Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Yıl 1987, Cilt iV, Sayı 1 - 2
Türkiye'de Patronai · İlişkileri ·
Ayşe GÜNER (*) ,
GİRİŞ
Bu yazıda Türkiye'deki patronaj ilişkilerinin, Osmanlı İmpara
torluğundan başlayarak. çok partili sisteme kadar geçirdiği evrimi
gözden geçirilecektir. Bu ilişkilerin, nitelikleri belirtilirken teori ile
pratiği bir arada götürmeye dikkat edilecek, _ayrıca bölgesel özel
likler ayrı bir bölümde açıklanmaya çGJlışılacaktır.
Tüm bunları yaparken, Lemarchand'ın süreçsel boyutu (pro
cessual dimension) uygulanacaktır (1). Bu boyut patron-clien ("'*)
bağlarının dinamiğini açıklayan ya da belirleyen sosyal süreçleri,
stratejileri ve · etkileşim alanlarını ön plana almaktadır. Bu boyutta
(a) mikrff düzeyde patron ve client arasındaki mübadele dengesini
etkileyen tarihsel değişimler ve (b) clientelistic ağların yaygınlaş
ması ve yeni kurumsal çerçeveler ile işbirliği ele alınmaktadır. Ya
ni modernleşme ile birlikte gelen değişiklikler tarihsel süreç içinde
incelenmektedir.
Patronaj, so.n 10-15 yıldır sosyal antropologların ve siyaset bi
limcilerinin en önemli konularından biri haline gelmiştir. Son · yıl
larda patronaj ilişkilerinin gelişmiş toplumlarda da varlığı , görül
müştür ancak konuya ilişkin çalışmalar daha ziyade az gelişmiş
ülkelerde, Asya'da. Afrika'da ,· Latin Amerika'da ve Akdeniz ülkele
rinde yoğunlaşmıştır. TÜrkiye d~ bu çalışma alanına · gir~iş ve bu
konuda çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu yazıda,' ülkemiz sosyal
*) Araştırma Görevlisi -- Maliye Bölümü.
·1) Rene Lemarchand, «Comparative Rolitical Clientalism : Structure, Process
and Optic», S. N. Eisenstadt and· Hene Lemarchand (eds.). Political Clientelism,
Potronage and Development, Sage Publications Ltd., London, 19'81 , s. 16.
* *) Bir kaç yazarımız Client yerine yanaşma sözcüğünü kullanmıştır. Ancak
kelimenin tam anlcmını veremediğinden ve Türkçe literatürde yer edememiş ol
duğundan bu yazıda client sözcüğünün kullanımı sürdürülecektir. Aynı şekilde
Türkçede ·karşılığı · bulunmayan ve client söz.cüğünden türeyen «clientelistic iliş
kiler» deyimi ise, patron ve client arasındaki iliş.kileri kapsamaktadır.
617
bilimcilerinin konµya ilişkin araştırmalarının bir derlemesi, bir özeti bulunacaktır. Ülkemizde zqman içinde patronaj ilişkilerinin evrimi, geleneksel ilişkiden parti-güdümlü . patronaja (party-directed patronage) geçişi · ve bunların gösterdiği özellikler belirtilecektir. Bu arada, Türkiye'nin doğu bölgesi - farklı özellikler gösterdiği için ayrıca ele alınacaktır.
Patronaj kavramına ilişkin çok çeşitli tanımlar yapılmış ve hiç birinde fikir birliği sağlanamamıştır. Ancak burada değişik tanım
ların ' orta noktalarını sıralamak mümkündür. Öncelikle, patron-cli.ent ilişkileri aktörler arasındaki ikili, yüzyüze ilişkilerdir. Bu ilişkilerde zenginliğin, statünün ve etki sahibi olmanın (influence) esitsiz bir dağılım ; sözkonusüdur. Ayrıca bu ilişkiler karşılıklı mübad~leye dayanır, iki taraflı çıkar eylemlerini içerir. Bu -ortak özelliklerden yola çıkarak daha geniş bir alanı ele alabilir, bu yolla hem geleneksel patronaj ilişkilerini, hem · de daha modern bir olgu olan parti patronajını açıklayabiliriz.
