Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
i
ORMAN VE SU KAYNAKLARI
Özel İhtisas Komisyonu Raporu
Raportör: Prof. Dr. A. Nedim YÜKSEL
Rapor içinde belirtilen görüşler komisyon katılımcılarının ve raportörün görüşlerini yansıtmaktadır.
Bu görüşler Trakya Kalkınma Ajansı’nı bağlamamaktadır.
ii
İÇİNDEKİLER
TABLOLAR ................................................................................................................................................ iv
YÖNETİCİ ÖZETİ ....................................................................................................................................... 1
1. GİRİŞ ................................................................................................................................................ 3
2. MEVCUT DURUM ANALİZİ ............................................................................................................... 4
2.1. Küresel Konum ........................................................................................................................ 4
2.2. Nüfus Artışı .............................................................................................................................. 6
2.2.1. Şehirleşme ........................................................................................................................... 6
2.2.2. Küresel İklim Değişikliği ....................................................................................................... 6
2.2.3. Kuraklık ................................................................................................................................ 8
2.2.4. Ekonomik Gelişme ve Küreselleşme .................................................................................... 9
2.2.5. Çözüm Önerileri ................................................................................................................... 9
2.2.5.1. Tarımda Alınabilecek Önlemler ..................................................................................... 10
2.2.5.2. Sanayide Alınabilecek Önlemler .................................................................................... 11
2.2.5.3. Kentlerde Alınabilecek Önlemler ................................................................................... 11
2.2.5.4. Diğer Su Kaynaklarından Yararlanma ............................................................................ 12
2.2.6. Suyun Ticareti .................................................................................................................... 13
2.2.7. Türkiye Toprak ve Su Kaynakları ........................................................................................ 15
2.2.8. Ülkemizde Su Kaynaklarının Kullanımı .............................................................................. 17
2.2.9. Trakya’nın Arazi ve Su Kaynakları ...................................................................................... 18
2.2.9.1. Bölgenin Tanımı ............................................................................................................. 18
2.2.9.2. Arazi Varlığı .................................................................................................................... 21
2.2.9.3. Orman Alanları ve Tabiat Varlıkları................................................................................ 23
2.2.9.4. Tarım Alanları ................................................................................................................ 24
2.2.9.4.1. Sulu Tarıma Uygun Kuru Tarım Yapılan Alanlar ............................................................. 24
2.2.9.4.2. Tarım Arazilerinin Parçalanması .................................................................................... 25
2.2.9.4.3. Yanlış Arazi Kullanımı ..................................................................................................... 25
2.2.9.4.4. Drenaj Sorunu Olan Araziler .......................................................................................... 26
2.2.9.4.5. Tarımsal Üretimin Desteklenmesi ................................................................................. 26
2.2.9.5. Amaç Dışı Arazi Kullanımı .............................................................................................. 27
2.2.9.6. Trakya Bölgesinde Amaç Dışı Arazi Kullanımı ................................................................ 28
2.2.10. Su Varlığı ............................................................................................................................ 28
iii
2.2.11. İçme ve Kullanma Suyu İhtiyacı ......................................................................................... 30
2.2.12. Sulama Suyu İhtiyacı .......................................................................................................... 33
2.2.13. Yeraltı Suyu Varlığı ............................................................................................................. 34
2.2.14. Akarsu Kirliliği .................................................................................................................... 35
2.2.15. Su Temini ve Tasarrufu ...................................................................................................... 36
2.2.16. Su Kaynaklarının Yönetimi ................................................................................................. 37
3. GZTF ANALİZİ ................................................................................................................................. 40
4. PLAN DÖNEMİ PERSPEKTİFİ ........................................................................................................... 42
5. ARAŞTIRMA ÖNERİLERİ ................................................................................................................. 55
6. PROJE ÖNERİLERİ ........................................................................................................................... 56
7. SONUÇLAR ..................................................................................................................................... 60
KAYNAKLAR ........................................................................................................................................... 63
iv
TABLOLAR Tablo 1 Bazi Ülkeler Ve Kitalarin Kişi Başina Düşen Su Potansiyeli (M3/Kişi.Yil) ........................... 17
Tablo 2 TR 21 Trakya Bölgesi’nde Yer Alan İllere Ait Çok Yıllık Ortalama Bazı İklim Ve Diğer
Verileri .................................................................................................................................................. 20
Tablo 3 Türkiye Ve Trakya Bölgesinin Arazi Varliği Ve Kullanim Şekilleri ...................................... 22
Tablo 4 TR 21 Trakya Bölgesi Illerine Ait Arazi Siniflari Dağilimi (ha) ............................................. 22
Tablo 5 Türkiye Ve Trakya’nin Su Varliği Dağilimi ............................................................................ 29
Tablo 6 TR 21 Trakya Bölgesi illerinin 2012 nüfus sayıları (TÜİK, 2013b) ........................................ 30
Tablo 7 TR 21 Trakya Bölgesinde gelecek yıllara ait nüfus tahminleri ................................................ 31
Tablo 8 TR 21 Trakya Bölgesinde gelecek yıllar için içme – kullanma suyu ihtiyaçları ...................... 32
Tablo 9 TR 21 Trakya Bölgesi’nde 2006 yılı sonuna göre baraj ve gölet sayıları ................................ 37
1
YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye bir çok doğal kaynaklar yönünden zengin bir ülke olarak tanımlanabilir. Ancak bütün
dünyada olduğu gibi, ülkemizde de mutlak korunması gereken ve yüksek tarım potansiyeli
olan topraklarının ve su kaynaklarının, kentleşme ve sanayileşmenin sonucu olan toprak
kayıpları ve kirlilik nedeniyle, hızla yok olma tehlikesi altındadır. Oysa bu kaynakların
eksikliği, ülkemizde stratejik öneme sahip tarım sektörünüde derinden etkilemektedir.
Orman, toprak ve su kaynakları üzerindeki bu baskının azaltılması ve kaynakların kaybını en
aza indirmek amacıyla, TR21 Trakya Bölgesi’nde hedeflerin ve stratejilerin belirlenmesi,
yapılabilecek faaliyet ve eylemlerle, sorumlu kuruluşların belirlenmesi yanında,
GZTF’lerinde tespit edildiği Trakya Kalkınma Ajansı tarafından özel bir komisyon çalışması
yapılmıştır.
Trakya Kalkınma Ajansı tarafından belirlenen 2013 TR 21 Trakya Bölgesi Orman ve Su
Kaynakları Özel İhtisas Komisyonu 28 Şubat – 01 Mart 2013 tarihlerinde ilk ve 18-19 Mart
2013 tarihlerinde 2. kez Tekirdağ’da toplanarak hazırlanan bu rapor, TR 21 Trakya
Bölgesinde bulunan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerindeki orman ve su kaynaklarının
mevcut durumunu ve gelecekteki projeksiyonlarını dikkate alarak önlem alınması gereken
unsurları ve çözüm önerilerini içermektedir. Bu komisyonda çeşitli kurumların yetkilileri
bulunmuştur. Trakya Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Tekirdağ Gıda, Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürlüğü, Edirne Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Devlet ve Su İşleri XI.
Bölge Müdürlüğü, Tekirdağ Devlet ve Su İşleri 113. Şube Müdürlüğü, Tekirdağ Meteoroloji
İl Müdürlüğü, Tekirdağ Orman İşletmeciliği Müdürlüğü, Atatürk Toprak Su ve Tarımsal
Araştırma İstasyonu Müdürlüğü, Tekirdağ Bağcılık Araştırma İstasyonu Müdürlüğü, Edirne İl
Genel Meclisi, Tekirdağ Ziraat Mühendisleri Odası Başkanlığı tarafından görevlendirilen
katılımcılar tarafından komisyon toplantıları yürütülmüştür.
Komisyon toplantıları yapılmadan önce, TR 21 Trakya Bölgesinin orman ve su kaynaklarının
durumu, sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir ön rapor komisyon raportörü tarafından
hazırlanarak komisyon üyelerinin bilgisine önceden sunulmuştur. Komisyon toplantılarında
öncellikle, moderatör tarafından bölgenin genel durumuna ilişkin bir sunum çalışması
yapılmıştır. Daha sonra, raportör tarafından ön rapora ilişkin bir sunum gerçekleştirilmiştir.
Bu sunumdan sonra, komisyon üyeleri tarafından ön rapora katkılar bulunarak nihai raporun
2
oluşturulması için, gerekli çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, komisyonca bölgenin
orman ve su kaynaklarına ilişkin GZTF, hedef, strateji ve faaliyet analizleri yapılmıştır.
Bölgeye ait orman ve su kaynakları hakkında ilgili kurum ve kuruluşlara yapılması önerilen
proje ve araştırma konuları belirlenerek, Trakya Kalkınma Ajansı’na sunulmuştur.
Bu rapor, TR 21 Trakya Bölgesi’nde orman ve su kaynaklarının mevcut durumlarına ait
rakamsal değerleri, sorunları, çözüm önerileri ve sonuçlarını, komisyon tarafından belirlenen
GZTF, hedef strateji ve faaliyet analizleri ve proje ile araştırma önerilerini içermektedir.
3
1. GİRİŞ Yeryüzünde hayat su ile başlamıştır. Tarihte medeniyetlerin çoğunluğu su kaynakları
çevresinde gelişmiş ve yükselmişlerdir. Ajanda 21 Rio Deklarasyonunda da suyun hayat
açısından önemi vurgulanarak, üstlendiği beş farklı özelliğe dikkat çekilmiştir (UN, 1992).
Temel İhtiyaç : Gıda üretimi, içme ve kullanma amacıyla, her zaman temiz ve yeterli
miktarda suya ihtiyaç duyulmaktadır.
Ticari Fonksiyonu: Su olmadan hiçbir ürün (tarımsal, endüstriyel, diğer hizmetler,
balıkçılık vb.) üretilemez.
Çevresel Fonksiyonu: Su flora ve faunanın sürdürebilirliği için gereklidir. Suyun
düzenleyici toprak ve sediment taşıyıcı, kayaları ayrıştırma görevi vardır.
Ekolojik Fonksiyonu: Tatlı ve tuzlu su kütleleri inanılmaz derecede fazla sayıda fauna
ve floraya yaşam ortamı oluşturmaktadır.
Kültürel Fonksiyonu: Bütün dinlerde su kutsal sayılmaktadır.
Suyun insanlar tarafından önemi, bünyelerinin %60-65’inin su olmasıdır. Bu oran bazı
organlarda (tırnak, saç gibi) azalır, kan ve çeşitli vücut sıvılarında artar. Kandaki su oranı
%83, kemikte %22 ve yağ dokusunda %10’dur. Ayrıca insanın vücut dokularında suyun % 10
oranında eksilmesi hayati risk oluşturması yanında, su vücutta eşit olacak şekilde
dağılmamıştır.
İnsanlar için çok önemli olan su, genelde varlığına alışılmış, sıradan bir madde olarak
algılanmakta ve musluğu açtığımızda, temiz, soğuk ve içmeye hazır olmasını bekleriz. Suyun
her zaman hazır olmasını kabul ederiz ve bu kaynağın sınırlarını düşünmeden tüketiriz. Daha
iyi bir yaşam standardı ve ekonomik kazanç arayışı içindeki modern toplumlar suyu, her
isteyenin elde edebileceği bir kaynak olarak görmüştür. Ancak diğer insanlarında ihtiyacı
olabileceği, doğal dengeyide koruyacak bir sisteme geçmenin gerekli olduğunu kabul etmek
ve buna göre suyu kullanmak zorundadırlar.
Suyun bitkisel üretim yönünden önemi, sebze ve meyvelerin bünyelerinde önemli ölçüde su
bulundurmasıdır. Bu oran sebzelerde % 95’e kadar (domateste %95, turp %94, lahana %92
gibi), meyvelerde (elma ve kirazda %85 gibi), tarla ürünlerinde tahıllarda (mısır, yulaf arpa
%13-14, soya fasulyesi %11 gibi) daha azda olsa su bulunmaktadır.
4
Bitkisel üretimde suyun çok önemli olması yanında, diğer meteorolojik verilerde önemlidir.
Bu nedenle, tarım üstü açık bir fabrikaya benzer. Toprak, su, bitki ve atmosfer ile etkileşimde
süren tarımsal üretim, hem kalite hem de miktar olarak genellikle, kontrol edilmesi geniş
tarım alanlarında çok zor olan atmosferik olayların etkisi altındadır. En iyi kalite ve miktarda
verim alınabilecek bir bitki tohumu, gelişmesi için optimum koşulların olduğu bir toprağa
ekildiğinde bile, yetiştirme mevsimi içindeki su durumu ve meteorolojik koşullar bundan
sonraki aşamada karar vericidir. Bu durum özellikle yağışın ve sıcaklığın tarımsal üretimi
sınırlandırdığı bölgelerde, kendini daha fazla hisettirir. Ürünün miktar ve kalitesini
yükseltmek için, yapabileceklerinizin en iyisini yapsanız bile, bunu elde etmek mümkün
olmayabilir. Genelde yağış, sıcaklık, nem ve radyasyon gibi, meterolojik faktörlerin uzun
yıllara ait değişimleri, bitkilerin bir yörede yetişip, yetişmeyeceğini belirleyen önemli bir
etmendir. Meteorolojik koşulların yanında, suyun istenilen miktar, kalitede ve zamanda
bitkilere verilmesi, hem tarımsal üretim sigortası, hem de insan yaşamı için en önemli
etkendir.
Yaşam için bu kadar önemli olan suyun dünyadaki, ülkemizdeki ve TR 21 Trakya
Bölgesi’ndeki durumu aşağıda verilmiştir.
2. MEVCUT DURUM ANALİZİ
2.1. Küresel Konum
Dünyamızda yeterinden fazla su bulunmaktadır. Fakat zaman ve yer açısından suyun dağılımı
eşit olmadığı için, dünyanın birçok yerinde tatlı su sıkıntısı çekilmektedir. Bütün bunlara
rağmen suyun insan, hayvan, bitki, sanayi ve tüm doğal yaşama yararlı olabilmesi için,
kalitesi uygun, miktarı yeterli, istenilen yerde ve zamanda hazır olması gerekmektedir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olursa, o zaman susuzluk ve kuraklık meydana gelir
(Yüksel, 2007).
Yerküresinde bulunan 1.384 x 109 km
3 suyun, %97.39’unu deniz ve okyanuslar %2.01’ini
kutup ve buzullar ile %0.60’ını da başta yeraltı suları olmak üzere, göller ve akarsular gibi,
tatlı su kaynakları oluşturmaktadır.
Her yıl yağışlarla karalara düşen 110 bin km3 suyun, 70 bin km
3’ü buharlaşma ile
kaybolmaktadır. Dünyanın yenilenebilir su kaynağı ise geriye kalan 40 bin km3 sudur. Bu su
miktarını insanlara dağıtırsak, dünyada kişi başına, ortalama 8000 m3 su düşmekte, buda
5
insanların yaşam koşulları için oldukça yeterlidir. Ancak yeryüzünde suyun eşit olarak
dağılımı ve her yerde zamanında hazır olmaması önemli bir sorun olarak ortaya çıkar. Fazla
yağış alan bölgelerden bu suyun 2/3’ ü sel olarak denize dökülmektedir. Geriye kalan 14 bin
km3 suyun önemli bir kısmı sulak alanların, deltaların, göllerin ve nehirlerin korunması ile su
kalitesinin korunması için, doğal akışa bırakılmalıdır (Postel, 2000). Tüm bu verilerden
sonra, dünyada çeşitli amaçlar için, geliştirilebilecek teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir
su miktarı 8000 m3’tür.
Dünyadaki tatlı su kaynaklarının yaklaşık %70’i tarım, %23’ü sanayi ve % 7’si de evsel
(içme, kullanma ve temizlik) amaçlı kullanılmaktadır. Ancak bu kullanım şekli, kıtalar
arasında fark göstermektedir. Örneğin Afrika’da bu değerler, tarımda %88, evsel kullanımda
%7 ve sanayide ancak %5 dolayında olmaktadır. Diğer taraftan Avrupa’da mevcut tatlı su
kaynaklarının % 54’ü tarım, %33’ü sanayi ve %13’ü evsel amaçlı kullanılmaktadır
(UN/WWAP, 2003).
Yaklaşık 7 milyar dünya nüfusu, yenilenebilir yüzey ve yeraltı su kaynaklarının, yaklaşık
yarısını (%54) kullanmaktadır. Bu günkü kullanım şartları altında, sadece nüfus artışından
dolayı, 2025-2030 yıllarında bu değerin %70’e yükseleceği öngörülmektedir. Hayat
standartlarının artmasıyla birlikte, kişi başına su kullanımında zamanla artması da gözönüne
alınırsa, mevcut su kaynaklarının %90’ının kullanabileceği tahmin edilmektedir. Geriye kalan
%10 suyunda diğer canlılar tarafından kullanılacağı varsayılmaktadır. Eğer nüfus artışı hızı
dengelemeyez, suyun kirlenmesinin önüne geçemezsek, diğer canlılar için pek su kaynağı
kalmayacağı anlamı çıkmaktadır.
Dünyada 1.1 milyar insan yeterli su bulamazken, 2.5 milyar insanın sağlıklı suya ulaşmadığı
belirtilmektedir (UN/WAP, 2003). Son on yıllık çabalarla, 860 milyon insanın suya daha
doğrusu, büyük oranda sağlıklı suya kavuştuğu belirtilmektedir. Ancak önümüzdeki 50 yıl
içinde, verilen rakamlara ek olarak gelişmekte olan ülkelerde 1 milyar insanın daha susuz
kalacağı tahmin edilmektedir. Su sağlama ve sanitasyon, gelişmekte olan ülkelerin büyük
şehirlerinin en önemli sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde de büyük şehirlere yakın
olan bölgelerde, yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının nasıl çok fazla tüketildiğini görmekteyiz
(Konukçu ve ark, 2007).
6
Yirminci yüzyıl içinde dünya nüfusu 3, su kullanımı ise 6 kat artmıştır. Bu değişiklik çevreye
çok ağıra mal olmuş ve su kirliliği çok fazla olduğu için, daha fazla insan yeterli ve kaliteli su
bulamaz duruma gelmiştir. Bu konu ile ilgili olarak, önümüzdeki yıllarda şu 4 konuya dikkat
çekmek zorundayız. Bunlar nüfus artışı, şehirleşme, iklim değişikliği ve kuraklık ile
ekonomik gelişmedir.
2.2. Nüfus Artışı
Bazı ülkelerdeki nüfus artış hızındaki yavaşlamalara rağmen, dünya nüfusu hızla artmakta ve
her on yılda yaklaşık bir milyar kadar insan için daha fazla su ve beslenme zorunluğu ortaya
çıkmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, dünya nüfusu ancak bu yüzyılın sonuna doğru 9-10
milyarada sabitleneceği tahmin edilmektedir. Bunun anlamı, her bir insan için içme, kullanma
ve temizlik ihtiyacı yanında, tarım ve sanayide de daha fazla suya ihtiyaç olacaktır.
2.2.1. Şehirleşme
Kırsal kesimlerde yaşayan insanlar, beklentilerini karşılayamadığı durumlarda şehirlere göç
etmektedir. Dünya ortalamalarına göre, nüfusun yaklaşık yarısı kırsal alanda yaşamaktadır.
Mevcut duruma göre, gelişmiş ülkelerde şehir nüfusu oranları daha yüksektir. Birleşmiş
Milletlerin yaptığı projeksiyonlara göre, daha az gelişmiş olan bölgelerde yaşayan nüfus oranı
2015 yılında %50 ve 2025 yılında %75’e ulaşarak, durumu tersine çevirecektir. Gelişmekte
olan ülkelerin kentsel nüfus toplamı 2025 yılına göre, 4 milyara ulaşacağı tahmin
edilmektedir. Bu hızlı nüfus artışı, su ihtiyacı ve sanitasyon hizmetlerini de önemli ölçüde
arttırmakta, su talebiyle arzı arasındaki fark giderek artmaktadır (Prinz, 2004).
Göç eden nüfusa cevap verebilecek altyapı ihtiyacının yeterince karşılanmaması nedeniyle,
genellikle içme suyu havzalarının içinde sağlıksız bir şekilde gecekondulaşma görülmektedir.
Bugün dünyada yaklaşık olarak 2.5 milyar insan gecekondu bölgesinde yaşamakta ve dünya
nüfusunun %32’sine karşılık gelmektedir. Asya şehir nüfusunun yaklaşık %60’ı gecekonduda
yaşarken, Afrika’da bu değer daha yüksektir (Prinz, 2004).
