64

TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL
Page 2: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

TA N I V E T E DAV İ B Ö L Ü M L E R İ

7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir.

ACİL SERVİS VE AMBULANS HİZMETLERİ AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Oral İmplantolojiOrtodonti

PedadontiPeriodontoloji

ProtezALGOLOJİ VE AĞRI MERKEZİ ANESTEZİ

Genel ve Lokal AnesteziSpinal/Epidural Anestezi

BESLENME VE DİYET BEYİN CERRAHİSİ

Bel ve Boyun Fıtığı MikrocerrahiDisk Cerrahisi Kranial Cerrahi

CHECK-UP PROGRAMLARIAyrıntılı Check-up

Çocuk Sağlığı Check-up Erkek Sağlığı Check-up

Genel Check-upGöz Sağlığı Check-up

Kadın Sağlığı Check-up Kanser Tarama Check-up

VIP Kadın Check-upVIP Erkek Check-upÇOCUK CERRAHİSİ

ÇOCUK KARDİYOLOJİFetal EkokardiografiÇOCUK NÖROLOJİÇOCUK PSİKİYATRİ

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARIAlerji Testleri

Sağlıklı Çocuk TakibiDERMATOLOJİ

Derma Lazer Ciltte PRP Tedavisi

DermatoskopiSaç Ekimi

FİZİK TEDAVİ VE UYGULAMAESWT

GASTROENTEROLOJİGastroduedonoskopi

KolonoskopiEndoskopik Kanama Müdahaleleri

GENEL CERRAHİEndokrin Cerrahi

Gastroenteroloji CerrahisiKaraciğer, Pankreas, Safra Yolları Cerrahisi

Meme CerrahisiGÖĞÜS HASTALIKLARI

Allerji ve AşıSolunum Fonksiyon Testleri

GÖZ HASTALIKLARIGlokom

Katarakt ve Refraktif Cerrahi Kornea ve Kontakt Lens

Laser CerrahiOkulaplastik Cerrahi

Retina ve DiyabetŞaşılık

İÇ HASTALIKLARIKADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

Gebelik ve DoğumJinekolojik Cerrahi/Myom ve Over Kisti Laparoskopik/Histeroskopik Müdahale

Menopoz Takibi

KALP VE DAMAR CERRAHİSİVaris CerrahisiArteryel (Atardamar) Ameliyatları Diyabetik Ayak Yara Tedavileri Böbrek Yetmezliği İçin Fistül Açılması El-Ayak Terlemesi İçin Kapalı AmeliyatKARDİYOLOJİEfor-Treadmill Holter (24 saat EKG) EKGEkokardiyografiKLİNİK LABORATUVARAllerjenler Biyokimya Endokrinoloji Hematoloji Mikrobiyoloji Moleküler Biyoloji SerolojiKULAK, BURUN VE BOĞAZ HASTALIKLARIBaş Boyun CerrahisiKulak CerrahisiEndoskopik Sinüs CerrahisiNEFROLOJİ NÖROLOJİEEGEMGNÖRO-PSİKİYATRİODYOLOJİ VE İŞİTME TARAMA ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİArtroplasti-Kalça Cerrahisi Ayak CerrahisiDiz CerrahisiOmuz ve Dirsek Cerrahisi Spor YaralanmasıAğrı Tedavisi-PRPPERİNATOLOJİPLASTİK, ESTETİK VE REKONSTRUKTİF CERRAHİ PSİKİYATRİPSİKOLOJİPsikoterapiKişilik TestleriRADYOLOJİBilgisayarlı Tomografi Direkt Röntgen Kontrastlı Tetkikler Kemik Dansitometri MamografiMR (Manyetik Rezonans) Renkli Doppler Ultrason UltrasonografiROMATOLOJİUYKU LABORATUVARIÜROLOJİProstat Cerrahisi MikrocerrahiVarikosel CerrahiErkek Cinsel ve Üreme SağlığıYOĞUN BAKIMLARGenel Yoğun BakımNeonatal (Yeni Doğan) Yoğun BakımCerrahi Yoğun Bakım Koroner Yoğun Bakım

Page 3: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

M E R H A B A

S e v g i l i Tü r k i y e D o s t l a r ı ,

Yeni bir sayı ve dopdolu bir dergi ile siz kıymetli Türkiye dostlarımıza “merhaba” diyoruz. Sağlığımızla ilgili konuları her sayısında yeni ve güncel haberlerle sizlere ulaştıran sağlık iletişimi yayınımız Reçete’nin bu sayısını da

ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Türkiye Hastanesi olarak son dönemde başlattığımız sağlıkta yenilik ve değişim projelerimizi anlatıyor, yaşadığımız heyecanı ve çalışma süreçlerini sizlerle paylaşıyoruz.

Değişim, yenilenme ve daha iyiye ulaşma yolunda derginiz Reçete için de bir çalışma başlattık. Yeni bir tasarım oluşturmakla birlikte yeni sayfalar, yeni başlıklar ekledik. Önerilerinizi paylaşmanızı bekliyoruz.

Sağlık kuruluşlarında; sağlık ihtiyaçlarının aynı yerde başlaması ve şifa ile bitmesi en ideal olanıdır.Tüm çalışmalarımızı bu amaç çerçevesinde geliştiriyoruz. Bu amaç doğrultusunda hastanemiz, ek bina projemizde

erişkin ve bebek yoğun bakım üniteleri, medikal onkoloji, estetik cerrahi sağlık hizmetlerini topladık. Hedefimiz: Hastanemizden hizmet alan bütün hastalarımızın sağlıkta tek adresi olabilmektir.

Dergimizin bu sayısında, sağlıklı hayatı yakından ilgilendiren çok kıymetli tıbbi yazıları bulacak ve büyük bir merakla okuyacaksınız.

KBB Uzmanımız Op. Dr. Cevat Uçar, literatüre kendi adıyla geçen hastanemizde ve dünyada başarıyla uygulanan, normale en yakın dış kulak yolunu oluşturan “Uçar Flebi” yöntemi hakkında

çok kıymetli bilgilerini paylaştı.

Genel Cerrahi Kliniği, toplumumuzda çok yaygın görülen kıl dönmesi rahatsızlığını, Beyin Cerrahisi Kliniği düzelmeyen bel ağrıları rahatsızlıklarını mercek altına aldı.

Kadın Sağlığı ve Doğum Kliniği ise kadın sağlığını yakından ilgilendiren menopoz sürecini, Ortopedi Kliniği uyku pozisyonları ve eklem ağrılarını, Göğüs Hastalıkları Kliniği kronik öksürük, İç Hastalıkları Kliniği hem çocukları

hem de yetişkinleri etkileyen yaz hastalıkları gibi konuları zengin bir içerikle anlatan sayfalar hazırladılar.

Sağlık sektörü çalışanları olarak çok zor ve önemli bir iş yapıyoruz. Bu yüzden en büyük mutluluğumuz, sağlığına kavuşarak hastaneden ayrılan hastalarımız oluyor. Yüksek standartlardaki sağlık hizmetlerimizi daha fazla insana

ulaştırmaya, hep birlikte değişmeye, gelişmeye ve büyümeye devam edeceğiz.

Bu vesileyle Kurban Bayramı’nızı en içten dileklerimizle tebrik ederiz.Sağlıklı günler dileriz...

FA R U K KO C AB A Ş H E K İ M

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3

Page 4: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

İ Ç İ N D E K İ L E R

B i z d e n H a b e r l e r

M e n o p o z N e d i r

M e m e K a n s e r i

İ m p l a n t

Ç o c u k l a r d a İ s h a l

Ş e k e r H a z t a l ı ğ ı v e G ö z

O r t o p e d i k E k l e m A ğ r ı l a r ı v e U y k u P o z i s y o n l a r ı

K a l p R i t i m B o z u k l u ğ u

K r o n i k Ö k s ü r ü k v e Te d a v i s i

M e d i c a l L a z e r

E r k e n E r g e n l i k

S ü n n e t

S a r o z K ö r f e z i

K i t a p

B u l m a c a

0 6

1 0

1 8

2 4

2 6

3 0

3 2

3 4

3 8

4 0

4 4

4 6

5 6

6 0

6 1

1 4 U Ç A R F L E B İ2 0 yıldır Dr. Cevat Uçar tarafından

uygulanan, Avrupa KBB Dergisinde

yayınlandığı 2006’dan itibaren de

ülkemiz ve tüm dünyadaki kulak

cerrahları tarafından başarıyla

uygulanan Uçar Flebi hakkında

bu yöntemin sahibinden bilgi

edineceğiz.

4 8 Ü R O L O J İ K K A N S E R L E RProstat kanseri yurdumuzda da

erkeklerde sıklık olarak üçüncü

sırada görülen bir kanserdir.

1 8 Ç İ F T V E A İ L E T E R A P İ L E R İGerek bireysel terapi olsun, gerekse

çift-aile terapisi olsun ikisinin de

amacı temelde insan

davranışlarını anlamlandırmak,

en önemlisi ruhsal acıyı azaltmaktır.

2 4 YA Z H A S TA L I Ğ IYaz aylarında sıcaklık artışı

nedeniyle vücuttan buharlaşma

ve terleme nedeniyle çok miktarda

sıvı kaybederiz.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4

Page 5: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

TÜRKİYE HASTANESİADINA İMTİYAZ SAHİBİ VE BAŞHEKİM DT. FARUK KOCA

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜHAYATİ ODABAŞI

YAYIN KURULUDR. MEHMET SARGINOP. DR. NEVRA TOPALİSMAİLOĞLU SEMRA KAYAHALİL ÖZTÜRKELİF Y İĞİT

YÖNETİM YERİTÜRKİYE HASTANESİMERKEZ MAH. DARÜLACAZE CAD. NO: 14/1 34381 Ş İŞL İ / İSTANBULTEL: 0212 214 14 14 FAKS: 0212 314 14 15 www.turk iyehastanes i .com

A c i lD r. Me h m et S a rg ı nD r. Ra h m et M u s t a fa

A n e s t e z iUz m . D r. Ş a b a n B a y yozg a tUz m . D r. F i g e n E rg ü n

B e y i n C e r r a h i s iO p . D r. Leve nt A kd u yg u

B i y o k i my aUz m . D r. Ö z ka n Ö z b a ş

C i l d i y eUz m . D r. Met i n O ğ u z

Ç o c u k C e r r a h i s iO p . D r. Ce m Ka ra

Ç o c u k Ka r d i y o l o j iD o ç . D r. Yı l m a z Yozg a t

Ç o c u k N ö r o l o j iD o ç . D r. B a r ı ş E k i c i

Ç o c u k H a s t a l ı k l a r ıUz m . D r. S a l i m E rd o ğ a nUz m . D r. Ş ü k r ü Ç i d oUz m . D r. M u s t a fa Te n g i r ş e kUz m . D r. Wa s s i m B e k ra k i

D i ş Ü n i t e s iD t . H i l a l Yı l d ı z Yü ks e lD t . H . İ b ra h i m Le ke s i z

F i z i k Te d a v i ve Re h a b i l i t a s y o nUz m . D r. Me h m et S a ka

G a s t r o e n t e r o l o j iUz m . D r. Re f i k O kç uUz m . D r. Tu ra n Ça l h a n

G e n e l C e r r a h iP rof . D r. Ha s a n Ta ş ç ıO p . D r. Ca v i t Ha m za o ğ l uO p . D r. Ece Ko ç u m

G ö ğ ü s H a s t a l ı k l a r ı - A l e r j iP rof . D r. Re ce p Ayd i l e k

G ö z H a s t a l ı k l a r ıP rof . D r. Tu n ç O va l ıP rof . D r. Me h m et Ça k ı rD o ç . D r. Ha n e f i Ça k ı rO p . D r. M . Ka d i r Eg e m e n o ğ l uO p . D r. Ço l p a n O va l ı

İ ç H a s t a l ı k l a r ıD o ç . D r. S a b a h a t t i n G ü lUz m . D r. A h m et Fa r u k Ya ğ c ıUz m . D r. Ca n a n Çe l e b iUz m . D r. Me h m et Ne c i p Çet i n e rUz m . D r. Ya s i n Ke s k i n

Ka l p D a m a r C e r r a h i s iD o ç . D r. B i l a l Ka a n İ n a n

Ka r d i y o l o j iP rof . D r. R i fa t E ra l p U l u s oy

Ka d ı n D o ğ u mP rof . D r. M u s t a fa Kü ç ü k ( Pe r i n a t o l o j i )O p . D r. N i h a l Ça k ı rO p . D r. Nev ra To p a l i s m a i l o ğ l uO p . D r. F i g e n E ze n İ ş l e rO p . D r. Ö zg e Ço ş k u nO p . D r. Me ht a p Ka ra a s l a nO p . D r. Ö zg ü r Çet i n e rO p . D r. Tü l a y Ko l d a şO p . D r. Roza E s ka n d a r i Za n j a n i

Ku l a k- B u r u n - B o ğ a zP rof . D r. İ s m et E rca n Ca n b a yO p . D r. A h m et Yı l d ı r ı mO p . D r. İ l h a n Ö z b e kO p . D r. Ceva t Uça r

N e f r o l o j iD o ç . D r. D e d e Ş i t

N ö r o l o j iD o ç . D r. Ad i l e Ö z ka n Uz m . D r. Yı l m a z Ke n d i r l i

N ö r o - P s i k i y a t r iUz m . D r. A k ı n G ü rd i l

O r t o p e d i ve Tr a v m a t o l o j iP rof . D r. İ r fa n Ö z t ü r kO p . D r. Me h m et He l va c ıO p . D r. Ta r ı k Ş e n e r

P l a s t i k ve Re ko n s t r ü k t i f C e r r a h iO p . D r. Te k i n G ü m ü ş o ğ l u

Ra d y o d i a g n o s t i kUz m . D r. Ne ca t i S ö n m e zUz m . D r. N i l g ü n E re nUz m . D r. Fu n d a A ka ç l ıUz m . D r. Ad n a n A l pt e k i n

Ü r o l o j iP rof . D r. Fa r u k Ö zca nO p . D r. A h m et Ta l h a B e ş ı ş ı k

P s i k i y a t r iUz m . D r. Zey n e p Ş e n ka lUz m . D r. B a h a r Cö m e r t

Ç o c u k P s i k i y a t r iUz m . D r. Ö ze n A l e m d a r

K l i n i k P s i ko l o j iUz m . P s k . A s l ı Ö z l üUz m . P s k . G ü l ş a h D u r s u n

B e s l e n m e ve D i y e tD y t . E s ra Ku r t M u t l u D y t . B a h a t t i n A r s l a nD y t . Ayş e n u r Cu m u rc u

D A N I Ş M A K U R U L U

YA P I M

Reçete Dergisi Türkiye Gazetesi Hastanesi’nin sağlık sektöründeki mesleki süreli yerel yayınıdır. 3 ayda bir yayınlanır.

Dergide yer alan bilgiler kaynak gösterilerek kullanılabilir.

G R A F İ K E R A F Ş I N B AY I R

B A S K I İ H L A S G A Z E T E C İ L İ K . A . Ş .M E R K E Z M A H . 2 9 E K İ M C A D .İ H L A S P L A Z A N O : 1 1 A /4 1Y E N İ B O S N A , B A H Ç E L İ E V L E R / İ S T .T E L : 0 2 1 2 4 5 4 3 0 0 0

S R . A R T D İ R E K T Ö R E V R E N K U Z M A N

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5

Page 6: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

BİZDEN HABERLER

SAĞLIK SEKTÖRÜ “SAĞLIKTA ORTAK GELECEK” İÇİN ANTALYA’DA BULUŞTU!

Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği

(OHSAD) tarafından düzenlenen ‘Sağlıkta Ortak

Çözüm Toplantıları’nın sekizincisi Antalya’da

düzenlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve

SGK Başkanı’nın sektöre yönelik önemli açıklamalar

yaptığı OHSAD Kurultayı’na Türkiye Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı Hayati Odabaşı konuşmacı

olarak da katıldı.

Sağlık sektöründeki değişim ve yenilikleri

değerlendirmek için düzenlenen toplantıda

Hastanemizin Genel Müdür yardımcısı Hayati

Odabaşı ‘Hastanecilikte Zincirleşmeden Hayatta Kalmanın Yolları’ konulu bir sunum yaptı. Kongrede

aynı zamanda sektörün sorunlarına, sektörün tüm

paydaşlarının bir araya geldiği ve birlikte ortak

çözüm alternatifleri oluşturmak, daha önemlisi

ülkemizin kaliteli ve sürdürülebilir bir sağlık

sistemine kavuşmasının önünü açmak amaçlı

toplantılar yapıldı.

T Ü R K İ Y E ’ N İ N E N B Ü Y Ü KS A Ğ L I K S E K T Ö R Ü B U L U Ş M A S I N A T Ü R K İ Y E H A S TA N E S İ D E K AT I L D I !

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 6

Page 7: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Sektörde uzman kişiler ve Hastane personeliyle

gerçekleşen Sağlık Sohbetleri’nin ilk konuşmacısı

Sağlık Bakanlığı eski Genel Müdür Yardımcılarından

Dr. Ömer Faruk Erbay oldu.

Hastanemiz personeli ve yöneticilerinin katılımıyla

‘’iyi hastanelerin özellikleri, butik bir hastane

nasıl ayakta kalabilir, şehir hastanelerinin özel

hastanelere etkileri ne olur?‘’ gibi konular karşılıklı

olarak tartışıldı.

Hastanemizin inovasyon alanındaki yeniliklerine bir yenisi daha eklendi. Yazılımı Türkiye Hastanesi’nde Biyomedikal

Uzmanı Halil İbrahim Karatürk tarafından geliştirilen 3 boyutlu yazıcı sayesinde, aileler anne karnındaki bebeğin

bire bir modellemesini doğumdan önce görebilecekler.

İşlemin gerçekleşebilmesi için anne adaylarının gebeliğinin 20-30 hafta arasında olması gerekmektedir.

Bu işlemin anneye ve bebeğe hiçbir zararı olmadığı gibi hem anne adayını mutlu ediyor hem de bebeklerinin

gelişimini ellerine aldıkları maketler sayesinde gözlemleyebiliyorlar, ayrıca ömür boyu saklıyabilecekleri bir hatıra

olarak evlerinin bir köşesine koyabiliyorlar.

Maketimiz doğaya ve insan sağlığına özen gösterilerek hazırlanmakta ve içeriğinde petrol bazı olmayan mısır,

buğday, şeker kamışı gibi doğada çözülebilen biyoplasti (PLA) kullanarak yapılmaktadır.

Anne adaylarımızın bu işlemi yaptırabilmeleri için renkli ultrason çektirmeleri yeterli olacaktır.

TÜRKİYE HASTANESİ SAĞLIK SOHBETLERİ

TÜRKİYE HASTANESİNDE ANNE ADAYLARI 3 BOYUTLU TEKNOLOJİ İLE BEBEKLERİNİ DOĞMADAN HİSSEDEBİLECEKLER.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 7

Page 8: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Bilgi Üniversitesi ve Biruni Üniversitesi tarafından

düzenlenen Kariyer Günleri organizasyonunda

hastanemizi İnsan Kaynakları Sorumlusu Selim Güler

ve Pazarlama Sorumlusu Elif Yiğit temsil ettiler.

Bu organizasyon çerçevesinde, öğrenciler ve

mezunlar ile sağlık sektöründe kariyerlerini

nasıl ilerletebilecekleri, doğru başvurunun nasıl

yapılması gerektiği, kendilerini hangi yönlerde

geliştirebilecekleri hakkında görüşmeler yapıldı ve

yalnızca sağlık birimleri için yüzlerce başvuru alındı.

Türkiye Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı

Esra Kurt Mutlu tarafından Albayrak Holding

çalışanlarına ‘İdeal Kilo ve İdeal Kilonun Korunması,

Besin Değerleri, Yiyecek Grupları, Yaş Gruplarına

Göre Beslenme gibi konu başlıklarından oluşan bir

seminer verildi.

BİZDEN HABERLER

TÜRKİYE HASTANESİ, BİRUNİ ÜNİVERSİTESİ VE

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ’NİN KARİYER GÜNLERİ ORGANİZASYONUNA KATILDI!

ALBAYRAK HOLDİNG’DE SAĞLIKLI BESLENME VE DİYET SEMİNERİ YAPILDI.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 8

Page 9: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

TRT WORLD ÇALIŞANLARINA DİŞ SAĞLIĞI TARAMASI YAPILDI. TRT WORLD çalışanları ağız bakım ve diş sağlığı programı çerçevesinde taramadan geçirildi. Ağız ve Diş Sağlığı

uzmanı Dt. Hilal Yıldız Yüksel yönetiminde, personel ayrıntılı muayene ile birlikte ağız ve diş sağlığı bakımı

konusunda genel olarak bilgilendirildi. Ağız ve diş sağlığı bakım ürünlerinin dağıtıldığı çalışma 3 gün sürdü.

BİZDEN HABERLER

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 9

Page 10: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

enopoz, kelime anlamı olarak aylık adet

kanamalarının doğal yolla bitmesi demektir.

Bu süre içinde yumurtalıklar, iki kadınlık hormonu

olan östrojen ve progesteron salınmasını yavaşlatır

ve bir süre sonra da üretimini durdurur. Menopoz;

bu iki kadınlık hormonunun eksikliği ve yokluğu ile

başlayan fiziksel ve ruhsal değişikliklerin olduğu

süreçtir.

Menopoz bir hastalık değildir. Menopoz dönemi her

kadın için güzel ve dolu dolu geçen bir yaşam dilimi

olabilir.

Türkiye Hastanesi Menopoz Kliniği bu dönemi

sıkıntısız geçirmenizde her zaman yanınızda

olacaktır.

MENOPOZ’A GİRME YAŞI NEDİR?

Östrojen düşüklüğünün en erken göstergeleri

düzensiz ve miktarı değişken adet kanamalarıdır.

Menopoz yaşı ortalama 45-55 yaşlarıdır. Bununla

beraber 30’lu yaşların ortalarında “erken”, 60’lı

yaşlara doğru “geç” olarak da görülebilir.

MENOPOZ BELİRTİLERİ NELERDİR?

• Adet kanamalarının kesilmesi

• Sıcak basmaları, yüzde kızarma, gece terlemeleri

• Çarpıntı, huzursuzluk, sıkıntı

• Uykusuzluk

• Sinirlilik, depresyon, unutkanlık

• Ağlama nöbetleri

• Zihinsel fonksiyonların yavaşlaması,

konsantrasyon güçlüğü

• Cilt kuruluğu, saç kırılma ve dökülmesi

M • Kilo almaya yatkınlık

• Vajinal kuruluk

• Eklem ağrıları

• Osteoporoz

MENOPOZ ŞİKAYETLERİ

Sıcak basmaları, terleme nöbetleri; Genellikle

boyundan başlayan ve yüze yayılan sıcaklık hissine

çarpıntı ve terleme eşlik eder.

