Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
OSMANLI TOPLUMUNDA
KUR'AN KÜLTÜRÜ ve
TEFSiR ÇALIŞMALARI . -ll-
Editörler Bilal Gökkır
Necdet Yılmaz ömer Kara
Muhammed Abay Necmettin Gökkır
(~ilim vı~
KUR'AN VE TEFSiR AKADEMISI
Terkib-i Bend Gelene gm e Yansıyan Kur' am Unsurlar -Ziya P~a veMuallim Na ci' ninTerkib-i Baıdleri Çerçevesinde Bir Tahlil-
HARUNÖGMÜŞ Necmettin Erbakan llniversitcsi İ1dhiyac Fakaleesi
GİRİŞ
Terkib-i bencl, herbiri kendi içinde müstakil bir gazel gibi (ilk beyti.nin ınısraları birbiriyle, sonral<i beyitlerinin il<inci mısraı ilk beyitle)kıtEi.yelenen ~hane ... ya da "terkip-hane" adı verilen 5-10 beyirlik manzOrnelerden oluşan ve mısralan birbiriyle kafiyeli ~asıta" adındaki müstal<il beyitlerle haneleri birbirinden ayrılan şiiriere denilir.1 Haneler arasındaki vasıra beyitleri nakarat gibi tekrarlananlanna ise terci'-i bend adı verilir.2
Terkib-i bend ve terci'-i bendler, belli bir konuya hasredilmiş nazım şekilleri
degildir. Mesela Bakrnin, Kanüni'nin ölümü vestlesiyle yazdıgı mersiye terkib-i bend oldugu gibi Yahya Kemal'in Yavuz Sultan Selim'in zaferlerini terenrıüm ettigi Sdim-name'si de terkib-i benddir. Bununla birlikte XVI. asır şairlerinden Bagdatlı ROhi'nin., terkib-i bendinde sosyal konulan felsefı ve biraz da hicvedid
bir tarzda ele alması terkib-i bendvadısirıde yeni bir çıgır açmış, ona nazire olarak hikemı ternaları terennüm eden birçok terkib-i bend yazılmış, böylece sosyal-hikemi muhtevada bir terkib-i bend gelenegi oluşmuştur. Bunların en
1 Pala, İskender, Divan Şiiri Sö.zlüğı1, Ankara: Al<çag, ts., s. 487-488. 1 Pala, a.g.e., s. 487.
430 1 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSIR ÇAllŞMALA.Rl-II-
meşhuru Ziya Paşa'nın terkib-i bend ve tercl-i bendleridir. Ziya Paşa. hem söyleyiş biçimi hem de muhteva bakımından ROb.fyi büyük ölçüde geçmiş, özellikle terkib-i bendi ile çok büyük bir ün yapmıştır. Bu münasebecle ondan
sonraki şfulerin, bu geleneğin asıl başlancısı olan ROhl'den ziyade Ziya Paşa'ya na.Zire yazdıgı. söylenebilir. Nitekim Muallim N~cı. terkib-i bendindeki şu beyicle bu hakikati ifade etmiştir:
_ ~Üstlld-ı sühandir, biliriz, Hazret-i Rob! Muhtiinmız anıına ki bizim m.ir-i Ziy!l'dır"3
Ziya Paşa'ya nazire olarak üç terkib-i bend ve bir de terci-i bend yazmış olan Yahyi de, eserine .. Nazi.re-i Ziya Paşa 1 Ziya. Paşa'ya Naztre" ünvanını vermekle aynı hususa işaret ettiği gibi aşagı.daki beyicleriyle de bunu açıkça dile gerinniştir:
Ey Md-ı saha! Azim-i Bagdad olacaksan Rrıhi'ye selam ey1e de geç, dumıa ziy!lde LOtfc:n, yolun üstündedir, ordanda geçerken Me.ks eyle blıaz rurbet-i ulya-yıZiyc\'da Aı:ıde şu hoş beyti kıraede sülrur er Takdirimi evvel ce fakat ey le ifade: Siz gittiniz anıına yine boş kalmadı m~ Bir şair-i V ah yi size fazl-aver-i rüclıan
Bu çalışmada Ziya Paşa ve Muallim N~ct'nin söz konusu eserlerini tarayarak sosyal-hikemi sahada Osmanlı şiirinde Kur'an'ın nasıl referans gösterildiği.ni,
hangi Kur'an,i kavramiann ne şekildeı·kullanıldıgını bir teblig ölçüsünde göstermeye çalışacagı.z. 5
3 Muallim Nacl, Muallim Nacl'nin Şiirleri (nşr. Abdolkııdir Hayber-Hüseyin · Özbay). İst: MEB, 1997, s. 41.
4 Vahyt. Nazire-i Ziya Paşa, İst: Feraizcizade Matbaası, ts., s. 33. Terkib-i bend gelenegi çagunızda da devam ediyor. Günümüzde terkib-i bend ve terci-i bend yazan şairler de eserlerinin Rühi ve Ziya Paşa'ya nazire olduguna şöyle işaret ediyorlar:
·R.ülü gibi, Baki gibi yalnız şuarayız
Ahirele gelip bezme Fuzüli'ye şifayız" (Eşmell, Muhammed Ali, Bir I..alızaya Bin Asır.ist: Yüzala Yayıncılık, 2005, s. l88.)
·sakiJ Ayagın kesme, kerem kıl bu gedaya
Arz eyleyim ihlasımı Rühi ve Ziya'ya" (ögmoş. Harun, Haktan Haliye,İst: Yüzala Yayıİıcılık, 2005, s. 64.)
' Her iki şairin adı geçen eserlerini t.aramış olmakla birlikte Ziya Paşa'nın eserleri daha ştimullü olduğu için çalışma boyunca ona yapcgım.ı.z [e.feranslann daha fazla olduğunu belirtmeliyiz.
H. öCMÜŞ · TERKİB-İ BEND GEI.ENECİNE YANSTY AN KUR' ANİ UNSURlAR 1431
1 Z1YA PAŞA VE MUAllİM NACI
XIX. asır Osmanlı aychnlanndan olan Ziya Paşa (1829-1880),6 Sultan Abdülaziz devrinde (1861-1876) meşrutiyet ralebiyle yönetime muhalefet edip Avrupa'ya giden Genç Osmanhlar hareketi mensuplanndanclır.7 Şiirleri dışmda Arap, Fars ve Türk ştirlerinden derlediği, manzum bir mukadd.i.me de içeren Harabiit adındaki antolojisi ve Endalııs Tarihi en önemli eserle.rindendir.8
Ziya Paşa, tanzimat edebiyan şllileri içerisinde degerlendirilse ve zaman zaman eski şiiri bizzat yerse de9 şiirlerinde büyük ölçüde klasik tarza sadık kalmış ve en çok da bu çahşmada etüt edeceğimiz R11h1'nin Takib-i baıd'inenazire olan Takib-i baıd ve Taei-i baıd'i ile ün salmış tır.