İçme suyu havzalarının içine gecekonduların kurulması, havzadaki suların kullanmadan
kirlenmesine ve yağışlardan sonra havza sularının debilerinin artması ve taşkınlarla bu
sağlıksız yapılarında su altında kalmasına neden olmaktadır.
2.2.2. Küresel İklim Değişikliği
Son yıllarda yapılan gözlem ve araştırmalarda, küresel iklimde bazı değişmeler olduğu
gözlenmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından bu “küresel iklim değişikliği” olarak
7
görülürken, bazı araştırıcılar bunu “iklimlerde olan dalgalanmalar” olarak
değerlendirmektedir.
Küresel iklim değişikliğini tetikleyen olgulardan, artan sera gazının iklim üzerindeki etkisine
bağlı olarak, oluşabilecek su kıtlığı bulunmaktadır. Davos - Klosters’te 23 – 27 Ocak 2013
tarihinde yapılan Dünya Ekonomik Formu’nda (WEF) ele alınan 5 temel riskler içine, sera
gazlarının etkisi ve su kıtlığı da alınmıştır (Yaşar, 2013). Bu yıl Davos’ta ele alınan 5 temel
risk şunlardır.
1. Gelir eşitsizliği,
2. Kronik mali dengesizlik,
3. Sera gazı etkisi,
4. Su kıtlığı,
5. Nüfus yoğunlaşmasıdır.
Geçen yıl 4. Faktör olarak “siber atak riski” yerine, bu yıl “su kıtlığı” ele alınmıştır.
Bizim konumuz içerisinde bulunan sera gazlarının etkisi, su kıtlığı, nüfus yoğunlaşması
konuları da, suya bağımlı olarak bizim konularımız arasındadır.
Fosil kaynaklı yakıtların kullanımındaki hızlı artış başta olmak üzere, arazi kullanımı ve bitki
örtüsünün değişmesi ve azalması gibi insanların faaliyetleri, atmosferde sera etkisi
yapabilecek CO2 gibi gazların konsantrasyonlarının artmasına neden olmaktadır. Bunun
sonucunda, güneş radyasyonunun dengesini bozarak, atmosferin daha fazla ısınmasına neden
olmaktadır. Küresel iklim değişikliği, sıcaklığın ve özellikle yağışların mevsim içindeki
değişikliği ile seller, kuraklık ve bunların yan etkisi olarak, kutuplardaki buzulların erimesi ile
deniz su seviyesinin yükselmesi, bazı salgın hastalıkların ortaya çıkması, bitkisel üretimdeki
verim düşüşleri gibi sonuçlarla kendini göstermektedir. Bazı bölgelerde sıcaklığın artması ve
yağışın azalması, su kaynakları ve ekolojik dengeyi çok olumsuz etkileyeceği tahmin
edilmektedir.
Konu ile ilgili 2 projeksiyon yapılmıştır (Lehner ve ark., 2001, EEA 2004, EEA 2007-2). Bu
araştırmaya göre ülkemizde, İç Anadolu ve Çukurova (%50’den fazla) başta olmak üzere,
Güneydoğu Anadolu, Ege, Akdeniz Bölgeleri ile Trakya Bölümü’nün (%25-50) sinde su
kaynakları önemli ölçüde etkilenecektir.
8
Diğer bir projeksiyona göre ise, ülkemizin 2030 yılında tamamına yakın kısmında su sıkıntısı
çekilebileceği, yaklaşık yarısında ise çok ciddi sıkıntı olabileceği anlaşılmaktadır.
Avrupa’da son 30 yılda 1976, 1989, 2003 ve 2005 yıllarında gerçekleşen, önemli kuraklık
yıllarıdır. Özellikle 2005 yılında İberya yarımadasında bu kuraklığın etkisiyle ve tüm AB tahıl
üretimi yaklaşık %10 oranında düşmüştür (EEA, 2008).
2.2.3. Kuraklık
Kuraklık birçok şekilde tanımlanmakla birlikte, suyun yeterli olmaması, istenilen yerde,
zamanda, kalitede ve miktarda olmaması durumudur (Yüksel, 2007). Meteorolojik olarak
kuraklık, yağışların uzun yıllar ortalamasından daha az yağdığı dönemlerdir. Tarımsal
kuraklık ise, bitkilerin suya ihtiyacı olduğu dönemde, toprakta yeterli suyun bulunmaması
veya toprakta bulunan suyun bitkiler tarafından alınmasına engel olan veya sınırlandıran
etmenlerin olduğu zamanlardır.
Yine EEA (2012/11)’ e göre, 1950 yılından itibaren yapılan yağış trendleri incelemesinde,
Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa’da yıllık yağışın kışın 70 mm dolayında artmasına karşın, Güney
Avrupa’nın bazı bölgelerinde ise 70 mm azalmıştır.
Kuraklıkla ilgili olarak, 20. Yüzyılde Kuzeybatı İberya ve Türkiye’nin büyük kısmı hariç, tüm
Akdeniz havzasında, yağış ve nem oranında azalma olduğu belirlenmiştir (EEA 2012). Son 30
yılda su kıtlığı ve kuraklık etkisinde olan dünyadaki bölgelerin oranı % 6’dan % 13’e
yükseldiği belirlenmiştir (EEA, 2/2012). Yani kuraklığın etkisi yavaş, yavaş kendini gösterme
eğilimindedir.
Kuraklığın en büyük nedeni olarak, küresel ısınmayı birlikte değerlendirirsek, kuraklığın
dünyamız ve ülkemiz üzerinde şu olumsuz etkileri olabilir (Yüksel, 2007).
1. Sıcaklığın yükselmesi ile kutuplardaki buzulların erimesi sonucunda, deniz sularının
seviyelerinin yükselmesi ile deltalar ve buradaki tarım alanları, su altında kalarak
daralacaktır.
2. Yağışlarda azalma olması, bazı durumlarda yetersiz olan su imkanının iyice
azalmasına ve kritik duruma gelmesine neden olabilir.
3. Yağışlardaki dengesizliklerin ortaya çıkması ile seller sonucunda, su baskınları ile
toprak erozyonuna da neden olabilir.
9
4. Yağışların azalması ile baraj ve göletlerde suyun azalması ile hidroelektrik enerji
üretimini etkileyecek ve düşmesine neden olacaktır.
5. Tarımda yeterli sulama suyunun olmaması, tarımda kalite ve verimin düşmesine neden
olacaktır.
6. Sıcaklık artışı ile nehir, baraj ve gölet havzalarında olan buharlaşma artacak, bu da
aynı zamanda su kaybına neden olacaktır.
7. Kullanılan suların azalması, sulardaki kirlenmeyi arttıracak, bu da yeterli hijyen
sağlanmayan insanlarda hastalık ve salgınların artmasına neden olabilecektir.
8. Ülkemizde önemli bir sorun olan iç göç, yeterli su bulunmayan yerlerden su olan
yerlere doğru göçü daha hızlandıracak, sonuç olarak bu etki yerel yönetimler üzerine
alt yapı baskısı olarak ortaya çıkacaktır.
9. Göçe bağlı olarak güvenlik sorunu da kendini gösterecektir.
Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya azaltmak için konutlarda, tarımda ve sanayide
alınabilecek önlemler vardır. Bunlarla ilgili olarak bir çok önlem alınmakta ve alınmaya
devam edilmelidir.
2.2.4. Ekonomik Gelişme ve Küreselleşme
Ülkelerde artan nüfusun içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması, iş imkanları
yaratmak amacıyla, özellikle gelişmekte olan ülkelerin yeni kurulan sanayilerin su ihtiyacı
yanında hayat standardının yükselmesi ile de artan su ihtiyacı ile birlikte, suyada talep
artmaktadır. Artan su talebi ve artan su kullanımı ile sular büyük oranda kirletilmektedir.
Küreselleşme ile ekonomik geliri düşük olan ülkelerde yeni iş imkanları oluşturulurken,
büyük rekabet ve ucuz üretme yöntemleri ile kirlilik artmaktadır. Bu durumda ilgili
standartlara çoğu zaman uyulmamakta ve kirletilen sularda arıtılmadan yüzey su kaynaklarına
deşarj edilmektedir.
Diğer taraftan, gelişmiş ülkelerdeki yoğun kirletici küresel pazarlar, endüstrileşmiş ülkelerden
gelişmekte olan ülkelerin büyük yerleşim yerlerinin yakınlarına taşınmaktadır. Taşınılan bu
bölgeler zaten göçler, kalabalık nüfus ve çarpık kentleşme nedeniyle, su sıkıntısı çeken
bölgeler olduğu için, su kaynaklarına olan baskı daha da artmaktadır.
2.2.5. Çözüm Önerileri
Su kıtlığı ve kirliliğinin çözümü, küresel ve bölgesel çapta teknik, sosyal ve kültürel önlemleri
içermektedir. Bu amaçla havza bazında mevcut su kaynaklarının, sektörler arası su dağıtımı
10
ve her bir sektör içinde sürdürebilir su yönetim stratejilerinin belirlenmesi gerekir. Tatlı su
kaynakları dışındaki kaynakların değerlendirilmesi yoluna gidilmeli, tarım, endüstri ve
kentlerdeki kullanım yanında çevresel fonksiyon için, gerekli olan su miktarıda gözönüne
alınmalıdır. Su kıtlığı ve sonuçları ile baş edebilmek için harcanan çabalar, küresel ısınma
hızını azaltacak ortak konuları da kapsamaktadır. Bunları başarmanın yolu, iyi bir su yönetimi
politikasının belirlenmesi yanında, su konusunda toplum bilinci oluşturulmalı ve iş birliği
yapılmalıdır (Konukçu ve ark., 2007). Konu ile ilgili alınacak önlemler tarım, sanayi ve
kentlerdeki içme ve kullanma suyu konusunda olabilir.
2.2.5.1. Tarımda Alınabilecek Önlemler
Yenilebilir su kaynaklarının 2/3’ü sulama amaçlı kullanıldığından, sürdürebilir bir su
kullanımı için, daha etkin bir biçimde yapılması gerekir. Tarımda kullanılan suyun su
kullanım randımanını yaklaşık %10 yükseltmek, dünya çapında konutlarda kullanılacak suyun
iki katından daha fazlasını sağlayacaktır (Shiklomanov, 1990). Ülkemizde tarımda su tasarufu
sağlayacak önlemleri şöyle sıralayabiliriz (Yüksel, 2007).
1. Tarımsal üretimde az su tüketen veya kuraklığı dayanıklı bitkilerin, üretim desenine
girmesini sağlamak, bu konudaki araştırmalara öncelik verilmelidir.
2. Yüzey sulama yöntemlerinden, salma, tava ve karık yöntemleri yerine, suyu daha
etkili ve randımanlı kullanan basınçlı sulama yöntemlerinden yağmurlama ve damla
sistemleri tercih edilmelidir. Türkiye’de halen sulanan alanların % 80’e varan
kesiminde yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır (Yıldırım, 2012). Bu konuda
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, son yıllarda önemli teşvik ve destekleme
yapmaktadır.
3. Suyun kullanımında olduğu gibi, taşınmasında da suyun buharlaşması ve sızması ile
önemli kayıpları olan açık kanal sisteminden, basınçlı ve kapalı boru sistemine
dönülerek, önemli su iletim kayıplar en düşük seviyeye indirilmelidir.
4. Boş alan yeşillendirilmeli ve tarlaların mümkün olduğu kadar kısa sürede ekim ve
dikim yapılarak boş bırakılmamalıdır. Böylece bitkiler küresel ısınmaya neden olan
CO2 ve diğer gazları absorbe ederek, özümleme yaparlar ve çevreye oksijen verirler.
CO2’in küresel ısınmaya olan etkisi azaltılmış olur.
5. Toprak yüzeyinin bitki örtüsüyle kaplı olması ile yağışların toprağa girmesi
hızlandırılır, kısıtlı olan yağış sularının toprağa girmesini ve suyun toprakta
11
depolanmasını sağlar. Ayrıca eğimli yerlerde, yüzey akışına izin vermeyen bitkiler,
toprak erozyonunuda önlemiş olurlar.
2.2.5.2. Sanayide Alınabilecek Önlemler
Günlük hayatta kullandığımız sayısız ürünün üretimi çok fazla miktarda su gerektirmektedir.
Örneğin 1 kg kağıt için 700 kg, 1 ton çelik üretimi için ise 280 ton su kullanılmaktadır (Opie,
1992). Tüm endüstri kolları, dünyanın toplam su tüketiminin yaklaşık ¼’ ünü
oluşturmaktadır. Tarımda kullanılan sudan farklı olarak, sanayi için harcanan suyun çok az bir
kısmı gerçek anlamıyla tüketilmektedir. Endüstride kullanılan suyun azaltılması işlemi kısa
vade de yapılacak işlemlerin başında, atık su tesislerin çalıştırılması ile yüzey sularına deşarj
edilen suların kalitesi yükseltilebilir (Yüksel, 2007).
Uzun vadede ise;
1. Sanayide az su kullanan ya da su tasarrufu sağlayacak yöntemlere öncelik verilmelidir.
Yeni kurulan sanayi tesislerinde bunun üzerinde mutlaka durulmalıdır.
2. Atık suların temizlenerek, tekrar kullanılmasına özen gösterilmelidir.
Sanayide kullanılan suyun azaltılması, su kirliliğine de büyük ölçüde çözüm olacaktır.
Çünkü sanayide kullanıldıktan sonra arıtılmadan veya kısmi olarak arıtılıp su kütlelerine
deşarj edilen atık sular, kendi hacminin çok fazlasını kirleterek su kaynaklarını tehdit
etmektedir.
Japonya, ABD ve Almanya, 1950’li yıllarda sanayide 1 litre su ortalama 1.8 kez kullanılırken,
son zamanlarda bu değer 17’ye kadar çıkmıştır (Solley, 2000).
2.2.5.3. Kentlerde Alınabilecek Önlemler
Yerleşim yerlerinde su tasarrufuna yönelik alınabilecek önlemler, alışkanlıkları değiştirmek
ve eğitimle mümkün olanlarla, yatırım yapılması gerekenler olarak farklı gruplarda incelemek
mümkündür. Bu önlemler basit olup, yerleşim yerlerinin su bütçelerinin dengelenmesi için,
ekonomik ve çevreye en duyarlı yöntem olarak görülmeye başlanmıştır. Bu basit önlemlerle
halkın bir su tasarrufu sağlayarak, yeni ve pahalı barajlar, göletler, yeraltı su kaynakları ile
arıtma tesislerinin inşa edilmesi ertelenecek veya yapılan yatırımlar azaltılacak ya da daha
fazla insana su ulaştırılması sağlanacaktır.
12
İçme ve kullanma suyunun konutlara gelinceye kadar ki bölümünde, yerel yönetimlere önemli
görevler düşmektedir. Su sağlama şebekelerinin eski olduğu yerlerde, kayıp ve kaçakların
oranı %50’ ye kadar çıktığı belirtilmektedir. Bunların önlenebilmesi için, sistemi eski olan
yerlerde yenileştirmenin mutlaka yapılması gerekir (Yüksel, 2007).
Bazı basit ve alışkanlıklalar ilgili önlemler ise, el yüz yıkarken, traş olurken suyun sürekli
açık bırakılmaması, su tasarrufu sağlayan batarya ve aletlerin montajı, sızıntıların belirlenip
tamir edilmesi, parklar ve yeşil alanların daha etkin biçimde sulanması, tuvalet
rezervuarlarının en küçük hacimde olanının tercih edilmesi, fiyatlandırma ve eğitimdir. Bu
şekilde kentlerdeki içme ve kullanma suyunda %10 – 30 arasında tasarruf sağlandığı,
dünyadaki bir çok uygulama sonucunda elde edilmiştir.
2.2.5.4. Diğer Su Kaynaklarından Yararlanma
Bu yöntemlerde, genelde bir ön çalışma yapılması yani yatırımı ve enerji kullanımını
gerektiren, kalitesi uygun olmayan suların kullanılması amaçlanmaktadır. Bu suların
kullanımı, özel önlemleride gerektirebilir.
Bu sulardan deniz suyu, atık suları, tarım alanlarında drenaj suları ve yeraltı tuzlu ve sodik
suları sayılabilir.
Deniz suları yaklaşık 55 dS/m (veya toplam çözünmüş tuz yaklaşık 35 g/L) olup, tuz
konsantrasyonu azaltılmadan bitkiler ve hayvanlar tarafından kullanılamaz.
Deniz suyunun veya yüksek tuzlu su kaynaklarının tuzsuzlaştırılması, 60 yıldan daha fazla
süredir gerçekleştirilmektedir. En çok Ortadoğu ülkelerinden Suudi Arabistan, Birleşik Arap
Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn ve Katar gibi, petrol zengini ve enerjinin ucuz olduğu yerlerde,
deniz suyundan tatlı su elde edilmektedir.
Deniz suyunun arıtılmasında damıtma ve ters osmos yöntemi en yaygın kullanılan
yöntemlerdendir (Semiat, 2000). Bunlardan damıtma, yoğun enerjinin kullanılması gereken
bir yöntem olduğu için, daha çok enerjinin ucuz olduğu ülkelerde kullanılmaktadır.
Enerji maliyetini azaltmak amacıyla, ters ozmos yöntemi geliştirilmiştir. Bu yöntemde yarı
geçirgen bir zarla, depolanan tuzlu suya yüksek basınç uygulanmaktadır. Membran
teknolojisindeki gelişmeler, bu yöntemin kullanılma oranını yükseltmiştir. Tuzsuzlaştırma
13
teknikleri birbirleriyle karşılaştırılırsa, damıtma ünitelerinin diğerlerine göre daha kaliteli su
üretme avantajı vardır (Semiat, 2000).
Damıtma sonrası kalan atık suların çok yüksek tuz konsantrasyonuna sahip olması nedeniyle,
sudaki canlılar için tehlikeli olmaması için, atık suların açık denizlere ve derinlere deşarj
edilmesinde yarar vardır.
Evler ve kent merkezleri ile sanayiden gelen atık sular, içinde ağır metal ve patojen zararlılar
yoksa, su sıkıntısı çekilen ve su kullanımı sırasında çok yüksek kaliteye ihtiyaç duyulmayan
(çayır-mera, yeşil alanları, tarım v.b) alanlarıda kullanılabilir.
Yerleşim yerlerinde suyun, ikinci bir kullanımı için tarımda üretim alanlarına gönderilmesi ile
atık suyun içerdiği kimyasal gübre görevlerini yapabilir. Buda gübre kullanımını azaltması
yanında, atık suyun arıtılma maliyetinide engeller.
Tarımsal sulama yapılan ve özellikle tuzluluk ve taban suyu olan yerlerde, bitkilerin zarar
görmemesi için, sulanan alanlarda yeterli bir drenajın yapılması gerekir. Drenaj suyu, suyun
kullanıldığı toprağın tuz durumu, tarımda bilinçsiz kullanılan gübre ve zirai mücadele
ilaçlarına göre konsantrasyonu farklı olmaktadır.
Gerekli önlemler alındığında, drenaj suyunun içerdiği tuzun miktarı ve cinsine bağlı olarak,
uygun sulama yöntemi ve toprak koruyucu önlemler alındığı takdirde, drenaj suları sulama
amaçlı kullanılabilirler. Burada en başta tuza dayanıklı bitkiler kullanılırken, ekimden önce ve
çıkışta kaliteli su verilmesi, daha sonraki dönemlerde, yıkanmaya ağırlık verildiği sürece,
yüksek konsantrasyonlu sular ile bitkilerin sulanması başarılı bir şekilde gerçekleşebilir
(Sharma ve Minhas, 2005). Kullanılacak su miktarları yönünden, damla ve yağmurlama gibi
basınçlı sulama sistemleri daha etkili olmaktadır.
2.2.6. Suyun Ticareti
Suyun ticareti, yerel yönetimlerin sağladığı içme-kullanma suyu, sulama birliklerinin
sağladığı sulama suyu, havzalar ve ülkeler arası su taşınması ve ülkeler arasında özellikle
tarımsal ürünlerin elde edilmesinde kullanılan sanal su, suyun ticari sınıflamasını
yapmaktadır.
Etkin ve çevreye daha duyarlı ve sürdürebilir su kullanımına ulaşabilmek için, yerel
yönetimler tarafından suyun fiyatlandırma, dağıtım ve yönetimi çok iyi sağlanmalıdır. Birçok
14
bölgede ortaya çıkan su kıtlığında, suya gerçek değerinin çok altında bir değerde
fiyatlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Yerel yönetimlerin fiyatlandırma yaparken, suyun
sağlanması için yapılan yatırım ve işletme masraflarını karşılayacak şekilde fiyatlandırıp,
suyu ticari bir meta olarakta kullanmamalıdır. Bazı ülkelerde suyun fiyatının yükseltilmesi ve
eğitim gibi uygulamalarla, sudan %10 – 15 tasarruf yapıldığı bildirilmektedir.
