62
SLAMDUNK SÖZ KRAL’DA Lopez Biraderler Nick Young Dwight Howard GARBAGETIME RAJON RONDO DENGELERİ DEĞİŞTİREN ADAM CLEVELAND RAPORU INDIANA PACERS DÜZLÜĞE ÇIKABİLECEK Mİ? IŞIĞI BEKLİYOR O ŞİMDİ NEREDE? DARKO MILICIC 5 DRAFT’I NBA TARİHİNİN EN KÖTÜ HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ 29 Aralık 2014 - 04 Ocak 2015 / SAYI: 62

SlamDunk Dergi - Sayi 62

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Haftalık Online Basketbol Dergisi

Citation preview

Page 1: SlamDunk Dergi - Sayi 62

SLAMDUNK

SÖZ KRAL’DA

Lopez BiraderlerNick YoungDwight Howard

GARBAGETIME

RAJON RONDO

DENGELERİ DEĞİŞTİREN ADAM

CLEVELAND RAPORU

INDIANAPACERS DÜZLÜĞE ÇIKABİLECEK Mİ?

IŞIĞI BEKLİYOR

O ŞİMDİ NEREDE?

DARKO MILICIC

5 DRAFT’I

NBA TARİHİNİN

EN KÖTÜ

HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ 29 Aralık 2014 - 04 Ocak 2015 / SAYI: 62

Page 2: SlamDunk Dergi - Sayi 62
Page 3: SlamDunk Dergi - Sayi 62
Page 4: SlamDunk Dergi - Sayi 62

www.slamdunkdergi.com

YAZIŞMA ADRESİ TALATPAŞA CADDESI ÇELENK SOK. NO: 27/A KAT:4

GÜLTEPE / KAĞITHANE / İSTANBULTEL: +90 (212) 325 91 25 - FAX: +90 (212) 258 70 59

Genel Yayın Yönetmeni Bilgahan Aras

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü Burçin Yalçın

[email protected]

Haber Müdürü Bulut Çiftçi

[email protected]

Görsel Yönetmen BARAS MEDIA

[email protected]

Fotoğraf Editörü Utku Ulutaş

[email protected]

NBA Editörü Mutlu Nazlı

[email protected]

Katkıda Bulunanlar Can Hasgör, Şaban Işık, Anıl Cantepe

Ali Konavic, Faruk Çolak, Murat EyüboğluAlican Şengül, Niko Yenibayrak, Recep Özerin

Reklam Rezervasyon Bilgehan Aras

[email protected]+ 90 (533) 552 07 49

Yayının Türü: Yerel SüreliYayıncı: Baras Basım Yayın

Adresi: Sanayi Mah. 1673. Sok. No: 34-34510 Esenyurt / İstanbulTel: 0 (212) 622 63 63 Fax: 0 (212) 605 07 98

Slamdunk Haftalık Basketbol Dergisi, Baras Basım Yayın tarafından yayınlanmaktadır.Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı Slamdunk Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Slamdunk Dergisi Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz

vermiştir.

SLAMDUNK

Page 5: SlamDunk Dergi - Sayi 62
Page 6: SlamDunk Dergi - Sayi 62

New York Knicks üst üste 7. kez kaybetti. Sadece 5 maç kazanan NY Knicks, 27. kez mağlup oldu.

ormal süresi eşitlikle sona eren maçı 135-129 skorla Sacramento Kings kazanırken, DeMarcus Cousins 39 sayı, 11 ribaunt, 4 asist ve 2 blokla geceye dam-

gasını vurdu. Rudy Gay 29 sayıyla destek verirken, Darren Collison 27 sayı ve 10 asist-le eşlik etti. New York Knicks’te Carmelo Anthony 36 sayı, 11 ribaunt ve 6 asistle sahne alırken, Tim Hardaway Jr. 19 sayıyla, Cole Aldrich 18 sayıyla, Jason Smith 12 sayıyla forma giydi.

N

NY Knicks’tekan kaybı

Page 7: SlamDunk Dergi - Sayi 62

New York Knicks üst üste 7. kez kaybetti. Sadece 5 maç kazanan NY Knicks, 27. kez mağlup oldu.

Overtime

NY Knicks’tekan kaybı

Page 8: SlamDunk Dergi - Sayi 62

EnergySolutions Arena’da Enes Kanter, Furkan Aldemir’i konuk etti ve Utah Jazz 88-71 skorla galibiyet sayısını 10’a taşımayı başardı.

yunda 6 dakika süre alan Furkan Aldemir, mücadeleyi sadece 1 ribauntla tamamladı.Öte yandan 25 dakika forma giyen Enes Kanter ise 10 sayı ve 10 ribauntla sahne

aldı. Derrick Favors 17 sayı ve 15 ribauntla takımını sırtlarken, Gordon Hayward 15 sayıyla, Trey Burke 17 sayıyla, Trevor Booker 14 sayıyla mücadele etti. Yeni sezonda sadece 4 maç kazanan Philadelphia Sixers, bu gece 25. kez kaybetti. Tony Wroten 20 sayıyla, Robert Covington 17 sayı ve 9 ribauntla, Henr Sims 10 sayı ve 8 ribauntla geceyi noktaladı.

O

Philadelphia 76ers, 25. kez kaybetti!

Page 9: SlamDunk Dergi - Sayi 62

EnergySolutions Arena’da Enes Kanter, Furkan Aldemir’i konuk etti ve Utah Jazz 88-71 skorla galibiyet sayısını 10’a taşımayı başardı.

Overtime

Philadelphia 76ers, 25. kez kaybetti!

Page 10: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Overtime

Mavericks’in sahasında Los Angeles Lakers’ı 102-98 yendiği maçta 14 sayı atan Nowitzki, NBA’de tüm zamanların sayı kralları listesinde bir basamak daha yükseldi. 17 yıllık NBA kariyerinde 27 bin 322 sayıya ulaşan 36 yaşındaki basketbolcu, 27 bin 313 sayısı bulunan Elvin Hayes’i geride bırakmayı başardı.

Nowitzki bir efsaneyi daha geçti!Dirk Nowitzki, NBA tarihinin en skorer oyuncuları sıralamasında 8’inciliğe yükseldi.

Page 11: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Nowitzki bir efsaneyi daha geçti!

S L A M D U N K D E R G İ A P P S T O R E ’ D A . K E N D I A P L I K A S Y O N U Y L A D A Y A Y I N D A . I P A D V E I P H O N E ’ U N U Z L A T Ü R K I Y E ’ N I N T E K O N L I N E H A F T A L I K B A S K E T B O L D E R G I S I N I I S T E D I Ğ I N I Z Z A M A N , I S T E D I Ğ I N I Z H E R

Y E R D E O K U Y A B I L I R S I N I Z . T E K Y A P M A N I Z G E R E K E N A P P S T O R E ’ D A N “ S L A M D U N K ’ I Ü C R E T S I Z I N D I R I P, K E Y I F L E O K U M A Y A B A Ş L A M A K . . .

O N L I N E H A F T A L I K B A S K E T B O L D E R G I S I S L A M D U N K D E R G I . C O M

A P P L E S T O R E ’ D A

Page 12: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Bir dönem Anadolu Efes forması giyen Sırp uzun Miroslav Raduljica, Shandong ile olan kontratını feshetti ve Minnesota ile sezon sonuna kadar sürecek bir kontrat imzaladı.

ırbistan milli takı-mı ile başarılı bir Dünya Kupası geçiren Miroslav Raduljica, Çin’de

forma giydiği Shangdong’dan ayrıldı. Geçen sezon Milwaukee Bucks forması giyen eski Efesli oyuncunun NBA’den teklifler aldığı belirtilirken TOP 16 önce-si Euroleague takımlarının da ilgilendiği ifade edildi.

S

Miroslav Raduljica NBA’e geri döndü!

Page 13: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Bir dönem Anadolu Efes forması giyen Sırp uzun Miroslav Raduljica, Shandong ile olan kontratını feshetti ve Minnesota ile sezon sonuna kadar sürecek bir kontrat imzaladı.

Overtime

Miroslav Raduljica NBA’e geri döndü!

Page 14: SlamDunk Dergi - Sayi 62
Page 15: SlamDunk Dergi - Sayi 62

GARBAGETIMEGüç Seninle olsun, Brook! Lopez’lerin Brook; sahada yapmadıkları ile “artık” sıkma-ya başlayan bir karakter. Uzun süre savundum kendisini ama tadı kaçtı. Hiç girmiyorum o topa. Konumuz farklı. Çizgi roman sevgisini biliyoruz. Çocukken Robin ile beraber büyük kardeşlerinin kitap-larını gizlice okuduklarını anlattığı röportajları var. NBA oyuncularının genel zevkle-rine (kıyafetler, gösteriş, karı kız) göre enteresan tipler zaten. Bir de Star Wars mev-zusu çıktı.

Efsane serinin Aralık 2015’de vizyona girmesi beklenen 7. filminin çekildiğini duyan Brook, menajeri vesilesiyle iletişime geçmiş. Bir Wookiee’yi canlandırmak isti-yor. Öyle yüzüm görünsün, endamımı sergileyeyim türü bir istek değil. Aksine, “Orada benim çirkin yüzüme veya rol yapmama ihtiyaçları yok. Bir şeylere zarar vermem. Hadi Lucas!” diyor. Star Wars seven biri olarak bol efektli saçma sapan bir film bekliyorum açıkcası ancak Brook’u da severiz işte. Al çocuğu Abrams! Heves etmiş. Wookiee ya. Canım benim.

Swagalicious! Bir haftada kaç tane Nick Young haberi okudum bil-miyorum. Elini attığın yer-den Nick Young çıkıyor. Antrenmanı, maçı, maç sonrası, manitasının hediye arabası… Geçtiğimiz hafta-larda Kobe ile antrenmanda kapıştılar. “Dünyada bire birde beni savunabilecek biri yok” dedi. İşin garibi Kobe de çıkıp “Aynı dünyada olma-dığımız için mutluyum” gibi acayip bir açıklama da yaptı. Kobe’siz Lakers’ın kazanma-sının ardından da iyice uçtu Swaggy P. Maçtan sonra kazanma sebebini, o gün tam bir “SWAGALICIOUS” kıvam-da olmasına bağladı. Vlade Dıvac’ın yardım kampanyası için orta sahadan attığı bas-keti de kendi “SWAG”inin sahadaki herkese bulaşmasına bağladı.