Ziya Paşa, yaşadıgı çagın şartlan gereği meşrutiyet, hürriyet ve müsavat gibi A vrupa.t sloganlan benimsemiş olsa da esasen milll ve yerli bir dünya görüşüne sahip olup bu tür Avrupa.t fikirlerle İslAmi ilkelerin uzlaşabileceği düşüncesindedir. Bu çalışmada bahis konusu edeceğimiz eserlerinde İslami kültür ve kaynaklara yapugı referanslar dışmda Takib-i baıd'indeki şu beyider de bu durumu tescil eder mahiyettedir:
utslamim.iş devlete pa-bend-i terakkı Evvel yok idi, işbu rivayer yeni çıko Milliyyetin isyan ederek her işimizde EEkar-ı lirengc tebaiyyet yeni çıko lsnad-ı taassub olunur merd-i gayüra Dinsizlere revcilı-i reviyyer yeni çı.lm•10
Muallim Naci (1850-1893) ise, Ziya Paşa gibi öncelikle siyasi faaliyetleriyle tanınan bir aydım.mız değildir. Eğitimine dini tahsil alarak başlamış, Arapça, Farsça ve Fransızca'dan tercümeler yapmış, Osmanlı Şdirlai, Isctlahat-ı Edebiyye ve Lagac-ı Naci gibi eserler vermiş, ancak asıl ününü gazelleriyle yapmış, bu sebeple zamanında ştirde klasik tarzın devam ertirkisi olarak tanınmış ve yenilik taraftarlannın acımasız renkiderine maruz kalmış, yaşadıgı dönemde ve eski-yeni
6 Şairin dogum tarihiyle ilgili yukarıdaki tarih Mehmet Kaya Bilgegil'in tespitine dayanmaktadır. O, şairin 1825'te dogduğu üe ilgili bilginin yanlış oldugunu belirtmektedir. Bk.Bilgegil M . Kaya. Ziyil Paşa th.ainde Bir Araşnnna, 2 Baskı, Ankara 1979, s. 20.
7 Bk. Bilgegil, a.g.ı:.., s. 97 vcL;Göçgün, Önder, Ziya Paşa, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayı.nlan, İzmir 1987, s. S ;Heyet, Meydan Larousse,1st: Meydan Yayıne,"lj_,l986, "Ziya Paşa", XTI, 947.
8 Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Madliflai (nşr. Fikri Yavuz-lsmail Özen), 1-ITI, İst: Meral Yaymevi,1972, II, 444.
9 Göçgün, a.g.ı:.., s. 27. 10 Ziya, Takib, lO. hane.
432 1 OStvlANU TOPlUMUNDA KUR·AN KÜLTÜRÜ VE TEFSLR ÇAUŞMALARJ -D-
rarnşmalarının hararetli oldugu safhada yeterince aniaşılamayan ve haksızlıklara uğrayan, ancak sonradan nispeten hakkı teslim edilen değerli bir şairimizdir.11
"Köylü Kızlann Şarkısı- Nişanlı Kız-"12gibi şiirleri halk şiirimizin anısım veren, "MeyMnede Söyleniş"0 ve "Sakiye lltifat"14 gibi şiirlerinde klasik şiirimizin muhtevasını nispeten yeni bir form ile sunan, "Hitnra-i Bedr-i Kübra"ı.s gibi şilileri Yahya Kemal'in hamasi tarzuu müjdeleyen Muallim Naci'nin. konusunu Gırnata'nın düşüşü esnasında şehri müdafaa erme.l< için insan üsrü bir gayret gösteren Masa b. Ebi'l-Gassan'm mücadelesinden alan "Musa b. Ebi'lGassan Yahut Hamiyer"16 ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in babasının hayaruu işledigi ''Gazi Errugrul Bey"17 gibi başka değerli manzumeleri de vardır. Takib-i bend'i ise Ziya Paşa'ya nazire olarak yazılan terkib-i bendierin en başarılı olanlarından biridir.
Muallim Naci, çocukluğUnda ezberleyerek kurdugu Kur'an'la olan irtibannı daha sonra da sürdünnüş, ihlas Saresinin açıklamasına dair Huldsa-i İhlas,hurüf-ı
muk~rraa ile ilgili olarak Muamm1l-i tlilh1, edebi açıdan Kur'an'ın erişilmez oluşu hakkında da İ'cdzı.ı'l-Kur>an adında eserler venniştir.18
II. TERI<İB-1 BEND vE TERCI-l BENDLERİN GENEL MUHfEV ASI
Ziya Paşa, vasıta beyri Arapça olan 12 haneden oluşan uzun Tmi'-i bend'inde oldukça hikenıi-felsefi remalar işlemi~ ve gerçekten derinlikli bir eser ortaya koymuştur. Bununla birlikte onun yine 12 haneden oluşan Terkib-i bend'i daha meşhur olmuş, beyiderinin birçoğu darbımesel haline gelmiştir. Muallim Na'ci'IJ,inTerkib-i bend'i sekiz bilneden oluşmalda birlikte Kur'an'a yaptıgı
telmihler açısından oldukça zengindir.
Edebi üslap ve yaklaşım tarzı bakımından bir takım far~an olsa da adı geçen her iki şairin eserinin yaklaşık üçte biri dogrudan din veya elinin yorumuna müteallık olup Allah'ın varlık, birlik ve kudretinin delilleri, hayır-şer her şeyi yaratanın Allah olduğu, O'nun gücünün her şeye yettigi, kader ve kadere tesli-
u Bk. Tansd.. Fevziye Abdullah, ~Nacl", tA., LX,l5-2L 12 Mualli.mNact,a.g.t., s. 218.
u MuallimNacı,a.g.e., s. 87-90.
H MuallimNac1,a.g.e., s. 142-3.
1.5 MuallimNac1,a.g.e., s. 227. 16 MuallimNac1,a.g.e., s. 47-65. 17 MuallimNaci,a.g.e., s. 329-342. 18 Tansel, a. m.,IX, 17-18.
H. OC MOŞ · TERKİR-i BEı"\\D GELENEGLNE YANSIY AN KUR'ANI UNSURLAR 1433
miyet ve nza göstermek dünyanın faniliği ve degersizligi, uhrevt hesabın bilincinde olarak yaşamanın önemi, peygamber lassalan ve onlann hayatlanndan
alınacak ders ve ibretler gibi konularla ilgilielir ve bir kısım ayet ve hadislerden yapılan iktibaslar veya onlara yapılan telrnib.ler ihtiva etrnektedir.19 Bu genel ranıtımdan sonra mezkür eserlerde bu konulann nasıl ele alınd.ıgın.ı biraz daha yakından görelim:.
A Allah'ın Varlık, Birlik ve Kudretinin Delilleri
Sözlllkte "delil, alamet," anlamına gelen ayet ke.l.lınesi2°Kur'an-ı Kerim'de sözlUl< anlamının yanı sıra, :n Kur'an sürelerini oluşturan fasılalarla aynlmış cOmle ya da cümlecikler,22 mucize,23 ibrer4 gibi farklı anlamlarda kıı11anılmışcır.:z.s Alemdeki her varlık yarauCJ.l11D varlıgma alArnet olması açısından bir ayettir. Bu itibarla Kur'an-ı Kerim, göklerin ve yerin yaraulışı, gece ve gündüzün birbirini trudp ermesi, gemilerin denizde yüzmesi, yagmurun yagması, bitkilerin bianesi, rüzgarların esrnesi vb. varlık ve olaylan ayet olarak isimlendirir.26
Terkib-i bend gelenegini rakip eden şairlerin, şiirlerinde Allah'ın kudretini gösteren tabiat olaylarına yer vermeleti bu konuda Kur'an-ı Kerim'i referans aldılclanru akla getirmektedir.