Psikolojik rahatsızlıklar, uyku problemleri ve

depresyon; Sinirlilik, yorgunluk, depresyon, aşırı

hassasiyet, kendini hasta hissetme, uykusuzluk gibi

şikayetler bu dönemde sıklıkla görülürler.

Bu yakınmalar östrojen eksikliğine bağlıdır.

Menopoza giren kadınlarla fiziksel ve ruhsal

belirtiler %75’e varan oranlarda görülür. Bunu

tetikleyen östrojen azlığına bağlı sebeplerdir. Bu

dönemde gözlenen en sık psikolojik problemler ise

depresyon, irritabilite, duygu oynamaları ve kaygı

şikayetleridir.

MENOPOZA BAĞLI DEPRESYONUN BELİRTİLERİ

NELERDİR?

• Yaygın ve sürekli ruhsal çöküntü

• Libido- cinsel istek kaybı

• Yaygın ilgi kaybı

• Ölüm düşünceleri, panik atak benzeri şikayetler.

• Yetersizlik suçluluk düşünceleri

• Dikkat ve zihinsel işlevlerde yavaşlama

• Kilo, iştah ve uyku bozuklukları

• Enerji yoksunluğu, devamlı yorgunluk hissi

• Karar verme güçlüğü

O P R . D R . N E V R A T O PA L İ S M A İ L O Ğ L UK A D I N H A S TA L I K L A R I V E D O Ğ U M U Z M A N I

M E N O P O Z N E D İ R ?

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 0

Page 11: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

MENOPOZ SÜRECİ DETAYLI CHECK-UP PROGRAMIDoktor Muayeneleri- Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Muayenesi (Transvaginal USG, Smear alınması) - İç Hastalıkları Muayenesi - Beslenme ve Diyet Muayenesi- Psikiyatrik Muayene

Radyoloji – Görüntüleme Tetkikleri- Akciğer Grafisi - Kemik Dansitometri (DEXA) - Bilateral Mamografi - Bilateral Meme USG- Bütün Batın USG

Tıbbi Patoloji - Smear Değerlendirmesi EKG (Elektrokardiyogram)

LABORATUVAR TETKİKLERİ

- Biyokimya Testleri* AKŞ * HbA1c * Total Kolesterol * HDL Kolesterol * LDL Kolesterol * Trigliserit * Sedimantasyon

- Hemogram (Kan Sayımı)* Lökosit * Eritrosit * Hemoglobin * Trombosit * Hematokrit * Diğer Kan Değerleri

- Karaciğer Fonksiyon Testleri* AST * ALT * GGT * Total Bilirubin *ALP

- Kan Proteinleri* Total Protein * Albumin

- Böbrek Fonksiyon Testleri * Üre * Kreatinin * Tam İdrar Tahlili

- Vitaminler* Vitamin D3 * Vitamin B12 * Folik Asit

- Romatizmal Testler* CRP * RF (Romatoid faktör)

- Hepatit Tarama Testleri* HbsAg * Anti Hbs * Anti HCV

- Enfeksiyon Tarama *Anti HIV

- Hormonal – Serolojik Testler* FT3 * FT4 * TSH * İnsülin

- Tümör Markerleri* CA 19-9 * CA 125 * CA 15 – 3 * CA 72.4

- Kan Elektrolitleri* Sodyum * Potasyum * Kalsiyum * Fosfor * Klor* Magnezyum

- Diğer Kan Testleri* Ürik Asit * LDH * Ferritin * Demir

- Gaita Tahlilleri * Gaitada Gizli Kan

Menopozda idrar yolu değişiklikleri; Vajen ve idrar

deliği (üretra) destek dokuları zayıflar, mesane

fonksiyonları bozularak idrar kaçırma varsa artabilir

veya ortaya çıkabilir.

Kalp ve tansiyon şikayetleri; Menopoz öncesi

dönemde östrojen kadınları kalp hastalıklarından

korur. Kadınlarda menopoz döneminden sonra

iskemik kalp hastalıkları görülmeye başlar. Menopoz

sürecine giren kadınların kardiyolojik kontrolden

geçmeleri yerinde olur.

Osteoporoz (kemik erimesi); Kemik dokusu sürekli

değişen bir dokudur ve kan ile sürekli kalsiyum

alışverişi içindedir. Menopoz sonrası yapımın çok

azalması ile denge yıkım lehine bozulur. Menopoz

sonrası dönemde östrojen eksikliğine bağlı olarak

kemiklerden kalsiyum kaybı artar. Kemik erimesi

menopozun ilk iki (2) yılında hızlı ilerlediği için

doktora müracaatta geç kalmamalıdır.

Menopozda baş ağrısı, sırt ve kas ağrıları;

Östrojen azalmasına bağlı olarak kaslarda biriken

laktik asid kolay yıkılamaz. Bel ve kasık ağrıları bu

dönemde gittikçe artar.

Menopoz ve Menopoz öncesi döneminde

beslenirken dikkat edilmesi gereken hususlar;

Menopoz dönemine giren kadınlarda östrojenin

kolesterol üzerindeki dengeleyici etkisi ortadan

kalktığı için kilo alma eğilimi olur ve kilo vermeleri

güçleşir. Vücutta oluşan hormonal değişiklikler

nedeniyle enerji harcamasında azalma oluşur.

Bunların sonucunda şişmanlık gelişir.

Menopoz sonrası östrojen düzeyindeki azalma

besin alımı, fiziksel aktivite seviyesi ve yağ doku

dağılımını etkileyebilmektedir. Sonuç olarak

kadınların dış görünüşü değişir, daha şişman

olurlar ve kalçalarda yağ birikimi hızlı bir şekilde

artar. Menopozdaki kadınlar kilo kontrolü ve fizik

görünüşlerini korumaları için düzenli beslenmeye

ihtiyaç duymaktadırlar.

Bu nedenle bu dönemde kadınların diyetlerine

dikkat etmeleri, düzenli egzersiz yapmaları ve bir

diyetisyen kontrolünde olmaları çok önemlidir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 1

Page 12: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

alk arasında kıl dönmesi adı verilen bu

hastalık toplumumuzda çok yaygın

görülmektedir. Tıpta bu hastalığa Pilonidal

sinüs adı verilmektedir, bu kelime latincede kıl

anlamına gelen “pilos” ile yuva anlamına gelen

“nidus”kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır.

En çok kuyruk sokumunda görülür, göbek, koltuk

altı, kasıklarda ve ender olarak parmak aralarında

ve ayak tabanında da görülebilir.

HASTALIĞIN NEDENİ

Bu hastalık önceleri doğuştan olan bir rahatsızlık

olarak bilinirdi, günümüzde bu düşünce değişti

ve sonradan oluşan bir hastalık olarak kabul

edilmektedir.

Bu hastalık 15 yaş civarında seks hormonlarının etki

etmesi ile başlar. Genelde bir kıl kökü iltihaplanır

ve apse oluşur, apse ilerleyerek diğer kıl köklerini

içine alır ve cilt altı yağ dokusuna ilerler.Yürürken,

otururken kalça kasları hareketleri ile kıllar daha da

derine gömülür ve kıl dönmesi hastalığı oluşur.

KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR

Erkeklerde kadınlara nazaran 3 kat daha fazla

görülür.Hastanemize başvuran kıl dönmesi

hastalarının %85’i erkek ve %15’i kadındı.15-40 yaş

arasında ve vucudun da çok kıl olan insanlarda

daha çok görülür.

Bisiklet veya ata binme gibi spor yapanlarda, uzun

süre oturarak çalışanlarda, bankacı, öğrenci, şöfor,

bilgisayarcılarda daha sık görülür.Kilolu ve çok

terleyen insanlarda bu hastalık daha sık oluşur.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ

Hastaların yarısı kuyruk sokumunda apse, yani

şişkinlik, kızarıklık ve şiddetli ağrı şikayeti ile

başvururlar.

Diğer yarısı da kuyruk sokumunda kaşıntı,

sertlik hissi, deliklerin oluşması, pis kokulu akıntı

veya iç çamaşırda kanlı lekelerin oluşması ile

doktora başvururlar.Genellikle pis kokulu akıntı

nedeni ile insanların sosyal yaşamı kötü yönde

etkilenmektedir.

TEDAVİ

Apse şikayeti ile başvuran hastalarda ilk yapılacak

işlem apse drenajı yani boşaltılmasıdır. Apse

boşalır boşalmaz hasta çok rahatlar.Bir kaç kez

pansuman ve antibiyotik tedavisi ile apse belirtileri

geçer.Apseli dönemde hasta ameliyat olamaz.

Eskiden (20 -30 yıl önce) Fenol ve Gümüş nitrat

gibi yakıcı maddelerle bu hastalık tedavi etmeye

çalışılmış, ama nükslerin (tekrarlamaların) çok fazla

olması nedeni ile bu yöntem terk edilmiş.

Tedavinin ana prensibi ameliyat ile sinüsün (kıl

yuvasının) tam çıkarılmasdır.3 ana yöntem var;

1- Pilonidal sinüs çıkartılır ve yara açık bırakılarak

yara iyileşmeye bırakılır. Bu yöntemde yara

iyileşmesi çok uzun süre almaktadır(2-3 ay gibi

uzun bir süre) ve çok sık pansuman gerektirir, ama

tekrarlama (nüks) oranı düşüktür (yaklaşık %1)

H

P R O F. D R . H A S A N TA Ş Ç IG E N E L C E R R A H İ U Z M A N I

O P. D R . C AV İ T H A M Z A O Ğ L UG E N E L C E R R A H İ U Z M A N I

K I L D Ö N M E S İ (Pilonidal sinüs, Kist Dermoid Sakral)

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 2

Page 13: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

2- Pilonidal sinüs çıkartılır ve yara ağızları karşılıklı

dikilir. Yara çok hızlı iyileşir, ama nüks oranı çok

yüksektir ve büyük pilonidal sinüslerde yapılamaz.

3- Pilonidal sinüs geniş olarak çıkartılr ve yandan

bir deri parçası yara içine döndürülerek yara

kapatılır (FLAP YÖNTEMİ). İyileşme süresi kısadır,

nüks oranı çok düşüktür (yaklaşık %1).

Hastanemizde en çok Limberg Flebi yöntemi

uygulanmaktadır. Ameliyat sonrası ağrı yok

denecek kadar az olmakta ve sık pansumana gerek

yoktur. Ameliyattan bir gün sonra hastalar taburcu

edilir ve 8. gün kontrole çağrılır. Hastalar ortalama

10-15 gün içinde işlerine geri dönebilirler.

NOT: Pilonidal sinüs ameliyatı ne kadar erken

safhada yapılırsa hasta için o kadar iyi olur. Geç

kalındığı zaman çıkarılması gereken bölge çok

genişler, bu da ameliyatı zorlaştırır, ameliyat

sonrası ağrıyı artırır ve nüks oranında büyük artış

sağlar. Çok geç kalan vakalarda azda olsa kanser

gelişme riski vardır. Literatürde 40’ın üzerinde kıl

dönmesine bağlı kanser vakası bildirilmiştir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 3

Page 14: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

O P. D R . C E VAT U Ç A RK U L A K B U R U N B O Ğ A Z U Z M A N I

U Ç A R F L E B İ

yıldır Dr. Cevat Uçar tarafından

uygulanan, Avrupa KBB Dergisinde

yayınlandığı 2006 dan itibaren de ülkemiz ve tüm

dünyadaki kulak cerrahları tarafından başarıyla

uygulanan Uçar Flebi hakkında bu yöntemin

sahibinden bilgi edineceğiz.

Yaklaşık 100 yıldır uygulanan orta kulak

cerrahisi yöntemlerine ülkemizden ve Türkiye

Hastanesinden de bir kbb doktoru tarafından

önemli bir katkı sağlanmıştır. 20 yıl önce Op.

Dr. Cevat Uçar tarafından geliştirilen Uçar Flebi

(composite multifractured osteoperiosteal

flap) tekniği ülkemizde ve yurt dışında başarıyla

uygulanmaktadır.

Uçar Flebi nedir? Bu yöntemle hangi hastaları

ameliyat ediyorsunuz?

Uçar Flebini Kronik Orta Kulak İltihaplarında

uygulamaktayız. Uzun süren orta kulak ilthapları

yıllar içinde kronikleşerek işitme kaybı ve tekrarlayan

kötü kokulu kulak akıntısı ile devam ederler. Hastalar

bazen ani başlayan başdönmesi, yüz felci, beyin

apsesi veya menenjit gibi ciddi komplikasyonlarla

da başvurabilirler. Böyle ciddi sonuçlara varabilen

kronik orta kulak iltihaplarında cerrahi tedavi

uygulanır.

Uçar Flebinin diğer yöntemlerden farkları

nelerdir?

Kronik Orta Kulak Cerrahisinde ana prensip

kulak zarı ve arkasındaki tüm iltihaplı dokuları

ortadan kaldırmaktır. Bu temizleme sonrasında

yaklaşık bir ceviz büyüklüğünde dış kulak yolu

kavitesi oluşmaktadır. Bu da dikkat çeken

hoş olmayan bir görüntüye neden olmaktadır.

Ayrıca klasik yöntemle ameliyat olan hastalar

ömür boyu kulak bakımına ihtiyaç duymakta,

banyo ve yüzme esnasında başdönmesi meydana

gelmektedir. Bu hastaların işitme cihazı kullanımında

da güçlükler yaşanmaktadır.

Uçar Flebi ile bu ceviz sığacak kadar büyüklükte

olan kaviteyi doldurmaktayız. Bu şekilde normale

en yakın dış kulak yolu oluşturarak hastalarımızdak

başkalarının dikkatini çeken, estetik olmayan büyük

dış kulak yolu görüntüsünden kurtardık, hem de

başdönmesi, işitme cihazı kullanımındaki güçlükler

ve ömür boyu kulak bakımı gibi kavite sorunlarını

giderdik.

Uçar Flebi şimdiye kadar uygulanan benzer

yöntemlerden farklı olarak içerdiği yeni kemik

oluşturma (neoosteogenesis) potansiyeli ile normale

yakın bir dış kulak yolu oluşmasını sağlamaktadır.

Hem kemik zarı (periostium) hem de kemik zarı

altında bulunan küçük kemik parçacıkları içeren

Uçar Flebi ayrıcalıklı bir özelliğe sahiptir. Ayrıca Uçar

Tekniğinde çok geniş olmayan yeni bir dış kulak yolu

meydana getirildiğinden ameliyat sonrası iyileşme

süresi çok daha kısa olmaktadır.

Uçar Flebine tıp dünyasından nasıl tepkiler

aldınız?

Uçar Flebi Yöntemi 2006 yılında Avrupa Kulak Burun

Boğaz Dergisinde (European Archives of

Oto-Rhino-Laryngology) yayınlanmıştır. Uçar Flebi

Yöntemi bu dergi editörlüğü tarafından innovasyon

olarak değerlendirilmiş olup, 1840 lardan beri

yayınlanan derginin ilk open acces

20

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 4

Page 15: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

makalesi olmuştur.

Uçar Flebi yayınlandığından hemen sonra

yurdışındaki bazı kulak cerrahisi merkezlerinde

uygulanmış, sonuçlarını muhteşem veya eşsiz

ifadeleriyle tarafımıza bildirmişlerdir.

Sonraki yıllarda yayınlanan temel kulak cerrahisi

kitaplarında yeralan Uçar Flebi 30’un üzerinde

uluslararası makalede atıf yapılmış, dünya ve

avrupa kongrelerinde sunulmuştur.

Hindistan King George’s Medical Universitesinde

üzerinde karşılaştırılmalı tez çalışması yapılan

Uçar Flebinin avantajları ortaya konulmuş.

Çalışma sonuçları ‘’Kulak problemlerinde yeni bir

umut‘’ başlığı ile 2016 Hindistan Kulak Cerahisi

Kongresi’nde sunulmuştur.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 5

Page 16: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Ç İ F T V E A İ L E T E R A P İ L E R İ

erek bireysel terapi olsun, gerekse çift-aile

terapisi olsun ikisinin de amacı temelde

insan davranışlarını anlamlandırmak, en önemlisi

ruhsal acıyı azaltmaktır. Küreselleşme ve iletişim

kaynaklarının da etkisiyle günümüzde insanlar

beklentilerinin ve ruhsal ihtiyaçlarının giderek daha

çok farkına varıyorlar. Belki de artık sadece “idare

etmek” istemiyorlar. Böylece geçmişe oranla, ön

yargıların da azalmasıyla ruh sağlığı çalışanlarını

giderek daha fazla ziyaret ediyorlar ve yardım

arayışına giriyorlar.

Aile içi veya çiftler arasında yaşanan sorunlarda,

kriz noktalarında görüyoruz ki aslında “görünen

sorunun” altında yatan etmenler evrensel. Yani

ister geleneksel ister modern aile olsun, zengin

ya da fakir olsun, eğitimli ya da eğitimsiz olsun,

kalabalık ya da çekirdek aile olsun; kriz döneminde

aileyi zorlayan, dengeleri bozan içerik farklı olsa da

çözümsüzlük ya da kriz noktasına ortak nedenlerle

geliniyor. Problemli ailelerin neredeyse tamamında

sorunun iletişim biçimlerinde, bireylerin kendilerini

değerli hissetme noktasında, aile kurallarında ya da

ailenin dış dünya ile olan bağlantı kurma biçiminde

olduğunu görüyoruz. Biraz açacak olursak, bireyler

birbirleriyle örtük, imalı, dürüst olmayan şekillerde

iletişim kuruyorlar. Örneğin, “Bugün biraz yorgun

hissediyorum, çöpü sen çıkarabilir misin?” demek

yerine kişi gününün ne kadar zor geçtiğini anlatıyor,

günün tüm olaylarını arka arkaya sıralıyor ve eşinin

çöpü çıkarmayı kendisinin “akıl etmesini” bekliyor,

anlamayınca da kendisine “değer vermediğini”

düşünerek doğal olarak biriken öfkesini başka

şekillerde başka zamanlarda gösterebiliyor. Bu

günlük basit örnekte örtük iletişimi ve değersiz

G

U Z M . D R . Z E Y N E P Ş E N K A LP S İ K İ YAT R İ S T

hissetme problemlerini izleyebiliyoruz. Problemli

ailelerde gördüğümüz diğer bir sorunun ise katı,

esneyemeyen, belki de nesillerden nesillere

taşınmış olan aile kuralları olduğunu görüyoruz.

Tabii ki ailelerin bir takım kuralları olacaktır,

ama bu kurallar durumlara ve içinde bulunulan

koşullara göre ne kadar esneyebiliyor? Yine basit

bir örnekler verecek olursak “çöpü erkekler çıkarır”,

“yemeği kadınlar yapar”, “arabayı erkekler kullanır”,

“çocuklar asla anne babalarına itiraz edemez”,

“anneler asla yorulmaz” gibi. Yine tekrarlamalıyım

ki bu kuralların varlığı değil, ihtiyaç durumlarında

esneyememeleridir problem teşkil eden.

Her aile sorunlu dönemlerden geçebilir,

problemlerle karşılaşabilir. Sağlıklı aileleri işlevsel

olmayan ailelerden ayıran özelliklerin yukarıda

belirtmiş olduğum faktörlerden kaynaklandığını

görürüz. Bu ailelerin ortak noktaları bireylerin

kendilerini değerli hissetmeleri, iletişimin

açık ve dürüst oluşu, kuralları zaman zaman

esnetebilmeleri ve dış dünya ile bağlarının açık ve

güvenli kurulmasından kaynaklanır.

Çift-aile terapisinde terapistlerin görevi suçluyu

bulmak ya da eşleri boyun eğdikleri ortak noktada

buluşmaya zorlamak, aile kurallarını değiştirmek

ya da onların bize getirdikleri meselelerle ilgili

kararlar almak değil; sorunun aslında nerede

olduğunu görmelerine yardım etmektir. Birbirlerini

ve kendilerini tanımalarına engel olan durumları

açığa kavuşturmak, iletişimi dürüst ve açık bir

zemine taşımak terapi hedeflerindendir. Bir tür keşif

sürecidir aslında.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 6

Page 17: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Kişiler duygularını, ihtiyaçlarını, algılarını,

beklentilerini, özlemlerini, aynı zamanda da

birbirlerine yardımcı olacak henüz belki farkında

olmadıkları kaynaklarını ve ilişkilerinin zenginliklerini

keşfederler. Terapiste düşen ise bu yolda onlara

eşlik ederek yardımcı olmaktır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 7

Page 18: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

U Z M . D R . N İ L G Ü N E R E N R A DYO LO J İ U Z M A N I

M E M E K A N S E R İ

MEME KANSERİNDE TANI YÖNTEMLERİ

1. Fizik muayene

2. Serolojik testler

3. Görüntüleme

4. Biyopsi - patolojik inceleme

5. Moleküler yöntemler, meme kanserinde radyolojik

tanı yöntemleri

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME

YÖNTEMLERİ

Kullanım sırasına göre:

• Mamografi (konvansiyonel, dijital, tomosentez)

• Ultrasonografi (gri skala, renkli doppler,

elastografi)

• Magnetik rezonans görüntüleme

• Girişimsel radyoloji - görüntüleme yöntemleri

rehberliğinde biyopsi veya tel ile lezyon işaretleme

işlemleri

Mamografi

Mamografi, meme kanserini erken yakalamak için

bilinen en etkili görüntüleme yöntemidir.

Meme kanserinin erken tanınması, mortaliteyi

yaklaşık % 30-50 arasında azaltmaktadır.

Mamografi çekimi için ön hazırlığa gerek yoktur.

Âdet bitimini takip eden hafta, meme

hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Bu nedenle

bu aralıkta çekilmesi, ağrı daha az olacağı için

önerilebilir.

Görüntüyü etkileyebileceğinden koltuk altına losyon,

deodorant gibi şeylerin sürülmemesi tavsiye edilir.

Silikon implantı, mamografiye mani değildir. Çekimi

yapan teknisyene implant olduğu belirtilmelidir.

Doz ve pozisyondaki ayarlamalar, implanta göre

değiştirilebilir. Silikon implantı olan hastalarda

mamografiye, ultrasonografi eşlik etmelidir.

Mamografi, tarama ve tanısal amaçlı kullanılabilir.