Türkiye'deki patronaj ilişkilerine geçmeden önce, ülkenin bu tür ilişkilerin rahatça gelişmesini sağlayan koşullara sohip . olduğu belirtilmelidir (2
). Patronaj daha ziyade hızlı sosyo-ekonomik deği - · şim dönemlerinde filiz vermektedir. Yani çu tür ilişkiler, geçiş top-
, lumlarında görülmektedir. Türkiye de hızlı bir sosyo-ekonomik de- · ğişme içindedir. Geleneksel otorite kalıpları zayıflamış ancak modern (yasal-ussal) otorite kalıpları tümüyle yerlerini almamış, tüm nüfusu kapsayacak modern sosyal . güvenlik örgütleri gelişmemiştir. Ayrıca Türkiye'de sosyo-ekonomik modernleşme bölgesel farklılıklar göstermektedir. Bu neden.le de, patronajın birden fazla çeşidini aynı zamanda gözlemlemek mümkündür.
Bunun yanısıra, patron-client ilişkilerinin varlığı, zenginlik, statü ve gücün kontrolündeki eşitsizliklere bağlıdır. Zira, daha önce de belirtildiği gibi, bu tür ilişkiler eşit olmayan taraflar arasında gelişir. Türkiye de bu koşulu sağlamaktadır. Son · yıllarda ülke, iktisadi büyümeyi sağlarken, gelirdeki farklılıklar kayda değer hale gelmiştir.
Ayrıca, clientelistic ilişkiler devlet faaliyetleri ile bağlantılı dır . Devletin fonksiyonu sınırlı ise, zengin ·kaynakları kontrol etmi -
2) Ergun Özbudun, «Turkey : The Polotics of Political Clientelism», S. N. Eisenstadt and Rene Lemarchan.d (eds.), Political Clientelism, Patronage and Development» . Sage Publications Ltd ., . London, 1981, ss . 25·2-253. ·
618
yordur, dolayısıyla .patronun devlet ile client ' ları arasındaki rolü
sınırlıdır . Tersine, devletin faaliyetleri geniş ise, patron yeni ve be
lirgin bir rol almaktadır çünkü client ' ların yaşamlarının büyük bir
bölümü . devletin kararlarından etkilenmektedir. Türkiye'de devlet
faaliyetleri, aynı koşullardaki . diğer ülkelere kıyasla. her zaman da
ha , fazla olmuştur (3). Yol, su, elektrik, okul, cami vb. bazı devlet
faaliyetleri veya tamamiyle kişisel yararlar sağlayan faaliyetler (ta
rım kredileri, bir fabrika yerinin seçimi · vb.) sık sık patronun hiz
metleri ile gerçekleştirilebilmekte ve böylece clientelistic ilişkile- ·
rin çapı genişlemektedir.
Son olarak, seçim politikalarının da patron-client ilişkileri üze
rinde etkisi vardır. Siyasal rekabet client'ların · patron ile "pazarlık
gücünü arttırmaktadır. Ayrıca patron-client bağlarını geliştirmek
te ve bu bağların politizasyonunu sağlamaktadır . Secim zaferinin
önemini bilen patron, konumunu güçlendirmek için d_aha fazla cli
ent'. ı kendisine bağlamaya çalışacaktır. Türkiye'de 30 yıldan fazla
bir süre içinde siyasal ·rekabet, clientelistic ilişkilerin yaygınlaşma
sı için uygun bir koşul sağlamıştır .