Hızını iyice alamadı, soyun-ma odasındaki röportajda “Kobe arka koltuğa geçmeli ve işi bize bırakmalı” tarzından ilerledi. Driving Miss Daisy referansları yaptı. Kobe’ye “arka koltuğu” tavsiye etmek biraz fazla. Kesmedi. “O yok-ken bazı arkadaşlar Django Unchained’e bağladı, bu akşam özgürlerdi” dedi. Adam bir maça 12 tane başlık sığdır-dı. All-Star haftasındaki Üçlük

yarışmasına katılma talebini de biliyoruz. Uçup “o konuda en iyisiyim”e kadar gidip gel-di. Hani bir tane olsa gülüp geçeceksin de iyice çeneye... Valla güzel PR kasıyor. CBS’in bir haberinde “X-Mas’da Swaggy P Lakers’a hazır olun” diye başlık gördüm. Ya biz fazla ciddiyiz, ya bu adam ciddi sıkıntılar yaşıyor. Akıl fikir.

Ps: Bana Impala ’64 alan hanımla evlenirdim ben olsam. İyi hediye.

Yedirmeyiz!Bu kısma başlamadan önce Kanye West – The New Workout Plan şarkısının kli-bini bir ara izlemenizi öne-receğim. Özellikle zengin koca avcısı olmayı planlayan bir kadınsanız. Konu açıldı madem. Kardashianların hikâyesi orada. Neyse. Daha Humphries’in acısı tam geç-memişken bu adiliktir, kalleş-liktir, millete ihanettir! Bakın bu konularda tutucu bir insan değilim ancak Khloe Kardashian’ın, Robin Lopez’e göz dikmesi bardağı taşı-ran son damla oldu. Robin, Lopez kardeşlerin sonradan çıkış yapanı ancak belki de daha değerli olanı ve bu çıkışın ardından bu haber… Hayır… YEDİRMEYİZ.

Page 16: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Garbage TimeRobin kardeşimiz de işi

goygoya vurmuş tabii. Zeki çocuklar olduklarını biliyoruz bunların ama yine de “Eeh, Medya Baskıları, Güçlü çift-ler…” diye giriş yapması kor-kuttu beni. Sonrasında “Menajerimle iletişime geçe-bilirler, artık farklı işler de yapıyorum” diye iyice geyiğe sardığını okuyunca rahatla-dım. Dedikoduları bitirdi. Umarım. Çekin ellerinizi kar-deşimin üzerinden. Hele bir de Kardashianların çirkin ola-nı bu ya. Kim olsa biraz kabullenebilirdik. Belki. Eminem, Berzerk’de ne tatlı çakmıştı bu Khloe’a. Lamar Odom da rencide oldu da, sonra ne oldu? Yedirmeyiz kardeşim. YEDİRMEYİZ!

Highligt Sevdası Takımın daha ilk yarıda

Portland’ı 20 sayı farkla 70’lik yapıyorsa (evet, Portland’ın ciddi eksikleri vardı) bu dünyanın en eğlenceli maç-larından biri olabilir ama dur-duk yere insanların üzerine atlamazsın. Basit bir ribaunt kapışmasının ardından topu kovalayıp, seyircilerin önün-de durduktan sonra “ahahah atlasam ne komik” olur diye bir saniye düşündü Howard; ve atladı. NBA’in “eğlence” videolarına girer, jeneriklere girer, Shaqtin’ A Fool’a girer ancak aşırı sempati puanı toplama çabasıyla ortaya çıkan o iticilik, o şımarıklık. Ahh ah. Nate Robinson ile All-Star haftasını komple rezil ettikleri dönemler önü alınmadı bunun. Shaq değil-sin. Tipin müsaade etmi-yor evladım. Açtılar yolu. Durmuyor adam. Umarım güçlü konferansa yetemez-

siniz takımca. Gerçekleşmesi zor dua biliyorum ama Josh Smith’i de aldınız. Play-Off yapamayınca birbirinize atlarsınız artık. Harden da kusura bakmayacak.

ShootaroundŞöyle bir toparlayalım hafta-yı: Kobe, Rondo’yu Lakers’ın almaya çalışmamasına şaşır-dığını söyledi. Alın şu adamı takımın başına bir yere, bitsin bu çile. Karar versin, yaptırım gücü olsun, yetkisi olsun. Bir de Bulls maçının sonunda Gasol ile sarılışını gözyaşları içinde izledik.

Rondo da Dallas’a gitti. Güzel iş. Daha güzeli ilk maçında, Jeff Teague’in yok-luğunda, Dennis Schröder (Baby Rondo) ile karşılıklı oynamaları oldu. Sahada biri, diğerinden bir beden küçük iki Rondo olunca eğlenceli

Page 17: SlamDunk Dergi - Sayi 62

oluyor. Sixers, Kirilenko’yu takımda görmek istemeye başladı bir anda. Çağırdı. Kirilenko reddetti. “Salın beni gideyim” diyor. Adam Silver’ın “Tanking’in adı var ama kendisi aslında yok” dediği güne denk geldi bir de. Sahiden, salın Kirilenko’yu gitsin. Neye merhem olacak orada? Başka yerde değerli olur biraz.

Noel Fikstüründe Heat – Cavs vardı. Bir hafta boyunca LeBron’un nasıl karşılanacağı tartışıldı. Miami’den röpor-tajlar izledik. Duygular karı-şık gibiydi. Wade, eski takım arkadaşına sahip çıktı. Sonuçta görece sevgi dolu bir ortam oldu. Heat, ilk molada on numara bir klip yayınladı LeBron hakkında. Bir duygu dolu sarılma anı da onlardan (LeBron – Wade) geldi. Günün en bombası

Wall – Acy kavgasıydı. Bir anda gerildi. Patladı. Washington’da tüm takım olaya dahil oldu. Acy’yi üç tane Wizardslı ve bir hakem tutmaya çalışıyordu en son. Knicks’in diğer oyuncuları sadece uzaktan izledi. “Knicks özeti bu işte” resmi çıktı ortaya. He, hakkını verelim en sonda Melo takı-mın abisi olar… Tamamlayamayacağım bu cümleyi. Sonuç olarak iki tarafa da ufak cezalar kesildi ve Knicks NBA’in en kötü takımı. Humphries, Twitter’dan balyalar halinde paketlenmiş 100.000 dolar fotoğrafı paylaştı. Wall’un, Drew Gooden’a hediyesiy-miş. Hediye prensiplerinde büyük görgüsüzlük ama keş-ke benim de öyle görgüsüz bir arkadaşım olsa.

Westbrook daha az üçlük

atmak için çalışacakmış. Jermanine O’Neal; NBA’deki uzunların yüzde 60’ından daha iyi olduğunu açıklamış. Nike, “Kyrie 1” modelini bu haftaki Brooklyn maçında sahaya çıkardı. Yakışır karde-şime. Ginobili, yılın en iyi 5 asistinden birini yaptı. Muhtemelen sezon sonunda birinci de seçilir. Vince Carter, 37 yaşında. Tam saha ilerledi. Crossover. Poster. Yakışır. Rudy Gobert’in 2.18’lik boyu 30 cm kısaldı o gece. Vinsanity!

İyi haftalar herkese.

Page 18: SlamDunk Dergi - Sayi 62

D E S TA N İ Ç İ N G E R İ S AY I M B A Ş L A D ICLEVELAND CAVALIERS

DÖRT YIL SONRA EVİNE DÖNEN LEBRON JAMES’TEN TÜM CLEVELAND ŞEHRİNİN BEKLENTİSİ BÜYÜK: DEFOLU TAKIM ARKADAŞLARI VE ÇAYLAK BİR KOÇLA TARİH YAZMAK!

Page 19: SlamDunk Dergi - Sayi 62

D E S TA N İ Ç İ N G E R İ S AY I M B A Ş L A D IDÖRT YIL SONRA EVİNE DÖNEN LEBRON JAMES’TEN TÜM CLEVELAND ŞEHRİNİN BEKLENTİSİ BÜYÜK:

DEFOLU TAKIM ARKADAŞLARI VE ÇAYLAK BİR KOÇLA TARİH YAZMAK!

Page 20: SlamDunk Dergi - Sayi 62

CLEVELAND CAVALIERS

Page 21: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Ülkenin en büyük eyaletlerinden birinde olmasına rağmen basketbol anlamında bir türlü gelişme kaydedemeyen, daha doğrusu gelişme kaydedip de bunu başarı anlamında taçlandıramayan Cavaliers camiasının makus talihini

yenmesi için doğan öz evlatları LeBron James’i de tüm bu sürünceme hali içinde yitirmeleriyle bir kez daha hayalleri yıkılıyordu. Felaket geçen üç sezonun ardından iki kez ilk sıradan draft hakkı kazanan Cleveland için yeniden yapılanma hiç olmadığı kadar kolay geçecekmiş gibi duruyordu. Ancak yanlış tercihler ve yönetimin yaptığı gafletler, Cavs’i bu “yeni” yeniden yapılanma aşamasında da başarısızlığa sürükleyecekti. Kyrie Irving’i dümene geçiren organizasyon; yanına Dion Waiters, Tristan Thompson, Tyler Zeller, Anthony Bennett gibi görünürde beklentilerin yüksek olduğu bir oyuncu kadrosu yaratmayı başarmıştı. Ancak Byron Scott ve Mike Brown gibi iki yetersiz koçla çalışılması, bunun yanı sıra beklentilerin yüksek olduğu ve 1 numaradan seçilen Bennett’in “fos” çıkması, takımı yeni bir çıkmaza sürüklüyordu. Bu çıkmazda her sene takım değiştiren vasat veteranlara verilen kontratların da payı tabii ki var. Tüm bu başarısızlıklara ek olarak GM Chris Grant kovulmuş, üstte adını zikrettiğimiz Byron Scott ve Mike Brown’la da yollar ayrılmıştı. Ne var ki 2014 yazında ise bir mucize oldu; istatistiksel açıdan bir mucizeye imza atan Cavaliers organizasyonu, tarihin en iyi draft’larından biri olacağı öngörülen 2014 draft’ında da üst üste ikinci kez (son dört senede üç kez) ilk sıradan seçme hakkı kazandı. Gerçi Joel Embiid’in sakatlanmasıyla

Page 22: SlamDunk Dergi - Sayi 62

planlarında sapma da olsa, Andrew Wiggins gibi süperstar adayı bir oyuncu ilk sıradan seçilmişti. Takımın başına “Euroleague şampiyonu” apoletiyle David Blatt getirilmiş, bunların yanı sıra 2010’da yuvayı terk eden “Kral” da memleketine geri dönmüştü. Artık “başarısızlık” kelimesinin telaffuzu bile düşünülemezdi!

