi, ikiz sözleşmelerin denetim organları, onlar söylü-yorlar ben söylemiyorum., Bunu göz ardı etmeksizin acaba ulusla-rarası ortak sendikal haklar hukukunda toplu pazarlık hakkı acısından durum nedir? Bu konuda özellikle 98 de sadece bir madde olduğunu biliyoruz. Çok yetersiz bir biçimde bir madde ile düzenle-miştir. Tarafları kimlerdir? Amaca nedir? Hangi düzeyde yapılacak-tır bunlarla ile ilgili bir düzenlemeyle yetinen bir 4. Madde vardır 98.’de. Ama oradaki toplu pazarlık, toplu sözleşmeli toplu pazarlık-tır. Özerk, isteğe bağlı, özgür ve gönüllü toplu pazarlıktır. Yani toplu pazarlığın konusunu tarafların özgürce belirleme yetkisinin bulun-duğu örgütlü olarak masada çalışanların örgütlü olarak masada yer almak zorunda oldukları toplu pazarlıktır. Bu toplu sözleşmeli toplu pazarlıktır. Acaba kamu görevlileri bunun kapsamında mıdır? Değil midir? Şimdi 98’in hemen 6. maddesine baktığınız zaman bu sözleşme devlet memurlarının durumu ile alakalı değildir diye bir ibare vardır. Sevgili Cahit TALAS hocam onaylatmıştır bunu 1951 yılında. 1951 yılında, Cahit TALAS hocamın olmadığı bir dönemde, “bundan bize bir zarar gelmez biz sıfır yükümlülükle bu sözleşmeyi biz yerine getirebiliriz” gerekçesiyle bunun onaylanması sağlamıştır. Gerçekten o yıllarda böyle düşünmekte haklıdır. Çünkü yoktur böyle bir şey. Bir de devlet memurlarını alakadar etmez diyor, onları ilgilendirmez diyor. Ne yapacaksınız sadece biz demedik, bütün devletler o maddeye sığındı. Acaba öyle mi? Bu çok tartışma konuşu oldu. Farklı görüşlere yol açtı. İşte örnek verilen Japonya örneğin, “hayır dedi ben memurlara bırakın toplu pazarlığı sendika hakkı bile vermiyorum” dedi. Ama Japonya ondan sonra hizaya geldi. 60’lı yılların ortalarında ILO’nun sayesinde denetim mekanizmalarını kullanması sayesinde 800 sayfalık böyle bir rapor hazırladı ILO Japonya hakkında ve ondan sonra ilk sendikalar yasasını çıkardı ve sendika hakkını tanıdı.

Şimdi uzatmamak için, Uzmanlar Komisyonu “acaba bu

987’de geçen devlet memuru hangi devlet memurudur? Bundan neyi anlamak gerekir” sorusunun yanıtını verdi. Yorumladı ve sonuç ola-rak dedi ki önce kamu gücünün organı gibi davranan kamu görev-lileri bu sözleşmenin kapsamı dışındadır dedi. Sayın Atay’ın kullan-dığı ölçüt. O yıllarda o ölçüt geçerli idi. Memuru tanımlarken kamu

Page 65: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

52

erkinin organı gibi davranan dedi. Onun dışındadır, öyle olmayan bütün memurlar 98’in kapsamındadır. Yani toplu sözleşmeli toplu pazarlık hakkından yararlanır dedi. Ve son yıllarda 10-15 yıldan beri devlet adına otorite işlevlerini yerine getiren kamu görevlileri gibi bir tanım yapıyor. Yani bunun da bir istisna kuralı olduğunu, geniş yorumlanmaması gerektiğini sürekli olarak söylüyor ve bütün raporlara baktığımız zaman, bunu bizim için de söylüyor. 4688 için de söylüyor bu tanımı. Dolayısıyla 98’in yaptığı bu ayrım çok önem-lidir ve 98’deki memur kavramına yüklenen anlam, uzmanlar komis-yonu tarafından bu şekilde anlaşılmak gerekir. Şimdi diyeceksiniz ki 151 sayılı Sözleşme var ve diyorlar; ve akademisyen arkadaşlarım söylüyorlar bunu. 151 sayılı Sözleşme var kamu görevlileri için. Kamu yönetiminde çalışma ilişkileri için özel olarak kabul edilmiş sözleşmedir. Ötekiler genel sözleşmedir. Bu özel sözleşmedir. Üstelik bu sözleşme onlardan daha sonra kabul edilmiştir. Öyleyse memur-lar hakkında kamu görevlileri için 151’ i uygulamamız gerekir. Bizim yükümlüğümüz 151 ile sınırlıdır. 4688 in gerekçelerine bak-tığımızda bu yanlış düşünce vardır. Bizi bağlayan 151 değildir. Çünkü 151 yedek sözleşmedir ve bunu biz söylemiyoruz. 151 in birinci maddesi söyler. Benden daha elverişli haklar güvenceler tanıyan başka Uluslararası sözleşmeler varsa der ben uygulanmam der. Onlar uygulanır öncelikle der. Onun için 151-87,151-98 çatışma-sında 151’i bir tarafa koymamız gerekiyor. 87’yi ve 98’i uygulamamız gerekiyor. Yükümlülüğümüzün ulusalüstü çerçevesi bunu gerektiri-yor. Bunun tersini düşünmek, hele 151’i “özel sözleşmedir; daha sonraki tarihli bir sözleşmedir diyerek hukuktaki yorum ve ilkele-rini kullanarak böyle bir yanlış sonuca varmak, geçerli değildir. Bizi yükümlülüğümüzden kurtarmaz. 151’de toplu sözleşme ile ilgili ola-rak 151’de başka bir olanak daha vardır. Çalışan tarafının örgütlü olması, sendikalı olması zorunlu olmayan bir yöntem vardır. Bir ka-tılma yöntemi vardır. Çalışma koşullarının belirlenmesi süreçleriyle ilgili olarak çalışanların temsilcileri aracılığı ile süreçlere katılması-na olanak sağlamıştır 151. 151’in bununla ilgili maddesinde yanlış çeviri vardır arkadaşlar. Türkçe çevirisinde maddi hata vardır. Veya yerine ve denmiştir. Şimdi böyle küçücük bir bağlaç yanlışının ne gibi anlam kaymalarına yol açtığını unutmamak gerekir.

Page 66: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

53

Onun için Türkçe sözleşmeler değildir, Türkçe çeviriler de değildir bizim yükümlülüğümüzün ulusalüstü çerçevesini saptarken başvuracağımız kaynaklar; orijinal metinleridir. İngilizcesi ve Fransızcasıdır ve kuşkusuz denetim organlarının kararlarıdır. Ora-da katılma vardır. O toplu sözleşmesiz bir toplu görüşmedir. 151’in olanak sağladığı toplu sözleşmesiz toplu görüşmedir. Ona olanak vardır. Ondan kimler yararlanacaklar; işte ondan üst düzey yönetici-ler yararlanacaktır. 98’in kapsamı dışında kalanlar yararlanacaktır. Yani devlet adına otorite işlevleri yerine getirenler 98’den değil 151’den yararlanacaklardır.

Grev ile ilgili olarak birkaç cümle ile bağlamak istiyorum.

Evet, grev hakkının, söyledi sayın hocam da sevgili Gülay da söyledi. Ulusalüstü hukukta dayanakları vardır. ILO’da grev kelimesinin geçmemesi önemli değildir. Üç sözleşmede grev sözcüğünün geçme-mesi önemli değildir. 1951 yılından beri üç ayrı maddesine, kuralına dayanarak grev hakkı vardır demiştir. 87’nin güvencesindedir de-miştir ILO denetim organları. Üstelik madem pozitif hukuka çok önem veriyorsunuz, veriyoruz; yargıçlar olarak, politikacılar olarak hatta sendika uzmanları olarak, ben sendika uzmanlarından da böyle yanlış yaklaşımlar gördüm. Sadece pozitif metinle yetinen uzmanlara da rastladığımı belirtmeliyim. Artık grev hakkını pozitif bir kuralla güvence altına alan Birleşmiş Milletlerin onayladığımız Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi vardır. Orada da çok yetersiz bir düzenleme vardır. Pozitif metne baktığımız zaman “yasalar çerçevesinde her taraf devlet, grev hakkını tanıyacaktır. Düzenleyecektir” yolunda bir düzenleme vardır ama bunun kapsa-mına memurlarının da girdiğini Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Komitesi çok açık biçimde belirtmiştir, belirtegelmektedir. Ve bu acıdan söyleyeyim; Almanya’yı, Avusturya’yı, Danimarka’yı, yani grev yasağı koyan ve hala sürdüren AB üyesi devletleri eleştirmek-tedirler. ILO da eleştiriyor. Birleşmiş Milletler de eleştiriyor, Sosyal haklar Avrupa komitesi de hepside eleştiriyor. Ama onlar yasakları kaldırmamakta direniyorlar. Sürdürüyorlar.

Grev hakkının özneleri kimlerdir. Değinildi. Hangi kamu gö-

revlilerinden hangi kesimlere grev hakkı ile ilgili yasaklar konu-

Page 67: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

54

labileceği belirtildi. Pozitif bir düzenleme olmadığı için ILO denetim organları bunu yerleşik içtihatları ile ortaya koymuşlardır, çıkar-mışlardır. Silahlı Kuvvetler ve polis kuşkusuz en önce. Grev kısıtla-masının ya da yasağının konusu olabilecek kamu görevlileri arasın-da kişiler yönünden baktığımız zaman, hak özneleri olarak baktığı-mız zaman bunlar vardır. Devlet adına otorite işlevleri yerine geti-ren kamu görevlileri tanımı var ya. İşte onlar grev kısıtlamaları ya da yasakları içine de alınabilir der içtihatlar. Bunlara örnek olarak ta örneğin bazı kararlarında yargıçlar vardır der. Grev yasağı kapsa-mına alabilirsiniz. Valiler vardır der. Cezaevi personeli vardır der. Böyle örnekler verir. Bir de grev hakkı ile ilgili olarak bir başka ya-sak ya da kısıtlama getirme olanağı vardır. Onun ölçütü de hizmet-tir. Hizmetin niteliğine bakar işleyişine bakar. Hizmetten yola çıkarak grev ile ilgili olarak getirilmiş yasağın sözleşmeye uygun olup olmadığını denetler. Kullanılan terim kavram, “temel hizmet-ler”dir. Temel hizmetler ister devlet tarafından kamu tarafından yerine getirilsin ister özel kesim tarafından, hangi kuruluş yerine getirirse getirsin, bir hizmet temel hizmet niteliği taşıyorsa grev kısıtlamaları ya da yasaklamaları ön görülebilir. “Bunlar sözleşme-lerle bağdaşır” der.

Peki, temel hizmet nedir? Bununla ilgili olarak da bir aslında

çokta soyut değil bir tanım veriyor bize denetim organları. Diyor ki grev nedeniyle bir hizmet aksadığında ya da kesintiye uğradığında eğer halkın tümü ya da bir bölümü için onun yaşamı yönünden, onun güvenliği yönünden, onun sağlığı yönünden, tehditler tehlike-ler ortaya çıkıyorsa o hizmet temel hizmettir. Ve burada grev kısıtlaması grev yasağı getirilebilir diyor.

Demek ki grev hakkıyla ilgili olarak hem kişiler yönünden,

hem de hizmetler yönünden getirdiği ölçütler var ve bunlara bakmak gerekiyor. Bir son cümle, sendikal haklar insan haklarıdır. İnsan haklarına getireceğiniz kısıtlamaların üç koşulu vardır. Uy-gun olabilmesi, geçerli olabilmesi, sözleşmelere uygun sayılabilmesi. Denetim organları tarafından bu üç koşuldan ikisini yerine getirmek çok kolaydır. Bütün insan hakları hukuku için geçerlidir bu söylediklerim. Birincisi yasa ile getireceksiniz. Yasa ile kısıtlamayı,

Page 68: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

55

kararname ile değil. İki meşru ya da haklı nedenlere dayanacak-sınız. Kamu düzeni diyeceksiniz, genel sağlık diyeceksiniz, ulusal güvenlik diyeceksiniz, başkalarının hak ve özgürlüğünün korunması diyeceksiniz. Bunu da bulabilirsiniz bunu da ekleyebilirsiniz. Ama unutulmaması gereken bir üçüncü koşul, bu getirdiğimiz kısıtlama-lar iki koşula uyarak getirdiğimiz kısıtlamalar; demokratik bir toplum için zorunlu önlem niteliği taşıyacak. Türkiye hep buradan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi önünde mahkûm olmuştur. Demokratik bir toplum için zorunlu önlem niteliği taşıdığı kabul edilmemiştir. Ve Türkiye de mahkeme önünde böyle olduğunu kanıtlayamamıştır. Bu üçüncü koşul hakların aynı zamanda istisna değil kural olduğunu da bize yeniden hatırlatan bir koşuldur.

Adnan ÇİÇEK (TÜHİS Genel Sekreteri) : Mesut hocama bir

soru sormak istiyorum. Panelin ilk konuşmasına başlarken örgütlü toplumun gereklerinden bahsetti. Çağdaş toplum olmanın gerek-lerinden bahsetti. Burada şöyle bir soru sorarak sözlerime başlamak istiyorum. Örgütlü ve çağdaş toplumdan kasıt herhalde hukuk kurallarının geçerli olduğu ve herkese hukuk kurallarına saygı gösterdiği toplumu anlamak gerekir. Bu anlamda değerli hocam Uluslararası Çalışma Örgütünün sözleşmelerinden bahsetti. Bu sözleşmelerin hepsinde herkes haklarını kullanırken yasalara uygun davranmak zorundadır diye bu ibareden hiç bahsetmedi. O zaman herkes, yani Uluslararası Çalışma Örgütünün bu sözleşmelerini uygulayan tüm ülkeler, yasalara uygun hareket etmek zorunda ise bizim yasalarımız başta Anayasa olmak üzere Anayasaya göre, çıkarılan Sendikalar ve Toplu Sözleşme Grev Yasamız, bizim ülke-mizde dayanışma grevini, genel grevi, işi yavaşlatmayı, işi durdur-mayı kanun dışı grev olarak telakki etmiş. Bunun müeyyidelerini de hem 2822 sayılı toplu sözleşme grev lokavt kanununda, hem de Türk Ceza Kanununda açık bir şekilde ifade etmiştir. O zaman biz şunu anlamak istiyoruz. 87 ve 98 sayılı sözleşmeden-değerli hocam Metin Kutal’ın ilk tebliğinde dinledim-bunların hiç birisinde grev ve toplu sözleşme hakları açık bir şekilde grev hakkını kamu çalışanlarına vermiş olsaydı, veya örgütlenme hakkını vermiş olsaydı, biz 1948 den beri kamu görevlilerinin bu hakkı kullanması gerekiyordu. O zaman şuraya gelmek istiyorum. Uluslararası çözüm sözleşmeleri,

Page 69: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

56

imzaladığımız sözleşmeler bize açıkça herkes ama herkes yasalara uygun davranmak zorundadır ifadesini açıkça ifade ediyorsa, biz de bunun altına imza attıysak, o zaman şuanda bizim de mevcut yasalarımıza göre hareket etme zorunluluğu ortaya çıkmaz mı?

Doç. Dr. Hamza AL (Sakarya Üniversitesi): Burada kamu

görevlilerinin sendikal hakları ile ilgili konuşmalar yapılırken biraz da genel konulara değinildi. İşçi sendikalarını ilgilendiren konulara değinildi. O bir sorun ama ben şöyle bir eleştiri getirmek istiyorum. Konuşmaları dinlerken biraz da misyoner edasıyla 20. yy. ve 19 yy. başlarında yaşıyoruz sanki. İngilterede o ağır şartlarda çalışan işçiler, söz konusu dünyada sendikalaşma furyası var, Üretim ilişkileri yeni bir döneme girmiş, sanki öyle bir aşamadayız. Sanki 1980 sonrası yaşanmamış, üretim ilişkileri değişmemiş, teknoloji değişmemiş, sendikal hareketlerde Batıdaki yaşananlar olmamış gibi bir tavır var. Bu da şundan kaynaklanıyor. Mesela eskiden sendikal haklar savunulurken başka kavramlar kullanılırdı. Üreten biziz, yöneten de biziz gibi sorunun birisi bu. Biz memurlar yöneten biz olduğumuza göre hangi kavramı kullanmamız gerekiyor.

İkincisi bütün konuşmacılar hemen hemen sendikal haklar

ile insan haklarını ilişkilendirdiler. Hatta daha da ileri gidilerek grevle insan hakları ilişkilendirildi. O zaman biz burada neyi tartışalım yani. Demokrasiyle ilişkilendirildi. Şimdi bir insan-özellikle memurlar bağlamında söylüyorum-sendikaya karşı gelirse, greve karşı gelirse, toplu sözleşmeye karşı gelirse, acaba demokrasi karşıtımı oluyor ya da insan hakları karşıtı mı oluyor?. O dünyada evrensel kavramların sendikal hakların mücadelesinde kullanılması ne kadar doğru. Son sorum; Mesut bey sendikal hakların gelişme-sinde mevzuatın ihlâl edilmesini örnek verdi ve bunu da güzel bir örnek olarak sundu bize yanlış hatırlamıyorsam. Değil mi hocam? Mevzuatta kamu çalışanları için hak tanınmadığı halde kamu çalışanları mevzuatı ihlal ederek bir hakkı elde ettiler. Hocam, biraz polemiği sevdiğini anladım Başbakan ve Bakan arasındaki ilişki bakımından. Ben de polemik sorusu sormak istiyorum. Mesela hükümetler ILO sözleşmelerini aynı gerekçelerle ihlal ederse veya mevzuatı ihlal etmenin çok anlamlı olmadığını düşünürsek, ya da

Page 70: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

57

hükümet anayasayı bazı noktalarda ihlal ederse bir sakınca olur mu? Yani böyle bir şeyi savunabilir miyiz?

Ali Kemal SAYIN : Çalışma Genel Müdürüyüm. Bir cevap

ILO temsilcimize. Metin Kutal hocama da hem soru olarak da algılayabilir biraz konuyu açması acısından söyleyeceğim. ILO temsilcimiz işçi sendikalarıyla, işçilerle ilgili yasalara değindiği için bir cevap olsun diye söyleyeceğim. Onunla ilgili Bakanlıkta 6 ay önce bir çalışma başlattık. Sosyal taraflarla bunu başlattık ve o aşamada onlara üçlü danışmada bilgi vererek çalışmayı sürdürdük, tamamladık. Ancak sosyal taraflar maalesef bu çalışmamızı yeterli görmedi. Kendi acısından yeterli görmedi. O yüzden kamuoyuyla paylaşamıyorduk bu çalışmayı. Bunun üzüntüsünü bildireyim. Ancak sizin söylediklerinizin çok ötesinde düzenlemeler yaptık. Zaten bu internet sitelerinde de bu çalışmayı bulabilirsiniz ama biz resmi olarak bunu kamuoyuyla paylaşamadık. Başta bunu cevap olarak size iletmek istiyorum. Tabi bu bizim Bakanımızın tasarru-fundadır şu aşamadan itibaren. Bilim komisyonu çalışmayı tamam-layıp sunmuştur. Hatta AB’nin 19. fasıl çalışmasında da bu çalış-manın bir kısmını kendilerine ilettik. Onlar da çok olumlu buldular. Ancak gene söylüyorum bu işi ancak devlet bireylerinin yapması gereken bir iş değil. Toplumun sahiplenmesiyle olacak bir şey. Bizim konfederasyonlarımız; işçi konfederasyonlarını kastediyorum işçi ve işveren konfederasyonlarını kastediyorum, buna yeterince benim kanaatimce sahip çıkmadılar. Bunu belirtmek istiyorum. İkinci olarak Metin hocamın değerlendirmeleri üzerinden gitmek istiyo-rum. Aynı şekilde kamu görevlileriyle ilgili çalışmalarda bizim Bakanlıkta yapıldı, ona gelmek istiyorum. Üç husus tespit edildi hocam. Bunlarla ilgili 4688 de değişiklik yapılmasını söyledi. Daha sonra Anayasal sorun var Anayasada mutlaka değişiklik yapılma-sını söyledi. Üzerinde durmak istediğim ve biraz açmasını istediğim, özellikle ve biraz açmasını istediğim kamu personel reformunda çalışma yapılması gerektiğini belirttiler. Şimdi bunlardan birinci ayağını zaten bizim Çalışma Bakanlığımızda yapılmıştır sayın hocam. Bilmiyorum sizin bilginiz var mı? Üçlü danışma kurulunda alınan bir karar. Bu kararı üçlü danışma kurulunda 2008 yılında aldılar. Konfederasyonlardan, burada memur konfederasyonları var

Page 71: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

58

(21.5.2008) bunun üzerine Bakanlıkta yapılan çalışmalarda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanun değişiklik taslağı hazır-landı şu anda önümde. Bu Başbakanlıkta zaten. Bunlar büyük karşılanıyor. Yasal olarak karşılanmasını özetleyeceğim. Ne düzen-lendi burada, ne değişiklikler var?. Aday memurlarla ilgili getirilen sendika kurma ve kurulmuş sendikaya üye olma yasağı kaldırılıyor. Ki bu şu anda 4/C ile ilgili önümüze gelen bir problem olarak karı-şımızda. Sendika kurucusu olabilmek için iki yıl çalışma koşulu kaldırılıyor. Memur-Sen Genel başkanımız söyledi, bu sıkıntılar var. Kamu kurumlarında çalışan özel güvenlik görevlileriyle ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlilerine sendikal haklardan yarar-lanma olanağı sağlanıyor. Bizde daha fazla kamu görevlisinin ça-lıştığı iş yerlerinde en üst amirlerin sendika üyesi olabilmelerine imkân tanınıyor. Kanunlara aykırılığı resmi makamlarca tespit edilen ve düzenlenmesi istenilen tüzük değişiklikleri, genel kurulca yönetim kuruluna yetki verilebileceği öngörülüyor. Bugüne kadar toplu görüşme surecinde etkili olmayan Yüksek İdari Kurul kal-dırılarak onun yerine İzleme Kurulu adına yeni oluşum süreci dahil ediliyor. Kanunların, Genel Kurulların Görevleri başlıklı 12 Yöne-tim, Denetim ve Disiplin Kurulları Oluşması, Görevleri ve Toplan-tıları başlıklı 13.maddeleri yürürlükten kaldırılarak, çalışma dışı maddelerin kapsamındaki hususların sendika tüzüklerinde düzen-lenmesi benimseniyor. İş yeri ve meslek esasına göre sendika kurulabilmesinin yolu açılıyor ve son olarak da toplu görüşme gündemi sadece mali haklarla sınırlı tutulmamış; özlük haklarıyla sosyal ve mesleki hakları da toplu görüşmenin kapsamına dahil edilerek ILO’nun bu konudaki eleştirileri büyük oranda karşıla-nıyor. Bu yasal olarak belki bu Çalıştayda da üzerinde durulacak konuşulacak şeyler bunlardır. Bunun ötesinde ne yapılabilir, zaten bakanlık olarak biz tekrar çalışıp bunu da yapabiliriz ama bu Çalıştay bize de ufuk açacaktır diye düşünüyorum. Bu çalışmamız zaten Başbakanlıkta. Bunu belirtmek istiyorum. Ama size belirtmek istediğim Anayasa. Onunla ilgili değerlendirmeyi ben yapabilecek durumda değilim. Ama şimdi 42. maddesini hatırlatmak istiyorum 4688 sayılı yasanın. O yasada o maddede şöyle der; maddenin a ben-dinde, Kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonların kuruluşu ,yetkili organların oluşumu ve bu organların çalışma usulüyle

Page 72: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

59

görevleri, sendika ve konfederasyonların tüzel kişi olarak hak ve yükümlülük ve faaliyetler gibi konuları karşılayacak sorunları gidermeye Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, (b) bendinde ise personel konularına ilişkin olarak karşılaşılacak konuları Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, görüşleri gidermeye Devlet Personel Başkanlığı’nın yetkili olduğu hükmüne bağlanıyor. Bunu Başkanımız Çalışma Bakanlığından gittiği için çok iyi zaten biliyordur hatırlatmaya gerek yok. Söylemek istediğim şu; Buradan geleceğim konu, kamu personel reformuyla ilgili hocamın değerlendirmesini tekrarlamak istiyorum. Onun için bu konuyu bahsettim. Bu Çalıştaydan önce bence yapılması gereken Çalıştayın kamu görevlileri sendikal hak ve demokratik haklar reformu değil de Kamu Reformu Çalıştayı olması gerektiğine inanıyorum. Belki böyle olsaydı, Memur-Sen Sendikamız da katılmayacaktı. Çünkü baştaki konuşmasında da belirttiler. Biz bu hakları istiyoruz ama sakın ha bizi sakatlayıp bu hakları vermeye kalkmayın. Yani bu yasalara hiç dokunmayın demeye getirdi ben anladığım kadarıyla. Yanlış anladıysam düzeltsinler. Şimdi biz hocamla yıllardır Üniversite’de beraberdik. İlk derslerinden hatırlıyorum; biz beraber derslere giderdik. Kendisinin bende emeği çok fazladır. İşçi memur ayrımından bahsetti. Burada da bahsetti. Sınıfta da bunu anlatırken titrerdi, işte böyle heyecanla anlatırdı. Böyle bir ayrım var. Bizim odacımız bize çay getiren kişi memurdur ve işçi sendikalarına üye olamıyor derdi hocam. Bundan sonra tekrar sözleşmeli personel ortaya çıktı. Aynı şekilde bize yemekhanede yemek getiren sözleş-meli personel ekmeğimizi getiren memur statüsünde kişi idi. Buna şimdi birde 4 C dediğimiz sözleşmeli personel dediğimiz çalışanlar dahil oldu.

İkinci söyleyeceğim bu ayrımlar varken, bu Sendikal Haklar

Çalıştayın’da ne kadar ileri gidebiliriz hocam, onu sizden öğrenmek istiyorum.

Doç.Dr. Pir Ali KAYA (Uludağ Üniversitesi) : Metin hocama

yönelteceğim. Soru şöyle kısa olsun. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunuyla 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanununu birlikte düzenlemek mümkün müdür? Daha doğrusu kamu persone-linin durumunu da bu on yıllık en azından on yıllık kamu memur-

Page 73: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

60

larının örgütlenmesi var. Bu her iki kanunu paylaştırarak ortak bir kanun düzenlemenin sakıncaları faydaları ne olabilir. Sorum bu olacak.

Katılımcı : Benim, Sayın Genel Müdürümüzün verdiği bilgi

ile ilgili düzeltme yapma ihtiyacım var. Başbakanlığa giden metni biz bilmiyoruz. Ama uzlaştığımız konular 15. madde ki; sivil memurlar ve sendikalı olma konusundaki uyarıyı dikkate alan ve stajyerler, yüz çalışan, yüz bir çalışan gibi konfederasyonlar bunlara destek verdi ve orada Anayasal değişikliği şart koştuğumuz toplu sözleşme hakkında direttik. Uzlaşılamadı. Sonrasında Başbakan-lıkta ne olduysa oldu. O tasarı bize niye gelmedi?. Sayın genel mü-dürümüzün ve yine Bakanımızın, başladığı süreçte de üçlü danışma kurulu toplantımız hiç olamadı. Konuşmamda bir muhatap sıkıntısı derken, 4688 le toplu sözleşme talebini birlikte ele alabilecek, Devlet Bakanlığımız ile Çalışma Bakanlığımızın birlikte, konfederasyon-larla, birlikte bir çalışma ihtiyacını hissettirdim konuşmamda bu önemli. Tek ayakla yürünmüyor. Bir tarafta hareketler var, diğer tarafta hareketlilik yok. O var olan taslak bir uzlaşı taslağı değil. Ama o taslak Başbakanlığa gittiği gibi bize gelmişte değil. Ben bunu paylaşmak gereği hissettim.

Hayati YAZICI (Devlet Bakanı) : Bütün panelistlere teşekkür

ediyorum. Tabi özellikle Mesut Gülmez hocamızın Sayın Başbakanla aramızda görüş ayrılığına ilişkin değerlendirmesini tabi çok öznel buluyorum. Bazı konulara ilişkin Başbakan düzeyinde de olsa, değerlendirme onun o konu ile ilişkin genel bir yaklaşımı olduğu şeklinde yorumlamamak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye aşağı yukarı sayın Başbakanın Başbakanlığındaki hükümetin demokratikleşme ve açılımlar konusunda çok büyük mesafeler kat ettiğini de herhalde takdir edeceksiniz. Bunu ilave etmek istedim. Şunu da söyleyeyim izninizle. Gerçekten faydalı bir müzakere; ben çok faydalandım. İyi ki böyle bir Çalıştay yapmışız. İnşallah bura-daki değerlendirmeler, konuşmalar bir araya getirildiğinde bu gibi sorunların çözümünde sürecin daha hızlı seyretmesine katkı sağla-yacağına inanıyorum. Şöyle ben bir öneride bulunmak istiyorum. Bir planlama yapmışsınız; bundan sonra bir panel daha devam edecek.

Page 74: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

61

Yarınki çalışmada dört Çalıştay ama hepsi ayrı, ayrı odalarda ola-cak. Sanırım bu konuyu şu andaki panel ile ilgili; bence konuşmak isteyenler olabilir, yani soru değil katkı da verebilir arkadaşlarımız.

Prof. Dr. Metin KUTAL : Evet Efendim ben de bazı notlar

aldım. Çok teşekkür ediyorum soru soran arkadaşlara. Böylece konuyu biraz daha açma fırsatını bizlere verdiler. Sayın Çiçekten başlamak istiyorum. Efendim, şimdi gerçekten 87, 98 ve hatta 151 sayılı sözleşmelerde yazılı metin bakımından grev terimi kullanıl-mamıştır. Ama hemen bunun arkasından ilave ettim dedim ki; ILO’nun ve diğer uluslararası örgütlerin yorumlarından ki bunlar içtihatlar bölümüne dönüşmüştür. Mesut Gülmez buna gayet güzel temas etti. Orada sendika özgürlüğünün, bu grev hakkının, sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu ifade edilmektedir. Yani bu kadar açık. Hatta o kadar ki, belki aramızda Çalışma Genel Müdürünün olması da bizim için bir bakıma şans. Bu içtihatlardan birisi diyor ki Sendika özgürlüğünün olmadığı, dolayısıyla grev hakkının olmadığı bir ülkede üçlü danışmanın hiçbir anlamı yoktur diyor. Üçlü danışma diye bir takım örgütleri, çağırıyorsun. Sizin denetiminizde olan bir takım örgütler. Ve ILO ya da işte biz üçlü danışma yaptık diyorsunuz, “ILO bunlar aldatmacadır” diyor. “Temelinde bunun daima sendika özgürlüğü vardır” diyor. “Sendika özgürlüğünün de ayrılmaz bir parçası grevdir” diyor. Yani meseleyi böylece açıklığa kavuşturmuş olalım.

Değerli meslektaşımız Sakarya Üniversitesinden Hamza Al,

zannediyorum ki bizim anladığımız manada; biz bunun çağdaş bir yorum olduğunu ileri sürüyoruz ve bunun çağdaş oluşunu da uluslararası belgelere bağlıyoruz. Yoksa kişisel acıdan sendika öz-gürlüğü insan haklarının bir parçasıdır demiyoruz. Bunu hem söz-leşmelerin metninden yani lafzından, hem de yorumundan çıkarı-yoruz. Bilemiyorum ben biraz yadırgadım. Tabii her hocanın bir ders verme üslubu var. Benim üslubum biraz heyecanlıdır ama bu hiçbir zaman bilimsel açıdan bir misyonerlik anlamına gelmez. Yani bu bir misyonerlik değil. Elbette biliyoruz ki Türkiye 19.yy. da İngiltere’ deki çalışma koşullarını uygulayan bir devlet değildir. Olması müm-kün de değildir. Anayasasında sosyal devlet ilkesini bundan 50 yıl

Page 75: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

62

önce benimsemiş olan bir devlettir. Avrupa Birliği’nin kapısındadır ve ILO’nun 1932 den beri üyesidir. Yani şimdi, dolayısıyla bizim insan haklarıyla ilgili yorumlarımızı bu perspektif içinde değerlen-dirmemiz gerekir. Bunlara asla efendim biz işte emeğin tarafın-dayız, sermayeyi şey ederiz asla sermayenin bilmem şeysine kar-şıyız, şu ederiz, bu ederiz gibi militanlık veya misyonerlik terim-leriyle ifade etmek doğrusu bana pek isabetli gelmedi.

Değerli meslektaşım Ali Kemal Sayın’ın konuşmaları aslında

fevkalade önemli idi. Birincisi şu; 6 ay evvel sosyal taraflar arasında bir uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşmaya göre biz bilim adamlarından oluşan bir komisyon kurduk. Taslağı hazırladık ve bu taslakta gerçekten ILO’nun eleştirilerine büyük ölçüde cevap verebilecek bir takım hükümler mevcuttu, fakat hayretler içinde kaldık. Bunu işveren kanadı da kabul etmedi, işçiler kanadı da kabul etmedi. Ni-tekim bana bu taslaklar Bakanlık tarafından resmen gönderilmedi, benim oradaki öğrencilerim bana özel olarak gönderdiler ve de ben bu suretle bu taslaklardan haberdar oldum.

Benim burada, belki Bakanlığın bu yöntemine bazı itiraz-

larım olacak. İtirazlar da şu. Bakın 4857 hazırlandığı zaman üçlü danışma sadece “böyle biz bir İş Kanunu hazırlayacağız üçlü danışmada neler olsun. Veya bu üçlü danışma şu şekilde olsun” biçiminde bir temenni kararıyla olmadı. Doğrudan doğruya üç tane konfederasyon birer bilim adamı belirlediler. Tek olan işveren konfederasyonu da üç bilim adamı belirledi. Çalışma Bakanlığı da üç bilim adamı belirledi. Bunlar bu tasarıyı hazırladılar. Sizin bu komisyonun tarzı böyle değildi. Bilmem anlatabiliyor muyum? Üçlü danışmaya dayanmak yetmez.

Nitekim, üçlü danışma içerisindeki sendika kanadından

belirlenen akademisyenler ve işveren konfederasyonun belirlediği akademisyenler sürekli olarak kendi temsilcisi oldukları örgütlerle temas halinde bulundular. Biz hükümetin temsilcisi olarak orada bulunduk. Bundan dolayıdır ki ortaya çıkan İş Kanunu bu gün dahi taraflar tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Elbette ki eleştiriler var. Hatta Gülay Hanım hatırlayacaklar, ben Cenevre’deki aplikas-

Page 76: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

63

yon komitesinin bir toplantısında bizim yazılı metinde bu komisyona atıf yapılıyor.” İşte diyor üçlü danışmanın gerçek biçimi böyle olur ve bu diğer bütün üye devletlere emsal olmalıdır” diyor. Yani tarafların kabul etmemesinin biraz komisyonun terekküp tarzından ileri geldiğini tahmin ediyorum. İkinci bir nokta, 4688 ile ilgili bir yasa taslağı da hazırladığınızı burada duydum. Yasa taslağının içeriğin-den bahsettiniz, bunu çok memnuniyetle karşıladım.

Çünkü benim burada söylediğim ILO’nun, eleştirilerin büyük

bir kısmına o taslak cevap veriyor. Ama benim biraz anlamakta güçlük çektiğim nokta şu. Biz bilim adamı olarak her şeyleri her atmosferde çok açık olarak söylüyoruz. Sabahleyin buradaki konuş-masında sayın Başkan çok güzel bir şey söyledi. Dedi ki; Bizim Başkanlık olarak ilkelerimizin arasında açıklık vardır. Şeffaflık vardır. Ben bundan önceki yıllar da Çalışma Bakanlığıyla, Devlet Personel Başkanlığı arasında yeterince bu konuda bir iletişim olduğunu maalesef görmedim. Zaman, zaman Çalışma Bakanlarına, Cenevre’de siz bunun muhatabı oluyorsunuz. Bu sorulara siz cevap vermek mecburiyetinde kalıyorsunuz. Bu soruların önemli bir kısmı 4688 ile ilgili, acaba bu Başkanlıkta neler yapılıyor diye sorduğu-muzda, “vallahi bilmiyoruz, bir şeyler yapılıyor ama biz bundan haberdar değiliz” demişlerdir. Yani onun için dedim ki, ben bu toplantıya büyük bir özlem ile geldim. Başkanlık bu kadar önemli bir konuyu, yıllardır beklediğimiz bir konuyu serbest bir tartışma ortamında ortaya atma cesaretini göstermiş, bu çok güzel bir şey. Bana öyle geliyor ki bu 4688’le ilgili yasa taslağı hazırlandığı zaman acaba ne derece siz Devlet Personel Başkanlığıyla temas ettiniz.

Devlet Personel Başkanlığı personel reformu deyip yıllardır

çalıştığı bu çalışmalardan ne elde etti?. Yine hatırladığıma göre AK Parti’nin ilk hükümetlerinden şimdi meclis başkanı olan Sayın Mehmet Ali Şahin’in Ankara’nın çok büyük bir otelinde, bunun üç misli beş misli kalabalık bir toplantıda kamu personel reformunun başlatıldığını ilan etti. Komisyonlar teşkil edildi, çalışmalar başladı. Ne oldu bilmiyoruz. Sayın Başkan burada. Herhalde hatırlayacaktır. Mehmet Ali Şahin Bey’in Ankara’da yaptığı, burada içinizde herhalde bu toplantıya katılanlar vardır. Biz İstanbul Üniversitesi

Page 77: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

64

olarak geldik. Şimdi bu iki kurum arasında hem personel reformu-nun yapılması konusunda, hem de sendikal mevzuatın hazırlanması acısından çok yakın bir iş birliğine ihtiyaç vardır. Yani biri bir tarafa çekilir, öbürü öbür tarafa çekilirse asla başarılı bir sonuca ulaşıla-maz. Bu da önemli bir not.

Oturum Başkanı : Hocam tam burada şunu ifade etmek

isterim. Reform kelime olarak bana çok sempatik gelen bir kavram değil. Sürekli reformdan bahsediliyor ama o da bir tarafa. Ben göreve başladığım zamanlarda işte Ali Kemal Bey hem de Sayın Bakanımız da eş zamanlı gibi göreve başladı. Biz o zaman böyle bir eksikliğinde olabileceğini hissederek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza en azından kendi alanımızla ilgili ve çalışma hayatının genel sorumlusu bir bakanlık olarak her türlü çalışmayı birlikte yürütebileceğimizi; çalışmalarında yer alabileceğimizi ifade ettik. Sayın Bakanımız da bunu büyük bir memnuniyetle karşıla-dılar. Bundan sonra ki süreçte de bu tür çalışmaları elbette ki iki kurum birlikte yürütecektir diye düşünüyoruz.

Prof. Dr. Metin KUTAL : Evet, tabi bundan büyük

memnuniyet duyarız. Sonuçta acaba ne söyleyeceksiniz diyor. Bu bir teknik çalışma. Dilerseniz onu yarın ki çalıştaya bırakılım. Ama her halde onun esasları şu. Ciddi bir biçimde memur kavramını bir kere ortaya koymak lazım.Yani böyle herkesin kendi bildiği gibi, herkesin körün fili tanımlaması gibi bir tarafına bakıyor fili öyle tanımlıyor. Birisi başka tarafına elini sürüyor, böylelikle biz kamu personelini çağdaş bir rejime kavuşturamayız. Mutlaka bunların, Batı ülkelerindeki örneklerden yararlanmak suretiyle, açıklığa kavuştu-rulması lazım. 128. madde bu konuda fevkalade bir takım ip uçları veriyor. Fakat onda çok karışık noktalarda var. Pek değerli arkada-şım biraz önce bahsetti. Çünkü devletin asli ve sürekli görevleri değil diğer bütün kamu kurum ve kuruluşlarını da buna dahil ettiler. Ondan dolayıdır ki memurlar ve diğer kamu görevlileri dedi-ğiniz zaman, hadi bakalım çıkın bunun içinden. İşte bunu önce Anayasada 128. maddeyi değiştirerek, arkasından bunun içini bir oya gibi işleyerek şu memurdur, bu müstahdemdir, şu işçidir şeklinde tanımlayarak mümkün olduğu kadar da, yok efendim

Page 78: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

65

sözleşmeli personeldir. (I) sayılı sözleşmeli personeldir. (II) sayılı sözleşmeli personeldir. Kadrolu sözleşmeli personeldir kadrosuz derken, şimdi bir de bilmem 4/C’ler çıktı. Bununla devlet yönetimi zor yönetilir. Onu belirtmek istiyorum. Son olarak bir de yine değerli, Uludağ üniversitesinden Pir Ali Kaya acaba 4688 ile 2821 bir arada olabilir mi? Dediler “Bazı ülkelerde var. Olmayacak bir şey yok; olabilir. Hatta 2821 ile 2822 de aynı yasa içersinde birleştirile-bilir. Zaman zaman bu bizim önerimiz olarak da bir takım yerlerde ifade edilmişti. Olabilir, ama Türk uygulamasında yıllardan beri sendikal örgütlenme ayrı bir yasada, toplu pazarlık grev ayrı bir yasada. Kamu görevlileri buna nazaran daha da haklı olarak özel. Çünkü özel durumlar gösteriyor. Onların bazılarının toplu pazarlık hakkı olmayacak, bazılarının grev hakkı olmayacak vs. Dolayısıyla bunları ayrı bir yasa içersinde düzenlemek şahsen bana daha uygun görülüyor.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Pir Ali’nin sorusu ve hocamın

yanıtıyla ilgili olarak, bu daha önce yapıldı. 274 sayılı Sendikalar Kanununa ilişkin tasarılarda, kamu görevlilerinin de sendika hakkı o tasarıya konulmuştur. İbrahim Gökten ve arkadaşlarının tasarıla-rına bakarsanız konmuştu. Sonra geri çıktı. Rahmetli Orhan Apaydın YTP milletvekili. Dedi ki; Anayasamızda ayrı kanunla dü-zenlenmesi öngörülüyor sayın Çalışma Bakanı da hemen geri aldılar ve ayrı yasalar çıktı. Yani yapılamayacak bir şey yok yapılabilir. Engel de yok, ulusalüstü hukuk acısından..

Şunu söyleyeyim hemen, 4688 çok yinelediğim bir nitele-

medir bu aslında 2821 in içinden çıkarılmış bir matruşkadır. Yani ona benzer. O olduğu içindir ki 2821 bütün aykırı kurallarıyla 4688 e taşınmıştır. Memur sendikaları bilmiyorum bunun farkında mı? Ben 20 yıldan beri buna dikkat çekmeye çalışıyorum.

Şimdi bana yöneltilen sorulara kısa kısa yanıt vermeye çalı-

şayım. Örgütlü toplum ile ilgili olarak söylediklerime sayın Bakanın açılış konuşmasından yola çıkarak, Adnan Çiçek Bey evet örgütlü toplum ama hukuk kurallarının geçerli olduğu bir örgütlü toplum-dur; kuşkusuz hukuk kurallarının geçerli olduğu bir toplum olması

Page 79: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

66

gerekir. Hukukun üstünlüğünün, hukuk devletinin egemen olduğu bir örgütlü toplum olmasıdır kuşkusuz. O ikinci maddede ki ilkelere; değiştirilemez ilkelere uygun olan bir örgütlü toplumu, kuşkusuz burada da konuşuyoruz. Onun içinde ne var. Onun içinde insan hak-larına saygılı devlet var, onun içinde sosyal devlet var, onun içinde hukuk devleti var ve Anayasanın başlangıç bölümündeki ilkeler de var. İkinci Maddeye dahil edilen-çünkü başlangıca yollamalı gönde-rilir. -temel hak ve özgürlüklerden, eşitlik ve sosyal adalet gerekle-rince yararlanma ilkeleri. Şunu da söylemeye çalışayım aramızda Anayasa hukukçuları da var. Anayasa hukuku öğreticilerinin de çok fazla dikkatini çekmeyen bir konudur. Başlangıcındaki sosyal adalet ilkesi, eşitlik ilkesi de İkinci Maddeye değiştirilemez ilkeler olarak dahil edilmiştir. Anayasanın pozitif kuralı. Örgütlü toplumdan elbette bunu anlıyoruz. Hukuk kurallarına uygun örgütlü toplum. Ama hangi hukuk. Sadece Anayasamızdan ve yasalarımızdan ibaret olan hukuk değil artık.

90. madde bunu bize açık bir biçimde söylüyor, insan hakları

alanında. İnsan haklarıyla sınırlı olarak yasalarla üstün tutulmuş sözleşmeler de iç hukukumuzun ayrılmaz bir parçasıdır ve onun üstündedir. Dolayısıyla aynı zamanda ulusalüstü hukuka da uygun bir örgütlü toplum yani. Eğer bunu göremiyorsak, bunu kabul etmiyorsak, daha başlangıçta Anayasamızın koyduğu kurala karşı çıkıyoruz demektir. Yoksa, bu benim görüşlerime karşı çıkma anla-mına gelmez. Evet, Uluslararası sözleşmelerde ve özellikle ILO sözleşmelerinde Ulusalyasalara göndermeler vardır. Çünkü Ulusla-rarası Çalışma Örgütü, az gelişmiş, çok gelişmiş, birçok ülkeyi yıl-lardan beri kapsayan ve asgari nitelik taşıyan sözleşmeler kabul etmektedir. Herkes, her ülke kendi durumuna kimi zaman uygun standartları, eşiği seçme olanağına da sahip olabilmektedir. Yasala-ra yapılan göndermeler bu anlamdadır. Ulusal mevzuat ölçüyü belir-leyebilir, takdir yetkisi vardır bu alanda diyor, bu kuşkusuz. Ama o ölçü yine ulusalüstü kurallara, sözleşmelere aykırı olmayacaktır. Yasalara uymak zorunda olduğumuz 87’nin 8. maddesidir. Önümde yasalara uymak zorundadır diyen maddesi 8. maddesidir. Ama o yasalarda ulusal yasalar da ulusalüstü sözleşmelere uygun olmak

Page 80: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

67

zorundadır. Ulusalüstü sözleşmelere aykırı ulusal yasalar, varsa onlara uymak zorunda değilsiniz.

Katılımcı : o zaman o ibareye gerek yok hocam. Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Çünkü Anayasa öyle demiş.

Üstüne çıkarmış. Katılımcı : Anayasanın üstünde ulusal üstü hukuku

anlayamadık hocam. Kafamız burada karışıyor. Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Anayasanın üstünde demedim. Katılımcı : … Anayasa altta kalıyor. Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Anayasanın üstünde demedim.

Sözleşme Anayasa çatışması konusuna girmedim. Sadece sözleşme yasa çakışmasına girdim. Ona da girebiliriz yani. Onu da tartışa-biliriz ama şimdi şu aşamada yeri değil. Anayasa, sözleşmeleri yasalarımızın aykırı kuralları olan sözleşmeleri yasalarımızın üstüne çıkarmıştır. Buna evet diyor musunuz demiyor musunuz? Bu Anayasa kuralıdır. Hayır, bu Anayasa kuralı benim görüşüme uygun değil diyebilirsiniz.

Katılımcı : Üstüne çıkartılır dememiş ki esas alır demiş.

Anayasanın 90 maddesi esas alır diyor. Üstüne çıkartın demiyor ki. Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Esas almayı tamam siz böyle de

yorumlayabilirsiniz ama 2004 değişikliğinden sonra; bu değişiklik-ten sonra 2004 öncesinde bu konuda aramızda ciddi görüş ayrılıkları vardı. Anayasa hukukçuları, insan hakları uzmanları, uluslararası hukuk uzmanlarıyla ciddi görüş ayrılıkları vardı ama bu düzenleme yasa sözleşme çatışması konusundaki görüş ayrılıklarını ortadan kaldırdı. Birleştik şimdi o görüş ayrılıkları sona erdi. Ama hala esas alınırı dediğiniz gibi anlayanlar var.

Katılımcı : Biz de o görüşteyiz.

Page 81: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

68

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : O görüşü savunabilirsiniz tabi. Görüş olarak saygım var. Size bu konuda hatta bir de referans vereyim. Okumadığınız bir yazıyı göndereyim size. Rona Aybay’ın Türkiye Barolar birliği dergisinde bir yazısı var bu konuyla ilgili. Onu okuyun. Görüşlerinizi daha gerekçelendirerek savunma olanağı bulursunuz. Bir başka, iş hukuku alanında meslektaşım var. Hamdi Molla Mahmutoğlu’nun iş hukuku kitabında da esas alınır konusunda böyle der. Ne demek esas alınır diye küçümseyen yorum-lar var. Yani böyle yorumlanabilir. Bir engel yok. Yani bir görüştür ama artık egemen görüş, sözleşmelerin üstünlüğü ve önceliğidir. Yani buna karşı çıkabilirsiniz.

Şimdi öteki soruyu, Hamza beyin-metin hocam önemli ölçüde

yanıtladı ama-benim ekleyeceğim, yaşadığımız bir takım olaylara gönderme yaparak düşüncelerinizi temellendirdiniz. Evet, ben bu günde yaşadığımız, işte Tuzla Tershane olaylarıına gönderiyorum sizi. Onu da anımsatıyorum. Sadece 80 öncesindeki olayları yaşa-madık. Hala bu gün yaşadığımız bazı olaylar da var. Yani bu hakla-rın kullanılmadığı, cinayetlerle sonuçlanan bir takım iş kazaları da var. Onun dışında asıl önemli olan size bir meslektaş olarak-her halde aynı alanlarda çalışıyoruz-İnsan hakları ve demokrasiyle sen-dikal haklar arasında kurduğum ilişkiyi yadırgadınız. Yanılıyor muyum?

Bu bağlantıyı ben kurmuyorum. Bu benim kişisel görüşüm

değil. Uluslararası insan hakları alanındaki ortak görüş budur. Şimdi bakın neden? Bunun pozitif dayanakları var önce. ILO sözleşmelerini, insan hakları sözleşmeleri olarak saymayabilirsiniz. Artık bunun 8 tanesi temel insan hakları sözleşmesidir diye uluslararası sermaye kuruluşları tarafından da kabul edilmiştir. Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası başta olmak üzere. Bunlar temel insan hakları sözleşmesidir, Biz de bunlara uyacağız demişle-dir. Yani siz kabul etmeyebilirsiniz. İnsan Hakları Evrensel Bildir-gesinde onun bütün dünyaya duyurduğu haklar arasında sendika hakları vardır. İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinde sendika hakkı vardır. Birleşmiş Milletlerin iki sözleşmesinde sendika hakları

Page 82: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

69

vardır İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin ikizi olan Avrupa Sosyal Şartında yine sendika hakkı vardır.

Bir şey daha vardı üstünde durmak istediğim. Kamu görev-

lilerinin sendikalaşma çabalarına girmesiyle ilgili olarak, sosyal tarihimizdeki özel yerine vurgu yapmak istemiştim. Orada ben mev-zuatı ihlal ederek demedim ulusal hukuku önceleyerek dedim. Evet. Yani ulusal hukukta bu hak yokken-çünkü bizim geleneğimizi de yasa hakkı yaratır ve hak özneleri de yasalardaki hakkı kullanır budur. Bunu geçmişte Çalışma Bakanları da söylemiştir. Bülent Ecevit de söylemiştir 1963 de gelenek budur. Bu geleneği ters düz etti.

Katılımcı : Genel Eğitim Sekreteri. Sorum Sayın Ethem Atay

hocamıza. Tabii Panelistlerimiz zaman zaman ülkemizin tenkit edildiği noktasında görüşlerini bildirdiler. Ayrıca ülkemize maddi yaptırımlar yapılıyor. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ödediğimiz maddi yaptırımlar var. Tazminatlar var. Ya da bu maddi yaptırıma sebep olanlardan sebep oldukları parayı tazmin etmek mümkün müdür?

Tarkan ZENGİN (BEM-BİR SEN Uzmanı) : Benim birkaç

sorum bir de katkım olacak. Gülay hanımdan başlamak istiyorum. Şimdi sendikal hak ve özgürlüklerinin temel dayanaklarından biri de denetim organlarının kararlarıdır demişti. Bu denetim organları-nın kararları oluşurken de o ülkelerin şikayetlerinin ILO’ya ulaştırılması gerekiyor. Acaba ILO Türkiye temsilcisi olarak sendi-kalara-özellikle bildiğim kadarıyla şekilsel şartları var şikayetlerin-bu noktalarda yardım ve destek vermeyi bu Çalıştaydan sonra veya daha önce varsa bunlardan biraz bilgi verirseniz, belki sendikalar açısından o denetim organlarının yeni kararlarında temel teşkil edecek şikayetler ulaştırılmış olabilir.

Metin hocama soru sormak istiyorum. Hocam yıllardır iş

hukukuna sendikal haklara emek vermiş bir anlamda ömrünü adamış. Acaba bu Çalıştay yani kamu çalışanlarının sendikal hak ve özgürlüklerini kazanması için o yıllardır bitmeyen senfoniye dönü-

Page 83: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

70

şen hakların alınmasında bir adım olabilir mi? Sizin bu konudaki tecrübenize dayanarak neyi söyleyebilirsiniz? Mesut Hocama soru sormak istiyorum. Kaçırmış ta olabilirim. Eğer kaçırdıysam bu sorumu dikkate almayabilirsiniz. Avrupa Birliği Müktesebatı içinde de sendikal haklar ve özgürlükler konusunda temel dayanakların olduğunu düşünüyorum. Ulusal program ilerleme raporları, her yıl verilen 19. başlık olan Sosyal Politika ve İstihdam başlıklı müzakere başlıklarında, bunların dışında da ulusal mevzuatımızın verdiği yani Yargıtayın, Danıştayın verdiği, kararlarda bu anlamda sendikal hak ve özgürlüklerin temel dayanaklarının biri olarak sayılabiliri mi? Bunun dışında da iki katkı sunmak istiyorum. Anayasa 90’a ilişkin olarak bu gün Anayasa Mahkemesi Başkanımız olan Haşim Kılıç’ın bir panelde o zaman Anayasa Mahkemesi üyesiyken söylediği şu vardı. “doğrudan esas alınır sözünün mevzuatlı çatıştığı noktada uluslararası belgelerin dikkate alınmasının gerektiğini” söylüyor. İki önceki başkan Mustafa Bumin de aynı şeyi söylüyordu. Bu anlamda Türkiye’de yazan bir çok akademisyen tartışmalarda doktrinde literatürde doğrudan dikkate alınması gerektiğini söylüyor. İkinci katkı olarak da sendikal hakların iş güvencesine iş güvencesi şartına dayandırılması noktasına bir katkı da bulunduktan sonra bitireceğim.

Şimdi bazen sendikal hakların verilmesinde kamu otoritesi iş

güvencesi meselesini gündeme getiriyor. Oysa biz biliyoruz ki ülke-mizde kamu işçilerinin ve özel sektörde çalışan işçilerin toplu sözleş-me ve grev hakları var. Kısmi de olsa bir iş güvencesi var. Hele kamuda çalışan işçilerin işten atılma durumuna ben çok şahit olma-dım. Dolayısıyla toplu sözleşme ve grev hakkının iş güvencesi şar-tına dayandırılmasının çok doğru bir yaklaşım olmadığını düşü-nüyorum.

Necdet OKCAN (Avukat) : Toplantıya DİSK adına katılı-

yorum. Sayın Gülay Aslantepe’nin ILO da olup bitenler hakkında bizi bilgilendirirken sosyal tarafların anlaşamamasına hükümetin sığındığını bildirdi. Sayın Ali Kemal sayın, galiba yok şu anda. Taslaklara sosyal tarafların fazla itibar etmediğinden bahsetti. Bana biraz bu konuyu açar mısınız. Yani aynı zamanda kamunun pozitif

Page 84: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

71

düzenleme yapma yükümlülüğü olduğundan da bahsettiler. Çünkü Türkiye’nin gerçekten önünde-ben 1992 yılından beri DİSK in hukuk dairesindeyim-yapılan taslakların haddi hesabı yok. Ben artık bunları hangi klasöre koyacağımı şaşırdım. Acaba kamusal düzenleme yükümlülüğü nedir? Her ILO sözleşmesinde uyumda, sosyal tarafların mutabakatı aranması şart mıdır?

Günay KAYA : Memur Sene bağlı Tarım Orman Çevre Çalı-

şanları Birliği Sendikasının Genel Başkanıyım. Değerli hocam Mesut Gülmez hocama sorumu yöneltmek istiyorum. Sayın hocam, 90. maddesine eklenen hükümle egemenlik kavramı çatışıyor. Genelde bu salonda da, güncel hayatta da konuştuğumuz arkadaşlar genelde egemenlik kavramı üzerinde buraya eleştiri yöneltiyor. Günümüzün egemenlik anlayışına kısa bir açıklama yapar mısınız? Birinci sorum bu. İkinci sorum da değerli hocam demokrasi tanımı yapılırken, “demokrasi işte halk ve iktidar, halkın iktidarı”. Ama sonradan biri çıkıyor “bu halk değil bu özgür halk olmalı diyır”. Son-radan diyor ki özgür halk değil sadece halkın özgürlüğü yetmiyor, halkın katılımcılığı da çok önemli ve tanım genişliyor. Şimdi sayın hocam vakit te uzadı. Belki konuşulacak çok şey var ama katılımsız ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir demokrasiyi, sendikasız bir katılımı yada halkın katılım aracı olarak sendikayı, sendikal hakların tam verilmediği bir sendikayı, belki bir paradoksal soru oldu ama tanımlar mısınız?

Halil İbrahim KÜTÜK (Ulaştırma Çalışanları Memur

Sendikası Genel Başkanı) : Sayın Gülmez hocam ve sayın Metin hocam daha çok konuya değindiler. Uluslararası hukukta imza attığımız sözleşmeler ve Avrupa Birliği İnsan Hakları sözleşmesinin 11. maddesine göre Türkiye önce tazminat ödemeye mahkum ediliyor. Ve mevcut kararda da ben grev hakkımı alarak kullanı-yorum. Çünkü artık Danıştay kesinleştirdi sadece idare mahkemesi bana bir yazı ile soruyor. Şu gün şu tarihte grev kararın var mıydı? Grev kararını göndermem durumunda da üyem hiç ceza almıyor. Ve grev kararını onaylıyor. Bu bakımdan bakıldığında grev kararı çalışan acısından bunu mahkemelerimiz ne kadar hak gördüğü ortada. Ve ben özgür bir şekilde iş bırakma eylemimi gerçekleş-

Page 85: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

72

tirebiliyorum. Şu an iş hukukunda bir yasal düzenleme yapılması durumunda bana gerekli olan grev kanunu; grevli toplu sözleşmeli kanun. Ayrıca devlete de o kadar gerekli olduğu varsayımıyla sadece ILO için değil Avrupa Birliği için değil kendisi için gerekli. Bunu artık kabul etmesi gerekiyor. Sorulardan anlaşıldığı kadarıyla hükü-met kanadının işveren tarafının sorularından ben hala uluslararası hukuku tanımıyorum; imzayı sözleşmeyi bilmem. Bu mantıkla bu arkadaşlarımız hükümete görüşlerini sunuyorlar. O zaman hükü-metler de çalışana karşı hala şu an mevcut düzenlemelerden bihaber olarak görünüyorlar.

Mesut Gülmez hocam, sizce devlet içinde en az çalışan kadar

iç hukukta bir an önce düzenlemenin yapılması şart mıdır? değil midir? Gereklimidir devlet için de bu. Avrupa Birliği ve ILO acısından değil. Çalışan açısından ve devlet acısından istiyorum. Bir de ikinci sorum sayın Metin hocama. Biz şu ana kadar 657 den sonra 4/A- 4/B, 4/C, 4924; kapsam dışı diye bir atama şekli de başladı şimdi 399’ da hala benim sözleşmemin tam olduğu, iş güvencemin tam olduğu da. Bir yasa ve örgütlenme hakkı da hala 4/C için bir ay önce bizim kazandığımız bir davayla elde edildi. 4924 için de elde edeceğiz. Hepimize örgütlenme hakkı vardır bana göre. Peki kamu personel reformu 2005- 2006 dan sonra bir daha sendikalarla payla-şılmadı. 4/C- 4/B, ,4924 yerine hükümet tarafı bu yasada bu kadar ciddiyse, her yasa çıktığı dönemde bu kadar çok sancılı bir geçiş dönemi yaşıyorsa bu atamalar yerine mevcut 657‘liye sözleşmeliye uygulayamayacağı bir yasayı bu arkadaşlarımıza uygulasaydı en azından bu önlemler alınmaz mıydı? Sendikalar ve memurlar acısından da hükümet tarafının ciddiyetini görmek durumunda kalacaktık biz.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Günümüzde egemenlik anlayışı

sorusu 90. maddenin ortaya çıkardığı sorun. Konuşmamın başında insan haklarının uluslarasılaşması surecine değinmiştim. Bunun anlamı nedir? İnsan haklarının uluslarasılaşması, her devletin bir iç sorunu olmaktan çıkmasıdır. Hangi devletin? Ulusal sınırları içinde egemen olan devletin insan hakları söz konusu olduğu zaman insan hakları ihlalleri söz konusu olduğu zaman artık ulusal egemenliğine

Page 86: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

73

dayanarak o yurttaşına ya da o ülkede yaşayan herkese dilediği gibi hareket etme serbestliği yoktur. Şimdi bu, önce teoride ortaya çıktı. Doğal hukuk öğretisiyle birlikte gelişmeye başladı. Ondan sonra yazılı hukuka girdi Uluslararasılaşma süreci derken pozitif hukuka yazılı hukuka dayanıyorum. ILO ile başladı. Çoğu insan bunu kabul etmez. ILO sözleşmelerinin insan hakları sözleşmeleri olduğunu söylemez, insan hakları uzmanı meslektaşlarım. Ama sosyal haklar insan haklarıdır. Sadece sendikal haklar değil. Çalışma hakkı da adaletli ücret hakkı da, adil çalışma koşulları hakkı da, sosyal güvenlik hakkı da, sağlık hakkı da insan haklarıdır. Bütün insan hakları belgelerinde vardır bunlar. Şimdi hukuka girdi. Sözleşmeleri imzaladı devletler sonra onayladılar. İmzanın ötesinde onayladılar. Yasama uygun buldu bu yasayla, sonra da yürütme onayladı Resmi Gazetede yayınladı. Sonra da Anayasasına bunların iç hukuktaki yeri değeri nedir sorusunu yanıtladı. Çünkü çok tartışıyorduk. Yanıtladı ve biraz önce söylediğim; evet insan hakları alanında devletin özgür iradesiyle yasamanın ve yürütmenin iradesiyle insan hakları alanındaki uluslararası sözleşmelere üstünlük tanınmıştır. O alandaki egemenlik devir edilmiştir. Bunun adı budur.

Şimdi bunun bir başka örneği başka bağlamda Avrupa

Birliğinde var. Avrupa Birliğinde ulusalüstülük söz konusu. AB hukuk düzenin en önemli özelliklerinden birisi antlaşmalarda yer alan konularda Brüksel ne diyorsa Paris’de, Berlin de bütün üye devletler de aynı şey yapılacaktır. Ulusalüstülük budur. Ama insan haklarında bunu kendi iradenizle yapıyorsunuz. Orada üyelikle yapıyorsunuz. Demokrasi ile ilgili sendikasız-tanımladınız zaten-öyle bir demokrasi olamaz. Yani sendikanın, sendikal hakların yer almadığı bir demokrasi olamaz. O demokrasi belki biçimsel olarak klasik anlamda bir demokrasi olabilir ama sosyal demokrasi olmaz. Sosyal devletin demokrasisi olmaz. Buna özen göstermek lazım. “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin verdiği tazminat kararla-rından yola çıkarak işverenlerin bu kararlar karşısındaki tutumuyla ilgili olarak bir değerlendirme yaptıktan sonra iç hukukta bu konuda bir düzenleme yapmak gerekir mi?” denildi.

Evet, sözleşmeler ulusalüstü ama ne kadar değişiklik yapar-

sak yapalım, inanıyorum ki hazırladığınız taslakta, Başbakanlığa

Page 87: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

74

gönderdiğiniz taslakta sayın Genel Müdür, farkında olmadığınız aykırılıklar da vardır. Çünkü bizim saydığımızdan çok daha fazladır yasalarımızdaki aykırı kurallar. Neden? Denetim organlarının ka-rarlarına baktığınız zaman orada görürsünüz aykırılıkların neden aykırı olduğunu. Sözleşmelerin iç hukukta karşılık bulmamasını, ne yazık ki böyle bir hukuk devleti anlayışı içinde bu yönetsel siyasal, yönetsel, hukuksal kültür içinde-mevzuatçı ve yasacı diye niteliyo-rum ben bu hukuk kültürünü-sadece ulusal mevzuatına öncelik ve üstünlük tanıyan bir yaklaşımdır bu. Tanzimatlardan beri süre ge-len bir anlayıştır bu. Böyle bir anlayış varsa bu anlayış egemense ve bu anlayış ne yazık ki yargı organlarımızda da varsa, yani doğrudan doğruya bu sözleşmeleri hala uygulamıyorsa, hala yasal düzenleme yapılması gerekir; onayladık ama diyorlarsa kararların-da ne yazık ki evet o kuralları, ulusalüstü kararları iç hukuka taşıyan düzen-lemeler yapmak zorundayız. Bu gerçeği inkar etmiyorum.

Gülay ASLANTEPE : Sayın Zenginin şikâyet mekanizma-

sıyla ilgili bir sorusu vardı. Aslında şikayet mekanizmasını sen-dikalar hatta hepsine de söylüyoruz. Bütün sendikalar ve konfe-derasyonların hepsi biliyor. Aslında belki zaman zaman bunu bile size yansıttım. Mesela e-posta ile bize yakınma gelir. e-posta ile gelen yakınmayı şikayet mekanizmasına gönderemeyiz. Dolayısıyla sendikaları sürekli uyarırız, bize yazılı mektup şeklinde şikâyetlerin gelmesi konusunda. Artı, bir başka kopya da ben bütün sendika-larımıza verdim. Şûra’da aşağı-yukarı 1998’den beri görev yapıyo-rum ve bütün konfederasyonlarımıza, bütün sendikalarımıza bu kopyayı verdim. “Şikâyette zamanın kısalmasını istiyorsanız, yani aplikasyon komitesinin önüne şikâyetinizin daha kısa sürede inme-sini istiyorsanız şikâyetinizi doğrudan gelen müdür makamına gönderin” diye. Bunu biz aslında artık bilmeyen sendikamız kalmadı diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bizim kanalımız ile gelen şikayetler normal yasal prosedürden geçerek normal evrakın akması gereken kanaldan önce gider. Uzmanlar komitesine gider. Halbuki Genel Müdür’e yöneltilmiş olan şikayetler kabineden doğrudan uzmanlar komitesine gider. Yani sürenin kısaltılması acısından da böyle bir yöntem var ve ben bunu bütün konfederasyonlarımıza, bütün sendikalarımızla paylaştım.

Page 88: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

75

DISK’ ten bir arkadaşımızın bir şikayeti vardı. Aslında Türkiye ILO’ nun sosyal diyaloga çok önem verdiğini bildiği için ilk yıllarda aşağı yukarı bir altı yedi senelik dönemde, “işte sosyal diyalog mekanizmalarını da güçlendiriyoruz; Sosyal ortaklarımız yasa yapma konusunda beceriler de kazanıyor. Dolayısıyla onlar bir araya geliyorlar ve bir uzlaşma metnini hedefliyoruz” gerekçesini çok uzun süre ILO’ya söyledi. Fakat tabii ki, yani bu kadar uzun sürdüğü için bu süreç 15 yılı bulan bir süreç, bu ve 15 yılda bütün ortakların bir araya gelip de asgari bir metinde dahi anlaşamadık-ları bir noktada, tabi ki artık kamunun düzenleyici rolü gündeme geliyor. Çünkü sonuç olarak siz herhangi bir gelir yasası, gelir ver-gisi kanununda yahut ceza muhakemeleri kanununda yaptığınız değişiklikler de hiç te bu kadar uzun süreli bir sosyal diyalog meka-nizmaları aramıyorsunuz. Dolayısıyla, artık “sosyal ortaklar bir araya gelsin anlaşsınlar ve ondan sonra bir metin ortaya koyalım” yaklaşımı çok ta fazla inandırıcı olmuyor. İşte sözlerimde belki siz onu kaçırdınız. İşveren grubu temsilcisi kalktı ve bu kadar süre içersinde Türkiye hükümetinin inandırıcılığı kalmamıştır dedi. Bu gereksiz yere aldığımız bir eleştiri. Çünkü sonuçta ne yapmamız ge-rektiğini biz çok iyi biliyoruz. Yıllardır biliyoruz. Değerli akade-misyenlerimizin hocalarımızın açıkladıkları, uzmanlarımızın görüş-leri var. Uzmanlar komitesi görüşleri var Sendikal özgürlükler Komitesinin yorumları, açıklamaları var. Dolayısıyla, aslında ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz ama istiyoruz ki sosyal diyalog ortamıyla bunu gerçekleştirelim. Ve bunu gerçekleştirme şansımız da yok. Sonuçta, Üçlü Danışma Kurulu, bildiğim kadarıyla en az üç aydır bir araya gelemiyor. Dolayısıyla burada artık iş Kamunun gerçekten düzenleyici rolüne dayanıyor. Yani bir şekilde artık Kamunun bu yasaları bir an önce çıkarması gerekiyor. Bu kadar sallandığımız içindir ki Türkiye, Myanmar konumuna nere-deyse gelecek. Teknik destek, siz bunu yapamıyorsunuz biz bunu yapalım noktasına geldi. Türkiye’nin bunu yapabilecek kapasitesi de var aslında isterse iradesi de var.

Prof. Dr. Metin KUTAL : Gerçekten bu gibi toplantılardan

zaman zaman çok iyi sonuçlar alındığını ben hatırlıyorum. İnşallah bu toplantı da bunlardan birisi olur. Bunun çok basit bir şartı var.

Page 89: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

76

Yürütme ve Yasama organının bu çalıştayda elde edilen sonuçlara sıcak bakması ve bunu takip ederek sonuçlandırması. Çünkü yürütme erkini kullanan hükümetle yasama erkini kullanan TBMM bu konuda bir çalışma içine girmedikçe hiçbir sonuç almak mümkün değil. Bir başka arkadaşımız, değerli bir arkadaşım; “her sosyal içerikle yasanın üçlü danışma mekanizması içinde ele alındığı zikir ediliyor bu acaba bir zorunluluk mu?” 0diye değerli arkadaşım sordu. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda imzaladığı bir sözleşme var. ILO’ nun sözleşmesi. Fakat onu bir kenara bıraksak dahi 4857’nin 114. Maddesi bu konuda zannediyorum ki çok açıklayıcı. Çok önemli hiç şüphesiz. Bu 114 maddeye göre istişari mahiyette bir toplantıdır. Ama bu istişari mahiyette yapılan bir toplantıdan elde edilen sonucu bir hükümetin benimseyerek yasama organına bunu sevk etmesi ve bunu gerekçede zikir etmesi ILO çevrelerinde çok tasviple karşılanmakta. Çünkü ILO kurulduğu andan itibaren üçlü mekanizmaya göre kurulmuş. Bütün organları üçlü mekanizmaya göre çalışıyor. Dolayısıyla bunun manevi bir yönü-bağlayıcılığı diyemiyorum dilim varmıyor-ama böyle bir özelliği de var. Çok değerli bir başka arkadaşım son soru şu. Personel Reformunda. Elbette, zaten çok çeşitli olan kamuda çalışanları siz yeni bir çalışma türü, yeni bi kamu görevlisi olarak belirlerseniz reformu sonuçlandırmada o kadar sıkıntı çekersiniz. İşte Ali Kemal beyin bahsettiği sorun iki başlı idi. 1984 te üç başlı oldu dedi. Şimdi belki on başlı hale dönüşmüş. Onun için dikkat ederseniz personel reformunu, kamu personel reformunu yapmak gerçekten zor bir iştir. Ama Türkiye’nin birikimi bu zorluğu yenebilecek güçtedir ben buna inanıyorum. Ama böyle mütemadiyen 4/A, 4/B, 4/C, 399, Kapsam dışı personel vs. Diye bunların da ayrıntılarını sözleşmenin birinci cetveli ikinci cetveli filan derseniz, elbette ki bütün bunları böyle bir-Fransızların deyimiyle-“tapras yapıp”, bunların hepsini birden el silkelemek suretiyle bir kenara bırakıp, çağdaş Batı ülkelerindeki geçerli kamu personel düzenine uygun bir reform yapmak, herhalde Türkiye için çok hayırlı bir işler olacaktır.

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN : Şimdi doğrudan yöneltilmiş bir

soru yoktur. Fakat sorular insanın zihninde o kadar çok düşünce çağrıştırıyor ki bunları kendi görüşlerimizi aktarmaya kalkarsak,

Page 90: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

77

dediğiniz gibi burada birkaç ay kalmamız gerekecek. Ama bunları inşallah bu süreçler süresince konuşacağız. Dolayısıyla ben hepsine girmek istemiyorum, yalnız bir konuyu açmaya çalıştım yalnız açmadık. İnşallah Çalıştayda açacağız. Araç-değer ve amaç-değer olarak bahsettim. Toplu pazarlık sisteminden ya da grevden ya da endüstri ilişkilerinden. Şimdi bunu şunun için söylüyorum. “Sendika olursa şunlar şunlar olacak” demekle “şunları şunları yapmam için sendika olması gerekir” demek bambaşka bir şey. İki tane ayrı zihniyettir bu. Birisi tüme varır veya bir tanesi verilmiş hakların kullanılması veya birisi hakların oluşturularak düzenlenmesi bu çok önemli bir zihniyet. Bunu ümit ederim bir ara tartışma fırsatı bulabiliriz. Bizim toplumsal yapımızı çok dikkatle, bu noktada çok analız etmemiz lazım. Mesela hep gözden kaçırıyoruz.

Mesela Türkiye şehirleşmiş bir ülke bile değildir. Şehir-

leşmesini tamamlayamamış bir ülkenin sosyal, ekonomik ve çalışma hayatıyla olan şehirleşmişbir ülke arasındaki farkı gözden kaçıra-mazsınız. Elbette uluslararası çalışma teşkilatı sözleşmelerinde bunlara dikkat ederek asgari düzeyde tutuyor ama taleplere gelince işler değişebiliyor. Bir de o ülkenin kabul etmiş olduğu sözleşmeler de ülke içersindeki farklı kamuoylarından dolayı farklı şekilde değerlendirilip talep edilebiliyor veya farklı seviyelerde uygulaması istenebiliyor. Sosyal gelişme; zihniyet dünyasının da gelişmesi çok önemli bu noktada. Şimdi bizim, belki de yapılması gereken en önemli şeylerden birisi insanımızda bu örgütlenme, yani sendika tabiri bile esasında problem yaratan bir kavram. Hocam burada kusura bakmayın sendika Fransızca bir tabir. İngilizce olarak yani birliktir. Bir şeye örgüt derseniz insanlar başka türlü algılar, sendika derseniz başka türlü algılar. Aslında bu örgüt. Örgütlenme hakkı herkese verilmiş. Bir temel hak olarak zaten var. Peki bu temel hakkın falanca alanda kullanılıp kullanılmaması niye problem oluyor. Bizim bunu düşünmemiz lazım. Demek ki orada onun kullanıp, kullanılmaması aslında başka hesaplar ya da bir takım düşüncelerin sonucu olarak ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla biz bir anlamda yeniden kurgulamak durumundayız. Türk endüstri ilişkile-ri, benim kanaatime göre hukuk ekseninde endüstri ilişkileri, sosyal ve ekonomik endeksli endüstri ilişkilerine doğru hızla dönmektedir

Page 91: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

78

ve bu dönüşü de biz şu aralarda yaşıyoruz. Yeniden, çünkü yorumla-yıp yeniden kurallar üretmeye çalışıyoruz. Bu hukuk eksenli olmak-la ekonomik eksenli olmak arasında o kadar çok büyük fark var ki, işte birisi amaç-değerden araç-değere geçme meselesidir. Ama bunu şu anda açmak istemiyorum. Söz verdiğiniz için teşekkür ederim ama çok konu var. Avrupa Birliğini unutmayalım; bu milli egemen-lik konusunda çok önemli hocam teşekkür ediyorum.

Prof. Dr. Ender Ethem ATAY : Şimdi tabi Recai beyin

sorusunu en sona bırakarak birkaç kelam etmek istiyorum. Artık günümüzdeki egemenlik anlayışı devletin o ilk çıktığı ortaya çıktığı anlamdaki egemenlik anlayışını ile aynı kefeye koymak bir yanlışlık olur. Jean Bodin’in işte o söylediği mutlak dokunulmaz, devir edilmez, vazgeçilmez o sınırsız egemenlik anlayışı yok. Eğer dünya devletleri içerisinde saygın bir yer almak istiyorsanız egemenlik anlayışını hukuk ve insan haklarıyla sınırlandırmak zorundasınız. Bizim Anayasamız her ne kadar ihtilal anayasası olsa dahi bu espri içerisinde olur sapmalar çok fazla ama esprisi; demokratik olma yönünde bir seçimi var. Ha yöntemleri tartışılabilir. Birinci boyutu bu, İkinci bir hususun altını çizelim: İhtilal yapanların bile ilk deklarasyonlarına bakın ne diyorlar; “Biz milletler arası yüküm-lülüklerden kaynaklanan sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz”. İhtilal yapan her şeye muktedir olduğu söylenen bile oradaki uluslararası hukukun bu gücünün farkında. Eğer, siz demokratik bir ülkedeyseniz, hukukun üstünlüğünü kabul ettiy-seniz, bu çerçeve içersinde insan hakları ile ilgili bu düzenlemeleri tartışmak ta obesle iştigal oluyor. Birinci boyut bu. Bizim burada esas sorunumuz şu. Kamu görevlilerine bu hakkı, hürriyeti alırken bir takım diğer değerlerle bunları nasıl uzlaştırma haline getire-ceğiz. Bir kamu hizmetinin yeniden tanımlanması lazım. Kamu hizmetinin tanımı yapılırken kamu tarafından yürütülen faaliyetler-de istihdam edilen herkes kamu hizmeti gören kapsamı içersinde midir? Bu tartışılır bu çözümlenirse sorunun bir kısmı bitmiş gibi olacaktır. Dolayısıyla biz kamu hizmetinin günümüz şartları içersin-de özelleşme ve globalleşme ile birlikte tanımını yapmazsak bu çerçeve içersinde sağlıklı bir neticeye ulaşmamız biraz zor gibi görülüyor.

Page 92: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

79

İkinci husus; Kamu hizmetlerinin sürekliliği ve objektifliği ilkelerini bu süreç içerisinde nasıl muhafaza edeceğiz. Çünkü bu hak ve hürriyetin tanınmış olmasının sonucunda, bu kamu hizmetine ilişkin bu iki temel özellikle bunu uyumlu hale getirmezseniz o za-man nasıl uyumlu hale getireceğiz diye bir çalıştay düzenlemek zorunda kalırız. Burada onun da gündeme çözülmesi gereken hususlardan bir tanesi olduğu kanaatindeyim. Recai beyin sorusuna gelince kamu kudreti kullananların kudreti kendilerine verilme-sinde amaç, hep kamu yararıdır. Kamu yararının dışında ki kişisel amaçla bu kamu kudretini kullanamazsınız. Ancak Anayasamızın getirmiş olduğu sistem içerisinde kamu kudretini kullanmak husu-sunda yetkilendirilen kişinin yapmış olduğu hatadan dolayı zarar ortaya çıkmışsa, bu zarar devlet tarafından tazmin edilir. Burada da insani bir boyut var. Çünkü devletin ödeme kabiliyeti var. Mağdu-run bu anlamda zararının bir an önce tazmin edilmesi lazım. Bu işin arkasında ki anlayış bu. Ancak fiili işleyenin bu fiilin neticesine katlanması zorunluluğundan dolayı Anayasa diyor ki “devletin işlem ve eylemlerinden zarar doğmuş olması halinde devlete karşı dava açılır. Devletin rücu etme hakkı saklıdır”. Saklı olması hususu bu anlamda bu hakkı kullanacak makamlar için tanınmış olan bir takdir yetkisi değildir. Bağlı yetkidir fakat bu uygulamada bu yanlış uygulanmış idi. Yakın tarihte özellikle bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’nin tazminat ödemeye mahkûm edilmesinin neticesinde biz bunu tekrar açıkladık.

Devlet memurları Kanununun 13. maddesine bir fıkra ekle-

dik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde “zara-ra sebebiyet verene rücu edilir” demese de yine Anayasa’nın ve diğer sistem ve kurallar gereğince böyle olacaktı. Bunu tehdit edecek mahiyette Danıştay’ın çeşitli kararları vardı. Fakat yakın tarihte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zararı tazmin edilen kişinin, bu zararı sebebiyet veren kişiler hakkında, yani kamu görevlileri hak-kında “zararı onlardan devlet tazmin etsin” diye başvurusunu kabul etmeyen idarenin işlemini iptal etmiştir. Bunun anlamı nedir? Artık idare istihdam ettiği kamu görevlisinin bizzat kusurundan kaynak-lanan zararı ödeyecek fakat zarara sebebiyet verene de bundan taz-min ettirecek, rücuu ettirecektir.

Page 93: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

80

Doç. Dr. Hamza AL : Sayın Metin Kutal gibi duayenin beni yadırgaması beni üzer. Burada ki tüm konuşmacılar gibi hocam da çok doyurucu bilgiler verdi ama iddiam hala geçerli ve şu: Hocam ile değil yalnız. Şöyle bir sorunumuz var; İşçi ve işveren üzerine inşa edilen bir takım kavramların, insan hakları ile ilgili geliştirilen bir takım kavramların bugünkü sempozyumun konusu olan kamu görevlileri ki- biz ona Türkçe memurlar da diyebiliriz-Hiçbir eleştiri-ye tabi tutulmadan direk aktarılması bir sorundu. Şöyle bir sorun; yani örgütlü toplum, demokrasinin vazgeçilmez bir şeyi. Ama bunu memurlarla ilişkilendirilmek için ve bugün memur sendikacılığını tartışırken örgütlü toplumu temel bir sorun haline getirmek, işte misyonerlikten kastım buydu. Ya da işçi işveren ilişkilerini tartı-şsaydık bu kavramların hepsi geçerliydi. Ama biz batı içinde çok sorunlu olan memur sendikacılığını ya da kamu görevlileri sendika-cılığını konuşuyoruz. Burada ILO’ nun Türkiye ile ilgili işçi işveren sorunları tartışıldı. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, benim meselem buydu yani biraz da eleştirebilirdik. Sabah biraz aşırıya gitmiş olabilir. Hocam özellikle başta sizden özür dilerim yoksa benim en fazla yararlandığım sempozyumlardan birisi de buydu. Benim eleştirim bu kadar.

Oturum Başkanı : Değerli panelistlere çok kıymetli fikirleri

için katkıları için teşekkür ediyorum. Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki bu çalışma ortamı anladığım kadarıyla bir takım katkılar sağlayacak. Her şeyden önce son derece nitelikli tartışmaların olduğu yaklaşık 4 saatlik bir bilgilendirme oldu. Konunun her kesimi değişik boyutlarıyla meseleyi gördü ve bugünkü oturumun konusu olan Uluslararası boyut dışına da pek çıkmaksızın, iç uygula-malarımızı çok gündeme taşımaksızın, aslında yarına da ciddi bir iştahla başlamış olacağız. Değerli misafirlerimiz, değerli dinleyiciler. Montesquieu kanunlarının esprisine dair yazdığı kita-bında, kültüründen, geleneğinden, coğrafyasından, kaynaklanır ka-nunlar diyor Yasaların Ruhu kitabında. Hocalarımız bunu ifade ettiler. Modelleri bahsettiler. Elbette içinde yaşadığımız yaşadığımız bir ülke, içinde yaşadığımız bir kültürel düzen, içinde bir hukuk düzeni var. İçinde belli bir mazimiz var. Buna uygun ihtiyaçlarımıza uygun bir şeyler tasarlanacaktır. Ancak bu çalışmada bu Çalıştay’da

Page 94: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası

Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

81

gönlümüz her türlü fikrin bu konuya münhasır olmak üzere rahatlıkla ifade edilebilmesi ön koşuluyla başladı ve sizlerin de takdir edeceği gibi, umarım yönetimde bir adaletsizlik sergilememi-şimdir. Bütün fikirlere uygun zamanı vermeyi ve ifade edilmesine ortam yaratmaya çalıştık. Gönlümüz arzu ederdi ki diğer iki büyük konfederasyonumuzun teknik uzmanları olsun, yöneticileri olsun burada olsunlar, bizlere fikirlerini aktarsınlar. Konunun farklı bo-yutlarını da duysunlar ve hep birlikte bir şeyler yapmanın keyfini yaşayalım ama biz onlara kızmayız, küsmeyiz, bundan sonra ki çalışmalarımıza yine birlikte olma arzumuzu devam ettiririz. Bütün Memur Konfederasyonlarımızın yapacakları her düzeydeki bilimsel ve kamu personelinin önüne yeni ufuklar açacak çalışanlara Kuru-mum olarak her türlü katkıyı ve katılım sağlamaktan keyif duya-cağımı da ifade etmek isterim. Umarız ki bu çalışma Perşembe günü nihayetlendiği zaman, yani Türkiye de kamu personelin sendikal ve demokratik haklarına ilişkin toplu sözleşme grev konusu dışında, daha geniş bir yelpazede ciddi bir katkı hafızalarımıza yerleştirir ve bu da biz karar alıcılara yardımcı olmakta görevli olan şu ön sırada oturan; benim bazen siyasi memur bazen hükümet olarak tarif et-tiğim farklı ülkelere benzer değerlendiren insanların karar alıcı-larına da sağlıklı bir yol göstericilik görevini yerine getirmiş oluruz.

Page 95: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

83

İKİNCİ GÜN

PANEL

Prof.Dr. Mesut GÜLMEZ (TODAİE) Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı) Prof.Dr. Kadir ARICI (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr. Hasan TUNÇ (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr. Kâmil Ufuk BİLGİN (TODAİE Genel Müdür Yar.)

ÜLKEMİZDE KAMU GÖREVLİLERİNİN GREV VE TOPLU SÖZLEŞME HAKLARININ HUKUKİ BOYUTU VE UYGULAMALARI

Oturum Başkanı : Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ (Çalıştay Genel

Moderatörü) Çalıştay gruplarının süresinden çalarak bu sabah ikinci

oturumu yapmak üzere toplandık. Aynı zamanda çalıştay gruplarına ayrılan süreye de saygı göstermek istediğimizi göz önünde tutarak ve dolayısıyla bu oturumu süresinde bitirmeye çaba göstererek, arkadaşlarımla birlikte bu oturumu açıyorum.

Dün, kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev haklarının

uluslararası boyutu ile ilgili çok verimli ve doyurucu tartışmalar yaptığımızı düşünüyorum. Bugünkü konumuz, kamu görevlilerinin toplu ve grev haklarının ulusal boyutuyla ilgilidir. Bugün ulusal boyutu ve hukuki boyutu ele alacağız.

Programdaki sıraya göre ilk sözü Memur-Sen Genel Başkanı

Sayın Ahmet GÜNDOĞDU’ ya vermek istiyorum. Buyurun Sayın Genel Başkanım.

Page 96: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

84

Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı) : Değerli Başkan, değerli dostlar, hepinizi Çalıştayımızın ikinci

gününde saygıyla selamlıyorum. Dün, bence de çok verimli bir gün geçirdik. Zaman zaman

çalıştayın konusunu unuttuğumuz oldu, ben dostlara hatırlatarak söze başlamakta fayda görüyorum. Konumuz “Kamu Görevlerinin Sendikal ve Demokratik Hakları”. Eğer personel rejimi ya da memurların iş güvencesi konulu bir başka çalıştay düzenlenirse ona da hazırlık yapar, geliriz; konu bu, gündem bu. Bu gündemi konuş-mamız için çok sebebimiz var. Aplikasyon Komitesinde adı örgüt-lenmeye önem vermemiş ülkeler arasında bilinen, bu yergiyi hak etmeyen, örgütlülüğe sıcak bakmadığı kavramının kullanılmasını hak etmeyen tek ülke Türkiye’dir. Diğerlerinin haritada yerini bile bulmakta sıkıntı çekiyoruz.

Öbür taraftan demokratikleşme adımları o kadar hızlı atılıyor

ki, artık ezberler bozuluyor. Toplu sözleşmeden, grevden korkul-masın. Toplu sözleşme ve grev hakkı verildiğinde özelleştirmeler filan yoktu, bu haktan yararlanan işçilerin sayısı 1.300.000’di, bu-gün özelleştirmelerle 330.000’e kadar indi. Devletin adına hizmet gören memurunun güvenceli olması devlet için bir avantajdır. Önü-müzde bir fasıl var, 19. fasıl acil masada duran; “Türkiye’de sendikal haklar tam tesis edilmemiştir. Mevcut yasal çerçeve gerek kamu sektörü, gerek özel sektör, özellikle örgütlenme hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı bakımından Avrupa Birliği standartları ve ILO sözleşmeleriyle uyumlu değildir” diyor sosyal diyalog başlığında. Eşit fırsatlar başlığında “sendikal hakların Avrupa Birliği standart-ları ve ILO sözleşmelerine uygun şekilde tam olarak tesis edilmesine yönelik bir gelişme kaydedilmemiştir” diyor. Buna benzer serzeniş-leri, açıklamaları birçok yerde görmek mümkündür. Kaldı ki sözleş-melilik kavramının ne olduğu da Türkiye’de çok öne çıkmış değil. Sözleşmeli personel istihdam eden devletin bazı bakanları bile “sözleşmeliyi kadroya geçireceğim” demeye başladı; örneğin Milli Eğitim Bakanımız, eski Bakanımız da, yeni Bakanımızda; “niye siz aynı sınıftan mezun iki öğretmeni okula görevlendiriyorsunuz, kapasiteyi kazanmış, orada bir müdür yardımcısı lazım olduğunda

Page 97: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

85

bile “sınava girecek olanlar müracaat edebilir, sözleşmeliler hariç” diyorsunuz. İkinci sınıf istihdam biçimiyle kendi istihdam ettiğiniz statüyle eğitimi baştan niteliğini devre dışı bırakıyorsunuz? Bu sözleşmelilik başlıyorken stand-by anlaşmasının gereği miydi, başka gerekçeler mi vardı, devletin küçültülmesi adına atılmış adımlar mıydı? Çok detayına girmeye gerek duymuyorum, ama derslik açığı gibi ciddi bir sorunun olduğu gün ülkede, binlerce derslik yaparak her ay bu açığı giderdiğinizde, öğretmen açığını artırdığınız gerçe-ğiyle yüzleşiyorsanız. Bu öğretmenin de vekil, ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu olmasını; Bakanımızın ifade ettiği gibi önemsemek la-zımdır. Bunu tüme varım metoduyla bütün hizmet kollarına yansıt-makta fayda var.

Dünkü konuşmalarda gördük ki OECD ülkeleri ve Avrupa

Birliği ülkeleri ortalamasında yüzde 100 örgütlenme hakkı kabul edilmiş; burada hiç tereddüt yok. Toplu sözleşme hakkı yüzde 80 ülkelerde var, grev hakkı; tanımı yapılır, yapılmaması, alanı sınırla-malarıyla bu da yüzde 55’lerin altına düşmüyor. Yine bu araştırma-lara baktığımızda sendikalı olup da sendikasızlardan daha az ücret alan tek ülke de Türkiye. Sendikalı çalışanların sendikasızlardan fazla ücret aldığı ülkelerin oranlarına baktığımızda her geçen yıl oran azalmakla birlikte; Avustralya’da yüzde 12, Avusturya’da yüzde 15, Brezilya’da yüzde 34, Kanada, yüzde 8, Şili yüzde 16, Kıbrıs yüzde 14, Danimarka yüzde 16, Fransa yüzde 3, Almanya yüzde 4, İtalya yüzde 0, Japonya yüzde 26, Hollanda yüzde 0, Yeni Zelanda yüzde 10, Amerika yüzde 17, sıralama devam edip gidiyor.

Toplu sözleşme kapsamından, toplu sözleşmeden yararlanma

oranına baktığımızda grev-hakkı var, yok ya da sınırlı- eğitim, sağlık, polis, asker gibi alanlarda sınırlamalar var-ama toplu sözleşme kapsamındaki çalışanlara baktığımızda Belçika yüzde 100, Slovenya yüzde 100, Avusturya yüzde 98, İsveç yüzde 94, Finlandiya yüzde 90, Fransa yüzde 90, Danimarka yüzde 85, İspanya yüzde 81, Hollanda yüzde 78, Kıbrıs, Almanya, Portekiz, küçülerek gidiyor, en son Litvanya yüzde 10-15 arası şeklinde devam ediyor.

Anayasamızda demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkele-

riyle ilgili demokratik devlet, sosyal devlet, hukuk devleti kavram-

Page 98: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

86

ları vardır. Laikliğin Fransa’daki tanımıyla-bizde tanımı olmadığı için bazen dindarı döven sopa, bazen de kim ne işine geliyorsa ona dayanak gösterdiği bir kavrama dönüşüyor-ama oradaki emek, inanma ya da inanmama özgürlüğüyle baktığımızda, toplu sözleşme ve grev hakkını da kapsayan bir devlet niteliği olduğunu görüyoruz.

Memur-Sen olarak sendikacılığı salt ücrete indirgeyerek yapı-

yor değiliz. Sloganımızı üyemizin, ülkemizin ve insanlığın geleceğini dert edinerek sendikacılık yapmak olarak belirledik. Onun için ücret sendikacılığı, hizmet sendikacılığı, akademik sendikacılık gibi sendikacılığın kültürel, sosyal; duyarlı değerler boyutunu da kapsa-yan bir manada ele alıyoruz. Yani ne olursa olsun memura verilsin değil; Türkiye büyüsün, kalkınsın; büyüyen, kalkınan Türkiye’de hak ettiğimiz pay verilsin, ama mali haklardan önce kamu çalışan-larının saygınlığı gözetilsin.

Dün kutsal devlet, köle vatandaş, bugün garson devlet, iyi

insan. Ama garson devlet adına, garson hizmetlerinin yüklendiği kamu çalışanına görev verildiği zaman, kamu çalışanı sıkıntı yaşadığında, arkasında kimse kalmıyorsa, burada sosyal devlet kavramıyla ilgili de ciddi sıkıntılarımız var demektir. Bunun için Uluslararası Demokrasi Kongremizde bu ülkeyi ilgilendiren her konuyu masaya yatırarak bir kongre yaptık. Burada da üç oturumu çalışma hayatına, siyasetçilerimizi davet ederek siyasi partiler ne düşünüyor?” sendikacılarımızı davet ederek, akademisyenlerimizi davet ederek bunun teorisyenleri ne diyorlar?”. Gerçi akademisyen-lerimiz okullarda bize sivil toplumun önemini anlatıyor, ama bugün kamu çalışanlarının yüzde 57’si örgütlü, bunun en az olduğu alanlar da üniversiteler. Hocalarımız öğrettiğini yaşamakta mı sıkıntı çekiyor, yoksa Anayasalı ya da anayasal kurum kavramı içerisinde Anayasanın 130 ve 131. maddeleriyle, YÖK’e verilen olağanüstü; geçmiş dönemde krallarda, padişahlarda olmayan yetkilerle, oralar özgürlüğün, bilimin merkezi olmak yerine iri liselere döndürüldüğü için hocalarımız sıkıntı mı yaşıyor? Bununla ilgili de bir çalıştay düzenleyelim inşallah.

Amacımız üzüm yemek. Bu ülke artık çalışanına değer versin,

çalışanının hak ettiği statüye gelmesine öncülük etsin. Toplu

Page 99: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

87

görüşme süreci, inanın orada kötü niyetli kimse yok, Kamu İşveren Kurulu ya da sendikalar, hepsi bu ülkenin yetiştirdiği değerli insanlar, ama Yasanın sorunlu olması dolayısıyla öyle işlevsiz hale geliyor ki sıkıntı yaşıyoruz. Ülkenin en yetişkin insanları bir araya geliyoruz, masada sözler veriyoruz, ama bu sözler Uzlaştırma Kurulu’nun bir yaptırımı olmaması, bütün her şeyin Bakanlar Kurulu’nun uhdesinde olmasıyla paydaş olmamızı engelliyor. Rica eden, ricası iklime göre ya da kasada para varsa karşılık bulan, yoksa 54 Milyar TL kaynağın iş dünyasına kriz için aktarıldığı bir dönemde bile anında, “durun, kriz var” denilen. Vergi toplarken de öyle zaten; bir tüccar Limitet Şirketiyle, Anonim Şirketiyle işte 8 700 TL’ye kadar yıllık gelirinde yüzde 15, 22 000 TL’ye kadar yüzde 20 vergi veriyor. Ama şirket 100 Milyar geliri de olsa bunu gider göstererek hiç vergi vermemeyi sağlayabiliyor. Kamu çalışanı maaşından peşin vergi kesiliyor, suyu içmek için aldığında da zaten tüccar buna vergisini ekliyor.

Dolayısıyla, Türkiye büyüyor, 2002’den 2008’e yüzde 42

büyümüş, büyümeden pay yok. Ama küçülmeye gelince, duman çise gelince anında biz her halükârda anası ağlayan değil, bedel ödenecekse sonuna kadar ödemeye hazır olan, ama hava güneşlik olduğunda da milli gelirden hak ettiği payı alan, sosyal ve özlük hakları boyutuyla da paydaş olan bir çalışma hayatı istiyoruz; bu ülkenin kazancı olacak diye düşünüyorum.

Dün Mesut Hocamın ısrarla üzerinde durduğu, diğer hocala-

rımızın da eşlik ettiği toplu sözleşmenin dışında kalanlar; asker, polis, üst düzey yöneticiler; “askerin, polisin sendikal hakkını verme-mek, verilirse de tam sınırlamak, ülkede ödenen ödeneklerle, üst düzey yöneticilerde de toplu sözleşme olmaz, ama toplu görüşme olur” gibi kapılar aralandı. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılabilir. Bunlarla ilgili gerekli ortamlarda hükümet memurluğu, devlet me-murluğu gibi genel müdürlük ve yukarısı ya da daire başkanlığı, bir çalışma yapılarak iktidarların da elini güçlendirip; kendisinden önceki iktidarın atadığını görevden alamamakla geçen 10 yıl yerine; hangi iktidar geliyorsa adamıyla gelip, o iktidarın işi bittiğinde ge-nel müdürüyle, müsteşarıyla, başkanlarıyla birlikte gidişi sağlayan

Page 100: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

88

bir sistem var, artık korkan devletten kurtulmalıyız. Bugün Bolu sınırlarındayız, Bolu’da herhalde Kültür Müdürlüğünde çalışanın sayısı 100’ü geçmez, üçlü kararname. Niye? Seçtiğine güvenmiyor, Bakan yanlış yapar. Onun üzerine güvenmiyor, Başbakan yanlış ya-par, onun üzerine güvenmiyor, Cumhurbaşkanına bağlıyor, bunlar da olmazsa yargı devleti devreye giriyor, yargıçlar ya da başka kurumlar. Demokratik devlet, demokratikleşme, normalleşme, her kurumun kendi işini yaptığı, yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam karşılık bulduğu bir ülke olmayı hak ediyoruz.

Ben eğitimciyim, bugün bir katsayı sorunu yaşanıyor, anla-

makta zorluk çekiyorum. Açtığımız davaya, 1997’den 2010 yılına kadar varolan 1974’ten 1997’ye kadar olmayan, her öğrencinin çöze-bildiği soru oranının üniversiteye girebiliyorken Danıştay’ın verdiği kararı anlayamıyorum. Dün “Bu 2547 sayılı Yasaya göre YÖK’ün işidir” diyor, bugün “benim işimdir” diyor. Bu, yürütmenin yerini al-maktır. Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, üniversiteler neye yarayacak? O zaman hepsini feshedelim, yargıçlar devletini oluşturalım, yargıç-lar devletine bir de bürokratik oligarşiyi ekleyelim, çalışanlara da toplu görüşme hakkını da vermeyelim; böyle ülke kalkınmaz, Türkiye bunu hak etmiyor diye düşünüyorum.

Siyaset hakkı ile , toplu sözleşme hakkı arasında bir tezatlık

var; dün ifade etmiştim. “Biraz daha okuyup da işçi olsaydın” de-dirten mevzuattan kurtulmak lazım. Siyaseti 5 yılda bir sandığa git-me ya da 5 yılda bir gün adam yerine koyma değil, her gün denet-leyen boyutuyla hayata hâkim kılmak lazım. Genel başkanların ve-kil belirlediği ya da vatandaşın parti ya da genel başkan seçtiği de-mokrasiden kendi istediklerini seçtiği, seçtiklerini de denetlediği, hesaba çektiği bir yapıyı da tesis etmemizde fayda var diye düşü-nüyorum.

Peki, örgütlenmenin önündeki engellere girmiyorum. Sendi-

kalardan, sendikacıların eksikliğinden, siyasetten, kamu çalışanla-rından. Özelleştirmeyi de kapsayan bir 12 madde hazırlamıştım, ona girmiyorum. Bu Çalıştaya toplu sözleşme ve grev hakkını dillen-dirmek için değil, toplu sözleşme ve grev hakkını sonucu ne olursa olsun alacağımızı ifade etmek için geldik. Kararlılığımızı “bu yasa

Page 101: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

89

değişmediği takdirde 2010 yılında toplu görüşme masasına otur-mayacağız” diye deklare ettik. Kamu İşveren Kurulu, Devletimiz, Hükümetimiz, siyasetçiler “şu sendikalar olmazsa bu işi ne iyi yürütürüz” diyorlarsa, böyle diyen eskiden bakanlar olmuş. Memur-Sen iyi ki burada, Kamu-Sen’i, KESK’i de katılımı sağlayacak, çün-kü bir güven sorunu yaşanıyor. Güven sorunu nedir? Ne zaman bu hak dile getirilse “şu hakların tamamından vazgeçin konuşalım.” dendiği için bir kaygı var. Bunun anlaşılması lazım. İmza attığı halde gelmeme, “geliyorum” dediği halde gelmeme de elbette ki doğ-ru bir davranış değil, ama bütün bu kaygıları çalışma hayatının ta-raflarını, sendikaları devre dışı bırakıp tek başımıza değil, hep beraber oturup konuşmamız lazım, çünkü bu ülkenin sorunu. Sivil toplumu, çalışma hayatı, sendikaları bir olmayan bir ülkenin, nor-mal iklim yaşamasını beklemememiz lazım.

Burada bazı maddeleri paylaşıp tamamlayayım. Mevcut kamu personel sistemimiz ile toplu sözleşme ve grev

hakkı arasında doğrudan bir bağlantı kurulmasını istemiyoruz. Toplu sözleşme hakkının temel hak ve özgürlükler kapsamında olduğu tartışmasızdır. İnsan hakları boyutuyla da dün zaten çok güzel dile getirildi. Toplu Görüşme Tutanağı gereğince düzenlenen bu Çalıştayı; yani Toplu Görüşme Tutanağınca, kabul etmediğimiz şartlar vardı, 2,5 artı 2,5 gibi”, enflasyonu bile karşılamayan zamlar, ama bunu toplu sözleşme gündeme gelsin diye biz istedik, üç konfederasyon. “Bir günde olacak iş değil, çalıştay yapalım.” dendi. Bu iradeye önem verilmiş olmasını önemsiyorum.

Kamu görevlileriyle sendikalarının toplu sözleşme ve grev

hakkını fiilen kullanmalarıyla, iş güvencesi arasında bir bağlantı yok. Bunu konuşalım, ülkenin geldiği seviyede ne olacaksa verelim, bu verilmiş hakla kendimizi daha paydaş hissederek ülkenin bütün meselelerini de konuşmaya hazırız.

“Devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişi-

lerinin genel idare hususlarına göre yürütmekte yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür” hükmüyle, devlet ve idare

Page 102: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

90

organları tarafından yürütülecek kamu hizmetlerine yönelik yetki, görev ve sorumluluk noktasında memurlar ve diğer kamu görevli-leri, kapsamlı bir sınırlılık oluşturmuştur. Bu çerçevede gittikçe yaygın hale getirilmeye çalışılan taşeronlaşma veya hizmet alımı uygulamalarına da son verilmeli. Emeği kutsal bir değer olarak görürsek, emeğin özgürlüklere katkısını, özgürlüklerin emeğe yansı-masını; yani marifet, iltifat dengesiyle birlikte yürütmekte fayda var.

Avrupa Sosyal Şartının 5. ve 6. Maddesi, elbette üzerinde

durulabilir, ILO Maddeleri çok açık, net bir şekilde ortadadır. 19. fasıl, 2010 Toplu Görüşmeleri 4688 Sayılı Yasayı, başta

15. Madde olmak üzere birçok yönleriyle üzerinde çalışmamız lazım. Sendikal mücadelenin bir sonucu olarak hayata geçirilen “eşit işe eşit ücret” ilkesinin tam olarak hayata geçirilmesinin gerektiğine inanıyoruz. Aynı sınıftan mezun, aynı işi yapıyor, bakanlığı farklı bir hizmetli düşünün; Milli Eğitimde maaşı 1.120 TL, Savunma Bakanlığında 1.400 TL, bir başka bakanlıkta aynı büyüklükte odayı süpürüyor, ama işi aynı, ücreti aynı değil uzmanlar arasında farklı-lık, bürokrasi arasında, mühendisler arasında, bunlardan kurtul-mak lazım. Bu çerçevede 4/B, 4/C statüsünde, 399 ile 4924 Sayılı Kanun kapsamında istihdam uygulamalarına son verilerek, aynı hizmetin farklı unvanlarla ve farklı istihdam şekilleri altında yerine getirilmesi çelişkisi sona erdirilmeli.

Dün ifade etmiştim, bizim sendikamız BEM-BİR-SEN’ in

belediyelerde fiili olarak yürüttüğü sosyal denge sözleşmeleri bir taraftan devam ediyor

Sonuç olarak, Avrupa Sosyal Şartının 5. ve 6. Maddelerine ko-

yulan çekinceleri bir an önce kaldırmalıyız, Anayasanın 90. Mad-desi’ne işlerlik kazandırmalıyız. 4688 sayılı Yasayı yeniden ele alma-lıyız. Anayasamızın 51. Maddesiyle 53 ve 54. Maddeleri arasındaki çelişkiyi gidermeliyiz, Anayasanın 128. Maddesi’ni yeniden redakte etmeliyiz ve toplu sözleşmenin önündeki engelleri kaldırmalıyız.

Bu düşüncelerle Çalıştayın ülkemize, milletimize, özellikle

kamu görevlilerine ve sendikalarına daha çok refah, daha çok

Page 103: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

91

özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hak zemini oluşturacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Prof. Dr. Kadir ARICI (Gazi Üniversitesi) : Şimdi tekrardan, kamu görevlisi ve memur tanımı konusu;

yani biz bürokraside kamu çalışanları konusunda bir noktaya gelmeden bu problemi çözemeyiz. Çünkü beyler sendika hakkı, toplu sözleşme hakkı, grev hakkı işçi haklarıdır, insan hakkı olarak işçi hakkıdır, insan olan işçinin hakkıdır. Bunların tarihini yok sayarsanız olmaz.

İki; ILO çalışma hayatında belli standartları ortaya koymak

ve bunları dünyanın her yerine gönüllülük esasına dayalı olarak yaygınlaştırma amacıyla kurulmuş bir kuruluştur. Tripartizm dediğimiz üçlü işbirliği çok etkili olmuştur; yani devlet, işçi ve işveren işbirliğiyle bu standartlar dünyaya yayılmıştır. Dolayısıyla, memurlar tarihi unutmasınlar.

Şimdi onun için memurların grev ve toplu sözleşme hakkını

konuşurken, efendim, Sayın Başkan diyor ki; “Bunların iş güven-cesiyle bu işin hiçbir alakası yok.” Yani sizin hem iş güvenceniz olacak, hem greviniz olacak, hem lokavtınız olacak. Bakın, bu bir hayaldir, böyle bir şey olmaz.

Şimdi onun için ben diyorum ki; her kamu görevlisi kamu

çalışanıdır ama her kamu çalışanı kamu görevlisi ve memur değildir. Bir defa bu problematiği çözmemiz gerekir.

İki; toplu sözleşme hakkı ve grev hakkı bütünüyle işçilere

tanınmış haklardır. 87’yle ilgili dün dediler ki; (87’yi öne aldılar) iki konuşmacı da, “Efendim, 151’in önemi yok”. Hayır, bakın; 151’de ne diyor biliyor musunuz? “Örgütlenme hakkı ve toplu pazarlık hakkına ilişkin sözleşmenin ilgili hükümlerinin kamu görevlilerine uygulanması konusunda ortaya çıkan yorum güçlükleri sebebiyle biz bunu çıkardık.“ diyor, 151’i. Yani memur sendikaları konusunda

Page 104: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

92

birinci refaransımız 151’dir. Hiç 87’ye gitmeyin bir defa. 151 varken 87’ye gidilmez, öyle bir şey olmaz.

Toplu sözleşme otonomisi konusunda epey şey söylemek

isterim, ama zaman sınırlı. Yani siz memurlar kanun gibi kural koyma yetkisini istiyorsunuz. Toplu sözleşme hakkı demek “ben özlük haklarım konusunda, ücret ve sosyal haklarım konusunda grev hakkımı da kullanacağım ve kanun gibi kural koyma yetkisini istiyorum.” diyorsunuz.

Dolayısıyla, toplu sözleşmenin hukuki niteliğini ve hakkını

çok iyi biliyor isek bu noktada biz, biz işçi sendikalarına tanınmış olan bu hakkı memur sendikalarına mevcut mevzuatımız içerisinde hiçbir şekilde tanıyamayız. Çünkü toplu iş sözleşmesi hakkı statü hukukuyla bağdaşan bir hak değildir. Statü hukukunda memur belli bir statüye atanan kişidir, bu statü kanunla belirlenir ve siz ya kabul edersiniz ya etmezsiniz. Ben hem statü hukuku içinde olayım hem de statüyü yapanla pazarlık yapayım. Çünkü bu, akla zarar bir görüştür. Yani böyle bir hayal olmaz. Hem de bir şey daha söyleye-yim, bunu komisyonları da çalıştırsın diye söylüyorum. Memur sendikaları, ha biraz önce Başkan biz hocaları eleştirdi, ama hiç haklı değil. Niye biliyor musunuz? Çünkü işine gelen bilim adamı istiyor, doğruyu söyleyenin arkasında duran hiçbir sendika yok. Onlar istiyorlar ki, kendi gönüllerine uygun kim fetva verirse, onlar yanında olsun.

Bakın, ben dedim ki; “5 liraydı, sonra 10 liraya çıktı.“ bu sizi

sarı sendika durumuna düşürür. Senin üyenin aidatını devlet verecek ve sen sendikacı geçineceksin. Siz ya sendikayı bilmiyor-sunuz; yani burada garip bir iş var. Ve o zaman beni protesto ettiler. Bakın, ben bunu makale olarak da yazdım. Protesto ettiler. Dedim ki, “Bu, Anayasaya aykırıdır.” Ve bakın, Anayasa Mahkemesi çok güzel ve doğru bir karar verdi.

Eşitlik hakkından söz ediyorsunuz, sendika hürriyetinden söz

ediyorsunuz. Şimdi 10 lira için sendikaya üye olmak isteyen birçok adam var, çünkü devlet garson olursa kominin 10 liraya ihtiyacı olur. Arkadaşlar, bunlar tartışılsın diye söylüyorum.

Page 105: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

93

Şimdi toplu sözleşme ve grev hakkı, ha şunu söyleyeyim: İşçilere tanınan sendika hakkının muhtevasına, toplu sözleşme ve grev hakkı mündemiçtir, dâhildir ona. Yani Sendika hakkının toplu sözleşme ve grev haksız bir sendika hakkı düşünülemez. Çünkü inanın belgelerine bakarsanız sendika hakkı diye tarif yoktur, ora-daki tarif sendika hakkı da dâhil örgütlenme hakkıdır. Hiç kimse yanlış tercüme etmesin o metinleri. Yani mesele çalışanlara örgüt-lenme hakkının tanınmasıdır. Sendika hakkı örgütlenme hakkının özel bir türüdür, işçilere tanınmış olan bir örgütlenme hakkıdır. Türkiye bir garabetten başladı, 1947’den işverenler sendikası; bunu yabancılar duysa güler, çünkü İşveren Sendikası lafı dünyanın hiçbir yerinde yoktur. İşveren Derneği vardır, İşveren Birliği vardır, vesaire. Ama bizde böyle bir yanlış başladı.

Memurlar niye sendika istediler? Çünkü bakın, memur sendi-

kacılığının gelişimindeki temel şey şudur: İkinci Dünya Savaşından sonra bütün dünyada çok partili demokratik hayat çok aktif bir şekilde genişledi. Türkiye’de gerçek anlamda çok partili demokratik hayata bu tarihte geçti. O tarihe kadar memur, devletin birinci sınıf çalışanıydı, dolayısıyla böyle problemi yoktu. Ben hatırlıyorum, 60’lı yıllarda bile küçük kasabalarda kızlarını en küçük memura verme yarışı vardı, çünkü statüleri çok iyiydi. Ama çok partili siyasi ha-yatta maalesef memurlar öyle bir duruma geldi ki, hani derler ya bir söz var; iki analı sütten iki karılı da bitten ölmüş; yani memurlar iki arada, bir derede kaldı, memurların sahibi olmadı. Siyasi partiler iktidara kim kendilerini taşıyorsa birinci derecede onların menfaa-tini kollar hale geldiler. Ve dolayısıyla da memurlar gerçekten sahipsiz kaldı, çünkü işçiler toplu sözleşmeli, grevli sendika hakkını kullanarak 1963’ten sonra çok ciddi hak mücadelesi verdiler, büyük mücadele verdiler. Hatta siyasilerle çok iyi pazarlıklar yaparak, devletin zararı pahasına çok iyi haklar elde ettiler ve memurlar çok gerilerde kaldı. Onun içindir ki dikkat ederseniz 1970’ten sonra, 1971’den sonra işçi-memur ayrımı tartışmaları başladı. Niçin? Çünkü memurlar bu gerçeği gördüler. 65’ten sonraki bir memur sendika hareketi de 71’de bastırılınca memur sahipsiz kaldı.

Memurla polisi 2001 yılına kadar birbirine soktular. 95’te çok

saçma sapan bir Anayasa değişikliği oldu, çünkü “51. maddede

Page 106: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

94

sendika hakkı var; oraya niye memuru koymuyorsunuz ya da niye ‘çalışanlar´ lafını ilave etmiyorsunuz?” “Efendim, kurulmasına cevaz verilecek sendikalarla bilmem ne” deyip toplu sözleşme hak-kına ilişkin maddeye saçma sapan bir hüküm koydular. Ve dikkat edin, 2001 yılına kadar rahmetli Ecevit o zaman “Biz bu kanunu çıkaracağız, vesaire“ dedi, “siz“ dedi “Kapatma davası açmayın” diye genelge gönderdi. Niçin? Şu; şimdi Türk hukuk sistemini kimse görmemezlikten gelmesin, hükümetler de görmemezlikten gelmesin, sendika yöneticileri de görmemezlikten gelmesin. Türkiye’de bir hukuk sistemi var ve Türkiye hukuk devletidir beyler. Bu devlette kuvvetler ayrılığı vardır, yasama “çoğunluk bende” diye istediği kanunu çıkaramaz. İstediği kanunu çıkaramadığı için de Anayasa Mahkemesi’ni, şurayı, burayı suçlamasın kimse. Hukuk devletinde yasama Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dikkate almadan yasa koyamaz. Dolayısıyla, yürütme, yargının kararlarını dikkate alma-dan düzenleyici işlem yapamaz.

Bunu şunun için söylüyorum: Şimdi, şu andaki sistemimizde

eğer memurlar grev hakkı ve toplu sözleşme hakkı istiyorlar ise Anayasanın 53. , 54. ve 128. maddelerinin değişmesi lazım. Bu da bugünkü şartlarda mümkün olmaz.

Devleti yönetenlere de bir şey söylemek istiyorum, o da şu: 3

milyona yakın çalışanı sözleşmeli personel, geçici personel, kamu görevlisi, devletin bazı kurumları var ki, ne işçi, ne memur, ne kamu görevlisi, böyle bir garabet işler var. Şimdi bu böyle durduğu müddetçe ve siz bu insanlara sendika adı verilen bir hak tanırsanız, tabi ki birtakım beklentileri olacaktır. Onun için burada biz eğer bir çözüm istiyorsak, milletlerarası çalışma teşkilatının -içtihat deniyor, ama bence görüştür, bir tür içtihada benzer, içtihat benzeridir- o konuda; yani 151’le ilgili, 87’yle ilgili verdiği birtakım kararları var. Bunlarda kim var? Emniyet var, asker var, yüksek kamu görevlileri var. Yani kamu adına karar verme yetkisine sahip olanlar var. Bun-larla sınırlı bir memur tanımı yapmamız lazım, gerisini de işçi yap-mamız lazım. Yani hem böyle bugünkü gibi iş garantisi, hem de grev ve lokavt hakkı; bu Türkiye’yi meşgul etmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Page 107: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

95

Avrupa Birliği İş Hukuku dersi veriyorum; Dikkat edin. Avrupa Birliği’nin sendikacılıkla ilgili bir tane direktifi yoktur; Avrupa Birliği’nin sendika hürriyetine ilişkin hiçbir özel düzenle-mesi yoktur. Avrupa Birliği ülkeleri, aynen Türkiye gibi, tek tek ILO’ nun sözleşmelerini onaylamışlarsa ondan doğan yükümlü-lüklerini yerine getirirler; yani Avrupa Birliği için memurlara grev hakkının verilmemiş olması ne engeldir, ne de bilinmektedir, Çünkü Avrupa Birliği bize tokat vurdukça vuruyor ve biz aşağılandıkça aşağılanıyoruz. Ben size şunu söyleyeyim: Müzakere diyorsunuz ya, müzakereler 17 Aralık’ta bitti. Müzakere bundan sonra “Emret komutanım, iki ay sonra yapayım, iki yıl sonra yapayım” müzake-residir. 17 Aralık’ta bitti, biz müzakereyi bitirdik. Hele de 1996’da bu Gümrük Birliği’yle birlikte de nikâhsız evliliği yaptık. Avrupa Birliği’nin sınırları Hakkâri’ye kadar uzandı, bundan sonra Avrupa Birliğinin bizden alacak bir şeysi kalmadı. Bundan sonrası, biz nikâh cüzdanı istiyoruz, ona da dedik ki “Gönlün ne zaman olursa o zaman ver” diye imza attık; şimdilik hiç çırpınmaya gerek yok.

Şimdi son bir şey söyleyeyim: Bu Anayasa 90. madde

konusunda, Sayın Hocamın dünkü görüşlerine katılmıyorum, şunun için katılmıyorum; Bakın, Anayasa 90’ı iyi anlayın. Anayasa 90 şunu içerir: Anayasa 90’da aynı nitelikli bir kanundaki insan haklarına ilişkin bir kanundaki hükümle bizim kanunla onayladığımız insan haklarına dair sözleşmede bir farklılık olur ise hiyerarşik sistem içerisinde ki- bu en çok yargı bakımından çok önemli-milletlerarası sözleşme hükmüne öncelik verilir. Hüküm budur. Yani hiçbir milletlerarası hüküm Anayasanın üstünde olamaz bir.

İki; Avrupa ha ILO, dün dendi ki, “ILO milletler üstü bir

kuruluştur.” Hayır, milletlerarası bir kuruluştur, milletler üstü kuruluş değildir. Bunu da özellikle bilmemiz gerekiyor. Çünkü ILO 89’da niye sözleşmelerine yeni bir sözleşme yaptı Filadelfiya’ dan sonra? Onun sebebi şu: Liberalizm 80’den sonra milletin üzerine çullandı ve dendi ki; o çok uluslu şirketlerin önceliğindeki bu global güçler, “Biz bu kadar sözleşmeyle dünyada rekabet edemiyoruz. Bu sözleşmelerin sayısını azaltın kardeşim, yoksa biz ILO’yu yok edeceğiz.” ILO’ da maaşlarını bile vermediler biliyor musunuz, yani onu ekonomik sıkıntıya soktular. Dolayısıyla ILO da sözleşmeleri

Page 108: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

96

azalttı. Onu da özellikle vurgulamak istiyorum. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.

Şimdi, bir; biz burada hukuk düzeni içerisinde, Anayasayı

değiştirmemiz isteniyorsa; yani demokratik açılım içerisinde yapıla-bilecekse. İki, yapılan bu değişiklik çerçevesi içerisinde memur ve kamu görevlisinin dar anlamdaki -ILO toplantılarında da bu çok vurgulanıyor- dar anlama getirip yeniden belirlememiz lazım. Dün çok doğru bir şey söylendi, bu oturumdan önce konunun uzmanları, burada çok bildiğim hocalarımız, arkadaşlarımız da var. Kamu yö-netiminde memur kavramını yeniden tanımlama noktasında bir hükümet eğer bunda kararlıysa, memur sendikalarına benim öne-rim bunu hükümete götürün, 10 lira falan istemeyin hükümetten, d-eyin ki; “Kardeşim, bu memur sendikasını daraltın, gerisi işçi olsun.” Dolayısıyla bence demokratik açılım budur, en güzel açılım da budur. Dolayısıyla işçiler de doğru dürüst sendika kurar, ILO’ nun ilkeleri de vardır, doğru dürüst grev hakkı olur. Aksi takdirde biz bu problemi çözemeyiz. Daraltacağız, kalan memurlara da örgüt-lenme hakkını tanıyacağız ve onlara toplu görüşme hakkını tanı-yacağız. Çünkü 151 sayılı sözleşmede de var, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de bu var; toplu sözleşmeyi demiyor dikkat edin, diyor ki “Siz kendi özlük haklarıyla ilgili bu insanların görüşünü alın.”

Bakın; sendikalar bir taraftan birbirlerinin altını oyuyorlar,

bir taraftan da kendi aralarında dayanışmaları yok. Şimdi, siz şunu yapın: Avrupa Birliği’nden eğer örnek alıyorsanız işçi, işveren sendikaları bir araya gelin, bir konuda mutabakata varın. Bakın, Avrupa Birliği’nde sosyal diyalogda kaç tane direktif böyle çıkmıştır; onlar sözleşme yapmıştır üçlü işbirliği içerisinde sosyal diyalogda, bu toplumsal sözleşmeyi götürmüşlerdir, Birlik bunu direktif haline getirmiştir. Siz de bence konfederasyonlar bir araya gelin, deyin ki “Biz şu konuda görüş birliğine vardık.”

Şimdi bakın; birisi ILO’ya şikâyet ediyor, öteki buradan

direniyor, devleti yönetenler güç durumda kalıyor. Böyle değil, Türkiye de o zaman rezil oluyor. Kolombiya’yla biz aynı katagoriye giriyoruz. Kolombiya’nın olduğu ILO toplantısına katıldım, Kolom-

Page 109: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

97

biya diyor ki “Geçen sene 47 tane sendikacı öldürüldü, bu sene biz bu sayıyı 45’e düşürdük, başarılıyız” diyor ve bu ülkeye bakın, dikkat edin bunu diyen Kolombiya’ya İspanyol asıllı 20 tane ülke destek veriyor, Türkiye dakikasında köşeye sıkıştırılıyor Eğitim-Sen iş konusunda, 25’inde karar alındı, 2 Haziran’da Türkiye listeye girdi ve bakın; çok ilginçtir ve bize kim destek oldu biliyor musunuz? Küba’yla Pakistan. Başka, Allah’tan başka kimse yardımcımız olmadı. Ee şimdi böyle bir Türkiye’de siz ikide bir Avrupa’ya kendi ülkenizi şikâyet edeceksiniz ve üstelik de bu haklarda biz çok ciddi mesafe aldık beyler. Şu haklar öyle azımsanacak haklar değil.

Burada denildi ki “Şu kadar yıl beklendi.” ILO 30 yıl da bek-

ler. Niye bekler? Çünkü ILO’ nun zorlama gücü yok. Ne yapacak bana? Ceza mı yazacak? Yok, kardeşim ILO’ nun zorlama gücü. ILO’ nun manevi baskı gücü var. Bugün pek çok sözleşmeyi Kanada, Avustralya imzalamamıştır, çünkü Türkiye’de bir de sözleşme imza-lama hastalığı var. Biz nasıl böyle kıyafetimizi değiştirip kravat tak-tığımız zaman Avrupalı olduk zannediyoruz, biz bütün sözleşmeleri imzaladığımız zaman modern olacağız zannediyoruz. Beyler, şunu bilin: Bu uluslararası kuruluşlar, aynen Türkiye’deki siyaset gibi uluslararası siyasetin araçlarıdır. Türkiye Osmanlı’dır, Selçuklu’ dur, Atilla’dır. Avrupa’nın gözünde hâlâ böyledir ve Türkiye’ye karşı bu sözleşmeler inanın çok açık bir şekilde kullanılıyor. Onun için oralarda rezil olmak istemiyorsak bir; hangi sözleşmeyi imzalaya-cağımızı 40 defa düşünüp bir defa imzalayalım, ondan sonra da şunu bilelim: “Biz böyle anlıyoruz” değil, o kuruluş nasıl anlıyorsa öyle uygulamak zorundayız. Bakın, o kuruluş nasıl anlıyorsa öyle uygu-lamak zorundayız.

Prof. Dr. Hasan TUNÇ (Gazi Üniversitesi ) : Ben bir anayasa hukukçusuyum, o nedenle olayı biraz o

mecrada ele almaya, özellikle ilk konuşmadan itibaren başvurulan bu uluslararası sözleşmelerin bizim gerek Anayasa 90’ın son cümlesi çerçevesinde, gerekse genel anayasal düzenimiz içerisinde “yeri nedir, nasıl anlaşılmalıdır?” konusuna şöyle kısaca bir açıklık getir-meye çalışacağım.

Page 110: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

98

Malum, deriz ki anayasalar devleti kuran temel kanundur; yani bir devletin kuruluşunu, işleyişini, üstün organlarını, vesaire, sistemin gerek yapısal görünümünü, gerekse işleyişini düzenleyen temel kurallardır. Bu nedenle zaten bir hukuk devletinde normlar hiyerarşisi dediğimiz o kurallar sıralanması içersinde anayasalar pozitif hukukun en üstünde yer alırlar. Bu genel çerçeveyi belirle-yen; yani anayasanın yapımı konusundaki siyasi iktidarın yetkileri açısından konuyu ele aldığımızda bu siyasi iktidar kavramını biz iki başlık altında inceleriz, deriz ki; bir, kurucu iktidar vardır. İki, kurulmuş iktidar vardır.

Kurucu iktidar, Anayasayı yapan iktidardır. Asli veya tali

olarak ortaya çıkabilir. Yani yeni bir Anayasayı hiçbir hukuki sınır-lamaya tabi tutulmaksızın yapabilen iradeye malum asli kurucu ira-de, asli kurucu iradenin belirlediği usul ve şekil kurallarına sınır-lara uyarak değişiklik yapma iradesine de tali kurucu irade deriz. İşte, asli ve tali kurucu iradenin öngördüğü, düzenlediği metinleri, yani anayasayı uygulayan iradeye de kurulmuş irade deriz. Ku-rulmuş irade bu anlamda anayasal düzen içersinde kuvvetler ayrı-lığı prensibine paralel yasama, yürütme, yargı iradesi olarak karşı-mıza çıkar.

