8

Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs
Page 2: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

Avrupa’nın bir çok ülkesinde Covid-19 nedeniyle Avrupa SKB’miz artan aile içi kadına yönelik şiddeti, cinsiyetçi iş-bölümünü, çalışan kadınların koşullarını, mülteci kadın ve çocuklarını, politik tutsakları ve ataerkil kapitalizmin ürettiği erkek şiddetini gündem yaptı. SKB evde kalınarak, sosyal mesfenin korunması ve sokağa çıkma kısıtlanması koşul-larında her Çarşamba Avrupa çapında eylem kararı aldı. Çarşamba eylemlerimiz, ilk üç haftasına kadar beklenilen katılımda olmadı. Son haftalarda bir artış olsa da katılımı güçlendirmemiz gerekiyor.

Öncelikle, sağlıklarını sormak için aradığımız, mesaj at-tığımız kadınları sırf Çarşamba eylemleri için özel bir te-lefon trafiği yaparak yeniden aramamız gerektiği ortada. Özel olarak sadece Çarşamba eyleminin gündem yapıla-cağı SKB üyelerine ulaşma işini görev bölüşümüyle paylaş-tırmak, telefonla yada görüntülü teke tek ve toplu telekonfe-rans buluşmasına ikna etmekle verimli bir sonuç alabiliriz. En önemlisi suya atılan bir taşın yaydığı dalgalar gibi yüz-lerce, binlerce kadının eyleme çekilmesi örgütlenmenin ko-nusudur. Her kentte, bölgede çeşitli isimlerle “birlikte güçlü-yüz” gibi işi örgütlenme olan dijital ortamda dönemsel kadın grupları kurabiliriz.

Kurulan Avrupa Kadın Dayanışması’nın da her Çarşam-ba eylem kararı alması, eylemin çapını büyüttü. Eylem sa-dece SKB üyesi kadınların çağrısını değil Türkiye ve Kür-distanlı göçmen kadınların büyük bir bölümünü kapsamaya başladı. Çarşamba kadın eylemlerinin önemini anlatmak, ikna etmek ve kadınları eyleme çekmek için hangi noktaları öne çıkarabiliriz?

Pandemi döneminde kadın eksenli gündemlerin önemi-ni, aciliyetini ve kadın hareketinin birleşik mücadele örnek-lerini, eylemlerini anlatmak olabilir. Yazılanlardan okuyorlar zaten demeden telefonla yada telekonferansla anlatarak, dönemin kritik yanlarını bilincine varmalarını sağlamak ola-bilir.

Kadınlara sorular sormak bir yöntem olabilir. Örneğin,

her akşam saat 20:00 eylemine alkış ve zılgıtlarımızla katılmasak sağlık çalışan-larına dayanışma ve moral vermesek, te-şekkürlerimizi iletmesek ne olurdu? Ses-sizlik. “Benim sokağımda eylem zaten yok ki” diyenlere alkışı sen başlatarak zincirin bir halkası neden olmuyorsun? Sorusunu sorabiliriz.

Kadınlar dünyanın her yerinde bu dö-nem artan erkek şiddetini gündem yapma-saydı, devlet kurumlarını, erkeği, toplumu uyarmasa, protesto eden açıklamalar, eylemler yapmasaydı ne olurdu? Sessiz-lik. “Ben şiddet yaşamıyorum, Çarşamba eylemine katılmama gerek yok” fikrinle şiddete uğrayan kadına zülmü izleyen bir kadın olmuyor musun? diye sorabiliriz.

Sağlık çalışanları doktorlar, hemşireler, sağlık sendika-ları, birlikleri protesto eylemleri yapmasaydılar, kapitalizmin sağlık politikalarını eleştiren videoları, açıklamaları olma-saydı ne olurdu? Sessizlik.

Mülteciler Almanya’da, Fransa’da ve bir çok ülkede ey-lemler yapmasaydı, taleplerini duyurmasaydılar ne olurdu? Sessizlik.

Milyonlarca insanın balkonlardan, sosyal medyadan, vi-deolarıyla, karikatürleri, şarkıları, makaleleri ve yazılarıyla kapitalizmin kar hırsını ifade etmeseydi ne olurdu? Sessiz-lik.

Cins bilinciyle hareket eden tüm kadınlar olarak işçi, emekçi, genç kadınları örgütlemek için dönemin özel örgüt-ler kurma çağrısını ete kemiğe büründürmek zorundayız. SKB’nin ve Avrupa Kadın Dayanışması’nın her Çarşamba eylemlerini evimizin camına, kapısına, balkonuna, etrafın-daki sokaklara, alışveriş mağazalarının önlerine giderek, belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim.