Meme kanseri tarama rehberi

Ulusal Meme Derneğinin 2010 yılında yayınladığı

konsensüs raporuna ve Türk Radyoloji Derneği

Tarama Rehberi’ne göre ülkemizde, 40-70 yaş

arasının yılda bir kez mamografi çektirmesi tarama

yöntemi olarak kabul görmüştür. 70 yaş üstünde ise

hastanın mamografi çektirmesine mani bir hastalığı

yok ise yılda bir veya iki yılda bir mamografi tetkiki

yaptırması önerilir.

Mamografi niçin 40 yaş?

• Meme kanseri riski yaşla birlikte artmaktadır.

• Meme kanserinin radyolojik olarak saptanabilirliği

ile klinik olarak belirgin hâle gelmesi için geçen süre

sojourn zaman olarak bilinir.

• Erken yaşlarda görülen meme kanserinde sojurn

zamanı kısa olduğundan büyüme hızı daha fazladır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 8

Page 19: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Meme kanseri görülme ihtimali mevcuttur.

Taramada bazı özel durumlarda gerekirse

ultrasonografi ve manyetik rezidans da

eklenebilmektedir.

Mamografi çekimleri rutin olarak her iki meme

için craniocaudal (CC) ve mediolateraloblik (MLO)

olmak üzere iki pozisyonda yapılır. Gerekirse ek

pozisyonlar alınabilir.

Teknik Doz

• Mamografide 4 film için uygulanan ortalama doz

3-4 mSv’dir.

• Doğadan 1 yılda alınan radyasyon dozuna eşittir.

Meme ultrasonografisi hangi durumlarda yapılır?

• Meme dokusu yoğun kişilerde

• Genç bir hastada, meme dokusunda palpasyonla

bir sertlik hissedilmesi durumunda

• Mamografide şüpheli görünen kitlelerin iç yapısını

ve kontur özelliklerini daha net görmek amacıyla

Meme Ultrasonografisi

• Tarama duyarlılığı düşüktür. %35-40

• Tanısal duyarlılık ise yüksektir. %92

Meme ultrasonografisi için kullanılan cihazlar

yüksek rezolusyonlu olmalıdır.

Renkli Doppler Ultrasonografi

Memede saptanan kitlelerin vasküler özelliklerini

gösterir. Vasküler yapıdan zengin olan kitleler

malignite yönünden şüphelidir.

Magnetik Resonans Görüntüleme (MRG)

Meme kanserini göstermede

• Duyarlılık %85-100

• Özgüllük %30-95

Meme MR, mamografi ve ultrasonografiden farklı olarak meme lezyonlarının şekil, kontur, boyut gibi morfolojik özelliklerine ilave olarak meme parankimi ve bu zemindeki kitle lezyonlarının perfüzyon karakteristiklerini fonksiyonları olarak göstermektedir. Meme MR çekimi ideal dönem âdetin 5-12. günleri arasındadır. Âdet dönemi yapılan çekimlerde meme parankimi yoğun kontrast tutarak zemindeki olası kitle lezyonları gizlemektedir. Oral kontraseptif veya hormon replasman tedavisi kullanan olgularda meme MR çekimi ilaçların kesilmesini takiben 2-3 ay sonra yapılması uygundur. Meme MR kontrast madde enjeksiyonu öncesi veya sonrası yapılır. American Kanser Enstitüsü BRCA genleri açısından pozitif olan ya da 1. derece akrabasında BRCA geni taşıyan kişilerde yıllık MR yapılmasını önermektedir.

MRG Endikasyonları

• Yüksek riskli hastalarda tarama amaçlı

• Meme Ca tanısı almış kişilerde yayılımın

değerlendirilmesi amacıyla

• Operasyon ve radyoterapi sonrası skar ile nüks

ayırımı için

• İmplant meme değerlendirmesi

• Yoğun meme dokusu nedeniyle tanıda güçlük

varsa

• Kemoterapiye yanıt değerlendirmek amacıyla

• Primeri bilinmeyen aksiller metastazların

değerlendirilmesinde

MEME KANSERİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN

YERİ NEDİR?

Meme biyopsileri, görüntüleme yöntemlerinde

saptanan şüpheli bölgelere yapılır. Bu şüpheli

bölgelerin sıklıkla elle muayenede karşılığı mevcut

değildir. Radyolojik yöntemlerin (ultrasonografi,

mamografi veya manyetik rezonans) rehberliğinde

şüpheli bölgeden ıska geçmeden hastaya en az

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 1 9

Page 20: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

zarar verilecek şekilde yeterli miktarda doku veya

hücre radyolog tarafından patolojik inceleme

için çeşitli iğnelerle alınır. Histopatolojik durum

gerektiren tanıda radyoloğun görevi hasta için en

az zararı, patolog için en fazla bilgi veren biyopsi

yolunu seçip uygulamaktır.

İnce iğne aspirasyon biyopsisi

Tru-cut biyopsi

Hem hasta hem hekim için biyopsisinde

ultrasonografi, hem hasta hem hekim için en

konforlu bir yöntem olması, radyasyon içermemesi,

işlemin ekranda sürekli takip edilebilmesi nedeni ile

tercih edilmektedir.

Biyopsi günü meme bölgesine deodorant, losyon

veya parfüm uygulanmamalıdır. Anestetik

maddelere karşı alerji varsa doktora söylenmelidir.

Kan sulandırıcı kullanılıyorsa bunun 3 gün önceden

bırakılması istenir.

İşlemden önce biyopsi yapılacak bölge temizlenir

ve sterilize edilir. Biyopsi yapılacak bölgeye lokal

anestezi uygulanır. Biyopsi iğnesi, biyopsi yapılacak

alana doğru ilerletilir. İnce iğne aspirasyon

biyopsisi az miktar hücre almak amacıyla yapılır.

Alınan örnek, patolog tarafından incelenir, yeterli

hücre varsa işlem sonlandırılır. İşlem yaklaşık

10-30 dakika sürer. İşlem sonrasında biyopsi

yapılan lokalizasyona bası yapılır, dikiş gerektirmez.

Tru-cut (kalın iğne biyopsisi)

Örnek doku almak amacı ile yapılır. Kullanılan

iğneler daha kalın olduğu için işlem yapılacak

bölgeye küçük bir kesi uygulanır, dikiş gerektirmez.

İşlemden sonra yara izi kalmaz. İşlem sonrasında

günlük aktivitelere dönülebilir, kanama riski % 1’den

azdır. Enfeksiyon riski % 0- 1’den daha azdır.

Vakum biyopsi

Vakum biyopsiler genellikle ultrasonografide

görülmeyen tanı için daha fazla dokunun istendiği

mikrokalsifikasyonların varlığında sterotaksik

momografi sistemleri rehberliği ile veya sadece

MR’da görülen lezyonlar için MR rehberliğinde

kullanılmaktadır. Malzeme fiyatı diğer sistemlere

göre daha yüksektir.

Tel ile işaretleme yöntemi ile lezyon işaretlenerek

eksizyonu sterotaksi iki ayrı planda çekilen grafide

bilgisayar yardımı ile lezyonun üçüncü boyutta

lokalizasyonunu yapan bir sistemdir.

Sterotaksi rehberliğinde sonografide gözükmeyen,

sadece mamografide gözüken lezyonların veya

çok küçük lezyonların lokalize edilerek biyopsisi ve

işaretlenmesi mümkün olmaktadır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 0

Page 21: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL
Page 22: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

az aylarında sıcaklık artışı nedeniyle vücuttan

buharlaşma ve terleme nedeniyle çok

miktarda sıvı kaybederiz. Vücudumuz bu kaybı

yerine koyabilmek için beynimizde bulunan susama

merkezine uyarı gönderir ve susuzluk hissi oluşur.

Bizde susuzluğumuzu gidermek için sıvı alımına

yöneliriz. Özellikle kaynağı bilinmeyen,

açık alanda ısıya maruz kalmış denetimsiz içecekler

ve bu sıvılarla yıkanmış çiğ sebze ve meyveler yaz

hastalığı deyince aklımıza ilk gelen hastalıkların

başlıca sebebidir. Peki nedir bu yaz hastalıkları;

bu hastalıklar arasında ilk sırayı gıda

zehirlenmeleri alır.

NEDEN YAZ HASTALIĞI?

Bağırsak infeksiyonlarının yaz aylarında daha

sık görülmesinin nedeni, temiz olup olmadığına

aldırmadan her türlü içeceğin daha fazla

tüketilmesi ve artan sıcaklıklara bağlı olarak

mikropların daha kolay üremesi nedeniyle gıdaların

çabuk bozulmasıdır.

PİKNİK-MANGAL?

Yaz aylarında kırda piknik yapanlar, çoğunlukla

etrafta bulunan doğal su kaynakları veya çeşme

sularını içme ve temizlik suyu olarak kullanırlar.

Bu suların çeşitli atıklarla kirlenmiş olma olasılığı

yüksektir. Bu atıklarla kirlenen su gözle

fark edilmeyebilir, suyun berrak temiz görünmesi

sağlıklı yada tamamen temiz olduğunu göstermez.

Gözümüzle göremediğimiz bazı etkenler suyun içinde

bulunup enfeksiyona yol açabilir. Bu sular içme

için kullanılmasa bile, kirli su ile yıkanmış meyve ve

sebzelerle de mikrop bulaşabilir. Özellikle

çiğ sebzeler ve kabuğu soyulmadan yenilen meyveler

daha çok risk taşır. Bu sular kullanılarak hazırlanan ve

içeceklerin içine atılan buz da aynı şekilde tehlikelidir.

Yaz aylarında yiyecekler pişirilmiş olsalar

bile, mutlaka buzdolabında uygun koşullarda

saklanmalıdır. Sıcak ortamda, güneş gören yerlerde

bırakılan ve özellikle açıkta satılan yiyecek ve

içeçekler, üzerlerine konan vektörlerin (taşıyıcıların)

mikrop taşıması ve bu mikropların uygun ortam

oluşması halinde çok daha hızlı üreyip gıdaları zehirli

hale getirmesi kaçınılmaz olur. Bu durumda yemeğin

kokması aslında o yiyecek üzerinde mikropların aşırı

şekilde çoğalmasından başka bir şey değildir. Sütlü

ve mayonezli yiyecekler, et, krema içeren gıdalar

bu açıdan en yüksek riskli besinlerdir. Bu şekilde

kirlenmiş suların ve bu sularla hazırlanmış içeceklerin

içilmesi; bu sularla yıkanmış salata gibi yiyeceklerin

çiğ olarak yenmesi, açıkta satılan veya otel-tatil köyü

gibi yerlerde açık büfelerde sergilenen uzun süre

uygun olmayan koşullarda bekletilmiş yiyeceklerin

yenmesi bu besinler üzerindeki mikropların

bağırsaklara geçerek hastalık yapmasına neden olur.

YA Z H A S TA L I Ğ I

Y

U Z M . D R . YA S İ N K E S K İ Nİ Ç H A S TA L I K L A R I U Z M A N I

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 2

Page 23: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

YAZ AYLARINDA EN ÇOK HANGİ YİYECEKLERİN

TÜKETİMİNE DİKKAT ETMELİYİZ?

En çok dikkat edilmesi gereken yiyecekler açıkta

sergilenen, masa üstlerine servis edilip açıkta

bekletilen buzdolabında saklanmayan yiyeceklerdir.

Açıkta satılan lahmacun, buzdolabında

saklanmayan salata, kıyma, süt, yoğurt, kaymak,

krema gibi yiyecekler tehlikelidir. Her şeyden önce

yiyeceklerin taze olmasına, paketlenmiş olarak

pazarlanan yiyeceklerin üzerindeki son kullanma

tarihinin geçmemiş olmasına dikkat edilmelidir.

Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da soğuk

tüketilen besinlerdir. Bu gıdalar çok kısa sürede

bile ısısı uygun olmayan ortamda bırakılırsa yada

elektrik kesintisi nedeniyle saklanan ortamın

koşulları bozulduğunda hızla enfektif hale

gelebilirler. Özellikle dondurmalarda ve pastalarda

bu noktaya çok dikkat edilmelidir.

Buzdolabında saklandığı halde tehkikeli olan dikkat

çekilmesi gereken bir diğer ürün de “buz”dur.

İçeceklerin içine atılan buzun hangi sudan

yapıldığını bilmek mümkün değildir. Bu nedenle, yaz

aylarında serinletici bir şeyler içmek istediğimizde,

içine buz atmak yerine, ağzı kapalı olarak

soğutulmuş içecekleri tercih etmek daha doğru

olacaktır.

Hastalığa yakalanan kimler yüksek riskli

durumdadır?

1- Bağışıklık sisteminde bozulma ile giden hastalığı

olan ya da bağışıklık sistemini baskılayan ilaç

kullanan ve organ nakli olmuş kişiler

2- Böbrek yetmezliği olan veya böbrek kan akımını

bozan hastalık yada ilaç kullanımı olanlar (ağrı

kesiciler bazı tansiyon ilaçları kalp damar hastalığı

vb. olanlar)

3- Alzheimer demans gibi kişinin bilincini bozan

nörolojik hastalığı olanlar

4- Yaşlı hastalar

Bu hastalardan birinci grupta bulunanlar ;

basit gibi görünen bu hastalık nedeniyle hayatı

tehdit etmeye kadar varan önemli sorunlar

yaşayabilmekte bu yüzden mutlaka hekim

kontrolünde ve gözlem altında tedavi edilmelidirler.

diğer gruptaki hastalar ise terleme ateşe

bağlı dehidratasyon (aşırı sıvı kaybı) nedeniyle

böbrek yetmezliği açısından yüksek risklidirler.

bu hastalıkları olan yada böyle yakınları olanlar

mutlaka ishal kusma ve ateşli hastalık gibi sıvı

kaybına yol açan durumlarda sağlık kuruluşuna

başvurmalıdırlar.

YAZ AYLARINDA BESİNLERLE ZEHİRLENEN KİŞİ

NASIL BESLENMELİ?

Herşeyden önce, bol sıvı almalı. Sadece su yeterli

olmadığından; çay, meyve suları, maden suyu,

ayran gibi içecekler verilebilir. İshal tamamen

kesilinceye kadar süt içmemek ve sütlü besinlerden

uzak durmak doğru olur.

Barsakların çalışma hızını artıran posalı besinlerin

azaltılması esastır.

İshali olan kişilerin posasız ve yağsız besinler

tüketmesi gerekir. Posa içeriği yüksek çiğ sebze ve

meyveler, kuru baklagiller, tam tahıl ürünlerinden

bu dönemde uzak durulmalıdır. Ayrıca kuruyemişler,

şeker, çikolata, yağlı yiyeceklerden (kızartmalar,

mayonez, tereyağ, kaymak vb.) kaçınılmalıdır.

Bu dönemde kızartma yerine haşlama ve fırında

pişirme yöntemleri uygulanmalıdır.

Acılı ve fazla baharatlı besin tüketilmemelidir.

Sucuk, salam, pastırma gibi şarküteri ürünlerinden

de kaçınılmalıdır.

Yağsız makarna ve pirinç pilavı, pirinç lapası,

yayla çorbası, yağsız beyaz peynir, yoğurt, kabuksuz

elma, muz, şeftali, havuç, haşlanmış patates,

haşlanmış yağsız et ve tavuk, yağsız ızgara köfte

yenilebilir.

Ayrıca tuzlu ayran, taze sıkılmış meyve suları, açık

çay ve bol bol temiz, güvenilir su içilebilir.

Hastalık boyunca evde istirahat edilmelidir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 3

Page 24: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

mplant, eksik dişlerin tamamlanması amacıyla,

çene kemiğine yerleştirilen, çoğunlukla vida

şeklindeki yapay titanyum diş kökleridir. İmplantlar

yüksek doku uyumu gösteren başarı oranı oldukça

yüksek tedavi seçenekleridir. Tek diş eksikliği olan

hastalardan, hiç dişi olmayan hastalara kadar

geniş uygulama alanları vardır. Gerek diğer dişlere

müdehale etme gereğini ortadan kaldırması, gerek

çiğneme hissini normale en yakın vermesi ve estetik

kaygıları yok etmesi nedeniyle, diş hekimliğinde en

çok uygulanan tedavi yöntemlerinden biri haline

gelmiştir.

NEDEN EKSİK DİŞ BIRAKMAYIP İMPLANT

YAPTIRMALIYIZ?

İmplant eksik dişleri tamamlamak için yapılmalıdır

dedik, peki neden kaybettiğimiz dişleri

tamamlamalıyız? Eksik dişler öncelikli olarak

kişiler de estetik kaygıya sebep olur. Boş kalan diş

yerlerinin gözükmesi ya da o bölgelerde dudak

ve yanağın çökmesiyle kırışıklık oluşması kişilerin

istemediği görünümlere sahip olmalarına neden

olur. Eksik dişin komşu dişleri devrilir, karşıt dişleri

karşıya uzar ve dolayısıyla çiğneme fonksiyonunu

bozar. Devrilen ya da uzayan dişlerde hassasiyet,

çürük, dişeti iltihabı ile birlikte ağrı ve dişlerin

kaybı da gözükebilir. Eksik dişler nedeniyle, tek

taraflı çiğneme ile çene eklemlerinde ağrı, ses ve

kilitlenmeler olabilir. Eksik diş bölgesindeki kemikle

zamanla rezarpsiyon dediğimiz incelme ve erime

olabilir. Diş eksikleri sebebiyle diğer dişlerin araları

açılabilir ve yüzün orta hattında kayma yani yüzde

asimetrik görümüm olabilir. Eksik dişler nedeniyle

iyi çiğnenmeyen yiyecekler mide rahatsızlıkları

veya kilo alımlarına sebep olabilir. Bütün bunlar

nedeniyle eksik dişlerin yerini implant veya

alternatif tedavilerle doldurmak gerekir.

İ M P L A N T

İ

D T. H İ L A L Y I L D I Z Y Ü K S E LD İ Ş H A S TA L I K L A R I U Z M A N I

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 4

Page 25: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

İMPLANT KİMLERE UYGULANABİLİR?

Sağlıklı dişetleri, çene kemiğinde implantları

destekleyebilecek kemiği olan, genel sağlık durumu

iyi olan, iyi ağız bakımı yapan bireylerde implantın

başarı oranı oldukça yüksektir. Bazı durumlarda,

kemiğin miktarı implant için yeterli olmaz. Böyle

durumlarda, ileri tekniklerle önce uygun kemik

alt yapıya ulaşılır ve implant yapılabilir.

İMPLANT NASIL YAPILIR?

İmplant iki ya da tek aşamada fakat tercih edilen

genellikle iki aşamada gerçekleştirilebilir. Standart

bir implant uygulaması için, bölgeye lokal anestezi

uygulanır ve dişeti dikkatlice kaldırılır. Daha

önceden belirlenen ölçülere göre kemik içinde

implanta uygun yuva açılır ve sonrasın da implant

yerleştirilir. İmplantın kemik ile bütünleşmesi için

kemiğin duruma göre belirli bir süre bekletildikten

sonra implantın ikinci aşamasında implantın

üzerine dişi taklit eden kısmı yerleştirilir ve protez

işlemlerine başlanır.

İMPLANT OPERASYONU SIRASINDA AĞRI

DUYAR MIYIM?

Hastaların implantın adından korkmakta ve bu

soruyu sık sık sormaktadır. Oysa ağrısız bir implant

operasyonu için, diğer diş işlemlerindeki lokal

anestezi yeterli olacaktır. Hastaların çoğu diş çekimi

esnasında duyulandan daha az bir rahatsızlık

olduğunu söylemektedir. Operasyon sonrasında

verilecek ağrı kesiciler yeterli olmaktadır. Tedaviler

bittikten sonra ise, hastalar ağızlarında implant

varlığını hissetmezler bile. Yine de hastların isteği

doğrultusunda bu işlem, bilinçli sedasyon yada

genel anestezi altında yaptırılabilir.

İMPLANT HANGİ MADDEDEN YAPILIR?

İmplant titanyum veya alışımlarından yapılır.

Biyouyumlu materyal olduğu için doku iyileşmesi

çok başarılıdır. Ağız sıvılarından etkilenmez ve ağız

içerisinde oluşacak kuvvetlere dayanacak şekilde

planlanmıştır.

İMPLANT NASIL UZUN ÖMÜRLÜ OLABİLİR?

İmplantlar da ağız içerisinde dişler gibi kemik ve

dişetiyle sürekli ilişki halindedir ve bu yapılarda

oluşabilecek rahatsızlıklardan etkilenebilir. Ağız

bakımı iyi yapılmadığında ve cok sigara tüketimi

olan hastalarda implant kaybı yaşanabilir. Doğal

dişlerimizde olduğu gibi, implantların çevresine de

doğru bir ağız bakımı uygulayıp rutin kontrollere

gittiğimizde implantları uzun süre koruyabiliriz.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 5

Page 26: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Ç O C U K L A R DA İ S H A L

Ayrıca yazın artan seyahatler ve tatiller de

çocukların bağırsak florasını bozacağından,

ishale eğilim artar.

HANGİ DURUMDA GIDA ZEHİRLENMESİ

AKLA GELMELİDİR?

Kusma ishalden baskınsa ve şikayetler bir gün

içinde düzeliyorsa akla gıda zehirlenmesi gelir.

Yazın yaş pasta, dondurma, kaymak, süt ve diğer

süt ürünleri, çiğköfte, tavuk, et ve deniz ürünlerinde

bakteriler çok kolay ürerler ve bunların toksinleri

gıda zehirlenmesi yapabilirler.

U Z M . D R . Ş Ü K R Ü C İ D OÇ O C U K H A S TA L I K L A R I U Z M A N I

ocukluk çağının en sık rastlanan

şikâyetlerinden biri olan ishali, günde

beşten fazla sulu dışkılama olarak tarif edebiliriz.

İshal, genelde barsak enfeksiyonlarının bir bulgusu

olup, kusma, karın ağrısı ve ateşi de beraberinde

getirebilir. İki haftayı geçmeyen ishaller akut (ani

başlangıçlı), iki haftayı geçen ishaller ise kronik

(süreğen) ishal olarak adlandırılır. Ancak özellikle

yeni doğanlar ve süt çocukların da, günde 7-8 kere

sulu sarı dışkılama normal kabul edilebilir.

İSHAL NEDEN OLABİLİR?

İshal genelde mikrobik kökenlidir. Virüsler

(Rotavirüs, atenovirüs, enterovirüs vs.), bakteriler,

(E.coli, şigella(dizanteri), salmonella(tifo), amipler

ve kistler ilk akla gelenlerdir. Ayrıca bazı metabolik

hastalıklar (hipertiroidi, diyabet vs.), iltihabi

barsak hastalıkları(kolitler vs.) ve stres gibi ruhsal

bozukluklar da ishale yol açabilir.

