30
İSTANBUL 2010 SANAT TARİHİ DEFTERLERİ 13-14 Özel Sayı FİLİZ ÖZER’E ARMAĞAN AYRIBASIM / OFFPRINT

SANAT TARİHİ DEFTERLERİ - docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Dergiler/Sanat... · Bu zaman zarfında cariyelikten haseki sultanlığa, oradan da

  • Upload
    vandang

  • View
    244

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

İSTANBUL 2010

SANAT TARİHİ DEFTERLERİ

13-14

Özel Sayı

FİLİZ ÖZER’E ARMAĞAN

AYRIBASIM / OFFPRINT

Sanat Tarihi Defterleri: 13-14

ISBN 978-605-5607-33-3

© Ege Yayınları, 2010

Bu sayıyı hazırlayanlar:

Prof. Dr. Semra Ögel, Prof. Dr. Turgut Saner, Dr. Gül Cephanecigil, Doç. Dr. Aygül Ağır,

Doç. Dr. İlknur Kolay, Doç. Dr. Zeynep Kuban

Baskı / Printed byParagraf Basım Sanayi A.Ş.Yüzyıl Mah. Matbaacılar Sit. 2. Cadde No: 202-A Bağcılar İstanbulTel : +90 (212) 629 06 07Sertifika No: 18469

Yapım ve Dağıtım / Production and DistributionZero Prodüksiyon Kitap-Yayın-Dağıtım Ltd. Şti.Abdullah Sokak, No: 17, Taksim 34433 İstanbulTel : +90 (212) 244 75 21 (3 hat/3 lines)Faks : +90 (212) 244 32 09e.posta : [email protected]

Kapak Resmi:Mimar ve tasarımcı Mario Botta’nın Filiz Özer’e armağan ettiği çizim.

İç Kapak Resmi:Filiz Özer, büyük bir kısmı kendi eseri olan Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı dia arşivi için fotoğraf çekiminde; Maçka, 1974.

iii

İÇİNDEKİLER

Aygül AĞIRGenç Plinius’un Mektubundan Laurentum Villası ve Bahçesi ...................................................... 1Villa Laurentum and its Garden from the Letter of Plinius the Younger .......................... 12

Bilge AROsmanlı Dönemi Suyolları Haritalarında Roma ve Bizans Yapıları ..................................... 15Roman and Byzantine Monuments in the Ottoman Water Distribution Maps ............ 28

R. Özden SÜSLÜ – Nur URFALIOĞLUPiri Reis’in İstanbul’u ........................................................................................................................................................... 39The Istanbul of Piri Reis ..................................................................................................................................................... 46

Zeynep AHUNBAYBosna-Hersek’te Savaşın İzlerini Silmeye Çabalayan Bir Kale Kent: Poçiteli ......... 55Pocitelj, a War-Torn Historic City Trying to Rise from its Ashes ............................................ 62

İlknur KOLAYSüleymaniye Külliyesinde Açık Alanlar: Avlular ve Bahçeler ................................................... 69Open Spaces at the Süleymaniye Complex: Courtyards and Gardens ............................... 80

Süreyya EROĞLUSurname-i Hümayun ve Surname-i Vehbi Minyatürlerinde Üslup Özellikleri ............ 87Style Characteristics of the Miniatures in the Surname-i Hümayun andthe Surname-i Vehbi ............................................................................................................................................................. 108

Deniz ÇALIŞIRŞifa Taslarında Kozmik Sembolizm .................................................................................................................... 117The Cosmic Symbolism of the Islamic Magic Medicinal Bowls ............................................. 129

Aras NEFTÇİÜsküdar Yeni Valide Camisi’nin Yapım Hikâyesi ................................................................................ 139(The document giving an account of the building process of the Yeni Valide Mosque in Üsküdar and the festivities held in the end in the presence of the builders Sultan Ahmed III and his mother Gülnuş Emetullah Sultan)

Semra ÖGEL18. Yüzyıl Mimarisinin İstanbul’daki Yaratıcı Değişimi ............................................................... 165Kreative Veränderungen in der Osmanischen Architektur des 18. Jahrhunderts ...................................................................................................................................................................... 177

iv

Turgut SANER18. Yüzyıl İstanbul Kütüphanelerinde Kullanım, Mekan ve Tipolojik Esinlenmeler ...................................................................................................................................................... 187Daily Use, Space and Typological Inspirations in the Architecture of 18th Century Ottoman Libraries .............................................................................................................................. 197

Eva ALEKSANDRU ŞARLAKİstanbul Siluetinde Özgün Bir Yapı: Fener Rum Erkek Lisesi (Megale Tou Genous Shole) ........................................................................................................................................ 201A Unique Building in the Silhouette of Istanbul: Fener Greek High School (Megale Tou Genous Shole) ......................................................................................................................................... 215

Kerim KÜRKÇÜ – Zeynep KUBANMeiji ve Tanzimat Dönemlerindeki Mimari Değişimlerin Karşılaştırılması ............. 223Comparison of Architectural Changes in the Meiji and Tanzimat Periods ................ 234

Ayşe HAZAR KÖKSALSanat Tarihinde Müze. Müzede Sanat Tarihi .............................................................................................. 239Art History in the Museum. The Museum in Art History ............................................................... 254

Ayla ANTELAntik Mısır Dönemi ve Günümüze Yansımaları .................................................................................... 255Ancient Egypt and its Reflections on Contemporary Architecture ....................................... 263

Gül CEPHANECİGİLTarihin Dekoru Olarak Mimari: Ahmed Refik’in Metinlerinde Mimari Geçmiş .......................................................................................................................................................................... 271Architecture as the Decor of History: Architectural Past in the Works of Ahmed Refik ........................................................................................................................................................................... 280

Gül Neşe DOĞUSANİstanbul’un Yenilenmesi: 1956-1960 Dönemi İmar Uygulama Kararları Üzerindeki Etkiler .................................................................................................................................................................. 285Reconstructing Istanbul: Influences on the Application Decisions of the 1956-1960 Construction Period .............................................................................................................................. 296

Rana KARASÖZENÇağdaş İstanbul Mimarlığı’nda Geç Modern Yaklaşımların Rasyonel Temeli ....... 297The Rational Base of Late Modernism in Contemporary Istanbul Architecture ... 313

Elâ GÜNGÖRENErkal Güngören’in Pastoral Düşü. Heykeltraşa Kır Evi ................................................................. 319Erkal Güngören’s Pastoral Vision. A Country House for a Sculptor ................................ 327

Pelin TANGünümüz Sanatında Kent ve Mekânın Temsiliyeti ............................................................................. 335Urban and Spatial Representation in Contemporary Art .............................................................. 346

139

ÜSKÜDAR YENİ VALİDE CAMİSİ’NİN YAPIM HİKÂYESİ

Aras NEFTÇİ*

Gülnûş Emetüllah Valide Sultan’ın Üsküdar’da (Ağustos.1708 – Mayıs.1711) tarihleri arasında yaptırdığı külliyenin yapım hikâyesini Ata-türk Kitaplığı’nda bulunan bu risaleden inceleyeceğiz1. Muallim Cevdet tasnifi no K 154 te kayıtlı olan bu risale 57 yaprak olup ve her sayfası 23 satırdan oluşmaktadır (Res. 1).

Bu risale Vâlide Sultan’ın bir hayır eserini meydana getirmek için çaba-larını ve yapım sürecini anlatmaktadır. Risale Külliye’nin yapıldığı dönem-de yazılmadığı halde (1252 muharremin ortaları/Mayıs başları 1836 M.) inşaatı ve merasimlerini Sultan III. Ahmed dönemini anlatan Tarih-i Râşid ve Nusretnâme’den daha ayrıntılı olarak anlatmaktadır.

İlk sayfanın başında “Ya kebikeç” [bu sözcüğün kitapları kurtlara kar-şı koruduğuna inanılır]2 yazılıdır ortasında ise Abdürrazak Bâhir (Hicri 1255) tarihli mührün üzerinde “istashabehu Abdürrazak Bâhir İzzetlu Hâcegân ve Hülefay-i Mektübi Sadrıâli” ibaresi yazılıdır.

Gülnûş Emetüllah Valide Sultan, 1646 yılında Girit fethinden sonra ca-riye olarak İstanbul’a gönderilmiştir, kendisi Verzizzi ailesine mensuptur ve

* Dr. Aras Neftçi, Uzman, İTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü. E.posta: [email protected]

1 Bu risaleyi bana veren MÜ Fen Edebiyat Fak. Tarih bölümü Araştırma Görevlisi sayın Uğur Demir’e, görsel malzeme temininde yardımcı olan Y. Mimar Murat Kıyıcı ve Y. Mimar Ali-dost Ertuğrul’a teşekkürlerimi sunarım.

2 Mar’aşi, Seyyid Mahmud, “Kebikeçi’in Elyazmalarındaki Önemi”, Türkiye Kütüphanele-rindeki Farsça Yazmalar ve İran Kütüphanelerindeki Türkçe Yazmalar Sempozyumu Bildiri Özetleri, Haziran 2009, s. 10.

140

sarayda Gülnûş ismini almıştır3. Yetmiş beş yıllık hayatının yaklaşık yet-miş yılını Osmanlı sarayında geçirmiştir. Bu zaman zarfında cariyelikten haseki sultanlığa, oradan da Osmanlı saray kadınlarının nail olabilecekleri en üst mevki olan valide sultanlığa terfi etmiştir. Küçük yaşlarda iken Mah-peyker Kösem Sultan’ı tanımış, ardından ileride eşi olacak Sultan Dördün-cü Mehmed’in annesi Turhan Sultan’ın idaresini gör müştür4.