1 Mayıs işçi emekçilerin, kadınların, gençlerin ve tüm ezilenlerin günü. Pandemi koşullarında girdiğimiz 1 Ma-yıs’ta artan kadına yönelik şiddete ve ağırlaşan cinsiyetçi iş bölümüne karşı eylemli bir duruş sergilemeliyiz. 8 Mart kadın grevini örgütlediğimiz biçimde her Çarşamba günü grevde olalım. Ev işi yapmayarak, alışverişe gitmeyerek... kadınlara biçilmiş toplumsal rolleri red ederek grevde ola-lım. Kadın emeğinin görünür kılınması ve şiddete karşı mücadelemizin büyütülmesi bakımından önemli bir adım olarak pandemi nedeniyle ağırlaşan koşularımızı değiştir-mek için grevde olalım. Çarşamba günleri kendimiz için ey-lemde olalım, kitap okuyalım, yazı yazalım, sosyal- kültürel aktivitelerimize zaman ayıralım. Kadınların Çarşamba’sı olsun!

Pandemide Çarşamba eylem günüdür

Perspektif

Page 3: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

3

Yunanistan hükümeti Covid-19 salgını karşısında kamuoyuna “Evinizde kalın”, “Bireyler arasında yeter-li mesafeyi koruyun”, “Kişisel hijyene dikkat edilmeli” çağrıları yapıyor fakat kamplarda kalan mülteciler için bu çağrıları gerçekleştirmek koşullar nedeniyle nere-deyse imkansız.

Hükümetin kampları boşaltmak ya da insani koşulla-rı sağlamak yerine sadece çağrı yapmak ve kısıtlayıcı önlemleri almakla yetindiği ülkede 100 binin üzerinde mülteci bulunuyor.

Ülkedeki mülteci kamplarından biri de Lavrio Kampı. Türkiye, Suriye, Irak ve İranlı yaklaşık 500 Kürt mülte-cinin yaşadığı Lavrio kampı, otonom bir kamp olması ‘gerekçesiyle’ ne Sağlık Bakanlığı ne de Kızılhaç tara-fından destekleniyor.

Salgına rağmen Sağlık Bakanlığı ve Kızılhaç virüse karşı korunmanın yolları konusunda kampta yaşayan-lara bilgilendirmede bulunmadı, önlemler için destek sunmadı. Bu sebeple mülteciler hiçbir destek olmadan kendi önlemlerini kendileri almak ve ihtiyaçlarını ken-dileri karşılamak durumunda.

1980’li yılların başında açılan Lavrio Kampı o tarih-ten bu yana binlerce Kürt ve Türkiyeli politik sürgüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin politik sebeplerle yıl-lardır hedefinde olan ve kapatılması için girişimlerde bulunduğu kampa 2017 yılında Yunanistan Kızılha-çı’nın sosyal yardımları da kesilmiş durumda.

BM ve Kızılhaç’ın hiçbir yardım vermediği kamp şu an tam otonom olarak işliyor. Kamp, kampta yaşayan mülteciler tarafından belirlenen meclisle yönetiliyor. İhtiyaçlar ise kampta yaşayan mültecilerin oluşturdu-ğu komün ve uluslararası gönüllülerin dayanışması ile karşılanıyor.

Ülkede Corona virüsü vakalarının görülmesinin ar-dından Kamp Meclisi virüse karşı kendi önlemlerini almaya başladı. İlk olarak kampta güvenlik, hijyen ve sağlık komiteleri oluşturuldu ya da önceden var olan bu komiteler güçlendirildi.

Kampta ortak kullanılan duş sayısı arttırıldı. Eskiden 200-300 kişinin ortak kullanımında olan duşlar kısıtlı imkanlara rağmen yeniden düzenlenerek 30-40 kişinin kullanacağı şekle getirildi. Kampın giriş kapısına lava-bo konuldu ve dışarı girip çıkan her kişinin elini yıka-ması ve dezenfektanla temizlemesi şartı getirildi.

Kamp Meclisi eczane ve marketlerde dezenfektan bulamayınca komünün kısıtlı bütçesine rağmen temiz-lik malzemeleri aldı ve bunlarla kendi dezenfektanlarını üretip sprey şişelerde tüm odalara ve ortak kullanım alanlarına koydu. Kampa dışarıdan gelen misafirler için ise maske takma zorunluluğu getirildi. Ayrıca da-yanışma sayesinde elde edilen maddi imkanlar kullanı-larak iki adet uzaktan ateş ölçer alındı. Bu ateş ölçerler-le kampa gelen misafirlerin ateşleri de kontrol ediliyor.

