60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 67 20 Mayıs 2018 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) HHB’nin Tutsak Avukatlarından SELÇUK KOZAĞAÇLI: “Anneler, Annelerimiz; Oğullarınızın, Eşlerinizin, Kardeşlerinizin Hesabını Sormadan Bu Dünyayı Bırakıp Gitmeyeceğiz. Asla Umutsuzluğa Kapılmayın, Asla Vazgeçmeyin. Hepinizi Kucaklıyorum. Anneler Gününüz Kutlu Olsun. Soma'yı Unutmayacağız, Unutturmayacağız.” HHB’nin Tutsak Avukatlarından AYTAÇ ÜNSAL: “Halkın Avukatlığını Yapmamıza Ne Baskılar Engel Olabilir Ne De Hapishaneler. Soma'da Ölen 301 Madencinin Bıraktığı 450 Yetimin Gözündeki Pırıltıdan, Dilek Doğan'ın, Berkin Elvan'ın Annelerinin Gözlerinden Alıyoruz Gücümüzü. Halkın Avukatlığını Yaptığımız İçin 19 Meslektaşımla Birlikte Türkiye'nin Dört Bir Yanında Sekiz Aydır Sürgündeyiz. Sizi Çok Seviyorum, Biz Kazanacağız!” Dev-Genç’li Tutsak ALİ ÜLGÜ: “3 Değil 3000 Parçaya Da Bölseniz Direnmeye Devam Edeceğiz.” AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ, ÖĞRENCİSİ, MAHALLELİSİ, İKİ ÇOCUKLUSU, GENCİNDEN YAŞLISINA, KADININDAN ERKEĞİNE DEVRİMCİLER HAPİSHANELERDE FAŞİZME KARŞI DİRENİYOR!

AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 67

20 Mayıs 2018Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

HHB’nin Tutsak Avukatlarından SELÇUK KOZAĞAÇLI:“Anneler, Annelerimiz;

Oğullarınızın, Eşlerinizin, Kardeşlerinizin Hesabını Sormadan Bu DünyayıBırakıp Gitmeyeceğiz. Asla Umutsuzluğa Kapılmayın, Asla Vazgeçmeyin.

Hepinizi Kucaklıyorum. Anneler Gününüz Kutlu Olsun.Soma'yı Unutmayacağız, Unutturmayacağız.”

HHB’nin Tutsak Avukatlarından AYTAÇ ÜNSAL:“Halkın Avukatlığını Yapmamıza Ne Baskılar Engel Olabilir Ne De Hapishaneler.Soma'da Ölen 301 Madencinin Bıraktığı 450 Yetimin Gözündeki Pırılt ıdan, DilekDoğan'ın, Berkin Elvan'ın Annelerinin Gözlerinden Alıyoruz Gücümüzü. Halkın

Avukatlığını Yaptığımız İçin19 Meslektaşımla Birlikte Türkiye'nin Dört Bir Yanında

Sekiz Aydır Sürgündeyiz.Sizi Çok Seviyorum, Biz Kazanacağız!”

Dev-Genç’li Tutsak ALİ ÜLGÜ:“3 Değil 3000 Parçaya Da Bölseniz Direnmeye Devam Edeceğiz.”

AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ, ÖĞRENCİSİ,MAHALLELİSİ, İKİ ÇOCUKLUSU,

GENCİNDEN YAŞLISINA, KADININDAN ERKEĞİNE

DEVRİMCİLER HAPİSHANELERDE FAŞİZME KARŞI DİRENİYOR!

Page 2: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

BU FAKS, SİLİVRİ 9 NO.LU HAPİSHANESİNDEKİGRUP YORUM ÜYESİ FIRAT KIL TARAFINDAN

GÖNDERİLMİŞTİR.FIRAT KIL’A AYLARDIR

AYAKKABI, KİTAP VE DERGİ VERİLMİYOR!

HAPİSHANELERDEKİ HAK GASPLARINA VEKARALANMIŞ MEKTUPLARA RAĞMEN

ÖZGÜR TUTSAKLAR HER KOŞULDASESLERİNİ DUYURMAYI BAŞARIYORLAR!

Page 3: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

i ç i n d e k i l e r25 Devrimci İşçi Hareketi: Kani

Beko, CHP’den milletvekiliaday adayı! DİSK; işçilerinsendikası değil, CHP’nin arkabahçesidir!

27 Halkın sanatçılarına, halkınavukatlarına özgürlük!

28 Halkın Hukuk Bürosu: 4 yılgeçti Soma Katliamı’nınüzerinden, katiller halacezalandırılmadı! Hala adaletyok!

30 Berkin Elvan davasında gelinenaşama zaferin kendisidir!

32 Özgür Tutsaklardan: BergünVaran: “Evet, genç bir kızolarak kel bırakıldım; ama bubeni yıldırmak veya üzmekyerine öfkelendirdi. Bir kezdaha faşizmin gerçek yüzünügörmemi sağladı”

33 Uyuşturucuya karşı mücadele,emperyalizme karşı

mücadeledir - Bölüm 1

39 Mahalleler: Düşmanın hiçbirsaldırısını cevapsızbırakmamalıyız

40 Halk Meclisleri: Kolektivizmgüçlendirir, örgütler

42 Milisler MahalleninŞahanlarıdır: Halkmilislerini zafere götürecek

9 48 yıl... Kızıldere ihtilalinyoludur, dönülmez-7Devrimler çağı sürüyor. Parti-Cephe devrimi ve devrimciliği21. yüzyıla taşıyor.

13 Devrimcilik Yapmak SuçDeğil, Görevdir: İtalyanhapishanelerinde bir politiksilah olarak tutsakların tecriti-1

15 Kudüs, Filistin halkınındır!Emperyalizm ve Siyonizmyenilecek, direnen halklarkazanacak!

19 Grup Yorum’dan mektup var!

21 Özgür Dolaşır dergisinin 114.sayısında, Grup Yorum’layapılan röportaj

22 Kamu Emekçileri Cephesi:Yüksel Direnişçileri’ndenVeli Saçılık ile ilgili açıklama

23 Kamu Emekçileri Cephesi:AKP faşizmine karşı YükselDirenişi’ni büyütelim-2

4 Avukatı, sanatçısı, mühendisi,kokoreççisi, öğrencisi, işçisi,mahallelisi, çocuklusu, genciyaşlısı, kadını erkeğiyle bütünHalk Cepheliler faşizminhapishanelerinde direniyor!

Devrimciler, FaşizminHücrelerinde Direniyor

yol ilkeli ve kurallı olmasındangeçiyor

43 Yeni İnsan: Öfkesini düşmanayöneltendir!

44 Halkın Sanatçıları: 8. BağımsızTürkiye Konseri’ni izlediniz mi?

Biz izledik!

45 TAYAD’lı Ailelerden: TAYAD’lılartüm mevzilerini direnerekkazanmıştır

46 Berkin Elvan’ın 10 Mayıs’takiduruşmasında yaşananları,avukatların internette yayınlananmesajlarından aktarıyoruz

48 Demirtaş kimin adayı? ABDişbirlikçiliğine ne diyor? Sur’un,Cizre’nin hesabını nasıl soracak?Demirtaş, bunlara cevabı olmayanbir adaydır!

50 Türkiye faşizmle yönetilmektedir!Halkımız, faşizmin demokrasicilikoyununa alet olmayın! Oy vermeyin!

52 9 Mayıs; ihtilalin yolundandönmeyenlerin, teslim olmayanlarınzafer günüdür!

53 Avrupa’da HFG

54 Avrupa’da Yürüyüş

55 Avrupa’daki Biz: Başçelişki;emperyalizm ve dünya halklarıarasındadır

56 Yitirdiklerimiz

58 Haberler

DuyuruHalkın Sesi Radyo Haber SaatleriBir süredir müzik yayını yapan Halkın Sesi Radyosu

15 Mayıs 2018 tarihinden itibaren güncelleniyor. Radyoyayınının güncellenmesi önce haber yayını ile başla‐yacak.

Sabah haberleri saat 07:30’da, öğlen haberleri saat13:00’da, aksam haberleri saat 19:00’da yayınlana‐cak.

Halkın Sesi Radyo’yu yaygınlaştıralım!Halkın Sesi Radyo adreslerimiz:https://halkinsesiradyo.blogspot.gr/http://halkinsesitvradyo.radiostream123.comHalkın Sesi TV İletişim:

TELEFON / PHONE: 00 359 2 843 15 45 –00 30 210 38 48 330 – 00 961 789 305 11E‐POSTA / E‐MAIL: [email protected]‐POSTA / E‐MAIL: [email protected] SESİ TV

Page 4: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Sürgün ve sevkler, kitap, dergi, hastahane, ziyaret,avukat yasaklarına karşı ne pahasına olursa olsun direndikve direnmekten asla vazgeçmeyeceğiz diyen Özgür Tut-saklar, baskılar karşısında 10 Temmuz 2016’da, bulun-dukları tüm hapishanelerde bir Genel Direniş başlatmış-lardı.

Genel Direniş o günden bu yana sürüyor ve tutsaklaro günden bugüne yeni direnme gelenekleri yaratıyorlar.

Faşizmin yasaklarına, dayatmalarına karşı direnenÖzgür Tutsaklar, koşulları ne olursa olsun düşman kar-şısında çaresizce beklemiyor, eylemleri ile cevap veri-yorlar.

Düşmanın tecrit politikalarına karşı özgür tutsaklar,oturma eylemlerinden kapı dövme eylemlerine, sloganlarakadar, çeşitli eylem biçimleriyle direniyorlar.

Günde 3 kez slogan atıp kapıları döverek, gerektiğindehavalandırmaya çıkarıldıklarında hücreye geri dönmeyiphavalandırmada oturma eylemleri yaparak bir mevzisavaşı veriyorlar. Faşizmin gardiyanlarının işkencebahanesi haline getirdikleri günlük sayım dayatmasınakarşı, ayağa kalkmayı reddederek sayım vermiyorlar.Faşizmin dayattığı kuralları tanımayarak, düşüncelerinden,siyasi kimlik ve kişiliklerinden taviz vermiyorlar. Ha-pishane idareleri ise, bu direnişlere işkence ve sevklerlekarşılık veriyorlar.

Özgür Tutsakların SesleriniDuyuyor musunuz?

Hapishanelerden “Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer”sesleri yükseliyor. OHAL uygulamaları ile saldırılarartıyor ama “geri çekilmiyoruz” diyen tutsakların sesiniduyuyor musunuz?

Özgür Tutsaklar, AKP faşizminin saldırılarını ar-tırmasına karşı Genel Direnişi büyütüyor. Zulmünhücreleri, direnişin ateşleriyle aydınlanıyor. Hücredenhücreye, hapishaneden hapishaneye direniş ateşi ya-yılıyor. İşkencenin artması, hasta tutsakların tedaviedilmemesi karşısında genel direniş süreci içinde tut-saklar direnişi bir adım ileri taşıyarak hücreleriniyakma eylemleri yapıyorlar.

Trabzon, Edirne, Ankara, Bakırköy, Silivri, Kandıra1 ve 2 No’lu Hapishaneleri’nde, İzmir Şakran ve KırıklarHapishaneleri’nde, Gebze, Kırıkkale, Adana (Kürkçüler),Tekirdağ 1 ve 2 No’lu Hapishaneleri’nde Özgür Tutsaklar,30’a yakın hücre yaktılar. Hücre yakma eylemlerindensonra özgür tutsaklar, işkencelerden geçirilip süngerli

hücrelere atıldılar.

Faşizmin HapishaneleriDevrimci İrade Karşısında Çaresizdir

Burjuva politikacılar, işkenceye, hapishanelerine,tecrit hücrelerine çok güvenirler. Bu zulüm araçları,yüzlerce yıldır defalarca boşa çıkarılmış olmasına rağmen,burjuvazi, halklara ve devrimcilere karşı bu araçları kul-lanmaya devam eder.

Bugün yaşananlar da bunun yeni bir kanıtıdır. AKPfaşizmi baskıyı artırdı. Özgür tutsaklar, baskıya GenelDireniş’le cevap verdiler. Faşizm işkenceye, süngerlihücrelere başvurdu, direnişi kıramadı. Ardından başvur-dukları tek yöntem, yine sürgün sevkler oldu. Genel Di-renişi kıramayan faşizmin Adalet Bakanlığı, sürgün sevk-lerle, Özgür Tutsaklar’ın örgütlülüğünü dağıtmaya ça-lışmaktadır.

2016 Temmuz Ayından, Yani Genel Direniş’in Baş-ladığından Bu Yana 400’den Fazla Sürgün SevkYaşandı.

Bu sürgün-sevk rakamı, faşizmin çaresizliğininkanıtıdır.

Faşizmin çaresizliği şudur; 400 kez değil, 4000 sevkde yapsanız, özgür tutsaklar örgütlenmesini, 4 bin kezalt üst etseniz de, Cepheli tutsakların örgütlenmesini da-ğıtamazsınız. İki cepheli tutsağın olduğu her yerde, birörgütlenme oluşur.

Ali Ülgü, Tekirdağ’daki Özgür Tutsaklardan biridir.3 yoldaşı ile aynı hücrede kalırken, yoldaşlarından zorlakoparılarak tekli hücreye atıldı. Aynı hafta Edirne’yesevk edildi. Faşizm aslında hiçbir işkence, baskı vetecritle sonuç alamamanın çaresizliğini yaşıyor. Koğuşlarıyıkıp, 3 kişilik hücrelere atıyor, yine teslim alamıyor.Direnişin sürmesini, 3 kişinin yanyana olmasına bağlayıp,bu kez üç kişiyi birbirinden ayırıp tek kişilik hücrelerekoyuyor. Ama tutsaklar direnişi yine sürdürüyor. Tutsaklarıdaha küçük parçalara ayırmaları mümkün olmadığı içinbu kez çareyi sevkte arıyorlar. Ülgü, faşizme cevap veri-yor:

“Bizi 3 değil 3000 parçaya da bölseniz direnmeyedevam edeceğiz!”

Dev-Genç’li Ali Ülgü’nün faşizmin teslim alma po-litikalarına karşı cevabı tarihseldir. Bu cevap ve bucevapta ifadesini bulan direnme tavrı, faşizmin tüm po-litikalarını boşa çıkartmıştır ve boşa çıkartmaya devam

İşkenceye, Tecrite Karşı Direnen Özgür Tutsaklar Diyor Ki: 3 Değil 3000 Parçaya Da Bölseniz Direnmeye Devam Edeceğiz!

AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ, ÖĞRENCİSİ,İŞÇİSİ, İŞSİZİ, MAHALLELİSİ, ÇOCUKLUSU, GENCİ YAŞLISI,

KADINI ERKEĞİYLE BÜTÜN HALK CEPHELİLER FAŞİZMİN HAPİSHANELERİNDE DİRENİYOR!

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI44

Page 5: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

edecektir. Hücrede tek başına tutulan, işkencede katillerin orta-

sında tek başına bırakılan bir tutsağa bu sözleri söylemegücünü veren, Cepheli tutsakların ideolojik netliği vehapishanelerdeki direniş gelenekleridir.

Cephe’nin Hapishanelerdeki Direniş Tarihi,Dünya Çapında Bir Direniş Geleneğidir

Hapishanelerde direnişin temel olarak iki biçimivardır; fiziksel direniş ve açlık grevi, ölüm orucu.

1980 faşist cuntası döneminde faşizmin saldırılarınakarşı her iki direniş biçimiyle direnilmiştir. DevrimciSol tutsakları, bulundukları her yerde cuntaya karşıdirenişin en önündedirler. Barikat direnişlerinden ölümoruçlarına kadar, eylemleri örgütleyen olmuşlardır.

1984 ölüm orucu, bu direniş tarihinin dönüm noktasıdır.Cuntanın ve devamındaki ANAP iktidarının Tek tipelbise dayatması ile tutsakları teslim alma politikasına,ölüm orucuyla cevap verildi. Bizzat Devrimci Sol önderiDayı’nın da içinde bulunduğu Devrimci Sol Tutsakları,Tek Tip Elbise’ye karşı ölüm orucuna yattılar. 4 Şehitverildi bu ölüm orucu direnişinde ve faşizme karşı siyasibir zafer kazanıldı.

1980’lerin ilk yarısındaki süresiz açlık grevleri veölüm orucu direnişi, hapishanelerdeki direniş geleneğininyol göstericisi olmuş, ancak bununla da kalmayıp,işçilerin, kamu emekçilerinin, öğrencilerin mücadelelerininde önünü açan bir rol oynamıştır.

Hapishanelerdeki direniş geleneği, 1996’da faşizminEskişehir tabutluğuna, hücre ve tecrit politikasının da-yatılmasına karşı 1996 Ölüm orucuyla devam etti; budirenişte de 12 şehit verilerek, burjuvaziye karşı yeni birkahramanlık destanı yazıldı ve bir zafer kazanıldı.

2000-2007 yılları arasında süren Büyük Direniş’tetam 122 şehit verildi. Hücre hücre savaşarak şehitdüşenler dünya halklarının ve Anadolu topraklarınınteslim olmayan önderleriydi.

Özgürlük Vazgeçilmez Tutkumuz,Özgür Tutsaklık Geleneğimizdir.

Önderlerimiz Mahir ve Dayı’nın hem firarlarıyla,hem tutsaklık koşullarındaki direnişleriyle ve hem demahkeme kürsülerinde oligarşiyi yargılamalarıyla, özgürtutsaklık geleneği şekillenmiş ve bu tarih, devrim müca-delesinde tutsak düşen her devrimcinin kılavuzu olmuştur.

Faşizm, bu direniş geleneğini yok etmek için doğrudanDHKP-C’li tutsakları hedefleyen operasyonlar düzenlemiş,katliamlar gerçekleştirmiştir.

Hapishane katliamlarına karşı göğüs göğüse müca-delede edildi.

Ulucanlar, Ümraniye, Buca katliamları, oligarşininCepheli tutsakların direniş çizgisinden duyduğu korkununen üst düzeyde göstergesidir. Bu katliamcı politika, 19Aralık 2000 Büyük hapishaneler katliamıyla sürmüştür.

19 Aralık katliamında da hedef, sadece DHKP-C’li tut-saklar değil, bir bütün olarak DHKP-C’dir. İçeride vedışarıda devrimci hareketi bitirmek için Türkiye tarihininen büyük hapishaneler katliamı yapılmıştır.

Özgür tutsaklar ve devrimci hareket, içeride vedışarıda direnerek, içeride ve dışarıda 122 şehit vererek,bu büyük saldırıyı da boşa çıkarmışlardır.

Hapishanelerdeki teslim alma politikası, AKP faşizmitarafından da sürdürülmüştür. Cepheliler yukarıda özetlenentarihsel gelenekleriyle, AKP faşizminin hapishaneler sal-dırısına da Genel Direniş’le cevap verdiler.

2000-2007 tecrite karşı ölüm oruçlarında direnen veşehit düşen İbrahim Erler şöyle diyordu:

“Her ne kadar tecriti ağırlaştırmak için bizi bölebil-dikleri kadar bölseler de, her gittiğimiz yer, yeni birkale oluyor. Sanki şu köhne duvar ‘bizi, siz aşasınızdiye yaptılar’ diyor. Bizi buraya sığdıracaklarını sandılarama yanıldılar. Biz buraya sığmıyoruz. Taşmaya başladık,akmaya başladık tüm sessizliğe inat.”

2 yıldır süren Genel Direniş, bugün hapishanelerdekiteslim alma dayatması karşısındaki en güçlü barikattır.“Bizleri hiçbir hücreye sığdıramayacaksınız” diyen ÖzgürTutsaklar, bedenleriyle, ödedikleri bedellerle, hücreleriniyakarak, kapıları döverek bu barikatı her gün daha dasağlamlaştırıyorlar. Faşizm bir kez daha görecek ki,Özgür Tutsakların ördüğü barikatlar aşılmaz.

Çünkü onlar ülkemizin en onurlu halk çocuklarıdır,halkının özgürlüğü, vatanın bağımsızlığı için her şeyigöze alanlardır. İdeolojik netliğe sahip devrimcilerdir.Tutsakların şu anki Genel Direnişi, AKP faşizmine veOHAL’e karşı bir mücadele mevzisi olarak halklarımızaumut vermektedir; çünkü özgür tutsakları teslim alama-dıkları sürece, 80 milyon halkımızı da teslim alamaya-caklardır.

Tecrit, “Birey” Haline Getirip TeslimAlmaktır; Tecritin Karşısında Tek KişilikHücrede Bile “Biz” Olabilen İdeolojimizVardır

Tecritin tarihi, sınıflar mücadelesinden bağımsız de-ğildir. Daha ilk köle ayaklanmasından bu yana, sömürü-

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

55DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 6: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

cüler, zalimler, isyanlara, mücadelelere önderlik edenlerihalktan tecrit etmek için kalelere, kulelere, zindanlarakapatmış, kimsenin yaşamadığı adalara sürgün etmişlerdir.Yıllar içinde eski tip zindanların yerini, kapitalizmin,emperyalizmin “modern” hapishaneleri ve “modern”tecrit hücreleri almaya başlamıştır. Tecrit hücreleri, Ame-rikan ve Alman emperyalizmi tarafından uzun araştır-malardan, denemelerden sonra geliştirilmiştir; emperya-listler, yıllarca, tutsakları hücrelerde nasıl teslim alırızsorusunun cevabını araştırmış ve bu deneylerden eldeettikleri sonuçları da, yeni sömürgelerdeki hapishanelerdeuygulamaya koymuşlardır.

Tecrit ile ne amaçlanıyor?Tecrit, Özgür Tutsakları teslim almaktır. Teslim alarak,

halkı örgütsüzleştirmek, halkın mücadeleci yanlarını yoketmek, devrimci mücadeleyi bitirmektir.

“Ya düşünce değişikliği ya da ölüm” demektir tecrit(*).

AKP Faşizminin Yönetimi AltındakiHapishaneler

AKP iktidarının ilk yıllarında hapishanelerdeki tutukluve hükümlü sayısı 60 bin civarındaydı. Daha sonra“kısmi af” sayılabilecek yasal düzenlemeyle, sayı 40bine kadar düşmüştü. Şu an ise Adalet Bakanlığı açıkla-malarına göre, hapishanelerde 229.75 tutuklu ve hükümlüvardır. Ki bu rakam, mevcut hapishanelerin kapasitesininüzerindedir. Çok sayıda tutuklu hükümlünün yatacakyeri yoktur. AKP faşizmi; işsizliği, yoksulluğu, dolayısıylaişsizliğin yoksulluğun yarattığı suçların sorumlusudur.

Hapishaneleri dolduran diğer etken ise, AKP faşizminindevrimcilere, ilerici, demokrat kesimlere karşı tam birterör uygulamasıdır.

Bu kadar tutuklu hükümlü sayısı, boşuna değil, AKPkorkuyor!

AKP faşizminin son 6 yılki tablosunu rakamlarlaverelim:

Hükümlü sayısı: 141.802Tutuklu sayısı: 87.988Hapishanedekilerin sayısı: 229.790Siyasi Tutsaklar: 63.242

Son altı yıldaki tutsak sayısının artışı konusundakirakamlar:

2012: 136.0202013: 145.4782014: 158.8372015: 178.0892016: 199.3282017: 229.790

Bu sayılar ne kadar ve nasıl artarsa artsın, devrimcilik

yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Korkularını daha da büyüteceğiz; hapsetseniz de,

hücrelere atsanız da and olsun ki halkımıza özgür vatanıarmağan edeceğiz.

Devrimci tutsaklar tecrite karşı zaferi kazandılar. Şe-hidimiz Hasan Selim Gönen, tecriti yendiğimizi enkısa haliyle şöyle özetlemiştir: “Hapishaneden güçlenerekçıktım… Kafamda en küçük bir soru işareti yok müca-deleye dair. F Tipi tecrit politikasını kesin olarak yen-diğimizi de net biçimde gördüm.”

AKP, Yasaklarla Teslim Almak İstiyor;Boşuna!

Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde tutsakların oturmaeylemine karşı, özel eğitimli gardiyanlar tutsaklara sal-dırdılar. Bu saldırıda birçok tutsağın vücudunun değişikyerlerinde kırık, ezilme, morarma meydana geldi; beyintravmaları geçiren oldu. Elleri ezilerek, kolları ve ka-burgaları kırılarak, kanlar içinde bırakılan Özgür tutsaklaroldu. Hapishane idaresi direnişi kırmak için, hücrecezaları, açık ve kapalı görüş yasakları, mektup, telefonyasakları uyguladı, yine de yıldıramadılar özgür tutsakları.Kandıra Hapishanesi’nde, direnişin başladığı 10 Temmuzile 17 Ağustos arasında genel direniş eylemleri sebebiyleaçılan soruşturmalarda örneğin özgür tutsaklardan NurgülAcar’a verilen disiplin cezalarının toplamı şöyledir:

4 ay etkinliklerden men16 ay iletişim yasağı10 ay ziyaret yasağı106 gün hücre cezası Van hapishanesinde 2017 kasım ayında özgür tutsak-

ların sadece bir ay içerisinde aldıkları hücre cezası 122gündür.

Bolu’da F tipinde bulunan özgür tutsakların son yediayda aldıkları disiplin cezaları toplamı 40 yılı geçti.Bazı Özgür Tutsaklara, 2 yıla yakın hücre cezası verilentutsaklar var.

Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde özgür tutsaklaraylarca mektup alamadı ve gönderemedi.

Peki bu yasaklarla ne elde edebildi AKP faşizmi,kimi teslim alabildi?

Özgür tutsaklar hapishanelerde mevzi mevzi, adımadım, hücre hücre savaşarak haklarını savunmaya devam

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI6

Page 7: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

ediyorlar.

Faşizmin Cezalarının KarşısındaCepheli Tutsaklar Var; Direniş Var!

Faşizmin yasakları, kuralları ve Cephelilerin tavrınailişkin farklı hapishanelerden vereceğimiz örnekler, nasılbir zulüm ve nasıl bir direnme savaşının sürdüğünün ka-nıtlarıdır:

Özgür tutsaklar, hücre cezalarına karşı direndikleriiçin tek kişilik hücrelere atılıyorlar.

Süngerli hücreye zorla konulduklarında süngerleriparçalıyorlar. Tek kişilik hücrelere bölünen ring araçlarıylahastaneye götürülmeyi kabul etmiyorlar.

Ring araçlarında bulunan kamerayı kabul etmiyorlar.Zorla bindirildiklerinde kamerayı kapatıyorlar. Bu nedenlehastaneye götürülmedikleri için tedavi hakları ellerindenalınıyor.

Gardiyanların keyfi aramalarına karşı Özgür Tutsaklarsessiz kalmayarak slogan atıyorlar. Hastane sevklerinde,kelepçe dayatmasını ve jandarma önünde muayeneyikabul etmiyorlar, bu nedenle muayene edilmiyorlar.

İlaç kullanması gereken hasta tutsaklara, ilaçlar pa-ketiyle değil tek tek veriliyor. Tutsaklar bu keyfiliğekarşı da direniyor. Ayakta sayım dayatmasını kabul et-medikleri için saldırıya uğruyorlar. Telefon görüşmesindetekmil verilmesini kabul etmiyorlar, bu nedenle telefongörüşme hakları gasp ediliyor. Özgür Tutsaklar, Segbisadı verilen uygulamayı kabul etmiyorlar. Mahkemelerinekamera aracılığı ile değil doğrudan katılmak istiyorlar.Bu nedenle kameralı ifadeyi reddediyorlar.

Hücrelerin önündeki havalandırmalara konulan ka-meraları kabul etmiyor, koşulu varsa kamerayı kırıyor;koşulu yoksa yakıyor veya kapatmaya çalışıyorlar. Bununbedeli işkence de olsa, tutsaklar bu tavırlarını kararlılıklasürdürüyorlar.

Hapishanelerde, hapishane dışına çıkarken ve geridönerken parmak izi alınması uygulaması başlatılmayaçalışıldı. Özgür tutsaklar parmak izi vermediler. Edirnehapishanesinde işkence ile parmak izi alındı. Ama tut-sakların tavrını hiçbir yerde değiştiremediler.

Bazı hapishanelerde havalandırmaların üzerinin telile kapatılması uygulaması başladı, özgür tutsaklardan

biri telleri parçalaması üzerine hemen sürgün edildi.İşkence uygulaması olduğunda hep birlikte kapılara

vurarak işkenceyi protesto ediyorlar. Her baskı yasak işkence karşısında, sonuç alıp ala-

mayacaklarına bakmadan, suç duyurusunda bulunuyor,birçok kuruma, basına yazarak baskıları, işkenceyi teşhirediyorlar.

Bolu’daki özgür tutsaklar, hakları için kapı dövdüklerive telefonla tekmil vermedikleri için havalandırma haklarıgasp edildi. Tutsaklar bu kez buna karşı bir hafta boyuncaeylemlerini kapıları vurarak ve kırarak devam ettirdilerve sonuçta havalandırma hakkını kazandılar.

Tavır dergisinin alınması da böyle kazanıldı.Kandıra Hapishanesi’nde kadın tutsakların kaldığı

hücrelerde asker araması yapılıyordu. Özgür tutsaklarasker aramasını kabul etmediler; sonunda asker aramasıkaldırıldı.

Genel direniş nedeniyle ilk aylarda hiçbir hapishanedesohbet hakkı uygulanmadı. Kandıra hapishanesi, direnişibüyüterek sohbet hakkını tekrar kazandı.

Silivri 2 no.lu’da aylarca süren direniş sonucundaYürüyüş dergisi verilmeye başlandı. Silivri 9 no.lu’da,mektup yasakları ve mektup sansürlemeleri, havalandırmakapılarının kırılması sonucunda büyük ölçüde kaldırıldı.

Düzce Hapishanesi’ne dergi verilmezken 1 hafta bo-yunca yapılan oturma eylemi sonucunda dergi haklarınıkazandılar...

İşte böyle kıran kırana bir kavga sürüyor F Tipihücrelerde.

Özgür tutsaklar hemen hemen bulundukları her ha-pishanede yayın çıkartıyorlar. Bazı hapishanelerde birdençok yayın çıkmaktadır...

Kendi mahkemelerine hazırlanarak gidiyor, devrimciliğisavunuyorlar, bu kararlılıklarında bir adım bile olsa geriatmıyorlar. İşte bu direnme gücünü veren tarihi zaferle-rimizdir ve asla teslim olmama geleneğimizdir.

Faşizm istediği işkence yöntemlerini kullansın aslakazanamayacaklar. Er ya da geç zafer direnen Anadoluhalklarının olacak.

Yukarıda okuduğunuz gibi 84’den bugüne hep direnendevrimci tutsaklar kazanmış.

Bugün Genel Direniş adı altında yukarıda saydığımızsayısız direnişlerle halkın umudu oluyorlar.

Halkın Avukatlarını, Sanatçılarını,Mühendislerini, Halk CephelileriTeslim Alamadınız, Alamayacaksınız!

AKP’nin tutuklama terörü ve hapishanelerdeki faşistterör birbirini tamamlamaktadır. AKP faşizmi, tutuklamalarıve hücrelerdeki tecrit ve terörüyle, Cephelilerde somutlaşandevrimcilik anlayışını YOK ETMEK istemektedir.

AKP, halkın avukatlarına diyor ki, sizler yoksulhalkın, madencilerin, katledilen halk çocuklarının,

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

7DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 8: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

hakları çalınan emekçilerin avukatlıklarını yapamaz-sınız!

Avukat Aytaç Ünsal, geçen hafta çıkartıldığı bir du-ruşmada, AKP’nin bu “YOK ETME” politikasına tümhalkın avukatlarının ortak cevabını verdi: “Biz Soma’daölen 301 madencinin bıraktığı 450 yetimin gözündekipırıltıdan, Dilek Doğan’ın, Berkin Elvan’ın anneleriningözlerinden alıyoruz gücümüzü. Halkın avukatlığınıyaptığımız için 19 meslektaşımla birlikte Türkiye’nindört bir yanında sekiz aydır sürgündeyiz. Halkımız bizde sizi çok seviyoruz, biz kazanacağız!”

Halkın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı devam ediyor: “Anneler, annelerimiz; oğullarınızın, eşlerinizin, kar-

deşlerinizin hesabını sormadan bu dünyayı bırakıp git-meyeceğiz. Asla umutsuzluğa kapılmayın, asla vazgeç-meyin.

Hepinizi kucaklıyorum. Anneler gününüz kutlu ol-sun.

Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız.”Halkın Avukatı olmak böyle bir kararlılıktır. Böyle

bir avukatlığı hiçbir güç yok edemez. Onlar düzenin avukatları değil halkın avukatlarıdır.Halkın avukatları, 97 bin avukatın içinden sadece

19 avukattır; ama faşizme korku salıyor, hesap soruyorlar.Direnen, halkı savunan ve halkın iktidarı için mücadeleeden onlar.

AKP halkın mimar-mühendislerine diyor ki; Senyoksul halk için elektrik üretemezsin, halk bahçeleri ku-ramazsın, yoksul halk çocukları için Ferhat Gerçekyürüteci yapamazsın, kentsel dönüşüme karşı mücadeleedemezsin…

AKP diyor ki; elektriği bizden satın alacaksınız, halkbahçelerinden tohum almayacak aç kalacaksın. Ülkede5 milyon insan sakat, faşizm diyor ki, paran yoksayürüteç de yok!

AKP evlerinizi yıkacağız, arazileri yağma ve talanaaçacağız diyor.

Ve eğer halkın mimar-mühendisi olmaya devam eder-seniz, tutuklar, hücrelerde zulmederiz diyor.

Edin diyor halkın mimar ve mühendisleri. 550 binmimar mühendis içinde, AKP faşizminin karşısındahalkın çıkarlarını savunmaya, halkın sorunlarını çöz-meye, halkın iktidarı için mücadeleye devam ediyorlar.

AKP, halkın sanatçılarına diyor ki; halkın türkülerinisöylemeyeceksiniz. Halkın sanatını yapmayacaksınız.Direnişlerin yanında olmayacaksınız. Bağımsız Türkiye’yisavunmayacaksınız.

Yılmayan, çizgisinde devam eden halkın sanatçılarınıtutukluyor, haklarında “aranıyor” kararları çıkartıpbaşlarına “ödül” koyuyor. Ve ölüm tehditleri savuruyor.

Kültür merkezlerini kırıp döktüler, enstrümanlarınıkırdılar. Üyelerinin saçlarını yoldular, yüzlerine vuravura dudaklarının patlamasına yol açtılar, kulak zarlarını

patlattılar. Kollarını kırıp, parmaklarını ezdiler. Ki, tür-külerini söyleyemesinler ve çalamasınlar.

Türkiye’de Mesam’a kayıtlı 87 müzik grubu vardır,ne ülkemizdeki müzik grupları içinde, ne de tüm dünyadabugün benzer başka bir örnek yoktur.

Ama bu tutuklamalar, ödül koymalar ve ölümtehditleri de boşa çıkarılmıştır.

Halkın sanatını yapan Grup Yorum’u tutsak ettiler;onlar, yine üretiyor, yine direniyorlar.

Grup Yorum türküleri her yerde çalmaya, söylenmeyedevam ediyor. Bakın yine sahnede, yine halkın evlerindeGrup Yorum.

Tutsakların Genel Direnişi’ni Sahiplenelim,Büyütelim!

Faşizmin Zulmünün Sınırı Yok. Direnişin De...AKP faşizmine karşı her hapishanede genel direniş

devam ediyor. Özgür Tutsaklar kararlılar. Bu direniş,halkın direnişinin bir parçasıdır. Bu direniş halkın AKPfaşizmine karşı mücadelesinin yıkılmayan kalesidir.

Başta tutsak yakınları olmak üzere, tüm halkımız,özgür tutsakların direnişini sahiplenmeli, güç vermelidir.TTE ve diğer saldırılarda özgür tutsaklarımızın yanındaolmalıyız.

Özgür tutsaklar, faşizmin hiçbir dayatması karşısındageri adım atmayacaklar. Uzlaşmayacak ve teslim olma-yacaklar. Direnişin kendisi zaferdir. Zafer Genel Dire-niş’indir.

Sonuç olarak; Direnen Özgür Tutsaklar bedel ödemeye hazırlar, bu

nedenle faşizm asla onları teslim alamıyor ve alamaya-cak.

Faşizme bir kez daha ilan ederiz ki; Halkın evlatlarınıteslim alamazsınız, onlar güçlerini tarihsel ve siyasalhaklılıklarından alıyorlar.

Düşmanın bütün baskı, yasak, ceza, işkence yöntem-lerine karşı genel direnişi örgütleyen özgür tutsaklar,hücre hücre mevzi savaşından vazgeçmiyorlar ve vaz-geçmeyecekler.

Emperyalizm ve oligarşi, bir şeyi hesap edemedi;burası Anadolu. Bu topraklarda Cephe var. Bu topraklarınhapishanelerinde Cepheli özgür tutsaklar var. Özgür tut-sakların direnişlerle, destanlarla dolu bir tarihi var. Bunedenle, Anadolu’da, tutsaklara yönelik hiçbir teslimalma politikasının başarı şansı yoktur, olmayacaktır.

“Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!” diyerek, halkın iktidarıhedefiyle mücadele ederken tutsak düştüler. Bu hedefiçin tutsaklıkta direnmeye devam ediyorlar. Edecekler.

(*) Tecriti daha ayrıntılı öğrenmek isteyenler, BoranYayınları tarafından yayınlanan “Tecriti Yenenler Anla-tıyor” kitabını okuyabilirler.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI88

Page 9: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Yürüdük, Kızıldere'den bu yana rotasını Mahir'inçizdiği İhtilalin Yolu'nda. Rehberliğini Dayı'nın yaptığıdevrim yürüyüşümüzü sürdürdük hiç durmadan. Ve işteböyle geldik 2000 yılına...

2000 yılıyla birlikte, takvim olarak artık yeni bir 'binyıl'a giriliyordu. Bu nedenle ortalığı milenyum şovlarıkaplamıştı. Latince mille (bin) ile annum (yıl) kelimele-rinden türetilen ve yeni bin yıl anlamına gelen milenyumiçin emperyalizmin sözcüleri, Hristiyan teolojisindençaldıkları "herkesin mutluluk ve refah içinde yaşayacağıvarsayılan gelecek" tanımlamasıyapıyorlardı. Zafer sarhoşluğuiçindeki emperyalizm, bu gele-ceği kendisinin belirleyeceğiniilan ediyordu.

Emperyalistler tarafından em-poze edilen bu safsataya dünyahalkları inandırılmaya çalışılı-yordu. “Artık emperyalizmekarşı çıkılamazdı... Artık de-mokrasi ve özgürlük halklaraancak emperyalizm eliyle lüt-fedilecekti... Artık sosyalizm öl-müş, devrimlerin çağı geçmişti...Emperyalizmin egemen olduğu dünya dışında başkabir alternatif yoktu... Hiç kimse, hiçbir halk devrimdüşü görmemeli, hele ki devrim için savaşmaya ve busavaşın gerektirdiği biçimde örgütlenmeye kalkmama-lıydı... Silahlı mücadele yanlış, illegal örgütlenme ge-reksizdi... Devrimde, devrimcilikte ısrar edenler isetasfiye edilecekti.”. Tüm dünya halkları, koşulsuz em-peryalizme tabi olsun isteniyordu.

Söz konusu olan, 2000'li yılların hemen başında em-peryalizmin beyinleri teslim alma saldırısıydı. Bu amaçlaülkemizde de devrimci harekete "ya düşünce değişikliğiya ölüm" dayatması yapılması emperyalizmin karşı-devrim karargahlarında kararlaştırılmıştı.

"...2000’li yıllara, sosyalist sistemin yıkıldığı birdünyada girmek emperyalizm için büyük bir mutluluktu.“Milenium” şovları ve propagandaları, bu mutluluğu sanki

tüm dünyanın mutluluğu gibi gösterme görevini üstlenmişti.Takvimler değildi toplumsal gelişmeyi belirleyen; tersinetakvimlere, çağlara anlam katan toplumsal mücadelelerdi.Bu propagandalar yapılırken, Amerikan yönetiminin ka-salarında, masalarında başka bir plan üzerindeki çalışmave hazırlıklar yürütülüyordu oysa. Bu plan, çok açık birbiçimde "21. Yüzyıl Amerikan Yüzyılı olacak" diyordu."Milenium şovları"nın altından işte bu planın saldırganpratiği çıktı..." (Amerikan İmparatorluğu MilliyetçilikVe Demokrasi, syf 22, Haziran Yayıncılık)

EMPERYALİST POLİTİ-KALARI, 7 YIL ARALIKSIZSÜREN BÜYÜK DİRENİŞİLE BOŞA ÇIKARDIK

Milenyum şovlarının altındantezgahlanan bu saldırı planınıniçinde Anadolu İhtilali'nin yokedilmesi de vardı. Zira 90'lıyıllar boyunca onca saldırıya,katliama rağmen devrimci ha-reketimiz tasfiye edilememişti.19 Aralık katliamı ve F Tipi tec-rit-teslimiyet saldırısı, işte bu

amaçla gündeme getirildi. Temel hedef, Parti-Cephe çiz-gisinin yok edilmesiydi.

Amerikan emperyalizmi "21. Yüzyıl Amerikan Yüzyılıolacak" diyordu. BİZ; "Hayır öyle olmayacak, DevrimlerÇağı Sürüyor" dedik. Ve böylece 2000'li yılların hemenbaşında, devrim ve karşı-devrim arasındaki irade çarpışmasıbu temelde şekillendi. Emperyalizmin karşı-devrimcipolitikasının ifadesi F Tipi tecrit, teslimiyet saldırısıiken, devrimci politikanın somut hali 2000-2007 yıllarıarasında sürdürdüğümüz Büyük Direnişimiz oldu.

Büyük Direnişimiz bu yanıyla, emperyalist politikayıbozguna uğratmanın onuruna sahiptir. Zaferi 122 şehi-dimizle kazandık. Dünya halkları adına emperyalizmekarşı sürdürülen bu direnme savaşını komuta edenParti-Cephe'nin önderi Dursun Karataş olduğu için,yaşanan bu süreci daha çok onun sözlerinden yaptı-

DEVRİMLER ÇAĞI SÜRÜYORPARTİ-CEPHE DEVRİMİ VE DEVRİMCİLİĞİ

21. YÜZYILA TAŞIYOR

EMPERYALİZMİNTASFİYE-UZLAŞMA-TESLİMİYET

SALDIRISI BİZİ TESLİM ALAMADI ÇÜNKÜ

BİZ YENİLMEZMARKSİST-LENİNİSTİDEOLOJİYE SAHİBİZ!7. Bölüm

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

9DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 10: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

ğımız alıntılarla aktaracağız.

