112
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI OSMAN BÖLÜKBAŞI’NIN SİYASİ FAALİYETLERİ (1913-2002) YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN EVREN AYHAN İSTANBUL, 2006

Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI

OSMAN BÖLÜKBAŞI’NIN SİYASİ

FAALİYETLERİ (1913-2002)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN

EVREN AYHAN

İSTANBUL, 2006

Page 2: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI

OSMAN BÖLÜKBAŞI’NIN SİYASİ

FAALİYETLERİ (1913-2002)

HAZIRLAYAN

EVREN AYHAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANI Yard. Doç.Dr.HALUK DURSUN

İSTANBUL, 2006

Page 3: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan
Page 4: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

I

KISALTMALAR LİSTESİ

a.g.e. :adı geçen eser a.g.m. :adı geçen makale AP :Adalet Partisi BP :Birlik Partisi Bkz :Bakınız CHP : Cumhuriyet Halk Partisi CMP :Cumhuriyetçi Millet Partisi CKMP :Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Çev :Çeviren Dr :Doktor DP :Demokrat Parti GP :Güven Partisi MBK :Milli Birlik Komitesi MHP :Milliyetçi Hareket Partisi MKP :Milli Kalkınma Partisi MP :Millet Partisi s :sayfa S :Sayı TBMM :Türkiye Büyük Millet Meclisi TİP :Türkiye İşçi Partisi TKP :Türkiye Köylü Partisi TRT :Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TTK :Türk Tarih Kurumu YTP :Yeni Türkiye Partisi

Page 5: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

II

ÖNSÖZ

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle dünya sisteminde yeni bir döneme girilirken

Türkiye’de de yeniden çok partili hayata geçiliyordu.Yirmi iki senedir tek parti rejimi ile

yönetilen ülkede ciddi sorunlar vardı ve savaş yıllarının da etkisiyle halkın iktidardaki partiye

ve uygulanan politikalara güveni kalmamıştı.Ülkenin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi

gözden düşmüş, sistem tam bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya gelmiş bulunuyordu.Savaş

yıllarında izlenen politikalar geniş toplum kesimlerinin hoşnutsuzluğunu artırmıştı.Savaş

dolayısı ile büyük bir orduyu beslemek ve donatmak mecburiyetinin yanı sıra her alanda

gerileyen üretim fiyat artışlarına yol açmıştı.Enflasyon özellikle bürokrasinin alt kesimlerindeki

sabit gelirli memurların ve yoksul köylülerin satın alma güçlerinde büyük kayıplara yol

açmıştı.Diğer taraftan ise izlene savaş ekonomisi burjuvazinin zenginleşip gelişmesine imkan

vermişti.Bürokrasi ve köylüler memnuniyetsizliklerini dile getirmeye, yeni burjuvazi ise artan

ekonomik imkanları ölçüsünde siyasal karar mekanizmalarında da söz sahibi olmak için yavaş

yavaş seslerini yükseltmeye, mevcut tek parti yönetimine karşı muhalefet etmeye başlıyorlardı.

Savaştan sonra Türkiye tam bir yol ayrımında bulunuyordu.Ya statükoyu sürdürecek ve

“tek şef tek parti” temeline dayalı tek parti rejimini koruyacaktı, yahut da dünyadaki

gelişmeleler doğrultusunda rejimi dönüştürerek demokrasi için adım atılacaktı.Savaşın

demokrasi cephesi tarafından kazanılmış olması ve “otoriter” ülkelerin yenilmeleri demokrasiyi

yükselten değer haline getirmişti.Artık herkes savaş öncesi dönemin dominant unsurlarından

biri olan “tek parti tek şef” rejimini savaş sonrasının dünyasında olduğu gibi sürdürmenin

imkansızlığının farkındaydı.

Toplumdaki gerilimin farkında olan Milli Şef İsmet İnönü, 1929 ekonomik buhranın

ardından M. Kemal Atatürk’ün 1930 yılında yaptığı gibi liberalleşmeye ve emniyet subabı

olarak muhalefetin örgütlenebilmesine, uluslar arası gelişmelerin etkisiyle, yeşil ışık yakmak

mecburiyetinde kaldı.Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kuruluş konferansına kurucu üye olarak

katılan, Türkiye Birleşmiş Milletler Örgütü Sözleşmesini imzalayarak demokratik idealleri

benimsemiş oldu.San Francisco’da Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakanı Hasan Saka Reuter

Ajansı muhabirine “Cumhuriyet rejimi modern demokrasinin yolu üzerinde azimle

gelişmektedir” diyerek Türkiye’nin girdiği yeni yolu işaret etmekteydi.Bir ay sonra Milli Şef

İsmet İnönü,19 Mayıs 1945’te bayram dolayısıyla yayınladığı demecinde “memleketin siyaset

ve fikir hayatında demokrasi prensipleri daha geniş ölçüde hüküm süreceği” sözünü

veriyordu.Bu prensiplerin neler olacağı ve ülkenin bir değişim yaşayacağı anlaşılıyordu.

Page 6: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

III

Bu arada Sovyetler Birliği’nin 1925 yılında yirmi yıllık bir süre için imzalanmış olan

Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşmasını uzatmak için bazı talepler ileri sürmesi

Türkiye’nin stratejik güvenlik gerekçesiyle Batı dünyasıyla yakınlaşmasını da zorunlu hale

getirmekteydi.Savaş ertesinin bölünmüş dünyasında Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yalnız

başına kalması ve güvenlik sorunlarını tek başına çözebilmesi imkansız gözüküyordu ve

bölünen dünya karşısında bir tercih yapmak mecburiyetinde bulunuyordu.

Hükümetin Ocak 1945’te TBMM’ne gönderdiği Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu

Tasarısının Mayıs ayında görüşülmeye başlanması muhalefetin uç vermesine, şimdiye kadar

hiç görülmediği şekilde hükümetin kendi partisine mensup milletvekillerinin eleştirilerine ve

Mecliste çok sert tartışmaların yaşanmasına sebep oldu.Bu görüşmelerin ardından CHP’li dört

milletvekilinin anayasaya aykırı kanunların ve parti tüzüğünün değiştirilmesini isteyen bir

önergeyi(dörtlü takrir) Parti Grubuna vermeleri,yeni bir siyasi partiye dönüşecek muhalefetin

harekete geçtiğini ortaya koyuyordu.CHP Parti Meclisi,Celal Bayar,Refik Koraltan,Adnan

Menderes ve Fuat Köprülü tarafından imzalanan Dörtlü Takriri reddetmekle muhaliflerin

yolunu açmış oluyordu.Bu gelişmelerin ardından başlayan süreçte Dörtlü Takrir sahipleri

CHP’den ihraç edilmiş ve adeta yeni parti kurmaları için önlerindeki engel kaldırılmış

oluyordu.7 Ocak 1946 tarihinde Dörtlü Takrir sahiplerinin Demokrat Parti adıyla yeni bir parti

kurma taleplerinin hükümete iletmeleri ve hükümetinde olumlu cevap vermesi Türkiye’nin

siyasi hayatında yeni dönemin miladı olarak kabul edilebilir.

Osman Bölükbaşı Türk siyaseti içinde bulunduğu müddetçe hükümetlere en sert

muhalefet yapan politikacıların başında gelmektedir. Bölükbaşı’nın Türk siyasetinde renkli bir

lider olmasında hiç kuşkusuz, yapmış olduğu demokrasi mücadelesi kadar siyasî üslubu da önemli

yer tutmaktadır.

Bölükbaşı’nın öne çıkan en önemli iki özelliği; çok az kişide bulunan güçlü hafızası ve

konuşma yeteneği idi. Uzun saatler süren konuşmalarında siyasi rakiplerinin yıllar

öncesinden yaptıkları bir konuşmayı aynen naklederek çelişkilerini ortaya koyması bunun

örneğidir. Bunun yanında yerli yerinde kullandığı bir nükte ya da fıkra, yetişmiş olduğu Orta

Anadolu'ya has ifadelerle konuşma sanatındaki üstünlüğünü ortaya koymuştur. Bölükbaşı aynı

zamanda Türk siyasetindeki en güçlü meydan hatiplerinden biridir. Mecliste ve miting

meydanlarında uzun konuşmalar yapması ile bilinmektedir. Düzce Meydanındaki bir mitingde 8

saat konuşan Bölükbaşı bu alanda bir rekor sahibidir.

Page 7: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

IV

Çalışmamızın ana kapsamı 1945-1970 dönemini içerdiğinden, bölüm başlıkları

Bölükbaşı’nın dahil bulunduğu siyasi partiler çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu bakımdan siyasi

partilerin faaliyetleri temelinde Bölükbaşı’nın gelişmelerdeki rolü izah edilmeye çalışılmıştır.

Bu tez çalışması beş bölümden oluşmaktadır.Osman Bölükbaşı’nın Demokrat

Parti’de(DP) siyasete başladığı 1946 ile aktif siyasi yaşamdan ayrıldığı 1973 yılları arasını

kapsamaktadır.Birinci bölümde Bölükbaşı’nın DP’de siyaset sahnesine çıkması,partinin Genel

Müfettişi olarak tek parti rejimi ve Milli Şef İsmet İnönü’ye yönelik yaptığı sert eleştiriler,1946

seçimleri ve sonrası gelişmeler,DP 1. Büyük Kongresi’nden sonra DP kurucuları ile

anlaşamaması,nihayet 21 Temmuz Beyannamesi’nden sonra DP’nin CHP ile yakınlaşmaya ve

danışıklı dövüş yapmaya başladığını iddia eden arkadaşlarıyla DP’den ayrılması gibi gelişmeler

ele alınacaktır.

İkinci bölümde Bölükbaşı’nın Millet Partisi’nde(1948-1954) yaptığı faaliyetler

değerlendirilecektir.Bölükbaşı bu dönemde Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer

aldı.MP’de hem DP’ye hem de CHP’ye muhalefet yaptı.1950 Seçimlerinde MP’nin tek

milletvekili olarak meclise girdi.1954 seçimlerine kadar mecliste “tek başına parti” görevi

üstlendi.

Üçüncü bölümde Bölükbaşı MP kapatıldıktan sonra Cumhuriyetçi Millet

Partisi(CMP)’nin kuruluşunda yer aldı.1955’te yapılan kongrede partinin Genel Başkanı

seçildi. DP, 1954 seçimlerinde CMP’den 5 milletvekilini meclise gönderen Kırşehir’i ilçe

haline getirerek cezalandırdı.1957 Seçimlerinden önce Kırşehir’in tekrar il haline getirilmesi

Mecliste tartışılırken yaptığı konuşmadan dolayı Bölükbaşı’nın dokunulmazlığı kaldırıldı,

ardından yargılanarak tutuklandı.1954 genel seçimlerinden başlayan DP’nin muhalefete baskı

politikası 1960 İhtilali’ne kadar sürdü.Osman Bölükbaşı bu dönemin demokrasi anlayışı ve

iktidar muhalefet ilişkilerini anlamak açısından önemli bir isimdir.

1957 seçimlerinde Kırşehir’den tekrar milletvekili seçilen Bölükbaşı, hapisten

çıktı.1958 yılında CMP ile Türkiye Köylü Partisi(TKP) birleşerek Cumhuriyetçi Köylü Millet

Partisi(CKMP) kuruldu.CKMP Genel Başkanı olarak Osman Bölükbaşı, bu dönemde DP

iktidarına karşı muhalefetini sertleştirmiş ve 27 Mayıs İhtilaline kadar İnönü ile birlikte DP

iktidarının meşru olmadığını savunmuştur.Bölükbaşı ,27 Mayıs 1960 İhtilalinden sonrada

siyaset sahnesinin önemli aktörlerinden biri olmaya devam etmiştir.Bölükbaşı’nın askeri

yönetime bakışı, yeniden demokrasiye geçiş sürecindeki görüşleri yine bu bölümde ele

alınacaktır.

Page 8: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

V

Dördüncü bölümde ise Bölükbaşı’nın ikinci kez kurulan MP’deki faaliyetleri ve siyaset

sahnesinden ayrılışı üzerinde durulacaktır.CHP ve AP’nin kurdukları koalisyon hükümetinde

görev almayan Bölükbaşı’na parti içinden tepki gelince 29 milletvekili ile birlikte CKMP’den

istifa ederek 14 Haziran 1962’de MP’ni yeniden kurdu. Bölükbaşı 1965 seçimlerine kısa bir

süre kala ilk kez bir hükümette görev aldı.Kurulan Ürgüplü koalisyonu’nda kendisi dışarıda

kalsa da partisi yer aldı.Bölükbaşı’nın 1965 sonrası en çok üzerinde durduğu konuların

başında, Komünizm tehlikesi, TRT meselesi ve Almanya’da yaşayan işçilerimizin sorunları

gelmektedir.Sonuç bölümünde ise Osman Bölükbaşı’nın siyasi mücadelesinin temelinin nelere

dayandığı, nasıl bir siyaset anlayışına sahip olduğu,Türk siyasi yaşamına katkısının ne olduğu

üzerinde durulacaktır.

Türkiye’de çok partili hayatın gelişmesi ve demokrasinin yerleşmesi kolay

olmamıştır.Tek parti döneminin sona ermesiyle başlayan bu süreçte muhalefet olgusunun

yerleşmesi bakımından Osman Bölükbaşı önemli hizmetler yapmıştır.Ayrıca Bölükbaşı’nın

doğru bildiklerini cesurca ifade etmesi, nüktedanlığı,hazırcevaplığı,hitabet kabiliyeti gibi

özellikleri onu ön plana çıkaran diğer faktörlerdir.

Çok partili siyasi hayata geçiş dönemindeki demokrasi mücadelesi hakkında yeterli

bilimsel çalışma bulunmasına rağmen, bu güç dönemlerde yaşananlar tüm yönleri ile bizzat

şahitlerinin ağzından ve kaleminden öğrenilememiştir.Bu bakımdan Bölükbaşı’nın siyasi

yaşamını ve Türk siyasi tarihindeki yerini bilmek isteği bu çalışmanın amacını oluşturmuştur.

Osman Bölükbaşı hayattayken hatıralarını yazmamıştır.Osman Bölükbaşı’nın siyasi faaliyetlerine

katkıda bulunabilecek belge ve bilgileri daha çok TBMM Tutanak Dergisi’nden, gazetelerden

yazı dizilerinden,yaşadığı dönemin siyaset adamları ve gazetecilerin günlük ve hatıralarından

çıkarmaya çalıştım.Ayrıca Samet Ağaoğlu ve Cihad Baban’ın yazdıkları ve Osman

Bölükbaşı’nın daha çok siyasi kişiliğini ele alan iki portre denemesinden yararlandım.Tez

çalışmam devam ederken Deniz Bölükbaşı tarafından Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası

“Osman Bölükbaşı” adlı kitap yayınlandı. Bu eserde, özellikle Osman Bölükbaşı’nın tuttuğu

şahsi notlardan faydalandım.

Ayrıca Osman Bölükbaşı’nın kurucuları arasında yer aldığı Millet Partisi ve devamı

niteliğindeki partilerle ilgili Ercan Haytoğlu’nun (MP, CMP, CMKP) ve Naciye Orak’ın(Millet

Partisi) doktora tezlerinin Bölükbaşı ile ilgili olan bölümlerinden istifade ettim. Ancak bu tez

çalışmaları genel olarak parti çalışmaları ve partiler arası ilişkiler merkezindedir.

Page 9: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

VI

1946-1973 yılları arasında öncelikli olarak Kudret ve Cumhuriyet gazetelerini,gerekli

görülen yerlerde ise diğer gazeteleri taradım. Ayrıca Türk siyasal yaşamı ile ilgili kitap ve

makalelerden ve Fatih Artvinli’nin “Türk Siyasal Hayatında Osman Bölükbaşı” adlı

yayınlanmamış yüksek lisans tezinden yararlandım.

Bu çalışmanın hazırlanmasında yardımlarını ve desteklerini esirgemeyen Danışman

Hocam Sayın Yard. Doç.Dr.Haluk DURSUN’a ve Prof. Dr. Süleyman BEYOĞLU’na

teşekkürü bir borç bilirim.

İstanbul,Temmuz 2005 Evren AYHAN

Page 10: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

VII

ÖZET

Osman BÖLÜKBAŞI, 1913 yılında Kırşehir'de dünyaya geldi, Fransa'da Nancy

Üniversitesinin matematik ve astronomi bölümünü bitirdi I946'da çok partili hayatın

başlamasıyla Demokrat Partiye katıldı. Bir yıl sonra Demokrat Parti’den ayrılarak Millet

Partisi'nin kuruluşunda yer aldı.

1950 yılında Kırşehir Milletvekili seçilen Bölükbaşı, Millet Partisi’nin kapatılmasıyla

Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı, 1954’te Demokrat Parti ile

olan çatışmasından dolayı Kırşehir ilçe yapıldı, 1955 yılında Cumhuriyetçi Millet Partisi

Genel Başkan’ı oldu.

Bölükbaşı, 1946'da başladığı siyasî yaşamı içerisinde 1950, 1954, 1957 seçimlerinde

Kırşehir Milletvekili 1961, 1965, 1969 seçimlerinde de Ankara milletvekili seçilmiştir.Sert

konuşmaları ve farklı siyasî üslubu ile Türk siyasetinin önemli isimlerinden biri olarak yerini

almıştır.

1961 yılında İnönü Başkanlığındaki koalisyona girmek istemeyen Bölükbaşı ile bir

grup milletvekili Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nden istifa ederek ikinci defa Millet

Partisi’ni kurdu. 1972 yılında Genel Başkanlık görevinden, 1973 yılında da;

milletvekilliğinden ve partisinden ayrılarak siyaseti bırakan Bölükbaşı, 6 Şubat 2002'de

Ankara’da vefat etti.

Page 11: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

VIII

SUMMARY Osman Bolukbasi was born in 1913 in Kirsehir. He studied mathematics and

astronomy at the Nancy University in France. In 1946 , so multi party system begun he

attended to the Democrat Party. A year later , he left the Democrat Party then he attended to

the Folk Party’s foundation.

In 1950, he was elected as a Kirsehir deputy. So Folk Party was closed, he took

place in The Republic Folk Party’s founders. So he didn’t go well with the Democrat Party

in 1954, Kirsehir was been country. In 1955 he became leader of the Republic Folk Party.

Bolukbasi started his political life in 1946, then he was elected as a Kirsehir deputy

in 1950,1954,1957 elections. After that he was elected as a Ankara deputy in 1961,1965,1969

elections. He was a milestone in Turkish politicians with different talking and different

political idea.

In 1961, so he didn’t want to be in coalition with Inonu , Bolukbasi and a group of

the Republic Villager Folk Party resigned from the Republic Villager Folk Party. Then they

founded the Folk Party. In 1972, he resigned from his chairmanship function. In 1973,he

resigned from his deputy function and his party. Bolukbasi died in Ankara on 6th February in

2002.

Page 12: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

IX

Tablolar Listesi Tablo Nr. Tablonun Adı 1 1950 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………36 2 1954 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………52 3 1957 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………64 4 1961 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………74 5 1965 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………83 6 1969 Milletvekili Genel Seçimi Sonuçları…………90

Page 13: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

1

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR LİSTESİ……………………………………………………………………..I

ÖNSÖZ…………………………………………………………………………………………II

ÖZET………………………………………………………………………………………….VII

SUMMARY………………………………………………………………………………….VIII

TABLOLAR LİSTESİ…………………………………………………………………………IX

İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………………………..1

GİRİŞ…………………………………………………………………………………………….3

BİRİNCİ BÖLÜM ........................................................................................................................8

1.1.Çok partili Hayata Geçiş ve Demokrat Parti’nin Kuruluşu ............................................8

1.2.Osman Bölükbaşı’nın DP’ye Girişi ................................................................................9

1.3. 1946 Milletvekili Seçimleri .........................................................................................11

1.4. DP Birinci Büyük Kongresi ve Sonrası Gelişmeler....................................................13

1.5. 12 Temmuz Beyannamesi ve Bölükbaşı’nın DP’den İstifası ......................................16

İKİNCİ BÖLÜM.........................................................................................................................21

2. MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI ....................................................................21

2.1. Millet Partisi’nin Kuruluşu ..........................................................................................21

2.2. İsmet İnönü ve Celal Bayar’a Suikast İddiası..............................................................25

2.3. Mareşal Fevzi Çakmak’ın Ölümü ve Cenaze Töreni...................................................28

2.4. 1950 Milletvekili Genel Seçimleri...............................................................................29

2.5. Bölükbaşı’nın Demokrat Parti Hükümeti’ni Eleştirileri ..............................................30

2.6. Kore Savaşı ..................................................................................................................36

2.7. Muvazaa İddiası ve İrtica Suçlamalarına Bölükbaşı’nın Cevabı ................................38

2.8. Millet Partisi’ne Karşı İrtica Suçlamaları ve Partinin Kapatılması .............................40

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ....................................................................................................................45

3. CUMHURİYETÇİ MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI ....................................45

3.1. Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin Kuruluşu ...................................................................45

3.2. 1954 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler .........................................45

3.2.1. Kırşehir’in İlçe Haline Getirilmesi ...........................................................................48

3.2.2. Bölükbaşı’nın Genel Başkan Seçilmesi ...................................................................51

3.2.3. Kıbrıs Meselesi ve 6-7 Eylül Olayları ......................................................................52

3.2.4. Muhalefetin Yerel Seçimleri Ortaklaşa Boykot Edişi ..............................................54

3.2.5. Osman Bölükbaşı’nın 1956 Yılı Mitingleri ..............................................................54

3.2.6. Kırşehir’in Yeniden İl Olması ..................................................................................56

Page 14: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

2

3.2.7. Bölükbaşı’nın Dokunulmazlığının Kaldırılması.......................................................57

3.3. 1957 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler ..........................................60

3.3.2. CMP’de Hizipleşme ve Bölükbaşı’ya Karşı Gelişen Hareket ..................................62

3.3.3. Bölükbaşı- Menderes Çatışması ...............................................................................63

3.3.4. 27 Mayıs Askeri Müdahalesi ...................................................................................64

3.3.5. 27 Mayıs Askeri Müdahalesi Sonrası Durum...........................................................66

3.4. 1961 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler ..........................................69

3.4.1 CKMP’nin Seçim Propogandası ...............................................................................69

3.4.2. 1961 Milletvekili Genel Seçimleri Sonuçları .........................................................70

3.4.3. Cumhurbaşkanlığı Seçimi.........................................................................................71

3.4.4. 22 Şubat 1962 Darbe Girişimi ..................................................................................72

3.4.5. Osman Bölükbaşı'nın CKMP'den İstifası .................................................................73

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ..............................................................................................................75

4. İKİNCİ MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI.....................................................75

4.1. İkinci Millet Partisi’nin Kuruluşu................................................................................75

4.2. 1965 Milletvekili Genel Seçimlerine Kadar Millet Partisi ve Bölükbaşı ....................76

4.3. 1965 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler .........................................78

4.3.1. Bölükbaşı’nın AP’nin Politikalarını Eleştirileri........................................................81

4.3.2. Bölükbaşı’nın Siyasetten Çekilmesi .........................................................................85

4.4. Bölükbaşı’nın Vefatı ...................................................................................................87

SONUÇ.......................................................................................................................................88

BİBLİYOGRAFYA....................................................................................................................90

EKLER…………………………………………………………………………………………98

ÖZGEÇMİŞ

Page 15: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

3

GİRİŞ

Osman Bölükbaşı 1913 yılında Kırşehir'in Mucur İlçesi'ne (şu an Nevşehir -

Hacıbektaş'a) bağlı Hasanlar Köyü'nde dünyaya geldi. Annesi Büyükyağlı Köyü'nden Hacı

Hüseyin ve Hacı Hatun’un kızı Fatma Hanım, 1291 Avanos doğumludur. Babası 1298 doğumlu

Hacı Ahmet Ağa, Hacı İbrahim ve Zeliha Hanım’ın oğludur.Osman Bölükbaşı’nın anne tarafı

Akkoyunlu Devleti’ni kuran Akkoyunlu Türkmen oymağına, baba tarafının ise Oğuz

Türklerinin Bayat boyundan Karacakurt Türkmen oymağına mensuptur.

Osman Bölükbaşı daha çok küçük yaşta annesini kaybetti.Bölükbaşı’nın hayatta

duyduğu en büyük eziklik ve eksiklik bu olmuştur. Osman Bölükbaşı Hacı Ahmet Ağa’nın ilk

eşi olan Fatma Hatun’la evliliğinden dünyaya gelen altı çocuk arasında tek erkek

çocuktur.Nazik,Elmas,Sabiha,Muazzez ve Canfidan ismindeki beş kızkardeşi, Bölükbaşı’ndan

önce vefat etmişlerdir. Babası bundan sonra üç kez daha evlendi.Diğer evliliklerinden baba bir

iki erkek kardeşten Rıza Bölükbaşı’da vefat etmiştir.En küçük kardeşi Hacı Bölükbaşı ise

hayattadır. Hacı Ahmet Ağa, 23 Mayıs 1950 de öldü.Osman Bölükbaşı’nın babası Hacı Ahmet

Ağa zeki, nüktedan büyük topraklara ve hayvan sürülerine sahip varlıklı bir insandı.Bölükbaşı

babası hakkında şunları söylemektedir; “Tanıyanlar zeki ve nüktedan bir zat olduğunu

söylerler.Sohbete bir başladı mı, gün ışıyana kadar devam edermiş.Maddi ve manevi her şeyimi

ona borçluyum.Cennet mekan babam çok zeki nüktedan, filozof,hazır cevap, hoş sohbet ve aynı

zaman da son derece dürüst ve hayırsever bir insandı.Hayrı gösteriş için yapanlardan

değildi.Kıtlık yıllarında bütün ambarlarını açarak bir lokma ekmeğin hasretini çeken halka

dağıttığı henüz unutulmamıştır.”

Hacı Ahmet Ağa, Bölükbaşı’nın Kırşehir’de bir mitingde yaptığı konuşmayı dinlerken

bir köylünün duygulanarak “hay seni doğuran ana cennete gitsin” demesi üzerine, bu sözü

söyleyen köylüye dönerek “keramet yalnız anasında mı? Babasının hiç mi payı yok” demiştir.

Hacı Ahmet Ağa, Atatürk Sivas Kongresi’nden sonra Erzurum üzerinden Ankara’ya

gelirken, yüzlerce atlıyla kendisini Kırşehir-Kayseri şosesi üzerinde İlecik mevkiinde karşılamış

ve açtığı Milli Mücadele’ye inandığını ve katıldığını o zaman göstermişti.Atatürk döndükten

sonra her ilin ileri gelenlerinden bir heyeti Ankara’ya davet etmiş, adına sonradan “Heyet-i

Page 16: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

4

Nasiha”(Nasihat Heyeti) denen bu heyetlerden, Milli Mücadele hakkında halkı aydınlatmalarını,

tereddütlerini ortadan kaldırmalarını istemişti.Hacı Ahmet Ağa, Kırşehir’i temsilen Atatürk’ün

davetine icabet eden heyete dahildi. Bölükbaşı’nın ailesi köylerinin çevresindeki bir takım

eşkiyalık hareketlerinden rahatsız olup 1922 yılında Kırşehir'e göç etti.

Osman Bölükbaşı 11 yaşında başladığı ilkokulu Kırşehir’de ,ortaokulu Kayseri’de ve liseyi

de İstanbul Erkek Lisesi’nde okumuştur.1933 yılında Maarif Vekaleti’nin açtığı sınavı

kazanarak Fransa’ya gitmiş.1933-1934 döneminde Bordeux’da bir yıl Victor Hugo Lisesi Fen

Şubesi’nde son sınıfa devam etmiş,1937’de Nancy Üniversitesi’ne girmiş. Burada

riyaziye(matematik) ve astronomi tahsil ederek 1937 yılında mezun olmuştur.

Bölükbaşı ortaokul çağlarında köylerinden ayrılmış ve okumak için gurbete

gitmiştir.Kayseri,İstanbul ve Fransa’daki öğrencilik yılları,Bölükbaşı için, annesini kaybettikten

sonra ikinci bir kopuş ve ikinci bir yalnızlık olmuştur.Remzi Oğuz Arık,Nurettin Topçu,Tahsin

Banguoğlu ile aynı dönemde Fransa’da bulunmuştur. Fransa’da Remzi Oğuz Arık diğer Türk

öğrencilerden büyük olduğu için ve daha önce buraya geldiği için onlara yardımcı olmuş.Her

zaman vatan ve milletleri için okumalarını ve sürekli ülkelerini düşünmeleri gerektiğini

vurgularmış.O yıllarda Remzi Oğuz Arık,Bölükbaşı’na “Bugün Anadolu için ne düşündün” diye

sorarmış. Bölükbaşı’da Balzac’ın parlak cümlelerini ezberler; “Türkiye’nin en büyük hatibi kim

sorusuna “Bölükbaşı” cevabını verecekler” dermiş.

Bölükbaşı ilk evliliğini Fransa’da yapmış.Kısa süren bu evliliğinden çocuğu

olmamıştır.Osman Bölükbaşı,özel not defterine aile ve evlat hasreti konusunda 10 Ağustos 1947

tarihinde şu notu düşmüştür. “Benim gibi çocuğu olmayan ve aile saadeti tanımamış bir insan

olan Keskin’li Ethem Selvi’ye şunları söyledim: ne düşünürüz Ethem, harmanımız kalktı ama

çuvalda danemiz yok.Felek bizi boşa savurdu.”

Osman Bölükbaşı ikinci evliliğini Mediha Büyükyağcıoğlu ile 1948’de yapmıştır.44 yıl

süren bu evlilik 1992 yılında son bulmuştur.Bölükbaşı’nın bu evliliğinde bir erkek, iki kız

çocuğu olmuştur.Ahmet Deniz,Fatma Gül,Gönül Hürriyet.Bölükbaşı ilk çocuğu 21 günlükken,

İsmet İnönü ve Celal Bayar’a suikast düzenlemek için gizli örgüt kurmak iddiaasıyla 16 Kasım

1949’da tutuklanmıştır.Bölükbaşı olayı şöyle anlatmıştır. “Polislere rica ettim,çocuğumu son

defa kucağıma aldım:Oğlum Deniz…Baban gidiyor,belki geri gelmez.Bu memleketin pisliğini

Page 17: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

5

az su temizlemez. Onun için adını Deniz koydum.Şayet oğlum ben dönmezsem bu pisliği sen

temizle.”

Üçüncü çocuğu 1957 yılında Bölükbaşı hapiste iken dünyaya gelmiştir.Bölükbaşı kızına

Gönül Hürriyet ismini vermiş ve şöyle demiştir “Hürriyet dünyaya geldi, inşallah Türkiye’ye de

gelir.”

Üniversiteden iyi derece ile mezun olan Bölükbaşı’na okul yönetiminin mezuniyet

töreninde ne istediğini sorduğu, Bölükbaşı'nın da “bir hafta boyunca Türk Bayrağının

okulda asılı kalmasını” istediği ve bunun üzerine okula Türk Bayrağı asıldığı

anlatılmaktadır. Okulu başarıyla bitiren Bölükbaşı'nın takdirnamesi İsmet Paşa’ya kadar

gitmiştir.

Fransa dönüşü 15 Haziran 1938 tarihinde İstanbul Kandilli Rasathanesi

mülazımlığına atanarak , ünlü matematikçi Fatin Gökmen Hoca'nın asistanı olmuştur. 24

Eylül 1938’de asaleti tasdik olunan Osman Bölükbaşı 7 Ekim 1940 tarihinde İstanbul

Haydarpaşa Lisesi stajyer öğretmenliğine atanmıştır.Stajını 7 Ekim 1941’de tamamlayan

Bölükbaşı asaleten öğretmenlik görevine başlamıştır.

1942-45 yılları arasında Polatlı Topçu Okulu'nda asteğmen olarak askerliğini yapmıştır.

Askerliği bitince İstanbul'a dönmeyip Yozgat'ın Sakılı Beldesinde babasıyla beraber kiremit,

tuğla, kereste ticareti ile uğraşmaya başlamıştır. Kandilli Rasathanesi’ndekî hocası kendisini

Fuat Köprülü'ye tavsiye edene kadar babasının işleriyle meşgul olmuştur

Osman Bölükbaşı Cumhuriyet Türkiyesi’nin en iyi kürsü hatiplerinden biriydi.

Konuşmalarını genellikle irticalen yapardı.Sadece TBMM’de bütçe ve gensoru gibi önemli

görüşmelerde eski harflerle kaleme alınmış yazılı metinden konuşurdu.Bölükbaşı belgelere

dayanarak konuşurdu.Kürsüye bavullar dolusu evrakla çıkar, söylediği her söz için bu evrakları

şahit olarak gösterirdi.

En önemli silahı olan konuşma gücünü çok iyi kullanan Bölükbaşı,kürsüde konuşurken

halka bütünleşir, halkı da içine katarak sohbet eder gibi nutuk söylerdi.Kuru ve monoton

değildi.Halkın dilinden konuşur, gönlünü ve yüreğini katarak konuşurdu.Halkın dikkatinin

dağıldığını hissedince hemen konuyu değiştirir ve konuşmasını bir sohbet ortamına

Page 18: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

6

çekerdi.Konuşmalarında kelimeleri renkli, fikirleri berraktı.Hazırcevaptı.Sözünü hiç

esirgemezdi.

Bölükbaşı’nın klişeleşmiş bazı sözleri; “Zengini hayırsız evlat,memuru süslü

avrat,siyasetçiyi kuru inat batırır”. “İnsanın sağlamı,çürüğü çıplak baldırla sarı altın karşısında

belli olur”. “Evlilik insan hayatının en büyük kumarıdır.Bu kumarda kazandığını söyleyen bazı

yalancılara rastlanır.İlk günlerde döperle kazanırsın, sonunda floş ruayelle kaybedersin.Bu

yüzüğün esareti , celladın kemendinden daha acımasızdır.Hayattaki en pahalı hovardalık

evliliktir”. “Yerin mevkii oturandan gelir.Adam olan oturduğu sandalyeden şeref almaz, ona

şeref verir.Adam vardır kırık sandalyede bir Fatih, bir Kanuni gibi oturur.Adam vardır en

parlak sandalyede bir yığın saman gibi oturur”. Para da insanlar gibidir.Kimden iltifat görürse

onda toplanır.Ben hiç yüz vermediğim için gelen gitti, gelen gitti.Tıpkı politikadaki vefasız

talebelerim gibi”. Bölükbaşı Kızılay’da dolmuş durağında beklerken kendini tanıyan bir

vatandaşın “siz de mi dolmuş kuyruğunda sıra bekliyorsunuz?” sorusuna karşılık şunu

söylemiştir “ne yapalım yavrum zamanında cebimizi doldurmadık şimdi dolmuşu

dolduruyoruz”.TRT’nin partizanlığına karşı çıktım, adımızı Tırt Osman’a çıkardılar.Hırt’ı çok

olan memlekette varsın bir de tırt olsun”. Konuşma devri kapandı, bakışma zamanı başladı.DP

bunu da yasaklamadan önce bari birbirimizi iyice süzelim”(DP’nin muhalefet toplantılarını

çeşitli baskılarla engellemesi üzerine Çorlu’da yaptığı sohbetten)

“Bir siyasi parti,muhalefetteyken nişanlı bir kıza benzer.Dili tatlı olur.Uyandırdığı

ümitler insanı hayali bir saadet aleminde bir beşik gibi sallar”. “Koltuğunun altında haç taşıyan

fakat hacı görünmeye çalışan, gavur diye öldürüp,şehit diye namaz kıldıran siyasetçilerden

sakınılmalıdır”. “Demokrasi mücadelesinde ahlak ve fazilet imtihanın da çok düşük not alanlar

günün birinde muarızlarına karşı edep ve nezahet müdafiliği yapmaya kalkıştıkları takdirde

“güveyi evine gebe olarak gelmiş olmasına rağmen, kayınvalidesinden küpe takmak üzere

kulağını deldirmesine müsaade isteyen hain gelin” gibi tiksintiyle karşılanır”. “Seçimlerde

vatandaşın oyu, hesabı tarih ve Allah huzurunda verilecek bir millet emanetidir”. “Bizler

TBMM kapanacağına, dört günlük hayat defterimiz kapansın diyenlerdeniz”. “Kimse Türk

milletine tepeden bakmasın, memleketi bir vakıf kendisini de mütevelli sanmasın”. “Ben

Anadolu’nun boz toprağının uşağıyım.Sarayım çalı dibidir.Siyasette davam, hayattan nasibini

almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin davasıdır”. “Siyasi hayatta vefa ve sadakat,

karaborsada bile bulunmayan bir metaya döndü”. “Hasmın güllesi tesir etmez,ama dostun bir

fiskesi yıkar beni”. “ Gördüğüm vefasızlık,nankörlük ve ihanetler gönlümde sızısı bir türlü

Page 19: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

7

dinmeyen yaralar açmıştır.Bağrım Karacaahmet Mezarlığına dönmüştür”. “Bunların en temizi

genelevden emeklidir.Kırk orospu bir araya gelse böyle bir piç doğuramaz”(siyasette

karşılaştığı bazı şahıslar için). “Düğünü biz yapıyoruz, gerdeğe başkası ile

giriyorlar(Bölükbaşı’nın partisinde seçilip, sonradan başka partilere geçenler için)

Miting meydanlarında Bölükbaşı’yı coşkuyla dinleyen büyük kalabalıkların, seçim

sandığında partisine oy vermemeleri konusunda Bölükbaşı şunları söylemiştir: “Bizim tanesi

çıkmayan harmanımız boldur.Sapı uzun, tanesi kıt Türk milleti; meydanlarda veriminiz bol,

benden alkışlarınızı esirgemezsiniz, ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz. “Bizim

kümeste tavuk çok… ama hep başkalarının folluğuna yumurtluyorlar”. “Bu millet Bölükbaşı’yı

alkışladı;İnönü’yü karşıladı;oylarını Menderes’e verdi”.Meydanlarda rahman diye alkışlarsınız,

sandık başına gidince şeytana sarılırsınız”. “(Doğru söylüyorsun diyen kalabalıklara):Ben

doğruyum ama ne çare,ah birde sizi doğru yola getirebilseydim, harmanı bol tanesi az

milletim”.

Osman Bölükbaşı Türk sanat müziğini,halk müziğini,bozlak ve Anadolu türkülerini çok

severdi. “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar” ve “Meşeler güvermiş varsın güversin” sık sık

mırıldanarak söylediği türkülerdendi.Türk müziğini çok seven Bölükbaşı, siyasete atıldığı ilk

yıllardan başlayarak zaman zaman parti gezilerinde arabasına aldığı Şemsi Yastıman ve

Muharrem Ertaş’ın çaldığı saz eşliğinde bozlak ve türkü dinleyerek ve söyleyerek Anadolu’yu

dolaşmıştır.

Bölükbaşı’nın özel merakları arasında avcılık önemli bir yer tutmaktaydı. Çifte ile

sığırcık ve yaban hayvanı avlamanın kafasını boşalttığını ve kendisini dinlendirdiğini

söylerdi.Avlanmak için Gölbaşı,Bala ve Haymana civarlarına gidilirdi.Seçim gezileri sırasında

da av tüfeği sürekli arabada bulunur, zaman zaman yol kenarında da avlanırdı.