Kampın bir odası da dezenfekte edilerek karantina odasına dönüştürüldü. Bir vakadan şüphe duyulması durumunda bu 5 yataklı oda karantina için ilk merkez olacak. Kampta yaşayan mülteciler eczanelerde maske kalmadığı için bu ihtiyaçlarını karşılayamadı. Kampta yaşayanlar için maske ihtiyacı ise yine dayanışma sa-yesinde karşılanıyor. Kendisi de politik bir mülteci olan terzi Erdal Şahin, kampta kalanların maske ihtiyaçlarını gidermek için maske dikti.

Kampta yaklaşık 60 kadın yaşıyor. Kadınlar virüs salgınının başlamasından bu yana kendi komünlerini yeniden düzenledi. Kampta kurulan güvenlik, temizlik ve sağlık komitelerinde etkin rol alan kadınlar, günlük olarak hem bu çalışmaların içinde yer alıyor hem de

çalışmaları denetliyor.Karantina nedeniyle kampta gi-

riş çıkışlar kısıtlandığı için kadın-lar kamp içerisinde günlük yaşamı da yeniden örgütlemeye başladı. Kadınlar her sabah kahvaltıdan sonra gruplar halinde temizlik ko-mününün oda, koridor ve bahçe temizliğine katılıyor. Kadınlar gü-nün belirli saatlerini kitap okuma saati olarak belirledi. Ayrıca gün içinde gündem takibi yapan ka-dınlar gündeme dair gelişmeleri de belirli saatlerde bir araya ge-lerek birbirlerine aktarıyor. Ayrıca kurulan whatsap grubu üzerinden ülkede virüs salgınına ilişkin geliş-meler paylaşılıyor.

Analiz

Mültecilerin yönetiminde bir kamp; Lavrio Kampı

Berçem Mordeniz

Page 4: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

4

‘Evde kal’ çağrıları artık kulakları tırmalarken, so-nuçları ile yarattığı bıkkınlıktan kurtulmaya çalışıyoruz. Önce EVDE KAL’manın yorgunluklardan arınılacak, dinlenilip bol bol kitap okunulacak, çocuklarla ilgileni-lecek, zaman sorunu olmadan hayatın zorunlu koşuş-turmalarına dalınmayacak, işe gitme derdi taşınmadan istenildiği kadar uykuya zaman ayırılacak... diye dü-şünenlerin sevinci nerede şimdi? EVDE KAL’amayıp işe giden kadınların her gün eve dönerken virüs kap-tım mı? korkularını çocuklarına bulaştırma kaygılarını sırça köşkünde olan anlayabilirmi? EVDE KAL’ıpta ev işleri, alışveriş, yemek, çocuk bakımı, varsa hasta veya yaşlı bakımı, çocukların okul dersleri... uzayan bu listenin işlerini yerine getiren kadınların sırtındaki yük hafifledi mi? Şiddet gördüğü eşi ile şimdi zorunlu ola-rak 24 saati paylaşmanın sonuçlarına kadın katlanmak zorundamı?

Camını açıp ‘Acımı paylaşacak insana ihtiyacım var. Annemi kaybettim’ diyen Fransız kadının çığlığı insanın insana olan ihtiyacının tarifi gibiydi. Dayanış-manın zorunlu bir kadın gücü olduğunu acı bir şekilde sınadığımız bu günlerde kadınlara EVDE KAL’manın kadınların yaşamlarında yarattığı değişiklikleri sorduk. Bu kez söz O’nlarda....

Ceylan Horoz (Fransa-Nancy... 2 hafta sonra do-ğum yapacak); Endişeliyim... Herşeyden, fakat özel-liklede bebeğimin sağlığından. Ne olacak, nasıl ola-cak belirsizlik beni çok etkiliyor. İnsanların hayatı söz konusu sonuçta. Fakat bazen her şey yalandan, do-landan ibaretmiş gibi geliyor. En önemli şeyin bir kez daha farkına vardım. İnsanların acımasızlığının ceza-sını çekiyoruz. Camdan dışarıya bakarken... Hayvanat bahçesindeki hayvanlarla empati kurup onlar için çok üzülmeye başladım. Duygularım karma karışık şimdi...

Selver (Belçika): Her zamanki yaşadığımız ev bu-günlerde zindan gibi geliyor. Sokağa çıkamamak, komşularıma, dostlarıma, akrabalarıma gidememek... Sosyal ilişkinin koparılması psikolojimi bozuyor. Ev te-mizliği, yemek hep aynı şeyler insanın canı sıkılıyor. Aile içinde huzursuzluklar artıyor. Bir de cezaevlerin-deki insanları düşünüyorum. Kimileri bırakılmıyor, on-larda insan çok üzülüyorum.