Hasekiliği sırasında iki şehzadenin annesi olmuş, eşi Dördüncü Mehmed’in (1648-1687) tahttan indirilmesinin ardından sekiz yıl Eski Saray’da yaşamış, ardından yirmi yıl devam edecek vâlide sultanlık dev-ri başlamıştır. Büyük oğlu Sultan İkinci Mustafa’nın (1695-1703) hal’ine şahit olmuş, ardından küçük oğlu Sultan Üçüncü Ahmet tahta oturmuş-tur(1703-1730), 1715 yılında oğlunun yanında iken Edirne’de vefat etmiştir. Kendi adına Üsküdar’da yaptırdığı külliyenin türbesinde gömülmüştür5. 1120-1123 H./1708-1711 M. tarihleri arasında tamamlanan külliye, cami, hünkâr mahfili, türbe, sebil, muvakkithane, iki çeşme, sıbyan mektebi, arasta [dükkânlar], imaret, kütüphane, meşruta evleri ve mahyacı odasın-dan oluşmaktadır6 (Res. 2-3).

Osmanlı mimarisinde geç klasik dönem eserlerinden olan bu külli-ye aynı zamanda erken Batılılaşma döneminin ilk izlerini taşımakta-dır (Res. 3). Caminin mimarı Kayserili Mehmet Ağa’dır denilmektedir. “Hassa baş mimarlığını 1115 (1703) tarihinde Ebûbekir Ağa’dan almış. 1117(1705) yılında ise yerini Hacı İbrahim Ağa’ya bırakmıştır. Ancak Mehmed Ağa’nın, Hatice Sultan kethüdalığında bulunduğu sırada, Eyüp Camii minareleri tamiri ve şerefelerinin tezyinindeki başarısından dolayı, 1120 (1708) tarihinde tekrar hassa baş mimarlığına getirilmiştir”7. Fakat

3 Uluçay, Çağatay, Padişahların Kadınları ve Kızları, T.T.K. yayınları, Ankara 1992, s. 66.4 Güler, Mustafa, Gülnûş Vâlide Sultan’nın Hayatı ve Hayratı-1, Çamlıca Basım Yayın,

İst. 2006, s. 55. 5 Kucur, Sadi, “Üsküdar Yeni Valide Camii Haziresi Mezartaşları”, Üsküdar Sempozyumu

IV, Üsküdar Belediyesi Yayınları, İst. 2007, s. 213-280.6 Külliye hakkında daha fazla bilgi için bakınız: Seçkin, Nadide, “Yeni Valide Külliyesi”,

Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yayınları, İst. 1994, c. VII, s. 268-270; Akbulut, Müşfika, Üsküdar Yeni Cami ve Külliyesi, Yüksek Lisans Tezi, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü. 2003; Kuban, Doğan, Osmanlı Mimarisi, YEM Yayın, İst. 2007 s. 384-386.

7 Erdoğan, Muzaffer, Lale Devri Baş Mimarı Kayserili Mehmed Ağa, İstanbul Fetih Cemi-yeti, İstanbul Neşriyatı 48. 1962, s. 1’den aktaran Akbulut, a.g.e., s. 16.

141

Cami ve Külliye’nin hangi mimar tarafından yapıldığına dair bir belgeye ulaşılmamıştır8.

Risale “Beyne-l nas araziy-i mukaddese unvaniyle meşhur olan akalim-i mübarekenin ahvali ve ta’yin ve hududu babında yazılan ta’rif ve tavsi-fi beyanındadır” (1b) (Res. 1). Halk arasında kutsal arazi olarak meşhur olan mübarek iklimlerin durumu ve sınırlarının belirlenmesi anlamına gelen cümleyle başlamaktadır. Sonraki sayfalarda, genel olarak yeryüzün coğrafyasını, önemli iklimlerin bölümleri enlem ve boylamlarını, oralarda bulunan Peygamberlerin dinlerini, okyanuslardan, denizlerden ve nehir-lerden çok genel bilgiler vermektedir. Mekke, Medine, Kudüs ve Mescidi Aksa’nın İslam dinindeki fazileti ve önemi, Cebrail Melek’ten, Musa Pey-gamberden, Sina çölü ve kutsal topraklar denilen yerlerin hangi bölgele-ri kapsadığını (4b), İsrail oğullarının tarih boyunca başlarına gelenleri ve kutsal tabutla ilgili hikâyeleri, Süleyman peygamberi ve kraliçe Belkıs’ı anlatmaktadır (5a). Üsküdar’ın ve Marmara – Karadeniz sahilleri arasında bulunan bölgenin de “Arâzi-i Tâhire”den sayılacağını çünkü bu toprakları Haremeyn’den [Mekke Medine] ayıran büyük nehirler bulunmadığını ifade etmektedir (6b).

Ali Kuşçu ve müneccimbaşı Hatay-i, Âlim Molla Şemsettin huzurunda harita üzerinde çizgileri birleştirerek bu fikri ispatlamaya çalıştılar; Dicle, Fırat, Nil ve diğer nehirleri de bu alanda değerlendirmektedirler.

Risale Avrupa ve Rumelide oluşan sisin ve bulutlanmanın Üsküdar’da oluşmadığından, güzel koku faziletlerinden (7b), Bağdat evliyalarının ke-rametlerinden, güzel ahlak ve davranışlardan, Mısır firavunlarının kötü davranışlarından, hayır işleri gibi genel konulardan bahsetmektedir. Geri kalmış iklimlerin başlarındaki insanların kötü ve inatçı olduklarını (11b) belirtmektedir.

Cami ve külliyenin yapım hikâyesi 11b sayfasının orta kısmndan başlar (Res. 4) ve 17b sayfasının sonunda biter.

11 b “Fe-lillahihamd ve’l-mine arâzi-i mukaddese ve bilâd-ı mutedile-i islamiye böyle değildir ekâbir ve ağniyasında semâhat ve kerem ve bezl-i

8 Çobanoğlu, Ahmet Vefa, “Mehmet Ağa (Kayserili, elhac)”, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ans., C. II, Yapı Kredi Yayınları, İst. 1999, s. 102-103; “Osmanlıda Başmimar-lar”, Türk Dünyası Kültür Atlası, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, C. 4, İst. 2004, s. 209-310.

142

nimet hâlâ mevcuddur ve mütevassıtin ve züafâsı arasında yine edeb ve kanaat ve şükür ve mahmedet ile muamele ashabı bulunur mukteza-yı ke-remle bezl ve sarf ettikleri şeyin ivaz ve mukabelesin hak Teala hazretlerin-den talep eder ve âmme-i ibadullaha hayır ve rahat şamil olduğunu ister ekabir-i izam-ı bilad-i ma‘mure-i islammiyye de bulunur hak teala vücud-ların daim ve bâki eyliye netice-i kelam arz-ı mukaddese arz-ı tâhire ve turab-ı mübareke olduğu içun ahdi kadimden beru nice kibar-ı süleha ve eazım-ı ulemâ ve füzelâ ol savbı tayyibeye rağbet edüp pirlik a’layimi âşikâr ve âlem- i faniye veda delâili bedidâr oldukda vatanı me’lüfünden kat’ı alaka edüp haccı şerife âzim ve haremyn-i muhteremyn mücaveretine cazim olub matiyye-i ruh olana cismi zaif ve rahle-i bedene nahifi evvel-i emakini mübarekeye tevdi ve kendülerin dahil-i zümre-i asudegân-ı hâk-ı bek’i ede geldikleri ilel ân mütedavil ve ma’ruf ve ebnay-ı vaktin tab’ı ha-yır sahiplerinin dahi sa’yi ve ictihadi bu semte masrufdur (12a) ve ha-remyn muhteremeyne nakl ve azimetde ba’zı mevani’ sebebi ile usret ve suubeti olanlar akalli mayümkün oldukları beldenin kurbunda ol arazi-i mübarekeden madüd bir meşhed-i es’ade nakli cesed etmeğe ihtimam edup hal-i hayatlarında nakle imkanı olmayanlar bade’l-vefat öyle arazide de-fin olmağı ehem vesaya-yı akarib ve benin ettikleri nice a’izze-i kirâmdan sudur etmiştir ale’l-husus öyle arz-ı tahirede markadi ilhâd eden zat-ı es’ad ve emced kendü civarınde ba’zı hayrât ve hasenât yapmağa muvaf-fak olub kendü hayatında ve kendüden sonra gürûh-ü müslimin ve âmme-i müvahidin hazreti rabbi-l âlemin dergâhına ibadet edecek bir ibadetgâh ve ubbâd ve zühhâde tavvazu’ edecek ve mürûr ve ubûr eden ebnâyi sebil ve atşanlara nuş-ucan olacak âb-ı revân götürmek ale-l husus fukara ve muhtacine Seddi cu’ edecek taam ve nân tabh ve tevzi olunur imaret-i âmire-i cennet Bünyân binasına Tevfik-i ilâhi refik olmağla ala vechil me’mül husulü müyesser ola ve ibadullah ale’l-devam hayrât ve hasenâttan müntefi olalar öyle vücudu şerif ve zat-ı latifin dünya ve uhrası ma’mur ve hayatda menzil ve me’vâsı ve tul-u ömürden sonra bade’l-irtihal zarîh-i fesîhi ravza-i cennet gibi nurun ala nur olub merkad-ı ulyâsının etraf ve cevânib-i matâf-ı ervâh-ı tâhire ve mahbat-ı envar-ı bâhire olub ve âsâr-ı hayriyye-i celilü’l-itibarların müşâhede edenlerin duayı hayrın tuhfası nefâyis-i celile-i mesubât ile leyl ve nehâr tevârüd edüp iki cihanda nâil-i hayat idi ve mazhar-ı saâdet-i sermedi olacağından şekk ve irtiyâb yokdur zehî saâdet-i Kübra ve devlet-i uzmâ bi-hamdillah-i teala Tevfik-i ilahi ve avne nâ-mütenâhi berekâtiyle devletlü saâdetlü merhametlü hayrât ve

