Sürdürülebilir İş Dönüşümü Yolunda “Rol ...ekoiq.com/arsiv/ekoiqsayi68ek.pdf · Pınar Sürdürülebilirlik Çalışmaları ile Farkındalığı Artırma - PINAR

Sürdürülebilir İş Dönüşümü Yolunda “Rol Modelleri Çoğaltmak”

1OCAK - ŞUBAT 2017 / EKOIQ

Giriş: Sürdürülebilir İş Dönüşümü Yolunda “Rol Modelleri Çoğaltmak” Sürdürülebilir İş Ödülleri 2016

Arıcım - BALPARMAKTedarik Zinciri Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi

Hava Kanallı Alçı Kalıp ile Üretim Metodu - KALESERAMİKAtık Yönetimi Kategorisi / Finalist

İç Taşımacılık - KALESERAMİKTedarik Zinciri Yönetimi Kategorisi / Finalist

İklim Değişikliği Eylem Planı - GARANTİ BANKASIKarbon Ve Enerji Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi

Pınar Sürdürülebilirlik Çalışmaları ile Farkındalığı Artırma - PINARSürdürülebilirlik İletişimi Kategorisi / Finalist

Su/Atıksu Yönetimi Değerlendirmesi ve Su Verimliliği İyileştirme Olanakları Projesi - YAŞAR TOPLULUĞU ŞİRKETLERİ Su Yönetimi Kategorisi/ Finalist

Sürdürülebilir Atık Yönetimi için 5R - TOFAŞ Atık Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi

Topluma Katkı Raporu - SIEMENSSürdürülebilirlik İletişimi Kategorisi / Finalist

SöyleşiEsra Kent, Siemens Türkiye Chief Sustainability Officer

BAŞARILI SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ MODELLERİ

2

6

8

10

12

14

16

18

20

22

*Projeler alfabetik olarak sıralanmıştır.

2 OCAK - ŞUBAT 2017 / EKOIQ

Sürdürülebilir İş Dönüşümü Yolunda “Rol Modelleri Çoğaltmak”

2014 yılında ilki verilen “Sürdürülebilir İş Ödülleri”, yılın başarılı sürdürülebilir iş modellerini ödüllendirerek iş dünyasına örnek oluşturmayı hedefliyor. Tüm sektörlere açık olan yarışmada,

büyük ölçekli uluslararası firmalar kadar, gündemlerine sürdürülebilirliği yerleştirebilmek için KOBİ’lerin yanı sıra bu yıl ilk kez Startup kategorisi de yarışmaya dahil edildi. 18 Ekim’de düzenlenen törenle sahiplerini bulan 2016 Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde finale kalan ve ödül

alan sekiz projeyi sayfalarına taşıyan bu özel ek, sürdürülebilir dönüşüme giden yolda iyi örnekleri göstererek atılan adımların hızlanmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

Bu yıl üçüncü kez verilen Türkiye’nin ilk ve tek Sürdü-rülebilir İş Ödülleri’nin hedefi, yılın başarılı sürdürülebilir iş modellerinin ödüllendirilerek, iş dünyasına örnek oluşturmasını sağlamak.Toplum ve çevreyi odak noktasına alan sürdürülebilir iş modelleri değişime yön veriyor. Ancak bu değişimin bir günde olmayacağının da farkında olmak gerek. Değişim, çaba ve zaman gerektiren bir konu; bu yüzden kısa süre-de, uzun vadeli hedef ve strateji sahibi olmadan gerçek-leşmesi beklenemez. Sürdürülebilirlik Akademisi olarak, sürdürülebilirlik dönüşümünü teşvik etmek amacıyla iş-birliğinden atık yönetimine, tedarik zinciri yönetiminden çeşitlilik ve dahil etmeye kadar dokuz ana kategori belir-ledik; yenilikçi ve etkili yaklaşımlarıyla rol model olma-ları için iş dünyasına çağrı yapıyoruz. Sürdürülebilir İş Ödülleri ile amacımız, sürdürülebilir iş modellerine geçi-

Başvuru yapan kuruluşlar Türkiye’de sürdürülebilir gelecek hedefi ile yeni ekonominin örnek lider kuruluşları arasında yer alacak ve Türkiye’de diğer kuruluşlara model teşkil edecek projelerini paylaşmış olacaklardır.n Çığır açan sürdürülebilirlik girişimin ile ilgili FARKINDALIK YARATn Kurumsal itibarını YÜKSELT ve ana paydaşların ile güven inşa etn Sürdürülebilirlik taahhütlerini ve değerlerini VİTRİNE ÇIKARn Türkiye’nin lider markaları ile performansını KARŞILAŞTIRn TAKIMINI ÖDÜLLENDİR ve onların kendileri ile gurur duymalarını sağla.

Neden Başvurmalısınız?


şi hızlandırmak ve önemli etkiler yaratmış kurumların sosyal, ekonomik ve çevresel konulardaki projelerini öne çıkararak, başarılı projeleri geniş kitleler ile paylaşmak ve bu projelerin rol model olmasını sağlayarak değişimi teşvik etmek.Sürdürülebilir İş Ödülleri’ne başvurular tüm sektörlere açık. Dönüşümün yalnızca büyük ölçekli firmalar ile değil, küçük ölçekli sosyal girişimlerin de katkıları ile gerçekleşeceğine ina-nan Akademi, bu doğrultuda KOBİ’leri de alt kategori olarak değerlendirme sürecine dahil ediyor.Sürdürülebilir İş Ödülleri 2016’da dokuz kategoride finale kalmaya hak kazanan 28 projeden, ikisi KOBİ olmak üzere toplam 11 şirketin sürdürülebilir iş modeli ödüle layık görüldü. İş dünyasında sürdürülebilir dönüşümün, iyi örneklerin rol modeli olarak ortaya konmasıyla hızlanacağına olan inanç ile hazırladığımız Sürdürülebilir İş Ödülleri 2016’da finale kalan ve ödül alan sekiz “Sürdürülebilir İş Modeli”ni sayfalarına taşı-yan bu çalışmanın, sürdürülebilirlik dönüşümünü hedefleyen birçok yenilikçi projenin ortaya çıkmasına ilham ve yön verme-si dileğiyle!

Ayrıntılı bilgi için: http://surdurulebilirisodulleri.com/

Prof. Dr. Ali Ergur Galatasaray ÜniversitesiAtila Uras UNDPProf. Dr. Barbaros Gönençgil İstanbul ÜniversitesiDr. Cüneyt Evirgen Sabancı ÜniversitesiDr. Dilek Bağdatlıoğlu TÜTEDDilek Dayınlarlı 212 Venture CapitalProf. Dr. Erhan Erkut MEF ÜniversitesiProf. Dr. Eser Borak Boğaziçi ÜniversitesiProf. Dr. Galip Cansever Yıldız Teknik ÜniversitesiGökmen Argun UNDPDr. Gresi Sanje Bilgi ÜniversitesiProf. Dr. Güler Aras Yıldız Teknik ÜniversitesiProf. Dr. İpek İlkkaracan İstanbul Teknik ÜniversitesiProf. Dr. Melsa Ararat Sabancı ÜniversitesiProf. Dr. Murat Erdal İstanbul ÜniversitesiMurat Sungur Bursa Sürdürülebilirlik AkademisiMurat Yeşildere Egon ZehnderMustafa Alper TrangelsNecdet Buzbaş TÜGİSDr. Nilgün Cılız Boğaziçi ÜniversitesiProf. Dr. Orhan İnce İstanbul Teknik ÜniversitesiProf. Dr. Sermin Onaygil İstanbul Teknik ÜniversitesiSevinç Onay Sürdürülebilirlik AkademisiProf. Dr. Sondan Durukanoğlu Sabancı ÜniversitesiProf. Dr. Tamer Atabarut Boğaziçi ÜniversitesiProf. Dr. Volkan Ediger Kadir Has ÜniversitesiDr. Yılmaz Argüden ARGE Danışmanlık

JÜRİ ÜYELERİ


FİNALE KALAN PROJELER

SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ ÖDÜLLERİ 2016

Karbon ve Enerji YönetimiBESLER - Doğada İzimiz KalmasınGARANTİ BANKASI - İklim Değişikliği Eylem PlanıTOFAŞ - Güneş Enerjisinin Üretim Proseslerinde Doğrudan Kullanımı/SolarDRY7HİDROPAR HKTM (KOBİ) - HKTM Yeşil Enerji Teknolojileri Kompleksi

İşbirliğiİGDAŞ - Doğalgaz Şebekesi Deprem Risk Azaltım Sistemi (İGRAS)VODAFONE - Otofilo Filo Yönetim SistemiUNILEVER FOOD SOLUTIONS - Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Eğitim Programı

Atık YönetimiABDİ İBRAHİM - Abdi İbrahim’in Doğayı İyileştiren Atık Yönetim Sistemi ve UygulamalarıKALESERAMİK - Hava Kanallı Alçı Kalıp ile Üretim MetoduTOFAŞ - Sürdürülebilir Atık Yönetimi için 5RİNEVA ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ (KOBİ) - Arıtma Çamurlarının Yerinde ve Direk Bertarafı ile Yenilenebilir Enerji Eldesi

Sürdürülebilirlik İletişimiPINAR - Pınar Sürdürülebilirlik Çalışmaları ile Farkındalığı ArtırmaSIEMENS - Business to Society Report (Topluma Katkı Raporu)ÜLKER - Bu Dünya Bizim

Çeşitlilik ve Dahil EtmeTAV İSTANBUL - Engelsiz Havalimanı ProjesiBOYNER GRUP – İşyerinde Demokrasi ARÇELİK-LG KLİMA - Shemdi-Üretim Hattı

Tedarik Zinciri YönetimiBALPARMAK - ArıcımABDİ İBRAHİM - Abdi İbrahim Satınalma PortalıKALESERAMİK - İç Taşımacılık

Sosyal EtkiDOĞUŞ GRUBU - 3 Kumbara Finansal Okuryazarlık Eğitim ProgramıBOYNER GRUP - İyiliğin Modası Geçmez: İyiliğe Dönüştür & Askıda İyilikTETRA PAK - Küçük Şeyler Doğayı Yeniler