Page 20: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

8

BİRİNCİ BÖLÜM

1.DEMOKRAT PARTİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI

1.1.Çok partili Hayata Geçiş ve Demokrat Parti’nin Kuruluşu

İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde savaşa fiilen katılmamış olsa da Türkiye, sosyo-

ekonomik açıdan bir bunalım içindeydi.1925’ten sonra kurulan tek parti yönetimi kitlesel bir

desteğe hiçbir zaman sahip olamamıştı. Toplam nüfusun %80’i kırsal kesimde yaşıyordu ve bu

insanların yaşamında herhangi bir iyileşme sağlanamamıştı. İşçiler ise örgütlenmeye ilişkin

yasaklar nedeniyle ekonomik açıdan iyice zayıflamışlardı.1

Türkiye’nin çok partili düzene geçişinde, içerde yaşanan ekonomik ve sosyal

problemlerin olduğu kadar, dış konjonktürde yaşanan uluslararası gelişmelerinde etkisi

olmuştur.2Gerçekten de İkinci Dünya Savaşı sonunda totaliter rejimlerin yıkılması, Türkiye’nin

Birleşmiş Milletler Anayasası’nı kabulü, Batılı devletlerle siyasal ve ekonomik yakınlaşmaya

bu da siyasal sistemin, tartışılabileceği ortamın hazırlanmasına neden olmuştur.3

Türkiye’de çok partili hayata geçiş süreci, siyasetin otoriter yapısından kurtulup

rekabetçi bir karaktere bürünerek, ulusal ve yerel elitler arasında taraftar kazanmaya

başlamasıyla hız kazanmıştır.4 Nisan 1945’te San Francisco Konferansı’na katılan Türk

delegasyonunun, ülkede demokratik gelişmelerin önündeki engellerin kaldırılacağına ve 19

Mayıs 1945’te İnönü’nün rejimi daha demokratik kılmak için gereken önlemlerin alınacağına

dair beyanları5, parti içi muhalifleri cesaretlendirmiştir.DP’nin doğuşunu hazırlayan gelişmeler

de, ülke içinde ve ülke dışında meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik değişimlere paralel

olarak gerçekleşti. Yıllardan beri hükümete karşı birikmiş olan muhalefet Çiftçiyi

1 E.Jan Zürcher,Modernleşen Türkiye’ninTarihi,,İstanbul,2000,s.300-301. 2 R.Salim Burçak,Türkiye’de Demokrasiye Geçiş(1945-50), s. 41. 3 Viladimir I. Danilov,Çok Partili Sisteme Geçiş:Türk Demokrasisinin Gelişmesinin Önemli Bir Safhası, Ankara, 1954,s.2313. 4 Esat Öz,Türkiye’de Demokrasiye Geçiş Süreci(1944-1950),Liberal Düşünce,Yaz 96,sayı.3, sf.61 5 Zürcher,a.g.e.,s.304

Page 21: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

9

Topraklandırma ve Bütçe Kanunları’nın, meclisteki görüşmeleri sırasında somut bir biçimde

ortaya çıktı.6

Bu kanunla ilgili tartışmalarda Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat

Köprülü gibi isimler ön plana çıkmışlardı.7Aynı isimler meclis müzakereleri sona erdiğinde

‘Dörtlü Takrir’ adıyla tanınan bir önergeyi imzalamış ve parti grubuna sunmuşlardı.8Bu dört

üye “memlekette demokratik usullerin daha geniş tatbikine geçilmesini istiyorlardı”.9

Takrir CHP tarafından reddedildi.21 Eylül’de Menderes ve Köprülü partiden

çıkarıldılar.10Bu iki milletvekilinin partiden çıkartılmasında Vatan ve Tan gazetelerinde

yazdıkları CHP’yi eleştiren yazılar da etkili oldu. Refik Koraltan parti tüzüğüne aykırı

davrandığı için partiden uzaklaştırıldı.11Bütün bu gelişmeler sonucunda DP 7 Ocak 1946’da

resmen kuruldu.

1.2.Osman Bölükbaşı’nın DP’ye Girişi

Türkiye’de DP muhalefetinin doğuşu, CHP tek parti rejimi sırasında devlet yönetiminde

fazla ağırlık taşımayan taşra burjuvazisinin tüccar ve esnaf sınıfının ve nispeten ileri bir

gelişme seviyesine ulaşmış köylü sınıfı kesimlerinin siyasal iktidardaki paylarını artırma

çabalarının ürünü olarak açıklanabilir.12

DP’nin kuruluşu toplumda çok olumlu etki yaptı. Tek parti yönetiminin baskısından

bunalmış ve çok partili cumhuriyetin yani demokrasinin özlemini duymuş olanlar bir kurtarıcı

gibi DP’ye girmeye başladılar.1946 baharında DP memleketteki bütün muhalefeti kendi

tarafına çekmişti. Kasaba ve köylerde vatandaşlar bir araya gelip DP’nin birer şubesini açıyor.

Sonra merkezle temasa geçiyorlardı. DP’nin henüz parti olarak kabul edilmiş bir programı

olmadığı, görüşleri henüz açıkça ifade edilmiş bulunmadığı dikkate alınmıyordu, partinin

biricik vasfı hükümete muhalif oluşu idi.13

6 Tevfik Çavdar,“DP”,Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi,Cilt.8 ,s.2064 7 Kemal H.Karpat,Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul:,Ekim1996,s.128 8 Cem Eroğul,DP Tarihi ve İdeolojisi, Ankara: 1990,s.10 9 S.Süreyya Aydemir,Menderes’in Dramı,İstanbul,1984,s.126 10 Feroz Ahmad,Bedia T. Ahmad,Türkiye’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi(1945-1971),İstanbul,1976,s.21 11 R.Salim Burçak,a.g.e., s.62-63 12 Ergun Özbudun,Siyasal Partiler,Ankara,1977,s.26 13 Kemal Karpat.a.g.e.,s.136

Page 22: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

10

Osman Bölükbaşı politikaya sıcak bakıyordu ancak önünde bir engel vardı. Babası Hacı

Ahmet Ağa oğlunun politikaya atılmasını istemiyor, ona, “bu devirde akşam nikâhları üzerine

yemin edip sabah sözlerinden dönebilecek insan çoktur. Siyaseti böyleleri ele geçirir”

diyordu.14

Ağaoğlu günlüklerinde Kandilli Rasathanesi Müdürü, Fatin Gökmen Hoca’nın

Bölükbaşı’nı Köprülü’ye tanıttığını belirtir.15Bölükbaşı, 1946 yılında, Dil Tarih ve Coğrafya

Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Mehmet Altan Köymen’in telgrafı üzerine Ankara’ya gider

ve DP’nin Sümer sokaktaki genel merkezinde Celal Bayar ile tanışır.16Böylece Bölükbaşı’nın

siyasi hayatı başlamış olur. Konuşma yeteneği ve cesareti Bayar’ı memnun eder. Bayar ondan

bahsederken, “Sen Bölükbaşı değilsin, alay başısın alay başı” derdi.17

Bölükbaşı DP’ye girince partinin müfettişi olmuştu. Orta Anadolu’yu durmadan

geziyor, o zamana kadar alışılmamış sert bir üslupla, yıllar yılı tek parti baskısı altında yaşayan

insanların küllenmiş cesaretlerini ateşliyordu. Çankaya’da oturan İnönü ile sultan arasında

paraleller çizdiği zaman, o zamana kadar duyulmamış bu sözler, vatandaşların hayranlığını

harekete geçiriyordu.18

Çok partili hayata geçişle birlikte, yeni bir politikacı tipide ortaya çıkıyordu. Tek parti

devrinde seçim bölgeleri, pek nadir dolaşılırdı. Ancak bu yeni dönemle birlikte, politikacılar

Anadolu’ya koşmaya bakıyorlar, halk ile konuşuyor, onların oylarını istiyorlardı. Ve

karşılığında neye ihtiyaçları varsa yapılacağını vaat ediyorlardıÖzellikle hükümeti tenkit

konusunda halkın itibarını kazanan yeni insanlar belirdi. Bunların içinde en çok sivrileni

Osman Bölükbaşı’ydı. Denilebilir ki heyecanlı, belagatli, parlak konuşmak ve hükümete

şiddetle çatmak, yeni sivrilen politikacılara halk arasında en fazla itibar kazandıran yol oldu.19

Bölükbaşı da kuvvetli konuşması ile fikirlerini cesaretle savunuyordu. Değişen oynak

fikirlere değil, değişmeyenlere kıymet veriyordu. Ahde vefa, siyasette söze değer verme,

insanların ahlaklı olması gibi. Kısa parti müfettişliği döneminde, Anadolu’nun birçok yerinde

konuşmalar yapıyor, teşkilatı ayağa kaldırıyordu.

14 Hulusi Turgut, “Anadolu Fırtınası-1”Sabah, 20 Ocak 2002 15 Samet Ağaoğlu,Siyasi Günlük DP’nin Kuruluşu, İstanbul , 1992, s.47 16 Seda Şimşek, “Anadolu Fırtınası…,”Akşam, 8 şubat 2002 17 Seda Şimşek, “Anadolu Fırtınası…,”Akşam, 8 şubat 2002 18 Cevad Baban,Politika Galerisi,İstanbul, 1970,s.446 19 Kemal Karpat.a.g.e.,s.147

Page 23: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

11

Bölükbaşı şehirlerin aydınlarından tüccarlarından çok esnaf ve işçisine, köylerin

ağalarından çok, köylülere yanaşmasını iyi biliyordu.20 İsmi, pervasızlık derecesine varan

cesareti, ataklığı, birazda gururlu laubaliliği sayesinde pek az siyaset adamına nasip olmuş bir

hızla bütün memlekete yayıldı. Anadolu insanı ise, mayası kadar görünüşü de kendi toprakları

kokan bu yeni yüzü heyecanla kucaklayarak bağrına basmıştı.21

1.3. 1946 Milletvekili Seçimleri

CHP, DP’yi teşkilatlanmasını tamamlamadan yakalamak istiyordu. Bu amaçla

Belediye Seçimlerini Eylül 1946’dan Mayıs 1946’ya aldı. Bu olay iktidarla muhalefetin arasını

açtı. Ayrıca muhalefet seçimlerin sağlıklı yapılmasını sağlayacak işlemlerin alınmasını ve anti

demokratik kanunların değiştirilmesini istiyordu.22Bu nedenle DP Belediye Seçimlerine

katılmadı.CHP genel seçimler yaklaşırken seçim kanununda bazı değişiklikler yaptı. 5

Haziranda milletvekili genel seçimlerinin tek dereceli olması kabul edildi.23Fakat seçim sistemi

çoğunluk sistemi olarak kaldı; gizli oy-açık tasnif ilkesi ile seçimin adli denetim altında

yapılması gibi, muhalefetin bazı talepleri iktidar tarafından reddedildi.

Seçimlerde Osman Bölükbaşı teşkilatlarının kurulmasında öncü olduğu Yozgat’tan DP

adayı oldu.24 1946 Seçimleri öncesi Bölükbaşı, Yozgat Hamampanayırın’da halkın demokratik

idare kurulunca ne olacak sorusuna şu dörtlükle cevap vermiştir.

“Sesimiz gür olacak

Vicdanlar hür olacak

Efendi bir olacak

O da millet olacak”25

Bölükbaşı, 1946 seçimleri dolayısıyla görevli olduğu Akdağmadeni’nde konuşurken,

CHP’lilerin “DP komünistlerle işbirliği yapıyor” iddialarına şu cevabı verir: “Bu isnatlar bir

esasa isnat ediyorsa, meydanlara sehpalar kurarak hesap sormayan hükümet hain ve

namussuzdur”.26Bu sözleri üzerine ifadesi alınarak gözetim altına alındı. Eylül 1946’da Celal

Bayar kendisini Tokat’a gönderdi. Bir miting tertip edilmişti. Ancak miting günü “meydanın

küçük olması” bahane gösterilerek miting iptal edildi. Bölükbaşı,”Cumhuriyet mefhumunu,

Cumhuriyet Meydanı’nda katlediyor bu vali” dedi ve vilayete bir protesto çekerek ayrıldı. O

20 Samet Ağaoğlu,Aşina Yüzler, İstanbul,Ekim 1965,s.57 21 Ağaoğlu,a.g.e..,s.59 22 Kemal Karpat.a.g.e.,s.138 23 Ahmad-Ahmad.a.g.e..,s.21 24 DP seçimden evvel Kırşehir’de teşkilatını kuramadığından dolayı,Bölükbaşı Yozgat’tan milletvekili adayı olmuştur. 25 Yavuz Donat, “Bölükbaşı Konuşuyor”Tercüman, 6 Temmuz 1973 26 Kudret,10 Mayıs 1946

Page 24: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

12

gün mitingi engelleyen polis müdürü Kemal Kaya isimli şahıs sonrada Zile’de Osman

Bölükbaşı’nı tutuklattı. DP İçişleri Bakanlığı’nı protesto etti.27

Seçimler 21 Temmuz günü yapıldı. Seçime CHP, DP, MKP28 ile bazı yeni kurulmuş

partiler katıldı. Seçimler sonucunda 465 sandalyeden CHP 395, DP 66 ve bağımsızlarda 4 üye

kazandılar.29Ancak seçim sonuçlarının ilanı ile birlikte DP, CHP’yi ve yönetimi seçimlere hile

ve baskı karıştırdığı gerekçesi ile suçladı.301946 genel seçimleri Türk siyasi tarihine ‘hileli

seçim’ olarak geçti.31

1946 Seçimleri sonucunda Osman Bölükbaşı 93 bin oy almasına rağmen sandık başı

hileleri sonucu milletvekili seçilemedi. Buna karşılık Yozgat’ın Sorgun ilçesinde Seçim

Kurulu’na hakkını aramak için yaptığı itiraz sonrası “Seçim Kuruluna hakaret etmek ve cebir

kullanmak suçlaması ile “tutuklanarak Sorgun Hapishanesi’ne atıldı. Bölükbaşı bu konuya

1950’de meclise girdiğinde yaptığı bir konuşmada şöyle değinmiştir; “Seçimlerde yolsuzluk

yapıldı, hepiniz bunun ıstırabını çekmiş insanlarsınız. İçimizde mazbatası gasbedilmiş

arkadaşlar vardır.1946 Seçimlerinde bende milletvekili olarak seçilmiştim, hem de pek çok oy

alarak! İşte Yozgatlılar burada... Ne oldu? Benim hakkımı gasbedenler bu meclise milletin

mümessili olarak girdiler, ben de Sorgun Hapishanesi’ne gittim”.32

Bölükbaşı Sorgun Cezaevi’nde yatarken Bayar’dan şu telgrafı alır “ Demokrasi

uğrundaki mücadelenizi takdirle takip ediyoruz. Çekmekte olduğunuz ızdıraptan bizde

muzdaribiz”.Ancak Bölükbaşı, aleyhine açılmış davada DP genel merkezi’nin ilgisiz kaldığını

söyleyerek Bayar ve diğer parti ileri gelenleri ile sinirli konuşmalar yapmıştır. Hiç kuşkusuz bu

durum Osman Bölükbaşı’nın ileride DP’den kopmasında önemli bir etki yapmıştır.33Bölükbaşı

1950 yılında Af Kanunu Tasarısı konuşulurken seçim suçlularının affedilmemesi gerektiğini şu

sözlerle vurgulamıştır; “Arkadaşlar, hepimiz birlikte, arkadaşların reyleri çalındı dedik, 27 Kudret, 15 Eylül 1946 28 MKP İşadamı Nuri Demirağ tarafında 18 Temmuz 1945’te kurulmuştur.Siyasi etkinliği olmamakla beraber 1946’da yeniden çok partili hayata geçildiğinde ilk kurulan parti olması bakımından önem taşımaktadır.Parti DP’nin kurulması ile önemini kaybetmiştir.Ayrıntılı bilgi için bakınız.Kemal Karpat,a.g.e.,İstanbul:1996,s.343.Ahmet Yeşil,Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş,Ankara,1988,s.48 29 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.23 30 Seçimlerde yapılan haksızlığa örnek olarak: “.....Ankara seçimlerinde DP’ye verilmiş oyların en çok imha edildiği yerlerden biri Polatlı ilçesi oldu.Bu ilçenin seçimlerini CHP adına idareye mebus adayı Hıfzı Oğuz Bekata memur edilmişti.Seçim akşamıda tasnif kurulunda oturmuş, dilediğini yapıyordu.DP beni geç vakit oraya gönderdi.Yanımda ise arkadaşım avukat Mithat Güven vardı.Tasnifin yapıldığı odaya girmek istedik.Bırakmadılar.Halbuki bende DP’nin Ankara adayı idim.Hıfzı’yı aldıklarına göre beni de almaları gerekiyordu.İtirazımızı dinlemediler.İtiraf edyim ki, Hıfzı’nın böyle bir hırsızlığa alet olacağını o güne kadar aklıma getirmezdim.Ağaoğlu.age.s.411.Bolu valiliğinin Akçakoca Kaymakamı Fuat Arna’ya gönderdiği pusula:bu vesikada CHP’li İhsan Yalçın ile el ele iş birliği yapması söyleniyordu.Sümerbank’ın satış başmemurunun çalışanlara gönderdiği yazı:bu yazıda müessesenin devamı ve çalışanların işlerini katbetmemeleri için CHP’nin mutlaka desteklenmesi gereği vurgulanmaktadır.bkz.Kenan Öner,Siyasi Hatıralarım ve Bizde Demokrasi.İstanbul .s.88-91.Ayrıca İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ın seçilemedikleri halde emir üzerine 4-5 CHP’li adayın seçilmesini sağladığını ifade eden anlatımı.bkz.Ahmet Emin Yalman,Gördüklerim ve Geçirdiklerim,s.81 31 Cemil Koçak ,Siyasi Tarih(1923-1950),Türkiye Tarihi(1997),s.143 32 TBMM Tutanak Dergisi ,Devre IX,İctima 8,Cilt 1, Birleşim 22, Oturum 1.13.7.1950.s.614 33 Ağaoğlu,.a.g.e.,s.6

Page 25: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

13

mazbatalar tahrif edildi dedik şimdi bu reyleri çalanlar, bu mazbataları tahrif edenler

affediliyor, fakat öbür taraftan evlenme maksadıyla bir kız kaçıran affedilmiyor. Bir kızın, bir

vatandaşın ırzına tecavüz edeni affetmezken, bir milletin ırzı olan reyine tecavüz eden

günahkârları nasıl af yoluna gidebiliriz”.34

Seçim hileleri karşısında DP teşkilatı ayağa kalkmış, yurdun her tarafında protesto

mitingleri düzenlemiştir. Bu mitinglerin en önemlisi 3 Ağustos 1946 günü Ankara’da Cebeci

çayırında yapılmıştır. Bu mitinge baş konuşmacı olarak katılan Osman Bölükbaşı

konuşmasında şunları söylemiştir.“Millet hakkı bir ateştir. Ona dokunanlar er geç yanar. Dün

Sorgun Hapishanesi’nden çıktım. Bugün size hitap ediyorum. İftiranın mezarına dahi girsek

gam yemeyeceğiz. Çünkü davamızın Kâbe’si olan büyük Türk milletinin kalbine girdik. Bizim

için gerçek oy sandığı milletin kalbidir. Oradan çıkan oylarla biz kazandık.35Bir şeye gönülden

inanıyoruz; nasıl Türk bayrağı asırlarca devam eden saldırılara rağmen yere düşmedi ise,

milletin şerefli evlatlarının omuzlarında taşınan hürriyet ve demokrasi bayrağı da hürriyet

düşmanlarına rağmen yere düşmeyecektir.”36

1.4. DP Birinci Büyük Kongresi ve Sonrası Gelişmeler

DP, 12 Ocak 1947 tarihinde 1. Büyük Kongresi’ni yaptı. Kongre yapılış ve hazırlanış

biçimiyle Türkiye’nin ilk demokrasi gösterisi ve ilk açık muhalefet kongresi anlamını

taşıyordu.37 906 delegenin katıldığı kongrede Genel İdare Kurulu sayısı 15’e çıkarılmış Celal

Bayar yeniden parti başkanlığına seçilmiş kongre Hürriyet Misakı’nı da kabul etmiştir.38 Bu

kongre iktidarın ağır baskılarına rağmen bir ihtilal konseyi havasını taşıyordu. Delegelerin

ağzından sözler ateş parçası gibi dökülüyor, devlet yönetimi en ağır biçimde suçlanıyordu.1946

seçimlerinin kanlı geçmesi, idarenin büyük bir baskıya girişmesi ve en sonunda mazbata

oyunları ile oyların CHP lehine aktarılması öfkeli bir kongre yaratmıştı.

Genel Başkan ve genel idare kurulu, politikanın aradığı esneklik içinde kalınmasını

istiyorlar, fakat İstanbul İl Başkanı Kenan Öner, Mukerrem Sarol, Samet Ağaoğlu, Sadık

Aldoğan gibi ateşli delegeler ‘Sine-i Millete Avdet’ formülü içinde ‘Halk İhtilalini’

34 Kazım Öztürk,Türk Parlemento Tarihi,Ankara,1999,13.7.1950.s.418-419 35 Yavuz Donat, “Bölükbaşı Anlatıyor”,Tercüman, 6 Temmuz 1973 36 Kudret ,4 Ağustos 1946 37 Erkan Şenşekerci,Türk Devriminde Celal Bayar 1918-1960.İstanbul, 2000,s.199 38 Mehmet Kabasakal,Türkiyede Siyasal Parti Örgütlenmsi 1908-1960,İstanbul,1991,s.203.

Page 26: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

14

öneriyorlardı.39 Osman Bölükbaşı bu ikinci grup içinde yer alıyordu.Bölükbaşı bu kongreye

Ankara delegesi olarak katılmıştı. Bu kongrenin havasını heyecanlandıran yüzlerden biri oldu.

İnönü için “Kızıl Sultan” diye bağırdığı zaman kongre salonu alkış ve haykırış tufanı ile

yıkılacak gibi oldu.40Bölükbaşı yaptığı konuşmada “memlekette tüm ulusu içine alan bir

mücadele mevcut olduğunu, CHP’nin kendisini milletin vasisi saydığını oysaki CHP’nin millet

vesayetine muhtaç olduğunu” söyledi.

Kongrede Ana Davalar Komisyonu raporunun görüşülmesinde DP’nin 1946

seçimlerine karşı tutması gereken yol görüşülmüştür. İçlerinde Bölükbaşı’nın da bulunduğu

grup, DP milletvekillerinin istifasını vererek sine-i millete dönülmesini ve CHP iktidarının

gayri meşru olduğunun ilan edilmesini istiyordu. Ancak komisyon, meclisten çekilerek sine-i

millete dönme kararı verme yetkisini Genel Yönetim Kurulu’na bırakmıştı.41

Osman Bölükbaşı için tek hedef kalıyordu.”Genel Yönetim Kuruluna girmek”. Genel

Yönetim Kurulu seçimleri Ağaoğlu’nun hatıralarında şu şekilde yer almıştır.“Büyük kongreye

yaklaştığımız günlerde Bölükbaşı ile bir anlaşmaya vardık. İkimizde Genel İdare Kuruluna yeni

kuşakların insanları olarak girmeliydik. Menderes ve Köprülü, seçilmek için delegeler arasında

yaptığımız hararetli telkinler üzerine birdenbire bize karşı tam bir küskünlük içine girdiler ve

bu konuyu görüşmek üzere bizi kongrenin toplandığı sinemaya yakın bir otele çağırdılar.

Gittik. Tahtakılıç’ta oradaydı. Menderes biraz asık bir yüz ama yumuşak bir dille seçilmek için

propaganda yaptığımızı bunun doğru olmadığını, Genel İdare Kurulu dışında partiye daha

faydalı olacağımızı söyledi. Peki dedik. Fakat işte Ahmet(Tahtakılıç) Bey’de kurula girmeye

çalışıyor. Hemen hemen aynı yaştayız. Bu cevabımız Menderes’e bir yol açar gibi olmuştu.

Cevap verdi. Doğru. O da genel kurula girmekten vazgeçsin. Sonunda şu karara vardık. Eğer

Tahtakılıç, Ahmet Oğuz gibi genç arkadaşlarımız Genel İdare Kurulu’na girmeme arzusunu

bırakırlarsa, Bölükbaşı ile bende onlara uyacaktık. Kongreye döndük. Fakat daha aradan bir

gün bile geçmeden, Tahtakılıç ve Ahmet Oğuz’un seçilmek için propagandalarını

sürdürdüklerini gördük. Bu manzara karşısında Bölükbaşı ile bende sözümüzü geri aldık ve

eskisinden daha hararetle çalışmaya başladık. Gizli oyla yapılan seçimin neticesi şu oldu. Genç

kuşaklardan Ahmet Oğuz, Ahmet Tahtakılıç, Hasan Dinçer ve ben kazanmıştık. Bölükbaşı

39 İsmet Bozdağ,DP ve Ötekiler, İstanbul , 1975,s.31 40 Ağaoğlu,a.g.e.,s.47 41 Mahmut Goloğlu,Demokrasiye Geçiş(1946-1950),İstanbul,1992,s.115

Page 27: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

15

kaybetmişti. Bölükbaşı’nın bu yenilmesi onun siyasi hayatında perdesi birkaç ay sonra açılacak

yeni bir devrenin köşebaşısı olacaktı.42

Gerçekten de Bölükbaşı Genel İdare Kurulu’na seçilememiş ve bundan sonra her

fırsatta parti yöneticilerine karşı sert çıkışlar yapmıştır. En sonunda bu sert çıkışlar onu Millet

Parti’si kurucuları arasına itmiştir. Samet Ağaoğlu ise Genel İdare Kurulu’na seçilmiş ve

sonuna kadar DP’de kalmıştır.

Bölükbaşı kongreden sonra gittiği her yerde Genel İdare Kurulu, daha doğrusu

kurucularla, teşkilatın arasını soğutan hareketlere girişti. Bazen küçük bahanelerle, büyük

dargınlıklar çıkardı. Bunları yaparken de Halk Partisi’ne en ağır hücumlardan da geri

durmuyordu.12 Temmuz Beyannamesi’nin yayınlanmasına kadar, Bölükbaşı, DP’nin hırçın

çocuğu durumuna gelmişti.43

Bölükbaşı’nın küçük bahaneler ile dargınlıklar çıkarmasına, bir dönem beraber

bulunmuş siyaset arkadaşı, Cevat Baban’ın yaşadığı şu olay örnek gösterilebilir.“1947 yılında

kendisiyle ve Hasan Polatkan’la Maraş’ın kurtuluş bayramına beraberce katıldığımızı

hatırlıyorum. Daha o zaman Merkez İdare Kurulu üyesi olan Hasan Polatkan’la gizli

çekişmeler içinde olduklarını sezmiştim. Aynı şeyleri sezen Maraş’lı arkadaşlarda bu

çekişmenin sebebini merakla bana sormuşlardı. Kapıdan kimin evvel gireceği veya çıkacağı,

sofrada kimin nerede oturacağı, kimin kimden evvel söz alacağı gibi basit meseleler yüreklerde

bir takım tortular bırakıyordu.”44

Bölükbaşı politika merdivenlerini hızla çıkmak istiyor ama bunun için ne hislerinden ne

de alışkanlıklarından en ufak bir fedakârlığa razı oluyordu. Eziyet çekmesini bildiği kadar

eziyet çektirmekten de hoşlanıyordu. Öyle ki patideki arkadaşları da ona cephe almıştı.Cemal

Tunca, Gaziantep’te cereyan eden hadiseler dolayısıyla, parti müfettişliğinden çıkarılmasını

istemiş ve Bölükbaşı bir ay izinli sayılarak mesele kapatılmıştır.45Yozgat’ta Osman Şevki

Çiçekdağ ile kavga etmiştir. Bu kavga Anadolu’nun aynı çehresine mensup iki insandan birinin

mahalli nüfuz davasından ibaret olmasına rağmen, Bölükbaşı’yı, DP’den uzaklaştıran

sebeplerden biri olmuştur.46

42 Ağaoğlu,a.g.e.,s.47-48 43 Samet Ağaoğlu,Aşina Yüzler.İstanbul,Ekim, 1965,s.59 44 Cevad Baban,a.g.e.,s.447 45 Ağaoğlu,Siyasi Günlük …, s.79. Ağaoğlu bu olaydan “anlatmaya lüzum görmediğim kadar şahsidir” diye bahsediyor. 46 Samet Ağaoğlu,a.g.e.,s.81

Page 28: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

16

Bölükbaşı’nın yaptığı küçük kavgalarda ne fikrin ne de ideolojinin yeri vardır. O, ahlaki

intibaksızlıklar, nezaket meseleleri, “dedimdi, dediydi”nin insan sözünün değeri haline gelmesi

gibi sebeplerle bozuşmuş, bu sebeplerle kavgalar çıkarmış veya arkadaşlarından ayrılmıştır.

1.5. 12 Temmuz Beyannamesi ve Bölükbaşı’nın DP’den İstifası

1946 seçimleri, iktidar-muhalefet ilişkilerini yumuşatmamış, aksine ilişkiler daha da

gerilmişti.Eğer iktidar partisi muhaliflerin ve özellikle DP’lilerin seçimlerle ilgili yasalarda

yapılmasını istedikleri değişikliklerle daha erken ilgilenebilseydi partiler arası ilişkiler daha da

iyiye gidebilirdi .Fakat bu isteklere hiç yanaşılmadan muhtar seçimlerinin de yapılacağının ilan

olunması partiler arası ilişkileri yeniden kötüleştirdi ve partiler arası mücadeleyi birdenbire

şiddetlendirdi.

1947 yılı muhtar seçimleri bu gergin hava içinde şubat ayı başında yapıldı.Halk İktidar

partisinden korktuğu veya onu protesto etmek için sandık başına gitmemişti.Bazı yerlerde ve

uzakça köylerde ise kanlı olaylar çıkmıştı.Bunların en ilginç ve acıklısı Aslanköy olayı idi.CHP

iktidarı Başbakan Recep Peker yolu ile bütün yurtta Demokratlara karşı amansız bir baskı

hareketine girişmişti. Aslanköy’de basit bir olay büyütülerek hemen bütün bir köy, kadınlı

erkekli mahkemelere gönderildi.1947 muhtar seçimlerinde yurdun her yanında buna benzer irili

ufaklı olaylar oldu.Mesela İzmir’in Mordoğan köyünde seçime katılmak istemeyen Demokrat

Partililerin üzerine jandarma ateş açtı, biri ağır olmak üzere üç kadınla bir çocuk

yaralandı.Hepsi DP’li olan köylerde bile CHP adaylarının seçimi kazandığı

belirtiliyordu.DP’liler iktidarın seçimlerdeki kötü davranışı protesto etmek için

Cumhurbaşkanına yakınma telgrafları gönderdiler.Başbakan Recep Peker ise 1947 muhtar

seçimlerinin her yerde dürüst ve usulüne uygun yapıldığını iddia ve ilan etti.47

Bu arada hükümet dört ilde (İstanbul,Tekirdağ,Balıkesir,Kastamonu)milletvekili ara

seçimlerinin Nisan ayında yapılacağını ilan etmişti ve DP’nin bu seçime muhakkak girmesini

istiyordu.DP’liler seçim emniyeti sağlanmadıkça seçimlere girmeyeceklerini açıkladılar.Bu

karar İsmet İnönü’yü çok kızdırdı.İsmet İnönü “Meclisten çekilsinler ya da çekilmesinler

memleketin herhangi bir yerinde karışıklık çıkarmaya kalkarsalar onu da göze aldım

47 Mahmut Goloğlu,a.g.e.,s.164

Page 29: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

17

diyordu”.48 Bundan sonra partiler arası gerginlik iyice arttı.Liderler karşılıklı olarak birbirlerini

suçladılar.

Bu olayların hemen ardından altı ildeki sıkıyönetim altı ay daha uzatıldı.DP’liler buna

şiddetle karşı çıktılar. İçişleri Bakanı Hilmi Uran, TBMM kürsüsünden DP’ye komünistlerin

sızdığını ileri sürdü. İktidar- muhalefet ilişkilerinin kopma noktasına geldiği bir ortamda

Cumhurbaşkanı İnönü, iktidar ve muhalefete danışarak bir beyanname hazırladı.49 Bu

beyanname 12 Temmuz 1947’de radyo ve gazeteler aracılığı ile kamuoyuna duyuruldu. Siyasal

muhalefetin varlığının kabul edilmesi anlamına gelen bu beyanname50, iktidar ile muhalefet

arasında güven ortamı oluşturmaya yönelik olması ve ince bir üslûpla iktidar-muhalefet

ilişkilerinde yaşanan gerginliği sona erdirmesi bakımından önemlidir.51

Bu beyanname DP teşkilatı için bir ferahlık konusu oldu ama DP’nin yönetici kadrosu

ikiye bölündü.Üyelerin bir bölümü bir buçuk yıllık kötü işlerin ve baskının dayanılmaz hale

geldiğini vatandaşın DP’ye girmekten korktuğunu,yayınlana bildirinin bu korkuyu kaldırması

bakımında yararlı olduğunu düşünüyordu.Karşı düşüncede olanlar ise İsmet İnönü’nün devlet

başkanlığı ile parti başkanlığından hiçbirini bırakmadan demokrasi oynamak istediğini iddia

ediyordu.Ahmet Tahtakılıç,Yusuf Kemal Tengirşek bu görüşü savunuyorlardı.Celal

Bayar,Adnan Menderes ve Fuat Köprülü’ye göre ise, bildiri bir bağlantının

belgesidir.Cumhurbaşkanı ile başbakanı bir noktada olsun bağlamaktadır.İktidarın bu bildiri ile

DP’yi parçalamak hesabı olsa bile , fiili şartlar karşısında bildiriyi reddetmek de DP’yi

parçalamaktan kurtaramazdı. Kenar Öner 12 Temmuz Beyannamesi’ni bir muvazaa bir gizli

uyuşma belgesi olarak görüyor, DP yöneticilerinin teşkilatı sattığını iddia ediyordu.52

12 Temmuz Beyannamesi’nin yayınlanmasından sonra,Osman Bölükbaşı “12 Temmuz

Rüyası” başlıklı bir makale kaleme almıştır.Bu makalede Bölükbaşı şunları belirtmiştir: “Ümit

ile şüphenin kısa süren balayı nihayet sona erdi.12 Temmuz rüyasından uyananlar, bir de

sırtlarına inkisarı hayal yükünün bindiğini gördüler.Recep Peker,CHP Meclis Grubu’ndan 35

karşı oya mukabil büyük bir çoğunlukla güvenoyu aldı.Bu suretle DP’nin şikayetçi olduğu

demokratik baskı bir nevi onaydan geçerek, tabir caiz ise meşrulaştı.12 Temmuz

48 Teki Erer,a.g.e.,s.426 49 Celal Bayar,Başvekilim Adnan Menderes,İstanbul, 1986,s.79-80 Bkz. Ek-1 50 E. Jan Zürcher,a.g.e.,.s.311 51 R.Salim Burçak,a.g.e.,s.130 52 İsmet Bozdağ,a.g.e.,s.34

Page 30: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

18

Beyannamesi’nin ruhuna okunan bu fatiha karşısında bizlere Allah kabul etmesin demekten

başka yapılacak bir şey kalmıyor.

Tek parti zihniyet ve tahakkümünü yaşatmak isteyenlerin bu parlak zaferine rağmen, bir

milletin hak ve ümidi üzerine şal örtülemeyeceği gerçeğine inanan bizler, hatırımızda yanlış

kalmadıysa, bir Alsas Loren şairinin dediği gibi:

Ümidi milletin gömülemez

Beyhude gayretin mezarcı

Diyeceğiz ve fütur getirmeden yolumuza devam edeceğiz. Bizim ümit ve azmimiz

yaşamaktadır.Ölen başka şeyler vardır.Bilmem ki bu 35 kırmızı reyle o ölen şeyleri diriltmek

mümkün olacak mıdır? Ölü sahibi hayatında memnun oldukça, gözyaşı dökmek ve mersiyeler

yazmak elbette ki bize düşmez.Herkes ektiğini biçer der ve geçeriz.Hak ve hürriyetin yegane

teminatının, onları müdafaada göze alacağımız fedakarlıktan ve göstereceğimiz metanetten

ibaret olduğuna her zaman inandık, bugünde aynı inançtayız.

“Zulüm, zulüm korkusundan daha zalim değildir” düsturunun gereğini yapmak

saadetine erdiğimiz gün mesafelerin kısaldığını ve milletin silahıyla milleti tehdit eden

tahakküm zihniyetinin tamamen iflas ettiğini göreceğiz.Bu düsturun sırrına erenlerimiz

herhalde az değildir ve günden güne artmaktadır.Silahımız medeni cesaret,yolumuz kanun

yolu,hedefimiz hak,rehberimiz milletin aklıselimi ve yardımcımız Allah oldukça baskı, tehdit

ve iftiralar kendimize ve davamıza olan inancımızı ve güvenimizi asla sarsmayacaktır.

CHP’nin Recep Peker’e güven tazelemesinin 12 Temmuz Beyannamesi’nin ruhuna

uygunluğunu iddia edecek olan abesi müdafaa kalemşörleri, karşılarında kendi sayelerinde

inanmamak hastalığına tutulmuş bir millet bulacaklardır. Belki de eserleri olan bu hastalık,

birbuçuk senelik demokrasi gelişmesi denilen milli derdimizin devası olacaktır. “Şüphe nura

doğru koşmaktır” diyen merhum Fikret yanılmamış.o nura koşan bizler, tek bir şeye inanıyor

ve güveniyoruz.O da “ kendimiz ve hakkımızdır”.Bakalım ayine-i devran ne gösterecektir? 53

DP Genel İdare Kurulu’nun yayımladığı “Devri Sabık Yaratmama Taahhüdü” partiye

iktidar yolunu açmıştır. Ancak Osman Bölükbaşı’nın aralarında bulunduğu aşırılar grubunun

görüşüne göre, “DP’nin asıl gayesi tek parti diktatörlüğünü tasfiye etmekti, bu başarılmadıkça

bir uzlaşma veya mücadelede bir duraklama olmamalıydı. Temmuz Beyannamesi’nin DP

53 Deniz Bölükbaşı,Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası “Osman Bölükbaşı”,İstanbul,2005, s.78

Page 31: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

19

liderlerine esas gayeyi unutturduğu, mücadele azmini gevşettiği ve İnönü’nün arzularına göre

hareketi kabul ettirdiği kanaatindeydiler. Bunun neticesi olarak halkın 1946’da gösterdiği

mücadele ruhu kaybolmuş ve demokrasinin gerçekleşmesi kasten geciktirilmiştir.” Bu

beyanname ile DP’de 1. Büyük Kongre’de başlayan çatışma su yüzüne çıkmıştır.10 Mart

1948’de DP Haysiyet Divanı beş milletvekilini parti disiplinini bozdukları gerekçeciyle

partiden ihraç etti. Bu olay üzerine ihraç kararını protesto amacıyla, altı milletvekili daha

partiden istifa etti.54

Bölükbaşı ise DP Müfettişliğinden istifa ettiğini 21.1.1947 tarihinde Celal Bayar’a

yazdığı mektupla belirtmiştir. Bu mektubunda Bölükbaşı “ Demokrasi davasının basit bir neferi

kalmak üzere bir seneden beri fahriyen yaptığım müfettişlik vazifemden affımı saygılarımla

dilerim” diyordu.55Ancak bu istifasının kabul edilmemesi üzerine altı ay kadar daha görevine

devam etti.23.7.1947 tarihinde DP Genel Başkanlığına gönderdiği mektupla tekrar istifa etti.

Bölükbaşı mektubunda görevinden ayrılmasını, bir ananın evladından ayrılmasına benzetmiş ve

şöyle devam etmiştir, “Bu memlekette adına siyaset denilen ve çok kere her gayri meşru

harekete bir meşruiyet bahşeden karanlık bir işi, bir türlü benimsememek ve bunun icaplarını

yerine getirememek talihsizliğine ve daha doğrusu saadetine ermiş bir insanım. Uğruna

hayatını vermekten dahi çekinmeyeceği maksatlı husumetlerin sahipleri tarafından olduğu

kadar, milletçe bilinen bir adama karşı ömrünü, Allah’ına ve imanına vakfetmiş bir adama

(kâfir) der gibi, bu dava için zararlıdır hükmünü sizlere verdirmeye ve bunu her tarafa yaymaya

muvaffak olmaları karşısında (inkılâp kendi öz evlatlarını yer) hükmüne varıp çekilmesi ve

inandığı davayı üstündeki takma sıfat dışında yaşatmak için mücadele etmeye karar vermesi

herhalde bir hak ve haktan daha çok bir vazifedir.56Artık Bölükbaşı fiilen hiçbir sıfat taşımayan

parti üyesi bir vatandaş haline gelmiştir.

