49
Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya ve Batı Akdeniz’de

Tarih, Kültür, Doğa

Page 2: Tarih, Kültür, Doğa (tr)
Page 3: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

“Pamfilya Ovası’nda Adalia’ya sadece birkaç saat mesafede yer alan antik şehirlere yapılan bir dizi gezi neticesinde, birkaç mil uzunluğunda bir alan içinde yer alan ve şimdiye kadar hakkında ya hiç araştırma yapılmamış ve hiç bir şey yazılmamış veya hak ettiği oranda yazılmamış, büyük bir bölümü Geç İmparatorluk Çağı’na ait çok sayıda önemli antik yapı bulunduğunu hayretler içinde tespit ettim. Ama beni her şeyden çok, bildiğim bütün yerlerden daha güzel olan manzarası etkiledi…”

Karl Graf von Lanckoronski

Städte Pamphyliens und Pisidiens, 1890

Olympos

Page 4: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

İçindekilerTarih (Sayfa 6)

Tarihin Ayak İzleri

Likya

Pamfilya

Pisidya

Ortaçağ’da Antalya ve Çevresi

Cumhuriyet Dönemi

Kültür (Sayfa 42)

Toros Coğrafyası ve Kültürü

Yayla Göçü

Üretim ve Yaşam

Doğa Kutsaldır

Yaşayan Kültür

Toroslar ve Turizm

Doğa (Sayfa 58)

Dağlar ve Göller

Bitki Örtüsü

Akarsular

Doğal Hayatın Geliştirilerek Korunması

Milli Parklar

Tabiat Parkları

Tabiatı Koruma Alanları

Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları

Göller Bölgesi

Anıt Ağaçlar

Antalya ve Batı Akdeniz

Etkinlik Takvimi (Sayfa 88)

İletişim Bilgileri (Sayfa 90)

Page 5: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Tarihin Ayak İzleri Karain Mağarası M.Ö. 160,000-60,000

Anadolu Yarımadası’nın güneybatı ucunda yer alan ve Antalya Körfezi’ni kuşatan Batı Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarından patlayarak Kırkgöz Gölü’nü oluşturan kaynakların çevresindeki bir dizi mağara, tarih öncesi çağlardan günümüze haberler verir, hikâyeler anlatır.

Antalya kent merkezinin 25 kilometre kuzeyinde deniz seviyesinden 500-600 metre yükseklikteki bu mağaralarda sürdürülen kazılarda ele geçen buluntular, salt Anadolu’nun değil, insanoğlunun derin geçmişini de gözler önüne seren bir tarih şeridi işlevi görür. Bu mağaraların en dikkate değer olanı Karain Mağarası’dır.

Döşemealtı ilçesine bağlı Yağca köyünün sınırları içindeki Kırkgöz Gölü kaynaklarının hemen üstündeki yamaçta yer alan Karain Mağarası, insanoğlunun uygarlık yolculuğunun her evresinde ev sahipliği yapmıştır. Karain Mağarası’ndaki insan izleri; yüz binlerce yıl geriye, Eski Taş Çağı’na kadar gider. Eski Taş Çağı ile başlayan süreç, Orta Taş, Yeni Taş (Neolitik), Bakır Taş (Kalkolitik), Tunç (Bronz) ve daha sonraki çağları aydınlatan bir özelliğe sahiptir.

Karain Mağarası’nda; boynuz ve çakmak taşlarından yapılmış delici ve kesici aletler, basit el baltalarının yanında fosilleşmiş Neandertal insana ait kafatasları, daha üst katmanlarda ise yine fosilleşmiş Homo Sapiens kemik kalıntılarının yanında, soyları tükenmiş hayvanlara, su aygırı, fil, sırtlan ve mağara ayılarına ait diş ve kemik parçaları bulunmuştur.

Karain Mağarası’nda, ilk insanın ortaya çıkmasıyla başlayan iskân, yakın zamanlara kadar sürmüştür. Mağara girişine kazınmış kitabeler, Karain’in bir kült yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Kitabelerden, mağaranın Ana Tanrıça Kybele ile bir tutulan Meter Oreia’nın bölgedeki tapınma yeri olduğu anlaşılmaktadır.

Antalya’da, tarih öncesi devirlere ilişkin buluntu veren tek yer Karain Mağarası değildir. Bölgedeki ilk iskânın görüldüğü Karain Mağarası, ihtiyaçları karşılayamaz hale gelince, Kırkgöz Gölü kaynaklarının yakın çevresinde Öküz İni, Mustan İni, Boynuzlu İn, Çark İni, Kızıl İn, Sulu İn, Harun İni ve öteki bir dizi mağara, Eski Taş Çağı’nın üst evrelerinde ve tarımın başladığı Neolitik Çağ’da kullanılmıştır. Bu mağaraların içinde özellikle Öküz İni ayrı bir öneme sahiptir.

Kırkgöz Gölü çevresindeki mağaraların artan nüfusa yetmez hale gelmesiyle insanlar, yakın çevrede mağara ve benzeri sığınaklar (dolmenler) ile daha sonrasında göl kıyısı ve uzak/yakın alanlarda neolitik köyler oluşturmuştur.

Döşemealtı’nın kuzeybatısında yer alan Ahırtaş köyü yakınlarında içinde su sarnıçları bulunan, duvarlarında kitabelerin kazılı olduğu Kocain Mağarası ve Antalya Körfezi’nin güneybatı kıyısında Beldibi beldesi sınırları içinde duvarlarında insan ve hayvan çizimlerinin yer aldığı Beldibi Kayaaltı Sığınağı ile Belbaşı Mağarası, Eski Taş Çağı’nın orta ve üst evrelerinde insanoğluna ev sahipliği yapmıştır.

Körfez’in doğu ucunda, Alanya’nın kuzeydoğusundaki Oba beldesi sınırları içindeki Oba Çayı’nın batı yamacında, içinden su akan Kadıini Mağarası’nda bulunan basit aletler ve fosilleşmiş insan iskeletleri, bu sığınağın da Eski Taş Çağı’ndan itibaren kullanıldığını belgelemektedir.

Körfez’in batı yakası iç kısmında, Elmalı ilçesi yakınlarındaki bir diğer Karain Mağarası, Antalya kent merkezinin hemen batısındaki Geyikbayırı Deresi’nin çevresinde ve doğusunda Güzeloba ve Kemerağzı yakın çevresinde yer alan mağaralar, bulundukları yörelerin dip tarihinden haberler vermektedir.

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Antalya-Burdur (D650) yolu16 km’den sonra sola dönün ve tabelaları takip edin.

Karain Mağarası

Kırkgöz

Sayfa 7 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 6: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Bademağacı Höyüğü

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Elmalı Ovası

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Elmalı Ovası

Mağara Sonrası Yaşam İzleriTohumu fark eden insan; avladığı hayvanı, topladığı bitkiyi üretmeyi öğrenir. Böylece avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama evrimleşmenin ilk adımlarını atmış olur. İnsanoğlunun mağaradan çıkışında, sayıca çoğalmasının önemli etkisi olduğu açıktır. Ancak belki bunun kadar önemli bir başka etken de tohum saklamayı, ekim/dikimi ve ağıla kapattığı hayvanı dölleyerek çoğaltmayı öğrenmesidir.

Yukarıda ana hatlarıyla verilen Antalya çevresindeki mağara öbeklerinde avcı-toplayıcı olarak yaşayan insanoğlu; mağaradan çıkarak yakın çevredeki göl alanlarında, su kaynaklarının yakınlarında basit tarım yerleşmeleri oluşturmaya başlar. Taşın da kullanılmaya devam ettiği, el aletlerinde gelişmelerin sağlandığı bu uygarlık evresine “Neolitik Çağ” veya “Yeni Taş/Cilalı Taş Çağı” adı verilir.

Antalya çevresinde yapılan araştırmalarda, bazıları bugün kurumuş olsa da su birikintisi alanı olduğu anlaşılan yerlerde tarıma dayalı

eski çağlardan kalan çok sayıda yerleşim alanı saptanmıştır. Neolitik yerleşme alanlarının başında; Antalya Körfezi’nin batısındaki Elmalı çevresi, Bademağacı ve Döşemealtı / Kırkgöz Gölü etrafı ile Korkuteli yöresinde, örneğin Teke Ovası’nın kuzey batısındaki Çomaklı kasabası önünde ve daha ileride Ürkütlü yakınlarında Şerefönü olarak anılan bölgede eski bir su birikintisi alanı ve çevresi gelir.

Kırkgöz Gölü kaynaklarının birkaç kilometre güneyindeki Gök Höyüğün önemli bir Neolitik, sonrasında da Kalkolitik ve Bronz çağlarda da iskân görmüş bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Yine Kırkgöz Gölü’nün kuzeyindeki Bademağacı Kasabası yakınlarında, kasabanın adını taşıyan höyükte yapılan kazılar, buranın da çevredeki önemli Neolitik ve sonrası çağlarda iskân görmüş yerleşimler arasında olduğunu göstermektedir. İlerisinde Burdur’un Bucak ilçesi çevresi de yörede Neolitik çağdan haber veren yerler arasındadır.

Elmalı’nın kuzey batısında, önceleri göl

alanı olduğu saptanan, bugün de Gölova olarak adlandırılan geniş çukur bölgenin ortasındaki Bozhöyük köyünün çevresinde Karataş olarak da tanınan höyükte yapılan kazılar, bu yerin eski çağın Neolitik ve sonrasındaki evrelerinde iskân gördüğünü gösterir. Bozhöyük’ün birkaç kilometre kuzeydoğusunda, Çobanisa ile Karaköy köyleri arasında bulunan ve henüz kazı yapılmamış höyük de aynı zaman aralığında yöre insanına ev sahipliği yapmış olmalıdır. Gölova’nın batısında yer alan daha alçak rakımdaki Elmalı Ovası, yöredeki en büyük höyük alanına sahip yerlerin başında gelir. Yakın zamanda burada kurutulan iki göl alanının çevresinde, mağara sonrası yaşama ev sahipliği yapmış çok sayıda yerleşmenin varlığı saptanmıştır. Bunların başında Elmalı-Kaş yolunun Akçainiş köyü sapağındaki Hacımusalar Höyüğü gelir. Bu höyükte halen yürütülmekte olan kazılarda ulaşılan kilise kalıntısı, yerleşimin Bizans Çağı’na kadar sürdüğünü göstermiştir.

Page 7: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Likya

Arykanda

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

KaşSayfa 11 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Batı Akdeniz’de yer alan Pamfilya Körfezi’ni kuşatan kara coğrafyası Antik Çağ öncesi ve sonrasında bölgeye gelip yerleşen halkların adıyla anılır. Körfezin kuzey ucundan batıya, Fethiye’ye (antik Telmessos) çekilen hayali çizginin güneyinde kalan coğrafya Likya olarak anılır.

Likya sözcüğünün kökeni hakkında çeşitli görüşler vardır: Bunların içinde en çok taraftar bulan görüş, “lux” ışık sözcüğünden geldiğidir; Likya, ışık ülkesi. Işığın tanrısı kabul edilen Apollon’un Likyalı oluşu bu savın önemli dayanaklarından biridir. Homeros, İliada’da Antik Çağ’ın bu yol gösterici ve gizleri aydınlatan tanrısının Likyalı olduğunu yazar. Likya Bölgesi halkı Lukkalar olarak anılır. Herodot, Lukkaların Likya’ya Girit’ten geldiklerini söylerken bu halkın Anadolu’nun yerlisi olduğunu dile getiren görüşler de vardır.

Akdeniz’in Anadolu kıyılarında kayda değer bir ada varlığı yoktur. Tekdüze bir halde uzanan Akdeniz kıyı coğrafyasının bu özelliği, Likya kıyılarından itibaren küçüklü büyüklü koylar halinde uzanan girintili çıkıntılı bir hal alır. Likya’nın bu girintili çıkıntılı kıyıları, batıya doğru ilerledikçe labirent halini alacak olan Ege kıyılarının habercisidir.

Likya Bölgesi üç bölümde ele alınır: Doğu Likya, Merkezi Likya ve Batı Likya.

Doğu LikyaDoğu Likya’nın önemli kentlerinin başında üç ayrı limana sahip olan Phaselis gelir. Phaselis’in güneyinde bir demirleme yeri olan Olympos ve Finike Koyu’nun doğusunda, Kumluca ilçesi yakınlarında, Antik Çağ’ın dillere destan varsılı Opramoas’ın kenti Rhodiapolis.

Finike-Kumluca küçük düzlüğünü ikiye bölen Alakır Çayı’nın doğusunda Rhodiapolis yer alırken batısında, Torosların ovayla birleştiği yerdeki su kaynaklarının beslediği Tatlıçay’ın başında kurulmuş olan Limyra antik kenti bulunur. Bu kent kıyıdan içeride olmasına karşın bol su veren kaynakların oluşturduğu akarsu aracılığı ile deniz ulaşımından yararlanır.

Torosların yüksek zirvelerine düşen yağışların ve Avlan Gölü’nün beslediği Arykandos’un (Aykırçay) kaynakları üzerinde kurulu Arykanda, Akdeniz’i Elmalı üzerinden Efes’e ve batıdan gelerek doğuya bağlayan, Phaselis ve ötesine uzanan yolların kavşak noktasında kurulmuş bir Likya kentidir. Doğu Likya’nın yukarıda sayılan önemli kentlerinin yanı sıra çok sayıda küçük yerleşimin varlığı da bilinmektedir.

Page 8: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Merkezi LikyaMerkezi Likya, Myra (Demre) ile batısındaki Antiphellos (Kaş) arasındaki bölge olarak tanımlanmaktadır. Bölgedeki çok sayıda kıyı yerleşiminin varlığı, arka plandaki güçlü üretim bölgesi ile birlikte, kıyılarının gemilerin yanaşmasına ve barınmasına elverişli olmasıyla açıklanmaktadır. Merkezi Likya’nın önemli kentleri Myra ile birkaç kilometre güneybatısındaki liman kenti Andriake’dir. Andriake’nin (Çayağzı) kuzeyinde, bugün Demre’nin bir mahallesi olan Sura yerleşiminin hemen altındaki bataklık alanda, Apollon’a ait kült ve kehanet merkezi yer alır. Buradaki bir kaynaktan çıkan suyun denize kavuştuğu yerde, şişe geçirilmiş yemlere hücum eden balıkların cinsine göre yapılan kehanet yöntemi ünlüdür. Antik Çağ’da Akdeniz’deki önemli tahıl silolarından biri bu liman kentinde inşa edilmiştir.

Andriake’nin batısında, kıyıya paralel uzanan Kekova (Dolikhiste) Adası, geçmişte üzerinde insan yaşayan yöredeki tek bölge olmasıyla ünlüdür. Ada üzerindeki ve denize gömülü halde bulunan yapı kalıntıları, Kekova’yı özel bir gezi alanı haline getirmektedir. Adanın geçmişte tersane ile çekek alanı olarak ve yoğun yapı kalıntılarının da gemi yapımında çalışanların, ticaret ve din adamlarının iskânında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kekova’nın kuzeyindeki anakarada, yan yana yer alan küçük kıyı kentçiklerine ait kalıntılar, mezarlık (nekropol) alanları ile arkeolojik bakımdan oldukça zengin ve bakir bir bölgeye uzanır.

Kaleköy’ün birkaç kilometre kuzeybatısındaki Theimiussa (Üçağız), binlerce yıldan bu yana gelenleri uzak geçmişten selamlamak için beklermiş gibi kıyı boyunca dizili duran çok sayıda lahitten oluşan antik mezarlığı ve varlığını günümüzde de koruyan antik kent dokusu ile nefes kesen bir güzelliğe sahiptir. Geçmişte, yük ve yolcu teknelerinin yanaştığı bu küçük liman; bugün de çok sayıda turisti, tarihi görmek ve yaşamak için kendisine çekiyor.

Merkezi Likya’da, erken ve sonraki çağlarda Hıristiyanlığın önemli kült merkezi olan Myra (Demre), antik Çağ’ın ünlü ticaret limanı Andriake, Kekova Adası, Simena ve Theimiussa ziyaretçilerini tarihin derinliklerinde dolaştırıp, kıyıda dizili küçük lokantalarında yöreye özgü deniz ürünlerini tatma olanağı veren, bu yüzden çokça ziyaret edilen yerlerin başında gelir. Bu bölgeye Andriake’den (Çayağzı) belli aralıklarla kalkan deniz araçları ile ulaşılabildiği gibi yörenin kırsal yaşamından görsel güzellikler sunan keyifli bir kara yolculuğu ile de varmak mümkündür.

Kara ve deniz yoluyla ulaşılabilen kıyı kentçiği olan Simena (Kaleköy), dalga tutmayan berrak denizindeki antik kalıntıları ve geniş bir coğrafyaya yüksekten bakan kalesiyle merkezi Likya’nın önemli ziyaret yerlerinden biridir.

Myra

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 9: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Batı LikyaBatı Likya, Likya’nın batı ucunun gerisindeki Akdağ’dan beslenen Ksanthos (Kınık) ve daha batıdaki dağlardan doğan Eşen çaylarının taşıdığı alüvyonların oluşturduğu düzlük ve çevresindeki yükseltilerde antik yerleşmelerin yer aldığı coğrafyadır. Bölgenin düzlük bölümünde Patara (Fırnaz/Yeşilköy), Ksanthos (Kınık) ve Letoon (Bozoluk/Kumluova) antik kentleri yer alır.

Antik devir ölçülerine göre gelişmiş denilebilecek bu kentlerden Ksanthos, döneminin önemli siyasal organizasyonlarından biri olan Likya Birliği’nin başkenti konumundadır. Antik Çağ’ın Batı Akdeniz’deki önemli liman kentlerinden biri olan Patara, Likya’nın ulusal tanrısı, güneş ışığını temsil eden Apollon’un antik dünyadaki iki önemli kült merkezinden biri olmuştur. Kınık Çayı’nın batı yakasındaki Letoon ise baş tanrı Zeus’un gözdesi, Apollon ile kız kardeşi Artemis’in anneleri Leto’nun kentidir.

Mitolojiye göre, baş tanrı Zeus’tan hamile kalan Likya dilinde Lada ya da Latta olarak anılan Tanrıça Leto, Delos Adası’nda doğurduğu ikizleri ile sığınacak bir kent aramaya başlar. Ancak Zeus’un eşi Tanrıça Hera’nın kendilerini cezalandıracağından korktuğu için hiçbir kent Leto’yu ve ikizlerini kabul etmez. Anne ve iki çocuğundan oluşan mitolojik kutsal aile, Ksanthos Irmağı’nın serin sularında doğum temizliği yaptıkları sırada Letoon halkının saldırısına uğrar. Öfkelenen Leto, kent halkını kurbağaya döndürerek cezalandırır.

Likya Birliği’nin kutsal alanı olan bu kentte inşa edilen üç adet tapınağın, Antik Çağ’da tapınma gören bu kutsal aileye ait olduğu kabul edilmektedir. Yapılan kazılarla ortaya çıkarılan bu tapınakların suya batmış taşları arasında hiç durmadan bağırıp duran çok sayıdaki kurbağanın, Leto’nun öfkelenerek kurbağaya çevirdiği o insanların torunları olduğuna inanılır.

Yukarıda sayılan üç önemli Likya kentinin yer aldığı alüvyon düzlüğün yakın çevresinde ise büyük bölümü Antalya’nın batı komşusu Muğla il sınırları içinde olan Tlos (Düver/Asar Kale), Pınara (Minare), Arsada (Arsa) gibi önemli kentler yer almaktadır.

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Üçağız

Kaş

Düne kadar gözden uzak bir kıyı kasabası durumunda olan Antiphellos (Kaş), bugün gerçek anlamda bir turizm merkezi konumuna gelmiştir. Bu küçük kıyı kentinin merkezindeki tarihi dokunun özgün kimliği korunarak turizme hizmet eden bir yaşam alanına dönüştürülmüştür. Kaş, çevresindeki tarihi ve doğal çekim alanlarıyla, deniz mağaraları, plajları ve her gelir seviyesine göre hizmet veren restoran, bar ve benzeri eğlence yerleriyle gerçek bir turist cennetidir. Kaş, bugün Türkiye’nin en iyi organize olmuş dalış merkezlerinden biri durumundadır. Çok sayıda dalış okulu; dalış meraklılarına hem sertifika vermekte hem de tüm Akdeniz’in en çok gemi batığına ve görsel güzelliklere sahip olan zengin deniz dünyasının el değmemiş derinliklerine dalış olanağı sunmaktadır.

Kaş’ta giderek gelişmekte olan bir başka spor etkinliği de yamaç paraşütüdür. Kaş’ın çevresinde birden yükselen dağlardan havalanan çok sayıda paraşüt, meraklılarına heyecanlı anlar yaşattığı gibi izleyenlere de görsel bir şölen sunmaktadır.

Sayfa 15 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Anadolu kıyılarının en uzun kumsallarından birinin Batı Likya’da, bu üç kentin kurulduğu alüvyon düzlüğün denizle buluştuğu yerdeki kumsal olduğu kabul edilir. Kaliteli plaj kumundan oluşan kumsalın doğu ucunda ünlü liman kenti Patara, batısında Likya’nın kült merkezi Letoon, kuzeyinde başkent Ksanthos yer alır.

Kaş’ın sunduğu başka bir olanak da henüz oldukça bakir olan kara coğrafyasını, Toroslar’daki otantik köyleri görmek, üretim koşullarına tanık olmak, kır kahvelerinde yöresel bitkilerden hazırlanmış içecekleri tatmak, Toros insanıyla tanışmak ve öykülerini dinlemek fırsatını yakalamaktır. Karadan yapılacak kısa süreli yolculuklar, size tarihin en eski devirlerinden günümüze dek gelen uygarlık sürecinin her evresini görmek ve yaşamak imkânını vermektedir. Günübirlik ya da konaklamalı geziler; Hıristiyanlık öncesi ve sonrası antik kent kalıntılarını, geçmişte her biri ünlü bir yaşam ve inanç merkezi olan dağ başlarının ıssız şapel, kilise ve manastırlarını, tarihi yüzyıllar öncesine varan camileri ve mimariden gündelik yaşama kadar günümüzde yaşayan Toros dağ kültürünü tanıma fırsatı sunacaktır.

Merkezi Likya’nın meraklılarına sunduğu bir başka olanak da çoğu kez antik yolların izlenerek yapılabildiği trekking (dağ/doğa yürüyüşü) etkinlikleridir. Dağ yamaçlarında kurulu köyler ve antik yerleşmeler arasındaki yürüyüş rotaları, etkinliğe katılanlara güvenli biçimde spor yapma imkânı sunmanın yanı sıra çevreyi ve yöre insanını tanımak bakımından öğretici olduğu kadar eğlenceli vakit geçirme olanağı da sağlamaktadır.

M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında Anadolu’ya giren Persler, Likya’yı istilaya girişerek Ksanthos’u kuşatır. Halk uzun süre direnir, sonunda kentin erkekleri, düşman eline esir olarak geçmemeleri için kendi kadın ve çocuklarını öldürür ve ardından içinde yaşadıkları kenti ateşe vererek topluca intihar eder. Benzer bir olay tam beş yüz yıl sonra yine yaşanmıştır. Sezar’ı öldürdükten sonra Anadolu’ya kaçan Brütüs, yardım toplamak için geldiği Likya’da Patara kendisine direnmeden teslim olurken Ksanthos, direnmiş ve yüzyıllar öncesinde olduğu gibi kenti ateşe vererek topluca intihar etmiştir.

Likya Bölgesi’nin batı ucundaki Fethiye (Telmessos) giderek gelişen önemli bir konaklama merkezidir. Ölüdeniz gibi görülmesi gereken doğa harikasına ve Kayaköy gibi yakın döneme ait tarihi değeri olan yerlere sahip olmanın yanı sıra Türkiye’de yamaç paraşütünün başladığı yer olmasıyla da ünlüdür. Ölüdeniz’in doğu yükseğindeki Babadağ, yamaç paraşütü sporu meraklılarına, iyi yetişmiş uzman paraşütçüler eşliğinde Ölüdeniz ve çevresindeki olağanüstü coğrafyayı seyrederek uçma olanağı sunmaktadır.

Batı Likya’nın Kaş’tan sonra en önemli konaklama ve eğlence merkezi sayılan Kalkan, sunduğu olağanüstü manzara, sahip olduğu temiz deniz, başta balık olmak üzere özgün mutfak ve eğlence olanakları ile her yıl artan sayıda turistin bölgeye gelmesinde önemli rol oynamaktadır. Kalkan’ın kuzey yükseğindeki Bezirgân Yaylası, sadece on beş kilometrelik bir yolculuktan sonra sizi deniz ikliminden alıp dağ ve yayla iklimine çıkarır ve dağlardaki olağan dışı yaşamın kapılarını açar.

Page 10: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Pamfilya

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Aspendos

Pamfilya

Sayfa 17 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Antalya Körfezi’nin doğu kıyısı boyunca, uzunluğu yüz kilometreyi aşan, genişliği yer yer kırk kilometreyi bulan alüvyon ova Antik Çağ’da Pamfilya olarak anılmıştır. Hemen kuzeyinde yükselen Toros Dağları’na sonbahar ve kış boyunca düşen yağışların beslediği çok sayıda akarsuyun suladığı bu verimli düzlük alan, tarihin her devrinde göç alan bir bölge olarak tanınmıştır. Adını da bu özelliğinden alır: “Pamfilya: Her obadan / yerden gelenlerin yurdu.”

Pamfilya’nın doğu ucunda Alanya (Korakesion), batısında ise Antalya (Attaleia) yer alır. Ovanın iki ucundaki bu iki önemli kent arasında Side, Aspendos, Sillyon ve Perge kentleri sıralanır.

Antik Çağ’da Antalya Körfezi Pamfilya Körfezi olarak da anılmıştır. Bu yüzden körfezin batı kıyısında Likya olarak bilinen yarımadanın sınırları içinde olsa da Phaselis’in bir Pamfilya kenti olduğunu savlayan görüşler vardır. Ancak bugün Pamfilya dendiğinde akla, yukarıda sayılan beş büyük kent gelmektedir. Alanya’nın doğusundaki Selinus (Gazipaşa) ise Kilikya bölgesi içinde sayılmaktadır.

Üzerinde Alanya’nın kurulduğu, ele geçirilmesi zor kayalık yarımada, Antik Çağ’da Doğu Akdeniz’de var olduğu bilinen birçok korsan kentinin en ünlüsüdür. M.Ö. 2. yüzyılda, Tryphon adlı korsan, ele geçirilmesi olanaksız olan bu kaya kütlesinin üzerine kale inşa ettirerek burayı bir üs ve sığınak haline getirmiştir.

Tryphon, yerleştiği Korakesion Kalesi’nin yakın ve uzak çevresinde korunaklı kaleler inşa etmiştir. Kentin üzerinde kurulduğu yarımadanın çevresinde, bugün turistik birer ziyaret yeri olan deniz mağaraları, korsanların ticaret gemilerinden yağmaladıkları servetleri ve ele geçirdikleri esirleri saklama amacıyla kullanılmıştır. Kurduğu bölgesel egemenlikle korsan Tryphon, daha da güçlenir; öyle ki eski çağda Suriye ve Anadolu’nun bir bölümüne egemen olarak başkenti Antiocheia (Antakya) olan Seleukos Krallığı’nı tehdit edip darbe yapacak hale gelir. Bölge, korsan egemenliğinden Roma döneminde, ünlü komutan Pompeius tarafından kurtarılır ve çekirdeği Tryphon tarafından inşa edilen ancak daha sonraki korsan liderlerce genişletilen kale yerle bir edilir.

Korakesion, Roma ve daha sonra Bizans egemenliğinin ardından 1221 yılında Selçuklular tarafından ele geçirilir. Bu tarihten sonra, kenti fetheden Alâeddin Keykubat’ın adıyla yani Alâiye olarak anılır ve artık Selçuklu sultanlarının kışlık başkenti olarak kullanılır. Aynı yüzyıl içinde Karamanoğlu Beyliği’nin egemenliğine giren Alâiye ve çevresi, 15. yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından ele geçirilir ve Cumhuriyet’e kadar öyle kalır.

Page 11: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Alanya, sahip olduğu derin tarih ve doğal değerler açısından salt Anadolu’nun Akdeniz kıyılarında değil, tüm Akdeniz’in önemli bir turizm merkezi haline gelmiştir: Olağanüstü bir çekim merkezi olan Alanya Kalesi, tarihi olaylara ev sahipliği yapmış olan antik kentlere ait kalıntıları, çevrede ele geçen eserlerin sergilendiği zengin müzesi, doğal mağaraları, temiz kumsalları ve doğal çevre içinde hizmet veren restoranların sıralandığı akarsu vadileri.

Alanya’nın merkezi ve yakın çevresindeki bu çekim alanları kadar, her türlü doğa etkinliğine olanak veren arka plandaki dağ coğrafyası, meraklılarına unutulmaz anlar yaşatmayı sürdürür: Olağanüstü manzaralı yollarla ulaşılan yaylalar, yüksek dağ gölleri, üzerlerinden yaz/kış kar eksik olmayan ulu zirveler, hemen her köyün kendisine ait ve yaz aylarını geçirdiği yaylalarda yaşamın parçası olan yayla göçü, koyun/keçi sürüleri, yılkıya bırakılmış at sürüleri.

Pamfilya bölgesinin şaşırtıcı özelliklerinden biri de akarsu bolluğudur. Akarsular yollar için geçiş ve köprü demektir. Pamfilya bölgesinde antik ve sonraki çağlara ait çok sayıda köprünün varlığı, bölgenin üretim gücünün en önemli tanığıdır. Özellikle Alanya ile batıdaki Manavgat ilçeleri arasında denize ulaşan Alara Irmağı üzerinde, Selçuklu ve Karaman dönemi mimarisinin güzel birer örneği olan kuzeydeki Kemer Köprüsü ve daha aşağıdaki Ali Köprüsü yüzyıllardan beri gelene geçene yol vermeyi sürdürür.

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Alanya

Alanya

Restore edilerek alışveriş ve dinlenme imkânlarıyla hizmet vermeye devam eden Alanya yakınlarındaki ortaçağ hanları, ilginç özellikleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Alanya’nın yirmi kilometre batısındaki Konaklı beldesinde, çatısını çevreleyen mazgallarıyla küçük bir kaleyi andıran Şarapsa (Serapsu) Han ve Alara Irmağı’nın doğu kıyısında, kaya kütlesinin üzerindeki Alara Kalesi’nin güneyine inşa edilen Alara Han, ortaçağın yol üstü konaklama yapılarının bölgede yaşayan en iyi örnekleridir.

Alanya’nın gerisinde yükselen Toros Dağları’ndan şelaleler halinde doğan akarsuların denize ulaşmak için doludizgin aktığı vadilerin sunduğu, yeşilden maviye adım başı değişen her rengi gözler önüne seren doğanın içinde, dağlara doğru döne kıvrıla uzayan günümüz yollarına, taş döşeli eski kervan yolları eşlik eder. Yollar sizi, yeşilden maviye gerçek bir renk cümbüşünün içindeki dağ köylerine ve yöreye özgü dağ bitkilerinden hazırlanmış içeceklerin ikram edildiği köy kahvelerine ulaştırır.

Alanya’nın doğusunda, Demirtaş beldesinin kuzeyindeki Sapadere ile Gündoğmuş’un Kayabükü köyü yakınlarında Alara Irmağı’nın ana kaynağını oluşturan Uçan (Çündüre) şelaleleri ve yöredeki daha birçok küçük akarsu vadilerinde, yükseklik farkı ile oluşan şelalelerin yarattığı vahşi güzellik, yöreyi ziyaret eden yerli yabancı turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerler arasındadır.

Page 12: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Tarihsel kaynaklar yukarıda Alanya bölümünde sözü edilen korsanlık faaliyetlerinin, özellikle de esir ticaretinin en önemli pazarının Side’de kurulduğunu, Sidelilerin çevre kentler tarafından eleştirilseler de esir ticareti ile çok para kazandıklarını yazmaktadır. Belgeler, “Side kent yönetiminin, bölgeyi korsanlardan temizleyen Pompeius’un heykelini, kendilerini temize çıkarmak için diktiklerini” ortaya koymuştur.

Side Limanı’ndan çıkarak Toros vadilerine yönelen yollarda gidip gelen kervanlar, uzaklardan limana, limandan uzaklara insan, mal ve servet taşımıştır. Side’nin görkemli kent kimliğinin altında, onun deniz ve dağ ötesi ticaretindeki tartışılmaz yeri ve halkının bu konudaki yeteneği yatar.

Side, 3 ve 4. yüzyıllarda Toroslar’da yaşayan dağlı İsaurialılar’ın, hatta Karadeniz’den inen korsan Skythler’in (İskitler) düzenledikleri yağma saldırıları ile zayıflamıştır. 7. yüzyılda tüm Akdeniz’de görülmeye başlayan Arap akınları ile eski görkemini, önemini yitirir ve giderek terk edilmiştir.

Side bugün, çok iyi örgütlenmiş parlak bir turizm çevresinin merkez kentidir. Kentin iki ucunda uzanan kıyı boyunca dizili konaklama tesisleri, alışveriş merkezleri, eğlence yerleri, her türlü spora olanak veren doğal çevresi, canlı sosyal yaşamı ve gezilip görülmesi gereken doğal ve tarihi çevresiyle her gelir grubundan turistin tercih ettiği bir tatil beldesidir.

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Side

Side, Antik Çağ’da salt Pamfiya’nın değil, tüm Akdeniz’in en önemli liman kentidir. Bir yarımada üzerinde kurulmuş olan Side’de; görkemli tiyatro, agora (pazar alanı), anıtsal çeşme, bugün müze olarak kullanılan hamam kalıntıları ile bir bölümü günümüze kalan surlar ve sütunlu cadde varlığını korumaktadır. Yarımadanın güneydoğu ucunda yer alan, çevre düzenlemesi ve birkaç sütunu ayağa kaldırarak restore edilen Apollon Tapınağı çeşitli anma etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.

Ve elbette kente 30 kilometre uzaktan, Melas (Manavgat Irmağı) kaynaklarından su getiren devasa su kemerlerinin bir bölümü varlığını bugün de sürdürmektedir. Kentin simgesi, bastırdıkları paralara ve taşlara kazıdıkları “nar” meyvesidir. Kaynaklar Side Limanı’nın sık sık kum dolmasıyla işlemez hale geldiğini, temizlenmesinin büyük sorun yarattığını yazmaktadır. Öyle ki Antik Çağ’da işi sık sık bozulanlara “senin işin Side limanına döndü” sözü ünlüdür.

Side; M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında bölgeye giren Büyük İskender’e direnmez ve güçlü kralın istediği her şeyi verir. Kaynaklar, istekleri kabul edilen İskender’in Aspendos yönüne döndüğünü yazar. Side halkı, ünlü Kartacalı General Hannibal’in, M.Ö. 190’lı yılların başlarında Romalılar adına savaşan Rodoslulara karşı Side önlerinde yaptığı ve kaybettiği deniz savaşını da görmüştür.

Page 13: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Aspendos, Pamfilya’nın önemli akarsularından biri olan Eurymedon (Köprüçay) Irmağı’nın, dağlardan kurtulup ovaya indiği yerde; ırmağın batı kıyısında kurulmuştur.

Anadolu’da, M.Ö. 6. yüzyıl ortalarında başlayıp, 4. yüzyıl sonlarına dek süren Pers işgali 5. yüzyıl ortalarına doğru zayıflamaya başlar. Persler; donanmalarını Aspendos önlerinden geçerek birkaç kilometre ötede denize dökülen Eurymedon Irmağı’nın ağzında topladıkları bir sırada, Atina önderliğinde kurulan Delos Birliği donanmasının komutanı Kimon’un baskınına uğrar. Tarihe Eurymedon Savaşı olarak geçen bu deniz ve sonrasında karada süren savaşta Persler yenilmiştir. Persler, sığındıkları Aspendos önlerinde yapılan kara savaşını da kaybedecektir.

Büyük İskender, M.Ö. 330’larda bölgede görünür. Likya üzerinden girdiği Pamfilya’da önce dostluğunu kazanmış olan Perge’ye, ardından Aspendos önlerine gelir. Kaynaklar, İskender’in, at yetiştirmekle ünlü Aspendos’u para ve at vergisine bağladığını yazar. Aspendos sözcüğünün “at” ile ilişkili olduğunu savlayan görüşler de vardır.

Eurymedon Irmağı’nın doğu kıyısında, Türklerin “cirit” adını verdiği atlı spor oyununun oynandığı, “Cirit Alanı” adıyla anılan bir yer vardır. Bu yer adı, bölgede Antik Çağ’da var olduğu bilinen at yetiştiriciliğinin, bölgenin daha sonraki çağlarda yaşayan sakinleri tarafından da devam ettirildiğini göstermektedir.

Aspendos ve çevresi, Hellenistik krallıkların egemenliğinin ardından sırasıyla Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliğini yaşamıştır.

Anadolu’da en çok ziyaret edilen tarihi yerler arasında olan Aspendoslu mimar Zenon tarafından inşa edilen ünlü Aspendos tiyatrosu, tüm dünyada en iyi korunmuş antik tiyatrolar arasında sayılmaktadır. Kentin kurulduğu tepenin doğu yamacındaki tiyatro, geçmişte olduğu gibi günümüzde de kültür etkinliklerinde kullanılmaktadır. Tiyatro binasının kuzeyinde stadion yer alır. Eurymedon üzerindeki Selçuklu köprüsünün, kalıntıları günümüze kadar gelen aynı yerdeki bir Roma köprüsünün temellerine inşa edildiği anlaşılmaktadır. Aspendos’un üzerinde kurulduğu tepede kent agorası, bazilika, anıtsal çeşme gibi kamu yapıları yer alırken akropol tepesinin güneyindeki düzlük alanda

hamamlar yer almaktadır. Kentin en fazla ilgi uyandıran kalıntılarından biri de kuzeydeki kaynaklardan su getiren anıtsal boyutlardaki su kemerleridir.

Çevresindeki turistik alışveriş merkezleri, Side ve Perge sahilindeki turistik tesislere yakınlığı, geri plandaki dağlardan doğan Eurymedon Irmağı’nın başta rafting olmak üzere her türlü doğa sporu ve kamp olanakları sunan Milli Park statüsündeki vadileri, Aspendos ve çevresini bölgede en çok tercih edilen yerler arasına sokmuştur.

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Sayfa 23 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Sillyon, Aspendos ile Perge arasındaki bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Çevresi uçurumlarla çevrili olan Sillyon, denize ve doğudaki Eurymedon ile batıdaki Perge’nin yakınlarından akan Kestros (Aksu) ırmaklarına uzaktır. Kaynaklar, kentin gelişememesini, denizden Perge ve Aspendos kadar faydalanamamasına bağlar.

Pers işgalini gören Sillyon’un İskender tarafından ele geçirilemediğini biliyoruz. Sillyon’da, kentin kurulduğu tepenin batısından başlayan rampanın ilerisindeki kule yapı,

rampanın sonundaki giriş kapısı, sarnıç, oturma sıralarının yarısı uçmuş olan tiyatro, odeon gibi yapıların yanında bir bölümü tanımlanmamış çok sayıda yapı kalıntısı varlığını korumaktadır.

Sessiz sakin ve bozulmamış bir antik kenti gezip dolaşmak isteyenler için Sillyon, kolay ulaşılabilir ideal bir yerdir. Sillyon’a yapılacak bir gezi salt antik kenti değil çevresindeki köyleri de gezip görme imkânı sağlaması bakımından önemli bir deneyim olacaktır.

Perge, Antalya’ya en yakın Pamfilya kentidir. Antik Çağ’ın saygın tanrıçası Artemis’in kült merkezlerinden biri olan Perge, Kestros (Aksu) ırmağı vasıtasıyla denizle ulaşımı sağlamıştır.

Kutsal Kitap, ilk misyon yolculuğuna çıkan Aziz Paulos ve arkadaşları için “Paphos’tan (Güney Kıbrıs) yelken açarak Pamfilya’nın Perge kentine geldiler” diye yazar. Bu ifade, kentin denizle olan ilişkisini ortaya koymaktadır. Kentin doğu surlarından Kestros Irmağı’na açılan kapının Liman Kapısı adıyla anılması, teknelerin ırmak yoluyla kentin yakınlarına kadar ulaşabiliyor olması ile açıklanır.

M.Ö. 6. yüzyıl ortalarında Perslerin işgaline giren Perge, 4. yüzyıl sonlarına doğru Büyük İskender tarafından ele geçirilmiştir. Kent, M.Ö. 2. yüzyıl başlarında Roma ve bağlaşığı olan Bergama’nın egemenliğine girer.

Pamfilya’nın varsıl kenti Perge, 2 ve 3. yüzyıllarda varsıllığını kentin imarına yansıtmıştır. 2. yüzyıl başlarından itibaren kentin sivil ve kamu yapılarında, adına sıkça rastlanan Plancius ailesinin seçkin üyesi, kentteki en yüksek memuriyet olan Artemis ve Tanrıların Anası

kültlerinin baş rahibesi Plancia Manga (Büyük Plancia)’dır. Kaynaklar, M.Ö. 1. yüzyıl sonlarında ana vatan İtalya’dan göçen bu ailenin kentin çevresinde geniş topraklar edindiğini yazar. Kaynaklar, ailenin elde ettiği gelirin büyük bölümünü kentin imarı için harcadığını belirtir.

Anadolu’nun önemli arkeolojik değerlerinden biri olan Perge’de, yarım asrı aşan zaman içinde ortaya çıkarılan kent yapıları olağanüstü bir yerleşim alanının varlığını göstermektedir. Çevredeki en büyük tiyatrolardan biri olduğu anlaşılan antik tiyatro, dış yüzü dükkânlarla çevrelenmiş stadion, anıtsal kent kapıları, görkemli agora, hamamlar, sütunlu cadde, stoa, anıtsal çeşmeler ve yakın dönemde ortaya çıkarılan akropol tepesinin batı eteğindeki olağanüstü değerde anıt mezarlar, bölgede konaklayan turistlerin büyük ilgi gösterdiği yerler arasındadır.

Perge’nin yaklaşık 10 kilometre güneyinde Kestros (Aksu) Irmağı’nın denize döküldüğü bölgede inşa edilen çok sayıda konaklama tesisinin çevresinde oluşan modern yaşam alanı ziyaretçilere, bölgenin binlerce yıllık tarihini bir arada görme olanağını sunar.

Aspendos

Aspendos

Perge

Page 14: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Antalya, Pamfilya’nın en son kurulan kentidir. M.Ö. 190 yılındaki Magnesia Savaşı galipleri olan Roma-Bergama Birliği ile mağlup Seleukoslar arasında yapılan antlaşmaya göre bölgedeki kentlerle teslim koşullarını görüşmek üzere Romalı Komutan Manlius Vulso, yanında Bergama Kralı II. Eumenes’in ileride II. Attalos olarak Bergama tahtına geçecek olan kardeşi olduğu halde bölgeye gelir. Galiplerin temel amacı, Akdeniz’in gözde limanı Side’yi ele geçirmektir ki bu gerçekleşmez. II. Attalos, M.Ö. 159’da Bergama Kralı olunca ele geçiremediği için hayıflandığı Side’nin yerine bir liman kenti kurmaya karar verir. Ve su kaynağı bol, limanı kum tutmayan, rüzgâra kapalı bugünkü Antalya’da karar kılar. Kente Attalos’un adından, Attaleia adı verilir. Çevresi çok geçmeden surla örülen liman kenti Attaleia hızla gelişmiştir.

Kuruluş ve sonrasına ait eserlerin tamamı limanı kuşatan surların içindedir. Daha sonraki devirlerde sur dışına taşan kentte, kuruluşundan günümüze Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait önemli bölümü kullanılır durumda olan çok sayıda özgün eser varlığını sürdürmektedir.

Hadrian Kapısı, Antalya

Page 15: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Körfezi kuşatan Toros Dağları’nın, kuzeydeki Pisidya’yı güneydeki Likya ve Pamfilya’dan ayıran değil, birleştiren bir özelliğe sahip olması ilginçtir. Bu; Torosların, tarihin kadim çağlarından bu yana her iki bölgede yaşayan halklar tarafından ortak üretim ve yaşam alanı olarak kullanılmış olması ile açıklanabilen bir durumdur. Torosların ortak kullanımı günümüzde de sürer.

Bin yıldan bu yana aralıklarla bölgeye gelen göçebe Türkmen boyları; sürülerini otlatmak için kıyıları kışlak, dağları yaylak edinmiştir. Zaman geldi, kimisi yaylak çevresinde, kimisi kışlak çevresinde köyleşti. İşte bu yüzden Isparta’nın Yenişarbademli’sini, Şarkikaraağacı’nı, Aksu’yu, Yalvaç’ını, Gelendost’u, Eğirdir’i Antalya’nın Serik ve Aksu ilçelerinden; Burdur’un Kemer’ini, Bucak’ını, Gölhisar’ını, Dirmil’ini, Çavdır’ını, Tefenni’sini Antalya’nın, Korkuteli’sinden, Döşemealtı’dan, Kepez’den ayırmak mümkün değildir. Belki daha da ilginç olan; bunun tarihin en eski çağlarından günümüze, böylece yaşanıp gelmiş olmasıdır.

Yolların, üzerinde mal ve insan taşımanın ötesinde bir anlamı olduğu unutulmamalıdır. Antalya Körfezi olarak anılan kıyılardaki limanlarda yüklenip boşalan malları taşıyan yollar, bugün olduğu gibi dün de dağlardan geçip giden mal ve insanla birlikte kültürü de taşımıştır. Yol; mal olduğu kadar, egemenliktir, umuttur, haberdir, kavuşmadır. Bu anlamda yol kültürdür. Yollar, birbirine akraba olmayan kültürleri bile tanıdık bildik kılar.

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Toroslar

Sagalassos

Pisidya Antalya Körfezi’nin doğusunda Pamfilya, batısında Likya, kuzeyinde ise Torosların Akdeniz’i gören yamaçlarından itibaren Pisidya yer alır. Pamfilya limanlarından çıkarak Anadolu içlerine yönelen yollar, derinliği yüz kilometreyi aşan Pisidya coğrafyasını kat etmek durumundadır. Pisidya kentleri, birkaç istisna dışında bu yolların üzerinde ya da yakın çevresinde kurulmuştur.

Likya ve Pamfilya’nın Antalya Körfezi çevresinde kıyısı vardır. Buna karşılık körfezi gören dağlara egemen durumdaki Pisidya’nın denize kıyısı yoktur. Pisidya kentlerinin bir bölümü, örneğin Termessos kıyıya oldukça yakın olmasına karşın Pisidya’nın Toroslar’da ve gerisindeki Göller Bölgesi’nde yer alan ana gövdesi denizi görmez.

Antalya’nın kuzeyinde, Pisidya’yı da içine alan bu coğrafyanın “Göller Bölgesi” olarak anılmasının nedeni Beyşehir, Eğirdir, Burdur ve Salda gibi görece büyük göllerin yanında çok sayıda küçük göl varlığına sahip olmasıdır.

Mağaradan çıkan insanoğlunun, Anadolu’daki ilk toprak macerası bu göllerin çevresinde başlamıştır. Pisidya’nın dillere destan varsıllığında ve bunun çevresinde şekillenen oldukça hareketli tarihinde, sahip olduğu bu göl(su) varlığının yeri büyüktür. Neolitik çağdan buluntu veren Hacılar Höyük’ün Burdur Gölü’nün yakın çevresinde olması rastlantı değildir.

Sayfa 27 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 16: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa Kibyra

Page 17: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya Körfezi çevresi ile Göller Bölgesi aynı üretim ve yaşam havzasının birbirini her bakımdan tamamlayan iki ayrı parçasıdır. Göller Bölgesi, tarihi süreçte bir yandan kendi özgün uygarlığını geliştirirken, Antalya Körfezi’nin çevresinde yeşeren uygarlığın da salt coğrafi değil, belki bundan daha önemlisi üretim ve kültür eşiği olma işlevi görmüştür.

Antik Pisidya ile örtüşen Göller Bölgesi coğrafyasının; kuzeyde İç ve Batı Anadolu’ya açılan, ana yolların kavşağındaki Antiocheia (Yalvaç), doğuda Pamfilya’ya açılan Sagalassos (Ağlasun) ve batıda, Likya limanlarına aralanan Kibyra (Gölhisar) olmak üzere “kapı” niteliğinde üç kenti vardır. Bu üç kentin temel özelliği, alabildiğine geniş ve verimli tarım alanlarına sahip olmasıdır.

Antiocheia, Anadolu’yu doğudan batıya kat eden yolların kavşağında olmasının yanında çevresindeki zengin tarım topraklarına hâkimdir. Pamfilya limanlarından çıkarak kuzeye uzanan ana yolun üzerindeki Sagalassos, arkasında yükselen Akdağ’ın öte yüzünde Eğirdir önlerinin ve güneydeki verimli toprakların sahibi olmuştur. Kibyra ise bugün Gölhisar’dan Burdur önlerine uzanan, yüzeyi göllerle kaplı inanılmaz üretim gücüyle tanınan Kibyratis’in merkezi konumunda bulunmuştur.

Gölhisar ilçesinden birkaç kilometre uzaklıktaki Kibyra, bugün olduğu gibi dün de yolların kavşak noktası olmuştur. Pamfilya’nın doğudaki limanı Korakesion’dan (Alanya) çıkıp batıya, Efes’e uzanan yol Kibyra’dan geçiyordu. Öte yandan bölgenin güneybatısındaki Likya limanları, Myra (Demre) önündeki Andriake ve daha batıdaki Patara varlıklarını büyük ölçüde Kibyratis’in dillere destan hububat üretiminin

Roma’ya buralardan sevk edilmesine borçludur.

Kibyra’da ortaya çıkarılan eserler kentin olağandışı varsıllığını gözler önüne sermektedir. Kent Meclisi’nin toplantı binası olan Bouleuterion’nun zemininde ortaya çıkarılan benzersiz Medusa Mozaiği büyüleyicidir. Yine mozaik kaplı cadde, iki yüz metre uzunluğundaki stadion ve tiyatro binaları Kibyra’nın yakın gelecekte salt bölgede değil, tüm Anadolu’da en çok ziyaretçi çeken yerlerden biri olacağını haber vermektedir.

Bir yerin varsıl ya da yoksul oluşu, o yerin üretim gücüyle açıklanabilir. Kaynaklar, verimli Kibyratis’te yerli beylerin ve saygın Romalıların geniş arazilerinin olduğunu söyler. Kibyra’nın kazılarla ortaya çıkan olağanüstü değerlerini, bölgenin üretim gücünün yarattığı varsıllığın sahibi olan o yerli, yabancı Kibyralılar yaratmıştır.

Termessos, denize en yakın Pisidya kentidir. Antalya’nın otuz kilometre kuzey batısında, iki kaya kütlesi arasında kurulmuş olan kent, Büyük İskender’e teslim olmamasıyla ünlüdür. Kuruluş yerinin zor ulaşılır olması nedeniyle günümüze kadar büyük yıkıma uğramadan gelen kalıntılar Termessos’un yüksek bir ekonomik güce sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Kentin olağanüstü varsıllığında, körfezde yer alan liman kentlerini Batı Anadolu’ya, Efes’e bağlayan antik yolun sağladığı gelirin büyük payı olduğu açıktır. Bu yolun izleri, kentin kuzeyindeki Yenice Boğazı olarak anılan vadinin güney ucunda sınırlı da olsa varlığını korumaktadır.

Sayfa 30 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Termessos

Sagalassos

Selge

Selge (Zerk), Side’nin kuzeybatısında, Eurymedon (Köprüçay) Irmağı’nın batı yükseğinde yer alır ve diğer Pisidya kentlerinin aksine ana yolların üzerinde değildir. Kentin bu özelliği bölgenin yaşadığı önemli istilalardan zarar görmemesini sağlamıştır. Kaynaklar, Selgelilerin bölgeye yaptığı sefer sırasında İskender’e kılavuzluk yaparak dostluğunu kazandığını yazar. Bununla birlikte Selge’nin, M.Ö. 3. yüzyıl sonlarında komşu kent Pednelissos (Kozan) ile süregelen çatışma sonunda, Anadolu’nun egemeni olan Hellenistik Seleukos Krallığı güçlerine yenildiği ve ağır vergi vermek zorunda kaldığı bilinmektedir.

Selge’nin, Eurymedon Irmağı’nın doğu kıyısındaki liman kenti Side’ye ulaşımını sağlayan Roma köprüleri olan Oluk Köprü ve ırmağın batısındaki derin Gökçesu Kanyon’u üzerindeki Büğrüm Köprü’den sonra kuzeye tırmanan olağanüstü büyüklükte taş bloklarla inşa edilmiş antik yol, günümüz karayoluna eşlik eder.

Kalıntılar, üç ayrı tepe üzerinde kurulu kentin çok sayıda kulenin yer aldığı bir surla çevrili olduğunu gösterir. Oturma sıralarının önemli bir bölümü kayaya oyulmuş tiyatro, stadion, agora, sarnıçlar ve diğer kalıntıların yer aldığı üç tepenin tam ortasında bulunan stoa ve nekropol alanı görülebilecek yerlerdendir.

Selge’nin kurulduğu yükseltinin doğu eteklerinden akarak denize ulaşan Eurymedon Irmağı üzerinde bozulmamış doğal çevre içinde yapılan başta rafting sporu olmak üzere, otantik Toros köy yaşamını tanıma olanağı veren doğa yürüyüşleri, Milli Park statüsündeki çevrenin bitki ve hayvan varlığını tanıma olanağını verir. Öte yandan ırmağın iki yakasında sıralı tesislerde doğal ortamlarında yetiştirilen alabalık ve yöreye özgü tatlar sunan lokantalar, ziyaretçilerine başka yerde elde edemeyecekleri olanaklar sunar.

Antik Çağ tarihçisi Arrianos, kentin olağanüstü sarp coğrafyasını ve yol ile ilişkisini şöyle anlatır: “Yerleşme çok yüksekteydi ve her yanda sarp uçurumlarla çevrelenmişti, boğazdan gelen yol da zorludur. Dağ, kentten başlayarak yola kadar alçalır. Karşısında onun kadar dik bir dağ daha vardır. İkisi yol üzerinde bir geçit oluşturur; öyle ki savunmadaki bir avuç asker bile, içeriye girilmesini engelleyebilir.”

Termessos, tarihte ender rastlanan bir olayın geçtiği yer olmasıyla da ünlüdür: İskender’in ölümünden sonra, ülkeyi paylaşan generaller arasında bitmez tükenmez çatışmalar baş gösterir. İskender’in üvey kardeşi olan ve Anadolu’yu ele geçirmeye çalışan Antigonos ile komutan Alketas arasında çıkan savaşta Alketas yenilir ve Termessos’a sığınır. Antigonos, kenti kuşatır. Kentin yaşlıları, Alketas’ın, Antigonos’a “teslim edilmesi gerektiğini” söylerken gençler “sığınmış birinin teslim edilemeyeceğini” belirterek karşı çıkar. Antigonos ile gizlice anlaşan yaşlılar, gençleri hileyle kentten uzaklaştırır. Gençlerin desteğinden yoksun kalan Alketas, intihar eder ve cesedi Antigonos’a teslim edilir.

Kaynaklar, Antigonos’un Alketas’ın cesedine günlerce olmadık işkenceler yaptıktan sonra çekip gittiğini yazar. Talihsiz Alketas’a ait mezar, Termessos’un en çok ziyaret edilen yerleri arasındadır.

Surlar, agora, tiyatro, odeon, tapınaklar, sarnıçlar, gimnasyum ve çok sayıda lahit kalıntısı ile gerçek bir açık hava müzesi durumunda olan Termessos; Antalya çevresinde en ilginç yerler arasındadır.

Kremna, Pisidya’nın en kolay ulaşılabilen kentlerinden biridir. Antalya’nın kuzeyinde, Burdur’un Bucak ilçesinin 15 kilometre doğusunda Çamlık (Girme) köyü sınırları içindedir. Pamfilya’dan sonra kuzeye yönelen İskender’in yolu üzerindeki Kremna, istilacılara karşı uzun süre direnir ve fakat sonunda yenilir. Adı Grekçe uçurum anlamına gelen Kremna’nın kuzey, doğu ve güneyi derin uçurumlarla, batısı ise bir surla çevrilidir. İskender, askerlerini batıdaki bu sur duvarının önüne toprak yığdırarak oluşturduğu rampadan kente sokar. Kaynaklar, Kremna’yı ele geçiren galip kralın kentte ağır tahribat yaptığını yazar.

Daha sonraki yüzyıllarda birçok kez saldırıya uğrayan Kremna, İskender’den yaklaşık yarım asır sonra İsaurialı eşkıya şefi Lydius’un, iki yüz elli yıl sonra da Galat Kralı Amyntas’ın eline geçer. Gariptir, kent ikisine de yar olmaz; Lydius Kremna’da, Amyntas ise oralarda bir yerde öldürülür.

Kentin üzerinde kurulduğu at nalı biçimindeki kaya kütlesinin doğu ucunun denizden yüksekliği 1200 metredir. Kremna, ziyaretçilerine Kestros (Aksu) Irmağı üzerindeki baraj göllerini ve gerideki dağlardan oluşan görkemli bir manzarayı ve eğer hava poyrazlı ise ötelerde, çok ötelerdeki Akdeniz’i izleme fırsatını sunar.

Sagalassos (Ağlasun), Antalya’nın kuzeyinde, Antalya Körfezi’ni Isparta üzerinden İç Anadolu’ya bağlayan ana yol üzerinde kurulmuş önemli bir Pisidya kentidir. Gordion yolu üzerindeki Sagalassos, İskender tarafından uzun bir kuşatmadan sonra ele geçirilmiş ve ağır biçimde tahrip edilmiştir. Bu acı hatıranın, yaşandığı tarihten birkaç asır sonra basılan sikkelere kazınması, işgalin kent halkı üzerinde yarattığı etkinin ne denli büyük olduğunun kanıtı olarak yorumlanır.

Bu Pisidya kentinde son yıllarda sürdürülen kazılarla ortaya çıkarılan yapılar büyük ilgi uyandırmıştır. Yapılan yenileme çalışmasıyla yeniden su akıtılan, kentin varsıl ailesi Antoninler’e ait Antik Çağ Çeşmesi ve kütüphane binası ziyaretçileri etkilemeyi sürdürür.

Sagalassos’ta; tiyatro, iki agora, Dionysos Tapınağı ve yakın zamanda gün yüzüne çıkarılan ana cadde, kentin görkemli geçmişini gözler önüne sermiştir. Bütün bunların yanında Sagalassos, sahip olduğu olağanüstü manzarasıyla görülmesi gereken yerler arasında olmayı hak eder. Antik kente tırmanan yolun içinden geçtiği Ağlasun’da, kent meydanındaki yaşlı çınar ağacının gölgesinde yörede yetişen bitkilerden demlenen çayları yudumlamak, kaynak sularda yetiştirilen alabalığın ve yöresel yemeklerin doğal ortamlarda servis edildiği kır restoranlarında yemek yemek özel bir ayrıcalıktır.

Page 18: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antiocheia (Yalvaç), Pisidya bölgesinde, önem sıralamasında önceliği olan kent özelliğine sahiptir. İskender sonrasında Anadolu ve Suriye’ye egemen olan Hellenistik Seleukos Krallığı döneminde, M.Ö. 3. yüzyıl sonlarında kurulduğu kabul edilen kent, bugün ziyaret eden ve hayranlık uyandıran kimliğine Roma döneminde kavuşmuştur.

M.Ö. 1. yüzyıl sonlarında Roma kolonisi olan kent, bu statüsünü iki yüzyıl boyunca korumuştur. Kaynaklar, Pisidya kentleri içinde en fazla Romalılaşan yerleşim yeri olduğunu belirttikleri Antiocheia’da resmi dil Latincenin yanında Grekçe de konuşulduğunu yazar. Anadolu’yu kuzey-güney, doğu-batı ekseninde kat eden ticaret yollarının kavşak noktasındaki Antiocheia’nın bu konumu onun uzak ya da yakın tüm kültürlerle ilişki içinde olmasını sağlamıştır. Augustus döneminde, Toroslar’da yaşayan dağlı halkları denetim altına almak için inşa edilen Via Sebaste yol ağının köşe noktası Antiocheia’dır. Buradan güneye sarkan yollar körfezin iki yakasındaki limanlara, oradan deniz aşırı yerlere uzanır.

Antiocheia’nın Hıristiyanlık tarihinde tartışılmaz bir yeri vardır. Aziz Paulos, Kıbrıs’tan çıktığı ilk misyon yolculuğunu bu kente yapmıştı. Konu Kutsal Kitap’ta şöyle yer alır: “Paulos ve arkadaşları (Yuhanna ve Barnabas) Paphos’tan (Güney Kıbrıs) yelken açıp Pamfilya’nın Perge’sine geldi, Yuhanna onlardan ayrılıp Yeruşalim’e (Kudüs) döndü. Onlar da Perge’den Pisidia Antiocheia’sına geldi ve Sept günü havraya geçip oturdu.”

Hıristiyanlığın yayıldığı sonraki yüzyıllarda inşa edilerek Aziz Paulos’a adanan kilise, son yıllarda gerçekleştirilen kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Kentin, Aziz’in ziyaretiyle başlayan ve erken Hıristiyanlık döneminde gelişerek süren kutsal merkez olma özelliği, Bizans döneminde de devam etmiştir.

Antiocheia’da sürmekte olan kazılarda ortaya çıkarılan tiyatro, kent içi antik yol dokusu, hamam, anıtsal çeşme, Augustus Mabedi, kente su taşıyan görkemli su kemerleri, bazilika ve kenti kuşatan olağanüstü mimari değerdeki surlar görülmeye değerdir.

Antiocheia’nın birkaç kilometre güneydoğusundaki Gemen Korusu Tepesi’nde, Anadolu’daki ay kültünün tanrısı sayılan, güçsüzlerin ve yoksulların koruyucusu olan, mistik gücü temsil eden Men’e adanmış bir kutsal alan yer alır. Gemen Korusu Tepesi, ziyaretçilerine ay kültünün dünyadaki en önemli mabetlerinden biri olan Men Tapınağı’nı görme olanağı sağladığı kadar Anadolu’nun en büyük gölleri arasında yer alan Eğirdir ve Beyşehir göllerini aynı karede, özellikle de günbatımı ortamında seyretme ayrıcalığını tattırır.

Antik Çağ’ın Antiocheiası, bugünün Yalvaç’ı, Antalya merkezli turizm havzasının önemli destinasyonlarının başında gelir. Sahip olduğu doğal ve tarihsel çevresi, Hıristiyanlık tarihi açısından tartışılmaz önemi, antik kent kazılarında bulunan olağanüstü değerdeki eserlerin sergilendiği modern müzesi, bozulmamış kültürel birikimi, iyi korunmuş kent dokusu, Yalvaç ve çevresinin gezilip görülmesi gereken yerler arasında ayrıcalıklı bir yer edinmesini sağlamıştır. Çok sayıda kentin yer aldığı geniş Pisidya coğrafyası ve özellikle de yukarıda ele alınan kentler, Antalya merkezli turizm havzasının ayrılmaz parçasıdır.

Sayfa 32 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Men Tapınağı, Yalvaç

Aziz Nikolaos Kilisesi, Demre

Page 19: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Sayfa 34 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Roma İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasıyla Anadolu, sonraki yüzyıllarda Bizans olarak anılacak olan Doğu Roma Devleti’nin sınırları içinde kaldı. Antalya ve çevresi Doğu Roma’nın parçasıydı.

7. yüzyılda Arap Yarımadası’nda doğan İslamiyet aynı yüzyılın ikinci yarısında Akdeniz’e açılır. Arapların başta Kıbrıs ve Anadolu’nun kıyı kentlerine yaptıkları baskınlar yüzyıllar boyu sürer. Birçok liman kenti ile birlikte Antalya kıyılarındaki kentlerde yaşayan halk da güvenli gördükleri iç bölgelere taşınır. Kıyıdaki kentler söner ve giderek terk edilir hale gelir. Bizans’ın Araplarla yaptığı bir anlaşma ile doğudaki Lübnan dağlarında yaşayan asi Mardait halkının önemli bir bölümü başta Antalya olmak üzere boşalan bu kıyı kentlerine yerleştirilir.

Ancak bu önlem de bölgenin eski görkemli günleri geri getirmeye yetmez: “10. yüzyıl başında, Müslümanlığa geçtiği için Renegat (dönme) olarak anılan gözü pek Arap asıllı Suriyeli denizci Leo,

donanmasıyla Thessalonike’yi (Selanik) basar ve yağmalar. Baskın verdiği Ege adalarından topladığı binlerce esir ve büyük bir servetle geri döner. Bizans, Antalya’nın benzer bir baskın tehlikesinden korktuğu için kentin çevresinde ikinci bir sur duvarı inşa ettirir.”

Bu ikinci sur duvarının kalıntısı, Antalya Kaleiçindeki Kültür Sineması önlerinde varlığını halen korumaktadır. Antalya, çevresindeki liman kentlerinin sönmesiyle, küçük bir kıyı kasabası halini alır ve giderek önemini kaybeder. “12. yüzyılın ilkyarısındaki II. Haçlı Seferi sırasında Antalya Limanı’na inmeye çalışan Haçlı ordusu dağlarda yaşayan Türkmenlerin saldırısına uğrayarak ağır kayıplar verir. Kral ve asilzadeler kaleye alınır; büyük bölümü hasta, yaralı ve aç olan Haçlı ordusunun çoğunluğu kale surlarıyla düşman Türkler arasında sıkışıp kalır. Perişan haldeki Haçlılar arasında bulunan Hıristiyan bir din adamı, kale kapılarının kendilerine kapandığını gören Türklerin saldırıyı keserek hasta ve yaralılara yardım edip, karınlarını doyurduklarını yazar ve ekler “Ey ölümden daha zalim olan merhamet.”

Ortaçağ’da Antalya ve Çevresi

Kızıl Kule, Alanya

Page 20: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

13. yüzyıl başlarında önce Antalya, ardından Alanya Anadolu Selçukluları tarafından ele geçirilir. Bölgenin Selçuklu egemenliğine girmesiyle günümüze kadar sürecek olan yeni bir dönem başlamış olur. Selçuklu sultanları, kış aylarını geçirdikleri Alanya’yı, ikinci başkent olarak kullanır.

“Kıbrıs Lusignan Haçlı krallığı ile işbirliği yapan Hıristiyan halk, bir cuma günü sur içinde birlikte yaşadığı Müslüman halka saldırarak Antalya’yı yeniden ele geçirir. Selçuklular kenti kısa sürede geri alır ve büyük bölümü bugün de ayakta olan bir iç sur duvarı inşa ederek Hıristiyan ve Müslüman halkın yaşam alanlarını ayırır. Kenti ikiye ayıran bu sur duvarının, Hıristiyan halka ayrılan bölümüne bakan yüzüne yerleştirilen, varlıklarını bugün de koruyan kitabelerde Antalya’nın ikinci kez fethinin hikâyesi kazılıdır.”

Selçuklular; bununla da yetinmeyip, yazın yayla, kışın sahil dolaşarak hayvan yetiştiren göçebe Türkmen (Yörük) oymaklarını Antalya ile çevresine yerleştirir ve Antalya’da bugün de kentin simgesi olan, adını inşa biçiminden alan, çağına göre alışılmadık derecede yüksek Yivli Minare ile medreseler, hamamlar ve hayır evleri inşa eder. Müslüman halka sur içinde ayrılan bölümün yetersiz kaldığı gerekçesiyle 1225 yılında, duvar ve burçları halen ayakta olan ikinci bir iç sur duvarı daha inşa edilir.

Bizans döneminde iyice ihmal edilmiş olan bölge, Selçuklular devrinde yeniden önem kazanır. Surları onarılarak savunması güçlendirilen Alanya’da beş gözlü tersane ve adını, yapıldığı tuğlanın renginden alan, gözetleme ve savunma amaçlı Kızıl Kule inşa edilir. Her inanç ve ulustan gemicinin, tacirin özgürce ticaret yapması için sağlanan serbestlik, vergi indirimi ya da muafiyet gibi teşvik edici uygulamalar ve deniz, kara ulaşımında alınan güvenlik önlemleri ile ticaret gelişir.

Kervanların bir günde aldıkları yol uzunlukları hesaplanarak han ve kervansaraylar inşa edilir. Kaynaklar, Aspendos tiyatrosunun sahne duvarına yapılan ahşap ilavelerle bir tür han olarak kullanıldığını yazar. Tiyatronun sahne duvarının bugün el ulaşmayan yerinde, kim bilir hangi tacirin ya da yolcunun yazdığı birkaç sözcükten oluşan bir not, yüzlerce yıla direnerek varlığını korumayı sürdürür.

Alanya

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Sayfa 36 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Yivli Minare, Antalya Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Alanya

Page 21: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Alanya Kalesi’nde varlığını sürdüren, sabit ve sürekli Bedestenlerin yanında, yollar üzerindeki han ve kervansarayların çevresi de birer açık pazar yerleri olarak işlev görür. Haftanın belli günlerinde kurulan bu pazarların yanında, uzak yakın ötelerden gelen üretici ve tüccar halkın, yabancı tacirlerin rahatlıkla ticaret yapabildiği, özellikle ekinlerin biçilip, gelirlerin elde edildiği sonbahar aylarında kurulan bölgesel panayırlar canlı birer alışveriş merkezi durumundadır.

Tacirlere sağlanan güvenlik sayesinde zenginlik ve refah artar. Bölgeyi bir baştan bir başa kat eden yolların çok sayıdaki akarsuyu aşması gerekir. Debisi yüksek akarsuların üzerine, varlıklarını bugün de sapasağlam ayakta olan köprüler inşa edilir. Selçuklular ve sonrasında Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinde yapılan bugün tarihsel değerdeki bu köprüler motorlu araç yollarının dışında kalsalar da bulundukları yöredeki köyler/kasabalar arasında hizmet vermeye devam eder.

Kaynaklar; Antalya’nın, Selçukluların tarih sahnesinden çekildiği 1308’den sonraki yüz yıl boyunca bağımsız beylik olarak kaldığını ve bu sürenin bir bölümünde, Bey’in halk tarafından seçildiğini yazar. Faslı ünlü gezgin İbn-i Batuta, 14. yüzyılın ilkyarısında ziyaret ettiği Antalya’da yaşayan her inançtan insanın yaşamına dair dikkate değer bilgiler verir. Gezgin Batuta, ortaçağ meta üretim biçimi olan, kalite ve dürüst ticaret ile yardımlaşma esasına dayanan ahi (lonca) örgütlenmesi ve Antalya ahileri ile ilgili olarak “Dünyada bunlardan daha güzel ve hayırlı iş yapan insanlar görmediğini” yazar.

Antalya, 14. yüzyılın ikinci yarısında bir kez daha Kıbrıs Hıristiyan Krallığı’nın eline geçse de 12 yıl sonra Türkler tarafından geri alınır. Antalya ve yakın çevresi Selçuklu egemenliğinin sona ermesinin ardından önce Tekelioğlu Beyliği’nin, 14. yüzyılın sonlarında Osmanlı egemenliğine girerken Alanya, önce Karamanoğlu Beyliği’nin ardından 15. yüzyıl sonlarında Osmanlıların egemenliğine ait olur.

“Osmanlıların İstanbul’u ele geçirmesini izleyen yıllarda, Papa IV. Sixtus’un emri ile toplanan Haçlı donanması, Ege Adaları’nı yağmalayarak Antalya önlerine gelir. Limanı kuşatan mendirekte bulunan iki burcun arasında, düşman gemilerinin girmemesi için gerili duran zinciri top atışlarıyla kırarlar. Donanmaya bağlı gemilerden çıkan askerler, kentin liman tarafındaki çarşısını yağmalar. Ancak kente giremeyince gemilere binerek geri dönüp giderler.”

Tarih kitapları, 15. yüzyılın ikinci yarısında yaşandığını bildirdiği bu işgal girişimi sırasında Haçlı donanmasının top atışlarıyla parçaladığı liman ağzında gerili zincire ait parçaların Roma’ya götürüldüğünü ve “Antalya Baskını” hatırası olarak ünlü Saint Pierre Kilisesi’nde korunduğunu yazar. Haçlı donanmasının bu baskınına benzer bir olay da 1606 yılında Finike Limanı’nda yaşanır. “Toskanalı Saint Stephanos şövalyeleri, çok sayıda gemiyle geldikleri Finike Limanı’na baskın vererek kaleyi kuşatır. Kale muhafızını ele geçiremeyen şövalyeler, savunmasız kadın ve çocukları esir alır. Şövalyeler, yanlarında esirler olduğu halde İtalya’ya doğru yelken açar.”

18. yüzyılın sonlarında Fransız General Napolyon’un ünlü Mısır Seferi sırasında Kuzey Afrika’dan göç eden çok sayıda insan Antalya’ya gelir ve yerleşir. Antalya ve Alanya’nın eski çağlardan beri var olduğu bilinen Kuzey Afrika ile ticaret ilişkisi, bu göç olayı ile daha da artar. Napolyon’un Kuzey Afrika saldırısı, Osmanlı yönetiminin Antalya’yı kuşatan surları onarmasına ve iyileştirmesine neden olur. Bu onarım ve iyileştirme girişiminin belgeleri, mermer üzerine yazdırılarak sur duvarına yerleştirilen ve halen varlığını koruyan çok sayıda kitabeyle günümüze ulaşır. Ancak 19. yüzyıl başlarındaki saldırı dışarıdan değil, kalenin içinden gelir. Osmanlı’nın Antalya muhafızı isyan eder. Antalya Kalesi Osmanlı donanması tarafından kuşatılır. Ancak asiler, iki yılı aşkın süre direnir. Kale, dış dünyayla ilişkisi kesildiği için açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan halkın yardımıyla düşürülebilir. Asi muhafız yakalanarak idam edilir; ailenin kalan üyeleri Balkanlar’a sürgün edilir.

19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak kayıplarıyla geçer. Kaybedilen Balkanlar’dan, Ege Adalarından -hatta Kafkaslardan- Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan Müslüman Türklerin iskân edildiği yerlerden biri de Antalya ve çevresi olur. Bu insanlar ya göç edenler anlamında “muhacir” ya da geldikleri yerlerin adıyla, örneğin “Giritli” olarak anılır. Göçmenler, o dönemde padişah olan II. Abdülhamit’in çocuklarının adlarıyla anılan yerlerde kurulan köylere ya da Side (Selimiye) gibi terk edilmiş antik kentlerin çevresine yerleştirilir. Antalya’nın Serik ilçesinin güneybatısında önemli bir turizm merkezi olan Kadriye, yine Serik yakınlarında Ahmediye, Aksu ilçesi sınırları içindeki İhsaniye gibi köyler, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Ege Adalarından gelen göçmenlerin yerleştirildiği yerler olarak kalır.

20. yüzyıl başlarında başlayan Alman, Rus ve Osmanlı imparatorluklarının sonunu getiren 1. Dünya Savaşı sonrasında galip devletler, kendi aralarında aldıkları kararlar uyarınca Anadolu’da paylarına düşen bölgelerine asker çıkarır. Antalya ve çevresi 1919 yılı baharında İtalyanlar tarafından işgal edilir. Anadolu halkının Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitmesinin ardından bağıtlanan Lozan Antlaşması ile Trakya’dan önemli sayıda Müslüman Türk, Anadolu’ya getirilerek ana vatanlarına yerleştirilir. Antalya, bu göç dalgasında da en fazla göçmen kabul eden yerler arasındadır.

Türkiye Cumhuriyeti, I. Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğar. Anadolu halkının, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ardından 1923 yılının Ekim ayında ilan edilen Cumhuriyet, çağdaş uygarlık düzeyine varma yolunda başarıyla ilerleyerek bugüne gelir.

Cumhuriyetle birlikte sağlanan eğitimden sağlığa, kara/hava/deniz ulaşımından modern kentçiliğe uzanan, her biri çağdaş yaşamın vazgeçilmez unsuru olan yaşam değerlerinden Anadolu’nun uzak yakın her köşesi gibi Antalya ve çevresi de payını alır.

Sağlık, her türlü mühendislik, mimari, karayolculuk, iletişim, güzel sanatlar gibi alanlarda sağlanan gelişmeler sayesinde Türkiye, Atatürk’ün öngördüğü çağdaş uygarlık hedefinde hak ettiği yere doğru güvenle ilerlemektedir.

Cumhuriyet döneminde, tarım alanında geliştirilen yöntemler, iyileştirilen tohum türleri ve bir sular ülkesi olan Pamfilya’da sağlanan yetkin sulama sayesinde artan verimlilik bölgenin refahına olumlu etki yapmış, Antalya’nın ülke ekonomisindeki payı yükselmiştir.

Antalya il sınırlarından denize dökülen yüksek debiye sahip akarsular üzerinde kurulan sulama amaçlı barajların yanında, enerji üretimi için kurulan büyük ölçekli barajlar, Türkiye’nin enerji üretimine önemli katkı sağlar.

Cumhuriyet DönemiAtatürk Aspendos’da

Antalya

Sayfa 39 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 22: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

The founder of the Republic of Turkey, Atatürk, visited Antalya during the days of the War of Liberation. On his visit he told local officials that ancient artefacts must be safeguarded so that they would not fall into the hands of the enemy. He also urged that a museum be established to protect the artefacts found in the region. This begun the process which led to the establishment of the Museum of Antalya, considered among the best in the world today.

On a visit to the region in the first years of the Republic, Atatürk visited Aspendos Theatre, advised the local officials to clean up the theatre and suggested that it should be used for cultural events, which was its main intended purpose in history. Due largely to this suggestion, Aspendos Theatre has been reverted to its original function and today hosts the world-renowned annual Aspendos Opera and Ballet Festival organised by the Turkish Ministry of Culture and Tourism.

Sayfa 40 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Oymapınar Barajı, Manavgat

Antalya Havalimanı

Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali

Yorgun HerkülSide Turizm Bölgesi’nin kuzeyinde, Manavgat Irmağı (antik Melas) üzerinde enerji üretmek amacıyla kurulan Oymapınar Barajı, Türkiye’nin bu alandaki önemli yatırımları arasındadır. Baraj duvarının gerisinde, Torosların derin vadi ve kanyonlarında oluşan binlerce hektar genişliğindeki Oymapınar Baraj Gölü, görsel ve dinlenme amaçlı olduğu kadar, su sporları etkinliklerine de olanak verdiği için çevrede konaklayan turist gruplarının büyük ilgisini çekmektedir.

19. yüzyıldan itibaren önce Batılı gezginlerin, ardından da mimar, ressam ve arkeoloji meraklısı varsılların, kutsal kitaplarda adları geçen yerleri bulup tanımlamaya dönük çabaları, bugün turizmin en popüler ilgi alanlarından biri olan arkeolojinin doğmasını ve gelişmesini sağlamıştır.

Arkeolojik zenginlik bağlamında Anadolu’nun dünya tarihinde önemli bir yeri olduğunu görmek için tarih kitaplarına başvurmak ve çevrede küçük bir gezi yapmak yeterlidir.

Cumhuriyet döneminde, Anadolu insanının on binlerce yılda yarattığı maddi ve manevi değerler, ulusal miras olarak çağdaş bir anlam kazanmış, bu topraklarda boy vermiş ve sönmüş uygarlıklara ait tüm varlıklar, ulusal kimliğin ayrılmaz parçası olarak kabul edilmiştir.

Anadolu, zamanın toprağa gömdüğü eski uygarlıklara ait kalıntıların gün yüzüne çıkartılmasıyla “açıkhava müzesi” nitelemesini hak eder hale gelmiştir. Başlangıçta Batılı arkeologlar tarafından yürütülen kazılar, gelişen arkeoloji eğitimi sayesinde giderek artan oranda Türk arkeologlar tarafından yürütülmektedir. Bu çalışmalarla Antalya, çağımızın doğrudan insan odaklı sektörü olan turizmin çevresinde şekillendiği alanlardan biri olan arkeoloji/tarih araştırmalarının, tüm dünyadaki en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Bölge insanının binlerce yıl önce yarattığı ve geçen zaman içinde toprağa gömülen tapınak, kilise gibi dinsel mimarlık yapıları; agora, hamam, tiyatro, stadyum, anıtsal çeşme ve kent kapıları gibi sivil yapılar kazılıp gün yüzüne çıkarıldıktan sonra restore edilmektedir. Restore edilen bu yapıların kullanıma elverişli olanları, başta sanatsal etkinlikler olmak üzere halkın ve özellikle de turizmin hizmetine sunulmaktadır.

Cumhuriyet’in daha ilk yıllarında Atatürk’ün, bölgeye yaptığı gezi sırasında Aspendos Tiyatrosu’nu ziyaret ederek görevlileri “Bu tiyatronun temizlenmesi ve kuruluş amacına uygun olarak sanat etkinliklerinde kullanılması” konusunda yönlendirmesi önemlidir. O gün orada yapılan yönlendirmenin sonucudur ki Aspendos Tiyatrosu, adı dünyaca ünlü sanat etkinlikleri programlarında yer alan; her yılın yaz aylarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca düzenlenen “Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali”ne ev sahipliği yapmaktadır.

Uygarlık yolculuğuna, Karain Mağarası ile çıkan Antalya, sahip olduğu ağaç varlığı, tarım, hayvancılık, ticaret ve gemicilikle oluşturduğu serveti kentleşmede ve mimaride değerlendirerek Antik Çağ’da ulaştığı, sonraki çağlarda sürdürdüğü özgün kent ve çevre kimliğini Cumhuriyet döneminde de geliştirerek sürdürmeyi başarmıştır.

Her yıl on milyon turist ağırlayan Antalya, “Avrupa’nın En İyisi” olarak ödül alan hava limanı, giderek daha çok turist taşıyan yolcu gemisinin uğradığı modern limanı ve tüm çevre, modern karayolu ağı ile sarılmış durumdadır. Bu sayede, Antalya ile aynı üretim ve yaşam havzası içinde yer alan Isparta, Burdur, Afyon ve dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Pamukkale ve Kapadokya gibi tarihi ve turistik merkezler de birbirine bağlanmış durumdadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın sürdüğü günlerde, işgal altında bulunan Antalya’nın devlet görevlilerine “Eski eserlerin düşman eline geçmemesi gerektiği, bölgede bulunmuş eserlerle müze oluşturularak koruma altına alınması” konusundaki emri, bugün dünyanın en iyileri arasında sayılan Antalya Müzesi’nin kuruluşunu hazırlayan süreci başlatmıştır.

Page 23: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

“Gezgin olarak da adlandırılan Yörükler aslında gerçek göçerler olup, tüm yıl çadırlarda oturup, sabit konutları bilmezler. Siyah keçi kılından dokunan ve dokuz direk tarafından taşınan ve alt kısımları dikdörtgen çadırlar hepsinde aynı tarzdadır. Çok havadar olan bu çadırlar kumaşın gevşek dokunması nedeniyle oldukça aydınlıktır ve dışarısı içeriden görülebilse de tamamen su geçirmez bir yapıya sahiptirler. Bu tür bir çadır yalnızca Yörüklere özgüdür ve onların karakterini yansıtır…”

Eugen Petersen - Felix von LuschanReisen in Lykien Milyas und Kibyratis, 1889

Toros Dağları

Toros Coğrafyası ve Kültürü

Sayfa 42 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 24: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Kültür kavramının birçok tanımı vardır. Bu tanımların içinde, “akılda en kolay kalanı hangisidir?” diye sorarsanız; “doğanın yarattıklarına karşılık, insanoğlunun yarattığı her şeydir” diye yanıtlamak yanlış olmayacaktır.

Kültür için yapılan başka bir ilginç tanım da “su balık için neyse, kültür insan için odur” tanımıdır. Bu anlamda kültür, yaşamın kendisidir. Yaşamı belirleyen de üretimdir. İnsan neyi üretiyorsa onu yaşar. Kent ve köy farklı üretim alanları oldukları için yaşam biçimleri de farklıdır. Başlangıçta bütünüyle doğaya bağımlı olan üretim, teknolojinin üretimdeki ağırlığının artmasıyla, bağımlılığını azaltmıştır.

Tarih ve toplumbilimleri bize, teknoloji ağırlıklı üretimin ilerlemesiyle birlikte kültürün de yani yaşam biçiminin de değişerek farklılaştığını söylemektedir. Antalya, güneyi bir baştan bir başa deniz, kuzeyi dağ olan bir coğrafyaya sahiptir. Birbirine komşu ancak birbirinden bütünüyle farklı iki üretim alanı: Deniz ve dağ. Antalya ve yakın çevresini içine alan bu coğrafyada, tarihin bilinen en eski çağlarında başlayıp, yakın zamanlara kadar süren dağa ve denize bağlı olarak ortaya iki farklı kültür çıkmış ve gelişmiştir. Dağın üretim biçimi farklı olduğu için yaşam biçimi yani kültürü de deniz kıyısındaki yaşamdan farklıdır.

Öyle de olmuştur…

Antalya ve çevresindeki kültürel zenginlik, uzak yakın ötelerdeki üretim ve yaşam alanlarından kıyılardaki limanlara mal taşıyan halkların ve bölge insanının binlerce yılda yarattığı değerlerin harmanıyla oluşmuştur. Bu coğrafyada yaratılmış olan değerler ve turizm sayesinde tüm dünyanın tanıdığı kültürel zenginlik, yüz binlerce yıl önce Karain’de yaşayan mağara adamından günümüze, yöreyi mesken edinmiş halkların, bir çağdan ötekine aktarıp çoğaltmasıyla günümüze taşınmıştır. Antalya Körfezi’nin çevresini kuşatan Toros Dağları, geçimini hayvan yetiştirmekle sağlayan göçebe yaşam biçimi için eşi bulunmaz değerdedir. Sahilden birden yükselerek kimi yerde denize dik, kimi yerde paralel uzanan binlerce metre yükseklikteki dağ sıraları, yıllık üretim zamanının göçebe yaşam biçimi için zorunlu olan kışlak, yaylak ve güzlek olarak üçe bölünmesine olanak sağlamıştır.

Üç aşamalı olan bu yaşam tarzının her aşamasında, farklı yükseklik ve farklı doğal çevre gereklidir. Toroslar, yörüklük/yaylacılık denilen

göçebe üretime bu olanağı sağlamıştır. Bu yüzden göçebe yaşamın boy verdiği Toros Dağları; kırsalın üretim ve yaşam biçiminin yani kültürünün salt Anadolu’da değil, belki tüm dünyada en iyi gözlemlenebildiği ender yerlerden biri olma özelliğine sahiptir.

Bu yaşam biçimi, Antalya Torosları’nda bugün de eski yoğunluğunda olmasa da varlığını sürdürmektedir. Yanı başlarında bol yıldızlı konaklama tesislerinin yer aldığı sahil köyleri, yarım asırdan bu yana yaşanan yerleşik yaşama geçme sürecinde, doğada hayvan yetiştirmekten giderek uzaklaşmıştır. Böylece, binlerce yıl süren bir üretim ve yaşam biçiminin etkinlik alanı olan yaylalar, üretim amacıyla çıkılan yüksek yerler olmaktan koparak sıcaktan kaçan sahil insanının serinlemek için gittiği dinlenme alanlarına dönüşmüştür. Ancak eskinin yaylacıları olan bugünün köylüleri, yaylaya çıkma geleneğinden vazgeçmemiştir. Yaz aylarında, tıpkı atalarının yaptıkları gibi sayıları giderek azalan koyun, keçi sürülerini önlerine katıp, yüksek yaylalara çıkmayı sürdürüyorlar.

Yayla GöçüYayla göçü, mayıs sonu - haziran başı arasında gerçekleşir. Yaylaya çıkış daha erken olabilir ama daha geç, asla. Yaylaya gidiş olabildiğince hızlıdır; yayla dönüşü ise inadına yavaştır. Yayladan dönüş, dağların soğumaya yüz tuttuğu ağustos ayı ortalarında başlar. Yılın bu mevsiminde kıyılar hâlâ oldukça sıcaktır. Yaylaya göre sıcak fakat deniz kıyısına göre serin yerlerde, bazen ayları bulan zorunlu konaklamalar yapılır. Güzleklerde konak yeri değiştirme aynı mevsim içinde birkaç kez tekrarlanabilir. Konaklanan yer soğudukça daha aşağılara ve nihayet sahile inilir.

Sahil ile yaylalar arasındaki köylerin birçoğu, sonbahar aylarının geçirildiği yer anlamına gelen güzlek sözcüğü ile anılan ara konaklama yerlerinde kurulmuştur. Yayla dönüşü konaklanan güzlekler zaman içinde sürekli kalınan yerlere dönüşerek köyleşmiştir. Sahilde ve güzleklerde aynı isimle anılan köy adlarının olmasının nedeni, aynı yörük topluluğunun bir bölümünün güzlekte, bir bölümünün sahilde yerleşik yaşama geçmiş olmasındandır. Antalya’nın daha çok batı kesiminde Yayla Bayındır, Sahil Bayındır; Yayla Göçerler, Sahil Göçerler; Yayla Barak, Sahil Barak köy adlarında olduğu gibi.

Toroslar

Yalvaç

Page 25: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

unutulur. Yayla yollarını kullananların dillerinden düşürmediği öyküler arasında ilk sıra “yol kesicilere” ait olanlardır. Eşkıyanın, fakir fukaradan yana olanı ile para peşinde koşanı halkın gözünde ayrı yerdedir. İlki iyi dileklerle anılırken diğeri beddualara hatırlanır. Öylece anılır, anlatılır..

Üretim ve YaşamYaylaya varıldığında çadırlar kurulur, çevresi rüzgâr yönüne göre yığma taş duvarla çevrilir. Aylarca kar altında kaldıkları için yıkılan hayvan barınakları, su ve yem yalakları, su yolları, çeşmeler ve ibadet yerleri onarılır; çeşme başlarına gelen geçenin kullanması için ağaçtan oyulmuş su kapları konur; kümes hayvanları için tünek yerleri düzenlenir. Yayla ortamında hayvan yetiştiriciliği, günün yirmi dört saati uyanık olmayı gerektirir. Yaz aylarında şenlenen yaylanın gerçek sahibi olan kurt, tilki, çakal, ayı korkusu, günün her saatinde dikkatli olmayı gerektirir. Bu konudaki en büyük yardımcı çoban köpekleridir. Boynuna demir dikenli halka geçirilmiş eğitimli köpekler, hayvan hırsızlarına ve kurt sürülerine karşı en büyük güvencedir.

Yayla yaşamı; koyun keçi kırkımından süt sağmaya, peynir yağ üretiminden bal yetiştiriciliğine ve avcılığa uzanan geniş bir yelpazede geçirilen zor ve zahmetli bir süreçtir. Ana uğraş olan hayvansal ürünlerin yanında, özellikle yük ve binek hayvanlarının keçi kılından koşum bağları, yazın sıcağı, mevsimin kışa döndüğü dönemlerde yağmuru ve soğuğu geçirmeyen kıl çadır dokuması, ek işler arasındadır. Göç sırasında taşınması gereken eşyalardan biri de halı kilim tezgâhlarıdır.

Yörük dokuması olarak ünlenen halı ve kilimler, göçebe yaşamın çile ve neşesinin ilmik ilmik dokunmasından başka bir şey değildir. Yaylacıların halı ve kilimleri büyük olmaz. Nedeni, tezgâhın yılda iki kez yaşanan göç sırasında sökülüp kurulmasındaki zorluktur. Genellikle kadın ve kızların el emeği, göz nuru olan o küçük halı ve kilimlerde evren, çevre, göçün yükünü çeken develer, koç başları, kadın/ana betimlemeleri, çiçekler, özetle doğa işlenir. Halı ve kilimlere işlenen motifler; sanat meraklılarının ve üniversite gibi eğitim kurumlarının, sanat tarihçilerinin en fazla uğraştığı konular arasında yer alır. Tarih kitaplarında Anadolu insanının yaşamında önemli yeri olan halı ve kilim dokumaların geçmişte Avrupa saraylarında süs ve varsıllık işareti olarak kullanıldığına ilişkin bilgiler vardır. Bir kültür değeri olarak yörük dokumaları, yabancı konukların en çok ilgi duyduğu kültür alanlarından biridir.

Antalya Bölgesi’nin marka olmuş geleneksel dokumalarının başında yakın zamana kadar göçebe Türkmenin kışlak olarak çadır kurduğu bölgenin adını taşıyan Döşemealtı halısı gelir. Antalya kent merkezinin hemen kuzeyindeki Döşemealtı’daki köylerde hemen her evde kurulu tezgâhlarda dokunan bu özgün halının ünü sınırların ötesine taşmıştır. Giderek ünlenen bir başka dokuma da Barak kilimidir. Bu kilim kış aylarını Kaş sahillerinde, yazı Elmalı Ovası’ndaki yaylalarda geçiren göçebe asıllı köylüler tarafından dokunmaktadır.

Yörük asıllı köylüler, vatan belledikleri dağların köşe bucağını avuçlarının içi gibi bilmek zorundadır. Gezip dolaşmak zorunda oldukları yerlerin bitki ve hayvan varlığı hakkında derin bilgi sahibidirler. Yayla mevsimi boyunca, güttükleri sürü için yararlı otların hangi dağda yetiştiğini bilir, hayvanlarını bu bilinçle o tarafa doğru sürer ve orada otlatırlar.

Döşemealtı Halısı

Barak Köyü

Alanya, Manavgat/Side, Belek, Antalya, Kemer-Tekirova, Finike, Kaş gibi her gelir grubuna hitap eden turistik yatak potansiyeline sahip kıyıların arka planında yer alan ve en çok birkaç saat içinde ulaşılabilen yaylalarda süregiden otantik yaşam, turizm mevsimi boyunca ziyaretçi akınına uğramaktadır. Yayla göçünde yüzyıllardır değişmeyen bir gelenek vardır: sahile en yakın olan köyler en uzak yaylalara; en uzak köyler ise en yakın yayla yerlerine çıkar. İşte bu yüzden kimi köyler, yaylaya günler sonra çıkarken kimileri de yaylalarına birkaç saat içinde ulaşarak yazlık üretim düzenine hızlıca geçer. Göç vakti geldiğinde salt insan değil, hayvanlar da başlarını yayla yönüne çevirir. Önlerinde çobanları olduğu halde, eğitimli köpeklerin koruyuculuğunda sürü ile birlikte çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın kız yollara düşen yaylacılar, çadırlarını kuracakları yere bir an önce ulaşmak için mümkün olduğunca hızlı hareket eder.

Yaylaya çıkışta Toroslar’ın vadileri, dağ yamaçları boyunca inşa edilmiş antik ve sonraki çağlara ait taş döşeli yollar kullanılır. Yakın zamana kadar kullanılan eski yollar, motorlu araçların yaygınlaşmasıyla gözden düşmüştür; giderek birer ikişer göçüp giden yaşlıların hatıralarından ibarettir. Bugün artık geleni gideni kalmayan “kuş uçmaz, kervan geçmez” yayla yollarında, yüzlerce yıldan bu yana yaşanmış olaylar efsane halini almıştır. Kendilerinden asırlar önce yaşamış, tanımadıkları insanların başlarından geçen olaylar, sanki kendileri yaşamış gibi benimsenmiş, dededen toruna aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Yollardaki dönemeçlerin, daralıp genişlediği yerlerin, yokuş ve inişlerin, çeşmelerin, kuyuların, sarnıçların, büyük kayaların, yol üstündeki ağaçların, yolun aştığı akarsular üzerindeki köprülerin, varacağı yere ulaşamadan ölenlerin gömüldükleri mezarlıkların isimleri, öyküleri vardır.

Yayla yolları boyunca ismi olmayan tek bir nokta yoktur. Kurtların sürüye saldırdığı, çobanın öldürüldüğü, eşkıyanın yol kestiği, genç kızın sevgilisine kaçtığı yer yaşanan olayla adlandırılır ve bu paylaşım sonraki kuşaklara öylece kalır. Salt bunlar mı? Baykuşun mesken edinip tünediği ağaç, rüzgârın uğuldadığı kaya, eşeğin yuvarlandığı dipsiz uçurum, yaşananları hatırlatan isimlerle anılır. Yayla mezarlıklarında yatanların kimlikleri bilinmez; başlarında bir taş dikilidir, o kadar. Yaylacı, iki üç kuşak sonra atasının dedesinin, yanından geçtiği mezarlıkta yattığını duymuştur, bilir ama “hangi mezar?” diye sorarsanız, gösteremez. Bir iki kuşak sonra o da

Sayfa 46 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 26: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Bu üretim biçiminde yetiştirilen hayvan da ailedendir. Koyunun, keçinin, köpeğin adı vardır. İşin ilginç yanı, sürünün en azından acar hayvanlarının kendi adlarını bilmesidir. Çobanı ya da sahibi seslendiğinde tepki verir. Güttüğü sürünün sevgisini kazanmış olan çoban çevrede saygı görür.Çobanların sürülerinde yarattıkları etkinin ölçüldüğü yarışmalar yapılır. Bunların belki tüm Anadolu’da en ünlü olanı, Yağca Yaylası kaynaklarından beslenen Gend Deresi’nin açıldığı Tefenni’nin Hasanpaşa beldesinde yapılan bir tür çoban şenliğidir. Çevre köylerin de katıldığı şenlikte çoban, Tostos Beleni’nden sürüp getirdiği sürüsünü yarışma alanına getirir. Yarışma yeri, kar kokan soğuk yayla suyuyla doldurulmuş Yüğnüm Büveti’dir. Çoban, suya önce kendisi girer ve alıştırdığı sözlerle sürüsünü suya çağırır. Sürüsünü büvetten (havuz) sorunsuz geçiren çoban, ödülü hak eder ve yalnız kendi köyünde değil; çevre köylerden de saygı görür.

Göçebe Türkmen’nin Toroslar’da göründüğü bin yıldan bu yana her yıl yapılagelen ve üretim ortamı büyük değişiklik geçirmediği için korunan çoban şenlikleri, hasat bayramları gibi etkinlikler, yöreyi ziyaret eden turist gruplarına Antalya çıkışlı özel turlarla izletmek mümkündür. Üretici halk kültürünün tanıtılması amacıyla düzenlenecek bu turlarla hem kırsal bölgeler tanıtılmış hem de turizm önemli bir etkinlik alanı kazanmış olacaktır.

Göçebe Türkmen; kurdun, ayının, çakalın nerede yattığını babadan, dededen ve bire bir yaşayarak hayatın içinden öğrenmiştir. Sürü için tehlikeli olduğunu bildikleri yerlerden uzak dururlar. Toroslar’da yetişen bin bir çeşit otu, çiçeği bala dönüştüren arıların barındığı kovanların yer seçimi iyi yapılmalıdır. Çünkü bu, elde edilecek balın kalitesi ile yakından ilgilidir. İyi ürün, iyi kazanç demektir.

Üretilen peynir, yağ gibi ürünler her yörük obasının kendine ait kar çukurlarında ya da sıcağın işlemediği güneş yüzü görmemiş derin mağaralarda saklanır. Vakti gelince ya doğrudan toptancılara satılmak ya da pazarlara götürülmek üzere saklandıkları yerlerden çıkarılır. Birbirinden uzak yayla yerlerinde haftanın belli günlerinde düzenlenen pazarların yanında; aynı yayla çevresine çıkan yörük obalarının mevsim sonunda birlikte düzenledikleri panayırlar, pazarlara göre daha uzun süreli ve doğrudan üreticiye dönük geniş boyutlu alışveriş alanlarıdır. Denizden binlerce metre yüksekte kış bastırdıktan sonra yaşamanın mümkün olmadığı dağ coğrafyalarında yayla mevsiminde düzenlenen bu alışveriş etkinlikleri oldukça canlı geçer. Yaylalarda kurulan küçük ölçekli pazarlar ve büyük ölçekli alışveriş etkinliği olması nedeniyle yılda ancak bir kez düzenlenen panayırlar, göçebe yaşam biçimini merak eden doğa ve kültür meraklılarına; kolay bulamayacakları renkli görüntüler sunmakta ve ülkelerine kolay unutamayacakları anılarla dönmelerini sağlamaktadır.

Zaman içinde gelenekselleşerek ünlenen yazlık alışveriş odaklı bu

Capra aegagrus

Sayfa 49 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

pazar ve panayırlara, köylüler; çevredeki ilçe ve kasabalar ürettikleri meyve sebze, kolay taşınabilir ahşap ağırlıklı ev eşyası, basit tarım ve el aletleri getirirken yaylacılar; ürettikleri hayvansal ürünlerini ulaştırır. Arkeolojik incelemeler sonunda ulaşılan “Antik Çağ’da, Antalya Körfezi’nin batısındaki Likya’dan Roma’ya kurutulmuş geyik eti ihraç edildiği” bilgisi, Antalya Torosları’ndaki yaban hayvanı avcılığının eski çağlardan beri yüksek gelir getiren önemli bir uğraş olduğunu gösterir.

Toroslar’ın girilemez derecedeki zor coğrafyasında, varlıklarını yakın zamana kadar sürdüren pars, dağ aslanı, dağ keçisi ve çeşitli avcı kuşlar, becerikli avcıların kurduğu tuzaklarla canlı olarak yakalanarak daha çok yüksek gelir gruplarının yaşadığı merkezlere sevk edilirmiş. Eskiden yayla pazarlarında, ticareti yapılan mallar arasında avlanmış yaban hayvanı postları yakın zamana kadar önemli yer tutar; kurt, ayı, tilki, dağ keçisi, tavşan gibi Toroslar’da bolca bulunan hayvanların postları, tüccarlar eliyle talebin yoğun olduğu İstanbul gibi yerlere gönderilirmiş. Toroslar’ın büyük bölümünün Milli Park statüsüne alınmasıyla geçmişte bilinçsiz ve aşırı avlanma nedeniyle sayıları giderek azalan yaban hayvanı varlığı, hızlı bir artış sürecine girmiştir. Günümüzde de yaban hayatı cenneti olan Toros Dağları’nda, av meraklısı yabancı konuklara, başlama ve bitiş tarihleri resmi kurumlarca saptanan av mevsimi süresince, ücret karşılığında, belli sayıda dağ keçisi avlama izni verilmektedir.

Page 27: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Farklı üretim ve yaşam, kültürün ayrılmaz parçası olan inanç biçiminde de kendini gösterir. Özellikle çok tanrılı evrede tapınılan tanrıların, kıyı ve dağ coğrafyalarındaki dağılımlarına bakıldığında; deniz kıyısında tapınma görenlerin daha naif ve edilgen, buna karşılık dağlardakilerin, daha sert ve etkin oldukları görülmektedir. Kıyı ve dağ coğrafyalarında, aynı adla tapınılan tanrıların mitolojik kimlikleri aynı olsa da yaratılış efsanelerinde, tapınma usullerinde ve ölümlülerle olan ilişkilerine ait efsanelerde belirgin farklar vardır. Bu, tanrıların da tapınma gördükleri bölgenin üretim ve yaşam koşullarına uygun kimlik edindikleri gerçeğinin somut ifadesidir. Bu farklılık; salt inançta değil insanoğlunun yaratısı olan moral ve maddi tüm değerlerde de vardır.

“Doğada hayvan yetiştiriciliği” esasına dayanan göçebe gelenekte doğa kutsaldır. Doğayı kutsama, göçebelikten sonraki köy yaşamında da sürer. Bu kutsamanın kaynağı, üretim ve yaşamın sahnesi

olan doğaya saygıdır. Geçimini doğadan sağlayan insan için bu saygı, o kadar güçlüdür ki sonunda doğaya tapınma esasına dayanan bir inanç biçimine dönüşmüştür. Bu inanç biçiminde doğa; onun asli unsurları olan dağların, akarsuların, mağaraların, anıt ağaçların, büyük kayaların canlı ve kutsal sayıldığı gizemli bir âleme dönüşür; bir anlamda tapınma görür. Yaylacılar kutsal sayılan günlerde bir araya gelerek dağların zirvelerinde kendilerini, hayvanlarını, çevrelerini koruduklarına inandıkları gizemli güçlere kurbanlar adar ve saygılarıyla şükranlarını sunar. Bu tür törenler, yaylacıların bir araya gelmesiyle oluşan topluluklarla yapılır. Anadolu kırsalının birçok yerinde yaygın olarak uygulanan toplu yakarışlardan biri de “yağmur duasıdır.” Özellikle sonbahar aylarında yağışın gecikmesi, tarım takviminin aksaması anlamına gelir. Bunun için çoğu kez birkaç köyün bir araya gelerek yağmur duasına çıkma geleneği varlığını günümüzde de sürdürmektedir.

Yağmur duası, sahilde olacağı gibi güzlekte, hatta yaylada da yapılabilir. Tören sırasında ana kural; hemen her yerde aynı olmakla birlikte bölgeden bölgeye, bir yörük obasından, ötekine değişiklik gösterebilir.

Büyük bölümünün yerel tapınma gördüğü değerlerin yanında ünü deniz ötesine, Mısır ve Balkanlar’a uzanan kutsal kimlikler de vardır. Tarihte birer sosyal düzenleyici olarak önemli bir rol üstlenen, hemen her kültürde benzerleri olan bu isimlerin mezarları inananlarca, ziyaret edilerek adak ve kurbanlar kesilmekte, törenler düzenlenmektedir. Antalya yöresinde ünü yaygın birçok kutsal kimlik bulunmakla beraber, 14. yüzyılda yaşamış Elmalı’nın Tekke köyünde gömülü bulunan Abdal Musa bunların en ünlülerindendir.

Heterodoks İslam’ın önemli tapınma merkezlerinden biri olan Tekke köyü, her yıl haziran ayında yurtiçinden ve dışından binlerce insanın akınına uğramaktadır. Hıristiyanların ünlü Aziz Nicholas’ın kült merkezi olan Myra ile Abdal Musa’nın gömülü olduğu Elmalı arasında kuş uçumu on kilometre kadar uzaklık olması, coğrafyanın inançlar üzerindeki belirleyici etkisini kanıtlaması açısından önemlidir.

Buna benzer bir tapınma yeri de Isparta yakınlarındadır. Yalvaç’tan çıkarak Hoyran Gölü’nün kuzeyinden batıya ilerleyen karayolu, görenleri şaşkın bırakan inanılmaz üretim gücüne sahip Senirkent-Uluborlu tarım koridorundan geçer. Her türlü meyve ve sebzenin yetiştiği vadide yer alan, Senirkent’in Uluğbey beldesi, Anadolu erenlerinin büyüklerinden biri olan 16. yüzyılda yaşamış Veli Baba Sultan’ın gömülü olduğu yerdir.

Veli Baba Sultan’ın türbesinde yan yana dizili dokuz mezar yer alır. Bu dokuz mezarın biri boş ve açıktır. O boş mezar, beş yüz yıldan bu yana ölüsünü, Gül Baba’yı bekler. Gül Baba, 16. yüzyıl başlarında katıldığı Budin Seferi’nde ölmüş ve Kanuni Sultan Süleyman’ın da katıldığı törenle Budin’e gömülmüştür. Ama halk, onun yaşadığına ve bir gün dönüp geleceğine, kendi topraklarında, öldüğünde boş olarak beklettikleri bu mezara gömüleceğine inanmıştır.

Alışılmadık bu gelenekte ilginç olan, gurbete gidip dönmeyenler için mezar hazırlayıp, boş olarak bekletme geleneğinin tam da o yörede yani Yalvaç çevresinde, Antik Çağ’da da var olmasıdır.

Sayfa 50 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa Çığlıkara, Elmalı Tekke Köyü

Veli Baba Sultan Türbesi, Uluğbey

Doğa Kutsaldır

Page 28: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

DüğünlerUzak yakın yaylacıları bir araya getiren başka bir etkinlik de düğünlerdir.Araya yaşlıların girmesiyle aileler arasında sözler kesilir; kız, ailesinden istenir. Kız tarafının olur vermesiyle gençlerin evlenmesi onaylanmış olur. Düğün gününün belirlenmesinin ardından, obalara “oku” denen mendil, havlu, gömlek, başörtüsü gibi gündelik eşyalardan ibaret davetiyeler gönderilir. Oku’yu alan düğüne davet edilmiş olur.

Bazen birkaç gün süren düğünün sonunda gelin, baba evinden koca evine davul zurna eşliğinde ve mutlaka ata bindirilerek götürülür. Yayla ve köy düğünlerinin başka bir olmazsa olmazı da gelinin ve damadın çadırlarına bayrak çekilmesidir. Bayraksız düğün olmaz.

SporYayla yaşamının ayrılmaz parçası olan etkinliklerden biri de spordur.Özellikle güreş ve motorlu taşıtların yaygınlaşması ile ne yazık ki önemini kaybeden at yarışları, her biri kendi yayla çevresinde oynanan, daha çok güç ve kurnazlığa dayanan oyunlardır. Yörük asıllı yaşlı köylüler; geniş yayla düzlüklerinde yapılan spor etkinliklerinde kendi obalarının yetiştirdiği başta güreşçiler ve biniciler olmak üzere sporcuların ve atların başarılarına ilişkin ilginç öyküler anlatır. Her oba; kendi güreşçisi, binicisi ve atıyla öğünür. Onu kendi milli varlığı/kahramanı kabul eder.

Dağ ve GelenekTarihçi Fernand Braudel, “geleneğin en iyi korunduğu yerin, dağlar olduğunu” söyler. Pamfilya Körfezi’nin çevresini kuşatan Antalya ve gerisindeki Burdur, Isparta illerindeki Toros yerleşmeleri, geçmiş kültürün en iyi korunduğu yerlerdir. Bunun başlıca nedeni üretim biçimi ve ilişkilerinin önemli ölçüde değişmeden günümüze kadar gelmiş olmasıdır.

Toros insanının yüzyıllar boyu süregelen kısıtlı üretim olanakları, geleneklerin de değişmeden günümüze kadar gelmesine neden olmuştur. Bu olgu, aynı coğrafyanın sahilinde ve dağlarında ortaya çıkan ve birbirinden ayrı yönlerde gelişen iki farklı kültürel birikimin, aynı kare içinde görülüp izlenmesine de olanak vermiştir. Bu turizm sürecine katılan yabancı insanın beklentileri açısından önemlidir.

Dağlardaki nüfusun giderek azalmasının başlıca nedeni tarıma elverişli ekilebilir alanların çok az olduğu Toroslar’da artan nüfusun, iş kaygısıyla Antalya’ya ve Anadolu’nun batısındaki Ege ve Marmara bölgelerine göç ederek İzmir, Manisa, Bursa, İstanbul gibi belli merkezlere yerleşmesidir.

Kış aylarında birkaç ailenin kaldığı köylerde, yazın nüfus iyice kalabalıklaşır; köylerinin uzak yakın ötelerine savrulmuş insanlar, yaz aylarında atalarının gömülü olduğu yerlere, hısım akraba eş dost ile hasret gidermek üzere geri döner. Ancak köylerinden kopan bu insanlar, doğup büyüdükleri yerleri unutmaz; büyük bölümü varsıllaşarak kentlileşen o eski köylüler, terk ettikleri toprak damlı evlerinin yerine modern konutlar yapmak ve çevrelerini yeniden düzenlemek üzere geri döner ve eski köy evlerini, geleneksel özelliklerine dikkat ederek onarır. Yeniden ayağa kalkan eski köyler, özellikle yabancıların büyük ilgisini çekmekte, her yıl artan çok sayıda konuk, aslına uygun biçimde restore edilen bu köyleri ziyaret etmektedir. Daha çok körfezin doğusundaki dağ yerleşmesi Akseki ilçesinin çevresindeki Sarıhacılar ve Büyükalan, Belenalan, Bucakalan; eski adlarıyla İlvat köyleri bu konuda bölgeye örnek oluşturacak bir atılımı gerçekleştirmiştir. Bu köylerde uygulanan model, terk edilmiş diğer köylere de örnek oluşturmaya başlamıştır. Terk edilmiş Toros köylerinin canlandırılarak yeniden ayağa kaldırılmasında, bir avuç kültür insanı tarafından kurulan Çekül Vakfı’nın yol göstericiliği önemli rol oynamıştır.

Abdal Musa Türbesi, Tekke Köyü

Yağlı Güreş

Sayfa 53 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Page 29: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Toroslar’da kışın boş ve sakin olan köyler, kasabalar hatta ilçeler yaz aylarında coşar, şenlenir. Hemen her köy, kasaba ya da ilçe, yazlıkçıların gelmesiyle birlikte, çok eskilerden bu yana yerleşmenin neyi ünlü ise o ürün adını taşıyan şenlikler düzenlemek için yoğun bir çalışma başlatır. Örneğin, bitki çeşitliliği en bol bölgelerden biri olan Gündoğmuş ilçesinin yaylalarında nektar toplayan arılar, kalitesi belgelenmiş en güzel balı verir. Gündoğmuş, her yıl düzenlediği uzak yakın çevresine çıkardığı çağrıyla yerlisini yabancısını Bal Festivali etkinliğine davet eder.

Antalya Torosları’nın Konya sınırında, Akseki’ye bağlı Bademli köyü, ahşap oymacılıkta geleneksel bir üne sahiptir. Bademli insanı, yüzlerce yıldan bu yana geliştirerek sürdürdüğü el emeği ile yontup ortaya çıkardığı mutfak eşyası, özellikle de kaşık üretir. Kış boyu kar altında kalan Bademli’de üretilen ahşap oyma ürünlerin sergilendiği Tahta Kaşık Şenliği düzenlenir. Akseki’nin en büyük beldesi olan Cevizli tam bir Toros yerleşmesidir. Antalya ve Alanya’yı Orta Anadolu’ya bağlayan antik ve sonraki çağlara ait yolun üzerindeki Cevizli her yıl düzenlenen Ayran Bayramı ile ünlüdür. Etkinlik süresince çok sayıda insanın ziyaret ettiği Cevizli; yöre halkının, yazlıkçıların ve turistlerin ilgisini çeken bir toplanma adresi işlevi görür.

Galanthus olarak bilinen kardelen çiçeğinin ana vatanı Toroslar’dır; Toros Galanthusu olarak anılan dünyaca ünlü bu çiçek, en çok Akseki yöresinde, özellikle de ilçenin birkaç kilometre doğusundaki Çimi köyünün çevresinde yetişir; yüksek yaylalarda toprağa düşen tohum, kışı kar ve buzun altında geçirir. Vakti geldiğinde saldığı ısıyla üstündeki kar örtüsünü eriten galanthus; önce uç, ardından çiçek verir.

Çimi dağlarında yetişen kardelenlerin yaprakları daha büyük ve geniş olur. İhraç ürünleri arasında önemli yeri olan galanthus/kardelen bugün koruma altındadır. Çimi Yaylaları’nın balı da ünlüdür. O çiçek senin, bu ot benim dolaşan arı; emdiği nektarı kovana taşır ve bal eder. Bu iki ürün ile adını tüm Anadolu’ya duyuran Çimi köyü; her yıl Kardelen ve Bal Bayramı adı altında düzenlediği geleneksel şenlikte o yıl içinde ürettiği ürünlerle birlikte, köyü ve çevresini tanıtır.

Taş dibeklerde dövülerek kabuğundan ayrılan iri taneli özel keşkek

buğdayından yapılan keşkek aşının pişirilmesi zordur, sabır ister. Düğün, bayram, kutlama gibi özel günlerde pişirilen keşkek aşı, tüm Anadolu’da olduğu gibi Toroslar’da da ulusal ölçüde değeri olan oldukça lezzetli bir yemektir. Akseki’nin suyu bol köyü Pınarbaşı’nın, köy meydanındaki yaşlı çınar ağaçlarının gölgesinde her yıl düzenlediği Keşkek Bayramı; salt uzakta yaşayan köylüleri değil yerlisinden yabancısına duyan herkesi kendine çeken bir şenliktir.

Opramoas’un kentidir. Hemen her Likya kentinde, yaptığı yardımları anlatan en az bir kitabesi bulunan Opramoas’ın anıt mezarının yanı başındaki antik tiyatroda bu yıl ikincisi düzenlenen etkinlik; seyircilerine, eşsiz dağ ve deniz manzarası eşliğinde ünlü orkestraların icra ettiği müziği dinleme olanağını vermektedir. Rhodiapolis konserlerinin ileriki yıllarda önemli kültür etkinlikleri arasında yer almasına kesin gözüyle bakılmaktadır.

Likya’nın şirin kıyı yerleşimi Kaş’ta düzenlenen Kaş-Likya Kültür Sanat Festivali, kültür ve sanat etkinliklerinin yanında yüzme ağırlıklı spor yarışmalarına da yer vermektedir. İlçe merkezinin birkaç deniz mili batısındaki Meis Adası ile Kaş arasında yapılan ve yerli yabancı çok sayıda insanın katıldığı yüzme yarışlarında katılımcılar kıyasıya yarışırken izleyiciler, keyifli anlara tanıklık etmektedir.

Antalya Körfezi’nin doğu kıyısındaki Alanya, müzik ve spor etkinliklerinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Alanya Belediyesi ile Türkiye Triathlon Federasyonu’nun birlikte düzenlediği Alanya Uluslararası Triathlon Yarışmaları, dünya klasmanında yer olan bir spor etkinliği halini almıştır. Her ulustan kadın ve erkek yarışmacının katıldığı etkinlikte başarılı olanlara ödüller verilmektedir. Alanya’da her yıl düzenlenen plaj voleybolu müsabakaları gittikçe artan bir üne sahip olmaktadır.

Yukarıda “inanç” başlığı altında verilen bölümde, Abdal Musa adına düzenlenen şenliklerden kısaca söz etmiştik. Her yılın haziran ayında Elmalı’nın Tekke köyünde yapılan şenliklerde, yurdun dört bir yanından ve yurtdışından gelen insanlar üç gün boyunca dini görevlerini yerine getirirken şenliğe katılanlar, yüzyıllardır bozulmayan eski bir geleneği tüm yönleriyle tanıma ayrıcalığına kavuşur.

Olympos

Kardelen

Elmalı

Rhodiapolis

Sayfa 54 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

İbradı ilçesi, şeker tadındaki ince kabuklu üzümün yetiştirildiği bağların sonbahar aylarında yapılan hasat sonrasında Üzüm Şenliği’ne çağrı yapar. Geleneğin çok güçlü bir şekilde yaşatıldığı İbradı’daki Üzüm Şenliği, çok sayıda insanın özellikle de Manavgat, Side çevresinde konaklayan turistlerin ilgi gösterdiği renkli bir etkinliktir.

Körfezin batısındaki Elmalı’da iyi üzüm yetişir. Son yıllarda girdiği uluslararası yarışmalarda aldığı ödüllerle adını duyuran ünlü Likya Şarapları, Elmalı’da üretilir. Ancak Elmalı’daki bağcılık geleneğinin başat ürünü taze üzüm ve pekmezdir. İlçe merkezinde bağ bozumunun ardından her yıl düzenlenen Pekmez Kaynatma Şenlikleri, yöre insanı ile birlikte sahildeki tesislerde konaklayan yabancıların büyük ilgi gösterdiği bir tür hasat bayramı olarak kutlanılır.

Son yıllarda giderek artan bir yoğunlukla sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılan ve kültür etkinlikleri için düzenlenen antik tiyatrolar, büyük ilgi toplayan kültürel paylaşımlara sahne olmaktadır. Bu etkinliklerin başında, her yıl Aspendos Antik Tiyatro’da düzenlenen Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali gelir. Yaz boyu süren etkinlikte, dünyaca ünlü orkestraların eşlik ettiği opera ve bale gösterilere yerli halkın yanında Alanya, Manavgat/Side, Belek ve Kemer gibi turizm merkezlerinde konaklayan yabancılar da büyük ilgi gösterir.

Side’de her yıl düzenlenen Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali süresince dünyanın tanınmış müzik topluluklarının, antik tiyatroda ve limanın yanı başındaki tapınakta verdikleri konserler büyük ilgi toplamaktadır. Turizm sezonuna yayılan festival, Manavgat/Side çevresinde yüz bini aşan yatak kapasitesine ve yerli halka hitap eden önemli bir etkinlik olarak ününü her yıl artırmaktadır.

Yine son yıllarda giderek gelişen Finike sahilinden sadece 25 kilometre içeride durmasına karşın tam bir dağ yerleşmesi olan Arykanda’daki antik tiyatroda yapılan ve dünyanın tanıdığı ünlü müzisyenlerin katıldığı klasik müzik etkinliği, dışa açılma çabası içindeki bölgenin tanınmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Aynı coğrafya içinde başka bir klasik müzik etkinliği de Kumluca ilçesinin hemen kuzeyindeki Rhodiapolis antik kentinde düzenlenmektedir. M.S. 2. yüzyıl ortalarına doğru Likya bölgesinde yaşanan şiddetli deprem, çok sayıda kentin zarar görmesine neden olmuştur. Rhodiapolis, uzak yakın ayırımı yapmadan, depremden zarar gören tüm kentlere yaptığı maddi yardımlarla tanınan ünlü zengin

Page 30: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Toroslar ve TurizmYaylalar, binlerce yıldan beri sürdürülen ancak giderek unutulmaya yüz tutan bir üretim ve yaşam biçiminin sergilendiği yerlerdir. Yayla yaşamı, bir süreden beri terk edilme sürecine girmiştir. Doğada hayvan yetiştiriciliği esasına dayanan yaylacılığın, yakın bir gelecekte yerini bütünüyle farklı bir üretim ve yaşam biçimi olan yerleşik yaşama terk ederek tarihe gömülmesi maalesef kaçınılmazdır. Göçebelikten/yörüklükten sonraki aşama köy/köylülüktür. Doğal evrim göçebelikten toprağa bağlanmaya yani köylülüğe doğru olduğundan, bu son kaçınılmazdır.

Deniz kenarında gelişen turizmin yerleşik yaşama geçme sürecini hızlandırdığı açıktır. Antalya kıyılarında beş yüz bin dolayındaki turistik yatak sayısının yarattığı özenli modern çevre, yöredeki yerleşme eğilimini tetikleyici bir etki yapmış ve yerleşik yaşama geçmekle, üretim biçimi ile birlikte kültür de belli ölçüde değişmiştir. Aynı kökten gelseler de göçebe/yörük kültürü ile köy kültürü birbirinden farklıdır. Yaşam biçimi değişim gösterse de başta inançlar, gelenekler, dayanışma ve bir tapınma derecesinde değeri olan doğaya dönük kutsama olmak üzere birçok kültür öğesi, yörüklük/yaylacılık sonrası üretim ve yaşam biçimi olan köyde, köylülükte de sürer.

Bu yüzden, eski üretim ve yaşam biçimi olan yörüklük günlerinden kalan kültür, Antalya ve uzak/yakın çevresindeki kırsalda boy veren modern yaşam sürecine girmiş köy yerleşmelerinde varlığını sürdürür. Sahilde yoğunlaşan konaklama tesislerine konuk olan, doğa ve çevreye meraklı turiste yönelik etkinliklerin birçoğu; yayla/sahil, her iki çevreyi de iyi bilen yerel halkın katkısıyla yapılır. Kırsalın hiç umulmadık bir yerinde, geleneksel konukseverliği ile bir köylü ailesinin yanı başında otlattığı hayvanından sağdığı sütle yaptığı yoğurt, ayran; odun ateşinin ısıttığı sacın üzerinde pişen gözleme ile verdiği hizmet, yabancı bir konuğun başka bir yerde kolay bulamayacağı bir güzelliktir. Çevrelerinde gelişen turizm endüstrisi sayesinde özellikle kıyı yerleşmeleri, hızla modernleşmektedir.

Antalya, Kemer, Finike, Kaş, Alanya ve Side’nin yanı başındaki Manavgat birer turizm merkezi oldukları kadar alışveriş, eğlence ve kültür odaklı destinasyonlar olarak sayıları her yıl artan sayıda turist tarafından tercih edilmektedir. Turizm gastronomisi, ulusal ve yöreye özgü çeşitliliğin yanında turistin kendi yeme içme kültürünü karşılamaya dönük olmak üzere iki yönlüdür. Her yıl, her ulustan on milyonu aşan sayıda turistin konuk edildiği Antalya ve çevresi, bu konuda dikkate değer bir birikime ulaşmış durumdadır. Yalnız restoranlarda değil barlarda, diskoteklerde, küçüğünden büyüğüne tüm alışveriş merkezlerinde her yabancı konuk; kendi dilini konuşan servis elemanları tarafından herhangi bir Avrupa ülkesindeki gibi karşılanıp uğurlamaktadır.

Avrupa’nın turistik anlamda isim yapmış Akdeniz kıyı kentlerinde eğlence ve alışveriş olanakları adına ne varsa, Antalya’nın yukarıda sayılan ve ünleri her yıl biraz daha artan kıyı kentlerinde de vardır. Bunun yanında, sadece Anadolu’da ve onun bir parçası olarak Antalya ve yakın çevresinde tanık olunabilecek özgün kültürel yapıyı; yeme-içmeden, halı-kilime, inançtan üretim özelliklerine uzanan geniş bir yelpazede tanıma ve yaşama olanağının elde edilebildiği gerçeği unutulmamalıdır. Bu durumun salt Antalya kıyılarındaki turizm merkezleri için söz konusu olmadığını belirtmeliyiz.

Antalya’nın kuzeyindeki Göller Bölgesi de önemli bir kültürel ve turistik çekim alanıdır. Anadolu’nun en büyük tatlı su göllerinden biri olan Eğirdir Gölü, Isparta il sınırları içinde yer alır. Gölün çevresi Anadolu’nun en bitek tarım alanları arasındadır. Meyve ve sebze üretimiyle ünlü Eğirdir, Gelendost, Yalvaç ve aynı havza içinde yer alan Senirkent, Uluborlu, başta kiraz ve elma olmak üzere armut ve kayısı üretiminde yüksek potansiyeli olan üretim merkezleridir.

Her ilçede halkın geçimini sağladığı bu ürünler için düzenlenen şenlikler, birer kutsama töreni gibi özenle düzenlenir. Eğirdir Gölü’nün güney ucunda tatlısu levreği ve önemli bir ihraç ürünü olan karidesi ile ünlü Eğirdir; kuzeybatıda, özgün el sanatları ve keçeden, semerciliğe hemen tüm zanaatların yaşamaya devam ettiği Yalvaç ilçeleri, bu özelliklerinin yanında önemli birer tarihi çekim merkezi olarak da bölge ekonomisinde önemli yere sahiptir. Eğirdir’de her yıl yaz mevsiminin sonunda düzenlenen, yüzlerce yıllık geçmişe sahip Pınar Pazarı Panayırı, Antalya’nın Serik ilçesi yaylacılarının da çıktığı Göller Bölgesi’nin en önemli ticari etkinliğidir. Birkaç hafta boyunca süren panayır süresince, uzak ve yakın ötelerden, canlı hayvandan dokumaya, sebze meyveden ev eşyalarına uzanan ürünler satışa sunulur. Yaylacılar, yaz boyu ürettikleri malları satar, kış için gerekli yiyecekten giyeceğe her türlü eşyaları satın alarak kışlaklarına dönmenin hazırlığına girişir.

Antalya’dan yapılan bir/iki gece konaklamalı turlar; Toros Dağları arasında, Anadolu’nun en önemli meyve sebze üretim merkezlerinden biri olan Eğirdir Gölü’nün iki ucunda yer alan Eğirdir ve Yalvaç ilçeleri ile yakın çevresindeki doğal ve tarihi çevreyi tanıma fırsatı sunar.

Körfezin batısındaki Teke Yarımadası’nın önemli üretim merkezlerinin başında gelen Elmalı Ovası’nın batı ucunda bulunan ve daha çok Kaş köylerinin çıktığı Gömbe Yaylası, bahar aylarında coşar. Yaz boyu büyük hareketliliğin yaşandığı yaylada, sonbaharda geleneksel Gömbe Panayırı düzenlenir. Bölgenin en büyük ticari etkinliği olan bu panayır; Kaş, Kalkan, Fethiye ve Finike’de tatil yapan turistlerin büyük ilgi gösterdiği bir etkinlik haline gelmiştir.

Isparta, gül yetiştiriciliği ve halı dokuma konularında Türkiye’nin en önemli merkezidir. Isparta’nın geleneksel halı dokumacılığının yanında, gül yetiştiriciliğine entegre olarak gelişen parfüm/koku ve krem üretimi, bu ilin ihraç ettiği mallar arasında önemli yer tutar. Her yıl çok sayıda turist, Göller Bölgesi’nin merkezi sayılan Isparta ve yöresini ziyaret ederek bölgede yetiştirilen gülden üretilen kozmetik ürünlerin özgün motiflerle bütünüyle doğadan derlenen kök, yaprak ve otlarla renklendirilmiş malzeme ile dokunan el emeği halının yurdunu görme olanağı elde eder.

Sayfa 57 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Toros Dağları

Çimi Köyü, Akseki

Page 31: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Anadolu Yarımadası’nın güneybatısında yer alan Antalya Körfezi’nin iki yakasında, kâh birbirini kesen, kâh paralel uzanan dağ sıraları, kuzeye doğru neredeyse dik bir açının kolları gibi tırmanarak kuzeyindeki Göller Bölgesi’nde düğüm olur gibi birleşir.

Özellikle 19. yüzyılda, Batılı arkeolog, tarihçi, ressam, mimar, denizci ve coğrafyacıların Antalya ve çevresine yaptıkları seyahatlere ilişkin yayınlarında doğa “olağanüstü” olarak betimlenir. 19. yüzyılın ikinci yarısında bölgeye gelen Karl Lanckoronski’nin Antalya çevresine dair doğa betimlemesi etkileyicidir:

“Dağın güzelliğine tanık olmak isteyen herkes buraya gelmeli.” Lanckoronski sözlerini şöyle sürdürür: “Karşınızda üst üste binmiş, denize ulaşmak için yarış edercesine birbirinin üzerinden, sağından, solundan geçiverecekmiş gibi duran dağlar. Yeşille mavinin kendiliğinden oluşan ve günün her saatinde ışığın durumuna göre insanı büyüleyen renk uyumu. Şelaleler, akarsular, hurma ağaçları, minareler.

Kısacası Avrupalı yazarların çizdikleri hayal ürünü güzel manzaraların belki de hayal edilemeyecek kadar büyüğü ve gerçeği burada.”

Çizdiği haritalarla ünlü Osmanlı denizcisi Piri Reis; tüm Akdeniz’de yaptığı gibi körfez çevresinde gezip dolaştığı limanları, arkalarında yükselen dağlara ve yanı başlarında denize kavuşan akarsulara göre tanımlar.

Eski çağlarda, üzerinde en fazla bilgi verilen bölgelerden biri olan körfez coğrafyasının çevresinde yer alan Pamfilya, Likya, Pisidya (Göller Bölgesi) ve kuzeydoğudaki İsauria gibi bölgelere yapılacak geziler, bozulmamış tarihi çevreyi ve günümüzde sürmekte olan üretim/yaşam biçimini tanıma fırsatını vermektedir. Özellikle 19. yüzyılda bölgede dolaşmış gezginlerin günümüze aktardığı bilgiler ışığında, birebir gözlem yapma olanağı veren çevre gezileri, doğa ve tarih meraklıları için bulunmaz değerde etkinlikler olarak büyük ilgi görmektedir.

Sayfa 59 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Batı Akdeniz’de Doğa

Page 32: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Dağlar ve Göller22 bin kilometrekare genişliğindeki Antalya coğrafyasının dörtte üçü dağlardan oluşur. Birbirini bazen dik kesen, bazen paralel sıralar halinde uzanan dağlar, kıyıdan itibaren birden yükselir; öyle ki kıyıdan çok içerilerdeki birçok dağ yamacından Akdeniz seyredilir. Körfez çevresindeki dağların bu durumu, bölgeye özgü iklim, bitki örtüsü, hayvan varlığı ve ürün çeşitliliğinin de başlıca nedenidir.

Körfez’in Likya olarak bilinen batı yakasında, etekleri denizi yalayan tek parça birer kaya kütlesinden ibaret kıyı dağlarının

gökyüzüne birer mızrak ucu gibi baş vermesi, genç oluşundandır.

Dağların yükseklikleri bölgenin iç kesimlerine doğrudur ve kıyıdakilere göre daha yaşlı dağ sıraları başlar. Zirveler yumuşar, sertlikler kaybolur. Gençler önde, yaşlılar arkada dizilen dağlar bu görüntüleriyle, fotoğraf için poz veren büyük bir aile gibi durur.

Sayfa 61 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Çıralı

Tahtalı Dağı

Olympos

Burdur Gölü

Körfezin batı yakasında, Antik Çağ’da Likya Olympos’u ya da Solym Dağı olarak bilinen bugünün Tahtalı Dağı, ayaklarını denize sokmuş, serinleyen bilge bir kadın gibi kurulur. Ve dün Idyros, Phaselis, Olympos gibi ünlü kentler ile birlikte, adı sanı bilinmeyen onlarca küçük yerleşmeyi vakur bir ana sabrıyla beslediği gibi bugün yatak sayıları yüz binlere varan tatil beldeleri Göynük’ü, Kemer’i, Tekirova’yı, Adrasan’ı hatta Beldibi’ni aynı kararlılıkla, bıkmadan usanmadan gözetir durur.

Antalya Körfezi çevresindeki en yüksek iki dağ; Kızlar Sivrisi (3070 m.) ve Akdağ (3014 m.) Antik Çağ’ın Likya’sı, bugünün Teke Yarımadası’nda yer alır. Dağ sıralarının arasında yer alan düzlükler, tarihin en eski devirlerinden bu yana yapılagelen üretim çevresinde, bir öncekinden alıp sonrakine devrederek birikip şekillenmiş zengin kültürlere de ev sahipliği yapar. Dağ kütlelerinin arasında tarım yapılamayacak yüksekliklerdeki yaylalar, daha aşağılardaki köyler tarafından hayvan otlatma alanı olarak kullanılır. Yaz boyu süren yayla yaşamı, iki bin metrelerdeki dağ göllerinin çevresinde yoğunlaşır.

Page 33: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Körfez’in batısındaki Teke Yarımadası’nda yer alan Elmalı Ovası’nın kuzeyinde, doğu-batı doğrultusunda uzanan dağ sıralarının arasında, uzak yakın çevre köylerin yaylaları olan bir dizi göl yer alır. Bu göllerin çevresi, birkaç köyün yazlık yaşam ve hayvan otlatma alanı olacak denli büyük düzlüklerle kaplıdır.

Örnek olarak Akdağ’daki Yeşil Göl, Muğla’nın Fethiye ilçesi ve Antalya’nın Elmalı ilçesi köylerinin yaylası olan Girdev Gölü ve Elmalı’nın İslamlar köyünün sınırları içindeki Baranda Gölü sayılabilir. Her biri bozulmamış doğal çevreye sahip olan bu dağ gölleri, tatilini bölgede geçiren yerli yabancı konukların ziyaret ettiği başlıca yerler arasındadır.

Körfezin doğusunda dağlar; uzun ve geniş kıyı ovalarının gerisinde başlar ve tıpkı batıdaki Likya/Teke Yarımadası’nda olduğu gibi birbirini bazen dik kesen, bazen paralel uzanan sıralar halinde kuzeye doğru yükselir.Körfez coğrafyasının doğusunda, dağların yükseklikleri üç bin metre sınırına dayanır.

Taşeli Platosu olarak da adlandırılan bölgede, iç kesimlerde tarıma elverişli düzlükler azdır. Belki bir istisna olarak

körfezi Göller Bölgesi eşiği üzerinden İç Anadolu ve Kapadokya’ya bağlayan Kesik Beli antik yolunun içinden geçtiği; Manavgat Irmağı’nı besleyen önemli su toplama alanlarından biri olan İbradı ilçesinin kuzeybatısındaki Gembos Ovası ekime elverişli olan kayda değer tek düzlüktür. Yaklaşık bin beş yüz metre yüksekliğindeki Gembos Ovası, kışın su tutmasına karşın yazın suyu çekilir; böylece tarıma elverişli hale gelir. Ancak sonbahar ve kış yağışlarıyla birlikte yeniden su toplar.

Körfezin doğusundaki kıyı ovalarının gerisinde başlayan dağlar, Alanya kıyılarında, batıdaki Likya/Teke Yarımadası’nda olduğu gibi kıyıdan birden yükselir. Körfezin doğusundaki Toros dağ sıralarının arasında, denizden uzak dağların tam anlamıyla çocuğu olan üç ilçe yer alır: Gündoğmuş, Akseki ve İbradı...

Bu üç ilçe, tarihin en eski çağlarından bu yana dağ, taş ve ormandan ibaret bir çevrede; yani doğanın kendileri için öngördüğü koşullar içinde üretir ve yaşar.

Bölgede görünen ilk insan topluluklarının barındığı mağaralardan, sonraki devirlerde yaşamış olanların inşa ederek geçip gittiği kent kalıntılarında ya da tapınak mekânlarında bıraktığı izler, henüz bozulmamış bakir bir doğa içinde keşfedilmeyi bekleyip durmaktadır.

Gündoğmuş Dağları, daha çok Alanyalıların; Akseki ve İbradı Dağları ise Manavgat ve Serik ilçelerindeki Yörük (Göçebe Türkmen) asıllı köylerin yaylalarıdır. Uçsuz bucaksız dağ coğrafyasında baharla birlikte yayla göçü başlar. Karın henüz kalkmadığı dağ yamaçlarında çadırlar kurulur; koyun, keçi ve büyükbaş hayvanların doğaya salınmasıyla Yayla Zamanı başlar ve sürer.

Manavgat

Sütçüler, Isparta

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Page 34: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Yörenin en büyük dağ gölü Gündoğmuş ilçe sınırları içindeki Eğri Göl’dür. Bazı Alanya köylerinin yayla mevsimini çevresinde geçirdikleri, adını şeklinden alan Eğri Göl, bölgenin en yüksek dağlarından biri olan Geyik Dağı’nın kar sularıyla beslenir. Akdeniz’in en büyük akarsularından biri olan Göksu’nun iki kolundan biri olarak bilinen Ermenek Göksu, Eğri Göl’ün doğusundaki Söbüçimen Yaylası’nda kaynar. Yaz boyu kurumayan Eğri Göl’de, kar suyuyla beslenen lezzetli aynalı sazan balığı yetişir.

Gündoğmuş dağlarının kurumayan göllerinden biri de Karın Göl’dür. Karın Göl çevresi, Alara Irmağı’nın batı yakasındaki bazı Manavgat köylerinin yaylası Yenice Pazar Gölü ve Gündoğmuş köylerinin yayla sınırları içinde, Alanya’yı İç Anadolu’ya bağlayan tarihi Susam Beli yolunun kıyısından geçtiği Susam Gölü’dür. Ve Akseki, Manavgat ile Konya’nın Bozkır ilçesi köylerinin çevresinde çadır kurdukları, olağanüstü peyzaj içindeki Dipsiz Göl.

Ortalama yükseklikleri iki bin metre dolayında olan; dağ göllerinin çevresindeki çiçek ve ot türü bitki çeşitliliği, araştırmalara konu olacak denli zengindir. Birçok bitki türüne ev sahipliği yapan dağlar; Alanya, Manavgat yörelerinde konaklayan yabancı konukların günübirlik ya da kamp düzeni içinde çadırlı konaklama yapmalarına uygun bir çevre düzenine sahiptir. Körfez’in doğu ve batısındaki uçsuz bucaksız dağ coğrafyasına dağılmış, el değmemiş doğal çevre içindeki dağ gölleri, doğada tatil meraklılarının kolay bulamayacakları bir imkân sunmaktadır. Kamp süresince günlük gereksinmeler, çevre köylerden karşılanabileceği gibi yaylalarda sayıları giderek artan küçük alışveriş birimlerinden de sağlanabilir.

Birçoğuna sonbahar aylarından sonra ulaşmanın olanaksız olduğu dağ göllerine karşılık, Alanya-Manavgat kıyı çizgisinin gerisindeki derin coğrafyada Salda, Eğirdir, Kovada, Beyşehir gibi önemli göllerin bulunduğu Göller Bölgesi yer alır. Antalya Körfezi’nin kuzey eşiğindeki Göller Bölgesi, bir üretim ve yaşam alanı olduğu kadar, farklı doğal özellikleri ile son yıllarda hızla gelişen önemli bir turizm çekim alanıdır.

Bölge; adını Isparta, Burdur, Antalya ve Konya’nın Beyşehir ilçesi ile sınırlanan coğrafyada yer alan göl varlığından alır. Güneyi, yüzey akışına olanak vermeyen yüksek dağlarla çevrili olan coğrafyada oluşan bu göller; bölgenin iklimini, yaban hayatını, üretim ve yaşam düzeninde belirleyici bir rol oynar.

Sayfa 64 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Gündoğmuş

Eğirdir Gölü

Salda Gölü

Page 35: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Göller Bölgesi’nin kayak ve dağ sporlarına meraklı yerli yabancı çok sayıda insanın tanıdığı, bildiği iki dağın; Davraz ve Dedegöl dağlarının yıldızı giderek parlamaktadır. Isparta merkez ilçe sınırları içindeki Davraz Dağı, gerçekleştirilen ulaşım, telesiyej, konaklama yatırımlarıyla tam bir kayak merkezi haline gelmiştir.

Yenişarbademli ilçesi sınırları içinde; adını üzerinde bulunan eşsiz manzaralı Karagöl’den alan Dedegöl Dağı; doyumsuz dağ ve göl manzarası, bitki örtüsü, yaban yaşamı ve çevre üretim ve yaşam ortamı korunan geleneksel

köy ve kasabaları ile görülmesi gereken önemli bir doğa ve kültür çevresidir. Dedegöl’ün oksijen deposu sedir ormanları yılın her mevsiminde rengarenk çadırların kurulduğu bir mesire alanı gibi coşup şenlenir.

Ünü sınırların dışına taşan Davraz ve Dedegöl dağları, her yıl artan sayıda yerli yabancı konuk tarafından ziyaret edilerek yöredeki diğer değerlerin tanıtılması konusunda önemli işlev görür.

Meşe, mitolojinin baba tanrısı Zeus’un ağacıdır.

Yetiştiği yeri yaban yaşamın çekim merkezi haline getiren, gücün ve asaletin sembol ağacı meşe; Kaş ilçesinin kuzeyindeki Kasaba Çukuru ve çevresinde yer alır. Demre-Kaş karayolunun otuzuncu kilometresinden sağa ayrılan yol, kuzeye doğru geniş bir kavis çizer ve yaklaşık on km sonra ana asfaltla yeniden birleşir. Bu kavis çizgisi üzerinde dizili dört köy çevresi ile karayolu arasında kalan bölgede oldukça sık bir meşe ormanı yer alır. Bu ormanın köy evleriyle oluşturduğu peyzaj görülmeye değerdir.

Döşemealtı’nın doğusundaki Kızıllı köyü ve çevresi meşe varlığının yoğun biçimde olduğu yerler arasındadır. Yerleşim alanı ile iç içe olan meşe varlığının yoğunluğu yüzünden Kızıllı’nın yakın zamana kadar “güneşin görünmediği” köy olarak anıldığı anlatılır.

Meşe ağacının, körfez ve uzantısındaki geniş doğal yaşam alanında yoğun olarak bulunduğu yerlerin başında Kovada Gölü’nün güneyindeki kırsal gelir. Kovada Gölü’nün çevresinde, olağanüstü bir peyzaj içinde yaşamını sürdüren meşenin meyvesinden beslenen sincabından kuşuna, börtü böceğine; hem orman hem tek ağaç olarak özel bir çevre oluşturur.

Davraz, Isparta

Gidengelmez, Akseki

Sayfa 66 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Bitki ÖrtüsüOtundan ağacına bitki varlığının hemen her çeşidine rastlanan Toroslar’da, her yüksekliğin ağacı ve otu farklıdır. Ağaç ve ot farklılığı salt yüksekliğe bağlı olarak değil dağın deniz gören yüzü ile denizden uzak yüzünde farklılık gösterir. Bölgenin deniz seviyesine yakın alçak kotlarında zeytin, kızılçam, keçiboynuzu ve defne yetişir. Denizden yükseldikçe göçebe yaşamın kutsal ağacı ardıç bollaşır.

Akdeniz’de, yerlisi olan çam ağacının kıyıya yakın yerlerde neredeyse zar kadar ince kabuklu kızılçam türü yetişirken; bin metrelere doğru, tıpkı soğuktan korunmak için paltosunu giyen insan gibi kalın kabuklu karaçam başlar. Karaçam kar ve soğukla ancak edindiği bu kalın kabuk sayesinde baş eder.

Akdeniz’in efsanelere konu olan ağacı sedir’in saltanatı bin metrelerden sonra başlar; Toroslar’ın ağaç sınırı olan bin altı yüzlere kadar çıkar. Kuş cinsinde kartal ne ise ağaç türünde sedir de odur. Nasıl ki hiçbir kuş kartaldan daha yüksekte yaşayıp uçamaz ise hiçbir ağaç da sedirden yükseğe çıkamaz. Ağaçlar da aynen insan toplulukları gibidir; yaşam alanlarına yabancı girsin istemez. Her ağacın yaşam çevresi kendi türüne aittir. Daha alt kotlardaki ağaçlar, başka türlerle bir arada yaşama konusunda daha yumuşak başlı olsa da ağaçların şahı olan sedir, bölgesini başka bir ağaç türüyle paylaşmaz, hatta yanına bile yaklaştırmaz. Sedir, otundan çiçeğine, kurdundan kuşuna kendisine benzeyen bitki ve hayvan türlerini toplar çevresine; başkasına izin vermez.

Kaynakların, dünyada yalnız Antalya Körfezi çevresinde kaldığını bildirdiği yabani servi ağacı; Köprüçay (Eurymedon) Irmağı havzasında, Toroslar’ın girilemez derecede sarp bir yerinde kartal yuvası gibi duran ünlü Selge antik kentinin altındaki derin kısıklarda tutunup öylece kalmıştır.

Page 36: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

AkarsularAntalya Körfezi’nin çevresinde, sonbahardan itibaren kar yağışı altındaki yüksek dağlar, akarsuların yaratıcısıdır. Yağışın kar şeklinde olması, suyun yüzeyde depolanması demektir.Yağmur şeklindeki yağış, sonuçta birkaç saat en çok birkaç gün içinde kaybolup giderken kar yağışı ile su, dağlarda depolanır ve ısının artmasıyla vadilerden, kısıklardan, düzlüklerden düzen içinde geçip denize ulaşır.

Karın eseri olan akarsular, düzenli bir akış rejimleriyle üretim ve yaşam belirler.

Körfez coğrafyasının doğu kıyıları, yüksek debili çok sayıda akarsuya ev sahipliği yaparken batı kıyısındaki akarsu sayısı bir elin parmağını geçmez. Bunun başlıca nedeni iki yakanın farklı jeolojik yapıya sahip olmasıyla açıklanabilir.

Sayfa 68 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Alara Irmağı

Page 37: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Alanya’nın doğusundaki Dim Çayı, körfezin doğu yakasındaki su varlığının ilk büyük akarsuyudur. Geçtiğimiz yıllarda üzerinde kurulan baraj gölünün doğu ve batısında birer duvar dikliği ile yükselen orman ve meyve ağaçları kaplı yamaçlarda dizili köyler yer alır. Baraj setinin deniz tarafında suyun iki yakasında kurulmuş ve yörede “piknik” olarak isimlendirilen çok sayıda yemek, yüzme ile dinlenme alanları; denizin tekdüzeliğinden kurtulmak için gidecek yer arayanların tercih ettikleri adreslerdendir. Dim Çayı’nın daha batısındaki Oba Çayı da bu anlamda tercih edilen güzel bir dinlenme alanıdır.

Alanya’nın kuzeyindeki dağlardan doğan Kargı Çayı, kuzeybatıya doğru akarak Türkler köyünün batısında denize ulaşır. Kargı Çayı; doğduğu, düze ininceye kadar aktığı dağ coğrafyasındaki macerası ile görülmeye değerdir.

Alara Irmağı, Gündoğmuş’un Kayabükü köyü sınırlarında doğar ve olağanüstü güzellikteki Toros coğrafyasını güneybatıya doğru kat ederek zor alanlara ve boğazlardan, en olmadık kısıklarda inşa edilmiş, yöre insanı tarafından bugün de hayvan ve yaya gidiş-gelişlerde kullanılan ortaçağ köprülerinin

altından geçerek Okurcalar köyünün batısından Akdeniz’e ulaşır.

Karpuz Çayı, Akseki ilçesi güneyinden doğar ve bölgenin en zor kanyonu olan Ahmetler Kanyonu’ndan geçerek Manavgat’ın Kızılot köyü batısında denize dökülür. Antalya - Konya karayolunun içinden geçtiği Murtiçi’nden başlayan Ahmetler Kanyonu’nu kat eden Karpuz Çayı’nın gökyüzünün görünmediği kanyon duvarlarında bıraktığı izler, cadı kazanı denilen büvetler (doğal havuz) görenlere olağanüstü bir dünyanın kapılarını açar.

Sayfa 70 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Manavgat

Oymapınar Barajı

Akdeniz’e boşalan Manavgat Irmağı, Köprüçay Irmağı ve Aksu Çayı gibi bölgenin büyük akarsuları, Antalya Körfezi’ni kuzeyden kuşatan Göller Bölgesi’nde yer alan Batı Toroslar’ın yoğun kar yağışı alan yüksek dağlarından beslenir.

Antalya Körfezi’nin doğu kıyısındaki akarsular içinde debisi en yüksek olanı, antik adı Melas olan Manavgat Irmağı’dır. Side’nin birkaç kilometre doğusundan denize dökülen ırmak, Manavgat ilçesini ikiye böler. Manavgat Irmağı üzerinde enerji üretmek için inşa edilen Oymapınar Baraj duvarının gerisinde oluşan gölün sunduğu olağanüstü manzara zenginliği, sahilde konaklayan turistlerin ilgisini çekmeyi sürdürür.

Köprüçay (Eurymedon), Eğirdir Gölü’nün batısında, Serik köylerinin yaylası olan Anamas Dağı’ndan doğar. Ünlü Zindan Mağarası’nın önündeki antik köprünün altından geçerek Toroslar’ın baş döndüren kısıklarına doğru akar, akar... Selge antik kentinin doğusundan büyük düşüşlerle geçerek Pamfilya düzlüğüne iner ve Aspendos önünden ileride denize ulaşır.

Antik Çağ’da geçtiği yerlere bereket taşıyan akarsular, tanrı olarak tapım görür ve heykelleri yapılır. Eurymedon da öyledir ki Roma dönemi eseri olan yuvarlak kemerli Zindan Köprüsü’nün batı yüzündeki kilit taşında, tanrı olarak bellenen Eurymedon’un kırık rölyefi yer alır.

Page 38: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Köprüçay Irmağı’nın altından geçtiği Oluk Köprü’den sonra aktığı düzlük boyunca dinlenme alanları ve son yıllarda hizmet kalitesi yönünden büyük gelişme gösteren rafting spor etkinliği ile doğaya meraklı her turistin en çok ziyaret ettiği yer konumuna gelmiştir. Anadolu’daki en ünlü rafting merkezlerinden biri olan Beşkonak köyü yakınlarındaki antik Oluk Köprü çevresi, bu spor etkinliğinin hareket merkezidir. Buradan yola koyulan botlarla geçirilen keyifli bir-iki saatin ardından karaya çıkan sporcuların heyecanı yüzlerden okunur.

Kuzeydeki Göller Bölgesi’nden, Eğirdir ve Kovada göllerinden beslenen akarsulardan biri de Aksu’dur. Antik adı Kestros olan bu ırmak, doğusundan geçtiği Perge’de tanrı olarak tapım görmüştür. İncil; Aziz Paul ve arkadaşlarının Kıbrıs’tan Yalvaç’a (Antiocheia) gitmek üzere bindikleri teknenin yolcularını Perge’ye getirdiği yazar. Bu bilgi, kıyıdan içeride kurulmuş Antik Çağ kenti Perge’nin, Aksu Irmağı sayesinde bir liman kenti gibi işlev gördüğünün kanıtı sayılmaktadır. Kentin doğuya açılan kapılarından birinin Liman Kapısı olarak anılması, İncil’in verdiği bilgiyi doğrulamaktadır.

Körfezin doğu yakasındaki kayda değer son akarsu Düden Çayı’dır. Antalya’nın hemen kuzeyindeki doğa harikası Kırkgöz Gölü’nden yol alan Düden Çayı, kısa bir süre sonra batar ve güneydeki Varsak’ta yeniden ortaya çıkar. Ancak kısa bir süre sonra yeniden batar ve ileride, turist gruplarının görmeden edemedikleri ünlü Düden Şelalesi olarak bir kez daha çıkar yeryüzüne. Düden Şelalesi ile deniz arasında geçtiği yere serinlik ve eşsiz manzaralar sunarak aktıktan sonra, kırk metre yükseklikteki falezlerden denize dökülür. Düden Çayı’nın denize döküldüğü yerde oluşturulan parklar, seyir terasları, ziyaretçilere bu eşsiz doğa olayını günün her saatinde izleme olanağı sunar.

Körfezin Antik Çağ’da Pamfilya olarak anılan doğu yakasındaki çok sayıda akarsu varlığına karşın Likya olarak anılan batı yakası tam bir akarsu yoksuludur. Kuzeyindeki dağlara düşen yoğun kar yağışına rağmen geçirgen katmanlar, suyun yüzeyde akarsu şeklinde akmasına olanak vermez.

Bu durumun birkaç istisnasından biri, Kumluca, Finike sınırından akan Alakır Çayı’dır. Üzerinde, Anadolu’da inşa edilmiş, önemli bölümü bugün de ayakta olan en uzun Roma çağı köprüsünün yer aldığı Alakır Çay’ı, kuzeyindeki Susuz dağlarından doğar.

Körfezin batı yakasında kayda değer akarsu olarak; Finike Koyu’nun kuzey eşiğindeki Tocak Dağı’nın düzlükle birleştiği yerde kurulmuş

olan Limyra antik kentinde, kâh bir antik mezardan, kâh bir şapelin yıkıntıları arasından kollar halinde doğan ve kısa bir akıştan sonra denize ulaşan Tatlıçay ve hemen batısındaki Acıçay sayılabilir. Tatlıçay’ın Limyra’nın yıkıntıları arasındaki kaynakları ve denize ulaşana kadar aktığı coğrafyaya yaşam verişine tanık olmak büyük keyiftir.

Yukarıda sayılan her iki suyun ana kaynağı, Elmalı Ovası’ndaki Avlan Gölü rezervuarıdır. Çevresi yüksek dağlarla çevrili Elmalı Ovası’nın batısındaki Akdağ’dan doğan Akçay’ın beslediği eşsiz manzaralı Avlan Gölü’nden sızan sular, aşağı kotlarda bir başka akarsuya Aykırtça/Aykırçay’a (Arykandos) kaynaklık eder.

Aktığı vadi boyunca Arykanda antik kentinin altından ve bölgenin kültürel bakımdan bozulmamış köylerinin kâh içinden, kâh yanından geçerek düzlüğe ulaşır. Bu küçük akarsuyun geçtiği yerlerde kayalarda bıraktığı olağanüstü izler, bölgeye gelen yerli yabancı konuklarda hayranlık uyandırır.

Bölgenin batı sınırında yer alan en önemli akarsuyu Eşen Çayı iki ana koldan oluşur.

Büyük kol, Elmalı Ovası’nın batı ucundaki Akdağ’ın batı eteğinde; Antalya’nın Kaş ile Muğla’nın Fethiye ilçelerinin sınırını çizen Saklıkent Kanyonu’ndan doğan Karaçay’dır.

Sayfa 73 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Düden Şelalesi

Saklıkent

Page 39: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya

Burdur

Isparta

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

BurdurGölü

Acıgöl

SaldaGölü

Antalya Körfezi

Beydağları(Olympos)Milli Parkı

TermessosMilli Parkı

SaklıkentMilli Parkı

Köprülü KanyonMilli Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

KovadaMilli Parkı

KızıldağMilli Parkı

Pamfilya

Likya

PisidyaSalda GölüTabiat Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraTabiatı Koruma

Alanı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

SerenlerTabiat Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KargıTabiatı Koruma

Alanı

KasnakTabiatı Koruma

Alanı

DibekTabiatı Koruma

Alanı

AlacadağTabiatı Koruma

Alanı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

Sivritepe

Düzlerçamı

Dimçayı

Gündoğmuş

Kıbrısçayı

Akdağ

Üzümdere

Gidengelmez

Dağından akarsuyuna, otundan ağacına, kurdundan kuşuna doğanın kendini cömertçe ortaya koyduğu Antalya ve uzantısındaki coğrafyada yer alan doğal varlıkların ve yaban hayatın gelecek kuşaklara korunarak aktarılması, günümüzde çözülmesi gereken önemli çevre sorunları arasında yer almaktadır. Bunun başarılması için gereken temel koşulun, sürdürülebilir bir milli politika oluşturmaktan geçtiği açıktır. Günümüzde bu anlamda tüm dünyada geçerli olan yöntem, koruma ve geliştirme amaçlı projeler oluşturmaktan geçmektedir.

Antalya Körfezi çevresinde ve doğal uzantısındaki Göller Bölgesi’nde çok sayıda milli parkı, tabiat koruma alanları, tabiat parkı, yaban hayatı geliştirme sahaları oluşturulmasının temel amacı da budur. Bunların yanında karada sayıları giderek azalan yabani hayvan varlığının; denizde ise özellikle deniz kaplumbağalarının (caretta caretta) yumurtlama alanlarının güvence altına alınması çabaları olumlu sonuç vermiş ve bu konuda Türkiye’ye dünya ölçeğinde saygınlık kazandıran gelişmeler kaydedilmiştir.

Sayfa 74 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Patara

Olympos

Milli Parklar

Milli Park

Tabiat Parkı

Tabiatı Koruma Alanı

Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

Şehir Merkezi

Antalya sınırları içinde beş milli park vardır.

Beydağları (Olympos) Sahil Milli Parkı

Antalya kent merkezinin hemen batısındaki Sarısu’dan başlayarak körfezin güneybatı ucundaki Gelidonya Burnu’na uzanan sahilin tamamını ve belli bir yere kadar derinliğindeki bölgeyi içine alır.

Beydağları Milli Parkı’nın kapsadığı alanda; İdyros (Kemer), Olympos ve Phaselis gibi Antik Çağ’ın önemli kentleri yer alır. Park bu haliyle, meraklılarına hem tarih hem bitki ve doğal varlıklar ile kıyı boyunca uzanan çok sayıda doğal plaj imkânını bir arada sunan bulunmaz değerde özelliklere sahiptir.

Güney Antalya Turizm Bölgesi kapsamındaki bölgede yer alan kaliteli konaklama tesisleri sayesinde konuklar, dünyanın en güzel yörelerinden birinde oluşturulan milli parkın sınırları içinde tatil yapma olanağı elde eder.

Beydağları Milli Parkı’nın kıyısında yükselen antik adıyla Olympos, bugünün Tahtalı Dağı’na kurulan teleferiğin deniz seviyesinden 2365 metre yükseğe çıkardığı konuklar; bir uçtan, bir uca uzanan bütün körfezin görkemli manzarasına tanık olmak ayrıcalığını yaşar.

Parkın sınırları içindeki çok sayıda kanyon, doğa meraklılarına günübirlik çevre gezilerinde bakir doğayı tanımak imkânı sunar. Düzenlenen safari turları ile misafirler, çevrenin eşsiz doğal güzelliklerinin yanında geleneksel köy ve yayla yaşamı hakkında bulunmaz deneyim yaşar.

Page 40: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Köprülü Kanyon Milli Parkı

Bir bölümü Antalya’nın doğusundaki Manavgat, bir bölümü Serik ilçeleri sınırları içinde bulunan Köprülü Kanyon Milli Parkı, yaklaşık 40 bin hektar genişliğindedir.

Köprülü Kanyon Milli Parkı adını, Köprüçay Irmağı üzerindeki Roma Çağı’nda inşa edilen bugünkü adıyla Oluk Köprü’den alır. Oluk Köprü’nün güneybatısında, Irmağa kuzeybatıdan kavuşan Gökçesu’nun içinden akarak gelen ve olağanüstü güzellikteki kanyon üzerinde yer alan Büğrüm Köprü de Roma Çağı eseridir.

Oluk Köprü’nün yaklaşık 15 km kuzeyindeki ünlü Selge antik kenti ve yaşamlarını bozulmamış çevre içinde sürdüren yöreye özgü bitki ile hayvan varlığı; Köprülü Kanyon’u tatil yapmak için bölgeye gelen çok sayıda insanın görmeden gelemediği yerler arasında ön sırada tutar.

Köprüçay Irmağı’nın orta mecrası Türkiye’nin en önemli Rafting merkezlerinden biri olan, Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın yayıldığı oldukça geniş coğrafya içinde, çok sayıda köy boyutunda dağ yerleşmesi yer almaktadır. Ziyaretçiler, olağanüstü bir doğa içinde spor ve dinlenmenin yanında kırsal yaşamı tanıma fırsatını da elde etmektedir.

Sayfa 77 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Termessos

Termessos

Termessos

Köprülü KanyonSayfa 76 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı

Termessos antik kentinin yer aldığı, Güllük Dağı Milli Parkı yaklaşık 7 bin hektarlık bir alanı kapsar. Antalya il merkezinin 25 km kuzeybatısındaki milli park, Antik Çağ’da Pamfilya’ya sınır Pisidya kentlerinden biri olan ve ulaşılmasındaki zorluk yüzünden büyük tahribat görmeden günümüze kalan ve sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle büyük ilgi çeken Termessos antik kenti ve çevresindeki yaban hayatı, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı insan tarafından ziyaret edilir. Termessos’un doğa içindeki olağanüstü konumu ve tarihe “teslim alınamayan kent” olarak geçmesine neden olan ilginç tarihinin yanında, görkemli tiyatrosu, odeonu, gimnaziumu, sarnıçları, nekropolü (antik mezarlık) ve oldukça geniş bir alana yayılan çok sayıda yapı kalıntısı, ziyaretçilerde haklı bir hayranlık uyandırır. Milli park içerisindeki danışma merkezi ve yeme/içme, dinlenme gereksinmelerini karşılamak üzere kurulmuş tesisler, ziyaretçilerin güzel bir gezinin ardından keyifli anlar yaşamasını sağlar.

Page 41: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Saklıkent Milli ParkıAntalya-Muğla illeri arasında, aynı adla anılan kanyondan doğan Karaçay’ın kaynaklarının yer aldığı yüz metrelere varan duvar yüksekliği ve yirmi kilometreye yakın derinliği ile Saklıkent Kanyon’u, ziyaretçilerine inanılmaz güzellikler sunan olağanüstü değerde bir gezi ve dinlenme alanıdır.

Altınbeşik Mağarası Milli ParkıAdını, İbradı ilçesinin güneyindeki Ormana (Erymna) beldesinin doğusunda; Ürünlü (Unulla) köyü sınırları içindeki Altınbeşik Mağarası’dan alan milli park, yaklaşık bin iki yüz km kare genişliğindedir.

Manavgat Irmağı’nı besleyen kaynak sularının ırmağa ulaşmadan önce biriktiği; içinde sandalla dolaşılabilecek kadar geniş mağara gölü gerçek anlamda bir doğa harikasıdır. Suyun mağara içinde oluşturduğu doğal köprü ve mağara duvarlarında yarattığı olağanüstü izler; gücünü deyim yerindeyse belgeleyip sergilemektedir.

Altınbeşik Mağara Gölü, kuzeybatıdaki Gembos Gölü’nün batan sularının eseridir.

Altınbeşik Mağarası’ndaki doğal oluşumların yanında, içinde yer aldığı bozulmamış çevre görenlerde hayranlık uyandırır. Mağara’ya inen yolun iyileştirilmesi ve girişinde inşa edilen dinlenme yeri, ziyaretçi sayısını arttırmıştır.

Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı

Yılda üç yüz bin dolayında kişinin ziyaret ettiği bu tabiat parkı, kent merkezine yaklaşık yirmi km uzaklıkta, Aksu ilçesi sınırları içinde yer alır.

Küçük derenin çağlayan yaptığı Kurşunlu yöresi esas alınarak oluşturulan Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı içinde inşa edilen yürüyüş yolları, akarsu üzerinde doğayla uyumlu olarak kurulan küçük köprüler, değirmenler yer alır. Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı, doğal ortamında yaşayan hayvan varlığı ve oldukça iyi düzenlenmiş, sürekli denetlenen piknik alanları ile halkın ve Antalya’da tatilinin geçiren yabancı konukların en çok ilgi gösterdiği yerler arasında bulunmaktadır.

İncekum Tabiat Parkı

Alanya ilçesi sınırları içinde yer alan İncekum Tabiat Parkı deniz kıyısındadır.

Parkın içinde yer aldığı orman örtüsü ve özellikle adını aldığı kumsalı ünlüdür. Tabiat parkı olarak ilan edilmeden önce uzak yakın çevreden gelenler tarafından günübirlik mesire alanı olarak kullanılan İncekum Tabiat Parkı, bugün de yöre insanının bu gereksinmesini karşıladığı gibi çevredeki tesislerde konaklayan çok sayıda yabancı konuğun da ilgiyle ziyaret ettiği yerlerden biridir.

Mavikent Tabiat Parkı

Körfez’in batısındaki Kumluca ilçesi sınırları içinde yer alan Mavikent Tabiat Parkı; adını Mavikent Beldesi’nden alır. Tabiat parkı ilan edilmeden önce daha çok yöre insanı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktaydı.

Yaz kış aynı kararlılıkla akan Karaçay’ın, kanyonun içindeki kaynakların tam da üstünde kurulan dinlenme yerleri, rafting parkurları Fethiye ve Kaş-Kalkan yöresinde konaklayan turist gruplarının ve sporcuların yoğun biçimde ziyaret ettiği yerlerin başında gelir.

Güver Kanyonu Tabiat ParkıAntalya’nın Döşemealtı ilçesinin batısındaki Düzlerçamı’ndaki Yukarı Karaman beldesi sınırları içindeki Güver Kanyonu Tabiat Parkı doyumsuz manzarası ve ilginç jeolojik oluşumuyla çok sayıda yerli yabancı konuk tarafından ziyaret edilmektedir. Kuzey-deki dağlara düşen yağışı denize akıtan bu kanyon yüz metreyi aşan derinliğiyle doğal yaşamın da korunarak süregeldiği yerlerden biridir. Kanyon çevresindeki seyir terasları, kent manzarasının yanında Beydağlarının seyrine olanak vermektedir.

Düden Şelalesi

Saklıkent

Altınbeşik Mağarası Sayfa 78 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Tabiat Parkları

Page 42: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Tabiatı Koruma Alanları

Çığlıkara Tabiatı Koruma Alanı: Körfezin batısında, Teke Yarımadası’ndaki Elmalı ilçe sınırları içinde yer alan bu park, dünyada nesli tükenen sedir ağacı varlığının yanında yöreye özgü çok sayıda bitki türünün ve yabani hayvan varlığının korunması amacıyla kurulmuştur. Kuzeyindeki Çayboğazı Baraj Gölü ile olağanüstü bir peyzaj oluşturan Çığlıkara Tabiatı Koruma Alanı’nda tescil edilmiş anıt ağaçlar yer almaktadır.

Alacadağ Tabiatı Koruma Alanı: Bu koruma alanı Elmalı güneyindeki Finike ilçesi sınırları içinde yer alır. Başta sedir olmak üzere yirmiden fazla ağaç türüne sahip olan Alacadağ Tabiatı Koruma Alanı, bozulmamış doğal dokusu ve anıt ağaçlarıyla örneği az bulunan ekosistemlerden bir olarak kabul edilmektedir. Öte yandan Finike-Kumluca Koyu’nun en iyi izlenebildiği yerlerden biri olan Alacadağ yamaçları ziyaretçilere doyumsuz bir manzara eşliğinde keyifli bir gezi imkânı sunmaktadır.

Dibek Tabiatı Koruma Alanı: Kumluca ilçesi sınırları içinde yer alan Dibek Orman Sahası’nda kurulmuştur. Bu koruma alanı, başta sedir olmak üzere sahip olduğu ağaç varlığı bakımından yöredeki önemli ekosistemlerden biridir.

Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Antalya çevresinde, yabani bitki ve hayvan varlığına sahip olan alanlardaki yaban hayatın geliştirilerek korunması amacıyla düzenlenen sekiz tane saha vardır.

Sivridağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Antalya’nın Konyaaltı ilçesi sınırları içindeki Sivridağ çevresini içine alan bu saha, dağ keçisi, domuz, tavşan, keklik varlığını doğal çevre içinde koruma amacıyla kurulmuştur.

Gidengelmez Dağları Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Körfezin kuzeyindeki Akseki ilçesi sınırları içinde yer alan Gidengelmez Dağları esas alınarak düzenlenen bu saha, yine başta dağ keçisi, ayı, domuz, tavşan, tilki ve porsuk varlığına sahiptir. Gidengelmez Dağları’nın içine girilemez derecede sarp doğası bu sahaya ayrı bir çekicilik kazandırmaktadır.

Üzümdere Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Tam bir dağ yerleşmesi olan İbradı ilçesi sınırları içinde, Manavgat Irmağı’nın yukarı bölümünde yer alan Üzümdere köyü çevresini içine alan bu Saha’da da ana tür dağ keçisidir. Bölge keklik, tavşan, domuz ve sansar varlığı bakımından da oldukça zengindir.

Dimçayı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Alanya İlçesi sınırları içinde yer alan bu saha, Dimçayı Vadisi’nin özellikle yukarı bölümünü içine alır. Ana türün yine dağ keçisi olduğu Dimçayı sahası da yörede çokça rastlanan domuz, tavşan, tilki ve sansar türlerinin yaşam alanıdır.D

üzlerçamı Wildlife Reserve Area: The main Düzlerçamı

Çığlıkara, Elmalı

Gündoğmuş

Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Antalya kent merkezinin hemen kuzeyindeki Düzlerçamı sahasının ana türleri dağ keçisi ve alageyiktir. Saha, bu iki ana türün yanında domuz, tavşan, tilki, sansar, karakulak ve keklik varlığına sahiptir. Özellikle dağ keçisi ve alageyik gibi türlerin kolaylıkla izlenebildiği Düzlerçamı sahası, her yıl çok sayıda yerli yabancı ziyaretçi tarafından gezilmektedir.

Gündoğmuş Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Körfezin batı yakasında, Toros Dağları’nın zirveleri arasında yer alan Gündoğmuş ilçesi; yaban hayatın korunması için seçilen yerler arasındadır. Gündoğmuş çevresindeki yaban hayat, coğrafyasının zorluğu nedeniyle günümüze bozulmadan gelmeyi başarmış yerlerden biridir. Toros Dağları yaban hayatının ana unsurlarından biri olan dağ keçisi, tavşan, sansar ve tilki varlığının yanında keklik de Gündoğmuş yöresinin en çok rastlanan yaban hayvan varlığı arasında yer alır.

Kıbrısçayı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Kaş ilçesinin kuzeyinden başlayan ve gerisindeki Akdağ etekleri arasındaki kısıklardan Kasaba Çukuru’na uzanan alanı kapsayan bu sahada, ana tür yine dağ keçisidir. Bunun yanında domuz, tavşan, tilki, sansar ile Kıbrısçayı’nın aktığı vadi tabanında porsuk varlığı bu sahada en çok rastlanan türlerdir.

Sarıkaya-Akdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Finike ilçesinin kuzeyinde yükselen yüzlerce metre yüksekliğindeki Sarıkaya Uçurumu ile arkasındaki, bölgede çok sayıdaki Akdağ’dan biri olan Susuz Akdağ’ı arasındaki Oluklu Yaylası’nın çevresinde, oldukça geniş bir alanı kapsayan bu saha; dağ keçisi ile domuz, tavşan ve tilki türlerinin yaşam alanıdır.

Sayfa 80 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Carduelis carduelis

Page 43: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Kuzeydeki Cennet:Göller BölgesiAntalya Körfezi’ni kuzeyden kuşatan Göller Bölgesi, sahip olduğu doğal varlıklar açısından Anadolu’nun en dikkate değer yerleri arasındadır. Ağırlıklı olarak Burdur ve Isparta illerinin yer aldığı Göller Bölgesi’nde, bitki ve yabani hayvan varlığının korunup geliştirilmesi amacıyla kurulmuş milli parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları ve yaban hayatı geliştirme sahaları yer alır.

Kovada Gölü Milli ParkıIsparta’nın Eğirdir ilçesi sınırları içinde yer alan küçük Kovada Gölü, sahip olduğu büyüleyici manzarası ve yaban yaşam çevresi ile gerçek bir doğa harikasıdır. Ulaşımı oldukça kolay olan ve zengin bitki örtüsünün yanında kekliğinden ördeğine çok sayıda kuş türü ile sincap, tilki, sansar, porsuk, yabandomuzu ve tavşan gibi yaban hayvanı, Kovada Gölü özel çevresinde varlıklarını sürdürür.

Kovada Gölü, yirmi kilometre dolayındaki çevre uzunluğu ile bakir doğada kamp tutkunlarının gizli cennetidir.

Kızıldağ Milli ParkıIsparta’nın Şarkikaraağaç ilçesi sınırları içinde yer alan Kızıldağ Milli Parkı’nın, ürettiği oksijen kapasitesi bakımından dünyanın sayılı yerlerinden biri olduğu bilinmektedir. Park bu özelliğini, ilçe merkezinin hemen güneyindeki Büyüksivri Tepesi’nin yamaçlarındaki yoğun sedir, karaçam, ardıç ve yüksekte yaşamı seçmiş yoğun ağaç örtüsünden aldığı kabul edilir. Kızıldağ Milli Parkı çevresi salt ağaç varlığı bakımından değil endemik bitki çeşitliliği yönünden de yaban yaşamı önemlidir.

Parkın güneyinde yer alan Beyşehir Gölü, salt manzarası ile değil başta iklim olmak üzere yörenin, değeri iyi bilinen doğal varlığına büyük bir zenginlik katar.

Sayfa 82 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Avlan Gölü, Elmalı

Milli Parklar

Page 44: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Tabiat Parkları

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı: Isparta’nın Sütçüler ilçesi sınırları içindeki Yazılı Kanyon Milli Parkı; adını kanyon duvarlarına, Stoacı ünlü filozof Epiktetos’a ait sözlerin yazıldığı kitabelerden alır. Aziz Poaulos’un Perge-Yalvaç yolculuğu sırasında yürüdüğü bu yol hattı, Antalya yöresini kuzeye bağlayan en kestirme yol hattıdır. Bazı bölümde gösterilen özene gönderme yapılarak “Kral Yolu” olarak da adlandırılan bu yol, Aziz Paulos Yolu ya da Haç Yolu olarak anılmaktadır.

Yolun içinden geçtiği kanyon, olağanüstü manzarası ve mutlaka tadılması gereken alabalığı ile ünlüdür.

Gelincik Dağı Tabiat Parkı: Eğirdir Gölü’nün batı yakasında yer alan Gelincik Dağı sahip olduğu eşsiz ekosistem ve Kapıdağı ile Çamdağı yamaçlarından izlenen doyumsuz Eğirdir Gölü manzarasıyla bölgenin önemli doğal değerlerinden biridir.

Gelincik Dağı Tabiat Parkı çevresinde yoğun sedir ve daha az olarak ardıç, karaçam varlığının yanında çok sayıda soğanlı bitki yetişmektedir. Çevresinde yer alan Senirkent, Eğirdir, Uluborlu ilçelerine ait köyler tarafından yayla olarak kullanılan Gelincik Dağı Tabiat Parkı, yörede benzer konumdaki hemen tüm tabiat koruma alanlarında olduğu gibi geleneksel kır yaşamı ile doğanın birlikte izlenmesine olanak veren yerler arasındadır.

Salda Gölü Tabiat Parkı: Burdur’un Yeşilova ilçesi sınırları içinde yer alan; kayıtlarda Anadolu’nun en derin gölü olarak geçen Antalya-Denizli Karayolu üzerindeki Salda Gölü gerçek anlamda bir doğa harikasıdır. Çevresindeki mola ve dinlenme tesislerinde konaklayan ziyaretçiler, Salda Gölü’nün lacivert doğasının yanı sıra nefis yöre yemekleri ve alabalığı ile tanışır.

Serenler Tabiat Parkı: Burdur Gölü kıyısında, piknik alanı ve seyir terası olarak düzenlenen Serenler Tepesi, sunduğu olağanüstü göl manzarası ile en çok ziyaretçi çeken yerlerden biridir.

Tabiatı Koruma Alanları

Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı: Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü arasında, Yukarı Gökdere Köyü sınırları içinde yer alan Kasnak Meşesi Ormanı, koruma alanı statüsüne alınmış; geçmişte ağır tahribat gören bu meşe türünün, geleceğe kalması sağlanmıştır.

Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı: Antik çağlardan beri bilinen cilt bakımı ve iyileştirici özelliği ile ünlü sığla yağı, doğada az bulunan sığla ağacının özüdür. Sığla ağacının doğal ortamında yetiştiği yerlerden biri Aksu Vadisi’nde Burdur’un Kargı köyü çevresidir. Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı bu değerli ağaç varlığını geleceğe taşımak amaçlanmıştır.

GelidonyaBurnu

Likya

Pamfilya

Pisidya

Geyikbayırı

Karain

Sagalassos

Ertokuş Hanı

Kremna

Aspendos

Seleukia

Sillyon

Syedra

Selge

Çimi Köyü

Perge

Korakesion

Termessos

Bademağacı

Ürkütlü

Hacılar

Saklıkent

Olympos

Phaselis

Adrasan

Rhodiapolis

Limyra

Andriake

Myra

Ision

Theimiussa

Patara BezirganKöyü

Tlos

Xanthos

Pinara

Kibyra

Letoon

Kekova

Arykanda

Semahöyük

Adada

EğirdirGölü

BeyşehirGölü

ÇavuşçuBarajı

BurdurGölü

KaracaörenBarajı

Acıgöl

Akgöl

SaldaGölü

KarataşGölü

YarışlıGölü

AdıgüzelBarajı

IşıklıGölü

Yeşil Göl

Avlan Gölü

OymapınarBarajı

ManavgatBarajı

KöprüçayIrmağı

DüdenŞelalesi

Dipsiz Göl

Eğri Göl

AlaraIrmağı

Oba ÇayıDimÇayı

KovadaGölü

Kırkgöz Gölü

GölcükGölü

Antalya Körfezi

ÇayboğazıGöleti

Alara(Çündüre)

Şelalesi

Barla

Tahtalı Dağı

Kızlar Sivrisi

Akdağ

Akdağ

Davraz KayakMerkezi

BeydağlarıMilli Parkı

Salda GölüTabiat Parkı

TermessosMilli Parkı

Güver KanyonuTabiat Parkı

ÇığlıkaraMilli Parkı

Köprülü CanyonMilli Parkı

Yazılı KanyonTabiat Parkı

GölcükTabiat Parkı

AltınbeşikMilli Parkı

İncekum Tabiat Parkı

Kurşunlu ŞelalesiTabiat Parkı

KovadaMilli Parkı

MavikentTabiat Parkı

Gelincik DağıTabiat Parkı

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D400

D695

D695

D695D695

D695

D695

D330

D330

D715

D715

D330

D400

D400

D635

D635

D635

D350

D350

D330

D330

D685

D685

D685

D650

D650

D650

D650

E87

E87

E87

E87

E87

Korkuteli

Döşemealtı

Sütçüler

AtabeyGönen

Uluborlu Senirkent

Gelendost

Yalvaç

Antiokheia

Şarkikaraağaç

Aksu

Dedegöl

Dinar

Keçiborlu

Kalkan

Kaş

Saklıkent Milli Parkı

Demre

BeymelekDalyanı Finike

Kumluca

Karaöz

Elmalı

TekkeKöyü

GökbükKöyü

Gömbe

Sütleğen Köyü

YeşilbarakKöyü

Akçay

Aksu

Serik

Çolaklı

Ilıca

Gündoğdu

Belek Boğazkent

Side

Kundu

Manavgat

Kızılağaç

Payallar

Konaklı

Mahmutlar

Kestel

İncekumOkurcalar

Avsallar

TürklerAlanya

Gazipaşa

Çamyuva

Tekirova

Kemer

Göynük

Beldibi

Akseki

CevizliKöyü

İbradı

Gündoğmuş

Fethiye

Eğirdir

Yenişarbademli

Beyşehir

Seydişehir

Altınyayla

Gölhisar

Tefenni

Hasanpaşa

Çavdır

Karamanlı

Yeşilova

NiyazlarKöyü

Salda

Kemer

Bucak

İncirhan

Susuzhan

Ağlasun

Çeltikçi

Evrenseki

Oba

Antalya

Denizli

Burdur

Isparta

Konya

Yazılı Kanyon, Sütçüler

Gölcük, Isparta

Salda Gölü

Sayfa 84 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa

Gölcük Tabiat Parkı: Isparta kent merkezinin birkaç km güneybatısındaki Gölcük, bir krater gölüdür. Yörede benzeri olmayan bu doğal oluşum, uzak yakın çevre insanının olduğu kadar yabancıların da ilgisini çeken yerler arasındadır. Değişik ağaç varlığı bakımından olduğu kadar, kuş, kaplumbağa ve yılan gibi yaban hayvan türüne de ev sahipliği yapan Gölcük, ziyaretçisi bol olan bir mesire yeridir.

Page 45: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Sayfa 86 • Antalya ve Batı Akdeniz’de Tarih, Kültür, Doğa Çığlıkara, Elmalı

Yöredeki “Anıt Ağaç” VarlığıKörfez çevresindeki dağların dünyaya yüksekten bakan, uzun ömürlü ağaçları sedir ve ardıç; Antalya gibi Burdur ve Isparta dağlarının da gözde ağacıdır. Coğrafyanın gözden uzak yerlerinde iki bin yaşlarını süren çok sayıda sedir ve ardıç ağacı; ömürleri uzun olsun diye “doğa anıtı” olarak koruma altındadır. Anıt ağaçlar, tanık oldukları Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı çağlarından bugüne, dinmeyen uğultularla esen rüzgârlarla selam getirir, selam götürür.

Antalya’nın Elmalı sınırları içindeki Çamkuyuları, Dokuzgöller ve Çığlıkara orman serisinde “Koç Sedir”, “Koca Katran”, “Şah Ardıç” ya da “Aslan Ardıç” gibi adlarla anılan sedir ve ardıç türü anıt ağaçlar, her yıl çok sayıda ziyaretçiyle buluşur. Anıt ağaçlar; Torosların Göller Bölgesi çevresinde, Sütçüler ve Senirkent’in yükseklerinde ardıcından sedirine, kestanesinden ıhlamuruna varlığını sürdürür.

Uzun ömürlü ağaçlardan biri de çınardır. Çınarın, sedir ve ardıç gibi yüksek yer tercihi yoktur; insan içinde olmayı sever. Gölgesi bol olduğundan insan da çınarı sever. Yalvaç, Altınyayla (Dirmil) ve Ağlasun ilçe merkezlerindeki çınarlar gibi yaşları kestirilemeyen bu anıt ağaçlar, kim bilir kaç yüzyıldan beri çevresinde toplananlara gölge ve serinlik vermeyi sürdürür? Kemer’in hemen kuzeyindeki Gedelme’de; yaşı kestirilemeyen çınar da öyle. İbradı’nın orta yerinde, bin yıldan bu yana dimdik ayakta duran “Arapastığı Kestanesi” gibi.

Antalya yöresindeki 9 tane anıt ağaç varlığının 6’sı Elmalı; geriye kalan 3’ü Kumluca, Kemer ve Kaş ilçe sınırları içinde yer alır. Yaşları 650 ile 2000 arasında değişen Antalya’daki anıt ağaç varlığının 6’sı sedir; 2’si ardıç ve 1 tanesi de çınardır.

Isparta il sınırları içinde yer alan toplam 13 tane anıt ağaç varlığı yaşları 1000 ile 2000 arasında değişen 5’i sedir, 3’ü ardıç, kestane, çınar ve yaz ıhlamuru ağacından oluşur. Isparta’daki bu ağaç varlığının önemli bölümü Sütçüler ve Senirkent ilçe sınırları içinde yer alır. Yalvaç’ın ünlü çınar ağacının yarattığı gölgenin çevresine sıralanmış kahveler, tarihin ve doğanın tadına doyum olmaz güzelliğini sunar.

Burdur il sınırları içindeki 4 tane anıt ağaç varlığı, Tefenni ve Altınyayla (Dirmil) ilçelerindedir ve yaşları 300 ile 600 arasında değişen sedir ağacından oluşur.

Altınyayla ilçe merkezinde korunan, düzgün gövdeli bir grup çınar ağacı görülmeye değerdir.

Yalvaç

Page 46: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

SideSide, Antalya

side.bel.tr

Air Show

Mayıs

DedegölDağcılıkŞenliğiEğirdir, Isparta

egirdir.bel.tr

Mayıs

UluslararasıAntalya KumHeykel FestivaliAntalya

larasandland.com

Mayıs

Antalya GençlikŞenliğiAntalya

antalya.bel.tr

Mayıs

AkdenizÜniversitesiGençlik ŞenliğiAntalya

sks.akdeniz.edu.tr

Mayıs

AntalyaUluslararasıTiyatro FestivaliAntalya

devtiyatro.gov.tr

Mayıs

Yörük TürkmenŞöleniAntalya

yoruklerdernegi.org.tr

Mayıs

UluslararasıAlanya Turizmve Sanat ŞenliğiAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Mayıs

Altın NarYağlı GüreşleriKemer, Antalya

antalya-kemer.bel.tr

Mayıs

MotosikletEğirdir

FestivaliEğirdir, Isparta

egirdir.bel.tr

Mayıs

SDÜBahar ŞenliğiIsparta

sdu.edu.tr

Mayıs

EğirdirOluklacıŞenliğiEğirdir, Isparta

egirdir.bel.tr

Mayıs

Abdal MusaŞenlikleriElmalı, Antalya

elmali.bel.tr

Haziran

FinikeFestivaliFinike, Antalya

finike.bel.tr

Haziran

MahmutlarKültür veTurizm FestivaliAlanya, Antalya

mahmutlar.bel.tr

Haziran

ManavgatBarış SuyuFestivaliManavgat, Antalya

manavgat.bel.tr

Haziran

Likya - KaşKültür ve SanatFestivaliKaş, Antalya

kas.bel.tr

Haziran

FestivalyaSokakEtkinlikleriAntalya

antalya.bel.tr

Temmuz

AspendosUluslararasıOpera ve BaleFestivaliBelkıs, Antalya

aspendosfestival.gov.tr

Temmuz

KestelYağlı Güreş veTurizm FestivaliAlanya, Antalya

alanyakestel.bel.tr

Temmuz

GelenekselPınargözüKültür ŞenliğiYenişarbademli, Isparta

yenisarbademli.bel.tr

Temmuz

Festivali

Altın NarKültür ve Sanat

Kemer, Antalya

antalya-kemer.bel.tr

Haziran

KozağacıYaylaŞenlikleriKozağacı, Burdur

kozagaci.bel.tr

Haziran

RusKültür GünleriAntalya

antalya.bel.tr

Haziran

KonaklıTurizmFestivaliAlanya, Antalya

konakli.bel.tr

Haziran

Oba Turizm,Kültür, Sanat vePortakal FestivaliAlanya, Antalya

oba.bel.tr

Haziran

ManavgatMotosiklet Fest.Manavgat, Antalya

manavgat.bel.tr

Uluslararası

Haziran

UluborluKiraz Festivalive Yağlı GüreşleriUluborlu, Isparta

uluborlu.bel.tr

Haziran

IspartaGül, Halı, Kültürve Turizm Festivali

Isparta

isparta.gov.tr

Haziran

Pisidia AntiokheiaKültür, Turizmve Sanat FestivaliYalvaç, Isparta

yalvac.bel.tr

Temmuz

SütçülerKültür veSanat ŞenliğiSütçüler, Isparta

sutculer.bel.tr

Temmuz

AltınsipsiYağlı GüreşleriAltınyayla, Burdur

altinyayla.bel.tr

Temmuz

Kültür, Sanat veYayla ŞenliğiAziziye, Burdur

aziziyekoyu.net

Aziziye Köyü

Temmuz

Mayıs

19 Mayıs Gençlikve Spor Bayramı

UluslararasıAntalya GitarFestivaliAntalya

antalyagitarfestivali.com

Şubat

Altın PortakalŞiir ÖdülüSempozyumuAntalya

altinportakal.org.tr

Mart

İbradıKardelenFestivaliİbradı, Antalya

ibradi.bel.tr

Nisan

UluslararasıKoroFestivaliAntalya

antalya.bel.tr

Nisan

Ansan ÖyküGünleri &Akdeniz ŞiiriAntalya

ansansanat.com

Mart

23 NisanUlusal Egemenlikve Çocuk Bayramı

Nisan

AntalyaTV ÖdülleriAntalya

altinportakal.org.tr

Nisan

ATSO Türk Sanat MüziğiGünleriAntalya

atso.org.tr

Nisan

KonyaaltıKarnavalı veYaz ŞenlikleriAntalya

konyaalti.bel.tr

Ağustos

AksekiYaz ŞenliğiAkseki, Antalya

akseki.bel.tr

Ağustos

Cevizli Ayran FestivaliCevizli, Antalya

cevizli.bel.tr

Ağustos

AkçaenişKültür veSanat FestivaliElmalı, Antalya

Ağustos

Pınar PazarıPanayırıEğirdir, Isparta

egirdir.bel.tr

Temmuz

Kültür veNiyazi Baba

Sanat ŞenliğiBurdur

Temmuz

Deliktaş - SarıkayaKültür veSanat FestivaliYeşilbaşköy, Burdur

yesilbaskoybelediyesi.com

Temmuz

KaramanlıCeviz, Mermer veYayla FestivaliKaramanlı, Burdur

karamanli.bel.tr

Temmuz

Bucakİncir, Kültür veSanat FestivaliKocaaliler, Burdur

kocaaliler.bel.tr

Ağustos

KibyraAntik KentYayla ŞenliğiGölhisar, Burdur

golhisar.bel.tr

Ağustos

Salda GölüTHM AmatörSes YarışmasıYeşilova, Burdur

yesilovabel.tr

Ağustos

Altın KirazYağlı GüreşleriKorkuteli, Antalya

korkuteli.bel.tr

Ağustos

İncesuKültür veSanat FestivaliKeçiborlu, Isparta

keciborlu.bel.tr

Ağustos

Seyyit Veli BabaAşıklar Gecesive Pilav FestivaliSenirkent, Isparta

senirkent.bel.tr

Ağustos

29 EkimCumhuriyet Bayramı

Ekim

DöşemealtıNar Festivali veYağlı GüreşleriDöşemealtı, Antalya

dosemealti.bel.tr

Ekim

UluslararasıAlanya TriatlonuAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Ekim

Alanya UluslararasıYüzme MaratonuAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Ekim

Sokak BasketboluTurnuvasıAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Ekim

AtatürkHalk Koşusu veYarı MaratonuAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Ekim

Sea to SkyEkstremEnduro YarışıKemer, Antalya

redbullseatosky.com

Ekim

GelenekselGöce (Tarhana)ŞenliğiKozağacı, Burdur

kozagaci.bel.tr

Ekim

UluslararasıPiyanoFestivaliAntalya

antalyapiyanofestivali.org

Kasım

Uluslararasıİşçi FilmleriFestivaliAntalya

festival.sendika.org

Aralık

BisikletAntalya

FestivaliAntalya

antalya.bel.tr

Ağustos

Elmalı, Antalya

Elmalı

elmali.bel.tr

Yağlı Güreşleri

Ağustos

GazipaşaÇekirdeksiz NarFestivaliGazipaşa, Antalya

gazipasa.bel.tr

Ağustos

Mantar FestivaliKorkuteli, Antalya

korkuteli.bel.tr

Şehzade Korkut Yaz Şenlikleri ve

Ağustos

RamazanBayramı

Ağustos

30 AğustosZafer Bayramı

Ağustos

Tefenni BöğetKoyun YünümŞenliğiHasanpaşa, Burdur

hasanpasa-blf.gov.tr

Eylül

PhaselisFestivaliKemer, Antalya

phaselisfestival.com

Eylül

sidefestival.com

Side UluslararasıSanat ve Kültür FestivaliSide, Antalya

Eylül

ManavgatYağlı GüreşleriManavgat, Antalya

manavgat.bel.tr

Eylül

EğirdirSu ŞenlikleriEğirdir, Isparta

egirdir.bel.tr

Eylül

SenirkentKültür Sanat veÜzüm FestivaliSenirkent, Isparta

senirkent.bel.tr

Eylül

UluslararasıAlanyaCaz FestivaliAlanya, Antalya

alanya.bel.tr

Eylül

OktoberfestAntalya

antalyaoktoberfest.com

Ekim

İnsuyuKültür, Sanat ve Spor EtkinlikleriBurdur

burdur-bld.gov.tr

Eylül

Avcılık Şenliğive ÖdüllüTek Kurşun AtışıBayır, Burdur

burdurbayir.bel.tr

Eylül

UluslararasıAltın PortakalFilm FestivaliAntalya

altinportakal.org.tr

Ekim

Kurban Bayramı

Ekim

Page 47: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Antalya

Antalya İl Kültür ve TurizmMüdürlüğü Deniz Mah. Anafartalar Caddesi No: 31 07050 Muratpaşa/AntalyaT +90(242) 247 76 60F +90(242) 248 78 70 [email protected]

Turizm Danışma ve Çağrı Merkezi (179)Deniz Mah. Anafartalar Caddesi No: 31 07050 Muratpaşa/[email protected]

Antalya Turizm Danışma BürosuT +90(242) 241 17 47

Alanya Turizm Danışma BürosuT +90(242) 513 12 40

Kaş Turizm Danışma BürosuT +90(242) 836 12 38

Kemer Turizm Danışma BürosuT +90(242) 814 11 12

Manavgat Turizm Danışma BürosuT +90(242) 753 12 65

Burdur

Burdur İl Kültür ve TurizmMüdürlüğü Burç Mah. Atatürk Cad. No: 13/115200 Merkez/BurdurT +90(248) 232 22 10, 233 10 78F +90(248) 234 00 [email protected]

Isparta

Isparta İl Kültür ve TurizmMüdürlüğü Kepeci Mah. 106 Cad. 1217 Sok. No: 31 Kat: 4-5 32300Merkez/IspartaT +90(246) 232 57 71- 223 27 98F +90(246) 232 61 42 [email protected]

Burdur

• Bademli Höyük, Bademli

Köyü/Karamanlı • Balbura, Altınyayla• Beyköy Höyük, Beyköy/Tefenni• Bubon, Gölhisar

• Hacılar, Hacılar Köyü/Burdur • Kibyra, Gölhisar• Kodrula, Kestel Köyü/Bucak• Kormasa, Çallıca/Burdur

• Kremna, Çamlık Köyü/Bucak• Kuruçay Höyük, Kuruçay

Köyü/Burdur

• Lisinia, Karakent Köyü/Burdur

• Mallos, Karacaören Köyü/ Burdur

• Milias, Kocaaliler Köyü/Bucak

• Olbasa, Belenli Köyü/Kemer• Sagalassos, Ağlasun

• Sia, Karaot Köyü/Bucak

Isparta

• Adada, Sağrak Köyü/Sütçüler• Antiokheia, Yalvaç • Apollonia, Uluborlu• Caralis, Yenişarbademli• Conana, Gönen• Fori, Keçiborlu• Men Kutsal Alanı, Yalvaç

• Seleukeia Sider, Bayat Köyü/ Atabey

• Tynada, Terziler Köyü/Aksu

Milli ParklarAntalya

Altınbeşik Mağarası Milli Parkı Kuruluşu: 1994Alanı: 1.156 Ha.

Beydağları Sahil Milli Parkı Kuruluşu: 1972Alanı: 34.425 Ha.

Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı Kuruluşu: 1970Alanı: 6.702 Ha.

Köprülü Kanyon Milli Parkı Kuruluşu: 1973Alanı: 36.614 Ha.

Saklıkent Milli Parkı, Antalya, MuğlaKuruluşu: 1996Alanı: 1.643 Ha.

Isparta Müze MüdürlüğüT +90(246) 218 34 37

Yalvaç Müze MüdürlüğüT +90(246) 441 50 59

Uluborlu Müze MüdürlüğüT +90(246) 531 24 99

Eğirdir Turizm Danışma BürosuT +90(246) 311 43 88

MüzelerAntalya

Alanya Atatürk Evi ve MüzesiŞekerhane Mah. 07400Alanya/AntalyaT +90(242) 513 32 54F +90(242) 513 71 [email protected]

Alanya KızılkuleEtnografya MüzesiÇarşı Mah. 07400Alanya/AntalyaT +90(242) 513 32 55F +90(242) 513 71 [email protected]

Alanya Müzesi Saray Mah, Hilmi Balcı Sok.07400 Alanya/AntalyaT +90(242) 513 12 28F +90(242) 513 71 [email protected]

Antalya Arkeoloji Müzesi Konyaaltı Cad. No: 8807050 Muratpaşa/AntalyaT +90(242) 238 56 88, 89 F +90(242) 238 56 [email protected]

Antalya Atatürk Evi ve MüzesiIşıklar Caddesi 07100 Muratpaşa/Antalya T +90(242) 241 15 27antalyamuzesi.gov.tr

Antalya Oyuncak Müzesi İskele Caddesi Kaleiçi Yat Marinası 07100 Muratpaşa/Antalya T +90(242) 248 49 33 oyuncakmuzesi.antalya.bel.tr

Isparta

Kızıldağ Milli Parkı, Isparta, KonyaKuruluşu: 20.02.1993Alanı: 59.600 Ha.

Kovada Gölü Milli Parkı Kuruluşu: 1970 Alanı: 6.534 Ha.

Tabiat ParklarıAntalya

İncekum Tabiat ParkıKuruluşu: 08.12.2006Alanı: 27,1 Ha.

Güver Kanyonu Tabiat ParkıKuruluşu: 28.03.2007Alanı: 4.044 Ha.

Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı Kuruluşu: 21.05.1991Alanı: 586,5 Ha.

Mavikent Tabiat Parkı Kuruluşu: 30.06.2009Alanı: 42 Ha.

Burdur

Salda Gölü Tabiat Parkı Alanı: 14,5 Ha.

Serenler Tepesi Tabiat ParkıAlanı: 38,37 Ha.

Isparta

Başpınar Tabiat Parkı Kuruluşu: 11.07.2011Alanı: 39,5 Ha.

Gelincik Dağı Tabiat ParkıKuruluşu: 14.12.2005Alanı: 2.764 Ha.

Gölcük Tabiat Parkı Kuruluşu: 05.07.1991Alanı: 5.925 Ha.

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı Kuruluşu: 05.09.1989Alanı: 600 Ha.

Demre Aziz Nikolaos MüzesiAziz Nikolaos Kilisesi 07570 Demre/Antalya T +90(242) 871 68 20 F +90(242) 238 56 87 [email protected]

Side Müzesi 07330 Manavgat/Antalya T +90(242) 753 10 06 F+90(242) 753 27 49 muze.gov.tr/side

Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi (AKMED)Barbaros Mah. Kocatepe Sok. No: 25 07100 Muratpaşa/AntalyaT +90(242) 243 42 74F +90(242) 243 80 [email protected]

Burdur

Burdur MüzesiÖzgür Mah. Halk Pazarı Cad. No: 3 15200 Merkez/BurdurT +90(248) 233 10 42F +90(248) 233 87 [email protected]

Taş Oda Etnografya MüzesiPazar Mah. Veyis Sok.15200 Merkez/BurdurT +90(248) 233 10 42F +90(248) 233 10 42

Isparta

Isparta Müzesiİstiklal Mah. Millet Cad. No: 432300 Merkez/IspartaT +90(246) 218 34 37F +90(246) 223 94 03

Uluborlu MüzesiGüreşyeri Mah. Alaaeddin Keykubat Halk Kütüphanesi32650 Uluborlu/IspartaT +90(246) 531 24 99

Yalvaç MüzesiHükümet Cad. No: 432400 Yalvaç/IspartaT +90(246) 441 50 59

Tabiatı KorumaAlanlarıAntalya

Alacadağ Tabiatı KorumaAlanı, Finike Kuruluşu: 01.10.1990Alanı: 427 Ha.

Çığlıkara Tabiatı KorumaAlanı, Elmalı Kuruluşu: 05.07.1991Alanı: 15.889 Ha.

Dibek Tabiatı KorumaAlanı, Kumluca Kuruluşu: 31.12.1993Alanı: 550 Ha.

Burdur

Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı, Burdur, Isparta Kuruluşu: 1987 Alanı: 88,5 Ha.

Isparta

Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı, Burdur, Isparta Kuruluşu: 1987 Alanı: 88,5 Ha.

Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı, Eğirdir, Isparta Kuruluşu: 1987 Alanı: 1.300 Ha.

Yaban Hayatı Geliştirme SahalarıAntalya

Dimçayı Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 52.655 Ha.

Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 28.972 Ha.

Gidengelmez Dağları Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 16.134 Ha.

Başlıca ÖrenyerleriAntalya

• Adada-Lamus, Çile Köyü/

Gazipaşa

• Alanya Kalesi

• Alarahan Kalesi, Çakallar

Köyü

• Andriake, Demre

• Antiocheia Ad Gragum,

Güney Köyü/Gazipaşa

• Antiphellos, Kaş

• Apollonia, Üçağız

• Ariassos, Dağ Nahiyesi

• Arykanda, Finike

• Aspendos, Serik

• Cestrus, Macarköyü/Gazipaşa

• Colybrassus, Güzelbağbelde/

Gündoğmuş

• Corydalla, Kumluca

• Etenna, Sırt Köyü, Manavgat

• Gagae, Kumluca

• Idyros, Kemer

• Idebessos, Kumluca

• Justinianopolis, Okurcalar

• Karain Mağarası, Yeniköy

• Kyenai, Yavu Köyü/Kaş

• Laertes, Gözüküçüklü Köyü/

Alanya

• Limyra, Finike

• Myra, Kale (Demre)

• Naula, Mahmutlar

• Nephelis, Muzkent Köyü/

Gazipaşa

• Olympos, Kumluca

• Patara, Gelemiş Köyü/Kaş

• Perge, Aksu

• Phaselis, Tekirova/Kemer

• Phellos, Kaş

• Rhodiapolis, Kumluca

• Selge, Altınköy/Manavgat

• Selinus, Gazipaşa

• Seleukeia, Bucakşeyhler

Köyü/Manavgat

• Sillyon, Yanköy/Serik

• Simena, Kekova

• Syedra, Seki Köyü/Alanya

• Termessos, Yukarıkaraman

• Theimiussa, Üçağız

• Trebenna-Melanippe, Finike

• Xanthos, Kınık

Gündoğmuş Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 8.404 Ha.

Kıbrısçayı Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 3.558 Ha.

Sarıkaya-Akdağ Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 40.398 Ha.

Sivridağ Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 8.127 Ha.

Üzümdere Yaban Hayatı Geliştirme SahasıAlanı: 18.462 Ha.

Burdur

Burdur Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Alanı: 38.125 Ha.

Karataş Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Alanı: 4.720 Ha.

Önemli Telefon Numaraları• Turizm Danışma 179

• Acil Yardım 112

• Sağlık Danışma 184

İletişim Bilgileri

Page 48: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

Görsellerin ve Metinlerin Tüm Hakları Saklıdır: 2012 © Antalya Tanıtım ve Turizm Geliştirme Tic. A.Ş., Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA)

Fotoğraf ArşiviAKMED Kaleiçi Müzesi, Alanya Arkeoloji Müzesi, Alanya Belediyesi, Alanya Tanıtım Vakfı (ALTAV), Antalya Arkeoloji Müzesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), Belek Yatırımcıları Turizm Ortak Girişimi A.Ş. (BETUYAB), Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Demre Belediyesi, Eğirdir Belediyesi, Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği (GATAB), Isparta İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kaş Belediyesi, Kemer Belediyesi, Kemer Yöresi Tanıtım Vakfı (KETAV), Kepez Belediyesi, Konyaaltı Belediyesi, Manavgat Belediyesi, Muratpaşa Belediyesi, Side Belediyesi, Yalvaç Belediyesi

FotoğraflarFatih Pınar (Kapak, 2, 3, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ,17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 30, 31, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 42, 43, 44, 45, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 57, 60, 61, 65 , 67, 71, 72, 73, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 86, 87) • Serdar Aydın (41)Hasan Ali Benlioğlu (64, 68, 69, 70, 81) • Aytunç İnce (58, 59)

Metin Giray ErcenkEditör Cenk GündoğduTasarım Fikribir Görsel İletişim Çözümleri • fikribir.comBaskı Kutlu Avcı • kutluavci.com.tr

Flowers and Childrenantalyaexpo2016.com.tr

Destekleyen Kurumlar

Page 49: Tarih, Kültür, Doğa (tr)

antalyadestination.com

AKTOB Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneğiaktob.org.tr

ALTSO Alanya Ticaret ve Sanayi Odasıaltso.org.tr

ANTALYA Ulaşım Hizmetleri Petrol Sanayi ve Ticaret A.Ş.antalyaulasim.com.tr

ATAV Antalya Tanıtım Vakfıantalyaguide.org

ATB Antalya Ticaret Borsasıantalyaborsa.org.tr

ATSO Antalya Ticaret ve Sanayi Odasıatso.org.tr

BETUYAB Belek Yatırımcıları Turizm Ortak Girişimi A.Ş.betuyab.com.tr

IMEAK Deniz Ticaret Odasıantalyadto.org.tr

MATSO Manavgat Ticaret ve Sanayi Odasımatso.org.tr

BA

KA

Yay

ın N

o. 2

012/

55 •

ISB

N 9

78-6

05-8

6397

-3-7