Mesela Ziya Paşa, özellikle lO beyitten oluşan ve her hane sonunda tekrar eden
usobb~e men rehayyera fi sun'ı.h.i'l-'ukeı.l Sübhane men bi-kudreti.hiya'cizü'l-fuhül" (Saııatıııa akıllann hayran olduğu yı1ce ziltı nolısarılılılardan cınndınrım; bayalı lılmsdcrir4lwdreıin! !dralıtı: ilcizkıldığıAllah'ı tesbih ı:derinı)
19 Ziya Paşa'nın terkib-i bend ve terci-i bendindeki beyit sayısı 253'tür. Muallim Nacl'nin terkib-i bendindeki beyit sayısı 88'dir. tki şairin yukandaki eserleri, roplam 341 beyirtir. Bunlar içerisinde yukarıda işaret ettigimiz mevzularla ilgili beyitlerin sayısı lOO'denfazladır.
20 Rııgıb Mafrı:datu dfiizı'I-Kur'iln (nşr. SafvanAdn!nDavfldJ), 1. Baskı, Dımeşk oaru·I-kalem. 1992, s. ıoı
21 Sk. En'am 61158; eş-Şuara 26n.28. 22 Bk. Al-I 1m.ran 3fl; en-Nahll6/10l ll Bk. Kasas 28/36. H B k. Meryem 19/21 25 D:lmeganı, Kilmtlsıı'I-Kur'ilm (nşr.Abdüla21z Seyyid el-Ehl), 3.Baskı, Beyrut:
Dllru'l-Um li'l-melayin.l980, s. 60-61 26 Bal<ara 2/164; benzer ayetler için bk. Ra 'd 13/3-4; Nahl 16/11-13, 67; lsra 17/13;
Rüm 30/20-26,46.
4341 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSlR ÇAliŞMALARI -Il-
şeklindeki Arapça vasıta beyrini muhtevi Terer-t baıd'inde Allah'ın varlık, birlik ve kudretini uzun uzun işlemiş, her hanede Cen~b-ı Hakk'm insanı hayran bırakan mahlükaonı sayclıktan sonra ustalıklı bir şekilde sözü tesbih ve tenzihe getirerek yukanda verdiğimiz vasıra beyrini zikreı:miştir. Ona göre kainat
hayranlık uyanclıran bir dershane, ondaki her şey ledünnl bir kitabın nişanesidir. Dolayısıyla var olan her şey feleğin gerektirmesi veya zamanenin hükmüyle meydana gelmiş olmayıp bir fa:ilin, yani Allah'ın esericlir.27
Şlli, Terkib-i bend'inde de alemin güzel bir mekı:ep oldugunu, her varakında mamf okunduğımu belirtir ve yine Arapça bir beyide Cenab-ı Hakk'ı ı:esbih eder:
Bin ders-i ı:naarif okunur her varakında Ya Rab! Ne güzel mektep olur mekteb-i alem Sübbanekeya men halaka'l-halka ve sewa Sübh.aneke, stıbhaneke, sübhanekeelfa21
(Ey malılakan :yarcmJı duzaıleyoı AUalı'unl Soıl noksanlıklardan anndınnm. Binlacc kczsaıi cabih cdcr, şanını :yücdtirim)
Ziy~ Paşa'ya göre Allah'ın kudretinin başı ve sonu yoktur. Onun sıfadarmı oldugu gibi idnik etmek mümkün değildir. Her şey onun varlıgına güzellikle tanıklık eı:mekte, her zene onun birligine şahit olmaktadır. Şair bu hususu şöyle dile getirir:
\
Ey kudretine olmayanagaz u tenahi ·, MOm.kün degil evsafını idrak keınahı Her nesne kılar varlıgıııa büsn-i şehadet Her zerre eder vahdetine arz-ı güvahl29
'Dırb.a sonra şair, Cenab-ı Hakk'ın varlık, birl.ik ve kudretinin şAhitleri olmak üzere'~üteakı.p beyiderde güneşi, ayı, kuşlan, balıklan vb. sayar.
Ziya Paşa'mn, Allah'ın kudretini işlediği bazı beyiderinde kendi zamanındaki tabii. ilimlerden de istifade etti.gi anlaşılmaktadır. Mesela Terci-i bend'inin 3.
lımesinde yerkürenin deniz ve nehir mecrAlanyla parça parça, içinin ise bir ateş topu oldugunu belirterek yer çekirdeginde bulunan magma tabakasına telmihte
11 Bu kar-gah-ı sun' acepdershanedür
Her nakş bir kirab-ıledünden nişanedar
Bir f~ measiridir cümle hadisar
Ne iktizi-yı çarh u ne hükm-i zamanedir (bk. Ziyll Paşa, Takib-baıd ve Terei'-baıd, lsr: Mühendisyan Ohanis Matbası, U89, Tad ', ı hane. Not: Eserin neşrinde hanenuınalaranyla yetinilerek aynca sayfa numarası ve.rilmedigi için biz de çalışmamızda bu esere yaptığımız atıflan aynı şekilde gösterdik)
28 Ziyll Paşa, Takib, 2. hane. 29 Ziya Paşa, Takib, 3. hane.
H. ÖGMÜŞ · TERKİB-İ BEND GELENEGİl\'E YANSIYAN KUR'ANl UNSURlAR 1435
bulunduktan sonra mağma tabakasına nispetle yer kabuğunun bir kubbeye
yayılmış asma yapragı mesabesinde ince kalacagın.ı., buna ragmen insanlarm bu
ateş topu üzerinde biçbir korku ve kaygı duymaksızın emniyet içinde yatakları
na girip uyuduklarını belirtir ve sonra bu vestleyleCenab-ı Hakk'ı tenzih eder.30
Ziya Paşa'nın Allah'ın varlık ve kudretini işledigi. beyitlerde şer problemi de
. büyük bir yer rutmaktadır. Şair, kainatta müşahede ettigi. çelişkiler karşısında
zaman zaman sorgulayıcı ve hatta yargılayıcı bir tavır içerisine girse de genellik
le Cenab-ı Hakk'ın sonsuz kudreti karşısında tam bir teslimiyet içerisindedir.
Ona göre her şeyi yaratan Allah'tır. Teknik ifadesiyle kulların fiilieri konusunda
o, tam bir cebrıdir. Ona göre şeyran ve nefsi şerlere alet eden de Allah'tır, hevası
na mağlup olanı cehenneme koyan da ... Mansür'a "ene'l-Hakk/Ben Hakk'ım"
dediren de Allah' ur, bu sebeple idam hükmünü şeriata koyan da ... Şarabı haram
kılarak31 acılaştıran da Allah'nr, kadeh ve badeyi icad etmeyi Cem'e ilham eden
de ... Mesih'i Hz. Meryem'e neflıeden de Allah'tır,32 bu mucizeyi Yahudilere inkar
ettiren de33 ... Hastayı tedaviye muhtaç kılan da Allah'tır, merheme iyileştirme
özelliği veren de ... Deccal'in küçük versiyonu olan Süfyan'a, rivayere göre Hz. Hasan'ı zebirleyerek katleden karısı Ca'debt. Eş'as b. Kays'a, Hz. Hüseyin'in
katili Şemir'e, Hz. Ali'nin katiliİbnMülcem'e yaptıklan kötü ve rezil davranışları
yapmaları için cesaret veren hep Allah'tır. İslam bilim ve düşüncesinin önemli
temsilcilerinden Nas'iruddin TCısi'yi İslam dünyasını yakıp yıkarak medeniyeti
gerileten Moğol hükümdan Hülagü'ya vezir ve nedim eden, sonradan ihanet
ederek Moğolların Bağdat'ı istila etmesine yol açan şii İbn All<.am'ı Abbasi
halifesi Müsta'sım'a vezir yapan da Allah'tır.34 Şirin'i gözüne güzel gösterip
Ferhad'ı aşk derdiyle mecnun edip ağlatan, bir güzeli nimet ve ~az içinde yıllar
ca yetiştirip sonra ölümün pençesine atan, yüz yılda bir bilgi hazinesi bir alim
30 Lübba ldüb-i nar ile bir güy-i ateşin
Kışn mecil.ri-i yem ü nehrile çak-çak
Nisbetle kışn hacmine ollübb-i ateşin
Şol kubbedir ki ferş oluna anda herk-i tak
Hosbide-i firaş-ı amandır nüfüs hep
Bir tôp-ı şu'le-nakde bi-kayd u vehm ü bak
Sübhane men tehayyera sun'ihi fi'l- 'ukt1l
Sübhane men bi-kudretihi ya'cizU'l-fuhül (bk. Ziya Paşa, Taci •• 3. hane.) 31 el-MAi.de 5/90.
ll et-r ahrün 66/12. 33 Meryem 19/27-28. 34 Ziya Paşa, Taci', 9. hane.