143

hasenâta rağbetlu ve ulemâ ve sülehâ ve fukarâ ve züafâya şefkatlu Valide Sultan Efendimiz hazretleri tavallalahu umreh (12b) ve zaefelluhu ecreh müddet-i ömrü azizlerinde enva-ı hayrata mazhar ve bi nihaye hasenata ve mebratta masdar olub hıtta-i Mısrr Kahirede ve Haremeyn-i mühteremeyn-i şerrefehallahu tealada ve dahi nice mevâzi-i meşhurede de müteaddid hayratı celile ve asar-ı cemile ihya edub selatin-i eslaf muvaf-fak olamadıkları asâr-ı hasene ve mebarr-ı müstahsene kendülere bi ina-yetillah müyesser ve mukadder olmuşdur cümle hayratının tafsili ve nice mehasını ile menâkıb-ı celilesi başka bir risale olub inşallahu teala tarihi-mize zamm olunmak üzere ihtimam olunur bu kadar hayratı azimetül be-rakatına hitam-ı miskül ihtitam olmak içun Camii şerifin binasına şurû olunduğudır el haletu hazihi şiyme-i kerime-i salihin üzere ol seyyidetü’l selatin kenduler için bir türbe-i tahire ittihazına semti Üsküdar-ı ihtiyar edub i’dad-ı ruz-u mead içun bir camii şerif ve imaret ve sebil-i latif zami-mesiyle bir eseri muteber bünyadına karar verdiler ve üsküdar’da zincirli kuyu semtinde musammem olan asar-ı hayr binasına kifayet edecek mertebe-i arazi ashabının hüsnü rızalarıyla iştira olunub resmi mühendi-sin üzere tahdid ve ta’yin olunan mevzi harfine 1120 cemâzi-yel evvelisinin 17. pazarertesi günü (4 Ağustos 1708) şuru’ olunub ka’rı zeminde nasube varınca kazılup turabı ihrac kılınub istihkam-ı esas kaidesi üzere yedişer zira otuz bin mikdarı amud misal-ı direkleri ağır şahdanlar ile [şahdavan Türkçe şah-ı merdan dedikleri tokmakdır]9 ka’r-ı arza dak ve müstahkem tarsif [Tarsif: dizmek demektir] ettiklerinden sonra sene-i mezbüre şabanü’l-muazzamın 23. çeharşenbe günü (7 Kasım 1708) Camii Şerif mezbürun vaz’ı esasına bu vecihle mübaşeret olundu sadr-ı azam devletlu Ali paşa hazretleri ve şeyhülislam semahatlu Abdullah efendi hazretleri teşrif edub sülehay-ı meşayıhdan yeni bahçeli Şeyh Mehmet efendi duay-ı hayr içun hazır olub halen Üsküdar (13a) kadısı bulunan reisü-l müneccimîn Arabzâde Mehmet efendi fenni nucûm kaidesi üzere ihtiyar ettiği vakti mü-barekede Külliyenin dini Ahmedi ya’ni ezân-i şerif-i Muhammedi okunub azimü-l cüsse kurbanlar zebh olunub kazi-i müma ileyh Mehmet efendi resmi kadîm üzere kendusu teşmir-i dâmen edub mimar ile mevzii esase inub canibi kiblede mihrâb ta’yin olunan yere ol sâat-i saidede temel bıra-ğub der akbi dairenmadar hazır ve müheyye olan üsdatlar temel binasına şürü’ etdiler şöyleki kils ve hurasanı âmihte ve fekarât ve mismâret-i

9 [ ] asıl sayfanın kenarında bulunan açıklamalardır.

144

murassasa ile rihte-i ahcar-ı azime ile doldurub bir esas-i mesûnun ani-l indiras yaptılar ki murûr-u duhûr ile halel pezir olmak mutesavver değil-dir ba’dehu sadr-ı âlimekâm hazretleri müfti-l enam hazretleriyle Ayazma bahçesine nuzûl edub Şükûfe-i rengareng ile müzeyyen nişîmende iki vakit fevâkih-i lezize ve et’ima-i nefise ile iğrâr ve ikrâm hizmeti mürâat kılınub sadrıazam müşarun ileyh hazretlerine münâsib cevahir kıtalarıyla zi-kiymet telli kumaş ve sâir emtia ile beş aded bohça ve şeyhülislam efendi hazretlerine dahi münasib bohçalar ithaf olundukdan sonra bahçe iskele-sinden sefinerler ile İstanbula a’vdet ettiler ba’dehu ihtimam-ı tam ile bina hususuna ikdâm olunub Türbe-i Latife ve Sebili Kevser-i müsil binası kâmil ve camii şerifin derûn duvarları kebir kemerlere vasıl oldukda saa-detlu sahib-i devlet hazretleri müşâhede-i suret-i bina içun i’ade-i nazar-ı murad edub 1121 senesi mâh-ı Rebi-ül-evvelisinin 28.günü (7 Haziran 1709) şeyhülislam müşarunileyh hazretleriyle tenhâce yine Üsküdarı teşrif buyurub Camii Şerif ve Türbe-i Latifi ve Sebil-i ruhu efzay-ı güşt-ü güzar ve temâşa eyledikten sonra Üsküdar hadikasına gelub arâm ettiler ber müktezây-i resmi sabık iki vakitte günâgün şükûfe ve ezhâr ve meyve-i (13b) Leziz ve âbdar ve ni’am-ı hoş taam ve eşribe-i şiretgüvar ile it’âm olunub yine sadr-ı âlikader hazretlerine cevahir kıt’alarıyla zi-kiymet zerândur kumaş vesair emtiâ ile beş aded bohça ve kezalike efendi müşa-ruü ileyh hazretlerine dahi münâsib emtialar bohça ihdasiyle kâideyi tekrîm icrasından sonra izz-ü ikbâl ile İstanbula müteveccih oldular ba’dehuü Camii Şerifin kebir kemerleri ve şadırvan hareminin etraf sütûnları ve kubbeleri tekmil oldukdan sonra veziriazam ve müfti-l enâm hazeratiyle ümûmen vüzeray-i izâm ile tebrrüken seyr-ü temaşaye varıl-mak ferman buyurulmağa 1122 senesi mâh-ı rebiülevvelisinin 11. Günü(10 Mayıs 1710) tedarük görülüb bi-lcümle müşarüsnileyh hazerâtı teşrif bu-yurub bervechi teenni güşt ve güzar ve nazar-ı tedkik ve Tahsin ile temaşây-ı hüsnü âsar ettiklerinden sonra alalâde Ayazma bahçesine nüzûl ve ol hadike-i bihişt-i nazire dühûl edub müttekii vesâde-i râhet ve meclis nişîn-i sohbet ve ünsiyet oldular yine levazım-ı züyûfu izâm olan merasim-i it’âm ve ikramda ber müktezayi de’b-i kirâm azim-i ihtimam olundu ezhâr-ı gül ve reyhân ve benefşe ve sünbül ve zamirat ile müzeyyen zürûfu billur tab-lalar ki her biri Şukûfe zâr-ı cennet tahtalarından nişanedir kenar-ı riyâz ve ciyâza arasına olub bu ziynet ile hadika-i enika ravzâ-i rıdvandan nu-mune olmuş idi yine iki vakitte ba’del tefekküh ve-l telezzüz hemberekat-i simat Halil sofra-i ni’meti mütenâvvia çekilub at’imâ-i nefîse ve niam-ı

145

lezize tenavül olunub tayyi bisat-ı sohbet akabinde kemâ fi-l sâbık sadrıa-zam hazretlerine cevâhir-i layıka ve zi-kıymet kumaş zerenduz ve emtiây-ı sâire ile beş adet bohça ve kezâlike Şeyhülislam efendi hazretlerine vesair vüzerây-ı izâm hazeratına dahi münasib bohçalar ihdâsiyle hizmet ikram edâ olundukdan (14a) sonra cümlesi kalkub neşât ve sürur ile bahçe iske-lesinden İstanbul’a ubûr eylediler ba’dehu camii şerifin kebir kubbesi kur-şun örtülmesiyle ve derûn-u Camiin sıvaları tamam olub sair mevazii dahi tekmilîne karib oldukda saniyen veziriazam olan destûru ekrem âsef-i mühterem saadetlu devletlu Mehmet Paşa hazretleri ve müşarün ileyh şey-hülislam olan faziletlu Esseyyid Ali Efendi hazretleri hâlen kubbenişîn olan vüzerây-i izâm hazerâtleriyle me’an bu eser-i mü’teber ve Camii en-vere nazar buyurmaların murad etmeleriyle yine luzûmu olan tedarük gö-rülüb 1122 senesi Şa’banının 25. günü (19 Ekim 1710) saadet ile Üsküdar’ı teşrif buyurdular Camii Şerif ve Sebil-i Latifin derûn ve birûnun dikkat-ı nazarla seyr-ü temâşadan sonra ber-vechi sâbık uzemây-i devlete âramgah-ı lâyık olan Ayazma bahçesine nâzil ve istirahat içun ol mesire-i la-nazire dahil oldular mühimmat-ı ziyafet ve ikram hasbel’ade hazır ve âmede olmuş idi Şükûfe ve reyahin ve meyvehâ-i rengîn ile havâli-i meclis aşa şöyle tezyin olunmuş idi ki hazerât-ı vüzerây-i izâm ve şeyhülislamın nadi-i bülend makâm-ı nüzhet ve letafetde güyâ bir ravzâ-i aden-i ihtişam olmuş idi yine iki vakitte han-ı niam der meyân olub ber müvcibi ferman külû ve işrebü tenavülü tayyıbat-ı metâim ve meşrûbat ber vefki dilhâh müra’at olundukdan sonra Sadrı âlikader hazretlerine münasib cevâhir ile kıymetdâr kumaş rengîn-i nâr ve emti’ay-ı saire ile 5 adet bohça ihdâ olunûb ve Şeyhülislam Efendi ve Vüzerây-ı izâm hazerâtına münâsib boh-çalar verilub ba’de-l iclâl-i vel ikrâm bahçe iskelesinden dersaadet semti-ne revân oldular ba’dehu Camii Şerif-i mezkûrun itmâmi karib (14b) olub derûnu cami’de olan maksura-i Pâdişah-i ve sâir mevâzii lâzime ve şadır-van harîmi ve avlu duvarları tekmil olunub fakat Şadırvanda cüz’ice kusûr ve dehliz sıvasında ve kapu saçaklarında ve imaretinde bir miktar bakiyye kalub henüz hitame erişmeden irade-i aliye-i kadıriyçun ile Mosko küffarı üzerine seferi hümayun iktiza edub mevkibi zafer rehber dersaadette hare-ket edinceye dek Camii Şerifin kema yenbağı tekmîli üsretli ve ol vakta dek bi kusûr tetmimi suûbetli olduğundan bu tetümmat-ı cüz’iyye ve kusûrat-ı kalileye bakılmayub Serdar-ı Ekrem Sadrıazam hazretleri askeri zafer rehber ile azmî sefer etmezden evvel işbu 1123 Müharremü-l haramında (Mart 1711) camii şerif mezbürede de salât-ı Cuma kılınmak babında