Lea(Almanya- Mannheim); Ben kuaförüm. Corona salgınından dolayı dükkanımı mecburen kapatmak zo-runda kaldım. Şu anda hiç bir gelirim yok. Devletten yardımda alamıyorum. Yardım için başvurular yaptık. Fakat bunun için beklemek zorundayız. Kzımı tek ba-şıma büyütüyorum. Okullar kapandı. Fakat Merkel bir açıklama yaparak bir süre sonra iş yerlerinin açılabi-leceğini söyledi. Bu durumda öyle bir kuaför salonuna kızımı her gün 12 saat kalacak şekilde nasıl götüre-yim. Hem çocuğum, hemde ben risk altında olacağız.

Bir gelirim olsun diye dükkanımı açmak istiyorum. Fakat çocuğum risk altında olacak. Devlet bu dönemde bu plan-lamaları neden böyle yapıyor bilemiyorum. Herkesi düşü-necek planlamalar olması lazım.

Dilara SAKALLI ( Fransa-Creil Yaş 17); Okulum için en önemli adımlarımdan birini atarken, ne yazık ki en zor zamanlara denk geldim. Evde olmak bir bireyin kendini bulması için güzel aslında. Ama bu süre uzadıkça can sık-mıyor da değil. Evet evde kalmak zor, sıkıcı, üzücü. Ama bu dönemi de başarılı bir şekilde atlatmak zorundayız. Sa-dece kendimiz için değil. Çevredeki bütün bireyler için de. Her daim böyle gidecek değil elbette ki. Eni sonu bu zor günler de geçecek. Ve bir an önce geçmesi dileğiyle.

Melek (İsviçre); Coronadan dolayı evde kalma zorunlu-luğu, kendimi cezaevinde gibi hissetmeme neden oldu. Bir nevi özgür ama tutsak... Cezaevi gibi hissetmemin nedeni; ev içi köleliğimin iki kat artmış olması, sürekli ev işi, yemek ve korunmak amaçlı temizliğin iki katına çıkması nedeniy-le oldu. Daha kötüsü sevdiklerimden, dostlarımdan uzakta olmak, onlarla görüşememek, birşeyler paylaşamamak benim için en zoru oldu. Bir hayat bir eve sığar diyenlere katılmıyorum. Benim için hayat sevdiklerimle, yoldaşlarım-la beraber olmak, doğayla iç içe olmaktır. Ama şu an evin içinde bunların hiç birini bulamıyorum. Onun için kendimi evde özgür ama tutsak hissediyorum. İyiki çocuklarım var. Yalnız yaşayan insanlara, cezaevindeki yoldaşlarıma üzü-lüyorum. Yazacak duygularım çok var...

Fehime (Belçika): Evim apartman olduğu için çıkamı-yorum. 10 Mart’tan beri evdeyim. Alış verişimi arkadaşlar yapıyor. Evde kitap okuyorum, çocuklarım ve torunlarımla görüntülü görüşüyorum.

Sakine Gündüz; Evin içinde bol kitap okuyorum 15 ki-tap okudum. Sürekli çamaşır yıkıyorum. 6 yıldır ful çalışın-ca şimdi bu durum dinlemek için bir fırsat oldu. Bedenen o kadar çok yorulmuşumki, telaş yapmadan kalkmak kah-valtı, kahve derken devam ediyoruz. Bir uykumu düzene bindiremedim. Yine aynı saatte 6 da ayaktayım. Yani anla-yacağınız kitap okumak ve dinlenmek için iyi bir fırsat oldu diyorum ama çalışmazsamda nasıl karın doyuracağız di-yede düşünüyorum.

Ezo (Belçika): Eşim iki haftalık rapor aldı evde. Ço-cuklar evde toplam beş kişinin yemek, temizlik hizmet-leri benim sırtımda. Evdeki iş yüküm ikiye, üçe katlandı. Bununla birlikte, bu günlerin ne zaman biteceği belirsiz, sürekli uzatmalar yaşanıyor. Kaygılanıyorum ve psikolojim bozuluyor.

Fadime Gündüz Güzel; Zor zamanlar bir o kadarda tu-haf... Sürekli ev içinde olmak bir süre sonra sıkıcı geliyor. Ama sağlık için kalmamız şart. Bu süreci kabullenip psiko-lojik olarak etkilensekte eğlenceli hale getirmeye çalışıyo-ruz. Kızımla daha fazla aktiviteler yapıyoruz. Yemek yapa-yım yarın kalsın demiyorsun. ‘Vakit çok ne de olsa yarına

Dosya

Coronalı hayatı birde bizden dinleyin...

Page 5: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

5

baska bir şey yapayım.’ diyorum. Bu sürecin bana kattıkları ne derseniz kimseyi zor durumda bırakmayım dedim, has-tane, alışveriş işlerini tek başıma arabayı alıp çıkarak yap-tım. Cesaret geldi. Artık arabayı çok rahat kullanıyorum.