EMPERYALİSTLER NASIL BİR SOLCULUKİSTİYOR?

F Tipi tecrit-teslimiyet saldırısının özü, düşünce de-ğişikliği dayatmasıydı. Devrimci düşüncelere ihanetedilip düzen içileşme dayatılıyordu.

Emperyalizmin karşı-devrim masalarında, devrimciliğenasıl bir kader yazıldığına dair Dayı şöyle der:

"... Bugün egemenler esas olarak ideolojik olarakbizi teslim almak istiyorlar. Günün her saatinde,yaşamda, işkencede, hapiste ideolojik olarak bizi yoketmek istiyorlar. "Halk kitlelerini bireyselleştirdik,açlıkla baş başa bıraktık. Zulümle örgütlülüklerinibüyük ölçüde dağıttık. Ama devrimciler var oldukça,onları ideolojik olarak teslim alamadıkça, yenidenkitleleri örgütleyecekler, yeniden devrimi dayatacaklar"şeklinde düşünüyorlar. Bunun için "Öncelikle dev-rimcileri yok etmeliyiz, bireyselleştirmeliyiz. Birbirlerineihanet ettirmeliyiz. Sistem içine çekmeliyiz. Sistem içisolculuğu öğretmeliyiz" diye düşünüyorlar. Bütün sal-dırılar ve zulüm bunun içindir." (Dursun KarataşSeçme Yazılar syf 479-480)

2000 yılından itibaren başlayan F Tipi tecrit-teslimiyetsaldırısı, 19 Aralık'ta diri diri yakılmamız hep bu sonucuyaratmak içindi. Uyguladıkları zulüm bizi ideolojikolarak teslim alma isteyişlerinin aracıydı. Ki uyguladıklarızulmün büyüklüğü almak istedikleri sonucun ne denlihayati olduğuyla doğrudan ilgiliydi.

Bu dayatmaya yenilmemenin gururunu, direnişin coş-kusunu, moral üstünlüğün zaferini kanımızla yazdıktarihe. Burjuvazinin solun ağzına doladığı "yaşam kut-saldır" pespayeliğini ezip geçerek düşüncelerimizi ölümünesavunmaya devam ettik. Bedel ödemekten kaçtıkçaemperyalizmin tasfiyecilik rüzgarıyla savrulan akıllısolucuğun karşısına, 122'lerin "Bir canım var fedaolsun halkıma" kararlılığıyla çıktık.

EMPERYALİZMİN DÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİDAYATMASI NEYİ AMAÇLIYOR?

Emperyalizmin düşünce değişikliği dayatmasının neyiamaçladığını Dayı şöyle ifade eder:

"... Egemenler bizi, devrimciliği, kendilerine bağlıbu tür bir yardımcı unsur haline getirmek istiyorlar.Emperyalist demokrasiye yardım et, devrimcilere karşıçık, emperyalistlerden yardım al ve yaşa. Solu, devrim-ciliği bu hale getirmek istiyorlar. Amerikası, Avrupası,işbirlikçi oligarşisi, hepsi bu zeminde birleşmiştir. Em-peryalistlerin bütün dünyadaki pazar hakimiyeti ve dedevrimlerin bir daha ortaya çıkmaması için, devrimcileri,devrim isteyenleri tasfiye etmekte anlaşmışlardır. İştebu tasfiyeye karşı direnmezsek yok olmayı kabul etmekzorundayız. Kabul edemezdik." (age syf 478)

Kabul etmedik. Direndik. Çünkü uzlaşma, teslimiyet,tasfiyenin siyasi ölüm olduğunun bilincindeydik. Ülkemiz

solu ise tasfiyeye boyun eğerek akıllı solculuğu tercihetti. Biz ise direnişi örgütledik. Ve böylece, ülkemizsolu içinde emperyalizmin dayattığı tasfiyeciliğe direnmekile direnmemek noktasında geleceği belirleyen temel birayrışma yaşandı.

EMPERYALİSTLER DEVRİMİ, AKILLI SOL-CULAR DEVRİMCİ DEĞERLERİ YOK ETMEYEÇALIŞTI

Emperyalistler dünya egemenliklerini korumak içindevrimci olan her şeyi yok etmek istiyorlardı. Bununyolu devrimcilere düşünce değişikliği dayatılmasındangeçiyordu. BİZ BU DAYATMAYA DİRENDİK. Kürtmilliyetçileri, reformizm ve oportünist kesimlerden oluşanülkemiz solu ise tasfiyeciliğe boyun eğdi. Ki Amerikanemperyalizminin Suriye'deki kara gücüne dönüşmeninkökleri işte bu boyun eğişte aranmalıdır. Emperyalizmeideolojik olarak yenilmeden Amerikan emperyalizmininkara gücüne dönüşemezlerdi.

Emperyalizmin düşünce değişikliği dayatmasınınhedefi devrimin, devrimciliğin tasfiye edilmesiydi. Yanihalklara umutsuzluk, inançsızlık, kendine güvensizlikaşılanarak halkın tarihsel rolünün tasfiye edilmesi he-defleniyordu. Bilindiği gibi, halkın tarihsel rolü devrimyapmaktır. Devrimcinin görevi ise devrim için halkı ör-gütlemektir. Tasfiye edilmek istenen işte buydu. Ülkemizsolu işte bu tasfiyecilik karşısında direnemediği için tas-fiyeci saldırının yardımcı unsuruna dönüşmüştür.

19-22 Aralık 2000 katliamında dökülen kanlarımızdaha kurumamışken Kürt milliyetçiliği AbdullahÖcalan'ın diliyle "Farkımızı koyduk, iyi oldu" diyordu.Emperyalist saldırı karşısında direnmeyerek devrim-cilerle aralarındaki farkı ispatlamış oluyorlardı. "İyioldu" dedikleri budur. Emperyalistlerin planlarına,politikalarına "biz karşı değiliz" mesajı vermişlerdir.

Sınıflar Mücadelesinin Kanunu Açıktır: KarşısındaDeğilsen Yanındasın Demektir.

Kimileri ruhumuza fatiha okuyarak "devrimci-de-mokrasi öldü" fetvası veriyordu. Emperyalistler böylediyemiyordu; ama reformizm, "devrimciler katledilipyok edilirse bana yer açılır" sevinci içinde sürmekte

Yenilmemek beyindedir, düşüncededir.Düşüncede yenilmek, emperyalizmin gücünetaparak teslim olmak, dahası ölmek demektir.

Teslim olmadık, ölmedik.Bunun en büyük kanıtı, dünyada bir benzeri

daha görülmemiş dördüncü yılına giren di-renişimizdir. Birçok eksiğimiz var. Ama bir-çokları gibi emperyalizmin gücüne tapmadık.Düşüncelerimizi değiştirmedik, bedel öde-mekten kaçınmadık. Ve bugüne geldik. DÜN-YADA BİR BENZERİ DAHA GÖRÜLMEMİŞBİR DİRENİŞ YARATTIK.

DDursun Karataş

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI10

Page 11: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

olan direnişi bile algılayamaz duruma gelmişti. Ve dahasıda şu ki, o gün devrimcilerin ruhuna fatiha okumayakalkan, uzlaşma sefilliğine düşen reformist ve oportünistler,çürüye çürüye bölünüp paramparça olmaktan kurtula-mamışlardır. Çünkü reformizm, burjuva ideolojisidir vemutlaka uzlaşmaya mahkumdur.

Kimi sol kesimler ise, direniş ve direnenlerle arasındakifarkı belirgin hale getirmek için direnişçileri kastederek"aynı mahalleden değiliz" diyordu. Kimileri de dire-nenlerle dayanışma göstermeyeceğini "cepte keklik misandınız" pespayeliği ile ifade etti.

Direniş saflarında kısa bir süre kaldıktan sonra soluğureformist saflarda alan oportünizmin direniş karşısındakigerçeğini ise "Kaymak tabakayı koruyalım" sözleriaçıkça gösteriyordu. Ki "kaymak tabakayı koruyalım"demenin direniş kaçkınlığı demek olduğu çok kısa süredegörüldü.

"... ‘Farkımızı koyduk iyi oldu’, ‘cepte keklik misandınız’, ‘aynı mahalleden değiliz’... Bu sözler,Türkiye solunun yaşadığı büyük ayrışmanın ifadesidir.“Olağan” bir süreçte bu sözleri onlara söyletemezdiniz.Çünkü bu sol maskeyi kendi elleriyle kaldırıp atmakolurdu. Oysa henüz maskeye ihtiyaçları vardı. Amaöyle bir noktaya geldi ki, o maskeyi taşımaya devametmek, oligarşinin şiddetine maruz kalmak demekti.Bu sözler, çatışmanın en üst noktaya tırmandığı birsüreçte söylendi. Artık devrimci olmadıklarını, dev-rimcilerle birlikte olmadıklarını ilan etme zamanıydı.Sürecin ayrıştırması, saflaştırması işte tam da buydu.(Büyük Direniş Ve Sol, syf 399-400)

Görüldüğü gibi Kürt milliyetçiliğinden TKP'sine ül-kemiz solu, emperyalizmin düşünce değişikliği dayatmasıile Büyük Direnişimiz arasındaki irade çarpışmasındaakıllı solculuğu tercih etmiştir. Bizim tercihimiz iseelbette direniş olmuştur. Ki daha direnişin ilk günü dev-rimciliğin nasıl savunulacağı dosta düşmana açıkça ilanedilmiştir: "... Bir kefen giymek gerekirse eğer, buasla düşmanın bize biçtiği kefenler olmayacaktır.Devrim eğer canlarımıza ihtiyaç duyuyorsa, kızılbantlarla, kızıl bayraklarla süslenecek kefenleri giy-mekte tereddütümüz olmayacaktır." (Canım Feda,Syf 163)

PKK VE TKP'Yİ AYNI KÜMEDE BULUŞTURANNEDİR?

Önderimiz Mahir Çayan "Aynılar aynı yerde, ayrılarayrı yerde kümelenirler" diyordu. Bir kez daha öyleoldu. PKK'den TKP'ye akıllı solculuk bir kez daha aynıyerde yani devrimin karşısında kümelendi.

2000'li yılların başında PKK ve TKP'yi aynı kümedebuluşturan nedir sorusunun cevabı için Dayı'nın şutahliline bakmak yeterlidir: "... Sistem kendisini yalnızcafiziki şiddetle korumuyor; kendi sistemini koruyansolu yaratarak da karşımıza çıkıyordu. İşte bugün,ülkemizde hemen tüm reformistlerin, Kürt milliyet-çilerinin karşımızda olmalarının, bizi tasfiye etmek

istemelerinin nedenleri buralardadır." (Seçme Yazılarsyf 487)

2000'li yılların başında karşımıza çıkartılan emperyalistdayatmanın muhtevası işte budur: Sistemin solu olmak,eş deyişle akıllı solcu olmak... PKK ve TKP'yi aynıkümede buluşturan da düzen içi solculuk tercihlerindenbaşka bir şey değildir.

Dayı'nın ifadesiyle "... onlar için devrim, demok-rasiciliktir. Avrupa demokrasiciliğidir. Amerikan de-mokrasiciliğidir. Bu tarz "devrimciliğin" örgüt biçimide, kapitalist sistemin eksiklerini tamamlayan "siviltoplum örgütleri"dir. (age Syf 478)

REDDETTİĞİMİZ İŞTE BUDUR: DÜZENEUYUMLU OLMAK YANİ BOYUN EĞMEK...

Reddettik bu dayatmayı. Düzeni yıkma, halkıniktidarını kurma düşüncemizi, devrimciliğimizi yaniKızıldere çizgimizi terk etmedik.

Neydi bizi düzenle uyumsuz yapan, tam da bu nedenleemperyalizmin değiştirilmesini dayattığı vazgeçilmez-lerimiz?

Dayı şöyle der: "... Temel ve vazgeçilmez olan,Marksist-Leninist doğrularımızdır. İktidarın uzunsüreli bir halk savaşı ile ele geçirilmesi yani silahlımücadelenin temel olduğu stratejiden, illegal örgüt-lenmekten ve örgütten vazgeçilemez. Anti-emperyalist,anti-oligarşik devrimden vazgeçilemez. Temel ve vaz-geçilmez kıstaslar bunlardır." (age syf 490)

Akıllı solculuk ise devrimden vazgeçip özgürlüğüAmerika'dan, demokrasiyi Avrupa'dan bekleyen bir sol-culuktur. Böyle olduğu içindir ki, mücadeleyi değil, halkdüşmanlarıyla müzakereyi, diyaloğu esas alır. Ki HDPgenel başkanının TÜSİAD başkanıyla el sıkışmasındanfaşist katillerle İmralı, Oslo ve Dolmabahçe'de karşılıklıoturup uzlaşmaya kalkan sefalet işte bu teslimiyetçiliğineseridir.

TASFİYECİ SOLCULUĞUN İMRALI KÜRSÜ-SÜ

2000'li yılların başında akıllı solculuğun en aleni,geri tezleri İmralı'dan yayılmaya başlamıştır.

Amerikan emperyalizmi, Kürt milliyetçi hareketin

BBizi yok etmek isteyenler, cesetle-rimizi kaldırmak isteyen egemen güçlerve sol uzantıları, tarihimizin her dö-neminde 30 Mart 1972’den bugüne,her seferinde nasıl yanıldılarsa, birkez daha yanıldıklarını göreceklerdir.Bu tarihi anlamayanlar beynini burjuvadüşüncelerinden kurtaramayanlardır.Onlarla mücadele etmeye devam ede-ceğiz."

Dursun KARATAŞ

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

11DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 12: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

önderi Abdullah Öcalan'ın İmralı'da tecrit edilmesinisağlamıştır. Öcalan'ın açıklamalar yapmaya başlamasıylabirlikte İmralı'nın tasfiyeci solculuğun kürsüsü olarakkullanılacağı da anlaşılmıştır. Bu kürsü üzerinden halksafları ideolojik olarak zehirlenmeye çalışılmıştır.Amaç halkların direnme kaynaklarını zehirleyerekemperyalizme karşı direnmenin anlamsızlığını soldayaygınlaştırmaktı. İmralı'da devrimciliğin, ulusalkurtuluşçuluğun bütün ilkeleri reddedildi. Devrimcilikaşağılanıp "ilkel", "kaba" olmakla suçlandı.

Kürt milliyetçi hareketin Milenyum şovlarının diliyle"asrın davası" dediği yargılama sırasında Abdullah Öca-lan'ın ifade ettiği bu türden düşünceler, akıllı solculuğunnasıl olması gerektiğinin de "manifestosu" sayılır.

Bütün bu safsatanın özü şuydu: Emperyalizm değiş-miştir, demokratikleşmiştir... Artık emperyalizm ve iş-birlikçilerine karşı mücadeleye gerek yoktur... Zamanmücadele değil, müzakere zamanıdır... Emperyalizmerağmen değil, emperyalizmin icazeti altında özgürleşi-lecektir... Özgürlük, emperyalizme boyun eğmek demektir...Silahlı mücadele miadını doldurmuştur... Halkın iktidarıalması doğru değildir, çünkü iktidar kirletir...

Dayı'nın ifadesiyle söylersek; "... “Emperyalizminartık demokratik olduğunu”, hatta hızını alamayanbazı utanmazlar, bütün dünyaya emperyalizmin “öz-gürlük getireceğini”, emperyalizme karşı çıkmanın“ilkellik ve gericilik” olduğunu söylemeye başladılar.Amerika adına Amerikan solculuğu yapmaya başla-dılar. Solculuk kimlik değiştirdi. Emperyalizme vekapitalizme karşı savaşmayı değil onun askeri olmayıseçtiler." (age syf 494)

Emperyalizm, nasıl bir solculuk istediğini İmralı'dakikürsüden ilan ediyordu. Devrim ise kendisini nasıl sa-vunacağını Büyük Direniş ile göstermiştir. Bunun arasıortası yoktu. Ya emperyalizme boyun eğilecek ya da di-renilecektir. İşte bu saflaşmanın ayırım noktasını da em-peryalist dayatmaya direnip direnmemek oluşturuyordu.

Emperyalizmin dayatmasına direnmeyenler akıllısolculuğu oluştururken, BİZ devrimci solculuğunbayrağını yükseklerde tutmaya devam ettik.

MARKSİST-LENİNİST DOĞRULTUMUZDA YÜ-RÜDÜK

2002 yeni yıl mesajında solun haldeki durumuna dairDayı durumu şöyle tespit eder:

"... Bugün ülkemiz solunun büyük bir kesimisisteme uyum sağlamış, devrimciliği sistem içi müca-deleye indirgemiştir. Bunlar tamamen devrimciliğinkarşısında dolaylı veya dolaysız egemen güçlerle bir-liktedir. (...) Biz bu tablo içinde hayallere kapılmadan,kendimizi aldatmadan yaşadığımız koşulları, objektifve subjektif durumumuzu doğru tahlil ederek Mark-sist-Leninist doğrultumuzda yürümek zorundayız.Her ne biçimde olursa olsun, neye mal olursa olsun,tasfiyeci bloğun barikatlarını yara yara yürüyüşümüzedevam etmek zorundayız." (age syf 481-482)

Öyle de yaptık. Yürüdük, emperyalist saldırılarınüstüne. Yürüdük, Büyük Direnişimizle tasfiyeciliğinüstüne. Devrimci solculuğu savunarak büyüttük. Ve em-peryalizmin tasfiyecilik politikasının bir bütün olarakhedefine ulaşmasını engelledik. Uzlaşmadık, baş eğmedik,yenilmedik. 122'lerimizle zafer kazandık. Zafer, BüyükDirenişimizdir. Büyük Direniş, emperyalizmin düşüncedeğişikliği dayatmasının ezilip geçilmesi demektir.

Emperyalizm devrimden vazgeçip halka ihanet edil-mesini dayattı. BİZ halk sevgimizi büyüterek İhtilalinYolu'nda yürümeye devam ettik. 2000'li yılların başındamilenyum şovları eşliğinde bizi yok etmek isteyen em-peryalistler ve sol uzantılarının tasfiyeciliğini BüyükDirenişimiz'le ezip geçtik. Denediler ama bir kez dahadevrimi, devrimciliği yok edemediler.

"... Hatırlayın ve hiç unutmayın! Oligarşinin bizeimha operasyonları düzenlediği her süreçte hiçbirutanç duymadan, hiçbir ahlaki değere bağlı olmadanbizim yok olduğumuzu söyleyenler bugün ne haldedir,nasıl yerlerde sürünmektedir görmelisiniz. Bu bizimözel bir yeteneğimiz değil, Marksizm-Leninizmin gü-cüdür. Biz buradan aldığımız güçle gerçekleri söyle-meye devam ettik." (Dursun Karataş age syf 488)

Gerçekleri söylemeye, İhtilalin Yolu'nda yürümeyedevam ediyoruz. Daha bir çelikleştik, ideolojik bağım-sızlığımızı ve ideolojik sağlamlığımızı daha bir güçlen-dirdik ve her çarpışmada şehitlerimize layık olmayı ba-şardık. Emperyalizmin düşünce değişikliği dayatmasıkarşısında feda ruhunu halklaştırarak cevap verdik.

Dayı'nın vurguladığı gibi bu bizim özel bir yete-neğimiz değil, Marksizm-Leninizmin gücüdür. İşte ogüçle devrime ulaşacağız. Çünkü Mahir Hüseyin Ulaşolup "Kurtuluşa Kadar Savaş"maya devam edece-ğiz.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI112

Page 13: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

İtalyan hapishane sistemini vegösterdiği çeşitliliği anlamak için1970'li yıllara gitmek gerekir. Buyıllarda aralarında İtalya'nın da ol-duğu çok sayıda ülkede sınıf hareketigelişmişti ve devrimci hareketlergüçlüydü.

Batı Avrupa'da İtalyalılar’ın da-vası belirleyici bir öneme sahipti.Kızıl Tugaylar, toplumun tüm ke-simlerinin dahil olduğu bir çatış-manın öncüsüydü. Hem politik,hem de askeri güçleri sayesinde,silahlı bir komünist partinin kurul-masının ilk adımlarını attılar.

Bu partinin kurulması süreci ta-mamlanmış gibi davrandılar; amagerçekte bunu sağlayacak sıçramayıyapamadılar.

"Düşük yoğunluklu iç savaş"olarak tanımlanabilecek; fakat tü-müyle devrimci krize dönüşmesizor olan böylesi bir durumda; dev-letin devrimcilere karşı önlemlerinianlamak için bu kısa giriş önemli-dir.

Bu durum, hapishaneleri de et-kiledi. 1969'dan beri, işçi ve öğrenci

hareketinin büyümesine paralel ola-rak, hapishaneler de dışarıdaki ha-reketlerle organik bir bağ içerisinde,proleter devrimci sol hareketleringelişimesiyle isyanların, direnişlerinve firarların odağı oldu.

Hapishane direnişlerinin yarattığıöncüler, tutsak edilen devrimcilerlebuluşmaları, hızlı bir biçimde politikbilinç geliştirdi. Sonuç, silahlı mü-cadelenin geliştirilmesi gerektiğinisavunan militan bir grubun doğuşuoldu.

Bu durum, Kızıl Tugaylar'ın1974'teki ilk tutsaklıklarından iti-baren daha belirgindir. "Esir prole-tarya" da denilen hapishane sistemi,böylece genel yüzleşmede gerçekbir cephe oldu. Baskıcı devletinkurumlarına ve çalışanlarına karşıgerilla eylemleri katlandı.

Devrimcilerin Tecrit Edildiği‘Özel Hapishaneler’

Tam bu süreçte İtalya devleti,"özel hapishaneler"i açarak ilkkarşı saldırısını gerçekleştirdi. Buhapishaneler, adalara veya İtalyayarımadasından uzak alanlara ku-

rulan, Carabinieri'nin (Silahlı kuv-vetlerin tarihsel görevi, ülke içindebaskı uygulamak olan özel bir ku-rumu) askeri kontrolü altında olan,100 ila 200 kadar tutsağın bulunduğuhapishanelerdi. Burada sadece dev-rimci tutsaklar ve isyanlar, firarlarörgütleyen tutsaklar tutuluyor-du.

Tutsaklar, 10 metrekareden dahaufak olan tekli hücrelerde tutulu-yordu. Sürekli cezalandırılıyor, bir-çok şeyden mahrum bırakılıyordu.Hücreler, genellikle koridorun tekbir tarafında olacak şekilde, tutsak-ların birbirleriyle iletişimini zor-laştırmak amacıyla tasarlanmıştı.

Kısacası, amaçlanan tecritti.İlk olarak, yüksek güvenlikli ha-pishanelerle, baskıyla tutsaklarınçoğunun direnişini engellemekveya direnişin en azından yayıl-masını yavaşlatmak, tutsaklarınarasındaki dayanışmasını kırmakamaçlanmıştı. Bu zorlu bir gö-revdi ve uzun yıllar boyunca buönlemlerin tek sonucu, tutsaklarındaha keskin mücadelesi oldu.

Bu baskı ve şiddet, çoğu zamankarşılığını da buldu ve devlet ku-rumlarında (bakanlıklarda, hükümetpartilerinde, poliste vb.) korku gi-derek yayıldı. Bu durum, devletinsaldırı kapasitesini sınırladı. ÖzelHapishanelerdeki tutsaklar yüzlerceoldu ve sonunda 1981-82'de sayıları

Yazı dizimizin bu bölümünde,İtalya’da muhaliflere, özellikle Kızıl Tugaylar’a yönelik

baskıları ve hapishane uygulamalarını ele alacağız. Oku-yacağınız yazı,

ANTİ-EMPERYALİST CEPHE - İTALYA tarafından kale-me alınan yazının ilk bölümüdür.

İTALYAN HAPİSHANELERİNDEBİR POLİTİK SİLAH OLARAK TUTSAKLARIN TECRİTİ-1

Emperyalizmin Devrimcilere Karşı Savaşıyazı dizisi / bölüm 23

Devrimcilik YapmakSUÇ Değil,

GÖREVDİR

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

13DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 14: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

4 bine ulaştı.

Tutsakların sayısı o kadar çokarttı ki sadece bir bölümü bu özelhapishanelere sığabildi. Geri kalanbüyük çoğunluğu genel hapishane-lere konuldu. Ama bu hapishanelerinde siyasi tutsaklar için ayrılan kı-sımlarına konuldu.

"Özel hapishaneler", çok şiddetlibir savaş alanına dönüşmüştü. Zirvenoktası, iç savaş komiteleri ve KızılTugaylar tarafından birlikte yürü-tülen bir kampanya olmuştu. Kam-panya, ülkenin en sembolik özelhapishanesi olan, Sardunya'nın ya-kınında küçük bir adaya kurulanAsinara'nın kapatılması üzeriney-di.

Bu hapishanenin kapatılmasıyla,"farklılaşmış tedavi"nin sonunungeleceği iddia ediliyordu. Ayrıcaen sert önlemlerin alındığı CezaYasası'nın 90. maddesinin feshedi-leceği iddia ediliyordu.

En ağır yaptırımlar, aile üyele-riyle cam bölmeler arkasında vekulaklıkla görüşmeyi kapsıyordu.Biri Asinara'da, diğeri ise Apulia'dakiTrani hapishanesinde çıkan, tutsak-ların gardiyanları kaçırmasıyla de-vam eden isyanların ardından, dı-şarıda da bir üst düzey bakanlıkyöneticisi kaçırıldı.

Ardından hükümet, "isyancılarınyarattığı iç yıkımı" gerekçe göste-rerek Asinara hapishanesini kapatmakararı aldı, ama bu kararı saklamakistedi. Asinara ve Trani hapishane-lerindeki baskı çok büyüktü. AmaKızıl Tugaylar, hapishanelerdekibu baskılara ve saldırılara anındacevap verdi ve Carabinieri'yebağlı bir generali cezalandırdı.

1980-81 kışındaki bu yüzleşmeaşaması, İtalya'daki devrimci hareketiçerisinde yükselen ciddi bir sorunuaçığa çıkardı. Yüksek seviyedekiörgütlülüğe rağmen, çelişkiler veardısıra gelen hatalar, devrimci ha-reketi derinden etkiledi. Tutsak dü-şen pek çok devrimci, birkaç ayiçerisinde çöküş yaşadı.

"Pentitismo" denilen; tutsak-ların ihaneti ve düşmanla işbirliğiyapması, siyasi olarak çözülmesi,teslim olması, daha mahkemeyebile çıkmadan yenilgiyi kabul etmesisüreci; hapishane cephesinde da-yanışmayı ve saldırılara karşı da-yanıklılığı alt üst etti. Çatışma, ha-

reketin kendi içine kaydı ve müca-deleye ciddi zararlar verdi.

Devlet "maçı" kazanmıştı; dev-rimci mücadeleyi ve örgütleri da-ğıtmak, birbirlerinden ayrıştırmakiçin bu kavramı kullanıyordu.

Sonuç olarak; 1985'ten itibarenİtalya, hapishanedelerdeki politi-kalarını gevşetti. 90. maddeyi veardından gelen en kötü uygulamalarıkaldırdı. Aynı zamanda özel hapis-haneleri kaldırdı, normal hapis-haneler içinde özel bölümler kur-du. Buralara devrimci tavrını ko-ruyan, tüm biçimleriyle teslim ol-mayı ve çözülmeyi reddeden dev-rimcileri koydu. Artık İtalya devletiaçısından süreklileşen gerilla sal-dırıları tehlikesi yoktu. Ayrıca, siyasitutsaklar da artık homojen ve tanımlıbir siyasi varlığı kalmamıştı.

Ardından, o sırada hala aktifolan Kızıl Tugaylar'ın "stratejikgeri çekilme" dönemi başladı. Bu,uzun vadede daha geri ve sürdürü-lebilir bir çizgide yeniden inşa;mevcut koşullardaki en mümkünyolla mücadeleye devam etme an-lamına geliyordu. 1982'ye kadarkisüreçteki silahlı örgütlerin yüzlercemilitanı ve taraftarı varken, KızılTugaylar hareketi yalnızca birkaçdüzine insanı içine çekebildi. Amaonlarca örgütün içinden yalnızcaKızıl Tugaylar kaldı.

Sonrasında, 1990'larda anarşistgruplar ortaya çıktı, ama onlarınsilahlı mücadele biçimleri daha fark-lıydı ve daha az etki yarattı.

Bu nedenle, 1980'lerin ortasındanitibaren devlet, büyük özel hapishaneyapılarından kaynaklanan tüm prob-lemlerle birlikte kitlesel baskılarlauğraşmak zorunda kalmadı. Olaya"cerrahi" bir biçimde yoğunlaşabi-lirdi.

A N T İ - E M P E RYA L İ S TCEPHE - İTALYA

(SÜRECEK)

- Emperyalizm, Katildir,İşkencecidir, İşgalcidir,Sömürücüdür.

- Emperyalizm, İnsanlıktanÇıkmıştır, Kimseyeİnsanlığı Öğretemez.

- Emperyalizm, Özgürlüğeve Bağımsızlığa Düşmandır,Özgürlük Götüremez.

- Dünyayı Kan Gölüne veHapishaneye ÇevirenEmperyalizm, Demokrasiyi Savunamaz.

- Halklara SoykırımUygulayan Emperyalizm,İnsan HaklarınıSavunamaz.

- Emperyalizmin“Medeniyetinin” TemelindeDünya Halklarının Kanı-Canı Vardır.

- Emperyalizm; YüzyılÖnce Ölümcül HastalığaYakalanan, Can ÇekişenKapitalizmdir.

- Emperyalist Çağ, ProleterDevrimler Çağıdır.

- Çaresi Yok! Emperyalizm Yenilecek veHalklar Özgürleşecektir.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI114

Page 15: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Dünya halklarının baş düşmanıABD emperyalizmi, Tel Aviv Bü-yükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararıaldı. Bu ‘taşınma’ İsrail’in 70. kuruluşyıldönümüne, yani Filistinliler’inNakba gününe denk getirilmişti.

14 Mayıs Pazartesi günü on bin-lerce Filistinli, bu taşınmanın Ku-düs’ün İsrail’in başkenti anlamınagelen bu taşınmayı protesto etti. Ra-mallah’tan yürüyüşe geçen halkı,keskin nişancılar vurdu.

Ardından dronlarla havadan bom-balamalarla yapılan katliamda 60’ınüzerinde Filistinli katledildi, 2000’denfazla insan yaralandı.

Bu katliam saldırısı tüm dünyanıngözleri önünde oldu. Dünya halklarıkatliamla birlikte aynı zamanda di-renişi de gördü.

Vatanseverliğin ne olduğu ve va-tanın nasıl savunulması gerektiğiniFilistin halkı nezdinde bir kez dahagördük.

İki bacağını daha önce bombar-dımanda kaybetmiş ve tekerlekli is-kemledeki direnişçi, elinde sapanıylaşehit düştü.

İşgalciyi vatan topraklarından nepahasına olursa olsun atmak için,bedenleri dışında silahı olmamasınarağmen direnmenin mümkün oldu-ğunu bir kez daha gördük.

Filistin halkının, direnmek, bedelödemek, intifadalar yaratma konu-sunda hiçbir tereddüdü yoktur.

1948’den bu yana tarih bu kahra-manlıkları yazmaktadır. Ancak bun-ca bedele rağmen başarı sağlaya-maması, doğru bir önderliğe sahipolamamasındandır.

Dünyadaki hiçbir hareket, Mark-sist-Leninist ideolojiye sahip birörgütün önderliği ve yönlendiriciliğiolmadan, anti-emperyalist bir muh-tevaya bürünmeden zafer kazana-maz.

Filistin halkının davasını em-peryalist kurumlar veya işbirlikçiler

değil, ancak Marksist-Leninistler sa-hiplenebilir. Filistin halkı, AKP gibibir yandan esip gürleyip el altındanmilyar dolarlık anlaşmalar yapanlaradeğil, devrimcilere inanmalıdır.

17 Mayıs 1971’de THKP-C’nin Adını Duyurduğu İlk Ey-lemi, Efraim Elrom’uKaçırarak Cezalandır-masıdır

Efraim Elrom Kim-dir?

Elrom, İsrail’in İstanbulBaşkonsolosuydu ve siyo-nist İsrail devletinin Orta-doğu halklarına karşı ger-çekleştirdiği tüm katliam-lardan, emperyalizmle veTürkiye oligarşisiyle işbir-liğinden sorumluydu.

İsrail'de Emniyet Mü-

dürü olarak ve İsrail gizli servisininikinci adamı olarak görev yapmış,birçok "operasyon"da yer almış de-neyimli bir MOSSAD adamıydı. Tür-kiye'de de siyonist hareketin organi-zasyonunda önemli bir rolü vardır.Tüm bunlardan dolayı, Filistin hal-kının mücadelesiyle dayanışma içindeolan Türkiye'li devrimcilerin hede-fiydi.

Elrom'un kaçırılışından ceza-landırılmasına kadar eylemin heraşamasında THKP-C önderi MahirÇayan, Hüseyin Cevahir ve UlaşBardakçı bizzat yer aldı.

Her zaman direnen halkların veFilistinliler’in mücadelesinin içindeolduk. Sadece protesto eylemleriyledestekçi olarak değil, ezilen halklarınsafında kavganın içinde olduk.

Türkiyeli Arap olan Ali Saban,1987’de Lübnan’da şehit düşerken,yaklaşık 30 yıl sonra yeğeni AysunSaban, Dersim’de bir DHKC savaş-çısı olarak kanını Kürt topraklarınaakıtarak ölümsüzleşti. (7 Kasım 2016)

Ezilen bütün halklar, emperya-lizme karşı savaşta, aynı safta kar-deşleşmiştir. Filistin halklarıyla bir-likte hepimizin tek kurtuluşu, em-peryalizmi ayak izlerine kadar silipatmaktır. Sömürü düzenine son veripsosyalizmi kurmak için savaşmak-tır.

EMPERYALİZM ve SİYONİZM YENİLECEKDİRENEN HALKLAR KAZANACAK!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

15DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 16: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

1- “Filistin Sorunu” nedir?

“Filistin Sorunu” emperyalizm vesiyonizmin işbirliğiyle Filistin toprak-larının %90’ına yakınının gasp edilmesi,4 milyon Filistinli’nin sürgünde vevatanlarına dönmelerinin engellenme-sidir. Geri kalan Filistin halkının ise,işgal altındaki toprakların sadece %6’lıkbölümünde ambargo ve kuşatma altındave tüm ulusal özgürlüklerinden yoksun,kendi vatanlarında köle gibi yaşatılmasısorunudur.

2- Siyonizm nedir?

Siyonizm; halkı, ortak bir din etra-fında toplayarak bir ulus ve devlet ya-ratma düşüncesidir. Emperyalistler ta-rafından desteklenen siyonizm, çıkışnoktasını Yahudilik üzerine oturtmuştur.“Siyon”, Davut Peygamber’in kendinebaşkent yaptığı Kudüs’teki tepeninadıdır. İsmini buradan alan siyonizmdüşüncesi, ırkçı ve işgalci – ilhakçıbir düşüncedir.

3- Filistin’in Siyonistler tarafındanişgali ne zaman başlatılmıştır?

Siyonizmin işgali ilk olarak 1917’deİngiltere’nin siyonist hareketi kontrolüolarak Yahudi halkını, bir ulus olarakgösterip Filistin’de bir Yahudi kolonisikurulması amacıyla düzenlediği BelfourDeklerasyonu ile başlatılır. Bu dekla-rasyon sonrası hızlandırılan Filistin’eYahudi göçü ile adım adım başlatılmışolur.

Siyonistlerin Filistin’i işgali, tamanlamıyla ise BM’nin kararıyla 14Mayıs 1948’de gerçekleşir.

4- İsrail devleti ne zaman, hangiemperyalistlerin desteğiyle kurul-muştur?

BM’de alınan kararla Filistin top-raklarının %56’lık kısmı üzerinde birYahudi devleti kurulması kararı alındı.İsrail devleti 1948’de İngiliz ve ABDemperyalistlerinin desteğiyle kuruldu.

5- “Nakba” nedir?

1948’de alınan BM kararındansonra Siyonistler katliamlar yaparakişgali kalıcılaştırmaya çalışırlar. Bunun

üzerine Arap devletleri ile emperyalizmdestekli İsrail güçleri arasında savaşbaşlar. Arap-İsrail savaşının, Araplarınyenilgisiyle son bulması sonucu, İsrailFilistin’in büyük bir kısmını işgal eder.Filistinlilerin çoğu kötü koşullardaArap ülkelerinde mülteci olarak yaşa-mak zorunda bırakıldılar. Filistinliler,Arap – İsrail Savaşı ve sonuçlarını“El Nakba” (Felaket) olarak adlandır-dılar.

6- Filistin halkının kendi toprak-ları üzerinde İsrail Devleti’nin ila-nına, ülkelerinin gasp edilmesinekarşı tavrı ne olmuştur?

Filistin halkı İsrail’in kendi top-raklarında kuruluşuna, topraklarınıngasp edilmesine karşı “ya özgür vatanya ölüm” diyerek vatan topraklarınıdireniş alanına çevirmiş, ülkelerininemperyalizm işbirlikçisi siyonizme di-kensiz gül bahçesi olmayacağını gös-termişlerdir.

Dünyanın en güçlü silahları ve enileri teknolojileriyle donatılmış İsrailordusuna karşı 7’den 70’e tüm Filistinhalkı, sapanla, molotofla, silahları vebedenleriyle vatan topraklarının işgalinekarşı hiç bitmeyen bir direniş yaratmıştır.

7- Filistin halkının direnişini baş-latan ilk önder kimlerdir?

Filistin’in tarihi emperyalizm vesiyonizme karşı verilen mücadelenintarihidir. Bu mücadele tarihinde Filistinhalkı birçok değerli önder çıkarmıştır.1920’lerde emperyalist İngiltere’ninmandası olan Filistin’de o yıllardaulusal kurtuluş bilincinin yükselmesiyleortaya çıkan önderlerden biri İzzettinEl Kasım’dır. Emperyalistlere Siyo-nistlere kurşun sıkan ilk kişidir. Onundışında Fuat Hicaz, Ata el Zeyr, Mu-hammed Cimcem’de 1929 Filistinayaklanması önderleri olarak Filistindirenişini başlatan ilk önderler arasındayer alır. Fuat Hicazi; “Ölümümüz va-tanımızda bulunan düşmanı sarsacaksayüzlercemiz ölürüz” derken Ata ElZeyr ve Muhammed Cimcem, idamagiderken “Düğüne gider gibi” ellerinekına yakmışlardır.

8- Filistin’den sürgün edilen Fi-listinliler şimdi hangi ülkelerde venasıl bir yaşam sürmektedir? Sür-gündeki Filistin nüfusu ne kadar-dır?

1948’de İsrail’in kurulmasıyla bir-likte Filistinliler hem kendi toprakla-rından sürgün edilmiş halde bir kısmıArap ülkelerinde yaşamaktadırlar. Sür-gün Filistinliler ağırlıklı olarak Ürdün,Suriye ve Lübnan mülteci kamplarındayaşamaktadırlar. Filistinliler sürgündezorluklar ve imkansızlıklar içerisindekendi vatanlarından uzakta mülteciyaşama mahkum edilmişlerdir. Toplam3,5 milyon Filistinli sürgünde yaşa-maktadır.

9- Filistin’de yaşayan Filistinli-ler’in nüfusu ne kadardır? Neredehangi koşullarda yaşamaktadır?

Bugün Filistin toprakları dahil tümdünyada 7 milyon Filistinli yaşamak-tadır. Gazze topraklarında 1 milyon280 bin Batı Şeria’da 2 milyon 240bin Filistinli yaşamaktadır.

Şu an Filistin’in üçte ikisi İsrail ta-rafından işgal edilmiştir. Filistinliler,Filistin’de Gazze ve Batı Şeria’da İsrailişgali altında baskı-zulüm ve tecrit ko-şullarında yaşamaya zorlanmaktadır.Filistin Ortadoğu’daki işbirlikçi gericiArap devletleri tarafından yalnızlaştı-rılmıştır. Filistinliler, özellikle Gazze’deher türlü ambargo (gıda, ilaç, temelihtiyaçlar vd.) koşulları altında açlıklayoksullukla, her an İsrail’in katliamsaldırıları ve tehditleri altında, yoğungözaltılar-tutuklamalarla iç içe yaşa-maktadırlar.

10- “İntifada” nedir? 1. ve 2. İn-tifada hangi tarihlerde, niçin başla-tılmış, hangi direniş biçimleri ger-çekleştirilmiştir?

“İntifada” Filistin halkının başkal-dırısı, işgal edilmiş Filistin’de bir halkayaklanmasına verilen isimdir. 7 Aralık1987’de İsrail’in saldırısıyla 4 Filis-tinli’nin öldürülüp 7’sinin yaralanmasısonrasında 9 Aralık 1987’de çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek Filis-tin’in İsrail’e karşı 1. İntifadası başladı.

28 Eylül 2000’de Likuid lideri kat-liamcı Ariel Şaron’un Kudüs El Aksa

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI116

20 MADDEDE FİLİSTİN

Page 17: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Camisi’ne yaptığı provokatif geziyekarşı yapılan gösterilerle 2. intifadabaşlatılır. İntifadalar, İsrail’in saldırıprovokasyonlarının halkta yarattığı et-kiyle bardağı taşıran son damla etkisiyleolmuştur. Filistinliler, İsrail var oldu-ğundan beri şehitler vermektedir. Buyüzden intifadalar “Kendiliğinden”başlamıştır. İntifadalar, halkların tari-hinde vicdanlarında biriken onlarcayıldır süren siyonist işgalin ve saldırı-ların, çekilen zulmün, zorbalığın bi-rikmişliğinin ifadesidir.

11- İntifadayı başlatan örgütlenmehalk örgütlenmelerinin Genel Kur-may’ı olarak anılan Yurtsever Bir-leşik Önderlik’tir. (YBÖ) El Fetih,FHKC, FDKC, FKP arasında 1986ortalarında güç birliği olarak ortayaçıkmıştır.

12- “İntifada Halk Komiteleri’nineseridir” denilir. Bu halk komitelerihangileridir? Görevleri nelerdir?