Su YönetimiBRISA BRIDGESTONE - Brisa İzmit Tesislerinde Çekilen Yeraltı Suyu Miktarının Azaltımı ÇalışmalarıYAŞAR HOLDİNG - Su/Atıksu Yönetimi Değerlendirmesi ve Su Verimliliği İyileştirme Olanakları ProjesiJOHNSON CONTROLS - Saf Su Üretiminde Kimyasal Tüketiminin Ortadan Kaldırılması ve Atık Suyun Geri Kazanılması

StartupREENGEN ENERJİ TEKNOLOJİLERİ A.Ş. - Reengen Enerji IoT PlatformuMODELPAN - Modelpan Manyezit Yapı Levhası



birçok tarım ürünü arılar tarafından tozlaş-ma yolu ile üretiliyor. Arıların varlığı, çevresel öneminin yanı sıra ekonomik boyutuyla tarım sektörünün sürdürülebilirliğini de doğrudan etkiliyor. Özellikle, çiftçilerin kontrolsüz bir şekilde kullandığı tarım ilaçları sektörü olum-suz etkiliyor. Aynı zamanda arıcıların mesleki ve sosyal gelişimi de üretimi, üretilen balın kalitesini doğrudan etkiliyor. Bu bakımdan bu projenin öncelikleri arasında olan arıcıların eğitimleri, sosyal ve ekonomik alanda gelişim sağlıyorken tedarik süreçlerine ve hatta kali-teye de olumlu katkı sunuyor. DİJİTAL DÖNÜŞÜMBalparmak “Arıcım Projesi”ni, hammadde tedariki ile kalitede sürdürülebilirliği garanti altına almak, “kovandan sofraya” gıda gü-venliğine uygun ve şeffaf bir tedarik sürecini izleyebilmek, %100 doğrulukta veri bankası yönetimi ile sürdürülebilir iletişim sağlamak ve böylelikle Balparmak markası etrafında sadakatli arıcı popülasyonu yaratmak ama-cıyla başlattı.Tedarik zincirinde kaynakların etkin yönetimi-ni, sürdürülebilirliğini, Türkiye endemik bitki

Kurulduğu 1980 yılından bu yana bal sektörü-nün gelişimine öncülük eden ve uzun yıllardır sektörün lideri olan Balparmak, 350’nin üze-rinde çalışanı ve bünyesinde bulundurduğu Balparmak, Binbirçiçek, Balkovan ve Apitera markalarıyla sağlığı, doğallığı, lezzeti her gün sofralara taşıyor. Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan şirket, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güven-liği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, gıda güvenliği sistemi ISO 22000:2005 ile global gıda standardı BRC (British Retail Consortium) gibi sertifikalara da sahip. Türkiye’nin gıda alanında sekizin-ci, bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk ve tek Ar-Ge Merkezi’ne sahip olan Balparmak; Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicisine sunduğu ürünleri toplam 92 parametreye göre analiz ediyor. Balparmak, “Dünyanın en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumak ve onu kaliteli yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmek, böylece balın değerini hak ettiği en yüksek düzeye çıkarmak” misyonu ile çalışıyor. İnsanlar için hayati öneme sahip

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ

“Kovandan Sofraya Sürdürülebilir Gıda Güvenliği ve Kalite ’’

Balparmak, “Dünyanın en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumak ve onu kaliteli “yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmek, böylece balın değerini hak ettiği

en yüksek düzeye çıkarmak” misyonu ile çalışıyor. Arıcım Projesi ile yaklaşık 10 bin arıcıdan yapılan tedarik riskleri minimize edilerek kayıt altında tutuluyor ve böylelikle tedarik zinciri

yönetim süreci bir üst seviyeye taşınarak sürdürülebilir kalite iddiası vurgulanıyor.

YAZI: İsfendiyar Üzümcü

ArıcımBALPARMAK

Tedarik Zinciri Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi


BALPARMAK

cin ilerleyen safhalarında çeşitlilik sağlanarak iyi tarım uygulamaları için dijital eğitimin de sürdürülebilirliği sağlanacak.Tedarik sürecinin üreticiye yönlendirilmesi ile asıl mali muhatap üreticiler oldu. Böylelikle yaklaşık 10 bin arıcı finansmanın yönetimde merkezin kontrolü ile tedarikçinin dahil oldu-ğu bir sistem ile tedarik sürecinin yönetilmesi firmanın verimliliğini artırdı; firmanın sür-dürülebilirlik stratejisine önemli katkıda bu-lundu. Tedarik sürecinde işlerin tamamının dijital ortamda otomasyonu ve kurumsallığı sağlandı.Finansman akışının üretici kriterli olması ile bu konudaki olası gelişmelerin ve sürdürü-lebilirliğin yararları anlatılarak arıcıların des-tekleri alındı. Sağlanan tablet cihazlar ve yazıcılar ile sahada yerinde veri elde etmeleri ve belge üretebilmeleri sağlanarak, yaklaşık 10 bin arıcının bilgilerinin toplanması ve gün-cellenmesi ile arıcılarla iletişim sürdürülebilir hale getirildi.

yapısının arıcılar üzerinden takip edilerek ko-runmasını hedefleyen projeyle yaklaşık 10 bin adet arıcı tedarikçi, komisyoncu işlemlerinin riskleri minimize edilerek tedarik zinciri yö-netim süreci bir üst seviyeye çıkarılmış oldu. İletişimin sürdürülebilirliği ve verimini sağla-mak amacıyla Balparmak dijital bir dönüşüm başlattı. Bu inovasyon süreci sonucunda Bal Tedarik, Kalite Kontrol ve Mali İşler bölümleri çalışanlarının, en güncel ve güvenliği yüksek verilerle işlem yapmaları sağlandı. Sağlanan tablet cihazlar ve mobil yazıcılar ile sahadan bilgi paylaşımı yapılmaya baş-landı. Yaklaşık 10 bin arıcının bilgilerinin bu yolla toplanması ve güncellenmesi ile arıcı-lar ile iletişim sürdürülebilir hale getirildi, ka-liteli balı üretebilmeleri için numunelerinin sonuçları bu sistem üzerinden paylaşılarak güvenilir iletişim için başlangıç yapıldı. Ve-rinin, oluştuğu noktadan alınabilmesi ile te-darik stratejileri ve planlama kabiliyetleri de yükseltildi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR İLETİŞİMProjenin devreye alınmasıyla, yaklaşık 10 bin arıcının sistemde en güncel verisiyle tanım-lanması yapıldı. Arıcıdan alınan tüm numu-nelerde ve numunenin barkod sistemi ile tar-ladan sofraya; ürünün kalite kontrol, sevkiyat, teslimat, depolama ve üretim safhalarında izlenebilirlik sağlandı.Numuneye dayalı kontrollü tedarik süreci ile şeffaf ve kurumsal bir altyapı oluşturularak tedarikin finansmanında ve planlanmasında önemli iyileştirmeler gerçekleştirildi. Bu süre-

Projenin devreye alınmasıyla, yaklaşık 10 bin arıcının sistemde en güncel verisiyle tanımlanması yapıldı. Arıcıdan alınan tüm numunelerde ve numunenin barkod sistemi ile tarladan sofraya; ürünün kalite kontrol, sevkiyat, teslimat, depolama ve üretim safhalarında izlenebilirlik sağlandı.

Ödülümüzü Balparmak adına Tedarik Zinciri Müdürümüz İsfendiyar Üzümcü aldı.


sürdürülebilir üretim anlayışımıza büyük katkı sağlayacak enerji, atık ve hammadde tüketimlerinde kazanımlar elde ettik. Proje uygulamasında geleneksel tezgahları yeni sistemi uygulayabileceğimiz tezgahla-ra dönüştürdük. Projede kalıplar içerisine döşediğimiz kanallar sayesinde kalıpların kuruma ve çalışma prensiplerini değiştirdik. Kalıpları kurutmak için kullandığımız doğal-gaz yakıtlı kurutucuları devre dışı bırakıp içerisine kapiler hava basıncı vererek alçı kalıp içerisindeki suyu uzaklaştırdık. Kalıp içerisindeki suyun uzaklaştırılması sırasında korozif etkiye sahip olan kimyasallar da ka-lıp bünyesinden uzaklaştırılmış oldu. Böyle-likle kalıp korozyonu minimize edildiği için kalıp kullanım ömrü uzamış oldu.

DOĞAL KAYNAKLARIN TÜKETİMİNDE VERİMLİLİK Günümüzde doğal kaynakların etkin tüke-timi sürdürülebilir üretim anlayışının temel dayanaklarından biri kuşkusuz. Su, do-ğalgaz gibi doğal kaynakların tüketiminde verimlilik ve tasarruf, bu kaynaklara dayalı üretim yapan endüstrilerin olmazsa olmaz-larının başında geliyor. Seramik endüstrisi de bu endüstrilerden biri. Sürdürülebilir iş yapış şekillerimizde doğal kaynak tüketimle-

Temelleri 1957 yılında Çanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş. ile atılan Kale Grubu, yarım asrı aşan macerasında; Türkiye’de seramik sektörünün kuruluşuna öncülük etmiş, bu alandaki yatırımları ile bir dünya devi. Her ge-çen yıl seramik, yapı ürünleri, yapı kimyasal-ları, savunma ve havacılık, makine ve kalıp, enerji, madencilik, nakliye ve bilişim gibi bir-çok sektörde yatırımlar yaparak büyüyen Kale Grubu, bugün her biri kendi alanlarında lider 17 şirkete sahip, Çanakkale başta olmak üze-re Türkiye’nin çeşitli lokasyonları ile İtalya’da marka yatırımları olan, 5000’i aşkın çalışanı ile faaliyet gösteren Türkiye’nin en önemli sa-nayi kuruluşları arasında. Bugün Avrupa’nın 3., dünyanın ise 12. en büyük seramik karo üreticisi, yapı kimyasalları sektöründe üretim ve satış kapasitesi olarak Türkiye ve bölgesi-nin 1., Avrupa’nın ise 5. şirketi. Ayrıca %100 özel sermayeli bir Türk şirketi olarak, savun-ma ve havacılık konusunda uluslararası alan-da itibar sahibi bir grup. Dünyada 100 ülkede ve 400’ü aşkın noktada Kale markalı ürünleri, tüketicilerle buluşturan şirketler topluluğu… DOĞALGAZ TÜKETİMİ SIFIRLANDIProje ile seramik sağlık gereçleri üretiminde kullanılan alçı kalıpların kullanım ömrünü uzatmayı hedefledik. Bunu sağlarken de

Tek Değişiklikle Sürdürülebilirliğe Üç KatkıTürkiye’de seramik sektörünün kuruluşuna öncülük eden Kale Grubu, Türkiye’nin çeşitli

lokasyonları ile İtalya’da marka yatırımları olan, 5000’i aşkın çalışanı ile faaliyet gösteren Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşları arasında. Hava Kanallı Alçı Kalıp ile Üretim Metodu

projesi, maliyet ve verimlilik avantajlarının yanı sıra atık azaltımı, daha az enerji ve hammadde kullanımıyla kurumun sürdürülebilir üretim anlayışına katkıda bulundu.