Bu genel girizgâh bilgisi içersinde Anayasamızda ki ulusla-

rarası sözleşmelerin, milletlerarası sözleşmelerin kabulü sistemine baktığımızda bizde karma sistem denilen bir yöntem uygulanmak-tadır. Şöyle ki: Bir milletlerarası sözleşme öncelikle yürütme tarafından şekillenir, teati edilir, ondan sonra yasama organı bunu bir uygun bulma kanunuyla kabul eder ve yine devletin başı sıfa-tıyla Cumhurbaşkanı imzalar, yürürlük kazanır, Resmi Gazete’de yayınlanarak işlerlik kazanır.

Şimdi bakın, bu çerçeve içersinde milletlerarası antlaşmalar

bir kurulmuş irade ürünüdür, kurucu irade ürünü değildir. Bir kere bu anayasal kabulle olayı ele almak ve bu anayasal kabulle yorumlarımızı dile getirmek mecburiyetimiz vardır.

Ben bir anayasa hukukçusuyum, bu çerçevede görmek

zorundayım.

Page 111: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

99

Şimdi bu pozitif bakış içersinde konuya yaklaştığımızda; işte “Anayasa 90’ını şu cümlesi ne anlam ifade ediyor?” sorusuna net bir cevap vermemiz gerekiyor ki, bazı yorumları veya sonuçları doğru ortaya koyabilelim.

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere

ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletle-rarası antlaşma hükümleri esas alınır” diyor. Hep söylendi, doğru-dur, konumuz itibarıyla. Gerek ILO sözleşmeleri, gerek Avrupa Sosyal Şartının Türkiye’nin çekince koymadığı hükümleri, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. madde kapsamındaki değerlendirmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin işte bu son birtakım belediyelerle ilgili verdiği kararlar, vesaireler, işte ILO’ nun o meşhur bahsedilen 87, 98, 151. sözleşmeleri acaba?.. Bu an-lamda doğrudur, insan haklarına ilişkindir, temel haklara ilişkindir, onu da kabul ettik. “Şu kapsamda; yani şu cümle içersinde o hukuk sistematiğinde yeri nedir? Yani bununla hangi hükümler çelişmesi, çatışması halinde buna üstünlük tanınacaktır, bunun bir sınırı var mıdır?” sorusu takdir edersiniz hemen karşımıza çıkan ilk soru olmalıdır.

Şimdi, burada biraz önce dedik ki, uluslararası sözleşmeler

kurulmuş iradenin ürünüdür ve anayasal düzende kurulmuş irade, kurucu iradenin ortaya koyduğu kuralları değiştiremez; yani kurul-muş iradenin kurucu iradeye müdahale hakkı bu yönde anayasal açıdan kabul edilemez. Dolayısıyla, bu kapsamda dahi olsa; yani insan haklarına ilişkin dahi olsa, “herhangi bir milletlerarası sözleşmenin Anayasa hükümleriyle çelişmesi halinde milletlerarası sözleşme hükümleri esas alınmalıdır” tarzında bir kabul bir kere bu anlamda, bu kapsamda takdir edersiniz ki mümkün olmamalıdır.

Anayasayla bu anlamda bir milletlerarası sözleşme hükmü

çelişirse hiçbir kamu organı, hiçbir yargı organı, kamu görevlisi Anayasayı pas geçerek, Anayasayı görmemezlikten gelerek doğru-dan milletlerarası sözleşme hükmünü uygulayamaz. Anayasadan bahsediyorum. Çünkü birazdan farklı bir yere geleceğim.

Page 112: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

100

Dolayısıyla, kanunsa tabi ki, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, gerek bu 4688 Sayılı Kamu Personeline İlişkin Sendika Kanunu, gerek Türk Ceza Kanunu, gerek bilmem ne kanunu gibi. Yasama tasarrufu olan; yani kurulmuş iradenin ürünü olan herhangi bir tasarrufla milletlerarası antlaşma çelişirse doğrudur, insan haklarına ilişkin olması kaydıyla o uygulanmak zorundadır; bunda bir sorunumuz yok. Ama bahsettiğim Anayasa! Anayasal düzen içerisinde bir hukuk devletinde siz Anayasa hükmünde açıkça yasaklayıcı bir düzenleme varsa, bir konu açıkça düzenlenmişse ona hangi şekilde olursa olsun aykırılık teşkil eden bir milletlerarası antlaşmayı iç hukukun malzemesi haline doğrudan getiremezsiniz veya bunu bir uygulama normu olarak kabul edemezsiniz. Supranasyonal Hukuk’un, Evrensel Hukuk’un kabul ettiği birtakım genel ilkeler vardır; ahde vefa gibi, hukuki istikrar gibi bunlar farklı şeylerdir, ama milletlerarası antlaşmalar açısından Anayasayla çatışma halinde Anayasa hükmü uygulanmak zorundadır. Bu bir genel kabulümüz.

Geliyoruz kendi sorunumuza. Şimdi, bir kere bu konuyla ilgili

olarak zannediyorum taraflar da bu işi çok iyi biliyorlar. Şöyle ki; bakın, elimde bir rapor var ve raporun özetini buraya aldım. Zannediyorum 2009 yılında bu Kamu İşveren Kurulu, Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen temsilcilerinden oluşan, özellikle kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkı konusunun uluslararası sözleşmeler, ulusal mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesine ilişkin bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon bir rapor hazırlamış.

Bakın, rapordaki ana başlıkları aynen okuyorum: 1) Anayasa 128. Maddesi’nin içeriğinin yeniden düzenlen-

mesi, hakları ve yükümlülükleri Kanunla düzenlenecek personel statülerinin belirlenmesi.

Biraz önce söylendi; memur statü hukukuna göre çalışan

kamu personelidir. Anayasa 128’de de bu açıkça ortaya konmuştur. Bu çerçeve içersinde bu statüyü göz ardı edebilmemiz mümkün değildir. Kendileri de zaten onu söylüyorlar.

2) Anayasanın 53 ve 54. Maddeler yeniden düzenlenmelidir.

Page 113: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

101

İşte, biraz önce söylediğim o ILO sözleşmelerinde, ben iş hukukçusu değilim, o ayrıntıya girmek istemem, beni de ilgilen-dirmez. Yok 151. sözleşme şöyle diyor, yok 87 böyle diyor, 98 böyle diyor, o da beni çok fazla ilgilendirmiyor. Ama Anayasanın 53 ve 54’ü toplu sözleşme ve grevden bahsetmiyor, kamu görevlileri için toplu görüşmeden bahsediyor. Malumunuz, toplu pazarlıkta eğer tarafların imzasıyla hüküm ve sonuç doğuruyorsa ve bir onay makamına ihtiyaç doğuyorsa toplu görüşmedir.

Şimdi, Avrupa Birliği ülkelerinde de - benim önümde bir sürü

örnekler var, teferruatlı bir konuşma hazırlamıştım. Fakat hepsi burada benden önceki konuşmacılar tarafından dile getirildiği için oraya değinmiyorum.- çoğunda genellikle toplu görüşme esası var ve daha çok Parlamentonun bir ikisinde hükümetin onayına tabi, bir tek yanlış hatırlamıyorsam İsveç’te bu konuda sınırsız bir yetki var. Orada da personelin durumu bizden çok farklı olduğunu iş hukukçu-ları zaten açıkça dile getiriyor.

Yine devam ediyor o Komisyon raporu; “657 sayılı Devlet Me-

murları Kanununun ilgili maddelerinde mutlaka değişikliğe gidil-mesi, yeni düzenlemeler yapılması gerekir” diyor. Yine devam edi-yor; “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun yeniden elden geçirilmesi ve mutlaka bu bakışla yeniden düzenlenmesi gere-kir” diyor. Yani bizim Anayasamızın şu an özellikle 53. maddesinin ve 54. maddesinin, 128. maddesinin bu şekilde kaldığı sürece bizim kamu görevlilerine herhangi bir şekilde toplu sözleşmeli, grev haklı bir sendikal sistem veya düzen öngörebilmemiz mümkün değildir. Bizim Anayasamız bunun önünü tamamen tıkamıştır. Farklı, dola-narak, yargı kararıyla; Yargıtay şöyle demiş, Danıştay böyle demiş, Avrupa İnsan Hakları şöyle demiş gibi oldubittilerle de çözebilme imkânımız olduğu kanaatinde şahsen değilim.

Peki, çözüm nedir? Çözüm bu anlamda her şeyden önce bir;

Anayasanın 53’ü, 54’ü, 128’i evleviyetle değişmek zorundadır. Yani bunu tali kurucu irade mevcut ihtiyaçlara göre düzenlemek, yeni bir düzenleme getirmek zorundadır. Mevcut kamu görevlisi standardın-da bu yapılabilir mi, ona da çok emin değilim. Almanya’da olduğu gibi statü hukukuna tabi olan ve olmayan kamu görevlileri gibi bir

Page 114: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

102

ayrıma gidilebilir. Yani benim şuna da içim elvermiyor, açık söyle-yeyim; Kamu görevlisinin anayasal ve yasal düzende sahip olduğu birtakım güvencelerden yoksun kılınması. Kadir Hocam biraz önce söyledi grevli, toplu sözleşmeli bir hak düzeninin de doğru olduğu kanaatinde değilim. Yani insanların bu anlamda sahip olduğu bir-takım garantileri elinden alarak, “Sana bu hakkı veriyorum” tarzı ne olduğu belli olmayan bir sürecin öngörülmesinin de, ben iş hukukçusu değilim, ama bir Anayasa hukukçusu olarak, bir kamu görevlisi olarak doğru olduğu kanaatinde değilim. Biraz önce Sayın Memur-Sen Başkanı bize de bir gönderme yaptı, “Hocalar kendi söylüyor, uygulamıyor”. O noktada ben de Kadir Hocamın dediğine katılıyorum. Biz bazı noktalardaki bu fikri çekincelerimizden dolayı herhalde bunların çok da sonuca gidebilme ihtimalinin olduğunu düşünmediğimiz için olsa gerek diye düşünüyorum. Onu da burada hemen bir cümleyle ifade etmiş olayım, çünkü benim de öyle bir özelliğim yok. Yani herhangi bir kamu sendikasına üyeliğim diye bir şey de söz konusu değil, onun için biraz da herhalde orada sorumluluk hissetmiş gibiyim.

Peki, bu değişiklikler nasıl yapılmalıdır? Mesela bakın, ben

kısmen bu konudaki çalışmaları da epeyce derleyerek bir değişiklik önerisi tarzında bir şeyler hazırlamaya çalıştım. Aklın yolu bir gerçi; mesela, hemen hemen her yerde de benzer şeyler var. Anayasanın 53. Maddesine şöyle bir düzenlemeyle konuyu çözmemiz mümkün veya 53. maddesindeki şu şekilde bir düzenlemeyle konuyu çözme-miz mümkün; “Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile idare, işçilerle işverenler karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Kamu görevlilerinin aylık ve ödenekleri ve diğer özlük hakları toplu sözleşmeyle belirlenir, toplu sözleşmenin nasıl yapılacağı ve diğer kamu görevlileriyle işçiler bakımından Kanunda ayrı ayrı düzenlenir”. şeklinde bir değişiklik yapılabilir. Tabi buna bağlı olarak gerek 4688 Sayılı Kanun’un ilgili maddeleri bu anlamda mutlaka, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bazı maddeleri değişmek zorundadır.

Grev hakkıyla ilgili olarak 54. Maddeyi -mevcudu okumu-

yorum zamandan tasarruf olsun diye- şu şekilde düzenlemek müm-

Page 115: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

103

kün zannediyorum: “Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçiler ve memurlar ve diğer kamu görevlileri grev hakkına sahiptir. İşçiler bakımından bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartlarıyla memurlar ve diğer kamu görevlilerinin grev hakkının kapsamı ve istisnaları Kanunla ayrı ayrı düzenlenir”.

Şimdi bakın, burada mesela ben çok tereddüt yaşıyorum, hâlâ

da yaşıyorum. Grev hakkını vereceksiniz, diyeceksiniz ki grev hakkı, toplu sözleşme hakkı sendikalaşma hakkının olmazsa olmazıdır. Doğrudur, gerçekten böyledir. Sendikal hakkı varsa grev ve toplu sözleşme olmak zorundadır. Grev ve toplu sözleşmenin olmadığı bir sendikal hak, lâf-ı güzaftır. Yani bunun hiçbir önemi de yoktur. Sa-dece örgütlenme tarzında bir dernek kurmaktan farklı bir şey de-ğildir diye düşünüyorum. Peki, bu varsa işverenin lokavt hakkı niye olmasın? Peki, memura bunu nasıl uygulayacağız? Hem statü huku-kundan bahsedeceksiniz, hem yasal birtakım garantilerden bahsede-ceksiniz. Bir sürü bu konuda kanun, kanun hükmünde kararname var, bunu nasıl çözeceğiz? Ve ben -iş hukukçusu değilim, tekrar edi-yorum.- bir Anayasa hukukçusu olarak dedim ki; burada grev hakkı zaten anayasal olarak memura uygulanmamalı, olamaz, zaten yani çok affedersiniz, saçma sapan bir şey olur. O zaman ne olur? Biraz uçuk bir yaklaşım olsun, grev hakkı olsun, toplu sözleşme hakkı olsun, yahu lokavt hakkı da olmasın ne yapalım devlet de, “hadi lan, seni gönderdim, başkasını alıyorum” affedersiniz diyemezsin.

Şimdi bakın; olay zaten kendi içersinde bir çelişkiyi, bir

sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, bunun bir kere öncelikle çözülme mecburiyeti var. Biraz önce vurguladım, belki işte o statüyle alakalı konu, hele bizim Kamu Personel Rejimimizde hep sayılıyor 4/A, 4/B, 4/C, 4/D, 4/E, bilmiyorum daha gider mi? Ne olduğu belli olmayan bir alay statüler var, bunları genel anlamda değerlendirdiğinizde zaten o insanlara kamu görevlisi demeniz mümkün değil. Geniş anlamda ceza hukuku açısından, vesaire diye-bilirsiniz ama statü hukuku açısından bunu böyle değerlendir-mek...çünkü kamu erkinin, kamu gücünün kullanımı söz konusu değil orada. O ayrıma gitmek belki bilemiyorum böyle bir çare olur mu diye düşünüyorum. Tabii bu da özellikle 657 sayılı Kanunda ve

Page 116: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

104

Türk Ceza Kanunu’nun, biliyorsunuz-özellikle sendikacı saygıdeğer dinleyiciler bunu çok iyi bilirler-o grev yasağı, bilmem neye aykırı davranmanın birtakım cezai müeyyideleri var. Bunlarla ilgili en son zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aleyhimize verdiği ka-rar, o konuyla ilgili bir durumdur. Bunlarla ilgili olarak da mutlaka bu Anayasa değişikliğine paralel yasal değişikliklere gidilme mec-buriyeti var.

Yine biraz önce söyledik, 128. 128’le memurlar ve diğer kamu

görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri konusunda çok büyük sıkıntı var, bu da çok büyük problem. Aylık ve ödenekleri ve diğer özlük haklarıysa toplu sözleş-meyle belirlenir. Adama kanunla her türlü ayrıcalığı vereceksin, ondan sonra diyeceksin ki, “Para konusunda sen otur devletle pa-zarlık yap, kamu işvereniyle pazarlık yap.” Ama kamu işvereni sana karışamasın. Bu, yani bilemiyorum, bunlar çözülmeden, en azından fikri düzeyde, bunlara çözüm üretmeden sonuca varmamız mümkün değil.

Prof. Dr. Kamil Ufuk BİLGİN (Gazi Üniversitesi) : Şimdi öncelikle ben bu çalıştayı 50. yıl vesilesiyle de olsa

düzenledikleri için Devlet Personel Başkanlığı’na teşekkür etmek istiyorum.

Evet, şimdi aslında benim sunuşumun bir slayt gösterisi

olacak. Bu slayt gösterisi sırasında ben size yorumlarımı anlataca-ğım, söyleyeceğim. Aslında dün de, bugün de adı geçen, ama ayrıntı-larını belki bir gözden geçirerek yorumlamakta fayda gördüğüm 4688 ve öncesini bir dile getirmek istiyorum. Bu çerçevede bazı görüşlerim ve yorumlarım da olacak.

Biliyoruz ki, öncelikle sendikal haklar dediğimizde biz şu dört

sendikal haktan bahsediyoruz; sendikayı kurmak, sendikaya üye olmak, toplu sözleşme yapmak ve grev yapmak.

Bu haklar bizde nasıl, statü hukuku dediğimize göre demek

ki bizde bunun bir mevzuat altyapısı var. Anayasal açıdan baktığı-mızda bunun 51. maddeyle sendika kurabilirlik, sendikaya üye

Page 117: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

105

olabilirlik, tabii Kanunla düzenlenilir demiş ama bir de 53. maddeyle “toplu görüşme yapabilir” şeklinde düzenleme olduğunu görüyoruz. Bunun, Anayasadaki amir hüküm “kanunla düzenlenir” dedikten sonra iki kanunu aklımıza gelmeli yasal durum itibarıyla; biri 657, diğeri de 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu. Mesut Hocamın matruşka diye küçültmeye çalıştığı Kanun. Aslında bence bir gelişme, önemli bir adım diye düşünüyorum.

657’de 22. Madde “sendika kurabilir, sendikaya üye olabilir

memurlar, kamu görevlileri” diyor, ama disiplin cezalarını işleyen 125. maddeyi memurluktan çıkarılmayı gerektiren fiil ve eylemler başlığı altındaki eylemlerden biri olarak “grev yapamaz” diyor. Me-mur grev yaparsa memurluktan çıkarılır, hem de bir daha memur-luğa alınmamak üzere.

Bu durum aslında statü hukukunun sınırlarını belirliyor.

Statü hukuku, tabii değiştirilemez statü değildir; yani Kadir Hoca-mız burada sözleriyle “statü hukukunun gereği budur, statü huku-kuna uyuyorsanız, kabul ediyorsanız girin, etmiyorsanız girmeyin” demeye getirdi. Tabii bu şartlarda böyle bu doğru, ama şunu bilmek lazım: Statü hukuku dediğimiz kuralları yine bizler koyuyoruz. Yani ister Avrupa Birliği istesin, ister ILO sözleşmeleriyle olsun, ister bir başka etkenle olsun, bu statüyü belirleyenler biziz. Anayasayı da biz belirliyoruz, kanunları da biz belirliyoruz. Biz belirliyorsak hakları da yükümlülükleri de yine ona göre, isteğimiz gibi belirleyebiliriz. Şimdiki durum böyle diye böyle gidecek anlamına gelmemeli.

Eğer 4688’e bakarsak, burada dört temel sendikal haktan

üçünün olduğunu görüyoruz; “sendika kurabilir, üye olabilir, toplu görüşme- sözleşme-benzeri-toplu görüşme yapabilir” diyor, ama grev yok. Grev yok. Grevle ilgili olarak yine 657’ye döndüğümüzde yasak var. Dolayısıyla, kamu görevlisi ülkemizde sendika kurabilir, sendikaya üye olabilir, toplu görüşme yapabilir.

Peki, bu durumu 4688’de geniş bir şekilde ele alan Kanunda

kapsamı nasıl? 657’den çok daha geniş bir kapsamı var. Genel katma bütçeleri, özel kurum bütçe ve idareler, il özel idareleri,

Page 118: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

106

belediyeler, KİT’ler, özel kanunla kurulan bankalar, bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kamu görevlileri; işçiler hariç. Bu kuruluşların sayısı tam 188 tane, ben bunları tek tek saydım. Tam 188 tane kamu kurulum ve kuruluşu var; Maliye Bakanlığı’nın o bütçelerine göre yaptığı ayrımdan çıkan sonuç bu.

Bu 188 kamu kurum ve kuruluşu içinde 23 tanesini

yasaklamış. Bunlara diyor ki; bu yasa, bu kurumlardakiler sendika konusundaki haklarına kısıtlama var. Neler bunlar? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Genel Sekreterliği’nde çalışan kamu görevlileri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nde çalışan kamu görevlileri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nde çalışan kamu görev-lileri, Yüksek Yargı Organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcı-lar ve bu meslekten sayılanlar yani Sayıştaycılar, müsteşar, başkan, genel müdür, daire başkanı ve yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri, merkez teşkilatı denetim birimi yönetici ve kurul başkanları, hukuk müşavirleri, bölge il ve ilçe üst amirleri, bunlara eşit veya daha üst düzeydekiler, şu dün de çok konuşulan 100 ve daha fazla kişinin çalıştığı işyerlerinin en üst amirleri ve yardımcıları.

Devam ediyor; belediye başkan ve yardımcıları, YÖK Başkan

ve üyeleri, denetleme kurulu başkan ve üyeleri, rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksek okul müdürü ve yardımcıları, mülki idare amirleri, 1.843 tane mülki idare amiri de bundan yasaklı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kamu görevlileri ki dün yine konuşuldu sivil kamu görevlileri özellikle burada sorumlu mu diye, MİT mensupları, merkezi denetleme elemanları, emniyet genel müdürlüğü personeli, kamudaki özel güvenlik personeli ve Ceza İnfaz Kurumu kamu görevlileri.

23 grup kamu görevlisi yasaklı. 188 kamu kurum ve kuruluşu

içinde 23 tanesi yasaklı. Bunların bir kısmı teşkilat olarak isim verdim, bir kısmı gruplandırılmış; yani personel gruplandırılması yapılmış. İnsan kaynakları yönetimi anlayışında şöyle bir gelişme var; kamu personel yönetiminden farklılık olarak ya da yeni bir anlayış olarak; siz çalışanları emek sarf ettikleri halde sırf kamu

Page 119: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

107

personeli diye onları çalışma haklarından mahrum bırakamazsınız. Onlar çalışıyorlar, emek veriyorlar, çalışma hakları, çalışmalarına ilişkin hakları olmalı. Bunlardan biri de sendikal haklar. İnsan ise-ler, çalışıyor iseler çalışmaya ilişkin hakları olmalı. Ha, bu haklar kamu hizmetinin gereği olarak kısıtlanabilir, sınırlandırılabilir ya da kamu hizmeti nedir, bu hizmeti verenler; yani memurlar, kamu görevlileri kimlerdir, tanımını yeniden yapabiliriz ya da yapılmalı ya da daha belirginleştirmeli, bunu kabul edebilirim. Nitekim 657’de de, 128. madde, Anayasada da memur tanımı, kamu görevlisi tanımı var. Ama bu tanımlar Türk Ceza Kanunundaki tanıma da bakar-sanız o kadar geniş tutuluyor ki bu genişlik nedeniyle biz bir müddet sonra “o da olsun, bu da olsun” demeye başlıyoruz, ama burada so-run çıkıyor. Bakın 23 grubu buradan hariç tutmuşuz, yasaklamışız.

Yasaya göre 11 hizmet kolu var denmişti. 11 hizmet kolu! Bu

kollar büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri diye başlıyor, eğitim, sağlık, yerel yönetim hizmetleri, basın yayın, iletişim hizmetleri, kültür ve sanat hizmetleri, bayındırlık, ulaştırma, tarım ve orman, enerji ve sanayi ve en son Diyanet Vakfı hizmetleri diye devam ediyor ve bitiyor.

Bu hizmetlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın en

son yayınladığı Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğine göre bir sendikalı üye sayısı nedir diye baktım, bunu en büyükten en küçüğe sıraladım. En çok sendikalı üye sayısının olduğu hizmet kolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri sınıfıdır; tam 838.651 kişi burada sendikalı. Sağlık ve Sosyal ikinci sırada, Büro, Bankacılık üçüncü sırada, Diyanet dördüncü sırada, neredeyse toplam personel kadar, devam ediyor, en son kültür ve Sanatta 15 000 kişi var.

Sendikalaşma oranı toplamda yüzde 57, geçmiş yıllara göre

ilerleme var, bir gelişme var ve bu sayı daha da artacak diye düşü-nüyorum, çünkü üniversite öğretim üyelerinin de aslında sendika-laşma istekleri var, ama şimdilik bu kadar.

Evet, Konfederasyonlar üye sayısı itibarıyla bakıldığında en

çok üye Memur-Sen’de, 376.355 üyesi var, Türkiye Kamu-Sen ikinci

Page 120: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

108

sırada, KESK üçüncü sırada. Diğer üyeler de Birleşik Kamu-İş diye devam ediyor.

Yasada, toplu görüşmeden bahsedildiğini söylemiştik. Toplu

görüşmede şu 11 konu ele alınmak durumunda; harcırahlarla başla-yıp aylık ve ücretler, zam ve tazminatlar, doğum, ölüm ve aile yardımları ve etkinlik ve verimlilik artırıcı diğer yardımlarla devam ediyor. Aslında bu 11 konu biraz bilimsel bir faaliyet alanına giriyor.

Toplu görüşme konusunda taraflar kimlerdir diye bakıyoruz,

iki taraf var haliyle. Kamu İşveren Kurulu ve yetkili sendikalar ve konfederasyondan oluşan bir taraf. Toplu görüşmede bu birinci taraf sekiz kişiden oluşuyor; Başbakanlık Müsteşarı ile başlıyor devlet bakanı başkanlığında toplanan bir kurul bu ve sekiz kişinin aynı sayısı ayrıca karşı tarafta da söz konusu; yani yetkili sendikalar, konfederasyonlar sayısı da sekiz kişi olmak zorunda.

Kanunlar sendika kurma ve sendika üyeliği konusunda

birtakım kurallar getirmiş. “Sendikalılar hizmet kolu esasına göre, Türkiye çapında faaliyet amacıyla bir hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur” diyor. “Bir hizmet kolunda birden fazla sendika kurulabilir, ama meslek veya işyerlerine göre sendika kurulamaz” deniyor. Sendikaya üye olabil-mek için aslında bir serbestlik var tabi kamu görevlisi olmak şartıyla. Sendikanın kabulü gerekiyor, üyelik başvurusu eğer 30 gün içinde reddedilmezse üyelik kabul edilmiş sayılıyor ve sendikalara sadece işyeri hizmet kolunda kurulu sendikaya üye olmak şartıyla üyelik söz konusu. Haklı bir sebep gösterilmeden üyelik kabul edilmezse 30 gün içinde dava açılabiliyor, birden çok sendikaya üye olunamıyor; böyle örnekler var. Birden çok sendikaya üyelik halinde sonraki üyelikler geçersiz sayılıyor.

Son slaydım, burada yasaklarla ilgili. “Sendikaya üyelik

konusunda memur sendika ve konfederasyonun yarınki işlevleri, Anayasadaki Cumhuriyetin niteliklerine, demokratik esaslara aykırı olamaz” diyor, “maddi yardım kabul edilemez“ diyor “ kamu makam-larından”, “siyasi partilerden maddi yardım alamaz, siyasi partilerin

Page 121: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

109

kuruluşu içinde yer alamaz, siyasi partilerin amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamaz“ve “ticaretle uğraşamaz” diyor.

Yasayı aslında dile getirirken, Yasadaki ayrıntıları dile geti-

rirken, dün de konuşuldu, katılmadığım bazı noktaları veyahut yo-rum yapmak istediğim bazı noktaları söyleyerek bitirmek istiyorum.

Şu “kamu görevlisi” kavramı ya da “memur” kavramı, genelde

“memur” diyoruz, aslında artık mevzuatlarda genellikle “kamu görevlisi” deme eğilimi var. “Kamu görevlisi” dendiğinde aklımıza kamu hizmeti geliyor. Kamu hizmetinin içerisinde kamu gücünü kullanan organlar, bu organlarda çalışanlar, kamu hizmetlerini yerine getirdikleri için sendikal haklar açısından bunlara kısıtlama getirilmeli. Polisler ve askerler dendi, özellikle isimleri verildi.

“Temel kamu hizmetleri nedir?” diye bir soru akla geliyor

burada. Temel kamu hizmetleri devleti devlet yapan olmazsa olmaz kamu hizmetleridir. Bunları biz altı grup halinde toplayabiliriz; adalet hizmetleri, güvenlik hizmetleri, savunma hizmetleri, diplo-masi, içişleri ve maliye. Altı güvenlik ve savunma dedik, altı tane temel kamu hizmeti var. Altı temel kamu hizmetinde çalışanlar ayrı. Bunlara belki direkt memur deyip, işte o statü hukuku deyip de statü hukukundakilere ayrı bir düzenleme yapalım dediğimiz grup bunlar olmalı. Bir de bunun dışında odacısı, çaycısı durumunda ya da fabrika ortamında çalışan dediğimiz türden kamu görevlileri var veyahut hizmetlerinde aksama, ulusal çapta bir sorun çıkarmayacak kamu görevlileri var, onları da ayrı tutmak lazım. Temel kamu hizmetlerinde çalışanlar için yasaklar, haklar farklı, diğer kamu görevlileri için farklı bir düzenleme getirilmeli. Bu konuda ülkemizde aynı kamu kuruluşunda, aynı odada aynı hizmette çalışan, aynı hizmeti verenler içindeki bu statü farklı, düzeltilmeli; bunu hep öteden beri söylüyoruz.

Bu söylediklerimiz içerisinde dün de söylendi, 4688 memur

hakları, kamu görevlileri hakları. Ama eninde sonunda çalışan hakları anlamında önemli bir aşama, bence bu aşamayı daha da geliştirerek iyileştirmek gerekir diye düşünüyorum.

Page 122: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

110

Gülay ASLANTEPE (ILO Türkiye Direktörü) : 151 sayılı Sözleşme başat olan 87 sayılı Sözleşmenin üye

ülkeler tarafından uygulanmasında sorun yarattığı için 151 kamu erki kullananlar açısından açıklık getirmiştir. Yani Uzmanlar Komi-tesi raporları, pek çok rapor bunun böyle olduğunu zaten vurgulu-yor. Yani kamu görevlilerinin de sendikal hakları 87 ile aslında düzenlenmiş, 151 sayılı Sözleşme sadece kamu erki kullananlara ilişkin bir düzenleme içeriyor; bu konuya bir açıklık getirmek istedim, çünkü bunu destekleyen pek çok rapor ve uygulama var ve ülkelerin uygulamaları da bu doğrultudadır.

Katılımcı : Uluslararası sözleşmelerin yasalara aykırılık ne-

deniyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınamayacağı noktasında buna da atıf yapıyor.

Katılımcı : Yargıtay kararı gibi böyle sözde şeylerle bunların

olmayacağına dair bir şey söylediniz. Yargı aslında bir denetleme organı, dolayısıyla bunun ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum.

Bir diğer sorum da Sayın Arıcı’ ya: Bugünkü sendikaları

kendisi beğenmiyor. Demokrasilerin, katılımcı demokrasinin vaz-geçilmez unsurlarından biri de kuşkusuz sivil toplum örgütleri ve sendikalardır. Madem beğenmiyorsunuz bir sendika kurmayı düşü-nüyor musunuz?

Katılımcı : Ben dünya insanlık ailesinin bir ferdiyim, Türkiye

Cumhuriyetinin vatandaşıyım, Milli Eğitim Bakanlığının çalışanı-yım, Memur-Sen’in de Hukuk Müşaviriyim. Özellikle bu dört cüm-eyi kullandım. Çünkü burada tartışılan nokta bir zafiyete doğru gi-diyor gibi gözüküyor. Gerek Sayın Arıcı’nın, gerekse Sayın Tunç’un beyanlarında hem kaotik, hem de kaos boyutuyla bazı çerçeveler var, onlara özellikle değinmek istiyorum.

Sayın Arıcı konuşurken bir çerçeve çizdi, dedi ki; -biraz yargıç devlet riskini içeren bir beyandı aslında bu- yasama organı yasama faaliyeti yaparken Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararını dikkate almak zorundadır.

Page 123: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

111

O Anayasanın kendi içinde yok. Önce bu çerçevenin düzeltil-mesi gerekiyor. Anayasada böyle bir buyruk yok. Gerçi Sayın Tunç buna değinecektir tahmin ediyorum.

Bir başka çerçeve de şu; Gelişen dünya içerisinde ortaya çıkan temel bir esin var, temel bir fikir var. Devletler vatandaşlarını yönetir ama insanları uluslar yönetir. Yani egemenlik erki vatandaşlar üzerinde odaklanmış bir yapıdır, ama insansa özne o zaman artık, sizin deyiminizle, ulusal üstü bir zihniyetin, ulusal üstü bir düzenleme anlayışına hâkim olması gerekir.

Bu noktada Sayın Tunç’a da bir hatırlatma yapmak

istiyorum. Dedi ki; “Uluslararası sözleşmeler Anayasa boyutuyla eğer aykırılık çelişiyorsa Anayasa hükümlerinin üstüne çıkarıla-maz“. Şimdi bizim Anayasamızın farklı bir niteliği var. Çok ka-zuistik yöntemle hazırlanmış bir Anayasa. Burada ilginç bir sapta-ma yapmak zorundayız. Biz ifade alma, gözaltına alma, tutuklama yöntemlerine dair metinlere baktığımızda Anayasa metninin bir tebliğ, bir tüzük gibi düzenlendiğini görüyoruz. Yani yasa koyucu düzenleyici iradeye hareket alanı bırakmamış, hatta Anayasa koyu-cu yasa koyucuya irade alanı bırakmamış. Eğer Anayasada ve uluslararası sözleşmeler arasında böyle bir boyut kurduğunuzda bu sefer anayasalar uluslararası yükümlülükleri bertaraf etmenin me-tin merkezi haline gelecektir ve o yüzden bu yorumu biraz sakıncalı buldum. Yani siz Anayasayı değiştirerek; bu çerçevede kurtulma hakkı elde edeceksiniz.

Ben bu çerçevede iki temel soru soracağım Sayın Arıcı’ya ve

Sayın Tunç’a: Çizdiğiniz çerçeve içerisinde Anayasada memur ve ka-mu görevlisinin tanımının olmadığı, kamu hizmetinin tanımlanma-dığı, Anayasanın içerisinde demokratik devlet, laik devlet, sosyal hukuk devleti gibi ifadeler olmasına rağmen bunların tanımlarının bulunmadığı dikkate alındığında bunu kim, hangi güçle ve hangi içe-rikle tanımlama yetkisine sahiptir? Siz kendinizde bu yetkiyi görür-ken mevcut memur sendikalarının ve konfederasyonlarının bu şekil-de bir tanım üretmesine niye karşı çıkıyorsunuz? birinci sorum bu.

Page 124: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

112

Sayın Tunç’a sorumsa şu: Anayasalar uluslararası sözleşme-lerin iç hukukta kabulüne ilişkin egemenlik alan mercii midir, yoksa anayasalar ulusal üstü düzenlemelerin iç hukukta varlığını pekişti-ren temel norm alanı mıdır?

Bu çelişkileri giderme ihtiyacı hissediyorum, saygılar sunu-

yorum. Şahin ALİŞEN : Kadir Hocama soru sormak istiyorum. Dün

Mesut Gülmez Hocamız temel hizmetler, temel hizmetlerin olduğu hizmet kollarından grev kapsamının geniş tutulabileceğini söyle-mişti. Dolayısıyla, layüsel bir grev hakkı yok, yani getirilmiyor. Diğer yandan grev; kamu düzeni, genel sağlık ve güvenlik esas alınarak Bakanlar Kurulu tarafından ertelenebiliyor. Yani böyle bir mekanizma, müessesel sistemler de var. Grev ve lokavt deyince bir korku üretmenin de ben pratik bir faydası olmadığını düşünüyorum.

Kadir Hocama şöyle bir soru sormak istiyorum: Statü hukuku

olmadığı halde 274 ve 275 sayılı yasaların çıktığı 1963’ten bu yana kamu toplu sözleşmeleri nedeniyle, grev uygulamaları nedeniyle kamudan atılan işçi sayısı nedir, uygulanan lokavt sayısı nedir?

Günay KAYA : Memur-Sen’e bağlı Tarım Orman Çalışanları

Birliği Sendikası’nın Genel Başkanıyım. Sayın Hocam, bugün hakikaten şok bir panelle karşı karşı-

yayız. En azından ben hasbelkader bir TODAİE mezunu, kamu yönetimi okumuş bir insan olarak temel hak ve özgürlükleri çok farklı alanda okumuştuk. Ama saygın bir üniversitemizin saygın bir fakültesinin saygın bir dekanı, Sayın Dekanı aynen şöyle söyledi eğer kaçırmadıysam: “Sendika hakkı, toplu görüşme hakkı, grev ve lokavt hakkı sadece insan olan işçinin hakkıdır.”

Değerli Hocam; toplum yaşamı, ekonomik yaşam, dinamik bir

süreç devamlı gelişme kaydediyor. Siz 1900’lü yılların, 1950’li yılların ekonomik standartlarıyla ya da toplumsal standartlarıyla bugün norm belirlerseniz, gücünüz de varsa belirlerseniz işte, bunun

Page 125: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

113

hukuk devletiyle, sosyal devlet ilkeleriyle 2010 yılının Türkiye ve dünya gerçekliliğiyle ne kadar örtüşeceği açıkça ortada.

Dolayısıyla, işte dünden beri konuşuluyor. ILO normları 87,

98, 151 sayılı sözleşmelerle Batılı ülkelerin ya da uluslararası alan-da norm olarak belirlenen çalışma hayatına dönük normların. Zaten kanaati şahsiyem o ki, bu Çalıştay’da iç hukukumuzda sıkıntılar var. Biz acaba 2010 yılının Türkiye ve dünya gerçekliliği bağlamında bu hakların verilmemesini halen Türkiye gerçekliliği ya da dünya gerçekliliğiyle örtüştürüyor muyuz? “bu haklar verilmesin, aman Türkiye korumacı olmalı, mutlaka yıkılır, şöyle olur, böyle olur” sen-dika hakkı için de bu böyle deniyordu. 4688 sayılı Yasayla sendika verildi ama kamu düzeni açısından ya da memurlar açısından bir sıkıntı olmadı. Türkiye bence hem temel hak ve özgürlük alanında, hem de çalışma hayatı açısından geriye gitmedi, ileriye gitti.

Şimdi, bu bir adım ilerlemiş arabayı biz tekrar 10 adım geri

mi götürmeliyiz ya da 15 adım ileriye taşıyıp dünyayla rekabet etmeli miyiz? Birinci sorum bu.

İkinci sorum da; egemenlik artık millete değil, halklara değil

egemenlik insana atfedilirken halen kamu otoritesine egemenlik atfetmenin çağdaş dünyayla ilintisi nedir? Sayın Arıcı Hocamdan bunu istiyorum.

En son sorum da Değerli Hocam şu; 50’li yıllarda bizim

milletimizin konuk severliği bir temel özelliğidir. Eve gelen misafire evin çocuğu “hoş geldin” diyemezdi. O ahlaken doğru kabul edilmez-di. Ama Sayın Arıcı Hocam, bugün bizim eve teşrif ederse benim küçük oğlum sizin elinizden öpecek, “hoş geldin” diyecek, halinizi hatırınızı soracak ve sizinle bir iletişim kuracak. Bu bence çok iyi bir şey, ben belki bizim eve gelen misafirlere “hoş geldin” diyemedim ama benim oğlum bizim eve gelen bütün misafirlere “hoş geldin” der, çok da güzel iletişim kurar. Biz memurlarla devlet arasındaki bu statü hukukunu örülmez duvarlarla güçlendirecek miyiz, yoksa çağdaş dünyayla barışıp milletle devletin karışmasında kamu görevlilerini bir aracı olarak kullanacak mıyız?

Page 126: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

114

Halil İbrahim KÜTÜK (Ulaştırma Çalışanları Memur Sendi-kası Genel Başkanı) :

Sayın Arıcı Hocama yönelteceğim sorumu sonunda.

Sayın Hocam, 87, 98 ve ILO sözleşmelerine dayanak gösteri-len Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. Maddesine dayanarak, memurun iş bırakma ve grev eylemleri de mevcut ulusal yargımız memura ceza verilemeyeceğine dair kesin mahkeme kararları vardır. Belediyelerde yapılan toplu sözleşme, bunlar için açılan iptal davaları da sendikalarımız lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Türkiye, sendikaların açtığı davalarda son altı davayı da kaybederek tazminatlara hükmedilmektedir. Bu durum sendikaların grev hak-kının mevcut düzenlemeler olmasa dahi iç hukukta var olduğunu kabul etme zorunluluğumuzu getirmektedir. Son 20 yıldır hükü-metler, işveren sendikaları ve işverenler “çalışan mı olsun? Kamu görevlisi mi yapalım? İşçi-memur birleştirelim” gibi sözden öteye gitmeyen bazı taahhütleri vardır. Bu durumda hükümetler ve işveren sürekli karşı karşıya geldiği çalışanlarıyla orta sahada top çevirmektedir. Ancak, atılmış uluslararası sözleşmeler her ne kadar kabul etmese de akademisyenlerimiz, işverenimiz, hükümetler, sürekli çalışanlar tarafından gol yemektedir. Pekâlâ, bunu düzenle-me iç hukukta mümkün değil midir? Şu ana kadarki verilmiş olan Anayasa ve iç hukuktaki diğer düzenlemeler, 4688’de düzenleme yapılmak yerine mevcudu koruyalım, ne kadar gelişime ve memura açılıma açıktır?

Bu süreçte 10 ve 5 TL’lik denge tazminatı pardon, toplu

görüşme primi olarak adı altında son dönemde verilen ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği bir miktardı. Ülkemizde örgütlü memur için mücadele veren memurlar yaptığı her türlü eylem Avrupa Bir-liği İnsan Hakları Sözleşmesi ve memurlar adına aldığı her türlü haktan akademisyenlerimiz, milletvekillerimiz, işverenimiz, hepsi de faydalanmaktadır. Mevcut iş hukuku düzenlemesi durumunda bundan sadece toplu sözleşme yapabilecek memurlar faydalanabile-cektir.

Biz acaba örgütlülüğe inanmayan statükocular işverenler için

de mi sendikacılık yapıyoruz?

Page 127: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

115

Mürsel TURBAY (Belediye ve Özel İdare Çalışanları Sendi-kası Genel Başkanı) :

Özellikle uluslararası sözleşmeleri es geçmesinden üzüntü

duyduğumu belirtmek istiyorum bir. İkincisi; yanlış anlamadıysam ILO sözleşmelerinin gönüllülük esasına dayalı olduğunu söyledi. Peki, burada Hocama bir soru sormak istiyorum. Mademki gönüllülük esasına dayalı; bizim Türkiye’de şu anda 400 belediyede fiili olarak yapmış olduğumuz sosyal denge sözleşmeleri var. Bu sosyal denge sözleşmeleri de ILO’nun Uzmanlar Kurulu’ndan çıktı ve bizim yasal yönden bunu yapabileceğimize dair kararı da vardır. Bundan zannediyorum sizin de bilginiz var.

Şimdi burada sormak istiyorum, iç hukukta bürokratik

birtakım engeller var. Bu engellerin çoğu da yasalardan değil. Ancak sadece Sayıştay engeli var. O da yaklaşık yüzde 5 gibi belediyelerde zaman zaman zimmetle karşı karşıya kalıyoruz. Şimdi, özellikle burada belirtmek istediğim sizin belediye başkanı rıza gösteriyor, çalışanlar rıza gösteriyor, sendika her ikisi arasında bir köprü görevi görüyor. Yani bir diyalog içerisinde, karşılıklı anlayış içerisinde, herhangi bir eyleme girmeden, hiç kimse kimseyi kırmadan sadece üretime katkı sağlamak, verimliliği artırmak, huzuru, barışı sağla-mak için böyle bir sözleşme yapıyoruz. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi arzu ediyorum.

Diğer bir sorum Hasan Bey’e. Bildiğiniz gibi uluslararası

sözleşmeler usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası temel hak ve özgürlüklere ilişkin anlaşmalar kanun hükmündedir. Yani uluslararası sözleşmeleri bazı devletler kanun hükmünde almıştır, bazı devletler de anayasa hükmünde almıştır. Bizimki gördüğüm kadarıyla kanun hükmündedir. Şimdi kanun hükmünde ise 146/B ile bizim yaptığımız sosyal denge sözleşmeleri 1994 yılında Sayıştay’ın almış olduğu Genel Kurul kararıyla devlet memurlarına Bakanlar Kurulu’nun vereceği ücretin dışında herhangi bir ücret verilemeyeceği; yani Türkiye’de sanki 1994 yılından bugüne kadar hiçbir şey gelişmemiş. Avrupa Birliği ilerleme raporları, uyum yasaları vesaire uluslararası sözleşmelerin eklenen yenileri eklen-

Page 128: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

116

memiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu konuyla ilgili düşüncele-rinizi almak istiyorum.

Prof. Dr. Metin KUTAL : Efendim, bu sabahki panelde de çok

değerli görüşleri arkadaşlarımızdan, meslektaşlarımızdan dinledik, ben şahsen çok istifade ettim. Fakat zannediyorum ki panelde tartışmalara en fazla yol açan görüşleri değerli meslektaşım Kadir Arıcı ortaya koydu, kendisine ayrıca teşekkür ediyorum. Bazı görüşlerden dolayı da zannediyorum ki kendisinin bazı açıklamalar yapma ihtiyacı doğacaktır. Kendisine bir bakıma yardımcı olmak amacıyla ister yorum, ister soru niteliğinde kabul ediniz, bazı noktaları tekrar gündeme getirmek istiyorum.

Bunlardan birincisi; 151 sayılı Sözleşme. Giriş kısmına ken-

disi de yollama yaptılar, şimdi ben de tekrar gözden geçirdim. ILO resmi organlarının yorumları ana sözleşmelerin yani insan hakla-rına ilişkin sözleşmeler kategorisine giren 87, 98 sayılı sözleşmeler olduğu. Bunu uygulamaya ışık tutma, son yıllardaki kamuda gelişmeler karşısında bu kamu personeliyle ilgili doğan birtakım tereddütleri gidermek amacıyla bu sözleşmenin çıkarıldığı yani daha ziyade teknik yönü ağır basan bir sözleşme olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla, bu konudaki görüşünü tekrar kendisinden rica ederim.

İkinci belki çok daha önemli bir nokta, sendika hakkının

işçilere özgü olduğu görüşü. Evet, bu görüş 1960’lara kadar Avrupa ülkelerinde de bir hayli savunuldu. Başta Almanya olmak üzere, işte “Devlete sadakatle yükümlü olan memur kesimi nasıl olur da dev-lete karşı grev yapar” gibi birtakım görüşler uzun süre Avrupa’da hüküm sürdü. Ama giderek gerek Avrupa’da, gerek Amerika Bir-leşik Devletleri’nde ve diğer ülkelerde artık çalışanlar talebi ön plana geçiyor ve bunun içersinde hem işçiler var, hem memurlar var, hem de diğer bütün çalışan veya emeği ile geçinen türler dâhil oluyor. Dolayısıyla, bu görüşünü biraz açıklamasını arkadaşımızdan rica edeceğim.

İşveren sendikasının dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi

bir şey notu aldım. Bilmiyorum kendisi acaba ne diyecekler? Nasıl işçi sendikalarıyla ilgili çeşitli terimler kullanılıyorsa, Almanca’da

Page 129: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

117

farklı, İngilizce’de farklı, Fransızca’da farklı, biz Fransızca’dan almışız, her ne ise, işveren kuruluşları hakkında da öyle. İşveren kuruluşlarının değişik isimleri var, ama bu değişik isimleri dikkate alarak, bunlara kanarak “işverenlerin sendikası olmaz” demek günümüzün gelişmelerine zannediyorum ki bir hayli aykırı bir iddia olur. Acaba bu konuda arkadaşımız görüşlerini tekrar bize açıklama ihtiyacını duyarlar mı?

Diğer bir konu da, “Türkiye’de işçiler 1963’ten sonra ciddi bir

mücadeleyle bu hakkı elde ettiler” diyor, herhalde ben yanlış anladım.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Hayır, o sosyal durumlarını iyileş-

tirdiler Hocam bu haklarını kullanarak, ondan bahsettim. Prof. Dr. Metin KUTAL : Evet evet, bu hakkı kullandılar. Prof. Dr. Kadir ARICI : Evet, bu hakkı kullanarak çok iyi bir

şekilde. Prof. Dr. Metin KUTAL : Bu hakkı kullandılar ve Devlet

Planlamanın hesabına göre o hakkı kullandıklarından dolayı özel-likle 1964-1967 yılları arasında her yıl reel olarak işçilerin gelir-lerinde yüzde 5’lik bir artış meydana gelmiştir. Bu tabii müthiş bir şeydi ve çok olumlu bir şey, ona hiç şüphe yok, ama ondan sonra işte birtakım Türkiye ekonomik şartlarında değişmeler oldu.

Yani işçilerin bu hakların elde edilmesinde dahi ciddi gay-

retleri veya mücadeleleri olmamıştır. Eğer 1961 Anayasası olma-saydı siyasi partiler belki hâlâ birbirleriyle paslaşmak suretiyle grev hakkı üzerinde tartışmalarını devam ettireceklerdi. Ama 61 Anaya-sası ki bu Anayasanın doğuşunda işçilerin bir mücadelesi veya bu hakların elde edilmesinde ciddi bir çabaları olduğu kanısında değilim. Üçüncü çalışma Meclisi’nde, artık Anayasa çıkmış, o haklar anayasal haklar haline dönüştürülmüş, orada elbette ki sendika liderleri bunun mücadelesini verdiler, ama bu elbette Batı ülke-lerindeki işçi lehinde kazandığı grev hakkı nedeniyle değil.

Page 130: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

118

90. madde üzerinde çok tartışma yapıldı, ama herhalde biraz açıklama yapma ihtiyacı duyacaksınız.

Bir başka nokta, -tabi çok özetle geçiyorum- ILO sözleşme-

lerinde bir azalma. Azalma şöyle oluyor; Teknik gelişmeler sonu-cunda taa 1920’lerde, 1925’lerde kabul edilmiş olan bazı sözleşmeler yeni sözleşmelerle birleştiriliyor veyahut o sözleşmenin artık geçerliliği olmadığı gibi bir noktaya varılıyor, ama bunu ILO’ nun sözleşmelere verdiği yetkileri azalttığı filan anlamında yorumlan-maması gerekiyor. Bunun gibi ILO’ nun mali krize girmesi bildiğiniz gibi Amerika Birleşik Devletleri’nin işte İsrail’le ilgili konferansta alınan birtakım ilke kararlarına karşı örgütten çekilmesi nedeniyle ortaya çıktı. Hepimiz zaman zaman ILO’nun daha çok Türkiye’ye yönelik eleştirilerini de yoğunlaştırdığından şikâyet etmişizdir, ama bunları bir bilim süzgecinden geçirdiğimizde bunların Türkiye’de aynı zamanda sosyal açılım bakımından, sendikacılığın, Türk demokrasisinin, çağdaş bir ülkenin kazanması açısından ne kadar yararlı olduğunu da açıkça görüyoruz; zaten önemi de bu. Türkiye alelade bir ülke değil. Türkiye iddialı bir ülke, Türkiye Avrupa Topluluğu’na girmeye hak kazandığını iddia eden bir ülke, Türkiye kurucu üyelerden değil, ama çok eski üyelerden birisi. Bakın, 1932’den beri kurulun üyesi. Dolayısıyla, bu kadar iddialı olan bir ülkenin bir an önce çağdaş normlar üretmesi için ILO’ nun Türkiye’ye özel bir önem göstermesini yadırgamamak, eleştirme-mek, hatta bundan belki de memnuniyet duymak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Evet, aynen öyle. Prof. Dr. Metin KUTAL : Tabi bu da nedir? Ortalamaların

altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin onayladığı sözleşmelerin toplamı dünya ortalamasının, hele Avrupa ortalamasının fevkalade altın-dadır.

Aksine, Türkiye Cumhuriyeti Mevzuatı itibarıyla daha birçok

sözleşmeyi onaylayabilecek bir ülkeyken titizliğinden dolayı bunları onaylamamıştır diye düşünüyorum. Acaba bu konuda da tekrar görüşlerinizi revize etme ihtiyacını duyar mısınız?

Page 131: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

119

Son bir nokta, değerli meslektaşım Hasan Tunç’un lokavtı bir işten atma gibi kabul etti. Yani “Ben de devlet olarak sizi işten atıyorum” diye böyle arada bir cümlenin yanlış bir mevzusu vardı.

Prof. Dr. Hasan TUNÇ : Atma değil, o anlamda değil Hocam,

yani o biraz ajite etmek açısındandı. Yavuz Selim KÖŞKER (İçişleri Bakanlığı) : Sendika hakkı olmayan bir mülki idare amiri olarak soru

soruyorum, sorum Kadir Hocama. Memur-Sen’i ideolojik davranmakla ya da meselelere ideolojik

yaklaşmakla itham ettiniz veya öyle bir yaklaşım sergilediklerini ifade ettiniz. Doğrudur, ideolojiler insanları gerçek hayattan koparır bazen. Bir büyük üstadın dediği gibi “ideolojiler fikirlere giydirilmiş deli gömlekleridir” böyle bir şey var. Hakikaten insanı gerçeklikten koparır.

Ancak, Hocamın ifadesinde kendi tebliğiyle çelişen bir şey tes-

pit ettim ben. Konuşmasının bir yerinde “Sendika kurmak işçilerin hakkıdır” dedi. Bu önerme de genel bir ideolojinin önermesi. Malu-munuz, geçen yüzyılın başından itibaren çok etkili olan Marksist ideoloji, işçi sınıfını kutsayan bir ideolojiydi ve kol gücünü kutsayan, işçi sınıfını ön plana çıkaran ve işçi sınıfını, üreten, çalışan, kol gücüyle, işveren, sermaye sahipleri arasındaki çelişkiden kaynakla-nan diyalektikle dünyada bir sistem kurgulamaya çalışan bir ideolojiydi. Tabi, zaman içinde yaygın yanlışlar genel tabu haline gelebiliyor. Hocamın ben yapısını biliyorum, kendisi de beni tanıyor muhtemelen. Hocamın bu ideolojiyle bir ilgisi olmadığını biliyorum, ama yaygın yanlışı kabul etmiş gözüküyor kendisi. İşçi sınıfının sendika kurma hakkı var, ancak memur sınıfına böyle bir şey verilemez.

Şimdi ülkemizde işçi sendikalarının nasıl bir işlev gördüğünü

hepimiz görüyoruz. İşçi sınıfı, maalesef özel sektörde herhangi bir varlık gösteremiyor, kamu önünde grevini de yapıyor, hakkını da arıyor, KİT’lerde, BİT’lerde var, mevcudiyetini gösteriyor işçi sınıfı.

Page 132: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

120

Bu bağlamda işçi ve sendikalarıyla memur sendikalarının mahiyet farkı yok maalesef.

Dolayısıyla, ben Hocama şunu soruyorum: İşte sadece kol

gücünden yararlanmak üzere istihdam edilmiş toplumun, aramızda işçi varsa lütfen herhangi bir alınganlığa sebebiyet vermeyelim, ama realite bu, kalifikasyon itibarıyla, kalifikasyon itibarıyla toplumun en alt kesimi, en az okumuş kesimine ticaret yapma hakkını veriyor-sunuz, siyaset yapma hakkını veriyorsunuz, sendika kurma hakkını veriyorsunuz. Ama toplumun en eğitilmiş kesimini bunların tama-mından mahrum ediyorsunuz. Böyle bir yaklaşım sağlıklı mıdır?

Hocam eğer savunacaksa yoklukta eşitliği savunur mu, işçi

sınıfının da Türkiye’de sendikasızlaştırılması hususunda ne buyu-rurlar?

Kemal ÇELİK (Maliye Bakanlığı) : Belki de en pratik alanda

bir şey soracağım. Ben Sayın Genel Başkanımıza öncelikle soraca-ğım, diğer hocalarım da cevap verebilir.

Şimdi mevcut statü hukukunu ve onun sağladığı hakları

hiçbir şekilde zedelemeden, Sayın Başkanımızın kendi ifadesiyle, sakatlamadan üzerine yeni toplu sözleşme ve grev hakkı istendi-ğinde ve bu ola ki kabul edildiğinde, yarın toplu sözleşmeye otur-duğumuzda herhangi bir kayıp-kazanç ilişkisi, dengesi veya den-gesizliği olmadan taleplerini nerede kesecekler? Yani toplu sözleşme yapma ihtimali gerçekten var olabilir mi, yoksa bu durumda hiçbir şekilde sözleşme imkânı yok, mutlaka greve mi gider? Kamu hizmetlerinin durumu bundan nasıl etkilenir?

Celalettin GÜVENÇ : Bir eksik, esas iki arkadaşımız çok da

desteklemedi ama ben Kadir Hocayla, Hasan Hocaya farklı bir bakış açısı getirdikleri için teşekkür ediyorum. Yani eğer iki konuşmacı konuşmasaydı dünden beri çok yoğun süren bu panelde eksik kalacaktık bunun altını çizmek istiyorum. Buna ihtiyaç vardı, doğru yolu bulabilmemiz için, ortak aklı üretebilmemiz için olayları dört başı mamur bir şekilde görmemiz lazım. Bu risktir de, bu salonda sendikacılar var, memurlar var, bu çalıştayın amacı zaten gerçekten durumlarının özlük hakları bakımından durumları çok iyi olmadı-

Page 133: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

121

ğını bildiğimiz memurlarımız için yapılıyor. Burada farklı görüşü cesaretle dile getirdikleri için onlara teşekkür ediyorum, tebrik etmek istiyorum.

Şimdi hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Ben hukuk formas-

yonu olan bir insanım. İki üç şapkamız var; bir yandan bir aydınız, hukuk formasyonumuz var, dünya nereye gidiyor onu izliyoruz, bir yandan bu ülkenin çocuğuyuz, bu ülkede doğduk, çocuklarımız da bu ülkede doğdu ve ölecekler, bu ülke bizim için önemli, öbür yandan da bir işveren oluyoruz görüldüğü gibi. Biz mülki idare amirleri baştan beri işveren olarak başlıyoruz işe ta 25 yaşından beri, 25 yılımızı da bu işe harcadık, ömrümüz burada geçti.

Şimdi çalışmalarımızda demokratik, sosyal hukuk devleti,

hür toplum, kurmayı hedefliyoruz. Ama sürdürülebilir olanı kurma-mız lazım. Hiç bahsedilmeyen kavram bana göre sürdürülebilir olanı yapmamız lazım. Sürdürülebilir olanı bulmadığınız zaman istedi-ğiniz yasayı çıkarın, istediğiniz sözleşmeyi imzalayın ama sonuç ala-mazsınız, toplum kaosa gider. Bugün Türkiye’de, ifade edildi, Bakan Bey de dinledi, başkanlar dinledi, kamu personel rejimi sorunlu. Herkes, her panelist, her soru soran sorunun bir tarafından yaklaştı. Bu sorun çözülmediği müddetçe de özlenilen bir hukuki sistemi, grevli, toplu sözleşmeli bir sistem sağlanması mümkün değil, bunu görmemiz lazım.

Ben bir vali olarak nüfus memurumun aldığı paradan

memnun muyum? Değilim. İnsanca yaşaması için yeterli mi bu maaş? Eşimle ben 25 yıldır çalışıyoruz, iki çocuğu okutmaya uğraşıyoruz, 25 yılda geldiğimiz nokta meydanda. Ama öbür yandan, öbür şartlara bakıyorum. Başkan orada, konuştu, teşekkür ederim, İl Özel İdaresi’nde 400’ün üzerinde işçimize, memur değil, işçi örneği veriyorum, benim bu sene Manisa’da 26 milyon TL tazminat ödemem gerekiyor. Peki, ben özel idarenin işlerinin yüzde kaçını bu arkadaşlarıma yaptırabiliyorum? Açık açık bunları konuşalım. Yüz-de 10’unu yaptıramıyorum. İş o noktaya geldi ki, aslında memurum var, özel idare memurum var, vali arkadaşlarım var burada, ama basit bir açılışta bile; “Yahu aman, bırak şimdi memura söylemeyi.

Page 134: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

122

Hizmet alımı hemen 22 bilmem neye göre bir 15.000 lira ver, falan şirketlerde aslan gibi yabancı dili olan, çocuklar var, orada görelim bu işi.” Kardeşim, buraya niye para ödüyoruz o zaman? İnanın, artık tapuda iş yaptırma şansım kalmamış durumda. Yargı sorunu var ülkede. Sicil vermişim ben daire amirine, birin dördüncü derece-sinde, -konunun anlaşılması için- 40 yıllık memur, görevde yükselme yönetmeliğinin üstünde, hiç dünyayla işi kalmamış, gizli sicil, gizli, adı üstünde, eğer merak edip dilekçeyle istemezsen ne durumun var?. Yargı diyor ki “Bu adama 8.000 Lira tazminat öde”. Gururu kırılmış. Yargıtay başsavcısı diyor ki “Burada mağduriyet yok, vali haklı.“ Yargıtay başsavcısı. TCK 257 ekonomik zararı değil, mağ-duriyeti esas almıştır ancak “mağduriyet de yok” diyor. Çünkü ben yazdım hepsini bunların. Ama diyor ki oradaki asliye hâkimi kar-deşimiz, “Sen buna kuzu kuzu 8.000 Lira tanzim tarihinden itibaren faiziyle öde.” Şimdi gündemdeki olay Tekel işçileri, herkes farklı bakıyor Tekel işçilerine. Bu ülkede 600 liraya 12 saat çalışıyor sanayide insanlar. Yarın ben, sanayi önüne gidenin de valisiyim ve ben o insanların çalışma şartlarının iyileştirilmesi için önde de giderim, biliyorum çalışma şartlarını sanayinin. Ama öbür yerinde kardeşimiz 2.500 Lira gibi bir şey alıyor, işyeri kapatılmış, Türkiye ayağa kalkıyor. Belki hükümet izah edemedi, ayrı bir şey. Ama bunları görmeden 10 bin Tekel işçisi mutlu olmadı diye iki ay 70 milyonluk bir ülkenin gündemini işgal ediyorsa, metropolleri işgal ediyorsa sana 1 milyon 300 bin insana grev hakkı verdiğinde Türkiye’de işler ne hale gelir acaba. Tenzih ederim sendika başkanlarımızı. Türkiye’de görevi kötüye kullanma, yetkiyi kötüye kullanma da vardır, hakkın kötüye kullanımı var; sayın Müsteşarım doğru söylüyor.

Gene başa döneyim, artık altını çizerek söylüyorum, her insan

insanca yaşayacağı bir ücreti, sosyal hakları, çalışma ortamını elde etmelidir, Türkiye bunun dışına çıkamaz. Türkiye sadece “ihracatı-mı 100 milyar dolara çıkarttım, dünyanın en büyük ilk 17 ekono-misine sahibim” diye dünya devleti olamaz, birinci ligde oynayamaz dünyada. Çalışanların, fikir sahiplerin, aydınların, düşünce hür-riyeti, sendikal hakları olmalıdır. Çok kötü bir örnek veriyor sen-dikalar bana göre, çok güzel olduğunu bütün bilim adamlarımız burada söylüyor bu Çalıştayın. Neredeler niye Kızılay’dalar da

Page 135: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

123

burada değiller? Bunu nasıl ifade edeceksiniz?. Gelin, burada anlatın, tartışın, kayda sokun, muhalifi de gelsin demokrasi budur.

Grev hakkı verildiğinde, kimseyi de hedef almıyorum, yanlış

anlamayın, ama tespitimi yapıyorum, Şube müdürünü ilçeye gönder-mişim ben, adamın asli görevi ilçe müdürlüğü, şube müdürlüğünde geçici görevli. Rahatsızlık olmuş, demişim “git, asli görevini yap” tenzili rütbe değil; hepimiz hukukçuyuz. Sendika diyor ki “Sen onu bana danışmadan nasıl gönderdin?” “Buyur, gel sen yap kardeşim o zaman, buyurun gelin, siz yönetin” dedim. Ben adamın özlük haklarına dokunmamışım hiç.

Yani bunlar hepsi sorun. Türkiye elbette, tekrar altını çizi-

yorum, uluslararası hukuktan, uluslararası çağdaş dünyadan ayrıla-maz, ama ben sendikalarımızdan da sağduyu beklerim. Olabilirin üstüne sürdürülebiliri ortaya çıkartmaya çalışmalıyız.

Necdet OKCAN : Dün şöyle bir konuşma yapmayı düşün-

düm: Şuradan en arkadan baktığım zaman bir sürü kara enseli erkek insan görüyorum burada. Panele kadın katılımı zayıf, sosyal tarafların katılımı zayıf kalmış. Başka bir tartışma yaratmak istemiyorum ama, Türkiye’deki akademisyen katılımı bakımından farklı tartışma zenginliği yaratacak bir grup yok ve protestolara uğramış.

Kamu personel rejimini biz yapmadık, burada çalışanlar

yapmadı. Bundan en ağır mağdur olan biziz. Sayın Başkan, Memur-Sen Başkanı burada söyledi. Dedi ki; başka bir boyutu, taşeronlaşma, hizmet alımından bahsetti. Bir sürü ciddi sorun varken burada tek yönlü bir yönlendirmeyle yapılması gerçekten buradaki umutları söndürüyor. Burada yapılan, laf ola beri gele bir çalıştay havasına büründürülüyor. Dolayısıyla, bizim burada katılımımızı da zora sokan bir noktaya geliniyor, çünkü bizim önemli partnerlerimiz burayı protesto edip gitmişler. Şimdi bunları da dikkate alarak empati kültürümüzü geliştirerek bu paneli ve çalıştayı yürütmezsek ve sürekli bir suçlama havasına girersek buradan bir şey çıkmaz, protestoları ve terkleri fazlalaştırır.

Page 136: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

124

Oturum Başkanı : Şimdi AB ülkelerindeki uygulamaları, ulusalüstü sözleşmeleri göz önüne alarak, Türkiye’nin yükümlülük-lerini göz önüne alarak bu işi nasıl yapabiliriz konusunu tartışmak üzere bulunuyoruz, ama konu geniş tabi; yani dar olarak sadece toplu sözleşme ve grev haklarıyla sınırlı tutmadığımız da ortaya çık-tı konuşmalardan, sorulardan. Siyaset hakkından da söz etti Sayın Başkan hatırlarsanız. Dolayısıyla, burada herkes dilediği görüşü açıklıkla dile getiriyor. Bu fırsat özellikle son sorular ve konuşmalar dolayısıyla bürokraside de sağlandığı için ben kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum.

Şimdi, evet, süremiz çok sınırlı kaldı. Benim de burada mes-

lektaşlarımın görüşleriyle ilgili olarak söyleyeceğim çok şeyler var, ama ben şimdiden huzurunuzda Sayın Arıcı’ nın beni Fakültesine davet ederek-şimdiye kadar hiç ziyaret fırsatım olmadı Gazi Üniver-sitesi’nin hiçbir fakültesine- burada dile getirdiği görüşleri orada bölümün bütün öğretim üyeleriyle birlikte tartışmaya hazırım. Ken-disinden bir konferans, panel, ne ise, bir yuvarlak masa toplantısı, böyle bir öneriyi bekliyorum. Onun için eğer burada kendisiyle, ken-disinin görüşleriyle ilgili görüşlerimi açıklama fırsatı bulamazsam bu davet vesilesiyle yerine getireceğimi sizin huzurunuzda söz vere-rek belirtmiş oluyorum.

Katılımcı : Bizi de davet edin Hocam, biz de gelelim oraya. Oturum Başkanı : O, Sayın Arıcı’ nın takdirine kalmış bir şey,

ama ben kendi adıma bir davet beklediğimi açıklıkla, bu kadar iş yoğunluma rağmen bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Şimdi tele-fonlar çalıyor boyuna, çeşitli öneriler var, hayır, diyorum, ama Arıcı’ dan bunu bekliyorum sayın meslektaşımdan.

Efendim, şimdi çok, 12-13 arkadaşımızın soruları, katkıları

oldu ve özellikle en çok Sayın Arıcı’ ya, sonra da Hasan Tunç’a soru-lar yöneltildi. Bu arada sanıyorum Sayın Başkanın da ekleyeceği bazı şeyler olabilir. Ben önce sorulara yanıtlardan başlamayı uygun buluyorum bu süreyi değerlendirme açısından. Sayın Tunç’tan başlayacağım, hem Anayasa ile ilgili olması nedeniyle, sonra Arıcı’ ya söz vereceğim, ondan sonra da Sayın Başkan’a söz vereceğim.

Page 137: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

125

Belki de noktalamak üzere birkaç cümle de ben kurma ihtiyacı duyabilirim. Evet, buyurun Sayın Tunç.

Prof. Dr. Hasan TUNÇ : Ben genel anlamda bir kere her

şeyden önce Sayın Valimizin, Celalettin Bey’in yaklaşımının çok doğru olduğu kanaatindeyim ki, ben de o bakışla zaten olayı ele aldım; yani sürdürülebilir, somut şartları gözetmeden sürdürülebilir bir düzenek kurmak doğru olmaz, mümkün değildir.

Şimdi Anayasal düzen içersinde uluslararası sözleşmelerin

etkisi ve etkinliği noktasında dünyada çok farklı uygulamalar var. Bir, mesela bazı ülkeler var ki; uluslararası sözleşme hükmü

iç hukuktaki hangi düzeyde, Anayasa bile olsa, hükümle çatışıyorsa onu otomatik değiştirmiş kabul edenler var.

İki, Anayasasında yasama organına “bu değişikliği yap”

direktifini verenler var; yani diyor ki, “Sen böyle bir sözleşmeyi imzaladıysan şu kadar süre içersinde Anayasanı da bu çerçeve içersinde değiştireceksin”. Yani Anayasa da değişikliği zorunlu gö-renler var. Bir de bizim hukuk sistemimizde olduğu gibi uluslararası sözleşmeleri -arkadaşımın sorusuna da özellikle, Recai Beyin soru-suna da cevap olması açısından- Anayasayla yasa arasında bir düzenekte, bir yerde gören yaklaşımlar var. Bizde doğrudur; 90 ıncı maddeye göre usulüne göre yürürlüğe girmiş milletlerarası antlaş-malar kanun hükmündedir ve bunlarla ilgili olarak herhangi bir şekilde Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamaz. Bu kavram, bu sözleşmeleri Anayasanın üstüne taşımaz. Konumuzla da ilgili ol-madığı için oraya değinmedim zaten. Ben özellikle Anayasa 90’ın son cümlesi ki-2004’ten sonra yapılan değişiklikle gelen bir düzen-lemedir-insan haklarıyla ilgili doğrudan uygulanabilirlik niteliği kazandıran bir hüküm olduğu için onun üzerinde durdum. O dahi bana göre bu anlamda kurulmuş irade ürünü olarak, kurucu irade-nin bu anlamdaki tasarrufunu doğrudan değiştiremez; yani bizim hukukumuz açısından anayasalar uluslararası sözleşmeleri iç huku-kun ayrılmaz bir parçası ve üstün hükmü haline getirecek bir siste-mi, anlayışı kabul etmiş değil Anayasa ortada. Savunuruz, savun-

Page 138: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

126

mayız, o başka bir şey, doğrudur, yanlıştır, o başka bir şey. Oturu-ruz, onu tartışırız, ama biz bu Anayasa çerçevesinde grev ve toplu sözleşmeden bahsediyoruz.

Ben de diyorum ki; bu Anayasa burada bulunduğu sürece, bu

hükümler burada durduğu sürece siz 128’i değiştirmeden, 53-54’ü değiştirmeden bunu gerçekleştirmeniz, bu Anayasaya aykırıdır; benim söylediğim bu. Hah, Sayın Hocam lokavtla ilgili, o biraz paslaşan bir ifade; yani biraz ajite olsun diye söyledim, yoksa öyle değil, haklısınız, onda hiçbir şeyim yok.

Sayın Başkanımın sözü zaten beni teyit ediyor; yani o

sözleşme 657’nin ilgili hükmüyle alakalı olması kaydıyla o hükmü kendiliğinden bertaraf eder, 90. madde zaten söylüyor. Ama Anaya-sada açık bir hüküm varken, bakın, bu çok önemli, Anayasa diyor ki, “Memur, ancak toplu görüşme yapar”, bitti. Grev ve bu anlamda toplu sözleşmeyi sadece işçilere münhasır kılmış. Bu çerçeve nede-niyle diyorum ben, kanunla uluslararası sözleşmenin insan hakla-rına ilişkin olması kaydıyla çelişmesi farklı bir durumdur, Anaya-sayla çelişmesi farklı bir durumdur. Sayın Başkanımın verdiği örnek kanunla çelişmedir ve doğrudur. Mahkeme kararlarıyla ilgili olarak da şunu söyledim: “O kararlar, doğrudan böyle bir hak vardır, işte Anayasaya rağmen bu hak kullanılacaktır” tarzında bir hüküm içermiyor, onu vurguladım. Yani Yargıtay kararı olsun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin o konuyla ilgili verdiği mahkûmiyet kararı; yani o 20’şer Bin Lira vesaire ödenecek tarzındaki o 5.000 Euro, 20.000 Euro tarzındaki birtakım kararları var. Bunlar “bu hakkı burada uygulayacaksın” tarzında bir direktif, hüküm, amir düzenleme anlamına gelmez manasında söyledim, yoksa tabii ki yargı kararları hepimiz için bağlayıcıdır.

Oturum Başkanı : İnsan Hakları Mahkemesi Sayın Tunç’un

dediği gibi verdiği kararlarıyla doğrudan doğruya ulusal düzenleme-lerdeki ilgili kuralların yerine geçmez; bu doğrudur. “Sen gereğini yap” der. Şimdi, bizi mahkûm eden altı mahkeme kararında “Ey devlet der, 11’i ihlal eden ey devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sen kusurlusun, 11’i ihlal ediyorsun. Olumlu düzenlemeler yaparak, somut ve olumlu önlemler alarak bu hatanı düzeltmelisin.” diyor.

Page 139: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

127

Sadece bundan “Anayasanı değiştir, yasalarını düzelt“ diyor. “Ama bunu yapmazsan sen kendi kusuruna dayanamazsın” diyor. “Kusu-runa dayanarak benim karşıma gelemezsin” diyor. ILO da bunu söylüyor ve İnsan Hakları Mahkemesi özellikle bunu söylüyor. Kararların böylesi bir önemli özelliği var.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Efendim, gerçekten bu sorularınız için

çok teşekkür ediyorum. Biraz bilerek de bu üslubu öyle seçtim. Çünkü Sayın

Valimizin güzel bir noktası vardı: Biz üzüm mü yiyeceğiz, bağcıyı mı döveceğiz? Yani ideolojik vesaire dememin sebebi de o. Türkiye’deki mevcut hukuk düzenini yok sayarak memura, işçiye vaatlerde bulunup işler yaparsanız bir yere gidemezsiniz. Şimdi şurada bu karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı; bu kararın olduğu dönemde ben dedim ki “Bu mevzuatla toplu sözleşme yapamazsınız, aksi takdirde ceza alırsınız.” dedim. Belediye başkanı arkadaşın birisi bana dedi ki; “Hocam, sen ne diyorsun Allah aşkına, yaptık sözleşmemizi” dedi, önüme koydu. Koydu da o arkadaşlar bu cezayı almaktan kurtuldular mı? Hayır, kurtulmadılar. Yine geçmişte dediler ki “Bu yasayla siz sendikacılık yapamazsınız.” Biz yaptık, bak sendikalar, ondan sonra yüzlerce mahkeme kapatma kararları vermeye başladı. Ben de burada şunu söylemek istiyorum; Bakın, Anayasamızın 2. maddesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti-Allah aşkına biz büyük bir devletiz-insan haklarına saygılı devlet olmayı değiştirilemez noktaya koymuş bir devletiz biz, bunu yok saymayalım, bu elimizde çok güzel bir artı.

İki, Yargıtay’ın içtihadı var, diyor ki “Siz Anayasayı bile

değiştirseniz bu uygulama yasası çıkmadan bu hakkı kullanamaz-sınız.” diyor. Ben de diyorum ki bunları bilelim biz. Yani yarın ya da ‘Efendim, Anayasa Mahkemesi, şimdi burada yargıçlar devlet ediyor.’ Arkadaşlar; yargı kararları hoşumuza gitmeyebilir. Ama ba-ğımsız yargıyı kötüleyerek, aşağılayarak, yargıyı yok sayarak ya da devleti yönetenler, seçimle gelenler Anayasa Mahkemesi’yle, Yargı-tay’la, şunla, bununla kavga ederek bir yere varamayız, yapmayın. Çünkü onlar karar verirken mevcut yasaları dikkate alarak karar

Page 140: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

128

veriyorlar. Yasalarda problem varsa gelin, yasama organındakiler bu yasaları değiştirsinler.

Şimdi, burada özellikle Metin Hocama teşekkür ediyorum.

Çünkü benim böyle çok hızlı, biraz da millet uyansın, tartışmalara esas olsun diye de söyledim, sendika hürriyeti ve hakkı doğuşunu, ifade etmek için söyledim bunu. Bu hak ve hürriyet işçi hakkı olarak doğmuştur, işçi sendikalarının, bu hakkın ve hürriyetin doğuşunda Uluslararası İnsan Hakları Belgeleri’ne girişinde, bütün milletlera-rası sendikal örgütlerin çok büyük katkısı vardır. Ben bunu ifade etmek için söyledim, bir de bunu bilerek vurguladım.

Şimdi Türkiye’de memur sendikalarının şöyle bir mantığı var:

“Biz hem memur olarak kalalım, hem de bunun üzerine işçilere veri-len bütün hakları da memur hukukumuzda hiçbir değişme olmadan alalım.”

Bu sürdürülemez. Bakın kaybetmezsiniz, hiçbir şey kaybet-

mezsiniz. Ben de 35 yıllık memurum, böyle bir düzenden çok mem-nun olurum. Ben de diyorum ki; Anayasanın 51 inci, 52 inci, 53 üncü, 54 üncü, 125 inci maddelerini, Devlet Memurları Kanunu’nun tamamını değiştirin lütfen. Ondan sonra deyin ki; “Bak ben size Hasan Bey’in eksik bıraktığı bir nokta var, Hasan Beyin teklifi gibi memurlar toplu sözleşme yapar” deyin ve deyin ki “Memurlar grev yapamaz, grev yerine Yüksek Hakem Kurulu problemleri çözer, an-laşmazlıkları”; bu olur. Ben size öneri olarak bunu getiririm, ama bu sürdürülebilir mi, o zaman işçiler demeyecekler midir ki, bakın, işte, Ankara’daki grevdeki gibi, devletin işçisi olunca siz devletin kapısı-nın önünde oturuyorsunuz “Beni atamazsınız” diyorsunuz. Peki, aynı işçi özel sektörde olunca ne oluyor? Kapı dışına atılıyor. Diyelim ki Sabancı Holding’den atılan bir adam tekrar Sabancı Holding’in önünde oturup da “Bana 4/C’li hak ver” diyebiliyor mu? demiyor. Şunu söylemek istiyorum: Bu işçiler bu hakları alıncaya kadar çok büyük emek verdiler. İşçi haklarını kan döktüler, emek verdiler, fedakârlık yaptılar, ben sendikalar tarihini çok iyi biliyorum.

Metin Hocamın dediği gibi Türkiye’de haklar gerçekten devle-

ti yönetenlerin öngörüsüyle verildi ve bu hakları öğrenme zahmetine

Page 141: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

129

katlanmıyor bizim memur sendikalarımız ve bu hakların özüne aykırı taleplerde bulunuyorlar. Toplu görüşme desteği olmaz. Bu sendika desteği idi, adını değiştirdiler. Çünkü siz dayanışma aida-tını kime ödemek zorundasınız? Toplu sözleşmeyi yapan sendikaya. Peki, bütün sendika üyeleri niye alsın bunu o zaman toplu görüş-mede? Sadece diyelim ki bu sene Memur-Sen, geçmiş senede Türk Kamu-Sen üyeleri alması gerekirdi eğer toplu görüşme desteği olsa; yani yetkili kimse, onun mensupları alması gerekirdi. Yok, herkes alınca bu yanlış, bu Anayasaya aykırıdır; benim görüşüm bu.

Onun için bakın, sendikaların ve sendika haklarına, hele

benim gibi iş hukuku hocasının karşı çıkması, vesaire, böyle bir şey olamaz. Sendika hakkı memurlarında-ki memur lafı orada mutlaka tartışılması gerekir-bütün belgelere bakıyorsunuz “memur” lafı yok, “kamu çalışanı” var, ‘kamu çalışanı’. Şimdi bu kamu çalışanlarının tamamını kapsıyor mu, kapsamıyor mu? Sendika hakkı bakımından problem yok, kapsıyor, sınırlılar, onu da söyledim. Yani nedir? Polis-ki 87’de polis ve askerin bu kapsam dışında bırakılabileceği yazıyor-ama bir de kamu kudreti kullananlar, inanın içtihatlar da bu yönde, ben de “gelin, uygulanabilir bir şey istiyorsanız bu ILO’ nun görüşlerini de dikkate alarak memur kavramını yeniden tanımlayın, diğerlerine ise işçiler gibi grevli, toplu sözleşmeli hakkı verin.” diyorum. Benim önerim bu, sürdürülebilir olması açısından. Aksi takdirde grev hakkını verdiğiniz zaman devlete lokavt hakkını da vermek zorundasınız. Yani o zaman nasıl pazarlık olacak? Devletin elini, kolunu bağlayacaksınız, işçi vursun devlete, memur vursun devlete. O zaman ne olacak? Olmaz böyle bir şey. Dolayısıyla, grev hakkı isterken memur sendikaları lokavtın geleceğini de dikkate almak zorundadırlar. Lokavtsız bir grev hakkı olmaz. Ben bunu böyle düşünüyorum. Katılmayan arkadaşlarımız olabilir.

Egemenlikle ilgili bir sorumuz vardı; milli egemenlik. Arka-

daşlar bakın, milli egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, ama se-çimle gelen diktatörlükler konusu ile ilgili Anayasa Hukuku’nda ve siyaset biliminde kitaplar var, onlarca kitap biliyorum ben. Yani seçimle gelenler bu Anayasaya göre geliyorlar ve bu Anayasaya göre hakları var, yetkileri var, sınırlılıkları var; yani hukuk devleti bu

Page 142: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

130

zaten, kuvvetler ayrılığı. Türkiye dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak Anayasasını da değiştirebilir, yasalarını da değiştirebilir, buna kimsenin söyleyeceği herhangi bir şey söz konusu değil.

Uluslararası sözleşmeleri es mi geçiyoruz? Ben orada bir şeye

işaret ettim, dedim ki “Uluslararası sözleşmeleri onaylarken iyi düşünmemiz lazım, çünkü uluslararası sözleşmelerin birkaç fonksi-yonu vardır, aynı zamanda bütün dünyaya belli konularda stan-dartlar ve fikirler verir, öneriler verir. Dolayısıyla, siz bunu onayla-mak yerine alırsınız muhtevasını, yasanıza koymuş olursunuz hiç onaylamadan. Dolayısıyla bugün bunu dünyanın bazı ülkeleri yapıyor, diyor ki “Kardeşim, bu standartlar zaten mevzuatımda var. Onaylamak zorunda mıyım?” Hayır Uluslararası sözleşmeleri hiçbir devlet onaylamak zorunda değildir. Özenle seçersiniz, işinize gelen-leri onaylarsınız, diğerlerinin muhtevasını alırsınız, uygular-sınız. Ama onayladığınız da bunu hepimiz söylüyoruz, Metin Hocam da özellikle fırsat verdi, teşekkür ediyorum, biz onayladıktan sonra kendimize göre değil, onay makamının, Aplikasyon Komitesi vesaire gibi görüşlerini, içtihatlarını dikkate alarak o çerçevede uygulamak zorundayız. Onaylarken, dikkat edelim derken bunu demek istiyorum, yani yoksa ne oluyor biliyor musunuz? Yoksa sen bunu böyle düşünerek onaylamışsın, yeterince incelememişsin, ondan sonra geliyor o uluslararası kuruluş, “Yok kardeşim, sen bunu böyle yorumlayamazsın, böyle yorumlayacaksın” diyor. O zaman da biz uluslararası camiada sıkıntıya giriyoruz. Niye kendi kendimizi boğalım? Mesela Avrupa Birliği’nin bizi almamasının sebebini, kendimize bakıyoruz, hiç alakası yok. Eğer böyle yaparsak böyle bir aşağılık duygusu yaratıyorlar Türkiye’de. Yok, kardeşim Avrupa’nın önyargılarını niye yok sayıyorsunuz?

Ben bunu kaç yerde söyledim, Avrupalılara da söyledim. Yani

dünkü Romanya’dan, Bulgaristan’dan insan haklarımız daha mı ge-riydi? İspanya’dan bakın, faşist cuntaların hâkim olduğu İspanya’ dan, Portekiz’den, Salazar’ ın Portekiz’inden, Yunanistan’ın cuntala-rından, gelin, Slovakya’ dan, daha dünkü Romanya’yı biliyoruz, bugün Hırvatistan’ı bizden önce alacaklar göreceksiniz. Niye? Bun-lar Türkiye’nin eksiklerinden mi? Hayır, böyle bir şey yok. Avrupa kendi önyargılarının kurbanıdır. Farklı adlarla da olsa sendikalar

Page 143: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

131

karşısında güç birliği yapıp bir sendikal örgütlenme içerisine girmişlerdir, dünyada çok farklı yerlerde isimleri farklıdır. Ama yani, sendika doğuşu itibarıyla gerçekten bir işçi kuruluşudur, işçi-lere özgü bir kuruluştur ve işçilerin hem işveren karşısındaki hak-ları, hem de insan hakları olarak işçi kesiminin insan haklarının geliştirilmesinde çok büyük katkısı olmuştur; bunu özellikle vur-gulamak istedim.

ILO sözleşmeleri önemsiz, vesaire demiyorum. ILO çok ciddi,

işçi haklarının gelişmesinde ve insan haklarının gelişmesinde katkısı olan bir kuruluştur. Buna Türkiye gerçekten Atatürk döne-minde üye olmuştur ve ILO işçilerin korunamayışının fatura-sının ne olduğunu gördükten sonra, biliyorsunuz 1919’da kurul-muştur. Çünkü ona dikkat etmeyenler daha sonra dünyayı kana boya-mışlardır, onun için benim görüşüm bu. Bütün bunlar değersiz, vesaire değil, bu sözleşmeler insanlığa da ışık tutuyor, insan hakla-rına standart getiriyor, işçi haklarının standardını yükseltiyor, ama burada seçici olalım arkadaşlar.

Memur-Sen’e yönelik bizzat bir şeyim yok Sayın Başkanım.

Ben burada Memur-Sen şöyledir falan demedim Yavuz Bey, öyle anlaşılmasın, çünkü bütün konfederasyonlar benim için memurların haklarını, hukuklarını korumak için mücadele eden kuruluşlardır. Yani sendikalara böyle şey yapmak hiç mümkün değil. Dolayısıyla, ben orada şunu vurgulamak istedim, açıklamak için söylüyorum…

Onun için söylüyorum; memur sendikalarıyla, Memur-Sen’le

benim hiçbir sorunum yok. Olumsuz değil, olumlu ilişkilerimiz oldu. Bakın, sendikalar şuna dikkat etsin, bunu işçi sendikaları da yapıyor: Bakıyorlar, şu hoca nedir, görüşü şöyledir; hayatta çağır-mazlar. Bunu işçi sendikaları da yapıyor, son yıllarda memur sendikaları da yaptı. Ben size şunu söyleyeyim; biliyor musunuz, Memur-Sen’in toplantısına konuşmacı olarak gittim diye başka bir konfederasyonda çok ciddi anlamda tezahürat yapılmış.

Siz üniversitenin sesini ve üniversitedeki farklı sesleri duyun;

duyun politikanızı kendiniz belirleyin. Yani ben sendikaların bağım-

Page 144: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

132

sızlığı konusunda çalışmış bir insanım. Benim doktora tezim o. Sendikalar kendi gücünü kendilerinden alan kuruluşlar olmalı. Hükümetler sendikaların gözüne bakmalı, sendikalar hükümetlerin değil; yani hükümetleri destekleyebilirler, şu ya da bu hükümetle aynı görüşü savunabilirler, ama sendikalar bağımsızlıklarından fe-dakârlık etmemelidirler, sendika hürriyetinin temeli budur. Sen-dikalar bağımsız kuruluşlar olmak zorundadırlar. Onu özellikle vur-gulamak için ben öyle söylemiştim, yanlış anlaşıldıysa değiştirelim.

Toplu sözleşme yapma hakkı ne ölçüde verilecektir, bunun

sınırı falan olmaz. Toplu sözleşme hakkını veriyorsanız bu şudur: Devlet diyecek ki “memurların ücret ve sosyal haklarıyla ilgili ben yetkimi devrediyorum.” Bakın, toplu sözleşme hakkı budur. Toplu sözleşme hakkını memurlara Anayasaya koyduğunuz an yasama organının bu konudaki yetkilerini memurlara devredeceksiniz de-mektir. Yasama organı bu kararı verirken bu şekilde bir yetki dev-rinin olacağını bileceksiniz, ona göre yasama organından bu karar çıkar ya da çıkmaz. Toplu sözleşme hakkı verildiği an ne verildiyse-ki bugün hangi konularda verileceği de, bununla ilgili kanun çıkmak zorunda- dolayısıyla, eğer işçilere benzer bir hak verilecekse; yani memurlarla ilgili bütün çalışma şartları, ücret, sosyal haklar me-murlarla işveren olarak kamu oturacak, pazarlık yapacak ve ne kabul ettilerse bu bütçeye konacak ve bu bütçe tekrar yasama organına gitmeyecek. O bütçenin kabul edilmiş kısmı gibi kabul edilecek ve işte 1 Ocak’tan itibaren uygulanacak; toplu sözleşme hakkı bu. Böyle bir haktan konuşuyoruz. Dolayısıyla, bunun için siz yasama organında bunu çok iyi anlatmak zorundasınız. Yasama organı bu yetkileri ne ölçüde devredecek, onu yasama organı bilir.

Toplu sözleşme burada ILO’ nun temel prensiplerini dikkate

alarak; yani kamu adına yetki kullananlarla, kamu adına karar veren, karar merci olarak kamu yetkisi kullananlarla, Silahlı Kuvvetleri vs. kapsam dışında bırakabilirler, toplu sözleşme hakkını bunlara vermeyebilirler -ki en ideali budur- bundan sonrası çok rahat tartışılabilir.

Ama arkadaşlar, sonuç olarak şunu söyleyeceğim: Ben de 35

yıllık memur olarak memurların toplu sözleşmeli, grevli sendika

Page 145: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

133

hakkını uluslararası standartlara uygun olarak verilmesinden çok memnun olacak insanlardan bir tanesiyim. Çünkü gerçekten, biliyor musunuz Uzlaştırma Kurulu’nda ben üyelik de yaptım. Şimdi de üyeyim. Uzlaştırma Kurulu’nda Maliye Bakanlığının Müsteşarına paradan altı sıfır atılmadan önceydi; “Allah aşkına memurlara bir konut yardımı veriyorsunuz, bu altı sıfır da atılırsa kaç kuruş olacak bu, o kadar komik bir rakam olacak, 1 lira bile değil, 20 kuruş mu ne, öyle bir şey olacak. Bunu ya kaldırın, ya doğru dürüst bir hak olarak verin.” dedim Ne yaptılar biliyor musunuz? Kaldırdılar...

Arkadaşlar, bakın, ben bunu yaşayarak geliyorum, dolayısıyla

memurun ne anlama geldiğini biliyorum. Sayın Valim doğru söy-lüyor; öyle kötü bir personel rejimi var ki, benim sekreterim yalva-rıyor “Ne olur benim Meclis’te sekreter olmam için yardımcı ol” diye. Kardeşim, sekreter, Meclis’teki sekreter, genel müdür sekreteri, daire başkanı sekreteri, nihayetinde sekreter. Yani bunların yaptığı iş aynı olmasına rağmen o kadar uçurum ücret farkları var ki, böyle bir şey olmaz. Şimdi biz bunları bir çözelim, ondan sonra da haklarımızın mücadelesini verelim diyorum.

Şimdi bakın, ben bu konuda birtakım ilkleri yapmış bir

insanım. Mesela Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin öğretim üyeleriyle, bizim çalışma ekonomisi için söylüyorum, bizim Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyeleri, biz birbirimizi yete-rince tanımazdık. Ben bölüm başkanı olduğumda ne yaptım biliyor musunuz? Gittim Alpaslan Işık’lı Hocaya, dedim ki “Hocam, Allah aşkına bizim birbirimizle kavgamız yok, bilmem neyimiz yok, birbirimizi tanımayız, bölümdeki arkadaşlar da birbirini tanımaz. Ben sizi yemeğe davet ediyorum, ama bölümdeki herkesle gelecek-siniz.” Bakın, 30 yıldır ben İktisadi İdari Bilimlerdeyim ve oradaki bütün asistanlar dâhil, öğretim üyeleriyle biz Gazi Üniversitesi’nde bizim Çalışma Ekonomisi’nin bütün hocaları birlikte yemek yedik ve hatta öyle ki yanıma Alpaslan Hocayı aldım, dedim ki “Hiçbir Gazili ya da Siyasallı yan yana oturmayacak, bir Gazili, bir Siyasallı oturacak.” Herkes birbirini tanıdı, özgeçmişini anlattı; evli mi, bekâr mı, kaç çocuğu var, hangi konuda çalışıyor ve böyle bir geleneği başlattık. Şimdi her yıl bir bölüm ortak yemek yiyoruz; yani biz

Page 146: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

134

akademisyenler olarak eğer bu olgunluğu göstermezsek, fikirlerimiz ayrı olabilir, düşüncelerimiz ayrı olabilir, ama bunu belli bir seviyede götürmezsek olamaz. Onun için bizde mesela şimdiye kadar ikinci oldu bu Hocamla bir araya gelme noktasında. Gerçekten onun da sebebi ne biliyor musunuz? Onun da sebebi işte, bu önyargılar. Adam kafasında bir imaj yapıyor, beni hiç tanımadan yargılıyor, bir yere koyuyor, ondan sonra beni duymuyor. Çünkü Türkiye 80 öncesinde de bunu yaptı biliyor musunuz?

Bakın, çok ilginçtir, bir örnek vereyim; Ahmet Hamdi

Tanpınar’ı 80 öncesinde hiçbir solcu okumazdı. Şimdi son yıllarda Ahmet Hamdi Tanpınar yeniden gündeme geldi ya da buna benzer kaç tane örnek veririm. Türkiye bu noktalarda aşmalı gerçekten. Adamın eserini okumadan mahkûm etmiş. Biz bu şekilde kamplara bölünerek birbirimizi tanımadan birbirimizi yedik. Biz 1980 önce-sinin üniversite öğrencisiyiz ve bunun faturasını görmüş nesilleriz. Onun için bu güzel dünyada biz birbirimizi hazmederek Türkiye’yi büyütmek, gerçekten bölgesinde lider bir ülke yapmak için uğraş-malıyız. Her şeyimiz var biliyor musunuz, vallahi her şeyimiz var.

Ahmet GÜNDOĞDU : Kadir Hocamın sözlerinden ziyade

üslubundan rahatsız olmuştum, sonraki düzeltmesinden de memnu-niyetimi ifade ediyorum. Hayalci değiliz. Galileo’yu ve sözünü dikka-te alarak fiili bir Türkiye ve dünya gerçeğini hatırlatmak için buradayız.

Temmuz ayında iş güvencesi olan kamu işçisiyle devletimiz

toplu sözleşme imzaladı, sınır masada belirlendi, bu sınıra göre imza atıldı. İmza atılmazsa Yüksek Hakem Kurulu vardı, o masa, sen, ben, hepimiz, o masaya gelenler ki her birisinin arkasında örgütler, güçler var, bu saygın hale gelsin istiyoruz, istek bu.

Hasan Hocamın toplu sözleşme raporuyla ilgili kurduğu

cümlelerin tamamı, Memur-Sen ya da Kamu-Sen’in raporu değil. Memur-Sen ve Kamu-Sen, toplu görüşme masasında birer rapor sunduk. Kamu İşveren Kurulu burada toplu sözleşme gündemli, günle ilgili bu raporlardan öne çıkabilecek bir uzlaşı olur mu diye her üç tarafın önemsediği şeyler oraya girdi. Onun içerisinde başka

Page 147: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

135

konfederasyona ait olan ya da Kamu İşveren Kuruluna ait olan şey var. Siz onu bilerek mi kullandınız, bir yanlışlık mı vardı?

Prof. Dr. Hasan TUNÇ : O anlamda söyledim zaten. Ahmet GÜNDOĞDU : Ama bir yanlış anlaşılma olmasın diye

bunu ifade etmek istiyorum. Prof. Dr. Hasan TUNÇ : O anlamda özür diledim zaten Sayın

Başkan. Ahmet GÜNDOĞDU : Garson devletten kastım, evet, süre az

olunca meramımızı anlatamadık. “Dün kutsal devlet-köle vatandaş vardı, bugün de garson devlet anlayışına gidiliyor” derken kastettiğim şey çağdaş dünyanın önemsediği insanı merkeze almak; insana göre devleti dizayn etmek; kutsallığı devlete değil insana vermek; meşruiyetle debisi yüksek bir Anayasayı oluşturmak; Şeyh Edibali’ nin sözünü hatırlamak; kastettiğim şey buydu.

Toplu sözleşme işçi hakkıdır; Değerli Hocam, dün burada

uzmanlar anlattı, ben biliyorum, siz de biliyorsunuz, ILO’ nun işçi tanımı memuru da kapsar. 87’yi görmeden 151’e bakarsak temeli olmadan 3 üncü katta teşrifatla ilgileniriz. Oradaki, Türkiye’den oraya yazdığımız yazılara ILO’ nun verdiği cevapta işçi-memur birlikte, sanırım “worker” olarak mı geçiyordu ne?

Katılımcı : “Çalışanlar” olarak. Ahmet GÜNDOĞDU :“Çalışanlar” olarak işçi-memuru

kapsıyor. Odacısından Genel Müdürüne gelip gitsin; hayır, böyle bir

derdim yok, ama iki de bir deniliyor ki “sendikalı olamayan üst düzey memurlar var, üst düzey görevdeki memurlar”, asker, polis zaten olamaz. “Onlarla ilgili toplu görüşme hakkı olabilir” dedi Mesut Hocam. “Böyle bir hakkın kullanılması için hükümet memur-luğu gerekli platformlarda düşünülebilir mi?” dedim.

Page 148: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

136

Toplu görüşme primi; sarı sendika oldu bütün sendikalar. Devlet aidat ödemiyor arkadaşlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde sendi-kalının sendikasızdan daha az ücret aldığı vaki değil. İşçi sendi-kaları toplu sözleşme imzalarlar ve orada toplu sözleşme ikramiyesi olur yetkili sendikaya üye olan doğrudan, olmayan dayanışma aidatı ödeyerek; dolayısıyla, şu konuştuğumuz Tekel işçilerinin üç ayda bir aldığı 930 TL toplu sözleşme ikramiyesi onları masaya oturtan gücün karşılığıdır.

Katılımcı : Başkanım, Sendikaların bağımsızlığını ILO ilkeleriyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Ahmet GÜNDOĞDU : ILO’ nun da 151’ini Türkiye’ye göre

değil evrensel hukuka göre tanımladığımızda bunu göreceksiniz. Burada gözden kaçan bir şey var, bu ana muhalefet partisi ve

bütün siyasi partiler, Hazine’den karşılıksız yardım alırlar bağımsız-lıkları gitmez, devletçi olmazlar. Devletimizin çalışmayan eşler için pozitif ayrımcılık, aile yardımı var, eş yardımı var, çocuk yardımı var. Bu çocuklar devletçi, devletçi başı olarak tanınmaz. Siz sivil toplum örgütünüzü, örgütlenmenizi nasıl destekleyeceksiniz? Bugün Hollanda’sı, İsveç’i, İsviçre’si vatandaşının her birinin dört sivil toplum örgütüne üye olmasını hava olarak atarken, başbakanlar toplantısında nüfusu dörde katlayarak anlatırken bizim var olanın 4’te 1’ini, 8’de 1’ini almak gayreti içinde olmamızı anlamakta zorla-nıyorum.

Hocaları anlamadık mı? Burada da kastettiğim hocalara eleş-

tiri değil, iklim, ortam, demokratikleşme, bugün sendikaya üye için davet ettiğimiz bir üye adayı, memur, “-acaba darbe geri gelir de fişlenir miyim-” diye bir durumdaysa, “-gönlüm sizinle-” demek durumunda kalıyorsa, burada demokratik zemin oluşmamış de-mektir. Bu zemin içerisinde üniversiteler çok daha geridir.

Her halükârda bu ülke için bir kayıptır arkadaşlarım, bunu

konuşalım, bunu söyleyelim, bunun altını çizelim. Aydınlar öncü olacak, aydınlar antidemokratik süreçleri fırsat bilmeyecek, antide-

Page 149: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve

Uygulamaları

137

mokratik süreçleri yok etmek için, aydınlatmak için öncü olacaklar, istediğimiz bu.

Ekmek kaygısı, özgürlük, doçent oluncaya kadar iş güvencesi

dekanın ya da rektörün iki dudağının arasında olan bir bilim ada-mından nasıl özgür çalışma beklersiniz; kastettiğim şey bu. Doçent ve profesör olduktan sonra da, uluslararası felsefe kongresi yapıyor. Eğitim Bir-Sen, Türkiye’den 67, yurtdışından 24 bilim adamı çağır-mışız, üç tanesi bize diyor ki, “üniversitemden izin alın.” Üniversi-teye izin yazısı yazdık, istedik, dekanı izin vermediği için eğitim felsefesi uzmanlığında destanlar yazmış hocamın ben görüşünden felsefe kongre’mde yararlanamadım. Bu ortamı, “efendim, fikri düşüncede çekince”. Sendika kaç tane var? 10, “11. sini kurun ho-cam, sendikaların eksikliğini ortaya koyun. Yani hocaların önemse-diği, anlattığı konuyu dile getirmede o ortamın yetersizliği. Yetki, evet, yetki. Siyaset eleştirilir, eleştirmek çok kolay, ama siyaset KPSS’ siz bir memur alamaz, vatandaşın vergisiyle siyasetin ayır-dığı bütçeden üniversiteler istediği gibi alır. Bilim adamının evren-sel, merkezi esaslara göre alımı ilan edilsin, girsin, ama bazen ilan-lara bakıyoruz, amca, dayı oğlunun kilosu, göz rengi de dâhil, sipa-rişle eleman alınıyor. 19 Mayıs Üniversitesi’nden 81 bilim adamının sözleşmesi feshedildi, ertesi gün 94’ü aynı gün oraya yerleşti. İlkesel, kurumsal; yani mevzuatını, Anayasasında 130 uncu, 131 inci maddesi başta olmak üzere iyi insana göre iyi işler yapan değil, kötü niyetli geldiğinde de kötülük yapamayan kurumsal bir işleyiş.

İngiltere’nin yazılı bir Anayasası yok, ama her İngiliz

vatandaşının önemsediği bir İngiliz Anayasası var. Örgütlülük oranı siyasetin yönetiminde bakanlıklarda yüzde

50’nin üzerinde, üniversitelerde yüzde 20; kastettiğim şey bu. Görevi sivil olmamak olan, görevi, Anayasamızda verilen

görevi, asker ve polisin gerisinde olan bir özgürlük, pardon yasakçı bir anlayış -ister sendikacı, ister siyasetçi, ister bürokrat, ister hoca olsun- anlamıyorum, anlamamaya devam edeceğim, altını çizerek söylüyorum.

Page 150: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları

138

Çalıştay bildirisiyle ilgili Sayın Başkan’a ve haziruna uyarım, isteğim, bunu bir başka konunun rövanşına getirmeyelim. Çalışanların temsilcilerinin, üç büyük temsilcinin biri burada, ikisi yok. “bundan da kurtulalım ve bu böyle kalsın” demek yerine, ne verilebilecekse, neyin verilmesini öngörüyorsanız bunu öne çıkarın, aksi takdirde bu diyalog kapısı da kopmuş olacak.

Katılım eksik, katılımı artıralım. Bu arkadaşlarla bundan

sonraki platformlarda beraber olmaya çalışalım.

Page 151: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

139

ÇALIŞTAY GRUPLARI VE KONULARI

BİRİNCİ ÇALIŞTAY GRUBU

KAMU PERSONEL SİSTEMİMİZ VE KAMU GÖREVLİLERİNİN TOPLU SÖZLEŞME VE GREV HAKKI*

Katılımcı : Toplu sözleşme hukukuna bakarak mevcut norm-

ları o zaman çok daha dikkatli şekilde değerlendiririz. Gerçekten o zaman Türkiye’de kamu reformu mu yapmak gerekiyor, başka iradeye imtiyazlar mı vermek gerekiyor? Ne gerekiyor, o zaman bu-radan karar çıkar, doğru bir karar çıkar. Yoksa öbür türlü çok doğru bir şey yapmıyoruz diye düşünüyorum.

Oturum Başkanı; Prof Dr. Ender Ethem ATAY (Gazi

Üniversitesi) : Şimdi olaya şu şekilde bakmak lazım, yani hassasiyetle.

Herkes burada, zaten bu Çalıştayın bir değeri vardır. Herkes hassasiyetle ortak noktayı bulmak lazım, şimdi gerçek bu. Ulus-lararası standartlardan… ayrı konu. O zaman ona bakarsak, Birleş-miş Milletleri irdelersiniz, “uluslararası hukuk var mı?” dersiniz. Avrupa Birliği’nde kim karar veriyor falan, onun neticesi yok ama bir şey var burada; demokratik olmanın ölçütlerinden bir tanesi örgütlü toplum. Örgütlü toplum olmadan sendikalar; bunu mümkün olduğu ölçüde ülkemizin şartlarına uygun bir şekilde çalışan herkese tanımak zorundayız. Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun bu varsayımı hayata geçirebilecek standartları arıyoruz. Bu anlamda bizim özel kararlaştırılmış bir şeyimiz yok. Avrupa Birliği’yle de olan husus-larda da. Ama netice itibariyle bir realite var. * Oturum Başkanının açılış konuşması kaydedilememiştir.

Page 152: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

140

Ben altı sene Avrupa’da kaldım, doktoramı orada yaptım ve ben Avrupa Hukuku’nu da gayet iyi bilirim. Dolayısıyla sizin söyle-dikleriniz için… Biz şurada şunu söylüyoruz, standardımız bizim Türk insanının ihtiyacı olan en iyi standart ne ise onu yapalım, ama Avrupa bunu bana bastırdı diye inandığımız şeyden… o konuda bir şeyimiz yok.

Prof Dr. Mustafa DELİCAN : Dünya ilk defa onu kabul etmiş-

tir, sen 92’de kabul ettin… bizim kabul edişimiz sonra, biz bağlama-mışız Türkiye olarak kendimizi buna. Doğru yaptık yanlış yaptık o ayrı, doğru zamanda falan o ayrı bir şey .

Katılımcı : 92’den çok sonra da Meclis’ten geçirdik değil mi? Prof Dr. Mustafa DELİCAN : 93’te yürürlüğe soktuk. Şimdi

87’li sözleşmenin çıkış tarihi 1948. Orada kamu, işçi falan ayrımı yapmıyor, çalışanlar tabiri var. Örgütlenme hakkı ama sadece. Bu örgütlenme hakkı…

Katılımcı : Hocam şöyle bir şey var, hemen akabinde

Türkiye’de uygulamasına baktığımızda şu anda belki en güvencelisi 4/B olarak kabul ediliyor. Yıllardır kamuda istihdam edilmesine rağmen bunların görevine son verilmiyor. Niye biliyor musunuz? Son verdiğin an yargıdan anında geri döner. Böyle bir sistem var yani. Yani Türkiye’de aslında memur dışındaki istihdam şekilleri çok güvencesiz değil.

Prof Dr. Mustafa DELİCAN : Grev hakkı ayrılmaz… bu ikisi

beraber zaten onun pazarlık masasındaki gücünüzdür yani grev hakkınız. Onunla da pazarlık masasına oturmanızın aktör olarak haybeden oturursunuz masada. Oradaki arkanızdaki güç şeydir grev hakkıdır yani bu doğru. Şimdi 98 sayılı sözleşme Türkiye’de ilk kabul edilen sözleşmelerden bir tanesi aşağı yukarı… işçilerle ilgili. Burada işçiler tabiri açık yani burada artık… gerek yok orası işçiler.

Şimdi Türkiye memurlarla ilgili, kamu çalışanlarıyla ilgili

dünya da biz de tereddütlü gelmişiz. Ben örgütlenme hakkı… Katılımcı : Yani şöyle bir şey var şimdi grev hakkı derken biz

burada zaten şu söyle olsun demiyoruz. Beraber ortak bir şey çıksın,

Page 153: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

141

somut bir şey çıksın önemli olan o yani. Kamuoyunun görüşü nedir, işçi sendikalarının görüşü nedir? Kim ne düşünüyor, nerede durma-mız gerekiyor bunu tespit edelim, bizim amacımız o.

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN : 93’te biz 87’yle 151’i beraber

kabul ettik. Yani 151’le 87’yi beraber onayladık bunu niye yapmaya çalıştık? 87’yle genel örgütlenme hakkını işçilerle çalışanlar tama-mıyla ilgili kabul etmekle beraber, 151’lede kamu yalnız örgütlenme hakkı değil aynı zamanda toplu görüşme hakkını da kabul ettik. Böylece devamı olan süreçte 4688 sayılı Yasa. Şimdi 4688 sayılı Yasayı beğeniriz beğenmeyiz, eksiği vardır o ayrı bir şey, onun konuşması ayrı bir şey. Yalnız kamuda çalışanları da kapsayacak toplu sözleşme, grevle ilgili olan sözleşme 154 sayılı sözleşme uluslararası. Türkiye kabul etmedi bunu, dünyada birçok ülke kabul etmedi bunu. Şimdi Avrupa’daki birçok ülke de kabul etmedi bunu. Avrupa’daki uygulama ne? 154 sayılı sözleşmeyi kabul etmemesine rağmen bu sözleşme uluslararası bir literatürden geçti ve kabul görmüş olan bir sözleşme olduğuna göre ben ulus olarak bunu kabul etmesem de bunun içindeki açılım doğrultusunda ülkeden ülkeye farklı kamu işçilerine, şey kamu çalışanlarına uygulanan uygula-malar var. Yani toplu sözleşme açılmış kimisine bu kadar açılmış, kimisine fazla açılmış, kimisine grev hakkı; bazısına verilmiş falan. Bu ülkeden ülkeye yaygın, gittikçe genişleyen gittikçe yaygınlaşan, sözleşmeyi kabul etmeden herhangi böyle kendini bağlamadan ulusal gelişmeler var.

Şimdi biz de bunları yapmak durumunda mıyız? Evet, biz de

artık yapmaya başlamamız lazım ama benim uluslararası bir bağlantım yok burada böyle bir sıkıntım yok, böyle bir derdi yok Türkiye’nin. Yapmak durumunda mı? Yapacağız, adım adım yapma-mız lazım, gelişmeye başlamamız lazım ama kavramları bir kere toparlamamız lazım…şimdi 128 diyoruz ya Anayasa, Anayasa’nın 128’e uygun mu benim şu andaki personel sistemim? Değil ki, yani biz 128’i uygulamıyoruz.

Katılımcı : Şimdi mesela güvenlik memuru diyoruz ama… gü-

venlik işlerini hizmet alımıyla yerine getiriyorlar. Yani artık

Page 154: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

142

memurun ötesinde, sözleşmenin ötesinde… böyle bir sistemle yerine getiriliyor.

Yaşar ÖZGÜRSOY : Şimdi 2822 sayılı Toplu Sözleşme, Grev

ve Lokavt Kanununda yani işçilere uygulanan grev ve toplu sözleşme kanununda… ve bunlar ILO ile yapılan görüşmelerde o hastaneyle ilgili hiçbir itiraz yok, onu kabul ediyorlar. Sadece “banka ve noterlik hizmetlerine niye grev yasağı koyuyorsunuz?” diye eleştirdikleri tek nokta; banka ve noterlik hizmetleri. Dolayı-sıyla hastaneler grev yasağı, hastanelerin grev yasağı kapsamında olması ILO normlarına da uygundur bu anlamda.

Katılımcı : Şimdi tabii ILO normlarına uygun olması veya

başka yasalara, kanunlara göre olması, yani bizim o alanda ilerleme kaydetmemizin önünde bir engel değil. Yani bunun uygulamasını düzenlersiniz. ILO normlarıyla sürekli niye kendimizi bağlıyoruz?

Yaşar ÖZGÜRSOY : Burada ölçü alınca Hocam onun için. Katılımcı : Hayır, hayır yani bence bu, o da çok gerekli bir şey

değil yani zorlayan bir şey yok… Oturum Başkanı : Evet, tekrar oturumu açıyorum. Müsaade

ederseniz bir iki cümle yapıp ondan sonra tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Artık birinci turda herkes belli noktaları koyup ortak görüş-

lerini izah etti artık biraz soyuttan somuta doğru gelmek duru-mundayız.

Burada ben çalışma, çalıştırma kavramıyla bağlı olarak ka-

muda çalışan personele, kişilere, bir takım hakların tanınması zo-runlu olabilir. Kabul edelim veya etmeyelim artık böyle bir zorun-luluk. Bunun dozajını belirlemeye çalışıyoruz, belirlerken de somut, artık somut ne diyeceğiz? Bir, birinci oturumdaki Kamu Personeli Rejimi’nin yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğu söz konusudur.

Adem DİNÇ : Anayasanın hükümlerinin değişmesi

Page 155: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

143

Oturum Başkanı : İki; Anayasa’nın 128. Maddesi hususunda bir değişiklik olmalıdır. Bu çerçeve içerisinde uzlaşı olmamakla bir-likte memur kavramının netleştirilmesi, devletin asli ve sürekli hiz-metleriyle sınırlandırılması, ilişkilendirilmesi esastır dedik. Üçüncü olarak, burada her ne kadar farklı bir şey söylense bile kamu hizmetinin bir tanımı olduğu, fakat kamu hizmetinin bu tanımında değişkenliği söz konusu. Çünkü kamu hizmeti kavramı siyasal bir kavramdır. Buna yasama organı karar verdiği için değişkenlik arz eder.

İşte, kamu hizmetindeki anlayıştaki değişkenliğin sonucunda

da kamu personelinin bu haktan yararlanıp yararlanmaması tar-tışılıyor. Eğer başlangıçta bu klasik kamu hizmeti anlayışı doğsaydı zaten bunu tartışamazdık değişkenliğin ifadesi bu. Ama kamu hizmetine yönelik, orada kamu tarafından yürütülmesi sırasında istihdam edilen personelin tamamının memur olarak addedilme-sinde bir takım sorunlar yaşanmakta.

Bu çerçeve içerisinde artık somut olarak, görüşlerinizi bu çer-

çeve içerisinde söylersek daha anlamlı ve bu çalıştay sonunda hazır-lanacak olan bildiri açısından da daha elverişli olacağı kanaa-tindeyim.

Şinasi YURDAKUL (Maliye Bakanlığı) : Koymuş olduğum

başlıklardan devam edecek olursak birincisi örgütlenmeyle ilgili. Ba-kanlık olarak ya da kişisel olarak kamu görevlilerinin örgütlen-mesinden yanayız. Ancak işte bu daha önce de bahsetmiş olduğum gibi, bu Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri ve üst düzey bazı kamu görevlilerinin örgütlenmesi hususunda sınırlamalar getirilmesi kanaatindeyim. Çünkü özellikle Emniyet ve Türk Silahlı Kuv-vetleri’nden burada bir temsilci olmadığı için onların iç işleyişleri ve yapıları farklı olduğu için, kendi mevzuatlarındaki bir takım uygu-lamalar ve düzenlemeler nedeniyle onlar adına karar vermenin doğ-ru olmadığını düşünüyorum.

Bir diğer husus da, örgütlenmenin, az önce bahsettiğim ar-

kasından getirecek olduğu bir takım diğer haklar nedeniyle de özellikle Emniyet personeli ve üst düzey bürokratlar hariç tutulmak

Page 156: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

144

üzere, genel olarak örgütlenmenin sağlanması taraftarıyız. Bu an-lamda 4688 sayılı Kanunda gerekli değişikliklere biz her zaman taraf olduk.

Özellikle daire başkanları ve üzeri görevlerde bulunan genel

müdür yardımcısı, genel müdür gibi ya da üniversitelerin bazı işte bu idari görev yapan dekan, rektör gibi o tür kadroları kast ediyoruz.

Oturum Başkanı : Hükümet etme işlemine katılan, hükü-

met etme işlemiyle idare farklı kavramlar biliyorsunuz. Devletin üst derecedeki siyasetin belirlenmesinde ve kamu kudreti kullanmada doğrudan etkili olanları bu çerçeve içerisinde üst bürokrat kavramı bunun için, bunu ifade etmeye çalışıyoruz.

Katılımcı : Burada daire başkanlarımızda, arkadaşımız ya da

sendikacı arkadaşlarımız bunu biliyor. Bildikleri için daire başkanları ve üzeri görevde bulunanlar diye bizi de düşünüyorlar.

Oturum Başkanı : Örgütlenme hakkı, şimdi Emniyet ve

TSK anlamında bunlar kendi sorunlarıyla ilgili olarak bu örgütlen-me hakkından yararlanma ne gibi bir sakınca çıkar?

Şinasi YURDAKUL : Şimdi… dün ve bugünkü oturumlarda

edindiğim izlenim benim şu oldu; örgütlenme hakkı beraberinde bir takım diğer hakları da getiriyor biliyorsunuz. İşte bu nedir, toplu görüşme dediniz, grev dediniz. Bu tür eğer dünkü söylenenlerle bugünkünün söyledikleri hakikaten doğru ise, doğru kabul ediyor-sak; örgütlenmenin ILO’daki uzmanların; örgütlenmeden “sendikal hakkın ayrılmaz parçası grev-toplu sözleşmedir” deniyorsa, dolayı-sıyla daha sonra bu hakları ya da bir benzerini bunlar haklı olarak talep edeceklerdir. Ancak bunlar devletin aynı zamanda işveren durumunda olan kişiler.

Oturum Başkanı : Anladığım uluslararası literatürde örgüt-

lenme hakkı ve sendikal hakkın bir yansıması, çalıştığı gurupla ilgili olan yapılan düzenlemelerle ilgili olarak dava açabilir olmak, birinci şeyi bu.

Page 157: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

145

Prof Dr. Mustafa DELİCAN : Husumete ehil olmak. Oturum Başkanı : Evet. İkincisi görüşme yapabilme hakkı-

nın olması. Üçüncüsü kendi ideolojisine uygun olan kurumlara üye gönderme hakkı. Bunlar örgütlenme hakkı tanındığı zaman bunları ayırmak lazım.

Oturum Başkanı : Bu çerçeve içerisinde düşündüğümüz

zaman… yani görüşlerinizi almak açısından soruyorum. Emniyet ve TSK açısından sizi anlıyorum

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Sendika… bürokratlar arasında bir

şey var sanki, kafa karışıklığı; sizin söylediğiniz çerçeve örgütlenme hakkı boyutuyla bunu niye tanısak bir sıkıntı olur mu?

Şinasi YURDAKUL : Şimdi benim burada örgütlenme hak-

kından kast ettiğim, dün sizlerin ve akademisyenlerin de vurgu-ladığı gibi sendikal hak anlamında örgütlenme. Yoksa onların kendi arasında bir dernek kurması ya da farklı şekilde bir araya gelmesini kast etmiyorum.

Oturum Başkanı : Mesleki birlik Şinasi YURDAKUL : Yani mesleki birliği kast etmiyorum

ama sendikal hak anlamında bir örgütlenmenin olmaması gerek-tiğini söylüyorum. Ama mesleki anlamda ya da üst düzey bürok-ratlar, kendi aralarında bir dernek kurması anlamındaki bir örgüt-lenmeye bir şey söylemiyorum.

Mesleki anlamda dünkü akademisyenlerden birinin de

izlenimi şu, sendikal hakkın ayrılmaz parçası grev hakkı, toplu sözleşmedir dediniz. Öyleyse ya bu yanlış ya benim yorumum yanlış. Yani ben bunu söylerken dünkü ve bugünkü hocalarımızın, akademisyenlerin bahsettiklerini hatırlatmak isterim.

Oturum Başkanı : Şimdi onu da değiştiriyorum; sendikalaş-

ma hakkı tanısak da sendikalaşma hakkı bunlar için şu kapsamda kalmak suretiyle desek o alanı biraz genişletmek istiyoruz…

Page 158: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

146

Şinasi YURDAKUL : Şimdi o zaman şunu nasıl yapacaksınız? Hepsini tamam aynı alanda sendika hakkı verilsin, birisine toplu sözleşme hakkı diğeri toplu görüşme bu nasıl olacak?

Oturum Başkanı : Onun yöntemi olup olmadığını… Şinasi YURDAKUL : Onun yöntemini onlarla görüşelim. Şim-

di şunun için daha sonra bahsedeceğim bu statü hukukunda bun-ların mali ve sosyal hakları biliyorsunuz anayasanın 128. Madde-sinde kanunla düzenlenmiş durumda ve bizim 657’de, 657’nin deva-mı 375’te diğer personel hukukumuza giren…2914’te ve 2547de, 926’da, 2802’de binlerce düzenleme yapılmasını gerektiriyor. Yani burada toplu sözleşme, grev ya da sendikal örgüt verdim dediğin zaman bu iş bitmiyor. O kadar çok mevzuatta, belki yüzün üzerinde mevzuatta düzeltme gerekiyor. Belki daha sonraki şeylerde belki bahsediyor onu, emeklilik boyutuyla ilgili bir sürü sıkıntılar var.

Yani bir şeye evet derken ya da hayır derken bunun artılarını

ve eksilerini buradaki toplantıda bulunan arkadaşlar olarak bil-memiz gerekiyor. Belki buradaki toplantıdaki çoğu arkadaşlar belki şunun farkında değiller, var olan mevcut mevzuatımızdaki düzenle-melerin, işleyişleri ve Sosyal Güvenlik Kanunuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karardan sonraki netlik boyutuyla ilgili düzenlemelerin nerelere geleceği, bununla ilgili nasıl düzenlemeler yapılacağı, nasıl işin içinden çıkılacağı konusunu bilmiyorum bilen ne kadar var?

İşte örgütlenme hususundaki söylediğim bu yani sendikal

örgütlenme anlamında. Oturum Başkanı : Biz de sendikal örgütlenmenin sınırlan-

dırılması şartıyla kabul edilebilir diyorsunuz. Şinasi YURDAKUL :Evet kabul edilebilir durumda olduğunu

düşünüyorum. Bununla ilgili dörtbin altıyüz seksen sekiz sayılı kanunda biliyorsunuz 15. Maddede bir takım sınırlamalar var.

Oturum Başkanı : Sınırlamalar var.

Page 159: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

147

Şinasi YURDAKUL : Bu sınırlamalar bu çerçevede daha rahatlatabilir diye düşünüyorum

Diğer toplu görüşme hususuna gelirsek, ben kişisel olarak statü hukuku devam ettiği sürece toplu görüşmenin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şunun için, zaten az önceki bura-daki ayrılan arkadaşımız da söyledi statü hukukunda Hocamız da belirtti. Çalışanların, özellikle memurların hakları, çalışma koşul-ları, mali ve sosyal hakları ve diğer bütün görev, yetki ve sorumlu-lukları kanunlarda bir şekilde düzenlenmiştir. Bunun üzerine toplu sözleşme, grev hakkı verdiğiniz zaman biliyorsunuz anayasanın 128’ine göre mali ve sosyal hakları kanunla düzenlenmesi gerekiyor ve bu düzenlemede statü hukukuna bağlı olarak emekliliğe yansıyan birçok haklar var. Çünkü bugün çalışan bir kişi emekli olduğunda o kadro unvanında daha sonraki kişiye biz herhangi bir düzenleme yaptığımız zaman, otomatik emekli sistemine yansıyor ve bugün bordrolarımıza baktığınızda birçok maaş boşlukları vardır. O anlamda, bir toplu sözleşme yapılabilmesi için bunların biz hepsini kaldırmamız gerekiyor ve kişiyle oturup bir toplu bir sözleşme imzalamanız gerekiyor. Bu sözleşmenin imzalanması için de ortada bir ücretin olması gerekiyor. Ama statü hukukuna baktığımız zaman bizim gösterge ağacımızda ek gösterge, tavandan, kıdemden tutun da zam ve tazminatlara kadar sosyal haklara varıncaya kadar de-taylı bir şekilde düzenlenmiş durumda. Bununla bu toplu sözleşmeyi nasıl bağdaştıracağız ve emeklilik rejimini nasıl bağdaştıracağız? Çünkü Sosyal Güvenlik Kanunu’yla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir karar var. Burada bir tebliğci de söyledi; yargı karar-larını beğenseniz de beğenmeseniz de uygulamak zorundayız diye. Daha sonraki düzenlemeleri buna uygun yapmak zorundasınız diyor. Diyor ki Anayasa Mahkemesi kararında özetle, “siz statü hukukunda bir çalışanın emeklilikle ilgili o andaki bağını kopara-mazsınız” ama bunun toplu sözleşme yapan kesimine baktığımız zaman sade çalışanların durumunu ilgilendiriyor ve emekliye yansımıyor bu durum. Ama biz burada bir kişiyle oturup bu sözleşmeyi imzalayacağız, otomatikman durum emekli olan binlerce kişiyi etkilemiş olacak. Bu boyutuyla da bu anlamda bir sıkıntı var.

Bunun akabinde her ne kadar askeri personeli biz bu kapsama almasak da ya da başka gurupları almamış olsak da bizim

Page 160: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

148

personel rejimimiz şu an itibariyle 657, 926, 2802, 2914 ve ona bağlı birçok mevzuattaki personel birbirine bağlı, birbirine bağlantılı vaziyette. Bu bağlantıların kurulmasında büyük sıkıntılar var.

Bunun için ben burada özetle söylemek istediğim, statü huku-

ku devam ettiği sürece toplu görüşmenin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum ve şu yapılabilir burada; toplu görüşmenin kapsamı, toplu görüşmenin süresi ve toplu görüşmenin zamanı değiştirilebilir. Buna bir itirazım yok yani burada amaç hep memur sendikaları-mızın başkanları da, başkanın da söylediği gibi üzüm yemekse, bir sonuca ulaşmaksa, buradaki az önceki arkadaşımız da söyledi, işte sendika hakkının dört ayağı vardır, birisi ücrettir. Problem burada ücretse biz toplu görüşmenin kapsamını, süresini, zamanını yeniden bir yapıya bağlayarak bunun sağlanabileceği kanaatindeyiz.

Toplu görüşmenin bu kadar da yadırganmaması gerektiğini

düşünüyorum. Çünkü 2002’den itibaren toplu görüşme yapılıyor ve o süreçten bugün günümüze geldiğimizde, bizim çalışanlara çok iyi haklar verdiğimiz kanaatini taşıyorum, mesela sosyal güvenlik. Oradan önünde memur maaşı 2003’ten 2009’a kadar %144 artırmışız. Ortalamaya baktığımız zaman %25 gibi reel iyileşme var. En düşüğü, özellikle sendika alanının tabanını oluşturan kesimde %188’lik bir artış yapmışız, reel olarak %48’lik bir artış söz konusu.