Halk komiteleri, İsrail işgali altındakiFilistin topraklarında var olma savaşısonucu olarak ortaya çıktı. KomitelerFilistin halkının İsrail’e muhtaç olmadanyaşayabilmesi için hayatı örgütlüyor,direnişin ihtiyacını karşılıyordu. Ko-mitelerin yayılması ve kitleselleşmesininnedeni esas olarak burada yatmaktadır.

Başlangıçta iki türlü halk komitesioluşturuldu. Birincisi “İsrail siyonizmiile sürekli karşı karşıya gelen çatışmaiçindeki güçleri yönlendiren komiteleriisimleri bazen “Vurucu Güçler” bazen“Gezici Maskeliler” oldu. Bu komitelerher an, her türlü araç ile eylem yapmayahazırdırlar.

İkincisi: Filistin ayaklanmasını sü-rekli kılmak için gerekli olan toplumsalekonomik ve insani ihtiyaçlar içinoluşturulan yaşamı örgütleyen ve ge-leceğin iktidar organlarının nüveleriolarak ele alınan komitelerdir. Bunlar;Kadın Komiteleri, Tarım Komiteleri,Beslenme Komiteleri, İlk Yardım Ko-miteleri, Ticaret Komiteleri, Enfer-masyon komiteleri, Destek Komiteleri,Gözlem Komiteleri, Demirci Komite-leri, Gönüllü İş Komiteleri, AraştırmaSoruşturma Komiteleri gibi isimler al-tında örgütlenmişlerdir.

Direnme Savaşındaki tüm kuşat-malara, gerilemelere rağmen direnişinsürekliliği bu örgütlenmelerde sağlan-mıştır.

13- Filistin Direnişi, OrtadoğuHalkları ve dünyanın diğer ezilenhalkları açısından ne ifade etmek-tedir?

Filistin direnişi olmasaydı Filistintoprakları ve tüm Ortadoğu emperya-listler için dikensiz gül bahçesi olacaktı.Filistin direnişi emperyalizm ve işbir-likçisi siyonizmin bölgeye dair politi-kalarını bozmuştur. Filistin direnişi,halklar için öğretmendir. Düşmanınızsizden kat kat güçlü de olsa, askeri,ekonomik, siyasi olarak tecrit edilmişde olsanız, fiziki onlarca darbe alıp onbinlercenizi şehit de verseniz, bir taşla,bir molotofla ve beden beden sürdü-rülebilen Filistin direnişi halklara em-peryalizme, siyonizme karşı nasıl di-renileceğinin somut örneği olarak dagüç katmaktadır. Emperyalizme ve si-yonizme asla teslim olmamayı öğret-mektedir.

14- İsrail’in Ortadoğu’da üstlen-diği misyon nedir?

İsrail bugün Ortadoğu’da ABD’ninjandarması rolünü üslenmektedir. ABDİsrail’in kuruluşuyla birlikte bölgedekienerji potansiyellerine el koymak ama-cıyla bu politikalarına karşı çıkacakolan Arap halklarına ve Sovyetlerinmüdahalesine karşı Ortadoğu’yu heran müdahale edebileceği bir üs, birkarakol olarak hedeflemiştir.

Ortadoğu’da İsrail demek, ABDdemektir. İsrail, ABD’nin en büyüküs devletidir. Onun eli kolu ve saldırısilahıdır. İsrail ordusu sadece Filistin’lesınırlı bir işgal ordusu değildir. İsrail’intemel misyonu, Ortadoğu’nun emper-yalistlerin istediği biçimi olması içinkullandığı bir araç, yeri geldiğinde birkırbaç, yeri geldiğinde bir katliam ma-kinesi olmasıdır.

15- ABD-AB emperyalizmi veBM “Filistin Soru”nu çözebilir mi?

ABD - AB emperyalizmi ve BM,Filistin sorununu asla çözemez, çöz-mez!

Çünkü sorunu yaratan ve dünyahalklarına kendi emperyalist çıkarlarıiçin kan kusturanlar bunlardır. İsrail’inFilistin topraklarının %56’sında ku-rulması kararı 1548’de BM’de alın-mıştır. İsrail’in Filistin’i işgali, katliamsaldırıları, sürgün dayatmaları, uygu-lanan ambargolar emperyalist ülkelerinonayıyla yapılmıştı. Bu Filistin Soru-nunu yaratanlar, Filistin halkına sürgünüyaşatanlar katliam saldırılarıyla Filistinhalkının kurtuluşunu engelleyen İsrailsiyonizmini destekleyenler bu sorunuçözemezler.

16- İslamcı örgütler (Hamas, İs-lami Cihad vb.) Filistin halkınınkurtuluşunu sağlayabilir mi?

İslamcı örgütler siyonizme ve em-peryalistlere karşı mücadele çizgisindeoldukları sürece ilerici bir nitelik gös-termektedirler. Fakat bu çizgileri özel-likle Türkiye ve diğer Müslüman nü-fusunun yoğun olduğu Suudi Arabistan,Katar vb. gibi işbirlikçi gerici faşistdevletlerle ilişkilerini sürdürdükleri,onların finansal desteklerine ihtiyaçduydukları sürece yönlendirilmeye,kullanılmaya ve yenilmeye mahkum-durlar. Çünkü İslamcı örgütler dönemeve sürece göre Siyonistlere tavır alsalarda özünde ABD emperyalizmi ve iş-birlikçileriyle uzlaşabilen bir siyasiçizginin temsilcisidirler. Çünkü halkınyaşamını değiştirecek bir alternatifekonomik-politik anlayışa sahip de-ğildirler. Kapitalizme, özel mülkiyetekarşı değildirler. Bu yüzden emperya-lizmle uzlaşırlar ve emperyalizminkullanımına açıktırlar. Filistin halkınınkurtuluşunu bu niteliklerinden dolayısağlayamazlar.

17- AKP iktidarının “Filistin So-runu”ndaki tavrı nedir? Türkiye’de-ki İslamcılar “Filistin Sorunu”nunneresinde yer alıyor, neler yapıyorlar?

AKP Filistin’i istismar ediyor. İsraildevletiyle hem askeri hem ticari birçok

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

117DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 18: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

anlaşmalar bulunmaktadır. Siyonizme,Filistin halkının katledilmesine ger-çekten karşı olanlar İsrail’le tüm an-laşmaları fesh ederlerdi. AKP bunuyapmaz, yapamaz. Çünkü o da em-peryalizmin kullandığı maşalardan bi-ridir. “One minute” şovlarıyla höykürenAKP kadroları, kapalı kapılar ardındaanlaşmaya devam ediyorlar. AKP em-peryalizmin en güvendiği “İslamcı”işbirlikçilerden biridir. Ortadoğu halklarıAKP’nin halk düşmanı yüzünü şimdigöremese de er ya da geç görecektir.Gazze halkına atılan misket bombala-rından Kudüs, El Aksa saldırılarınakadar AKP’nin bu katliam saldırılarındagizli onayı ve parmağı vardır. Emper-yalizmin bölgesel çıkarları gereğinceAKP ve İsrail birlikte hareket etmek-tedirler.

18- Türkiye’de “Sol”, “FilistinSorunu”nun neresinde yer alıyor?Neler yapıyorlar?

Karşı mücadele etmeyen, tek kurşunbile sıkmayan, tek taş atmayanlarFilistin sorununda da emperyalizmecepheden tavır almamaktadır. Emper-yalizme karşı mücadele etmeyen tekkurşun bile sıkmayan, tek taş atmayanlarFilistin sorununu yaratan ve sürdürenesas olarak da emperyalizmdir. Bugün“sol”, emperyalizme karşı mücadelesaflarını terk etmekle yetinmeyip, ideo-lojik ve siyasi önderliğini emperyaliz-min yaptığı tasfiyecilik ve teslimiyetçizgisine sahip oldukları için Filistinsorunu”nun çözümünde de esas olarakyokturlar.

Ülkemizde Sol Filistin’i ne zamandünya gündeminde yer alırsa o zamankameralar karşısına çıkıyor, Sol Filistinsorununda sınıfsal boyutunu gözdenkaçırır ve Filistin direnişini doğru de-ğerlendiremezler. Filistin ile ilgili nezaman gündem olsa sadece basın açık-lamasıyla kendilerini sınırlarlar. Neidüğü belirsiz bir barış çağrısı yaparlar.Enternasyonalist dayanışmayı dille-rinden çıkarmış durumdadırlar. BugünFilistin halkının yanında olmak em-peryalizme ve siyonizme cephedentavır almaktır. Filistin’in yanında olmakbulunduğumuz her yerde emperyalizmişbirlikçilerine karşı mücadeleyi bü-yütmektir. Filistin davası en az Filistinli

çocuklar kadar bedel ödemektir. Bugün,bedel ödemekten kaçan, kendine, halk-lara, ideolojisine güvensiz “Sol” Filistindavasına sahip çıkamaz hale gelmiştir.

19- Biz M-L’ler olarak Filistinhalkının direnişiyle enternasyonalistdayanışmayı nasıl ele alıyoruz? 47yıllık tarihimizde bedel pahasınayarattığımız dayanışma örneklerinelerdir?

“Filistin Sorunu” yani, Filistin’inişgali ulusal ve sınıfsal olarak değer-lendirilmelidir. Filistin, tüm dünyadasüren sınıf savaşımının temeli olanemperyalizmle halklar arasındaki çe-lişkinin en koyu, en somut haliyle ya-şandığı yerdir. Filistin halkının em-peryalizme ve siyonizme karşı savaşıkazanıldığında zafer tüm halkların ha-nesine yazılacaktır. Kaybedildiğindeise diğer halklara yönelik daha pervasızbir saldırının önünü açacak bir noktadadurmaktadır. Bu yüzden Filistin davasıezilen halklar nezdinde sadece “dire-nişçi” bir halk olduğu için destek ve-rilecek bir dava değildir. Filistin halkınınmücadelesi maddi-manevi ne yapılmasıgerekiyorsa öyle sahiplenilmesi vedesteklenmesi gereken bir davadır.Böyle olduğu için de 69-70 yıllarındaülkemiz devrimci hareketlerinden yüz-lerce kişi Filistin’e gitmiş ve Filistin-lilerle beraber siyonist İsrail’e karşıomuz omuza savaşmıştır. Fakat “sol”unzaman içinde düzen içileşmesiyle bir-likte bu görev bize, M-L’lere kalmıştır.Parti Cepheli Ali Saban 1988 yılındaİsrail siyonizmine karşı mücadeleninesas olarak emperyalizme karşı verilenmücadeleden ayrı düşünülmeyeceğiiçin kendi davaları olarak bakmışlardır.

Bugün de bu bakış açısı değişmemiştir.Filistin halkıyla gerçek anlamda en-ternasyonalist dayanışma içinde olanlarsadece M-L’lerdir. Parti Cepheli dev-rimcilerdir. Mahirler siyonist İsrailBaşkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırıpsiyonizmin döktüğü Filistin halkınınkanlarına karşılık olarak cezalandır-mışlardır. Keza İsrail’in her katliamsaldırısı anında protesto edilmiş, kor-sanlar, kepenk kapatmalar, yaygın pan-kartlar, bombalamalar vb. ile Filistinhalkının yanında olunduğu gösteril-miştir.

Devrimci Sol’cu Ali Saban, 12Eylül döneminde örgütle ilişkisi ko-punca, Lübnan’da Filistin Halk Cephesisaflarında yer alarak Filistin halkınınsavaşına katıldı. Devrimci hareketletekrar ilişki kurulmaya başlandığı dö-nemde, Lübnan’daki EmelFilistin’lilerçatışmasında Sayda’nın Mağduşi ke-siminde, 2 Ocak 1987’de Halk Cephesisaflarında şehit düştü. Mezarı Lübnan’ınSayda şehrindeki şehitliktedir.

Tarihimiz boyunca Filistin’e yönelikhiçbir saldırıyı cevapsız bırakmadık.Bedeller pahasına enternasyonalist da-yanışmayı dün olduğu gibi bugün desürdürüyoruz. Filistinli sürgünlerin el-lerindeki “Filistin Anahtarları”yla va-tanlarının kapısını açmalarında herdaim yanıbaşlarında olduk, olacağız.

20- Filistin halkının kurtuluşunasıl gerçekleşir?

Filistin halkının kurtuluşu; Filistintoprakları içinde ve sürgünde yaşayantüm Filistinlileri, emperyalizme ve si-yonizme karşı PASS çerçevesinde yü-rütülecek silahlı mücadele etrafındabirleştirip emperyalizmin bölgedekijandarmasını, faşist İsrail devletini yı-karak Bağımsız, Demokratik ve Sos-yalist Filistin’i yaratarak gerçekleşe-bilecektir.

Filistin halkı bu hedefe ulusal, sı-nıfsal, nitelikli tüm örgütlenmeleri M-L bir Parti-Cephe örgütlenmesi etra-fında, PASS’yi Filistin koşullarınaözgü bir şekilde hayata geçirerek ula-şabilecektir.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

118

Page 19: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Kucak dolusu merhaba!

Ayrı kaldığımız 5 ayın getirdiğikoca bir özlemle ve her daim olanbüyük bir sevgi ile sıkıca kucaklı-yorum.

Nasılsın? Mektubun her zamankigibi cıvıl cıvıldı. Anlaşılan sen debenim gibi canavar gibisin.

Mektubunu bugün öğleden önce11 sularında aldım. Şimdi diyorsundurki bu ne acele? Şu an saat 19.30 veyarın sabah da postaya vereceğim.Bir aylık görüş cezamın onaylandığınısöylemiş miydim? İşte bu ceza 28Nisan'da bitiyor. Sonrasında başkabir ceza başlatırlar mı, başlatırlarsane tür bir ceza olur bilemiyorum.

Bu sebepten hemen kalemi, kağıdıelime aldım. Malum bizde cezalargani gani... Sen de cevabını 28 Ni-san'dan önce elime ulaşacak şekildeyazarsan çok sevinirim. Ne kadarçok mektup, o kadar iyi değil mi?

Buraya geldiğimizde gökyüzü-nü Silivri'deki gibi baklava dilimişeklinde görmeyeceğimiz için se-vinmiştik; ama sevincimiz çok uzunsürmedi. Sanırım burada da rahatrahat, özgürce gökyüzünü seyre-demeyeceğiz.

İlker ve Özgür bize bağlama dersivermeye başladı. Tabi Özgür Abibiraz uzak bir diyarda olduğu içinonunla pratik olarak çalışamıyoruz.

Kemal Tahir'in Esir Şehrin İn-sanları üçlemesine başladım. Bu ki-taba ek olarak bir de Estetik ve SanatNotlarını okuyorum. İlk bestemi deyaptım. Behçet Aysan'ın Kırık BirKurşun Kalemin Şiiri isimli şiirinibesteledim.

İnternetten rüya tabirlerine bak-sana, rüyada İdil Kültür Merkezi'nigörmek ne anlama geliyormuş? Sonzamanlarda pek sık görür oldum, ha-

yırdır inşallah... Sabah uyandığımdahala gördüğüm rüyanın etkisindeoluyorum. Hani insanın gerçektenyaşamış gibi hissettiği rüyalar olurya aynen öyle işte...

Sanırım hep özlemden oluyorbunlar. Aslında bakarsan özlem güzelbir duygu; sevgiyi, yoldaşlığı, dost-luğu, sevdayı güçlendirip, büyütüyor.Bu duygular olmasa özlem de olmazdeğil mi? Tüm güzel duyguların öm-rümüz boyunca sürmesi çok güzelfakat tabi ki özlem hariç...

Buralara iki gündür kış geldi.Evet, yanlış okumadın! Adana vekış kelimesini aynı cümle içinde kul-landım. Tekrardan kazak giymeyebaşladık; ama sevincimiz çok sürmez.İki gün öncesine kadar İstanbul'unTemmuz ayındaki gibi sıcak vardı.Mektubundan da anladığım üzere İs-tanbul'uma bahar gelmiş...

Saatim şu an 22.45, burası özel-likle son bir-iki gündür epey hareketliolduğundan bu mektubumu yazarkende sık sık ara vermek zorunda kaldım.Ee kitap konusu zaten malum, birde şimdi gökyüzünü, bulutları, güneşibaklava dilimi gibi parselleyeceklerve haliyle bizim de tansiyon ve şe-kerimiz yükseldi...

Bir süredir akord aleti alabilmekiçin uğraşıyorum; ama buradakilerinböyle bir icattan haberleri yok galiba.Gerçi kitap bile verilmeyen bir yerdenbahsettiğimi unutmuşum... Mektu-bumun son satırlarına gelmiş bulun-maktayım. Tüm İdil ailesine çok se-lamlar. Sen de kendine çok iyi baka-sın. Seni tekrardan sımsıkı kucaklı-yorum.

Yine, yeniden görüşmek üzere...

Hoşçakal. Sizi Seviyorum...

Eren ERDEM

*****

17.04.2018

Sesimizin ulaştığı, sevgimizin do-kunduğu yüreklere Merhaba!

Sizlere Gebze Kadın Hapishane-si’nden satırlarımla sesleniyorum.Yaklaşık 1 yıl olacak tutsaklığım.Gönül isterdi ki sahnelerde buluşalım,halaylara karışalım, türkülerimizihaykıralım. Lakin susturulmak iste-niyor Yorum’un sesi. Ama susmuyorsesimiz. Zorluklar ve baskılar, ya-saklar ve hücreler susturamıyorhakikatin dilini. Türkülerimiz telörgülerden havalanıyor ve ulaşıyorsizlere. Duyuyor musunuz? "Özgür-lüğün ferhatıyız sevdamız kalmazyarına, zindanı da dağları da delipgeçen yürek bizim."

Evet dostlar, özgürlüğe sevdalıyürekleri demir kapılar, taş duvarlardahi susturamıyor. Yorum'un şarkılarıkaranlık dehlizlerde bir fener gibiaydınlatıyor. Halkın elleri olup bir-birine kenetleniyor sımsıkı. İlle Kavgadeyip omuz omuza mücadeleye ça-ğırıyor. Budur sizlerden ayrı düşme-mizin sebebi.

Konserlerimiz mücadelenin nab-zının attığı eylem alanı, tükülerimizhayatın anlamı. İşte yasaklanan tür-küyüz, tutuklanan halkın sanatçılarıyızVe hepimiz Yorum'uz! Her yasağınardında meşruluğumuz daimdir. Kam-yon kasası, dam konserleri, en iyicevap olmuştur.

İstemek işin başı, yaratıcılıkpüf noktası! Karşımıza çıkarılanher zorluğun panzehiri inançlı yü-rektir. Adnan Yücel diyor, Yorumda besteliyor "inancıma aşık, zinda-nıma ışık olasın" İnancımız tam, gü-venimiz bakidir. Yanınızda olamasakda aynı şarkıları, aynı heyecanlasöyleyeceğiz. Coşkulu ezgilerimizlecan olacağız. Grup Yorum halkı-mızın sinesinde, Anadolu hapisha-nelerinde, evlerde ve her yerde!

Tüm Yorum ailesini, dinleyicile-

GRUP YORUM’DAN MEKTUP VAR!

ÖZGÜR TUTSAKLIK, DÜNYANIN HER YERİNDEAYNI RUH HALİ ve DİSİPLİNLE YAŞAMAKTIR!

ÖZGÜR TUTSAKLAR AYNI COŞKU, AYNI MİLİTANLIKLA HER KOŞULDAÜRETEREK DİRENMEYE, DİRENEREK ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR!

Page 20: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

rimizi umutla ve zafere olan inançlakucaklıyor, selamlıyorum.

Türkülerimizin coşkusuyla kalın...Sevgilerimle

Dilan POYRAZ

*****

18.04.2018, Kucak dolusu Mer-haba!

Bugün orada sizlerle beraber ol-mayı çok isterdim.

33 yıldır bir yanımız hep özgürtutsaktı. En güzel türkülerimiz ha-pishanelerde filizlendi ve halkımızınbağrında boy verdi.

Bugün yine Grup Yorum eleman-ları Anadolu'nun dört bir yanındakihapishanlerde birer özgür tutsak,hapsedemedikleri arkadaşlarımız hak-kında ise renkli fermanlar hazırlan-mış.

Bizim türkülerimizin rengi kızıldır;Kızıldere'den, gecekondulardan, fab-rikalardan, dağların doruklarındanalır kızıllığını...

Türkülerimiz hapishane duvarla-rını aşacak, renkli fermanlarınızıyakıp kül edecektir. Grup Yorum birKar Makinesi gibi ardından milyon-larla yoluna devam ediyor.

Öğrencisi olmaktan gurur veonur duyduğum Yorum ailesine,büyük ailemize ve halkımıza sonsuzteşekkürler...

Türküler susmaz halaylar sü-rer!

Bu seferlik böyle kısa geldim.

Mektubunu bekleyeceğim. Seni öz-

lemle kucaklıyorum. Kendine çok

iyi bakasın. Tüm İdil ailesine çok

selam söyle . Yine, yeniden görüşmek

üzere...

Hoşçakal...

Eren ERDEM

GRUP YORUM, 8. BAĞIMSIZ TÜRKİYE KONSERİNİ29 NİSAN’DA GERÇEKLEŞTİRDİ!

BU YIL İNTERNET ÜZERİNDEN YAYINLANAN KONSER,SURİYE’DEN AVRUPA’YA, AVUSTRALYA’DAN AMERİKA’YA

KADAR BİNLERCE İNSAN TARAFINDAN İZLENDİ.

KİMİMİZ TEK TEK, KİMİMİZ KİTLEYLE, KİMİMİZARABADA KİMİMİZ ŞEHİR MEYDANLARINDAYDIK O GÜN!

AMA HEPİMİZ TEK SES TEK YÜREKTİK!FAŞİZMİN LİSTELERİNE KARŞI “GRUP YORUM BİZİM

EVDE” DEDİK! BAĞIMSIZ TÜRKİYE ŞİARINI HAYKIRDIK!

14 MAYIS AKŞAMI İTİBARİYLE İNTERNETKONSERİNİ İZLEYEN KİŞİ SAYISI:

165.600’DÜRKAHROLSUN FAŞİZM

YAŞASIN TÜRKÜLERİMİZ!

Page 21: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Bu sayımızda tutsak Grup Yorum üyeleri Betül Varanve Bahar Kurt ile, "Grup Yorum Üzerindeki Baskılar,Aydın Sanatçı Kimliği Ve Bu Süreçteki Rolleri”üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.

1- Sizler de Grup Yorum'un tutsak üyelerindensiniz.Grup Yorum üzerindeki baskıları ve tutuklanma se-beplerinizi anlatabilir misiniz?

Yorum: Grup Yorum'un sistematik olarak saldırılaramaruz kalmasının ve artık tutukluluğun sabit bir hal al-masının nedeni; Yorum'un devrimci bir muzik grubu ol-masıdır.

Emperyalizm tüm dünyada sosyalistlere, devrimcileresavaş açmış durumda. Sanat alanında devrimi ve sos-yalizmi temsil eden bir tek Grup Yorum var. Düzenkarşıtı muhalif sanatçıları yok değil elbette fakat örgüt-süzler. Bu nedenle de güçsüzler. Saldırılar karşısında yageri adım atarak var olmaya çalışıyorlar ya da silinip gi-diyorlar. Yorum ise hiç teslim olmadı. Halktan beslendi,halka güvendi, halktan öğrendi, halkı örgütledi. Yorummilyonların umudu oldu. İşte bu umudu boğmaya çalışı-yorlar, halkla bağımızı kesmek istiyorlar.

2- Ülkemizde kendine sol sosyalist diyen çok müzikgrubu ve sanatçı var. Faşizm ise Grup Yorum'a özelbir saldırı politikası yürütüyor. Bunun nedeni nedir?

Yorum: Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Yorum'unözel hedef olmasının nedeni örgütlü olması ve halkaumut taşımasıdır. Yorum üzerinden muhalif sanatçılaragözdağı veriliyor.

Bu gözdağıyla sanatçılar ya otosansür uygulamayaya da saray soytarısı olmaya mecbur kılınıyor. İstediklerikadar Yorum'u terörize etsinler, istedikleri kadar etliyesütlüye dokunmayan "makul" sanatçılığı göklere çıkart-sınlar, onların medyaları halkımızın gözünü boyamayayetmiyor. Yorum konserlerini dolduran yüz binler faşizminkorkulu rüyasıdır. Kendi kabuslarından kurtulmak içinYorum'a saldırıyorlar.

3- Milyonları alanlara toplayan Grup Yorum üye-leri, bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından terörist ilanedilip hedef gösteriliyor, Yorum üyelerinin başlarınapara ödülü konularak aranıyor, nedeni nedir?

Yorum: Arkadaşlarımızın başına para ödülü koyarakaramaları, halkımızın Yorum'a duyduğu sevgiyi ve güvenibitiremiyor oluşlarından gelen çaresizlikleridir. Yıllarönce de söylemişiz zaten: "Sahnede değilsek sanıksandalyesindeyizdir" diye. Bu söz bügünü de ifadeediyor bir yanıyla. Ama yeterli değil. Yorum artık 33yıllık bir grup. Bu 33 yıl içinde halkın içinde pişti, çe-likleşti, yenilmez oldu.

Bugün hem sanık sandalyesindeyiz hem sahnedeyiz.Çünkü "Yorum halktır" sözü ete kemiğe bürünmüş du-rumda. 10 tutsağımız var fakat konserlerimiz devamediyor. Aranan arkadaşlarımıza gelince; onlar, 80 milyonuniçinde arasınlar!

4- Aydın ve sanatçıların yaşanan bu sürece ilişkintavrı nedir, nasıl olmalıdır?

Yorum: Aydın ve sanatçıların bu süreçte kısmen birsahiplenmesi oldu. Kendi gerçeklikleri oranında değer-lendirirsek tamamen sırt çevirdiler diyemeyiz. Fakatkarşılıklı emeğimizin olduğu sanatçılarla sınırlı bu sa-hiplenme. Koca koca isimleri olan, "halkçılıkla, solculukla”nam yapmış, bu halkın ekmeğini yemiş birçok sanatçıdanda ses seda çıkmıyor. Kimi genç sanatçılar da yolyakınken çark edip "yollarına" bakmaya karar verdiler,kimi TRT'de bile çıkıyor hatta.

5- Ülkemizde aydın ve sanatçı kimdir, toplumsalrolü nedir, devrimci sanatçılık nasıl olmalıdır?

Yorum: Aydın; adı üzerinde; halkı aydınlatandır, ön-cüdür, yol açandır, cesurdur, gerçekler uğruna bedelödeyen ve tarihe not düşendir. Fakat günümüzde "aydın"geçinip de aydın misyonunu taşıyanlar yok denecekkadar az. Hatta devrimci sanatçılar dışında kimse yokdesek yanlış olmaz.

Halkımız, gerçek aydındır. "Aydın" diye geçinenlerdençok daha ileridir bugün halkımız. Mesele kör olmak,gerçeği görememek değildir. Görüyorlar fakar hareketegeçmiyorlar. Önce kendilerini sonra halkı kandırıyorlar.Gazetede Köşe sahibi, üniversitede ünvan sahibi olabilirlerfakat aydın olmazlar. Tarih, onları sayfalarına geçerken,"aydın" olarak not etmeyecek. Bu ülkenin gerçek aydınlarıdevrimcilerdir, devrimci sanatçılardır.

Burhaniye T Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklarının ÇıkardığıÖZGÜR DOLAŞIR Dergisinin Nisan/2018, 114. Sayısında,

Grup Yorum’la Yapılan Röportajdan Alınmıştır

ÖZGÜR TUTSAKLIK, DÜNYANIN HER YERİNDEAYNI RUH HALİ ve DİSİPLİNLE YAŞAMAKTIR!

ÖZGÜR TUTSAKLAR AYNI COŞKU, AYNI MİLİTANLIKLA HER KOŞULDAÜRETEREK DİRENMEYE, DİRENEREK ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR!

Page 22: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

HALKIMIZA

Veli Saçılık'ın,Yüksel direnişinden ayrıldığı

tarihten bugüne kadar, neden artıkeyleme katılmadığı sorularına, kendisiadına cevap vermeyi etik bulmadı-ğımız için, kendisine direnişten ay-rıldığını ilan etmesi için çağrılardabulunduk. Çağrılarımıza olumlu yanıtvermesine karşın, direnişten çekil-diğini net bir şekilde açıklamadı. Bunedenle, siyasi ahlakımız gereği de-dikodu yapılmasının önüne geçmekve halkımızın kafasındaki soru işa-retlerini gidermek adına Veli Saçılıkile yaşadığımız süreci net bir biçimdeanlatacak olan bu yazıyı kaleme al-mak biz Yüksel direnişçileri açısındanbir zorunluluk haline gelmiştir.

Veli Saçılık, ihraç edilmesininhemen ardından; Nuriye Gülmen'in9 Kasım 2016 tarihinde başlatmışolduğu direnişe katılmaya başlamış,defalarca gözaltına alınıp işkencegörmüş, bu işkencelerden birindeomzu kırılmış, direnişten ayrıldığıtarihe kadar da ağır fiziki işkencelere,para cezalarına ve hakkında açılmışdavalara rağmen bizlerle birlikte di-renmiştir.

Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça'nın açlık grevinin bitmesinin ar-dından, 28 Ocak 2018 tarihinde Yük-sel ailesi olarak yaptığımız bir top-lantıda; Veli Saçılık, her gün iki kezyapılan eylemlerin bire düşürülmesiniönermiş ancak genel kanaat açlıkgrevi bitirilir bitirilmez eylem prog-ramında böyle bir değişikliğe git-menin faşizme karşı verdiğimiz mü-cadelede bizi geri bir noktaya çeke-ceği yönünde olmuştur.

Bunun üzerine;

- Kişisel nedenlerle direnişi buhaliyle devam ettirmesinin mümkünolmadığını,

- Sosyal medyada direnişe olanilginin azaldığını, eylem videolarınınancak birkaç retweet aldığını,

- Başka yerlerde farklı eylemleryapılabileceğini,

- Yüksel direnişinin açlık grevininbitmesiyle birlikte sonlanması ge-rektiğini

konuşmasının farklı noktalarındasöyleyerek direnişten ayrılacağınıbelirtmiştir.

Kendisine direnmekten başka birçaremiz olmadığını, kendisine uygunolan günlerde, gelebileceği ölçüdeeyleme katılmasının bizim için sorunteşkil etmeyeceğini, direnişe olan il-giyi yükseltecek olanın yine bizlerolduğunu, bildiriler dağıtıp, kitle ça-lışmaları, konserler, etkinlikler or-ganize edebileceğimizi, emek ver-meden kendi kendine ivmenin yük-selmesinin mümkün olmadığını, baş-ka yerlerde farklı eylemlere elbettesıcak baktığımızı ancak bunca emeklekazanılmış olan alanı da asla bırak-mamamız gerektiğini açıklamış isekde direnişten çekilme kararını de-ğiştirmemiştir.

Direnişten ayrıldığını "bölünmüş-lük görüntüsü vermemek" adına açık-lamadığını söyleyen Veli arkadaşı-mızın bu tutumu, milletvekilliği aday-lığını açıklamasıyla birlikte direni-şimizin politik hattıyla çelişik birgörüntü vermesine sebep olmuştur.

Bu anlamda;

- Veli Saçılık'ın 26 Ocak 2018tarihi itibariyle direnişten ayrılmışolması sebebiyle, HDP'den millet-vekili aday adayı olmasının Yükseldirenişini hiçbir suretle bağlamadığınıilan ederiz.

Yüksel'de direnişi seçen ve nepahasına olursa olsun direnmekteısrar eden irade, kendisini her zamanalanlarda ve direnişte olmak gerektiğidüşüncesiyle beslemiş ve seçimlerihiçbir zaman halkın ve emekçilerinsorunlarının çözüm aracı olarak gör-memiştir.

Yüksel Direnişçileri olarak Fa-şizme, OHAL'e, KHK'lara karşı mü-

cadelenin sandıkta değil sokakta ve-rilmesi gerektiği düşüncemizi buradanbir kez daha beyan ederiz.

Yüksel Direnişinin hiçbir siyasipartinin seçim çalışmasına malzemeyapılmaması gerektiği konusundaherkesin gerekli hassasiyeti göstere-ceğini umuyoruz.

Saygılarımızla...

YÜKSEL DİRENİŞÇİLERİ

Direnen Emekçiler KendiHikâyelerini Yazıyor

Yüksel Söyleşileri: DirenenEmekçiler Kendi Hikâyelerini Ya-zıyor söyleşisi 12 Mayıs'ta Eskişe-hir’de gerçekleştirildi. Söyleşi ön-cesinde "Bizim de Günümüz Gele-cek" Yüksel Direnişi’nin 500 günüadlı belgesel gösterimi yapıldı.

Eskişehir Dev-Genç YükselDirenişi Söyleşisi İçinAfiş Çalışması Yaptı

Eskişehir ’deDev-Genç'liler, 12Mayıs'ta yapılacakolan ve NuriyeGülmen’in konuş-macı olarak katı-lacağı Yüksel Di-renişi ile açlık gre-vini konu alansöyleşi ve belgesel gösterimininduyurusunu yapmak amacıyla 11Mayıs'ta afiş çalışması yapıldı. Ada-lar’da kafeler gezilerek insanlarasöyleşi konusunda bilgi verildi. Şi-rintepe semtinde de afişler asılarakçalışmalara devam edildi.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI222

Page 23: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

“...YÜKSEL DİRENİŞİ NEDEN

DEVAM ETMELİDİR?Aslında yazının başlığı “Yüksel

Direnişinin Devam Etmesi NedenTartışılıyor?” da olabilirdi. Biz buyazıda iki soruya ve başka benzersorulara da cevap vermek istedik.İsterseniz direniş neden başladı so-rusunu cevaplayalım şimdi.

Mevcut iktidar uzun süredir eko-nomik kriz teğet geçti filan masalla-rıyla halkı birkaç zaman oyalasa daaslında kapitalizmin krizinin tam or-tasına düştüğü için ve bu krize bağlıyönetememe krizi de eklenince ikti-darı paylaştığı cemaat gibi bazı odak-larla, bazı rant alanları konusundabir çelişkiye düştü. Bu çelişki dekavgaya dönüştü.

Darbe filan derken kapitalizm;her zaman yaptığı gibi krizi aşmakiçin faşizme geçmenin yollarını dö-şedi. Aslında sadece bizim ülkemizdedeğil, dünyanın birçok yerinde faşist,ırkçı toplumsal normlara aykırı tipleriktidara getirildi. (Örneğin ABD’deTrump). Ülkemizde de AKP OHALilan ederek yapmak istediği bütünanti-demokratik yasaları KHK ile çı-karttı.

Bu OHAL süreci AKP’nin kişiseltercihi değil oligarşinin ortak tercihiidi. OHAL konusunda var olan siyasipartiler uzlaştılar. CHP Yenikapı Mi-tingine giderek darbeyi ve OHAL’imeşrulaştırdı. OHAL dönemi “ce-maatçi” çalışanlara karşı kişisel birsavaş değil, halka karşı bir savaştır.“Cemaatçi”, “PKK’li”, “DHKP-C’li”,“terörist” vs. söylemleri milliyetçive ırkçı duyguları kaşıyarak halkınOHAL’e karşı bütünlüklü mücade-lesinin önünü kesmek, işçi emekçikesimleri bölmek için bir yöntem-dir.

Daha önce milliyetçilik benimayaklarımın altındadır diyerekMHP’ye karşı seçim çalışması yü-rüten Tayyip Erdoğan birdenbire enmilliyetçi oluvermiştir. Barizdir kiKHK ile işten atmalar, milliyet, din,mezhep, parti ayrımı gözetmemiş,AKP’nin faşist uygulamalarına karşıduracak her kesimden insan atılmıştır.Nuriye ve Semih’in açlık grevi ol-masaydı, KHK’lar bu kadar teşhiredilmeseydi KHK ile işten atmalarda devam ediyor olacaktı.

İşte Yüksel Direnişi tam bu ya-lanların, yasakların, haksızlığın, zul-mün ortasında gerçekleri anlatmak,zulme karşı durmak için, AKP’ye“sana inanmayan, karşında gerçeğidillendiren insanlar da var” demekiçin başladı. Bugün 500 gündür de-vam ediyor.

Bu eylem başlarken birinci ta-lebi işe geri dönmek, ikinci talebiOHAL’in kaldırılması ve KHK’la-rın iptal edilmesi, üçüncü talebide Kamu emekçilerinin iş güven-cesinin tesis edilmesi idi. Bu talep-lerin en tepesinde tüm toplumunözgürlüklerinin elinden alınmasınakarşı bir ses olma ihtiyacı vardı.

Direnişin bugüne kadar yüzlercekazanımı var iken bu üç taleptenbirisi karşılandı mı? Özgür müyüz?Hayır. Bu yolla işe dönen olmadı.OHAL kaldırılmadı, KHK’lar iptaledilmedi, iş güvencemiz hala yok.Hala basın açıklaması özgürlüğümüzükullanmak için işkence görüyoruz.

Taleplerin gerçekleşmemesi di-renişin gücünden çok faşizmin ina-dından kaynaklanıyor. Zira tüm dün-yayı sarsan açlık grevi gibi güçlübir direniş iktidarı derinden sarsmışolmasına rağmen, iç kavgalarına ze-min hazırlamasına rağmen taleplerkarşılanmadı. Çünkü bu taleplerin

karşılanması AKP iktidarının bitti-ğinin tescili olacaktır. O kadar güç-süzdür ki iki insanı işe döndürmektenbile korkmaktadır. Çünkü biliyor kiensesini azıcık eğdiğinde o enseyetokadı yiyecektir. İşte burada faşizmininadı vardır. Bizim ise irademiz...Başlanan bir eylemde talepler ger-çekleşene kadar devam etme ısrarıvardır.

Yazının başında söylediğimiz gibiOHAL var sokağa çıkılamaz denilensüreçte sokağa çıkan insanlar ülkedehangi değişim oldu ki evlerine dönüpotursunlar? Gözlerini bize dikmiş,bizim cesaretimizden cesaret alan,umut alan insanlara haksızlık olmazmı bu direnişin bitmesi? Yaşadığımızonca acının, bedelin üzerine örtü müörtelim, emeğimizi mi çiğneyelim?

Direnmeyenlerin, korkakların,sistemden aman dileyenlerin safınamı geçelim? Hayır! Bin kere ha-yır!

Nuriye’nin dediği gibi tarih bizekendi hikayelerinizi yazın dedi. Kendihikayemizi yazıyoruz biz. İkinci Pay-laşım Savaşı’nda Alman faşizmi bit-tiğinde halk uykudan uyanmış ve neyapmışız biz diye pişman olmuştu.Bu ülkenin halkı da bir gün uyandı-ğında, ne yapmışız biz dediğindeonlara anlatacak direniş hikayelerimizvar bizim. Sizleri de kendi hikâyele-rinizi yazmaya bekleriz.

Son söz olarak; Bu direniş ancakbu iktidar gittiğinde, biz demokrasiyiyeniden inşa ettiğimizde bitecek.Dosta düşmana duyurulur.

Yüksel DirenişçisiACUN KARADAĞ Nam-ı diğer Acun Öğretmen”

Yüksel direnişçilerinden Acun Karadağ,direnişi karalamaya çalışan, yok sayan, da-

hası ‘bitirin’ çağrısı yapanlara cevap veriyor.Acun Karadağ’ın mektubunun ikinci bölümünü

yayınlıyoruz.

AKP FAŞİZMİNE KARŞIYÜKSEL DİRENİŞİ’Nİ BÜYÜTELİM-2

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

23DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 24: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

- Yüksel Direnişi faşizmekarşı barikat olmuştur. AKP’nindaha kapsamlı saldırılarının önünegeçmiştir. Bizzat AKP’liler itirafediyor “Eğer Yüksel Direnişi ol-masaydı KHK ile işten attıkları-mızın kat be katını daha iştenatacaktık”.

- Bugün direnişi bitirmek de-mek faşizmin önünü alabildiğineaçmak demektir. Tüm kazanılmışdemokratik haklarımızdan vaz-geçmek, işimizi, emeğimizi, onu-rumuzu yere sermek, haksızlığakarşı boyun eğmektir. Bu da fa-şizmin daha cesaretlenmesine,daha azgınca saldırmasına zeminhazırlayacaktır.

- Direniş varsa umut da vardır.Bugün bunun en güzel örneğiniYüksel direnişinde gördük. Fa-şizm saldırarak, korku ve yılgınlıkyayarak iktidarını sağlama almayaçalışıyor. Yüksel direnişi faşizminbu oyununu bozmuştur. Direnişhalkımıza umut olmuş, umutsuz-luğa kapılanların yüreğine cesaretaşılamıştır. OHAL’in ilk günle-rinde sokağa çıkmaya dahi kor-kanlar Yüksel’de birleşmiş, AKPfaşizmine ikinci bir Gezi korkusuyaşatmıştır. Direnişin yarattığıetkiyi gören AKP çareyi Nuriyeve Semih’i tutuklamakta bul-muştur.

- Demokratik haklarından, öz-gürlükten feragat etmeye hazırolan var mı? Sadece bu hakla-rından vazgeçenler direnişin bit-mesini isteyebilirler. Dünyada fa-şizm hiçbir zaman kendiliğindençekilip gitmemiştir. Ancak halk-ların kan, can bedeli mücadele-siyle ortadan kaldırılmıştır. Bunedenle Yüksel direnişi demokrasive özgürlükler mücadelesinin anamerkezi olmuştur. Bu merkeziortadan kaldırmak faşizme bizsana biat ettik, tüm haklarımızdanvazgeçtik, artık senin kölenizizdemekten bir farkı var mıdır?

- İşten atılan emekçiler işlerinegeri alınmadı, hala işten atılmatehlikesi ile yaşayan binlerce in-san var, ne çalışma koşullarımızdüzeltildi ne de haklarımız geriverildi. Yüksel’de iki sınıfın ira-desi çarpışıyor. Bir tarafta oligarşidiğer tarafta emekçiler. Onlarbize haklarımızı bahşetmeyecek-ler. Biz hakkımız olanı onlarınelinden söke söke alacağız. İştebu nedenle Yüksel direnişi hergün gözaltılara, işkencelere rağ-men devam ediyor. Oturup bek-leyenler, seyredenler, bu direnişeburun kıvıranlar, direnişin birparçası olmayanlar farkında olsunya da olmasın oligarşinin pen-ceresinden bakanlardır.