YAZI: Elif Gökhan, Çevre Yöneticisi

ATIK YÖNETİMİ

Hava Kanallı Alçı Kalıp ile Üretim Metodu KALESERAMİK

Atık Yönetimi Kategorisi / Finalist


KALESERAMIK

Projenin uygulamaya geçmesi ile bir kalıp üç-altı kez tekrar kullanılarak kalıpların kul-lanım ömrü uzatıldığı için kalıp atıkları %14 oranında azaldı.n Enerji kullanılmaması sağlandı: Proje uygulamaya geçmeden önce alçı kalıpları kurutmak için doğalgazlı kurutucular kul-lanılıyordu. 1 ton alçı kalıbı kurutmak için 47 sm3 doğalgaz tüketilmekteyken, bu yeni sistem ile doğalgaz tüketimi sıfırlanmış oldu. Üretim kapasitesine göre değişmekle birlikte ortalama 117.500 sm3/yıl doğalgaz tasarrufu sağlandı. Bu durum hem doğal kaynakların sürdürülebilirliğine katkı sağlı-yor hem de ortalama 185.000 kg/yıl kar-bon emisyonunu tamamen yok ediyor.n Daha az hammadde kullanılması sağ-landı: Bir alçı kalıbın üç-altı kez tekrar kullanılmasıyla hammaddelerin de sür-dürülebilirliğinin tartışıldığı günümüzde hammadde kaynaklarının korunmasına da katkıda bulunuldu. Daha az hammadde ile aynı verimde ve kalitede üretim yapmanın güçlüğü göz önünde bulundurulduğunda hammadde azaltımına yönelik projelerin ayrı değer taşıdığını söylemek yanlış olma-yacaktır.

rinin verimliliği ve tasarrufuna dayalı üretim anlayışı son yıllarda daha da ağırlık kazandı. Bu anlayışla enerji verimliliği ile ilgili proje bazlı çalışmalar sonuçlarını verdi, maliyet avantajlarının yanı sıra büyük çevresel kaza-nımlar elde edildi.Son yıllarda doğal kaynak tüketimine dayalı tüm endüstrilerde verimlilik ve tasarruf he-defleri tek başına yeterli olmuyor. Artık üre-timde sürdürülebilirliği düşünürken sadece su, doğalgaz gibi kaynaklar değil gittikçe azalan hammadde kaynaklarını da dikkate almamız gerekiyor. Dünya üzerindeki ham-madde rezervlerinin sürdürülebilirliğinin, hammadde eldesindeki çevresel uygulama-ların tartışılmaya başlandığı günümüzde bu kaynakların etkin kullanımına yönelik her hamle değerli. İşte bu proje, bu amaca da çok değerli katkılarda bulundu. Kalıpların tekrar kullanımı ile kullanım ömürleri uzadı, böylelikle hem doğal hammadde kullanımı azaldı hem de daha az atık kalıp oluştuğu için atıkların miktarında azalma sağlandı. Kurum içi kaynakların kullanılmasına özen gösterildiği için projenin geliştirilmesinin za-man aldığını söyleyebiliriz. Kurumun mev-cut makine, ekipman parkının kullanılması projenin daha fikir olarak geliştirilme aşama-sında amaçlandı. Ancak buradaki en önemli fırsat kuşkusuz proje ekibinin bilgi birikimi-nin projeye dahil olmasıydı. Halihazırda dört tezgah ile uygulama yapılıyor, yine tamamen öz kaynaklarımız ile projenin üretim alanın-daki tüm tezgahlara yaygınlaştırılması he-defleniyor.

ENERJİ VE HAMMADDE KULLANIMINDA AZALMABu proje ile tek bir değişiklikle, üretim açı-sından bakıldığında maliyet ve verimlilik avantajlarının yanı sıra kurumumuzun sür-dürülebilir üretim anlayışına üç açıdan kat-kıda bulunmuş olduk. n Atık azaltımı sağlandı: Günümüzde atık-ların geri kazanım ve bertaraf güçlüğü, de-polanması gibi konular tüm endüstrilerin çözüm aradığı ve zaman zaman büyük mali-yetlerle karşı karşıya kalarak çözmeye çalış-tığı önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.

Kalıpların tekrar kullanımı ile kullanım ömürleri uzadı, böylelikle hem doğal hammadde kullanımı azaldı hem de daha az atık kalıp oluştuğu için atıkların miktarında azalma sağlandı.


ka yöntemlerle taşınabileceği araştırıldı. Bu doğrultuda, daha büyük miktarda malzeme yüklenebilecek konteynerli taşıma sistemine geçiş yapıldı. Taşımacılık, konteynerler dol-duktan sonra kancalı kaldırma aparatı mon-te edilen kamyonlara yüklenerek yapılmaya başlandı. Bu sisteme geçmek için, kancalı yükleme aparatı olan (hooklift) iki adet kam-yon ve 42 adet konteyner tedarik edildi.Çamur formundaki malzeme ise pompalar vasıtası ile kullanım noktasına ulaştırıldı. Yak-laşık 750 m. mesafeden, 135 KW gücündeki pompa sistemleri kullanıldı. Bu uygulama ile seramik sektöründe bir ilk başarılmış oldu. Projenin sürdürülebilirlik stratejisi daha az doğal kaynak tüketimi ve iş yapış şeklinde sağladığı verimlilik olarak değerlendirilebilir. DÜNYADA BİR İLKKurum olarak üretim süreçlerimizde olduğu kadar diğer süreçlerimizde de sürdürülebilir-lik çerçevesinde iş yapış şekilleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Son yıllarda üretim süreçlerin-de elde edilen sürdürülebilirlik alanındaki kazanımlara, diğer faaliyet alanlarında da ulaşmaya başladık, bu amaçla hedeflerimize ilerlemeye devam ediyoruz. Bu proje de bu

750.000 m2 açık ve kapalı alandan oluşan şirketimizde iç taşımacılığın büyük kısmı rö-morklar vasıtası ile yapılıyordu. Bu durum hem yoğun bir trafiğe neden olarak kaza riski oluşturuyor, hem maliyetleri olumsuz etki et-kiliyor, hem de tüketilen yakıt nedeniyle kar-bon salımına neden oluyordu. Bütün bunları önlemek için öncelikle mevcut durum tespiti yapıldı. Kurum içi trafiğin yoğunluğunu belir-lemek amacıyla tüm güzergahlardan hangi araçların kaç kez geçtiğini ve toplamda kaç km yol yapıldığını bulduk. Bunun için her bir taşıma güzergahını gösteren diyagramlar oluşturduk. Öncelikle ele almamız gereken noktaları böylelikle belirlemiş olduk. Sonrasında bir seferde makisumum miktarda malzemenin nasıl daha az araçla veya baş-

Yalınlık Tasarruf Getirdi, Riskleri AzalttıTürkiye’de seramik sektörünün kuruluşuna öncülük eden Kale Grubu’nda sürdürülebilirlik,

kurumun tüm iş süreçlerinde önemle ele alınıyor, iş yapış şekillerinin sürdürülebilirlik anlayışı temelinde geliştirilmesi ve uygulanması hedefleniyor. Bu bağlamda sadece üretim süreçleri

değil, diğer süreçler de sürdürülebilirlik temelinde ele alınarak geliştiriliyor. İç Taşımacılık projesi ile de taşımacılık faaliyetleri yalınlaştırıldı, trafik yoğunluğu azaltıldı, doğal kaynak

tasarrufu sağlandı ve karbon emisyonlarında azalma elde edildi.

YAZI: Elif Gökhan, Çevre Yöneticisi

İç TaşımacılıkKALESERAMİK

Tedarik Zinciri Yönetimi Kategorisi / Finalist

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ


KALESERAMIK

killerinin sürdürülebilirlik anlayışı temelinde geliştirilmesi ve uygulanması hedefleniyor. Bu bağlamda sadece üretim süreçleri değil, diğer süreçler de sürdürülebilirlik temelinde ele alınarak geliştiriliyor. Bu proje ile çok geniş bir sahada, tesislerin eski yerleşimler olması sebebiyle zorunlu olarak karmaşık şekilde yapılmakta olan faaliyetler yalınlaştırıldı. Proje öncesinde taşımacılık faaliyetleri 12 adet araçla ya-pılmaktayken proje sonrasında ise aynı iş yedi araç ile ortalama %45 daha az yol kat edilerek gerçekleştirildi. Böylelikle ortalama 2500 kişinin çalıştığı bir endüstri yerleşke-sinde trafik yoğunluğu taşınan malzeme ve mesafeye göre değişmekle birlikte üç-beş kat azaltılarak kaza riskinin düşürülmesine katkı sağlandı. Bunların yanı sıra projenin çevresel kazanımı ortalama 10.000 kg/yıl karbon emisyonunun sıfırlanması oldu. Proje kapsamında yoğun çamurun taşıma yerine pompa ile basılması ile karbon emis-yonlarında yedi kat azalma sağlandı. Günü-müzde sanayi tesislerinin yüksek maliyet-lerle enerji tasarrufu projeleri geliştirerek karbon emisyonlarında elde edebildikleri kazanım, bu projede yalınlaştırma sonucu bir kazanım olarak çıktı. Ayrıca projenin ha-yata geçmesi ile taşımacılık maliyetleri de düşürüldü.