GELENEKSEL PATRONAJ
Türkiye'deki patronaj olgusu, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki . kır
sal topluluklardaki tarım elitleri ile köylüler arasındaki bağımlılık
ilişkilerine kadar geriye gider. Özellikle XVll. ve XVlll. _ yüzyıllarda
geleneksel toprak sisteminin (tımar sisteminin) değişmesiyle ayan
lar daha da güÇlenmişlerdir. Ayanların toprak üzerindeki kontrolü
ve merkezi otoritenin çevre üzerindeki etkisizliği köylüleri, yaşam
ve mal güvenlikler.i için patronlara bağımlı kılmıştır. Patronlar, ye·
rel halkı idari görevlilerin gelişigüzel eylemlerine karşı koruyan bir
güvenlik kanalı oluşturmuştur. XVlll. yüzyılda ayanın, halk ile saray
görevlileri arasında arabulucu (mediator) işlevi görmekte olduğu
bilinmektedir.
XIX. yüzyılda Sultan'ın otoritesini yeniden kurması ve tarım
vergisinin kaldırılması, ayanın üstünlüğünü zayıflatmıştır. XX. yüz
yıla gelin_diğinde, ayanın toplumsal etkinliğinin yerini iki ayn olgu
almıştır : Birincisi Lemarchand'ın feodal olarak nitelendirdiği ge
leneksel patronaj tipine girmektedir: «Korunma, iktisadi güvence ve
3.) Özbudun . bunun nedenini Osmanlı yönetimi altındaki uzun süreli ve güç
lü geleneğe bağlamaktadır. a.g .m., s. 252.
619
toplumda bir konuma sahip olabilme karşılığında, sadakat, itaat ve hizmeti içeren, bir üst ile ast arasındaki kişisel bağ» (4) .- Bu ilişkilerde patro_rıun (ağanın) üstünlüğü büyük miktarda mülke sahip olmasından ileri gelmektedir. Client'ları ise (ortakçı, kiracı vb.) yaşamlarını sürdürmek için patronun toprağına' bağımlıdırlar. Merkezin zamanla çevreye yönelmesi bu bağımlılık ilişkisine yeni boyutlar getirmiştir ; Vergiler, askerl'ik vs. konularında köylüle~. ağa-. lordan, idari görevlilerle iliskiyi · saglamak için yardım istemektey-· di (patronun bu tür işle~lerine ~<brokerage role» denmektedir). Patronlar ise, dostluk ve kirvelik mekanizmaları ile, sık sık diğer patronlar ile yatay ittifaka girerler ve böylece etkilerini · ik,iye katla-mış olurlardı (5
). . İkinci tür . clientelism ise, Rene . Lemarchand'ın «merchantile clientelism» kavramı"na tekabül · etmektedir (6 ). Bu, kasaba tücqarları ile köylü müşterileri arasındaki bir ilişkidir. Mübeccel Kıray, Batı Karadeniz'deki K kasabasında bu ilişkiyi gözlemlemiştir (7). Kıray, bu ilişkiyi şöyle açıklamaktadır: «Bu köylül.er için, pazar ekonomisine açılabilmekte en gerekli şey kredi ve pazarlama ilişkileri kurabilmektir. Bu ilişkileri bugün Türkiye'de, kasabadaki toprak ve tarım ile doğrudan doğruya ilişkisi olmayan tüccarlar kurmaktadır. Bu ilişkinin kurulmasına, işlenen toprağın büyüklüğü kadar, piyasaya arzedilen ürünün cinsi de sebep olmaktadır. Bu ürün, büyük makinalar gerektirmediği, bir ailenin emeği ile küçük bir toprakta yetiştirilebildiği fakat iletme ve pazarlaması dış ilişkiler gerektirdiği için bu ilişkiler doğmaktadır. Köylü ile kasaba tüccarı arasındaki .bu ilişki, köylü toprağının heps.ini piyasaya süreceği ürüne hasrettiğind,en, tüketimi için gerekli nakit para ihtiyacını bu tüccara bağlamakla ve ona tabi olmakla temin eder. Böylece tüccar, köy~ . lünün özellikle dışarısı ile olan ilişkilerini ve sosyal güvenliğini sağ-lar» (8).
.