- Ortada iki ideoloji ve ikisınıf var. Ya burjuvaziden yanasınya da emekçilerden. İki iradeçarpışırken emekten yana olma-yanlar düzeni güçlendirirler. Yük-sel direnişi düzenin tekerine ço-mak sokuyor. Bu nedenle bu ka-dar azgınca saldırıyorlar. Hergün basın açıklamasına dahi izinvermiyor, dünyanın gözü önündeişkence yapıyorlar.

- Faşizme karşı mücadele et-mek bedel ödemektir. SovyetlerBirliği Nazilere karşı tam 25 mil-yon insanını şehit vermiştir. Sta-lingrad’da bir evi savunmak içinyüzlerce insan can vermiştir. Fa-şizme karşı mücadele işte böyledir.Bu mücadeleden kaçanlar faşizmekarşı mücadeleden bahsedemezler.Yüksel Caddesinde basın açık-laması hakkını sahiplenmek, Sta-lingrad’da Nazilere karşı bir evisahiplenmenin tarihsel ve ideolojikolarak devamıdır.

YÜKSEL DİRENİŞİNİ Bİ-TİRMEK BİR YANA TAMTERSİNE BÜYÜTÜLMELİ-DİR.

FAŞİZME KARŞI OLDU-ĞUNU SÖYLEYEN HERKESBU DİRENİŞİN BİR PARÇA-SI OLMALIDIR!

AnayurdumAnsızın bir özlem sarıyor içimi,

fısıldıyorum:Anayurdum

Yitirdik yolumuzu, yitirdik yolumuzuAcılar ve hüzünler arasında,Aşkımızı uzak şehirlere ünledik,Şiirlerimizi solmuş güzelliklere adadıkEski bir kaynağın yapraklarını

hışırdatanBir rüzgarın kıyısında

Hep beni bekliyordun bu arada,Sadık yurdum, taşlı toprağım benim,Patates tarlalarım,Yoksulluğun boynu bükük yulafları,Kara çalılar,Yaban güllerinin ince güzellikleriniİnatla koruyan fondalar

Hep beni bekliyordun bu arada,Bir kumaş dokuyarakKızlığının alçak gönüllü yüceliğinde,Sen sevgililerin dillerindekiÖvgüleri bilmeyen anayurdum

Sen çıplak ayaklı kraliçem,Bembeyaz kuzuların çobanı,Güneşte esmerleşen ermiş,En güzel suların kıyılarındaEteklerini toplamış çamaşırcı kadın

Seni görüyorumEvimin eşiğindeBatı ocaklarında bir ateş yanıyor,Kıvılcımlar saçıyor göğeBronz çanlar çalıyor şimdi,Uykunun kanadı altına giriyor sonra

Uykunun kanadı altındaSusuyor küçük kuşlarYumuşak yuvalarının boşluklarında.Yalnız sen ayaktasın,Gözlerine siper etmişsin ellerini,Beklemekten ve özlemden boşalmış

gözlerine

Dilendiğim torbamı eşiğe atıyorum,Asamı kırıyorum artık, yollarımın

candaşını,Çimenli kucağına düşüyorum yüzüstü,Anayurdum

Kostra

KEC’LİLER OLARAK DİYORUZ KİBU DİRENİŞ BİTMEMELİDİR, ÇÜNKÜ:

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI24

Page 25: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

DİSK başkanı Kani BekoCHP’den milletvekili aday adayı ol-mak için görevinden istifa etti. Görevegeldiği günden bu yana DİSK’i işçi-lerin haklarını savunan bir sendikadeğil düzenin işçileri uyutmak içinkullandığı beşik haline getirdi.

Her gün onca işçi iş cinayetlerinekurban giderken, binlerce işçi taşeronyasası ile işten çıkarılırken, OHALile tüm demokratik haklar gasp edi-lirken, binlerce işçi KHK’larla iştenatılırken, grevler yasaklanırken KaniBeko düzenle uzlaşmanın, faşizmirahatsız etmemenin, işçileri grevlerdesatmanın adı oldu.

Devrimci sınıf sendikacılığı yap-mayarak kendisini düzene ispatladı.Düzenin çarklarına ayak uydurduğuiçin, devrimci sınıf sendikacılığı yap-madığı için, DİSK’i CHP’nin arkabahçesi haline getirdiği için millet-vekili aday adayı yaparak ödüllen-dirildi.

CHP İŞÇİLERİN, EMEKÇİ-LERİN DEĞİL DÜZENİN PAR-TİSİDİR

İzmir, Beşiktaş, Sarıyer gibiCHP’li belediye başkanlarının yö-netimde olduğu yerlerde işçiler iştenatıldı. Mahir Kılıç 173 gündür açlıkgrevinde. Kani Beko ise onu sadecehakkı olanı istediği için işten atanCHP’li belediye başkanı ile aynı par-tiden aday olacak.

CHP bugün muhalefet olduğuiçin işçilerin, emekçilerin oylarınaihtiyacı var. Onların desteğini alma-dan iktidara gelemez. Bu nedenlesol söylemlere sarılıyor. Bu nedenleaydınları, demokratları, sol görüşesahip olanları kendi çatısı altındatopluyor.

Ancak iktidara geldiğinde bugünAKP’nin yaptığından farklı bir şeyyapmayacaktır. Ki istese de yapamaz.Bu düzenin demirbaşlarından olanCHP için öncelik işçiler, emekçilerdeğil patronlar olacaktır. Patronlarınhizmetinde olanlar işçileri savuna-mazlar.

Kani Beko’nun gittiği yer işçilerin,emekçilerin haklarını savunan birparti değil tam tersine sol söylemlerikullanarak işçileri soldan vuranCHP’dir. Bugün işçilerin dağ gibibirikmiş sorunları var. Bu sorunlarıçözmek için DİSK hiçbir şey yap-mamıştır. DİSK’in edilgenliği ken-diliğinden değil başında Kani Be-ko’nun bulunduğu yönetiminden kay-naklıdır.

Devrimci sendikacılık yapmanınbedel istediği yerde onlar düzen sen-dikacılığı yapmışlardır. Onların butavırlarından güç alan AKP ise hergeçen gün daha fazla pervasızlaşaraksaldırılarını yoğunlaştırmıştır. Eğerbir yerde bir saldırı varsa bu haksız-lığa karşı en asgari düzeyde de olsabir direniş örgütlenmelidir.

Devrimciliğin, devrimci sendika-cılığın gereği budur. Ancak KaniBeko ve DİSK yönetimi faşizmlekarşı karşıya gelmekten olabildiğincekaçmışlardır. İşçileri, emekçileri, hal-kımızı OHAL adı altında sürdürülenfaşizmle karşı karşıya bırakmışlardır.Bugün ise çözümü seçimlerde gös-teriyorlar.

Oysa hemen herkesin hem fikirolduğu bir konu varsa o da seçim-lerin hiçbir soruna çözüm olma-yacağıdır. AKP gidecek CHP gele-cek. Peki, emekçiler için ne deği-şecek? Bu sorunun cevabı da kocabir hiçtir.

DİSK BAŞKANI OLARAK İŞ-ÇİLERİN HİÇBİR SORUNUNUÇÖZEMEYEN KANİ BEKOMİLLETVEKİLİ OLARAK DAPATRONLARA HİZMET EDE-CEKTİR…

Kani Beko DİSK başkanı olduğudönem boyunca tek bir direniş ör-gütlememiştir. İşçilerin haklarını ara-mak için başlattığı direnişleri ise ka-palı kapılar ardında patronlarla yaptığıgizli görüşmelerle sonlandırmış, iş-çileri satmış bir başkan olarak anıla-caktır.

Milletvekili seçilerek de işçilerinhaklarını meclisten savunmayacaktır.Onun kafasında işçilere yer yoktur.

İşçileri savunmak grevler örgüt-lemektir.

İşçileri savunmak işçi sınıfınasınıf bilincini taşımaktır.

İşçileri savunmak 1 Mayıs’ta Tak-sim’de olmaktır.

İşçileri savunmak bedel ödemektir. Kani Beko ise bunların hiçbirini

yerine getirmemiştir. Tam tersine iş-çilerin önünde engel olarak durmuş,işçileri pasifleştirerek AKP’ye daharahat hareket etme alanı yaratmıştır.

İŞÇİLER HAKLARINI BUR-JUVA MECLİSİNDE DEĞİL İŞÇİMECLİSLERİNDE SAVUNABİ-LİRLER

KANİ BEKO CHP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI!DİSK; İŞÇİLERİN SENDİKASI DEĞİL,

CHP’NİN ARKA BAHÇESİDİR!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

225DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 26: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

AKP’si, CHP’si, İYİ Parti’si iletüm düzen partileri oligarşik düzeninbekası için vardır. Bu meclisten iş-çilerin lehine kararlar çıkmaz. Çık-ması da mümkün değildir.

Onlar için ülkenin ilerlemesi, ge-lişmesi, ekonominin güçlenmesi de-mek patronların daha fazla kar eldeetmesi demektir. Patronların kazan-masının en basit yolu işçilerin dahafazla sömürülmesi demektir. Böylebir düzende işçiler haklarını ancak

direnişler yaratarak savunabilirler. Kani Beko hak ettiği yere, düzenin

domuz ahırı olan meclise gitsin. İş-çiler, emekçiler sizin yeriniz İşçiMeclisleridir.

Evet, sorunlar çok. Engeller sa-yılamayacak raddeye varmış durum-da. Ancak tüm sorunların çözümüyine işçilerin kendi ellerindedir.

Bunun için birleşmeli, örgütlen-meli ve harekete geçilmelidir.

KANİ BEKO VE ONUN Gİ-BİLER İŞÇİLERİN HİÇBİR SO-RUNUNU ÇÖZÜMEZ. ÇÖZÜMİŞÇİ MECLİSLERİNDE ÖRGÜT-LENMEK, HAKKIMIZ OLANIMÜCADELEMİZLE KAZAN-MAKTIR

SORUNLARIMIZA ÇÖZÜMİÇİN İŞÇİ MECLİSLERİMİZİKURALIM, BU MECLİSLERDEÖRGÜTLENELİM…

Kim Buldu Bu İki SözcüğüKim buldu bu iki korkunç

sözcüğü:sakin ol!O haklı! Biz de haklıyız:Bunun için sakinizbirisi hakkımızı

çiğnediğinde,sakin ol,göz kapakların mı titriyor?sakin ol,görüşleriniz mi

bulanıklaşıyor?sakin ol,gözlerimize yaşlar mı

doluyor?sakin ol,kanın mı kaynıyor

damarlarında?sakin ol,Acılar mı basıyor her yanını?sakin ol,kanın mı basıyor her yanını?sakin ol, dilin ağzında bir kurşun gibi

mi?sakin ol,tanklar sana doğru mu

ilerliyor?sakin ol,silahlar sana mı nişan almış?sakin ol,oğlunu eve ölü mü getirdiler?sakin ol,kardeşlerin çok mu sıkı

tutuyor seniölümsü kucaklayışında?Aldırma, sakin ol,yaralarından kanın mı

fışkırıyor?sakin ol,kertenkeleler mi kemiriyor

seni,yılanlar başını mı kaldırmış?biz kovacağız yılanları,üzülme, yalnız sakin ol.Biz her ansakinlik vahası değil miydik,bir, iki, üç yüzyıldır?Sevgili halk, sakin ol,bir gün biz desakinliğin dev gibi bir kayası

olacağız,ezeceğiz bu az bulunur

yosunları,doğrayacağız

hançerlerimizle:Onlar her zaman sakindiler.Bana gelince, söz veriyorum

kiöldüğüm zamanbu kayalaşmış yüzümde,bir kas bile titremeyecek,ve emin olmak için şu andasuskun bir iğrenmeyle,dudaklarım kenetli,dişlerim gıcırdamakta,incinmiş ve üzgün olarakben de sakin durmaktayım.Biz, ozanlar sizi

destekleyeceğiz,ama sıranız geldiğinde siz de

bizi,kilise kuleleri zıpkınımız,sessizlik içimizi kemirmede,ve sessizlik azarlamada bizi.korkunçluğumuz

gözlerimizde,sessizlik azarlamada bizi.Belki yalnız kalacağız,ama son nefesimizde bilesizden uzak olmayacağız.

Oldrich Mikulaşek

- Sermaye var olunca, toplu-mun tümü üzerinde egemenlikkurar ve hiçbir demokratik cum-huriyet, hiçbir oy hakkı onun ni-teliğini değiştiremez.

Vladimir İlyiç Lenin

- Bir insan komünist olduğunuve hiçbir şey bilmemesi gerektiğinisöylüyorsa asla komünist olama-yacak demektir. Ancak zihniniziinsan türünün yarattığı tüm ha-zinelerin bilgisiyle zenginleştir-diğiniz zaman komünist olabilir-siniz.’

‘Sol’ komünizm,Vladimir İlyiç Lenin

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI226

Mahir Kılıç VeKonak Direnişi Kazandı

Mahir Kılıç şöyle bir değerlendirme yaptı:Bundan tam 184 gün önce başlayan ve zaferlesonuçlanan Konak Direnişi’nde, direnişçilerve bu direnişe katkı koyan direniş dostları biraraya gelerek basın açıklamasında bulundu.Direniş dostlarının eylem ve çabalarıyla zafereulaştıklarını söyledi. Yüksel direnişiyle birliktehepsinin kazanacağına inandığını belirtti. Des-tek verenlere teşekkür etti.

Page 27: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

3301 ateş düştü yüreklere Yaktı düştüğü yeri 301 ateş

301 ana, baba, eş, oğul,kardeş...

Yandı yürekleri yandı...Feryat figan duyulur da Durmak olur muydu hiç

Durmadılar, düştüler yollaraÇünkü halkın avukatlarıydı

onlar.Acıları biraz hafiflesin diye“Evlatlarınızın yerine koyun

bizi” dediler

Bugün tüm dünya halklarının tanıdığı, sahiplendiği ortak devrimcisanatçılara baktığımızda neden bu kadar sahiplenildiklerini görürüz.

Çünkü onlar yazdıkları ve çizdikleri her şeye inanmış ve onun gerçekleşmesi için hayata,kavgaya atılmışlardır. Halka sadece çağrılar yapıp yol göstermekle kalmamış, o yolda en başta

kendileri de yürümüşlerdir.

HALKIN SANATÇILARINA ÖZGÜRLÜK

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI:Bahar Kurt, Dilan Ekin, Dilan Poyraz, Bergün Varan, Betül Varan, Helin Bölek, Sultan Gökçek,

Fırat Kıl, Seher Adıgüzel, Eren Erdem

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Şükriye Erden, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı,Ayşegül Çağatay, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek, Naciye Demir, Yağmur Ereren, Aytaç Ünsal, Didem Ünsal,

Engin Gökoğlu, Ahmet Mandacı, Naim Eminoğlu, Selçuk Kozağaçlı, Yaprak Türkmen, Buket Yılmaz

27

Page 28: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

4 YIL ÖNCE SÖZ VERMİŞ-TİK: “KATLİAMIN SORUM-LULARI YARGILANIP CEZA-LANDIRILINCAYA, SOMALIİŞÇİLERİN ve AİLELERİNHAKLARI VERİLİNCEYEKADAR SOMA’DAYIZ, SO-MALIYIZ!”

4 YILDIR SÖZÜMÜZDE-YİZ, O GÜNDEN BERİSOMA’DAYIZ, O GÜNDENBERİ SOMA’LIYIZ.

19 AVUKAT ARKADAŞI-MIZ BU YÜZDEN TUTSAK!

4 yıl önce, 13 Mayıs 2014’te birkatliam yaşandı Manisa’nın Somailçesinde. Soma Holding A.Ş. isimlibir şirkete ait maden ocağında ya-şanan patlama sonucu Türkiye tari-hinin en büyük madenci katliamıyaşandı. 301 madenci katledildi.Yüzlerce madenci yaralandı.

301 işçinin katledildiği haberi,ilk anda yine her zamanki “sıradan”kazalardan biri olarak yansıdı ajans-lara. Burjuva medya böyle verdi ha-beri. Burjuva basın yaşanan katliamısıradan bir doğa olayıymış gibi “fa-cia”, “felaket”, “kaza” gibi kavram-larla tanımlarken; AKP iktidarı da“takdiri ilahi”, “bu işin fıtratında”var diyerek daha ilk andan itibarenkatliamdaki kendi sorumluluklarınıgizleme telaşına düştüler.

Biz ise, halkın avukatları olarak,haberi alır almaz, İstanbul’dan, An-kara’dan, İzmir’den Soma’ya doğruyola çıktık. Yeni bir mevzi açılmıştıbizim için, yeni bir savaş başlamıştı.Savaşın bir tarafında halk vardı, bizvardık; diğer tarafında daha fazlakar için gözünü kırpmadan saniyeleriçinde 301 işçiyi katledenler ve on-ların iktidarı AKP vardı.

Soma’da katledilen 301 madenciiçin, oğulları ölen analar babalariçin, yetim kalan çocuklar için biradalet savaşıydı bu. Cephanemiz ise

301 madencinin katili patronlara veonların düzenine olan öfkemiz, ki-nimizdi. Sınıf kiniydi bu. Ve bu kinyalnızca katillerden hesap sorulunca,sadece birkaç saniye içinde 301 ma-dencinin kanını emen bu azgın sö-mürü düzeni son bulunca dinerdi.Çünkü adalet ancak o zaman gelir-di.

O tarihlerde Soma’ya gidiş ne-denimizi açıkladığımız yazımızdaşöyle demiştik:

“İlan ediyoruz KATLİAMIN SO-RUMLULARI YARGILANIP CEZA-LANDIRILINCAYA, SOMALI İŞÇİ-LERİN VE AİLELERİN HAKLARITESLİM EDİLİNCEYE KADAR SO-MA’DAYIZ, SOMALIYIZ”, “…ger-çeklerin üzeri örtülmesin, katliamınsorumluları açığa çıkarılıp ceza-landırılsın, katledilen işçilerin kanıyerde kalmasın, ailelerin ve Somahalkının adalet talebi karşılansındiye o günden beri Soma’dayız, ogünden beri Somalı’yız…” (Yürüyüş,Sayı 419, 1 Haziran 2014)

Evet, o gün ve sonrasında hepSoma’daydık. Hiçbir yere gitmedik,gidemezdik. Dediğimiz gibi söz ver-miştik bir kez halkımıza, sözümüzünarkasındaydık. Soma’da yaşanan ve“kaza”, “facia”, “kader” gibi kav-ramlarla nitelenen hatta başbakantarafından “bu işin fıtratında var”denilerek sıradanlaştırılıp “makul”hale getirilmek istenen bu katliamailişkin söyleyeceğimiz ve yapaca-ğımız çok şey vardı kuşkusuz.

Bunun için hiç vakit kaybet-meden hem katliamın yaşandığımaden sahasında çalışmalara baş-ladık hem de katliama ilişkin ger-çeklerin üzerinin örtülmemesi, de-lillerin karartılmaması için hukukiolarak yapılabilecek her şeyi hızlayapmaya çalıştık.

“Katliamın yaşandığı ilk gün biryandan maden sahasında yürütülen

kurtarma çalışmalarını yerinde iz-leyerek ve katliama ilişkin her türlübilgiyi yerinde toplayarak AKP’ninmedya eliyle yaratmaya çalıştığıbilgi kirliliğinin önüne geçmeye,gerçek bilgileri halkımıza ulaştırmayaçalıştık. Diğer yandan da katliamailişkin hukuki süreci en başındantakip edebilmek, delillerin hızla top-lanmasını sağlamak ve karartılmasınıönlemek için hukuki başvurular yap-tık.

Halkın avukatları olarak bir yan-dan bu çalışmaları yürütürken diğeryandan da “Soma İçin Adalet Ko-mitesi” olarak yürüttüğümüz çalış-malar, Soma halkının da desteğiylebüyüyerek kısa sürede katliama iliş-kin resmi çalışmaya en güçlü al-ternatif çalışma olmaya başladı.

Komitenin varlığı ve varlık amacıkısa sürede Soma halkı tarafından,özellikle katliamda yaşamını yitirenişçilerin aileleri ve yakınları veyakatledilen işçilerle aynı şartlarda ça-lışmaya mahkum edilen işçiler ta-rafından benimsendi. Yürüttüğümüzçalışmanın etkisiyle Soma halkınınkatliama olan tepkisi daha etkilihale geldi, kölelik koşullarında ça-lışmaya mahkûm edilen işçilerin bukölelik düzenine tepkileri açığa çık-maya, daha örgütlü hale gelmeyebaşladı. Komite, basın ve sosyalmedya tarafından da katliama vesonrasında yaşanan ya da yaşanacaksürece ilişkin en doğru bilgiye ula-şılabilecek bir kaynak olarak da sa-hiplenildi.” (Age)

Düşmanımız namertti. Savaş kı-zıştıkça her türlü hileye, her türlüalçaklığa başvuruyordu. Bir taraftanuşaklıklarını yaptıkları SOMA HOL-DİNG patronlarını göstermelik yar-gılamalarla aklamaya çalışırken,öbür taraftan gerçeklerin üstünü ört-mek için zorbalığa başvurmaktangeri durmuyordu.

4 YIL GEÇTİ SOMA KATLİAMI’NIN ÜZERİNDEN KATİLLER HALA CEZALANDIRILMADI!

HALA ADALET YOK!

ADALET, MÜCADELEMİZLE GELECEK!Halkın HukukBürosu

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI228

Page 29: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Daha ilk andan itibaren adalet is-teyen, katliamın sorumlularının açığaçıkarılmasını isteyen bütün halka,hatta katliamı yaşayan, daha yüreklerisoğumamış Soma halkına, madenciailelerine dahi polis terörü uyguladıAKP faşizmi. Soma’da adeta sıkı-yönetim ilan ederek, bir ülkeyi işgalegider gibi polis orduları yığarak, TO-MA’larla, panzerlerle, gazlarla Somahalkını susturmaya; katliamı protestoetmek ve Soma halkıyla dayanışmakiçin yapılan her eyleme saldırarakTürkiye halklarının Soma halkıyladayanışmasını engellemeye çalıştılar.

İşte bu saldırıların hedeflerindenbiri de bizdik. Katliam sonrası Somalıailelerle dayanışmak ve adalet mü-cadelesini büyütmek için oraya gidenavukatlar işkenceyle gözaltına alın-mış, birçok avukat arkadaşımız ya-ralanmış, Halkın Hukuk Bürosu avu-katlarından Selçuk Kozağaçlı’nınkolu kırılmıştı.

İşte böylesine çetin bir savaşa gi-rişmiştik. İşte böyle başlamıştı adaletmücadelemiz. Aradan 4 yıl geçti.Adalet mücadelemiz hala sürüyor.Bu dört yıllık süre içinde göstermelikbir dava ile “katilleri” yargılamaoyununu sürdürmeye çalıştı gerçekkatiller. Açığa çıkan onca gerçeğe

rağmen, 301 işçiyi biraz daha fazlakömür, biraz daha fazla kar için kat-lettikleri açığa çıkmasına rağmenkatil patronları kurtarmaya çalıştılar,bunun için her yolu denediler. Amabaşaramadılar.

Katliamın üzerini istediklerigibi örtemediler, katilleri istediklerigibi aklayamadılar. Çünkü karşı-larında halkın avukatları vardı,biz vardık. Katillerin “yargılama”oyununu bozduk. Davanın içiniboşaltma, gerçeklerin üzerini ört-me, katliamı gizleme çabalarını,büyük bir emek ve özveriyle, dişi-mizle, tırnağımızla boşa çıkardık.Adalet mücadelemizden mahkemesalonlarında da vazgeçmedik...

Düşmanlarımız da vazgeçmediler.Katilleri korumak için her yolu de-nemeye devam ettiler. Çünkü suçubirlikte işlemişler, katliamı birliktegerçekleştirmişlerdi. Katliamdan biryıl sonra açılan dava, ilk bir yıl içe-risinde, bizim de emeklerimizin veçabalarımızın sonucunda hızlı bir şe-kilde ilerleyip mütalaa ve karar aşa-masına gelmişken birden heyet de-ğişikliği gündeme geldi.

Yeni savcı 1,5 yıl boyunca müta-laasını bir türlü açıklamadı. Ardından,nereden geldiği belli olmayan bir

“sabotaj” soruşturması ortaya çıktı.Amaçları açıktı. Davayı uzatıp ka-tilleri hiç değilse “tutuksuz yargılama”ile kurtaracaklardı. Ama yine karşı-larında halkın avukatlarını bulacak-larını biliyorlardı. Bu nedenle avu-katları da boş geçmemeli, saldırma-lıydılar.

Halkın Hukuk Bürosu’nun 12Eylül 2017 tarihinde ve sonrasındadefalarca basılmasının, 19 avukatarkadaşımızın tutsak edilmesininve hala tutsak olmalarının bir ne-deni de budur.

Katliamın ardından yaptığımızaçıklamada; “Bu saldırıların gös-terdiği bir gerçek de AKP faşizmininbizden, devrimci avukatların, halkınavukatlarının varlığından ve Somahalkıyla dayanışmasından rahatsızlıkve tahammülsüzlük duyduğu, bunedenle pervasızca saldırdığıdır.”demiştik. (Age) İşte bu tahammül-süzlük, tahammülsüzlüğün de öte-sinde sınıf kiniyle saldırdılar büro-muza.

Halkın Hukuk Bürosu avukatları,halkın çocuklarıdır. Biz sömürülen,hakkı-emeği-yaşamı çalınanların, kat-ledilenlerin avukatlarıyız. O nedenledevrimci avukatlara tutsaklık kar et-mez, her koşulda mücadele etmeyisürdürmeyi başarırız.

Düzenin mahkemelerinden halkiçin adalet çıkmaz. Onlar aşağılar,tekmeler, katleder; biz emek onurdurder, güvenli bir gelecek mücadelesiveririz. Katledilen madenciler için,yüreği yanan analar, babalar, eşleriçin, yetim bırakılan çocuklar, sön-dürülen ocaklar için adalet mücade-lesini ancak biz yürütebilir ve ancakbiz sonuçlandırabiliriz. Adalet, bizimmücadelemizle gelecek. Adaleti on-lar vermeyecek, biz alacağız!

11. BASKIN: 12 EYLÜL 20172. BASKIN: 18 ARALIK 20173. BASKIN: 20 NİSAN 2018

HALKIN AVUKATLARINI TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

HALKIN HUKUK BÜROSU SON 7 AYDA 3 KEZ BASILDI!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

29DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 30: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Berkin Elvan davası, sadece birkaza davası değildir. Katil Fatih Dal-galı şahsında devlet ve halk karşıkarşıya savaşıyor. Diyor ya şairNazım Hikmet, iki motörde iki sınıfçarpışıyor:

Biz, onlar!Biz silahsız, onlar kamalıTırnaklarımızKavga, son nefese kadar!Kavga,Dişlerimiz ellerini kemiriyor!

Son nefesimize kadar yürütece-ğimiz bir kavganın içinde savaşıyoruz.Bir taraf gözdağı vermek için ço-cuklarımızı katlediyor, gerçeklerigizliyor, suçu masumlaştırmaya, yoksaymaya çalışıp çocuklarımızı suçlugösteriyor.

Aileyi, çocuklarımızı hedef gös-teriyor. Katliamı yapanlara methiyelerdiziyor, güven veriyor, korumaya ça-lışıyor…

Onların ellerinde silahlar var sa-dece, bizim elimizde gerçekler vehaklılığımız. Onlar korkuyor ve bunedenle saldırganlaşıyorlar. Biz emek,cüret ve kararlılıkla üstlerine yürü-yoruz. Onlar gizliyor, biz berraklaş-tırıp kim olduklarını ve ne için katliamyaptıklarını açığa çıkartıyoruz.

Onlar katlederek susturup adalet-sizliği kabul edeceğimizi sanıyorlar,biz birleşip adalet savaşını büyütüyoruz.Bir değil on değil onlarca insanımızı,çocuklarımızı katlettiler. Biz tırnağımızabile zarar verseler kaydını tutuyor vekinimizi büyütüyoruz.

Hesap sorduk, son noktaya kadarsormaya devam edeceğimizi ilanettik, daha başından beri. Hesap sor-maktan vazgeçmek teslimiyeti kabuletmek ve bu halkı soluksuz bırak-maktır.

Teslim olmuş, soluksuz ve perişangörmediler bizi. Ne sokakta, ne ba-rikatta ne de mahkeme salonunda.Farklı farklı mevzilerde aynı bilinç,aynı duygu, aynı iddiayla yer aldık.Bu nedenle sonuç alıyoruz, bu ne-denle kazanan biz oluyoruz.

Berkin Elvan dosyasında da bir

adım ilerlemişsek böyle ilerledik.Çatışa çatışa ilerledik.

BERKİN ELVAN’IN KATİLİ-NE ULAŞACAKTIK

Berkin Elvan’ın katilinin ortayaçıkması için ne gerekiyorsa yaptık.İğneyle kuyu kazar gibi çalıştık kimizaman, sabır ikinci aklımız oldu bi-zim. Berkin’i ölüm pahasına sahip-lendik.

Liselerden meydanlara, şehir mer-kezinden köylere doğru Berkin’insesi olduk, adalet talebimizden vaz-geçmeyeceğimizi ilan ettik. Sayısızdireniş, eylem, açıklama yaptık. Ber-kin’in ölüme karşı direndiği 269 günboyunca onunla bütünleştik. Onunbedeni eriyordu, bizim acımız ve öf-kemiz büyüyordu.

O öfkeyle, hesap sorma iddiasıyladireniyorduk. Berkin’i kaybettiğimiz11 Mart 2014 tarihinde milyonlarolduk ve haykırdık tek bir ağızdanadalet isteğimizi.

Berkin’in katledilişinin üzerin-den;

4 yıl , 257 hafta1800 gün, 43,200 saat2,592,000 dakika155,520,000 saniye geçti. Bu zamanın her saniyesinde öf-

kemiz hep diri ve taptazeydi. Buısrar ile sonuç aldık.

Önce görüntü kayıtları yok denildi,ne mobese kamerasında, ne zırhlıonca araç içinde bulunan kameralardakayıt bulunmadığı söylendi önceleri.Sonra kayıtların olduğu ortaya çıktı,kamera kayıtlarında bulunan saat vetarih değiştirildiği için kayıtların ol-madığı sanıldığı açıklandı.

Sözde bir hata oluşmuştu. Hatasonradan fark edilebildi. Delil giz-leyen, gerçeğin üstünü örten EmniyetMüdürlüğü görüntüleri vermek zo-runda kaldı. Haziran ayaklanmasıdöneminde yüzlerce yaralama, iş-kence şikayeti ile açılan soruşturmalaroldu. Tümünde kamera görüntülerinigizlediler. İşkenceyi, katledilmeyi,yaralanmaları gösteren kayıtları sil-

diler. Berkin’i nasıl katlettiklerinigösteren görüntüleri ise vermek zo-runda kaldılar.

Zorunda kaldılar diyoruz çünküçok fazla teşhir olmuşlardı, TayyipErdoğan’ın mitinglerde yalanlar hay-kırmasına rağmen halkı ikna edemi-yor, inandıramıyordu. 14 yaşındakiBerkin’in katledilişini anlatamıyor-lardı. Nereye giderlerse karşılarınaBerkin çıkıyordu. Tayyip Erdoğan’ın“yatıp-kalkıp Berkin diyorlar” de-mesi bu nedenledir.

Dedik ya, hiç susmadık, Berkindemeden bir güne uyanmadık. Veher yeni doğan günde Berkin’in he-sabını sormanın da özlemini duydukta şuramızda…

BERKİN’İN VURULDUĞUKAMERA KAYITLARINA YE-NİDEN BAKIN, ORADA HALKDÜŞMANLIĞINI GÖRECEKSİ-NİZ!

Kamera kayıtlarını izledik. Sakinve soğukkanlı bir biçimde sokaklararasında koşan bir Berkin’e ve ya-nında bulunan arkadaşlarına nasılnişan aldıklarını gördük. Berkin hedefgözetilerek vuruluyordu. Fişek Ber-kin’in kafasına saplandı ve sonrasındadevam ettiler, gaz fişeklerini fırlat-maya devam ettiler, artık göz gözügöremez oluncaya kadar.

Zet silahını kullanan iki polis var-dı. Önce birisi sonra diğeri ateş açı-yordu. Yanlarındaki arkadaşları si-lahlarına fişek taşıyordu. Amirleriise onları izliyor, talimatlar veriyordu.

Halka karşı istedikleri gibi ateşaçma hakkını Tayyip Erdoğan vermiştiişte. Amirler de hiç durur muydu?

Berkin nasıl vurulmuştu, neredevurulmuştu, polis nasıl siper almıştı;izledik. Katillerin cezalandırılmasınıistedik. Devlet görüntüleri vermekzorunda kaldı, katliamı izletti.

Ancak polisini korumaya devametti, ateş açan polislerin kimlik tes-pitlerine ulaşılamadı aylar, günlerboyunca. Devletin ileri teknolojisi14 yaşındaki bir çocuğa doğrudan

BERKİN ELVAN DAVASINDAGELİNEN AŞAMA ZAFERİN KENDİSİDİR!

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI330

Page 31: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

ateş açan polislerin kimliklerinin tes-pitine yetmedi.

Savcılar çevik kuvvet polislerininne güncel fotoğraflarına ne Okmey-danı’nda görevli polislerin isim lis-tesine ulaşamıyordu.

Savcılar kimlik tespiti için gereklievrakları istiyor, İstanbul Emniyet Mü-dürlüğü evrakların tümünü göndermi-yordu ya da çok geç gönderiyordu.İfade için çağrılan polislerin tümü olayıhatırlamayan, olay yerinde bulunmayanpolislerden oluşuyordu. 3 maymunuoynayan polisler dosyada işlem yapı-lıyormuş havası ile dinleniyorlardı.

Emniyet müdürlüğü bilgi gizliyor,delilleri yok ediyor, kimliklerin tes-pitini engellemek için ellerine geleniyaparken Adalet Bakanlığı ise Ber-kin’in dosyasına bakan savcıları dasürekli değiştiriyordu. Günler aylargeçiyor, halkın avukatlarının zorla-ması, ısrarı, çabası, azmi sayesindeküçük adımlarla ilerliyordu.

Berkin’in vurulmasından sorumluolan en az beş polise dava açılmasıgerekirken sadece bir kişinin kimli-ğinin tespit edildiği gerekçesiyle sa-dece Fatih Dalgalı’ya dava açılabildi.

Ekipte bulunan amirlerden bir ta-nesinin ismi tespit edildi. Birinci amiraklandı. Hakkında takipsizlik kararıverildi. Diğer 3 kişinin kimliği halagizli tutulmakta, araştırılmamaktadır.

3 yılın sonunda Berkin Elvan’ıvuran polisin kimliği tespit edildi vehakkında dava açıldı.

BAŞARI BEDELSİZ OLMU-YOR

Berkin’in dosyasında yaşanan herilerlemenin bedelini sormaya çalıştıdevlet. Berkin Elvan için verilen adaletmücadelesi büyüdü, ülkenin her yanınayayıldı. Ve bunların hiçbirisi bedelsizolmadı. Berkin’in arkadaşları gözaltınaalındı, tutuklandı, işkence gördü, sal-dırıya uğradılar. Berkin için adalet is-teyenlere ceza verildi.

Berkin’in cenazesine katılan in-sanların evleri dört yıl sonra basıldı.Berkin Elvan’ın cenazesine katıl-mak gerekçesiyle on kişi tutuklandı.Berkin’in katili tutuksuz yargıla-nıyor, Berkin için adalet isteyenler

ya ceza aldı ya da hala tutuklu.

SON DURUŞMADA NELEROLDU?

Hala görevinde olan katil polisyine duruşmaya getirilmedi, duruş-maya Van ilinden SEGBİS ile katıldı.

Berkin’i vuran katil polisin FatihDalgalı olduğuna ilişkin rapor davaaçıldığında yüzde 30 civarındaydı.Çünkü dosyada bulunan görüntülerFatih Dalgalı’nın teşhise yarar fotoğ-rafları ile eşleştirme yapılmıyordu.Katil polisin vesikalık fotoğrafları ileeşleştirme yapmışlardı ve nedenle sağ-lıklı bir karşılaştırma yapılamamıştı.Nihayet 2018 yılının mart ayında eş-leştirme için uygun fotoğraflar incele-meyi yapan Jandarma Kriminal Biri-mine gönderilebildi. Gelen fotoğraflar,görüntülerdeki kişinin yüksek muhtemeloranda yani yüzde 70’in üzerinde FatihDalgalı olduğunu gösteriyordu. Raporaynı zamanda Berkin’e yönelik açılanateşin doğrudan yapıldığı, kapsülünbir yere sekmediğini ortaya koyuyordu.Dosyaya giren yeni rapor baştan berianlatılan gerçekleri destekliyordu. Avu-katlar polisin tutuklanmasını istediler,Berkin’in cenazesine katıldığı için in-sanların tutuklanmış olmasını da ha-tırlattılar ancak yine de katil polis gör-evinde olduğu ve duruşmalara katıldığıgerekçesiyle tutuklanmadı.

Duruşmada çok sayıda polis ve birhastane çalışanı dinlendi. Bu polislerinhepsi olay yerinde oradaydı. Fatih Dal-galı’yı tanıyorlardı. Ancak gelen polislerde yalan söylemeye devam ettiler. Ön-ceden dosyaya çalışmış ve incelemiş-lerdi. Polislerden bir tanesi bunu ağ-zından kaçırdı.

Tanığın ifadesinin bitiminde anneGülsüm Elvan, “Pazar günü annelergünü. Annelerinizi ararken Berkin’ihatırlayın. Yürüyüş yokken niye ateşettiniz? Benim çocuğumun suçu yok-tu. 14 yaşında bir çocuktu. Çocukkatilleri” diyerek tepki gösterdi. Annebunları söylerken sanık polisin avu-katları, “Her duruşma aynı şey ya-şanıyor. Her seferinde bunu mu din-leyeceğiz” diye bağırdılar. Elvan ai-lesinin avukatları ise “Evet her du-

ruşma bunları duyacaksınız” diyerektepki gösterdi ve tartışmalar yaşan-maya başlandı.

Gülsüm Elvan, her duruşmadatekrar tekrar çocuğunun nasıl öldü-rüldüğünü izliyor ve arkadaşındanpolislerin yalanlarını duyuyor. Devletnasıl yalan söyleyip gerçekleri giz-leyip sonra saldırıya geçiyorsa, avu-katlar da polislerin yalana dayananifadelerini hazırlayıp sonrasında aileyesaldırıyorlar. Tarz ve yöntemde Ber-kin’in katilleri ile ortak davranıyorlar.

SONUÇ OLARAK;Berkin Elvan davasında hem hu-

kuki hem de siyasi boyutuyla kırankırana bir mücadele verdik.

AKP, katil polislerini koruyup kol-layıp aklamaya çalışsa da, artık herkesFatih Dalgalı’nın katil olduğunu biliyor.Emek, sabır ve sınıf kiniyle örülmüşbir mücadele süreci yaşadık. Ve elbettebedeli vardı bu mücadelenin, 10 arka-daşımızın tutsaklığı bu mücadeleninbedelidir ve dosyada kat edilen hergelişme tutsak avukatlarımızın emeğive başarısıdır.

Berkin Elvan’ın ölümünden so-rumlu olan tüm polislerin, amirlerincezalandırılması; suçlarının ortayakonulması için ne gerekiyorsa yap-maya devam edeceğiz.

Fatih Dalgalı tüm gerçeklere, ra-porlara, belgelere rağmen cezalan-dırılmayabilir, aklanıp korunabilir.Ama artık katilin kim olduğunu her-kes biliyor, devletin katliamı nasılakladığı ve katilleri koruduğu ortayaçıktı. Her geçen zamanda söyledik-lerimizin ve yaptıklarımızın haklılığıortaya çıkıyor. Halkın adalet istemibüyüyor. Hesap sorma isteği artıyor.

Davanın bu aşamaya getirilmesisiyasi bir zaferdir. Bu zaferleri dahabüyük zaferlere dönüştüreceğiz!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

331DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 32: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

İşkence İnsanlık Suçudurİnsanlık Onuru Bu Suçu

Yenecek!30 Mayıs 2017 günü devrimci mü-

zik grubunun çalışmalarını yürüttüğüİdil Kültür Merkezi basıldı. 10 kişiylebirlikte gözaltına alındım. Çevik kuvvetotobüsünde kesintisiz bir biçimde iş-kence gördük. Birimizin kulak zarıpatlatıldı, diğerimizin dudağı 7 cmşişti, kimimizin gözleri morartıldı, ba-yılanlarımız oldu. Benim de saçlarımkökünden kopartıldı, kel bırakıldım.

Kafamın ön tarafı tamamen, arkatarafı da kısmen kel oldu. Otobüstesürekli saçlarım yolundu. Mehter marşıeşliğinde daha da azgınca işkence yap-tılar. Koparılan saçlarımı halay mendilişeklinde tutarak halay çektiler.Gözaltından çıktıktan sonra bana ya-pılan işkence, kafamın kel olmasındankaynaklı çok bariz bir şekilde teşhiroldu. Basına yansıdı, ayrıca ben deişkencecileri dışarıda anlattım. Bizeyapılan işkenceyi her yerde duyurmayaçalıştım.

İşkence basında, mecliste gündemoldu ve tepki gördü. Bu tepkiyi din-dirmek isteyen ve işkenceyi üstündenatmak isteyen iktidar saçlarımı yolanpolislere soruşturma açtı. Bunun gös-termelik bir soruşturma olduğunu oan da anlamıştım. "Soruşturma açıldı,artık gereken cezayı alırlar" deyip iş-kencenin peşini bırakmadık.

Tahmin ettiğimiz gibi de oldu.16.02.2018 tarihinde polislerin soruş-turulduğu idari dosyanın işlemden kal-dırılmasına karar verilmiş. İşkencecipolisler idari bakımdan bir yaptırımlakarşılaşmayacak! Üstünden 10 ay geçtiğive toplumsal tepkinin yatışmasıyla iş-

kencenin unutulduğunu düşünüyorlar.Bundan dolayı da sessiz sedasız dos-yayı kapatmak istediler. İktidar pol-islerin işkence yapmasını suç olarak

görmüyor. Kafamın kel olmasını, saç-larımın kökünden koparılmasını ceza-landırma gereği duymuyor.