Bölükbaşı, 1.9.1947 tarihinde DP Başkanlığı’na bir mektup daha yolladı. Bu mektup 29

Ağustos 1947 tarihli Kudret gazetesinde yayınlanacağı bildirilen “12 Temmuz Rüyası” adlı

makalesinin parti merkezince, parti menfaatlerine uygun olmadığı düşüncesiyle

yayınlanmaması ile ilgiliydi. Bölükbaşı mektubunda partisinin savunduğu ilkelerin önce parti

içerisinde tesis edilmesi gerektiğini savunuyordu. “DP her şeyden evvel (Hürriyet, Hak,

54 R.Salim Burçak,a.g.e.,s.154 55 S.Ağaoğlu,a.g.e.,s.434 56 S.Ağaoğlu,a.g.e.,s.431. Bkz. Ek-2

Page 32: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

20

Haysiyet) davasını temsil eden bir teşekküldür, kendi içinde demokrasi esas ve icaplarına

riayetkâr olması ve prensiplerin bekâreti üzerinde titremesi tabidir.”57

Bölükbaşı, 10 Eylül 1947’de DP’den ayrıldığını bir mektupla bildirmiş, ancak DP

yöneticileri bu istifayı işleme koymamışlardır.58 Osman Bölükbaşı 3 Ekim 1947’de DP ile

bütün bağlarını koparmıştır. DP Genel Merkezi ertesi gün istifanın kabul edildiğini basına

açıklamıştır.59 Metin Toker ise “Bölükbaşı’nın bazı para meselelerinden dolayı -DP'nin aylıklı

memuru olması ve harcırah hesapları dolayısıyla- genel merkezle çatıştığını ve partiden

ayrıldığını” söylemektedir.60Ancak bu ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır.

Artık Bölükbaşı için yeni bir dönem başlıyordu. DP kurulduğunda yeni muhalefetin

gözbebeği idi. Ancak sert mizacı ve hassas kişiliği onu yol ayrımına getirmişti. Bu yol

ayrımında kişisel özelliklerinin yanında, önemli siyasal gelişmelerde rol oynamıştır.1946

Seçimleri’nde aday olduğu Yozgat’tan seçilememesi ve mazbatasının gasp edilmesi, DP’nin 1.

Büyük Kongresi’nde Genel Kurula seçilememesi,12 Temmuz Beyannamesi ile DP’nin lider

kadrosu ile çatışması gibi olaylar, DP’den kopmasında etkili olmuştur.

57 S.Ağaoğlu,a.g.e.,s.434-435 58 Osman Bölükbaşı’nın DP’den istifa mektubu. Bkz. Ek-3 59 Kudret,4 Ekim 1947 60 Metin Toker,Tek Partiden Çok Partiye,İstanbul,1970,s.303

Page 33: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

21

İKİNCİ BÖLÜM

2. MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI

2.1. Millet Partisi’nin Kuruluşu

DP’de kuruluşundan itibaren iki farklı yapıda ve düşüncede grubun var olduğu

gözlemleniyordu. Ancak bu farklı yapı partinin kuruluşu sırasında keskin çizgileri ile belli

olmamakla birlikte, gelişen olaylarla grupların çizgileri kesinleşmeye başlamıştı.DP içindeki

gruplaşma, olayların gelişimine paralel olarak ılımlılar ve sertlik yanlısı olanlar şeklinde

kendini gösterdi.12 Temmuz Beyannamesi’nden sonra sınırlar keskinleşmiş, partide

parçalanma kaçınılmaz hale gelmişti.

DP içinde sertlik yanlısı kişilerin başında Sadık Aldoğan, Kenan Öner, Ahmet

Tahtakılıç ve Yusuf Kemal Tengirşek gelmekteydi.DP İstanbul İl Başkanı Kenan Öner,14 Ocak

1947’de partiden istifa etti.61DP Haysiyet Divanı, parti disiplinine aykırı davranmakla

suçladığı, Mithat Sakaroğlu, Necati Erdem, Ahmet Kemal Silivrili, Osman Nuri Koni ve Sadık

Aldoğan’ı partiden çıkardı.62Bu ihraçlar bazı milletvekilleri tarafından eleştirildi ve bu

milletvekilleri, Genel İdare Kurulu’ndan istifa ettiler.63Bu milletvekilleri de Haysiyet divanı

tarafından partiden çıkartıldılar.64Bu arada istifa eden diğer milletvekilleri ile birlikte partiden

ayrılan milletvekili sayısı hayli artmıştı. Bağımsız kalan eski DP’li 13 milletvekili ise 18 Mayıs

1948’de TBMM’de “Müstakil Demokratlar Grubu”nu kurdular.65

DP kurucuları ile anlaşamayıp ayrılanlar ile DP’den tasfiye edilenlerin bazıları yeni bir

parti kurma çalışmalarına başlamışlardı. Bu grubun başını Kenan Öner ve Hikmet Bayur

çekmekteydi.Kenan Öner’in istifa ettiği günlerde yeni bir siyasi parti kurulacağı haberleri

ortaya çıktı.66Osman Bölükbaşı da yeni parti kurma çalışmaları sırasında Ankara’da Kenan

61 Kenan Öner parti içi muhalefetin önde gelen ismiydi.Ahmad- Ahmad,a.g.e.,s.35 62 Vatan,11 Mart 1948 63 Kudret,11 Mart 1948.Bu milletvekilleri şunlardır.Yusuf Kemal Tengirşek,Enis Akeygen,Hasan Dinçer, Emin Sazak, Ahmet Tahtakılıç,Ahmat Oğuz 64 Yeni Sabah,25 Mart 1948 65 Kudret,18 Mayıs 1948 66 Ağaoğlu “Radikal DP” ismi ile bir parti kurulacağından ve kurucularının Osman Nuri Koni, Kenan Öner,Osman Bölükbaşı,Fuat Arna ,Sadık Aldoğan olduğu duyumlarından bahsetmektedir.Ağaoğlu ,a.g.e.,s.178

Page 34: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

22

Öner’i ziyaret etmiştir.67DP Genel Merkezi bu arada, Kenan Öner’in Ankara’da Osman

Bölükbaşı’yı DP’nin muvazaa partisi olduğu propagandasını yapması için Hatay ve Maraş’a

gönderdiği yolunda basın organlarına bilgiler veriyordu. Kenan Öner bu iddialar karşısında 10

Şubat 1948 tarihinde şu açıklamayı yapmıştır.”Osman Bölükbaşı beni ziyaret lütfunda

bulunduğu için kendisi ile görüştüm. Bugüne kadar esir bir ruha sahip olmadığını her

hareketiyle ispat eden Bölükbaşı benden direktif alacak acze sahip olmadığı kadar, ben de

böyle bir adama akıl öğretecek varlıkta değilim.”68

Yapılan hazırlıklar sonucunda yeni parti, Millet Partisi adıyla 20 Temmuz 1948’de

kurulmuştur.69Yeni parti dört etkenin tesiriyle kuruldu. Bunlardan birincisi, halkın bugünkü

iktidardan bıkmış olması, ikincisi,halkın bugünkü muhalefetten şüphe etmesi ve muhalefete

inanmaması, üçüncüsü, bu durumdan vatan düşmanlarının sinsi sinsi yararlanmaya

kalkışmalarının önlemek zorunluluğu, dördüncüsü yeni hiçbir esaslı düşünce ileri sürülmeden

ve çeşitli hedefler gösterilmeden yalnız iktidarı devirmek için yapılan muhalefetin yeterli

görülmemesi sonucundan doğmuştur.70

Partinin kurucu üyeleri arasında Mareşal Fevzi Çakmak, Enis Akaygen, Prof. Hikmet

Bayur, Kenan Öner, Mustafa Kentli, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri Koni, Sadık Aldoğan gibi

isimler vardı.71Partinin kurucuları partinin halkın isteklerinden doğduğunu belirtmek için

kendilerini sunucu olarak takdim etmekteydiler.72

Millet Partisi Cumhuriyet, adalet, liberallik ülkülerine ve milliyetçilik esasına bağlıdır.

(Madde 1)Programın 4.maddesinde “devletin gayesi hürriyet, emniyet ve en zengin bir tenevvü

içinde gelişmesi zaruri olan insan şahsiyetinin serbestçe teşekkül ve inkişafına engel olmamak,

şahsi faaliyetleri halk için ve halkın muvafakati ile uzlaştırmak ve adaleti temin etmektir”

denilmekteydi.

Altıncı maddede “parti hakiki demokrasinin samimi taraftarı ve müdafiidir” ifadesi yer

alır. Madde 8’de “parti din müesseselerine ve milli ananelere hürmetkârdır” denilmekteydi.

Gene onikinci maddede “parti din işlerinin devlet işlerine ayrı tutulmasını kabul eder. Herkesin

67 Vatan ,10 şubat 1948 68 Kudret ,10 şubat 1948 69 Ahmet Yeşil,a.g.e.,s.110 70 Kudret ,20 Temmuz 1948 71 Koçak,a.g.e.,s.152 72 Karpat,a.g.e.,s.185

Page 35: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

23

vicdanı ve itaatkâr hürriyetini ve dilediği dilde, dilediği şekilde ibadet etmek hakkını mukaddes

tanır”.

Millet Partisi siyasi partilerin, toplumun karşılıklı yardım duygularını, örf ve adetlerini,

işbirliği ihtiyacını ifade ettiğine inanıyordu. (madde 14)Sıhhatli bir toplum hayatının temeli aile

müessesesi idi. Ailenin başlıca dayanakları ise din ve milliyetçilikti. Millet Partisi özel

mülkiyeti kutsal sayıyor, serbest rekabete ticaret hayatının ana ilkesi olarak bakıyordu.

Programda bir ayan meclisi kurulması isteniyor. (Madde 35) hâkim teminatı üzerinde

duruluyor (madde48–50) idarenin demokrasinin gereklerine göre değiştirilerek

cumhurbaşkanının sadece bir devre için seçilmesi lüzumuna işaret ediliyordu. Millet Partisi

ayrıca okullarda vatan sevgisine dayanan yeni bir eğitim sistemini uygulanmasını savunuyor.

İşçilere grev hakkı tanıyarak (madde 21) köylülere toprak ve tarım araçları dağıtmayı vaat

ediyordu. 73

Millet Partisi resmen kurulduktan sonra DP ve CHP’ye karşı sert eleştirilere yöneldi.

Türkiye de gerçek demokrasinin kurulabilmesi için Türk halkının hak ve özgürlüklerinden asla

ödün verilemeyeceği, düşüncesinde olduğunu belirterek yola çıkan MP, DP’yi “muvazaa”,

CHP’yi “destek parti, tek şef” idaresi olduğu gerekçesi ile eleştiriyordu.74

Buna karşılık DP, eleştirilere aynı şekilde karşılık vermekteydi. Celal Bayar 26.07.1948

tarihinde DP teşkilatlarına yayınladığı tamimde DP içinde ihtilaf yaratmaya çalışanların hakiki

çehresinin ortaya çıktığını ve esas gayeleri olan partilerini kurduklarını MP mensuplarının

muvazaa iddialarına karşılık aslında kendilerinin de buna inanmadığını sadece DP’yi yıkmak

için bu temel üzerine yerleştiklerini belirtmiştir.75

DP’li kurucuları en çok sinirlendiren muvazaa iddiaları idi. MP genel sekreterinin

İzmir’de yaptığı bir konuşmada DP programının Çankaya da CHP ileri gelenlerinin huzurunda

ve onların onayı ile hazırlandığı şeklindeki iddialarına kesin biçimde ret cevabı veren Menderes

Millet Partisini ve mareşali şöyle eleştirmiştir “Başlarından takkelerini sırtlarından hırkalarını

çıkarıp - irtica ile suçluyor – onların halk arasında bir kahraman edası ile salınabilmelerine

73 Program için bakınız,Türk Parlamento Tarihi,s.7153-7172 74 Kudret,26 Temmuz 1948 75 Ağaoğlu,a.g.e., s.513-585

Page 36: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

24

imkân veren DP olmuştur. Bütün tehlikeler ortadan kalkmış olmasına rağmen bir üniforma

korkuluğu tedarik edemeden parti kurmakta ne derece tereddüt gösterdikleri malumdur”76

Osman Bölükbaşı Kasım 1948 başında Yozgatlı bağımsız gençlerin davetlisi olarak

Yozgat’a gitmiştir. Bölükbaşı Yozgat dönüşü Kudret gazetesine bir mülakat vererek gezisi

hakkında şunları söylemiştir.“DP’den ayrılmakla demokrasi davasından ayrılmadığımı ve

ölünceye kadar demokrasi davası için mücadele edeceğimi ve hareketimin bir din değiştirmek

değil, sadece arkasında namaz kılınmayacak bir imamın bulunduğu camiyi terk ederek başka

bir camiye geçmek olduğunu söyledim.Gökte olan temiz alanları lekelemeğe çalışan bir karış

cücelerle umumi efkâr önünde açıkça hesaplaşmaya karar vermiş bulunuyorum. Hulasa bir

parti adamından ziyade demokrasi davasının adamı olarak, hürriyet mücadelesinde benim için

ilk göz ağrısı olan Yozgat’ta geçirdiğim günler imanımı tazelemiş ve davanın tahakkuk

edeceğini bir kere daha göstermiştir.”77

MP,bir yandan da CHP ile çekişmekten geri durmuyordu. Genel başkan Hikmet Bayur,

bir makalesinde (Kudret 25 Temmuz 1948) CHP iktidarını halk ile hiçbir ilişkisi kalmamış

küçük bir azınlık olarak nitelemiş ve devlet sermayeciliğinin özel girişimi daima bir baskı

altında tutarak ekonomik durumu giderek kötüleştirdiğini savunmuştur.MP’nin varlığı halk

arasında kendilerinin bir muvazaa partisi olduğu inancının yerleşmesinden korkan

Demokratları, Halk Partisi’ne karşı aktif bir muhalefete yöneltmiştir. Öte yandan, MP’nin

kendi partilerini zayıflatıp parçalaması endişesi ile bu partiye karşı ortak bir cephe teşkil etmek

üzere zaman zaman halk partisine yaklaşmaktan da geri kalmamışlardır. Bu arada laikliğin

korunması konusunda Halkçılar ve Demokratların birlikte hareket ettiklerini görüyoruz.78

Bu arada Ekim 1948’de ara seçimler yapılacaktı. DP seçim konusunda yapılan

değişiklikleri yetersiz buluyordu. Bu nedenle kararlılığını göstermek için ara seçimlere

girmeme kararı verdi. Bu ortamda MP her iki partiyi de eleştiriyordu. Millet Partisi’ne göre ilk

önce seçimlerin denetlenme işi adli makamlara verilmeden anayasa değişikliğine gidilmeli idi.

Diğer bir husus teşkilatını tamamlamamış bir partinin seçim kurullarında bulunamayacağı

hükmü, DP ve CHP’nin Millet Partisi’ni devreden çıkarmak için ortaklaşa getirilmiştir.7917

76 Şükrü Esirci,Menderes Diyor Ki,İstanbul, 1967,s.162-163 77 Kudret, 20 Kasım 1948 78 Karpat, a.g.e.,s.363 79 Yeşil,a.g.e.,s.119

Page 37: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

25

Ekim 1948’de 13 ilde yapılan ara seçimlere muhalefet partileri katılmadı.80 Seçimi tek başına

CHP kazandı.

2.2. İsmet İnönü ve Celal Bayar’a Suikast İddiası

MP Denizli milletvekili Reşat Aydınlı, arkadaşlarına Sadık Aldoğan, Osman Bölükbaşı

ve Fuat Arna’nın Celal Bayar ve İsmet İnönü’ye suikast düzenleyeceklerini 16 Kasım’da

hükümete ihbar etti.81Olaya el koyan Cumhuriyet Savcılığı hemen soruşturmaya başlayarak

Millet Partili Osman Bölükbaşı, Fuat Arna, Nuri Leflef ve İzzet Mühürdaroğlu’nun evlerinde

araştırma yapmış, Bölükbaşı ve Arna tutuklanmışlardı.82 Sadık Aldoğan’ın dokunulmazlığının

kaldırılması için de anayasa ve adalet komisyonu harekete geçerek soruşturmaya başladı.

Ayrıca Aldoğan’ın evinde de araştırma yapıldı. Yapılan araştırma ve soruşturma sonucunda

ihbarın asılsız olduğu ve konuyla ilgili hiçbir kanıt bulunmadığı için sanıklar serbest bırakıldı.

Asılsız iddiayı ortaya atan Denizli MP milletvekili Reşat Aydınlı’nın dokunulmazlığı

kaldırılarak tutuklandı.83

İhbarı yapan Reşat Aydınlı’nın geçmişi hakkında Asım Us hatıralarında şunları

söylüyor “Reşat Aydınlı ahlaki yönden zayıf bir insandı. Meclise 1946 yılında milletvekili

olarak iltihak ettiği zaman halk partisine girmek için müracaat etmiş, fakat müracaatı kabul

edilmemiştir. Bundan sonra DP’ye girmek istemiştir. Orada da iyi kabul görmemiştir. Millet

Partisi’ne müstakil demokratlar iltihak ettiği zaman o da bu partiye girmiştir ve Ankara il

başkanlığına seçilmiştir. Fakat bir müddet sonra il başkanlığından istifa ettiği gibi, Osman Nuri

Köni’nin İstanbul’a yazdığı bir mektuptan anlaşıldığına göre haysiyet divanına verilerek bu

partiden çıkarılması için teşebbüse geçilmiştir. Bu sebeple Reşat Aydınlı ile MP arasında da

bazı anlaşmazlıkların bulunduğunu göstermektedir.”84

Reşat Aydınlı öncelikle bu iddiasını MP içinde Rüştü Ortar’a söylemiş. Daha sonra

Milli Emniyet yetkilileri ile ilişki kurmuş. Aydınlı bununla da kalmamış Celal Bayar’ın bir Ege

gezisi sırasında ona rastlamış suikasttan Bayar’ı da haberdar etmiş “seni öldürecekler” şeklinde

80 Karpat,a.g.e.,s.190 81 Tekin Erer,Türkiyede Parti Kavgaları,İstnbul: 1963,s.261 82 Yeni Sabah, 18 Kasım 1949 83 Yeni Sabah,1 Aralık 1949 84 Asım Us,Hatıra Notları(1930-1950),İstanbul,1966,s.761

Page 38: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

26

konuşmuştur. Bayar CHP milletvekili Kazım Özalp aracılığı ile bu iddiayı İnönü’ye

duyurmuş.85

Asım Us, Aydınlı’nın neden böyle bir iddiayı ortaya attığını hatıralarında şu şekilde

belirtmiştir “Reşat Aydınlı’nın MP ile arası açılınca burada kendisine husumet beslediği bir

takım arkadaşlarını kötülemek için bir komplo tertip etmiş ve bunu hükümete bildirmiştir.

Sonra da iş açığa vurulunca inkâr etmiştir. Anlaşılıyor ki onun maksadı kendi adı ortaya

çıkmaksızın MP üzerindeki bazı arkadaşların üzerine iktidarın husumetini celbetmek imiş. Bu

suretle Halk Partisine yahut DP’ye yaranmak istiyormuş.86

Aydınlı’nın komplosu üzerine Fuat Arna’yı tutuklamaya gelen polisler onun

İstanbul’daki evinde saatlerce süren arama yaptılar. Bu aramadan korkan kızı delirdi. Bütün

tedavilere karşın sinir krizinden kurtulamayarak can verdi.87 Osman Bölükbaşı’nın tutuklandığı

gün de evi saatlerce arandı. Kömür deposundan tutun, karısının sandıklarına kadar aranmadık

yer kalmadı. Polisler kendisini götürürken Bölükbaşı 21 günlük oğluna bakarak “oğlum Deniz

baban gidiyor, belki geri gelmez. Bu memleketin pisliğini az su temizlemez diye adını Deniz

koymuştum. Şayet gelmezsem bu pisliği sen temizle oğlum” diyordu.88

Bölükbaşı ve Arna emniyetteki ifadelerinde bu iddianın bir iftira, bir tertip olduğunu

söylediler. Sonuçta delil yetersizliğinden 21 Kasım1949’da tahliye edildiler. Bölükbaşı ve Arna

cezaevinden çıktıktan sonra otomobille Sıhhiye meydanından geçerken orada yürümekte olan

Celal Bayar’a rastlamışlardı. Fuat Arna kendisini Ruslardan gelebileceğini ima ederek kaynağı

meçhul para harcamakla suçlayan Celal Bayar’a şunları söylemiştir. “Ruslardan para aldığıma

dair şerefsiz iftiralarınızı duydum. Senin bir sahtekâr adam olduğunu zaten ilan etmiştim,

yalancı hürriyet kahramanı!”

Bölükbaşı ise Bayar’a hitaben şu sözleri söylemiştir. “İnönü’yü öldürmek lazımdır diye

Erzurum’dan vaktiyle gelen mektubu hasıraltı etmiştin. Şimdi bize tuzak kurmak için girişilen

bu teşebbüste artist rolü alarak Kazım Özalp’a ”Belki muhafaza tedbirleri alırlar. İnönü’ye

bildiriniz” demek suretiyle hem İnönü’ye kur yapıyorsun, hem bizleri, yani muvazaasız

muhalefeti vurmak istiyorsun. Hem de kendini suikastlara maruz olan büyük bir devlet adamı

85 Emin Karakuş. İşte Ankara, İstanbul, Ekim 1977,s.145 86 Asım Us,a.g.e.,s.762 87 Emin Karakuş,a.g.e.,s.148 88 Emin Karakuş,a.g.e.s.,149

Page 39: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

27

gibi göstermek fırsatını kazanıyorsun. Bütün hakikatleri ifşa edeceğim. Biz öldüreceksek adam

öldürürüz. Köpek öldürmeyiz.”89

Bölükbaşı daha sonra yaptığı açıklamada “bir facia olarak tertiplenen fakat aktörlerinin

ve rejisörlerinin akılsızlığı yüzünden bir komedya olarak sonuçlanan bu suikast oyununa Millet

Partisi’ne tuzak adını takmak çok iyi olur. İftira silahı geri tepmiş, aktörü yaralanmış,

sarsıntıdan perde yırtılmış, kuklaları görülmüştür. Yirmi milyon seyirci kitlesi de hükmünü

vermiştir.” 90Bir süre sonra Osman Bölükbaşı “suikast iftirasının iç yüzü ve Celal Bayar” adlı

bir broşür yayınladı. Bu broşür Zafer gazetesine gönderilmiş ancak yayınlanmamıştır. Bundan

sonra tarafsız tutumlarına güvenilerek İstanbul gazetelerine gönderilmiş ancak gene

yayınlanmamıştır.

Bölükbaşı broşürde “Reşat Aydınlı’nın hükümetçe değer verilmeyen sözde ihbarının bir

takım eklerle ve kişisel düşüncelerle İnönü’ye duyuran ve böylece hükümeti harekete geçiren

Celal Bayar’ın Reşat Aydınlı’dan çok daha günahkâr bir yerde bulunduğu ileri

sürülmekteydi.Bölükbaşı broşürde şöyle diyordu “DP saflarındaki şerefli hizmetlerimiz inkâr

edecek bulunmayan Celal Bayar beni ve arkadaşlarımı çok yakından tanırdı. Bu itibarla

aramızda geçen bütün hadiselere rağmen memleketi felakete sürükleyecek kanlı bir teşebbüsün

kahramanı olamayacağımızı Reşat Aydınlı’dan çok daha itimat edilir biri söylese bile, “onlar

böyle şey yapacak adamlar değillerdir” diyerek, önce onun ifade ve isyan etmesi insanlık ve

asalet icabı idi. Çünkü bir atasözü “yiğidi öldür hakkını yeme” tavsiyesinde bulunmaktadır”.91

“23 Temmuz 1947’de DP müfettişliğinden istifa ettiğim zaman Kudret Gazetesinde

açıklandığı üzere “biz baba evladız birbirimizden ayrılmayız. Bu davayı beraber yürüteceğiz.

İstifanızı kabul etmiyorum” diyen müfrit denilen hakiki ve cesur demokratların bazıları ederek

kendilerini çok ağır bir surette suçlandıran istifamı ancak bir buçuk aylık ısrarım üzerine

üzüntü ile kabul etmek zorunda kaldığını 6 Eylül 1947 tarihli mektubu ile bildiren Celal Bayar

bugünkü Celal Bayar’dı. Aynı Celal Bayar bu kez Reşat Aydınlı ile Soma treninde baş başa

konuştuktan sonra Ankara’ya gelir gelmez ayağının tozu ile randevu alarak Kazım Özalp’in

evine koşuyor ve onu İnönü’ye haber vermeye gönderiyor.

89 Deniz Bölükbaşı,a.g.e.,s.116-117 90 Emin Karakuş,a.g.e.,s.146 91 Deniz Bölükbaşı,a.g.e.,s.119

Page 40: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

28

Kazım Özalp’in gazetelerde yayınladığı üzere Çankaya’da söylediklerine ve

savcılıktaki ifadelerine göre hakkımızda Celal Bayar şu sözleri söylüyor “bu işi yapacak

yaradılıştadırlar. Pek güvenilir insanlar değillerdir” görülüyor ki Celal Bayar Reşat Aydınlı’nın

kendisine söylediğini iddia sözleri, Kazım Özalp aracılığıyla İnönü’ye ulaştırmakla kalmıyor

bizi gerçekten memleketi kana boyayacak komünistlerle yani fırsat bekleyen düşmanımız

Rusların adamları ile işbirliği yapacak yaradılışta şerefsiz ve vatansız birer adam olarak

tanıtmaya yelteniyor. Ve bu şekilde olayı korkunç sisli ve meşum bir hale getirerek

aleyhimizde hükümetin harekete geçmesini sağlamaya çalışıyor, muvaffakta oluyor.

Bölükbaşı sözlerine şöyle son vermekteydi “halk partisi iktidarı tavsiye edilmedikçe bu

memleketin istiklalinin tehlikede olduğuna inanarak mücadele eden bizler, vicdanlarımızdan

başka hiçbir kaynaktan tahrik edilebilecek yaradılışta insanlar değiliz.92

2.3. Mareşal Fevzi Çakmak’ın Ölümü ve Cenaze Töreni

Mareşal Fevzi Çakmak’ın 10 Nisan 1950’de ölümü genel seçimler öncesi meydana

gelen önemli olaylardan biridir. Mareşal’in ölümü üzerine Irak ve Suriye radyoları matem

marşları çaldılar. CHP ve hükümeti olaya fazla ilgi göstermedi. Çakmak’ın öldüğü gün radyo

neşeli müzik yayınına devam etti. Bu durum geniş tepkiye neden oldu. Halk bayrakların yarıya

çekilmesini ve radyonun susmasını istiyordu.

Çakmak’ın cenaze namazından sonra tabutun top arabasına konmasını istemeyen halk

ve gençler, tabutu eller üzerinde taşıdılar. Valiliğin düzenlediği resmi tören uygulanamadı.

Cenaze töreninde disiplin bozuldu. Arapça tekbir sesleriyle tören alayı yoluna devam ederken

çeşitli olaylar çıkmıştı. Çıkan olaylardan MP sorumlu tutuldu. DP ve CHP cenaze töreninde

baş gösteren olaylar sonucunda birbirine daha çok yaklaştı.

Hikmet Bayur MP’ne yapılan “irtica partisi” eleştirisine karşı “memlekette dini irtica

yoktur. Siyasi irtica vardır. Ölüleri için mevlit okutmak her Müslümanın tabi halidir. Tekbir

getirmekte suç değildir”93 diyerek savunma yapmıştır.Ayrıca Osman Bölükbaşı CHP’yi “

zümre saltanatını devam ettirmek için” siyasi irticayı yaşatmakla suçlamıştır. Siyasi irticaya

92 Emin Karakuş,a.g.e.,s.150 93 Kudret, 21 Nisan 1950

Page 41: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

29

örnek olarak ta CHP’nin Alevi oyları çekmek için Hacı Bektaş Çelebisi’nin oğlu Rıza

Ulusoy’un hiç alakası olmadığı halde Çorum’dan aday yapılmasını göstermiştir.94

1951’de TBMM’de İkinci Menderes Hükümeti’nin güven oylaması öncesinde söz alan

Bölükbaşı, din ve vicdan hürriyeti konusunda konuşurken Mareşal’in cenaze töreninden şöyle

bahsetmiştir.“Arkadaşlar hadiseleri mücerret olarak ele almaya imkân yoktur. Bu memleketin

şahidi olduğu geçmişte bir takım hadiseler vardır ki bunları hatırlatmak lazımdır. Biliyorsunuz

bir cenaze merasimi esnasında vatandaşlar tekbir getirmişlerdi. Hiçbir kanunun yasak etmediği

bu hadise, memlekette büyük bir velvele koparmak isteyenlerin elinde bir alet olarak kullanıldı.

İrtica hortlamaktadır, irtica siyasete alet edilmektedir, din siyasete alet edilmektedir diye sabık

iktidar zamanında çok sözler söylendi. Fakat bu işin hazin tarafı bugün vicdan hürriyetini

müdafaa edeceğiz diyen iktidar partisi o zamanın iktidarı olan CHP’nin bir müttefiki gibi hiçbir

esasa dayanmayan bu isnatlarda onunla yan yana yürümüştü. Bu hakikatleri söylemeyi de

vazife biliyoruz... Bir cenazede vatandaşlar tekbir getirdi diye bir bardak suda fırtına koparmak

isteyen sabık iktidarla ağız birliği yaparak bir beyanname neşretmiş olan bir siyasi parti bugün

vicdan hürriyetini müdafaa edeceğiz diye merhum bir kuvvete karşı ilan-ı harp edemez”.

Başbakan Adnan Menderes’in “bir cenazeden istifade etmek istediniz” şeklindeki

tepkisi üzerine Bölükbaşı;“Kimse cenazeden istifade etmek istememiştir. Bunu ben partim

namına size iade ederim. Menderes bir milli kahramanın cenazesine bir parti rengi vermek

küçüklüktür diyen bir arkadaşınız sıfatı ile bu isnatlarınızı size iade ederim. Menderes bu

sözleriniz tarafımızdan asla kabul edilemez.(gürültüler)Arkadaşlar nasıl bir kuvvet imişiz ki

beşyüzbin İstanbulluyu sokaklara döküyoruz. Bunu acaba bir parti mi yapmıştır?(askeri

merasim yaptırmadınız sesleri, gürültüler) Asla İsnattır, iftiradır. Elinizde delilleriniz varsa

bugün millet huzurunda açıkça bildiriniz” şeklinde bir cevap vermiştir.95

2.4. 1950 Milletvekili Genel Seçimleri

1950 Genel Seçimlerinden önce seçim yasasında değişiklik yapıldı.16 Şubat 1950’de

TBMM’de kabul edilen seçim yasasına göre tek dereceli, genel, eşit ve gizli oyla serbest seçim

yapılması, sandık kurulunda siyasal parti temsilcilerinin bulunabilmesi, gizli oy açık tasnif

94 Kudret, 29 Nisan 1950 95 Kazım Öztürk,Türk Parlemento Tarihi, s. 1002-1003

Page 42: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

30

ilkesinin uygulanması ve seçimlerin adli denetim altında yapılması sağlandı.96Seçimler 14

Mayıs 1950’de olaysız bir şekilde yapıldı.1950 seçimlerine kadar görülen katılım oranlarındaki

azlığın aksine, seçime katılım oranı %89.30 oldu.8.905.576 seçmenden. 7.958.055’i oy

kullandı. Seçimi DP ezici bir çoğunlukla kazandı.

Tablo 1

1950 Milletvekilleri Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Adı Aldığı Oy Oy Oranı Milletvekilliği

DP 4.242.831 % 53,59 408

CHP 3.165.096 %39,98 69

MP 240.209 %3,03 1

Bağımsızlar 267.955 %3,4 9

Kaynak:Ahmad-Ahmad,1976,s.66.

CHP bu seçimlerde milletin DP tarafında 1950’ye kadar aldatıldığını ve 14 Mayıs’ta

milletin aldanma duygusuna kapılarak DP'yi iktidara getirdiğini savunmuştur.97 MP bu

seçimlerde 22 ilde 205 aday gösterdi. MP’nin bütün illerde seçimlere giremediği, iktidara

gelme durumunun olmadığı anlaşılıyordu.98

1950 milletvekili genel seçimlerinde MP bir milletvekili kazandı. Osman Bölükbaşı

Kırşehir’den milletvekili olarak meclise girdi.99Bölükbaşı Kırşehir’de 69.759 geçerli oydan

28.034’ünü alarak birinci sıradan milletvekili seçilmiştir.Celal Bayar’ın her saatte bir Kırşehir’i

arayarak seçim sonuçlarını sorduğu, Bölükbaşı’nın kazandığını öğrenince “hay aksi şeytan

dediği” yazılmaktadır.100 MP’nin DP’ye karşı kullandığı muvazaa iddialarının halk üzerinde

önemli bir etki yapmadığı ortaya çıktı. Halk tercihini sert muhalefetten yana olan MP’ne değil,

ılımlı olan DP’den yana kullandı.101

2.5. Bölükbaşı’nın Demokrat Parti Hükümeti’ni Eleştirileri

Ezici çoğunlukla DP'li olan meclis Celal Bayar'ı Cumhurbaşkanı seçti ve o da Adnan

Menderes’i Başbakan olarak atadı.102 Meclis 22 Mayıs’ta çalışmalara başladı. İlk olarak

96 Koçak, a.g.e., s.153 97 Süleyman Güngör,Muhalefette CHP, Ankara , 2004,s.63 98 Goloğlu,a.g.e., s.308 99 Yeni Sabah, 17 Mayıs 1950 100 Kudret, 18 Mayıs 1950. Arcayürek ise; Köprülü’nün Kırşehir’de Bölükbaşı’nın her iki partiyi arkada bırakarak seçildiğini duyunca telefonu yere atıp kırdığını yazmaktadır.bkz.Cüneyt Arcayürek, Demokrasinin İlk Yılları 1947-1951, Ankara 1985 s.187 101 Burçak,a.g.e.,s.222 102 Feroz Ahmad,Demokrasi Sürecinde Türkiye.(1945-1980),İstanbul,1992,s.53

Page 43: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

31

milletvekillerinin yemin töreni vardı. Herkes yeminini elindeki yazılı kâğıda bakarak okuyordu.

Ancak Bölükbaşı bu teamülü bozarak, yeminini ezberden okudu.103 DP hükümet programını 29

Mayıs’ta meclise sundu. MP hükümet programı üzerinde mecliste bulunan tek milletvekili

Osman Bölükbaşı aracılığı ile görüşlerini açıkladı. Bu Bölükbaşı’nın meclis kürsüsüne ilk

çıkışıydı.

Osman Bölükbaşı, DP iktidarını iki yönden eleştirmiştir: muhalefette verdiği sözleri

yerine getirmemesi ve iktidarı döneminde ortaya koyduğu uygulamalar.Muhalefet döneminde

muhalefet ve basın özgürlüğünü savunan ve CHP’yi bu konudaki anti-demokratik tutumu

nedeniyle eleştiren DP, iktidara geldikten sonra tıpkı CHP gibi muhalefet ve basına yönelik

baskı tedbirleri uygulamıştır.DP’nin bunu gerçekleştirebilmesi zor olmamıştır;çünkü 1950

seçimlerinde yeniden iktidara geleceğini düşünen CHP çok partili ve çoğulcu bir demokrasi

için yeterli yasal ve kurumsal düzenlemeleri yapmadığından DP tek parti rejiminin baskı

araçlarını hazır bulmuş ve muhalefete karşı kullanmakta gecikmemiştir.Bölükbaşı, demokrasiyi

hakim kılmak vaadiyle iş başına gelen DP’nin uyguladığı baskı politikası nedeniyle her geçen

gün CHP’ye benzediğini söylemiştir.Bu konuda daha meclisteki ilk konuşmasında DP

iktidarını şöyle uyarmıştır. “Tek parti idaresinin tasfiyesinden sonra , milletin buraya

göndermiş olduğu mümessilleri tarihi görevler beklemektedir.Her şeyden evvel hepimize düşen

vazife, kendisini milletin vasisi telakki eden bir şefin tekrar ortaya çıkmasına mani olmaktır.104

Bölükbaşı ilk olarak tek parti iktidarının sona erdirilmesinden bahsetti. “Uzun seneler

devam eden diktatörlük idaresini yıkmak için Türk milletinin beş yıldan beri yapmış olduğu

mücadele 14 Mayıs tarihinde tedviç edilmiştir. Bugün burada toplanmış olan arkadaşları

hürriyet için mücadele eden bir milletin mümessilleri olarak selamlıyorum. Tek parti idaresinin

tasfiyesinden sonra, milletin buraya göndermiş olduğu mümessilleri tarihi vazifeler

beklemektedir. Her şeyden evvel hepimize düşen vazife, kendisini milletin vasisi telakki eden

bir şefin tekrar ortaya çıkmasına mani olmaktır.105

Ayrıca Bölükbaşı, “ Bir Hükümet programından ziyade bir parti programını andıran bu

vesika , çok seyyal bir şekilde kaleme alınmıştır.Bir icraat programı olması icabet eden bu

program o kadar seyyal ki, vatandaşa sarih bir fikir ve emniyet vermekten çok

uzaktır.Programda , tek parti devrinde uzun senelerin boşa geçtiği ve hatta bu devirde isabetsiz

103 Kudret, 23 Mayıs 1950 104 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 8,Cilt 1,Birleşim 4,Oturum 1,31.05.1950,s.54 105 Kudret,1 Haziran 1950, Kazım Öztürk,Türk Parlemento Tarihi.., s.198

Page 44: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

32

politikaların memleketin tabi inkişafını dahi engellediği ifade edilmektedir.Bu iddia ile bu

memlekette Halk Partisi idaresinin “asırları yıllara sığdırdığı” şeklinde uzun seneler tekrarlamış

olan propagandalarını karşılaştıranlar, derin bir hayrete düşeceklerdir.Biz bu hayretin bu

tezadın hallini yeni ve eski iktidarın müşterek maziye sahip olan mensuplarına terk etmekle

iktifa eyleyeceğiz demiştir. 106

Konuşmasının devamında hükümet programına değinen Bölükbaşı, yeni iktidarın

karşısında bulunduğu güçlüğü takdir ettiğini ancak iktidarında “borca müstağrak bir terekenin

varisi vaziyetinde” olduğunu belirtmiştir. Ayrıca hükümet programının, daha ziyade bir parti

programını andırdığını ve çok seyyal bir şekilde kaleme alındığını ifade etmiştir.Bölükbaşı

hükümet programı için “hastası için kati teşhis koyamamış, tedavi usullerini tayin edememiş bir

doktorun muvakkat mahiyetteki reçetesine benzemektedir” demiştir.107

Bölükbaşı’nın konuşması sırasında ilginç olaylar da yaşanıyordu. CHP’yi tenkit edince

DP’liler, DP’yi tenkit edince CHP’liler kendisini alkışlıyordu.Bölükbaşı konuşmasında

“Memurin Muhakemat Kanunu’na da değinmiştir. Bu kanunla memurların işledikleri suçlardan

dolayı, adaletin onların yakasına yapışmasının zor olduğunu söylemiş ve hükümetin bu konuda

harekete geçmesini söylemiştir.108 DP’nin iktidara geçmesinin ardından, “devri sabık

yaratmayacağız” sözlerine Bölükbaşı karşı çıkarak geçmiş dönemden hesap sorulmasını

istemiştir.“Yeni iktidar bir “devri sabık yaratmayacağız” diyor. Mesuliyetsiz bir devrin

tasfiyesi için, çetin bir mücadele yapmış olan bir milletin iş başına getirdiği bir hükümetin “bir

devri sabık yaratmayacağız” gibi parlak bir cümle ile mazinin üzerine sünger çekmek hakkı

yoktur. Böyle bir hesap sorulmadığı takdirde vatandaşlar “herkesin yaptığı yanına kalıyor”

kanaatine varacaklar ve böylece açıldığı söylenen yeni devrede de millet vicdanını yaralayan

aynı kötülüklerin devam edebileceği endişesinden kendilerini kurtaramayacaklardır.”109

Programda anayasa değişikliği yapılacağından söz edildiğinden bahseden Bölükbaşı,

partilerine göre de anayasanın yetersiz olduğunu ancak hangi yönlerden değişiklik

yapılacağının açık olmadığını belirtmiştir.Bölükbaşı MP’nin dış politika görüşünü ise şöyle

açıklamıştır. “MP, Batı demokrasileriyle manen ve maddeten işbirliği yapmaya BM’in imanlı

bir üyesi olmamıza taraftardır. İngiliz ve Fransız ittifakına, Amerikan dostluğuna tam

manasıyla bağlıdır. Bununla birlikte Türkiye’nin dünyanın güvenini sağlamak için yapılmış 106 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 8,Cilt 1,Birleşim 4,Oturum 1,31.05.1950,s.55 107 Kudret,1 Haziran 1950, Kazım Öztürk, a.g.e., s.200 108 Kudret,1 Haziran 1950, Kazım Öztürk,a.g.e., s.201 109 Kudret,1 Haziran 1950,Kazım Öztürk,a.g.e., s.203

Page 45: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

33

olan yeni ittifak ve anlaşmalara alınmadığını, demokrasi dünyasının bir ön karakolu bulunduğu

halde bu durumun bize yüklettiği külfetleri karşılatacak ölçüde yardım yapılmadığını ifade

etmiştir. Ayrıca kendileri ile tarihi, manevi ve kültürel alaka bulunan milletlerle dostluğun

pekiştirilmesini istemiştir.110

Bölükbaşı DP iktidarının “devri sabık yaratmayacağız” sözlerine ise şu şekilde cevap

vermiştir. “Yeni iktidar bir devri sabık yaratmayacağız diyor. Mesuliyetsiz bir devrin tasfiyesi

için çetin bir mücadele yapmış bir milletin bir “devri sabık yaratmayacağız” gibi parlak bir

cümle ile mazinin üzerine sünger çekme hakkı yoktur.Böyle bir hesap sorulmadığı takdirde

vatandaşlar “herkesin yaptığı yanına kar kalıyor” kanaatine varacaklar ve böylece ,açıldığı

söylenen yeni devrede de millet vicdanını yaralayan aynı kötülüklerin devam edebileceği

endişesinden kendilerini kurtaramayacaklardır. Programda devri sabık zihniyeti

yaratmayacağız deniyor, fakat bununla neyin kastedildiği açıklanmıyor.Yalnız tek parti

devrinin hatalarından, israflarından, ifratlarından bahsederken, suiisimallere ve

kanunsuzluklara hiç temas edilmemiştir.Bundan anlıyoruz ki, yeni Hükümet devri sabık

yaratmayacağız sözü ile mazinin üzerine sünger çekmek istediğini ifade ediyor.