4) Özbudun. a.g.m :, s. 254-255. . 5) Kirvelik ve patronaj bağlantısı için bkz. Ayşe Kudat, «Patron-Client Re~ !ations: The State of Art and Research in Eastern Turkey», Engin D. Akarlı and Gabriel Ben-Dor (eds.), Political Participation in Turkey, Boğaziçi Uriiversity Publications, İstanbul, 1975. 6) Özbudun, a.g.m., s. 256.
· 7) Mübeccel Kıray, «Values, Social Stratification and -Development», Toplumpilim Yazıları, Gazi Üniversitesi Toplum Bilimleri Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1982, ss. 9•1-106. 8) Mübeccel Kıray, Toplum Yapısındaki Temel Değişimlerin Tarihsel Perspektifi: Bugünkü ve Yarınki Türk Toplum Yapısı», a.g.e., ss. 123-124.
620
Öte yandan, 1946'ya kadar parti patronajı sınırlı kaldıysa da,
Jön Türkler (1908-1918) ve tek parti döneminde (1923-1946) patro
naj mekan.izması kullanılmıştır. 1908-1918 yılları arasında İttihat ve
Terakki Cemiyeti, p-atronaj ve iktisadi· düzenlemenin sistematik kul
ldnımıyla, eşrafı kendi safına çekerek, çevr~deki örgütlenmesini
· sağlamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi de, 23 yıl boyunca ay,.nı mer
kezi . elit-çevre eşrafı ittifakını kullanmıştır. CHP'nin TBMM'indeki
bölge temsilcileri, bölgelerin ileq gelen ailelerindendi. Şüphesiz bun
ların hükümet kanallarına girişi yerel düzeyde sosyal etkilerini güç
lendirmekteydi (9). ·
PARTİ PATRONAJI
1946 yılında çok partili sisteme geçiş geleneksel ~tronaj iliş
kilerini iki yönden etkilemiştir. İlk olarak, patronlara ek bir kaynak
olarak parti patronajının devreye girmesi, geleneksel patron-client
ilişkilerini değişime uğratmıştır. İkinci olarak ise, bu · geleneksel
patron-client ilişkilerinden bağımsız olarak, yeni bir parti-güdümlü
patronaj (party-directed patronage) ortaya çıkmıştır.
Bu dönemde partiler, «hazır oy ba~kaları» . olarak gördükleri
geleneksel patronları, . kendi y~rel örgütlenmeleri içine almak için
yarışmışlardır. Bu strateji, patronlar için de memnuniyet verici ol
muştur çünkü böylece hem rakip patronlar karşısında ek bir statü
ve prestij sağlayabilmiş, hem kendi partisinin üyeleri için yeni dış
destek kaynakları sağlayabilmiş ve hem de parti bağları il~ iktisa
di durumunu muhafaza edebilmiş ve geliştirebilmişlerdir. Devlet ay
gıtının ' kırsal sektörlere yayılmasıyla patronun rolü yeni bir tanım
almıştır: patron, adeta, merkez ile muhatap olan yerel bölgenin
adamı olmak yerine, yerel topluluk ile muhatap· olan merkezin ada
mı haline gelmiştir (10). Bugün, yerel düzeydeki siyaset çalışmaları,
partiye ·giren bu eşrafın · siyasal etkinliğinin, geleneksel patronaj
kaynaklarını kontrol etmelerinden değil, parti içinde gördükleri -iş
levlerden ileri geldiğini göste'rmektedir (11}.
Bu gelişmelere. paralel olarak,· yerel düzeyde yeni «party bro-
. .
9) Sabri Sayan, «Political Patronage "in Turkey», E. Gellner and J. Water
bury (eds.), Patrons and Clients in Mediterrenean Societies, Duckworth, London,
1977, ss. 106-107. 10) Lemarchand, a.g.m., s. 18.
11) Sayan, a.g.m., s. 108.
621
ker» lan . oluşmuştur (12). Bunlar geleneksei patronluk tecrübesi ol
mayan yerel parti liderleridir. Araştırmalar bunların büyük bir bölümünün iş adamı, tüccar . ve meslek sahibi kişiler olduğunu göstermektedir.