Tarımda daha önce sulama ile ilgili yatırımları devlet yapar, sonra bakım ve onarım
masraflarını da yaptığından, su üreticiler tarafından kontrolsüz olarak kullanılırdı. Son 20
yıldan beri (1993) su yönetimi sulama birlikleri ve kooperatiflerine devredilerek, en azından
sistemin bakım ve dağıtım masraflarının üreticiler tarafından karşılanması yoluna gidilmiştir
(Kasalak, 2012).
Su sıkıntısı olan bir bölge veya ülkeye, büyük miktarda tatlı suyun büyük masraflarla
taşınması ile su sıkıntısı içinde olan bölgelerin sorununu çözmede, bir yöntem olarak ortaya
çıkmaktadır.
Son zamanlarda ülkemizde, İstanbul’un su sorununu çözmede Istranca sularının ve Melen
Çayı suyunun İstanbul’a taşınması, İstanbul’un içme ve kullanma suyunun sağlanmasında
önemli bir kaynak olmuştur. İstanbul’a yıllık aktarılacak su miktarı, 1.2 km3 dolayındadır. Bu
da İstanbul’un uzun yıllar su sorununu çözecektir. Aynı şekilde Kızılırmak Nehri’nin sularıda
Ankara’ya taşınmaktadır. Yine Ankara içme ve kullanma suyu için 31.5 km uzunluğunda
Gerede Tüneli yapılmaktadır. Ayrıca İzmir için, Gördes Barajından 35 km’den su taşınacaktır.
Ülkemizde diğer bir büyük havzalar arası su taşınma projesi ise, Göksu nehrinin 4 barajla
yükseltilip, Konya ovasına taşınmasını öngören çalışma proje aşamasında devam etmektedir.
Tatlı suyun Ortadoğu’da bazı bölgelere taşınması son 25 yıldır çok fazla tartışılan bir
konudur. “ Barış suyu” 1987 yılında başlanmış ve Seyhan, Ceyhan ve sonrada Manavgat’ın
suyunun Ortadoğu’ya taşınması projesidir ( Mahsen ve Al- Jayyonsi, 1999). Fakat politik
nedenlerle başlayan proje tamamlanmamıştır. Son yıllarda bu projeye ek olarak, tatlı suyun
Manavgat’tan Alaköprü Barajından alınarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Geçitköy
Barajına taşınması için, 106 km uzunluğunda boru döşemeleri başlamıştır. Borular denizin
dibinden değil, 200 m su yüzeyinin altından askıya alınarak taşınacaktır. Denizin dibinden
boruların döşenmesinde, boruların bu su basıncına dayanamayacağının hesaplanmasındandır
(Anonim, 2013).
15
Suyun ticari anlamda en fazla kullanıldığı yer, gıda ithali sanal sudur. Bir maddenin üretim
sürecinde kullanılan su, sanal su olarak tanımlanır (Anaç ve ark., 2011).
Ekonomik üretim süreçlerinde büyük miktarlarda su tüketilmektedir. İnsanların içme ve
kullanma amacıyla tükettiği su miktarlarından çok daha fazla miktarlardaki su, besin, giyim
vb. üretim süreçlerinde kullanılmaktadır.
Küresel ölçekte, tarımsal üretimde 6391 km3/yıl, endüstriyel üretimde 716 km
3/yıl ve içme –
kullanma suyu olarak 344 km3/yıl olmak üzere, toplam su kullanımının % 16’ sının sanal su
ithalatı ile karşılandığı tahmin edilmektedir. Uluslararası sanal su akışının tarımsal ve
endüstriyel ticaretten kaynaklanan miktarları, sırasıyla 1263 ve 362 km3/yıl’dır (Chapagain ve
Hoekstra, 2004). Toplam tarımsal üretimin % 15’i, endüstriyel üretimin % 34’ü, ihracat ile
sanal su akışının %80’e yakını, tarımsal ürünlerden gerçekleşmektedir.
Su kaynakları kısıtlı olan ülkeler, üretim süreçlerinde fazla su gerektiren (su yoğun) ürünleri
ithal edip, az su gerektiren ürünleri ihraç edebilirler. Böylece sanal su ithalatı, ülkenin kısıtlı
su kaynakları üzerindeki baskıyı hafifletir.
Sanal su, bir alternatif olarak düşünülmeli, ülkesel ve bölgesel su kaynakları yönetim
politikaları, uluslararası ve bölgelerarası sanal su akışı ile değerlendirilmelidir. Bu yönüyle
sanal su, su tasarrufu ve gıda güvenliği konularında, önemli bir öğe olarak ele alınmaya
başlanmıştır.
Ekosistemler üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler yaratan, havzalar arası su transferi yerine
sanal su transferi seçeneğinin uygulanması, ekosistemlerin korunması ve havza kirliliğini
önleme açısından da büyük önem taşımaktadır (Anaç ve ark., 2011).
2.2.7. Türkiye Toprak ve Su Kaynakları
Ülkemizin toprak kaynakları olarak yüzölçümü, 78.35x106 hektardır (TUİK, 2013a). Bunun
içerisinde tarım alanı ile birlikte çayır-mera 38.25 milyon ha olup, ülke yüzölçümünün
%48.9’u kadar bir alanı kapsar. Bu alanlar içerisinde toplam tarım alanı ve tarla tarımı yapılan
alan ise 20.5 milyon ha kadardır. Geriye kalan alanlarda ise, çayır ve mera alanları, uzun
ömürlü bitkiler (meyvelikler, zeytin ağaçları, bağ alanları), içecek ve baharat bitki alanları ile
boş kalan alanları kapsamaktadırlar. Bu alanlar içinde çayır ve mera alanlarının kapladığı alan
14.6 milyon ha (% 18.6) ’dır. Ülkenin %51.1’ini ise, çayır ve mera, orman alanları ile
yerleşim yerleri, göl alanlarını ve kayalıkları kapsamaktadır. Bu alanlar içinde çayır ve
16
meraların kapladığı alan 14.6 milyon ha (%18.6) ve ormanlık alan ise 21.5 milyon ha (%27.4)
dolayındadır (TUİK, 2013a).
Türkiye topraklarının yarısından fazlasını dağlar kaplamaktadır (DSİ, 2013).
Türkiye su kaynakları yönünden sanıldığı gibi, su zengini bir ülke değildir. Eğer gerekli
önlemler alınmaz ise, yakın gelecekte su sorunları yaşanmaya aday bir ülke konumundadır.
Bunun başlıca nedenleri, ülke yüzey şekillerindeki düzensizlikler nedenleriyle, su
kaynaklarının kontrol edilmeyişi, yağışların ve su kaynaklarının dengesiz dağılımı, su
kaynaklarının havza bazında yaklaşımlarla uzun vadeli planlamalar yerine bölgesel, bağımsız
ve kısa vadeli projelerin yapılmasına öncelik verilmesidir.
Türkiye’nin yağış rejimi, mevsimlere ve bölgelere göre çok büyük farklılık göstermekte ve
yıllık ortalama yağış 643 mm’dir. Bu da yılda 501 km3 suya karşılık gelmektedir (DSİ ,2013).
Bu suyun 274 km3’ü (%55), toprak ve su yüzeylerinden, ayrıca bitkilerden olan buharlaşmalar
yoluyla atmosfere geri dönmektedir. Yüzeyden derinlere sızarak, yeraltı sularını besleyen su
miktarı ise 41 km3’tür (%8).Yüzey akışına geçen ve akarsular aracılığı ile denizlere, kapalı
havzalardaki göllere boşalmak suretiyle akışa geçtiği kabul edilmektedir. Ayrıca, komşu
ülkelerden doğan akarsular ile yılda 7 km3 suyun ülkemiz su potansiyeline dahil olmaktadır.
Böylece ülkemizin yenilenebilir tatlı su kaynakları potansiyeli 234 km3 (%47) (186+41+7
km3) olmaktadır.
Günümüz koşul ve olanaklarına göre, yapılan bazı kabul ve değerlendirmeler sonucunda,
çeşitli amaçlara yönelik kullanımlarında teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilecek, yüzey
ve yeraltı suyunun miktarını 112 km3 olduğu belirlenmiştir. Bu miktarın 95 km
3’ünün yurt
içinden doğan akarsulardan, 3 km3’ünün yurt dışından ülkemize ulaşan akarsulardan, 14
km3’
ünün ise yeraltı suyundan sağlanabileceği kabul edilmiştir. Kişi başına düşen yıllık
kullanabilir suyumuz 2012 yılı sonu adrese dayalı nüfus sayımız olan 75.6 milyon kişiye göre
(TUİK, 2013b), 1480 m3 olan bu değer, daha önceki yıllarda daha fazlaydı. Son 12-13 yıl
önce, 2000 yılında bu değer 1652 m3 iken, 2009 yılında 1544 m
3’e düşmüştür (Aküzüm ve
ark., 2010). Su potansiyelimiz ise kişi başına 3100 m3 dolayındadır. Bazı ülkere ve kıtalara
yılda kişi başına düşen su potansiyelleri Tablo 1’de verilmiştir (Anonim, 2007).
17
Tablo 1 Bazi Ülkeler Ve Kitalarin Kişi Başina Düşen Su Potansiyeli (M3/Kişi.Yil)
Ülkeler Su Potansiyeli Ülkeler Su Potansiyeli
Gürcistan 12000 Ermenistan 2750
Yunanistan 6900 Bulgaristan 2650
Azerbaycan 3750 İran 1950
Irak 3250 Suriye 1600
Türkiye 3100 İsrail 300
Afrika 7000 Asya 3000
Batı Avrupa 5000 Güney Amerika 23000
Günümüzde bir ülkenin su zengini sayılması için, yılda ortalama kişi başına 8000 m3
kullanılabilir suya sahip olması gerektiği kabul edilmektedir. Su varlığımıza göre ülkelerin
sınıflandırılmasında su zengini ülkeler yanında, yıllık suyu 2000 m3’ten az ülkeler su azlığı ve
1000 m3’ten aşağı olan ülkeler ise, su fakiri ülkeler içinde bulunmaktadır (DSİ, 2013). Oysa
Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su açısından (1480 m3), bu değerin oldukça
altındadır. Verilerin gösterdiğine göre, ülkemizin su kaynakları oldukça sınırlıdır.
Türkiye’de nüfusun gelecek yıllarda artma miktarına bağlı olarak, kişi başına düşen
kullanılabilir su miktarında, sürekli bir düşüş olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Dahası
Türkiye’nin gelecek nesillere yeterli ve sağlıklı su bırakabilmesi için, kaynaklarını çok iyi
koruyarak, yönetmesi ve akılcı kullanması gerekmektedir.
Türkiye’de yağış ve akışların genel dağılımında büyük farklılıklar görülmesi, ülkenin 26
büyük akarsu havzasına ayrılmasına neden olmuştur. Akarsu havzaları büyüklük, nüfus, su ve
toprak kaynakları yönünden, birbirinden oldukça farklılıklar göstemektedir. Nüfusu en
kalabalık havza Marmara ve bunu Fırat havzası izlemektedir. Nüfusu en az olan ise Burdur ve
Çoruh havzalarıdır. Kişi başına düşen su potansiyeli yönünden, su sıkıntısı yaşanabileceği
havzalar Küçük Menderes, Marmara, Akarçay, Gediz ve Asi havzaları olarak sıralanabilir.
Çoruh ve Batı Karadeniz havaları şimdilik su sorunu olmayan havzalar olarak
değerlendirilebilir.
2.2.8. Ülkemizde Su Kaynaklarının Kullanımı
Ülkemizin toprak kaynakları olarak yüzölçümü 78.35 milyon ha’dır (TUİK, 2013a). Bu
alanlar içinde 25.75 milyon ha alan, DSİ tarafından sulanabilir alan olarak belirtilmektedir
18
(DSİ, 2013). Ülkemizin koşullarına ve yapılan çalışmalara göre, yakın gelecekte toplam
sulanacak tarım alanı hedefi 8.5 milyon ha’dır. Ancak tarım alanlarının sulanması ile yapılan
çalışmalar sonucunda, şimdiye kadar sulanan alanların toplam miktarı 5.7 milyon ha’dır
(TUİK, 2013c).
Ülkemizin 112 milyar m3 olan kullanılabilir su kaynağının ancak %39.3’üne denk gelen 44
milyar m3’ünü kullanabiliyoruz. Kullandığımız bu suyun %72.7’si (32 milyar m
3) tarımda,
%15.9’u (7 milyar m3) içme ve kullanma suyu olarak ve %11.4’ü (5 milyar m
3) ise sanayide
kullanılmaktadır (DSİ, 2013).
Tarımda sulamaya açılmış alanların önemli bir kısmında sulama şebekeleri eski yapı olup,
ekonomik ömrünü tamamlayan yüzey sulama yöntemleridir. Yüzey sulama yöntemleri içinde
geniş şekilde salma sulama kullanılmaktadır. Bu sulama yöntemleri ile, su kaynaklarının ¾
‘ünü kullanan tarımda, suyun büyük çoğunluğu (yaklaşık %70) buharlaşma ve derine sızma
ile israf olmaktadır. Yüzey sulama yöntemlerinin sulama alanları içindeki oranı %80’dir
(Yıldırım, 2012). Basınçlı sulama sistemleri olan damla ve yağmurlama sulama yöntemlerinin
oranı ise %20’dir. Basınçlı sulama sistemleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından 2007 yılından beri desteklenmeye başlanmış ve bu yöntemlerin tarımda uygulama
alanları hızla artmaya başlamıştır.
Ülkemizde içme, kullanma ve endüstri suyu olarak halen kullanılmakta olan yıllık su miktarı
12 km3’tür. Mevcut büyüme hızı, nüfus artışı ve su tüketimi alışkanlıklarının değişmesi gibi
faktörlerin etkisi ile 2030 yılında 26.5 km3 suya ihtiyaç olacağı tahmin edilmektedir (Anonim,
2007).
2.2.9. Trakya’nın Arazi ve Su Kaynakları
2.2.9.1. Bölgenin Tanımı
Trakya Bölgesi, Türkiye’nin Avrupa kıtasında 26°-29° doğu boylam ve 40°-42° kuzey
enlemleri arasında yer almaktadır. Trakya’da Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinin tümü ile
Çanakkale ve İstanbul illerinin Avrupa yakalarını içine almaktadır.
Bölgenin iklim özellikleri genelde yazlar kurak ve sıcak, kışlar ise serin ve yağışlı
geçmektedir. Yağışın önemli bir bölümü, yağmur şeklindedir. Bölgenin iklim ve diğer bazı
verileri Tablo 2’de verilmiştir.
19
Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde, iklim verilerini incelediğimizde yağışlarda yaklaşık
10-12 yılda bir kurak yıllara denk gelmektedir. Kuraklığın olduğu 1985, 2000, 2001 ve 2008
yıllarında, tüm illerde yağış değeri düşmüştür. Edirne’de 603.5 mm, Kırklareli’nde 549.9 mm
ve Tekirdağ’da 588.1 mm olan ortalama yağışlar, 1985 yılında sırasıyla 452.9, 444.0 ve 483.9
mm dolayında kaydedilmiştir. Yani yağışlar yaklaşık %20-25 dolayında azalmıştır. Daha
sonra 2000 ve 2001’li yıllarda, Edirne’de (419 - 467.2 mm) % 25-31, Kırklareli’nde (326.6 –
467.2 mm) %20-41 ve Tekirdağ’da 2000’li yıllarda (410.1 mm) % 30 oranında az yağış
almıştır. Yine Trakya’da 2008 yılında Edirne’de (387.0 mm) % 36, Kırklareli’nde (424.5 mm)
% 23 ve Tekirdağ’da (304.2 mm) % 48 oranında az yağış almıştır. Yağış rejiminde görülen bu
dalgalanmaları başta tarım olmak üzere, diğer su kaynakları üzerinde de önemli baskılar
oluşturmaktadır. Ortalama sıcaklık dereceleri değişimi yönünden TR 21 illerini inceleyecek
olursak Edirne’nin uzun yıllar ortalaması 13.5 °C, Kırklareli 12.0 °C, Tekirdağ 13.9 °C’dir.
Sıcaklıklarda da hafif yükselmeler görülmektedir. Son yıllarda Edirne, Kırklareli ve
Tekirdağ’da ortalama sıcaklıkları 14.0-14.5 °C’yi aşmış ve yükselmiştir. Yine kurak yılların
olduğu 2000 ve 2001 yıllarında her üç ilde de, sıcaklık ortalamaları 14.5 °C’yi aşmıştır.
Bunun anlamı hem yağış azalmış, hem de sıcaklık yükselmiş, insanların, bitkilerin ve
hayvanlarında su ihtiyacı artmıştır. Baraj ve göletlerden buharlaşma artarak, kullanabilir su
miktarlarıda önemli oranda azalmıştır. Yeraltı su kaynakları da yeterli miktarda
beslenmemiştir.
Toplam alanı 2.37 milyon ha olan Trakya Bölgesinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale
(Avrupa Yakası) ve İstanbul (Avrupa Yakası) illeri bulunmaktadır. Trakya Kalkınma
Ajansı’nın sorumlu olduğu TR 21 illeri Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ olup, yüzölçümü 1.9
milyon ha’dır. Bölgede nüfus yoğunluğu, Türkiye ortalamasının üstünde olup, 2012 yılı sonu
adrese dayalı nüfus sayımına göre yaklaşık 1.59 milyondur.
20
Tablo 2 TR 21 Trakya Bölgesi’nde Yer Alan İllere Ait Çok Yıllık Ortalama Bazı İklim
Ve Diğer Verileri
İller Ortalama
sıcaklık
(°C)
Ortalama rüzgâr hızı
10 m (m/s)
Yıllık
Toplam
Yağış (mm)
Yüzölçümü (ha)
Edirne 13.5 1.7 603.5 627595
Kırklareli 13.0 3.0 549.9 655036
Tekirdağ 13.9 2.7 585.1 621788
Kalkınma Ajansı’nın sorumlu olduğu, TR 21 Trakya Bölgesi çevresinin büyük kısmı
Karadeniz, Marmara ve Ege denizleri ile çevrili ve denizler bölgenin sınırlarını belirler. Kara
sınırları ise, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarıdır.
Bulgaristan sınırı (200 km) Karadeniz’de Revze Deresi ağzından başlayıp, Kapıkule sınır
kapısı yanında Meriç Nehrine kavuşmaktadır. Bu noktadan sonrada Yunanistan sınırı (204
km) başlamakta ve Meriç Nehri’ni takip ederek Ege Denizi’ne ulaşmaktadır. Bölge doğu da
İstanbul ve güneyde Gelibolu yarım adasında Çanakkale iline komşu olmaktadır (Anonim,
2007).
Trakya Bölgesi, yeryüzü şekilleri bakımından kuzey ve kuzeydoğudaki Istranca (Yıldız)
Dağları ile güney ve güneybatıdakı Ganos ve Koru Dağları’nın arasında, ortada geniş Ergene
Ovası bulunmaktadır. Bölgede yeteri kadar akarsuyun bulunmaması nedeniyle, ovalarda
nadassız kuru tarım uygulanmaktadır.
Trakya’nın başlıca akarsuları, Türkiye-Yunanistan sınırlarını oluşturan Meriç, Tunca ve
Ergene nehirleri ile Karadeniz ve Marmara Denizlerine dökülen çok sayıda deredir.
Bölgede bitkisel üretim olarak buğday ve ayçiçeği yaygındır. Bu ürünler işlenen arazilerin
büyük çoğunluğunda ikili ekim nöbeti şeklinde üretilmektedir. Buğdayın verimi Türkiye
ortalaması 230 kg/da iken, Trakya’da bu değer 390 kg/da’dır. Aynı şekilde diğer hububat olan
arpa içinde, Türkiye verimi 233 kg/da iken Trakya’da 467 kg/da’dır. Sulanan yerlerde arpanın
önemi, erkenci olması 2. ürün olarak silajlık mısırın yetiştirilmesi, hayvan yeminin
sağlanmasına da yardımcı olur (Anonim, 2010). Diğer ürünlerin çoğunluğu, yonca olmak
üzere az miktarda da fiğ ve yem bitkileridir. Meriç Nehri boyunca çeltik ve diğer sulanabilen
21
alanlarda şeker pancarı, mısır, kuru soğan, domates, karpuz, kavun, çekirdeklik kabaktır.