Biz yeni hükümetten mazinin hesabını sormasını istiyoruz.Bu hesap Halk Partisi

yazarlarının zannettikleri gibi, Bolşevik Rusya’da ve Demirperde arkasındaki memleketlerde

yapıldığı gibi tedhiş havası yaratmakla, örfi mahkemeler tesis edilerek önüne geleni ve malını

elinden almak ve huzursuzluk yaratmak şeklinde esasen tasavvur edilemez şey , normal adalet

cihazının karşısına çıkan setlerin bertaraf edilmesi ve Hükümetin bu mevzuda azimkar

olduğunu milletçe bildirmesidir.Kanun karşısında vatandaşlar hak ve haysiyet bakımından

müsavidir.Devlet memurlarından mal beyannamesi almak esası bir kanunla kabul edilmişti.Bu

beyannameleri almaktan maksat memurların gayri meşru yollardan servet edinmelerine karşı

mücadele etmekti.Kanun herkese müsavi olduğuna göre neden bu beyannameler yalnız

memurlardan alınmıştır? Bir telefonla 400 bin ton buğday satabilen ve araya giren tüccarlara 30

milyon lira kazandırabilen bir bakandan niçin mal beyannamesi istenmiyor. Bakanlar melek

olmadıklarına göre diğer vatandaşlardan ve devlet memurlarından üstün bulunmadıklarına göre

onlarında hırsızlık yapabileceği düşünülerek mal beyannamesi alınmaması memlekette

vatandaşın devlete karşı olan emniyetini sarsmakta ve hak ve adalet duygusunu rencide

etmektedir.

110 Kudret,1 Haziran 1950, Kazım Öztürk,a.g.e., s.207

Page 46: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

34

Mal beyannamesi bütün siyaset adamlarından, hatta Cumhurbaşkanından bile alınması

lazımdır.Cumhurbaşkanından mal beyannamesi alınması ona karşı bir hürmetsizlik telakki

edenler unutmasınlar ki bizim Anayasamız Cumhurbaşkanının vatana ihanet edebileceğini bile

kabul ederek buna dair hüküm vaz’eylemiştir.Eski Fransız Başbakanı Cailliot, serveti hakkında

birtakım dedikodular ortaya çıkınca hiç de mecbur olmadığı halde millete servetinin açık

hesabını vermekte tereddüt etmemiştir.Halbuki İzmir’de bir vatandaşın sorduğu bir suale

cevaben , hariçte çiftliği ve parası olmadığını söyleyen İnönü, Cailliot gibi hesap vermiş

olsaydı, hepimizin takdirini kazanırdı.

Bölükbaşı, Anayasa meselesi ile ilgili şunları söylemiştir; “Hükümet programında

Anayasada birtakım tadiller yapacağını ifade etmektedir. Biz de parti olarak mevcut

Anayasanın kifayetsiz olduğu kanaatindeyiz. Mevcut Anayasa kuvvetler birliği esasına

dayanmakta ve vatandaş hak ve hürriyetlerini gereği gibi teminat altına

alamamaktadır.Anayasanın hakimiyeti için mücadele ettiğini senelerce söyleyen bir partinin bu

hususta vazıh bir kanaati olması lazımdır.Sonra bu ülkede zümre hakimiyeti,tek parti

hakimiyeti gibi kelimelerle ifade edilen fiili diktatörlük ,Anayasadan doğmuş

değildir.Anayasanın rafa konmasından doğmuştur.İktidarla olan mücadelesinde Anayasaya

aykırı kanunlar mevzuunu bir bayrak olarak kullanan ve hrriyetin asgari şartlarını tespit eden

misakını mücadelesinin mihveri yapan bugünkü iktidar,Anayasaya aykırı kanunları toptan ilga

etmek gibi cezri bir harekete geçmek mecburiyetindedir.

“Hükümeti temsil edenlerin kanun dışına çıkarak , her şeyi yapabilecekleri korkusunu

söylemek istiyorum Anayasa ile haklarını tanıdığımız vatandaşlar siyasi partilere girmekten

korkmuşlardır.Bu korku kimdendi.Validen korkmuştu,jandarmadan korkmuştu, kaymakamdan

korkmuştu.Milletin bu naçiz hizmetkarlarını milletim karşısında bir şahin durumuna sokan

Memurin Muhakemat Kanunu ortadan kaldırılmadıkça demokrasi inkılabı tamamlanmış

olamaz.

Bölükbaşı, partisinin din üzerindeki düşüncesini ise şöyle açıklamıştır “Bize göre dinin

devlet işlerine karışması ne kadar zararlı ise, devletin de dini tasallutu altında bulundurması o

kadar zararlıdır.Yeni bir devrin açılması bahis mevzuu olunca en mühim mesele hürriyet

prensibinin her sahada tecelli etmesidir.”

Page 47: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

35

Ayrıca Bölükbaşı, dış politika hakkında şunları söylemektedir; “Partimiz Batı

demokrasileriyle manen ve maddeten iş birliği yapmaya , Birleşmiş Milletler’in imanlı bir

üyesi olmamıza taraftardır.İngiliz ve Fransız ittifakına ,Amerikan dostluğuna tam manasıyla

bağlıdır.Ancak şu hususları sükutla geçemeyiz.1-Dünya güvenini sağlamak için yapılmış olan

yeni ittifak ve anlaşmalara biz alınmadık. 2- Demokrasi dünyasının bir ön karakolu olduğumuz

halde u durumun bize yüklettiği külfetleri karşılayacak ölçüde yardım görmemekteyiz. 111

Bölükbaşı köylülerin çektiği sıkıntıları ise şu şekilde açıklamıştır. “Yozgat’ta bir köylü

gömleğinin kısa olan yenini göstererek Haşim Tatlı’ya şöyle söylüyor; “Efendi,ya bu yeni

uzatınız, ya bu kolu kesiniz!”Böyle söyleyen 15 milyon köylü vardır.Köylü; milletin efendisidir

gibi parlak bir formül ortaya atan Cumhuriyet Hükümetleri; köylünün sütünü ve yumurtasını

bile kendisinse yedirmek imkanını vermemiştir.”

“Bugün Türk köylüsü, bilhassa Orta Anadolu köylüsü zirai teçhizat bakımından çok

acıklı bir durumdadır.20 seneden beri layık olduğu zirai krediyi bu memleket köylüsü

görmemiştir.112

Muhalefetin eleştirilerine karşılık, Adnan Menderes “ bize kürsüden hücum vesilesi

olarak ortaya attıkları bütün fikirlerle ve malum zihniyetleriyle umumi efkârca tanınmış

oldukları içindir ki, bu seçimlerde milletimizin tam ve kat’i bir tasfiyesine uğramışlardır”

demiştir.113Bu sözler üzerine CHP’liler ve Bölükbaşı söz istemiş ancak kendilerine söz

verilmemiştir.Güven oylamasına geçilirken CHP milletvekilleri ve MP milletvekili Osman

Bölükbaşı salondan çıktılar. Bölükbaşı çıkarken başkana bağırıyordu.

_ “1950 modeli demokrasi böyle olur”.

Bölükbaşı MP’nin birinci büyük kongresinde Menderes’in tasfiye suçlamasına şu

şekilde cevap vermiştir.“Bir zamanlar psikopat114 sözü üzerine meclisi terk edenler MP’nin

tasfiye edildiğini söylediler. Onlarsa şimdi mecliste bize söz vermediler ve yetiştikleri mektebe

sadakatten ayrıldılar. Matbuat maalesef o günkü durumu doğru dürüst aksettirmedi. CHP’den

bahsederken “sayın” diyorlar, bana gelince bir tek milletvekili diyorlar. Evet, ben TBMM’de

bir tek kişiyim fakat yüz binlerce insanın verdiği imanla sizleri orada temsil etmeye

çalışacağım”.115

111 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 8,Cilt 1,Birleşim 4,Oturum 1,31.05.1950,s.56 112 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 8,Cilt 1,Birleşim 4,Oturum 1,31.05.1950,s.57 113 Kudret,1 Haziran 1950 114 Başbakan Recep Peker’in, Menderes’e söylediği söz. 115 Kudret, 18 Haziran 1950

Page 48: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

36

2.6. Kore Savaşı

Temmuz 1950’de Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırması dünya barışını tehlikeye

düşürürken ABD, Birleşmiş Milletleri harekete geçirerek düşmanca harekete müdahale

yapılmasını istedi. BM Genel Sekreteri üye devletlere çağrıda bulunarak Güney Kore’ye ne

kadar ve nasıl yardımda bulunacaklarını sordu.116 DP hükümeti bu çağrıya bir taraftan bir tugay

göndereceklerini, bir taraftan ise NATO’ya 11 Ağustos 1950’de başvuru yapıyordu. Kore

Savaşı bu aşamada DP iktidarı için bulunmaz bir fırsat olarak göründü. Kore’de BM’e

verilecek destek Türkiye’ye NATO’nun kapılarını açabilirdi.117

Menderes hükümetinin 25 Temmuz 1950’de TBMM’ne danışmadan, Bakanlar

Kurulu’nu Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın başkanlığında toplayarak Kore’ye 4500 asker

gönderme kararı alması TBMM’de gündeme getirildi.118Kore’ye asker gönderilmesi konusu 25

Temmuz 1950’de tartışılmaya başlandı.6 Aralık 1950’den 11 Aralık 1950’ye kadar çok yoğun

olarak tartışıldı.119

11 Aralık 1950’de Osman Bölükbaşı ve Kemal Türkoğlu’nun Kore’ye gönderilen Savaş

Birliği hakkında Başbakandan gensoru açılması hakkındaki önergeleri meclis gündemine

getirildi.120Hükümet adına açıklama yapan Dış İşleri Bakanı Köprülü’nün açıklamaları ikna

edici gelmiyordu. Çünkü bakanın kendisi yeterince bilgilendirilmemişti. Menderes BM’in

önemini vurgulayarak, hükümetin BM Güvenlik Kurulu’nun çağrısıyla karar aldığını, bunun

savaş ilanı anlamına gelmediğini belirtiyordu.121

Bölükbaşı’nın DP iktidarını eleştirdiği bir diğer mesele Kore’ye asker gönderilmesidir.

Bölükbaşı öncelikle asker gönderme meselesinin meclise getirilmemesini şu şekilde

eleştirmiştir. “Kore hadisesinin uzun zamandan beri umumi efkarı işgal ettiğini hepiniz

biliyorsunuz ki , iktidara muhalefete mensup bütün kalemler bunun üzerinde durmuş fakat

maalesef her defasında aşırı bir hassasiyetin ortaya çıktığı görülmüştür.Büyük Millet

Meclisinin kubbesi altında görüşülmeyecek bir tek mesele tasavvur edemiyorum.Meclis umumi

116 Bekir Tünay, Menderes Devri Anıları, İstanbul,s.69 117 Mehmet Ali Birand,Bülent Çaplı,Can Dündar,Demirkırat,İstanbul,1999,s.71 118 Faik Ahmet Barutçu,Siyasi Anılar(1939 1954),İstanbul,1977,s.459 119 Hüseyin Bağcı,DP Dönemi Dış Politikası, Ankara,1990, s.28 120 Mim Kemal Öke,Unutulan Savaşın Kronolojisi Kore,İstanbul,1990,s.107 121 Kazım Öztürk,a.g.e., s.603

Page 49: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

37

efkardan tecerrüt edemez.Burada Birinci Millet Meclisinden kalmış olan arkadaşlar varsa, onlar

da çok iyi bilirler ki,Haymana’da top sesleri gürlerken Mecliste her şey açık

konuşuluyordu.İşte milleti zafere ulaştıran bu haleti ruhiyedir. 122

Devletler isterlerse kendi anayasalarına göre salahiyetli olan organlardan karar almak

suretiyle, Birleşmiş Milletler idealine hizmet etmek üzere yüzbin kişi de beş yüzbin kişi de

verebilirler.Birleşmiş Milletler anlaşmasının ruhuna uygun olarak Güvenlik Meclisinin emrine

kuvvetler verilmesini men eden hiçbir hüküm yoktur.Fakat taahhüt mevzuubahis olmayan

yerlerde böyle bir şey vermek ancak milletin iradesini temsil edenlere aittir.Meclislerle idare

edilen memleketlerde bilhassa bizim sistemimize uygun olan yerlerde , Büyük Millet

Meclisinindir.

Başbakanın alınan kararı harp kararı değil sulhü koruma kararı olarak yorumlamasına

ise şu şekilde karşılık vermiştir. “Hepiniz takdir edersiniz ki bir harpte iki taraf

vardır.Taraflardan birine göre sulhü korumak harekettir.Diğerlerine göre ir tecavüz

hareketidir.Taraflara göre değişen bu vasıflar fiilin mahiyetini ortadan kaldıramaz .Biz

Birleşmiş Milletler emrine kuvvet verdiysek Kore’de resmi geçit yapsın diye vermedik.Cenaze

merasimine iştirak etsin diye vermedik.Her türlü ihtimali nazarı itibara alarak harbe

sokulacakları ihtimalini de nazarı itibara alarak biz kuvvetleri verdik.Kore’ye asker göndermiş

olmamızın bu millet için bir sempati yarattığı inkar edilemez.Kimse bunu aklından

geçirmiyor.Biz asker göndermeye Hükümetin yetkili olmadığını söylüyoruz.123

Osman Bölükbaşı, bu çağrının tavsiye kararı olduğunu, Türkiye için bir yükümlülük

getirmediğini, sorunun hükümet sorunu değil, TBMM’nin sorunu olduğu üzerinde duruyordu.

Bölükbaşı güvenlik açısından bir garanti alınmadan, Kore’ye asker gönderme kararı

alınmasının nedenini soruyordu. Kore’ye asker göndermemiz karşılığında NATO’ya alınıp

alınmayacağımızı, ABD’nin herhangi bir güvence verip vermediğini öğrenmek istiyordu.124

Başbakan bu sorulara doyurucu cevap veremedi. Kemal Türkoğlu ise çarpışmalarda

yitireceğimiz askerlerimizin yerine yeni birlikler gönderilip gönderilmeyeceğini sordu, fakat bu

122 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İctima 2,Cilt 5,Oturum10,Birleşim 89,11.11.1950,s.77 123 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İctima 2,Cilt 5,Oturum10,Birleşim 89,11.11.1950,s.79 124 Kazım Öztürk,a.g.e., s.606

Page 50: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

38

soruya cevap alamadı.Bölükbaşı ikinci kez söz aldığında Türkiye’nin güvenliği noktasından

hareketle NATO’ya alınmayan Türkiye’nin güvenliğini zayıflattığını vurguluyordu.125

Hükümet ve muhalefet milletvekillerinin bir kısmının konuşmalarından sonra, önerge

oya konuldu. Ortaklaşa verilen önerge 39 evet,1 çekimser,311 ret oy ile

reddedildi.126Hükümetin Kore ile ilgili kararının, sağlam hukuki temellere dayanmadığı,

anayasaya aykırı davranıldığı, BM Anayasası’nın çarpıtıldığı ve meclisin devre dışı bırakıldığı

belirgin bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Konu DP’nin iktidarının daha ilk yıllarında

meclisi ve hukuku çiğneme eğilimi göstermesi bakımından önemlidir. İkinci muhalefet partisi

MP’nin ise ana muhalefet partisi ile iyi bir işbirliği yaparak sağduyulu bir tutum takındığını

görüyoruz.

2.7. Muvazaa İddiası ve İrtica Suçlamalarına Bölükbaşı’nın Cevabı

Muhalefetin hükümetle çatışma alanı sadece Kore’ye gönderilen askerlerle ilgili

değildi. Bilhassa Millet Partisi mensupları başta Osman Bölükbaşı, mitinglerde DP’ye ve onun

başındaki Menderes’e yükleniyordu.Bölükbaşı katıldığı mitinglerde doğrudan Menderes’i

hedef alıyor ve onun MP’ne eleştirilerine sert cevap veriyordu. Bölükbaşı’nın sert çıkışlar

yaptığı konuların başında; Menderes’in partilerine yaptığı din istismarı iddiası yer alıyordu.

Nisan 1953’te Niğde konuşmasında partilerine yapılan isnatlara karşı Bölükbaşı mizahi

üslubuyla şöyle cevap vermiştir.“Biz gericilik getirecek mişiz; dörder avrat vaad ediyormuşuz;

peçeyi, fesi,sultanı, halifeyi getirecekmişiz. Ben size bir şey söyleyeyim mi. Konya’da da

dediğim gibi biz bir yiğide bir tatlı bela kâfi geldiği fikrindeyiz. Arkadaşlar bizi dini siyasete

alet etmekle itham edenler dün rey avcılığı için birçok şeyhleri şark vilayetlerinden aday

göstermişlerdir… Ey Menderes; Dünün zalimi nasıl muhalefet lideri olamazsa, o zalime

dalkavukluk eden adamda Demokrat Başvekil olamaz.

Muvazaa kelimesinin en bilinen karşılığı danışıklı iş danışıklılık demektir. Muvazaa

Parti deyimi siyasi hayatımıza 1950'li yıllarla birlikte günlük siyasi atışmalar sonucunda

girmiştir.127Özellikle Bölükbaşı ile Menderes arasındaki tartışmaların nedenlerinden birisi de

bu muvazaa suçlamasıdır.Bölükbaşı konuşmasında muvazaa iddiasını da yinelemiştir;“Size bir

125 Kazım Öztürk,a.g.e., s.651 126 Hüseyin Bağcı,DP Dönemi Dış Politikası…, s.28-29 127 Tolga Ersoy,Muvazaa Partileri,Ankara, 2000.s.8

Page 51: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

39

vesika okuyayım da dudağınız çatlasın: 10 Eylül 1945. Celal Bayar’ın meclisteki beyanatı;

bakın ne diyor: “Memlekette büyük hizmetler ifa etmiş, büyük işler başarmış olan CHP’den

bugün ayrılırken büyük bir teessür duymaktayım. Fakat bu teessürümü hafifleten bir teselli

vardır ki o da CHP genel başkanı Sayın İsmet İnönü’nün memleketimizde kurulmasına kati

olarak karar verilmiş olan çok partili hayatta benim deruhte etmemi arzu ettiğim muhalefet

vazifesinde bana ve arkadaşlarıma müzahir olacağını, yardımda bulunacağını vaad etmiş

bulunmasıdır”. Arkadaşlar işte böyle ısmarlama kurulan muhalefetin iktidarı da ısmarlama olur.

Eski vesikalara ne lüzum var, şimdi sarmaş dolaşlar… Hocası Halk Partisi, talebesi Demokrat

Parti. Şu var ki talebesi hocasını geçti.128

Bu arada Bölükbaşı gibi Menderes de mitinglere katılarak hükümet icraatlarını anlatıyor

muhalefete yükleniyordu. Bu ikilinin yolları Menderes’in Kırşehir mitinginde çatışacaktır.

Menderes 11 Mayıs 1953’te Kırşehir’de konuşurken miting alanına Bölükbaşı’nın gelişiyle DP

ile MP mensupları arasında çatışmalar çıkmış, bazı DP mensupları üzerine yürüyerek

Bölükbaşı’na hakaret etmişlerdir. Ardından alandaki vatandaşların bir kısmı Bölükbaşı ile

oradan ayrılmışlardır.

Menderes, Kırşehir’de MP mensuplarının DP’ye “çamur gibi iftiralar” da bulunduğunu

söylemekteydi: “DP sinesinde milyonlarca vatandaşı toplamıştır. Üç buçuk kişilik zümreye

dayanmak suretiyle bir kısım zavallılar, bize bühtanda bulunuyor, iftira ediyorlar”.

Bölükbaşı’nın Menderes’e cevabı gecikmedi. “İftiranın ağzına meclis kürsüsünde

vurduğum namuslu insan şamarını, Menderes elbette hatırlar. O zaman kurtuluşu meclisten

kaçmakta bulmuştu. Şimdi bizi iftiracı olarak göstermeye çalışması karşısında “dahleden

dinimize bari Müslüman olsa” demekten kendimizi alamayacağız… Menderes bizim mukaddes

din mefhumunu siyasete alet ettiğimizi ve fakat vaktinde dini baskı altında olanların kendi

tabiriyle “zangoçluğunu” yaptığımızı söylemesi sinirlerine hakim olamayan bir adamın nasıl

müşkül bir duruma düşebileceğinin en parlak misalidir. Vaktiyle din baskı altına alınmışsa, o

baskının yapıldığı yıllarda Bölükbaşı bir mektep talebesi, Adnan Menderes’te İnönü’ye

methiyeler yazan bir milletvekili idi. Dini baskı altında olanların zangoçları var idi ise bunlar

Adnan Menderes gibiler olabilirdi. Görülüyor ki kendi sözü ile kendini yaraladığının farkında

olamayan başbakan, kin,haset ve ihtilaf duygularına kolaylıkla mağlup olmaktadır.129

128 Millet, 12 Nisan 1953 129 Millet, 13 Mayıs 1953

Page 52: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

40

Kırşehir’de cereyan eden hadiseler ve ardından söylenen sözler Bölükbaşı ve Menderes

arasındaki gerginliği iyice artırmıştı. Tartışmalar mecliste de devam ediyordu. MP mensupları

meclise bir takrir vererek başbakanın Kırşehir konuşmasında Türkiye’de tam anlamıyla

demokratik bir iradenin kurulduğu ve vatandaş hak ve hürriyetlerinin tam manasıyla teminat

altına alındığı iddiasının neye dayandığını sordu.130

İrtica konusundaki tartışmalar ileriki dönemde de devam etti. Millet partisi hakkındaki

savcılık soruşturması devam ederken, dinin siyasete alet edilmesini önlemeyi amaçlayan “Milli

Selamet Kanunları” gündeme geldi. MP’liler tasarının kabul edilmemesini istiyorlardı.

Bölükbaşı bu kanunlar için: “Milli Selamet kanunları değil, milli felaket kanunlarıdır”

tanımlamasını yapıyor ve “ bu memlekette dini siyasete alet etmekten, irticayı okşamaktan,

hakkında takibat yapılacak ilk adam Büyük Doğu’nun Hamisi Adnan Menderes’tir” diyordu.131

Bölükbaşı konuyla ilgili mecliste yaptığı konuşmada Milli Selamet Kanunları’na başka

bir ad takmış “sandalyenin selametini temin kanunu” demiştir.132Bununla birlikte irtica

konusunda mecliste zaman zaman çok sert tartışmalar geçmiş, Bölükbaşı ile Menderes

arasında şiddetli atışmalar olmuştur. Kasım 1953 tarihinde Menderes çeşitli sorulara cevap

verirken takririnin cevaplanmamasına kızan Bölükbaşı Menderes’e ”Koltuğunun altında haç

taşıyan sahte hacı…”diye hitap etmesi üzerine Menderes “Bir aczin feveranı ile bir ihtirasın

kudurganlığı içerisinde” ifadelerini kullanmıştır.133

Millet Partisi’nin eleştirdiği bir konuda Ceza Kanunu’nun 273. maddesinin

değiştirilerek milletvekillerinin dokunulmazlık sınırının arttırılması idi. Mecliste söz alma

istekleri kabul edilmeyen MP milletvekilleri meclisi terk ederek Ceza Kanunu’nun müzakeresi

bitinceye kadar meclis’e girmeme kararı aldılar.134

2.8. Millet Partisi’ne Karşı İrtica Suçlamaları ve Partinin Kapatılması

1953 yılının haziran ayında MP’nin Dördüncü Büyük Kongresi başlamadan önce

siyasal ortamın iki önemli özelliği vardı. Biri Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalman’a

130 Millet, 27 Mayıs 1953 131 Millet, 21 Temmuz 1953 132 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 9,İctima 3, Cilt 24-2, Birleşim 15, Oturum 2,23.07.1953, s.1085 133 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 9,İctima 4, Cilt 25, Birleşim 6, Oturum 1,18.11.1953, s.315-316 134 Millet, 6 Haziran 1953

Page 53: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

41

yapılan suikasten sonra, DP iktidarının gericiliğin üzerine gitmesi, diğeri DP ve CHP arasında

süren “bahar havasıydı”.

Ahmet Emin Yalman bu dönemde MP’ne karşı adeta savaş açtı. Yalman irticanın

Türkiye üzerinde bir Sovyet oyunu olduğunu vurgulayarak MP’ni alet olmaktan kendisini

kurtarması için uyarıyordu.135Ulus gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın, Dünya gazetesi

başyazarı Falih Rıfkı Atay, Son Havadis gazetesi başyazarı Cemil Sait Barlas, Millet Partisi’ni

yoğun bir şekilde eleştiriyorlardı.

MP üzerinde yoğunlaşan irtica suçlamaları parti içinde kurucular arasında, inkılâplara

bağlılık konusunda huzursuzluk çıkardı. Kongre 27 Haziran 1953 yılında başladığında MP’de

iki grup belirmiştir. Muhafazakârlar ve Devrimciler olarak ayrılan üyeler kongrenin olaylı

geçmesine neden olmuşlardır.Kongrede Hikmet Bayur, parti içinde inkılâplara karşı olanların

bulunduğunu söyledi. Bölükbaşı ise kendi üslubuyla Bayur’a cevap vermeye çalıştı. MP’nin

irtica yanlısı olmadığını, bunun Ahmet Emin Yalman tarafından partiye atılmış bir iftira

olduğunu söyledi. Sonra Hikmet Bayur’un parti için bir problem olduğuna inananlardan

olduğunu, fikirlerini açıkça söylemediğinden söz etti.136

Hikmet Bayur kongrede aday gösterilmek istenince “benim bu partide daha ne kadar

kalacağım belli değildir. Oylarınızı ziyan etmeyiniz” diyerek bunu reddetti. Bunu üzerine MP

Genel Başkanlığı’na Mustafa Kentli seçildi.Daha sonra devrimci grup MP’nin devrimlere bağlı

bulunduğunun ilanını isteyen bir önerge verdi. Önergenin reddedilmesi üzerine Hikmet Bayur

ve arkadaşları partiden istifa ettiler. Daha sonra partiyi gericilikle suçlayan bir bildiri

yayınladılar.

Bölükbaşı ise Kongre sırasında yaptığı açıklamada Hikmet Bayur ve arkadaşlarının

neden istifa ettiklerini, istifa edenlerle partinin çökmeyeceğini söyledi.MP’nin dördüncü

kongresi parti içinde birleştirici bir etki yapmak yerine partiyi ikiye böldü. Parti içi problemleri

aşamayan MP hızla parçalanmaya doğru gitti.

MP’den istifa edenler, parti içinde “irtica” olduğunu açıklayan bir bildiri

yayınlamışlardı.Öte yandan Hikmet Bayur İstanbul’da “parti içinde öteden beri irticaya taraftar

135 Vatan, 23 Şubat 1953 136 Dünya, 29 Haziran 1953

Page 54: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

42

olan büyük bir grup vardı” diye bir demeç verdi.137 Bu demeci ve partiden istifa nedeni olarak

yayınlanan bildirideki ithamları ihbar kabul eden savcılık -2 Temmuz 1953 tarihinde- MP

hakkında soruşturma açtı. Bayur’un demeci şüpheleri kendisi üzerine çekmiş ve olayın bir

tertip, Bayur’un da “hükümetin adamı” olduğu söylentileri yayılmıştır.

Soruşturmanın başlaması ile birlikte, MP ileri gelenleri savcılıklara çağrılarak

sorgulandılar. Genel Merkezde dâhil olmak üzere parti binaları basıldı ve sayısız evrak

toplandı. MP Genel Merkezi’nin aranması üzerine, Bölükbaşı şunları söyledi: “Adalet zulme

vasıta yapılmak isteniyor. Ankara Cumhuriyet Savcısı icray-ı adalet değil, icray-ı siyaset

etmektedir. İktidarla müttefiklerinin derhal seçimlere gitmek için MP’ne karşı bir iftira

kampanyasına giriştikleri sezilmektedir. Bizim için önemli olan seçimi kazanmak değil,

namusu kaybetmemektir.138

MP mürtecilere taviz verdiği, Mecelle’yi geri getireceği, Arap harflerini ve çok eşliliği

kabul edeceği gibi iddialarla suçlanıyordu. Parti içinde hilafeti yeniden kurmak, Müslüman

memleketlerle işbirliği yapmak ve devrimleri yok etmek isteyen bir örgütün olduğundan bile

söz ediliyordu.Soruşturmalar sonucunda tüm bu iddialara dayanak teşkil edecek herhangi

somut bir belge bulunamadığı gibi, ele geçirilen parti evrakı içinde de bir suç unsuruna

rastlanamadı.139

MP’ye soruşturma açılmasıyla birlikte partiden toplu istifalar başlamıştır. Ayrılanların

çoğunu avukat, doktor gibi meslek sahibi aydınlar oluşturmaktaydı.MP soruşturması, DP

grubunda konuşulunca olay meclise taşınmıştır. Menderes meclisteki konuşmasında MP’den

bir grubun, hilafeti ve Mecelle’yi geri getirmek ve cumhuriyeti devirmek amacında olduğunu

söyledi. DP grubunda Adalet ve İç İşleri Bakanı konuştu.

DP iktidarı Bölükbaşı’nın sürekli muhalefeti karşısında çoğunlukla baskı ve susturmaya

yönelik tedbirler almıştır. MP’nin kapatılması Mecliste tek milletvekili olarak muhalefet yapan

Bölükbaşı’nın DP’den aldığı ilk darbedir. Menderes Mecliste yaptığı konuşmada olay daha

mahkeme safhasına olmasına rağmen MP’nin kapatılacağını ima ediyordu: “Bugün Türk

Milleti’nin huzuruna seve seve seçime gideceğiz.Usulsüz, mübalağasız,en küçük vatandaşın

hak ve şerefine riayet kaydını durmadan yaptıkları iftiraların nasıl yüzlerine çarpılacağını;

137 Metin Toker,DP’nin Altın Yılları (1950-1954),İstanbul,1991,s.251 138 Millet, 7 Temmuz 1953 139 Millet, 7 Temmuz 1953

Page 55: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

43

şayet bu karmakarışık, ivivaçlı yoldan yürüme neticesi partilerinin başına bir kaza gelmeyecek

olursa o zaman göreceklerdir.”Menderes’in partilerinin kapatılabileceği imasına Bölükbaşı çok

sert karşılık vererek; “Diktatör, ha şöyle kararını açıkla” demiştir.140

Bölükbaşı bu konuşmalara meclis kürsüsünden çok sert bir şekilde cevap verdi. “Bu

kürsüde teminat veren bir hükümet sizin grubunuzu-DP grubunu- bir siyasi mahkeme haline

getirmiştir. Ve bir siyasi partinin-MP’nin-başını yemek için tertipler olmaktadır. Müstebit

Sultan Abdülhamit’in Adalet Bakanı bile bu Adalet Bakanı’nın düştüğü duruma düşmedi” dedi.

Bölükbaşı ayrıca Menderes’i çoğunluğa sırtını dayayıp, kanunu yüzüne maske yaparak zulme

kalkışan bir şerir(fesatçı)olarak tanımladı ve savcılıktaki gizli dosyayı DP grubunda okuyan

birinin hukuk devletinin başbakanı olamayacağını söyledi.141

MP’nin soruşturması sürerken Ankara Beşinci Sulh Ceza Mahkemesi “ihtiyati tedbir”

olarak partiyi kapatma kararı verir. Devam eden soruşturmanın selametle seyri bakımından

böyle bir tedbire geçici olarak gerek görüldüğü açıklanır.142Karar görülmemiş bir hızla yerine

getirilerek gece yarısından sonra (9 Temmuz 1953) partinin ikibini aşkın şubesi mühürlenmiş

ve bütün eşyalarına el konulmuştur.Millet Partisi hakkında bu kararın alınmasında DP ve CHP

arasında bir anlaşma olduğuna dair iddialar basında (9 Temmuz 1953) yer aldı ise de Menderes

Hükümeti’yle aralarında anlaşma iddialarını İnönü ve CHP reddetti.143

Menderes, MP’nin kapatılması konusunda şunları söylemiştir.”Bir partinin memlekete

hayrı yoksa elbette kapatılacaktır. Eğer bu memleketin fenalığına çalışıyor, gizli komite halinde

çalışıyorsa Türk Kanunları gerekeni yapacaktır.144Bölükbaşı Başbakanın MP’ye yönelttiği

ihanet suçlamasına karşı şu cevabı vermiştir. “Eğer Menderes memleketi bir pula satma

gayretini bize isnat etmiş ise Recep Peker’in kendisi hakkında Meclis kürsüsünde koymuş

olduğu “psikopat” teşhisinin doğruluğuna bu memlekette itiraz eden kimse kalmaz. Bu güzel

buluşundan dolayı Recep Peker’in ruhu şad olsun demek yerinde olur.”145

MP taraftarları “koskoca bir siyasi partinin bir gece içinde bir randevu evi, bir eroin

imalathanesi gibi kapatılması tedhiş(yıldırma) edilme değil de nedir? Böyle bir tedhiş

140 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 3,Cilt 24,Birleşim104,Oturum 3,08.07.1953,s.372 141 TBMM Tutanak Dergisi,Dönem 9, Cilt 24, Birleşim 104, Oturum 3,8 Temmuz 1953, s.315-316. Bölükbaşı Menderes’e çok ağır sözler söyleyecek hatta “diktatör meşum kararını açıkla” diye bağıracaktır.(agk) 142 Cumhuriyet, 9 Temmuz 1953 143 Fahrettin Gün,Din,Siyaset ve Laiklik,,2001,s.338 144 Deniz Bölükbaşı, a.g.e.,s.165 145 Millet ,11 Temmuz 1953

Page 56: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

44

karşısında bundan sonra kurulacak siyasi partiler hangi emniyet altında gelişebilecek”146

diyorlardı.Bölükbaşı, 1952 kongresinde, Menderes’in kendisine “ MP durmadan gelişiyor bunu

sonu ne olacak? Diye soranlara “merak etmeyin, onun kapısına karakilit vuracağız” dediğini

iddia etmiş ve Menderes böyle bir söz saffetmişse bunun sonucunun diktatörlüğe varacağını

öne sürmüştü.147

MP Genel Başkanı Kentli, partiyi temsilen geçici kapatma kararına itiraz ettiyse de

itirazı reddedildi.MP 27 Ocak 1954 tarihinde bütün örgütü ile birlikte temelli kapatıldı.(daha

önceki kapatma kararı geçici idi.)MP’nin kapatılması 1954 Seçimleri’nin öncesine rastlayınca

kapatılmasının üzerinden 15 gün geçmeden eski Millet Partililer seçime girebilmek için 9 Şubat

1954’te Cumhuriyetçi Millet Partisi’ni kurdular.Sonuç olarak diyebiliriz ki MP’nin

kapatılmasındaki esas neden yol açtığı irticai tehlike değil, DP’nin onu rakip olarak görmesidir.

146 Yeni Sabah ,12 Temmuz 1953 147 Cumhuriyet,18 Mayıs 1952

Page 57: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

45

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. CUMHURİYETÇİ MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI

3.1. Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin Kuruluşu

Millet Partisi kapatıldıktan sonra(27 Ocak 1954) gerek DP gerekse CHP yöneticileri

MP’nin üyelerini kendi saflarına çekebilmek için yoğun bir çaba sarf etmişlerdir. Bu duruma

mani olabilmek için Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin önde gelen üyeleri harekete geçerek genel

seçimlerden önce yeni bir parti kurmaya karar vermişlerdir.Program ve tüzük çalışmaları

esnasında parti adı üzerindeki uzun görüşmelerden sonra adının Cumhuriyetçi Millet Partisi

olması kararı alınmıştır.148

Vilayete yapılan başvuru ile parti 9 Şubat 1954 tarihinde kurulmuş ve ilk şubesi

Kırşehir’de açılmıştır.149 Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin kurucuları, Millet Partisi’nin önde

gelen isimleriydi.150 Partinin genel başkanlığına Ahmet Tahtakılıç getirildi.Partinin adının

önüne cumhuriyetçi kelimesinin getirilmesi, Millet partisi’ne yöneltilen “irtica partisi”

isnatlarına karşı nasıl bir yol izleneceğini gösteren bir ifade olarak düşünülebilir.CMP’nin

programında insan hakları, batılı anlamda demokrasi, yeni bir anayasa ve anayasa mahkemesi,

yüksek hâkimler meclisi, yedi yıllığına seçilmiş cumhurbaşkanı ile kadın erkek eşitliği konuları

ele alınmıştır.151

3.2. 1954 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler

CMP’nin kuruluşunun 1954 genel seçimlerine katılımı sağlamak için gerçekleştiğini

biliyoruz. TBMM 12 Mart 1954’de Meclis’in tatil edilmesine ve yeni genel seçimlerin 2 Mayıs

1954 Pazar günü yapılmasına karar verdi.152DP iktidarına karşı muhalefetin işbirliği yapması

iddiaları ortaya atıldı. Ancak CHP ile CMP arasındaki işbirliği çabaları temenniden öteye 148 Cumhuriyet, 6 Şubat 1954 149 Vatan , 9 Şubat 1954 150 Kurucular Enis Akeygen,Ertuğrul Akça,Sadık Aldoğan,Fuat Arna,Suphi Batur,Lütfi Bornavalı,Abdurrahman Boyacıgiller,Osman Bölükbaşı,Mehmet Ali Derman,Cemal Islak,Saadet Kaçar,Enver Kök,Ahmet Oğuz, Ahmet Tahtakılıç 151 Ercan Haytoğlu, “Millet Partisi Cumhuriyetçi Millet Partisi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi(1048-1960)”Yayınlanmamış Doktora Tezi,İzmir:Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1994,s.159 152 Ercan Haytoğlu, a.g.t., s.164

Page 58: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

46

gidemedi. CMP’nin seçimlerde her iki partiye eşit sayıda kontenjan ayrılması isteği CHP’den

onay görmemiş, ittifak gerçekleşmemiştir. Zaten Bölükbaşı’nın içinde bulunduğu CMP’lilerin

çoğunluğu bu ittifaka sıcak bakmıyordu.