yolda elde ettiğimiz gelişime uyan bir örnek oldu. Projenin tamamlanmasıyla taşımacılık faali-yetleri yalınlaştırıldı, trafik yoğunluğu azaltıl-dı, doğal kaynak tasarrufu sağlandı ve kar-bon emisyonlarında azalma elde edildi. Elde edilen tüm bu kazanımlar kurumumuzun iş süreçleriyle uyumlu, sürdürülebilir iş model-lerini ise son derece destekler nitelikte.Projemiz,750.000 m2’lik çok büyük bir alanda taşımacılık faaliyetlerinin optimizas-yonuna odaklanması açısından oldukça zor bir uygulama. Eski bir sanayi kuruluşu olmanın getirdiği koşullar nedeniyle, hem üretim faaliyetleri hem de taşımacılık faali-yetlerinin açık ve kapalı alanlarda neredeyse iç içe yapılmasının kaçınılmaz olduğu kuru-mumuzda, söz konusu proje ile taşımacılık faaliyetlerinde iyileştirme yapılması başarıl-dı. Mesafe ve malzeme türüne göre değiş-mekle birlikte trafik yoğunluğu azaldı.Kendine özgü koşulları nedeniyle özel çö-zümler üretme zorunluluğu da zorlayıcı bir faktör olarak karşımıza çıktı. Bu kapsamda bulunan özel çözümler projeyi kendine özgü kılıyor. Örneğin, seramik sektöründe sade-ce Türkiye’de değil dünyada da ilk kez 750 m. gibi uzun bir mesafeden yoğun çamur formundaki malzemenin basılması kurumu-muza özel bir uygulama olup, standart uy-gulamaların üzerine çıkıyor Bu uygulamanın getirdiği riskler tamamen ekibimizin bilgi ve tecrübelerine dayanarak giderildi. KAZA RİSKİ VE KARBON SALIMI AZALDISürdürülebilirlik, kurumumuzun tüm iş sü-reçlerinde önemle ele alınıyor, iş yapış şe-

Kurum olarak üretim süreçlerimizde olduğu kadar diğer süreçlerimizde de sürdürülebilirlik çerçevesinde iş yapış şekilleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Son yıllarda üretim süreçlerinde elde edilen sürdürülebilirlik alanındaki kazanımlara, diğer faaliyet alanlarında da ulaşmaya başladık, bu amaçla hedeflerimize ilerlemeye devam ediyoruz. Bu proje de bu yolda elde ettiğimiz gelişime uyan bir örnek oldu.


KARBON VE ENERJİ YÖNETİMİ

İklim Değişikliği Eylem PlanıGARANTİ BANKASI

Karbon ve Enerji Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi

İşbirliğiyle Sürdürülebilir GeleceğeBankacılık sektörünün tüm iş kollarında faaliyet gösteren Garanti; iklim değişikliği ve karbon yönetiminin, tüm iş süreçlerine ve karar verme mekanizmalarına tamamen entegre edilmesi

gereken, stratejik bir konu olduğuna inanıyor. Banka, bu noktadan hareketle Ekim 2015’te iklim değişikliğiyle mücadele için İklim Değişikliği Eylem Planı’nı açıkladı.

kapsamında iklim değişikliği ve etkileri ko-nusunda yaptığımız çalışmalara bir yenisini daha ekleyerek bu alandaki öncü ve lider pozisyonumuzu korumaya devam ediyoruz. İklim değişikliği ve karbon yönetiminin, tüm iş süreçlerine ve karar verme mekanizmaları-na tamamen entegre edilmesi gereken, stra-tejik bir konu olduğuna inanıyor, finansman faaliyetlerimizden kendi operasyonlarımızın çevresel etkilerine kadar bu süreci bir bütün olarak yönetiyoruz. İklim Değişikliği Eylem Planı’na göre iklim değişikliğiyle mücadele-mizi; karbonu fiyatlandırmak ve yenilenebilir enerji yatırımlarını önceliklendirmek, orman-sızlaşmayı azaltmak, iklim değişikliği adap-tasyonuyla su risklerini yönetmek ve yeşil ofis standartları oluşturmak başlıkları altında dört konuda yoğunlaştırıyoruz.

MÜŞTERİLERLE SÜREKLİ İLETİŞİMBu beyana paralel olarak iklim değişikliğine bağlı riskleri ve fırsatları; yasal düzenleme, fiziksel etkiler ve diğer etkiler olmak üzere üç başlıkta inceliyoruz. Bu incelemelerin sonu-cunda gerekli aksiyonları alıyor ve bu aksi-yonlar sonucundaki etkiyi tekrar değerleniyo-ruz. Bu risk ve fırsatları en iyi şekilde yönet-mek amacıyla, iklim değişikliğiyle mücadele için atılacak ilk adımın seragazı emisyonu

Kurumsal, ticari, KOBİ, özel bankacılık, birey-sel ve yatırım bankacılığı dahil olmak üzere bankacılık sektörünün tüm iş kollarında faa-liyet gösteren Garanti; Hollanda ve Roman-ya’daki uluslararası iştiraklerinin yanı sıra hayat sigortası ve bireysel emeklilik, finansal kiralama, faktoring, yatırım ve portföy yöneti-mi alanlarında önde gelen finansal iştirakleri ile entegre bir finansal hizmetler grubudur.Biz, Garanti olarak, vazgeçilmez değerlerimiz-den yola çıkarak sürdürülebilirliği, çevreye ve topluma olumsuz etkileri en aza indirmenin yanında, müşterilerimizi, çalışanlarımızı, his-sedarları ve faaliyet gösterdiğimiz yerlerdeki tüm kitleler ile uzun vadeli değerleri paylaşa-rak, gelecek için güçlü ve başarılı bir iş mode-li yaratma taahhüdü olarak tanımlıyoruz. Bu anlayışı benimsemiş bir banka olarak bizim için öncelikli konuların bir tanesi de, bütün dünyayı ve geleceğimizi etkileyen iklim deği-şikliği. Geçtiğimiz sene Paris’te düzenlenen İklim Zirvesi’nde (COP21), bütün ülkeler 2 derece hedefi için çaba göstereceklerini ta-ahhüt ettiler ve Nisan ayında COP21’in en önemli çıktısı olan Paris Anlaşması’nı imza-ladılar. Biz de Garanti Bankası olarak, Ekim 2015’te iklim değişikliğiyle mücadele için hazırladığımız İklim Değişikliği Eylem Pla-nı’mızı açıkladık. Sürdürülebilirlik Politikamız

YAZI: Emre Hatem, Garanti Bankası Proje Finansmanı Birim Müdürü


İklim Değişikliği Eylem Planı’na göre iklim değişikliğiyle mücadelemizi; karbonu fiyatlandırmak ve yenilenebilir enerji yatırımlarını önceliklendirmek, ormansızlaşmayı azaltmak, iklim değişikliği adaptasyonuyla su risklerini yönetmek ve yeşil ofis standartları oluşturmak başlıkları altında dört konuda yoğunlaştırıyoruz.

GARANTI BANKASI

STANDARTLAR NORMLARA DÖNÜŞMELİSürdürülebilirliğin ve buna bağlı olarak sürdürülebilir finansın bir rekabet alanı değil bir işbirliği alanı olduğuna inanıyor ve sadece işbirliğiyle daha sürdürülebilir bir geleceğe ilerleyebileceğimizi düşünüyoruz. Ancak, işbirliğine elverişli bir atmosferin oluşabilmesi için kamu desteği çok önemli. Gerek karbon fiyatlandırmasının gerek ye-şil ofis standartlarının normlara dönüşmesi için uygun yasal düzenlemeler gerçekleş-mediği sürece bu ortak hedefe ulaşmamız daha zor olacaktır.Bu değerlendirmelerimizi ve hayata ge-çirdiğimiz projeleri de yıllık olarak CDP İklim Değişikliği Programı aracılığıyla ra-porluyoruz. 2015 ve 2016 yıllarında “CDP İklim Değişikliği Liderliği” ödülüne layık görülerek A listesine üst üste iki sene gi-ren Türkiye’den tek şirket olduk. Ayrıca, bu doğrultuda 2016 itibarıyla, uzun vade-li emisyon azaltım hedefimizi belirledik ve Paris Anlaşması 2 derece hedefinin tut-turulmasını amaçlayan “Science-Based Target” inisiyatifine taahhüt verdik. İklim değişikliğini stratejimize başarılı bir şekilde entegre etmiş olmamızın ve diğer sürdürü-lebilirlik uygulamalarımızın sonucunda da hem 2015 hem 2016 yıllarında Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nin Gelişmekte Olan Piyasalar kategorisinde yer almaya hak kazanan Türkiye’den tek şirket olma-nın haklı gururunu yaşıyoruz.

profilini belirlemek olduğunu kabul ederek, 2009 yılından itibaren karbon ayakizini öl-çüyor ve yönetmek için çok sayıda inisiyatifi hayata geçiriyoruz. Bu tür yenilikleri içeren çalışmalar her zaman beraberinde bir takım hassasiyetler de getiriyor. Bizim durumu-muzdaysa, bu hassasiyetlerden biri Çevre Yönetim Sistemimizi banka içinde yaygın-laştırırken şubelerimizle sürdürdüğümüz koordinasyon süreciydi… Ancak, hem üst yönetimimizin bu konudaki desteği hem de süreç içindeki farkındalık artırmaya yönelik faaliyetler ve düzenlenen eğitimler sonucun-da bunun üstesinden geldik ve ISO 14001 sertifikalı Çevre Yönetim Sistemimizi bütün şubelerimize yaygınlaştırdık. Üzerinde durduğumuz bir diğer konu da fi-nanse ettiğimiz projelerin çevresel ve sosyal etkilerini yönetmeye yönelik müşterilerimiz-den olan beklentilerimizle ilgili… Bu alan-daki uygulamalarımız, yasal zorunlulukların ötesinde ve en az uluslararası standartların çizgisinde olduğu için, bu gereklilikler müş-terilerimiz açısından bir engel olarak görü-lebiliyordu. Ancak, banka içinde düzenledi-ğimiz eğitimler gibi banka dışında da müş-terilerimize yönelik eğitimler ve farkındalık artırmaya yönelik etkinlikler düzenledik. Bunların yanı sıra, müşterilerimizle proje-lerin çevresel ve sosyal etkileri hakkında sürekli iletişim halinde olduk ve bu etkileri yönetmenin projelerin geleceği açısından da ne kadar önemli olduğunun altını çizdik.