Çeltiğe burada özel bir parantez açmak gerekir. İpsala Ovası’nda Dünyanın en yüksek verimli
ve oldukça iyi kaliteli çeltiği üretilir. Çeltiğin dünya ortalaması verimi 402 kg/da iken, bu
değer Trakya’da 796 kg/da’dır. Yani dünya ortalamasının 2 katı kadardır (Anonim, 2010). Bu
ovada çeltik sulaması için, Meriç Nehri’nin suyu kışın göletlere terfi ettirilir ve yazın bu
depolanan su çeltik sulaması ve yetiştirilmesinde kullanılır. Ayrıca Tekirdağ merkezde kiraz
yanında, Şarköy ve Malkara ilçelerinde bağcılık önemli bir bitkisel üretim şeklidir. Bölge
üreticisi tarımsal girdi kullanma alışkanlığı yanında, ekimden hasada değin tarımsal
mekanizasyon yaygındır. Bölgede hayvancılık diğer önemli bir tarımsal faaliyet olup,
işletmelerin sahip olduğu hayvan populasyonu verimi yüksek kültür ırklarıdır.
Bitkisel ve hayvansal üretimin işlendiği un, yağ, şarap fabrikaları ve imalathaneleri ile
mandıralar önemli işletmeler olarak ortaya çıkarlar.
Kıyı şeridinde su ürünleri üretimi ile turizm ve yazlık ekonomide önemli bir yer tutarlar.
2.2.9.2. Arazi Varlığı
Türkiye ve Trakya Bölgesinin sahip olduğu arazi varlığı ve bunun farklı kullanımları Tablo
3’te verilmiştir. Arazi kullanım sınıflandırması ise, bölgenin hafif dalgalı topoğrafya içermesi
nedeniyle, arazi kullanım sınıfları çoğunlukla II, III ve IV’üncü sınıftır (İstanbulluoğlu, 2012).
Bölge arazi kullanım sınıfları da Tablo 4’ te verilmiştir.
22
Tablo 3 Türkiye Ve Trakya Bölgesinin Arazi Varliği Ve Kullanim Şekilleri
Kullanım Durumu
Türkiye Trakya Trakya / Türkiye
(%) (106 ha) (%) (10
6 ha) (%)
İşlenen Toprak 23.6 30.7 1.05 55.0 4.4
Orman 21.5 28.3 0.46 24.0 2.1
Çayır- mera 14.6 19.0 0.19 10.0 0.001
Diğer araziler 15.7 20.7 0.07 3.8 0.004
Su yüzeyi + yerleşim alanı 1.0 1.3 0.002 0.4 0.002
Tablo 4 TR 21 Trakya Bölgesi Illerine Ait Arazi Siniflari Dağilimi (ha)
Arazi
Sınıfları
İller Genel
Toplam Edirne Kırklareli Tekirdağ
I 69468 62414 55536 187418
II 2225681 217103 297730 740514
III 195818 129976 169948 495742
IV 46419 41784 53375 141578
V 820 - 218 1038
VI 38737 129875 29625 198237
VII 42059 71792 29056 142907
VIII 2333 1709 1540 5582
Toplam 621335 654653 637028 1903016
Tablo 3’te görüldüğü gibi, TR 21 Trakya Bölgesi Türkiye’nin % 2.4’ünü oluşturmaktadır.
İşlenen toprak, çayır ve mera ve diğer arazilerin oranları Türkiye genelinden farklılık
gösterirken, özellikle orman alanları Türkiye ortalamasına yakındır. Çayır mera alanları
Türkiye ortalamasından yarısı kadar daha az iken, işlenen toprak alanı yaklaşık 2 kat daha
fazladır. Buda TR 21 Trakya Bölgesi tarım sektöründe bitkisel üretimin ağırlığını ifade
etmektedir.
23
2.2.9.3. Orman Alanları ve Tabiat Varlıkları
Çevresel sürdürülebilirlik açısından, TR 21 Trakya Bölgesi’nde orman ve tarım alanları ile
yer altı suyu beslenme ve içme suyu havza alanları mutlak korunması gereken alanlardır.
Çevresel zenginlik açısından önemli yer tutan ormanlar, 6831 Sayılı Orman Kanuna tabi
alanlardır. TR 21 Trakya Bölgesi habitat çeşitliliği ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir
ekosistme sahiptir. Bu ekosistemlerin korunması, halkın bu alanlardan bilimsel, eğitim ve
yaşamsal olarak faydalanmasının sağlanması amaçlanmaktadır. TR 21 Trakya Bölgesinde üç
önemli önemli orman sahaları mevcut olup, bunlar:
Kuzeyde İğneada Subasar Ormanları (Longoz), güneyde Meriç Deltası ve Saros kıyılarını
içine alan bölge “ tatlı su yarı karasal (sulak alanları) ve kumul ekosistemlerini”, Istranca ve
Koru dağları ile Ganoslar “karasal ekosistemlerini” bünyesinde bulundurmaktadır.
Alanda, habitat çeşitliliği ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir yapıya sahip olan ve ülke
kuşağımızın en geniş subasar orman eksosistemidir. Türkiye’deki en iyi yapıdaki alüviyal
subasar ormanlar bu alandadır. İğneada’da 3 ayrı yerde Longoz ormanı bulunmaktadır. Bunlar
Saka, Erikli ve Mert gölleri Longoz’larıdır (Anonim 2009).
Avrupa – Afrika göç yolu üzerinde kuşlar için, bir dinlenme yeri noktası olan İğneada’nın
sahip olduğu ekosistem çeşitliği (orman, subasar ormanı, sulak alan, kumul ekosistemi) , kuş
türü zenginliğini arttırmıştır. Geçiş, yoğun kuş türleri tarafından bu alan ekolojik koridor
olarak ve beslenme, barınma ve üreme alanı olarakta kullanılmaktadır.
Aynı şekilde karasal ekosistem içinde, kuru ve nemli ormanlardan oluşan Istranca Dağları ve
kuru ormandan oluşan Koru Dağları, Ganos biyolojik çeşitliliğin en fazla olduğu bölgeler
olmasının yanısıra, bu alanlar çeşitli fauna ve flora elemanları içinde vazgeçilmez habitatlar
oluşturmaktadır.
TR 21 Trakya Bölgesi’nde nemli, ıslak ve kuru orman sahalarıda bulunmaktadır. Tekirdağ ve
Edirne illerinin yaklaşık %17’si, Kırklareli ilininde %34’ü orman alanlarıyla kaplıdır. Bölge
illeri içinde, yalnızca Kırklareli ilinin orman varlığı Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Türkiye’de 41 adet milli park bulunmaktadır. TR 21 Trakya Bölgesinde bunlardan yalnız iki
tanesi yer almaktadır. Tabiat zenginliğinin göstergesi olan bu parklar, Kırklareli’nde Saka
Gölü Longoz’u Milli Parkı ve Edirne’de ise Gala Gölü Milli Parkı’dır (Anonim 2010).
24
2.2.9.4. Tarım Alanları
TR 21 Trakya Bölgesi ülkemizin en önemli tarımsal merkezlerden birini oluşturmaktadır.
Bölge içerisindeki tarım arazilerinin sınıflandırmalarına göre incelendiğinde “ Mutlak
Korunması Gereken” 1 434 674 ha alana sahip olduğu görülmektedir. TR 21 Trakya
Bölgesini oluşturan üç ilimizin yüz ölçümü, ülkemiz yüzölçümünün %2.4’lük bölümünü
oluşturmaktadır. Bu bölgede bulunan “ Mutlak Korunacak” tarım arazileri, ülkemiz “ Mutlak
Korunacak” tarım arazilerinin % 10.05’lik bölümünü oluşturmaktadır. Trakya Alt Bölgesi
kapsamındaki % 74.8’lik bölümünü içeren bu arazilerin, tarımsal kullanımların sürdürülmesi
ulusal çıkarlarımız açısından önemlidir.
Bölgede tarım yönünden karşılaşılan ve üretimi miktar ve kalite yönünden olumsuz etkileyen
sorunlarda vardır. Tarım anlanlarında karşılaşılan temel sorunlar ve çözüm önerilerini şöyle
özetleyebiliriz.
2.2.9.4.1. Sulu Tarıma Uygun Kuru Tarım Yapılan Alanlar
TR 21 Trakya Bölgesi’nde, tarımsal nitelik yönünden sulu tarım arazisine uygun olduğu
halde, daha düşük verimli kuru tarım arazisi şeklinde kullanılan 409 225 ha arazi
bulunmaktadır (Anonim, 2009). Bu arazilerde sulu tarıma uygun olduğu halde kuru tarım
yapılması, hem verim miktarı hem de ürün çeşitliliği yönünden düşünüldüğünde, önemli
ölçüde milli gelir kaybına neden olmaktadır. Ayrıca sulu tarımda kullanılabilen ürün
çeşitliliği, nöbetleşe ekim ve polikültür tarım üretimine daha çok imkan sağlamaktadır.
Biyoçeşitliliği sağlayan polikültür tarım ise özellikle fauna çeşitliliği sağlayarak, zararlılara
karşı önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu da tarım alanlarında daha az insektisit ve pestisit
kullanılmasına yardımcı olarak, çevrenin korunmasında önemli bir etken olacaktır. Potansiyel
sulu mutlak tarım arazileri, özellikle bölgenin orta kısımlarında yer almakla birlikte, parçalı
bir dağılım göstermektedirler. Bu alanların 54 536 ha’lık kısmı 1. Sınıf Tarım Arazisi olup,
Kırklareli ilinin Lüleburgaz ve Pınarhisar ilçelerinde, Edirne ilinin Merkez, Keşan, İpsala ve
Havsa ilçeleri ile Tekirdağ ilinin Saray ilçesinde yer almaktadır. Diğer potansiyel sulu tarım
arazileri ise II. Sınıf Tarım Arazisi niteliği taşımaktadır.
Potansiyel sulu tarım arazilerinin, özellikle mevcut durumuna bakılarak
kıymetlendirilmelerinin yapılması, tarım dışı kullanım riskini de arttırmaktadır. Bu nedenle,
bu kıymetli tarım arazilerinde kuru tarım kullanımının sürdürülmesi, kamu yararı
değerlendirmeleri ile tarım dışı kullanıma çıkartılma baskısını arttırmaktadır. Potansiyel sulu
25
tarım arazilerinin, sulu tarıma kazandırılması için, devletin sulama projeleri hazırlanmalı ve
yatırımlar hızla uygulanmaktadır.
2.2.9.4.2. Tarım Arazilerinin Parçalanması
Başta Medeni Kanun’la belirlenen miras hukuku olmak üzere çeşitli nedenlerle, ülkemizde
araziler tarımın temel amacı olan verimliliği, karlılığı gerçekleştiremeyecek derecede, küçük
parçalara bölünmüş ve dağılmıştır. Tarım arazilerinde 20 dekar olan büyüklükteki parsellerin
“ Mutlak Korunacak Tarım Arazisi” olmasına rağmen, parseller resmi verilerde büyük
gözükmesine rağmen, gayri resmi olarak çok büyük parsellere ayrılmaktadır. Bunun nedeni,
kırsal kesimde artan nüfusa paralel olarak arazi varlığının artmaması, yeni kuşaklar için ancak
miras yoluyla arazi sahibi olabilme imkanı gibi etmenler, arazilerin bölünmesine neden
olmaktadırlar. Bu durum, özellikle kuru tarım üreticiliği yapan çiftçi ailelerinin geçmini
karşılayabilecek miktarda arazi varlığına sahip olmadığını göstermektedir. Tarımsal
istihdamda yakından ilgilendiren bu durum, verimli tarım arazilerinin kullanılmamasına ve
tarımsal üretimin dışına itilmesine neden olmaktadır. Arazilerin uygun büyüklüklerinin
korunması için ilgili yasa ve mevzuatların sıkı bir şekilde uygulanmasında yarar vardır. Bu
arazilerin tekrar tarıma kazandırabilmesi için, arazi toplulaştırma projelerine de önem
verilmeli ve uygulanmalıdır. TR21 Trakya Bölgesi toplulaştırma projeleri açısında
değerlendirildiğinde, 3083 sayılı sulama alanlarında arazi düzenlemesine dair “Tarım
Reformu Kanunu” çerçevesince bugüne kadar 34 adet toplulaştırma projesine başlanmış ve
bunlardan bazıları tamamlanmıştır (Anonim, 2009). Ancak yetersiz bu çalışmalar, diğer köy
ve beldelerde hızla yaygınlaştırmalı, yeni ve daha büyük alan içeren toplulaştırma projeleri
oluşturulmalıdır.
2.2.9.4.3. Yanlış Arazi Kullanımı
Bütün tarım arazilerinin, her çeşit ürünün yetiştirilmesine uygun olmadığı bilinmektedir.
İklim özellikleri aynı olsa bile, tarımsal ürünlerin için özellikle toprak istekleri birbirinden
farklı olabilmektedir.
Tarımsal üretim planlamasında ürün deseni seçiminde, bitkilerin toprak istekleri yanında, ülke
ya da bölge gıda maddesi arz-talep dengesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca nöbetleşe ekim ve
polikültür tarım uygulamalarının yapılması, bölge tarım arazilerinin sürdürebilir şekilde
kullanımını sağlayacaktır. Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100000 Ölçekli Revizyon
Çevre Düzeni Planı’nın onaylanması nedeniyle, tarımsal kullanıma ayrılan arazilerin, Gıda,
26
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı denetiminde, ülke tarımsal üretim hedeflerine uyumlu olarak
1/5000 ölçekli detayda, tarım arazi kullanım planlarının yapılması gerekmektedir. Bu amaçla
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri ile işbirliği yapılarak kısa ve uzun dönemler
için, gereksinim duyulan stratejik ürün desenleri belirlenmeli ve buna cevap verebilecek
şekilde tarımsal arazi kullanım planları yapılmalıdır.
Tarımsal arazi kullanım alanlarının başarılı olabilmesi için, arazilerin konum, mülkiyet ve
toprak özelliklerini kapsayan, parsel öz nitelik bilgisi olarak girileceği bir “il arazi bilgi
sisteminin” oluşturulması gerekmektedir.
2.2.9.4.4. Drenaj Sorunu Olan Araziler
TR 21 Trakya Bölgesi sınırları içerisinde ıslah edilerek tarımda verimin yükseltilebileceği,
Edirne ilinde 19645 ha, Kırklareli ilinde 5747 ha genişliğinde yetersiz veya kötü drenaj etkisi
altında olan tarım arazileri bulunmaktadır (Anonim, 2009). İl Özel İdare ve diğer sorumlu
kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak projeler ile drenaj sistemi yapılacak, bu arazilerin
drenaj koşulları iyileştirilmelidir. Bu nedenle, öncelikle ıslahı kolay ve verimli tarım
arazilerine dönüşebilecek yetersiz drenajlı arazilerin ıslahı planlanmalıdır. Ancak bu arazilerin
doğal sulak alanlar içerisinde veya yakınında olması durumunda, ıslahları yerine doğal
şekilleriyle bırakılması daha uygun olur.
2.2.9.4.5. Tarımsal Üretimin Desteklenmesi
Tarım ve hayvancılıkta üretimin desteklenmesi, pazar imkanlarının kolaylaştırılması ve kırsal
kalkınmanın sağlanması için planlı Tarımsal Organize Bölgeleri (TOB) ve Tarımsal Alt
Bölgeler (TAB) alanları önerilmektedir.
Tarımsal Organize Bölgeleri (TOB), ülkemiz kırsal kalkınma stratejileri yönünden Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
tarafından, ilgili karar ve 2008 yılında imzalanan protokol ile oluşturulacak Tarıma Dayalı
İhtisas Sanayi Bölgesi çerçevesinde oluşturulacak bölgelerdir. Bu bölgelerde, tarımsal
üretiminin ve toprak kullanımının,veriminin arttıralarak sürekliliğin sağlanmasıdır. Ayrıca
tarım nüfusunun yerinde istihdam edilmesi ve gelir kaynaklarının arttırılması ya da yeni
kaynakların oluşturulmasıdır. Tarımsal yapıların bir plan çerçevesinde bir araya getirilmesi,
başka çevre koruma ve gıda maddesi hijyenik koşulları olmak üzere, kontrol edilme kolaylığı
sağlayacak üretici-sanayici-pazarlayıcı entegrasyonunun gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.
27
Tarımsal Organize Bölgeleri (TOB), besicilik, süt sığırcılığı, meyvecilik, sebzecilik, seracılık,
çiçekcilik vb. tarımsal üretim ve ürün işleme faaliyetlerinin bir arada yapıldığı, disipline
edildiği, tek elden sevk ve idare edildiği ve desteklendiği alanlarıdır. Ülkemizde iki bakanlık
tarafından onaylanan ve 2008 yılında yürürlüğe giren protokolle kurulan ilk jeotermal ve
Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sera Sanayi Bölgesi kurulmuştur. Burada 1067.2 dekar alanda
jeotermal sularla ısıtılan seralar tesis edilip, üreticinin kullanımına sunulacaktır.
Tarımsal Alt Bölgelerde (TAB) ise, sanayinin kesinlikle yer almayacağı, tarım ve hayvan
yetiştiriciliğini destekleyen, hububat, meyve, sebze üretimi için uygun tarım alanları, meralar,
mantarcılık, orman ürünleri, sebze ve çiçek yetiştiriciliği için seralar, depo veya soğuk hava
deposu, mandıra gibi “ tarımsal amaçlı yapıları” barındıran alanlardır. TAB alanı içindeki
fonksiyonlar bulunduğu bölgenin yerel iklim ve tarımsal potansiyeline, ekolojik ve ekonomik
kaynağının ağırlığına göre belirlenmelidir.
2.2.9.5. Amaç Dışı Arazi Kullanımı
Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, tarım topraklarının doğal niteliğine ve yeteneğine
uygun kullanılmamasını ifade etmektedir. Teknik, sosyal, politik ve ekonomik etkenlerin
yanısıra, doğal çevre faktörlerininde değerlendirilerek, arazilerin karakteristiklerini, niteliğini,
değerini bir bütün olarak ele alan yaklaşım, maksada uygun optimum arazi kullanımı
anlamına gelmektedir (Aytaç ve ark., 2012).
Nüfus, göç ve yüksek kentleşme hızına bağlı olarak ortaya çıkan konut sorunu, kentsel arsa
üretimi ihtiyacını karşılamadığı için, tarım alanları üzerine baskı oluşturmaktadır. Diğer bir
dikkat çeken husus ise, kıyı kesimlerinde yazlık olarak ikinci konut edinme yaklaşımının da,
tarım alanlarının hızla kaybedilmesi sonucunu doğurduğudur. Bunun yan sıra turizm alt
yapısına hizmet eden otel, motel, lokanta vb. sosyal tesislerdeki hızlı gelişmelerde, çarpık bir
kentleşme olgusuyla birleşerek, tarım alanlarını makro seviyede etkilemektedir.
Tarım arazilerinde amaç dışı etkileyen ve artıran faktörler arasında karayolları, demiryolları,
hava alanları, enerji hatları, boru hatları, spor tesisleri v.b. kentsel altyapı oluşumu da önemli
rol oynamaktadır. Bu tür alt yapı tesisleri, tarım arazilerinde parsellerin küçük ve şekilsiz
duruma gelmesine yol açmakta, bu durumda toprak işlenememekte, hemde arsa değeri
zamanla arttığı için, diğer kullanım alanlarına hızla dönüşmektedir. Tarım işletmelerinin
miras yoluyla küçülmeleri, çok parçalı ve birbirinden uzak parseller haline gelerek ekonomik
büyüklüklerini kaybetmesi de bu gelişmeyi hızlandırmaktadır. Bunun yanısıra savunma ve
28
sınır güvenliği amaçlı kullanım, açık maden ve kömüt işletmeleri, taş, kum ve kireç ocakları
da, tarım alanlarında gözlemlenen amaç dışı kullanımlar arasında yer almaktadır.
Sanayi kuruluşları tarafından arazinin düz olması, alt yapı tesislerinin var olması, üretim için
gerekli suyun alınabileceği yapıların olması nedeniyle, alternatif alanlar olmasına rağmen 1.
ve 2. tarım arazileri tercih edilmektedir (Aytaç ve ark., 2012).