Bu durum beni şaşırtmadı... Evet,ülkemiz azgınca halka saldıran faşistbir iktidar tarafından yönetiliyor.Binlerce öğrencinin hapishanede ol-duğu, her geçen gün insanların hu-kuksuzca tutuklandığı, Berkin'in, 301soma madencisinin, 7 gün boyuncacansız bedeni sokakta bekletilen TaybetAna’nın katillerinin hala yargılanmadığıbir ülkede yaşıyoruz. Bunları bildiğimiçin bu düzenden adalet beklemiyorumve dosyanın işlemden kaldırılmasınaşaşırmıyorum.

Yüz yıllardır işkence yapılıyor.Benden önce de benden sonra da iş-kence yapıldı, yapılmaya devam edi-lecek. Çünkü işkence devrimcileri,halkı sindirme, baskı altına alma,teslim alma aracıdır. Korkunun gös-tergesidir.

Faşizmin en temel özelliği birülkeyi terörle yönetmesidir. Ülkemizekonomik olarak sürekli bir kriz içindeolduğu için, iktidar demokratik yön-temlerle sömürüsünü ve yönetiminigerçekleştiremiyor. "Zor" ve baskıylahalkın iradesini teslim almaya çalışıyor.Benim de saçlarım bundan dolayı yo-lundu. Halktan yana olan, sanat yapanbir kültür merkezinde bulunduğumiçin ve asıl olarak halkın sanatını yap-tığım için irademi teslim almak istediler.Ellerimiz kollarımız bağlıyken, küfürederek, hakaret ederek işkence yaptılar.Ama hiçbir şey başaramadılar. Benirademi teslim etmedim, onurumasahip çıktım. Evet genç bir kız olarakkel bırakıldım; ama bu beni yıldırmakveya üzmek yerine öfkelendirdi. Birkez daha faşizmin gerçek yüzünü gör-memi sağladı.

Benimle röportaj ya-pan muhabirler, fotoğraf-larda ve kamera çekim-lerinde üzgün bir şekildebakmamı istediler.Saçlarım yolundu diyedehşete kapıldılar. Ben bunları kabuletmedim. Ayrıca işkenceye uğrayanilk insan değilim, karşımızda öyle birdüşman var ki!

- insanları diri diri yakan,- faşist katliamlar yapıp hamile

kadınların karnını deşen,- Berkin gibi yüzlerce halk çocu-

ğunun geleceğini çalan,- hapishanelerde, dağlarda, sokak-

larda işkenceyle insanları katleden birdüşman var karşımızda.

Bunları yapan bir düşman, insan-ların saçını da yolar, kel de bırakır.Ben faşizmin uyguladığı zulmün, yap-tığı işkencenin görünen ve teşhir edentarafı oldum. Bana düşen görev de buişkenceyi teşhir etmektir. Evet aylarcasaçım açık, kel bir şekilde dolaştım;çünkü işkencenin her yerde görülmesiniistedim. Her gören dehşete kapılmakyerine düşmanı tanıyıp, öfkelensin is-tedim.

Unutmayacağız! Ben de banayapılan işkenceyi asla unutmaya-cağım. Çünkü ben "üzülseydim","dehşete kapılsaydım" tarihsel vetoplumsal gerçeği ve düşmanı tanı-mamış olurdum.

Üzgün değil, öfkeliyim. Ve dosyayıişlemden kaldırarak beni adalet müca-delemden vazgeçiremezler. Sonuna ka-dar mücadele edeceğim ki, başka genç-lere işkence yapılmasın. Mücadele ede-ceğim ki, faşizmin halka çektirdiği zul-mü herkes görsün. Mücadele edeceğimki, insanlık onurumu koruyayım.

Bu işkenceyi teşhir etmek, adaletmücadelesi vermek onurdur, zorun-luluktur. Bu işkenceyi yenecek olanda insanlık onurudur.

Bergün VARAN

Grup Yorum üyesi Bergün Varan’ın hapishanedengönderdiği 11 Nisan 2018 tarihli yazısını yayınlıyoruz.

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Bergün Varan:“Evet Genç Bir Kız Olarak Kel Bırakıldım; Ama BuBeni Yıldırmak Veya Üzmek Yerine Öfkelendirdi.

Bir Kez Daha Faşizmin Gerçek YüzünüGörmemi Sağladı.”

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI32

Page 33: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

İstanbul Gazi mahallesindeki Hasan Ferit GedikUyuşturucuyla Savaş ve Kurtuluş Merkezi (HFG), uyuş-turucuya karşı mücadelede, ülkemizde devrimcilerin ön-derliğinde oluşturulan ilk kurumdur. Uyuşturucu bağım-lılığıyla mücadelenin, politik mücadeleden bağımsız ol-madığını teorik ve pratik olarak kanıtlayan bir merkezdir.Halkı uyuşturucuyla uyutmak, gençleri bağımlı yaparakuyuşturmak, emperyalizmin ve işbirlikçi iktidarlarınMERKEZİ bir politikasıdır.

Devrimci mücadelenin öncelikli görevlerinden biri,düşmanın politikalarını boşa çıkarmaktır. HFG’ler,emperyalizmin 2000’lerde tüm dünya çapında yaygın-laştırdığı uyuşturma politikasına karşı üretilmiş tek dev-rimci politikadır. Bu politika, yoksul gecekondu ma-hallelerindeki uyuşturucu çetelerine karşı devrimcişiddetle, halkın torbacılara karşı nöbet tutmasıyla, halkınve gençliğin bilinçlendirilmesiyle bütün olarak uygulananbir politikadır.

Bu nedenle faşizm, devrimcilerin yozlaşmaya karşımücadelesine saldırmaktadır. Bu saldırı, uyuşturucuyakarşı mücadele eden devrimcilerin tutuklanmasındankatledilmesine kadar uzanmaktadır.

Emperyalizm dünyanın her yerinde aynı politikalarıuyguluyor. Ancak, aynı sonucu alamaz.

Emperyalizm, dünyanın birçok ülkesinde hapishane-lerde “teslim alma” politikasını uygulamış, birçok ülkedebu politikayla sonuç almış; ama ülkemizde alamamıştır.Çünkü ülkemizde Cephe, bu teslim alma politikalarınıbozan politikalarla çıkmıştır saldırının karşısına.

Yozlaştırma ve uyuşturucuyla teslim alma politikasınınkarşısında da bir politikamız var. Dünya solu da, ülkemizsolu da, emperyalizmin yozlaştırma ve uyuşturucuylateslim alma politikalarını doğru tahlil edememiş, bununherhangi bir askeri, politik saldırıdan farksız birsaldırı olduğunu görememiş, dolayısıyla da karşı bir

politika üretememiştir. Sol, büyük çoğunluğu itibarıylayozlaşmanın ve uyuşturucunun seyircisidir.

Gazi Mahallesi’nde devrimcilerin önderliğinde açılanmerkeze, düşman işte bu nedenle saldırmış ve merkez,AKP’nin polisleri tarafından işgal edilmiştir.

HFG’lerle Emperyalizmin PolitikasınıBozuyoruz. AKP, Buna Faşist Terör ve DemagojiyleCevap Veriyor:

Bu işgalden sonra da uyuşturucuya karşı mücadeledenvazgeçmedik. Bir kurum olsun veya olmasın, bu müca-deleyi sürdürüyoruz. Yeni kurumlaşmalar yaratmaktanvazgeçmiyoruz. Bunun sonucu olarak iki hafta önce,Gazi’de yeni bir HFG açılacağı açıklandı. Daha açılışyapılmadan AKP’nin polisleri tarafından merkeze baskındüzenlendi. Merkezi kullanılamaz hale getirmek içinçatısını parçaladılar, koltukları kesicilerle delik deşikettiler.

Birkaç gün sonra ise, bu baskın Sabah gazetesinde şubaşlıklarla yansıtıldı:

“Sultangazi’de Terör Örgütünün Militan YetiştirmeKarargahı Böyle Yıkıldı”

Bir psikolojik savaş örneği olan haberde, devrimcilerinuyuşturucuya karşı mücadelesini karalamak ve saptırmakiçin her türlü yalan söyleniyor.

Şöyle yazıyor AKP’nin kontrgerilla basını:

“Önceki gün 75. Yıl Mahallesi’nde sessiz sedasız biryıkım gerçekleşti. Sultangazi Belediyesi’nin gerçekleştirdiğiyıkım, dışarıdan bakıldığında sıradan bir ‘kaçak yapıyıkımı’ olarak görünüyordu…

SÖZDE UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE MERKEZİ,

Uyuşturucuya Karşı Mücadele,EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELEDİR

(Bölüm 1)

1980’ler: Apolitikleştirme1990’lar: Yozlaştırma2000’ler: Uyuşturucuyla Uyutma

Sadece Bir Uyuşturucuyla Mücadele Merkezi’niKapatmak İçin Değil;

Halkın Yozlaşmaya Karşı Örgütlü Mücadelesini Engellemek,Emperyalizmin Merkezi Politikasını Sürdürebilmek İçin

SALDIRIYORLAR

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

333DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 34: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KARARGAHI ÇIKTI

Tarihler 2015 yılını gösterdiğinde; İBB’ye ait GaziŞehir Parkı’nda bulunan eski nikah salonunu DHKP-C’nin sözde “Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile MücadeleMerkezi” adı altında karargah olarak kullandığı tespitedildi. Tedavi umuduyla sözde merkeze gelen birçokgencin kandırıldığı tespit edildi. Terör örgütü DHKP-C,sözde uyuşturucu ile mücadele merkezi’nde örgüt ideolojisidoğrultusunda militanlar yetiştiriyor, genç beyinler kan-dırılıyor, bu yöntemle de terör örgütü kendine elemanyetiştiriyordu.

Tarihler 2016 yılının Ağustos ayını gösterdiğinde;terör örgütünün karargah olarak kullandığı eski nikahsalonuna operasyon yapıldı. Sözde uyuşturucu merkezinegiren polis, terör örgütü mensuplarının hepsini yakaladı.Merkez aynı gün Gazi Kalekol Amirliği’ne çevrildi.Kalekolda … Terörle Mücadele, Çevik Kuvvet, Özel Ha-rekat… ekipleri görev yapıyor.”

Uyuşturucuya Karşı Mücadele Nedir?Ne Değildir?

AKP faşizminin kalekola çevirdiği bu uyuşturucuylamücadele merkezi nasıl bir yerdi?

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaş ve KurtuluşMerkezi, açık olduğu iki yıldan daha kısa sürede, tam400 uyuşturucu bağımlısı genci tedavi etti. Bunlarınbirçoğu uyuşturucudan kurtuldu. İçlerinden bir kısmıdevrimci oldu.

HFG, düzenin hiçbir başarı getirmeyen tedavi yön-temlerinin dışında, tamamen yeni yöntemler geliştirmişve yüksek bir başarı oranı yakalamıştı.

Çünkü; devrimciler, uyuşturucu sorununa doğru birteşhis koymuşlar ve buna uygun bir tedavi geliştirmişlerdir.Teşhis ve tedavinin beş temel ayağı vardır:

1- Uyuşturucu bağımlılığı sorunu sadece bir sağlıksorunu değildir.

2- Uyuşturucu sorunu sadece polisiye bir sorundeğildir.

3- Uyuşturucu; yerel, bölgesel bir sorun olmayıp em-peryalizmin dünya çapında merkezi bir politikasınınsonucudur.

4- Bu nedenlerle, uyuşturucuya ve uyuşturucubağımlılığına karşı mücadele, sadece tıbbi veyahukuki değil, aynı zamanda politik bir müca-deledir.

5- Emperyalizmin uyuşturucu politikası,halkın uyutulması üzerine kuruludur. Uyuştu-rucuya karşı tedavi de işte bu nedenle, halkınsiyasal olarak uyandırılması mücadelesidir.

HFG’lerdeki uyuşturucuya karşı müca-delenin başarısı da, işte bu bakış açısının so-nucudur. Uyuşturucu bağımlılığı, apolitikleşmeyi

izleyen bir aşamadır. Bağımlının hayatında büyükbir boşluk vardır. HFG’de yapılan da uyuşturucu ba-ğımlısı gençlerin yaşamındaki boşluğu doldurmaktı, birideal kazandırmaktı. Politikleşme ve devrimcileşme,bağımlılığın en kesin tedavisidir. Bu böyledir. HFG’deyapılan da budur.

Faşizm, uyuşturucuyla mücadele merkezini işgal ettikdiyemeyeceği için, burasını “örgüt karargahı” olarakgösterdi. Gazi Mahallesi’nde yenisi açılan HFG’ye deaynı bahaneyle saldırdı.

Peki bir bina, bir tek Hasan Ferit Gedik UyuşturucuylaSavaş ve Kurtuluş Merkezi, düzeni neden bu kadarrahatsız ediyor?

Rahatsız ediyor; çünkü sorun kesinlikle bir tekkurumun kapatılması meselesi değildir.

Amaç; devrimci hareketin uyuşturucuyla, yozlaş-mayla mücadelesini engellemektir. Amaç; emperya-lizmin yozlaşma ve uyuşturma politikasına karşı ge-liştirilen tek devrimci politikayı, uygulanamaz halegetirmektir.

Devrimci hareketin yozlaşmaya ve uyuşturucuya karşımücadelesi, HFG’lerle başlamadı. Yozlaştırmaya karşımücadele, 1990’ların sonundan itibaren devrimci hareketingündemindedir. 2000’lerin başlarından itibaren ise bumücadele yoğunlaşmış ve kesintisiz bir hal almıştır.

SALDIRININ SİYASİ NEDENİ: Yozlaşmaya karşı mücadelenin meşruluğu, oligar-

şinin iddianamesinde:

“Devlet Yapmayınca, Örgüt Yaptı!”

2005-2006’da yozlaşmaya karşı başlatılan ve tümmücadele biçimleriyle sürdürülen “Uyuşturucuya, Fuhuşa,Hırsızlığa ve Yozlaşmaya Karşı Mücadele Kampanyası”,yoksul mahallelerin halkına, bu konuda çaresiz olunma-dığını gösterdi. Devletin dışında soruna müdahale edile-bileceği ve ÇÖZÜLEBİLECEĞİ açıkça görülmüştü.

Buna karşılık; AKP, kampanyayı engellemek içinsaldırdı. Yozlaşmaya karşı mücadelenin başını çekenonlarca devrimci, onlarca halk meclisi üyesi tutuklandı.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI334

Page 35: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Yozlaşmaya karşı mücadele ettikleri için tutuklananlarakarşı hazırlanan iddianamede devletin savcısı şöyle di-yordu:

"… yasadışı ve silahlı bir örgüt olduğu kabul edilenDHKP-C örgütünün, toplum içinde yaşayan fertler ta-rafından önemli suçlar olarak görülmesine ve yürürlüktebulunan kanunlarda suç olarak tarif edilmesine rağmengüvenlik kuvvetlerince anında ve gerekli şekilde müdahaleedilemeyerek soruşturma süreci geciken ve … eylem fa-illerinin yakalanmalarında zorluklar yaşanan …

fuhuş yapmak ve yaptırmak,

kumar oynamak ve oynatmak,

uyuşturucu alıp-satmak ve kullanmak

gibi suçlar sebebiyle toplumda meydana gelen ra-hatsızlığı suistimal ederek, halka şirin görünerek taraftarkazanmak, örgütün etkinliğini artırmak amacı… ile "FU-HUŞA, KUMARA, UYUŞTURUCUYA VE YOZLAŞMAYAHAYIR" sloganı adı altında kampanya başlattı..."

Savcı özetle diyor ki devlet; uyuşturucuyu, fuhuşu,kumarı önlemediği için, DHKP-C müdahale etti.

Faşizm açısından burada öncelikli sorun, devrimcilerinotorite olmasını önlemektir. Uyuşturucuya karşı kam-panyaya bu nedenle saldırmış ve devrimcileri uyuşturucuçetelerine, fuhuş mekanlarına müdahale edemez halegetirmek istemiştir.

Peki; devrimcilerin uyuşturucuya, fuhuşa, kumarakarşı savaşını önlemeye çalışan devlet, neden uyuşturucuyu,fuhuşu, kumarı önlemiyor?

İşte bu sorunun cevabı, HFG’lerde simgeleşen mü-cadelenin sınıfsal nedenini de verir.

SALDIRININ SINIFSAL NEDENİ:Uyuşturucu emperyalizmin politikasıdır.

Uyuşturucuya karşı mücadele, emperyalizmin po-litikalarını bozmaktır!

Emperyalizm; halkın mücadelesinin biçimlerine, bo-yutlarına göre karşı politikalar geliştirir. Bu politikalardabazen ekonomik yön, bazen askeri yön öne çıkar. Bazen,kitlelere çeşitli hakların verildiği, reform vaadlerininöne çıktığı programlar, bazen ise doğrudan faşist terörleşekillenen programlar uygulanır. Bu politikalar, birbirlerinintam zıddı gibi görünseler de, amaçları aynıdır: Emperyalistsömürü ve tahakkümü sürdürmek.

1980’ler: Apolitikleştirme

1960’ların sonu ve 1970’li yıllar, halkların ulusal vesosyal kurtuluş mücadelesinin dünya çapında geliştiğiyıllardır. Emperyalizm bu gelişmeye birçok yerdecuntalarla karşılık verdi. Bolivya'da 1971, Uruguay veŞili’de 1973, Arjantin’de 1976’da, Türkiye’de 1971 ve1980’de faşist darbeler gerçekleştirildi.

Cuntaların ana politikalarından biri, “depolitizasyon”idi.

Kitleler apolitikleştirilerek, devrimci mücadeleninönü kesilecekti.

Apolitikleştirmeyi sağlamak için başvurulan ikiyöntem: faşist terör ve kapitalizmin tüketim kültürüidi.

Apolitikleşmenin ardından burjuvazinin ideolojisini,kültürünü kabul ettirmek daha kolay hale gelir. Nitekimöyle olmuştur; apolitikleştirmenin ardından köşe dön-mecilik, dine yönelim, futbolculuk, arabesk… güçlenmiştir.

1990’lar: Yozlaştırma

1990’lar, belli açılardan yeni bir dönemdi. Sosyalistsistem yıkılmıştı. Burjuva propaganda mekanizması,tüm gücü ve yaygınlığıyla “sosyalizmin öldüğü”nü,“devrimler döneminin bittiği”ni anlatıyordu.

Kimse, bunların yerine yeni bir şey koyamamalıydı.

Emperyalizmin yozlaştırma politikası, işte bu dönemdeyürürlüğe konuldu. Apolitikleştirme, daha da derinleşti-rilecek, beyinleri fethedilen kitleler, yozlaşma batak-lığında çürütülecekti.

Yozlaşmanın temel elemanları belliydi: uyuşturucu,yasal ve yasadışı fuhuş, cinsellik, lüks tüketim, moda,bencillik, ince ve yasal biçimlere büründürülmüş ku-mar… Bütün bunlar, televizyon ekranlarından bulaşıcımikroplar gibi yayıldı. Burjuvaziye ait tüm ekranlardan,basın organlarından durmaksızın cinsellik öne çıkarıldı;

Emperyalizmin “Uyuşturma” Politikasının So-nuçları

* Hollanda’da 1970’lerden bu yana esrar kullanımıserbest.

Hollanda genelinde yaklaşık 600 kafede esrargibi uyuşturucu maddeler satılıyor.

* Çek Cumhuriyeti’nde “düşük oranda” kokainve esrar kullanımı 1990’larda suç olmaktan çıkarıldı.Serbest bırakıldı.

* Portekiz 2001’de her türlü kişisel uyuşturucukullanımını serbest bıraktı.

- Uruguay, A.B.D’de bazı eyaletler ve Kanada,2000’lerde esrar üretim ve tüketimini yasal hâlegetirdiler.

* Hollanda’da bir “uyuşturucu turizmi” var;diğer Avrupa ülkelerinden sadece uyuşturucu kul-lanımı için Hollanda’ya gidiliyor.

* ABD’de bazı uyuşturucu maddeler, “ağrıkesici” olarak eczanelerde reçeteyle satılıyor. (kay-nak, The Economist)

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

335DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 36: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

cinsellik hayatın merkezine oturtuldu, her türlü sapkınlıkmeşrulaştırıldı. Uyuşturucu ve kumar, resmen veya fiilenyasallaştırılarak devlet gözetiminde yaygınlaştırıldı.

2000’ler: Uyuşturucu

1990’ların yozlaştırma politikası, 2000’lerde dahaözel bir biçime dönüştü. Yozlaştırmanın her dönem varolan bir ayağı, daha da öne çıkarıldı.

Dünya çapında uyuşturucu kullanımı arttı ve yaygın-laştırıldı. Ama en önemlisi, uyuşturucu kullanımı KA-NIKSATILDI. Uyuşturucu tüccarları, “işadamı” mer-tebesine yükseltildiler. Doktorların “uyuşturucunun kor-kulacak bir şey olmadığını” söyleyerek anne babaları“rahatlattığı”, çeşitli ülkelerde uyuşturucunun YASAL-LAŞTIRILDIĞI, yasal uyuşturucu içme mekanlarınınaçıldığı bir noktaya gelindi.

Uyuşturucunun yasal olmadığı tüm diğer ülkelerdede aslında uyuşturucu YASAL DEĞİL FAKAT ALE-NİDİR. Denilebilir ki, bugün hemen her yerde herkesuyuşturucunun nerede satıldığını bilmekte, hangi ül-kede olursa olsun, uyuşturucu bulmak isteyen, enfazla birkaç saat içinde uyuşturucuya ulaşabilmektedir.

İşte bu tablonun ortaya çıkışı, tek tek ülkelere, tektek şu veya bu şehire özgü değildir. Bu tablonun ortayaçıkışı, şu veya bu ülkede, şehirde, polisin “uyuşturucuticaretini önlemekteki yetersizliği”nin sonucu değildir.Dünyanın bütün ülkeleri ve şehirlerini kapsayan butablo, EMPERYALİZMİN DÜNYA ÇAPINDAKİMERKEZİ POLİTİKALARININ SONUCUDUR.

CIA; onlarca yıldır, uyuşturucu ticaretinin merkezin-dedir. Uyuşturucuyu, kontrgerilla politikalarını finanseetmek, gerilla hareketlerinin geliştiği yerlerde kitleleriuyuşturmak, askeri işgal ve müdahaleleri meşrulaştırmakamacıyla kullanmıştır.

Emperyalizm; uyuşturucuyu yaygınlaştırmak içingizli servislerini, iletişim araçlarını, polisini, “sanatçılarını”seferber etmiştir. Emperyalizm, 2000’li yıllarla birlikte,halkları uyutmak, beyinlerini uyuşturmak, tepkilerini öl-dürmek için, yüz milyonları uyuşturucu bağımlısıhaline getirmiştir.

Dünyanın tüm yeni sömürgelerindeki işbirlikçi iktidarlarda emperyalizmin bu merkezi politikasının uygulayıcısıolmuşlardır.

Yozlaştırmanın Hizmetindeki“İletişim Devrimi”, “Dijital Devrim”

1990’lar, teknolojik gelişmenin hızlandığı, özellikleiletişim araçlarının çok daha geniş kesimlere yayıldığıbir dönemdir. İletişim araçlarındaki bu gelişmeyle birlikte,emperyalizm, ideolojik ve kültürel saldırısını dahaetkili biçimde sürdürebileceği devasa imkanlara kavuştu.Binlerce televizyon kanalı, binlerce gazete, dergi, radyo,telefonlar ve tabii özellikle internet, burjuvazinin ideolojiksaldırı araçları olarak kullanılmaya başlandı. Her biri,

sınıflar mücadelesini yolundan saptırmayı amaçlayan,burjuva ideolojisini ve kültürünü, toplumun her kesimineulaştıran araçlar olarak kullanılmaya başlandı.

Artık herkesin her şeyden anında haberdar olabildiği,her şeyin, burjuva medyanın deyişiyle “saniye saniye”kaydedildiği, burjuva tüketim kültürünün bilgisayar vetelefonların ekranlarından beynimize doldurulduğu dijitaliletişim çağı başlamıştı.

Bu araçlarla birlikte hiçbir sınır ve engel tanımayanburjuva kültür ve ideoloji, dünyanın en uzak köşelerineulaştı.

Bir döneme kadar sadece “sosyete”ye özgü kabuledilen sapkınlıklar, ahlaksızlıklar, kanıksatıldı, dahageniş kitlelere yayıldı. Yozlaştırma artık daha yaygınve derinlemesine uygulanan bir politika haline geldi.

Burjuvazinin 2000’lerdeki kültürel yozlaştırma saldırısı,bugüne kadar ki en büyük ve en etkili saldırısıdır. Büyüklüğüve etkisi, iletişim araçlarının yaygınlığı ve tüketim kültürününyerleşik hale gelmiş olmasından beslenmektedir.

Bu büyük saldırı, DÜNYA HALKLARINI ÇÜRÜT-ME saldırısıdır. Çürütmenin neyle ve nasıl olacağı çokönemli değildir. Amaç çürütmektir ve bunun için heryol, yöntem, araç, burjuvazi açısından kullanılabilirdir.

Kanıksanan, Yasallaştırılan,Alenileşen Yozlaşma ve Uyuşturucu

2010’ların dünyasında, dünyanın bütün emperyalistve emperyalizme bağımlı ülkelerinde, çürüme ve yozlaşmaher tarafı sarmıştır. Bunun dışında kalabilen hiçbir ülke,hiçbir toplumsal kesim yoktur. Çürüme, yozlaşma, artıkalenidir. Dolaştığınız her şehirde, yürüdüğünüz hercaddede bunu görebilirsiniz. Alkolikler, uyuşturucu ba-ğımlıları, fahişeler, kumar oynatılan yerler, her yerde

Sosyalist sistemden kurtulan emperyalist yenidünya düzeninin yarattığı çocuklar:

ALKOLİK VE ESRARKEŞ!

Avrupa'da;15-16 yaş gençliğinde alkol ve esrar kullanımı

1990'lı, 2000'li yıllarda sürekli artmıştır.

2015 itibarıyla: Avrupa'da 15-16 yaşındaki çocuklarda alkol

kullanım oranı: yüzde 49ABD'de yüzde 22

ABD'de 15-16 yaşındaki çocukların yüzde 15'iesrar kullanıyor.

Avrupa'da 15-16 yaşındaki çocukların esrarkullanım oranı yüzde 8.

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI336

Page 37: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

karşımızdadır.

Fuhuş, alkol bağımlılığı, esrar kullanımı, her yerdeaçıktır.

Filmlerde, müziklerde, kitaplarda, hatta burjuva po-litikacıları tarafından uyuşturucu kullanımı, açıkça övül-mekte, teşvik edilmektedir.

Uyuşturucu söz konusu olduğunda, genellikle Avrupaemperyalist ülkelerindeki uygulamalar örnek verilir.Evet, buralar, emperyalizmin uyuşturucu politikası açı-sından önemli göstergeleridir.

Hollanda’da uyuşturucu serbest bırakılmış, yasallaş-tırılmıştır. Almanya’dan Fransa’ya kadar tüm diğer em-peryalist ülkelerde de uyuşturucu aslında fiilen serbesthale getirilmiştir.

Ama daha belirleyici olan, dünyanın tüm yeni-sö-

mürge halklarının ve gençliğinin uyuşturucuya bo-ğulmuş olmasıdır. Türkiye’den Irak’a, Libya’dan Af-ganistan’a, Kolombiya’dan Brezilya’ya...

UYUŞTURUCU SALDIRISININ BİLANÇOSU

Bu konuda hiç kuşku yok ki, yüzlerce rakamı altalta sıralayabiliriz. Fakat yine emperyalizme ait birkurum olan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ileMücadele Örgütü (UNODC) tarafından 2016 yılındayayınlanan rapordaki şu tek rakam, emperyalizminuyuşturucu saldırısının yarattığı sonucu tek başına gös-termeye yeter:

2014 yılı itibarıyla, artık dünyada her 20 kişiden 1’iuyuşturucu kullanmaktadır.

Devam edelim rakamlara:

- 2016’da 207 bin kişi uyuşturucudan dolayıhayatını kaybetmiştir.

- Dünya genelinde 29,5 milyon uyuşturucu bağımlısıbulunmaktadır.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)raporuna göre; uyuşturucu ticaretinde dönen para 320milyar dolar civarındadır.

Toplam afyon pazarı 65 milyar ABD Dolarıdır. Birdiğer değişle afyon pazarı 320 milyar dolarlık dünyauyuşturucu pazarının %20’sini teşkil ediyor. Bu rakamdünya üzerindeki 120 ülkenin gayrı safi yurtiçi hası-lasından daha büyük.

Ülkemiz açısından da tek bir istatistik, 2000’lerdekiuyuşturucu politikasının sonuçlarını gösteriyor:

2000’de ülkemizde uyuşturucudan 12 kişi öldü.

2005’te 26, 2006’da 51 insanımız uyuşturucudanöldü.

2013’te ise, 232 insanımız doğrudan, 416 insanımızise dolaylı olarak uyuşturucu bağımlılığı sonucu öldü.2000 ve 2013 yılları arasında doğrudan madde bağımlı-lığına bağlı ölümler %1833 oranında artmıştır.” (Birgün,24.6.2017)

Ülkemizde, uyuşturucu kullanım yaşı 12’ye düştü.Tedavi gören bağımlılar arasında artık 13 yaşındakiçocuklar var.

Bu dünya ve Türkiye tablosu, 2000’lerde uyuşturucununemperyalizmin merkezi politikası haline gelmesinin açıkve çarpıcı sonucudur.

Emperyalizm, Birçok Yerde AldığıSonuçları Anadolu’da Alamayacak!Çünkü Burada Cephe Var!

Artık hiçbir ülkenin “içişleri” diye bir şeyi yoktur;karşılıklı bağımlılık vardır diyenler yalan söylüyor.

Yeni sömürge ülkelerin emperyalistlerin desteği ol-maksızın yaşayamayacağını söyleyenler yalan söylüyor.

BM 2017 Dünya Uyuşturucu Raporu’ndan

1. Dünyadaki yetişkin nüfusun yüzde 5’i uyuş-turucu kullanıyor.

2. 2017’de dünyada uyuşturucu yüzünden 207bin insanın ölümü kayıtlara geçti.

3. Dünyadaki esrar kullanıcı sayısı 182.5 mil-yon.

4. Amfetaminler ikinci sırada yer alıyorkeneroin kullanımı özellikle Avrupa ve Kuzey Ameri-ka’da geçmiş yıllara göre artmış.

5. Türkiye sentetik uyuşturucuya bağlı en fazlaölümlerin yaşandığı ülke…

6. 2016 yılında dünyada 247 milyon insan uyuş-turucu kullanmış.

7. 29 milyon insan uyuşturucu kullanımınabağlı hastalıklarla uğraşırken bunların 6’da 1’inintedavisi var.

8. Esrar kullanma yaşı ABD’de 12 yaşa kadarindi. Avrupa Birliği’nde esrar kullanma yaşı 15.

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

337DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 38: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Emperyalizmsizyaşanmaz değil; tam tersine, emperyalizmle birlikteyaşanmaz.

Yukarıdaki tablonun kanıtladığı budur.

Uyuşturucuya karşı mücadele, işte bu nedenle, ne sa-dece sağlık açısından, ne sadece gençlik açısından birmücadele değildir.

Uyuşturucu çetelerine ve uyuşturucu bağımlılığınakarşı mücadele, EMPERYALİZME KARŞI MÜCA-DELEDİR.

Emperyalizm politikalarını merkezi olarak belirliyorolabilir; ama her yerde aynı sonucu alamadınız ve ala-mayacaksınız.

Çünkü burada Cephe var.

1960’larda Avrupa gençliğinin haklı mücadelesini,uyuşturucuyla, hippilikle rotasından saptırabildiniz; aynısonucu Türkiye’de alamadınız; çünkü burada Mahirlervardı. Avrupa’da gençlik hareketi “savaşma seviş” slo-ganlarıyla çürütülürken, Türkiye’de Cephe halklara başkabir hedef gösterdi: “Kurtuluşa Kadar Savaş!”

ABD Emperyalizminin işbirlikçileri, 1970’ler ve1980’lerde Şili’de, Arjantin’de, Bolivya’da, Uruguay’da,Türkiye’de faşist cuntaları işbaşına getirdiler. Cuntalarbirçok yerde devrimci örgütleri teslim almayı, silahlımücadeleyi ezmeyi başardı. Ülkemizde başaramadı!

Şili’deki Pinochet cuntasıyla, ülkemizdeki 12 EylülCuntasının ekonomik programı, emperyalizme bağımlılıkprogramı, baskı yöntemleri birbirine çok benzerdir; amaŞili’de birçok konuda cunta başarıya ulaşıp solu yokederken, ülkemizde bunu yapamadı.

Uruguay’da hapishanelerde Tupamarolar’a karşı uy-gulanan tecrit ve teslim alma politikasıyla, ülkemizdeuygulanan tecrit ve teslim alma politikası birbirinebenzer. Fakat emperyalizm ve faşist diktatörlükler, Uru-guay’da aldıkları sonucu ülkemizde alamadılar. Çünküburada Cephe var!

1990’lar ve 2000’lerde, onlarca örgüt sosyalist sisteminyıkılışının altında kalıp emperyalist dünya düzenineteslim olurken, onlarca örgüt bayraklarından orak çekiçleriçıkarırken, bu ülkede orak çekiçli bayrağın dalgalandırıldığıdestanlar yazıldı. Çünkü burada Cephe var!

2000’lerde “ya düşünce değişikliği ya ölüm” dayat-masıyla sürdürülen katliamlar, işgaller, örgütleri, ülkeleriuzlaşma, teslimiyet ve tasfiyeye sürüklerken, bu ülke veörgütler, bağımsızlığın, sosyalizmin modasının geçtiğinisöyleyip emperyalizmle uzlaşırken, ülkemizde “emper-yalizme karşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi,kapitalizme karşı sosyalizm” için savaş devam ediyor.Çünkü burada Cephe var!

Uzlaşma, teslimiyet ve tasfiye, ideolojik, siyasi,

askeri, kültürel, her alanda teslimiyettir.Bu nedenle, bu yola giren örgütlerin hiçbirisi,emperyalizmin 1990-2000’lerdeki yozlaştırmave uyuşturucu politikalarına karşı bir politika

oluşturamamışlardır. Cephe, böyle bir politikaya sahipolan tek güçtür.

Engin Çeberler’den, Oğuz Meşeler’den,Melih Işıklar’dan Bir Ordu Kuracağız veEmperyalizmin Sonunu daO Ordu Getirecek!

Emperyalistler; bu halkın çocuklarını uyuşturuyorlarsa,binlerce çocuğumuzu, gencimizi uyuşturucuyla katledi-yorlarsa, yüz binlercesini sokaklara düşürüyorlarsa, mil-yonlarcasını önce uyuşturucuya bağımlı hale getirip ar-dından hırsızlığa, fuhuşa, kumara sürüklüyorlarsa, bununhesabının sorulacağını da bilmelidirler.

Bu hesabı da uyuşturucuyla zehirledikleri gençliksoracak. Bu hesabı, bonzailerle uyuşturup büyük şehirlerinmeydanlarında süründürdükleri gençlik soracak. Buhesabı, bağımlı hale getirilip, dünyadan eli ayağı çektirilmişon milyonlarca genç soracak. Bu hesabı, yok ettiklerinidüşündükleri bağımlı gençlik soracak.

Emperyalizmin “demokratikleşme” projelerinin, faşistcuntaları işbaşına getirmelerinin, dinciliğin önünü aç-malarının, apolitikleştirme, yozlaştırma ve uyuşturucupolitikalarının tek bir amacı vardır: Halkları apolitikleş-tirerek, sindirerek, yozlaştırarak halkları teslim almak!

Devrimcilik, bu emperyalist politikaları bozmaktır.Bunlara karşı politikası olmayanlar, devrim iddiasını ta-şıyamazlar. Devrime yürüyemezler.

Cephe hiçbir konuda politikasız kalmadığı gibi, bukonuda da politikasız kalmamıştır. Politikamız, bir yandanuyuşturucu çetelerine karşı mahallelerimizi savunup,onları mahallelere sokmamak iken, diğer yandan uyuş-turucuya, kumara bağımlı hale getirilmiş gençlerimizioradan çekip çıkarmaktır.

Bu mücadele, dünya çapında bir öneme sahiptir.Çünkü Gazi’nin, Okmeydanı’nın sokaklarındaki torbacılar,emperyalizmin politikalarının uzantılarından başka birşey değildir. Taksim meydanında kendinden geçip yatan,köprü altlarını dolduran gençler, Amerikan emperyaliz-minin, Avrupa emperyalizminin politikalarının sonuçlarıdır.

Bu politikanın halkları teslim almasına izin ver-meyeceğiz. O bataklıktan devrimciler çıkararak, em-peryalizmin bataklıkta boğmak istediği gençliğe yenibir yol açacağız.

1960’lardan bu yana emperyalizmin hiçbir politikası,bizi teslim alamadı; tüm bu politikalara karşı biz kendiyolumuzu açarak, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmyolunda yürümeye devam ettik. Yozlaştırma politikalarıda önümüzü kesemeyecektir.

(Devam edecek)

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI338

Page 39: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Düşmanın Hiçbir SaldırısınıCevapsız Bırakmamalıyız

Düşman, elindeki bütün araçlarlasaldırıyor.

Bizi yok etmek için kullandıklarıaraçlar, sadece kurşunlardan, bom-balardan ibaret değil. Bize komplo-larla, tutuklamalarla saldırıyorlar.Ama bu da yetmiyor onlara. Yetmiyor,çünkü bizi teslim alamıyorlar. Bizihalk nezdinde mahkum edemiyorlar.

İşte bu noktada, silahların en al-çağını devreye sokuyorlar bize karşı;iftiraları, karalamalarıyla, dedikoduyuve burjuva medyayı kullanarak sal-dırıyorlar.

Önce Sabah, ardından Yeni Şafakgazetesinde yayınlanan, Gazi Uyuş-turucuya Karşı Savaş ve KurtuluşMerkezi’ne yönelik psikolojik savaşhaberleri, HFG’lere, Halk Meclisle-ri’ne, devrimcilere, yoksul mahalle-lerimize yönelik bir saldırıdır.

Biz direndikçe, tüm tutuklama-larına rağmen, tüm faşist terörlerinerağmen mücadelemizi ve örgütlen-

memizi sürdürdükçe, saldır-maya devam edeceklerdir.

Bu saldırılar karşısında, ma-hallelerdeki hiçbir örgütlenme,hiçbir kurum tavırsız kalma-malıdır.

“Tavırsız kalmamak” ne de-mektir?

Tavırsız kalmamak:

1- Faşizmin psikolojik saldırısınacevap vermektir. Bu bir açıklamayapmaktan duvar yazılaması yap-maya, bir gösteri örgütlemeye kadarbirçok biçimde olabilir.

2- Düzenin saldırdığı kurumu,alanı, birimi, bir kartalın yavrularınısahiplenmesi gibi sahiplenmeliyiz.Düşmanın saldırısına karşı onunönünde barikat olmalıyız.

3- Saldırıyı ve nedenlerini enyakın çevremizden başlayarak hal-kımıza anlatabilmektir.

HER SALDIRIDA AYNI ŞEYİDÜŞÜNECEĞİZ: HEPİMİZ Bİ-RİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZİÇİN! Örneğin, böyle baktığımızda,HFG’ye yönelik saldırılar karşısındaneler yapabileceğimizi daha iyi gö-

rürüz. Her alan, birim, kurum, biraçıklama yaparak düşmanın bu al-çakça yalanlarının karşısına set ör-melidir. Demeliyiz ki, biz sizin ya-lanlarınıza kanmıyoruz; biz haklı,meşru olanı sahipleniyoruz. Saldırıyauğrayan kurumlarımıza ziyaretler ör-gütleyebiliriz.

DEDİKODULARA, SÖYLEN-TİLERE HİÇBİR İNSANIMIZKULAK ASMAMALIDIR: Düş-manın hiç vazgeçmediği yöntemler-den biri de, halkın örgütlenmesi vemücadelesi için çalışan insanlarımızhakkında, söylentiler, iftiralar yay-maktır. Bazen hedef o mahalledefaaliyet yürüten bir devrimci, bazenbir derneğin yöneticisi, bazen birHalk Meclisi çalışanıdır.

Dedikoduyu dinlememek ve ta-şımamak, ilk önlemdir. Bu tür dedi-kodular, kulağımıza geldiğinde, öncededikodunun önünü kesmeliyiz. İkin-cisi, biz bu dedikoduyu, kesinliklebaşka yerlere taşımamalı, örgütlülükiçinde önünü kesmeli ve halkımızagereken açıklamaları yaparak, dedi-koduları sonlandırmalıyız.

AÇIKLAMALARIMIZ MÜCADELENİN BİR PARÇASIDIR- Bir açıklama ne işe yarayacak diye düşü-

nülmemelidir. Açıklama yapmak, önemli birsiyasi faaliyettir. Her açıklama ideolojik müca-delenin bir parçasıdır.

- Her açıklama, olaylar, gelişmeler karşısındakitavrımızın ilanıdır.

- Ancak elbette açıklamaları yazıp HalkınSesi’ne göndermekle yetinmemeliyiz. Açıkla-maları, mümkün olan en geniş kesime, demokratikkurumlara, alevi kuruluşlarına, burjuva basına,yöre derneklerine göndermeye çalışmalıyız…

Gönderelim ki; herkes, bakış açımızı bilsin, öfke-

mizi, tepkimizi bilsinler. Bilsinler ki, ne Gazi, ne

Armutlu, ne de başka yer boş değil.

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

39DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 40: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Soğuk mevsimleri geride bırakı-yoruz. Yoksul mahallelerimizde kışağır geçer. Bir yandan soğuk, biryandan yokluk, akan çatı, ısınmayanev, mutfak harcamalarına yetmeyenpara. Bir türlü geçirilemeyen hasta-lıklar, afetler, yoksullara hayatı zindaneder.

Hasan İzzettin Dinamo şöylediyor bir şiirinde:

Yağmur yağıyor, kış yağmuruşakır şakır

Gecekondumuz birkaç yerindenyine damlıyor.

Üstümüz eski püskü, tel dolaptamtakır

Umutsuzluk aç karga sesleriylebizi selamlıyor.