İSHALLER YAZIN NEDEN ARTAR?

Yazın insanların toplu yaşama alışkanlıkları artar.

Hava sıcaklığın yükselmesi de sular ve gıdalarda

bakteri üremesini hızlandırır. Meyve ve sebzeleri

bol ve temiz su ile yıkamadan yemek, pişirmek ve

çiğ besinler tüketmek, el yıkamaya önem vermemek,

kaynağı belli olmayan içme suyu tüketmek,

dışarıdan fast-food türü gıdalar ile beslenmek,

çocukların dışarıda daha çok oynayıp mikroplarla

daha fazla karşılaşmaları ve kirli havuz ve denizlere

girmekte yaz ishallerini tetiklemektedir.

İSHAL NEDİR?

Ç

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 6

Page 27: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

İSHALLİ ÇOCUKTA NELER OLUR?

İshale, kusma da eşlik ediyorsa, dehitratasyon (sıvı

kaybı) ihtimali, kandaki minerallerin kaybına bağlı

halsizlik durumu artar. Çocuğun bu durumda dil ve

dudakları kurur, derinin turgoru (esneklik) bozulur,

kan ve idrarda keton miktarı artar.Hastanın barsak

sesleri artar, bazen dışarıdan dahi duyulabilir. Eşlik

eden karın ağrısı ve ateşle hiç vakit kaybedilmeden

doktora başvurulmalıdır. İshal bir haftayı geçerse,

dışkıda kan varsa, eşlik eden ateşte mevcut ise

dışkı tahlili (gaita mikroskobisi) yaptırmak gerekir.

İSHALLİ ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞMALIYIZ?

Öncelikle ishalden ziyade kusma ve sıvı kaybından

korkmak gerekir. Bu durum, süt çocuklarında

daha ağır ve hızlı seyreder. Çocuğa hemen damar

yolu açıp, serum takmak bu durumda çok uygun

olur. Böylece, kusması kesilen, keton miktarı

düşen hasta, kaybettiği sıvı kaybını da telafi

etmiş olacaktır. Ardından ağızdan da sıvı almaya

başlayacaktır. Onun için tedavide ilk amaç; Gerek

serumla, gerekse ağızdan sıvı verip, dehitratasyonu

önlemek olmalıdır. İshali kesmek, toksinleri

bağırsağa hapsetmek doğru bir yaklaşım değildir.

İshali dengelemek çok daha akılcı bir yaklaşımdır.

Bu amaçla probiyotik denen, bağırsaklarımızdaki

dost flora bakterilerinin dışarıdan verilmesi, çinko

içeren şurupların kullanılması, gereğinde ağrı kesici

ve ateş düşürücülerden yararlanılması uygun

olacaktır. Bakteriyel ishaller dışında antibiyotik

vermek faydadan çok zararı getirir.

İshalde, hastaya bol bol temiz su verilmeli,

yoğurt (ayran), muz, şeftali, haşlanmış patates,

pirinç lapası ve çorbası, haşlanmış yumurta gibi

gıdalar önerilmelidir. Diyeti ishal geçse de iki gün

daha bozmamalıdır. Tabi ki en güzel, yukarıda

genel hijyen kurallarına dikkat edip, ishale hiç

yakalanmamak olacaktır.

Hepinize sağlık dolu ve güzel bir yaz dilerim.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 7

Page 28: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

el ağrısı, Kalp Hastalıklarından sonra iş gücü

kaybına neden olan ikinci sıklıkta rahatsızlıktır.

Bu nedenle tanıya yönelik tedavi dışında yaşantıyı

daha konforlu hale getirecek yöntemler üzerinde de

çalışmalar mevcuttur.

Günümüzün ciddi tıbbi ve sosyoekonomik

sorunlarından biri, bel ağrısı ve ağrıya eşlik eden

radiküler semptomlardır (ayağa yansıyan ağrılar).

Erişkin kişilerin %80-85’inde 50 yaş öncesinde bel

ağrısı şikayeti ile karşılaşılmaktadır. Akut bel ağrılı

hastaların %90’ı birkaç hafta içinde tamamen

iyileşirken sadece %10’nun ağrıları 4-6 haftadan

uzun sürmektedir. Uzun süren ağrılarda bel fıtığı,

tümör, faset eklem ağrısı, kalça eklemi bozuklukları,

bel kayması ve psikolojik bozukluk gibi hastalıklar

göz önüne alınmalıdır.

Konservatif tedavinin ilk basamağında ağrınına

azaltılmasına yönelik hareketleri gösterme,

istirahat ve ağır kaldırmanın önlenmesi gibi pasif

yöntemler yer almaktadır. İlaç tedavisinde ise

ağrı kesici ve ödem giderici ilaçlarla beraber

çeşitli kas gevşeticilerin kullanılması önemli yarar

sağlamaktadır. Uzun vade de kilo vermesi önerilir.

Bir grup hastada da ise olay uzar, tanı ne olursa

olsun ne ameliyat ne ilaç kullanılması yeterli olmaz.

Bu durumlardan ilki bel fıtığıdır.

BEL FITIĞI VE TRANSFORAMİNAL ENKJEKSİYON

Pratikte en sık rastladığımız bel ağrısı nedeni

bel fıtığıdır. İki omurga arasındaki kıkırdak omurilik

kanalına doğru yırtılarak ayağa giden sinirlere

baskı yapar. Sonuç şiddetli bel ağrısını takip eden

ayak ağrısıdır. MR tekniğiyle kolayca tanı konulan

bel fıtığı vakalarında aslında tam olarak tedavi

edici bir ilaç mevcut değildir. Kortizon diye bilinen

steroid ilaçlar faydalı olabilir fakat mevcut yırtılan

kıkırdakta damarlanma olmadığı için, steroidler

bu kıkırdaklara iğne veya hap yoluyla tam olarak

iletilemez. Kıkırdağın %30 oranında yana doğru

yırtılması söz konusudur. İşte bu hastalarda

transforaminal steroid enjeksiyonu oldukça iyi

sonuçlar verir. Çünkü steroidler bu yöntemle direkt

olarak hasta olan yere verilir ve etki eder.

Medikal tedaviye rağmen yanıt alınamayan

hastalarda tercih edilen yöntemler arasında

transforaminal epidural steroid enjeksiyonu bu

nedenle önemli bir seçenektir. Ayrıca Herpes Zoster

gibi enfeksiyöz sinir kökü hastalıklarında, kanserli

hastalarda tümör invazyonu sonucu gelişen

ödem ve enflamasyonlarda, nevraljik ağrılarda,

spinal kanal daralması, skolyoz, bel kayması

olan hastalarda ve bel fıtığı ameliyatına ragmen

ağrısı geçmeyenlerde de iyi biryöntem olarak

uygulanmaktadır.

Uygulamanın ameliyathane şartlarında özel bir

röntgen ve masa eşliğinde 3-5 dk gibi kısa sürede

lokal anesteziyle yapılması ve hastanın 1 saat sonra

evine gitmeside önemli bir avantajdır. Kortizon

kelimesi hastaları korkutsa da nadir durumlar

dışında, çok düşük miktarlarda kullanıldığı için hiç

bir sakıncası yoktur. Evde 1 gün istirahati takiben

normal yaşantı önerilir.

O P. D R . L E V E N T A K D U YG UB E Y İ N C E R R A H İ S İ U Z M A N I

D Ü Z E L M E Y E N B E L AĞ R I L A R I N DA YA R D I M C I T E DAV İ YÖ N T E M L E R İ

B

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 8

Page 29: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

FASET EKLEM SENDROMU VE FASET EKLEM

ENJEKSİYONU

Faset eklemleri, bir omurla komşu diğer bir omurun,

üst ve alt eklemsel çıkıntıları arasında yaptığı

gerçek bir eklemdir ve omurganın

arka kısmında yer alır. Faset eklemleri sağlamlık

sağlar, omurgaya eğilme ve bükülme yeteneği

kazandırır. Eklem, kıkırdak ince bir yüzey tabaka

içerir, kapsülle çevrilidir ve içi sinoviyal sıvıyla

(kıkırdağı besleyen ve omurga hareket ettiğinde

iki kemik yüzeyi arasındaki sürtünmeyi önleyen sıvı)

doludur.

Faset eklemi enjeksiyonunun basit olarak

iki sebebi vardır.

1. Tanı: Ağrının kaynağını bulmak.

2. Tedavi: Tespit edilen bir anormalliği tedavi etmek.

Faset ekleminde bir problem (inflamasyon,

irritasyon, şişlik veya artrit gibi), bel ağrılarına

neden olabilir. Bel fıtığını taklit eden ayağa

vuran ağrılarda oluşabilir. İleri yaşlardaki bel

ağrılarının yüksek oranda sebebi faset eklemdeki

bozukluklardır. Tanı koydurucu testler faset

eklemindeki anormalliği gösterebilir, ağrının

kaynağının faset eklemi olduğunu ortaya çıkarabilir.

Gece ve hareketsiz kalmakla artması özelliğidir.

Faset eklemlerinin gerçek bel ağrısının sebebi

olduğuna karar verilirse faset eklemine uygulanan

düşük miktarda lokal anestezik madde enjeksiyonu

ile ağrı azalır veya yok olursa bu durum, ağrının

kaynağının faset eklemi olabileceğini gösterir.

Bu uygulama şekli, faset eklemi enjeksiyonunun

tanı koydurucu olarak kullanımıdır.

Bir faset ekleminin ağrının kaynağı olduğu tespit

edilirse anestezik ajanların ve steroid ilaçların

tedavi edici enjeksiyonları uzunca bir sure ağrı

hafiflemesi sağlayabilir.

Her iki işlemde özel bir röntgen cihazıyla

ameliyathane de 5 dk gibi kısa bir sürede yapılır ve

hasta eve gönderilir.

• Uzayan bel ağrılarında transforaminal enjeksiyon

ve faset eklem blokajı alternatif yöntemlerdir.

• Ödem giderici ilaçlarla desteklenirlerse sonuçlar

daha iyi olur.

• Altın öneri hastanın aynı zamanda kilo vermesi ve

karın kaslarını kuvvetlendirici spora başlamasıdır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 2 9

Page 30: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

eker hastalığı (Diyabet) körlüğün en

sık sebeplerinde biridir.Şeker hastalığı

gözümüzde görmeyi sağlayan ve gözümüzün

iç duvarını döşeyen sinir tabakası olan retina

tabakasını tutarak görmemizi bozar. Retina

tabakasının şeker hastalığında bozulmasına

Diyabetik Retinopati denir.

Diyabet, insülin salınımı veya insülin yetersizliği

sonucu kan şekerinin artmasıyla kendini gösteren

metabolik bir hastalıktır. Uzun süreli kan şekeri

yüksekliği göz dışında, böbrek, alt ekstremite duysal

sinirleri ve kalbi etkilemektedir.

Diyabet, özellikle kılcal damarları tutan bir

hastalıktır. Gözde görmeyi sağlayan retina

tabakasının kılcal damarlarını etkileyerek

çalışmasını bozmakta ve görme kayıplarına

yol açmaktadır. Şeker hastalığına bağlı

retina bozukluklarına diyabetik retinopati adı

verilmektedir.

Diyabette gözün tutulması hastalığın süresine

ve kan şekerinin yüksekliğine bağlı olarak değişir.

Ortalama şeker hastalığı başlamasından 7-8 yıl

sonra retinayı tutmaya başlar.

Yapılan çok merkezli çalışmalarda diyabetin

başlamasından 20 yıl sonra, Tip 1 diyabette

yaklaşık %99 ve Tip 2 diyabette %60 oranında

DİYABETTE GÖZ NE SIKLIKLA ETKİLENİR? DİYABETİK RETİNOPATİ GÖZÜMÜZÜ

NASIL KÖR EDEBİLİR?

DİYABETİK RETİNOPATİ NEDİR?

Ş E K E R H A S TA L I Ğ I V E G Ö Z

Ş

retina tabakamız etkilenmektedir. Gençlerde, buluğ

çağından itibaren, yetişkinlerde ise 30 yaşından

sonra ortaya çıkan şeker hastalığında mutlaka göz

muayenesi yapılmalıdır. Retinopati başladığında ise

takip süresi 3-4 aylık sürelere indirilebilir.

Diyabet hastalığı görmemizi sağlayan retina

tabakasının kılcal damarlarını tutar. Retinada temel

olarak kanama, su toplaması (ödem) ve

geç dönemde ise çekinti ve yırtılmalara neden

olarak körlük oluşturur.

P R O F. D R . M E H M E T Ç A K I RG Ö Z H A S TA L I K L A R I U Z M A N I

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 0

Page 31: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

1. Lazer Fotokoagulasyon tedavisi.

Diyabetik retinopatide lazer ödem tedavisi için

Fokal yada Grid lazer fotokoagulasyon olarak

maküla etrafına uygulanır. Kanama ve yeni

damarları kurutmak için kenar retina bölgelerine

panretinal lazer fotokoagulasyon uygulanır.

2. Göz içi enjeksiyon tedavisi.

Eğer makülanın merkezini tutan ödem var ise

maküla merkezine lazer yapılamadığı için göz

içerisine injeksiyon tedavisi uygulanır. Bu amaçla

AntiVEGF denilen ödem ve kanama ilaçları ya da

steroid ihtiva eden ilaçlar uygulanabilir.

3. Cerrahi tedavi (Vitrektomi)

Eğer medikal tedavi yetersiz kalırsa vitrektomi

cerrahisi uygulanır. Vitrektomi cerrahisi son yıllarda

hızla gelişme göstermiştir ve günümüzde Küçük Girişli

(dikişsiz) vitrektomi yöntemleri uygulanmaktadır.

Göz içi kanaması ile göz kapanmışsa artık lazer

tutmaz ve vitrektomi ile göz açılabilir. Vitrektomi

kanama dışında kanama zarlarına bağlı maküla

çekinti ve yırtıklarında, maküla ödemi yapan şekere

bağlı zarlarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Sonuç olarak diyabet hastalığı önlenebilir körlük

nedenlerinden biridir. Bu nedenle retina uzmanına

gözdibini muayene ettirmeli ve şekere bağlı

retinopati var ise tedavi ve düzenli takip edilmelidir.

Retina tabakasının merkezinde bulunan ve

gözün görmesini sağlayan Maküla (Sarı Nokta)

damarlarından dışarıya su ve yağ sızmasına sebep

olarak ödem oluşur. Kenar kılcal damarlarda

tıkanmalara neden olarak anormal yeni damar

oluşumları ve kanamalara neden olur. Şeker

hastalarının retinasında oluşan bu yeni damarlar

kanama dışında zarlar oluşturarak retina çekinti ve

yırtılmalarına neden olur. Retinada damarlı zarlar

oluşur ve sonuçta ciddi görme kayıpları, ağrılı göz

tansiyonu yükselmelerine neden olur. Daha seyrek

olarak şeker görme sinirinde şişme ve kurumaya

(optik atrofi) neden olarak körlük yapar.

Kan şekeri kontrolü önemli bir faktördür. Kan

şekerinin düzensiz seyretmesi, ani kan şekeri

yükselme ve düşmeleri retinanın bozulmasını,

hastalığın ilerlemesini kolaylaştırmaktadır. Gebelik,

hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, böbrek

hastalığı retinopatiyi ağırlaştıran diğer faktörlerdir.

Şeker hastalığı teşhişi için önce göz bebeği ilaç

damlatılarak büyütülür ve gözdibi muayenesi

yapılır. Diyabete ait kanama ve ödem varsa,

FFA ve OCT diye iki farklı gözdibi filmi çekilir.

Hastanın damar yoluna fluorescein adlı ilaç verilir.

Birkaç dakika içerisinde bu ilaç dolaşım yoluyla

retinada damarlara ulaşır ve bu sırada anjiografi

cihazı ile retinanın fotoğrafları çekilir. Damarlarda

tıkanma, yeni damar oluşumu, sızıntı ve ödem olup

olmadığı tespit edilir. Neticeye göre hastanın tedavi

şekli belirlenir.

Sarı noktada ödem, zar oluşumu ve yırtılma olup

olmadığını gösteren çok değerli bir tetkiktir. OCT

teşhis yanında hastanın tedavisinin takibinde

kullanılan, yan etkisi olmayan bir olçümdür. Maküla

ödeminin tıbbi tedavi yada cerrahi tedavi kararında

önemlidir.

Şeker hastalığı göze vurunca ilk yapılması gereken

şeker hastalığının kontrol edilmesidir. Açlık kan

şekerinin ortalama 100-140 arasında olmalı ve

HbA1c denilen 3 aylık ortalama şeker değerinin

%6.5 altında regüle edilmesi önemlidir.

DİYABETTE GÖZ NE SIKLIKLA ETKİLENİR?

FFA (FUNDUS FLORECEIN ANGIOGRAPHY)

OCT (OPTİK KOHERENS TOMOGRAFİ)

DİYABETİK RETİNOPATİNİN TEDAVİSİ

NASIL YAPILIR?

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 1

Page 32: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

ünümüzde birçok kişinin uyku problemi

vardır. Uyku problemlerinin nedenleri

ise kişisel ve çevresel faktörler olabilir. Kişinin

sağlık problemlerinden dolayı uyku pozisyonları

ayarlanabileceği gibi, bazı sağlık problemlerinin

oluşmaması içinde uyku pozisyonları oluşturulabilir.

İdeal bir uyku pozisyonu tariflenemez ama,

kişilerin sağlık problemlerine göre uyku pozisyonu

ayarlanabilir.

Şekil 1’de en çok tercih edilen uyku yatış

pozisyonları görülmektedir.

P R O F. D R . İ R FA N Ö Z T Ü R KO R TO P E D İ V E T R AV M ATO LO J İ U Z M A N I

G

ŞEKİL 1: UYKU POZİSYONLARI

BOYUN AĞRISI OLANLARIN UYKU POZİSYONU

NASIL OLMALI?

Uyurken ekstremitelerin almış olduğu pozisyonlar,

özellikle eklemlerde bazı rahatsızlıkların ortaya

çıkmasına veya var olan rahatsızlıkların artmasına

neden olabilir. Boyun, sırt, bel, omuz ve diz ağrıları

olan kişilerde, uyku pozisyonlarına bağlı olarak

ağrı şikayetlerinin ve hastalık yapan patolojilerinin

arttığı bilinmektedir.

Özellikle eklem ağrıları olan kişilerde uyku

pozisyonlarının yanlış seçilmesi sonucu,

uyku bozukluğu ve sabahları ağrı ile uyanma

problemi gelişmektedir.

Boyun adalesi, omurga eklemleri ve disklere

ait patolojilerde boyun ağrıları oluşmaktadır.

Uzun süre boyunları aşırı fleksiyonda (öne eğik),

ekstansiyonda (arkaya eğik) veya rotasyonda

(sağa, sola dönük) duranlarda boyun ağrıları

oluşmakta ve var olan ağrılar artmaktadır. (Şekil 3, 4).

Bu nedenle uyurken boynun anatomik pozisyonda

desteklenerek yatılması gerekmektedir (Şekil 2)

Şekil 1

Herhangi bir eklem şikayeti olmayan kişiler, hangi

şekilde uyurlarsa uyusunlar ağrıları olmayabilir,

fakat bu kişilerde de zamanla benzer şikayetlerin

başlayabileceği akılda tutulmalıdır.

Ortopedik rahatsızlıklar için ideal uyku pozisyonu;

kişi ayakta dururken dizler ve kalçalar hafif

fleksiyonda (kıvrık pozisyon), kollar yanda ve

baş nötral (karşıya bakar durumda) olduğu gibi

pozisyonda olmalıdır (Şekil 1 A, C).

Uyku sırasında sırtüstü veya yan yatarken,

tarif edilen ideal pozisyonda uyuyanlarda boyun,

omuz ve diz ağrılarının olmadığı veya var olan

ağrıların azaldığı gözlenir.

A B

Şekil 2: Yan yatarken boyun pozisyonları

A: Doğru pozisyon B: Yanlış pozisyon

Şekil 2

A B C D E F

ORTOPEDİK EKLEM AĞRILARI veUYKU POZİSYONLARI

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 2

Page 33: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Şekil 3: Boyun aşırı fleksiyonda yatış pozisyonu

(yanlış pozisyon)

Şekil 3

Şekil 4: Yüzüstü yatış pozisyonu,

baş rotasyonda (yanlış

pozisyon)

Şekil 4

OMUZ AĞRISI OLANLARIN UYKU POZISYONU

NASIL OLMALIDIR?

Omuzda özellikle sıkışma sendromu (impingement

send.) ve rotator manşet yırtığı olan kişilerde,

omuz ağrıları omuz yatış pozisyonuyla ilişkili

olarak artmaktadır. Omuz rahatsızlıklarında, uzun

süreli kolların yukarıda tutulması ile ağrı şikayeti

oluşmakta veya var olan ağrı şikayeti artmaktadır.

Toplumun genelinde uykuda yatış pozisyonları,

kollar omuzdan kaldırılmış şekilde olmaktadır (Şekil

1: B, D, E, F yanlış pozisyonlar). Omuz sıkışma

sendromu veya rotator manşet yırtığı olanlar,

sırt üstü, yan veya yüzüstü yatarken kollar açık

vaziyette uyuma pozisyonundan kaçınmaları gerekir

(Şekil 5, 6: yanlış pozisyonlar)

Şekil:5 Yüzüstü yatış pozisyonu (boyun rotasyonda,

kollar kalkık, yanlış pozisyon)

Şekil 5

Şekil 6: Omuzlar açık

uyku pozisyonları

(yanlış pozisyon) Şekil:8 İdeal sırtüstü ve yan yatış uyku pozisyonları

Şekil 6

Şekil 7: Bizler aşırı fleksiyonda

(kıvrık) yan yatış,

(yanlış pozisyon)

Sonuçta, insan sağlığı açısında

ideal bir uyku yatış pozisyonu

tarif edilememektedir.

Herhangi bir sağlık problemi

olan kişinin, kendi problemine

özgün bir yatış pozisyonu

geliştirmesi gerekmektedir. Reflü gibi mide bağırsak

sistem rahatsızlığı, uyku apnesi gibi solunum

sistemi rahatsızlığı olan veya hamile kişilere

özgün uyku pozisyon önerileri gibi, ortopedik

sorunları olan kişilerede uygun uyku pozisyonları

önerilmektedir.

Boyun, omuz ve diz ağrısı olan kişilerin veya ileri

yaşlarda bu şikayetlerin ortaya çıkmaması için

önerebileceğimiz ortopedik uyku pozisyonları:

Sırtüstü veya yan yatarken, boyun nötral

pozisyonda, kollar yanda ve dizler hafif fleksiyonda

olmalıdır (Şekil 8).

