Nedim Gursel_Yedi Dervisler.pdf

  • Upload
    baybay

  • View
    51

  • Download
    7

Embed Size (px)

Citation preview

  • 5 9

    Kaygusuz bu resimlerden hangisine benziyordu acaba? Tekkedekine mi , mzedekine mi yoksa? Belki de hibifoe benzemiyordu. Sarkk bykl ve esmer olduundan neredeyse eminim. Ne de olsa Karamanolu soyundand . Peki ya gzleri? Seluk inilerinde grdmz bada kurup oturan sultanlannki gibi ekik miydi acaba, yoksa falta gibi alm, zeytin taneleri gibi prl pnl m? Bunu hibir zaman bilemeyeceiz. Yine de, Kaygusuz'un gzlerinin Abdal Musa'ya intisap ettikten bir sre sonra eski parltlarn yitirdiini tahmin edebiliriz. Evet halka halka olmutu gzlerinin alt, baklarna da uzak bir yalnzlk inmiti . Belli ki iindeki yaama sevincini bastrm, genlik ateini sndrm, halvet olup hrka giymiti. inde baka bir ate vard artk, sanki bir kz paras . Yanp tutumas zaman alacak bir od. Ne lts vuruyordu baklarna, ne parlts gnln aydnlatyordu. Gnln cilalamt geri, silip parlatmt . Ama bu baka bir gnld, sevdaya dtnde hzla arpan yrek deil. Gnl aynasna suretler yansyacakt, yol alp gznden perdeler kalktka. indeki atlganlk, bakaldn gds, tat dknl giderek azalacak, yerini yoklua, yoksunlua, tevekkle brakacakt. Oysa, kendi deyimiyle "bu derde dp sakalm krkmadan nce'! tuttuunu kqparan, gz pek bir delikanl, bir bey ogluyQ_u.

    Dnemn tm bey oullan gibi at binip kl kuanmay, ok atmay, gremeyi ve arkadalarm seviyordu. Tm bey oullarmn ille de sevmedii bilgiye de susanut; okumaya, renmeye doyamyor, bildiklerini paylamaktan ayn bir tat alyordu. ok iyi yetitirmiti kendini, devrin nemli bilginlerinden ders almakla yetinmemi, bizzat kendisi yaam, grm ve anlamt. Daha dorusu anladm sanyordu. Gerek bilgiye eriat deil tarikat sayesinde ulaacakt nk, ama dedim ya, acelemiz yok. Onun tarikata girmeden ne iler grdn hayal etmeye devam edebiliriz. Alanya ok uzak deil, yol da bo. Ne var ki kent merkezine gelmeden sola sapmamz gerekiyor.

  • 6 0

    Alanya beylerinin oturduu saray, Alaeddin Keykubad'm klk saray1 gibi kaleiinde deil, Oba Glefen'de. Portakal baheleri iinden geerken Kaygusuz'un ocukluunda sesini dinledii, belki glgesinde uyuduu eski su deirmenini ardmzda brakp Cikcilli kyne dek uzanr, "Saray Beleni" denilen tepedeki ykntlar arasnda dolaabiliriz. Aslnda kalntlar bile kalmayan, temel talan dozerle sklp yerine muz ve meyve aalar dikilen Alaiye beyleri saraynn bir zamanlar burada grkemle ykseldiini hayal edebiliriz. Evet, bir zamanlar duvarlarnda yldz iniler parldayan, kitabelerinde nice zaferler anlatlan, hasbahesinde yaban glleri aan bir saray vard burada. Manzara imdiki gibi o zaman da nefes kesiciydi. Akda eteklerinden Oba Vadisi'ne akan rmak, Akdeniz'e dklmeden nce narenciye bahelerini suluyor, yreye hayat ve;yordu. Ve Kaygusuz, Kaygusuz olmadan nce, gnn birinde kaybolup Gaybi de olmadan nce, ehzade AJaeddin adyla bu hayatn, bu gzel doann, Tann'nn bu yrede insanoluna deilse de bey oluna balad1 cennetin iinde yayordu. Yalnzca dnya nimetlerinden deil, cennette yaad1na gre, hurilerden de nasibini alyordu elbet. Hatta neden olmasn, kitaplnda mutlaka bulunmas1 gereken Kabusna me'nin tlerine uyarak belki de km "ss1 tenli" olanlara, yazn "teni souk avretlere" meylediyordu. Haz da mevsimine gre, meyve yer su ier gibi yaanmalyd. Ya da sefa ve iretin deil, masallardaki gibi bir ahu gzl dilbefo esiri olmutu. Evet gn boyu zlyordu bu hilal kah, endaml gen kadm, geceyi sabrszlkla beklemesi bundand. Ka.busname'nin yazan Ziym; haklyd. Yayla havas gibi serindi kadnlarm teni, onlara yazn yaklamal, kn uzak durmalyd. Gndz vakti ehzadeye tuzlu ve de;n deniz deil, sarayn havuzu serinlik veriyor, akam sevdii kadnla hasret gideriyordu . . .

    * * *

  • 6 1

    Siz hi at binmi bir insan heykeli grdnz m? Atatrk'n bi ldiimiz heykellerinden sz etmiyorum. Bozdoan Kemei'ne meydan okuyan stanbul'daki Fatih Sultan Mehmed heykelinden de. Siz atyla btnlemi, neredeyse yekvcut olmu eski bir hkmdarn, Alaiye fatihi Alaeddin Keykubad'n kendi adn tayan kentteki at binmi heykelini grdnz m? Yolunuz o tarafa derse mutlaka grn derim. Heykel, Akdeniz'e bir kedi gibi tostoparlak reklenmi yarmadann kayalk tepesine, ok eski zamanlardan kalma surlarn iine kurulmu9 kentin -eski adyla Kalonoros, yeni adyla Alaiye, yani Alanya'nnparkndayd . Park naslsa bir keye itilmi, merkezin dna dm gibiydi. arnn da, yazn plajlar dolduran turist kalabalnn da uzanda, havuzu, palmiyeleri, amlar, kolayca yeermedii ilk bakta belli olan imeni ve iekleriyle biraz mahzun, yle bir banayd. Tan orta yerde tuntan bir svari heykeli vard. Banda mifer ve sepenei, dk byklaryla bir Mool savas sandm nce, sonra kaideye yaklap mermere kaznm yazy okuyunca Seluklu Sultan Alaeddin Keykubad'a ait olduunu anladm. Denizden ve karadan sren iki aylk bir kuatma sonunda Kyr Vart'tan teslim ald kente arkasn dnm, dalara bakyordu. Ne de olsa bir bozkr adamyd; ordusuyla hep dz ovada at srm, nehir ve vadilerden gemi, Toroslar' ap Antalya'ya indiinde denizle karlam, ama kucaklamamt. Ne binbir emekle salamlatrd surlar gryordu buradan ne de Kzlkule'yi. Bu corafyadaki ilk Trk tersanesi olan, kk krfezdeki denizin bir maaraya girer gibi iine sokulduu o be gzl ta yapy da grmyordu. Zaten heykeller grmez. Bazen ayaklamp, geceleyin ge vakit yer deitirirler. Belki Alaeddin'in heykeli de trs giderken gemi azya alyor, onu bir lende zehirleyen olundan almak zere Kayseri'ye, Konya'ya, Anamas Dalan'nn etekle-indeki o canm gln kysnda yaptrd Kubad Abad'a doru at sryor, sonra gei dnp Alanya'nn bu ga-ip parkndaki

  • 62

    yerini alyordu. Diyeceim Alaeddin, adn verdii kente ksm, ban karaya, genliinde bir utan bir uca kat ettii bozkr topraklarna evirmiti sanki_ "Ben bu kenti ve onun eski sahibinin kzn almakla karann ve iki denizin sultan oldum ama imdi bir orak lkeye bile hkmm gemiyor" der gibi. Kaleiindeki saray ykntlarnn arasnda m grmtm o kitabeyi, yoksa Kzlkule'nin kapsnda m, pek iyi anmsamyorum. zerinde kufi harflerle, gen yata tahta kan Alaeddin Keykubad'n "karann ve iki denizin sultan" olduu yazlyd_ lkemizi bugn olduu gibi o zaman da kuzey ve gneyden kuatan, biri hoyrat teki iyi huylu iki denizin sultan olmutu belki, ama Konya'daki sarayndan vazgemeyip buray bir kuytu liman, bozkrn sert ikliminden kap snd lman bir klak olarak kullanm, krk beinde olu tarafndan zehirlenmeden nce kayalk tepenin zerindeki surlarla evrili araziye yaptrd saraynda gzel gnler geirmiti.

    Evet, siz hi at binmi bir insan heykeli grdnz m? Alaeddin Keykubad grdm ilk tuntan svari deildi. Sen Petersburg'da ahlanm atn dizginlemeye alan, nedense tm tarihilerin "Byk", bizimse "Deli" olarak adlandrdmz ar Petro'nun, Madrid'de kheylannn zerinde yiit bir valye edasyla kaslan Don Kiot'un, ne bileyim Samsun'da Atatrk'n at binmi heykellerini de grmtm ama, ilk kez bir at, binicisiyle bylesine btnle,mi, yekvcut olmu gibi geldi bana. Belki Seluklular'da, genellikle de Trklerde ata ayr bir nem verildiinden. spanyollar at stnde gren Gney Amerika yerlilerinin neden atla binicisini ayn yaratk sanp dehete dtklerini daha iyi anladm. Diyeceim, Karamanolu soyundan gelen ehzade Alaeddin de, yalnzca ahu gzl bir dilberi deil, adn tad Seluklu sultan gibi at binip avlanmay da herhalde ok seviyordu.

    * * *

  • 6 3

    Tarihin ok eski devirlerinden beri sk ormanlarla kaplyd bu yre. Toroslar'n yamalarnda, kekik kokan yaylalarnda, am ve kayn -belki kar kynn dalarnda olduu gibi sedir- ormanlar vard. Ve engine yelken aan kocaman karnl kalyonlar Lazkiye'ye, Mausa ve skenderiye'ye kereste tayor, oralardan baharat ykleyip geri dnyorlard. Kent Seluklu egemenliine getikten sonra gelimi, sur iinden evreye doru yaylmaya balam, tersanesi, tophanesi, darphanesiyle; kalesi, kaleiindeki saray , sarnlar, alt ta st ahap iki katl evleriyle, cami, mescit, h amam ve emeleri, trbeleriyle bayndr bir yerleim merkezi olmutu. Mslman halkla Trke konuan Ortodokslar, Yahudilerle Mecusiler bir arada kardee yayor, "kara ve iki denizin sultanlan"ndan kran ve desteklerini esirgemiyorlard. Seluklu ykldktan sonra Karamanolu ynetmiti Alanya'y, ondan sonra da Osmanl. te Alaiye Beyi bu dzenin, bu refahn mirassyd, Alaeddin de onun biricik olu. Ne var ki, olunun adamlaryla ava kp bir geyiin peine dtnde, bir daha geri dnmeyeceini bilmiyordu.

    Geyik tez ayakl, ad stnde ahu baklyd. O kat, Alaeddin kovalad. Sk yaprakl , gne grmez ormanlardan, dere yataklarndan getiler, sarp kayalardan atlar. Perileri pnar, devleri da balarnda brakp ormann derinliklerine daldlar. Geyik, yakan baklaryla kendi dnyasna ekti bey olunu, ald Toroslar'n dik yamalarna gtrd, Elmal'ya kadar peinden srkledi. Bugnk Tekke kynn bulunduu yere geldiklerinde ikisi de yorulmu, soluk solua kalmlard. Alaeddin, Gaybi olduktan ok sonra, hatta lmnden de sonra yazlan menakbnamede anlatld gibi, "tirkeinden bir ok kard, kirie kod gzledi, ekdi. Toldurd, ol ahuyu gzledi, kad virdi, ol ok kiriden kt, ol ahuya doknd, koltugndan gedi. Hayli darb urd. Ol ahu, srayub kad . Gaybi Beg, anun ardna ddi . "

  • 6 4

    O k geyii vurmu ama ldrmemiti. Yeniden balad kovalamaca. Ahu kat, Alaeddin de hi ylmadan, yorulmadan , avnn peinden gitti . Sonunda Abdal Musa Tekkesi'nin kapsndan ieriye girdi av, avlunun bitiminde, revaklarn altndan geip kayboldu. Avc duraklad bir an, avndan vazgeip dnmeyi dnd. Hzla arpyordu yrei. Bu arpta atlgan bir bey olunun azmi, tuttuunu koparan bir mirasyedi hrs vard. Kar koyamad, tm benliini saran bir sahip olma igdsyle dald ieri, gidip dervilerden hesap sordu. Gerisini Menakbname-i Kaygu.suz Abdal'm yazar o adsz derviten dinleyelim:

    Derviler eyitdiler: - Buraya byle bir ah gelmedi ve biz grmedik, didiler. Beg

    zade eyitdi :

    - Hi derviler yalan syler mi? Nin inkar idersinz, ben ol ahuyu kendi gzmle grdm bunda gelb ieri girdigin, di-di . Anlar ta'accb itdiler.