·.
4361 OSMA.Nli TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSIR ÇAliŞMALARI-ll-
yaratıp sonunda onun yerini de mezar toprağı yapan hep Allah' m. Bütün bunlar karşısında arif olan kişiDin olup bitenlerden ibret alarak onlan tam manasıyla anlamaktan aciz olduğunu itiraf etmesi gerekir; zira Hak mülkünde istediği gibi tasarruf edet, kaman diletse var, dilerse yok eder. O her hal ü karda h:ikmete uygun iş yapağı için tenzih edilmeye layıkcır?5
Dile getirdiği bu duygulanyla Allah'ın alım ve hakim sıfatlanna işaret eden Ziya Paşa, ilahi ilim ve hikmet konusunda Eş'ari el<olünün görüşlerini benimsemiş görünmektedir. Bilindiği üzere Eş'ar:tlere göre hikmet ve adAlet gibi kavramlar Allah'a isnat edildigi.nde olumlu çagrışı.mlar yapmakla birlikte şehadet alemindeki anlamlanm yitirir36
, mesela insanlarca zulüm olarak nitelenen bir fül
Allah hakkında zulüm olmaz.37 Çünkü bütün varlık O'na aittir. O'na ait olmayan bir şey yoktur. Zulüm ve hikmetsizlik başkasının mülküne tecavüzdür. Allah ise kendi mülkünde tasamıf etmektedir. Dolayısıyla diledigini yapma hakkına sAhiptir.38 Zikrettiği çelişkili durumların olumsuz olanlanndaki hikmeti akhyla kavrayamayan Ziya Paşa'nın. uhikmer, Allah'ın yaratogıdır, Allah yaratogına göre bunlar da hilanet içermektedir" neticesine geletek bir bakıma Eş'arilerle Orı:üştügü anlaşılmaktadır.
Öte yandan Ziya P~a. bazı beyiclerinde hikmeti ararken oldukça fürursuz görünmekte, sorgulayıcı sorular sormakta ve hatta cevabını vermekle de kalmayıp işi hesap sormaya kadar götürrri'ekredir. Paşa, iyi-kötü her davranışın Al
lah'ın hükmü gereği olduğu halde bu emir ve yasaklann anlamının ne olduğunu sorar ve sonra bunun Allah'ın bir tuzak ve fioıesi oldugunu s~yleyerek cevabı yin~ kendisi verii:, akabinde de rimiane bir üslopla söyledigi Farsça bir vası.ta
bey;tiyle Allah'a '"'Hem kendin 'yap' dedin, hem sonra tutup senin emrinle yapngım davranışı kmadm, kıyamet gününde elim senin eteklerindedir, bilesin" diye
J} Arif odur ki mu'teDf-i 'acz olup Ziya!
Bu hadisat-ı earlyeden i'tibar eder
Mülkande hak tasarruf eder keyfe ma yeşa
Isterse kevni yok eder, isterse var eder
Sabb.a.ne men tehayyere fi sun'lh.i'l-'ukol
Sabhane men bi-kudreı:ihi ya'ciza'l-fuhül (bk. Ziy~Paşa, Tad,U. hane.) 36 Bk. Eş'aô, d-lbdnc 'an ustıli'd-diydne, Beyrut: D1ru İbn Zeyd, ts., s. 56; İbn FUrek,
Makaldtu'ş-Şeyh Ebi'I-Hasan d-Eş'ari (nşr. Ahmed Abdurrabım es-Sayili), ı Baskı, Kahire: Mektebetü's-sekafeti'd-diniyye, 2005, s. 130; Çelebi, İlyas, "Hiisünkubuh", DİA, IXX, 61.
37 Razi, et-Tefsiru'l-kebir (Mefdtihu'l-ğayb), I-XXXII, 3. Baskı, Kahi.re: el-Matbaatu'lBehiyye, ts., Xlll,l97.
38 R azı, a.g.e., IX, 140.
H. öGMÜŞ · TERKiB-i BEND GELENEGINE YANSıYAN KUR'ANi UNSURLAR 1437
hitap eder.39
Ziya Paşa'run üslübundaki bu pervasızlık, onun inançlara da oldukça felsefi bir tarzda yaklaşmasını saglamışcr. Şair, eski Mısır ve Mezopotamya medeni
yetlerinde oldugu gibi bazen güneşin ve yıld.ızların,40lsrru.l Oğullan öme2;inde oldugu gibi bazen buzagının:n. eski İran dinlerinde oldugu gibi bazen ateş, Yezdan ve Ehrimen'in, kadlın Yunanlılarda oldugu gibi bazen akıl, cemru ve aşkın ilah edinildiğini, sonunda tek tannya :inanmarun zamanırun geldiğini,
ancak o zaman da birçok fitne ve fesadın zuhur edip vahdet-i vücut düşüncesi geregi bazen yaraacı ile yararnklarının aynı oldugunu n, bazen de farklı oldugunun ileri sarüldüğünü, ayrıca sıfatlar meselesinin büyük bir taraşmaya yol açuğmı, Mu'tezile'nin ileri sürdüğü gibi bazen sıfatıarın zat ile aynı. Ehl-i
sOnnet'in ileri sürdüğü gibi bazen de farklı oldugunun savunuldugunu anlacr ve sonra Yunan filozofu Ksenophanes'in "-Aslan ve öküzler resim yapabilseydi tanrılannı arslan ve öküz şeklinde çizerlerdi"42 sözünü haurlacrcasına lıer şahsın kendi unsuruna nispetle moşahhas bir ilah murad ettiğini, insanların
algılama düzeyi farklı oldugu için alemde ne kadar farklı şahıs ve akıl varsa o kadar farklı rann telakkisi oldugunu, hikmet geregi her birinin diğerine hasım olup kendi yolunu doğru bildiğini, bununla birlikte herkesin maksadının ihlasla
bir yarancı ya boyun eğmek oldugunu be.lirrir.43
39 Hükmün ki ola mncib-i hayr ~şer-i efa!
Ya Rab! Ne içündür bu eva.m.ir, bu nevahl?
Sendenelir llahl yine bu mekr u bu fitne
Bu mekr u bu fitne yine sendendir llahıl
Goftl"be-kun" u baz zenl seng-i melAmet
Dest-i men O claı:na.n-ı tü der-rOz-ı kıyAmet (bk. Ziy~ Paşa, Tt:rkfb, 3. hane.) ~o el-En'~ 6/76-78.