Ala (Almanya- Manheim); Coronadan dolayı bir karanti-na yaşıyoruz. Bu durum bugün tekrar 3 hafta daha uzatıldı. Sürekli bir belirsizlik... Zorlandığımız şeyler oldu bu dönem. Özellikle arkadaşlarım ve ailemle görüşememekten dola-yı zorlanmalarım oldu. Fakat benim için pozitif yanlarıda oldu. Çocuklarımla hiç bir zaman bu kadar bir arada ka-lacağım anlarım olmamıştı. Tatil dönemlerinde bile bu ka-dar paylaşımda bulunamıyorduk. Bu dönem ev içerisinde olmaktan dolayı zamanı paylaşarak çocuklarımı daha iyi tanıdım. Dersler çalışıp, birlikte yemek yaptık, temizlik ya-pıp oyunlar oyandık. Çocuklarıma zaman ayırarak daha çok yakınlaştım. Benimle olan ilişkileri zayıftı, bu ihtiyacı giderdik. Fakat zorlandığım yanlarda oldu. Özellikle dersler konusunda sıkıştığımız zamanlar oldu.

Hüsne Cücük (Fransa-Creil); Bu süreç çok korkutucu ve kötü geçiyor. Ben 2 çocuk annesiyim 6 yaşında oğlum ve 6 aylık bir kızım var. Öncelikle tek korkum kendi canım de-ğil. Çocuklarım küçük olduğu için evde kalmak benim için çok zor değil. Sosyal hayat kısıtlandı sağlığımız için, fa-kat psikolojik olarak şu anda iyi değiliz. Çünkü vaka sayısı düşmüyor ve diğer yandan da geçim derdi hepsi bir arada. Şu anda ne olacağı belirsiz bir durum var. Biz sonuçta mül-teciyiz ve henüz haklara sahip değiliz. Bazı yardımlardan da yararlanamıyoruz. Bu süreçte koşullarımız daha da zor-laştı.

Fatoş Gül; Evde kal diyorlar biz uyuyoruz fakat baba-mız işe gidiyor. Nasıl olacak peki? Şimdi virüs nerden kime geliyor bu hesaplanmıyor mu? Eğitimi hiç demiyorum za-ten mahvettiler. Öğretmen garip anlayamadığımız ödevler gönderiyor. Ben bu çocuğu nasıl motive edeceğim? Zaten zar zor ödev yapan biri.

Evinizde ekmek yapın diyenler oldu dışarı çıkmamak için. Evde ekmeğimi yaptım, elektrik faturası ne kadar gele-cek merak ediyorum? Dışarı çıkıp virüsmü getireyim, evde kalıp elektirik kurumunumu zengin edeyim? Bilemedim.

Songül (Belçika): Evdeki iş yüküm daha da arttı. Çocuk-lar okulda iken bu kadar çalışmıyordum. Üç çocuğum da okula gidiyor ve şimdi ev okul oldu. Onca işin üstüne bir de öğretmenlik yapıyorum. Ekonomik kaygılarım var, ödeme-lerimiz olduğu için eşim çalışmak zorunda.

Funda Karaca (Tıbbi sekreter Fransa-Bretagne); Her geçen gün içimizdeki çığlık derinleşiyor. İlk günler oğlumu evde oyalamak, onunla oynamaktı meselemiz. Sonra içi-mizde sessiz bir çığlık büyümeye başladı. Virüs yüzünden kaybedilen canlara üzülürken Helin Bölek kor gibi düştü avuçlarımızın içine... Bu süreçte biz canımızdan endişe ederken, yaşama sarılmaya çalışırken türküler susmasın diye bedenini ölüme yatıran Helin.. Sonra dedik ki; ölüm

toplasada çicekleri, çiçekte tohum biter mi?EVDE KAL... sessiz çığlıklarımız büyümeye devam

etti... Geçim derdinden çalışmak zorunda olanları an-nemde içlerinde olmak üzere yetersiz önlemlerle soluk-suz çalışan sağlık çalışanlarını, evde şiddet görüp sesini çıkaramayan, yardım isteyemeyen kadınları düşündük-çe titredi yüreğimiz... Umut ederimki son bulsun bu sü-reçte bütün yasanılanlar... Güzel günlere umutla..

İsviçre- Zurich’ten bir grup SKB’li; Ev hapsindeki..! Coronalı günlerimiz... Bin yılların bize yüklediği kambur-larımızdan tam arınmaya çalışırken coronayla birlikte ev içi kamburlarımız geri döndü..