146

fermân-ı kudretvân-ı Şehriyâri sâdır olmağın Camii Şerifin derûn ve birûnu ve etraf ve cevanibi tathirine ihtimam olunub ahcâr ve eşcâr hur-dası olan rize-i hâk ve haşâk ve ğubardan pâk ve tathir kılındıktan sonra derûnu camii şerif-i latif kaliçelerle döşenüb ibtiday-i salât-ı Cuma ve Hazreti Sahibetül Hayratın ibtida kudûmu saadet luzûmune layık olan ziyafet-i şahane ve tekrimat-ı mulukâne levazım-ı tedarüküne ihtimam olundu 1123 senesi Muharremül haramın 15. Perşembe günü(5 Mart 1711) devletlu ismetlu sahibetü-l hayrat vel hasenat Seyyidetü-l Salihat Tacü-l Mestürat Valide Sultan efendimiz hazretleri harem-i hümayûn izzetmak-run ve havâşi ve hademe-i harim-i saadet meşhune ile saray-ı âmireden kafes maksurelı sefinelerle alelseher Üsküdar’da Baluban iskelesine yana-şub gerdûne –i simîni felek temkine süvâr olub izzet-i şân ve meymenet ve unvan ile Camii Şerif önünden güzâr edub Karibi cami’de kenduler içun hazır ve müheyye’ olunan sabikan Bostancıbaşı (15 a) olan Mustafa Ağa-nın hanesinde ârâm ve karar buyurdular şükrâne-i kudûm içun vâfir kur-banlar zebh ve fukaraya infak olundu yine evvel gün ba’de-l zuhr keramet-lü şevketlü mehabetlü Pâdişâh-ı rüy-i zemin halledellahü hilafetehü ila yevmildin efendimiz hazretleri dahi kemal-ı mehâbet ve vekâr ile zerrin ve zevrak-ı simurğ-u reftâre Süleymanvâri süvâr olub rikâb-ı Hümayun a’yân-ı Enderûn ve birûn ağavâtı dahi sefayin-i zerengar tavus-u şiar ile sâf sâf çekilub Aayazma bahçesi iskelesine yanaşdılar Şehriyârı Âli tebâr hazretleri semendi saadet peyundelerine süvâr olub Haremi Mühteremele-ri nüzûl ettikleri hâne-i merkumeye saadet ile dâhil oldular Devletlû Pâdişâh Âlicah Hazretlerine ve Harem-i Hümayûn ve Enderûn ve Birûn Ağalarına ve Müte’ayyinân-ı hüddâm-ı kirâme alel infirâd takdîm-i merasîm-i ziyafet olunub müteaddid mevazi’da sofra-i niam-i mütenavvia küşâde ve enfes-i nefâyisden at’ima-i şehiyye mecâlis-i zuyûf-i kirâme nihâde kılınub ol Cuma gecesi izzu ihtiram ile ol menzilgâh-ı latifede ârâm buyurdular ol mübârek leyâli-i eyyâm-ı biyzdan olmağın leyâli-i kadir ve berat gibi bir leyle-i saide idi ki arz-ı mukaddese Üsküdar’da ve güyâ bârika-i envâr etmiş idi menba’ül hayrât vel hasenât kerimetül şe’n Dev-letlu Vâlide Sultan Efendimiz Hazretleriyle Halife-i rüy-i zemin zıllı inayet Rabbil Âlemin nur-u çeşmi cihân Sultan Ahmed Han Efendimiz Hazretle-rinin vücûdu şerifleri ol gece âyet-i rahmet gibi Üsküdar’a nâzil olub sofrâ-i niâm değirmeleri ibadullaha maidey-i rahmaniye gibi düşmüş idi uyûn-u havas ve avâm ta besabâh hâb-ı gafleti haram edub leyle-i iyd gibi ta beseher sürürü neşât ile zemzeme-i küster oldular ol gece bu hal-ı

147

meserret iştimâl (15b) üzere geçub ertesi Cuma günü alel sabah Âsef-i mühterem Veziriazam Saadetlu Mehmet Paşa hazretleri ve Şeyhülislam faziletlu Esseyyid Ali Efendi hazretleri rikâb-ı Hümayûn kaymakamı Saa-detlu Ali Paşa hazretleri ve vezirî rûşenzamir Süleyman Paşa Hazretleri ve Sadreyni Fâzileyn Efendiler ve İstanbul Kadısı ve Nakibul Eşraf Efendiler ve Yeniçeriyân Ağası ve Defterdar Efendi ve Cevamii Selatin-i salifede kürsünişin olan Meşayih Efendiler alel’umum Üsküdara geçub Ayazma bahçesinde ârâm ettiler bu kerede pür şikveh dahi kifayet mertebe-i ni’met feravân çekilub cümlesi mütenaiim ve şeb’ân ve müteber ve mümsikî eşribe ile reyyân oldular vakti Cuma karib olmağın cümle a’yân-ı devlet ve erkan-ı saltanat Camii Şerife vardılar bu rüz-û mesüd bir yevmi meşhûd olduki cem’ olan ibadullahın haddu hasrı ti’daddan hariç idi derûnu Cami’ ve Vüzera ve ulema ve a’izze-i nâs ve sülehâ ile mala mal olub ta havalii Cami’de olan sokaklara varınca bir mertebe-i izdiham ile saf bağ-ladılar ki bir kadem vazedecek cây-ı tehî kalmadı ezan’e karib Pâdişâh-ı haft iklîm eyyedehü-llahü-l melikü-l rahîm hazretleri ol hâne-i bülendi âşiyâneden dadân-ı alây-ı hüsrevân-ı ile Camii şerife azimet buyurub beyt-i şems gibi matla-i izzetden oldukça ayân birbirine Pâdişâhı gösterir halki cihan mefhumunca cemal ba kemal Şehriyâr-ı mülkü hisâlı temâşaya tarafeyinden saf çekilub Şehrâh Pâdişâh’da ikdâm-ı izdiham üzere duran ibadullah avâz-ı bülend ile ammerekellah ve aleyke avnullah sadasını evci asümâne pebûste eylediler bu esnade yemin ve yesâri Pâdişâh-ı (16a) âliyetbardan şükufe-i âdem gibi çelpâre dört nesrin gibi berrak ve kâfürden zolteler ve kursa-i âfitab gibi muşa’şa’ ve lem’â tâb-ı sikke-i hasene kamilülayâr halkın üzerlerine avuç avuç rizân olarak ve hâne-i merkume-den ta Camii şerife gelince bu vech üzere nukûd-u cûd na madûd âmme-i ibadullaha dökülüp saçılarak saadet ile Camii Şerifi teşrif buyurdular mânendi andelibân mevzun edâ müntahab ve mu’tena müezzin bilali sada na’t ve tahmid ve ezan hizmetin eda edub hatîb-î musakka’[avazı gayet mertebe güzel olan hutbeye derler] sübhân-i belâget hütbe-i fasiha ve kıra-atı ceyyide ile hitâbet ve imamet edup ol mabedi cedidede salât-ı Cuma eda ve dergâh-ı rabbi mecîde şükür ve supâs ve hamdu sena hasbel istitaa müeddi kılındıkdan sonra bu Mescidi refii ve mabed-i menii meyamîn tev-fikkillahi ile suret pezir ve bais sevabı müebbed tekmili zaman-ı kalilde teysîr olunduğunun şükranesi içun uzemay-i devlet ve a’yân-ı saltanat hila’ı teşrifat-ı celile ile iğrâr ve tevkir buyurulub saadetlu devletlu sadra-zam ve veziri muazzam hazretleriyle ve faziletlu Şeyhülislam efendi