Bu arada, client'lar tek bir patrona bağlı olmak yerine, rekabet halindeki party broker'ları arasında seçim yapma fırsatı ve böylece pazarlık gücü kazanmışlordır. Bu pazarlığın e-n yaygın ve en güçlü kullanımı, köylülerin büyük şehirlere göç ettiği gecekondu bölgelerinde olmuştur. Bu bölgelerdeki bir takım derneklerin . (örneğin Gecekonduyu Güzelleştirme Derne~leri) dışa karşı amaçları bölgenin görünümünü düzenlemek ise de, asıl işlevleri siyasi partiler ile gecekondu sakinleri arasındaki bağı sağlamaktır (13
) . 1950' lerden sonra şehirlere göç edenlerin artması, şehir parti patronajını geliştirmiştir . Seçim kampanyalarında, seçmenler ile adaylar arasında, oy karşılığında gecekondu sakinlerinin elde edebilecekleri çıkarlar (özelikle gecekondulara tapu verilmesi) sık sık görüşülmüştür.
Şunu söyleyebiliriz ki, çok partili hayata geçişten sonra partilerin seçim sonuçları, siyasal patronajı kullanabilme yeteneğin.den b.üyük ölçüde etkilenmiştir. Demokrat Parti'nin 19ı50'1erde gösterdiği başarı, siyasal patronajı etkin kullanımına bağ!cinmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi patronaj sistemine ağırlık vermekten sakınmış, patronaj yerine . yönetsel (bürokratik-idari) kontrol mekanizmalarını vurgulamıştır. DP ise, kitlelerin desteğinden güç alan bir parti olarak, bürokratik-idari kurumlar yerine, gayri resmi patronaj ilişkilerine ağırlık vermiştir (14
). DP'nin yerel kadroları, CHP'nin elitist ve bürokratik kadrolarından daha başarılı bir aracı (broke-
12) Çok partili hayata geçiş ile ortaya çıkan bu gelişmeye Kıray'ın Taşköprü araştırması güzel bir örnek teşkil eder. Ağa'nın köyü terketmesi ve yerine gelen kişinin Ağa'nınleneksel patronaj ilişkilerini (özellikle borç verme ve koruma) yerine getirmeyi reddetmesi, yeni ilişkiler ve kurumlar ortaya çıkarmıştır . Sonuçta, parti ka-nallannı ·kullanan, eskisinden daha fazla uzmanlaşmış üç ayrı kişi eski Ağa'nın işlevi.ni görmeye başlamıştır . Kı.ray, «Changing Pattern of Patronage». a g .e.. ss. 177-202.
13) Kemal Karpat. <<T1he Politics of Transition: Political Attitudes and Party Affiliation in Turkish Shantytowns», Engin D. Akarlı and Gabriel Ben-Oor (eos.). a.g.e., s. 92.
14) İlkay Sunar. «Demokrat Parti ve Popülism» , Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, 8. cilt, s. 2083.
622
rage) rolü oynamışlardır. Df:''yi desteklemiş · oian ya da destekle
meye niyetli görünen bölgeler, fabrika, yol, su, cami ve _diğer kq
mu hizmetleriyle ödüllendirilmiştir. Adalet Partisi de, gecekondu
larda ve kırsal alanda patronaj kanallarından, ka/mu kaynakları yo
luyla azami düzeyde yararlanmıştır. Ancak, bu arada, 1960'1arın so
nuna doğru CHP'nin de patronaja yönelik yeni seçim stratejileri
edinmeye bçışlamış olduğu belirtilmektedir.
Geleneksel patronların party broker'ları haline dönüşmesi ve
parti-güdümlü patronajın yaygınlaşması üç faktör ile açıklanmak
tadır: 1) Devlet faaliyetlerinin artması ile köylülerin bürokratik ku
rumlarla itişkilerini sürdürecek · aracılara ihtiyacı artmıştır. Bu du
rumda bir parti görevlisinin, partiyle ilişkisi olmayan bir patrondan .
daha fazla şansı vardır. Dolayısıyla, birey ve toplulukların yardım
is'tekleri daha ziyade yerel. parti liderlerine yönelmiştir. 2) Parti re- .
kabeti, kırsal gelişme projeleri için kamu yatırımı miktarını arttır
mıştır. Bu projelerin dağılımı yönetimdeki partinin kontrolündedir.