“KRAL” DÖNDÜLeBron James, şüphesiz ki NBA tarihinin

en sansasyonel figürlerden birisi. 2010’da yuvadan göçüşünün ardından birçokları bir daha Cleveland forması giyebileceğini tahmin etmiyordu ancak LeBron büyük ihtimalle dönüşünü kafasında kurgulamıştı. Her şeyden önce bir iş adamı LeBron, her ne kadar basketbolcu kimliğini ön plana çıkarıyor olsak da bir noktada şunu düşünmek lazım: Miami’de bir kez daha şampiyon olması mı daha çok ilgi çeker, yoksa Cleveland’a dönüp takımı şampiyon yapması mı? Aslında tepeden bakıldığında tipik bir Amerikan aksiyon-drama türü bir film senaryosuyla karşı karşıyayız. Ana kahraman yükselir ya da yüceltilir, bir süre sonra şımarıp “heel” bir karakter olarak karşımıza çıkar. Daha sonra kendi içinde bir

çatışma yaşar ve belli bir vicdan muhasebesinin ardından eskiye geri dönüp tekrar kahraman olur. Senaryonun bu olduğu ya da LeBron gibi bir iş adamının kafasında bunun olmadığı ispat edilemez. Tabii bu PR kısmı işin, teknik açıdan olaya yaklaşmamız, bizi daha somut bir düzleme sokacaktır.

LeBron-Erik Spoelstra ikilisi ciddi anlamda NBA tarihinin en önemli oyuncu-koç ikililerinden biriydi. NBA tarihinde özel bir yerleri olacağı kesin bu ikilinin, özellikle “Spoelstra devrimi” dediğim Mobil 5 sistemini basketbol terminolojisine katmaları en büyük başarıları. Bu tanım öyle etkili oldu ki, All-Star oylamasının

CLEVELAND CAVALIERS

Page 23: SlamDunk Dergi - Sayi 62

yöntemleri bile değişti. Eskiden pozisyonlar özelinde seçilen oyuncular artık ön alan-arka alan ayrımıyla seçiliyor. Hatta All-Star oylamasının ötesinde, birçok oyuncunun oyunlarını dönüştürmesine de sebebiyet verdi. Bunun en net örnekleri; Carmelo Anthony ve Kevin Durant gibi yıldızların oyunlarını daha çok LeBron’a benzetme yönünde “komple” hale getirmeleri oldu. Soru şu: LeBron James, Spoelstra olmadan ne yapacak? Ya da Cleveland ona bu ortamı hazırlayabilecek mi?

DAVID BLATT VE OYUN PLANIBlatt, ülkemizden de aşina olduğumuz

üzere hızlı hücum oynatmayı seven bir koç. Hatta tüm planı bunun üzerine kurulu denebilir. Yeni GM David Griffin’in, Phoenix Suns’ın yönetim kadrosunda 17 sene görev alması bu “hızlı oyun” tercih eden koç seçimini açıklıyor. Ancak baktığımız zaman bu sistem Phoenix’te tutmadı; o şaşaalı kadrolara rağmen başarı bir türlü sağlanamadı. Şimdi LeBron-Irving-Love üçlüsüne sahip bir oyun düzeninde bu oyun anlayışının nasıl yansıtılacağına dair ligin şu aşamasında net bir şey söylemek zor. Ancak şöyle bir gerçek de var ki; Cleveland ne zaman atak oynayıp iki pasla potaya gitse sıkıntılar yaşıyor. Elinizde LeBron ve Kyrie gibi iki “playmaker” varsa, topun daha çok paylaşıldığı bir sistem belirlemek zorundasınız. Aksi takdirde iş sarpa sarıyor (sezon başı itibarıyla açıkça görüldü). Lakin bunun sadece sezon başına özel bir gözlem olduğunu belirtelim. Her halükarda All-Star arasına kadar bekleyip görmek gerek.

“UNCLE DREW” İKİLİSİUncle Drew reklamlarıyla iyi bir ikili

olduklarını kanıtlayan Kyrie Irving ve Kevin Love, Big Three’nin diğer iki elemanı. En önemli ortak noktaları, kariyerlerinde hiçbir play-off maçına çıkmamış olmaları. Şampiyonluk adayı bir takımın en önemli üç oyuncusundan ikisinin play-off maçı oynamaması, o takımın bir adım geride olması anlamına gelir. Gerçi iki oyuncu da reklamlarda falan güzel oynuyorlar, orasına laf etmeyelim! Ancak sahadaki oyunlarının bununla paralellik gösterdiğini söylemek biraz zor.

Irving’in en büyük problemi ciddiyetsiz oluşu; Mike Krzyzewski gibi büyük bir koçun tedrisatından geçmesine rağmen bu kadar geniş davranması kabul edilemez. Gerçi üzerine de fazla gitmemek lazım; zira Cleveland’ın içinde bulunduğu durum, LeBron gelene kadar sirkten halliceydi. Doğal

Page 24: SlamDunk Dergi - Sayi 62

CLEVELAND CAVALIERS

Page 25: SlamDunk Dergi - Sayi 62

olarak buradaki “soytarı”nın Irving olması normal karşılanmalı. Öte yandan, LeBron’un gelişiyle beraber bu laubaliliği hâlâ üzerinden atmamış olması sıkıntılı. Her ne kadar ilerleyen dönemlerde LeBron etkisiyle de “adam olacağına” inanılsa da, bu toparlama sürecini biraz daha hızlandırmalı.

Big Three’nin diğer elemanı Love ise fazlasıyla enteresan bir profil. NBA’e ilk adım attığında şutu olmadığı için sadece 5

numara pozisyonunda oynatılabileceği iddia ediliyordu. Hatta bu pozisyon için de undersize kaldığından NBA’de tutunmasının zor olacağı düşünülüyordu. Tüm bu olumsuz değerlendirmelere rağmen çalışkanlığıyla işi belli bir noktaya getirdi ve 2010’daki Dünya Basketbol Şampiyonası’nda herkesin şaşkın bakışları içerisinde bir anda keskin bir şutör haline geldi. Tabii şutu geliştikçe daha ağırlaştı ve her ne kadar ribaunt istatistikleri yüksek olsa da pota altı

mücadelesinde biraz kaçak güreşme yolunu seçti. Kalınlaştığı için bire bir savunmada etkisiz kaldı, yardım savunması konusunda yanlış tercihler yaptı (yapmaya da devam ediyor) ve çember savunup yer kapatma konusunda da vasat altı performanslar ortaya koyuyor.

Savunmadaki bu eksilerine rağmen önemli bir hücum silahı olduğu inkâr edilemez. Ancak savunmadaki etkisizliği önemli bir çember savunucusu tarafından kompanse edilmediği sürece, yani arkasını toplayacak bir uzun olmadığı müddetçe, Cleveland’a şu oyun şablonunda faydadan çok zarar getirir. Sene başında Chris Bosh’la yapılan kıyaslamalarda hep Love’ın daha iyi olduğu ortaya atıldı ancak Bosh’un geçmişine bakılınca en azından ciddi bir play-off tecrübesi olduğu görülüyor. Sırf bu bile Love’ı Bosh’un önüne koymamamız için yeterli. Bunun yanı sıra, fiziklerine bakmak bile kimin LeBron’la daha iyi oynayabileceği konusunda bir fikir sunuyor. Gerçi “spacing” açısından LeBron’a tahminlerimizden daha fazla alan yaratabileceğini öngörüyorduk ancak bu da şu anki hızlı hücum stratejisinde süreklilik gösteremiyor. Love’ın bu üçlünün zayıf halkası olmasının sebepleri bunlar. Tabii ki bu özellikler, kötü bir oyuncu olduğunun kanıtı değil ama Lamarcus Aldridge ve Blake Griffin gibi yeni nesil 4 numaraların gerisinde olduğunun da göstergesi.

YAN PARÇALARKadrodaki diğer oyunculara

baktığımızda en dikkat çeken ismin “Yeni Wade” etiketiyle pazarlanan Dion Waiters olduğunu görüyoruz. Lige girdiği ilk dönemlerde çok iyi performanslar gösteren bu çocuk, zaman geçtikçe gerilemeye başladı. Tabii bu düşüşündeki en büyük

Page 26: SlamDunk Dergi - Sayi 62

etken ilk beşteki yerini kaybetmesi. Sıkıntısı fiziksel ya da oyun içinde yaşadığı gelgitler değil. Bench oyuncusu olma psikolojisini kendine yediremiyor; yani mental bir sıkıntısı var. Bu sıkıntının giderilmesinin tek yolu ilk beşe yerleştirmek fakat o da mümkün gözükmüyor çünkü bench’ten gelip skor üretebilecek oyuncu sayısı bir hayli kısıtlı.

Anderson Varejao ligde oynadığı son beş sezonun dördünde 31 maç barajını geçememiş. Sakatlık açısından ligin en talihsiz oyuncularından biri olan Brezilyalı’nın takımdaki rolü (özellikle de Love’ın savunmadaki eksiklikleri düşünüldüğünde) büyük önem teşkil ediyordu. Zaten geçirdiği sakatlıklardan ötürü aşınan yetenekleri de bu önemli pozisyonu dolduramayacağını açık biçimde gösteriyordu. Hafta içi yaşadığı sakatlık sebebiyle bu sezonu kapatınca Cleveland’ın 5 numarasında oynayacak oyuncu kalmadı.

Bu pozisyonun adaylarından biri olan Tristan Thompson, geçen sene şut elini değiştirmesiyle bayağı bir gündeme gelmişti. Boyu her ne kadar pozisyonuna göre kısa kalsa da sahada gösterdiği efor sayesinde bunu kapatmaya çalışıyor. Peki yeterli oluyor mu? Bench oyuncusu olarak çok iyi iş görüyor ancak Varejao’nun sakatlanmasıyla o bölgenin tek işe yarar adamı olması

sıkıntılı bir durum. Shawn Marion ve Mike Miller

şampiyonluklar, finaller görmüş iki önemli veteran ve takıma derinlik kazandırıyorlar. Kâğıt üstünde fena olmayan yan parçalar diyebiliriz. Onların yanı sıra Matthew “İsmini Google’dan Bakmadan Yazamadığım” Dellavedova, Joe Harris, James Jones gibi isimler de verimli oyuncular. Bu grubun faydalı olması için gerekli şartlar yaratılırsa başarısız olmaları için bir sebep yok.