148

hazretlerine ve izzetlu Darüssaadeti-l şerife Ağası hazretlerine vesair vüzeray-i izâm hazeratına Kadıaskerân ve Nakibulaşraf Efendilere ve Va-lidesultan Efendimizin kethüdaları izzetlu Mehmet Efendiye ve izzetlu Ye-niçeri Ağasına ve Defterdar Efendiye ve İstanbul Kadısı ve Üsküdar Kadı-sı Efendilere ve Meşayih-i Kirâm Efendilere ala meratibihim sırt semur kürkler ilbâs olunub ba’dehu Emin-i Binaya bir semur kürk ve 1000 altun atiyye ihsan buyrulub ve mütemedîne ve ustadan-ı binaya resm üzere hi-latlar ve ihsanlar verildi ba’dehu devletlu Valide Sultan Hazretleri tarafın-dan (16b) nurudide iftihar ve Güher gencine-i itibarları olan Padişâh-ı âlipenâh ve şehriyar-ı gerdûn-u bargâh Efendimiz Hazretleri içun mahsus tedarük ve müheyye’ olan bir semur faizulsürûr kürkü şahane ve cevâhir ile murassa raht-ı musanna’ ve lü’lü-i şehvâr ile işlenmiş zinpuşu zerrintâr vesair bisat ve edevat-ı şahâne ile müzeyyen ve müretteb donanmış bir re’s esp-ı tüvâna ve simî mutallâ eğer kemer raht ve sırma işleme ağır zinbuş ile ber vechi mütad donanmış bir re’s rahş-ı çapek bâ rikâb-ı müstetab-ı hüsrevaniye çekilub ol şehinşâh-ı İskender temkin Pâdişâh -ı rüy-i zemin hazretleri Devletlu Valide-i muazzamalarının hediye-i behiyyelerin menzürû nazar-ı kabul-u âtifet şümûl buyurub kemal-ı i’zaz ile semur kür-kü giyub bisat-ı mücevher ile müzeyyen olan rihş-i mutebere süvâr olub espi diğer yedek çekilub kemal-ı şevket ve azamatla Ayazma bahçesine şerefbahş nüzûl oldular ve vüzerây-ı izâm vesair a’yân ve akabir-i kirâm selamı Pâdişâhîy-i aldıktan sonra cânibi İstanbula muavedet buyurdular İmaret-i Cedidede tabh olunan pilavzerde cümle fükaraya tevzi ve butûnu cayiay-i fukaray-i Üsküdar gereği gibi teşyi’ olundu vakti asırda Pâdişâh âlempenâh hazretlerine ve rikâb-ı hümayun ve Enderûn ve Birûn Ağaları-na yine sımâtı adîde ile niam-ı nefîse çekilub Harem-i Mühteremi Pâdişâh-î kezalike kifâyet mertebe niamı mütenevvia tedarükünde bezli makdur olundu ertesi cumartesi günü dahi ânda meks buyrulub olgün camii şerifin cevanibi erbaasında ve yol üzerinde olan büyût ve menâzil ve dekakin hal-vet ferman olunub dairen madâr etrafına perde-i hiyâm ve nevâmis (17a) ve tunablar çekilûb kemayenbeği sitr olundu ol-gün yine kifâyet rütbesin-den efzûn niâm-ı nefise günâgün ile müteaddid sofralar tertîb olunub sa-bah ve mesa it’âm ve ikrâm hizmeti kemahüvelvacib eda olundu ertesi Pa-zar günü tenavülü futurdan sonra vakti züha’da sahibetül hayrat velhasenat seyyidetül sâlihât tacülmesturat devletlu İsmetlu Valide Sultan Efendimiz hazretleri nur dide-i veliyyülniam ümem Pâdişâh-ı cem haşm efendimiz hazretleriyle ve bilcümle Harem-i Hümayun ismetmakrunda olan

149

mühaddirât-ı mühtereme ile hâne-i merkumeden kalkub gürûh-ü ervah-ı kudsiye gibi ride-i iğbardan mahfi Camii Şerife girdiler ve kenîzegân-ı huri sıfetan elinde müteaddid mecmere-i mücevher içinde ud ve ğabr şol mertebe tebhir Olunduki harman harman afâka suud eden dühhan-ı revayih-i tayyibe tamamen Üsküdar halkının şammelerin ta’tir ettikten sonra sehâb-ı müterakim gibi asûmâna çıkub sükkan-i semâvatın dahi ceyb ve giribanların tatyîb ve pur abir eyledi saadet ile Camii Şerifde bir iki saat ârâm edub bir mikdar tilavet ve edây-i ibadet ve dergâh-ı kâziye-lhacât’e hamdu sena ve şükür ve dua ile münacât ettiklerinden sonra derûn ve birûnda olan yerleri ve cevanibi erbaada olan mevazi ve köşeleri ve sebil-i latifi ve türbe-i tâhire-i ve imâret-i amireyi güştü güzar ve tedkik-i nazar itibar ile temaşa eylediler buralıkda camii şerifin derûn ve birûnuna ve sebilin manzara ve zevayasına ve türbe-i müteberrike sahasına ve ima-ret sofalarına ve kazğan ve evanisine ve mürür ettikleri şahrah üzerlerine çilpare ve zolta mümsik-i dinar-ı celilül itibar saçulub malamal ettiler ve ol sahe-i meserret mesahay-i gül ve nesrin ve nergis ve yasemin döşenmiş gülüstan-ı Firdevs nişane döndürdüler (17b) bu vecihle birkaç saat seyru temaşayı kemayenbaği istiyfa ettiklerinden sonra izzu devlet ile hane-i mezbüreye muavedet buyurub camii şerif hüddamına buyruldu dahi ma-düd surralar ihsan buyruldu ba’dehu bu mevzilerde perakende olan nükü-dü na ma’dud dahi madudu huddam-ı hayrat ve mübaşirin-i tamirat vesa-ir hazır bulunan ashab-ı zarurat nasibleri kadar alup Pâdişâh -ı Âlempenâh hazretlerinin devamı ömür ve devletine ve sahibetül hayrat hazretlerinin tulu hayat ve husulu afiyetine duay-ı hayr ettiler imaret kaz-ğanlarında tabih ve müheyya olunan vafir pilavzerdeler ve fırınında tabh olunan fodula ve tekraren ol gün zebh olunan kurbanlar alelumum fukaray-ı müslimine bezil ve infak olunmağla mükerreren bir ziyafet-i âmme dahi oldu ertesi pazarertesi günü istanbula azimet murad buyur-duklarında deryanın cûş ve hürüşü ubura mani olub ol gün dahi aram buyurdular nazar-ı ibretle mülahaza olunsa sultanulberreyn ve hakanul Bahreyn Pâdişâh iskendercâh hazretleri Valide-i güzinleri sahibetül hay-rat ümmülmü’minin hazretleri ile ruy-i deryadan güzâr edup şea’iri diniy-yeden olan bünyad-ı Cami tekmili ve ikameti Cuma ve inşay-i hayrat-ı adîde ve amme-i ibadullahı it’am ve iksa ve ihsan ile derya dahi mesrur olup sükkân-ı berre mebzûl buyurulan niamı birr ve ihsâne güya şükrane bahr-i sefid ve bahr-i siyah dahi rüyimal pay-i tahtı Pâdişâh içun kemal-ı vecd ile cûş ve hürüşâ gelup cevelâne girmiş idi ol gün’e telatumu bahr

150

sebebi ile Ayazma bahçesinde âram buyrulub huzuru hümayun ve Haremi muhtereme ve Enderûn ve birûn ağalarına yine iki vakitte müstevfi (18a) nimetler çekilub ertesi sülsa günü sabah taamı tenavülden sonra sükûnü hava ile temevvücü derya sâkin olup devletlu ismetlü Valide Sultan hazret-leri simîn arabaya süvâr olup Camii Şerif kapusu önüne geldikte kethüday-i muhteremleri efendi hazretleri mukabeley-i arabaya getürdüp bina ettikle-ri Camii Şerif vesair ebniye-i hayrat-ı latifin binası vesair hademat-ı pe-sendideleri kemahüve-l me’mûl makbulu hümayunları olmağın hayır duay-ı icabet intimalerine mazhar buyurup ikramen bir sırt semur kürk dahi ilbâs eyleyup ve azim ihsanlar eyledikten sonra Baluban iskelesinden sefine-i mahsusalarıyla İstanbula azimet buyurmuşlardır Pâdişâh -ı âlicah hazretleri dahi harem-i hümayunun nüzûlünü Ayazma bahçesinden seyir ve müşahede ettiklerinden sonra bahçe iskelesinden sefineye süvar olub izzu şevketle istanbul’a güzâr ettiler ba’dehu gerek Camii Şerifin ve şadırvanın ve gerek imaret vesair tetümmatın kusuru tekmiline sa’y ve ih-timam olunub sene-i mezbüre rebiülevvelisinin gayetine gelince bilcümle tekmil olunub mah-ı rebiülahire gurresinde imareti âmirede fodula ve çor-ba tabh olunub fukaraya verilmeye mübâşeret olunmuştur Hak sübhanehu ve Teala sabit ve berkar ve daim ve pâyedar eyleyüp sahibi hayrat ve bâisi hasenat ve delili müberrat ve müşteğili hademat olanların cümlesini tûlu ömür ile muammer eyleye bu takdirde camii şerifin vesair tetümmatın ib-tidai mübaşereti gününden tekmili gününe gelince 34 mah ile 13 gün ol-muştur bi-avnillahil Melikul Vehhab”

Bu metnin anlamı şöyledir: “Allah’a hamd olsun mukaddes yerler ve ılımlı İslam ülkeleri böyle değildir, oralarda yaşayan inanların huyları ve ahlakları gereği yaptıkları her iyi işin karşılığını hak’tan beklerler, birçoğu vatanından alâkasını kesip mukaddes topraklara hacca gidip ve bedenle-rini orada tevdi edip [vefat ederek bedenlerini emanet olarak bırakmak] peygambere komşu olarak gömülmeyi arzu etmektedirler. Fakat o mübarek yerlere gitme fırsatı bulamayanlar mukaddes topraklardan sayılan Üsküdar gibi yerlerde10 bazı hayır ve hasenat niyetiyle zahitler için sebil ve suyo-lu, fakir ve muhtaçları doyurmak için imaret ve kendileri de vefatlarından sonra dünya ve ahretlerinin mamur olması için cennet gibi geniş bir türbeye

10 Gürdoğan, Nazif, “Üsküdar’ı Kabe Toprağı Kılmak”, Üsküdar Sempozyumu 1 C. 1, Üskü-dar Belediyesi Yayını, 2003, s. 243-246.