Sevim (Belçika): Okuyan yetişkin iki çocuğumla ev-deyiz. Hepimiz psikolojik olarak kötüyüz. Karantinanın ne zaman biteceğini bilemiyoruz. Belirsizlik... Bir de ai-lemi düşünüyorum. Türkiye’de yaşıyorlar. Onlara veya bize herhangi birşey olsa ne gidebiliyorsun, ne de ge-lebiliyorlar. Birde cezaevlerini çok düşünüyorum. Koru-masız sanki ölüme terkedilmiş gibi geliyor bana. Çok üzülüyorum.

Gülten (İsviçre- Basel);EVDE KAL! demek...Kadına yönelik her türlü şiddetin artması demek..Evde kal demek,Kadının toplumsal rollerinin ağırlaşması demek.Evde kal demek,Mücadeleden vazgeç demek.Evde kal demek,Tutsak kal demek.Bizi mücadelemizden uzaklaştıramıyacaklar her türlü

şidddeti yaşasakta, yalnız olmadığımızı unutmayacağız. Bununda çarelerini ve mücadele biçimlerini bulacağız. Şiddete maruz kalan kadınlar vatsaptan, facebooktan yazıp paylaşmalı. Sosyal medyayı kulanarak teşhir ede-lim ve yalnız olmadığımızı hissetirelim.

Didar (Belçika): Evden çalışıyorum. Önümüzdeki günlerde işyeri kapanıyor ve bizler 50 kişi işsizlik pa-rasına bağlanıyoruz. Çalıştığım yerin tekrar ne zaman açılacağı belirsiz. İşe dönebilecekmiyim bilemiyorum. Geleceğe dair planlar yapamıyorum bu durum psikolo-jimi bozuyor.

Aysun(Hollanda); Evde kalmak hem güzel, hem de-ğil... Güzel olan şey çocuklarla daha çok ve iyi kontakt kurdum. Güzel olmayan şey izole oluşumuz.

Sonya (Belçika): Önce hayatımı bir robot gibi geçir-diğimi anladım. Hızlı her yere yetişmeye çalışan anne olduğumu hissettim. Çocukları sabah okula bırakmak eve dönüp evi temizlemek, yemek yapmak, işe gitmek. Çocuklarla ilgilenmek, derslerine yardımcı olmak. Yani bu döngüyü düşünmeden hızla yapıyordum. Karantinay-la birlikte bu hız yavaşladı. Aslında memnun bile kaldım. Evdeyim koşturmuyorum, çocuklarla kaliteli vakit geçiri-yorum. Aslında bu yaşadığın coğrafyaya göre değişken bir soru. Eğer Türkiye’de olsaydım, ekonomik kısmını düşünüp strese girer depresyon yaşayabilirdim. Ama burada yaşıyorum ve çalışmadığım halde devlet maaşı-mı kesintisiz yatırıyor.

Zübeyde(Hollanda); Ben ne yapsam bir türlü şidde-ti yenemedim. Şiddet şiddet... Benim için fark etmiyor evde kalın ya da kalmayın.

Page 6: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

6

Avrupa’da, Türkiyeli ve Kürdistanlı kadın örgütleri Av-rupa Kadın Dayanışması ağı oluşturdular. Dayanışma ağı yaşanan Corona salgını ve sağlık krizinin emekçile-ri ama en fazla da kadınların yaşamını tehdit ettiğini, bu nedenle kadın dayanışmasını ve mücadelesini güçlendir-mek amacıyla bir araya geldiklerini duyurdu. Yayınladık-ları deklarasyonu tarihi önem bakımından kısaltarak dergi sayfalarımıza taşıdık.

Kapitalizme ve Erkeğin Şiddetine Karşı Kadın Daya-nışmasını ve Mücadeleyi Büyütüyoruz!

Dünyada olduğu gibi Avrupa’da da evde kal çağrıları-nın yapıldığı ve toplumun evlere kapandığı koronavirüs günlerinde, İtalya, İspanya, İsveç, Fransa, Almanya’da kadına yönelik erkek şiddetinin yükseldiğini resmi devlet kurumları açıklasa da hiçbir önlem alınmıyor. İzolasyon içinde, ölüm kalım arasında yaşayan biz kadınlara sessiz kalınıyor. Bütün devletlerin hükümetleri, onların kadından, güvenlikten, adaletten sorumlu bakanlıkları, resmi kurum-ları kadına yönelik şiddete ve kadın katliamlarına karşı seyirci kalmaya devam ediyorlar.