2.2.9.6. Trakya Bölgesinde Amaç Dışı Arazi Kullanımı
Anadolu’dan sürekli göç alarak, plansız kentleşen ve sanayi yatırımlarının hızla arttığı
bölgede, verimli tarım toprakları hızla yok olmaktadır. İstanbul’a yakın bölgelerin yanı sıra
Çatalca, Silivri, Marmara Ereğlisi, Çorlu- Lüleburgaz hattı, Çerkezköy- Saray hattı arazileri
üreticilerin elinden çıkmakta ve arazi fiyatları olması gerekenden çok yüksek değerlere
satılmaktadır.
Trakya’nın bu kesiminde yaklaşık 1400 fabrika faaliyet göstermektedir. Bu fabrikalar çok su
kullanan ve ‘‘ıslak sanayi’’ olarak adlandırılan, deri, tekstilde boya ve terbiye, karton ve kağıt,
meyve suyu ve diğer içecek fabrikaları olup, sayıları da oldukça fazladır.
Bölgede Çorlu havaalanının açılması, doğalgaz çevrim santrallerinin kurulması ve yeni
organize sanayi sitelerinin kurulacağı, sanayi yatırımlarının artacağı beklentileri arazi
spekülasyonlarına neden olmaktadır.
Ayrıca Saray ilçesi ve çevresinde olmak üzere birçok kişi tarafından yerler çiftlik kurmak
için, araziler satın alınmaktadır. Orman ve yol kenarlarındaki yerlerin fiyatları çok yüksek
değerlere ulaşmaktadır. Kıyıköy - İğneada - Vize üçgeninde, özellikle de kıyı şeridindeki
arazilerin kıymetleneceği yolundaki görüşler hızla artmaktadır. Tekirdağ – İstanbul arasındaki
sahil kesimide, tatil amaçlı ikinci konut inşaatları nedeniyle yerleşim yerlerine dönüşmüştür.
2.2.10. Su Varlığı
Türkiye’nin kullanılabilir su varlığı yaklaşık 112 km3’tür. Bu miktar TR 21 Trakya Bölgesi
için 4.0 km3 olup, bunun 2.9 km
3’ü yerüstü, 0.7
km
3’ü dış kaynaklı (Meriç Nehri) ve 0.4
km3’ü ise yeraltı suyudur. Türkiye su varlığı hakkında, karşılaştırmalı bilgiler Tablo 5’te
verilmiştir.
29
Tablo 5 Türkiye Ve Trakya’nin Su Varliği Dağilimi
Su Kaynağı Türkiye Trakya
Ortalama Yağış (mm) 643 596.5
Toplam Su Potansiyeli (km3) 501 9.9
Su potansiyeli (km3) 186 9.4
Kullanılabilir su miktarı (km3) 112 4.0
Yer üstü suyu miktarı 95 9.4
Yer altı suyu miktarı 12 0.5
Yurtdışı kaynaklı su miktarı 3 5.8
Tüketilen su miktarı (km3) 44 1.8
TR 21 Trakya Bölgesinde toplam yüzey su potansiyeli Edirne ili 7.6 km3 olup, bunun 5.8 km
3
Meriç Nehri ile dış havzalardan gelmektedir. Kırklareli’nin 1.1 km3 olan değeri, Tekirdağ’da
0.7 km3 olarak, Trakya’nın yüzey su potansiyeli 9.4 km
3 olmaktadır. Buna 0.5 km
3’lük yeraltı
suyunuda eklersek, Trakya’nın toplam su potansiyeli 9.9 km3 olmaktadır (DSİ 2008).
Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 1450 m3 olup, Trakya Bölgesinde ise 500 m
3’tür.
Dünya’da ise 8000 m3’tür. Dünya su konseyine göre, kişi başına düşen su miktarı 1000-2000
m3 arasında olan ülkeler, su sıkıntısıyla karşı karşıya olan ülkelerdir. Bu durumda susuzluk,
gıda üretimi, ekonomik gelişme ve doğal hayatın korumasında ciddi sorunların yaşanacağı
ileri sürülmektedir. Eğer yıllık kişi başına düşen su miktarı 1000 m3’ten aşağıda ise, TR 21
Trakya Bölgesi gibi olan yerlerde ciddi su sorunun olduğu yerler olarak nitelendirilmektedir
(Anonim 2007).
Günümüzde ülkemizde, uygulamada toplam 44 km3 su kullanıldığı göz önüne alınırsa, kişi
başına tüketilen su miktarı 582 m3 olmaktadır. Oysa bu rakam Trakya Bölgesinin tüm su
kaynaklarının kullanılmasında bile elde edilecek rakamlardan büyüktür.
TR 21 Trakya Bölgesindeki bu su yetersizliği, bölge tarım alanlarının sulanamaması yanında,
çok su kullanan tarım sektörünün devre dışı kalması nedeniyle, pek fark edilememektedir. TR
21 Trakya Bölgesinin ekonomik olarak, sulanabilir nitelikteki tarım topraklarının bir kısmının
bile sulanması, bölgede istenmeyen su krizinin çıkmasına neden olabilir. Çünkü bölgede artan
sanayileşme ve şehirleşme ile kirlenen su kaynakları ve bölgede yer alan İstanbul kentinin 1
km3’ü aşan bugünkü su ihtiyacının 2030 yılında 3 km
3 olacağı tahminleri, gelecekte bölgede
30
karşılaşılabilecek su krizinin ne denli büyük olacağını göstermektedir. Bölgemizin su ihtiyacı
tartışılırken, İstanbul’u mutlaka birlikte değerlendirmek gerekir. Zira İstanbul’un su
ihtiyacının bir kısmı, bu bölgeden sağlanmaya devam edecektir (Anonim 2007).
2.2.11. İçme ve Kullanma Suyu İhtiyacı
Türkiye ilk kuruluş yıllarında yapılan nüfus sayımlarında, bölge halkının %60.2’si kentlerde
ve %39.8’i ise kırsal alanlarda yaşamaktadır. Bu kentleşme oranı, o dönem Türkiye geneli
kentleşme oranı olan %24.2’den çok yüksektir. Son nüfus sayımı 2012 yılına bakıldığında ise
kentleşme oranı, Türkiye geneli için % 61.5 iken, bölge için Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’ni
katarsak, yaklaşık %70 dolayındadır. Bunun anlamı, bölgenin ülke içerisinde her zaman, en
fazla içme ve kullanma suyuna ihtiyacı olan yer olduğunu göstermektedir. Adrese dayalı son
nüfus sayımına göre, bölge illerinin durumu Tablo 5’da görülmektedir.
Tablo 6 TR 21 Trakya Bölgesi illerinin 2012 nüfus sayıları (TÜİK, 2013b)
Bölge İlleri Nüfus Yüzölçümü
(km)
Yoğunluk
(kişi/km3) Kent Kır Toplam
Edirne 276579 123129 399708 6276 64
Kırklareli 232154 109064 341218 6550 52
Tekirdağ 589049 263272 852321 6218 137
Toplam 1097782 495465 1593247 19044 84
Genel nüfus sayım sonuçlarından bölge için, elde edilen nüfus artış katsayıları ortalama olarak
kent için yıllık artış %0.29, kırsal kesim için yıllık %0.81 eksilme olmuş, toplam için
ortalama %0.29 olmuştur. Ancak son yıllar dikkate alındığında, nüfus artış katsayılarının
ortalama %0.29 civarında olduğu kabul edilebilir. Buna göre, TR 21 Trakya Bölgesi’nde son
oniki yıllık nüfus artışı göz önüne alınarak gelecek yıllara ait yapılan nüfus tahminleri Tablo
7’de verilmiştir.
Nüfusla ilgili hesaplamaları kent ve kır nüfusu üzerinde ayrı, ayrı yapacak olursak, bölge
nüfusu hakkında yanılgıya düşebiliriz. Bölge nüfusu son 12 yılda, yıllık ortalama %0.29 artış
ve kırsalda ise yıllık %0.81 oranında azalmıştır. Nüfus artış projeksiyonunu buna göre
yaparsak, 20-25 sene sonra Trakya’da kırsal nüfusun pek kalmayacağı ortaya çıkar. Bu
31
hesaplamayı 2000-2012 yılları arasındaki ortalama toplam nüfus artış hızıyla (%0.29)
yapmamızın daha uygun olacağı düşüncesinden hareket edilerek hesaplama yapılmıştır.
Tablo 7 TR 21 Trakya Bölgesinde gelecek yıllara ait nüfus tahminleri
Yıllar Toplam Nüfus Yoğunluk
(kişi/km3)
2000 1354658 71
2010 1593247 84
2020 1766683 93
2030 2010264 106
2040 2287428 120
2050 2602808 137
(*) Nüfus artış katsayısı 10’ar yıllık artışlar göz önüne alınmıştır.
Bölge yüzölçümü ülke genelinin %2.4’üne tekabüle ederken, 2012 yılı itibariyle nüfus
ülkenin % 2.1’ine karşılık gelmektedir. Bölge yalnız kendi doğal nüfus artışıyla değil,
Anadolu’dan aldığı göç ile de bu oranı sürdürerek artmaktadır. Son yıllarda bölgede
İstanbul’da meydana gelen kontrolsüz göç alımı, çarpık kentleşme ve hızlı bir şekilde
bilinçsiz sanayileşme olmaktadır. Bunun sonucunda da, kısıtlı toprak ve su kaynaklarına sahip
bölgede, su havzaları üzerindeki baskıyı arttırmakta ve tüm doğal kaynakları ve güzellikleri
yok etme tehdidi ile birlikte, çok önemli toprak ve su kaynakları sorunlarını ortaya
çıkarmaktadır.
TR 21 Trakya Bölgesi nüfusunun 2000-2012 yılları arasındaki nüfus artış eğilimi dikkate
alınarak yapılan hesaplamalara göre, 2030 yılı nüfusu 2.01, 2050 yılı projeksiyonlarına göre
2.60 milyon kişiye ulaşacağı varsayılmaktadır. Yalnız çevre boyutunda görülen sorunlar,
beraberinde sosyo-ekonomik-kültürel alanlarda da görülerek, başta İstanbul olmak üzere
farklı sorunlarında ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Bölge için yapılan farklı nüfus projeksiyonlarına göre, hesap edilen kent ve kır içme ve
kullanma suyu ihtiyaçları Tablo 8’de verilmiştir.
32
Tablo 8 TR 21 Trakya Bölgesinde gelecek yıllar için içme – kullanma suyu ihtiyaçları
Yıllar İçme ve kullanma suyu ihtiyacı
Toplam (106 m
3)
Şebeke
(106 m
3)
2000 0.22 0.31
2012 0.27 0.38
2020 0.30 0.43
2030 0.34 0.49
2040 0.38 0.55
2050 0.44 0.63
(*) Kişi başına su tüketimi kent için , 200 L/kişi, kır için 100 L/kişi gün olarak alınmıştır.
Şebeke suyu ihtiyacının hesaplanmasında Trakya’nın toplam nüfusu üzerinden hesaplama
yapılmıştır. Bunda 2012 yılındaki kent (%69.0) ve kırsal (%31.0) nüfus oranları gözönüne
alınmıştır. Ayrıca kişi başına su tüketimi olarak, kent için 200 L/kişi, kırsal kesim için 100
L/kişi olarak ve yıllık bazda hesaplanmıştır. Trakya’nın içme ve kullanma suyu ihtiyacı 2050
yılında, şu anki ihtiyacının 2 katından daha fazla olacaktır.
Yerleşim yerlerinde çıkan atık suları TR 21 Trakya Bölgesinde, herhangi bir arıtılmaya tabi
tutulmadan çevre sularına deşarj edilemektedir. Edirne ve Kırklareli’nin atık suları yüzey
sularına doğrudan verilmesi, yüzey sularının kirlenmesine önemli katkıları olmaktadır.
Tekirdağ’ın atık sularda arıtılmadan, kıyıdan 1750 m uzaklığa ve 40 m deniz derinliğine
deşarj edilmektedir (Anonim, 2010).
Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun, toplam nüfusa oranı Türkiye
ortalaması % 56 iken, TR 21 Trakya Bölgesi’nde bu oran % 1’dir.
Katı atık yönetimide, atık sudan farklı değildir. Vahşi olarak gelişigüzel açık arazide yığılan
bu katı atıklardan, yağışlarla derine sızan kirli sular taban sularının kirlenmesine neden
olabilir.
Ayrıca bölgenin su ihtiyacı yalnız bununla kalmayıp, TR 21 Trakya Bölgesi’nde hızla artan
sanayi kuruluşlarının da artan su ihtiyaçlarının gözönüne alınması gerekir.
33
2.2.12. Sulama Suyu İhtiyacı
TR 21 Trakya Bölgesinde işlenen toprak alanı %55’tir. Bunun % 49.7’sinde nadassız kuru
tarım yapılmaktadır. Sulu tarım yapılan alan %5.3 olup, yetersiz sulanan alanlarla birlikte bu
değer %7’ye çıkmaktadır.
Bölgede yapılan tarım şekli dikkate alınarak oluşturulan genel bitki deseni, bitkilerin gelişim
periyotları ve su tüketim değerleri ile bölgede faaliyet gösteren ilgili kamu kuruluşları ve
NKÜ Ziraat Fakültesinin ortalama sonuçlarına göre, günümüzde bölge sulu tarım yapılan
%5.28’lik alanda 0.7 km3 su tüketildiği söylenebilir. Buna göre bölgenin içme ve kullanma
suyu ile sanayi kullanımı da eklendiğinde, TR 21 Trakya Bölgesi 1.1 km3 su tüketim miktarı
ile mevcut su varlığının %25’ini kullanmaktadır. TR 21 Trakya Bölgesi’nde yaklaşık 50000
ha alanda yapılan çeltik tarımında, maksimum su seviyesi 10-20 cm arasında değişen,
geleneksel devamlı sulama yöntemi uygulanmaktadır. Bu yükseklikteki sulama suyu ihtiyacı,
tüm çeltik alanları için düşünülürse, yaklaşık 1.4 km3 sulama suyu ihtiyacını ortaya
çıkarmaktadır. Oysa sulama suyuna yoğun ihtiyaç duyulan dönemde, Meriç Nehri debisi 0.3
km3 kadar inmektedir (Delibaş ve ark., 2010). Bu durum, su ihtiyacının ne boyutta olduğunu
göstermekte ve suyun depolanmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Diğer
yandan TR 21 Trakya Bölgesi’ndeki işlenenen toprakların, gerekli toprak ve su koruma
önlemlerinin alınmasıyla sulu tarıma açılması halinde, 8.0 km3 suya ihtiyaç olacaktır. Bu
rakam bölge tüm su potansiyelinin tam iki katıdır. Böyle bir durum, geleceğe yönelik
düşünülen tüm su kullanım tasarımlarında yer alması mümkün değildir.
Bu nedenlerle, bölgede inşa edilmiş ve gelecekte inşa edilmesi düşünülen sulama projelerinde,
su taşıma sistemlerinin borulara alınarak, suyun buharlaşma ve sızma kayıplarınının ortadan
kaldırılması ile sudan tasarruf sağlanır.
Tarlada kullanılan suyun randımanı yükseltecek basınçlı sulama sistemlerinin kullanılması ile
aynı suyla daha fazla alan sulanabilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, bu
basınçlı sulama sistemlerinden, suyu en randımanlı kullanan damla sulama sistemi önemli
ölçüde desteklenmektedir.
Bakanlığın bu desteklemesi 2007 yılından beri “ T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi
Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği” ile destekleme yapılmakta ve her yıl bu
tebliğ ihtiyaçlara göre yenilenmektedir.
34
Suyun az kullanılmasında diğer ve önemli bir etkende bitki deseninde az su isteyen veya
kuraklığa dayanıklı bitkilerin tercih edilmesi, sulama suyundan önemli tasarruf yapılmasını
sağlar.
2.2.13. Yeraltı Suyu Varlığı
TR 21 Trakya Bölgesi yeraltı suyu havzası, ince kum, silt ve gölsel kireçtaşlarından oluşan üst
ve onun altında yer alan kil ile ara tabakalı çakıl, kum ve zayıf çimentolu kum taşlarından
oluşan alt akiferin birbirleriyle ilişkileri nedeniyle, hidrolojik olarak bir tek akiferden
oluşmaktadır (Anonim 2007). Doğu batı istikametinde yer alan akiferin orta kısmında,
basınçlı akifer koşulları gözlenmektedir. Akifer sınırları fay ve antiklinal gibi yapısal
unsurları tarafından belirlenmiş olup, ortalama kalınlığı 600 m dolayındadır.
Akiferle açılan 13 adet gözlem kuyusu su seviyeleri ile bölgeye düşen toplam yıllık yağış
değerleri arasında doğrusal bir ilişkiyi bulunmaktadır. Toplam kullanılabilir yeraltı suyu
rezervi yaklaşık 0.4 km3 kadardır. Akiferin beslenme ayları Kasım-Mayıs aylarıdır.Suyun
çekimi ise tüm yıl sanayi ve içme suyu tahsisleri ile Nisan Eylül sulama aylarıdır. Yeraltı
suyunun % 60’ı içme-kullanma ve sanayi için kullanılmaktadır (Anonim, 2010).
Su havzasının orta kısmında özellikle Çerkezköy, Çorlu ve Lüleburgaz civarında yeraltı suyu
seviyelerinde, sayısal düşmeler hatta sahalar şeklinde de düşmeler gözlenmiştir. Yeraltı su
seviyesi Marmaracık yakınlarında 1990’dan itibaren son dönemlerde 25 m düşmüş,
Çerkezköy ve Yukarısevindikli’de su seviyesi 45 m derinlikte iken, bugün 105 m olarak
ölçülmüş, yani 60 m düşmüştür (Anonim, 2010).
Bu yörelerde Çorlu, Karıştıran, Ergene ve Kaynarca derelerinin petro-kimyasal atıkların
dışında, diğer endüstriyel ve evsel atıklarla yoğun bir şeklide kirlenmektedir. Ayrıca bu
derelerin yağış havzalarındaki tarımsal faaliyetler nedeniyle, tarımsal ilaç ve gübre kullanımı
da kirliliğe katkıda bulunmaktadır. Son yıllarda doğal gaz üretim sahalarına yakın kısımlarda
açılmış olan, içme ve kullanma suyu kuyularında tuzluluk ve ağır metal konsantrasyonlarında
sınır değerleri aşmayan artışlar görülmüştür. Akiferin ekonomik kömür yatakları ve doğal gaz
rezervleri içermesi nedeniyle, kuyu derinlikleri arttıkça sodyum bikarbonat, bor ve çeşitli iyon
konsantrasyonları, EC ve metan gazı artışları belirlenmiştir.
Trakya Bölgesi’ni baştan başa kat eden Ergene Nehri ve kollarının kirlenmesi ve bölgedeki
yeraltı suyu akiferinin sürekli alçalması yanında kirlenme sorunlarının başlangıcında olması,
35
bölge yaşam hayatı için tehlikeli olması nedeniyle, ivedi bir çözümü zorunlu kılmaktadır. Zira
başta Tekirdağ, Çorlu ve Lüleburgaz olmak üzere çok sayıda belediye içme ve kullanma
suyunu, bu yeraltı suyu kaynaklarından sağlamaktadırlar. Buda bölge insanı sağlığı çevre ve
sürdürebilirlik açısından çok önemlidir.
2.2.14. Akarsu Kirliliği
TR 21 Trakya Bölgesi’nin ana akarsuyu Ergene Nehri, her geçen yıl artan miktarda, havzasına
inşa edilen sanayi tesisleri nedeniyle hızla kirlenmektedir. Geçmişe yönelik nehrin suyunun
kimyasal içeriğinin analiz sonuçlarına bakıldığında, bu durum çok belirgin olarak
görülmektedir. Sanayinin başlangıç yıllarında akarsu boyunca pek fazla farklılık
görülmemekle birlikte, ortalama tuzluluk EC değeri 350-700 micromhos/cm 25°C tarımsal
sulamada rahatlıkla kullanılabilecek 2. sınıf sulama suyudur. Diğer anyon ve katyonlar ise
sodyum miktarı 0.5-2.0 me/L, klor iyonu konsantrasyonu 0.7-1.7 me/L ve bor değeri 0.3-2.0
ppm aralığında bulunmaktadır (Becer, 1984).Daha sonra, Çorlu Deresi’nin Ergene Nehri’ne
getirdiği sanayi atıklarının etkisi ile kirletici değerler, suyun kalitesini tarımda kullanılması
mümkün olmayan 4. sınıf sulama suyu değerlerinden bir kaç kat, bazı durumlarda 10 kata
kadar yükseltmektedir. Tüm yıl boyunca yüksek olmakla birlikte, tarımsal sulama mevsimi
içerisinde, tarımsal sulamada kullanılabilecek en yüksek değer olan 2250 micromhos/cm
25°C’den çok yüksek olup, 4500-7000 micrmhos/cm 25°C’dir.