151

gömülmesini arzulamaktadırlar11. Allah ömürlerini arttırsın hayatlarında çeşitli ihsanları Kahire’de Haremeynde [Mekke, Medine] ve nice yerlerde çeşitli hayır işleri yapmışlardır12. Önceki sultanların başaramadığını kendi-leri [Gülnûş Valide Sultan] başarmışlardır ve hayratlarının en sonuncusunu Üsküdar’da Zincirlikuyu semtinde yapmaya karar vermişlerdir. Yapmaya niyetlendiği külliye binalarına yetecek kadar araziyi sahiplerinden kendi rızalarıyla satın alındı. Külliye’nin, mühendislerin [Hendese iki manaya gelir bir manası zira ile ölçmektir, ikinci manası oranlamaktır]13 resmi-ne göre [çizimlerine] sınırları belirlenen yerde 17 ca. 1120 H. (4-8-1708 M.) pazartesi günü hafriyatına başlanmış, nâsûb [kazık çakılacak seviye]kısmına varıncaya kadar zeminden toprak çıkartılmıştır. İstihkâm kuralla-rına göre kuvvetlendirme yapıldı ve yedişer zira [1 mimari zira = 0.75 m, 7x 0.75 = 5.25 m.] boyunda 30.000 adet direk ağır şahdavanlar [Türkçede şâh-ı merdan dedikleri tokmaktır] (Res. 4) ile yerin dip kısmına müstah-kem tarsif [tasrif: dizmek demektir] edilerek çakıldı [Marmaray projesi kapsamında Üsküdar Meydanı’nda Yeni Valide Camii Külliyesi yakınında yapılan zemin inceleme sondajlarından anlaşıldığına göre, kaya tabakası yaklaşık 42 m. derinliktedir. Yüzeyle ana kaya arasında Külliye’nin yer aldığı arazi dere yatağı olması hasebiyle alüvyon (kum)dur. Yeraltı su sevi-yesi yüzeyden 2 m. derindedir. Doğu Roma ve Osmanlı temel yapım tek-niklerine uygun olarak ahşap kazıklar yeraltı su seviyesinden daha aşağıda çakılmış olmalıdır14] (Res. 5).

23 Şaban Çarşamba günü (7-11-1708 M.) caminin temeli atıldı. Tören günü Sadrazam Ali Paşa, Şeyhülislam Abdullah Efendi ve din âlimlerinden Yenibahçeli Şeyh Mehmet Efendi hayır duasında bulundular. Üsküdar ka-dısı olan Reisülmüneccimin [müneccimbaşı]15 Arapzade Mehmet Efendi astronomi kurallarına göre belirlediği mübarek vakitte temel atma yerinde ezan okundu, iri cüsseli kurbanlar kesildi, Kadı Mehmet Efendi elbisesi-ni sıvayarak merasim kuralları gereğince Mimarağa ile temel yerine ine-rek kıble yönünde bulunan mihrabın bulunduğu mevki belirlenmiş vakitte

11 Kucur, Sadi, “Üsküdar Yeni Valide Camii Haziresi Mezartaşları”, Üsküdar Sempozyumu IV C.1, Üsküdar Belediyesi Yayını, 2006, s. 213-280.

12 Güler, a.g.e. 13 Yüksel, Aydın, Risale-i M’imâriye, Ca’fer Efendi, İstanbul Fetih Cemiyeti, İst. 2006, s. 21.14 Kişisel görüşme, İsmail Hakkı Aksoy, İTÜ, İnşaat Bölümü öğretim üyesi, 2010.15 İhsanoğlu, Ekmeleddin, “XVI. Yüzyılda Osmanlı Astronomisi ve Müesseseleri”, Osmanlı

İmparatorluğu’nun Doruğu 16. Yüzyıl Teknolojisi, İstanbul, 1999, s. 217-230.

152

[saat-i saidede] temel bıraktılar [temel attılar]. Sonradan çevrede hazır bulunan üstadlar [bina ustaları] temelin yapımına başladılar. Kils [kireç]ve horasanı [burada ince öğütülmüş kiremit ve tuğla tozu anlamındadır] karıştırarak kenet ve çivilerle birbirine bağlanmış büyük temel taşlarının arasına akıttılar, öyle bir temel yaptılar ki çağlar geçse bile hiçbir zaman yok olmayacaktır16 (Res. 5).

Merasimden sonra Sadrazam Hazretleri Müftü Hazretleriyle birlikte Ayazma Bahçesi’ne gidip bahçede oturdular, İki vakit arasında [öğle ve ikindi namazı arası] ikram kurallarına uygun bir şekilde lezzetli meyveler ve nefis yemekleri yediler. Sadrazam’a mücevher parçalarıyla süslenmiş yaldızlı kumaşlar ile beş adet bohça, Şeyhülislam Efendi Hazretlerine de münasip bohçalar hediye edildi, sonra Ayazma Bahçesi iskelesinden gemi-lerle İstanbul’a döndüler. Böylece büyük ihtimam ile [özenle] bina yapımı-na başlanmıştır.

Türbe, sebil tamamlanıp ve caminin dört duvarı büyük askı kemerle-ri seviyesine kadar tamamlandığı zaman, padişah eseri görmek için 28 ra 1121H. (7-6-1709 M.) günü Şeyhülislam ile birlikte Üsküdar’a geçerek cami, türbe ve sebili gezip ve çalışmaları seyrettikten sonra Üsküdar Bahçesi’ne gelip istirahat ettiler. Bir önceki merasim usulüne uygun olarak ikramlar yapıldı. Padişah hazretlerine mücevher parçaları ile süslenmiş altın yaldızlı kumaş ve diğer kıymetli eşyalar ile 5 adet bohça; Şeyhülislam Hazretlerine ise kıymetli mallar ve bohçalar hediye edildikten sonra İstanbul’a döndüler.

Caminin büyük kemerleri ve revaklı avlunun [şadırvan haremi] etra-fındaki sütun ve kubbeler tamamlandıktan sonra Veziriazam [Baş vezir], Müftü ve vezirler camiyi görmek ve kontrol etmek için Padişah’tan emir almışlar, 11 ra 1122 H. (10-5-1710 M.) günü camiye teşrif buyurmuşlardır. Cami ve etrafını kontrol ettikten sonra her zamanki merasim usulüne göre Ayazma Bahçesi’ne inmişler, cennet misali olan bahçede minderlere yas-lanıp sohbetlerini yaparak ikram edilen yemekleri yemişler. İki vakit arası bu ikramlar yendikten sonra Sadrazam Hazretlerine mücevherler, altın yal-dızlı kumaşlar ve kıymetli eşyalar ile beş adet bohça, Şeyhülislam Efendi Hazretlerine ve diğer büyük vezirlere de münasip bohçalar ve hediyeler

16 Aksoy, İsmail Hakkı, İstanbul’da Tarihi Yapılarda Uygulanan Temel Sistemleri, İstan-bul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Doktora Tezi, Ekim 1982.

153

ikram edildi. Sonra devlet erkânı neşeli bir şekilde kalkıp Ayazma Bahçesi iskelesinden İstanbul’a geri döndüler.

Caminin büyük kubbesinin kurşunla örtülmesiyle ve caminin iç sıva-larının bitirilmesi ve diğer yerlerin tamamlanması yaklaştığında, yine Vezir-i azam Mehmet Paşa ve yeni göreve başlayan Şeyhülislam Esseyyid Ali Efendi Hazretleri, Kubbealtı Vezirleri [kubbe-nişin] ile birlikte camiye bakmak için 25 Şaban 1122 H. (19-10-1710 M.) günü Üsküdar’a gelerek cami ve sebilin içini, dışını dikkatle inceledikten sonra yine önceden yapıl-dığı gibi Ayazma Bahçesi’nde istirahata çekilip, yeme içme merasiminden sonra benzer hediyeler almış ve İstanbul’a dönmüşlerdir.

Caminin, padişah maksurası [hünkâr mahfili], şadırvan [revaklı avlu] ve duvarları tamamlanmıştır. Eksik kalan yerler ise şadırvanda bazı yer-ler, dehliz sıvası, kapı saçakları ve imaretin bazı bölümleridir. Eksiklere rağmen Padişah’ın emri gereği Mosko kâfirlerine [Rusya] sefere çıkılması gerekli olduğundan ve zafer mevkibi [alayı] İstanbul’dan hareket edinceye kadar caminin gerektiği gibi tamamlanması zor olacağından, eksik kalan bazı yerlerin tamamlanmasını beklemeden Serdar-ı Ekrem ve Sadrazam Hazretleri, Padişah sefere çıkmadan önce buyurduğu fermanı gereğince caminin içini dışını ve çevresini düzenledi, caminin içini güzel halılar-la döşeyip cuma namazına hazırladı. Vâlide Sultan’ın gelmesiyle birlikte gerektiği gibi ziyafet ve cami açılış hazırlıklar yapıldı. Vâlide Sultan 15 m. 1123 H. (5-3-1711 M.) Perşembe günü harem-i hümayunla [maiyetiyle]birlikte saraydan kafes maksureli gemilerle seher vakti Üsküdar’a geldi-ler. Baluban17 [“Balaban İskelesi: İstanbul’un Anadolu ile denizyolu bağ-lantısını sağlayan Üsküdar’daki eski iskele. Eski araba vapuru iskelesi ile Şemsipaşa arasındaydı. Cumhuriyet döneminde birbiri ardınca yapılan kıyı ve meydan düzenlemeleriyle ortadan kalkmıştır. Balaban iskelesi kahve-haneleri, çayhaneleri, hanları, kayıkhaneleri, deniz kıyısındaki kayıkçı, gemici ve bitirim barakaları ile ünlüydü. İstanbul’dan Anadolu’ya giden ya da Anadolu’dan İstanbul’a gelen her türlü malın boşaltıldığı yer oldu-ğundan canlı alışveriş merkeziydi”18] (Res. 6) İskelesi’ne yanaşıp, heybetli arabasına binip, Cami’nin önünden geçtiler, cami yakınında kendileri için hazırlanan eski Bostancı Başı Mustafa Ağa’nın hanesinde istirahat

17 Ertuğ, Nejdet, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, Kültür Bakan-lığı, Ankara, 2001, s. 40.

18 Anonim, “Balaban İskelesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ans. İstanbul, 1995, c. 8, s. 60.

154

buyurdular. Valide Sultan’ının gelişi sebebiyle bol kurbanlar kesildi, fakir-lere sadakalar dağıtıldı.