SONUÇPeki LeBron’un Cleveland’a ikinci gelişi

bir şecaat destanına dönüşecek mi? Muhtemelen şampiyonluk gelecek. Bir sene sonra, iki sene sonra, üç sene sonra… Ne zaman geleceği belli olmaz ama düzen oturtulursa rakiplerin Cleveland ve LeBron

CLEVELAND CAVALIERS

Page 27: SlamDunk Dergi - Sayi 62

James’in önünde durması çok zor. Bütün yazarlar Cleveland’ın şu ana kadar neden başarılı olamadığı, daha doğrusu beklentilerin neden altında kaldığı konusunda fikir yürütürken argümanlarını hep LeBron üzerinden kurdular. Evet, bir bakıma haklılar ancak beklentilerin gerçekleşememesi salt LeBron özelinde değerlendirilmemeli. Özellikle LeBron konusunda altı çizilmesi gereken en önemli nokta, yazın iki beden birden düştüğü. Onun gibi fiziksel sınırları zorlayan bir cüsseye ve bununla beraber fitliğe sahip olan bir adamın buna alışması zaman alacak çünkü artık dört-beş senedir alışık olmadığı şeyleri yapabilecek bir vücudu var. Eskiye oranla çok daha hızlı, gücü her ne kadar yerinde duruyor olsa da kalıp olarak aşağıya düşmesi eski post-up alışkanlıklarından kurtarmış

durumda. Daha fazla içeri penetre eden, daha fazla dış oyuncu olarak oynamayı benimsemiş bir LeBron var karşımızda (ki bu dört senedir Miami’de çizdiği tablonun dışında bir durum). LeBron yeni vücuduna alıştıkça ve Blatt’in oyun sistemine adapte oldukça performansını daha da arttıracak.

Cleveland’da şu an tüm malzemeler mevcut ancak yemek kendi başına olmuyor tabii! Bu açıdan Blatt’in aşçılığıyla gayet doyurucu bir sofra kurulacağı söylenebilir. Love’ın savunma konusundaki sıkıntıları, 5 numara problemi, Irving’in vurdumduymazlığı, Waiters’ın mental sorunları… Bunlar “takım olabilmek” ile aşılabilecek durumlar (5 numara eksikliği hariç). Varejao’nun sakatlığı üzerine o yönde bir takviye yapılacağı kesin gibi. Şu an için Jermaine O’Neal ve Emeka Okafor gibi herhangi bir takımda ancak “garbage time”ları zorlayacak oyuncuların adı geçiyor. Takas dedikodularında ise Koufos, Wilson Chandler gibi isimler dönse de herhangi birisinin yaraya merhem olmasını beklemek hayalcilik olur. Kısa vadede All-Star arasına kadar gözle görülür bir kıpırdanma beklenebilir; uzun vadede ise bu sene olmasa bile önümüzdeki sene şampiyonluk yolunda en öndeki takım olacaklar.

Page 28: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Ya z ı : Rece p Ö z e r in

PACERSAYAĞA KALKABİLECEK Mİ?

Son yıllarda Doğu Konferansı’na Miami Heat’le birlikte damga vuran Indiana ekibi, bu sezon oynadığı maçların üçte ikisini

kaybetti. Peki bu gidişatı tersine döndürebilecekler mi?

Page 29: SlamDunk Dergi - Sayi 62
Page 30: SlamDunk Dergi - Sayi 62

orunun cevabını merak edenleri hiç

bekletmeyip baştan söyleyelim: Evet! Bunun

için birkaç gerekçemiz var. 1-Doğu Konferansı, Batı kadar

güçlü değil. 2-Sakatlar düzeliyor. 3-Doğu Konferansı, Batı kadar güçlü değil!

KONFERANS AVANTAJIPacers taraftarının kötü başlangıca (ilk 30

maçın 20’sini kaybettiler) rağmen sezonun kalan bölümüne umutla bakması birçoklarına hayalcilik gibi gelebilir. Evet, istatistikleri kâbus gibi. Evet, maçların bazı anlarında sahada oynadıkları “şey” basketboldan ziyade kaos ortamını andırıyor. Ve evet, takımın en parlak ismi Paul George sezonu kapattı. Yine de LeBron James sonrası Doğu’da esen Mi-ami Heat kasırgasına direnmeyi başaran tek ekip olduklarını düşünürsek, üzerlerine çizgi çekmenin biraz riskli olduğunun belirtelim.

Öncelikle bulundukları konferans onlar için büyük bir şans; zira ilk 30 maçın 20’sini kaybetmelerine rağmen genel sıralamada 11’inci sırada yer alıyorlar. Mesela geçen sezon Doğu’da play-off’a son sıradan giren Atlanta Hawks sezon boyunca 38 galibiyet alabilmişken, diğer konferansta yüzde 50’lik galibiyet istatistiğinin üzerine çıkan iki ekip play-off göremedi. Ayrıca şu ana kadar Doğu Konferansı’nda sadece beş takım yüzde 50’lik galibiyet oranının üstüne çıkabildi (Batı’da bu sayı dokuz).

SAKATLANMAYANI DÖVÜYORLAR!Tabii konferansınız ne kadar güçsüz

olursa olsun, elinizde iyi bir takım yoksa (76’ers taraftarı üzerine alınmasın!) ileri gitmeniz pek muhtemel değil. Peki Pa-cers için ne kadar “iyi” diyebiliriz?

Sezon başına kısa bir dönüş yapalım… Geçen sezon müthiş bir çıkış yakalayan Lance Stephenson’ın takımdan ayrılması sonrası Pacers yönetimi iki önemli isimle kadroya takviye yaptı: Rodney Stuckey ve CJ Miles. Stuckey’nin penetrelerini ve Miles’ın da şutlarını kullanarak hücu-ma alternatif katmayı planlamak gayet mantıklı bir hamleydi. Son dönemin en potansiyelli oyuncularından biri olarak

Pacers Ayağa Kalkabilecek mi?

S

Page 31: SlamDunk Dergi - Sayi 62

“ BULUNDUKLARI KONFERANS ONLAR İÇİN BÜYÜK BİR ŞANS”

Page 32: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Pacers Ayağa Kalkabilecek mi?

Page 33: SlamDunk Dergi - Sayi 62

görülen Paul George da artık bir yaş daha olgunlaşmıştı ve bu sezon takımın liderliğini alabilecek seviyeye geldiği düşünülüyordu. Zaten George Hill-David West-Roy Hibbert üçlüsü de eklendiğinde Pacers ilk beş özelinde ligin en güçlü ekiplerinden biri haline geliyor-du.

Ne var ki önce George’un sezonu kapat-ması, ardından Hill ve West’in sezonun ilk haftalarını kaçırması, devamında da Stuckey ve Miles’ın yaşadığı sakatlıkları sonrası koç Frank Vogel, sezonun ilk bölümünü aslında bench’i oluşturması amaçlanan oyuncularla oynamak zorunda kaldı. Tüm bunlar doğal olarak galibiyet-mağlubiyet sayısını olumsuz etkiledi ama bir anlamda bu, Vogel ve birçok oyuncu için önemli bir fırsattı. Takımın yıldız-ları yokken sahaya çıkıp kendini gösterenler, sezonun devamında diğerlerinden rol çala

“PAUL GEORGE DA ARTIK BİR YAŞ DAHA OLGUNLAŞMIŞTI”

Page 34: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Pacers Ayağa Kalkabilecek mi?

Page 35: SlamDunk Dergi - Sayi 62

bileceğini koça gösterme şansı yakaladı. Vogel için de rotasyonu derinleştirmek adına hangi oyunculardan yararlanacağına karar verme doğrultusunda daha ideal bir test olamazdı.

HILL FIRSATI DEĞERLENDİRDİBu fırsatı en iyi kullanan isim hiç şüphesiz ki

Solomon Hill oldu. Pacers’ın 2013 dratf’ında ilk tur seçimi olan Hill, kendi pozisyonunda görev yapan George, Stuckey ve Miles’ın yok-luğunda bir (hatta birkaç) adım öne çıkıp varlı-ğını belli etmeyi başardı. Stuckey ve Miles’ın dönmesi bile sahada kalma süresini neredeyse hiç etkilemedi. Sezonun ilk 30 maçlık periyo-dunda oynama süresinin ortalama 33 dakikaya ulaşmasının yanı sıra 10.7 sayı, 4.9 ribaund ve 2.2 asist rakamları yakalayarak her anlamda takımına katkı yapabileceğini gösterdi. West’in artık 35 yaşına geldiği, Hibbert’ın da 2.18’lik boyuna rağmen vasat bir ribaundçu (bu sezon-ki ortalaması 6.8) olduğu düşünüldüğünde, Hill’in o pozisyondan yapacağı katkı bir hayli önemli.

SAKATLAR DÖNÜYOR, ROLLER BELİRLENİYOREvet, Paul George sahada değilken Pacers

sıradan bir takım görüntüsüne sahip olabilir. Yine de Hill-West-Hibbert üçlüsünü küçümse-mek (özellikle bu isimler ritim tutturduğunda) pek sağlıklı olmayabilir! Mesela sezonun ilk 28 maçını kaçıran Hill, döndükten sonra oynadığı ilk iki maçta, geçen sezonki halinden bile daha agresif ve delici bir görüntü sergiledi. New Or-leans Pelicans ve Detroit Pistons’a karşı 15.0

“ HILL-WEST-HIBBERT ÜÇLÜSÜNÜ KÜÇÜMSEMEK PEK SAĞLIKLI DEĞİL”

Page 36: SlamDunk Dergi - Sayi 62

sayı, 4.0 ribaund, 3.0 asist ortalamaları yakala-dı. Dahası, geçen sezonun genelinde ortalama 8.1 şut denemesinde bulunurken, bu iki maçta bu rakam 10.0’a ulaşması da bahsettiğimiz agresiflik ve delicilik farkını anlatabilir.

Sezona iyi başlayamayan ve ilerleyen dö-nemde migren ağrıları sebebiyle maç kaçıran Miles’ın dönüşü ise çok daha etkileyiciydi. En büyük silahı isabetli üçlükleri olan Miles, özellikle Hibbert’ı durdurmak için içeri gömü-len rakipleri cezalandırma konusunda Vogel’in anahtar oyuncusuydu. Ayrıca kadroda, hü-cumda inisiyatif alan oyuncu sayısının sınırlı oluşu da Miles’a şut serbestliği tanınmasını kolaylaştırdı. Bench’ten gelen bir oyuncunun ortalama 11 şut (5.6 üçlük) kullandığına kolay rastlanmaz ama Miles, şutuna ne kadar gü-vendiğini ve takımın da buna ne kadar ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. Fit kalabilirse ilk beş başlamasa bile en çok dakika alan ve en çok şut kullanan isim olması muhtemel.

Bu sezon takıma katılan bir diğer isim Stuckey’nin ise istikrar yakalayamamasının en önemli sebebi, Vogel’in henüz yeni oyun-cusu için net bir rol belirlememiş olması. Bir maç oyun kurucu olarak başlıyor, bir diğer maç 2 numaraya kaydırılıyor; böyle olunca da takımın hücum aksiyonları içinde kendine yer bulmakta zorlanıp daha ziyade bire birleri zorluyor. Tabii bu, Stephenson’ın gidişi ve George’un yokluğu sonrası aslında gerekli bir

durum ama henüz ritim bulamamış olması, top kaybı riskini artırıyor. Yine de takımda penetre üzerinden sayı bulan ya da pozisyon yaratan birinin olması her zaman avantajdır.