Ödülümüzü Garanti Bankası adına Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin aldı.


SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İLETİŞİMİ

Pınar Sürdürülebilirlik Çalışmaları ile Farkındalığı Artırma PINAR

Sürdürülebilirlik İletişimi Kategorisi / Finalist

Hem İçeride Hem Dışarıda Bilinç Yaratmak1973 yılında kurularak Türkiye’deki ilk özel sektör süt yatırımı olma özelliğini taşıyan Pınar Süt, insanı odak noktasına alan faaliyet ve ürünlerle daha iyi bir yaşamı kurgulamak üzere

çaba gösterirken çevre bilinciyle hareket ediyor, doğa üzerinde oluşturduğu baskıyı azaltmak üzere sürdürülebilirlik çalışmaları yürütüyor. 2016 yılında da bu çalışmaları tüm paydaşlarla

paylaşmak üzere sürdürülebilirlik özelinde iletişim çalışmaları gerçekleştirdi.

ve sürdürülebilir şekilde yer alması için çaba gösteriyoruz. Pınar markasının kuruluşunda yer alan sürdürülebilirlik olgusu, iş süreçleri-mizin ana ekseninde bulunuyor. İnsanı odak noktasına alan faaliyet ve ürünlerle daha iyi bir yaşamı kurgulamak üzere çaba gösterir-ken çevre bilinciyle hareket ediyor, doğa üze-rinde oluşturduğumuz baskıyı azaltmak üzere sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yatırım kararlarımızı alırken sorumlu adımlar atıyor, çevre duyarlılığını her noktada gözeti-yoruz. Kaynak verimliliğine dayanan üretim modellerimizle sürdürülebilirliği tüm ekosis-teme ve değer zincirine yayıyoruz. Temmuz 2016’da yayınlanan 2015 Sürdürülebilirlik Raporumuzda, Yaşar Topluluğu olarak, sür-dürülebilirlik politikamızı ve stratejimizin de-taylarını paylaştık. Pınar’a düşen görevler de raporda ayrıntılı şekilde paylaşılıyor.Pınar markası olarak sürdürülebilirliğe ver-diğimiz önemi ve bu konuda yürüttüğümüz çalışmaları tüm paydaşlarımızla paylaşmak için sürdürülebilirlik özelinde hazırladığımız iletişim planımız doğrultusunda 2016 yılında iletişim çalışmaları gerçekleştirdik.

TÜM PAYDAŞLARA ULAŞMAKPınar markası tarafından hayata geçirilen sürdürülebilirlik çalışmaları markanın iş ya-

1973 yılında kurulan Pınar Süt, Türkiye’deki ilk özel sektör süt yatırımı olma özelliğini ta-şıyor. Pınar Süt, çocuklar ve yetişkinler için önemli bir besin kaynağı olan sütü ilk günkü tazeliğinde ve doğal haliyle ambalajlayarak Türkiye’nin her noktasında ulaşılabilir kıldı.Pınar, aradan geçen 40’ı aşkın yılda, bir yandan süt, et ve su sektörlerinin gelişimine önemli katkılarda bulunurken, diğer yandan da Türkiye’de hayvancılığın ilerlemesine, adeta yeni bir düzleme taşınmasına yardım-cı oldu. Pınar, Türkiye’nin en önemli rekabet avantajlarından birinin tarıma dayalı sanayi ürünlerinin üretimi olması gereğinden yola çıkarak, kendine özgü bir toplumsal katkı modeli uygulayıp çiftçilere hayvancılık konu-sunda profesyonel bir bakış açışı kazandırdı, tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticilerin ge-lişimine katkıda bulundu, ülkemizde üretilen süt ve süt ürünleri, et ürünleri ve suyun kalite standartlarını yükselterek bu ürünleri tüketici-lerle ülkemizin her noktasında buluşturdu. Bu sayede Pınar, her geçen gün üreticilerinin ve tüketicilerinin kalbinde daha çok yer kaplayan bir marka haline geldi.

HER NOKTADA ÇEVRE DUYARLILIĞIPınar markası olarak hayatın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarının yaşamımızda dengeli


Pınar markası tarafından hayata geçirilen sürdürülebilirlik çalışmaları markanın iş yapışının temelinde yer alıyor. Ancak bu çalışmaların tüm paydaşlara doğru aktarılmadığı takdirde eksik kalacağı görüşünden yola çıkılarak tüm paydaşlara ulaşmak projenin ana fikrini oluşturuyor.

PINAR

Bu planlama doğrultusunda da önceden pro-jenin riskli olabileceği noktalar saptanarak, bu risklerin önlenmesi sağlandı. n Toplantılar öncesinde sürdürülebilirlik ala-nında çalışan bir ajansla bir araya gelinerek toplantı katılımcılarının konaklama, ulaşım ve yiyecek-içecek tüketiminin sebep olacağı kar-bon ayak izinin hesaplanması için bir anket oluşturuldu. n Paydaş haritasının doğru çıkartılması için de detaylı bir çalışma yürütüldü. Paydaş liste-sinde yer alan isimler aranarak adresleri teyit edildi. Bu şekilde gönderilen kitin geri dönme ihtimali ortadan kaldırıldı. n Kurum içinde düzenlenen toplantılarla 110 kişiye ulaşılarak, bu kişilerin marka elçisi olması hedeflendi. Gerçekleştirilen toplan-tılarda Pınar markasının bu zamana kadar sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirdiği eko-nomik, sosyal ve çevresel faaliyetler aktarıldı. n Pınar markasının sahip olduğu geniş pay-daş haritası ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarıl-dı. Çıkarılan paydaş haritası sonucunda 1000 kişiye Pınar markasının sürdürülebilirlik çalış-malarını aktaran broşür ve kişiye özel mek-tup gönderimi gerçekleştirildi. Aynı zamanda paydaş haritasında yer alan Pınar Su distribü-törlerine, Pınar Su bayilerine ve Yaşar Birleşik Pazarlama satış bayilerine toplu e-mail gön-derildi. Toplamda Pınar paydaşı olan 1750 kişiye doğrudan ulaşıldı. n Broşür gönderimi ile gerçekleşen bülten servisiyle ise tüm Türkiye kamuoyuna eri-şim hedeflendi. Pınar’ın sürdürülebilirlik fa-aliyetlerinin detaylarının verildiği bültenimiz 14 adedi ulusal, 10 adedi yerel olmak üzere toplam 24 gazetede yer aldı. Çıkan haberler sonrasında 3 milyon 425 bin 609 kişiye eri-425 bin 609 kişiye eri-şim sağlandı.

pışının temelinde yer alıyor. Ancak bu çalış-maların tüm paydaşlara doğru aktarılmadığı takdirde eksik kalacağı görüşünden yola çıkılarak tüm paydaşlara ulaşmak projenin ana fikrini oluşturuyor. Proje kapsamında bugüne kadar Pınar’ın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda gerçekleştirdiği projeler, paydaşlara hızlı ve kolay şekilde aktarılması için mini broşür olarak gönderildi. Broşür içe-broşür olarak gönderildi. Broşür içe-risinde çevresel sorumluluk; iklim değişikliği ile mücadele, enerji tasarrufu ve su kullanımı ve atıksu başlıklarıyla ele alındı. Ekonomik sürdürülebilirlik kapsamında Pınar’ın net satışları ve EBITDA’sı yer aldı. Sosyal sorum-luluk kapsamında da Pınar’ın yürüttüğü top-lumsal projelerde, tüketiciler ve müşteriler ile çalışanlarına verilen önem aktarıldı. Pınar markasının bugüne kadar gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmaları tüm paydaşlarla paylaşıldı.Paydaşlarla sürdürülebilirlik alanında Pınar’ın gerçekleştirdiği faaliyetleri daha detaylı olarak paylaşmak ve de sürdürülebilirlik alanında yapılabilecekleri birlikte tartışmak için broşür gönderiminin yanı sıra kurum içinde düzen-lenen toplantılarda sürdürülebilirlik kavramı, sürdürülebilirlik iletişimi ve Yaşar Topluluğu ile Pınar markasının sürdürülebilirlik faaliyet-leri aktarıldı. Bu toplantılarda çalışanlar, Pınar markasının sürdürülebilirlik alanında hayata geçirebileceği proje önerilerini paylaştı. Ayrıca 11 Ağustos 2016’da Pınar Pazarla-ma, İletişim ve Satınalma müdürleri ile ya-pılan sürdürülebilirlik iletişimi konulu atölye çalışmasında her fonksiyonun sürdürülebi-lirliğe etkisi nedir, içeride ve dışarıda bilinç artırmak ve sorumluluk anlayışını yaygınlaş-tırmak için neler yapılabilir konuları üzerine çalıştık ve yeni projeler ürettik. Bu toplantının karbon ofsetlemesini MyClimate işbirliği ile gerçekleştirerek Burgaz Rüzgar Santralı’na bağışta bulunduk. Katılımcıların karbon aya-kizlerine yönelik sorulara yanıt vermeleri so-nucunda konu hakkındaki bilinç düzeyleri yükseldi.

KARBON AYAKİZİ HESAPLANDIPınar Sürdürülebilirlik İletişimi çalışmalarının öncesinde detaylı planlama gerçekleştirildi.


SU YÖNETİMİ

Su/Atıksu Yönetimi Değerlendirmesi ve Su Verimliliği İyileştirme Olanakları Projesi YAŞAR TOPLULUĞU ŞİRKETLERİ

Su Yönetimi Kategorisi/ Finalist

Atıksudan Değer Yaratmak MümkünYaşar Topluluğu, 20 şirketi, 24 fabrika ve tesisi, iki vakfı ve 7.500’e yakın çalışanı ile gıda ve içecek, boya, temizlik kağıtları, turizm, dış ticaret ve enerji iş kollarında faaliyet gösteriyor.

Su yönetimi; tüketicilerimizden, kamu ve STK’lara kadar uzanan yelpazede 304 paydaşımızla yapılan çalıştaylarda belirlenen ve üst düzey yönetimimizce desteklenen sürdürülebilirlik

önceliklerimiz arasında, “çevreye iyi bakmak” başlığı altında yer alıyor.