İktidardaki partiler bu gücü, kendilerine oy veren kırsal kesimi ödül-,
lendirerek daha yaygın bir destek sağlamak için kullanmışlardır.
Hükümet patronajının aşağı · akımı (downward flow) parti içindeki
broker' ların dikey ağı ile işlemektedir. 3) Parti patronajına doğru
yönelen bu gelişmeler, sosyo-ekonomik değişmenin bir sonucu ola
rak , kırsal kesimdeki itaatkôr (deferential) siyasal kültürün zayıf
laması ile de ' ilgilidir. İktisadi faaliyetlerin giderek ticarileşmesi ve
sosyal mobilizasyonun hızla yayılması, kırsal alanda geleneksel .
itaatkôr sadakatin zayıflamasına ve, mübadele ilişkileriyle daha
fazla gelişme isteğine yol açmıştır. Bu istekler de ancak parti bro
ker'ları yolu ile elde edilebilecek mal ve hizmetleri içermektedir (15).
DOGU TÜRKİYE*
Yukarıda ana hatları ile vermeye çalıştığımız patronajın deği
şimi Türkiye'nin doğu bölgelerinde böylesine belirgin değildir. Do
ğu Türkiye daha ziyade geleneksel toplumların özelliklerini göster
mektedir. Bölgenin özelliklerini (Türkiye'nin diğer bölgelerinden
farklı olarak) şöyle sıralayabiliriz: - coğrafi açıdan merkeze en uzak
15) 8ayc.rı, a:g.m., s. 108-109.
*) Bu bölümde Ayşe Kutad'ın Doğu Türkiye ile ilgili bir araştırmasından
yararlanılmıştır. Ayşe Kutad, «.Patron-Client Relations: The State of Art and Re
search in Eastern Turkey», Engin D. Akarlı and Gabriel Ben-Dor (eds.). a.g.e.
623
bölgedir, dağlık arazi iİetişim ve uiaşımı g9çleştirmektedir; topiumsal gelişme (şehirleşme, sanayileşme, okur-yazarlık vs.) düşüktür; ticari pazarlar sınırlı, iktisadi ilişkiler yarı-feodal düzeydedir; genelde tek bir · varlıklı aile birkaç köyün · sahibidir, toprak tasarrufundaki · eşrtsizlik sonucu az sayıda büyük toprak sahibi, yüksek oranda topraksız köylü vardır; nüfusun çoğu Türkçeyi az bilmekte ya da hiç bilmemektedir; devlet otoritesi marjinal düzeydedir, ve hatta '.bazı işlevler {örneğin adalet, kanun ve düzenin muhafazası) kabile reisleri ve şeyhler tarafından yerine getirilmektedir. Öte yandan kasabalar ve dış dünya arasındaki bağı sağlayacak yeterli iletişim araçlarının olmaması, toplumun ceşÜli kabileler ya da din grupları arasında parçalanmış olması ve geniş bir etnik azınlığın varlığı toplumsal bütünleşmeyi düşük bir düzeyde tutmaktadır.
Doğu Türkiye'de geleneksel petron.:client bağları daha . önemlidir. Parti örgütlenmeleri . vardır ama bunlar oturmamış ve şahsi niteliktedir. Siyasal gücün parçalanmışlığı, etnik ve dini · bölünmeler, yaygın yoksulluk ve iktisadi bağ.ımlılık, devletin bu bölgeye ula- . şamaması gibi nedenler~e patronlar, formel . siyasal örgütlenmeler ve partilerden daha çok önem kazanmaktadır. Bu bölgelerde ağa -maraba yapısı, akrabalık, kabileler, dini gruplar birer patron-client ağı · işlevi görmektedir. Bunlar arasında.ki yatay ve dikey bağlantılar kirvelik, çeşitli iktisadi ortaklıkl~r ve gayri resmi 'dostluk bağları ile sağlanmaktadır. Bu yolla son derece etkili bir siyasal mobi 1 izasyon gerçekleşti ri 1 mekted i r.