Geçen sezon içinde kadroya katılan ama fazla oynama şansı bulamayan Lavoy Allen da önce West, ardından da yedek pivot Ian Mahinmi’nin sakatlığında pota altı rotasyo-nunda ciddi dakikalar aldı. Yakaladığı 7.1 sayı ve 7.5 ribaund ortalamasıyla, güvenildiğinde iş yapacağını gösterdi. 34 yaşındaki Luis Scola’nın ayakları belki yavaş olabilir ama sırf oyun zekâsı ve basketbol bilgisi bile parkede fark yaratmasını sağlıyor. Maçların kilitlendiği anlarda yaptığı kurnazca hareketler sayesinde, tıkanan hücumları açıp takımının nefes alma-sına yardım edebiliyor.

“LAVOY ALLEN DA POTA ALTI ROTASYONUNDA CİDDİ DAKİKALAR ALDI”

Page 37: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Pacers Ayağa Kalkabilecek mi?

Page 38: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Pacers Ayağa Kalkabilecek mi?

Page 39: SlamDunk Dergi - Sayi 62

BASKININ KALKMASI OLUMLU ETKİLEYEBİLİRPaul George sakatlandığında herkes bu

sezonun Pacers için “kayıp” olacağını söy-lemişti ve aslında gidişat da biraz o yönde. Yine de play-off şansı henüz ortadan kalkmış değil. Son yıllarda her sezona üzerlerinde ciddi baskıyla giren Pacers’lı oyuncular, bu sezon böyle bir baskı hissetmiyor ve bu da doğal olarak bireysel performanslarına olumlu yansıyor. Sakatlıklar sonrası sahneye çıkan rol oyuncularına kilit isimlerin sakatlıktan dönüşü eklenince, vites artırmak için Vogel’in elinde-ki hamuru artık belli bir hedef doğrultusunda yoğurmaya başlaması şart. Bir başka deyişle; yıllardır karşılaşıp aşamadıkları LeBron Ja-mes engeliyle bu sezon da yüzleşmek istiyor-larsa, önlerinde alt etmek zorunda oldukları birçok farklı engel var. Pacers taraftarının da bu süreçte tünelin sonunda gözüken ışığın bir yük trenine ait olmaması için dua etmekten başka yapacağı bir şey yok!

“PLAY-OFF ŞANSI HENÜZ ORTADAN KALKMIŞ DEĞİL”

Page 40: SlamDunk Dergi - Sayi 62

DALLAS’TA

Page 41: SlamDunk Dergi - Sayi 62

DALLAS’TAYENi BiR LEZZET

Celtics ile Mavericks arasında gerçekleşen, Rajon Rondo’nun başrolü oynadığı takasın yansımalarını merak edenler toplansın!

Y A Z I : Ş A B A N I Ş I K

Page 42: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

Paul Pierce-Kevin Garnett ikilisi gittiğinden beri, en az Coldplay’in Türkiye konseri kadar heyecanla beklenen Rajon Rondo takası nihayet gerçekleşti. Sezon başından bu yana öne çıkan adaylar arasından, Dallas Mavericks üç oyuncuyu Boston Celtics’e göndererek Rondo’yu

kadrosuna katarken, Boston Celtics de yeniden yapılanma sürecinde bir hamleyi daha tamamlamış oldu. Peki bu takasta malı götüren ve ufka doğru uzun uzun bakarken arkadan cüzdanı kaptıran hangi takım oldu?

Boston Celtics bu seneki draft’ta oyun kurucu Marcus Smart’ı seçerek, sezon içindeki olası bir Rondo takasına karşı önlemini daha en başından almıştı; her ne kadar başkan Danny Ainge tok satıcıyı oynasa da, bu takasın bir gün mutlaka gerçekleşeceğini herkes tahmin edebiliyordu. Ayrıca Rondo’nun bu sezon kontratının son senesi olması ve 28 yaşındaki bir oyuncunun yeniden yapılanma peşindeki bir takımla tekrar imzalamama ihtimalinin olması da Ainge’i daha aktif olmaya zorladı. Şampiyonluk hedefi olan Houston ve Dallas; hâlihazırda bir çekirdeği olan ama bunu daha da güçlendirmek isteyen Sacramento ve Brooklyn, bu sezon tek amacı goygoy olan New York ve Lakers, potansiyel talipler olarak lokma kuyruğuna girer gibi Rondo kuyruğuna girdi. Ainge tüm bu takımlar içerisinden, biraz şaşırtıcı bir takasla Dallas’ın teklifini tercih etti. Bu yazıda Rondo takasını hem Dallas, hem de Boston tarafından inceledik.

DALLAS İÇİN NOKTA ATIŞYazıya girmeden önce ana hatlarıyla takası

hatırlamakta fayda var. Dallas, Rondo’nun yanı sıra Dwight Powell’ı da kadrosuna katarken, karşılığında Celtics’e Jameer Nelson, Jae Crowder ve Brandan Wright’a ek olarak 2015 ilk tur draft hakkı (korumalı) ve 2016 ikinci tur draft hakkı verdi.

Takasa önce Dallas cephesinden bakalım. Şampiyonluk senesindeki kadro kalitesini sonraki dönemde bir türlü yakalayamayan Dallas, geçen sezonki Monta Ellis hamlesiyle yavaş yavaş yeniden potaya gireceğinin sinyallerini vermeye başlamıştı.

Yıllarca eline geleni potaya yollayan, pervasız bir adam olarak bilinen Ellis, bir düzen basketbolu içerisinde de katkı verebileceğini kanıtladı. Bu sene free agent olarak Chandler Parsons ile imzalanması ve şampiyonluk senesinin en kilit oyuncuları Tyson Chandler ve JJ Barea’nın takıma yeniden kazandırılması da hem takım, hem şehir, hem de Dirk Nowitzki için havanın olumlu olarak değişmesini sağlamıştı. Yine de Dallas’ın sezon başında görünen en büyük problemi, 1 numaradaki oyuncularının aslında bir numarası olmamasıydı! Yancı kontenjanından All-Star seçilen ilk basketbolcu Jameer Nelson ve fazla kilolarından kebap diyetiyle kurtulmaya çalışan Raymond Felton, point guard pozisyonunu götürmesi için düşünülen isimlerdi; tabii ki tahmin edildiği gibi götüremediler! Takımdaki üçüncü guard da kötü günlerde birkaç bilet fazla satarız umuduyla takımda bulunan Gal Mekel olunca, Dallas bir panikle eski oyuncuları JJ Barea’yı bile getirmek zorunda kalmıştı.

1 numara pozisyonundaki sıkıntıyı anlatış şeklime bakarak, sıkıntının ne kadar büyük olduğunu anlayabilirsiniz; o yüzden Rondo takasının Dallas açısından piyango gibi olduğunu ayrıca açıklamama gerek yok. Akşam indiriminden faydalanır gibi Rondo’yu ana kadrodan bir kişiyi bile kaybetmeden almayı; üstelik Jameer Nelson’ı da postalamayı başardılar. Peki Rondo kendine has oyun stiliyle Dallas’a ne katabilir?

RONDO TAKASININ DALLAS AÇISINDAN PIYANGO GİBİ OLDUĞU ÇOK AÇIK

Page 43: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

Page 44: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

RONDO’NUN GİDİŞİ SONRASI SMART İLK BEŞE YERLEŞTİ

Page 45: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Rondo’nun öncelikle Jason Kidd’den bu yana bir türlü tam dolmayan (Jose Calderon dâhil) point guard pozisyonunu tüm heybetiyle dolduracağını söyleyebiliriz. Nowitzki, Monta ve Parsons gibi her maç aşağı yukarı 15 şutu olan oyuncuların bulunduğu bir takımda Rondo gibi şut atmayı alenen sevmeyen bir adamın varlığı, top paylaşımı açısından ciddi anlamda faydalı olacak. Boston gibi, yeri geldiğinde seyircilerin bile sahaya girip şut atabileceğini düşündüğümüz bir takımda çoğu maçı iki ya da üç şutla tamamlayan Rondo, topun kendine teslim edilmesi halinde kadrodaki tüm oyuncuların hücum performansını maksimuma çıkartacak yeteneğe sahip ve bunu daha önce Garnett-Pierce-Allen’lı Boston Celtics kadrosuyla da başardı.

Rondo’nun varlığı, doğal olarak takımdaki kaliteli oyuncu sayısını da artıracak; bu da Nowitzki’nin play-off’lara daha dinç gireceği anlamını taşıyor. Rondo-Monta-Parsons-Dirk-Chandler gibi bir beşte saydığımız ilk dört oyuncu, bench oyuncularıyla birlikte sahada olduğunda da takım ileriye ittirebilecek yeteneğe sahip isimler ve bu açıdan Dallas çok şanslı durumda. Koç Rick Carlisle şimdiden Dirk’ün dakikalarını 30’un altına tamamen indirmeyi planlamaya başlamıştır.

YEDEK PİVOT EKSİKLİĞİ Dallas’ın bu seneki bir diğer avantajı,

takımdaki “kaşar” oyuncu sayısının çok fazla olması. Bench’te Richard Jefferson, Devin Harris, El-Faruk Aminu ve hatta Charlie Villanueva gibi isimleri

barındıran Dallas’ta Rondo için oyunu öğreteceği oyuncular yerine “oyunu zaten bilen ama yeteneği belirli bir yere kadar olan” oyuncularla oynamak daha avantajlı.

Takasın Dallas için olumsuz kısımlarına gelirsek; ilk olarak bahsedeceğimiz şey, aslında olumlu anlamda ilk olarak bahsettiğimiz şey: Rondo’nun şutunun olmaması. Rondo her ne kadar drive üzerinden sayı üretme konusunda ciddi bir yeteneğe sahip olsa da, şutu hâlâ bir kısa için vasatın altında ve bu özellikle play-off seviyesinde Dallas’a sıkıntı yaratabilir. Rondo’nun bu zaafını bilen takımlar, daha rahat ikili sıkıştırma getirecek, daha sık alan savunması uygulayacak ve daha temkinli içeri gömülecek. Rondo’nun böyle pozisyonlarda boş kaldığı anda şutları sokması çok önemli.

Dallas’ta yeni bir lezzet

Page 46: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

Şampiyonluk senesinde Kidd ve DeShawn Stevenson’ın bu tarz boş üçlükleri çok kritik rol oynamıştı. Rondo’nun da buna biraz daha dikkat etmesi gerekecek.