DİZ AĞRISI OLANLARIN UYKU POZİSYONU

NASIL OLMALIDIR?

Toplumda diz ağrısı şikayeti olanların sayısı gittikçe

artmaktadır. Diz kıkırdak hastalıkları, osteoartroz

ve diz yumuşak doku hastalıklarına bağlı diz ağrısı

olanlarla çok fazla karşılaşmaktayız. Özellikle

patellofemoral eklem hastalığı olan kondromalasia

patellaya bağlı diz önü ağrısı günümüzde çok

yaygın olarak görülmektedir.

Dizler 90 dereceden fazla fleksiyon pozisyonunda

uzun süre tutulduğunda, patellofemoral eklemde

bası artmakta ve bu durum diz önü ağrısına sebep

olmaktadır (Şekil 1: B, E, 7 Dizler aşırı fleksiyonda,

yanlış pozisyon)

Şekil 7

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 3

Page 34: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

itim bozukluğunu anlamak için öncelikle

kalbin nasıl çalıştığını bilmekte fayda

vardır. Kalp, üstte ve altta ikişer tane olmak üzere

boşluklardan (odacıklardan) oluşur. Bunlar bitişik

birer pompa gibidir. Üst odacıklar (kulakçıklar) alt

odacıklara (karıncıklar) göre daha az kaslı yapıya

sahiptir ve daha küçüktür. Kalp atışı gerçekleşirken

önce üst odacıklar kasılır ve içindeki kanı, gevşemiş

olan alt odacıklara boşaltır. Daha sonra yarım

saniyeden daha kısa bir sürede bu alt odacıklar

(karıncıklar) kasılır ve bu sırada da üst odacıklar

gevşer. Kasılan alt odacıklardan kan akciğerlere ve

vücuda gönderilir. Akciğerlerden bu sırada gelmiş

olan kan ise gevşemiş halde bulunan üst odacıkları

tekrar doldurur. Bu olaylar tek bir kalp atışı

sırasında gerçekleşir ve kan dolaşımının düzenli

bir şekilde olabilmesi için bu sistemin ritmik olarak

çalışması gerekir.

Aritmi anormal kalp vurusu anlamına gelir. “Aritmi”

denildiği zaman anormal kalp vurusuna neden olan

ve kalp içerisinde elektirksel uyarının normalden

daha farklı oluşmasına denilir. Aritmiler bazen

tamamen zararsız olabileceği gibi bazen de ölümcül

olabilir. Bazı aritmiler kısa sürebilir (örneğin; Geçici

kalpte duraklama veya erken kalp vurusu) böylece

toplam kalp hızı veya ritmi etkilenmeyebilir. Ancak

aritmi uzun sürerse kalp hızını çok yavaşlatıp veya

çok hızlandırabilir. Böylece kalp pompa olarak daha

az etkin çalışmış olur.

KALP NASIL ÇALIŞIR?

ANORMAL KALP RİTMİ (ARİTMİ)

K A L P R İ T İ M B O Z U K L U Ğ U

R

P R O F. D R . R I FAT E R A L P U L U S OYK A R D İ YO LO J İ U Z M A N I

• Kalbin doğal pil fonksiyonu bozularak anormal hız veya ritimde çalışırsa,

• Kalp içerisinde elektrik iletim yollarında çeşitli durum ve hastalıklara bağlı blokajlar oluşursa,

• Kalbin esas sinüs bölgesi yerine başka bir bölgesi pil fonksiyonunu üzerine alırsa aritmi oluşur.

ARİTMİ OLUŞUMU İÇİN:

• Normalden hızlı (erişkinler için, dakikada 100’den fazla) kalp atışına taşikardi denir.

• Normalden yavaş (erişkinler için, dakikada 60’dan az) kalp atışına bradikardi denir.

• Bazen çok profesyonel sporcularda bu sayı 50’ler civarına inebilir.

Nedenleri

• Kalbin en kuvvetli, baskın çalışan uyarı çıkaran

hücreleri Sinüs (sinoatrial veya SA) bölgesi denilen

noktada toplanarak burada doğal bir pil gibi belirli

aralıklarla uyarı çıkarırlar.

• Kalp içerisinde bulunan her hücrenin pil gibi uyarı

çıkarma kabiliyeti bulunur. Ancak en baskını Sinüs

bölgesi olduğundan kalpte uyarı bu bölgeden çıkar.

• Çeşitli hastalıkların seyri esnasında eğer bu bölge

hasarlanır (Kalp krizi, kanser, enfeksiyon, kalp

kapak hastalıkları, kalp yetmezliği, çeşitli ilaçlar

vb. sonucu) veya uyarı çıkaramaz ise, kalpteki

diğer bölgelerdeki hücreler bu uyarıyı çıkarma işini

üzerine alır ve böylece Aritmi gelişimi ve oluşumu

başlar.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 4

Page 35: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

ARİTMİNİN ÇEŞİTLERİ

Normal kalp ritmi sağ üst odada bulunan sinüs

düğümünün neden olduğu elektriksel uyarılarla

oluşan ritimdir. Dakikadaki hızı 60-100 arasıdır.

• Sinüs Taşikardisi: Yaşa göre belirlenmiş olan

kalp hızından daha yüksek kalp hızına denir. Kalbin

doğal pili olarak görülen ve özelleşmiş hücrelerden

kaynaklanan, üst sağ odada bulunan sinüs

düğümünden kaynaklanır.

• Sinüs Bradikardisi: Yaşa göre belirlenmiş kalp

hızından daha düşük kalp hızına denir. Sinüs

düğümünden kaynaklanır.

• Atrial Fibrilasyon: Üst odalar (kulakçıklar) düzenli

olarak kasılamaz ve titreşim halinde kalır. Ayrıca

alt odalarla düzenli bir şekilde çalışamaz. Kalp

hızı artar ve nabız şiddeti hissedilir. Kalbin kan

pompalaması azalabilir.

• Ventriküler Taşikardi: Alt odalardan (karıncıklar)

kaynaklanan düzenli fakat hızlı kalp atışlarıdır. Uzun

süre devam edebilir. Çok tehlikelidir.

• Ventriküler Fibrilasyon: Karıncıklardan

kaynaklanan düzensiz ve hızlı kalp ritimleridir.

En ciddi ve tehlikeli kalp ritim bozukluğudur.

• Wolf-Parkinson-White Sendromu (WPW):

Üst ve alt odalardaki iletim yolunda fazladan

bir kas bulunur. EKG ile anlaşılabilir.

• Kalp Bloğu: Kalbin üst odalarından gelen uyarı alt

odalarına iletilemez. Aralarındaki uyum kaybolur.

• Supraventriküler taşikardi (SVT): Kalbin üst

odalarından kaynaklanan kalbin çok hızlı atımıdır.

Süresi değişkendir. Kısa süreli olabilir ya da

günlerce sürebilir.

Konu çok geniş olduğundan, öncelikle Atrial yani

kulakçıklara ait ritim bozuklukları ile ilgili detaylar

öncelikli olarak verilecektir.

Atrial veya Supraventriküler taşikardi (SVT)

denildiği zaman kalbin her iki kulakçık bölgesinden

gelişen hızlı kalp vurusuna bağlı ortaya çıkar.

Bazı formlarına paroksismal atrial taşikardi (PAT)

veya paroksismal supraventriküler taşikardi

(PSVT) de denilir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 5

Page 36: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

NASIL OLUŞUR?

ATRİAL VEYA SVT DENİLEN RİTİM BOZUKLUĞU

KİMLERDE SIKLIKLA GÖRÜLÜR?

ATRİAL VEYA SVT DENİLEN RİTİM BOZUKLUĞU

BELİRTİ VE YAN ETKİLERİ NELERDİR?

ATRİAL VEYA SVT DENİLEN RİTİM BOZUKLUĞU

TEDAVİSİ NELERDİR?

KENDİ BAŞINIZA ÇARPINTI OLURSA NELER

YAPILABİLİR?

Kalbin doğal pil uyarı çıkış merkezi olan Sinüs

bölgesi yerine her iki kulakçığın içerisinden anormal

bir şekilde elektriksel uyarıların çıkması ile oluşur.

Erken oluşan bu kulakçık içerisindeki atımlar kalbin

hızını artırır. Bu nedenle kalp, tam olarak gevşeyip

içerisine yeterli miktarda kanı alıp vücudun

ihtiyacını karşılayacak kanı vücuda gönderemez.

Birçok insan tıbbi tedaviye ihtiyaç duymayabilir.

Eğer ritim bozukluğu ataklarının sıklığı ve süresi

artarsa tedavi düşünülmelidir.

• Karotis sinus masajı: Boynumuzun kenarında,

boyun kasımıza komşu parmağımıza nabzımızın

geldiği yere hafifçe 15-20 saniye süre ile basıp

bırakmak demektir. Ancak çok sert yapılmamalıdır.

Çünkü buradan pıhtıları koparma şansımız olabilir.

• Gözlerimizi kapadıktan sonra göz kürelerinin

üzerine hafifçe 15-20 saniye süre ile basıp

bırakmak. Ancak çok sert yapılmamalıdır. Çünkü

gözümüzün arkasında bulunan retina tabakasında

göz dibi yırtıkları olabilir.

• Valsalva manevrası: Derin bir nefes aldıktan sonra

burnumuzu ve ağzımızı kapayıp akciğerlerimizdeki

havayı kapalı olan buruna doğru göndermek,

ıkınmak demektir.

• Dalma refleksi: Vücudun suya ani dalmaya,

özellikle soğuk suya karşı göstermiş olduğu

cevaptır.

• Sedasyon (Sakinleşme).

• Kahve, alkol, sigaranın kesilmesi.

• Daha fazla istirahat edilmesi.

• Doktor tarafından uygulanacak özellikli tıbbi veya

girişimsel (vücudun içine girilerek yapılan) tedaviler.

Bazı insanlarda bulgu vermeyebilir.

• Baş dönmesi

• Kendini boşlukta hissetme

• Hızlı kalp atışı veya “çarpıntı”

• Anjina (göğüs ağrısı)

• Nefes darlığı

İleri ve tehlikeli durumlarda:

• Şuur kaybı

• Kardiak arrest (Kalp durması)

• SVT çocuklarda en sık görülen ritim bozukluğudur.

• Daha sıklıkla kadınlarda, ancak her iki cinsiyette

de görülebilir.

• Şüpheci, obsesif, kuşkulu genç insanlar,

• Fizik olarak yorgun olanlar,

• Çok aşırı miktarda kahve tüketimi,

• Çok aşırı miktarda alkol tüketimi,

• Çok aşırı miktarda sigara tüketimi ile oluşur.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 6

Page 37: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN ‘5’ ALTIN KURAL

1- İyimser Olmak

İnsan kişilikleri kardiyolojide A ve B tipi olarak iki

ayrılıyor. A tipi kişilik; gergin, asabi ve tepkileri

orta-yüksek düzeyde olanlara deniyor. B tipi

kişilikse; sakin, olayları sabır ve düşük tepki

düzeyiyle karşılıyor. Araştırmalar, A tipi kişiliklerin

kalp krizi riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.

2- Kaliteli Zaman

“Bu hastalık niye gelip beni buldu?” diye düşünmek

yerine, onunla birlikte yaşamayı öğrenmek önemli.

Böylece beden ve ruh dengesi, ardından da kalp

sağlığı korunmuş olur.

3- Sağlık Kontrolleri

Bazı hastalıklar genetik şifremizde saklı. 35 yaş

üzeri bireylerin düzenli sağlık kontrolü yaptırmasının

önemi büyük.

4- Taze Besinler

Taze sebze ve meyveler, bakliyat grubu, tahıllarla

hayvansal ürünler dengeli şekilde tüketilmelidir.

5- Kan Değerleri

Kalp sağlığının korunmasında kan şekeri, iyi kötü

kolesterol ve kan basıncı gibi değerlerin belirli

seviyelerde tutulması gerekiyor. Ölçümlerin

düzenli olarak yapılmasında ve sağlıklı insanlar için

belirlenen değerlerde kalmakta fayda var.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 7

Page 38: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

K R O N İ K Ö K S Ü R Ü K V E T E DAV İ S İ

P R O F. D R . R E C E P AY D İ L E KA L E R J İ V E G Ö Ğ Ü S H A S TA L I K L A R I U Z M A N I

haftadan fazla süren öksürüklere kronik

öksürük denir. 3-8 hafta süren öksürüklere

ise “subakut” öksürük denmektedir. Öksürük,

solunum yollarından irritan ve kimyasal maddeleri

temizlemek ve fazla oluşan sekresyonları atmak

için yapılan bir savunma mekanizmasıdır. Ancak

öksürük uzun süre devam ederse hasta açısından

oldukça sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir. Uzun

süren ve şiddetli seyreden öksürüğün bir çok

yan etkisi oluşur :

- Akciğer zarı arasına (plevra) hava dolarsa

pnömotoraks ortaya çıkar. Havanın basısı sonucu

akciğer süner, şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığı

oluşabilir.

- Öksürüğe bağlı olarak göğüs kaslarında

zedelenme olabilir ve her öksürükte kotsalar

(göğüs kemikleri) arasında ağrı oluşur.

- Aşırı öksürük bazı insanları depresyona sokabilir.

- Şiddetli öksürük sonucu senkop dediğimiz

bayılmalar olabilir.

- Öksüren hastadaki yaralar geç iyileşir ve ameliyat

dikişleri zarar görür.

- Öksürük sonucunda özellikle göğüs kemiklerinde

çatlak ve kırıklar oluşabilir.

- Hastada, bel fıtığı, boyun fıtığı veya kasık fıtığı

varsa bunlarda ilerleme ve ağrılar çoğalır.

Öksürük, sinirler vasıtasıyla iletilir. Öksürüğü

ilk başlatan reseptörler; üst solunum yolu, alt

solunum yolu, akciğer zarı, mide mukozası, yemek

borusu, kulak zarı ve dış kulak yolu, kalp zarı gibi

hem solunum sisteminde hem de solunum sistemi

dışında bulunur. Bu yüzden öksürük nedenlerini

buna göre aramak gerekir.

Öksürüğün üst solunum yolu nedenlerinden

en başta; alerjik rinit, non-alerjik rinit, sinüzit,

postenfeksiyöz öksürük (gripal veya bakteriyel

enfeksiyon sonucu oluşan) gibi durumlar gelir.

Alerjik rinit, mevsimsel veya tüm yıl olabilir.

Öksürüğün en fazla görülen bölgesi üst solunum

yollarıdır. Öksürüğün diğer bir nedeni alt solunum

yolunda oluşan astım, KOAH, bronşektazi ve

eozinofik bronşittir. Bizzat akciğere ait tüberküloz,

akciğer kanseri, interstisyel akciğer hastalıkları

ve sarkodioz gibi hastalıklarda da kronik öksürük

görülmektedir.

8

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 8

Page 39: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Kronik öksürük, solunum sistemi dışı hastalıklarda

da görülür. Bunların en başında mide içeriğinin

yemek borusuna kaçması ile oluşan reflü ve bu

olayın devamlılık göstermesi halinde ise reflü

hastalığı gelir. Reflüye bağlı öksürükte nefes darlığı,

balgam gibi akciğer ve solunum ait şikayetler

yoktur. Yemek sonu ve sırt üstü yatmakla öksürük

artar. Ayrıca bazı tansiyon ilaçlarına bağlı (ACE

inhibitörleri) kronik öksürük oluşur. Bunlar kuru

öksürük olup ilacı kestikten 3-4 hafta sonra

kaybolurlar. Psişik öksürükler özellikle çocuklarda

çok görülür. Bu tür öksürükler uyurken, meşguliyet

durumunda veya neşeli durumlarda kaybolur.

Kronik öksürük tedavisinde, öncelikle hastayı çok

iyi sorgulamak gerekir. Öksürüğün süresi, kuru

veya balgamlı olup olmadığı, eforla etkileşimi,

gece veya gündüz olması, ısı farkından etkilenmesi,

geniz akıntısı, baş ağrısı var mı, burun tıkalı mı,

nefes darlığı var mı, hışıltılı solunum oluyor mu,

ateş var mı, kanlı balgam çıkıyor mu, ses kısıklığı

yapmış mı, kokulardan, rüzgardan, klimadan

etkileniyor mu, evde sigara içiliyor mu gibi sorular

bizi tanıya yaklaştırır. Tedavide bize ışık tutması

açısından gerekli olduğu hallerde paranasal

sinüs grafisi, alerji testleri, balgam muayeneleri,

solunum fonksiyon testi, akciğer filmi laboratuar

testleri yapılır. Bunların sonucunda öksürük

için önleyici ve koruyucu önlemler anlatılır ve

hastalığın tipine göre çeşitli ilaç tedavilerine

başlanır. Alerjik rinitte; burun damlası, topikal

nazal kortikosteroidli spreyler, antihistaminikler,

dekonjestanlar, Sinüzitte; drenaj yollarını rahatlatıcı

ilaçlar, gerekirse antibiyotik ve cerrahi tedavi,

astımda; koruyucu tedavilerin yanında nefes açıcı

ve astım atağına yönelik ilaçlar verilir. KOAH’da;

şiddetine göre ara ara veya devamlı nefes açıcı,

balgam sökücü ve gerektiğinde antibiyotik kullanılır.

Bazı hastalara solunum egzersizleri yaptırılır ve

solunum fizyoterapisi uygulanır. Bronşektazi de

antibiyotikler, nefes açıcı ilaçlar ve fizyoterapi

uygulanır. Tek taraflı bronşektaziler gerekirse

ameliyat edilir. Eozinofilik bronşitte, kortikosteroid

tedavisi çok iyi gelir.

Bizzat akciğerde olan tbc, akciğer kanseri

hastalıklarında ise kendilerine özgü tedaviler

uygulanır. Reflü hastalığında bir gastroenterologla

temas kurulmalı, tansiyon ilaçlarına bağlı öksürük

var ise ilaç kesilmelidir. Psikolojik öksürüklerde ise

hasta gerekirse bir psikiyatriste yönlendirilmelidir.

spreyler, antihistaminikler, dekonjestanlar,

Sinüzitte; drenaj yollarını rahatlatıcı ilaçlar,

gerekirse antibiyotik ve cerrahi tedavi, astımda;

koruyucu tedavilerin yanında nefes açıcı ve astım

atağına yönelik ilaçlar verilir. KOAH’da; şiddetine

göre ara ara veya devamlı nefes açıcı, balgam

sökücü ve gerektiğinde antibiyotik kullanılır.

Bazı hastalara solunum egzersizleri yaptırılır ve

solunum fizyoterapisi uygulanır. Bronşektazi de

antibiyotikler, nefes açıcı ilaçlar ve fizyoterapi

uygulanır. Tek taraflı bronşektaziler gerekirse

ameliyat edilir. Eozinofilik bronşitte, kortikosteroid

tedavisi çok iyi gelir.

Bizzat akciğerde olan tbc, Akciğer kanseri

hastalıklarında ise kendilerine özgü tedaviler

uygulanır. Reflü hastalığında bir gastroenterologla

temas kurulmalı, tansiyon ilaçlarına bağlı öksürük

var ise ilaç kesilmelidir. Psikolojik öksürüklerde ise

hasta gerekirse bir psikiyatriste yönlendirilmelidir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 3 9

Page 40: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

azerin tıpta tedavide ve estetikte kullanılmaya

başladığı 20 yıl boyunca hem tecrübeler arttı

hem de teknolojiler gelişti. Kontrollü hasar yaparak

dokuların kendini yenilemesini sağlayan sistemlerle

noninvaziv (yara bere olmadan ve günlük

yaşantıdan uzak kalmadan) tedaviler çok gelişti.

Biz de kendini ispat etmiş ve en “iyi lazer platformu”

ödülünü kazanmış kombine bir sistemi hastanemize

kurduk.

Yeni lazer sistemimizde Nd YAG lazer ve Erbium

lazer sistemleri mevcutttur ve tek tek veya kombine

kullanım imkanı sağlar. Öncelikli hedefimiz non

invasiv olarak kozmetik uygulamalar yapmaktır.

Ancak her iki lazerde ayrıca cerrahi işlemleri

yapma imkanımız da mevcuttur. Sistemimiz

hastanemizdeki Dermatoloji, Plastik Cerrahi, Göz,

Kadın Doğum, KBB, Damar Cerrahisi ve Genel

Cerrahi hekimlerimizin kendi dallarında ki işlemleri

yapmasını sağlıyor. Hastanemiz hekimleri

iş birliği ile sizlere hizmet sunacaklar.

U Z M . D R . M E T İ N O Ğ U ZD E R M ATO LO J İ U Z M A N I

M E D İ K A L L A Z E R

L

Dermatoloji – Estetik alanında: Ameliyatsız yüz

gençleştirme, cilt sıkılaştırma, leke tedavisi, akne

izleri tedavisi, çatlak giderme, kırmızı damar

ve lekelerin giderilmesi, beningn deri tümörleri

ve yüzeyel benlerin alınması, aktif akne ve

roza tedavisi, tırnak mantarı ve siğil tedavisi,

ameliyat ve yanık izlerinin giderilmesi, sarkmış

karın ve kollarda yağ eritme ve sıkılaştırma,

Yüzeysel varis ve genişlemiş damar tedavisi

yapılmaktadır. Bunlar tedavinin özelliğine göre

Nd YAG lazer ve Erbium Lazerle kombine olarak

ayda ya da haftada bir seanslarla noninvaziv

şekilde uygulanır ve kişi günlük yaşantısından uzak

kalmaz. Epilasyonda inatçı ince ve açık kıllarla,

ayva tüylerine de epilasyon uygulanabilir. Bu

tedaviler PRP, mezoterapi ve ilaç tedavileri ile de

ihtiyaca ve doktorun tercihine göre kombine olarak

uygulanabilir.

Ameliyatsız Yüz Gençleştirme: Noninvaziv metodla

ağız içinden ve dışından her iki lazerin kombine

uygulaması ile ameliyata gerek olmadan yüzdeki

sarkmalar kırışıklıklar ve lekeler giderilir. Hatta

nasolabial dediğimiz ağız burun kenarındaki kıvrım

ağız içi uygulama ile dolguya gerek olmadan dolar,

dudaklar kalınlaşır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 0

Page 41: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Göz Kırışıklıkları ve Koyu Halka: Yine noninvaziv

olarak ya da isteğe bağlı soyma iel göz etrafı

kırışıklıkları ve lekeler giderilir. Göz etrafı kararmalar

ve ksantalezma dene yağ birikintileri tedavi

edilebilir.