O gün öğleden sonra Padişah Hazretleri, simurg’a Süleyman peygambe-rin bindiği gibi, enderun ve birun ağalarıyla birlikte gemilere bindi. Altın yaldızlı gemiler sırayla dizilerek Üsküdar Ayazma Bahçesi İskelesi’ne ya-naştılar. Padişah atına binip hareminin bulunduğu eve gitti ve maiyetinde bulunan misafirlere merasimle ziyafet ikram ettiler, Cuma gecesi [perşem-beyi cumaya bağlayan gece] aynı evde istirahate çekildiler. Bulundukları gece “eyyamı biz”’den olup [her hicri ayın 13.14.15. günleri] Kadir ve Berat Gecesi gibi mübarek sayılmaktadır. Bu geceyi kutsal topraklardan sayı-lan Üsküdar’da geçiren Valide sultan ve Sultan Ahmed Han Hazretleri de halk’la birlikte sabaha kadar uykuyu kendilerine haram edip zikirler ve ilahiler okuyarak geceyi geçirdiler.

Cuma günü sabah vakti Veziriazam Mehmet Paşa Şeyhülislam Sey-yid Ali Paşa Hazretleri, Vezir Tevkii Süleyman Paşa, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri efendiler [sadreyn], İstanbul Kadısı, nakibüleşraf efendiler, Ye-niçeri Ağası, Defterdar Efendi ve selatin camilerinin baş imamlarının gene-li Ayazma Bahçesi’ne geçtiler, ikram edilen yiyeceklerden ve içeceklerden yediler. Cuma namazı vakti yaklaştığında devlet erkanı camiye vardılar, bu saadetli günde caminin içi, dışı ve çevresindeki sokaklara varıncaya kadar tıklım tıklım dolu idi ve adım atacak yer kalmamıştı.

Ezana yakın yedi iklimin padişahı misafir olarak kaldığı haneden alayı ile camiye hareket ettiler, yolunda bulunanlar yana çekilerek padişaha yol verdiler ve yüksek sesle “Allah ömrünü uzatsın Allah sana yar olsun” ni-dalarıyla seslendiler. Bu sıralarda padişahın sağına ve soluna, bol miktarda paraları camiye gelinceye kadar halka saçtılar. Müezzin Bilal-i Habeşi gibi hoş seda ile ezanı okudu, caminin imamı hutbeyi okuduktan sonra Cuma na-mazını kıldırdı. Namazdan sonra devletin ileri gelenlerine, Sadrazam, Şey-hülislam, Darüssaade Ağası, diğer vezirler, kazaskerler, Nakibüleşraf efen-dilere ve Valide Sultanın Kethüdaları Mehmet Efendi, Yeniçeri Ağası’na, Defterdar Efendi’ye, İstanbul Kadısı’na, Üsküdar Kadısı’na ve ulemalara mertebelerine göre semur kürkler giydirilip sonradan Binaemini’ne bir se-mur kürk ile 1000 altın ihsan edildi. Binanın mütemedlerine ve ustalarına merasim usulüne göre hilat’ler ve ihsanlar verildi19.

19 Karşılaştırma için bkz. Neftçi, Aras, “Nuruosmaniye Camii Açılış Töreni”, Sanat Tarihi Defterleri 11, 2007, s. 1-28.

155

Valide Sultan hazretleri, mücevher hazinesi değerinde bir semur kürk ve mücevherlerle murassa [donanmış] raht [at takımı] ve sırmalarla güzel bir şekilde süslenmiş bir atı Padişaha hediye etti, Padişah bu hediyeleri kabul buyurdu ve ata binerek Ayazma Bahçesi’ne gitti. Büyük vezirler ve devletin ileri gelenleri padişah huzurunda mahsus selamı aldıktan sonra İstanbul tarafına döndüler. O gün Yeni İmaret’te pişirilen pilav-zerde tüm Üsküdar fakirlerine dağıtılarak karınları doyuruldu.

İkindi vakti padişahın maiyeti, enderun ve birun ağalarına sofralar kurularak ikramda bulunuldu. Padişah’ın haremi de [eşi] çeşitli nimetler dağıttı. Cumartesi günü dahi aynı evde kalarak o gün Cami-i şerifin dört etrafı ve yol üzerinde bulunan ev ve dükkânların boşalmasını ferman bu-yurdu, çepeçevresine gereği gibi çadırdan perdeler ve sofralar kurularak sabah akşam bol yemekler ikram edildi.

Pazar günü kahvaltıdan sonra zuha’da [kuşluk vakti] Valide Sultan Haz-retleri göz nuru olan padişah hazretleri ve haremiyle birlikte bulundukla-rı haneden kalkıp kutsal ruhlar topluluğu gibi camiye girdiler, huri sıfatlı cariyeler tütsüleri cami içinde dolaştırarak güzel kokuları yaydılar, tütsü-leri Üsküdar halkı dahil gök sakinleri bile hissettiler. Padişah ve yanında bulunanlar saadetli bir şekilde Cami-i şerifte bir iki saat kalıp bir miktar Kuran okuyup ve ibadet ettikten sonra Kaziyelhacat’a [ihtiyaçları gideren Yüce Allah] dua ve hamd ettikten sonra Cami’nin içine, dışına ve dört bir tarafında bulunan yerlere ve köşelere, sebile, türbeye, imaretin sofralarına, kazanlarına ve kaplarına paralar saçarak doldurdular. Gezilen sahayı gül, çiçek ve yaseminle döşenmiş cennete döndürdüler, böylece birkaç saat kal-dılar, Cami’nin hademelerine keseler ihsan ettikten sonra misafir olarak bulundukları eve geri döndüler.

Adı geçen yerlere serpilen sayısız paraları Cami’nin hademeleri, ta-miratı yapanlar ve diğer hazır bulunan ihtiyaç sahipleri nasipleri kadar toplayarak padişaha ve Valide Sultan’a şükranlarını ve dualarını sundu-lar. İmaretin kazanlarında pişirilip hazırlanan bol miktarda pilav zer-de ve fırında pişirilmiş fodla ekmeği ile o gün kesilmiş olan kurbanlar, genellikle Müslüman fakirlere dağıtılarak bir ziyafet verildi. Pazarertesi günü İstanbul’a geri dönmeye karar verdiler fakat denizin dalgalı olmasın-dan dolayı dönemediler ve o gün yine Üsküdar’da kaldılar.

156

Dikkatlice bakıldığı zaman Sultan ve Valide Sultan Hazretlerinin de-nizi geçip dini vazifelerini yerine getirmeleri, Cami’yi tamamlayıp Cuma namazını kılmaları, çeşitli hayrat yapmaları, ihsanları ve Allah kullarını doyurarak sevindirmeleri yeryüzünde yaşayanları mutlu etmiştir. Bu ih-sanlar Akdeniz ve Karadeniz’i de coşturmuştur. Deniz dalgalanmasından dolayı Ayazma Bahçesi’nde Padişah ve haremi, enderun ve birun ağalarıyla birlikte iki vakitte çeşitli nimetler yediler. Ertesi günün üçte iki vakti kadar sabah yemeği yenildi, havanın sakinleşmesiyle denizin dalgalanması dur-du. Valide Sultan Hazretleri arabasına binip cami kapısına gelerek, kethü-dalarını arabasının karşısına alarak, yaptırdıkları cami ve diğer binalar için hayır dualarını aldı. Her birine sırt semur kürk ve büyük ihsanlar yaptıktan sonra Balaban İskelesi’nden özel gemiyle İstanbul’a yöneldiler.

Padişah harem-i hümayunun İstanbul’a geri dönüşünü Ayazma Bahçe-si’nden izledi, sonra aynı iskeleden gemiye binip İstanbul’a gittiler. Cami, şadırvan, imaret ve diğer yerlerin eksikleri tamamlanmasına özen gös-terilip aynı yılın rebiülevvelinin sonuna gelindiğinde tamamlanmıştır (Mayıs-1711 M.). Rebiülahirin başından itibaren (Mayıs-1711 M.) imarette fodla ekmek ve çorba pişirilip fakirlere dağıtılmaya başlanmıştır.

Cami ve diğer yapıların inşası başladığı günden bitirildiği güne kadar 34 ay 13 gün olmuştur.

Bir sonraki sayfada Kraliçe Belkıs ve Süleyman Peygamber ile ilgili rivayetler anlatılmaktadır (18b-21a).

Abbasi halifesi, Mutesimbillah’ın savaşlarını ve Rumlarla olan mücade-lesini yazmaktadır, Halife Muktedirbillah’ın Rumlarla münasebetlerini ve aldığı hediyeleri anlatmaktadır, Musta’sımbillah’ın Moğollarla savaşını ve Abbasi devletinin tarihten nasıl yok olduğunu sebepleriyle birlikte açıkla-maktadır (21a-24a).

Peygamber efendimizin peygamber olduğuna dair muştularını (24a- 27b), Emevi devleti halifelerinden Süleyman bin Abdülmelik döneminde cereyan eden hadiseleri anlatmaktadır (27b-29a).