Bir de toplu sözleşmenin ya da görüşmenin en büyük ayağı

hiç değinilmeyen bütçe ayağı var. Bu… 2010 bütçesine baktığımız zaman 287 milyar TL, eski rakamla 287 katrilyon bütçemiz var. Bu-nun 73 katrilyonu personele ayrılmış durumda, bu da 4’de 1 an-lamına geliyor. Şimdi siz hem statü hukukunu bırakayım üzerine de bu ekmekli kadayıf dediğimiz grev ve toplu sözleşmeyi sağladığımız zaman, devletin bütçesi bunu ne kadar kaldırabilir?” Nasıl olsa be-nim iş garantim var bunun üzerine bir de ben toplu sözleşmeli grev hakkım olsun”. Biz bunu acaba ne kadar götürebiliriz? Sayın valim de söyledi; az önce dedi ki sürdürülebilir sistemi nasıl kurabiliriz? diye İşte bu şekilde bu sürdürülebilir sistem olacağı kanaatinde değilim. Eğer bu mutlaka isteniyorsa burada haliyle tartışıldı, kamu hizmeti ve memur kavramını iyi bir şekilde tanımlayıp memur olanları toplu görüşme kapsamında, diğerlerinin statü hukukundan

Page 161: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

149

vazgeçerek toplu sözleşme kapsamına alınabilir. Çünkü şunun için olması gerektiğini düşünüyorum. Biz 2010 yılı için yani burada da toplu görüşme masasında; 2,5’ artı 2,5’e imza atamadık. Ama işçilerle ilgili 2,5 artı 2,5 2010 yılı için imza atıldı. Üstelik 2009 yılında biz çalışanlara, memurlara 4 artı 4,5 vermişken işçilere 2009 yılı için 3 artı 5,5 imza atıldı. Bir kere toplu sözleşme grev iste-niyorsa, işçinin hakları isteniyorsa; işçinin haklarını verelim ama bu taraftaki haklarından vazgeçmesi gerekiyor. O zaman işçiler şunu diyecek “o zaman bana da bu bütün garantileri ver”.

Son olarak şunu söylemek istiyorum, statü hukuku devam

ettiği sürece Maliye Bakanlığı olarak toplu görüşmenin devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Yani bu düzenlemelerdeki bir takım sıkıntılarla bütçeye anormal yükler getirmesi açısından, eğer statü hukukundan kamu hizmeti ve memurlara ilişkin kanunlamalar iyi yapılıp, geri kalan çalışan şeklinde işçi olabilir, sözleşmeli personel olabilir onunla ilgili bir şey söylemiyorum. Yapıldığı takdirde bunla-ra toplu sözleşme grev alanlarının iyi değerlendirilmek şartıyla kim-lere verileceği, hangi alanda grev hakkı ve hangi alanda sınırlama yapılacağı belirlenmek kaydıyla olabileceğini ifade ediyorum.

Oturum Başkanı : Evet şimdi tabii bundan şöyle bir şey

anayasada yapılacak sizin söylediklerinizden ben başka bir şey daha çıkarmaya çalıştım. Anayasada bu anlamda yapılacak olan değişik-likle mevzuatımızdaki yeni düzenlemelerin eş zamanlı yapılmasında bir fayda var. Aksi takdirde sorunlarla karşılaşma ihtimalimiz söz konusu olacaktır.

Şinasi YURDAKUL : Fakat esasında belki de şunu da yapıl-

ması gerek Hocam, bunları yapmayıp en azından hazırlıkları yap-mayıp ne kadarı yapılabilir ne kadarı yargı anlamında Anaya-sanın verdiği kararlar, Danıştay’ın verdiği kararlar anlamında, ne kadar sıkıntılar çıkıyor, bunların da ortaya konulması gerekiyor.

Oturum Başkanı : Bunları da özellikle not edelim. Anaya-

sa’da yapılması öngörülen değişikliklerle, personel hukukumuzdaki düzenlemelerin eş zamanlı yapılması ve hatta mevzuattaki düzenle-melere ilişkin şeylerin daha önceden planlı bir çalışma yapılması

Page 162: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

150

faydalı olacaktır. Aksi takdirde, işleyen sistemi bozma gibi bir şeyimiz yok.

Katılımcı : Sadece personel değil diğer mevzuatın da... Şinasi YURDAKUL : Sadece memur olarak da 657’yle aldan-

mamamız gerekiyor. 2914, 2802, 926, bunları topyekûn etkileyen bir rejimden bahsediyoruz. Çünkü bunların her birinin birbirleriyle bağlantıları var.

Oturum Başkanı : Evet, şimdi söylediklerinizi bir daha hü-

lasa edelim. Çünkü bunlara tekrar dönmeyelim. Örgütlenme hakkı açısından Emniyet, TSK, üst bürokratın dışında bırakılan gruplara bunun tanınmasında bir sıkıntı yok deniliyor.

Statü hukukunda burada tek sıkıntı benim öğrenmek iste-

diğim; biz şimdi toplu görüşme süreci, yani mevcut mevzuat çerçe-vesinde bu süreç devam etsin, fakat toplu buradaki alınan kararın maliyeti hususunda bir şey düşünüyor musunuz? Yani bağlayıcı olsun veya...

Şinasi YURDAKUL : Buradaki benim bağlayıcı olma konu-

sunda şuan kişisel bir şey söylemeye imkânım yok ama burada özellikle vurgulamak istediğim şu; toplu görüşme süreci biliyorsunuz 15 Ağustos’ta başlıyor 29 Ağustos’ta bitiyor. Bu süre hakikaten kısa bir süre ve de Ağustos ayı da çok sıkıntılı bir süre ve ben özellikle bu sürenin uygun bir zamana çekilmesi, işçilerde olduğu gibi 2 yıllık bir süreyle yapılması ve bu sürecin uzaması gerektiğini söylüyorum. Yani 15 gün değil de bu bir ay olur, üç ay olur artık onu görüşülerek de karar verilebilir.

Oturum Başkanı : Kurulun oluşumunda bir değişikliğe

ihtiyaç var mı yok mu? Şinasi YURDAKUL : Kurulun oluşumu değiştirilebilir. Özel-

likle Çalışma Bakanlığı, taraflardan Çalışma Bakanlığı; Çalışma Genel Müdürlüğü, kapsama alınması lazım diye düşünüyorum. Bir de kurumun oluşumuyla ilgili: şöyle sıkıntı var görüşmeyle ilgili,

Page 163: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

151

biliyorsunuz -eğer yanlış söylersem arkadaşlar düzeltsin- işçi sendi-kalarıyla şöyle bir görüşme var en yetkili sendika görüşme yapıyor. Ama memur sendikalarıyla görüşmeye geldiğimiz zaman 3 tane konfederasyon katılıyor. Belki bu önümüzdeki dönemde de 4’e, 5’e çıkacak. Ben burada en çok üyeye sahip olan sendika tarafından müzakere yapılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Şunun için, bir sendika bir şeye evet diyecek oldu mu diğer sendikanın gözünün içine bakmak durumunda kalıyor ve sendikalar birbirinin gözünün içine baktığı için, evet diyebilecek olduğu konularda diğer sendikanın kamuoyunda verecek olduğu mesajlardan çekindiği için o da evet diyemiyor.

Oturum Başkanı : Değer bulamıyor diyorsunuz Şinasi YURDAKUL : Evet, ama işçilerde olduğu gibi en yük-

sek üyeye sahip olan sendikayla daha sağlıklı sonuç doğuracağını düşünüyorum kişisel olarak. Ama daha sonra Uzlaşma Kurulundaki şeyler bağlayıcı olsun mu olmasın mı, kişisel olarak konuda bakan-lığın da görüşünü bildiğim için bir şey söylemeye imkânım yok. Ama orada da eğer bu yönde bağlayıcılığa doğru gidecekse Kurulun yapısının değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani Kurulun bugün-kü yapısıyla bağlayıcı olmaması gerektiğini bunun da karşı taraftan Kurulun da yapısı değişmek suretiyle tartışılabilir diye düşü-nüyorum.

Yaşar ÖZGÜRSOY : TSK ve güvenlik görevlilerinin örgütlen-

me hakkıyla ilgili olarak söylediklerine aynen katılıyorum. Bunların örgütlenmeleri halinde biliyoruz ki hiyerarşik yapıları var, yani bu sefer ona aykırı olacak yani ondan dolayı çok ciddi sorunlar ortaya çıkabilecek. O açıdan kesinlikle bunları bir kere bu sistemin dışında tutmamız gerekiyor.

Bu Kamu İşveren Kurulunun yapısıyla ilgili olarak Ben tabi

ki konumumdan dolayı ifade etmeye çalıştım, ama şimdi toplu sözleşme sistemine geçilmesi için söylemek istediğim bir sürü şeyler var. Yani, işte taraflar kim olacak işte konfederasyonlar mı müzakereye katılacak sendikalar mı katılacak? Bunların hakikaten tartışılması gerek. Şimdi öyle bir sisteme memur sendikalarımız da

Page 164: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

152

daha hazır değil. Yani kimler bu müzakereyi yürütecek kimler katılacak falan.

Günay KAYA : Hocam sendikaların hazır olup olmadığına biz

karar verelim… Yaşar ÖZGÜRSOY : Şu anlamda söylüyorum Oturum Başkanı : Böyle düşünüyorum diyor Yaşar ÖZGÜRSOY : Şu anlamda söylüyorum. Hazır değil

ifadesini belki yanlış kullandım yani, sendikalar düzeyinde mi bu görüşmeler yapılması lazım ya da konfederasyonlar düzeyinde mi yapılması doğru.

Katılımcı : Hocam bir hak verilir ondan sonra bunlar

düşünülür. Şu anda fasit dairenin içerisinde dönüp duruyoruz. Yaşar ÖZGÜRSOY : Bildiğim kadarıyla… Katılımcı : Sendikal hak verilir. Bu sendikal hak, verilen

hakkın üzerinde neyi görüşüyoruz ben bunu anlamıyorum. Hamza GÜNEŞ : Toplu sözleşmeyi görüşüyoruz. Katılımcı : Toplu sözleşmeyi deme. Halen biz verilsin mi

verilmesin mi bunun üstündeyiz. Yaşar ÖZGÜRSOY : Şimdi efendim sendikal hakların veril-

mesi konusunda bir şey konuşmuyoruz. Zaten şu anda sendikal haklar verilmiş

Katılımcı : 4688’de sendikal hak verilmiş. Hamza GÜNEŞ : Genişleteceğiz onu Katılımcı : Genişletmiyorsunuz

Page 165: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

153

Katılımcı : 4688’e bu hak verilmiş ona hiçbir itirazımız yok yani ekstra bir şey söylemiyoruz, söylediğim sadece şu...

Yaşar ÖZGÜRSOY : Yani burada tarafların netleşmesi lazım.

Eğer toplu sözleşme sistemine geçeceksek Şinasi Bey’de o noktaya değindi, benim söylemek istediğim de o. Toplu sözleşme sistemine geçilecekse taraflar kim olacak? Kim olmayacak? Onun netleşmesi lazım söylediğim o 4688 aslında. Sadece uzlaştırma kuruluyla ilgili olarak da bir ifade kullanmak istiyorum efendim. Kurul kararları kesin olması hükmü gerekir mi gerekmez mi? Biliyorsunuz 2822 sayılı kanunda böyle bir kesin kurul kararları kesindir şeklinde hüküm yok. Sadece grev yasağı olan iş yerlerinde yüksek hakem kuruluna gidildiğinde yüksek hakem kurulu kararları kesindir. Ancak grevin olduğu yerlerde böyle bir kesinlik yoktur. Uzlaştırma Kurulunun yapısı tabii ki tartışılabilir, yeni bir sistemde, mesela işçilere uygulanan sistemde 8 kişiden oluşuyor, taraflar da Kurulda bulunuyor yine bağımsız diğer kişiler de bulunuyor o şekilde karar veriliyor. Ama onun da kararı kesin değil.

Konur ERDOĞAN : Hazine müsteşarlığından. Sanırım bizden

başka olayın mali boyutuna dikkat çekecek kimse olmadığı için ben çok kısa onun önemini vurgulamak için bir iki cümle söyleyeceğim, ondan sonra bırakacağım sözü.

Şimdi şu soruyla işe girmek istiyorum; emekli kamu çalışan-

larının maaşı mevcut durumda çalışan, aktif çalışanlara endekslidir. Kamu çalışanlarına toplu sözleşme ve diğer hakları verildiği zaman onlar masaya oturduğunda otomatikman o zaman herhalde şu gün-deme gelecek, emekli kamu çalışanlarının da aynı zamanda masaya oturmuş olduğunu kabul edeceğiz. Eğer bu bağlantıyı kopartmaz isek biz bunun aktüerya dengelerini düşünürsek…

Oturum Başkanı : Yani fiilen çalışanlar bu çerçevede mi

olsun demek istiyorsunuz? Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Hocam affınıza sığınarak burada bir

şeyi herkes için söylüyorum. Hakkın sosyal maliyeti konuşulur, parasal maliyeti konuşulmaz. Yaşam şurada, üçyüz kişi çığ altında

Page 166: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

154

kalıyor, bu mevsimde ödeneğinde kurtarma ödeneğinde üç yüz TL var. Kim ödeyecek bu ödeneği, “arkadaş benim ödeneğim bitti sizi kurtaramıyoruz kusura bakmayın mı diyecek?” Hakların parasal maliyeti, haklar ifade edildikten sonra sürdürülecek bu çerçeve. Yani buraya… taşımanın anlamı yok. Hakların…

Hacı Bayram TONBUL : Örgütlenme özgürlüğünden bahsedi-

yoruz memurlar 2001 yılında…4688’le bunu almış, sendikayı almış ve burada kamu görevlisinin de talebi de yapılmış. Biz mevcut sis-tem içerisinde tartışmaya çalışıyoruz. Mevcut sistemin dışına çıkararak tartışmaya çalışmıyoruz. Mevcut sistem içerisinde bunu nasıl vermenin yolunu arıyoruz. Burada kamu görevlisinin -bu son tarafına katılmamakla-birlikte kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışında bir kadro ve pozisyonda daimi suretle çalışan, aday-lık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerine diyoruz. Bizim bu adaylıkla deneme süresine itirazımız var, gerisi kamu görevlisinin tarifi var burada. Ondan sonra 15. Maddede sınırla-malar koymuşlar. Yani bu sınırlamaları grev yasağına koyabilir-siniz. Üye olmayanları bunlar sendikalara üye olamıyorlarsa toplu görüşme masası tıkanmış, 2002 yılında ilk defa toplu görüşmeye oturulmuş, 2010 yılına gelinmiş 2009 yılında 7 sefer toplu görüşme yapılmış. Toplu görüşme eğer çok ideal bir sistem olsaydı bugün biz toplu görüşmeyi burada konuşmayacaktık. Toplu sözleşmeyi de konuşmayacaktık, grev hakkını da konuşmayacaktık. Şimdi bakın benim elimde şu var, 2007 yılında biz oturmuşuz uzlaşmazlığı imzalamışız. Uzlaşmazlığın bir de uzlaşılan kısımları var, bunlardan bir tanesi nedir? Diyor ki, “üzerinde çalışmalar sürdürülmekte olan kamu personel kanun tasarısı, kamu görevlileri sendikaların görüş ve önerileri alınması suretiyle 2008 yılı içerisinde yasalaşmasına gayret gösterilmesi”. Pekâlâ, bununla ilgili ne yapılmış? Hiçbir şey yapılmamış.

Bakın, biz burada uzlaştığımız 2002 yılından bu tarafa

uzlaştığımız maddeler var. Biz her seferinde şunu diyoruz. Geçmiş yıllarda yapılan toplu görüşmeler üzerinde çalışılması öngörülen hususlardan gerçekleştirilemeyenlerin tespiti amacıyla komisyon oluşturduk. Gerçekleştirilmeyenler, mesela memurların il dışına çıkış yasağı; biz 2002’den beri görüşmüşüz, 2002’den beri mutabakat

Page 167: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

155

altına almışız, bu sene bir Başbakanlık Genelgesiyle kısmen izin verdiler. O da mutabakat zaptının ayrı bir şeyine göre.

Şimdi toplu görüşme masası tıkanmış siz ne yaparsanız

yapın. Şimdi Şinasi Bey oradan…diyor. Pekala, daire başkanlığın-dan alındı…işçi, memurlar sözleşmeliği kabul edecek mi? İkincisi bizde daha öncesinden memurun tarifini yapıyoruz ama şu anda bile işçi olup da müdürlük ve daire başkanlığı yapanlar var. İşçi statüsünde olup da müdürlük ve daire başkanlığı yapanlar var.

Adem DİNÇ : Genel müdürlük yapanlar var. Hacı Bayram TONBUL : Belediyelerde var, şu anda fiilen var

ki biz… Hamza GÜNEŞ : Belediye, belediyelerde olamaz tabii. Hacı Bayram TONBUL : Mutabakatsızlık, toplu görüşme

tutanağına bunu yazmışız demişiz ki; memurların üstünde işçiler atanmasınlar. Niye? Bu var da onu yazıyoruz bir sıkıntı var. TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nde işçi statüsündeki bir arkadaşı siz müdür atıyorsunuz, onun altına memurları emrine veriyorsunuz.

Bugün Samsun TEDAŞ’ta uygulanan bir yöntem var. Burada

bir işçi arkadaşımız oraya müdür atanıyor, altına başmühendis veriliyor. Bakın, teknisyenin altına başmühendis veriliyor. Burası yüzde 100 kamu kurumu.

Uluslararası sözleşmelerle ilgili bir yığın görüşmeler oldu, iki

gündür burada dinliyoruz. …biz bunlara girmek istemiyoruz, bun-lara göre diyoruz ki biz toplu sözleşme hakkı temel bir insan hakkı, biz bunu istiyoruz.

Grev konusuna geldiğimiz zaman, grev konusu her ülkenin

şartlarına göre elbette ki ülkenin… kanunlarında düzenlenir. Bu çok da özenilecek bir konu değil şu anda ama biz toplu sözleşme hakkımızın biraz önce belirtmesini grev konusunun da. Ben enerji hizmet kolundayım. Enerji hizmet kolunda grev yok, işçilerde de yok

Page 168: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

156

sınırlamış yasa. Bu sınırlar çizilebilir, üzerinde oturulup sosyal ta-raflar olarak veya devlet ve bizler olarak oturup bunu etraflıca tar-tışırız ama ilk önce bunun verilip verilmemesi önemli. Verilecek mi?. Verildikten sonra bu konuları tartışalım. Şu anda biz var olan hak-kımızdan da geri gidişi tartışıyoruz. Burada tartışılıyor. Neymiş? Statü hukukundan vazgeçin. Ne yapın? İşçi olun. Böyle bir şey olur mu?

Siz bunu teklif ederek memur sendikalarının altına dinamit

koyuyorsunuz, buradaki arkadaşlar, bunu teklif eden arkadaşlar memur sendikalarının altına dinamit koyuyorlar ve örgütlü topluma zarar veriyorlar.

Netice itibariyle biz şunu diyoruz hocam, ben biraz kusura

bakma… Biz şurada biz kendimiz bir not aldık, bu notu size verelim. Burada bizim kırmızı çizgilerimiz var. Şu kitaplardan sizde yoksa bunları da size hediye edelim, bunları getirmiştim. Bir bakın 2002’den 2009’a kadar üstünde mutabakata varılan konulardan, mali konular hariç. Mali konular Bütçe Kanununda yatırılmış ve uygulanmış. Ama diğer konuların %80’i uygulanmamış. Üç ay içeri-sinde, 4688’in 34. Maddesi diyor ki; “mutabakat tarihinde toplu görüşme en geç 15 gün içinde sonuçlandırılır, bu süre içinde anlaş-maya varılırsa düzenlenen mutabakat metni taraflarca imzalanır”. İmzaladık. Mutabakat metni uygun, idari, icrai ve yasal düzenle-melerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metniyle ilgili uygun idari ve icrai düzenlemeleri gerçekleştirir. Kanun tasarıları Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunalım. Pekâlâ, burada sunulur. Ne zaman sunulur? Süre belli değil, 2002’den beri sunulmaya karar veriliyor.

4688’de bizim Çalışma Bakanlığıyla yaptığımız çalışmalar

var, o çalışmalar yanımızda onları verebiliriz, bunlar düzenlenmesi lazım. Ama bunun yanında toplu görüşme düzeneği zaten bitmiş de kalkmış. Biz Memur-Sen olarak da diyoruz ki, eğer bu Yasayla siz tekrar masaya çağırırsanız biz gelmiyoruz. Siz oturun kendi kendi-nize yapın. Zaten statü… Bizim varlığımız yok. Burada 35. Madde uyuşmazlık hali, Uzlaştırma Kurulu. Ben bu sene Uzlaştırma Kuru-luna gittim, uzlaştırma kuruluyla oturduk. Uzlaştırma Kurulunda

Page 169: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

157

kendimizi savunduk. Uzlaştırma Kurulundan çıkan metin bizim gö-rüşlerimizin %90’nını yansıtıyor ama hiçbir anlamı yok.

Şunu söylemek istiyorum, bugün 4688 de toplu görüşme

düzene girmiştir. Oturum Başkanı : Uygulamada uygun hale getirilmesi

gerekir. Hacı Bayram TONBUL : Gerekir. Toplu sözleşme düzenine

geçilmesi lazım kamu personeliyle. Sınırlamalar tartışılabilir, bu sınırlamalar genişletilir veya daraltılır ayrı bir şey ama bizim örgütlenme özgürlüğümüz zaten var, sendika kurma özgürlüğümüz var. Bunu toplu sözleşmeli ve grevli hale gelmesi için.

Semih TEMİZ : Ben Hak-İş Konfederasyonu Genel Sekreter

Yardımcısıyım. esas görevim iş hukukçusu. 35- 40 yıldır toplu sözleşme daire başkanlığını yürütüyorum Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalarda.

Uluslararası sözleşmeleri kimsenin hafife alması mümkün

değil. Eğer bu uluslararası sözleşmeleri ulusal bazdaki parlamento-larınızdan geçirmişseniz, ciddi bir devlet olarak bunların neyi kabul ettiyseniz parlamentonuzda, bunu iç hukukunuzda uygulamak, iç hukukunuzda da eksik olan taraflarınız varsa buna uygun hale getirmek durumundasınız. Ciddi bir devletin yapması gereken bu. Şimdi iki günden beri konuştuğumuz üç tane uluslararası sözleşme var ILO’yla ilgili, 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmeler. Avrupa Birliği’yle ilgili de, Avrupa Birliği herhangi bir yaptırım anlamında böyle uluslararası bir sözleşme ve birliği yok, ancak ILO sözleşmelerine atıf yapıyor, onu referans gösteriyor Avrupa Birliği fasıllarının açılmasında. Zaten bizim bugünlerde bu işlerin gündeme gelmesinde de en büyük nedenlerden bir tanesi 19. Faslın açılmasıyla öndeki rezerv. Dolayısıyla bunlar gündeme geldi.

Şimdi biz böyle baktığımız zaman fotoğrafı tam çekmemiz

lazım, Türkiye olarak biz uluslararası sözleşmelerin içinde Semih TEMİZ : 98’de yok hocam, 87’de var hocam

Page 170: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

158

Oturum Başkanı : Olur mu efendim, olur mu? Semih TEMİZ : 154’de var. Yani 154 sayılı sözleşmeyi Türkiye

kabul etmedi yani bizim bildiğimiz bu. ILO’yla konuşuyoruz bakın ben mektup yazmışım Hak-İş Konfederasyonu olarak, üyeyim işçilik dairesine, mektup yazmışım cevap gelmiş bize 29 Kasım 2009’da… ILO’nun işçi faaliyet bürosunun başkanı; genel müdür konuşuyor. Burada vermiş olduğu cevapta diyor ki “memurlarla ilgili olmak üzere; 154 sayılı sözleşmede”, biz diyoruz ki memurlara da şey tanı-yın, kolektif süreçte grev yapma hakkını da tanıyacak bir ulusla-rarası bir sözleşme haline getirin diye bir talepte bulunmuşuz konfe-derasyon olarak. ILO’dan böyle bir talebimiz olmuş. İki tane talebi-miz var bir tanesi bu.

Oturum Başkanı : …olur mu efendim? Semih TEMİZ : Ama gelen cevapta bakın diyor ki; bu konuda

yapılacak bir şey yok zaten 154 sayılı sözleşme var, kapsıyor. Dolayısıyla ILO’nun burada yapacağı, üstüne düşen bir şey yok. Biz bunu zaten ILO olarak çözdük diyor. Ama 154 sayılı sözleşmeye atıf yapıyor, 98’e atıf yapmıyor ILO. Şimdi dolayısıyla 154 sayılı sözleşmeyi Türkiye kabul etmedi, birçok ülke de kabul etmedi. Şimdi buna rağmen Avrupa’da gelişme var mı? Var çünkü 154 sayılı sözleşme var, ortalıkta dünyanın kabul etmiş olduğu bir sözleşme var. O sözleşmeyi ülkeler kabul etmeseler dahi o sözleşmenin gereğini kendi iç hukuklarında gittikçe uygun şekilde uygunlaş-tırmaya çalışıyorlar, geliştirmeye çalışıyorlar ve ona hak verecek şekilde faaliyet gösteriyorlar. Bizim ne yapmamız gerekiyor? Evet, bizim de yapmamız gerekiyor. Burada bir tartışma konusu yok.

Türkiye şimdi memurlarla ilgili kamuyla ilgili olmak üzere

tutucu mu davranmıştır? Evet, tutucu davranmıştır. 87 sayılı sözleşme 98’den daha önce kabul edildi. 1947 yani 48 hatta benimle yaş günü olması lazım. 48’de kabul edilmiş olmasına rağmen Türkiye’nin kabul etmesi 1993 mü? 92, 93.Ve biz 87’yi kabul eder-ken Türkiye olarak parlamentoda, 151’le beraber kabul ettik. Yani iki sözleşmeyi, uluslararası sözleşmeyi beraber kabul ettik. Bunları böyle yaparken neyi amaçladı Türkiye? Kamudaki çalışanların

Page 171: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

159

tamamı da örgütlenme hakkına sahip olsunlar, artı toplu görüşme hakkı. 151 toplu görüşme toplu sözleşme değil, toplu görüşme hakkını da beraber kabul etti Türkiye Cumhuriyeti ve 4688 sayılı yasa çıktı.

Şimdi 4688 sayılı yasanın eksiğini -o ayrı- yani tartışılıp

düzeltilmesi gerekli, ben şimdi memurların örgütlenmesiyle ilgili, kamu çalışanlarının örgütlenmesi bu bitmiştir, bu konu bitmiştir. Yani Türkiye 87 senesinde 151’i kabul ederek 92’de bitirmiştir. 151’i kabul ederek de toplu görüşme hakkını da bitirmiştir, bu konuyla ilgili artık tartışma söz konusu değil.

Şimdi bizim yapmak istediğimiz, Toplu Sözleşmeli toplu söz-

leşme farklı bir şey. Toplu sözleşme daire başkanı olarak çalışı-yorum ben yıllardır. Toplu sözleşmede karşı tarafla anlaşamadığın zaman grev doğal sonucudur. Benim pazarlık masasındaki gücüm-dür grev. Eğer ben pazarlık masasına arkamda grev yoksa o masada zaten benim oturup da pazarlık etmemin anlamı yok. Şimdi toplu görüşme bu değil, toplu görüşmede pazarlık söz konusu değil yuka-rıdan aşağı birileri bütçe kanunu gereği, niyeyse görüş alıyorlar siz-den. Yani neyi yaparsak daha iyi olur, fikriniz nedir falandan öteye gitmiyor. Ama benimki öyle değil, bizimki çata çat pazarlık edersiniz ve pazarlıktaki tek gücünüz de grevdir, grevden koparamazsınız bunu.

Şimdi, toplu pazarlığı koyar koymaz grevi de beraber olacak

bunun başka şansı yok ikisini birbirinden ayırmanız mümkün değil. Ha, grev uygulanmasında bir takım sınırlamalar getirilebilir. Bizde de var zaten iki kesimde de var biliyorsunuz. Yani bir takım kısıtlamalar getirilebilir, ama şimdi bununla ilgili olmak üzere Türkiye’nin herhangi bir hukuki anlamda bağlayıcı bir noktada değil Türkiye. Buna rağmen yapması lazım mı? Yapması lazım.

Şimdi Hocam şöyle bir nokta var, ben 4688’in tanımlar

kısmına da pek katılmıyorum. Şimdi Anayasamızın 128. Maddesi tanımlamış, “memur ve kamu görevlileri” diyor orada yalnız memur demiyor. İki tane, iki tane tanım var yani memur ve diğer kamu görevlileri. Şimdi daraltalım mı? Bence daraltmayalım, yani bu

Page 172: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

160

daralmasın sadece tanımlayalım. Kimler memur, kimler diğer kamu görevlileri? Bunların dışında olup da şu saat itibariyle memur pozisyonunda olan arkadaşlar var bana göre. Yani Anayasa’daki memur ve diğer kamu görevlilerinin baştan bir tarifini yapmış asli ve feri sürekli olan işler diye. Bu işleri yapan kamudaki memur ve görevlileri tanımlamamız lazım. Bunu personel reformunu yaparak personel sistemini rehabilite ederek yapacağız. Bunun dışında kalan o arkadaşlarımız doğrudur işçidir bu arkadaşlar. İşçilerle ilgili olmak üzere de ben işçi sendikası olarak dile getireyim burada; şimdi memurları konuşup duruyoruz da 98 sayılı sözleşme 1951’de kabul ettik ama hala Türkiye Cumhuriyeti 98 sayılı sözleşmeye uygun sendikalar kanunu, toplu sözleşme kanunu çıkarmış değil. Yani 19. Faslın açılmamasının sebebi hala o. Yani 1951’den beri olanı hala halledememişiz Türkiye olarak biz şimdi neyse inşallah memurlarla ilgili kısmıyla beraber hepsini birden hallederiz.

Şimdi, öyleyse bizim yapacağımız Anayasa’daki tanıma uygun

şekilde açmamız lazım; memurlarla ilgili tanımları. Yani kimler memur, kimler diğer kamu görevlileri, Anayasadaki tarife uygun şekilde asli ve feri. Onun dışında olan çaycı, odacı falan filan diye tabir edilen arkadaşlar varsa bunlar işçidir. Bunlar işçiydi. Ben 80 öncesi Yol-İş sendikasının avukatıydım, hukuk müşaviriydim. Bir gecede bizim işçi arkadaşlarımız memur oldular, bir gecede oldular yani. Bu arkadaşlar işçiydi yani bana üyeydiler, sendikama, bir gecede bu arkadaşları memur yaptılar. Memur yaptıkları zaman da bizim işçi arkadaşlar karşı çıktı; “yok biz istemeyiz memurluk falan diye” sonra memur oldular. Şimdi bugün de tabii o arkadaşlar işte bir kısmı işte işçi mi olsunlar? Hayır, bu sefer işçiyi istemeyiz me-mur olalım. Ama bence doğrusu ne ise onu yapalım, o da Anayasa’nın 128’i bu anlamda değiştirmemize gerek yok. Ha şu anlamda değiştirmemize gerek olacak yalnız 128’i değil. 53 ile 54’üde değiştirmemiz gerekecek Anayasa’da.

Biz yasal olarak mecbur olmamamıza rağmen, hukuksal

hiçbir yaptırıma tabi olmamamıza rağmen, 154 sayılı sözleşmeyi kabul etmediğimiz için, gelişmiş batı demokrasisi, gelişmiş bir ülke olarak bu noktaya taşınmış bir ülke olarak, bu kadar açılım yapan işte 20 tane G-8’lerin ilk yirmisine giren. Avrupa Birliği’ne aday

Page 173: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

161

falan bir ülke olarak, medeniyet iddiasındaysak, insan haklarına saygılı noktasındaysak memurlarımızın içinde de bilhassa bu Anayasa’daki tanımda memur ve kamu görevlileri diğer kamu görevlilerinin içine girecek olanlarla ilgili olmak üzere, toplu söz-leşme haklarını, grev haklarını da vermeli miyiz? Nasıl vereceğiz? Bunun hiçbir yaptırımı olmadan diğer Avrupa’daki ülkeler nasıl veriyorsa öyle vereceğiz. Yani onlarda herhangi bir mecburiyetleri yok, uluslararası bir bağlantısı yok ama adam ulusal olarak kendi bazında, kendine uygun şekilde bu hakları veriyor. Biz de kendimize uygun şekilde, Türkiye’ye uygun şartlarda, artık açılmaya başla-mamız lazım. Hepsini birden kapsamıyor, üç milyon kişiyi falan kapsamaz. Üç milyon kişiyi önümüze koyarsanız o zaman bu işi kimse kabul etmesi mümkün değil yani kimse yaklaşmaz böyle bir şeye. Ama bu üç milyon içinde Anayasa’ya uygun noktaya geldiğimiz zaman sayı ikibin sekiz yüz olacak. İkibin sekizyüz’üde memurlarla kamu görevlilerini ayırdığımız zaman, o kamu görevlileri kısmın-daki olan insanların sayısı da belki birbuçuk milyon olacak. Ama bu birbuçuk milyon içinde artık biz şey yapmaya başlamamız lazım; toplu sözleşme, grev haklarının bu arkadaşlara verilmesi lazım. Bunun düzenlemesi 4688’de mi olur yoksa çalışanlar tabiri adı altında bizim işçi kanunu yani 2821, 2822’nin içinde de beraber mütalaa edilebilir. Bir hukukçu olarak otururuz bir gün teknik olarak ayrıntılı bir şekilde bakarız.

Açılım yapmaya başlamamız lazım etap etap. Ne kadar

cesaretli olursak, ne kadar korkmazsak o kadar itibarlı bir devlet haline dönüşürüz, o kadar itibarlı bir ulus haline dönüşürüz, dünya-nın her tarafında böyle olur. Bunu adım adım yapmamız lazım. Açılım yapmamız lazım ama ben şuna katılmıyorum, Avrupa’ya gidip ikide bir şikâyet edilmemize katılmıyorum. Türkiye’nin şu saat itibariyle dediğim gibi memurların grev hakkıyla ilgili ama şimdi karıştırıyoruz işte bir takım insanlar şimdi işçi olmasına rağmen memur statüsünde duruyor, ortada bir yanlışlık var onu düzelt-memiz lazım. Türkiye böyle bir şeyin altında değil böyle bir mecbu-riyetin altında değil şu an böyle bir sıkıntı içinde değil. Yapmamız gerekiyor başka bir şey mecburiyetinde olmamız başka bir şey. Şikâyet ediyorsunuz, durmadan bize ILO’da da aplikasyon falan diyorlar. Aplikasyonda alınmamızın geçerli nedenleri var, bizimle

Page 174: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

162

ilgili var, 98 sayılı Sözleşmeyi ben kabul edeli yıllar olmuş yani hukukum var her şeyim var ama benim hala sendikalar kanunum çıkmıyor yani, düzelmiyor. Tasarıları da bizim elimizde, biz yaptık, biz de yaptık hala da 98’izede tam uygun yapmamız da mümkün değil laf aramızda-tam da uygun yapamayacağız yani yüzde 80’ini 90’ını uydurabilirsek diye. Ama o konuda haklılar ama memurların da Türkiye’nin, dediğim gibi bu konuda imza attığı uluslararası taahhütleri Türkiye yerine getirdi. Örgütlenmenin önünü açtı bura-da bir sorun kalmadı, toplu görüşme dediğimiz yani toplu pazarlık değil de görüşme, onun önünü açtı. Ha, topal mopal o ayrı, 4688’i kendi içinde düzeltmek lazım o ayrı bir şey. Ama pazarlık ve grevle ilgili olmak üzere dediğim gibi herhangi bir Türkiye’nin yaptırımı falan mecburiyeti yok böyle bir sıkıntısı yok. Bunu bir saptayalım. Ha ondan sonra Türkiye’ye yakışan adım atmamız gereken neyse adım adım onları da yapmamızda fayda var diye düşünüyorum. Yani iki gündür bakıyorum da sanki bir şey var da…

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Mektubu alabilir miyim? Semih TEMİZ : Tabi mektup burada. Gayet net olarak 154

diyor. Oturum Başkanı : Oradaki work ifadesini kullanma şekline

bakarsak Semih TEMİZ : 98’deki süreç işçi yani biz onu öyle biliriz. Prof . Dr. Mesut GÜLMEZ : Şimdi 98’de sadece işçi var me-

mur yok demek her şeyi sil baştan yapmak. 98’in ve 87’nin Fransızca ve İngilizce orjinallerine baktığımız zaman oradaki hak özneleri İngilizce ve Fransızca olarak ayrılır. Worker’sa worker, fevalyor’sa fevalyordur. Bir farklılık yoktur. Ama 98, 51’de Cahit TALAS Hoca tarafından çevrildiği için işçiler demiştir. 87, 93’ onaylandığı için benim de naçiz katkımla bu süreçten beni de haberdar ettikleri için “aman ha işçiler demeyin, çalışanlar deyin” dedi. Çünkü 50 yıldır uy-gulamayı biliyorum geçmişteki. Öyle derdi bu çalışanlar ordusu için. 6. Maddedeki devlet memurlarının Fransızca söz oturumu yaptık, Adnan Bey İngilizce sözleri okudu. Oradaki devlet memurlarının da

Page 175: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

163

ne anlama geldiğini bir açıkladım size. 98’de memur yok demek çok büyük bir hatadır. Görüş olarak bu hizmet…savunmayabilirsiniz. Ama Sendika Özgürlüğü Komitesinin kararlarına bakın, Uzmanlar Komisyonunun kararlarına bakın. Türkiye’nin her yıl raporlarını de-ğerlendiren, bir iki ay sonra Martta çıkacak uzmanlar komisyo-nunun yeni raporu. Oraya da bakın, 98’de kamu görevlileri vardır ve Türkiye onay vermemiştir. Hangi kamu görevlileri vardır 98’de. Devlet adına otorite işlevleri yerine getirmeyen kamu görevlileri vardır.

Semih TEMİZ : İşçiler yani kamu işçileri Prof.. Dr. Mesut GÜLMEZ : Hayır işçiler değil işçiler olur mu? Semih TEMİZ : Kamuda işçiler var yabancı bir şey değil bu.

İşçiler kelimesini niye bu kadar şey yapıyorsunuz. Biz işçi olmaktan gurur duyuyoruz.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Aynı şeyi söyledi. Onun için galiba

Hak-İş’te böyle bir şey kalmış. Semih TEMİZ : Şimdi hocam tabi o zaman bir şey rica edeyim

sizden Ben İngilizce, Fransızca bilmediğim için o kelimelerin tam tercümesini. Ama tercüme eden arkadaşlarımızdan alıyoruz. Durup dururken konuşmuyoruz. Şimdi 151 ve 154 sayılı sözleşmeye niye ILO gerek duydu yani 87 ve 98 kamu dahil bütün çalışanların toplu sözleşme ve grevini de çözüyorsa, 151 ile 154 sayılı uluslar arası sözleşmeye niye gerek duyuldu?.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Ben ILO’nun içtihatlaşmış karar-

larından söz ediyorum size. Sadece Türkiye’ye yönelik olarak değil, İngiltere’ye yönelik olarak da bunları söyledim. Theatcher döne-minde hükümet, toplu pazarlık hakkını aldı. Bu İngilizlerin elinde, memurların elinden. Bunu eleştirdi onlara yönelik olarak da 98’i uyguladı. 98’den sonra bu…151’i de o zaman onaylamıştır. Biz henüz onaylamadığımız sırada. İngiltere’ye hayır dedi 151’den değil, 98’den sorumlusun, bana karşı dedi. Uluslararası kuralları doğru bilmemiz,

Page 176: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

164

doğru yorumlamamız gerekiyor. Eğer yanlış yorumlayarak yola çıkarsak tabi yapacağımız düzenlemelerde ne yazık ki, yanlış olur.

Oturum Başkanı : Şimdi hocam olaylara…uluslara-

rası…prensiplere saygı duymayı umut ediyorum. Bu çerçeve içeri-sinde de zaten emniyet müdürlüğü, istihbarat çalışanlarına da bu haklardan yararlanmasını hep söylüyoruz. Bunun dozajını ayarlar-ken nasıl bir sistem takip edeceğiz sıkıntımız bu, buna çözüm bulmaya çalışıyoruz.

Günay KAYA : Memur- Sen’e bağlı TOÇ- BİRSEN ’in Genel

Başkanıyım. Şimdi değerli hocam sendika hakkını geriyi dönüp bir daha tekrar etmek istiyorum. Ama burada altı çizilmesi gereken bir hadise var ki, oda 4688 sayılı Yasa’da onbir hizmet kolu kapsamı dışında, aktif çalışan olmayan emeklilerin örgütlenme dışında tutulması. Burada sendika hakkını konuşacaksak eğer biz, zaten aktif çalışanlar açısından gündeme gelmesi çok gerekli değil ama emekliler açısından bunun altının çizilmesi lazım. Eğer biz burada uluslararası normlarda bir öneri yapacaksak, emeklilere de bir örgütlenme hakkının, bir sendika hakkının tanınması noktasında bir paragraf açılmasının yerinde olacağını düşünüyorum.

Oturum Başkanı : Sendika Hakkının kullanılmasını da aynı

şekilde emeklileri de buna dâhil ediyor mu? Günay KAYA : Yani sendika hakkı 4688’le aktif çalışanlara

verilmiştir. Ama emekli olan insanlar için aktif çalışmayan, çalışma yaşantısının dışında kalan insanlar için bu hak verilmemiştir. Hukuk düzeni açısından bu hakkın da tanınmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Öbür taraftan, sivil toplum için sendikaları, katılımcılığın bir aracı olarak görürsek şayet, burada bizim sendika üzerinden katılımcılığı artırmamız lazım. Bu bağlamda toplu görüşme sürecinde -Bayram Bey’in çok güzel ifade ettiği gibi- o süreç zaten katılımcılığı çok minimize ettiği için, katılımcılığın daha aktif olabilmesi için toplu sözleşmeyi bizim sendika tarafından talep edilmesinin ana gerekçesi, bir tanesi budur. Öbür türlü de toplu görüşme sürecinin artık işlevselliği iyice yok olmuştur ve toplu görüşme masasında da sosyal taraflardaki güç dengesi de kamu

Page 177: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

165

işveren kurumu lehine aşırı derecede yontulmuştur. Dolayısıyla bu anlamda çalışanlarında bir güç alabilmesi için, uluslararası norm-ların ötesinde çağdaş bir çalışan olarak bu hakkın bugünün şart-larında zaruri olduğunu düşünüyorum. Bu hakkın kötüye kulla-nılmasından kuşku duymak başka bir şeydir, ama bir mantalite olarak, bir zihinsel argüman olarak bunun kabul edilmesi başka bir şeydir. Biz, önce hakları konuşmalıyız. Bunun varılması noktasında konsensüs sağlamalıyız ama bu kötüye mi kullanılır, elbette ki devlet de o hakkın kötüye kullanılması noktasında tedbirini alacak. Bu anlamda değerli hocam, toplu sözleşme hakkı günümüz dünyasında iki kere iki dört eder gibi artık dört. Matematikte bunun ispatı gerekir mi gibi yeni baştan bir ispat metodu ne kadar abesle iştigalse, kanaati şahsiyem odur ki, yeni baştan toplu sözleşmenin, yeni baştan buna bağlı grevin, “acaba verelim mi, vermeyelim mi” noktasında bir müzakere sürecini de ben, Türkiye’nin bugünkü gelişmişlik konumuyla çok fazla bağdaştırmıyorum.

Oturum Başkanı : Ama mevcut sistemde sıkıntı yaratan,

kabızlık yaratan şeylerin çözümlerini önermemiz lazım. Şinasi YURDAKUL : Mevcut sistem devam edecekse, arkasın-

dan Bayram Bey şunu söyledi. Dedi ki, Toplu görüşme masası tıkanmıştır. Toplu görüşme masası mali haklar dışında bir yere getirilemediğini söylüyor. Neden acaba getirmediğiniz. Personel Getirememe, getirememe sebebi şudur, bizim statü hukukumuza göre orada bahsettiği şu oldu. Mali haklar haklar dışında…detaylı şekilde kanun düzenlemeler gerektirmesinden kaynaklanıyor. Eğer siz bugün mevcuttan geri gidilir mi diye takip ediyorsunuz. Mevcutlar bir takım geri gidilmeyecekse statü hukuku devam ettiği takdirde bir toplu sözleşme diye kıvransak dahi bizim ilgili kanunlarda düzenleme yapmamız gerekmiyor mu? Biz meclise…”Biz bu yönde toplu sözleşme imzaladık. Siz yasa yapma yetkiniz var ama siz bunu meclisten geçirmek zorundasınız”. Evet, mecliste kalmayacak bu işler. Grev ve toplu sözleşmede şu vardır. Taraflar karşılıklı oturur, bütün hangi hakları verecekse karşılıklarını çizerler ve artık o mevzuat hükmüne geçer. Çünkü orada bir takım kurum yoktur. Karşılıklı olarak yazdıklarımda anlaşıyorum hususu geliyor. Ama statü hukukunda ben -yanlış söylüyorsam hocam

Page 178: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

166

düzeltin- meclisten çıkartmak ve ilgili mevzuat üzerinde yapmamız gerekiyor. O zaman nasıl yapacağız? İmzalamış olduğumuz kararla varmış olduğumuz bütün düzenlemeleri yine meclisten geçirmemiz gerekiyor. Bugün…söylediği yasal düzenleme yapılması gerektiğine kanaat getiriyor. Eğer buna bir çözüm üretirseniz, varsa çözüm bu statü hukukunun gereği,

Semih TEMİZ : Kanuna aykırılık varsa açılır tabi Şinasi YURDAKUL : Bir dizi açık var. Burada ne gerekiyor.

657’de değişiklik gerekiyor. Bunu toplu görüşme süresinde de yazsanız, toplu görüşmede de yazarak bunu nakarat altına alsanız. Biz bunu resmen 657’de bir değişiklik yaparak geçirmek zorundayız. Kanunları hazırlayalım.

Katılımcı: Teklif yapılmadı. Şinasi Bey. Ben demek istiyorum. Şinasi YURDAKUL : Meclise, Bakanlar Kuruluna teklif

gitmedi. Hocam üç ay içerisinde icrai işlem yaparsın. Bakanlar Ku-ruluna gittikten sonra, o arada geçen süre yetmeyebilir. 2002 yılında mutabakata varın, 2004 yılında yapılanır, 2006’da varılır, 2008’de varılır.

Oturum Başkanı : O zaman sorunda çözülür, toplu görüşme-

ler sırasında mutabakat metninde üzerinde anlaşmaya varılan hususların hayata geçirilmesi anlamında karşılaşılan sorunların ivedilikle giderilmesi gerekiyor.

Yaşar ÖZGÜRSOY : Bunun giderilmesi için durumun toplu

sözleşme haline gelmesi lazım. Katılımcı : Bağlayıcı olması lazım. Semih TEMİZ : Mevzuatta değişiklik gerektiriyor. Biz toplu sözleşme grev gibi nasıl uzlaştıracağız. Bence

dünyada kendini uzlaştırmış ülkeler var. Biraz onlara bakmak lazım. Biz şimdi pratikte arada da konuştuk. Memur-Sen’in Hukuk

Page 179: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

167

Müşaviriyle. Yani 128’in o genel yapısına da halel getirmeden bir sistem kurmalıyız. Ama statü hukukunu Şinasi’nin de vurguladığı gibi öyle bir doğası var. Ama ben şimdi pratik olarak düşün-düğümde..

Tartışmaya 128’e fıkra getirerek, orada mali haklar aslında

çok büyük sorun taşıyor. Özellikle dörtyüz tane belediyenin yapmış olduğu sözleşmeyi öncelikle pratik bir model alırsak eğer, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin aylıklarına ilişkin ek ödeme toplu sözleşmeyi ortaya koyabilir. Yani orada ne statü hukuku koyuyoruz ama bir ek ödemeyle bir onun tabi miktarı nasıl olacak vesaire onları kanunla düzenleme yapmak lazım, yani orada bir ek ödeme için o zaman statü hukukundaki o ayrıntıların karara bağlanması lazım.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ- 3128’de…bu şekilde…toplu sözleşme

hükmümüz saklıdır. Doç. Dr. Onur Ender ASLAN : Orada statü hukukundaki olan

durum için işte Şinasi beyin söylediklerini vurguladım. Uzlaşmayı işte kurmak gerekiyor. Yani ince bir biçimde anayasaya yerleştir-mek lazım bu hususları. Orada işte benlik sisteminin olmadığını belki ek ödemeyle göstermek lazım

Semih TEMİZ : Üstadın söylediği doğru. 128’in 2. Fıkrası

avukat arkadaşımızın söylediğini ilave ettiğiniz zaman sorun çözülür.

Doç. Dr. Onur Ender ASLAN : Bu sorunda toplu sözleşmenin

yani kanun yerine geçiyor aslında bir tarafta orada iradesi. E şimdi bir tarafta kanun çıkarıyor yasalar, bir tarafta da görüşüp toplu sözleşme çıkarır. Onunla toplu sözleşme ve kanunun çatıştığı zaman bir arada olacak, ne olacak, hangi saat içinde, orada bizi tam bu noktada bizi sıkıştıran bir şey var.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Hocam yasal ölçülerde tartışmalar

yapalım, yapılan oturumu konuşursanız bir ifade var bence o konsepte geliyor bilgisi. Orada bir tıkanıklık yaşıyor. Mevcut konsey

Page 180: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

168

hiçbir şey yapmadan, mevcut konseyi kim? Değiştirilemez aylık mantığıyla görerek bunu nasıl vereceğiz kaygısına kapılmak doğal bir durumdur. Biz bu anlamda Toplu-İşveren sendikası temsilcisi Maliye Bakanlığı temsilcisini takdirle karşılaşıyoruz. Çünkü o bloğu saptadı. Eğer siz bu mevcut konseyi değiştirmezseniz. Aylık gibi görseniz hiçbir şey yapamazsınız. Görüyorsunuz bakın, net bir şey söylüyor gazeteler. Memur- Sen’e, Hak-iş’te iki arkadaşımızla.

Bu çerçeveyi çizmekte fayda var. Bakın çalıştayın 4. Oturu-

munun başlığına Grev ve toplu sözleşmeli kamu personel sistemi. Grev ve toplu sözleşmelilik kamu personel sisteminin ne unsurudur, ne bir detayıdır. Kamu personel sisteminin içerisinde grev toplu sözleşmelilik bir alan değildir... hakkı tanımlamak önce o hakkın varlığını kabul etmek ve şu da…hükümetler farklılığı vermezler. Kanun hakkını güvence altına alır. Anayasa haklar tarafına bak-tığınızda şuan ki mevzuatı düzeltemezsiniz. Çünkü bu hak zaten yaşamın doğasında, insanın doğasında vardır. Şimdi bu çerçeveden baktığınızda sabahtan beri hatta dünden beri genel çerçevede dikkatimizi çeken… örgütlenme hakkının şunu yapayım, yardımsız kabul etmesi için bir genel konsensus vardır. O çerçeve içerisinde yer alamayan sendikal örgütlenme hakkının iki ana unsurunun olduğunu ifade edilmiş. Toplu sözleşme ve grev. Siz örgütlenme hakkı var diyorsanız…hüviyetini yazsanız da yazmasanız da bu haklar vardır. O zaman aklımıza şu geliyor. 4688 sayılı kanunun… vardır içerisinde. Hayretler içerisinde kaldığım beyanlar var. Üç günün sonunda çıkan bu şu; arkadaş bir örgütlenmenizi sağlayalım da toplu sözleşme ve grev yasasını nasıl olsa…giyinirsiniz. İki tarafa da gidiyoruz yani. Ben diyorum ki, arkadaşlar toplu sözleşme…verin siz bize tüm uygulayalım bunu. Kamu personel sistemini mi, memurun tanımını mı, işçinin tanımını mı memurun…komisyonu onuda tartışalım. Şimdi demokrasinin birinci problemi katılımcılık. İlgili kuralım katılımcılık ben katlanan örgüt olmak istemiyorum, ben katılan örgüt istiyorum. Bakın statü hukuku yine sanki bir tabuyu önümüze çıkardı. Arkadaş ben vatandaş boyutuyla anayasa idaresine dahi müdahil olabiliyorum. Referandum da diyor ki, ben bunları etmiyorum kardeşim. Anayasası yani statü hukukuna kay-naklık eden kaynak bir tarafı vardır idarenin temelinde... Sabahki oturumda tali kurucuyu , asli kuruya idareye dahil var olan diğer

Page 181: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

169

çalışan sıfatıyla, statü hukukunu değiştiremiyorsa, bu bir tezattır. Bu tezatı burada idare olarak kavrayamazsın. Neyi düzenleme… gereği yok. Artık 4688’i tarif etmekten bıktım. Toplu görüşme yönte-mini, sürecini, karar mekanizmasını, mutabakat metninin artık… Uzlaşma kurullarına bağlanıyorsun yani mutabakat metninin bağlayıcılığını sağlamadınız zaman, uzlaşma kurullarının… sağla-mak daha nasıl bir yaklaşım sunsun açık söylüyorum. Yani bu an-laşmanın…376…imza atmışız... hükümet imza atmış anlaşmışız. Bu bağlayıcı değil, mutabakat metni bağlayıcı değil uzlaştırma kurulu kararı ..böyle bir şey olmaz. Asli idarenin eğer imzası bağlayıcılık içermiyorsa takibin karara varılırsa, takim aslı…yerine… koymuş-tur. Böyle bir şey hukukta yok. Yani … benden daha fazla yetkiye sahipsin.

Oturum Başkanı : Zaten yargı orada mutabık kalmış. Semih TEMİZ : Mutabakat metni yerine gelmiyor diyor

hocam. Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Hazinedeki arkadaşımız da, Maliye-

ci arkadaşımızda kendi mecrasından bakıyor. Oysa mecra şu anda konuştuğumuz konunun bekası Hazineye Maliyeye bırakılacak kadar basit bir mevzuat değil. Hazine ve Maliye ile tartışalım. Bunun maliyetini parasal maliyetini üretirlerse zaten…saygı duya-rım. Üretmiyorlarsa da o şansım yok.

Bakın biraz önce söylediler. Kendi parası dedi Sayın Vali

temsilcimiz. Dedik ki biz memurlara bu kadar verdik, işçilere bu kadar verdik sözleşmeye rağmen. Varsa zaten verebileceksin. Ben bu sene toplu görüşmelerin %188 zam istemiyorum. Ayrıca… sı-nırsızlık hakkımız var. Hani kaos öyleymiş. Oraya sınırsız olarak girsin, sınırlama diyor…bahsediyor. Ayrık olmak…şunu söylüyo-rum. Bir derdi paylaşmadan buradan ayrılmamız hatadır. Biz burada arkadaş var mı, verecek mi, vermeyecek mi biz tartışması yapmak için toplandığımızı düşünmüyorum. Bakın bu şeye benziyor. Arkadaş, böyle bir şey yok. Sonuçta Anayasanın bana biçtiği egemen idare ve uluslararası sözleşmeler var. Yine aynı egemen idarenin bana yetki verdiği ve olması gereken ve olduğuna inandığım

Page 182: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

170

haklarımı fiilen kullanmak ve devlet tarafından güvence altına alınmasını istiyorum. Aldım mı ben bu durumu güvence altına, masaya gelen ilk memur kimdir? Kamu personeli seviniyor. Bana bir tanesi bir bilen kişi, bir kişi personeldeki arkadaşlarımız var… Bir kişi, Türkiye’de kamu personel sisteminin var olduğun ispat etsin ben, bugün kamu personel sıfatıma son vereyim. Ortada bir sistem yok ki efendim.

Adem DİNÇ- Yasa sistemi Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Siz dediniz ki, şöyle olur. Bakın

sistem.. Adem DİNÇ : Ben onu kısa ve öz olarak uygulamaya sundum. Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Sistem iki şeyi yapmak zorunda

sistem olabilmesi için. 1- İlkelere sahip olması gerekiyor.

2- O ilkeleri hayata geçiren kurallara sahip olması gere-

kiyor. 657 sayılı devlet memurları kanununda 4. Maddede bir değişiklik yapıldı. 4/B kapsamındaki Devlet Personeline, kapsa-mında dendi ki; öğretmenlerle ilgili bir örnek vereceğim. Kadrolu öğretmenle norm kadro ihtiyacının karşılanamadığı durumlarda söz-leşmeli öğretmenlerin istihdam edilebileceğine dair hüküm bulun-maktadır.

Adem DİNÇ : Aynı şey avukatlar için de var. Kadrolu avukat

istihdamı gerekli olmadığı hallerde avukatların, sadece öğretmen-lerle sınırlı değil.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Örneği olarak verdim. Öğretmen ih-

tiyacının kadrolarla karşılanamaz durumlarda sözleşmeli öğretmen gidebiliyor diyor. Kanun böyle bir yetki vermiş. Yetkinin şartı ne? Arkadaş buraya çık. Yüzbin tane öğretmen alacağım diye kadrolu başvuran olmazsa, yirmi gün açıktan sayıyor, birde sözleşme yetkisi vermiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye Bakanlığının desteği ile son dört buçuk yıldır münhasıran

Page 183: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

171

sözleşmeli öğretmen bunun üstüne çıkıyor. Ben diyorum ki, kanunu siz çiğniyorsunuz. Onlar sistemden… Sistemde iki korucu. Bura-da…Şimdi ilke yok. Kuralın tanıdığı bir sistemden bahsediyoruz. Adı kamu personel…Ben şimdi onu söylüyorum. Bağımsız kurumla-rın kendi kanunu çıkarları içerisinde bir…tanımaz mı diyor… Yönetim kurulu üyelerinin…ben tabi şimdi burada bilmiyorum. Osman Bey…geldi. Mesleki temsil…var bizim. Yeni açıldı. Türkiye’de gerçek vizyonlar…iyi hizmet yapabilmeleri için… Yöne-tim kurulu kararıyla…kurulun kimdir atama yetkilisi. Cevap yok. Hangi sistemden bahsediyorum Bakın diyorum ki ben Sistem olması konusunda en çok talepte bulunan kuruluş, Kurum, Tarım,… üçüncü sistem olursa biz hangi…biliriz. Ben diyorum ki, toplu söz-leşme ve grev hakkını verin gelin bu sistemi beraber kuralım. Ama önce sistemi kuralım sonra hakkı verelim derseniz, biz 2001’de 4688 ile 95’de Anayasayla ortaya koyan; anayasanın… yaşamak zorunda kalırız. Buna da tahammül etmeyiz. Çerçevemiz bu. O teminatın çerçevesi yumuşatıldığı sürece gelin kamu personel sistemini tar-tışalım, rejimi de tartışalım, hakkı da tartışalım, hukuku da tartışalım.

Hamza GÜNEŞ : Bir noktaya değinebilirim hemen müsaade

ederseniz. Şimdi bir sistem yok diyor, aslında bence bir sistem var. Ancak sistem 1960’lara kadar Türkiye’de kamu hizmeti yürütenler memur, müstahdem ve işçi olarak tanımlanmaktaydı. Ama 1970’den sonra bakıyoruz ki, süreç içerisinde kamu personel sisteminde bir dönüşüm var. Bu dönüşümde statü hukukundan vazgeçme yönünde bir dönüşüm. Özetle 1970’de 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa sözleşmeli personel sisteminin eklenmesi, daha sonra 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kamu iktisadi teşebbüslerde söz-leşmeli personel statüsünün getirilmesi, 5393 sayılı Belediye Kanu-nuyla mahalli dairelerde sözleşmeli personel istihdamının getiril-mesi, en sonunda da 657 sayılı Kanunla kamu kesiminde özellikle merkezi idarede sözleşmeli personel istihdamının yaygınlaştırılması yönünde bir eğilim var. Aslında burada bir sistem var artık idare, yani kamu, statü hukukundan vazgeçiyor. Belli ki şuanda bizim tartışma konumuzu oluşturan hemen hemen her kesin vurgu yaptığı, işte nasıl bu işin içinden çıkacağız diye fiili olarak ortadan kalkıyor. 5, 10 yıl sonra belki 20 yıl sonra bunları tartışma konusu

Page 184: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

172

bile yapmayacağız. Çünkü orada daha çok idari kadrolara da memur çalışacak belki ama aynı diğer kadrolarda hem sözleşme hem memur statüsündeki personel çalışacak ama belki bir süre sonra memur statüsünde oradakilerin çekeceğiniz yerine sadece sözleşmeli istihdam edeceğiz. Böylece statü hukukundan doğan aksaklıklar da fiilen ortadan kalkmış olacak.

Adem DİNÇ : 4/B nin mantığına uygun olmaz 4/B linin şube

müdürü olması. Bakın 4/B’nin tanımına bakın geçici ve istisnai hallere münhasır olmak üzere istihdam edilen kişiyi anlıyoruz.

Hamza GÜNEŞ : 4/B şöyle olur; 399 da bu uygulamamız var

aslında bizim. Nedir? 399 esas itibariyle sözleşmenin karşısında istihdamı düzenleyen bir kanun, ama şube müdürü ve daha üst kadrolara atanmak için yönetim kurulu kararı gerekiyor, belli ilkeleri var bunun. İlkelerini koyarsın, sınavını koyarsın daha sonra oraya geçişi düzenlersin önceden. Bu çok zor bir şey değildir. Yani 4/B ye de aynı statü getirilebilir yani.

Konur ERDOĞAN : Ben şunu da söylemiştim. Mevcut düzen-

lemede emekli kamu çalışanlarının maaşları kamu çalışanlarına endeksleme olduğu için dünyanın her tarafında da emeklilerin maaşlarının hesaplanması ayrı bir sistematiğe tabi olduğu için bu bağın kopartılması gerekirdi. Aynen dediğimim tekrar ediyorum; mevcut kamu çalışanların cari çalışanlar için herhangi bir fikir beyanında bulunmadı onu tekrar ettik. Dünya da -beyefendi söyledi- emeklilerin de toplu sözleşme hakkı olmadıkları bilinen bir gerçek. Açıkçası merak ediyorum; böyle bir önerme, bizim …emekli ve maaşları teknik sistemi tamamen ayrı bir sistemdir. Aktueryal denge içerisinde hesaplanır. Bunun içerisinde maaş bağlamalarının, hizmet verilen yıla kadar prim ödeme gün sayısında kadar çok değişik parametreler alındı.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Hocam ben burada bir şey sorabilir

miyim? Sosyal Güvenlik Kurulu kapsamındaki işe alınanlar peki ben … dan sonra ssk kapsamında bir yerde işe başlıyorum eski deyi-miyle. Elimde bir … hakkı var Hüseyin’in demek ki nasıl zihniyet. Bakın kendi işimizi de... yazdığım, biliyorsunuz sosyal güvence

Page 185: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

173

haktır. Arkadaş çalışmış seninle ve prim ödemişsin… bu benim için hukuksal anlamda kardeşim ben aldığım maaşı yetmiyorum ben hak işlerine önem veren… ne yapıyorsun ki arkadaş benden aldığın maaşı yada maaş senin maaşın ki benim sadece bildiğimin karşılıyor yani ben .. yaptım kaza yaptım yine .. bağlayacak kadar paran varsa kaskosunu…

Semih TEMİZ : Yok maaş keserseniz, size bağlı üstat sizin

talebinize bağlı. İsterseniz maaşı kestiriyorsunuz, isterseniz kesti-rmiyorsunuz. Kestirirseniz tekrar bağlanacak emekli maaşı artıyor. Kestirmezseniz destek pirimi öderseniz aynı maaşı alınır mı bile-mem.

Katılımcı : Anayasa’da şu güvence altında bunu dermişler;

“devlet sosyal güvenlik hakları karşılar, devlet sosyal güvenlik haklarını mali imkânlar çerçevesinde karşılar” diye de hüküm altına alınmıştır.

Doç.Dr.Adnan MAHİROĞULLARI (Cumhuriyet Üniversitesi) :

Ben Sosyal politikacıyım; bu açıdan hukuki yönüne pek fazla

giremeyeceğim. Dolayısıyla, biraz daha farklı hareket edeceğim ama yine de konunun özünü yakalamaya çalışacağım.

Şimdi, bizim Çalıştayımızın ilk temel konusunu teşkil eden,

ilk planda kamu personel rejimini kısaca ele almak gerekiyor, arkasından toplu sözleşmeli grev hakkının memurlara tanınmasıyla ilgili söyleyeceklerimi arkadaşlara sunacağım.

Birinci planda, demin de söylediğim gibi hem idare hukukcu-

su, hem Anayasa hukukcusu olmadığım için ben detaya girmeyece-ğim, kamu personel rejimine. Yalnız mevcut kamu personel rejimi-mizin çerçevesinde bizim şu anda 3 milyona yakın kamu persone-line birebir toplu pazarlık hakkı vermemiz mümkün gözükmüyor. Gerekli anayasal ve yasal değişiklikler yapılmadan bu mümkün değil.

Nitekim Anayasanın 128. maddesinde 1. Fıkra’da kamu gö-

revlilerinin tanımı yok, gayet açık. Bu kişiler Genel idare esaslarına

Page 186: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

174

göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli işleri yapan kişilerdir. Şimdi, bizim kamu personel rejimimizde yaklaşık bu tanım tamamen olmasa da büyük bir kısmı, kamu personelini kapsamaktadır. Bunun içerisinde hangi iş devletin asli işi, hangi iş sürekli iş?. Efendim, dünkü panelde değerli katılımcıların da bahsettikleri gibi devlet üretme çiftliğinde çoban olarak çalışan birisinin de 657’ye tabi olduğunu biliyoruz veya bir şoförün kamu görevlisi olarak çalıştığını biliyoruz. Şimdi burada bir coğrafi ve genel bir kapsam çizilmiştir, bunun içerisinde biz hangi statüde çalışan memurlara birebir toplu pazarlık hakkını, sendikal haklarını vereceğiz, vermeyeceğiz bunu da tartışacağız aynı zamanda. Bu kapsama göre ayırmak son derece zor olacaktır; yani çoban olarak 657’ye tabi bir memur, Dışişleri meslek memur-ları, son görevi yapan da memur. Evet, diyelim onları biraz sonra göreceğiz. Kamu erkini doğrudan kullanan memurlar, ama biz bu ayrımı yapabilmemiz için mutlaka kamu personel rejiminde bir iyileştirmenin, bir de düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyo-ruz. Çünkü toplu görüşme hakkı tamamen statü hukukuna göre düzenlenmiştir, dizayn edilmiştir; yani statü hukuku nedir kısaca bunları söylemek gerekir. Memurların çalışma rejimi, şu andaki du-umumuz, bizim çalışma rejimimiz statü esasına dayanmakta; yani tek taraflı olarak kamu erki tarafından, devlet tarafından kanunla belirlenmektedir. Nitekim 128. Madde’nin 2. Fıkrası’nda da “özlük hakları, ücretleri, vesaire kanunda düzenlenir” denilmektedir.

Şimdi, bu açıdan mevcut düzenlemede hiçbir eksiklik, yanlış-

lık, tabiri caizse yok; yani şu andaki toplu görüşme ile ilgili prose-dürde bir eksiklik yoktur. Niçin? Çünkü önce yetki tespiti için sanı-rım Mayıs ayının sonunda başlanıyor, Ağustos’un 15’inden itibaren yetkili sendikalar ve konfederasyonlar kamu işveren ku-rumlarıyla karşı karşıya geliyorlar, orada görüşmelerini yapıyorlar, daha sonra mutabakat metni imzalayıp imzalamama duruma göre bağlı tabi, daha sonra eğer mutabakat metnin imzalanmamışsa ne değişecek? Uzlaştırma Kurulu’na gidecek. Uzlaştırma Kurulu’nun hiçbir bağla-yıcılığı yoktur. Zaten olsa bu defa statü hukukuna ters düşecek. Şimdi bağlayıcılığı yoktur. Neticede Uzlaştırma Kurulunun verdiği karar Bakanlar Kuruluna sunulacak, Bakanlar Kurulu da üç ay içerisinde Bütçe Kanununa iliştirilmek üzere memurların bu

Page 187: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

175

görüşme sonrasındaki elde ettikleri, edecekleri iyileştirmeleri ken-disi düzenleyecek ve Bütçe Kanunu’na sunacak.

Dolayısıyla, bu Uzlaştırma Kurulundan itibaren ve olumlu

raporlar bittikten sonra memur sendikalarının işlevleri sıfıra indirgeniyor, hiçbiri daha ileriye gidemiyor. Yani buraya kadar olan kısımda statü hukukuna göre mademki memurların özlük hakları, ücretleri, vesaire Kanunla düzenlenir, aynı şekilde Kanunla düzen-lemek üzere Bütçe Kanununa yetiştiriliyor ve ondan sonra artış ne gerekiyorsa Bütçe Kanununda olan rakamlar çerçevesinde ödeniyor. Bu bakımdan bu şekliyle bu bir toplu görüşme, kelimenin tam anlamıyla görüşme, toplu sözleşme değil.

Toplu sözleşmeye geçebilmemiz için sabahki oturumda De-

ğerli Oturum Başkanımızın da belirttiği gibi anayasal değişikliklere kesinlikle ihtiyaç vardır. Sözleşme iki taraflı en azından, hukuki bir işlem bağlayıcılığı var, ama Uzlaştırma Kurulu ve diğer kanunlar, Bakanlar Kurulu’na, doğrudan Bütçeye sunulan metinde tek taraflı bağlayıcılığı yoktur. Öyleyse bizce toplu sözleşme hakkının elde edilebilmesi için memurlara anayasal değişikliğe ihtiyacımız var, öncelikle 128. madde, 53. ve 54. maddelerde ve aynı zamanda da ka-mu personel rejiminde köklü değişikliğe ihtiyacımız var; yani temel hizmetleri, kamu erkini hangi memurlar kullanabiliyor, onların ayrılması, başka bir ifadeyle kelimenin tam anlamıyla memurlar kim.

Nitekim Değerli Hocam Mesut Bey’in kitaplarından okudum,

o zamana kadar -yabancı dilim benim Fransızca- ILO sözleşmele-rinin orijinallerine bakıyordum, oradaki kelimeye yani ince bir dilci gözüyle bakmazsanız işbu sözleşme kamu görevlilerinin durumuyla alakalı değildir. Zaten biz 51’de 98 sayılı Sözleşmeyi imzaladıktan sonra biz bunu görmüşüz, tamam imzaladık ama bizim yükümlü-lüğümüzde yok. Yalnız, bu sadece ILO’ nun da belirttiği gibi bizde değil, dünyadaki bütün ülkelerde de olmuş. Yani 98 sayılı Sözleşme kamu görevlilerinin dışında ILO’nun durumlarıyla ilgili değil gibi.

Daha sonra ILO 1557 sayılı bir raporunda bunu düzeltme

ihtiyacı duymuş, daha net. Gerçi İngilizce metin değil, onun İngilizce metninin 98. sayısının 6. maddesindeki İngilizce metni çok

Page 188: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

176

açık, ama Fransızca’da memurun, Grand Model’ine baktım, Hocam, Fransızca’ya çok vakıf olduğunuzu biliyorum, kaynakçalarınızda hep Fransızca kullanıyorsunuz, Grand Model’de birinci anlamdaki bu bir sıfat, birinci anlamda kanunla ilgili demek, devletle ilgili demek, ancak alt anlamda da, ikinci anlamında çok açık Grand model de diyor ki … diye başlayan bir cümle; yani devlet görevini ifa eden, yönetiminde görev alan memurları kastediyor. Bugüne kadar bunu gözden kaçırdık. Böylesine memur sözcüğü sanırım ILO’daki bu ifadeye göre bizim toplu pazarlık hakkını vermeyeceğimiz, kamu erkini doğrudan kullananlara kesin.

Öyleyse biz bunları Kamu Personel Rejiminde ayırmamız

lazım. Ondan sonra verebileceğimiz gruplar neler olabilir; genel idare esaslarına göre veyahut da devletin kamu genel hizmetleri nedir, diğer hizmetleri nedir? Bunlarla ilgili bir belirleme yaptıktan sonra ancak toplu sözleşme, anayasal düzenlemeler yapıldıktan sonra, Kamu Personel Rejimi düzenlemeleri yapıldıktan sonra an-cak biz toplu sözleşme düzenine geçebiliriz. Aksi takdirde, kısaca Sayın Başkanım, hemen belirtiyorum, şayet bu düzenleme uzun sürecekse benim önerim şudur, acizane önerim şudur: Mevcut dü-zenleme çerçevesinde Uzlaştırma Kurulu’nun tutanağını kabul edebilecek; yani Bakanlar Kurulu’na sunduğumuzda değiştirilmeye-cek şekilde dizayn etmemiz gerekir. Belki bu bir bakıma tahkim görevi görecektir. Yine Anayasa 128 nci Madde’de değişiklik gere-kiyor. Yine Bütçe Kanunu’na göre düzenleme yapılarak memurlara bu hak verilecek. Yani demek istediğim, Uzlaştırma Kurulu’nun kararı bağlayıcı olsun en azından. Bu şekliyle bir süre götürebiliriz diye düşünüyorum. Yalnız, bu söylediklerim rezerv koyuyorum, çünkü ne idare hukukçusuyum ne de Anayasa hukukçusuyum, sadece sosyal politikacıyım. O işin içersinden birisi olarak acizane bunları arz etmek istedim.

Oturum Başkanı : Sizin söylediklerinizi mealen;

Anayasa’daki değişiklik olması zaten bu hususta tüm Çalıştaydaki getirilen Anayasanın değişmesi hususunda oy birliği kanaatine ait. Değiştirilecek olan hususlar; 128 mihenk taşı olduğu için 128’in netleştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bunda da herhangi bir itirazımız yok. İlk önce ortak noktaları bulalım ki ondan sonra

Page 189: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

177

teferruattan gidelim. Bu çerçeve içerisinde yine ortak, hepimizin ittifakta olduğu şey, memur tanımının daraltılması gerektiği kanaa-indeyiz. Bu daraltmada da asli ve sürekli hizmetleri yürüten organ, yürüten personeli anlamak gerektiği hususunda da aşağı yukarı bir kanaat bilinci oluşmuş. Bu çerçeve içerisinde kamuda çalışan herkese toplu görüşme ve örgütlenme hakkı tanınması hususunda da ittifak halindeyiz, herhalde bunda da bir itirazımız yok; bunları daha tartışmayalım diye söylüyorum. Ancak, kamu kesiminde çalı-an herkesin bu anlamda da örgütlenme hürriyetini tanımakta bir beis yok. İkinci ve üçüncü aşamalarda esas sıkıntı olacak toplu görüşme, toplu sözleşme ve grev aşamalarında. Dolayısıyla, bundan sonra toplu görüşme ve grev, toplu sözleşme hakkı dendiğinde, yet-kilerin kimlere tanınması gerektiği, grev hakkının kimler tara-fından kullanılması gerektiği hususuna yoğunlaşırsak, daha iyi ne-tice alacağız diye düşünüyorum. Çünkü mutlaka bu olumsuz konu-lara değineceğiz.

Bülent PİRLER (TİSK Genel Sekreteri) : Kamudaki herkese

örgütlenme hakkının verilmesi diye bir kavram çok doğru bir kav-ram değil, uluslararası literatürde zaten böyle bir şey yok. 151’de, 87’de, 98’de her zaman farklılaşabileceğine ilişkin yaklaşımlar var.

Şu tehlikeli; niye böyle söylediğimi de hemen söyleyeyim. Şu

tehlikeye dikkat çekmek gerekiyor: 87 ve 98 anlamında baktığı-mızda, eğer bir kitleye örgütlenme hakkını verirseniz, sendikalaşma hakkını verirseniz onun arkasındaki toplu sözleşme yapma, toplu görüşme yapma ve diğer haklarını vermediğiniz sürece; ILO’nun biraz dışına çıktığınız zaman daha sonra ILO’nun bütün eleştiri-lerine muhatap olursunuz. O bakımdan böyle bir hakkı verirken arkasından gelebilecek ve diğer hakları da dikkate almakta çok fayda var diye düşünüyorum. Onun için bütün kamu görevlileri için biraz bunu düşünmek gerekir diye bir parantez açmam gerekiyor.

Oturum Başkanı : Bir tespit yapalım; Örgütlenme hür-

riyeti, dernekleşme hürriyetinden başlayıp daha sonra yoğunlaşan bir hukuk düzenidir. Dolayısıyla, bizim Anayasamıza baktığımız zaman dernekleşme hürriyeti ile ilgili düzenlemelerden o dönemin mantığına bağlı olarak; grupların dernekleşme hürriyetinden yarar-

Page 190: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

178

lanmaması gerektiği söylenir. Bu antidemokra-tik bir düzen. Çünkü demokrasilerde, ferdin hürriyetlerinden çıkıp kolektif hürriyetlerle geniş kesimlere yayılması halinde demokratik bir ortamın yaratıl-ması söz konusudur.

Dolayısıyla, bir araya gelmiş olmak bu anlamda kamu

denetimini olumsuz yönde etkilemez. Kamu denetiminin kullanıl-masının etkinliği, derinliği, örgütlenip insanlar sorunlarını dile getirilmesi. Açısından bakınca, uluslararası hukuk, devleti sınırla-maz ki. Orada bunları yapmayın demiyor. Siz mahrem alanı olarak düşünebilirsiniz, ama orayı açmış olmanız mahrem alanınızı da tamamıyla herkese açtığınız veya sorun yaratacak anlamında da düşünmemek gerekir diye düşünüyorum, ama sizin görüşlerinize de saygı duyuyorum. Çünkü görüşlerden bir tanesi de bu yönde. Sınırlı bir örgütlenme hakkı mı olsun yoksa çok geniş bir örgütlenme hakkı mı olsun? Ama şu hususta en azından ittifak haline geldik: Bir örgütlenme hakkı, dar kapsamındaki personel dışında bırakılarak diğerleri de sağlanabilir; bu hususta herhangi bir sıkıntımız var mı?

Doç. Dr. Adnan MAHİROĞULLARI : Sayın Başkan zaten

açık, ikinci sözleşmelerde ulusal mevzuata bırakıyor bunları zaten. Askeriyeyle, bu işle ilgili hususları bu hakkı Ulusal Mevzuata bırakıyor bir. İkincisi de demin okuyamadığım ILO’nun bir kararın-da zaten toplu pazarlık hakkını da, toplu sözleşme hakkında da bir istisna koymuş. Demin söylendi; devlet yönetiminde görev alan kişiler istisna tutulmak kaydıyla” ILO bunu da alabiliyor.

Doç. Dr. Onur Ender ASLAN : TODAİE’de Öğretim Üyesiyim.

Ben de 15 senedir yaklaşık Kamu Personel Rejimi, memurluk konusunda, statü hukuku konusunda kafa yoran birisiyim. Bu alanlarda gerçekten fikir üretmeye çalışıyorum yazılarımla.

Dünden beri statü hukuku statü hukuku böyle çok farklı

konuşuldu. Statü hukuku konusunda tabii Hocamın bir ODTÜ Gelişme Dergisi’nde 1980 yılında yazdığı bir makale vardı Türk literatüründe. Bir de benim 2004 yılında 500 sayfalık bir kitabım var; ‘Kamu Personeli Statü Hukuku’ diye. Dolayısıyla, Türk litera-türü, statü hukuku, statü hukuku der, ama bunun özü nedir çok da

Page 191: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

179

tartışmaz. Belki sadece devletin tek yanlı koyduğu işlemlerle perso-nelin statüsünün düzenlenmesi gibi algılanıyor dünden beri, o da yanlıştır. Statü hukukunun üç temel öğesi vardır. Birincisi, evet, tek yanlıdır, doğrudur, ama aynı zamanda memura yaşam boyu istihdam garantisi verir; yani memur genç yaşta hizmete alınır, emekliliğine kadar hizmetlerde bulunur. Üçüncüsü ise yasayla düzenlenebilir; yani tek yanlı işlemle aslında, devletin tek yanlı koyduğu bu araçla yürür. Dolayısıyla, statü hukukunun özü belki, çekirdeği bu. Çünkü Türkiye’de bence tam tartışılacak bir nokta ama statü hukukuyla toplu sözleşme, grev arasında bir çelişki var, tarihsel bir çelişki vardır, ama bu giderek biraz da olsa yumuşamıştır. Özellikle refah devleti uygulamalarıyla birlikte statü hukukunun o özü, tam 19. Yüzyılda o kamu hizmetinin kurulma-sıyla birlikte orada biraz yumuşamalar ortaya çıkmıştır, onu da tespit etmek lazım. Ancak özellikle memur sendikaların statü hukukunu ellerinde iyi tutmaları gerekir; yani toplu sözleşme, grev ve statü hukukunun takası bence yanlıştır. İkisi arasında bir takas, “sana toplu sözleşme, grev vereyim ama statü hukukundan vazgeç ki, Anayasanın 128’inci maddesinin yeniden düzenlenmesi biraz buna doğru gider. Çünkü 128’inci maddenin statü hukukunun çer-çevesini çizer. “Dolayısıyla, bence ikisinin arasında bir takas olmamalıdır. Memur, zaten özü, işçiden ayıran statü, ama ikisi arasında bence buradaki bu etnik komitede ikisi arasında nasıl uzlaştırma koyabiliriz, Statü hukukuyla toplu sözleşme ve grev arasında. Bunda belki ülke örneklerine bakmalıyız. Fransa, özellikle kıta Avrupa’sına bakmalı, çünkü Anglosakson dünya çok ayrı bir dünya. Fransa örneği güzel, Almanya örneği güzel. Dolayısıyla, çok kaba çizgileriyle biz bunu burada yapmalıyız.

İkincisi şudur: Memur kimdir? Çok kısa olarak memur işçi

sınıfının bir parçasıdır, ama özgür bir parçasıdır. Çünkü Devlet dediğimiz ayrıdır. Siyasal alana ilişkin ilişkileri vardır ve bu işlev yerine konulmaz bir işlevdir. Dolayısıyla, siz bu işleri özel sektör-deki birisine gönderemezsiniz. Bu devlet işleri de öyle kendi kendine havada asılı durmuyor, kalıp gibi havada asılı kullanıl-mıyor. Bu bürokrasi aracılığıyla yapılıyor. Dolayısıyla, biz bürokra-sinin rejimi işçilerden farklı olmalı, ama aynı zamanda işçi sınıfının da özgür bir parçasıdır; Özü itibariyle onlar da çalışandır 87, 151,

Page 192: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

180

vesaire. Dolayısıyla biz bu ayrımı da kaçırmamalıyız. Evet, bir çalışandır. O yüzden 128. maddenin tanımı çok sorunludur, 61’deki o tartışmalar, özünde en azından fiili bir durum var, bir güvence var. Dolayısıyla, bu takas bence biraz tehlikeli; yani bu takasa girmemek gerekir.

İkincisi, şunu da söylemek lazım, çalışma ekonomisi bakış

açısından daha farklıdır, Onları biraz uzlaştırmamız gerekir. Anayasa da bizim için çok önemli bir şeydir. Bir de şunu söyleye-ceğim: Türkiye Cumhuriyeti eğer güçlü bir devlet istiyorsa, bölge-sinde güçlü bir ülke olmak istiyorsa-ki hepimizin herhalde isteği bu-güçlü bir bürokrasiye ihtiyacı var. Güçlü bürokrasiyle olur, taşeron bürokrasiyle taşeron devlet olur. Güçlü devlet ancak memurunu, memur statüsünü güçlü düzenlenmesiyle oluşur. Dolayısıyla, eğer güçlü bir devlet, -bu konuda herhalde ortak fikirdeyiz zannediyo-rum- güçlü bir devlet, güçlü bir bürokrasi, bu da güçlü bir memur-luk rejiminden geçer, başka şey yoktur. Bu yoksa taşeron devleti olursunuz, o ayrı bir şey.

Oturum Başkanı : Şöyle bir cümle kurmak istesem, biz

burada çalışanlara, genel anlamda çalışanlara hukuku verirken, onun mevcutlarının gerileterek böyle bir şey olmaz. Böyle bir şeye de alet olmak veya bir parçası olmak işimize gelmez. Zaten sendikacılıklardan işçiler, işçiler için iki şey istemişlerdir; bir, iş güvenliği istemişlerdir, iki, belli bir yaştan sonra sosyal güvenlik, devamı sosyal devlet anlamında. Bu zaten demokratik devletlerde bir şekilde sağlanmanın yöntemleri yapılıyor. Biz bu anlamdaki memurun tanımına dokunulmasına taraftarı değiliz. Burada çalı-şanlar bağlamında geriletmek istemeyiz, böyle bir şey de var. Ancak, burada kamu kudretinin kullanılmasında, kamu hizmetinin de sürekliliği ilkesi var, kamu hizmetinin objektifliği ilkesi var; bunları da göz önüne almakta fayda var, sosyal devletimiz olumsuz düşünmez.

Prof. Dr. Hasan TUNÇ (Gazi Üniversitesi) : Anayasamız

diyor ki kaynağını Anayasadan ve yasalardan almayan bir kamu yetkisi kullanılamaz. Şimdi, bu hüküm bile o statü hukukunun gereğini olduğu gibi ortaya koyuyor. O anlamda hem statünün

Page 193: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

181

anayasal güvencelerin, yasal güvencelerin devam edip, hem de güvenli, toplu sözleşmeli bir memur anlayışının ortaya çıkabilme-sinin çok da realize edilebilir bir düşünce olduğu kanaatinde de değilim. Birinin diğerine ikame edilmesi de çok doğru değil, Kazanı-lan bir yasal güvenceyi yok etmek kadar tabii ki saçma bir şey olmaz, ama şimdi hem diyeceksiniz ki yasalarla bu adamın her türlü hakkını koruyacaksınız, ondan sonra da diyeceksiniz ki bu adam her tür mali hakkını kendi belirleyecek. Bu çelişki benim mantığıma, hele bizim mevcut anayasal sistemimize çok uyacağı kanaatinde değilim.

Oturum Başkanı : Kamu Görevlisi Kanunu’nun sınırlandı-

rılması hususunda bir sıkıntımız var. En azından bu şimdi ortaya çıktı. Kamu Görevlisinin, Kanunundaki teknik tanımını yapabilir-sek o zaman sıkıntıyı bir ölçüde aşmış olabiliriz.

Hüseyin AKARSU (Memur – Sen) : Hocam, tam bu noktada

bir şeyin düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar anayasal kavramlardır, bu konuyu burada şey almamız gerekiyor. Anayasa-nın 128. maddesinden bahsediyoruz ve ilginç bir tespit var, Madde başlığı, tartışmalıdır, gerçi madde başlığı dahil değil ama Anayasa iç hukukunda dahildir aslında. Kamu hizmeti göreviyle ilgili hükümler; Anayasada bulunan ifade de kamu hizmeti devreye giriyor. Bence de çok önemli bir ifade var. Hiçbir kişi ve kurum Anayasadan kaynaklanmayan o kaynaktan başka bir ekip kuramaz. Bakın, Anayasanın 128’inci maddesine göre kamu hizmeti görevi tanımlar ve ilginçtir. Personel, ben rejim demeyeceğim, çünkü rejim olduğuna inanmıyorum şu anda personel rejimi olduğuna inanmı-yorum, çünkü personel tercihlerimiz var, henüz rejimi oluştura-bilmiş değiliz. Devlet Memuru Kanunun’da memuru tanıyoruz. Pazarlık babında, mevcut kuruluş biçimine bakılmak-sızın devlet ve diğer kamu tüzel kişilerince yeniden esasları yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin; şimdi memuru tanımlıyoruz ama kamu hizmetinin tanımı yok bu kanunun içerisinde. Hangi hizmetten bahsediyoruz? Polis ve itfaiye erleri bu Kanunun uygulamasında memur sayılıyor; bu Kanunun uygulanmasında. Anayasaya göre memur tanımı konusunda hani diyoruz ya daraltalım. Daha geriye

Page 194: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

182

dönememişiz ki daraltmadan bahsedelim. Önce bir tanım yapmak zorundayız.

Maddenin 2. Fıkrası’na göre. “Yukarıdaki tanımlamalar dı-

şında, dışındaki kurumlara gerek politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetimi, denetimi olanlar da memur sayılır.“ Tanımlanmamış bir memur var, tanımlanmamış memuru bu kanunlar üzerinde memur sayılanlar var. Anayasada kamu hizmeti görenler var, Anayasada bir diğer maddesinde de kamu yetkisini kullananlar var. Görev ve yetki her şeyi ifade etmez. Anayasadaki görevi görüyor. Bir başka maddesi diyor ki “Sen yetkili değilsin kardeşim.” O yüzden ILO’nun 87, 98 ve 151 bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor; yani bu sınırlama dediğimiz alanı, çerçeveyi de Anayasaya sokabilmiş değiliz. Üst normumuzda bir başka çerçeve var. Anayasanın iç hukuku diye bir uygulama olmaz. Ama Anayasa Mahkemesi bunda özgür bırakılabilir.

Hüseyin AKARSU : Anayasanın 128. maddesindeki çerçeveyi

bugünkü asli hizmetler diye bildiğimiz uzlaşma aşaması var. Memurlarla uzlaşma aşamasında uzlaşılmış değil. 87’de, 98’de ve 151’de bütünsel olarak baktığımızda ben bunu Anayasa Hukukuna söylemiyorum. Hukuka baktığımızda, Türkiye’de bu memur hakkı-na ilişkin çerçevede bir sıkıntı yoktur. Bu normal sıkıntılardır, as-lında çerçeve sağlamdır. Anayasanın, Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasanın 10. maddesine ilişkin değişikliğe ilişkin iptal kararında genellikle aynı çerçeve var. Anayasanın baştan 7. Maddesi’ni göz önüne koyduğumda siz orda ki fikri değiştiremezsiniz. Ben bunu esas faktörünü incelerim. Yasanın kendisine koyduğu sınırı aşı-yorum.

Prof. Dr. Hasan TUNÇ : Teklif edilme şartını diyor gerçekleş-

tirmediniz, burada teklif edilemez bir düzenleme var, bu nedenle ben bunu aykırılık ilkesi, aykırılık gereğince.

Hüseyin AKARSU : Ben de diyorum ki Anayasanın başlan-

gıcında ilginç bir saptama yapıyor. Diyor ki; “biz insanlık haklarının bir üyesiyiz”. 2. maddesinde başka bir şey söylüyor, “insan hakkına dayanan bir milletiz, saygı duyan bir milletiz”. ILO’ nun 7 temel

Page 195: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

183

sözleşmesi tamamen insan haklarıyla ilgilidir. Anayasa Mahke-mesi’nde o kararları dikkate alıyorsa şu da çok ağır bir durummuş gibi geliyor. Bu mevzuat bu Anayasa varken, Anayasa Mahkemesi kararlarına güvenerek söylüyorum; toplu sözleşme, grev hakkı memurlara verilemez, kamuya verilemez, çünkü kamu çalışan-larına verilemez, kamu personeline verilemez, kamu görevlisine verilemez, hepsini uygulamak zorundayım kim olduğunu bilmiyo-ruz. Bu çerçevede bazı kararları tanımlamak zorundayız. Bu çalıştayın bence en önemli unsuru kamu görevlisi sıfatıyla, kamu personeli sıfatı, memur sıfatı, büyük ya da küçük kamu sözleşme, grev hakkını sakınmaktan daha ziyade bu tanımı verin. Bakın, bizde kamu personelinin, kamu yasalarının yanında tek yönetim var. 4688 sayılı Kanun. 657’de kamu üyesi tanınıyor mu, memur tanınıyor mu?

Bu çerçeveden bakarsak belki daha sağlıklı duruma geliriz.

Tanımsızlığımızın üzerine kurulmuş, biraz tanımları daraltalım saptaması doğru değil, çünkü ortada henüz bir tanım yok. Ben diyorum ki, önce bir tanıma ulaşalım, ondan sonra daraltır mıyız, genişletir miyiz, bu hakkı diğer hakka transfer mi ederiz, iki hakkına uyma o apayrı bir konu.

Oturum Başkanı : Kamu hizmeti dediğimiz şeyin tanımı

vardır. Kamu hukukunu bizzat ve/veya üzerinde, altında dayanarak kanuna yürütmek zorunda olduğu hizmetler kamu hizmetidir. Kamu hizmetine karar veren, yasa koyucudur. Yasa koyucu kamu hizmetinin toplumsal ihtiyaçlarla devlet tarafından ifa edilmesi gereken hizmetler kamu hizmeti olarak tanımlanır.

Hüseyin AKARSU : Bir yanılgıya düşmeyelim. Devletin faali-

yetini sürdürmesi, bu tek başına, devletin hizmetin kamu hizmeti niteliği olduğunu göstermiyor. O çerçeveden baktığımızda, bu çok somut bir ifade, Türkiye’de özel sektör tarafından sunulup da kamu tarafından denetlenmeyen hizmet türü yok.

Oturum Başkanı : O farklı bir şey, ama burada devlet var.

Farklı bir şey.

Page 196: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

184

Hüseyin AKARSU : Bunu yaptığınız tanımdan hareketle söylüyorum.

Oturum Başkanı : Bu tanım doğru. Hüseyin AKARSU : Yok, kabul etmiyorum Hocam. Oturum Başkanı : Bu tanımlara girersek işin içersinden

çıkamayız. Devletin varlık sebebini oluşturan “asli ve sürekli hizmet diyor”, bu çok güzel bir ifadedir. O hizmet yürütülmediği zaman devlet olma vasfınızı kaybedecekseniz. Yürütülecek olan bu faaliyeti bu kurumda yürüten memurdur. 657 sayılı Yasa’da daha başka. Anayasal kavramları karıştırmış, 657 Sayılı Yasa. Devlet Personel Kanunu’nda çözümlerini yapıp çalışmış mı? Fakat daha sonra ihtiyaçlar çerçevesinde eklemeler yapmış, teferruat içerisinde boğulmuş. Şimdi onları biz tekrar öreceğiz.

Günay KAYA (Memur-Sen) : Osmanlı aydınının tanımlaya-

madığı ya da tanımlamakta bir türlü isabet edemediği sorun 30 Ekim 1918 Mondros’u imzalatmıştır. Yaşam rasyoneldir. Biz duygu-sal refleks verebiliriz, ama yaşam bizim önümüze hep rasyonel fatura koyacak. Çağdaş demokrasilerde çoğunluğun azınlığa tahak-kümü yoktur, çoğunluğun iktidarı, yönetimi vardır, ama azınlığın da taleplerinin karşılanması vardır. Yani siz bir kişinin talebi dahi olsa eğer sizin yönetiminiz çağdaş bir yönetimse, mantaliteniz çağ-daş bir mantaliteyse o bir tane talebi bile dikkate almak zorun-dasınız.

Şimdi mevzuatlar, normlar zamana hitap eder. Eğer mev-

zuatlar zaman üstü hüküm içeriyorsa oradaki mevzuatın isabetini tescil etmiş olur. 2010 yılında, Şubat’ın 10’unda bir çalıştay yapı-yoruz. Çalıştayın konusu şu: Kamu çalışanlarına, devlet memur-larımıza grevli, toplu sözleşmeli bir sendikalar hakkı tanıyalım mı, tanımayalım mı? Burada ki verilmesi gereken cevap bu.

Oturum Başkanı : Buradaki nasıl bir gözlem? Günay KAYA : Evet, hayır’dan sonra zatıalilerinizin söyle-

diği konuya geleceğiz. Bunun hukuk düzeni içerisindeki yol haritası

Page 197: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

185

belirlenecek. Bir hakkı hak hukuk düzeninin verdiği özgürlük ve salahiyetler hukuki anlamda. Hukuk düzeninin meşru kabul ettiği özgürlük ve salahiyetler. Bu hakkı ya da bu özgürlüğü öğretinin, doktrinin ya da evrensel hukukun tanımlaması, standartları, çer-çevesi başka bir şeydir, bireylerin ya da kurumların içinde yaşa-dıkları hukuk düzeninin o hakkı, özgürlüğü tanımlaması ya da sı-nırları başka bir şeydir. Şüphesiz ki hukuki anlamda bireyler ve kurumlar kendi içinde bulundukları hukuk düzeninin sınırları kapsamında olmaktan istifade ederler. Ama şu var ki, bireyler ve kurumlar da o sınırların evrensel normların içerisinde ya da o stan-dartlara götürülmesi için de bir demokratik hakkını kullanarak, bir zorlama yaparlar.

Biraz evvel çağdaş demokrasiyi tanımlarken katılımcılığın ve

taleplerin dikkate alınmasının fevkalade önemli olduğunu belirttim. Ben Türkiye’nin Ortadoğu’da içine kapanık, işte, sadece Meriç Irmağı’yla Ağrı Dağı arasına sıkışmış, bütün zamanını kendi iç problemleriyle geçirip bunun bir fasit daire içerisinde dönmesinin müthiş bir enerji kaybı, müthiş bir zaman kaybı olarak görüyorum.

Bir aile içerisinde çocuklarla ebeveyn arasındaki hukuk ne

ise, sosyal ilişki boyutu ne ise toplum düzeninde de devletle vatandaş arasında, daha da darlaştırırsak çalışanla devlet arasın-daki ilişkiyi aynı rasyonel mantalitede okumamız veya görmemiz gerekiyor. Ataerkil doğrudur, benim çocuğumun şuuraltını düşünü-yorum. Baskıyla şekillendirdiğim zaman o çocuk özgüvenden mahrum kalacaktır. O çocuk benim istikbalimdir. Ben kendi istik-balimi güçlü görmek istiyorsam, ben kendimi gelecekte daha güçlü kılmak istiyorsam kendi evladımı özgüven içinde saygı, sevgiyi bilen ve dünyayı 360 derecede okuyabilecek bir rasyonalitede okumasını istemem lazım. Vatandaş için de bu hepsine baktığınız zaman aynı şey olur.

Şimdi, biz devlet geleneğinde, tarihe, arka planımıza baktığı-

mız zaman bir hak, bir demokratik hakkımızı tanımak ve özgür-lükler noktasında bir şeyi kamu gücüyle, devlet eliyle vereceğimiz zaman hep bir duraksamayla, bir kuşkuyla meseleye bakmışız. Acaba bu bizim devletimiz de bir tehlike oluşturur mu, bu toplum

Page 198: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

186

yapımızda tehlike oluşturur mu? Zaman sürecinde okuduğumuz zaman bakıyoruz ki, aslında hiçbir hak ve özgürlüklerin verilmesi bir tehlike oluşturmamış, bilakis bunun verilmemesinin oluştur-duğu bir sosyolojik sıkıntının, siyasal sıkıntı ve ekonomik sıkıntı olarak bize geri yansıdığını görüyoruz. 2010 yılının dünya ve Türkiye gerçekliliğinde Değerli Hocam, şu konuştuğumuz meseleyi bitirmemiz gerekiyor. Eğer dünya 1951 yıllarına bu meseleyi çözmüş ve mutlaka bilinmesi gerekir diye Batılı insanlar bu hakları yapıyorken, doya doya bunu kullanıyorken, biz kendi insanımıza, kendi çalışanımıza bunu veya verirken de fevkalade kuşkuyla bakmamızı çok pozitif bulmadığımı söylemek isterim; yani şuradaki kuşku şudur: “Efendim, memurlara grevli toplu sözleşme hakkı verilirse hak kötüye kullanılır”. Böyle bir olumsuz düşünceden ziyade olumlu düşünceye gitmemiz gerekiyor. Hakları negatif ölçekte değil pozitif ölçekte yorumlamamız gerekiyor. O zaman memur sendikacılığı madem ki bir temel insan hakkıdır, sendika hakkıyla birlikte toplu sözleşme ve grev hakkını da ondan ayıramayacağımıza göre o zaman bizim bunu bütün okumamız lazım ve burada bulunan herkesin vicdanının ve aklının bu soruya “evet” demesini canı gönülden arzu ediyorum. Umuyorum ki herkes “evet” diyordur. O zaman hukuk düzenimizde, iç hukuk açısından bu Çalıştayın sonuç bildirgesine geçmesi gereken yol haritası olarak da birkaç önerim olması gerekiyor.

Hukuk düzeninde yaşıyoruz. Söyledim, bireyler ve kurumlar

doktrin ölçeğinde değil, içinde yaşadıkları hukuk düzeninin sınırla-rında hak ve özgürlükleri kullanırlar. Bugün Anayasamızda, hukuk sistemimizde mevzuat hiyerarşisinde baktığımız zaman Anayasa-mızda ve yasalarımızda bununla ilgili temel sıkıntı nedir?. Bura-daki sayın hocalarımız dünden beri tespiti yapmıştır. Anayasamızın 51, 54 ve 128. maddelerinde ciddi bir revizyonun ve değişikliğin yapılması gerekiyor.

Oturum Başkanı : Anayasa koyucusu olarak ... literatür Günay KAYA : Anayasa koyucusu olarak Değerli Hocam,

128’deki, ben buradaki ILO normlarının içeriğinin, ifade tarzı farklı olabilir, ama hüküm olarak aynısını koyarım, Sayın Hocam, kim

Page 199: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

187

söyledi sabah bilmiyorum, ben uluslararası sözleşmeleri ayrı bir şekilde onaylamak değil içeriğini alır, kendi yasam olarak kendi mevzuatım yaparım. Bu daha şık olur, daha da özgürlükçü olur diye düşünüyorum.

O zaman ben sendika hakkının temel insan hakkı olduğunu

son kez vurgulamış olayım ve sendika hakkının da toplu sözleş-mesiz ve grevsiz olarak ayırdığımız zaman o hakkı kadük olarak tanıdığımızı ve o hakkın da o kadük haliyle tanınmasının 2010 yılının Türkiye ve dünya ölçeğinde fevkalade geride kalacağını ve Türkiye’nin Meriç ve Ağrı dağı arasına sıkışıp Akdeniz ve Kara-deniz arasında boğulmuş bir ülke olarak değil bölgesinde ve küresel ölçekte inisiyatif alan, risk alan ve küresel ölçekte strateji üreten bir güç olması için iç dinamizmi açısından bu yasanın kendi bütün-lüğünü, evet, katılıyorum, şu bürokrasi olması lazım: Güçlü bürok-rasi güçlü beylerden geçer. Siz eğer devlet memurlarını özgüven içinde ayakları üzerinde özgüvenle güçlü kılamazsanız, onların oluşturacağı güçlü bürokrasiyi hayal ederiz. Güçlü bürokrasi olma-dığı zaman katılıyorum güçlü devlet olmayacak, güçlü devlet olmadığı zaman da güçsüz devletler olur.

Oturum Başkanı : Uygulamasında bir sıkıntımız yok.

Hakkın kimlere verileceğine dair sıkıntılar var. Çünkü özel sektörle devlet farklı şey; sıkıntımız burada. Ama siz şunu söylüyorsunuz; sendika haklarının bütünleyici ilkeleri gereğince, katılabilecek olan herkesin sendikal hakkı ve toplu görüşme, sözleşme hakkı verilsey-di grev hakkı tanınırdı.

Günay KAYA : İç hukukumuzda sınırlamalar var, sıkıntı-

larımız var, onu giderecek burada bir öneri belirlenebilir. Oturum Başkanı : Bulmaya çalışıyoruz. Günay KAYA : Önerimiz, Değerli Hocam, 51, 53, 54, 128’de

revizyondur. Orada yapılacak revizyonda da uluslararası normların baz alınmasıdır veya biz Türkiye olarak onun üstünde bir hak tanırsak da o zaman ulusal mevzuatımızı evrensel hukukun önüne

Page 200: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

188

geçirmiş oluruz ki, o zaman da dünya bizi örnek alır, o fevkalade güzel bir şeydir.

Doç Dr. Oğuz KARADENİZ : Ben bu konuda katılıyorum

Hüseyin Bey’e ve memur tanımının daraltılması son derece yanlış olacak. İşçiler açısından değil sadece. Bir, her türlü hakkı mahfuz kalabilir, kamuda her insana karşı işletilir. Siz memur tanımını sınırlayarak Türk Ceza Kanunun onlara verdiği birtakım imtiyazları neden alıyorsunuz. Bu birincisi. İkincisi izinlerde; 657 sayılı Kanun çalışma saatlerinde İş Kanuna göre avantajlı bir kanun. Bakın, şu anda hastanelerde işçiler ve memur çalışıyor. Bir diğer konu, kapsamı, grev konusunda kimlerin grev gideceği kimlerin gidemeyeceği konusunda. Sendika özgürlüğü komisyonu raporları çok açıktır. Birkaç tane örnek vermek istiyorum; Aşağı-dakiler zorunlu hizmet sayılabilir diyor ve bu konularda greve gidilmez. Neler bunlar? Hastane hizmetleri, elektrik hizmetleri, su temin hizmetleri, telefon hizmeti, hava trafik kontrolü; yani çok yaşamsal öneme haiz yerler. Bunun dışındakiler radyo ve televiz-yon, petrol sektörü okul, bankacılık vergi hizmetleri icra, darphane, eğitim sektörü, bunlar zorunlu hizmet değil diyor. Dolayısıyla, her halükârda burada komisyon raporundan hareketle eğer uluslar arası belgeleri alırsak mümkün olduğunca daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum ve son olarak şunu söylüyorum; Ulusla-rarası Çalışma Örgütü sosyal devlet kavramında sosyal diyalog ve toplu sözleşme kapsamında; toplu sözleşme kapsamı, sadece işçiler açısından değil; bunu çalışanlar diye almış, sosyal diyalog yüksek ve bu anlamda o ülkede çalışma barışı çalışma huzuru, ücretlerin genel seviyesi daha yüksek seviyelerde seyrediyor.

Yaşar ÖZGÜRSOY (TÜHİS Genel Sekreter Yardımcısı) :

Tabii işçi memur tanımı var mı, yok mu, olmalı mı, olmamalı mı tartışması ayrı bir konu da, konu esasında biz eğer bu işi yapacaksak, böyle kamu görevlileriyle ilgili bir çalışma yapacaksak, öncelikle kimin kamuda çalışan, kimin işçi, kimin kamu görevlisi olduğunu da herhalde belirtmemiz, tespit etmemiz gerekiyor. Bu bizim grubun kamu personel sistemi, kamu görevlileri, toplu sözleşme ve grev hakkı başlığı. Kamu personel sisteminde toplu sözleşme hakkı, grev hakkı diyoruz, hâlbuki şu andaki mevcut

Page 201: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

189

sistemimiz içersinde biliyorsunuz, kamuda işçiler çalışıyor, memur-lar çalışıyor, sözleşmeli personel çalışıyor 399’a tabi, vesaire, 4/C, 4/B’ye tabii, 4/C kapsamında çalışanlar var. Bizim mevcut 4688 sayılı Kanun, işçiler dışındaki hemen tüm grupları kapsayan bir sistem. Zaten memurlar bu Kanunun kapsamında, 4/B’liler de bu kapsamda biliyorsunuz. 4/C’lilerle ilgili de bir Danıştay kararı çıktı, o karara istinaden bunlar da bu kapsamdadır. Dolayısıyla, şu anda bizim sadece memurlar, memurlar diye tartıştığımız konu, sadece memurlarla bağlantılı değil. Bu halde konuştuğumuz sayı yaklaşık 3 milyon, sanırım 3 milyonun üzerinde.

Oturum Başkanı : Diğer etaplar açısından Yaşar ÖZGÜRSOY : Eğer bu toplu sözleşme hakkı verile-

cekse bu 3 milyon kişiye verilecek, tümünü kapsayacak. Biz burada tartışıyoruz, bu nedenle. Kesinlikle bu toplu sözleşme ve grev hakkı verilecekse mevcut iç hukukumuz açısından baktığımızda böyle bir hak verilmiyor. Böyle bir hakkın verilmesi için öncelikle Anayasa-mızda, yasalarımızda mutlaka değişiklik, düzenlemeler yapılması lazım, uygulamaya dönük düzenlemeler yapılması lazım, aksi halde toplu sözleşme yapacaksak taraflar kimlerle konuşacak, pazarlık yapacak; muhatap kim olacak? Konfederasyonla mı yapacağız, mevcut memur sendikalarıyla mı yapacağız, taraf kim olacak, hangi seviyede olacak, iş kolu çapında mı olacak, Türkiye çapında mı yapılacak?

Sayın Hocam saydı bir kısmını; buralarda grev yapılmıyor,

ama diğer yerlerde mesela tapu dairesinde grev yapılabilecek mi? Bunları oturup herhalde ciddi bir şekilde gözden geçirmek lazım; o kadar rahat bir konu değil.

Oturum Başkanı : Toplu görüşmeler bakımından baktığınız

zaman toplu görüşme farklı şey sözleşme yapabilme hakkı farklı bir şey. Grev farklı bir şey. Sözleşme yapmak, grev hakkı tartışılır ondan sonra; bir sonraki durum.

Yaşar ÖZGÜRSOY : Ona da somut bir şey söyleyeyim. Örgüt-

lenme hakkıyla ilgili olarak tamam, örgütlenme hakkı herkese

Page 202: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

190

tanınabilir, ama örgütlenme sadece sendikalaşma anlamın-da değil. Başka şeyler de olabilir.

Oturum Başkanı : Örgütlenme hakkı tüm Silahlı Kuvvet-

lerin haricinde. Çünkü Silahlı Kuvvetler ayrı bir kurum. Ama kolluk güçleri örgütlenmesinde bir sıkıntı yok.

Yaşar ÖZGÜRSOY : Sorun şu. Dernekçilik farklı. Söylemek

istediğim de o; yani örgütleşme, örgütlenmeyle sendikalaşma farklı bir hadise. Eğer sendikalaşma olacaksa Silahlı Kuvvetler, emniyet, vesaire bunlar ne olacak? Grev hakları o açıdan, o bizim sisteme tam uymaz, onu demek istiyorum. Ama sendikalaşma aslında konuştuğumuzda uluslararası sözleşmelerde de açıkça diyor ki; Silahlı Kuvvetleri, emniyeti, vesaire dışarıda tutabilirsiniz; problem yok. Ben de o konuda Sayın meslektaşlarıma aynen katılıyorum, örgütlenmeler mutlaka eğer sendikalaşma anlamında yapılacaksa mutlaka Silahlı Kuvvetlerin ve emniyetin, belki de yargının bu kapsam dışında kalmasında yarar görüyorum.

Oturum Başkanı : Bütün kamu çalışanlarına örgütlenme

hakkı tanınması yerinde olacaktır. Yaşar ÖZGÜRSOY : Birde şu noktaya gelmek istiyorum;

yapılsın, yapılmasın noktasında bence şu anda zaten Türkiye’de bu işçi-memur o kadar birbirine karışmış ki, bir yerde çalışan sekreter memur, öbür yerde işçi var. Bunların hiçbirisi devletin asli ve sürekli hizmetlerini yürüten genel statüde yürüdüğü kişiler değil. Demek istediğim, öncelikle eğer bu sisteme geçiş yapacaksak bu ayrımın mutlak surette yapılması lazım. Kamu Personel Rejiminin mutlaka düzenlenmesi lazım. Bununla bağlantılı olarak ne olur?

Oturum Başkanı : Bu ayrımı şunlar şunlar diye belirtin. Yaşar ÖZGÜRSOY : Şimdi bunu netleştirmek mümkün değil

ki, o kadar çok şey var ki. Söyleyeyim size ben: hemşireler, doktor-lar, öğretmenler, büro çalışanlarının büyük çoğunluğu çok üst dü-zeyde insanlar, memur kategorisinden alınacak, diğer kalanlar bana göre işçidir. Bir hemşirenin memur olmasını ben anlayamı-

Page 203: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

191

yorum, bir öğretmenin memur olmasını; yani devlette bunu hangi genel idare esaslarına göre asli ve sürekli hizmetle yürütüyor. O noktaya bakmamız lazım. Hocalarım diyor, “bu memurlar haklarına bir taban oluşturalım, onun üstüne hakları verelim.” Ona da ben katılmıyorum. Eğer gerçekten toplu sözleşmeli, grevli bir hak verilecekse, yarın tabi işveren kesimi olarak masanın bir tarafında kim oturacak, bilmiyorum. İşveren tarafıyla memur tarafı oturdu-ğunda, memur sendikaları oturduğunda, oturacakları işçinin, me-murun disiplinin düzeninden tutun işe almadan, yıllık izinlerinden, emeklilik ikramiyesinden, fazla çalışmalarından, memurun ekono-mik, siyasal, sosyal, ne kadar konu varsa tüm maddeleri gündeme getirip konuşacaklar. Bunlar bazen istediklerini alacaklar, bir kısmını daha sonra görüşecekler, vesaire. Masaya oturduğumuzda artık bir şey kalmayacak. Şimdi biz bir kısmını sabit tutalım, iş güvencesi olsun, her hak mutlaka korunsun. şöyle olsun dediğimiz-de o zaman toplu sözleşme masasında ne konuşacağız? Çok açık ve net söylüyorum, biz kesinlikle eğer bu sistem memuru koruyan, iş güvencesi kapsamı tümüyle muhafaza edilmiş bir yapıyla biz bu sistemi kurduğumuzda, işin boyutundan önce uygulamacı, toplu sözleşmeci olarak söylüyorum, çok ciddi sorunlarla karşılaşırız. Ben işin teorisini söylemiyorum, uygulamayı söylüyorum. Öyle olur, böyle olur, dolayısıyla, bu işin çok net bir şekilde sonuçlandırılması lazım, çok enine boyuna tartışılması lazım, yoksa o kadar kolay bir hadise değil.

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN : Tartışılacak konular, hem çe-

şitleniyor hem zenginleşiyor. Aslında fayda var başlangıç için ne zaman, pek belli değil doğrusunu isterseniz. Mesela biz örgütlen-menin her kesime verilmesi konusunda aşağı yukarı hemfikiriz. Açıkçası burada da şöyle bir yaklaşım sergilemek istiyorum: Mevcut hukuk kuralları şu anda bizi bağlamıyor. Zaten mevcut yapı içer-sinde bu haklar mevcut, o zaman yeni bir şey inşa etmeye çalışı-yoruz. Peki, inşa ederken neye göre inşa etmemiz lazım. O zaman toplumsal gerçeklere; hem ihtiyaçlarımıza, hem de tarihsel olgulara dikkat etmemiz lazım. Tabii tarihsel olgular hem kendimizle, hem dünyayla alakalı, ama aynı zamanda şu anda mevcut; dünyayla alakalı. Dolayısıyla, bir problem haline geliyor. Bunlardan mesela örgütlenme noktasında, en azından öncesinde, örgütlenmelerin;

Page 204: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

192

örgütlenme hakkının herkese tanınmasıyla ortaya çıkan model en azından ayrıştırıyor. Burada büyük üzüntüler yaşadığımızı unut-mamak lazım. Ama Türkiye’de eğer böyle bir düzelme olmadığı yada büyük ihtimal varsa, bugün siyasi anlamda müsait. Bunu dile getirmek lazım, bunun da farkında olmamız lazım. Ama demokrasi dediğimiz şeyin birtakım asgari sosyal ve ekonomik gelişmişlik seviyesi ve toplumdaki uygarlık seviyesi gereklerini unutmamamız lazım. Amerika Birleşik Devletlerinin kapitalizm üzerinde problemi yok. İngiltere’de de aynı, Kraliyetle hiç kimsenin problemi yok, demokrasiyle problemi yok. Ekonomi sistemiyle de problemi yok. Ama pratik olmak lazım. Türkiye’de hâlâ bu konularda konuşu-yoruz, tartışıyoruz. Ya da olması gerekir, ama iyi sınırlandırılması lazım; yani insanların esasında halihazırda dernek kurma hakkı da bu örgütlenme hakkının bir parçası. Normal olarak onlar da kullanılabilir ama sınırlandırmalar bilmem nereden birini alırsın. Şimdi bunları sınırlandırmak da çok fazla olumlu değil.

Aslında şunu söylemek istiyorum: Bizim biraz daha perspek-

tifimizi değiştirmemiz lazım ve şartları var, özellikle devlet olarak, bürokrasi olarak ve kamu hizmetlerinin görülmesi olarak dikkate alınması gereken bir husus olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de 1952 yılları ortasına kadar Türkiye’nin bütün liseleri yabancı dil ağırlıklı olarak Fransızca’dır. Bizim aydınlarımız Fransızca bilir ve Fransızca kültürü var. Dolayısıyla, dünyayı ve batı medeniyetini Fransa gözüyle görmüş olduk. Oysaki İkinci Dünya Savaşı son-rasında oluşturulan yeni dünya var, halkı Anglosakson medeni-yetlere yaklaşımı ön plana çıktı ve Türkiye de önemli bir değişikliğe uğramış. Çünkü biz artık dışarı eğitim için giden gençlerimizle yeniden bir yapılanma var. Türkiye’deki insan yapısı yavaş yavaş değişiyor. Bürokraside yer alan önemli kademelerde, kurumlarda yer alan arkadaşlar ortaya çıkmış olan ekonomik, siyasal gelişimin birikimiyle, Türkiye’ye dönüp burada Fransız geleneğinden farklı olarak İngiltere ve Amerika donanımına sahip insanlar hareket etmekte. Bunu niye söylüyorum? Burada bir çelişki ortaya çıkar. Bu iki toplum da iki farkı kültürle inşa edilmiş olan toplumsal, sosyal-ekonomik modelleri de beraberinde getiriyor. Fransa’da tepeden yani yukarıdan aşağı bir devlet anlayışına sahip Anglosakson dünya aşağıdan yukarı; Biz yaşadığımız rasyonelleştirmek için dahi

Page 205: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

193

olsa örgütlenme hakkının olmasıyla insanların kendi problemlerini kendi sorunları derken, mesela İş Kanunundaki gelişmeler ışığında, statü hukukundaki hakları kaybetmeden bir yapı oluşturulabilir miyiz?. Şu anda bu mevcut durumuyla mümkün değil ama başka bir şekilde bakalım, iş hukukuyla sosyal güvenlik hukukuyla sağ-lanmış hakların üzerine toplu pazarlık ve sözleşmesi yapılamıyor mu?. Yani toplu pazarlıkla verilen hakların üzerinde haklar elde edemiyoruz. O zaman statü hukukuyla verilenin üzerine rahatlıkla toplu pazarlık yapabilir miyiz? Dolayısıyla, kaynağı kamu hizme-tiyle, bürokrasiyle ilgisi olmayan fakat orada çalışan insanlar için şu an … Bu, biraz çalışan perspektifinden bakılarak yapılan bir analiz. Memur işçi arasındaki farklılıktan dolayı, memurdan işçi olmaz fakat devlet ya da bürokrasi neden böyle bir şey yapıyor. Aslında devlet de kendisinin yeniden yapılanma sürecine koydu ve o yeniden yapılanma personelin hakikaten neye göre memur tanımını yapacağız?. Kuruma göre mi, yapılan işe hizmete göre mi?. Devletin fonksiyonu çok farklı ama pazarlık yapması sözkonusu değil. Esa-sında kamu asli görevi olarak alanı daralttığında, memur problemi ya da kamu problemi diye bir problem çözülmüştür; yani bu konuda bir adım atmamız lazım, bunun gerçekleştirilmesi lazım. Ve mesela, ikame edilmeyen her iş kamu hizmeti olarak değerlendirilebilir gibi ama bunu yapamıyor. Bunun dışında da mesela enerji hizmeti ikame edilebilir mi, şimdi onu düşündüm, özel sektör ikame edile-bilirse problem değil, edilmiyorsa kamu hizmeti olarak değerlen-dirmek lazım. Bu büyük ülkelerin yönetimi artık sadece bürokra-sinin kendi çalışanıyla mümkün değil mesela kamu hizmetlerinin merkezi mi, yerel mi, sınırlarının bilinmesi lazım. Çünkü bu işin özünde de aslında piyasadaki değişikliklere kolay cevap verebilme, organizasyonun veya eğitimin ve işletmenin devam ettirilmesi var. Devleti o yüzden biz hangi değişikliklere bakacağız? Toplumdaki değişikliklere. Ayrıca uluslararası alandaki değişikliklere değişik-liklere cevap verecek olan bir yapıya da sahip olmamız lazım.

Son olarak da şunu söylemek istiyorum: Gerçekten

Türkiye’nin dünyada nasıl bir konum almak istediğinin ortaya ko-nulmasının bizim yeniden yapılanmamızda önemli olduğunu dü-şünüyorum.

Page 206: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

194

Prof. Dr. Hasan TUNÇ : Askerlik, güvenlik, savunma ve yargı sistemi, her şeyin özel sektörce ikame edildiğini düşündü-ğümüz bir ortamda, devlet bu hizmeti üretmez anlayışı diye bişey mi çıkacak?

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN : Her ülkenin, her toplumun

tarihsel etkisiyle bağlantılıdır. Oturum Başkanı : Evet, buradan anti parantez bir iki

cümle; çalışanlar açısından örgütlenme hakkı verilirse ne olur? Bir defa şu var: Hukuki neticeleri var Bir, örgütlü olduğu zaman dava açabilme hakkı var. Yani kendilerinin statülerini daha iyi koruya-caklar, kendi başına yapamayacağı şeyi toplumsal olarak, kurumsal olarak veya neyse artık, bu doğrultuda olacak.

İkincisi, görüşme yapabilme hakkı olacak. Memur statü-

sünde o grupta olanların konumlarıyla ilgili olarak karar verecek olan mekanizmalarla görüşebilecek bir meseleyi; yani sorunu çözecek olan nezdinde kurumların gündemine getirerek ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Üçüncü olarak da, organlara katılabilme hakkı; Dolayısıyla,

bu çerçeve içerisinde ve bunun ikinci, üçüncü etaplarını düşün-mekte fayda var.

Adem DİNÇ : Devlet Personel Başkanlığından katılıyorum.

Ben bu atölyelerdeki çıktıların, uygulamada karşılaşabileceği sorunları göz önünde bulundurarak, kamu personel sistemimizin tarihsel süreç içerisinde kısa bir değerlendirmesini arz etmek isterim; kısa öz olarak.

Anayasal ve yasal boyutta, kavramsal boyutlarda. Bu kav-

ramsal boyutların sonuçsuz kaldığı bir durum da yok. Diğer kamu görevlisi Anayasada ifade edilmiş, ama uygulamada bunların kim olduğu belli, yerini bulmuş. Akademisyenlerin ve yargının yaptığı yorumlarla birçok kavramsal sorunlar oturmuş. Kamu personel sistemimize baktığımız zaman 788 sayılı Memurin Kanunuyla temeller atılıyor. Nedir? Kamu personel sisteminin ilk kuruluşu

Page 207: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

195

reform ve kurumların kurumsallaşma çabaları. Daha sonra 1945-1960 dönemlerinde ülkemize dışarıdan birçok yabancı heyet, uzmanlar getirerek uzman rapor çalışmalarının ağırlıklı olduğu ve bu sistemin kurulması ve devlet teşkilatının yeniden yapılandırıl-ması çalışmaları. Daha sonra 1960-1980 dönemine baktığımız zaman 1960-1980 döneminde tabii o güne kadar personel sistemin-de statü hukukunun hâkim olduğu ve statü hukukunun belirlendiği bir personel sistemi öne çıkıyor, planlama, programlamanın olduğu, hatta bu konuda kurumsal boyutta yapılar kurularak, kamu personelinin teşkilat ve personel sistemine yön verme, uygulama birliğini sağlama konusunda mevzuatla, kurumlar yetkilendiriliyor, görevlendiriliyor; 1980’e kadar bu uygulamalar geliyor, 1980 yılın-da, bir statü hukukuna kavuşturulan memurun statüsünden rahat-sızlık duyuluyor ve memuriyetin aşındırılması. Anayasal ve yasal statüde olan memurin dışındaki personel istihdamına bir kaçış var. Daha esnek statüde istihdam edilen sözleşmeli personel çalıştırıl-ması ve bu konuda bu personelden…

Oturum Başkanı : Anti parantez bir şey var: Statü hukuku-

nun kalıplarıyla, kamunun birtakım hizmetler yürütmesinin müm-kün olamadığı için sözleşmeli personel istihdam edilmeli

Adem DİNÇ : Tabii, ben idarenin katı kuralcılığı veya katı

kurallarından kaçınması gerektiğini düşünüyorum. 2000’li yıllara geldiğimiz zaman artık birçok şeyi aşmışız. Nedir; Şeffaflık, katılım-cılık, verimlilik, etkenlik, performans yönetimi, strateji yönetimi; zaman yönetimi, bunlar artık literatürümüze girmiş, personel sistemimize girmiş, reform yapma çalışmalarını tüm sivil toplum örgütleri, devlet teşkilatı, akademisyen, üniversiteler, herkes zorla-yarak bir reform yapılması isteniyor. Sosyal güvenlik alanında reformlar yapılmış, hayata geçirilmiş. Kamu, mali yönetim kontrol yasası anlamında reformlar yapılmış, hayata geçirilmiş, ihalede be-lirli bir standart sağlanarak İhale Kanunun yürürlüğe sokulmuş. Mahalli idarelerde, mahalli idareler personelinin ve belediyelerin, büyük şehirlerin, il özel idarelerinin personel reform çalışmaları. Fakat personel reformunda bu konuda bu ayağı tamamlayamayan bir unsur oluşmuş. Tabii bunların görev tanımı, diğer norm stan-dartlarının oluştuğu bu reformu takviye edici ve buradan çıkacak

Page 208: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

196

olan güzel sonuçlarla bu halkaları tamamlayacağı da bir sonuç ola-cağını düşünüyorum. Buradaki akredite çalışma-sının her katılımcı arkadaşların fikirlerinin, katılımlarının, katkılarının çok önem arz ettiğini ve bu notların ayrıntılarıyla değerlenmesi gerektiğini düşü-nüyorum. Bu kavramsal sorunlara takılıp... mutlaka bunlar alışılır, Anayasada ve yasalarda tanımlanarak gidilebilir. Ama önemli olan -burada bir reform olarak- personel sistemimize bu çalışmaların sağlayacağı katkı olduğunu düşünüyorum.

Prof. Dr. Doğan Nadi LEBLEBİCİ : Hacettepe Üniversitesi

Kamu Yönetimi Bölümünde Öğretim Üyesiyim. İnsan Kaynakları Yönetimi Hocasıyım. Çok kısa ve somut önerilerim olacak. Aslında biz burada sürekli “haklar verilsin mi, verilmesin mi, nasıl verilsin, sınırlandırma nasıl olsun?” bunları tartışıyoruz. Bu hakların verilip verilmemesi konusunu tartışıyoruz, ama bence bundan çok daha önemli olan bu hakların verildikten sonra nasıl uygulanacağının düzenlenmesidir. Biraz önce Pamukkale Üniversitesi’nden Oğuz Hocamız bir komisyonun hangi alanlarda grev hakkının tanınama-yacağına ilişkin raporundan örnekler verdi. Niçin hastanede doktor grev hakkına sahip olmasın? Grev hakkı olabilir, ama hastalar öle-cek mi? Tabii ki onun uygulamasının düzenlenmesi ayrıdır. Hava kontrolörleri de Yunanistan’da grev yaptılar, Amerika Birleşik Devletlerinde de yaptılar. Grev yapılırsa hayat duracak diye, böyle bir korkuyla grev hakkının önüne geçilmesi... bence sadece ve sade-ce kamu güvenliği dışında bütün alanlarda grev hakkı da verilebilir diye düşünüyorum. Sadece bu grevin nasıl uygulanacağının kural-larının düzenlenmesi kaydıyla, hiçbir çekinceye de gerek yok.