~· el-Bakara 2154. 93; el-A'raf7/148; Uba 20/85-97. 42 Bk. W eber, Alfred, Fdsefe Tarih~ (tre: H. Vehbi Eralp), 5. Basım, İstanbul: Sosyal
Yayınlar, 1993, s. lS. 43 Gah alitab u ga.h keva.kib ge.hi cemad
Oldu ilah-ı mu'rekad-t zümre-i ibad
Geh 'ıd ü glli areş ü Y ezdan u Ehrimen
Geh nur u zulmet oldu kazaya-yı i'tikad
Akl u cemal ü 'ışk ilah oldu bir zaman
Pudarla doldu bir nice yıl cümle-i büad
Encam erdi nevbet-i revhid-i zar-ı Hak
Geldi zuh'Gra bunda da bin fitne, bin fesad
4381 OStvlANli TOPLUMUNDA KUR'AN KÜL TÜRÜ VE TEFSlR ÇAliŞMALARI -II-
Bu düşüncenin varacagı nokta bellidir: Hakikatin renevvuu. Nitekim şairi hakikatin lafizlarla değişti.rilemeyecegini, dolayısıyla küfor ve Imanın birbiri: den aynlamayacağını. mescid ve manascınn aynı topraktan inşa ed.ildiği.ı:ıi, l sebeple Allah'ın nazannda Müslüman ve Mecüst'nin eşit oldu~nu söyledi beyitlerde bu düşünceyi daha vazılı görUrUz.44
Bununla birlikte aynı Ziya Paşa'run, korku ve ümit dairesinden çti<arak r.ı;
ve ı:eslimiyetin güvenilir ikliminde sehat etmeyi, Allah'ın sanatını hayranlık temaşii ederek "niçin" ve «nasıl" sorulannı sonnamayı salık verdiğini, zira insı aklının yücelikleri algılamayacagını söyledigini de görürüz.'"
B. Kader Vurgusu
Kur'an-ı Kerim'de yaş-kuru herşeyin bir kitapta bulundu~,46 büyük-küçi her şeyin yazıldığı. 47 kitapta hiçbir şeyin eksik bırakılrnadıgı,"8 yaratılan h
Ge h 'ayn u gah gayr sanup halk u halıkı Ge h cem'e, gab farka ukül etti i'tiı:nad
Oldu hezar zat denüp geh sıfata 'ayn
Bir aslda gehi nice asi etti ittihad
Her şahs nefs-i unsuruna nispet eyleyüp
Aklınca bir ilah-ı müşabhas eder murad
Yekdtgere ne .rütbe muhalifse şahs u 'akl
Alemde ol kadar mütebalifdür i'tikad
H.i.krnet budur ki ahatine hasm olur, bilüp
. Her kavm kendi meslegini menhec-i sed!d
Amma bu ihtUaf ile maksudu cümlenin
~ir halika hulüs ile etmektir inkıyad (bk. Ziya Paşa, Terct', 5. hane.) ~ Kabil midir el.flı ile tağyir-i hakikat
Mümkün mü ki tefı::ik oluna küfr ile ıman
Bir hakden inşa olunur deyr ile mescid
Birdirnazar-ıHak'ta Meclisile MOselman (bk. Ziya Paşa, Terkib, 7. hane.) 45 Sabit-kadem ol merkez-i me'mün-ı nzada
Vareste olup daire-i ha vf u recadan
Kıl san' at-ı Üstad'ı tahayyürle temaşii
Dem urma eger arif isen çim u çeradan
idrak-i meali bu küçük akla gerekmez
Zlra bu teraza o kadar sıkieti çekmez (bk. Ziyli Paşa, Terkrb, 4. hme.) 46 En'am 6/59. 47 Kamer 54/53.
H. öGMÜŞ · TERKİB-İBENDGELENEGİNE YANSlYAN KUR'ANi UNSURlAR 1439
şeyin takdir edildigi, 49 insaniann yaptıklan her şeyin daha önce kitaplarda yazıldığı.50 başlanna gelen bir musibet yaraolmadan önce bir kitapta bulunduğu belirtilmektedir.51Akılsız varlıklar hakkındaki takdiri anlamakta bir problem yoksa da iradeli bir varlık olan insanın fiillerinin Oneeden planlandı~ şekilde cereyan etmesi insanın sorumlu oldugunu, ceza ve mükafat görece~ belirten nasların51 aniaşılmasını zorlaşmmış ve bilindiği üzere bu konuda Mu'tezile gibi sorumlulugu dikkate alıp takdiri göz ardı eden, Cebri ye gibi takdiri dikkate alıp sorumlulugu görmezden gelen değişik mezhepler ortaya çıkmışm. Ehl-i sünnet ekaileri sorumluluk ve takdir arasmda denge kurmaya çalışsa da bunlar içerisinde de Mat:Urtdiyye sorumlulugu önceleyetek Mu-'tezile'ye yakın dururken Eş'ariyye takdiri önceleyerek Cebriyye'ye meyleoniştir.53
Allah'ın kudreti hakkında yukanda zikrettiğim.iz beyiderde ve özellikle bunlann birbiriyle çelişki_ arz eder görünen olaylara ve şer problemine tealluk edenlerinde Ziya Paşa'nın da cebre mütemayil oldugunu bir onceki başlıkta açıkça görmüştük Esasen kullann fullerinde insan iradesinin etkisini hiç gündeme getiriDeyip hep göz ardı eden bir inanışm cebre mütemayil ve kaderci olması gayet tabildir. Bu anlayışa göre gök kubbe al~da siper yoktur. Her şey kader okuna hedef olmaktadır. Maksat ezeli hilkrnün vücuda gelmesidir. Zahirdeki doğru ve yanlış ise bir bahaneden ibarettir. 54
Kaderci ve cebre saplanmış kişilerin iyimser bir dünya görüşüne sahip olmalap. elbette beklenemez. Nitekim Ziya Paşa, faniligi.n kanlı çeşmesinden bir katre içenin, yani dünyaya gelenin bela yagmurundan hiçbir zaman kurtulamayacagım, dünyada rahat olmaclıguu, meydana .düşenin kader taşından kurtulamadığıı?l söyler.55
48 En'am 6/38. 49 Kamer 54/49. 50 Kamer 54/52.
sı Hadid 57/22. 51 el-Bakara 21281; Al-iİınran 31182; SMfat 37/24,39.
'3 Bk. Yeprem, Salın, İrillk Hürriyai ve İmam Miltand~ 3. Baskı. İst: MÜİF Yayınlan,
1997, s. 219, 289. 54 Yokrursiperbukubbe-ifirllze-fwda
Zerrat, cümletır-ikazayanişanedir
Asl-ımuradht.ikm-iezelbulmadı.rvocod
Zahirdekisavab u hata hep bahanedir (bk. Ziya Paşa, Terci', L hane.) 55 Bir katre içen çeşme-i pür-hf.tn-ı fenadan
Başm alamaz bir dahi baran-ı belAdan
440 1 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTüRü VE TEFSlR ÇAUŞMALARI -ll-
Muallim Nact ise, kadere nza gösterme hususunda nasihat etmeyi terci eder. Nasibi şaraba, kader ve yazgıyı küpe benzeten şai.r; '"nasibin torru gil kötü ise de yakınma, çünkü şaraplar kadehlere kader küpünden taksim ediliı derken "Allah'ın sizi, birbirinizdaı astan kıldıgı şeylai hasretle arzu ecmeyin"56ayetir relmihte bulunur gibidir:57
Muallim Naci, "sinelerde delik açan kader okudur, başlan yerlerde yuvarlı yan kaza kılıcıdır" dedigi beyitte38de "YeryU.tilnde vulıu bulan ve sk/.ıı başmıza gelı herhangi bir musibet yoktur k~ bizonu yaratmadan 6nce, bir Ilitapta yazılm4 olmasın "59mı alindeki ayetleri telmih etmektedir.