Bu bölgelerde patronların, kabile reislerinin, dini liderlerin ve aile reislerinin siyasi kararları sorgusuz sualsiz kabul edilmekte ve client'lar . istenilen yönde oy vermektedirler. Nüfuzlu patronlar sık sık parti değiştirebilmekte, bu da partiler arasındaki oy dqğılımında büyük farklara neden olabilmektedir.
Burada politika bir avuç nüfuzlu kişi tarafından yürütülm~ktedir. 1969 seçimlerinin .sonucu, Doğu Türkiye'deki bağımsızların ya da parti adaylarının büyük bir bölümünün şeyh, büyük topr.ak · sahibi ya da kabile reisi olduğunu ortaya · koymuştur. Bunlar _çoğunluk partisinin deste'ği ile ya da hiç destek almadan başarılı se-çim kampanyaları gerçekleştirebilmektedirler . · ·
Doğu'da parti patronajının zayıflığının bir belgesi olarak, bu bölgedeki bağımsız adayların ·artışı gösterilebilir. 1969:'da 19 bölgede bağımsızlık yüzde 10'un üzerinde oy almış, bunlardan 13'ü Do-
624
ğu'dan çıkmıştır. 1973'te 6 bağımsız milletvekilinin 5'i Doğu'dan
seçilmiştir. 1977'de ise, toplam 4 bağımsız milletvekilinin hepsi Do
ğu'yu temsil etmiştir.
SONU C·
Bu yazıda, geleneksel patron-client ilişkisinden parti patrona
jına geçerken, çok partili sistem içinde client'ların pazarlık güçle
rinin artışını ve patronaj mekanizmasının siyasi partiler kanalına
girişini ve bu kanal ile işleyişini anlatmaya çalıştık. Son bölümde
ise, neden Türkiye'nin doğusunda geleneksel patronaj ilişkilerin
den öteye gidilemediğini, bölgenin özelliklerine değinerek açıkla
maya çalıştık.
Görüldüğü gibi, Türkiye'deki patronaj ilişkilerini kapsayan ça-
. lışmalar sayılıdır. Patronaj ilişkileri, yeni araştırmalara acık bir ala
nı oluşturmaktadır. Özellikle de, ülkemizdeki 1983 sonrası siyasal
gelişmeler araştırma kapsamı içine alındığında, ilgine sonuçların
elde edilmesi mümkündür.
KAYNAKÇA
Akarlı, Engin D. and Gabriel Ben-Dor (eds.). Political Participation in Turkey, Bo
ğaziçi University Publications, İstanbul, 1975.
Kıray, Mübeccel. Toplumbilim Yazıları, Gazi Üniversitesi Toplum Bilimleri Araş
tırma Merkezi Yayınları, Ankara, 19"82.
Lemarchand, Rene. «Oomparative Political Clientelism: Structure, Process and
Optic», S. N. Eisenstadt and Rene Lemorchand (eds). Political Clientelism,
Patronage and Development, Sage Publications Ltd., London, 1981, ss. 7-32.
Ö~budun, Ergun. «Turkey: The Political Clientelism», S. N. Eisenstadt and Rene
Lemarchand (eds), Political Clientelism, Patrona·ge and Development, Sage
Publications Ltd., London, 1981, ss. 249-268.
Sayan, Sabri: «Political Patronage in Turkey», E. Gellner and J. Waterıbury (eds),
Patron and Clients in Mediterrenean Societies, Duckworth, London; 1977,
ss. 103-113.
Sunar, İlkay. «Demokrat Parti ve Popülism», Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansik
lopedisi, 8. cilt, ss. 2076-2086.
625