Oturum Başkanı : Katkıda bulunayım. Birincisi ulusla-

rarası standartlarda grev yapılmasına sınır getirilebileceği kavramı ve orada askerler, polisler, yardımcı hizmetlerine grev hakkı tanın-mamasını meşru sayıyor, hukuki sayıyor. İkincisi, hükümet fonksi-yonuna asli olarak katılanların grev hakkı olmaz diyor Üçüncü olarak, bunlarla asli olarak olmamakla birlikte İçişleri ve Dışişleri bakanlığındaki belirli görevleri olanlara grev hakkı tanınmaması meşrudur diyor. Dördüncü olarak kamu güvenliği açısından bir ör-nek; meteoroloji uzmanlarının bu anlamda meteorolojik konularda bir kamu çalışanı, çok önemlidir. Orası mesela kamu düzeninin

Page 209: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

197

sağlanması ve denetime bağlı olarak görev ifa edenin kamu görev icra memurları örneğin mahkemelerdeki müdürlere bu hakların tanınması diyorlar ki “grev hakkının tanınması sınırlı bir tanınma olacak. Gazete-televizyon yayıncılığını yapanlara grev hakkı tanına-cak, ama halkın haber alma hürriyeti asgari anlamda verilecek, ama bunlara sınır getirilecek.

Şinasi YURDAKUL : Biz bunu söyledik, hep aynı isteği söyle-

dik. Biz burada o yüzden tekrar aynı statüde devam etsin, üzerine bunları verelim diyoruz. Diğer bir husus, devletin hazinesinden ayrı, devletin hazinesini düşünmeden devletin bütçe imkânlarını göz önünde bulundurmadan da yapacak olmuş olduğunuz her düzenle-me ya bir yıl sürer, sürdürülebilir olma imkânı olmaz, birden bu döner. Çünkü Anayasanın, istediğiniz maddelerini alır istediğinizi görmezden gelirsek sıkıntı yaşarız. Bakın, Anayasanın 163. madde-sinde çok açık bir hüküm var, şöyle diyor: “Cari yıl bütçesindeki öde-nek artışını öngören değişiklik tasarılarını ve cariyle ilgili yıllık büt-çenin mali yük getirecek nitelikte kanun, tasarı ve tekliflerin gider-lerini karşılayabilecek mali kaynak göstermek zorunludur.” Bu, Anayasanın çok açık bir hükmü. Burada mevcut statünün üzerine toplu sözleşme, toplu grev vermek ne demek? Biz çatır çatır pazarlık yapacağız, devletin Hazine’nin imkânlarını düşünmeden bunları ala-cağız.

Semih TEMİZ : Yok, yok, öyle bir şey yok. Şinasi YURDAKUL : Öyle bir noktaya getireceğiz, anlamı

çıkıyor. Semih TEMİZ :Ben bir düzelteyim. Hayır, onu şu açıdan söy-

ledim: Ben toplu sözleşmeciyim, özel sektör dâhil. Toplu sözleşmede pazarlık etmek illa işçinin aldığının üstüne konmak, koymak anla-mına gelmez. Ücretleri aşağı düşüren sözleşmelere de imza attık.

Şinasi YURDAKUL : Şunu diyorum ben: Memura da geliyor. Semih TEMİZ : Memurlarda da aynı şey. İşin konjonktürü

mali portresi neyse ona göre uygun sözleşme yapacaklardır. Kimse devleti batırmak peşinde koşmaz.

Page 210: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

198

Şinasi YURDAKUL : Statü hukuku varken toplu sözleşmede greve yer verirseniz biz sözleşme imzalayabilir miyiz? Siz işçiydiniz, 2,5 artı 2,5 bu sene için imza attı işçi sendikaları, ama memur sendikaları?

Katılımcı : Sıfıra da imza attık. Bakın Üstadım, biz sıfırlı

yerlere de yerlere de imza attık. Şinasi YURDAKUL : Attınız. Ama neden attınız? Semih TEMİZ : O işyerinin konjonktürü olduğu için attık. Şinasi YURDAKUL : Orada bir statü hukuku olmadığı için

toplu sözleşme. Semih TEMİZ : Öyledir, ama özel sektör, devletin de bütçesi

yoksa burada arkadaşlar da memleketi yakma peşinde koşmuyor, öyle bir şey yok.

Adem DİNÇ : Değerli arkadaşlar; şu anda memurlara toplu

sözleşme hakkı var mı? Semih TEMİZ : O pazarlıktır. Fark etmiyor. Sendikacı arka-

daşlarımız o anlamda sorumluluğunu biliyorlar. Burada işverenimiz devletse devletin bütçesi, hesabı kitabıysa bakanlar ona uygun ya-parlar. Olmayacak şekilde “illa grev yapacağız da ben ne istiyorsam”

Şinasi YURDAKUL : Yaşıyoruz. Semih TEMİZ : Ama şimdi yani neyse. Şu anda sizin de

sıkıntınız var, bütçede bağlısınız zaten. Adem DİNÇ : Toplu sözleşme hakkı yok, ama uygulamada

var. Uygulamada bugün arkadaşlarımız da bahsetti, mahalli idarelerde, belediyelerde “sosyal denge tazminatı” ismi altında çatır çatır toplu sözleşmeler yapılıyor, Anayasanın 128. Maddesi’ne, Anayasa hükümleri çiğnenerek bu uygulama gerçekleştiriliyor. Biz buradaki toplu sözleşme ve grev haklarının sınırlarını çok çok iyi

Page 211: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

199

çizmezsek, uygulamada nihayetinde bunların hepsi birer kamu kaynağı.

Katılımcı : … 128. Maddeyi çiğniyor sözleşmeli personel. Adem DİNÇ : Hangi açıdan? Semih TEMİZ : İkramiyeler düşmedi mi? Düştü yönetim. Adem DİNÇ : Asli ve sürekli hizmetlerde istihdam edilmesi

mi? Mutlaka, 657’nin 5. maddesinde der ki “bu dört istihdamın dışında çalıştırılamaz”, ama o dört istihdamın dışında çalıştırılan bir sürü personel statüsü var. Ben sınırların çok iyi çizilmesi gerekiyor diyorum.

Semih TEMİZ : Neyse, enflasyon düşmüş, sıfır olmuşsa,

Hazine’de para yoksa, anlatılırsa, burada kimse deli divane değil memleket.

Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ : Şöyle bir sıkıntı var: Buradaki

sorun sadece mali değil. Mesela çalışma şartlarında o kadar enteresan konular var ki; bakın kanun gerekmiyor. Memura 7 günden az izin verilemez diye teklif gelebiliyor Yasaya aykırı bir genelge çıkıyor. Karşı taraf dinlemiyor. Bir memur, konfederasyonu “bana karşı nasıl böyle konuşursun” gibisinden harekette bulunuyor. Önceki müzakere tekliflerinden önce öğrenmek lazım. Kanunlar ne kadar mükemmel olursa olsunlar uygulandıkları müddetçe varlar. Ama müzakere tekniklerini eğer bilmiyorsa taraflar, ki ben böyle bir şey sezinliyorum. Toplu sözleşme kapsamını bu şekilde çizmek lazım; yani konu sadece mali değil. Mali olmayan, mesela kreş konusu var. Gerçekten genç memurun -bu hepimizin başına geldi- sıkıntısı. Mesela bunun gibi bir şey veya çok ciddi paralar gerektirmiyor, bunları da dikkate alarak hareket etmek lazım diye ben düşünüyorum.

Katılımcı : Onlar var zaten uygulamada, bazı yerler var. Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ : Çoğu yerleri yok. Bir şey daha

var: Maliye 3 yıllık bütçeye geçti. Benim bir önerim var: Toplu

Page 212: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

200

sözleşme 3 yıllık yapılabiliyor 2824’te, 3 yıllık toplu görüşmeleri ilk aşamada verirsek, toplu sözleşme 3 yıl bütçeyle uyumlu olabilir, mali haklar dışındaki haklar senede bir izlenebilir. İzleme komitesi oluşturulabilir. Devlet 3 yıl bütçesini belirliyor, 3 yılın bütçesini belirlediğine göre size vereceği zam oranını da tahmini olarak ertesi sene zaten belirlemiş oluyor otomatik olarak. Siz ertesi sene toplu görüşme yapıyorsunuz, eliniz boş dönüyorsunuz. Mesela o anlamda 3 yıl olursa belki daha uzun vadede, uzun projeksiyonlu bir ücret artışı da belirlenir. Bunun istendiği anda da değerlendirmeye geçecekler diye düşünüyorum, ama bunun istenmesi maksadı sadece ücret artışı değil.

Şinasi YURDAKUL : …diğer taraftan da şunu kullanıyor;

mali haklar dışındaki sağlık, yararlanmakta gereği ve Anayasa-mızda düzenlemeler gereği, yasal düzenlemelerin yapılma-sını gerektiriyor. Dolayısıyla bunun için mutlaka bahsettiğimiz o yasa-lara aykırı genelge çıkmasının sebebi; taahhüt edilen konuların bir kısmını yapmış olmak için anladığım kadarıyla. Başbakanlık ka-nuna aykırı olarak böyle bir genelge çıkartmış. Oysa yasal düzen-leme gerekiyor. Onun için sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Sözleş-mede şu kadar bu kadar.

Hacı Bayram TONBUL : Dernekçiliğin uygulamasıyla ilgili.

2002’den bu tarafa kararlar almışız, ama üç defa kanun değişikliği yapılmış. Üç defa yapılan kanun değişikliği, 2006’da yapılan değişikliklerde bunlara yer verilmemiş, memurların kazanılmış haklarından da geriye gidilmiş. Niye? … “ben istersem yaparım, ben amirim istemesem de yapmam” Yani bütün bu toplanmamızın da bir sebebi var. Avrupa devletleri veya uluslararası anlaşma yaptı-ğımız ILO’ ya karşı ben bunlarla da oturuyorum. Ben, Maliye Bakanlığına “siz ne vereceksiniz?” diyorum, “siz gelin, taleplerinizi bir verin”, bizden istenen budur. “Siz taleplerinizi verin”. Maliye Ba-kanlığı toplantı yapıyor. Şu olmaz, bu olmaz. Hazırlıklı gitmişiz, üç ay, dört ay öncesinden okumuşuz, hazırlanmışız, Maliye Bakan-lığı’na dedim ki “Benim öngörüm şu. Sizin ise şu. Gelin bunun üze-rinde müzakere yapalım”. Gelin, görün bizde bir metin var. Bin say-falık metin var. “olmadı“. Niye? Memurlar kaale alınmıyor. Orada da bunu yaptı. Hatta bu sene ki toplu görüşmelerde yukarıdan

Page 213: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

201

birileri yetki verir, onlar üst düzey bürokratlar bizler memur oldu-ğumuzu unutmayalım.

Halil İbrahim KÜTÜK : Gerçeklerle evrensel değerleri bir

arada bir türlü buluşturamıyoruz. Öncelikle şunu, evrensel değer-leri, hatta altına imza attığımız sözleşmeyi de alıp, İnsan hakları sözleşmesi, 97, 98, 151 bunları da içine kattığımız zaman, toplu söz-leşme ve grev hakkı, sendikal hakkın evrensel insan hak ve özgür-lükleri olarak kabul edilmelidir. Grev hakkının, sözleşme hakkının ne kadar kısıtlanacağını sonra konuşabiliriz, ama temelde biz bunu kabul etmeliyiz, çünkü gelişmiş demokrasilerde bu uygulanıyor. Mevcut haliyle grev hakkı memurların temel hakkıdır, şu açıdan: Yaptığımız iş bırakma eylemi de grevin bir parçasıdır ve yaptığımız hiçbir iş bırakma eyleminden dolayı ceza alamayız, ceza verilemez ve iç hukukumuzda bunu hâkimlerimiz, kurumlarımız, Danıştay kararlarıyla kesinleştirmiş durumda, ki biz bunu konuşuyoruz. Biz iç hukukta bunu ne kadar sınırlandırabiliriz? Sizin de söylemeniz gereken daha doğrusu bu Kamu İşveren Kuruludur. Grev hakkı, zaten yapıyor. Nasıl bunu ortaya koymayız? Bize bir teklifle gelmeniz gerekir, bu sizi korur, devleti korur, işvereni korur. Beni korumaz sizi korur, çünkü bu eylemi yaparak beni ben koruyorum. Sizin karşıma bir başka, kendinizi savunabileceğiniz bir sebeple çıkmanız lazım gerekir. Hâlâ bunu sorgulamıyorsunuz ki Memur-Sen gibi bir konfederasyon 15 Ağustos’ta toplu görüşmeler masasına “beğenmiyorsam oturmayacağım” demiş. Şimdi, önümüzdeki süreçte oturmazsa ve konfederasyonum şu kararı alırsa: “15 Ağustos’ta memur iş bırakıyor” kararını alırsa, Türkiye’de uçak bile çalışmaz. Bırakınız ilçelerdeki, demiryollarındaki eylemi uçak bile çalıştıra-mazsınız. Temel hizmetleri dahi yerine getiremezsiniz ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bolca, mahkemelerde tazminat ödersiniz. Bu sorumluluğu siyasiler taşır. Nerede? Bürokrasiden aldığı, akademisyenlerden aldığı, sendikalardan aldığı görüşlerle. Bizim talebimiz evrensel değerlerdir. İmzaladığımız, yok sayamaya-cağımız sözleşmelerle biz orayı size getiriyoruz. İşçi sendikalarına gelince, işçi sendikaları bu hakkı aldı da 3 artı 5,5’a imza attı, 2,5 artı 2,5’a da memur imza atmadı da ne oldu; olmuyor ki. Artık bunları sorgulamanın memurlar açısından niye konuşmuyorsunuz İşveren Kurulunun sorgulanmasının bir anlamı da memurlar

Page 214: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

202

açısından yok. Kapsama yoğunluğu diye geldiğimde, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet güçleri, emniyet mensupları, belinde silahları bulunanlar, bu kamuda kendisini dahi sorgulayan özel güvenlik teşkilatını kapıda işçi tutarak, kesinlikle toplu sözleşmeli ve grevli Sendika Kanunu üzerinde konuşulması önerilmiş. Eşit şartlarda sendikaların ve Kamu İşveren Kurulunun karşılıklı oturarak, ondan sonra personelinin rejiminin sorgulanması gerekir, eşit şartlarda sorgulanması lazım gerekir. Çünkü Kamu İşveren Kurumu ve hükümet de benim kazanılmış hakkımı mevcut yasalarla hiçbir şekilde sorgulayamaz. Bu benim doğal hakkım ve öyle görmeye devam edeceğim, sorgulatmamak için de emin olun hiçbir memur iş bırakma eyleminden geri çekilmeyecektir. Bunun farklı bir kısmı ise karşı taraf için söylendiğinde hayal olacağını düşünüyorum.

Bir de yasal düzenleme 5.2.2002’den 2007’ye, 2009’a kadar bu

kadar imza atıldı da olmadı. Olmadı, ama benim elimde bu güven-cem olduğu zaman nasıl ki, -2008’di yanılmıyorsam- on binlerce geçici işçi bir günde başka bir yasanın içerisine bir cümle eklenerek kamuya geçiriliyorsa, emin olunuz, toplu sözleşme hakkım olduğu zaman ve haklı talebim olduğu zaman ben de bu hakkı alırım. En haklı taleplerimden birkaç örnek; bana bu sene Bütçe Kanununda 5 kuruş fazla mesai zam önerildi; 1 lira 10 kuruştu, 1 lira 15 kuruş oldu. Benim mesai ücretim 7 lira, 8 lira. Onun 7’de 1’ini toplama faz-la mesai olarak veriyor. 8 saatimi doldurdum, trendeyim, demiryol-cuyum, makinistim, çalışıyorum, bana “1 saat daha git ama sana 1 lira veririm”. Hiçbir fazla mesai ücreti mesai ücretinden düşük olamaz, işçi kardeşlerimde olduğu gibi “fazla mesai ücreti Cumartesi gününde yüzde 75, fazlası yüzde 100, Pazar çalışırsa tamamı yüzde 100 şeklinde üzerine dahil edilmelidir” derim ve bu benim elimde silahlı eylem, bu haklı bir taleptir. Bunun gibi birçok örnek var. En son Başbakanlık genelgesini Sayın Başbakan’a imzalatmışlar sağ olsunlar. Hiçbirinde yaptırım olmayan, “özen gösterilmelidir, yapı-labilir, şu olur, bu olur”. 2009 toplu görüşmelerde bunlar vardı, “ya-pacağız” dediniz, “yapılmalıdır” dediniz. Ama Başbakan’a götürdü-ğünde özen gösterilmelidir, şu olmadır, bu olmadır. Genel müdürlere bu genelge gönderildi, aynısı devam ediyor. Demek ki biz zaten özen gösteriyoruz, böyle olmaz. Artık bunun değişmesi için Kamu İşveren Kurulu’nun ve bundan önceki görmezden gelen hükümetin, bundan

Page 215: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

203

sonraki hükümetlerin de görmesi gereken gerçeği, memur artık grev ve toplu sözleşmeli hakkının kesinlikle çağdaş bir ülkede olduğu gibi olması gerektiğini kabul etmesi gerekir, diye düşünüyorum.

Oturum Başkanı : Bu sizin söyledikleriniz hukuki açıdan

tabi değerlendirilecektir. Yanlış falan filan değil. Uluslararası arena da… angajmanımızın iç hukuka uygulanabilmesi için böyle düzen-leme yapmak zorunda. Doktora tezim de milletlerarası yükümlülük-ler konusundadır. Dolayısıyla dünyanın her tarafında, Milletlerarası anlaşmalarda doğrudan uygulama kabiliyeti olan anlaşma hüküm-leri nadirdir. İlkenin uygulanmasını bir ülke kendi iç düzenleme-leriyle yapmak durumundadır, bu çerçeve içerisinde biz uluslararası kapsamdaki sözleşmelerimizi de ahde vefa ilkesine uyacağız diyoruz, bunun uyulması yöntemi olarak da Anayasamızdaki uygun olmayan, uyulan veya doğrudan değiştirilmesi gerektiği. Bu çerçeve içersinde 128, 53, 54. maddelerin ivedilikle değiştirilmesi gerektiğinin üzerine vurgu yapmamızın sebebi de budur. Niye söyledim bunu? Siz diyorsunuz ya ‘bizim uluslararası hukuktan kaynaklanmıştır’ diye, eğer pozitif hukuk açısından hukuki düzenleme yapılmazsa, sizin yapmış olduğunuz eylemin bir kısmı kalsın. Biz şunu yapmaya çalışıyoruz: Fiili durumla hukuki durumu ve uluslararası hukuku yeknesak hale getirebilmenin yöntemleri hususunda, bu hususta karar alacak olanlara tabiri caizse tüyo vermek istiyoruz; buradaki işlevimiz budur. Bunu da anti parantez belirteyim.

Hacı Bayram TONBUL : Biz toplu görüşme düzenlemelerinin

tıkandığını gördüğümüz için Memur-Sen olarak bu sene yetkili konfederasyon olduğumu yıl itibarıyla şunu diyoruz: Biz bu yasayla bir daha masaya oturmuyoruz. Yetkimizi kaybettikten sonra demiyoruz, en zirve noktadayken bunu söylüyoruz; bunun altını çizmek lazım. İkincisi, memurlar şu anda 25 Kasım’da ve 4 Şubat’ta bir eylem yaptılar. Kısmen Memur-Sen katıldı ya da katılmadı, bu tartışma konusu. Ama şunu söylüyorum, maliyeci arkadaşlarım bunu dikkatle dinlesinler: Ben enerji hizmet kolundayım. EÜAŞ’ta üretimi durdurduk bir gün, TEİAŞ’ta şalterleri indirdik, bir gün. Bunun maliyeti ne acaba? Hem mali olarak maliyeti ne, hem insani boyutta maliyeti ne? Biz şalterleri indirdik. Şeytanın sözcülüğünü yapalım. Şalterleri indirdik, hastanelerdeki hastalar öldü. Geri

Page 216: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

204

getirme şansınız var mı? En büyük şans yaşam hakkı, öyle değil mi? Şimdi toplu sözleşme hakkı temel insan hakkı diyoruz. Temel insan hakkını nasıl vereceğimizi tartışıyoruz burada, bunu tartışırken de “iş güvencesini siz bırakın, ondan sonra biz size verelim” gibi yakla-şım var. Biz mevcut statümüzden geri gitmeden bir yeni Türkiye modeli oluşturarak. Avrupa’da şöyleymiş, Almanya’da böyleymiş, bunlar örnek alınabilir ama bizim onları birebir kopya etmemize de gerek yoktur, Türkiye modeli oluştururuz. Bir Türkiye modeli oluşturarak toplu sözleşme hakkını memurlara verelim, grevi gelin, birlikte konuşalım. Bizim grev yapmak, eylem yapmak gibi bir niyetimiz de yok. İkincisi, memurlar masanın iki tarafında oturan insanlar. Bütçeyi yapanlar da memurlar. Maliyedeki Şinasi Bey sendikaya üye değil ama onun altındakiler üye. Onun teknisyenleri üye, maliye bütçesini yapanlar üye. Onu görüyorlar, Türkiye’nin durumunu görüyorlar. Biz ona göre talep ediyoruz. Biz bu seneki taleplerimizde, üye sendikalar da dâhil olmak üzere, “yüzde 50 maaş artışı yapın, sözleşmelerimizi, fazla mesai ücretini”, bakın, arka-daşım 1 lira 15 kuruş dedi, bizim fazla mesai ücret talebimiz 2 lira-dır. Biz Türkiye gerçeklerini görerek hareket ediyoruz. Memurlara Türkiye gerçeklerinin dışında değil. “Ya grev yaparlarsa” diye bu korkulara, bu vehimlere gerek yoktur. Sendikal hak verilirken de “memurlar sendikal hak verirsek ne olur” diye vehimlere kapıldı, ama hiçbir şey olmadı. Şimdi fiili bir durum var, memurlar iş bı-rakma eylemi de yapabiliyorlar; bunun adına grev deyin veya başka bir şey deyin. Bunu üç tane konfederasyon, işçi sendikalarıyla da birlikte olurlarsa Türkiye’yi düşünün. Bunları getiriveririm bu bir tehdit değil, bu bir gerçek. Bu arkadaşlarımızın da bunu görmesi lazım. Memur-Sen olarak biz kırmızı çizgilerimizi belirttik. Mevcut statüde, memurun kazanılmış haklarından geri gitmeme, toplu söz-leşme ve grev hakkının verilmesi, grev hakkının yasalarla düzen-lenmesi gerekir. Biz, bizi yönetenlerle partner olmak istiyoruz, kav-ga etmek istemiyoruz. Zaten yöneten biziz. Şinasi Bey yarın genel müdür olur, altındaki adam daire başkanı olur. Şube müdürü oysa sendika üyesidir. Masanın bu tarafı da diğer tarafı da bize ait. Onun için de burada toplu sözleşme hakkının talep edilerek çıkması lazım.

Günay KAYA : Benim konuşmam Hacı Bayram Bey’in

konuşmasını belki biraz daha tamamlamış olacak.

Page 217: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

205

Oturum Başkanı : Orada somutlaştırın. Günay KAYA : 2010 yılında bunu konuşuyor olmayı Türkiye

açısından gerçekten Türkiye manzarası olarak çok şık görmediğimi bir kez daha yenilemiş olayım. Çünkü kayıtlara geçiyor konuşma-mız. Bunların kayıtlara geçmesini önemsiyorum. Toplu sözleşme kuşkusuz mali haklar üzerinde yoğunlaşsa bile Sayın Hocam aslında toplu görüşmeyi sadece mali haklar üzerinde düşünmemiz de yanlış. Dolayısıyla, toplu görüşme sosyal haklar itibarıyla da içeriği olan bir uygulama olduğu için sadece Maliye Bakanlığı ve bugün sabahleyin bürokratlarla olarak sorulan sorulardan da duyduğum kuşku: Böyle bir hak verilirse sendikalar nerede duracak? Biz şunu çok iyi biliyoruz ki, Hazine’nin ve devletin kaynakları milletindir. Dolayı-sıyla, Bayram Bey’in dediği gibi. Maliye bürokratları, Hazine bürokratları ne kadar onların, o milletin ve devletin kaynaklarını rasyonel ve rantabl yönetmek istiyorsa biz en az sendikalar da onlar kadar paydaş bir duyguyla, onun üzerine sosyal sorumluluğumuzun olduğunu düşünmemiz gerekir. Sendikalar bu kaynağı, devletin ve milletin kaynaklarını çarçur eden kuruluşlar asla değildir. Sendika-cılar da bu milletin çocuklarıdır ve devletin vatandaşlarıdır. Dolayısıyla, bizim asıl amacımız sendikacı olarak nedir? Gayri safi milli hasılayı büyüterek, büyüttüğümüz o pastadan “daha fazla pay sahibi nasıl olabiliriz?” noktasında yoğunlaşıyoruz. Yine biz devletin ve milletin olmayan kaynaklarını hak etmediğimiz bir şekilde pazarlık gücümüzü kullanarak o hakkı negatif kullanma aracı ola-rak düşünmüyoruz. Bu hakkı, temel bir insan hakkı olarak algılıyoruz. 2010 yılı Türkiye’si için de bunları tartışmayı elbette gereksiz görmemekle birlikte, ama bunun zaruriyetini de paylaş-mamız lazım. İkinci bir konu; benim önemsediğim şu; Kıstaslar noktasında biraz bazı ifadeler kırıcı oluyor. O da şu: “Avru-pa’da şöyledir canım, iş güvenliği yoktur” falan. O zaman hani biraz bura-da belki çok şık düşmeyecek ama, devekuşuna demişler “uç”. “Ya ama ben deveyim” demiş. “Peki, yük taşı”, “Ama ben kuşum”. O zaman kıstas yaptığımız zaman, Hazine’deki arkadaş şunu dedi: “Devlet sosyal devlettir, ama imkânları ölçüsünde sosyal devletin gereklerini yerine getirir.” Doğrudur, Anayasa hükmümüzdür. O zaman ben de şunu söylüyorum, sendikacı olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin 72 milyon vatandaşından birisi olarak şunu

Page 218: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

206

söylüyorum: Elbette ki biz kaynaklarımızı çarçur etmemeliyiz, verimli kullanmalıyız. O zaman Avrupa’yla beni kıstas ettiğiniz zaman Türkiye’de hadi iş güvenliğini alacağız. O zaman ben de ilk önlem olarak derim ki “Avrupa’daki sosyal güvenlik şemsiyesini getirin, bu söylemin hakkı vardır”. Avrupa’da bir çalışan bir ekmeğe muhtaç oluyorsa ben de onu göze alayım. Sen bana Avrupa’nın standartlarını örnek veriyorsan bu alanda ben de ters söyleme olarak o sosyal güvenlik şemsiyesini harfiyen isterim. Kamu tarafından söylenen söylemin, bu taraftan da böyle bir karşılığını ifade etmemiz lazım. Bu anlamda buradaki dengeyi o zaman Türkiye’nin biz özel şartlarına gereceğiz. Biz bu elbiseyi kendimize yakıştırıyor muyuz? Yakıştırmıyoruz. Ben eminim ki kamu tarafında olalım, icrai işlem yapan kamu görevleri de dâhil olmak üzere bu elbiseyi Türkiye’ye şık bulmuyorum. O zaman biz bu komisyonda öyle bir rapor yazalım ki rapor şu olsun: ‘Bu hakkın verilmemesi gecikmiştir ve Türkiye’nin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyiyle de bağdaşmıyor.’. Bunu özellikle belirtmeyi ben istiyorum. Bunu bir sendikacı olarak değil, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak söylüyorum. Çünkü bunlar artık çağdaş dünyada konuşulmayan bir şey. Son söz, şuraya getireceğim; Demokrasinin çok tanımı var, siyaset biliminde yüzlerce tanımı var. Demokrasi, bir milletin asılı duran bütün potansiyelini harekete geçirir, durağan olan bütün yeteneğini atağa kaldırır. O zaman biz demokratik anlamında bakarsak, insan hakları anlamında bakar-sak, medeni dünya açısından bakarsak, bunu ben Batı normlarıyla kastetmiyorum, medeniyet ya da Batı medeniyeti anlamında kastet-miyorum; bir insanın kendini medeni bulması açısından da kaste-diyorum; o zaman bu elbise bana şık durmuyor. Bunu mutlaka revize etmem gerekiyor. Bu komisyonun da böyle bir tarihi sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Biraz önceki konuştuğumuz

çerçeveyi kısmen çizerek başlayacağım. Devletin vatandaşı üzerinde iki temel niteliği var. Ya tahakküm eder ya taahhüt eder. Biz hep tahakküm yüzüyle karşılaştık, tahakküm ruhu kısmıyla karşılaştık. Biz artık taahhüt olan kısmıyla da karşılaşmak istiyoruz. Biz taahhüt eden devletle karşılaşmak istiyoruz. Buradaki birçok insan biliyordur ve paylaşıyordur tahmin ediyorum. 657 Sayılı Kanunun

Page 219: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

207

da kamu personel sisteminin, parantez içinde sisteminin, Ana-yasa’da Devlet Memuru Kanunu’nda devlet memurlarının bağlı olduğu yasaklar, tabi yasaklar var. Bir de Devlet memurlarına ceza hukuku kapsamında uygulanan normlar var. Devlet memuru hedi-ye alma yasağı var. Ama devlet buna rağmen kanunlarla kayıt altı-na alınan tüm alanda benle sözleşmeye geliyor, bana sözleşme teklif ediyor, “Arkadaş, sen şu etik sözleşmesini imzala. Kanunlarla yap-mamam gerekenler belirlenmiş yapmam gerekenler de belirlenmiş. Hâlâ bana diyor ki “Arkadaş etik sözleşmesini imzalar mısın?”

Adem DİNÇ : O düzen kanunun bir ifşaatı ama burada da. Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Hayır, onu söylüyorum zaten; bende

onu söylüyorum. Kanuna rağmen kanunda kaydı alınmış varlıklara rağmen çalıştırdığı memurlar ya da diğer kamu görevlisinden etik sözleşmesi ile taahhüt alan bir devletimiz var. Bu sefer kanunla görüşü tam olsun. Ben diyorum ki, “Evet, güzel bir şey yapıyorsun, sözleşmeye meraklı bir milletiz. Lütfen benimle haklarım konusun-da da sözleşme imzala.” Yasaklarım konusunda sözleşme imzalayan devletin, benimle haklarım konusunda sözleşme imzalamasını istiyorum. Devlet bunu kendisi yapmış. Bu bir. İkincisi, belki de en önemlisi bu aslında, söylenilen şey bir tespit, bir teşhis, bir tehdit değil. Var olan durumun iç hukuka yansıtılacak bir iradenin ortaya çıkmasının talebidir. Bu varsa, yok deme şansımız yok, bu bilim açısından da yok, sosyolojik açıdan da yok, ekonomik açıdan da yok, yok deme şansımız artık kalmadı. Bu ülkenin çalışanları toplu sözleşme ve grev hakkından yoksun olduğu sürece, Türkiye içeriye yapmadığı, fakat dışarıda bunun takibiydi, şuydu bu. Ben diyorum ki “birilerine söz verdiğin için, birileri bir belgenin altına imza attığı için değil, iç dinamik dediğimiz sana feda olma iradesine sahip vatandaşının çalışan sıfatıyla hakkını koruyacak bir çerçeve talebinin; yani kendi içine dönerek taahhüt altına aldığın şeyi teminat altına da alıyor. Anayasanın 128. maddesi bir çerçeve çizmiş dedik, Zemin kayar kaymaz o hatayı izledik. Anayasanın 128. Maddesi’nin 2. Fıkrası’na dediğimiz şeyi “toplu sözleşme hükümleri saklıdır” ifadesini ekleriz, 53. Maddede çalışanlar ve toplu görüşme hükmünü, işin boyutunu Anayasa’dan çıkartırız. Baştan alır sona ifadesini koyarız, sistem yeniden dizayn edilmiş olur. Ondan sonra

Page 220: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

208

deriz ki; “Arkadaş, Türkiye’nin çalışanları memur mudur, işçi midir, diğer kamu görevli misidir? Gelin biz bunu tartışalım.” Ama ben şurada tartışan bir taraf olma konumuna sahip değilim ki. Etik dahi olmuyor. Bakın, biraz önce Hacı Bey çok güzel bir şeyi ifade etti, biz yedi yıldır toplu görüşmelere sekiz ay çalışarak katılıyoruz. Ne söyleyelim, neyi söyleyelim, neyi ödeyelim? Bu sene ki toplu görüşme metin talebimiz 120 sayfaydı. Ama Kamu İşveren’ den biz 12 sayfalık bir metin alamadık.

Hacı Bayram TONBUL : 12 sayfa, 12 mi, 1 madde mi? Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Yani teklifle karşılaşmadık. Teklif-

lerimizin taleplerini değerlendiren karşıda bir güruh var. Adı Kamu İşveren Kurulu ama devletin bütün hareketleri üzerinde barındır-mış gibi; yasama faaliyeti yapıyor, yargı faaliyeti yapıyor. Devlet egemenliğini Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır. Yürütmeye geçiyorum; Yürütme yetkisi ve görevi. Görev; Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve kanunlarla yerine getirilir. Anayasa bir tane yürütme erki görmüş. İki başlıklı bir yürütme erkinden bahsediyor. Birileri 1924’ten bahsediyor, bahsettikçe bahsetmiş. Anayasa’da tek yürütme erkin-den bahsederken, kanunlarda yüzlerce yürütme erki var.

Oturum Başkanı : Ortak noktası var. Yürütme erkinin iki

boyutu var; Bir hükümet boyutu var, idare boyutu var. İdarede kamu idareleri olan kamu kurumları var. Onun için kamu tüzel kişilikleri vardır; yani o noktadan giderseniz yanlış noktaya gitmiş olursunuz

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Biliyorum, biliyorum. Ben konuya

girmedim, yorum yapmadım. Hep Anayasanın lafzıyla gittik. Oturum Başkanı : Yürütme ile ilgili kısımlarda idare bahsi

de vardı. Yürütmeden kastım, oradaki yasama organının belirlemiş olduğu kuralları hayata uyumluluk sağlamasıdır.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Bende şunu söylemek istiyorum:

Hep yaptığımızdan hareketle gidiyoruz, o Anayasa’nın bir de ruhu

Page 221: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

209

var. Anayasa olsa da bir ruhu var. O ruhun içersinde o ülkenin iç düzenlemelerinin sadece yasama organı kaynaklı olmayacağı da kabul ediliyor. Toplu sözleşme hükümleri saklıdır, 53. Madde’de toplu görüşme hükümlerine ilişkin hükümleri kaldırılmak suretiyle, çalışanlar ifadesinin eklenmesiyle bütün sürecin yeniden dizayn edilmesini sağlayacak bir katılımcı ruhun oluşacağı düşünüyoruz. Sadece yaptığımız işin değil yükümlülüklerin oluşturacağı bir çerçevenin yeni baştan başlayacağını düşünüyoruz.

Prof. Dr. Mustafa DELİCAN : Devlet zaten kendini yeniden

yapılandırırken 128. Madde’deki statü hukukunun dışında yeni istihdam şekilleri icat ederek, hem istihdam alanını genişletiyor, hem de hareket kabiliyetini de genişletiyor. Esasen bu devletin yeniden yapılanması anlamına geliyor. Demek ki esasında şu anda bizim bu haklar konusunda bir problemimiz yok. Ancak kime ve nasıl uygulanması gerektiği konusunda henüz daha ikinci bir tartışmaya da girmiş olduğumuzu düşünemiyorum. Çünkü burada hizmetlerin bir nitelikleri, hizmetlerin sayıları, kimler tarafından görülecekleri, hangi birimler tarafından ve tüzel kişilikler meselesi, tek tek masaya yatırılması gereken bir husustur. Şimdi, toplu pazarlığı şuandaki gibi görüşmek merkezi usulde mi yapacaksınız, yoksa yerel birimlerde mi, idari organlarda mı, nerede yapacağız? Bunların hepsinin ayrı ayrı tariflerinin yapılması gerekiyor. Halihazır durumda herhangi bir düzenleme olmamış olması bizim hem rahat hareket etmemizi, hem de belki iş bırakma eylemlerini rahat yapmamıza vesile oluyor. Yalnız, düzenleme olmaması böyle bir hareket imkanı verebilir... Ancak düzenlendiği zaman da artık fazla oynama esneme imkanı olmaz. Dolayısıyla devletin verdiği bu asli vazifelerin yeniden tanımlanılması gerekiyorsa burada sadece bizimle değil, bütün vatandaşların katılımıyla olacak bir şey yapılmalı. Dolayısıyla, “önce toplu pazarlık hakkımızı alalım, devletle de bu yeniden yapılanmayı kati anlamda taahhüt edelim” gibi yaklaşım da var, bu çok isabetli olmaz diye düşünüyorum.

Burada çıkan ikinci husus da devlet personel rejiminde,

mutlaka memur ve memur olmayanın da bir şekilde tasnif edilmesi ve netleştirilmesi lazım. Şimdi sadece uzman arkadaşların zorlukla baş edebildikleri; yani zamanlarını, enerjilerini çok büyük oranda,

Page 222: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

210

alan bu hususun mutlaka giderilmesi ve netleştirilmesi lazım ki, memur denilen ve doğrudan doğruya kamu otoritesinin gücünü kullanan ve kullanma sahasında her seferinde farklı şekilde arz edebilecek olan kesimi de net olarak görelim ve bunlara biz toplu pazarlık hakkı verilsin mi, verilmesin mi ondan sonra tartışalım. Çünkü, her ne kadar dışarıdaki uygulama bizim için bağlayıcı olmamakla birlikte ben gidip Slovakya ya da İspanya’daki uygulamayı çok önemli görmüyorum, ama benim kendimle kıyas edebileceğim devlet olarak düşünmüş olduğum Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya’ya baktığımda, kamuda memur olarak dar anlamda tanımladıklarımıza toplu pazarlık ve grev hakkıyla ilgili çok sınırlama getirdiklerini zaten biliyoruz, görüyoruz. Ama memur dışındakilere de toplu pazarlık ve grev hakkı veriliyor, o da sağlanmış. Mesela; Almanya’da toplu pazarlık hakkı vermemekle birlikte memuruna, ama diğer kamu görevlileriyle ilgili olarak, kamu çalışanları tabiri daha doğru, yapmış olduğu sözleşmeye yansıtır. Burada bir gelenek ve örf de söz konusu. Her devletin böyle zaman içerisinde oluşturmuş olduğu bir geleneği var, anlayışı var. Hani İngiltere’deki şu yazısız Anayasa meselesi, ama yazılı bir Anayasa var, kimse değiştiremiyor. Herkes kafasına göre hareket etmiyor, gelenek çok önemli. Ama gelenek de hukuk haline gelmiş o da ayrı. Bizim de kendimize ait birtakım yaklaşımlarımız var. Biz hala devleti biraz kurumsal vaziyette tutuyoruz. Yanlıştır, doğrudur o ayrı bir konu. Ama bizim zaman içerisinde insan yapımız değişiyor, meselelere yaklaşımımız değişiyor, toplumsal olaylara yaklaşımımız değişiyor; yani demokrasi anlayışını ve bunu gerçek-leştirme şeklimiz de değişiyor, bunlar da yavaş yavaş geçilecek şeyler. Uzatmak istemiyorum, ama 200-300 yılda gelişiminin bu denli tamamlanmış olduğu ülkelere karşı en kısa zamanda bir yüz yıl içerisinde bütün bunları gerçekleştirmeye çalışıyor. Yani çok hızlı koşarak. Kusura bakmayın, sadece örnek olsun diye sosyoloji dersinde hep verdiğim bir örnek vardır, 7-8 tane devrimin ilk kuşak temsilcileriyle yaşıyoruz; yani 1940 doğumlu olan bir kişi idare lambasından bilgisayar teknolojisine kadar bütün devrimleri görüyor. Peki, insan hayatında bir köyde kaldığında bir de şehir hayatında bizzat idare lambasından bu teknolojinin devrimlerini ve bunun sosyal yansımalarının hepsine muhatap, yani olağanüstü korkunç bir şey, hiçbir rejim bunu kaldıramaz. Ama bizim bayağı bir

Page 223: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

211

ilerisine çıktığımızı ve iyi yol aldığımızı düşünüyorum. Dolayısıyla, bu noktayı dikkate almak lazım. Yani bir hakkın verilmesi başka bir şey, o hakla ilgili olarak kullanılması ayrı bir şey; bunu da ayrıca dikkate almamız lazım. Yani prematüre de olmasını istemeyiz, ama örgütlenme hakkı var diye toplu pazarlık ve grev mutlaka bunları demek anlamına gelmez. Örgütlü toplumlarda örgütlerin kendi fonksiyonlarına kendileri ne olacağına karar verir. Bu da zaman içerisinde gelişir. Diyelim ki; 20 yıldan beri bir mücadele görüyoruz. Hocam katkıda bulunarak dün; ‘Türk sosyal tarihinde farklı bir trenddir bu’ dedi. Katılıyorum. Verilmiş alan bir hukuk, hak değil de kazanılmış ve kayda geçirilmiş bir hak sürecini yaşamıştır ve en azından bilgi anlamında ve sosyal birikim açısından Türkiye’de iyi bir örnektir. Demek ki şu anda da biz bu toplu pazarlık ve grevi konuşuyorsak en azından örgütlenme hakkının güvencesini daha da geliştirerek o hakları da kurumsallaşmanın bir neticesi olarak mutlaka bir şekilde zaman içerisinde sınırları oluşturmalılar, oluşturarak gerçekleştirmemizin daha sosyolojik açıdan faydalı olacağını düşünüyorum. Biraz önce bir konuşma-da şunu demiştiniz: ‘Tarihi çok çabuk unuttuk.’ Yani 1980 öncesi 714 tane sendika vardı. O dönemdeki bir sürü hadiseyle gittik sendika örgütledik belki bunlardan dolayı olmuştur gibi. Tabi tarihi bu anlamda daha önceden hatırlamak lazım. Çok da fazla hızlı koşmamak da gerekir diye düşünüyorum, ama bu haklardan vazgeçmek anlamına gelmez.

Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ : Toplu sözleşmenin bir

kapsamı işte yerel boyutta ulusal boyutta olacak. Uluslararası çalış-malar ve yol almaya çalıştığımız Avrupa Birliği’nde ne kadar merke-zi düzeyde olursa sosyal diyalog seviyesi o kadar yüksek bütçede belirleniyor ve sosyal diyalog bütün ülkede vardır. O nedenle eğer düzenleme yapacaksak toplu sözleşme muhakkak olması gerekir. Ancak grev hakkı varsa. Öbür türlü tek taraflı bir karşı tarafa dayatma şeklinde olur.

Semih TEMİZ : 128. maddenin 1. fıkrasına göre tanımlar

yapılıp personel reformu gerçekleştirmeli; birinci şık bu acil olarak önümüzde duruyor. İkinci konu, Anayasanın 53, 54 ve 128. maddelerinin revize edilmesi gerekiyor; yani Parlamentoya böyle bir düzenleme imkânını Anayasa bakımından düzenleyip vermemiz

Page 224: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

212

gerekiyor. Uluslararası bağlılığımız olmamasına rağmen, arkadaşla-rımızın görüşlerini, memurların görüşlerini destekledim. Bunun gerçekleştirilebilmesi için, öyle bir yasal düzenlemenin olabilmesi için 53, 54 ve 128. maddelerimizin revize edilmesi gerekiyor. Onun dışında başka şu saatte memurlarla ilgili acil olarak yapılacak bir konu yok. Bu Anayasa değişiklikleri gerçekleştirildikten sonra hangi kamu çalışanının nasıl toplu sözleşme yapacağı, grev yapacağının önü açılacak Parlamento açısından. O zaman oturulur bunlar konuşulur. Şu anda acil olarak yapılması gereken…

Günay KAYA : Bunlar eğer yapılacaksa bir somut önerim var.

Memurun tanımı yeniden yapılacaksa burada sadece memurlara burada Memur-Sen Konfederasyon’u var, diğer iki tane konfederas-yon yoktur. Dolayısıyla bunların da içinde olacağı yeni bir şeyin oluşturulması lazım, yoksa burada onun ayağı topal olur.

Semih TEMİZ : Reformda sizin ciddi olarak katkıda bulun-

manız lazım. Günay KAYA : Önerim şu: Eğer memurun tanımını illâ de

burada koyacak olursanız. Semih TEMİZ : Hayır, burada değil, ama yapılması lazım. Günay KAYA : Memurun tanımı yapılmasın, yapılacaksa da

eğer bir başka çalıştay düzenlensin, buraya da KESK ve Kamu-Sen de dâhil edilsin.

Oturum Başkanı : Evet, şimdi ben bugünkü yapılan toplan-

tıyı özetliyorum. Bir, uluslararası alanda Türkiye’nin taahhüt ettiği çalışma hayatıyla ilgili taahhüt etmiş olduğu kararların hukuka aktarılması hususunda herhangi bir tereddüt yok. Bu çerçevede olmak üzere Anayasanın ilgili maddelerinin, bununla ilgili maddele-ri 128, 53 ve 54’üncü maddelerinin tekrar kaleme alınması gerek-mektedir. 128. maddeyle ilgili olarak, orda memur kavramı ve ka-muda çalışan diğer personelin netleştirilmesinde fayda var. Bu kav-ramların belirlenmesinde ilgili tarafların bir arada toplu mutabakat halinde karar vermesinde fayda var. Bu çerçevenin içerisinde

Page 225: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

213

mevcut sistemdeki 4688’in uygulanmasında, özellikle mutabakatla yapılan uzlaşma metninin hukuki bağlayıcılar tarafından birtakım sorunlar yaşanmakta, bu sorunları aşabilmek, aşmak için burada yasal düzenlemelerin yapılmasında fayda var. Bu çerçevenin içeri-sinde Anayasada yapılandırılan değişikliklere bağlı olarak, kanun-larda birtakım değişiklikler yapılması gerekecek, yapılacak olan bu değişikliklerin eşzamanlı olmasında fayda var. Hatta bu çerçeve içersinde kanunlarla ilgili değişikliklerden, örgütlenme hazırlığının yapılması yerinde olabilecek ve nihayet devlet personel rejimimizin yeniden yapılanmasına bir ihtiyaç olduğu ve bu çerçeve içerisinde yapılacak her şeyde uluslararası hukukta, uluslararası mukayeseli hukuktaki örneklere bakılması yararlı olabilir ve bir kamu personeli rejiminin oluşturulmasında fayda olduğu yönünde ittifak halinde bir görüş oluşur diye düşünüyorum.

Page 226: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

215

İKİNCİ ÇALIŞTAY GRUBU

AB ÜLKELERİNDEKİ UYGULAMALAR VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ÇERÇEVESİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN TOPLU

SÖZLEŞME HAKKI

Oturum Başkanı; Prof.Dr. Musa EKEN (Sakarya Üniversitesi): İkinci grup Çalıştayımız bu. “AB Ülkelerindeki, Uygulamalar ve

Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı” üzerinde durulacak. Grev, sendika ve kamu per-sonel rejimine ilişkin değişimlere ait görüşmeler diğer çalıştay grup-larınca yürütülecek. Burada sadece ve özellikle toplu sözleşme hakkı üzerinde duracağız. Ben Prof. Dr. Musa EKEN. Sakarya Üniversite-sinde öğretim görevlisiyim. Efendim izin verirseniz ilk konuları şöyle bir tasnif yapalım istedik. Yani 15.00’kadar bir oturum yapa-lım. 15.00’de bir mola verelim, sonra 15.30’da tekrar başlayarak 17.00’ye kadar oturum yapalım, eğer uzun sürerse, 17.00’den sonra da devam edebiliriz. Önce herkes, özet olarak, toplu sözleşme hak-kına ilişkin olarak beş ve on dakika arasında görüşünü dile getirsin. Birinci grupta bunları konuşalım, ikinci grupta da somut öneriler üzerinde ya da çalıştay oturumunda yer alması gereken somut ko-nular üzerinde konuşalım. Ama önce herkes görüşlerini dile getirsin, daha sonra ikinci grupta birbirimizin görüşlerinin dezavantajlı ya da avantajlı yönlerini, güçlü yönlerini yada değiştirilmesi gereken yönlerini tartışabiliriz.. Bu şekilde somut önerilerle bir raporlama yapmak arzusundayız. Buradaki listeye göre de gidelim arzu ederseniz.

Gülay ASLANTEPE (ILO Türkiye Direktörü) : Aslında benim

şimdi söyleyeceklerim hem dün, hem bugün tartışıldığı için, benim ne söyleyeceğimi buradaki arkadaşlarımız zaten biliyor. Ben, ILO olarak, 87’yi esas alıyorum ve bir de düzeyli sınırlamaları belirle-diğimi söylüyorum. Toplu sözleşmenin adını farklı koyabilirsiniz ama sosyal, demokratik bir mekanizmayı çok önemsediğimiz için,

Page 227: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

216

her iki kesimin de seslerini birbirlerine iletmesinin zorunlu olduğu-nu; yani bir toplu görüşme ortamının mutlaka olmasını öneriyoruz. Bunun sonucunda ortaya çıkacak olayın da ortak irade olmasını öneriyoruz. Grev hakkı zaten başka bir oturumun konusu ona hiç girmeyeceğim. Ama benim bir daha zaman kaybına sebep olmama gerek yok. ILO’nun bakış açısını zaten dün de vurguladık, bugün de yine gündeme geldi. Dolayısıyla ben aslında biraz da sizleri dinle-mek için buradayım.

Oturum Başkanı : O zaman sözü size veriyorum, toplu

sözleşme toplu görüşme kavramlarına da değinerek. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Sendikal hak ve özgürlüklerin bü-

tün çalışanlar için geçerli olmak üzere uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan haklar olduğuna inanıyorum. Dolayısı ile Türkiye’de uluslararası sözleşmelerin tarafı ve aynı zamanda ulusla-rarası camianın bir parçası olarak bunun gereklerini yerine getir-mek durumundadır. Dolayısı ile sendikal hak ve özgürlüklerin sade-ce işçiler için değil aynı zaman da kamu çalışanları içinde düşünül-mesi gereken haklar olduğunu, sendikal hak ve özgürlüklerin ihla-linin aynı zamanda insan hakları ihlali anlamına geldiğini peşinen kabul etmemiz gerekiyor. Uluslararası belgeler, uluslararası sözleş-meler ne anlama gelir bunların içeriği tartışıldığı için fazlaca girme-yelim ama 87, 98, 151, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi vb. Türkiye bunları kabul etmiştir. Bu çerçevede de gerekli düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür. Bu artık Anaya-sanın 90. maddesinde, meselesinin ötesinde bir mevzudur. Türkiye ulusla-rarası camianın bir parçasıdır, dünyada bir ada değildir; dolayısıyla gerekli tedbirleri, değişiklikleri yapmakla yükümlüdür. Şimdi konu-yu biraz da sorulan soru çerçevesinde toparlamaya çalışayım. Bir kere bu sendikal hak ve özgürlüklerin içinde, aynı zamanda serbest müzakere hakkının ve uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yollarının yer aldığını biliyoruz.

Nihayetinde mücadeleci yöntem dediğimiz bir yöntemin de

grev olduğunu kabul etmek durumundayız. Tabii kamu görevlile-riyle ilgili esas sıkıntı iki noktada karşımıza çıkmaktadır. Zaten bu tartışmalar sadece Türkiye’yle de ilgili değildir. Çalışma hayatıyla

Page 228: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

217

ilgili hukukumuz, Fransa merkez alınarak düzenlendiği için kamu ile ilgili tartışmaların tamamını 1960’lardan önce Fransa da yaşa-mıştır. Bizde de maalesef -isimlerini vermekte de herhangi bir sakınca görmüyorum- iki parlamenterin karşılıklı tartışması Türk hukukuna taşınmıştır. Yani Coşkun Kırca ile Mümtaz Soysal’ın kar-şılıklı atışmalarıyla 53. madde dizayn edilmiştir. Mutabakat metni ne olduğu belli olmayan, ucu belli olmayan bir düzenleme olarak Türk hukuk sistemine taşınmıştır, daha sonra 4688 sayılı Yasa da bu çerçevede düzenlendiği için toplu sözleşme süreçleriyle ilgili arzu edilen hak da bir türlü Türk hukukuna entegre edilememiştir. Şimdi o halde bahsettiğimiz esas sıkıntı biraz da bu mutabakat metni ile ilgili olduğu için Fransa bunu ne zaman aşmıştır, peyderpey mahke-me kararlarıyla 60 ile 80 arası Fransa’daki sistem epey rayına gir-miştir grev hakkı da tanınmıştır, toplu sözleşme hakkı da tanın-mıştır. Ancak 83’ten sonra yapılan yasal değişiklikle artık çalışan-ların hem örgütlenme hakkı, hem toplu sözleşme hakkı, hem de grev hakkı teminat altına alınmıştır. Fransa’da şu da vardır; bunu peşinen söyleyelim: Grev genelde Avrupa’da bizdeki gibi değil, bizde grev sadece kamuoyu oluşturma aracı değil, aynı zaman da grev, hakkın savaşı aracıdır. Dolayısı ile o hakkınızı alıncaya kadar onun kavgasını veriyorsunuz. Şimdi Fransa’da memurlar greve gidiyor ama bizdeki gibi üç ay, beş ay, altı ay gibi greve de gitmiyorlar; dolayısı ile kamunun greve müdahale etme hakkı saklıdır Fransa’da. Fransa’da memurların greve gitme hakkı vardır; ancak aynı şekilde kamunun da greve müdahale etme hakkı vardır. Ancak bu greve müdahale etme hakkı kamunun temel hizmetleriyle ilgilidir; yani müdahale ederken yargı yolu teminat altındadır. Kısacası, kamu greve müdahale hakkını kullanırken, yargı burada kamunun bu yetkisini ortadan kaldırabilmektedir. Bu öyküyü de burada belirtmiş olalım.

Dolayısı ile kamuda çalışanların kategorisiyle ilgili sıkıntı

vardır. Bizdeki kamuda ücret indeksi ya da ücret skalası, Avrupa’daki gibi değil. Eşit işe eşit ücret ilkesinden bahsedildi. Bunların hepsi bu hem kamu personel yasası çerçevesinde hem de 4688 sayılı Yasa çerçevesinde tartışılması gereken konular. Burada hocamın ifade ettiği toplu sözleşmeden ne anlamamız gerektiği, toplu sözleşme hukukunun zemini olacak. Toplu sözleşme, kamunun

Page 229: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

218

erk kayması anlamına gelir. Devletin kendisine ait olan bir gücü çalışanlara vermesidir, başka türlü toplu sözleşme tanımlanamaz. Çünkü devlet gibi kural koyar. Dolayısı ile çalışanların yapmış olduğu bu sözleşme, üçüncü kişileri, muhataplarını bağlar. Yasama-ya ait olan bu yetki çalışanlara kayar ve sözleşmenin bağlayıcılığı, sözleşmenin geçerliliğini kabul etmediğimiz sürece bu hukuki bir nitelik kazanmaz. Dolayısı ile asıl olan sözleşmenin bağıtlanması, üçüncü kişileri de bağlayıcı şekilde bir hukuki değer olarak ortaya çıkması ve nihayetinde sözleşmenin bağıtlanmasına kadar olan geçen süreçte, tarafların özgür iradeleriyle bu müzakereleri sürdüre-bilmeleridir. Ayrıca özel hakeme mi gidecekler, arabulucuya mı gidecekler, yüksek hakeme mi gidecekler, burada sözleşmeci taraf-ların bu haklarının da teminat altına alınması lazım. Dolayısı ile Türk hukukuna baktığımız zaman Anayasanın hem 53. maddesi hem 4688 sayılı Yasanın mutlaka değişmesi gerektiğini düşüncesin-deyiz. Bizim artık bu süreçleri oyalayarak, bunları engelleyerek hamle yapma şansımız yok. Şundan dolayı hamle yapma şansımız yok, çünkü devlet kamu çalışanlarını artık bu kolalı gömlekli kâtip gibi çalıştırmıyor.

Dolayısıyla özlük hakları, eskisi gibi gerçekten kendisine

kullandığı erk çerçevesinde bir yetki vermiyor. Yani şöyle somut bir örnek vereyim: Şimdi bir üniversite öğretim üyesi, ücretini düşünüyor ise, dolayısıyla ücretiyle ilgili süreçleri de dikkate almak durumunda. İki yol önüne koyarsınız. Birincisi, işvereni her kimse-devlet ya da özel- onunla oturacak kendi emeğini müzakere edecek, emeğinin hakkını müzakere edecek. İkincisi, özel sektör alanını koyacaksınız önüne. İkincisi bürokraside de bu geçerli. Buradaki bütün dostları bu sözümden istiğna ederek söylüyorum. Ya değişik mekanizmalara başvurmak suretiyle bu geliri telafi etme yoluna gidecekler, ya da akşam simit satacaklar, şunu yapacaklar, bunu yapacaklar. Çünkü bu sendikalaşmanın Türkiye’de de başka ülkelerde de birinci derecede kamuda yaygınlaşmasının sebebi, ücret ve özlük haklarıdır. Bunu, sözleşmeleri de bir tarafa bırakalım, artık buradaki örgütlenmeyi, buradaki mücadeleyi engelleme şansımız yok. Dolayısıyla araçlarını teminat altına almamız gerektiğini düşünüyorum. Burada da belirleyici ölçü bizim taraflı olduğumuz uluslararası sözleşmelerdir, hiç kimse bunları başka türlü yorumla-

Page 230: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

219

ma hakkına sahip değil. Biz dünyada bir ada değiliz, bu sözleşmeler sadece bizim için çıkarılmadı, medeni dünya bunları nasıl yorumla-mış ise nasıl kabul etmiş ise- ki biz büyük bir ülke olduğumuzu iddia ediyoruz, biz altı yüz yıllık bir mirasa sahip bir ülke olduğumuzu iddia ediyoruz- dolayısıyla düştüğümüz durumlar bize bu gerekçe-lerle yakışmıyor. Evet, şimdilik benim söyleyeceklerim bu kadar.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Yani bende şöyle bir katkıda

bulunayım. Şimdi bizim Çalıştayımız Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar ve uluslararası sözleşmelerde toplu sözleşme. Şimdi Çalıştay raporumuzun genel kuruldan rahatlıkla geçebilmesi için, bir kere raporu çok iyi yazmamız ve çok iyi gerekçelendirmemiz gerekiyor. Somut önerilerimizi çok iyi gerekçelendirmemiz gereki-yor. Onun için iki kademesi var bizim Çalıştayımızın. Bir Avrupa ülkelerindeki toplu sözleşmenin durumu, bir de uluslararası sözleş-melerdeki toplu sözleşmelerin durumu. Şimdi, bence önce Avrupa Birliği ülkelerindeki duruma bakmak gerekiyor. Yani ikinci aşama-da detaylı olarak onlara bakıp gerekçemizde bu Avrupa Birliği ülke örneklerini kullanmamız lazım. Şimdi bu Avrupa Birliği ülkelerin-deki duruma baktıktan sonra, tabi uluslararası sözleşmeler çok önemli. İki panelde de bunları ayrıntılı olarak hocalarımızdan dinle-dik. Tabi tartışmalar oldu ama nihayetinde uluslararası sözleşme-lerin önceliğini hepimiz kabul ediyoruz. Ben özellikle Avrupa Birliği sürecinde bu uluslararası sözleşmeler ve bunlara ülkemizin koyduğu çekincelerin önümüzde çok büyük engel olduğunu düşünüyorum. Onun için bu Çalıştayda mutlaka bu çekincelerin kaldırılmasına dönük somut önerilerin çıkması gerekiyor.

İkincisi; bu Çalıştayda, çalıştay raporlarının uygulanabilir-

liliğini denetleyen bir mekanizma kurmamız gerekiyor öyle düşünü-yorum. Yani çalıştaylar yapılıyor, Bolu’da yapılıyor Bolu’da kalıyor. Kimse bunun sonuçlarını, çalıştay raporlarında getirilen önerileri, bunlarla ilgili neler yapıldı bunları takip etmiyor. Bir mekanizma oluşturmalıyız ve bu mekanizma toplu sözleşmeye, greve ve diğer sendikal haklara dönük çalıştay önerilerinin üç ay sonra, beş ay sonra, altı ay sonra ne duruma geldiğini mutlaka kamuoyuna açıklamalı. Neler yapıldı neler yapılacak bunu yapmalı, böyle bir mekanizma kurulması gerektiğini de düşünüyorum.

Page 231: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

220

Toplu sözleşme bizim öncelikli alanımız dedik, toplu sözleş-mede tabi en başta toplu pazarlıktan geliyor. Toplu pazarlık, toplu sözleşme ve toplu görüşme. Şimdi, toplu pazarlık temel bir hak. Toplu pazarlıktan bunu sözleşmeye bağlıyorsunuz toplu sözleşme yapıyorsunuz. Ancak taraflar dışında bu toplu sözleşmenin bir onay makamı olduğu zaman toplu görüşme aşamasına geçiliyor. Şu anda ülkemizde kamu görevlileri için toplu görüşme süreci var. Ben birçok sendikanın görüşüne baktım; temel şikayet noktası toplu sözleşme-den hiçbir sonucunun çıkarılamaması. Nihayetinde siyasi otorite buna karar veriyor ve orada yapılan saatlerce süren toplantıların hiçbir anlamı kalmıyor. Dolayısıyla bu toplu görüşme sürecini toplu sözleşme sürecine nasıl getiririz. Yani yapılan görüşme sonrasında alınan kararlar, metne bağlanır ve uygulamaya geçer. Taraflar ara-sında yapılır bu. Yani toplu sözleşme sürecinde yapılan görüş-melerden somut sonuç alınabilmesi için, daha sonraki bir siyasi irade devreye girip “Biz bunları kabul etmiyoruz.” dememesi gere-kiyor. Benim şahsi düşüncem bu. Hocam Avrupa ülkelerine geçelim mi slaytlar üzerinden yoksa herkes görüşünü belirtsin mi?

Zeynep Aydemir KALYONCU : Benim bir sorum olacaktı.

Acaba bu çalışma grubu görüşlerini kim için hazırlıyor? Devlet Per-sonel Başkanlığının bağlı olduğu Bakan Bey için mi? Yoksa kanu-nun hazırlanmasından sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için mi? Biz kime hitaben bu işi çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü bu Çalıştayda gördüğüm en büyük eksikliklerden bir tanesi de özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çok az sayıda katılımcıyla temsil ediliyor olması. Biz AB Genel Sekreterliğinden, ILO’dan, AB Türkiye Delegasyonundan açıkçası, oldukça kaynak ayırıp bu toplantıya katılma ihtiyacı hissettik. Gerçekten çok önem-siyoruz. Fakat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının burada çok düşük seviyede temsil ediliyor olması -sayı açısından diyorum- ger-çekten çok büyük eksiklik. Kadınların katılımını söylemeye bile ge-rek yok ama en azından Kurumun temsilinde de çok büyük sı-kıntılar var.

Oturum Başkanı : Burada bir koordinasyon sorunumuz var.

Ancak bu Çalıştayın nedeni; en son yapılan toplu görüşmede böyle bir çalıştayın yapılması ve çıkan sonuçların da bütün sosyal

Page 232: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

221

taraflarca göz önüne alınmasına ilişkin bir mutabakat sağlanması. Biz de bu konuda ilk adımları atanlardan bir tanesi olmak üzere buradayız.

Murat BİLGEN : Bir şey söyleyebilir miyim? Oturum Başkanı : Buyurun efendim. Murat BİLGEN : Biraz önce 4688 sayılı Kanunun hazırlan-

masından sorumlu kurum olarak sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının adı geçti. Oysa kendileri de çok iyi bilirler hem ulusal program hem diğer metinlerde zaten bu kanundaki değişikliğin hazırlanmasından sorumlu kurum sadece Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla birlikte Devlet Personel Başkanlığı. Ortak hazırlanması gereken bir çalışma.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Tablodan devam edebiliriz.

Şimdi tabloda da görüldüğü gibi İrlanda’da hükümet onayına tabi toplu pazarlık hakkı geçerli. ABD’de ilgili organ yöneticisinin onayına tabi, Kanada’da mali hükümler hükümet onayına tabi, Avustralya’da toplu pazarlık eğer imzalanırsa yasa gücünde aksi takdirde hakem sistemi devreye giriyor. İngiltere ve Hollanda’da hükümet onayına tabi, İsveç bu konuda en çok serbestliğin olduğu ülke; onay hükümetin siyasal ve ahlaki sorunu olarak yorumlanıyor, grev konusunda İsveç’te hiçbir sınırlama yok, bu konuda tek örnek. Norveç’te taraflardan birinin talebi halinde toplu pazarlık zorunlu ve sonuçları hükümet onayıyla gerçekleşiyor. Yani çok farklı düzenlemeler var. Biz yarın Genel Kurula sunacağımız Çalıştay Raporunda somut öneriyle gitmemiz gerekiyor. Bunlardan birini benimseyeceğiz, ülkemiz için hangisi en ideali, bunu mutlaka bu Çalıştayda belirlememiz gerekiyor.

Diğer tabloya geçersek, mesela Finlandiya’da yasayla toplu

pazarlık hakkı tanınmış, sonuçlar hükümet onayına tabi. Fransa’da onay hükümetin siyasal ve ahlaki sorumluluğu olarak yorumlanıyor. İspanya’da yetkili makamların onayına tabi. Avusturya’da hükümet onayına tabi. Almanya’da yüksek üst düzey yöneticiler hariç tam anlamıyla bir toplu pazarlık var. Japonya’da konular dar ve hü-kümet onayına tabi. Türkiye’de toplu görüşmeler hükümetin onayı-

Page 233: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

222

na tabi. Şimdi buradan baktığımızda sanki birçok ülkeyle ülkemizde ortak gibi. Yani hükümet onayına tabi. Ancak neden bütün taraflar şikayetçi? Hükümet onayına tabi olduğu zaman sendikal gücün bir anlamı kalmıyor, hükümet onayına tabiyiz bütün talepleri hükümet geri çevirebiliyor. Şimdi mesela Fransa’da onay hükümetin siyasal ve ahlaki sorumluluğu olarak yorumlanır deniyor, yani orda sendi-kal gücün demokrasi mücadelesiyle geldiği aşama, bunu bir sonuç olarak getiriyor. Sendikalara çok önem veriliyor ve hükümet siyasal ve ahlaki bir sorumluluk olarak görüyor sendikal talebi. Ama ülkemizde, tabi bu ülkemizin ulaşmış olduğu refah düzeyiyle de ilgili bir şey… Yani %2,5 zammı hiçbir memur sendikası kabul etmiyor. %10, %15 olsun diyor. Buna bütçe şartlarıyla siyasi otorite izin veremiyor. Dolayısıyla da sendikaların talepleri karşılanmamış oluyor. Tabi bu ekonomik sosyal dengeler çok önemli burada. Ama burada öyle bir ortak nokta bulunmalı ki, sendikaların talepleriyle hükümetin bütçe politikaları ortak noktada buluşabilmeli.

Gürcü YALÇIN : Hocam şimdi burada aslında bu Çalıştay

hepimiz için bir bilgilenme toplantısı. Çoğumuz konulara yabancı. İşte ben mesela 87, 151, 90, Anayasanın 53, 54, 128, 90. maddesini okuyarak gelmiş değilim doğrusu. Sanırım birçok arkadaş da benim-le aynı durumda. Konuya sağlıklı yaklaşabilmek için içerde zaman zaman bu maddelerin veya ILO ile ilgili sözleşmelerin kısacık açıklamaları yapıldı ama her şeyin ilki her zaman zordur. Şimdi lütfen bu konuşmalar arasında değinirken mesela 87 ne diyor, 151 ne diyor, Anayasanın 53., 90., 128. maddesi ne diyor, bahsedilmeli diye düşünüyorum. İki günlük çalışmadan ben şunu anlıyorum; şuana kadar uluslararası sözleşmeler ön planda, iç hukukla tezata düştüğü zaman öne geçiyor. Ancak ne yazık ki, iç hukuk düzen-lememiz henüz buna cevaz vermiyor. İşin aslını ben bu kadar anladım. Şimdi, mademki, iş iç hukuka dayanıyor, orda yoğunlaş-mamız lazım. Şimdi arkadaşlarımız yorumluyor bazı istatistikler veriyor. Bunun şu faydası olur, işte bazı ülkelerdeki uygulamaların bize uyar kısmını belki seçme şansımız olur ama, yani konuları bu çerçevede götürürsek daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

Oturum Başkanı : Çalıştayın konusu aslında iç hukukta

değişimlere ilişkin. Biz burada, Avrupa Birliği ülkeleri ve

Page 234: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

223

uluslararası sözleşmeler çerçevesinde toplu sözleşme hakkının ne olduğuna ilişkin düzenlemeleri ya da buna ilişkin konuları tartışa-cağız. O yüzden bu konuda yoğunlaşıyoruz. İşte Avrupa ülkelerinde nedir durum, diğer ülkelerde nedir durum diye bu konularda yoğun-laşmaya çalışıyoruz. Ama biraz sonra çok kısa bir özet yaparsanız 87 ve diğerleriyle ilgili…

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Yaparız efendim Akif beye katkı

anlamında. Şimdi tabi Avrupa’daki uygulamada hukukla ahlaki hükümlülük beraber vurgulandığı için, İngiltere üzerinden bir örnek vereyim. Dolayısıyla kamudaki ücret skalası, meslek skalaları, ka-mu işveren temsilciliği ile kamu çalışan sendika temsilcilerin karara bağladıkları görüşmeler, ücret skalasındaki değişme oranları bütçe-ye yansır. Dolayısıyla bizdeki süreç şöyle gerçekleşiyor. Taraflar anlaşamazsa Uzlaştırma kuruluna gidiyor. Uzlaştırma kurulu... “biz hükümetlerden bağımsız konuşuruz, bilim adamıyız”. Dolayısı ile şunu diyor “ben vermiyorum”, şimdi ne diyeceksiniz? Ama İngiltere gibi ülkelerde müzakere edilen konulara uymamanın tek istisnası var; savaş hali gibi olağanüstü haller, deprem vs halleri. Dolayısı ile hükümet çıkar, kamuoyuna açıklama yapar der ki, “görüşmelerde yapılan şu hususları kabul etmiş idik, ancak bütçe imkanlarımız şu anda savaş dolayısıyla buna uygun değil”. Dolayısı ile Fransa, mesela Almanya’yla ilgili “beamte” var, bunların dışındakilerin ta-mamı işçi gibi haklara sahip, yani “beamte” dediğimiz, kamu erkini kullananlardır, 3 kategori var Almanya’da, yine benzer şekilde Fransa’da 4 tane hukuka tabi olanlar var. İşçi gibi telakki edilenler var, salt memur gibi telakki edilenler var, dolayısı ile grev hakları, toplu sözleşme hakları o çerçevede değerlendirilmiş, ama gerek Fransa’da gerek İngiltere’de bizim bahsettiğimiz o ahlaki yükümlük bizdeki normdan daha etkilidir onu da söyleyeyim.

Katılımcı : Gürcü Bey eklemeden bir şey söylemek istiyorum;

belki katkısı olabilir. Zannediyorum biz Türklerin koordinasyon kabiliyeti ile ilgili bir şey. Yani Gürcü Bey konuya yakın, birçoğu-muz yabancıyız. Birçoğumuz demeyim abartmayım. Bizde müsteşar ve genel müdür ile de katılım olacaktı ama Bakanlığı ilgilendiren bir yasa şuanda mecliste görüşüldüğü için Müsteşarla Genel Müdür oraya gitti. Son dakikada sizler gibi “iki genel müdür yardımcısı

Page 235: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

224

gönderin” dendi ve ben Devlet Personel Başkanlığını arayıp nasıl bir panele katılacağımı, nasıl bir çalıştaya katılacağımı sorduğumda da bir evrak gönderdiler. Orada herhangi bir çalıştay grubunda yer almıyorum ve konular belli değil… Dolayısıyla herhangi bir hazırlık yaparak buraya gelme imkanımız olmadı.

Yavuz Selim KÖŞKER : Bizim de uzman olduğumuz bir alan

değil bu. Bizim her birimizin kendi uzmanlık alanımız var. Yani uygun görürseniz, değerli akademisyenlerim, çalışma alanı bulama-yan kişiler veya hanımefendilerden varsa bu alanda uzmanlaşmış, öncelikle uluslararası uygulamalar, Avrupa Birliği uygulamalarını bir özetleyerek konuya giriş yaparsak, arkasından da Türkiye uygu-lamasında karşılaşabilecek sorunları kurumsal bağlamda, ben İçiş-leri Bakanlığı açısından, belediyeler açısından, il özel idareleri açı-sından nasıl bir sorun, nasıl bir handikapla karşılaşabileceğini ifade edebilirim burada. Diğer gruplarda da arkadaşlarımız o çerçevede fikirlerini ifade ederler. Sonuçta bir katkısı olur ülkemize. Yani çerçeveyi bu şekilde çizmekte ben fayda mülahaza ediyorum.

Kemal ÇELİK : Ben de bir küçük ekleme yapmak istiyorum;

biraz usul sorunu mu var bilemiyorum ama şimdi başlıktan anladığım bir bölüm var, bir de anlamadığım tarafı var. Yani bugün biz bu çalışma sonucunda ortaya ne çıkacak bu başlığa göre ben de bilmiyorum. Benim anladığım burada diğer değişimlerle ilgili dör-düncü grup olduğuna göre, Türkiye’de ne yapılacağını burada tartış-mayacağız gibi görünüyor.

Oturum Başkanı : Yok onunla ilgili önerilerimiz olacak. Kemal ÇELİK : Benim de, beyefendinin de söylediği gibi,

başlıktan algıladığım şu, öncelikle Avrupa Birliği uygulamalarıyla uluslararası sözleşmelerin tam olarak detayıyla ortaya konması ve onun içinden bize ne çıkacak mesajının verilmesi belki. Şimdi iki gündür konuşuyoruz panelde ve böyle bir benzer tabloyu dün bir başka hocamız da söyledi, ama burada bana göre çok önemli bir şey eksik. Bir ülkede toplu sözleşmenin olması ya da grevin olması tek başına bize bir fikir veremez, onun personel rejiminin hatta daha da altında hukuk sisteminin nasıl olduğuyla da çok alakalı bir şey.

Page 236: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

225

Şimdi İngiltere’de toplu sözleşme hakkı, Türkiye’de benim bildiğim ölçülerde ya da şuana kadar öğrendiğim ölçülerde olmasa gerek. Şunu kendi adıma ben de söyleyeyim. Hani konuyla ilgili ulusla-rarası boyutlarını çok bilmiyorum, bundan dolayı beklediğim şuydu; önce uluslararası boyutu biraz da o temelleriyle beraber ortaya koyulmalı, oradan “Türkiye’ye neler, hangi şartlarda ne tür öneriler yapılabilir” konusu tartışılmalı idi. Teşekkür ederim.

Oturum Başkanı : Zaten Akif Bey’de uluslar arası boyutlarını

ortaya koymaya çalışıyordu. Ben de Gülay Hanım da çok bahsetme-dik. Dünkü oturumlarda sürekli ILO sözleşmelerinden bahsedili-yordu.

Kemal ÇELİK : Ben tümüne katıldım. Söylediğim şu, perso-

nel rejiminin bağlantısı pek kurulamadı. Hani İngiltere’deki uygu-lama bize ne kadar uyar, Fransa belki biraz uyar, İsveç bilmiyorum ne kadar uyar.

Gülay ASLANTEPE : Belki demin Gürcü Beyin söylediğine

bir açıklık getirmek açısından ve de konuya çok yabancı olan arkadaşlarımızın da çok kolaylıkla kavrayabilmeleri açısından en basit şekliyle ben 87 sayılı örgütlenme özgürlüğüne ilişkin ILO Sözleşmesini sizlerle paylaşayım. Bu bütün çalışanların özgürce örgütlenebilecekleri, çıkar odaklı olarak örgütlenebileceklerini he-defleyen bir insan hakları sözleşmesidir. Bu sözleşmeleri dikkate alırken, çalışanlarla ilgili olarak baktığımız vakit tabi ki, yine bu sözleşmenin getirdiği doğal sonuç olarak işte sendikal haklar, sendikal hakların doğal sonuçları olan toplu görüşme hakkı, hatta hatta grev hakkı düzenlenmiş durumdadır, ama tek tek bunlar yazılmaz bu bir genel anlayış olarak vurgulanır. Pir Ali Beyin az önce Fransa için söylediği gibi, bu bir devlet veyahut da bu bir toplumsal anlayıştır. Örgütlenme özgürlüğünün varlığı demokratik bir toplum için anlayıştır. Tabi, arkasından 98 sayılı Sözleşme de bir insan hakları sözleşmesidir. Çünkü ancak sendikal örgütlenmenin sonucunda bir toplu sözleşme, toplu pazarlık hakkı doğabilir ve onun da sonucunda grev var, grev hakkı da doğabilir. Bütün bu kafa karışıklıkları sadece bizim ülkemizde olmuş bir olay değil, pek çok ülkede yaşanmıştır. 151 sayılı Sözleşme de tarihsel olarak da bakar-

Page 237: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

226

sanız zaten çok daha sonra çıkmış bir ILO sözleşmesidir. O da kamu görevlilerinin, yani kamu erkini kullanan kişilerin bu sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını kullanırlarken üye ülkelerin ne tür sınırlamalar getireceğini düzenleyen bir sözleşmedir. 151 sayılı sözleşme, silahlı kuvvetler, polis, yüksek yargı gibi bu konu-daki esnekliği de üye ülkelerin hükümetlerine, yasama organlarına bırakmıştır. ILO sözleşmeleri Avrupa Birliğinin sosyal politika yaklaşımlarını da oluşturur. Çünkü Avrupa’da esas karşımıza çıkan, özellikle II. Dünya Savaşından sonra karşımıza çıkan sosyal devlet anlayışının arkasında işte bunlar, bu sözleşmeler var. Yani sosyal devlet kavramı, bunların içini bu sözleşmeler doldurmaktadır.

Dolayısıyla bu sözleşmelere suje olmak personel rejiminden

de biraz bağımsızdır. Bu sözleşmelere tabi olmuşsanız personel rejiminizi de buna göre şekillendirirsiniz. Belki açıklık geldi.

Abdullah KAHRAMAN (KAMU-İŞ Genel Sekreter Yardımcısı) :

Yani dolayısıyla ona tabiyiz. Bağımsızdır dediniz ya. Personel rejimimizi bu sözleşmelere göre düzenleyeceğiz.

Gülay ASLANTEPE : Ona göre düzenleyeceksiniz. Çünkü

bunlar Mesut Hocamızın (Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ) da söylediği gibi siz onaylayıp da taraf oldunuz. Çünkü Sayın Arıcı (Prof. Dr. Kadir ARICI) vurgularken işte bunu böyle onaylıyoruz başımıza iş çıkıyor dedi. Hayır öyle bir şey yok. Bu iki sözleşmeyi onaylamamış olsanız da başınıza iş çıkıyor. Çünkü bu iki sözleşme temel insan hakları sözleşmesidir. Onaylanmamış, onaylamamış olan ülkelerle ilgili olarak da her iki yılda bir ILO bir rapor yayınlar. Yani sizin o sözleşmelerle ilgili yetersiz uygulamalarınız küresel boyutta paylaşılır. Yani çağdaş dünyanın gerisine düşen ülkelere ilişkin de bir küresel rapor vardır. Bu da bilinir. Yani bu temel insan hakları sözleşmeleri olduğu için sadece onaylayanı bağlayan sözleşmeler değildir. Bu konuşmamda belirttiğim 98 tarihli temel haklar ve ilkeler deklarasyonunda sayılan sekiz sözleşmeden ikisi olduğu 87 ve 98 olduğu için, ILO bu deklarasyonun izleme yönteminde bir küresel rapor yayınlar ve bu sözleşmeleri onaylamamış ülkeleri onaylamak için teşvik eder. Aslında o rapora süje olan ülkelerin de

Page 238: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

227

çağdaş demokrasilerde çok parlak konumda olmayan ülkeler olduğunu da biliyoruz.

Doç. Dr. Uğur ÖMÜRGÖNÜLŞEN : Şimdi Türk kamu yöne-

timi özellikle kamu görevlilerinin sendikal hakları konusunda son yıllarda üç açıdan büyük bir baskı altında. Bir tanesi Avrupa Bir-liğine uyum sürecinden kaynaklanıyor, bu faslın açılabilmesi için ön kriter konusu. Genellikle biz kendi yönetsel kültürümüz ve anlayı-şımızda son dakikacı olduğumuz için bununla gayet güzel bir şekilde karşılaştık. İkincisi; konuya sadece bir Avrupa Birliğine uyum ve zorunluluk meselesi olarak bakmıyoruz, çünkü 60’ların ortasından beri gelen 70’lerde kesintiye uğramış olsa bile 90’larda tekrar başlayan bir memur sendikacılık mücadelesi var. Bunun da yabana atılmaması lazım. Artı dünyadaki gelişmeler... Ancak üçüncü baskıda bizim mevzuatımızın hem anayasal açıdan hem de kamu yönetimini ve kamu görevlerini düzenleyen temel mevzuat açısın-dan, rejimimizin son derece karmaşık olmasından kaynaklanıyor. Benim kökenim de Devlet Personel Başkanlığı, daha sonra akade-mik camiaya geçtim. Onun için aslında bizim bu kamu personel rejiminin ne kadar yamalı bir bohça olduğunu çok yakından tanıma fırsatım da oldu yıllar önce, hala öyle ve daha kötüye gidiyor.

Bunları bu şekilde belirttikten sonra esas itibariyle şunu da

vurgulamak istiyorum. Yani burada başlık AB ülkelerindeki uygulamalar olduğuna göre, Şimdi Avrupa Birliğinde de sosyal politika konusu belki diğer politika alanlarına göre en az gelişmiş, ortak noktaları en az olan bir şey. Yani bir ortak balıkçılık veya çevre politikası gibi üzerine daha çok tartışılmış, kesin kurallar uygulanmış şeyler değil. Niye? Çünkü Maliye Bakanlığından Beyefendinin belirttiği gibi yirmi yedi ülkenin farklı idari geleneği var. Şimdi Avrupa Birliğinde ortak idari alan nedir diye sorduğumuz zaman bunun biz cevabını veremeyiz, ama Avrupa Birliğinde ortak tarım politikası, balıkçılık, insan hakkı dediğimiz zaman bir çerçeve gibi bizim elimize sunulabilir. Avrupa’da kamu yönetimi var mıdır? Avrupa idari alanlarının sınırları nelerdir? İçeriğini neler oluşturur? Avrupa Birliği bu konularda aynı sosyal politikalarda yaptığı gibi topu hep başka yerlere atar. Kamu yönetimi alanında OECD’ye paslamıştır. Burada da ILO’ya paslamıştır. Yani Avrupa Sosyal

Page 239: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

228

Şartına veya ILO sözleşmelerine... Bu bakımdan tek tek ülkelerin idari gelenekleri ve mevzuat yapıları maalesef irdelenmeden, “şu Avrupa ülkesinde bu var”, bunda bu var demekle bizim herhangi bir yere gitmemiz mümkün değil. Ancak bundan şunu da kastetmiyo-rum. Bu konuyu kapatalım biz kendi kafamıza göre bir şeyler yapalım, bu değil tabi söylemek istediğim.

Şimdi birkaç tane hususa değinmek istiyorum. Bir kere sendi-

kal haklar konusunda Avrupa Birliğinde herhangi bir sorun yok, Türkiye’de de sorun büyük ölçüde aşılmış sendika kurma açısından. Esas toplu sözleşme ve grev konusunda var. Burada işte Avrupa Birliği ülkelerinde de birden fazla kategori var. Bir kısmı başta İngiltere olmak üzere kendi hukuk düzeninden kaynaklanan bir anlayışla burada bir serbestlik rejimi sağlamış. Fransa ise bir belir-sizlik ortamında, bunu çözmeye çalışmış ne yasak getirmiş ne de kanunen düzenlenmiş. Ama önemli sayıda, yarıdan fazla olan ülke-deyse, başta Almanya, Avusturya ve sonradan katılan pek çok ülke-de olduğu gibi açıkça yasak. Demek ki tek bir kriter yok, her ülke kendine göre bunu düzenlemiş. Yani Avrupa Birliği şunu şöyle yap, böyle yap demiyor. Ancak ILO sözleşmelerine atıf veriyor. O zaman bizimde yapacağımız şey, bu sözleşmelerin ışığı altında kendi ulusal mevzuatımızı bunu nasıl düzenleriz noktasına geliyor.

Grev konusunda ise durum daha vahim yani grev söz konusu

olduğunda Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda bu yasak. Benim en büyük itirazım bu çalıştay gruplarının oluşturulmasıyla ilgili, bu konuları bu şekilde birbirinden soyutlatıp incelemek çok zor. Siz de söylediniz, beyefendi de söyledi, hepimiz söylüyoruz. Yani Türk kamu personel rejiminden bağını koparıp “evet AB ülkelerinde böyle, biz de demek ki 4688’de şu şu hususları düzenlersek, bunu beceririz.” dersek biz havanda su dövmüş olacağız.

Çok fazla da uzatmak istemiyorum ama ben şöyle kafamda

dörtlü bir model geliştirdim. Özellikle bu iki günkü çalışmalarda; Birincisi; en basitinden en gelişmişine doğru sendikal haklar,

sendika hakkında problem yok, çok küçük gruplar dışında silahlı kuvvetler, polis veya acil hizmetler dışında herkese sağlanabilir. Burada 4688’deki var olan kısıtlamalar kolaylıkla kaldırılabilir.

Page 240: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

229

Mesela işte sivil memurlar askeriyede veya işyeri işkoluna göre örgütlenememesi, stajyerlerin durumu gibi…Bunlar çok basit, çözülecek şeyler.

İkincisi; toplu görüşme bir ara model, toplu sözleşmeye ge-

çişte. Bunu iyi kötü bir hale yola sokmuşuz. Sadece belli kategoriler açısından sınırlama var. Ancak toplu sözleşme hele hele greve doğru geçiş olduğu zaman bizim herhangi bir düzenleme yapabilmemiz için muhakkak Anayasanın 51, 53 ve 128 inci maddelerinde, Devlet Memurları Kanununun 27 ve 125 inci maddelerinde bir değişiklik yapmamız lazım. Bunu gerçekleştirebilmek için de bizim hakikaten dar kapsamlı bir devlet memuru tanımımızı yapmamız gerekiyor.

1960’ların sosyal ortamında -en büyük hatalardan biri olarak-

657 sayılı Kanun ile çok geniş bir müstahdem kitlesi devlet memuru yapıldı ve iş oradan başladı. Ondan sonra da iktisadi sebeplerle statüler çeşitlendi. Demek ki bizim yapmamız gereken, aslında dar anlamda kariyer, “sivil servent” dediğimiz yani otorite kullanan bu dar kısmı tespit edip, bunlara belki toplu sözleşme sağlayamaya-biliriz, grev sağlayamayabiliriz, bunlara silahlı kuvvetleri, polisi, acil hizmetleri de ekleriz ama onun dışında kalanları hani Kadir ARICI hocamızın söylediği gibi illaki işçi statüsüne geçirmemize gerek yok; sözleşmeli kamu görevlisi de olabilir veya başka modeller-le de. Onlara ise bu toplu sözleşme hakkını verebiliriz, belli ölçülerde bunlara grev hakları verebiliriz.

Gönül ister ki, herkesin toplu sözleşmeli grev hakkı olsun

ama statü hukukuyla sendikal hukuk arasında maalesef hala çatışmalar var. Gerçi 1950’lerin 60’ların anlayışları değişti. Bugün bu konuda demokratik gelişmeler sebebiyle daha fazla statü huku-kuna sahip olanlara da hak tanınmak isteniyor. Ama sonuç itiba-riyle eşyanın tabiatından kaynaklanan bir çelişki var, bu çelişkiyi de çok fazla zorlamamak lazım. Onun için hocalarımızdan birisi gerçekten bunu vurgulamak için lokavtı söyledi, yani inandığı için söyledi, bu çelişkiyi vurgulamak için söyledi. Böyle bir durum var. Bu bakımdan adım adım bunları oya gibi işleyerek yapmamız lazım. Ama bunu yapabilmemiz için de bunun arkasında siyasi iradenin olması lazım, bu bir kanun; bu bizim yapabileceğimiz veya Devlet

Page 241: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

230

Personel Başkanlığının bir yönetmelikle yapabileceği bir şey değil. Anayasa değişikliği gerekirse kanun değişikliği de gerekiyor.

Arkadaşımızın sunduğu tabloda sadece AB ülkeleri için bile

takip etmek çok zor, her gün değişiyor. Avrupa Birliği öyle bir orga-nizma ki, mevzuat amip gibi çoğalıyor, yeni şeyler ortaya çıkıyor. Elimizdeki en yeni bilgi bile en az bir senelik veya bir buçuk senelik.

Özetleyecek olursam; bence bu ülkeleri örnek almakla bera-

ber, bu ülkelerdeki yöntem hepsinde aynı, genelden özele doğru, en genişten en dara doğru bir ayrım var. Biz de hizmet kolları veya sta-tüler açısından bunu yapabilirsek, zaten sorunun çoğunu çözeriz ve benim hissettiğim bu çalıştayda, aslında buradaki herkes farklı şey-ler söylemiş olsa dahi zihnimdeki bu. Yani herkese bu sağlanmaz ama sağlanabilecek olanlara da artık bunu sağlamamız gerekir. Kiminde toplu görüşme olur, kiminde toplu sözleşme olur, kiminde grev de olabilir. Bunu bu şekilde düşünsek bana daha mantıklı geliyor.

Gülay ASLANTEPE : Tam bu noktada bir şey eklemek

istiyorum. Ben aslında konuşmamda söylemiştim. 2008 Nisanında Cenevre’deki misyon zaten yasayı bu noktada inceledi. ILO’dan gelen heyetin, 4688’de belirlediği yedi tane nokta var. Aynen sizin söylediğinize dayanıyor. Bu yedi noktadan en önemlisi; 15. madde-sinin geniş olduğu, aşırı olduğu. Çünkü herkes var 15. maddenin içinde. Belirlediği bu yedi noktada da aslında son derece kolay çözülebilecek şeyler. Şayet -hocamızın dediği gibi- çok ciddi bir kamu erkini kullanan memurların tanımını ciddi bir şekilde yapmalıyız. Onun dışındakilere, sözleşmeli olanlara bile bir kısmına grev hakkını verirsiniz, çok önemsediğinizi belki sınırlayabilirsiniz. Ama sınırlamalarımızın sınırlı olması lazım. Bizim aslında Türkiye olarak yapmamız gereken öncelikle bir kamu erki kullanan kamu görevlisi tanımları yapmamız lazım. Bir de Türkiye’de çok tartışıldı, konuşuldu ben de aslında bu görevden önce yirmi yedi yıl bu bürokraside görev yaptığım için çok da iyi biliyorum, iş tanımı yok bizde. Kamu görevlisinin iş tanımı yok.

Doç. Dr. Uğur ÖMÜRGÖNÜLŞEN : Var da lafzı, laf olsun

diye yapılmış olanlar.

Page 242: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

231

Gülay ASLANTEPE : Sağlıklı bir düzenlemesi yok. Şimdi ben içinde bulunduğum kuruluştan örnek vereyim. İki düzey eleman var, hatta üç düzey eleman var: İdari hizmetler, destek hizmetler, teknik hizmetler. Bizde herkes sözleşmeli olarak çalışıyor. Ben de sözleşmeli olarak çalışıyorum, 2 yıl süreli sözleşmeyle. Sürekli statü diye bir şey yok, performansınız beğenilmezse, sendika üyesiyim ama, yerimi dolduramıyorsam işime son verilebilir… Türkiye’de her kademede iş tanımı çok önemli. Diyelim ki üniversite mezunu 9/1 dereceden mi başlıyor, 9/1 den 8’e geçene kadar, aradaki bütün kade-melerle ilgili olarak bir iş tanımı olması lazım. İş tanımı yapılan aynı kamu görevlileri, hangi bakanlıkta olursa olsun aynı ücreti alabilmeli. Sistemimizde bir çarpıklık var esas bunu düzeltmemiz gerekiyor. Ama tabi dediğimiz gibi adım adım yapmamız lazım. Belki şu anda çok ciddi bir baskı olduğu için üzerimizde…

Katılımcı : Biraz önce hocam Uzlaştırma Kurulundan bir ör-

nek verdi… Belki bunu bağlayıcı bir hemen düzenlemeler yapılması lazım. Hatta bu uzlaşma kurulunun bağımsız hareket etme şansı var mı, yok mu?

Mahmut KAÇAR (Memur- Sen) : Gülay Hanımın da ifade

ettiği gibi bu konuda Avrupa Birliği ülkelerinde uygulamalarda yeknesaklık yok, her ülkenin kendine göre bir uygulama modeli var. Ama kamu görevlilerinin toplu pazarlık hakkıyla ilgili konu, Avrupa Birliğinin önemli bir uygulama imkanı bulan bir kavram. Şimdi Avrupa Birliği ülkelerinde de -Sayın Hocamız da ifade etti, Gülay Hanım da ifade etti- bu Avrupa Birliğinin tarım başta olmak üzere bir konuyla ilgili çok açık maddesi varken, bu çalışma hayatıyla ilgili net iki ülke uygulaması yok. Böyle olunca ILO tarafından da Avrupa Birliği ülkesinin değişik dönemlerdeki toplantılarda uyarıldığını da biliyoruz. Onun için Avrupa Birliği bizim için başlı başına bir örnektir. Avrupa Birliğinde kriterler vardır. Ondan dolayı da sendikal haklarla ilgili böyle yapmamız gerekir gibi net bir durum yok. O zaman bizi burada bağlayan kurallar insansı normlardır. Avrupa Birliği ülkelerinde genel anlamda tek bir uygulama yok. Ama genel anlamda kamu çalışanlarının toplu pazarlık hakkı var, grevle ilgili çok daha az sınırlandırılmalar var. Uluslararası hukukta, bizim de altına imza attığımız veya kendisini onayladığı-mız 87 ve 98 sayılı Sözleşmelerde toplu pazarlık hakkı, kamu görev-

Page 243: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

232

lilerinin örgütlenme hakkı ve kamu görevlilerinin toplu pazarlık hakkı yani toplu sözleşme hakkı var. 151’de de diyor ki, “kafana göre grev yapamazsın onunla ilgili her ülke kendi özel şartlarına göre kısıtlama getirebilir”. Şu anda Türkiye’de toplu pazarlık hakkını engelleyici bir hüküm yok. Anayasada kamu çalışanlarının grev hakkıyla ilgili bir problem var, onda engelleyici bir hüküm var ama toplu pazarlık yapamayacaklarına dair, toplu sözleşme imzala-mayacaklarına dair bir hüküm yok. Kaldı ki, belediyelerde hatta Memur- Sen’e bağlı sendikalar olmak üzere şu anda 400’ün üzerinde belediyede sosyal denge sözleşmesi imzaladı, bu haklar zaten kullanılıyor. Biz ne diyoruz? “Hayır, sizin öyle bir hakkınız yok.”

Abdullah KAHRAMAN : Bizde işçilerde bir problem yok.

Kamuda çalışan iş hukukunun içinde grev hakları var, sözleşme hakları var. Orada da söyledim burada öncelikli ve evvel ele alın-ması gereken husus kamu personel rejimidir. En azından dünyada kullanılan kavramlarla birliktelik sağlanmalı. Memur kimdir, kamu görevlisi kimdir, özlük hakları kanunla düzenlenecek olan vardır, iş sözleşmesi vb. 2004 yılında ben hatırlıyorum, net hatırlıyorum, Sayın Bakanımız 2005’te de tekrar etti bunu, 2006’da da tekrar etti. Ondan sonra bunlardan hangisiyle toplu sözleşme yapılacak, sözleşmeli personel olarak kalacaksa idari sözleşme olmayacaksa iş sözleşmesi mi olacak bunlar düzenlenir. Yine güvenceler olabilir, toplu sözleşme olabilir, ne bileyim grev hakkı da… Sakıncası yoktur. Şimdi az önce söylendi, bir yerden bir yere giderken sendika üyeliği biter. Niye yazdık acaba buna da bir bakmak lazım. Vali Bey söyledi. Çünkü Türkiye’de bugünkü duruma gelişimiz çok kolay olmamıştır. O kazanımları burada kullanabiliriz diye düşünüyorum. Ben kamu işveren sendikalarının temsilcisi olarak zat-ı alinize bu görüşlerimizi yazılı olarak takdim edeceğimi bildiriyorum efendim. Arz ederim.

Osman KARAMAN : Memur-Sen adına buradayım. Kamu

görevlilerine sendika hakkı verilmesi konuşulsa, hep personel rejimindeki reform ihtiyacından bahsediliyor. Şimdi ben düşünüyo-rum 2001 yılında acaba örgütlenme hakkı verilirken de aynı şeyler konuşuldu mu? Tecrübeli kişilere soruyorum, konuşulmuş. Mevcut kanun çıkarken 4688’de örgütlenme hakkı verirken kamu görevlile-rinden hangilerine verelim, hangilerine vermeyelim, kamu görevlisi

Page 244: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

233

statüsü tanımlansın mı, memur statüsü tanımlansın mı? Aynı tar-tışmalar o zamanlarda yapılmış. Ancak mevcut sistem değişmeden kamu görevlilerine sendika hakkı verilmiş, istisnalar 15. maddede konulmuş, ona bile ILO teknik komitesi itiraz ediyor. İstisnayı bu kadar geniş tutamazsın diye. Aynı şekilde şu an mevcut sistemle, hiç personel rejimi yapmadan toplu sözleşme hakkını düzenleyebiliriz. Personel rejimini değiştirmek ayrı bir konudur, her zaman yapı-labilir. Personel rejimi değiştirilebilir ama bu kamu görevlilerine verilen toplu sözleşme hakkı, ILO’nun 87 ve 98 sayılı Sözleşmeleri ile ilgili bir haklar, mevcut sistem içerisinde de çok rahatlıkla yapılabilir. Hatta Anayasa değişikliği olmadan da, istisnaları belirti-lerek toplu sözleşme hakkı verilebilir diye düşünüyorum.

Kemal ÇELİK : 2001’de örgütlenme hakkını verdiğiniz zaman

personelin mali ve grev haklarının düzenlenmesi konusunda karar hemen verilmedi, kararların öncesinde bir görüşme süreci oluşturuldu. Ama en son halen yine Anayasadaki atıfla düzenleni-yor. Tabi ki sizin söylediğiniz şey, toplu sözleşme hakkı verdiğiniz zaman -kime verirseniz verin az ya da büyük bir kitleye- sonuçta yasama organına ait olan bugünkü yetkiyi sözleşmeye bırakmış olacaksınız. Bu anlamda Anayasa değişikliği olmadan olmaz.

Gülay ASLANTEPE : Sıkıntı olduğunu burada görüyorsunuz.

Bir başka olay var, bir uyuşmazlık olduğu zaman bu uyuşmazlığın çözüm yolu nedir? Yani burada bir uyuşmazlık tespiti yok, bunun çözümü yok. Uzlaştırma Kurulu kararı havada kalıyor. O zaman niye bir Uzlaştırma Kurulu var, bunu bilmek istiyoruz. Çünkü Uzlaştırma Kurulunun aldığı kararın doğurduğu en ufak bir sonuç yok. Bu seneki görüşmelerde olduğu gibi. Bir Uzlaştırma Kurulu kararı var, ama bunun sonucu yok. Yani herhangi bir sosyal aktiviteymiş gibi bir araya geliyor uzlaştırma kurulu, bir karar alıyor ama bunun bir sonucu yok. Şimdi yani bunun sonucunun olması için bir düzenleme yok yasada.

Belirli alanları, gene grupları dışlayarak grev özgürlüğü de

verilebilir. Uzlaştırma Kurulu var ama kurulun aldığı kararın bir yarattığı sonuç yok, bu da ciddi bir eksiklik. Yasada bunun böyle muğlak düzenlenmesi neden olmuş olabilir diye düşünüyorum, bu nasıl atlanmış olabilir ya da özel olarak mı böyle düzenlendi, yahut o

Page 245: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

234

anda atlandı mı? Çünkü Uzlaştırma Kurulu kararının bir yaptırımı, bir arkası yok. Mesela “Uzlaştırma Kurulunda anlaşılamazsa Yük-sek Hakeme gider” falan demiyor, “zorunlu tahkim yapılır” demiyor, hiçbir şey yok olay orada bitiyor.

Kemal ÇELİK : Anayasa 128’deki “kanunla düzenlenir”

ilkesinin kuralını kaldırmadığımız, değiştirmediğimiz sürece, bu konuda yasayla belirleme yapmaya devam etmek zorundayız. Kabul edilir de başka türlü bir şekilde bunu benimsersek Anayasanın ilgili maddelerini değiştirmemiz gerekir, ondan sonra başka mekaniz-malar devreye girer. Nedeni bu. Atlama yok, doğal olarak… Yerine başka bir şey konabilir mi bu ayrı bir şey. Teknik olarak neden bu efendim.

Katılımcı : Hanımefendiye çok teşekkür ederim. Esas

söylemek istediğimi çok güzel ifade etti. Yani bundan kurtulmamız lazım… 87, 151’e göre toplu sözleşme yap, ama toplu görüşmede gel, konuş, anlat ancak hak iddia etme. Toplu sözleşmenin iki tarafı var, bir noktada anlaşıyorsunuz anlaşmak mecburiyetindesiniz. Bundan başka bir itirazımız da yok. Grev olursa ne olur, yasalarda deği-şiklik…Gülhan hanımefendinin dediği şekilde toplu sözleşme me-mura verilir mi, verilemez mi? Bana göre verilebilir. Efendim bu komisyondan çıkacak olan kararlar bunu inceleyenler için bağlayıcı. Verirsek şu olur, vermezsek bu olur. Bir örnek vereyim. Ben İzmit’te doğup büyüdüm, Kocaeli, sanayi bölgesi. Dört beş sendikanın genel müdürünün olduğu çok iç içe olduğu bir yer… Orada çalışan işçiler tamamen “yıkalım, edelim, sermayeyi yok edelim” anlayışı içinde belki olabilir. Ama bunun tedbirleri alınır diyorum. Ben biraz şeye doğru kaydığını hissediyorum. İç hukukta takıldık. Ben teşekkür ediyorum, çok güzel bilgiler de alıyorum teşekkür ederim efendim.

Kemal ÇELİK : Şunu eklemek lazım, toplu sözleşme hakkını

burada konuştuğumuza göre, sabah da söylemeye çalıştım biraz buydu. Şimdi sendikalarımız doğal olarak mevcut statü hukukunun da getirdiği var olan hakları hiçbir şekilde zedelemeden, üzerine toplu sözleşme hakkını getirelim diyorlar, ama bunun çok mümkün olamayacağını düşünüyorum kendi adıma. Hani daraltmak, başka türlü statüler tanımlamak; bunlar yapılabilir ama sadece o noktayı

Page 246: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

235

düzeltmek zor. Şunu söylüyorum, mevcut halde sendikalarla otur-sak, toplu sözleşme yapacağız, Anayasayı değiştireceğiz, grev yasağını kaldırıyoruz desek. Niye uzlaşsınlar ki, yani karşılığında ben sana artık lokavt gibi bir karşı argümanım yoksa, herhangi bir kayıp ihtimali yokken, hiçbir şey kaybetme şansı yokken, bugün herhangi bir yaptırım ihtimali yokken, tek tarafta sadece kaç para alınacağı üzerinde konuşulacaksa, sendikalar belli bir noktada dire-tir. Hep daha fazlasını istemiş olacak ve olsa olsa bir kamuoyu baskısı söz konusu olabilir ki, o da bu konularda bizim ülkemizde en azından iyi sonuçlar vermeyeceği ve kamu hizmetlerinin ciddi olarak buradan olumsuz etkileneceği hususlarında endişelerimiz var. Dolayısıyla hiçbir şey yapmadan, sadece mevcut hakların üzerine bir toplu sözleşmenin eklenmesinin uygun bir sonuç yaratmayacağı endişesini ifade etmek istiyorum.

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Şunu kabul etmemiz lazım. O tartış-

maya girmek istemiyorum. İş güvencesinin de bir insan hakkı mese-lesi olduğu tartışılmaktadır. Buna karşı olanlar var. Ama ben de iş güvencesinin de tıpkı sendikal haklar gibi insan haklarından oldu-ğuna inananlardan biriyim. Dolayısıyla bu kamu görevlilerinin statü hukuku içerisinde olsunlar ya da olmasınlar iş güvencesi mutlaka olması gerekir, nasıl bir sözleşme ya da nasıl bir kanun nasıl bir düzenleme getirilirse getirilsin. Grevin, Mesut hocam da değindi, Metin hocam da değindi, kamu hizmetleriyle ilgili olarak -ben de esasen bunu vurguladım- sınırlandırılabileceğini ve nitekim ülkele-rin bu sebeplerle sınırlamaya gittiğini biliyorum, Fransa’da da söz konusu, Almanya’da da söz konusu. Ama şunu da söyleyelim, dola-yısı ile temel kamu hizmetlerini etkilemiyor ise, tıpkı nasıl kamu iktisadi teşekküllerinde çalışanlar kendi haklarını talep ediyor iseler, pekala başka kurumlarda çalışanlar da bunun mücadelesini verecekler. Dolayısı ile greve gidecekler. Kamu da buna göre tedbir alacak. Bu bir anlayıştır, tutum meselesidir, bunu işveren gibi öğrenecek. Devlet, işveren ile düzenleyici pozisyonunu karıştırma-yacak. Yani işveren gibi davranıyor ise, çalıştırdığı personelin hakla-rını verecek.

Çatışmalar ne zaman ortaya çıkar?. Herhangi bir iş yerinde

çalışanlarla işverenler arasındaki çatışmalar temelde iki konuda

Page 247: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

236

ortaya çıkar, bir tanesi çalışma koşullarından ortaya çıkar, diğeri de ücret ve benzeri özlük hakları ile ilgili ortaya çıkar, dolayısı ile işveren buna göre pozisyon alacak. Efendim Avrupa’da grevler uzun sürmüyor, işveren anlıyor, işçiler bir gün greve gittikleri zaman, mesajı anlıyor, ama bizim ülkemizde kimse anlamıyor. İşte sorun buradan kaynaklanıyor.

Zeynep Aydemir KALYONCU : Aslında benim sormak iste-

diğim biraz daha belki ileriki dönemlerde karşılaşabileceğimiz bir sorun, ben şimdiden gündeme getirmek istiyorum. Çünkü özellikle 2821 ve 2822 sayılı Kanunlarda karşılaşılan ve hep ötelenen sorun-lar önümüze çıkabilir. Bunu şimdiden konuşmak yararlı olur diye düşünüyorum. Hem toplu sözleşme konusunda, hem de grev konu-sunda hep önümüze kamu personel rejimi ortaya çıkıyor ve buradaki dünden beri yapılan konuşmalarda da bir daraltmanın gerçekleştiri-lebileceği konusunda duruluyor. Benim burada gündeme getirmek istediğim konu acaba buna memur konfederasyonlarının tepkisi nasıl olur? Çünkü eninde sonunda eğer bu daraltma gerçekleşirse çok önemli bir üye kaybı anlamına geliyor. Acaba biz ülke olarak bu güçlükle, bu sorunla yüzleşmekle hazır mıyız? Bu sorununun da ötelenmeden şimdiden tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Mahmut KAÇAR : Konumuzun çok dışına çıktığını düşü-

nüyorum. “Grev hakkı verilirse ne olur?”. Devlette bu korkular var veya buna benzer endişeler. Biz burada Avrupa Birliği uygulamaları ve uluslararası sözleşmelerdeki normları merkeze alırsak, biraz da-ha yol almış oluruz diye düşünüyorum. Şimdi hep arkadaşlar şun-dan bahsetti: Bu toplu sözleşme hakkı verilirken mevcut memur ta-nımı, kavramı, kapsamına kimler girer, kimler giremez? Avrupa ülkelerindeki uygulamalara baktığımız zaman, bizim statü hukuku dediğimiz statüye tabi ama aynı zamanda kendine münhasır yasa-ları olan, sözleşme hakkı olan birçok ülke var. Yani aslında Avrupa Birliği uygulamaları derken bunların üzerine gitmek lazım. Elimde-ki tabloda birçok ülkede sağlık çalışanları, eğitim çalışanları, polis, mülki ve merkezi hükümet çalışanları, hepsi statü hukukuna tabi, hepsinin de toplu sözleşme hakkı var.

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Çalışanlar, izin almaksızın istedikleri

kuruluşları kurma veya bu kuruluşlara üye olma hakkına sahip-

Page 248: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

237

tirler. Çalışanlar kavramının, memurları da kapsadığını peşinen söylemek gerekir. Sendika hakkı ve toplu sözleşme ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler 3. maddede karşımıza çıkmaktadır. Şöyle diyor 3. madde; “çalışanlar ve işverenlerin, örgütlerinin tüzük ve iç yönet-meliklerini düzenleme, temsilcilerini seçme, yönetim etkinliklerini düzenleme ve iş programlarını belirleme haklarına sahiptirler. Ka-mu makamları, bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikteki her türlü müda-haleden sakınmalıdırlar”. Tabi örgütlenme bakımından 5. madde var, federasyon, konfederasyon, üst örgütlenme kısmına geçmek istemiyorum. Ama 8. maddede şöyle bir düzenlemeye yer verilmiştir; “çalışanlar ve işverenlerle bunlara ait örgütler, bu sözleşmeyle kendilerine tanınmış olan hakları kullanmada diğer kişiler veya örgütlenmiş toplumlar yasalara uymak zorundadırlar”. Şimdi bura-da bir ölçü var; “yasalara uymak” 8. maddenin 2. fıkrasında ise şöyle denilmektedir” yasalar, bu sözleşmeyle öngörülen güvencelere zarar verecek nitelikte olamaz ve zarar verecek şekilde uygulanamaz”. 98 sayılı Sözleşme var müzakere süreçleriyle ilgili, toplu sözleşme düze-niyle ilgili güvenceler getiriyor, sarı sendikacılığı yasaklıyor. Bunla-ra geçmeyeceğim ama doğrudan grev hakkını düzenleyen bir diğer düzenleme, Avrupa Sosyal Şartının 5. ve 6. maddeleridir, ki Avrupa Birliğine üye olursak bu çerçevede yasal düzenlemeler yapmak zorunda kalacağız. O halde bu 5. ve 6. madde neyi öngörüyor, tuta-naklara geçmesi anlamında bunları da okumak durumundayım.

Şöyle diyor 5. madde; “akit taraflar çalışanların ve işveren-

lerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için yerel, ulusal ve uluslararası örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya desteklemek amacıyla ulusal yasanın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyici biçimde uygulanmasını önlemeyi taahhüt ederler. Bu maddelerde öngörülen güvencelerin güvenlik güçleri bakımından hangi ölçüde uygulanacağı ulusal yasalarla ya da yönetmeliklerle belirlenir, bu güvencelerin silahlı kuvvetler mensuplarına uygulanmasına ilişkin ilke ile bu kesime hangi düzeyde uygulanacağı yine ulusal yasalar ya da yönetmeliklerle saptanır.” Grev hakkını düzenleyen 6. maddede ise; “akit taraflar, toplu pazarlık hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla çalışanlar ve işverenler (her iki maddede de çalışanlar kav-

Page 249: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

238

ramının kullanıldığını dikkatinize sunmak istiyorum) arasındaki ortak görüşmeleri teşvik etmeyi, gerekli ve uygun olduğu durum-larda toplu sözleşme yoluyla ücretleri ve iş koşullarının düzenlen-mesi amacıyla işverenleri ya da işveren örgütlerinin çalışanların isteğe bağlı görüşmelerini sağlayacak yolları teşvik etmeyi, iş uyuş-mazlıkları çözümü için uygun uzlaştırma ve isteğe bağlı hakemlik sisteminin kurulmasını ve işletilmesini teşvik etmeyi taahhüt eder ve menfaat uyuşmazlığı durumunda çalışanlara ve işverenlere daha önce yapılan toplu sözleşmelerden doğan yükümlülüklere bağlı olma koşuluyla grev hakkı dahil toplu eylem hakkını tanırlar”. Burada şunu söylemeliyim; biz Avrupa Birliğinde şurada var, şurada yok demek istemiyoruz. Bizim esasen aydınımızda şöyle bir tutum sıkıntısı var; öteden beri biz gerçekten tarihin bize verdiği güce dayanarak dünya milletlerinin gerçekten etkin bir ulusu olmak istiyoruz, ancak beri tarafta şunu yapıyoruz, hep asgari şartlarla kendimizi o arenaya çıkarıyoruz. Bir özgürlük meselesi söz konusu olduğu zaman, bir hak mevzubahis olduğu zaman, dünyada kim bu hakkı vermemiş, kim daha az vermiş ona bakıyoruz. Oysa bizim şöyle bir yükümlülüğümüz de var bu dünyaya karşı, insanlığa karşı. Madem ki böyle bir geçmişimiz, böyle bir tarihimiz, böyle bir geleneğimiz var. O zaman bazen de biz öncü olmak durumundayız, bazen de bir özgürlüğü veya bir hakkı biz inşa etmeliyiz. Bir Fransız yapabiliyorsa, bir İngiliz yapabiliyorsa biz de yapmalıyız, bizim de katkımız olmalıdır. Geri dönüp sürekli Mevlana’ya sığınıyoruz, sürekli Yunus Emre’ye sığınıyoruz ama tarihin getirdiği noktada da bunlara ilaveten hiçbir şey yapmıyoruz, dolayısıyla hep takip eden ülke konumundayız.

Dolayısıyla Avrupa Birliğinin herhangi bir ülkesi bizim için

bir ölçü değil. Neden ölçü değil, Avrupa Birliğine üye ülkeler, Avrupa’nın ortak değerleri, ortak normları çerçevesinde hareket ederler. Avrupa müktesebatı onları bağlar, dolayısıyla Avrupa Sos-yal Şartı burada önemli bir ölçüdür. Avrupa Sosyal Şartı hazırla-nırken, düzenlenirken ILO sözleşmeleri referanstır. Bugün Avrupa’nın kabul ettiği herhangi bir eşitlikten tutun, başka alanlarla ilgili düzenlemelerin tamamında ILO sözleşmelerine atıf vardır. Yani Avrupa Birliğinin sosyal politikalara ilişkin tutumuyla

Page 250: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

239

ILO arasındaki bağı, ilişkiyi görmezlikten gelerek tek perspektifte bunları değerlendiremezsiniz.

Şimdi gelelim Türkiye’ye. Bu çerçevede olayı Türkiye’ye indir-

gediğimiz zaman, başta Anayasanın 53, 54 ve 128. maddelerini ive-dilikle değiştirilmesi gerekmektedir. Madde 54 sadece kamu çalışan-larıyla ilgili değil, öbür taraftan Türkiye’nin ILO nezdinde çok sıkıştırıldığı bir alanı teşkil eder bu madde. Grevler, grev benzeri eylemlerin tamamı bu maddede düzenlenmiştir. Hangi halde, hangi düzeyde sözleşmenin yapılacağı da düzenlenmiştir. İşçilerle de ilgili sıkıntılar var, o anlamda yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Başka ne yapılması gerekiyor, 4688 sayılı Yasanın (ilgili

maddelerini teker teker sayacağım) mutlaka değişmesi gerekiyor. 4688 sayılı Kanunun 2. maddesinin 2. ve müteakip fıkraları. Mesela, iki yıl şartı var orada, bu kaldırılmalı sendikal üyelikle ilgili.

Başka neler var; sendika üyesi olamayacakların belirlendiği

15. madde, sendika üyeliğinden istisna edilen alan çok geniş daral-tılmalı. Bu çerçevede kamu görevlisi kavramı kalabilir, ancak kamu erki kullanımı sınırlandırılabilir. Dolayısıyla sendikaya üyelik, toplu pazarlık süreçlerinden yararlanma, grev hakkı dahil olmak üzere, bu tür haklardan mahrum bırakılabilecek olanlar, kamu erkini kullananlar ve üst düzey yöneticilerdir. Dolayısıyla belli meslekte olanlar; örneğin, istihbaratta çalışan, emniyette çalışanlar, mesleği askerlik olanlar bunlar için yasak getirilebilir. Çünkü iç hukuka alan bırakıyor uluslararası düzenlemeler. Ama sınırlamada ölçü, kamu erki olmak durumundadır.

Yine 18. maddenin 5. fıkrasında şube açmayla ilgili getirilen

çok ciddi bir sıkıntı var. İşte şube açabilmeniz için en az beş yüz üye olacak, vesaire. Bunun kaldırılması lazım.

19. madde yetki ve faaliyetlerle ilgili düzenleme. Bu madde

değiştirilmelidir, yeniden düzenlenmelidir. 21 inci madde yüksek idari kurul, 22 nci madde kurum idari

kurul. Bunların somutlaştırılması lazım. Yetkileri ne olacak, kim hangi düzeyde müzakerelere katılacak, dolayısıyla toplu iş sözleş-

Page 251: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

240

mesi hangi noktada ya da toplu görüşme süreçleri yetkisi tamamıyla kimin elinde olacak, bütün bunların belirtilmiş olması lazım.

Yine 26. madde, tamamıyla ILO’nun hem 87 sayılı Sözleş-

mesine hem de 98 sayılı Sözleşmesine aykırıdır. Gelirlerini nasıl harcayacakları teker teker düzenlenmek suretiyle tespit edilmiş, dolayısıyla % 20, tıpkı 2821 sayılı Kanunda olduğu için eğitim vesaire sayılmış, bunun kaldırılması lazım. Burada kendi amaçları doğrultusunda harcama ile sınırlandırılabilir, buna ölçü getirilebilir.

Toplu görüşme, 28. meşhur madde. Toplu görüşmenin kapsa-

mına ilişkindir. Bu maddede öngörülen hususların genişletil-mesi lazım. Toplu iş sözleşmesinin konusu olan her husus, aynı zamanda toplu görüşmenin konusu olabilmelidir.

Anayasanın 53. maddesinde öngörülen ve 4688 sayılı Kanu-

nunun 34. maddesinde düzenlenen Mutabakat Metni burada da kuvvetlendirilmiştir. Mutabakat metni, Mutabakat Metni denmiş olması bir şey değiştirmiyor, bu metnin toplu iş sözleşmesi hüviyeti-ne kavuşturulması gerekir. İmzalandıktan sonra tarafları ve üçüncü kişileri bağlamalıdır, hukuki nitelik kazandırılmalıdır. Çünkü kimi Avrupa ülkelerinde görülen o ahlaki yükümlülük, maalesef bizde o kadar gelişmemiş. Dolayısıyla hukuki bir nitelik kazandırılmalıdır. Uzlaştırma Kurulu özellikle grevin yasak olduğu alanlarda işletil-melidir, Uzlaştırma Kurulu bizdeki zorunlu ve gönüllü tahkimi birleştirecek şekilde, hem zorunlu Yüksek Hakem kurulu boyutuyla hem de gönüllü olarak gidebilecek bir mekanizma olarak düşünül-melidir. Dolayısıyla Uzlaştırma Kurulu eğer özel hakem olarak ya da zorunlu tahkim olarak seçilmiş ise, dolayısıyla bağıtladığı sözleş-me de bağlayıcı olmalıdır. Tabi bu çerçevede başka neler yapılmalı-dır? Öncelikle kamu personel rejimi değiştirilmelidir. Kamu personel rejimi neden değiştirilmelidir, Avrupa Birliği-kimi ülkelerini yeri geldiği zaman örnek veriyoruz- şimdi birçok Avrupa ülkesinde hizmet kolu çerçevesinde toplu görüşmeler söz konusu. Ancak orada o hizmet kolunda ya da iş kolunda iş değerlendirilmesi yapılmış, meslek tanımları yapılmış, dolayısıyla ücret skalası var ve aynı za-manda ücret indeksi var, değişim oranları var. Türkiye’de ise aynı pozisyonda olan bir kişi kamunun değişik üç ayrı kurumunda çalı-

Page 252: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

241

şıyor ve % 200 ücret farklılığı ortaya çıkıyor. Şimdi yetkiler aynı, pozisyonlar aynı, ancak her kurumdaki personele yapılan ödemeler ayrı. Bakın bugün Sağlık Bakanlığı bünyesinde ayrı bir tazminat var, Maliye Bakanlığı bünyesinde de değişik kategorilerde ayrı tazminatlar var.

Katılımcı : Büyütüyorsunuz. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Hayır büyütmüyorum, açalım. Şimdi

bunların örneklerini verebilirim. Mesela İçişleri Bakanlığından veya Emniyetten arkadaşlarımız varsa söyleyebilirler. Şimdi trafik ceza-larından dolayı pat diye o kurumun personeline bir ödeme bir taz-minat veriliyor. Devlet hastanesinde belirli bir pozisyonda çalışıyor, eğitim aynı, bir bakıyorsunuz orada bir ayda 7 bin, 8 bin TL ekstra para alıyor. Bu nereden geliyor, bu böyle olmaz, böyle bir devlet yönetimi, böyle bir idare olmaz ve siz adalet dağıtacaksınız birinci derecede kendi işçilerinize sağlayacaksınız. Adliye sarayına gidiyor-sunuz dilekçe veriyorsunuz sizden para alıyorlar, şunu alıyorlar, bunu alıyorlar. Nedir bu, çünkü oradaki personel oradan pay alıyor. Şimdi bu mekanizmaların kaldırılması lazım. Başka türlü, herkesin elinin herkesin cebinde olduğu bir sistemde siz bu toplu sözleşmeyle de bir şey getiremezsiniz. Ama bir daha ifade ederek konuşmamı bitirmiş olayım diğer arkadaşların da sözünü kesmeme adına. Örgütlenme hakkı temel insan hakları arasında yer alır, bütün unsurlarıyla düzenlenmesi gerekir, bir parçasını verelim, bir parça-sını vermeyelim diyebileceğiniz bir konu değildir. Benim şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Şimdi Pir Ali Hocam hemen he-

men düzenlenebilecek tüm hususları saydı. Yöntemle ilgili şöyle düşünüyorum, bu Çalıştay raporunu yazarken öncelikle bir ayrım yap-mak lazım. Önerilerimizi sınıflandırmamız gerekiyor. Çünkü ben şöyle düşünüyorum, bundan altı yedi yıl öncesinde üniversiteye kamu personel reformu ile ilgili taslak gelmişti, biz her altı ayda bir bu taslak gelecek, yenilenecek, bizden görüş alınacak, ona göre şekillenecek ve iki üç yıl içinde de 657 sayılı Kanundan kurtulaca-ğımızı bekliyorduk. Beş yıl geçti hala hiç ses seda yok, ne oldu hiç haberimiz yok, o dönem bütün kesimler önerilerini dile getirdi somut

Page 253: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

242

çözümler ortaya koydular, hiçbiri dikkate alınmadı. Devlet Personel Başkanlığında bu çalışmalar sürüyor deniyor. Dün Çalışma Genel Müdürümüz, “biz Başbakanlığa bir taslak gönderdik” dedi, Memur-Sen’deki arkadaşlarımız “bizim haberimiz yok” dedi. Şu an yapaca-ğımız çalışmanın mutlaka somut bir sonucu olması lazım. Biz burada birçok şeyi önereceğiz, belki bunlar Çalışma Genel Müdü-rünün gönderdiği taslakta var, aynısı. Keşke onun fotokopileri dağıtılmış olsaydı onların üzerinden hareket etseydik.

Şimdi önerilerimizi getirirken öncelikle somut ve doğrudan,

tarafların işini kolaylaştırıcı çözüm önerileri getirmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin bugünkü konjektürel durumuna baktığımızda, bu bahsettiğimiz anayasal değişikliklerin olması çok kolay görünmüyor.

Sendikalar, toplu görüşmelerin Eylülde başlamasını istiyor-

lar, toplu görüşmenin yaz aylarında olmasından dolayı şikâyet ediyorlar, neden Eylül ayını istiyorlar? Tabi burada bunları tartışa-lım ve bu tür böyle küçük, çözülmesi kolay önerileri getirip, Çalıştay raporuna bunları koyarsak, en azından kısa sürede bunlardan sonuç alındığını görürsek biz de mutlu oluruz. Ama burada Anayasa’da şu madde değiştirilsin diyeceğiz, birçok toplantıda dendiği gibi, o da havada kalacak ve yine insanlar sıkıntı çekmeye devam edecek.

Bir de Avrupa Birliği normları ve uluslararası sözleşmeler

var. Mesela Avrupa Sosyal Şartında çekince konulan maddeler var. 89’da biz bunu çekince koyarak onaylamışız. Adil çalışma şartları hakkı, işçi sağlığı ve iş güvenliği hakkı. Şimdi biz buna neden çekin-ce koymuşuz. Sendika hakkı, toplu pazarlık hakkı, çalışan kadın-ların korunması, bedensel ya da zihinsel özürlülerinin mesleksel eği-tim hakkı ve mesleksel yeniden uyum hakkı. Bunlara neden çekince koymuşuz, bu Çalıştayda en azından bu çekinceleri kaldırırsak.

Şimdi 7 Ağustos 1989 tarihinde Türkiye tarafından onay-

lanan Şartın sendikal örgütlenme hakkını düzenleyen 5 ve 6. maddelerine ülkemiz tarafından çekince konmuştur.

Ömer ZORAY (TÜHİS Baş Uzmanı) : Madde 5 ve 6’nın

tamamına, 2’inci Maddenin 3’ ncü fıkrasına çekince konmuştur.

Page 254: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

243

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Hani hep şu klasik laftan kurtulmak lazım, “işte çekince kaldırılsın”, bu şekilde değil de, Çalıştay raporunda ayrıntılı bir biçimde adil çalışma şartları hakkına biz neden çekince koyuyoruz, neden kaldırmalıyız bunları belirtelim. Şimdi İlerleme Raporları yayınlanıyor her yıl, İlerleme Raporlarında bu durum hep karşımıza çıkıyor. İlerleme Raporların-daki durumu mutlaka düzeltmemiz gerekiyor. Önümüzdeki 2010 yılı İlerleme Raporunda karşılaşmamak için 2009’daki, özellikle toplu sözleşme hakkına dönük eleştirileri karşılamamız gerekiyor. ILO sözleşmesi var, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı var, Nice’te 2000 yılında kabul edildi. Avrupa Birliği Anayasasının onaylanmasıyla birlikte artık bu temel haklar şartı Avrupa Birliği Anayasasının bir bölümü oldu; ikinci bölümü oldu. Burada madde 12 ve madde 28’de doğrudan toplu örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme görüşme-lerine dönük düzenlemeler var. Türkiye olarak biz Avrupa Birliğine tam üye olma yolunda ilerliyoruz, bunların hepsini dikkate almamız gerekiyor. Onun için Çalıştay raporlarımıza bunları koymamız gerekiyor.

Bir de somut öneriler açısından sürece bakarak öneri getirsek

sanki daha iyi olur diye düşünüyorum. Yani şuan toplu görüşmeler nasıl yapılıyor, işte bunun ilk adımı ne Uzlaştırma Kurulu. Şimdi Uzlaştırma Kuruluyla ilgili sorunlar neler, bunlar nasıl çözülebilir. Uzlaştırma Kurulu kimlerden oluşuyor buna dönük şikayetlerimiz neler, Uzlaştırma Kurulu kimlerden oluşmalı ya da Uzlaştırma Kurulunu oluşturacak nasıl bir mekanizma kurulabilir?