    - Bizim haberimz yok , bilmezz, didiler. Beg-zade mell-u perian old.

    Derken konumalar duyan Abdal Musa ne olup bittiini soruyor. Ve Alaeddin'i makamna artp derdini bir de kendisine anlatmasn istiyor. Olan biteni dinledikten sonra, ''Peki, diyor, attn oku tanyabilir misin?" "Elbette, diye karlk veriyor bey olu." B unun zerine koltuunun altndan kard oku uzatp "Al bakaU:m" diyor eyh, "bir daha da her grdn canlya ok atma!"

    Alaeddin'in Abdal Musa'ya intisap ediinin yks hi kuku yok Bektai geleneinin en gzel, en anlaml efsanelerinden biridir. Ne var ki, ayrntlarm Menakbname'den rendiimiz bu ykden sonra her ey yoluna girmiyor. Tekkede kalp Musa'ya mrit olmak isteyen Alaeddin Bey'i geri

  • 6 5

    almak iin dervilerle savamay gze alyor babas. Mu

    sa'nn zerine Teke Bey'in bahadrlarndan Klagl sa'y

    gnderiyor. Burada, Musa ve dervilerinin yanar atein iin

    den sema ederek nasl getiklerini, Teke Bey'i ve Klal sa'y nasl ldrdklerini, sonunda Alaiye Beyi'nin olunu

    Abdal Musa'ya kendi elleriyle teslim ediini uzun uzad1ya

    anlatacak deilim. Gaybi'ye, tekkeye girip "kaygudan reha"

    bulduu iin Kaygusuz adn bizzat Abdal Musa'nn verdii

    ni belirtmekle yetineyim.

    Kaygusuz'un basndan geenler, geyik donuyla ormanda

    dolaan Abdal Musa'nn kerametleriyle bitmiyor elbette, eh

    zadenin tarikata girmesiyle baka bir yn alyor. Kaygusuz

    bir baka insan olmutur, Abdal Musa'mn h izmetinde bir ab

    dal, hazdan ve hrstan uzak, kendi halinde bir dervitir artk.

    Peki o da, Yunus Emre gibi bu "yalan dnyadan'', bu "yedi ke

    re ssz kalp yedi kere dolan" dnyadan bsbtn el ayak e

    kip kendini tm varlyla riyazata m vermiti? nzivaya m

    ekilmiti Elmal'da? Pek sanmyorum. Menak.bname'den,

    Kaygusuz'un da nice mrit gibi, Taptuk'un "manisini samak"

    iin yollara den Yunus gibi, tekkede uzun sre kalmayarak

    eyhinden icazet istediini, Abdal Musa'ya her an, her saniye

    daha yakn olabilmek, onun nefesini kendi bedeninde taya

    bilmek iin "icazet"i daha mrekkebi kurumadan ayrann ii

    ne dorayarak bir dikite itikten sonra Akdeniz'i atn

    -belki Bedreddin'in mridi Brklce Mustafa gibi denizi aba

    terlikle getiini-, klemen lkesine (siz Msr diye okuyun!)

    varp orada kendi dergahn kurduunu reniyoruz. yleyse bir gezgin derviti Kaygusuz. Abdal Musa'nn ya

    nna verdii krk dervile sabah namaz madan yola k

    m, Elmal'dan dze inmi, bir su kenarna konmutu. Hala

    glbeng sesleri uulduyordu kulaklarnda, dana imdiden

    eyhini zlemeye balamt. Krk yl birlikte yaamlar, bir

    likte glp birlikte alamlard . Yalnzca bir yaknlk deil-

  • 6 6

    di onlar birbirine balayan, zerine Kuran sureleri yazl bir ceylan derisinin iki yz gibi ayrlmaz klan. Ortak kaderleriydi. Buna, gnmzn bir byk airinin deyimiyle "birlikte varolu" da diyebi liriz. "Diken iindeydiler, ama gl gibiydiler." Gece iinde olup sabah gibiydiler. Onlarn bu halini y llar, ok yllar nce Mevlana grm ve bu dizelerde dile getirmiti. Belki balk iindeydiler ama, gnl gibiydiler. Evet gnl kadar aydnlk, sonsuz bir sevgi iindeydiler. Musa bouna geyik donuna girip ormanda seyrana kmam, Gaybi yok yere onu avlamak iin peine dmemiti. Ava giden avlanr. Sonunda koskoca Alaiye Beyi'nin biricik olunu bir Rum abdal avlam, "eti senin kemii benim" rnei yetitirmi, ev bark sahibi deilse de post sahibi yapmt.

    Hava scakt. Antalya'nm o rutubetli, insana soluk aldrmayan, boucu sca perde perde yaylyor, g koullarda yaamaya alm, sabrl, her eyi olduu gibi iklim koullanu da tevekklle karlayan dervi ksmn bile canndan bezdiriyordu. Nerden mi biliyorum bunlar? XVI. yzyln balarnda yazlan Kaygusuz Baba Menakbnamesi'nden. Ama, gerekle olaansty ayu potada eriten bu ilgin yap tn bilinmeyen yazar ayrntlara pek yer vermiyor. Hatta, sz uzatmamak iin, "Bu babda sz oktur. Eer Msr'a gelinceye dek vaki olan hali zikrolunursa, gayet mufassal olur. Bari maksuda varalum" diye de yazabiliyor. Demek ki, iin "mufassal" ynn, bu bahiste Kaygusuz'un iinde yaad corafyann ekiciliine kapldmdan olmal, kendi hayal gcmle beslemek, adsz yazarn brakt boluklar bu yrede edindiim izlenimlerle doldurman gerekiyor.

    Evet, hava scak, yol uzun, menzil belki de ulalmayacak kadar uzakt. Kaygusuz yol arkadalann snamak istedi. Bylesine uzun ve meakkatli bir yolculuu gvenilir zevatla yapmak istiyordu. Suyun olduu yerde kavaklar da boy vermez mi'? Elbette verir. Kavaklar boy vermitiler ama, rzgarda h-

  • 6 7

    rdamyorlard. Dedim ya, yaprak bile kmldamyordu hava

    da. Kaygusuz'un o nl iirindeki kaz, ''bir kaddan alp da

    kazanda krk gn kaynatamad" kaz kumsalda kuma sok

    san piebilirdi, ylesine yakcyd gne. Kavaklar rzgarda

    hrdamyordu ama ince uzun gvdeleriyle, all pullu giyinmi

    kzlar gibi gkyzne ykseliyorlard. Ne de olsa "zergerdan"

    denilen cinstendiler. Glgeleri serin, su saydam, dervilerin

    yorgun yzleri boncuk boncuk terliydi. Kaygusuz "Bu ulu

    narlar ne ho yerde bitmi, bala-blend olmu" diyerek hay

    ranln dervileriyle paylamak istedi. Oysa, Trkmen dilin

    de ayn ad tasalar da, kavak aacyla nar kartracak ka

    dar esrar ekmemiti daha, gn kavuup akam olmamt.

    Amac, ayn kaderi paylamak zere birlikte yola kt der

    vilerin sadakatini snamakt. Kaygusuz'a "Bu aalar nar

    deil kavaktr" diye hep birlikte kar kt derviler. yle ya

    hi mi nar grmemi, iine girip halvet olmamlard? Bu s

    ln gibi aalarn kaam, kaln gvdeli narlarla ne ilgisi

    olabilirdi? Kaygusuz hibir ey sylemeden ama dervilerin te

    rinin kurumasna bile izin vermeden gerisin geri Abdal Mu

    sa'nn tekkesine dnlmesini buyurdu. Vardklarnda Pey

    mane yerine geip eyhinin makamna yz srd, baka yol

    dalar istedi. Abdal Musa'ya durum malum olmutu zaten, bu

    kez yeni dervilerle ayn su kenarna gelip kavaklara "Ne g

    zel narlar!" diyen Kaygusuz'a kar kan olmad. Hatta ile

    rinden biri kavaa trmanp silkeleyince aaya Meakbna

    me'nin deyimiyle "krmz krmz elmalar" dkld. Su Abdal

    Musa'ya dek alp gtrd elmalan, bylece eyhe mridinden

    hayrl haber ulam oldu. Akdeniz'e doru akan suyun nasl

    yn deitirip Toroslar'a yneldiini, ad stnde Elmal'ya

    dek kp elmalan tekkenin kapsna dek nasl tadn bura

    da anlatacak deilim. Yunus da erik dalna kp zm yedii

    ni sylemiyor muydu? Asl zerinde durulmas gereken, "Ab

    dalan- Rum"un birbirine benzeyen kerametleri deil , iirsel

  • 6 8

    metaforlarndaki benzerlik. B u benzerliin kkenini de, tasav

    vuf iirindeki athiye geleneine balayarak aklamak gereki

    yor elbet. Ama sz Kaygusuz'un iirlerine getirmeden nce,

    Msr'da bandan geenleri, Menakbname'den rendiim

    kadaryla sizlerle paylamak istiyorum. Hele bir "uzun sapl

    kak" motifi var ki, anlatmadan olmaz.

    Kaygusuz ve krk dervii Msr'a varp, bu lkenin bir g

    z kr padiahn krmamak iin, yani dnyay onun grebil

    dii kadaryla temaa edebilmek iin tek gzlerini pamukla

    rttkten sonra sarayda bir lene davet ediliyorlar. "Turna

    katan" gibi dizi l iyorlar avluya, derken uzun masann evre

    sinde kar be kar yerlerini alyorlar. Ortaya altn taslarda

    altn gibi ldayan, beyaz, kavunii, safran rengi, eit eit,

    mis gibi pilavlar geliyor. Kaygusuz hemen orackta, uzun

    sapl kakla nasl pilav yenmesi gerektiini bu ii becereme

    yen, ka az yerine kulaklarna gtren ulemaya gster

    meden nce, u dizeleri sylyor:

    Ey yz gl kameti serv-i hramanm pilav

    Sade yal kara benli misk-i Hutenim pilav

    Sonra kam pilava daldrp karsnda oturan derviin a

    zna "balm dolusu" gibi, yani iki kadehi sunar gibi uzatyor,

    dervi de ayn hareketi tekrarlayp Kaygusuz'un azna dayyor

    kan. Bylece koskoca Msr ulemasndan daha akll, daha

    becerikli olduklarn kantlayp, hapsedilmekten kurtuluyorlar.

    Bir baka ilgin motif de Beytullah'a giderlerken yolda kar

    lanna kan hayali kent. Calvino'nun grnmez kentleri gi

    bi, gerek olmayan ama her kentten baz izler ve izgiler ta

    yan bir kent bu. Gnbatmnda, hava kararrken beliriyor

    uzakta. Kente varp konaklyorlar, pazarndan alveri yap

    yorlar. Saban uyandklarnda bir de bakyorlar ki, kent yok

    oluvermi. Ertesi gn, yine hava kararnca, aym kent peydah-

  • 69

    !anp barna basyor Kaygusuz ve dervilerini, ertesi sabah uyand klannda yok oluyor. "Bu minval zere tamam krk gn yol yryb Beytu'l-lah'a geldiler" diye yazyor Menakbname.

    Abdal Musa'ya intisap ettikten sonra dnya nimetlerine gerekten yz evirmi miydi Kaygusuz? Kitab- Malata'de yazd gibi dlere dalan, sanrlar gren, uyandnda kendini bir lde yapayalnz bulan bir dervi mi olmutu? Belki de. Ne var ki, iirine bakldnda bunun pek doru olmadn gryoruz. Kadnlardan yaknsa da onlarla pekfila hoa vakit geirdiini , hatta Edirne'de "akas ok" ama "eksik bir avrat"la evlendiini, ondan dayak yediini ve evden kovulduunu reniyoruz. Bu arada kadn ksmn aalayan, onu alaya alan szler sarf etmekten de ekinmiyor. yle yaknyor rnein:

    Eksik avradn kts Dizini dikib oturur

    inin kolayn bilmez

    Tuzunu ykb oturur

    Boaza takm akiki

    Ana bulmaz kekii

    Teni donunun sk

    Dizini takb oturur

    Ayanda mein mesi

    Kolunda gmn has

    Soyunmaya elbisesi

    Taraya bak.h oturur

    Yata yata karn ier

    Eiin banda ier

    Bitler kanatlanm uar

    Sirkeye batb oturur

  • 70

    Kaygusuz aydur atlmaz

    Pazara eksen satlmaz

    Soyunup koyna yatlmaz

    Bir manda kb oturur

    Tmn almtlamadm bu nl iir, bir "mao" tavnyla,

    halk dilinden gelen kaba ve alayc szcklerle airin kadna

    bakn yanstyor. Ne bir dervie, ne de eski bir "bey olu"na

    yakmayan klhanbeyi edasyla baz kukulara da yol ayor.