Toprak sodyumun birikmesi ile toprak işleme zorlaşır ve toprağın su geçirgenliği azalarak,
bitkilerin topraktaki sudan yararlanma oranı düşmüş olur.
Klor iyonu 2-3 me/L olan sınır değeri aşıp 4-5 me/L’ye, artık sodyum karbonatın (RSC) en
yüksek değeri olan 2.5 me/L’yi aşarak 10 me/L’ye kadar yükselmiştir. Diğer bir kirlilik
göstergesi olan, su içindeki organik maddenin oksidasyonu için gerekli olan oksijen ihtiyacı
(KOİ) değeri, 4. Sınıf suyun değeri olan 75 me/L sınır değeri 10 kattan fazla aşarak 750-1000
me/ L olarak ölçülmüştür.
Azot formundaki nitrat (NO3) ve amonyum gibi (NH+) anyon ve katyonlar, tarımda kullanılan
gübrelerden büyük ölçüde akarsulara taşınmaktadır ( Gidirişlioğlu ve Çakır, 1996).
Sulama yönünden kalitesi düşük olan suların, sulama amaçlı kullanılması sonucu toprakta
bulunan bitki besin maddelerinin arasındaki denge bozulmaktadır. Toprakta toksik iyonları
birikmekte, toprak tuzlulaşmakta, su geçirgenliği (permeabilite) düşmekte ve pH’da büyük
36
ölçüde düşmeler ve yükselmeler olduğu bilinmektedir (Burton ve Hook, 1979, Kirkham,
1986).
Ergene Nehri suları ile sulanan tarım alanlarında, yapılan çalışmalarda, ekilen tohumların
çimlenmesi ve çıkış süreleri uzamış, vejatatif gelişmesinde olumsuz etkiler gözlemlenmiştir.
Bu nedenlerle, Ergene Nehri sularının tarımda kullanılmaması gerektiği ortaya çıkmıştır (
Gidirişlioğlu ve Çakır, 1996).
2.2.15. Su Temini ve Tasarrufu
TR 21 Trakya Bölgesi’nin su kaynaklarının yetersiz oluşu ve özellikle, önemli akarsuyu olan
Ergene Nehri’nin hızla kirlenmesi, bölge halkının yeni su kaynakların geliştirmesini zorunlu
kılmaktadır. Bu da bölgeye düşen yağışların düştüğü havzada biriktirilmesini sağlayan, yeni
küçük toprak barajların yani göletlerin yapılmasının gerektiğidir.
Göletler kısa sürede yapılabilen ve maliyeti düşük olan, su depolama yapılarıdır. Trakya
Bölgesi, her bir belde için bir veya bazen bir kaç gölet yapımına uygun topoğrafik koşullarına
sahip olan bir yöredir. Göletlerin yaygınlaştırılması ile tüm bölgenin içme, kullanma, sanayi
ve tarım faaliyetleri için, sürekli olan su ihtiyacı çok büyük oranda karşılanabilir. Ayrıca
göletlerde biriktirilen su, kurak dönemler içinde bir güvence olabilir (Anonim 2007).
İl Özel İdarelerinin sorumluluğunda olan göletlerin, büyük çoğunluğunun yapım tarihinin 25-
30 sene önceye dayanması ve acilen bakıma ihtiyacı olduğu belirtilmektedir.
Yeni gölet planlanırken, bakıma ihtiyacı olan bu göletlerinde elden geçirilerek tam kapasite
ile kullanılmarı sağlanmalıdır.
Yapılan arazi çalışmaları sonucu, bölgede inşa edebilecek gölet sayısı 1500 civarındadır.
Bölgede inşa edilen baraj ve göletlerin sayısı 2006 yılı sonuna göre, Tablo 9’da verilmiştir.
Burada sayısı verilen göletler içinde, hayvan içme suyu göletlerinin sayısı oldukça fazladır.
37
Tablo 9 TR 21 Trakya Bölgesi’nde 2006 yılı sonuna göre baraj ve gölet sayıları
Kullanım Durumu Devlet Su İşleri Köy Hizmetleri
Baraj Gölet Gölet HİS*
Edirne 6 40 31 86
Kırklareli 3 7 26 96
Tekirdağ 2 9 32 43
Trakya Toplam 11 56 89 225
(*) Hayvan içme suyu göleti
2.2.16. Su Kaynaklarının Yönetimi
Türkiye’de su kaynaklarının korunması ve kullanılmasında, çok fazla sayıda merkez, yerel
kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır. Bunlardan bakanlık seviyelerinde olanlar şunlardır.
- Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
- Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,
- Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü,
- DSİ,
- Türkiye Su Enstitüsü,
- Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü,
- Meteoroloji Genel Müdürlüğü,
- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,
- İller Bankası,
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
- Elektrik İdaresi Etüd İşleri,
- Sağlık Bakanlığı,
- Kültür Bakanlığı,
- Başbakanlığa bağlı,
- İl Özel İdaresi Müdürlükleri,
- İçişleri Bakanlığı,
- Belediyeler.
Bütün bu kurum ve kuruluşlar kendi teşkilat kanunları uyarınca ve yasal dayanaklar
çerçevesinde görev yapmaktadırlar. Çok sayıda bakanlık, genel müdürlük, kurum ve
38
kuruluşların olması, bu konudaki çalışmalarda birlik ve bütünlük sağlanmasını
zorlaştırmaktadır.
Konu ile ilgili olarak, geniş bir yelpazede kullanım ve kullanıcı sayısına sahip, hem özel,
hemde devletin tasarrufun da olan sulamaya ait, ilgili mevzuatın bir kısmı aşağıda
sıralanmıştır.
- 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,
- Ameliyatı İskaiye ve İşletme Kanunu Muvakkatı (Halen yürürlükte bulunan ve
özellikle su hakkı ve koruma ile ilgili hükümler ihtiva eden bir kanundur),
- 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun (Yeraltı sularının yine belirli ölçüde
yönetim ve organizasyonu ile ilgili bir kanundur),
- 178 sayılı Askeri Garnizonların İçme, Kullanma Sularının Temini Hakkında Kanun,
- 1053 sayılı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri
Suyu Temini Hakkında Kanun,
- 871 sayılı Sular Hakkında Kanun ve eki 2659 sayılı Kanun,
- 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu,
- 5516 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bunlardan Elde Edilecek Topraklar
Hakkında Kanun,
- 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu,
- TEK ile KHK ve Ana Statü ile TEAŞ Statüsü,
- 3096 sayılı TEK Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti
ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun ile bu kanunla ilgili yönetmelik,
- 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanun ve
Yönetmelik,
- 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanun,
- 3086 sayılı Kıyı Kanunu,
- 5393 sayılı Belediye Kanunu,
- 442 sayılı Köy Kanununun bazı maddeleri,
- 3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanunu,
- 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun bazı maddeleri,
39
- 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanunun ilgili maddeleri (14/e) ve yönetmelik,
- 6785 sayılı İmar Kanununa 1605 sayılı Kanunla eklenen Ek-7 ve 8. Madde ve
yönetmelik,
- Türk Ceza Kanununun 394 ve 395. Maddeleri,
- 2872 sayılı Çevre Kanunu ve Yönetmelik,
- 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkındaki Kanun ve ekleri,
- 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu,
- 5197 sayılı İl Özel İdareleri Yatırım ve İnşaat Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun,
- 4759 sayılı İller Bankası Kanunu,
- 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu,
- 2819 sayılı Elektrik İşleri Etüt İdaresi Teşkiline Dair Kanun,
- 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Suların İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun,
- 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları
Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun,
- 818 sayılı Borçlar Kanununun 56, 57, 58, 59 ve 279. Maddeleri,
- 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kanunu,
- 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname.
Mevzuat yasal yapının çeşitliliği, çoğu kez aynı amaca yönelik birbirine benzer çalışmaların
yapılmasına neden olmaktadır. Kaynakların verimli kullanım ilkesine uymayan bu durum,
kaynakların israfına neden olan uygulamaların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ancak
mevcut yasal yapıda, çok kısa zamanda konu üzerinde, bir bütünlük sağlamanın mümkün
olmadığını göstermektedir. Konu ile ilgili kurum ve kuruluşlar arasında, koordinasyona önem
verilerek birlikte çalışılması sağlanmalıdır.
40
3. GZTF ANALİZİ GZTF analizi sonucunda elde edilen bulgular aşağıda verilmiştir.
Güçlü Yönler,
- Tarım ve hayvancılığa elverişli arazi miktarının fazla olması ve arazilerin verimli
olması,
- Ekolojik koşulların aynı yil içinde 2-3 kez ürün alınmasına fırsat vermesi,
- Tarım ve hayvancılık girdilerinin kolay temin edilmesi,
- Meriç nehri gibi yerüstü su potansiyeli yüksek olan bir su kaynağına sahip olması,
- Tarımda mekanizasyonun yoğun olarak kullanılması,
- Su toplama havzalarında gölet yapılacak uygun yerlerin olması,
- Istrancalar bölgesinde milli park olarak tanımlanmış ve ekolojik alanların fazla olması,
- Orman ve su kaynaklarının tek elden yönetildiği teşkilat yapısının oluşması,
- Yaban hayatının biyo çeşitliliğinin zengin olması,
- Trakya’da insanların eğitim seviyelerinin yüksek ve nüfusun genç olmasıdır.
Zayıf Yönler,
- Yürürlükteki su mevzuatının çok fazla ve karışık olması,
- Su kaynaklarının yetersiz olması,
- Kıyı bölgelerinde mevsimlik nüfus artışı nedeniyle, içme ve kullanma suyu alt
yapısının yetersiz kalması,
- Atık yönetiminin yeterli olmaması, atık su arıtma ve atık depolama tesislerinin yeterli
olmaması, çöp sızıntı sularının yerüstü ve yeraltı sularına karışması ile kirlenmesi,
- Kanalizasyon suyunun deşarjında ve içme kullanma suyu alt yapısında eksikler
olması,
- Ergene havzasında kirliliğin ciddi boyutlara ulaşmış olması
- Bölgenin belediye nüfusu içinde, atıksu arıtma tesislerinden yararlanan nüfusun % 1
dolayında çok düşük olması,
- Tarımda sulamanın ve girdi kullanımının bilinçsiz yapılması sonucunda toprak
kalitesinin düşmesi ve erozyonla çevre sularının kirlenmesi,
- Su kaynaklarının tarımsal sulama amacı ile değerlendirilmesi için, gerekli altyapı
çalışmalarının tamamlanmamış olması,
- Tarımsal işletmelerin küçük ve parçalı olması,
41
- Monokültür tarımın yaygın olarak yapılması,
Fırsatlar
- Istrancalarda temiz su kaynaklarının bulunması,
- Meriç Nehri, Istrancalar kaynaklı yerüstü suları üzerinde mevcut ve yapılmakta olan
barajların ve yapılabilecek göletlerin, tarım ve sanayinin ihtiyaç duyduğu suları
karşılayabilecek su potansiyeline sahip olması,
- Örtüaltı tarımına uygun potansiyelin olması,
- Polikültür tarıma uygun bir iklime sahip olması,
- Bölgede mikroklima alanların bulunması,
- Ekonomik olarak sulanabilir arazilerin fazla olması,
- Doğa turizmine uygun alanların varlığıdır.
Tehditler
- Sanayicinin birinci sınıf ve içme suyu niteliğindeki yeraltı suyunun kullanması,
- Ergene Havzası çevre kirliliği,
- Sanayi ve tarımsal üretimde aşırı su kullanılması,
- Sınırdaki ülkelerin sanayi atıklarını yeterli arıtma yapmadan ve yerleşim yerlerinin
atık sularını hiç arıtma yapmadan Meriç Nehri’ne deşarj edilmesi,
- Istranca Dağlarının su havzası olarak kullanılması sonucu, doğal yapının bozulması
riskinin yüksek olması,
- Yeraltı su seviyesinin düşmesi,
- Tarım alanlarının 2. konut, sanayi gibi tarım dışı alanlarda kullanılması ile sanayinin
ve yerleşim alanlarının tarım alanlarına doğru genişlemesi,
- Maden işletmeleri, taş ocaklarının tarımsal alanları ve meraları tehdit etmesi,
- Tarım arazilerinin küçülme eğiliminin devam etmesi,
- Tarımda yanlış işleme ve sulamadan kaynaklı erozyon oluşması, küresel iklim
değişikliği ve kuraklığın su kaynakları üzerine baskı oluşturması,
- İstanbul gibi büyük bir metropolün, bölgenin su kaynaklarına olan baskısı,
- Bölgenin sanayiye işgücü sağlaması yönünden, sürekli göç almasıdır.
42
4. PLAN DÖNEMİ PERSPEKTİFİ Orman ve Su Kaynakları Özel İhtisas Komisyonu’nca belirlenen hedef,strateji ve faaliyetler,
araştırma ve proje önerileri aşağıda verilmiştir:
Hedefler
1. Yeraltı su kaynaklarına olan baskının azaltılarak korunması ve rezerv su olarak
saklanması ile yerüstü su kaynaklarından en verimli şekilde yararlanmılması.
Açıklama: Yeraltı su kaynaklarının kuraklığın çok olacağı yıllar için, rezerv edilebilmesi
amacıyla depolanmasının ve yüzey su kaynaklarında planlama ve projelemede gelişim
gösterek bu kaynakların üzerinde durulması hedeflenmiştir.
Strateji
1.1. Kayıt dışı açılan ve aşırı kullanılan yeraltı su kaynaklarının belirlenmesi ve rehabilite
edilerek, sürdürebilirlik bir su kullanımının sağlanması,
Açıklama: Yeraltı su kaynakları yönetiminde izlenebilirliğinin ve denetimin artırılarak etkin
kullanımı hedeflenmiştir.
Faaliyet ve Eylemler
1.1.1. İlgili kurumların sahada gerekli denetimler yaparak, tesbit yapması,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, İl Özel İdaresi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müd. Köy
Muhtarlıkları,
Açıklama: Bölgemizde az da olsa sanayi kuruluşlarında bulunan arıtma tesislerinin bir çoğu
faaliyet göstermemekte ve aktif olarak çalışmamaktadır. Bu tesislerin yapılması kadar,
çalıştırılması ve denetimide önem teşkil etmektedir. Bununla birlikte özellikle sanayi
bölgelerinde atıkların deşarjı periyodik olarak takip edilmesi ve gerekli sorunların ortaya
konması ve çözülmesi gerekmektedir.
1.1.2. Bölgede gelecekte sektörel olarak suya dayalı talebin belirlenmesi ve buna paralel
olarak proje ve planların gerçekleştirilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müd., Büyükşehir Belediye
Başkanlığı,
43
Açıklama: Bölgedeki tarım, sanayi ve evsel kullanımlar için, gelecek dönemlerde su ihtiyacı
tespit edilerek, su yapıları ile ilgili proje ihtiyaçları belirlenmesi ve bölge planlamalarında bu
durumun dikkate alınması gerekmektedir.
Strateji
1.2.Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kontrol ve denetim kurumlarının etkinliğini 2020
yılına kadar % 80 oranında arttırmak için, ilgili kuruluşların (DSİ, İl Özel İdareleri
vb.) personel ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak,
Açıklama: Bölgedeki su kaynaklarının kontrol ve denetimindeki sorunlar tespit edilerek,
nitelikli personel ihtiyacı bu sorunların çözümüne göre belirlenmesi ve sayısal olarakta 2020
yılına kadar hedeflenen noktayı ulaşabilcek düzeyde olması gerekir.
Faaliyet ve Eylemler
1.2.1. TR 21 Trakya Bölgesi su kaynaklarının planlanması ve değerlendirilmesi
amacıyla, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından oluşan bir kurulun en kısa
zamanda faaliyet geçirilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Üniversiteler, DSİ, Trakya Kalkınma Ajans
Açıklama: Bölgede su kaynaklarının yönetimi ile ilgilenen bir çok kurumun olmasına
rağmen, bu kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği kurumlar içersinde yapılan
çalışmaların etkinliğini azaltmaktadır. Paydaşların ortak bir çatı altında, iş bölümü yaparak su
kaynakları yönetiminde çalışmalar yapması daha etkin ve sürdürebilir yapının oluşması
sağlanacaktır.
1.2.2. İlgili kuruluşlardaki nitelikli personel sayısının kısa sürede norm kadrolara uygun
hale getirilmesi, teknik donanımın sağlanması için gerekli planların yapılması,
Sorumlu Kuruluşlar: Üniversiteler, DSİ, İl Özel İdaresi, Trakya Kalkınma Ajansı
Açıklama: Personel açığının kapanması için, kadro alımlarının yapılması ve bu
personellerin etkin çalışmaların yapabilmesi amacıyla, teknik donanımın yükseltilmesi
gerekmektedir.
Strateji
44
1.3. İçme, kullanma ve sulama amaçlı su toplama tesislerinin yapılması yanında, eskiden
yapılmış göletlerinde yıllık bakım ve onarımlarının yapılarak, 2023 yılına kadar
mevcut potansiyelinin % 50’sinin kullanılabilir hale getirilmesi,
Açıklama: Mevcut su yapılarında rehabilitasyon çalışmaları yapılarak, su potansiyelinin
yükseltilmesi için randımanın arttırılması ve bakım onarım yönetiminin gerçekleştirilmesi.
Faaliyet ve Eylemler
1.3.1. İlgili kurumlarca mevcut göletlerin yıllık bakımlarının yapılması, işletme
giderlerinin karşılanması ve yeni göletler için etüd ve planlama çalışmalarının
yapılması,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, İl Özel İdaresi, Büyükşehir Belediye Başkanlığı,
Açıklama: Bölgedeki özellikle dağıtım kanallarıının fiziki yapısından ve yıllık bakımlarının
yapılmamasından dolayı, randımanı düşük bir çok gölet bulunmaktadır. Bu göletlerin toplu
halde izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılamalı ve sorunlu bölgelerde rehabilitasyon
çalışmaları gerçekleştirilmelidir.
1.3.2. Su toplama yapılarının çevrelerinde, yaşam alanlarını tehdit edecek sivrisinek vb.
böceklere karşı biyolojik mücadele yöntemlerini uygulayarak, daha sağlıklı bir
çevrenin oluşmasını sağlamak,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, Orman İşletme Müd., Belediyeler, Çevre ve Şehircilik İl Müd.
Açıklama: Suyun içerisinde yaşam alanlarında tehditler oluşturulacak böceklere karşı
mücadelenin başlatılması ve kurumların bu konuda biyolojik mücadele yöntemlerine önem
vermesi gerekmektedir.
Strateji
1.4. Sanayide atık suların tekrar, tekrar kullanımını sağlamak amacıyla, atık arıtmaların
çalıştırılmasının sağlanması ve denetimlerinin yapılması,
45
Açıklama: Atık sularının tekrar kullanım miktarı bölgemizde, diğer ülkelerle
kıyasladığımızda oldukça düşük durumdadır. Bu durum kirletici suyun, kalitesinin daha
düşük ve çok fazla ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Atık arıtma tesislerinin aktif durumda
olmaması, sanayi bölgelerinindeki atık suları daha tehlikeli hale getirmektedir. Sanayi
bölgelerinde atık sularının yer alt sularına deşarjı gibi uygulamalar bile görülmektedir. Bu tip
durumların ortadan kaldırılması için, atık arıtmaların çalıştırılması ve denetlenmesi
gerekmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
1.4.1. Sanayide aynı suyun arıtılarak bir çok kez kullanılmasının teşvik edilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Çevre ve Şehircilik İl Müd., Trakya Kalkınma Ajansı
Açıklama: Atıklarını sürekli arıtan ve aynı suyu bir çok kez kullanılmasını sağlayan
teknolojilerle üretim yapan tesislerin desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteklerin sürekli
yapılması ve denetimin sağlanması ve firmaların bu tarz üretimden vazgeçmelerinin
engellenmesi sağlanmalıdır.
1.4.2. Çevre duyarlılığı, su kullanımı ve tasarrufunu sağlamak amacıyla, su kullanıcıların
eğitimi ve bilgilendirilmesini sağlayacak sosyal aktivitelerin arttırılması,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, Orman İşletme Müd., Belediyeler, Çevre ve Şehircilik İl Müd.
STK’lar,
Açıklama: Özellikle suyun aşırı kullanımı ve kirlenmesine neden olan sektör paydaşlarına
etkin ve ekolojik kullanıcı olmaları için, teknik destek sağlayacak eğitim periyotlarının
oluşturulması gerekmektedir.