CMP seçim hazırlıklarını tamamladıkta sonra bir seçim beyannamesi yayınladı. Bu

beyanname ile anayasanın hala kuvvetler birliği ilkesini bünyesinde bulundurduğu, Milli

Mücadele dönemindeki şartların bir sonucu olarak bu ilkenin kabul gördüğü, bu kuvvetler

birliği sisteminin değiştirilmemesi ile Türkiye’nin harp ve ihtilal idaresi altında yaşadığı iddia

ediliyordu. Para konusunda DP’nin işbaşına gelmesinden itibaren beşyüzbin liralık emisyon

yaptığı, dış ticaretin açık verdiği enflasyonist para ve kredi politikası ile hayat pahalılığının

tohumlarının atıldığı ifade ediliyordu.Dış politika konusunda da meselenin iç politika

malzemesi yapılmasının sakıncalarından söz edilerek sonuçta halktan CMP adaylarına oy

vermesi isteniyordu.153

Bölükbaşı da DP’nin yanında CHP’’ye de eleştiriler getiriyor, CHP’nin diktatörlük

idaresinin DP tarafından da devam ettirildiğini savunuyordu.154Seçim kampanyası boyunca

Bölükbaşı radyoda ve mitinglerde yaptığı konuşmalarla CMP’de en fazla ilgiyi çeken kişi

olmuştur.28 Nisan 1954’te Fatih Camii önünde büyük bir kalabalığa konuşan Bölükbaşı

DP’nin iktidara gelmeden önce verdiği sözler ile bugünkü icraatlarının vesikalara dayanan bir

karşılaştırmasını yaparak şunları söylemiştir:”Ne tek parti zihniyetinden vazgeçtiler, ne tek

parti zihniyetine dayanak olan kanunları kaldırdılar. Menderes bir şeye beyaz diyorsa , biliniz

ki dört sene evvel aynı şeye mutlaka siyah demiştir.Tezgâh aynı tezgâh, yalnız şu farkla ki Halk

Partisi’nin ustaları yerine Demokrat Parti’nin acemileri gelmiştir.Baskı kanunlarına bel

bağlayan DP, abdestsiz namaz kılar gibi günde 36 kanun çıkarıyor.”155

DP ekseriyet usulüne göre yapılan seçimleri büyük çoğunlukla kazanmıştır. 2 Mayıs

1954 genel seçimlerine göre oy oranı ve sandalye dağılımı şöyleydi.

153 Ercan Haytoğlu,a.g.t., s.167 154 Millet, 28 Nisan 1954 155 Deniz Bölükbaşı,a.g.e., s.179

Page 59: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

47

Tablo 2

1954 Milletvekilleri Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Adı Aldığı Oy Oy Oranı Milletvekilliği

DP 5.147.758 % 56,61 305

CHP 3.163.931 %34,78 31

CMP 427.024 %4,69 5

Bağımsızlar 266.791 %2,49 2

TKP 39.473 %0,43 -

Kaynak:TUNÇAY,1997.s.182.

CMP seçimleri sadece Kırşehir’de kazandı. Osman Bölükbaşı , Osman Ali Aşiroğlu,

Ahmet Bilgin,Tahir Taşer, Mehmet Mahmutoğlu olmak üzere beş milletvekili meclise

girebildi.15678.319 geçerli oydan, 45.429’unu alan Bölükbaşı adaylar arasında en fazla oyu

almıştır. DP seçimlerden üç ay sonra 6 Mayıs 1954 tarihinde Kırşehir’deki seçimlere itiraz

etmiştir.Yapılan araştırmalar sonunda seçim sonuçlarında herhangi bir değişiklik olmamıştır.

1950 Seçimlerinde DP ve CHP adayları arsından seçilen Bölükbaşı bu defa kendisi ile

birlikte diğer 4 CMP adayının da seçilmesini sağlamıştır. Millet gazetesi seçimler sonrası,

Bölükbaşı’nın meclise girmesinin memnuniyet verici olduğunu belirterek , son derece başarılı

bir parlamento hatibinin yer alması, mecliste murakabe vazifesinin ( iç tüzüğün antidemokratik

mahiyetine rağmen) çok hararetli olacağı öngörüsünü yapmıştır.157

Akis dergisi de Bölükbaşı gibi yaman bir hatibin -CMP’nin grup teşkil etmesi

dolayısıyla- istediği zaman söz alarak istediği kadar konuşmak imkânı sağladığını bu durumdan

dolayı Adnan Menderes ile bu dönemde hayli söz düellosu yapacağının anlaşıldığını

yazmaktaydı.1581954 Genel seçimleri memlekette hakikaten bir seçim sistemi sorunu olduğunu

ortaya koydu.1954 Seçimleri ile ülke adeta yeniden tek partili rejime dönmüş , muhalefet

partileri seçim sonuçları konusunda şaşırmış ve ezilmişlerdir.Seçimler sonucunda iktidar eşi

görülmemiş bir zaferle yeni bir döneme girmiştir.Bu ikinci dönem birinci dönem kadar başarılı

156 Millet, 3 Mayıs 1954 157Millet, 5 Mayıs 1954 158 Akis, 22 Mayıs 1954 sayı.2, sf.9

Page 60: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

48

olmayacaktır.Çünkü bu seçim zaferi DP’nin başını döndürecek en güçlü göründüğü bu

dönemde ,DP ardı arkasına bir takım siyasi hatalar yapacaktır.159

3.2.1. Kırşehir’in İlçe Haline Getirilmesi

1954 Seçimlerinin üzerinden bir ay bile geçmemişken Kırşehir’in kaza haline getirilerek

Nevşehir’e bağlanacağı, Nevşehir’in yeni vilayet haline getirileceği söylentileri çıkmış, devlet

radyosu da bunu doğrulamıştır.160DP iktidarının hazırladığı bir kanun tasarısı ile Kırşehir’in

ilçe haline getirilmesi meclise verilir. Bu gelişmeler karşısında Osman Bölükbaşı suskunluğunu

bozmuş ve bu konuda şu şekilde konuşmuştur.“Meclis’te hükümet programının müzakeresi

vesilesi ile Başvekil muhalefete karşı husumet ilan etmişti. Son hareketi de buna uygundu.

Hadiselerin ve meclise gelen kanun tasarılarının ışığı altında memleketin ve rejimin nereye

gittiğini ve muhalefetin vazifesinin ne olduğunu ciddiyetle düşünmek zamanı gelmiştir”161

Kırşehir’i kaza yapan tasarı İçişleri komisyonunda görüşülmüş ve kabul edilmiştir.

Görüşme esnasında Bölükbaşı ,Kırşehir’in Nevşehir heyetine bağışlandığını , gösterilen

nedenin çürük olduğunu ve yalnızca Nevşehir’in il yapılmasına taraftar olduklarını belirtmiş ve

tasarının reddini talep etmiştir.Tasarı bundan sonra görüşülmek üzere bütçe komisyonuna

gönderilmiştir.162Bütçe Komisyonu tasarıyı gergin bir ortam içinde görüşmeye başlamıştır.

Osman Bölükbaşı ve İş İçleri Bakanı arasında sert tartışmalar olmuştur.DP’li Ekrem Alican

tasarının siyasi ve hissi sebeplerle hazırlandığını , kamuoyunca tasvip görmediğini , birçok

kazanın vilayet olmak istediğini ve Kırşehir’den çok küçük vilayetler bulunduğu halde bu

vilayetin lağvının doğru olmadığını belirtmiştir.Tasarı Bütçe Komisyonun da kabul

edilmiştir.163

CMP bu gelişmelerin ardından bir tebliğ yayınlayarak, yapılanların doğru olmadığı

ifade edilmiştir.Bölükbaşı İç İşleri Bakanlığına çektiği telgrafta “CMP’nin Kırşehir’de tam liste

halinde kazanması üzerine bu vilayetin lağvedilerek dağıtılacağı ve merkezinin kaza haline

getirileceği yolunda iktidar partisi mensuplarının yaptığı propagandaları ve bu vadideki

159 Birand, a.g.e., s.104 160 Ercan Haytoğlu,a.g.t., s.170 161 Ercan Haytoğlu,a.g.t., s.171 162 Cumhuriyet,24 Haziran 1954 163 Cumhuriyet, 29 Haziran 1954

Page 61: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

49

neşriyatı ciddiyetle kabili telif görmemiştir” diyor ve yapılanların siyasi amaçlı olduğunu

belirterek bu hareketten vazgeçilmesini istiyordu.164

Kırşehir’in ilçe yapılması için hazırlanan kanun tasarısı 30 Haziran 1954’te

görüşülmeye başlandı.Hararetli tartışmalar esnasında CMP milletvekili Osman Ali Aşiroğlu,

aslen Kırşehir’li olan Osman Şevki Çiçekdağ’a hitaben” Kırşehir’in nankör evladı Adalet

Bakanını, memleketini savunmaya davet ediyorum” deyince üç celseye katılmama kararı

almıştır.

1954 seçimlerinden sonra Kırşehir’in ilçe haline getirilmesine, Bölükbaşı’nın DP

karşısında muhalefetini sertleştirmesine neden olmuştur. Bölükbaşı mecliste yaptığı konuşmada

Kırşehir’in ve ilçelerinin coğrafi ve iktisadi durumlarının tahlil ve münakaşasını yapmaya

lüzum olmadığını, bu tasarının normal usul ve mantıki bir esasın mahsulü olmadığını

söyledi.Tasarını kabul edileceğini bildiğini, şereften başka her kaybın telafi edilebileceği bir

günün geleceğini söyleyerek şu beyti okumuştur. “Zalimler bir gün dedirtir Kudreti Mevla,

Tallahü lekad asarekallahü aleyna.”165

Bölükbaşı’nın genel kurulu uyarıcı konuşması, CMP’li Mehmet Mahmutoğlu’nun

aleyhte konuşması ve bazı DP’li milletvekillerinin aleyhte önergelerine rağmen kanun tasarısı

39 red ve 285 kabul oyu ile kanunlaştı.166DP’li altı milletvekili tasarıya red oyu vermiştir.167

Kırşehir’in ilçeye dönüştürülmesi kamuoyunda pek çok yankı uyandırmış. Örneğin Cem Eroğul

bunun bir intikam kanunu olduğunu belirtirken,168 daha önce basında “Kırşehir’e Ceza” başlıklı

yazı ile konu gündeme getiriliyordu.169

Kırşehir’in başına gelenler, DP’nin muhalefet yıllarında ikisi arasında geçen nahoş bir

olaydan dolayı Bayar’ın Bölükbaşı’ya karşı duyduğu kişisel kinin bir sonucu olarak ta

gösterilmiştir.170Bu arada Bölükbaşı ve diğer CMP milletvekillerine istifa ederek Kırşehir’i

kurtarmaları hakkında birçok telgraf gelmiştir. Fakat Bölükbaşı ve arkadaşları istifanın

demokratik mücadele ile bağdaşmayacağını öne sürerek bunu reddetmişlerdir.

164 Ercan Haytoğlu,a.g.t., s.172 165 TBMM Tutanak Dergisi,Devre IX,İçtima 2,Cilt 1,Birleşim 15,Oturum 1,30.06.1954,s.343-151 166 T.C. Resmi Gazete, 7 Temmuz 1954, Sayı:8448, Kanun No:6429, Kabul Tarihi:30.06.1954, s.9835-9836. 167 Bu milletvekilleri, İ.Hakkı Akyüz,Ekrem Alican,Turan Güneş,Yakup Gürsel,İlhan Sipahioğlu ve Talat Vasfi Öz’dür. 168 Cem Eroğul, a.g.e.,s.102 169 Forum Dergisi, 15 Haziran 1954.c.1 sy.6 sf.3 170 Metin Toker, DP Yokuş Aşağı(1954-1957),Ankara, 1991,s.36

Page 62: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

50

DP’nin Kırşehir’i ilçe haline getirmesi 27 Mayıs 1960’a doğru hızla gidecek olayların

başlangıcı olmuştur. Kırşehir’in ilçe haline getirilmesi ekonomik ve sosyal sebeplerle değil,

yalnız siyasi sebepledir. Bölükbaşı ve arkadaşlarına oy veren Kırşehir cezalandırılmak

istenmiştir. Sakarya Kocaeli’nden ayrılarak il haline getirilmiş Kocaeli ilçe yapılmamıştır.

Adıyaman Malatya’dan ayrılarak il yapılmış, fakat Malatya ilçe yapılmamıştır. Kırşehir ise ilçe

yapılarak, il yapılan ilçesi Nevşehir’e bağlanmıştır. Bu tam bir dramdır. Bu sebeple bazı DP’li

milletvekilleri bu politik kararı içlerine sindirememişlerdir.171Yıllar sonra Yassıada

Mahkemesinde Adnan Menderes Kırşehir’in ilçe yapılması kararını “ fahiş hata” olarak

nitelendirmiş ve pişmanlığını ifade etmiştir.

1954 Seçimleri sonrası DP’nin ezici çoğunluk oluşturması “ tek parti” tartışmalarını

ortaya çıkarmıştı. Bununla birlikte seçimlerden hemen sonra Milli Selamet Kanunları’nın

çıkarılması, seçim kanununun değiştirilmesi, Kırşehir’in ilçe yapılması gibi gelişmeler bu

iddiaları güçlendirmiştir.DP içerisinde CMP’nin de MP gibi mürteci olduğu ve kapatılması

gerektiği sesleri çıkıyordu. Bununla birlikte Kırşehir meselesinin çıkması, CMP ve

Bölükbaşı’yı zor bir dönemin beklediğinin işaretleriydi. Kırşehir’in ilçe olmasından kısa bir

süre sonra Osman Bölükbaşı üzerinde de bir baskı oluşturuldu.

Milli Selamet Kanunları nedeniyle sadece Bölükbaşı’nın değil tüm muhalefetin

üzerindeki baskı artmıştır. Baskının ilk belirtisi İstanbul’da ortaya çıktı. Bölükbaşı’nın partililer

tarafından karşılanması valilik tarafından yasaklandı. Ancak CMP İl Başkanlığı’nın tebliğine

rağmen yüzlerce partili Bölükbaşı’yı karşılamaya gelmişti. Karşılanmaya gelen halk ile üç yüz

polis hazır bulunmuş, Bölükbaşı polis kordonu içinden geçerek vapura binip kalacağı otele

gitmiştir. Olayın ardından açıklama yapan Bölükbaşı “karşılamaya kanun dışı olarak , polis

kuvvetiyle engel olunmasının iktidarın zaafını gösterdiğini ve bu olayın iktidarın zihniyet ve

icraatına uygun olduğunu söyledi.172Bu olay üzerine daha o yıllarda genç bir gazeteci olan

Bülent Ecevit, Ankara’da çıkan Halkçı gazetesinde “Bize Bu Kadar Hürriyet Bile Çoktur”

başlıklı hükümetin bu tutumunu sert bir dille eleştiren bir makale yazmıştır.173

171 Ercan Haytoğlu,a.g.t.,s.175 172 Millet, 4 Ağustos 1954 173 Deniz Bölükbaşı, a.g.e., s.197

Page 63: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

51

3.2.2. Bölükbaşı’nın Genel Başkan Seçilmesi

CMP’nin ilk büyük kongresi 27 Haziran 1955’te toplandı. 890 Delegenin katıldığı

kongre İstiklal Marşı ile açılmıştır. Atatürk ve şehitlerin anısına saygı duruşunda bulunulmuş

ve Bölükbaşı başkanlığındaki bir heyetin Anıtkabir’i ziyareti kararlaştırılmıştır.Kongrenin ilk

gününde Genel Başkan Ahmet Tahtakılıç ve bazı delegeler konuştular. İkinci gün genel

başkanlık seçimine geçildi.

Kongrenin belki de en önemli olayı Kırşehir milletvekili Osman Bölükbaşı’nın ilk kez

parti genel başkanlığına seçilmesi idi. Genel başkan adaylarından Ahmet Tahtakılıç

itidali(ölçülülüğü), Bölükbaşı ise heyecanı temsil ediyordu.174Bölükbaşı 1950’de tek

milletvekili olarak meclise girdikten sonra hitabet gücü sayesinde MP’nin simgesi haline

gelmiş,MP ve daha sonra CMP halk arasında onun kişilinde tanınmış ve tutulmuştur. Parti

içinde güçlenmesi ve genel başkanlığa seçilmesi ise 1955 yazını bulmuştur.

Bölükbaşı aday gösterilmesi ile ilgili olarak şöyle demiştir “vatan ve hizmet için başka

bir işi olmayan insan için söylüyorum, partiye hizmet etmek için yalnız başkan olmak lazım

değildir. Hiç ihtiras taşımam. Başkan olmak için tazyik ediliyorum.Şayet seçilirsem vazifemi

sonuna kadar yapmaya çalışacağım.Yapılan oylamada Bölükbaşı 401, Tahtakılıç 314, Aldoğan

17 oy aldılar. En yüksek oyu alan Bölükbaşı parti genel başkanı oldu.175 Osman Bölükbaşı bu

tarihten itibaren siyasetten ayrıldığı 1973 yılına kadar 18 yıl aralıksız genel başkanlık

yapmıştır.

Seçimlerden sonra eski ve yeni genel başkanların kucaklaşması kongrede büyük

tezahüratlara yol açmıştır.Çünkü bu durum öteden beri söylenen Bölükbaşı- Tahtakılıç

anlaşmazlığının açık bir tekzibiydi.Bölükbaşı seçimlerin ardından alkışlar arasında kürsüye

gelerek şunları söylemiştir ”Omzumdaki yük Erciyes Dağı’ndan daha büyüktür. Fakat tüy

kadar hafiftir. Sizin sayenizde vazifemde muzaffer olacağız.”

Ayrıca Bölükbaşı “ Maruz kaldığımız ve kalacağımız muameleler ne olursa olsun,

siyasetimiz her türlü ayırıcı hislerden ve mütefessih kin ve garaz zihniyetinden daima uzak

kalacaktır” dedi ve iktidarın devlet yetkilerini kullanarak baskıcı bir politika güttüğünü

174Naciye Onak, “Millet Partisi”,Yayınlanmamış Doktora Tezi,İstanbul 1993 s.116 175 Cumhuriyet, 29 Haziran 1955

Page 64: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

52

sözlerine ekledi.176Kongre sonunda yeni genel başkan kapanış konuşmasında ” 2 Mayıs 1954

Seçimlerinden bu yana mevcutlara ilaveten çıkarılan anayasaya aykırı ve antidemokratik

kanunlarla artık ülkede demokratik bir rejim olduğunu iddia etmek imkânsız hale gelmiştir.

Adaleti, üniversitesi, basını ve idare aygıtı ile bütün kurumlar siyasi iktidarın tesir ve nüfuzu

alınmış ve böylece halkın bu kurumlara karşı emniyet ve itimat duygusunu sarsacak bir durum

yaratılmıştır.177

Bölükbaşı’nın 1955 yazında genel başkanlığa gelmesi ile birlikte CMP, daha hızlı bir

şekilde “Bölükbaşı Partisi” haline gelmiştir. Hatta kongrede bir delege” CMP Bölükbaşı

partisidir” diye bağırmış, ama bu sözler tepkiyle karşılanınca sözlerini geri almak zorunda

kalmıştır. 178

3.2.3. Kıbrıs Meselesi ve 6-7 Eylül Olayları

1955 yazının sonunda Kıbrıs meselesi yeniden alevlendi. Kıbrıs sorunu uzun süredir

Türkiye’nin başını ağrıtan ve bütün partilerin ittifak halinde olmasının gerektiği bir

konuydu.Muhalefet bunun bilincinde olduğunu gösterdi ve Kıbrıs’la ilgili Londra Konferansı

sona erinceye kadar iç politika tartışmalarını bir kenara bıraktı.Menderes’in Kıbrıs konusunda

verdiği demeç muhalefet tarafından tam bir onay ile karşılandı. Demeçle ilgili olarak İnönü ve

Bölükbaşı’nın belirttikleri görüşler birbirine benziyor ve bu konuda hem fikir olduklarını

gösteriyordu.

Bölükbaşı demecinde “ Vatani ve milli konulardaki hassasiyetimizi iç politika

anlaşmazlıklarımız asla gölgeleyemez. Bu itibarla bugün bütün dikkatimiz Kıbrıs Konferansı

ve kardeşlerimizin güvenliği üzerindedir” diyor ayrıca hükümetin Kore meselesinde yaptığı

hatayı tekrarlamaması ve dış politika meselelerinden muhalefeti de haberdar etmesini

istiyordu.179

Bunun dışında Edirne’de yaptığı bir konuşmada da “ dış politika da iktidarla aramızda

görüş ayrılığı yoktur. Dış politika sorunları karşısında parti anlaşmazlıklarımız susacak, sadece

176 Cumhuriyet, 30 Haziran 1955 177 Naciye Onak, a.g.t., s.117 178 Naciye Onak, a.g.t., s.120 179 Naciye Onak, a.g.t., s.132

Page 65: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

53

vatanperverlik konuşacaktır”180 demiştir.Gerçekten de Kıbrıs Meselesi iktidar ile muhalefet

arasında sürtüşme konusu olmayan nadir meselelerden biri olmuştur. Bununla beraber

muhalefetin dış politikada iktidara destek vermesi ve bunu iç politika için bir istismar

malzemesi yapmaması olumlu bir davranıştır. Hatta Bölükbaşı mitinglerde yalnız Kıbrıs

Meselesinden söz edecek, iç siyasetle ilgili konuşma isteklerini reddedecekti

Kıbrıs konusunda ilişkilerin gergin olduğu bir ortamda 5 Eylül 1955 Pazartesi günü

Selanik'te Atatürk’ün doğduğu ev ile Türkiye’nin Selanik konsolosluğu arasında bir bomba

patlatıldı.Bu haber üzerine 6 Eylül 1955 Salı günü İstanbul Beyoğlu’nda toplanan kalabalık

sloganlarla Atatürk’ün evine yapılan saldırıyı protesto etti.Ancak akşam 19.00 dan dan itibaren

protesto toplum psikolojisi ve tabii ki bazı provokatörler sebebiyle nitelik değiştirdi.Daha çok

Rum vatandaşların bulunduğu bölgelerde dükkânların vitrinleriyle kepenkleri kırıldı yine

Rumlara ait binalar,kiliseler,eğlence yerleri okullar hatta mezarlıklar bile tahrip edildi.7 Eylül

sabahına kadar devam eden olaylar sonucunda beş bin bina yakılmış yılıkmış ve tahrip

edilmiştir.Bu tecavüzler özellikle İstanbul,İzmir ve Ankara’da meydana gelmiştir.Hükümet

olaylar karşısında bu üç ilde sıkıyönetim ilan etmek zorunda kalmıştır.181

6–7 Eylül Olayları devam ederken, 7 Eylül 1955’te bir açıklama yapan Osman

Bölükbaşı şunları söylemiştir; “İstanbul ve İzmir’de cereyan eden kanunsuz olayları üzüntü ve

esefle karşılamamaya imkân yoktur. Milli ve vatani konularda gösterilmesi doğal olan

hassasiyetleri ve maşeri vicdanın infiallerini , kanun dışı hareketlerin bir mazereti haline

getirmek , sonuçta milli çıkarlarımızla bağdaştırılmayacak tehlikeli bir hareket olur.

Anayasanın , kanunların ve milli ahlakımızın teminatı altında bulunan vatandaş haklarına vahşi

tecavüzleri kınıyorum.”

Bu konuda başbakanın İç İşleri bakanının sorumluluğunun bir meclis soruşturması ile

ortaya çıkarılmasının zorunlu olduğunu belirten Bölükbaşı “ 6–7 Eylülde cereyan eden

olayların Türk milletinin şeref ve itibarını gölgelediğini , olayların cereyan tarzına göre , bunun

ani bir heyecanın eseri olmaktan çok bir tertibin mahsulü olarak mütalaa etmenin mantıki bir

zaruret halini aldığını” söylemiştir.182

180Naciye Onak, a.g.t., s.132 181 Serhan Yücel,Demokrat Parti,İstanbul,2001,s.110 182 Deniz Bölükbaşı, a.g.e., s.202

Page 66: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

54

3.2.4. Muhalefetin Yerel Seçimleri Ortaklaşa Boykot Edişi

1955’in yazında muhalefetin yakında yapılacak yerel seçimlere girip girmemesi

tartışılıyordu. Ülkenin siyasi şartları ise 1947’den beri görülmedik bir biçimde ağırlaşmıştı. Son

günlerde CHP’nin toplantılarına izin verilmemiş , kongrelerine müdahale edilmiş ve Genel

Sekreteri Kasım Gülek tutuklanmıştı.Çok partili hayata geçildiğinden beri demokratik koşullar

bu derece zedelenmemişti.

Sonuçta CMP ve CHP yerel seçimlere girmeme konusunda anlaştılar. CMP bir tebliğle

seçimlere girmeyeceğini açıkladı. CMP’den sonra CHP’de seçimlere girmeyeceğini açıkladı.

İktidarın buna tepkisi sert oldu. Menderes bu partileri “ülkemizde demokrasi olmadığını

yabancılara jurnal etmekle suçluyor ve “eğer onların zamanında olsaydı, yaptıkları mücadele

şekli karşısında insanın kafasını keserlerdi. Seçimlere iştirak etmemeleri ile bizim

meşruiyetimize halel gelmez” 183diyordu.

Bölükbaşı Menderes’e verdiği cevapta demokratik hak ve özgürlüklerin iktidar

çoğunluğunun oyuncağı haline geldiğini söylüyor ve şöyle devam ediyordu; “…… Kanunsuz

olarak siyasi toplantılar yaptırmamak veya yapılanları dağıtmak muhalefeti suç ve suçluluk

tehdidi altında konuşamaz hale getirmek yolundaki gayretler elbette milletin gözünden

kaçmamaktadır. 2 Mayıs seçimlerinden sonra partimiz neredeyse hapishane hücrelerinde

toplantı yapacaktı.”184Mahalli seçimler 25–30 Eylül tarihlerinde yapıldı. CHP ve CMP’nin

katılmadığı bu seçimlerde oy verenlerin oranı düşük oldu. Seçmenlerin %39,7’si oylarını

kullandı.

3.2.5. Osman Bölükbaşı’nın 1956 Yılı Mitingleri

Osman Bölükbaşı Ocak-Eylül 1956 döneminde 10 ayrı gezi yapmış , bu geziler için 17

bin kilometre yol katetmiştir. 90 civarında mitinge katılan Bölükbaşı 300 saati aşkın

konuşmuştur.185Bölükbaşı o döneme göre oldukça fazla olan mitingleri yapma gerekçesini şu

sözlerle izah etmiştir.” Yüzde yetmişi okuma yazma bilmeyen bir milletin kafasına, gerçekler

göz vasıtasıyla değil, kulak vasıtasıyla girer. Yılda bir defa gazete yüzü görmeyen milyonlarca

insanın bulunduğu düşünülürse, meydanlarda halka hitap etmek büyük önem taşır.”186

183 Cumhuriyet, 11 Ağustos 1955 184 Cumhuriyet, 12 Ağustos 1955 185 Cumhuriyet, 28 Eylül 1956 186 Deniz Bölükbaşı, a.g.e.,s.208

Page 67: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

55

Osman Bölükbaşı Maraş, Gaziantep ve Adana mitinglerinde, DP iktidarının hiçbir

sözünü yerine getirmediğini işaret etmiş ve Neyzen Tevfik’in “ sazlar aynı sazlar, teller değişti;

yumruk aynı yumruk eller değişti” mısralarını okuyarak tek parti döneminden , DP döneminin

bir farkı olmadığını vurgulamıştır.187

25 Mart 1956 tarihinde yapılan Adana mitinginde Kırşehir’in kaza olmasına temas eden

Bölükbaşı ile halk arasında ilginç diyaloglar yaşanmıştır.Dinleyicilerden birinin “ senin anan

15 Bölükbaşı doğursaydı bu memlekete yeterdi “ diye bağırması üzerine , Bölükbaşı şu cevabı

verdi.” O zaman da 14 vilayet daha kaza olurdu.Bir başka dinleyici “ önümüzdeki seçimler

adaylığını Adana’dan koy, sana oy verelim diye bağırınca, Bölükbaşı ,” Adana’nın kaza

olmasını istemediğim için adaylığımı koymayacağım. Önce siz kendi ölünüzü kaldırın, Kasın

Gülek’i seçin de , beni ondan sonra düşünün” demiştir.188

23 Mayıs 1956 tarihinde Çankırı’da yapılan bir mitingde Bölükbaşı’nın “ İnönü gitti,

Bayar geldi. Şemseddin Günaltay gitti, Menderes geldi. Adı gitti, tadı kaldı.Bu iki parti

arasında hiçbir fark yoktur.Bu nedenle 1958 seçimlerinde abdestsiz namaz kılmayın” sözleri,

dini siyasete alet ediyor düşüncesiyle emniyet müdürü tarafından uyarılmıştır.189Osman

Bölükbaşı İzmir’deki ilk konuşmasını 3 Haziran 1956 tarihinde yapmıştır. Konuşmasında “

DP’nin muhalefette iken tatlı dilli nişanlı kıza benzediğini, nikâhı sağlama aldıktan sonra bu

hale geldiğini” belirtmiştir. Bölükbaşı ayrıca “CHP idaresinin köhne bir bina olduğunu , DP

iktidara gelince bu köhne binanın saray olacaklarını söylediğini , ancak iş başına gelince o

köhne binaya bir sıva,üzerine de Amerikan yardımlarından bir cila çektiklerini” ifade etmiştir. 190 Menderes ise Bölükbaşının ülkede hürriyet olmadığı eleştirilerine şöyle karşılık vermiştir

“kendileri birçok yerde miting yaptı.Herkes bilir ki istibdadın olduğu yerde değil miting

yapmak miting kelimesi dahi telaffuz edilemez.191

6 Haziran 1956 tarihinde basın hürriyetini kısıtlayan Basın Kanunu Meclis’ten

geçmiştir. Yapılan müzakerelerde söz alan Bölükbaşı “ Basın hürriyetinin olmadığı bir

memlekette, ne parlamentonun mevcudiyetinden, ne seçim hürriyetinden, ne vatandaş

haklarından bahsetmek mümkündür” demiştir. Ayrıca “kanun kabul edildiği takdirde rejim ve

187 Cumhuriyet, 22 Mart 1956 188 Cumhuriyet, 26 Mart 1956 189 Cumhuriyet, 24 Mayıs 1956 190 Cumhuriyet, 4 Haziran 1956 191 Adnan Menderes,Nutuklar,İstanbul,1990,s.102

Page 68: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

56

memleketle beraber en büyük kötülük, DP’ye yapılmış olacaktır. Memleket işleri bugünkü

durumda devam ettiği ve rejim uçurumun kenarında ve ölüme mahkûm edildiği müddetçe , bu

memlekette muhalefetin durdurulmasına imkân yoktur.Tazyik arttıkça, mukavemet artacak ,

bugün açık tenkidinden korktuğumuz hadiseler kulaktan kulağa çok tehlikeli ve çok zararlı

şekillere bürünerek yayılacaktır”192

DP iktidarı 27 Haziran 1956 tarihinde toplantı ve gösteri haklarını düzenleyen kanunu

değiştirerek , siyasi partilerin seçim dönemleri dışında açık hava toplantılarını yapmalarını

yasakladı.Toplantı ve Gösteri Kanunu’nun 12. maddesine göre , tezahürat , gösteri veya

protesto maksatlı toplanmayı ve bu toplantıya sebebiyet verilmesi suç sayılıyordu. 13. Madde

de ise, suç sayılan toplantıların dağıtılmasında hedef gözetilmeksizin, topluluk üzerine ateş

açılması kabul ediliyordu. Muhalefet bu kanuna sert tepki gösterdi ve iktidarın dikkatini

çekmek için Meclis’i terk etti. Muhalefetin boykotu, Menderes’i yolundan döndüremedi.193

Osman Bölükbaşı müzakereler esnasında söz alarak DP iktidarının kanunları

çiğnediğini, Türkiye’de Anayasa Mahkemesine gerek duyulduğunu söylemiştir. Bölükbaşı

muhalefetin meclisi terk ettikten sonra geri geldikleri sırada, Başbakan’ın, “ tıpış tıpış geldiler”

sözü ile karşılamasını eleştirerek” TBMM milletin malıdır. İktidarda bulunan partinin babasının

malı değildir” şeklinde karşılık vermiştir. 194

3.2.6. Kırşehir’in Yeniden İl Olması

1957 yılının Mart ayında DP tarafından Kırşehir’i yeniden il haline getirecek bir kanun

tasarısının hazırlandığını duyan Bölükbaşı “ Bu olayın rejimin tekrar normal hale getirilmesi

için bir başlangıç olmasını temenni ederim” demiştir.195Hükümet tasarısında , yeni Kırşehir

iline bazı kazalar bağlanmakla birlikte , Hacıbektaş ve Kozaklı Nevşehir’de bırakılmıştı. Bu

durum CMP’lilerin tasarıyı yetersiz bulmalarına ve şiddetli tartışmalara yol açtı. Bölükbaşı,

Kırşehir’i kaza haline getiren hatalı bir yolun düzeltilmesine gidilirken , ikinci bir hataya

düşmemek gerektiğini söylüyor ve iktidara seslenerek” Attığınız adımı kendi elinizle

gölgelemeyiniz” diyordu.

192 Cumhuriyet, 7 Haziran 1956 193 Cem Eroğul.,a.g.e., s.122 194 Cumhuriyet, 22 Temmuz 1956 195 Cumhuriyet, 4 Mart 1957

Page 69: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

57

Tasarının oylandığı gün mecliste bir konuşma yapan Bölükbaşı , hükümetin bu kanunu

çıkarırken siyasi maksatla hareket ettiğini , yine seçim ve oy endişesi taşıdığını ileri sürdü.DP

Hükümeti siyasi kanaati CMP’den yana olan ilçeleri kısmen Nevşehir’e kısmen de Kırşehir’e

bağlayarak CMP’nin her iki vilayette de kazanmasını önlemeye çalışmıştır.

Bölükbaşı mecliste yaptığı konuşmanın sonunda tarihe ve millete mal olmuş bazı

gerçekler bulunduğunu söylemiş ve 2 Mayıs 1954 seçiminden sonra Bayar’ın, F. Lütfü

Karaosmanoğlu’ndan Kırşehir’i ilçe haline getiren bir tasarı teklifinde bulunmasını istediğini

açıklamıştır.

Kanun üzerindeki görüşmeler bitip de oylamaya geçileceği sırada Bölükbaşı DP’lilere

seslenerek “Haysiyetten mahrum insanlar, haysiyetiniz olsa böyle kanun çıkarmazdınız” diye

bağırdı.196Bu sözler üzerine TBMM’ne ve Başkanlık Divanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle üç

oturum için meclisten çıkarılmış ve tasarının oylanmasında bulunamamıştır. Kırşehir’i il yapan

kanun tasarısı hükümetin istediği şekilde , yani Hacıbektaş ve Kozaklı ilçeleri Nevşehir’e

bırakılarak 12 Haziran 1957’de meclis’ten geçti.Kırşehir’in yeniden il haline getirilmesi

üzerine , kanunun görüşülmesi sırasında gösterdiği gayretlerden dolayı Bölükbaşı’ya teşekkür

telgrafları yağıyordu.

3.2.7. Bölükbaşı’nın Dokunulmazlığının Kaldırılması

Kırşehir tasarısı görüşülürken üç oturum için salondan uzaklaştırılan Bölükbaşı’ya

koridora çıktığı sırada meclis idare amirlerinden ve DP Balıkesir milletvekili Ahmet

Kocabıyıkoğlu tarafından sözle sataşılmıştı. Bölükbaşı”nın cevap vermesi üzerine tartışma

büyümüş ve yumruklaşmaya dönüşmüştü.

Bu olay yatıştırıldı ama , CMP Genel Başkanı’nın koridorda sarf ettiği sözler meclisin

manevi şahsiyetine hakaret sayıldı ve hadise adliyeye intikal ettirildi.Savcılık Bölükbaşı'nın

dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Adalet Bakanlığına başvurdu.

Şehir dışında bulunan ve savunmasını yapmak için yıldırım telgrafı ile Ankara’ya

çağrılan Bölükbaşı bu meselenin tamamen bir tertip eseri olduğunu söylüyor ve “Kırşehir’i

196 TBMM Tutanak Dergisi, Devre X, Cilt 20,Toplantı 3,(12.6.1957)İ.80,C.1

Page 70: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

58

kaza yapan zihniyet asıl hedef olan bizi bir gölge gibi takip etmektedir.Hedef bizi siyasette saf

dışı etmektir” diyordu.197CMP Genel Başkanı bir kısım milletvekilleri için sarf edilen sözlerin

hiçbir zaman heyetin tümünü ve dolayısıyla meclisin manevi şahsiyetini bağlamayacağını

bildiren Yargıtay Ceza Heyetinin kararını da basına okudu.Savunmasını hazırlamak için süre

istedi.Ancak kendisine ertesi sabah dokuza kadar süre verildi.

Meclisin Anayasa ve Adalet Komisyonlarından oluşan bir karma komisyon 11 e karşı

13 oyla Bölükbaşının dokunulmazlığını kaldırdı.Bu komisyonun düzenlediği raporda

Bölükbaşının meclis kürsüsünden “zalimlerin uşakları” diye bağırdığı ve DP milletvekili

Kocabıyıkoğlu ile tartışırken hakaret içeren sözler sarf ettiği belirtiyordu. Bölükbaşı bu kararı

“Kararınız mübarek olsun seçimlere gidiyoruz” sözleriyle karşıladı.198

Bölükbaşının dokunulmazlığının kaldırılması hem muhalefet hem iktidar cephesinde

geniş yankı uyandırdı. Muhalefet milletvekilleri, hatta bazı DP milletvekilleri Bölükbaşı’nın

meclis çatısı altında söylediği sözlerden ötürü sorumlu tutulamayacağını ifade ediyorlardı.

Hürriyet Partili Feridun Ergin ise “İncelediğimiz konu anayasa hukuku bakımından

hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak kadar açıktır. Milletvekilleri ,dünyanın diğer

memleketlerinde olduğu gibi yasama görevlerini yerine getirirken sarf ettikleri sözler

dolayısıyla sorumlu tutulamazlar.Aynı prensibi bizim anayasamızda kabul etmektedir.

Nihayet 24 Haziran 1957de meclis Bölükbaşı’nın dokunulmazlığının kaldırılması

istemiyle toplandı. Oturumu izlemek için binlerce kişi civar illerden ve bilhassa Kırşehir’den

Ankara’ya gelmişti. Bölükbaşı “Kırşehir kaza olma sırasını savdı,şimdi kaza olma sırası

Bölükbaşı’da” diyordu.199

Bölükbaşı dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili olarak “ Bu memleketin hiçbir

teminatı olmayan 25 milyon insanın arasına karışmak benim için zül(alçalma) değil, şeref

olacaktır” diyor ve konuşmasına şöyle devam ediyordu; ”… Burada söz konusu olan Osman

Bölükbaşının fani şahsiyeti değil,bir prensibin savunmasıdır.Hatalı bir karar TBMM’nde

milletvekillerinin fikirlerini kanaatlerini,protestolarını serbestçe ifade etme imkânını ortadan

kaldıracak bir karar buradan çıkmamalıdır… Otuz üç yıllık uygulama da meclise hakaret etti,

başkana hakaret etti, hükümete hakaret etti vs. gibi sonsuz iddia ve olaylar yüzünden bir tek

197 Cumhuriyet, 21 Haziran 1957 198 Cumhuriyet, 22 Haziran 1957 199 Cumhuriyet, 24 Haziran 1957

Page 71: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

59

adam hakkında cezai tatbikata geçmek kimsenin aklından geçmemiştir… Bu mecliste neler

olmamıştır, şu kürsüden soruyorum;bir muhalefet liderine profesyonel cani dendiğini, bir

partiye çete dendiğini unuttunuz mu?”