Kış mevsimi, yoksul halk içindaha zor, daha pahalı, çaresizliklerindaha keskin olduğu bir mevsimdir.Yazın gelişi, bu nedenle yoksul hal-kımızı daha çok memnun eder. Yazınmahallelerimizin her bir sokağı dahacanlı, ilişkiler daha yakındır.

Halk meclisleri açısından da ortaketkinlikler, kültürel, sportif faaliyetler,şenlikler, piknikler açısından yazın

kendine özgü avantajları var-dır.

Kış boyunca eve kapan-mak zorunda bırakılan halkı-mız, yazın en azından pikniğegider, komşularla ziyaretleryapılır. Yazın, ev tamirlerindensünnete kadar, birçok işin deyapılacağı zamandır. İnsan-larımız piknik, gezi, sünnetgibi ihtiyaçlarını kendi im-kanları çerçevesinde çözmeyeçalışmaktadır. Halk meclisleriolarak, bu ihtiyaçları halkın kolektifyaşamının bir parçası haline getirebiliriz.Küçük, büyük piknikler örgütleyebiliriz.Herkesin kendi yöresine yönelik ziya-retler, geziler düzenleyebiliriz; bu özel-likle gençler için düşünülebilir. Mahalleçapında veya sokak sokak festivaller,şenlikler hazırlayabiliriz.

Şu an yozlaşmaya karşı mücade-lemiz her biçimiyle devam etmektedir.Bu mücadeleyi yaz etkinlikleri çer-çevesinde zenginleştirebiliriz.

Lenin şöyle diyordu: "Kitleleriçinde çalışmamızı ve etki alanımızıdaima genişletmek ve ilişkimizi dahaorganik hale getirmek görevimizdir"

Halk Meclisleri ve meclis üyeleri,

halkın tüm sorunları, tüm ihtiyaçları,tüm sosyal, kültürel faaliyetlerininiçinde, komşuluk gezmelerinden man-gal yapmalarına kadar, günlük ya-şamlarının her anının içinde olabil-melidirler.

Mahallerde, kitle çalışması yü-rütürken her kesime, kendi özgül so-runlarına hitap eden çalışmalarla,onların sorunlarına, çelişkilerine veihtiyaçlarına denk düşen eylem veetkinlik biçimleriyle, bunlara uygunörgütlenmelerle gidebilmeliyiz.

NELER YAPABİLİRİZ? Toplantı, seminer gibi etkinlikle-

rimizi, açık alanda yapacağımız kahv-altılardan sonra gerçekleştirebiliriz.

KOLEKTİVİZM BİLİNÇLENDİRİR,

ÖRGÜTLER

HHalk Meclisleri halkın yönetim aracıdırHalk Meclisi ile BurjuvazininMeclisi ArasındakiFarklar Neledir?

Halk meclisi çalışanları gönüllülükle çalışır,maaş almaz. Halk Meclisi çalışanı olmak insanabir ayrıcalık, imkan sağlamaz…

Burjuva meclisinde vekiller ücret alır, ücret al-makla kalmaz; kurduğu ilişkiler, patronlara sağladığıimkanlar nedeniyle ayrıca el altından da para alırlar.

Halk meclisi çalışmaları halka açıktır, çalışmalarhakkında meclis çalışanı olsun olmasın bilgi alabilir,

çalışmalara katılabilir.Meclis komisyonların-da yer alabilirler. Bur-juva meclisinde hazır-lanan yasa tasarılarınıherkes görmez, herkeskatkı sunamaz. Tasa-rılar gizli hazırlanır…

Halk Meclisi çalışanları meslekleri, öğrenimdüzeyleri ne olursa olsun meclisin üyesi olabilirler.

Burjuvazinin meclislerinde vekil olabilmek içinilköğrenim mezunu olmalıdır.

AtasözüBaş başa

vermeyince taş yerinden

kalkmaz

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI40

Page 41: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Parklarda, uygun meydan-larda, yakın ormanlarda piknik-ler yapabilir, değişik dallardaturnuvalar düzenleyebiliriz.

Yöre ziyaretleri veya şehiriçinde bazı kısa mesafeli gezilerörgütleyebiliriz.

Okulların kapanması ile bir-likte çocuğunu sünnet ettirmekisteyen ailelere ulaşıp ortak sün-net törenleri düzenleyebiliriz.Halk Meclisleri’nin geçmiştedüzenlediği bu tür birçok sünnetşenliği vardır. Sokaklarda türküsaatleri düzenleyebiliriz.

Halkın artık yavaş yavaş es-kide kalan oyunlarının oyna-nacağı, halkın katılımıyla çuvalyarışından ip çekmeye kadarçeşitli yarışmaların yapılacağıhalk şenlikleri düzenleyebiliriz.

Yerel halk sanatçılarıylabirlikte etkinlikler düzenlenebilir.

Her hafta sonu veya aydabir, o mahallede oturan insan-larımızın geldiği şehirlere göre,yöre tanıtım şenlikleri düzen-lenebilir.

Mesela o mahallede dörtşehrimizi saptayıp, dört ay bo-yunca her ay bir şehrimizi tanı-tan şenlikler yapabiliriz. Şim-diden her şenliğin komitesi oluş-turulur, uzun vadeli hazırlıkla

halkın doğrudan katılımıyla yöreşenlikleri örgütlenebilir.

Bu etkinlikleri düzenlemekonusunda birçok insanı kata-bilir, birden çok komite oluştu-rabiliriz.

Yozlaşmaya karşı mücadeledoğrultusunda aileleri dolaşma,bağımlılarla konuşma, nöbettutma, bilgilendirme toplantılarıgibi, birçok açıdan mücadele-mizi kesintisiz sürdürebilmeli-yiz.

Sorun bunların hepsini yap-mak değil, mahallemize en uy-gun olanları belirleyip, onlarıörgütlemektir.

Sonuç olarak;

Önemli olan; halkın sosyal,kültürel ihtiyaçlarını, kolektifbir iş haline dönüştürmektir. Bukolektivizm içinde halkın pay-laşması, dayanışması hayat bu-lacaktır.

Bunları gündeme getirdiği-mizde halkımızın birçok konudaönerisi olacaktır.

Önemli olan bu kolektif ör-gütlenmeyi gündeme getirme-miz, öncülüğünü yapmamız, et-kinlikler konusunda, halkı bi-raraya getirme konusunda ısrarcıolmamızdır.

Cenazede DayanışmaÖlümle ilgili gelenekler, halkın yaşamı ve kültürü açı-

sından büyük önem taşır. Yüzlerce, hatta binlerce yıldır,en az değişikliğe uğrayan geleneklerden biri, ölümleilgili geleneklerdir.

Köylerde ve kentlerde herkes cenazeye büyük saygıgösterir. Cenaze geçerken yardıma koşmayan, ayağa kalk-mayan hiç kimseye rastlanmaz.

Ölüm karşısında dayanışmaya en çok köylerde tanıkoluruz. Ölüm olduğunda işi olmayan hemen bütün köyhalkı, cenaze evine koşar. Aralarında iş bölümü yaparakkimi mezar kazar, kimi mezarda kullanılacak malzemeyitemin eder. Ölü suyunun kaynatılmasından ölünün yıkan-masına kadar bütün işleri cenaze sahiplerinden önce ta-

mamlarlar. Defin işlemi yapıldıktan sonra topluca cenazesahibinin evine gidilir. Ölü sahibine yakın kimseler buradakalır. Onların acılarına ortak olmaya çalışırlar.

Başsağlığı (taziye) süresince ölünün evine sırasıylayemek pişirilip götürülür. Ölünün olduğu gün ve ayrıcayas süresi boyunca, köyde düğün, sünnet gibi törenlervarsa onlar ya ertelenir veya ölü evinin müsaadesi alınarakmüziksiz olarak gerçekleştirilir. Dua okunur, taziye verilir.

Bugün Halk Meclisleri olarak; mahallede halkınhiçbir ölüsünü sahipsiz, dayanışmasız bırakmamalıyız.

Yukarıda sayılan gelenekleri, halk meclisi iradi olarakörgütlemelidir. Ölü evine yemek götürülmesini, cenazenindefnedilmesini örgütlemek, ekonomik bir dayanışma ge-rekiyorsa onu örgütlemek, halk meclisinin sahiplenmesininifadesi olacaktır.

Halkın olumlu geleneklerini, büyük şehirlerin göbeğindede olsa yaşatabilmeli, geliştirebilmeliyiz.

Halk Meclisleri Gücümüzdür!İstanbul Küçük Armutlu Halk Meclisi 13

Mayıs’ta, Birinci Bölge’de toplantısını yaptı.Küçük Armutlu Cemevi’nde yapılan toplantı,mahalle halkının direnişini anlatan bir sin-evizyon gösterimiyle başladı. Yapılan toplantıya25 kişi katıldı.

Halk Meclisi Halkın Evidir,Her Ev Halk Meclisi’dir

İstanbul Okmeydanı Halk Meclisi baskılara,baskınlara karşı ‘Halk Meclisi Halkın Evidir,Her Ev Halk Meclisi’dir’ kampanyası çerçe-vesinde her hafta düzenli olarak yaptığı top-lantıları çat kapı yaparak halkın evlerinde dü-zenlemeye devam ediyor. Bu haftaki toplantı15 Mayıs’ta, Mahmut Şevket Paşa Mahalle-si’nde oturan 4 kişilik bir ailenin huzurundayapıldı. Yaklaşık 2 saat süren toplantıya toplam9 kişi katıldı.

Okmeydanı Halk Cephesi:16 Mayıs günü Filistin’deki katliamla ilgili

yazılı bir açıklama yaparak şöyle dedi;“Gerçekleşen ve dronelarında kullanıldığı

saldırı sonucunda 60 Filistinli şehit edildi,2000’i ise yaralandı. Filistin halkının direnişitüm mazlum dünya halkları için bir direnişmeşalesidir. Yol göstericidir.”

GELENEKLERİMİZ

Armutlu

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

41DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 42: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

HALK MİLİSLERİNİ ZAFEREGÖTÜRECEK YOL

İLKELİ VE KURALLI OLMASINDAN GEÇİYOR

Kurallar silahındemiri kadar

serttir.Ancak

uygulanamayacakbir zorluk yoktur.

Tam tersine yaşamıkolaylaştıran, yaşam

güvencesisağlayanlardır. Yazılıyazısız, karar altınaalınan alınmayan

tüm kurallarherkesindir, hiçbiri

tepeden inmedeğildir.

MİLİS'E NOTLAR:� Kurallar hem düşma-

na, hem iç düşmana karşısavaşımızın yasalarıdır. İlkeve kurallar, düşmana ve içdüşmana karşı açık verme-memizi sağlar.

Kurallar, saflarımızdadüşmanların bize darbelervurabileceği gedikler açıl-mamasını sağlamak içindir-ler.ASGARİ KURAL

1- her ne olur-sa olsun gizliliğikorumak esastır.

2- telefon yok. 3- imalardan,

her türlü gevezelikten kaçı-nılmalıdır.

4- halkı örgütlemek, sa-vaşı büyütmek temel hedef-tir.

5- her türlü olanağı halk-tan karşılamalıdır.

6- asla halka zarar veril-memelidir.

Halkın milislerini güçlü kılan,iktidara korku salmasını sağlayanen önemli özelliklerinden biri ilkeli,kurallı olmasıdır. Varlıklarını örgütlühareket ederek sürdürürler.

Faşizmin askeri güçleri ve sivilfaşist çeteleri, bugün için sayı vesilah bakımından halkın milislerin-den daha çokturlar. Bu "üstün" güçkarşısında halk milislerini üstünkılan ise milislerin inancı, yaratıcılığı,gönüllü disiplinidir. İlke ve kurallarda faşizm karşısında milisi güçlen-diren ve yenilmez kılan silahlardanbiridir.

Faşizm; bir yandan askerini, po-lisini güçlendirirken, bir yandan dafaşist mafyacıları, faşist çeteleri ör-gütler ve silahlandırır. Sivil faşistörgütlenmelerin yaygınlığı, koşullara,faşist iktidarların ihtiyaçlarına göredeğişir. Geçtiğimiz aylar içinde,faşist AKP iktidarının çeşitli şehir-lerde faşist çeteleri eğittiği, silah-landırdığı haberleri yansıdı basına.

Her faşist iktidar, resmi veya sivilkontrgerilla örgütlenmeleri oluştur-muştur.

Halk milislerinin gücü ise sayıüstünlüğünden, teknik üstünlüktengelmez. Milisler gücünü, örgütlüolmasından alır. Elinde hiçbir şeyolmasa bile, her şeyi silah halinegetirebilecek iradeyi, bu örgütlülüksağlar. Örgütlülüğün en temel özel-liklerinden birisi de ilkeli, kurallıolmasıdır.

Her şahan grubu bir örgüttür. Buörgüt toplantı yapmalı, eğitim yap-malı, hedef koymalı, kararlar alma-lıdır. Ve bu örgütün ilkeleri, kurallarıolmalıdır.

Her örgütün ilke ve kurallarıolmak zorundadır.

İLKE; devrimciliği korumak, KURAL; savaşı sürdürmek için-

dir. Savaşı sürdürebilmek ve zafere

ulaşmak için ilke ve kuralları hayata

geçirmek zorunludur. Halkın milisleri bir işi yaparken

önce onun İLKESEL yanına bakar.Ölçüsü budur... Karar verirken oişin devrimci hareketin geleneklerine,halkın çıkarlarına, halk savaşı ilke-lerine, Marksizm-Leninizm'e uygunolup olmadığını esas alır.

Eylemlerde halka zarar verme-mek bu ilkelerin başında gelir. Dev-rimciliği var eden, halk düşmanlarınayenilgiler tattıran, kuşatmalardaayakta kalmayı, yenilgiler yaşansada tekrar ayağa kalkmayı sağlayanhep ilkelere olan bağlılık olmuştur.Bunun için ilkeler devrimciliği ko-rurlar.

Kuralları uygulamak da savaşısürdürmeyi ve o işten sonuç almayısağlar.

Emperyalizm ve oligarşi, halkakarşı savaşını belli bir plan dahilindesürdürmeye çalışıyor. Gerektiğindeyeni yasalar çıkarıyor. Yeri geldi-

İlkesiz, kuralsız olmamızı kim ister? Burjuvazi!

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI42

Page 43: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

ğinde çıkardığı yasaları çiğniyor. Halkakarşı savaşta açık ve gizli örgütlenmelerkuruyor. Polisiyle, askeriyle, MİTçisiyle,kontrgerilla örgütlenmeleriyle iktidarınıkorumak için tüm birikimini ve gücünükullanıyor. Böyle bir düşmana karşızaferi kazanmanın yolu, ilkeli, kurallı,disiplinli ve tavizsiz bir savaş yürütmektir.

Bu zorunluluklar kavranıldığında,düşman ve savaş gerçeği net olarak öğ-renildiğinde, daha az hata yaparız.

Bedelleri ve başarısızlıkları çoğaltandisiplinsizlik ve kuralsızlıklardır. Düşman,dört gözle hatalarımızı, ilkesizlik ve ku-ralsızlıklarımızı gözler. Bir ilkesizlikyaptığımızda, bir kuralı çiğnediğimizde,düşman ellerini ovuşturur.

Düşmana bu sevinci yaşatmamalıyız.

Bu yönde sürekli iradi bir çaba içindeolabilmeli ve somut-pratik önlemleri er-telememeliyiz. Kuralların ve ilkelerinuygulanması, zamana bırakılmaz. Mü-cadelemiz bulunduğumuz alanda yeniilke ve kuralların belirlenmesini de ge-rektirebilir. Bu konuda da yaratıcı veuyanık olmalıyız.

Unutulmamalıdır ki, burada yazılanlarmücadelenin gerektirdiği kuralları vetedbirleri tam olarak karşılayamaz.

Sonuç olarak; İşimizi şansa bırakmamak için di-

siplinli olacağız.

Hata yapmamak için kurallara uya-cağız.

Savaşta yetkinleşebilmek için;

- Kişisel duygularımıza göre değil,devrimin ihtiyaçlarına GÖRE davran-malıyız.

- İlkesizlik ve kuralsızlığın, disiplin-sizliğin düşmana davetiye çıkarmak ol-duğunu bilmeliyiz.

- Savaşta yetkinleşebilmek, süreklipratik, emek, disiplin,

tecrübe ve eğitimdir.

Savaşın temel yasaları, ilke ve kural-ları, halkların emperyalizme, faşizmekarşı yürüttükleri tüm savaşlar için ge-çerlidir. Bu kurallara uymayanlar hiçbirkoşulda savaşı kazanamazlar.

Örgütlü öfke sınıf kinidir. Öf-kemiz bizi ya yüceltir ya da çokhızlı çürümemize ve yozlaşma-mıza neden olur.

Öfke Nedir?Öfke, dışarıdan içeriye yönelen

bir tepkidir. Yani dışarıdan etki-lenir. Bir insanı bir olay olumsuzetkiler ve bu insanın içinde kendidüşünceleri ve duyguları ile bira-raya gelince, öfke bir tepki olarakortaya çıkar.

Öfke Bizi Ne ZamanÇürütür?

Öfkemizi kendi saflarımızda,kendi yoldaşlarımıza ve halkımızakarşı yönlendirirsek bu bizi çürütürve kendi ideolojimizden, müca-delemizin çizgisinden saptırır.

Yönümüzü değiştiririz, yüzü-müzü halktan çeviririz, yüreğimizikavgadan koparırız, bilincimiziyok ederiz.

Halkımızdan umudu kesme-mize bile neden olur. Bizi iktidarhedefimizden uzaklaştırır.

Bir insandan olumsuz bir dav-ranış görürsek, bilinçsiz olduğu-muzdan hemen o insana öfkele-niriz. Bu kendi saflarımızdaki öf-kede bizleri birbirimizden uzak-laştırır, koparır ve yalnızlaşırız.Sonuç olarak düşmana yenilmişoluruz ve devrim iddiamızdanvazgeçeriz.

Bir Devrimcinin ÖfkesiNasıl Olmalı?

Düşmana yenilmemek için,devrim iddiamızı daha güçlü kıl-mak için, sınıf bilincine sahip ol-malıyız. Sınıf bilincini kavrarsakkimin dost, kimin düşman oldu-ğunu bilirsek kendi saflarmızdakiöfkeye izin vermeyiz. Hasta iledeğil HASTALIK ve hastalığınnedenleri ile mücadele ederiz.

Biz hastayı da eğiterek ve bi-linçlendirerek kurtarırız. Sadecehastayı kurtarmakla kalmaz, has-talığın nedenleri ile mücadele ede-riz.

Hastalığı yaratan ise bu dü-zendir, bizi ezenlerdir. Bencillik,saygısızlık ve umursamazlık gibi'hastalıkları' bu düzen yaratır.

Öfkemizi, halkın bu tür 'has-talıklarına' değil düzene yönlen-dirmeliyiz.

Kendi saflarımıza değil düş-mana, hastalığı yaratanlara yön-lendirirsek düşmanın karşısınadaha güçlü çıkarız.

Bizi tarihimizden, değerleri-mizden ve halkımızdan koparı-yorlar ve yalnızlaştırmayı hedef-liyorlar. Bunları bilirsek, öfkemizisınıf bilinciyle birleştirirsek öf-kemiz sınıf kinine dönüşür ve bubizi düşman karşısında güçlü kılarve yüceltir.

Sonuç olarak;

Kişisel öfke hiçbir sorunu çöz-mez, aksine büyütür. Öfkemizihalkımıza ve yoldaşlarımıza değildüşmana yönlendirmeliyiz. Sınıfkinimizi büyütmeliyiz.

ÖFKESİNİDÜŞMANA

YÖNELTENDİR!Yönünü Anadolu'ya, Yüzünü Halka, Yüreğini Kavgaya, Bilincini İktidara, Öfkeni DÜŞMANINA Çevir!

YENİYENİİNSANİNSAN

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

443DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 44: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

8. BAĞIMSIZ TÜRKİYE KONSERİNİ İZLEDİNİZ Mİ?

BİZ İZLEDİK!Mahir yüreklilerin hazırladığı 8. Ba‐

ğımsız Türkiye konserini izledik. İnternetüzerinden yayınlanan bu konseri izlerken,bir yandan coşkulandık, bir yandan eşlikettik türkülere.

Büyük bir heyecanla izledik. Sloganlarattık. Türkülerden ve konuşmalardansonra alkışladık. Sanki karşılarında canlıduruyormuşuz gibi öfkemizi, coşkumuzuve düşüncelerimizi paylaştık Grup Yo‐rum'la.

Şu ana kadar izlediğimiz en güçlü,en coşkulu ve en öfkeli konserlerdenbiriydi. Neden mi?

Son süreçteki baskılarla birlikte elealdığımızda siyasi bir zaferdi bu konserbizim için. Sanatçılarımızı susturamadılar.AKP faşizminin gücü bize yetmez dedikve bunu bu konserle bir kez daha ka‐nıtladık.

10 tane üyesi tutsak, 6 tanesininbaşına ödül konulmuş olan Grup Yorumasla susmadı ve susmayacak! Bunu bukonserle birlikte gösterdik. SahnedekiYorumcular bizlere umudu taşımayadevam etti. Tutsak arkadaşlarının bı‐raktıkları yerden türküleri söylemeyedevam ettiler.

Umudun bayrağını devraldılar vebüyük bir saygınlıkla 33 yıllık tarihimizeyakışır bir biçimde dalgalandırdılar. Bubayrak asla sahipsiz kalmayacak, bizebunu anlattılar.

Türkiye’den Avrupa’ya, Avustral‐ya’dan Amerika kıtasına dünyanın dörtbir yanında izlendi, eşlik edildi şarkıla‐ra.

Tüm baskı ve saldırılara rağmen bubayrağın elden ele verilip sallanacağınıngarantisini verdiler. Bizler asla umutsuzkalmayacağız; çünkü Grup Yorum asla

susmayacak! Asla yürüdüğü bu yoldanvazgeçmeyecek! Hep ileri yürüyecek vehep halk için sanat yapacak! Böyleyoğun baskılar altında ve AKP faşizminintasfiye, yalnızlaştırma politikalarınınkarşısında nereden buluyor Grup Yorumbu gücü?

1‐ Grup Yorum gücünü halktan alıyor.Halkın sanatçılığını yapmak ve halkıniçinde olmak yenilmez kılıyor onları.Halkın sesi, dili olmak, halkın evlerindeyaşamak, halkla hayatı paylaşmak, halkıngücüne inandığını gösteriyor.

2‐ Grup Yorum gücünü siyasal vetarihsel haklılığından alıyor. 33 yıldıryaşanan hiçbir gelişmeyi es geçmedentürkülere döken Grup Yorum, halkıntarihini anlatıyor türküleriyle. Yaşananbütün gelişmeleri kalıcı ve unutulmazbiçimde tarihe nakşediyor.

3‐ Grup Yorum örgütlü sanat yapıyor.‘Tek başımıza güçsüzüz; ama birlikteaşamayacağımız engel yoktur’ şiarıylayürüyor hedefine doğru. Örgütlenmeyeçağırıyor. Sorunlarımızı çözmek için ör‐gütlenmeliyiz diyor.

4‐ Grup Yorum kolektif çalışıyor, ko‐lektivizm ilkesiyle hareket ediyor. Büyüksponsorlar olmadan halkla birlikte, Tür‐kiye tarihinin en büyük konserlerini ör‐gütlüyor. Halkımıza kendi gücünü gös‐teriyor. Birleşirsek, kolektif çalışırsakher şeyin en güzelini biz yaparızın ör‐neklerini yaratıyor. Grup Yorum ilkleribaşarıyor.

Grup Yorum sanatıyla geleceğimizikuruyor ve nasıl yapmamız gerektiğininörneklerini yaratıyor. 8. Bağımsız Türkiyekonseri de bunun bir örneğidir.

Hiçbir dönem politikasız kalmamak,sürekli politika üretmek, düşman poli‐tikalarına cevap vermek Grup Yorum'un33 yıllık tarzı, bir yaşam biçimi halinegelmiş. Düşmanın ne kadar güçsüz ol‐duğunu gösteriyor bizlere.

Düşman saldırdıkça, her gün iddia‐larını daha da büyütüyorlar ve cevapvermeye devam ediyorlar. Faşizm tu‐tukluyor, hemen yeni Yorumcular çıkıyorsahneye ve sanat faaliyetlerine devamediyor.

Düşman ödüller koyuyor, halkımızaihbar edin size 300 bin TL vereceğizdiyor; ama halkımız ben de Grup Yorumüyesiyim diyerek cevap veriyor ihbarcılıkçağrısına.

GRUP YORUM BİZİM EVDE, GRUPYORUM HER YERDE sloganları yükseliyorAnadolu’nun dört bir yanında. GrupYorum bu saldırılara "LİSTELERİNİZEBESTELERİMİZLE CEVAP VERECEĞİZ"sloganıyla umudu büyütmeye devamediyor.

The Guardian gazetesi bile şöyle ya‐zıyor: AKP iktidarı Grup Yorum üyelerinitutukladı ama susturamadı". Bu başlıkAKP faşizminin politikalarının boşa çı‐karılmasının bir sonucudur ve Grup Yo‐rum'un gücünün emperyalizm tarafındanitirafıdır.

GRUP YORUM HALKTIR SUSTURU‐LAMAZ!

Bu yüzden bu konser tarihi bir kon‐serdir. Bu konser gelmiş geçmiş engüçlü, en heyecanlı ve en etkili konser‐lerden birdir. Grup Yorum’un "Biz değil,onlar korkuyorlar" haykırışıdır. AKP fa‐şizmi bizim türkülerimizden korkuyor;çünkü bizim türkülerimiz halkın duyguve düşüncelerinin tercümanıdır.

Halkın öfkesidir ve bu konserde bizbu duyguları yoğun bir biçimde yaşadık.Birlikte türkülerimizi söyledik, faşizmeGrup Yorum'la meydan okuduk. Ka‐ramsarlığa izin vermeyen bir ışık gibiaydınlattı Grup Yorum gecemizi. Yenidenumut verdi bize ve cüret aşıladı.

Mahir yürekli olmanın ne demekolduğunu bize gösterdi. Haklı ve meşrubir dava adına bütün bedelleri ödemeyehazır olmak gerektiğini kavrattılar.

MAHİR YÜREKLİLER’İ selamlıyoruzve teşekkür ediyoruz bu güzel konseriçin. Bu verilebilecek en iyi cevaptı AKPfaşizmine. Bu heyecanı bize yaşattılarve geleceğe umutla bakabilmemizi sağ‐ladılar. Biz kazanacağız, çünkü biz halkızve haklıyız!

MAHİR YÜREKLİLER ASLA SUSMAZ!KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN TÜR‐

KÜLERİMİZ!KIZIL MASKELİLERAvustralya’dan Grup Yorum Emekçisi

HALKIN SANATÇILARI

44

Page 45: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

TAYAD 32 yıllık tarihinde sayısızdirenişe imza atmıştır, yeni geleneklerve mevziler yaratmıştır.

Faşizmin olduğu bir ülkede buancak direnerek ve bedel ödemeyigöze alarak mümkündür. Ve artıköyle bir noktaya gelmiştir ki, düşmanısrarımız ve kararlılığımız sonucugeri adım atmak zorunda kalmıştır.

Büyük Direniş sürecinde, ölümorucundaki özgür tutsakların dışarı-daki mevzilerinden biri haline getir-diğimiz Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda1230 gün boyunca oturduk. 2003 yı-lının 16 Eylül günüydü ve 22 Ocak2007’de zafere dek aralıksız sürdü.

Polis kuşatması altında gece gün-düz oturduk. Battaniyelerimize, oca-ğımıza, çadırımıza el koyuyor, yer-

lerde sürükleyip gözaltına alıyorlardı.Bir ekip alındığında ikinci, üçüncüekip oturuyor ve işkenceden çıkanhemen parka, eylem alanımıza ko-şuyordu.

Ankara’nın ayazına, sıcağına al-dırmadan gece-gündüz oturduk veartık polis saldıramaz hale geldi.Postacılar mektuplarımızı ‘Elin Altı’adresiyle getirmeye başladı. Meşru-luğumuzu dost-düşman herkes kabuletmek zorunda kaldı.

Peki TAYAD kendisini dostada, düşmana da nasıl böylesinekabul ettirmiştir?

Cevabı çok basittir: Militan pratiği,cüreti ve inancı. TAYAD bir Silivriyürüyüşü yapabilmek için, işkencegörmüştür, gözaltına alınmıştır.

TAYAD’lı Mulla Zincir’in beli ikiyerden kırılmıştır. Ancak saldırılararağmen bedel ödemekten kaçınmamışve yürüme kararlılığını göstermişlerdir.

Galatasaray meydanını da aynıkararlılıkla savunmuştur TAYAD.

Bu kararlılığın ve militanlığın enson örneğini 1 Mayıs’ta da gördük.

Tüm Halk Cepheliler gibi, TA-YAD da Taksim Meydanı’nda ısraretmiştir, o alandan vazgeçmemiştir.Hatta diyebiliriz TAYAD’lılar enönde gidenlerdendir.

1 Mayıs’ ta koca koca sendikalar,en başta “teslimiyetin dörtlüsü”KESK, DİSK, TMMOB, TTB Mal-tepe’ye gidip teslimiyeti seçmiş veşehitlere ihanet etmişlerdir.

Bir kısım sendika ve sol ise, Tak-sim kaçkınlığını gizlemek, perdele-mek için, Saraçhane’ye gitmiştir.

Ancak TAYAD Taksim’de ısraretmiştir. Hem de sakatıyla, gazisiyle.Daha Okmeydanı’nda gözaltına alı-nanlar arasında yüzde 96 sakat raporuolan İrfan Yılmaz ve diğer ÖlümOrucu gazisi Yıldız Türkoğlu vardır.

İşte TAYAD’lı olmak böyledir,hiçbir engel tanımaz. Ne hastalık,ne polisin baskısı, ne yasaklar...Bizim için Olmaz, yok diye bir şeyyoktur. Çünkü biz halkız.

Çünkü biz “özgür tutsakların”yakınlarıyız ve gücümüzü evlatla-rımızın direnişinden, davaya inan-cımızdan alıyoruz.

Halk Cepheliler Tüm Kuşatmalara Rağmen Tak-sim’de İdi. Bu İradedir, Bu Cürettir, Bu Her KoşulAltında, Her Türlü Bedeli Göğüsleyerek Düşmanınİradesini Kırmaktır...

1 Mayıs’ta Taksim’e Çıkan Bir Cepheli’nin Anla-tımı:

“Bir insan yoldaşlarının kızıla boyandığı yerde nasılhisseder ki? İşte tam bunun cevabı olarak 1 Mayıs'taTaksim'de olmak benim için onurdu ve elbette ki kendimebiçtiğim görevdi. Hesap sorduk, bekleyin yine geleceğizdedik. 26 bin polis görev yaptı dedikleri yerde, bizlerkızıl kızıl, ışık ışık dalgalandık.

Güvenlik önlemleri aldıklarını söyledikleri noktadayine tanımadık haykırdık: “Bu meydanlar bizimdir,teslim alamazsınız!” 77'de katledilen yoldaşlarımlaolduğumu hissettim. "Yaşasın 1 Mayıs!" derken yalnız

değildim. Adeta Mehmet Akif Dalcı yanımda benimlehaykırıyordu.

Tüm yoldaşlarımın sesini duyuyordum. Geliyorlardı,ayak seslerini duyuyordum. Kızıl kızıl geliyorlardı, öte-lerden ışık saçıyorlardı.

Onların elleri omuzumda gibiydi. Asla yalnız değiliz.Şiirde de dendiği gibi ölürken bile yalnız değiliz!

Öyle işte, 77'den bugüne hakikatten vazgeçmiyoruzve hesap soruyoruz demek için 41 yıldır Taksim’de ol-manın onuruyla kendimi bir rüzgarda dalgalanan kıpkızılbir bayrak gibi hissettim. Özgürce uçan bir kuş gibiadeta...

Öylesine dingin, öylesine huzurlu. Çünkü mevziyeayak basmanın onurunu taşıyordum.

Sözümüz olsun asla vazgeçmeyeceğiz. Kanlı mey-danlarında halka zulüm yapanlardan hesap sormaktanvazgeçmeyeceğiz!”

AKP 1 MAYIS GÜNÜ TAKSİM’İ 26 BİN POLİSLE KUŞATTI!26 BİN POLİSİN ORTASINDA, ŞEHİTLERİMİZİN KIZIL KANLARININ AKTIĞI YERDE

KIZIL KIZIL, IŞIK IŞIK DALGALANDIK!

TAYAD’lılar Tüm MevzileriniDirenerek Kazanmıştır

Tayad’lı Aileler

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

45

Page 46: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Berkin Elvan davasında yeni geliş-meler yaşandı. Dosyaya gelen yeni Jan-darma Kriminal Laboratuarının SanıkFatih Dalgalı'nın Berkin'e attığı gaz fi-şeğinin sekmeden doğrudan isabet etti-ğini tespit etmiştir.

Raporda tespit edilen bir başka ger-çek şudur ki, Berkin'i vuran polis ileyanındaki ikinci polis Berkin'in vurul-masından sonra iki kez daha toplamda4 defa gaz atmaya devam etmişlerdir.

Duruşma başladı, ilk olarak hastanedegörevli tanık Cavit Turhan dinlenildi.Emanet olarak aldığı eşya ve sözde tor-pilleri aldığına dair tutanağı kendisininimzaladığını ancak tutanaktaki eşyalarıkendinin değil hemşireler tarafındanyazıldığını beyan etti.

2. Tanık Eray Yıldırım TOMA şoförüolduğunu, Mecidiyeköy’de görev yap-tığını ve sorulan sanık ve diğer kişilerihatırlamadığını anlattı. TOMA’dan suve gazlı su olmak üzere gelen talimatagöre su sıktıklarını ifade etti. TanıkMehmet Yaşamış sürekli olarak Tak-sim’de görev aldım. Fatih Dalgalı’yıtanıyorum, beraber görev yaptık dahaönceden. Görüntüler açık değil teşhisedemedim. “Plastik mermi atıyorum1 kuruşa satılıyor vatandaşa değdi-ğinde hafif gaz çıkarıyor.”

Grup şefimiz Yusuf Uyanık’tı. Bizefiili olarak amirlik yapan Enver Turanve Kubilay Kaçmaz’dı. (9. birlikte görevyaptığını, olay günü raporlu olduğunu,bir gün önce de başka bir birlikte görevyaptığını beyan etti)

Tanık Ali Keleş; duruşmadan öncegörüntü seyrettirildi. Fatih Dalgalı’yıtanımıyorum. Av. Çiğdem Akbulut;6297 grubunda mıydınız? 16 Haziranakşamı Okmeydanı’na geçtiğinizde neyaptınız? Olayı ne zaman öğrendiniz?sorularına hatırlamıyorum şeklinde ce-vaplar verdi.

Arama kurtarma ekibi olduğumuziçin ZET silahı kullanma eğitimi aldık.Av. Can Atalay: ZET silahını kullanmaaçısı nedir? Ya 45 derecelik açı havadangrup uzaktaysa, grup yakınsa da yerdensektirerek atılır, grubun önüne gelecekşekilde atılır. Fişek 150-200 metre ileriye

gidecek. Çok yakın mesafeden elimizleatılır. İnsanlara gelmesin diye.

Av. Çiğdem Akbulut: Kimden emiraldınız?

Tanık: Ortam gergin olduğu içinmüdürlerden de talimat aldık.

Davada tanıklar hatırlamama ge-rekçesi olarak da ‘olayın üzerinden çokuzun zaman geçti’ diyorlar. Görüntülerlehatırlatılmaya çalışıldığında da “belliolmuyor” argümanına sığınıyorlar.

Avukat Çiğdem Akbulut'un saldırıemrini size kim veriyor sorusuna, tanıkçevik polisi Ali Keleş, "Saldırı değil,müdahale" karşılığını verdi. Keleş,kimden talimat aldığını hatırlamadığınısöyledi.

Tanık polis, biber gazı silahını hangikoşullarda nasıl kullandıklarını anlatıyor.Polis Ali Keleş’in 45 metre mesafe ol-ması halinde yerden sektirdiklerini söy-ledi. Avukatlar bunun kişisel takdirebırakılıp bırakılmadığı sorusuna isetanık polis yanıt veremedi.

Gülsüm Elvan: Eliniz kopsun si-zin!

Tanık Celalettin Akyüz: 537 TO-MA’nın şoförü olarak görev yapıyordum.Taksim meydanında görevliyken Ok-meydanı’na geçme talimatı aldık, orayageçtik. Petek marketin orda müdahale-lerde bulunduk. Olayın olduğu yere sa-bah 4-5 gibi geldik.

Görev yaptığı TOMA’nın önündeduran Fatih Dalgalı’yı tanımıyorum.

Tanık Erdal Haydaroğlu: 9. birliktekalkancı olarak görev yapıyordum,gruptaki Fatih Dalgalı’yı tanıyorum.Gazcıydı, grup şefi Yusuf Uyanık, ami-rimiz Enver Turan’dı.

Tanık Aziz Yalçınkaya; grup ami-riydim. Fatih Dalgalı’nın grubunda mıy-dım hatırlamıyorum, geçici görevliydim,birebir tanımıyorum. En yoğun göste-riler Okmeydanı’ndaydı, E-5 te ilk gazlımüdahalede bulunduk, sabaha kadarsürdü. Toplamda bir 20 saati bulmuşturmüdahaleler.

Sabaha karşı Petek marketin oradakiIşık’ların oraya geçtik. Sabah 7 civarlarıgeçtik. Grup şefi ve grup amiri gazcılaratalimat verir. Sıralı amirlerin talimatlarıyla

hareket ederler.Tanık Aziz Yalçınkaya: Görüntü-

lerde Kadir Hanbaloğlu’nu tanıyorum,daha önce de beraber çalıştık. Görün-tülerdeki Kadir mi bilmiyorum.

Tanık Aziz: Görüntülerdeki kişiyitanımadığını belirtti! Av. Çiğdem Ak-bulut; 3. grup amirliğini yaptığınızı söy-lediniz, zetçilerin sayısı neye göre be-lirleniyor? Kaçıncı birlikle çalıştınız?Sorumlu müdürünüz kimdi? Tanık; 5.birlikle çalıştığımı hatırlıyorum.

Av. Çiğdem Akbulut: 2 polisin ya-ralandığı, ancak raporlarda 1 polisinyaralandığı belirtiliyor. Diğer polis kim-di? Tanık; diğer arkadaşı ambulanslabiz gönderdik ama sonrasında takipedemedim.

Av. Çiğdem Akbulut; tutulan tuta-nakta sizin de imzanız var. Polis Ferhat’ınismini yazmışsınız, diğer polisin isminibilmiyorum diye de yazmamışsınız.Bunun özel bir nedeni var mı? Tanık;daha sonrasını takip edemedim.

Av. Can Atalay; suç delilini ortadankaldırmak için mi yaptınız? Yaralı po-lislerden birinin ismi yazılı, diğeri yazılıdeğil. Görevi ihmal değil mi? Tanık;trafik kazasında kolunuz kopmuş gidipbunu mu yazarsınız yoksa saatinizinçalışmasını şikayet edersiniz? dedi.

Tanık Eyüp Hanbaloğlu; segbissistemiyle duruşmaya bağlandı. Zey-tinburnu’nda görevliydim. Geçici olarakolay yerine gittik. Göruntülerde sadecekendimi tanıdım. Diğer kimseyi tanı-mıyorum. Ben birliğin başında değildim,sesler geliyor diye olay yeri tarafınageçtim. Kimle ne görüştüğümü hatırla-mıyorum dedi.

Av. Çiğdem Akbulut; kamera ka-yıtlarında olayın sıcağı sıcağında ora-dakilerle konuşuyorsunuz. Olayı hatır-lamıyor musunuz? Olay hakkında birşey konuşmadınız mı? Tanık; hatırla-mıyorum, üzerinden çok zaman geçti.dedi. Olay sonrası görüntüleri izleniyortekrardan...

Av. Can Atalay; görüntülerde 2 zet-çiyle bırlikte olaydan hemen sonra ha-raretli bir şekilde konuşuyorsunuz. Burdatalimat veriyor olabilir misin?

BERKİN ELVAN’IN 10 MAYIS’TAKİ DURUŞMASINDA YAŞANANLARI,AVUKATLARIN İNTERNETTE YAYINLANAN MESAJLARINDAN AKTARIYORUZ

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI446

Page 47: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Tanık: Hatırlamıyorum. Doğrudanatmadıkları için konuşuyor olabilir mi-siniz? Tanık; bildiklerimi anlattım ha-tırlamıyorum.

Av. Can Atalay: Sadece olay anındatemas ettin, olaydan 4 saat sonra aynıyerdesin ve talimat veriyorsun. Görüntüçok geniş bir açıyla geliyor. TOMA’nınönünde talimat veriyorsun. Olaydansonra da hala oradasın. Tanık Hanbaloğlu;hatırlamıyorum talimat vermedim dedi.

Tanık Enes Polat; segbis sistemiyleduruşmaya bağlandı. Zet tüfeği kullan-dığını, akut 97 grubunda görevli olduğunubelirtti. Olaydan çok sonra oraya geçtik.Köprü üzerinden gaz attık. Akşam vaktide ara sokaklarda Petek markete yakınyerlerde 2 saatten fazla müdahale ettik.Olayın yaşandığından 3 ay sonra haberdaroldum. İlk olarak orada duydum.

Av. Çiğdem Akbulut; 15 Hazirangecesinde neredeydiniz? Tanık; olaydançok sonra haberdar olduğumuz içindiğer arkadaşlarla biraraya gelip 15 Ha-ziran gecesini konuştuk dedi.

Av. Çiğdem Akbulut: 6297 ayrıcagruplar ayrılıyor mu? Tanık; akutta 5tim vardır, bu da 6297 timi. Av. ÇiğdemAkbulut; olay günü orada olduğunuzuamirler tutanak tutmuş ve sizin 15 ge-cesinde orada olduğunuzu söylemiş.Tanık; sürekli dolaşıyorduk tam hatır-lamıyorum.

Av. Çiğdem Akbulut: Kimden ta-limat aldınız? Tanık Polat; bazen anibir olay geliştiğinde talimat almamızagerek olmadan müdahale ederiz, grupşefi ya da amirini hatırlamıyorum dedi.