Kadınlar, eğitime ara veren çocukların eğitimi, çocuk ve yaşlı bakımı, temizlik, yemek işlerinin adeta sorumlu-su gibi, evdeki erkeğin “erk” hallerine, psikolojik şiddetine de maruz kalıyorlar. Toplumsal cinsiyet anlayışının kadı-na yüklediği bu görevler, evde yaşayan bireylerin kolektif yapması gereken işlerdir. Çalışan kadından ise, evde ikin-ci vardiyaya devam etmesi beklenirken, özellikle evden çalışmanın arttığı bu günlerde, iki vardiya arasında sıkışıp kalan kadınların psikolojik rahatsızlıkları artmaktadır.

Avrupa’da da sağlık, gıda, yaşlı bakımı gibi zorunlu sektörlerde daha çok kadınlar çalışıyor. Covid-19 ile bir-likte bu sektörlerde çalışan işçi ve emekçiler, kadın işçiler, önlük, maske, eldiven, hijyen malzemelerinin azlığı koşul-larında çalışmaya devam ediyorlar. Zorunlu olmayan iş-kollarında üretim devam ediyor, çalışanlar ücretli izne çı-kartılmıyor, çalışmayanlara ise maaşları ödenmediği için yoksulluğa terk ediliyorlar. Tüm bunlar kapitalizmin insanı değil kâr yasasını esas aldığını bir kez daha gösteriyor.

Avrupa’da mücadele eden Türkiyeli ve Kürdistanlı ka-dın örgütleri olarak, ataerkil kapitalist sisteme ve erkeğin şiddetine karşı bu zorlu koşullarda da mücadelemizi sür-düreceğimizi buradan bir kez daha deklere etmek istiyo-ruz. Olağanüstü hal, evde kalma zorunlulukları içerisinde her hafta Çarşamba günü camlardan, balkonlardan, en yakınımızdaki sokaklardan, sosyal medya araçlarımız üzerinden taleplerimizi haykırmak, emperyalist sistemi, kadına yönelik şiddeti, kadın katliamlarını ve cinsiyetçi işbölümünü teşhir etmek için eylemde olacağız! Egemen-lerin bizleri sindirip susturmasına müsade etmeyeceğiz:

Taleplerimiz- Yerel yönetimlere, güvenlik kurumlarına bağlı alo şid-

det hatları 24 saat açık olsun. Şiddet hattını arayan kadın-ların çağrılarına hızla yanıt verilsin, müdahale edilsin.

- Sığınma evleri denilen dayanışma evlerinin sayısı ar-tırılsın, hijyen kontrolleri yapılsın.

-Doğum kontrol ilaçları tüm kadınlara ücretsiz dağıtıl-sın!

- Erkek şiddetine karşı kadının özsavunması haktır! Özsavunma hakkını kullanan kadın cezai işlemlere tabi tutulmasın!

- Zorunlu işkolları hariç, diğer işkollarında çalışmaya son verilsin, kadın işçi ve emekçiler başta olmak üzere, tüm çalışanlar ücretli izne çıkartılsın!

- Koronavirüs ile en fazla yüz yüze gelen sağlık emek-çilerinin sağlık ve iş güvenliği sağlansın, çalışma süreleri kısaltılsın, ücretleri arttırılsın!

- Başta kadın ve çocuklar olmak üzere, tüm mültecilere oturum hakkı verilsin!

- Elektrik, su, doğalgaz, kiralar yoksulluk sınırında olanlar için devlet tarafından ödensin!

- Savaşa değil sağlığa bütçe ayrılsın! Sağlık hizmeti ücretsiz hale getirilsin!

- Avrupa’da, Türkiye ve Kürdistan’da bulunan başta hasta, yaşlı politik tutsaklar, çocuklu politik kadın tutsaklar olmak üzere tüm politik tutsaklar serbest bırakılsın!

- Koronavirüs salgını nedeniyle daha da büyüyen eko-nomik krizin sorumlusu biz değiliz krizin yükünü biz öde-meyeceğiz!

AVRUPA KADIN DAYANIŞMASISKB Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, TJK-E Avrupa

Kürt Kadın Hareketi, Yeni Kadın, SYKP Avrupa Kadın Meclisleri, FEDA Demokratik Alevi Federasyonu, ADKH Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, MHK Mezopotamya Halk Kongresi Kadın Kolları, Yaşanacak Dünya, PKAN Platforma Kurden Anatoliyan

Deklerasyon

Avrupa Kadin Dayanışması kuruldu

Page 7: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

7

Connie 37 yaşında olmasına rağmen, kötü beslenme, sigara, alkol, uyuşturucu, dayaklar ve kürtajlarla en az elli-sinde gösteren Meksika asıllı bir Amerikalı. Connie sevdiği insanları devlet terörü ya da ölüm nedeniyle kaybedişiyle birlikte şiddet eğilimleri göstermeye başlar. Her şey yeğe-ni Dolly’ nin, kendisine sevgili edindiği bir kadın satıcısının burnunu kırması ve ardından tımarhaneye kapatılmasıyla başlıyor. Akıl hastanesinde doktorlar Connie üzerinde de-ney yapmak isterler ama Connie direnç gösterir.