Uzlaştırma Kurulundan sonra ikinci adım; bağlayıcılık, Uz-

laştırma Kurulundan sonraki süreç. Yani süreç olarak bakıp bunları tek tek burada maddelendirirsek daha iyi olur diye düşünüyorum.

Katılımcı : Bence konu bayağı bir dağılıyor. Kamu reformuna

girdik, oradan farklı alanlara. Biz burada Avrupa Birliği ve uluslararası normlar çerçevesinde toplu sözleşme hakkına ilişkin bir tespit yapacağız. Bu işler, medeni toplumlarda nasıl oluyor, belki bizdeki toplu sözleşmeyle mukayesesi yapılabilir diye düşünüyorum. İşte bu 4688 sayılı Yasadaki az önce bahsettiğiniz bazı konulara girilebilir. Onun dışındaki hususlar, diğer komisyonlarca ayrıntılı bir şekilde görüşülüyor şu an.

Page 255: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

244

Mahmut KAÇAR : Şimdi birinci oturumda da ayrıntısıyla ifa-de edilen,-ki bu konuda hepimiz mutabıkız zannediyorum- Avrupa Birliği ülkelerinde bu konuda tek bir uygulama yok. Her ülke kendine göre bir farklı uygulama içerisinde ama hepsinin üstünde bir uluslararası hukuk normu var. İşte ILO sözleşmeleri var, ki Avrupa Sosyal Şartı bütün kurallar, kaideler ilgili ILO sözleşmesine atıfta bulunuyor. Orada da kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkı var ve birçok Avrupa ülkesinde, bizim devlet memuru tanım-lamamızla örtüşebilecek olan detaylandırılmış statü hukukuna tabi devlet memurları olanlarının, toplu pazarlık hakkı var. Bir önceki oturumda bir iki ülkeden örnek verdik, ama hocamın da ifade ettiği gibi her ülkede ayrı uygulama da olsa, Türkiye Avrupa Birliğindeki bir ülkeyi örnek alma yerine, uluslararası normları merkeze alarak kendi modelini oluşturmalı ve bu bağlamda da çalışanlarına ve memurlarına toplu sözleşme hakkını vermeli. Bu çerçevede, Ana-yasa değişikliği gerektiğini düşünmüyorum. Bu konuda, -Gülay Ha-nım burada olsa daha iyi olurdu zannediyorum- şuan Anayasada grevle ilgili sorun var, zaten o bizim konumuz da değil ama toplu sözleşmeyi engelleyen bir hüküm yok. “Mutabakat Metni” ile ilgili ILO’nun yorumunu öğrenmiş oldum Gülay Hanımdan. ILO bu konu-da bu kelimelerin Mutabakat Metnini iki iradenin ortak değeri olarak değerlendiriyor, ondan dolayı da bu ifade, toplu sözleşmeyi de içerir, herhangi bir Anayasa değişikliğine gerek yok diyor. Biz de burada uluslararası normlardan bahsediyorsak, bizim ne düşündü-ğümüzden ziyade ILO’nun ne düşündüğü önemlidir.

Oturum Başkanı : Anayasadaki Bakanlar Kurulunun takdi-

rine sunulması konusunda ne diyeceksiniz? Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Müsaade ederseniz bir şey arz ede-

yim. Bu bahsettiğiniz düzenlemeyle ilgili çok ciddi bir içtihatı birleş-tirme kararı ortaya çıkmadığı sürece, idari makamlar bunu farklı uygulayacaklardır. Uyuşmazlıklar yargıya taşınacak; bazen lehinize bazen aleyhinize çıkacak. Anayasa değişikliği zor bir şey değildir, Anayasa değişikliği yapılmalıdır. Dolayısıyla orayı sakat bırakmayın.

Mahmut KAÇAR : Hocam bizim yolu dolanmamızın sebebi,

aslında bir güven sorunumuz var. İş Anayasaya havale edildiği zaman, her şey yarım kalıyor, yoksa katılırım ben size.

Page 256: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

245

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : “Takdirine sunulur” diyor, bitti yani ne diyeceksiniz, “bağlar” demiyor ifade bu yani hukuki değeri bu. Takdir yetkisine sunulur; uygular yahut uygulamaz.

Ömer ZORAY : “Gereği yapılmak üzere bakanlar kuruluna

sunulur” deniyor. Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Onayına sunulur deniyor.

Bakanlar kurulu genel metni onaylayacak demektir. Oturum Başkanı : Aslında burada sendikanın görüşü şu yön-

de, Anayasa değişikliği olabilir problem yok ama eğer iş Anayasa değişikliğinden başlanacaksa bu sürecin devam edilebilirliğine iliş-kin güven sorunu oluşuyor. Çünkü Türkiye’de Anayasanın değişece-ğine ilişkin bir güvenimiz yok diyor.

Mahmut KAÇAR : Başkanım aynen öyle, evet. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Şunu fırsata dönüştürebilirsiniz,

şundan dolayı fırsata dönüştürebilirsiniz. Avrupa Birliği süreci, ILO süreci, Türkiye’ye zaten böyle bir değişikliği yapmayı dayatıyor. Çalışma hakkıyla ilgili üç tane maddeyle ilgili Anayasa değişikliği yapsınlar, bu kadar basit.

Mahmut KAÇAR : Hocam o zaman somut olarak şunu söyle-

yeyim. Bir; toplu pazarlık hakkının temel insan hakları arasında olduğu belirtilmeli, bu konunun uluslararası hukuktaki yerini hocalarımızdan biri ifade etti. Bunlar ayrıntılı bir şekilde yer almalı, ilk giriş oradan olmalı. Uluslararası hukukla kamu çalışanlarına toplu pazarlık hakkının tanınmış olduğu ve bu konudaki sözleşme-nin de Türkiye tarafından onaylandığı vurgusu. Birincisi, temel insan hakları olduğu; ikincisi, bu konudaki 87- 98 sayılı Sözleşmeleri Türkiye’nin imzaladığı vurgusu.

Oturum Başkanı : Yani bunlar raporda yer alsın diyorsunuz. Mahmut KAÇAR : Tabi ki, önce bu toplu pazarlığın temel in-

san hakkı olduğunu, bu konuda İnsan Hakları Evrensel Beyanna-

Page 257: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

246

mesi ile ilgili ilişkilendirerek bu konuda bir giriş, ardından toplu pazarlık hakkının uluslararası normlarda yerinin olduğunu ve ilgili maddeleri, bu maddelerin de Türkiye tarafından onaylandığı vurgu-su ve Avrupa Birliği uygulamaları diye de bir konu başlığımız oldu-ğu için Avrupa Birliği uygulamalarının da tek bir düzelik olmadığı statü hukukuna tabi kamu çalışanlarının birçok ülkede toplu pazarlık hakkı olduğu vurgusu da yapılarak, onların da tabi olduğu hukukun ILO normları olduğu. Yani Avrupa Birliğinin bir kriteri değil de Avrupa Birliğinin de uyması gereken, bizim de uymamız gereken bir nokta olduğu vurgusu. Türkiye’nin kendine has bir model oluşturması gerektiği vurgusu. Ben burada bir örnek olsun diye söylüyorum belki biraz da konuyu dağıtmış oluruz. Sağlık-Sen genel başkanıyım. Bizde aile kimliği uygulamalarıyla ilgili son yıllarda çok ciddi münazaralar yapıldı, Sağlık Bakanlığı düzeyinde. Mesela dünyadaki bütün modeller. Yani şu anda aile kimliği çok farklı. Onlardan değişik örneklemelerin yer aldığı fakat hiçbir örneğin de yer almadığı tamamen Türkiye’ye has bir aile hekimliği modeli hayata geçirildi. Şu anda da gayet güzel bir şekilde birçok ilimizde uygulamaya girdi. Hocamın özellikle bu büyük devlet olma olgusu, haklarda en üst noktayı alma noktasına bir örnek olmuş olsun. Bir de mutlaka raporda Avrupa Birliği üyelik müzakere süreci yürüten bir ülke olarak, oradaki müzakere sürecinden soyutlayarak bir sonuç bildirgesinin eksik olacağını düşünüyorum. Özellikle sosyal politika ve istihdam faslına vurgu yapılması, son fasılla ilgili raporda mevcut yasal çerçeve gerek kamu sektörü gerek özel sektör için özellikle örgütlenme hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı bakımından Avrupa Birliği standartları ve ILO sözleşmelerine uyumlu değildir, bu söylediklerimi söz konusu rapordan okuyorum. Mutlaka bu cümleye atıf yapılması lazım. Avrupa Birliği müzakere sürecinde zaten bize dayatılan bir konu var. Burada son raporu var, Avrupa Birliğinin.

Katılımcı : İlerleme Raporundan mı? Mahmut KAÇAR : İlerleme Raporundan evet. O cümle mut-

laka girmeli. Çünkü hepimizi bağlayan, hocamızın bahsettiği Avrupa Sosyal Şartının 5 ve 6. maddesindeki çekincelerin kaldırıl-ması, yani bu çerçevede en önemli olan konu bu. 4688 sayılı Yasanın

Page 258: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

247

ayrıntılarına inmiyorum, toplu sözleşme dediğimiz zaman neyi gerektiriyorsa hocam; iki konuya girdi yani; biz toplu görüşmelere giriyoruz. Hizmet kolları olarak hiçbir şey görüşmüyoruz. İşkolu işçi sendikaları iş kolunun muadili bizde hizmet kolu. Bu toplantıya gelenlerden toplu görüşmeye katılan arkadaşlar da var. Ben yüz bin üyeli bir sendikanın genel başkanıyım, dört yüz bin kişi adına toplu görüşmelere katılıyorum. Bize ayrılan vakit 15-16 dakika, geçtiği zaman başkanım süren, “aşıldı” deniyor. 4688 sayılı Yasa ile ilgili ayrıntılara girilebilir, gireceksek nasıl gireriz; belli bir toplu sözleşme nasıl, olur?. Önce yalnız mali konular değil ilgili hizmet konularının kendi muhataplarıyla oturmaları, bağlayıcılığı olması yüksek hakem, gönüllü hakem, başka hakem ne diyeceksek. Keşke bu Çalıştayın bir bağlayıcılığı, bir yeri olsa Kanunda, Anayasada ama böyle bir şey olmadığı için biz deriz ki evet, “hemen en kısa zamanda bunun olması lazım”; Memur-Sen olarak bunu bir baskı unsuru olsun diye söylemiyorum. Yetkili Konfederasyon olarak toplu görüşme masası aynı haliyle olması halinde, -ILO sözleşmecisi de burada-zannediyorum önemli bir açıklama bu, “bu sene eğer toplu sözleşmeyle ilgili bir takvim açıklanmaz ise, bir düzenleme yapıl-mazsa” diye başladık, sonra biraz yumuşattık dedik ki, “yol haritası belirlenmez ise” yani ona da varız. Toplu sözleşme hakkıyla ilgili yol haritası ve takvimi açıklanmazsa bu ülkenin yetkili Konfederasyonu olarak biz bu yıl toplu görüşme masasına oturmayacağız. Bu yıl 2010. 15 Ağustosta biz oturmayacağız. Buyurun başkanım. Başka-nım unutmayın KESK de oturmuyor muhtemelen, bu yıl toplu görüşme olmayacak zaten. Buyurun hocam.

Oturum Başkanı : Toplu sözleşmenin içeriğine ilişkin sınırla-

malar, yasal düzenlemeler var mı? Sendikalar her türlü konuyu gündeme getirebilirler mi? Sadece kendilerini ilgilendiren konular mı? Taraflar makullük ölçüsünü aşabilirler mi? Toplu görüşmelerde “makullük ölçüsü” diye bir sınırlama var mı?

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Şimdi burada toplu iş sözleşmesi yani

toplu iş sözleşmesinden ne anlaşılması gerektiği 2821 sayılı Kanun tanımlamıştır. 2822 sayılı Kanunda toplu sözleşme; “hizmet aktinin yapılması, muhteviyatı ve sona ermesiyle” ilgilidir. Ayrıca “taraflar arası uyuşmazlıkların çözümü ile ilgili, hakeme gitmeyle” ilgili.

Page 259: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

248

Toplu iş sözleşmesi böyle bir şey. Yani esas itibariyle hizmet akdi de diyebilirsiniz, siz ne derseniz deyin. Hizmet akdi yapılması, muhte-vası ve sona ermesiyle ilgilidir. Bir de şu var bununla sınırlı ama örgütlenmeyle ilgili yine Kanunun amacına baktığımız zaman çalış-ma hakkıyla ilgili, sosyal haklarıyla ilgili, çalışma koşullarıyla ilgili konularla sınırlandırıldığını söylemek mümkün. Ben esasen bir öne-ride bulunacağım. Şöyle bir şey yapalım, çünkü süremiz uzadığı için isterseniz madde madde konuları söyleyelim, aynı zaman da komis-yon raporu da çıksın o madde üzerine herkes görüşünü söylesin.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Genelden başlayıp özele

gidelim. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Evet, yapılacak yasal değişiklikler

ILO’nun 87, 98, 151 sayılı sözleşmelerini ve Avrupa Sosyal Şartını dikkate almalıdır. İlgili ifadeye katılan katılmayan dolayısıyla bura-da şu da belirtilebilir. Bu çerçevede Avrupa Sosyal Şartının 5 inci, 6 ncı maddelerine konulan çekinceler kesinlikle kaldırılmalıdır. Bun-dan sonra somut girelim, Anayasanın ilgili maddelerini söyleyelim arkasından 4688 sayılı Yasanın maddelerini açarak onun üzerinden, mesela kapsamla ilgili, efendim iş standartlarıyla ilgili, hizmet kol-larıyla ilgili onun üzerinden düşüncelerimizi somut söyleyelim. Şu şöyle düzenlenmelidir, bu böyle yapılmalıdır gibi önerilerle.

Mahmut KAÇAR : Hocam baştan bir yanlış anlaşılma oldu,

biz toplu görüşme hazırlık süreci içerisinde diğer federasyonlarla da bazen ortak bir hazırlık içerisine giriyoruz. Ayrıca her hizmet kolu sorunlarını ve taleplerini hazırlıyor.

Toplu görüşme masasının ilk gününde daha biz sorunlarımızı

ifade etmeden komisyonlar kurulur. Toplu hizmet kollarının sorun-larıyla ilgili bir komisyon. Her yetkili sendika, ki on bir hizmet kolumuz var malumunuz. Birer temsilci verir komisyonlara. Bu çalışmalar yapılır ve yüz küsur madde iki yüz küsur maddelik bütün hizmet kollarının; sağlığın, eğitimin, diyanetin hepsinin sorunları talepleri listelenir, bu maddeleri alır Devlet Bakanı ilgili Kamu İdare Kurulundaki Kamu İşveren Kurulundaki Maliye Müsteşarı ile ilgili bir iki kişiyle bir gece oturur kendileri, bunlardan doksan yüzünü eler, ertesi sabah geldiğinde, işte evet arkadaşlar bugünkü

Page 260: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

249

konumuz hizmet kollarının sorunları, biz oraya örneğin sağlık için elli tane otuz tane sorun vermişizdir, bir bakarız üç tane sorun. Onlar nedir, onları biz uygun görmedik. Onlar zaten gelmez masaya, o üç tanesinin de kabul görmez yarısı. Bu bir realite bunu şey olsun diye anlatmıyorum, yani böyle bir şey konusu. Bu yıl sözleşmeli personelin sorunlarıyla ilgili bütün sendikaların, federasyonların en az 15-20 maddelik talepleri vardı. Toplu görüşme masasında bir kelime dahi konuşulmadı, bunlar hiç konuşulmayacak dendi ve bitti. Yani usulümüz bu şu anda.

Oturum Başkanı : Makullük ölçüsünün aşılması durumu

oluyor mu? Mahmut KAÇAR : Güzel bir soru sordunuz, Bu yıl özellikle

hocalarım açısından daha iyi olur diye düşünüyorum; bunu biraz daha “bu konuda ne oluyor, toplu görüşmelerde, içerde neler oluyor?” sorusuna cevap bulmak için söylüyorum. Bu yıl arkadaşlar, hükü-metin bize mali anlamındaki talebi % 2,5 + 2,5. Bizim memur sendi-kaları olarak son talebimiz 4+4 yani bunun makbulü de şu anda zaten hükümet bize % 4+4 vermek zorunda çünkü enflasyon % 8’i buldu. Yani bunu bize orda vermiş olsaydı, bize sendika eliyle ver-miş olacaktı, ama enflasyon %7’yi geçtiği için %8 zaten verildi. Makullük ölçüsünü biraz daha tespit etmek için söylüyorum % 4+4’e imza atılıyordu ama %2,5+2,5+ enflasyon farkı verildi. Zaten biz o % 4+4’ü alacağız Yani ekstradan bir şey yok.

Kemal ÇELİK : Mahmut Bey kendi de söyledi, sadece bu se-

neki toplantıya katıldı ilk kez. Bazı şeylerde sanıyorum hatalar yapıyor süreçte de. Şimdi Kanunun 28. maddesi zaten dar bir alanda görüşme yapılacağını öngörüyor, sadece mali haklarla ilgili. Az önce hocamız da gösterdi, böyle olmasına rağmen ilk yıldan itibaren sen-dikaların getirdiği her konu bir kere görüşülüyor bunu bir sapta-yalım. Kamu İşveren Kurulu tarafından gündeme almama, 28. mad-de gereğince görüşmeme diye bir geri çevirme olmadı. İkincisi, sendikalar toplu görüşmeye hazırlanırken, Mahmut Beyin söylediği gibi kendi aralarında bir talep metni oluşturuyorlar ayrı ayrı. Bu metnin içinde hizmet kollarının talepleri yer alıyor bu bir. Bunlar genelde ayrı ayrı getiriliyor, biz toplu görüşme masasının

Page 261: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

250

çalışmalarında mutabık kalabilirseniz birleştirin, azaltın, görüşüle-bilir bir hale getirin teklifini yapıyoruz, biraz da bizimle beraber çalışmaları sayesinde bazı konular azaltılıyor, tasnif ediliyor, netleştiriliyor. Çünkü bazı taleplerin ne ifade ettiği bile anlaşıla-mıyor bazen. Mahmut Beyin söylediği hizmet kollarına ilişkin değerlendirme şöyle bir şey; şimdi yapılış biçimi itibariyle toplu görüşme, konfederasyonlarla birlikte tüm hizmet kollarının sendika başkanını bir araya getirdiği için ayrı ayrı görüşme imkânları yok, iş kolları itibariyle. Bu sorun gündeme geldiğinde de yardımcı olun-ması açısından şöyle bir mekanizma geliştirildi, yani bunları tek tek görüşme imkanımız yok ama hiç olmasa bir günümüzü, bir yarım günümüzü ya da bir toplantıyı bu işe ayıralım; her sendika başkanı kendi hizmet kollarına ilişkin -görüşmeye katılan sendika başkan-ları tabi bunu yapabiliyor- kendi alanındaki sorunlarını ayrıca bir dile getirsin; bu dile getirme sonucunda da Devlet Personel Başkan-lığı ayrıca onları alıyor ve yıl içinde o görüşme masasına konu olamıyor ama hiç olmazsa talepler alınmış onlar da seslendirilmiş olsun diye mekanizmaya dahil ediliyor ve yıl içerisinde ayrı bir çalışmanın konusu haline getiriliyor. Bunu özellikle yanlış anlama-lar olmasın diye açıklamak istedim.

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : … Sendikal hak ve özgürlükler bütün

çalışanlar için uluslararası sözleşmeler çerçevesinde teminat altına alınmalıdır, … Bu çerçevede doğrudan insan haklarıyla ilgili olan ve aynı zamanda sendikal hakları düzenleyen ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri dikkate alınarak kamu çalışanlarının sendikal hakları düzenlenmelidir. Statü hukukuna tabi olan kamu görevlilerinin sendikal hakları, ILO’nun 87 ve 151 sayılı sözleşmeleri çerçevesinde dikkate alınmalıdır …

Abdullah KAHRAMAN : 27 Eylül 2009 hemen arkasından,

birinci maddeye çekincemiz varmış kaldırmışız ve imzalamışız. Üçüncü maddeye çekincemiz…

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Memur sendikasındaki arkadaşımıza

hitaben söylüyorum, gerçekten karşılıyor. Çekinceyi kaldırdığınız zaman zaten üstte de vurgu var, birinci madde de vurgu var. Ulusal sözleşmeler de diyoruz dolayısı ile bu da kaldırılmalıdır.

Page 262: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

251

Gülay ASLANTEPE : Zaten Türkiye, Avrupa Konseyinin uzun bir süredir 60’lı yılların başından beri üyesi. Hatta hatırla-yacaksınız, 12 Eylül’den sonra bir süre üyeliğimiz askıya alındı. Yani bütün olay, demokrasi anlayışı değerli dostlar. Biz, çağdaş dünyanın bir üyesi olacak isek, bu kurallara bir şekilde uyacağız, uymadığımız anda, zaten üyeliğimiz askıya alınıveriyor. Bizim çıkmamıza gerek kalmadan.

Katılımcı : Sayın başkanım yöntem hakkında şu bilinsin,

değerli hocam da Ali Kaya hocam, değerli hocalarımız, hatta Gülay hanım da tespit etti, buradaki konuşmacılar da tespit etti. Bizim öncelikli konumuz bunların tamamı bizim bilgimiz yani hepimizin bilgisi dâhilindedir. Şimdi bizim buraya ne yazdık Sendikal Haklar ve Özgürlükler. ILO’nun 87 ve 98’e göre ne yazılsın, dikkate alın-malıdır. 5. ve 6. maddelere çekince konulmuş. Koymuş çekinceyi devlet kaldırmadı da, üç dört defa gözden geçirdi hala onu tutuyor. Örneğin bakınız; asıl birinci sıraya almamız gereken bizim hep bunda mutabıktık. Biz bir kavram birlikteliği yani kamu persone-linin durumunu netleştirecektik.

Oturum Başkanı : Bu konular aslında biraz bu Çalıştayın

tümünü, yani sadece bizim grubumuzun değil tümünün ilgilendiği konular ama ben sizden şunu rica ediyorum mümkünse, toplu görüşmeyle ilgili özel vurgu yapalım…

Abdullah KAHRAMAN : Değerli başkanım benim görüşüm,

zaten ona çözüm bulduğumuzda tanımlar ortaya çıkacak. Mesela 4/C’nin durumu ne olacak?. Mesela şimdi bu çalışmalar sonucunda işçi mi olacak, işçi olursa zaten problem yok onların da zaten durumları belli. 4/B’nin durumu ne olacak mesela diyebilir ki, 4/B de idari sözleşmenin kapsamından çıkarıyorum, o personel rejiminde. İdareyle iş sözleşmesi yapabilir yani mali bakımdan. Yapılacak personel reformunu önceliğe almadan bunları konuşmamızın bir yararı yok.

Katılımcı : Sayın başkanım teşekkür ederim. Kusura bak-

masın söyledikleri şey olabilir elbette, ama şu anda benim önüm-deki programa göre bizim üzerinde durmak istediğimiz husus toplu

Page 263: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

252

sözleşme. Dördüncü komisyonun hakkına müdahale ediyoruz bura-da saygısızlık olur. Eğer arkadaşımın dediği şeyleri burada konuşa-biliriz ama biz konuşursak grevli toplu sözleşme, kamu personel sistemi değişimleri ve düzenlemeler 4/A’sını, 4/B’sini, 4/C’sini, 4/E neyse gidiyor, bunu dördüncü komisyon konuşacak. Bu itirazımı yanlış anlamasın.

Oturum Başkanı : Toplu sözleşme yöntemine ilişkin bir

önerimiz varsa. Katılımcı : Bizim önerimiz eğer 4 ve 5’te Avrupa Sosyal

Şartı’nda devletin çekinceleri varsa bu komisyonun görüş birliğiyle bunun kaldırılmasını bildirmesidir.

Oturum Başkanı : Zaten muhtemelen bu Çalıştayın genel

sonuç bildirgesinde çıkacak olan konulardan birisi bu olacak. Katılımcı : Elbette ama bizim üzerinde durmak istediğimiz

konular bunlar. Oturum Başkanı : Bu Çalıştay da diyoruz ki, toplu sözleş-

meyle ilgili yazmamız gereken şu, Avrupa birliği ülkelerinde de top-lu görüşme ya da toplu sözleşme. Bu kavram daha çok toplu sözleş-me kavramını tercih etmek gerekiyor herhalde.

Katılımcı : Toplu görüşme demeyelim. Oturum Başkanı : Toplu görüşme Avrupa Birliği ülkelerinde

standart bir uygulama değil. Bazı ülkelerde açıkça pazarlık usulüyle belirleniyor, bazı ülkelerde de sınırlamalar var, birinci nokta ILO sözleşmeleri. Bu konuda oldukça 87’ye, 98’e ve 151’e cevaz vererek, ILO sözleşmeleri bu konuda bir serbestlik tanıyor. Bu konuda hemfikir miyiz efendim.

Katılımcı : Evet. Oturum Başkanı : Şimdi sözleşmelerin içeriğine ilişkin nasıl

bir öneri getirmek istiyorsunuz?”. Yapılış şekline, yöntemine, içeri-ğine ve uzlaştırma kuruluna ilişkin.

Page 264: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

253

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Şimdi bakın genelden gidelim, özelde açarız. Deriz ki, mesela 4688 sayılı Yasanın ikinci maddesi şuna aykırıdır, düzeltilmelidir.

Oturum Başkanı : Toplu görüşmeye odaklanırsak daha iyi

olacak. Gülay ASLANTEPE : Sayın başkan aslında, bu grubun

tartışma konusu da AB hukukuyla da yapmamız gerektiği için, bence ilk başladığımız yöntem güzel gidiyor. Şimdi Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde de 19. faslı da yazarız, arkasından da 4688 sayılı Kanundaki toplu görüşmelere ilişkin maddeleri ve eleştirileri.

Oturum Başkanı : AB ülkelerinin, özellikle Uğur hocamın

vurguladığı yönetim genelinden kaynaklanan farklı uygulamaların olduğunu vurgulayalım.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Şunu bir öneri olarak

söyleyeyim. “Toplu pazarlık hakkını etkin biçimde sağlamak üzere toplu uzlaşma, görüşme yöntemlerinin oluşturulması, geliştirilmesi ve kolaylaştırılması için”, diye böyle bir madde eklesek bu 5 ve 6’ya, çekinceleri kaldırmalıyız diye. Yani grev hakkından çok biz kendi çalışma alanımıza odaklaşalım.

Gülay ASLANTEPE : Yalnız şunu hatırlatmak istiyorum size,

5 ve 6. maddeler sadece kamu görevlileri için konmuş bir çekince değil, şu anda Türkiye’de ki, 2821 ve 2822 sayılı Yasalar da 5 ve 6’ya aykırı. Sadece kamuyu ilgilendirmiyor 5 ve 6. maddelerdeki çekin-celer.

Doç. Dr. Mehmet Akif ÖZER : İşte ben orada 5 ve 6’ncı

maddedeki genel ifade ettiğimizde alanımız dışına çıkıyoruz. Yani orada toplu pazarlık, toplu görüşme vurgusu yapsak nasıl olur diyorum.

Gülay ASLANTEPE : Sadece kamu görevlisi için değil. Yani

Türkiye’nin önündeki engeller 19’un açılmamasının sebebi sadece kamuya bu hakkı vermememiz değil, bizim işçi sendikaları ve toplu

Page 265: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

254

sözleşme düzenimiz de sakat, esas eleştirilen o. Ondan sonra da zaten biz bir sonraki aşama olarak kamu görevlileri sendikalarına ilişkin yasayı yaptık, o da işçi sendikaları model alındığı için Mesut Hocanın dediği gibi içinden matruşka çıktığı için o da sakat oldu. Yani zincirleme sakat.

Katılımcı : Bir de toplu sözleşme sürecinde genel grev yasak-

tır sayın başkanım. Gülay ASLANTEPE : Hayır onu vurgulamıyorum, %10

barajını söylüyorum toplu sözleşmede. Sendika üyeliğindeki sınırla-maları söylüyorum size. Hak grevi zaten yok, o zaten eleştirilen bir şey ama. Sendikanın kuruluşunda da tuhaflık var, noter şartı var bir kere. Özgürce siz herhangi bir örgüte üye olamıyorsunuz.

Abdullah KAHRAMAN : Anladım Gülay Hanım, noter şartı

var. Öbür tarafta başka şartlar var. Yani her ülkenin kendine özgü şartları var…

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Şimdi bakın yazalım, sizin tereddüt-

leriniz varsa, o maddeler üzerinden gidelim, her maddeyle ilgili ayrıca yazmadığımız bir madde varsa aksini söyleyin.

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : 19. faslı oluşturan “sosyal politika ve

istihdam” başlığının gereği olarak diyelim, ya da paketin açılması için diyelim, şimdi şöyle diyelim; “örgütlenme hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı”. O halde şöyle düzeltelim, “gereği olarak örgütlen-me hakkını ve toplu pazarlık hakkını etkin bir biçimde kullanılması amacıyla, aslında talep edilen düzenlenmelerin yapılması”. Öyle diyelim. “İlerleme raporunun dikkate alınması”.

Mahmut KAÇAR : Başkanım o bizim komisyonun görevi

değil. Şu anda bunla ilgili bir toplantı yapılıyor, aynen bizim gibi. Biz burada toplu sözleşmeyle ilgili toplandık.

Doç. Dr. Uğur ÖMÜRGÖNÜLŞEN : AB ülkelerindeki farklı

statüdeki kamu görevlilerine tanınan sendikal haklar dikkate

Page 266: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

255

alınarak Türkiye’ye özgü bir memur ve diğer kamu görevlilerinin tanımları yapılmalıdır.

Katılımcı : Türkiye’ye özgü kelimesini çıkarabiliriz aslında. Doç. Dr. Uğur ÖMÜRGÖNÜLŞEN : Bence öyle söylerseniz

noksan anlarlar. Mahmut KAÇAR : Başkanım biz burada memur tanımı

olayına hiç girmeden, şunu söyledik. Avrupa Birliği ülkelerinde konumuz olan toplu sözleşme hakkının verilmesi ile ilgili tek bir uygulama yok, farklı farklı uygulamalar var. Hatta Avrupa Birliği ülkelerinden aynen bize ILO’dan uyarı geldiği gibi, uyarı alan ülkeler var. Bu demek oluyor ki, Avrupa Birliğinin uygulamaları bizim açımızdan örnek alınacak bire bir uygulama modeli değil. Onların da uymak zorunda olduğu ILO normları var, bundan hareketle Türkiye ILO normları temelinde, kendine özgü bir toplu pazarlık hakkı tanıyan, toplu sözleşme hakkı tanıyan bir model oluşturmalı. Bizim cümlemiz bu. Ama bu cümle çok farklı, biz ILO raporundan aldık metni, Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamaları harmanlayalıma döndü şimdi.

Oturum Başkanı : ILO’dan farklı olmadığını biliyorum. Gülay

Hanım da, Pir Ali Hocam da şunu der. Bu konuda girizgah olarak yazdık der. Ben aslında doğrudan toplu sözleşme ile ilgili AB ülkelerinde de uluslararası hukuktaki durum tespiti, artı Türkiye’deki toplu sözleşmelere ilişkin önerilerin yer almasını arzu ediyorum. Ama hocam da bu girizgah olsun der, Gülay Hanım da girizgah olsun der. İnşallah girizgah bitmiştir. Doğrudan bir geçiş yapalım derim.

Abdullah KAHRAMAN : Ben baştan da dedim. Başkanım

dedi ki, bu bir yöntem dedi, saygı duyduk. Çünkü söyledim de görüşlerimizi yazılı olarak Çalıştay başkanımıza arz edelim dedim. Şimdi tamam da hocalarımız oraya yazdırıyor, fakat orada illa bizim görüşümüz yer alacak değil Çalıştay bu. Çalıştayda ortaya çıkan görüşlerimizi hocamız Başkanımızın da önerisiyle yazdırıyor. Nite-kim onların altını dolduracağız. Mesela şöyle diyebilirsiniz, 5.

Page 267: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

256

maddeyle ilgili şu şekilde yer alsın diye önerebilirsiniz Çalıştay baş-kanlığına. Onlar raporlarda yer alır diye düşünüyorum. Onu Başka-nım kendisi nasıl uygun görürse toparlayacak, yazacak, nitekim yarın ki bildiride yer alacak.

Oturum Başkanı : Sizlerin yazılı verdiklerini de ayrıca göz

önüne alacağız, buradaki salt metin yarın karşınıza çıkmayabilir. Ömer ZORAY : Yani mesela ne diyoruz biz; öncelikli olarak

diyoruz ki”, kamu personel rejimi, reformu ele alınmadan bunların görüşülmesi beyhudedir diyoruz. Sağlık- Sen Genel Başkanı kardeşi-miz de diyebilir ki, bu manasız bir tespittir, bugünkü mevcut haliyle ben toplu sözleşme ve grev hakkı yapılabileceğini düşünü-yorum. Bunları bizim Türkiye’ye özgü şartlarla düzenleyebiliriz diyebilir” o da yer almalıdır, bu benim görüşümde yer almalıdır diye düşünüyo-rum değerli Başkanım.

Murat BİLGEN : Şimdi grupların amacı, durum tespit etmek,

biz burada durumu tespiti yapacağız, öneriler kısmı belki bildiri kısmına yansıyabilir. Yani burada toplu sözleşme hakkı, grev hakkı, AB ülkelerinde ve ILO Sözleşmelerinde nasıl düzenlenmiştir, bunları tespit edeceğiz.

Oturum Başkanı : Efendim dediğiniz doğru. Aslında biz bi-

rinci oturumda bir durum tespiti yapmaya çalıştık. Birinci oturum-daki hedefimiz mevcut durumun tespiti idi. Şimdi ben orada notlar aldım, mevcut durumun tespitine ilişkin bilgiler yer alacak diyor-sunuz orada. Son birkaç paragrafta belki öneriler kısmına ilişkin, hatta öncelikli olabilir, orta vade, kısa vade, uzun vade şeklinde gruplandırarak da olabilir. Son nokta da sizin dediğiniz gibidir. Bütün bu öneriler Çalıştayın genel önerisi olacaktır. Biz burada mümkün mertebe Çalıştayın genel önerisine katkıda bulunmak için. Katkıda bulunmak için ısrarla şunu söylüyorum, toplu sözleşmenin yöntemiyle, içeriğiyle ilgili hiçbir şey söylemediniz. Uzlaştırma kuru-lu için hiçbir şey söylemiyorsunuz. Mümkünse onlara girin lütfen.

Oturum Başkanı : 3, 4 ve 5’nci maddeler, iki gündür burada

herkesin hemen hemen hemfikir olduğu maddeler. Yani biz daha çok

Page 268: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

257

bir ışık tutmak açısından, bu toplantılara ışık tutmak açısından toplu sözleşmeyle ilgili daha somut, kısa sürede uygulanabilir maddelere, önerilere girersek faydalı oluruz.

Gülay ASLANTEPE : Sayın başkan bir saniye müsaade eder

misiniz, bir şey hatırlatmak istiyorum Devlet Personel Başkan-lığından gelen arkadaşımız dikkatimizi çekti. AB ülkelerindeki uy-gulamaları da bilmek istiyor Devlet Personel Başkanlığı anladığım kadarıyla. O zaman Gazi Üniversitesinden gelen arkadaşımızın o tablosunu mutlaka bunun ekine eklememiz lazım. Şimdi bunu bil-mek lazım. Norveç’te polisin dahi grev hakkı var. Yani Avrupa Bir-liğinin herhangi bir üyesinin tanıdığı hakların hepsini biz alabilecek miyiz, alamayacak mıyız? Bunları bilmek açısından bu tabloyu eklemekte büyük yarar var. Devlet Personel Başkanlığına bir ışık tutar. Birileri nerde, biz nerdeyiz ona bakmak açısından önemli.

Katılımcı : …Sendikal haklar dikkate alınarak Türkiye’de

toplu sözleşme hakkı tanınacak kategoriler topluca tespit edilebil-meli, toplu sözleşme hakkı tanınacak memur ve diğer kamu görevlileri belirlenmelidir.

Kemal ÇELİK : Efendim, bu son maddede şunu belirtmek

istiyorum. Kamu personelinin bir kısmına tamam toplu sözleşmeyi vermeyeceğiz ama kalan büyük kısmına mevcut halinin üzerine toplu sözleşme hakkı tanıyacağız gibi bir anlam çıkıyor. Bunun doğru olmadığını tekrar etmek istiyorum. Katılamayız bu fikre.

Oturum Başkanı : Biz en azından bu grubun önerilerini

alarak devam edelim. Söylediğiniz doğru, bunun detayları burada değil de, raporu yazarken netlik kazandıracağız ama burada ana noktalarımızı yazalım. Şöyle bir şey eğer biliyoruz ki, toplu sözleş-mede, uluslararası sözleşmelere aykırılık olduğu iki gündür söyle-niyor. Bu konuda Çalıştayın genelinin bir raporu olacak muhte-melen, ama toplu sözleşmenin yöntemine, içeriğine ilişkin bizim nasıl olması gerektiğine dair bir önerimiz olacak mı?

Kastettiğim şu; sayın sendika temsilcisi dedi ki, biz toplu

görüşmelerde şu sıkıntıları yaşıyoruz. Kemal Bey dedi ki, O sıkıntılar büyük olur, bu manada söyledim ben.

Page 269: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

258

Mahmut KAÇAR : Bu konuda Hocamla aynı düşünüyorum. Bizim yaşadığımız, bahsettiğimiz sıkıntılar ayrıntı gerektiren konu-lar, toplu sözleşme hakkı verilmemesinden kaynaklanan sorunlar. Toplu sözleşme hakkı dediğiniz zaman bunun hizmet kolları ara-sında yapılacağı, toplu sözleşmenin bağlayıcı olacağı açıktır. Ama şu maddede biz burada maddeleri tek tek yazdık ancak her bir maddeyi zannediyorum epey bir açacağız. Örneğin Anayasanın hangi madde-lerinde değişiklik yapılması gerektiğini yazacağız. 657 sayılı Kanun-da memurların toplu sözleşme yapamayacağıyla ilgili maddeyi koyacağız. 4688 sayılı Kanundan bahsederken başta ILO’nun o yedi maddelik önceliğini inceleyeceğiz. Ardından da toplu sözleşmeyle mevcut toplu görüşmeler arasındaki farkları ilgili bölümlere koya-cağız. Onu burada müzakere etmek yerine bu akşam, katkımız gere-kirse zannediyorum hocam da, Gülay Hanım da, biz de yardımcı olacağız.

Oturum Başkanı : Uğur Beyden ve Mehmet Akif Beyden, AB

ülkelerindeki uygulamalar konusunda destek alacağım. Özellikle farklı yönetim kültürlerinde farklı uygulamalar olduğuna ilişkin.

Mahmut KAÇAR : Başkanım bu konuda bizim çok ayrıntılı

bir raporumuz ve Avrupa Birliği alanında uzman olan arkadaşımız var. Bu arkadaşımızın Avrupa Birliğindeki uygulamalarla ilgili olarak bu çalışmaya katkısı olabilir.

Gürcü YALÇIN : Hocam iki tane Çalıştay grubu var aynı

konuda. Bu raporlar birleştirilerek yazılsa, o anlamda önerimiz var. Ayrı ayrı yazmak yerine birleştirilerek yazılsa ne olur?

Oturum Başkanı : Sayın hocam izninizle bir şeyi hatırlatmak

istiyorum efendim. Elinde elektronik ortamda raporları ya da konuşma metni yahut yazılı bilgileri olanlar varsa alabiliriz. Evet efendim. Sayın hocam toplantıyı kapatacağız izin verirseniz. Hepini-ze ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Bu kadar zahmetiniz, bu kadar emeğiniz. Çok teşekkür ediyoruz, yarın görüşmek üzere.

A.Deren DOĞAN YAVUZ : Somut önerilere geçmeden önce

çok ufak bir tespit.

Page 270: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı

259

Katılımcı : Tamam efendim. O zaman somut önerilere geçmeden önce Deren Hanım lütfen buyurun

A.Deren DOĞAN YAVUZ : Şimdi özellikle hocalarımız da be-

lirtti, 19. fasıl olan Sosyal Politika ve İstihdam faslının açılış kriteri, AB ve ILO normları. Özellikle de 87. ve 98. Sözleşmeler. Avrupa Birliği üye ülkelerinde farklı uygulamalar var, bunun genel ve de-taylı uygulamalar, düzenlemeler olmasa da, 19. faslın açılış kriteri hem AB hem de ILO normlarıdır. Şunu da biliyoruz ki, Avrupa Bir-liği ile ILO bu konularda çok yakın işbirliği halinde çalışmaktadır. Faslın açılmasına yönelik olarak zaten Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin durumunu yansıtacak bir rapor hazırlayacaktır. Süreç bu şekilde işleyecek ve bu çerçevede de zaten ILO’yla çok yakın bir işbirliği içinde bulunulacaktır, onların görüşleri de dikkate alınacaktır. Bu hususu grup üyelerimizin dikkatine sunmak istedim.

Oturum Başkanı : Teşekkür ediyoruz. Sağ olun efendim. Evet,

öneriler konusuna, hocamdan başlayalım. Buyurun hocam. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Somut önerilere gireceğimiz için,

şimdi bir kere bu 4688 sayılı Yasada değişiklikler olacaksa, burada ölçü ILO sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı olmak zorundadır.

Oturum Başkanı : 5 ve 6. maddelerdeki çekinceleri kaldırma-

mız gerekiyor. Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Zaten eğer üye olacaksanız 5 ve 6’dan

çekinceyi almak zorundasınız. Başka türlü de götürme şansınız yok. Neden ILO Sözleşmeleriyle Avrupa Sosyal Şartı burada ölçü olmak zorundadır?. Bir kere ILO’nun Sözleşmelerini onaylamışız, bizi bağlıyor, beri tarafta da Avrupa Birliğine üye olmak istiyoruz. Ya üye olmak istemeyeceğiz, yahut bizden istenilenleri yerine getireceğiz. 19. Paketle ilgili olarak bizden istenilen şeyler var, bunlar tek tek belirtilmiş. Bütün bunların değiştirilmesi lazım…

Page 271: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

261

ÜÇÜNCÜ ÇALIŞTAY GRUBU

AB ÜLKELERİNDEKİ UYGULAMALAR VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ÇERÇEVESİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN GREV

HAKKI

Oturum Başkanı : Prof.Dr.Burhan AYKAÇ (Gazi Üniversitesi)*

İsmail BAŞ : Memur-Sen genel başkanımız bir istatistiki veri verdi. Onun verdiği bilgiye göre şu an grev hakkı olan Avrupa ülkelerinin oranı %55’dir. Demek ki bu oran %100 değildir. Bir defa buradan başlamak istiyorum. ILO sadece bizi mi bağlıyor? Şimdi bazı arkadaşlar bizi öyle bir anlattılar, öyle ülkelerle kıyasladılar ki… Doğrusu bunları çok doğru bulmuyorum. Avrupa’da da ILO’nun tüm taahhütlerini yerine getiren ülke sayısının çok fazla olmadığını, konuşmalardan anlamış bulunuyoruz. Dolayısıyla komplekse kapıl-madan Türkiye gerçeklerine göre hareket etmemiz gerektiği kanaa-tindeyim. Öncelikli olarak toplu sözleşme hakkı verilebilir ama grev hakkının şu aşamada memurlara verilmesinin ülkemizi daha büyük bir kaotik ortama sürükleyeceği düşüncesindeyim. Özellikle işçilerin greve gidiyor olması, daha çok işyeriyle, işverenle alakalı ve ekonomik getirisi veya götürüsü olan bir durumken, kamuda böyle bir şey olduğunda, Türkiye tam bir kaosa girer. Eğitim camiasını düşünelim; tüm ilköğretim, orta öğretim ve liselerde greve gidildi-ğini düşünelim. Bunu şu an için ülkemiz kaldıramaz.

Ayrıca, Avrupa’da ki grevlerin çoğunluğu birer günlük grevler

şeklindedir. Şu an ülkemizde de 58 gündür devam eden bir eylem var. Özelde çalışanlardan böyle bir eylem göremiyoruz. Bu dengeyi * Oturum Başkanı Prof.Dr. Burhan AYKAÇ’ın açış konuşması teknik bir sorun nedeniyle deşifre

edilememiştir.

Page 272: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

262

iyi kurmak gerekir. Yani bir taraftan grev yapılıyorken, bir taraftan da devlet güvencesi devam ediyor. Şunu da söyleyeyim; Avrupa’daki memurların tamamı devlet güvencesinde mi çalışıyorlar? Hepsini kastediyorum. Zannederim bunların bir kısmı, belki %50’si sözleş-melidir. Yani tüm bu gerçekleri göz önünde bulundurarak hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Ayrıca sendikal hakkı olmayan kurumlar; asker, emniyet

birimleri gibi, yargı mensupları gibi bunların da toplu görüşme veya sözleşme ortamında temsil edilmesi, en azından meramlarını, talep-lerini Kamu İşveren Kurumuna iletebilmeleri gerekir. Bu konuda da bir yasal düzenleme yapılması gerektiği kanaatindeyiz.

Şerafettin GÜLER : Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü

Kamu İşverenleri Sendikası’nda uzman olarak çalışmaktayım. Zannedersem bütün hazirun içinde taşın altında en çok eli bulunan-lardan biri de biziz. Tabi kamu kurumlarının neredeyse yarısı bizim üyemiz ama işçi çalıştırmak hasebiyle bize üyeler. Biz öncelikle çalışanların ayrıştırılmasına karşıyız. İşçi-memur şeklindeki ayrı-mın kaldırılması lazımdır. Yani belki kamu erkini direk kullanan polislerle silahlı kuvvetler ve kamu erkini direk kullananlar hariç olmak kaydıyla küçük çapta bir memur kitlesi ile onun dışında kalan çalışanlar olmalıdır.

Mevcut bu sistemde bizim Anayasamızda grev bir hak olarak

düzenleniyor. Lokavt için ise, kanunla düzenlenen bir hüküm var. Dolayısıyla lokavt işçiler için getirilmiş olan bir hakdır. Bazı arka-daşlar “kaç tane lokavt yapıldığı, kaç kişinin işten atıldığına” dair bir soru sordu. Şimdi işverenin bir lokavt hakkı olması bunu kul-lanacağı anlamına gelmez. İster kullanır ister kullanmaz. Ama sizin grev hakkınız olan bir yerde lokavt hakkının da olması lazım. Bu olmasın demek - teşbih de hata olmayacağını umuyorum- maça çı-kan bir hakeme senin cebinde kırmızı kartın olmasın demektir. Hakem hiç kırmızı kart kullanmıyor. Kullanır kullanmaz, o hake-min kendi inisiyatifinde olan bir şeydir. Netice itibariyle eğer me-mur arkadaşlarımız ve memur sendikaları bir grev hakkı istiyor-larsa, yasalarda böyle bir düzenleme yapılacak deniliyorsa, bunun getirisi ve götürüsünün hesabı yapılmak zorundadır. “Getirisini

Page 273: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

263

alalım ama götürüsüne biz katlanmayalım” mantığı kanaatimce çok da sağlıklı değildir. Kendi açılarından pragmatik bir düşünceyle doğru olabilir. Ama kazanılmış haklar kavramından yola çıkarsak, bunlar bizim kazanılışmış haklarımızdır. Bundan geri adım atma-yız. Zaten zannedersem en büyük sıkıntı şu ki, her üç Konfederas-yon içinde de kimse bunu ilk dile getiren kişi olmak istemiyor. Evet grev hakkını aldık ama iş güvencesi?.. Anladığım kadarıyla bu konuyu dile getirmek istemiyorlar. Belki kendi mantıkları içerisinde haklı olabilirler.

Şu anda işçilerin kullandığı grev hakkı mesela... Kullanırlar

kullanmazlar kendileri bilir. Kendi inisiyatiflerinde olan bir şey. Biz bu pazarlığı yaparken, çoğu zaman greve gidiyoruz dedikleri zaman lokavt kararı almıyoruz. Ama almıyor oluşumuz, almayacağımız anlamına gelmiyor. Bu hakkımız her zaman var. İşverenin bu hakkı-nın her zaman olması lazımdır. Lokavt, işçi atmak demek değildir ama lokavt demek; işçinin belli bir süre çalışıp işten uzaklaş-tırılmasıdır. Lokavtda veya grevde geçen sürede işçinin sözleşmesi askıda kalır, ama kıdeminden sayılmaz, izninden sayılmaz, para almaz; bir sürü kayıpları vardır. Eğer burada göze alınmayacak bir sisteme evet deniliyorsa, açık söyleyeyim biz bu sisteme karşıyız. Böyle bir sistemin altına imza atmayacağımızı açıkça söyleyelim. Ama grev hakları olsun. Kurallara uygun olması şartıyla grev hakları olmasında herhangi bir sakınca olmadığı kanaatindeyiz.

Mevcut sistemde yasa ve uluslararası sözleşmelerin çelişmesi

anlatılıyor. Düzeltilmesi lazım. Düzeltilmediği sürece de yargı ka-rarlarıyla çoğu zaman olay geçiştirilmeye çalışılıyor. Belki o geçiştirme kelimesi biraz ayrıntı olabilir ama, örneğin benim önüm-de de bir tane Edirne İdare Mahkemesinin kararı var, Manisa’da çıktı…Samsun’da çıktı…Bir gün işe gitmiyor öğretmen. İdare ücret-ten kesme cezası veriyor. Dava açılıyor, öğretmen davayı kazanıyor. Davada deniliyor ki, sendikal eylem nedeniyle bu kişi eyleme katıl-mıştır, dolayısıyla haklıdır. Kardeşim yarın on gün diyelim ki karar alındı, sen on gün okula gelmediğin zaman derse kim girecek? Yargı kararları isabetli olabilir de olmayabilir de...Dergilerde yazı yazar-ken biz bunları inceleme konusu yapıyoruz. Bize göre bu kararlar çok isabetli değil. Yani sendikal faaliyet alanında bir karar aldık, bir

Page 274: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

264

gün eylem koyduk…habersiz gidiyorsun... nereye gidiyorsun? Sizin bir iş yeriniz olsa… Mesela herhangi bir memur sendikasında şoför gelmediği gün sormaz mısınız nerede bu diye? İşçi çalıştırıyorlar onlar. Tamamı işçi çalıştırıyor, sözleş-meyle işçi çalıştırıyorlar. Dola-yısıyla iç hukuk da bu düzenlemeler yapılmadan zorlama yoluyla belki bazı haklar bu şekilde alınmış olabilir, ama bu zorlamanın neticesi olumlu değildir. Genel grevden bahsedildi; ILO’nun normla-rını hocamız daha iyi bilir. Örneğin diyelim ki ben tarım bakanlı-ğında on bin kişi adına toplu sözleşme imzalıyorum. Zammını veriyorum ikramiyesini veriyorum. Ama bir ay sonra Türk-İş karar aldı, ben genel greve gidiyorum. Arkadaş ben sana her hakkını ver-miştim. Sen niye benim işimi görmekten kaçınıyorsun, imtina edi-yorsun? Dolayısıyla kanaatimce hem Personel Başkanlığımız bu işi yaparken, hem de memur sendikaları bu taşın altına ellerini uzattıkları zaman nelerden vazgeçeceklerini, neyi getirip neyi götü-receğini iyi hesap etmeleri lazım.

Biz temel ilke olarak greve kesinlikle karşı değiliz. Toplu

sözleşmeye de karşı değiliz. Ama Mesut Hoca’nın da söylediği bir şeyler vardı. İşte biz 87’den 97’den şu sonuçları çıkardık diyorlar. Grevden bahsediyorlar. Lokavtı da çıkartıyor musun oradan? Ona değinmiyorlar. İşçiye, memura anlatın bunu. Arkadaş bak böyle böyle bir şey var, grev gelirse bu da var deyin. Eğer çıkıp toplu söz-leşme alanına gireceklerse, kazanımları ve kaybedişleri değil risk-lerini bilmeleri lazım. Toplu sözleşme ve grev hakkımızı aldık dedik-leri an; ne riskiyle karşı karşıya kaldıklarını bilmiyorlarsa, yarın öbür gün bunlar bizi ateşe attı diyebilirler. Belki amiyane bir tabir ama, bunu bilmeleri lazım.

Memurların büyük bir kısmı için mesela grev yasağı gelir mi?

Grev ertelemeleri olabilir mi? 2822 aynı şekilde uygulansın isterler mi, farklı bir şey mi istiyorlar? Ortada işçiler için uygulanmış olan 2822 var. Gelsinler bunu uygulayalım desinler. Aynen kabul edecek-lerse biz varız. Kamu işveren sendikaları olarak yarın öbür gün memur sendikaları masaya geldiği zaman biz kendileriyle oturup pazarlık yapmaya, toplu sözleşme imzalamaya varız. Bu kanuna uyacaklarsa…Ama ben greve gidiyorum 50 gün grev yaptım. Hasta-neyi kapattım haydi gidiyorum…Senin de baban da hasta olabilir,

Page 275: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

265

benimki de hasta olabilir. Ne olacak? Belki 2822’de o bir yasak kapsamında, o da belki yasak kapsamında olacak. Ama ölçüyü koyarken bence riskleri de ortaya koymakta fayda var. Grevin oldu-ğu yerde mutlaka lokavt olacaktır. Çünkü bakın bizim 2822 sayılı Kanunumuzun ismi Toplu İş Sözleşmesi ve Grev Kanunu değil, “Grev ve Lokavt Kanunu”dur. Adı üzerinde. Yani yarısını alıp geri kalan yarısı tukaka dersek, bize bu uymaz dersek, bunun sıkıntı-larını memurlar yaşar. Onlar her şeyi belki bilmiyor olabilir ama sendikacılar bunu bilir. Kanaatimce bunu anlatırlarsa daha faydalı olur diye düşünüyorum.

Katılımcı : Konu olarak Türkiye konuşuluyor. Sanıyorum

bizim konu başlığımız “AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Ulusla-rarası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı”. Sanıyorum ki, uluslararası mevzuat bu çerçevede değerlendirilirse başka komisyonların alanlarına girmemiş oluruz. Konuşmacının değerlendirmeleri tamamen ülke içine dönüktü.

Oturum Başkanı : Şimdi en başta bir açıklama yapmıştık.

Eğer konuşmalar o açıklama çerçevesinde yapılırsa daha sağlıklı olur. Şimdi farklı farklı komisyonlarda görüşülecek dört tane konu var. Yani konu hemen hemen her boyutuyla mutlaka ele alınacak. Bizim için öncelik, AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı…Elbette bu Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Kamu görevlilerinin grev hak-kını, Türkiye’yi soyutlayarak değil de özellikle AB ülkelerindeki uygula-malar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde, -“uluslararası söz-leşmeler çerçevesinde”nin altını çiziyorum-konunun dışına fazla çık-madan ele alırsak raportör arkadaşların da işi kolaylaşmış olur. Sonunda toparlarken bizim de işimiz kolaylaşmış olur.

Dr. Osman YILDIZ : Hak- İş Konfederasyonu Genel Başkan

Danışmanı ve dış ilişkiler sorumlusuyum. Ben doğrudan konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Birincisi konuya geçmeden önce, Devlet Personel Başkanlığı gibi devletin en üst düzey bir kurumunun “Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demok-ratik Hakları Çalıştayı” adı altında, bir çalıştay yapması ve bu çalıştayın içerisinde grev ve toplu sözleşme haklarını net bir şekilde

Page 276: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

266

belirtmesi, bunun arayışı içerisinde olması, aslında memur sendika-cılığı için çok ciddi bir adımdır. Bunu görmemiz lazım. Buradan çok güzel, çok net sonuçlar çıkmasa bile Türkiye bu günden sonra bu standardın çok gerisine gidemez. Ama bunun içerisinin doldurul-ması, geliştirilmesi, bundan sonraki süreçte yapılacak bir iş ve belki bütün kurumların, bütün uzmanların katkısıyla yürüyecek bir iş diye düşünüyorum. Öncelikle bunu belirtmek istedim.

İkincisi, uluslararası sözleşmeleri, Avrupa Birliği’ni değerlen-

dirmeyle de çok alakalı olduğu için söylüyorum; ben “kamu görev-lileri” ifadesinin yerine “memur” ifadesinin kullanılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü birazdan kavramları tartışırken de göreceğimiz üzere, bu bir karmaşıklığa sebep oluyor. Türkiye’de bu ayrımı net bir şekilde ortaya koyabilmek için bizim kanunlarımızda ve uygulamalarımızda “memur” kavramı kullanıldığından, aslında kavramların tam ve doğru olarak adını koymakta yarar var. Çünkü uluslararası sözleşmelere baktığımız zaman İngilizce olarak “worker” kelimesi kullanılıyor, “public servant” kullanılıyor, “public service” kullanılıyor ve “public employee” kullanılıyor. Dolayısıyla bu ayrımları net olarak gidermek amacıyla, bizdeki memur kavramının karşılığı olan “public servant” kullanıldığından bizim de “memur” kavramını kullanmamızda yarar var diye düşünüyorum. Bu neden önemli? Çünkü “kamu görevlileri”, -iki gündür de tartışı-yoruz- işçi-memur ayrımını da çağrıştıran birçok kavramı içinde barındırdığı için, karmaşıklığa sebep oluyor diye düşünüyorum. O bakımdan ben öncelikle “kamu görevlileri”nin yerine “memur” kav-ramının kullanılması gerektiğini belirtiyorum. Bununla ilgili neler var, bunu hemen söylemek istiyorum. Şimdi birincisi Mesut Gülmez Hocamızın bir kitabı var, yani birçok kitabı var da, bu alanda da gerçekten otorite. Bence, şöyle bir yanlış yaparak başlıyoruz diye düşünüyor. Şimdi Avrupa Sosyal Şartı’nda da var, 87 sayılı ILO sözleşmesinde de var. Burada çok bilinçli bir şekilde “worker” kelimesi kullanılıyor. Yani bunun adı hiç tartışmasız, yorumsuz işçi demek. Türkçe’de de işçi kelimesi. Hocamız diyor ki; bu “worker” kelimesinin “çalışanlar” olarak çevrilmesi gerekiyor. Eğer biz bunu söylersek facia bir şey yapmış oluruz. Taşları yerli yerine oturt-mamış oluruz diye düşünüyorum. Neden bunu söylüyorum? Felsefik anlamda zaman zaman “worker” kelimesini çalışanlar olarak

Page 277: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

267

değerlendirmek mümkün mü mümkün. Ama ILO nezdinde, ILO ba-zında düşündüğümüz zaman bunu böyle yapma imkânımızın olma-dığını belirtmek istiyorum. Neden? ILO bu kavramı biliyor. Yani “public servant” ile “worker” kelimesinin farkını net bir şekilde ken-di sözleşmelerinde yapmış. Kadir Hocamız söyledi. Hele de 151 sayılı “public servant” sözleşmesi 87 ve 98’den sonra, yani onların eksik-liklerinin üzerine yapılıp direkt “public servant” kavramı kullanı-lıyorsa, ILO bu bilincin çok içerisinde. Dolayısıyla bizim “public servant” kavramından sonra “worker” kelimesi “public servant’tır, ya da “working people”dır deme şansımız yok.

Ama bir makale yazarken, yani genel anlamda çalışma hayatı

ile ilgili olarak “worker” kelimesini genel anlamda alabiliriz, felsefik anlamda alabiliriz. Başka bağlamda “working people” anlamına da gelebilir. Ama hukuki bağlamda asla ve kat’a herkesin bildiği asla yorum götürmeyen bir kavramın “worker” ın, “işçi” olduğunu net olarak ortaya koyalım. Dolayısıyla ben bizdeki tercüme edilen söz-leşmelerin çoğuna baktım. Çoğunda çalışanlar diye tercüme edil-miştir. Avrupa Sosyal Şartının 5. ve 6. maddesinde “çalışanlar” deni-liyor. Böyle bir hakkımız yok. Mesut hoca gibi böyle bir yorum yapa-biliriz, bunun adını koyup yorum yapabiliriz ama bunu “çalışanlar” diye tercüme etme şansımız yok. Neden? Tekrar altını çiziyorum, ILO hem “worker” kelimesini biliyor, hem “public servant” kelime-sini bildiği için ve bunlarla ilgili ayrı ayrı sözleşme yaptığı için bizim yeniden yok o odur, bu budur deme şansımız yok.

Biz Hak- İş olarak, tartışılan bu süreçle ilgili olarak bir şey

daha yaptık. Avrupa nezdindeki birçok süreçte ben de yer aldığım için hem de uluslararası ILO normlarında yer aldığı için biliyorum. Biz dedik ki ILO bu ayrımı net olarak koyduğu için bir girişim ya-palım. Hak-İş olarak biz 11 Kasım 2009’da -yani üç dört ay önce- ILO’ya bir mektup yazdık. Dedik ki, iki alanda yeni sözleşmeye ihtiyaç var. Biz sadece şikâyette bulunmuyoruz. Hak-İş olarak politika önerisinde de bulunuyoruz. Dedik ki, iki alanda sözleşme yap. Sabah tartışıldı hocam yine söyledi. Bazı sözleşmeleri çöpe atı-yorlar, yeniliyorlar, yenisini çıkartıyorlar. O zaman bizimde çok ih-tiyaç duyduğumuz iki alan var. Bunları da sözleşme yap. Bu alanlar Hak-İş’in çok özel ilgi alanları. Bir tanesi düzenli gelir desteği

Page 278: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

268

sistemin oluşturulması sözleşmesi. Bunu geçiyorum. İkincisi me-murların sendikal haklarına yönelik bir sözleşme yapılması. Orada dedik ki; 151 sayılı sözleşmede memur sendikacılığı var ama sadece sendika kurma hakkı var. Grev ve sözleşme kelimesi bile geçmiyor orada. Dolayısıyla eğer bunlar varsa ki, dolaylı olarak referanslar metinlerde var, hukukta var. Bu durumdan bütün dünya muzdarip. Ben bütün dünyayı gezdim bu konu, bu sorun bütün dünyada var. Bunun adını koyalım. ILO da bize 27 Kasım tarihli çok hızlı bir ce-vap yazdı. Yani on gün sonra. Tamam dediler. Düzenli gelir desteği sistemini doğru düşünmüşsünüz. Bu önemli, üzerinde çalışalım dediler. Teşekkür ediyoruz dediler. Memur sendikalarına yönelik olarak da -müsaade ederseniz cevaplarından bir paragraf okumak istiyorum, çünkü bu süreçle alakalı çok önemli, çok yeni bir gelişme ve şunu söyleyeyim, biz bu yazışmalarımızı konfederasyonlara, işçi konfederasyonlarına, memur konfederasyonlarına, ilgili Bakanlıkla-ra, Başbakanlığa gönderdik, çalışmamızı paylaştık- diyor ki: “me-murların sendikal haklarına ilişkin önerinizle ilgili olarak mevcut ILO enstrümanlarının, memurların örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını tamamen koruduğunu belirtmeme izin verin.” Burada ilk cümlede bana kızmış, yani bunu bilmiyor musunuz diye giriş yapmış burada. Güzel. Ama dikkat edin kullandığı ifade örgütlenme ve toplu sözleşme. Grev yine geçmiyor. Bunu bize yazan işçi faaliyetleri bürosu Genel Müdürü. Devamında diyor ki: “ILO Uzmanlar Komi-tesi tarafından 87 sayılı Sözleşmede kullanılan “worker”, yani “işçi” kelimesinin özel ve kamu sektörünün her ikisini de kapsadığı açıkça belirtilmektedir.” Biz de onu söylüyoruz. Değişik yerlerde atıflar var, bu çocuğun adını koyalım, sözleşme yapalım.

Bu memur dediğimiz kimselerin örgütlenme hakkının yanın-

da grev ve toplu sözleşme hakkı da var. Bizim söylediğimizi aslında dolaylı olarak teyit ediyor. Ama tam var derken, yine de eksikliğini ortaya koymuş. Devam ediyor iki cümle daha: “Toplu sözleşme konu-sunda ise, 154 sayılı Sözleşme (herhalde 151 diyecekti 154 yazmışlar sehven. Burada şimdi istisnalar koyuyor) ulusal kanunların veya tüzüklerin veya ülke pratiklerinin, sözleşmenin uygulanmasına yö-nelik öngördüğü özel uygulama modalitelerini kabul etmenin dışında (yani bu şartlar yerine gelirse diyor. Şimdi tekrar altını çizi-yorum) bu hakkı yani “toplu sözleşme hakkı”nı kamu hizmetindeki

Page 279: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

269

bütün işçilere genişletmektedir.” Yine kendisi işçiyle bitirdi. Dola-yısıyla bu işçi-memur ayrımı ILO’da çok nettir. Biz bunu çok samimi olarak yazdık. Yani ILO bu işin referansı. Ülkeleri de rahatlatır ama ILO’nun da memur sendikacılığı konusunda elinin kolunun bağlı olduğunu biliyorum. Yani grev ve toplu sözleşme konusunda çok net bir şey diyemiyor. Biz onlara destek olsun diye, yani değişik ülkeler bu tip taleplerde bulunurlarsa onlar da gündeme alırlar diyerek başvurduk. Dolayısıyla burada bu kavramlar arasında hala bir sorun vardır. Dolayısıyla bizim asla “worker” kelimesini genel an-lamda kullanma şansımız yok. Burada kendileri de aynı ifadeleri kullanmaktadır. Uluslararası sözleşmelerle ilgili olarak ben bir tablo çıkardım.

Şimdi ILO’dan bahsediyorum. 87 sayılı Sözleşme “worker”

kelimesi kullanıyor. 98 sayılı Sözleşme “worker” kelimesini kulla-nıyor. 151 sayılı sözleşme “public employee/public servant” kulla-nıyor. Aslında burada “public employee” biraz tehlikeli. Eğer “public servants”la birlikte ki slaşla kullanılmış. Yani biri birinin yerine geçen. “Public employee”i de buraya alıyorsa, o zaman durum daha da sınırlandırılmış oluyor, daha sorunlu hale gelmiş oluyor, sınırlan-dırma daha fazla oluyor diye düşünüyorum. Avrupa Sosyal Şartında 5. ve 6. maddede “worker” kelimesi kullanılıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde “everyone” diye geçiyor. Yani herkes diye geçiyor. Fakat bunun sorunu da şu; bu daha yük-sek daha ideal bir belge. Yani çalışma hayatını bire bir düzenleyen bir ağırlığı, bir yönlendirmesi-belirleyiciliği yok. AB Anayasası’nda -kabul edilmeyen AB Anayasası’nda- da “herkes” yani orada da “everyone” kullanıldı. Fakat bu da kabul görmedi biliyorsunuz. İn-san hakları Avrupa Şartı’nda da “every person” diyor. Ama bir sı-nırlaması var. 11. Madde’de “milli güvenliğin, sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için kanunda sınırlamalar olabilir” deniliyor. Ben şimdi bunu ne için yaptım, şim-di Türkiye’de tartışılırken uluslararası sözleşmeler çerçevesinde bizim de grev ve toplu sözleşme hakkımız oldu.

Şimdi önce bu fotoğrafı çok yalın bir şekilde, çıplak bir şekilde

ortaya koymamız gerekiyor. Böyle bir hak, uluslararası sözleşme-lerden doğan böyle bir hak söz konusu değildir. Peki, memurların

Page 280: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

270

grev ve toplu sözleşme hakkı olamaz mı? Olabilir. Ama bu şeyleri, unsurları, taşları yerli yerine koyalım. Peki, nasıl olabilir grev ve toplu sözleşmeli haklar. Bu konuda bize ülke örnekleri yardımcı olur. Özellikle de bu alanda İskandinav ülkeleri ileri bir aşamada. Fakat orada da, grevde korkunç bir sınırlama var. Ben Hak-İş’e ilk başladığımda, 91 yılında Avrupa Konseyi’nin bursuyla İsveç’in endüstriyel ilişkiler sistemini incelemek üzere bir aylığına İsveç’e gittim. İncelemek üzere okula gittik. Dediler ki “okul grevde. Dedim ki, kimse yok ki zaten yaz. Dediler zaten yazın yapıyoruz grevi. Peki dedim yazın grev olur mu okul kapalı. Dediler ki, buradaki amaç bir talebimiz var demek. Okulu, sistemi engellemek değil. Grev yapı-yoruz gündeme gelsin, bak böyle bir talebimiz var, bunu haykırmak için yapıyoruz. Okul zamanı grev olur mu?” dediler. “Öğretmenler grev yapacaksa bunu yazın yaparlar” dediler. Bu benim yaşadığım bir deneyim. Burada aktarmak istedim.

İkincisi bu doğrudan uluslararası sözleşmelerden ileri gel-

miyor. Ülke örnekleriyle ya da diğer sözleşmelerin ya da endüstriyel ilişkilerin genel ruhunu buraya yansıtmak istersek ki isteyebiliriz. Bunu da bir güven ortamı içerisinde yapabiliriz diye düşünüyorum. Yani onun için öncelikle mesela toplu iş sözleşmesi sisteminde adımlar atılabilir. Zaten memur konfederasyonlarının bire bir talep-lerine bakarsak, örneğin Türkiye, Avrupa Birliği karma istişare komitesi var. Orada raporlar yayınlıyoruz. Geçen senede yayınladık. Mesela Kamu-Sen’in toplu sözleşme sistemini etkin kılmak için önerisi, pratik bir öneri. Uzlaştırma kurulunun kararları kesin olsun diyorlar. Bana göre yanlış. Eğer bu kesin olursa bu sefer devlet başka bir adım atar.İkincisi eğer bu kesin olursa şu andaki sürece bakarsak toplu sözleşme de hep uzlaştırma kuruluna gidiyor. Bu seferde toplu sözleşmenin bir anlamı olmaz. Sürekli o kurul karar vermiş olur. Yine toplu sözleşme sistemi baltalanmış olur. Ama bunun doğruluğunu, yanlışlığını tartışmıyorum. Bu girişimi yaklaşı-mı doğru buluyorum. Yani yaklaşım olarak doğru buluyorum, içeri-ğini kabul etmiyorum yanlış buluyorum. Neden doğru? Yani istiyor-lar ki, bu toplu sözleşme, toplu görüşmeyi daha etkin hale getirelim. Yani bizim de bir rolümüz olsun. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşımdır. Dolayısıyla burada memur konfederasyonlarının zaman içerisinde vereceği mücadelede bu güven ortamı oluşur ise bu sağlanmış olur.

Page 281: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

271

Memur-Sen’den arkadaşlarımız var mı bilmiyorum. Ama mesela ben 20 yıldır Hak-İş’teyim. Çok açık burada net konuşuyoruz. Mesela Memur-Sen’i de eleştiriyorum ben. Bu sene yetki aldılar, sözleşmeye başladılar. Tamam KESK protest takılıyor onu anlıyorum, Kamu-Sen belki başardı başaramadı. Tepkileri olabilir. Memur-Sen daha masaya oturmadan ben seneye oturmayacağım dedi. Sabahleyin Ahmet Bey tekrar söyledi. Şimdi bu güven ortamı oluşmuyor. Ben Hak-İş’te çalışıyorum. Sendikaların yaklaşımını biliyorum, güven unsurunu oluşturmak için çok dikkatli bir dil kullanmaya çalışı-yoruz. Hatta taleplerimizi bile kısıyoruz. Yani o taleplerin altında kalıp da sendikacılığın güvenini, gücünü zayıflatmayalım istiyoruz. Dolayısıyla burada bir deneyim sürecine ihtiyaç var diye düşünüyo-rum. Şimdi Memur-Sen gibi daha muhafazakâr, daha uzlaşmacı bir dili kullanan bir konfederasyon gelir gelmez, ben bunu diyorum!.. Şimdi bu şartlar içerisinde çok net olmayan hakları sağlama konu-sunda sorun olur. Ama Hak-İş olarak memur sendikacılığının kurul-masında biz öncü rol oynadık. Ben Mesut Hocamı o zaman tanıdım. Ben mesela ilk girdiğim yıllardı, Eğitim İş’te Avrupa’dan gelen sendikacılarla -oradan tüzükler getirmişlerdi- tüzüklerinin tercüme-lerini de yapmıştım. Salim Bey’le beraber gidiyordum. Mesut Hocam çok iyi hatırlar. Bizim o konuda sorunumuz yok. Burada anlatmak istediğim bu sürecin taşlarının net olarak ortaya çıkmasında kesin-likle yarar var. Uluslararası fotoğraf budur.

Hadi ERDOĞMUŞ : Memur-Sen adına buradayım. Aslında

konu başlığımız çok net. Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar ve uluslar arası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hakkını dün ve bu gün yapılan panellerde aslında çok değerli hocalarımız çok net bir şekilde ortaya koydular. Bizim de bu konularla ilgili görüşlerimiz çok net. Özellikle uluslararası sözleşme-lerde ILO’da 87. 98. ve 151. sözleşmelerin, grev ve sendikal hakları çok net bir şekilde ifade ettiğini hocalarımız söylediler. Biz de bura-da bu hakkın var olduğunu ve iç hukuktaki bir düzenlemeyle kamu görevlilerine de bu hakkın verilebileceğini düşünüyoruz, O kanaat-teyiz. Ayrıca grev hakkı, -yine hocalarımızdan da gerçekten ciddi anlamda istifade ettik- çok net bir şekilde sendikal hakların dışında düşünülemez. Zaten bize göre de bunu tartışmak bile doğru değildir. Çünkü toplu görüşme ve grev hakkı birbirini tamamlayan birlikte

Page 282: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

272

ele alınması gereken bir konudur. Bir de arkadaşlarımızın iş güvencesiyle ilgili “biz grev ve toplu sözleşme hakkını size veririz, ama siz de bu iş güvencesini esnetin” ya da “bu iş güvencesinden vazgeçin” türü söylemlerinin doğru olmadığını, hiçbir yerde özellikle iş güvencesini ortadan kaldıran bir toplu görüşme ve grev hakkının olamayacağını bununla ilgili olarak Avrupa’yla bağlantı kurulma-ması gerektiğini söylüyoruz. Avrupa Birliğinin bütün ülkelerinde de -bizde inceledik baktık- hep atıfta bulundukları konular özellikle uluslararası sözleşmeler. Bunlarda ILO’yla ilgili, özellikle vurgu yapıyorlar ve birçok Avrupa ülkesi de ILO’nun bu şartlarına henüz tam anlamıyla uymuş değil. Yani o düzenlemeleri yapmaları lazım.

Şimdi tabi özellikle 4688 sayılı Yasayla ilgili ben kendim 2005

yılından bu yana, yapılan bütün toplu görüşmelerde aktif olarak görev almış birisiyim ve teoriyle, pratiğin bu noktada pek birbiriyle örtüşmediğini düşünüyorum. Burada Hak-İş temsilcisi arkadaşıma katılmıyorum. Çünkü 4688 sayılı yasa gerçekten dünyada belki ben-zeri olmayan bir yasa. 4688 sayılı Yasa birçok eksikliğine rağmen bazı kurulları ortaya koymuş ama bu kurullara da “siz sadece görü-şürsünüz bu görüşmenin dışında da hiçbir şey yapamazsınız. Son sözü bakanlar kurulu söyler” diyor. Şimdi bizim direk birebir muha-tap olduğumuz, teşkilatlarımız, ziyaretine gittiğimiz üyelerimiz vardır. Arkadaşlarımızın bize söylediği: “bizler için ne yapıyorsunuz, bizim haklarımızı korumak için neler yaptınız, neler yapıyorsunuz?” Özellikle bizim muhatap olduğumuz konular sorular bunlar.

Şimdi biz hep şunu söylüyoruz. 2001 yılından bu yana sekiz

toplu görüşme süreci geçmiştir ve Memur-Sen 2004 yılından bu yana o masalarda vardır. Her yıl mutabakat metinleri imzalanır, zaten hocalarımız da ifade ettiler. 28. maddenin kapsamının sadece mali konularla ilgili olması ki, o dönemki Kamu İşveren Kurulu Başkanı Mehmet Ali Şahin Bey de: “bakın işte biz size, kapsamı bile daraltmadan, çalışma hayatına yönelik birtakım haklar tanıyoruz, bunun değerini bilin” demişti. Burada mutabakat metinlerinin gerekleri hiçbir şekilde yerine getirilmedi. O yerine getirilecek olan mutabakat metinlerinde de aslında diyalogla, ikili ilişkilerle, birçok zorlamayla bazı konularda düzenlemeler yapıldı. Şunu iddia ediyoruz. İddiamız şu; yine 4688 sayılı Yasada ciddi değişikliklerle,

Page 283: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

273

zaten o değişiklik önerileri ILO’daki sözleşmelerden de, yapılan tavsiyelerden de ortaya çıkıyor. Bunların mutlaka düzeltilmesi lazım. Yine Anayasanın 90. maddesi, bize göre ILO’nun 87-98-151 sözleşmelerine uyulması Avrupa Sosyal Şartıyla ilgili 5. ve 6. maddelerdeki çekincelerin kaldırılması ile bu sorunun çözüleceğini düşünüyoruz. Hatta daha da ötesinde 19. Fasılın açılmama gerekçe-lerinden bir tanesi de Türkiye, Anayasada değişiklik yapılması ihtiyacı olduğunu Avrupa komisyonuna söylüyor, Avrupa komisyonu çok net bir şekilde buna ihtiyaç olmadığını, bu mevcut yapıyla bunun çok rahatlıkla yapılabileceğini, değiştirilebileceğini, hatta Avrupa Sosyal Şartındaki 5. ve 6. maddelerdeki çekinceler kaldırıl-madan bile bu hakkın çok rahatlıkla verilebileceğini ifade ediyor. Biz çok net bir şekilde grev hakkının sendika hakkından ayrı tutula-mayacağını, bunların mutlaka birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Avrupa’daki sözleşmeler kamu görevlilerine grev ve toplu sözleşme hakkı tanımıştır. Bunun mutlaka kullandırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Doç. Dr. Hikmet KAVRUK (Gazi Üniversitesi) : Konu başlı-

ğımız belirli ama daha çok Türkiye’yle ilgili kamu görevlileriyle ilgili grev hakkını konuşacağız. Ama çerçevesi belirli tabi ki…Haklı ol-sun veya olmasın dünden beri taraf tutar gibi konuştuk, gerek-çelerimiz de oluştu elbette ki. Bir kıyaslama yapalım lütfen. Tarihçesini kıyasladı bazı arkadaşlarımız…Memur Sendikası açısın-dan bakacak olursak; bir taraf memur, işveren konumunda olan en genel anlamda devlet dediğimiz kamu sektörü, topluma hizmet eden konumundaysa, toplumun zararı olacaktır. Yani genelin zararı olacaktır diye düşünüyorum.

Ama asıl dikkat çekmek istediğim nokta benim dünkü

konuşmalardan itibaren altmışlı yılların terimleriyle konuşulduğu-nu hissetmiş olmam. Yani devlet kutsallığı, kamu hizmetlerinin kal-dırılamayacağı, kamu hizmetini devlet görüyorsa kamu hizmeti olduğu ve kamu görevlileri, statü hukuku gibi. Aslında çok şey değişti. Nasıl değişmeler oldu ona bir bakalım. Örneğin taraflardan bir tanesi ya da kavramlardan bir tanesi devlet. Devlet aynı devlet mi? Her kamu kurumu devletle mi ifade ediliyor? Örneğin belediyelerin kamu tüzel kişiliği var ve belediyeler kendi başlarına

Page 284: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

274

birer kurum. Karar verici, yani sendika olsa belediyede tarafları belirli değil mi? Örneğin Emniyet Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişiliği var mı? Yok. İçişleri Bakanlığı, dolayısıyla Devlet kamu tüzel kişiliğinden yararlanarak iş yapacak… gibi. Peki devlet eskisi gibi hukukunu kullanıyor mu, kamu hukuku özel hukuk ayrımında gide-rek özele doğru adım atma var mı? Demek ki devlette de değişme, devletin hukukunda da değişme oluyor. Peki, toplumda değişme yok mu? Var mutlaka. O da değişiyor gelişiyor. Artık yönetime katılmak istiyor, yönetişim kavramının bir aktörü olmak durumunda artık. Yani katılımcı, örgütlü toplum…

Dolayısıyla memurlara sendika hakkının, hadi alınması de-

meyelim, verilmesi kimin zararına olur, o şekilde bir bakalım lütfen. Bunu memurlar için dedik. İşçi de bu belli; tek şey ifade ediyor ama memur dediğimizde kamu görevlisi ve diğer kamu görevlisi kavramlarıyla birlikte çelişiyor. Düzeltilmesi gereken taraflardan bir tanesi bu. İşin ne olduğunun kamu yönetiminde açık net bir hale getirilmesi lazım. Bu kamu hizmeti mi, kamu hizmetinin hepside aynı mı? Bu işi gören kişiler kamu hizmeti görevlisi mi? kamu görev-lisi mi? memur mu? Statülerine göre de değinilebilir. Burada sözleş-meli personel de katılabilir. Ya da bir taksi şoförü kamu hizmeti mi görmektedir?. Bu da çok önemli. Ne yapılırsa kamu hizmeti olur. Bir hizmet nasıl kamu hizmeti olur? Dolayısıyla bunların da tartışılması mutlaka gerekiyor. Türkiye’ye dışarıdan baskı geliyor diye itiraz ediyoruz. Avrupa Birliği öyle söylüyor diye rencide olduğumuzu düşünüyoruz belki. Bu Avrupa Birliğiyle de ilgili değil. Aslında ILO bizim de taraf olduğumuz Birleşmiş Milletlerin bir örgütlenmesi. Dolayısıyla o sözleşmelerin de bağlayıcılığı var. Ama cezasına katla-narak uymayabiliriz. Önemli değil. Sürümcemede de bırakabiliriz. Ama ne için yapıyoruz? Kendi toplumumuz, kendi memuru-muz, çalışanımız için. Onu gözetmemiz lazım diye düşünüyorum. Memur-luğun gelişim çizgisine bir baktığımızda ilk başta kralın hizmetkârı memur kavramı var, ondan sonra bir gelişim süreci geçiriyor. Hükü-metin hizmetkârı memur kavramı var. Zamanla daha da gelişim oluyor. Toplumun hizmetkârı memur var. Bugün için uluslararası memur kavramından bile bahsedebiliyoruz. Eğer toplumun hizmet-karı ise memur artık, onun da korunması lazım. Yani burada sorun bu hakkı verelim mi, vermeyelim mi? Verirsek devlete veya

Page 285: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

275

memura, çalışana ne kadar faydası ya da zararı olur? Vereceksek de memur kavramının niteliğinin değiştirilmesi, işveren konumunda olan devletin açılımının yapılması kamu tüzel kişiliği olanlar, olmayanlar veya hizmet kollarına göre sektörler olarak belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Ali ERDOĞAN : Burada Memur-Sen var ama, diğer memur

konfederasyonuna bağlı temsilci arkadaşlarımın da burada olmasını canı gönülden arzulardım. Fakat Memur-Sen’in bu toplantıya katıl-ması önümüze çıkan bir fırsattır. Siz değerli dostlarımın da bu top-lantıya sunacağı katkının bir artıya dönüşmesini de inşallah yarın ki çıkacak sonuçtan bekliyorum. “Avrupa ülkelerindeki uygulamalar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hakkı”. İki günlük çalışmadan izlediğim kadarıyla, gerçekten bunun olmaması için bir sebep bulunmadığını yetkili, uzman, değerli hocalarımızın konuşmalarından anlamış bulunmaktayım.

Oturum Başkanı : Bu bilgiyi yeniden alabilir miyiz? Olmaya-

cağı mı? Ali ERDOĞAN : Yok. Grev hakkının da Avrupa Birliği ülke-

lerinde olduğunu, belirli ölçüler çerçevesinde olabileceğini, bunun herhangi bir sakıncasının da olmayacağını ifade eden değerli uzman arkadaşlarımızı dinledim, bundan da mutlu oldum. Biz Memur-Sen olarak gerçekten özellikle Kadir Hocam’la aynı komisyonda olmak-tan da büyük bir mutluluk duyuyoruz. Dünkü konuşmalardan bir sendikacı olarak büyük bir haz duymuştum. Ben şahsen 1992 yılından bugüne kadar memur sendikacılığının içinde kendime göre profesyonel, kendime göre amatör bir şekilde yer almaktayım. Fakat ben bu çalışma çerçevesinde Memur-Sen olarak özellikle otuz dört Avrupa ülkesinin yirmi dokuzunda iş güvencesi varken, yine Kadir Hocam diyor ki; “Bize hep Avrupa Birliği ve ILO’daki yetkililer tarafından müeyyide mi uygulanacak?” Yani hep şikâyet edilme-yelim gibi. Yani biz tokatlanmak istemiyoruz ama öbür yüzümüzü de dönmek istemiyoruz. Biz ülkenin memurları olarak gerçekten ne zaman grev yapabileceğimizi de, grevin ne kadar önemli olduğunu da bilen insanlarız. Bu yüzden ben burada hem bir önerimi hem de bir düşüncemi ifade etmek istiyorum.

Page 286: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

276

Konularında uzman değerli katılımcılardan özellikle bu komisyonunda, bu başlık çerçevesinde şu ana kadar aldığım izlenim şu: Evet toplu sözleşme, toplu görüşme değil, toplu sözleşmeye evet gidebiliriz ama grev noktasında belki çekincelerimiz var gibi görü-yorum. Avrupa ülkelerinden de kendimize bir yol haritası çizemedik. Eğer yanılmıyorsam arkadaşımız diyor ki; eksiklerim varsa tamam-layın lütfen: “Hastanedekini nasıl greve götüreceğiz?” diyor. Peki, hemen değiştiriyorum, desek ki işçi sendikalarına verilen hak, diye-lim ki lokavt hakkı da verdim. O zaman benim annem babam yine o hastanede olacak. O zaman işçi sendikaları gibi lokavt hakkını da verdiğimiz zaman aynı olmayacak mı? Biz sendikacılar, memur sendikacılığı için olsun, işçi sendikacılığı için olsun, neyi ne zaman, nerede isteyeceğimizi biliriz. Ama yeter ki, “işte memurlara da sendika verilir mi?”, tarzında yaklaşılmasın. Bir konuşmacının bir tanesi beni çok memnun etti, sanırım Metin Hocaydı. Geldiler bizim yapmış olduğumuz üçlü komisyon çalışmamızı örnek gösterdiler dedi. Arkadaşlar inanıyorum ki her birimiz konumuzda uzman arka-daşlarız, biliyoruz bu işi. Biz Avrupa Birliğindeki insanlardan daha geride değiliz, bizim hem ülke şartlarına göre hem de memurumuza güvenerek bir şeyler yapabileceğimize inanıyorum. Konuşma arka-daşlarımızın şu toplantıdaki somut düşüncelerini de ortaya koy-malarını bekliyoruz. Eğer siz bu toplu sözleşme ve grev noktasında, konuşmalarınızı “ha şu olur şu da şuraya kadar olur” yönlü yaparsanız, tabi bizi de mutlu edersiniz diyorum.

Numan ÖZCAN : Bildiğiniz gibi sendikal haklar genel olarak

insan hakları olarak değerlendiriliyor. Avrupa birliği tarafından da bu şekilde izleniyor, raporlanıyor bir anlamda. Diğer anlamda, müzakereler anlamında da 19. fasıl altında ele alınıyor. Şimdi bu faslın açılış kriterlerinde sendikal haklardan bahsediliyor. Ben bunu okumak istiyorum. Bir paragraflık bir cümle. Çünkü aslında burada-ki her kelime özenle seçilmiş ve bir anlam ifade ediyor. Bunu o yüzden okumak istiyorum. 19. Faslın açılmasıyla ilgili açılış kriteri şöyle söylüyor: “Türkiye AB standartları ve ILO sözleşmelerine uy-gun olarak tüm sendikal haklara uyulmasını sağlamalıdır. Özellikle de örgütlenme, grev ve toplu pazarlık hakları bağlamında… Buna yol açacak şekilde Türkiye var olan tüm kısıtlamaları kaldırmalı ve hem özel hem de kamu sektörlerinde tamamen değiştirilmiş yasal

Page 287: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

277

mevzuatı kabul etmelidir.” Şimdi burada altını çizdiğim bir, iki hu-sus var. Bir tanesi Avrupa standartları, AB standartları, ILO stan-dartlarına vurgu yapıyor. Biri de hem özel hem kamu sektörünü özellikle vurguluyor; yani sadece işçi veya 2821-22 anlamında değil. Kamu sektöründe, yani memurlara ilişkin olarak da yasal düzenle-melerin yapılmasını öngörüyor. Şimdi doğru bir şekilde dün de bah-sedildi bugün de bahsedildi. Avrupa Birliği’nin bu alanda her hangi bir direktifi yok. Bazı dokümanları, temel hakları sözleşmeleri, şart-ları var. Buralarda bahsediliyor. Yalnız bunların altında bunu dü-zenleyecek şekilde özel direktifleri, yönergeleri yok. AB ülkele-rindeki uygulamalara baktığımız zaman da yine karışık bir resim görüyoruz. Tam olarak şöyle veya böyle deme şansımız yok. Ülkele-rin çoğunda kamu görevlileriyle özel statüye sahip görevlilerin ayrıl-dığını görüyoruz. Bazı ülkelerde bunlar kamu görevlilerinin büyük bir kısmını oluşturuyor, bazıların da küçük bir kısmını oluşturuyor. Bu özel statüdeki kişilerle ilgili bir takım sınırlamalar söz konusu. Bunlardan yaklaşık yirmi yedi ülkeden on dokuzunda, bazı kısıtla-malarla birlikte grev hakkı var. Sekiz ülkede de “hayır” diyor, böyle bir haktan bahsedilmiyor. Dolayısıyla burada karşımıza iki tane so-ru çıkıyor. Şimdi Avrupa birliği Türkiye’ye böyle bir kriter getir-miştir.

Buradaki soru, “Türkiye’ye böyle AB standartları diye bir şart

getirilmişken ve AB ülkelerinde tek bir uygulama söz konusu değilken Türkiye bu kriteri nasıl sağlayacak?”. Şimdi burada belki iki tane yöntem akla gelebilir. Türkiye’de genellikle tercih edilen yöntemler bunlar. Bir tanesi; Avrupa Birliği bize nasıl yapacağımızı söylesin biz de ona göre değiştirelim. Yani desin ki, işte memurlara grev hakkı verin, toplu sözleşme hakkı verin, şöyle yapın böyle yapın, şunu şöyle ayırın bunu böyle ayırın. Biz böyle bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Hiçbir ülkeye “bu şekilde yapın” diye detay bir şekilde nasıl yapılacağının söylenmesini uygun görmüyoruz.

İkincisi de yine zaman zaman uygulanan bir yöntem.

Avrupa’da bazı ülkelerde bu haklar hiç verilmemiş. Bunlar üye olmuş, dolayısıyla biz de vermeyelim, dolayısıyla bizi de kabul edin. Bu da bir yaklaşım türü. Bu da genellikle birçok konuda yapılan bir şey. Bu da çok kabul edilebilecek bir şey değil. O halde ne yapılması

Page 288: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

278

gerekiyor? Burada yapılması gereken, işte bu Çalıştay da bunun belki ilk adımlarından bir tanesidir, Türkiye’nin kendi içerisinde bunu tartışarak, bir çözüm bulması ki, burada muhtemel çözüm-lerden bir tanesi bu memur statüsünün tanımlanması şeklinde olacaktır. Bu şekilde ayırıp, bazılarına verilip bazılarına verilme-mesi şeklinde olabilir. Ama burada önemli olan Türkiye’nin kendi-sinin böyle bir sistem geliştirmesi ve etkin bir sosyal diyalog orta-mını memurlar için de sağlamasıdır. Yani Avrupa birliğinin burada bu kriterin sağlanıp sağlanmamasıyla ilgili bakacağı şey; “bu Türkiye’nin önerdiği sistem memurlar için de etkin bir sosyal diyalogu çalıştırabilecek bir sistem midir, değil midir?”. Dolayısıyla böyle bir sistemin geliştirilip bunun Avrupa’ya iyi bir şekilde anlatılması gerekir diye düşünüyorum.

Bir de son olarak şunu söylemek istiyorum. Üye ülke örnek-

leriyle ilgili hani talepler olabilir ama tam olarak bunların detayına şuanda girebilecek durumda değiliz. Ama 2-3 Mart tarihlerinde yine Devlet Personel Başkanlığıyla Avrupa Birliği ortak bir seminer düzenleyecek. Burada seçilen bazı üye ülkelerden, büyük ülkelerden uzmanların kendileri gelip, ülkelerindeki sistemleri anlatacaklar. O Çalıştayda da yine detaylı olarak bunları dinleyip onlara soru sorma şansımız olacak.

Necdet OKCAN : Ben Avukat Necdet Okcan, Disk hukuk dairesi müdürü. Şimdi ben de bu toplantının önemli bir sonuçları olmasını diliyorum. Zira ülkemizde kâğıt üstünde olan bir takım hakların uygulanması konusunda ciddi sorunlar yaşıyoruz. Sabahki oturumda sayın Kadir Arıcı Hocam şunu söyledi, biz bu ülkede bazı memur hakları yok diyorduk, bazı hocalar bazı memur haklarının var olduğunu söylüyordu.) dedi ki; “2001’e kadar bu meselede polisle memurlar karşı karşıya getirildi”. Şimdi doğru bir tablo, manzara. Bu ilk değil biz şimdi 61 Anayasası’nda da grev lokavt toplu sözleş-me hakkını koymuşuz, sendika hakkını koymuşuz. Ama ondan. Sonra bunu yasalarımıza geçirmemişiz. Ta ki işte o meşhur şiirlere konu olmuş Kavel grevi olup da ortalık biraz karışana kadar, o sendikacılar tutuklanana kadar, ondan sonra o bir toplu infial yaratana kadar sonra yasa koyucu oturmuş apar topar yapmış. Şimdi bu nasıl oluyor? Bunlar olunca işte bugün bu 53’üncü madde-

Page 289: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

279

deki gibi böyle garip, kendi içinde bir takım problemler taşıyan bazı hükümler çıkıyor. Keşke biz, 151 sayılı ILO Sözleşmesini onayladı-ğımızın hemen arkasından bu tür çalıştayları yapıp, hem o memur-larımızı hem de devletimizin kamu görevini yapan kendi ajanını, başka bir diğer ajanıyla karşı karşıya getirmeseydi.

Şimdi aslında grev Türkiye için her dönem problemli olmuş.

Çünkü biz bunu Batıdan almışız. Batıda işçilerin yüzyıllar süren mücadelesi gerçekten kanlı olmuş, sıkıntılı olmuş. Ondan sonra bunlar sözleşmelere, hukuka yansıtılmış. Önce eylem var, aksiyon var sonra hukuka dönüşmüş. Biz de oradan almışız. Bizim şimdi geleneğimizde 61’e kadar çok ciddi ufak tefek deneyimler var ama böyle net deneyimler, hep bizim için korkulu rüya olmuştur. Hele kamu için gerçekten grev dediğiniz zaman bu kötü bir şey. Aslında grev şu; toplu iş hukukunun diğer sözleşme türlerinden ayrılan bir tarafı var. Sözleşmelerde sözleşme hürriyeti vardır. İki kişi karşı karşıya geldiği zaman siz tam bir serbesti içinde o sözleşmeyi yaparsınız. İsterseniz imzalarsınız isterseniz imzalamazsınız. Ama toplu iş hukukunda devletin de biraz arabuluculuk rolünün olduğu, içinde zoru da barındıran bir yapı var. İki tane silahşor şövalye var bellerinde silah var, işverenin lokavt silahı var, işçinin grev silahı var. Masada bilirler ki ben şu hakları kabul etmezsem, işçi grev silahını çeker, işçi de işveren lokavt silahını çeker der. Şimdi siz bunu elinden alırsanız bu polis memurunun belinden silahını almaya benzer. Şimdi suçlu şunu bilir, ben polisten kaçarsam kamu gücünü, zor kullanma gücü ile arkamdan ateş eder. Beni ayağımdan vurur, bir yerden vurur ama! Ben silah kullanmayla karşı karşıya gelirim der, bu caydırıcılıktır.

Şimdi grevi böyle anlamak lazım. Yoksa herkese ya grev

hakkını tanırsanız ya ortalık tarumar olur. Tabi her olayı kendi sosyolojik bağlamında değerlendirmek lazım. Gerçekten bizdekiler çok kötü örnekler değil. Çünkü Türkiye’de 60’a kadar, sendikal hare-ket grev özlemi içerisinde olmuş. 60’tan sonra grev hakkı geldikten sonra, özellikle Türkiye’nin içindeki bulunduğu politik atmosfer karışık. Sadece Türkiye’de değil ki, dünyada da karışık. Yani Fransız’ında da karışma var, 68 hareketleri var, sosyolojik olarak değerlendirdiğin zaman bütün dünya alev topu gibi. Şimdi Türkiye

Page 290: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

280

bundan nasibini almış grevler, toplantı gösteri yürüyüşleri, herkes hakkı belki zorlayarak kullanmış, kötü örnekler olarak hafızamıza yer etmiş. Ama şimdi, seksenden sonra yasal mevzuatında çok ciddi kısıtlamalar olsa da mesela artık işçi sendikalığı hareketinde, grev meselsinde ben tarafların büyük bir olgunluğa eriştiği kanaatin-deyim. Şimdi gelelim memurlarda grev olursa ne olur. Şimdi memur Avrupa örneklerine baktığımız zaman hemen bizim kafamızda, ezbe-rimizde işçi sendikalarındaki grev örnekleri var. Yani bir fabrikada grev ilan ettiniz. Astınız grev pankartını, davulları zurnaları çaldınız, şalteri de indirdiniz. Bir hafta, on gün, üç yüz altmış beş gün, altı yüz gün. Çünkü Türkiye’de altı yüz gün süren böyle kâğıt üstünde grevler var. Böyle grevler olmaz. Grevler bütün Batıdaki örneklerinde anlık grevler, yani bir saatlik uyarı grevi, iki saatlik uyarı grevi, yarım günlük grev. Bunlar kademeli kademeli, uygula-maya sokulan grevler ve özellikle kamu görevlilerinin kullandıkları grevlerin en büyük özelliği bir günlük uyarı grevleri ve bunları genellikle de oradaki gösteri hakkı, demonstrasyon hakkıyla birlikte birleştirip, yani bir mitinge de dönüştürüp, yani fabrikanın önünde beklemek değil, bir kendi örgütlülüklerini, kamu oyuna ve kamu otoritesine yansıtmak biçiminde gerçekleşiyor. Yoksa bizim klasik anlamda böyle fabrikadaki üretimi durduran, mal akışını durduran anlamında değil. Şimdi sayın öğretim görevlisi arkadaşımız dedi ki; yani burada işçi kesiminde grevde zararı işveren çekiyor. Orada üretim yok, zarar doğuyor. Peki, buradaki zarar?

Aslında grevin politik sonuçları var. Biz bunu Batıdaki

sendikacılarla konuşuyoruz. Yani ne oluyor? Şimdi eğer bir vatandaş bir iktidar döneminde üç defa, dört defa gitmiş orada her yerde grev var, okulda grev var olunca bu sefer iktidarı sorguluyor. İktidarın kamu çalışanlarına, çalışanlara bakış açısındaki mantalite sandığa yansıyan bir şey. Bu da kamu otoritesinin, siyasi iktidarın sandığa gittiği zaman orada kaybetmesi veya kazanması sonucunu doğu-racak bir etkidir.

Dolayısıyla Türkiye’nin kendine özgü koşullarını bulabiliriz

çünkü Avrupa’ya batkımız zaman kuzey ülkeleriyle Akdeniz kuşağı ve orta Avrupa’daki normal işçi sendikacılığı hareketinde de farklı modeller var. Kamu, memur sendikacılığında da farklı modeller var.

Page 291: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

281

Bizim tabi çoklu sendikal yapımız var. Mesela şimdi Yunanistan’a gidiyorsun. Yunanistan’da bir tane kamu çalışanları konfederasyonu var. Ama bizde mesela çoklu yapılar var. Bize benzeyen başka çoklu yapıların olduğu ülkeler de var. Liberaller, Hıristiyanlar ve sol sendikalar diye bölünmüş klasik ayrımların olduğu ülkeler var. Bizde de üç aşağı beş yukarı hem işçi sendikacılığı hareketi hem memur sendikacılığı hareketinde de aynı iz düşümlerini görebili-yoruz. Oradan birtakım örnekler çıkarabiliriz. Şimdi ben polemik olsun diye söylemiyorum ama bu hak var mı yok mu tartışması bence geride kalmış bir tartışmadır. Şöyle geride kalmış bir tartış-madır; yanlış değerlendirme yapılmış olabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ILO organları yanlış değerlendirme yapmış olabilir. Ama şimdi bize, önümüze bir takım sonuçlar geliyor, çıktılar var elimizde. Bu çıktılar nedir, ILO organları diyor ki, siz bu tür sözleş-meleri uygulamış, imzalamış, onaylamışsınız fakat bunun sonuçla-rını iç hukukunuza da yansıtın. Doğal sendika hakkının, doğal sonucu olan toplu sözleşme ve grev hakkı yoktur. Şimdi grev hakkını hemen aklımıza esince herkese verecek miyiz? Şimdi işçi sendikacı-lığında herkese grev hakkı var mı? Böyle bir yanılgı içindeyiz.

Dün biraz Mesut Hocam ve diğer hocalarımız anlattı. Kapsam bakımından grev yasağı olmayan işyerlerinde bile greve katılama-yacak işçi kadrosu vardır. O işçiler greve katılamaz. Anayasal hakla-rıdır ama onları daha önceden çalışma müdürüne bildirirsiniz. Mesela bir takım grev yasağı olan işler vardır, grev yasağı olan iş kolları vardır. Biraz daha ileri gidersek anayasada özellikle Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde yapılan 2001 ve 2004 değişikliklerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’sinin kriterleri ile hakların hangi koşullarda sınırlanabileceğine ilişkin düzenlemeler var. Şimdi böyle bir takım genel düzenlemelerle işi biraz yargıya bırakarak, hangi halde yapılan grev gerçekten kamu hizmetlerini aksatıp çekilemez hale getirmiştir? “Toplum zararına bir grev haline gelmiş midir?” Bunu kendi iç kültürümüzde yaşatalım ama öncelikle bunları tartı-şabilmemiz için bir hakkın varlığını bir üst şemsiye olarak kabul edip, altında detaylarını tartışmamız bize yol açıcı olur diye düşünü-yorum.

Oturum Başkanı : Müsaade ederseniz, bu konuşmalardan şöyle bir sonuç çıkartmak doğru olabilir mi? Benim değerlendirmemi

Page 292: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

282

sonuca yansıtacağımız için eksiklikler varsa veya yanlış anladığım noktalar varsa arkadaşlar ifade ederlerse onları değiştiririz.

Katılımcı : Değerlendirmenizi yaparken yazılacak mı? Oturum Başkanı : Yazılmayacak, ben söyleyeceğim siz eleştir-

dikten sonra “bu olmaz”, “böyle bir şey söylenmedi”, “nasıl çıkardınız bunu” derseniz hiç yazmayacağız, sileriz. Şimdi ben şöyle bir yerden başlayayım. Yıl 1987 ben yeni Yrd. Doç. oldum. İşte bir yüksek li-sans tez jürisinde, Allah rahmet eylesin 1982 Anayasasının yapım-cılarından, anayasa komisyonunda 2. Başkan olarak yer alan Prof. Dr. Kemal Dal -onu rahmetle yad ediyorum- var, bir başka hocamız var, ben varım. İşte bir aday tezle ilgili bazı şeyler söyledi, bana -hani akademik ortamda en genç, en kıdemsiz kişiden başlanır- ne diyorsun diye sordular. Çeşitli eleştiriler yönelttim dedim ki, Anaya-sanın 128. maddesinde böyle diyor, bu tamamen aykırı, şu bu falan biraz eleştirdim. Neyse aday çıktı dışarıya, Kemal Dal hoca dedi ki, şimdi adayın yanında ben dedi seni bozmak istemedim. Senin dedi söylediklerin tamamen yanlış dedi. Çocuğun dedikleri doğru dedi. Dedim ki hocam mümkün değil, Anayasanın 128. maddesi böyle. Yok dedi öyle değil dedi. Şimdi Anayasayı yapan adam. Ben dediği-min doğru olduğunu yüzde yüz biliyorum ama orada bir polemiğe girmek istemedim. Peki, hocam falan dedik, bir şey demedim. Ertesi gün fakülteye geldim, Kemal Hoca benden daha erken gelmiş, doğru benim odama geldi. Ya dedi sen haklıymışsın dedi Anayasanın 128. madde’nin başlığının öyle olduğunu yeni öğrendim dedi. Oysa dedi bu madde en çok tartıştığımız bir maddeydi dedi. Bir İstanbul Grubu varmış, bir Ankara Grubu varmış. Ankara Grubu 128. maddeyle ilgili bir taslak hazırlamış, İstanbul Grubu bir taslak hazırlamış. Onlar diyorlar sizinki olmaz, onlar diyorlar sizinki olmaz. Allah rahmet eylesin, Orhan aldı kaçtı. Hukukçular zeki insanlardır. Demiş ki, bunu tartışmayalım iki kişiyi görevlendirmiş siz demiş iki şeyi de birleştirin. O iki arkadaş ta ikisini birleştirmişler. Fakat ikisini birleştirince yani acayip, tuhaf bir madde çıkmış ortaya. Maddenin başlığı farklı, içeriği farklı.

Ben 1987’den beri İnsan kaynakları yönetimi, -eskiden perso-

nel yönetimiydi adı- dersini veriyorum, en güçlük çektiğim şey bu.

Page 293: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

283

Dersimizin anayasal dayanağı 128. madde, 128. maddenin ana başlı-ğı kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler. İçeriğinde bir daha kamu hizmeti görevlisi kavramı geçmiyor. Şimdi hepimizin çok iyi bildiği bir şey söyleyeyim. Bu konuda benim tespit edebildiğim 1987’den bu tarafa tespit edebildiğim on bir tane farklı kavram var. Bunlar; kamu görevlisi, kamu hizmeti görevlisi, kamu personeli, memur, müstahdem, diğer kamu görevlisi, kamu çalışanı, sözleşmeli personel, geçici personel, devlet personeli, devlet memuru. Mesela 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu diyorsunuz. Peki deyin ki, 657 sayılı memurlar kanunu deyin, hiçbir anlam ifade etmiyor.

Ondan sonra 624 sayılı Kanun çıkıyor onda da diyor ki,

Devlet Personeli Sendika kanunu diyor. Yani şunu söylemek isti-yorum; Türkiye’de çok ciddi bir kavram kargaşası var. Şimdi biz kamu görevlilerine veyahut da memurlara arkadaşımız diyor ki, illa memur denilmelidir diyor. Memur denildiğinde de farklı şey çıkıyor. Şimdi Anayasada memurun tanımı farklı, 657 sayılı Devlet Memur-ları Kanununda farklı, Ceza Kanununda farklı. Aynı anda üç tane farklı kavramın yürürlükte olduğu bir ülke. İşte bunu hukukçulara sorduğunuzda çok pratik cevap buluyorlar. Canım o, diyor Ceza kanununun uygulanması bakımından, öteki diyor 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun uygulanması bakımından, öteki de diyor şemsiye bir madde falan filan. O zaman şöyle diyebilir miyiz? Şunu söyleyeyim; memurlara grev hakkı tanınır dediğimizde arkadaşımı-zın çok güzel ifade ettiği gibi hepimiz zannediyoruz ki yarın üç milyon civarındaki bütün herkes greve başlayacak, işte bütün hizmetler duracak falan filan. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir sistem yok. Arkadaşımız gayet güzel söyledi. Avrupa Birliğine üye ülkelerde de ortak bir kural yok ama grev hakkı sendikal hakkın değişmez bir unsuru. O zaman şöyle diyebilir miyiz? 128. maddede değişiklik yapılarak kavram kargaşasına son verildikten sonra “memurlara toplu sözleşme hakkı, grev hakkı diğer gelişmiş ülkeler ve ILO sözleşmeleri dikkate alınarak verile-bilir denilebilir mi?”. Böyle bir şey desek buradaki arkadaşların duygu ve düşüncelerini aşmış olur muyuz? Yani 128. maddeye atıf yaparak, 128. maddede yer alan kavram kargaşasına son vererek…Bunun anlamı şu; memur kim? Kamu görevlisi kim? Kime grev hakkı verilecek, kime verilmeyecek? Verilecekse ne ölçüde verilecek?

Page 294: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

284

Katılımcı : Eğer verilecekse şimdi verilmesi lazım. Oturum Başkanı : Bütün ülkelerde bu şekilde yani. Şöyle bir

sistem dünyanın hiçbir yerinde yok. Yine kavram kargaşasından birini tercih ediyoruz. Hadi diyelim kamu çalışanını mı tercih ede-lim. Veyahut da işte kamu görevlisini mi tercih edelim veya memuru mu tercih edelim? Memuru tercih edemeyiz bana göre.

Katılımcı : Kamu görevlisi diyelim. Oturum Başkanı : Mesela “kamu görevlisi”ni tercih edelim.

Bunun tanımı açık, net, kesin sınırları belli, ortaya konulduktan sonra kimi kapsayacağı, kimi kapsamayacağı çerçevesinde bir değer-lendirme yapalım.

Katılımcı : Yani şöyle diyebilir miyiz hocam, orada kimi

kapsayacak diyebiliriz. Polis, emniyet diyelim kapsamıyor. Oturum Başkanı : O ayrıntıya girmeden zaten. Katılımcı : Girmeden de biz eğer yarın yorumcular.. Oturum Başkanı : İşte onu ifade etmek için, gelişmiş Batılı

ülkelerde benimsenen sistemleri de dikkate alarak, ILO normlarına uygun dediğimizde veya ILO Sözleşmelerine uygun dediğimizde belki hocamız farklı yorumlayacak, öteki farklı yorumlayacak. Belki Kadir Bey, ILO normlarına uygun dediğimizde kendi istediği şekilde anlayabilir.

Katılımcı : Şimdi şu olabilir bakın şunu şöyle bir formüle

edersek, biz yıllarca hep toplu görüşmelerden, özellikle toplu görüş-me masasından sonuç almaya yönelik bir takım düzenlemelerin yapılmasını, hep bunu söylüyoruz.

Oturum Başkanı : İşte oraya istediğin kadar yaz, istediğini

söyle bunun pratiğe geçememesinin nedeni bu on bir tane saydığım şeyin kimi kapsadığı belli değil. Sen memur deyince farklı şey anlıyorsun, ben farklı anlıyorum, öteki farklı anlıyor. İşte burada Kamu Görevlisi, Kamu Hizmeti Görevlisi işte Kamu Personeli. Bun-ların hepsi. Grev hakkı verilen ülkelerin tamamında işte arkada-

Page 295: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

285

şımızda ifade etti, kamu görevlisi kim? Memur kim? Kime neyi verdiğin açık, net belli. Bizde maalesef kavram kargaşası olduğu için siz diyorsunuz ki; memur diye bir şey yapalım. O zaman uygulama-da çok ciddi sıkıntılar çıkıyor ortaya.

Katılımcı : “Kanunla düzenlenemez mi?” dediğimiz şey. Me-

murun tanımını yapması ve kanunun içerisinde hangi memurları veyahut da hangi çalışanları ifade ettiği ?..

Oturum Başkanı : Tamam da, Anayasada 128. madde olduğu

sürece kanun Anayasaya aykırı olarak düzenlenebilir mi? Düzenle-nemez.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Bir defa grev hakkı nedir? Yani grev

nedir? Bunun bir defa sınırlarını ortaya koymamız lazım. Bakın grevin tanımıyla bizim Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanu-nunda, kanuni grevin tanımı farklıdır grevin tanımı farlıdır, kanuni grevin tanımı farklıdır. Şimdi biz yarın grev hakkını verdik. Bu sefer ister istemez sınırını konuşmak zorundayız.

1-Kime vereceğiz?. 2-Hangi muhtevada bir grev hakkı vereceğiz. Çünkü şunu bilmeniz lazım. Sendika da çok farklı ideolojik

sendikacılık anlayışları var. Adam diyor ki; devlet bir tahakküm cihazıdır. Devlet ortadan kalkmadığı müddetçe işçinin hakkını koruyamazsınız. Dolayısıyla sendikanın görevi ideolojik mücade-ledir, işçiyi bilinçlendirmedir ve devleti işçi devlet haline getirmek-tir. Şimdi bu tür zihniyette sendikalar var mı? Var. Şimdi siz buna sınırları belli olmayan bir grev hakkını tanırsanız; yarın adam gücü ele geçirirse bir şehri durdurur, bir bölgeyi durdurur. Hele Türkiye gibi yani daha bu kadar yıl geçmiş hala vatandaşlıkla bağlıyız diyo-ruz ya birbirimize, hayır biz bin yıllık tarihi unutuyoruz, inançla-rımızı unutuyoruz, kıblemiz bir, tarihimiz bir bunları unutuyoruz.

Şimdi böyle bir noktada ki Türkiye’de siz, grev hakkını

verirken şunu bilmeniz lazım;

Page 296: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

286

Grev hakkına bugüne kadar tarihe bakın -grev ve direnişleri karıştırmamak lazım- grev hakkı, hak mücadelesinde barışçı olma-yan bir çözüm aracıdır. Yani sendikalar hak, işçilerin haklarını ko-rumak için mücadele ediyorlar. Görüşüyorlar, uzlaşmaya gidiyorlar ve bütün bunlardan sonuç alamıyorlarsa o emekten gelen güç dedik-leri var ya, “ben çalışmıyorum” diyor. Bırakıyor, iş bırakıyor. Niye bırakıyor? O şartları kendine kabul ettirebilmek için bırakıyor. Peki, bu mücadelede karşı tarafın elini bağlayabilir misiniz? Hayır. Orada lokavt hakkını vermek zorundasınız. Dolayısıyla şimdi biz grev hak-kı kime verilecektir sorusunu ya da grev hakkının verilmesi konu-sunu tartışırken, bunları da tartışmak zorundayız. Yani mesela bak bizim işçi sendikalarımız şu anda hak grevi yapamıyorlar. Hak grevi yapamıyorlar, niye? Çünkü denmiş ki hakkın alınma yeri mahke-medir, dolayısıyla hak grevine gerek yoktur. Ama bu yarın çok rahat başka yerlerde eleştirilebilir. Bir takım insanlar “niye olsun, ben grev yoluyla almak istiyorum” diyebilir. Şimdi bu olayın birinci yönü. Yani siz grev hakkını, sendika hakkını, toplu sözleşme hakkını birlikte düşünmek zorundasınız. Çünkü toplu sözleşme hakkını ver-meden grev hakkını vermek gibi bir şey söz konusu olamaz. Yani toplu sözleşme vermediğiniz bir kitleye grev hakkı veremezsiniz. Şimdi bu 128. Madde’de biz şöyle diyelim değil. Memur ayrı, kamu görevlisi ayrı hatta kamuda öyle şeyler var ki; sayın Başkanımız burada işin uzmanı. Adam işçi statüsünde çalışıyor, işçi sayılmıyor, ne memur sendikaları onları üye edebiliyor ne işçi sendikası. Şimdi ben size şunu söyleyeyim arkadaşlar; Anayasayı değiştirmeden, Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesini değiştirmeden, Anayasa’nın sadece 128 de değil, 53, 54’üncü maddeleri değişmeden bizim burada mesafe almamız söz konusu olamaz.

Oturum Başkanı : Şimdi ben şunun için konuyu açtım; rapora

yazılırken o arkadaştan bir cümle, o arkadaştan bir cümle, o arka-daştan bir cümle olursa bu rapor olmaz. Ondan dolayı yani eğer ar-kadaşlar itiraz ediyorlarsa, diyorlarsa ki “hayır bu olmaz, böyle bir şey nasıl olur”, sonradan anlaşmazlık olmasın. Anlaşmazlık olacaksa şimdi olsun, ara verdikten sonra ben anlaştırırım sizi ama esas olan, arkadaşlar şunu kesin olarak kabul edelim, 128. Madde değişmeden grev hakkı verilmesi son derece sakıncalı. Çünkü kime neyi verdiği-mizi bilmiyoruz. Yani bu şuna benziyor. İşte herkes sıraya girmiş

Page 297: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

287

herkese silah veriyoruz. Yani bu, kim verilmesi gereken, kim değil gibi oluyor. Onun için 128. maddede memur kim, kamu personeli kim belirli olmalı. Biz şöyle bir şey yapmak istemiyoruz. Yani Ana-yasa maddesi önermeyelim. Yani 128. Madde şöyle olmalıdır deme-yelim ama 128. Maddenin değiştirilmesi gerektiğini vurguladıktan sonra diğer gelişmiş ülkelere atıf yapalım.

Katılımcı : Ama konuyu oraya bağlamayalım. Bir çelişkiye

gidiyoruz gibi geliyor. Şimdi çünkü şu anda örgütlü olan zaten on bir iş kolu var.

Oturum Başkanı : Ona atıf yapmadığımız takdirde yanlış yola

gideriz. Çünkü şundan dolayı biz şöyle desek; mutabakat metninde yazdığı gibi memurlara grev hakkı verilir. Ben aslında işveren tem-silcisi olsam, ben bu cümleyi tercih ederim. Çünkü bunun uygu-lanabilirliliği yok. Ben uygulanabilirliliğini sağlamak için bunu iste-rim. 128. Maddeyi değiştirmeden hiç kimse hiç kimseye grev hakkı veremez, verse bile uygulanamaz. Uygulansa Kadir Bey’in dediği gibi günlük hayatta kaos olur. Dünyanın hiçbir yerinde sınırsız grev hakkı var mı?

Katılımcı : Zaten kimse onu beklemiyor Sayın hocam. Oturum Başkanı : O atıfta bulunulduğu için söylüyorum. Katılımcı : Ama şurada şöyle bir şey olamaz mı? Mesela ILO

sözleşmelerinde memur tanımı yapılmış, yani siz hocalarımızda dün söylediniz.

Oturum Başkanı : Hayır, ILO’ da memur tanımı olsa zaten o

zaman burada konuşmanın bir anlamı yok. Arkadaşımız gayet güzel, net açıkladı.

Katılımcı : Mesut Gülmez Hocamın görüşü yanılmıyorsam;

kamu gücünü kullanan, kamu erki gibi davranan kesin bir memurdur.

Katılımcı : Orada ILO sözleşmesinde der ki; bunları istisna

tutabilirsiniz diyor memur olanlara demiyor.

Page 298: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

288

Halil ETYEMEZ : Memur-Sen adına buradayız. Ben şuradan başlamak istiyorum. Kadir Hocamın hem paneldeki konuşmaların-dan, hem biraz önceki konuşmalarından yola çıkarak bir defa şunu net bir şekilde ortaya koyalım. İnsanımıza güvenelim, çalışanımıza güvenelim. Hocam buradan hareketle devam edeceğim…

Memurlar adına buradayız ve yasamızın gerçek anlamda sen-

dikal işlevi yerine getirebilecek nitelikte olmasını istiyoruz. Bakın 2001 yılında çıkmış, bugün 2010 yılındayız ve masaya oturulup oturulup sonuçta hiçbir hak elde edilemeden, yani gerçek anlamda, sendikal anlamda bir hak elde edilemeden o masadan kalkıyoruz. Yani yüzelli bin üyem var. Diğer sendikaların da yaklaşık onlarla beraber baktığınız zaman dört yüz binin üzerine örgütlenmiş eğitim çalışanı var. Eğitim çalışanı adına baktığınız zaman bunların her birisi, sınıftaki öğrencinin hakkını düşünecek insanlar. Ama grev istememizin, sözleşme istememizin nedeni; muhatabımızdan hakkı-mızı isterken bir yaptırım gücümüz olsun. Karşıdaki de çocuğu dü-şünsün, öğrenciyi düşünsün, % 2.5 verme yerine % 4 veyahut da benim istediğim hakkıma yakın bir rakamla benim karşıma gelsin. Ben de böyle bir yaptırım istiyorum. Bu açıdan bakıyorum. Eğer ço-cuğun hakkını düşünmek gerekiyorsa, sadece ben değil işveren de bunu düşünmek durumda kalsın ki, bir çalışma barışı sağlansın ve çalışanların, sendikal hakları kullananların özlük haklarının da iyileştirilmesi noktasında buluşulabilsin. Bu anlamda bir yaptırım düşünüyoruz. Şimdi deniliyor ki, Avrupa ülkelerine baktığınız za-man farklı farklı uygulamalar var. Farklı da olsa ciddi haklar verilmiş.

Oturum Başkanı : Şimdi Başkanımız sabahleyin çok güzel bir

cümle kullandı. Öteki cümleleri kötüydü anlamında söylemiyorum. “Yanlış kapıdan Doğru yola çıkılmaz’’ Şimdi onun için diyoruz ki, yani biz ne yaparsak yapalım o orada durduğu sürece, o madde orada durduğu sürece bunun altı boş olur.

Halil ETYEMEZ : Hocam işte bakın kamu personel rejimi kaç

yıldır tartışılıyor, kamu yönetimi reformu kaç yıldır tartışılıyor. Şimdi biz bu tartışmaları bugün burada sonuçlandırmaya bakalım. Biz bu haklarımızı almak için yine bir on yıl beklemek durumunda kalabiliriz.

Page 299: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

289

Katılımcı : Şunu öğrenmek istiyorum hocam; Anayasanın bu 53, 54 ve 128. Maddeleri toplu sözleşme ve grev hakkının önünde mi, yoksa tanınmasının önünde mi bir engel? Yani sorun var mı? yok mu?

Oturum Başkanı : Her ikisi de. Teorik olarak o hak var. Şu

var; senin arabanın önünde takoz var, arabayı çalıştırıyorsun gitme-ne engel bir şey yok. Ama takoz var arabanın önünde aşamıyorsun.

Katılımcı : Yoksa şöyle okuyabilir miyiz? Yani bu hak var

ama kullandırılması için bunların değişmesi gerekiyor. Oturum Başkanı : Anayasamızın 53. maddesi grev yasağı ile

ilgili, sadece işçiler bakımından grevi öngörüyor. Memurlar ve diğer kamu görevlileri açısından değil.

Katılımcı : Toplu görüşme hakkı tanıyor. Mesela siz çok daha

iyi bilirsiniz. Mesela hukukta çok önemli bir ilke vardır. Bir hak doğrudan eğer yasaklanmamışsa, mesela toplu görüşme yapar dediği anda, bir yorumla bu hakkın olduğu anlamı da çıkar oraya.

Oturum Başkanı : İşte o açıkça yasaklandığı için. Katılımcı : Okuyayım efendim, “işçiler ve işverenler karşılıklı

olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir”.

Oturum Başkanı : Şimdi bu işçiler ve işverenler diyor. O za-

man bu toplu sözleşme hakkının elde edilmesiyle ilgili olarak, işçi-lerle kamu görevlileri veyahut da memurlar dese sorun çözülecek.

Katılımcı : Ama hocam şimdi burada memur dememesi yasak

olarak mı anlaşılmalı? Katılımcı : Bunun sebebi de şu; orada işçi dediği için memur

diyemiyor. O yüzden ona dolaylı yasaklama getiriyor. Katılımcı : Başlıktan mı kaynaklanıyor? Hocam toplu iş

sözleşmesi, grev hakkı ve lokavt başlığından kaynaklanıyor. Yoksa içeriğinden daha ziyade grev hakkı ve lokavt toplu iş sözleşmesinin

Page 300: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

290

yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde, bu hakkın kullanıl-masında ve işlevinin lokavtla buluşması sonucudur. Hocam bizim için o zaman şu önemli burada, memurlara grevli, toplu sözleşmeli bir yasa çıkarılmalıdır. Bu ifade memurların talepleriyle ilgili bir karar. Bunu çıkarmak için anayasa değişikliği yapılacaksa bunu sorumluları yapsınlar.

Oturum Başkanı : Anayasada bu üç madde olduğu sürece

kanun değiştirerek toplu sözleşme ve grev hakkı veremeyiz. Anaya-sada bu var. Anayasanın bu üç maddesi değiştikten sonra zaten otomatikman diğer kanun maddeleri de anayasaya aykırı olacağı için zorunlu olarak değişecek.

Katılımcı : Hocam memurlara grevli, toplu sözleşmeli bir

yasanın veyahut da hakkın verilebileceğine dair bir çalıştay bu. Bu kararı alsın. Bunun olabilmesi için yasa yapıcılar veya kanun koyucular “anayasayı değiştirmemiz lazım, anayasayı değiştirip bu kanunu çıkaralım”ı kendileri desin.

Katılımcı : Zaten diyorlar. Yıllardır onu söylüyorlar. Katılımcı : Çalıştay, şunu ifade etsin; burada memurların

grevli toplu sözleşmeli bir yasa hakkı vardır. Bu hak çıkarılsın. Kanun metinlerini düzeltirsiniz olur. Biz talepte bulunuyoruz yani.

Katılımcı : Ama şimdi acil düzenlemeler yapılırken, direk

Anayasaya giderseniz problem çıkacağını söylüyor. Katılımcı : Değerli hocam, yasayı koyacak düşünsün onu,

arızayı o düzeltsin. Katılımcı : Şimdi, hukuk sisteminde kurallar hiyerarşisi

vardır. Bu kurallar hiyerarşisi hukukun genel prensiplerinden başlar anayasa, kanun…vs. aşağıya doğru iner. Hukukun genel prensipleri içerisinde ideal olarak bir takım hakların bulunması ifade edilebilir. Bunu herkes kabul eder siz de edersiniz, ben de ederim, parlamenterler de eder. Herkes kabul eder ama konu yasa noktasına geldiği zaman bunun diğer yönünün de olması lazım.

Page 301: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

291

Şimdi deminden beri sizin söylediklerinizi dinlediğim zaman kendi kendime dedim ki; Anayasada, Yasalarda çok açık, net ifade edilmiş. “Toplu iş sözleşmesi hakkı”. Yorumlarda hukuken madde başlığı da madde metnine dâhildir. Ondan sonra işçiler ve işverenler diye devam etmiş. Dolayısıyla anayasanın bu 53. maddesi burada dur-duğu sürece durum tespiti yapmak istediğiniz zaman bunun dışına çıkamazsınız. Hiç kimse de çıkamaz. Yaptığınız şey anlamsız olur.

Halil ETYEMEZ : Hocam biz burada anayasa değişikliğini

konuşmuyoruz. Memurlara grevli toplu sözleşme hakkının verilip verilemeyeceği, bu hakla ilgili olarak çalışma yapılıp yapılamayacağı konusunda bir çalıştay yapıyoruz. Bu Çalıştayın sonucunda alınan karar çerçevesinde bu hakkın verilip verilmeyeceğine yasa koyucu, uygulayıcı, anayasa uzmanları, meclis karar verecektir. Bakın konumuz şu; “Avrupa Birliği ülkelerinde, uluslararası sözleşmelerde grev hakkı var mıdır, yok mudur, bize bu nasıl yansır”, biz bu çerçevede konuşacağız. Biz bunu bir karara bağlayacağız. Burada yoksa anayasaya uygunluğu, değilliği tartışmayacağız…bu hak ve-rilsin dendiği zaman oturacak meclis veya hükümet teklifini hazır-layacak ve kanun mu değiştirecek, Anayasa mı değiştirecek buna karar verecek. Biz burada bakın, Avrupa Birliği ülkelerinde… Baş-lık çok açık. Burada diyor ki; “AB ülkelerindeki uygulamalar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hak-kı”. Bu hakkı biz Avrupa’da ki olduğu gibi vermeli miyiz, vermemeli miyiz?