Tanık Kubilay Kaçmaz segbis ilebağlandı. Savcılıktaki ifadem doğrudurdedi. Savcılık ifadesinde komiser yar-dımcısı olduğunu ve Okmeydanı’nageçtiğini belirtmişti. 15 Haziran’da Bo-ğaziçi Köprüsünde olduğunu, 16 Hazirangünü saat 14.00'da Okmeydanı’na geç-tiğini belirtti. Olayın gerçekleştiği andaKısıklı'da görevliydim. Görüntüleri iz-ledim, görüntülerdekileri tanımıyorum.Sanık Fatih Dalgalı'yı tanımıyorum.Amir Hanbaloğlu'nu tanırım ama o güngörüp görmediğimi hatırlamıyorum. Ogün kimden emir aldığımı da hatırla-mıyorum, dedi.

Avukatların sorusu üzerine TanıkKubilay Kaçmaz normalde İstanbul'dagörev yapmaktayken 1 hafta (8 Mayıs-

15 Mayıs arası) süreyle Kocaeli'negeçici görevle gönderildiğini söyledi.

Tanık Sinan Çakmak segbisle du-ruşma salonuna bağlandı. Olay günüpanzerde ya da başka yerde de olabilirim.Ama tutanaklarda geçiyorsa doğrudur.Mahkeme başkanı; senin panzeri sabahsaatlerinde aldığın söyleniyor? Tanık;doğrudur o gün birçok yerdeydik dedi.Kask, cop, kalkan olarak görev yapı-yorduk zırhlıdan indikten sonra.

Av. Can Atalay: Dosyayı inceledi-ğini söyledi, ne zaman incelediniz?

Tanık;Yozgat ağır ceza mahkemesinegeldiğimde dosyayı inceledim.

Mahkeme başkanı: Kadir Hanba-loğlu’nu nasıl gösterdiler? Tanık buradaidi.

Tanık Aytaç Kaplan duruşmayasegbisle bağlandı. Aytaç Kaplan; sanıklaberaber görev yapıyordum, kalkan verobokop olarak görev yapıyordum. Azönce görüntüleri izledim, hiçbir şey ha-tırlayamadım. Fatih Dalgalı’yı görün-tülerden göremedim. Hiç kimseyi tanı-yamadım. Berkin Elvan’ın öldüğü günöğrendim olayları. Olay gecesi Okmey-danı’ndaydım ama hatırlamıyorum, ne-relerde olduğumuzu hatırlamıyorum.Av. Çiğdem Akbulut: Sizin grubunuzda zet kullanıyor muydu? Kim kullanı-yordu? Tanık; zet kullanılıyordu amahatırlayamadım.

Tanık Ali Kapan: Gezi olayı döne-minde zet silahını kullandım. Sürekli git-tiğimiz yer olduğu için olay yerini bili-yorum. 6249 özel tim grubunda çalışı-yordum. Olay günü orda değildim. Grupamirinizin ismini hatırlıyor musun? Ta-nık;Mertcan’dı soyadını hatırlamıyorum.

Tanık Mahmut Arslan segbis si-temiyle bağlandı duruşmaya. Toma’nıniçindeydim. Kamerayı geçen bendim.O gün ara sokaklara gaz atıldı. Müdahaleedilen yerleri çekiyordum. Olayı hatır-lamıyorum ama görüntüyü çekmek içinkamerayı ben çektim.

C. Savcısı: Adli tıp kurumundanda rapor alınmasını talep ediyoruz.Tanık beyanlarına bir diyeceğimiz yok.

Dönemin çevik kuvvet şube müdüryardımcısı FETÖ’den tutuklu ZaferKuloğlu Silivri hapishanesinden segbisleduruşmaya bağlandı; Çevik kuvvet şubemüdür yardımcısıydım. Olayın olduğugün metrobüs E-5 civarındaydık.

Av. Çiğdem Akbulut; yanınıza grupverildi, Okmeydanı’na geçtim dediniz,bu gruplar kimler? Tanık; tutanaklardabellidir. Çevik kuvvet miydiler? Tanık;evet.

Av. Çiğdem Akbulut; Okmeyda-nı’nda Aziz Yalçınkaya’yı tanıyor mu-sunuz, talimat vermişsiniz. Kadir EyüpHanbaloğlu’nu tanıyor musunuz?

Tanık: Her ikisini de tanıyorum.Yanındaki grupları tanımıyorum.

Av. Çiğdem Akbulut: Seçimler yak-laşıyor, bakıyoruz katliamlarda imzasıolanlar bugün yine milletvekili adayı olu-yorlar. Yine diğer siyasi sorumlular bugündışardalar, cezalandırılmıyor. Kim ceza-landırılıyor, Berkin Elvan’ın cenazesinekatılanlar, Berkin Elvan ölümsüzdür di-yenler tutuklular. Berkin’in avukatlarıölüm yıl döneminde adliyede boykot et-tikleri için, Berkin Elvan’ın savunmanlığınıyaptıkları için tutuklular.

Bu dosyada Fatih Dalgalı kendinisakladı, gözlük taktı, bıyık bıraktı...Jandarma kriminal raporda kuvvetlimuhtemel Fatih Dalgalı’dır diyor... Dahada tutuklanması için neyi bekliyoruz?

Sanık polisin avukatlarının #Berki-nElvan'ın "nerede nasıl ve neyle vurul-duğu kesin olmadığı" iddiaları üzerineBerkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan"Size fişeği getireyim" dedi ve salondançıktı.

Av. Çiğdem Akbulut: Berkin'inavukatları tutukluyken, Berkin'in cena-zesinde 'Berkin Elvan Ölümsüzdür' di-yenler aylardır tutukluyken, rapor %75gelmişken ve bu kadar yeni delil varken,Fatih Dalgalı tutuklu değildir. Artık tu-tuklanmasını istiyoruz.

Av. Ezgi Çakır: Bugün buraya sanıkgetirilmedi. İstanbul'da sokak ortasındadevlet eliyle çocuk öldürüldü. Tüm em-niyet teşkilatında hiç kimse hiçbir şeyhatırlamadığını söylüyor. Sanık avu-katları burada ailelere sözlü olarak sa-taşıyor, karşılarında gülüyor.

Sanığın duruşmaları düzenli takipettiği gerekçesiyle tutuklama talebininreddine karar verildi ve duruşma 19Eylül’e ertelendi.

Berkin Elvan'ın annesi duruşmadafenalaştı.

Berkin Elvan dosyasında tek birpolis değil bütün sorumlular yargılan-malıdır! Berkin vurulalı 1790 gün oldu!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

447DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 48: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

24 Haziran’da genel seçimlerle bir-likte Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.Yüksek Seçim Kurulu’nun Resmi Ga-zete’de yayınladığı listeyle Cumhur-başkanı adayları netleşti.

AKP ve MHP’nin ortak adayı TayyipErdoğan, CHP’nin Muharrem İnce,HDP’nin Selahattin Demirtaş, İyi Par-ti’nin Meral Akşener, Saadet Partisi’ninTemel Karamollaoğlu ve Vatan Parti-si’nin Doğu Perinçek.

Ülkemiz, emperyalizme bağımlı yeni-sömürge bir ülkedir. Faşizmle yönetil-diğimiz için, meclis ve önümüze konulanseçim sandıkları, sadece faşizme meşrulukkazandırmak, sanki ülkemizde demokrasivarmış, halk yönetime katılıyormuş gibigöstermek içindir. Başka bir ifadeyleseçimler, faşizmin örtüsüdür.

HDP’nin Atıldığı, AşağılandığıParlamentoda Yer Alma Israrı

Adayların dördü açısından bakıldı-ğında, dördünün de konumu, siyasikimlikleri, faşizmle uyumludur. Dördüde bugüne kadar faşist politikaların şuveya bu biçimde ortağı olmuşlar, oli-garşik diktatörlüğün sömürü ve katli-amlarını onaylamışlardır.

Bu çerçevede baktığımızda, bu tescillikatliamcı, halk düşmanlarının yanındadikkat çeken HDP’nin durumudur. Ken-dini Kürt halkının temsilcisi olarak gören,tüm Türkiye’nin partisi olma iddiasıylahareket ettiğini söyleyen HDP, faşizmindemokrasicilik oyununa bilerek alet ol-makta, bu seçim aldatmacasında faşizmemeşruluk kazandırmaktadır.

HDP’nin seçim tavrı, bugüne kadarkisürecine, sahip olduğu ideolojiye, kiminsafında, kimin siyasetini yaptığına vepratiğine bakarak anlaşılabilir.

Faşizm; HEP, HADEP, DEHAP,DTP, BDP veya HDP çizgisindeki par-tileri, siyasi bir parti gibi değil, “terörörgütünün uzantısı” olarak görmüştür.O nedenle sürekli baskınların, saldırıların,tutuklamaların hedefi olmuşlar, bu par-tilerden seçilen milletvekilleri, meclis

binasından gözaltına alınarak uzun yıllartutsak edilmişlerdir. Halen de HDP’ninbirçok milletvekili tutuklu ve birçoğununda milletvekilliği düşürülmüştür. HDPBelediye Başkanları’nın 93’ü, belediyemeclis üyelerinin 81’i tutuklanmıştır.Ancak HDP buna rağmen, düzen içipolitikalarını sürdürmüş, kovulduğu,aşağılandığı oligarşinin ahırında yer al-makta ısrarlı olmuştur.

Faşizm için HDP ‘düşman’dır vefaşist iktidarlar buna uygun davran-maktadırlar.

Dost-düşman kavramını yitirenKürt milliyetçi harekettir. Şiddet’i,Silahlı Mücadeleyi Mahkum Ederek,Kendinizi Düzene Kabul EttireceğiniziMi Sanıyorsunuz?

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı’na adayolduktan sonra yaptığı açıklamanın biryerinde şöyle diyor:

“... Biz PKK’nin de diyalog, mü-zakere yöntemiyle ikna edilerek silahbırakmasını savunuyoruz. Diğer partilerbu meseleye sadece terörle mücadeleperspektifiyle yaklaşıyor. Bu politikalarakatılmadığımız için bizi PKK’nin siyasikanadı gibi lanse etmeye çalışıyorlar,ama biz Türkiye’de yasalara uygunkurulmuş demokratik, meşru bir siyasipartiyiz. PKK’yi temsil de etmiyoruz,siyasi kanadı da değiliz. PKK’yi PKKtemsil ediyor, biz değil. Biz silah veşiddet yöntemlerini benimsemiyor, de-mokratik siyasi mücadeleyi tercih edi-yoruz. Bununla birlikte hükümetin te-rörle mücadele politikalarını ve meseleyişiddet yoluyla bastırma girişimlerinide doğru ve sonuç alıcı bulmadığımızıbelirtiyoruz. Daha barışçıl ve diyaloğadayalı ikna yöntemlerini öneriyoruz.Bu da bizi ‘terörist’ yapmaz kesinlikle.”(12 Mayıs 2018, Kurdistan-Post)

Halkların silahlı mücadelesini, halk-ların devrimci şiddetini terörizm olarakgören emperyalizmdir. Ne anlama gelirbu sözler? Yasalara göre kurulmayanpartiler, silahlı mücadeleyi savunmakmeşru değil mi? Demirtaş, söylediklerinin

anlamını bilmiyor olamaz, ona bunusöyleten sahip olduğu siyasi çizgi vemilliyetçiliğin gözlerini kör etmesidir.

Kendilerini düzene kabul ettirmekiçin, her türlü baskı karşısında tam birteslimiyetçilik sergilenmekte ve halklarınsilahlı savaşına saldırılmaktadır.

Milliyetçilik, yolun sonundadırartık; yolun sonu, emperyalizmin iş-birlikçiliğidir:

Demirtaş ABD İşbirlikçiliğininAdayıdır

Milliyetçilik burjuva ideolojisidir.Milliyetçilik çıkmazdır. PKK ve onunparalelindeki tüm legal-illegal örgütlero çıkmaza çoktan saplanmışlardır. Kürtsorununun çözümünü ABD ve AB em-peryalizminde görmekle başlayan süreç,kendi denetimlerindeki bölgede ABD’ye11 üs açma ve Amerika’nın maaşlıaskeri olma noktasına kadar gelmiştir.

1991’de bayraklarından orak-çekiciçıkarmalarının ardından, 1993 yılındaateşkes ilan ettiler. Oligarşi çoğu kezmuhatap almadı bu ateşkesleri. AmaPKK birçok kez ateşkes ilan etmeye,yeni “barış” önerileri yapmaya devametti. Ülkeden çekilme kararları aldılar.“Barış grubu” adında gruplar halindegelip teslim oldular. Sürekli olarak em-peryalizme çağrılar yaptılar, açık mek-tuplar yayınladılar. ABD başkanı için“Biji Obama” (Yaşasın Obama) de-meye kadar vardırdılar işi.

Demirtaş; eğer bir seçim açıklamasıyapıyorsa, yarın bir seçim bildirisi,programı yayınlayacaksa, cevaplamasıgereken sorular bunlardır.

Demirtaş; ABD’ye üs vermeye nediyor?

Demirtaş; Rakka’da ABD adına sa-vaşıp, Kürt ve Arap gençlerinin öldü-rülmesine ne diyor?

Demirtaş; ABD’den maaş alıp, Ame-rika’nın 23 centlik askeri olmaya nediyor?

Demirtaş; Fransız emperyalizmiyleiçiçe olmaya ne diyor?

DEMİRTAŞ KİMİN ADAYI?ABD İŞBİRLİKÇİLİĞİNE NE DİYOR?

SUR’UN, CİZRE’NİN HESABINI NASIL SORACAK?Demirtaş, Bunlara Cevabı Olmayan Bir Adaydır!

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI448

Page 49: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Demirtaş; Sur’da, Cizre’de Kürthalkının katliamcılarla başbaşa bırakıl-masına, sonra da AKP’nin bu kadarvahşice saldıracağını beklemiyorduk…denilmesine ne diyor?

Demirtaş; o kadar milletvekili tu-tuklanmış ve atılmış olmasına rağmen,oligarşinin ahırında yer alma ısrarı ko-nusunda ne diyor?

Demirtaş; HDP ile, Türkiye solunudüzen içine çektik açıklamasına ne di-yor?

Demirtaş; ABD Suriye’den çekil-mesin açıklamasına ne diyor?

Demirtaş sorulara cevap vermediğisürece, teslimiyet ve tasfiyeciliğin or-tağıdır

Ülkemizin en temel sorunu emper-yalizme bağımlılık sorunudur. Bağımsızolmayan bir ülkede demokrasi tesisedilemez! Türkiye oligarşisinin yönetimbiçimi faşizmdir ve faşizmle uzlaşılmaz,onunla savaşılır.

İdeolojik olarak Kürt milliyetçiliğininuzlaşmacılığını, teslimiyetçiliğini, tas-fiyeciliğini açığa çıkardığımız ve eleş-tirdiğimiz için, AB solcusu olmadığımıziçin, Kürt milliyetçiliği devrimci hareketesaldırdı.

Emperyalizm ve faşizmle barışılmaz;ancak savaşılır dediğimiz, barış sürecidedikleri bir süreçte 500 gerillanın kat-ledilmesini gizlemelerini eleştirdiğimiz,emperyalizme tabi olmalarını eleştirdi-ğimiz için, kurumlarımızı silahlarla bas-tılar, ölüm orucu gazilerimizi yakmayaçalıştılar, 200 insanımızı yaraladılar.

Rojava Devrimi dedikleri süreçte,Suriye’deki durumun devrim olmadığınısöyledik. Tüm dünyaya ‘devrim diyeyutturmaya’ çalıştılar. Devrim; iktidarınZOR yoluyla ele geçirilip bu iktidararacılığıyla daha ileri bir toplumsal dü-zenin kurulmasıdır. Devrim, toplumsalbir alt-üst oluştur, kapitalizmin yıkılıpsosyalist inşanın gerçekleştirilmesidir.İktidarın burjuvaziden alınıp emekçilerin,işçi sınıfının eline geçmesidir. Bu tarihselve bilimsel gerçekleri söylediğimiz içinGrup Yorum’un sahnesini bastılar, ens-trümanlarını kırdılar, ölüm orucu şehi-dimizin fotoğraflarını çiğnediler.

Kürt milliyetçi hareket ne yaparsa

yapsın faşizm ‘tek gerilla kalana kadar’imha politikasından vazgeçmedi. “Tekvatan, tek millet, tek bayrak” diyerekKürt halkına karşı inkar, imha, ilhak,asimilasyon politikasını sürdürdü. Kürtmilliyetçiliği; bağımsızlık, demokrasisosyalizm diyen devrimcilere saldırırken,“Kadın da olsa çocuk da olsa gerekenyapılacaktır” diyen iktidarla barışmayaçalıştı. Bu kendini kanıtlama yöntemiydiaynı zamanda. Fakat ne kadar emper-yalizme ve oligarşiye şirin görünmeyeçalışsa da olmadı. İstediği legalleşmeyisağlayamadı.

Emperyalizm tam bir teslimiyetve boyun eğiş istemektedir. En küçükbir muhalefete, devrimci, ilerici öze ta-hammülü yoktur. PKK; yıllarca bu ger-çeği görmek, anlamak istemedi. Bu du-rum PKK’yi daha da geriye, koşulsuzteslimiyete götürdü.

ABD, emperyalizmi kendi hakimi-yetinde bir Ortadoğu, Kafkaslar ve Bal-kanlar istiyor. Bunun için Türkiye fa-şizmiyle de, PKK-YPG’yle de işbirliğiyapabiliyor.

Kürt milliyetçi hareket, teslimiyetve tasfiyecilik çizgisinde ilerlerken,AKP faşizmi, emperyalizmi de arkasınaalarak, Kürt halkına karşı katliamlarısürdürdü.

Cizre ve Sur’da faşist devlet katli-amlar yaparken, bodrumlarda insanla-rımız diri diri yakılırken, HDP merkeziolarak HİÇBİR ŞEY YAPMADI.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde katliamve direniş 79 gün sürdü. Halkımız kat-ledilen evladının cenazesini günlercebuzdolabında saklamak zorunda kaldı.Anaların ölü bedeni günlerce sokak or-tasında kaldı. Bunlar olurken nedenhiçbir şey yapmadıklarının, teslimiyetdışında hiçbir açıklaması yoktur.

Demirtaş ne diyor bunlara?

Demirtaş’ın Kürt halkının katledil-mesini önlemek için, Sur’un, Cizre’ninHESABINI SORMAK İÇİN bir po-litikası var mı?

Demirtaş bunları cevaplamak yerine,faşist cumhurbaşkanı adaylarıyla gö-rüşüyor, “onlar da bir hafta hapis yat-sınlar” diye siyasi ciddiyetten uzak la-fazanlıklar yapıyor.

HDP koltuk uğruna, Kürt halkını

katleden Hizbullah’la bile yan yanagelip, Hüda-Par’la seçimlerde ittifakyapmayı isteyecek hale gelmiştir.

Demirtaş; Batman’daki, Diyarba-kır’daki satırlı Hizbullah cinayetlerininunutulmasına ne diyor?

Demirtaş; Diyarbakır’da devrimci-lerin siyasi faaliyetlerini engellemekiçin devrimcilere saldırılmasına rağmen,meydanın Hizbullahcılara ardına kadaraçılmasına ne diyor?

Demirtaş bunlara cevap vermediğisürece, açıklamaları boş laftır.

Bu sorulara ilişkin özeleştiri yap-madığı, bu işbirlikçi, teslimiyetçi, tas-fiyeci politikaları eleştirmediği sürece,ABD işbirlikçiliğinin adayı olmaktanöteye geçemez.

Sonuç olarak;

Kürt milliyetçi hareket, teslimiyetve tasfiyeciliği düzenin parlamento-sunda sürdürmeye çalışmaktadır.

30 yıllık mücadelenin, 30 bin şehidin,kendi açıklamalarına göre ’17 bin failimeçhul’ün karşılığı oligarşinin ahırındakikoltuklar ve ABD tarafından verilensilahlar, zırhlılardır.

Bu ülkede devrimciler var. Bu ülkedeMarksist-Leninist ideolojiyle donanmışCepheliler var. Biz varken teslimiyetmeşrulaştırılamayacak. Biz varken, hiçkimse halkların silahlı mücadelesinikaralayamayacak.

Hiçbir düzen partisi, biz varkenhalklarımızın direnme dinamiklerini öl-düremeyecek! Halklarımızın kandırıl-masının, katillerle barışın önünde bizvarız!

Demirtaş ve HDP yaptığı ideolojiktercihin sonucu olarak çözümü de düzensınırları içinde aramaktadır. HDP vaadettiği 1.000 TL zamla mı çözecek Kürtsorununu? Demokrasiyi, asgari ücreti3 bin TL yaparak mı getirecek? Komikolmayın! Anti-emperyalist, anti-faşistolunmadan en ufak bir hak kırıntısıbile elde edilemez.

Faşizmin seçim sandığı Kürt halkınınkurtuluşu olamaz. Tek yol devrim, tekçözüm sosyalizmdir. Halklarımızın ortakkurtuluşu için silahlarımıza daha sıkısarılmaktan, şehitlerimizin hesabını sor-maktan asla vazgeçmeyeceğiz!

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

449DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 50: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Tayyip Erdoğan'ın 16 yıllık iktidarıöncesi yükselme sürecine baktığı-mızda emperyalizme bağımlı, işbir-likçi oligarşik bir devlet yapısındabir siyasetçinin nasıl yükseldiğini degörürüz. Adım adım arkasına ABD'yide alarak, tek başına tüm devletingücünü arkasına topladığının da birörneğidir Tayyip Erdoğan.

Bizim gibi emperyalizme göbek-ten bağlı ülkelerde ABD'nin onayıolmadan onlardan "yürü ya kulum"icazetini almadan bir partinin, dola-yısıyla bir ülkede iktidar olması dü-şünülemez.

Erdoğan İstanbul Büyükşehir Be-lediye Başkanlığı döneminde uşak-lığını kanıtlamış, şehir belediyesinintüm olanaklarını kullanarak dış veiç sermaye ile arasını iyi tutmuş şehriparsel parsel satmıştır. Beton yığınınadönen, halka ait ortak ne kadar alanvarsa imara açılan İstanbul'un bu-günkü durumunun sorumluluğu Er-doğan'ın belediye başkanlığı döne-mine aittir.

Erdoğan'ın milletvekili olarak si-yasete atıldığı yıllarda oligarşi içiçelişkiler derindi. ABD o dönemin"ılımlı İslam" politikasına denk düşenErdoğan'ı destekliyor ve kendi çı-karları doğrultusunda yeni bir yüz,halka yeni bir "umut" olacak, istediğipolitikaları hayata geçirecek iyi biruşak olarak görüyordu. Fakat oli-garşinin kendi iç çelişkileri sonucuErdoğan tutuklandı, kısa bir süresonra ABD'nin isteği ve müdahalesiile tahliye edildi. Ki bu süreç halkıkandırmak için her yönü ile kullanıldı,"düşünceleri ve inandıkları uğrunaher şeyi göze almış, kelle koltuktasiyaset yapan" şişirme bir siyasetadamı yaratıldı.

Jet-Pa’nın dolandırıcı sahibi FadılAkgündüz tutuklanıp, yerine Siirt’ten

milletvekili seçilip Başbakan yapıldıve AKP’nin 16 yıllık tek başınaiktidar dönemi başladı.

Bu süreç verilen ama yerine ge-tirilmeyen vaatlerle dolu bir süreçtir.Her seçimde olduğu gibi halkın kan-dırıldığı, gelecek umuduyla oynan-dığı, laf kalabalığı ve vaatlerle doluyeni bir seçim süreci daha başladı.

Seçimler Konusuna Nasıl Bak-malıyız? Tavrımız Ne Olmalı?

Halk Anayasası taslağında seçimkonusu net bir şekilde ortaya konul-maktadır.

"Seçimlerin burjuva partileri ara-sında bir vaat yarışına dönüştüğü vehep onların iktidar olduğu on yıllarboyunca, seçim meydanlarındaki va-atlerin yarısı, hatta onda biri bile ye-rine getirilseydi; haklar ve özgürlükler5 yılda bir sandığa atılan oylarla ka-zanılsaydı, bu ülkenin ve halkın çö-zülmedik tek bir sorunu bile kalmazdı.Yoksulluk diye bir şey kalmazdı.Oysa çok partili 50 yıl, tam bir al-datmaca ve oyalama olmuş, seçim-lerde yapılan vaatlere rağmen, halkkan ve yoksulluktan başka bir şeygörmemiştir. Demokrasinin göster-gesi, uygulanma biçimi 4-5 yılda birsandığa atılan oy olamaz. Demokrasisiyaset biliminde halkın yönetimekatılımı olarak tanımlanır. Ama ül-kemizde on yıllar boyunca uygulanandemokrasi değil, bir avuç azınlığınhalk üzerindeki diktatörlüğünü giz-lemek için başvurulan bir demokra-sicilik oyunu olmuştur. DemokratikHalk Cumhuriyeti, bu oyuna son ve-rip, gerçek demokrasinin uygulayıcısıolacaktır. Bunun tek ve temel biçimide halkın yönetime doğrudan katıl-masıdır." (Halk Anayasası Taslağısyf 20)

AKP iktidarı sadece yerine geti-rilmeyen vaatler süreci değildir. Ül-

kemizde yaşamın her alanında baskıve zulüm katlanarak devam etmiştir.Erdoğan iktidara geçtiğinde hapis-hanelerdeki tecrit ve baskıya karşıbüyük direniş sürüyordu ve bugüntecrit ve işkence daha da katmerle-nerek devam ediyor.

AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ınsuçları saymakla bitmeyecek kadarçoktur. 16 yıllık iktidar sürecini kısacaözetleyecek olursak karşımıza çıkantablo yolsuzluk, katliam, baskı, zulüm,emperyalizmle işbirliği ve uşaklıktır.

- İşçi katliamları; AKP iktidarınıayakta tutan en önemli sektörlerinbaşında inşaat sektörü gelir. TOKİinşaatları ölüm saçan makinalara dö-nüşmüştür. Erdoğan'ın sarayının ya-pımında bir işçinin ölümü üzerineyapılan araştırma sonucu saray in-şaatında hiçbir iş güvenliği olmadığısaptanmıştır.

Madenler, göçük altında kalanmaden işçileri, basit güvenlik ön-lemleri alınmadığı ve denetlenmediğiiçin katledilmiştir. Soma'da katledilen301 işçinin ardından AKP’li büro-kratlar ve Tayyip Erdoğan bunu "ola-ğan şeyler" olarak nitelendirmiş,"ölüm bu işlerin fıtratında var" diyerekkatliamı protesto eden insanlara mü-şavirini saldırtmıştır.

- Haziran ayaklanması; Erdoğan"polise emri ben verdim" diyerek iş-lenen tüm cinayetleri sahiplenmiştir.Gözaltında işkence, taciz vb. hepsininemrini veren polise plastik ve gerçekmermi kullandırarak halka karşı, ken-di iktidarını korumak için savaş açmışyaşananların bizzat sorumlusudur.Berkin Elvan’ın katledilme talimatınıverdiğini meydanlarda ilan edecekkadar pervasız, faşist bir katildir.

- Adalet; iktidarına karşı olan her-kesi hapishanelere attırarak devletintüm yetkilerini kendinde toplayarak

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI550

Page 51: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

yargı mekanizmasını ortadan kaldır-mıştır. Sahte delillerle insanlar yar-gılanmış, demokratik kurumlar ba-sılmış, kapatılmıştır. Hedefi kendinemuhalif olan her kesimi susturmak,sindirmektir.

- Yolsuzluk; ülke tarihindeki enbüyük yolsuzlukların içinde bizzatErdoğan ailesi ve kendine yakın ba-kanları da vardır.

Ayakkabı kutularına istiflenen pa-ralar, yatak odalarına gizlenen parakasaları... 17-25 Aralık yolsuzlukoperasyonu olarak ülkemizin gün-demine giren yolsuzlukta Erdoğan,Erdoğan'ın çocukları, dört bakan, üçbakan çocuğu vardır. Görüntülerle,ses kayıtlarıyla belgelenmiş bir yol-suzluğun üstü örtülmüş, olayı soruş-turan savcılar görevden alınmıştır."Biraz da biz yiyelim" mantığı ilehalkın parası ile sermayesinin üstünesermaye katmıştır.

- İhale yolsuzlukları; Ali Diboskandalı kamuda dönen yolsuzluklarınsimgesi haline gelmiştir. İhalelerAKP yandaşlarına verilmiştir, ki butür ihale yolsuzlukları ülkemizin ne-redeyse her şehrinde yaşanmıştır veyaşanmaktadır.

İhale yolsuzlukları sayesinde AKPyandaşlarının sermayesi de Erdoğan'ınkiile birlikte büyümüştür. Ağaoğlu, Kolin,Limak, Çalık... Büyük özelleştirmeihalelerinde, satılan kamu arazilerindehep aynı isim ve şirketler vardı.

- Özelleştirmeler; Türkiye tarihininen büyük özelleştirmeleri AKP iktidarıdöneminde yapıldı. Halka ait nekadar ortak değer varsa satıldı, talanedildi.

16 yıllık iktidarı döneminde 62milyarın üzerinde özelleştirme ger-çekleşti. 200'ü aşkın kamu kuruluşuarazileri yerli ve yabancı tekelleresatıldı. Tekel, Şişecam, Sümerbankfabrikalarının arazilerine devasaAVM'ler yapıldı.

TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi; ka-palı kapılar ardında yapılan anlaş-malarla yüzde 14.76'sı yasadışı yol-larla İsrailli iş adamı Ofer'e satıldı.6 ay arayla yapılan biri ihaleli biriihalesiz iki işlem Ofer ailesine 755

milyon dolar kazandırdı. "One mi-nute" diyerek güya emperyalizme,İsrail'e kafa tutan Erdoğan bir yandanda ülkemizin değerlerini parça parçayasadışı yollarla emperyalistlere sattı.

- Savaş suçları; Suriye'ye savaşaçılması için her türlü provokasyonaortak oldu, bizzat proveke etti.

IŞİD ve ÖSO’ya her türlü desteğivererek, Türkiye üzerinden geçişineizin verdiği, tedavisini yaptırdığı ka-tiller, Suriye'de on binlerce insanıkatletti.

Afrin’e düzenlenen saldırı sonucuyüzlerce Suriyeli halkı katletti.

- OHAL süreci; 15 Temmuz dar-besini bahane ederek OHAL ilanetti, KHK'lar ile gerekli görülen herkonuda yasa çıkarma özgürlüğünükazandı.

KHK ile kamu görevinden çıkar-ma, yargı işlem ve denetimini ortadankaldırma, hak arama özgürlüğü, adilyargılanma hakkı ihlal edildi.

Düşünce, örgütlenme özgürlüğüortadan kalktı.

Gözaltında işkence, kayıp olağanhale getirildi.

Binlerce kişi tutuklandı, cezaevikoşulları daha da ağırlaştırıldı. Sonon yılda tutuklu ve hükümlü sayısıyüzde 117.7 arttı.

Hasta mahkumların tedavileri zor-laştırıldı ya da yapılmıyor.

- Kürdistan'da katliam; "Hendekoperasyonları" adı altında halk katle-dildi. Sur, Cizre, Nusaybin'de halkınüzerine devlet bomba yağdırdı, Erdoğanbinlerce insanın ölümü, yaralanmasıve evsiz kalmasından sorumludur.

- Van depremi; resmi rakamlaragöre 644 kişi öldü, 4152 kişi yara-landı. Devletin medyası Van depre-mini ilk günler yok saydı. DepremTürkiye'nin doğusunda yaşanmıştıve "polise taş atan eller kırılabilirölebilir"di, "Allahın sopası yoktu".Devlet mağdur olan, ölen halkınasahip çıkmadı, yalnız bıraktı. Yaralılartedavi edilmedi, göz göre göre sağlamraporu verildi.

Tüm bu saydıklarımız Erdoğaniktidarının suçlarını saymak için ye-

tersizdir. Polis ve jandarması ile halkıkatletti, Engin Çeber, Berkin, Kür-distan'da zırhlı araçlarla katlettikleriçocuklarımız "Çocuk da olsa, kadında olsa gereken yapılacaktır" diyerekmeşrulaştırıldı. Yasalarla devlete hal-kını öldürme özgürlüğü verildi.

Sonuç olarak; bir yandan "oneminute" diyerek emperyalizme kar-şıymış gibi halkımız ve ezilen dünyahalkları kandırılırken, diğer yandanemperyalizmle işbirliği halinde so-nuna kadar bağımlılık ilişkileri ge-liştirildi, yeraltı-yerüstü zenginlik-lerimiz, ormanlarımız, fabrikaları-mız... satıp savmadıkları şey kalmadı.Ezilen dünya halklarına yönelik em-peryalizmin yanında yer aldı, bizzatSuriye halklarına yönelik katliamlarınönünü açtı.

Ülkemizdeki yoksulluk 16 yıllıkiktidar sürecinde arttı, bugün faizleridüşüreceğiz, şuna buna son vereceğizvaatleri de yalandır, zaten 16 yıldırülke onların elinde. Madem düzelti-lecekti o zaman şimdiye kadar niyedüzeltilmedi?

Ülkemizde seçimlerle, vaatlerlene yoksulluk son bulur ne de em-peryalizme uşak olan iktidarlardeğişir. Tek çözüm halkın kendimeclisleri ve kendi iktidarıdır.

"Demokratik Halk Cumhuriye-tinde yöneten halktır. Halkın yönetimekatılımı 4 yılda bir yapılan seçimlereindirgenemez. Halk yönetime katılmahak ve yetkisini sürekli olarak veyerel-merkezi her düzeyde kullanır.Tüm yasal, idari düzenlemeler bunuesas alır.

Halkın yönetime katılmasının te-mel biçimi ve kurumu Meclislerdir.Demokratik Halk Cumhuriyetindehalk, Meclisleri aracılığıyla söz vekarar hakkını doğrudan kullanır. HalkMeclisleri, halkın kendi yönetim bi-rimlerini seçmesi, denetlemesi vegörevden alabilmesi esası üzerindeyükselir. Halk yerel, bölgesel, meslekiher düzeyde Meclislerde örgütlenerekülke yönetimi, ekonomisi, politikasıhakkında politika üretimine, kararlarınalınması, uygulanması ve denetlen-mesi süreçlerine katılır." (Halk Ana-yasası Taslağı syf 20)

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

551DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 52: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Hitler Almanyası’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yıişgaliyle başlayan 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı; 9 Mayıs1945’te Kızıl Ordu’nun Hitler faşizmini yenmesiyle birliktesosyalizmin, Sovyetler Birliği’nin zaferiyle sonuçlandı.

2. Paylaşım Savaşı, geride harabeye dönen yüzlercekent ve tam 55 milyon ölü ile çok büyük bir yıkımbıraktı. Polonya’da binaların yüzde 30’u, Yugoslavya’daise her 5 evden biri yıkıldı. ABD’nin 298 bin, İngiltere’nin356 bin, Yunanistan’ın 413 bin, Fransa’nın 583 bin,Yugoslavya’nın 1.1 milyon, Çin’in 4.3 milyon, Polon-ya’nın 5.8 milyon yurttaşı savaşta öldü.

Bu büyük yıkımın yanında; 2. Paylaşım Savaşı’ndabüyük direnişler ve kahramanlıklar da yazıldı.

Başkomutan Stalin önderliğinde Kızıl Ordu ve Sovyethalkları; 6 yıl boyunca kent kent, sokak sokak direnerek tam24 milyon evladını şehit verdi. 24 milyon kahraman; faşizmekarşı zaferi dünya halklarına ar-mağan etti, halkların ulusal ve sı-nıfsal kurtuluşunun öncülüğünüyaptı.

Hitler faşizmi; kendisine karşıen büyük tehdit olarak gördüğüSovyetler Birliği’ni yok ederek tümdünyayı teslim alacağı “Nazi İm-paratorluğu”nu kurmak istiyordu.Şöyle diyordu Hitler: “Rusya’yakarşı savaş efendilikle yürütülecekbir savaş olmayacaktır. Bu bir ideo-loji ve ırk ayrımı kavgasıdır. Şimdiye kadar görülmemiş birmerhametsiz sertlikle, hiç aman vermeden yürütülecektir…Uluslararası kuralları bozan Alman askerleri affedilecekler-dir.”

Başkomutan Stalin ve Sovyet halkları da bu gerçeğinfarkındaydı. Stalin, 1941’deki konuşmasında şöyle diyordu:“Bu savaş iki ordu arasındaki bir savaş değildir. Bu aynızamanda Sovyet halkının faşist Alman birliklerine karşıbüyük savaşıdır. Faşist zalimlere karşı anavatanı savunmakiçin verilen bu halk savaşının amacı sadece üzerindekitehlikeyi kaldırmak değil, aynı zamanda Alman faşizmininboyunduruğu altında inleyen Avrupa’nın bütün halklarınada yardım etmektir.”

Faşist Almanya, SSCB’ye saldırmak, onu yok etmekiçin dört elle kolları sıvarken; Avrupa’daki burjuva iktidarlarise en ufak bir direniş göstermeden ülkelerini Naziler’ebırakıyorlardı.

Polonya, savaşın başlamasının ardından 30 güniçinde düşerken; 1940’ta Hollanda 7 günde, Fransa 45günde Naziler tarafından işgal ediliyordu.

Faşist Alman orduları; 1942’ye kadar Avrupa’nın neredeyse

tamamını ve Kuzey Afrika’nın bir bölümünü işgal etti.Naziler; İskandinavya’dan Kuzey Afrika’ya, Balkanlar’danManş kıyılarına kadar yayılmış, SSCB sınırına dayanmıştı.Ve 22 Haziran 1941’de Naziler, Sovyetler Birliği’ne saldırdı.İşte Hitler faşizmini tarihin çöplüğüne gömecek olan, bütünSovyet yurdunda anti-faşist bir mücadelenin verileceği“Büyük Anavatan Savunması” başladı...

Tüm Avrupa’yı birkaç ayda işgal eden Naziler, Sovyetlerkarşısında adeta duvara tosladı. 900 gün boyunca karadan,denizden, havadan kuşatmanın sürdüğü, 1.5 milyoninsanın açlıktan öldüğü Leningrad’da faşizm zaferi tada-madı, bozguna uğradı. Her 10 metrekaresine bir havantopu veya mermi atılan, durmaksızın bombalar yağdırılan,genciyle yaşlısıyla tüm yurttaşların sokak sokak, ev ev,oda oda çatıştığı Stalingrad’da Sovyet halkları, faşizmidize getirdi.

Naziler’in “Kızıl Meydan’da zafer geçidi” düzenlemehayali suya düşmüştü. Artık KızılOrdu yalnızca Anayurt savunmasıylasınırlı kalmıyor, faşizm pisliğinidünyadan temizleme, onu ezme mü-cadelesi veriyordu. Naziler, işgalettikleri Bulgaristan’dan, Yugoslav-ya’dan, Polonya’dan, Çekoslovak-ya’dan, Arnavutluk’tan bir bir ko-vuluyor; Kızıl Ordu Hitler ordularınıönüne katıp kovalıyordu.

Ve 9 Mayıs 1945... Kızıl OrduBerlin’e girmişti. Berlin’in orta

yerinde kızıl bayraklar dalgalanıyor, faşizme karşıkesin zafer perçinleniyordu. Zafer Sovyetler’indi, tümdünya halklarınındı...

9 Mayıs, 73 yıldır “Faşizme Karşı Zafer Günü”olarak kutlanıyor. Emperyalistler ne kadar kendi zaferiolarak gösterirse göstersin; Hitler faşizmini yenme onurudevrimcilere aittir.

Ne kadar Stalin’e, sosyalizmin değerlerine saldırsalarda, vatanları uğruna canlarını feda eden faşizme karşısavaşan on milyonlarca kahramanı unutturmak isteselerde; her 9 Mayıs’ta eski SSCB ülkelerindeki yüz binlerceinsan, Marksist-Leninistler öncülüğünde faşizme karşıhalkların zaferini ellerinde orak çekiçli kızıl bayraklarla,Stalin’in resimleriyle kutluyor, şehitlerini anıyor. Rusya’daKızıl Meydan her yeni 9 Mayıs’ta daha fazla doluyor. Fa-şizme karşı zafer günü her sene daha bir coşkuyla kutlanıyor,halkların sosyalizme olan özlemleriyle orantılı olarak...

Dimitrov’un tanımıyla faşizm; tekelci burjuvazininen gerici, en şoven, en emperyalist unsurlarının açık,terörcü diktatörlüğüdür. Yani faşizm, burjuvazinin engerici ve halklara düşman yönetim biçimidir.

9 MAYIS; İHTİLALİN YOLUNDAN DÖNMEYENLERİN,TESLİM OLMAYANLARIN ZAFER GÜNÜDÜR!

SELAM OLSUN BAŞKOMUTAN STALİN’E, KIZIL ORDU’YA,MUZAFFER SOVYET HALKLARINA!

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI552

Page 53: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

2. Paylaşım Savaşı’nda burjuvaideolojisi ve proletarya ideolojisiçarpışmış, kazanan proletarya ideo-lojisi olmuştur. Çünkü burjuva ideo-lojisinin bir ürünü olan faşizm, yı-kılmaya mahkumdur. İşte bu bizimtarihsel haklılığımızdır.

1942’de Stalingrad’da 60 günboyunca faşizmin bir milim bileilerlemesine izin vermeyen 35 sa-vaşçının savunduğu Pavlov’unEvi; 1972’de Kızıldere’deki kerpiçev olarak yazılmıştır tarihin say-falarına.

Berlin’de faşizmin kalbine dikilenbayrak; 47 yıl sonra SSCB’nin yenidağıldığı yıllarda Çiftehavuzlar’dakievin balkonunda kuşatma altında“Cesaretiniz Varsa Gelin” sloganla-rıyla dalgalanmıştır.

Faşizme karşı verilen 24 milyonşehit, binlerce feda; 2000-2007 Bü-yük Direnişi’nde emperyalizmin“ya teslimiyet ya ölüm” çağrısınaverilen 122 şehitte somutlanmış-tır.

Sovyet halklarının Hitler ordularınakarşı kullandıkları silahlarla, bugünLeylalar’ın cehennem ateşi altındayerin yedi kat altına girip sığınakla-rından aldıkları silahlar aynıdır.

O Silahın Adı, Marksizm-Le-ninizm’dir.