Connie deneysel araştırmalara karşı koyarken zihinsel dünyasına konuk olan Luciente, Connie’ ye yeni bir dünya düzenine kapılarını açar.

Luciente ilk bakışta, Connie’yi büyük bir hayal kırıklığı-na uğratan son derece sıradan bir köyde yaşamaktadır. Fakat keşifle birlikte bu dünyanın cinsiyetsizleştirilmiş bir dünya olduğunu anlarız. Geleceğin insanları bütün iktidar düşüncelerinden azade kalmayı başarırken anneliği de yok etmişlerdir. Çocuklar, çocuk üretim evinde hayata getirilir ve onların anneleri erkekler de olabilir. Erkekler çocuk em-zirerek annelik duygusunu tadan ve daha sevecen şefkat-li bireylerdir. Her çocuğun muhakkak üç annesi vardır ve bu sadece çocuk on iki yaşına gelene kadar sürer. On iki yaşına gelen her çocuk ilksel toplulukların erginlenme tö-renlerine benzer şekilde yeni bir isim almak üzere bir hafta boyunca yalnız başına ormana gönderilir. Ve oradan kendi ismini belirlemiş yetişkin bir insan olarak çıkar. Geleceğin dünyasında genlerle oynamaya müsaade edilir ancak bu sadece ırkların çeşitliliğini devam ettirmek için yapılır. Hay-vanlarla iletişim kurmanın çeşitli yolları bulunmuştur. İnsan-lar evlerindeki kedilerle mimikler aracılığıyla konuşur; top-rağın avukatlığı, nehir doktorluğu gibi meslekler vardır… Geleceğin dünyasında zamanın çoğu, insan ilişkilerinin ve onun bir türevi olarak düşünülen siyasal kararların tartışıl-masına ayrılır.

Connie’nin başlangıçta anlayamadığı son derece ileri bir teknolojiye sahip olan bu insanların, teknolojilerini sadece ve sadece doğal hayatın çeşitliliğine ve sürdürülebilirliğine adamalarıdır. Çocuklar, yaşlılar, kadın ve erkekler toprağa zarar vermeden, minerallerini ve verimini koruyarak herke-si beslemek için çalışırlar.

Yazarın kurduğu bu dünyada da savaşlar vardır, özgür aşklar kadar kıskançlıklar ve delilik de vardır. Deliliğe kont-rol edilmesi gereken bir süreç olarak değil, herkesin yaşa-yabileceği öğretici bir deneyim olarak bakılır.

Kitapta Connie’nin yaşamı çerçevesinde devlet kurumla-rı, ekonomik hiyerarşik kastlar, ataerkinin bunaltıcı baskısı, ırk ve cinsiyet ayrımının eziciliği ile genel olarak içinde ya-şadığımız sistemin sıkı bir eleştirisi var.

Hikayede aynı zamanda ütopik dünyanın varoluşuna katkıda bulunmak için şimdiden savaşmak, aklını, ruhunu ve umudunu yitirmemek mesajı veriliyor.

Zamanın Kıyısındaki Kadın’ da körü körüne bir ütopya yaratmak yerine, zaafları, karanlığı ve kötülüğüyle gerçek olabilecek bir gelecek düşlemiş yazar Marge Piercy.

“Bir gün geçmiş ölecek,Son yara iyileşecek,Son çöp zararsız bir kire dönüşecek,Son radyoaktif atık gömüleceksessizliğeve bir daha dünyanın çatlaklarındazehirler dolaşmayacak.Sevgili Dünya, kucağına yatıyorum,Senin gücünü ödünç alıyor,Seni kazanıyorum her gün.Bir gün su temiz akacak,nehirde som balıkları yüzecek,balinalar kıyıya su püskürtecek,ve bir daha denizin derinliklerindekaranlık bombalar dolaşmayacak.Sevgili dünya kucağına yatıyorum…”Corona salgını günlerinde şaha kalkan “başka bir dün-

ya” düşümüzü daha güçlü tasavvur edebilmek için; Zama-nın Kıyısındaki Kadın’ dan bir bölüm paylaşarak keyifli oku-malar diliyoruz...

Zamanın Kıyısındaki Kadın

Kültür Sanat

Page 8: Pandemide Çarşamba eylem günüdür...belli mesafede sokak eylemiyle, sosyal medya twitter, fa-cebook, instagram vb. ile ve daha farklı yeni araçlarımızla büyütelim. 1 Mayıs

8