(29a-29b) sayfaları arası hikmet sahibi kişilerin sıfatlarını ve taşıma-ları gereken özelliklerden bahsetmektedir ve sonunda Âdem peygambe-rin Şit peygambere olan 5 nasihatını anlatarak risalenin sonuna gelmek-te ve bu yazmanın [kitap olduğunu söylemektedir] 1252 muharremin ortalarında(Mayıs ayının başları 1836 M.) bittiğini yazmaktadır.

157

Tarih-i Râşid’de (Süleymaniye, Hamidiye no. 899) cami temelinin atıl-ması ve açılışı incelediğimiz risaleden daha az bir metinle anlatılmaktadır.

Binay-ı Cami Valide Sultan

“Ümmü-l hayrat ve uhtü-l meberrat Devletlû Valide Sultan hazretleri şeb ve rûz hayrat ve hasenat’a sarf-ı avkât ve hasrı müddet-i hayat edüb bu esnade dahi Üsküdar’da bir Camii Şerif ve inşasına niyet ve öyle bir hayır ve birr-i cesîm-i ibda’ına himmet buyurmalarıyla arsası tahmin ve mübaşiran binası cemi’ ve ta’yin olunduktan sonra mâh-ı mezbürun yirmi üçüncü çarşamba günü ferman-ı hümayun-u Pâdişah-i üzere Vüzera ve Ulema vesair Ricali Devlet cem’ ve davet olunub Valide Sultan Kethüdası tarafından ferş ve tertib olunan mevkifde cümlesi iclâs ve muvacehele-rinde dua ve sena ile Üsküdar Kadısı Müneccimbaşı Mehmet Efendinin ihtiyar ettiği bir saat-i mübarekede binasına vaz’ı esas olundukdan sonra Ayazma bahçesinde sahibetü-l hayrat hazretleri tarafından tertib olunan ziyafet-i uzmada bil-cümle Vüzera ve Ulema ve Meşayih-i izam it’âm ve ikram olundular” (455 a)

“Şurûu ikamet-i salât der camii şerif Vâlide Sultan sahibetü-l hayrat ve-l hasanat devletlû Vâalide Sultan hazretlerinin Üsküdar’da bina ve in-şasına mübaşeret buyurdukları Camii Şerif tamam olmağın mâh-ı mezbü-run onbeşinci perşembe günü şehriyâr-ı din penâh ve Devletlû Valide Sul-tan Üsküdar’a geçüb civar-ı Camii Şerifde sâbıkan Bostancıbaşı Mustafa Ağanın hânesine teşrif buyurdular ertesi Cuma gün alel-seher bil-cümle Vüzera ve Ulema ve erkan-ı devlet Ayazma bahçesine davet ve sahibetül hayrat Valide Sultan taraflarından tertib-i ziyafet olunub gelen vükela-yı padişah-ı enâm anda it’âm olundukdan sonra Camii Şerifin minarele-rinde salay-i Cuma nidâ ve derûnu şeref meşhununda salât-ı Cuma eda olunub ba’dehu Şeyhülislam Esseyid Ali Efendi ve Vezir-i a’zam Teberdar Mehmet Paşa ve rikâb-ı hümayun kaymakamı ve vezir-i fâzıl Damad Ali Paşa ve Nişancı ve Vezir Süleyman Paşa ve Sadreyn Efendiler ve Nakibu-l Eşraf Efendi huzur-u Hümayuna davet ve iclâs ve Şeyhülislam Efendi dua ettikten sonra cümlesine semur erkan kürkleri ilbas olundu ertesi gün zikr olunan Bostancıbaşı Mustafa Ağa’nın hânesinden Camii Şerife varınca yol üzerinde evler tahliye ve dükkanlar önüne perdeler çekildikten sonra devletlu Valide Sultan dahi Haremi Hümayun ile Camii Şeriflerine teş-rif ve derûnunda nevafil edâ ve dua edub ol havalide bulunan fukara ve hademe-i Camii Şerifi ihsan ve atiyyat ile taltif buyurdular” (479 b)

158

Fındıklılı Mehmet Ağa “Nusretname”20 isimli eserinde caminin temel atma ve inşaatı şöyle anlatıyor:

“Padişahın annesi Gülnûş Valide Sultan, Üsküdar’da iskele yakınında, Zincirlikuyu alanında bir cami yaptırmak kararına varmıştı. Bunun için temel açılmış ve inşaat malzemesi de hazırlanmış bulunuyordu. Bu müna-sebetle Şabanın 23. Çarşamba günü (7 Kasım 1708), padişahın emri üze-rine vezirler, şeyhler, ulema ve ileri gelenler toplu olarak inşaat sahasına gelmişler, Sultan Bayezid şeyhi Yenibahçeli Ahmet Efendi’nin duasından sonra, Üsküdar Kadısı Mehmet Efendi temele ilk harcı koymuştu. Temel atma töreninden sonra davetliler topluca Ayazma Sarayı’na giderek Valide Sultan’ın hazırlattığı yemekte bulunduktan sonra dağıldılar”.21

Caminin açılış merasimi için şunları yazmaktadır:

“Valide Sultan’ın iki buçuk yıldan beri, Üsküdar’da inşa ettirmekte ol-duğu cami tamamlanmıştı. Bu münasebetle ayın 15. Perşembe günü (15 Muharrem / 4 Mart 1711), Padişah’la Valide Sultan Üsküdar’a geçtiler ve camiye yakın eski Bostancıbaşı Mustafa Ağa’nın evine indiler. Cuma günü vezirler, ulema ve şeyh efendiler, ocak ağaları davet edilerek Ayaz-ma Bahçesi’nde kendilerine bir yemek verildikten sonra camiye gidildi. Kalabalık bir cemaatle Cuma namazı kılındı, bütün ileri gelenler camiin köşkünde huzura çağrıldılar. Önce Şeyhülislâm Seyyid Ali Efendi, ondan sonra Sadrazam Mehmet Paşa, İkinci Vezir Fazıl Ali Paşa, Üçüncü Vezir Nişancı Süleyman Paşa, kazasker efendiler, Darü’s-saâde Ağası Süleyman Ağa, Valide Sultan Baş Ağası hepsi kürkler giydiler. Valide Sultan Kethü-dası Kürt Mehmet Efendi’ye de ayrıca hizmetinden ötürü semur bir kürk giydirildi, on kese para armağan edildi. Onun kethüdası olup bu inşaata bina eminliği yapan Abdülvahap Ağa’ya da bir kürkle beş kese akçe ve kapı ortası sandığından 150 akçe emeklilik ulûfesi tanındı ve ayrıca ileri gelen memurlara da bu münasebetle kaftanlar giydirildi. Camiin suları Büyük Çamlıca yöresinde açılmış bulunan harklardan getirilmişti. Ancak, bunların geçtiği yerler kıraç topraklar olduğundan su geçtiği yol boyun-ca azalmakta ve camiin ihtiyacını karşılayamamaktaydı. Bunun üzerine Padişah müsaâdesiyle Gafûrî Tekkesi’nin suyu, ana boruya aktarıldı ve

20 Topal, Mehmet, Nusretname, Fındıklılı Mehmed Ağa - Tahlil ve Metin (1106-1133/1695-1721), Doktora Tezi, MÜ Türkiyat Enstitüsü, 2001.

21 a.e., s. 708.

159

böylece hem cami, hem de Üsküdar semtini bol suya kavuşturacak yerinde bir tedbir alınmış oldu. Camiin inşa masrafları hesap edilerek bu eser için 1200 kese sarf edilmiş olduğu anlaşıldı. Ertesi gün Valide Sultan, harem-i hümâyunla camiyi ziyarete geldi, burada nafile namazı kılıp uzunca bir duada bulunduktan sonra, İstanbul’a döndü”.22

Cami ve Külliyenin yapım süreci:

– 1708-4-Ağustos, Pazartesi, mühendislerin projesine göre külliyenin yapılacağı yerde temel hafriyatının başlanması.

– 1708-7-Ekim, Çarşamba günü caminin temeli atıldı.– 1709-7-Haziran, türbe ve sebilin tamamlanması, caminin dört dış

duvarının büyük askı kemerleri seviyesine kadar yapılması.– 1710-10-Mayıs, caminin büyük kemerleri ve revaklı avlu etrafı sütun ları

ile kubbelerinin bitirilmesi.– 1710-19-Kasım, caminin büyük kubbesinin kurşunla örtülmesi, caminin

iç sıvalarının bitirilmesi ve diğer eksik yerlerinin yapılması.– 1711-6-Mart, Cuma namazının kılınması ve açılış merasiminin

yapılması.– 1711-Mayıs, caminin tüm eksiklikleri tamamlanmıştır

Cami ve külliye yapılarının inşaatı başladığı günden bitirildiği güne ka-dar 34 ay 13 gün sürmüştür.

22 a.e. s. 743; Gülnuş Valide Sultan Camii, Yılmaz, Necdet (ed.), Yeniköy Yayınları, İstan-bul, 2007, s. 42.

160

Res. 2 Yeni Valide Külliyesi’nin vaziyet planı: 1- Cami, 2- hünkâr mahfili, 3- türbe, 4- sebil, 5- muvakkithane, 6- sıbyan mektebi, 7- dükkânlar, 8- imaret, 9- çeşmeler, 10- hela, 11- sarnıç (Seçkin, a.g.e., s. 468)

Res. 1 Risalenin giriş sayfası (Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları, K 154)

161

Res. 3 Külliyenin genel görünüşü (Aras Neftçi)

Res. 4 Risalenin 11b-12a sayfaları (Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları, K 154)

162

Res. 5 Nuruosmaniye Camii zemin sağlamlaştırma yöntemi (Aksoy, a.g.e., s. 62)

163

Res. 6 Pervititch haritasında Üsküdar Yeni Valide Külliyesi ve çevresi (İTÜ Uyg.-Ar. Harita Koleksiyonu)