Bu etkileyici ve haklı savunmaya rağmen meclis,49 ret oyuna karşı 247 evet oyu ile

Bölükbaşının dokunulmazlığını kaldırdı.Kararın Anayasaya aykırı olduğu 255 milletvekilinin

oylamaya katılmamasından belliydi.200Bu karara halktan ve siyaset çevrelerinden büyük tepki

geldi.İçlerinde HP 'lilerinde bulunduğu ikibin avukat Bölükbaşı’yı savunmak için istekte

bulundular(bunlar arsında Muammer Aksoy ve Ahmet Tahtakılıç'ta vardı)

Bölükbaşı dokunulmazlığının kaldırılmasından 6 gün sonra 2 Temmuz Salı günü

Üçüncü Asliye Ceza hâkiminin verdiği kararla tevkif edilmiştir. Bu karar üzerine

Bölükbaşı’nın avukatları, Keskin Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuşlardır.Keskin Ağır Ceza

Mahkemesi reddi hâkim talebini yerinde bularak Bölükbaşı’nın tevkif kararını bozmuştur.

Ancak Ankara Sorgu Hâkimliği tekrar tevkif kararı vermiş ve İstanbul’da bulunan Bölükbaşı

tutuklanarak Ankara’ya sevk edilmiştir. Bölükbaşı meclis kürsüsünden yaptığı konuşmadan

dolayı iktidar zoruyla parlamentodan alınarak hapse atılan Türk tarihindeki ilk insandır.201

Bölükbaşı 1957 seçimlerini cezaevinde geçirmiştir. Bu seçimlerde yeniden milletvekili

seçilen Bölükbaşı 30 Kasın 1957’de cezaevinden çıkmış ve 3 Aralık 1957’de milletvekili

yemini etmiştir. Bölükbaşı’nın yargılanma süreci ise 1959 yılına kadar devam etmiştir.

Burçak ise Bölükbaşı’nın cezalandırılmasının DP iktidarına zararını yıllar sonra şu

şekilde açıklamıştır; “Bölükbaşı’nın ceza evinde bulunuşu bize çok oy kaybettirmiştir. Türk

halkı rakip bir partinin liderinin cezaevinde bulundurulmasını hoş karşılamamış. Bu itibarla

Kırşehir’in yeniden il haline getirilmesi sanırım ki partimize hiç oy kazandırmamış ama

Bölükbaşı’nın cezaevinde bulunuşu DP’den çok oy götürmüştür.202

200 Emrullah Nutku,Siyasi Anılarım,İstanbul:1979,s.352 201 Cihad Baban,a.g.e.,s.450 202 Rıfkı Salim Burçak,On Yılın Anıları,Ankara,1998, s.505

Page 72: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

60

3.3. 1957 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler

27 Ekim 1957’de yapılan seçimlerde DP yine birinci parti oldu. Ancak bu seçimlerde

1950 ve 1954 seçimlerine göre DP’nin oyları azalmıştır. Partilerin aldıkları oy oranları ile

milletvekili dağılımı şöyledir:

Tablo 3

1957 Milletvekilleri Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Adı Aldığı Oy Oy Oranı Milletvekilliği

DP 4.372.621 % 47,3 419

CHP 3.753.136 %40,6 178

CMP 652.064 %7,0 4

HÜRRİYET P. 350.597 %3,8 4

Bağımsızlar 4.994 %0,1 2

Kaynak:Teziç,1976,s.352.

Bu seçimlerde Bölükbaşı 60.963 oydan 40.041’ini alarak üçüncü kez Kırşehir’den

milletvekili seçilmiştir.1957 seçimleri sonrası siyasi ortam Türk siyasi hayatında görülmedik

ölçüde hareketlenmiştir.Bunun en önemli nedeni iktidarın güç kaybetmesi yüzünden

hırçınlaşması muhalefetinde güçlenerek daha önce 70 civarında olan milletvekili sayısını

toplam 186 ya kadar yükseltmiş olmasıydı.Bu bakımdan 1957 genel seçimleri Türkiye’de

demokratik mücadelenin yeni bir dönemini açmıştır denilebilir. Bu seçimler aynı zamanda DP

iktidarına halkın verdiği demokratik bir uyarı niteliğini de taşımakta olup DP’nin katıldığı son

seçimler olacaktır.203

Seçimlerden önce tutuklanan Bölükbaşı oyunu da cezaevinde kullanmıştı.

Bölükbaşı’nın tekrar seçilmesi ile dokunulmazlığını tekrar kazanıp kazanmadığı tartışılmaya

başlandı. Bu tartışmalarla birlikte tahliyenin gecikmesi üzerine CMP mensupları başbakana ve

cumhurbaşkanına protesto telgrafları çekmeye başladılar.Bölükbaşı'nın avukatları da yoğun

çaba sarf ediyorlardı. Bu arada Ahmet Tahtakılıç CMP Kırşehir milletvekili Hayri

Çopuroğlu ve Osman Canalan, Menderes'i ziyaret ederek, tekrar milletvekili seçilen

Bölükbaş’nın hapisten çıkarılması gerektiğini anlattılar. Bu olay duyulunca Bölükbaşı’nın

muhalifleri bunu kullanarak; Bölükbaşı’nın Menderes'ten şefaatte bulunduğunu ve zor 203 Mustafa Albayrak,Türk Siyasi Tarihinde Demokratik Parti,Ankara,2004,s.301

Page 73: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

61

durumda kalınca Menderes'e sarıldığını iddia etmeye başladılar. Oysa kî, durum böyle

değildi, Tahtakılıç ve diğer partililerin ziyaretinden Bölükbaşı’nın haberi yoktu. Ziyaretin

amacı milli irade ile seçilmiş bir milletvekilinin tahliye edilmesinin gerekliliğini

anlatmaktı.204

Bölükbaşı 30 Kasım 1957’de serbest bırakılmış, ardından 3 Aralık’ da milletvekili

yemini ederek meclis faaliyetlerine katılmıştır. Bölükbaşı, hapisten çıkarken kendisine geçmiş

olsun demeye gelen İsmet Paşa tarafından sırtı sıvazlanarak “Çocuğunun doğumunu bile

göremedin” sözlerine muhatap edilince “Ben sizin zamanınızda doğan çocuğumun doğumu

sırasında da hapisteydim” cevabını vermiştir.205

3.3.1. Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisinin Birleşmesi

1957 seçimlerinden sonra Beşinci Menderes Hükümetinin muhalefet üzerindeki

baskısı sertleşti. Hükümet ilk önce meclis iç tüzüğünde bazı değişiklikler yaptı. 27 Aralık

1957'de kabul edilen yeni iç tüzüğe göre; sözlü sorular yalnız Cuma günü ve en fazla bir saat

müzakere olunabilecek, bakanlar bu sorulara isterlerse cevap vermeyebileceklerdi. Bununla

birlikte dokunulmazlıkların kaldırılması kolaylaştırılıyor, meclisten çıkarma cezasının üst

cezasının üç oturumdan on iki oturuma yükseltilmiş bazı hâllerde tüm maaşının kesilmesine

gidecek kadar para cezası konulmuştu. Ayrıca kürsüde konuşan milletvekillerinin sözleri

çoğunluk kararıyla tutanaklardan çıkarılabilecekti.206

Hükümetin yaptığı bu ve benzeri değişiklikler yanında muhalefete karşı takındığı tavrın

sertliği muhalefet partilerini birbirine yaklaştırdı. İşbirliği çabalarında ilk adımlar Hürriyet

Partisinden ve Türkiye Köylü Partisinden geldi. Ancak CMP, Hürriyet Partisine sıcak

bakmıyordu. Hürriyet Partisinin CHP i l e yakınlaşması sonucu CMP ve TKP birleşme

yolunda adımlar attılar. Müzakerelerin sonucunda bu iki partinin birleşmesi amacıyla ortak

bir tebliğ yayınladılar. 16 Ekini 1958 günü yayınlanan tebliğe CMP adına Osman Bölükbaşı,

TKP adına da Tahsin Demiray imza koymuştur.207 Birleşme nedeniyle Cumhuriyetçi Millet

Partisinin adî Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi olmuştur.208 Bu iki partinin birleşmesinin

ardından Hürriyet Partisi de 24 Kasım 1958'dc CHP'ye katılmıştır.209 Muhalefet partilerinin

204 Baban,a.g.e.,s.450-452 205 Ahmet Selim, “Tavırlar Hatıralar”Zaman,16 Ağustos 2001, Bölükbaşı hapisteyken doğan kızına “Hürriyet” ismini koymuştur.Can Dündar, “Volkanda olsan sonu kül olmaktır”,Milliyet,29 Ocak 2002 206 Eroğul,a.g.e.,s.219 207 Yeni İstanbul, 1 Kasın 1963 208 Erdoğan Teziç,100 Soruda Siyasi Partiler,İstanbul, 1976,s.277 209 Teziç,a.g.e.,s.279

Page 74: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

62

bu ik i l i birleşmelere gitmeleri ve ortak hareket etme girişimlerine DP'nin yanıtı "Vatan

Cephesini kurmak oldu. Ocak 1959’da kurulan "Vatan Cephesi" ile iktidar parti teşkilatları

dışında geniş bir alana yayılmaya çalışıyordu.

3.3.2. CMP’de Hizipleşme ve Bölükbaşı’ya Karşı Gelişen Hareket

CMP'deki parti içi problemler Büyük Kongrede ortaya çıkmıştır. CMP Büyük

Kongresi, Birinci Kongre'nin aksine çok sert tartışmalara sahne olmuştur. Partideki

çekişme kongreye de yansımış, Bölükbaşı'na karşı bir grubun varlığı ortaya çıkmıştır. Bu grup

Sadık Aldoğan, Ahmet Tahtakılıç, Abdurrahman Boyacıgiller, Alaettin Tiritoğlu gibi

isimlerden oluşuyordu. Buna karşılık Bölükbaşı’nın yanında Fuat Ama, Ahmet Bilgin,

Nurettin Ardıçoğlu, Ahmet Oğuz, Nuri Leflef, Tahsin Demiray gibi isimler vardı.

Parti içindeki muhalif grup, Bölükbaşı’nın artık yerini bir başka kişiye bırakması

gerektiğini düşünüyordu. Tartışmalar ve eleştirilerin ardından başkanlık seçimine gidildi.

Bölükbaşı, 602 oydan 517'sini alarak başkan seçildi. Kongrede ayrıca Cumhuriyetçi Millet

Partisinin adının Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi olması da karara bağlandı.Böylece

CMP ile TKP'nin birleşmesi resmîleşmiş oldu.

Büyük Kongrede muhalif grubun içerisinde Alaettin Tiritoğlu'nun başını çektiği ayrı

bir grup daha vardı, Ankara İl İdare Kurulu’ndan Yunus Koçak, Şükrü Bıçakçı, Niyazi

Ağırnaslı bu ekibin önde gelen isimleriydi. Kongreye bir teklif sunan grup, partinin bir

"doktrin partisi" olmasını istiyorlardı. Bu grubun teklifine göre; CKMP, "20.Yüzyılın medeni

insanlık anlayışına uygun olarak, sosyal adalet ve güvenlik müesseselerinin kurucusu

olmalıdır” deniliyordu. Partinin adını da bu yeni projeye uygun olarak seçmişlerdi; Türkiye

Sosyalist Köylü Partisi.210 Hazırlanan projeye Bölükbaşı ve CKMP delegeleri şiddetle karşı

çıkarak CKMP’nin "Sosyalist Parti" olmasının mümkün olmadığını belirtmişlerdi. CKMP

içerisindeki muhalif hareket, zaman zaman sesini çıkarmaya çalışmasına rağmen, 1961

yılında ikinci defa Millet Partisinin kurulmasına kadar başarılı olamamışlardır.

210 Hulusi Turgut, “Anadolu Fırtınası 4” Sabah,23 Ocak 2002

Page 75: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

63

3.3.3. Bölükbaşı- Menderes Çatışması

1960 yılı içerisinde İnönü ile Menderes arasındaki uzun zamandır devam eden

çatışmalara Bölükbaşı da katıldı. Menderes, Kırşehir'de bir konuşma yapmıştı. Bu konuşma

Kırşehirlilerle bir barışmayı andırıyordu. Menderes konuşmasında; "Araya uzun seneler

girdi. Yalnız seneler değil, hadiseler, meseleler, belki alınganlıklar, belki dargınlıklar. Fakat

her halde ara bozucunun marifeti, nifakçının hayırsız, zararlı gayreti aramıza uzun seneler,

uzun mesafeler koydu..." diyordu.211 Bu sözlerle CMP’ye ve Bölükbaşı'na gönderme

yapılıyordu.

Bölükbaşı’nın Menderes'e cevabı gecikmedi. Bölükbaşı, Kırşehir'e reva görülen

muameleleri, alınganlıklar ve dargınlıklarla izaha çalışan Menderes’in, bu haliyle devleti

prensiplerin değil iş başında bulunanların his ve öfkelerinin idare ettiğini bir kere daha itiraf

ettiğini söyledi. Ayrıca Adnan Menderes tarafından İnönü'ye verilen bir cevâpta “Cumhuriyetçi

Millet Partisi nerede? " sorusuna şöyle cevap vermiştir."Muhalefete hayat hakkı tanımak

istemeyen bugünkü iktidar liderleri, betahsis Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne

karşı yıllardan beri baskı ve kin politikasına eksilmeyen bir hızla devam etmişlerdir. Bu

politikanın tatbikçileri bir taraftan okşayarak bir taraftan da tehdit ve baskılarını idame ederek

teşebbüslerini son zamanlarda parti liderine kadar uzatmak cüretini dahi göstermişlerdir.

Seçimlerde partimize rey veren bir vilayetin ilgası ve seçmenlerin toptan tecziyesi, icad edilen

fırsat ve bahanelerle parti idarecilerinin aylarca, yıllarca hapishanelere konması ve takibat

altında bulundurulması bu kin ve baskı politikasının amme vicdanına mal olan tezahürleri

olmuştur…Bütün bunlara rağmen Cumhuriyetçi Millet Partisi bugün, şerefli ve idealist

insanlar topluluğu olarak vazife başında ve insan haklarının enkazı üzerinde kaba bir kuvvet

saltanatı kurmak isteyen zihniyetin karşısında bulunmaktadır. Bu hakikati ve nerede

olduğumuzu, elçileriyle eşiklerimizi aşındıranlar, ziyafet sahneleri hazırlayanlar ve bizleri

saflarına çekmek için tatlı dil dökenler çok iyi bilirler. Kanaat ve haysiyetlerini siyaset

pazarına satışa çıkarmış birkaç bedhahtın ihaneti ile vatan cephesine iltihaklar efsanesi ile bir

idealistler ordusu kuvvet ve hayatiyetinden hiçbir şey kaybetmez. Vicdan ve kanatlara değil,

ihtiraslara ve süfli menfaatlere hitap yoluyla siyasî partilerin bünyelerine ihanet köprü başları

kurmak politikasına ümit bağlayanlar hüsrana mahkumdurlar. Bu yol esasen her manası ile

zayıf olanların ve temeli ahlak ve fazilet olan demokrasiye inanmayanların başvuracağı bir

yoldur.Bu hakikati, iktidar lideri "Allah o geceyi bir daha göstermesin” dediği geçmiş seçim 211Cumhuriyet, 3 Şubat 1960

Page 76: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

64

gecesini daha büyük bir dehşet ve hüsran içinde yakın bir atide bir kere daha yaşadığı

zaman anlayacaktır...DP lideri ne derse desin, şartlar ne kadar ağır olursa olsun, Cumhuriyetçi

Köylü Millet Partisi, siyasette sebat, ahlâk ve idealizmin bekçiliğini fütur getirmeyen bir

metanet ve cesaretle yapmağa devam edecektir"212

3.3.4. 27 Mayıs Askeri Müdahalesi

1960 yılı içerisinde DP’ye karşı tepkiler büyüyordu. Bu tepkilerin en şiddetlisi,

DP'nin CHP hakkında meclis soruşturması istemesiydi. Demokrat Parti Meclis Grubu, 12

Nisan 1960 günü yaptığı toplantı sonucu Halk Partisi hakkında meclis tahkikatı açılmasına

karar verdi Ardından DP Milletvekili Baha Âkşit ile Mazlum Kayalar konu ile ilgili bir önerge

verdiler Bu önergede özetle, CHP'nin seçim dışı yollarla iktidara gelmek için hücre örgütü

kurduğu, silahlandığı, isyan hazırladığı gibi iddialar ileri sürülüyor ve bu hususları

soruşturulması için on beş kişilik bir komisyonun kurulması öngörülüyordu.197 Önergenin kabul

edilmesinin ardından bir "Tahkikat Komisyonu" oluşturuldu.

Tahkikat Komisyonunun oluşturulmasının ardından kurul ilk olarak üç yasak kararı

verdi. Yasaklar şunlardı: Partilerin kongreleri, toplantıları bütün siyasal faaliyetleri, yeni örgüt

kurmaları; Komisyonun faaliyetleri ile i lg i l i bütün yayınlar; Büyük Millet Meclisinin

tahkikat kararı ile ilgili müzakerelerinin yayımı.198

DP tarafından önerilen Tahkikat Komisyonunun kurulması bir kısım basın ve

muhalefet için karanlık günler ve baskıların başlangıcıydı. Tahkikat Komisyonunun

kurulmasını talep eden DP önergesinde CHP ve basın çok ağır bir şekilde itham ediliyordu.

İtham edilen hususlarla ilgili olarak normal adli mekanizmaları harekete geçirip suçluları

cezalandırmak varken DP iktidarı konunun Mecliste kurulacak bir komisyon aracılığı ile

soruşturulması tercih ediliyordu.213

212 Deniz Bölükbaşı,a.g.e.,s.272 213 Davut Dursun,Demokrasi Krizlerinde Basın ve Aydınlar,İstanbul,Mart 2000,s.35

Page 77: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

65

Mecliste Tahkikat Komisyonunun kurulması ile ilgili konuşan İnönü o meşhur olan

“Artık sizi ben bile kurtaramam” cümlesini sarf etmiştir.214Ve şöyle devam etmiştir. “Şartlar

temin olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır”.215

Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri Tahkikat Komisyonunun oluşturulmasıyla

DP'nin dikta rejimine doğru gittiğini söylüyor ve şiddetle karşı çıkıyordu. Bu tepkilerin en

büyüğü Tahkikat Komisyonumun görev ve etkileri i le ilgili kanunun kabulünden sonra

gerçekleşti. Kanunun kabulünün ertesi günü İstanbul'da ilk büyük öğrencî gösterisi oldu.

Olayların büyümesi üzerine 28 Nisan I960’ta hükümet sıkıyönetim ilan etti.

28 Nisan öğrenci olaylarında sonra 30 Nisan akşamı bir araya gelen Celal Bayar ve

Menderes, Ali Fuat Başgil’den tavsiye istemişlerdir. Başgil ise fikirlerini şu şekilde

açıklamıştır. “Her şeyden önce Menderes Kabinesi istifa etmelidir. Mecliste mutedil

şahsiyetlerden yeni bir kabine kurulmalıdır.Böylece milli birlik kurulmuş olacaktır.Bu yeni

hükümet Anayasaya aykırı kanunların tadilini teklif edecek böylece siyasi tansiyon

düşecektir”216

3 Mayıs'ta Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel de, Milli Savunma Bakanına anlamlı

bir mektup gönderdi. Bu mektupta, Cumhurbaşkanının istifa etmesi, hükümetin değişmesi,

antidemokratik kanunların derhal kaldırılması siyasal suçluların affı isteniyordu. Gürsel

mektubunu şöyle bitiriyordu:"Sayın Vekilim, maruzatım muhakkak ki çok mühim ve hatta çok

cüretkaranedir. Fakat memleket için, memleketin selameti için hükümet hatta partinizin

kurtarılması için dikkate alınması lazımdır. Ve hatta çok lazımdır.217

5 Mayıs 1960’ta ise Ankara'da "555 K" parolası ile toplanan kalabalık büyük bir gösteri

yaptı.11 Mayıs’ta meclis, hiçbir gerekçe gösterilmeden on bir günlük bir tatile sokuldu ardından

Başbakan, Ege gezisine çıktı. Bu arada seçimlere gidileceği haberleri çıktı. Bu haberler

üzerine Bölükbaşı, ülkenin huzura kavuşması için seçimin gerekli okluğunu söyledi.

23 Mayıs'ta Osman Bölükbaşı ile Avni Doğan, meclise bir önerge vererek hükümet

hakkında meclis soruşturması açılmasını istediler. Önergede; meydana gelen olaylara

TBMM tarafından dur denilmesi gerektiği belirtiliyordu. Ayrıca İstanbul

Üniversitesi’ndeki olaylara da değiniliyordu. Bölükbaşı ve Doğan, olaylarda hükümeti 214 Metin Toker,Demokrasiden Darbeye(1957-1960), İstanbul,1991,s.341 215 Şükran Özkaya,Adım Adım 27 Mayıs,İstanbul,2005,s.77 216 Ali Fuat Başgil,27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri.İstanbul:1966,s.137 217 Aydemir,a.g.e.,s.391

Page 78: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

66

sorumlu tutuyor, 6-7 Eylül olaylarına müdahale edilmediği halde, İstanbul ve Ankara’daki

olaylarda zor kullanılmasının tezat olduğunu belirtiyorlardı. 25 Mayıs’ta meclisin tekrar bir ay

süreyle tatile girmesi gündeme gelince, Bölükbaşı kürsüye gelerek; iki gün önce açılan

meclisin tekrar tatile girmesini gerektirecek makul sebeplerin açıklanmasını isledi, Bölükbaşı

sözlerini şöyle tamamladı:"Bu memlekette gece uykularınızı kaçıran hadiseler bir gün vuku

bulursa bunun mesulleri sizler olacaksınız. Zulmünüz olmazsa ayaklanma olmaz.218

Yapılan oylamanın ardından meclis tekrar tatile girdi. 25 Mayıs’ta Menderes uçakla

Eskişehir'e gitti. Başbakan, Eskişehir'de subayların protestosuyla karşılandı. Menderes

Eskişehirlilere hitaben bir konuşma yapacaktı. Ancak hoparlörün kablolarının kesilmesi

nedeniyle konuşma yapamadı. Menderes 26 Mayısla Konya'ya gitmek üzere yola çıktı,

ancak Kütahya'da yakalandı. Celal Bayar Çankaya'da teslim alındı. DP’nin diğer ileri

gelenleri teker teker yakalanıp Harp Okulu'nda muhafaza altına alındılar. Böylece 14 Mayıs

1950’de başlayan, DP'nin iktidar dönemi 27 Mayıs I960’ta fiilen sona eriyordu.

3.3.5. 27 Mayıs Askeri Müdahalesi Sonrası Durum

Bölükbaşı 27 Mayıs darbesini meşru bir ihtilal olarak değerlendirmiştir. 1962 Mart

ayında Tedbirler Kanunu görüşülürken Meclis kürsüsünden “Osman Bölükbaşı ihtilalin meşru

olduğuna dünde inanıyordu bugün de inanıyor yarın da inanacaktır” demiştir.219Bölükbaşı 27

Mayıs sonrası siyasetin iki parti arasında şekilleneceğini ummaktadır. Bölükbaşı kendi partisi

CKMP’nin, DP’nin yani CHP dışında kalan güçlerin partisi olacağını düşünmektedir.

Bölükbaşı darbeden sonra askerlerin CHP ve lieri İnönü ile kurdukları ilişkiden rahatsız

olmuştur.Ancak darbeden sonra askerlerin uzun süre kalmayıp seçimlere gidecek olması

Bölükbaşı’yı cesaretlendiriyordu.

Bölükbaşı 27 Mayıs rejiminin getirdiği kurumlara muhalefet etmemiş, kurucu meclise

partisi ile birlikte katılmış ve anayasanın halk oylanmasında desteklenmesini istemiştir.Bu

haliyle Bölükbaşı 27 Mayıs ve 1961 Anayasası ile oturtulmaya çalışılan yeni düzeni

savunmaktadır. Bölükbaşı 27 Mayıs’tan seçimlere kadar geçen süre içerisinde ikili bir söylem

geliştirerek, bir yandan 27 Mayıs darbesini meşru görmüş ve yeni rejimi savunmuş öte yandan

askerlerin kurduğu hükümete üye vermek istememek , liderler toplantısına katılmamak, CHP

218 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 11,Toplantı 3,Cilt 18,Oturum 68,Celse 2,23.5.1960,s.577-578 219 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,İctima 2,Cilt 10,Oturum 2,Birleşim 13, 03.03.1962,s.43

Page 79: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

67

ile ilişki kuran askeri yönetimi tarafsız olmamakla suçlamak gibi siyasi manevralarla özellikle

DP’li seçmen nezdinde “27 Mayısçı” olarak algılanmamaya dikkat etmiştir.

27 Mayıs 1960’ta Milli Birlik Komitesi’nin iktidara fiilen el koymasından sonra, 28

Mayıs günü meclisin feshedildiği, partilerin siyasi faaliyetlerinin tatil edildiği açıklandı, 12

Haziran’da yürürlüğe giren geçici anayasa ile siyasi partilerin faaliyete geçişleri hakkında

MBK, 12 Haziran 1960’da "Teşkilatı Esasiye Kanunumun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi

Hakkında" geçici bir kanun yayınlamıştır. Kabul edilen bu kanunla 27 Mayıs hareketi

anayasal bir temele oturtulmuştur.220 Bu kanuna göre MBK Başkanı; Devlet Başkan, Silahlı

Kuvvetler Başkomutanı, kurulan i lk hükümetin Başbakanı ve Milli Savunma Bakanı unvanlarına

sahip oluyordu.221

7 Aralık 1960’ta Milli Birlik Komitesi’nde kabul edilen yasaya göre Kurucu Meclis iki

bölümden oluşuyordu: MBK ve Temsilciler Meclisi. Oluşturulan Kurucu Meclis'te

CKMP'ye 25 üyelik verildi. Kurucu Meclis 6 Ocak 1961 tarihinde toplanacaktı. Kurucu Meclisin

toplantısından bir gün önce hükümet istifa etti. Devlet Başkanı Cemal Gürsel yeni hükümet

oluşturmak için çalışmalara başladı. Bu arada kabineye CHP ve CKMP’den yeni bakanlar alma

girişimleri vardı. Bölükbaşı, hükümete üye vermek istemiyor, CHP'ye karşı muhalefet görevi

üstlenmek istiyordu. Ancak Bölükbaşı’nın muhalefetine rağmen CKMP’li Ahmet Tahtakılıç

Çalışma Bakanı olarak görevlendirildi. Kurucu Meclis, 6 Ocak’ta toplandı. Yeni üyeler

yemin ederek milletvekili statüsü kazandılar.

Yeni anayasanın hazırlıkları sürerken, Ekim 1961’de yapılacak genel seçimlere

katılabilmek için 13 Şubat 1961 tarihine kadar başvuru yapılması gerektiği açıklandı. 1

Nisan'da da siyasi faaliyetler tekrar serbest bırakıldı. Bu çerçevede CHP ve CKMP tekrar faaliyete

başladı. Ayrıca Adalet Partisi, (AP) Yeni Türkiye Partisi (YİP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP)

kuruldu. Partilerin kurulmasından sonra Kurucu Meclis tarafından hazırlanan yeni anayasa 9

Temmuz I961’de halk oyuna sunuldu ve oylamaya katılanların. %60.4'ü tarafından kabul

edildi. 1961 Anayasasına göre siyasi partiler anayasal güvenceye alınmıştır.

31 Ağustos'ta Devlet Başkanı Cemal Gürsel siyasi parti temsilcilerini Çankaya'da

Yuvarlak Masa Toplantılarına davet etti.222Toplantılar sonunda parti liderleri 5 Eylül 1961

220 Teziç,a.g.e.,s.288 221 Özdemir,a.g.m.,s.197 222 Feroz Ahmad,Demokrasi Sürecinde Türkiye,İstanbul,1996,s.173

Page 80: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

68

günü ortak bir beyanname yayınladılar. Bu beyanname ile parti liderleri; 27 Mayısın

meşruluğunu tartışmamaya, Atatürk devrimlerini korumaya, Yassıada'da faaliyet gösteren

"Yüksek Adalet Divanı’nın kararlarının siyasal tartışmalar dışında tutulmasına, idarenin

tarafsızlığının korunmasına, orman sorununun hiçbir biçimde politik amaçlarla istismar

edilmemesine, dış politikada zararlı tartışmalar açılmamasına söz verdiler. Yuvarlak Masa

Toplantılarına CHP, AP YTP,CKMP katılmıştı. Toplantı sonrası yayınlanan

beyannameye CHP adına İsmet İnönü, AP adına Ragıp Gümüşpala, YTP adına Ekrem

Alican, CKMP adına (Osman Bölükbaşı toplantıya katılmadığı için) Ahmet Oğuz imza

koydular.

Bölükbaşı ise yuvarlak masa toplantılarına katılmamıştı.223 Ayrıca toplantılar

sonrası hazırlanan beyannameye de imza koymamıştır. Bölükbaşı toplantılarda hazırlanan

metinde, inanışlarına ve hukuk anlayışına uymayan önemli noktaların yer aldığını bu

sebepten bu beyannameyi tasvip edip imzalamayacağını bildirmiştir. Bölükbaşı’nın karşı

çıktığı noktalar Yuvarlak Masa Toplantılarında açıklanmış ve zapta geçirilmiştir.

Bölükbaşı’nın, Yuvarlak Masa Alt Kademe Toplantısına katılan CKMP'liler tarafından

sunulan, itirazları şunlardı;

1 - Yassıada mahkemelerinin henüz karara bağlanmadığı bir sırada mahkemenin

hükmüne açıkça tesir edecek bir ithamnameyi kabul etmeyi hukuk anlayışımla kabili telif

görmüyorum. Sayın Milli Birlik Komitesi'nin de benimle aynı görüşte olacağını ümit

etmekteydim, Mahkeme hükmüne müteveccih olmayan, sadece siyasî bir organ olan Milli

Birlik Komitesi’nin takdir ve atıfetine müteveccih "kansız başlayan ihtilalin kansız bitmesi

kanaatimizce memleket için hayırlı olacaktır" şeklindeki bir temennim karşısında hükmün

tefhimine kadar bu mevzuda her türlü neşriyat ve konuşmayı Komite bir kararla yasak

etmiştir. Şimdi o yasağın dışına çıkılmak istendiğini müşahade etmekteyim. Bu mevzuda

bazı partilerin girişecekleri anlaşılan taahhütle fiiliyatın birbirine uyacağına da kani değilim.

2- Yassıada’dan çıkacak kararın adalete uygun olmasını temenni ederim. Ancak

beyanname metninde "Türk adaletine inanıyoruz" demekle bu mahkemenin vereceği

hükmü adeta peşinen tasdik eder bir mevkie asla düşemem. Sadece, bu hükmün seçimlerde

münakaşa mevzuu yapılmamasını kabul edebilirim.

3- Milli Birlik Komitesi’nin seçimlerin dürüst cereyan edeceği hususundaki teminatını

223 Bedii Faik,İhtilalciler Arasında Bir Gazeteci,İstanbul:1967,s.157

Page 81: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

69

yalnız kendisi bakımından kabul edebilirim. Bünyesine muhtarları dahi alan bugünkü idari

mekanizmanın seçimlerde nasıl davranacağı hakkında peşin bir hüküm veremem. Bu

mevzuda manevi bir taahhüde giremem.”224

3.4. 1961 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler

3.4.1 CKMP’nin Seçim Propogandası

15 Ekim’de yapılacak seçimler öncesi gündemi meşgul eden konu Yassıada

duruşmaları idi. Bölükbaşı, 20 Ağustos 1961’de basına verdiği bîr beyanatta Yüksek

Adalet Divanında idam kararlan çıkması durumunda Milli Birlik Komitesi’nin bu kararlan

tasdik etmemesini temenni ettiğini belirtiyordu. 15 Eylül’de mahkeme kararları açıklandı.

DP'nin 15 yöneticisi için idam kararı çıktı. MBK, bu idamlardan sadece Menderes, Zorlu ve

Polatkan’nın idamlarını onayladı.225 Zorlu ve Polatkan 16 Eylülde, Menderes ertesi gün idam

edilmiştir.226

İdamlar gerçekleştirildiğinde seçimlere bir aydan az bir zaman kalmıştı. Partilerin

seçim kampanyası bir hafta sonra başladı. Bölükbaşı'nın seçim propagandasında hedefi

CHP ve yeni kurulan Adalet Partisi idi, Bölükbaşı; Demokrat Parti’nin büyük kitlesinin,

CHP'nin kadrosunu, zihniyetini, fikirlerini ve icraatlarını beğenmeyenlerden

oluştuğunu,1950'den beri geçen on yıl içerisinde Halk Partisi zihniyetinde bîr değişiklik

olmadığını belirterek eski Demokrat Partilileri kendi saflarına çağırıyordu. Bölükbaşı

ayrıca yeni partilerin kurulmasının ve teşvik edilmesinin başlıca sebebinin, CKMP'ye

gelecek Demokrat Parti oylarının bölünmesi amacını taşıdığını iddia ediyordu.

Bölükbaşı’nın diğer bir hedefi de Adalet Partisi ve onun Genel Başkanı Ragıp

Gümüşpala idi.Yeni partilerin ciddi bir ihtiyacın karşılığı olmadığını belirten Bölükbaşı bu

partilerin siyasî hayatın çile ve sabır imtihanından geçmiş güvenilir liderlere sahip

olmadıklarını ifade ediyordu.1961 seçimlerinde CKMP'nin yöneldiği kesim DP kitlesi

olmuştur. Bu amaçla, 5 Kasım 1961 tarihinde yayınladığı tamimle; Bölükbaşı, eski

DP'lileri CKMP'ye davet etmiştir. Bu tamimde; “Demokrat Parti’nin büyük, ve samimi 224 Deniz Bölükbaşı,a.g.e.,s.297 225 Bölükbaşı 15 Eylül günü CKMP Genel İdare Kurulu kararıyla yazdığı mektubu Milli Birlik Komitesine yollamış ve idam kararlarının onaylanmaması yönündeki temennisini tekrar etmiştir. 226 Ahmad,a.g.e.,s.173

Page 82: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

70

kitlesiyle aramızda unutulması imkânsız bir acı hatıra mevcut olmadığı gibi niyet ve

görüşlerimiz arasında da bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz” deniliyordu.227

3.4.2. 1961 Milletvekili Genel Seçimleri Sonuçları

15 Ekim 1961’de yapılan seçimlerin sonucuna göre, oyların % 62'sini CHP'ye karşı

olan AP, CKMP ve YTP almışlardır, Bu sonuç "Menderes'in zaferi" olarak

değerlendirilmiş 27 Mayıs'a tepki olarak yorumlanmıştır. Ancak etkinliğini sürdüren

İhtilalciler CHP’nin karşısındaki üç partiye bir araya gelip iktidar olma fırsatı vermemiştir.228

Kayıtlı seçmenlerin %81,41’nin oy kullandığı seçimlerde alınan sonuçlar şöyledir:

Tablo 4

1961 Milletvekilleri Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Adı Oy Oranı Milletvekili Oy Oranı Senatörlük

CHP %36,7 173 %37,2 36

AP %34,7 158 %35,4 70

CKMP %13,9 65 %13,4 16

YTP %13,7 54 %13,9 28

Kaynak: AHMAD-AHMAD, 1976, s.239.

Seçimler sonucunda dördüncü defa milletvekili seçilen Bölükbaşı Ankara milletvekili

olarak meclîse girmiştir. CKMP ise Mîllet Partisi döneminden beri ilk defa büyük bir

çoğunluk (65 milletvekili, 16 senatör) ile meclîste temsil edilme hakkı kazanıyordu. Seçimlerin

ardından, 25 Ekim 1961’de meclisin açılması kararlaştırıldı. Ancak ordunun içerisinde

yönetimin sivillere devredilmesinden ve seçim sonuçlarından memnun olmayan bir grup

vardı. Anayasanın kabulü, genel seçimlerin yapılması ve parlamentonun açılması i le MBK

askeri yönetimi hukuki anlamda sona ermişti, ancak Silahlı Kuvvetlere mensup subayların

siyasi faaliyetleri devam ediyordu.229

227 Deniz Bölükbaşı,age,s.287 228 Hikmet Bila,CHP,.İstanbul 1999.s.193 229 Özdemir,agm,s.208-209.

Page 83: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

71

3.4.3. Cumhurbaşkanlığı Seçimi

25 Ekim 1961’de meclis açıldı. Fakat yemin töreninin ardından Cumhurbaşkanlığı

seçimi dolayısıyla yeni bir bunalım çıktı, AP'nin bir kanadı Cumhurbaşkanlığına Prof. Dr.Ali

Fuat Başgil’i aday göstermek ve CHP ile bir koalisyona girmek istemiyordu, Başgil’in aday

olmasıyla durum daha karmaşık hale geldi, CKMP lideri Bölükbaşı da Cemal Gürsel’in

Cumhurbaşkanlığı’na karşı çıkıyordu. CHP lideri İnönü ile AP lideri Gümüşpala Bölükbaşı'yı

ikna etmek için büyük çaba sarfediyorlardı.

Sonuçta Bölükbaşı, "hayatımın en büyük fedakârlığım yapıyorum" diyerek Gürsel’in

Cumhurhaşkanlığı'nı kabul ettiğini açıkladı.230 Ancak ilerleyen dönemlerde

Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını yitirip İnönü’ye yakınlaşmasına karşı çıkan Bölükbaşı

Cumhurbaşkanı’nı şu şekilde eleştirmiştir “Anayasamıza göre Cumhurreisi gayri mesul ve

tarafsız bir şahsiyettir.Bu memlekette Anayasa mutlak manada hakim olacaksa her şahıs, her

makam, ve her kuvvet Anayasa ve kanunların emrettiği hudut içinde kalmaya

mecburdur.Cumhurbaşkanı Hükümetin malumat ve muvafakatı olmadan, kararı olmadan hiçbir

açıklamada bulunamaz”.231

Sonunda Silahlı Kuvvetlerin baskısı ve emekli bir orgeneral olan AP Genel Başkanı

Ragıp Gümüşpala’nın yardımı ile seçime katılan tek aday Cemal Gürsel 607 oyun 434’ünü

alarak 4. Cumhurbaşkanı seçildi.232 Aynı gün Suat Hayrı Ürgüplü Senato Başkanlığına, Fuat

Sirmen de Meclis Başkanlığına seçildiler. Bir aya yakın devam eden pazarlıkların ardından

İnönü başkanlığında CHP-AP koalisyonu kurulmuştur.233

27 Mayıs sonrası ordunun siyasete karışmasına karşı çıkan Bölükbaşı ordunun

vazifesinin bu nizamı yıkmaya çalışan aşırı sol faaliyetler karşısına koruyucu bir kuvvet olması

düşüncesindedir.234Bir bütün olarak Bölükbaşı’nın siyasi mücadelesi ve muhalefet anlayışı

incelendiğinde esas eleştirilerini CHP’ye kişisel olarak ta İnönü’ye yönelttiği

görülür.Bölükbaşı, 1960 İhtilali sonrası CHP’nin ordunun gölgesinde halkı tehdit eden bir parti

konumuna geldiğini savunmuştur.Türk Ordusu’nu siyasetin içine çekmek isteyenlerin CHP ve

İnönü olduğunu belirtmiştir.Bu konuda kendisini eleştiren CHP’lilere şu şekilde karşılık

vermiştir “Benim İsmet Paşa’nızın yüzüne söylediğimi, sizler gıyabında söyleyemezsiniz”.235

230 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 1,İçtima 2,Cilt 10,Birleşim 21,Oturum 1,24.12.1962,s.405 231 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,İctima 2,Cilt 5,Oturum 11,Birleşim 89,21.05.1962,s.320 232 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.240 233 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.241 234 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,İctima 2,Cilt 5,Oturum11,Birleşim 89,21.05.1962,s.172 235 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,İctima 2,Cilt 5,Oturum11,Birleşim 89,21.05.1962,s.173

Page 84: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

72

Seçimlerin ardından MBK, dört partinin katılacağı bîr millî koalisyon kurulması için

girişimlerde bulundu. Ancak bunun gerçekleşemeyeceği ortaya çıktı. AP, CKMP ve YTP

İnönü'nün Başbakanlığına karşı çıkıyordu. Gürsel, 10 Kasım 1961’de İnönü'ye hükümeti

kurma görevi verdi. Yapılan görüşmeler sonucu AP, CHP ile koalisyona razı oldu. Birinci

İnönü Koalisyonu 20 Kasım 1961’de güvenoyu alarak görevine başladı.236 Ancak bu hükümet

pek fazla uzun ömürlü olmadı. Koalisyon 1 Haziran 1962’de dağılmıştır.