C. Peygamber Kıssalanna Aoflar
Peygamber kıssalanna yapılan auflar da aslında kaderci ve pesimist düny görüşüyle irtibatlıdır. Çünkü bu atıflar şöyle bir ba~a.mda yapılmaktadı Şaii:lerimiz başta olmak üzere kemal sahipleri dünyada hak ettikleri değe: gö~emekte, feleğin türlü cefasma maruz kalmaktacbrlar. Mesela özellik] Terct-i bend'inin 6 ve 7. hanelerinde bu hususa genişçe yer veren Ziya Paşa'y göre cimri ve ahmak kimseler izzet ve safa döşegini okşarken akil insanlar zille ve horluk külhanında orurmaktadır. Cehalet bazılarının dünya servetinde nasiplenmesini saglarken, kişinin akıllı oluşu bazen onu bir lokma yiyerneyece: derecede nasipsiz kılabilmektedir. BQzguncu ve alçak kimseler sohbet meclisir de makbul iken görüşlerinde isllietli olan iyi bir kimse insanların nefretin maruz kalabilmektedir. Bazen belagatli bir şaircahiller tarafından hakir görü] mekte, bazen de edep ve faztlettimsali bir kimse ahmaklarm maskarası olma~ hadır.60
Asode olam derseneger gelme cihana
Meydana düşen kurtulamaz seng-i kazadan (bk. Ziya Paşa, Terkrb, 4. hane.) 515 Nisa 4/32.
ST Dürd ise meyin eone şikayet Id bu meyler
Sagarlara taksim olunur humm-ı kaderden (bk. Muallim Naci, a.g.c:., s. 38.) 58 Saralı açan sineleretir-i kaderdir
Galtlde eden başlan şemşir-i kazadır (bk. Muallim N acı, a.g.c:., s. 41.)
s9 Hadid 57/22. 60 Bister-nüvaz-ı 'i.zz ü safa ahmak-ı hasis
Külhan-nişin-i züll ü hevan akıl-ı hasib
Geh devlet-i cihandan eder cehl behre-yab Geh lokma-i 'aşadan eder 'akl bı-nasıb Makbul-i bezm-i sohbet olur müfsid-i leim
-H. ÖGMÜŞ · TERKlB-i BEND GELENE~İNE Y ANSIYAN KUR' ANt UNSURlAR 1441
Bu durumda şairinıiz Allah'a sorar: Dünyada hüner sahibi olan her fert neden akıl belasıyla rahanndan olmaktadır? Neden arillerin derdi sahip oldukları fazilet ölçüsünde çokı:ur? Cahillerin dünyada devamlı mesut olmalan dünya düzeninin bir gereği midir? Cahil, şeref ve muduluğun zirvesinde; alim ise acz ve zilletin kucagında baş aşağı gelmiş vaziyettedir. Açık olan bahn sayesinde cahil muradma nail olmakta, ma'kils ralibi yüzünden kemal sahibi kişi dilenci haline gelmekcedir.61
-L
An.cak bu çelişkili durninlan garipsememek gerel<ir. Zira Allah'ın en sevgili kullan olan peygamberler bile ne çileler çekmişler, ne çetin imtihanlardan geçmişlerdir: Hz. Adem naiın cennetinden ayrı düşm0ş,62 Hz. İbrahim oğlunu kurban etmekle denenmiş,63 Hz. Yakup oglunun hicranıyla aglamaktan kör olmuş,64 Hz. Yusuf kuyuya anlmış,65 Hz. Eyyob hastalıkla inim inim inlemiş,66
Hz. Zekeriyya bıçkıyla kesilerek başını feda etmiş, Hz. Yahya'nın başı haince kesilmiş, Hz. İsa zulme uğradıktan sonra semaya çekilmiştir. O halde Cenab-ı Hakk'a aşkı çok olanın acı ve kederide o nispette çok olmakradır.67
Menfar-ı tab-'ı alem olur nasıh-ı musıb
Gill muhakkar-ı cühela şılir·i belig Gah! müsahhar-ı humaka fazıl-ı edib (bk. Ziya Paşa, Taci', 6. hane.) ·
61 Ya Rab! Nedir bu dehrde her merd-i zeı -fünun Olmuş bela-yı 'akl ile ararndan masun n Rab! Niçin bu arsacia her şahs-ı arifin Mikdar-ı fazlına göre derdi olur füztin
Bilmem ki ın.ukteza-yı nizam-ı cihan nudır D!im cihanda cahil olur mes'adet-nUmün Nadan firaz-ı 'izz usaadette ser-firaz Dana haziz-i 'acz ü mezellette ser-niglin
N adam kam-perver eder tali-i bülend Ehl-i keınali sail eder baht-ı vaj-gfln (bk. Ziya Paşa, Tacr, 7. hane; aynca bk. Ersoy, Mehmed Akif, Sajahat, nşr. Errugrul Dozdag, İst: İnkılAp ve Aka Yayınevi, 1987, s. 570-571.)
62 Bk. Bakara 2/36; A 'raf7/24. 63 Bk. Saffat 37/100-lll 64 B k. Yüsuf 12/84. 65 Bk. Yusuf 12115. 66 el-Enbiya 21/83-84; Sad 38/41. 67 DUştü cüda na 'im-i safadan ebü'l-beşer
Oldu Haltl'e t~crübe geh gerden-i püset
4421 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜL TÜRÜ VE TEFSlR ÇAUŞMALARI-II-
Demek ki erbab-ı kemalin ce.f.'i çekmesi bir kanundur. Şairlerincefakeş olm, lan da bundan ileri gelmektedir. O halde şair, halinden yakmmamalı, aksin memnun olmalıdır. Zira çektiği cefa keın11 ehlinden oldugunun, peygamberleri yolunu takip ettiğinin bir deliliclir.
D. Ayetlere YapılanReferanslar
Incelediğimiz eserlerde ayetlere yapılan referanslar ild kısımda değerlendir lebilir: Iktihaslar ve telrnihler. T elmihlere göre oldukça sınırlı olan iktibasl~ ekseriyetle bir mısradan az veya vezin zaruretiyle ı:ecviz edilen ölçüde değişi1 liklerle yapılmaktad:ır.68 Mesela Muallim Nact"Allah yaprığından sonım1u tuculc ma.z'.69 mealindeki ayeti şöyle iktihas eder:
lşler ne murad eyler ise Hazrer-i Mevla U yOs'elü aınına faala'Jlah:u Teala70
Ertir ettiğimiz eserler içerisindeki en güzel iktihas Ziya Paşa'ya aittir. Zi} Paşa 'nın, "Andolsun, hakikataı Allah seni bize asran kılm4"71 mealindeki ayeti iktib< ettiği meşhur beyti şöyledir:
Zallı:nlere bir gün dedirir kudret-i Mevla T allahilekadas~uale}rnıin
T elmihlere gelince, ayet ve ha~slere tel.mih içeten bir kısım beyitleıi baş!< münasebederle yukanda zi.ktennişıJ.k. Bu başlık altında ise bu nevi beyitlerde özellikle dikkar çekici olan bazılanna yer vermekle yerinece~:
Ya'küb'u kıldı fukat-i ferzend eşkbar .·qıdu Cenab-ı Yüsuf'a ç.ah-ı belamakar
Eyyüb'u illet-i beden inietti zar zar
Minşa.ra eyledi Zekeriyya feda-yı ser
S~ı kesildi gadr ile Yahya-yı mürselin
Çıktı semaya zulm ile Isa-yıbi-peder
Her kimde 'ışk galib ise kurb-ı Hazret'e
Ol denlü andadır elem a derd btşı:er (b k. Ziya Paşa, T erer, 8. hane; benzer beyide için bk. Muallim Naci, a.g.e., 37, 40.)