    Bu dizelerin yazan ayn zamanda didaktik risalelerin, dinsel

    sylemden kopmadan tasavvufun en ince ynlerini dile getire

    bilen iirlerin de yazar olabilir mi? Yoksa, baz uzmanlarn

    ne srd gibi, Rumeli'de yaam, oralarda dolarken

    "Yann yumru sylerim I Her szm kelek gibi / Ben avare ge

    zerim / Sahrada leylek gibi" diye kendisiyle de alay eden bir

    baka Kaygusuz Abdal m var? Eer iki Kaygusuz varsa, Tan

    r'ya meydan okuyan, softalarla alay eden de bu ikincisi olma

    l. rnein u dizeleri Abdal Musa'nn halifesi Kaygusuz mu

    yazd, yoksa teki Kaygusuz mu, tartmaya deer:

    Ycelerden yce grdm erbabsn sen koca tanr Alim okur kelam ile sen okursun hece tanr

    Erlii ile anlr filan olu filan dey

    Anan yoktur atan yoktur sen benzersin pie tanr

    Yine Menakbname'ye dnersek, Kaygusuz'un Msr ve Hi

    caz'da bana gelenler, dnte gerekletirdii kerametler, bu

    uzun yolculuun her konanda syledii iirler, bize onun, Ab

    dal Musa'nn tekkesinde krk yl ile doldurduktan sonra dn

    yaya yeniden nasl heyecanla, cokuyla, hatta ehvetle kavu

    tuunu gsteriyor. Doay, hazlar, yeme imeyi seven bir hedo

    nistle tanyoruz. Ne var ki, bu hedonist, yeri geldiinde Pey

    gamber'in mezar banda ona sevgi ve ballm dile getiren,

  • 7 1

    Muhammed'i ve slam' ven C'ri!vlername'yi, ya da bir derviin yol boyunca grd dleri metaforlarla anlatan Kitab- Malata'J1 yazabiliyor. Kaygusuz'un snTna ermek, bu adan biraz zor grnyor. Hangi iirleri hangi dnemlerde yazdn, Yunus Emre rneinde olduu gibi adnn getii tm metinleri ona atfedip edemeyeceimizi bilmediimiz iin Kaygusuz'u anlayp zmlemekte glk ekiyoruz. Menakbname ve iirleri birlikte ele alndnda Kaygusuz'un yalnzca Msr, Hicaz, Irak ve Suriye'ye deil Rumeli'ye de gittii, bir sre Filibe, Manastr ve Edirne'ye de postu serdii anlalyor.

    Bize bu bilgileri aktaran, Kaygusuz'un dana ok efsanevi yaamn konu edinen Men.kbn.me'si ne yazk ki iirleri zerine yeterli bilgi vermiyor. Oysa onun tekke edebiyatmzn en nemli simalarndan biri olduu, yalnzca iirleriyle deil geride brakt dzyaz kitaplaryla da ana damgasn vurduu, Yunus Emre'den sonra tasavvufta yeni bir r at tartlmaz bir gerek. yleyse burada biraz durup Kaygusuz'un airliini irdelememiz gerekiyor. Bu ie bir Antalya yolculuu srasnda kalkm, Kaygusuz Abdal'n sanld gibi "gerekstc" bir air deil, Anadolu tasavvuf edebiyat geleneindeki t trnn en byk ustas olduunu bir sempozyumda kantlamaya almtm. imdi Alanya'da, onun ne dervi ne de air olmadan nce av avlayp keyif srd bu coafyada, gerek yaam tarzyla ilgili sorular soruyorum kendime. rnein afyonke bir dervi miydi? Gerekliin snrlarn zorlayan, olaanstnn kaplarn aralayan, o kendine zg, birbirinden acayip ve gzel iirlerini nasl yazyordu? Tekkeye girdikten sonra, Menalubname'de anlatld gibi, deimi miydi gerekten, yoksa dnyaya eskisi gibi bakmaya, air Nedim'in deyimiyle "hayattan kam" almaya devam m etmiti? Byle olmasa dnya nimetlerinden, doyumsuzluktan, yaamann tadndan sz eden, keyif verici nesne ve duyumlar ycelten iirlerini ya-

  • 72

    zabilir miydi? te bu ve benzeri sorulara kendimce yant

    aramak iin Kaygusuz Abdal'n iir evrenine -Alanya Kale

    si'nden bakldnda insan uuruma doru eken arap ren

    gi denize dalar gibi- girmeye alacam imdi .

    * * *

    Kaygusuz Abdal'n iirinde athiyenin nemli bir yeri ol

    duunu biliyoruz. Hatta bu tr iirleri, uzmanlarca, edebiya

    tmzda benzeri grlmemi, us ve doa dzenini altst eden

    rnler olarak nitelendirilmekte, Kaygusuz Abdal dpedz

    gerekstc bir air olarak ne srlmektedir. rnein Ab

    dlbaki Glpnarl bu konuda unlar yazyor:

    Birok iirlerinde tatmin edilemeyen isteklerin zlemi, bilin

    alt izlenimlerin sze gelii, zl bir yaay ve dilenen mutlu

    luk zlemi gze arpar; baz kere de bu zlem, anlamsz bir at

    hiye haline gelir ve gerekst bir iir meydana kar. ( . . . ) Kay

    gusuz Abdal tamamiyle zgn bir ozandr.

    Kaygusuz'u, "iiri anlamn basncndan kurtaran ozan"

    olarak tanmlayan . Z. Eyubolu da u grlere yer veriyor:

    zgn ierikli iirlerinde us ilkeleri bir yana braklr, bilin

    in denetleyici gcnden kalr, bsbtn zgr bir alana giri

    lir. Bu alanda Kaygusuz Abdal, gnmzn diliyle, "gereks

    c" bir ozandr. Bu iirlerde bilincin basks altna konulmu

    :!uygular, izlenimler bir szgecin deliklerinden dklen su gibi

    1a doru akar, ozan iini, bilinaltn anlatan, anlatmasa bile

    n na karan bir durumdadr.

    nce "athiye" zerinde duralm. Arapa alaya alma, yerme,

    knama gibi anlamlar da ieren ama aslnda ''benlik ve dava

  • 73

    belirten sz" anlamna gelen "ath"dan tretilmi bu szck, tasavvuf edebiyatnda, saydmz bu nitelikleri ieren iirleri tanmlamak iin kullanlr. Sz konusu nitelikler arasnda bakaldn, ironi, elenme, ineleme hatta samalama gibi geleri de sayabiliriz. Ne var kiinin ruhsal bir bunalm annda ya da kendinden geerek syledii szlerin Atilla zknml'nn Trk Edebiyat Ansiklopedisi'nde belirttii gibi mutlaka "gerekst imgeler"e yol amas gerekmiyor. Yunus Emre'nin "ktm erik dalna anda yedim zm / Bostan ss kakyp der ne yersin kozumu" dizeleriyle balayan nl athiyesinden bu yana, Alevi-Bektai edebiyatnn ayrlmaz bir paras olan athiye trnde birok rne rastlamak mmkndr. Ama bu tarzn en u rnekleri hi kuku yok Kaygusuz Abdal tarafndan verilmitir. Baz edebiyat tarihileri, Kaygusuz rneinde olduu gibi, afyonke dervilerin esrar etkisinde bu tr iirler yazdklarn, bir bakma Fransz airi Baudelaire'in Yapay Cennetler adl yaptnda irdeledii iirsel yaratyla uyuturucu kullanm arasndaki iliknin, ondan ok daha nce Douda sufi airler tarafndan ortaya konulduunu ne sryorlar. Kalenderiler bata olmak zere, Rum abdallannn boyunlarnda tadklar "esrar kaba" denilen hindistancevizi kabuklarna esrar doldurarak dolatdanni, bylece halkn hem dikkatini ekmeye hem de Glpnarh'nn deyiiyle "nefislerini aalatmaya" altiklarn biliyoruz. lahiler okuyarak ky ky dolaan bu gzgin dervilerin afyon etkisiyle dile getirdikleri birtakm hezeyanlar, Kaygusuz'un derin tasavvufi anlam tayan iirleriyle kartrlmamaldr. Kemal Tahir de Devlet Ana' da "gezici ozan ak Yunus"la afyonke dervileri birbirinden ayrmaya byk zen gsterir. eyh Edebali'ye ziyarete giden Yunus Emre'nin azndan "cavlak" diye seslenir onlara, aknlarda afyonlu arapla sarho olup "apula yumulduklar"n syler. Bektailerin esrara "kaygusuz" adn vermelei bu gerei deitirmez elbette. Uyuturucunun duyular zeindeki etkisi bireyin algla-

  • 7-J

    ma sistemini altst edebilir belki, "lallucination" denilen birtakm sannlar, hatta vizyonlar grmesine de yol aabilir. Ama uyuturucunun yeteneksiz birini dahi bir air yapt ne Bat ne de Dou edebiyatnda grlmtr. Baudelaire ve Rimbaud'nun bu alandaki denemeleri, yaratc dehalarn uyarmak, hayal gler.ini artrmak ynnde yaptklar baz giri.imlerden ibarettir. amzda "Beat Generation." diye adlandrlan Ginsberg, Ferlengetti , vb Amerikan airlerinin uyuturucu bamllklar da yle. Dolaysyla Kaygusuz'un baz athiyelerinde esrarn etkisi olsa bile, bu zgn iirlerdeki olaanst dnyay, liimbaud'nun deyimiyle sylersek salt "duyumlarn bozulma" srecine indirgeyemeyiz sanyorum . Kaygusuz baz iirlerinde esrar zlemini aka dile getirir:

    Beng i le setreymege ah bize bir ba olsa

    Iss souk olmasa havas hub sa olsa

    Hatta "Hayranlk esince cana bengilik de gere olur" dizesindeki gibi esrarn gerekliliinden dem vurur, onu vmeye bile kalkr:

    Gel ey miskin Kaygusuz esrardan al d Bu aklar otudur yemek vermez her tada

    Ne var ki bu tr athiyelerinin kaynan airin esrarla yaknlnda aramak indirgeyici , hatta zorlayc bir yaklam olur. Aslnda "gerekstc imgeler"in uyuturucu kullanarak yaratld da bir efsaneden ibarettir. Kaygusuz'un "gerekstc" bir air olmadm, yle samlan iirlerinin aslnda geleneksel halk edebiyatndaki tekerlemelerden kaynaklandn kantlamak o kadar da g deil.

    Gerekstc sfatn i lk kez Apollinaire 1917 ylnda Les Mamelles de Tiresias adl oyununu tammlamak iin kullan-

  • 75

    mt . Gerekstclk asl 1922'lere doru, Breton'un deyimiyle "Dada"y salverdikten sonra etkinlik kazanmaya, zgn yaptlar ortaya koymaya balad . Bir yandan geleneksel deer yarglarn altst ederken, te yandan bilinalt dnyasn, rastlantsal gzellikleri, ancak duygu ve usd yntemlerle kavranabilen "nesnelerle olaylar arasndaki grnt kvlcmlar"n vurgulamaya alt. Lautreamont'un "iir bir kii deil herkes tarafndan yazlmaldr" sznden yola karak, zellikle Breton'un stelemesiyle, iir uran toplumsallatrmak, hatta gerekstc tavr devrimci bir kar koymaya, bir eit varolu biimine dntrmek istedi. Ve ksa zam anda yalnzca airler deil, btn bir aydn kua etkilendi bu akmdan. Ne var ki , 1930 yllarna dek badak bir topluluk oluturan gerekstcler, Aragon ve dierlerinin deiik anlaylara ynelmesiyle daldlar. Yalnzca Breton yaamnn sonuna dek "mutlak" bir gercekstc olarak kald. > -

    Bu bilgilerin nda Kaygusz Abdal'n athiyelerini in-celersek, ne bilinaltnn denetimsiz ifadesini gerektiren "otomatik yaz"yla, ne de Lautreamont'un bir iirindeki "diki makinesiyle emsiye" arasndaki rastlantsal birliktelikten yola karak "gerekstc imge" kavramn ortaya atan Breton'un estetik anlayyla ilgisi olmadklarm grrz. Gerekstcln ilk bildirisinde kbist air Pierre Reverdy'nin azndan u cmleyi yazar Breton:

    mge bir karlatrmadan deil, birbirine uzak iki gerein. yaklatrlmasndan doar. Yaklatrlan gerekler birbirlerine

    ne kadar uzaksa imge de o kadar gl olur. iirsel gereklii

    ve etkileme gc o oranda artar.