Bir diğer nispeten olumsuz olay ise, 32 yaşındaki Tyson Chandler’ın arkasında yedek olarak sadece “mantar” kontenjanından Greg Smith’in kalmış olması. Takasla Boston’a giden Brandan Wright oynadığı kısa sürede iyi katkı verebilen bir isimdi; özellikle hareketli bir uzun olması, çember etrafında iyi bir bitirici olmasını sağlıyordu. Dallas’ın güvenilir bir pivot yedeğinin olmaması, yine play-off döneminde onları zorlayacak bir etken olacak. Muhtemelen şu an Greg Smith’i görüp denemek istiyorlar ama özellikle takasın son gününe yakın buna yönelik bir hamleyi daha Dallas’tan görebiliriz.

Genel çerçevede bu takasın asıl kazanan tarafının Dallas olduğu çok açık. Son şampiyonluktan sonra belki de tüm spor otoriteleri “Dirk bir daha final göremez” diye düşünürken, Mark Cuban ne yaptı etti, bir buçuk sene içerisinde yine şampiyonluk adayı bir takım kurmayı başardı. Rick Carlisle gibi efsane bir koçla şampiyonluk hayalleri de gayet gerçekçi.

DANNY AİNGE RÜYASINA KAVUŞTUCeltics cephesine gelelim… Bu takasta Rondo gibi bir ismi,

kontratının bitiş yılından önce değerlendirememenin acısını yaşamış gözüküyorlar. İddialı her takımı şampiyonluk potasına sokacak kalitede bir oyuncuyu takas ederken, kontrat dezavantajı yüzünden değerinin çok altında bir teklifi kabul etmek zorunda kaldılar. Yeniden yapılanma açısından en önemli hamleyi çok zayıf bir şekilde değerlendirmiş durumdalar ve gelecek yıllarda bunun acısını çekecekler gibi gözüküyor.

Rondo takasını Boston için oyuncu bazında değerlendirmek biraz hafif olacak çünkü takasla gelen üç oyuncu da muhtemelen sezon sonu Boston’da olmayacak; hatta Nelson ve Wright sezon içerisinde bile gidebilirler. Yine de bu gidişi diğer oyuncular açısından yorumlamak gayet mümkün. Rondo’nun gidişinin en temel sonucu olarak Marcus Smart artık ilk beşe yerleşti ve Avery Bradley’le birlikte Ainge’in rüya ön alanını oluşturmuş durumdalar. Sezonun ilk çeyreği itibarıyla adına ihanet edercesine akıllı bir oyun kurucudan ziyade 92 model Lada Samara izlenimi yaratsa da, oynama süreleri arttıkça toparlayacağını söyleyebiliriz; zaten bu sezon mantara bağlaması da lotarya peşinde koşacak olan Boston camiasını çok rahatsız etmeyecek!

Bu takasın domino etkisi yaratabileceğini düşünmek

SON ŞAMPİYONLUKTAN SONRA BELKİ DE TÜM SPOR OTORİTELERİ “DIRK BİR DAHA FİNAL GÖREMEZ” DİYE DÜŞÜNÜYOR

Page 47: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

Page 48: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

sağlıklı olur; muhtemelen Jeff Green’i de sezon içerisinde bir takasla yollayacaklar çünkü Rondo takasıyla birlikte Ainge’e göre bu takımın üzerine kurulacağı temel ayaklar netleşmiş oldu: Smart, Bradley, Sullinger ve Olynyk. Aslında bu kadro için Jeff Green ideal bir tamamlayıcı olsa da senelik 9.2 milyon dolar kazanacağını düşünürsek Boston’ın finansal açıdan istemeyeceği bir isim olarak göze çarpıyor. Bu yüzden Green’i pick+biten kontrat karşılığı göndermeye çalışıp, o boşluğu draft ile doldurmak istemeleri muhtemel. Dallas’tan aldıkları draft hakkı bu noktada çok değerli bir hale geliyor çünkü seneye boş bir kadroda 25 veya 26’ncı sıradan seçtikleri bir oyuncuya bile çok rahat süre verebilir hale gelecekler.

Takasın olumsuz tarafına yönelirsek; Rondo’yu yönetim hatasından dolayı değerinin altına bırakmak zorunda kaldılar ve çok daha büyük bir teklifle

geçen sene gönderebilecekken, bu sene Nelson, Crowder ve Wright gibi oyuncular ve 25-30 arasından gelecek bir draft hakkı ile takası tamamlamak zorunda kaldılar. Bu üç oyuncunun da biten kontrat olmak dışında bir artısı yok.

Belki bu açıdan takas biraz daha anlaşılabilir gözüküyor ama özellikle Lakers’ın pick’leri kesinlikle daha değerli bir durumdaydı. Tabii belki de Lakers’ı güçlendirmek istemediler ki gerçekten amaçları buysa bu takas ciddi anlamda mantıklı bir hale gelir.

Ainge’e yöneltilen bir diğer eleştiri de, takımın temeli olarak düşündüğü oyuncularla ilgili beklentilerinin fazla yüksek olması. Smart-Bradley ikilisinin tavanı hiçbir zaman John Wall-Bradley Beal ya da Stephen Curry-Klay Thompson kadar olamayacak gibi gözüküyor. Smart’ın henüz ilk senesi olduğundan onun hakkında ayrıntılı yorum yapmak doğru olmayabilir ama

Bradley beş senedir Boston’da ve geçen sene kontrat sezonunda yaptığı çıkışı saymazsak, bir takımı taşıyacak temel bir oyuncu olmaktan ziyade Bruce Bowen tarzı boşlukları dolduracak bir oyuncu olarak ön plana çıktı. Evet, Bradley gibi oyunculara her zaman her takımda yer vardır ama her maç 20 şut kullanmasını istemek de biraz çılgınlık!

Son olarak koç Brad Stevens cephesinden bakalım… Altı senelik yaptığı anlaşmanın ilk iki senesini çok rahat ve sıkıntısız geçirmiş durumda; muhtemelen iki sene daha kimse kovulmasından bahsetmeyecek. Bununla birlikte, bu dört sene boyunca kendini göstereceği bir kadro bulamayacak olması, üst seviyelerde neler yapabileceğine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.

Yine de elinde birlikte büyüme potansiyeli olan bir oyuncu grubu olduğu aşikâr; yeter ki Ainge beklentilerini biraz düşürsün!

Page 49: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Dallas’ta yeni bir lezzet

Page 50: SlamDunk Dergi - Sayi 62

DARKO MILICIC

Ç E M B E R İ N D I Ş I …

NBA tarihinin en büyük draft sürprizlerinden Darko Milicic, hayal kırıklığıyla geçen basketbol kariyerinin ardından parkelerdeki başarısızlığını bambaşka bir alana taşıdı…

Y A Z I : C A N H A S G Ö R

Page 51: SlamDunk Dergi - Sayi 62

asketbolun yaşam tarzı olarak şekillendirildiği birkaç ülke düşünün. Şimdi de aklınıza ilk gelen yerlerden biri olan Sırbistan’da doğmuş ve çok küçük yaşta basketbola başlamış büyük bir çocuk hayal edin. 2.13 boyundaki

bu çocuğun henüz 18 yaşındayken basketbolun zirvesi NBA’de tarihin en iyi draft’larından birinde 2 numaradan seçildiği, lige girdiği ilk yılda şampiyonluk yüzüğü taktığı ve bunu başaran en genç oyuncu olduğu bilgilerini de aklınızda tutun. Gayet güzel bir kariyer başlangıcı gibi gözüktüğüne ve geleceğinin de bir o kadar parlak durduğuna eminim. Ne var ki öyle olmadı. O genç, hiçbir zaman kendini ispat edemedi ve sürekli düştü. Son olarak geçtiğimiz günlerde, lige girdiğinden 11 yıl sonra, 29 yaşında basketbolu bırakıp kariyerinin ilk kick-box maçına çıktı.

Darko Milicic sahneye ilk adımını attığından bu yana hep keskin dönüşlere denk geldi ve kariyeri boyunca o zor virajları bir kez bile almayı başaramadı.

2003 YAZININ SICAK BİR HAZİRAN AKŞAMI…Hikaye tam da bu tarihte başladı. NBA’de sezon

sona ermiş, gözler artık draft’a çevrilmişti. David Stern’ün ilk anonsu Cleveland Cavaliers’ın ilk sıradan (şaşırmadık değil mi?) LeBron James’i tercih etmesi oldu. Buraya kadar problem yoktu. Ancak kısa bir süre sonra Stern yeniden sahnedeydi ve bu anonsuyla birlikte yakın tarih oldukça etkilenecekti. Carmelo Anthony’yi, Chris Bosh’u, Dwyane Wade’i, hatta Dawid West’i geride bırakan Detroit Pistons, ikinci sıradan Darko Milicic’i seçiyordu. Yaşanmamış olaylar üzerine konuşmak doğru değil ama Pistons o gün geride kalan üç oyuncudan birini seçseydi, paramı 2004’ten sonra birkaç şampiyonluk daha kazanırlar bahsine yatırırdım. Kim bilir, belki de şu anda paralel evrenlerden birinde Carmelo Anthony’nin üç yüzüğü vardır!

“BUNDAN SONRA BÖYLE BİR OLAY YAŞANMAYACAK. BİR DAHA DRAFT’A BİLMEM GEREKEN HER ŞEYİ ÖĞRENMEDEN GİRMEYECEĞİM…” Bu sözlerin sahibi, Milicic’i ikinci sıradan seçen

ve eldeki verilere bakarsak NBA tarihinin en

“Darko Milicic sahneye ilk adımını attığından bu yana

hep keskin dönüşlere denk geldi ve kariyeri

boyunca o zor virajları bir kez bile

almayı başaramadı”

Page 52: SlamDunk Dergi - Sayi 62

büyük hatalarından birini yapan Pistons GM’i Joe Dumars. 2013’te verdiği bir röportajda Milicic seçiminden sonra artık seçmeyi düşündükleri oyuncuların geçmişleriyle ilgili her şeyi araştırdıklarını ve herkesle konuştuklarını söylemiş. Ayrıca aynı röportajda Dumars’ın “Milicic’i alırken şu andaki araştırmaların neredeyse yüzde 20’sini yapıyorduk. Onunla ilgili bilmemiz gereken şeylerin yarısını öğrenmiştik. Avrupa’dan sadece birkaç kişiyle konuştuk” şeklinde itirafı var.

Öyle mi sevgili Dumars? Bizi aydınlattığın için teşekkürler! Kısacası, bugün bir kuruma asgari ücretli çalışan alınırken bile yapılması gereken araştırma gerçekleşseydi tarihin seyri çok farklı olabilirdi. Peki neden Milicic’in en tepede başlayan kariyeri hiç durmadan düşüşe geçti? Sorun direkt olarak en yukarıda yer alması mıydı?