Katılımcı : Ben bir soru sorabilir miyim? Acaba Avrupa Birliği

ülkelerinden kaç tanesinde memurlara grevli, toplu sözleşmeli hak tanınmıştır?

Halil ETYEMEZ : Hocam ben söyleyeyim. Bakın benim

elimdeki bizim uzmanlarımızın hazırladığı çalışmada…34 OECD ülkesinden, merkezi ve Doğu Avrupa’dakilerin 28’inde memurların ücret pazarlığı yapma hakkı vardır diyor. Bakın devam edeceğim. 27 AB üyesi ülke dikkate alındığında -İngiltere de durum net olmamak üzere- diğer 25 ülkede memurların ücret pazarlığı yapma hakkı vardır. Romanya’da ücret artışlarına merkezi düzeyde hükümet karar vermektedir. Yine bir başka madde de; 27 AB üyesi ülkelerin

Page 302: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

292

büyük bir çoğunluğunda asker, polis, adli teşkilat mensupları dışın-daki memurların grev yapma hakları vardır. Bu grevler menfaat grevi, hak grevi ve dayanışma grevi şeklinde olabilmektedir. Her üç grev türüne izin verilen ülkeler de vardır diyor. Şimdi bunlar fark-lılık gösterebilir ama birinde sözleşme vardır. Birinde hem grev hem sözleşme vardır. Birinde sadece sözleşme vardır şeklinde olabilir. Ama burada verilen örneklerle AB ülkelerinde veya diğer ülkelerde bize örnek teşkil edebilecek yani varlığı ile ilgili örnek teşkil edebilecek ülkeler var. Şimdi bu çerçevede ülkemizde on yıldır uy-gulanan bir sendika yasası var. 4688 sayılı Yasa tıkanmış durumda. Böyle bir Yasa… memurlar örgütlenmiş durumda. Sendikal hak olarak böyle bir hak çerçevesinde bir örgütlenmeyi ortaya koymuş durumda. Masaya geliyor, hiçbir sonuç almadan işlevsiz bir şekilde masanın işlevsizliğiyle masadan kalkıyor ve görüşmelerin yaptırımı da yoktur. Yaptırım yapmak için meydana çıktığı zaman, iş bıraktığı zaman çeşitli engellemelerle karşılaşılıyor. Bu sorunu çözebilecek Yasaya yönelik burada bir çözüm arıyoruz. Şimdi yasada bu yok, kanunda bu yok dediğimiz zaman zaten bunları biz biliyoruz. Bunları verebilecek bir zemin oluşturmak istiyoruz biz burada.

Katılımcı : O zemini oluşturabilmek için de önce devlet me-

murunun ne olduğunu çok iyi tarifle tanımlamanız lazım. Devlet memurunu tanımladığınız zaman bu problemler çözülür. Çünkü şu andaki bizim genel hukuk sistemimiz içerisinde memur, bir statü hukukunun içerisinde sabahki panelde de arkadaşlar uzun uzun izah ettiler. Statü hukuku içerisinde işleyen bir rejim yapısıyla de-vam edildiğinde şimdi siz sadece anayasadaki bu 53. ve 54. mad-deleri değiştirdiğiniz zaman yetişmeyecektir. Siz aynı zamanda Dev-let Memurları Kanunu’nda da değişiklik yapma ihtiyacı hissede-ceksiniz.

Halil ETYEMEZ : Birinci oturumda aslında biz bunlara

değindik. Oturum Başkanı : Şuradan bir metin okumak istiyorum.

Metin şu; “yapılması gereken düzenlemeler”, Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı Konusunun Uluslararası Sözleşmeler ve Ulusal Mevzular Çerçevesinde Değerlendirilmesine İlişkin

Page 303: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

293

Komisyonun hazırladığı raporda şu tespitlere yer verilmiştir. Uygun görülmesi halinde-nezaketen söylüyorum- “Türkiye’de kamu görevli-lerine grev ve toplu sözleşme hakkı tanın-ması konusunda yapılması gereken düzenlemeler şöyle sıralanabilir”. Aynen komisyon rapo-rundan okuyorum. Anayasanın 128. Maddesinin içeriğinin yeniden düzenlenmesi, hakları ve yükümlülükleri kanunla düzenlenecek personel statülerinin belirlenmesi.

2. Paragraf; anayasanın 53. ve 54. Maddelerinin yeniden

düzenlenmesi. 3. Paragraf; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili

maddesinde düzenleme yapılması. 4. Paragraf; biz sadece 128, 53, 54’ü değiştirdiğimiz takdirde

Anayasa değişikliği olunca diğer kanunları da değiştireceği için onlara girmeyelim diyoruz ama komisyon net ve açık olarak bunu söylüyor. Bu olduğu takdirde ancak “4688 sayılı Kamu Görevleri Sendikaları Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi” diye devam ediyor.

Eğer bu ifadelerde yer alan somut yani net, açık şeyler yer

almadığı takdirde, siz diyorsunuz ki gerekli yasal önlemler alın-malıdır.

Doç. Dr. Hikmet KAVRUK : Müsaade ederseniz hocam, pratik

olmamız açısından, herkes aynı şeyi istiyor diye düşünerek pratik olalım diye söylüyorum bunu.

1- Tartışmamız gereken konulardan bir tanesi; grev hakkı

verilebilir mi? Evet ise neden, daha doğrusu çünkü açıklaması. 2- Grev hakkı kime verilmelidir? Çünkü memurun tanımı net

değil diye söylüyoruz bunu. 3- Grev hakkı hangi seviyelere kadar verilebilir? Aşamaları

nedir? 4- Grev hakkı kime yasaklanmalıdır? Herkese vermeyeceğiz

herhalde.

Page 304: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

294

5- Grev hakkı için engeller nelerdir? Versek bile engellerimiz ya da sorunlarımız nedir?

6- Grev hakkı engellerinin ya da sorunlarının çözüm yolları

nelerdir? Sırf bunları tartıştığımızda aslında pratik olacağız diye

düşünüyorum. Katılımcı : Burada bunun içinden çıkamayız. Oturum Başkanı : Bizim bu komisyonun hazırlayacağı

rapordan en fazla iki daha bilemediniz üç paragraf yer alacaktır. Bu şekilde, yani biz kendimiz parlamento değiliz ki, kime vereceğiz, bunları nasıl yapacağız belirleyelim. Artık onları tartıştık. Bunların özeti ne?

Halil ETYEMEZ : Hocam o ortaya koymuş olduğunuz mad-

deler güzel de, şimdi kime verilmelidir veyahut da kimler, bunları burada sıralamamız mümkün değil. Bu uzmanların çalışmasını gerektiren bir şeydir.

Doç. Dr. Hikmet KAVRUK : İşte onu işleyeceğiz. Herkese

verilmemelidir, komisyon bunu belirlemelidir şeklinde. Katılımcı : İşte zaten 128. Madde dediğimizde onu diyoruz. Katılımcı : Hocam en zor bizim konumuz ondan tereddüdüm

var, hep beraber dört komisyon oluşturulmuş burada. Mesela bir numara Kamu Personel Sistemimizde Kamu Görevinin Toplu Sözleşmeli Grev Hakkı. Bizde ise AB ülkelerindeki Uygulamalar ve Bu Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlileri ile ilgili.

Katılımcı : İşte onun raporunu okuyorum. Halil ETYEMEZ : Orada var, burada olsun diyoruz. Hocam

Avrupa ülkelerinde bakın memurlara grev hakkı birçok ülkede veya-hut da çoğunlukla farklı olsa da birçok ülkede vardır. Uluslararası

Page 305: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

295

sözleşmeler de bunu öngörüyor. Dolayısıyla buradan hareketle Türkiye’de de memurlara grevli, toplu sözleşme hakkı verilebilir hükmünü çıkaralım.

Oturum Başkanı : Şu şekilde bir ifade kullandım. Herhalde

arkadaşlar bunu gözden kaçırdılar. Diyoruz ki; gelişmiş batılı ülke-lerde memurlara veyahut kamu görevlilerine, oradaki kamu görev-lilerini tercih ederim ben; kamu görevlilerine tanınmış sendikal haklar çerçevesinde ILO normları da dikkate alınarak ülkemizde de grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklar memurlara verilmelidir. Bu bağlamda, bu çerçevede Anayasanın 128. 53. ve 54. maddelerinin değiştirilmesi zorunlu.

Katılımcı : İşte hocam burada biz diyoruz ki; bu Anayasa

bizim görev alanımızın dışında kalıyor. Onu söylüyoruz, aynı şeyi söylüyoruz.

Katılımcı : İç hukuku onlar konuşacaklar hocam. Necdet OKCAN : Avukat Necdet Okcan. Şimdi bence de

burada dört tane çalışma grubunun içerisinde bizim grev hakkı diye uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hak-kı diye konumuz sınırlanmış. Dördüncü komisyonun görevi, sözleş-meli kamu personel sistemi değişimler, düzenlemeler diye yine aynı şekilde diğer komisyonların da görevi düzenlemeleri… ama hemen çok kısa söyleyeyim, tabi gönül ister ki bütün Türkiye’de dört başı mamur bir iş yapalım. Bütün Anayasa değişsin. Ama bir türlü bunu beceremiyoruz. Bu şu anlama gelir; biz bunu çoğalttığımız zaman, -değiştirilecek maddelerin sayısını- değiştirdiğimiz zaman biz çok bahar bekleriz. Yani bu hakların elde edilmesi anlamında. Dolayı-sıyla bizim pragmatik çözümler bulmamız lazım, ta ki düzenli bir şekilde bütün hakları dört başı mamur düzenleyecek bir Anayasa değişikliğine kadar. Onu orada bırakıyorum, noktalıyorum çünkü benim kanaatime göre 128’deki değişikliğe gerek yoktur. 53 ve 54. maddelerdeki değişiklikle bu iş çözülebilir teknik bir hukuk çalış-masıyla. Şimdi Osman Bey’in sabah ona çok girmedim yani ger-çekten uluslararası sözleşmelerdeki grev hakkının olduğuna iliş-kin… olmadığı konusunda... Yok, 151’de grev hakkı yok dedi Osman

Page 306: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

296

Bey. Şimdi bu konuda kendisinin görüşünün -tabi herkesin kendi görüşü var ama- ben azınlık görüşü olduğunu, hatta çok minimum derecede, minimize edilmiş derecede azınlık görüşü olduğunu söylü-yorum. Bu konuda hiçbir tereddüt yok. Bütün ILO’nun…ILO sözleş-melerini aldınız mı?..

Dr. Osman YILDIZ : Bizim görevimiz, “var mı? yok mu? yu

tartışmak”, siz de var olduğunu söylüyorsunuz. O halde bizim görevimiz birbirimizi ikna edebilmemiz bunun için söylüyorum yani. Bana göre yok size göre varsa siz ispat edin.

Katılımcı : Şunu söylüyorum malumun ilanını… var olanı

tekrar böyle söylemek… O zaman işçi sendikaları bakımından da bende diyorum ki ILO sözleşmelerinin hiçbirinde işçi sendikaları bakımından da grev hakkını düzenleyen… grev hakkıdır diye değil, örgütlenme hakkı ve toplu müzakere, toplu görüşme hakkı diye yer alır. Ama ILO organlarının -buna içerik muhteviyat kazandırılma-sında- bunların birbirine bağlı haklar olduğu, ayrılmaz haklar olduğu konusuna ilişkin bir sürü kararı var. Şimdi bunları… tek tek… burada karar okumayalım. Öyle bir hazırlıkla gelmedik.

Katılımcı : Komisyonun görevi o Katılımcı : Üçüncü maddede var bu sözleşmede, grev hakkı

diye ifade ediyor burada. Oturum Başkanı : Şöyle bir yöntem izleyelim. Artık işin

sonuna geldik. Arkadaşlar, konuşmalarını şöyle yapsınlar, raportör arkadaşlar şöyle yazsınlar. Rapora girecek şekilde önerisi neyse arkadaş onu söylesin.

Katılımcı : Hocam burada biz memur temsilcileri olarak… biz

burada şu anda üç tane memur temsilcisi olarak varız hocam. Yani üç kişiyiz burada. Biz burada şunun girmesini istiyoruz bu komisyon raporuna; Halil başkanımın da ifade ettiği gibi “Avrupa ülkelerin-deki gibi toplu sözleşme ve grev hakkı olmalıdır ama 128’le olmaz”, bunu ekleyelim.

Katılımcı : Hocam okuyayım da, var yok tartışması var

çünkü.

Page 307: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

297

Mustafa KAYA (Çalıştay Raportörü) : Bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Özür diliyorum komisyon üyelerinden de… şimdi biz eğer ki Avrupa Birliğindeki uygulamalarla ilgili örnekleri vermezsek, Çalıştay bildirisinde hiçbir Avrupa Birliği ülke uygulamasından bahsetmemiş oluruz. Kendimize model teşkil ede-cek veya iyi örneklerimiz varsa burada Avrupa Birliği delegasyon temsilcisi, genel sekreterlikte çalışan arkadaşımız var. Sendikala-rımız da çalışma sağlıyor. Bu konulara özellikle değinmezsek, biz zaten dört numaralı komisyonla muhtemelen aynı şeyleri yapacağız. Biz bu komisyon çalışması da…Avrupa Birliği’ndeki uygulamalar, sözleşmelerin bize ne anlattığı. Bunun sonucunda yani mevzuat değişiklikleri zaten dört numaralı komisyonun görevi. Biz örnek uygulamaları bulmaya çalışırsak veya modern bir şeyler oluştur-maya, onların bize yakın olanlarını tespit etmeye çalışırsak çok daha faydalı olur.

Oturum Başkanı : Şimdi bu defalarca dile getirildi. Üçüncü

defa ben de dile getireyim, Avrupa Birliğine üye ülkelerde bu ko-nuyla ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Avrupa Birliğine üye ülkeler ILO normlarını esas alarak her ülke kendine göre bir düzenleme yapmaktadır. Dolayısıyla burada öyle sizin dediğiniz gibi Avrupa ülkelerinde şu düzenleme, bu düzenleme diye bir şey söz konusu değil.

Katılımcı : Bu yeter zaten hocam. Bu girsin yeter. Biz başka

bir şey istemiyoruz. Katılımcı : Biraz önce arkadaşımız söyledi. 27 Avrupa Birliği

ülkesinden 19’unda sendika hakkının ve grev hakkının olduğu-nu…ki onlardan bir kısmında da sınırlı olduğunu, hiçbir ülkede de bunun sınırsız olmadığını söylüyor.

Katılımcı : Bu sınırlanabilir hocam. Oturum Başkanı : O zaman şunu yazıyoruz. Demin söyledi-

ğim cümleyi tekrar ediyorum. Buna itirazı olan var mı? Avrupa Birliğine üye ülkelerde, hiç birisinde sendikal haklarla ilgili bir düzenleme yoktur.

Page 308: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

298

Katılımcı : Çok iddialı hocam. Katılımcı : Avrupa Birliği Ülkelerinde mi yok. Yoksa Avrupa

Birliğinin kendinde mi yok?.. Oturum Başkanı : Avrupa Birliğinin kendi müktesebatı ola-

rak söylüyorum. Avrupa Birliğinin… ülkenin iç mevzuatında elbette olacak. Yani serbest bırakıyor bunu devlet. O anlamda söylüyorum. Yani Avrupa birliğine biz üye olduğumuzda şunu bize söylemeye-cekler. Şunu yap, bunu yap. Söyleyecekleri şey şu; ILO normlarına uygun olarak hareket et.

Katılımcı : ILO normları deyince benim de usul olarak bir

önerim olacak. Oturum Başkanı : Önerinizi somut olarak söyleyin yazalım. Dr. Osman YILDIZ : Bu tip toplantılarda raportör buradaki

görüşlerimizi yayınlasın. Biz buraya bu ortak karar için gelmedik. Biz farlı boyutlarda düşüncelerimizi ifade etmek için geldik diye düşünüyorum.

Katılımcı : Tamam işte onu kurmaya çalışıyorum. Katılımcı : Bugün bizim amacımız Avrupa Birliği ile ilgili

toplu sözleşme ve grev hakkının olduğu yönünde bir nevi böyle bir görüş belirtmek. Siz aksini mi belirtiyorsunuz?

Dr. Osman YILDIZ : Aksi yönde değil, şimdi oraya gitme.

Benim söylemek istediğim biz bu konunun Avrupa Birliği ve uluslararası boyutunu tartışıyoruz. Biz bunun bu boyutunu buraya aktarmak durumundayız. Benim ifade ettiğim cümleler olabilir, bu arkadaşımın bana zıt görüşleri olabilir. Bu komisyonun, raportörün görevi bunları rapora yansıtmaktır.

Oturum Başkanı : Ben diyorum ki; ortak metne şunlar girsin

diye hangisinde ısrar edeyim. Onu konuşuyorum. Katılımcı : Sonuç bildirgesinde…

Page 309: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

299

Oturum Başkanı : Sonuç Bildirgesine buradaki hangisini, neyi sokmaya çalışayım diye uğraşıyorum. Sizin dediklerinizi yaza-cağım, not aldım. Bütün hepsini yazdım. Bunların hiç biri Sonuç Bildirgesine girmediği takdirde siz demez misiniz, ya biz havanda su dövdük. Ben istiyorum ki iki tane, üç tane komisyonumuzun kararı olsun. Ben Sonuç Bildirgesinde bunlar mutlaka girmelidir diye, orada bunu iddia edeyim.

Dr. Osman YILDIZ : Uluslararası sözleşmelerde kamu görev-

lilerinin grev hakkına ilişkin doğrudan bir açıklama söz konusu değildir. Ancak grev hakkı ülkelerde çıkarsama yoluyla, analoji yoluyla kullanılan bir haktır. Yani eğer uzlaşma sağlayacaksak ben de bu boyutuyla söylemek isterim. Bu size uymayabilir. O zaman raportör bunu ayrı ayrı not etsin.

Oturum Başkanı : Burada konuşulanların tamamı özet

halinde raporda yer alacaktır. İsterse desin ki arkadaşımızın bir tanesi; “ne bu sendikacılık. Sendika mı vardı eskiden. Böyle bir hak kesinlikle verilmemelidir, ben buna karşıyım” derse o bile yazılacak. Zaten konuşmaları biz burada boşu boşuna not almıyoruz. Benim derdim şu; o raporları yazdık, ben oradaki şeye, hangisinde ısrar edeyim. Diyorsanız ki; raporda yer alsın, sonuç bildirgesinde yer almasın diyorsanız benim için fark etmez.

Ben sizin görüşünüzü aynen yansıtacağım dediğinizi. Eğer

mümkünse o ILO örneklerinden bir fotokopi verebilirseniz arkadaş-lara faydalı olur. Onu da işte Hak-İş Konfederasyonunun ILO’ya yazdığı mektupta şöyle şöyle oldu, onların cevabı böyle böyle oldu. Ama bunun herhalde sonuç bildirgesinde yer almasını beklemez-siniz.

Hadi ERDOĞMUŞ : Memur- Sen adına buradayım. Çok net

bir şekilde bizim de söylediğimiz şey şu. Özellikle bu konu başlığının dışına taşmadan, Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hakkıyla ilgili, Avrupa Birliği müktesebatında bu konuyla ilgili net bir açıklama yok, orada çok net bir şekilde ILO sözleşmelerine atıfta bulunuyor. Bizler de bunu bu ölçüde değerlendirip ILO’da bu hakkın

Page 310: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

300

var olduğunu ve bunun kullandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Görüşümüz bu yani.

Ortak TAŞKINER : Ben AB Koordinasyon Dairesi Çalışma

Başkanlığından. Ben şöyle bir öneri getiriyorum. Şimdi bizim konuyla ilgili olarak ben daha önceden bir araştırma yaptım. İlgili uluslararası mevzuat. Sadece ILO kanunlarıyla ilgili değil.

Katılımcı : Burada konuşulanların tamamı raporda yer alsın,

kayıtlara geçmiş olsun. Sadece arkadaşımızın bir sürü uluslararası çaba harcamış, bir sürü hazırlık yapmış burada ifade ediyor. Raporda yer almasında fayda var.

Ortak TAŞKINER : Benim önerim şu yönde, yani eğer bu

şekilde gidersek çok az şey çıkacak, rapor olarak. Hazır bir metin üzerinde mesela diyelim; Avrupa insan hakları sözleşmesinde durum nedir. Avrupa sosyal şartında, Avrupa Birliği temel haklar şartında işte ILO sözleşmelerinde durum nedir, ilgili hangi kanunlar varsa hangi mevzuat varsa her birinde durum nedir başlık başlık okuyalım. Karşı çıkan hocamızda burada şerh koymak isteyen varsa oradaki cümleleri düzeltip o şekilde rapora yerleştirebiliriz.

Oturum Başkanı : Öyle olmaz. Sizin görüşünüz öyle. Öyle bir

raporun üzerinde tartışma yerine herkesin görüşünün farklı farklı yer aldığı bir metin hazırlayalım. Şu başlıkta siz ne düşünüyor-sunuz, şeklinde değil. Siz elinizdeki metinleri verin bize.

Ortak TAŞKINER : O zaman ben şöyle bir şey söyleyeyim.

Sistematik olarak mevzuatta ne varsa uluslararası alanda, başlık başlık ben size söyleyeyim. Onun ötesinde başka bir şey varsa siz söyleyin. Her birinin altında ne yazılması gerekiyorsa çünkü konunun başlığı o.

Oturum Başkanı : Siz önerinizi söyleyin. Elinizde kaç sayfalık

bir metin var? Ortak TAŞKINER : Beş sayfalık bir metin var. Katılımcı : Beş sayfalık bir metin var. Öneri olarak onu bize

verebilirimsiniz?

Page 311: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

301

Ortak TAŞKINER : Verebilirim tabi de ben size sistematik olarak şunu söyleyeyim.

Oturum Başkanı : Zaten metin gelince başlıkları ayrıca

dillendiririz. Ortak TAŞKINER : Anlatayım isterseniz. Mesela Avrupa İn-

san Hakları sözleşmesi var. Biz bunu 1954 yılında imzalamışız. Bunun Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğü başlığındaki 11. Maddesinde sendika kurma ve üye olma hakkı tanınmış ve bu hakkın kullanımının hangi şartlar çerçevesinde sınırlandırılabile-ceği düzenlenmiştir. Bahsedildiği gibi işte silahlı kuvvetler, kolluk mensupları bunun dışında tutulmuştur. Bununla ilgili olarak Avru-pa İnsan Hakları Mahkemesi söz konusu 11. maddeyi son yıllarda giderek genişletici bir biçimde yorumluyor ve ILO sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı hükümlerinden de bu amaçla yararlanıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, çalışanların çıkarlarını savunur-ken seslerini duyurabilecekleri başka etkili yolların olmadığı hallerde yaptıkları toplu eylemleri örgütlenme hakkının uzantısı olarak değerlendiriyor. Yani grev hakkı olmasa da toplu eylem hakları vardır şeklinde bir yorum getiriyor. Şimdi Avrupa Sosyal Şartının 2007 yılında onaylanan revize Avrupa Sosyal Şartının 5. Ve 6. maddeleri örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına ilişkindir. Buda grev hakkı dâhil toplu eylem hakkını tanımayı tarif ettiklerini ifade ediyor… sonuç olarak.

Katılımcı : Çekince koyduklarımız... Oturum Başkanı : Başına şöyle bir şey diyebilir miyiz?

Türkiye’nin çekince koyduğu diye başlasın cümle. Bana göre anlamsız bir çekince ama çekince çekincedir, kaldı-

rılmadığı sürece orada olacak. Ortak TAŞKINER : Bu toplu Pazarlık Hakkı başlığındaki 6.

maddenin 4. bendinde şöyle diyor; “akit taraflar toplu pazarlık hak-kının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla menfaat uyuşmazlığı durumunda, çalışanların ve işverenlerin daha önce

Page 312: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

302

yapılan toplu sözleşmelerden doğabilecek yükümlülüklere bağlı ol-mak koşuluyla grev hakkı dâhil toplu eylem hakkını tanımayı taah-hüt ederler”. Madde bu. Sosyal şartta da bu var. Tabi biz o “worker”ı işçi mi olacak falan…o anlaşılmayan bir konu olduğu için...Tamam, onu sonradan bilahare söylerim ben…kendi yorumumu…

Mesela ILO’nun “worker” tanımıyla OECD’nin “worker”

tanımı da birbirini tutmuyor tam olarak. Oturum Başkanı : Bana şöyle bir şey önerebilir misiniz?

Diyebilir misiniz ki, bu sonuç bildirgesinde şu yer alsa iyi olur… Ortak TAŞKINER : Ben konu başlığıyla ilgili olarak

söyleyeyim, siz hangisi uygunsa onları yerleştirin o zaman. Prof. Dr. Kadir ARICI : Gazi Üniversitesi. Başkanım bir şey

söyleyebilir miyim? Şimdi gerçekten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son dönemde çıkarılan bir takım kararları var. Biz buraya şöyle bir cümle ilave edebiliriz. Kanunla onayladığımız Milletlerarası Sözleşmelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi-nin yorumlarını dikkate alarak… Burada bir husus daha var. Bakın memur sendikası yetkilileri çok güzel şeyler istiyorlar belki de, önümüzde bir problem var o da şu; Anayasa Mahkemesi’nde -ki ben eleştiren bir kararda yazdım- sosyal güvenlik reformunda başımıza gelen bir husus var. Bunu hiç kimse göz ardı etmesin. Sosyal güvenlik reformunda bütün ülkenin memurları, işçileri, serbest meslek mensuplarının tamamını aynı norm ve standart birliği içinde sosyal güvenliğe kavuşturan bu sosyal güvenlik reformuna ilişkin 5510 sayılı Kanunu Anayasa Mahkemesi iptal etti biliyorsunuz. Ve Anayasa Mahkemesi dedi ki; siz memurlarla diğerlerini aynı kefeye koyamazsınız dedi. Şimdi biz Anayasa Mahkemesinin içtihatlarına mutlaka vurgu yapmamız lazım. Bu çerçeve içerisinde bu problemin;

1- Kamu reformu yapılmadan,

2- Anayasa’da bu 128- 53- 54’te ciddi değişiklik yapılmadan bu alanda hiçbir mesafe alınamayacağını görmemiz lazım.

Necdet OKCAN : Bu gidişat şöyle bir gidişattır. Yoksulda, en alt düzeyde eşitliği sağlamak üzerine bir kamu personel rejimi yap-

Page 313: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

303

ma eylemi içerisinde, “en az parayı vereyim, en az hakkı vereyim” dediğiniz zaman, “en az güvencesi olsun” dediğiniz zaman, kamu ça-lışanına kamu personel rejimini yapamazsınız. Bunu yapmaya çalıştığınız zaman sizin üç milyon memurunuz ayağa kalkar, en büyük grevi orada yaparlar. Dolayısıyla, bunu da buraya bağladı-ğınız zaman, sendikal haklar grev, toplu sözleşme… Türkiye’de anayasada ve yasalarda olmadığı halde Türkiye’de genel grevleri ya-şarsınız. Şöyle bir şey olmuştur, asıl sosyoloji, toplumsal mücade-leler tarihinde de bu böyledir. Önce aksiyon gelmiştir, önce hareket gelmiştir. Şimdi Türkiye kendi kendine yasa yokken, anayasa yokken grev hakkını, sendika hakkını kazanmıştır ve son yıllarda da toplu eylem hakkını kullanıyor. Ben grev demiyorum. Grev olmuyor, genel grev de olmuyor. Toplu eylem hakkını kullanıyor. Bir gün trenleri durduruyor, bilmem ne yapıyor falan. Siz bunu düzen-lemediğiniz zaman esas Kadir hocamız vurgu yaptı kaotik ortam… kaotik ortam o zaman ortaya çıkacak. Şimdi bakın Anayasamızda yasak, 657’de yasak, bir sürü 2822’de yasak ama ne oluyor, toplu eylem, grev yapacağız diyorsunuz polisler geliyorlar yolları kesi-yorlar. Önünüze eskort koyuyorlar. Hadi buyurun kardeşim Kızı-lay’a diyorlar size. Arada sırada gaz maz sıkıyorlar ama arada sırada yapıyorlar bunu. Ama genel anlamda kamu otoritesi artık bunu içselleştirmiş. İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık, polis müdürleri, şefleri bütün bunlara karşı, bütün anayasadaki yasaklara rağmen bunu içselleştirmiş. Artık, toplu eylem yapan, genel grev yapan işçiye ancak ne yapıyor, iki satır yazı gönderiyor. Bu yaptığınız yasalara aykırıdır diyor. Mahkemeye gönderiyor, mahkeme de diyor ki, uluslararası sözleşmelere göre bunu yapmak suç değildir diyor, beraat kararı diyor. Hepimizin hakkında beraat kararı var bizim bu eylemlerle ilgili.

Katılımcı : Yargıtay…kesinleşti mi? Katılımcı : Hocam kesinleşti, geçiyor. Bizim mesela DİSK ile

ilgili yapılanlar var, uluslararası sözleşmelere ilişkin. Necdet OKCAN : Hocam ona bir bakayım. Bir kısmı temyiz

edilmemekte diye şey yapanlarda var. Bir kısmı… şöyle gerçekle-şiyor. Bunu savcı açıyor.

Page 314: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

304

Prof. Dr. Kadir ARICI : Temyiz edilmemek… bence o konuda yargının görüşünün ortaya çıkmış olması anlamına gelmiyor.

Oturum Başkanı : Kesinleşmiş yargı kararı var mı? Ben onu

özellikle merak ediyorum. Necdet OKCAN : Hocam memurlarla ilgili Danıştay’dan

kararlar var ama. Memurlarla ilgili kararlar…özellikle bu son AİHM bir toplu eylemde Enerji Yapı Yol Sen’in, AİHM’den onların da “evet toplu eylem hakkı vardır” noktasından sonra, o karardan sonra yerel ve idare mahkemelerine… Bizim işçi sendikalarıyla ilgili de kesinleşmiş kararlar var ama Yargıtay aşamasından geçti mi geçmedi mi onu… kesinleşenler var.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Şimdi bir hususta şu var; AİHM

kararları bizim yargımızı bağlayacak kararlar değil. Bakın AİHM kararlarına bizim yargımız uymak zorunda değildir. Ceza alırız, paramız olduğu müddetçe de öderiz o ayrı konu. Bakın şimdi ceza almak ayrı şey, bunun Türk hukukunda kabul edilmiş olduğu ayrı şey. Ben onu söylemek istiyorum.

Necdet OKCAN : Tamamlayayım hocam, ben tamamlayayım.

Şuraya geliyorum. Yani bizim ülkemizin gidişatı, gidişat noktamız şu eğilimdedir, şu doğrultudadır. Siz bunu düzenlemeyebilirsiniz, 128’i bahane edebilirsiniz, Anayasa değişikliğini bahane edebilir-siniz. Sadece bahane etmek anlamında değil, ülkede konsensüsler oluşmuyor, kriz noktası. Ama şöyle bir şey var, Türkiye’de siz 51, 52, 53 noktasında eğer gerçekten sadece bu üç maddeyi…-çünkü ben şuna katılmıyorum- Kamu görevlilerine sendikal hakların, yani örgütlenme hakkının 53. Maddede verilmesi de bir garabettir. Çünkü normalde bunun yeri 51. Maddedir. Sendika hakkı maddesi Anayasada 51. Maddedir. 51. Maddede böyle bir değişiklik yapılması lazım. Dolayısıyla 51, 53 ve 54’te -sadece bu üç maddeyi kapsayan bir şey- üç maddeyi kapsayan bir değişikliği siz şu anda muhalefetin de desteğini alarak, onlarla bir ortak çalışma... Ama şimdi şöyle bir şey yaparsanız, kamu personel rejimi gibi, ciddi bir sorunlu bir alanı da bunun yanına yedeklerseniz ve -nitekim muhalefet öyle diyor; bunu diyor sendikal hakları havuç yapacaksınız diyor, anayasal

Page 315: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

305

değişikliklerine diyor. Onun yanında üç tane maddeyi daha geçire-ceksiniz diyor biz buna yokuz diyor şimdi-. Böyle bir direnç yap-madan 51, 52, 53’ü getirirseniz bunu -ben size söyleyeyim- bu yasa-ma meclisi dönemimde bile geçirebilirsiniz. Türkiye’de çalışan sendikaların böyle bir gücü var, böyle bir lobi gücü vardır, yaparlar bunu. Ama eğer yok bunu başka bir yere bağlarsanız ben size söyleyeyim, çok çalıştaylar yaparız, çok gider geliriz. Bir taraftan da fiilen bir şeyler olur gider ki; gidişat da o noktadadır.

Hadi ERDOĞMUŞ : Tabi özellikle kısa kesmemizdeki amaç

bu Çalıştayın Sonuç Bildirgesine girmesi açısından biz önemsiyoruz konuyu. Konunun dağılmaması açısından ve şunu özellikle istiyoruz. Bu komisyon, tamamıyla Avrupa Birliği ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde bir sonuç, bu anlamda bir rapor hazırlasın. Sayın hoca-mın teklifi bizce çok makul. Yani sonuç ilerleme açısından çok önemli. Dört kategoride değerlendirebiliriz bu konuyu.

1-Avrupa Birliği sürecinde. 2-ILO sürecinde. 3-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları. 4-Avrupa sözleşmelerindeki sonuçlar, maddeler. Burada sıralanıp bu bağlanabilir. O zaman bu hak yoktur

diyen arkadaşlarımız varsa da onu koyarız ortaya. Önemli olan bu hakkın Avrupa sözleşmelerinde ve ILO’da olup olmadığını tespit etmek. Bizim görevimiz bu olsa birinci madde, Avrupa birliğinde bütün katılımcılar ortak olarak ifade etti; dünden bugüne gelen örgütlenme ya da grev, toplu sözleşme hakkıyla ilgili net bir müktesebat yok, görüyoruz. ILO’ya göndermede bulunuyor. Bir de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ülkemiz aleyhine vermiş olduğu kararlar vardır. Bir de Avrupa sözleşmelerinde var olan durum nedir onu izah edip, bir de başlığına şunu koyarsak; özellikle zaten bütün herkesin üzerinde ittifak ettiği sendikal örgütlenme hakkının temel insan hakkı olduğuyla birlikte bunları sıralarsak sonuç alabiliriz diye düşünüyorum ben.

Page 316: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

306

Halil ETYEMEZ : Hocam şu metne, karşıdaki metne itirazı-mız var bizim. O metin bakın kişi görüşüyse tamam; ama buradaki bir raporsa şu metnin tamamına itirazımız var.

Oturum Başkanı : Kişi görüşü. Halil ETYEMEZ : Öyle yazılmıyor ama oraya. Madde madde

yazılıyor. Kim söylemiş ve kimin görüşü. Hocam orada kimin görüşü yazılıyor…

Hadi ERDOĞMUŞ : Ama şunu söylüyoruz. Burada bizim

komisyonumuzun görevi Anayasaya ya da iç hukuktaki düzenleme-lere atıfta bulunmak değil. Biz tamamıyla Avrupa Birliği düzeyinde bunu müktesebat düzeyinde ele alırsak bu komisyon çok daha rahat sonuç alır diye düşünüyorum.

Oturum Başkanı : Arkadaşların söylediklerini yazıyoruz. Katılımcı : Tespit yazıyoruz. Hadi ERDOĞMUŞ : Tespit farklı bir şey ama burada mesela

biz konuştuğumuz konu üzerinde, yani bu Avrupa Birliği ve ulusla-rarası sözleşmeler düzeyinde tartıştığımız için söylüyorum. Yoksa iç hukuk düzeyinde çok farklı tartışmalar çıkar ortaya.

Halil ETYEMEZ : Şimdiye kadar konuştuklarımızın hiç biri

girmedi. Benim söylediklerimden ne girdi. Ben onu merak ediyorum. Mustafa KAYA (Raportör) : Onlar ayrı olsun, mutlaka girmesi

hususunda ısrar edilenler. Halil ETYEMEZ : Hocam bakın 2. maddede Almanya örneği

veriliyor, bir örnek. Bunun birkaç tane örnek olduğunu biz söyledik. Ama verdik bunları.

Oturum Başkanı : Kadir Bey demin konuşmasında Almanya

örneğini verdi. Katılımcı : Doğru

Page 317: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

307

Oturum Başkanı : Şimdi vermediği örneği de mi yazalım oraya?

Halil ETYEMEZ : Biz başından beri hocam, birinci oturum-

dan beri konuştuk, bunları söyledik. Başka örnekleri de var. Hadi ERDOĞMUŞ : Ama hocam burada şimdi biz kalkıp Ana-

yasa Mahkemesi’nin sosyal güvenlik reformuyla ilgili bir konusunu buraya taşırsak, bu uluslararası sözleşme hükümleriyle ilgili alakalı bir konu değil. Bu iç hukukla ilgili bir konu. Bizim şimdi bunu getirip… bizim üzerinde çalıştığımız Avrupa Birliğiyle ilgili konu-larla alakalı olamayan bir konu yani. Ama biz şununla ilgili… yani biz sonuç alma açısından, siz dediniz ya, önemli olan vurucu cüm-lelerle… dört, beş paragraf belki olacak. Bir iki paragraf girecek diye söylüyorum. Yoksa eğer görüşlere baktığımız zaman biz mesela…

Oturum Başkanı : Bu raporda görüşler yer alıyor. Ben en

başta konuşmamda özellikle iki, üç defa komisyonun konu başlığını hatırlatarak, arkadaşlar bu çerçevede konuşma yapsınlar dedim.

Kadir AYDOĞAN (Raportör) : Arkadaşımızın belirttiği fikir-

leri not aldım. Bunları da aşağı, yukarı eşit bir şekilde dağıtıp bu rapora yansıtabiliriz. Ama şurada eğer bir şey yansıtacaksak bence üzerinde anlaşılmış meselelerden üç beş tanesini yazmalıyız.

Necdet OKCAN : Bir kere maddi gerçeğe aykırı AB mükte-

sebatında memurların sendika hakkına dair hüküm bulunmamak-tadır. Çok iddialı olur. Biz buradan başlarsak bu hakkın… bardağın boş tarafını görmek olur. Bir ikincisi de, hocam şöyle pratik bir şey yapalım mı? Oraya, komisyonda şöyle şöyle görüşler dile getiril-miştir diye özetle altına bir sonuç bildirgesi…

Oturum Başkanı : Sonuç Bildirgesini birlikte hazırlayacağız.

Burada, bu raporda burada dile getirilenler yer alacak… Dr. Osman YILDIZ : Arkadaşımız dedi ki; hocamızın da

katkısıyla, burada ILO ve Avrupa’daki sözleşmeler çerçevesinde… Ben, sabahtan beri bu analizi ben yapıyorum. Ben de diyorum

ki, belgeleriyle şu vardır, şu vardır, şu vardır…Sabah ki konuşmam-

Page 318: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

308

da dedim ki; bütün bunlara rağmen memur sendikacılığı olur olmaz, bu başka bir şey. Memur sendikacılığı olsun. Bence de olsun. Ama bu belgelerde var, bu da olsun ben ona girmiyorum.

Peki nedir, burada konuştuğumuz ne? Bu memura dair

konuşuyoruz. Genel bir çerçeve var, onun içerisinde net ifade yok. Sadece yorum var. Ben bunu belgelerle sundum.

Eğer bu tarz gideceksek o belge esastır. Ama sizin yaklaşı-

mınız, bunu söylemekle birlikte siz diyorsunuz ki var. İşte o var’ı tartışıyoruz. Yani burada bizim derdimiz bu sürece katkı yapmak.

Katılımcı : Hangi belgeymiş bu? Katılımcı : Ama siz de yok dersiniz. Dr. Osman YILDIZ : Ama analizi ben yapıyorum. Siz de

yapın. Getirin deyin ki vardır, siz de koyun ortaya. Burada derdimiz bizim katkı yapmak.

Ben baktım, inceledim, ben de diyorum ki tek tek şurada şu

var, burada bu var diyorum. Açık, net. Ben kendi yorumumu sonradan kattım. Siz de çıkartın yani işte…

Katılımcı : Bizde diyoruz ki, Avrupa İnsan Hakları

Mahkemesi’nin çok net bir şekilde kararları vardır ve vardır diyoruz yani.

Katılımcı : Sizin dediğinizi de yazacağız. Katılımcı : Onu söylüyorum. Katılımcı : Evet, şimdi hocam, tabi burada ifade edilen bütün

görüşleri alt alta yazmak bence bu komisyondan veya bu gruptan beklenen bir şey değil. Biz grup olarak bunları tartıştık ve en azından ortak bir şeyler sunabilmeliyiz diye düşünüyorum. Özellikle de söylenen şeylerde maddi hata varsa onları rapora getirmek bence doğru değil. Özellikle birinci maddenin ilk cümlesinin doğru olmadığını söyleyebiliriz.

Page 319: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

309

Kadir AYDOĞAN (Raportör) : Acaba sadece bu mutabakata vardığımız meseleleri buraya yansıtıp onu özet olarak mı sunmalıyız?

Katılımcı : Şöyle diyebiliriz mesela, şu konularda görüş

ayrılığı vardır. Bunun, memurların grev hakkının olup olmadığı konusunda işte grupta bir uzlaşıya varılamamıştır gibi bir şey söyleyebiliriz.

Dr. Osman YILDIZ : Şimdi burada bizim görevimiz kendi

unsurumuzu anlatmak değil. Benden beklenen katkı, ben buraya bunun için 20 gün çalışarak geldim. Ben buraya bir katkı yapıyorum. O dediğinizi yapabilmemiz için ya bir tane “background” bilgi olurdu burada onun üzerinden giderdik. Oradaki şeyleri yorumlardık. Ya da burada yeni bir şeyler… yoksa şu pozisyonumuz doğru değil. Memur hakkı vardır, yoktur gibi genel bir şey söyleme şansımız yok ve bunun üstünde de uzlaşmamız gerekmiyor. Burada yapmamız gereken bu konuyla ilgili bizim buraya katkı yapmamız lazım. Bunun üstüne şunu deriz, bunu deriz bu ayrı bir şey. Onu yapamadık bu toplantıda. Belki bu çalıştayın hazırlığında eksik olan buydu. Bu çok teknik bir konu. Belki burada bir hoca görevlendirilir. Bu komisyonlarda da bu konuyla ilgili bir “background” olurdu. Uluslararası sözleşmelerde grev hakkı var mı? İşte yazın 1.2.3.5 neyse.

Oturum Başkanı : Burada kişilerin görüşlerini uzlaştırmamız

mümkün değil. Şundan dolayı mümkün değil; A diyorsa ki şöyle, B diyorsa böyle… işte sizi uzlaştıralım, işte bilmem ortak görüş alalım değil. Biz o zaman şöyle bir görüş şey yapıp buna karşılık olarak şöyle bir de görüş dile getirelim. Raporda yer alacak olan o.

Necdet OKCAN : Hocam şimdi tamam da, daha önceden var

mı, yok mu?.. Şimdi iki gün iki tane panel yapıldı. İki panelde de yaklaşık olarak, birinci panelde dört tane akademisyen vardı profesör düzeyde. İkinci gün de iki tane vardı. Şimdi ben bunların hiç birinden bu konu tartışılırken Avrupa Birliği müktesebatına ve ILO sözleşmelerine göre kamu görevlilerinin sendika hakları çerçevesinde grev ve toplu sözleşme hakkı yoktur diyen bu kadar

Page 320: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

310

iddialı bir şey olmadı. Tam tersine bol miktarda bütün hocaları-mızdan… “toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı, toplu sendika hakla-rının ayrılmaz bir parçasıdır. Bunu gerek ILO organları gerekse AB organları da böyle algılamaktadır, yorumlamaktadır. Dolayısıyla bizim de böyle algılamamız gerektiğine ilişkin” bir sürü yorum yapıldı.

Oturum Başkanı : Burada öyle görüşün belirtilmiş olması,

burada farklı bir şeyin söylenmesine engel değil. Halil ETYEMEZ : Hocam şimdi hep konunun başlığına

geliyor. “AB Ülkelerinde Uygulamalar” ifadesinde şimdi Osman Bey normaldir, kendisi hazırlığını yapmış. On beş gündür mü diyor çalışıyorum. Ona hazırlanarak geldim ve bunu sunuyorum, o görüşü savunuyorum diyor, bu normaldir. Biz de bunun aksine diyoruz ki; AB ülkelerinde ki hocamda, Kadir Bey de Almanya örneğini verdi. Doğrudur, Almanya’da da yoktur ama buna karşılık bakın biz biraz önceki sunduğumuz şeyde 34 ülkenin 29’undan bahsettik. OECD ülkelerin yine aynı şekilde 34’ünden 28’inde...

Oturum Başkanı : Tamam o da yer alacak. Halil ETYEMEZ : Ama işte yer almadı hocam bakın. Önce biz

konuştuk bunları. En son konuşulanlar yazıldı buraya. Bir şey ifade edeyim bakın. Şimdi biz de hazırlığımızı bizim uzmanlarımıza yaptırdık. Bakın Almanya’da yok ama Danimarka’da var, Finlandiya’da var, Fransa’da var.

Dr. Osman YILDIZ : Ben bunun hakkında bir şey söyleyeyim.

Siz ve arkadaşınız farklı ülkelerin örneklerini veriyor. Ben onunla ilgili yorum yapmadım. Bir cümle söyleyeceğim. Oradan uluslararası sözleşmeye geçmeyelim. O da girsin oraya. Ne istiyorsanız o da gir-sin ama arkadaşımız daha çok şey söylüyor… oradan uluslararası sözleşmelerle ilgili buraya bir açıklama getirmeden oraya atlama-yalım. AB ülkelerinin bu uygulamalarını siz çalışmışsınız. Ben de yararlandım. Ben bir şey demedim. Yani o taktiği yapalım.

Halil ETYEMEZ : Hocam şimdi Avrupa’daki, AB ülkelerin-

deki örnekler itibarı ile biz de bir çalışma yapmışız. Bakın, AB üyesi

Page 321: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

311

ülkelerde kamu çalışanlarının örgütlenme ve grev hakkı diye bir şeyi. Şimdi bir Almanya’nın girmiş olması bizi burada rahatsız etti. Hocam Almanya verilsin anlamında söylemiyorum bakın.

Erdal EREN : Almanya’da aslında durum tam böyle değil… Halil ETYEMEZ : Avrupa ülkelerindeki örnekleri ortaya

koyacağız. Erdal EREN : Şöyle bir sıkıntı var. Onu pas geçmemek gere-

kiyor. Bizdeki ile Almanya karşılaştırıldığında, bizde de şu yapıldı-ğında memur zaten var, geri kalanı ya işçi yapacaksınız ya da Almanya’da olduğu gibi yeni bir kategori oluşturacaksınız -ki ben mesela kendi çalışmamda kamu çalışanları adını vermiştim- ve onla-rın sendika hakkını vereceksiniz. Bugün bildiğimiz anlamda kamu çalışanlarının, kamu görevlilerinin büyük bölümü sendikal hakları-na kavuşacak. Bu teorik bir çözüm. Almanların elinde memur yoktur derken şu hataya da düşmemek gerekiyor. Almanya’daki me-mur “beamte” ile “angestellte” dediklerini toplarsanız bizim memur-lara denk geliyor aşağı yukarı. Mesela mühendisler orada bu çerçe-vede çalışıyor.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Yani memur kavramı ayrı bir kav-

ram. Her kamu çalışanı memur değildir. Birde kamu görevlisi var. Yani şimdi bakın bizdeki onun için diyorum ki, hiç kimse

kusura bakmasın. Bu işleri çok çabuk elde etmek isteyebilirsiniz. Ama Türkiye’nin hukuk düzenini yok sayarak burada sonuç alamayız. Bizde kamu reformu yapılmadan memur, kamu görevlisi; bütün bunu çözmeden böyle bir yasayı parlamentodan geçiremez-siniz. Çünkü yarın o kadar ciddi sıkıntılarla karşılaşacaksınız ki, devletin varlığı, birliği, şu, bu pek çok engel çıkacak karşınıza. Onun için de diyorum ki; bu işin çözümü ya arkadaşımızın dediği gibi memurları yeniden tanımlayıp -dar anlamda memur kavramını Almanya’nın yaptığı gibi Belçika’nın işte Avusturya’nın- grev ve lokavtın dışına çıkaracaksınız, toplu sözleşme hakkını vermeyecek-siniz. Diğer taraflarına vereceksiniz vs… Bunu yapmadan, bakın onun için bu kamu personel reformu yapılmadan… bu işi...

Page 322: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

312

Halil ETYEMEZ : Hocam kaç yıldır devam ediyor. Şimdi buraya getirdiğiniz zaman on yıl, yirmi yıl sonrasını…

Prof. Dr. Kadir ARICI : Yapsınlar. Hükümet buna öncelik

versin yapsın. Çok teşekkür ederim. Halil ETYEMEZ : Ben komisyonun görevi itibarı ile konu

başlığı itibarı ile AB ülkelerinde Almanya’nın haricinde birçok örnek vardır, grevli toplu sözleşmeli yasa ile ilgili. Bu örnekleri ben vereceğim.

Oturum Başkanı : Bunu yazdık. Arkadaşımızın, hatta ben

flaş disk istedim. Onu yazdık. Halil ETYEMEZ : Tamam ona da açılım getirelim. Kadir

Hocam dedi. Ben onu da bakın, almış olduğumuz notun karşılığında da Almanya diyor ki, grev hakkı sınırlı. “Beamte” statüsünde çalışan devlet memurları grev yapamazlar. Grevler toplu sözleşmelerde belirtilen amaçlara uygun olarak zorunlu…zorunlu…

Oturum Başkanı : Bakın Numan Bey’in verdiği üç sayfalık

İngilizce bir metin var elimde. İngilizce biliyor arkadaşlar. Kelimesi kelimesine tercüme edeceğiz ama var… buda yer alacak hepsi yer alacak. Ver ama 50 sayfalık bir rapor verme.

Halil ETYEMEZ : Hocam ayrıca bunları vereyim. Birde bu

şey var, geniş kapsamlı. Katılımcı : Geniş kapsamlı sende kalsın, dar kapsamlıyı ver. Halil ETYEMEZ : Hocam ille de raporun içerisine girmez,

merak edildiği zaman bakarlar. Oturum Başkanı : Şimdi arkadaşlar burada Osman Bey’in

dediğine aynen katılıyorum. Hangi dediğine? Böyle bir çalışma beyin fırtınası metodu gibi oldu. Bundan bir sonuç pek şey olmuyor. Dediği gibi bir metin olsa sunulsa da onun üzerinde tartışılarak, madde madde gidilerek olsa daha sağlıklı olurdu, ama öyle düzenlenmemiş,

Page 323: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

313

böyle düzenlenmiş. Böyle düzenlendiğinde de arkadaşların öne sürdüğü görüşler tek tek yer alacak raporda. İşte falanca arkadaşı-mız şunu dedi, falanca arkadaşımız bunu dedi, şöyle oldu, böyle oldu. Bunlar yer alacak. Benim özellikle, ısrarla en başından beri üzerinde durduğum şey, bu Çalışma Grubunun Raporundan bir, iki tane paragraf Sonuç Bildirgesinde yer alsın istiyorum.

Dr. Osman YILDIZ : Şimdi benim tekrar tekrar söylediğim

şu. Ben çok gerçekçi bir adamım. Hak-İş’te de, her konuda aynıdır. Ben fotoğrafı çizdim. Baştan da çok net söyledim. Eğer uluslararası sözleşmeleri tartışıyorsak, uluslararası sözleşmeleri tek tek okuyun-ca benim gördüğüm bu. Ha bunun aksi bir durumu varsa bir arkadaşımız söyler.

Halil ETYEMEZ : Ben aksini söylüyorum. Dr. Osman YILDIZ : Benim söylediğim şey şu; fotoğraf budur,

politika böyle oluşturulur. Benim gördüğüm bu. Varsa başka bir belge, onu söyleyin onu tartışalım. Hocalarımız tartıştı, bir şey demiyorum. Benim gördüğüm, ben belgeler üzerine bunun üstüne sabahleyin net olarak söyledim. Memur sendikacılığı olmasın mı? Grev? Olsun bir şey demiyorum. Ama bu sözleşme eşittir, sen bunu demiyor. Bana göre diyorum, sen, bu tespiti yapıyorum, bunun üstü-ne ne ilerleyeceksen onu yap. Ama ben burada üç günde tartışsak benim gördüğüm belgelerde olmayan bir şey, ben var demem size. Belgede var demem. Ama ben size diyorum ki; net olarak bu bunu diyor. Ama global olarak yorumlarsanız diğer sözleşmelerde söyle-dim. Buradan ben bunu çıkarıyorum. Çıkartabilirim buna da engel bir şey yok, onu söylüyorum ben. Benim söylemek istediğim bu.

Satılmış KARAKAYA : Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakan-

lığı’ndan. Hocam tabi dün ve bugün iki gündür çalıştayı takip ediyoruz. Tabi belki konunun dışına çıkmak istemediğimden fazlaca şey yapmak istemedim. Şimdi Kadir hocamın verdiği belgeler bende de vardı. Fakat internetten aldığım için belki farklı bir şey ortaya çıkar diye girmek istemedim. Ancak Kadir Hocam da verdiği için Sayın Mesut Gülmez Bey’inde herhalde aynı kaynak. Avrupa Birliği ülkelerinde grev ve toplu sözleşmenin olduğu ortaya çıkıyor bundan.

Page 324: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

314

Kısmen, bir kısmında var bir kısmında yok ama genel manada düşünürsek grev ve toplu sözleşmenin olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi 1992- 2001 yılları arasında sendikal faaliyet içerisinde bulundum. Ama 4688 sayılı kanunun çıkmasıyla yasak kapsamına girenler arasındayız. Yani daire başkanı olmak sıfatıyla bir sendika üyesi olamıyoruz. Ama her yıl düzenlenen, ya da yılda iki defa düzenlenen Kurum İdari Kurulu toplantılarına mecburen katılıyoruz. Şimdi bu toplantılar sırasında da şöyle bir şey ortaya çıkıyor. Her zaman genellikle özlük haklarının düzenlenmesiyle ilgili…Şimdi özlük hak-larının düzenlenmesiyle ilgili her türlü talep olmasına rağmen 1992 sene 2010; yani aşağı yukarı 18 yıldır bu talepler dile getiriliyor ama sonuca gidemezsiniz. Çünkü yaptırım gücünüz yok. Burada da yaptırım gücünüz olmadığı müddetçe sonuca gitmek gibi bir şansınız var mı? Dediğim gibi, Kurum İdari Kurulu toplantılarında oturur-sunuz, tartışırsınız, sendika üyesi temsilciler taleplerini ortaya koyar belki birkaç tanesini çözebilirsiniz ama bazı konulara geldi-ğinizde çözemezsiniz. Dolayısıyla bunun çözüm yolu bana göre belki de bir yaptırım gücü olarak grevin ortaya konulması, ancak sınırla-rının belirlenmesi. Şimdi şöyle bir şeye daha giriyoruz. Genellikle şunu gözlemledim. 2001-2002’den sonraki sendika üyelerine baktığı-mızda her yıl %10’luk bir artışla 2009 verilerine geliyorum. 2009’da 1 milyon 35 bin civarında. Yani toplam memur sayısının üçte biri sendikalı. Şimdi buna şöyle bir… Sayın Kadir hocam hep gündeme getirdi. Kadir hocam ve diğer hocalarımız şunu gündeme getiriyor, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu. Evet, 233 var şimdi 1 milyon 35’in içerisinde, 233’de var. Yani bunları yok sayamayız. Öyle ya da böyle bir şekilde kamu görevlisi bu. Yani bunu yok saymamız müm-kün değil. Şimdi hep üçte bir üye, bakıyorsunuz büyük sendikaların üçte biri burada. Yani hep üçte birle gidiyoruz. Kamuda çalışan üçte bir, yani memurlar bir araya gelme gibi bir sıkıntısı var.

Oturum Başkanı : Şimdi arkadaşlar ne yazacak sonuç olarak. Satılmış KARAKAYA : Şuna geleceğim. Şu son noktada

Avrupa Birliği ülkeleri ve uygulamaları, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde bazı ülkelerde ILO sözleşmesi ve ülkelerde grev hakkının olduğu. Benim düşüncem de bazı hakların elde edebilmesi

Page 325: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

315

açısından bu metinde grev hakkının ve toplu sözleşme hakkının yer almasından yana, düşüncem budur, son söz bu.

Hadi ERDOĞMUŞ : Çünkü uluslararası sözleşmeler, Avrupa

İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararlar bizim, bu tezimizi güçlendiriyor. Dolayısıyla gerek Avrupa Birliği sürecinde, gerek uluslararası sözleşmelerde, gerek Avrupa Birliği’nde farklı ülkelerde bu hakkın çok rahatlıkla kullanıldığını biz görüyoruz ve bunun metine de böyle geçmesini talep ve teklif ediyoruz.

Halil ETYEMEZ : Memur-Sen olarak bizim görüşümüz bu. Oturum Başkanı : Şimdi arkadaşlar hepinize çok çok

teşekkür ediyorum. Gerçekten güzel bir tartışma oldu. Bütün arka-daşlar fikirlerini söylediler. Arkadaşlar görüşlerini açıkladıkları için, katkıda bulundukları için herkese teşekkür ediyorum. Son cümleyi şu şekilde yazarsak arkadaşlar ne derler. Komisyonumuzda şu gö-rüşler dile getirildi. Sonuç olarak sevmediğim bir cümle söylemek zorundayım. Öğrencilere sıfır verdiğim cümleyi. Siz çok ısrar ettiği-niz için yapıyorum: “Avrupa Birliğine üye ülkelerdeki sendikal haklar dikkate alınarak, ILO normları çerçevesinde Türkiye’de de kamu görevlilerine gerekli yasal düzenlemeler yapılarak…” bu ben şunu anlıyorum. Yani “128’de 53 ve 54’ü de. Gerekli yasal düzenle-meler yapılarak Türkiye’de kamu görevlilerine de toplu sözleşme ve grev hakkının verilmesi konusunda mutabık kalınmıştır”.

Dr. Osman YILDIZ : Hemfikir değilim… Oturum Başkanı : Hemfikir değilsin yani?..Ama demin

dediniz ya, ben memur sendikası kurulmasına karşı değilim. Dr. Osman YILDIZ : Oy birliğiyle dediniz… Oturum Başkanı : Oy çokluğu, oy çokluğu… Hadi ERDOĞMUŞ : Bu cümlenin inanın bizi tam anlamıyla

memnun etmediğini de ifade edelim. Sadece ortak bir sonuç çıksın diye evet diyoruz sayın hocam.

Page 326: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı

316

Halil ETYEMEZ : Hocam, Osman Bey de kabul etsin diye evet diyoruz…Hocam bu cümle çok güzel. İnanıyorum ki Osman Bey’de tamam diyecek.

Katılımcı : Hocam biz de tamam diyemiyoruz. Kamu işveren

sendikası olarak. Oturum Başkanı : Ne diyorsunuz, öneriniz. Katılımcı : Efendim, henüz grev hakları yok. Biz onu net

olarak herhangi bir… Halil ETYEMEZ : Verilsin diyoruz. Katılımcı : Verilsin ayrı mesele. Ama Anayasayı atlayıp da… Halil ETYEMEZ : Hayır, hayır atlayıp da değil. Gerekli yasal

düzenlemeler yapılarak diye… Katılımcı : Ama ısrarla Anayasa kapsam dışı kalsın falan... Halil ETYEMEZ : Değil, kapsam dışı da kalmıyor ama ifade

edilmesin dedik. Kapsamın içinde olsun. Katılımcı : Niye? Ama sorunu çözmeyecek, çözecek mi? İlk

düğmeyi yanlış bağlamayalım diyorum. Oturum Başkanı : Bu politik bir cümle oldu. Ben diyorum ya;

benim öğrenciler böyle bir cümle kursalar sıfır veriyorum. Gerekli düzenlemeler, gerekli yasal düzenlemeler... Gerekli değilse onun da açıklanması lazım. Herkese çok çok teşekkür ediyoruz.

Page 327: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

317

DÖRDÜNCÜ ÇALIŞTAY GRUBU

GREVLİ TOPLU SÖZLEŞMELİ KAMU PERSONEL SİSTEMİ: DEĞİŞİMLER, DÜZENLEMELER

Oturum Başkanı ; Prof. Dr. Metin KUTAL (Kadir Has

Üniversitesi) : Grevli toplu sözleşmeli kamu personel sistemi. Bunu özellikle

belirtiyorum. Çünkü öğle yemeğinden yararlanarak moderatör arkadaşla bir araya geldik, söz alan arkadaşların yapacağı konuş-maların bu konu etrafında cereyan etmesini rica ediyoruz. Burada iki yarar var. Birincisi; pratik olarak daha çabuk sonuca varırız ve konu dağılmaz. İkincisi de buradaki komisyonlarda ele alınacak konulara girmemiş oluruz. Böylece her komisyon kendi içerisinde raporunu hazırladığı zaman daha tutarlı bir sonuca varması müm-kün olabilir. Onun için tekrar ediyorum, mesela örgütlenme, yok olma hakkı üyelik bakımından sınırlamalar vesaireler olabildiğince konuların arasına girmesin. Çünkü bizim konumuz grev ve toplu pazarlık. Bununla donatılmış olan bir kamu personel rejimi.

Abdülhamit GÜL (Memur-Sen Avukatı) : Özellikle Çalıştay kamu görevlileri ve tüm ülkemiz için

hayırlı olsun. Bu Çalıştay, 2010 yılında yapılan toplu görüşme neticesinde yetkili sendika olarak masaya oturan Memur-Sen Konfederasyonunun talebiyle ve Mutabakat Metinlerine derç edilen bir talep neticesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Düzenlenen bu Çalıştayın temel amacı, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye, kamu görevlerinin Avrupa Birliği sürecinde ya da dünden beri tartışılan ve konuşulan ILO sözleşmeleri 87, 98 ve 151 sayılı ILO Sözleşmeleri çerçevesinde bir hak olarak verilmesi gereken toplu sözleşme sürecinin nasıl ve ne şekilde olacağıdır. Bu nedenle bu Çalıştayda, iç hukuktaki toplu sözleşmenin önündeki engelleri ortadan kaldırıcı

Page 328: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

318

bir takım öneriler ve tekliflerin herhalde gündeme gelmesinde yarar var diye düşünüyorum. Bu çerçevede, öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki, toplu sözleşme ve grev hakkı kamu personel sisteminin bir parçası değil, sendikal hak ve özgürlüklerin vazgeçilmez bir unsurudur. Vazgeçilmez ve devredilemez bir parçasıdır ki, bunu değerli hocam başta olmak üzere iki gündür devam eden çalışma-larda da ifade edildi. Dolayısıyla, bir sendikal hak verilmiş ise, yani 4688 sayılı Kanun ve Anayasanın 51. maddesine göre kamu görevli-lerine sendikal hak verilmiş ise bu sendikal hakkın içerisinde doğal olarak mündemiç olan toplu pazarlık ve grev hakkının da olmadığını düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla, öncelikle vazgeçilmez olarak ifade edilmesi gereken şey; bir kamu görevlileri sendikası varsa toplu pazarlık ve grev hakkının olmazsa olmaz olarak, kabulü gerekir. Elbette burada şunu da ifade etmek gerekir kanaatindeyim. 2821 ve 2822 sayılı Kanunlara göre işçi sendikalarıyla motamot bir bağlantı kurarak, işte işçi sendikalarında şöyle şeyler var, kamu görevlilerinde de böyle olsun diyerek ya da direk çeviri yaparak bir yöntem bulmakta bir yarar yok. Türkiye’nin kendi koşulları içeri-sinde ifade edildiği üzere 399 var, 4/C var, 4/B var, 4/A var. Ama neticede kamu görevlileri sendikaları kapsamında olan herkese, kendi koşulları da dikkate alınarak bir grevin kapsamı, kamu hizmeti ya da kamu adına güç kullanan üst düzey personel, bunların kapsamı ne olacak bunlar ayrıca tartışılabilir bunlar belki teferruatlardır. Ancak özellikle vurgulamasında fayda olan konu; bu toplu sözleşme ve grev hakkının kamu görevlileri için de vazgeçilmez bir talep ve hak olduğu.

Dolayısıyla Anayasada hangi engeller var?. Biraz iç hukuku

konuşacağımız için ifade edildi ama 53. Madde de işçilerle toplu söz-leşme yapılacağı hususunda bir düzenleme yapılmış. 54. Madde’de işçilerin grev hakkı düzenlenmiştir. Ancak benim kanaatim, kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapamayacağına ilişkin Anayasada engelleyici bir düzenleme olmadığına göre ve yasağın istisna, serbestisinin ise genel geçer bir kural olduğu göz önünde bulunduru-lursa, aslında işçiler için var olan bir durumun, memurlar ya da kamu görevlileri yapamaz şeklinde bir ön reddinin çok doğru olma-dığını düşünüyorum. Ancak, önümüzde Anayasal bir metin var ve bu Çalıştay da o nedenle yapılıyor ve bir engel olarak ta özellikle iç

Page 329: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

319

hukuktaki yargı kararlarında, ya da doktrinde Anayasa 53 varken- bu toplu pazarlık hakkı verilemez şeklinde bir savunma söz konusu. Bu nedenle bizim kanaatimize göre bu 53. Maddedeki işçiler ibaresi, bir örnek veya öneri olarak çalışanlar şeklinde düzenlenmesi, ya da işçiler, kamu görevlileri ve memurlar Anayasanın 128. Maddesin-deki ifade ile söylemek gerekirse; memurlar ve kamu görevlilerinin işverenle kamu işvereniyle toplu sözleşme yapabileceği ve bunun ayrıntıları, hakları ve kapsamı da kanunla düzenlenir şeklinde bir Anayasal değişiklik yapılabileceği kanaatindeyiz.

Uluslararası sözleşmelerle alakalı işte anayasanın 90. Mad-

desi, 87, 98, 151 sayılı Sözleşmeleri, bunlar çok konuşuldu. O yüzden tekrara girmekte fayda görmüyorum. Ancak bir cümleyle ifade et-mek gerekirse; Avrupa Birliği İlerleme Raporları 2003’ten itibaren her yıl kamu görevlilerine grevli toplu sözleşme hakkının verilme-sinin elzem olduğunu ve bu konuda uyarıların her daim yapıldığını 19. fasılda ifade etmektedir. Yani şu husus önemli; Avrupa Birliği sürecinde ve uluslararası alanda ülkemizin imzalamış olduğu sözleş-melere göre Türkiye’de iç hukukta varsa bir engel ki- tartışmalı konu anayasa yapma zorunlu olduğu ifade ediliyor- bu konuda da anayasada 53. ve 54. Madde de bir değişikliğin yapılması gerekiyor. Burada şu hususu hatırlatmakta yarar görüyorum. Memur- Sen’in 2009 toplu görüşmeleri neticesinde Mutabakat Metniyle alakalı Uzlaştırma Kuruluna yapmış olduğu müracaat neticesinde, kurulun almış olduğu bir karar var. Bu Kararda öncelikle-Uzlaştırma kurulu kimlerden oluşuyor. Yüksek Hakem Kurulu dediğimiz işçi sendika-larında olan kurul gibi, 9. Hukuk Dairesinin değerli başkanı ve konusunda uzman akademisyenler bu kurulda müteşekkil ve onla-rın da vermiş olduğu karar -Memur-Sen’in başvurusunun yerinde olduğu ve aslında Anayasa ilkeleri de göz önünde bulunduruldu-ğunda, kamu görevlilerinin de toplu sözleşme hakkı kapsamı içeri-sinde olduğu yönünde bir karar vermiştir. Bu husus çok önemlidir. Yani hem hukukçuların, hem de akademisyenlerin bu kurulda bulunması ve bu anlamda da bir belge olarak bunun teşvik edilmesi çok önemli. Ancak bizim yine birazdan da belki eleştireceğimiz husus, bu Uzlaştırma Kurulunun vermiş olduğu kararın bir müeyyidesi yok. Dolayısıyla bir hakem müessesesi”, yeri gelmişken onu da söylemekte yarar var. Bizce Uzlaştırma Kurulunun da

Page 330: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

320

yaptırımı olmayan; adeta bir müşavir organ gibi olmak yerine, zorunlu tahkim gibi bir yapıya büründürülerek vermiş olduğu kararın bağlayıcı ve geçerli olması yönünde bir düzenleme ile 4688 sayılı Yasa ve gerektiğinde de Anayasa da yapılacak düzenlemeyle, bu toplu görüşmeden ya da toplu sözleşmeye verilecek süreçte alınan kararında bağlayıcı olmasında yarar var. Ve Mutabakat Metninden sonra varılan Uzlaştırma Kurulunda ya da zorunlu tahkim; hakem-den çıkacak netice sonucunda da buna iş veren, siyasi irade ya da kamu işvereni uymazsa, kamu görevlilerine bir grev hakkının mut-laka verilmesi gerekir. Aksi takdirde yaptırımı olmadığı takdirde toplu sözleşmenin de bir anlamı olmayacaktır.

Dolayısıyla 657 sayılı Yasada, 146. Maddenin 2. Fıkrasında

genel olarak söylemek gerekirse, kamu görevlilerine ya da devlet memurlarına aylıktan başka bir ödenek verilemez diye bir ibare var. O ibarenin de bu çerçevede düzeltilmesi gerekir. 4688 sayılı Yasanın da bu çerçevede düzeltilmesi, yine Avrupa Sosyal Şartında 5. ve 6. Maddelerinde ülkemizin koymuş olduğu çekincelerinde mutlaka kaldırılması ve bununda Çalıştay Sonuç Bildirgesinde ifade edilme-sinde yarar olduğunu düşünüyorum. Yine tabii bu haklar verildikten sonra iç hukukta yasalarla birlikte bunların da değiştirilmesinde yarar var. Değişmezse bile, 90. Maddeye göre bu yine uluslararası sözleşmelere dayanılarak uygulanabilir.

Katılımcı : 146 neden değişmeli. Abdülhamit GÜL : 146 şu açıdan değişmeli. Sadece “aylıktan

başka bir hak verilemez” diye bir ibare olduğu için eğer toplu sözleş-meyle verilecekse bu toplu sözleşmeden doğan birtakım ikramiyeler ve haklar söz konusu olacak. Kanunla çelişeceği için onun düzenlenmesi lazım. Mesela 657’de 27. Madde’de grev yasağı var. Bunun da kalkması lazım. Bu anlamda üst norm hiyerarşisin-deki değişiklikle birlikte ve 125. Madde grev ile birlikte gelen müeyyide-nin de kaldırılması lazım. Ancak öncelikle bunlarla ilgili bir iyi niyetin gösterilmesi gerekmektedir. Şu maddede böyle bir değişiklik yapın şeklinde önerimiz olmayacak, ön kabulle ve Çalıştay sonuç bildirgesine girmesini faydalı gördüğümüz ve elzem olarak gördüğü-müz” kamu görevlilerine toplu sözleşme, grevli toplu sözleşme

Page 331: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

321

hakkının verilmesi” ve bu konudaki eksikliklerin ya da engel olan iç hukuktaki mevzuattaki değişikliklerin biran evvel giderilmesini, ülkemizin artık hem uluslararası sözleşmeleri hem de temel insan haklarının gereği olarak yapmasında fayda var. Tabiî ki, ayrıntılı olarak, grev kapsamı ya da süresi; buna benzer uygulamalar ayrıca tartışılabilir. Ama bu tartışmalara boğarak kamu görevlilerine asıl temel hak olan toplu pazarlık ve grev hakkının verilmesinin önün-deki bu ayrıntıya takılmamak için, son olarak şunu ifade edeyim. Çalıştay Sonuç Bildirgesinde grevli toplu sözleşme hakkının kamu görevlileri için verilmesinin, deklare edilmesi ve ifadede yer alma-sını talep ediyorum.

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN (İstanbul Üniversitesi) : Sayın

meslektaşımın değerli katkılarını dinledik. Sonuç itibariyle haklı tabii. Zaten temsil ettiği bulunduğu taraf itibariyle yıllardır talep edilen dilekleri, temennileri iletti ve buna ilişkin yasal değişiklikler yapılması gerektiğini söyledi. Onda haklı tabii. Memur-Sen’in falan burada bulunmasının nedeni de o. Ama onu yaparken tek taraflı bakmamak lazım. Tek taraflı bakmak bazen yanılgıya yol açabilir. Ya da yapılacak talep, mevzuatın yapay olmasına neden olabilir. Arkadaşımız tabii, ülkemizin içinde bulunduğu pozisyon çerçeve-sinde sendikal hakkın ayrı şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu pek doğru değil. Çünkü memurlar, işçilerden farklı bir kamu hizmeti yürütüyorlar. Dediğim gibi… anlamında değil. Çünkü bu şeydeki konuşmalar hep sonradan doğru yolu bulmak amacıyla yapılacak bir sözleşmedir. Konuşmalar o nedenle bir aksi düşünce veya buna karşı çıkma gibi algılanmamalı, tek ricam bu. Çünkü biz millet olarak biraz alıngan bir milletiz, hemen bazı şeyleri yanlış değerlendirme veya yorumlama gibi bir şeyimiz var. Ama bir şey ya-parken de, şeytanın avukatlığını yapmak lazım ki, doğru biraz daha net ortaya çıkabilsin. Biz hep hizmetin sürekliliğini göz önünde bu-lundurmak şart…Birtakım hizmetin sürekliliği çok göz ardı edildi bu toplantıda. Her ne kadar sendikal hak beraberinde, örgütlenme hakkını, bu da beraberinde grev hakkı ve toplu sözleşmeyi oturup görüşme hakkını getiriyorsa da, bunu sadece sendikal hak açısından değil, idareyi yürüttüğü kamu hizmetinin niteliği de göz önünde bu-lundurularak değerlendirmek lazım. Çünkü idare derslerinde idari

Page 332: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

322

faaliyetlerin konusunu ya da kamu hizmeti konusunu anlattığımız zaman, en temel şey kamu hizmetlerinin sürekli olmasıdır.

Devlet yasağının; grev yasağının felsefi gerekçesi var. Kamu

hizmetinin sürekliliğini göstereceğim. Kamu hizmetleri sürekli ol-mak zorundadır. Bunu engelleyici herhangi bir davranış yasaklan-mış olsa bile memurlarla ilgili toplu görüşme ve grev hakkını sendikacı dostlarımızın kamu yararını da göz önünde bulunduran bir denge sağlayarak oluşturmak lazımdır. Tek taraflı sendikal hak, Anayasal hak, insan hakları gibi biraz sloganik cümlelerle yola çıktığınız zaman öbür tarafı ihmal edersiniz. İdare, çünkü çift taraflı. Çift taraflı idarenin de bir ölçüde kendine göre bir gücü, bir sınırlama gücü sayesinde kamu yararı sağlanır. Ama bu sınır doğru kullanıyor, doğru kullanılmıyor, ekonomik kullanılıyor, kullanılmı-yor ayrı bir şey. Ama neticede idare bu gücü vermek zorundadır. Öbür türlü anarşi doğar, kaos doğar toplumda. Ben Yunanistan’a eş durumundan dolayı sık sık gidiyorum. Oraya gittiğim zaman güm-rükte yedi sekiz saat beklediğim oluyor, greve gidiyor polis memur-ları, gümrük memurları. Yedi sekiz saat… geldim ben. Yedi sekiz saat Yunanistan’a giremedim. Ne bileyim Atina’da çöp manzarala-rının… yani onun da getirdiği sıkıntılar göz önünde bulundurularak bu konunun tartışılmasının yararlı olacağı kanaatindeyim. Şunu demek istemiyorum; kamu hizmetinin sürekliliği şeyi engellemesin, daha önce toplu sözleşme yasağının bir gerekçesi ortaya konsa anlamında söylemiyorum. Çünkü bu ülkede sadece memurlar yaşa-mıyor. Memurlar kendi haklarını korurken, işçiler kendi haklarını korurken bir yandan o hizmetten yararlanan geniş bir kesim var ve bir yasal düzenleme yaptığınız zaman bu yasal düzenlemenin amacı nedir? Her hukuki düzenlemenin amacı kamu yararıdır. Değil mi? kişisel amaç gütmemesi lazım. Siz sadece memurları memnun edebi-lecek mutlu edecek düzenlemeler yaparsanız, bu sefer memurlar eliyle hizmet bekleyen yoğun bir vatandaş kitlesi var.

Mesela, sabahki oturumdaki konuklara katılıyorum ama

büyütülmemesi görüşündeyim. Mesela doktorlar bir günlük iş bırak-ma eylemi yaptığı zaman, bir sendika desteklerken öbür sendika temsilcilerinin, bunun insan haklarına aykırı olduğunu, hastaların hizmet alma hakkının engellendiğini iddia ettiğini ben bizzat

Page 333: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

323

duydum televizyonda, basında ad vermeyeceğim. Sizler daha iyi biliyorsunuz, takip ediyorsunuz. Şimdi oradaki duruma baktığınız zaman işte doktor tamgün yasasından dolayı birtakım hak kaybına uğruyor, ya da böyle bir yasanın çıkmasını istemiyor, bir eylem yapıyor. O eylem birçok kesim tarafından… insanların hizmet alma hakkını ortadan kaldıran hukuka aykırı bir davranış olarak algıla-nabiliyor. Bu nedenle sonuç olarak, tekrar söylüyorum toplu sözleş-me, grev hakkı düzenlenirken. İdarenin faaliyeti açısından, kamu hizmetini gören vatandaşların da mağdur edilmeyeceği, kamu düzeninin bozulmayacağı şeklinde düzenlemeler yapılmasında yarar var diye düşünüyorum kendi adıma.

İkincisi; Anayasa açısından…53. maddeye ben pek katılamı-

yorum ilk etapta. Burada memurların sayılmamış olması onların toplu iş sözleşme hakkı olmadığını göstermez. Biliyorsunuz, kamu hukukunun en temel prensibi kıyas yasağıdır özel hukuktan farklı olarak. İdare hukukunda, kamu hukukunda statüler açık bir şekilde belirtilmek zorunda. Kıyas yoluyla sizin bir hükmü genişletmeniz mümkün değil. Hem Anayasa hukuku, hem idare hukuku, hem de özel hukuk açısından bu mümkün değil. Bu nedenle sonradan doğru bir şekilde ifade ettiğim, katıldığım gibi, burada yapılacak ekleme-lerle bu sorunun çözülebileceği kanaatini paylaşıyorum.

Oturum Başkanı : Efendim dilerseniz hem zamandan tasar-

ruf hem de arkadaşların bundan sonraki konuşmaları bakımından bazı teknik bilgiler vereyim. Bu teknik bilgiler daha ziyade bizim komisyonumuzun konusu olan grev ve toplu pazarlık konusundaki uluslararası normlardır. Bu normlar Türkiye Cumhuriyetinin onay-ladığı sözleşmelerde yer almaktadır. İşte dünden beri hep tekrar ediliyor, bunlar her sene ısıtılıp ısıtılıp Uluslararası Çalışma Konfe-ransında Türkiye’nin önüne konuluyor, Türkiye gündeme alınıyor, hırpalanıyor, bunları hala yapmadınız deniliyor. Ufak tefek anayasa değişiklikleri, yasalarda ufak tefek değişiklikler; orada sürekli bir oyalama taktiği olarak kabul ediliyor.

Dolayısıyla şimdi dilerseniz ben şahsen bu uluslararası

normlarda bizim komisyonun gündemine giren konularda neler var bunları kısaca belirteyim ki, bundan sonra söz alan arkadaşlar biraz o çerçeveyi de dikkate alarak konuşsunlar. Bir kere, örgütlenme

Page 334: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

324

konusunu bizim Komisyonumuzun dışında kabul edin. O ayrı bir konu çünkü. Sadece grev ve toplu pazarlık konusunda 87 sayılı Sözleşme devreye giriyor. Ama daha çok 98 sayılı Sözleşme karşı-mıza çıkıyor. Birde bu sözleşmelerin uygulamasından doğan uyuş-mazlıkları çözen uzmanlık organları var ILO’nun. Sendika Özgürlü-ğü Komitesi var, Aplikasyon Komitesi var vesaire. Onların içtihat-ları var, onlar da çok önemli ve o içtihatları dikkate almak suretiyle üye devletler, yeni yasal düzenlemelerini yapıyorlar. Dolayısıyla bütün bunların özeti olarak karşımıza çıkan tablo şu. Bir kere 87 sayılı Sözleşmede açıkça zikredilmemekle beraber bu uzmanlık organlarının kararlarına göre, grev hakkı, toplu pazarlık sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır, Ancak işçilerin bu haktan yararlanmasıyla kamu görevlilerinin bu haktan yararlanması arasında ILO organla-rının içtihatlarından çıkan sonuç farklı. Şöyle ki, işçileri bir kenara bırakıyorum, kamu görevlileriyle ilgili bir görüşme yaptığımızdan dolayı. Bir kere örgütlenme hakkı bakımından dahi, üye devletleri bağlamayan bir madde var oda şu; polis ve silahlı kuvvetler men-supları. Üye devletler kendi yasal düzenlemeleriyle bu iki gruba örgütlenme hakkını dahi vermeyebiliyorlar. Ama bu demek değil ki, yasak. İsveç veriyor. Onda herhangi bir tereddüt yok. Yani üye dev-leti zorlamıyor. Ama üye devlet bu iki gruba yasak getirmişse, doğal olarak bu sözleşmeye aykırı bir duruma düşmüyor. Bunlar örgütlen-me bakımından böyle bir sınırlamaya tabii tutulduklarından dolayı ILO’nun ihtisas organları, bunların aynı zamanda grev ve toplu pazarlık hakları bakımından da karşı tutulabileceğine karar veriyor bu iki grup için. Silahlı Kuvvetler mensupları ile Polis.

Şimdi gelelim diğer kamu görevlilerine, bu arada yine bu

organlar, bu kavramda önemli bir değişiklik, daha doğrusu farklılık yaratıyorlar. Bu kamu görevlilerinin hepsi bizim personel rejimi-mizde olduğu gibi, karmakarışık değil- Biz onun için işte bu semine-rin asıl özü o. Mümkün olduğu kadar personel rejimini Batıya benzer şekilde ifade etmek gerekir, memur kim, müstahdem kim, işçi kim. Bunları kategorize etmek ve buna göre bunların grev hakkı, toplu pazarlık haklarını düzenlemek gerekir. Çünkü genel olarak memurun grev hakkı dediğin zaman Türkiye’de devlet üretme çiftliğindeki çoban da memur. Yani böyle garip birtakım şeyler de var.

Page 335: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

325

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN : Diğer kamu görevlisi faydala-nacaktır.

Oturum Başkanı : Açtık acaba ne olacak. Diğer kamu

görevlisi dediğimiz zaman sözleşmeli personel buna giriyor. Yani nedir, ne değildir şimdi yeniden Türk mevzuatına dönmek istemiyo-rum. Ama uluslar arası çalışma örgütünün ölçütleri şu. Bir kere memur dediğimiz zaman bundan çok üst düzeyde bir grup, oldukça sınırlı bir grup kastediliyor. Buna göre, devlet adına kamu erkini doğrudan kullanmaya yetkili, bunu tabii değişik formüllerle de ifade ediyorlar. Nitekim bizim dünkü ve bu sabahki toplantılarda da bu ifade edildi. Devlet adına karar verme ve bu kararı uygulama yetki-sine sahip olanlar ayrı bir kategori içinde toplanıyor. Bunların dı-şında kalanlar yine kamu görevlisi ama bunlar müstahdem. Mesela okul öğretmenleri, hatta resmi okul öğretmenleri ki, en büyük kitleyi oluşturuyor Avrupa’da da, bizde de. Bunlar birinci gruba da-hil olmuyor ikinci gruba dahil oluyor, ondan sonra işçiler geliyor. Tabii onlar bakımından herhangi bir sorun yok.

Şimdi devlet adına kamu erkini doğrudan kullanmaya yetkili

olan ve batılı anlamda Fransızcada fonksiyonel, Almancada “beamte” diye belirtilen ve asla öteki gruplarla da karıştırılmayan bu grubu eğer biz personel rejimimizi ıslah etmek suretiyle, gerçek-ten bu anlamdaki kişileri bu grup altında toplayabilirsek, bunlara biz toplu pazarlık hakkı ve grev hakkı bakımından istediğimiz gibi sınırlamalar getirebiliriz. Önce uluslararası normları düzenleyelim ki başımız orada belaya girmesin. Ancak bu grubun grev ve toplu pazarlık hakkını kısıtladığımız zaman, mutlaka bu eksikliği telafi edecek birtakım barışçı yolları da sisteme dahil etmek mecburiyetin-deyiz. Uluslararası uygulamalar ve kararlar bunu gerektiriyor.

Ne gibi? Uzlaştırma Ama bunu tabi bizim şimdiki 4688’deki

uzlaştırmayla sakın karıştırmayın. Arabulma veya tahkim; bunların hepsini kullanabilirsiniz diyorlar, ama şu şartla; bu sistem çabuk işleyecek, tarafsız olacak ve bu memurların grev ve toplu pazarlık yasağından doğan hak kayıplarını önleyecek”. Tabii yani bunlar üst kademe memurlar diye diğer memurların haklarından yoksun duru-ma düşerse, tabii büyük bir tezata düşmüş oluruz. Çünkü devlet

Page 336: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

326

bunlar sayesinde ayakta duruyor. Bunların da grev ve toplu pazarlık yasağı eğer o ülke mevzuatında kabul edilmişse, “bunu subvanse edecek, telafi edecek birtakım barışçı çözüm yollarının da mutlaka o yasak hükmüyle beraber, düzenlenme mecburiyeti vardır” diyor. “Bunun dışında kalan memurların grev hakkı vardır” diyor. “Ancak bu grev hakları kullanılırken her hak gibi bu grev hakkının da bir sınırı vardır” diyor. Ama bunu açıyor. Yani medeni kanunun 2. Mad-desindeki tanımı. Kamu Hukukundan gelen o ilkeyi, burada daha bir açıklığa kavuşturuyor. Diyor ki, “yapılan tüm grevler ne kadar yasaya uygun bir biçimde yapılmış olurlarsa olsunlar, -bu sabah Mesut Beyin de söylediği gibi-, toplumun tamamının veya bir kısmı-nın hayatını, sağlığını veya güvenliğini tehlikeye sokacak boyuta ulaşıyorsa buna devlet müdahale edebilir”. Ama bu müdahalenin çeşitli müdahale biçimleri olabilir. Ordudan yardım almak suretiyle çöpleri toplayabilir, posta hizmetlerinde Silahlı Kuvvetleri kullan-mak suretiyle, erteleyebilir belirli ölçülerde, vesaire. Yani bu greve dikkat edin önemli bir takım kriterler de var. Öyle, hani bizde oldu-ğu gibi kamu düzeni veya genel sağlık ve-bunu takdir edende Bakanlar Kurulu. -Şişe cam fabrikalarında genel sağlık gerekçe-siyle, ya da otelde grev erteleniyor. Olmaz böyle şey. Danıştay’ da elbette ki bunları iptal ediyor, olacak şey değil tabiatıyla, öyle değil.

Burada hiç şüphesiz bu grev hakkına sahip olan -yine kamu

görevlilerinin diyelim-yapmış olduğu grevlerde toplumun tamamının veya bir kısmının öyle alelade değil, hayatını, sağlığını veya güven-liğini ciddi bir tehlikeye sokması halinde buna devletin müdahale edebileceğini de belirtiyor. İşte bu çerçeveler içinde, şimdi memur dediğiniz zaman haklı olarak, Zehredin Beyde haklı olarak diyor ki, “canım olmaz ki”, diyor, “burada memurlarla işçileri aynı kefeye koy-mayalım”. Uluslararası mevzuat öyle diyor. Ama memur dediğimiz zaman memurları kategorize ediyor. Dolayısıyla ciddi bir personel reformu yapılması gerekir, bunlar devletin üst kademe yöneticile-ridir, sayıları azdır. Bunların dışında kalanlar diğer kamu görevlile-ridir. Bunların dışında kalanlar da işçilerdir. Bunlar zaten 4857’ye, 2821’e, 2822’ye tabi olarak diledikleri gibi örgütlenebilirler, toplu pazarlık yapabilirler. Oradaki grev yasaklarına tabi, oradaki grev hakkının düzenlemelerine tabi olacaklardır. Onların durumu şu andaki Çalıştayımızın konusunun dışında kalıyor.

Page 337: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

327

Enes POLAT (Devlet Personel Başkanlığı) : Sayın hocam şimdi konular ortaya konduğunda, işin uluslararası sözleşmelerden, Anayasadan, personel reformu tasarılarına kadar giden geniş bir boyutu olduğu ortaya çıkıyor. Biz Devlet Personel Başkanlığı olarak, ben yaklaşık on yedi yıldır Devlet Personel Başkanlığındayım. Kamu Personel Reformu Tasarısı çerçevesinde on yedi yıllık meslek hayatımda beş altı tane komisyonda biz çalıştık. Hatta 1971 yılında Cahit Tutum hocamızın bir makalesini ben okudum. Daha Devlet Memurları Kanunu yeni yürürlüğe girmiş. 1971 yılında yazılmış 1327 ile yürürlüğe girmişti. Gerçekleştirilemeyen Personel Reformu Tarzında bir makale. Yani 1971 yılında da bu iş bitmemiş ki.

Sayın hocam dünden itibaren şöyle bir vurgu var hep. Bende

bir başka veçhesini aydınlatmak istiyorum. Şimdi kamu personel sistemi, 4/A, 4/B, 4/C, 4/D bunlar keyfi olarak ortaya çıkmamış müesseseler. Şimdi kamu kesimi işlevsel olsun, hizmet üretsin diye çıkmış. Mesela ben çocuğumu okula gönderdiğim zaman işte Erzurum’un Aşkale ilçesinin bir köyünde oturuyorum. İstiyorum ki, benim çocuğumu beş yıl boyunca aynı ilkokul öğretmeni okutsun. Fakat karşı tarafta istiyor ki, “ben bir yıl görev yapayım ertesi yıl gideyim büyük şehre”. Şimdi bunların arasında bir denge kurmamız gerekir. Çünkü ben de vergi veriyorum, o kamu çalışanının bana da hizmet sunması gerekir. Birinci sınıf hizmeti, sağlık hizmetini Ankara’da da almalıyım, Erzurum’da da almalıyım. Bunu da sağla-mak zorundayım. Şimdi böyle bir güçlükle karşı karşıyayız. Sonra kamuya bir personel alıyorsunuz, belki bir günlük ya da iki yıllık, üç yıllık bir hizmet ihtiyacı için bir personel aldığınızda o personel emekli oluncaya kadar sırtınızdadır. Bunu gerçekleştirmek için ne yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki, memurların dışında ben sözleşmeli personel alayım. Hatta 4/B uygulamasının ilk başlangıcında, bu çok dar bir uygulamaydı. Belli projelere münhasır olarak “bunlar çalıştırılsın falan densin ve o projeler bittiğinde de kişilerin hizmet hakkı bitsin”. Hayır, efendim, bu da devamlı statü olsun.

Mesela 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin getiriliş

amacı şudur. Hatta ben hatırlarım, o dönem yaşım yine küçüktü ama insanlarda şöyle bir tereddüdün olduğunu biliyorum. KİT’lerde çalışan personel acaba iki sayılı cetvele geçelim mi, geçmeyelim mi diye tereddüt ediyor. Hatta Bekir Bey arkadaşım söylüyor, hala

Page 338: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

328

yirmi beş yıldır, üç sayılı liste diye bir liste var KİT’lerde. O listede kalan “efendim memur olmalıyım, şahsıma bağlı olarak bu hak ben-de kalmalı” diyen bir grup bile var. Hala var. Sözleşmeli personel olarak getirilmesinin amacı neydi? Dendi ki, yarın özelleştirme uygulamaları gerçekleştiğinde, biz KİT’leri satacağız fakat biz perso-nel yükünü kamuya aktarmayalım. Biz geldik 4046 sayılı Kanunla sözleşmeli personeli de kamuya aktardık. Hatta 2004 yılında dedik ki- 1992 yılından 2004 yılına kadar işçiler işsiz kalmışlardı iş akitleri fes edilmişti- biz bunları 4/C statüsünde kamuya alalım dedik. İşte bugün yaşadığımız olaylar. Yani kamu da bir arayış içerisinde. Böyle bir durumla karşı karşıyayız bu işin bir boyutu. Bir de hocam, bahsettiğimiz hususlarla ilgili olarak ben de kendimce bir takım çalışmalar yapmaya başladım, ama bizim kamu çalışanı dediğimiz kavram üzerinde bir kere Avrupa Birliği uygulamalarında da Türkiye’de de standart bir anlayış yok.

Katılımcı : Sizin dediğiniz kavramla, Türkiye de kamu

çalışanı kavramı aynı değil hocam. Enes POLAT : Okuyorum, bir makale de deniliyor ki,

“Almanya’da kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşmeli sendikal hakkı tanınmıştır. Fakat devlet memurları bu haktan yoksundur. Ya da memurlara grev hakkı tanınmamaktadır” gibi bir ifade var. Bu anlamda mesela, Türkiye’de birisi kalksa dese ki, Türkiye’de de kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşmeli sendikal hak tanınmak-tadır. Çünkü Türkiye’de de çalışan işçiler vardır kamuda. Bunların da grevli, toplu sözleşmeli hakları vardır. Buna yemin etse karnı ağrımaz o kimsenin.

Oturum Başkanı : Ama işte Almanya’daki memur ile

Türkiye’deki memur aynı olmadığı için bu. Enes POLAT : Sayın hocam bunlardan bahsettik. Bir hususa

daha değinmek istiyorum. En son 2004 – 2006 yılları arasında Türkiye’de ciddi bir personel reformu çalışması üzerinde çalışıldı ve bende başından sonuna kadar o çalışmaların içerisinde bulundum. Fakat bu tasarı kamuoyuna deklare edildiğinde (mesleki tecrübeme dayanarak) şunu diyorum; kamuda güvencesiz bir statü yoktur. İsterse adına 4/C deyin, isterse işçi deyin, Güvencesiz bir statü ben

Page 339: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

329

bugüne kadar görmedim. Fakat bu tasarının getirdiği sistem, ilerle-me sistemi, yükselme sistemi, maaş sistemi falan; bunlar hiç tartışıl-madı. Kamuoyunda iki husus tartışıldı, efendim sözleşmeli personel uygulaması yaygınlaştırılıyor, güvencesiz bir statü getiriliyor. İkinci başlıkta; performansa dayalı ücret sistemi getiriliyor ve gerçekten de getirilen sistemde performansa dayalı ücret, maaşın belli bir yüzdesine tekabül ediyor. Çünkü performansa dayalı ücret sistemini biz o işin uzmanlarına da sorduk tasarıyı incelemeye gelen. Dünya üzerinde bunu başarılı bir şekilde kamu kesiminde uygulayan bir ülke var mı? dediğimizde “yok ama siz deneyin” dediler. Böyle bir sistemle karşı karşıyayız. Ve bu tasarıda şimdi personel sistemi kurmak istediğimiz zaman en ciddi tepki geliyor. Mesela sendikalar-dan gelen en ciddi tepki iki noktada yoğunlaşıyordu. Sözleşmeli personel uygulaması ve performansa dayalı ücret. Şimdi bu çağdaş normlar ışığında, Avrupa Birliği uygulamaları ışığında, yani eski sistemimizi koruyarak; mesela bir personeli aldığımızda bu personel kırk yıl, elli yıl olacak adına sözleşmeli personel bile desek bu belli bir projeyle sınırlı olmayacak, geçici personel bile desek bu sürekli olacak ondan sonra çağdaş normlar ışığında personel verimliliğini arttıracağız. Hatta personel yönetimi demeyeceğiz artık, insan kaynakları yönetimi diyeceğiz, onu geliştirilebilir bir kaynak olarak göreceğiz. Bu sistemi nasıl kuracağız, doğrusu ben bu konuda tereddütler yaşıyorum.

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN : Sayın Daire Başkanımızın söyle-

diği cümleye katılıyorum. Ama bunu maalesef Türkiye’de gerçekleş-tirmek mümkün değil. Bunun temelinde aslında siyasi irade yatıyor. Çünkü Türkiye’de insanlar siyasi iradeye güvenmiyor. Ama maale-sef o inancı siyasi irade vermedi. Ne yapacaktı süre bittiği zaman sözleşmeli personel kapının önüne konulacaktı ve böylelikle kamu harcamaları azalacaktı. Ama gidip siz de şikayet ettiğiniz için çok haklı bir şikayet yargıdan dönünce, Danıştay dedi ki, “sözleşmeli personel bunlardı ama sen bunun görevlerini ancak asıl memurun görevine nasıl son veriyorsan, hangi gerekçelerle son veriyorsan ancak öyle son verebilirsin. Süre de tek başına bir kriter değildir” dedi. Sözleşmeli personel Türkiye Cumhuriyeti’nin kucağında per-sonel hukukunun kucağına oturdu. Şimdi böyle bir iradeyle yola çıktınız.

Page 340: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

330

Oturum Başkanı : Tabii ona göre bu sistemi, personel rejimi-mizi nasıl muhafaza edelim ve grev ve toplu pazarlık sistemiyle de bunu tamamlayıp bir biçimde işletmeye başlayalım. Bu mümkün değil. Elbette ki, personel reformu bu işin temeli. Ama personel reformunun nasıl yapılması gerektiği şu anda bizim şu komisyonun görevi değil. O ayrı bir seminer. Seminerler hatta diyebileceğimiz.

Abdülhamit GÜL : 410’dan beri gelen şeye biz nasıl müdahale

edebiliriz. Oturum Başkanı : Tabii Osmanlıdan gelen. Çünkü onlar

Fransız modelini benimsemişler. Hatta en son, en son dediğimiz işte 1972’de yapılan şey dahi Fransız modeli. O zamanlar Fransız uz-manlar geldiğinde Devlet Personel ilk defa kurulmuştu. Evet, onu değil ama bir reformla beraber acaba grevli, toplu sözleşmeli bir sistemi Türkiye’de nasıl kurabiliriz. Bunun arayışları içerisindeyiz ve bizim teknik çalışmamız bu sorunun cevabını aramak istiyor.

İbrahim TAŞYAPAN : İçişleri Bakanlığı Personel Genel

Müdür Yardımcısıyım. Meslek hayatımızın bir kısmı kaymakam olarak taşrada geçti. Şimdi yeni bir model getirildi kamu personel sistemine. Daha önce işçilerden alışık olduğumuz bir grev ve toplu sözleşme getireceğiz. Bu masanın etrafında oturan arkadaşlarımızın tamamına yakını ister sendikacı olsunlar, ister diğer taraftan olsunlar -taraf olarak söylemiyorum- genelde kamu görevlisiyiz hepimiz. Dolayısıyla burada şöyle bir ikileme düşmememiz lazım. Sendikacılar bunu aşabilecek mi, bürokrat kısmı olarak da bunun olamayacağını ispata çalışıyor gibi bir pozisyonda değiliz. Dolayı-sıyla bu sisteme adapte olurken, bunu ülkemizin yararına nasıl monte edebiliriz, nasıl kamu çalışanlarının yararına olabilir diye tartışmamız lazım. Ülkemizin derken, tabii hepimiz içinde yaşıyo-ruz. Dolayısıyla bu sistemi ben iki gündür tabii hocalarımızı dinliyo-rum, uluslararası sözleşmeleri bir defa daha yenileme şansımız oldu. Bizim üniversitede okuduğumuz yılların üzerinden neredeyse otuz yıla yakın bir zaman geçti. Hem bilgilerimizi tazeledik, hem yenilen-dik bu konuda, hem yeni şeyler öğrendik. Şimdi burada bir katkı sunmamız gerekiyor. Bu sistemi alırken ben şöyle anladım; uluslararası sözleşmelerin yorumları ve geldiğimiz durum, sendika-

Page 341: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

331

larımızda yeni çıkan 4688 sayılı Yasamızda kurulmuş vaziyette. Biz şimdi bunu toplu sözleşmeli ve grevli bir sisteme dönüştüreceğiz. Bu sisteme dönüştürürken tabii bunun getirileri olacak, götürüleri olacak ve ülkemizi de kaosa götürmeden bunu dengelememiz gere-kiyor. Şimdi burada sendikalarımız derken bizim önümüzde işçi sen-dikaları var. Sabahki oturumlarda da bu ayrıntılı olarak tartışıldı. İşçi sendikalarının uygulamalarını görüyoruz biz sadece. Memur sendikalarının bu hakkı nasıl kullanacağına dair bir uygulama önümüzde yok şu anda.

Dolayısıyla şu anlaşılıyor ki devlet memurlarına verilen bu

garantiler ve bu personel sistemi böyle yürüdüğü sürece, grev hakkı sadece bir mecburiyetten dolayı verilen bir hak olarak kâğıt üzerin-de verilecek. Tabii bu siyasi iradenin kararına bağlı bir durum. Bizim Anayasalarımızda ve yasalarımızda biliyorsunuz hak kısım-ları genellikle iki cümle ile ifade ediliyor. Ama hakka sınırlama getiren bölümleri neredeyse bir sayfaya yakın olarak anlatılıyor. Anayasamızın temel haklar ve özgürlükler mantığından bunu görü-yoruz. “İşte, her işçi veya çalışan grev hakkına sahiptir” diyor, “ancak” diye başlayınca bir sürü kayıtlar ve sınırlamalar getiriliyor. Dolayısıyla bu hakkı göstermelik olarak alalım, onun arkasından da şunları sayarak iyice sınırlayalım. Yani neredeyse grevi yapılamaz hale getirelim gibi bir mantıkla gidecek olursak, bu dağ fare olayından başka bir yere varmaz. Dolayısıyla parlamentolar, hükü-metler, kamu kesimi, bunları yaparken bir öncelik sınırlaması yapması gerekir. Ben iki gündür dinlediklerimden ve tecrübelerim-den şunu çıkarıyorum ki, personel rejimi konusunda bir birleşmeye gitmeden, bir reform yapılmadan bu grev hakkı verilmemiş olur ve sadece göstermelik olur. Belki de, önümüzdeki en büyük engellerden bir tanesi bu personel reformunun yapılamamasıdır diye düşünüyo-rum. Dolayısıyla öncelikle bunu hızlandırarak, bir öncelik vererek personel rejimi üzerinde, reform üzerinde bakmamız lazım. Ondan sonrasında belki bu hakkı daha detaylı olarak memurlarımıza, kamu görevlilerimize verme imkanı doğabilir. O zaman belki daha net, daha çekincesiz ileriyi görme, durumu değerlendirme imkanı-mız doğabilir diye düşünüyorum.

Bence kamu kesiminde herkesin bir garantisi var buna işçiler

de dâhil. Sadece memurlar değil. Biz meslek hayatımıza hemen

Page 342: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

332

yukarıdan işveren olarak başlıyoruz ve kapımızdaki hizmetlinin yerini değiştirme yetkisini dahi çoğu zaman kullanamadığımızı bili-yoruz. Bir hizmetliyi bir davranışından dolayı bir yere alıyoruz, üç gün sonra birtakım baskılarla, bazen onu geri yerine almak zorunda kalıyoruz. Sözleşmeli personel konusunda çok toplumsal bir sıkıntı yaşattığınız bir dönemde yerini değiştiremediğimizi ben biliyorum. Bir sözleşmeli personelin yerini değiştiremezsin ama kadrolu perso-nelin yerini değiştirebiliyorsun. Ama sözleşmeli personelin yerini dahi değiştiremiyorsun, çünkü sözleşmesine hüküm konmuş. Diyor ki, “toplumu etkileyici bir afet, olağanüstü bir durum olmadıkça başka bir yere görevlendirilemez diyor”. Dolayısıyla herkesin bir ga-rantisi var, bu kadar garantinin olduğu yerde ben toplu sözleşmenin grevden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Toplu söz-leşme hakkı tabii ki grevi de kapsayacak bir haktır ama toplu söz-leşmenin içerisine girdiğimiz zaman; mesela 657 sayılı Kanun birçok hükmünde, belki toplu sözleşme ve greve yer verilmesi lazım. Mese-la toplu sözleşme metinleri okuyoruz işçilerle ilgili. İzin hakları, izinden doğan tazminat hakları, fesih, başka şeyler, ikramiye, ye-mek molası, diğer sosyal haklar, ücret belki orada iki madde, üç madde ama sözleşme bazen altmış, yetmiş maddeden oluşuyor. Dola-yısıyla köklü bir mevzuat değişikliğine de ihtiyacımız olacak. Şimdi burada şunu ayırırsak bence daha iyi olur diye düşünüyorum sözü fazla uzatmadan. Biz şunu yapmaya çalışıyoruz burada, bu hak bir şekilde siyasi irade tarafından zaten verilecek, bu hak verildikten sonrasını mı düzenlemeye çalışıyoruz, yoksa bu hakkın verileceği zaman neler yapılmasını mı?

Oturum Başkanı : Evet bu hak nasıl yeni sistemimize monte

olacak; sistemimize nasıl etki edecek? İbrahim TAŞYAPAN : O zaman ben engel olarak önümde per-

sonel reformunu görüyorum. Hocalarımıza, arkadaşlarımıza, kapıda-ki diğer çalışanlara ve sendikalarımıza tabii şunu baştanda söyle-miştim. Yani sendikalara -karşı bir hocamda hatırlattı-bir tavır olarak değil, ama bu hak mademki bizim sistemimize yeni girecek; bunun en güzel şekilde alt yapısını oluşturalım, getirilerini tartışa-lım, götürülerini tartışalım. Tabi işçiler konusunda da grevin bir sü-rü manileri var. Bakanlar kurulu işte erteleyebiliyor, bazı konularda

Page 343: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

333

yasaklayabiliyor, bazı yerlerde olmuyor. Mesela uluslararası sözleş-mede diyor ki, askerler ve polisler. Doktorların yaptığı iş polisin yaptığı işten daha mı az ehemmiyetli bir iş. Öğretmenlerin işi silahlı kuvvetlerin yaptığı işten çok daha mı ehemmiyetsiz bir iş.

Prof. Dr. Zehredin ASLAN : Pardon. Mesela Kıbrıs’ta üç ay

öğrenci okuluna gidemedi. Orada konuk öğretim üyesiydim. İbrahim TAŞYAPAN : Dolayısıyla öğrencinin üç ayını geriye

getirebilecek bir sistem yok. Başka bir şey, çöpleri on beş gün sonra toplayabiliriz. Biraz koku olabilir, biraz şey olur ama. Dolayısıyla burada ehemmiyetli, ehemmiyetsiz sınıfını da iyi tasnif etmemiz lazım. Onun için benim görüşüm bu hakkı vermek kaçınılmaz hale geliyor gibi düşünüyorum. Uluslararası sözleşmeler, toplumun geldi-ği yer, sendikaların faaliyetleri, belli aşamaya gelişi, yargı kararları ile bu hakkı vermekten kaçınamayacağız. Daha doğrusu hükümetler siyasi iktidarlar bu hakkı verecekler bir şekilde. Ama bu hakkın hem alınış biçimini, hem kullanılış biçimini, hem getirilecek sınırla-maları da iyi değerlendirmemiz gerekir düşünüyorum.

Oturum Başkanı : Zaten o değerlendirmeyi biz yapacak deği-

liz. Yasa yapıcılar, bilimsel çevrelerden de yararlanmak suretiyle yapacak. Biz sadece bu ihtiyacı ortaya koyacağız.

İbrahim TAŞYAPAN : O yasa hazırlanırken bu Çalıştayda ne

söylenmişti. Bir kitap olacaktır. Yayın haline getirilecektir bunu umuyorum. O zaman da bu yayından da faydalanılacaktır, ya da burada konuşulmuş olması önemli diye düşünüyorum.

Hasan YILMAZ : Kamu İşveren Sendikasındanım. Ben önce-

likle kamuda çalışan diğer kesimi de kısaca anlatarak, konumuzun açılması için yararlı olacağı düşüncesindeyim. Şimdi kamuda üç yüz bin civarında işçi var. Bunlar 1475 sayılı iş kanununa göre çalışıyor-lar. Şimdi 4857 oldu. 2821 sayılı Sendikalar Kanunumuz var. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunumuz var. Bu ka-nuna göre, toplu iş sözleşmeleri yapılır. İşçi sendikaları ve işverenler ya da işveren sendikaları, anlaşmaya varabilirlerse toplu iş sözleş-mesi imzalanır, varılamaz ise işçi sendikası greve çıkar yada grev

Page 344: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

334

yasaklarına, yüksek hakem kuruluna gider, toplu işçi sözleşmesi orada kesin olarak bağlanır. Kısaca özetlediğim bu. Kamu işçilerinin ücretleri, kamudaki çalışan diğer kamu personelinin ortalama iki katıdır. Kamu personel rejiminin sadeleştirilmemesi, sık sık günde-me getirilerek çıkarılamamasının sebebi, Devletin işçi ve memur ayrımı yapamamasının nedeni; kamu kesiminde memur çalıştırma-nın işçi istihdamına göre çok daha kolay ve ucuz olmasıdır. Ana konu budur. Bunu hepimiz biliyoruz zaten.

Şimdi sabah çocuk okula gidecek, beş liraya ihtiyacı var ya

baba on lira ver. Beş lirayı kesin alayım diye. Şimdi oturduk grev ve toplu sözleşmenin olmasını istiyoruz. Önce önümüzü görelim. Avrupa’ya bakıyorum, Mesut hocam burada mı? O da tesadüf. Şimdi on beş civarında ülke var. Silahlı kuvvetler personeli, silahlı kuvvet-ler personeli Hollanda, Kanada, İtalya bunların dışındakiler sendika kurma haklarına sahipler. Sadece silahlı kuvvetler ve polisler mesle-ki çıkarlarına hizmet edecek örgütlenme haklarına sahipler. Bunu iki gündür de dinliyoruz ama ben kısaca hatırlamak için söylüyo-rum. Toplu pazarın geçerliliği hemen hemen tamamında hükümetin onayına tabii. Yani bir erkin onayına tabii kılınmış. Bizdeki gibi, yapılan toplu iş sözleşmesi. Ama birileri onaylıyor. Sadece Almanya’da görebildim. Pardon İsveç’te….grev söz konusu değil. Biz neyi tartışıyoruz. Efendim İrlanda da hakem yöntemi söz konusu-dur, grev hakkı mevcut değildir. ABD’de grev yasaklanmış, Avusturya toplu sözleşmelere göre belirlenmiş veya hakem kararıyla toplu iş sözleşmeye göre belirlemiş. Grev hakkı sözleşmesi. İsveç’te grev hakkı var, bunun gibi.

Katılımcı : Kaynağınız ne? Oturum Başkanı : Şimdi arkadaşlar, dünden beri bu gibi

bilgiler projeksiyonla da yansıtıldı, ifade de edildi. Ben bu konuda bir ufak açıklama yapmak istiyorum. Şimdi belgelere bakarsanız. Fransız mevzuatında toplu sözleşme için hükümetin bizim 53. Maddedeki gibi bunu isterse ret eder, isterse kabul eder, isterse şunu eder, bunu eder durumu var. Çünkü sonu greve varıyor bunun. Çünkü Fransa’da grev bir hak olmaktan ötürü bir özgürlüktür ve 1958 ve 1946 Anayasalarının dibacesinde, sadece grev kelimesi

Page 345: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

335

olarak ifade edilmiştir. Bizdeki gibi ayrı bir grev maddesi olmama-sına rağmen, orada grev özgürlüğü bütün çalışanlara tanınmış oldu-ğu için, şimdi buraya bakarsanız toplu sözleşme yasağı var Fransa’da. Veya şurada bilmem grev yasağı var diyorsunuz. Belki orada grev düzenlenmemiş, bir özgürlük olarak kullanılıyor. Onun için bu şeylere fazla itibar etmeyin, o listelere fazla itibar etmeyin.

Hasan YILMAZ : ILO’nun onayladığımız sözleşmelerine göre

ve anayasanın 53 ile başlayan 53, 54, 128; yani iki gündür konuş-tuğumuz kanun maddelerine Anayasa maddelerine göre bizim toplu görüşmelerin dışına çıkamadığımız anlaşılıyor, çıkamayacağımız anlaşılıyor. Burada yapılması gerekeni üç konuşmacı da belirtti. Ben de tekrar edeyim. Öncelikle kamu personel rejimini ortaya koymak gerekirse, bütün kesimden işte üyeleri üniversite görevlileri… Türkiye’de ne kadar sivil toplum örgütü varsa, oturup bir araya ge-lip kamu personel rejimini ortaya çıkarıp ondan sonra grev hak-kı…Toplu görüşme hakkı verilmeli. Ama öncelikle Mesut hoca-mın çalışmasını ben takdir ediyorum. Bir de şu var; kamuda grev yok di-yoruz. Kamu personeli için ama işçi için grev hakkı bazı kesimlerde yok diyoruz. Ama geçenlerde 25 Kasım’da kamu personel iş bıraktı.

Sonuçta grev değil mi? Kanun dışı grev. Yani başkanım grev

değil mi? Önceliği şuna vermemiz gerekiyor. Kamu personel rejiminde

memurları Metin hocanın başta söylediği gibi memurları ayıracağız. Üç yüz bin mi olur, iki yüz bin mi olur beş yüz bin mi olur. Bunların dışındakiler için yasalarımız hazırdır. 2821 – 2822; gerekirse diğer çalışanlar için kamu personeli sendikalar yasası toplu iş sözleşmesi yasası, çıkarılabilir. Bu genel tartışmalarda ortaya çıkacak. Düzeni bu şekilde sağlayabiliriz diye düşünüyorum.

Yusuf YAZGAN (Memur- Sen) : Öncelikle bütün konuşma-

cıların altını çizdiği gibi tabii kamu personel reformu masamızın, panelimizin, oturumumuzun konusu değil. Bu anlamda daha geniş çalışmalar yapılması gerek. Bunun dışına çıkan tabii, kamu görevli-leri sendikalarıyla ilgili grevli sözleşmeli bir sendika kanununu ne ölçüde tartışabiliriz. Burası da biraz sıkıntılı bir alan diye düşünü-yorum. Grevli ve toplu sözleşmeli kamu görevlileriyle ilgili bir

Page 346: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

336

sendika yasası için, personel yasasının öncelikle çıkarılıp düzen-lenmesi gerekiyor. Bununla ilgili işçi ve memur çizgilerinin çizilmesi gerekiyor, işveren tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Bunlar tabii üzerinde çalışılması gereken konular. Ama şunu net olarak ifade etmemiz gerekir. Diğer ülkelerde, Avrupa birliği ülkelerinde kamu görevlilerinin hakları falan, arkadaşımız tarafından dile geti-rildi ama bu hakkın olduğu iki gündür zaten panellerde arkadaşlar tarafından da söylenmiştir. Burada bizim belki dile getirmemiz gere-ken konu şu: Personel yasası bizim dışımızda da büyük bir sorun olarak görüyor, ona girmeden bugün artık memurlarımız için, kamu görevlileri için bu Sendika Yasası; 4688 sayılı Sendika Yasası ciddi anlamda sıkıntı oluşturur bir duruma gelmiştir. Türkiye’de acilen bu sorunun çözümü gerekmektedir..

Çünkü bu yasanın çıktığı 2001 yıllarında Memur-Sen olarak

yine biz bunu dile getirmiştik. Yani bu Yasa dernek ve sendika yasası arasında bir pozisyonda; tabiri caizse devekuşu niteliğinde bir Yasa ve Yasanın bu sıkıntıları, gelmiş olduğumuz noktada Kamu Görevlileri sendikacılığını Türkiye’de sıkıntılı bir sürece soktuğudur. Bununla ilgili tabii siyasi irade bir anlamda bizim Çalıştayımıza anlamlı bir ışık tutacak ama, siyasi irade artık bu noktada bir karar verme durumuna gelmiştir. Öncelerde olduğu gibi, artık ya bu 4688 Yasada bir iyileştirme olması veya bunun ötesinde, memurlarımızla ilgili yönetim kademesi ve çalışanlar bölümünün yeniden ele alına-rak, üzerine bir düzenleme yaparak genel bir yasa çıkarılıp, bunun kararını vermesi gereken siyasi irade gerekmektedir. Bizim Memur- Sen olarak üzerinde durduğumuz nokta, grevli ve toplu sözleşmeli sendika yasasına kavuşmaktır. Bütün sendikalarımız, kamu çalışan-ları için bunun yapılması noktasında personel yasası ve birtakım engeller ortaya konuyorsa, 4688 sayılı Yasada acilen toplu görüş-menin, toplu sözleşmeye çevrilmesi ve uzlaştırılma kurulun karar-larının bağlayıcı olması noktasında acilen bir düzenlenmenin yapıl-ması gerektiğini belirtmektedir. Ben bunların altını çizmek istedim.

Oturum Başkanı : Biraz Anayasa boyutuna da arkadaşlar

değinseler iyi olur. Yani, tabii Anayasa malum, 11. Maddeye göre üstün hukuk kurallarını ihtiva ettiğine göre, konumuzla ilgili çok önemli anayasa maddeleri var. 53, 54 tabii 128. Kamu personel

Page 347: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

337

reformuyla ilgili olduğu için, hani o bizim Komisyonun konusunun görevinin dışında tutalım diyoruz. Ama 53 ve 54 üzerinde arkadaş-lar biraz görüş açıklarlarsa doğrusu iyi olur. Size biraz evvel söz verdim ama eksik olmayın size yeniden vereceğim. Belki öncelikle bu boyutuyla yaklaşmak isteyen arkadaşlar vardır.

Salim KAHRAMANOĞLU : SGK insan kaynakları daire

başkanı. Şimdi ben basitten zora doğru bir sıralamayla devam et-mek istiyorum. 4688 sayılı Yasada çok basit düzenlemelerle memur-lar lehine çok ciddi iyileştirmeler getirmemiz mümkünken, şu ana kadar maalesef bunu yapamadık. 2009 yılı Yüksek İdari Kurul top-lantısında sendikalar haklı olarak şu serzenişte bulundular. Dediler ki, biz hükümetle Mutabakat Metni imzaladık ancak bu mutabakat metninde yer alan birçok husus, şu an itibariyle yerine getirilmemiş-tir. Aslında bu hususlar çok basit düzenlemelerle yerine getirilebile-cek hususlardır. Şimdi memur sendikalarının hakikaten çok basit talepleri var. Bunlardan birkaç tanesini örnek vermek gerekirse, “uyarma-kınama cezalarının yargı denetimine açılması”, çok basit. Çok ciddi bir rahatlama getirir. Bu maalesef yapılamadı. Anayasa burada yasaklayıcı yönde tutum sergilemiyor. Sadece bunların dışın-dakiler yargı denetimine mutlaka açılmak durumundadır diyor. Fa-kat biz 657’de bunları kesin kez yasaklamışız. Bu düzenleme ciddi bir rahatlama getirecek. Diğer yandan aday memurların sendikal faaliyetlere üye olması.

Oturum Başkanı : Üye olma bakımından... Salim KAHRAMANOĞLU : Bunun gibi çok basit düzenleme-

lerle ciddi rahatlamalar sağlayabiliriz. Diğer taraftan, şimdi ortada fiili bir durum var. Bunu tespit etmemiz lazım. O fiili durum da şu. İşte arkadaşım da bahsetti, grev artık fiili hale gelmiştir. Yargıtay bunun altını çizmiş, siz bir gün bir araya gelmeyen, “grev kararı nedeniyle ya da, bir araya gelmeme nedeniyle memurlara disiplin cezası uygulayamazsınız” şeklinde Danıştay artık bunu netleştirmiş. Fakat bizler uygulayıcı olarak şu durumla karşı karşıyayız. Ortada yasal bir durum var. 657 sayılı Kanunun 125. Maddesi net. Grev kararı zaten, memuriyetten çıkarma cezasını gerektiriyor, artı bir gün göreve gelmemek, aylıktan kesme cezası en hafifi, ve bunu bir

Page 348: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

338

aşağıya düşürün hadi iyi fiil, sicil falan dedik, kınama cezasına çevirdik. Şimdi böyle bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi bunu nasıl aşacağız, diğer taraftan aynı yargı, uyarma/kınama, cezası için yargı denetiminin dışında tutma yönünde karar verdi. Bakın bir tarafta açık net hükümlere karşı böyle bir durum sergileniyor, öbür tarafta yüzde yüz memuriyetten çıkarmayı gerektiren, en hafifinden aylık-tan kesme cezasını gerektiren bir durumda da böyle bir durum sergiliyor. Burada da yargının ciddi manada kararlarını gözden geçirmesi gerekiyor. Yani ortada fiili bir kanun varsa, bu kanunu uygulamak durumundayız. Şimdi öbür taraftan Anayasa asli ile sürekli hizmetleri memurlar ve diğer kamu görevlileriyle yürütül-mesi gerektiği yönünde açıkça fikir sunmuşlardır. Anayasa mahke-mesinin değişik kararlarında açılmaya çalışılmış ama asli ve sürekli işlerin neler olduğu hususunda netlik yok.

Biz…burada kanunlarımızda net hükümler yok. Memur kime

denir? 657 sayılı kanunun 4/A maddesi net bir şekilde tanımlamış. Fakat öbür taraftan da on tane hizmet sınıfımız var. Bu on hizmet sınıfımızın içerisinde yardımcı hizmetler sınıfımız da var. Şimdi bunlar memur mu, değil mi? Burada anladığım kadarıyla bütün konuşmacıların ya da katılımcıların konsensüse vardığı bir nokta, memur tanımının netleştirilmesi. Şimdi bu tanım netleştirilmeden, bizim sağlıklı bir sonuca varmamız mümkün gözükmüyor. Diğer taraftan diğer bir fiili durum var. Belediyeler “sosyal denge sözleş-mesi” adı altında sözleşme imzalıyorlar sendikalarla ve o tazminat-ları da ödüyor. Diğer taraftan Sayıştay da bunlara zimmet çıkarıyor. Bu da net. Ortada böyle bir durum var. Şimdi idareciler ciddi bir sıkıntı altında. Sözleşme imzalayanlar, ödeme yapanlara, Sayıştay zimmet çıkarmış, bunlara ne yapacağız. Öbür taraftan binlerce insa-na tazmin mi çıkaracaksınız, böylede uygulanamaz, fiili bir durum var. Yine 2822 sayılı Kanuna bakıyoruz; orda greve katılacak per-sonel ve işyerleri net bir şekilde tanımlanmış. Olay içerisinde ulaşı-mı görmüyoruz; sağlık çalışanlarını görmüyoruz, eğitimi görmüyoruz işte anlaşılamayan; banka ve noterler gibi hususlar da var. Mevcut 657 sayılı Kanuna göre memur dediğimiz kişilerin bu sektörlerde çalışanlarını çıkardığımız zaman, zaten iki yüz, üç yüz bin civarında bir personel var. Ortada da fiili bir durum var. Yani grevden geri dönüş gözükmüyor, fiili bir durum haline gelmiş. O yüzden, yapıl-

Page 349: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

339

ması gereken şey kanımca personel reform tasarısıyla bu tamamen ilintili bir husus. Yani kanımca grev ve toplu sözleşmeyi, personel reformundan ayrı tutmamız mümkün değil. Yine sendikalar açısın-dan çok ciddi kazanımlar da var, bu arada onu belirtmek istiyorum. Kurum İdari Kurul Toplantılarına katıldığımız için orda müsteşarın karşısında çatır çatır pazarlık yapılıyor. Bakın bu çok ciddi bir ka-zanç sendikalar açısından. Yani o personelin birçok kez–savun-duğum bir husus değil ama- müsteşarın odasını görmek imkanı ver-miyordu şu anki… Bunları da göz ardı etmemek gerekiyor. Yine Ku-rum İdari Kurul toplantılarında çok ciddi kararlar alınıyor ve sendi-kalar bunları ciddi manada takip ediyorlar ve sonuca da ulaşıyorlar. Bu da demokratik açılım açısından çok ciddi bir kazanım gerek-tiriyor. Çünkü bundan önce müsteşarla memurlukta bulunan bir personelin karşı karşıya gelmesi, pazarlık yapması mümkün değildi.

Oturum Başkanı : Affedersiniz! Bu bana şunu hatırlattı:

1963’te sistem ilk uygulanmaya başladığı zaman biliyorsunuz 24 Temmuz’da Kanun Resmi Gazetede yayınlandı. Ağustos ayında yürürlüğe girdi ve hemen sendikalar yetki alarak toplu pazarlığa başladılar. Bankalarda yapılan bir toplu pazarlığı o zamanlar bizim çalışma ekonomisi bölümünde, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakül-tesinde dinledim. O zaman çok büyük bankalardan birisinin genel müdürü geldi Orhan Bey’in odasına, “Orhan Bey” dedi, “bize artık hayat kalmadı” dedi. “Bir dedi veznedar parçası şimdi gelip benim karşıma oturacak ve benimle pazarlık edecek” dedi. “Benim herhal-de istifa etmem gerekli falan” dedi. Şimdi tabii bu işte toplumun hastalığı, toplum buna alışacak. Toplum karşısında bulunan kişi için, nasıl sermaye saygınsa, emek de en az sermaye kadar saygın, emek sahibi de en az sermaye sahibi kadardır. Bunlar eşit değerde. Dolayısıyla birbirlerine tahammül edecekler, birbirlerinin odasına girecekler, birbirlerini dinleyecekler. Şimdi sizin verdiğiniz örnek bana onu hatırlattı. Ama ondan sonra, o genel müdürler öyle bir alıştılar, bakıyorum bizim sendikalarla ilgili siz sistemin içerisinde-siniz. Yani bir sendikacı girdiği zaman genel müdürün odasına, hiçte genel müdür bundan fazla gocunmuyor. Aslında özel sektörde bundan memnun bile olunuyor. Çünkü, sendika kanalıyla sosyal uyuşmazlıkları ve çekişmeleri kendi içinde çözebilmek, işletme açı-

Page 350: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

340

sından çok büyük bir imkan. Buna alışacağız. Bu demokrasi terbi-yesi netice itibariyle.

Salim KAHRAMANOĞLU : Bazı kamu kurumlarında genel

müdürler dahi, muhatap alınmıyor. Onu da ifade etmek isterim. Şöyle, kurumun tamamını temsil edemedikleri için işveren vekili sıfatıyla-eğer müsteşarlıksa o kurum-müsteşar yardımcısının aşa-ğısı, sendikaların karşısına çıkamaz. Böyle bir durum var. Bunu kanıksadık. Doğrusu faydalı da oluyor, en azından ciddi bir nefis terbiyesinden geçiyoruz.

Oturum Başkanı : Evet, çok güzel Hasan YILMAZ : Çok affedersiniz hocam. Bu başlarda işçi

sendikalarında da vardı ve egonun zararını gördü işçi sendikaları. Şimdi işi yapan ilk amirden başlayarak yukarı doğru çıkıyor. Bu çok yanlış bir tutum, yani memur sendikalarının öyle bir şeyi varsa yani alışkanlığı varsa,

Oturum Başkanı : Hayır işveren vekili sıfatı yok. Salim KAHRAMANOĞLU : Kurum İdari Kurul toplantılarına

işveren vekili ya da müsteşar gelecek. Oturum Başkanı : Evet o işin uygulama yönü. Evet dediğiniz

doğrudur. Ama hukuki açıdan tabii sizin söylediğiniz… Pardon evet hemen tamamlayın da. Başka bir arkadaşa geçeceğiz.