    Kaygusuz Abdal'n "kaplu kaplu baalar kanatlanm umaa" dizesiyle balayan nl athiyesindeki kartlklar, doadaki dzeni altst eden ilikilerin, hayvanlara atfedilen

  • 76

    insani niteliklerin "gerekstc imge"yle, yani birbirine uzak iki gerein yaklatnlmasyla bir ilgisi olabileceini sanmyorum. nce iiri okuyalm:

    Kaplu kaplu baalar kanatlanm umaa

    Kertenkele derilmi diler Krm gemee

    Kelebek ok yay alm ava ikara km

    Donuzlar korkudur ayular kamaa

    Ergene'nin kprs susuzluktan bunalm

    Edirne minaresi eilmi su imee

    Kazzaza balta koydum erviin deremezem

    uval ayrda gezer seirdben kamaa

    Allahmn danda bin balk klam

    Susuzluktan bunalm kanl ister gmee

    Leylek kotluk dourmu ovada zurna alar

    Balk kavaa km st daln bimee

    Kelebek buday ekn Manisa Ovas'na

    Sivrisinek derilmi rgad olub bimee

    Bir sinek bir devenin ekn budun koparm

    Salnuban seirdr bir yar ister komaa

    Bir aksack karnca krk batman tuz yklenmi

    Gah yorgalar gah seker ehre gider satmaa

    Donuz dn eylemi ayuya kzn vermi

    Maymun snd getirmi kaftan gmlek bimee

    Deve hamama girmi dana dellaklk eder

    Susr natr olmu nvbet ister kmaa

    Kaygusuz'un szlei Hindistan'n kozlar

    Bunca yalan syledin girer misin umaa

  • 77

    Bu dizeleri . Z. Eyubolu syle yorumluyor:

    Bu uzunca iirde, i lgin olan, kartlarn yan yana getirilme

    si, elikilerden bir btn oluturulmasdr. Sinek devenin bu

    dunu koparm, balk kavaa km, domuzun kzyla ay ev

    lenmi, kaplumbaalar kanatlanp umaya koyulmu, uval a

    yrda geziye km, leylek bir kotluk (eek yavrusu) dourmu,

    kelebek yayn gerip ok atm, sivrisinek buday bimeye git

    mi . . . birbiriyle badamayan yaratklar topluluu.

    Oysa bu iirde betimlenen olaanst dnya, gerekstc bir anlaytan kaynaklanmyor. Bu tr kartlklar, olmayacak grntler J erme Boch'un tablolarnda, Ortaa masallarnda, "fatracie" diye adlandrlan bizim tekerlemelere benzer yalanlamalarda da var. Bu iirin kaynaklar halk edebiyatmzn szl rnlerinde, "balk kavaa knca" benzeri deyimlerde, zellikle de tekerlemelerde aranmaldr kansndaym. Bu olguya ilk dikkati eken Pertev Naili Boratav olmutur. Boratav Franszca kaleme ald Le Tekerleme adl yaptnda Kaygusuz'dan yz yl nce yaam Barak Baba'nn risalesinden "gerekstc" deil ama "usd", yani "irrationel" ifade tarzyla tekerlemeler arasndaki benzerlii rnekler vererek kantlar. Ve bu elerin amanizmle ilikisi olabileceini belirtir Zaman Zaman inde'nin nszndeyse u grlere yer verir:

    13. yzyl Anadolu'sunun byk dervi ehrelerinden Barak

    Baba'ya izafe edilen Risale'nin baz yerlerindeki ifade tarz te

    kerlemelerin baz naklarn ne kadar andryor. ( ... ) Barak Ba

    ba'nn d sayklamalarna benzeyen bu szlerinde ciddi ile aka

    snrlar ayrt edilmeyecek kadar birbiri iine girmitir. Anado

    lu'da Trke yazl iirin ve nesrin ieklenmee balad ala

    rn bu ilk bitkileri kklerini masallarmzn ve tekerlemelerimi-

  • 78

    zin beslendii topraa salmt. Barak Baba, Yunus, Kaygusuz

    gibi dervi airler, analarndan, ninelerinden rendikleri teker

    lemelerin slubuyla metafizik sorulan zmlemeyi deniyorlar.

    'Halik'in emri beni klzeger bal gibi devrann arh zerne

    koyup dolap gibi dndrd. Giih beni kze dzd gah bozdu . . .

    Gah insan gah hayvan eyledi. Gah akirt olup rendim, giih us

    tad olup rettim. Gah beni ataya oul eyledi, giih atay bana

    oul. Gah beni tfl edip analara besletti, gah anay bana kz eyle

    di. Velhasl banz ne a,daym: nice bin kerre ata belinden

    ana rahmine, ana rahminden cihana geldim.' Kaygusuz'un bu

    szlerinde yer yer bizim tekerlemelerin baz naklarn bile sei

    yoruz. "Giih beni ataya oul eyledi, gah atay bana oul?" derken

    Kaygusuz, sanki, "ben babamn beiini tngr mngr sallarken"

    szlerini bir baka biimde sylemi olmuyor mu?" (. .. ) Dobruca

    Ovas'ndan byk yal rekler . . . Gaziler helvasndan cihan

    dopdolu olsa ya da . . . Cmle cihan koyunun semiz yahni etseler"

    derken, engin dlerini, hayale smayacak nimetleri zleyiten

    gelme sayklamalarn aka haber veriyor. Bunlar bizim teker

    lemelerimizden dev ll yeme ime tasvirlerinin ayndr.

    Bu alntlarn nda konunun biraz aydnlandn mit ederim. Amacm Boratav'm bundan neredeyse krk yl nce ortaya koyduu tasavvuf iirindeki athiyelerle tekerleme ve "yalan masall ar" arasndaki trde ilikiye dikkati ekmekti. Kaygusuz Abdal'n iirlerini inceleyen deerli aratrmaclarn bu yolu izlemedikleri grlyor. Oysa Kaygusuz'un athiyelerini "gerekstc" rnekler olarak tanm lamak, onlarn geleneksel halk edebiyatyla balarn ortaya karmamz engelliyor bir bakma. athiye tarznda yazd iirleriyle Kaygusuz gerekstc bir air deil, olsa olsa bi ze olaanstnn kaplarn aan bir tekerleme ustasdr, diyebiliriz.

  • 79

    Nerede kalmtk. Kaygusuz'un Abdal Musa Tekkesi'nin duvarndaki resminde kalan gzmde kalmtk. Yalnzca gzm m? El mal dn aklm da oradayd. Hep onu dnyor, airin neye benzediini, nasl biri olduunu, en kk ayrntsna varncaya kadar yzn, sonra boyunu bosunu, endamn merak ediyordum. n miydi, cin miydi, yoksa benim gibi, sizler gibi bir ademolu mu? nsan ne de olsa dervi ksmnn hal ve gidiini, kaznmamsa kan ve gzn, o gzlerle hayata bakn, bana gelenler kadar grnn de merak ediyor. Yoksunluk, ile, her gn, her saat, her dakika, her saniye Tanr'y dnmek, onun adyla, sfatlaryla, cemaliyle yatp kalkmak, giderek "zat"yla tanmak, benliini Tanr'nn mutlak varlyla doldurmak, onda yok olmak -belki onda olmak- insann bedeninde nasl bir deimeye yol aabilir? Nur dediimiz o kutsal k gerekten yansr m bir derviin, bir eyhin yzne? Bunu ne yazk ki hibir zaman bilemeyeceiz. Geri gnmzde de eyhler var ama, onlarn kerametleri, o beylik deyimle "kendilerinden menkul". nan sahibi insanlar kandrmak ileri gleri, muska yazp dua etmek, okuyup flemek. Evet, gnmzde de var bu tip insanlar, "hac hoca takm" diyebileceimiz sunni slam'n mezhep tacirleri. Ama eski zamanlarn, Anadolu ve Rumeli'nin Islamlamasnda, Osmanl devletinin kuruluunda nemli bir rol oynayan tekkelerin art k tad yok. Sanki belli bir tarihsel dnemle snrlyd btn bu olup bitenler, Anadolu'ya gvercin donunda gelip konmalar, ormanda geyik donunda dolamalar, dalar yrtp topraktan su fkrtmalar, diyeceim bu toprakl ara yay lan g da lgasyla gelen Horasan erenleri ve onlarn bandan geenler.

    Sahi nasld bu insanlar, neye benziyorlard? Ahmed Yesevi ak sakall, ekik gzl bir Trkmen miydi, yoksa esmer bir ranly m andryordu? Ya Hac Bekta, Taptuk Emre, onlarm mritleri Yunus, fosa, Kaygusuz? Evet, en ok da Kaygu-

  • 8 0

    suz'u merak ediyor, onu dlyordum. Kendisinin olmasa da

    bu yrede kaldna inanmak istediim glgesinin peine d

    mtm. O nasl bir ahu uruna Abdal Musa'ya kadar gitmi

    se, makamna varp hakikate ermise, ben de onun kaybolan

    ruhunun peine dm izini sryordum. Paris'ten kalkp

    buralara dek gelmi, Anadolu'nun en gzel kysndan Alan

    ya'ya doru yol alyordum. l kyazd. Deniz turkuvaz rengin

    deydi. Gne de yle, kendi rengine brnm, kendi trks

    n sylyordu. Tepemde, yaz gnlerindeki gibi "ateten bir sa

    rk" olmasa da bulutsuz, mavi gkte parldyor, bu yrede ye

    ermi uygarlklarn tmnn bekisi olduunu, yle kolayca

    ekip gitmeye niyetli olmadn cmle aleme gsteriyordu.

    Kaygusuz'un kaybolan ruhuysa, artk iirleriyle Menak.bna

    me'sinde yayordu. Bu nedenle tasavvuf edebiyatmzn bal

    ca kaynaklarndan olan, bu satrlan yazarken epeyce yarar

    landm bu efsanevi metinler zerinde durmak istiyorum.

    * * *

    Ahmet Yaar Ocak Menakbnameler adl yaptnda, bilim

    sel bir yaklamla inceledii menakbname trn bir anlat

    rnei olarak yle tanmlyor:

    Genel olarak herhangi bir tarikata mensup bir velinin men

    kabelerini ihtiva eden eserlere menakb veya menakbname ad

    verilmektedir. Bu eserlerin yazlndaki temel gaye, muhak

    kak ki o velinin mritlerinin yetimesi ve dolaysyla tarikatn

    btnln salamaktr. Fakat ikinci olarak velinin ve tari

    katnn propagandasn yapmak gelir. Ama unutulmamaldr

    ki, nemli bir amil daha, menakbnamelerin yazlnda kendi

    ni gsterir. Bu, ou zaman tarikatlarna ve eyhlerine iyi gz

    le bakmayan ve resmi din grn temsil eden ulema nazarn

    da veliyi ve tarikatn kabul ettirmektir.

  • 8 1

    Menakbname yazar zerineyse u aklamay getiriyor:

    Menakbname yazar nadiren muhayyilesini kullanmakla

    beraber, aslnda halkn mahsul olan menkabeleri tertip ve

    tasnif ederek yazya geiren ahsiyettir. B u ahsiyet ou za

    man, menkabelerini yazya geirdii velinin tarikatndan yeti

    mekte olup hazan kalemine hakim, salam bir kltre sahip

    mnevver biri olabilecei gibi, basit bir mrit de olabilir. Hatta

    tarikatn dndan bir yazarn da hazan menakbname kaleme

    ald grlmtr.

    Anadolu Seluklu devrinden balamak zere, bu corafya

    da tarikatlarn yaylmasna kout olarak XIV, XV ve XVl. yzyllarda baz menakbnamelerin yazldn, bunlarn tek

    ke, hatta saray kitaplklarnda korunarak gnmze dek

    ulatm, ne var ki ciddi tarihilerimizin nezrinde -"hurafe

    l erle dolu" olduklar iin- fazla kabul grmediklerini, dolay

    syla da tarih yazmnda onlardan yeterince yararlanamad

    n biliyoruz. Oysa yalnzca tasavvuf edebiyatmz iin deil,

    eletirel ve dikkatli bir yaklamla ele alndklarnda Anado

    lu tarihi iin de menakbnamelerin nemli bir kaynak olutu

    racaklar kesindir. Bu nedenle, sras gelmiken, konunun

    uzman Ocak'n snflandrmasyla, baz Bektai menakbna

    melerini, salt adlaryla da olsa, burada anmsataym:

    Vilayetna.m.e-i Hacm Sultan, Menakb Hac Bekta- Veli,

    Vilayetname-i Abdal Musa, Vilayetname-i Seyyid Ali Sultan,

    Vilayetname-i Sultan Sucauddin, Vilayetname-i Otman Baba.

    B unlara eyh Bedreddin'in torunu Hafz Halil bin smail

    tarafndan XV. yzyln sonlarnda yazlan ve dedesinin bandan geenleri anlatan Menakbname-i eyh Bedreddin,

    Cem Sultan'n emriyle Rumeli'de derlenip Ebu'l-Hayr tara

    fndan kaleme alnan Saltkname ve elbette, Yavuz Sultan

    Selim devrinde yazlan ve Kaygusuz'un bandan geenleri

  • 82

    anlatan Menak.b- Kaygusuz Baba'y eklemek gerekir. Ben bu yaptn Elmal nshasn Abdurrahman Gzel'in basma hazrlad kitapta okudum, yararlandm, biraz da hayal gcm ve merakm iin iine katarak sizlere Kaygusuz Abdal'n hem gerek, hem de menkbevi yaamn yanstmaya altm. Onu, Alanya'dan bamsz dnemediim iin de oraya dnyorum yeniden.