SU YÖNETİMİ STRATEJİK BİR UNSURYaşar Topluluğu, su yönetimini gıda güvenli-ği ve güvencesi açısından stratejik bir unsur olarak değerlendiriyor. 2013 yılında, etkin bir su yönetimi gerçekleştirmek adına “su riski ve su ayakizi”, Sürdürülebilir Kalkınma Ko-mitemizin çalışma programına alındı. Toplu-luk şirketlerimizde su anketi yapılarak durum tespiti yapıldı ve bu sayede hem şirketler hem de tesisler bazında su tüketim haritala-rı çıkarılarak en yüksek su tüketimine sahip olan tesisler belirlendi.Gerçekleştirilen yoğun eğitimlerin ardından farklı sektör ve su havzalarında yer alan dört tesisimiz (Pınar Süt Eskişehir, Dyo Boya Geb-ze, Viking Kağıt Aliağa, Manisa Beydere Süt Besi İşletmesi tesisleri) için “Su/Atıksu Yöne-timi Değerlendirmesi ve Su Verimliliği İyileş-tirme Olanakları Projesi” başlatıldı. Proje ile seçilen tesislerde su tüketiminin yoğun oldu-ğu süreçlerin ve ilgili risklerin belirlenmesi, suyun hangi amaçla kullanıldığının gösteril-mesi ve kaliteden ödün vermeden su tüke-timinin azaltılması veya suyun geri kazanımı hedeflendi. Projenin kapsamının topluluğumuzun diğer tesisleri ile genişletilmesi hedefi doğrultusun-da, 2015 yılında Pınar Süt Şanlıurfa Fabrikası da projeye dahil edildi.

Yaşar Topluluğu, 20 şirketi, 24 fabrika ve te-sisi, iki vakfı ve 7.500’e yakın çalışanı ile gıda ve içecek, boya, temizlik kağıtları, turizm, dış ticaret ve enerji iş kollarında faaliyet gösteri-yor. Yaşar Holding iştiraklerinden Pınar Süt, Pınar Et, Pınar Su, Dyo Boya, Viking Kağıt ve Altın Yunus, Borsa İstanbul’da işlem gö-ren şirketler. Yurtdışında dünya markaları ile rekabet eden Pınar ve Dyo, TURQUALITY kapsamında da destekleniyor. Kurulduğu günden bu yana sürdürülebilir-liği faaliyetlerine entegre eden Yaşar Toplu-luğu, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği gözettiği kadar sosyal sürdürülebilirliğin sağ-lanmasına da katkı sunuyor. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ve Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı ile eğitimden sanata, spordan kültüre kadar pek çok alanda toplumsal fayda üre-tiyor.2007 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlke-ler Sözleşmesi (BM KİS) imzacıları arasına katılan Yaşar Topluluğu, 2009-2010 yıların-da İlerleme Bildirimi Raporları’nı yayımladı. 2011 yılından bu yana raporlama çalışma-larını sürdürülebilirlik raporları ile sürdüren topluluk tarafından yayımlanan 2014 yılı raporu, GRI tarafından B seviyesinde dere-celendirildi. GRI G4 stardardında hazırlanan 2015 raporu ise “materiality check” aldı.


Proje kapsamında seçilen tesislerde; su ve atıksu haritası çıkarıldı, su pinch analizi, su ve atıksu analizi yapıldı, su ve atıksu performans göstergeleri belirlendi, sektörel karşılaştırma yapıldı, su verimliliği için iyileştirme olanakları ile su tasarrufu yapılabilecek noktalar değerlendirildi ve su geri kazanımına yönelik olarak kalite kriterleri ile kıyaslama gerçekleştirildi.

YAŞAR TOPLULUĞU ŞIRKETLERI

Şeffaflık Programı’na katıldı ve programa gö-nüllü olarak yanıt veren ilk süt ve süt ürünleri üreticisi oldu. Pınar Süt, 2016 yılında da CDP Su Şeffaflık Programı’na Eskişehir ve Şanlıur-fa Fabrikaları ile katıldı. Proje kapsamında seçilen tesislerde; su ve atıksu haritası çıkarıldı, su pinch analizi, su ve atıksu analizi yapıldı, su ve atıksu performans göstergeleri belirlendi, sektörel karşılaştırma yapıldı, su verimliliği için iyileştirme olanakları ile su tasarrufu yapılabilecek noktalar değer-lendirildi ve su geri kazanımına yönelik olarak kalite kriterleri ile kıyaslama gerçekleştirildi. Yapılan analizler, atıksuların pek çok proses-te değerlendirilebileceğini gösterdi. Nitekim proje kapsamında olan Viking Kağıt Aliağa fabrikamızda atıksuyun değerlendirilmesi projelendirildi. Tesislerde belirlenen noktala-ra yeni sayaçların takılması da daha etkin bir su yönetimi oluşturulmasına katkı sağladı. Su tasarrufunun dolaylı yoldan enerji tasarrufu sağlaması ise projemizin bir diğer önemli çık-tısı olacak.Projemizin dört farklı su havzası ve sektörden seçilen tesislerde gerçekleştirilmesi son dere-ce önemli bir deneyim olurken, önümüzdeki süreçte tüm tesislerimize yaygınlaştırmak ve gerek farklı sektörler gerekse farklı havzalar-dan kaynaklanan etkileri yönetmek kritik öne-me sahip. Bununla birlikte ülkemizde havza-lara ilişkin çalışmaların nihayete ermemesi ve nehir havza yönetim planlarının netleşmeme-si hâlâ mücadele ettiğimiz alanlar arasında.

ATIKSUYUN DEĞERLENDİRİLMESİSu yönetimi; tüketicilerimizden, kamu ve STK’lara kadar uzanan yelpazede 304 pay-daşımızla yapılan çalıştaylarda belirlenen ve üst düzey yönetimimizce desteklenen sür-dürülebilirlik önceliklerimiz arasında, “çev-reye iyi bakmak” başlığı altında yer alıyor. Su/Atıksu Yönetimi Değerlendirmesi ve Su Verimliliği İyileştirme Olanakları Projesi, top-luluğumuzun sürdürülebilirlik stratejisi ile tam uyum içerisinde ve diğer tesislerimize yaygınlaştırılmasıyla kaynakları etkin kullan-mak ve çevresel etkimizi azaltmak noktasın-da önemli sonuçlar sağlayacaktır. Projenin ilk aşamasında dört tesis için Water Footprint Network (WFN) standart-ları çerçevesinde su ayakizi hesaplama-çerçevesinde su ayakizi hesaplama-ayakizi hesaplama-ları tamamlandı. Çalışmalar, hedeflerin ve kapsamın belirlenmesi, su ayakizi he-saplamalarının tamamlanması, su aya-kizi sürdürülebilirlik değerlendirmesi ve iyileştirme/çözüm önerileri olmak üzere dört aşamadan oluşuyordu. Çalışmalardan elde edilen çıktılar, Su Verimlilik ve Risk Değer-lendirme Raporları’nda bir araya getirildi. Yaşar Topluluğu şirketlerinden Pınar Süt kurumsal sorumluluk anlayışı çerçevesinde faaliyetlerini şeffaflık ilkesi ile sürdürüyor. Entegre stratejiler çerçevesinde su yönetimi konusunda belirlenen iyileştirmeler konu-sunda hızla aksiyon alan Pınar Süt, Eski-şehir Fabrikası’ndaki çalışmaları ile 2015 yılında CDP (Carbon Disclosure Project) Su


KİRLİLİĞİ KAYNAĞINDA ÖNLEMEKTofaş olarak temel ilkemiz olan, sıfır atık/sıfır kayıp hedefine ulaşmak için, “arıtmak değil hiç kirletmemek” hedefi ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu amaçla, Tofaş’ın çevre po-litikasında da ifade edildiği üzere, her türlü atık bertaraf işlemini bir doğal kaynak kaybı olarak algılıyor ve kirliliği kaynağında önleye-cek yöntemleri geliştiriyoruz. Bunun sonu-cunda atık oluşumunu her yıl daha da azal-tıyoruz. 5R bu hedefe yönelik geliştirdiğimiz en önemli metodoloji olmuştur. Bu metodolojinin temelinde Refuse, Redu-ce, Reuse, Recycle, Recover adımları yer alıyor. İlk aşama olan Refuse’da, öncelikle atık oluşumu baştan engellenmeye çalışılıyor. Henüz işleme girmeyen hammadde üzerinde değişiklikler yapılarak atık önlenmesi sağla-nıyor. Atık oluşumu engellenemiyorsa, atık azaltımına yönelik faaliyetlerin planlanması ikinci aşama olan Reduce’ta sağlanıyor. Bu aşamada hammadde değişiklikleri ve ope-rasyonel kontrollere yönelik çalışmalar ger-çekleştirilebiliyor. Reuse ismi verilen üçüncü aşama da atık azaltımı sonrası uygulanan adım olan, atık malzemelerin fabrika içi yeni-den kullanımlarına yönelik faaliyetler planla-nıyor. Dördüncü bölüm olan Recycle’da atık oluşumu ilk üç adımda azaltıldıktan sonra, geridönüşümünün sağlanabilmesi için ge-rekli planlamalar yapılıyor. Son aşama olan

Tofaş’ın temelleri 1968 yılında, Koç Topluluğu’nun kurucusu merhum Vehbi Koç tarafından atılıyor. Koç Holding ile Fiat Chrysler Automobiles’ın (FCA) eşit hissedar olduğu Tofaş, Türkiye’nin hem binek otomobil hem de hafif ticari araç üreten tek otomotiv şirketi. Türkiye’nin 5. büyük sanayi kuruluşu ve FCA’nın Avrupa’daki iki Ar-Ge merkezinden biri. Bursa’da, 350 bin m2’si kapalı, toplam 1 milyon m2 alan üzerinde faaliyet gösteriyor. Burada 2013 yılından bu yana Dünya Klasın-da Üretim (World Class Manufacturing-WCM) programı dahilinde Altın Seviye üretim yapılı-yor. Yedi ayrı markaya üretim yapılırken, üreti-len otomobiller 80 kadar ülkeye ihraç ediliyor. Türkiye otomotiv sanayiinin üretim ve ihracat rekortmeni konumunda bulunan Tofaş’ın çalışan sayısı ise 10 bini buldu. Fabrikanın üretim kapasitesi de 2017 itibarıyla 450 bine çıkacak. Tofaş aynı zamanda iç pazarda altı markanın (Fiat, Alfa Romeo, Lancia, Jeep, Maserati, Ferrari) temsilciliğini de sürdürüyor.Tofaş, gerek Bursa gerekse Türkiye’de, pay-daşlarına karşı sorumluluğunu ortaya koya-cak şekilde bir Kurumsal Sürdürülebilirlik Po-litikası benimsiyor. Üretimde rekabet gücünü sistematik biçimde artırmak ve iyileştirmek amacıyla, 2007 yılından bu yana WCM meto-dolojisini kullanıyoruz. 2013 yılından bu yana ise WCM programı altında, Altın Seviye üretim yapıyoruz.