3.4.4. 22 Şubat 1962 Darbe Girişimi

27 Mayıs’tan sonra yaşanan askeri yönetimden sivil yönetime geçiş sürecinin en

önemli sorunu 1961 seçimlerinde oluşan parlamentoyu dağıtarak iktidarı ele geçirmek isteyen

subayların eylemleri olmuştur.Bu eylemlerin ilki 22 Şubat 1962’de ,Harp Okulu Komutanı

Talat Aydemir’in gerçekleştirdiği girişimdir.22 Şubat’ta Ankara’da Aydemir başkanlığında

Kara Harp Okulu öğrencileri harekete geçtiler.Bu arada Aydemir’i destekleyen Binbaşı Fethi

Gürcan Muhafız Alayının komutasını ele geçirmişti.Cumhurbaşkanı Gürsel,Başbakan İnönü

ile parti liderleri de Çankaya’da toplantı halinde idi. Bölükbaşı da toplantıda

bulunuyordu.Çankaya’da liderlerin toplantı halinde bulunduğu sırada Bölükbaşı ,İnönü’ye

şöyle demekteydi: “Hiçbir ümit kalmadığı zaman topluca meclise gidelim, bizi oradan alsınlar

veya öldürsünler.Biz ölebiliriz fakat şerefimiz yaşasın”.Aynı toplantıda meclisin feshine dair

teklifler yapılması üzerine,Bölükbaşı’nın “meclis kapanacağı yerde,bizim dört günlük

defterimiz kapansın” dediği ifade edilmektedir.”237

Çankaya’da bekleyiş devam ederken Aydemir,liderlerin bırakılmasını emretti.Daha

sonra yapılan pazarlıklar sonucu;harekata katılanlar hakkında cezai tahkikat yapılmayacağı

sözü verildi.Harekata katılan subaylardan,12 Albay,5 Yarbay ve 4 Binbaşı emekliye sevk

edildi.23822-23 Şubat olaylarını CKMP Meclis Grubu’nda değerlendiren Bölükbaşı , olaylarla

ilgili olarak İnönü’yü daha önceden uyardığını ve Türk ordusunu siyasete çeken sebeplerin

ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir.239

Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından hükümet ve partiler arası ortak bir

bildiri yayınlanarak,27 Mayıs ve Anayasal düzen karşısında bir birlik kurulduğu

açıklandı.Ardından da parti liderleri,27 Mayıs’ı ve onun getirdiği rejimi eleştiren ya da ona

saldırıda bulunan kimseler aleyhinde alınan kararları destekleyen bir protokolü imzaladılar.Bu

236 Teziç,a.g.e.,s.290-291 237 Kudret,25 Şubat 1962 238 Emekliye sevk edilen Talat Aydemir,20-21 Mayıs gecesi ikinci defa darbe girişiminde bulunmuş ve yine başarısız olmuştur.Bu defa harekatın ileri gelenleri ölüm cezasına çaptırılmış harekata katılan Harbiye öğrencileri topluca okuldan çıkarılmıştır. 239 Kudret,25 Şubat 1962

Page 85: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

73

protokol çerçevesinde hükümet Tedbirler Kanunu'nu meclise gelirdi.240 Tasarı 3 Mart

1962’de kabul edildi. Bölükbaşı da tahriklerin devam etmesi halinde memleketin iktisaden

mahvolacağını belirtmiş, "önce vatan, sonra parti gelir" diyerek tasarıyı desteklemiştir.241

Talat Aydemir ve arkadaşları 20-21 Mayıs 1963 tarihinde yaptıkları darbe girişimi

sonrasında yakalanıp idam cezasına çaptırıldılar.Bölükbaşı idamların topluma yarar değil zarar

getireceğini dile getirerek şunları söylemiştir “20-21 Mayıs’tan bu güne kadar cereyan eden

hadiseler, başta TBMM olmak üzere demokratik rejime sahip çıkan kuvvetlerin ve

müesseselerin sehpadan daha fazla bu rejim için bir teminat olabileceğini göstermiştir”.242

3.4.5. Osman Bölükbaşı'nın CKMP'den İstifası

15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra kurulan CHP-AP koalisyonu içerisinde, "DP’lilerin

affı" konusu nedeniyle tartışmalar devam ederken 30 Mart tarihinde Bölükbaşı ile Genel

Başkan Vekili Ahmet Oğuz CKMP'den istifa ettiğini açıkladı.243 Bölükbaşı 4 ay önceki

istifasında verilen teminatın sözde kaldığını ve şikayetçi olduğu şartlar değişmediği için istifa

ettiğini belirtiyordu.244 Ancak bu istifalar CKMP Genel İdare Kurulu tarafından kabul edilmedi.

Genel Başkanın kongreye kadar görevinde kalması kararlaştırıldı.245

Bu arada CHP-AP koalisyonu bozulmuş, İnönü yeniden hükümeti kurmakla

görevlendirilmişti. Bölükbaşı hükümete katılmak istemiyordu. Ancak CKMP

yönetiminden koalisyona katılmayı isteyenler çoğunluktaydı. Bunun üzerine Bölükbaşı

taraftan 18 milletvekili ile 7 senatör; 1 Haziran 1962’de CKMP’den istifa ettiklerini

açıkladılar.246 Bu sırada hükümeti kurma görevi alan İnönü, Bölükbaşı’nın ne

düşündüğünü öğrenmek istiyordu. İnönü, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Necdet Calp

vasıtasıyla Bölükbaşı'yla görüşmek istediğini belirtti. Bölükbaşı, Calp’e CKMP'den istifa

ettiğini, sadece Ankara milletvekili olduğunu, Başbakanın kendisiyle görüşecek neyi

olabileceğini sordu, İnönü ise buna karşılık şu mesajı iletti; "Sayın Bölükbaşı, siyasetten ayrılıp

köyüne çekilse bile, memleketin buhranlı bir anında kendisiyle konuşmak ve fikirlerini

240 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.246 241 Kudret,4 Mart 1962 242 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,Toplantı 3,Cilt 26,Oturum1,Birleşim 42,28.01.1964,s.12 243 Bölükbaşı daha önceden Kasım 1961’de istifa etmiş,ancak partililerin çabaları ve Bölükbaşı’nın parti içinde eleştirdiği konuların düzeltileceği sözü ile istifasını geri almıştı. 244 Fatih Artvinli,Türk Siyasal Hayatında Osman Bölükbaşı,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,İstanbul:2004,s.122 245 Kudret,1 Nisan 1962 246 Kudret,2 Haziran 1962

Page 86: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

74

almak ihtiyacını hissederim". Bu mesajların ardından Bölükbaşı ve İnönü Başbakanlıkta

görüştü, Bölükbaşı arkadaşlarıyla birlikte yeni hükümete katılmayacaklarını ancak kırmızı oy

vermeyeceklerini ifade etti.247 İnönü, 25 Haziran 1962’de CHP-YTP-CKMP ve

bağımsızlardan oluşan ikinci koalisyon hükümetini kurdu.248 Güven oylamasında Bölükbaşı ve

arkadaşları kırmızı oy vermemiştir.

Bölükbaşı’nın istifasının ardından, CKMP yönetimi bir açıklama yaparak,

Bölükbaşı’nın partiye önemli hizmetleri olduğunu ancak bunun yanında "mantıklarının

hislerini kontrol edememesinden doğan şüphecilikleri, yersiz ve lüzumsuz vehimleri,

tahammül ve müsamahadan nasipsizlikleri kendilerine toplayıcı olmaktan çok dağıtıcı bir vasıf

kazandırmakta idi" deniliyordu.249CKMP Genel İdare Kurulu'nun yayınladığı açıklamaya

Bölükbaşı'nın cevabı gecikmedi. Bölükbaşı açıklamasında, yakın zamana kadar kendisini

övenlerin şimdi kötülediklerini belirterek, meselelerin başında siyasî ahlakın geldiğini bu

sebeplen istifa ettiklerini ifade etmiştir.250

247 Hulusi Turgut, “Anadolu Fırtınası-7”,Sabah,25 Ocak 2002 248 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.249 249 Kudret, 5 Haziran 1962 250 Kudret, 6 Haziran 1962

Page 87: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

75

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. İKİNCİ MİLLET PARTİSİ VE OSMAN BÖLÜKBAŞI

4.1. İkinci Millet Partisi’nin Kuruluşu

31.5.1962'de AP-CHP Birinci İnönü Koalisyonunun sona ermesi karşısında, CKMP

içerisinde İnönü ile birlikle İkinci koalisyona katılmak isteyenler olmuş, aksi fikirde

olanlar arasında çıkan anlaşmazlık 3.6.1961’de Osman Bölükbaşı ve 28 üyenin CKMP'den istifa

etmesi sonucunu doğurmuştur. Bölükbaşı, 5.7.1963’de toplanan Konya Kongresinde bu karara

gerekçe olarak ''Koalisyon ortakları CHP'nin şubesi oldular" iddiasını ileri sürmüştür. Ayrıca

şu açıklamada bulunmuştur: "Bölükbaşı, vazife için hayalini verir, amma İnönü "nün koltuğu

altında haysiyetini asla!"251

CKMP’den ayrılan bu grup hemen yeni bir siyasî parti kurma girişimlerini başlattılar.

13 Haziran 1962’de yayınlanan tebliğde yeni kurulacak partinin kurulmasını zaruri kılan

esaslar şöyle özetlenmiştir:"CKMP 'nın bugüne kadar temsil ettiği vatansever ruh ve davayı

kendisine bayrak yapacak "Millet" adlı bir siyasî parti kurmak ve samimi dava

arkadaşlarımızı ve vatandaşlarımızı bu partinin çatısı altında toplanarak, CKMP'nın

ideallerine sadakatin zaruri kıldığı bir hal tarzı olmuştur”252Hazırlıkların tamamlanmasının

ardından 14 Haziran 1962'de Millet Partisi ikinci defa kuruldu.253 16 Haziran tarihinde de

Bölükbaşı Genel Başkanı seçildi.254

251 Nermin Abadan,Anayasa Hukuku Açısından 1965 Seçimlerinin Tahlili ,Ankara ,1966,s.184 252 Bölükbaşı ,a.g.e.,s.16-17 253 Kudret, 15 Ekim 1962 254 Abadan,a.g.e.,s.185

Page 88: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

76

4.2. 1965 Milletvekili Genel Seçimlerine Kadar Millet Partisi ve Bölükbaşı

Millet Partisi’nin kurulmasından birkaç gün sonra, 25 Haziran 1962'de İnönü, ikinci

koalisyon hükümetini kurdu.255 CHP, YTP, CKMP tarafından kurulan bu hükümet, 17 Aralık

I963’e kadar görevini sürdürdü. Bu tarihlerde yapılan mahalli seçimlerde, AP’nin büyük ilerleme

kaydetmesi üzerine YTP ve CKMP, Başbakan İnönü’nün Amerika'da bulunduğu bir sırada

hükümetten çekildi, İnönü de 2 Aralık tarihinde istifa etti. Bölükbaşı mîllî bir koalisyon

kurulmasını istiyordu. Hükümeti kurma görevi, Cumhurbaşkanınca üçüncü kez İnönü'ye verildi.

25 Aralık I963’te İnönü,, CHP ve bağımsızlardan oluşan bir hükümet oluşturdu. Bu hükümet

Türkiye'de kurulan ilk azınlık hükümeti idi. Hükümet meclisten güvenoyu aldı. Ancak

muhalefet bu azınlık hükümetini düşürmek istiyordu. Demirel “226 oy temin edersek

hükümeti düşürürüz" diyor. Bölükbaşı da destek veriyordu. 5 Şubat 1965’te Bölükbaşı’nın

hükümeti düşürmede AP’nin yanında olduğunu belirten mektubu açıklandı. AP ve MP, bütçe

görüşmelerinde aleyhte oy kullanmaya karar verdi.256 Bütçe 197 beyaz oya karşı 225 kırmızı

oyla reddedilince üçüncü İnönü hükümeti istifa etti.257

Üçüncü İnönü Hükümetinin istifasının ardından yeni hükümeti kurma çalışmaları

başladı. Seçimlere 8 ay kalmıştı. CHP dışındaki partiler senatör Hayrı Ürgüplü

Başbakanlığında bir koalisyon üzerinde anlaştılar. Demirel de dışarıdan Başbakan

yardımcısı olacaktı. 20 Şubat I965'te kurulan yeni hükümette AP 10, YTP, CKMP ve MP'de

4’er bakanlık alacaklardı.258 Bölükbaşı bu ortaklık ile 1946’da başladığı siyasî hayatında İlk defa

-kendisi görev almasa da- bîr hükümette yer alıyordu. Yaklaşık 8 ay sürecek bu ilk iktidar aynı

zamanda Bölükbaşı’nın son iktidarı olacaktır, Bölükbaşı bu 8 ay süresince partisinin de dahil

olduğu hükümeti eleştirmekten geri kalmamıştır.

Koalisyonun kurulmasının ardından mecliste hükümet programı üzerinde söz alan

Bölükbaşı yeni hükümeti kurmakta mutabık kalan partilerin, imzaladıkları protokolde yer alan ve

hükümet programına geçen hususlar hakkında hiçbir itirazın bulunmayacağının tabi olduğunu

ifade etmekle beraber programa eleştiriler de getiriyordu. Bölükbaşı’nın temas ettiği

noktalardan biri hükümet programında "aşırı sağ ve sol cereyanlarla tesirli bir şekilde mücadele

edileceğinin bildirilmesine rağmen bunun ne şekilde yapılacağı, alınacak yeni tedbîrlerin ne

olacağına dair herhangi bir açıklayıcı nokta bulunmamasıydı. Diğer eleştirdiği nokta;

koalisyon protokolünde bir toprak reformu yapılmasının bulunmasına rağmen, meclisteki toprak

255 Ahmad-Ahmad,a.g.e,249 256 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,284-285 257 Teziç,a.g.e.,s.291 258 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,285

Page 89: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

77

reformu tasarısı hakkında hükümetin görüşlerini açık şekilde açıklamamasıydı. Bölükbaşı

konuşmasında dış politika konusuna da değinmiş, dış politika meselelerinin, her türlü günlük

endişelerin dışında bir milli dava olarak anlaşılması temennisinde bulunmuştur.259

Ürgüplü koalisyonu kurulurken, Bölükbaşı ısrarla Turizm ve Tanıtma Bakanlığının

kendisine verilmesini istemiş ve bu isteğinde başarılı olmuştu. Bölükbaşı’nın bu ısrarının nedeni;

eskiden beri tarafsız olmadığını iddia ettiği radyonun kendi kontrolü altında denetlenmesini

sağlamaktı. TRT, 1 Mayıs 1964’te kurulmuş ve ilk genel müdürü Adnan Öztrak yapılmıştı.

8 aylık koalisyon müddetince Bölükbaşı, kendi partisinin de dahil olduğu koalisyon

hükümetine pek çok eleştiri getirmişti. Bu eleştirilerin büyük çoğunluğunu TRT

oluşturuyordu. Bölükbaşı, TRT’nin tarafsızlık kisvesi altında tahrifçi ve tahrikçi bir

partizan organ olduğunu iddia ederek, TRT Kanunu’nun değiştirilerek Genel Müdür Adnan

Öztrak’ın görevinden alınması için yoğun çaba sarf etmiştir. Bölükbaşı yasayla özerk hüviyet

kazandırılan TRT’nin aslında İnönü’nün emrinde olduğuna inanıyor, konu ile ilgili olarak

Emirdağ'da yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:"TRT Müdürü, yedi göbek Halk Partilidir.

İnönü, eline bir düdük almış vermem de vermem diyor. Bu milletin radyosu değil, Halk Partisi

hesabına ve milletin aleyhinde çalışan bir müessesedir”.260

Bölükbaşı'nın eskiden beri ve özellikle Ürgüplü Hükümeti döneminde sürekli olarak

TRT'yi eleştirmesi ve hemen her konuşmasında bu konudan bahsetmesi sonucu kendisine 'Tirt

Osman" lakabı takılmıştır.261 Sekiz aylık koalisyon müddetince Bölükbaşı , konuşmalarının

çoğunda TRT’den bahsetmiştir. Hükümetin ilanından hemen sonra MP’li i k i senatör

Bölükbaşı’yı itham eden demeçler vererek partiden istifa etmişler Bölükbaşı bunlara birer cevap

hazırlayarak radyodan yayınlanmasını istemişti. TRT’nin istifalara bağlı demeçlerin

yayınlanamayacağını bildirmesi üzerine mesele Turizm ve Tanıtma Bakam Zekai Dorman’a

aksettirilmiş, konuyu inceleyen bakanın kanunda Bölükbaşı'nın emrini uygulayacak hükümleri

bulamaması özerine, Bölükbaşı, TRT Kanunumun değiştirilmesini amaçlayan bir kanun

tasarısını meclise sunmuştur. Bölükbaşı koalisyon hükümetinin ortaklarıyla bir anlaşmaya

varamamış durumu şiddetle eleştirmiştir. Toplantı da Bölükbaşı isteğinde direnince Başbakan

259 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 1,İçtima 4,Cilt 37,Oturum 1,Birleşim 66,01.03.1965,s.4-11 260 Abadan,a.g.e.,s.190 261 Bölükbaşı yıllar sonra bu konuya değinerek “Tırt Osman” lakabı ile ilgili olarak kendine has üslubuyla şöyle demiştir: “TRT’nin partizanlığını anlatırken adımızı “Tırt Osman’a” çıkardılar.Hırtı çok olan memlekette varsın bir de tırt olsun” Yener Süsoy, “Ben Çok İhanetler Gördüm”Hürriyet, 8 Şubat 2002

Page 90: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

78

Ürgüplü ”Hükümete müdahale edilmesine müsaade edemem.Koalisyon protokolünde bu sarih

şekilde yer almıştır.Israr edildiği takdir de istifa edeceğim” demiştir.262

Bölükbaşı bu konu ile bağlantılı olarak, Zonguldak'ta gerçekleşen grev olayı i le

ilgili mecliste şu demeçte bulunmuştur; "Radyo, Zonguldak olayları sırasında hükümet aleyhine

devamlı yayınlar yapmış, adeta halkı ayaklanmaya teşvik etmiştir, memlekette bir komünist

ihtilali zemini hazırlanırcasına yayın yapan radyonun karşısında nasıl susuyorsunuz"263

Bölükbaşı, partisi adına hazırlamış olduğu kanun tasarısının koalisyon hükümetine

giren partilerden birer temsilci almak suretiyle kurulan Dörtlü Komite’de incelenmeksizin kırk

gün sonra Bakanlar Kurulu’na geri verilmesini şiddetle eleştirmiş, koalisyon ortaklarına şu

sözlerle açıkça cephe almıştır; “Ortaklarımız, şayet söze ve imzaya sadakat düsturuna bağlı kalmak

istemiyorlarsa, gerçek niyetlerini millete açıklamalıdırlar. Asgari dürüstlük bunu emreder"

Eskişehir'in Seyitgazi İlçesinde yaptığı bir konuşmada da; "Yeni hükümetin bir idare-i maslahat

ve meseleleri uyutma hükümeti olmasına razı olmayacağız. Koalisyona girmekle idrak ve

vicdanımızı kimseye ipotek etmedik” demiştir.264

Bölükbaşı'nın TRT konusundaki ısrarı; Turizm ve Tanıtma Bakanı Zekai Dorman île

arasında anlaşmazlık çıkmasına sebep olmuştur.Dorman, TRT ile ilgili iki buçuk aylık bantları

Bölükbaşı'na teslime yanaşmaması yüzünden CKMP Meclis Grubu’nun da tepkisini çekmiş,

sonuçta hem bakanlıktan hem de partisinden ayrılmak zorunda kalmıştır.265 Ayrıca Bölükbaşı,

1965 yılında “TRT’nin partizanca yayın yaptığı” iddiaları konusunda Meclis araştırması

açılması önergesinin öngörüşmesinde, i k i oturumda 5 saat konuşarak bir rekor kırmıştır.266

4.3. 1965 Milletvekili Genel Seçimleri ve Sonrası Gelişmeler

1965 seçimleri öncesinde, "önce vatan, sonra parti" düsturu çerçevesindeki MP’nin

seçim propagandası; CHP ve İnönü karşıtlığı, AP’ye eleştiri ve Türk-Sovyet Kültür

Anlaşmasını eleştirme temeline oturtulmuştu. Seçim propagandası süreci içinde Bölükbaşı,

262 Orhan Tokatlı,Kaybolan Yıllar(1961-1973),İstanbul,2000,s.197 263 Abadan,a.g.e.,s.189 264 Abadan,a.g.e.,s.189-190 265 Abadan,a.g.e.,s.187 266 Rauf Bozkurt-Şeref İba,100 Soruda Parlamento Tarihi,Ankara:2004,s.65-66

Page 91: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

79

komünizm aleyhine konuşmalarına ek olarak, TİP'e (Türkiye İşçi Partisi) de şiddetle hücum

etmiştir. Erzurum’da yaptığı bir konuşmada şu ifadeleri kullanmıştır:

"Sizlere yoksullar, ırgatlar, emekçiler, topraksız köylüler diye hitap eden ve böylece

Türkiye'de bir komünist ihtilalinin şartlarını hazırlamak isteyenlerin hocaları, Lenîn ve Stalin

gibi maazallah muvaffak olurlarsa, her birisi bir Rus çarının saltanatına kavuşacaklar ve

sizlerde tavuğunun yumurtasını yiyemeyen, ölüsünü gömecek bir toprağa sahip olmayan, sözde

komünist cennetinin köleleri olacaksınız."267

Seçim propagandası sürecince AP'ye fazla yüklenmeyen Bölükbaşı, Demirel’in çok

cömert olduğunu, ceplerine fabrika doldurduğunu, planı programı bir tarafa bırakıp, gittiği her

yerde dinleyicilere cebinden fabrika dağıttığını söylemiştir.268

AP'nin büyük zaferi i le sonuçlanan 1965 seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve

milletvekili dağılımı şöyleydi:

Tablo:5

1965 Milletvekili Genel Seçimleri Sonuçları:

Parti Adı Aldığı Oy Oy Oranı Milletvekilliği

AP 4.921.235 (%52,87) 240

CHP 2.675.785 (%28,75) 134

MP 582.704 (%6,16) 3 5

CKMP 208.696 (%2,24) 11

YTP 346.504 (%3,72) 19

TİP 276.10! (%2,97) 15

Kaynak: AHMAD-AHMAD, 1976, s ,299

267 Abadan,a.g.e.,s.195 268 Abadan,a.g.e.,s.196

Page 92: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

80

Bölükbaş ı , 1965 seçimlerinde yeniden Ankara mil le tveki l i seçi lmiş t i r . Bu seçimlerde

Millet Partisi, Orta Anadolu'da %20’nin Kırşehir'de ise %50'nîn üzerinde oy toplamıştır.269

1965 seçimlerinde AP'nin %52.87 oy ile 240 milletvekilliği kazanması tek başına

hükümet kurmasına yetiyordu. Gürsel’in hükümeti kurmak için Demirel’e yetki vermesinin

ardından dört yıl sürecek Birinci Demirel hükümeti 27 Ekim 1965’te kuruldu.270

Hükümetin kurulmasından birkaç ay sonra birkaç yıldır hasta olan Cemal

Gürsel,tedavi için Amerika'ya gönderildi. Gürsel, Amerika'ya gittikten iki gün sonra

komaya girdi Gürsel’in durumunun umutsuz olduğu anlaşılınca yurda getirilmesi kararı alındı

ve 26 Mart 1966 tarihinde Türkiye'ye getirildi. Aynı gün kendisini muayene eden 38 uzman

doktorun raporuyla Gürsel’in Cumhurbaşkanlığı görevine devam edemeyeceği hükümete

bildirildi.271 Gürselin görevine devam edemeyeceğinin anlaşılmasının ardından yeni

Cumhurbaşkanının seçilmesi gündeme geldi. Partiler, Cevdet Sunay'ı seçme konusunda anlaştılar.

Ancak Bölükbaşı, Gürsel'e gösterdiği direnci bu defa da Sunay’a gösteriyordu. Bölükbaşı

eleştirilerini “Bu memlekette Cumhurbaşkanı olmak için Harp Okulu mezunu olmak gerekir"

diyerek özetliyordu.272 Sunay, 14 Martta ordudan istifa etti ve senatoya atandı. Ertesi gün Cemal

Tural, Genelkurmay Başkanı olarak Sunay'ın yerine geçti, Sunay, 28 Mart'ta 461 oyla

Cumhurbaşkanı seçilmiştir.273

Sunay'ın seçilmesinden bir süre sonra Bölükbaşı , Cumhurbaşkanını eleştiren

açıklamalar yapmaya başladı, Bölükbaşı, Sunay’ın seçilme tarzı yanında, AP'yi de orduyu

avucuna almakla suçluyordu, Kısmi Senato seçimleri öncesindeki bir radyo konuşmasında şöyle

diyordu:“Gerçek demokrasi ile idare edilen, milli iradenin saygı gördüğü hiçbir memlekette,

ordunun başında bulunan bir zatın, bizde sayın Cevdet Sunay'ın geçtiği yollardan geçerek

Cumhurbaşkanı olduğu görülmemiştir. Böyle bir şeyi o memleketlerde düşünecek hayali geniş

bir tek insan bile bulmak mümkün değildir... Milli irade ile seçilmiş bir Büyük Millet Meclisi

dururken, bunun içinden bir üye Cumhurbaşkanı seçilmiyor, Genelkurmay Başkanı hu mevkie

getiriliyor. Ya bu yol olur da her Genelkurmay Başkanı kendisini müstakbel Cumhurbaşkanı

görmeye başlarsa, böyle bîr nevi veliahtlık müessesesi kurulursa, demokrasimizin ve

dolayısıyla memleketin yarını ne olur? Dünya bu manzara karşısında Türkiye'de demokrasinin

269 Özdemir,a.g.e.,s.217 270 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,s.299-300 271 Birand-Dündar-Çaplı,12 Mart,Ankara:1994,s.133 272 Hulusi Turgut, “Anadolu Fırtınası”,Sabah,24 Ocak 2002 273 Birand-Dündar-Çaplı,a.g.e.,s.136

Page 93: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

81

bulunduğuna nasıl inanır? Şimdi millet önünde Demirel’e soruyoruz? Türkiye'de her şey

normal, demokrasi yerleşmiş dediğine göre sayın Cevdet Sunay’ı Cumhurbaşkanı yapmalarının

ve bu hadise ile demokrasi tarihine garip bir seçim örneği kazandırmalarının ve vatandaşları

endişelere sevk etmelerinin sebebi nedir, izahı nedir?"274

4.3.1. Bölükbaşı’nın AP’nin Politikalarını Eleştirileri

Bölükbaşı’nın Demirel başkanlığındaki AP hükümetîni eleştirdiği noktaların başında

iktisadî politikalar geliyordu. Bölükbaşı, AP'nin muhalefette iken en çok iktisadî

meselelerde iddialı olduğunu, yıllar boyu devam eden vaat enflasyonu ve aldatma edebiyatı ile

iktidara geldiklerini söylemekteydi, Bölükbaşı, AP’nin iktisadî politikasını şöyle

özetliyordu:"Para, kredi, yatırım ve ithalat politikasını iktisadî gerçeklere göre ayarlaması ve

Adalet Partisi'nin uyandırdığı aşırı ve tatlı kâr ümitlerine son vermesi icap eden hükümet, gerekli

tedbirleri almadığı için fiyatlar da Kır at gibi başını almış gidiyor. Fiyatlardaki bu artışlar

kalkınma hızının, gelirlerin adaletli dağıtılmasının ve diğer plân hedeflerinin

gerçekleştirilmesine de mani olacaktır. Adalet Partisi’nin iktisadî politikası işte

budur.”275

AP hükümetinin Temel Hak ve Hürriyetleri Koruma Yasası’nı çıkarmak istemesi

üzerine Bölükbaşı yine AP'yi eleştiriyor ve şöyle diyordu:"Komünizmi düşünen Başbakana

sormak istiyoruz. Mevcut sefalet ve huzursuzluğu ortadan kaldırdınız mı? Sosyal adalet ve

sosyal güvenlik mevzuunda alınmış tedbirlerîniz var mıdır?”Biri yer biri bakar kıyamet ondan

kopar” diyen atasözündeki hikmete uygun hangi tedbirleri aldınız? Bir çığ gibi getirdiğiniz

zamlarla, fukaranın gömleğini soymaktan, pahalılığın eliyle onun lokmalarını alıp haksız

peşinde kârlar peşinde koşanların kesesinde istif etmekten başka ne yaptınız? Anayasa’nın

emrettiği sosyal reformlardan hangisini ele aldınız? Vergi reformu nerede? Toprak reformu

nerede? Refah vaadiyle aldattığınız yoksul kitlelerin şimdi kulaklarınızı tırmalayan feryadı

karşısında, Ankara gecekondularında yaşayan vatandaşlara, vaktiyle Fransa'da ekmek isteyen aç

insanlara ekmeğiniz yoksa bugün de pasta yiyiniz" deyişiyle meşhur olan Fransa

Kraliçesi Marie Antoinette'i hatırlatan bir kayıtsızlıkla "pahalılık yok, fukaralık var"

vecizesiyle mukabele etmeniz mi tedbirdir?”276

274 Feroz Ahmad, a.g.e., İstanbul 1996,s.219 275 Fatih Artvinli,a.g.t., s.146 276 Tokatlı,a.g.e.,,s.333-334

Page 94: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

82

Bölükbaşı 27 Mayıs sonrası milliyetçi-muhafazakar çizgiyi anti-komünist söylem

üzerinden kurmaya çaba göstermiş ve partinin yeni siyasal kimliği olarak anti-komünizmi ön

plana çıkarmaya başlamıştır.Bölükbaşı 27 Mayıs sonrası komünizmle mücadele konusunda

muhalefet konumunu kullanarak hükümetleri komünizmle mücadelede yeterli tedbirleri

almamakla suçlamıştır. Bu konuda 1962 yılında Meclis’te yaptığı konuşmada hükümeti şöyle

eleştirmiştir “Kötü niyetlilerin,maceracıların ve dikta heveslilerinin cüret ve cesaretlerini

artırmak ve varlığımızı imha için fırsat bekleyen yıkıcı sol cereyanlara zemin hazırlamaktan

başka neticesi olmayan huzursuzluk havası karşısında hükümetin enerji ve basiretle hareket

ettiğini söylemek mümkün değildir”.277

Bölükbaşı'nın, Menderes hükümetleri döneminden beri hükümete yaptığı eleştirileri ve

ikazların içerisinde komünizm tehlikesi önemli yer tutmuştur. Gerek MP iktidarda iken gerekse

sonraki dönemde, Bölükbaşı, komünizm tehlikesine karşı ciddi önlemler alınmadığını iddia

ediyordu. Bu çerçevede Bölükbaşı’nın hedefi TİP ve AP idi, TİP’i Türkiye'de komünist ihtilalin

temelini oluşturmakla suçlayan Bölükbaşı AP’yi de bu faaliyetlere karşı yeterli önlem

almamasından dolayı eleştiriyordu. Bölükbaşı'ya göre AP ve Demirel, her sahada olduğu gibi

komünizmle mücadele konusunda da bilgisiz, kifayetsiz ve samimiyetsiz idi. Bunun en açık

örneği AP hükümetinin imzaladığı Türk Sovyet-Kültür anlaşması idi. Bu anlaşma île Türkiye'nin

kapılarını komünist tehlikesine ardına kadar açabileceğini ifade eden Bölükbaşı, anlaşmanın

yürürlüğe girmesinin Millet Partisi tarafından engellendiğini söylemekteydi.278

Millet Partisi, 1965 seçim propagandasında da Türk-Sovyet Kültür Anlaşması ile

Başbakan Ürgüplü’nün Sovyet Rusya'ya yaptığı yolculuğu şiddetle eleştiriyor ve

yayınlanan bir broşürde şöyle deniliyordu:"Her vesileden istifade etmesini bilen Rus

komşularımızın kültür mübadelelerinin gölgesinde Türkiye'deki azıtmış yoldaşlarıyla

birlikte komünizm propagandasına hız vermekten geri kalmayacaklarını herkesin

kavrayabileceği bîr gerçektir. Kararımızın solcu çevrelerde yarattığı infial de, vatandaşlar için

uyarıcı olmak icap eder. Komünizm propagandasına kapıları açabilecek hareketlerle Rusya’nın

teveccühünü kazanmak politikasını MP hiçbir zaman kabul etmeyecektir"279

Bölükbaşı, milliyetçi görüşü çerçevesinde dış politika konusunda oldukça hassastı ve

hükümeti çok sert bir şekilde eleştiriyordu. Kıbrıs meselesindeki hassasiyeti çerçevesinde 277 TBMM Tutanak Dergisi,Devre I,İctima 2,Cilt 5,Oturum11,Birleşim 89,21.05.1962,s.170 278 Türk-Sovyet Kültür anlaşması MP’li iki bakanın imza etmemesi sonucu yürürlüğe girmemişti. 279 Abadan,a.g.e.,s.195

Page 95: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

83

Başbakan Demirel’in 9-10 Eylül tarihlerinde Yunanistan Başbakanı île yaptığı görüşmeler

hakkında görüş ve endişelerini bir mektupla Demirel’e bildirmiştir, Demirel de cevabında; bu

görüşmelerde Enosis tezinin asla kabul edilemeyeceğinin açıkça ifade edildiğini ve Bölükbaşı'nin

hassasiyetini takdirle karşıladığını belirtiyordu.Enosis meselesinde Yunanistan'ı eleştiren

Bölükbaşı, Kıbrıs facialarının gerçek sorumlusunun Yunanistan olduğunu belirterek şöyle

diyordu:"Bu devlet kurulduğu günden beri Türkiye aleyhine sinsi bir genişleme politikası takip

etmiş ve maalesef çok zaman başarı da sağlamıştır"280

Bölükbaşı bu düşünceleri çerçevesinde Yunanistan'la bütün münasebetlerin kesilmesini

istiyor281 ve Yunanistan’ın emellerini şu şekilde özetliyordu: “Yunanistan, Türk toprakları

üzerinde Bizans İmparatorluğu'nu ihya etmek ve Ayasofya'ya çan takmak hayalinden

vazgeçmiş değildir. Gençlerini bu hayal ile yetiştirmekte ve topraklarımızda gözü

olduğunu her vesile ile tekrar etmektedir. Bu düşmanlığın en son tezahürü Ege

sahillerimize yakın olan ve Lozan Antlaşması’yla askerlikten tecrit edilmiş bulunan Yunan

adalarına bir gün Türkiye aleyhine kullanılmak üzere jet üsleri inşa etmeye başlamasıdır...

Türkiye anlaşmaların kendisine verdiği hakkı kullanarak bir gün Kıbrıs'a askeri müdahale de

bulunmak zorunda kaldığı veya haklı bir sebeple Yunanistan'la çatıştığı takdirde

sahillerimizin burnu dibinde kurulan Yunan jet üslerinden kalkacak uçaklar İzmir,

İstanbul, Ankara gibi Türk şehirlerini kolaylıkla bombardıman edebileceklerdir.

Hükümetimiz bu hainane ve gayri meşru hazırlıkları derhal durdurmak için harekete

geçmediği takdirde bir gün İsrail hava taarruzuna uğrayan Araplar durumuna benzer bir duruma

düşmemizden haklı olarak korkulur. Anlaşmaları devamlı olarak çiğneyen

Yunanistan’la olan bütün meseleleri Lozan Antlaşmasından evvelki hale irca ederek yeniden

ele almalıyız…”

Bölükbaşı , mevcut dostluk ve ittifaklar çerçevesinde müstakil ve şahsiyetli bir dış

politika takip edilmesini savunuyordu.Bu çerçevede Rusya ile münasebetlerde özel bir dikkat

gösterilmesi, temkinli ve ölçülü olunması gerektiği düşüncesindeydi.Bununla birlikte

Türkiye’nin NATO ittifakında bulunmasının Rusya’ya karşı bir güvence olduğunu

belirtiyordu. Bölükbaşı’nın NATO ve Türkiye’deki Amerikan üsleri hakkında görüşleri şöyle

idi.

280 Vatan, 25 Ocak 1969 281 Akşam,25 Ocak 1969

Page 96: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

84

“Millet Partisi Türkiye’nin NATO içindeki durumunun, Amerika ile olan münasebetlerinin kendi

güvenliğinin ve milli menfaatlerinin emrettiği istikamette düzeltilmesi yollarının süratle

bulunması fikridedir.Bilhassa Türkiye’yi bölgesel nükleer bir harp felaketine sürükleyebilecek

şartlar mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.Bu yapılmadığı takdirde Türkiye kendi güvenliğini

sağlamak için girdiği NATO ittifakı ve toprakları üzerinde askeri üsler verdiği Amerika yüzünden

Türk Milletini yok edebilecek bir duruma rıza göstermiş olur.Türkiye’yi otuziki milyonluk bir

mezar haline getirebilecek bir tehlike kaynağı olduğunu yıllardan beri belirttiğimiz Türkiye’deki

Amerikan askeri üslerinin durumu düzeltecek bir anlaşmayı bütün uyarılarımıza rağmen

hükümetin bu güne kadar yapmamış olmasını büyük bir üzüntü ile karşıladığımızı belirtmek

isteriz.Kıbrıs davası gibi Amerikan üsleri davasını da halledemeyen hükümete bir kere daha

sorumluluğunu hatırlatır ve kendisini göreve davet ederiz.”282

Birinci Demirel hükümeti döneminde gündemi meşgul eden konulardan biri de Af

Kanunu idi.Af konusu Ürgüplü Hükümeti zamanında da gündeme gelmiş ancak

gerçekleşememişti.Ekim 1965’teki kısmi senato seçimlerinden sonra Af Kanunu yeniden

gündeme geldi.Af Kanunu 1963 darbe girişimine katılanları kapsadığı gibi DP’lileri de

kapsıyordu.Temmuz 1966’da AP,Genel Af Yasası’nı hazırladı.Affa ilk karşı çıkan Genelkurmay

Başkanı Cemal Tural oldu.283 Bölükbaşı da Af Kanunu’nun 27 Mayısın tasfiyesi olduğunu

belirterek karşı çıkıyordu. Genel affın ilk işareti, 8 Temmuz'da Celal Bayar’ın bağışlanması

oldu.284Af tasarısı ile 21 Mayısçılara kısmi bir af getirilecek ve cezalarının yalnızca üçte biri

affedilecekti. DP’liler ise serbest bırakılacaklar ama siyaset yapamayacaklardı.

Af Kanunu 3 Ağustos’ta meclisten geçti. Kanunun meclisten geçmesi üzerine

Bölükbaşı Cumhurbaşkanına bir muhtıra yollayarak Af Kanunu’nun veto edilmesini istedi.

Bölükbaşı, Af Kanunu'nun milli menfaatlerle, anayasa ve hukuk prensipleriyle bağdaşmadığını

belirtiyor, kanunun anayasanın meşru temelini yıkma amacı güttüğünü söylüyordu.285 Ancak

Cumhurbaşkanı yasayı veto etmemiş ve yasa 9 Ağustos’ta yürürlüğe girmiştir.