    * * *

    Bu kent, yarmadann iki yam boyunca uzanan kumsal saymazsak, Cilvarda Burnu'nun zerinde salnan para para ak, gnbatmnda erguvan rengi, gezgin bulutlarn devinimiyle ak deniz zlemini artryor. Belki tarih boyunca hem bir korsan yata hem de ticaret gemilerini barndran bir liman olduu iin, belki de ufukta, mavi denizin bittii yerde bir baka denizin, bu grnmnden ok daha derin, daha byk bir "umman"n balayabileceini tahmin ettiimden. Karadan, karl da yamalaryla koyaklardan kopan deli rzgar o uzak deniz!' doru srklyor bulutlar . Kayalklardan baknca aada, uurumun dibinden Akdeniz grlyor, elle dokunulabilecek uzaklkta gibi. Oysa Roma devrinden bu yana " ta" oyununa bo yere zorlanm tutsaklar. Buradan, yaklak iki yz elli metre ykseklikten ta hakkn kullananlardan tm grne aldanarak anslarn denemi, ne var ki hibirinin att ta denize dmemi. zgrlklerine kavuamamlar. Uurumun dibinde denizle deil lmle kucaklamlar.

    Ben de deniyorum. Var gcmle attm ta denize doru yol alrken hz kesilip kayalklarda gzden yitiyor. Neyse ki tutsak deilim, sonum tan akbetine, buradan tarih boyunca uuruma atlan bin lerce tutsan akbetine benzemeyecek. Bu grntnn; aada ufka dek uzanp yaylan mavi deni-

  • 8 3

    zin tutsaym ama. Hala Akdenizli saylrm, uzun yl lardr bir Avrupa bakentinde -kentlerin en almls, en batan karan, hadi dousunu yazaym, en kahpesi Paris'te- yaasam da. Denizin inanlmaz bir mavisi var. Turkuvaz desem tam deil, yer yer ivit mavisi , lacivert, ama tmyle ele alndnda yle de deil . Homeros bu "hasat vermez engin"in arap renginde olduunu syler Odissea'da. Dou, gnbatmnda o renge brndt;_rne, neredeyse krmzya -Bordeaux krmzsna- kestiine ben de tank oldum. Ama imdi gn ortasndayz. stelik ilkyaz, Al aeddin Keykubad'a bu kaleyi alma arzusunu veren ktan yeni ktk daha. imdi bir ykntdan ibaret sarayn bir zamanlar duvarlarn ssleyen yldz inilerin renginde deniz. Evet, o bitki ve hayvan figrleriyle bezeli, benzerlerini Kubad Abad Saray'nn inilerinde de grdmz ift bal kartallarn, vahi hayvanlarla tavuskularnn, hayat aacnn dallarna tnemi tutilein ve suda oynaan balklarn bysn yanstyor. Zamanla dklm, yzyllarca toprak altnda kalm, dalp paralanm Seluklu inilerinden alyor rengini, onlarn n sanki bugne tayor. Onun iin byle gizemli , bu denli ekici ve uzak. Diyeceim, Melih Cevdet'in iirindeki gibi anlatlmas g, neredeyse olanaksz.

    Maviyi anlarsn

    Denizi anlarsn

    Mavi denizi zor anlarsn

    Bir baka byk airin, en gzel yllarn Bursa Hapishanesi'nde geirmi bir kalebendin nl dizesi dyor aklma: "En gzel deniz henz gidilmemi olandr."

    Kaygusuz'un dervileiyle birlikte Msr'a deil, kendi iinde bir yolculua ktn, sonunda o gidilmemi denizde yol aldm dnyorum. Kahire'ye dek gidip Bektai lii orada

  • 8 4

    yaymak iin bir tekke kurmu, bir sylentiye gre Nil kysnda lp oraya gmlm de olsa, aslnda "slk"u tamamlam, yolunu ylece bitirmiti. O yol ssz imdi, dnya ok deiti. Kaygusuz'un izinden giden kimse yok, o yoldan dnen de.

    Alanya-Paris, 2002

  • Tarzan, Merkez Efendi, Saruhan Baba ve ehzadeler Kenti Manisa

    Anadolu' da bir dala -tek bir dala- bylesine btnleen, halleip kaynaan, giderek o dan bir paras, uzants olan baka kentler de vardlr kukusuz -rnein bildiklerim arasnda Bursa, Amasya ve Kayseri'yi sayabilirim- ama dz ovadan bakldnda Manisa sanki yekpare bir dadr, yle uzak, heybetli ve yalnz. Minareler, Osmanl'dan kalma kurun kubbeler kente yaklatnzda ortaya kar. D an yamacna serpilmi yoksul mahalleleriniyse bir yokua vurduunuzda grebilirsiniz ancak. Gediz Irma dan gney etekleri boyunca balar, hep balar iinden akar gider. Yaz k suyu boldur. Onun byle ar, dne bkle aknda dan da pay vardr. Sanki o ynlendiriyordur rma, yalnzca rzgarl yamalarla derin uurumlara deil, tm ovaya -asma ktklerinde ballanan o canm zmlerle ttn tarlalarna, gece lks lambasnn nda ttn kran kyl kadnlarla tozlu yollara- onun hkm gemektedir. Evet, nce bir dadr Manisa. yleyse ocukluumun kentleri arasnda nemli bir yer tutan bu kenti anlatmaya dan yksyle balamalym. Daha dousu ad dala birlikte anlan bir derviin, Manisa Tarzan'nn yksyle. Ama daha nce bir baka inziva erinin, mrnn byk bir blmn Saruhanl'da, stanbul'daki edebiyat evrelerinden uzakta geiren, toprak sahi bi olmasna ranen en azndan sanat yaam boyunca bir lokma bir hrkayla yetinen Yusuf Atlgan'dan sz

  • 86

    etmeliyim . Onun yaratt roman kahraman Zebercet'in yirminci yzyl Trk edebiyatnn en ilgin tiplerinden bii olduunu, mrn kapal bir mekanda yalnz geirdiini, ailesinden kalma eski otelin gece bekiliini yaparken aslnda hem kendi iinde hem de Manisa'nn yakn tarihi iinde bir yolculua ktn sylemeye bilmem gerek var m? Evet, ileke bir meczup, iyiyle kt arasnda bocalarken deliliin snrlarn aan bir dervi, iine kapal bir ecinnidir Zebercet. lm de bu yzden olmutur.

    Manisa, romanda ad dorudan gemese de, Anayurt Oteli'nin bakahraman Zebercet'in kentidir. Yusuf Atlgan i lk blmde Manisa'y betimlerken, sonradan canna kyacak gece bekisi Zebercet'in i dnyasn, sanrlarn, giderek delilie varan saplantlarn bu "dan eteine yaylan" kentin yakn tarihine, Kurtulu Sava'yla gelen ykm gnlerine balar. Zebercet, arda rastladm bir yal adamn dedii gibi "meczuplaryla nl" Manisa'nn simgesidir sanki. O da acdan, yalnzlktan, cinsel yoksunluktan, gemiin iz brakan anlarndan payna deni almtr. Belki bu nedenle "kemiksiz gibi"dir yz, her ey yznde biraz "aaya ekik"tir, kalarnn ulan, aznn iki kys, burnu. Ve da, kente ilk kez gelen yolcuyu -oteli terk ettikten sonra Zebercet'in ak olaca gen kadn- korkutur:

    "Doudan geliniyorsa, gndzse, tren yavaladnda karsndakiyle konuan ya da gazete okuyan biri nereye geldiklerini grmek iin ban sola evirdiinde birden rperir; yar belinden sonra ykselen dimdik kayalaryla koskoca bir da trenin stne devriliyor gibidir. Kasaba (ya ela kent ) minareleri, aal , geni sokaklaryla bu dan eteinde yaylr."

    Ben trenle gelmedim Manisa'ya, dou ynnden de girmedim. Ama da grdmde Yusuf Atlgan gibi rperdiimi syleyebilirim. Oysa ai na olmam gerekirdi bu grntye. Dedemin evi Akhisar'dayd. ocukl uumda Bal kesir'den ka-

  • 8 7

    ra trenle Akhisar'a yaz tatiline gider, oradan d a bir y a da iki gnlne zmir'e doru "nciralt'ndan denize girmeye" uzanrken Manisa'ya urardk. O yllarn Manisa'sndan Sipil Da'mn grnts deil, bu dan yamacndaki kulbesinde yalnz yaayan, yaz k plak gezen, uzun sal ve sakall Manisa Tarzam kalm belleimde.

    O zaman ne Tarzan'n hayatndan haberim vard ne de kentin btn aalarm onun diktiinden. Hakknda anlatlanlar da umurumda deildi. Yok zengin bir beyin oluymu da bandan geen mutsuz bir ak yznden byle hrpani dolamaya balam, sonra da meczup olup daa km, yok bir kanun kaaym da dada vahi hayvanlarla yaarken rastlad bir hayrsever ona bu kulbeyi yaptrm ya da lkesini terk etmek zorunda kalan soylu bir prensmi. Hatta Rus ajan olduu bile sylenirdi. Ama bunlarn hibiri ilgilendirmiyordu ben, onun hakknda uydurulan efsaneleri hep stn kr dinlerdim. Oysa bugn Manisa Tarzan'nn Kerkk Trklerinden ve adnn Ahmed Bedevi olduunu, Trkiye'ye gelip Yunanllara kar savatktan sonra Manisa'da enkaz kaldrma almalarna katldm, doayla kucak kucaa yaamak amacyla kendine byle bir yaam tarz setiini, doal evreyi korumak iin urap didindiini, bu nedenle de onu dnyann i lk evrecisi saymamz gerektiini biliyorum. ocukluumun Manisa Tarzan bir solukta daa trmanan, yalnzca ramazanda deil her gn saat on ikide sava yllarndan kalma bir topu patlatan, gnete yanp siyahlam, kuruyup kaam teniyle ana caddede dolaan, her eve bir demet iek gtrmesine karn evresine korku salan bir meczuptu. Oysa imdi, her geen gn biraz daha yceliyor gzmde. Onu yeil hareketin Manisa'daki atas, ocuklarmzn rnek almalar gereken bir ermi gibi gryornm. 1963'te ldnde on iki yandaydm. O zaman evre bilinci henz gelimemiti lkemizde. Ama Tarzan'n diktii

  • 88

    fideler oktan aa olmu, kent onun sayesinde yeile brnm, yrenin en gzel parklarndan birine sahip olmutu. Bugn de gzel Manisa'nn park, ama Tarzan'n ansna dikilen heykel -daha dorusu o kk bst- irkin mi irkin. Oysa, ne yazk ki sonradan deeri anlalan Tarzan'n evik ve gl olduu kadar yakkl olduunu da biliyoruz. Onun kadnlarn gnln eldii, lmnden sonra o penceresiz, kk kulbesinde bulunan u mektuptan belli:

    Tarzan Bey kardeim . . . Ben ocuk yapmay beceremedikleri

    iin iki koca boam, hali vakti yerinde, krpe bir ev hanm

    ym. ki evim, iki tarlam var. Beni alr ve ocuk yaparsan, mr

    billah sana bakarm . Yalnz, mesirmacununun sald gnn

    gecesi gerdee girmek ve macw kapmay art kouyorum. Ve

    teki artm ise u; dadan aa ineceksin ve dizimin dibinde

    oturacaksn . Srtlanlarla, sansarlarla oynamak yok. Hemen

    bana yaz, ar beni yanna, hemen gelirim.

    Cevabn acele bekliyorum. . . Orla'nn Meryemyeri K

    y'nden Fadime ( 16 ocak 1957).

    Tarzan bu ve benzeri nerilere kulak asmayp kulbesinde bir dervi gibi yalnz yaad ama dnyadan el ayak ekmedi, gn boyu ile de doldurmad. evresini yeillendirdi, ok sevdii ocuklar enlendirdi. Zaten genelde, Barkan'm deyimiyle sylersek "Kolonizatr Trk Dervileri" tm vakitlerini zikir ya da semayla geirmiyor, kendilerine evlatlk statsyle vakfedilen topraklan ekip biiyor, deirmenlerde un tyor, ba bahe apalyor, bostan bekilii yapyorlard. Gebelikten yerleik dzene geite onlarn nemli bir rol oynadklarm biliyoruz. Aralarnda Saruhan Bey ve oullar dneminde bir u beylit:,>i olan bu yeye gelip yerleen, zaviyelerini rgtleyerek toplumsal ve kltrel hayata nemli katk1arda bulunan Revak Sultan, Ark Dede, Sofu Sev;ndik,

  • 89

    Haki Baba, Sinde! Baba, Krtk Baba, Yolageldi Baba gibi Horasan erenleri de vard. ocukluumda en ok, adnn gizeminden olmal, bu Yolageldi Baba'nn servenini merak eder, hakknda uydurulan eitli efsaneleri ilgiyle dinlerdim. Bugn Yolageldi'nin, adndan da anlalaca ve Bektai geleneinde adet olduu zere "doru yola", yani tarikata frtnal bir hayat terk ederek girdiini , zaten babasnn da Horasan erenlerinden bir dervi olduunu, Grle kyndeki pnarn yan bandaki mezarlkta ebedi uykusunu uyuduunu, tekkesinden geriye birka ykk duvardan baka bir ey kalmadn biliyorum. Otman Baba da yle, Fatih'in ehzadelii dneminde Manisa'ya post seren bu Kalenderi eyhinin bugn bir trbesi bile yok kentte, ama i lgin kiilii, kerametleri, en gl padiahl ara bile kar kan isyankar tavrlaryla menakbnamelerde yayor. Yalnzca menakbnamelerde mi? Asl nemlisi halkn gnlnde yayor. Onu ka, sakal ve byl\larn usturayla tra etmi bir halde, da bayr dolar, dervileriyle birlikte savalara katlr, orduya moral vermek iin glbeng ekerken hayal edebiliyorum. Yolu Manisa'ya da dm, bu topraklarda iz brakm Otman Baba'nn tekkesi ne yazk ki Bulgaristan'da.