Salim KAHRAMANOĞLU : Sendikaları rahatlatacak ufak bir

düzenleme, o da eşit ücret şeklinde tezahür edebilir. Şimdi bakıyoruz A kurumunda, sekreter, bizzat kendimde yaşadım bunu; benim sekreterim işçi kökenlidir, diğer arkadaşımın sekreteri memur kökenlidir. İşçi sekreter lise mezunu, memur olan sekreter ise üniversite mezunu. Üniversite mezunu olarak işe girmiş. İkisinin maaşı arasında ciddi bir uçurum var, yaptıkları iş aynı. Böylede bir durum var. Bunlara da çözüm bulunursa, sendikalara aslında çok da fazla iş kalmıyor.

Oturum Başkanı : Zaten belki bu yeni sistemin en büyük

faydası şu olacak… tebliğimde de söyledim: İşçilere 63 yasalarıyla

Page 351: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

341

bir yığın, bu alanda haklar tanınıp ta, onlar toplu pazarlık siste-miyle durumlarını düzeltince, memurlar için de aynı mekanizmanın işletilmesi gerekirdi ki, bugünkü 4/C hikâyeleri falan ortaya çıkma-sın. Ama maalesef o sistem yapılmadı. “Memurlaştıralım, kolay idare edelim, ucuz idare edelim. Dolayısıyla sesi çıkmasın. Grev hakkı yok, toplu pazarlık hakkı yok falan, istediğimiz zaman sözleş-meyle atarız. 84 – 233 vesaire ile”. İşte o zaman mesafe açıldıkça açıldı. Biraz evvel galiba siz dediniz, tam iki misli fark var. Aynı işi yapıyorlar. Birisi işçi, birisi memur. Evet buyurun. Yalnız iki arkadaşa söz vereceğim, sonra bir ara vereceğiz.

Bekir DEMİREL: Devlet Personel Başkanlığından. Şimdi

anayasadaki durumla ilgili, siz de bu konuyu açalım demiştiniz. Şimdi dünkü paneller, bugünkü paneller, bizim yaptığımız hazır-lıklar çerçevesinde, şöyle bir şey netleşti benim kafamda ve bütün katılımcılar açısından da böyle. Mevcut anayasanın 51, 53, 54 ve 128’inci maddeleri kapsamında toplu sözleşme, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı verilmesi mümkün değil. Anayasa… bu. Uluslararası sözleşmeler var. Bunları çok tartıştık. Ama ortada bir Anayasa var. Anayasaya göre de durum bu. Şimdi yine netleşen bir konu da çok ciddi, siz de Tebliğinizde vurguladınız. Bir personel rejimi reformu yapılarak memur işçi ayrımının netleştirilmesi. İşte kamu erkini kullananların memur sınıfına alınarak, memur tanımının çok daral-tılması. Şimdi bu da çok uzun bir süreç ve…burada da yapama-yacağız. Kısa dönemde bir sonuç alabilmek açısından da Yusuf Yazgan beyin de bir önerisi oldu, yani mersi. Toplu iş sözleşmesi ya-pan yok ama toplu görüşme süreci var. O zaman Uzlaştırma Kurulu kararı, Uzlaştırma Kuruluna gidiyor süreç ve onun verdiği karar bağlayıcı değil. Şimdi birkaç yıl önceki toplu görüşmelerde konu ol-muştu bu. Yani eğer Uzlaştırma Kurulunun yapısı, oluşumu, teşkili, yeniden kararlaştırılabilirse, mevcut yapıyla olmaz ama tamam hükümet tarafı da şunu diyebilir” biz bunların kararını kabul edebiliriz. Ama şu haliyle şu oluşumla bu biraz zor gözüküyor”. Yani kısa dönemde bu da bir bakıma şey oluyor. Yani toplu sözleşme yapmış gibi bir şey oluyor bağlayıcı olduktan sonra, bu anlam var.

Zaten grev hakkını mevcut Anayasaya göre yapmamız müm-

kün değil. Personel rejimi sürecinden sonra, bu personel rejimi konusu da aslında çok statik kalmıyor. Yani sistem bir bakıma yeni

Page 352: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

342

reformlar üretiyor. Hep dedik, 4/B, 4/C gidiyor ama bir bakımdan da hizmet alımı yoluyla, taşeron personel istihdamı kamuda çok yay-gınlaşıyor. Bu da farklı bir sistem, yani bir bakıma kısa vadeli çözümler de böyle üretilir. Belki pek yasal değil, belki çalışma ilişki-leri, çalışma hukuku açısından sıkıntılar var. İşte aynı kurumda 4/A, 4/B, 4/C’nin yanındakiler hizmet alımıyla çalışan ve asgari üc-retle çalışan ciddi sayıda, sayıları da her geçen gün artan bir per-sonel yapısı var. Anayasa Mahkemesi, sağlık hizmetlerinde hizmet alımı yapılabileceğini uygun gördü, yardımcı hizmetler büyük çoğunlukla hizmet alımı yoluyla gördürülmeye başlandı ve yeni hazırlanan kanun taslaklarında, kurumların teşkilat yasalarında da, kurumların ana hizmetleri ile ilgili faaliyetlerinde de hizmet alımı yoluna gidebilecekleri şeklinde düzenlemeler getiriliyor ve Parlamentodan geçerse yasalaşacak, geçenler de var. Şimdi bu da aslında sorunun bir farklı yönü, sistemin kendine bir çözüm ürettiği bir yön. Bu açıklıktan da istifade ediliyor. Yani yapılan bir ilk en verimli çalışma bu noktada, Uzlaştırma Kurulu kararlarını nasıl bağlayıcı hale getirebiliriz. Bunu da iki taraf oturup, yani hem kurulun teşkili hem de kurul kararlarının bağlayıcılığı yönünde, 4688’de bu düzenleme geçirilebilirse, bir bakıma toplu sözleşme hakkı gerçekleşmiş gibi olacak.

Oturum Başkanı : Yalnız hukuki açıdan bir ufak hatırlat-

mada bulunayım. Şimdi bu sistem grev hakkını içermez. Prof. Dr. Zehreddin ASLAN : Onu söyledi zaten Bekir DEMİREL : Onu personel rejimi reformu sonrasına

zaten ötelemek durumundayız. Oturum Başkanı : Yani Anayasada değişiklik yapılıncaya

kadar, personel reformu yapılıncaya kadar, ilk hamlede 4688’de bir değişiklik yapılarak Uzlaştırılma Kuruluna bir nevi tahkim kurulu statüsünü vermek ve bunun hükümet tarafından kabul edilmesi zorunlu. Çünkü 128’e göre, bunun mutlaka kanunla özlük hakları düzenlenme mecburiyeti var. İşte o kanun Bütçe Kanunu oluyor. Dolayısıyla Bütçe Kanunuyla da hükümet bunu legal hale getiriyor. Yani bir geçiş döneminde bir çözüm olabilir. Ama tabii bu, ILO’yu

Page 353: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

343

vesaireyi tatmin etmez. 98 sayılı sözleşmeyi onaylamışsınız, 87’yi onaylamışsınız. O zaman grev sistemini sizin kurduğunuz mekaniz-manın dışında tutuyorsunuz.

Bekir DEMİREL : En azından bir plan sunabiliriz. Bu

projeksiyonda. Oturum Başkanı : Evet, peki efendim. Hasan YILMAZ : Hocam, Bekir Beyin bahsettiği husus var

kimse bahsetmedi. Taşeron sistemi var, kamu kurumlarında kanayan bir yaradır.

Oturum Başkanı : Peki efendim. Aradan sonra son söz. Bir on

beş dakika ara vereceğiz, ondan sonra tekrar devam edeceğiz. Enes POLAT : Sayın Hocam, bir de şu hususa vurgu yapmak

isterim. 2004 yılından beri toplu görüşmeleri Devlet Personel Başkanlığı olarak bizim birimimiz ve burada bulunan arkadaşla-rımız koordine ediyoruz. Olayın karşı tarafını da görüyoruz. Sendikalar tarafını da görüyoruz, Kamu İşveren Kurulu tarafını da görüyoruz ve burada samimi bir toplantı olduğu için ben söylü-yorum. Yani sendikal sürecin bu hale gelmesi, hep bu mevzuatın sorunu değil. Mesela ben şöyle bir çarpıcı iddiada bulunmak isti-yorum. Türkiye’de kamu görevlileri için, statü hukuku korunarak toplu sözleşme hakkı vardır ve uygulanmaktadır. Nasıl var derseniz, hep anayasanın 54. Maddesi dayanak alınıyor. Anayasanın 54. Mad-desi diyor ki, Mutabakat Metinleri imzalandığında Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Halbuki 4688 sayılı yasanın 34. Mad-desi Anayasanın bu maddesine aykırıdır. Çünkü Mutabakat Zabıt-ları Bakanlar Kuruluna sunulur, Bakanlar Kurulu uygun icrai, idari yasal düzenlemeleri yapar, yasal düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Şimdi şöyle bir şey soralım komisyona. Çar-pıcı olsun diye söylüyorum. Toplu sözleşme olsaydı bunun adı ve statü hukuku da korunsaydı, bu nasıl uygulanacaktı? Konfederas-yonlarla hükümet bir araya gelecekti, bir mutabakat zaptı imza-layacaklardı. Mutabakat zaptını yerine getirmek zorunda olan da hükümet olacaktı.

Page 354: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

344

Oturum Başkanı : Uyuşmazlık tutanağı? Enes POLAT : Efendim Uyuşmazlık Tutanağından önce bu.

2005 yılında sendikalarla hükümet anlaşmışlardır, mali haklar da dâhil olmak üzere. 2008 yılında hükümetle, bir kısım sendikalar anlaşmışlardır ve bunların gereği yerine getirilmiştir. Şimdi bir de dün anlatıldı, ben ülkem adına üzüldüm. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti niye Myanmarla aynı konuma düşer. Bizim aldığımız eleştirilerden birisi, 28. Madde kapsamına çıkarmanız lazım. Çünkü kamu görevlilerinin hakları sadece ücretlerle sınırlı değildir. Her alana girmiştir.

Oturum Başkanı : Ama sadece bu değil, daha bunun yanında

nice şeyler var. Katılımcı : Efendim başka konular da var. Ben sadece bun-

ların karşılanması gerektiğini söylüyorum. 2004 yılından beri eğer mali hakları dâhil edersek, iki kez Mutabakat Zabıtları imzalan-mıştır, mali hakları hariç tutarsak, kısmi mutabakat dersek dört kez Mutabakat Zabıtları imzalanmıştır. Bunların içerisinde şurada ben 34 madde sunabilirim. Ben de sosyal hayata ilişkin kabul edilmiş ve uygulanmış metinler var.

Katılımcı : Peki ama birçoğu uygulanmadı. Enes POLAT : Uygulanmayanlar da işin içinde bulunan birisi

olarak ben size arkadaşlar şöyle arz edebilirim. Oturum Başkanı : Şimdi dilerseniz, bakın bu sistemin

savunmasını yapmayın, yani kusura bakmayın fikir olarak asla sizin fikrinizi, söz hakkınızı sınırlamak istemiyorum da bu sistem iyi olsa bu kadar feryadı figan da olmaz. Yani mevcut sistemi devam ettirelim demek herhalde mümkün değil.

Enes POLAT : Sayın hocam benim gayem o değil ben diyorum

ki, bazen kötü bir mevzuat iyi bir şekilde uygulanabilir, çok iyi bir mevzuat kötü bir şekilde uygulanabilir. Biz bu mevzuatı bu yılki görüşmelerde-ben bunları yaşadığımız şeyler olduğu için çok tec-rübelerimiz var diye söylüyorum, -mesela bu yıl komisyon rapo-

Page 355: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

345

rumuz var, biraz önce Hasan Tunç beyin bahsettiği komisyon raporu ve bunun başkanlığını ben yaptım. Şimdi, toplantıda sendikalarla bir araya geldiğimiz zaman Memur- Senin temsilcisi de vardı, Kamu-Sen’in temsilcisi de vardı ben bu alanda bir şeyler açılsın istiyorum. Şimdi arkadaşlarımız sabah akşam 87 sayılı Sözleşme, 98 sayılı Sözleşme 151 sayılı sözleşmeyle yatıp kalktıkları için, herke-sin bu bilgiye sahip olduğunu zannediyorum. Dedim ki arkadaşlar 87 sayılı sözleşmenin ilgili maddelerinin, 98’in ilgili maddelerini, 151’in ilgili maddelerini sayalım. Herkes biliyormuş gibi davranıyor kimse bilmiyor, hiç kimse sizin kadar uzmanı değil bu konunun. Burada da şunu yapmak İstiyorum. Mesela sendikal süreçte Muta-bakat Zabıtları imzalanıyor; burada siyasetçiye de düşen sorum-luluklar vardır, bürokrata düşen sorumluluklar vardır. Muhatap almak istemiyor, ama sendikacılara düşen sorumluluklar da vardır. Bakın mesela bunu ben çok önemsiyorum; çünkü ortak masa etra-fında karşılıklı bir şey yapabiliyoruz. “Mutabakat Zabıtları mutlak suretle uygulanması gereken metinlerdir” diye bunun propagan-dasının çok yapılması lazım. O zaman belki de biz bu durumlara gelmeyecektik. Toplu sözleşme gibi uygulayacaktık. Çünkü Anlaşma Metinlerini iki kez de uyguladık nitekim, bunu arz etmek isterim.

Oturum Başkanı : Evet tabi her zaman mutabakat metni

imzalanmadığı için de uzlaştırmalar falan, Abdülhamit GÜL : Mutabakat metniyle ilgili Sayın Polat

diyor ki, Bakanlar Kurulu uygular. Kanunda öyle diyor. Ama anayasa 53. Maddede’de “Bakanlar Kurulu takdirine sunulur” diyor. O zaten çelişkiyi söyledi, ama yani burada bir önceki çelişki var. Sonra yaptırım olmayan bir şeyi de isterse uygulamak zorunda da değil, Uygulamazsa ne olacak?. Biz bu metne dava açtık. Mutabakat metniyle alakalı uygulanması için Başbakanlığa, Bakanlar Kurulu-na müracaat ettik ve olumsuz yazı geldi. Hocam idare mahkeme-sinde dava açtık, “Bakanlar Kurulunun takdir hakkı vardır, sendika hiçbir şey yapamaz” denildi.

Oturum Başkanı : Anayasa hükmüne öncelik tanıdı. Abdülhamit GÜL : Tanıdı ve mahkeme bağladı. Burada da

sizi reddeden bir durum var. Hem mahkeme kararı, hem de mevzuat

Page 356: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

346

uygulanabilir değil. Dolayısıyla mevzuatı güncellemek gerekir o bakımdan.

Mehmet İSLAMOĞLU (Bayındırlık Bakanlığı) : Bu söyleye-

ceğim şeylerde, belki bizim oluşturacağımız rapora da başlıklar olacak. Onun için ben grevli, toplu sözleşmeli memur sendikacılığını niçin talep ediyoruz veya neden böyle bir zorunluluğumuz var; belki bunlara değinmek lazım. Ben birkaç tanesini not aldım. Bir tanesi uluslararası yükümlülüklerimiz. Uluslararası yükümlülükler bağla-mında sendikacılığa, memur sendikacılığına falan baktığımızda, ayrılmaz iki parçası da memur sendikacılığının beraberinde toplu sözleşme ve grev hakkını getirmesi. Bir başka zorunluluk, içten gelen talepler. Hem mevcut memur sendikalarımızın hem de belki o sendika üyesi memurlarımızın, üyelerin bu yönde talepleri var. Bir başka neden de şu olabilir; şu andaki memur sendikacılığından aslında ne sendikacılarımız memnun ne de sendika üyesi memurla-rımız memnun. Bu haliyle bizde bir tabir var, bir arpa boyu yol alamamak tabiri. Şu haliyle belki epey uzun bir geçmişi olan memur sendikacılığı belki bir arpa boyu yol alamamış durumda şu anda. Bir başka husus ta -bunu arkadaşlarımda ifade ettiler- ortada grevle ilgili de fiili bir durum var. Şimdi Türkiye’de esas büyük ana perso-nel kanunumuzda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda grevle ilgili bir yasaklama var ise de, işte bir günlük grev şu anda Türk yargı sistemi ve Türk yargı mercilerinin vermiş olduğu kararlarla, sanki makul, kabul edilebilir bir hale gelmiş durumda.

Oturum Başkanı : Bununda dayanağı yine ilk söylediğimiz

Türkiye Cumhuriyeti’nin onayladığı uluslararası sözleşmeler.

Mehmet İSLAMOĞLU : Evet, arkadaşlarımdan gelecek hu-suslarla birlikte bu nedenler çoğaltılabilir ama hemen buradan da belki çözüme geçmemiz gerekiyor. Dünden beri bir dizi, konuşma-cılardan dinledik. Şu anda bizim ülkemizde memurlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkının verilebilmesi için mutlak suretle bir Anayasa değişikliği gerekiyor. Bunun aksini söyleyen konuşmacılar da oldu; “uluslararası yükümlülüğümüz varken iç hukuktaki bu sınırlamaların bir anlamı olmaz” anlamına gelen şeyleri söyleyen konuşmacılarımız da oldu. Ama bence bir şekilde bu hususta da mu-

Page 357: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

347

tabık kalmamız lazım; yani farklı söylemlerin söylenmemesi lazım. En azından çoğunluğun, hatta çoğunluğun üstünde bir çoğunluğun fikrine, mutabık kaldığı hususa biz de mutabık kalmak durumun-dayız. Dolayısı ile anayasanın 51ve 53. Maddelerinde bir değişiklik gerekiyor. Sadece 51, 53 değil.

Oturum Başkanı : 53, 54 Mehmet İSLAMOĞLU : 53, 54 evet, sadece onlar değil

anayasanın 128. Maddesinde de bir değişiklik gerekiyor aslında. Oturum Başkanı : Rejim bakımından Mehmet İSLAMOĞLU : Yani biz anayasanın 128. Maddesin-

de bir değişiklik yapmadan, sadece 51 ve 53 ile yapacağımız bir deği-şiklikle, iç hukukta düzenlemeler yapmadan o maddelerde yapaca-ğımız değişiklikle getireceğimiz bir memur sendikacılığı ve buna tâbi grevli ve toplu sözleşmeli memur sendikacılığı, aslında şu anda yaşadığımız sorunlardan da öte, daha büyük sorunların yaşan-masına da neden olabilecektir. Dolayısıyla burada hep “konumuz değil diyor arkadaşlar” ama hep oraya geliyoruz. Türkiye’de mutlak surette bir personel rejimi reformunun gerçekleştirilmesi lazım. Bu çok zor mu geliyor katılımcılara, arkadaşlara bilemiyorum ama bu konuda Türkiye’nin aslında baktığımızda, bürokrat anlamda biriki-mi var, akademisyen anlamında birikimi var, sendikalarımızın tem-silcileri, üyeleri anlamında bir birikimimiz var. Hepsinden daha önemlisi bu alanda ilgili mercilerce, kurumlarca, görevli kurumlarca yapılmış bir dizi çalışma mevcut. Onun da ötesinde uluslararası uygulama örnekleri de mevcut. Bunları Türkçeye çevirmek, Türkçeye çevrilmiş kaynaklardan bulmak ta mümkün. Dolayısıyla bu personel rejimi ile ilgili bir düzenleme yapmadan yine söylü-yorum toparlama adına, sadece Anayasa’da yapacağımız, Anaya-sanın 53 ve 54’ünde yapacağımız bu değişiklikle, gerçek anlamda bir memur sendikacılığını ihdas edemeyeceğiz. Bütün bunlarla da sınırlı kalmayacağız. Biz iç hukukun diğer birtakım şeylerinde de düzenle-meye gitmemiz gerekiyor. Özellikle ana kanunu yine söylüyorum, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ondan sonra bizim personel rejimimizi düzenleyen bir dizi daha kanunumuz var. 2547, 2914

Page 358: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

348

sayılı Kanunlara tabi üniversite personeli, 399 sayılı Kanun Hük-münde Kararnameye tabi KİT personeli, 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu. Bütün bunlara ilişkin bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Biz bu düzenlemenin yapılması gerektiğine bir kere inana-

cağız. Ondan sonra da yapılması gerekenleri belki bu düzenle-yeceğimiz raporlarda da bu bahsettiğim hususlar muavecesinde belki yer verilecektir. Teşekkür ederim.

Oturum Başkanı : Evet, arkadaşımız neler yapılması gerek-

tiğini, neden bu ihtiyacın doğduğunu gayet güzel ifade ettiler. Buyurun!

Mehmet ÜNVER (Devlet Personel Başkanlığı) : Ben öncelikle

ILO sözleşmesinden başlamak istiyorum. Burada örgüt hakkından bahsediyor ve mesela 4688’in 15. Maddesinde “şunlar, şunlar sendi-ka kuramaz” diyor ama bugün Türkiye’nin uygulamasına baktığımız zaman, bunların bir şekilde örgütlendiğini görüyoruz. Mesela hakim ve savcıların kendilerine ait bir vakfı var, askerleri için OYAK var. Bununla birlikte örneğin, biz kariyer meslek olarak, her bakanlığın kendi seçilen uzmanları olsun müfettişleri olsun oluşturulan der-nekler kendi güçlerine göre şu anda etkindirler ve haklarını bir şe-kilde alıyorlar. Mesela çok güçlükle çıkartılan ek ödeme. Dolayısıyla örgüt kavramının, Dernekler Kanunu çerçevesinde ben biraz yaygın-laştığı taraftarıyım. Belli bir hakları vermiş. Sadece konuyla ilişki-lerini düzenlemiş, kaynak aktarılamıyor veya kamu ismini kullana-mıyor. En son Merkez Bankası örneğinde, önünde yaklaşık bir milyar dolar bir kaynak aktarılması mevcut. Hatta bazı vakıf ve dernekler, mesela örgütler üyelerinin ekstra emekliliğini sağlayarak maaşını iki kat artmasını sağlıyor. Yani bu anlamda 4688 ve Dernekler Kanunu, kamu görevlilerinin dernek kurabilme hakkıyla birlikte değerlendirirsek; örgütlenme hakkının daha fazla yaygın-laştığı taraftarıyım.

İkinci bir hususa değinmek istiyorum. Şimdi normalde toplu

sözleşme ve grev hakkı verdiğimiz zaman gelecek ilk talep ücret artışı olacak. Ama 2000’den bu yana kamuda şöyle bir eğilim var.

Page 359: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

349

Ben şu anda hepsini not aldım ama yaklaşık on, on beş kadar kurum şu anda yeni teşkilatlanma kanunu çıkarırken ek ödeme ile birlikte bir ödeme getirdiler. Mesela bugün %2. 5 zam alacakken teşkilat kanununa bir hüküm koyuyor, 500 milyon birden zam alıyor, ve dolayısıyla şu anda, aynı işi yapan birisi bir kurumda 1000 TL maaş alacakken, başka kurumda aynı işi yapanlar 1.500 TL maaş alacak. Diyelim ki sendikalara toplu sözleşme hakkı verdik; dediler ki %10 maaş artışı talep ediyoruz. Birisi 100 milyon zam alırken diğeri 150 milyon zam alacak. Yine makas bir şekilde açılacak. Sonuçta ne olacak?. Dengesizlik bir nokta derinleşecek. Bir diğer husus ise; bugün üst kurullara baktığımız zaman, maaşı 3-4 milyar kadar çıkıyor aynı işi yapanlar nezdinde. Bu durumda bir üstümüze bakacağız ve %10 zam ile yetinmeyeceğiz, yine meydanlara çıkacağız diyeceğiz ki, o 3000 TL alıyor ben niye 1.500 alıyorum. Dolayısıyla bunun bir ucunun olmayacağını ve her insanın da “bana %10,%20.. vermezsen greve giderim” düşüncesinde olacağını ve bu durumun kamu hizmetlerini mutlaka aksatacağı taraftarıyım. Bu anlamda belki arkadaşımın dediği gibi makul toplu görüşme konusunun bir yasa ile çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

“İzinsiz şehir dışına çıkma”, “eş durumundan nakillerin

kolaylaştırılması”, “sebepsiz şekilde görevden uzaklaştırma” veya “soruşturma açılmaması” gibi konuların, Yasaya mutlaka koyularak, belki memurların bu konudaki beklentilerinin karşılanması ve ekonomik refah düzeyi arttıkça da belki maaş sisteminin bir şekilde arttırılması bana daha mantıklı geliyor

Mehmet İSLAMOĞLU : Efendim ben bu konuyla bir şey söy-

leyebilir miyim Aslında hocam, arkadaşımızın bahsettiği hususta şuanda bizi çıkmaza götüren, sistemi çıkmaza götüren konular za-ten. Biz grev hakkı, toplu sözleşme ve memur sendikacılığı yolunda ilerlerken, “kamu personel rejimi reformunu gerçekleştirmeliyiz” derken tam da işte bunları ortadan kaldıracağız yok edeceğiz. Bun-ları ortadan kaldırırken, yok ederken o insanları da çok mağdur etmeden, hem onları hem de karşı tarafta onlara göre mağdur olanları da bir şekilde tolere edecek, onları da memnun edecek bir çözüm yolu bulmalıyız. Ne olabilir?. Emsallerin onlara yetişebilmesi amacıyla ücret dondurulması yapılabilir Dolayısıyla eğer biz bu türden, bu anlamda, yeniden mevcut uygulamaları örnek göstererek

Page 360: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

350

bu uygulamaları gerçekleştirdiğimizde, hakikaten çözümsüzlüğe gitme durumumuz olabilir. Tahmin edemeyeceğimiz sorunlarla karşı karşıya kalırız.

Mehmet ÜNVER : Bu konuyla bağlantılı birkaç söz daha

söylemek istiyorum Üstatlarımın hepsi, kamu personelleriyle ilgili tasarılar üzerinde çalışırken, -bende ilk yıllarımda bu tasarılarda çalıştım-, bu tasarılarda maaş kısmına kadar hiçbir sorun yok, çözülüyor. Metinler tekrar yazıldı, daha sonra ücret gruplandırılma-sı yapıldı. Ama bakıyorsunuz bir grup geliyor, “neden sen beni bu gruba dahil edersin” diyor. Zaten kamu personel reform tasarısının çıkmamasının en büyük handikapı, ücret adaletinin sağlanamama-sıdır. Öte yandan şu anda kurumlar gerçekten birbirinden çok güçlü. Bir kuruma az verirseniz, şu anda aynı kurum kendisine iki kat daha fazla ücret artışı sağlama gücüne sahip. Dolayısıyla atacağınız her bir adım, size artı bir handikap olarak geri dönüyor.

Oturum Başkanı : Mevcut sistemle sorunu çözmeye kal-

karsanız ki o zaman bunlarla karşılaşmak mukadder. Nitekim bili-yorsunuz 657 sayılı Kanun çıktığı zaman, o zamana kadar perso-nelle ilgili olarak çıkmış olan yüzlerce kanunu ilga etti. Şimdi ondan daha fazla bir birikim olmuştur.

Mehmet İSLAMOĞLU : Kesinlikle Oturum Başkanı : Hele o kanun hükmünde kararnameleri de

eklerseniz bu sayı artar. Birileri geliyor o sırada hükümet kanalıyla bir yasama erkini de etkiliyor, O gücü bir yerden temin ediyor, geliyor bu sistemden kaçıyor. Kaçamayan mahvoluyor. Aynı işi yapıyorlar, aynı eğitim düzeylerindeler bu durumda doğal olarak çok gayri adil bir düzen ortaya çıkıyor. İşte bütün mesele orda.

Ahmet Koray KAZANCI : Maliye bakanlığı. Biz burada sa-

mimi bir ortamdayız, şunu ifade etmek istiyorum,…büyüklerim var. Bir de bu ek ödeme, bildiğimiz ek ödemeyse Maliye Bakanlığının temsilcisi olarak bir yanlış anlaşılma olur. şimdi burada en çok kafası karışan belki de benim. Konuya çok vakıf değilim açıkçası, görev alanımla çok yakından olmayan bir konu. Bununla birlikte Çalıştayın başlığına bakıyorum; “kamu memurlarına grev hakkı

Page 361: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

351

verilmeli mi?” Şimdi grev ne demek yada toplu sözleşme ne demek ya da neden var ?, Söz konusu olan bir müzakere, müzakerede de iki taraf var. Şimdi kamu memurunun mali hakları özlük hakları kanunda belirleniyorsa, diğer taraftan da siz buna toplu sözleşme veriyorsanız bu sefer hükümetin yada devletin garantisi nerde olacak. Müzakerenin iki ayağı eksik kalmış oluyor. O yüzden Çalış-tayın başlığına bakınca bende zaten memurlara grev hakkı, toplu sözleşme hakkı verilmeli mi, verilmemeli mi konusunda kafamda bir düşünce hâsıl oldu Açıkçası ben sürekli bir çözümsüzlük içerisin-deyim Mevcut düzene bakıyorum; sendikalar Devlet garantileri devam etsin diyorlar ama toplu sözleşme ve grev hakkımız da olsun diyorlar. Şu haliyle bu bana çok çözümsüz geliyor. Çünkü müzakere yok ortalıkta. Bir diğer tarafın eli kolu bağlı olduğundan dolayı bu başlı başına bir çözümsüzlüktür. Diğer taraftan, iki gündür yapılan konuşmalardan şöyle bir fikir hasıl oldu. “Memurun tanımı yeniden yapılsın”. Peki tamam, memurun tanımı yeniden yapılsın, “örneğin on bin kişiye düşürülsün memur tanımı; bu on bin kişi kamu hizmetlerde olsun, asker olsun, polis olsun, İçişleri Bakanlığı, Mali-ye Bakanlığında olsun. Bunlara grev hakkı toplu sözleşme hakkı verilmesin örgütlenme hakkı verilsin”. Buraya kadar tamam bunu da anlıyorum. Ondan sonra bakıyoruz diğer memur statüsüne gir-meyenlere grev ve toplu sözleşme hakkı veriliyor. Diğerleri de aynı zamanda memur”da olmayacak ve bu müzakereye tekrar dönersek, bu kişilere herhangi bir garanti de verilmemesi gerekiyor. Bu du-rumda memurların yine grev hakkı yok, yine toplu sözleşme hakkı yok.

Eskiden bazı garantisi olanlar bu sefer garantisiz çalışmak

zorundalar. Tamam, toplu sözleşme ve grev hakkı verildi ama ga-rantileri elinden alınmış oldu ve burada da çözümsüzlük yaşanıyor. Tamamen kaçırılmış durumunda nerden baksan bir çözümsüzlük var. Sadece mevcut sistemde, Personel Daire Başkanı Bekir Bey; Uzlaştırma Kurulunun elindeki gücü arttırması gerekiyor” dedi. Çalıştayın bizim grubumuzun başlığındaki isimler, “değişimler, dü-zenlemeler” olduğuna göre, öncelikle Anayasada değişiklik yapılması gerekiyor. Aslında şunu da anlayabilmiş değilim; sürekli ILO söz-leşmesine dayandırılıyor grev ve toplu sözleşme ve yanıt olarak ILO sözleşmesi gösteriliyor. Türkiye ILO sözleşmesini tek taraflı fes

Page 362: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

352

ederse yada Anayasa’nın da 90. Maddesindeki o hükmü tamamen kaldırırsa, bu durumda sendikalarımız ne yapacak. O zaman da şu anda uluslararası bir dayanağımızda yok bizim toplu sözleşme ve grev hakkımızda mı olmayacak ? Söylediği şudur, Anayasa deği-şikliği, Anayasanın 90. Maddesinin tam olarak tanımlanması, bana mevcut düzende Uzlaştırılma Kurulunun elini güçlendirmesi gibi geliyor

Oturum Başkanı : Efendim Sayın, Kazancı’ya tabi ayrıca

teşekkür ediyorum. Çünkü aykırı görüşler daima doğruyu bulmakta çok yararlı olur. Sabahleyin, nitekim değerli meslektaşımızın konuş-ması çok yararlı bir takım konuların altının çizilmesine fırsat verdi. Şimdi tabii ister istemez sizin uzmanlık alanınız bu alanın bir hayli dışında bildiğim kadarıyla. Bizim nasıl maliyeyle ilgili mevzuata karşı acemiliğimiz varsa, sizinde ister istemez bu çalışma hayatıyla ilgili, mevzuatla ilgili bilgilerinizde bazı boşluklar var . Şimdi, kamu personel reformu yapılıp Batılı anlamda bir memur kütlesi, yani devletin asli ve sürekli görevlerinde, devlet otoritesini kullanarak karar alma yetkisine sahip olanlar ayrılırsa ki, -başka türlü bir reform olmaz bunun adı, değil mi- diğer şimdiki memur dediğimiz zümreden bunlar ayrılacak. Ayrı bir zümre haline dönüştürülecek. Bu kişilere (Polis ve Silahlı Kuvvetler hariç) sendika kurmak, sendikalara üye olma hakkı tanınacak .Fakat toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmayacak, bunların güvenceleri devam edecek. Siz dedi-niz ki, bunların güvenceleri de ellerinden alınmış olacak. Diğerleri için de söylediniz. Bir defa bunların güvenceleri devam edecek. Çün-kü bunlar devletin gerçekten mevzuları; devlet bunların sayesinde ayakta duruyor Bunlar devletin bütün erklerini idare eden, ada-lettir, maliyedir, vs.

Ahmet Koray KAZANCI : Şu anki yardımcı hizmetler sını-

fındakiler. Oturum Başkanı : Hayır. Onlar buraya girmeyecek. Şimdi geriye kalanlar örgütlenebilecekler, toplu pazarlık

yapabilecekler ve gerektiğinde grev yapabilecekler. Şimdi bize biraz garip geliyor. Ben hatırlıyorum; 1963’te 274, 275 sayılı Kanunlar ko-misyonda görüşüldüğü zaman, iktisadi devlet teşekküllerinin hemen

Page 363: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

353

tüm yöneticileri komisyonda, “efendim nasıl olur, bunlar et balık ku-rumunda grev yapılırsa bu memleketin hali ne olur?” diye tedirgin oluyorlardı. Bunun gibi birden bire “maden ocaklarında buralarda grev ne demek!” diyorlardı Hiç de öyle bir şey değil. Batı ülkelerine bakıyorsunuz mükemmel. Evet, grev de yapılıyor hatta genel grev de yapılıyor. Onun arkasından bir iki gün sonra tekrar toplum dina-miklerini buluyor, onun bir takım alternatifleri ortaya çıkıyor. Aslın-da, öyle zannedildiği kadar bu haklar toplumda büyük felaketlere neden olmuyor. Eğer olur ise, onun çözümünü biraz evvel söyledim; o zaman devlet bu greve müdahale ediyor, toplumun tamamını veya bir kısmının hayatını, sağlığını ve güvenliğini tehlikeye koyacak dereceye varırsa, o grevi yasaklayabiliyor. O greve bir takım alterna-tiflerle müdahale de edebiliyor. Bütün bunlar sistemin içinde mevcut.

Şimdi “diğer grubun garantisi kalmıyor”. Siz “hem garantiler

devam etsin hem de bunlara ek olarak da şunlar sağlansın diye-cekler” demiştiniz. Nitekim sabahleyin de bu toplantıda gündeme geldi. İkinci grupta olanların bu güvenceleri kalmıyor. Çünkü onlar toplu pazarlık sistemine artık tabi oluyorlar. Dolayısıyla toplu pazarlık sistemi içinde onların bütün ücretleri belirlendiği için on-larla ilgili şimdiki rejimi kafanızdan silin. Gerek sözleşmeli personel statüsünü, gerek memur statüsünü bir anda böyle kafanızdan silin.

Bekir DEMİREL- Affedersiniz hocam işçi mi olacak onlar? Oturum Başkanı : Müstahdem. Hasan YILMAZ- O zaman toplu sözleşme de yapalım, onlar

grev de yapsınlar Oturum Başkanı : İşte, tabii grev de yapacaklar. Davut GENÇ (Orman Gen Müdürlüğü) : Hocam Memur Sen

karşı bir şey söylüyor. Oturum Başkanı : Memur-Senin söylediğini söylemiyorum

ben.

Page 364: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

354

Katılımcı : Hocam, siz güvencesi yok dediniz, işçilerin memur-lar kadar güvencesi var. Bir de kadrolu işçiler var, iki grubun da var.

Oturum Başkanı : Efendim bakın, siz mevcut duruma göre

hep değerlendirmelerini yapıyorsunuz. O zaman kadro diye bir şey kalmayacak.

Davut GENÇ : Şöyle, hem sendikası, hem grev hakkı, hem

güvencesi var. Ben mevcut durumu söylüyorum. Bundan hiç bah-sedilmiyor, Yani Türkiye’de çarpık bir şeyler var.

Oturum Başkanı : İşte efendim bunlar hep söylenecek. Davut GENÇ : Çarpık bir şeyler var da, bunu nedense iki

gündür kimse dile getirmiyor. Niye getirmiyor onu merak ediyorum. Herkes bir şeyin ucundan tutmuş, bir konuyu böyle empoze etmeye çalışıyor. Ama yaşadığımız ülke öyle bir ülke değil ki. Mesela güven-ce yok deniliyor, arkadaş ta “ben konuya yabancıyım” dedi. İşçilerin güvencesi yok zannediyor. İşçilerin güvencesi memur kadar var. Sendikası var, grevi var, toplu sözleşmesi var.

Oturum Başkanı : Mevcut durumu bir veri kabul ederek,

grev hakkı ve toplu sözleşme verdiğimiz zaman, anormal bir durum ortaya çıktı denildiği zaman, doğal olarak bu çok rasyonel Ama bu reformda herkesi öyle düşünmemek lazım. Biz icabında devlet okullarında çalışan öğretmenleri ikinci gruba alıyoruz. Alıyoruz derken uluslararası standartlar alıyor. Bunlar grev hakkına, toplu pazarlık hakkına kavuşuyor Danıştay’dan, idare mahkemesine gidip geri tekrar geri dön durumları ortadan kalkıyor. Sistem öyle. O zaman yani yeni reforma göre bunların durumunda kadro diye bir şey kalmıyor. Zaten biliyorsunuz 4857’de kadro diye bir şey var mı?

İkinci gruba aldığınız zaman Danıştay’a gidilmezse nereye

gidebilir? 4857’ye göre iş güvencesi 18, 19, 20, 21. Maddeye göre iş mahkemesine dava açabilir. Sonra evet bunlar biraz da ILO’nun zorlamalarıyla geliyor. Dolayısıyla biz bu sözleşmeleri tek taraflı olarak reddetsek, bu uluslararası arenada Türkiye’nin tam mana-

Page 365: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

355

sıyla kara listeye alınması demektir. En basiti “ahde vefa” diye bir prensip var. Kaldı ki, bu sözleşmeler öyle zannedildiği gibi ticari sözleşmeler gibi, “ben bugün yaptım yarın da bunu kabul etmi-yorum” şeklinde değil, Öyle değil on yıllık dönemlerde üç ay önceden haber vermek şartıyla, bir yıl haber vermek şartıyla feshedilir” diyor. Ama şimdiye kadar ILO tarihinde lehte bir takım gelişmeler dışında, bir sözleşmenin bir üye devlet tarafından feshedildiği görülmemiştir. Çünkü bu dünya çapında bir skandal demektir. Ulus-lararası dinamitler öyle zannedildiği gibi “ben kira sözleşmesi yap-tım, tek taraflı olarak feshettim, arkasından şu kadar tazminat ödedim” şeklinde değil. Uluslararası arenada bir sözleşmenin bir üye devlet tarafından fesh edilmesi-gerçi, statü ihtimali de mümkündür ama-çok ağır koşullara tabi tutulmuştur ve Uluslararası Çalışma Konferansında o ülke, hele Türkiye gibi bir ülke, Avrupa toplulu-ğunun kapısında oraya girmek iddiasında olan bir ülkenin, bütün bunları unutması lazım, Yok böyle bir şey. Asla düşünülmemesi gereken bir husus. Efendim, şimdi söz almak isteyen arkadaşlarımız var hemen onlara söz vereceğim. Buyurun.

Halim BEDİZ : Çevre ve Orman Bakanlığı Personel Daire

Başkanıyım- Şimdi kamu çalışanlarıyla ilgili grevli toplu sözleşme hakkının çerçevesi belli oldu: Hocam, Anayasanın 53, 54, 128, 657 sayılı Yasaların acilen değişmesi. Ben bu uygulamayla ilgili kendi hayatımızla ilgili bir şey anlatacağım. Biraz önce sayın Genel Müdü-rüm değindi biraz, biraz önce de İnsan Kaynakları Daire Başka-nımız uyarma, kınama cezası ile ilgili olaya değindi. Şimdi, güvence güvence diyoruz, bir örnek vermek istiyorum. Şimdi mahkeme ka-rarlarıyla ilgili bundan on yıl önce görevden aldığımız müsteşar yardımcısı mahkemeye gidiyor mahkeme şuanda, “ilgililere rücū edilmesi” diye bir karar veriyor. Şimdi mahkeme kararı ilgililerden rücū edilmesi diyor, tabi “ilgililere rücūda, “ilgililer şimdi kim?” burada. Olayı teftiş ettiler, dediler ki, “şu ilgililer bulunsun, kimmiş bunlar?” İlgililer daktilo memuru, geldiler paraftan başladılar. Şim-di bu karara bakacak olursak paraf attıracak memurda bulamaya-cağız. Hepimizi, Daktilo memuru, şef, şube müdürü, daire başkanını sorumlu tuttu. Şimdi hocam, bir insan bugünkü sistemde müsteşar olurken bunun takdiri kimden?. Bu konuma kim getiriyor ? Sayın Bakan getiriyor, siyasiler getiriyor. Şimdi böyle olunca ilgililere de

Page 366: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

356

rücū edilmesi gerekli deyince” olay o günkü faizi ile birlikte, 9000 -9,500 TL para. Şimdi olay bizde kaldı. Yani daktilo memurundan başladık, sorumlu başka kimse yok. Teftiş te geldi bu durumu teyit etti. Şimdi ne olacak hocam?.

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN.: Sorumlu bakan. Teftiş kurulu

raporu yanlış. Oturum Başkanı : Evet “buna karşı siz de yargıya başvurun”

diyorlar arkadaşlar ve “haklısınız” diyorlar. Davut GENÇ (Orman Genel Müdürlüğü Personel Dairesi

Başkanı) : Öncelikle Grevli Sözleşmeli Personel Sisteminde Deği-şimlerle İlgili ana konunun dışına çıkmayalım. Bir kere böyle bir ortamda diğer arkadaşlar gibi gerçekten çok değerli fikirlerden faydalandık. Şimdi grevli toplu sözleşme memurlara olsun mu, Olmasın mı? Eğer bugün işçilerin sendika hakkı varsa, toplu sözleş-me, grev hakkı varsa, memurlar kadar sonuca,-bakın ben şurada üst bir madde var ama Memur-Sen avukat arkadaşımız kıyaslama-yalım dedi ama ben kıyaslayacağım- İşçilerin sorumlulukları me-murlara göre yok denecek kadar azdır, memurların sorumlulukları işçilerden kat kat üstündedir. Şimdi, sorumlulukları bu kadar az olarak çalışırken işçilerin sendika hakkı grev ve toplu sözleşme hakkı varken, memurların yok demek eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir kere, ben burada gördüğüm kadarıyla, herkes ucundan kıyısın-dan en aykırı görüşte olan Ziynettin hocamız dahi, “grevli toplu sözleşme olsun” diyor. Öyle ki, bir kere grev ve toplu sözleşme konu-sunda mutabakatımız çok güzel bir olaydır. “Evet, olsun ama nasıl olsun!” konusundaysa farklı görüşler de var. Ben de burada nasıl olması konusunda kendi görüşlerimi anlatacağım. Ben bir kere memuriyetten başladım ve çok kısa sürede böyle 2003’den bu tarafa Daire Başkanlığı yapıyorum. Daha önceden de biz sendika üye-siydik. Biz tabi geçmişimizi unutacak değiliz; o günleri yaşıyoruz kendimizi memurlarımızın yerine koyuyoruz. Ben şunu unutmam hiçbir zaman, Televizyonda, basında memurlara müjde derlerdi, bir şey yapılıyor zannederdik. Verdikleri müjde neydi biliyor musunuz; ayın on beşinde ödenmesi gereken maaş, bayramdan önce verilecek. Müjdeye bak… Bir aydır bununla ilgili Maliye Bakanlığı, devlet

Page 367: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

357

personeli veya bununla ilgili bakan veya milletvekili çıkıp röportaj yaptıklarında öyle bir anlatırlardı. Maalesef, basın mensubu da hep önceden anlaşmalı sorular sorardı. Derdim ki, ben şu memur halim-le oraya çıksam, o gazeteciden çok harika sorular sorar ve mat ederim derdim. Ama o düzmece bir şey olduğu için, bu rahatsızlıkla-rın sayısı artardı. Benim bu yaşadığım duyguları yaşayan çok me-mur arkadaşım vardır. Ama o günlerden ne günlere geldik. Biz o televizyonda bile çıkalım mı derken, ben ve arkadaşlarım da çok kez rica ettiler. Bugün Müsteşarlarla hatta Bakanlarla bir araya geli-niyor, hatta başbakanla bir araya geliniyor. Yine yakın zamanda Memur Konfederasyonumuzun düzenlediği konferanslara Başbakan da geldi, orada her türlü şey konuşuldu. Bayağı mesafe alınmış mı, alınmış. Yeterlimi, yine söylüyorum yeterli değil. İşçilerin grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı durduğu sürece, memurlara yeterli değil, ben hiçbir zaman bunu reva görmüyorum .

Ama Türkiye’nin yapısı, şartları, altyapısı nasıl olması gere-

kiyor. Sadece tutalım diyorsanız, ben gider bir sürü toplu sözleşmeyi kabul ederim, öbür taraf ne olacak dersek, hem memur sendika-larının bu lehine olmalı. Çünkü bu sonuçla fiyaskoyla sonuçlanır. Bi-zim amacımız üzüm yemek. Yani Türkiye’yi sıkıntıya sokmak değil. Gerçekten de ben katılıyorum ama bu şeyler devam ettiği sürece, sürece biz onlara da katılmayız. Nasıl olsun dediğimiz zaman ise çok basit. Hakikaten belirli mevzuatlarda değişiklik olması gerekiyor. Ne güzel söylüyoruz; personel rejimi değişecek birde Anayasanın il-gili maddesi değişecek. Size sorarım; “şu ortamda bırakın personel rejimin değişimini bir tane maddesini değiştirebilir misiniz?” derseniz, ben yaşadığım bir olayı anlatacağım.

Göreve geldiğimde -isim vermeden konuşuyorum- kendisi

yetkili, bizden çok yetkili, bu işi hazırlayanlardan bir tane arkadaşla görüşürken, görüş alışverişinde bulunurken dedim ki, “arkadaşlar bu personel işini yapıyorsunuz görevde yükselmede de bir sürü eksiklikler var”. Görevde yükselme 99’da çıktı. En büyük eksiklik te neydi biliyor musunuz; unvan değişikliği. 657’de unvan değişikliği buraya bir yönetmelik dahi bunu koymamış. Çerçeve yönetmeliğine koymamış, nereye koymuş?. Kurumlara demiş ki, sen yönetmelikleri koyarken unvan değişikliğini de tapudaki, görevde yükselme tipine

Page 368: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

358

sokacaksınız. Unvan değişikliği nedir. Çalışırken okul bitirenler. Lise mezunu gitmiş sonra avukat olmuş, mühendis olmuş.

Ben bunları anlıyorum, çünkü ben çalışırken okulu bitirdim.

Ben bunları yaşamadım ama yaşayan insanlar, personeller önümüze gelince, davalar önümüze gelince kanayan bir yaraydı ve dedim ki, “elime bir fırsat gelirse, göreve geldiğimde ilk iş o” olmuştur. Yönet-melikle bunu değiştirmek olmuştur. Bu maddeyi nasıl değiştiririz. Düşünebiliyor musunuz, ben dört yıllık hukuk fakültesini bitirece-ğim, avukatlığımı alacağım barodan, fakat sen sonradan bitirdin diye ben seni imtihana sokacağım, ne soracaksın imtihanda ? Avu-katlıkla ilgisi olmayan konular soracaksın. Görevde yükselme sınavları için on beş gün eğitim alıyorsunuz, orada hiç ilgisi olmayan hocalar, hizmet içi eğitime geliyor, anlatıyor orada başarılı olursanız ben diplomanı sayıyorum, başarılı olmazsanız size hocalardan soru-yorum. Böyle bir şey olabilir mi? Bazı personelci arkadaşlarımız alınmasın, Devlet Personeldeki arkadaşlarımız. Devlet Personele götürdüm ve dediler ki, unvan değişikliği olmaz”. Bunu unvan deği-şikliklere bir yükselme değildir diye götürdüğüm zaman ve sonra da çıkartalım dediğimde, “hayır dediler”. Dedim ki, bakın sizin elinizde çerçeve yok mu Bunlarla ilgili bir düzenleme yok. Sadece kurumlara derken bunu koydurmuşsunuz, niye birisi öyle istemiş.

Hakikaten neler olduğunu, bu personel rejimini değiştirebilir

miyiz, anayasayı değiştirebilir miyiz? Buna göre karar verelim ve bunu biz yönetmelik değiştirmesi için, o maddeyi şey yaparken İdari Mahkeme örneğin, ben görevde yükselmeye tabi demişim; yönet-meliğinde öyle. İlgili avukat, idari mahkemeye gitmiş, “hayır görev-de yükselmeye tabii değil demiş, bunu direk atayacaksın”. Ben direk atamışım. Danıştay’a itiraz etmişim,-mecburen ediyorsun aslında etmemem lazım ama ediyorsun. -Danıştay demiş ki; “doğru görevde yükselmeye tabii değil ama demiş bir unvan değişikliği bari yapın”. Hadi bakalım unvan değişikliği de düzenlenmemiş bunlar için, daha kötü oldu. Danıştay lehlerine karar veriyor. Bu daha kötü, unvan değişikliği yok bu sefer ortada kalıyorlar ve avukat olarak atıyorum altı ay sonra. Danıştay’dan öyle gelince koyuyoruz. Bunlarla ilgili tüm kurumların davalarını aldım, hepsini incelim ve oraya götür-düm, oradan gelen arkadaş ta Danıştay’dan geldiği için gitti oradaki

Page 369: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

359

uzmanlarıyla görüştü. Ne dedi biliyor musunuz? “Biz bu şekilde incelemedik, siz haklısınız dedi” ve- bizim yönetmeliğe bana dedi ki, “yönetmeliğe bunu koyalım”. “Kusura bakmayın dedim” siz yönetme-liğe öyle bir koyarsınız ki, yine eskisinden farklı olmaz. Bana kız-dılar hatta masada kâğıdı önüme attılar, bana sen yaz dediler, ben de pişkince yazdım. 657’deki o unvan değişikliği neyse ona göre 71,74 ile ilgili maddeleri gereğince, unvan değişikliğine tabiidir de-dim. Ne sana ne bana, bunun aynısını yapın, aynısı çıktı. Orman Genel Müdürlüğü Yönetmeliğinde -ilk defa hiçbir kimsede yok-yazıyı gösterebilirim. Üzüldüğüm nokta, Personel Dairesi Başkanlığı yazı yazdı. “Siz bunu bu şekilde mevzuatta çıktı ama uygulayamazsınız” dedim “cevabı yazın”. Ben bunu uygularım, yönetmeliğe uygun, yö-netmelikte var yayınlanmıştır, sen bunu iptal etmek istiyorsan,

Oturum Başkanı : Yargıya? Davut GENÇ : Yargıya git. Onlar baktılar olmadı, incelediler

alelacele tüm kurumlar bilir Devlet Personel Dairesi Başkanlığı dedi ki, “Çerçeve Yönetmeliğe unvan değişikliğini koyuyoruz, tüm ku-rumlar buna göre yönetmeliğini altı ay içerisinde düzenlesin”. Alt ay içerisinde bu düzenlendi ve Mevzuatı Geliştirmedeki arkadaşlara gittim dedim ki, “hani dedim direkt unvan değişikliği yapılamazdı, bak sizin madde çıktı” dedim,“Devlet Personelden de çıktı”.Ya! dedi ben onu görmemişim. Neyi yine hiç yoktan bir unvan değişikliğini ortaya koydum. Bunu niye anlattım, personel rejimini değiştireceğiz, Anayasayı da değiştireceğiz. Ben memur sendikalarından olan arka-daşlarıma şunu tavsiye ediyorum. Hiç heveslenmeyin bir maddede ne sıkıntı çektik bu bir. İkincisi; bu büyük değişiklikler yapacak ben isim vermiyorum ilgili, yetkili arkadaşlarla görüşürken dedim ki, “bunu değiştirelim”. O bana şunu demişti; kamu personel reformu yapılmadan, bu da yapılamaz zaten kamu reformunda bir sıkıntımız var, birde bunu çıkartmaya çalışırsak, doğru haklısın bende bunun karşısındayım ama Ben bir tane görevde yükselmenin bir maddesini değiştirdim bana ne kadar internet memur sitesi varsa aleyhimde yazdı.Bakın şunu da söyleyeyim, her türlü görüşüten gazete, bakın buradan net diyorum, aleyhimde yazı yazdı, Orman Genel Müdür-lüğünde usulsüz atamalar, “Orman Genel Müdürlüğünde kadrolaş-ma”, ben size sorarım; bizde herkese uyguladık, bizde ne kadar

Page 370: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

360

mevzuatta sonradan okulu bitiren varsa A’dan Z’ye hepsinin atama-sını yaptık, aynı gün. Tüm belgelere yazdık aynı gün atamasını unvan değişikliğine göre yaptık altı aydan önce. Bunun için benim hakkımda yazı yazdılar, tabii arkadaş gibi soruşturma da geçirdik. “Dediler ki, yapılan en hayırlı işlerden” ben de geçirdim. Burada sorun şu; tersi de çıkabilirdi.

Şunu anlatmaya çalışıyorum: Biz önceden memurken ideal

olduğumuz, kafamızda yapalım dediğimiz şeyleri yetkili bir yere gelince yapmasaydım ve ben onun mücadelesini vermeseydim ve bu unvan değişikliğini koymasaydım, ben emekli olduktan sonra veya kafamı yastığa koyduktan sonra içim rahat olmazdı, vicdanen rahat olmazdı. Aynı yerdeyiz yapılan güzel şeyleri kim yaparsa yapsın, ama yapılan kötü şeylere de hepsini kim yaparsa yapsın karşı çıktım ve bu işaret ettim. Empati diyoruz, kendimizi karşılıklı insanların yerine koyalım. Memur sendikaları yerine kendimizi koymak zorundayız, hakikaten kim ne derse desin yoktan böyle, daha kanun yokken kuruldu. Geldiler belli bir mesafe aldılar. Hakikaten nerden nereye getirdiler, eksiklerde vardı, gediklerde vardı. Ama bir sendi-kaysa, artık grevli toplu sözleşme şeyi de olsun. Ama onlara da ben şunu istirham ediyorum. Yaparken de Türkiye’nin şartları, mevzuat-ları ve hizmetin aksamaması konulara da değinelim. Peki, şunu da söyleyeyim, en güzel şey ne biliyor musunuz? Devlet Personele ben teşekkür ediyorum. Bunu düzenleyenlere, bu kararı alanlara kimin katkısı varsa, şurada bizleri konuşturdu işin mutfağında. İşin mut-fağında olan insanları konuşturmadan, işin ehli insanlardan fikir almadan hiçbir mevzuat, kanun düzgün çıkmaz. Ben hocalarıma teşekkür ederim bu konularda bu derece, sendikal konularda biz uzattık iki günde çok şey faydalandık. Gerçekten böyle. Ben bu arada on beş gün gelmeden önce bir kaynak toplayayım dedim. Ben hemen on altı, on yedi tane hocamızın kitabı onu da okuma fırsatı bulmam mümkün değil, ama okuyacağım. Şunu anlatmaya çalışı-yorum. Şöyle ortamlar olmazsa, düzgün bir şeyler çıkmaz. Birileri tepeden inme bir şeyler hazırlarsa o akademisyen yok ben bir iki tane uzmanla yani yurt dışında şey görmüş, oradan bir örnek almış, yada özel şirket.

Yine söylüyorum; özel şirketlerde, kamu reformunu hazır-

larken bana özel şirketlerin insan kaynaklarıyla ilgili örnekler

Page 371: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

361

verilirse, kamuda hiç yaşamamış insanlar kamuya bir faydası olmaz. Dolayısıyla bizleri de burada, o ortamda konuşturdukları için, o ortama aldıkları için buna vesile olan herkese ben gerçekten teşekkür ediyorum. Devlet Personele de bu konuda bunları aslında bir -Çalıştayla, iki çalıştayla olacak işlerde değil- ama hocam şunu da söyleyeyim Mevzuat değiştirme Türkiye’de çok zor. İyi bir şey yapmaya kalktığınız zaman, karşınıza-ben yaşadığım için diyorum- hani Nasrettin hoca eşekten affedersin düşünce bana eşekten düşen birini getirin falan. Benim başıma geldiği için diyorum. Bir mevzuat, hayırlı bir şey yapmaya çalışırsanız kırk tane, ama hiçbir şey yapmazsanız, size kimse bir şey demiyor, oturuyorsunuz. Bu mev-zuatların hakikaten değişmesi lazım, ama nasıl değişeceği konusun-da elbette ki uzmanların yapması, ama şunu da alıp uygulayıcı-lardan da olsun içinden. Yani hakikaten uygulayıcılardan alacağı-mız, yaşanan çok şey var, tatbikat var. Ama ben şunu söylüyorum, başa geleceğim, işçi sendikalarının hakkı ne varsa, memurların daha fazlasına sahip olması lazım, eğer adalet şey olacaksa. Artı tabi ki, silahlı kuvvetlerin şey den ayrılması, memur tanımının yeniden yapılması bunların hepsine katılıyorum.

Oturum Başkanı : Davut Bey ben aldığım notlara göre dört

nokta sizin konuşmanızda ortaya çıkıyor. 1- Personel reformu yapılmalıdır.

2- Bu reform çok zor bir iştir, kolay bir şey değildir.

3- Bu reform yapılırken olabildiğince geniş bir katılımla

yapılmalıdır.

4- Somut bir öneri üzerinde raporumuzda bir vurgu yapılmalıdır, ama.

Bunu bir sorayım bu mevcut yasal düzenleme içinde geçiş

dönemiyle mi ilgili yoksa sürekli olarak bu yapılmalı, Uzlaştırma Kurulu’nun tahkime çevrilmesi.

Davut GENÇ : …kısa vadede burada bir sonuç geçiş

dönemiyle ilgili.

Page 372: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

362

Oturum Başkanı : Tamam, kısa vade için geçiş dönemi içinde uzlaştırmayı tahkime çevirelim.

Davut GENÇ : Aynen, aynen Uzlaştırmayı Tahkime çevire-

lim, yalnız o geniş katılımı şurada kıralım, uygulayıcıda olsun. Uygulayıcı da memur da olabilir kadrosu öyle de olabilir, şube müdürü de olabilir, daire başkanı da. Ama işin mutfağında insanlar olsun, buna en yakışan yerde devlet personeli olmalı. Oranın mutfa-ğındaki insanlardan olabilir. Ama sadece kamu personelden bırak-mayalım, yine en mağdur olmuş kurumlardan onu tespit edenler, işin bu mağdur olmuş kurumlardan derken; ücret alamayan, ek tazminat alamayan, güçsüz bizim güçsüz dediğimiz güçlü olanlar böyle, Maliye Bakanlığında çalışan arkadaşlar onu görecek güçlü olanlara vereceksiniz, güçsüz olmayanlara bir şey verilmedi.

Oturum Başkanı : Evet normalde bu ama geç başladık. Davut GENÇ : Oralardan bir uygulayıcı olsun. Oturum Başkanı : Efendim şimdi evet. Ahmet Koray KAZANCI : Ben sadece müsaade ederseniz

eğer, sizin herhalde yanlış anlaşıldı, bu memurlara toplu sözleşme grev hakkı verilmesin diye bir.

Davut GENÇ : Verilsin dedim ben. Hatta siz de dedim

verilsin dediniz dedim. Yani iki günde… Oturum Başkanı : Bütün fikirler bizim için kutsal. Katılımcı : Biz bunu söylemiyoruz, sadece herkes hemfikir

değil, affedersiniz sendika olarak bu görüşte değiliz. Oturum Başkanı : Mevcut sistemde verilebilir mi diyorsunuz? Katılımcı : Verilebilir diyoruz. Sistem derken yasal anlamda

söylemiyoruz. Ahmet Koray KAZANCI : Yanlış anlaşıldı, mevcut sistem

buna müsaade etmiyor şuanda. İkinci alternatif neydi, personel

Page 373: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

363

reformu olsun; memur tekrar tanımlansın. Hocam tekrar siz bana anlattınız, ama orda da şöyle bir durum var, memuru tekrar tanım-ladık, yeni tanımladığımız memurlara toplu sözleşme ve grev hakkı vermedik, diğerlerini memurlardan ayırdık. Bu sefer de eski memur yeni işçilere toplu sözleşme grev hakkı verildi. Yani iki durumda da memurun toplu sözleşme hakkı yok, grev hakkı da yok. Sadece bu çözümsüzlüğün bu noktada kafamı karıştırdığını ben anlatmak istedim.

Davut GENÇ : Ben bunları eksik anlatmışım. Şöyle dedim

grev ve toplu sözleşme hakkı olsun mu, olmasın mı? Oturum Başkanı : Memurlar örgütlendiler gerçek manasıyla

memurlar. Reformun sonucunda ortaya çıkan memurlar örgütlen-diler. Bunlar toplu sözleşme hakkından ve grev hakkından yoksun. Ama ILO sözleşmeleri diyor ki, bunu telafi edici birtakım meka-nizmaları da mutlaka o üye devlet almak mecburiyetindedir. İşte biraz evvel sözünü ettiğimiz Uzlaştırmayı Mecburu Tahkime çevi-relim, vesaire diye. İşte o çünkü bunlar devletin eli ayağı, hani devl-et toplu sözleşmelerle işçisine veya diğer personele, diğer kamu gö-revlilerine verdiği birtakım avantajları bunlardan mahrum kılamaz. Bunlar çünkü devletin eli, ayağı, gözü, her şeysi. Bu itibarla bunlar için de telafi mekanizmalarının devreye sokulması gerekir diyor.

Doç Dr. Hamza AL (Sakarya Üniversitesi) : Şimdi konuşur-

ken biraz zorlanıyorum. Çünkü sendikal hareketlere karşı düşün-celer iki kesimden geliyor. Birisi biraz daha otoriter düşünceye sahip olan diyelim ki, devleti kutsayan, iktidarı kutsayan kesimden geliyor. Biri de liberal kesimden geliyor. Onun için burada sendi-kaya karşı kullandığımız her kavram, hükümet taraftarı olarak algılanırsa üzülürüm. Nitekim ben devleti ve memurları birbirinden ayırmıyorum. Hatta burada sanki şöyle bir alaturkalık var. Hatta bugünkü, dünkü konuşmalarımıza baktığımız zaman temel sorun alaturkalık. Şöyle alaturkalık; herkes farklı konuşabiliyor ve herkes haklı ve herkes de doğru söylüyor. Çünkü biz modern devleti Tanzimat döneminde kurarken alaturkalıkla kurduk. Şöyle alatur-kalıkla kurduk. İçi başka dışı başka; yani görüntü ve sözde bak-tığınız zaman başka şey görüyorsunuz, öze baktığınız zaman başka

Page 374: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

364

şey görüyorsunuz. Mesela tipik bir örnek vereyim. Batıda da olmayacak bir şekilde abartılı bir şekilde “egemenlik bila kayd-u şart şart milletindir” dedik, ama hiç egemenliği falan millete hemen vermedik, böyle numaralarımız var. Ya da işte kuvvetler ayrılığı” dedik ama aslında yok, “hukukun üstünlüğü” dedik yok. Burada şuna gelmek istiyorum. Devlet, vatandaşı aldattı, yani alaturkalıkla bu işi götürdü, aynı şeyi Batıya yapmaya da çalıştı. Birtakım sözleşmeleri imzaladı; “varım dedi”, “bunları uygulayacağım” dedi ama uygulamıyor. Hocamızın da iki gündür üzerinde basa basa vurguladığı şey, diyor ki, “bu imzalanmış, yerine getirilmesi gereken şeyler”. Şimdi Batı bize diyor ki, kardeşim bu alaturkalıklarınızdan vazgeçin. Ama sistem o kadar alaturka ki, bir yerde müdahale ettiğiniz zaman başka sistemler ortaya çıkıyor.

Şimdi şöyle söyleyeyim; bu değişimden bahsediyoruz, mesela

şöyle bir alaturkalık ta var. Bireysel olarak, bugünkü Memur-Sen Başkanının konuşmalarını dinlerken heyecanlandım. Dersin ki “sivil toplum lideri”. Türkiye’nin üniversite ile ilgili sorunlarına el atıyor, Danıştay’la ilgili sorunlarımız var, hukukla ilgili sorunlarımız var, başörtüsü ile ilgili konulara değiniyor. Bu çok güzel bir şey gibi gözüküyor. Ama burada şöyle bir sorunumuz var, biz bürokrasiye karşı kullanılan birtakım kavramlar ki, bunlar özgürlük, demokrasi, insan hakları, sendikalar falan bürokrasiye karşı verilmiştir. Bugün aynı hakları bürokratlar kullanmaya çalışıyor böyle çok kolay bir şey değil. Hele bir temel sorunumuz da şu; biz daha sanayi toplumunu, modern toplumun gereklerini yerine getirmeyen bir devletle karşı karşıyayız. Daha kötüsü bu devlet algısı da Batıda yavaş yavaş değişti. Yani bizim örnek aldığımız Fransa artık örnek değil. Fransa da personel sistemini, kamu yönetimini, devlet sistemini Anglosakson gereğine göre yeniden düzenlemeye çalışıyor. Yani şöyle söyleyeyim, bugün Memur- Senin atladığı kavramlar; toplu sözleşme, toplu görüşme, grev, bunlar belirli teknolojinin, üretim ilişkilerinin, belirli toplumsal bir yapının ürettiği kavramlar. Bunlar evrensel şeyler değil tam tersine ben bunları insan hakları falan da görmüyorum. Hatta daha ileri gidip sendikayı bir insan hakları olarak görmediğim gibi. Çalışmak ta bir insan hakkı, keşke olabilse; herkes çalışabilse. Bunlara girmek istemiyorum ama sorun şu, böyle işimiz çok kolay değil.

Page 375: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

365

Hatta şöyle söyleyeyim; artık Batıda çalışma ilişkileri “bireysel performansa göre nasıl yapılır”, yani örnek aldığımız dünya bunun üzerine gidiyor. Şunda varsınız, tamam, evet; devlet bu personel rejimini, hükümet bu devleti, bu personel sistemini dönüş-türmesi gerekiyor. Biz buna katkı yapabiliriz gerçekten de örgütlenme, yani şu andaki memur örgütlenmeleri devletin dönüşü-müne katkı yapabilir. Tam tersi de olabilir. Yani bu bürokratların, bu var olan gücünü sendikalaşmayla başka amaçla da kullanabiliriz. Siz çok özgürlükçü şeyler söylüyor olabilirsiniz. Ama başkaları çok farklı şeyler söyleyebilir. “Örgütlenme hakkı çok kutsaldır deniyor, ben şaşırıyorum; Örgütlenme bürokrasiye karşı verilerek kutsal hale gelmiştir. Yani bürokrasinin dışında da örgüt olsun mantığın-dan ortaya çıkılmıştır. Mesela, Yarsav da bir örgüttür ve bugün ne işler gördüğünü görüyoruz. Bunları söylerken şunu söylüyorum: Evet ücret sorunumuz var ve ben bunu yıllarca yaşadım, yardımcı doçent olarak geçinemedim, kitabın fiyatına baktığım zaman böyle yemekten, ekmekten daha önemli olduğunu gördüğüm kitabı ala-madım. Güvencem olmadı yıllarca, yardımcı doçent olarak bunun sıkıntısını çektim, soruşturma açıldı. Niye?. Bir partinin siyaset akademisinde Tanzimat döneminde belediyecilikle ilgili konuşma yaptım diye soruşturma açıldı. Ama arkadaşlar, tüm bunlara rağmen diyorum ki, bugünkü sendikal mantıkla bu işleri çözemeyiz. Evet, ücret sorunlarımız var, bir sürü sorunumuz var ama bunu grev ve toplu sözleşme mantığıyla çözemeyiz. Hatta ben sendikalaş-manın bile ne kadar doğru olabileceği kanaatinde değilim.

Bireysel olarak buradaki insanların fikrini çok yadırgamı-

yorum, çok özgürlükçü, demokrasiye yatkın insanlar, ama bürokrasi bizatihi tehlikeli bir kurumdur. Yani şöyle bir alaturkalığımız da var. Memursunuz, emek taraftarı oluyorsunuz, kutsal bir mücadele veriyorsunuz, üç dört sene sonra yükseliyorsunuz, bu sefer onlara karşı sanki sermayenin taraftarı oluyorsunuz. Hatta sizin konuşma-larınızda böyle bir ayrım da var. Memur-Amir ilişkisi ayrımını yaptınız. Hâlbuki biz bunların tümüne dışarıdan baktığımız zaman memur diyoruz. Yani böyle bir takım sorunlarımız var. Bunu söylerken arkadaşlar, toplu ücret zaten bizatihi adaletsiz bir sistem. ILO ne der, şu ne der, ben bunlara kendimi bağlı hissetmiyorum. Toplu olmaz yani bütün öğretmenlerin aynı ücreti alması bizatihi adaletsizliktir. İyi çalışan akademisyenle, kötü çalışan akademisye-

Page 376: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

366

nin aynı ücreti alması, toplu pazarlığa konulması bizatihi adaletsiz-liktir. Dünya başka yönlere gidiyor, evet! Sendika şuanda hocamızın ortaya koyduğu gibi sendikal haklardan yada sendikadan kurtuluş imkanımız yok. Ama ben Memur-Sen’in burada, grev yada toplu sözleşmeyi getirmeden ziyade arkadaşlar, bu bürokrasiyi değiştir-memiz lazım, bu devleti dönüştürmemiz lazım, insanların perfor-mansına, emeğine göre farklı ücretlendirme yapmamız lazım ve bu da çok kolay bir şey değil: bunları nasıl yaparız biraz o konuda yo-ğunlaşması gerekir”, diye düşünüyorum. Yani biz 1920’lerin dev-letine, sendikal anlayışına, böyle hiç eleştirel yaklaşmadan atlarsak, ben çok şey kaybederiz diye düşünüyorum ve çok sorunlu bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Şöyle bir sorunu; bürokrasinin zihniyeti; çalış-ma ilişkileri ve sendikanın da zihniyeti ve çalışma ilişkileri kolay yumuşatarak söylüyorum- kolay uzlaştırılamaz. Burada, Türkiye’de çok büyük sorunlarımız var, her şeyimiz yanlış, hiçbir şeyimiz doğru şekilde kurulmamıştır ve bunun faturasını ödüyoruz ve birazda ve her müdahalede sistemi işlemez hale getiriyor. Yani şu anda biz grev olsun dersek, toplu sözleşme olsun dersek, inanın sistemi iyileştirmiş olmayız. Evet, ücretimiz var hatta bu çok kötü bir şey değildir. Ben hatta, kimsenin devlet için çalıştığı kanaatinde deği-lim, kimsenin millet içinde çalıştığı kanaatinde de değilim, kimsenin kutsal değerler için çalıştığı kanaatinde de değilim. Herkes kendi menfaatini önceler.

Mehmet İSLAMOĞLU : İstisnalar var. Doç. Dr. Hamza AL : Ben görmüyorum varsa sonra tartışın

yok öyle bir şey. Herkes kendi menfaati için çalışıyor ve bu da çok kutsal bir şeydir. Şunu söylüyorum evet bireysel hak mücadelesi kutsaldır, emek çok kutsaldır ama başka alanlarda gelişen ve kullanılan kavramları ve zihniyeti bundan çok uzak olan bürok-rasiye, memurlara uygulamak, böyle sandığımız kadar kolay değil-dir. Eğer gerçekten sendika olarak, hükümet olarak, taraflar olarak bu işe gönül veriyor iseniz, sorun daha derinlerdedir ve bu sorunu gidermeden de bu bizim ücretleri falan düzeltemeyiz ve ben şu anda toplu görüşmenin çok taraftarı değilim. Grev, zaten benim için çok da anlamlı şeyler değil, insanlar bireysel olarak, Hamza olarak sözleşmeli olduğum için çok zarar görmüş olabilirim ama bu topluma

Page 377: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

367

bir şeyler kazandırdı daha çok çalışmak zorunda kaldım. Bu üniver-sitelerde uygulanıyor; objektif şekilde uygulandığı zaman çok güzel örnekleri var, onun için böyle güvencenin azaltılmasını da çok prob-lemli olarak görmeyin. Hatta asker yada polis, işte güvencesi elin-den alınmasın deniyor, tam tersine ben üst düzey bürokratların güvencesinin daha fazla azaltılması kanaatindeyim. Onun için biraz alışageldiğimiz kavramları, zihniyeti sorgularsak daha iyi sonuçlara varırız diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

Yrd. Doç. Dr. İhsan KELEŞ : Gazi üniversitesi, dünden bu

tarafa gerçekten önemli görüşler, önemli düşünceler tartışıldı, güzel bir Çalıştay olarak geçiyor. Fakat burada bir gerçeği görmemiz gerekiyor. Siz bu işin içerisinde uzun yıllar çalışan bir kişi olarak özellikle çalışma hayatındaki gelişmeleri yakından takip eden bir kişisiniz. Zaman zaman biz de sizlerin eserlerinden faydalandık bugünlere gelinceye kadar. Özellikle, çalışma hayatı içerisinde işçi sınıfının verdiği mücadele var. 1952’de Türk- İşle başlayan süreç var. Şimdi o yapıdan bu tarafa gelinceye kadar geçen döneme baktı-ğımızda, karşımıza bir şey çıkıyor; işçi sendikalarını görebiliyoruz, o tarihten bu tarafa gelinceye kadar geçen süre içerisinde de yapıla-rını ve son durumlarını görebiliyoruz. Bugün sendikalı işçi sayısına baktığımızda, resmi rakamlar çok farklı söylüyor, gerçek rakamlar çok farklıdır. Eriyen bir sendikacılık kavramıyla karşı karşıyayız. Memur sendikacılığına baktığımızda emeklemeden adımlar atılma-ya başlanan sürece geldik, yavaş yavaş yürüme halindeyiz. Ama bunun yanında örnek almamız gereken, işçi sendikacılığın yaptığı hataları yanlışları yapmadan bir şeyleri elde etmek durumundayız. Bunu ifade ederken şunu söylemek istiyorum: Sürekli, dünden beri söylenenlerin arasında birtakım yasa değişikliklerinden ve Anayasa değişikliklerinden bahsediyoruz. Hiç kimse- kusura bakmasın böyle kolay şey değil bunlar. Bugünden yarına yapılacak şeyler değil. Bugün kamu personel sistemi 1949’dan beri değiştirilmesi gerekliliği konusunda çok şeyler söylenmiştir. 71’de söylenmiştir, 92’de KAYA projesi; KAYA raporuyla söylenmiştir- 2001’de kamu yönetimi içerisinde bu norm kadro uygulaması başlatılmıştır, üç yıl sonra ortadan kaldırılmıştır. Devlet Personel bunun taraflarından bir ta-nesidir uygulanması konusunda. Üç yıl içerisinde birtakım kurum-larda norm kadro çalışması yapılmıştır ama uygulamaya bile gire-

Page 378: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

368

meden kaldırılmıştır. Uygulanmadı, uygulamaya bile giremedi. Şimdi bir gerçek var karşımızda diyoruz ki, kamu personel siste-minde değişiklikler yapılsın değişiklikler yapılması gerekenleri tek tek sayıyoruz seçim sath-ı mâiline girdik, bir sene sonra seçim var; zamanında yapılsa dahi bir sene içerisinde yapılacak bir sürece girdik. Hangi düzenlemeyi değiştireceğinizi umuyorsunuz mevcutlar içerisinde hızlı olması çerçevesinde baktığımızda? Bunların hiç birini değiştirme şansına sahip değiliz. Sorunun yanında bir şeyi görmemiz daha gerekiyor memur sendikacılığı adına. Kendimizi kamuya, kamuoyuna daha olumlu şekilde lanse edebilecek bir uygulama içerisine girmek zorundayız. Şimdi rakamlara baktığımız da 3milyon kamu çalışanından yaklaşık %33’ü sendikalı olarak görülüyor. Kendimizi sendikalı olarak ifade ederken de bir şeyi görmemiz gerekiyor, unutmamamız gerekiyor, atlamamamız gere-kiyor oda şudur: Yaptığımız çalışmalarda ortaya koyduğumuz görüş ve düşüncelerde, herkesin kabul edebileceği bir takım gelişmeleri ortak noktaları bulmamız gerekiyor. Bunu yaparken bir şey ortaya çıkıyor; işçi sendikalarının yaptığı yanlışı yapmamamız gerekiyor. Nedir o yanlış? ben 17 yaşındaydım bir sendikanın başkanı sendika başkanıydı, 50 yaşına geldim o sendikanın başkanı farklı nedenler-den dolayı sendikanın başından alınmak zorunda kaldı. 33 yıl bilfiil sendikacılık yaptı. Memur sendikaları da bu yanlışa düşmeden bir sınırlama getirerek; bir sınırlama getirerek ama bunu nasıl getirirseniz getirin. Tüzükle değil, değil uygulamayla değil, yasal platforma koydurarak, yasal yapının içine koydurarak bunu uygula-ma içerisine almak durumundayız. Alırsanız, kamuoyu önünde kendinizi biraz daha kabul edilebilir konuma getirebilirsiniz, yoksa işçi sendikalarının yaptığı sendika ağalığını, sendika yanlışlığını buraya taşırsanız, buraya gelirse ortaya çıkan sonuç öbüründen farklı olmaz.

Bugün iktidarda olan bir yapının etrafındaki insanlar olarak

kalırsınız, yarın iktidardan düşürüldükten sonra elinizdeki mevcut bulundurduğunuz sayı, üye sayısı giderek aşağı düşer. Bunun örnek-lerini devamlı yaşıyoruz, bu süreç sayı olarak değişiyor. Onun için, burada- memur sendikacılığı biraz daha yapılan çalışmalarda grev toplu sözleşmenin yanında tabii ki olacak bunlar, bunlar elde edil-mesi gereken, haklar bunlar vazgeçilmesi gereken haklar değil-

Page 379: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

369

zaten bunun için burada mücadele veriliyor. Ama bunları elde eder-ken esas temel konuları da gözden geçirilmesi gerektiği düşünce-sindeyim. Bunları yapabilirsek belki başarıyı biraz daha yakalaya-biliriz. Ama şunu ifade etmekte yarar görüyorum: Hiçbir şekilde bu süreç içerisindeki yasal düzenlemelerin öyle kolay kolay gerçekleşe-ceği noktasında değiliz. Bu mücadeleyi sendikaların vermesi gere-kiyor. Hükümetler sürekli ertelerler; 20 yıldan beri düşünürüz, duyarız, işitiriz Seçim Kanunu değişmeli, Siyasi Partiler Kanunu değişmeli. Muhalefette olanın söylediği söz budur, iktidara gelince unutulur, iktidardaki de bunu yapmak için hiçbir mücadeleyi ver-mez. Onun için işimiz zor, alan zor, kulvar zor. Bu zor kulvarda zor göreve talip oldunuz, zor görev içerisindeniz kolay değil. Biz de aynı kulvar içerisindeyiz ama bu kulvarda giderken bir şeyleri daha rahat verebilmenin yolunu aramak zorundayız.

Enes POLAT : Usule ilişkin bir şey sorabilir miyim? Çalıştay

Gurubumuzun raporu nasıl bir kompozisyon içinde hazırlanacak? Oturum Başkanı : Şimdi bu raporların nasıl hazırlanacağını

bu toplantıdan sonra kendi aramızda oturup bir formüle bağlayacağız. Genel moderatörle birlikte.

Hasan YILMAZ : O zaman biz bu akşam kısa süre de olsa… Oturum Başkanı : Hayır şöyle olacak. Görüşlerinizi tekrar, -

bugün üçüncü kez söylüyorum- kendi görüşlerinizle ilgili olarak burada gerçi çok ciddi biçimde bende izliyorum, arkadaşımız not tutuyor, bende notlar alıyorum, fakat buna rağmen sizin söyledikle-rinizde hani atladığımız noktalar olursa, onları atlamayalım diye yazılı olarak vermek isteyen arkadaşlar sadece özet, yani benim konuşmamın özü budur şeklinde yazılı olarak bize belge sunabilirler. Onları da biz rapor düzenlenirken dikkate alacağız. Başka türlü bu işin sonunu bağlamak mümkün değil. Başka efendim.

Enes POLAT : Şöyle bir yöntem mi olacak? Mesela Grubu-

muzda kişiler şu şu konuları gündeme getirmişler şeklinde mi ola-cak? Yoksa ana bir iskelet kuracağız, ona ilişkin görüşler şunlardır.

Page 380: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

370

Oturum Başkanı : Hayır şahıslar söz konusu değil. Bu şahıs-ların konuşmalarından şu şu şu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Oylama yok. Bütün bu konuşmaları biraz sonra arkadaşlarla beraber oturup konuşacağız. Sonra yarın bunlar tekrar, -tabii öğlene kadar ki görüşmelerde- sizlerin tekrar takdirinize veya bilgilerinize sunula-cak. Orada da tekrar tartışmalar yapılabilecek.

Hasan YILMAZ : İsim olmayacak sözlerde Oturum Başkanı : Hayır isim olmayacak. Çünkü şu şunu

söyledi, bu bunu söyledi. Önemli olan şahıslar değil görüşler önemli. Evet, efendim şimdi söz almak isteyen üç kişiyle sınırlı olarak en fazla ikişer üçer dakika lütfen.

Abdulhadi KARASAPAN : Memur-Sen Konfederasyonuna

bağlı Bayındır Memur-Sen Genel Başkanı. Hocamın son sözüyle konuya girmek istiyorum. Biz zor bir yola çıktık. Uzun yıllardan mücadele ede ede bu zorlukları aşarak bu gün buralarda bürokra-simizle, hocalarımızla, hatta Başbakanımızla 25- 26 Ocak’ta Memur- Sen’ in programladığı “Uluslararası Demokrasi Kongresinde” de si-zin gibi değerli hocalarımızı, sendikacılarımızı, bürokratlarımızı söz-cü panellerde konuşturmuştuk. İki gün içerisinde de değişik konu-ları yenileyerek, yeni bilgiler edinerek, Memur-Sen olarak bir güzel-lik yaşadık ve 2009’un Ağustos ayında, memur sendikaları ile hükü-metin programladığı Mutabakat Metninde bu Çalıştayın çıktığını ve uygulandığını görmek mutluluğunu yaşıyoruz. Katkısı olan Hükü-metimize, Hayati Yazıcı Bakanımıza ve Devlet Personel Başkanı ve ekibine, Memur-Sen olarak şahsım adına da teşekkür ediyorum. Demek istediğimiz şu; çok ümitsiz konuşmalardan, büyük bir süreç-ten geçerek bu günlere geldik. İki konuşmacının dışında umutsuz olanların-bir iki kişi var ama biz umutluyuz-biz Memur-Sen olarak Genel Başkanımızın da dünden beri ve çeşitli açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bürokratik oligarşiye, demokratik haklara, çalı-şanlara, asgari ücret çalışanlarından okula gidemeyen öğrencilere kadar, Memur-Senin perspektifinden, amacından sapmayarak bir eğitimci olan rahmetli Mehmet Akif İnan hocamızın bize bıraktığı bu bayraktarlığı, bugüne kadar taşıdık ve antidemokratik hiçbir

Page 381: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

371

memur sendikacılığında kırk yıllık genel başkanlık yapacak süreci biz yaşamıyoruz. Hocam hatırlattığı için bunu söylemek istiyorum.

Yrd. Doç. Dr. İhsan KELEŞ : Efendim var, örnekler var. Abdulhadi KARASAPAN : Ben işçi sendikasıyla memur sen-

dikalarının bu şekilde karşılaştırılmasını arzu etmiyorum. Çünkü hepimiz kamu görevlisiyiz, hepimiz aynı düzeydeyiz. Burada Sayın Genel Müdür Yardımcım İçişleri Bakanlığının diğer personelden sorumlu Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcılarımın, sendikacıla-rın nerden nereye geldiğini hem onlar gördü, hem biz gördük. Tabii ki bunu yaşayarak bugünlere geldiğimizi tekrar ifade etmek istiyorum. Biz bu gidişattan memnunuz, bu çalıştaydan özellikle vurgulamak istiyoruz, hocalarımızla, akademisyenlerimizle hükü-met temsilcileriyle ve Memur- Senin katkılarıyla bu ortak görüşün, Çalıştay Sonuç Bildirgesine girmesini talep ediyorum ve bu talebin ileriki Çalıştay devamında, diğer konfederasyonlarımızla beraber onların da güzel fikirlerini alarak bu sonuca ulaşacağımızı düşünüyorum. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Çetin KOCABAŞ (Devlet Personel Başkanlığı) : Çalıştay bil-

dirgesine girmesini istediğiniz talep. Abdulhadi KARASAPAN : Buradaki çıkan ortak görüş, toplu

sözleşme ve grev hakkının uluslararası ve iç hukuktaki yapılacak değişikliklerle beraber verilmesi noktası da akademisyenlerin, bürokratların ve Memur-Senin katılımcıları tarafından, iç hukukta-ki şeylerle beraber demek istiyorum. Teşekkür ederim.

Mustafa KULLUK (Sağlık- Sen, Memur-Sen Genel Mevzuat

Sekreteri) : Ben birkaç cümle; hemen ifade etmek istiyorum. 2009 yılı toplu görüşmelerinde varılan mutabakat gereği bu Çalıştay düzenlendi. Değerli hocam, sendikada % 33’lük bir üye kitlesi oldu-ğunu ve bu sayıyı artırma gerektiğini söyledi. Tabi bunun % 33’de kalmasının daha yüksek oranlara çıkmamasının birçok nedeni var. Bunların önemli nedenlerinden biri de sendikaların grev ve toplu sözleşme hakkının olmaması. Bu ciddi bir eksiklik. Yani yarı dernek statüsünde, ricacı bir yasa; toplu görüşmelere katılıyorsunuz, “cami

Page 382: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

372

ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okur” hesabı, bir takım şeyleri anlatıyorsunuz; dinleniyor fakat sonuçta hükümet kendi kafasına koyduğunu, yada öngördüğünü yerine getiriyor. Mali hak-lar dışında Mutabakat imzalıyorsunuz, mutabakata varılıyor, muta-bakatlar gerçekleşmiyor. Gerçekleşen maddelere bakıyorsunuz, mu-tabakata aldığınız hükümle çok farklı genelgeler çıkıyor vesaire, birtakım düzenlemeler yapılıyor. Dolayısıyla, temelde sizin bahsetti-ğiniz ortama sendikacılığı veyahut da memur sendikacılığına çeke-bilmenin yolu grevli ve toplu sözleşmeli sendika hakkından geçiyor. Biz de bunu talep etmekle mükellefiz. Şimdi şu konuda mutabıkız; Türkiye’de kamu personel sisteminde sorun var, kamu personel sistemi masaya yatırılmalı, tartışılmalı. Hocam performanstan bah-setti, bu da tartışılmalı ama, bu performansa baktığımız zaman-kendiniz bahsettiniz- bir siyasi partinin siyaset akademisinde ders verdiğiniz için soruşturma geçiriyorsunuz. Sayın Genel Müdürüm bahsetti, yanında çalışan birini başka bir yere aldığı zaman gelen baskılar neticesinde geri almak durumunda kaldığından bahsediyor. Yani burada o kişiyi görevden alırken de, farklı yere görevlendirir-ken de bir objektif kriter olması lazım, oradan geri çekerken de objektif kriter olması lazım. Maalesef bu seviyelere,

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN : İnsana bağlı bir şey, kurala

değil. Mustafa KULLUK : İnsana bağlı. Objektif gerekçelerle karar-

lar veriliyor. Dolayısıyla bu durumdayken birtakım seviyeleri yaka-lamamız maalesef zor, bunlar yapılmalı mı? Yapılmalı, mutlaka ya-pılmalı! Yani insan kalitesi arttırılmalı, objektif kriterlerle hareket edilmeli, kimse siyasi görüşüne, dinine, ırkına, cinsine göre değil. Yaptığı işe göre değerlendirilerek karar verilmeli vesaire, bu sistem oturtulmalı. Tabii bu, süreç isteyen bir mesele, bunda mutabıkız. Bu sistem kesinlikle gözden geçirilmeli, kamu personel sistemi kesin-likle gözden geçirilmeli. Ancak toplu sözleşme ve grev hakkının ve-rilmesine engelin bu olduğunu düşünmüyorum. Yani kamu personel sistemi değişmeden de mevcut sistemde toplu sözleşme ve grev hakkı verilebilir verilmelidir de. İş güvencesinden bahsedildi, kamu-daki işçilerin iş güvencesi vardır denildi. Geçmişe baktığımız-da bugün 1.300 bin işçiden, işçi sayısı 330 bine düşmüş. Yani arada

Page 383: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

373

ciddi bir erime var, yani bu iş güvencesinin olmadığının açık bir belirtisi.

Katılımcı : Orada bir yanlışlık var, emekli olanlarda var. Mustafa KULLUK : Mutlaka emekliler de var da işten çıka-

rılanlar var. Özelleştirme sonucu ayrılanlar var. Sonuçta rakam çok önemli değil ama sonuçta bir realite var. Özelleştirmeye bakıyor-sunuz, özelleştirmeden memur, havuzdan kamu kurumlarına geçer-ken, işçi 2004’de çıkan düzenlemeyle 4/C statüsüne geçti, daha önce işsiz kalıyordu. Böyle bir durum söz konusu.

Oturum Başkanı : Hayır biraz şeyi açmanız lazım. Mevcut

kamu personel rejiminde de grev hakkı ve toplu pazarlık olabilir dedi. Bunu açarsanız aykırı bir fikir.

Mustafa KULLUK : Toplu sözleşme ve grev hakkı neye göre

verilebilir. Şunu belirteyim, bazı arkadaşlar şundan bahsetti; yani şöyle bir öngörü var. Memur sendikaları otururlar afakî şeyler isterler. Sonuçta biz bu ülkenin yetmiş iki milyon vatandaşının belli bir kitlesini temsil eden bir grubuz. Biz bir paydaşız ve bu ülke güç-lü olursa bu ülkenin insanı, yetmiş iki milyon insanı insanca yaşar-sa, biz bundan mutlu oluruz, temel hedefimizde bu. Yani sadece memur birtakım hakları kazansın, memur belli bir gelir seviyesine sahip olsun, gerisi ne yaparsa yapsın anlayışında olmayız kesinlikle. Bu kabul edilebilir bir şey de değil. Dolayısıyla taleplerimizde makul ölçüde olur, grev kararı alınırsa da grevin de belli bir mutlaka kısıtlamaları olması lazım. Ne gibi kısıtlamalar yani; grev yapabilecek hizmet kolları çalışanlar bunların belirlenmesi lazım.

Oturum Başkanı : Hayır, mevcut personel rejimiyle grev

bağdaştırılabilir dediniz de onun için onu öğrenmek istiyoruz. Mustafa KULLUK : Şu var, şöyle yapılabilir Yani sınırsız bir

grev hakkı verilmeyebilir. Belli bir süreli grev hakkı verilebilir. Şunu da söyleyeyim, işçiler, biliyorsunuz toplu sözleşmeye imza at-madılar 2009 tarihinde geçtiğimiz yıl, akabinde birtakım eylemler oldu. Neticede gidip sözleşme imzalandı. Yani işçilerin de grev yapması o kadar kolay değil, grev yapmaları için yani birçok şart,

Page 384: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

374

yedi sekiz şartın oluşması gerekiyor ki, o grevi yapabilsinler. O da kolay bir şey değil. Memurlar da bu belli kriterlere bağlanıp zorlaştırılabilir, kısmi süreli yapılabilir, efendime söyleyeyim üç günlük beş günlük icabında. Yani bunlar tartışılabilir. Bu çerçevede sınırlı bir hak verilebilir, bu çerçevede hak verilebilir diye düşü-nüyorum. Ben bir şeye daha değinmek istiyorum; Sayın Başkanım şeyden bahsetti, veri hazırlama kontrollörü işletmeli birinin, müs-teşarla oturup müzakere edebildiğinden. Bu bir lütuf değil bir hak-tır. Yani bu –çok ta özür dilerim saygı duyuyorum görüşünüze -ama yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Sonuçta demokratik bir ülkede yaşıyoruz, demokrasilerde o bahsettiğiniz kişi seçimle işbaşına gelmiş bir kişi.

Davut GENÇ : Olumlu anlamda mı kullandı sayın Başkan

onu. Katılımcı : Sizden farklı düşünmedik. Mustafa KULLUK : Efendim bu bir lütuf değil. Bardağın

farklı tarafına bakınca farklı şeyler görüyoruz tabi saygı duymak istedim. Efendim benim sözlerim bundan ibaret.

Abdulhamit GÜL :…-Avukatım. 54. Madde; Anayasada iş

yavaşlatma ve grev, dayanışma grevi yasak. Ama işte az önce de gündem oldu kamu grevlileri grev yaptı, Danıştay, “bir günlük sendikanın almış olduğu karara göre bu yapılan şey uygundur” diyor. Aslında anayasayla çelişiyor. Şuna gelmek istiyorum; Yargı kararlarında ve Türkiye’de şuan gelinen süreçte aslında uluslararası sözleşmelerle yada temel insan hakları-hocam temel insan haklarına değil diyor ama o tartışmaya girmeye gerek yok-. Bunu örgütlenme hakkı anlamında yapılan bu faaliyetlerin, yargı kararları ve idare bile artık öyle bir şeyde oluştu ön kabul. Kamu yöneticileri de bundan dolayı disiplin kurulu soruşturması açmıyorlar yada mahke-meden dönüyor. Dolayısıyla, Anayasada, açık yasaklayıcı hüküm olmasına rağmen bunlar insan hakları sözleşmelerine göre verile-biliyor. Ben aslında mevcut Uzlaştırma Kurulunun...

Doç. Dr. Hamza AL : Doğru değil ama şöyle bir objektif kriter

getirmemiz lazım. Danıştay şu anda belirli bir nedenlerle buna izin

Page 385: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler

375

verebilir, ama Danıştay yarın başka türlü de izin verebilir. Onun için biz böyle görüşlerimizi bireysel olarak insani ilişkilere yada bazı şeylere göre değil de daha objektif şeylere dayatmamız lazım.

Abdulhamit GÜL : Yok tabii ki, Danıştay’la ilgili şeyi söylemi-

yorum, bu somut olayla ilgili şeyi söylüyorum. Hani iç hukukta, şuandaki düzenlemeye göre bir imkân var mı? Denildiği için bunu söylüyorum. Yani şu anda Anayasaya göre dayanışma grevi yok, ama Danıştay kamu görevlileriyle ilgili Anayasada düzenleme olma-masına rağmen, bunu yerinde bulabiliyor, dolayısıyla şunu demek istiyorum: Anayasada açıkça yasaklayıcı hüküm olmadığı için toplu sözleşme hakkı kamu görevlileri için de vardır bizim kanaatimize göre ve-Ben Birsen bizim Memur-Sen’e bağlı bir sendika- Belediye-lerle bir sözleşme düzenlemekte; sosyal denge sözleşmeleri. Bilmeyenler yada duymayanlar olabilir bu sosyal denge sözleşmeleri bugün 400 Belediye’de; yaklaşık 400 Belediye’de uygulanıyor ve bunlara istinaden birtakım haklar, ek ödemeler yapılıyor ve bundan dolayı da kıyamet kopmuyor. Yani burada da uluslararası sözleşme-lere dayanılıyor aslında uygulaması da var. Yani Türkiye modelini merkeze alarak personel rejimini de buna engel olarak göstermeden bu hakkın verilmesi lazım. Son olarak şunu söyleyeyim; bir belediye-de biz bir sözleşme yaptık; sosyal denge sözleşmesi yani memurlara maaşın haricinde yılda dört defa ikramiye genel-olarak söylüyorum aynı toplu sözleşme gibi daha sonra İçişleri Bakanlığı bir genelgesiyle dedi ki, “bu 657’ye aykırı” dedi “ek ödeme yapılamaz” dedi, “53’e aykırı” dedi Anayasa 53’e Belediye de bunu uyguladı; sözleşmeyi feshetti, sendikayla yaptığı sözleşmeyi. Biz bunu mahke-meye götürdük, mahkeme’de kaybettik. Ama şimdi Danıştay’da yürütmeyi durdurma kararı aldık. Danıştay diyor ki, “bu uluslara-rası sözleşmeye uygundur”. Yani şunu söylüyorum; Memur-Sen olarak az önce bir arkadaş söyledi Uzlaşma Kurulu Hakem gibi olsun, o tali bir şeydir asıl olarak, toplu sözleşme grevdir ve biz bunu yapıyoruz, sadece uygulama da problem var. İdarecilerin bunu kabul etmesi lazım.

Page 386: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

377

ÜÇÜNCÜ GÜN

ÇALIŞMA GRUPLARININ RAPORLARININ TAKDİMİ Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ (Çalıştay Genel Moderatörü) : Çalıştayın üçüncü gününe başlıyoruz. Çalıştay Grup Raporla-

rının ve bütün Grup Raporlarının sunulmasından sonra, her bir raporun tartışmaya açılması, Çalıştay Sonuç Bildirgesinin hazırlan-ması, hemen ardından onun sunulması ve çalışmalarımızın sona erdirilmesi yolunda üçüncü gün çalışmalarına başlayacağız. Benim-sediğimiz yöntem uyarınca raporların her birini sunacağız. Dört raporun sunulmasından sonra her rapor hakkında sadece kendi gru-bunun değil diğer grupların raporları hakkında da görüşlerini iletmek isteyen arkadaşlarımız söz alabilecektir. Bu bir tür genel görüşmedir. Diğer grupların yaptığı çalışmalar ve ortaya çıkardığı rapor ve öneriler konusunda hem bilgilenme ve hem de birlikte değerlendirme çalışmasıdır. Dolayısıyla raporların sunulmasından sonra her bir rapor ile ilgili olarak görüşlerinizi iletebileceksiniz. Ancak, görüşlerinizin hangi rapora ilişkin olduğunu belirtmenizde fayda olacaktır. Bu tartışmaların nasıl bir seyir izlediğini kestirmek mümkün olmamakla birlikte gruplarda yapılan tartışmalara yeniden dönmek anlamlı olmayacaktır. Çünkü sunulacak olan dört rapor tartışmaya açılacağı için süre gruplarda yapılan tartışmalara dönmek için yeterli olmayacaktır. Ben sırasıyla çalıştay grup raporlarını meslektaşlarımızın size sunmasını rica edeceğim. Birinci gruptan başlıyoruz. Buyurun Sayın Atay.

Prof. Dr. Ender Ethem ATAY (Birinci Çalıştay Grubu):

Konuların oldukça kapsamlı olması dolayısıyla dünkü toplantımız oldukça uzun sürdü. Bu anlamda dile getirilen temel çerçevenin genel anlamda Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Konusu Çalışma Grubu olduğunu belirtmek istiyorum. Bir defa bizim Grupta dile getiren temel fikirlerden bir

Page 387: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

378

tanesi böyle bir Çalıştaydan iyi bir netice alınabilmesi için, konuya diğer taraflarının da katılmasının faydalı olacağıydı. Bu anlamda yapabileceğimiz bir şey olmadığı için bunu bir temenni olarak söylüyoruz. Diğer bir husus ise bazı konularda uzlaşma olmasına rağmen, konunun düzenleme tarzı hususunda muhalif görüşler gündeme gelmesiydi. Bu çerçeve içersinde Raporumuzu, görüştüğü-müz konu başlıkları, temel anlamda uzlaşılan noktalar ve uzlaşıla-mayan başlıklar şeklinde sunmayı uygun bulduk.

Birinci olarak; Türkiye’nin uluslararası alanda imzaladığı

sözleşmelerin iç hukukumuza aktarılması meselesini görüştük. Buna bağlı olarak hukuk sistemimizde normal hiyerarşinin en üstünde yer alan Anayasanın ilgili hükümlerinden, 53’ üncü 54’ üncü ve 128’ inci maddelerin nasıl düzenleneceği hususunda arka-daşlarla görüş teatisinde bulunduk. Daha sonra memur ve kamu görevlisinin tanımlarının ne olması hususu gündeme gelmiştir. Bir diğer konu hali hazırdaki sistemde, yani 4688 sayılı Kanun çerçe-vesinde Uzlaşma Kurulu kararlarının niteliğinin ne olması gerek-tiği, bağlayıcılığı hususunda karşılaşılan sorunların nasıl aşılabile-ceği ve yine bu sistemin uygulanmasında karşılaşılan tıkanıkların nasıl giderileceğine ilişkin çözümlerin neler olması gerektiği mesele-siydi. Beşinci olarak mevzuatımızda yapılacak olan değişikliklerde, Anayasa ve ilgili kanun düzenlemelerinde nasıl bir sıralama olması; “bir öncelik- sonralık vs. olması mı, yoksa eş zamanlı bir düzenle-menin yapılması mı gerektiği” hususu müzakere edilmiştir. Bir baş-ka husus, personel rejiminin tekrar yapılandırılması ve bu yapılan-dırmada uluslararası örneklerin ne ölçüde kullanılabileceği görüşül-müştür. Bir başka konu, Silahlı kuvvetler, emniyet personeli burada eklemek gerekirse yargı personeli dahil olmak üzere uluslararası sözleşmelerin imkan tanıdığı sınırlamalar çerçevesinde oluşturula-cak toplu sözleşme düzeninde, grev hakkının kullanılması ve nasıl uygulanması gerektiği meselesi de tartışılmıştır. Temel hizmetler ile asli ve sürekli hizmetler kavramının açıklığa kavuşturulması mese-lesi ve nihayet statü hukuku çerçevesinde toplu sözleşme ve grev haklarının düzenlenmesi meselesi de görüşülmüştür. Netice itibariy-le, bu çerçevede uzlaştığımız veya genel hatlarıyla uzlaşılan nokta-lar bunlardır. Ancak uzlaştığımız dediğimiz şeylerde bile yine ihti-

Page 388: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

379

lafların olduğunu söylemek mümkün. Kullanılan kelime, kavram, açıklama anlamında da yine sıkıntılar, varlığını korumaktadır.

Uzlaşılan konular; Bu çerçeve içerisinde ilk olarak uluslar

arası alanda Türkiye’nin taahhüt ettiği altına imza koyduğu sözleşmelerin iç hukuka yansıması, iç hukukla bunun uyumlaşması hususunda bir görüş birliğine varıldı.

İkinci olarak toplu sözleşme ve grev hakları konusunda

Anayasa’nın 53’üncü 54’üncü ve 128’inci maddelerinin yeniden düzenlenmesi hususunda uzlaşıldı. Burada uzlaşılmayla birlikte madde metinlerinin nasıl kaleme alınacağı hususunda farklı, görüşlerin olduğunu da yine belirtelim. Yine bu anlamda üzerlerinde anlaşılan bir diğer nokta; 4688 sayılı Kanun çerçevesinde Mutaba-kat Metninin etkinliğinin sağlanması hususu olmuştur. Bağlayıcı olup olmadığı hususu tartışmalıdır, fakat etkinliğinin sağlanması hususunda bir görüş birliği olmuştur. Bu çerçeve içerisinde taraf-ların üzerinde uzlaştıkları metnin uygulamaya aktarılması anlamın-da bir takım sıkıntıların olduğu bu; sıkıntıların da giderilmesi suretiyle sistemin daha etkin, daha verimli, sorunlara çözüm getirecek mahiyette olacağı hususu da yine uzlaşılan bir noktadır.

Bir diğer madde olan sendikal haklar konusunda, Anayasa ve

kanunlarda yapılacak olan düzenlemelerin eş zamanlı olmasında fayda olduğu görüşünde de yine uzlaşılmıştır. Beşinci olarak perso-nel rejiminin tekrar yapılandırılması ve bu yapılandırmada da mu-kayeseli hukuktaki örneklerin dikkate alınması gerektiği de burada uzlaşılan konulurdan bir tanesidir. Fakat burada bir farklılık dile getirilmiştir. Burada personel rejiminin çok yaygın olması, bu hususta mevzuatta farklı farklı düzenlemelerin olmasından dolayı sıkıntıların yaşanabileceği, böyle bir yöntemin kabul edilmesi halinde uzunca bir süre bu sıkıntıların devam edebileceği yine altının çizilmesi gereken bir husustur. Yine çalışma hürriyetine ilişkin hakların tanınmasında mutlaklık değil uluslararası hukukun ön gördüğü; buna müsaade ettiği çerçevede bir sınırlandırıcı rejimin de olabileceği hususunda uzlaşılmıştır.

Uzlaşılmayan konular; Birinci olarak kolluk güçleri ve uluslar

arası sınırlandırmalar korunarak tüm kamu personeline bu hakların

Page 389: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

380

tanınması önerilirken, diğer taraftan sınırlandırma olmadan örgüt-lenme hürriyetinin bütün kamuda çalışan personele tanınması yö-nünde de görüşler dile getirilmiştir. Bunun aksi biraz daha daral-tılması yönünde de görüşler getirilmiştir. Yani bu anlamda ittifak söz konusu olmamıştır.

Yine bu çerçevede, az önce de belirttiğimiz gibi; memur ve ka-

mu görevlisi tanımının netleştirilmesi hususunda bir takım endişe-ler gündeme gelmiştir. Bu bağlamda, bu kavramların tanımı yapılır-ken statü hukukundan kaynaklanan geriye dönüşlerin olabileceği endişesi özellikle vurgulanmıştır ve denmiştir ki; “mevcut durumdan geriye dönük olabilecek düzenlemelere müsaade edilmemesi lazım, hürriyetçi bir ortamda daha genişletici yorumlarının yapılmasında düzenlemelerin yapılmasında fayda vardır”. Bu anlamada farklı görüşte olanların isimlerini saymıyorum.

Bir başka husus öneriler şeklinde kendisini göstermektedir. —Sayın Doçent Doktor Adnan Mahiroğlu kamu rejiminde

düzenlemeler yapılması gerektiği, temel hizmetlerin hangi kamu görevlileri ile yerine getiriliyorsa tespit edilmesi, temel hizmetlerin belirlenerek Anayasa ve mevzuatın bu şekilde şekillenmesi gerektiği hususuna vurgu yapmıştır. Yine bu arkadaşımız Uzlaştırma Kurulunun kararlarının bağlayıcı olması hususundaki görüşlerini ısrarlı bir şekilde dile getirmiştir.

—Sayın meslektaşımız Doç. Dr. Ender Aslan statü hukuku ile

toplu sözleşme ve grev hakkı arasında uzlaşmanın sağlanması gerektiği ve yine memur rejiminde düzenleme yapılmasının gerektiğini dile getirmiştir.

—Memur- Sen ‘in temsilcisi Sayın Hüseyin Rahmi Akyüz,

mevzuatımızda net bir şekilde kamu görevlisinin tanımı yapılmadığı için kamu görevlisi ve memur tanımının daraltıcı bir şekilde bu aşamada yapılmasının uygun olmayacağını özellikle vurgulamıştır.

—Yine Memur- Sen’in temsilcisi Sayın Günay Kara, sendikal

hakların temel haklar olduğu; bunun için toplu sözleşme ve grev

Page 390: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

381

hakkının hiçbir şekilde hariç tutulmaması gerektiğini ısrarlı bir şekilde dile getirmiştir. Anayasa revizyonu yapılmasında yani 51, 53, 54 ve 128. maddenin kaleme alınmasında uluslar arası norm-ların temel alınması hususunu özellikle vurgulamıştır. Emeklilerin de örgütlenme hakkı olduğu, sendikal düzeyde katılımcılığın artmasının sağlanması anlamında önlemlerin alınması gerektiği de yine bu arkadaşımızın dile getirdiği görüşler arasındadır.

—Kamu İşveren Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Sn.

Yaşar Özgürsoy, kimin işçi, kimin memur olduğunun tespit edilmesi hususunu tekrar vurgulamıştır. Toplu sözleşme ve grev hakkı için Anayasal ve mevzuat düzenlemelerinin yapılması gerekliliğini belirtmiştir. “Memur güvencesinin olduğu bir sistemde memur grev hakkı verilemez” diye bu bizim görüşlerimizin tam tersinde de bir görüşü dile getirmiştir.

—Sayın meslektaşımız Prof. Dr. Mustafa Delican yeni

uygulama yapılırken tarihsel durumun göz önünde bulundurul-masının gerektiğini, örgütlenme hakkının herkese verilmesi; ancak bu anlamda bir takım sınırlandırmaların da olabileceğinin düşünül-mesi gerektiğini, bu düşünme çerçevesinde statü hukukundan kay-naklanan durumun özellikle dikkate alınması gerektiğini, bu çerçeve içersinde devletin faaliyetlerinin tanımlanması, bu anlamda kamu hizmetlerinin yeniden tanımlanması gerektiği, toplumsal ve ulusla-rarası gelişmelere cevap verecek kadar hızlı bir yapılanmaya gidil-mesinde fayda olduğu hususlarını dile getirmiştir. Kamu hizmetinin tanımı yapılırken özel sektör tarafında ikame edilemeyen hizmet-lerin kamu hizmeti sayılmasının esas alınabileceği, devletin yapması gereken faaliyetlerin daraltılması gerektiği de bu arkadaşımız tara-fından önerilmiştir. Memurun tanımının görev yaptığı kuruma göre mi yoksa yaptığı hizmete göre mi yapılması gerektiği yani burada ölçütün ne olması gerektiği, yine bu arkadaşımız tarafından dile getirmiştir.

—Bizim grupta olan bir başka meslektaşımız Sayın Prof. Dr.

Nadi Leblebici, “toplu sözleşme ve grev hakkı kamu güvenliği hizmetlerini yürütenlerin dışında herkese verilmelidir diye” görü-şünü belirtmiş.

Page 391: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

382

—Maliye Bakanlığının temsilcisi Sayın Şinasi Yurdakul ise toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesinde mevzuatımızdaki dü-zenlemelerin hepsinin birden göz önünde bulundurulmasında zaru-ret olduğunu belirtmiş; örgütlenme hakkının kullanılmasında istis-naların olmasının üzerine vurgu yapmış ve statü hukuku devam ettiği sürece toplu görüşmelere devam edilmeli ancak toplu görüşme sonuçlarının uygulama süreleriyle ilgili değişiklikler yapılması gerektiğini söylemiş, fakat toplu görüşmelerde bir takım sınırlama-ların çekincelerin olduğunu dile getirmiş ve toplu görüşmelerin en yetkili sendikayla değil en çok üyeye sahip sendika ile yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

—Kurumumuza katılan üye arkadaşlarımızdan Memur-

Sen’in temsilcisi Sayın Hacı Bayram Tombul, toplu görüşme sisteminin tıkandığını ve bu çerçeve içinde mevcut sistemin fayda getirmediğini ideal bir sisteme doğru yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini, grev konusunun kanunla düzenlenmesi gerektiğini, toplu sözleşme hakkının bir an önce verilmesi gereğini vurgulamış ve 4688 sayılı kanunda yeniden düzenleme yapılması gerektiğini dile getirmiştir.

—Meslektaşımız Sayın Doç. Dr. Oğuz Karadeniz, memur

tanımının daraltılması halinde uygulamada karşılaşılan sorunların aşılabileceğini belirtmiş, memur tanımı yapılırken memura statü hukukundan sağlanan güvencelerin kaldırılmaması gerektiği husu-sunda vurgu yapmıştır.

—TISK Genel Sekreteri Sayın Bülent Pirler ILO’nun tavsi-

yelerinin içtihat niteliğinde olduğunu bu sebeple ilgili içtihatların iç hukukta uyarlanmasına gerek bulunmadığını ifade etmiş ve ILO sözleşmelerinde memura grev hakkına dair bir düzenleme bulun-madığını, dolayısıyla bu anlamda ki düzenlemeler yapılırken de bu hususa dikkat edilmesi gerektiğini dile getirmiştir.

—Sayın Semih Temiz, Avrupa Birliği müktesebatında yer

alan 19 numaralı fasılda grev ve toplu sözleşme hakkının dile getirildiğini, 98 sayılı ILO Sözleşmesinde sadece işçilerin bulun-duğunu, 154 sayılı Sözleşmenin ise memurları kapsadığını belirtmiş;

Page 392: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

383

ancak 154 sayılı Sözleşmenin Türkiye tarafından onaylanmadığını dile getirmiş; Anayasanın 53’üncü ve 54’üncü maddesinde değişiklik yapılmasının gerekli belirtmiştir.

Tabii görüldüğü üzere uzlaştığımız konularda bile delegas-

yonlar dile getirilmiş. Onun için bizim çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etti ve en son tamamlandı. Birde tabi oradaki bütün görüşleri sizlere sunma imkânımız olmadı. Temel başlıkları arz etmek hem süre açısından hem de bu çalıştayın amacına ulaşmak açısından belirlediğimiz bir yöntem olmuştur.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Böylece Birinci Çalıştay Gru-

bunun Kamu Personel Rejimimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı başlıklı birinci grubun raporunu, uzlaşılan, uzlaşılamayan ve hatta isimleriyle birlikte dile getirilen önerileri de kapsayacak biçimde dinlediniz.

İkinci Grubun raporuna geçeceğiz. Grup Raporları arasında

içerik yönünden bazı farklılıklar olabildiğini siz de göreceksiniz. Bu sunuşlar çerçevesinde umarım her grupla ilgili notlarınızı alıyorsu-nuzdur. Görüşlerinizi aldığınız bu notlar çerçevesinde dile getire-ceksiniz. Şimdi İkinci Grup; “Avrupa Birliği Ülkelerindeki Uygu-lamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevli-lerinin Toplu Sözleşme Hakkı konulu İkinci Grup Raporunu Musa Egemen arkadaşımız sunacak; Buyurunuz.

Prof. Dr. Musa EKEN (İkinci Çalıştay Grubu) : Çalışma Gru-

bu toplantımızda öncelikle uluslararası sözleşmelerden olan ILO sözleşmeleri ele alındı. ILO sözleşmeleriyle ile ilgili düzenlemeler nedir? Bu konuda kısa bilgiler verildi. İkinci olarak Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar nelerdir? Bunlar bir tablo olarak duvara da yansıtıldı ve Avrupa Birliği ülkelerindeki farklı idari gelenekler-den kaynaklanan, kamu personel rejimi siteminden kaynaklanan farklılıklardan dolayı toplu sözleşme sisteminde de farklı uygula-malar olduğu ele alındı. Daha sonra Avrupa Konseyinin Avrupa sosyal şartı ve bu şarta koyduğumuz çekinceler üzerinde duruldu. Yine Avrupa Birliği ile yürütülen müzakereler çerçevesinde 19 nolu fasıl olan Sosyal Politika ve İstihdam Faslı” ile ilgili görüş alış verişi

Page 393: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

384

ve özellikle Avrupa Birliği ile ilgili temsilcilerinin bilgilendirmesi oldu. Yine 2009 yılı Avrupa Birliği ilerleme raporunda bu konudaki belirtilen hususlar ele alındı.

Yine, toplu sözleşme konusundaki kavramlar üzerinde

birliktelik sağlanması gerektiği vurgulandı. Kamu personel rejimi sistemininde değişiklikler üzerinde duruldu. Bunlardan sonra özel-likle toplu sözleşme üzerinde odaklanabilmek amacıyla bir çaba sarf edildi. 1982 Anayasasında ve ilgili diğer mevzuattaki eksiklikler, aykırılıklar konuşuldu ve şu; aşağıdaki belirteceğimiz metin ve hususlar üzerinde bir mutabakata varıldı.

Sendikal hak ve özgürlükler bütün çalışanlar için geçerli

olmak üzere uluslar arası sözleşmeler çerçevesinde teminat altına alınmalıdır. Bu çerçevede, doğrudan insan haklarıyla ilgili olan ve aynı zamanda sendikal hakları düzenleyen ILO’nun 87 ve 98 sayılı Sözleşmeleri dikkate alınarak, kamu çalışanlarının sendikal hakları düzenlenmelidir. Statü hukukuna tabi olan kamu görevlilerinin sendikal hakları 87 ve 151 sayılı sözleşmeler çerçevesinde dikkate alınmalıdır. Avrupa konseyinin kabul etmiş olduğu Avrupa Sosyal Şartının 5’inci ve 6’ncı maddelerine Türkiye’nin koymuş olduğu çekinceler kaldırılmalıdır.

Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki üyelik müzakereleri

sürecinde 19’nolu sosyal politika ve istihdam faslının açılması için, özellikle örgütlenme hakkı ve toplu pazarlık hakkının tesis edilmesine yönelik gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır. Anayasa da, 657 sayılı ve 4688 sayılı Kanunlarda toplu sözleşme hakkını sınırlandıran düzenlemelerin kaldırılması hususu, Avrupa Birliği 2009 yılı ilerleme raporunda da ifade edilmiştir. Bu çerçevede Ana-yasanın 53’üncü maddesinin 1’inci ve 3’üncü fıkraları değiştiril-melidir. 1’inci fıkrada yer alan “işçiler” yerine çalışanlar ifadesi konmalıdır. 3’üncü fıkrada yer alan Mutabakat Metni sadece kamu erkini kullanan statü hukukuna tabi memurlar ile sınırlandırılma-lıdır. Geri kalan bütün kamu çalışanları toplu sözleşme hakkına kavuşturulmalıdır.

Anayasanın 54’üncü maddesinin 1’inci ve devamı fıkralarında

yer alan iş uyuşmazlıkları çözümü ile ilgili hususlarda “işçiler”

Page 394: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

385

ibaresi “çalışanlar” olarak değiştirilmelidir. Ancak kamu erkini kul-lananlar için sınırlamalar getirilebilir. Anayasanın 128’inci maddesi yeniden düzenlenmeli, 2’nci fıkrasında yer alan “memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri, aylık ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” hükmü, toplu sözleşmeye imkân verecek şekilde yeniden şekillendirilmelidir. 128’inci maddenin 1’inci fıkra-sında yer alan “memurlar ve diğer kamu görevlileri” ifadesi kamu erkini kullanan kamu görevlilerinin tanımlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Böylece 1982 anayasasının memurlarla ilgili dü-zenlemesi, ILO ve Avrupa Birliği normlarıyla uyumlu hale getirilmiş olacaktır.

4688 sayılı Yasadaki toplu görüşme ifadesi, toplu sözleşme

ifadesi olarak değiştirilmelidir. Yine bu çerçevede Yasada yer alan toplu sözleşmenin kapsam ve düzeyi yeniden tanımlanmalıdır. Böylece ILO’nun 87 sayılı Sözleşmesinin 3’üncü maddesi ile 98 sayılı Sözleşmesinin 4’üncü maddesine uyum sağlanmış olacaktır. Yasanın 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “sendika kurucusu olabil-mek için en az iki yıldan beri çalışmış olmak koşulu” kaldırılmalıdır. Toplu sözleşmenin kapsamı acısından 15’inci maddedeki istisnalar yeniden düzenlenmelidir. Toplu görüşmenin kapsamını belirleyen 28’inci madde yeniden düzenlenmelidir. Yasanın 34’üncü maddesi “toplu görüşme en geç 15 gün içinde sonuçlandırılır” ifadesi müzake-re yapma hakkını sınırlayan bir düzenleme olup, ILO’nun 87 sayılı Sözleşmesini aykırıdır. Söz konusu 15 günlük süre sınırı kaldırılma-lıdır. 34’üncü maddenin 2’ nci fıkrasında yer alan Mutabakat Metni “toplu sözleşme” olarak değiştirilmeli ve toplu sözleşmenin işlev-lerine sahip olmalıdır. 35 inci maddede yer alan “uyuşmazlık çözüm yolları” yeniden düzenlenmeli, gönüllü ve zorunlu tahkim sistemi getirilmeli, tahkimin bağıtlamış olduğu sözleşme, hukuki geçerliliği haiz olmalıdır. Kanunda açıkça gönüllü ve zorunlu tahkim mekaniz-ması da düzenlenmelidir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu dahil kamu personel

mevzuatında kamu erkini kullanmayan kamu görevlileri için toplu görüşme hakkının kullanımına imkan sağlayacak şekilde değişik-likler yapılmalıdır. Avrupa Birliği ülkelerindeki farklı statüdeki

Page 395: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

386

kamu görevlilerine tanınan sendikal haklar dikkate alınarak Türkiye’de de toplu sözleşme hakkı tanınmalı bu konuda istisnalar, kamu görevlileri kategorileri, mevzuatta düzenlenmelidir. Bunun dışında TUHİS, Kamu- İş adına katılan temsilciler, Bakanlıklar adına katılan temsilciler ve diğer bazı temsilcilerimiz, “bütün bu değişiklikler yapılmadan önce kamu personeli tanımlanmalı ve kamu personeli rejimi ile ilgili çalışmalar başlatılmalı”dır şeklinde görüş ısrarında bulunmuşlardır.

Prof.Dr.Mesut GÜLMEZ : Şimdi üçüncü grup raporunu

sunacak. Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar ve uluslar arası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerinin grev hakkı konulu üçüncü çalıştay grubu. Sayın Aytaç, Buyurun.

Prof. Dr. Burhan AYKAÇ (Üçüncü Çalıştay Grubu) :

Komisyonumuzda özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulama-lar üzerinde duruldu ve daha sonra bu ülkelerdeki grev hakkı konusu ayrıntılı olarak tartışıldı. Burada bizim izlediğimiz yöntem, arkadaşlar görüşlerini ortaya koyduktan sonra en sonunda ortak bir fikir oluşturulmasına çalışıldı. Burada ortaya konulan görüşleri şu şekilde özetlemek mümkün:

Doç. Dr. Hikmet KAVRUK, ”Avrupa ülkelerindeki uygulama-

lar ve uluslar arası sözleşmeler çerçevesinde kamu görevlilerine grev hakkı tanınabilmesi için, Avrupa Birliği ülkelerinin uygulamala-rının dikkate alınmasını; bu çerçevede Avrupa Birliğinin standart bir grev hakkı düzenlemesinin bulunmadığını,her ülkenin kendi düzenlemeleri ve ILO uygulamalarını esas aldığını” belirtmiştir. “Her bir üye ülke ILO kararları, devlet örgütlenmesi, kamu hizmeti anlayışı ve memur tanımlarına göre farklı, farklı uygulamalara sahiptir. Ancak genel bir uygulama olarak kolluk kuvvetlerinin, yargı mensuplarının grev hakkı olmadığı görülmektedir” diye ifade edilmiştir. Burada da arkadaşların ifade ettiği şekilde yansıttığımız için bazı ufak tefek teknik hatalar, eksiklikler söz konusu olur ise o konuşma esnasında yapılmış bir hata olarak değerlendirilmesi gerekir. Bunu, şunun için söylüyorum işte Silahlı kuvvet mensupları niye yok derse birisi, yani o anda o arkadaşımız onu o şekilde ifade ettiği için bu şekilde yazıldığını ifade etmek istiyorum. “Çünkü

Page 396: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

387

Türkiye, Birleşmiş Milletler üyesidir ve uluslararası çalışma teşkilatının üyesidir. ILO uluslar arası sözleşmeleri ve insan hakları sözleşmelerini esas alarak bu sözleşmelerin taraflarını sendikal haklarının uygulamaları açısından değerlendirmekte ve yönlendir-mektedir. Türkiye bu sözleşmeleri onaylamıştır. Usulüne uygun olarak kabul edilmiş uluslar arası sözleşmeler kanun niteliğindedir. Bu sözleşmelerde grev kavramı kullanılmamakla birlikte grev hakkı sendikal hakların ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru hakkını kabul etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sendikal haklar açısından Türkiye’yi mahkûm edici kararlar almaktadır. Sonuç olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları 87, 98 ve 151 sayılı ILO sözleşmele-rinin bağlayıcılığı göz önüne alındığında, kamu görevlilerine genel anlamda grev hakkı tanınabileceği ve bu hakkın Türkiye şartlarına kamu hizmeti gereklerine, kamu görevlisi statüsüne, görev şekillen-dirilmesine şekillendirmenin yapılması için Anayasanın 53, 54 ve 128. maddelerinin öncelikle değiştirilmesine” vurgu yapmıştır.

Dr. Osman Yıldız (Hak-İş Temsilcisi) : “uluslararası belge-

erde memur sendikacılığı için örgütlenme hakkı konusunun aksine grev ve toplu iş sözleşmesi konusunda yeterli, açık ve ikna edici bir referans bulunmamakla birlikte bu konu ülke yorumlarına ve tartışmaya açık bir durumdadır. Kamu görevlisi yerine memur kavramının kullanılması, karışıklığa sebep olmaması acısından daha uygun olacaktır. ILO’da da memur-işçi ayrımı bilinçli olarak yapılmaktadır” şeklinde tespit ve görüşlerini ifade etmiştir.

Ercüment IŞIK (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Temsilcisi) : “konu ile ilgili uzmanlardan oluşacak bir kurul AB ve uluslararası alanda kullanılan kavramlarla uyumlu, ulusal kavram-lar meydana getirmelidirler. Bu şekilde kavram kargaşasına son verilebilir” demiştir.

Prof. Dr. Kadir ARICI, Kanunla onayladığımız Milletler arası

sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını da dikkate alarak, “kamuda reform yapma ihtiyacı vardır. Zira grev ko-nusunda Avrupa birliğinde bir mutabakat yoktur. Örneğin Almanya da memur statüsünde istihdam edilenlere grev hakkı verilmemiştir.

Page 397: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

388

Bu bağlamda ILO organlarının yorumları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karaları sendika hakkını toplu sözleşme ve grev hakkı dahil kabul etmesine rağmen memurlara toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmasına dair bu sözleşmelerde açık bir hüküm olmaması, Avrupa Birliği müktesebatında bu konuda zorlayıcı bir hüküm bulunmaması dikkate alınarak kamu personel reformu yapılmadık-ça, memur tanımı daraltılmadıkça, toplu sözleşme ve grev hakkı gündeme gelmemelidir. İki Anayasa Mahkemesi karaları ışığında anayasanın 53’üncü, 54’üncü, 128’inci maddelerindeki ve kanunlar-daki kısıtlamalar kaldırılmadan hukuken meseleye çözüm bulmak mümkün değildir” diye görüş bildirmiştir.