ATIK YÖNETİMİ

Arıtmak Değil, Hiç KirletmemekTemelleri 1968’de merhum Vehbi Koç tarafından atılan Tofaş, yedi ayrı markaya üretim

yaparken, üretilen otomobiller de 80 kadar ülkeye ihraç ediliyor. Şirketin çevre politikasında her türlü atık bertaraf işlemi bir doğal kaynak kaybı olarak algılanıyor ve kirliliği kaynağında

önleyecek yöntemler geliştiriliyor. 5R ise, bu hedefe yönelik en önemli metodoloji. YAZI: Akın Aydemir, Tofaş Endüstriyel Operasyonlar Direktörü

Sürdürülebilir Atık Yönetimi için 5R TOFAŞ

Atık Yönetimi Kategorisi / Ödül Sahibi


TOFAŞ

Recover’da, olduğu haliyle geridönüşüme elverişli olmayan atıkların farklı özelliklerin-den faydalanmak üzere bir geri kazanım faaliyeti planlanıyor. Örneğin atığın enerjisi kullanılabiliyor.

BAŞARI İÇİN İÇSELLEŞTİRME ŞARTFabrikamızda her birimin gerçekleştirmesi gereken faaliyetler, WCM ve ISO 14001 Atık Yönetimi Prosedürü’nün kapsamlı bir şekil-de entegrasyonu ile tanımlandı.Bu kadar büyük ve istihdam sayısının yük-sek olduğu bir şirkette bu kültürü oluştur-mak ve yerleştirmek yani içselleştirmeyi yay-gınlaştırmak oldukça zordu. Bu hedefle fab-rikamızda, çeşitli eğitim programları altında, Sürdürülebilir Atık Yönetimi konusunun anlatılmasını sağladık. Bu sayede 2015’te yaklaşık 3000 Tofaş çalışanı ve tedarikçisi, 6500 saat eğitim gördü. Bunun sonucunda da sürdürülebilirlik he-deflerimizde sürekli iyileşme yakaladık. Pro-je bize aynı zamanda maliyet azaltımında da fırsatlar sunuyor. Gelecekte çok daha iyi so-nuçlar alabilmek için, konuyu içselleştirmiş çalışanlarımızın olmasını da bir fırsat olarak değerlendirebiliriz.

ENDÜSTRİYEL ATIK, HAMMADDE VE ENERJİ OLDUTofaş’ta Sürdürülebilir Atık Yönetimi için 5R metodolojisinin kullanılmaya başlanması ile birlikte:

n Metodoloji kapsamında hammadde ve proses değişiklikleri, yeni teknolojiler ve oto-masyon ile verimlilik artışları, atıkların yeni-den kullanımı ve atık geri kazanımına geçiş gibi konularda projeler hayata geçirilerek atık azaltımı sağlandı.n 2012 yılından 2015 yılına kadar araç başı-na toplam atık miktarı %12, tehlikeli atık ve arıtma çamuru toplam miktarı %30 oranında azaldı. Böylelikle Sürdürülebilirlik Politikamız doğrultusunda belirlediğimiz atık azaltım he-deflerimize de ulaşmış olduk. n 2015 yılında üretim süreçlerinde oluşan en-düstriyel atıkların %100’ü malzeme geri kaza-nımı için ve çimento sektöründe hammadde ve enerji kaynağı olarak kullanıldı.n Bu sayede önemli bir adım gerçekleştirile-rek, üretim kaynaklı sıfır atık bertarafı (land-fill) hedefine ulaşıldı.n Tofaş, bu çalışmaların pozitif sonuçları ola-rak 2014, 2015 ve 2016 yıllarında, uluslara-rası değerlendirme kuruluşu EIRIS’in Borsa İstanbul adına yaptığı değerlendirme sonuç-larına göre BIST Sürdürülebilirlik Endeksi içe-risinde yer aldı. n Proje Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından verilen “2016 Sürdürülebilir İş Ödülleri’ kap-samında “Atık Yönetimi” kategorisinde ödüle layık görüldü. n Aynı proje, Aralık 2016’da Çevko Çevre Ko-ruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı tarafından verilen “Yeşil Nokta Sanayi Ödülle-ri” kapsamında da ödül aldı.

Sürdürülebilir Atık Yönetimi için 5R metodolojimiz proaktif ve yalın bir sistem ve tüm iş süreçlerine entegre edilebiliyor. Büyük-küçük tüm işletmelerde uygulanabilirliği olan, etkin sonuçların alınmasını sağlayabilecek bir sistem.

Ödülümüzü Tofaş adına, Tofaş Dış İlişkiler Direktörü Güray Karacar aldı.


Sürdürülebilir Kalkınmaya Katkıyı Ölçmek1847 yılında Almanya’da kurulan ve kuruluşundan dokuz yıl sonra bu topraklara

gelen Siemens, işletmelerin içinde bulundukları toplumun ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabildikçe gerçekten başarılı olabildiklerine inanıyor. Topluma Katkı Raporu

(Business to Society Report) projesiyle de şirketin, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine olan katkısını niteliksel ve niceliksel olarak ölçüldü.

n Konuyu derinleştirmek: Elde edilen bilgileri, faaliyetleri ve karar mekanizmalarını daha da güçlendirme yöntemleri ve etkin kullanımı.Şirketimizin sürdürülebilirlik stratejisi ise glo-bal Siemens AG yapısında 3P olarak ifade ediliyor: Planet, People, Profit; yani Gezegen, İnsan ve Kazanç. Biz de Siemens Türkiye olarak, şirketlerin operasyonlarını başarılı bir şekilde yürütmenin yanı sıra, içinde bulun-dukları toplumun ihtiyaçlarını da karşılama-ları gerektiğine inanıyoruz.Sürdürülebilirliğin bizim için en önemli öğesi-ni, elbette insan kaynağımız, yani çalışanları-mız oluşturuyor. Bu konuyu sosyal başlığının altında, çalışanlarımızın çeşitliliği, çevre bilin-ci, sağlığı ve yaptığımız sosyal sorumluluk ve gönüllülük faaliyetleri alt başlığıyla ele alıyo-ruz. Projemizin iş süreçlerine olan en önemli katkısı, tüm çalışmaların kayıtlarının düzenli şekilde tutulması konusunda şirketimizde var olan bilinç seviyesini daha da üst düzeye çekmek oldu.

KURUMSAL HAFIZAYA BAŞVURDUKHepimiz çalıştığımız kurumların dünyamız için, yarınlarımız için, çocuklarımız için ya-rattığı gerçek toplumsal katkıyı ölçülebilir biçimde görmek istiyoruz. Kurumsal yapıla-rın, toplumun gelişim sürecinde kendileriyle

1847 yılında Werner von Siemens tarafından Almanya’da kurulan Siemens, kuruluşundan sadece dokuz yıl sonra bu topraklara geldi. O dönemdeki modernleşme çabasının bir par-çası olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk telgraf hattı 1856 yılında Siemens & Halske tarafından kuruldu. Şirketimiz, bu sene Türki-ye’deki 160’ıncı yılını kutluyor. Topluma Katkı Raporu (Business to Society Report) adını verdiğimiz projemizde şirketi-mizin, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma he-deflerine olan katkısını niteliksel ve niceliksel olarak ölçtük. Bunu yaparken paydaşlardan alınan verilerden, Türkiye’nin “2023 Stratejik Hedefleri”nden ve 10. Kalkınma Planı’ndan yararlandık. Siemens’in Türkiye’ ye olan kat-kısını değerlendirmek üzere uzman bir şirket-ten danışmanlık aldık.Topluma Katkı metodolojimizi şöyle açıklaya-biliriz:n Önemli konulara odaklanmak: Türkiye’nin sürdürülebilir gelişimi için önceliklendirilen konular ve Siemens öncelikleri,n Değeri ölçümlemek: Siemens’in yarattığı değer ve etkileri en iyi hangi ölçümlerin ortaya koyduğu ve nasıl yapıldığı,n Sonuçları değerlendirmek: Yapılan ölçüm-lerden çıkan sonuçlar ve stratejik gelişim alanları,

YAZI: Esra Kent, Chief Sustainability Officer


Business to Society Report (Topluma Katkı Raporu) SIEMENS

Sürdürülebilirlik İletişimi Kategorisi / Finalist


Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyan “Topluma Katkı Raporu”, Siemens Türkiye’nin deneyim ve birikimi ile Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ve toplumsal hayata sağladığı katkılarını somut bir biçimde ortaya koyuyor.