    * * *

    Manisa zaviyelerini ve o zaviyelerin mezarlklarnda yatan dervileri bir yana brakp dnyevi konulara dnelim yine. Yak kl Tarzan'n, Tevrat'taki Yusuf gibi , tm yak kl efsane kahramanlan gibi kadnlarn kkrtmasna kaplmadn sylemitim. Bu kkrtmada kentin mesirmacunu diye bilinen "kuvvet iksiri"nin de pay olsa gerek. Her derde ifa olan, zellikle de erkeklik gcn artrdna inanlan bu macunun ilgin bir yks var. Zaten l\fanisa efsaneler kenti. Niobe'den Tarzan'a, Saruhan Baba'dan Merkez Efendi'ye

  • 90

    kentin nl kahramanlarnn bandan geenler efsaneletirilmi, allanp pullanm. Ama Nevruz'da Sultan Camii'nin minarelerinden atlan ve halkn birbirini ineyerek kapt mesirmacununun yks, tarihilere baklrsa, gerek bir olaya dayanyor.

    Mengli Giray' bilirsiniz, ya da bilmezsiniz. Kendisi Krm Tatarlarnn handr. Ama bu hkmdarn kzlarndan Hafsa'nn Yavuz Sultan Selim'e bir erkek ocuk dourduu iin "Harem-i Hmayun"da Valide Sultan konumuna ykseldiini, sonra da ehzadesiyle birlikte Manisa'ya gelip Sultan Camii'ni yaptrdn bilmeniz gerekiyor. lerde "Kanuni" ya da Batllarn deyimiyle "Muhteem" sfatlaryla anlacak olan Sultan Sleyman'n Manisa'da Sancak beylii yapt yllarda annesi Hafsa Sultan hastalanyor. Bu yle bir hastalk ki derman yok. Devrin en yaman tabipleri bile are bulamyorlar. Gn be gn eriyen, sararp solan Valide Sultan son are olarak Mslhiddin Merkez Efendi derler, zamann bimaresinden (yani hastanesinden) kovulmu, yar deli bir bilginin kendisine sunduu macunu deniyor. Ve, tm masallarda olduu gibi , annda ifa buluyor. Ne mi var bu tlsml macunun iinde? Terkibini, hi nmeden olduu gibi yazyorum:

    Karanfil , yenibahar, zencefi l , galanga, karabiber, knmtartar, kini, havlican, kebabe, hindistancevizi , anason, hyarenbe, sakz, safran, ud-l kahar, pini, hardal, portakal kabuu, tarn, mirsafi, iksir, ivit, meyanbal, kalemi barit, tiryak, sar halile, kara h alile, raziyane, kimyon, zerdep, tarn iei, hindistan iei, rekotu, dar- flfl, ravent, limontozu, akule, sinameki, vanilya, topalak, eker.

    Merkez Efendi'nin ilacnn Hafsa Sultan' iyiletirdiine gre avam haydi haydi iyiletireceine kanaat getirdiinden olmal , ehzade Sleyman bu ilacn macun kvamnda bolca yaplmasn ve Sultan Camii'nin minarelerinden halka atlmasn buyuruyor. te her yln baharnda, Nevruz bayram

  • 9 1

    gelip doa yeerdiinde, yapraklara su yryp yrekler sevda ateiyle arpmaya baladnda, Manisallarn kapt mesirmacunun yks byle. Ashnda her yerde, kentin en cra bakkallarnda bile bulmak mmkn bu macunu. onu yutabilmekte. Ben denedim, midem kaldrmad.

    Macunuyla Hafsa Hatun'un yaamm kurtaran Merkez Efendi'nin Sultan Camii'nin tam karsnda bir heykeli var. Banda sark, ayanda akr, bada kurup oturmu. Valide Sultan'n yaptrd cami ve klliyenin kurun kubbelerini seyreyliyor. Derken, bir de bakyorsunuz, daa evirmi yzn. Sonra Muradiye'den yapa bakyor, sonra yine Sultan Camii ve klliyeden yana. Anladnz sanrm, kendi ekseninde bir gezegen gibi yavaa dnyor heykel. Dndke de, austos scanda dner kebap misali kzaryor. nk her eyin merkezinde olmas iin dua eden ermilerden o. yle ki:

    Gnlerden bir gn eyh Smbl Efendi'nin Kocamustafapaa'daki dergahna devran izlemek ve "nasihati erif'i dinlemek zere dardan srm gibi bir delikanl geldi. Yakkl, zeki bakl, o lde de utangat . Deil yhin, en acemi mridin bile yzne bakamyordu. Gz yerde, kula kiriteydi, sanki bir ey arar, gaipten bir haber bekler gibiydi. eyhe grnmemek iin zel bir dikkat gsteriyordu. Nasihat balaynca sofamn eiindeki stunlardan birinin ardna gizlenip eyhi oradan dinlemeye koyuldu. Medrese rencisi olduu iin sylenenlerden pek bir ey anlamyordu ama, Smbl Efendi'nin cokun bir su gibi akan sesi iine iliyor, sanki yreini serinletiyordu. Derken her ey apak ortaya dklverdi, szckler ses olmaktan kp anlam kazanmaya balad. Gznden perdeler kalktka dnya, ama bu dnya deil "mana alemi" denilen bir baka dnya nnde renkli bir Acem hals gibi kat kat alyor, ne var ki renkler gn nda ykanp tek bir renge, renksizlie brnyorlard. Varlkta eriyip yok olmann arsna kaplmt bir kez, artk

  • 92

    geriye dn mmkn deildi . Ite o gn, medrese rencisi Musa bin Musl ihi ddin, Snbl Efendi'nin mritleri arasna katld, ikrar verip nasip ald . Ne var ki, eyhin yzne bakmaya bir trl yz tutmad. Hep yle ekingen, utanga, baklar yerde kald.

    Bir gn Smbl Efendi mritlerini etin bir snavdan geirdi . "Siz olsaydnz evreni nasl yaratrdnz'?" sorusuna bir yant bulmak gerekiyordu. Allah'n iine karmak olmazd ama, mritlerin hepsi deiiklikten yanayd. Kimi yeryznden ktlkleri kaldracan , kimi herkesi ev bark sahibi yapacan , kimi mevsimleri ortadan kaldrp yalnzca ilkbaharn hkm srd bir dnya yaratacan sylyordu. Eitsizlii, zulm, yoksulluu ortadan kaldrmak isteyenler bile vard. Muslihiddin ise, her zamanki gibi, bir kede sessiz duruyor, bir ey sylemiyordu. eyh ona dnerek, "Peki sen nasl bir evren yaratrdn?" diye sordu. "Her eyi merkezinde brakrdm efendim" diye yantlad Musli hiddin, "evren byle, Rabbimin yaratt gibi ok gzel, her ey olmas gerektii gibi. Hibir eyi deitirmezdim Yerinde, merkezinde brakrdm evrenin dzenini."

    Bu alakgnll yanttan sonra ad "Merkez Efendi" konmu Muslihiddin'in ve gn geldiinde o da tm derviler gibi eyhinden icazet alp yollara dm, dere tepe dz gittikten, gndz yol alp gece kurda kua yem ol mam ak iin maaralarda, aa kovuklarnda uyuduktan sonra, bir kuluk vakti Saruhan Orullan'nn lkesine varm. Eli bo gelmemi ama, stanbul'da edinip daarcnda biriktirdii hekimlik bilgisini Yavuz Sultan Selim'in annesi Bezmi-Aem Sultan'n yaptrd b imarhanenin hastalarn iyiletirmekte kullanm, onlara, belki eski bir medrese rencisi olduundan, asasyl a yerden su fkrtarak deil dertlerine derman bularak ifa vermi. Ne var ki , "do(,rru syleyeni dokuz kyden kovarlar" ya, fazla tutunamam orada da, kimsesi z bir

  • 9 3

    kedi yavrusu gibi sokaa braklvermi. Sonra yine yollar, hanlar, kervansaraylar . . . Maara ve aa kovuklar derken, Balkesir zerinden ver elini stanbul.

    yi de, Balkesir deyip gemeyin. Bu kentin znel corafyamda nemli bir yeri olduunu nereden bileceksiniz. Dnyaya gzlerimi Gaziantep'te atm ama, ilk anlarm Balkesir'le ilgilidir. ocukluf;,rum orada geb, okula da bir zamanlar Karesi Beylii'nin bakenti olan Balkesir'de baladm. Alt Eyll lkokulu'nda Merkez Efendi'den sz edildiini duymu, elbette zerinde durmamtm. O zamanlar okuduum tek kitap Teksas , bilemedin Tom Miks ya da Kzlderililerin derisini yzd Kinova'yd. Aradan yllar geti. Bir daha dnmemek zere ayrldm Balkesir'den, ne var ki ocukluk anlarm anlattm Sa Salim Kavusak' yazarken krk yl sonra yeniden dndmde gerekte bu kentten hi kopmadmn farkna vardm . Simdi dnyorum da, Merkez Efendi'yi yle kolay barna basmayan bu kent gzmde daha bir yceliyor. ok deil , bundan be yz yl nce vaaz vermek i in orada konaklayan Merkez Efendi'yi hayal edebiliyorum.

    Biliyorsunuz bir Halveti eyhi o. Tarikat zinciri Nur l Halveti'ye kadar kyor. Onun yerine geen yeeni mer bin Ekmeleddin-i Lahici'nin bir nar aacnn kovuunda tam krk erbaini pe pee kardndan, yani inzivaya ekildii kovukta krk arp krk gn kaldndan olmal, Merkez Efendi de aa kovuklarnda geceliyor. st ba kirlenmi, yorgun argn, biraz hrpani bir grn var. Fareler incinir diye evinde kedi bile beslemeyen bu derviin yol boyu hayvanlarla dertleip konutuunu, belki hrkasn mesin diye bir kuzuya ya da, heden olmasn bir kurda giydirdiini, bylece yan plak B alkesirlilerin karsna ktn tahmin edebiliriz. stelik kent halk Emir Sultan'a sevgi duyduundan kara sarkl , yoksul ve yal bir Halveti'yi dinlemek istemiyor. Teker teker terk ediyorlar camiyi. Hangi camiyi derseniz Yldrm Bayezid

  • 94

    zamannda yaplm Eski Cami de olabilir, kitabesine 1412 tarihi drlen Umurbey Camii de. Hatta, Fatih'in lalas, vezi; , hem enitesi hem kaynpederi olan Zaanos Paa'mn trbesinin bulunduu ar iindeki byk cami de. O yllarda Balkesir'de cami ok, buna karlk gz kapal vaaz veren bir Halveti eyhini dinlemek isteyen yok. Merkez Efendi gzle;ni kapatm, kendinden gemi, belki cezbeye varm konuuyor ama cemaat dalp gitmi. Derken kayyum da ayaa kalkp "eyh hazretleri, msaade buyurun ben de baa gideyim, iim ok. te caminin anahtarlar. karken kapy siz kapatrsnz artk" deyince gzlerini ap kendisinden baka kimsenin kalmadn gryor ama vaazna devam ediyor yine de. Neden mi? Belki melekler dinler diye. B unun zerine cemaat ge; dnp Merkez Efendi'yi vaaz bitene dek dinliyor.

    Bir gn yolunuz Balkesir'e deil de stanbul'a derse Mevlanakap'nn yanndaki camiye mutlaka urayn. lm yl iin Ebussuud Efendi'nin "Da'iresin Merkez'in nur ide Al lah" tarihini drd Merkez E fendi'nin trbesi, ilehanesi ve niyet kuyusu da oradadr. Bir kada hayatta en ok gereklemesini hayal ettiiniz istei yazp atn. Ya da geceleyin, evrede kimseler yokken, Merkez Efendi'nin ruhu cinlerle tek kale top oynarken, kuyuya eilip niyetinizi karanla haykrn. Gnn bi;nde ktm, hayatta en ok istediiniz eyin gerekletiini greceksiniz. Eer niyetiniz kmazsa derdinizi Marko Paa'ya anlatn, o mutlaka bir zm bulur.

    ... ...

    Manisa'da, Merkez Efendi'nin heykelinin yan sra, kentin tarihine damgasn vurmu baka ahsiyetlerin heykelleri de var. Saruhan Bey'in rnein.

    Manisa'y 1313'te fetheden Saruhan Bey, Anadolu Seluklu Sultam II. Mesud'un merasndan, yani bir alperen. Ken-

  • 9 5

    ti de, bir gece yars kei boynuzlarna mum balatarak Bizansllar yanltmak suretiyle ele geirmi. Ama halk onu evliyadan sayyor. Ad, yannda getirdii Horasan erenleriyle birlikte, Saruhan Baba olarak anlyor. Beylikler dneminde bamsz bir u beylii olan Saruhan ilinin corafi konumunu El meri tarihinden reniyoruz:

    Magnisia'nn sahibi Saruhan'dr. Bu memleket kuzeybat

    dan Yahi'nin memleketine, gneyde Denizli'ye mcavirdir. n

    tarafta denizde Midilli Adas vardr. Bu memleket sahibinin on

    be ehri, yirmi kalesi var. Askeri on bin atldan ziyadedir. On

    lara yol dar gelir nk sava ehli kiilerdir.

    Arap seyyah bn-i Batuta da, bir bahar gn geldii Manisa'nn balarn, akarsularn ve elbette dan ve ve bitiremiyor. Sonra Saruhan Bey'in bayram arifesinde, birka ay nce len olunun trbesinde eiyle birlikte sabahladn belirterek syle diyor:

    ocuun cesedi tahnit edilerek kalayl demir kapl tahta bir

    tabut iine konmu ve cesetten kan kokunun kaybolmas iin

    ats rtlmemi bir kubbeye aslmt . Bir sre sonra at r

    lecek, tabut yere indirilerek ortaya konacak, stne de lenin

    elbiseleri rtlecekti. Birok hkmdar iin byle yapldn

    daha nce de grmtm.

    Saruhan Bey lnce olu lyas Bey'in ayn treye bal kalarak babasnn tabutunu giysileriyle rttn, torunu shak Bey tarafndan yaptrlan trbesinin atsnn da bir sre ak bu-akldm varsayabiliriz. Saruhan Bey, Ak Paa'nn deyimiyle "Abdalan- Rum"dan ok , "Gaziyan- Rum"dan olduunu belirten kl kuanm heykeliyle yzn Manisa'ya dnm, kentin bugnk haline acyor gibi . As-

  • 9 6

    kerlerine moral vermek zere yannda getirdii Horasan erenlerince kurulan tekkeler, zaviyeler, bizzat kendi buyruuyla yaptrd cami ve medreseler ya yklp gitmi ya da irkin apartmanlar arasnda kaybolmu. Osmanl dneminden kalan yaplarn ou ayakta oysa. Muradiye, Sultan Camii , Hatuniye Klliyesi ve dierleri . Ama Saruhan Bey ve oullarnn bu dnyadaki izlerini onlarn egemenliine son verdikten sonra silmi Osmanl, Anadolu beyliklerinin mirasna sahi p kmad gibi trbelerini bile onarmam. Saruhan Baba diye anlan ve halkn ortak belleinde bir fatihten ok bir evliya olarak yaamn srdren Saruhan Bey'in trbesi de ancak gnmzde onarm grebilmi. Kaln duvarlar, salam yaps ve kk pencereleriyle ilk bakta dikkat ekiyor. Orada kadnlar ryaya yatyor artk. Ve yeil grrlerse dileklerinin gerekleeceine inamyorlar. Trbe bekisi de hosohbet bir adam. Trbenin baknm i in sanda para atarsanz yalnzca plastik srahiden doldurup verdii bir bardak souk suyu imeyi deil, Saruhan B aba'nn menkbelerini dinlemeyi de h ak ediyorsunuz. Beki, Beylikler dneminde Saruhan iline gelip yerleen konar ger Trkmenlerden aka Bey'in korsanlk faaliyetlerine kadar ne bi liyorsa anlatyor. Bu arada Esriddin Baba'dan Kurdolu eyh smail'e, Yolageldi Baba'dan Ark Dede'ye gelmi gemi tm evliyalarn eceresini karyor, onlarn hayr duasn almanz iin yine bir bardak souk su neriyor sonra. Paray sanda attnzda bu kez ehzadeler kenti Manisa'da sancak beylii yapm padiahlarn hayali geit trenine katlabiliyorsunuz.

    te Fatih, kaftann iinde dimdik, ona peygamber efendimizin vaat ettii zafer gnn bekliyor. stanbul dt decek. Top sesleri geliyor surlardan . Kanuni'nin bir kitap var elinde. htiyar ve yalnz, biraz da yorgun. Hrrem'den olma Selim hari ehzadelerinin tmn katlettirdii iin byle dnceli olmal. Selim ise gler yzl ve iman. kiden ya-

  • 9 7

    naklar kzarm, gzleri biraz kaym. Sonra III. Murad ve III. Mehmed. Onlar da atalar gibi sarkl ve marur durmaktalar. Bir zamann sancak beyleri tunca dklm, kentin giriinde donup kalmlar ylece.

    Manisa'dan ayrlrken, son yllarda yaplm bu ilgin heykele bir kez daha baktm. Da, yalnzca kentin deil, olanca heybeti ve gzelliiyle onlarn da zerine abanmt. Evet, bir zaman olmu onlar da gelip gemiti Manisa'dan, dervileriyle Saruhan Bey, Merkez Efendi ile Hafsa Sultan, bn-i B atuta ile Tarzan, bir de Yusuf Atlgan i le bendeniz.

    Manisa, 2002

  • Geyikli Baba'm n zinde

    nce adndan holandm Geyikli Baba'nn, sonra ilerinden. Yani kerametlerinden. Ac;lnda fazla abartmamak gerek, birok Anadolu ereni gibi ne kocaman bir kazanda kaynarken az biraz terliyor, ne her gece Mekke'ye gidip geliyor Geyikli Baba. Ne de yzn yeil bir nikapla rtp, Hnkar Hac Bekta Veli gibi kendi tabutunun ardndan yryor. Asasyla yerden su fkrttna da hibir kaynakta ( kaynak szc burada elbette bir pnan deil eski elyazmalarn iaret ediyor! ) rastlamadm. Belki "Abdalan- Rum"dan Horasan erenlerinin birou gibi, Ahmet Yesevi, Hacm Sultan, Hac Bekta, San Saltuk, Ahi Evren, Abdal Musa, Otman Baba gibi hakknda bir menakbname yazlmad iin, belki de vahi hayvanlarla (bu arada geyiklerl e ) biraz fazla ili dl olduu, onlar evcilletirdii iin. Adndan da belli deil mi? G-eyikli Baba'nn geyiklere hkm geiyor yalnzca, Akpaazade'nin deyimiyle onlara tasaTuf ediyor", "varup dada geyicikler i le yryor". Bu da eski adyla Kei Da'dr, Geyikli Baba da Bursa'nn fethine katlm, atal boynuzlu, heybetli mi heybetli bir geyiin zerinde surlara saldrp altm okka eken klcyla (bir baka rivayete gre de omzunda tad yine altm okkalk kaya parasyla) dmann yreine korku salan bir Rum abdal. Diyeceim, Hac Bekta Veli gibi gvercin donunda, barn simgesi olarak gelmemi Anadolu'ya. Horasan'n Hoy kentinden kalkp g eyledikten sonra Balm Sultan'n meclisinde bulun-

  • 1 00

    mu, derken varn younu srtna ykledii geyiiyle Bursa surlarnn nnde grnm. O sava bir dervi, Yunus-u biare gibi "miskin" dei l . Baz kaynaklar fethe katlmakla yetinmeyip Kzl Kilise denilen yz altm kapl bir manastr da kl zoruyla ele geirdiini, cenk uzaynca bir kestane aacnn kovuunda dinlendikten sonra savaa devam ettiini yazyor. Bir de, yine ondan sz eden en eski kaynak Tevarihi Ali Osman'a baklrsa, Orhan Gazi'nin davetine icabet etmeyip kendisini bizzat ayana dek getirterek, "u karuda duran depeckten ber yercgez dervilerin avlusu olsun" dedikte padiahtan Kesi Da'nn negl tarafnda bir tekke yaptrmasn istediini biliyoruz. Yetmi be yanda Hakk'a yryen Geyikli Mehmed'in Bursa tarihiyle zdeleen, kentin fethedildii 1326 ylndan bu yana 680 yana basan bir de nar var ki, anlatmadan olmaz.

    Bir gn Orhan Gazi'nin huzuruna kmadan nce bir kava (siz nar diye okuyun, nk Trkmen geleneinde nar aacna kavak denirdi ! ) skerek srtlyor, getirip sarayn bahesine dikiyor Geyikli B aba. Bugn Orhan Gazi'nin sarayndan hibir iz kalmam Bursa' da, oysa Baba'nn diktii nar hala ayakta. Belki kaam bir kabuk gvdeyle birka kuru daldan ibaret ama, kentin en eski doal ant olarak korunmay bekliyor. Yoksa yarm gvdesine bir teneke tabela akp "p Dkmek Yasaktr" diye yazmazlard. Bursa narlarnm adlaryla vasflarn ezbere bilen sevgili dostum Ramis Dara'nn dedii gibi "Ortamn bulduunda bin yl yaar" narlar, yeter ki deerleri bilinsin.

    * * *

    Bursa'da yeille beyazn, suyla tan, kurun kubbelerle revakl avlularn halleip kaynat, neredeyse "yekvcut" olduu bir sabah, Tanpmar'n nl dizelerindeki gibi "Orhan

  • 1 0 1

    zamanndan kalma bir duvar I Onunla bir yata ihtiyar nar" eliyorken drt yana sakin bir gn, Babasultan kyne doru yola revan oldum. O kyde pek ok hayrat olan Musa Cokun bana elik ediyordu. Ve durmadan kendi ilerini, kendi hayrseverliini anlatyordu. rnein her yl austosta yaplan Geyikli Baba'y anma trenlerinde kadnlarn da hacet giderebilmeleri iin tuvalet yaptrmt. "En rahat yastk f Msterih olan I Vijdandr" diye yazdrmt duvarna. Burada "vijdan" szcnn j ile mi yoksa c ile mi yazlmas gerektiini tartmann da pek anlam yoktu. nemli olan icraatt nk, Musa Amca Geyikli Baba'y seviyor, hayrla anyor, ama kendi ilerini de dorusu yabana atmyordu. Oysa, tahmin edeceiniz gibi , beni ilgilendiren Geyikli'nin ileriydi. Bu nedenle kulam Musa Amca'da, aklm Geyikli Baba'dayd. Osmanl'nn ilk bakenti Bursa'ya hi de yakmayan derme atma yaplar, oto tamircilerini, gecekondudan farksz lokantalarla (o kzarm ya, soan, sarmsak kokan lokantalarla) tula duvarlar , her biri bal bana bir irkinlik abidesi olan apartmanlar ardmzda brakarak negl'e on iki kilometre kala ana yoldan saptk.

    Bu yrenin belki de en byk (bin yz elli nfuslu) ve hi kuku yok en gzel kyndeyim ite. Musa Cokun kendi ilerine dald, bense doann bu yrede insanoluna balad gzelliklere. Babasultan srtn Uluda'n dou yamacna dayam, aada uzayp giden ovaya bakyor. Buz gibi bir su iniyor dadan, mermer oluklardan akp cotuka kye hayat veriyor. Elma ve kiraz bahelerinin iinden geiyorum. Mrdm erikleriyle eftaliler, ayva, kestane, cevizler "bizi grmeden geme" der gibi dallardan sarkyorlar. "Her diri eyi sudan yarattk" kitabeli eski bir emenin oluuna azm dayayp kana kana iiyorum. Geyikli Baba'nn trbesine kan yolda tek banaym. Hava gneli, gkyznde tek bulut yok. Mezar talarnn, nasl olup da buraya geldiklerini merak ettiim,

  • 1 02

    kukusuz Bizans dneminden kalma stun kaidelerinin arasndan dan yamacna trmanyorum. Orada, trbenin giriinde, bir zamanlar Geyikli Baba'nn iine girip halvet olduu ok yal bir nar var (tam alt yz otuz dokuz yanda), bir de kapnn eiindeki u yaz: "Sultanm Unutma Sen de Gel!" Evet Geyikli Baba'y unutmayp bunca yolu geldim ama, herhalde Necdet Topsev imzal, Diyanet leri'nin giriimiyle yazld anlalan gerekd bilgileri okumak iin deil:

    Geyikli Baba Hazretleri ehli snnet toplumu iinde yetiip kemal bulmu mehur evliyaullahtandr. Ehli snnetin dn

    daki sapk frkalardan herhangi biri ile en ufak bir balants yoktur.