Mesele; tarihsel ve siyasal haklı-lığımıza sımsıkı tutunmaktır. Yılgın-ların, döneklerin, kaçkınların “yene-meyiz, çok güçlüler” dediği koşullardateslim olmamak; bedel ödemeyi, yerigeldiğinde fiziki imhayı göze alıp fa-şizme karşı savaşmaktır.

Faşizme karşı zafer gününün 73.yıldönümünde; zaferi Stalin önder-liğinde dünya halklarına armağaneden Sovyet halklarının ideolojisi,biz Cepheliler’de somutlanmaktadır.Ve bugünün dünyasında emperya-lizme, faşizme karşı zaferi kazan-manın onurunu biz yaşayacağız.Emperyalizmi ve faşizmi yeneceğiz,dünyayı bir kez de Türkiye’den sar-sacağız!

Bir Kez Daha Selam Olsun Fa-şizmi Tarumar Eden Kızıl Or-du’ya, Sovyet Halklarına!

UYUŞTURUCUNUN YARATTIĞI SAHTE DÜNYAYA KARŞIALTERNATİFİMİZ SOSYALİZMİN YARATTIĞI İNSANA AİT

GERÇEK DÜNYADIRİnsanın doğası gereği yaşamak, yaşatmak istediği duyguların temeli kolektif ol-

masından, dayanışmasından, bencil olmamasından ileri gelir. Ancak emperyalizminekonomik, külterel politikalarıyla örgütlediği bireycilik, yalnızlık, yabancılaşmainsanın içinde yaşayabileceği bir düzen yaratmadığı için, insanlarımız bu duygularıuyuşturucunun etkisiyle oluşan suni-sahte bir dünyada yaşamaya çalışıyor demiş-tik.

Peki insana ait bu duyguları ve yaşamı bugünün dünyasında yaşamanın ve buyaşamı sürekli kılacak bir dünya yaratmanın olanağı yok mu?

Elbette var.1- Kapitalist toplumun sunamadığı bu duyguları devrimciler her gün yaşıyor.

Mutluluk nedir? Mutluluk insana emek vermektir, bilmeyene yol göstermektir,umutsuza umut olmaktır. Dostluğun, arkadaşlığın en yücesidir yoldaşlık. Halkına,yoldaşına güvendir, kendine güven. Emektir huzur. Kendini güvende hissetmekiçin bunun koşullarını yaratmak gerekir. Kendini güvende hissetmek eleştiri-özeleştiri mekanizmasını kullanmaktır. Gizli saklı bir şey bırakmamaktır. Açıklıkve cüret, kendini güvende hissetmek. Özel bir ilgi göstermektir, arkadaşımızıngünü nasıl geçmiş, bir sorunu var mı? Bunları sormaktır, bilmektir kendine güven.Sosyalizme, adalete, bağımsızlığa olan inancımızdır bizi dinamik tutan.

2- Bizi uyuşturucuyla zehirleyen düzenin kendisidir. Bizim bu sonucu değişti-rebilmemiz için düzeni değiştirmemiz gerekiyor, yani devrimcilik yapmakzorundayız. Eğer sevdiklerimizi korumak ve uyuşturucu sorununu çözmek istiyorsak,devrimci olmalıyız. Uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşı örgütlenmeliyiz veuyuşturucu sorununun nedenlerini değiştirmeliyiz. Bize, sömürülenlere, açılan busavaşta galip gelebilmenin tek yoludur örgütlenmek. Örgütlü olmak, güç olmaktırve örgütlenmiş bir halk karşısında hiçbir ahlaksızlık hayat bulamaz.

3- Kapitalist toplumda her şeyin değeri parayla ölçülüyor. Sevgiden mutluluğakadar her şeyi meta haline getirmişler. İnsan kendisine parası olduğunda güveniyorve olmadığında ise her şeyden yoksun yaşıyor. Bizim bu düzende mal mülk sahibiolma gibi bir şansımız yoktur, tekelleşmiş büyük şirketlerin köleleri halinegetirilmişiz. Bize verdikleri para ile sadece geçinebilmemiz ve çoğalabilmemizsağlanıyor, çünkü bize ihtiyacı var emperyalistlerin. Çalışkan işçilere ihtiyacı var.Bizim emeğimizden başka bir sermayemiz yoktur ve olmayacaktır.

Sömürülmeye mahkum edilmiş emekçi halklar olarak, buna karşı örgütlen-meliyiz. Bu insanlıkdışı düzeni yıkıp yerine sosyalizmi inşa etmeliyiz. Sadecesosyalizmle bu sorunları ortadan kaldırabiliriz. Başka bir seçenek yoktur. Bunuyapabilmek içinse örgütlenmeliyiz. Kapitalist toplumun odağında para,sosyalizmin odağında ise insan vardır. İnsanın zararına olan her şeyi ortadankaldıracağız, bu kirli düzeni temizleyeceğiz. Bütün ahlaksızlıklarından arındı-racağız. Sosyalizm tarihsel ve bilimsel bir gerçektir.

ÇÖZÜM DEVRİM!

"AVRUPA GERÇEĞİ" DEĞİL EMPERYALİZMİN AŞAĞILIK POLİTİKASINA KARŞI

HFG'LERDE BİRLEŞELİM!

Facebook: Uyuşturucu Kumara Karşı MücadeleE-Mail : [email protected]

[email protected] : +49-1632257926

AVRUPA'DAEMPERYALİZMİNYOZLAŞTIRARAK

YOK ETME SALDIRISINA KARŞI

MEVZİLERİMİZ: HFG'LER

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

53DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 54: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

� ALMANYADuisburg: 6 Mayıs 2018’de Uyuş-

turucu ve Kumara Karşı Mücadele Mer-kezi-HFG tarafından gezi ve piknik dü-zenlendi.

Engels’in dedesinin ve babasınıniplik fabrikasını ziyaret ettiler.

Uyuşturucu Ve Kumara KarşıMücadele Merkezi-HFG’mizin Açı-lışına Tüm Halkımızı Bekliyoruz

20 Mayıs’ta açık kapı günümüz ola-cak, gün içerisinde herkes kurumumuzuziyaret edebilecek. Saat 14.00’da açılışprogramımız başlayacak!

Adres: Sonnenwall 62, 47051 Duis-burg

Alman Emperyalizminin GrupYorum’a Baskıları Devam Ediyor!

18-20 Mayıs tarihleri arasında Al-manya’nın Thüringen kentinde düzen-lenecek Rebellisches Müzik festival (AsiMüzik Festivali)’inde 20 Mayıs Pazargünü Grup Yorum da sahne alacak.

Almanya Anayasayı Koruma Örgütü;festivalin düzenleyicilerine “Grup Yo-rum’dan kimler katılacağını”, “Hangişarkıları çalacaklarını”, “Şarkıların söz-lerinin neler olduğunu” yazılı olarakkendilerine bildirmelerini istemiş.

Grup Yorum, ne Türkiye’de ne Av-rupa’da baskılara boyun eğmeyecek.

Aachen: Uyuşturucu ve KumaraKarşı Mücadele Merkezi-HFG’denPanel

12 Mayıs Cumartesi günü Uyuşturucuve Kumara Karşı Mücadele Merkezi-HFG çalışanları tarafından panel verildi.Panel yaklaşık 1 saat sürdü ve yaklaşık20 kişi katıldı.

Mannheim: Halk Cephesi FilistinVe Grup Yorum İçin Eylem Ger-çekleştirdi

14.05.2018’de Mannheim Halk Cep-hesi Heidelberg Bismarkplatz’da Filistinhalkının katledilmesini protesto etmekiçin oturma eylemi gerçekleştirdi.

Berlin: Kahrolsun ABD Kahrol-

sun İsrail!Özgür Filistin’i kuracak

olan bizim ortak mücade-lemizdir!

Katil ABD, Siyonist İs-rail ve işbirlikçileri döktükleri her damlakanımızın hesabını verecekler. Filistin’de60’ın üzerinde şehit var! Her şehidimizinhesabını misliyle soracağız!

� FRANSAErdoğan Çakır Türkiye’ye İade

Edilmek İsteniliyor2015’den beri Fransız emperyalizmi

tarafından tutsak edilen Erdoğan ÇakırTürkiye’ye iade edilmek isteniyor. HER-KESİ Erdoğan Çakır’ı sahiplenmeyeçağırıyoruz!

17 Mayıs Perşembe Günü Saat9.00’da Herkesi Reims Şehirinde Gö-rülecek Mahkemesine Çağırıyoruz!

BaşsağlığıTAYAD’lı Mulla ZİNCİR ve Fran-

sa’dan Habibe ZİNCİR arkadaşlarımızınannesi FATMA Anamızı bir trafik kazasısonucu kaybettik. Başta Mulla ve Habibearkadaşlarımız olmak üzere tüm seven-lerine baş sağlığı diliyoruz.

Fransa Halk Cephesi FilistinAçıklaması

Siyonist İsrail devleti Filistin halkınıkatlederken, tüm dünya seyretmektedir.Evet tüm dünya ülkeleri Filistin halkınakarşı işlenen katliamı seyretmektedir.Yaşanan bu katliamın baş sorumlusuABD’dir elbette! Ancak bir diğer yandanise katliama tüm emperyalist ülkeler or-taktır.

Filistin halkına yönelik katliama Si-yonist İsrail devleti son vermelidir.

Direnen Filistin Halkı Yalnız Değil-dir!

� AVUSTRALYAAvusturya Dev-Genç’ten Anneler

Günü KahvaltısıAvusturya’nın İnnsbruck şehrinde

13 Mayıs Pazar günü Dev-Genç’lilerAnneler Günü kahvaltısı düzenledi.

� YUNANİSTANAtina: 15 Mayıs günü saat 18.30’da

Yunanistan’ın başkenti Atina’da biraraya

gelen Halk Cephesi, Filistinliler ve Yu-nanistanlı Sol örgütler, yaptıkları yürüyüşve eylemle İsrail’in Filistin’de yaptığıkatliamı protesto ettiler.

Avrupa Dev-Genç Açıklamasıİsrail, Filistin halkına karşı yeni bir

katliam uyguluyor. Şimdiye kadar 60insanı öldüren İsrail, katliamına devamediyor. Biz de direnen Filistin halkınınyanında olduğumuzu ilan ediyoruz.

� İNGİLTERELondra: 13 Mayıs Pazar günü kahv-

altıdan sonra halk toplantısı yaptık. 27 Mayıs Pazar günü Millfield ti-

yatrosunda, Meryem Altun Halk Tiyat-rosu’nun “Bedreddin’den Berkin’e Ha-kikat Savaşı” oyununu sahneleyeceğibelirtildi.

� BELÇİKAOturum Hakkı İçin Direnen Ca-

hit Zorel Direnişinin 22-26. Günle-rinde Devam Etti

Bildiriler dağıtıp, ziyaretçilerini ağır-layan Cahit Zorel’in direnişine destekbüyüyor. 14 Mayıs Pazartesi günü, saat11.00’da mahkemenin önünde olan CahitZorel bildirilerini dağıtmaya devam etti.Kahvelerin direniş dostlarından olduğuve hep beraber içildiği 26. gün 12 kişiziyarete geldi.

Polisin normal zamanlardan çok dahafazla turlar attığı dikkat çekti. Saat14.00’da biten eylemde Mahir Kılıç’ındirenişinin zaferle sonuçlandığı haberi̇alındı.

� İSVİÇREZürih’te Musa Aşoğlu’na Öz-

gürlük Çadırı5 Mayıs ve 12 Mayıs tarihlerinde

Musa Aşoğlu’nun özgürlüğü için ZürihBahnhofstrasse’ de çadır kurup el ilanlarıdağıtıldı ve imzalar toplandı.

Grup Yorum üyelerinin derhal serbestbırakılmalarını, çadırımızın yanındakidireğe astığımız dövizlerle ifade ettik.

İsviçre TAYAD’dan bir arkadaşımızMahir Kılıç’ı arayarak yanında olduğu-muzu belirtti.

Mahir Kılıç’ın kendinden emin vecoşkulu sözleri bizi sevindirdi, bize güçve moral kattı.

Av ru pa’da

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

AVUKAT, SANATÇI, MÜHENDİS, HALK MECLİSİ ÇALIŞANI54

Page 55: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Dünya halklarının baş düşmanı em-peryalizm, halkın örgütlenmesinden kor-kuyor. Çünkü biliyor ki, sonunu getirecekolan örgütlü halktır.

Bu nedenle, halka saldırıyor. Halkındeğerlerine ve bu değerlerine sahip çı-kanlara saldırıyor. Emperyalizme karşıdirenenlere, kendi ülkesinde ya da yurt-dışında uyguladığı politikalar YOZ-LAŞTIRMA ve YALNIZLAŞTIR-MA'dır. Amaçları: örgütsüz, bencil, neistediğini bilmeyen, her söylenene boyuneğen ‘BİREY’ler yetiştirmektir.

Bu amacına ulaşmak için, bütün ola-naklarını kullanmakta. Medyasındaneğitim sistemine, kültüründen askerine,polisine kadar, hukuk sistemine kadarvar gücüyle saldırmaktadır.

Medyası; halkı uyutmak, halkı tü-ketim kültürüne özendirme amaçlı rek-lamlarla doludur. Müziği, salt cinsellik,uyuşturucunun meşruluğunu savunandüşüncelerle doludur.

Eğitimi, tarihi çarpıtarak, kendi dü-zenini destekleyenleri meşrulaştırıp, bizigerçeklerden, tarihimizden yoksun bı-rakıyorlar. Hukuk sistemi, burjuvazininçıkarlarını korumak için işler.

Bu Kuşatmaya Karşı Biz NeYapmalıyız?

Tarihsel ve siyasal sorumluluğumuz:DİRENİŞ, DİRENİŞİ SAHİPLENME!

Emperyalizmin kuşatmasına karşı,ya boyun eğeceğiz ya da direnecek, bir-leşecek, savaşacak ve mutlaka kazana-cağız! Değiştirilemeyen, tarihsel bir so-nuçtur, direnenlerin zafer kazanması.

Bugün de, kendi vatanımızda ve Av-rupa’da da bu zaferi kazanmak için di-

renenleri görüyoruz.Belçika'da, 17 yıldır devlet tarafından

oturum hakkı gasp edilen, devrimci mü-cadeleden uzaklaştırılmaya çalışılan vebu saldırılar karşısında direnerek mü-cadele eden CAHİT ZOREL'i görü-yoruz.

Hollanda'da, iki kızının özgürlüğüiçin, bir baba, bir yoldaş, ERDEM VA-RAN'ı görüyoruz. Türkiye faşizminintutsak ettiği, halkın türkülerini söyleyen,AKP faşizminin polisleri tarafından saç-ları yolunan Bergün Varan ve BetülVaran için, Grup Yorum için özgürlükistiyor Erdem Varan.

Onlar emperyalizme karşı, sadeceoturum hakkı için, çocuklarının özgürlüğüiçin mücadele etmiyorlar. Onlar “HepimizBirimiz İçin, Birimiz Hepimiz İçin' slo-ganını hayata geçirenlerdir.

Cahit Zorel kimdir, nerede ve neiçin direniyor? Cahit Zorel, yıllardırgasp edilen oturum hakkı için, Belçi-ka’nın Brüksel şehrinde, 92 no'lu Ga-ucheret caddesinde, hafta içi her günoturma eyleminde.

Erdem Varan kimdir, nerede ve neiçin direniyor? Erdem Varan, GrupYorum üyeleri olan kızları, Betül veBergün Varan'ın özgürlüğüne kavuşmasıiçin, Hollanda'nın Rotterdam şehrininMerkezi Tren İstasyonu (RotterdamCentraal Station) önünde, her cumartesidirenişte.

Önümüzdeki tablo, emperyalizminçok yönlü baskıları karşısında direnen-lerin mücadelesinin tablosudur.

Bu tabloda, emperyalizm bir safta,direnenler bir saftadır. Var veya yok ol-manın mevzisidir direniş. Hepimiz bi-rimiz için, birimiz hepimiz için demiş-tik.

Cahit Zorel ve Erdem Varan’ın ta-lepleri bireysel değildir. Onlar, hepimizinhakları için direnişteler. Onlar direnereksorumluluklarını yerine getiriyorlar.

Bizler de bu direnişlerin büyümesive kazanması için her şeyi yapma so-rumluluğu hissetmeliyiz. Direnişleri des-

teklemekle yetinmemeli, bir parçası ola-bilmeliyiz.

Onların yanında olmak demek, mü-cadeleyi büyütmek demektir. Halkın ör-gütlü gücü karşısında, emperyalizminyenilgiye uğraması demektir. Cahit Zorelve Erdem Varan'ın direnişlerine sahipçıkmak, tüm haklarımıza, değerlerimize,mücadelemize sahip çıkmaktır, eylemegeçmektir.

Direnişleri nasıl sahipleneceğiz?Nasıl eyleme geçeceğiz? Direnişlerinibüyütmek için neler yapılabilir?

1- Tanıdığımız herkese anlatabiliriz.2- Ne için, kime karşı ve nasıl di-

rendiklerini anlatmalıyız, kitleyi eylemegeçirebiliriz.

3- Bir gün bile olsa, destek açlıkgrevi veya oturma eylemi yapabiliriz.

4- Bildiri ve afişleme çalışmalarıyapabiliriz.

5- Konsoloslukların önünde protesto,kurumlara mektup ve fakslar gönderebilir,içinde haksızlıklarına karşı direneceğimiziifade edebiliriz.

6- Halk meclisleri, komiteler kurup,direnişlerin etrafında destekleyici ey-lemler yapabilir, taleplerin kabul edilmesiiçin kurumları zorlayabiliriz. Telefonve faks çekerek onların sesi olabiliriz.

Direnişleri sahiplenmek için, kendi-mizi katmada sınır tanımamalıyız. Di-renişlerin kitleselleşmesi, zafere dahagüçlü, daha hızlı varmaktır. Çünkü ör-gütlü halkın karşısında düşman herzaman yenilmiştir. Tarihsel olarak BİZzafere, emperyalizm ise kaybetmeyemahkumdur.

DİRENENLER SAVAŞACAK,SAVAŞANLAR KAZANACAK!

Başçelişki; Emperyalizm Ve Dünya Halkları ArasındadırYüksel Direnişçilerinden, Belçika'da Oturum Hakkı İçin Direnen Cahit Zorel'e,Hollanda'da Türkiye Faşizminin Hapishanelerinde Tutsak İki Kızı İçin DirenenErdem Varan'a Direniş Ve Halkın Sahiplenmesi Birbirinden Güç Alıp Büyüyor,

Emperyalizmin Korkusunu Büyütüyor!

AVRUPA’dakiBİZ

20 Mayıs2018

Yürüyüş

Sayı: 67

555DEVRİMCİLER FAŞİZMİN HÜCRELERİNDE DİRENİYOR!

Page 56: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

“Doğu sorunu ancak devrimci yoldan çözüme bağlanabilir.Bu devrimci iktidar uğruna Türk ve Kürt devrimciler, bütünyurtseverler omuz omuza çalışmalıdırlar. Halkların var olangerçek kardeşliği geliştirilmeli, baş düşman emperyalizmekarşı mücadele edilmeli ve uyanık olunmalıdır. Tek doğru yolbudur. Yoksa hangi saflarda olursa olsun burjuva şovenizminedüşmek, emperyalizmin oyununa gelmektir, bölücülüktür.”

Hüseyin Cevahir

28 Mayıs - 3 Haziran

Sinan Cemgil,Kadir Manga,Alpaslan Özdoğan:

12 Mart cuntasınınbaskı ve terörüne karşısilahlı mücadeleyi ge-liştirme kararı alanTHKO kadro ve savaş-

çılarıydılar. Sinan Cemgil THKOʼnun kuruluşunda yer alan önderkadrolardandı. 12 Mart darbesinin ardından bir grup olarak Adıyamanbölgesindeki Nurhak dağlarına çıktılar. Buradan gerilla savaşınıgeliştirmekti amaçları. 31 Mayıs 1971ʼde oligarşinin askeri güçleritarafından kuşatıldıklarında teslim olmayarak çatışmaya girdiler.Cemgil, Manga ve Özdoğan bu çatışmada şehit düştüler.

Sinan Cemgil Kadir Manga Alpaslan Özdoğan

Hüseyin CEVAHİR:Cevahir, yoldaşları Mahir ve Ulaşʼla

birlikte THKP-Cʼnin kurucu ve önderkadrolarından biriydi. Önder kadrolarolarak, THKP-Cʼnin yaratılmasında,halk kurtuluş savaşının başlatılmasındave devrimci hareketin o dönem tarihininher aşamasında birliktedirler. Birbirle-rinden ayrı zaman ve mekânlarda, fakat

aynı direniş geleneğinin yaratıcısı olarak ölümsüzleştiler.Cevahir, 1970 Aralık’ında oluşturulan 11 kişilik GeçiciGenel Komite’nin üyelerinden biriydi. Genel Komite’deyapılan ilk işbölümünde Kürdistan sorumluluğunu üst-lenmişti... 17 Mayıs 1971’de İsrail’in İstanbul BaşkonsolosuEfraim Elrom’un kaçırılması eyleminde de yoldaşlarıUlaş Bardakçı ve Mahir Çayan’la birlikteydi. İşte bubirliktelikten bize “Mahir Hüseyin Ulaş, Kurtuluşa KadarSavaş” sloganı miras kaldı. 1 Haziran 1971ʼde İstanbulMaltepeʼde, bir evde yoldaşı Mahir Çayanʼla birliktekuşatıldı. Teslim ol çağrılarına verdikleri cevap, devrimcihareketin geleneklerinden biri oldu. Direniş sonucundaMahir yaralı olarak ele geçirilirken, Cevahir düşüncelerinive eylemini bizlere yadigâr bırakarak şehit düştü.

Hüseyin Cevahir

Tahsin ELVAN:1960 Trabzon doğumludur. Devrimci hareketin

12 Eylül Cuntası’na karşı direnişini örgütlemeyeçalışan kadrolarındandı. Çeşitli mahallelerden so-rumluydu. Cunta hüküm sürerken, İstanbul polisinin,“Onu öldüreceğiz” diye gönderdiği haberlere meydanokuyarak, şehit düştüğü tarihe kadar kavgayı sür-dürdü. 1 Haziran 1982’de İstanbul Maslak’ta girdiği

çatışmada şehit düştü.

Tahsin Elvan

Nazım HİKMET (3 Haziran 1963), Orhan KEMAL (2 Haziran 1979),Ahmet ARİF (2 Haziran 1971):Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif, kalemlerini emekçi halkın, işçi

sınıfının hizmetine veren sanatçılardı. Yazdıkları tüm eserlerinde, halkı aydınlatmayıamaçladılar; emekçileri sosyalizm mücadelesine çağırdılar. Bunun bedeli ülkemizdebaskılar, zulümlerdi. Bunun bilincindeydiler. Bu bilinçle hareket ettiler. Ve baskıların,saldırıların hedefi oldular. Yaşamları sürgünlerde, hapislerde, yokluk, yoksulluk içindegeçti. Buna rağmen yazdıklarından, düşüncelerinden vazgeçmediler. Kalemlerini bur-

juvaziye teslim etmediler. Arkalarında onurlu bir tarih ve halkı aydınlatmaya devam edecek eserler bırakarak ölümsüzleştiler.

Nazım Hikmet Orhan Kemal Ahmet Arif

“BURASI İSTANBUL MALTEPE...”İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom THKP-C tarafından ce-

zalandırılmıştır. Tarih 71’in 22 Mayıs’ıdır. Elrom eylemi; em-peryalizme, siyonizme karşı büyük bir darbeydi. Oligarşi ey-lemden sonra yoğun bir operasyon başlattı.

Gözaltılar, tutuklamalar birbirini izliyordu. Mahir veHüseyin işte bu kovalamaca içinde Maltepe’de polisle karşıkarşıya geldiler. Adlarına “fruko” denilen toplum polislerininpeşlerine takılması üzerine onlarla çatışarak çekilmeye çalıştılar.Ancak bu arada çevirme genişlemişti. Kuşatmayı yaramaya-caklarını düşünen Mahir ve Hüseyin bir evin balkonundaniçeri girdiler.

Küçükbağ Sokağı’ndaki 8 numaralı ev, o andan itibaren51 saat boyunca sürecek bir direniş ve çatışmaya sahne ola-caktı.

Evin alt katında kadın ve çocuklar vardı. Burada oturanların

MALTEPE DİRENİŞİYER: İstanbul MaltepeTARİH: 1 Haziran 1971

Anıları Mirasımız

Page 57: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

dışarı çıkmasına izin verdiler. Pencereden baktıklarında evinçepeçevre askerlerle sarılmış olduğunu gördüler. Alt katın sa-vunmaya fazla elverişli olmadığını düşünerek hızla üst kataçıktılar.

Üst kattaki dairede Sibel Erkan, annesi ve erkek kardeşiile karşılaştılar. Çevreye toplanan kalabalıktan ve hareketliliktenürkmüş olan Erkanlar karşılarında ellerinde silahla Mahir veCevahir’i görünce ne yapacaklarını şaşırdılar. Sevim Erkanifadesinde bu anı şöyle anlatıyordu:

“Devamlı silah sesleri duyuyordum. Sonra cam kırılmasıseslerini işittim. Çocuklarıma ‘aman yavrum balkona çıkmayın,belki kurşun isabet eder’ dedim. Biraz sonra kapının ziliçalmaya başladı. Ancak biz açmadık... Yatak odası penceresindenkapımızın zilinin çalındığını, korktuğumuzu söyleyince oradanbir inzibat subayı ve bir polis ‘korkmayın, daireyi terk edindediler’ dediler. ‘Nasıl terk edeyim, kapıdan girmek istiyorlar’dediğimde yine aynı şeyleri tekrarladılar. Ben de hırslapencereyi kapattım, çocuklarla birlikte dairemizin ön salonunagittim. Bu sırada eli stenli iki şahısla karşılaştık. Çok korkmuşve heyecanlanmıştım. ‘Aman kardeşim evde her şey sizinolsun yeter ki bize bir şey yapmayın, bize müsaade edin’ diyeyalvardım. O sırada birisi ‘Size bir şey yapmayacağız, çıkın’dedi.”

Mahir’le Hüseyin Sibel’i yanlarına alarak dairede mevzi-lendiler.

14 yaşındaki Sibel Erkan da rehin alındığı anı şöyle anla-tıyordu:

“Antrede bulunduğumuz sırada Hüseyin Cevahir bize suverin dedi... Bu sırada kapıdan çıkmak üzereydik. ... MahirÇayan kapıyı üzerime kapatarak sen burada kalacaksın, git-meyeceksin dedi.”

Bu arada adeta tüm semt kuşatılmış, civardaki evler boşal-tılmıştı.

“Mahir’le Hüseyin, keskin nişancılardan havan topçularınakadar eşi görülmedik bir güçle” kuşatılmışlardı.

Polis ilk başta binada bulunanların kim olduklarından pekemin değildi. 31 Mayıs tarihli gazetelerde evde bulunanlarınCihan Alptekin ve Nahit Töre olduğu yazılmıştı.

Evde kimlerin olduğunun sırrı birazdan, onların teslim olçağrılarına vereceği cevapla aydınlanacaktı.

Öğlen sıralarıydı. Polisler, askerler dışarıdan sık sık “teslimolun” diye bağırıyorlardı. Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir’incevapları kısa ve tarihseldi:

“Asla teslim olmayacağız. Bizim buradan ancak ölümüzçıkar. Çocuğa dokunmayacağız. Çocuk ancak sizin ateşinizleölebilir. Silahımızı da asla teslim etmeyeceğiz. Erkek adamsilahını atmaz. Bizi teslim almaya gelirseniz silahımız sizedönecektir.”

Ölebilirlerdi orada. Ama teslim olmayacaklardı. İşte gelenek mayalanıyordu orada. İşte tohum toprağa

düşmüştü...Saat 13.00 sularında Mahir ve Cevahir, “THKP savaşçısı”

olduklarını söylediler, adlarını verdiler ve “yurt dışına çıkmakiçin pasaport ve araç” şeklindeki taleplerini açıkladılar. Görevlisubay bu talepleri üstlerine ileteceğini söyledi. Mahir veCevahir talepleri cevaplanana kadar eve baskın yapılmayacağıkonusunda söz verilmesini istediler. Görevli binbaşı söz ver-di.

Mahir, Sibel’i rehin tutma amaçlarını, tutsak düştüktensonra duruşmalar sırasında verdiği ifadede şöyle açıklıyordu:

“Bizim Sibel Erkan’ı rehin tutma amacımız ikiliydi:“1. Bir blöf yaparak iltica hakkı sağlayabilmekti. (Zayıf

bir ihtimal olarak kabul ediyorduk)“2. Esas önemli olan amacımız son nefesimizi verirken

THKC’nin adını bütün Türkiye’ye duyurmaktı. Yani politikpropagandaydı.”

Kuşatma sürüyordu. THKP-C önderleri bu arada zamanzaman “rehineleri”yle sohbet ediyorlardı. Daha sonra duruş-malarda tanıklık yapan Sibel Erkan, Mahir ve Cevahir’inkendisine iyi davrandıklarını söylüyor, hatta onlardan hep“Hüseyin Ağabey, Mahir Ağabey” diye söz ediyor, kendisinekurşunlardan uzak bir yer hazırladıklarını söylüyordu.

Kuşatma sürüyordu. İlk gece kuşatmayı tamamlayan ışıldakların sönmesi üzerine

baskın ihtimalini düşünen Mahir’le Cevahir, evden beş elateş açarak, teslim olmayacaklarını bir kez de kurşunlarıylaanlattılar.

Geceki bu kurşun seslerinin yerini yine uzun bir süresessizlik almıştı.

Artık gün ışıyor, tarihler 1 Haziran’ı gösteriyordu. “Son gün saat 11.00 sıralarında uykuya dalmıştım. Bir ta-

banca sesi duydum. Kalktığımda Hüseyin’in gözleri heyecanlaaçılmıştı. Sen mi ateş ettin dedim, o da hayır dışarıdan ateşettiler dedi.”

Bu atış baskının başlama işaretiydi. Saat on ikiye yirmi vardı. İlk atışla birlikte binaya dayanmış

merdivenlerde bekleyen polisler, hızla üst basamaklara doğrutırmandılar. Vurucu timdeki polislerin bir kısmı çelik yeleklive tomsonluydu.

Dışarıya “keskin nişancılar” yerleştirilmişti. Bunlardanbiri Binbaşı Ahmet Cihangir’di. Eve ilk ateşi açan ve Cevahir’ivuran oydu.

Polisler ve askerler, binanın arka tarafından, cephedenaçılan destek ateşiyle içeri girmeye çalışıyorlardı. Mahir veCevahir holde sırt sırta eve ön ve arka cephelere bakan yatakodalarından girmeye çalışan polislerle çatıştılar. Arka cephedekipolislerden biri bacağından yaralandı. Sibel misafir odasındakalmıştı.

Düşman çoktu. Düşmanın ateşi yoğundu. Silahları eşitsizdi. Çatışmayı sürdürdüler. Yaralandılar. Ama elleri hala tetiğe

basabilecek durumdaydı. Rehineleri durumundaki Sibel’i yantaraftaki mutfağa alarak onu çatışma ateşinin dışında tutmuşlardı.

İçeri giren polisler, düştükleri yerden ateşi sürdürenMahir’le Hüseyin’i kurşun yağmuruna tuttular.

Operasyon bittiğinde Hüseyin Cevahir şehit düşmüştü,Mahir yaralıydı.

23 kurşun vardı Cevahir’in vücudunda. “Gömerim Cevahiri kalbimedönerim hain hücreme” diye yazacaktı Mahir günler sonra. Ve aradan çok geçmeden, gençlik, şu türküyü söylemeye

başlayacaktı her yanda: “Burası İstanbul Maltepe, Cevahir vuruldu kahpeceEylemin yadigar bizlereKalacak Cevahir yoldaşım...”

Page 58: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

Yürüyüş

20 Mayıs2018

Sayı: 67

558

Cephe Susmuyor, Susturulamıyor…Halk Cepheliler Bulundukları Bölgelerde

Faşizme Karşı Kampanyalarına Devam EdiyorHalk Cephelilerin yaptıkları çalışmalardan

derlediklerimiz kısaca şu şekilde;

Ankara: Halk Cepheliler 12, 13 Mayıs’ta,Batıkent Ethem Sarısülük, Vedat Dalokay,Hüseyin Tek Parkı’nda, Ümitköy, Seyranbağlarıve Kızılay bölgelerinde kampanya çalışmasıyaptı. Yapılan çalışmalarda birçok yere “HalkızBiz Faşizmi Yeneceğiz!” afişleri asıldı. Ayrıca75 adet duvar gazetesi, 300 adet kampanyapulları ve 100 adet bildiri halka dağıtıldı.

Ankara Halk Cepheliler 29 Nisan’da Grup Yorum’uninternetten canlı yayınla verdiği konserinde biraraya geldi.Otuz kişi katıldı.

İstanbul Çayan: Halk Cepheliler 10 Mayıs’ta, AKPfaşizmine karşı yürütülen kampanya kapsamında 8 adetozalit astı. Ayrıca, asılan ozalitlerde Alman emperyaliz-minin hücrelerindebulunan Musa Aşoğ-lu’na özgürlük talep-lerinin yazılı olduğuozalitlerde asıldı.

Ayrıca Halk Cep-heliler 15 Mayıs’ta,Sokullu Caddesi üze-rinde Filistin halkıyla dayanışma amaçlı katil siyonistİsrail’i ajitasyonlarla protesto ve teşhir etti.

TAYAD’lı Aileler:Hasta TutsaklarıDerhal Serbest Bırakın

Hapishaneler’de sürgünsevkler, işkenceler, hasta tut-sakların tedavilerinin engel-lenmesiyle ilgili yazılı açıklamayaparak şöyle söyledi: “Hastatutsaklar bir an önce tahliye edilmelidir. Aksi takdirde hapis-hanelerde yaşanacak ölümlerden adalet bakanlığı ve hapishaneidareleri sorumludurlar.”

TAYAD'lı Aileler Hasta Tutsakların Serbest Bırakılması İçin Eylem Yaptı

TAYAD'lı Aileler 12 Mayıs’ta hasta tutsakların tedavihaklarının engellenmesini protesto etmek için GalatasarayMeydanı’nda saat 16.00’da basın açıklaması yaptılar.

KESK, Üyeleri İle Yüz Yüze Gelmekten, ToplantıYapmaktan Neden Korkuyor?

KESK’te “Tüm İhraçlara Sahip çıkılması” talebiyle devameden oturma eyleminin 172. günü olan 14 Mayıs’ta KamuEmekçileri Cephesi yazılı açıklama yayınlayarak kısaca şusözlere yer verdi;

“… KESK binlerce emekçinin işinden edildiği, onlarcasınınintiharı seçer hale geldiği bu süreçte “her iş yerine bir kreş”gibi tali konuları kampanya haline getirmeye ve seçim çalış-malarına umut bağlamaya son vermelidir.”

Kamu Emekçileri Bahar Pikniğinde BuluştuKamu Emekçileri ve Yüksel Direnişçileri 13 Mayıs'ta

Düzce Direniş ailesi ile bahar pikniğinde biraraya geldiler.Kamu Emekçileri Cephesi bu konuyla ilgili duygularını şuşekilde ifade etti: "Direnişleri birlikte büyüttüğümüz halkımızınkudretli elleri her daim bizlerle."

Yüksel’de İşkenceye Son! İşkenceci Polisler Sıra Size Gelecek!Ankara Halk Cephesi, 12 ve 13 Mayıs’ta, aylardır işleri,

emekleri için direnen emekçilere yapılan saldırılar ve işkencelerile ilgili yazılı açıklama yayınladı. Yapılan açıklamalardanderlediklerimiz kısaca şu şekilde;

“…Halkız biz; her türlü haksızlığın karşısında direnmeyedevam eden, her türlü adaletsizliğin karşısında adalet arayışınısürdüren, her türlü işkenceye rağmen alanlara çıkan vebiliyoruz ki: Bizim De Günümüz Gelecek! Sokak ortasındatekmelenen, saçları yolunan, gözleri morartılan, en ufak iş-kenceye maruz bırakılan her emekçi için sürdüreceğiz direnişi!Her adaletsizliğin karşısına çıkartacağız halkın adaletini!Yapılan her işkencenin bedelini ödeteceğiz!”

İzmir’de Sendika Ağası Kani Beko Teşhir EdildiDevrimci İşçi Hareketi tarafından 10 Mayıs'ta işbirlikçi,

mafya, sendika ağası, patron sendikacısı Kani Beko’yu İzmirhalkına teşhir etmek amaçlı ‘Halkımız, Duydunuz mu? İş-birlikçi, Mafya, Sendika Ağası, CHP’den MilletvekiliAdayı/Devrimci İşçi Hareketi’ imzalı 300 adet afiş asıldı.

Grup YORUM: Grup Yorum Korosu üyesiMeral Hır, 9 Mayıs günü İstanbul Gazi Mahallesi’ndekievinden çıktıktan bir süre sonra önünü kesen sivil po-lislerce zorla araca bindirilerek, “hakkında yakalamakararı olduğu” gerekçesiyle gözaltına alınarak GaziKarakolu’na götürüldü. 3 saat sonra ise hiçbir işlemyapılmadan serbest bırakıldı.

Mahallelerimizdeki Polis TerörünüSilip Atacağız

Gazi Mahallesiyle ilgili burjuva basında çıkan haberlerleilgili 16 Mayıs’ta yazılı açıklama yayınlayan İstanbulKüçük Armutlu Halk Cephesi kısaca şu sözlere yer verdi;“…Halkımız; mahallelerimizde halk düşmanlarının ‘gücü’geçici, CEPHE’nin gücü kalıcıdır. Mahallelerimizin dikensizgül bahçesi olmadığını halk düşmanlarına gösterelim.”

1 Mayıs’ı Kutlamak Suç Değildir!1 Mayıs Gözaltıları Serbest Bırakılsın!

Ankara Halk Cephesi 1 Mayıs’ta yaşanan gözaltılarlailgili yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şöyledenildi: “Taksim ısrarımızdan vazgeçmedik, vazgeç-meyeceğiz. Biz diyoruz ki; yapılan her işkencenin he-sabını soracağız! Gözaltında geçirilen her bir gününhesabını soracağız!”

Page 59: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

BU FAKS, SİLİVRİ 9 NO.LU HAPİSHANESİNDEKİGRUP YORUM ÜYESİ FIRAT KIL TARAFINDAN

GÖNDERİLMİŞTİR.FIRAT KIL’A AYLARDIR

AYAKKABI, KİTAP VE DERGİ VERİLMİYOR!

HAPİSHANELERDEKİ HAK GASPLARINA VEKARALANMIŞ MEKTUPLARA RAĞMEN

ÖZGÜR TUTSAKLAR HER KOŞULDASESLERİNİ DUYURMAYI BAŞARIYORLAR!

Devrimcilik en başta,emperyalizm ve işbirlikçilerinin tüm dayatmalarına,

sömürü, zulüm ve baskı politikalarına karşı örgütlenmekve mücadele etmektir.

Emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı olmayanların,bağımsızlığı, demokrasiyi ve ulusların özgür ve kardeşçe

yaşayabileceği bir düzeni hedeflemeyenhalk iktidarı için mücadele etmeyenlerin

devrimcilik iddiası olamaz.Emperyalizm bu konuda da bilinç çarpıklığı yaratmaya

çalışmaktadır. Hedefi devrimciliğin içini boşaltıp,çarpıtarak kendisi için zararsız bir kavram halinegetirmektir. Yılgınlık, karamsarlık, umutsuzluk,

liberalizm yere göğe sığdırılamazken,devrimcilik ne olduğu belirsiz, tanımlanamayan

bir duruma getirilmek istenmektedir. Dost ve düşman kavramları muğlaklaşmış, halk,

devrimin temel gücü olarak değil,emperyalizmden icazet alabilmek ve

kendini kanıtlayabilmek için kullanılanbir güç haline gelmiştir.

Bilinçteki bu muğlaklık ve çarpıklık pratiğe de yansımış,düşmana "dostluk ve kardeşlik" mesajları verilirken,halka yönelik şiddet uygulamaları meşrulaştırılmıştır.

BİZ FAŞİZME KARŞI DEMOKRASİ,

KAPİTALİZME KARŞI SOSYALİZM,EMPERYALİZME KARŞI BAĞIMSIZLIK DEMEYE

DEVAM EDİYORUZ!

Page 60: AVUKATI, SANATÇISI, MÜHENDİSİ, KOKOREÇÇİSİ ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY067.pdfOy vermeyin! 52 9 Mayıs; ihtilalin yolundan dönmeyenlerin, teslim olmayanların zafer günüdür!

yu

ruyu

s.b

iz@

gm

ail.c

om

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rg

HHB’nin Tutsak Avukatlarından SELÇUK KOZAĞAÇLI:“Anneler, Annelerimiz;

Oğullarınızın, Eşlerinizin, Kardeşlerinizin Hesabını Sormadan Bu DünyayıBırakıp Gitmeyeceğiz. Asla Umutsuzluğa Kapılmayın, Asla Vazgeçmeyin.

Hepinizi Kucaklıyorum. Anneler Gününüz Kutlu Olsun.Soma'yı Unutmayacağız, Unutturmayacağız.”

HHB’nin Tutsak Avukatlarından AYTAÇ ÜNSAL:“Halkın Avukatlığını Yapmamıza Ne Baskılar Engel Olabilir Ne De Hapishaneler.Soma'da Ölen 301 Madencinin Bıraktığı 450 Yetimin Gözündeki Pırıltıdan, DilekDoğan'ın, Berkin Elvan'ın Annelerinin Gözlerinden Alıyoruz Gücümüzü. Halkın

Avukatlığını Yaptığımız İçin19 Meslektaşımla Birlikte Türkiye'nin Dört Bir Yanında

Sekiz Aydır Sürgündeyiz.Sizi Çok Seviyorum, Biz Kazanacağız!”

Dev-Genç’li Tutsak ALİ ÜLGÜ:“3 Değil 3000 Parçaya Da Bölseniz Direnmeye Devam Edeceğiz.”

HOLLANDA’DA GRUP YORUM’A ÖZGÜRLÜK İÇİN,BELÇİKA’DA OTURUM HAKKIMIZ İÇİN DİRENİYORUZ!

NEREDE HAKSIZLIK VARSA ORADAHAKLARIMIZ VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZ İÇİN

DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ!