80

Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

  • Upload
    vodan

  • View
    227

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı
Page 2: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı
Page 3: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

ÖLÜMCÜLKİMLİKLER

AminMaalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğebaşladı; 1976'dan beri Paris'te yaşıyor. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığıyapmışolanMaalouf,bugünvaktininçoğunukitaplarınıyazmayaayırmaktadır.

Yapıtlarında çok iyi bildiğiAsya veAkdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini başarıyla işleyenMaalouf,ilkkitabıLesCroisadesvuesparlesArabes(1983,AraplarınGözüyleHaçlılar)iletanındıvebukitabınçevrildiğidillerdedebüyükbirbaşarıkazandı.1986'dayayımlananveaynıyılFransız-ArapDostlukÖdülü'nükazananikincikitabı(ilkromanı)Léonl'Africain(AfrikalıLeo)isebugünbir"klasik"kabuledilmektedir.

Maaloufun1988'deyayımlananikinciromanıSamarcande(Semerkant)dacoşkuylakarşılandıvepekçok dile çevrildi. Maalouf un sonraki kitapları yine romandı: Les Jardins de Lumière (1991, IşıkBahçeleri)veLePremierSiècleaprèsBéatrice(1992,Beatrice’denSonraBirinciYüzyıl).

Amin Maalouf, 1993'te yayımlanan romanı Le Rocher de Ta-nios (Tanios Kayası ) ile GoncourtÖdülü'nükazandı.SonromanıEchellesduLevant(DoğununLimanları)ise1996'dayayımlandı.

Amin Maalouf un dört romanı yayınevimizce Türkçeye kazandırılmıştır: Afrikalı Leo (1993),Semerkant(1993),TaniosKayası(1995)veDoğununLimanları(1996).

AyselBora İstanbul'da doğdu. İstanbulÜniversitesi Fransız Filolojisi'ni bitirdi.Meydan-Larousse'uhazırlayançevirmenkadrosundayeraldı.Dahapekçokansiklopedikyayınadakatkıdabulundu.Bazıçevirileri:SuçtaMutluluk,Barbeyd'Aurevilly(Metis);HayalîDoğu,ThierryHentch(Metis);OidipusYollarda,HenryBachau(Metis);AydınlarÜzerine, Jean-PaulSartre (Can);Şimdi,NathalieSarraute(Can);Açınız,NathalieSarraute(Can);ÖlümAndı,FrançoisXénakis(Özgür);MısırYargıcıÜçlemesi(KatledilenPiramit,ÇölYasası,VezirinAdaleti),ChristianJacq(DoğanYayıncılık).

Page 4: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

AminMaalouf'unYKY'dekiötekikitapları:

AfrikalıLeo(1993)

Semerkant(1993)

TaniosKayası(1995)

DoğununLimanları(1996)

Page 5: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

AMINMAALOUF

ÖlümcülKimliklerÇEVİREN:AYSELBORA

DENEME

İSTANBUL

Page 6: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

YapıKrediYayınları-1345

Edebiyat-356

ÖlümcülKimlikler/AminMaalouf

Özgünadı:LesIdentitésMeurtrières

Çeviren:AyselBora

KitapEditörü:BarışTut

KapakTasarımı:NahideDikel

Baskı:ŞefikMatbaası

1.Baskı:İstanbul,Haziran2000

ISBN975-08-0199-7

©YapıKrediKültürSanatYayıncılıkTicaretveSanayiA.Ş.1999

©EditionsGrasset&Fasquelle,1998

BukitabıntelifhaklanAkçalıTelifHaklarıAjansıaracılığıylaalınmıştır.

YapıKrediKültürSanatYayıncılıkTicaretveSanayiA.Ş.

YapıKrediKültürMerkeziİstiklalCaddesiNo.285Beyoğlu80050İstanbul

Telefon:(0212)2524700(pbx)Faks:(0212)2930723

http://www.ykykultur.com.tr

http://www.shop.superonline.com/yky

e-posta:[email protected]

Page 7: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

1976'daLübnan'ıterkedipFransa'yayerleştiğimdenberi,sondereceiyiniyetliolarak,kendimi"dahaçokFransız"mı,yoksa"dahaçokLübnanlı"mıhissettiğimnekadarçoksorulmuşturbana.Cevabımhiç değişmez: "Her ikisi de!" Herhangi bir denge ya da haktanırlık endişesi yüzünden değil, amacevabımfarklıolsaydı,yalansöylemişolurdum.Benibirbaşkasıdeğildebenyapanşey,buşekildeiki ülkenin, iki üç dilin, pek çok kültür geleneğinin sınırında bulunuşumdur. Benim kimliğimitanımlayan da tam olarak budur. Kendimden bir parçayı kesip atmış olsaydım, daha mı gerçekolurdum?

YanibanasorusoranlarasabırlaLübnan'dadoğduğumu,yirmiyediyaşınakadaroradayaşadığımı,Arapçanın anadilim olduğunu, Dumas ve Dickens'i, Güliver'in Seyahatleri'ni ilk kez Arapçaçevirisindenkeşfettiğimiveçocukluğunilksevinçleriniatalarımınköyüolandağköyümdetattığımı,ilerde romanlarımda esinleneceğim bazı öyküleri orada dinlediğimi açıklıyorum. Bunu nasılunutabilirim? Bunlardan nasıl olur da kopabilirim?Ama öte yandan, yirmi iki yıldan beri Fransatopraklarındayaşamaktayım,onunsuyunuveşarabınıiçiyorum,ellerimhergünonunoeskitaşlarınıokşamakta,kitaplarımıonundiliyleyazıyorum,oartıkbenimiçinaslayabancıbirülkeolamaz.

Yani,yarıFransız,yarıLübnanlımı?Hiçdedeğil!Kimlikbölmelereayrılamaz,oneyarımlardanoluşur, ne üçte birlerden, ne de kuşatılmış diyarlardan. Benim birçok kimliğim yok, bir kişidendiğerine asla aynı olmayan özel bir "dozda" onu biçimlendiren bütün öğelerden oluşmuş tek birkimliğimvar.

Bazen, bin bir ayrıntıya girerek tam olarak hangi nedenlerle aidiyetlerimin tümünü dolu doluistediğimiaçıkladığımda,biriyanımagelerekeliniomzumakoyupmırıldanıyor:"Böylekonuşmaktahaklısınız,amaiçinizinderinliğindenehissediyorsunuz?"

Buısrarcısorgulamabeniuzunzamangülümsetmiştir.Bugünbunagülümsemiyorumartık.Çünkübubana insanlarda pek yaygın ve benim gözümde tehlikeli bir bakış açısının ortaya konuluşu gibigeliyor.Bana"içiminderinliğinde"neolduğumsorulduğunda,bundaherkesin"içininderinliğinde"ağırbasan tekbiraidiyetin,birbakıma"kişininderingerçekliğinin",doğarkenebediyenbelirlenenve artık değişmeyecek olan "öz"ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün gerikalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özelduygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi. Bugün çok sıkyapıldığı üzere, çağdaşlarımız "kimliklerini vurgulamaya" yöneltildiğinde, bununla onlarasöylenmek istenen, içlerindeki, çoğu zaman dinsel ya da ulusal ya da ırkçı ya da etnik niteliktekisözümonatemelaidiyetedönmelerivebunugururlaötekilerinsuratınaçarpmalarıgerektiğidir.

Daha karmaşık bir kimlik talep eden herkes toplum dışına itilmiş bulur kendini. Cezayirli anababadanFransa'dadoğanbirgenç,içindeapaçıkikiaidiyettaşımaktadırveherikisinideüstlenecekdurumda olması gerekir. Lafı bulandırmamak için iki dedim ama onun kişiliğinin bileşenleri çokdahafazlasayıdadır.İsterdilsözkonusuolsun,isterinanışlar,yaşambiçimi,aileilişkileri,sanatvemutfak zevkleri, Fransız, Avrupa, Batı etkileri ondaki Arap, Berberi, Afrika,Müslüman etkilerinekarışmışdurumdadır...Budelikanlıbunudoludoluyaşamaktaözgürhissetsekendini,tümçeşitliliğiniüstlenmede cesaretlendirildiğini hissetse, zenginleştirici ve verimli bir deneyim; tersine, ne zamanFransızlığını vurgulasa, bazıları ona bir hainmiş, hatta satılmış gözüyle baktığından, ne zamanCezayir'le olan bağlarını, tarihini, kültürünü, dinini ortaya koysa, anlaşılmamak, küçümsenmektehlikesiyleyadadüşmanlıklakarşılaşacağından,yoluyıpratıcıolabilir.

Page 8: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

DurumRen'inöteyakasındadahadanaziktir.OtuzyılönceFrankfurtyakınlarındadoğan,hep,diliniailesininkinden çok daha iyi konuşup yazdığı Almanya'da yaşamış olan bir Türk'ün durumunudüşünüyorum.BenimsediğitoplumungözündeobirAlmandeğildir;kökleriningeldiğitoplumdaiseartıktamolarakTürksayılmaz.Sağduyuisterdiki,obuçifteaidiyetitamanlamıylatalepedebilsin.Amane yasalarda, ne de zihniyetlerde hiçbir şey bugünonunbileşik kimliğini uyumlubir şekildeüstlenmesineizinvermemektedir.

Aklımagelenilkörneklerisıraladım.Çokdahabaşkalarınıdasayabilirdim.SırpbiranneileHırvatbirbabadanBelgrad'dadoğanbiri.BirTutsi'yleevlibirHutukadınıyadatersi.SiyahbabaveYahudiannedendoğanbirAmerikalı.

Bazıları bunların çok özel durumlar olduğunu düşünecektir. Doğrusu ben buna inanmıyorum.Saydığımbirkaçkişi,karmaşıkbirkimliğesahipolmadatekdeğil.Herinsandazamanzamankendiaralarında çelişen ve onu yürek burkan tercihlere zorlayan çoklu aidiyetlere rastlanır. Kimisindedurumilkbakıştaanlaşılır;kimisindeisedahayakındanbakmaçabasıgerekir.

BugününAvrupa'sında,yüzlerceyıllıkbirulusa-Fransa,İspanya,Danimarka,İngiltere...-aidiyetiyle,inşahalindekikıtabütünlüğüneaidiyeti arasında, ister istemezartacakbirçekişmeyihissetmeyecekkimsevarmıdır?Baskülkesindenİskoçya'yabirbölgeye,halkına,tarihine,dilinegüçlüvederinbirbağlılıkduyannekadarAvrupalıvardır?BirleşikDevletlerdekimhâlâöncekiköklerine -Afrikalı,İspanyolsoylu,İrlandalı,Yahudi,İtalyan,Polonyalıvedahabaşkaları-bakmadantoplumdakiyerinidüşünebilir?

Bunları söylerken, seçtiğim ilk örneklerin özel bir yanı olduğunu kabul etmek isterim. Hepsi deiçlerindebugün şiddetli bir çatışmahalindeolan aidiyetler taşıyorlar; bir bakıma, içlerinden etnik,dinsel ya da daha başka kırılma hatlarının geçtiği, sınırda insanlar. Aslında "ayrıcalıklı" demeyediliminvarmadığıbudurumnedeniylebağlarkurmak,anlaşmazlıklarıgidermek,kimilerinimantığadavetetmek,kimileriniyatıştırmak, sorunlarıdüzlüğeçıkartmak,barıştırmakgibibir roloynamakdurumundalar...Çeşitlitoplumlar,çeşitlikültürlerarasındabirleşmeçizgisi,köprü,arabulucuolmayaçağrılılar.Tamdabuyüzden, ikilemleri ağırbiranlam taşıyor:bu insanlarçokyönlüaidiyetleriniüstlenemiyorlarsa,sürekliolaraksaflarınıseçmekdurumundabırakmıyorlarsa,kabilelerininsaflarıarasına dönmeye zorlanıyorlarsa, o halde dünyanın gidişatı hakkında endişelenmekte haklıyızdemektir.

"Seçmek durumunda bırakılıyorlar", "zorlanıyorlar" dedim. Kim tarafından mı? Sadece herçeşidindenfanatiklerveyabancıdüşmanlarıdeğil,sizinvebenimtarafımdanda,aramızdakiherkestarafından.Gerçekten de hepimizin içinde kök salmış bu düşünce ve ifade alışkanlıkları yüzünden,bütünbirkimliği,öfkeyleilanedilentekbiraidiyeteindirgeyenodar,osığ,yobaz,kolaycıyaklaşımyüzünden.

İçimdeniştekatillerböyle"imalediliyor"diyehaykırmakgeliyor!Kabulediyorum,birazhırçınamasonrakisayfalardaaçıkçaortayakoymayıtasarladığımbirdoğrulama.

Page 9: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

I

Kimliğim,aidiyetlerim

Page 10: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

1

Yazarlık hayatım bana sözcüklerden çekinmeyi öğretti. En açık gibi görünenleri çoğu zaman enkalleşleridir. Bu sözde dostlardan biri de "kimlik"tir. Hepimiz bu sözcüğün ne anlama geldiğinibildiğimizisanırızveosinsisinsitersinisöylemeyekoyulsada,onagüvenmeyisürdürürdururuz.

Kimlikkavramını tekrar tekrar tanımlamakbanauzakgeliyor.BuSokrates'in"Kendini tanı!"smdanbaşlayarak, nice ustalardan geçipFreud'a gelinceye kadar felsefenin en öncelikli sorunu olmuştur;günümüzde bunu yeniden çözmeye girişmek için bende olduğundan çok daha fazla ustalık ve çokdahafazlagözüpeklikgerekirdi.Benimgiriştiğimçabaysasonderecemütevazı:nedenbugünbuncainsanındinsel,etnik,ulusalyadabaşkakimlikleriadınacinayetlerişlediğinianlamayaçalışmak.Buçok eski zamanlardan beri mi böyleydi, yoksa çağımızda daha özel gerçeklikler mi söz konusu?Sözlerim zaman zaman fazla basit gibi görünebilir. Çünkü düşüncelerimi olabildiğince dingin birzihinle,sabırla,dürüstçe,hiçbirjargonayadaaldatıcıkestirmeleresapmadanyürütmekistiyorum.

"Kimlikcüzdanı"demeninuygungörüldüğüşeyinüzerindebirsoyadı,önad,doğumyerivetarihi,fotoğraf, birtakım fiziksel özellikler, imza, hatta bazen parmak izi bulunur - karışıklığa olanaktanımadan işbu belgeninFilancaya ait olduğunu, geri kalanmilyarlarca insan arasında ister tıpatıpbenzeri, isterkardeşiolsunonunlakarıştırılabilecek tekbirkişininvarolamayacağınıgösterenbirişaretleryelpazesi.

Kimliğimbenibaşkahiçkimseyebenzemezyapanşeydir.

Böyle tanımlandığında kimlik sözcüğü göreli olarak net ve karışıklığa yol açmaması gereken birkavram. Birbirinin eşi iki varlık olmadığını ve olamayacağını ortaya koymak için uzun kanıtlaragerçekten gerek varmıdır?Yarın, korkulduğu gibi, insan "klonlama" başarılsa bile, bu klonlar daolsa olsa "doğuş" anında birbirinin eşi olacaktır; yaşamlarında attıkları ilk adımdan itibarenfarklılaşacaklardır.

Herkişininkimliği,resmikayıtlardagörünenlerlekesinliklesınırlıolmayanbiryığınöğedenoluşur.Elbetteinsanlarınbüyükçoğunluğuiçindinselbirgeleneğebağlılıksözkonusudur;birulusa,bazenikiulusa;etnikyadadilselbirgruba;azyadaçokgenişbiraileye;birmesleğe;birkuruma;bellibirsosyal çevreye... Ama liste daha da uzundur, neredeyse sınırsızdır: insan bir eyalete, bir köye, birmahalleye, bir kabileye, bir spor takımına ya da meslek kuruluşuna, bir arkadaş grubuna, birsendikaya,bir işletmeye,birpartiye,birderneğe,bir cemaate, aynı tutkuları, aynıcinsel tercihleri,aynı fiziksel özürleri paylaşan ya da aynı zararlı etkilere maruz kalan bir insan topluluğuna aitolduğunuhissedebilir.

Bütünbuaidiyetler,herhalükârdaaynıanda,elbetteaynıderecedeönemtaşımazlar.Amahiçbiridetam olarak anlamsız değildir. Bunlar kişiliğin yapı taşlarıdır, çoğunun doğuştan gelmediğinivurgulamakkoşuluyla,neredeyse"ruhungenleri"denebilironlara.

Buöğelerinherbirineçoksayıdabireyderastlamakmümkünsede, iki farklı insandaaynıbileşimiasla bulamazsınız ve her birinin zenginliğini, kendine özgü değerini oluşturan da işte budur, hervarlığıntekilvepotansiyelolarakyerinindoldurulmazoluşunusağlayanbudur.

Page 11: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Öyledurumlar olur ki, sevindirici ya da üzücübir olay, hatta hiç beklenmedikbir rastlantı kimlikduygumuzda binlerce yıllık bir mirasa bağlılığımızdan çok daha ağır basar. Yirmi yıl önceSaraybosna'da bir kahvehanede tanışan, birbirini seven, sonra da evlenen bir Sırp erkeğiyleMüslüman bir kadının durumunu düşünelim. Bundan böyle kimliklerini asla tamamen Sırp ya datamamenMüslümanbirçiftolarakalgılayamayacaklar;vatanabakışaçılarıgibi inançlarıdaeskisigibi olamayacak artık. Her biri, ailelerinin onlara miras bıraktıkları aidiyetleri daima içlerindetaşıyacakamabunlarıalgılamabiçimleriartıkfarklıolacak,bunlaraverecekleriyerfarklıolacak.

Saraybosna'dan ayrılmayalım daha.Hayali bir anket için düşüncelerimizde orada kalalım. Sokaktaelliyaşlarındabiradamıinceleyelim.

1980'e gelirken, bu adam şöyle derdi: "Ben Yugoslavım!", gururla ve gönül koymadan; dahayakından sorular sorulduğundaysa Bosna-Hersek Özerk Cumhuriyeti'nde yaşadığını ve bu aradaMüslümangeleneğiolanbirailedengeldiğinibelirtildi.

On iki yıl sonra, savaşın en şiddetli günlerinde aynı adam, hiç duraksamadan ve bastırarak şöylecevap verirdi: "BenMüslümanım!"Hatta belki de şeriat kurallarına uygun bir sakal bırakmış bileolurdu. Hemen arkasından Boşnak olduğunu ve bir zamanlar gururla Yugoslav olduğunuvurguladığınınkendisinehatırlatılmasındanhiçhoşlanmadığınıeklerdi.

BugünseadamımızısokaktaçevirsekönceBoşnak,sonraMüslümanolduğunusöyleyecektir;düzenliolarak camiye gittiğini de belirtecektir; amaülkesininAvrupa'nın bir parçası olduğunu ve bir günAvrupaBirliği'nekatılmasınıumutettiğinisöylemedengeçemeyecektir.

Aynı insana yirmi yıl sonra aynı yerde rastlasak, acaba kendini nasıl tanımlardı? Aidiyetlerindenhangisini en başa koyardı? Avrupalı mı?Müslümanmı? Boşnakmı? Başka bir şey mi? Belki deBalkanmı?

Tahminlerdebulunmayakalkmayacağım.Bütünbuöğelergerçektendeonunkimliğininbirparçasınıoluşturuyor.BuadamMüslümangeleneğindengelenbir aile içindedoğmuştur;dilbakımındanbirzamanlar tek bir devletin sınırları içinde toplanmış halde bulunan, bugünse öyle olmaktan çıkanGüneySlavları'nabağlıdır;kimizamanOsmanlı,kimizamanAvusturyalıolanveAvrupa tarihininbüyükdramlarındanpayınıalmışbirtopraktayaşamaktadır.Herdönemdeaidiyetlerindenbiriyadaötekisi, söylemek gerekirse, neredeyse bütün diğerlerini gölgede bırakacak ve bütün kimliğiylekarışıp kaynaşacak kadar şişecektir. Yaşamı boyunca ona her çeşitten masallar anlatılmıştır. Birproleterolduğuvebaşkacahiçbirşeyolmadığı.Yugoslavolduğuvebaşkahiçbirşeyolmadığı.SonzamanlardadaMüslümanolduğuvebaşkahiçbirşeyolmadığı;hattazorlugeçenbirkaçayboyuncaKabil'deki insanlarla Trieste'dekilerden çok daha fazla ortak yanları olduğuna bile inandırmışlardıonu!

Bütün dönemlerde, meşru olarak "kimlik" denebilecek kadar her koşulda ötekilerden son dereceüstün,tekbiranaaidiyetolduğunudüşüneninsanlarolmuştur.Kimileriiçinulus,kimileriiçinsedinyadasınıf.Amahiçbiraidiyetinmutlaksurettebaskınçıkmadığınıanlamakiçindünyadaolupbitenfarklı çatışmalara bir göz gezdirmek yeter. İnançlarının tehdit altında olduğunu hisseden insanlararasında,bütünkimlikleriniözetlergibigörünenşeydinselaidiyetoluyor.Ama tehdit altındaolananadilleri ve etnik gruplarıysa, o zaman dindaşlarıyla kıyasıya savaşıyorlar. Türkler deKürtler deMüslüman, ama dilleri farklı; çatışmaları bu yüzden daha mı az kanlı? Hutular da Tutsiler gibiKatolik ve aynı dili konuşuyorlar, bu onların birbirlerini katletmelerini önleyebildimi?Çekler ve

Page 12: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

SlovaklardaKatolik,bu,biraradayaşamalarınıkolaylaştırmışmıydı?

Bütünbuörnekler, herkesinkimliğini oluşturanöğeler arasındaher zamanbelli bir hiyerarşi olsabile, bunun değişmez olmadığı, zamana göre başkalaştığı ve davranışları derinlemesinefarklılaştırdığıolgusuüzerindedurmakiçin.

Herkesin yaşamında önem taşıyan aidiyetler, her zaman, temel olarak bilinen, dilden, derininrenginden, ulusal kimlikten, sınıf ve dinden kaynaklanan aidiyetler olmamıştır. Faşizm dönemindeeşcinselbir İtalyan'ındurumunuele alalım.Onun içinkişiliğinino çoközelgörünümüönemliydi,amasanırımişiniyapması,politiktercihleriyadadinselinançlarıkadardeğil.Birdendevletinbaskısıüzerine biniyor, aşağılanmakla, sürgünle, ölümle tehdit edildiğini hissediyor - bu örneği seçerkenaçıkçakimiedebiyatvesinemaizlenimlerimdenyararlanıyorum.Birkaçyılöncesinekadaryurtsever,belki de milliyetçi olan bu adam resmi geçit halindeki İtalyan birliklerini gördüğünde artıksevinemeyecek, hiç kuşkusuz yenilmelerini dileme noktasına bile gelecektir. Kovuşturmalaryüzündencinseltercihleriötekiaidiyetlerininönünegeçecek,hattaodönemdeenuçnoktasınavaranulusal aidiyetini bile gölgede bırakacaktır. Adamımız ancak savaştan sonra, daha hoşgörülü birİtalya'dayenidentamanlamıylaİtalyanhissedecektirkendini.

Çoğu zaman ileri sürülen kimlik, hasmınınki üzerine -ters yönde- inşa edilir.Katolik bir İrlandalıİngilizlerden öncelikle din bakımından farklıdır, ama o, krallığa karşı cumhuriyetçi olduğunuvurgulayacak ve Gaelceyi yeterince bilmese de, en azından İngilizceyi kendine has bir tarzdakonuşacaktır; Oxford aksanıyla konuşan Katolik bir yöneticiye neredeyse bir hain gözüylebakılacaktır.

Kimlik mekanizmalarının karmaşıklığını -kimi zaman güleryüzlü, çoğu zaman trajik- gösterecekonlarcaörnekvar.Birçoğunasonrakisayfalardadeğineceğim,kiminekısaca,kimineiseayrıntılaragirerek;özelliklegeldiğimbölgeyleilgiliolanlara-Yakındoğu,Akdeniz,Arapdünyasıveönceliklede Lübnan. İnsanın nereye ait olduğu, kökenleri, ötekilerle ilişkileriyle, güneşte ve gölgede işgaledeceğiyerikonusundasürekliolarakkendikendinisorgulamayaitildiğibirülke.

Page 13: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

2

Kimilerininvicdanmuhasebesiyaptığıgibi,bendezamanzaman"kimlikmuhasebem"dediğimşeyiyaparım. Amacım içimde, yeniden kendime döneceğim herhangi bir "esas" aidiyet bulmakolmadığından -bu anlaşılacaktır-, bunun tam tersi bir yol izlerim: kimliğimde ne kadar öğe varsaortayaçıkarmakiçinbelleğimididikdidikeder,bunlarıtoplar,sıralarım,hiçbirinireddetmem.

Ben yüzyıllardır Lübnan dağlarına yerleşmiş ve o zamandan beri art arda göçlerle MısırdanBrezilya'ya, Küba'dan Avustralya'ya, dünyanın dört bir köşesine yayılan Güney Arabistanlı biraileden geliyorum. Ailem muhtemelen II. ya da III. Yüzyıldan itibaren, yani İslamiyetin ortayaçıkışındançokönce,hattaBatı'nınHıristiyanlığıbenimsemesindendeönce,daimaArapveHıristiyanolmaktangururduymuştur.

Hıristiyan olmakve anadilimin Islamın kutsal dili olanArapça olması, benimkimliğimi oluşturantemel çelişkilerden biridir. Bu dili konuşmak, onu her gün dualarında kullanan ve büyük birçoğunluğubenimkadariyibilmeyeninsanlarlaaramdabirbağoluşturuyor;OrtaAsya'yagittiğinizveTimurzamanındankalmabirmedreseninkapısındayaşlıbirulemayarastladığınzda,onunkendinibir dostluk ortamında hissetmesi ve asla bir Rus'la ya da bir İngiliz'le yapamayacağı kadar içtenkonuşmasıiçinonaArapçaseslenmemizyeter.

Budil,onun,benimvebirmilyardan fazla insanınortakdili.ÖteyandanHıristiyanolmam-köklübiçimdedinselyadasadecesosyolojikolmasıkonumuzdeğil-da,benimledünyadakibirkaçmilyarHıristiyanarasındaanlamlıbirbağoluşturuyor.PekçokşeybeniherHıristiyandanayırıyor,tıpkıherArap ve herMüslüman'dan ayırdığı gibi, ama her biriyle aramda, biri dinsel ve entelektüel, ötekidilbilimselvekültürelbağlamda,yadsınmayacakbirakrabalığımvar.

Herşeyerağmen,hemAraphemdeHıristiyanolmakçoközel,sondereceazrastlanırvetaşınmasıher zaman kolay olmayan bir durumdur; kişide derin ve kalıcı izler bırakır; konu ben olduğumagöre,budurumun,bukitabıyazmakararımdadahilolmaküzere,hayatımboyuncaalmakzorundakaldığımbütünkararlardabelirleyiciolduğunuinkaretmeyeceğim.

Böylece, kimliğimin bu iki öğesini ayrı ayrı göz önüne aldığımda kendimi gerek din, gerekse dilbakımından insanlığın neredeyse yarısına yakın hissediyorum; bu iki ölçütü eşzamanlı olarak elealdığımda,kendimiözgüllüğümleyüzleşmişbuluyorum.

Aynı gözlemi başka aidiyetlerle yapabilirim: Fransız olmayı altmış milyon insanla paylaşıyorum;Lübnanlıolmayı,dünyanındörtbiryanınadağılmışLübnanlıları sayarsak, sekiz-onmilyonkişiylepaylaşıyorum;amaaynızamandaFransızveLübnanlıolmayıkaçkişiylepaylaşıyorumacaba?Hepsihepsibirkaçbin.

Aidiyetlerimin her biri beni çok sayıda insana bağlıyor; buna karşın, hesaba kattığım aidiyetlerimçoğaldıkça,kimliğimdeözelbirdurumolarakortayaçıkıyor.

Köklerimebirazdahauzanacakolsaydım,birtakımBizansayindüzenlerinebağlıkalmaklabirliktepapanın otoritesini de tanıyan Katolik-Yunan ya da Melki olarak bilinen bir cemaatin içindedoğduğumu belirtmem gerekirdi. Uzaktan bakılınca, bu aidiyet sadece bir ayrıntı, bir ilginçlik;

Page 14: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

yakından bakıldığındıysa, kimliğimin belirleyici bir yönü, daha güçlü cemaatlerin toprak veiktidardakipaylarıiçinuzunsüresavaştığıLübnangibibirülkede,benimkigibisondereceazınlıktakalancemaatlerinüyelerinadiren silaha sarılmıştır, zaten sürgüne ilkgidenlerdeonlaroldu.Banagelince,saçmaveintihardemekolanbusavaşabulaşmayıdaimareddetmişimdir;amabuyargı,bumesafeli bakış, silahlara sarılmayı bu reddediş azınlıkta kalmış bir cemaate ait oluşumla ilgisizdeğildir.

Evet, Melki. Buna rağmen, günün birinde biri eğlenip, resmi devlet kayıtlarında ismimi -ki,beklendiği gibi Lübnan'da din esasına göre düzenlenmiştir- aramaya kalkacak olsa, beniMelki'lerlistesindedeğilProtestankayıtları arasındabulacaktır.Hanginedenlemi?Bunuanlatmakçokuzunsürer.Buradaailemiziçindebirbirinerakipikidinselgelenekolduğunuveçocukluğumboyuncabuçekişmelerin tanığı olduğumu söylemekle yetineceğim; tanığı, bazen de kozu: Cizvit papazlarınınFransız okuluna kaydedilmemin nedeni, kesinlikle Katolik olan annemin, çocuklarını gelenekselolarakAmerikanyada İngiliz okullarınagönderenbaba tarafımda ağır basanProtestan etkisindenuzak tutmak istemesidir; bu çekişme yüzündendir ki, kendimi Fransızca konuşur buldum, bununsonucu olarak da Lübnan savaşı sırasındaNewYork'a, Vancouver'a ya da Londra'ya değil Paris'egelipyerleştimveFransızcayazmayabaşladım.

Kimliğimdendahabaşkaayrıntılardasıralayacakmıyım?Türkolanbüyükannemden,MısırMarunisikocasındanvebendoğmadançokönceölenvebanaşair,özgürdüşüncesahibi,belkidemasonamaher halükarda şiddetli bir kilise karşıtı olduğu anlatılan öteki büyükbabamdan söz edecekmiyim?Moliere'iArapçayailkçevirenvebunu1848'debirOsmanlıtiyatrosununsahnesindeoynatanbüyük-büyük-büyükdayımakadaruzanacakmıyım?

Hayır, bu kadarı yeter, burada durup soruyorum: kimliğimi belirleyen ve kaba hatlarıyla yolumuçizenbubirkaçdağınıköğeyi,hemcinslerimdenkaçıbenimlepaylaşıyor?Çokazı.Belkidehiçbiri.İştebenimdeüzerindedurmakistediğimbu:ayrıayrıalındığında,aidiyetlerimdenherbirisayesindehemcinslerimin büyük bir çoğunluğuyla belli bir akrabalığım var; aynı ölçütleri toplu olarak elealdığımdaysabaşkahiçbirkimliklekarıştırılmayacak,kendimeözgübirkimliğimoluyor.

Birazgenelleştirerekşöylediyeceğim:herinsanlabirtakımortakaidiyetlerimvar;amadünyadahiçkimsebenimbütünaidiyetlerimi,hattabunlarınbüyükbirkısmınıbenimlepaylaşamaz;kendioğlumya da babamda olsa, başka birininkinden farklı olan özel kimliğimin apaçık ortaya konması için,sıralayabileceğimonlarcaölçüttenpekazıyeterliolacaktır.

Önceki sayfaları yazmaya başlamadan önce uzun süre tereddüt ettim. Daha kitabın başında kendidurumumüzerindeböyledurmalımıydım?

Biryandan,banaenyakınolankendimiörnekolarakkullanırken, insanınbirkaçaidiyetölçütüyle,benzerleriyle bağlarını veözelliğini nasıl ortayakoyabileceğini söylemek istiyordum.Öteyandan,özelbirdurumunçözümlemesindenekadaruzağagiderseniz,kendinizibunun tambirözeldurumolduğunuilerisürerkengörmeriskinizinokadarartacağınıdabilmiyordeğildim.

Sonunda,kendi"kimlikmuhasebesini"yapaniyiniyetliherkesin,tıpkıbenimgibi,kendisininözelbirdurumolduğunukeşfetmektegecikmeyeceğinekanaat getirerekkolları sıvadım.Bütünbir insanlıközeldurumlardanbaşkabirşeydeğil,yaşamfarklılıklaragebe,"yenidenüretim"varsadaaslaaynıolmuyor.İstisnasızherinsankarmabirkimlikledonanmış;unutulmuşçatlakları,hiçaklagelmeyendallanmaları ortaya çıkarmak ve kendisinin karmaşık, biricik olduğunu, yerinin başkası tarafından

Page 15: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

doldurulamayacağınıkeşfetmesiiçinkendikendinebirkaçsorusormasıyeter.

İşteherkesinkimliğinibelirtentamdabu:karmaşık,biricik,yeridoldurulamaz,başkahiçkimseylekarıştırılamaz. Bu noktada ısrar etmemin nedeni, kimliğini belirtmek için sadece "Arabım","Fransızım", "Siyahım", "Sırpım", "Müslümanım", "Yahudiyim" denmesi gerektiği şeklindeki hâlâsondereceyaygınvebenimgözümdesonderecesakıncalıdüşünmealışkanlığı;çeşitliaidiyetlerinibenim yaptığım gibi sıralayan biri, derhal kimliğini bütün renklerin silineceği bulanık bir çorbaiçinde "eritmek" istemekle suçlanır. Oysa benim söylemeye çalıştığım bunun tam tersi. Bütüninsanlarıneşitolduğudeğilamaherbirininfarklıolduğu.KuşkusuzbirSırpbirHırvat'tanfarklıdır,amaherSırpdabütünötekiSırplardanfarklıdırveherHırvatdabütünötekiHırvatlardanfarklıdır.GeneLübnanlıbirHıristiyanLübnanlıbirMüslümandanfarklıysa,benbirbirininaynısıikiLübnanlıHıristiyantanımıyorum,nedeikiMüslüman,ayrıcadünyadabirbirinineşi ikiFransız, ikiAfrikalı,ikiArapyadaikiYahudideyok.İnsanlarbirbirininyerinitutamazveaynıRuandalıyadaİrlandalıyada Lübnanlı ya da Cezayirli ya da Bosnalı aile içinde, aynı çevrede yetişen iki kardeş arasında,görünüşteçokküçükamaonlarıpolitika,dinyadagünlükyaşamkonusundabirbirlerininkutbunaitecek,birinibirkatil,diğeriniysebirdiyalogveuzlaşmainsanıyapacakfarklılıklarasıkrastlanır.

Şu ana kadar söylediklerimepek az insan açıkça karşı çıkmayı düşünecektir.Amabizler, hepimiz,sankibuböyledeğilmişgibi davranıyoruz.Kolayınakaçıpbirbirinden farklı insanları aynıkefeyekoyuyoruz,genekolaylıkolsundiyeonlaracinayetler, toplueylemler,ortakgörüşleryüklüyoruz-"Sırplar katliam yaptı...", "İngilizler yağmaladı...", "Yahudiler el koydu...", "Siyahlar ateşe verdi...","Araplarreddediyor..."Filanyadafalanhalkhakkında"çalışkan","becerikli"yada"tembel","kuşkuverici", "sinsi", "kibirli" ya da "inatçı" diyerek duygusuzca yargılarda bulunuyoruz ve bu da kimizamankanlasonaeriyor.

Bütünçağdaşlarımızdanifadealışkanlıklarınıbugündenyarınadeğiştirmelerinibeklemeningerçekçiolmayacağınıbiliyorum.Amaherbirimizin, sözlerininmasumolmadığının, tarihboyuncakötüveölümcülolduğuortayaçıkanönyargıların sürdürülmesindepayıolduğununbilincinevarmasıbanaönemligörünüyor.

Çünkü başkalarını çoğu zaman en dar aidiyetleri içine sıkıştıran bizim bakışımız ve onları özgürkılacakdagenebizimbakışımız.

Page 16: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

3

Kimliköylebirçırpıdaverilmez,yaşamboyuncaoluşurvedeğişir.Pekçokkitaptabunlarsöylenmişveuzunuzunaçıklanmıştıramabirkezdahaaltınıçizmeninzararıyok:doğarkeniçimizdevarolankimliköğelerimizpekfazladeğil -bazıfizikselözellikler,cinsiyet, renk...Hattaoradabileherşeydoğuştangelmiyor.Cinsiyetimizibelirleyenelbette sosyal çevremizdeğil amabuaidiyetinyönünübelirleyengenedeo;Kabil'dekızdoğmaklaOslo'dakızdoğmakaynıanlamıtaşımıyor,kadınlıkaynıbiçimdeyaşanmıyor,nedekimliğinbaşkahiçbiröğesi...

Renk konusunda da benzer bir gözlemde bulunabiliriz. New York'ta, Lagos'ta, Pretoria'da ya daLuanda'da siyah olarak doğmak aynı anlamı taşımaz, kimlik açısından neredeyse aynı rengin sözkonusu olmadığı bile söylenebilir.Nijerya'da doğan bir çocuk için kimliğinin en belirleyici öğesibeyazdeğildesiyaholmakdeğildir,amasözgelimiHaoussadeğilYorubaolmaktır.GüneyAfrika'dasiyahyadabeyazolmakbelirleyicibirkimliköğesiolmayı sürdürmektedir; amaenazındanetnikaidiyet -Zulu, Xhosa, vb.- de bir anlam taşır. Birleşik Devletler de Yoruba köklerle Haoussaköklerdengelmekarasındahiçbirfarkyoktur;etnikkökendahaçokBeyazlar-İtalyanlar,İngilizler,İrlandalılarvediğerleri-arasındakimliğibelirleyici roloynar.ÜstelikBirleşikDevletlerde,atalarıarasındahemBeyazhemdeSiyahlarbulunanbirkişi"siyah"olarakkabuledilirken,GüneyAfrika'dayadaAngola'da"melez"olarakkabuledilir.

Melezlik kavramı neden bazı ülkelerde dikkate alınırken, diğerlerinde alınmamıştır? Etnik aidiyetnedenbazı toplumlar-dabelirleyicidirde,başkalarındadeğildir?Herdurumiçinşöyleyadaböyleiknaediciçeşitliörneklerilerisürülebilirdi.Amaşuaşamadabeniilgilendirenbudeğil.Buörneklerisadecerenkvecinsiyetindahi"mutlak"kimliköğeleriolmadığınıvurgulamakiçinsıraladım...Çokdahaönemlinedenlerle,bütünötekiöğelerdahadagöreli.

Kimliköğeleriarasındagerçektendoğuştangelenleritartmakiçinsondereceaydınlatıcıbirmantıkoyunu var: daha doğarken çevresinden koparılıp bambaşka bir ortama yerleştirilen bir bebekdüşünelim; edinebileceği "kimlikleri", yürüteceği mücadeleleri ve kurtarıldığı zorluklarıkarşılaştıralım...Ne"kendi"esasdini,ne"kendi"milliyeti,nede"kendi"diliyleilgilihiçbiranısınınolmayacağınıvekendini,kendiinsanlarıolmasıgerekenlerekarşıcanlabaşlasavaşırkenbulacağınıbelirtmeyegerekvarmı?

Birkişininbellibirgrubaaitoluşunubelirleyenşeyintemeldebaşkalarıolduğunekadardoğrudur;onu kendilerinden yapmaya çalışan yakınlarının -akrabalar,memleketliler, dindaşlar- etkisi ve onudışlamak için uğraşan karşı kamptakilerin etkisi. Her birimiz, itildiğimiz, bize yasaklanan ya datuzaklarkurulanyollararasındankendinebiryolaçmakzorunda;birdenbirekendimizolamayız,neolduğumuzun"bilincinevarmakla"yetinmeyiz,neysekooluruz;kimliğimizin"bilincinevarmakla"yetinmeyiz,onuadımadımkazanırız.

Çıraklık çok erken, daha bebeklikte başlar. İsteyerek ya da istemeden çocuğun ailesi onubiçimlendirir, oluşturur, ailevi inançları, adet ve alışkanlıkları, davranışları, üzerinde uzlaşılmışkuralları, elbette anadilini ve daha sonra korkuları, emelleri, önyargıları, kinleri ve daha başkaaidiyetveaitolmamaduygularınıonaaşılar.

Gene erkenden sıra, evde ya da okulda, ya da yan sokaktan çıkagelen ilk yaralardadır. Başkaları

Page 17: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

sözleriyle,bakışlarıylaonayoksulyadatopalyadaboduryada"leylekbacaklı"yadayanıktenliyada çok sarışın ya da sünnetli ya da sünnetsiz ya da öksüz olduğunu hissettirir - her kişinin dışçizgilerini belirleyen bu sayılmayacak kadar çok irili ufaklı farklılıklar, çoğu zaman son dereceyapıcıolarakortayaçıkanamakimizamandasonsuzakadarsürenyaralaranedenolandavranışları,görüşleri,korkuları,emelleriyaratır.

Yaşamın her aşamasında, insanların aidiyetlerine karşı tavırları ve bunlar arasındaki hiyerarşiyibelirleyenbuyaralardır.İnsanlardinleriyüzündeneziyetgördüğünde,derilerininrengiyadayamalıgiysileriveya şivesiyüzündenaşağılandığıyadaalayaalındığındabunuunutmazlar.Burayakadarkimliğinçokçeşitliaidiyetlerdenoluştuğuüzerindeısrarladurdum;amaaynızamandakimliğintekolduğuvebizimonubirbütünolarakyaşadığımızolgusuüzerindeısraretmekdekaçınılmazoluyor.Bir insanın kimliği başına buyruk aidiyetlerin birbirine eklenmeleri demek değildir, kimlik bir"yamalıbohça"değildir,gerginbirtuvalüzerineçizilenbirdesendir; tekbiraidiyetedokunulmayagörsün,sarsılanbütünbirkişilikolacaktır.

Zaten çoğu zaman, kendinizi en fazla saldırıya uğrayan aidiyetinizle tanımlamaya eğilimlisinizdir;kimizamanbuaidiyeti savunacakgücükendinizdebulamadığınızdaonugizlersiniz,budurumdaosiziniçinizinderinliklerindekalır,gölgeyesinipödeşmesaatinibekler;amaistersahipçıkılsınisterizlensin, ister fazla açık etmeden ya da gürültüyle ilan edilsin, kendinizi özdeşleştirdiğiniz kimlikodur. O zaman söz konusu aidiyet -renk, din, dil, sınıf...- bütün bir kimliğinizi istila eder. Onupaylaşanlar dayanışma içinde olduklarını hissederler, birbirlerine benzerler, birbirlerini hareketegeçirirler, birbirlerine karşılıklı cesaret verirler, "karşı taraftakilere" cephe alırlar. Onlar için"kimliğinikabuletmek"zorunluolarakbircesareteylemi,kurtarıcıbireylemhalinegelir...

Heryaralı topluluğuniçindedoğalolarakönderlerbelirir.Öfkeliyadahesapçıbukişiler,yaralaramerhem olan "sonuna kadar gidelim" söylemleriyle ortaya çıkarlar. Bir hak olan saygıyıkarşıdakilerdendilenmemekgerektiğini, amabunuonlaradayatmakgerektiğini söylerler.Zaferyadaintikamsözüverir,zihinleriateşlervezamanzaman,incinmişkardeşlerindenbazılarınıniçiniçinrüyalarınagirmişolabilecekaşırılıklardandayararlanırlar.Artıkdekorhazırdır,savaşbaşlayabilir.Neolursaolsun, "ötekiler"bunuhaketmişlerdir, çokeski zamanlardanberi "bizeçektirdikleriherşeyi""bizler"birbirhatırlamaktayızdır.Bütüncinayetleri,bütünhaksızlıkları,bütünaşağılanmaları,bütünkorkuları,isimleri,tarihleri,rakamları.

Savaş içindeki bir ülkede, komşu mahalleden gelen bombardıman yağmuruna maruz kalmış birmahalledeyaşamış,dışardapatlamagürültüleri,içerdeheranbirsaldırıolacağıvekatledilenailelerhakkındabinbirsöylenti,sığmakhalinegetirilmişbirbodrumdahamilegençkarımveküçükyaştakioğlumlabirikigecegeçirmişbiriolarak,korkununherhangibirinsanıcürümeitebileceğiniçokiyibilirim.Eğerbenimmahallemdeişleryalanyanlışsöylentilerlekalmayıpgerçekbirkıyımyaşanmışolsaydı, ben aynı soğukkanlılığı uzun zaman koruyabilecek miydim? Eğer o sığınakta iki güngeçirmekyerinebiraygeçirmekzorundakalsaydım,elimeverilensilahıreddedecekmiydim?

Ben bu soruları kendime fazla ısrarla sormamayı tercih ediyorum. Şansım vardı, çok ağıretkilenmedim,şansımvardı,ailemlebirliktesağsalimocehennemdenerkendençıkabildim,şansımvardı, ellerimi temiz, vicdanımı rahat tutabildim. Ama "şans" diyorum, evet, çünkü eğer Lübnansavaşı başladığında yirmi altı değil de on altı yaşında olsaydım, değer verdiğim bir yakınımıkaybetseydim, başka bir sosyal çevreden, başka bir cemaatten gelseydim, durumlar bambaşka birşekildedegelişebilirdi...

Page 18: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Her yeni etnik katliamdan sonra, insanların nasıl böyle korkunç şeyler yapma noktasına geldiğinikendikendimizehaklıolaraksoruyoruz.Bazışiddetboşalımlarıbizeanlaşılmazgeliyor,mantıklarınıçözemiyoruz. O zaman da katliam çılgınlığından, köklerden gelen, kalıtımsal kan dökmeçılgınlığından söz ediyoruz.Birbakıma,gerçektendebir çılgınlıkvar.Amabinlerce,milyonlarcakatil varsa, olaylar bir ülkedenötekine farklı kültürlerin göbeğinde, her dinden inananlar arasındaolduğu kadar hiç inanmayanlar arasında da kendini gösteriyorsa, artık buna "çılgınlık" demekyetmeyecektir. Rahatça "öldürme çılgınlığı" dediğimiz şey, "kabilelerini" tehdit altındahissettiklerinde hemcinslerimizin katliamcılara dönüşme yatkınlığıdır. Korkma ya da güvensizlikduygusu her zaman akılcı gerekçelere dayanmaz, abartıldığı hatta paranoyaya dönüştüğü de olur;ama bir halkın korkmaya başladığı andan itibaren dikkate alınması gereken şey, bu tehdidingerçekliğindençokkorkunungerçekliğidir.

Şuyadabuetnik,dini,ulusalyadabaşkabiraidiyetinöldürmeyeeğilimliolduğunudüşünmüyorum.Varlığınıazdaolsaaşağılanmışyadatehditaltındahissedenherinsantopluluğununhaklıolduğunu,Cennet'e gitmeyi ve kendi insanlarının hayranlığını hak ettiği inancı içinde en korkunç vahşetesapacak katiller üretme eğiliminde olduğunu saptamak için şu son yıllardaki olayları gözdengeçirmek yeter. Hepimizin içinde bir Mr. Hyde var; önemli olan canavarın başını göstermesinikolaylaştıracakkoşullarınbirarayatoplanmasınıönlemektir.

Bütünkatliamlara evrensel bir açıklamagetirmeye, hele helemucize bir ilaç önermeyekalkışacakdeğilim. Basitleştirici çözümlere de, basitleştirici kimliklere de inanmam. Dünya bir tornavidaylaparçalarınaayrılamayacakkarmaşıkbirdüzenektir.Bubizimgözlemyapmamızı,anlamaya,fikirlerüretmeye,tartışmaya,bazenşuyadabudüşüncetarzınıilerisürmeyeçalışmamızıengellememeli.

Bu kitabı baştan sona satır aralarında kat eden düşünce şöyle toparlanabilir: eğer her ülkeden, herdurumda,herinançtainsanlarbukadarkolaycakıyıcıkatilleredönüşebiliyorsa,herçeşittenbağnazçıkıpkendisinibukadarkolaycakimliksavunucusuolarakkabulettirebiliyorsa,bununnedeni,kimlikkonusunda bütün dünyada hâlâ ağır basan "kabile" kavramının böyle bir sapmayı desteklemesidir;geçmişteki çatışmalardan miras kalan ve içimizden pek çoğunun daha yakından inceleyecek olsareddedeceği, ama alışkanlık yüzünden, hayal gücü kıtlığından ya da boyun eğme yüzündenistemeyerekbağlıkalmayı sürdürdüğüveböyleceyarınöbürgünaçıkça sarsılacağımızdramlardapayımızınbulunmasısonucunugetirenbirkavram.

Page 19: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

4

Bu kitabın başından beri "ölümcül" kimliklerden söz ediyorum - bu tanım benim kınadığım, yanikimliği tek bir aidiyete indirgeyen kavramın insanları taraf tutucu, katı, hoşgörüsüz, baskıcı, kimizaman kendini yok edici bir tavra yerleştirmesi ve onları çoğu zaman katillere ya da katillerinyandaşlarınadönüştürmesioranındabanayanlışgibigelmiyor.Bunlarındünyagörüşleriçarpıkveterstir.Aynıtopluluğaaitolanlar"bizimkiler"olur,yazgılarınaarkaçıkmakistenir,amaonlarakarşızalimce davranmaktan da kaçınılmaz; "ılımlı" görülürlerse kınanır, yıldırılır, "hain" ya da"döneklikle"suçlanırlar.Ötekileregelince,karşıkıyıdakileregelince,kendimiziaslaonlarınyerinekoymayaçalışmayız,şuyadabusorunla ilgiliolaraktamamenhaksızolamayacaklarınıkendimizesormayahiçgelemeyiz,onlarınşikayetleri,çektikleriacılar,kurbanıolduklarıhaksızlıklarkarşısındayumuşamaktankaçınırız.Sadece,çoğuzamantopluluğunenmilitan,enlafebesi,enaşırıkesimininbakışaçısıolan"bizimkiler"inbakışaçısıönemlidir.

Tersine, kimliğin, bazısı etnik bir tarihe bağlı, bazısı değil, bazısı dini bir geleneğe bağlı, bazısıdeğil, çok sayıda aidiyetten oluştuğunun kavrandığı an, insan kendi içinde, kendi kökenlerinde,izlediği yolda, farklı mecralar, farklı katkılar, farklı melezlikler, ince ve birbiriyle çelişen farklıetkiler görmeye başladığı an, tıpkı kendi "kabilesi"yle olduğu gibi başkalarıyla da farklı bir ilişkikurulur. Artık sadece "biz" ve "siz" yoktur - bir sonraki karşılaşmaya, bir sonraki ödeşmeyehazırlanan savaş düzeninde iki ordu. Artık, "bizim" tarafta, sonuçta pek az ortak şeyimiz olaninsanlarla,"onların"tarafındakendimisondereceyakınhissedebileceğiminsanlarolacaktır.

Ama daha önceki tavra geri dönersek, bunun insanları nasıl en kötü aşırılıklara sürükleyebileceğihayaledilebilir:eğer"ötekilerin"kendibudunları,dinleriyadauluslarıiçinbirtehditoluşturduklarıduygusuna kapılmışlarsa, bu tehdidi savuşturmak için yapabilecekleri her şey onlara son derecemeşrugörünecektir:katliamlaragirişmenoktasınageldiklerindedahi,oradasözkonusuolanınkendihalklarının yaşamını kurtarmak için zorunlu bir önlem olduğuna inanacaklardır. Etraflarındatoplanan herkes de bu duyguyu paylaştığından, çoğu zaman katliamcıların vicdanı rahattır vekendilerine cani denildiğini işittiklerinde şaşırırlar. Cani olamayacaklarına yemin ederler, çünküonlarsadeceyaşlıanalarını,kızveerkekkardeşleriniveçocuklarınıkorumayaçalışmışlardır.

Kendi insanlarının hayatta kalması için eylemde bulunma, onların dualarıyla ileri atılma, hemendeğilse bile, en azından uzun erimde meşru savunma durumunda olma duygusu, son yıllardaRuanda'daneskiYugoslavya'yakadaryeryüzününfarklıköşelerindeeniğrençcinayetleriişleyenlerinortakbirözelliğidir.

Sözkonusuolanbirkaçmünferit olaydeğildir, dünyabugündahi eziyet çekenyada eski çilelerinanısını içinde saklayan ve intikam anını düşleyen yaralı toplumlarla doludur. Onların çektiklerineduyarsız kalamayız, ama onların kendi dillerini özgürce konuşma, dini vecibelerini korkusuzcayerine getirme ya da geleneklerini koruma arzularını paylaşabiliriz. Ama zaman zaman acıyıpaylaşma noktasından aşırı hoşgörüye kaydığımız da olur. Sömürgeciliğin hoyratlığından,ırkçılıktan, yabancı düşmanlığından çekmiş olanların kendi milliyetçi hoyratlıklarının, kendiırkçılıklarının ve kendi yabancı düşmanlıklarının aşırılıklarını bağışlıyoruz, hatta bu yüzden enazındanolukolukkanakmadıkça,kurbanlarınınkaderleriylehiçilgilenmiyoruz.

Çünkü meşru kimlik dışavurumunun nerede duracağı ve ötekilerin hakkını çiğnemenin nerede

Page 20: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

başlayacağı asla bilinemez! Az önce "kimlik" sözcüğünün bir "sahte dost" olduğunu söylememişmiydim?Meşrubireğilimiyansıtmaklabaşlarvebirsavaşaletihalinegelir.Biranlamdandiğerinekayışhiçfarkedilmez,doğalgibidirvebizler,hepimizzamanzamankendimizibunakaptırırız.Birhaksızlığıkınarız,zulümgörenbirhalkınhaklarınısavunuruzveertesigünkendimizibirkatliamınsuçortaklarıolarakbuluruz.

Sonyıllardameydanagelenbütünkatliamlarlakanlıçatışmalarınçoğu,karmaşıkveçokeskikimlik"dosyaları"yla bağlantılıdır; bazen kurbanlar umutsuzca her zaman hep aynı taraftır; bazen deilişkiler tersine döner, dünün cellatları kurban haline gelir ve kurbanlar cellada dönüşür. Şunusöylemek gerek, bu sözcükler bile ancak dış gözlemciler için bir anlam taşımaktadır; bu kimlikçatışmalarınadoğrudantarafolanlariçin,acıçekenleriçin,korkuyuyaşayanlariçinsadece"bizler"ve "onlar", hakaret ve ödeşme vardır, başka bir şey değil! "Bizler" zorunlu olarak ve kesinliklemasumkurbanlarızdır, "onlarsa"zorunluolaraksuçludurlar, şimdineçekerlerseçeksinler,eskidenberiheponlarsuçludurlar.

Bakışlarımız, demek istediğim dış gözlemcilerin bakışları, bu ahlaksız oyuna karıştığında, falancatoplumu kuzu, filancayı da kurt rolüne oturttuğumuzda bilmeden yaptığımız şey, bir tarafıncinayetlerinincezasızkalmasınapeşinenonayvermektir.Sonyıllardakiçatışmalardabazıgrupların,uluslararası kamuoyunun anında düşmanlarını suçlayacağını bildiklerinden, kendi halklarına karşışiddetegiriştikleribilegörülmüştür.

Buacıyıpaylaşmabiçimineaynıderecede talihsizbirbaşkasıeklenir.Heryenikimlikkatliamında,tarihinbaşındanberihepböyleolduğunuvebuişlerindeğişeceğiniumutetmeninhayalcilikvesaflıkolacağını ilan etmekten geri kalmayan ezeli kuşkucularınki. Etnik kıyımlar bazen bilinçli ya dabilinçsiz, elbette üzüntü verici ama anlaşılabilir ve "insan doğasının özünde var olduğundan" neolursaolsunkaçınılamazolantoplututkusuçlarıgibielealınır...

Bu bırakmız-öldürsünler tavrı daha önce de çok zararlı sonuçlara yol açmıştır ve savladığıgerçekçilik bana haksız geliyor. Günümüzde "kabilesel" kimlik kavramının bütün dünyada, üsteliksadece bağnazlar arasında da değil, hâlâ ağır basması ne yazık ki gerçeğin ta kendisidir. Ama,erkeğin "doğal açıdan" kadına üstünlüğü, ırklar arasındaki hiyerarşi, hatta günümüze daha yakınolarak Apartheid ve çeşitli ayrımcılıklar gibi bugün artık kabul edilmez olan pek çok kavramyüzyıllardırağırbasmaktaydı.İşkencedeuzunzamanhukukunuygulamaalanıiçinde"normal"kabuledilmişvekölelikgeçmiştekibüyükzekalarınsorgulamaktanözenlekaçındıkları,hayatınbirgerçeğiolarakgörülmüşü.

Daha sonra yeni düşünceler yavaş yavaş kendini dayatmayı başardı: her insanın tanımlanması vesaygı gösterilmesi gereken hakları olduğu düşüncesi, kadınların da erkeklerle aynı haklara sahipolması gerektiği düşüncesi, doğanın da korunmaya hakkı olduğu düşüncesi, bütün insanlar için,gitgidedahafazlaalanda-çevre,barış,uluslararası ilişkiler,büyükafetlerekarşıortaksavaş-ortakçıkarlarasahipolunduğudüşüncesi;temelinsanhaklarınasaygıgösterilmediğidurumlardaülkeleriniçişlerinekarışılabileceği,hattakarışılmasıgerektiğidüşüncesi...

Bu demektir ki, tarih boyunca ağır basan düşünceler ille de gelecek onyıllarda da ağır basacakdüşünceler olmayacaktır. Yeni gerçeklikler ortaya çıkmaya başladığında tavırlarımızı,alışkanlıklarımızıyenidengözdengeçirmeyeihtiyacımızvar;kimizaman,bugerçekliklerçokhızlıortayaçıktığında,aklımızkarışırvebizkendimiziyangınakörüklegiderkenbuluruz.

Page 21: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Küreselleşmeçağında,hepimizinetrafınıkuşatanbusüratli,başdöndürücükaynaşmaylabirlikteyenibir kimlik kavramı kendini dayatıyor - acilen! Ne yapacağını bilemez haldeki milyarlarca insanakimliklerinin aşırı vurgulanması ile her türlü kimliğin kaybı, bütünleşme ile ayrışma arasında birseçimi dayatmakla yetinemeyiz. Oysa bu alanda hâlâ geçerli olan kavramın içerdiği budur. Eğerçağdaşlarımız çoğul kimliklerini benimsemeye yüreklendirilmezse, kimlik ihtiyaçlarını farklıkültürlere samimi ve komplekslerden arınmış bir açılmayla uzlaştıramazlarsa, kendilerini kendiniyadsımayla ötekini yadsıma arasında seçim yapmak zorunda hissederlerse, bizler kan dökücüçılgınlardanoluşanordular,yolunukaybetmişlerdenoluşanordularkurmakdurumundaolacağız.

Amakitabınenbaşındaverdiğimbazıörneklerebirazdönmekistiyorum:SırpbiranneyleHırvatbirbabadan olan bir adam, çifte aidiyetini içine sindirmeyi başarabilirse, bundan böyle hiçbir etnikkatliama,hiçbir"temizlik"harekatınakatılmayacaktır;HutubiranneyleTutsibabadanolmabiradam,onudünyayagetirenbuiki"kolu"özümseyebilirse,aslabirkatliamcıyadasoykırımcıolmayacaktır;daha yukarda sözünü ettiğim Cezayirli Fransız genç de, Türk-Alman genç de karma kimliklerinihuzuriçindeyaşamayıbaşarabilseleraslafanatiklerdenyanaolmayacaklardır.

Burada da, söz konusu örneklerde sadece uç durumlar görmek haksızlık olurdu. Bugünbirbirlerindendin,renk,dil,budunyadamilliyetleribakımındanfarklıolaninsantopluluklarınınyanyana yaşadığı her yerde, -göçmenlerle yerli halk, beyazlarla siyahlar, KatolikleıTe Protestanlar,Yahudilerle Araplar, Hindularla Sihler, Litvanyalılaıla Ruslar, Sırplarla Arnavutlar, YunanlılarlaTürkler,İngilizcekonuşanlarlaQuebecliler,FlamanlarlaYVallonlar,ÇinlilerleMalaylararasında...-,eskiyadayeni,azyadaçokşiddetligerilimlerinyaşandığıheryerde,evetheryerde,bölünmüşhertoplumda, içlerinde birbirleriyle çelişen aidiyetler taşıyan, birbirine karşı iki toplum arasındakisınırda yaşayan belli sayıda kadın ve erkekler, bir bakıma içlerinden etnik, dinsel ya da başka birkırılmaçizgisiningeçtiğiinsanlarbulunuyor.

Karşımızdakiler bir avuç marjinal değil, sayılan binleri, milyonları buluyor ve hiç durmadan daartmakta.Doğuştanyadayaşamçizgilerindekirastlantılarınsürüklemesiyle,hattaözgüriradeleriyle"sınırdayaşayan"buinsanlar,olaylaraağırlıklarınıkoyabilirveterazininkefesinişuyadabuyanaçevirebilirler. Aralarında çeşitliliklerini doyasıya yaşayanlar, farklı toplumlar, farklı kültürlerarasında köprü görevini üstlenecekler ve içinde yaşadıkları toplumda bir çeşit "çimento" rolüoynayacaklardır.Bunakarşılık,kendiçeşitlilikleriniözümseyemeyenler,unutturmakistediklerikendibenlik parçalarını temsil edenlere saldırarak, kimi zaman en azılı kimlik katilleri durumunadüşeceklerdir.Tarihboyuncapekçokörneğinigördüğümüzbir"öznefret"...

Page 22: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

5

Kuşkusuz sözlerim bir göçmenin, bir azınlık mensubunun sözleri. Ama bana göre, çağdaşlarımıztarafından gitgide daha çok paylaşılan bir duyarlılığı yansıtıyor.Çağımızın en ağır basan özelliği,tüm insanları bir bakıma göçmen ya da azınlık haline getirmek değil mi? Hepimiz köklerimizindayandığıtopraklarahiçbenzemeyenbirevrendeyaşamayazorlanıyoruz;hepimizbaşkadiller,başkaağızlar, başka işaretler öğrenmek zorundayız; hepimiz çocukluğumuzdan beri hayal ettiğimizbiçimiylekimliğimizintehditaltındaolduğuizleniminekapılıyoruz.

Birçokları doğduğu toprakları terk etti, daha başkaları terk etmese de, onu tanıyamaz hale geldi.Kuşkusuzbukısmen,doğalolarakgeçmişeözlemeeğilimliolan insanruhununhiçeksilmeyenbirözelliğindenkaynaklanıyor;amaaynızamanda,eskidensayısızkuşaklarıngeçmesigerekenşeyleribizeotuzyıldayaşatanhızlıevrimleşmeninderolüvar.

Buyüzden,göçmenstatüsüsadecedoğupbüyüdükleriyerdenkoparılaninsanlarkategorisiylesınırlıdeğildir, bir örnek değeri kazanmıştır. "Kabilesel" kimlik kavramının ilk kurbanı onlardır. Eğergeçerli tek bir kimlik söz konusuysa, mutlaka bir seçim yapması gerekiyorsa, göçmen kendiniparçalanmış,bölünmüş,yadoğduğuülkeyeyadaonukabuledenülkeyeihanetemahkûmbirhaldebulur,kaçınılmazolarakbirburuklukla,öfkeyleyaşayacağıbirihanet.

İnsansığınmacıolmadanöncegöçmenolur;birülkeyegelmedenöncebaşkabirülkeyi terketmekzorundakalmışsınızdırvebir insanın terkettiğiyurdunakarşıolanduyguları aslabasitealınamaz.Gidilmişse, reddettiğiniz şeyler -baskı, cangüvenliğiyokluğu,yoksulluk,gelecekendişesi-olduğuiçindir.Amabu reddediş sıklıklabir suçlulukduygusuylaatbaşıgider.Terkettiğiniz içinkendinizisuçladığınızyakınlarınız,içindebüyüdüğünüzbirev,nicenicehoşanıvardır.Dilyadadin,müzik,sürgündostları,kutlamalar,mutfakgibihiçkopmayanbağlardavardır.

Bununyanısıra,sizikabuledenülkeyekarşıolanduygularınızdabundandahaazkarışıksayılmaz.Orayagelmenizinnedeni,oradakendinizveyakınlarınıziçindahaiyibirhayatumutettiğiniziçindir;ama bu beklentiye -güçler dengesinin aleyhte olmasını da düşünürseniz- bilinmeyen karşısındakikorkudaeklenir;reddedilmekten,horgörülmektenkorkulur,küçümseme,alayyadamerhametifadeedenherdavranışakarşıtetiktesinizdir.

İlk tepki farklılığı açık etmemek, göze batmamak olur. Göçmenlerin pek çoğunun gizli rüyasıkendilerinioülkeninevladıolarakkabuledilmektir.Enbaştakieğilimlerievsahiplerinitaklitetmekolur ve zaman zaman bunu başarırlar da. Çoğu zamansa başaramazlar. Aksanları bozuktur, renktonları uygun değildir, gerekli isim, soyadı ve belgelere de sahip değillerdir, taktikleri çok çabukboşa çıkar. Birçokları bunun denemeye bile değmeyeceğini bilirler ve böylece gururlan, meydanokuma istekleri yüzünden kendilerini olduklarından daha farklı gösterirler. Hatta bazıları -hatırlatmakgerekirmi?-dahadailerigider,burukluklarışiddetlitepkileredönüşür.

Göçmeninruhhalleriüzerindeböyleuzunboyludurmamınnedeni,sadecekişiselolarakbuikileminbanayabancıolmamasındandeğil.Aynızamanda,bualandakikimlikgerilimlerininbaşkaalanlardaolduğundançokdahaölümcülsapmalarayolaçabilmesinden.

Bugünyerelkültürün taşıyıcısıyerleşikbirhalkla,dahayakın tarihlerdegelmiş farklıgeleneklerin

Page 23: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

taşıyıcısı bir başka halkın yanyana yaşadığı çok sayıda ülkede, her iki tarafın davranışları, sosyalatmosfer, politik tartışmalar üzerinde ağırlığını hissettiren gerginlikler baş göstermektedir. Bununiçin,busondereceateşlisorunlarasağduyuveserinkanlılıklayaklaşmakkaçınılmazolmuştur.

Sağduyu bıçak sırtı bir yoldur, iki uçurum arasındaki, iki uç kavram arasındaki dar geçittir.Göçmenlikkonusunda,buuçkavramlardanilki,sizikabuledenülkeyiherkesincanınınistediğigibiyazıpçizeceğiboşbirsayfa,dahadakötüsü,herkesinhareketvealışkanlıklarındahiçbirdeğişiklikyapmadan,silahıvepılıpırtısıylagelipyerleşeceğiboşbirarazigibigörendir.Ötekiuçkavramsa,gelinen ülkeyi çoktan yazılıp basılmış bir kağıt, yasaları, değerleri, inançları, kültürel ve insaniözellikleribirkereliğinesonsuzakadarsabitlendiğinden,göçmenlerinbunauymaktanbaşkaçareleriolmadığıbirtoprakgibigörenkavramdır.

İki kavram da bana gerçekdışı, kısır ve zararlı geliyor. Onları karikatürleştirerek mi gösterdimacaba?Neyazıkki,böyleolduğunusanmıyorum.Kaldıki,böyleyapmışolduğumuvarsaysakbilekarikatür çizmek yararsız değildir, karikatürler, en uç sonuçlarına kadar götürülmesi halinde,herkesinkendikonumununsaçmalığınıölçmesineizinverir;bazılarıdirenmektedevamedeceklerdiramasağduyusahibiinsanlargeldikleriülkeninnebomboşbirsayfa,nedesonunagelinmişbirsayfaolmadığını, yazılmaya devam etmekte olan bir sayfa olduğunu bilerek, açık bir anlaşma zemininedoğruilerleyeceklerdir.

Tarihine saygı gösterilmeli -tarih derken bunu tarihe tutkun biri olarak söylüyorum, bu kavrambenimiçinneboşbirözlemle,nedegeçmişehayranlıklaözdeş,tamtersineyüzyıllarboyuncabellek,simgeler,kurumlar,dil,sanateserleriadınayaratılanherşeyi,meşruolarakbağlanabileceğinizherşeyi içinealıyor.Buaradaherkesbirülkeningeleceğinin tarihininbasitbiruzantısıolamayacağınıkabul edecektir- hangi halk olursa olsun, geleceğinden çok tarihine hayranlık duyması üzücü bilesayılabilir; geçmişin parlak çağlarında olduğu gibi, belli bir süreklilik ruhu içinde ama köklüdönüşümlerleveanlamlıdışkatkılarlaoluşturulacakbirgelecek.

Uzlaşmasağlanabilecekaçıkgerçeklerisıralamaktanbaşkabirşeyyapmamışolabilirmiyim?Belki.Ama madem ki gerginlikler hâlâ var ve gitgide daha vahim hale geliyor, bunun anlamı, bugerçeklerinneyeterinceaçıkolduğu,nedeiçtenliklekabullenildiğidir.Benimbusislerinarasındanortayaçıkarmayaçalıştığımşeybiruzlaşmadeğil,birhalvegidişkoduyadaenazındanbirilerivediğerleriiçinbirparmaklık.

Israrediyorum,birilerivediğerleri için.Benimyaklaşımımdasürekliolarakbirkarşılıklılıktalebivar-buaynızamandaadaletvesonucagötürebilmekaygısı.İştebuyaklaşımiçindeönce"birilerine"şöyledemekisterdim:"Geldiğinizülkeninkültürüylenekadaryakınlaşırsanız,kendikültürünüzüdeona o kadar yakınlaştırırsınız."; sonra da "diğerlerine" şunları söylerdim: "Bir göçmen kendikültürününsaygıgördüğününekadarhissederse,geldiğiülkekültürünedeokadaraçılacaktır."

Birtabureninayaklarıgibihiçayrılmadanbirbirlerine"tutundukları"için,aynıesinlekurduğumiki"denklem".Yada,dahakababirsöyleyişlebirsözleşmeninartardasıralananhükümlerigibi.Çünkügerçekten söz konusu olan tam da bu, öğeleri her maddede belirtilmeyi hak edecek ahlaki birsözleşme:gelinenülkeninkültüründeherkesinkatılmasıistenenasgaripaketnelerikapsıyorvenelermeşruolarak tartışılabiliryada reddedilebilir?Göçmenleringeldiğiülkelerinkültürü içindeaynısorugeçerli:bukültürünhangibileşenlerideğerlibirçeyizgibi,yenigelinenülkeyetaşınmayadeğervehangileri-hangialışkanlıklar?hangiuygulamalar?-"vestiyerde"bırakılmalıdır?

Page 24: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Verilebilecek farklı yanıtlar asla tamamen tatmin edici olamasa bile, bu soruların sorulması veherkesin her durum üzerinde sırasıyla düşünmesi gerekir. Fransa'da yaşayan ben, burada yaşamakisteyenlerinbuülkeninmirasıiçindebağlanmalarıgerekenherşeyisaymayakalkışmayacağım;istercumhuriyetinilkelerindenbiri,biryaşambiçimininveçhesi,isterönemlibirkişiyadasimgedeğeritaşıyanbiryerolsun,sıralayacağımheröğe,evetistisnasızheröğe,meşruolaraktartışılabilir;amabundanherşeyin toptan reddedilebileceğisonucunuçıkartmakyanlışolur.Birgerçekliğinbelirsiz,kavranamazveistikrarsızolmasıonunvarolmadığıanlamınagelmez.

Burada da anahtar sözcük karşılıklılıktır: eğer ben benimsediğim ülkeme katılıyorsam, onu kendiülkemmiş gibi görüyorsam, artık onun benim bir parçam olduğuna, benim de onun bir parçasıolduğuma inanıyorsam ve buna uygun davranıyorsam, o zaman benim onun her veçhesinieleştirmeye hakkım var demektir; buna koşut olarak, eğer bu ülke bana saygı duyuyorsa, benimkatkımıkabulediyorsa,benifarklılıklarımlabirlikteartıkkendindenbiriolarakgörüyorsa,ozamanbenim kültürümün onun yaşam biçimiyle ya da kurumlarının ruhuyla bağdaşmayacak bazıveçhelerinireddetmehakkınadasahiptir.

Ötekini eleştirme hakkı kazanılır, hak edilir. Birine karşı düşmanlık ya da küçümsemesergilediğinizde,dilegetirilenhaklıyadahaksızenküçükgözlem,onusertleşmeye,içinekapanmayaitecekbirsaldırıolarakdeğerlendirilecekveyanlışlarınıdüzeltmeyegüçlükleyöneltecektir;tersine,birinesadecegörünüştedeğilamaiçtenvekarşıtaraftandaöylealgılanacakbirdostluk,sempativesaygı gösterdiğinizde, onun eleştirilebilir gördüğünüz yanlarını eleştirmeye hak kazanırken, sizidinlemesiiçindebirazşansınızolabilir.

Acaba bunları söylerken, aklımda bazı ülkelerde "İslami başörtüsü"nün etrafında başlatılantartışmalargibitartışmalarmıvar?Söylemiminözübudeğil.Genede,göçmenlerleilişkilerinfarklıbiryaklaşımlaelealınmasıhalindebutürsorunlarındahakolayçözüleceğineinanıyorum...Dilinizinküçümsendiğini, dininizle alay edildiğini, kültürünüzün aşağılandığını hissederseniz, farklılığınızınişaretlerini abartılı bir gösterişle sergileyerek tepki verirsiniz; tersine, size saygı duyulduğunuhissettiğinizde, yaşamayı seçtiğiniz ülkede bir yeriniz olduğunu hissettiğinizde daha farklıdavranırsınız.

Kararlı olarak ötekine gitmek için başınız dik ve kollarınız açık olmalıdır, ancak başınız diksekollarınız açık olabilir.Attığınız her adımda kendi insanlarınıza ihanet ve kendinizi inkar ettiğinizhissine kapılırsanız, ötekine doğru ilerleyişiniz aksar; dilini incelediğim benimkine saygıgöstermezse, onun dilini konuşmak bir açılma jesti olmaktan çıkar, bir bağlılık ve boyun eğmeeyleminedönüşür.

Amabiraniçinyukardasözüedilen"başörtüsü"konusunadönersek,benburadageçmişeözenenvegerici bir tutumun söz konusu olduğundan kuşku duymuyorum. İnandığım şeylerin ışığında veMüslüman-Arap dünyasının tarihindeki farklı dönemleri ve kadınlarının açılımları uğrundaverdikleriuzunmücadeleyihatırlatarakolaylaranedenböylebaktığımıuzunuzunanlatabilirdim.Bugereksiz olurdu, asıl sorun orada değil. Asıl sorun eskiye bağlılıkla modernlik arasında birçatışmaylakarşıkarşıyaolupolmadığımızıbilmekdeğil,amahalklarıntarihindemodernliğinnedenkimi zaman reddedildiğini, neden her zaman bir ilerleme, yararlı "bir evrim gibi görülmediğinibilmek.

Kimliküzerindedüşünürken,busorgulamalarbugünherzamankindendaha temelnitelikte.ÜstelikArapdünyasıörneğibubakımdanenzenginipuçlarıyladolu.

Page 25: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

II

Modernlik:Öteki'ndengelince

Page 26: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

1

Arap dünyasının büyülediği, çektiği, endişelendirdiği, dehşete sürüklediği ya da kuşkulandırdığıherkeszamanzamankendikendinebirtakımsorularsormaktangeriduramaz.

Buörtüler,buçarşaflar,oiçkapayıcısakallar,buölümeçağrıneden?Buncaeskiyebağlılık,şiddetgösterisi neden? Bütün bunlar o toplumların, onların kültürlerinin, dinlerinin özünde mi var?İslamiyetözgürlükle,demokrasiyle,insanvekadınhaklarıyla,modernliklebağdaşabilirmi?

Busorularınsorulmasınormalvebunlaraçoğuzamanverilenkolaycıyanıtlardandahafazlasınıhakediyorlar.Herikitaraftanda-görüleceğiüzere,sevdiğimbirdeyim-demekzorundayım.Evet,herikitaraftanda.Dünolduğugibibugündeİslamiyetekarşıaynıeskiönyargılarıtekrarlayıpduranları,heröfke uyandıran olayda, kendilerini bazı halkların ve onların dinlerinin doğası üzerine ahkamkesmeye yetkili görenlere katılamam. Bu arada, kılını kırpmadan olan bitenlerin üzücü bir yanlışanlamadan kaynaklandığını ve dinin hoşgörüden ibaret olduğunu tekrarlayıp duranların hararetlisavunmaları karşısında kendimi rahat hissedemiyorum; gerekçeleri onları aklıyor ve ben onlarınefretsaçanlarlaaynıkefeyekoymuyorumamasöylemleribenitatminetmiyor.

Kınanması gereken bir eylem, hangisi olursa olsun bir doktrin adına işlendiğinde, bu doktrin hiçsuçlusayılmıyor;bueylemetamamenyabancıolarakgörülemesebile.Mesela,benAfganistan'dakiTaliban'ın İslamiyetle hiçbir ilgisi olmadığını, Pol Pot'un Marksizmle hiçbir ilgisi olmadığını,PinochetrejimininHıristiyanlıklahiçbirilgisiolmadığınıhangihaklailerisürebilirim?Birgözlemciolarak,budurumlardanherbirindeilgilidoktrinintekdeğil,enyaygınbiçimiylededeğil,amaelintersiyle, öfkeyle reddedilemeyecek olası bir kullanımının söz konusu olduğunu teslim etmekzorundayım... İşler aniden rayından çıktığında bunun kaçınılmaz olduğunu açıklamak biraz fazlakolaycılık oluyor; bunun asla olmaması gerektiğini ve tamamen bir kaza olduğunu ispatlamakistemenin tamamensaçmaolmasıgibi.Eğerolmuşsa,olması içinbellibirolasılıkvarolduğu içinolmuştur.

Kendinibir inançsistemininiçineyerleştirenbiri için,doktrininfilancayorumunudeğildefalancayorumunu benimsediğini söylemek tamamen meşrudur. İnançlı bir Müslüman Taliban'ındavranışının, imanının ruhuna ve anlamına uyduğunu ya da uymadığını düşünebilir. Müslümanolmayan ve zaten kendisini tereddütsüz her türlü inanç sisteminin dışına yerleştiren ben, kendimiİslamiyete uygun olanla olmayanı ayırt etmeye asla yetkili görmüyorum. Tabii ki, dileklerim,tercihlerim, bakış açım var. Hatta sürekli olarak içimden, şu ya da bu aşırı davranışın -bombalarkoymak, müziği yasaklamak ya da kızların sünnetini yasaya bağlamak- benim İslama bakışımlabağdaşmadığını söylemek geliyor. Ama benim İslama bakışımın hiçbir önemi yok. Hatta ben ensofusundan,derinbilgisahibibirşeriatulemasıbileolsaydım,benimgörüşümlehiçbirçatışmasonbulmazdı.

İstenildiği kadar kutsal kitaplara dalınsın, meallere bakılsın, gerekçeler toplansın, daima farklı,birbiriyle çelişen yorumlar olacaktır. Aynı kitaplara dayanarak köleliği içinize sindirebilir ya damahkûm edebilir, ikonaları yüceltebilir ya da ateşe atabilirsiniz, şarabı haram kılabilir ya da hoşgörebilir,demokrasiyiyadadindevletinisavunabilirsiniz;bütüninsantopluluklarıyüzyıllarınakışıiçinde şimdiki uygulamalarını doğru göstermişe benzeyen kutsal ayetler bulup çıkarmayıbilmişlerdir. İncil'i benimseyenHıristiyanveYahudi toplumlarının, "asla öldürmeyeceksin"in idam

Page 27: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

cezalarına da uygulanabileceğini söylemeye başlamaları için iki ya da üç bin yıl geçmesigerekmiştir; yüz yıl sonra bize her şeyin kendiliğinden geliştiği söylenecektir.Metin değişmiyor,değişen bizim bakışımız. Ama bu metin dünyadaki gerçeklikler üzerinde ancak bizim bakışımızaracılığıyla etkili olabiliyor. Bu bakış her çağda bazı cümleler üzerinde duruyor ve diğerlerinigörmedenatlıyor.

Bu nedenle, Hıristiyanlığın, İslamın ya da Marksizmin "gerçekte ne dediği" üzerinde kendinisorgulamak bana yararsız görünüyor. Eğer sadece önceden beri içte barındırılan olumlu ya daolumsuz önyargıların doğrulanması değil de, cevaplar aranıyorsa, doktrinin özüne değil, onubenimseyenlerintarihboyuncasergiledikleridavranışlarınaeğilmekgerekir.

Hıristiyanlıközündehoşgörülü,özgürlükleresaygılı,demokrasiyeyatkınmıdır?Soruyubuşekildeortayakoyarsak,"hayır"demekzorundakalırız.Çünkü,sonyirmiyüzyılboyuncadinadınabolbolişkenceyapıldığını,zulümuygulandığınıvekatliamlaragirişildiğini,inananlarıneziciçoğunluğununsiyah köle ticaretini, kadınların ezilmesini, en kötü diktatörlükleri ve Engizisyon'u içlerinesindirdiklerinigörmek içinbirkaç tarihkitabıkarıştırmakyeter.Bu,Hıristiyanlığınözündedespot,ırkçı, gerici ve hoşgörüsüz olduğu anlamınamı gelmektedir? Hiç de değil, bugünHıristiyanlığınifadeözgürlüğü,insanhaklarıvedemokrasiyleiyigeçindiğinigörmekiçinetrafınızabakmakyeter.BundanHıristiyanlığınözünündeğiştiğisonucunumuçıkarmakgerekir?Yadaonuhareketegeçiren"demokrasiruhunun"ondokuzyüzyılsaklanıp,yüzünüancakXX.Yüzyılınortalarındagösterdiğini?

Eğeranlamakistiyorsanız,sorulanelbettebaşkatürlüsormanızgerekecektir:Hıristiyandünyasındademokrasi sürekli bir talepmiydi?Yanıt açıkça "hayır"dır.Ama demokrasi gene de birHıristiyangeleneğindengelentoplumlardamıyerleşebildi?Buradayanıtaçıkça"evet"tir.Buevrimnezaman,nerede ve nasıl gerçekleşti? Bu soruya -benzer bir formülle İslamiyetle ilgili olarak da sormayahakkımız olan- verilecek yanıt öncekilere verilen yanıtlar kadar kısa olamaz, ama mantıklı birbiçimde yanıt vermeye çalışabileceğiniz sorulardan biridir bu; burada özgürlüklere saygılı birtoplumun kuruluşunun derece derece ve eksik olarak ilerleyen ve tarihin bütünlüğü içinde elealındığındasonderecegeçkalmışbirsüreçolduğunu;buevrimikabullenselerde,kiliselerinhareketibaşlatmaktan çok, genelde az ya da çok sesiz kalarak hareketin gerisinden geldiğini; çoğu zamanözgürlük atılımının dini düşünce çerçevesi dışında yer alan kişilerden geldiğini söylemekleyetineceğim.

Sonsözlerimiçlerindedinebağlılıktaşımayanlarınhoşunagitmişolabilir.Bununlabirliktekendimi,onlara XX. Yüzyıl'da despotizm, işkence, her türlü özgürlüğün ve her türlü insan onurununçiğnenmesi alanındaki en korkunç felaketlerin dini bağnazlıklara değil ama dini mahvetmekiddiasıyla ortaya çıkan -Stalinciliğin durumu- ya da ona sırtını dönen -Naziliğin ve daha başkamilliyetçi doktrinlerin durumu- bambaşka bağnazlıklara bağlanabileceğini hatırlatmak zorundahissediyorum... 1970'lerden itibaren dini bağnazlığın, tabiri caizse, dehşet açığını kapatmak içinlokmalarıikişerikişeratıştırdığıdoğrudur;amaumduğunubulmaktançokuzaktır.

XX. Yüzyıl bize hiçbir doktrinin mutlaka kendiliğinden özgürlükçü olamayacağını, hepsinin,komünizmin, liberalizmin, milliyetçiliğin, büyük dinlerden her birinin, hatta laikliğin kontroldençıkabileceğini, hepsinin yozlaşabileceğini, hepsinin elinin kana bulaştığını öğretmiş olacak. Hiçkimsefanatizmintekelinesahipdeğilvetamtersinehiçkimsedeinsanlığıntekelinesahipolamaz.

Bu son derece nazik sorulara yeni ve yararlı bir bakış getirmek isteniyorsa, sorgulamanın heraşamasında tarafsızlık konusunda titizlik göstermek gerekir. Ne düşmanlık, ne merhamet, ne de

Page 28: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

kimileriiçinBatı'davebaşkayerlerdeikincibirdoğahalinegelmişebenzeyenküçümsemeylekarışıkodayanılmazarkaçıkış.

Page 29: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

2

Akdeniz'inetrafındayüzyıllardanberibirikuzeyde,ötekigüneydevedoğuda,ikiuygarlıkalanıyanyana yaşar ve birbiriyle çatışır. Ben bu bölünmenin oluşumu üzerinde fazla durmayacağım amatarihten sözederken,her şeyinbirbaşlangıcı,gelişimive sonundabirbitimiolduğunuhatırlatmakhiçbir zaman yararsız değildir. Roma döneminde, o zamandan sonra Hıristiyan, Yahudi ya daMüslümanolanbütünbubölgeleraynıimparatorluğaaitti;SuriyeGalya'dandahaazRomalıdeğildiveKuzeyAfrikakültürelaçıdanKuzeyAvrupa'danaçıkçaçokdahafazlaYunan-Romauygarlığınabağlıydı.

Durumlar peş peşe tektanrılı iki fetihçi dinin ortaya çıkmasıyla kökten değişti. IV. Yüzyıl'daHıristiyanlıkRomaİmparatorluğu'nunresmidinioldu;Hıristiyanlaryeniinançlarınıvaaz,duavedinşehitlerini örnek göstererek hayranlık uyandıracak derecede yaydıktan sonra, otoritelerinipekiştirmekvekendilerini tamamenkabulettirmek için iktidar silahınıalabildiğinekullanarakeskiRoma dinini yasadışı ilan ettiler, son inananları da sürdüler. Çok geçmeden Hıristiyan dünyasıİmparatorluğun sınırlarına kadar uzandı, ama sınırlar da gitgide daha belirsiz olmaya başlamıştı;Roma,V.Yüzyıl'danberieskielyazmalarmdasöylendiğigibi"barbarlarındarbeleriyledüşecekti".

Doğu'nunbaşkentiBizansbinyılkadardahayaşadıamaimparatorluğuyenideneskihalinegetirmegirişimibambaşkabiryönekaydı:Justinianosbiraniçinİtalya'da,İspanya'da,KuzeyAfrika'daterkedilenyerlerinbüyükbirkısmınıgerialmayıbaşardı...Zahmetboşunaoldu.Girişimiumutsuzluklasonuçlandı, generalleri yeniden fethedilen eyaletleri savunacak çapta çıkmadılar ve 565 yılındaöldüğünde,artıkbirsayfakapanmış,birhayalsönmüştü.BüyükRomaimparatorluğuartıkyenidendoğamayacaktı. Akdeniz bir daha asla tek bir otorite altında toplanamayacaktı. Barcelonalılar,Lyonlular,Romalılar,Trabluslular, İskenderiyeliler,Kudüslüler veKonstantinopolisliler dileklerinibirdahaaslatekbirhükümdarailetemeyeceklerdi.

Beşyılsonra,570'te, İslampeygamberiMuhammetdoğdu. İmparatorluğunsınırlarıdışında,amaokadardauzakdeğil.Muhammet'indoğduğuMekkekentiyle,RomadünyasındakiŞamyadaPalmiragibisitelerarasındasüreklibirkervanhattıkurulmuştu;tıpkıİran'da,Romalılar'ınrakibivekendisidegibigörülmemişsancılarlaçalkalananSasaniİmparatorluğu'ylaolduğugibi.

Ortayaçıkışıkarmaşık,kavranmasıolanaksızyasalaradayanan İslamiyetinbildirisininoluşturduğumistikvediniolguyuaçıklamakistememeklebirlikte,odönemde,politikaçıdanyenibirgerçekliğinortaya çıkması için uygun bir boşluğun olduğu kesindir. Altı yüzyıldan beri -insan belleği ölçüalındığında neredeyse ezelden beri- ilk kez büyük Roma İmparatorluğu'nun gölgesi ortadankalkmıştı.Buyüzdenpekçokhalkkendiniözgürveöksüzbulmaktaydı.

Germen kabilelerinin Avrupa'ya yayılarak, ilerde Saksonya ya da Frank krallığı adını alacaktopraklarıelegeçirmelerinisağlayanbuboşluk-belkidebu"havaçekimi"demekgerekiyor-,aynışekildeArabistan'dakikabilelerindeçöllerinindışınailginçbir"çıkış"yapmalarınaolanaksağladı.OzamanakadartarihinkıyısındayaşamışolanbuBedeviler,birkaçonyıliçindeİspanya'danHindistan'akadar uzanan uçsuz bucaksız bir alanın hakimi olmayı başardılar. Hepsinde de şaşılacak derecededüzenli,başkalarınagörecesaygılıveboşyereaşırışiddetebaşvurmadan.

Bu fetihleri ne barışçı bir ilerleyiş olarak sunma, ne de İslam alemini bir özgürlük cenneti olarak

Page 30: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

betimlemedüşüncesindedeğilim.Amaçağlarınabakıldığındadavranışlarıdeğerkazanmakta.Ayrıcaİslamın kontrolünü elinde tuttuğu topraklarda, geleneksel olarak öteki tektanrılı dinlere mensupkişilerinvarlığıylauzlaştığınahiçkuşkuyok.

Banakarşıçıkanlar,halşimdiböyleykengeçmiştekihoşgörüyüövmekneyeyarardiyeceklerdir.Biranlamda, ben onları haksız da bulmuyorum. Eğer bugün rahipler boğazlanıyor, entelektüellerhançerleniyor ve turistler taranıyorsa, İslamınVIII.Yüzyıl'da hoşgörülü olduğunu bilmek kötü biravuntu oluyor. Ben geçmişi hatırlarken, günlük haberlerin Cezayir'den, Kabil'den, Tahran'dan,Yukarı-Mısıryadabaşkayerlerdengelenhabervegörüntülerlehergünsuratımızafırlattığıvahşeti,hiçbir şekilde örtmeye çalışmıyorum. Benim amacım bambaşka, nereye varmak istediğim bilinsindiyebunuaçıkaçıkbelirtmeyitercihediyorum:benimmücadeleettiğimvedaimaedeceğimşey,biryanda, her zaman içinmodernizmi, özgürlüğü, hoşgörüve demokrasiyi taşımayayazgılı bir din -Hıristiyanlık-,öbüryandaise,enbaşındanberidespotizmevekaranlıkçı-lığaadanmışbaşkabirdin-Müslümanlık- olduğunu ileri süren düşüncedir. Bu yanlıştır, tehlikelidir ve insanlığın büyük birkesimiiçintümgelecekufuklarınıkarartmaktadır.

Atalarımındininiasla inkaretmedim,buaidiyetimideüstleniyorumvehayatımüzerindekietkisinikabul etmekte tereddüt etmiyorum... 1949 doğumluyum, temel olarak, görece hoşgörülü, diyaloğaaçık,kendinisorgulamayıbilentekbirKilisetanıdımvedogmalarakarşıhâlâkayıtsız,birtakımtavıralmalara karşı hâlâ kuşkucu isem de, bana aktarılan bu aidiyette bir zenginlik ve bir açıklıkgörüyorum,aslabirkısırlıkdeğil.HattakendimeKilise'ningözünde inançlıbir insanolarakkabulgörüp görmediğimi bile sormuyorum, benim gözümde inançlı bir insan, sadece bazı değerlereinanankişidir-vebenbunlarıtekbirdeğerdeözetlerdim:insanoğlununonuru.Gerisimitolojiyadaumutlardanbaşkabirşeydeğil.

Bütün bunlar, bugün bana Kilise'nin "gidilebilir" göründüğünü söylemek için. Eğer yüz yıl öncedoğmuşolsaydım,ilerlemedüşüncesine,özgürlükdüşüncesineiflaholmazbiçimdeayakdirediğini,birdahahiçdeğişmemecesineyobazlıkvedeğişimdüşmanlığıyolunuseçtiğinidüşünerek,herhaldeona sırt çevirirdim. Bu yüzden insan ve kurumların davranışlarını tarihi bakış açısındandeğerlendirmek önem taşıyor. Ben, pek çokları gibi Müslüman dünyasında gördüklerim veişittiklerimkarşısında ürküntüye kapılıyorum.Amaolanların İslamın doğasına uygunolduğunuvebunun değişmeyeceğini ilan etmekten pek memnun olmuşa benzeyenler karşısında da üzüntüduyuyorum.

Hiçbirdinhoşgörüsüzlükten soyutlanmışdeğildir amabu iki "rakip"dininbirbilançosuyapılacakolsa,İslamhiçdefenagörünmez...Eğeratalarım,MüslümanordularıtarafındanfethedilenbirülkedeHıristiyanolmakyerine,Hıristiyanlar tarafından fethedilenbir ülkedeMüslümanolsalardı, onlarıninançlarını koruyarak on dört yüzyıl köy ve kentlerinde yaşamaya devam edebileceklerinisanmıyorum.Gerçektende,İspanya'dakiMüslümanlaraneoldu?YaSicilya'dakiMüslüman-lara?Yokoldular,tekkişikalmamacasınakatledildiler,sürgünezorlandılaryadacebrenHıristiyanedildiler.

İslam tarihinde daha başlangıçtan itibaren, ötekiyle yan yana yaşama konusunda dikkate değer biryatkınlıkgörülür.Geçenyüzyılınsonunda,enbüyükİslamgücününbaşkentiİstanbul'unnüfusuiçindebaşlıca Rumlardan, Ermeniler den ve Yahudilerden oluşan Müslüman olmayan bir çoğunlukbulunuyordu. Aynı dönemde Paris'te, Londra'da, Viyana'da ya da Berlin'de nüfusun yarısınınHıristiyanolmayanlardan,MüslümanveYahudilerdenoluşabileceğidüşünülebilirmiydi?Bugünbile,kentlerindemüezzininezanokuduğunuişitenpekçokAvrupalırahatsızolurdu.

Page 31: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Hiçbir yargıda bulunmuyorum, ben sadeceMüslümanlık tarihi boyunca uzun bir yan yana birlikteyaşama ve hoşgörü uygulamasının var olduğunu saptıyorum. Hoşgörünün beni tatmin etmediğinihemeneklemekistiyorum.Benhoşgörülmeyiarzuetmiyorum,inançlarımneolursaolsunhertürlühakkasahipbiryurttaşolarakgörülmekistiyorum.İsterMüslümanlarınçoğunluktaolduğubirülkedeHıristiyanyadaYahudi,isterHıristiyanveYahudilerarasındabirMüslüman,hattahiçbirdinebağlıolmadığını ilanedenbirideolsam. "KutsalKitap'a"yani İncil'e inanancemaatlerinMüslümanlarınkoruması altına alınması gerektiği düşüncesi bugün artık kabul edilemez; alçaltıcı davranışlardanhiçbirzamanuzakolmayanbiraltstatüsözkonusudur.

Amakıyaslanabilenikıyaslamakgerekir.İslam,Hıristiyantoplumlarınınhiçbirşeyihoşgörmedikleribir devirde bir "hoşgörü protokolü" düzenlemişti.Bu "protokol" yüzyıllar boyunca bütün dünyadayanyanabirlikteyaşamanınenileribiçimioldu.

XVII. Yüzyıl'ın ortalarında, belki Amsterdam'da, ya da belki biraz daha sonra İngiltere'de, bizimbugünküvicdanözgürlüğükavramımızadahayakınbirbaşkatutumuçvermeyebaşladı;

XVIII.Yüzyıl'ınsonunda,Fransa'daCondorcetgibibiradamYahudilerin"kurtuluşunu"savunabildi;gene ancak XX. Yüzyıl'ın ikinci yarısında ve bilinen dehşetten sonradır ki, Hıristiyan Avrupa'nıniçindekidiniazınlıklarındurumuanlamlıveartıkgeriyedönüşolamayacağınıumutettirecekbiçimdedüzeldi.

Müslüman ülkelerde geçerli olan "hoşgörü protokolü" artık yeni ölçülere uymuyordu.Tartışılmış,yenilenmiş yeni durumlara uyarlanmış mıydı? Temelde hayır. Hatta, hoşgörü ilkelerinin,çağdaşlarımızınbeklentilerinedahauygunbirdoğrultudayenidendeğerlendirilmekyerine,bazendarhedefleregöreeldengeçirildiğibilesöylenebilirdi...Öyleki,Müslümandünyasıyüzyıllarboyuncaözgürlüğünöncülüğünüyaparken,kendinigeridebuldu.AmaAkdeniz'inkuzeyiylegüneyiarasındaki"moral güçler ilişkisi"nin bu şekilde tersine dönüşü yakın tarihlidir, son derece yakın tarihlidir veherkesininanırgibigöründüğükadardatamamlanmışdeğildir.

Buradadaikidüşünceçürütülmeyihakediyor.Müslümandünyasınınhoşgörükonusundaki"toplamolarak olumlu" tarihi bilançosuna bakarak, günümüzdeki aşırılıkları gelip geçici durumlar olarakgören düşünce; ve tersine, bugünkü hoşgörüsüzlüğü temel alıp, geçmişteki tavrı içi boş bir anıyadönüştüren düşünce. İki durum da bana saçma geliyor. Bana göre, tarih İslamın, içinde ötekikültürlerle yan yana birlikte yaşama ve verimli etkileşim konusunda sonsuz potansiyel taşıdığınıaçıkça kanıtlıyor; ama daha yakın tarih de, gerilemenin mümkün olduğunu ve bu potansiyelingerçektendedahauzunzamanpotansiyelhalindekalabileceğinigösteriyor.

Çizgileribelkizorlayarakamaçokazzorlayarak,birazdahailerigideceğim;HıristiyandünyasıylaMüslümandünyasıarasındakarşılaştırmalıtarihuygulamasıyapılsa,biryanda,uzunsürehoşgörüyütanımamış, içinde açıkça totaliter eğilimler taşıyan amayavaşyavaşbir açıklıkdininedönüşenbirdin; öte yandaysa açıklığı içinde barındıran ama yavaş yavaş hoşgörüsüz ve totaliter hareketleredoğrusapanbirdininortayaçıktığıgörülür.

Örneklerçoğaltılabilir,Katharlar'ınakıbeti, sonraHuguenotlarınyadaYahudilerinbaşınagelenlerhatırlatılabilir, bu iki tektanrılı evrenin her ikisinde de sapkın, bölücü ya da din düşmanı olarakgörülenlereneleryapıldığıaçıklanabilir...Amabukitapbirtarihkitabıdeğil,paradokslaryıllığıisehiçdeğil.Benbuikigüzergahıkıyaslarkenaklımıkurcalayantekbirsorunvar:nedenevrimBatı'dabukadarolumlugeliştide,Müslümandünyasındabukadardüşkırıcıoldu?Evet,vurguluyorveısrar

Page 32: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

ediyorum: uzun bir hoşgörüsüzlük geleneği olan, "Öteki" yle yan yana yaşamaktan her zamanrahatsızlıkduymuşolanHıristiyanBatıifadeözgürlüğünesaygılıtoplumlarortayaçıkarabilmişken,uzun zaman yan yana birlikteliği uygulamış olanMüslüman dünyası neden artık fanatizmin kalesiolarakgörülüyor?

Page 33: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

3

Batı'da çok yaygın olan veMüslümanlığa bağlı insanların çektiği tüm acıların kaynağını kolaycaMüslümandinindebulangeneldüşünceyekatılmadığımanlaşılacaktır.Dahaöncedeyerigelmişkensöylediğimgibi,bir inancın,onabağlıolanlarınkaderindenayrı tutulabileceğinede inanmıyorum.Ama bana öyle geliyor ki, dinlerin halklar üzerindeki etkisi fazlaca abartılırken, tersine halklarındinlerüzerineolanetkisidikkatealınmıyor.

Kaldı ki, bu durum bütün doktrinler için gerçektir. Eğer komünizmin Rusya'ya neler yaptığıkonusunusorgulamakmeşruysa,Rusya'nındakomünizmeneleryaptığını,komünizminRusyayadaÇinyerineAlmanya'da,İngiltere'deyadaFransa'dazaferkazanmasıhalinde,budoktrininevriminin,tarihteki yerinin, yeryüzünün farklı bölgelerindeki etkisinin nasıl olacağını sorgulamak da eğiticiolur.KuşkusuzHeidelberg,LeedsyadaBordeauxdoğumlubirStalin'inolabileceğihayaledilebilir,amahiçStalinolmayabileceğidehayaledilebilir.

Aynışekilde,Roma'dazaferkazanmasaydıvebugünHıristiyanBatıuygarlığınıntemeldireklerigibigörünen, aslındaysa her ikisi de en parlak çağlarınaHıristiyanlığın doğuşundan çok önce ulaşmışolanYunanfelsefesiveRomahukukuylayoğrulmuşbirbölgedeyerleşmemişolsaydı,Hıristiyanlığınnasılbirşeyolacağıdasorgulanabilirdi.

Bu açık gerçeklikleri hatırlatırken, asla batılı din kardeşlerimin erdemlerini inkar etmeye değil,sadece eğerHıristiyanlıkAvrupa'yı şekillendirmişse,Avrupa'nın daHıristiyanlığı şekillendirdiğinisöylemeyeçalışıyorum.BugünHıristiyanlıkAvrupatoplumlarıonaneyapmışsaodur.ButoplumlarmaddiveentelektüelaçıdandönüşümeuğradılarvekendileriylebirlikteHıristiyanlığıdadönüşümeuğrattılar.KatolikKilisesikendinikaçkez itilmiş, ihaneteuğramış,hırpalanmışhissetti!Kendisine,inanca, ahlak ilkelerine ve ilahi iradeye ters gibi görünen değişimleri geciktirmek için kaç kezdirendi! Çoğu zaman kaybetti; bununla birlikte, bilmeden, kazanma yolundaydı. Her gün kendinisorgulamaya zorlanan, her alanı fethederek kutsal kitaplarameydanokur gibi görünenbir bilimleyüzleştirilen, cumhuriyetçi, laik düşüncelerle, demokrasiyle yüzleştirilen, kadın özgürlüğühareketiyle, evlilik öncesi cinsel ilişkilerin, evlilik dışı doğumların, doğum kontrolününyasallaşmasıylayüzleştirilen,binbir"şeytaniyenilikle"yüzleşenKilise,boyuneğipkabullenmedenönce,uyumsağlamadanönce,işedaimasertleşerekbaşlamıştı.

Kendine ihanet mi etti? Çoğu zaman buna inanıldı ve yarın da buna inandıracak durumlar ortayaçıkacak. Oysa gerçek şu ki, Batı toplumu bugün yaşadıkları olağanüstü macerada insanlara eşlikedebilecekbirkiliseyivedini,binlerceküçükkalemdarbesiyleşekillendirdi.

Batı toplumu ihtiyacı olan Kilise'yi ve dini yarattı. "İhtiyaç" sözcüğünü, terimin en eksiksizanlamında, yani, içine elbette tinsellik ihtiyacını da katarak kullanıyorum. İnananları veinanmayanlarıyla bütün bir toplum katıldı buna, zihniyetlerin evrimine katkısı olan herkesHıristiyanlığın evrimine de katkıda bulundu.Madem ki tarih devam ediyor, katkıda bulunmaya dadevamedecekler.

Müslümandünyasındadatoplumsürekliolarakkendinebenzeyenbirdinortayaçıkartmıştır.Üstelikne bir çağdan bir çağa, ne de bir ülkeden diğerine asla aynı kalmamış olan bir din.Araplar zaferkazandıkları dönemlerde, dünyanın kendilerine ait olduğu duygusunu yaşadıkları dönemlerde

Page 34: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

inançlarını bir hoşgörü ve açıklık ruhu içinde yorumlamışlardır. Sözgelimi Yunan, İran ve Hintmirasının dillerine çevrilmesi konusunda geniş çaplı girişimlerde bulundular, bu da bilim vefelsefeninbüyükbirgelişmegöstermesinisağladı;başlangıçtataklitle,kopyaetmekleyetinildi,sonraastronomide, tarımbilimde, kimyada, tıpta,matematikte yeniliklere cesaret edildi.Günlükyaşamda,yemek yeme sanatında, giyim kuşamda, saç biçiminde ya da şarkı söyleme sanatında da; hatta,içlerindeenünlüsüZiryabolanmoda"guruları"bileçıkmıştı.

Bu kısa bir parantez değildi; VII. Yüzyıl'la XV. Yüzyıl arasında Bağdat'ta, Şam'da, Kahire'de,Kurtuba'da, Tunus'ta büyük bilginler, büyük düşünürler, yetenekli sanatçılar vardı; XVII. Yüzyıl'a,hatta daha ileri dönemlere kadar İsfahan'da, Semerkant'ta, İstanbul'da hâlâ büyük ve güzel eserlervardı.BuhareketekatkıdabulunanlarsadeceAraplardeğildi.İslamiyetdahailkadımlarındanitibarenhiçbir engellekarşılaşmaksızın İranlılara,Türklere,Hintlilere,Berberilere açılmışlardı; kimilerinegöre ihtiyatsızca, çünkü Araplar kendilerini yeniden istila edilmiş buldular ve fethettikleriimparatorluğun içinde iktidar güçlerini hızla kaybettiler. Bu, İslamın bayraktarlığını yaptığıevrenselliğin bedeliydi. Bazen Orta Asya bozkırlarından cengaver bir Türkmen kabilesi kopupgeliyordu;Bağdatkapılarınadayananbuinsanlarİslamıkabulettikleriniifadeedenayetiokuyorlardı-"Allah'tan başka tanrı yoktur,Muhammet onun elçisidir"-, bir daha hiç kimse bunlarınMüslümanolup olmadığını tartışma hakkına sahip olamıyordu ve ertesi gün, dönmelerde çoğu zamangörüldüğü üzere imanda aşırılığa bile kaçarak iktidardan pay talep ediyorlardı. Bu tavır, politikistikrar açısından kimi zaman felaketlerle sonuçlandı; ama kültürel yaşam açısından ne büyük birzenginlikti! İndus kıyılarındanAtlasOkyanusu'na kadarArap uygarlığının bağrında enmükemmelbeyinler gelişme zemini buldu. Hem de sadece yeni dinin mensupları arasında değil; çeviriatılımında, Yunancayı mükemmel bilen Hıristiyanlara çok iş düştü; Maimonide'in Yahudidüşüncesinin anıtlarından biri olan Yolunu Kaybedenlere Rehberini Arapça yazmayı seçmesi çokanlamlıdır.

Resmini çizdiğim bu İslamın tek doğru İslam olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Ne dedoktrinlerinin, sözgelimi Taliban'ınkinden daha tipik olduğunu. Zaten anlatmak istediğim özel birİslamdeğil,benbirkaçsatırla,İslamınbinbirgörüntüsününkendinigösterdiğiyüzyıllarvediyarlarüzerindenuçtum.IX.Yüzyıl'daBağdathâlâcıvılcıvılyaşamdoluydu.X.Yüzyıl'daBağdatsomurtkan,yobazvekasvetli bir yer halinegelmişti;Kurtuba ise tam tersineX.Yüzyıl'da enparlakdöneminiyaşıyordu; XIII. Yüzyıl'ın başında bağnazlığın kalesi haline geldi; çünkü Katolik birlikleriilerliyordu,zatençokgeçmedenburayıelegeçirdiler,sonsavunucularınçatlaksesleretahammülleriyoktu.

Bizimki de dahil her devirde gözlemlenebilecek bir tutum. Müslüman toplumu kendini güvendehissettiğiherdefasındaaçıkolmayıbaşarmıştır.Böylezamanlardaortayaçıkanİslamgörüntüsününbugününkarikatürleriylehiçbirbenzerliğiyoktur.Eskigörüntününİslamınbaşlangıçtakiesasruhunudaha iyiyansıttığını söylemeyeçalışmıyorumamasadece,budininde, tıpkıötekidinlergibi, tıpkıöteki doktrinler gibi her dönemde zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum.Kendilerindeneminolantoplumlaryansımalarınıgüvenverici,huzurdolu,açıkbirdindebulurlar;güvensiztoplumlarsakorkak,bağnaz,çatıkkaşlıbirdinde.Dinamiktoplumlar,yenilikçi,yaratıcıbirİslamdayansırlar;olduklarıyerdekalan toplumlardurağan,enküçükdeğişimebile isyanedenbirİslamdayansırlar.

Ama"iyi"ve"kötü"dinarasındakisonuçtabasiteindirgeyicibukarşıtlıklardanbirazuzaklaşıpdahabelirgintanımlaragirelim.Toplumlarındinlerüzerindekietkisinidilegetirirken,sözgelimi,Üçüncü

Page 35: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

DünyaMüslümanlarınınBatı'ya şiddetlehınçduymalarının, sadecekendilerininMüslüman,Batı'nınHıristiyan olmasından değil, aynı zamanda onlar yoksul, baskı altında, küçümsenmişken, Batı'nınzenginvegüçlüolmasındanilerigeldiğinidüşünüyorum."Aynızamanda"diyeyazdım.Amaiçimden"özellikle" diye düşündüm. Çünkü bugünün militan İslamcı hareketlerine bakarken, gereksöylemlerinde gerekse yöntemlerinde altmışlı yıllardaki üçüncü dünyacılığının etkilerini kolaycakeşfediyorum;buarada,İslamtarihiniaraştırşamdabuhareketlerinaçıkçaatasıolabilecekhiçbirşeybulamıyorum.BuhareketlerMüslümanlık tarihininsafbirürünüdeğil,bizimçağımızın,çağımızıngerginliklerinin,çarpıklıklarının,uygulamalarının,umutsuzluklarınınürünüdür.

Ben burada onların doktrinlerini tartışmıyorum, kendime bu doktrinin İslama uygunluğunu bilipbilmediğim sorusunu sormuyorum, bu çeşit sorgulamalar hakkında ne düşündüğümü daha öncesöylemiştim. Ben sadece bu hareketlerin hangi noktalarda çalkantılı çağımızın ürünü olduğunuoldukçaaçıkbirşekildegördüğümüsöylüyorum,nelerdeMüslümantarihininürünüolabileceklerinio kadar iyi göremiyorum. Etrafı devrim muhafızlarıyla kuşatılmış, halkından kendi gücünegüvenmesini isteyen, "BüyükŞeytan"ı lanetleyenveBatı kültürününbütün izlerini silmeye ant içenAyetullahHumeyni'yebaktığımda,etrafıkızılmuhafızlarlakuşatılmış,"kocakağıtkaplan"ılanetleyenve kapitalist kültürün bütün izlerini silmeyi vaat eden yaşlı Mao Zedong'u düşünmekten kendimialamıyorum.Elbette ikisinin aynı olduğunu söyleyecek değilim, ama aralarında pek çok benzerliksaptıyorum,oysaİslamtarihindebanaHumeyni'yihatırlatanhiçbirfigürgöremiyorum.Ayrıca,çokarıyorum, ama Müslüman dünyasının tarihinde ne bir "İslam Cumhuriyeti"nin kuruluşuyla, ne de"İslamDevrimi"yleilgilienküçükbirnotdagöremiyorum...

Buradakarşıçıktığımşey,olanlarıçokdahaiyiaçıklayanbaşkabaşkaetkenlerişiniçindeyken,herMüslüman ülkede -Kuzey'de ve Güney'de, uzak gözlemciler indinde olduğu gibi ateşli yandaşlararasındada-meydanagelenherolayı"İslam"başlığıaltındatoplamaalışkanlığı.Başlangıcındanbuyana İslam tarihi üzerine on koca cilt okuyabilirsiniz, Cezayir de olanlardan hiçbir şeyanlayamazsınız.Sömürgecilikvesömürgeciliğinsonaermesihakkındaotuzsayfaokuyun,çokdahafazlasınıanlarsınız.

Page 36: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

4

Ama bu kısa parantezi kapatıp baştaki söylemime dönüyorum: çoğu zaman dinlerin halklarüzerindeki etkisine çok fazla yer veriliyor, halkların ve tarihlerinin dinler üzerindeki etkisine iseyeterinceyerverilmiyor.Etkileşimkarşılıklı,biliyorum;toplumdinibiçimlendirir,dindetoplumu;buna rağmen belli bir düşünce alışkanlığının bizi bu diyalektiğin sadece bir yüzünü görmeyesürüklediğini,bunundabakışaçısınıözellikleçarpıttığınıfarkediyorum.

İslam söz konusu olduğunda, kimileri Müslüman toplumların yaşadığı ve hâlâ yaşamakta olduğubütün dramlardan onu sorumlu tutmakta asla tereddüt etmiyor. Bu görüşü sadece haksız olmaklasuçlamıyorum,dünyadakiolaylarıtamamenanlaşılmazhalegetirmekledesuçluyorum.

Sonundamodernleşebileceğikeşfedilmedenönce,Hıristiyanlıkhakkındadayüzyıllarcabenzerşeylersöylendi. Ben İslamiyet için de aynı şeyin olacağına inanıyorum.Her şeye rağmen, bundan kuşkuduyulmasını da çok iyi anlıyorum. Engizisyoncuların odun ateşinin ya da ilahi hakka sahipmonarşininHıristiyanlığınayrılmazparçasıolmadığınasılortayaçıktıysa,Cezayir'de,Afganistan'da,azçokheryerdekarşımızaçıkanşiddet,gericilik,zorbalık,zulümledolubumanzaranındaİslamınözüne has olmadığı kanıtlanıncaya kadar daha zaman, çok zaman, belki de birkaç kuşak geçmesigerekeceğineinanıyorum.

İslamındaimabir durgunluk etmeni olduğudüşüncesi zihinlerdeöylesineyerleşmiş ki, bunakarşıçıkmayazorluklacesaretediyorum.Genedebunuyapmakgerek.Çünkübunubirbelitgibibirkezortaya koydunuz mu, artık hiçbir yere varamazsınız: İslamın müminlerini iflah olmaz biçimdehareketsizliğemahkûmettiğidüşüncesineboyuneğerseniz,bumüminlerde-insanlığındörttebirineyakınını oluşturuyorlar- dinlerinden asla vazgeçmeyeceklerine göre, gezegenimizin geleceği pekkaranlıkgörünüyor.Banagelincenetemelbelitlerinedeyargılamalarıkabulederim.

Evet,elbettedurgunlukolmuştur.XV.veXIX.YüzyıllararasındaBatıhızlailerlerken,Arapdünyasıolduğuyerdesayıyordu.Kuşkusuzdininbundabirparçaetkisiolmuşturamabanaöylegeliyorki,din daha çok bunun kurbanı olmuştur. Batı'da toplum dinini modernleştirmiştir; Müslümandünyasında, olaylar aynı şekilde gelişmemiştir. Bu din, "modernleştirilemez" olduğu için değil -bununkanıtıortayakonmamıştır-amatoplumunkendisimodernleşemediğiiçin.İslamiyetyüzünden,diyecekler bana. Bu acele söylenmiş bir sözdür. Avrupa'yı Hıristiyanlık mı modernleştirmiştir?Modernleşmenindinekarşıgerçekleştirildiğinisavunacakkadarilerigitmeden,dininbugelişmenin"lokomotifi" olmadığını, daha çok, çoğu zaman vahşice bir dirençle sürekli karşı çıktığını ve budirencin kırılması ve dinin uyum sağlaması için değişimbaskısının derin, güçlü ve sürekli olmasıgerektiğinisöylemekmantıklıolacaktır.

Müslüman dünyası içinde, böyle dengeleri altüst edici ve kurtarıcı bir baskı asla gelişememiştir.Yaratıcı insanlığın bu müthiş baharı, bu bilimsel, teknolojik, endüstriyel, entelektüel ve moral,topyekün devrim, her gün icatta bulunan ve yenilikler yaratan, hiç durmadan kesin kabul edilengerçekleritepetaklakedenvezihniyetlerisarsan,süreklideğişimhalindekiinsanlartarafından"kazıkalemiyle" yapılan bu uzun çalışma alelade bir olgu değildir, tarihte benzeri yoktur, bugüntanıdığımız şekliyledünyayıkuranbir olgudurveBatı'dagerçekleşmiştir -Batı'davebaşkahiçbiryerdedeğil.

Page 37: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Neden Batı'da da, Çin'de, Japonya'da, Rusya'da ya da Arap dünyasında değil? Bu dönüşümHıristiyanlık sayesindemi, yoksaHıristiyanlığa rağmenmi gerçekleşti? Tarihçiler daha çok uzunsürebukonudakikuramlarınıtartışacaklardır,tartışılmasıenzorolantekşey,oluşumunkendisidir:Batı'dasonyüzyıllardamaddidüzlemdeolduğukadarentelektüeldüzlemdedebütündünyaiçinbirreferansolacakbiruygarlığınortayaçıkması.Okadarki,bütünötekiuygarlıklaronuntarafındanbirkenaraitilmiş,ortadankalkmatehdidialtındakidışkültürlerhalineindirgenmişlerdir.

Batıuygarlığınınbueziciüstünlüğühangiandanitibarenhemenhementersinmezbirhalegelmiştir?XV. Yüzyıl'dan itibaren mi? XVIII. Yüzyıl'dan önce değil. Bugün benim de benimsediğim bakışaçısınagöre,pekönemiyok.Kesinveçokönemliolansa,birgünbelirlibiruygarlığıngezegenindizginlerinielinealdığı.Onunbilimibilimoldu,tıbbıtıpoldu,felsefesifelsefeoldu,buyoğunlaşmave "standartlaşma" hareketi artık hiç durmadı, tam tersine, aynı zamanda bütün alanlara ve bütünkıtalarayayılarakhızınıarttırdıkçaarttırdı.

Israr ediyorum, hâlâ ısrar ediyorum: burada tarihte hiç görülmemiş bir olgu söz konusudur.Geçmişteşuyadabuuygarlığın-Mısır,Mezopotamya,Çin,Yunan,Roma,ArapyadaBizans-bütündiğerlerineüstüngibigöründüğüanlarolmuştur.AmasonyüzyıllarboyuncaAvrupa'dagerçekleşenşey tamamen farklı bir olgudur.Benbunubir çeşit döllenmeolarakgörüyorum.Aklımagelen tekbenzetmebu:çoksayıdaspermhücresiyumurtayadoğruyöneliyorve içlerindenbirizarıdelmeyibaşarıyor;oan,bütünöteki"talipler"dışarıatılıyor;artıkbir"baba"vardır,tekbirtane,çocukonabenzeyecektir.Nedenoda,birbaşkasıdeğil?Bu"talip"inkomşularından,rakiplerindenüstünbiryanımıvardı?Dahamısağlıklıydı,dahamıvaat-kârdı?İllededeğil,kesinolarakdeğil.Herçeşitetmensözkonusu,kimiperformansınabağlı,kimikoşullarayadarastlantılara...

Amabubenzetmedebanaenanlamlıgörünenşeybudeğil,devamı.Sorun,okadardaAztekyadaİslamyadaÇinuygarlıklarının-hepsininhantallıkları,kusurları, talihsizliklerivardı-nedenbaskınuygarlıkolmayıbaşaramadığınıanlamakdeğil.Dahaçok,HıristiyanAvrupauygarlığıüstünlüğüelegeçirdiği zaman, neden bütün ötekilerin gerilemeye başladığını, neden hepsinin bugün artık geridönüşüolmayacakgibigörünenbirbiçimdeikinciplanaatıldığınıbilmek.Kuşkusuz-busadecebiryanıt başlangıcı- insanlık gezegensel bir egemenliğin teknik araçlarına sahip olduğu için. Amaegemenliksözcüğünübiryanabırakalım,dahaçokşöylediyelim:insanlıkgezegenselbiruygarlığındoğmasıiçinolgunlaşmıştı;yumurtadöllenmeyehazırdı,BatıAvrupadaonudölledi.

Öyle ki, bugün artık -etrafımıza şöyle bir bakalım!- Batı her yerde! Vladivostok'ta, Singapur'da,Boston'da,Dakar,Taşkent,SâoPaulo,Numea,KudüsveCezayir'de.Yarımbinyıldanberiinsanlarındüşüncelerini ya da sağlıklarını ya da manzaralarını ya da günlük yaşamlarını kalıcı biçimdeetkileyenherşeyBatı'nıneseri.Kapitalizm,komünizm,faşizm,psikanaliz,çevrecilik,elektrik,uçak,otomobil,atombombası,telefon,televizyon,bilgiişlem,penisilin,doğumkontrolhapı,insanhaklarıvedegazodaları...Evet,bütünbunlar,dünyanınmutluluğuvefelaketi,bütünhepsiBatı'dangeldi.

Bugezegeninüzerindeneredeyaşanırsayaşansın,artıkhertürlümodernleşmeBatılılaşmademektir.Teknikgelişmelerindahadavurgulayıphızlandırdığıbireğilim.Elbette,hemenheryerdeçoközeluygarlıklarındamgasını taşıyananıtlarveeserlerbulunur.Amayeniolarakyaratılanher şey -isterbinalar,kurumlar,bilgiaraçlarısözkonusuolsun,isteryaşambiçimi-Batı'yaöykünmedir.

Bu gerçeklik, egemen uygarlığın bağrında doğanlarla, dışında doğanlar tarafından aynı tarzdayaşanmıyor. Birinciler kendileri olmaktan vazgeçmeden değişebilir, hayatta ilerleyebilir, uyumsağlayabilirler; hatta Batılılar'ın modernleştikçe, kendilerini kültürleriyle daha çok uyum içinde

Page 38: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

hissettikleribilesöylenebilir,sadecemodernliğireddedenlerkendileriniyabancılaşmışbulurlar.

Dünyanın geri kalanı için, darmadağın olmuş kültürlerin içinde doğanlar için, değişimi vemodernliği alış farklı biçimlerde ortaya kondu. Çinliler, Afrikalılar, Japonlar, Kızılderililer ya daAmerika yerlileri için, Yunanlılar ve Ruslar için, İranlılar, Araplar, Yahudiler ya da Türkler içinmodernleşme,sürekliolarakkendilerindenbirparçanınterkedilmesianlamınageldi.Zamanzamancoşkuyla karşılandığında bile, hiçbir zaman belli bir burukluk olmadan, bir aşağılanma ve inkarduygusu olmadan yaşanmadı. Sindirilmenin tehlikelerini acıyla sorgulamadan. Derin bir kimlikbunalımınadüşmeden.

Page 39: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

5

Modernlik"Öteki"nindamgasınıtaşıdığında,farklılıklarınıvurgulamakiçinbazıinsanlarıngericiliksimgeleriylebayrakaçtığınıgörmekşaşırtıcıolmaz.Bugünkadın,erkekbazıMüslümanlardabunugözlemliyoruzamaolaybirkültürünyadabirdinindışavurumundandahafarklıbirşeydir.

Mesela Rusya'da, eski Jülyen takviminden vazgeçilmesi için Bolşevik devrimini beklemekgerekmiştir.ÇünküGregoryentakviminikabuletmekleinsanlar,OrtodoksluklaKatoliklikarasındakineredeysebinyıllıkbilekgüreşindesonsözünKatolikliğeaitolacağıduygusunakapılıyorlardı.

Bu sadece bir simgemiydi? Tarihte her şey simgelerle ifade edilir. Büyüklük ve çöküş, zafer vebozgun,mutluluk,refah,sefalet.Vehepsindenfazla,kimlik.Birdeğişiminkabuledilmesiiçin,onunzamanın havasına uygun olması yetmez. Simgeler düzeyinde incitici olmaması, değişikliğesürüklediğinizinsanlardakendikendileriniinkarettikleriizleniminiuyandırmamasıgerekir.

Birkaçyıldır,Fransa'daenyakındostlarımdanbazılarındaküreselleşmedenbirafetmişgibisözetmeeğilimi gözlemliyorum. "Gezegen köyü"nden söz edilmesi onları fazla heyecanlandırmıyor,İnternet'e ve iletişim konusundaki en son gelişmelere mesafeli bir ilgi duyuyorlar. Çünkü onlarıngözünde küreselleşme Amerikanlaşma'yla eşanlamlı: kendi kendilerine, hızla tektipleşmeye doğrugiden bu dünyada yarınFransa'nın yerinin ne olacağını, diline, kültürüne, saygınlığına, parıltısına,yaşam biçimine neler olacağını soruyorlar; mahallelerine bir fast food açılınca sinirleniyor,Hollywood'a,CNN'e,Disney'eveMicrosoft'averyansınediyorvegazetelerdeİngilizcedenalındığışüphesiuyandıranenküçükbirdilkullanımınınpeşinedüşüyorlar.

Buörneğivermeminnedeni,benimgözümde,modernleşmeninBatı'dabile,gelişmişbirkültürüolanve evrensel saygınlığa sahip ileri bir ülkede bile, egemen bir yabancı kültürün Truva atı olarakalgılandığıannasılkuşkuluhalegeldiğinigöstermesidir.

Kaçkuşaktanberidir,varlıklarındakiheradımabirteslimiyetvekendiniinkarduygusununeşlikettiğiBatılı olmayan çeşitli halkların nasıl bir duygu yaşamış olabileceği pekâlâ hayal edilebilir. Bütünbilgi ve becerilerinin miyadını doldurmuş olduğunu; ürettikleri her şeyin Batı'nın ürettikleriylekıyaslanıncadeğersizkaldığını;gelenekseltıbbabağlılıklarınınbatılinançtankaynaklandığını;askerideğerlerininuzakbiranıdanbaşkabirşeyolmadığını;saygıduymayıöğrendikleribüyükadamların,büyük şairlerin, bilginlerin, askerlerin, azizlerin, seyyahların dünyanın gözünde hiçbir değeriolmadığını;dinlerininbarbarlıklasuçlandığını;kendidilleriartıksadecebiravuçuzmantarafındanincelenirken, ayakta kalmak, çalışmak ve insanlığın geri kalanıyla bir bağlantıları olmasınıistiyorlarsa,başkalarınındilleriniöğrenmekzorundakaldıklarınıkabuletmelerigerektionların...BirBatılı'ylakonuştuklarında,buneredeyseaslaonlarındilindedeğil,daimaBatılı'nındilindeolmuştur;Akdeniz'in güneyinde ve doğusunda İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca konuşabilenmilyonlarcainsanbulabilirsiniz.Bunakarşılık,kaçİngiliz,Fransız,İtalyanveİspanyol,ArapçayadaTürkçeyiöğrenmekteyarargörmüştür?

Evet,hayattakiheradımdabirhayalkırıklığı,umutsuzluk,aşağılanmayaşıyorsunuz.İnsanınkişiliğibütünbunlardannasılolurdaörselenmedençıkabilir?Kimliğinintehditaltındaolduğunuinsannasılhissetmez? Nasıl, başkalarına ait, başkaları tarafından konmuş kurallara dayanan bir dünyada,kendisininbiröksüz,biryabancı,birasalakyadabirparyagibiolduğubirdünyadayaşadığıhissine

Page 40: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

kapılmaz?Kimilerininherşeyinikaybettiği,artıkkaybedecekhiçbirşeyikalmadığıduygusuyla,tıpkıSamson gibi, binanın, kendilerinin ve düşmanlarının üzerine yıkılmasını -Tanrım!- dileyecek halegelmesinasılönlenebilir?

Sonuna kadarcı tutumları benimseyenlerin çoğunun bilinçli olarak böyle bir mantık yürütüpyürütmediklerini bilmiyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse, buna ihtiyaçları yok. Yaralarınhissedilmesiiçintanımlanmayaihtiyaçlarıyoktur.

XVIII. Yüzyıl'ın sonuna doğru, Akdenizli Müslüman dünyası bir kenara itildiğinin ve kendisiniBatı'danayıranuçurumunbilincinevardı.Bilinçlenmegibiçokbelirsizbirolguyabirtarihkoymakkolaydeğildir,amagenelolarakkabuledilen,gerekaydınlargereksesiyasalsorumlulararasındanpek çok kişinin, Napolyon'un 1799 Mısır seferinden sonra, kendilerine şöyle sorular sormayabaşladığıdır:Nedenbizbukadargerikaldık?Batışimdinedenbukadarilerde?Bununasılbaşardı?Onayetişmekiçinneyapmalıyız?

MısırhidiviKavalalıMehmetAliPaşa'yagöreAvrupa'yayetişmenintekyoluonutaklitetmekti.Buyolda,Kahire'de bir fakülte kurmaları içinAvrupalı hekimleri davet ederek, tarımdave endüstridehızla yeni teknikler getirterek, işi ordusunun kumandasını Napolyon ordusundan eski bir subayateslim etmeye vardıracak kadar ileri giderek epeyce yol aldı; hattaAvrupa'nın istemediği cüretkardeneyleriMısır topraklarında yapmaları için Fransız ütopyacılarına -Saint-Simon'cular- kucak bileaçtı.Birkaçyıliçinde,ülkesinisaygıduyulanbirbölgeselgüçhalinegetirmeyibaşardı.ÖncülüğünüyaptığıBatılılaşma istemi, tartışmasızmeyvelerinivermeyebaşlamıştı.BüyükPetrogibikararlıbueski Osmanlı devlet adamı, biraz daha az sert bir tarzda ve çok daha az dirençle karşılaşarak,Doğu'da,uluslararasındayerinialabilecekmodernbirdevletkurmayolundaydı.

AmarüyabozulacaktıveAraplarbudeneyimdenacıbirhatıradanbaşkabirşeyhatırlamayacaklardı.Bugünbile,aydınlarvepolitikyöneticilerbubaşarısızbuluşmayıüzüntüyleveöfkeyleanarlar,herfırsatta,önlerinegeleneAvrupalıgüçlerinMehmetAliPaşa'yıfazlatehlikelivefazlabaşınabuyrukbularak yükselişini frenlemek için ona karşı ortak bir askeri hareket düzenleyecek kadar birlikolduklarınıhatırlatırlar.MehmetAliPaşa'nınhayatıyenikveküçükdüşmüşbirhaldesonbulacaktı.

Gerçekten de, şuDoğu sorununun etrafında dönen askeri ve diplomatik oyunlara, zamanda geriyedönüpbakıldığında,bununbüyükdevletlerarasındakigüç ilişkilerinedayanansıradanolguolduğusonucunuçıkartmakmantıklıdır.İngiltere,HindistanyoluüzerindegüçlüvemodernbirMısıryerine,zayıfdüşmüşvehastabirOsmanlı İmparatorluğu'nu tercihederdi.Bu tavır,aynı İngiltere'yibirkaçyılönceNapolyon'akarşıçıkmayaveonunkurduğuAvrupaimparatorluğunuparçalayabilecekgüçtebir ittifak kurmaya iten tavırdan pek fazla farklı değildir. Ama XIX. Yüzyıl Mısırı Fransa'ylakıyaslanamaz; Fransa zaten çoktan beri büyük bir güçtü, yenilebilir, yok olmuş gibi görünebilir,ardındanbirkuşaksonrarefahiçindevegalipolarakayağakalkabilirdi.1815'teFransayenilmişveişgal edilmişti; tam on beş yıl sonra 1830'da ise, uçsuz bucaksız Cezayir'i fethe kalkışacak kadartoparlanmıştı. Mısır bu kadar sağlıklı değildi. Uzun, çok uzun bir uyurgezerlik halinden henüzçıkmıştı,modernleşmeyedahayenibaşlamıştı;KavalalıMehmetAliPaşadönemindeindirilendarbeölümcülolmuştu.Kümebaşınıyakalayabilmesiiçinbirdahaaslaböylebirfırsatçıkmadıkarşısına.

Arapların bu dönemden çıkarmış oldukları ve hâlâ çıkardıkları sonuç, Batı'nın kendisinebenzenmesiniistemediğivesadecekendisineitaatedilmesiniistediğişeklindedir.Mısır'ınhakimiilekonsolosluklararasındakimektuplaşmalarda,giriştiği"uygarlıkhamlesi"niortayakoymaktatereddütetmediğiyürekburkucubölümlere rastlanır;Avrupalıların çıkarlarınaher zaman saygıduyduğunu

Page 41: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

vurgulayarak, kendi kendine neden onu kurban etmeye çalıştıklarını sormaktadır. "Ben onlarındinindendeğilim",diyeyazar,"amabendeinsanımvebanainsancadavranmalarılazım."

6

Kavalalı Mehmet Ali Paşa örneğinin ortaya koyduğu şey, modernleşmenin Arap dünyasında çokerken tarihlerde bir zorunluluk, hatta bir aciliyet olarak algılanmış olmasıdır. Ama hiçbir zamanserinkanlılıkla ele alınamamıştır. Avrupa kendi kültürel, sosyal ve dinsel ağırlığını koymayıbilmişken,sadecehiçdurmamacasına ilerlemekyetmiyordu;amabirdekendiniyayılmahalindeki,doymakbilmezveçoğuzamanküçümseyenbirBatı'yakarşıkoruyarakBatılılaşmakgerekiyordu.

Mısır'ı örnek verdim, aynı dönemde çok kazançlı uyuşturucu ticaretine açılmayı reddettiği için,serbestticaretadınaoaşağılık"afyonsavaşı"nınacısıçekenÇin'dendesözedebilirdim.Yani,bütünbirinsanlığakazandırdıklarıkıyaskabuletmezolanBatı'nıngelişmesininde-bunuhatırlatmalımı?-pek parlak olmayan veçheleri vardır.Modern dünyanın kurulması olgusu, aynı zamanda yıkıcı birolgudaolmuştur.Enerjifazlasıolan,yenigücününbilincindeolan,üstünlüğüneinananBatı,tıbbın,yeni tekniklerin nimetlerini ve özgürlükçü düşünceleri yayarak, ama aynı zamanda katliamlara,yağmalamalaravesömürgeleştirmeleregirişerek,aynıandaheryöndeveheralandadünyayı fetheçıkmıştır.Veheryerdebüyülübirhayranlıkkadarkindeuyandırarak.

Bugerçeklerikısacahatırlatmakistememinnedeni,birArapiçin-birKızılderiliiçin,birMalgaş,birÇinhintliveAzteksoyundanbiriiçindeelbette-artdüşünceolmaksızın,içiiçinikemirmeden,benliğiparçalanmadanBatıkültürüylebütünüylekaynaşmanınaslakolayolmadığınıvurgulamakiçindir.Pekçok korkunun, pek çok kınamanın üstesinden gelmesi, bazen gururunu çiğnemesi, ince uzlaşmayolları hayal etmesi gerekmiştir. Çok geçmeden, artıkMehmetAli Paşa zamanındaki gibi kendinesadeceşusoruyusormasıyetmeyecektir:"Nasılmodernleşmeli?"Kaçınılmazolarakdahakarmaşıksorular sormak gerekmiştir: "Kimliğimizi kaybetmeden nasıl modernleşebiliriz?"; "Kendi özkültürümüzü yadsımadan Batı kültürünü nasıl özümseyebiliriz?" "Batı'nın insafına kalmadan onunbilgivetekniğininasılkazanabiliriz?"

Mısır'ın hakimi tarafından uygulandığı biçimiyle, sistemli ve hiçbir komplekse kapılmadanBatılılaşma artık gündemde değildir. Hidiv başka bir devrin adamıydı. Tıpkı, hükümetin GiulioMazarini gibi bir İtalyan'a tereddütsüzce teslim edildiğiXVII.Yüzyıl Fransası'nda olduğugibi, birAlman'ın çarların tahtına çıkabildiği XVIII. Yüzyıl Rusyası'nda olduğu gibi, Mehmet Ali Paşa'nınkuşağınınyaklaşımıulusalcılığadeğil,hanedanvedevletanlayışınadayanıyordu.KendisideArnavutkökenliolanPaşa'nın,MısırordusununkumandasınıbirArapyerinebirBoşnak'ayadabirFransız'abırakmamasıiçinhiçbirnedenyoktu.Kaderi,birparça,imparatorluğunbireyaletindekendilerinebiriktidar üssü kuran ama tek düşleri kendilerini imperator ve Augustus ilan etmek için Roma'yayürümek olanRomalı generallerinkine benzer.O da düşünü gerçekleştirebilmiş olsaydı, İstanbul'ayerleşecekveorayıAvrupalılaşmışbirİslamimparatorluğununbaşkentiyapacaktı.

Bununlabirlikte,1849'daölümündeherşeyçoktandeğişmeyebaşlamıştı.Avrupamilliyetçilikçağınagiriyordu ve çokuluslu imparatorluklar çöküş halindeydi. Bu akım Müslüman dünyasınca daizlenmekte gecikmeyecekti. Balkanlarda Osmanlı yönetimi altındaki uluslar, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndakiler gibi, kımıldanmaya başladılar. Yakın Doğu'da da insanlar artık"gerçek"kimliklerininneolduğukonusundakendikendilerinisorguluyorlardı.Ozamanakadarherbirinindilbilimsel,dinselyadabölgeselaidiyetlerivardı,amahepsideSultan'ınkullarıolduğundan

Page 42: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

bir devlete ait olma sorunsalı hiç ortaya konmuyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmayabaşlamasıyla birlikte, çözümsüz çatışmalar eşliğinde enkazın paylaşımı zorunlu olarak gündemegirmişti.Hertopluluğunkendidevletinesahipolmasıgerekiyormuydu?Yaaynıülkedeyüzyıllardırbirçoktoplulukyanyanabirlikteyaşıyoridiyselerneolacaktı?İmparatorluğuntopraklarınıdillere,dinlere göre mi yoksa eyaletlerin geleneksel sınırlarını izleyerek mi bölmeliydi? Son yıllardaYugoslavya'nınparçalanmasınabakanlar,Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyeedilişininnasılbirşeyolduğuhakkında-çokdahahafifveküçükölçekte-birfikiredinebilirler.

Çeşitli halklar karşı karşıya kaldıkları felaketlerin sorumluluğunu birbirlerinin üzerine atmayabaşladılar.Araplarilerleyememişse,buelbettekionlarıhareketsizliğemahkûmedenTürkhakimiyetiyüzündendi; Türklerin ilerleyememesinin nedeniyse, yüzyıllardırArap sultası altında kalmalarıydı.Milliyetçiliğin birinci erdemi her sorun için bir çözümden çok bir sorumlu bulmak değil midir?BöyleceAraplaryenidendoğuşlarınınnihayetbaşlayacağıinancıylaTürkboyunduruğunusilkeleyipattılar;buaradaTürklerdeAvrupa'yadahaazayakbağıyladahakolaykatılabilmekiçinkültürlerini,dillerini,alfabelerini,giyimkuşamlarını"Arapetkisindenkurtarma"işinegiriştiler.

Herikitarafınsöylemindedebelkibirgerçekpayıvardı.Başımızagelenlerhepbirazdabaşkalarınınhataları yüzündendir, başkalarının başına gelenlerse daimabiraz bizimhatamız-dır.Amane önemivar... Türk ya da Arap, bu milliyetçi gerekçeleri sıralamamın nedeni bunları tartışmak değil,dikkatleri fazlasıyla sık unutulan bir gerçeğin üzerine çekmek. Müslüman dünyasının zorunlumodernleşmenin getirdiği ikileme hiç düşünmeden vereceği cevabın radikal İslam olmadığıbilinmeli. Bu tavır uzun zaman, çok uzun zaman, son derece azınlıkta kalan, çok küçük gruplarıetkileyen,önemsizdenmesedemarjinalbirtavırolarakkaldı.AkdenizliMüslümandünyasıdinadınadeğil ulus adına yönetildi. Ülkeleri bağımsızlığa götürenler milliyetçilerdi; onlar vatanın babalarıoldular, daha sonra onlarca yıl dizginleri ellerinde tutan onlardı ve bütün bakışlar beklentilerle,umutlaonlarayönelmişti.HepsiAtatürkkadaraçıkçalaikvemodernlikyanlısıdeğildi,amadayanaknoktalarıhiçbirzaman,birbakımabiryanaattıklarıdinolmamıştı.

BuyöneticilerdenenönemlisiNasıldı."Enönemlisi"midedim?Buçokdüzbirifadeoldu.1956'danitibaren Mısır cumhurbaşkanının nasıl bir saygınlığa sahip olduğunu bugün hayal etmek zor.Aden'denKazablanka'yaheryerdefotoğraflarıvardı,gençler,hattadahayaşlılaronunisminianarakant içiyor, hoparlörlerden onun şerefine çalınan marşlar yükseliyor ve o ardı arkası kesilmeyensöylevlerinden birine başladığında, insanlar iki saat, üç saat, dört saat bıkmamacasına transistörlüradyolarınbaşınaüşüşüyorlardı.Nasırhalk içinbir ilah,bir tapınmaaracıydı.Yakın tarihtebenzerdurumlar aradıysam da hiç bulamadım. Böylesine bir yoğunlukla aynı zamanda bu kadar ülkeyebirdenyayılanhiç kimseyok.Her halükârdaMüslümanArapdünyasındauzaktanolsunbuolguyuandıranbirolayaslayaşanmamıştır.

OysaAraplarınveMüslümanlarınözlemlerininherkestenfazlataşıyıcısıolanbuadamİslamcılarınamansız düşmanıydı; onu öldürmeye kalkıştılar, kendisi de onların başlarından çok kişiyi idamettirdi. Bu arada, o dönemde, bir İslamcı hareket militanının sokaktaki adamın gözünde ArapulusununbirdüşmanıveçoğuzamandaBatı'nınişbirlikçisiolarakgörüldüğünühatırlıyorum.

Bunlarısiyasal,modernlikkarşıtıveBatıkarşıtıİslamcılığın,Araphalklarınıniçtenvedoğalifadesigibi görülmesinin en hafifinden aceleci bir kestirme olduğunu belirtmek için söylüyorum.Halkınönemlibirkesiminin radikaldinciliğin söylemlerinekulakvermeyebaşlamasıve1970'li yıllardanitibarenprotestomahiyetindekiörtünmevesakalınpıtrakgibiçoğaldığınıgörmekiçin,baştaNasır

Page 43: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

olmak üzere, milliyetçi yöneticilerin gerek art arda gelen askeri başarısızlıkları, gerekseazgelişmişliğebağlısorunlarıçözmedeyetersizkalmalarısonucundabirçıkmazagirmelerigerekti.

Herdurumüzerinde,Cezayir'deki,Mısırdakivebaşkayerlerdekidurumlarüzerindeçokdahauzunuzadıya durabilirdim, hayal ve hayal kırıklıklarını, kötü başlangıçları ve felaketle sonuçlananseçimleri,milliyetçiliğin,sosyalizminiflasını,obölgelerdekigençlerin,tıpkıEndonezya'danPeru'yakadar dünyanın başka yerlerindeki gençler gibi, inandıkları, sonra inanmaz oldukları her şeyiniflasınıanlatabilirdim.BenburadasadeceradikaldinciliğinAraplarınyadaMüslümanlarıneniçtenseçimi,doğalseçimi,ilkseçimiolmadığınıtekrartekrarsöylemekistiyordum.

Bu yola başvurmalarından önce, diğer bütün yolların kapanmış olması gerekti. Bu yol da, yanigeçmişedönüşyoluda,çelişkilibiçimdezamanınhavasınauygundüşmekte.

Page 44: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

III

Gezegenselkabilelerzamanı

Page 45: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

1

"Zamanınhavası"elbetteoturmuşbirkavramdeğil;onukullanmamınnedeni tarihinbazıanlarındaçoksayıdainsanınkimliklerindenbiröğeyiötekilerinzararınaolarakyüceltmeyebaşlatanşuyaygın,anlaşılmazgerçekliğiortayakoymak.Bununsonucuolarakbugündinselaidiyetinivurgulamak,onukimliğininanaöğesiolarakgörmekyaygınbirtavırdır;üçyüzyılönceolduğundankuşkusuzdahaazyaygınamaelliyılöncekindentartışmagötürmezbiçimdedahayaygınbirtavır.

Zamanın havasından bir nebze daha az belirsiz kavramlar olan entelektüel çevre ya da entelektüeliklimden söz edebilirdim. Ama sözcüklerin ötesinde önemli olan tek şey gerçek sorular: bütündünyada,herkökendenkadınveerkekbirkaçyılöncesinekadar, ilkağızdabaşkaaidiyetleriniönesürmeyi tercih ederken, bugün aynı insanların dini aidiyetlerini yeniden keşfetmelerine ve çeşitlitarzlarda bunu vurgulamaya itildiklerini hissetmelerine yol açan şey nedir? Yugoslavyalı birMüslüman'ın günün birinde Yugoslav olduğunu söylemekten vazgeçip her şeyden önceMüslümanlığınıortayakoymasıneredenkaynaklanıyor?Nasıloluyorda,Rusya'dayaşamıboyuncakendini her şeyden önce bir proleter olarak gören bir Yahudi, bir gün her şeyden önce Yahudiolduğunukavramayabaşlıyor?Hangidindenolduğunugöğsünügeregerevurgulamakbirzamanlaruygunsuz olarak görülürken, nasıl oluyor da günümüzde, hem de aynı zamanda ve ne çok ülkededoğalvemeşrukabulediliyor?

Durum karmaşık ve hiçbir açıklama tatmin edici bir sonuç veremez. Bununla birlikte komünistdünyanın önce gerileyişi ve ardından çöküşünün bu evrimde büyük bir rolü olduğu apaçık. OysaMarksizmingezegenin tamamıüzerindeTanrı düşüncesinin silineceği yeni tip bir toplumkurmayıvaat edeli yüzyıldan fazla oluyor; bu projenin gerek ekonomik ve politik, gerekse ahlaki veentelektüel planda başarısızlığa uğraması, tarihin çöplüğüne atmak istediği inançların yenidensaygınlık kazanması sonucunu getirdi. Din manevi bir sığmak, bir kimlik sığmağı olarak,Polonya'danAfganistan'a komünizmlemücadele eden herkes için açık bir birleşme noktası halinegeldi.BöyleceMarxveLenin'inbozgunudadinlerinintikamı,enazındankapitalizmin,liberalizminyadaBatı'nınzaferiolarakgöründü.

AmaXX.Yüzyıl'ınsonçeyreğiboyuncadinolgusunun"yükselişi"ndebelirleyiciroloynayansadecebuetmendeğildir.Komünistdünyadakinihaikriz,entelektüelvepolitiktartışmalardahâlâağırlığınıkoruyorsavekorumayadevamedeceksede,bazılarınınbasitbirşekilde"kriz"deyipgeçtiği,Batı'yıetkileyendiğerkrizdenbaşlamaküzerebaşkaetmenlerindeaynışekildedikkatealınmamasıhalindepekçokgerçekanlaşılmazolarakkalacaktır.

Bukriz,komünizminkiyleaynıdüzlemekonulamaz. İki tarafıbirbirinedüşürenuzunçatışmadabirkazananlabirkaybedenolduğunuinkaretmekboşunaolacaktır.AmaBatımodelininde,etkisinibütünkıtalar üzerine yaymasına rağmen, zaferine rağmen, kendisini kendi metropollerinde yoksulluksorunlarıylabaşedemeyen, işsizlikle,suçeğilimiyle,uyuşturucusorunuylavedahabaşkabiryığınfelaketlemücadeleetmekteacizkalan,krizdebirmodelolarakalgıladığıda inkaredilemez.Zaten,bütüntoplumbiçimlerinin iflahınıkesenencazip toplummodelininkendikendindenderinbiçimdekuşkuyadüşmesi,çağımızınenşaşırtıcıçelişkilerindenbiridir.

BirankendimiziArapdünyasındabirüniversiteyegirenondokuzyaşındagençbiradamınyerinekoyalım. Eskiden olsa, yaşam koşullarının sıkıntılarına duyarlı davranacak ve onu kendi usulünce

Page 46: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

fikir tartışmalarına yönlendirecek Marksist eğilimli bir kurumu tercih ederdi; ya da onun kimlikihtiyacını okşayanve belki de onayenidendoğuştanvemodernleşmeden söz edecekmilliyetçi birkurumakatılırdı.BugünMarksizmçekiciliğiniyitirdi,otoriter,beceriksizveyozlaşmışrejimlerceelkonulan Arap milliyetçiliğiyse güvenirliğini yitirdi. Bu delikanlının, yaşam biçimi, bilimsel veteknolojik başarıları yüzünden Batı'yı çekici bulması da göz ardı edilemez; bununla birlikte bumodeli temsil eden anlamlı hiçbir politik kuruluş bulunmadığından böyle bir çekimin onunbağlanacağı yol üzerinde ancak pek az sonucu olacaktır... "Batı cennetine" özlemduyanların, çoğuzamangöçmenliktenbaşkaçareleriyoktur.Meğerki,imrenilenbumodelinbazıveçheleriniiyikötükendi evlerinde yaşamaya çalışan ayrıcalıklı "kesimlerden" birine mensup olmasınlar. Amabalkonununaltındabirlimuzinledoğmamışolanherkes,kuruludüzenisarsmaarzusuduyanherkes,yozlaşmaya, devlet zorbalığına, eşitsizliklere, işsizliğe, gelecek endişesine isyan eden herkes, çokçabuk değişen bir dünyadaki yerinin neresi olduğunu bulmakta zorlanan herkes İslamcı hareketinetkisinekapılıyor.Oradahemkimlikihtiyaçlarını,birgrubadahilolmaihtiyaçlarını,maneviyataolanihtiyaçlarını, fazlasıylakarmaşıkgerçekliklerinbasitbiçimdeaçıklanmasınaolan ihtiyaçlarını,hemdeeylemvebaşkaldırıihtiyaçlarınıgideriyorlar...

Müslüman dünyasının gençlerini dinsel akımlara karışmaya götüren bütün bu koşulları sıralarken,derin bir rahatsızlık hissetmekten kendimi alamıyorum. Bu da, İslamcılarla onlara karşımücadeleedenyöneticilerarasındakiçatışmadakendimi taraflardannebiriylenedeötekiyleözdeşleştirmeyibaşaramamamdan ileri geliyor. Radikal İslamcıların söylemlerine sadece bir Hıristiyan olarakkendimi dışlanmış hissetmemyüzünden değil, ama çoğunlukta bile olsa dini bir grubun yasalarınıhalkın tümüne dayatmasını kabul edemediğim için de yabancıyım - benim gözümde çoğunluğunzulmü, ahlaki açıdan, azınlığın zulmünden daha iyi değildir; ayrıca özellikle kadın erkek herkesineşitliğiyle inanç özgürlüğüne, herkesin hayatını dilediği gibi yaşama özgürlüğüne derindeninanıyorumvebukadartemeldeğerlerisorgulamayakalkanbütündoktrinlerdendesakınıyorum.

Bütünbunlarıolabildiğinceaçıkbirbiçimdedilegetirirken,İslamcılarasavaşaçanzorbaiktidarlarındagözümdedaha fazladeğeriolmadığınıeklemektenkendimialamıyorvedahaazzararlıolacağıbahanesiyle yaptıkları haksızlıkları alkışlamayı reddediyorum... Bu halklar hafif bir zarardan çokdaha iyisini, ehven-i şerden daha iyisini hak ediyorlar, onlara gerçek demokrasiden, gerçekmodernlikten başka bir şey olmayan gerçek çözümler gerekir, demek istediğim, güdük ve zorladayatılan bir modernlikten çok, bütünlüklü ve kabul gören bir modernlik. Bana öyle geliyor ki,kimlik kavramına farklı bir bakış getirildiğinde, çıkmazın dışında, insanca bir özgürlük yolununçizilmesinekatkıdabulunulabilir.

Parantezi kapatarak "zamanın havasına" geri dönüyorum... Dinin yükselişi kısmen komünizminçöküşüyle,kısmençeşitliüçüncüdünyatoplumlarınıniçindebulunduklarıçıkmazla,kısmendebatılımodeli etkileyen krizle açıklanıyorsa, olayın boyutlarının ve renginin, iletişim alanında sonzamanlardaki muazzam evrime ve küreselleşme diye bilinenlerin bütününe dayandırılmadananlaşılmasınınmümkünolamayacağınısöylemekiçin.

1973'teyayımlananbirmetinde,İngiliztarihçiArnoldToynbeeinsanlıkyolununbirbiriniizleyenüçmerhaledengeçtiğiniaçıklıyordu.

Tarihöncesinedenkdüşenbirincimerhaledeiletişimsondereceyavaştı,amabilginingelişimidahada yavaş ilerliyordu, öyle ki bir başka yenilik araya girinceye kadar her yenilik bütün dünyayayayılacak kadar zaman buluyordu; bu yüzden insan toplulukları hissedilebilir biçimde aynı evrim

Page 47: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

düzeyindeydilervesayılmayacakkadarçokortaközelliklerivardı.

İkinci merhalede bilginin gelişimi yayılmasından daha çabuk oldu, öyle ki insan toplulukları heralandagitgidefarklılaşmayabaşladılar.Tarihadınıverdiğimizbumerhalebinlerceyılsürdü.

Sonra, çok yakın tarihlerde yeni bir dönembaşladı, bilginin kuşkusuz gitgide daha hızlı ilerlediğiama bilginin yayılmasının daha da hızlı gittiği bizim dönemimiz, öyle ki insan topluluklarıkendilerinigitgidedahaazfarklılaşmışbulacaklar.

Aslındaçokkabataslakçizdiğimbukuramıngeçerliliğiuzunsüretartışılabilir.Niyetimburadanbirdayanakçıkarmakdeğil, banagöre sadecebugünetrafımızda farkettiklerimizinhoşveentelektüelaçıdansondereceuyarıcıbirsunumusözkonusu.

Hiçdurmamacasınayoğunlaşanvehiçkimseninkontroledemezgibigöründüğübuevrenselgörüntüve fikir harmanınınbilgilerimizi, algılayışlarımızı, davranışlarımızı derinden -ve çokkısa vadede,uygarlıklar tarihi açısından- dönüşüme uğratacağı açıktır. Olasılıkla kendi kendimize,aidiyetlerimize, kimliğimize bakışımızı da aynı derecede derinden farklılaştıracaktır. Toynbee'ninvarsayımındanhareketlehafifçegenelleştirerek,insantoplumlarınınfarklılıklarınıvurgulamakiçin,kendileriyleötekilerarasınasınırlarçizmekiçinyüzyıllarboyuncauydurduklarıherşeyintamdabufarklılıklarıazaltmayı,busınırlarısilmeyihedefleyenbaskılaraboyuneğeceğisöylenebilir.

Sayısızuğultularla,sayısızşimşeklerlegözlerimizinönündecereyanedenvedahadasüratlenenbugörülmemişbaşkalaşımengelsiz ilerlemiyor.Çevremizikuşatandünyanınbizleresunduğupekçokşeyi gerek bize yararlı göründüğü, gerekse kaçınılmaz göründüğü için, elbette hepimiz kabulediyoruz; ama kimliğinin anlamlı bir öğesi -dili, dini, kültüründeki değişik simgeler ya dabağımsızlığı- üzerindebir tehdidin ağırlığını hissettiği an, herkesindirendiği durumlaroluyor.Buyüzden içinde bulunduğumuz dönem uyum ve uyumsuzluk gibi ikili bir atmosfer içinde geçiyor,insanlarhiçbirzamanbukadarortakşeyesahipolmamışlardı,bukadarortakbilgiye,bukadarortakreferansa, bu kadar imaja, bu kadar söyleme, bu kadar paylaşılan araca, ama bu, birilerini veötekilerinifarklılıklarınıdahadavurgulamayaitiyor.

Şimdi ifade ettiğim şey çıplak gözle incelenebilir. Hızlı küreselleşmenin kimlik ihtiyacınıngüçlenmesigibibir tepkiyeyolaçtığınahiçkuşkuyoktur.Buarada,bukadaranideğişimlereeşlikeden varoluş sıkıntısı yüzündenmaneviyat ihtiyacının çoğalmasına da.Oysa bu iki ihtiyaca sadecedinselaidiyetcevapverebiliryadaenazındancevapvermeyeçalışabilir.

"Tepki" sözcüğünü kullandım; bunun tek başına olayın bütününü veremeyeceğini belirtmek doğruolurdu. Değişiklikten korkan bir insan topluluğu eski geleneğin değerlerine ve simgelerinesığındığında, sözcüğün her anlamıyla bir "tepkeden kuşkusuz söz edilebilir. Ama bana göredinselliğin yükselişinde basit bir tepkiden daha fazlası, belki kimlik ihtiyacıyla evrensellik talebiarasında bir sentez girişimi var gibi. Gerçekten de, inançlı cemaatler gezegen kabileleri gibiler -kimliklerinde ağır basan nitelik yüzünden "kabile" diyorum, ama keyifle sınırları aştıkları için de"gezegensel" diyorum. Ulusal, ırksal, sosyal aidiyetlerin üstüne çıkacak bir imana bağlılık,bazılarınıngözündebunlarınkendilerini evrenselgöstermebiçimi.Böylelikle, bir inanç cemaatineaitoluş,birbakımaenküresel,enevrenselayrılıkçılıkolurdu;yadabelkienelletutulur,en"doğal",enköklüevrensellikdemekgerekirdi.

En uygun formül ne olursa olsun, bugün kendini gösterdiği biçimiyle, dini bir cemaate ait olma

Page 48: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

duygusunun daha önceki duruma basit bir dönüşten ibaret olmadığını belirtmek önem taşıyor.Milliyetler çağının şafağında değil günbatımndayız. En azından "proletaryen" biçimiyleinternasyonalizmindeşafağındadeğiliz,amaaynışekildegünbatımındayız.Buyüzden,birdineaitolma duygusunun önceliği, gelip geçecek tarihi bir an gibi elinin tersiyle küçümseyerek geriçevrilemez. Çünkü karşımıza çıkan soru kaçınılmaz olarak şudur: neye doğru geçecek? Yeni biruluslarçağınadoğrumu?Bu,bananeolasınedearzuedilebilirgibigeliyor-zatenbugünortakbir"Kilise'ye" bağlı olma duygusu, milliyetçiliğin, hatta laik olanların en emin çimentosudur, buTürklerle Ruslar için olduğu kadar Yunanlılar, Polonyalılar ya da İsrailliler için ve bunu kabuletmektehuysuzlanacakpekçoklarıiçindoğrudur.

O halde dinsel aidiyet nereye doğru aşılacak?Başka hangi aidiyet onu bir zamanlar kendisinin deolduğugibi,"battal"halegetirebilecek?

Page 49: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

2

Düşüncelerimin bu aşamasında vahim bir yanlış anlamayı önlemek için bir şeyi belirtmem şartoluyor. Ben dinsel aidiyetin aşılmasından söz ederken dinin kendisinin de aşılması gerektiğinisöylemeye çalışmıyorum. Bana göre, din asla tarihin zindanlarına gömülemeyecek, ne bilimtarafından, ne bir doktrin, ne de siyasal bir rejim tarafından. Bilim ilerledikçe insan, sonunun neolacağı üzerine kendini daha çok sorgulayacak. "Nasıl"ın Tanrı'sı bir gün gelecek silinecek ama"niçin"inTanrı'sıaslaölmeyecek.Binyılsonrabelkiaynıdinlerolmayacakamabenhiçbirbiçimiylebirdinolmadandünyayıdüşünemiyorum.

Şunudahemeneklemekistiyorum,benimbakışaçımagöre,maneviyatihtiyacıifadesinimutlakabirinanç cemaatine ait olmada bulmamalıdır. Aslında burada her ikisi de farklı düzeylerde, doğal vemeşru, ama karıştırılması yanlış olan iki eğilim var: bir yanda varlığımızı, acılarımızı, düşkırıklıklarımızıaşkmlaştı-racak,hayataveölüme-yanılsamalıdaolsa-biranlamkatacakbirdünyagörüşüneözlem;öteyanda,her insanın içindeyaşattığı,onukabuleden,onu tanıyanve fazla sözegerekkalmadananlaşacağıbircemaatebağlıolduğunuhissetmeihtiyacı.

Ben artık dine yer olmayan bir dünya hayal etmiyorum, ama maneviyat ihtiyacının aidiyetihtiyacındanayrıldığıbirdünyahayalediyorum.İnsanıninançlara,birkülte,muhtemelenkutsalbirkitaptanesinlenenmanevideğerlerebağlıkalırken,artıkdinkardeşleriordusunayazılmaihtiyacınıhissetmeyeceğibirdünya.Dininsavaşhalindekibudunlaraçimentorolünüartıküstlenmeyeceğibirdünya.Kilise'yidevlettenayırmakartıkyeterlideğil;dinselibirkimlikbildirimiolmaktançıkartmakdaaynıderecedeönemli.Tamdabunoktada,butuhafkarışımın,fanatizmi,terörüveetniksavaşlarıbeslemeye devam etmesinin önüne geçilmek isteniyorsa, kimlik ihtiyacını bir başka şekildedoyurmakgerekecektir.

Bu da beni en baştaki soruma geri götürüyor: bir inanç topluluğuna ait olmanın yerine bugün nekonulabilir?

Öncekisayfalardahissettirilensıkıntı,buaidiyetinartık,enson,enazgelipgeçici,engüçlükökleriolan, insanın pek çok temel ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilecek tek aidiyet gibi görünmesidir; vehepsininde-ulus,budun,ırk,hattasınıf-dahadar,dahakısıtlayıcıvehiçdedahaazölümcülolmadığıortaya çıkan geleneksel aidiyetler tarafından kalıcı olarak çiğnenemeyeceğidir; eğer bir "gezegenkabilesine"aidiyetaşılmakzorundaise,belkidebu,ancakdahaeksiksizhümanistbirufkuntaşıyıcısıolançokdahagenişbiraidiyetedoğruilerlemeklemümkündür.

Hiç kuşkusuz bana denilecek ki, hangi aidiyete?Hangi "daha geniş aidiyete"?Ve hangi "hümanistufka"? Tarih boyunca insanlığı seferber etme başarısını göstermiş güçlü bilinç-dışı aidiyetlerkarşısındadengesağlayabilecekhiçbiryeniaidiyetinortayaçıkmadığınısaptamakiçindünyayaşöylebirbakmakyeter.Üstelikbugünküresellikiddiasındakihergörüş,yaonlarasafçageldiğinden,yadakimlikleriiçinbirtehlikeolarakalgılandığındançağdaşlarımızdabirgüvensizlikuyandırıyor.

Güvensizlik hiç kuşkusuz zamanımızın anahtar sözcüklerinden biridir. İdeolojilere karşı, mutluyarınlara karşı güvensizlik, politikaya, bilime, akla, modernliğe karşı güvensizlik. İlerlemedüşüncesinevepratikolarakbütünbirXX.Yüzyılboyunca-büyükişleringerçekleştirildiği, tarihinbaşından beri eşi benzeri olmayan bir yüzyıl ama aynı zamanda bağışlanmaz suçların ve kırık

Page 50: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

umutların yüzyılı- inanabildiğimiz her şeye karşı güvensizlik. Küresel, dünya ya da gezegenölçeğindegibigörünenherşeyekarşıdagüvensizlik.

Daha birkaç yıl önce, pek çok insan gezegensel aidiyeti, bir bakıma, insanlık tarihinin doğal sonuolarakgörendüşünceyikabuletmeyehazırdı; sözgelimi,Torinolubir adam,öncePiemonteli'ykenİtalyanvatandaşıolacak,sonradasırasıylaAvrupavatandaşı,ardındandadünyavatandaşıolacaktı.Sonderecebasitleştiriyorum, amagitgidedahageniş aidiyetlere doğrugeriyedönüşüolmayanbugidiş fikri hiçde abartılı görünmüyordu. İnsanlıkbirbirini izleyenbölgeselkümeleşmelerdenyolaçıkarak, bir gün en üst toplaşmaya ulaşacaktı; birbirine rakip iki sistem üzerine, kapitalizm vekomünizmin,birincisigitgidesosyalleşerek,ikincisiisegüdümcülüğügitgidedahaazuygulayarak,tek sistemhalinegelinceyekadarbirbirlerineyöneleceklerinedairbüyüleyicikuramlarbileortayaatıldı.Huzurverengenişbirsentezlebirleşecekleriöngörülendinleriçindeaynışeyolacaktı.

Bugünartıktarihinaslakendisineçizilenyoldangitmediğibiliniyor.Doğasıgereğiyerizamanıbelliolmadığından,anlaşılmazyadaçözülemezolduğundan, insanaklınasığmadığındandeğil,amatamdainsanlarınyaptıklarındanbaşkabirşeyolmadığıiçin,onlarınbireyselolarakyadaortaklaşabütüneylemlerinin, bütün söylemlerinin, karşı karşıya kaldıkları şeylerin, acılarının, nefretlerinin,yakınlıklarının toplamı olduğu için. Tarihteki oyuncular çoğaldıkça ve özgür oldukça, bunlarıneylemlerininbileşkesidahakarmaşık,kavranmasıdahazor,basitleştiricikuramlaragelmezolacaktır.

Tarih her an sonsuz yollar üzerinde ilerlemekte. Bütün bunlardan her şeye rağmen herhangi biranlam,biryönçıkacakmıdır?Bizbunuelbetteancak"varış"tabilebileceğiz.Üstelikbusözcüğündebiranlamkazanmasıgerekecektir.

Gelecek, umutlarımızınmı yoksa karabasanlarımızınmı yarını olacak?Özgürlüklemi donanacak,yoksa kölelikle mi? Sonuçta bilim kurtuluşumuzun mu aracı olacak yoksa felaketimizin mi? BirYaratıcı'nın aydın yardımcıları mı olacağız, yoksa adi büyücü çırakları mı? Daha iyi bir dünyayadoğrumugideceğiz,yoksa"dünyalarıneniyisine"mi?

Önceliklede,dahayakınımızdakigelecekonyıllarbizenegösterecek?Bir"uygarlıklarsavaşı"mı,yoksa"küreselköy"ünhuzurunumu?

Bengeleceğinhiçbiryerdeyazılıolmadığınaderindeninanıyorum,gelecekbizimonayaptıklarımızolacak.

Bazılarıanlamlıanlamlıgözkırparak,Doğuluolanbana,"yakader?"diyesoracaktır.Bunahepbiryelkenli için rüzgâr neyse, kaderin de bir insan için aynı şey olduğu cevabını veriyorum.Dümenbaşındaki insan rüzgârın nereden eseceğine karar veremez, ne şiddette eseceğine de, ama kendiyelkeniniyönlendirebilir.Vebudakimizamaninanılmazderecedefarkeder.Aynırüzgârdeneyimsizya da ihtiyatsız ya da yanlış karar veren bir denizciyi felakete sürüklerken, bir başkasını sakin birlimanaulaştıracaktır.

Gezegen üzerinde esen küreselleşme "rüzgârı" hakkında da aynı şeyler söylenebilir. Bunubaltalamayaçalışmaksaçmaolur;amakıyıkıyıgidipkörkayalardansakınarakustacadümenaçılırsa"doğrulimana"varılabilir.

Busınırlıdenizmanzarasıylayetinmekistemem;durumlarıdahaaçıkbirşekildeifadeetmekzorunlugörünüyorbana: teknolojidebirkaçyıldırhızlanan,özelliklede iletişimvebilgiyeerişmealanında

Page 51: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

yaşamlarımızı derinden dönüşüme uğratan müthiş ilerlemenin bizim için "iyi" mi, "kötü" müolduğunusormamızhiçbirişeyaramaz,bubirreferandumkonusudeğil,birgerçek;bununlabirliktegeleceğimizinasıletkileyeceğidegenişölçüdebizebağlı.

Bazılarının içinden bir çırpıda her şeyi reddetmek ve dünyalılaşmaya, küreselleşmeye, egemenBatı'ya ya da dayanılmaz Amerika'ya karşı dokunaklı lanetler okuyarak "kimliklerine" sarılmakgelecektir. Tersine, başkalarıysa ne kim olduklarını, nereye gittiklerini, ne de dünyanın nereyegittiğinibilemezhalegelecekderecedefarkgözetmedenherşeyikabule,herşeyi"sindirmeye"hazırolacaktır!Taban tabanazıt,amaher ikisideboyuneğmeözelliği taşıdığındansonundabirleşen ikitavır. İkisi de -buruk ve yüze gülücü, somurtkan ve bön- dünyanın bir tren gibi raylar üzerindeilerlediğini ve hiçbir şeyin onu yolundan çıkartamayacağmı sanan aynı önvarsayımdankaynaklanıyor.

Benim duygularım farklı. Dünyalılaşma "rüzgârı" bana, bizleri gerçekten felakete de, en iyiye degötürebilecekmiş gibi geliyor.Bizi birbirimize çabucak yakınlaştıran yeni iletişim araçları, bizleritepki olarak farklılıklarımızı ortaya koymaya itse de, aynı zamanda ortak kaderimizin bilincinevarmamızıdasağlıyor.Budabana,bugünküevriminsonuçtakimlikkavramınayenibiryaklaşımınortayaçıkmasınıdestekleyebileceğinidüşündürüyor.Bütünaidiyetlerimizintoplamıgibialgılanacakve içinde insanlık toplumuna aidiyetin gitgide daha fazla önem kazanarak, çok yönlü özelaidiyetlerimizi de silmeden, sonunda bir gün esas aidiyet haline geleceği bir kimlik - elbetteküreselleşme "rüzgârı"nın bizleri ister istemez bu yöne sürüklediğini söyleyecek kadar ilerigitmeyeceğim,amaburüzgârbanaböylebiryaklaşımıgözealmayıdahaazzorhalegetirecekmişgibigeliyor.Aynızamandadakaçınılmaz.

Page 52: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

3

TarihçiMarcBloch, "İnsanlar babalarından çok, zamanlarının çocuklarıdır" diyordu.Bu kuşkusuzherzamandoğruydu,amaaslabugünkükadardoğruolmamıştı.Sonbirkaçonyıldırherşeyinnasılgitgidedahahızlıgeliştiğinihatırlatmakgerekirmi?Çağdaşlarımızdanhangisieskidenbiryüzyılayayılabilecekdeğişikliklerinzamanzamanbiryadaikiyıliçindeyaşandığınıfarkettiğiizleniminekapılmamıştır? İçimizden daha yaşlı olanlar çocukluklarındaki zihniyetlerine geri dönmek için,edindiklerialışkanlıkları,artıkvazgeçemeyeceklerialetveürünlerikavrayabilmekiçin,hafızalarınıbüyük ölçüde zorlama ihtiyacını bile duyuyorlar. Gençlerse daha önceki kuşaklarınki bir yana,büyükannevebabalarınınnasılbiryaşamsürdüklerihakkındaçoğuzamanenküçükbirfikirsahibibiledeğiller.

Aslındabizlerçağdaşlarımıza,atalarımızaolduğundançokdahafazlayakınız.SizePrag,SeulyadaSanFranciscosokaklarındarasgeleçevirdiğimbiriyle,kendibüyük-büyükbabamlaolduğundançokdahafazlaortakşeyimolduğunusöylesem,abartmışmıolurum?Sadecedışgörünüşte,kıyafette,halve tavırda değil, sadece yaşam biçiminde değil, işte, konutta, etrafımızı saran aletlerde değil, amaahlakkavramlarında,düşünmealışkanlıklarındada.

İnançlarda da. Biz kendimize istediğimiz kadar Hıristiyan, -ya daMüslüman, ya daMusevi ya daBudist ya daHindu- diyelim, öteki dünyayadair görüşümüzünbeş yüzyıl önceyaşamış olan "dinkardeşlerimizin"kiyle artık hiçbir ilgisi kalmamıştır. Onların büyük bir çoğunluğu için cehennem,tıpkımahşertablolarındakigibi,günahkarlarıezeliateşeatmayahazırçatalayaklıiblisleriylebirlikteAnadolu ya daHabeşistan kadar gerçek bir yerdi. Bugün artık hiç kimse ya da hemen hemen hiçkimse durumları böyle görmüyor. Çok karikatürlük bir örnek verdim, ama bu her alandakikavramlarımızıntümüiçindoğru.Bugüninananbirinsanatamamiylekabuledilebilirgelenpekçokdavranış, onun eski "din kardeşleri" için tasavvur dahi edilemezdi. Bu sözcüğü tekrar tırnak içinealdım, çünkü o atalar bizimle aynı dini yaşamıyorlardı. Eğer bugünkü davranışlarımızla onlarınarasında yaşayacak olsaydık, hepimiz zındıklıktan, zinadan, sapkınlıktan ya da büyücülüktensokaklardataşlanır,birzindanaatılıryadaateşteyakılırdık.

Toparlarsak, içimizden her biri iki mirasa sahip: "dikey" olanı bize atalarımızdan, halkımızıngeleneklerinden, ait olduğumuz dini cemaatten geliyor; "yatay" olanı ise çağımızdan,çağdaşlarımızdan.Banagöreenbelirleyiciolanısonuncusuvehergeçengünbirazdahabelirleyicioluyor. Bununla birlikte bu gerçek, kendi kendimizi algılayışımıza yansımıyor. Biz "vatay"mirasımızladeğil,ötekiyleöneçıkıyoruz.

İzninizle,günümüzdeortayaçıktığıhaliylekimlikkavramınaeğildiğinizandanitibarenşununtemelbirnoktaolduğundaısrarediyorum:biryanda,gerçekteneolduğumuzvekültüründünyalılaşmasınınetkisiyle ne olacağımız var, yani çağdaşlarıyla geniş bir toplum halinde referanslarının esasını,davranışlarınınesasını,inançlarınınesasınıpaylaşanherrenkipliktendokunmuşvarlıklar.Sonra,öteyandaolmayıdüşündüğümüz,olmaiddiasındabulunduğumuzşeyvar,yanifalancatopluluğundeğildefilancatopluluğunüyesi,şuinancındeğildebuinancınmüridi.Sözkonusuolandinsel,ulusalyada başka aidiyetlerimizin önemini yadsımak değil. "Dikey" mirasımızın çoğu zaman kesin olanetkisini yadsımak söz konusu değil. Bu evrede özellikle söz konusu olan, ne olduğumuzlaolduğumuzainandığımızşeyarasındabiruçurumolduğunugünışığınakoymak.

Page 53: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Doğrusunu söylemek gerekirse, farklılıklarımızı büyük bir hırsla vurguluyorsak, bunun nedeniaçıkça gitgide daha az farklı hale gelmemizdir. Çünkü çatışmalarımıza, çok eskilere dayanandüşmanlıklarımızarağmen,hergeçengünfarklılıklarımızıbirazdahaazalıyorvebenzerliklerimizibirazdahaçoğaltıyor.

Sanki bundan keyiflenir gibiyim. İnsanların birbirlerine gitgide daha çok benzemelerini görüncegerçekten sevinmeli midir? Pek yakında tek bir dilin konuşulacağı, herkesin aynı asgari inançdemetini paylaşacağı, herkesin televizyon karşısında aynı sandviçleri geveleyerek aynı Amerikandizilerinebakacağırenksizbirdünyayadoğrugitmişolmayacakmıyız?

İşinkarikatürübiryana,soruenciddibiçimdesorulmayıhakediyor.Gerçektendedünyalılaşmanınhemcinslerimizinbüyükçoğunluğunungözüne,herkesiçinzenginleştiricimüthişbirkarışımolarakdeğil, yoksullaştırıcı bir tektiplilik ve kendi öz kültürünü, kimliğini, değerlerini korumak içinmücadeleedilmesigerekenbirtehditgibigöründüğüsondereceşaşırtıcıbirçağdangeçiyoruz.

Belki bunlar artçı mücadelelerden başka bir şey değil, ama şimdilik bu konuda hiçbir şeybilmediğimizi kabul edecek alçakgönüllülüğü göstermek gerek. Tarihin çöplüklerinde her zamanumduğumuzubulamayız.Hemsonra,özelliklebuncainsankendisinidünyalılaşmanıntehdidialtındahissediyorsa,sözkonusutehdidindahayakındanincelenmesinormalolurdu.

Kuşkusuz, kendilerini tehlikede hissedenlerde, insanlık kadar eski olan değişimkorkusunu bulmakmümkün. Ama daha güncel ve haksız demeye dilimin varmadığı endişeler de var. Çünküdünyalılaşmabizi tekbirhareketle,birigözümehoş,diğerikötügelen,birbirinezıt ikigerçekliğedoğru sürüklüyor; yani evrenselliğe ve tektipliliğe. Bize tek bir yol söz konusuymuşçasına iç içegeçmiş, farksızlaşmış gibi görünen iki yol. O kadar ki, insan kendi kendine, birinin ötekiningösterilmeyelayıkyüzüolupolmadığınısorabilir.

Yan yana olsalar, birbirlerine değseler ve göz alabildiğine birbirlerine dolaşsalar da, ben kendipayıma, birbirinden farklı iki yol olduğuna inanıyorum. Çileyi hemen çözmek istemek hayalcilikolurdu,amaçiledenilkipliğiçekmeyeçalışılabilir.

Page 54: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

4

Evrenselliğin temel öngerçeği, insanlık onuruna ilişkin haklar olduğu, hiç kimsenin dini, rengi,milliyeti, cinsiyeti ya da daha başka nedenler yüzünden hemcinslerini bu haklardan yoksunbırakamayacağıdır.Bununanlamı,başkaşeylerinyanında,temelinsanvekadınhaklarınaşuyadabuözel gelenek -sözgelimi dinsel- adınaher türlü saldırının evrensellik ruhuna aykırı olduğudur.Birtarafta evrensel insan hakları beyannamesi, öte tarafta özel yasalar, bir İslam şeriatı, bir Yahudişeriatı,birHıristiyanşeriatı,birAfrikayasası,birAsyayasasıvs.olamaz.

İlke olarak buna pek az kişi karşı çıkacaktır- uygulamada ise, sanki buna hiç inanmıyormuş gibidavranılır.MeselahiçbirBatılıhükümet,Afrika'dakiveArapdünyasındaki insanhaklarınaPolonyaya da Küba'dakine baktığı gibi talepkar bir bakışla bakmaz. Saygılı olma iddiasında, ama benimgözümdesondereceaşağılayıcıbir tutum.Birinesaygıgöstermek, tarihinesaygıgöstermek,onunaynıinsanlığaaitolduğunukabuletmekleolur,farklıbirinsanlığa,ucuzbirinsanlığadeğil.

Kanıtlarla desteklenerek tek başına uzun uzun işlenmeyi hak eden bu sorun üzerinde yayılmakistemiyorum. Ama burada bunun evrensellik kavramının esası olduğunu hatırlatmayı da önemligörüyorum. Hiç ayrım yapmadan bütün insanları ilgilendiren değerler olduğunu peşinen kabuletmeseydi, bu kavram anlamından boşalırdı. Bu değerler her şeyden önce gelir. Gelenekler ancaksaygıdeğerolduklarıölçüdesaygıgörmeyelayıktır,yanitamolaraktemelerkekvekadınhaklarınasaygılıdavrandıklarıölçüde."Geleneklere"yadaayrımcıyasalarasaygıgöstermek,bunlarınkurbanıolan insanları aşağı görmektir. Bütün halklar ve bütün doktrinler, tarihlerinin bazı anlarında,zihniyetlerdeki evrim sonucu, insan onuruyla bağdaşmayacağı ortaya çıkan davranışlar üretmiştir;bunlarhiçbiryerdebirkalemoynatmaklayürürlüktenkaldırılamaz,amabuonlarınkınanmasınaveortadankalkmasıiçinçalışılmasınaengeldeğildir.

Temelhaklarailişkinherşey-babalarınındünyasındaheryerdebiryurttaşolarakhiçbirkovuşturmave aşağılanmaya uğramadan yaşama hakkı; nerede olursa olsun, onurlu yaşama hakkı; hayatını,aşklarını,inançlarınıbaşkasınınözgürlüğünesaygıgösterereközgürceseçmehakkı;engellenmedenbilgiye,sağlığa,dürüstveonurlubiryaşamaulaşmahakkı- , listebukadarlasınırlıdeğildir,bütünbunlar bir inancı, atalardan kalma bir uygulamayı ya da bir geleneği koruma bahanesiylehemcinslerimizdenesirgenemez.Bualandaevrenselliğedoğru,hattagerekiyorsa tektipliliğedoğruuzanmalıdır,çünküçoğulolsada,öncetekbirinsanlıkvardır.

Ya her uygarlığın kendine özgülüğü? Elbette buna saygı gösterilmelidir, ama başka bir tarzda vebasiretiaslaeldenbırakmadan.

Değerlerin evrenselliğimücadelesininyanı sıra, yoksullaştırıcı tektipliliğekarşı, ideolojik, politik,ekonomik ya damedyatik hegemonyaya karşı, aptallaştırıcı uzlaşmalara ve tektip düşünceye karşı,çeşitli dilbilimsel, sanatsal, entelektüel ifade biçimlerinin yolunu tıkayan her şeye karşı mücadeleetmekdebirzorunluluktur.Tekdüzeveçocuksulaştıranbirdünyayadoğrugidenherşeyekarşı.Bazıâdetlerin,bazıkültürelgeleneklerinkorunmasıiçinbirmücadele,amaaklıbaşında,talepkar,seçici,ürkekolmayan,paniğekapılmayanvesürekliolarakgeleceğeaçıkbirmücadele.

Bütün bir gezegen, zevklerimizi, hayallerimizi, davranışlarımızı, yaşam biçimimizi, dünyaya vekendimize bakışımızı her gün biraz daha değiştiren bir imaj, ses, düşünce ve çeşitli ürün selinin

Page 55: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

istilası altında.Bu olağanüstü kaynaşmadan çoğu zaman çelişkili gerçekler ortaya çıkıyor.Mesela,bugün artık Paris'in,Moskova'nın, Şanghay'ın ya da Prag'ın ana caddelerinde fast food'un mâlumişaretlerine rastlandığı doğru. Ama bütün kıtalar üzerinde artık sadece, uzun zamandan beri dışaaçılmışbulunanİtalyanyadaFransız,ÇinyadaHintdeğil,Japon,Endonezya,Kore,Meksika,FasyadaLübnangibiçokçeşitlimutfaklarıngitgidedahaçokbulunduğudadoğru.

Kimilerine göre bu sadece önemsiz bir ayrıntı. Benim gözümdeyse, açıklayıcı bir olgu. Günlükyaşamdabukarışımınneanlamageldiğiniaçıklayıcı.Aynızamandaşuyadabutarafıntepkilerininneolabileceğini açıklayıcı.Gerçekten de, bütün bu evrimde sadece tek bir veçhe, yani bazı gençlerinAmerikan usulü ayaküstü yiyeceklere düşkünlüğünü gören ne kadar çok insan var. Ben bırakınız-yapsınlar taraftarı değilim ve doğrusu yalnızca kendini bırakmayanlara karşı saygım var. Birsokağın, birmahallenin karakterini ya da belli bir yaşamkalitesini korumak içinmücadele etmek,meşru ve çoğu zaman da zorunlu bir mücadeledir. Ama bizim tablonun bütününü görmemiziengellememelidir.

Arzuedildiğinde,dünyanınheryerindeülkeninkenditarzındayemekyenebilmesi,amaaynızamandaABD'ninki de dahil olmak üzere başkamutfak geleneklerinin de tadına bakılabilmesi; İngilizlerinköriyinanelisosatercihetmeleri,Fransızlarınbazenetlisebzelitürlüyerinekuskussiparişetmelerive birMinskli'nin onyıllarca süren tekdüzelikten sonra ketçapve hamburgerle fantezilerinin sesinidinlemesi-bunlarınhiçbiri,itirafetmeliyimkibenikızdırmıyor,hüzünlendirmiyorda.Tersinebenbuolgunundahadagenişlemesini isterdim,isterSeçuan'danHalep'ten,Champagne'dan,Apulia'dan,isterHannoverdenyadaMilvvaukee'dengelsinhermutfakgeleneğininbütündünyadabeğenilmesiniisterdim.

Mutfakhakkındasöylediklerimigündelikkültürünbaşkaalanlarınadayayabilirim.Meselamüziğe.Buradadaolağanüstübirkaynaşmavar.Cezayir'denbizeçoğuzamanenisyanettiricihaberlergelir,amaoradankendileriniArapça,FransızcayadaKabilceifadeedenbütünogençlertarafındanyayılanyaratıcımüziklerdeyükseliyor;bazılarıherşeyerağmenülkedekalırken,ötekiler tanığıolduklarıbirhalkıngerçeğini,birkültürünruhunuyanlarında,içlerindegetirdiler.

Geldikleriyol,ancakbirzamanlarköleolarakAmerika'yataşmanAfrikalılarınodahaeskivedahaenginyollarınıhatırlatıyor.BugünonlarınLouisiana'danyadaKarayipleı'dençıkanmüzikleribütündünyaya yayıldı, artık müzik ve duygu mirasımızın bir parçası oldu. Bu da bir dünyalılaşmadır.İnsanlık geçmişte bu kadarmüziği, Liverpool'danMemphis'ten, Brüksel'den veNapoli'den olduğukadar Kamerun'dan, İspanya'dan, Mısır'dan, Arjantin'den, Brezilya'dan, Cabo Verde'den gelencanınızınistediğibütünbusesleriyayabilecekteknikolanaklaraaslasahipolmamıştı.Aslabukadarinsançalmak,bestelemek,şarkısöylemekvesesinidinletmekolanağınasahipolmamıştı.

Page 56: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

5

Gözümedünyalılaşmanınyararlısonuçlarındanbirigibi,gerçekbirevrenselliketkenigibigörünenşeyüzerindeısrarediyorsamda,bukaynaşmadaAnglo-saksonşarkılarınıngitgideartanağırlığındançokdahaönemsizbirolgugörenlerinendişelerinedesessizkalmakistemiyorum.Aynışekildedahabirçok alanda, sözgelimi bazı uluslararası medya kuruluşlarının etkisinden söz ederken ya daHollywood'un tartışılmaz derecede ezici ağırlığını koyduğu sinema konusunda gözlemlenen birendişe.

Endişedensözettim;bubelirsizsözcüktepkilerinsonsuzçeşitliliğiniveremiyor.RadyodasondereceazFransızşansonudinleyebildiğiiçinköpürenParislibirkahveciileonagöreBatı'nınsirensesleriniaktardığı için uydu antenlerine "Şeytan antenleri" diyen bağnaz bir vaiz arasında hiçbir ortaklıkyoktur.Belki,oluşmaktakihaliyleküreselkültürekarşıbellibirtavırdışında.Neolursaolsun,kendipayıma,tabiricaizsebuikiendişebeniendişelendiriyor;eşitölçüdedeğilamaaynıanda.ModernliğekarşıöfkelivegerileyenbirArapdünyası istemezdim;amayenibinyıla tereddütlüadımlarlagirenürkekbirFransa'yıdaistemezdim.

Buna rağmen, dünyalılaşmanın yol açtığı endişeler bana bazen çok aşırı görünüyorsa da, onlarınedensizyargılamadığımıtekrarlamakistiyorum.

Bana göre endişeler iki çeşit. Birincisini hak etmediği kadar kısa olarak belirtmekle yetineceğim,çünkü bu denemenin sınırlarını fazlasıyla aşıyor. Bu, bugünkü kaynaşmanın bizi olağanüstü birzenginleşmeye, ifade yollarının çoğalmasına, görüşlerin çeşitlenmesine götürmekten çok, tamtersine,çelişkiliolarak,yoksullaşmayagötürdüğü;buyüzden,bubaşıboşmüzikalifadebolluğununbaygınvezorlamabirçeşithafiffonmüziğiylesonbulacağı;buyüzdenbumüthişfikirharmanınınancak tektip ve basitleştirici bir görüşten, en küçük bir entelektüel ortak paydadan başka bir şeyüretemeyeceği; öyle ki sonunda bütün dünyanın çok yakında bir avuç orijinalin dışında hep aynıkalıptançıkmaromanlarıokuyacağı-okursatabii!-,tonlarlabocaedilenmelodisibelirsizmüzikleridinleyeceği, aynı taslağa göre üretilen filmler seyredeceği, lafın kısası, aynı ses, görüntüve inançbulamacınıyutacağıdüşüncesi.

Kitle iletişim araçları konusunda da aynı yoksunluk ileri sürülebilir. İnsan kimi zaman, bu kadargazete, radyo, televizyonla binlerce farklı görüş duyacağı hayaline kapılıyor. Sonra bakıyor ki,durumbununtamtersi:bumegafonlarıngücüoanınhakimgörüşünügenişletipyaymaktanbaşkaişeyaramıyor,okadarki,başkahiçbirsesduyulmazoluyor.Görüntüvesözcükbombardımanıeleştireldüşünceyiherzamanbesleyemiyor.

Buradan,bolluğunkültürdebirçeşitliliketkeniolmakbiryana,birtakımaldatıcıyasalarmarifetiyleaslındatektipliliğegötürdüğüsonucunavarmalımıyız?Reytingoranızorbalığınınve"politikaçıdankabul edilir"in kontrolden çıkmasının da gösterdiği gibi, risk hiç kuşkusuzmevcut.Ama bu bütündemokratik sistemlerin özünde olan bir risk; kendinizi edilgin biçimde sayıların ağırlığına teslimederseniz, en kötüsünden korkabilirsiniz; buna karşılık eldeki ifade biçimlerini bilinçli olarakkullanırsanız, sayıların basit gerçekliğinin altında insanların karmaşık gerçekliğini görmeyibilirseniz,hiçbirsapmaönünegeçilmezdeğildir.

Çünkü,-hatırlatmakgerekirmi?-bizbirtakımdışgörünüşlererağmenkitlelerçağındadeğil,bireyler

Page 57: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

çağındayız. Bu açıdan bakıldığında, insanlık XX. Yüzyıl'da tarihindeki en büyük tehlikelerle karşıkarşıyageldiktensonrabunlarıniçindenöngörüldüğündençokdahaiyibirşekildeçıktı.

Gezegenin nüfusu yüz yılda dört kat artmakla birlikte, bütünü içinde, her kişinin bireyselliğinin,haklarının geçmişe oranla daha fazla, görevlerinin kuşkusuz biraz daha az bilincinde, toplumdakiyerine,sağlığına,rahatına,bedenine,kendigeleceğine,sahipolduğugüçlere,kimliğine-üstelikbunayüklediği içerik ne olursa olsun- daha dikkatli olduğunu görüyorum. Aynı şekilde, bugünulaşabileceğigörülmemişolanaklarıkullanmasınıbilmesihalinde,içimizdenherbirininçağdaşlarınıve gelecek kuşakları anlamlı biçimde etkileyebileceğini düşünüyorum.Onlara söyleyeceği bir şeyolması koşuluyla. Aynı zamanda yaratıcı görünmek koşuluyla, çünkü yeni gerçeklikler bizeyanlarındakullanmakılavuzlarıylagelmiyor.

En çok da ve özellikle homurdanarak köşesine çekilmemek koşuluyla: "Gaddar dünya, artık seniistemiyorum!"

Dünyalılaşmanınyolaçtığıötekiendişekonusundadabenzerürkeklikaynıölçüdekısırlıkolurdu.Bukez konu sıradanlık sonucu tektipleşme değil, ama hegemonya yüzünden tektipleşme. Çok sayıdakanlıçatışmanınvesayısızgeriliminkökenindeyatan,sondereceyaygınbirendişe.

Buendişe şöyleaçıklanabilir:dünyalılaşmaAmerikanlaş-madanbaşkabir şeydeğilmidir?Başlıcasonucubütündünyayaaynıdilin, aynı ekonomik,politikve sosyal sistemin, aynıyaşambiçiminin,aynı değerler yelpazesinin, yaniAmerikaBirleşikDevletleri'ninkilerin dayatılması olmayacakmı?Bazılarınabakarsanız,dünyalılaşmaolgusutümüylebirkılıkdeğiştirmeden,birkamuflajdan,altındabirhegemonyagirişimininyattığıbirTruvaatındanbaşkabirşeydeğildir.

Mantıksahibihergözlemci,teknolojininveyaşambiçimlerininbüyükbirgüçyadabirgüçlerittifakıtarafından "uzaktan kumanda ile" evrimi düşüncesini saçma bulacaktır. Buna karşılık, kendikendimize dünyalılaşmanın bir uygarlığın ya da bir gücün hegemonyasının üstünlüğünü pekiştirippekiştirmeyeceğini meşru olarak sorabiliriz. Çünkü bu, iki vahim tehlikeye zemin hazırlardı:birincisi, dillerin, geleneklerin, kültürlerin yavaş yavaş yok olduğunu görmek; ikincisi, tehditaltındaki bu kültürlerin taşıyıcılarının gitgide daha radikal, daha kendi kendini yok edici tavırlarbenimsediğinigörmek.

Hegemonyanıntaşıdığırisklergerçektir.Hattabuna"riskler"deyipgeçmekişihafifealmakolur.Batıuygarlığınınyüzyıllardanberidiğerbütünuygarlıklara,kendileriniHıristiyanBatıtarafındangitgidebir kenara itilmiş ve yeniden biçimlendirilmiş demesek de, derinden etkilenmiş bir halde bulanAsya'daki, Afrika' daki, Kolomb öncesi Amerika'daki ve Doğu Avrupa'daki uygarlıklara göreayrıcalıklıbir statüeldeettiğindenhiçkuşkuyok.SovyetlerBirliği'ninyıkılışıylaBatı'nıngelişmişülkelerinin, bütün dünyada bir ölçü haline gelmekte olan kendi ekonomik ve politik sistemlerininmutlaküstünlüğünüyerleştirmeyibaşardıklarındandahiçkuşkuyok.

Gene, soğuk savaşın sonunda tekgerçek süpergüçolarakortaya çıkanBirleşikDevletlerinbugünbütün bir gezegen üzerinde görülmemiş bir etki yarattığını görmek için kanıtları çoğaltmaya hiçihtiyaçyok.Çokfarklıbiçimlerde,bazenkararlıbireylemle-bölgeselbiranlaşmazlığıçözmekiçin,birdüşmanızararsızhalegetirmekyadabirrakibinekonomipolitikasınıçökertmekiçin-,amaçoğuzamanistemsizbirsürüklenişle,modelingücüveçekiciliğiylekendinigösterenbiretki;birbirindensonderecefarklıkültürlerdengelenmilyarlarcakadınveerkek,Amerikalılarıtaklitetmek,onlargibiyemek, onlar gibi giyinmek, onlar gibi konuşup şarkı söylemek için can atıyor; onlar gibi ya da

Page 58: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

onlarıkafasındacanlandırdığıgibi.

Bütünbuaçıkgerçekleribirbirsıralamamınnedeni,buradançıkacaksorularıortayakoymadanöncebunlarıaçıkaçıkhatırlatmadayarargörmem.Sorularşöyle:GündengüneoluşanküreselkültürneölçüdeBatılı,hattadahaözelolarakAmerikalıolacaktır?Busorunsaldanhareketlebaşkasorulardaeklenecektirzincire:Farklıkültürlereneolacaktır?Bugünkonuştuğumuzpekçokdileneolacaktır?Peki er ya da geç yok olmaya yazgılı yerel lehçeler? Dünyalılaşma gitgide kültürlerin, dillerin,törenlerin, inançların,geleneklerinyokedicisigibi,kimliklerinyokedicisigibigörünecekolursa,gelecekonyıllardahangiatmosferiçindegelişecektir?Eğerherbirimizden,tanımlandığışekliylevetanımlanacağışekliylemodernliğeulaşmak içinkendini inkaretmesi istenecekse,gerici tepkilerveelbetteşiddetgenelleşmeyecekmidir?

Page 59: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

IV

Panterievcilleştirmek

Page 60: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

1

Bu deneme, ne önceki sayfalarda ne de bundan sonrakilerde, dünyalılaşma kavramının kapsadığıdurumların -ekonomik, teknolojik, jeopolitik... - bütününü kucaklamaya çalışmıyor: tıpkı ilkbölümlerde geniş kimlik kavramını didik didik incelemeye çalışmadığı gibi. Burada da hedef çokdahaalçakgönüllü,çokdahabelirgin:şudünyalılaşmadenenşeyinkimliğeilişkindavranışlarınasılazdırdığınıvegününbirindebunlarınasıldahaazölümcülhalegetirebileceğinianlamayıdenemek.

Düşüncelerim bir saptamadan yola çıkıyor: bir toplum modernlikte "yabancı eli" görüyorsa, onureddetmeyeveondankorunmayaeğilimlioluyor.Müslüman-ArapdünyasıveonaBatı'dangelenherşeyle olan karmaşık ilişkileri hakkında konuşurken bundan uzun uzun söz etmiştim.Dünyalılaşmakonusunda da yeryüzünün farklı köşelerinde benzer bir olgu gözlemlenebilir. Eğer bununmilyonlarcavemilyonlarcahemcinsimizde,nefretvekindolu,kendikendiniyokedici,sistemlibirred tepkisiyaratmasınınönünegeçilmek isteniyorsa,kurulmaktaolanküreseluygarlığın sadecevesadece Amerikalı gibi görünmemesi çok önemlidir; herkesin kendini bu uygarlığın içinde birazgörebilmesi,herkesinkendinibirparçaonunlaözdeşleştirebilmesi,hiçkimseninonukendine iflaholmazbiçimdeyabancı,dolayısıyladadüşmangörmeyeitilmemesigerekir.

Buradada anahtar-ilkeolan "karşılıklılık" ilkesinegöndermedebulunmakbanayararlı görünüyor:bugün her birimiz en güçlü kültürlerden gelen sayılmayacak kadar çok unsuru zorunlu olarakbenimsemek durumundayız; ama aslolan hepimizin kendi öz kültürünün bazı unsurlarının da -insanlar,modalar,sanateserleri,kullanımeşyaları,müzikler,yemekler,sözcükler...-KuzeyAmerikada dahil, bütün kıtalarda benimsendiğinden ve artık bütün insanlığın ortak evrenselmirasına dahilolduğundaneminolmasıdır.

Kimliköncesimgeler,hattagörünüşlerişidir.Birtopluluğunarasındabenimkiyleaynıtınılarasahipisimleri olan, aynı ten rengine ya da aynı benzerliklere, hatta aynı kusurlara sahip insanlargördüğümde, kendimin böyle bir topluluk tarafından temsil edildiğini hissedebilirim.Bir "aidiyet"zinciri beni onlara bağlar, bu zincir ince ya da kalın olabilir, ama kimliği dış görünüşte olanlartarafındanhemenfarkedilir.

Birtoplulukiçingerçekolan,sosyalbirgrupiçin,ulusalbirtoplumyadaküreselbirtoplumiçindegerçektir.Neredeolunursaolunsun,insanlarınbukimlikişaretlerine,buötekinedoğruköprülere-buhâlâkimlikihtiyacınıdoyurmanınen"uygar"tarzıdır-ihtiyacıvardır.

İçgerilimleriniazaltmaksözkonusuolduğundabu türdışgörünüşleredikkatedenbazı toplumlar,dünya planında farklı kültürlerle ilişkiler söz konusu olduğunda daha az dikkatlidirler. ElbetteBirleşikDevletleridüşünüyorum.Orada isterPolonya, İrlanda, İtalya,Afrika, ister İspanyakökenliolsun, insan ne zaman televizyonun başına geçse kaçınılmaz olarak Polonyalı, İrlandalı, İtalyan,Afrikalıyadaİspanyolisimveyüzlerinresmigeçidiniseyreder.Bukimizamanokadarsistemlidir,o kadar "yapma", o kadar "anlaşmalı"dır ki, insan sinirlenir. Azınlıkları olumsuz tarafındangösteriyor izlenimi vermemek için polisiye dizilerin onda dokuzunda tecavüzcü sarışın mavigözlüdür;suçlusiyah,onukovalayandetektifbeyazolursa,polisşefininsiyaholmasınadikkatedilir.Sinir bozucu mu? Belki. Ama Kızılderililerin veletlerin çılgınca alkışları altında kitleler halindebiçildiği eski kovboy ve kızılderili filmleri hatırlandığında, bugünkü tutumun ehven-i şer olduğusöylenebilir.

Page 61: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Genedebudengeleyiciuygulamalarahakettiklerinden fazladeğervermek istemem.Çünkübunlarbazenırkçı,etnikyadabaşkatürlüönyargılarıngerilemesineyardımcıolmaklabirlikte,çoğuzamansürüpgitmesinedekatkıdabulunuyor.Aynıilkeadına-"hiçbirAmerikalıgördüğüyadaduyduğubirşeykarşısındakendinihakareteuğramışhissetmemelidir"-ekrandabeyazbiradamlasiyahbirkadınyadabeyazbirkadınlasiyahbiradamarasındakiher türlübirleşmehemenhemenyoksayılmıştır,çünkükamuoyununbutürkarmailişkilerkarşısındarahatolmadığısöylenir.Yaniişleröyleayarlanırki herkes kendi "kabilesiyle" "görüşür". Burada da her şey o kadar sistemli, o kadar öncedenkestirilebilirdirki,insançiledençıkar,hattaonurukırılır.

Bunlarçocuksulaştırantektipliliğinsapmaları...Amabenimgözümde,bunlarbugünABD'degeçerliolanveheryurttaşın,özellikledeher"azınlıkmensubunun"televizyonseyrederkenoradageçenisimve yüzlerde kendini bulabilmesi ve kendini ulusal toplumdan dışlanmış hissetmemesi için olumluolarak temsil edildiğini görmesi gerektiğine dayanan bu basit düşüncenin doğruluğunu ortadankaldırmıyor.

Dahagenişbirçerçeveyeaktarılmasıgerekenbirdüşünce:mademkibugünbütünbirgezegenaynıgörüntülere,aynıseslere,aynıürünlereulaşabiliyor,bugörüntülerin,buseslerin,buürünlerinbütünkültürleri temsil etmesi, herkesin bunlarda kendini bulması normal olmaz mıydı? Her toplumuniçindeolduğugibi,küreseldüzlemdede,ötekilerinarasındayaşayabilmekiçinhiçkimsenin,utançladininiyadarenginiyadadiliniyadaisminiyadakimliğinioluşturanherhangibiröğeyisaklamakzorunda kalacak derecede kendini hakarete uğramış, alaya alınmış, değer verilmemiş, "umacı gibigösterilmiş" hissetmemesi gerekirdi. Herkesin başı yukarda, korkusuzca ve hınç duymadanaidiyetlerininherbiriniiçinesindirmesigerekirdi.

Halihazırdakidünyalılaşmanın tekyönlü işlemesi felaketolurdu,biryanda"evrenselvericiler",öteyanda"alıcılar";biryanda"norm",öteyanda"istisnalar";biryandadünyanıngerikalanınınonlarabir şey öğretemeyeceğini sananlar, öte yanda dünyanın asla kendilerini dinlemek istemeyeceğineinananlar.

Bunları yazarken sadece hegemonya eğilimini düşünmüyorum, ama gezegenin faklı köşelerindekendini gösteren, bir bakıma birincinin tersi ya da negatifi olan ve bana aynı derecede kötü gelenbaşkabireğilimidedüşünüyorum:küsmeeğilimi.

Ne çok insan kendini boşluğa kaptırıp ne olup bittiğini anlamaktan vazgeçmiştir. Ne çok insanetraflarındakidünyanınnüfuzedilmez,düşman, insanyiyici,aklınıkaybetmiş,şeytaniolduğunabirkere karar verdiği için evrensel kültüre yapacağı katkılarından vazgeçmiştir.Ne çok insan kurbanrolüne sığınmaya istek duymuştur - Amerika'nın kurbanı, Batı'nın kurbanı, yeni teknolojilerinkurbanı, medyanın kurbanı, değişimin kurbanı... Bu insanların kendilerini gerçekten de haksızlığauğramış hissettiklerini ve bu yüzden acı çektiklerini hiç kimse inkar edemez; bana talihsiz gelenonların tepkileri. Saldırıya uğramışlık zihniyeti içine kapanıp kalmak, kurban için saldırınınkendisinden de yıkıcıdır. Üstelik bu, bireyler için olduğu kadar toplumlar için de geçerlidir. İçinekapanır, etrafına barikatlar yığar, kendini her şeyden korur, içine atar, aramaktan vazgeçer,keşfetmektenvazgeçer,ilerlemektenvazgeçer,gelecekten,şimdikizamandanveötekilerdenkorkar.

Böyle tepki gösterenlere hep şöyle demek gelir içimden: bugünün dünyası sizin hayalinizdekidünyayabenzemez!Herşeyekadirkaranlıkgüçlertarafındanyönetildiğidoğrudeğil!"Ötekiler"eaitolduğu doğru değil! Kuşkusuz değişimdeki baş döndürücü hız gibi dünyalılaşmanın boyutları dahepimize olan bitenler tarafından bir istila edilmişlik ve olanların seyrini değiştirmede yetersiz

Page 62: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

olduğuduygusuveriyor.Amabunun,merdiveninentepesindegörmeyealıştığımızkişilerdedahil,sonderecepaylaşılanbirduyguolduğunusüreklihatırlamakçokönemli.

Daha önceki bir bölümde çağımızda herkesin kendini biraz azınlık, biraz sürgün gibi hissettiğinisöylemiştim.Çünkübütüntopluluklar,bütünkültürlerkendilerindendahakuvvetliyleboyölçüştüklerive miraslarını bozulmadan koruyamadıkları izlenimindeler. Güney'den ve Doğu'dan bakıldığında,egemen olan Batı'dır; Paris'ten bakıldığında egemen olan Amerika olur; oysa ABD'ye doğru yolalırsanız, ne görürsünüz? Dünyanın bütün çeşitliliğini yansıtan ve hepsi de kökenlerindekiaidiyetlerinivurgulamaihtiyacınıduyanazınlıklar.Sizbuazınlıkların

arasında dolaşırken, iktidarın beyaz adamın elinde olduğunu, Protestan Anglo-saksonlar'ın elindeolduğunu binlerce kez işitirken, birden Oklahoma City'de korkunç bir patlama olur. Sorumlularkimlerdir? Tam da, kendilerinin azınlıklar arasında en ihmal edilen ve aşağılanan gruba dahilolduklarınavedünyalılaşmanın"onların"Amerikası'nınçanınaottıkadığınainananAnglo-saksonveProtestan beyaz adamlar. Dünyanın geri kalanının gözünde Timothy McVeigh ve yardakçıları,gezegene hakim olacakları ve geleceğimizi ellerinde tutacakları düşünülenlerin etnik profilinesahiptir;kendigözlerindeyse,onlarellerindeenölümcülsilahtan,yaniterörizmdenbaşkabirşeylerikalmayan,soyutükenmeyeyüztutmuşbirtürdenbaşkabirşeydeğildir.

Ohaldedünyakimeait?Hiçbirözelırka,hiçbirözelulusadeğil.Tarihinötekianlarındançokdahafazlaolarakoradakendinebiryeraçmayıisteyenherkeseait.Kendiyararınakullanmakiçinoyununyenikurallarını-nekadarşaşırtıcıolsalarda-kavramayaçalışanherkeseait.

Doğru anlaşılsın, içinde yaşadığımız dünyanın çirkinliklerini bir tesettür peçesiyle örtmeyeçalışmıyorum,bukitabınbaşındanberiyaptığım,sadeceondayolundagitmeyenşeyleri,aşırılıkları,eşitsizlikleri, ölümcül kontrolden çıkışları kınamak; benim bir parça hararetle karşı çıktığım şey,umutsuzluk eğilimi, "dış" kültürlerin sahiplerinde son derece yaygın olan, buruklaşıp, boynunubükerek,edilgenliğesığınarakvebudurumdanancakbaşarısızlığamahkûmşiddetyoluylaçıkmaktanibaretotavır.

Dünyalılaşmanınkültürdekiçeşitliliği,özelliklededillerinveyaşambiçimlerininçeşitliliğinitehditettiğindenkuşkuduymuyorum;hatta,sonrakisayfalardayenidensözetmeolanağınıbulacağımgibi,bu tehdidingeçmişteolduğundan sonderecedahavahimolduğuna inanıyorum;nevarki bugünündünyası tehdit altındaki kültürleri korumak isteyenlere kendilerini koruma fırsatlarını da sağlıyor.Yüzyıllardır olageldiği gibi ilgisizlik içinde çöküp yok olmak yerine, artık bu kültürler ayaktakalabilmekiçinmücadeleetmeolanaklarınasahipler;bunlarıkullanmamaksaçmaolmazmıydı?

Çevremizde gelişen teknolojik ve sosyal altüst oluşlar, herkesin yarar sağlayabileceği ve hiçkimsenin -Amerika'nın bile!-dizginleyemeyeceği bir karmaşıklık ve genişlikte tarihi bir olguoluşturuyor. Dünyalılaşma, "kimilerinin" dünya üzerinde hükmettirmeye çalışacakları "yeni birdüzen"inaracıdeğil,benbunudahaçok, içindeaynıandabinlerceciritoyununun,binlercegüreşinyapılacağıveherkesinzaptedilmezbirkakafoniylekendişarkıları,kendisilahlarıylagirebildiği,heryanıaçık,uçsuzbucaksızbirarenayabenzetirdim.

Meselainternet,dışardanvepeşinbirgüvensizliklebakıldığında,budünyadakigüçlülerin,sayesindeahtapot kollarını bütün dünyaya uzattıkları sanal bir gezegen canavarı; içerden bakıldığındaysaİnternet,herkesinkeyfincekullanabildiğiyeterinceeşitlikçibiralanveiçindedörthınzıröğrencininbir devlet başkanı ya da bir petrol şirketi kadar etkili olabileceği müthiş bir özgürlük aracı.

Page 63: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

İngilizceninüstünlüğüeziciolmaklabirlikte,güncelçevirialanındabazıbuluşlarla-henüzemeklemedöneminde, henüz çok yetersiz ve kimi zaman gülünç bir etki yapan, ama gelecek için umutvermektendeuzakolmayanbuluşlar-desteklenendilçeşitliliğihergünbirazdahagelişiyor.

Daha genel olarak, yeni iletişim araçları çağdaşlarımızın çok büyük bir kısmına, bütün ülkelerdeyaşayanvehertürlükültürgeleneğinintaşıyıcısıolaninsanlara,yarınortakkültürümüzolacakşeyinoluşturulmasınakatkıdabulunmaolanağınısunuyor.

Dilinizin ölmesini önlemek istiyorsanız, bağrında büyüdüğünüz kültürü dünyaya tanıtmak, saygıduyulmasını sağlamak ve sevdirmek, ait olduğunuz topluluğun özgürlüğü, demokrasiyi, onuru verefahı tanımasını istiyorsanız, savaş önceden kaybedilmemiş demektir. Her kıtadan gelen örneklerzorbalığa karşı, karanlıkçılığa karşı, ayrımcılığa karşı, küçümsemeye karşı, unutuluşa karşı ustacamücadeleedenlerin,çoğuzamandavalarınıkazandıklarınıgösteriyor.Açlıkla,cehaletleyadasalgınhastalıklarlamücadeleedenlerinde.Dahice, sapıkçayadagereksizdeolsabir fikriolanherkesin,bunuhemenogünonlarcamilyonhemcinsineulaştırabileceğişaşırtıcıbirdönemyaşıyoruz.

Bir şeylere inanıyorsanız, içinizde yeterince enerji, yeterince tutku, yeterince yaşama iştahıtaşıyorsanız, bugünün dünyasının sunduğu kaynaklarda düşlerinizden birkaçını gerçekleştirmeolanağınıbulabilirsiniz.

Page 64: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

2

Buörneklerle,bugünküuygarlığınkarşımızanezamanbir sorunçıkarsaherdefasında,Hızırgibiyetişip bize onu çözecek çareleri de verdiğini söylemeye çalışmış olabilir miyim? Bu konudaaçıklanabilecek herhangi bir yasanın olduğunu sanmıyorum. Gene de bilimin ve modernteknolojilerin insana verdiğimuazzam gücün, biri yıkıcı, öteki onarıcı, birbirine zıt iki kullanımayaradığı doğru. Sözgelimi, doğa asla bu kadar kötüye kullanılmamıştı; ama biz onu eskidenolduğundançokdahaiyikoruyabilecekdurumdayız,çünkümüdahaleolanaklarımızdahaönemlivebilinçlenmemizeskisindençokdahagüçlü.

Neyazıkkibu,ozontabakasıyadahâlâsoyutükenmetehlikesialtındakiçoksayıdakitürlerşeklindepekçokörneğingösterdiğigibi,onarıcıeylemimizinherzamaniçinzararvermekapasitemizleaynıdüzeydeolduğuanlamınagelmiyor.

Çevredenbaşkaalanlarıdaanabilirdim.Çevreyiseçmeminnedeni,bualandarastlanantehlikelerdenbazılarınındünyalılaşmanınbiziyüzyüzegetirdikleriylebenzerlikler taşıması.Her ikidurumdadaçeşitliliktehditaltındadır;tıpkımilyonlarcayılyaşadıktansonragelipgözlerimizinönündeyokolantürler gibi, yüzlerce, binlerce yıl dayanmayı başaran nice kültür, önlemini almazsak aynı şekildegözlerimizinönündesönüpgidebilir.

Bazıları kayboluyor bile. Diller son okuyucularının ölümüyle artık konuşulmaz oluyorlar. Tarihboyunca bin bir buluşla -kıyafetler, tıp, resim, müzik, jest ve davranışlar, zenaat, mutfak, anlatıgeleneğialanında...-özgünbirkültürdokuyaninsantopluluklarıtopraklarını,dillerini,belleklerini,bilgilerini,özelkimliklerini,onurlarınıkaybetmetehdidialtında.

Çokuzunzamandanberitarihtekibüyükhareketleringenişçaptauzağındakalmıştoplumlardansözetmiyorum sadece, Batı'dan ve Doğu'dan, Kuzey'den ve Güney'den, hepsi de kendilerine hasözelliklere sahip sayısız topluluktan söz ediyorum. Benim anlayışıma göre, birini ya da ötekinigelişmesininbiranındadondurmak,heleonubirpanayırseyirliğihalineçevirmeksözkonusudeğil;ortak bilgi ve etkinlikler mirasımızı, olanca çeşitliliği içinde ve Provence'tan Borneo'ya,Louisiana'danAmazon'akadarbütüngökler altındakorumak sözkonusu;bütün insanlarabugünündünyasındadoludoluyaşama,nekendiözelbelleklerini,nedeonurlarınıyitirmedenteknik,sosyal,entelektüelgelişmelerdendoludoluyararlanabilmeolanağınınverilmesisözkonusu.

Nedeninsankültürlerininçeşitliğine,hayvanvebitkitürlerininçeşitliliğinekarşıolduğumuzdandahaaz dikkatli olalım?O çokmeşru, çevremizi koruma istemimiz insan çevresine kadar da uzanmakzorunda değil mi? Sadece artık "yararlı" türlerle, bize "dekoratif" gelen ya da simgesel değerkazanmışolanbirkaçbaşkatürkalsaydı,gezegenimizkültüraçısındanolduğukadar,doğaaçısındandaçokkasvetliolurdu.

İnsankültürününbütünbuveçhelerinihatırlarken,bukültürünaynızamandaikifarklımantığabağlıolduğudaapaçıkortayaçıkıyor;gitgidedurduraktanımayanbirrekabetedoğruuzananekonomininmantığı ve koruma düşüncesinden kaynaklanan çevrebilimin mantığı. Birincisi açıkça zamanıngidişineuygun,amaikincisinindaimabiramacıolacak.Enkatıbiçimiyleserbestekonomiyeensıcakbakanülkelerbile,sözgelimidoğalbirsitalanınınmüteahhitlertarafındanyağmalanmasınıönlemekiçin korumacı yasalar çıkarıyorlar. Kültür konusunda da, korkuluklarla çevirmek, tamiri mümkün

Page 65: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

olmayanıönlemekiçin,bazenaynıyöntemlerebaşvurmakgerekir.

Amabubelkidegeçicibirçözümyolu.Sonundabizyurttaşlarınbayrağıkapmalarıgerekecek;bizleraynenpandalarınyadagergedanlarınsoyununtükenmesiniönlemekonusundagösterdiğimizinançla,kaybolmatehdidialtındakibirdil içinentelektüelaçıdan,duygusalaçıdanvemaddiaçıdanseferberolmayahazırolduğumuzda,kültürelçeşitliliksavaşıkazanılacaktır.

Birkültürüvebirkimliğitanımlayanöğelerarasındasürekliolarakdildensözettim;bununlabirliktesözkonusuolanınsadecediğerlerigibibiröğeolmadığıkonusuüzerindedurmadım.Kitabınbusonbölümünde,belkideartıkdilikümedenayırıphakettiğiyerivermeninzamanıgeldi.

Kendimizde kabul ettiğimiz bütün aidiyetlerimiz arasında dil, neredeyse her zaman en belirleyiciolanlardanbiridir.Enazından,bütüntarihboyuncabirbakımabaşlıcarakibi,amabazendemüttefikiolduğu din kadar. İki topluluk farklı diller konuştuğunda, ortak dinleri onları bir araya getirmeyeyetmez -Katolik Flamanlar'la Wallonlar, Müslüman Türkler'le Kürtler ya da Araplar, vs. -; dilortaklığıda,bugünBosna'daOrtodoksSırplardaKatolikHırvatlarınveMüslümanBoşnaklarınyanyanayaşamasınısağlayamıyor.Dünyanınheryanındaortakbirdiletrafındakurulanpekçokdevletdiniçatışmalaryüzündenparçalandıveortakbirdinetrafındatoplanannicedevletdedilçatışmalarıyüzündenbölündü.

Bu,rekabetkonusu.Aynızamaniçinde,İslamlaArapdili,KatolikKilisesi'yleLatinceveLutherİnciliileAlmancaarasındaçokeski"ittifakların"işlendiğindendehiçkuşkuyok.Geneİsraillilerbugünbirulus oluşturmuşlarsa, bunun tek nedeni, ne kadar güçlü olursa olsun, onları birleştiren din bağıdeğildir, kendilerini modern İbranice sayesinde gerçek bir ulusal dille donatmayı başarmışolmalarıdır;kırkyılİsrail'dekalıpdasinagogaadımınıaslaatmamışbirkişibirandatoplumdışınaatılmayacaktır; orada kırk yıl yaşayıp da İbraniceyi öğrenmek istemeyen birisi içinse aynı şeysöylenemez. Bu, dünyanın her yerindeki birçok ülkede geçerlidir ve bir insanın dinsizyaşayabileceğini ama herhangi bir dili olmadan kesinlikle yaşayamayacağını görmek için uzunispatlamalaragerekyoktur.

Aynıorandaaçık,amakimliğinenbüyükşuikiöğesikıyaslandığıandahatırlatılmayıhakedenbaşkabir gözlem: din özel ve mutlak olmaya çağrılıdır, dil öyle değildir. İnsan İbraniceyi, Arapçayı,İtalyancayıveİsveççeyiaynızamandakullanabilir,amaaynızamandaMusevi,Müslüman,KatolikveProtestanolamaz;zaten,insankendiniaynıandaikidinebirdenbağlıhissetsebile,böylebirkonumbaşkalarıtarafındankabuledilemez.

Diniledilarasındakibukısakıyaslamadanyolaçıkarakbiröncelikyadabirseçimortayakoymayaçalışıyor değilim. Ben sadece dilin hem kimlik etkeni, hem de iletişim aracı olma gibi o harikaözelliğinedikkatçekmekistiyorum.Buyüzdenvedinkonusundailerisürdüğümdileğinaksine,dilikimlikbütünlüğündenayırmakbananemümkünnededoğrubirişgibigeliyor.Dilkültürelkimliğinekseniolarakkalmaeğiliminde,dildeçeşitliliksebütünçeşitliliklerinekseni.

İnsanlarladilleriarasındakiilişkilerkadarkarmaşıkbirolguyuayrıntılıolarakincelemekistemesemde, bu denemenin son derece sınırlı çerçevesi içinde özellikle kimlik kavramını ilgilendiren bazıdurumlaradeğinmeninönemliolduğunudüşünüyorum.

Önce, her insanın kimliğini oluşturan bir dile ihtiyacı olduğunu saptamak için; bu dil bazen yüzbinlercekişininortakdiliolabilir,bazendesadecebirkaçbinkişinin,bununpekbirönemiyok;bu

Page 66: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

aşamadatekönemliolan,aidiyetduygusudur.Herbirimizinbugüçlüvegüvenvericikimlikbağınaihtiyacıvar.

Bir insanı diline bağlayan göbek bağını koparmaya çalışmak kadar tehlikeli bir şey yoktur.Koparıldığıyadaağırbiçimdezedelendiğindebubirfelakethalindebütünbirkişilikteyankılanıyor.Cezayir'i kana boğan fanatizm, dinden çok daha fazla dille ilgili bir hoşnutsuzlukla açıklanabilir;FransaCezayirliMüslümanlarıHıristiyanyapmayaaslakalkışmamıştır,amadillerininyerineçabuktarafındanvekarşılığındaonlaragerçekbiryurttaşlıkvermedenkendidilinikoymak istemiştir;buaradabelirtmeliyimki,kendinelaikdiyenbirdevletinuyruklarındanbazılarını"MüslümanFransız"sıfatıyla tanımlamasını ve sadece kendi dininden başka bir dine mensup oldukları için bazıhaklarındanyoksunbırakmasınıaslaanlamışdeğilim...

Ama bu parantezi hemen kapatıyorum, bu sadece pek çok trajik örnek arasından biriydi; sırfkendilerinietraflarındakuşku,düşmanlık,küçümsemeyadaalaycıtavırlaruyandıranbirdildeifadeettikleriiçininsanlarınbütünülkelerdebugündahikatlanmakzorundaolduklarışeyleriayrıntılarıylaanlatmayakalkacakolsamyeryetmezdi.

Her insanın kimlik dilini koruma ve onu özgürce kullanma hakkının en küçük bir anlam sapmasıolmadan açıkça ortaya konması ve aralıksız kollanması temeldir. Bu özgürlük bana inançözgürlüğündendahaönemligeliyor;dinbazenözgürlükdüşmanıvetemelkadınveerkekhaklarınaaykırı doktrinleri koruyor; ben, kendi hesabıma, özgürlüklerin kaldırılmasını savunanların ifadeözgürlüğünüveçeşitlinefretvekölelikdoktrinlerinisavunmayıiçimesindiremezdim;bunakarşılık,herinsanınkendidilinikonuşmahakkındanyanatavırkoymakbuçeşitbirtereddütuyandırmazdı.

Bununanlamıbuhakkınherzamankolaycaişlerlikkazanmasıdemekdeğildir.İlkeortayakonur,amaasıl kısım geriye kalır. Her insan idari bir kuruma gitme ve gişenin ardındaki memurun onuanlayacağından emin, kendi kimlik dilini konuşma hakkını talep edebilirmi?Uzun zamandan beribaskı gören ya da en azından ihmal edilen bir dil, ötekilerin aleyhine olarak ve başka tipte birayrımcılığa yol açma pahasına yerini meşru olarak yeniden talep edebilir mi? Elbette buradaPakistan'danQuebec'e,Nijerya'danKatalonya'yaçeşitliyüzlerceörneküzerineeğilmeksözkonusudeğil;sözkonusuolan,yerlerinibaşkahaksızlıklarla,başkadışlamalarla,başkahoşgörüsüzlüklerledoldurmadan geçmişteki haksızlıklardan kurtularak ve herkese kimliğinin içersinde birden fazladilselaidiyetiyanyanayaşatmasıhakkınıtanıyarak,sağduyuylabirözgürlükvehuzurdoluçeşitlilikçağınagirmek.

Kuşkusuzbütündillereşitdoğmamıştır.Amainsanlarhakkındasöylediklerimi,yanibütüninsanlarıneşit derecede onurlarına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduklarını, diller hakkında dasöyleyeceğim.Kimlikihtiyacıaçısından,İngilizdilide,İzlandadilidetamamenaynıişlevigörüyor;dilinötekiişlevi,yanikarşılıklıilişkilerdebiraraçolmaişlevigözönünealındığında,dillerineşitliğisonaeriyor.

Page 67: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

3

Beni yakından etkileyen ve daha önce değindiğim bir nedenle, dillerin eşitsizliği konusu üzerindebirkaçsayfadurmakisterdim:Fransa'dabazıinsanlardadünyanıngidişatıkonusundaendişeler,şuyada bu teknik yenilik, falan ya da filan entelektüel ya da sözel ya da müzikal moda ya da mutfakmodası karşısında tereddütler sezdiğimde, "korku", geçmişe aşırı özlem ve hatta gerici belirtilergözlemlediğimde,buçoğuzamanşuyadabuşekildeinsanlarınİngilizceninhiçdurmayanilerleyişiveonungünümüzdekiöncelikliuluslararasıdilstatüsükarşısındahissettiklerihınçlabağlantılı.

Bazı yönleriyle bu tavır Fransa'ya özgü gibi görünüyor. Çünkü onun da dil konusunda küreselemellerivardı,İngilizceninolağanüstüyükselişindenilkzarargörenooldu;böyleumutlarıolmayan-yadaartıkolmayan-ülkeler içinbaskındille ilişkilersorunuaynışekildeortayakonmuyor-amakonuyor!

En büyüğünden en küçüğüne. Konuşanların sayısı üç yüz bini bile bulmayan İzlanda örneğinedönersem, sorunun verileri basit gibi görünür: bütün ada sakinleri aralarında kendi dillerinikonuşuyor, bir yabancıyla temasa geçtikleri an İngilizceyi iyi bilmelerinde yarar var. Her dil,sınırları iyice çizilmiş kendi alanına sahip gibi görünüyor; İzlanda dili hiçbir zaman uluslararasıilişkiler dili olmadığından dışarda hiçbir rekabet yok; hiçbir İzlandalı annenin aklına çocuğuylaİngilizcekonuşmakgelmeyeceğindeniçtedehiçbirrekabetyok.

Bununla birlikte o geniş, bilgiye erişme alanı söz konusu olduğunda işler karışıyor. İzlanda,gençlerinindünyadaneleryayımlandığını İngilizcedençok İzlandacaokumayadevametmeleri içinsürekli bir çaba göstermek zorunda. Aksi halde, dikkatler gevşer, sayılar yasası ve piyasa yasasıişletilmekleyetinilirse,çokgeçmedenulusaldilancakgünlükkonuşmalardakullanılırhalegelecek,alanı daraldıkça daralacak ve sonunda bayağı bir yerel ağız konumuna düşecek. İzlandacanınbağımsızbirdilvetemelbirkimliköğesiolarakkalmasıiçinizlenecekyol,elbetteİngilizceyekarşıöncedenkaybedilmişbirsavaşdeğil,amaherkesinhemulusaldilinkorunmasıveilerlemesihemdebaşkadillerleolanbağlarınkorunmasıvegüçlendirilmesiiçingönüllüolması.

İnternetteİzlandasitelerini-nüfussayısınagöredünyanınenkalabalıklarıarasındaolmasıgereken-dolaşmayaçıktığınızdadikkatiniziüçşeyçekiyor:hemenhemenhepsiİzlandadilinde;çoğunluğundabir tıklamayla İngilizceye geçme seçeneği var; ve pek çoğu, sıklıklaDanca ya daAlmanca olmaküzere size üçüncü bir dil daha öneriyor. Bence daha başka dillerin de önerilmesi ve bunun dahasistematikbiçimdeyapılmasıiyiolurdu;amaizlenenyolbanaakıllıcageliyor.

Açıklayayım: bugün gezegenin bütünüyle iletişim kurmak isteniyorsa, İngilizceyi iyi bilmek birzorunluluk,butartışılmasıgereksiz,açıkbirgerçek;amaİngilizceninyeterliolduğunuiddiaetmekde aynı derecede boşuna. İngilizce bugünkü ihtiyaçlarımızdan bazılarına mükemmel karşılıkveriyorsada,karşılıkveremediğibaşkaihtiyaçlardavar;özellikledekimlikihtiyacı...

İngilizceAmerikalılar, İngilizlervedahabaşkaları içinelbettebirkimlikdili,amaçağdaşlarımızınonda dokuzunu oluşturan insanlığın geri kalanı için bu rolü oynayamaz ve dengesiz, yolunukaybetmiş,kimliğiçarpılmışvarlıklarordusuyaratılmakistenmediğisüreceonaburolüoynattırmaktehlikeli olurdu. Bugünün dünyasında bir insanın kendini rahat hissetmesi ve dünyaya nüfuzedebilmesi içinkendikimlikdilindenvazgeçmekzorundakalmamasıçokönemli.Hiçkimseönüne

Page 68: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

herkitapaçtığında,ekranınkarşısınaheroturduğunda,hertartıştığındayadadüşündüğündezihinselolarak"yurdunuterketmek"zorundakalmamalı.Herkesmodernliğihepbaşkalarındanödünçalmaizleniminekapılmakyerine,kendiiçinesindiripözümseyebilmeli.

Ayrıca, artık kimlik dili ve küresel dil yeterli olmamaktadır ve bu bana bugün altının çizilmesigereken en önemli durum gibi geliyor.Olanakları, yaşı ve kapasitesi elveren herkes için bunlarınötesinegitmekşart.

Bir Fransız'la bir Koreli'nin karşılaştıklarında aralarında İngilizce anlaşıp, tartışıp işi bir sonucabağlamaları geçmişe göre kuşkusuz bir ilerlemedir; ama bir Fransız'la bir İtalyan'ın artıkİngilizceden başka bir dilde anlaşamaz olmaları tartışmasız bir gerileme ve ilişkilerinde biryoksullaşmademektir.

Madrid'debirkütüphanedeçoksayıdaokuyucununFaulkner'ıyadaSteinbeck'iözgündilindeokuyuptatalmasımükemmelbirşeydir;amabirgüngelipdeoradahiçkimseninHaubert'i,Musil'i,Puşkin'i,Strindberg'imetindenokuyamazhalegelmesiüzücüolur.

Bu gözlemlerden bana çok temel nitelikte görünen bir sonuç çıkarmaya çalışıyorum: görünenlerbaşkaşeyhissettiriyorsada,dilalanındazorunluenazlayetinmek,çağımızınruhunaaykırıolurdu.Kimlikdiliyleküreseldilarasındadoldurmayıbilmemizgerekengenişbiralan,uçsuzbucaksızbiralanvar...

Söylemimi aydınlatmak için bu kez en karmaşık ve sonuçları bakımından en ağır olabilecek birörnek vermek isterdim -Avrupa Birliği örneğini. Her biri kendi tarihi çizgisine, kendi kültürelgelişmesine sahip ve kader birliği etmeye girişen bir ülkeler topluluğu. Elli yıl sonra federasyon,konfederasyon haline gelip geriye dönmemecesine birbirleriyle kaynaşacaklar mı, yoksa tersinedarmadağınmıolacaklar?BubirlikDoğuAvrupa'yadoğru,Akdeniz'edoğruuzanacakmıvehangisınırlara kadar? Balkanları içine alacak mı? Mağrip ülkelerini? Türkiye'yi? Yakındoğu'yu?Kafkasları?Yarınındünyasındapekçokşeybusorularaverilecekyanıtlarabağlıolacak,özellikledefarklıuygarlıklararasındaki,farklıdinlerarasındaki-Hıristiyanlık,İslamiyetveYahudilik-ilişkiler.AmaAvrupabinasınıngeleceğineolursaolsun,birliğinbiçiminasılolursaolsunveüyeülkelerneolursa olsun, bugün karşımıza bir soru çıkıyor ve gelecek pek çok kuşak için de çıkmaya devamedecek:sayılarıonlarcayıbulançokdilliliğinüstesindennasılgelinecek?

Başkabirçok alandabirleştirmeler, ayarlamalar yapılıyor, bir alay standartlar getiriliyor; o alandaiseketumdavranılıyor.Yarıntekparayavetektipmevzuataekolarak,tekbirordu,tekbirpolisvetek bir hükümet olabilir; ama diller en cüce haliyle es geçilmeye kalkışılırsa, en tutkulu, enkontrolden çıkmış tepkileremeydan verilmiş olacaktır.Dramların önüne geçmek için çeviri tercihediliyor,çeviri,çeviri,bedelineolursaolsun...

Buaradakimseninkararlaştırmadığı,pekçoklarınıkızdıran,amagünlükgerçeklerinherkesekabulettirdiğiemrivakibirbirleşmegerçekleşmekte...İsteröğrenci,gazeteci,işadamı,istersendikacıyadamemurolsun, bir İtalyan, birAlman,bir İsveçli vebirBelçikalı bir kadeh içki etrafındabir arayagelmeyegörsün,isteristemezortakbirdilebaşvuruyorlar.Avrupabinasıbundanyüzyılhattaelliyılönceinşaedilseydi,budilFransızcaolurdu;bugünİngilizce.

Bu iki zorunluluk, yani herkesin kendi kimliğini koruma istemiyle Avrupalılar arasında karşılıklıkonuşmaveiletişimgereksinimi,mümkünolanenazengellesürekliolarakbağdaştırılabilecekmi?

Page 69: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Bu ikilemden çıkmak, insanların birkaç yıl sonra acı ve çıkışı olmayan dil çatışmalarınasürüklenmesini önlemek için, işi zamana bırakmak yetmez, zamanın ne yapacağını biz çok iyibiliyoruz.

Mümkün olan tek yol basit bir düşünceden yola çıkarak çokdilliliği destekleyecek ve bunu birgelenekhalinegetirecekgönüllübireylemdir:bugünherkesinaçıkçaüçdileihtiyacıvardır.Birincisikendikimlikdili;üçüncüsüİngilizce.Buikisiarasında,özgürceseçilmiş,genellikleamaherzamandeğil, bir başkaAvrupadilimutlaka ikincibir dil halinegetirilmelidir.Herkes içinbudil okuldanbaşlayarakbirinciyabancıdilolacak,amaaslındabundandafazlası,gönlündekidil,benimsediğidil,birleştiğidil,sevdiğidilolacaktır...

Yarın Almanya ile Fransa arasındaki ilişkiler her iki ülkenin İngilizce konuşanlarının elinde miolacaktır,yoksaFransızcakonuşanAlmanlarınyadaAlmancakonuşanFransızlarınmı?Yanıthiçbirkuşkuya yer bırakmamalıdır. Ya İspanya ile İtalya arasında? Ya bütün Avrupalı ortaklar arasında?Günümüzdekarşılıklıticari,kültürelvebaşkaalanlardakialışverişilişkilerininönceliklekarşıtarafaözel bir ilgi duyan ve bunu ona anlamlı bir kültürel bağlılıkla -onun kimlik dilini benimseyerek-gösterenlerin elinde olması için biraz sağduyu, biraz bilinç, biraz irade yeterli olacaktır; sadecebunlarilişkiyidahailerigötürebilir.

Gelecek yıllarda ayrıca, sadece kendi dillerini ve İngilizceyi bilen "genelciler"le, bu asgari paketdışındakendikişiselyakınlıklarıylaözgürceseçilmiş,özelvemeslekigelişimlerinigerçekleştirecekayrıcalıklı iletişim dillerine de sahip "özelciler" olabilecek. İngilizceyi bilmemek daima ciddi birengeloluşturacak,amabirtekİngilizcebilmekdegitgidedahafazlaorandaciddibirengelolacaktır.Hattaanadiliİngilizceolanlariçinbile.

Kendikimlikdillerinikonuşanlarınbugünküuygarlığınonlaraönerdiklerineerişmekistediklerinde,ondan asla vazgeçmek zorunda kalmamaları için onu korumak, onu asla yüzüstü bırakmamak;burulup öfkelenmeden, gençlere bunun aynı anda ne kadar gerekli ve ne kadar yetersiz olduğunubıkıp usanmadan açıklayarak, üçüncü dil İngilizcenin eğitimini genelleştirmek; bu arada dildeçeşitliliğiteşviketmek,herulusuniçindeİspanyolcaya,Fransızcaya,Portekizceye,Almancaya,hattaArapçaya, Japoncaya, Çinceye ve uzmanlaşması daha seyrek görülen, dolayısıyla da hem kişininkendi için, hem de ortaklık için daha değerli yüz başka dile hakim çok sayıda insan olmasınısağlamak - böylesi bana iletişimdekimuazzampatlamadan, yoksullaşma, yaygın kuşku ve zihinselkarışıklıktançok,herdüzeydezenginlikçıkarmakisteyenherkesiçinbilgelikyolugibigeliyor.

Çokkültürlülüğü korumak için önerdiğim doğrultunun belli dozda bir gönüllülük istediğini inkaredecek değilim. Ama bu çabayı harcamaktan kaçınır, her şeyi bugünkü akışına bırakırsanız vegözlerimizinönündekurulmaktaolanevrenseluygarlıkgelecekyıllardadatamamenAmerikan,dilitamamenİngilizce,hattatamamenBatılıgibigörünmeyedevamedecekolursa,banaöylegeliyorki,bundankaybedenbütündünyaolacaktır.GezegeninbugünkügüçilişkilerinekatlanamayanbüyükbirkesiminikendindenuzaklaştıracağıiçinAmerikaBirleşikDevletleri;varoluşnedenleriolanherşeyiadımadımkaybedecekleriveçıkışıolmayanbirisyanasürüklendikleriiçinBatılıolmayankültürler;belkidehepsinden fazla,kendidilvekültürçeşitliliğinikorumaktanacizken,kendilerinidışlanmışhissedenlerinilkhedefihalinegeleceğiiçinherikitablodadakaybedenAvrupa.

Page 70: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

4

Neredeysebudenemeyeikibaşlıkveriyordum:ölümcülkimlikleryadapanterinasılevcilleştirmeli?Neden panter? Çünkü eziyet edildiğinde öldürür, çünkü serbest bırakılırsa öldürür, en kötüsü deyaraladıktan sonraonudoğayabırakmaktır.Amagenedepanter, çünküpanter evcilleştirilebilirdeondan.

Bubirazkimlikarzusukonusundabukitaptasöylemekiddiasındaolduğumşey.Dünyanınbircangıladönüşmesinin önüne geçmek isteniyorsa, geleceğin geçmişteki en kötü görüntülere benzemesininönünegeçmekisteniyorsa,elliyılsonra,yüzyılsonraçocuklarımızınbizgüçsüzlergibikatliamlara,sürgünlere ve başka "temizlik harekatlarına" tanık olması ve bazen bunlara katlanmak zorundakalmasınınönünegeçmekisteniyorsa,pantereneişkenceylenedemerhametledavranıl-maması,amaserinkanlılıkla gözlemlenmesi, incelenmesi, anlaşılması sonra dizginlenmesi, evcilleştirilmesigerekir.

Gerekli olduğunu hissettiğim her defasında kendimi "panterin hangi yollarla dizginlenebileceğin!söylemeyezorladım.Elimdebenibunayetkilikılangerçeklere sahipolduğumdandeğil; sadecebudüşünceyekapıldığımdanberidileklerbelirtmekleveacilzorunluluklarısıralamaklayetinmekbanasorumlulukgibigelmiyor.Sayfalarboyuncabanavaatkârgörünenbazıyollarla,çıkmazsokakgibigelenlerideişaretetmeliydim.

Bukitapbunlariçinbirçarelerkataloğudeğil;aynıderecedekarmaşıkvebirbirinehiçbenzemeyengerçeklikler söz konusu olduğundan, hiçbir formül bir ülkeden diğerine olduğu gibi aktarılamaz."Formül"sözcüğünübilerekkullanıyorum.Lübnan'dakonuşmalararasında,iktidarınçoksayıdadinicemaat arasında paylaşılmasını esas alan düzenlemeyi belirtmek için bu sözcük sık sık tekrarlanır.Çok genç yaşımdan beri İngilizce, Fransızca ve kuyumculuk işlerini hatırlatan "siglm" terimiyle,özellikleArapçaolaraketrafımdahepbunuduymuşumdur.

"Lübnanformülü",enkendineözgüyönleriiçindetekbaşınauzunuzunüzerindedurmayadeğer,amabenburada bu formülü tamda onun en az özel, en örnekniteliğindeki, en fazla açıklayıcı yönleriiçinde ele alacağım. Hâlâ "mezhep" olarak adlandırılan, kendi yollarıyla, çok eskiye dayanankorkularıyla, kanlı çatışmaları ve şaşırtıcı barışmalarıyla yirmi küsur cemaatin envanterini değil,ama sadece dengelere saygının titiz bir kota sistemiyle güvence altına alınmasına dayanan kurucufikri.

Söylemimidaha iyi oturtabilmek için işe şu soruyla başlıyorum:bir ülkenin insanları kendilerininfarklı farklı cemaatlere -dini, dilsel, etnik, ırksal, buduna ilişkin ya da başkası- ait olduklarınıhissediyorlarsa,bugerçeklenasılbaşedilmeli?Buaidiyetlerihesabakatmalımı?Neölçüde?Yoksaonlarıbilmezdenmigelmeli?Görmüyormuşgibimiyapmalı?

Yanıtlaryelpazesigeniş.ModernLübnan'ınkurucularınıntasarladığıyanıtçokkesinbiçimdeuçbirseçimitemsilediyor.Çokcemaatliliğiaçıkbirbiçimdetanımasıbakımındansaygıyadeğer,amabutanımanın mantığını aşırılığa kadar vardıran bir yanıt. Bir örnek oluşturabilirdi, bir karşı-örnekhaline geldi. Geniş ölçüde kısmen Ortadoğu'nun karmaşık gerçeklerinden, ama kısmen de buformülünyetersizliklerinden,katılıklarından,tuzaklarından,tutarsızlıklarından.

Page 71: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Deneyimi bu yüzden bütünlüğü içinde karalamak da gerekmez. Sözüme "saygıya değer" diyerekbaşladım,çünkü iktidarıolduğugibi cemaatlerdenbirinevermekveötekileriboyuneğmeyeyadayok olmaya mahkûm etmek yerine, her cemaate bir yer vermek saygıya değer; tek dinli, tekideolojiyebağlı,tekpartiliyadatekdilli,yadacemaatlersınırınıniyitarafındadoğmaşansınasahipolmayanlarınboyuneğmekten,sürgünden,yadaölümdenbaşkaseçeneklerininolmadığıdevletlerinağırbastığıbirbölgede,özgürlüklerinboyatmasınavesanatıngelişmesinezeminhazırlayanhassasdengelibir sistem tasarlamışolmak saygıyadeğer.Bütünbunedenlerdendolayı,Lübnandeneyimibaşarısızlıklarınarağmenbenimgözümdebiriçsavaşlasonuçlanmayanyadahenüzsonuçlanmayan,amagöreliistikrarlarınıbaskı,zulüm,sinsicebir"temizlik"vetepedeninmebirayrımcılıküzerinedayandıranOrtaDoğu'dakivebaşkayerlerdekiötekideneyimlerdenhâlâçokdahaonurlu.

Yani, saygıya değer bir düşünceden yola çıkan Lübnan formülü, buna rağmen yozlaşmıştır. Kotasisteminin ve "cemaatleri temel alan" her hayalin sınırlarını açık biçimde göstermesi bakımındanörnekoluşturacakniteliktebirçarpıklık.

Lübnanformülünün"mucitlerinin"enbaştagelenendişesi,birseçimsırasındaHıristiyanbiradaylaMüslüman bir adayın karşı karşıya gelmesinin ve her cemaatin bir anda kendiliğinden "kendioğlunun"etrafındaseferberolmasınınönünegeçilmesiydi;benimsenençözümegöreçeşitliüstdüzeygörevler önceden dağıtılacak, böylece rekabetin hiçbir zaman iki cemaat arasında değil, ama aynıcemaatemensupadaylararasındageçmesisağlanacaktı.Kuramolarakzekicevemantıklıbirdüşünce.Buna rağmen, Cumhurbaşkanlığından Parlamentoya ve devletmemuriyetlerine kadar iktidarın herdüzeyine uygulamaya kalkışılınca, gerçekte olan, önemli hermevkiin tek bir cemaatin "mülkiyeti"halinegelmesioldu!

Tekbir göreve talip iki adayarasındanenyeteneklinindeğil de, bağlı olduğucemaatteomevkide"hak sahibi" olan kişinin seçildiği bu aptalca sisteme karşı gençliğimde sık sık sesimiyükseltmişimdir.Bugünbile,banafırsatverildiğindeaynıtepkiyigösteriyorum.Tekfark,ondokuzyaşındaykenbu sistemineolursa olsunbir başkasıyla değiştirmek istememdi.Kırkdokuzyaşında,bununhâlâdeğişmesinidiliyorum,amaneolursaolsunşeklindedeğil.

Bunları yazarken, biraz Lübnan'dan öteye bakıyorum. Orada kurulan sistem yozlaşmaylasonuçlandıysada,bugerçekliktendahayozsonuçlarçıkartmakgerektiğinisanmıyorum.Sözgelimi,çokcemaatli toplumların"demokrasiyeuygunolmadığını"veoralarda içbarışıancakçokotoriterbiriktidarınkoruyabileceğinidüşünmekgibi.

Sonyıllardakiolaylaraksiniortayakoymuşolmasınakarşın,bazıdemokratlarınbileçoğuzaman,hâlâbu türden"gerçekçi"geçinensöylemlerdebulunduğunuduyuyoruz.Demokrasi"etnik"denilensorunları çözmede her zaman başarılı olamıyorsa da, diktatörlüğün bunu daha iyi başaracağınıgösterdiği de hiçbir zaman ispatlanmış değil. Tek partili Yugoslav rejimi iç barışı korumada,Lübnan'daki çokpartili sistemdendahamıbecerikli çıktı?Dünya artık çeşitli halkların birbirleriniöldürdüğünügörmezolduğuiçin,MareşalTitootuzyılönceehven-işergibigörünebilirdi.Bugünsetamtersine,temeldekihiçbirsorununçözülmediğinifarkediyoruz.

Eski komünist dünyanın çoğu ülkesinde olanlar zihinlerde hâlâ o kadar taze ki, uzun uzunispatlamaya kalkmayı gereksiz kılıyor.Ama her türlü demokrasi yaşamını engelleyen iktidarların,aslında geleneksel aidiyetlerin güçlenmesini destekledikleri olgusu üzerinde ısrar etmek belki delüzumsuzkaçmaz;birtoplumuniçinekuşkuyerleştiğindetutunacakensondayanışmaenderinlerdeolandır;vehertürlüpolitikyadasendikalyadaakademiközgürlükkösteklendiğinde,ibadetyerleri

Page 72: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

insanların toplanıp tartışabileceği ve düşman karşısında kendilerini birlik içinde hissedebilecekleritek yer haline gelir. Ne kadar çok insan "proleter", ve "enternasyonalist" olarak Sovyet dünyasınagirmiş ve sonunda hiç olmadığı kadar "dindar" ve "milliyetçi" olup çıkmıştır. Zaman ilerledikçe,sözde "laik" diktatörlükler dinci fanatizmin fidanlığı gibi görünmeye başladılar. Demokrasininolmadığıbirlaiklik,hemdemokrasihemdelaiklikiçinbirfelakettir.

Ama burada duruyorum, bunu çürütmede yoğunlaşmanın ne yararı var? Özgür ve adil bir dünyaözleyen herkes için her türlü diktatörlük, dinsel aidiyetlere, etnik aidiyetlere ya da kimliğe ilişkinsorunlarıçözmedegösterdiğiapaçıkyetersizliküzerindeözelolarakkonuşmayadeğmeyecekkadarkabuledilemezbirçözümdür.Tercihancakdemokrasininçerçevesiiçindeyeralabilir.

Yalnız, bütün bunlara rağmen, fazla ilerlemiş sayılmam. Çünkü birlikte yan yana uyum içindeyaşamanın gerçekleşmesi için "demokrasi" demekyetmiyor.Demokrasi var, demokrasi var; ve bualandaki ölümcül çarpıklıklar, diktatörlüğünkilerden aşağı kalmıyor. Çok kültürlülüğün korunmasıve demokrasinin temel ilkelerine saygı konusunda iki yol bana özellikle tehlikeli görünüyor:kuşkusuz,saçmalığavardırılanbirkotasistemi,amabirokadarda,bununtamtersibirseçimolan,hiçbirsınırçizmedensadeceçoğunlukyasasınıdikkatealansistem.

Bu yollardan ilkinde, Lübnan örneği, tek olmasa da, tabii ki en anlamlı örneklerden biri.Gerginlikleri yumuşatmak umuduyla ve insanları adım adım "ulusal bir cemaat"e ait olduklarıduygusuna doğru itme planıyla bizlere iktidarın geçici olarak cemaatler arasında paylaşıldığısöyleniyor. Ama sistemin mantığı bambaşka bir yöne doğru kayıyor: "pasta"nm paylaşılması sözkonusu olduğunda, her cemaatte kendi payının çok ince olduğunu, apaçık bir haksızlığın kurbanıolduğunu ileri sürme eğilimi baş gösteriyor ve bu hoşnutsuzlukları propagandalarında sürekliişleyenpolitikacılarortayaçıkıyor.

Kendileriniboşvaatlerekaptırmayanpolitikacılaryavaşyavaşbirkenaraitiliyor.Ozamanda,farklı"kabilelere"aitolmaduygusuzayıflayacağınagüçleniyor,ulusalcemaateaitolmaduygusubüsbütünyadaneredeyseyokolacakkadarazalıyor.Hepbirburukluk,bazendekangölü içinde.BusistemBatıAvrupa'yagelindiğindeBelçika'yıyaratıyor;Ortadoğu'yagelindiğindeyseLübnan'ı.

Birazşemalaştırıyorumamaetniksorunlarınelealınışında,cemaataidiyetleriniyenidentanımlanan,genişletilmişbirulusalkimlikiçinekatmakyerine,bunlarınikamekimliklerhalinedönüşmesineizinverenbellibirçizgiaşıldığıanyönelinensenaryobudur.

Ulusal birlik içinde belli sayıda aidiyetlerin -dilsel, dinsel, bölgesel, vb.- tanınması çoğu zamangerginliklerihafifletebilirvefarklıyurttaşgruplarıarasındakiilişkilerisağlıklıbirhalegetirebilir;ama bu, arzu edilenin tersi bir etki yaratması için pek az şey yettiğinden, öyle rasgelekalkışılamayacak nazik bir süreçtir. Bir azınlık grubunun bütünlüğe katılmasının kolaylaştırılmasıistenmiş,yirmiyılsonraisebugrubunartıkiçindençıkmayıbaşaramayacağıbirgetoyakapatıldığıfarkedilmiştir;vefarklıyurttaşgruplarıarasındakihavayıdüzeltmekyerine,varoluşnedenlerinivesermayelerini buna bağlayan politikacılarla artık düzelemeyecek bir hale gelen boş vaatlerden,karşılıklısuçlamalardanvehırçıntaleplerdenoluşanbirsistemortayakonmuştur.

Acı çeken bir topluluğun iyiliği için yürürlüğe konsa bile her türlü ayrımcı uygulama tehlikelidir.Sadece bu yolla bir haksızlığın yerini başka bir haksızlığın alması yüzünden ve nefretle kuşkuyupekiştirdiğiiçindeğil,amabenimgözümdedahadavahimbirilkenedeniyle:birinsanıntoplumdakiyeri, onun şu ya da bu cemaate ait oluşuna bağlı kalmaya devam ettikçe, bölünmeleri daha da

Page 73: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

derinleştirmektenbaşkabirişeyaramayançarpıkbirsistemhâlâsürdürülüyordemektir;mantıklıtekhedef olarak, onurlu tek hedef olarak eşitsizliklerin, haksızlıkların, ırkçı ya da etnik, dinsel ya dabaşka türden gerginliklerin azaltılmasının yollarını araştırmak, aidiyetleri ne olursa olsun heryurttaşın bütün haklarına sahip bir yurttaş gibi muamele görmesi için çalışmak demektir. Elbetteböylebirufkabugündenyarınahemenulaşılamaz, amabu,gidişi tamaksiyöneçevirmek içinbirnedendeolamaz.

Page 74: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

5

Kotalar sisteminin ve "cemaatçiliğin" sapmaları dünyanın farklı bölgelerinde o kadar çok dramanedenolduki, tamtersi tavrı,yanifarklılıklarıyoksaymayıveherşeyiçoğunluğunyanılmazdiyeadıçıkmışkararınabırakmayıtercihedentavrıhaklıçıkarmışgibigörünüyor.

İlk bakışta bu tavır, en saf haliyle demokrasinin sağduyusunu yansıtır gibi görünüyor: yurttaşlararasında Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Siyahlar, Asya kökenliler, İspanya kökenliler,Wallonlar,Flamanlarvarmış,bilinmekistenmiyor,bunlarınherbirininseçimlerdebiroyhakkıvarve genel seçimden daha mükemmel bir yasa yok! Bu kutsal "yasa"da can sıkıcı olan, gökyüzükararmaya başladığı an onun doğru dürüst çalışamaz hale gelmesi. 1920'lerin başındaAlmanya'dagenel seçim kamuoyunun eğilimlerini yansıtan hükümet koalisyonlarının kurulmasına yarıyordu;1930'ların başında ağır bir sosyal kriz ve ırkçı propaganda atmosferi altında yapılan aynı genelseçimlerdemokrasininsonunugetirdi;Almanhalkıkendiniyenidenrahatçaifadeedebildiğindeölüsayısı çoktan onlarcamilyonu bulmuştu. Çoğunluk yasası her zaman demokrasiyle, özgürlükle veeşitlikle eşanlamlı olmuyor; kimi zaman zorbalıkla, köleleştirmeyle ve ayrımcılıkla eşanlamlıoluyor.

Birazınlıkbaskıgörüyorsa,oyhakkıonuilledeözgürkılamıyor,hattadahadaeziyor.İktidarınbirçoğunluk grubuna bırakılarak azınlıkların çektiklerinin azaltıldığını savunmak için çok saf -ya datersine çok pervasız- olmak gerek. Ruanda'da Hutular'ın nüfusun yaklaşık onda dokuzunu,Tutsiler'inseondabirinioluşturduğutahminediliyor.Bugünoradayapılacak"özgür"birseçimetnikbirsayımolmaktanöteyegitmeyecektirvebunahiçbirönlemalmadançoğunlukyasasıuygulamayakalkışılacakolursa,işinsonukaçınılmazolarakbirtoplukıyımayadabirdiktatörlüğevaracaktır.

Buörneğirasgelevermişdeğilim.1994'tekikatliamaeşlikedenpolitiktartışmalarlailgilenildiğinde,aşırılarındaimademokrasi adınahareket ettiklerini, hatta ayaklanmalarını1789Fransız İhtilali'yle,Tutsiler'inyokedilmesini iseRobespierrevearkadaşlarınıngiyotinsaltanatınınsürdüğüdevirlerdeyaptığı gibi, ayrıcalıklı bir kastın ortadan kaldırılmasıyla kıyaslayacak kadar ileri gittiklerinigörüyorsunuz. Hatta bazı Katolik rahipler, "yoksullardan yana" olmaları ve "öfkelerini anlamak"gerektiğiinancıylaişi,birsoykırımınişbirlikçilerihalinegelmeyekadarvardırmışlardı.

Bu türden bir dayanağın beni endişelendirmesinin tek nedeni, katilin nefret edilesi davranışınasoyluluk kazandırmaya çalışılması değil, aynı zamanda en soylu ilkelerin bile ne yollarla"çarpıklaştırılabileceğini" göstermesi. Etnik kıyımlar hep en güzel bahanelere sığınılarakgerçekleştirilir -adalet,eşitlik,bağımsızlık, insanhakları,demokrasi,ayrıcalıklarakarşımücadele.Şu sonyıllardaçeşitli ülkelerdeolanlar, genel seçimkavramınınkimlik anlaşmazlığı çerçevesindekullanıldığıherdurumdabizlerikuşkuduymayaitmeliydi.

Apartheid'ın kaldırılmasına kadar Güney Afrika'da olduğu gibi, ayrımcılığa maruz kalan insantoplulukları arasında bazıları ülkelerinde çoğunluktadır. Ama çoğu zaman durum tersinedir, acıçekenler, en temel haklarından yoksun bırakılanlar, sürekli dehşet içinde, aşağılanma halindeyaşayanlar azınlıklardır. Adınızın Pierre ya da Mahmut ya da Baruh olduğunu itiraf etmektenkorktuğunuz ve bunun dört ya da kırk kuşaktan beri sürdüğü bir ülkede yaşıyorsanız; zatenyüzünüzde aidiyetinizin rengini taşıdığınız için, bazı yerlerde "görünür azınlıklar" denilenazınlıklardan olduğunuz için böyle bir "itirafta bulunmanıza gerek bile kalmayan bir ülkede

Page 75: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

yaşıyorsanız; o zaman "çoğunluk" ve "azınlık" sözcüklerinin her zaman demokrasi sözlüğününiçindeyeralmadığınıanlamanıziçinuzunaçıklamalaraihtiyacınızyoktur.

Demokrasiden söz edebilmek için fikir tartışmasının göreli bir huzur ortamında gerçekleşmesigerekir;biroylamanınanlamıolabilmesiiçinseözgürifadesayılabilecektekşeyolangörüşoyunun,otomatikoyun,etnikoyun,fanatikoyun,kimlikoyununyerinialmasıgerekir.Cemaatleredayananyada ırkçıyada totaliterbirmantık içinegirildiğian,dünyanınheryerindedemokratların rolüartıkçoğunluğuntercihlerinienönplanaçıkartmakdeğil,gerekirseçoğunlukkuralınakarşı,ezilenlerinhaklarınasaygıduyulmasınısağlamakolmalıdır.

Demokrasidekutsalolan,mekanizmalardeğil,değerlerdir.Mutlakaveenküçükbirödünvermedensaygıgösterilmesigerekenşey,insanların,inançlarıverenklerineolursaolsun,sayısalönemlerineolursaolsun,kadın,erkekveçocuk,bütüninsanlarınonurudur;oylamabiçimibuzorunluluğauygunhalegetirilmelidir.

Eğer genel seçim fazla adaletsizliğe yol açmadan özgürce gerçekleşebiliyorsa, ne âlâ; yoksakorkuluklar tasarlamak gerekir. Bütün büyük demokrasiler şu ya da bu dönemlerinde bunabaşvurmuşlardır.Çoğunlukesasınınegemenolduğuİngiltere'de,Kuzey İrlanda'dakiKatolikazınlıksorunununbirçözümebağlanmasıistendiğinde,yalnızcaozalimceçoğunlukkuralınıesasalmayanfarklıoylamasistemleridüşünülmüştür.Fransa'dasondönemdeözelbirsorununkendinigösterdiğiKorsikaiçin,ülkeningerikalankısmındanfarklı,bölgeselbiroylamasistemiyürürlüğekonmuştur.Birleşik Devletlerde, bir milyon nüfuslu Rhode Island'ın iki senatörü varken, otuz milyonKaliforniyalınındaikisenatörüvardır,büyükeyaletlerindahazayıfolanlarıezmesiniönlemekiçinkurucuatalarınçoğunlukyasasınaattığıbirçelme.

Amabir sözcükleyenidenGüneyAfrika'yadönmek istiyorum.Çünkübirdönemkarışıklığanedenolabilecek bir slogan,majority rule ya da çoğunluk hükümeti sloganı revaçtaydı.NelsonMandelagibiadamlarınyaptığıgibi,amacınnebeyazbirhükümetinyerinesiyahbirhükümetkoymak,nedebir başkasına ayrımcılık uygulamak olmadığının, ama kökenleri ne olursa olsun bütün yurttaşlaraaynı siyasal hakların verilmesi olduğunun, kendilerinin bu noktadan itibaren ister Afrika kökenli,isterAvrupaveAsyakökenliyadamelezolsun,beğendiğiyöneticileriseçmekteözgürolduklarınınbelirtilmesikoşuluylaApartheidbağlamındaanlaşılabilirbirkestirmeydi.

Bir gün Birleşik Devletler başkanlığına bir siyahın, Güney Afrika başkanlığına bir beyazınseçilmesini düşünmeyi engelleyecek hiçbir şey yok. Gene de böyle bir olasılık ancak etkili bir içbarış, bütünleşme ve olgunlaşma sürecinin sonunda, her aday kendi yurttaşları tarafından, mirasaldığı aidiyetlere göre değil, nihayet insani nitelikleri ve görüşleri esas alınarakdeğerlendirilebileceği zamanmümkün gibi görünüyor. Henüz o noktada olmadığımızı söylemeyegerek yok. İşin gerçeği, bu her yer için böyle. Ne Amerika Birleşik Devletleri'nde, ne GüneyAfrika'da, ne de başka bir yerde. Durumlar bazı ülkelerde diğerlerinde olduğundan daha iyigelişiyor; ama harita üzerinde ne kadar ararsam arayayım, bütün adayların dinsel ya da etnikaidiyetlerininseçmenlerinceönemsenmediğitekbiryerbilebulamadım.

Eski demokrasilerde bile bazı katılıklar sürüp gidiyor. Bugün bana "Roma Katolik Kilisesi'nemensup" birinin Londra'ya başbakan olması hâlâ zor gibi geliyor. Fransa'da inançlı ya da değil,mensupları seçmenlerin kişisel erdemlerinden ve politik hedeflerinden başka bir şeyi dikkatealmasındanetkilenmeksizin,enüstdüzeygörevleretalipolabilenProtestanazınlığakarşıartıkhiçbirönyargı yok; buna karşılık altı yüz küsur metropol seçim bölgesinden hiçbiri Millet Meclisine

Page 76: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

Müslüman bir üye seçmemiştir. Bir oylama, toplumun kendisinin ve farklı bileşenlerinin ufkununyansımasından başka bir şey değildir. Teşhis konulmasına yardımcı olur ama asla tek başına çarebulamaz.

Belki de son sayfalarda Lübnan'daki, Ruanda'daki, Güney Afrika'daki ya da eski Yugoslavya'dakidurumları uzun uzun konu etmekten kaçınmalıydım. Son onyıllardır oraları kana bulayan dramlargünlük gazeteleri o kadar meşgul etti ki, bunların yanında bütün öteki gerginlikler hafif, hattaönemsiz kalabilirdi.Oysa -hatırlatmaya gerek varmı? - bugün tek bir ülke yok ki, yerleşik ya dagöçmen, farklıhalk topluluklarınınbirlikteyaşayabileceğişekildedüşünebilsin.Heryerdeüzeriazçok ustalıkla örtülmüş ve genel olarak ciddileşme eğiliminde gerginlikler var. Zaten çoğu zamansorun aynı anda birçok düzeyde birden kendini gösteriyor;mesela Avrupa'da devletlerin çoğundaaynı anda bölgesel ve dilsel sorunlar, göçmen toplulukların varlığından kaynaklanan sorunlar vebugün artık daha yumuşak olan ama her biri kendi tarihine, kendi diline ve kendi duyarlılıklarınasahip yirmi otuz kadar ulusun "ortak yaşamını" örgütlemek söz konusu olacağından, AvrupaBirliği'nekatılmagerçekleştikçeortayaçıkacak"kıtalıların"sorunlarıvar.

Elbetteorantıduygusunukorumakgerekir.Herateşvebanınhabercisideğildir.Amahiçbirateşomuzsilkerek geçiştirilemez. Grip salgınından da endişe edilmiyor mu? Virüsün seyri sürekli olarakizlenmiyormu?

Tabii ki her "hasta"ya aynı tedavi uygulanmaz. Bazı vakalarda kurumsal "bariyerler" yerleştirmekhatta "vahim bir evveliyatı" olan ülkelerde hem katliamları ve ayrımcılıkları önlemek hem deçokkültürlülüğükorumak içinuluslararası toplumtarafındanetkinbirüstdenetimsistemigetirmekgerekir;ötekilerinçoğuiçinözelliklesosyalveentelektüelhavayıdüzeltecekdahainceayarlamalaryeterlidir. Ama kimlik hayvanını evcilleştirmenin en iyi yolu konusunda serinkanlı ve küreseldüşünmezorunluluğuheryerdekendinihissettiriyor.

Page 77: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

SonsözBurayakadarkatettiğimyoluizlemişolanlar,banagöre,budüşünceleriminşuanadüşüncedenyolaçıkması gerektiğini okuduklarında şaşırmayacaklar: her insan az da olsa, yaşadığı ülkeyle vebugünküdünyamızlaözdeşleşebilsin.Budagerekkişininbizzatkendisi,gereksetektekyadagruphalindekarşısındakilertarafındanbenimsenecekbirtakımdavranışvealışkanlıklarıkapsıyor.

Her birimiz kendi çeşitliliğini üstlenmeye, kimliğini en üst aidiyet konumuna yükseltilmiş vedışlanma aracı, bazen de savaş aleti haline getirilmiş tek bir aidiyetle eritmek yerine, çeşitliaidiyetlerinin toplamı gibi algılamaya teşvik edilmelidir.Özellikle de, içinde yaşadıkları toplumunkültürüyle içinden çıktıkları kültür örtüşmeyen herkesin, bu çifte aidiyeti fazla yara almadanüstlenebilmesi, kökenlerindeki kültürlerine bağlılıklarını koruyabilmeleri, onu utanç verici birhastalık gibi gizlemek zorunda kalmamaları ve yanı sıra, onları kabul eden ülkeye kendileriniaçabilmelerigerekir.

Böyle ifade edildiğinde bu temel ilke en başta göçmenleri ilgilendiriyor gibi görünüyor, ama hepaynı toplum içinde yaşadıkları halde çıkış kültürlerine duygusal bir bağla bağlı kalanları da -birçoklarıarasında,bugünkü tanımlarıolanafricanamericans'laçifteaidiyetlerininneolduğuaçıkseçikortayakonulanAmerikalısiyahlarıdüşünüyorum-kapsıyor;butemelilke,sahipolduklarıtekvatanda dinsel, etnik, sosyal ya da daha başka nedenler yüzünden kendilerini "azınlıkta" hisseden,"ayrı"hissedenherkesidekapsıyor.HerkesiçinFarklıaidiyetlerinihuzuriçindeyaşayabilmekkendigelişimleribakımındanolduğukadariçbarışaçısındandabüyükönemtaşıyor.

Toplumların da, tarih boyunca kimliklerini oluşturan ve onlara hâlâ şekil veren çok sayıdaaidiyetlerini aynı şekilde üstlenmeleri gerekirdi; herkesin etrafında gördüğüyle özdeşleşebilmesiiçin,herkesinyaşadığıülkeninimajındakendinibulabilmesivegenellikleolduğugibitedirgin,hattakimizamandüşmanbirseyirciolarakkalmakyerine,bunadahilolmasıyolundayüreklendirildiğinihissetmesiiçin,çeşitliliklerinigözlegörünürsimgelerleiçlerinesindirdiklerinigöstermekamacıylaçabaharcamalarıgerekirdi.

Elbettebirülkeninkabullendiğibütünaidiyetleraynıönemdeolamaz,konuhiçbirşeyleörtüşmeyenbirvitrineşitliği istemekdeğil, farklı ifadeyollarınınmeşruluğunuvurgulamak.Birörnekolarak,dinselaçıdanFransa'nınKatolikgeleneğinağırbastığıbirülkeolduğundanhiçkuşkuyok;buonunProtestanbirboyutu,Musevibirboyutu,Müslümanbirboyutuveherdinederinbirkuşkuylabakan"Voltaire'ci" bir boyutu kabul etmesine engel değil; bu boyutlardan her biri -liste bu kadarla dakalmaz- ülkenin hayatında ve kimliğini derinden kavrayışında anlamlı bir rol oynamıştır veoynamayadadevametmektedir

Buarada,Fransızdilinindebirçokaidiyettenoluşanbirkimliğiolduğuaçıktır;önceLatin,evetamaaynıderecedeGermen,Kelt,sonraAfrika'dan,Antiller'den,Arapçadan,Slavcadangelenkatkılarveonumutlakabozmasıgerekmeyenamazenginleştirendahayakındönemlerdekibaşkaetkiler.

BuradasadeceFransa'nındurumunadeğindim,aslındabukonudaçokdahafazlayayılabilirdim.Hertoplumunkendiyle ve kimliğiyle ilgili sonderece kendineözel bir imajı olduğuyadsınamaz.YeniDünya ülkeleri, özellikle de Birleşik Devletler için kimliklerinin çeşitli aidiyetlerden oluştuğunu

Page 78: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

kabul etmek ilke olarak sorun yaratmaz, çünkü bu ülkeler her kıtadan kopup gelen göçmenlerinkatkılarıylaoluşmuşlardır.Amabugöçmenlerinhepsiaynıkoşullardagelmemiştir.Kimileridahaiyibir hayat arıyordu, kimileriyse istemedikleri halde zorla kaçırılıp getirilmişlerdi. Bütün göçmençocuklarınınvedahaKolomböncesidönemlerdeoralardayaşayanlarınsoylarının,içindeyaşadıklarıtoplumlatamanlamıylaözdeşleşebilmesiuzun,çokuzun,henüztamamlanmamışvezorlubirsürecinsonundagerçekleşebilecektir.Amaoradasorunfarklılıkilkesindençok,bununişleyişindedir.

Buarada,ulusalkimliksorunufarklıbiçimdekendinigösteriyor.OlaylarıngelişimiylebirgöçmentoprağıhalinegelenamaböylebirmisyoniçinkendiniuygungörmeyenBatıAvrupa'dabazıhalklar,kimliklerinisadecekendiözkültürlerinereferanstanbaşka türlüalgılamadahâlâzorlanıyorlar.Bu,uzun zaman bölünmüş ya da bağımsızlıklarından yoksun bırakılmış halklar için özellikle gerçek;onlaragöre tarih içindesürekliliğisağlayan,birdevletveulusalbir toprakdeğil,kültürelveetnikbağlar.Bunarağmen,bütünüiçindeAvrupa,birleşmeyeyaklaştığıölçüde,kimliğinidilsel,dinselvedahabaşkaaidiyetlerininbirtoplamıgibikavramakzorundakalacak.Eğertarihininheröğesinitalepetmez ve gelecekteki vatandaşlarına Alman ya da Fransız ya da İtalyan ya da Yunanlı olmaktanvazgeçmedenkendilerinitamamenAvrupalıgibihissedebilmelerigerektiğiniaçıkseçiksöylemezse,varolmaktandüpedüzçıkacak.

YeniAvrupa'yıyaratmakAvrupaiçin,onuoluşturanülkelerinherbiriiçinvebirazdadünyanıngerikalankısmıiçinyenibirkimlikkavramıyaratmaktır.

Amerikanörneğigibi,dahabaşkapekçokörnekgibi,buörneklede ilgili söylenecekçokşeyvarama ayrıntılara girmenin kışkırtıcılığına direniyorum ve sadece, benim gözümde önem taşıyan,kimliğin"işleyişi"-'nbiryönünedeğinmekleyetiniyorum:birülkeninyadaBirleşikAvrupagibibirbütünün üyesi olduğunuz an, onu oluşturan öğelerden her biriyle belli bir akrabalık hissetmedenedemezsiniz; elbette öz kültürünüzle olan çok özel ilişkiyi ve ona karşı belli bir sorumluluğukorursunuz,amaötekibileşenlerledeilişkilerdokunmayabaşlamıştır.BirPiemontelikendiniİtalyanhissettiği andan itibaren, Torino'ya ve onun geçmişine duyduğu özel sevgi içinde saklı kalsa da,Venedik'inveNapoli'nintarihineilgisizkalamaz.Aynışekilde,buİtalyankendiniAvrupalıhissettikçeAmsterdam ya da Lübeck yörüngeleri onun için gitgide daha az uzak, gitgide daha az yabancıgelecek. Bu oluşum belki iki üç kuşağı bulacak, bazıları içinse biraz daha fazla; ama ben dahaşimdiden bütün kıta vatanlarıymış, orada yaşayanlar da vatandaşlarıymış gibi davranan gençAvrupalılartanıyorum.

Aidiyetlerimden her birini yüksek sesle talep eden ben, doğduğum bölgenin de kabileler çağını,kutsalsavaşlarçağını,ölümcülkimliklerçağınıgeridebırakarakortakbirşeylerinşaetmekiçinaynıyolu izleyeceğigünühayal etmektenkendimi alamıyorum.TıpkıLübnan'a,Fransa'yaveAvrupa'yadediğim gibi, bütün Ortadoğu'ya "vatan" ve her isimde, her kökenden Müslüman, Yahudi veHıristiyan,bütünçocuklarına"vatandaş"diyebileceğimgününhayalinikuruyorum.Süreklikuranveönceden hisseden kafamın içinde bu çoktan oldu bile; ama bir gün gerçek zeminde ve herkes içinaynenöyleolmasınıisterdim.

Baştaki söylemime geri dönmek ve her ülkeye dair daha önce söylediklerimi küresel düzlemdetekrarlamak için parantezi istemeye istemeye kapatıyorum: öyle olmalı ki, hiç kimse kendinidoğmaktaolanuygarlıktandışlanmışhissetmesin,herkesoradakendikimlikdiliniveözkültürüneaitbazı simgeleri bulabilsin, gene orada herkes, ülküselleştirilen bir geçmişte sığınak aramak yerine,azıcık da olsa kendini, etrafını kuşatan dünyanın içinden yükseldiğini gördüğü şeyle

Page 79: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı

özdeşleştirebilsin.

Bununyanısıra,herkeskimliğiolarakkabulettiğişeye,yeniyüzyıl,yenibinyılboyuncagitgidedahafazla önem kazanmaya aday yeni bir bileşen katabilmeli: insanlık macerasına da dahil olmaduygusunu.

İşte kimlik arzusu ve ölümcül sapmaları konusunda aşağı yukarı söylemek istediklerim. Amacımsorunudidikdidiketmekti,ancakhâlâilkkekelemelerdeyim,yazdığımherparagraftaiçimdenyirmisayfadahayazmakgeliyordu.Yazdıklarımıtekrarokuduğumdabusayfalardagereklitonu-nefazlasoğuk, ne fazla ateşli- ya da ikna etmek için yerinde gerekçeleri ya da en doğru formülleribulduğumdan emin değilim. Ama bu pek önemli değil, ben sadece birkaç fikir ortaya atmak, birtanıklık getirmek ve bana her zaman son derece büyüleyici, son derece şaşırtıcı gelen, bana hayatveren bu dünyayı izledikçe daha da çok meşgul eden konular üzerine düşünülmesini sağlamakistedim.

Genelde,biryazarsonsayfayageldiğindeenkalptendileği,kitabınınyüzyılsonra,ikiyüzyılsonrahâlâ okunuyor olmasıdır. Kuşkusuz bu asla bilinemez. Sonsuz olması istenen ve ertesi gün ölenkitaplarvarken,birokullununeğlenceolsundiyeyazdığısanılanbirbaşkasıayaktakalır.Amadaimaumutedilir.

Bennebireğlenceliknedeedebibireserolanbukitap içinodileği tersineçevireceğim: torunumyetişkinbiriolupda,gününbirinde rastlantıylaailekitaplığındaonukeşfettiğindebiraz sayfalarınıkarıştırsın, biraz göz atsın, sonra omuz silkerek ve büyükbabasının zamanında hâlâ böyle şeylerinkonuşulmasınaihtiyaçduyuluşunahayretederekhemenaldığıtozluyeregerikoysun.

Page 80: Ölümcül Kimlikler - fatimekerimli.files.wordpress.com · Amin Maalouf, 1949'da Lübnan'da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe ... Maalouf, ilk kitabı