Av. Necdet OKCAN, (DİSK Temsilcisi), Ülkemizdeki kamu

çalışanlarının toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı dahil sendikal haklarının Avrupa müktesebatı ve ILO sözleşmeleri; 87, 98, 151, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde mevcut olduğundan hareketle, “başta Anayasanın 51’inci, 53’üncü, 54’üncü. maddelerinin yeniden düzenlenmesinin zorunlu olduğu, kamu personel reformunun bu haklar ile bağının kurulmasının söz konusu hakların kullanılmasını geciktirebileceği kabul edilmelidir” şeklinde görüş ifade etmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü Temsilcisi olarak katılan İsmail

Baş; “Avrupa Ülkelerinin tamamında kamu çalışanlarına grev hakkı tanınmış değildir. Bu ülkelerin bir kısmı da ILO ya taahhüt ettiği-nin tamamını yerine getirmiş bulunmamaktadır. Ayrıca memurlara grev hakkının tanındığı ülkelerde de grev bir gün gibi sembolik iş bırakma şeklinde gerçekleşmektedir. Bizdeki grev anlayışı ile kaotik bir ortamın ortaya çıkması söz konusu olabilir diye” görüş ifade etmiştir.

Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sen-

dikası; TÜHİS Temsilcisi olarak katılan Şerafettin Güler; “memur-lara toplu sözleşme ve grev hakkını talep ederken gelecekte bunların ne getirisi ne götürüsü olacağının da iyi hesap edilmesi gerektiğini” ifade ederek “bir grev hakkı isteniyorsa, lokavt hakkının da tanın-ması gerektiğini” vurgulamıştır. Öte yandan kamu hizmetlerinin aksamaması önemi de gözden kaçırılmamalıdır” diye görüş ifade etmiştir.

Page 398: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

389

Memur-Sen temsilcisi olarak katılan arkadaşımız Hadi Erdoğmuş; “Avrupa Birliği ortak müktesebatında memurların sendika hakkına dair hüküm bulunmamaktadır. Ancak ILO’daki düzenlemelerin ülke örneğine geçirilmesi gerekmektedir. Grev hakkının tanınması konusunda iç hukukta düzenleme yapılmalıdır. Sendika hakkı açık bir şekilde grev hakkını da içerir ifadesi mutlaka yer almalıdır. Hükümet ile yapılan toplu görüşmeler esnasında imzalanan Mutabakat Metninin gerekleri yerine getirilmelidir. Avrupa sosyal şartının 5’inci ve 6’ıncı maddelerine konan çekinceler kaldırılmalıdır. Anayasa değişikliklerden ziyade mevcut düzenleme-lerde değişiklik yapmak suretiyle soruna çözüm getirilebilir” şeklinde görüş ifade etmiştir.

Yine Memur-Sen temsilcisi olarak katılan Ali Erdoğan;

“memura grev hakkının tanınması konusunda birçok AB ülkesi örnek teşkil etmektedir. Bu haklar tanınırken iş güvencesinin de ortadan kaldırılması gibi bir durum söz konusu olmamalıdır.”

Yine Avrupa Birliği Türkiye delegasyonundan Numan Özcan,

“Avrupa Birliğinin kamu çalışanlarına grev hakkının tanınması konusunda doğrudan bir direktifi bulunmamaktadır. Ancak Türkiye’nin özel kamu ayrımı yapmadan tüm sendikal hakları içer-mek üzere Avrupa Birliği ve ILO sözleşmelerine uygun olarak düzenlemeler yapması gerektiği 19 uncu fasılda yer almaktadır. Türkiye bu konuda Avrupa Birliğinden talimat beklemek yerine-ki çoğu Avrupa Birliği ülkelerinde konu farklı biçimde değerlendiril-mektedir- bu meseleyi tartışıp kendine özgü bir çözüm yolu bulma-lıdır” şeklinde bir görüş ifade etmiştir.

Yine Memur-Sen temsilcisi Halil Etyemez; “memurların hak-

larını daha kolay savunabilmeleri açısından grev gibi bir yaptırımı ellerinde bulundurmaları” gerekmektedir. “Örneğin özlük hakları konusunda hükümet ile yapılan görüşmelerde memurun elinin güçlendirilmesi açısından bu hak çok önemlidir. 34 OECD ülkesinin 17’si Avrupa Birliği üyesidir. Bu ülkelerin 28’inde memurların ücret pazarlığı yapma hakkı bulunmaktadır. 27 AB ülkesinin büyük ço-ğunluğunda asker, polis ve yargıçlar dışındaki memurların grev yapma hakkı vardır. Bu grevler menfaat grevi, hak grevi ve

Page 399: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

390

dayanışma grevi şeklinde olabilmektedir. Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerde memura grev hakkı tanınmıştır. Türkiye de buna uygun olarak yasal düzenlemeler yapılmalıdır”, demiştir.

Yine Hezar TANRISEVER; “Avrupa Birliği İnsan Hakları

Sözleşmesi, Avrupa Birliği sosyal şartı gibi diğer düzenlemeler konusunda konuyu nasıl ele aldığı incelenmeli ayrıca konu ile ilgili kavram kargaşasından kurtulmak için kendi kavramlarımızı üret-meli ve aydınlarımız aracılığıyla bu kavramların yaygınlaştırıl-masına çaba göstermeliyiz”, dedikten başka aksaklıkların büyük ölçüde kargaşasından meydana geldiğini” ifade etmiştir.

Prof. Dr. Kadir ARICI, İkinci defa şu görüşleri ifade etmiştir;

“Avrupa Birliği komisyonuna sunulan raporda ülkelerdeki grev konusu uygulama örnekleri aşağıdaki gibidir.

İrlanda, hakem yöntemi söz konusudur. Grev hakkı mevcut

değildir. Amerika Birleşik Devletleri, 8 eyalet dışında tüm memurlar

için grev yasaklanmıştır. Kanada, birçok eyalette grev yasağı söz konusudur. Avustralya, grev, hakem kararları ve toplu sözleşmelere göre

belirlenir. İngiltere, polisler ve silahlı kuvvetler personeli için grev

yasağı söz konusudur. Hollanda, statü hukukuna tabi memurlar için grev yasağı söz

konusudur. İsveç, herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Norveç, statü hukukuna tabi memurlar için grev yasağı söz

konusudur” şeklinde görüş bildirmiştir.

Page 400: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

391

Toplantıda üyeler konu ile ilgili düşüncelerini kişisel fikirleri olarak yukarıda belirtildiği şekilde ifade etmişlerdir.

Şu konuda ortak bir kanaate varılmıştır; “Avrupa Birliği

ülkelerindeki örnekler ve ILO sözleşmeleri bağlamında sendikal haklar göz önünde bulundurularak gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, Türkiye’de kamu görevlilerine de grev ve toplu sözleşme haklarının tanınması önündeki engeller kaldırılmalıdır şeklinde ortak bir görüşe varılmıştır.” saygı ile arz ederim.

Prof.Dr. Mesut GÜLMEZ : Şimdi son grubun raporuna geliyo-

ruz. Birinci ve sonuncu grubun konusu arasında belirgin bir geçişme vardır. Yani sendikal hakların bölünmezliğini ve bütünselliğini aşan bir çerçevede geçişme vardır. Bunu son dakikada düzeltmek, grup-ları yeniden oluşturmak yerine bu haliyle yapmayı ve burada yapıla-cak değerlendirmeler çerçevesinde ve gerekiyorsa birinci ve dördün-cü grubun çalışmalarından belki ortak sonuçlara ulaşmayı da dü-şündük. Şimdi Sayın Kutal hocama söz veriyorum. 4. grubun raporu için. Buyurun hocam.

Prof. Dr. Metin KUTAL (Dördüncü Çalıştay Grubu) : Evet,

teşekkür ederim sayın Başkan. Efendim bizim komisyonumuz da yoğun bir katılımla toplantılarını tamamladı. Listeye göre 25 kişinin katılması gerekirken 22 kişilik yoğun bir katılım oldu. Bunlardan 15 arkadaşımız söz aldı ve bunlardan da bazıları birden fazla söz alma ihtiyacını duydu. Tabii arkadaşlarımızın açıklamaları bizler için fevkalade aydınlatıcı oldu. Ancak, raporların; şimdi dinlediğim zaman şöyle bir izlenim edindim. Bazı arkadaşlar toplantıya katılan arkadaşların söylediklerini buraya yansıtmakla yetinmişler. Her birinin ayrı ayrı neler söylediğini özetlemeye çalışmışlar, bazıları ise ortak görüşlerin öne çıkan çoğunlukla benimsenen görüşleri vurgu-lamışlar. Böylece bir biçim, üslup dağınıklığı ortaya çıkmış.

Biz bu ikinci grupta yer alıyoruz. Yani kim ne söyledi birinci

konuşmasında neleri ifade etti, İkinci konuşmasında neleri ifade etti değil, ama bu toplantının konusu olan tema da sonuçta çoğunlukla hangi görüşler ön plana çıktı; bunları özetlemeye çalıştık ve oldukça kısa bir raporla huzurunuza geldik. Bizim raporumuzu da sayın

Page 401: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

392

Başkanın da belirttiği gibi, başlangıçtan itibaren Birinci Komisyonla bizim Komisyonun faaliyet alanının hemen hemen aynı olduğu sonucuna vardık. Nitekim onların komisyonun raporuyla bizim komisyonun raporundaki noktalar aşağı yukarı bir birinin tekrarı niteliğini taşıyor.

Bizim izlediğimiz yöntem gereğince elbette her konuda çok

değişik görüşler de ele alındı. Meselâ “Uluslararası Çalışma Örgütü-nün Sözleşmeleri; Türkiye tarafından onaylanmış olan sözleşmeler mademki Türkiye ye bir takım yükümlülükler getiriyor; acaba bu sözleşmeleri nasıl biz tek taraflı olarak iptal edebiliriz. Bunları iptal edip bu yükümlülükten kurtulmamız acaba bir çözüm yolu olmaz mı? Veya grev, toplu sözleşme, özgür toplu sözleşme hakları sendi-kalar acaba gerekli mi?” şeklinde görüşler dahi ortaya atıldı. Dolayı-sıyla bu görüşleri böyle tek, tek bu görüş kime aittir, nedir? neyin nesidir?” gibi bunları huzurlarınıza getirmekten ziyade, genel kabul gören ve birkaç arkadaşımız tarafından orada dile getirilmiş bulu-nan noktaları, özetle sizlere sunmakla yetiniyorum.

Bunlardan birisi mevcut durumun tespitidir. Mevcut durum,

-diğer bütün raporlarda olduğu gibi çok kaotik çok karmaşık bir noktaya vardığı; yüzlerce yasa ve kanun hükmünde kararname ile diğer düzenlemeler uluslararası sözleşmelere uymadığı gibi iyi işle-yen bir kamu yönetiminin bulunmaması sonucu çalışanlar sosyal, çağdaş ve demokratik hakları da sağlanamamaktadır. Üstelik ka-muda ücret dengesi bozulmuş ve diğer çalışma koşulları konusunda çok büyük farklar ortaya çıkmıştır. Burada genel görüşmeler sırasında da bunlar ortaya atıldı hatırlarsanız. Bir sekreterin değişik kamu kurumlarında çalışması halinde veya herhangi bir kamu görevlisinin ne kadar farklı ücretle diğer çalışma koşullarına sahip olduğunu arkadaşlar esasen dile getirmiş bulunuyor.

Demek ki bu günkü rejim hem içte huzuru sağlayamıyor,

Türk Kamu Personel Rejimi bakımından ihtiyaçlara cevap vere-miyor, hem de uluslar arası sözleşmelere aykırı düşüyor. Değişti-rilmesi lazım. Diğer iki, üç, dört ve beşinci maddeler, neler yapıl-masına ilişkin maddelerdir ve bir bakıma önerilerdir. Yalnız bun-larda şunu belirtmek istiyorum. Bunlar hiçbir zaman belirli bir

Page 402: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

393

yasanın belirli bir maddesinde değişiklik yapılması biçiminde düzenlenmemiştir. Çünkü bizim kendi aramızda yaptığımız toplan-tıda bu komisyonların belirli bir taslağı hazırlamak, dolayısıyla şu kanunun veya şu kanun hükmünde kararnamenin şu maddesinde şu değişiklik yapılması biçiminde bir ayrıntıya girmesinin doğru olmadığını, esasen bunun da mümkün olmadığı sonucunu ifade et-miştik. Bu itibarla bunlar çok genel bir takım görüşlerdir, temen-nilerdir, önerilerdir.

Ayrıca varılan bu sonuçların bütün arkadaşların oylarıyla

ortaya çıkmış görüşler olmadığını da hemen ifade ediyorum. Çünkü komisyonlarımızda bilmiyorum diğer komisyonlarda da herhalde öyle yapılmıştır. Oylama yoluna gidilmemiştir. Buradaki varılan so-nuçlara bazı arkadaşların taraftar olmadığını da biraz önce söyle-diğim çok uç görüşlere sahip olan arkadaşlarımın da , tabi görüş-lerini büyük bir saygı ile karşılıyoruz. Dolayısıyla bu önerilerin bütün arkadaşların görüşlerinin ortak noktası olduğunu da söyle-mek mümkün değildir. Neyi söylemek mümkündür? bu komisyona katılan arkadaşların çoğunluğu tarafından benimsenen ve birçok konuşmacı tarafından tekrar edilen görüşler olması nedeniyle raporumuza geçmiştir. Bunlar şu birkaç noktadan ibaret.

“Kamu personelinin grev ve toplu pazarlık haklarına ilişkin

düzenlemeler gerçekleştirilmeden önce, memur kavramında uluslar arası arenada genel kabul görmüş tanımlamalara uygun olarak en üst hukuki düzenlemelerden; yani Anayasadan başlamak üzere ilgili yasalarda gerekli değişim ve yenileşmeler sağlanmalıdır”. Hiç kuş-kusuz burada 53’üncü, 54’üncü, 128’inci madde söz konusu olduğu belli. Ama değdiğim gibi kanun maddeleri burada zikir edilmemiştir. Yasa koyucu elbette ki bunların neler olduğunu kolaylıkla bilmek-tedir. Demek ki önce bir personel reformuna ihtiyaç var. Çünkü bu personel reformu yapılmadan “şu ülkede bir grev yasağı var dedi-ğiniz zaman, memurlar burada grev hakkına sahip değillerdir denil-diği zaman hangi memur” sorusu gündeme gelmektedir. Hangi me-mur sorusu Avrupa Birliği 2009 yılı İlerleme Raporunda da sorulmuştur. Cevap verebilmek için de personel reformu yapmak la-zımdır. Eğer bu günkü bizim kanunlarımızdaki memur tanımını alacak olursak, o zaman bizim elimizdeki diğer ülkelerle ilgili

Page 403: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

394

bilgiler bizi fevkalade yanıltabilir; Yanlış bir noktaya götürebilir. Onun için “öncelikle personel reformuyla gerçek anlamda memur ve bunun dışındaki diğer kamu çalışanlarının neler olduğunun be-lirlenmesi, bir personel reformunu gerektirir”. Görüşü komisyonda büyük kabul görmüş ve benimsenmiştir.

İkinci nokta kamu personel sistemine yönelik çağdaş

düzenlemeler ki -bunlar elbette ki ILO ve Avrupa Birliği normla-rından bahsediyoruz-sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve diğer uzmanların da yer aldığı, şeffaf, katılımcı bir yaklaşımla, zaman kaybedilmeden ele alınmalıdır. Demek ki bu reformun yapıl-masında böyle kapıların arkasına saklanmak, gizli bir takım çevrelerle temas kurmak yerine olabildiğince şeffaf geniş katılımlı toplantılarla bu reformun hazırlığını ve yürütümünü yapmak elbette ki bunun kolay bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz. Menfaat grup-larının bu toplantılarda kendi öz meselelerini, kişisel menfaatlerini ön plana geçirmek için bir takım çabalar ve baskılar içersine girecekleri açıktır. Ama bütün bunlara rağmen açık şeffaf rejimin bunları da tavsiye edebileceğini düşünerek böyle bir formülü buraya getirdik. Demek ki “kamu personel reformu yapılırken izlenmesi gereken yöntem de olabildiğince açık, şeffaf ve çok katılımlı bir çalışmanın sonucu olmalıdır” diyoruz. Yine Komisyonumuzda çoğun-lukla benimsenen bir görüş “kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşmeyi kapsayan sendikal hakları düzenlenirken Anayasanın 53’üncü ve 54’ üncü maddeleri uluslararası uygulamalara ve düzenlemelere uygun olarak yeniden ele alınmalıdır”. Elbette ki 87, 98, 151 sayılı Sözleşmelerin hükümlerini burada kast ediyoruz. Enteresan bir öneri; sadece bizim Komisyonda bu öneriye taraftar birçok arkadaş konuşma yaptılar onların konuşmalarından esinle-nerek bu maddeyi raporumuza tercih ettik. Fakat baktık ki diğer Komisyonlar da aynı görüş ortaya çıkmış. O da Personel statülerine ilişkin olarak Anayasa ve diğer mevzuatta ön görülen düzenlemeler yapılırken ki-bu uzun soluklu, önce personel reformu yapılacak arkasından bu uyum yasaları vs… hazırlanacak, kabul edilecek, bu dönemde uygulanmak üzere “4688 sayılı kanunda yer alan Uzlaş-tırma Kurulu ki bu Anayasanın 53. maddesine göre elbette 4688 sayılı Kanuna geçirilmiş, buna yeni bir biçim verilmeli ve bunun etki alanı artırılmalıdır. Etki alanı nasıl arttırılabilir?. Yani hazırlanan

Page 404: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

395

Uzlaştırma Kurulundan geçen görüşler artık Bakanlar Kurulunun serbestçe takdirine tabi olmasın. Bakanlar Kurulunu bağlayıcı nitelikte bir belge olarak sunulsun. Bakanlık ta bunu Bütçe Kanunu tasarısına geçirmek suretiyle, -ki bu bir Fransız modelidir- bunu yasal bir çerçeveye kavuştursun. Böylece Kurulun adı artık Uzlaştır-ma Kurulu olmaz. Çünkü uzlaştırma kurulunun kararı asla bağla-yıcı olmaz. Hâlbuki burada bağlayıcı bir organ haline getiriliyor. Dolayısıyla bu bir tahkim mekanizmasına dönüşüyor. Elbette ki bu görüşe de özellikle TÜHİS’ ten olan arkadaşlarımız bazı çekinceleri olmuştur ama diğer arkadaşlar bu görüşü çoğunlukla kabul ettikleri için bunu da raporumuza eklemek ihtiyacı duyduk.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Efendim, dört raporu dinlediniz.

Bilmiyorum Çalıştay Gruplarımız süresinin aşağı yukarı dün yarı-sına el koyduk. Panelimizin ikinci oturumunu sabaha taşımak sure-tiyle; o acıdan yeterince tartışma yapabildiler mi? Ama yapmalarına olanak vardı. Çünkü sürenin önü açıktı. Uzatabilirlerdi ve nitekim bazı gruplar bundan yararlanarak tartışmalarını sürdürdü.

Şimdi dört Grup Raporu çerçevesinde sizlerin, grubun üyesi

olmayan farklı grubun üyesi olan arkadaşlarımın görüşleri nelerdir? Önerileriniz nelerdir? Bunlarla ilgili olarak genel görüşmeye, tartış-maya, başlayacağız. Bu konuda süremizin yani bir yemek saatine kadar olabileceğini düşünüyorum. Gelişmelerin nasıl olacağını da seyredeceğiz ve ona göre de bir esneklik gösterebiliriz diye düşünü-yorum. Ama çay arası bize en azından yarım saate mal olur diye düşünüyorum. Size güveniyorum özellikle. Çünkü siz iki günden beri ara vermeksizin en az üç saat, dört saat çalışmış ve çok dinamik biçimde toplantılara katılmış ve görüşlerini dile getirmiş arkadaşla-rımızsınız. Onun için daha henüz birinci saatindeyiz. Yorulduğu-nuzu düşünmüyorum. Ama arada çay kahve içmek isteyenler bilmi-yorum, ihtiyaç dolayısıyla çıkılabilir.

Şimdi öncelikle herkes önce bir kez söz alsın. Yani söz alanlar

ikinci kez söz almamaya özen göstersin. Başkalarına görüşlerini ve önerilerini dile getirme fırsatı tanıma açısından, yani aynı kişilerin konuştuğu, karşılıklı tartıştığı bir genel görüşmeye dönüştürme-meye özen gösterelim. İkinci olarak ta görüşlerimizi çok açık, net,

Page 405: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

396

anlaşılır biçimde, ama özlü ve kısa olmak üzere yeniden gruplarda yaptığımız tartışmalar gibi onlara benzeterek uzatmamaya özen göstererek görüşlerinizi dile getirelim ricasında bulunuyorum. Ve dolayısıyla böylece şimdi hangi rapor hakkında tabi konuşacağınızı onu da belirtin.

Av. Necdet OKCAN : Toplantıya DISK adına katılıyorum.

Şimdi ben dört raportörün sunduğu rapordaki ortak noktaya vurgu yaparak görüşlerimi söyleyeceğim. Şöyle söyleyeyim kendi Grubum-da bu kadar açık net üçüncü grupta tartışılmakla beraber aynı konular daha genel bir kapsamda ifade edildi. Kamu görevlilerinin sendikal grev ve toplu sözleşmelerinin sendikal haklarının tanın-ması için uluslararası sözleşmelere uygun yasal düzenlemeler yapıl-malıdır diye genel bir çerçeve çizildi. Fakat diğer üç Grubun ortak noktası da özellikle kamu reformuyla bağlantısı kurularak sendikal hakların -ki bu çalıştayın başından beri, birinci günden beri çeşitli konuşmacılar tarafından konunun bu tarafa çekilmesi eğiliminin ağır bastığını görüyorum- bu üç raportörün raporunda da özellikle Anayasanın 53’üncü, 54’üncü ve 128’ inci Maddelerinde yapılacak değişikliklere vurgu yapılmıştır. Ben kendi Grubumdaki görüşleri anlatılırken, bunu kendi yazılı görüşümde de belirtim. Şimdi kamu çalışanlarının sendikal haklarını, toplu sözleşme ve grev hakkını içeren sendikal hakkının tanınması için kamu personel rejiminin yapılmasında bir zorunluluk yoktur. Bu ikisi ayrı şeylerdir. Kamu personel rejiminde de reform yapılması gereği vardır. Ancak bu bağlamda iki konuyu bir biriyle bağlantı haline getirmek topu taca atmaktır.

Türkiye’nin en mayınlı alanlarından birisidir bu. Ben ek

olarak 51’inci Maddede de değişiklik yapılmasını öneriyorum. Çünkü Anayasa da sendika hakkı, örgütlenme hakkı 51’inci Maddede düzenlenir ve bu hak sadece işçilere ve işverenlere tanınmıştır. 2001’de anayasa değişikliği yapılırken 53’üncü maddede grev ve toplu sözleşme hakkını engellemek için kamu çalışanları 53’üncü maddede düzenlenmiştir. Yeniden bu düzenleme yapılırken 53’üncü Madde tekrar düzenlenmelidir. Çünkü taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde kamu çalışanlarının, işçilerin, işverenlerin dışında da hak özneleri ve sendika hakları tanınmıştır. Onun için de herkes

Page 406: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

397

haklarını kullanmak için sendika kurma hakkına sahiptir. 128’inci maddedeki 2’inci fıkranın “memur ve kamu görevlileri hakları ve yükümlülükleri, aylık ödenekleri ve diğer özlük hakları kanunla düzenlenir” hükmü ile toplu sözleşme ve grev hakkında istisna tutulacak kamu görevlileri, toplu sözleşme ve grev hakkını düzen-leyen, hatta sendika haklarını düzenleyen 5’inci, 53’ üncü ve 54’üncü Maddelerde düzenlenebilir. Nitekim şu anda 53’üncü Madde’de atıf yapılarak hiçbir istisna tanımadan bütün kamu görevlilerine sendi-ka hakkı tanınmıştır. Şimdi yapacağımız şöyle bir düzenleme bura-da hangi kamu görevlilerinin bu haklardan istisna tutulacağı konusu hem ILO sözleşmelerinde bir takım hükümlere aykırıdır. Avrupa’da bu tarz uygulamalar vardır yani kamunun asli ve sürekli temel fonksiyonlarını yerine getiren kamu ajanlarının bu haklardan istisna tutulması 53’üncü ve 54’üncü Maddede düzenlenebilir. Yine 128’inci maddenin 2’inci fıkrasının istisnası, aşılması için kamu görevlilerinin yapacağı toplu sözleşme hükmünün Bütçe Kanunu içersinde, yasama ve yürütme tarafından dikkate alınacağına ilişkin bir hüküm konulması 128’inci maddenin 2’inci fıkrasını bertaraf eder. Zira her halükarda kamu, taraflarla yapılan toplu sözleşme so-nucunda taraflara vereceği hakları, özlük haklarını, ücret haklarını sonuçta yılbaşında yapacağı Bütçe Kanununa koymak zorundadır. Kamu maliyesi bakımından siz bunu illa Anayasaya koymak zorun-da değilsiniz. Anayasayı düzenlemeyi yapmak zorunda değilsiniz. Eğer bu böyle olursa Türkiye’de şu andaki Anayasa tartışmalarını göz önünde bulundurarak, bu hakları siz önümüzdeki on yılda daha düzenleyemezsiniz. Çünkü son Anayasa tartışmalarında muhalefet partilerinin çok açık deklarasyonları vardır.

Eğer biz DİSK konfederasyonu olarak bu Çalıştayın rapo-

runda yer alırsa buna muhalefet şehri koyacağımızı şimdiden deklare ediyorum.

Ruhi ÖZBİLGİÇ : Başbakanlık Müsteşar Yardımcısıyım.

Kanaatim odur ki çok uzak olmayan yakın gelecekte biz kamu çalışanlarının toplu sözleşme ve grev haklarının önündeki bilumum engelleri kaldıracağız ve bu yolu açacağız. Bu global bir gelişmedir. Global gelişmelerin dışında kalmak, global gelişmelere direnmek mümkün değildir. Bu gerçekleşecek çok uzun olmayan bir vadede.

Page 407: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

398

Ancak gözden uzak tutulduğunu hissettiğim başka gelişmeler de var. Eski bir kamu yönetimi talebesi olarak hiç hoşuma gitmemekle birlikte, bir global gelişme var ki; artık kamu yönetimi branşı ile işletmecilik branşı iç içe geçmiş vaziyette. Hata Amerika-lılar “public management” konuşmaya başladılar. Kitaplarını böyle yazıyorlar. Bizim eski kamu yönetimindeki memur anlayışımız da değişmiş vaziyette. Çalışana dönmüş vaziyette. Şimdi bu statüyü tam tespit etmeden, mukayese yaptığımız zaman bin parça elmalar-la armutları mukayese etmiş gibi oluyoruz. Kanaatim odur ki sağlam statülü memurun hududunu darlaştıracağız, kamu çalışanı dediğimiz statünün önünü açacağız; grev, toplu sözleşme hakkını alacak. Ancak, burada gözden uzak tutmamamız lazım gelen bir husus, memur teminatı da kalkacak. Memur teminatı kalkarsa memurlar grevli toplu sözleşme hakkı isterler mi istemezler mi? Mesele burada şimdiki hali ile memur sendikaları mevcut statüden hiçbir şeklide gerileme kabul etmiyorlar. Hem şoför mahalli, hem 25 kuruş olmaz. Ya teminat gidecek ya grev toplu sözleşme hakkı olmayacak. Şimdi bakın burada dün çok örnek verildi. İşçilerin memurların üç misli fazla aldığı hatta genel müdürden de iki misli fazla maaş aldığı. Biliyor musunuz ki bu işçilerin hepsi memur kadrosuna geçmek için nice torpiller araya koyup uğraşıyorlar. Niçin enayimi bunlar iki misli üç misli maaştan vazgeçip teminatlı memurluk statüsünü istiyorlar?. Aynı şekilde geçen bir ay evvel üç tane ODTÜ mezunu, mastır yapmış bilgisayar mühendisi Türk Telekomdan kendilerini Devlet Personel havuzuna aktarmışlar yarı-dan daha az maaş alacakları, diğer kamu kurumlarındaki memur kadrolarına geçmek istiyorlar. Bakın bu teminat dediğimiz şey memur güvenliği veya teminat dediğimizi şey, bu hali ile duramaz. Şimdi şikâyet konusu olan şöyle sözleşmeli, böyle sözleşmeli, 4/C, 4/B, denen şeyler de bu sıkıntının neticesidir. Dar geliyor. Bu Çalış-tayın konusu değil ama memurluk teminatı verimliliği düşürüyor, iş kalitesini düşürüyor.

Yani bunun bu şekilde devam etmesi mümkün değil. Şimdi

memura gidip sorarsak şu anda ortalama maaş 1200 lira. Diyelim ki, grev ve toplu sözleşme hakkımız olursa bu en az 2000 lira olur. Bütün memurlar “bravo yaşasın toplu sözleşme grev hakkımız”

Page 408: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

399

derler. Ama “memurluk teminatımız olmayacak arkadaşlar” dersek acaba kaç memur bunu ister?. Bu birinci husus.

İkinci husus şüphe ile ifade edeceğim ikinci global gelişme

var. O da şu. İki müessese bütün dünyada çok şiddetli itibar kaybı yaşıyor. Bunun birincisi sigara içiciliği, ikincisi de grev ve sendika-lar. Şimdi, -yani kanun ile getirilen yasakların ileriliği geriliği hususunda konuşabiliriz ama-kanun ile getirilen yasaklar bir tarafa, artık insanlar sigara içenlere çok kötü gözle bakıyorlar. Evde çocuk babasına, mektepte talebe hocasına, iş yerinde oda arkadaşı oda arkadaşına çok kötü bakıyor. Grev de kimsenin hoşuna gitmiyor. Ailenizle planlamışsınız, ömrünüzde ilk defa yurt dışı seyahatine gideceksiniz, bir gün kala haber geliyor hava trafik kontrolleri greve gitti uçuşlar iptal. “Olsun yaşasın grev hakkı onlar da hakkını alsın-lar” diye kimse düşünmüyor. Belediye işçisi greve gidip çöp toplan-madığı zaman kimsenin hoşuna gitmiyor. Hastaneye gidiyorsanız hemşire sağlık memuru grevdeyse kimsenin hoşuna gitmiyor. Hastaneye gidiyorsunuz sosyal güvenlik memurları grevde olduğu için bilgisayar kabul vermiyor diye bir tablo ile karşılaştığınız za-man kimsenin hoşuna gitmeyecek. Vergi dairesine vergi yatırmaya gittiğiniz zaman, memurlar grevde verginizi yatıramazsanız kim-senin hoşuna gitmeyecek.

Bakın insan haklarına atıf yapıldı. İnsan haklarının bir de bu

penceresini lütfen göz önünde bulundurun. Bir örgütlü kuruluş barışçı, demokratik, insan haklarına dayalı, eylem yaptı Ankara’dan Abdi İpekçi Parkından TBMM önüne kadar yürüdü. Dövüş, kavga hiçbir şey yok. Fevkalade düzenli bir şekilde yürüdüler insan haklarını, demokratik haklarını kullandılar. İyi güzel ama o gün Kızılay’daki tüm iş yerleri sinek avladılar. Kimse barlara lokanta-lara gidemedi. Müvekkili avukatına gidemedi. Hastası doktora gide-medi. Bunların hakları ne olacak. Öğretmenler grev yaptığı zaman çocuklarımızın eğitim hakkı ne olacak. Bunlarında düşünülmesi lazım gelir. Diğer bir husus ta örgütlülük çok iyi bir şey ama Türkiye de örgütlülük deyince ideolojik unsurlar haddinden çok fazla devreye giriyor. Yedi tane memur konfederasyonunun bulun-masının ideolojik bölünmeden başka bir izahını kimse bana yapa-maz. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmemize yol açan,

Page 409: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

400

iç hukukumuz bakımından gayri kanuni ama Avrupa’da haklı bulunan birkaç toplu sözleşme var. Eğri oturalım doğru konuşalım. Bunlardan birincisini imzalayan Gaziantep Belediyesinin muhatabı KESK değil Memur-Sen olsaydı o toplu sözleşme imzalanır mıydı? Sonuncusu olan belediyede de sendika Memur-Sen değil KESK olsaydı bu toplu sözleşmeler imzalanır mıydı? Bunları da lütfen nazarı itibari alalım. Müsaade ederseniz, son olarak bir de gene çok atıf yapılan sosyal devletten bahsetmek istiyorum. Yargı organları-mızın zorlamasıyla ve yanlış yorumlarla sosyal devlet anlayışı sarf eden devlete döndü, bu giderek müsrif devlet oldu. Artık “miras yedi” devlet safhasına geçti. Üstelik bu “miras yedi” esnaftan değil ahlâktan harcıyor. Yani geçmişten kalanı değil geleceğin hakkını harcıyor. Örgütlenme dedik ya mümkün olsaydı çocuklarımız da örgütlenseydi; bizim bu günkü sosyal devlet tatbikatımızı gördükleri zaman “ey siz kimin parasını nereye harcıyorsunuz diye bizden hesap sorarlardı”. Bakın, böyle giderse yakın gelecekte bu kadar konforlu olmayan mekânlarda toplanacağız; “emekli maaşını % 30 düşürürsek kurtarabilir miyiz? Yoksa % 40 mı düşürelim?. Bay pas ameliyatı sosyal güvenlik kapsamında olsun mu? Nezle ilacı çıksın mı?” diye münakaşa edeceğiz. Sosyal Devlet bu kadar geniş bir şey olamaz. Bu günün şartlarında da maddi ifadesinde de sosyal devlet dediğimizin maddi ifadesi, “fert başı gayri safi 25 kuruştur”. Sosyal devlete atıf yaparken buna göre yapmamız gerekir.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Konuşmanız iyi oldu bütün

açıklığıyla. Sanıyorum devletin görüşünü de ortaya koymuş oldunuz. En yüksek makamda bulunduğunuza göre, öyle değerlendirmek te olanaklı diye düşünüyorum kendi adıma tabi. Daha fazla yorum yapmak veya görüşlerinizi değerlendirmek konusuna girmek, maalesef rolüm gereği olanaklı değil. Buyurun.

Abdülhamit GÜL (Memur-Sen) : Sayın Müsteşar Yardımcısı

az önce “yedi konfederasyon var, ideolojik örgütlenme var, fark-lılıklar var bunlar olmasın örgütlenme olmasın” şeklinde tespit yaptı. Bu farklılıklardan rahatsız olmamak lazım, bu farklılıklar birer zenginliktir. Dolayısıyla sendikalardan da sendikaların talep ettiği toplu pazarlık hakkından da rahatsız olmamak lazım ve sosyal devlet ilkesine göre de bu hakların mutlaka verilmesi lazım.

Page 410: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

401

Gerçekten sanki korumacı ve kutsal devlet yaklaşımıyla aman grev olmasın işte avukatlara müvekkiller gidemiyor.

Kamu çalışanları hak ettiği ücreti alsın da ben bir avukat

olarak on müvekkilim o gün büroma gelmesin. Ben böyle düşü-nüyorum. Yeter ki o çalışan, angarya yasağına tabi olarak Anayasa-daki angarya yasağına ve emek karşılığında hak ettiği ücreti almaya yönelik bir takım hakları elde etmiş olsun. Anayasanın 5’inci madde-sinde devletin görevi maddi ve manevi kalkınmayı sağlamaktır. Sayın Müsteşar Yardımcısı daha iyi bilir ama bilmek yetmez bunu uygulamada devletin, kuşatıcı ve şefkatli eliyle mutlaka bu olaylara yaklaşması lazım. Ben Sayın Başbakanın çok farklı düşündüğünü, en azından kamuoyuna deklare ettiği ifadeyle “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı içersinde olduklarını düşünüyorum. Ancak burada az önceki konuşmada devleti yaşat ki işte kamu görevlileri, işçiler birileri yaşayabilen yaşasın yaklaşımı var. Ben bunu felsefi olarak yanlış olduğunu söyleyerek şu hususu ifade etmek istiyorum. Dör-düncü grupta idim ben. Sayın hocam burada tabi istisnai görüşleri de veya genel kabul gören konuları da rapora derz etmiş.

Ancak bu çalıştayın konusu malum Kamu Görevlileri Sendi-

kal Hakları. Ancak bizim Dördüncü grupta 1’inci ve 2’inci maddede kamu personelinin grev ve toplu pazarlık hakkından önce kamu personel rejimi ile ilgili düzenlemeler yapılması, tanımların yapıl-ması gibi bir ön koşula bağlanması bu Çalıştayın amacına ve bu Çalıştaydan çıkan sonuca da balta vuran bir yaklaşım olacaktır. Toplu pazarlık hakkının ön koşulu olarak kamu personel rejiminin getirilmesi ve düzenlemesinin yapılması, bence çok ciddi yanlışlıklar en azından bu hakların verilmesini engelleyici, uzatıcı, geciktirici olacaktır diye düşünüyorum. Yüz yıldır yapılamayan kamu personel rejimini bir yüz yıl daha yapılmasını beklemek herhalde burada ki sosyal tarafların bu anlamda kesinlikle kabul edemeyeceği bir durumdur. Netice olarak Uluslararası sözleşmelere göre grev ve toplu sözleşme hakkı en temel insan hakkıdır. Bunun nihai Sonuç Bildirgesinde ifade edilmesi, yazılması ve geciktirilmeksizin bu insan hakkının da bir takım reformlara, yasal değişikliklere bağlanmadan mutlaka sağlanması lazım. Son cümle olarak ben grupta da ifade ettim. Şu anda Memur-Sen’e bağlı sendikalar sosyal

Page 411: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

402

denge sözleşmeleri yapıyor. Ve sayın Müsteşarımın korktuğu gibi hiçbir çalışma barışını ortadan kaldıran, kamu ciddiyetine ek maliyet getiren, performansı düşüren olumsuzluklara da neden olmuyor. Dolayısıyla bu durumdan sosyal devletin rahatsız olma-ması memnun olması gerekir. Ve bu iç hukukta da kabul gören bir sözleşmedir. Yine son olarak şunu ifade ediyorum. Aslında Anayasa’da “kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapamaz” şeklinde bir düzenlemesi de olmadığından, uluslar arası sözleşmelerde de bu şekilde düzenleme olduğundan aslında Anayasa değişikliğine bile gerek kalmadan, bu hakkın bir gün mutlaka ve acilen verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak genel kanaat Anayasa değişikliği olursa o da ivedi bir şekilde yapılırsa faydalı olur.

Halil İbrahim KÜTÜK (Ulaştırma-Memur-Sen) : Ben de Dör-

düncü Komisyonun raporuna ilişkin konuşacağım, Sayın Başkan, personel rejiminin tartışılması için henüz çok erken ve bunu tartışmaya açarken karşınız da senede bir kez toplu muhabbet yapılan insanlarla pazarlık yapmanızda söz konusu değil. Öncelikle benim evrensel demokratik hakkım olan toplu sözleşme ve grev hakkımın verilerek, eşit şartlarda buluştuğum işverenle karşılıklı toplu sözleşme yapmam gerekir. Bu eşit şartlarda personel rejimini ondan sonra tartışırım. Personel rejiminin tartışılacağı yerin burası olmadığını düşünüyorum. Bu açıdan bakıldığında, uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca yapacağın her türlü iş bırakma eylemi karşısında, işveren tarafının veya hükümetin yasalarımda uygulayabileceği bir müey-yide yok. Eğer bunu iç hukukta düzenlemezseniz önümüzdeki süreç-te tıkanmış toplu görüşme masasının ardından, emin olunuz Memur-Sen bu sene toplu görüşme masasına gitmiyor, ama ne yapacağını bu dönem buradaki bürokratlar ve hükümetler bundan öncekiler iyi sorgulayamadı ama bundan sonrakilerin iyi sorgulaması gerekir. Çocuklarımıza biz gelecekte demokratikleşmiş, özgürleşmiş, medeni bir toplum bırakmak istiyoruz. Ama statükocu, statüsünü korumak için uğraşan ve siyasilerin önünü de bir türlü açmayan bürokratların engeline takılmak ta istemiyoruz. Bürokra-tik oligarşiye sonuna kadar karşıyız. Özgürleşmek için, medeni toplumları Batılı Sistemin Batılı Çağdaş Sistemin seviyesinde insan

Page 412: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

403

haklarını elde edebilmemiz için yapılabilecek her türlü mücadelenin de biz ulaştırmacılar olarak içinde olacağımızı deklare ediyorum.

Erhan POLAT : Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikasının

Genel Sekreteriyim. Aynı zamanda Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu üyesiyim. Tüm heyete saygılarımı sunuyorum. Dört rapor okundu. Dört rapor da gördüğümüz kadarıyla genelde “memurlara toplu sözleşme grev hakkının verilmesinin yanında kimlerin memur, kimlerin değil, bu ayrımın yapılması gerektiği ve kamu personel reformunun yapılması gerektiği” ifade edilmektedir. Doğrudur. Kamu personel reformu ya-pılmadan yapılacak diğer düzenlemeler konuyu kaosa sürükleyecek-tir. Bir diğer konu, burada konuşmacı arkadaşlarımızın çoğu raporlara da o yansımış gördüğüm kadarıyla; Avrupa Birliği ve ILO’ nun sözleşmelerine atıfta bulunarak, memurların bu haklarının mevcut olduğu; yani mevcut duruma göre arkadaşlarımızın toplu, sözleşme grev hakkının olduğu ifade ediyorlar. bununla beraber gene dün Saygıdeğer hocalarımızın ve bazı konuşmacılarımızın ifade ettiklerinden ve bizim bildiklerimizden, bizim incelemelerimizden görüyoruz ki, ILO’ nun ve Avrupa Birliğinin hele hele Avrupa Birli-ğinin memurlarla ilgili bir direktifi yoktur. ILO’ nun memurlarla ilgili 154 sayılı Sözleşmesi var oraya atıfta bulunuyor ve Türkiye bu 154 sayılı Sözleşmeyi imzalamadı. Kimse 98’e sığınmaya kalkmasın, 98’e sığınmaya kalkıldığı için ben de diyorum ki O zaman hem Avrupa Birliği hem de ILO tarafından büyük oranda kabul görmüş, eleştirilmesine rağmen büyük oranda kabul görmüş 4857 sayılı İş Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokat Kanunu ülkemizde uygulanmaktadır. Hiçbir başka düzenlemeye gerek kalmadan o çalışanların hepsinin 4857, 2821 ve 2822 sayılı Kanunlara tabi olması ve onların o kanunlar kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir. Herkesin de buna razı olması gerekir.

Efendim bir diğer konu; Uzlaştırma Kurulu raporlarının bağlayıcı olması. Şimdi takdir edersiniz ki, memurların ücretlerinin belirlenme yetkisi Bakanlar Kuruluna tanınmıştır. Burada Bakan-lar Kurulunun yetkisinin, Uzlaştırma Kuruluna devri isteniyor. Ne derece doğrudur takdirlerinize arz ediyorum. Kaldı ki, eğer öyle bir

Page 413: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

404

karar alınacaksa, Uzlaştırma Kurulunun kararları bağlayıcı ola-caksa; takdir edersiniz ki, hala devlet 2,5 milyon memur, 500 bine yakın işçisiyle en büyük işverendir. Öyle bir durumda devletin belir-leyeceği ücret seviyeleri tüm ülke ücret seviyelerinin belirlen-mesinde yol gösterici olacaktır. Böyle bir durumda özel sektörlerden de temsilcilerin Uzlaştırma Kurulunda yer alması gerekir. İşveren (TİSK) ve işçi örgütlerinin temsilcilerinin de Uzlaştırma Kurulunun da yer alması gerekir. Onun dışında TÜSİAD gibi veya MÜSİAD, TOBB gibi meslek teşkilatlarının veya diğer meslek örgütlerinin de uzlaştırma kurulunda yer alması gerekir. Düşünebiliyor musunuz, Uzlaştırma Kurulunun bugünkü yapısını? hepsi devlet memuru; veya kamudan emekli öğretim üyeleri Başkanından üyelerine kadar. Devlet memurları kendileri ve kendileriyle aynı statüde olanların ücretlerini belirleyecekler ve bu, hem kamu görevlileri için bağlayıcı olacak, ayrıca Türkiye’deki ücret seviyesinin genel tespiti hususun-da yol gösterici olacak. Bir son konum şu efendim, herkes Anayasa-da değişiklik yapılmasını istiyor. İyi yapalım; yapılması istenen değişiklik nedir? Efendim işçiler ibaresi çalışanlar olsun. Olsun efen-dim. Hiçbir itirazımız yoktur. O halde çalışanlar ifadesi denildiği zaman yukarıda arz ettiğim gibi, tüm çalışanlar 4857, 2821 ve 2822 sayılı Kanunlar kapsamında değerlendirilmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Memur-Sen Hukuk Müşaviriyim.

Burada bir çerçeve eksikliği var. Raporu düzenleyen arkadaşlar rapora dercedilen görüşleri yansıtmamışlar, burayı bir düzeltmek gerekiyor. Bunu nasıl düzelteceğiz, bilemiyorum ama bu raporlar bizi ifade etmiyor.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Birinci grup, değil mi sizin grup?. Hüseyin Rahmi AKYÜZ : Evet, bizi ifade etmiyor. Önce

oradan başlamakta fayda var. İkincisi bir fiili durumu paylaşarak gidelim. Bakın bir devlet var derki, ben eski hükümlü istihdam ediyorum. Ama devlet kendi çalışanına derki, “sen devlet kurumun-dan çıkarılmışsan bir daha gelemezsin kardeş kusura bakma”. Şimdi

Page 414: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

405

bu realiteyi bir kere paylaşalım. Doğru ve samimi olalım, bu noktada bir zafiyet var. İkincisi; Bizim raporlarımızda uzlaşılan konu arasına yer verilen 5’inci ve 6ıncı maddede bir uzlaşma yok. Biz personel rejimini tartışmak için buraya gelmedik. Biz personel rejimini de tartışabileceğimiz, toplu sözleşme ve grev hakkını elde etmek için buraya geldik. Önce buradan başlayalım. İkincisi sendi-kal bir örgütlenmenin sınırlı örgütlenme hakkı konusunda uzlaşma yapması demek, sendikanın kendisini yok sayması demek. Böyle bir uzlaşmamız yok, bu bir düzeltilsin. Üçüncü ve belki de en önemli-si,biz buraya toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda ne yapılabi-liriz, tartışmaya geldik. Verelim mi, vermeyelim mi tartışması yapmaya gelmedik. Ne yapalım, nasıl yapalım. Ama bakıyoruz ki, öncüller ortaya konuyor. Personel rejimi olmadan toplu sözleşme olmaz. Arkadaşlar, -büyüklerim, amirlerim demeyeceğim- paydaşlarım diyeceğim. Çünkü onlar da bu devletin memurudur. Hiçbir hak diğerinin öldürücüsü değildir. “İşinin güvencesini kaldır-madan aşının güvencesini sana vermem”. Bu demokrasi iddiasıyla çelişir, Bir şeyleri kaybederek bir şeyleri kazanmak tüccar anlayışı-dır. Biz devlet anlayışından bahsediyoruz. Esnaflık yapmak için buraya gelen bir zihniyetle muhatap olmak beni üzdü. Ben bu devletin vatandaşı olma onurunu yaşayacak bir çerçeve üretileceğini beklerken, arkadaş sen memur olma hakkını bir kaybet, vatandaş-lığını da sonradan düşünürüz zihniyetiyle karşı karşıya kaldım çok üzücü. Lütfen devletin soyut kişiliğine uygun bir zihniyetle somut öneriler ortaya koyan bir devlet anlayışını görmek istiyoruz burada.

Yani ben Anayasayı, 82 Anayasasını militer ürün diye görü-

yordum ama o militer ürünün ürettiği bir zihniyetle karşı karşıya kalmak, beni daha çok derinden sarstı. Bu sarsıntıyı giderecek olan tedavi edecek şey de buradan adam akıllı demokratikleşmeyi kavra-mış, örgütlenme hakkının ne olduğunu bilen, sendikal örgütün bir tehdit değil kamu hizmetinin etkili sürdürülmesi için bir teşvik olduğunu gören bir zihniyetin ortaya çıkarılması. Eğer bunu çıkar-mıyorsak, biz bu devletin kamu kaynaklarını üç gündür burada boşa tüketmişiz. Bunun bedelini bana kızım soracak, oğlum sora-cak. Annem soracak babam soracak. Kimsenin benim yediğim lokmanın haramlığı konusunda süreç üretme hakkı yok. Üç gündür ben burada devletin imkânını kullanıyorum ama devleti yok

Page 415: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

406

sayıyorum. Üzgünüm, biraz sert konuştum belki ama çerçeveyi lütfen demokratikleşme üzerine oturtalım, hakların pazarlığı olmaz, haklarla pazarlık yapılır. Biz buraya haklarla pazarlık yapmak için geldik. Haklarımızın pazarlığını yapmak için gelmedik.

Adnan ÇİÇEK : TÜHİS, Kamu İşveren Sendikası Genel

Sekreteri, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu üyesiyim ama bundan da önemlisi 2002 yılından itibaren toplu görüşme sürecinde kamuyu temsil eden Kamu İşveren Kurulu üyesiyim. Burada memurlarımızın, kamu görevlilerimizin toplu söz-leşme sürecine geçişi için neler yapılabileceğini tartışmak için bulunuyoruz. Ben Kamu İşveren Sendikası yöneticisi olarak, kamu görevlileri temsilcileriyle toplu sözleşme yapmaktan gurur duyarım. Bu hakka bir an önce kavuşmalarını da canı gönülden isterim. Ancak dünya gerçeklerini, Avrupa'nın geldiği noktayı -sizler bilim adamı olarak bizler de bu işin içinde yer alan uygulamacılar olarak -araştırdık biliyoruz ve burada da üç gündür değerli hocalarımızın çok değerli görüşleri ile bilgilerimizi tazelemiş olduk. Türkiye’de toplu sözleşme düzenine geçmeyi kamu görevlileri sendikaları ger-çekten istiyorlarsa, Avrupa'nın yaptığı şeyleri bizim de yapmamız gerekir. “Kamu görevlisi kimdir?” diye bir soru sorduğumuzda daha bunun tanımında bile uzlaşamıyoruz, netleşemiyoruz. Başbakan-lıkta ve Bakanlıklarda Şoför de, odacı da şube müdürü de, daire başkanı da, müsteşar yardımcısı da, müsteşar da kamu görevlisi olarak tanımlanıyor. Peki kim kamu görevlisi? Çünkü, bunların bir kısmı kamu erkini kullanıyor, bir kısmı kullanmıyor. Parçalı yapı-dan hepimiz şikayet ediyoruz. Farklı kurumlarda aynı işi yapanlar farklı ücretler alıyorlar diye şikayetimiz var. Bu sıkıntıyı tez za-manda gidermemiz lazım. 4/A, 4/B, 4/C şeklinde belirlenmiş bir istihdam yapımız var. Farklı statüler, farklı sistemler, kamu görev-lisini ve bunların temsilcileri konumunda olan memurlarımızı elbet-teki sıkıntıya sokuyor. Yani aynı kurumda,aynı yerde çalışıyoruz. Dört çeşit personel var. Aybaşı maaş almaya gideceğiz. Biri 1000, biri 1200, biri 1500 ve diğeri 2000 lira alıyor. Böyle bir sistemi yürütemezsiniz. Bu anlamda kamu görevlilerinin temsilcileri konu-munda olan sendikalarımız zor durumdadır. O zaman bütün bu gerçekleri göz önüne alarak diyoruz ki bu ülke hepimizin, kamu düzenini sağlamak bizim de, sizin de göreviniz. Biz işçiye tanınmış

Page 416: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

407

olan hakkın memura verilmesine karşı çıkmıyoruz. Bilakis memura daha fazla verilmesi gerekir. Ama bunları verirken ülkeyi de ileride kaosa götürecek, kamu düzenini sarsacak, telafisi mümkün olma-yan zararlara yol açacak sistemlerden de uzak durmamız lazım. Bizim kuşkularımız, şüphelerimiz, tereddütlerimiz daha çok bu yöndedir.

Kamu personel rejimi dediğimizde tek taraflı değil sosyal

taraflarla karşılıklı olarak oturup çağdaş dünyadaki değerleri göz önüne alarak; personel rejimini yeniden dizayn etmemiz ve farklılıkları ortadan kaldırmamız gerekir. Daha önce bununla ilgili çalışmalar yapılmıştı. Bu çalışma 2004 yılında memur sendikalarına verildi ancak sendikalarımız yeterince incelemeden karşı çıktılar. Buraya gelmeyen, bu Çalıştaya katılmayan sendikaların “Türkiye’de memurlarımızın, kamu görevlilerimizin ILO normlarına uygun sendikal hakları yoktur.” demeye hakları yoktur. O zaman elimizi taşın altına koymak zorundayız. Öncelikle, sosyal taraflar olarak, kamu personel rejimini yeniden milli bünyemize uygun olarak dizayn etmemiz lazım. Bunu dizayn ettiğiniz andaki niyetiniz önemlidir. Eğer niyetiniz üzüm yemekse bunu yaparsınız. Ama niyetiniz bağcıyı dövmekse çok bahaneler bulursunuz. İkincisi, Anayasa’da ve kanunlar’da memur sendikalarının elini kolunu bağlayan birtakım hükümler bulunmaktadır. Buna paralel olarak bu düzenlemelerin de biran önce gözden geçirilmesi gerekir.

Üçüncü bir husus da, Anayasal ve yasal tedbirlerin yanında

memur sendikalarımıza yön veren, onların kılavuzu hükmünde olan ve Kamunun da buna göre kurullarını oluşturduğu 4688 sayı-lı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun da bu anlamda tez elden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bütün bunları gerçekleş-tirdiğimizde memurumuzun toplu sözleşme hakkı olacaktır. Ama grev hakkı diyorsanız ben bir Kamu İşveren Kurulu üyesi olarak ve 23 yıldır Kamuda, Kamunun bana verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde kamunun hakkını gözetmekle sorumlu bir sendikacı olarak şunu söyleyebilirim ki, grev dediğiniz hadise basit bir hadise değildir. Grev dediğiniz hadise, greve çıkılması halinde iki tarafı da yakacak olan bir ateştir, ateşten bir gömlektir. Yani siz greve çıktığınızda grev süresince kimse maaşını alamayacaktır. Siz greve

Page 417: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

408

çıkarak kamu düzenini alt üst edebilirsiniz ve sonuçta da ortaya çıkacak olanlara hep birlikte katlanmak durumunda kalırız. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’na göre işçilerimi-zin grev hakkı vardır. Ama 1995 yılından itibaren kamuda bir grev olduğunu hiç biriniz hatırlamazsınız. 95'de greve gidildiği zaman bazı sendikalar Bakanlar Kurulundan grevin bir an evvel ertelet-mesi görüşünde bulundular. Greve çıkmak, grevde hak elde etmek kolay bir hadise değildir. Kamu çalışanlarına belki toplu sözleşme düzeninden sonra grev hakkının verileceği günler de gelecektir. Ama bu bir süreçtir, bu bir kültürdür, bu bir toplumun bu noktaya gel-mesi hadisesidir. Son bir husus olarak şunu da ifade etmek gerekir. İfade edilen bu süreçler belki uzun sürebilir ama 4688 sayılı Kanuna istinaden Toplu görüşmelerde mutabakata varılamaması halinde konu Uzlaştırma Kuruluna intikal etmekte, Uzlaştırma Kurulu konuyu müzakere etmekte ve sonuçta bir rapor vermektedir. Mevcut sistemimizde bu raporun nihai bağlayıcılığı söz konusu değildir. Bu raporu Kamu İşveren Kurulu olarak yetkili sendikalarla tekrar görüşüyoruz ve raporun kabul edilebilir ve kabul edilemez tarafla-rını tespit ederek, tutanağımızı düzenliyoruz. Daha sonra konu Bakanlar Kurulu gündemine geliyor. Bütçe imkânlarına göre nihai kararı Bakanlar Kurulu veriyor. Kamu personel rejiminde gerekli düzenlemeler yapılmadan, 4688 sayılı Kanundaki Uzlaştırma Ku-rulu kararına nihai şekli verirseniz, o zaman Bakanlar Kurulunun, yani hükümetin mevcut sistemdeki yetkisini elinden almış olursunuz. Bu bir toplu sözleşme demektir. Bunun da bu noktada kabul edilebilir bir yanı yoktur. Şunu ifade etmek istiyorum ki, biz kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkına karşı değiliz. Ancak biz reel politiği görüyoruz ve olabilirliği ifade etmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin hangi şartlarda neler yapılabileceğini ifade etmeye çalışıyoruz. Bunun dışındaki hususlar, uzun dönemde belki olabilir ama kısa dönemde buradaki değerli konfederasyon başkanlarımızın, değerli sendikacılarımızın arzularını karşılamaktan uzak olur.

Yaşar ÖZGÜRSOY : TÜHİS Genel Sekreter Yardımcısıyım. Bir numaralı komisyonda görev yaptım. Raporda belirtmek istediğimiz şu hususlar vardı: Özellikle kamu görevlilerinin mevcut statüleri muhafaza edildiği takdirde, şu andaki sendikal hakların yeterli olduğunu, 4688 sayılı Kanundaki düzenlemelerin, toplu

Page 418: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

409

görüşme, sendikalaşma gibi konuların hem ulusal mevzuatımız acısından hem de uluslararası mevzuat acısından yeterli olduğunu düşünüyorum. Ancak Toplu sözleşme sistemine geçilmesi düşünülü-yorsa o takdirde şunları ifade etmek gerekir: Öncelikle memur, işçi, kamu görevlisi tanımının çok net bir biçimde, yapılması bir zorun-luluk olup, toplu sözleşme sistemine geçildiğinde toplu sözleşme kapsamında kimlerin olması ve kapsam dışında kimlerin bırakıl-ması gerektiği hususunun; ayrıca grev hakkı verilmesi halinde kimlerin grev dışında bırakılması gerektiğinin, çok net bir şekilde yasalarımızda tanımlanması gerekir. Ayrıca grev hakkı verilecekse mutlak suretle grev hakkına eşit şartlarda lokavt hakkının da yapılacak düzenlemenin içerisinde yer almasının uygun olacağını belirtmek istiyorum. Yine Uzlaştırma Kurulu Kararlarıyla ilişkin hususu Metin Kutal hocam da ifade etti. O görüşleri tekrar ifade etmek istemiyorum.

Uzlaştırma Kurulu, 2822 sayılı Kanunda da ihtiyari

mahiyettedir. Tarafların iradesiyle tarafların kabul etmeleri halinde geçerli olmaktadır.

4688 sayılı Kanundaki Uzlaştırma Kurulu da aynı mahiyet-

tedir. O acıdan kararın kesin olmasının bağlayıcı olmasının bu aşamada yanlış olacağını düşünüyorum.

Hacı Bayram TONBUL : Enerji Bir Sen Genel Başkanı Memur- Sen Toplu Görüşme ve Mevzuat Sekreteriyim. Üç gündür burada çalışıyoruz ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Biz bir numaralı komisyonda yer aldık ve Memur-Sen olarak şunu savunuyoruz:

Uluslararası sözleşmelerde AB’ye üye bir ülkeyi veya birkaç

ülkeyi örnek almaktansa AB'nin örnek alacağı bir Türkiye modeli ortaya çıkaralım. Mevcut sistem içerisinde bunu yapmanın yollarını arayalım. Fakat bunu yaparken de memurların kazanılmış hakla-rından asla geri gitmeyelim. Kamu görevlisinin tarifi 4688 sayılı Yasada yapılmış, kimlerin sendikalara üye olmayacağı da burada tarif edilmiştir. Bence bunlara tekrar girmenin hiçbir anlamı yoktur. Burada grev yasağı uygulanacaksa veya toplu sözleşme

Page 419: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

410

kimler ile yapılacaksa 4688 sayılı Yasanın 15. maddesi bunu dizayn etmiş olup, bu hüküm genişletilip, daraltılabilir. İkincisi, Uzlaş-tırma Kuruluna memurlarla hiç ilgisi olmayan TÜSİAD, MÜSİAD gibi bazı derneklerin de katılımından söz edildi. Kendileri İş Kanununa mı yoksa 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi-ler? İş Kanununa göre çalışıyorlarsa işçilerin haklarını yine işçiler tayin ediyor. Ayrıca şunu öğrenmek istiyorum? Acaba AB ülkele-rinde veya örnek aldığımız ülkelerde de Kamu İşveren Sendikaları var mıdır?

Doç Dr. Onur Ender ASLAN : Ben birinci gruptaydım.

Özellikle kamu personel rejimi ile toplu sözleşme ve grev hakları arasındaki ilişkinin nasıl kurulabileceği üzerinde konuştuk. Fakat diğer gruplarında aynı hususu tartışmış olmaları ve bizim kısmen uzlaştığımız ya da tartıştığımız konuların, diğer gruplarda da yer alması nedeniyle görüşlerimi ifade etme gereği duydum.

Birincisi çok kısa olarak şunu söylemek istiyorum. Devlet,

memuruyla vücut bulur. Yani siz devleti soyut bir yere, memuru başka bir yere alamazsınız. Dolayısıyla Türkiye'nin önümüzdeki perspektifi nedir? Güçlü bir devlet, bölgesinde güçlü bir devlet olmaktır. Bölgesinde güçlü bir devlet olacak ise bu güçlü bir memurluk rejiminden geçer. Dolayısıyla siz taşeron personel ile 4/B ile güçlü bir devlet olamazsınız. Bu çok açıktır. Yani bu bütün Dünyada, Batı uygulamalarına baktığımızda da böyledir. Çok kısa olarak ifade etmek gerekirse, Anayasadaki 128. Madde de korun-malıdır. Bu 1961 Anayasasından gelen bir gelenektir. 128. Madde-nin özü de aslında devletin genel yapısını ifade eder. Yani asli ve sürekli görevleri memurlar ve diğer kamu görevlileri yerine getir-mesi hususunu ifade eder. Dolayısıyla 128. Madde bir statü hukuku çerçevesini çizmektedir. Bir toplu sözleşme ile grev takası; yani 128. Maddede ki güvenceler ve yaşam boyu istihdam veya yasa ile düzenlenen vb. hususlarla toplu sözleşme ve grevin takası değildir.. Bence Türkiye gerçeğinde zıtlıklar değil, uzlaşma olmalıdır. Her ikisi nasıl uzlaştırılabilir. Yani statü hukukuyla-toplu sözleşme, belki biraz daha sorunlu olmakla birlikte grev hakkı nasıl uzlaştırı-labilir? Ama en azından toplu sözleşme düzeni nasıl uzlaştırılabilir yoksa birisi ikisinin yerine geçebilir. Dünyadaki uygulamalar böyle

Page 420: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

411

değildir. Bizim Devlet geleneğimizde böyle değildir. Türkiye de 1 Muharrem 1838 de kurulan devlet memurluğu düzeninin 172. yılında da durum böyle değildir. Buna göre “200.000 memurla biz bu işi çözeriz”, yaklaşımı bana çok doğru gelmiyor bunu ifade etmek istedim.

Halil ETYEMEZ : Eğitim Bir Sen Genel Sekreteriyim.

Memur-Sen adına buradayım. Üçüncü Komisyonda görev yaptım. Diğer Komisyonlarda kamu personel rejimine değinilerek, grevli toplu sözleşmeli haktan önce kamu personel rejiminin değiştirilmesi gerektiği ifade edildi. Bu Çalıştayın adı çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Kamu Görevlileri Sendikal ve Demokratik Haklar Çalış-tayı. Bu hakkı getirip kamu personel rejimi, kamu yönetimi refor-muna bağlamak, kırk yıldır yapılamayanı bu gün memur haklarına bir dayatma olarak ortaya koymak demektir. Onun için burada kamu görevlilerinin sendikal haklarının, grevli toplu sözleşme hakkı çerçevesinde bir sonuca bağlanmasını bekliyoruz. Özellikle çalışanlar adına buradayız ve çalışanların da beklentisi budur.

Çünkü bu Çalıştay, toplu görüşme masasında alınan karar

gereğince düzenlendi. Bunu katılımcıların dikkatine sunmak isti-yorum. İkinci husus Adnan Bey “grev” için ateşten gömlek gibi, bir ifade kullandı. O zaman Avrupa ülkelerine baktığımızda Avrupa'yı ateş almış yanıyor ve bu ateş bizi de saracak. Böylesine bir korku üzerine kurgulamak yanlıştır. Birçok katılımcının da ifade ettiği gibi Devleti korku üzerine kurgulamak ve özellikle çalışanlardan korkmak yanlıştır. Katılımcıların dikkatine sunmak istediğim bir husus daha var: Sayın Müsteşar Yardımcısının bir ifadesi vardı. “Öğretmenlerin sınıfta çocukları, çocukların haklarını düşünmeden hareket etmesi halinde ne olacak” gibi bir ifade kullandı. Bir defa öğretmenlere güvenelim. Biz Müsteşar Yardımcısı kadar çocukları düşünecek kadar, eğitimciyiz.

Grev hakkı, işverenlerin toplu sözleşme masasında çocukları

düşünerek karar vermesini sağlayacak bir hak olacaktır. Biz düşü-nürken aynı zamanda işverenler de bunu düşünmek durumunda kalacaktır. Bu durumda ortak noktayı bulacağız, hem çalışanlar, hem de işverenler memnun olacak. Bu nedenle demokratik haklar-

Page 421: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

412

dan olan, bu gün uluslararası sözleşmelerde ve hukukta da insan hakkı olarak görülen grevli toplu sözleşmeli hakkın, çalışanları-mızdan ülkemizin insanlarından, emekçilerinden esirgenmemesini diliyorum.

Şinasi YURDAKUL : Maliye Bakanlığı. Birinci Grup Çalış-

tay’da görüşlerimizi detaylı şekilde ifade etmiştik. Tekrar zaman almamak için Sayın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısının ifade ettiği hususlara aynen katıldığımı ifade ediyorum. Bunun yanında, bu Raporla ilgili bir şey ifade etmek istiyorum. Elimizdeki var olan yazılı metin ile Çalıştay Moderatörümüzün ifade ettiği konu biraz farklılık arz etmektedir. Metinde şöyle bir husus var: Mevcut sistem-deki 4688 sayılı Kanun çerçevesinde, uzlaşma metninin bağlayıcılığı konusunda yasal düzenleme yapılması hususunu, Sayın Çalıştay Moderatörü farklı ifade etti. Metnin bu şekilde kalmaması gerekti-ğini düşünüyorum. Çünkü bizim bu konuda uzlaşmamız söz konusu değildir. Özellikle Uzlaştırma Kurulu bu günkü hali ile var olduğu sürece, Bakanlar Kurulu’nu da bağlayıcı şekilde kurulda karar veril-mesinin doğru olmadığını, düşünüyorum. Çünkü bu aynı zamanda teknik olarak Anayasanın 128. Maddesinde değişiklik gerektiriyor. Çünkü bilindiği üzere Anayasanın 128. Maddesi uyarınca kanunla düzenleme yapılması gerektiği için, Uzlaştırma Kurulu kararlarının bağlayıcı olmaması gerektiğini ve bu hususta bir uzlaşma olmadığını ve Çalıştay Moderatörünün ifade ettiği şekilde bir problem olmadığını düşünüyorum. Bir de görüşlerim biraz farklı yansıtılmış. “Toplu görüşmeler en yetkili sendikalar ile değil en çok üye sayısına sahip sendikalarla yapılmalıdır şeklinde kayda geçirilmiş”. Aslında şunu ifade etmeye çalıştım. Mevcut itibariyle toplu görüşme masa-sında 3 tane konfederasyon, 11 tane yetkili sendika var. Üç konfe-derasyonun bulunmasının toplu görüşme sürecinin sağlıklı işleme-sinin önüne geçtiğini ifade etmeye çalıştım. İşçilerin toplu sözleşme metninde olduğu gibi, en yetkili ya da en çok üyeye sahip konfede-rasyonla veya bu konfederasyona bağlı sendikalarla görüşme yap-manın, sonuç alma acısından daha sağlıklı olacağını ifade etmeye çalıştığımı arz ederim.

Yusuf BEYAZIT : Vakıflar Genel Müdürüyüm. Yalnız birkaç

cümle ile hazirun acısından birkaç konuya temas etmek istiyorum. Bizim geleneğimizde, göreneğimizde, Vakıflar tüzel kişiliğini

Page 422: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

413

Osmanlıyla, özellikle Osmanlı öncesinde de Selçukluyla beraber kazanmışlardır. Bu hususun konumuzla ne ilgisi vardır? O zaman-lar Vakıfların hem yerelliği, hem sivilliği söz konusuydu. Ama şimdi eğer bir şey Avrupa da varsa, Batıda varsa oradan alalım anlayışı oluşmuş ve alırken de kurumların mutlaka başını gözünü yararak almışız. Kıyısından köşesinden alarak katık haline getirmişiz. Sendikal haklar ile ilgili konu da böyledir. Vakıflara baktığımız za-man, Osmanlının İstanbul’da vakıf kurduğunu Tunceli’de, Bosna’da ise kurmadığını görürüz. Daha çok yörenin elitlerini, otoritelerini, zenginlerini bir araya getirmiş ve bir vakıf vücuda getirmiş. Ama yine bir yerellik ve sivillik söz konusuydu. Şimdi biz sendikaları ele alıyoruz, Sendikalar Yasasını çıkarıyoruz.. Ancak “toplu sözleşme yapamazsın, toplu görüşme yaparsın da grev hakkı olmaz vb.” anla-yışla sendikacılık olmaz. Şahsım adına doğru olmadığını düşünü-yorum. Neden doğru olmaz? Öncelikle memurlara bu hakları vermek illâ da hedef bir kitlenin, bir düşman kitlesinin meydana geldiği ve bu kitlenin yakıp yıkacağı anlamına gelmez. Böyle bir yaklaşımın oluşması neticesinde kimse grev yapmaya cesaret de edemez. Şu anda grev olmadan yapılan işi yavaşlatma eylemi devlete ve kurum-lara çok daha fazla zarar vermektedir. Peki ne yapılması gerekir? Mevzuat noktasına çok fazla girmek istemiyorum. Bunların hepsine çalışanlar mı denilir? Anayasa değişikliği yapılarak bu tür hususla-rın önündeki belli engeller aşılabilir mi? Daha sonra mevcut müktesebat, haklarının bu hali ile dünyanın hiçbir yerinde olamaya-cak şekilde muhafazası öngörülür mü öngörülmez mi? Bunlar ayrı tartışmaların konusudur. Ama sarı sendikacılığın, veya devletle uzlaşı içerisinde olan sendikacılığın bulunmasının hiçbir anlamı yoktur. Memurların sendikal haklarının tam ve özgür bir şekilde verilmesi, ama bunu verirken de ifade ettiğim gibi bu güvencelerin bu tür değerlendirmelerle birlikte harmanlanması gerekir. Olaya, yani siz hem örgütsünüz, hem sendikasınız hem de bunları yapa-mazsınız şeklinde yaklaşmak, “sizin temyiz gücünüz var, 18 yaşını geçmişsiniz ama siz evlenemezsiniz” demeye benzer ki, böyle bir durum söz konusu olamaz. Yani sendikaları vesayet altına almayı, vesayet altında düşünmeyi şahsen doğru bulmuyorum. Biz olaya yalnış zaviyeden bakıyoruz. Sendikal haklar verilir ama bu hak verilirken de çalışanların çalışma ile ilgili hakları düzenlenerek,

Page 423: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

414

yeniden değerlendirilerek bu hakkın verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Günay KAYA : TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı, MEMUR-SEN

adına buradayım. Çalıştaya katkıda bulunabilmek için elimizden geleni esirgememeye çalışıyoruz. Zira biz 400.000' e yaklaşan üyele-rimizi temsilen buradayız ve 400.000 insanı hakkıyla burada temsil etme sorumluluğumuzun olduğunu düşünüyorum. Bir kez daha ifade etmek gerekirse, bu Çalıstayın konusu Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Haklarıdır. Yani kamu görevlilerine sendikal haklarını demokratik haklarını, verecek miyiz, vereme-yecek miyiz?. Vereceksek bunun sınırları nerede olacak? Öncelikle bu soruları cevaplamak için buradayız. Pozitif hukukta şunu çok iyi biliyoruz ki haklar geriye yürümez. Haklar, hep ileriye doğru gider. Dolayısıyla bîz mevcut haklarımızdan geriye giderek; (A) hakkımızı kaybedip (B) hakkımızı almak için burada değiliz. Çağdaş devlette bütün talepler dikkate alınır. İlk olarak kamu çalışanlarını düşün-düğümüz zaman, sayıları üçmilyona yaklaşan resmi rakamlar ifade edildi. Demek ki üçmilyonluk bir kitleyi aileleriyle birlikte düşündü-ğümüz zaman yaklaşık olarak onmilyona ulaşan temsil eden bir kitle var demektir. Bir kişinin talebi dikkate alınırken onmilyonu ihmal etmemizin, bir paradoks olduğunu düşünüyorum.

İkincisi, örgütlenme, iyi bir örgütlenme olmalıdır ama örgüt-

lenmede kötü niyetli olanlar da vardır. Eğer biz kamu otoritesiyle, Anayasal hukuk düzenimizle iyilerin önünü açamazsak, o zaman bizim muhatabımız hep kötüler olacaktır. Bunun altını çizmekte fayda vardır. Bir başka konu; memur hakları verimliliği düşürüyor. Öyleyse verimliliği artıracaksa, en güzel verimlilik kölelik düzenin-de olduğu için, 300 yıl geriye gidelim. Hâlbuki biz Memur-Sen olarak şunu vurgulamaya çalışıyoruz. Biz hem insanın refahını, hem onu-runu, hem de verimliliği birbirinden ayrı düşünemeyiz. Bunları birlikte düşünmeliyiz. Sendikalı olarak ben, çalışmayan alın teri akıtmayan bir çalışan profilini değil, bilakis mesai içerisinde ve sorumluluğu altında olan işleri en iyi şeklide yapacak ve bunun karşılığında da önce iş verimliliğini sonra da bu iş verimliliğinin ötesinde kalitenin hak edilişini talep ediyoruz. Belki bunlar kadar önemli olan bir husus daha var. Kamu maliye politikaları politik

Page 424: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

415

siyasi tercihlerdir. Bütçeler siyasi belgelerdir, politik tercihlerdir. O zaman şunu söylüyoruz ki, toplu sözleşme hakkıyla, kamu çalışan-larının alınteri siyasi inisiyatife feda edilmesin. Bunun altını çizmek lazımdır. Yani bir A hükümeti kamu çalışanlarının hakkını verir-ken, çalışanlarımız B hükümetinin insafına ya da insafsızlığına feda edilmesin. Memur-Sen olarak üzerinde durduğumuz mevzu aslında budur. Yani biz tek taraflı olarak kamu otoritesinin çalışanların hakkını belirleme yetkisi yerine, bir masanın etrafında birlikte hare-ket edip toplu sözleşme yaparak, devletin ve milletin imkânlarını sonuna kadar değerlendirerek, bir konsensüs içinde sonuç alınma-sını sağlamak için buradayız. Şüphesiz ki toplu görüşme masası sanıldığı gibi bir kavga masası değildir; bilakis en büyük sosyal platformdur. Türkiye’ de dahil olmak üzere bütün ülkelerin temel problemleri olan gelir dağılımındaki dengeyi sağlayan bir sosyal platformdur. Biz niçin bu süreci, bu platformun ötesinde bir kavga ortamı olarak düşüneceğiz? Onun için Memur-Sen olarak toplu gö-rüşmeyi önemsiyoruz. Zira, politik tercihlere kurban edilmemesi gerekir. Şunu söylemeliyim ki konuşmacıların ifade ettikleri görüş-lerin bazılarına katılmamakla birlikte, hem şahsiyetlerine hem de görüşlerine sonuna kadar fazlasıyla saygı duyuyorum. Ancak beni üzen iki hususu belirtmek istiyorum. Üçüncü komisyon görüşünde ILO’nun 98, 87, 151 sayılı Sözleşmelerinde memur ifadesinin geçme-diği belirtildi. Cambridge Üniversitesinde öğretim görevlisi olan değerli bir arkadaşımdan, sözleşmenin orijinal metnini tercüme etmesini istedim ve “memur ifadesinin yer aldığını” belirtti. Bu ne-denle Hak İş adına katılan değerli arkadaşımın, “memurlarla ilgili hüküm yok” demesinden fevkalade üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. İkinci üzüntüm şudur: Akademik dünya, yaşamı ve dünyayı analitik seyretmeli, analitik izlemeli ve daha ziyade de özgürlük-lerden yana taraf olmalıdır. Ancak bir akademisyen olarak Gazi Üniversitesi gibi saygın bir üniversitemizin, İktisadi İdari Bilimler gibi saygın bir fakültesinin saygın bir dekanının özgürlüklere darbe atması beni üzmüştür. Bu husustaki üzüntülerimi belirtiyorum.

Mahmut KAÇAR : Memur-Sen deki arkadaşlarımız ayrıntılı

bir şekilde ifade ettikleri için ben doğrudan Rapora yönelik bir değerlendirmede bulunacağım. Bir kısım Raporlarda ortak asgari müştereklerden oluşan kısa bir metin yer alırken, bazı Raporlarda

Page 425: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

416

görüşlere ayrıntılı bir şekilde yer verildi. İkinci komisyon olan Toplu Sözleşme Komisyonunda ortak asgari bir metin hazırlandı ama onun sonuna işçi sendikaları, konfederasyonlarının görüşü de eklenmiş. Bunun usul olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Öyleyse bütün ilgili arkadaşların görüşlerinin de eklenmesi gerekiyor. Yoksa ortak müştereklerdeki ilk metinin yer alması bana göre daha doğru olur. İkincisi, Memur Sen olarak bu Çalıştayın Dördüncü Komisyonun Birinci Maddesini de çelişkili buluyoruz. Yine ortak müşterekler noktasında doğru bulmadığım bir ifade yer almaktadır. Sendikal haklardan önce kamu personel rejiminin düzenlenmesiyle ilgili bir ifade yer almaktadır. Bu Çalıştayın başlama serüvenini, bu günkü toplu görüşmede bulunan arkadaşlar çok iyi bilirler. Yıllardan beri; toplu görüşmelerin başladığı günden itibaren, memur sendikalarının Türkiye’de kamu çalışanlarına toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesiyle ilgili ortak bir talebi var ve bu talep 2004 yılı toplu görüşmelerinde de Mutabakat Metninde yer aldı.

Özetle şunu ifade edeyim: 2009 yılında artık nihai olarak bir

karar verilmelidir. Sendikal ve demokratik haklarla ilgili hususu enine boyuna tartışalım diye bir Çalıştay oluşturuldu. Fakat burada sendikal haklardan ziyade şu anda memurlara toplu sözleşme ve grev hakkının verilmesi ve sendikal haklarla ilgili olarak Avrupa Birliğinin 19. fasılının açılmaması gerekçelendiriliyor ve biliyorsu-nuz; 2009'daki ILO' nun aldığı karara göre kamu bir düzenleme yapmak zorundadır. Ama bu düzenleme yapılırken iş ve iş güvence-sine dayandırıp farklı alanlara çekmenin doğru olmadığını ve bu anlamda konumuzun, toplu sözleşme ve grev hakkının kamu çalı-şanlarına verilmesiyle ilgili yol haritasının belirlenmesi sürecinin olduğunu düşünüyorum.

Prof. Dr. Kadir ARICI : Öncelikle böyle bir çalıştayı düzen-

leyenlere ve bütün katılımcılara çok teşekkür ediyorum. İkinci bir konu da Çalıştayı iyi anlamamız gerekir. Çalıştay

“burada bir hasta var o hastayı nasıl iyi ederiz?” amacıyla yapılmış Çalıştay değildir. Bu Çalıştay bir beyin fırtınası alanıdır. Farklı görüşlerin ortaya konduğu, doğrulara ulaşmak için herkesin fikir üretmeye çalıştığı bir alandır. Bir meydandır. Dolayısıyla, memur ve

Page 426: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

417

sendika temsilcisi arkadaşlarımızın gönüllerinden çok güzel şeyler geçebilir. Buradaki arkadaşlarımızın da büyük bir kısmı memurdur. Dolayısıyla bizler de bu tür şeyler isteyebiliriz. Ancak akademis-yenler olarak biz size doğruyu söylemek zorundayız. Biz size hayal satmak durumunda değiliz. Biz ideolojik propaganda niteliğinde şeyler yapmak zorunda da değiliz. Çünkü istenen şey bir haktır ve bu hakkın verilebilmesi için mevcut hukuk sisteminin incelemesi gerekir. Aksi takdirde kanun çıkarsanız da olmaz. Onun için dile gelen görüşleri saygı ile kabul etmek gerekir ve şunu bilmek gerekir ki; son 30 yıldır Türkiye de herkes bürokrasiye yükleniyor. Bürokra-sisiz devlet olmaz. Bir binadaki kolonlar iyi ve güçlü olması bu binanın sağlam olması anlamına geliyorsa, iyi yetişmiş, iyi eğitilmiş, politikacı ve baskı gruplarının bütün tehditlerine karşıda korunmuş bir bürokrasi olmadığı müddetçe devlet olmaz. Hele Türk devleti hiç olmaz o zaman çadır devlet olur. Niye biliyor musunuz? Bakın hepimiz bürokraside görev aldık. Son dönemde sürekli bürokrasi kötüleniyor. Siyasetçilerin yaptığı şey her iktidar değişiminde bü-rokrasiyi değiştirmektir. Peki burada kim kazanıyor. Göreve gelen bürokratlar kazanıyor, gidenlerinde kaybettiği bir şey yoktur. Çün-kü görevden alınan bir arkadaşıma teselli için gittiğim de dediği şey aynen şuydu. Hocam üzülme, benim derdim 6400'ü almaktı” . Yani kim kaybediyor, devlet kaybediyor. Birinci ve İkinci Raporlar üzerin-de çok genel şeyler söylenildi ama ben Üçüncü Raporun bir iki ilave ile sonuç raporumuz olması halinde daha rasyonel bir duruma ulaş-mış olacağımıza inanıyorum. Burada şunu söyleyeyim; son dönemde bir gelenek oluştu. Herkes yaparız, ederiz, vesaire diyor. Yapacağız, edeceğiz ile demokratikleşmenin içi dolmuyor. Onun için çok değerli bir toplu teklif sunuldu. Sayın Metin Kutal hocamızın raporuna ilave etmemiz gereken bir husus da statü hukukudur.

Yani, bir kamu reformu yapılmadan, üzerinden ne kadar

süre geçerse geçsin memura grev, lokavt hakkı verilmez. Çünkü verildiği an devletin nereye gideceğini kimse bilemez. İkincisi, statü hukukuyla grev ve toplu sözleşme hakkı bağdaşmaz. Öyleyse toplu sözleşme hakkını vermeyelim ama statülerini çok iyi güçlendirelim. Avrupa Birliği Sosyal Politika Raporunu reddederken, Almanya’da, Belçika’da memurun grev hakkı yok. Sekiz tane ülkede de memu-run grev hakkı yok. Ancak bizim Sosyal Politika Raporumuzu

Page 427: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

418

reddederken; Avrupa Birliği normları ve ILO normlarına vurgu yapılıyor. Ancak Birliğe üye ülkeler memuruna grev hakkı vermez-ken, bizim ne zaman üye olacağımız hususunda tarih bile veril-memişken memura grev hakkı verilmesi dayatılıyor. Bu nedenle memur kavramını daraltmalıyız. Ama memur kavramı, hem mev-cut haliyle kalacak, diğerleri de memur sayılacak, hem de grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmayacak böyle bir hayalin peşinde hiç kimse gitmesin çünkü hayal ile yaşamayız. Dolayısıyla Dördüncü rapora bunun dercedilerek sonuç raporu haline getiril-mesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ : Pamukkale Üniversitesi Çalış-

ma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri bölümü öğretim üyesiyim. Öncelikle bu Çalıştayı düzenleyen başta Devlet Personel Başkanlığı olmak üzere genel moderatörümüz Mesut Gülmez hocaya ve değerli katılımcılara çok teşekkür ediyorum. Üç gün boyunca gerçekten bir bilgi şöleni içerisinde yaşadım ve bundan çok faydalandım. Benim bundan sonraki aşama ile ilgili önerilerim var. Rapora da girmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir hatada bulunuyoruz. Bir norm yaratırken ulusal hukuktan yararlanmaktan, daha doğrusu ülkele-rin mevzuatlarından yararlanmaktan daha doğal bir şey olamaz. Politika transferi, açık koordinasyon metodu gerçekten bu gün Avrupa Birliğinin de benimsediği yöntemdir. Fakat bir ülkenin, Fransa'nın, Almanya'nın, İrlanda'nın mevzuatını ikinci elden değil birinci kaynaklardan incelemek gerekir. Bu anlamda yapılacak çalışmalarında Türkiye de hazırlanacak kanunlara esas olmak üzere birinci mevzuatın çevirileri bağlamında olması gerekir ki; benim bildiğim kadarıyla Mesut Gülmez hocanın çalışması dışında başka da bir çalışma yok. Yani burada sunulan karşılaştırmalı tablolar, ikinci kaynaklardan alınmıştır. Oysa o ülkelerin sosyal ekonomik gelişimini, tarihlerini bilmeden, o ülkelerin kamu personel rejim-lerini bilmeden, bizim buraya aktaracağımız her şey eksik olur. Bu bizi yanılgıya da götürebilir. Siz bu gün bir yabancıya Türk Kamu Personel Rejimini sorsanız acaba ne yanıt alırsınız? Onur hocamın bu hususta gerçekten çok güzel çalışmaları var. Memur sendikacı arkadaşlarım da katılacaktır ki bazen kendimiz dahi mevzuatımızın içinden çıkamıyoruz. Bu aynı konu, yani kanunların fazlalığı Hollanda da, Fransa’da, Almanya’da da mevcut ve bundan çok

Page 428: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

419

yakınıyorlar. Bu anlamda, bundan sonra ki aşamada ilk kaynak-lardan yararlanmamız gerektiğini düşünüyorum. İkinci konu da şu bizim bir Ekonomik Sosyal Konseyimiz var. Sosyal diyalog meka-nizması; Türkiye'nin en önemli sosyal diyalog aracıdır. Bu gün konfederasyon başkanlarımız çağrıda bulunduğu zaman toplanmak zorundadır. Alt komisyonlar oluşturmak zorundadır. Fakat Ekono-mik Sosyal Konseyi biz 2006’dan beri toplayamıyoruz. Alt komisyon-larını çalıştıramıyoruz. Bu hususlar, bilimsel anlamda alt başlıkta, çalışma komisyonlarında sosyal tarafların katılacağı şekilde uzlaş-mayla çözüme vardırılabilir; daha detaylı çalışmalar yapılabilir. Bu anlamda Ekonomik Sosyal Konseyin gündemine muhakkak bu konunun girmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda illa hükü-metten bir şey beklemek gerekmez. Konfederasyon başkanımız da Ekonomik Sosyal Konseyi toplantıya davet edebilirler. Üçüncü ve teknik bir konu belki ama artık bütçeleme sistemimiz değişiyor. Artık -bunu maliyeci arkadaşlarım daha iyi bilirler- üçer yıllık bütçeler yapılacak.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Yapılıyor zaten. Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ : Yapılıyor ama toplu sözleş-

melerin veya toplu görüşmelerinde de kanun değiştiğinde 2822 sayılı Kanuna paralel olarak bu anlamda üçer yıllık periyotlarla veya ikişer yıllık periyotlarla yapılması da mümkün olabilir diye düşü-nüyorum. Bu memur sendikaları acısından da son derece önemlidir. Çünkü hükümet gelirini toplarken ve giderini yaparken üç yıllık projeksiyon çiziyor ama yıllık zam veriyor. Sadece mali konularda da değil. Bütçe bir Kanun dur. Yapılan düzenlemeler, yani Mutabakat Metnindeki düzenlemeler Bütçe Kanununa, konursa yasalaşacağı kanaatindeyim

Prof. Dr. Zehreddin ASLAN : İstanbul Üniversitesi Hukuk

Fakültesinde İdare Hukuku Öğretim üyesiyim. Sayın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısının söylediklerinden

dolayı konuşma ihtiyacı hissettim. Birincisi, battığımızı söylüyor. Doğru, Yunanistan battı herhalde sıra bize gelecek. Artık sosyal devleti gözden geçirmemiz gerektiğini söylüyor. Ama aynı birime

Page 429: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

420

bağlı olarak seçim döneminde buzdolabı, kitap, kömür dağıtarak sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmeye çalıştı.

Şimdi sosyal devlet ilkesinin gözden geçirilmesini söyleyen bir

birimin, bu tür uygulamalarını nasıl karşılamak lazım onu takdir-lerinize sunuyorum. İkincisi Bir idare hukukçusu olarak, perfor-mans değerlendirmesiyle ilgili olarak bir şey söylemek istiyorum. Verimliliği düşürdüğü doğrudur. Performansa geçmek gerekir, ama Türkiye’de ki siyasi iradenin bu performans eğilimi ne kadar objektif yapacağı konusunda da takdirlere bırakıyorum. Ben aynı zamanda part-time olarak avukatlık ta yapıyorum. İdarelerin ne denli siyasi performans notları vererek, insanları görevden uzaklaştırdıklarına şahit olduğumu söyleyebilirim. İkincisi sendikacılar biraz heyecan-lılar ve bir beklenti içinde oldukları için haklılar; ama şunu karıştı-rıyorlar. Biz yasama organı değiliz. Çalıştayı yasama organı olarak düşünüyorlar ve bu Çalıştaydan “evet grev hakkı verelim toplu görüşme hakkı verelim” dediğimiz zaman, sanki bu gerçekleşe-cekmiş gibi bir izlenim içerisindeler. Bir iki istisna dışında herkes memurların grev ve toplu sözleşme hakkına sahip olması gerektiğini söylüyor. Ama hukukçu olarak bunun da paraşütle verilemeyeceğini, tabiî ki, muhakkak bir yasal düzenlemeyle verilebileceğini söylüyo-ruz. Bunda ne sakınca var onu anlamış değilim. Siyasi irade bunu destekliyorsa, zaten bizim talebimizi de siyasi irade alır ve yasa-laştırır. Sendikalar da öyle oldu. Fiili olarak kuruldular, ama Bakanlık kapattı. Danıştay o kararı iptal etti, bu yüzden yasal bir düzenlemeyle sendikalar kuruldu. Yani biz yasama organı değiliz. Biz burada görüş bildiriyoruz, bunun kararını yasama organı verir.

Doç. Dr. Pir Ali KAYA : Uludağ Üniversitesi. Burada altı

çizilmesi gereken bir espriyi galiba ıskalıyoruz. Bizim Çalıştay süresince bahsettiğimiz konunun hak ve özgürlüklerle ilgili bir konu olduğunu unutmamamız gerekiyor. Çünkü hak ve özgürlükler, sahi-bine isteme hakkını verir. Dolayısıyla konuştuğumuz tartıştı-ğımız konunun bu boyutunu göz ardı edersek gerçekten devletin üst düzey bürokrasisinin söylediği sıkıntılar oluşmaya başlar.

Bütün insanlık tarihi boyunca hak ve özgürlükler, kurulu

düzenler için tehdit olarak algılanmıştır. Bunu bilmemiz gerekir. Sendikal haklar da böyle algılanmıştır. Siyasal haklar da böyle

Page 430: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

421

algılanmıştır. Bu meyanda bir sürü hak sayabiliriz. Burada şunu zikretsem herhalde yanlış bir şey söylememiş olurum. Grev kelimesinin işçilerin toplandığı bir meydan adı olduğunu söylesek, herhalde yanlış bir şey yapmış olmayız. Ancak şunu kabul etmemiz gerekir. Bütün engellemelere rağmen bu hak ve özgürlük sahipleri kendilerine bir fiili durum yaratırlar. Çünkü doğal durum bunu zorunlu kılar, bunu gerektirir.

Şimdi tabii yasal düzenlemelerle ne yapabilir? Yasal düzen-

lemeler, sadece bu hakları teminat altına alır. Yani bunların kulla-nımı kolaylaştırır. Aksi düzenlemeler, yasaklayıcı sınırlandırıcı dü-zenlemeler, bunların meşruiyetini ortadan kaldırmaz. Onlar meşru haklarıdır, çünkü başında ifade ettik. Sahibine isteme hakkını verir. Biz hak kelimesinden bahsediyoruz. Üzerinde durduğumuz kamu personel rejimi ile ilgili bir düzenleme mi yapılacak, bu alanda başka gerekli girişimler mi yapılacak öyleyse buna ilişkin ne yapıla-bilirdir. Çünkü buna ilişkin girişimler yapılmadığı zaman ya da niyetler ortaya konulmadığı zaman, bu hakların kullanımıyla ilgili sıkıntılar ortaya çıkmaya başlıyor. Mesela grevle ilgili somut bir fikir zikredildiği için şimdi grev benzeri eylemler yapılıyor. Kamuda çok yoğun yapılıyor. Şimdi, dolayısıyla bunun sınırlarını çizmemiz mümkündür. Toplu sözleşmeye benzer bir görüşme yapıyorsunuz, toplu sözleşme demiyorsunuz. Nihayetinde, taraflar ve bütün Pazar-lık süreçleri aynı, yani toplu sözleşme deseniz bundan ne doğar. Şimdi bakınız, ben burada somut bir öneride bulunmak istiyorum; Kamu hukuku açısından mümkün müdür bilmiyorum. Anayasanın 128. Maddenin 2. fıkrasında kanunla düzenlenir ifadesi yer alıyor. Yani dolayısıyla 4688 sayılı Yasaya atfen toplu sözleşme hakkı düzenlenebilir.

İbrahim TAŞYAPAN : İçişleri Bakanlığı Personel Genel

Müdür Yardımcısıyım. Önce hâzirûna saygılarımı sunarak başlamak istiyorum. Bu çalıştayın memurlarımıza toplu sözleşmeli, grevli bir hak tanınması için yapılacak yasal düzenlemelere ışık tutmak için yapıldı diye düşünüyorum. Kadir Hocamın da dediği gibi aslında bir beyin fırtınasıdır.

Birinci Komisyonla Dördüncü Komisyonun görev alanlarının

çakıştığı söylendi. Ben Dördüncü Komisyonda görev yaptım. Aslında

Page 431: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

422

memurlarımıza yeni bir hak veriyoruz. Toplu sözleşme ve grev hakkı, bunu konuşuyoruz.

Bence Komisyonlardan bir tanesinin görev alanı, bu hakkın

verilmesinin kamu düzenimizde, sosyal hayatımızda, devletimizin işleyişinde, geleneklerinde ne gibi etkilere yol açabileceği, neler getirip, neler götüreceği hususları olmalıydı. Bu konunun daha az tartışıldığını düşünüyorum. Memur sistemimizde, memur rejimimiz-de reform yapılması gerektiği tartışmaları da böyle bir komisyonun olmamasından kaynaklandı. İkisi birbiriyle bağlantılı diye düşünü-yorum. Şimdi bir hukuk düzenimiz var. Bir devlet geleneğimiz var. Anayasamız, memuru devletin asli ve sürekli görevlerini yapan bir unsur diye tanımlıyor. O memura uluslararası normlar ve dünyada-ki uygulamalar doğrultusunda grev hakkı, toplu sözleşme hakkı verdiğiniz zaman ne gibi etkilerin oluşacağını burada az tartıştık. Komisyon Raporlarına ve buradaki çalışmalara ışık tutsun diye bu konuyu vurgulamak istedim. Bu hakları verdiğimiz zaman kamu düzenimiz ne kadar sarsılır, veyahut gerçekten de sarsılır mı? Öz-gürlükler kötü kullanıldığı zaman kötü sonuçlar getirebilir, bu nedenle sınırlandırılabilir. Anayasamızda da özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağına dair ağır hükümler vardır. Mutlaka, bu hak verildiği zaman bu tür sınırlandırmalar olacaktır Şahsen grevli bir hakkın verilmesini uzak görüyorum. Ancak toplu görüşme ve toplu sözleşme, zaten istediğimizi almanın bir aracıdır. Dolayısıyla toplu sözleşme ve toplu görüşme bizim Komisyonumuzda da tartışıldı. Dördüncü Komisyonda toplu görüşmenin içeriği zenginleştirile-bilirse, kısa vadede hem memur sendikalarımız açısından bir takım rahatlamalar meydana gelebilir hem de uzun vadede yapılacak olan nihai aşamada, grevli bir çalışmaya ve hakka ön ayak olur ve daha rahat tartışma ortamı yaratır, diye düşünüyorum.

Salim KAHRAMANOĞLU (Sosyal Güvenlik Kurumu) : Şimdi

Çalıştayın başlığına baktığımız zaman “Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı” ibaresini görüyoruz.

Şimdi bazı arkadaşlarımız, niçin personel rejimi ile birlikte,

daha doğrusu personel reformuyla birlikte gündeme getiriyoruz diye eleştiride bulundular. Anayasanın 128. Maddesine baktığımız zaman, “memurlar ve diğer kamu görevlileri” ifadesi yer alır yani

Page 432: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

423

kamu görevlilerinin tamamını memur olarak düşünmez. Çalıştayın başlığından da gidecek olursak, zaten kamu görevlilerinin birçoğu-nun toplu sözleşme ve grev hakkı var. Dolayısıyla bu ayrımı yapa-bilmek için personel reform tasarısının bir şekilde gündeme gelmesi gerekiyordu. Bundan dolayı bu hususun yadırganmaması gerek-tiğini düşünüyorum. Ayrıca bu başlığın da “Memurlar ve Diğer Ka-mu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı” başlığı altında olması gerektiğinin daha doğru olacağı kanaatin-deyim.

Abdullah KAHRAMAN : Kamu İşletmeleri İşverenleri Sen-

dikası Genel Sekreter Yardımcısıyım. Çalıştayın İkinci Çalışma Grubunda görev aldım. Ben genel olarak Erhan Polat Bey, Adnan Çiçek Bey, Yaşar Özgürsoy ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcımızın belirtikleri görüşlere aynen katıldığımı bir ilavem olmadığını söy-lemek isterim. Bu arada Memur-Sen temsilcisi olan ve aynı çalışma grubunda görev yaptığımız memur temsilcisi bir arkadaşımız, bizim Çalıştay nihai raporuna bir ilave yaptığımızı belirtti. Doğrudur. Çalışma Grubu moderatörümüz o ilaveyi yaptılar. Yani başka bir metin daha var. Biz ayrıca başka bir hususu daha talep etmiştik. Biz Çalışma Grubundaki görüşlerimizi ilgili kesimlere de faydalı olabileceği düşüncesiyle sayın başkanımıza imzalı olarak arz etmiştik. Yazılı görüşlerimizin bütünlüğünün muhafazası açısından ilgili kayıtlarda aynen yer almasını da talep etmiştik. Bu hususu da belirtmek isterim. Belirtmek istediğim bir diğer husus da şudur: En son konuşmacıların da belirttiği üzere bizim konu başlığımız bellidir. Öyleyse neden kamu personel reformu dahil edildi? Gerek sayın Aykaç hocamızın Çalışma Grubundaki temsilcilerin detaylı bir biçime aktardığı görüşlerden, gerekse diğer moderatörlerimizin yaptığı açıklamalardan anlaşılmıştır ve görülmüştür ki, öncelikli olarak bu işleri görüşebilmenin yolu, kamu personel reformunun sosyal tarafların da katılımıyla, gelişen dünya şartlarını da göze alacak şekilde yeniden düzenlenmesi meselesidir. Bu nedenle gündeme geliyor.

Mesela bir insan hakkı daha var. Temel insan haklarından

biri olan “hizmet alma hakkı”. Şimdi bunu ne yapacağız. Yani biz kavramlarla bir birimize cevap verirken Müsteşarımız “öğretmenin

Page 433: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

424

eylemde talebenin de eğitim de hakkı var. En temel insan hakkı olan bu hak ne olacak” şeklinde bir soru yöneltti. “Buna da kafa yorun” dedi. Hizmet alma hakkı alma diye nitelendirebileceğim bu hakkı da bu çerçevede görüşmekte yarar vardır.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Bunun adı kamu hizmeti verme

yükümlülüğüdür. Haktan çok bu tartışılabilir. Doç. Dr. Hikmet KAVRUK : Kısaca düşüncelerimi şu şekilde

ifade etmek isterim: Genel olarak ifade etmek gerekirse konuşma-cıların birçoğunun bazı konuları abarttığını, bazı konuşmacıların 60 yılların terimleriyle bu günü değerlendirdiğini, bazılarının ise ayrım yapmaksızın; örneğin örgütlenme hakkı, grev hakkı, toplu sözleşme hakkı ayrımı yapmaksızın, topluca olur veya olmaz gibi taraf tutuğunu düşünüyorum.

Buna hakkımız yoktur. Diğer taraftan, devleti değerlendirir-

ken ya da sendikanın işveren konumunu değerlendi-rirken, işçinin ayrı tutulduğunu, kamu sendikasının işveren kısmı ile işçiye benzer kısmı olan memurun aynı değerlendirdiğini gördüm ki bu yanlıştır. O zaman yapılması gereken şey nedir? Benzetelim işçi sendikasına, işçi sendikasında iş vardır. Peki memur sendikasında işin anlamı nedir? Kamu hizmetidir. O zaman hangi hizmet kollarına biz sen-dika hakkı tanıyacağız. Peki, işçi nedir? Memur sendikasında memurdur. Hangi memur nereye kadar memurdur? Kimdir bu? Bunun tanımlanması gerekecektir.

Grev en uç noktadır. Hangi iş aksayacak?. İşçi sendikasında

iş aksadığında kimin zararı oluyor. Patronun zararı oluyor. Burada patron kimdir? Memur sendikasında hangi iş aksadığında kimin zararı olmaktadır? Bunu 60’lı yıllara göre değerlendirdiğimizde devletin zararı olmaktadır diyebilirler. Ama bu gün için memur, topluma hizmet etmektedir. Zarar toplumun zararı olmalıdır. Çünkü bu da bir denetim yoludur. Kimi denetlemektir? Devleti veya muhatap kimse, yani patron olarak görülen hükümeti olabilir. Peki, işveren kimdir? Sendika hakkı verecek miyiz? Vereceksek grev hakkı verecek miyiz? Örneğin belediyenin kamu tüzel kişiliği var. Patron belediye başkanı mıdır? Örneğin Üniversitenin kamu tüzel

Page 434: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

425

kişiliği var. Burada patron rektör müdür? Veya kamu tüzel kişiliği olmayan genel idareyi dikkate aldığımızda, patron Bakanlar Kurulu mudur? Hükümet midir? Kimdir? Ne olursa olsun memur sendika-cılığı yoluyla hükümetin denetlenmesinin ya da idarenin denetlene-ceğinin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Grevler de bunun bir yoludur; grev hakkı uç noktadır. Yani örgütlenme, toplu sözleşme, grev hakkı olarak düşündüğümüzde, grev hakkı uç noktadır. Bunun dahi aşama aşama verilmesi gerektiğini, ama aşama derken, hangi kamu hizmeti alanına, hangi memura ve hangi işveren anlamındaki kamu kurumuna verilmesi şeklinde tartışılması gerektiğini düşü-nüyorum.

Doç. Dr. Hamza AL : Müsteşar Yardımcısını kutluyorum.

Genel olarak bürokratlar kendi görüşlerini ortaya koymazlar. Amaç olarak katılmakla birlikte şöyle bir şey öneriyorum. Eğri oturup doğru konuşmamız gerekiyor. Alaturkalıktan kurtulmamız gere-kiyor. Birincisi, eğer siz uluslararası sözleşmelere imza attıysanız, Avrupa Birliğini ve Avrupa ülkeleri normlarını kabul ediyorsanız ve sendika kurduysanız, bunun gereğini sonuna kadar yapmalısınız. Hatta bu hükümete herhangi bir zarar vermez. Ben Müsteşar Yardımcısının yerinde olsaydım, Başbakana derhal grev hakkının tanınması yönünde bir öneride bulunurdum. İnanın öğretmenler her gün grev yapmazlar onlar da öğrencilerini düşünürler. Demek ki grev hakkından çok korkmamak lazım. Yani bu hak kutsal bir hak haline getirilir ki, bunları söylerken sendikacılığa özel sektörde bile şüphe ile bakan birisi olduğumu belirteyim. Yani, bu grev hakkı çalışanları da terbiye eder. Hatta hükümetin kamu reformları yapmayı düşündüğünü de biliyorum. Reformları, bu sendikalar üzerinden de yapabilirsiniz. Bunlar hükümet tarafına ileteceğim hususlardır. Memurlar açısından da bir şey söylemek istiyorum. Tabi ki çok heyecanlısınız. Sonradan bulmuş olmanın bir takım heyecanı var ama şunu söyleyeyim, biraz şanssızsınız. Çünkü sendikacılığı besleyen şartlar da değişti. Sendikacılığı, entelektüel olarak destekleyen dünya görüşleri de çok muteber değil. Böyle birkaç tane akademisyen kaldı. Belki hoşunuza gitmeyebilir ama bir başka zorluk da yıllarca memurlara karşı kullanılan hak, özgürlük, emek gibi kavramların şimdi memurlarca kullanılmasıdır. Bu çok kolay bir husus değildir. “Bize de grev hakkı verin gidelim” ile bu iş

Page 435: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

426

olmaz. Memur acemidir, çok tecrübeli değildir. Belki emekçi sınıfında 5 yıldır yer alıyor. Yükseliyor, amir oluyor ama bu sefer de sermaye tarafına geçmesi komiklik yaratıyor. Yani bu çok kolay bir husus değildir.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Sonradan bulmadılar, onurlarına

bağlı olan bir insan hakkını kendi mücadeleleriyle yasalarda olmaksızın yarattılar ve kullandılar. Bu gün o hakları kullanıyoruz.

Mehmet TEKİNARSLAN : Oluşturmaktan memnuniyet duy-

duğumuz bir çalışma, tartışma ortamının bu kadar zengin fikirlerle geçmesi açıkçası bizleri memnun etti. Herkes aklındakini rahatlıkla ifade edebildi. Kendi bilimsel birikimini ve bulunduğu konumda elde ettiği deneyimini rahatlıkla ifade edebildi ve geldiğimiz nokta itibariyle hem Çalışma Gruplarının hem Çalıştayın özelde de her-hangi bir kişinin fikirleri muhakkak yayınlanacak olup, Çalıştay Sonuç Kitabında yer alacaktır. Ancak, herhangi bir grupta yer alan bir katılımcının doğrudan Çalışma Grubunda ifade ettiği fikrinin ayrıca değerlendirilmesi, bir tarz, bir yöntem olarak sağlıklı sonuç vermez. Ayrıca, buradaki fikirlerin her birinin çeşitli gerekçeler, şerhler, ifadeler, ek belgelerle ortaya konulup böyle bir sonuç manzumesi oluşturulması da yöntem olarak sağlıklı sonuç olmaz.

Biz meseleye bu çerçeveden bakıyoruz. Bizler, belki de sayın

Moderatörlerimiz ve sayın hocamızla birlikte, “bu işin genel çerçevesi nedir? Ne oldu? Ne yaptık? Neler yapılması gerekir?” konusunda genel bir eğilim oluşturulduğuna ilişkin bir ifade ortaya koyabileceğiz. Ayrıca konunun tek tek her yönünün değerlendiril-mesi zaten elinize yakın zamanda geçecek olan kitapta yer alacak. Dolayısıyla, beklentilerimizin tamamının veya fikirlerimizin tama-mının her şekilde ortaya konulacağı bir ortam, bu kadar geniş katılımlı ve katılımcıların da sayısal olarak değil, aynı zamanda nitelik olarak da fikir bütünlüğü ve birikimleri göz önüne alınınca mümkün olmaz.

Bu tür çalışmalardan genel bir çerçeve çıkması gerekir ve

beklenir. Çerçevemiz, kamu çalışanlarının sendikal, demokratik haklarıdır. Bunun dışına çıkma noktasında, bazı görüşler -ama

Page 436: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

427

uzantı mahiyetindeki görüşler- tabi ki rahatlıkla tartışıldı. Kamu Personel sistemi, memur ayrımı, Anayasa, uluslararası hukuk boyutu vs. tartışıldı. Bunları son derece doğal karşılayabiliriz. Ancak bir konuda karar alma yetkisine sahip kişiler nezdinde bir teşeb-büste bulunmak, sayın Genel Müdürümüzün Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonunun Yönetim Kurulu üyesi olması hasebiyle, kısa bir cevap hakkının olması gerektiğini düşünüyorum.

Yusuf BEYAZIT : Vakıflar Genel Müdürüyüm. Aynı zamanda

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonunun yönetim kurulu üyesiyim. Malumunuz vakıflar bu tür iyilikleri yaparlar. Vakfiyele-rinin şartları bu şekildedir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonunun şimdi yeni ilçelerle bine yakın bir vakfı vardır. Ben şunu özellikle ifade etmek isterim. Anayasamızın en önemli ve değişmez maddelerinden biriside sosyal devlet olma olgusudur.

Prof. Dr. Ender Ethem ATAY : En fazla demokratik yapının

bizde olduğu kanaatindeyim. Bu çerçeve içerisinde de her arkada-şımıza görüşlerini rahatlıkla ifade edebilme imkânı tanıdık. Ayrıca her söylenenin yeniden tekrarlanmasının maddeten ve zaman acısından mümkün olmadığını da ifade ettik. Burada uzlaşılan nok-taların genel temayülü ifade ettiğini, farklı görüşlerin olduğunu belirttik. Ancak üzüntüyle belirteceğim bir nokta şudur ki, Çalışma Grubunda ifade edilmeyip, arkadaşların bazılarının dile getirmeleri gereken hususları burada ifade etmelerini yadırgadım. Ama bu bir üsluptur. Bu tür toplantılarda insanların kendilerini kabul ettirme ön plana çıkarma gibi bilinçaltlarındaki düşüncelerinin ön plana çıktığı kanaatindeyim. Bundan dolayı benim böyle bir şey yapmaya ihtiyacım yok.

Prof. Dr. Metin KUTAL : Bir takım görüşler ortaya kondu.

Bunlar mademki bir kitap halinde yayınlanacak mutlaka bu görüşlerin ortak noktalarını da bulup bunların da kamuoyuna yansı-tılmasının bir görev olduğuna inanıyorum. Tabii açıklamalar daha çok Dördüncü Komisyon çalışmaları ve hazırladığı raporla ilgili olarak yapılan görüşlere dayalı olacak. Bunları iki noktada topla-mak mümkün ve çok önemlidir. Çünkü yapılacak olan işlere ışık

Page 437: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

428

tutması açısından bu iki nokta, zannediyorum ki düğüm noktasını teşkil ediyor.

Birincisi, bizim raporumuzun birinci maddesinde sözü edilen

kamu personel reformuna öncelik tanımak ve böylece kamu per-sonelinin grev ve toplu pazarlık haklarını ertelemek için bir araç olarak kullanmak. Çalıştayı başından beri komisyonlar dahil bir tek gün bile aksatmadan izledim, mütemadiyen not aldım ve komisyon raporunu hazırladım. Fakat böyle bir amacın mevcut olduğunu asla düşünmedim. Ama olabilir mi? Olabilir. Bu yaklaşım da gerçekçidir. Çünkü Türkiye’de kamu personel rejimi o derece çapraşık o derece karmaşık ki 1970’lı yıllarda 657 sayılı Kanunun hazırlığı yapıldığı zaman 100’den fazla kanun ilga edildi. Bu gün yapılacak olan bir personel reformunda da belki yüzlerce kanun, kanun hükmünde kararname, öyle yamalı bir bohça haline gelmiş ki şu anda görevde olan arkadaşlar bunu çözme gibi fevkalade güç fakat aynı zamanda o derece de şerefli bir görev ile karşı karşıya bulunacaklardır. Bu bakımdan bu arkadaşlara ışık tutma mecburiyetimiz var.

Acaba niçin bizim Raporumuzda öncelikle Personel Refor-

muna yer verildi? Bunun sebebi şu; tartışmaların büyük bir kısmı geliyor uluslar arası normlara dayanıyor. Bu uluslararası normların içeriğini, Türk hukuklarına uygulayabilmeniz için mutlaka Personel Reformunu yapmış olmanız gerekir. Aksi halde hiçbir şey yapamaz-sınız. Bunu kötü amaçla kullanıp bu işi sürüncemede bırakmak da mümkündür. Çünkü, hatırladığım kadarıyla 2002 de hükümet kurulduktan kısa bir zaman sonra Ankara’da toplanan Büyük Kongreye üniversite olarak katıldık ve düşüncelerimizi ifade ettik ve ardından personel reformu başladı. Aradan 6-7 yıl geçti ancak ne aşamada olduğunu net olarak bilmiyorum.

1962’de Çalışma Meclisi ve arkasından 1963 yasaları çıktı.

Burada da öyle olabilir. Dolayısıyla önce ILO’nun eleştirileri arasında Anayasanın 53, 54, 82 ve 128 Maddeleri var. Bunlar de-ğiştirilir. Biliyorsunuz, Anayasa değişikliği gündemde. Muhtemelen Meclisde bir Anayasa değişikliği hazırlığı olacak gibi görülüyor. Olacak mı, olmayacak mı bilmiyoruz ama, böyle bir ihtimal kar-şımızda belirmiş bulunuyor. İşte bu sürece 53, 54, 82 ve 128’inci

Page 438: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

429

maddeleri mutlaka dahil ederek, bu açılımlara yolu, en üst düzeyde yasal düzenleme olarak açmak lazımdır. Bu yol açıldıktan sonra, Anayasa’nın emri gereğince Devlet Personel Başkanlığı ve Türkiye’nin ilgili organları ve kişileri, bu reformu bir an önce yap-mak mecburiyetinde olacaktır. Artık bunun sürüncemede kalması da mümkün olmayacaktır. Anayasal bir hak olarak bunu memurlara tanıdığınıza göre memurlar bu haklarını her düzeyde kullanmaya başlayacaklardır. Belki muhtemelen bir kaos ortamı doğacaktır. Buna engel olabilmek için devletin Personel Reformunu bir an önce gerçekleştirmesinin yanı sıra, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ve bununla ilgili Toplu Pazarlık ve Grev Kanununun da uygun biçimde düzenlemesi gerekecektir. İşte bu düzenlemelerin temelinde ILO sözleşmeleriyle, aynı zamanda Avrupa mevzuatıyla uyum sağlamak olmalıdır. Bunu bir engelleyici olarak değil, onu çabuklaş-tırıcı, onun vazgeçilmez bir öğesi olarak kabul etmenizi rica ediyorum.

Çünkü bu toplantıda arkadaşlarımız endişelerini ortaya ko-

yuncaya kadar bunu hep bir araç olarak düşündüm. Elbette ki Anayasada ki hükmü değişmeyecek. 4688 sayılı Kanun da değişme-yecek. “O zaman Uzlaştırma Kurulu Kararını mecburi hale getire-lim”. Elbette ki bu olmaz!. Dolayısıyla, bütün bunların bir arada yürüyen bir mekanizma biçiminde ele alınması ve buna göre bir sonuca ulaşılması gerekmektedir. Bu açıdan, arkadaşlara aynı za-manda şahsi kanaatimce bir yol haritası vermek durumunda kalıyorum. Bu yol haritasında; bir Anayasa değişikliği öncelikle ya-pılacaktır ve bu dediğim haklar, doğrudan doğruya Anayasal haklar olarak Anayasaya girecektir. İkincisi, Anayasaya getirilen bu hü-kümlerin ışığı altında, Personel Reformunda da gerçek anlamda devlet adına; kamu erkini kullanan memurun, elbette grev hakkı olacaktır. Elbette ki bunların toplu pazarlık hakları, örgütlenme hakları olacaktır. Bunların hepsi uluslar arası normlarda yer alır. Yani endişeye mahal yoktur. Uluslararası normlar asgari normlar-dır. Dünya bunu onlarca yıl boyunca çekilen bin türlü musibetin sonucunda benimsemiştir. Ve bunlardan asla korkmaya gerek yok-tur. Onun için sayın Müsteşar Yardımcımızın bir teşbihini de burada hayret ile karşıladığımı ifade etmek isterim. Asla bir polemiğe girmek istemiyorum ama 1961’li yılları tekrar hatırladım.

Page 439: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

430

60 öncesi dönemi hatırladım. O dönemde birisi sendikalı oldu mu bu demek ki komünist oldu diye düşünülüyordu. Günümüzde komünist olma modası olmadığından dolayı, şimdi de sigara içen kişi nasıl aşağılanıyorsa, sigara içen kişi bir bakıma itibarında bir kayba uğruyorsa sendikalı olunca da bir kayba uğruyor. Artık bunları termonojimizden çıkartmak zorundayız.

Bunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Şu halde kısacası

Dört Numaralı Komisyonun raporundaki önerilerimizi bu perspektif içerisinde lütfen değerlendiriniz ve bunların kayda geçmesi için bu açıklamaları yaptım, teşekkür ederim.

Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ : Sayın Hocama teşekkür ediyorum.

İş hukuku ve sosyal politika biliminin yaşayan en kıdemli duayeni olarak, hocama müdahale etme hakkını kuşkusuz kendimde bula-mazdım. Hocam, benim de düşüncelerimi dile getirerek tercüman oldu. Durumu hepimiz biliyoruz. Sorunumuzu biliyoruz. Bu nedenle ben de ayrıca buradaki önerilerle, görüşlerle ilgili olarak bir değerlendirme yapmayacağım. Çalıştay süresince özellikle karşıt düşüncelerin-hani kimi zaman kapalı kapılar ardından sızıp kula-ğımıza kadar gelen bazı düşüncelerin-üst düzey yöneticiler tarafından açıkça dile getirilmiş olması, gerek benim gerekse bu Çalıştayın önemli kazanımlarından birisidir En azından devletin görüşünü, kendi dilinden kayıtlara geçen, kitaplaşacak cümleleriyle öğrenme fırsatı bulduk. Bunun dışında, karşıt görüşlerin de olduğu-nu bir akademisyen olarak 20-25 yıldan beri biliyorum. Bunların farkındayım. Ama çok nadir biçimde bu tür toplantılarda bir araya gelerek bu görüşleri tartışma fırsatı bulabildik. Genellikle kendi taraftarıyla bu tür toplantılar yapma politikası izlenildiği için ülke-mizde, ne yazık ki bu tür çalışmalar olamadı. Çalıştaya sendikal yönden eksik katılım olmuştur. Burada konuyla doğrudan bağlantılı olan iki konfederasyonun da bulunması gerekirdi. Ama bulunamadı. Bu durum bizden kaynaklanan her hangi bir nedenden olmayıp, kendi değerlendirmeleridir.

Bu çerçevede, Çalıştay, her şeye rağmen böyle farklı bir

katılımla yapılmış bir toplantı olması yönünden önemli bir adımdır. Kişisel olarak çeşitli görüşler iletildi. Anayasa’da değiştirilmesi

Page 440: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

Çalışma Gruplarının Raporlarının Takdimi

431

önerilen maddeler belirtildi. Kamu Personel Rejiminin değiştiril-mesinin ön koşul olduğunu dile getiren görüşler sunuldu. Ama bunlara varmadan, bu Çalıştayın hemen arkasından atılabilecek örneğin iki önemli somut adım var. Bunlardan biri, Avrupa Sosyal Şartına konulan çekincelerin kaldırılması için derhal hükümetin girişimde bulunmasıdır.

Bunun hukuki yönden bize yüklediği hiçbir ek yükümlülük

yoktur. Ya, 5. ve 6. Maddelere konulan çekinceleri kaldırın ya da 87 sayılı Sözleşmenin onayından vazgeçin. Eğer sendikal haklarla ilgili yükümlülükleri devlet olarak yerine getirmek istemiyorsanız, 87’yi fesh edin. 98 ve 151 ile devam etsin. Bu durum güdük toplu pazarlık düzenidir. İkinci adım ise yine Sosyal Şart çerçevesinde atılabilecek bir adımdır. Sosyal Şartın denetim sistemi ile ilgili olarak bir proto-kolü vardır. Toplu Şikayetler Protokolü. Örgütlere, belirtilen hak-ların ihlal edilip edilmediği ile ilgili şikâyette bulunma hakkı tanır. Ama bunun için o Protokolün onaylanması gerekiyor. Bu Protokolün onaylanması ve imzalanması ile hükümetin bu Çalıştay çalışmala-rının olumlu bir biçimde yürütüleceğini göstermek açısından bir adım atmasının, yararlı olacağını düşünüyorum.

Page 441: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

433

Sunucu : Prof. Dr. Mesut Gülmezi huzurlarınıza davet ediyo-rum. Çalıştayımıza bütün sendikalarıyla birlikte katılan MEMUR-SEN Konfederasyonunu temsilen Genel Sekreter ve SAĞLIK-SEN Genel Başkanı sayın Mahmut Kaçar’ı huzurlarınıza davet ediyorum.

Bu Çalıştayı düzenleyen Başbakanlık Devlet Personel Baş-

kanlığı Başkanı, Sayın Mehmet Tekinarslan’ı huzurlarınıza davet ediyorum.

2009 yılı toplu görüşmelerinde ortaya koyduğu vizyonla bu

Çalıştayın düzenlenmesini sağlayan, Devlet Bakanımız Sayın, Hayati Yazıcının teşriflerini arz ediyorum.

ÇALIŞTAY KAPANIŞ KONUŞMASI Hayati YAZICI (Devlet Bakanı) : Çok değerli basın mensubu arkadaşlarım değerli katılımcılar.

Üç gündür burada açılış konuş-masında da ifade ettiğim gibi, önemli bir Çalıştayı sonuçlandırmış bulunuyoruz Gerçekten bu Çalıştayın hazırlanmasında büyük çaba harcayan, özen gösteren; başta Devlet Personel Başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese, bu vesi-leyle huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Ve tabiî ki teşek-kürün en yoğununu, böylesine önemli ve Türkiye’de ilk defa böyle bir konuyu bir Çalıştay bir panel konusu yaparak üç gün boyunca gerçekten alanında uzman akademisyenlerle, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey yöneticileriyle, sendikalarımızın temsil-cileriyle ve başkanlarıyla tartışma konusu yaparak ve herkesin ne düşünüyorsa bu konuyla alakalı, düşüncesini özgürce ifade ede-ceği bir platform içerisinde sonuçlandırarak bildiri aşamasına ge-tirmiş olmaktan duyduğum büyük memnuniyetle emeği geçenlere ifade ediyorum. Ve hocalarıma katkı veren herkese huzurla-rınızda gerçekten minnet ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Sendika kurma hakkını düzenlersiniz, ama hak kullanımı alanını oluşturmamış iseniz, elbette ki o hakkın tam olarak kullanıldı-ğından söz etmek imkansız. İşte bu konuları tartışıyoruz.

Page 442: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

434

Dolayısıyla bana göre, nasıl ki bina yapımında önce zemin araştırması yapılır. Bu Çalıştay’da gerçekten Kamuda çalışanları-mızın grev ve toplu sözleşme konulu haklarının kullanımı bağlamında, önemli bir zemin çalışması diye düşünüyorum. Dolayısıyla, zannımca başarılı olarak sonuçlanmış bu Çalıştayın, bundan sonra çalışmalarımıza ışık tutacağını ifade etmek istiyorum.

Page 443: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

435

SONUÇ BİLDİRGESİNİN OKUNMASI Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) : Sayın Bakanım, çok değerli katılımcılar, değerli hocalarım.

Üç gün yoğun bir tempoda geçen Çalıştayımızın genel yaklaşımını içeren sonuç bildirisini arz ediyorum.

KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI SONUÇ BİLDİRGESİ

Örgütlü toplum, demokratik hayatın vazgeçilmez unsu-

rudur. Şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcı yönetim gibi çağdaş yönetim prensipleri, kamu çalışanlarımızın temsilcilerinin yönet-sel süreçlere katılımını gerekli kılmaktadır. Grev ve toplu sözleş-me hakkı da çalışma hayatının izlediği tarihsel gelişimin vardığı çağdaş noktadır. Türkiye Cumhuriyeti, örgütlenme ve toplu pa-zarlıkla ilgili olarak 87, 98 ve 151 sayılı ILO Sözleşmelerini, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesini, 5 ve 6 ncı maddelerine çekince koy-duğu Avrupa Sosyal Şartı’nı ve ilgili Birleşmiş Milletler Sözleş-melerini onaylamıştır. Bu sözleşmeler, çalışanların örgütlenme ve buna bağlı toplu pazarlık ve grev haklarını katılımcı ülkelere önermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiyi bütün kurumlarıyla

hayata geçirmeyi benimsemiş ülkeler camiasının saygın bir üyesi olarak; vatandaşlarının yaşam kalitesinin artırılması, yüksek demokratik standartlara kavuşturulması ile sosyal ve ekonomik refahının sağlanmasını öncelikli bir hedef olarak değerlendirdi-ğinden; taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin, üyesi veya üye adayı olduğu uluslararası toplulukların öngördüğü düzenleme ve uygulamalar olmasaydı dahi vatandaşlarına ileri

Page 444: T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞIt.c. baŞbakanlik devlet personel baŞkanliĞi abant 9-11 Şubat 2010 kamu gÖrevlİlerİnİn sendİkal ve demokratİk haklari ÇaliŞtayi

436

demokrasilerin gerekli kıldığı hakları sağlamayı, öncelikli bir amaç olarak görmektedir.

Bu anlayış çerçevesinde gerçekleştirilen Kamu Görevlile-

rinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı, bu alanda yıllar-dır emek harcayıp düşünce üreten değerli akademisyenlerimizin yol göstericiliğinde, kamu görevlilerimizin temsilcisi sendikaları-mızın yönetici ve uzmanları ile değerli kamu yöneticilerimiz ve uzmanlarımızın geniş katılım ve katkıları ile çalışmalarını ta-mamlamış; aşağıda belirtilen hususları Çalıştay’ın Sonuç Bildi-risi olarak benimsemiş ve kamuoyunun bilgilerine sunmayı uygun görmüştür:

Kamu görevlilerimizin toplu pazarlık ve grev hakları, ülke-

miz tarafından imzalanan ve onaylanan insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde mevcut olduğundan, Anayasada bu hakların kullanımını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

Kamu görevlilerinin sendikal haklarının anlamlı bir bü-

tünlüğe kavuşturulması için toplu sözleşme ve grev haklarını hayata geçirecek düzenleme yapılması, insan haklarına saygılı, demokratik ve sosyal bir devlet olmanın gereğidir.

Kamu çalışanlarının örgütlü yaşamlarının grev ve toplu sözleşme düzeniyle geliştirilmesi ve ileri haklarla donatılması için katılımcılık ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde gerekli yasal düzen-leme hazırlık çalışmalarına zaman geçirilmeden başlan-ması, Avrupa Sosyal Şartı'nın 5 ve 6. Maddelerindeki çekincelerin kal-dırılmasına yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerek-mektedir.

İlgili kesimlerin ve bilim adamlarının özgürlükçü ve katı-

lımcı bir anlayışla iştirak ettiği, ön şartsız, medeni ve bilimsel bir çalışma ortamı yaratılmasının sorumlu kamu yönetiminin önemli bir yansıması olduğu gerçeğinden hareketle düzenlenen Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Haklarına İlişkin Çalış-tayın takdirle karşılandığı görülmüş, Çalıştay sonuçlarının tüm katılımcılarla birlikte Devlet Personel Başkanlığı’nca da sürekli izlenmesi öngörülmüştür. Bilgilerinize arz olunur.