1.4.3. Konutlarda da su tasarrufu sağlayan armatürlerin kullanımının teşvik edilmesi ve
daha sonra zorunlu hale getirilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Belediyeler, Trakya Kalkınma Ajansı, Çevre ve Şehircilik İl Müd.
Açıklama: Konutlarda su kaçaklarının engellenmesi amacıyla su tesisatlarının geliştirilmesi
ve konutlardaki bu kaçakların yüksek oranda engellenmesi için cezai yaptırımlar uygulanması
gerekmektedir.
46
Strateji
1.5. Meriç Nehri’nden kış aylarında akan fazla sudan, tarım alanlarında iyi bir şekilde
yararlanabilmek için, daha fazla depolamayı sağlayacak tesislerin projelenmesi,
planlanmasının yapılması,
Açıklama: Kış aylarında fazla yağışlar nedeniyle, yüzey akışa geçen ve depolanamayan
suların kontrolünü ve tarımsal su ihtiyacını olduğu dönemlerde kullanım olanağı oluşturacak
su yapı tesislerinin proje ve planlarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
1.5.1. Bölgedeki yağış suları ile Meriç Nehri sularının depolanmasına ilişkin yapıların
planlanması ve yapılması,
Sorumlu Kuruluşlar: DSİ, İl Özel İdareleri,
Açıklama: Bölgedeki mevcut su depolama tesisleri artışının sağlanması ve buna bağlı olarak
yağış ve Meriç Nehri sularının miktarı dikkate alınarak projelendirilmesi gerekmektedir.
Hedefler
2. OSB’lerin mutlak korunması gereken tarım ve mera alanları dışında, altyapısı
hazırlanmış alanlara yerleştirilmesi,
Açıklama: Amaç dışı arazi kullanımına neden olacak uygulamalardan kaçınılması
gerekmektedir. Mera ve tarım alanları gibi sadece çiftçilerin değil, bir çok canlının faaliyet
gösterdiği alanlarda bu tür yapıların kurulması bu alanlarda ekolojik dengenin bozulmasına ve
ıslah edilemeyecek alanlar statüsüne geçmesine neden olmaktadır. Ayrıca Organize Sanayi
Bölgelerinin alt yapısı uygun olan alanlarda kurulması, çevreye olan zararını azaltılmasını
sağlayacaktır.
Strateji
2.1. Trakya Bölgesi için hazırlanan Ergene Havzası ve Çevre Düzeni Projesinde 1/100000
Ölçekli Haritada yer alan ve mutlak korunması gereken tarım arazileri dışındaki
alanlara, OSB’lerin kurulması ve tarım alanlarının bu amaçla kullanılmasının
engellenmesi,
47
Açıklama: Bölgedeki OSB kurulabilecek alanlar titizlik ile planlarda belirtilmeli ve
alanlardaki tüm koşulların değerlendirilmesi gerekmektedir. OSB alanlarının tespit
edilmesinde, bölgedeki kamu kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak bir kurulun görev
almasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
2.1.1. OSB’ler ile ilgili hazırlanan planlar ile çevre düzenine sadık kalarak yerleşim
planlarının düzenlenmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Valilikler, Çevre ve Şehircilik İl Müd., Gıda, Tarım ve Hayvancılık
İl Müd.
Açıklama: OSB’lerin planları dikkate alınarak, yerleşim alanlarının da planlarının yapılması
sağlanmalıdır. Bu sayede ileride oluşabilecek çevre sorunları ve yerleşim alanlarında yer alan
insanların yaşam koşullarının tehdit edecek unsurların önüne geçilecektir.
Hedefler
3. Kentsel alanlarda yağmur sularının toplanması ile atık su yönetimi sistemlerinin uygun
malzeme ve işçilik kullanılarak ayrılması, kayıp ve kaçakların önlenerek, sistemlerin
yüksek standartlara yükseltilmesi,
Açıklama: Kentsel alanlarda yeralan binalarda çatı tiplerinin ve olukların yağmur sularının
değerlendirilmesini sağlayacak şekilde planlanması gerekmektedir. Ayrıca bu suları, uygun
ortamda depolara iletilmesini sağlayacak şebekelerini oluşturularak, altyapı koşulları
geliştirilmelidir.
Strateji
3.1. Kentsel alanlarda yağmur sularının, ayrı toplanarak kanalizasyon sistemine aşırı
baskının azaltılması ve bu suların kullanım amacıyla değerlendirilmesi,
48
Açıklama: Yağmur suları, kanalizasyon suları ile karışmakta bu durum hem kanalizasyon
sistemlerinin kapasitesinin artmasına neden olmakta, hem de yağmur sularının atık hale
getirmektedir. Bunun önlenmesiyle kanalizasyon şebekelerine yapılan yatırımlar azaltılabilir
ve yağmur sularının değerlendirilmesi sağlanabilir.
Faaliyet ve Eylemler
3.1.1. Yağmur oluklarından gelecek suların depolama sistemlerinin kurulması ve
toplanan suların kullanımının yeni açılacak tesislerde ve meskenlerde zorunluluk
haline getirilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Çevre ve Şehircilik İl Müd., Trakya Kalkınma Ajansı, Belediyeler,
Açıklama: Kentsel alanlardaki su tüketimlerinin özellikle kullanma suyu ihtiyacının
azaltılması için, alternatif yöntemlerin devreye girmesi gerekmektedir. Kentsel alanlarda
yağmur oluklarıyla birlikte, depolama tesislerinin oluşturulması iyi bir alternatif çözüm
olacaktır.
Hedefler
4. Su kirliliğinin azaltılması için, tarım ve sanayi sektörlerinde gerekli önlemlerin
alınması ve denetimlerin arttırılması,
Açıklama: Tarımda gübre, tarımsal mücadele ilaçları ve farklı kimyasalların aşırı ve bilinçsiz
kullanımı çevre sorunlarına neden olurken, sanayi atık suları ile birlikte özellikle su
kaynaklarını aşırı derecede kirletmektedir. Bu kirletcilerin önüne geçilmesi ve azaltılması
için, denetim ve önlemlerin genişletilmesi gerekmektedir.
Strateji
4.1. Bölgede bulunan sanayi kuruluşları ve yerel yönetimlerin gerekli su arıtma tesislerini
5 yıl içinde tamamlanması ve işletimlerinin denetlenerek sağlanması,
Açıklama: Trakya bölgesinde arıtılmadan denizlere veya nehirlere deşarj edilen su miktarı
ülke ortalamasının oldukça üzerindedir. Bununla birlikte bölgedeki su ihtiyacı fazla olması,
suya duyulan hassasiyeti artırmaktadır. Trakya bölgesinin su kaynağı hem yüksek potansiyeli
sahip olduğu tarımsal üretim için, hem de nüfus baskısının gün geçtikçe artması nedeniyle,
49
kentsel kesim için çok büyük önem arz etmektedir. Su kaynağının ülkemizde en iyi şekilde
yönetilmesi gereken bölgelerinden biri olan Trakya’da bu konunun gözardı edildiği aşikardır.
Bunun için özellikle arıtma tesislerinin artırılması ve denetimi bölge koşulları için şarttır.
Faaliyet ve Eylemler
4.1.1. Şehir planları içerisinde sanayi bölgelerinde ve yerel yönetimlerin sorumlu olduğu
bölgelerde su arıtma tesislerinin gerekli olduğu yerlerin tespiti, projelendirilme
çalışmalarının yapılması, inşaatının yapılması ve işletim denetimi için, kontrol
ekiplerinin oluşturulması,
Sorumlu Kuruluşlar: Belediyeler, Çevre ve Şehircilik İl Müd.,
Açıklama: Arıtma tesislerinin sadece artırılması yeterli değildir. Kurulacak yer seçimin doğru
olması ve bu yer seçiminin kirletme oranının yüksek olduğu bölgelerde yapılması gerekir.
Buna göre, proje çalışmalarında arıtma tesislerinin tipi ve kapasiteleri belirlenmesi gerekir. Bu
tesislerin denetimin sorumlu kontrol ekipleri ile uygun çalışma ortamı sağlanmalıdır.
4.2. Tarımdan kaynaklanan su kirliliğinin azaltılması için gerekli önlemlerin alınması ve
üreticilerin bilinçlendirilmesi,
Açıklama: Tarımsal kirleticiler noktasal kirleticiler olmayıp, tek bir nokta üzerinden yapılan
önlemler ile engellenemez. Dolayısı ile bu kirleticilerin yönetimi daha hassas olup, üreticiler
ile ortak çalışma, eğitim ve bilinçlenme ile engellenmesi gerekmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
4.2.1. Çiftçilerin su kirliliğine neden olan gübre ve zirai ilaç kullanımı ile ilgili
bilgilendirilmenin, eğitimin ve denetimin yapılması,
Sorumlu Kuruluşlar: Üniversiteler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müd., Ziraat
Mühendisleri Odası,
Açıklama: Bölgedeki üreticilerin çoğu aşırı gübre ve ilaç kullanımına gerek duyarlar. Bu
yöntemin hem daha güvenilir, hem de daha kolay bir üretim şekli olduğuna inanırlar.
Üreticilerin bu konuda bilgi eksiklikleri giderilmeli ve aşırı ilaç ve gübre kullanımının hem
50
toprak ve su kaynaklarını kirlettikleri, üretim kalitesini düşürdükleri, hemde maliyeti yüksek
üretim yaptıkları konusunda bilinçlendirilmelidir.
Strateji
4.3. Atık arıtmadan çıkan suların tarım ve sanayi amaçlı kullanılmasının sağlanması,
Açıklama: Arıtmadan çıkarılan suların geri kullanımı ile su tasarrufu sağlamak, alternatif
çözüm önerilerinden biridir. Bu suların arıtmadan sonraki durumu incelenmeli, özellikle
tarımsal üretimde bitkilerin hassasiyet gösterdikleri parametreler incelenerek suların kullanımı
sağlanmalıdır.
Faaliyet ve Eylemler
4.3.1. Yerel yönetimler ve organize sanayi bölgelerinden çıkan atık suların, arıtılması ve
sanayide ve tarımda kısa sürede tekrar kullanılmasının sağlanması,
Sorumlu Kuruluşlar: Üniversiteler, Çevre ve Şehircilik İl Müd., DSİ, Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müd.
Açıklama: Atık suların arıtmadan sonra kullanımı ile ilgili araştırmalar geliştirilmelidir.
Üreticilerin bu suları kullanımı için, dikkate alması gereken koşullar belirtilmeli, avantajları
ve kısıtları göz önüne serilmelidir.
Hedefler
5. Mevcut ve inşa edilecek baraj ve göletlerin çevrelerinin ve su toplama havzalarının,
ağaçlandırılması ve rekreasyon alanlarının oluşturulması ile verimli orman alanlarının
arttırılması ve korunması,
Açıklama: Bitki vejetasyonu ve ağaçlandırma sağlanarak toprak kayıpları önlenir ve suyun
yüzey akışı engellenerek, suyun toprağa girişi arttırılarak, sudan optimum yararlanma imkanı
doğmuş olur. Bununla birlikte taşkın riskleri, akarsu yataklarında ve çevresinde azalır. Ayrıca
baraj ve göletlerin dibinde taşınınan sediment miktarı azaltılarak, ölü hakim düşürülür ve
servis ömürleri uzatılır Böylece aktif hacminin ölü hacime oranı yükselerek, daha yüksek
randımanlı depolama tesislerindan faydalanmış olunur.
51
Strateji
5.1. Bozuk orman alanlarının % 50’sinin 2023 yılına kadar rehabilitasyonunun
sağlanması,
Açıklama: Bölgedeki orman alanlarının çok geniş olmaması, mevcut alanların
rehabilitasyonunu sağlanmasını gerektirmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
5.1.1. Orman alanlarının kalitesinin belirlenmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Orman İşletme Müd.,
Açıklama: Bölgede orman alanlarının durumu ile ilgili yapılan çalışmalar artırılmalıdır. Bu
alanlarda görülen avantaj ve dezavantaj ve bunlara bağlı olarak yapılması gerekenler ortaya
konulmalıdır.
5.1.2. Yöreye uygun ağaç türleri ile dikim yapılarak bu alanların iyileştirilmesi,
Sorumlu Kuruluşlar: Orman İşletme Müd.,
Açıklama: Bölgenin ekolojisine uygun ağaç türleri dikimi yapılarak, orman alanlarının
iyileştirilmesi ve verimli olması sağlanmalıdır.
Strateji
5.2. Kentlere nüfus oranına göre orman alanlarının ayrılması ve yeni orman alanlarının
oluşturulması,
Açıklama: Nüfus oranları dikkate alınarak ormanlık alanların planlanması gerekir. Böylece
şehir planlamalarında denge sağlanarak ormanlık alanların artırılması gereken alanlar üzerine
durulmuş olur. Ayrıca ahşap ürünleri ihtiyaçları da dikkate alınarak, orman endüstrisi bölgede
geliştirilmelidir. Bu endüstrinin ormanlarının sürdürebilirliğini engelleyici bir unsur olmaması
için, gerekli önlemler alınmalıdır.
Faaliyet ve Eylemler
5.2.1. Kent planlarında orman alanlarının planlara dahil edilmesi,
52
Sorumlu Kuruluşlar: Orman İşletme Müd.,
Açıklama: Ormanlık alanlar önemli bir arazi kullanım sınıfıdır. Bu alanlarının sınırları ve
durumları planlarda belirtilmeli ve bu alanların amaç dışı kullanımına izin verilmemelidir.
Hedefler
6. Tarımda bitki deseninin kuraklığa dayanıklı bitki türlerinden oluşturulması, artan su
ile sulanabilir alanların arttırılması,
Açıklama: Kuraklık stresi dikkate alınarak bölgede yaygın yetişirilen bitkiler için, kuraklığa
ve su stresine dayanıklı bitkiler ıslah ve adapte edilmelidir. Ayrıca suyun bol olduğu
bölgelerde ekonomik değeri yüksek bitkiler yetiştirilerek, birim su ve tarım alanından elde
edilen gelirin artırılması sağlanmalıdır.
Stratejiler
6.1. Tarımsal havzalarda uygun bitki desenini kısa sürede oluşturarak, uygulamaya
geçilmesini sağlamak,
Açıklama: Her havzanın karakteristik özelliklerine göre uygun bitki desenleri
oluşturulmalı, kontrollü ve planlı üretim şekli tercih edilmelidir. Böylece birim alandan
daha yüsek verim ve kaliteli ürün elde edilir.
Faaliyet ve Eylemler
6.1.1. Bölgenin bitki desenini oluşturmak amacıyla, ilgili kuruluşlardan katılacak
temsilcilerden bir kurulun oluşturulması,
6.1.2. Bitki desenlerinin uygulanabilirliğinin gerçekleştirilmesi için, eğitim
toplantılarının yapılması, çiftçinin katılımını sağlamak amacıyla teşviklerin
sağlanması,
6.1.3. Oluşturulacak bitki desenine göre üretim için yasal zorunluluk yanında ürünü alım
garantisi de verilmeli,
Sorumlu Kuruluşlar: Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müd., Üniversiteler, DSİ, Ziraat
Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraat Odası,
53
Açıklama: Bitki desenini oluşturulmasında, o havzada yer alan tüm paydaşlarının her birinin
temsilcisi bulunmalı ve gerekli önerileri bir arada tartışılması sağlanmalıdır. Üreticilerinde
fikirleri doğrultusunda bitki deseni oluşturulmalıdır. Bu amaç ile toplantılar ve eğitimler
üzerinde durulmalı, bitki deseni planlamasının bölge ekonomisi ve çevresine yapacağı olumlu
etkiler üreticilere anlatılmalıdır. Tüm paydaşların katılımıyla oluşturulan bitki desene ilişkin
yasal zorunluluklar getirilmeli ve buna göre alımlar yapılmalıdır.
6.2. Mevcut sulama sistemlerinde ve projelenen yeni sistemlerde, açık su taşıma
sisteminden vazgeçilerek, kapalı sistemlere geçilerek su iletim kayıplarının önemli
ölçüde azaltılmasını sağlamak,
Açıklama: Randımanı düşük olan açık kanallardaki, buharlaşma ve sızma su kayıpları
oldukça yüksektir. Buradaki kayıplar azaltılarak, önemli bir su tasarrufu sağlanabilir.
Özellikle arazi toplulaştırma projeleri ile birlikte projelenen kapalı sulama sistemlerinin
yaygınlaştırılması, sulama suyu sorununa önemli bir çözüm olacaktır.
Faaliyet ve Eylemler
6.2.1.Tarımsal ve rekreasyon alanlarındaki su kullanımını azaltmak ve su tasarrufu
sağlamak amacıyla, basınçlı sulama sistemlerinin kullanımını arttırmak ve teşviklerin
geliştirilmesini sağlamak,
Sorumlu Kuruluşlar: Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müd., Üniversiteler, DSİ,
Açıklama: Yüzey sulama yöntemleri, suyun kontrolsüz ve aşırı kullanımına neden
olmaktadır. Ayrıca bitkilerin ihtiyacından daha fazla verilen suyun, çoğu gereksiz yere derine
sızmakta veya yüzey akışıyla kaybolmaktadır. Basınçlı sulama sistemleri tarımsal üretimdeki
su kullanımının azaltılması için, en önemli unsurlardan biridir.
Hedefler
7. Orman ve sulak alanlar ile temiz su kaynaklarının korunması için, özellikli ormanların
muhafaza ormanı ile ayrılması,
Açıklama: Orman alanlarının önemi gözönüne alınarak bu ormanlardaki canlı çeşitliliği ve
zenginliklerin korunması amacıyla, öncellikle orman alanlarının nitelikleri belirlenmeli ve
muhafaza ormanları tespit edilmesi gerekmektedir.
54
Stratejiler
7.1. Orman ve sulak alanları denetlenerek koruma altına alınması,
Açıklama: Orman ve sulak alanların sürekli denetimi ile yaptırımların artırılması ve bu
alanların bölge için, önemi üzerinde durulması gerekmektedir.
Faaliyet ve Eylemler
7.1.1. Bölgede biyo çeşitlilik bakımından önemli olan orman ve sulak alanları koruma
altına alınması ve rejenere edilmesi, ayrıca bu bölgelerdeki biyo çeşitlerin kaybının
incelenmesi ve nedenlerinin ortaya konulması,
Sorumlu Kuruluşlar: Üniversiteler, Orman ve Su İl Müd., Tabiat Varlıklarını Koruma
Komisyonu,
Açıklama: Bölgedeki biyoçeşitlilik üzerine yapılan çalışmaların artırılması gerekmektedir.
Bu çalışmaların ortak bir çerçevede yürütülmesi ve uzmanların kendi alanlarındaki çalışmalar
bir araya getirilmelidir. Bu çalışmaların ışığında orman ve sulak alanlar korunmalı, tekrar
değerlendirilmeli ve geçmiş dönemlerdeki durumları incelenmelidir.
Hedefler
8. Eko turizmin teşviki ile doğal, estetik ve karakteristik özelik taşıyan ormanların eko
turizme açılması,
Açıklama: Eko turizm bölgedeki turizm sektörünün gelişiminde önemli rol oynama
özelliğine sahiptir. Böylece hem doğal alanların korunması, hem de bölgenin turizmde
kalkınması sağlanabilir.
Stratejiler
8.1. Potansiyel eko turizm alanlarının belirlenmesi ve statü kazandırılması,
Açıklama: Bölgedek eko turizme uygun alanlar saptanarak bunların statü kazandırılması
gerekmektedir. Böylece eko-turizm alanları dışarıdaki insanlar için, tanımlanmış ve yore
insanı için gelir kaynağı olur.
Faaliyet ve Eylemler
55
8.1.1. Eko turizm alanları ile kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanması ve statü
kazandırılacak alanlarla ilgili izinlerin kurumlarca tamamlanması,
Sorumlu Kuruluşlar: Orman İşletme Müd., Çevre ve Şehircilik İl Müd., Kültür ve Turizm
İl Müd., Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu,
Açıklama: Eko turizm alanlarına uygun bölgelerin eksiklikleri tespit edilmeli ve gerekli
düzenlemelerin sağlanması gerekmektedir.