Altmışlı yılların başından sonra Türkiye'den özellikle Batı Avrupa'ya işçi göçü önemli

bir mesele haline gelmişti. Mîllet Partisi, Bölükbaşı başkanlığında bu konuya el atmış

çeşitli defalar Almanya'ya heyetler yollamış ve 1968 yılında da mecliste bu konu ile ilgili

olarak Başbakan hakkında gensoru açılmasını istemiştir. 282 Cumhuriyet,21 Ocak 1969 283 Birand ve diğerleri,a.g.e.,s.138 284 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,196 285 Birand ve diğerleri,a.g.e.,s.138

Page 97: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

85

Bölükbaşı 5.4.l968 tarihinde meclise bir önerge vererek, Avrupa'da çalışan Türk

işçileri konusunda, izlenen politikanın kifayetsiz olduğu iddiasıyla Başbakan hakkında gensoru

açılmasını istemiştir, Bölükbaşı, millî ihtiyaçlar düşünülmeden, karşılaşılacak güçlükler

öngörülmeden yurtdışına işçi gönderildiğinin, “hele işçi gönderelim, gerisini sonra

düşünürüz” zihniyetinin hakim olduğunu ifade ediyordu.286

Yurtdışındaki işçiler konusundaki hassasiyetini daha sonra da sürdüren Bölükbaşı,

20.7.1970 tarihinde Almanya'ya bir gezi daha yaparak iki buçuk ay süreyle incelemelerde

bulunmuştur.287

Bölükbaşı, Almanya'da işçi yurtlarını teker teker gezerek Türk işçilerinin sorunlarını

dinlemiştir. Frankfurt'ta yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir:“Bölükbaşı gelmeden

Almanya'daki işçi vatandaşlarımız kendi hallerinde bırakılmışlardı.Ben onlara sahip çıkarak,

Allah rızası için Türk işçisinin hakkını korumak üzere tekrar buralara kadar geldim. Bu işle

benden başka meşgul olan yok gibi, Allah benim uyanıklığımı başkalarına da verse bu hallere

düşmeyiz.”288

Almanya'da iken iç politika konularına değinmeyen Bölükbaşı, iki buçuk ay sonra

yurda dönmüş ve yurtdışındaki Türk işçilerinin sorunlarını hükümete iletmiştir.289

4.3.2. Bölükbaşı’nın Siyasetten Çekilmesi

16 Haziran 1962’de parti kurucuları tarafından Osman Bölükbaşı ikinci Millet

Partisi’nin i lk Genel Başkanı seçilmişti. MP'nin i l k Büyük Kongresi üç büyük ilde

(Ankara, İstanbul İzmir) sıkıyönetimin devam etmesi nedeniyle 5 Temmuz 1963'te Konya'da

yapıldı.290Bu kongrede oy çokluğu ile yeniden seçilen Bölükbaşı, 16 Temmuz 1965'te Ankara'da

yapılan İkinci Büyük Kongre’de de geçerli 1943 oyun tamamını alarak üçüncü defa Genel Başkan

seçilmiştir.291

16 Kasım 1966’da MP Başkanlığından istifa eden Bölükbaşı, MP'nin bir çıkmazda

olduğunu belirterek istifasını geri aldı ve yeniden parti liderliğine seçildi.292 Ancak parti içerisinde

286 TBMM Tutanak Dergisi,Devre 2,İctima 3,Cilt 27,Oturum 1,Birleşim 69,05.04.1968,s.522-542 287 Zafer,21 Temmuz 1970 288 Hürriyet,17 Eylül 1970 289 Akşam,20 Eylül 1970 290 Teziç,a.g.e.,s.317 291 Abadan,a.g.e.,s.185 292 Ahmad-Ahmad,a.g.e.,325

Page 98: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

86

ufak problemler baş göstermişti Nisan 1967’de MP içerisindeki anlaşmazlıklar 8 milletvekilinin

istifasına yol açtı. Aslında parti içerisinde bölünmeye yol açacak büyük bir anlaşmazlık yoktu. En

önemli istifa TRT konusunda partisiyle ters düşen Turizm ve Tanıtına Bakanı Zekai Dorman’ın

istifasıydı.Mart 1967'de gazeteler Bölükbaşı'nın yine Genel Başkanlık görevinden istifa ettiğini

yazıyordu.

Ancak MP Genel İdare Kurulu ve Meclis Grubunun ısrarları üzerine Bölükbaşı görevine

geri döndü. Bu arada 1969 y ı l ına gelindiğinde, MP'nin görüşüne yakın partilerin kurulmasından

dolayı, 1969 seçimlerinde, MP umduğunu bulamamış ve oyları yarı yarıya azalmıştı.293

Bölükbaşı, Mayıs 1970'te yapılacak kongre öncesi bir kez daha istifa ettiğini açıkladı. 2 Mayıs’ta

toplanacak kongre öncesi, uzun süredir rahatsız bulunan MP lideri Başkanlık Divanına

gönderdiği istifa mektubunda; rahatsızlığı sebebiyle Genel Başkanlık görevini bırakmak

mecburiyetinde olduğunu ancak ölünceye kadar partinin bir neferi olarak çalışacağını

belirtiyordu. Kongre öncesi parti içerisinde kendisini eleştirenler olmuşsa da294 2-3 Mayıs

1970'de yapılan MP Büyük Kongresinde Bölükbaşı adaylığını koymamasına rağmen 534

delegenin katıldığı kongrede 488 oy alarak295 Genel Başkan seçilmiştir. Aslında Bölükbaşı’nın

tekrar eden istifaları hastalığına bağlıydı. Bu sebeple meclisten de izinli olarak sık sık evinde

istirahat ediyordu. Parti Başkanlığını da bu sebeplen bırakmak istiyordu, Ancak her defasında

partililerin ısrarlarıyla görevine geri dönmek zorunda kalıyordu.

Bölükbaşı son olarak 1972’de Millet Partisi Genel Başkanlığını kesin olarak

bırakmıştır. Yerine Cemal Tural296seçilmiştir. Osman Bölükbaşı, 9 Eylül 1973 günü, 14

293 1969 Seçimleri de 1965’teki gibi AP’nin zaferi ile sonuçlanmıştı.Partilerin aldıkları oylar ve meclisteki sandalye dağılımı şöyleydi: Tablo: 6 1969 Milletvekili Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Adı Aldığı Oy Milletvekilliği

AP 4.229,712 256 CHP 2.487.006 143

GP(Güven Partisi) 597.818 15 BP(Birlik Partisi) 254.695 8

MP 292.961 6 MHP 275.091 1 TİP 243.631 2 YTP 197,929 6

Kaynak: AHMAD-AHMAD, 1976,s.376-377

294 2 Mayıs 1970’te yapılacak MP Büyük Kongresi öncesi Genel Başkan Yardımcısı Sami Binicioğlu,Bölükbaşı’nı diktayla suçlamış,Genel Başkanın yıllardır Türk seçmeni ve MP sempatizanları ile alay ettiğini iddia etmiştir.Milliyet,30 Nisan 1970 295 Hürriyet,4 Mayıs 1970 296 Cemal Tural eski Genelkurmay Başkanı idi.1969’da emekliye ayrılmış ve Millet Partisi’ne girmiştir.

Page 99: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

87

Ekim'deki seçimleri beklemeden milletvekilliğinden ve partisinden istifa ederek siyaseti

bıraktığını açıklamıştır.

4.4. Bölükbaşı’nın Vefatı

Bölükbaşı siyasetten çekildikten sonra siyasî hayatındaki yoğunluğun aksine sessiz bir

dönem geçirmiştir. Bu dönem içerisinde eski partisinden ve Adalet Partisinden teklifler

gelmesine rağmen bu teklifleri geri çevirmiştir.Ancak bu dönemde sağın iki lideri, Alparslan

Türkeş ve Süleyman Demirel ile yakın ilişki içerisinde olmuştur.297

2001 yılının sonlarına doğru Bölükbaşı'nın sağlık durumu kötüleşti. Bu dönemde

siyasi rakibi ve yakın dostu 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Bölükbaşı’nın sağlık

sorunlarıyla yakından ilgilendi. Bölükbaşı son iki ayını İbn-i Sina Hastanesi’nde geçirdi. Ancak

yoğun tedavilere rağmen, 6 Şubat 2002’de hayatını kaybetti.Bölükbaşı öldüğünde 89

yaşındaydı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu;

Bölükbaşı’nın vefat nedenini septik şok ve buna bağlı kalp-akciğer yetmezliği olarak

açıklamıştır.298

Bölükbaşı için ilk tören TBMM’de yapıldı. Meclisteki törenin ardından cenazesi

Kocatepe Camii’ne getirildi Cenazeye eski ve yeni pek çok siyasetçi ve vatandaşlar

katıldı. Bölükbaşı'nın cenazesi daha sonra Cebeci Asri Mezarlığına götürülerek toprağa

verilmiştir.

297 Taha Kıvanç, “Osman Bölükbaşı’nı Tanır Mıydınız?”, Yeni Şafak, 10 Şubat 2002 298 Akşam,7 Şubat 2002

Page 100: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

88

SONUÇ

Osman Bölükbaşı ,Türk siyasi hayatında, renkli bir siyasi şahsiyetti.1946 yılında 35

yaşında Demokrat Parti saflarında atıldığı siyasette 28 yıl kalmıştır.1950,1954,1957 seçimlerinde

Kırşehir milletvekili,1961 yılında kurucu meclis üyesi,1961,1965,1969 seçimlerinde Ankara

milletvekili olmak üzere TBMM’de 23 yıl geçirmiştir.Demokrat Parti müfettişliğinden

ayrıldıktan sonra,üç siyasi partinin(1948’de MP,1954’te CMP,1962’de MP) kurucusu olmuş ve

üç siyasi partinin(CMP,CKMP,MP) genel başkanlığını yapmıştır.

Bölükbaşı siyasi hayatı boyunca 1946, 1949,1957 yıllarında altı kez tutuklanarak hapse

girmiş, yaptığı konuşmalardan dolayı,1953’te 1 defa,1956’da 3 defa,1957’de 2 defa ve 1961’de 1

defa olmak üzere 7 defa dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla hakkında soruşturma açılmış,

bu soruşturmalardan birinde 1957’de dokunulmazlığı kaldırılmış ve mahkûm olmuştur.

Osman Bölükbaşı’nın kişiliğinin oluşmasında iki dönemin etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Kırşehir’de geçen birinci dönem; Bölükbaşı’nın siyasi üslup ve konuşma kabiliyeti gibi

yönlerden kişilik temellerinin oluşmasını sağlamıştır. Orta Anadolu’nun yüzyıllardır süren

“âşıklık” geleneğinin tezahürleri; Bölükbaşı’nın hazırcevaplılığı ve konuşmalarındaki özdeyişler

ve kıssalarla tespit edilebilir. Bölükbaşı’nın kişiliğinin oluşmasında etkili olan ikinci dönem ise

Fransa’daki eğitim dönemidir. Bölükbaşı’daki hürriyet, demokrasi, adalet düşkünlüğü bu

ilkelerin dünyaya yayıldığı yer olarak kabul edilen Fransa’da yerleştiği söylenebilir.

Osman Bölükbaşı’nın asıl üstünlüğü, ahlak anlayışındadır. Bütün siyasi yaşamında, siyasi

ikbal uğruna ilkelerinden taviz vermemiştir. Osman Bölükbaşı çeyrek yüzyıl süren siyasi

mücadelesinde Türkiye’de demokrasi bilincinin aşılanması ve yerleşmesinde ve demokratik

devlet nizamı fikrinin gelişmesinde etkili olmuştur. Bu özelliği ile Bölükbaşı Türkiye’de çok

partili hayata geçiş süresince muhalefet olgusunun yerleşmesinde önemli bir görev üstlenmiş,

siyasetin siyah-beyaz görüntüsünde farklı bir renk olarak yerini almıştır.

Osman Bölükbaşı’nın siyaset anlayışının en önemli özelliği kendini merkeze alan, kişisel

bir siyaset olmasıdır. İktidarları, belirli bir siyasi düşünce ya da program etrafında değil, gündelik

siyasi gelişmeler karşısında kendi kişisel tepkisi ile dile getirmiştir. Osman Bölükbaşı,

Türkiye’de “siyasetin popülerleşmesine” katkıda bulunmuştur. Özellikle okuma yazma oranının

son derece düşük olduğu 1950’lerin Türkiye’sinde Bölükbaşı, başkentte olup bitenleri

Page 101: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

89

Anadolu’ya meydanlara taşımıştır. Kürsüde saatlerce Meclis tutanağı, belge, evrak, gazete

küpürü okuyan, siyasi olayları ve iktidar politikalarını fıkralarla ve popüler benzetmelerle halka

anlatan Bölükbaşı, hem Türkiye’de siyasetin popülerleşmesine hem de popülist siyasetin

oluşumuna katkıda bulunmuştur.

Osman Bölükbaşı’nın halkı yüceltme, gerçek halkı temsil etme, kahramanlık,

cesaret,meydan okuma v.b.gibi popülist motiflerle yüklü bir siyasi dili vardır.Siyasi

iktidarları,halktan uzaklaştığı,siyasileri hırs, ikbal,menfaat peşinde koştuğu gerekçesi ile eleştiren

Bölükbaşı, iktidarı ve genel olarak siyaseti, bir “şer kaynağı” olarak göstermiştir.Osman

Bölükbaşı Türk siyasi yaşamında iktidarlara güvenmeyen,her siyasi iktidardan şikayetçi olan

inatçı ve müzmin bir muhalefet anlayışının simgesi olmuştur.

Bir muhalefet parti lideri olarak Osman Bölükbaşı’nın Türk siyasetine en büyük katkısı,

sürekli muhalefet konumunu kullanarak, Türkiye’de siyasetin ve demokrasinin niteliğine dair

rakiplerinin dile getiremediği bazı cesur tespitlerde bulunması olmuştur. Ancak bu tespitler

tutarlı bir siyasi program ve düşünce etrafında temellendirilmediği ve hiçbir zaman iktidarı

hedeflemediği için , çok partili yaşama geçişten sonraki çeyrek yüzyıllık dönemde üçüncü bir

parti ve muhalefet çizgisinin kurumsallaşamaması ve kalıcı olamaması ile sonuçlanmıştır.

Page 102: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

90

BİBLİYOGRAFYA

ABADAN,Nermin.Anayasa Hukuku Açısından 1965 Seçimlerinin Tahlili ,Ankara ,1966

AĞAOĞLU, Samet.Arkadaşım Menderes,İstanbul, 1967

-------------,Siyasi günlük,İstanbul,1993

--------------,Aşina Yüzler, İstanbul, 1965

AHMAD,Feroz-Bedia.Türkiye’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi,

Ankara, 1976

AHMAD, Feroz. Demokrasi Sürecinde Türkiye,İstanbul, 1996

ALBAYRAK, Mustafa. Türk Siyasi Tarihinde Demokratik Parti, Ankara, 2004

AKYOL,Mete.Bütün Dünya,Mart,2004

ARTVİNLİ, Fatih.Türk Siyasal Hayatında Osman Bölükbaşı,Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi,İstanbul:Yıldız Teknik Üniversitesi,2004

AYDEMİR,Şevket Süreyya.Menderes’in Dramı,İstanbul ,1988

BABAN,Cihat.Politika Galerisi,İstanbul, 1970

BAĞCI,Hüseyin.DP Dönemi Dış Politikası,Ankara, 1990

BAŞAR, Ahmet Hamdi.Yaşadığımız Devrin İçyüzü,Ankara, 1960

BAŞGİL,Ali Fuat.27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri,İstanbul, 1966

BAYAR,Celal.Başvekilim Adnan Menderes,İstanbul,1986

BİLA,Hikmet.CHP,İstanbul, 1999

BİLGİÇ, Sadettin. Hatıralar, İstanbul ,1998

BİRAND,Mehmet Ali,DÜNDAR Can,ÇAPLI Bülent.Demirkırat, Bir Demokrasi

Doğuşu,İstanbul, 1999

----------------------------,12 Mart,İhtilalin Pençesinde Demokrasi,İstanbul, 1994

BOZDAĞ, İsmet.DP ve Ötekiler,İstanbul, 1975

------------------,Menderes Menderes ,İstanbul, 1997

BOZKURT, Rauf, İBA, Şeref.100 Soruda Parlamento Tarihi,Ankara, 2004

Page 103: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

91

BÖLÜKBAŞI,Deniz.Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı,İstanbul,

2005

BURÇAK,Rıfkı Salim.On Yılın Anıları,Ankara, 1998

-----------------------,Türkiye’de Demokrasiye Geçiş(1945-1950),Ankara, 1979

ÇAVDAR,Tevfik. “Demokrat Parti”,Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi,cilt.8,

1991

DANİLOV, Viladimir I. Çok Partili Sisteme Geçiş:Türk Demokrasisinin Gelişmesinin

Önemli Bir Safhası,Ankara, 1954

DONAT, Yavuz. “Bölükbaşı Anlatıyor”, Tercüman,6-7 Temmuz 1973

DURSUN, Davut. Demokrasi Krizlerinde Basın ve Aydınlar,İstanbul, 2000

DÜNDAR,Can. “Volkanda olsan sonu kül olmaktır”,Milliyet,29 Ocak 2002

EROĞUL, Cem.DP Tarihi ve İdeolojisi,Ankara, 1990

ERSOY, Tolga .Muvazaa Partileri,Ankara, 2000

ESİRCİ, Şükrü .Menderes Diyor Ki, İstanbul, 1967

FAİK, Bedii .İhtilalciler Arasında Bir Gazeteci,İstanbul ,1967

GOLOĞLU, Mahmut. Demokrasiye Geçiş(1946-1950),İstanbul,1992

GÜNEŞ,Turan.Türk Demokrasisinin Analizi,Ankara ,1996

GÜN,Fahrettin.Din,Siyaset ve Laiklik,İstanbul, 2001

GÜNGÖR,Süleyman.Muhalefette CHP,Ankara, 2004

HAYTOĞLU,Ercan. “Millet Partisi Cumhuriyetçi Millet Partisi Cumhuriyetçi Köylü

Millet Partisi(1048-1960)”Yayınlanmamış Doktora Tezi,İzmir:Dokuz Eylül Üniversitesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1994

KARAKUŞ, Emin. İşte Ankara, İstanbul, 1977

KARPAT Kemal.Türk Demokrasi Tarihi,İstanbul, 1996

KIVANÇ, Taha. “Osman Bölükbaşı’nı Tanır Mıydınız?”, Yeni Şafak, 10 Şubat 2002

KOÇAK, Cemil.Siyasi Tarih,(1923-1950),Türkiye Tarihi,Cilt 4(1997)

NİYAZİ, Mehmet. “Dünyamız Biraz Issızlaştı” Zaman, 16 Şubat 2002

NUTKU, Emrullah. Siyasi Anılarım, İstanbul, 1979

ONAK,Naciye. “Millet Partisi”,Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, Hacettepe

Üniversitesi, 1993

ÖYMEN,Örsan , “Bölükbaşı Anlatıyor”Günaydın, 27 Temmuz 1973

Page 104: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

92

ÖZBUDUN, Ergun.Siyasal Partiler, Ankara,1977

ÖZDEMİR, Hikmet .Ordunun Olağandışı Rolü, İstanbul,1994

ÖZKAYA, Şükran .Adım Adım 27 Mayıs, İstanbul ,2005

ÖZTÜRK,Kazım.Türk Parlamento Tarihi,TBMM-IX.Dönem,Ankara, 1999.

SELİM,Ahmet.“Tavırlar Hatıralar”,Zaman,16 Ağustos 2001

SÜSOY,Yener.“Ben Çok İhanetler Gördüm” Hürriyet, 8 Şubat 2002

ŞENŞEKERCİ, Erkan.Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960),İstanbul, 2000

ŞİMŞEK, Seda. “ Anadolu Fırtınasının Çileli Yılları”(Yazı Dizisi),Akşam, 8-11 Şubat 2002

TEZİÇ, Erdoğan .100 Soruda Siyasi Partiler,İstanbul, 1976

TOKATLI, Orhan .Kaybolan Yıllar(1961-1973), İstanbul ,2000

TOKER,Metin. DP’nin Altın Yılları (1950-1954), İstanbul, 1991

-----------------, DP Yokuş Aşağı(1954-1957), Ankara, 1991

-----------------,Demokrasiden Darbeye(1957 1960),İstanbul, 1991

------------------,Tek Partiden Çok Partiye, 1970

TURGUT,Hulusi .“Anadolu Fırtınası(Yazı Dizisi)”,Sabah, 20-26 Ocak 2002.

TÜNAY, Bekir .Menderes Devri Anıları, İstanbul,1985

TUNÇAY,Mete.”Siyasi Tarih”(1950-1960),Türkiye Tarihi,Cilt 4(1997)

US, Asım .Hatıra Notları(1930-1950),İstanbul,1966

YEŞİL, Ahmet .Türkiyede Çok Partili Hayata Geçiş, Ankara, 1998

YÜCEL, Serhan.Demokrat Parti,İstanbul, 2001

ZÜRCHER, E.Jan. Modernleşen Türkiye’ninTarihi,İletişim Yayınları,İstanbul,2000

Page 105: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

93

Gazete ve Dergiler *

Akis

Akşam

Bütün Dünya

Cumhuriyet

Dünya

Forum

Hürriyet

Kudret

Millet

Milliyet

Sabah

TBMM Tutanak Dergisi

T.C. Resmi Gazete

Vatan

Yeni sabah

Zafer

Zaman

*Gazete ve dergilerin sadece ilgili bölümleri taranmıştır.

Page 106: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

94

EKLER

Page 107: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

95

EK-1

12 Temmuz Beyannamesi

Hükümet başkanı ve muhalefet lideri ile son günlerde memleketin iç durumu üzerindeki konuşmalarımı ve bu husustaki düşüncelerimi söylemek zamanı gelmiştir. 7 Haziran günüde görüşmek üzere çağırdığım Bay Celal Bayar bana ,Demokrat Parti’nin, idare mekanizmasının baskısı altında bulunduğunu söyledi ve bundan yakındı.Haber verdiğim Başbakan ,aynı konuları daha önce aralarında görüştüklerini anlatarak , böyle bir baskının olmadığını, idare mekanizmasının ülkenin huzurunu bozacak nitelikteki kışkırtmalara karşı çok güç durumda kaldığını söyledi.Bundan sonra iki tarafı bir arada dinlemek için 14 Haziran günlü buluşmayı düzenledim.Başbakan ve yardımcısı devlet bakanı ile Demokrat Parti Başkanı hazır bulundular.İki taraf arasında karşılıklı tartışma içinde iki buçuk saat süren bu konuşma başladığı noktada bitti.Demokrat Parti Başkanı; partinin baskı altında bulunduğu noktasında direndi ve partisinin kanun dışı maksatlar ve ihtilal usulleri izlediğine dair ihtimalleri reddetti.Hükümet Başkanı;idare mekanizmasının baskı yaptığı iddiasını kabul edemeyeceğini ve yakınma belgelerini incelemeye ve kovuşturmaya hazır olduğunu tekrar söyledi ve Muhalif Parti’nin çalışma usullerini düzeltmesi gerektiği iddiasında kaldı. 17 Haziran gününde Bay Bayar’ı tekrar kabul ettim.Bana durumu arkadaşları ile görüştüğünü,benim durumuma karşı teşekkürle duygulandıklarını söyledikten sonra, baskı vardır kanısında olduklarını tekrarladı.Bunun üzerine iki kez görüştüğüm Başbakan,İktidar Partisi ile Muhalefet Partisi’nin Büyük Meclis’teki ilişkileri ve karşılıklı çalışmaları yönünde hayırlı ilerlemeler olduğunu beğenerek söyledikten sonra , biz de kendimize düşen görevleri sadakatle yapacağız, size söz veriyorum dedi ve iki ay sonra Büyük Meclis toplanıncaya kadar partilerin ilişkilerinde güveni artıran ilerlemeler olacağına umudunun kuvvetli olduğunu ekledi. Bu sözleri Bay Bayar’a 24 Haziran günün de aktardım.Bay Bayar bana, eylemli sonucu beklemek gerekeceğini bildirdi.Bundan sonraki tartışmalar Muhalefet liderinin Sivas’taki nutkunda ve Hükümet Başkanı’nın 2 Temmuz günlü demecinde ve onan sonraki karşılıklı cevaplarda görülmüştür.Durum özetlenirse;iki taraf yakınmalarında ve savunmalarında direnmiş ve şiddetli tartışmalar arasında karşılıklı iyi niyetlerin anlatımı olan bazı doyurucu parçalar hatırlarda kalmıştır.Siyasi havayı yumuşatan bir iyilik olmak üzere, dertleri bilenlerin,kendiliklerinden karşı tarafı rahatlatacakları umudu uyanmıştır. Bunun dışında olarak durun Muhalefet Partisi liderinin eylemli bir sonuç bekleme şeklinde belirttiği hükümde görülür.Yani bir başka türlü söylenirse , durum karşılıklı iddialar bakımından düğüm halini muhafaza etmiştir. Şimdi ben bu düğümü çözmeye çalışacağım.İki tarafın yakınmalarının ve savunmalarının kanıtlarını ayrıntıları ile belirtmekte yarar görmüyorum.Zaten bunlar kamuoyunca da yeterince bilinmektedir. Gördüm ki taraflardan hangisinin haksız, ya da hangisini daha önce karşısındakini kırmaya başlamış olduğunu aramakta da yarar yoktur. Ben idare mekanizmasının baskı yaptığını Hükümet Başkanı’nın kabul etmemesini bir güvence belirtisi olarak aldım ve bunu Bay Bayar’a söyledim.Ben Muhalefet Lideri’nin yasadışı amaçlar ve usullerle suçlanmaya karşı çıkmasını da muhalif parti çalışması için şart olan yasa içinde kalmak esasının göz önünde tutulduğuna ve tutulacağına dair,doyurucu bir güvence olarak kabul ettim ve Başbakan’a bunu söyledim.Her iki tarafla uzun konuşmalardan çıkardığım bu sonuçlara inanmak istiyorum ve inanıyorum.Bizi bu inanışa getiren bugünkü

Page 108: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

96

durumu, memlekette siyasi partilerin çalışıp gelişebileceğine kesin umut veren en önemli aşama sayıyorum.Şimdiye kadar memlekette geçen iktidar ve muhalefet deneylerinin başarılı olmamasını bir yıldan beri geçirdiğimiz deneylere , onların dayanamamış ve bugünkü,siyasi durumu elde edememiş olmalarında görüyorum.Benim kanımca bir buçuk yılda geçirdiğimiz, deneyler ağır ve bazen umut kırıcı olmuştur.Ama gelecek için her türlü umutları haklı çıkaracak bir başarı da sağlanmıştır.Bu durumu sürdürmek ve gelişmesini sağlamak iktidar ve muhalefet partilerinin görevleri olmak gerekir. Gelecek için tedbirler,benim kabullendiğim gibi,şu noktadan hareket etmekle bulunabilir.Benim bu son dinlediğim karşılıklı yakınmalar içinde abartma payı ne olursa olsun, gerçek payı da vardır.İhtilalci bir örgüt değil, bir yasal siyasi partinin usulleri ile çalışan Muhalif Parti’nin iktidar partisi koşulları içinde çalışmasını sağlamak gerekir.Bu düzeyde ben Devlet Başkanı olarak,kendimi her iki partiye karşı,eşit derecede görevli görürüm. İdare mekanizmamız, yani valilerimiz ve emrindekiler, bir yıldan beri çok ağır bir deney geçirmişlerdir. Öyle zaman oldu ki memlekette hükümetin mevcut olup olmadığı bile şüphe götürür idi. Sorumlu hükümetin huzur ve asayiş görevi tartışılmaz.Fakat yasalara uygun siyasi partilere,karşı yansız ve eşit işlem zorunluluğu da siyasi hayat güvenliğinin temel koşuludur.Bu arada siyasi partilere mensup veya öyle görünen özel amaç sahiplerinin şirretliklerini hiç çekinmeden,etkisiz bırakmak hususunda partilerin dikkat göstermeleri gerekir.Siyasi partilerin hangisi iş başına gelirse gelsin, onlar idare mekanizmasında çalışanların haklarına ve itibarlarına karşı adaletli bir zihniyette olacaklarına inandıracaklardır.Sanıyorum ki Hükümet Başkanı ile Muhalefet Lideri arasındaki son tartışma da, iki tarafı direndikleri noktadan ayırmak gayretine düşmeksizin, iki tarafın beklediği şeyleri söylemiş ve temin etmiş oluyorum.Vatandaşlarıma, Hükümet ve İktidar Partisi ile Muhalefet Partisi arasında görüşme ve araya girme safhalarını olduğu gibi anlatmış olduğumu umarım. Varmak istediğim sonuç, başlıca iki parti arasında temel koşulun yani karşılıklı güvenin yerleşmesidir. Bu güven bir bakıma memleketin de güveni anlamını taşıdığı için, gözümde çok önemlidir. Muhalefet güvenlik içinde yaşayacak ve iktidarın kendisini ezmek niyetinde olmadığından gönül rahatlığı duyacaktır.İktidar muhalefetin yasak haklarından başka bir şey düşünmediğinden gönül rahatlığı duyacaktır.Büyük vatandaş kitlesi ise,iktidarın şu partinin veya bu partinin elinde bulunması ihtimalini vicdan rahatlığı ile düşünebilecektir.Bu sonuca varmak için karşılaştığım güçlükler, çok zaman yalnız ruhsal nitelikte olan etkenlerdir. Bu güçlükleri yenmek için siyasi hayatımızı idare eden, iktidardaki ve muhalefetteki liderlerin içten yardımlarını isterim. Bu bildiriyi yayımında önce, Başbakan ile Muhalefet Lideri görmüşlerdir. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü.

Kemal Karpat,Türk Demokrasi Tarihi,İstanbul 1996, s.164-166

Page 109: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

97

EK-2

Demokrat Parti Genel Başkanlığına Ankara

Harcı vefakârlık olan bir dava içinde kaderlerini birleştirmiş olan ve göğüslerinde madalya yerine karanlık günlerin hatıralarını ve ıstıraplarını taşıyan insanlar arasına itimatsızlığın girmesi ve hele davanın asaletine kendi aralarında riayeti unutacak kadar değişmiş olmaları karşısında birbirlerinden ayrılmaları kadar tabii ve tabii olduğundan daha acı bir şey düşünemiyorum. Bir milletin hak ve haysiyetine hürmetkâr olmayan bir nizamı tasfiye davasıyla ortaya çıkanların, bir buçuk seneden beri, her şeyini babasını, ailesini feda eden, hapishane köşelerinde ve mahkeme kapılarında sürünürken partiden lafzı bir alakayı dahi göremeyen ve hayatını istihkar ederek, cephe hattında çalışan bir arkadaşın haysiyetine hürmet etmedikleri ve vefakarlığın icaplarını bir an için olsun düşünmedikleri hadiselerle sabit olan arkadaşlarında ayrılması, bir ananın evladından ayrılması kadar acı olsa da mukadderdir.Bu memlekette adına siyaset denilen ve çok kere her gayri meşru harekette meşruiyet bahşeden karanlık bir işi bir türlü benimsememek ve bunun icaplarını yerine getirememek talihsizliğine ve daha doğrusu saadetine ermiş bir insanın uğruna hayatını vermekten gahi çekinmeyeceği , maksatlı husumetlerin sahipleri tarafından olduğu kadar, milletçe bilinen bir adama karşı ömrünü Allah’ına ve imanına vakfetmiş bir mümine “kafir” der gibi, bu dava için zararlıdır hükmünü sizlere verdirmeye ve bunu her tarafa yaymaya muvaffak olmaları karşısında “inkılap kendi evlatlarını yiyor” hükmüne varıp çekilmesi ve inandığı davayı üstündeki takma sıfat dışında yaşatmak için mücadele etmeye karar vermesi herhalde bir hak ve haktan daha çok bir vazifedir. Kuruni vusta bir hayat içinde münevver ve asri bir istibdadın ıstırabını çeken bu milletin hayatında bir çok fenalıkların tasfiyesini düşünecek yerde, daha dava yarı yolda iken en sadık ve fedakar bir arkadaşı tasfiye için, tahlilinden ıstırap duyduğum ve uzak hesapların hazırlığı olarak karşıladığım bir takım hislerin tesiri ile harekete geçmiş olanları, herhalde tarih affetmeyecektir.Siyaseti her türlü fenalığı meşru kılan bir saha telakki eden bir zihniyeti tasfiye ederek, onun yerine şövalye ruhunu ikame edeceğimiz düşüncesiyle ben ve benim gibileri tasfiye edecek kadar kuvvetli olduğunu ispat etmiştir. Davanın tapusuz sahipleri olmakla ,iktifa edeceklerin, davaya değil, hususi maksat sahiplerine zararlı olacağını herhalde bu davanın samimi mensupları takdir eder. Büyük davaların tarihinde, o davaların en idealist mümessillerinin, daha dava muvaffak olmadan, hususi maksat sahiplerinin entrika fırtınaları içinde boğuldukları ve onlara el uzatan vefakar arkadaşların görülmediği, tarihi bilenlerce malumdur. “Tarih bir tekerrürdür” diyenlerin yanılmadıklarını ben de anlamış bulunuyorum. Duyduğum ıstırabın gerçek sebebi, ömrümü harcamaya karar verdiğim bir dava için zararlı olduğum hükmünü sizlere verdirmeye muvaffak olanların, bu davaya ihanet teşkil eden zihniyetlerin Demokrat Parti’de hakim olmak istidadını gösterdiği ve tasfiyesi istediğimiz bir zihniyetin kendi içimizde yaşamakta olduğunu müşahede etmemdir. İktidardan uzak bulunduğumuz ve davanın asaletini, samimiyetini en çok muhafaza etmemiz icap eden şu günlerde, parti içinde esen bu havanın bu millet için ne tehlikeli bir kader hazırlayabileceğini düşünmemek ve bu düşüncenin ıstırabını duymamak mümkün değildir. Tesadüflerin bu davada mücahadesiz kahraman ve bir damla ter dökmeden dava ve söz sahibi yaptığı entrikacıları, hususi maksat sahiplerini dinleyen ve en yakın arkadaşlarına

Page 110: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

98

müdafaa hakkı tanımadan hüküm veren hürriyet, hak ve haysiyet davası yolcularının bir adaletsizliğinin aleti olduklarını, her insaf sahibi müşahede etmek zorundadır. Yalnız müfterileri dinleyerek zahiri sebeplerle hüküm veren bir hakimin adaletsizliğine isyan etmek kudretini kendinde bulamayanların, bir milletin hak ve haysiyeti için mücadele ettiklerini iddia etmelerini, bir milletin hak ve haysiyeti için mücadele ettiklerini iddia etmelerini, bu millet gülünç bir siyaset oyunu olarak karşılar.Bu itibarla, siyaset oyunlarında nimet ve iltifat toplamak için, bu davaya atılmadığımı ve omuzlarımı sadece hakkın yükselmesi için bir basamak yapacak bir adam olduğumu , hiç olmazsa kendi vicdanıma karşı ispat etmek için,Genel Kurul’un verdiği “Müfettiş” unvanını, ona iade etmek vazifesini yerine getirmeye kara verdim. Müfritlerin tasfiyesini istemekte devam eden iktidara karşı, Genel Kurul’un bir tavizi telakki edilebilecek bu istifa ile belki de itidal politikanıza hizmet etmiş olurum. Sıhhi mezuniyet namı altında resen verdiğiniz siyasi mezuniyet kararınızın mesnedi olan hadiselerin şahitleri bugünkü toplantımızda bulunmaktadırlar. Nutuklarımın halk üzerinde fena tesir yaptığını iddia eden ve daha bir takım tazviratta bulunan insanların, nasıl bir maksatla hareket ettiklerini anlayabilmek için , bütün vilayetler delegeleriyle temas etmenizi ve bir tahkikat açmanızı talep ediyor ve bunu hak olarak kabul ediyorum.Çevrilen entrikalar hakkında mufassal bir şekilde Genel Kurul’u ayrıca haberdar edeceğim. Hakikatlar ortaya çıktığı zaman, maskesi yüzünden düşenlere karşı, haysiyetimi rencide etmekte istical göstermiş olan Genel Kurul’un daha büyük bir hassasiyetle vazifesini yapacağını umarım.

Kendi hizmet ve fedakarlığımdan bahsetmenin, masum bir günahkarın vefasız arkadaşlarına karşı müdafaa hakkının bir icabı olarak çok görülmeyeceğine kaniyim.Altı ay evvel verdiğim ve bana iade edilen istifanamenin bir suretini dava ile ilgili arşivlerinde bir yer işgal edebilir düşüncesiyle,Genel Kurul üyelerine takdim etmiş bulunuyorum.

Saygılarımla 23.07.1947

Demokrat Parti Müfettişi

Samet Ağaoğlu,Siyasal Günlük DP’nin Kuruluşu,İstanbul 1992, s.431-433

Page 111: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

99

EK-3

Demokrat Parti Genel Başkanlığına Ankara

Teraküm eden hadiseler, bir buçuk seneden beri saflarında amansız bir mücadele neferliği yaptığım Demokrat Parti’den ayrılarak müstakil bir vatandaş sıfatı ile demokrasi davasına daha fazla hizmet edebileceğim kanaatini verdi. “Hayattan istifa edebilirim ve fakat hürriyet davasından asla” sözüne ölünceye kadar sadık kalacak bir insanın hürriyet davasını temsil eden Demokrat Parti’den ayrılması muhakkak ki çok acıdır.Uzun ve ıstıraplı bir iç mücadelesinden ve tereddütlerden sonra vardığım bu kararı bildirdiğim şu anda evladını gömmüş bir ananın ızdırabı içindeyim. Demokrat Parti’yi karanlık içinde parlayan bir meşale telakki etmiş ve ona koşmuştum.Bir buçuk seneden beri o meşale sönmesin diye hayatımın sönmesini bile çok kere göze almış, tehlike ve korku mefhumlarını kafamdan ve gönlümden silmiştim.Nefesimle alevlendirmeye çalıştığım o meşale evvela benim gözlerimi kör etmeye çalıştı.

“Kendi elimle kesip yâre verdiğim kalem Fetvayı hunu na hakkımı yazdı iptida” diyen şairin hisleri içindeyim.

Siyasetin koparamayacağı bağ, söndüremeyeceği ümit ve kirletmeyeceği hava meğer

yokmuş.Bir buçuk senelik mücadelenin bana öğrettiği en büyük ve en acı hakikat siyasetin yaşayan manası oldu.

En karanlık günlerden başlayarak, bir buçuk senelik kader ve dava arkadaşlığından sonra, temiz duygularla bağlandığım sizlerden hareketlerinizin zaruri bir neticesi olarak ayrılmağa mecbur olurken Allah’tan en büyük dileğim Türk Milleti’ni yeni bir inkisarı hayalden koruması ve sizlerle mücadeleye beni mecbur etmemesidir.

Bu akıbeti sistemli bir şekilde hazırlamış olanlara karşı bir kin duymadığımı temin etmek isterim.

12 Temmuz Beyannamesi’nin meyvelerinin toplandığı kabul edilen bu sevinçli gününüzde partinizden ayrılışım belki de sizlere ve politikanıza bir hizmet teşkil edecek.Kat’i hükmü zamana,millete ve tarihe bırakıyorum.

Maalesef bugün şeklen de olsa davanız diyebileceğim işinizde sizlere candan muvaffakiyetler ve davayı tehlikeye koyan bir zihniyetin esiri olan dünkü bazı arkadaşlara intibah temenni eder saygılarımı sunarım.

Ankara:10.09.1947 Demokrat Parti eski müfettişi

Osman Bölükbaşı

Deniz Bölükbaşı,Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası “Osman Bölükbaşı”,İstanbul,2005,s.82-83

Page 112: Osman Bölükbaşı'nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) - Evren Ayhan

100

ÖZGEÇMİŞ

Evren Ayhan 23.08.1980 tarihinde İzmir’in Dikili ilçesinde doğdu.İlk,orta ve lise

öğrenimini Dikili’de tamamladı.1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi,Buca Eğitim Fakültesi

Tarih Öğretmenliği bölümünü kazandı.Bu programdan 2001 yılında mezun oldu.Aynı yılın

Ekim ayında İstanbul Ümraniye’de öğretmenliğe başladı.2002 yılının Eylül ayında Marmara

Üniversitesi,Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,Türk Tarihi Anabilim Dalı,Cumhuriyet Tarihi

bölümünde yüksek lisans programına girdi.Ayhan, halen Ümraniye İnanç Türkeş İlköğretim

okulunda öğretmenliğini sürdürmektedir.

Ayhan bekar olup,yabancı dili İngilizce’dir