SIEMENS

kalkınma hedeflerine ve toplumsal hayata sağladığı katkılarını somut bir biçimde or-taya koyuyor. Raporu hazırlarken Dünya Sürdürülebilirlik Kalkınma İş Konseyi’nin Etki Ölçüm Sistemi’ne dayanarak, Siemens Türkiye’ye özel bir metodoloji geliştirildi. Bu metodoloji sayesinde hem şirket içinde ilerlemenin değerlendirilmesi hem de şirket dışındaki paydaşların bilgilendirilmesi amaç-landı. Projemizin sonunda, aksi bildirilme-diği müddetçe 2015 yılına ait olmak üzere, şirketimizin Türkiye’nin sürdürülebilir kalkın-ma hedeflerine olan katkısını ölçmüş olduk. Mevcut katkılarımızın yanı sıra, geleceğe yönelik taahhütlerimize de raporumuzda yer verdik. Bunlardan en önemlisi ise 2023 yı-lında karbon-nötr bir şirket olma taahhüdü-müz. Bu taahhüt, Siemens AG’nin belirlediği hedeften çok daha önce karbon-nötr olma-mız anlamına geliyor. Bu çalışmamız, Siemens Türkiye’nin bir şir-ketten daha fazlası olduğunu, Türkiye’nin gelişmesinde önemli bir iş ortağı konumun-da bulunduğunu da ortaya koyar nitelikte. Türkiye’ye sağlanan katkıları somut bir bi-çimde ortaya koyması ile bundan sonraki iş planlarımız için de adeta bir rehber niteliği taşıyan bu raporun, hem iş dünyasının en iyi yetenekleri için bir çekim merkezi olmamı-za hem de karar verme mekanizmalarımızı iyileştirmemize katkıda bulunacağına, sür-dürülebilirlik konusunda Siemens’in örnek şirket konumunu pekiştireceğine inanıyoruz.

ortak hareket etmesi beklentisi olanlar ara-sında çalışanlar, müşteriler, hükümetler, sivil toplum örgütleri, kısaca pek çok paydaş yer alıyor. Buradan hareketle özellikle Siemens Türkiye gibi pek çok farklı alanda, çok sayı-da proje yürüten bir şirketin sürdürülebilirlik çalışmalarını ve bu çalışmaların sonuçlarını özellikle niceliksel olarak ölçümlemek de kolay bir süreç değil. Bilhassa sosyal sorum-luluk çalışmaları açısından kayıtların dikkat-le gözden geçirilmesi, geriye dönük olarak kurumsal hafızaya başvurulması gerekti. Elimizdeki verilerin, yapılan çalışmaların ta-mamını yansıtamadığı durumlar oldu. Yine de bilgi ve kayıtlarımızdan azami ölçüde ya-rarlandık. Projemizin şirketimiz için yarattığı en önemli fırsat ise, raporumuzun hazırlık süreci sonunda, güçlü olduğumuz alanların yanı sıra geliştirilmeye açık noktalarımızı da belirlememiz oldu.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE KATKISiemens Türkiye olarak, işletmelerin içinde bulundukları toplumun ihtiyaçlarını tam ola-rak karşılayabildikçe gerçekten başarılı ola-bildiklerine inanıyoruz. Şirketlerin ekonomik ve sosyal gelişime karşı sorumlulukları ol-duğunu, ülkelerine ve topluma kalıcı değer katmaları gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyan “Topluma Katkı Raporu”, Siemens Türkiye’nin dene-yim ve birikimi ile Türkiye’nin sürdürülebilir


“Yaşam için Üretim, Gelecek için Teknoloji”Siemens Türkiye Chief Sustainability Officer’ı Esra Kent Topluma Katkı Raporu’nun ayrıntılarını ve şirketin temel iş stratejisi olan Endüstri 4.0’ın getirilerini anlatıyor.

lenmemizin ve öncü rol oynamamızın sebebi ise bu teknolojinin şirketimizin 160 yıllık ge-leneği olan sürdürülebilirlik anlayışı ile %100 örtüşmesi.Endüstri 4.0 ile birlikte, yeni ürünleri pazara sunma süresi %25 ile %50 arasında azala-biliyor. Mühendislik giderleri %30’a kadar düşebilecekken, %70’e kadar enerji tasarru-fu da sağlanabiliyor. Diğer avantajlar ise eko-nomik büyüme, istihdam ve sosyal istikrara olan katkısının yanı sıra kalıcı değer yaratma-sı, iş güvenliği ve verimliliğin artırılması.

Hazırladığınız, Türkiye’de alanında bir ilk olan Topluma Katkı Raporu’nda ekonominin güçlendirilmesi, yetenekli işgücünün artırıl-ması, inovasyon, çevre ve sürdürülebilirlik, yaşam kalitesinin artırılması ve toplumsal gelişim gibi hedeflere odaklanıyorsunuz. Sürdürülebilir kalkınmayı mümkün kılma noktasında şirketinizin bu alanlarda nasıl bir katkı sunduğunu özetleyebilir misiniz?Şirketimizin bu alanlardaki katkılarının ta-mamı sürdürülebilir kalkınmaya odaklanıyor. Siemens’in toplumda yarattığı fayda, faali-yetlerinin toplum için hangi noktalarda, nasıl bir değere dönüştüğü gibi konulara cevap niteliği taşıyan raporda, Siemens Türkiye’nin gelecek hedefleri ve vizyonu yer alıyor. 2015 yılında küresel iklim değişikliği ile mücadele konusunda tüm dünyanın beraber harekete geçmesi amacıyla imzalanan Paris Anlaşma-sı ile Türkiye de 2030 yılına kadar seragazı salımını %21 oranında azaltacağını açıkladı. Bu kapsamda çevre ve doğal kaynak yöneti-minde planlama, uygulama, izleme ve dene-

Sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temel ilke-leri ve öncelikleriniz nelerdir? Ve temel iş stratejiniz olan Endüstri 4.0 ile nasıl ilişki-lendiriyorsunuz bu öncelikleri?Siemens’in global anlamda sürdürülebilirlik anlayışı 3P olarak adlandırılmaktadır: Planet, People ve Profit; yani Gezegen, İnsan ve Ka-zanç. Biz de Siemens Türkiye olarak bu anla-yışı benimsemekteyiz. Endüstri 4.0 teknoloji-sinin bize sunduğu en büyük artılar ekonomik büyüme, istihdam ve sosyal istikrara olan katkısı; kalıcı değer yaratması; iş güvenliği ve daha fazla verimlilik ve yüksek yaşam stan-dartları. Bu artılar dünyamıza, işgücüne ve kazançlı bir geleceğe katkı anlamına geliyor. Zaten dijitalleşme ve Endüstri 4.0 konseptle-ri başlı başına C0

2 emisyonlarını azaltmada ana rollerden birini üstlenecektir. Siemens Türkiye de Endüstri 4.0 konusunda “Yaşam için Üretim, Gelecek için Teknoloji” sloganıyla Türkiye’ye ilham vermeye ve bu konuda öncü rol üstlenmeye devam ediyor. Endüstri 4.0 teknolojisi konusunda bu kadar aktif rol üst-


SIEMENS

deniyle eğitim en önemli konulardan biri. Sadece 2000 yılından bu yana burs progra-mına toplam 12,5 milyon TL bütçe ayırdık. Her yıl 250 üniversite, 200 lise öğrencisine staj imkanı sağlıyoruz. İlkokul öğrencilerine bile “çevre bilinci” ile erişiyoruz. Sadece sa-nat alanında 100’den fazla genç yeteneğe her yıl 330 bin TL’lik burs ve ödül ile destek oluyoruz.

Bu alanlardaki çalışmalarınızı şirketinizin diğer ülkelerdeki uygulamalarıyla karşılaş-tırdığınızda Türkiye hangi noktada duru-yor? Daha iyi uygulamalar için Türkiye’nin sunduğu fırsatlar ve engeller nelerdir? Ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yaygın kullanımı, hükümetin enerji-nin çeşitlendirilmesi stratejisinin en önemli bileşenlerinden biri konumunda bulunu-yor. 2023’e kadar ülkenin enerji ihtiyacının %30’unun yenilenebilir enerji kaynakların-dan karşılanması, hükümetin ana hedefleri arasında. Dolayısıyla, Türkiye’nin enerji alt-yapısının yenilenebilir enerji kapasitesindeki güçlü artışa paralel olarak geliştirilmesi ve bu konudaki yatırımların artırılması gerekiyor. Siemens Türkiye de Türkiye’nin bu hedefine uygun olarak, 100’e yakın enerji verimliliği projesiyle, çevreye 125 bin 600’den faz-la ağaç dikimine eşdeğer katkı sağladı. Bu sebeple, sadece yenilenebilir enerji konu-sunda bile Türkiye bize çok önemli fırsatlar sunuyor. Aynı şekilde ulaşım, otomasyon, dijitalizasyon gibi alanlarda da Türkiye ciddi bir potansiyel taşıyor.

tim konuları ön plana alınarak çevre, karbon ayakizi gibi kavramlar daha da önem kazan-maya başladı. Raporda Siemens Türkiye’nin bahsedilen en önemli hedeflerinden biri de karbon ayakizini 2023’te karbon-nötr sevi-yesine getirmeyi planlaması. Bu dahil, bir-kaç örnek vermek gerekirse, şunları sırala-yabiliriz:n Ekonominin Güçlendirilmesi: Örneğin Türkiye’nin klinker ve çimento kapasitesinin sırasıyla %46’sı ve %25’inde, otomotiv üre-timinin ise %50’sinde Siemens Otomasyon Teknolojileri kullanılıyor.n Yetenekli İşgücünün Artırılması: Siemens Türkiye, 3.007’si doğrudan olmak üzere, toplamda 40 bin kişiye istihdam sağlıyor.n İnovasyon: Ar-Ge çalışan sayımızı beş yıl-da beş kat artırdık.n Çevre ve Sürdürülebilirlik: Siemens Türki-ye olarak 2023 yılında karbon-nötr bir şirket olmayı taahhüt ediyoruz. Ayrıca yeni türbin sistemleriyle Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini %30’a çıkarma hedefine kat-kıda bulunuyoruz. Türkiye’nin yenilenebilir enerjisinin %10’unu halihazırda Siemens türbinleri üretiyor.n Yaşam Kalitesinin Artırılması: Türkiye’nin ilk çok yüksek hızlı treni Siemens Velaro ile iki şehir arasındaki seyahat süresini %40 azaltıyoruz.n Toplumsal Gelişimin Desteklenmesi: Eşit haklara olan inancımızla 2013 yılında Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan “İş Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü”ne layık görüldük. Genç nüfus ne-

“Paris Anlaşması ile Türkiye de 2030 yılına kadar seragazı salımını %21 oranında azaltacağını açıkladı. Bu kapsamda çevre ve doğal kaynak yönetiminde planlama, uygulama, izleme ve denetim konuları ön plana alınarak çevre, karbon ayakizi gibi kavramlar daha da önem kazanmaya başladı. Raporda Siemens Türkiye’nin bahsedilen en önemli hedeflerinden biri de karbon ayakizini 2023’te karbon-nötr seviyesine getirmeyi planlaması”



Documents

Sürdürülebilir İş Dönüşümü Yolunda “Rol ...ekoiq.com/arsiv/ekoiqsayi68ek.pdf · Pınar Sürdürülebilirlik Çalışmaları ile Farkındalığı Artırma - PINAR