68 İktibasta lasmi degişiklik tec\'İZ edilmektedir. Bk. Kazvı.nı, Tclhis{nşr. Nevzat 1 Ya.n.ık; Mustafa Kılıçlı; SadiÇogenli), tsr: Huzur Yayın. ts., s. 260; Tefta.zani, t Mutavvcl (nşr. AbdüllıamidHindavt), l Baskı, Beyrut: Daru'l-kiitübi'l-ilmiyy 2001, s. 725.
69 Enbiya 21/23. 70 Muallim Naci, a.g.e., s. 37. 11 Yusuf 12/91
n Ziya Paşa, Takib, 7. hane.
H. öGMÜ$ · TERKİB-İ BEND GELENEGİNE YANSrY AN KUR'AN1 UNSURlAR 1443
Mesela hidayet ve hizlanın Allah'ın yetkisinde oldugunu belirten Muallim. Naci'oin aşa~daki beyti adeta"Allah ldmi sapttrırsa artık onun yolunu dogrultacak biri
yolltur. Allah kime de hidilyct ederse artık on~ saptıracak yoktur."13ayetinin tercemesidir.
Bir zau id irşlld ede Hak kim eder ıcllal Bir şahsı ki ıd.lal ed e Hak kim eder irşlld74
Yine Muallim Nacl'nin şu beyti ise "Maslümanları gaııahkilrlar gibi curar mıyı.z hiç?"75 ıİıealindel<i ayedere bir telmihtir:
Milmin lle ka.fir mü resavi turulur mu? Sen moşk ilc pOşkü beraber mi sarursın?7E
T elınihte bulunulan ayederden biri de Şuara süresinde yer alan Hz. İbrahim'in "(İnsanlann) dirilecekleri gün, beni malıcup etme! O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah'a kalb-i selim ile gelenler (o günde fayda bulur)
şeklindeki duasıdır. Muallim Nacl, tehlikeli bir ugraga benzettigi düııyadan geçtikten sonra alen ve gümüşun fayda vermeyecegini şöyle belirtir:
Zann etme olur süd sananukrevü zerden Ol gün ki geçersin bu hatar-nakmemerdenn
Yine Muallirn N acı, "Hrr canlı 6lama tadacakttr..78mealindeki ayete de, ölürnun
Lok.man'm bile tedavi edemedigi. bir hastalık oldugunu zikrederek şöyle te.lmihtebulunur:
Her ne.fs mey-i mevd radar, iller-i merge Tıb-Mne-i llernde deva bulmadı Lolanan79
Kısacası din, kültürün en temel unsuru olması hasebiyle dınin ilk kaynağL olan Kur'an-ı Kerim terkib-i bend gelenegi.nde de bol bol referans gösterilmiştir.
E DEGERLENDİRME VE SONUÇ
XVI. asır başlanndan itibaren İslam dünyasına liderlik eden Osmanlı Devleti XIX. asırda askeri, ilmi, fikrt, siyası, iktisadr vb. bir çok sahada oldugu gibi sanat
ve edebiyatta da BatJ. etkisine girmiş bulunuyordu. Bu sebeple Şinfis1, Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın öncülügünde gelişen T a.nz1mat Edebiyan ile şiirin
13 Zümer 39/36-37. 74 MuallimNacı,a.g.c., s. 36. 75 Kalem 68/35. 76 MuallimNfici,a.g.e., s. 40. 77 Muallim Nacı,a.g.e., s. 37. 78 Al-i İmran 3/185. 79 Muallim Nact,a.g.e., s. 37.
444 1 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSIR ÇAUŞMAIARI -II-
muhtevası zenginleşip degi.şmeye başlamışa. Bununla birlikte bu hareketin içerisinde yer alan Ziya Paşa, Bağdaclı RObl'nin Terktb-i bend'ine yazdıgı nazire ile geleneği de güçlü bir şekilde sürdardu. ZiyA Paşa ve ona nazire söyleyen şai.rlerin terkib-i bend ve terci'-i bendieri edebt açıdan etOt edildiğinde, söz konusu eserlerde şekil ve muhteva bakımından ldıtsik Osmanlı şiirinin aynen devam ettirildiği, İslfu:rı.i kaynaldara yapılan referansların büyük ölçüde korundu2;u görülmektedir.
Ziya Paşa'nın felsefi.-hikemi bir sorgulama mahiyetindeki Terci-i bend'ini bir kenara koyarsak terkib-i bend gelenegi.ndek.i şiirlerde i1k dikkati çeken sosyal bozukluklara bir tepki ve bunların ıslahına yönelik raleplerdir. Batı karşısında hezimete uğramış İsl.am dünyasının bir ferdi olaral< şairler, toplurndaki problemleri tasvir eder ve bunlann halline yonelik çareler Onerirler. Bu bağlamda yapabileceği işi bırakıp üstüne lazım olmayan işlere karışan, boylece yolundaki kuyuyu görmeyip gökreki yıldızlan incelemeye kalkan gülünç kimselerin durumuna düşen haddini bilmezler, kendi kusurunu gonneyip laf ile dünyaya nizamat verenler, halkına zulmeden yöneticiler, adaletsizlik eden ve adaleri geciktiren hakimler, birkaç kuruşa ramah ederek ömrünce utanacagı işler
yapanlar, din ve namqs gibi mukaddes degerleri menfaaderirıe alet edenler, görünüş ve davranışlan birbirine uymayanlar,80 kanunlan uygulamada ileri gelenler ve halk arasında ayrım yapanlar, adam kayıranlar, güçsUzleri ezenler,
\
yalan ve ilitilasa teşebbüs edenler,81 insanlan irşada kalkışan cahillerşairlerin hedefi olur.82
: Bu çalışmada-etüt etmeye çalıştığımız eserler, -her ne kadar kendi öznellikleri b.ahis konusu edilebilecek iki ayrı şfue ait olsa da- bizce şairlerini aşarak Osmanlı toplumunun İsl.am'ı kavrama ve yorumlama şeklini yansıtabilecek tçmsil kabiliyerine sahip metinlerdir ve bu bakımdan da aynca önem arz ennektedir.' Çalışma boyuiıca verdiğimiz örnekler ve bunlarla ilgili olarak yaptığımız tahlillerden de anlaşıldıgı üzere söz konusu eserlerde kader vurgusu bir hayli ön plana ç.ı.kmakta, kader inancından öte kaderci bir çizgiye varmaktadır. Aslında bu durum. İslam dünyasmda asırlardır devam etmekte olan bir sürecin tabii bir nericesidir. Bilindiği üzere hicri V. asırda İsmaılilik ve Hasan Sabbah ideolojisiyle mücadele etmek için Doğu İsl.am dünyasında Selçuklular eliyle medreseler kurulmuş, böylece cebre yakın bir kader anlayışını savunan Eş'arilik yaygınlaşmaya başlamış, bir asır sonra Mağrip ve Endalils'e Muvahhiderin hakim olma-