Lazerle Varis Tedavisi: İnce ve kalın varisler ve

diğer bacak ve yüzdeki kılcal damarlar lazerle

tedavi edilebilir. Nd YAG lazer 4 mm’ye kadar olan

damarlara etki etmektedir. Skleroterapi, köpük

uygulamsı ile kombibe edilebilir. Damar cerrahisi ve

Dermatolojinin ortak çalışması ile vücudunuzdaki

istemneyen tüm varis ve genişlemiş damarlardan

kurtulabilirsiniz. Yakınca cerrahi uygulama ile EVLA

denen damar içi lazer uygulaması da başlayacaktır.

Koltuk altı terleme: Erbium lazerle 2 hafta ara ile

koltuk altına fraksiyone lazer uygulaması ile ter

yüzde seksenler civarında azalmaktadır. Bu işlemde

lokal anestezi ile uygulanabilen güncel yaşamdan

kopmadan uygulanan bir uygulamadır. Yakında

lazer lipoliz sisteminide devreye sokarak bu işlemi

cerrahi olarak uygulamaya başlayacağız.

Gövdede Sıkılaştırma İnceltme İşlemleri:

Karın ve kol-bacakta lokalize yağların sıcak lipoliz

dediğimiz metodla dışarıdan 50 derecede 10-15

dakika tutulması yağ hücrelerinin yüzde otuzunun

patlamasına ve erimesine sebep olur. Aynı

zamanda derininde soft lazerle sıkılaştırnası da

ayda bir uygulanarak 2-4 seansta

güzel sonuçlar verir.

Jinekoloji Alanında: Stress incontinas denen idrar

kaçırma, vajinal sıkılaştırma ve menopoz sonu atrofi

tedavisi ayda bir ağrısız ve yarasız olarak uygulanır

memnuniyet oranı %70’ler üstündedir. Ayrıca

genital kondilomlar ve kistlerle, CIN’lerde de cerrahi

tedavilerde kullanılır.

Horlama ve Uyku Apnesi: Lazer sistemimizin en

başarılı ve etkili olduğu kolay uygulanan ve çabuk

sonuç veren konusudur. KBB hekimi arkadaşlar

değerlendirip etkili olacağına karar verince

muayene pozisyonunda herhangi bir anestezi

uygulamadan yumuşak damak, küçük dil ve ağız

kenarlarına lazer uygulayarak buraların sıkışmasını

ve hava akış alanının genişmesini sağlar. İlk

geceden itibaren hasta rahatlama görür. 3-4 hafta

ara ile iki seans daha uygulanıp etki pekiştirilir ve

arttırılır. Tamamen non invaziv birkaç dakika da

uygulanan bir tedavidir. Ağız içinin diğer küçük

siğilleri de bu sistemle tedavi edilebilir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 1

Page 42: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

DY T. E S R A K U R T M U T L UB E S L E N M E V E D İ Y E T U Z M A N I

E R G E N L İ K D Ö N E M İ N D E B E S L E N M E

nsan, hayatı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim

süreci içindedir. Ergenlik dönemi, belki de bu gelişim

sürecinin en önemli evresini oluşturur. Çocukluktan

erişkinliğe geçiş olan ergenlik dönemi, bireyde

gözlenebilen sürekli bir hızlı gelişimini kapsamaktadır.

Bu dönemde kazanılan alışkanlıklar bireyin yaşam

boyu sağlığını etkileyebilir. Bazı bireylerin bu dönemde

kazandıkları yanlış beslenme alışkanlıkları daha sonra

büyük bir problem olarak karşımıza çıkabilmektedir.

ERGENLİK YAŞI NEDİR?

Ergenlik; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme,

gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan

yetişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlik çağı 12-18 yaş

grubunu içerir. Ergenlik çağının genellikle kızlarda

10-12, erkeklerde ise 11-14 yaşlar arasında başladığı

bilinmektedir. Türkiye de nufusun % 29.1’ini 15 yaş altı

adölesan (ergen) bireyler oluşturmaktadır.

ERGENLİKTE DÖNEMİNDE KIZLARDA NE GİBİ

DEĞİŞİKLİKLER OLUR?

Boy uzar, kilo artar, kas ve daha çok yağ dokusu

gelişimi ile, beden hatları yeni biçimini kazanır. Saç

ve derilerinde yağlanma artabilir. Bunun sonucu

olarak sivilceler ve siyah noktalar oluşabilir. Kızlarda

bu döneme özgü görülen en önemli değişiklik, üreme

organlarında gelişme ve adet görmenin başlamasıdır.

ERGENLİKTE DÖNEMİNDE ERKEKLERDE NE GİBİ

DEĞİŞİKLİKLER OLUR?

Boy uzar, kilo artar, kas gücü gelişir. Ses önce çatallanır,

sonra kalınlaşır, sakal ve bıyıklar çıkmaya başlar. Üreme

organları gelişir. Erkeklerin de saç ve derilerinde yağlanma

artabilir, sivilce ve siyah noktalar oluşabilir. Bedensel

değişimin önemli özelliklerinden biri bu değişikliklerin

başlangıç-bitiş yaşının kişiden kişiye farklılık göstermesidir.

ERGENLİKTE GENCİN VÜCUT BİLEŞİMLERİNDE

NASIL BİR DEĞİŞİM OLUR?

Erkeklerde hızlı büyüme döneminin başında 11 -12

yaşlarında bir miktar yağ artışı olur fakat bu daha

sonraki vücut görünümünün de böyle olacağı

anlamına gelmez. Spor ve sağlıklı beslenmenin daha

bu dönemlerde hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Erkeklerde ergenlik döneminde kas kütlelerinde

artış olmaktadır. Bu da kızlara nazaran daha az kilo

aldıklarını gösterir. Genç kızlarda ise daha çok yağ

dokusu birikimi olmaktadır. Bu değişim döneminde

hemen her kız kilo almaktadır. Vücuttaki bu yağ

miktarındaki artış kadınlık hormonları ile yakından

alakalıdır. Genç kızların bu dönemi bir değişim süreci

olarak görmeleri gerekir.

ERGENLİKTE DÜŞÜK KALORİLİ DİYETLERE DİKKAT

Ergenlik döneminde birey ruhsal gelişme aşamasında

olduğundan çok çeşitli davranışlar geliştirebilir. Tabi bu

davranışlar yeme düzenleri üzerinde de görülür. Özellikle

genç kızlarda kilo alma korkusu baş gösterir. Buna bağlı

olarak da düzenli yeme alışkanlığından vazgeçip şok

diyetler yaparak metabolizmalarını bozma durumu

söz konusu olabilir. Gazete ve dergilerde görülen diyetler

gencin ihtiyacı olan besin öğelerini karşılayamaz.

Ne yazık ki çoğu genç bu tip diyetleri uygulamaktadır.

Bu noktada gençlerin unutmaması gereken şey

vücutlarının bir gelişim süreci içinde olduğudur.

Bu dönemde kilo alınması gayet normal bir

olaydır. Önemli olan sağlıklı beslenmek ve tüm

İ

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 2

Page 43: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

vücut gereksinimlerini çeşitli besin ögelerinden

karşılayabilmektir. Bunun için gençlerin vücutlarındaki

kilonun fazla oluşu veya az oluşuna kendileri karar

vermemeli ve bir beslenme uzmanından yardım almaları

gerekir.

FAST – FOOD TÜKETMEYİN

Diğer bir yanlış beslenme davranışı da gencin bu

dönemde aşırı bir şekilde fast–food dediğimiz ayaküstü

hızlı beslenme tarzını hayatına geçirmesidir. Bu tür

beslenme ile enerjinin % 40-50’si yağdan gelmektedir.

Fast–food tarzı beslenmede yağın büyük kısmını doymuş

yağlar oluşturur. Diyetteki doymuş yağ miktarının artması

da kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırır.

Bu hastalıklar yetişkinlerde görülmesine rağmen temelleri

çocukluk ve gençlik çağında atılmaktadır. Genellikle

ayaküstü beslenmede A ve C vitaminleri, kalsiyum, posa

tüketimi yetersizdir, yağ ve tuz tüketimi ise yüksektir.

Dolayısıyla bu tip bir beslenme tarzında gençler ihtiyaçları

olan vitamin ve mineralleri karşılayamaz ve ilerde

kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskleri artar.

O yüzden çocuklarınıza dışarda beslenmenin zararlarını

sürekli anlatın ve kendiniz de eğer aynı beslenme tarzını

uyguluyorsanız sağlığınız için biran önce beslenme

alışkanlıklarınızı değiştirin

ERGENLER BİR GÜNDE NE KADAR KALORİ

ALMALIDIR?

Günlük kalori alımını yaş ve cinsiyet etkilemektedir.

Ergenlik döneminde erkeklerin alması gereken enerji

mikarı kızlardan daha fazladır. Genç, büyüme ve gelişme

süreci içinde olduğundan enerji ve besin öğeleri ihtiyacı

artmaktadır. Özellikle boy uzama durumu gerçekleştiği

için bu dönemde kalsiyum içeren besinlerin alınması

büyük önem taşır. Erkeklerin günlük kalori ihtiyacı boya

ve fiziksel aktiviteye de bağlı olarak 3000’e kadar, genç

kızların ise 2500’e kadar çıkabilmektedir.

ERGENLER OKULDA NASIL BESLENMELİDİR?

Çocukların ve gençlerin zamanının büyük bir kısmı

okulda geçmektedir. Okul saatlerinde de dengeli

beslenme çok önemlidir. Eve gidip yeme imkanı varsa

bu onun için çok daha sağlıklı olacaktır. Bu imkanı

olmayanlar okula götürecekleri sandviçlerle sağlıklı

beslenebilirler. Mesela; tavuk, köfte veya peynirle

hazırlanan bir sandviçin yanında ayran veya süt

ve ayrıca bir adet de meyve alarak öğle öğününü

karşılamış olurlar. Dışardan yemek almak zorunda

olanlar yağlı yiyeceklerden kaçınmalı, patates

kızartması, mayonezli hamburger veya mayonezli

sandviçlerden uzak durmalıdırlar. Yanında gazlı ve

şekerli gibi besin değeri olmayan içecekler yerine taze

sıkılmış meyve suları veya ayran tercih etmelidirler.

DAHA ÇOK HAREKET LAZIM

Ergenleri fiziksel aktiviye teşvik etmek gerekir. İleride

egzersizi yaşam tarzı haline getirmeleri ancak bu yaşta

egzersize başlamaları ile mümkün olur. Böylelikle daha

rahat ve sağlıklı bir yaşam onları bekleyecektir. Anne ve

baba olarak çocuklarınızı egzersize teşvik etmelisiniz.

Onları basketbol, futbol gibi takım sporlarına

yazdırabilirsiniz. Böylelikle motivasyonlarını bozmadan

hayatlarına hareket katıp daha zinde ve sağlıklı bir

yaşama sahip olmalarını sağlayabilirsiniz.

ERGENLERDE GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI

NELERDİR?

Ergenlerde daha çok görülen 2 tip beslenme

bozukluğu vardır. Bunlar anoreksiya nervosa ve

bulimia nervosadır. Anoreksiya nervosada ergen zayıf

olduğu halde kendini şişman zannetmekte ve sürekli

diyet yapma eğiliminde olmaktadır. Bu tip gençlerde

ruhsal bozukluklar da çok fazladır. Daha çok ruhsal

bir hastalıktır ve beslenmeye yansıyan yönü dikkate

değerdir. Bulimia nervosa da ise ergen çok yemek yer

fakat sonra pişman olup kendini kusturur, idrar ve dışkı

söktürücü ilaçlar kullanır. Bu tip gençlerde yedikten

sonra pişmanlık duygusu oluşur. Bu tip hastalıklar

ergenlerin ruhsal yönüyle çok yakından ilgilidir.

O yüzden bu dönemlerde gençleri ruhi açıdan

doyurmak gerekir. Ardından gelebilecek bütün sıkıntılar

da önlenmiş olur. Çünkü gençler yememeyi veya

kusmayı bir boşluk içinde olduğundan da yapabilir.

Anne babaların bu konuda çok dikkatli olmaları gerekir.

ERGENLER İÇİN ÖNERİLER

• Sabah kahvaltısını atlamak o günün verimini düşürür,

mutlaka kahvaltı yapmanız gerekir.

• Az az ve sık sık beslenmelisiniz.

• Günde en azından 2 su bardağı süt yoğurt tüketin.•

Fast- food besinlerden kaçının.

• Çok tuzlu besinlerden kaçının.

• Hergün sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmeyin.

• Televizyonunun karşısında yemek yemeyin.

• Yemek yedikten hemen sonra yatar poziyona geçmeyin.

• Yürüyüşlerle veya egzersizle fiziksel aktivitenizi artırın.

• Şok diyetler yapmayın.

• Günde 10-12 bardak su için.

• Asitli içecekler,cips,patates kızartmasından kaçının.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 3

Page 44: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

U Z M . D R . Ö Z E N A L E M D A RÇ O C U K V E E R G E N R U H S AĞ L I Ğ I V E H A S TA L I K L A R I U Z M A N I , P S İ KOT E R A P İ S T

E R K E N E R G E N L İ K

rgenlik dönemi çocukluktan erişkinliğe geçiş

sürecidir. Bu süreçte çocuğun kendisinde ve

onun çevresi ile kurduğu ilişki biçimlerinde bir seri

değişim olacaktır. Bu değişimlerin kabaca üç alanda

kendilerini gösterdiğini söyleyebiliriz:

Bedensel: Ergenlik döneminde ortaya çıkan fiziksel ve

biyolojik değişimler erinlik ya da bluğ çağı olarak bilinir.

Bu değişiklikler üç ile beş yıl arasında değişebilen bir

sürece yayılır. Beyindeki hormon salgılarının aktiflenmesi

ile beraber kız çocuklarında meme başında büyüme,

koltuk altı ve genital bölgede tüylenme, ve adet

kanamaların ortaya çıkması gibi değişiklikler olurken;

erkek çocuklarda testis hacminin artması, seste

kalınlaşma, genital bölge, koltukaltı, yüz ve bacaklarda

tüylenmenin artması, vücutta kas hacminin artması gibi

değişimler gerçekleşir. Her iki cinste de bu dönemde

boyda uzama görülecektir.

Ruhsal: Ruhsal ve duygusal olarak bu dönemde

çocukta içsel çatışmalar alevlenir. Değişen bedeni

anlamlandırma, kabullenme, ona uyum sağlama

çabası içine girilir. Kimlik oluşumu şekillenir, bu

anlamda çocukluğun idealizasyon figürleri terkedilerek

yeni idealizasyon figürleri arayışına girilebilir. Soyut

düşüncenin de gelişmesi ile beraber yaşamsal ve

varoluşsal sorgulamalar başlayabilir.

Sosyal: Sosyal alanda çocuğun ailesi, arkadaşları ve

toplum ile kurduğu ilişkilerde değişimler olacaktır. Bu

dönemde çocuk akranları ile daha yakın ilişki içinde

olur, ebeveyn figürlerini eleştirmeye ve onlar ile daha

sık çatışmaya girmeye başlayabilir. Genel olarak, sosyal

anlamda çocuğun bir erişkin statüsü kazanması ile, yani

başka bir deyişle maddi bağımsızlığını kazanması ve

erişkin tipi sevgi ilişkileri kurması (evlilik, aile kurma vb.) ile

beraber bu alanda ergenliğin sonlandığı söylenebilir.

Elbette ki bu üç alandaki değişimler birbirine sıkı sıkıya

bağlıdır.

Bedensel değişimlerin başlama yaşı genetik, çevresel,

ırksal faktörlere göre değişkenlik gösterebilir. Genel

olarak kız çocuklarında 8-13 yaşları arasında, erkek

çocukları için ise 9-14 yaşları arasında başlaması

beklenir. Kız çocuklarında 8 erkek çocuklarında ise

9 yaşından önce bu bedensel değişimlerin başlaması

erken ergenlik olarak tanımlanır.

Erken ergenlik sinir sistemi ile ilgili ve üreme organları ile

ilgili bozukluklarda görülebilir. Ancak vakaların büyük bir

bölümünde herhangi bir neden saptanamamaktadır.

Herhangi bir neden saptanamayan durumlara idyopatik

erken ergenlik denir. İdyopatik erken ergenlik kız

çocuklarında erkek çocuklarına göre daha sık görülür.

E

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 4

Page 45: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Psikolojik açıdan ele aldığımızda, erken ergenlikte

çocuğun bedensel olgunlaşması ile ruhsal ve sosyal

alandaki olgunlaşması arasında bir uyumsuzluk söz

konusu olacaktır. Bedeni değişen çocuk, duygusal ve

bilişsel açıdan henüz bu değişimi anlamlandırmaya

ve kabul etmeye hazır olmayabilir. Aile ve çevrenin

fiziksel açıdan büyük ve olgunlaşmış gözüken çocuktan

beklentileri ruhsal ve bilişsel yaşının üzerinde olabilir.

Akranları ile ilişkilerinde farklılığını hisseden çocuk

onlara uyum sağlamakta güçlükler yaşayabilir veyahut

akranları tarafından dışlanabilir.

Bu çocuklarda fiziksel görünüm ile aşırı bir meşguliyet

hali ve bedensel kaygılarda artış olabilir. Bu kaygılar

kendilerini tekrarlayan bedensel yakınmalar şeklinde

gösterebilir. Çocuklar akranları ile ilişki kurmaktan

kaçınabilir ve yalnız kalmaya daha eğilimli olabilirler. Yine

arkadaş çevresinin çocuğun değişimine vereceği tepkiler,

çocuğun okul çevresinde etiketlenmesine neden olarak

çocuğun izolasyonunu artırabilir. Depresyon riski yine bu

çocuklarda yaşıtlarına göre daha fazladır.

Bu dönemde ailenin ve çevrenin çocuğa ne şekilde

eşlik ettiği, ruhsal ve cinsel gelişimi açısından

belirleyicidir. Bedenleri ile ilgili bu değişime anlam

vermekte zorlanan, meraklanan çocuğa yaklaşımda

rencide edici, çocuğun mahremiyet duygusunu ihlal

eden ve utanç duygusunu körükleyebilecek yorumlardan,

akranları ile kıyaslama yapmaktan kaçınmak gerekir.

Çocuğa mümkün olduğunca açık ve zihinsel gelişimine

uygun bir dille, bu değişimlerin bir hastalık değil, normal

gelişim sürecinin parçası olan bir durumun daha erken

yaşta ortaya çıkması anlamına geldiği ve gereken

durumlarda, tıbbi destek ile gelişimin normal hızına

kavuşturulabileceği anlatılmalıdır. Çocuğa gerçekçi

ve bilimsel olmayan açıklamalar yapılmamalıdır.

Yine çocuğun zihinsel ve duygusal açıdan fiziksel

görünümünden daha küçük olduğu hatırlanmalı ve

çocuğa verilen sorumluluklar, ders başarısı anlamında

beklentiler gerçekçi olmalıdır.

Erken ergenlikte dikkat edilmesi gereken başka bir konu

ise bu çocukların cinsel istismar açısından daha riskli

bir gruba girmeleridir. Bu nedenle bu çocukların, iyi

dokunuş, kötü dokunuş, beden sınırları ve mahremiyet

üzerine cinsel eğitimi üzerinde durulması mühimdir.

Erken ergenlik belirtileri görüldüğünde bunların

görmezden gelinmemesi, bu bulgular karşısında

paniklemeden bir çocuk doktoru veya çocuk endokrinoloji

uzmanına başvurulması esastır. Hekimin rehberliğinde,

bu belirtilerin tedavi gerektirip gerektirmediği ve

tedavisinin ne şekilde planlanacağı saptanır. Bu tedavi

planında, psikolojik boyutun ihmal edilmemesi önemlidir.

Bazı durumlarda, çocuğun ruhsal ve cinsel gelişiminin

sağlıklı şekilde gerçekleşmesi için, çocukların psikolojik

açıdan desteklenmeleri gerekebilir. Başka bir deyişle

bedensel bulgular yanında ruhsal sıkıntıların da ele

alınması ve çocukların bu süreci güven duygusu içinde

geçirmelerinin sağlanması, çocuğun ruhsal geleceği için

önemli olacaktır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 5

Page 46: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

O P. D R . C E M K A R AÇ O C U K C E R R A H İ S İ U Z M A N I

S Ü N N E T

Sünnet yaşı kaç olmalıdır?

Ülkemizde yaygın uygulamaya göre sünnet 6-7 yaş

çevresinde yapılmaktadır.Bu daha cok ülkemize

özgü bir durumdur. Komşu müslüman ülkelerde

çoğu kez sünnet yaşamın ilk haftaları içinde

gerçekleştirilmektedir.

Erkek çocuklarda kastrasyon korkusu, pipinin

sünnet sırasında zarar görmesi, kopması korkusu

gibi kalıcı etkiler 18-20 ay çevresinde başlayabildiği

için, bilimsel olarak sünnetin yaşamın ilk haftası

içinde ya da 2 yaşını geçmeden yapılmasında yarar

vardır.

Yenidoğan bebeğe sünnet yapılmalı mı?Erken yapılmasının yararı veya zararı var mıdır?

Sağlıklı, kilosu normal sınırlar içinde olan bir

yenidoğan bebekte sünnetin çocuk cerrahisi veya

çocuk ürolojisi uzmanı tarafından yapılmasının

hiçbir sakıncası bulunmamaktadır.

Zira bu uzmanlar sünnetin hangi koşullarda

yapılmaması gerektiğini, hangi anomalilerin

sünnet yapmaya engel teşkil ettiğini iyi bilirler. Bu

uzmanlar bebeklerde yapılan ameliyatları büyütücü

merceklerle yapmaya alışık oldukları için girişim

sırasında teknik ya da estetik bir hata olma riski yok

gibidir.

Yenidoğan döneminde sünnetin yararları nelerdir?

- Psikolojik olarak hiçbir iz bırakmaması

- Kolay uygulanabilir olması ve çok hızlı (çoğu kez

anne hastaneden çıkmadan yara iyileşebilir) bir

yara iyileşmesinin olması

- Pipi cildinin bir kremle uyuşturulması, daha

sonra yapılacak az miktardaki yerel injeksiyonla

ağrı hissinin tam olarak kolaylıkla giderilebilmesi

ve uyutmaya gerek olmadan sünnetin

gerçekleşebilmesi

- Sünnet sonrası bakımının kolay olması şeklinde

özetlenebilir.

Yenidoğan sünnetinin sakıncaları var mıdır?