5. ARAŞTIRMA ÖNERİLERİ Araştırmanın Adı Amacı Kimlerle Çalışılabileceği
1.Tarımsal sulamada
yağmur hasadının kullanım
olanaklarının araştırılması
Kış ve bahar aylarında meydana gelen
yağışlardan tarımsal sulamada
yararlanmak
Üniversiteler,
DSİ,
Araştırma Enstitüleri 2.Yörede ekonomik olarak
yetiştiriciliği yapılan
çeşitlerin kuraklığa olan
toleranslarını belirlemek
Periyodik veya küresel iklim değişikliği
nedeniyle, yaşanacak kurak koşullarda
mevcut çeşitlerin kuraklığa olan
dayanımlarını ortaya koymak
Üniversiteler,
Bağcılık Araştırma İstasyon
Müd.,
Diğer Araştırma kurumları
3.Biyoçeşitliliğin
(Flora ve Fauna)
Araştırılması
Korunan alanların tespiti ve statü
kazandırılması için altlık hazırlanması
Üniversiteler
Orman İşletmeciliği Müd.,
Gıda,Tarım ve Hayvancılık İl
Müd., 4.Tarımda suyun etkin
kullanımı
Su kaynaklarının kullanımı ,
basınçlı sulama sistemlerine teşvik
edilmesi
Üniversiteler,
DSİ,
Gıda,Tarım ve Hayvancılık İl
Müd.,
İl Özel İdaresi Müd.,
5.Küreseliklim
değişikliğinin su
kaynaklarına etkisi
İçme , kullanma , tarım ve sanayi
suyunda , 2023 projeksiyonları
Üniversiteler,
DSİ,
Meteoroloji İl Müd., 6.Kuraklığa dayanıklı bitki
ıslahı çalışması
Daha az su kullanımı ile daha fazla verim
artışı sağlamak
Üniversiteler,
Araştırma Enstitüleri,
7.Katıatıkların sızıntılarının
yer altı suyuna etkisi
Katı atıklardan çıkan sızıntı sularının yer
altı suyuna karışmasını önlemek
Üniversiteler,
Çevre ve Şehircilik İl Müd.,
Araştırma Enstitüleri, 8.Hayvan barınaklarında
gübre yönetimi ve atık
sularının çevre sularına
olan etkisi
Gübrelerden çıkan sızıntı sularının yeraltı
suyuna karışmasını önlemek
Üniversiteler,
DSİ,
Araştırma Enstitüleri
56
Araştırmanın Adı Amacı Kimlerle çalışılabileceği
9. Sulama şebekelerinin
işletim , yönetim ve
organizasyonu
Kıt su kaynaklarından
maksimum yararlanma adına en
etkin şekilde , sulama
şebekelerinin işletilmesi
yönetilmesi ve
organizasyonların oluşturulması
NKÜ,
DSİ,
Sulama Kooperatifleri ve
Birlikleri
10.Arıtılmış suların tarımsal
sulama amacıyla kullanımının
araştırılması
Organize sanayi ve kentsel
arıtılmış suların sulamada
kullanım olanaklarının
belirlenmesi koşullarının tespiti
Araştırma kurumları,
Üniversiteler
11.Sulama şebekelerinin
rehabilitasyonu
Sulama şebekelerindeki
kayıpların büyük kısmı su
iletim ve dağıtım ağında
yaşanmaktadır.Açık kanalların
kanalet ya da boru sistemlerle
değiştirilmesi ya da
bakımlarının yapılarak daha
fazla alan sulanması için sus
tasarrufu sağlanması
NKÜ,
DSİ,
Sulama Kooperatifleri
12.Yağış-toprak özellikleri ve
erozyonun araştırılması
Yağış intensitesi ve toprak
özelliklerinden kaynaklanan
tarımsal alanlardaki erozyonun
nedenleri , azaltılma yollarının
araştırılması gerekir
Araştırma kurumları,
Üniversiteler
6. PROJE ÖNERİLERİ 1. Projenin Adı:
Gölet alanlarının belirlenmesi, projelerinin yapılması, inşaatının yapılarak devreye alınması,
Projenin Amacı:
- Üretimde kullanılan suyun miktarını arttırmak ve suyun randımanını yükseltmek,
- Tarım, hayvancılık, sanayi ve içme suyunda kullanmak için kaynak sağlamak,
- Seminer, kurs gibi eğitim toplantıları yaparak, insanları bilinçlendirmek,
Projenin Gerekçesi:
57
-Mevcut sulama yöntemlerinin ve sistemlerinin randımanın düşük olması nedeniyle,
kapalı ve basınçlı sulama sistemlerine ihtiyaç duyulması,
-Mevcut göletlerindepolama hacimlerinin, tarım, sanayi ve içme-kullanma suyuna
yeterli olmaması,
-Su kullanımında yeterli tasarrufun sağlanamaması,
Projenin Paydaşları:
Üniversiteler, İl Özel İdaresi, DSİ , Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Sulama
Kooperatifleri ve Birlikleri, İl Özel İdaresi
2. Projenin Adı:
Trakya Bölgesi yeraltı ve yerüstü su potansiyelinin belirlenmesi,
Projenin Amacı:
- Bölgedeki kensel, tarım ve sanayi alanlarının ihtiyaçlarına göre mevcut kaynakların
ve su potansiyelinin, il ve coğrafi tabanlı olarak belirlenmesi,
Projenin Gerekçesi:
- İklim ve yıllara göre değişim gösteren su potansiyelinin ortaya konulması,
-Yeraltı su kaynakları potansiyelinin belirlenmesi,
-Yerüstü su kaynakları potansiyelinin belirlenmesi,
Projenin Paydaşları:
Üniversiteler, DSİ, Araştırma İstasyonları,
3. Projenin Adı:
Kritik noktalarda ve mobil olarak su kalite ve kantite parametrelerinin sürekli olarak
izlenmesi,
58
Projenin Amacı:
- Yüzey su kaynaklarının kullanımı ile oluşan su kirliliğinin belirlenmesi sorunun
çözümünün tesbit edilmesi,
Projenin Gerekçesi:
-Su kirliliğine ve miktarına yönelik konumsal, güncel ve sürekli bilgi ihtiyacının
giderilmesi,
-Kritik noktalar belirlenerek doğru ve hızlı kararlar alınmasını sağlamak,
Projenin Paydaşları:
-DSİ, İl Özel İdaresi, Üniversiteler
4. Projenin Adı:
Su eğitiminin yapılması,
Projenin Amacı:
- Hayat boyu eğitim ilkesiyle sulama, suyun kullanımı , tasarrufu , yönetimi ile ilgili
eğitimin alt yapısını oluşturmak,
Projenin Gerekçesi:
-Uzun vadeli olarak su konusunda farkındalık oluşturmak,
-Demonstrasyon ve uygulama şeklinde eğitim kalitesinin arttırılması,
-Su israfının eğitimle giderilmesi,
Projenin Paydaşları:
Üniversiteler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri
5. Projenin Adı:
Trakya Bölgesi coğrafi tabanlı bilgi ağının kurulması,
59
Projenin Amacı:
-Tüm devlet kuruluşlarının ve üniversitelerinin su konusundaki tüm araştırma, veri ve
sonuçlarının paylaşılabileceği coğrafi tabanlı bir interaktif ağ kurulması,
Projenin Gerekçesi:
-Çok sayıda kamu kuruluşunun su konusunda yetkili olması,
-Bilgilerin aktarılabilecek bir altyapının olmaması,
-Suyun çevreye dayalı mekânsal objelerle etkileşim halinde olması,
Projenin Paydaşları:
NKÜ, TÜ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
6.Projenin Adı:
Trakya içme suyu ağının oluşturulması,
Projenin Amacı:
-Yörede yaşayan insanların uygun kalite ve miktarda içme suyuna kavuşturulması,
Projenin Gerekçesi:
-Farklı kaynaklardan (yeraltı , yerüstü) alınan farklı miktar ve kalitedeki suların
kullanımından kaynaklanan sorunların giderilmesi,
Projenin Paydaşları:
DSİ, İl Özel İdareleri, Belediyeler
7.Projenin Adı:
Meriç Nehri’nden kış aylarında alınabilecek suyun depolanabileceği alanların ve suyun
miktarının belirlenmesi,
Projenin Amacı:
-Trakya’da sulanan tarım alanı miktarını ve üretimini artırmak,
60
Projenin Gerekçesi:
-Trakya’da tarım alanlarının yaklaşık % 7’si sulanırken , %93’ünde kuru tarım
yapılmaktadır,
-Edirne’den sınır oluşturarak akan Meriç Nehri önemli bir kaynaktır
-Buradan pompajla oluşturulacak barajlara aktarılan su miktarının arttırılarak, yaz
aylarında sulama kullanılabilmesi,.
Projenin Paydaşları:
DSİ, Sulama Kooperatifleri ve Birlikleri
7. SONUÇLAR Sonuç olarak TR 21 Trakya Bölgesinin orman ve su kaynakları yönünden avantajlı ve
dezavantajlı yönlerini şöyle sırayalabiliriz.
Avantajlı yönleri şunlardır:
- Bölgede tarım ve hayvancılığın elverişli arazi miktarının fazla ve verimli olması
yanında, Türkiye ortalama değerlerinin 2 katı kadardır.
- Ekolojik koşuların uygun olması, tarım arazisiden, birden fazla ürün alınmasına
olanak vermektedir.
- Bölge üreticisinin mekanizasyon, tohum, zirai mücadele ilaçları gibi tarımsal girdileri,
yüksek değerde kullanması, verimin Türkiye ortalamasının çok üstündedir.
- Bölge ülkemizde stratejik ürünlerden, buğdayın %12’sini, ayçiçeğinin % 61’ini ve
çeltiğin % 54’ünü üretmektedir.
- Bölgenin topoğrafik yapısının gölet yapımınana uygun olması, bu su toplamasının
maliyetinin düşük olması ve kısa zamanda yapabilmesi, bölgenin su sorununa büyük
oranda çözüm olabilir.
Dezavantajlı yönleri ise şunlardır.
- Su kaynaklarının yetersiz olması ve suyun bilinçsiz olarak kullanılmasıdır.
- Çorlu, Karıştıran, Ergene ve Kaynarca derelerinin, petrokimyasal atıklarının dışında,
diğer endüstriyel ve evsel atıklarla yoğun bir şekilde kirlenmiştir.
61
- Yağış havzalarındaki tarımsal faaliyetler nedeniyle, yoğun kullanılan tarımsal ilaç ve
gübre kullanımıda derelerin kirlenmesine katkıda bulunmaktadır.
- Özellikle uygun olmayan toprak işleme yöntemleri ve sonbahar kış aylarında sağanak
yağışların neden olduğu toprak erozyonunda, akarsuların kirlenmesine neden
olmaktadır.
- Sanayi ve tarımsal üretimde kontrolsüz ve aşırı olarak, birinci sınıf içme suyunun
kullanılması ile yeraltı su seviyesi, yenilenebilir seviyeden çok daha fazla olması ile su
seviyesinin düşmesidir.
- İçme ve kullanma suyunun kuyularının derinliği arttıkça, suda istenmeyen tuzluluk,
ağır metal, sodyum bikarbonat, bor ve çeşitli iyonların artışlar belirlenmesi diğer
önemli bir sorundur.
- Su kaynaklarının tarımsal sulama amacı ile değerlendirilmesi için, su iletim yapıları ve
sulama yöntemleri gibi gerekli alt yapılarının yetersiz olmasıdır.
- Tarım alanlarında I ve II. Sınıf tarım arazilerinin geri dönüşü olmayacak şekilde,
ikinci konut, fabrika alanı gibi tarım dışı kullanılması ile sanayinin tarım alanlarına
doğru genişlemesi,
- Nüfus artışının bölge dışından gelen göç nedeniyle, yüksek olması ve bunun su
ihtiyacını önemli ölçüde arttırmasıdır.
- Küresel iklim değişikliği ve mevsimlerin farklılaşması ile kurak dönemlerin uzaması,
yağışların yüksek yoğunlukta yağması ile tarımda verim düşmesine ve yeraltı su
kaynaklarının beslenmesinin azalmasına neden olur.
- Mevcut yasal yapının çok çeşitli olması nedeniyle, kurum ve kuruluşlar arasında
yeterli koordinasyonun sağlanmaması, kaynak ve emek israfına neden olmaktadır.
Ayrıca çok başlılık, su kaynakların yönetilmesinde sorunlar ortaya çıkarmaktadır.
Alınabilecek önlemlerin bir kısmı şunlar olabilir.
- Toprak ve su kaynaklarının kirletici etmenlerinin kontrol altına alınması gerekir.
- Su kaynaklarının kontrollü kullanımı ile sürdürebilirliği sağlanmalıdır.
- Şehir içme suyu şebekelerinin eski olması ve bakımlarının yapılmasının zor ve yeterli
yapılmaması nedeniyle, borularda iletim kaybı ortalama % 50 dolayına kadar
çıkabilmektedir.
62
- Tarımda kullanılan sulama sistemlerinde su kayıplarını azaltan, kapalı boruların,
sulama yöntemleri, randımanı yüksek olan basınçlı sulama sistemleri uygulanmalıdır.
- Bitki deseninde daha az suya ihtiyaç duyan veya kuraklığa dayanıklı bitkiler, üretim
desenine katılmalıdır.
- Sanayide az su ve suyu tekrar, tekrar kullanan teknolojilerin kullanılması
desteklenmelidir.
- Üreticinin sulama, gübreleme, zirai mücadele, azaltılmış toprak işleme, nöbetleşe ekim
yönünde eğitilmesinin sağlanmasıdır.
63
KAYNAKLAR Aküzüm, T., B. Çakmak, Z. Gökalp, 2010. Türkiye’de Su Kaynaklarının Yönetiminin
Değerlendirilmesi. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, 3(1), s.67-74.
Anaç, S.E., E. Özçakal, G. Pamuk-Mengü, 2011. Sanal Su Kavramı Su Yönetiminde Önemi.
Ege Üni. Ziraat Fak. Dergisi, 48 (2), s.159-164.
Anonim, 2007. Tekirdağ İli Su Kaynakları Kullanımı ve Yönetimi. Tekirdağ Valiliği Yayını,
39, S.
Anonim, 2009. 1/100000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni
Planı. Plan Analitik Raporu
Anonim, 2010.TR 21 Trakya Bölge Planı Edirne, Kırklareli, Tekirdağ 2010, Trakya
Kalkınma Ajansı.
Anonim, 2013. http://www.ormansu.gov.tr/osb/files/yayinlar/index.html
Aytaç, H., A. Aytaç, A. Gülbahar, Ö. İnce, 2012. Sulamaya Açılan Alanların Tarım Dışı
Maksatlı Kullanımı. 2. Sulama ve Tarımsal Yapılar Sempozyumu, 24 – 25 Mayıs
2012, İzmir, S. 1061 – 1069.
Becer, T., 1984. Türkiye Büyük Akarsu Havzalarının Su Kriterleri. Topraksu Genel
Müdürlüğü, Merke Topraksu Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları No. 100/40,
Ankara.
Burton, T. M., J. E. Hook, 1979. A Mass Balance Study of Application of Municipal
Wastewater to Forests in Michingan, J. Environ. Qual. 8,589-596.
Chapagain, A.K., A.Y. Hoekstra, 2004. Water Foodprints of Nations, Volume 1: Main
Reports, Value of Water Research Report Series No. 16, UNESCO - IHE, Delft, The
Netherlands, pages 80.
Delibaş, L., A.N. Yüksel, S. Albut, A. İstanbulluoğlu, F. Konucu, İ. Kocaman, 2010. Meriç ve
Ergene Sularının İpsala Çeltik Alanlarındaki Toprak Kirliliği ve Besin Zinciri Üzerine
Etkileri. Namık Kemal Üni. Ziraat Fak. Tarımsal Yapılar ve Sulama Anabilim Dalı,
Tekirdağ, 33 s.
64
DSİ, 2008. DSİ XI. Bölge Müdürlüğü, 2008 Yılı Mütabakat Toplantısı Jeoteknik Hizmetler
ve Yeraltı Suları Şube Müdürlüğü Sunumu, Edirne.
DSİ, 2013. http://www.dsi.gov.tr/toprak_ve_su_kaynaklari
EEA, 2004. Impact of Climate Change, EEA Report No. 2/2004.
EEA, 2007. Climate and Water Adoptation Issue. EEA Technical Report No. 2/2007.
EEA, 2008. Impacts of Europe’s Changing Climate -2008 Indicator- Based Assessment.
29.09.2008.
EEA, 2/2012. Urban Adaptation to Climate Change in Europe. No. 2/2012.
EEA, 9/2012. European Waters – Current Status and Future Challenge – a Synthesis. EEA
Report No 9/2012.
EEA, 11/2012. Water Resources in Europe in the Context of Vulnerability. EEA Report No
11/2012.
FAO, 2003. Review of Global Agricultural Water Use Per Country. Irrigation Water
Withdrawal, Food an Agricultural Organization of The United Nations, Rome, Italy.
Gidişlioğlu A., R. Çakır, 1996. Ergene Nehri ve Kollarının Evsel ve Endüstriyel Atıklarla
Kirlenmesinin Tespiti ve Toprak Üzerine Etkileri. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
Köy Hizmetleri Atatürk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları, Kırklareli.
İstanbulluoğlu, A., 2012. Trakya Bölgesi ve İstanbul Kenti Arazi ve Su Yönetimi. Trakya
Bölgesi Toprak-Su Kaynakları ve Yaşanan Sorunlar. NKÜ, Ziraat Fak. Yayınları S. 1-
16.
Kasalak, A.F., 2012. Sulama Yönetimi. 2. Ulusal Sulama ve Tarımsal Yapılar Sempozyumu,
24 – 25 Mayıs 2012, İzmir, s. 345 – 353.
Kirkhan, M.B., 1986. Problems of Using Wastewater on Vegetable Crops. Hortiscience,
21,24-27.
Mohsen, M. S., O.R. AL- Jayyousi, 1999. Brakish Water Desalination. An Alternate for
Water Supply Enhancement In Jordan. Desalination 124, 163 – 174.
65
Konukçu, F., A. İstanbulluoğlu, İ. Kocaman, S. Albut, E. Gezer, 2007. Küresel Su Krizi: Bu
Günü, Geleceği ve Önlenebilme İmkanları, 22 Mart 2007. Dünya Su Günü Etkinleri, s.
24-49, Tekirdağ.
Lehner, B., T. Henrichs, P. Döll, J. Alcamo, 2001. Euro Wasser Model – Based Assessment
of European Water Resources and Hydrology in the Face of Global Change. World
Water Series 5, Center for Environmental Systems Research, University of Kassel.
Opie, R., 1992. Prevantion Is Nor Always Better Than Cure. World Water and Environmental
Engineer.
Postel, S., 2000. Last Oasis (Çeviri Ş. Sözer), Son Vaha, Tübitak Tema Vakfı Yayınları,
Ankara.
Prinz, D., 2004. “ Water and Development – The Challenge Ahead” EWRA Symposium on
Water Resources Management, Risks and Challenges for the 21th Century. 2 - 4
September 2004, İzmir.
Solley, W., 2000. Water Reuse and Recycling Evaluation od Needs an Potentials (1) ,
Washington D.C.
Semiat, R. , 2000. Desalination. Present and Future. Water Int. 25, 54-65.
Sharma, B.R., P. S. Minhan, 2005. Strategies for Managing Saline / Alkaline Waters for
Sustainable Agricultural Production in South Asia. Agric. Water Manage, 78, 136 –
151.
Shiklomanov, I. A., 1990. Global Water Resources. Nature and Resources. No. 26-3.
Şaylan, L., U. Özen. 1997. Kuraklık ve Etkileri. Meteorolojik Karakterli Doğal Afetler
Sempozyumu. 7-9 Ekim 1997. DSİ, s.433-444, Ankara.
TUİK, 2013a. http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?alt_id=45
TUİK, 2013b. http:// www.tuikapp.gov.tr/0,227153
TUİK, 2013c. http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?alt_id=48
66
UN (United Nations), 1992. Agenda 21, Programme of Action for Sustainable Development.
Official Outcome of the Unite Nations Conference on Environment and Development
(UNCED), 3-4 June 1992, Rio De Janiero.
UN/WWAP, 2003. UN World Water Development Report. Water for People, Water for Life
UNESCO, Berghahn Books.
Yaşar, S., 2013. Bu Yıl Davos’ta Ele Alınacak Küresel Beş Temel Risk Ne ? 21.01.2013
tarihli Sabah Gazetesi.
Yıldırım, O., 2012. Türkiye’de Sulama Uygulamalarında Geleceğe Bakış. 2. Ulusal Sulama
ve Tarımsal Yapılar Sempozyumu, 24 – 25 Mayıs 2012, İzmir, S. 3-10.
Yüksel, A.N., 2007. Suyun Önemi. SUSED, 22 Mart 2007 Dünya Su Günü Etkinlikleri, s. 3-
13, Tekirdağ.