“YA İÇİNDESİNDİR ÇEMBERİN YA DA DIŞINDA…”Milicic’in 2013’te verdiği bir röportaj,

yukarıdaki şarkı sözlerini akla getiriyordu… Sırp oyuncu, NBA’in genelinde ve özellikle Detroit Pistons’ta yaşadığı sıkıntıları anlatırken “Ya tamamen içerideyim, ya da dışarıda” diyordu. İnatla yenilediği bir şey de vardı: “Ben basketbol oynamak istiyorum.”

Aslında kariyerinde yaşadığı düşüşün

Page 53: SlamDunk Dergi - Sayi 62

sebebinin uyum sorunu olduğu çok da açıktı. Onun şanssızlığı, parlak bir olayın hemen bir adım sonra tüm basketbol hayatını etkileyecek bir talihsizliğe yol açmasıydı. Sırbistan’da genç bir fenomendi. Onun için de zaten tarihin en iyi draft’larından birinde ikinci sıradan seçilmişti. Bu, söylediğine göre Milicic’i mutlu etse de belki de büyük bir şanssızlıktı çünkü daha 18 yaşında, NBA’in önümüzdeki 10-15 yılına damga vuracak üç ismin ağırlığını omuzlarında taşımak zorundaydı. Bir diğer vahim durum ise gittiği takım şampiyonluk yarışı veriyordu ve toy bir oyuncuya harcayacakları 1 dakika bile yoktu. Onun ise aklında, her zaman kenarda oturup para kazanmaktansa oynamak vardı. NBA’deki son takımı Boston Celtics’ten ayrılırken de bunu şöyle vurguluyordu: “Gerçekçi olmalıyım, NBA’de bana aradığım fırsatı verecek herhangi bir takım yok. Benim tek şansım Avrupa’ya geri dönmek. Bunu yapacağım. Mutlu olmak istiyorum, oynamak istiyorum.”

NBA’e girdiği yıldan itibaren altı farklı takımın formasını giymişti ve son olarak Boston Celtics’te bir ay boyunca sadece 5 dakika süre alarak dibi görmüş, ayrılık kararı vermişti.

O son noktaya gelene kadar Milicic’in NBA’de geçirdiği her gün sanki ondan bir şey götürmüş

DARKO MILICIC

“Büyüklerin sahnesinde ona yer olmadığını anlayan

Milicic, 2013’te NBA’den tamamen

ayrıldı”

gibiydi. 2010’da New York Knicks’ten Minnesota Timberwolves’a takas edilmiş ama orada da bir varlık gösterememişti. GM David Kahn ise oyuncunun psikolojisiyle ilgili daha da derine inerek “Son yapılan takas onu bir hayli yaraladı. Aslında basketbol oynamak istiyordu ama artık NBA’de önemli bir yerde olamayacağından endişeleniyordu. Çok gururluydu” demişti.

Milicic’e muhtemelen 18 yaşına kadar çevresindeki herkes ne kadar iyi olduğundan

bahsetmişti. Bu şekilde büyüdükten sonra en iyi olduğu işi yapmak için ilk adımı attı ama 10 yıl boyunca NBA sanki ona “Hiçbir halta yaramıyorsun” demişti. Bunun altından kalkmak kolay değildi ve Milicic de zaten bunu başaramadı. Kariyeri tıpkı hava atışını kazandıktan sonra topun gidip kendi potasına girmesi gibiydi. Bunu da zaten birebir yaşamıştı!

EVE DÖNÜŞ… Büyüklerin sahnesinde ona yer olmadığını

anlayan Milicic, 2013’te NBA’den tamamen ayrıldı. Ancak ülkesine döndüğünde de istediğini bulamadı. Kendi evinde bile ona basketbol oynayacak bir alan verilmedi. Zaten 2014’te de zorlamanın bir gereği olmadığını anlamış olacak ki çok sevdiği bu oyunu bırakmaya karar verdiğini açıkladı. Bir dönemin “geleceğin yıldızı”, henüz 29 yaşında basketboldan elini eteğini çekti. Ancak Milicic en büyük iki süksesini, en başta ve en sonda yapmıştı. Bundan sonra profesyonel olarak kick-box’a başlayacağını açıkladı ve geçtiğimiz günlerde de ilk maçına çıktı. Peki sonuç mu? Kendinizi yormanıza gerek yok çünkü onun adı Darko Milicic; hayatta bazıları kazanırken, bazıları da “kaybeden” olmalıdır. Kendisinin de ikinci tarafta olduğu aşikâr!

Page 54: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Y A Z I : A L İ K O N A V I C

NBA TARİHİNİNEN KÖTÜ DRAFT’LARI

Page 55: SlamDunk Dergi - Sayi 62

NBA TARİHİNİN EN KÖTÜ DRAFT’LARI

NBA TARİHİNİNEN KÖTÜ DRAFT’LARI

Page 56: SlamDunk Dergi - Sayi 62

anking” (ya da Türk basketbolseverlerin deyimiyle “lotaryaya yatmak”) NBA basketbolunun bir parçası. Her ne kadar birçok seyirci bu durumdan rahatsızlık duyup şikâyet etse de bazı takımlar için işleri yoluna koyma noktasında başka bir

alternatif yok. Elinde vasat bir kadro bulunan, takasta elini güçlendirecek koza sahip olmayan takımlar ister istemez bu yola başvuruyor ve umutlarını draft’tan gelecek genç oyunculara bağlıyor. Ancak draft sınıfları yıldan yıla büyük farklılık gösterince bazen evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Özellikle NBA tarihinde bazı sınıflar var ki “umut hırsızlığıyla” itham edilmeleri mümkün!

Yazı Ali Konavic

2006Bunların en dikkat çekenlerinden birisi şüphesiz 2006

draft’ıydı. 2005-06 sezonunda yokları oynayan Toronto Raptors sadece 27 galibiyet alabilmişti. Lig 26’ncısı olan Raptors’ın yüzüne şans lotaryada güldü ve ilk sıradan seçme hakkı kazandılar. Ancak 28 Haziran gecesi yaptıkları tercih oldukça enteresandı. Yetenekli ve dikkat çekici kolej oyuncuları yerine hâlihazırda dört yıldır profesyonel basketbol oynayan Andrea Bargnani’yi seçtiler. Teoride çok yanlış bir şey yaptıklarını söylemek mümkün değil elbette; nitekim şut atabilen, fundamentali iyi bir Avrupalı uzun (hele ki ligde Dirk Nowitzki gibi bir emsal varken) asla kötü bir tercih değildir. Ne var ki bugün gelinen noktada Bargnani, ilk sıradan seçilmiş bir oyuncudan ziyade sıradan bir rotasyon oyuncusu haline gelmiş durumda. Raptors’ın Bargnani için yok saydığı bir diğer uzun LaMarcus Aldridge ise Portland Trail Blazers formasıyla harikalar yaratıyor ve ligin en iyi 4 numaralarından biri olarak gösteriliyor.

2006 draft’ında ilk beş sıradan seçilen diğer oyuncular da gerçekten dikkat çekici. Gonzaga’da iyi işler yapan Adam Morrison bu draft’ın 3 numarası olmuştu. Ancak herkesin malumu, oldukça kötü bir NBA kariyeri sonunda Avrupa’ya dönmek zorunda kaldı, hatta Beşiktaş forması da giydi. 5 numaradan seçilen Shelden Williams da benzer akıbeti yaşadı ve şu an ekmeğinin peşinde Çin’e kadar savrulmuş durumda. 9 numara Patrick O’Bryant şu sıralar Şili’de profesyonel kariyerini sürdürüyor. 12 numaralı tercih Hilton Armstrong bu isimlere nazaran daha uzun bir NBA kariyerine sahip oldu ancak o da bu yaz kontrat bulamayıp Avrupa’ya döndü. Tıpkı Morrison gibi ona da kol kanat geren Beşiktaş oldu.

Bu draft’ın en büyük sürprizi ise hiç şüphesiz lige kattığı point guard’lar oldu. 21’inci sıradan seçilen Rajon Rondo ligin en değerli oyun kurucularından biri haline gelirken, 24’üncü sıra seçimi Kyle Lowry de Toronto’daki performansıyla elit oyun kurucular arasına girdi.

47 numara Paul Millsap ise ligin önemli uzunlarından biri oldu ve tabiri caizse bu draft’ın karizmasını bir nebze olsun düzeltti. Draft’ın en potansiyelli uzunlarından biri olarak gösterilen Ukraynalı Oleksiy Pecherov ise NBA’de tutunamayarak yaşlı kıtaya dönenlerden oldu. Cedric

“T

NBA TARİHİNİN EN KÖTÜ DRAFT’LARI

Page 57: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Simmons da üst sıralardan seçilmesine rağmen NBA’de kalıcı olamadı ancak şu an Yunan devi Olympiakos’ta iyi işler yaptığını söyleyebiliriz.

2000Lig tarihinin en kötü draft’larından birisi de 2000

senesindeki. Hatta birçok basketbolsevere göre bu draft sınıfı, tarihin en zayıfıydı. Orada seçilen birçok isim artık kariyerinin sonbaharını yaşıyor ve elimizde onlar hakkında birçok somut istatistik var. Bu istatistikler üzerinden o sınıfın ciddi anlamda vasat olduğunu söylemek mümkün.

1 numaradan seçilen oyuncu Kenyon Martin’di. Cincinatti formasıyla uzun kolej kariyerinde harikalar yaratan ve All-American seçilen Martin’in ilk sıradan seçilmesi sürpriz değildi. Ancak All-Star olduktan sonra yaşadığı düşüş inanılmazdı! Nets formasıyla iyi bir çaylak sezonu geçiren ve 2004 yılında All-Star olmayı da başaran Martin, Nuggets’a gittikten sonra önemli bir düşüş yaşadı ve kariyerini bir türlü toparlayamadı.

Ne var ki bu draft’ın imajına zarar veren isim Martin olmadı. O gece draft edilen 58 oyuncudan sadece üçü All-Star olabildi. Martin, Jamaal Magloire ve Michael Redd sadece bir kez All-Star olmayı başardı. Redd ikinci turdan seçilmesine rağmen önemli bir çıkış yapmasaydı hakikaten rezil bir draft sınıfı olacakmış! Zaten o da kariyerinde büyük bir düşüş yaşayıp basketbolu erken bırakmak zorunda kaldı.