80 Ziya Paşa, Takib, S-6. Hane. 81 Ziya Paşa, Tahrb, 9-10. Hane. 82 Muallim Nacl, ctg.c., s. 35.
H. öCMÜŞ · TERKiB-i BENDGELENEGINE YANSfYAN KUR' ANI UNSURLAR 1445
sıyla Ban'da da aynı mezhep Mki.m olmuştur. Osmanlılar her ne kadar M~rüridi-Hanefi olsalar da İs~ demyasının merkezinden bir hayli uzak olan Maveraünnehir bölgesinde zuhur eı:miş olan Marürldılik yeterince yaygınlaşmadıgından ve Islam düşüncesi genellikle Eş'arl dUşünürlerce yorumlandıgından Osmanlı medreselerinde de Teftaz.flni ve Se}ryid Şerif Cürcaru gibi Eş'arl !ilimlerin kitapları okutulmaya devarn etmiş, dolayısıyla kader inanışı da hep . Eş'arll.ikle paralellik arz etmiştir. Osmanlı coğrafyasında XVll. asırdan itibaren yaşanan siyasi ve ictimiü çalkannlardan kaynaklanan pesimizmde hicri V. asırdan itibaren İslam dünyasının tamamına yayılan Eş'artlik ve onun getirdigi cebre yakın kader inanışının etkisi de - bizce- göz ardı edilmemesi gereken önemJi bir amildir.
Aslında incelediğiıniz eserlerde özellikle de Allah'ın varlık, birlik, kudreti, O'nun gücünün her şeye yettiği vb. konuları işleyen beyitlerde genel olarak kelam metodunun çok etkili oldugu görülmektedir. Şllilerin Allah'ın kudretini anlanrken verdikleri örnekler kelamcıların tecviz ve iktiran görüşlerini hanrlatmaktadır. Bilindiği üzere kelamcılar. kelam ilminin kuroldugu Il ve ın. hicı:i asırlardan itibaren mücadeleye girdikleri dehri ve tabiatçıların görüşlerini
çürürmek ve mucizeyi temellendirebiJmek için tabiat ve sebepliligi reddeone yoluna gitmişler; mesela ateşte yakıcılık, su da serinleticili.k özelliğjn.i.n olmadıguu, ancak bu varlıklardaki söz konusu özelliklerin Allah'ın yaratmaSl}'la aynı anda gerçekleştigini. irısanlann da bunu müşahede ede ede bu özelliklerin onlardan kaynaldandığını sandıldannı ileri sürmüşlerdir.83 Mesela Muallim Naci'nin, Allah'ın emir ve hükmü olmaciıkça suyun ateşi söndüremeyecegi.tıi ve rüzgarın bayrağı dalgalandıramayacağınt belirttiği aşağıdaki beyrinde kelamcıların bu görüşü güçlü bir şekilde hissedilmekreclir:
Hükm eylemesc ateşi i da edemez ab Emr ermese bir bayrağı tahrik edemez b<ids.ı
Bir cümleyle özetlemek gerekirse terkib-i bend geleneginde yazılmış şfuler, başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere İsla.ı:nı kaynaklara ve onlara degişik mezhep ve akımlarca getirilmiş yorumlara yapılmış birçok referarıs içermekrc ve Osmanlı toplumunun dini inanış ve kavrayışını çok güçlü bir şekilde yansıtmaktadır.
Kaynaklar 'Aclüni, Kqfa'l-hafll, Be}rrur: Daruihyai't-ı:ürasi'l-Arabi,l352.
81 Bk. Cabirl Muhammed AhicL Arap-tslam Kultürt1nan Alııl Yapısı (tre: Burhan Koroglu-Hasan Hacak-Ekrem Demirli), ı. Basım, ist: Kitabev:i,l999, s. 313-4.
8~ MuallimNil.cl,a.g.e., s. 36.
4461 OSMANU TOPLUMUNDA KUR'AN KÜLTÜRÜ VE TEFSlR ÇALIŞMAlARI-U-
Bügegll. M. Kaya, Ziya Pa.şa ~de Bir Ara.şrınna, 2. Baskı, Ankara 1979.
C~biri, Muhammed Abid, Arap-1slt1m Kültartınan Akıl Yapı.sı (tre: Burhan KörogluHasan Hacak-Ekrem Demirli), ı. Basım, İst: Kitabevi,l999.
Çdebi, İlyas, "Hüsün-kubuhft, DİA, I:XX. 61
Dmıegam,Kamtlsu'l-Kur'c2m(nşr. AbdülazizSeyyid el-Ehl), 3. Baskı, Beyrut: Daru'lümli'l-melaytn,l980.
Ersoy, MebmedAkif, Safahdt(nşr. Ertuğrul Düzdag), İst: lnk.ıH.p ve Aka Yayme\ri, 1987.
Eş'ari.d-lbdnt: 'an usali'd-diyc11lf, Beyrut: DaruİbnZeyd, ts.
Eşmeli, Muhammed Ali, Bir Lahz.aya Bin Asır, İst: Yüzala Yayıncılık, 2005.
Heyet,Meydanlarousse, İst: Meydan Yayınevi,l986, "Ziya Paşaft, Xll, 947.
Göçgün, Önder, Ziyd Pa.şa, Kültür ve Turizm Bakanlıgı Yayınlan, İzmir 1987.
lbnfürek,Malıilldcu'ş-Şeyh Ebi'l-Hasan d-Eş'ari{nşr. AhınedAbdurrahim es-Sayili), L Baskı, IQhire: Mekteberü's-sekafeti'd-diniyye, 2005.
Kazvını. Tdhts(nşr. Nevzat H. Yanık; Mustafa Kılıçlı; SadiÇogenll), İst: Huzur Yayın, ts.
Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Maı:lliflai (nşr. Fikri Yavuz-fsmaü Özen), I-III, İst: Meral Yayınevi, 1972
Muallim Nacl, MuaUim Ndc\nin .Şiirleri{nşr. Abdülklldir Hayher-Hüseyin Özbay),lst: MEB,l997.
Ögtnüş, Harun, Halıcan Hediye,İst: Yüzakı '!'ayıncılık, 2005. \
Pala, lskender, Ansikloptdih Divan Şiiri S~:dağil, Ankara: Akçag, ts. R11gıb, Mufreddcuelfazt'l-Kur'an(nşr. SafvanAdn~nDllvüdi), ı. Basla, Dımeşk: Daru'l
kalem, 1992.
R~~.et-Tefsfru'l-1ıebir. (Mefdtihu'l-gayb), ·I-XXXII, 3. Baskı, K~e: el-Matbaatu'l. Behiyye, ts.
TeftcW.ni, d-Mucavvd(nşr. AbdülhaınidHindavı), 1. Baskı, Beyrur: Daru'l-kürübi'lilmiyye, 2001.
V ah yi. N azire-i Ziyd Pa.şa,İst: Feraizcizade Matbaası, ts.
Weber,Alfred, FelsefeTc1rilıi {tre: H. Vehbi Eralp),5. Basım, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1993.
Yepreın,Saiı:n., İrade HUrriyai vdmam Mattlrid~ 3. Baskı, İst: MÜIF Yayınlan. 1997.
Ziy~ Paşa, Terkib-baıılveTerci'-bend, İst: Mühendisya.nOhanisMatbası, 1289.