- Ehil olmayan kişilerce yapılan yenidoğan

sünnetlerinde eksik sünnet, fazla deri bırakılması,

anomalili pipilere gereksiz sünnet yapılması gibi

sorunlarla karşılaşılabilir.

- Yenidoğan sünnetinin bakımı ile ilgili bazı pratik

uygulamaların bilinmemesi ve yapılmaması nedeni

ile nadir de olsa pipi ucunda darlık sorunu ile

karşılaşılabilir.Ama bu sorun bilgili ve deneyimli

ellerde tamamen önlenebilir.

- Sağlıklı koşullarda (hastane-ameliyathane

ortamında) yapılmayan yenidoğan sünneti

infeksiyona neden olabilir.

Sünnet olurken enfeksiyon kapma riski hangi durumlarda vardır?

Sünnet sonrasında infeksiyon olması, sağlıksız

koşullarda yapılan sünnetler dışında pek sık

görülmez. Cerrahi aletlerin iyi sterilize edilmemesi,

aynı aletle çok sayıda çocuğun sünnet edilmesi,

sünnet yapan kişinin asepsi ve antisepsi bilgisinden

yoksun eğitimsiz bir kişi olması infeksiyon riskini de

beraberinde getirir.

Toplu sünnetlerde ne tür riskler vardır?

Toplu sünnet pek çok kurum, kuruluşlarca yaptırılan

ve teşvik edilen bir durumdur. Buna karşın çok

sayıda steril alet bulundurulması, çok sayıda

tıbbi personele ihtiyaç olması ve çok sayıda aleti

sterilize edecek düzeneğin el altında tutulabilmesi

gibi koşulların sağlanabilmesi hemen hemen

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 6

Page 47: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

imkansız bir durumdur. Bu nedenle toplu sünnetlerin

hemen tamamında, pek çok çocuğun aynı aletle

sünnet edilmesi söz konusudur. Bu durum, özellikle

hepatit bulaşması açısından ve diğer infeksiyonlar

açısından önemli bir risk sayılmalıdır. Toplu sünnet

sırasında kanama, eksik sünnet, hatalı sünnet gibi

komplikasyonların oranı da çok artmaktadır. Çoğu kez

bir sevap işlemek yerine pek çok çocuğa istemeden de

olsa kötülük edilmektedir.

Yenidoğana yapılan sünnet daha mı kolaydır ve iyileşme süresi daha mı kısadır?

İki yaşından sonra yapılan sünneti psikolojik etkileri

nedeni ile geç sünnet olarak niteleyebiliriz. Bu etkilerin

minimum olabilmesi icin geç yaştaki sünnetleri

çocuğu önce sakinleştirip sonra hastane koşullarında

uyutarak yapmakta büyük yarar vardır.

Bu tür yapılan sünnetlerden sonra ameliyat sırasında

uygulanabilen bazı uyuşturucu ilaçlar nedeni ile

çocuğun sünnet sonrası ağrıyı 5-6 saat kadar

hissetmemesi durumu da söz konusudur.

Bu süreden sonra zaten sünnet ağrısı azaldığından

çocuk önemli bir ağrı sorunu ile karşı karşıya

gelmemektedir. Sünnetin geç yaşlarda yapılması ve

çocuğun herşeyi görerek ve bilerek sünnet olması

ileriki yaşlarda cinsel sorunlara, idrar kaçırmaya, bazı

ek psikolojik problemlere yol açabilmektedir.

Bu çoğu kez yaşanan bir problemdir. Toplumumuzda

bu gibi konuların çoğu kez bir tabu olarak algılanması,

bu sorunlara ilişkin gerçek sıklığın belirlenebilmesini

engellemektedir.

Sünnetin faydaları nelerdir?

Sünnetin faydaları ve zararları konusunda pek çok şey

söylenmektedir. Sünnetin yapılmasını yararlı gören

kişilere göre:

- Sünnet derisi içinde pek çok mikrop

barınabilmektetir. Yaşamın ilk yılı içinde çocuklarda

idrar yolu infeksiyonu görülmesi sıklığı sünnetsiz

çocuklarda sünnetlilere oranla çok daha fazladır.

Bir başka deyimle yaşamın ilk haftalarında yapılacak

sünnet ile idrar yolu infeksiyonu oranı önemli ölçüde

düşmektedir.

- Sünnet derisinin olmaması ilerki yaşlarda görülmesi

olası olan cinsel yolla bulaşan AIDS, frengi ve benzeri

infeksiyonların riskini azaltmaktadır.

- Sünnet olan erkeklerin eşlerinde rahim ağızı kanseri

görülme riski düşmektedir.

- Penis kanseri oranı sünnetli erkeklerde daha

düşüktür.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 7

Page 48: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

rostat kanseri yurdumuzda da erkeklerde

sıklık olarak üçüncü sırada görülen bir

kanserdir. Prostat kanseri erken teşhis edildiğinde

uygun tedavilerle tamamen tedavi edilebilen bir

hastalıktır. Erken tarama testleri yani kanda bakılan

PSA testi ve üroloji uzmanı tarafından yapılan

prostat muayenesi ile kolayca şüphe olup olmadığı

anlaşılır. Kanser şüphesi yoksa her yıl bu inceleme

tekrarlanır. Testlerde sorun çıktığında ise prostat

dokusundan biyopsi yapmak gerekir. Biyopsi

ultrason eşliğinde yapılır.

Hastalığın teşhisinde gecikmenin başlıca sebebi:

Elli yaş üstü erkeklerde hastalıkla ilgili farkındalığın

olmaması, ikinci olarak da muayene ve biyopsi

yöntemlerinin yarattığı değerlendirmedir.

En eğitimli kişilerde bile bu konu muayene olmayı

geciktirebilmektedir.

Prostat kanseri erken teşhis edilmediğinde de

tedavi edilebilir ancak bu durmda hastalığın

tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmaz.

Tedaviden beklentiler hastalığın saptandığı

evreye göre gittikçe daha azalır ancak her evrede

hastalığa müdahale yöntemlerimiz vardır.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

• Hastalığın tedavisi erken evrelerde cerrahi tedavi, radyoterapi ve brakiterapi ile yapılır.

• Cerrahi tedavi radikal prostatektomi olarak ifade

edilir. Prostat ve etrafındaki bezler tamamen

çıkartılır. Ayrıca lenf bezleri de temizlenmektedir.

Erken evrede cerrahi tedavi tek başına yaklaşık

%85 oranına varan etkinliktedir. Geri kalan

vakalarda ameliyat sonrası patoloji incelemesi ile

ortaya çıkan ve daha önce saptanması mümkün

olmayan mikroskobik evre değişiklikleri sonucu tam

tedavi beklentisi biraz azalmakla beraber yine de

oldukça etkilidir.

• Ameliyat sonrası dönemde geçici idrar kaçırma

problemleri biraz sorun olabilir ancak %1-2 vakada

idrar tutma problemi kalıcı olabilmektedir.

• İkinci bir konu da cinselliğin etkilenmesidir. Prostat

yakınında seyreden sinirler etkilendiğinde ereksiyon

sorunu yaşanabilir.

• Ameliyatın titiz bir şekilde deneyimli kişilerce

yapılması, sinirlerin yine titiz bir şekilde korunması

bu sorunların hiç yaşanmaması olasılığını

artırmaktadır.

• Daha ileri evrelerde cerrahi tedavi halen etkindir

ancak böyle gecikmiş vakalarda ameliyat sonrası

ilave tedaviler önerebiliyoruz. Tedavi yöntemleri tek

başlarına yetersiz kalabilmekte ve birkaç yöntemin

birlikte kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Ü R O L O J İ K K A N S E R L E R

P R O F. D R . FA R U K Ö Z C A NÜ R O LO J İ U Z M A N I

P

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 8

Page 49: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

• Cerrahi tedavi açık ameliyat dediğimiz klasik

yöntemlerle veya robot yardımlı dediğimiz

yöntemlerle yapılmaktadır. Bu iki yöntemin

seçiminde doğru karar vermek önemlidir. Maliyet

önemli bir faktördür. Hastalığın tedavisi konusunda

bu yöntemler arasında fayda açısından fark

ortaya konmamıştır. Robot yardımlı yöntemlerde

cinsellikle ilgili sinirlerin daha iyi korunması ihtimali

artmaktadır. Bu konuda beklentileri iyi ayarlamak

gerekmektedir. Pahalı bir yöntemi seçmek hiç

sorun yaşamayacağınız anlamına gelmemelidir.

Tabii ki deneyimli ekiplerce yapılan her işte olduğu

gibi bu konuda da sorun yaşama oranı çok daha

düşmektedir.

• Bazen cinsellikle ilgili kaygılar tedavinin önüne

geçmekte ve asıl amacın kanserin tedavi edilmesi

olduğu unutulmaktadır. Hastalığın tedavisi ilk

amacımızdır sonrasında tabii ki yaşam kalitesini

de bozmamak çok önemlidir. İdrar sorunları

günümüzde deneyimli kişilerce yapılan ameliyatlar

sonrası çok ender sıkıntı yaratır. Cinsellikle ilgili

kayıplar cerrahi esnasında harcanan dikkat ve

sonrasında destek tedavileri ile yüksek oranda

başarı ile sonlandırılmaktadır.

MESANE KANSERİ

• Genellikle idrardan kan gelmesiyle kendini belli

eden bu hastalık, uzun süre sigara içenlerde daha

sık görülmektedir. Ultrasonografi, tomografi ile

incelendikten sonra ilk olarak transuretral olarak

tümör örneklemesi yapılır. Tümörün mesane katları

içine gidiş derinliğine göre sınıflandırıldıktan sonra

ilave tedfavileri planlanır.

• Tedaviler mesane içi ilaç uygulamalarından

mesanenin tamamen çıkartılıp yerine barsak

kullanılarak yeni bir mesane benzeri idrar depoloma

organı yapılmasına kadar değişmektedir

• İdrardan kan gelmesi bu nedenle çok önemlidir

ve mutlaka üroloji uzmanları tarafından

değerlendirilmelidir.

BÖBREK TÜMÖRLERİ

Böbrekte yer kaplayan lezyonlar böbrek tümörleri

olarak değerlendirilmelidir. Kitlelerin çoğu kötü

karekterli, çok az kısmı iyi huylu tümörlerdir.

Günümüzde sıklıkla başka nedenlerle yapılan

ultrasonografi incelemesi sonrası tesadüfen tanı

konmaktadır. Erken dönemde tespit edilmesi

sonucu genelde boyutları küçük olarak tanı

konabilmektedir. Boyutu küçük olan tümörlerde

hasta olan böbrek kısmı çıkartılarak tümör

temizlenebilmektedir. Bu tip cerrahiye böbrek

koruyucu cerrahi adı verilmektedir. İyi organize

olmuş cerrahi, anestezi, patoloji ve onkoloji

uzmanlarının iş birliğiyle sorunlar en aza

indirilebilmektedir.

Daha büyük böbrek kitlelerinde ise böbreğin

tamamen alınması gerekir. İyi huylu olan tümörler

düzenli takip edilebilir. Her zaman ameliyat

gerekmemektedir.

Böbrekte zaman zaman kistler oluşabilir. Kist tümör

demek değildir. Kist cidarı ve içinin yapısı tümör

şüphesi konusunda ayırıcı tanıda rol oynar.

Bahsedilen böbrek ameliyatları cerrahi kesi ile

yapılan yöntemler veya laparoskopik yöntemlerle

yapılabilmektedir. Uygun vakalarda laparoskopik

uygulamalar daha çabuk iyileşme süreci

sağlamaktadır.

Her zaman belirttiğimiz gibi önemli olan hastalığın

tamamen ve usulune uygun şekilde tedavi

edilmesidir. Yöntem farklılıkları olabilir. Güncel

tedavi yöntemlerine aşina ve gerekli teknolojik

donanımı olan hastane, cerrahi ve anestezi ekibi

çok önemlidir.

TESTİS TÜMÖRLERİ

Erkeklerde yumurtalık kanserleri 20-40 yaş arası

görülebilir. Bu yaş grubu erkekler kendi kendilerine

testislerini muayene etmeli ve herhangi bir sertlik,

kitle hissettiklerinde mutlaka doktora müracaat

etmelidirler. Tanıda ultrasonografi, muayene ve kan

tahlilleri yol göstericidir. Tümör şüphesi olduğunda

çok kısa sürede ameliyat ile hasta testis çıkartılır.

Tek testis kalması normal fizyolojik fonksiyonlar için

yeterlidir.

İlk ameliyat sonrası batın tomografisi çekilerek

ilave incelemelr yapılır ve izlem, kemoterapi

ve radyoterapi seçenekleri ile ilave tedavi

gerekmektedir.

Bu tedavilerle hastalıktan kurtulma oranı çok

yüksektir. Yakın takip ve uygun tedavi seçimi çok

önemli olup yine onkolog, radyoterapist ve ürolog

iş birliği önemlidir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 4 9

Page 50: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

G İ R İ Ş İ M S E L R A DYO L O J İ

eni yüzyılın gelişen teknolojiyle birlikte

sağlık alanına sunduğu hizmetlerden biri

olan girişimsel radyoloji, günümüz sorunlarına

çözüm oluşturmanın yanısıra gelecek vaad eden

yeni bir bilim dalı olma yolunda ilerlemektedir.

Teknolojik gelişmelerle yenilenen radyoloji, artık

sadece görüntülemede değil aynı zamanda tanı ve

tedavide de etkili olmaktadır.

Girişimsel Radyoloji, cerrahi kesi oluşturmadan,

minimal invaziv yöntemlerle radyolojik görüntüleme

eşliğinde yapılan tanı ve tedavi işlemlerini

kapsamaktadır.Girişimsel işlemler, görüntüleme

eşliğinde yapıldığından daha etkin, hızlı ve hastaya

daha az zarar verecek şekilde planlanabilmektedir.

En büyük avantajı sorunlu bölgenin direk

görülerek müdahale edilebilmesidir. Riskleri

cerrahi prosedürlere göre oldukça azdır. Hastalar

uygulama esnasında ve sonrasında ciddi ağrı

hissetmemekte, kısa bir gözlem ardından (işlem

günü ya da ertesi günü) taburcu edilebilmektedir.

Başlıca avantajları:

• Görüntüleme eşliğinde yapıldığından hedefe

yönelik ve etkin olması,

• Komplikasyon oranlarının düşük olması,

• İşlem süresinin kısalığı,

• Hastanede kalma, iyileşme ve normal hayata

dönme süresini kısaltması,

• Ciltte ameliyat izi kalmadan, küçük bir kesiden

vücuda girilerek işlemin yapılabilmesidir.

• Radyolojik girişimsel işlemler iki ana gruba

ayrılmaktadır: vasküler (damarla ilgili ) ve

nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili).Vasküler

(damarla ilgili) girişimsel radyolojik işlemler,

anjiyografi ünitelerinde yapılmaktadır. Nonvasküler

(damar dışı organlarla ilgili) girişimsel radyolojik

işlemler, tanı amaçlı yapılan biyopsi ve tedavi

amaçlı uygulamaları kapsamaktadır.

HASTANEMİZDE GÖRÜNTÜLEME EŞLİĞİNDE

YAPILAN GİRİŞİMSEL İŞLEMLER:

1. Tanı amaçlı

2. İnce iğne biyopsileri: Troid ince iğne aspirasyon

biyopsisi, akciğer biyopsisi, kistik lezyon örnekleme,

sıvı örnekleme

Tru-cut biyopsiler: Karaciğer, böbrek, pankreas,

kemik, kitle lezyon

3. Tedavi amaçlı:

Drenaj: Karın ve gögüs boşluğunda gelişen

abse- sıvı birikimlerinin boşaltılması, memede

dev kistlerin boşaltılması

TANI AMAÇLI YAPILAN BİYOPSİLER

Biyopsi, tanı amacıyla bir doku ya da tümörden

küçük bir parça alınmasıdır. Tümörün iyi ya da

kötü huylu olduğunun saptanması, tümör tipinin

belirlenmesi, siroz gibi bazı hastalıkların kesin

tanısın konması için yapılmaktadır. Biyopsinin etkin

olması, yani alınan parçanın yeterli olması, doğru

sonuç vermesi için doğru yerden-uygun teknikle

alınması gerekmektedir. Bunun için de biyopsi

alınacak bölgenin iyi bilinmesi, normal dokudan

ayrımının yapılması gerekir.

Görüntüleme eşliğinde biyopsi ise; parça alınacak

bölgenin ve iğnenin vücut içindeki hareketinin

işlem esnasında görülerek yapılmasıdır.Girişimsel

radyolojide biyopsiler, USG, BT, MR ile görüntüleme

eşliğinde yapılmaktadır. Günümüzde en güvenilir ve

Y

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 0

Page 51: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

etkin biyopsi yöntemi budur. Görüntüleme eşliğinde

yapıldığından parça alınacak hedef (patolojik ) doku

net değerlendirilir, örneklemenin yapılacağı teknik

(ince iğne/ tru-cut) belirlenebilir ve işlem etkinliği

artar. Biyopsi esnasında iğnenin vücut içindeki

hareketi izlenebildiğinden dokulara hasar vermesi

önlenir. Örneğin damar yaralanması ve buna

bağlı kanama riski cerrahiye ve körleme yapılan

(görüntüleme eşliğinde olmayan) biyopsilere oranla

çok düşüktür.

Biopsiler işlemde kullanılan iğneye göre ikiye ayrılır:

1. İnce iğne biyopsileri ya da ince iğne aspirasyon

biyopsileri:

Bu iğneler enjektör iğneleri kadar ince uçludur. İnce

olduklarından doku örneklemesi yapılmaz, sadece

hücre alınabilir. Biyopsi yapılan dokudaki hastalığın

iyi ya da kötü huylu olduğunu belirleyebilir. Troid

- akciğer biyopsileri, vücuttaki kistik lezyonların

tanısında faydalıdır. Bu iğnelerle biyopside kanama

riski çok azdır.

2. Kalın iğne ya da tru cut biyopsiler

(doku biyopsileri):

Tru-cut iğneler, vücuttaki pek çok organ (karaciğer,

böbrek, pankreas, meme, kemik )

ya da tümoral dokunun örneklenmesinde kullanılır.

Bu iğneler genellikle 1-2 mm kalınlığındadır.

Tru-cut biyopsilerde doku parçası alındığından

tanı değerleri oldukça yüksektir. Tümörün iyi veya

kötü huylu olmasını ayırt ettiği gibi tümör tipininin

belirlenmesini, dolayısıyla tümöre spesifik tedavi

uygulanmasını sağlar ve tedavi şansını arttırır.

Kanama riski İİAB’ne göre daha fazladır, ancak

cerrahiden daha düşüktür. Tru-cut biyopsilerde

kanama riski, örneklenen dokuya göre %1-2

arasında oldukça düşüktür. Yine de olası risk

açısından hasta, işlem sonrası 3-4 saat gözlemde

tutulur.

BİYOPSİ İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

İğne biyopsileri görüntüleme eşliğinde

yapılmaktadır, işlem yapılırken ultrason ya da

tomografi ile iğnenin vücudunuz içindeki her

hareketi izlenir, biopsi yapılacak bölge titizlikle

değerlendirilir, en uygun alandan parça alınır.

• İşlem saatinden 4 saat önce yeme- içmeyi

kesmeniz gerekir (Yaşlı, çocuk ve belli hastalıklarda

bu süre değişebilir, doktorunuz sizi bu konuda

uyaracaktır). Bu süre içinde az miktarda su

içebilirsiniz, almanız gereken ilaçları alabilirsiniz

(sürekli aldığınız ilaçları biyopsi yapacak

doktorunuza bildirmelisiniz, kan sulandırıcı

ilaçları kesmeniz gereken süre doktorunuzca

belirlenecektir).

• Biyopsi alınacak bölgeyle ilgili tüm radyolojik

tetkikleri (ultrason, bilgisayarlı tomografi, MR

filmleri), biopsi öncesi sizden istenen kan tahlillerini

yanınızda getirmeniz gerekir.

• Biyopsi işlemi öncesi son kez parça alınacak

bölgeye yönelik radyolojik görüntüleme yapılır,

en uygun giriş noktası belirlenerek işaretlenir.

Bu nokta batikonla silinip (sterilizasyon), steril

örtüyle örtülür.

• İğne giriş noktası iğneyle uyuşturularak (lokal

anestezi) biopsi iğnesinin geçtiği yerlerin ağrısız

olması sağlanır. Bazı biyopsilerde uygulamadan

dolayı korku, endişe, heyecan duyan hastalara,

damardan sakinleştirici (sedasyon) ve ağrı kesici

(analjezik ) ilaç verilebilir. Genellikle işlemde

anestezi gerekmez, ama hasta isterse

uyutulabilir (bu konuda anestezi doktorunuz sizi

bilgilendirecektir).

• Tek kullanımlık (disposable), tam/yarı otomatik

tru-cut biyopsi iğnesi ya da ince iğne hedef dokuya

ilerletilir, örneklenecek bölgeden birkaç parça alınarak

biyopsi işlemi tamamlanır, iğne giriş yeri temizlenip

pansumanı yapılır. Bazı biyopsilerde patoloji

uzmanımız alınan parçanın yeterliliğini belirlemek

üzere uygulama esnasında bize eşlik edebilir.

• İşlemden sonra iğne giriş noktası ve parça alınan

bölge ultrason ya da bilgisayarlı tomografi ile kanama

açısından kontrol edilir.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 1

Page 52: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

konuda sizi bilgilendirecektir. İçmeniz gereken diğer

ilaçları (Hipertansiyon, şeker ilaçları gibi) yarım bardak

suyla alabilirsiniz.

• Bazı kan değerlerinizi bilmek isteriz, bu nedenle

işlemden birkaç gün önce kan tahlili isteyebiliriz.

Son 1 hafta içinde yapılmış kan tahliliniz varsa yenisini

yaptırmanız gerekmeyebilir.

• İşleme aç gelmeniz gerekir. Genellikle 4 saat açlık

yeterlidir. İşlem sabah yapılacaksa kahvaltı etmeden

aç gelmeniz, öğleden sonraki işlemlerde sabah

kahvaltı yapmanız uygun olacaktır.

BİOPSİDEN SONRA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:

• Biyopsi sonrası 3-4 saat kadar gözlem altında

tutulabilirsiniz. İnce iğne biyopsilerinde (troid, meme

kistleri gibi) gözlem gerekmeyebilir.

• Biyopsiden birkaç saat sonra parça alınan dokuda

veya parça almak için geçilen yapılarda kanama

gelişebilir. Düşük de olsa bu ihtimale karşı önlem

amacıyla takip edilirsiniz.

• Bazı biyopsilerde damardan verilen sakinleştirici

ilaçların etkisinin tamamen geçmesini (genellikle 3-4

saat) isteriz. Uyutularak yapılan işlemlerde anestezi

doktoru size bilgi verecektir.

• Yeme-içme: Biyopsisi işlemi sırasında damardan ağrı

kesici ya da sakinleştirici ilaçlar verilmişse 3 saat katı

gıda almamalısnız, su içmenizde bir sakınca yoktur.

• Bazı biyopsilerde işlem bölgesinin USG veya BT ile

son bir kontrolü yapılır.

• Evinizde 2-3 saat dinlenmenizi öneririz, biyopsi günü

kendinizi yormadan günlük aktiviteleriniz yapabilirsiniz.

Evde beklenmedik bir durum gelişirse (çarpıntı, nefes

darlığı, aşırı halsizlik, kendini iyi hissetmeme, kusma,

bulantı gibi) biyopsi yapan doktorunuzu arayabilir ya

da hastanemizin acil servisine gelebilirsiniz.

• Biyopsi sonrası 1-4 saat gözlem altında tutulmanız

gerekebilir. (Bu süre içinde yeme-içme konusunda

doktorunuzca bilgilendirileceksiniz).

• Aynı gün çok nadiren ertesi gün evinize gidebilirsiniz.

• İğne giriş izi 2 mm kadardır ve birkaç gün içinde

tamamen kaybolur.

TEDAVİ AMAÇLI DRENAJ NASIL YAPILIR?

• Karın boşluğu ya da göğüs boşluğunda, travma,

enfeksiyon veya ameliyata bağlı gelişen her türlü

sıvı ve iltihabın ameliyat gerektirmeden boşaltılması

sağlanır. İşlem için özel olarak üretilmiş milimetrik çaplı

borucuklar (kateter) vasıtasıyla ciltten açılan milimetrik

bir kesi ile vücut içindeki mayi boşaltılır. Bu işlem,

komplikasyon oranı cerrahiye göre oldukça düşüktür,

hastanın iyileşmesine katkı sağlar.

• İşlem bölgesinin uyuşturulmasını (lokal anestezi)

takiben, radyolojik görüntüleme eşliğinde, vücutta

açılan milimetrik boyutlu kesiler vasıtasıyla (perkütan),

işleme spesifik tek kullanımlık-steril malzemelerle

(disposable kateterler) çalışılmaktadır. Uygulamadan

dolayı korku, endişe, heyecan duyan hastalara,

damardan sakinleştirici (sedasyon) ve ağrı kesici

(analjezik) ilaç verilebilir. Genellikle işlemde anestezi

gerekmez, ama hasta isterse uyutulabilir.

BİYOPSİYE HAZIRLIK

• Biyopsi istenen bölgeyle ilgili tüm radyolojik

tetkilerinizi, bilinen-tanı almış bir hastalığınız varsa

bununla ilgili belgeleri görmek isteriz.

• Sürekli kullandığınız ilaçları, özellikle kan

sulandırıcıları (aspirin, plavix, coumadin, xarelto gibi

haplar ya da clexane, innohep gibi iğneler) biopsi

alacak doktorunuza bildirmelisiniz. Bu ilaçlardan

bazıları işlemden önce kesilmelidir, doktorunuz bu

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 2

Page 53: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL
Page 54: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

İSLAM BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ MÜZESİ

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 4

Page 55: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Gülhane

Parkı içerisinde yer almakta olup,eserler İslam

Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafından

hazırlanmış ve 24 Mayıs 2008 tarihinde

ziyaretçilerine açılmıştır.

3500 m²’yi kapsayan sergi alanı ve toplam

570 adet alet, cihaz kopyaları, maket ve model

koleksiyonu ile alanında Türkiye’de ilk, Frankfurt’tan

sonra dünyada ikinci örnek teşkil eden müze olması

açısından önem arz etmektedir.

Müze iki kattan oluşmaktadır. Üst katta; müze

ile ilgili çeşitli görsellerin izlenebildiği Sinevizyon

Salonu, Astronomi, Saat Teknolojisi, Denizcilik,

Savaş Teknolojisi ve Tıp Bölümü bulunmaktadır.

Alt katta ise, Madenler, Fizik, Matematik-Geometri,

Şehircilik ve Mimari, Optik, Kimya ve son olarak da

Coğrafya ile ilgili harita ve çeşitli harita çizimlerinin

sergilendiği bölüm bulunmaktadır.

Sergi salonlarının tamamında, İslam bilim

adamlarının ortaya koydukları eserlerin model ve

maketleri sergilenmektedir.

Müzenin bahçe kısmında ise, üzerinde

Halife el-Me’mun’un 9. yüzyılda yaptırdığı Dünya

Haritasının kopyası olan yerküre ile İbn-i Sina’nın el-Kanun fi’t-Tıbb kitabında bahsedilen tıbbi

bitkilerden 26’sının bulunduğu Botanik Bahçesi yer

almaktadır.

Müze teşhir salonlarında, El-İdrisi’nin, Halife

el-Me’nun’un haritasını temel alarak çizdiği Dünya

Haritası’nın kopyası, Takiyeddin’in 1559 yılında

yaptığı Mekanik Saati, el-Cezeri’nin (1200 yılları)

kitabından Fil Saati ve Hacamatı, Ebu Said Es-Siczi’nin Planetaryum’u, Abdurrahman es- Sufi’nin gök küresi, Hıdr el-Hucendi’nin

Usturlabı, 12. Yüzyılda Abdurrahman el-Hazini tarafından yapılan su ve ağırlık prensibine göre

çalışan Dakika Terazisi, gibi daha birçok önemli

bilim adamlarının, İslam Medeniyetinin 9. ve 16.

yüzyıllar arasındaki döneminde gerçekleştirdiği

bazı icatların örneklerini görmek mümkündür.

İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, bir taraftan

bilimsel eserlerin estetik ve öğreticiliği, diğer

yandan bıraktığı intiba ve kazandırdığı bilgi ile

özel bir etkileyici güce sahiptir. Ayrıca, bilim tarihi

açısından doğu-batı ilim kültürünü birleştiren

bir köprü niteliği taşıması bakımından da gelecek

kuşaklar için önem teşkil etmektedir.

Not: Kültür Bakanlığı’ndan alınmıştır.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 5

Page 56: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Trakya topraklarının Ege denizindeki kıyısı Saros

Körfezi, tertemiz kumsallarla kaplı bir kıyı şerididir.

Saros Körfezi su altı akıntılarının fazla olması,

herhangi bir büyük yerleşimin ve sanayileşmenin

olmaması sebebi ile Ege denizinde yer alan en

temiz bölgelerden biridir. Ve iddia şudur ki; Saros

Körfezi dünya üzerinde kendi kendini temizleyen

3 denizden biridir.

Ege Denizi’nin kuzeydoğusunda yer alan Saros

Körfezi’ni, güney ve doğusundan Çanakkale ilinin

Gelibolu ve Eceabat ilçeleri, kuzeyini ise Edirne

ilinin Keşan ve Enez ilçeleri çevreler. Körfezin

Gelibolu yarımadası tarafında olan güney bölgeleri

yerleşime olanak vermez. Çoğunlukla yerleşim doğu

ve kuzey bölgelerinde yer almaktadır.

lk çağlarda Xeros ve Melas olarak bilinen Saros

körfezinin tüm kıyıları boyunca herhangi bir büyük

yerleşim merkezi ve sanayileşmenin olmaması

kadar su akıntılarının fazlaca olmasının Saros

Körfezi’nin her zaman temiz kalmasını sağladığı

bilinmektedir.

Saros Körfezi’nin kendi kendini temizleyen 3

denizden biri olduğu son yıllarda dillerde dolaşan

iddialardan biridir. Bu iddianın gerçek yönü

bilinemese de, gerçek olan,

SAROSKÖRFEZİ

Saros Körfezi’nin Ege’nin temiz bir denize sahip

sahillerinden biri olduğudur.

Saroz Körfezi’nin Edirne ili sınırları dahilindeki 75

kilometrelik kuzey kıyılarında sahille iç içe kurulmuş

ve sürekli yaşanan bir yerleşim merkezi yoktur.

Ancak kıyılara yakın bulanan köylerin adları ile

anılan yazlık yerleşimler mevcuttur.

Keşan ilçesi sınırları içinde kalan Gökçetepe,

Mecidiye, Erikli, Danişment ve Yayla yerleşimleri;

Enez ilçesi sınırlarında kalan Vakıf, Büyükevren,

Sultaniçe, ve Enez ilçesi sahil kısmında yazlık

yerleşim bölgeleri mevcuttur.

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 6

Page 57: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

SAKİN ORTAM, TEMİZ DENİZ: KEŞAN SAHİLLERİ

Saros Körfezinin Korudağı etekleri ile buluştuğu

noktada yer alır. Mavinin ve yeşilin birleştiği güzel

ve şirin bir sahil yerleşimidir. Otel mevcut değildir.

Pansiyonlar bulunur. Ayrıca deniz kenarında çam

ormanları içinde Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait bir

dinlenme kampı bulunur.

Mecidiye sahili Keşan’a 28 kilometredir. Keşan-Çanakkale

çevreyolu üzerinde hemen Keşan çıkışında yer alan

Mecidiye sahilindeki yerleşim düz bir alanda kurulmuştur.

Yerleşim bölgesinin hemen önünde uzun bir kumsal yer

alır. Saros sahilinin güzel yerleşim birimlerinden biridir.

Otel bulunmamakla birlikte pansiyonlar bulunur.

GÖKÇETEPE MECİDİYE

Saros sahilinin en büyük ve en ünlü yerleşimlerinden

biridir. Bir sahil kasabası görünümündedir. İçinde

Saros Körfezi’nin en iyi otellerini barındırır. Otelin

yanında kalmak için diğer sahil yerleşimlerine

göre büyük olmasından dolayı her yönden canlılık

barındırır. Sahil yerleşiminin hemen arkasında yer

alan oldukça büyük tuz gölü bir çok kuş için barınma

mekanıdır. Erikli sahiline ulaşım için bulunan 2 yol

olmasına rağmen çoğunlukla Mecidiye yolu kullanılır.

Mecidiye ile Erikli arası 2 kilometrelik bir mesafedir.

Ana yoldan 8 km içerdeki Yayla sahilleri, Saros’un

en kalabalık yerlerinden. Sahili boydan boya kumsal.

Pırıl pırıl denizinin içi yer yer yassı çakıl. Sağ tarafında

henüz tamamlanmamış bir balıkçı barınağı var. Adım

başı pansiyon ve kiralık eve rastlanıyor. Burası hayli

büyük bir yerleşim yeri. Salaş olmak kaydıyla ne

ararsanız var.

ERİKLİ YAYLA

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 7

Page 58: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

Tertemiz bir deniz ve uzun kumsallara sahip olan

Enez sahilleri, yaz aylarının en çok ilgi çeken

bölgelerinden biridir.

Saros Körfezi’nin büyük yerleşimlerinden biri olan

Enez yaz aylarında ciddi bir yoğunluk yaşamakta

nüfusu 50.000’ler seviyesine gelmektedir. Enez

ekonomisine ciddi bir katkı sağlayan sahil turizmi

hızla gelişmektedir. Keşan-Çanakkale yolu üzerinde

bulunan Enez kavşağından girilip asfalt yoldan

60 kilometre gidilerek Enez ilçesine varılır. Enez

ilçesi içinden 8 kilometrelik mesafeden sonra sahil

yerleşimleri başlar.

Güneşin batışının en iyi izlenebildiği yerlerden

biri olan Enez, uzun sahilleri ve temiz denizi ile bir

çok kişinin tercih ettiği noktalardan biri olmaya

başlamıştır.

Sahil kesiminin yanı sıra Enez’de görülebilecek

bir çok tarihi eser de mevcuttur. Günümüze

gelebilen tarihi eserler arasında; akropolde

kurulan Enez Kalesi, Kale içerisindeki Bazilika

planında Ayasofya Kilisesi (Fatih Camisi), Has

Yunus Kaptan Türbesi, Deveci Hanı, Roma Yolu

kalıntıları, ilçedeki çeşitli kilise kalıntıları, nekropol

alanı, Osmanlı kervansarayı bulunmaktadır.

Enez sahil kervansarayı, tarihi değeri açısından

görülmesi gereken bir değer olarak ziyaretçilerini

beklemektedir.

ENEZ

ENEZSAHİLLERİ

Vakıf Enez sahilleri arasındaki büyük yerleşim

bölgelerinden biridir. Müstakil evler ve sitelerin yanında

bazı kamu işletmelerinin de tesisleri bulunur.

Keşan-Enez yoluna girildikten 40 kilometre sonra

Abdürrahim köyü hemen girişinden sola dönülerek

5 kilometre sonra Vakıf sahiline ulaşılır.

Keşan-Enez yolu üzerinde Keşan’a 45 kilometre uzaklıkta

Büyükevren beldesinin içinden sola girilerek sahil yerleşim

bölgesine varılır. Daha çok sitelerden oluşan bir yerleşim

görünümündedir. Uzun kumsalı ve temiz bir denizi vardır.

Yakınında yer alan Sultaniçe ve Gülçavuş yerleşimlerinde

genelde yazlık sitelerden oluşur. Sultaniçe yerleşiminde bir

balıkçı barınağı mevcuttur.

VAKIF

BÜYÜKEVREN

Keşan’dan Enez’e doğru giderken 40 km sonra

Büyükevren beldesini geçince sola Gülçavuş ve

Sultaniçe tabelalarından girip 5 km sonra Gülçavuş

köyüne 3 km sonra da Sultaniçe köyüne varılır.

Yazlık yerleşim bölgesi için 2 km daha gitmek gerekir.

SULTANİÇE

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 8

Page 59: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 5 9

Page 60: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

KİTAP

Anne babaların aileleri için istediği aşağı yukarı aynıdır: sakin, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir aile ortamı.

Bağırmayan Anne Baba

Olmak, şiddetsiz iletişimi

anlatıyor. Hal Edward Runkel

dünyayı ilişki ilişki, tek tek

sakinleştireceğine inanıyor.

Yeni bir metot, “üç günde çocuğunuzu nasıl muma

çevirirsiniz” türünden bir ebeveynlik yöntemi

sunmuyor. Aksine, kendinize odaklandığınızda

ve böylece sakin kalabildiğinizde yaşamakta

olduğunuz sorunları hiç yaşamayacağınızı söylüyor.

Önerileri uygulamak size sadece çocuklarınızla

ilişkilerinizde değil, tüm ilişkilerinizde faydalı

olacak. Yeni bir bakış açısı kazanacaksınız ve bu

pencereden baktığınızda sizi zorlayan sorunlar

bambaşka görünecek.

Sayfa Sayısı: 182Baskı Yılı: 2017

BAĞIRMAYAN ANNE BABA OLMAK

kalk ıyor ve yola ç ık ıyoruz. Peki ; gün boyu eşimizden, dostumuzdan, komşularımızdan,iş yerinde iş arkadaşlarımızdan, bazen al ışveriş yaptığımız mağazanın kasiyerinden, bazen de bindiğimiz otobüsün şoföründen ters bir bakış , bir söz, bir tavır ve ön yargı şekl inde kaç yumruk yiyoruz dersiniz?Kaç kere kalbimiz k ır ı l ıyor? Kaç kere iç imiz acıyor?Peki ; karşı laşt ığımız her i let iş im kazasında ne yapacağız?Böylesine olumsuz duygular yaşamamak ve daha da önemlis i , başkalarına da yaşatmamak biz ler in el inde: Ai lemizde, İş imizde ve İç imizde, Huzur ve mutluluğu yakalamanın yol lar ı360 Derece İ let iş im’de…

Sayfa Sayısı: 184Baskı Yılı: 2009

kalk ıyor ve yola ç ık ıyoruz. Peki ; gün boyu eşimizden, dostumuzdan, komşularımızdan,iş yerinde iş arkadaşlarımızdan, bazen al ışveriş yaptığımız mağazanın kasiyerinden, bazen de bindiğimiz otobüsün şoföründen ters bir bakış , bir söz, bir tavır ve ön yargı şekl inde kaç yumruk yiyoruz dersiniz?Kaç kere kalbimiz k ır ı l ıyor? Kaç kere iç imiz acıyor?Peki ; karşı laşt ığımız her i let iş im kazasında ne yapacağız?Böylesine olumsuz duygular yaşamamak ve daha da önemlis i , başkalarına da yaşatmamak biz ler in el inde: Ai lemizde, İş imizde ve İç imizde, Huzur ve mutluluğu yakalamanın yol lar ı360 Derece İ let iş im’de…

Sayfa Sayısı: 184Baskı Yılı: 2009

Çağımızda teknoloj in in baş döndürücü bir şeki lde i ler lemesine rağmen, k iş i ler arası i let iş im kal itemiz in de aynı oranda artt ığ ını söylemek maalesef hiç mümkün deği l . Günlük hayatımız; sadece konuşarak ve eteğindeki taşlar ı dökerek i let işmeye çal ışan, “dediğim dedik” tavrıy la karşıs ındaki ler i yok sayan, çevresindeki

insanlara zarar veren “ i let iş im canavarlar ı ” ve bunların sebebiyet verdiği , sayıs ı g iderek artan “ i let iş im kazaları ” i le dopdolu…

İş imize, okulumuza gitmek, güzel bir güne başlayabi lmek iç in her sabah güzel duygularla

360 DERECE İLETİŞİM

Kemal Sayar, psikiyatri

denilince Türkiye’de akla

gelen ilk isimlerden. Ama

aynı zamanda, psikiyatrinin

hakim paradigmalarına

eleştirel bir gözle bakabilmeyi

de başaran bir isim. Ve bir

şair. “Hüzün Hastalığı”, Kemal

Sayar’ın ilk deneme kitabı.

Kitapta yer alan denemeler,

onun mesleki birikimini

göstermekle kalmıyor; Kemal Sayar’ın hayata dair

okumalarının psikiyatrinin hududunu aşan boyutu,

dahası hayata bir şair duyarlılığıyla bakabilmenin

getirdiği incelik ve derinlik bu denemelerde kendini

açıkça belli ediyor.

Güncelliğini yitirmeyen konuları incelikli bir üslupla

sunan “Hüzün Hastalığı” insan olmanın ayrılmaz bir

parçası olan hüznü şiirsel bir dille anlatan eşsiz bir

kitap.

Sayfa Sayısı: 176Baskı Yılı: 2015

HÜZÜN HASTALIĞI

T Ü R K İ Y E H A S T A N E S İ R E Ç E T E 6 0

Page 61: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

BULMACA

Page 62: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL
Page 63: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL

ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİAllianz Sigorta A.Ş. •

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi •Ankara Sigorta Anonim Türk Sigorta Şirketi •

AXA Sigorta A.Ş. •AvivaSa Emeklilik ve Hayat A.Ş. •

CompuGroup Medikal (CGM) A.Ş. •Demir Hayat Sigorta A.Ş. •Dubai Group Sigorta A.Ş. •

Doğa Sigorta A.Ş. •Ergo Sigorta A.Ş. •

Ethica Sigorta A.Ş. •Eureko Sigorta A.Ş. •

Europ Assistance Türkiye •Generali Sigorta A.Ş. •

Groupama A.Ş. •Gulf Sigorta A.Ş. •

Güneş Sigorta A.Ş. •Halk Sigorta A.Ş. •

Inter Partner Assistance-IPA •Mapfre Sigorta A.Ş. •

Ray Sigorta A.Ş. •Sencard Sağlık Hizmetleri A.Ş. •

(Acıbadem Sigorta ve Aksigorta A.Ş.)Sombo Japan Sigorta A.Ş. •

Unico Sigorta A.Ş. •Zİraat Sigorta A.Ş. •Zürich Sigorta A.Ş. •

ÖZEL ŞİRKETLER VE KURUMLAR• Albayraklar A.Ş• Artı Yaşam Card• Aktif Grup Şirketleri• APRIL Turkey Assistance (CORIS Dan.)• AGIS Turkey Assistance• Barsan Global Loj. A.Ş.• Back-up Card• Care&Creste (Çilek Card)• Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi• İDO-İstanbul Deniz Otobüsleri• İSPARK• IBM• İGDAŞ A.Ş.• IRCICA (İslam, Tarih ve Kültür Araştırma Mr) • İSFALT A.Ş.• İSKİ A.Ş.• İSTAÇ A.Ş.• İstanbul Bilgi Üniversitesi• İstanbul Ulaşım A.Ş.• Mavi Jeans• Özel Saint Micheal Lisesi• PERPA• Santa Farma İlaç• Shell Club Smart Card• Şişli Kart• TRT World• Türk Barter İnternational A.Ş.• THY-Türk Hava Yolları• UPS Kargo

RESMİ KURUMLAR• Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)• Borsa İstanbul A.Ş (BIST)• İstanbul Adliye Sarayı• İstanbul Anadolu Adliye Sarayı• PTT Genel Müdürlüğü Sağlık Yardım Sandığı• Şişli Belediyesi• Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu• TBMM Çalışan Memurları ve Hak Sahipleri• TBMM Milletvekilleri ve Hak Sahipleri• T.C Anayasa Mahkemesi Başkanlığı• T.C Sosyal Güvenlik Kurumu

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI• Altın Çınar Genç Girişimciler Kulübü• Beşiktaş Spor Kulübü• Darüşşafaka Cemiyeti• İstanbul Sanayi Odası-İSO• İstanbul Ticaret Odası-İTO• İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı• İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası - İSMMMO• Müstakil İş Adamları Derneği-MÜSİAD• Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı - TÜRGEV• Türkiye Engelliler ve Spor Yardım Vakfı - TESYEV• Yeşilay Vakfı

BANKALAR VE SANDIKLARAkbank T.A.Ş. •

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şti .(Sandık) •Fortis Bank A.Ş. •

Esbank Eskişehir Bankası A.Ş. •Takas ve Saklama Bankası A.Ş. •

Şekerbank T.A.Ş. •Şeker Sigorta A.Ş Yardım Sandığı Vakfı •

T.C. Merkez Bankası •T. Halk Bankası Genel Müdürlüğü •

(Devlet Memurları-657) T. İş Bankası A.Ş. •

T. Vakıflar Bankası T.A.O •Yapı Kredi Bankası A.Ş. •

T.C. Ziraat Bankası A.Ş MensuplarıEmekli ve Yardım Sandığı •

Türk Telekom Vakfı Yardım Sandığı •

ANLAŞMALI KURUMLAR LİSTESİ

ANLAŞMA DETAY BİLGİLERİNİ0212 314 12 12’DENÖĞRENEBİLİRSİNİZ.

Page 64: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ 7 24 Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir. ACİL