2000 draft sınıfını bizim için önemli kılan unsur ise

“ Cincinatti formasıyla uzun kolej kariyerinde harikalar yaratan ve All-American seçilen Martin’in ilk sıradan seçilmesi sürpriz değildi”

Page 58: SlamDunk Dergi - Sayi 62

“Avrupa basketbolunun efsane uzunu Arvydas Sabonis ve Chicago Bulls’un ribaund canavarı Dennis Rodman, 1986’nın yüz aklarındandı”

Page 59: SlamDunk Dergi - Sayi 62

Hidayet Türkoğlu’nun seçilmesiydi. 16’ncı sıradan draft edilen Hedo, bu sınıfın birçok oyuncusuna nazaran çok daha iyi bir NBA kariyeri inşa etti; MIP seçildi, All-Star olabileceği sezonlar yaşadı, NBA finali oynadı… Bu draft’ın en iyi Avrupalısı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Marko Jaric, Igor Rakocevic ve Dalibor Bagaric gibi Yugoslav yetenekler ise kötü NBA kariyerleri yaptıktan sonra Avrupa’ya döndü. İlk turda seçilen bir diğer Yugoslav olan Primoz Brezec ise bu üç isme nazaran çok daha iyi işler yaptı. Özellikle Charlotte ile geçirdiği 2004-05 sezonunda ligin en dikkat çekici uzunlarından biri haline gelse de bu seviyede uzun süre varlık gösteremedi ve yaşı ilerledikçe performansı düştü. 2011 yılında Avrupa’ya döndü.

2000 draft’ının Avrupalıları denince akla gelen en önemli isim Jerome Moiso olabilir. 11’inci sıradan büyük umutlarla seçilen UCLA çıkışlı Fransız uzun, 2006 yılında Avrupa’ya dönmek zorunda kaldı. Bugünlerde ise 37 yaşında ve Porto Riko’da kariyerinin son günlerini yaşıyor.

1986Hayal kırıklığı yaratan bir diğer draft sınıfı olan 1986’nın trajik bir

hikayesi de var. İlk sıradan seçilen Brad Daugherty breş kez All-Star oldu ve forması Cleveland Cavaliers tarafından emekli edildi. Öte yandan ikinci sıra seçimi Len Bias’ın tek bir profesyonel maç bile oynamadan vefat etmesi, draft’ın önüne geçti. Maryland çıkışlı forvetin lige damga vurması bekleniyordu ancak draft olduktan yaklaşık bir ay sonra yüksek dozda kokain kullanımından, doğduğu şehir olan Maryland’da hayata gözlerini yumdu.

Bir diğer ilk tur seçimi Ken Barlow da hiç NBA maçına çıkmayıp kariyerini Avrupa’da devam ettirme kararı aldı. Bu draft’ta aynı akıbeti yaşayan sekiz oyuncu vardı. Bu yönüyle NBA tarihine geçen bu draft’ın imajını düzelten isimler ise dikkat çekiciydi. Avrupa basketbolunun efsane uzunu Arvydas Sabonis ve Chicago Bulls’un ribaund canavarı Dennis Rodman, 1986’nın yüz aklarındandı. Sondan bir önceki sıradan seçilen Jeff Hornacek ise istikrarlı ve kaliteli bir skorer olarak uzun bir NBA kariyeri geçirmesinin yanı sıra 1992’de All-Star olmayı başardı. Ayrıca uzun yıllar giydiği 14 numaralı forma da Utah Jazz tarafından emekli edildi.

Yine ikinci turda seçilen isimlerden Kevin Duckworth da beklenmeyen bir çıkışa imza atarak önemli işler yaptı ve iki kez All-Star seçildi. Ancak bu istisnai isimler dışında bu draft birçok

hayal kırıklığıyla doluydu. Üçüncü sıradan seçilen Chris Washburn’un sadece üç yıl NBA’de oynayabilmesi, aslında her şeyi özetliyor! O sezon yılın çaylağı seçilen 4 numaralı tercih Chuck Person ise üçlük uzmanı olarak anılsa da hiçbir zaman All-Star olacak seviyeye ulaşamadı. Beşinci sıradan draft edilen bir diğer 3 numara Kenny Walker da vasat bir NBA kariyeri yaşadıktan sonra Avrupa’ya transfer oldu. 1989’da smaç şampiyonu olması ise kariyerinin en dikkat çekici olaylarındandı.

86 sınıfını çok gömmemek adına en iyi ismi en sona bıraktım. Mark Price, müthiş bir şutör olarak önemli bir kariyer yaptı ve dört kez All-Star seçildi. İlginçtir ki o da birinci turdan draft edilmemişti. 86 draft’ının birinci ve ikinci turunu yer değiştirsek herhalde bugün daha mantıklı bir draft olduğunu söyleyebilirdik! 1993’te yılın en iyi beşine de seçilen Price, 34 yaşında bitirdiği profesyonel kariyerinin hemen ardından koçluğa başladı. Bugün de Hornets’in asistan koçu olarak antrenörlük kariyerini sürdürüyor.

20052005 sınıfı, birçok Avrupalı önemli potansiyelin seçilmesi sebebiyle

Avrupalı basketbolseverler için oldukça heyecan vericiydi. Ancak başta o gece ilk sıradan seçilen Andrew Bogut olmak üzere o Avrupalıların önemli bir kısmı hayal kırıklığı yarattı. Kimi Bogut gibi hiçbir zaman beklenen noktaya gelemezken, kimi de Cenk Akyol gibi tek bir maça bile çıkmadı. Roko Ukic, Mile Ilic ve Erazem Lorbek gibi Yugoslav basketbolunun yetiştirdiği ve NBA’de varlık göstereceğine inanılan birçok genç yetenek bugün kariyerinin sonbaharında ve NBA’de en ufak bir iz bırakamamış durumda. Mickael Gelabale ve Axel Hervelle gibi Batı Avrupa basketbolunun önemli potansiyellerinin de akıbeti Yugoslav oyunculardan farklı olmadı. Sadece Gelabale, NBA’e biraz daha uygun olan stili sebebiyle iki farklı kontrat imzalamayı başararak diğer oyunculara nazaran daha çok parkeye çıktı. 11’inci sıradan seçilen İspanyol uzun Fran Vasqeuz de kariyerini Avrupa’da sürdürmeyi tercih etti ve hiç NBA maçına çıkmayan draft edilmiş oyuncular kervanına katılmış oldu. Onun hemen ardından seçilen Rus forvet Yaroslav Karolev ise Clippers’in sıkıntılı dönemlerinde forma şansı buldu ancak NBA’de kalıcı olmayı başaramadı. Rusya’da yeniden başladığı Avrupa kariyeri çok da iyi gitmedi. NBA D-League oynayarak yeni bir kontrat peşine düştü ancak bir daha NBA’de forma şansı bulamadı. Şu sıralar 27 yaşında ve kariyerini Panionios’ta sürdürüyor.

O gün ilk turda seçilen bir diğer Avrupalı olan Linas Kleiza ise ligde nispeten daha büyük bir etki yaratmayı başardı. Avrupa’yı en dikkatle takip eden takımlardan olan Portland tarafından draft edilen Kleiza, Denver’a yollanmıştı. Dört yıllık vasat bir Denver kariyeri sonrası Avrupa’ya dönen, ancak bir de Olympiakos’ta hayal kırıklığı yaşayan Litvanyalı, Toronto ile yeni bir kontrat imzaladığında artık 25 yaşındaydı. Ancak özellikle sakatlıklar sebebiyle basketbolunun bu olgunluk dönemini de iyi geçiremeyen Kleiza, dört yıllık kontratının son senesine girilirken serbest bırakıldı.

Kleiza’nın kariyeri, 2005’te seçilen birçok Avrupalının akıbetinin kısa özeti gibi. 2005, Avrupa basketbolu adına oldukça ümit verici bir sınıfken; Ersan İlyasova ve Marcin Gortat dışında net bir NBA oyuncusu yaratamadı. Aynı sınıf Chris Paul ve Deron Williams gibi çok önemli iki oyun kurucunun lige katılımı dışında genel manada da vasattı. Andrew Bynum, Danny Granger ve David Lee gibi bu sınıfın çıkış yapan diğer oyuncuları ise düşüş yaşamaktan kurtulamadı. 

NBA TARİHİNİN EN KÖTÜ DRAFT’LARI

Page 60: SlamDunk Dergi - Sayi 62

“2005 sınıfı, birçok Avrupalı önemli potansiyelin seçilmesi sebebiyle Avrupalı

basketbolseverler için oldukça heyecan vericiydi. Ancak başta o gece ilk sıradan seçilen

Andrew Bogut olmak üzere o Avrupalıların önemli bir kısmı hayal kırıklığı yarattı”

Page 61: SlamDunk Dergi - Sayi 62

2013Birçok basketbolsevere göre tarihin en kötü draft

sınıflarından biri. O gece ilk sıradan seçilen Anthony Bennett, iki yılda neredeyse hiçbir şey yapmadı ve LeBron James takasıyla yolunu tuttuğu Minnesota’da da bir şeyleri değiştirebileceği sinyalini henüz vermiş değil. İkinci sıradan Victor Oladipo’yu tercih eden Orlando ise Cavaliers’tan daha mantıklı bir hamle yaptığını kısa sürede anladı. Nikola Vucevic önderliğinde şekillenen takımda önemli bir rol üstlenen Oladipo, zaman içinde ligin elit kısalarından biri haline gelebilir.

11’inci sıradan draft edilen Michael Carter-Williams ise bir süredir tanking yapan Philadelphia’nın ayakta kalan tek ismi ve 2014 yılında yılın çaylağı olarak bu sınıfın en iyi oyuncularından biri olduğunu gösterdi. Alex Abrines, Joffrey Lauvergne, Bojan Dubljevic ve Janis Timma gibi genç Avrupalılar da bu draft sınıfının önemli bir parçasıydı ancak hepsi halihazırda Avrupa’da oynuyor.

Açıkçası 2013’ün dengesiz bir potansiyel var fakat bu açığa çıkar mı, ne kadar etkili olur kestirmek güç. Otto Porter, Nerlens Noel, Trey Burke ve Shabazz Muhammed gibi oyuncular yavaş yavaş kendilerini gösteriyor ve bu draft sınıfının karizmasını kurtarmak büyük oranda onların elinde. Ayrıca Tim Hardaway Jr, Dennis Schröder, Gorgui Dieng ve Mason Plumlee’nin çıkışları 2013 sınıfı için umut verici fakat draft olan 60 oyuncudan şimdilik bir şey vadedenlerin listesi bu kadar sınırlı. Bu sınıfın birçok oyuncusu sürpriz bir çıkış yapıp NBA’de kalıcı olmazsa 2013, draft tarihinin en kötü sınıflarından biri olarak anılacak.

NBA TARİHİNİN EN KÖTÜ DRAFT’LARI

Page 62: SlamDunk Dergi - Sayi 62