    Altndaki tarihten b u yaznn 2000 ylnn ubat aynda buraya konulduu anlalyor. Ya ky muhtarl ya da Sultanbaba kynn bal oldua Kestel kazas kaymakaml "sapk frkalar"dan neyin kastedildiini aklamal, Akpaazade Tarihi'nde Baba lyas'n mridi olduu ve Seyid Eb'l Vefa tarikatna intisap ettii belirtilen Geyikli Baba'y neden "ehli snnet"den saymakta srar ettiklerini sylemeliler. Yoksa Kzl Kilise'nin alnnda gsterdif,>i kahramanlktan dolay "merhum Orhan Padiah'm Geyikli Baba'ya 'baba mey-hordur (yani ayyatr) dey iki yk araki ve iki yk arap' gnderdiinden haberleri yok mu? diye soruyorum kendime. Bu konuyu Musa Cokun'la da tartmalym, ama ky kahvesinde kald o, Snnilerin arasnda, bense trbeye doru trmanrken galiba bir baka yol a, "tarikat" yoluna saptm.

    Trbenin iinde tavandan sarkan geyik boynuzlar ve iki sanduka var. Birinde Geyikli Baba yatyor, brnde Germiyanoullar'ndan Bal m Sultan. Bu zatn Hac Bekta'm halifelerinden Balm Sultan'la bir ilgisi olmayp iktidar hrsy-

  • 103

    la yanp tutumadn, babasnn yerine tahta geerek saltanat srmektense Geyikli'ye mrit olduunu biliyorum. Nedense, o beylik deyimle "adn tarihin altn sayfalarna yazdrmak" istemeyen bu Balm Sultan daha bir yceliyor gzmde. Onunla ayn karakter zelliklerini tayan Geyikli Baba'ya da pek yakyor. Son uykulann birlikte, ba baa uyuyorlar ite, hayat gailesinden, gnlk yaamn skntlanndan, "hayhuy"dan uzakta.

    Dnemin glleriyle sk fk olmaktan kaan, Orhan Gazi'ye "Mlk size verilmitir, biz bakayz" diyen, alperenlerden Turgut Gazi'nin stelemesine ramen padiaha egemenlii, kendineyse inziva ve ileyi layk gren, ama yeri geldiinde yalnzca dadaki geyiklerle deil Hristiyan keilerle de dostluk kuran Baba Sultan, kar ve kazan hrsnn yaamn tek amac sayld gnmzden sana merhaba! Bursa Hapishanesi'nde yatan bir byk airimiz de, bir bakma senin yolundan giderek tam yaamn adad dava iin aynl, hapislerde rmeyi, anadilinden uzakta, srgnde lmeyi gze almam myd? "te geldik gidiyoruz / en olasn Halep ehri" diye haykrmam myd ile doldurduu hcresinden?

    * * *

    Ahmet Hamdi Tanpnar Bursa'ya zel bir nem verdii Be ehir adl kitabnda Geyikli Baba'dan syle sz ediyor:

    Geyikli Baba'ya gelince, o Bursa fethini o kadar masal latran ve yeni Trk Devletinin kuruluunu yeni bir dinin douu

    na benzeten Horasan Erleri'ndendir. ncil'deki ocuk sa'y be

    iinde ziyarete gelen ve ayaklarnn ucuna hazineler dolusu

    hediyeler yan obanlar gibi; fakat yldz yerine eyhlerin ia

    retiyle, Asya'nm iinden kimi sadece vatanm, kimisi de eiin

    de doduu ta ve taht brakp gelirler.

  • 1 04

    Tanpnar hakl . Horasan erleri, doudan batya dalga dalga gelen konar ger Trkmen airetleri iinde ok zel bir konumdaydlar. Aralarnda, Anadolu beylikler dneminde snrlar zorlayan, fetih hareketine katlan sava derviler de vard, tahta kl kuanp gvercin donuna girenler de. Geyikli Baba'nn, Akpaazade'nin yazdklarna baklrsa, geyikleriyle birlikte savaa katld, ama Bursa'nn fethinden sonra kurulu srecindeki Osmanl devletinin topraklar zerinde, "kolonizatr" bir rol oynad anlalyor. Onun Orhan Gazi'ye, Meri tarihinden naklen "Ey Han bu mlk ve mal huda-yi mtte'al ehline verir, biz bunlarn ehli deiliz, yine mal sizlere layktr" demesine bakmayn. negl yaknlarnda, bugnk Babasultan ky evresindeki bo araziyi dervileriyle birlikte adam ettiini, kurduu zaviyeyle birlikte tarma atn, ba, bahe ve bostan ekip hayvanclk yaptn biliyoruz. Bu etkinlikler gebelikten yerleik dzene geii de kolaylatrm, tekkelerin siyasi iktidar nezrinde olduu kadar toplum iersinde de saygn bir yer edinmesini salamtr. Barkan'n belirttii gibi "Fukara-yi Yesevi"den olan Geyikli Baba'nn tekkesi, elbette Cumhuriyet'ten sonra kapatlan tekkelere benzemiyordu. Bir karlatrma yapmak gerekirse (Trkiye'nin Avrupa Birlii'ne girmesini ve toplumumuzun Atatrk devrimlerine sahip kmasn savunan bu satrlarn yazan asndan galiba gerekiyor) iki ayr dnyadan sz edilebilir. Osmanl devletinin kuruluunda ve Anadolu'nun olduu kadar Rumeli'nin de slamlamasnda, Trk kltrnn bu topraklarda kk salmasnda en az "Gaziyan- Rum" kadar nemli bir rol oynayan "Abdalan- Rum'un" kurumsallatrd zaviyelerle, imparatorluun knn ardndan Cumhuriyet'in devrald miskin yata tekkelerin, Menemen olaylarn kkrtan dervilerin yata dergahlarn arasnda fazla bir benzerlik olmadn zellikle belirtmek isterim.

  • 1 05

    Dn yolunda geyik style beslenen, onlar evcilletirmekle yetinmeyip binek hayvan olarak da kullanan, gerektiinde geyiklerine tuz yalatan Geyikli Baba zerine halk arasnda yaylm rivayetleri, bunlarn slam ncesi Trk inanlaryla ilikisini dnyordum. Geyik Orta Asya'da amanlarn kutsad bir hayvan deildi yalnzca, Gktrk efsanelerinde anlatld gibi deniz tannas1 ya da Moollaru Gizli Tarihi'ndeki Cengiz Han'n "deniz geen" atalarndan da deildi. Peine den avcy kendi dana eken dii geyikler de vard. Anadolu'da ok dinlemitim alageyik efsanesinin deiik rivayetlerini, geyik vuranlarn ( hele diiyse ve yavrusu varsa) balarna gelen belalar, geyiin peine taklanlarn nasl uurumdan aaya yuvarlanarak parampara olduklarn ve elbette "Ben de gittim bir geyiin avna / Geyik de ekti beni kendi dana" trksn.

    Evet, dn yolunda geyik donuna girmi Abdal Musa'y okla vuran Alaiye Beyi'nin olu kadar kaytsz deildim. Endieliydim biraz. Hatta korkuyordum. Bir tan yola yuvarlanmasndan, Kei Da'nn kalkp zerime yklmasndan, ne bileyim belki bir kuun umasndan ya da bir dii geyiin karma kmasndan. Yol boyunca aalar yavaa kararyor, dan yamalarndan belli belirsiz bir k yola dyor, nmz aydnlatyordu. Musa Amca arka koltukta uykuya dalmt, arabay ben kullanyordum. Geri ehliyetim vard ama, yllardr araba kullanmadm iin pek "ehil" saylmazdm . Geyikli'nin Orhan Gazi'ye "biz bunlarn ehli deiliz" deyii geliyordu aklma. Ya bir viraj alamazsam, direksiyon hakimiyetini kaybedip aaya yuvarlarsam arabay ! Ya bir aaca ya da atal boynuzlu bir geyie arparsam! Yine de, iimden gelen, pek anlam veremediim bir hz gdsyle basyordum gaza. Bu davranmda Asya'dan yollara den, srtlarnda postlar, bellerinde nacaklaryla dere tepe dz giden, yalnzca gnlleri deil kaleleri de fetheden Rum abdal-

  • /06

    lannn bir etkisi var myd bilmiyorum? Yol dar, neyse ki asfaltt. Giderek hzmz artyor, arka koltukta Musa Amca'nn ba sanki zikirdeymi gibi her dnemete sadan sola, soldan saa gidip geliyordu. Derken Pir Sultan Abdal'm Banaz kynden haykrdm, bak aslanda avaz turna kuunda kalan Hazreti Ali'nin diliyle seslendiini, szcklerin bozkr ap dan eteklerinde yanklandn duyar gibi oldum. "Haberim duyarsn geyikler ile / Yaram sararsn ehitler ile" diyordu. Peki kimdi bu ehitler? Ali miydi? Hasan ile Hseyin mi yoksa? Belki Pir Sultan Abdal'm kendisiydi ya da onun gibi, Hallac Mansur'dan Nesimi'ye, Olan eyh'den Bedreddin'e dar'a ekilen tm gnl dostlar. Belki de dava arkadalar . "Dnen dnsn ben dnmezem yolumdan" demiyordu, hayr. "Krk yl dada gezdim geyikler ile / Dost senin derdinden ben yana yana" diyordu saznn tellerini inleterek. Bu inlemede, bu haykrta tm evliyalarn, dervilerin, Yunus Emre'nin deyiiyle "Ak oduna yananlarn" serveni dile geliyordu sanki, Horasan'dan kalkan bir kafile kona ge Anadolu'ya ulayor, nce bozkra sonra u beyliklerinin topraklarna yerleiyor, da yamalaryla rmak boylarna, deniz kylarna post seriyordu. Geyikli Baba da aralarndayd. "Korkma" diye fsl dyordu kulama, "bu yol Bursa'ya, Ekmeki Koca'ya, Emir Sultan'a kadar gtrr seni . Ad stnde, tarikat yolundasn, eriat deil".

    Derken, akam oldu. Farlar yaktm. Anayola knca yavaladm biraz. Ve bir k seli iinde, Geyikli Baba'y geyikleriyle ardmzda brakarak vardk Bursa'ya. Dervilerin mekan kutsal Bursa'ya.

    2004, Bursa

  • Geceleyin Bursa'da

    "Yznde nur kalmam, gel Emir Sultan'a gtreyim seni" dedi . Gece yansndan sonrayd. Bursa'da, eski kentin karanlk, dar sokaklarndan birinde yanma yaklap, nce para sonra esrar istemi, ikisini de alamaynca dudaklarn bkerek bir sre yle, ille de bir ey bekliyormu gibi yzme bakmt. Ayakta duracak hali yoktu. Belli ki ok imiti. Esrar m, rak m, yoksa ikisini de mi, ilk bakta anlalmyordu. "Nurum iimde olum" diye karlk verdim, "iim akla dolu. Sen bakma o yzdeki nura. Yalancdr, aldatr." Bir yerden ainaydm bu szlere, ok sevdiim bir yk yazarnn, liseyi Bursa'da okuyan, kitaplarnda bu kentten de sz eden Sait Faik'indiler, benim deil. O ykdeki "Yahudi kansnn zamparas'' gibi "yle mi?" diye aknlkla sormad hayr, ona umarsz bir aka dtm anlatmadm. Sait Faik Usta gibi ben de, inmenin kolay kmann zor olduunu, bir de kmasn arrsam iflah olmayacam biliyordum. Delikanl kmasn aranlardand.

    Gn boyu Yeil Bursa'nn pek de yeil olmayan semtlerini arnlam, evliya mezarlarnda, yatrlarda, Somuncu Baba'dan balayarak ermilerin ile doldurduu rutubetli, kuytu avlulara bakan dar odalarda, yal narlarn glgesinde bouna dolap durmutum. Huzur bulmak, dinginlie kavumak iin mi? Hi sanmyorum. "Huzur" bir szckten, bilemedin bir roman adndan ibaretti benim iin. Hayatmda,

  • 1 08

    "huzur"un deil kendisine, szcne bile yer yoktu. Kimile

    ri , "huzur" dediimiz gizli de fineyi bir zamanlar Somuncu

    Baba'nm balkla svanm frrnl armda piirdii ekmeklerde

    -evet, pamuk kadar yumuak, scak somunlarda, "bir lokma

    bir hrka"dan baka beklentisi olmayan gnl zengin dervi

    lerin sohbetinde- buluyordu, kimileri iret sofrasnda. Bana

    gel ince, hayatta epey yol almtm ama henz d oymamtm

    dnyaya. Yaamak gzeldi , diyeceim, damak her zaman da

    ha fazlasn ister, ten de yle, hazzn krbacyla kvransa da

    hep daha ok, daha sk, daha uzun, lesiye demeye dilim var

    myor ama, evet, lesiye srsn ister. Hadi doyasya diyelim,

    doymak mmknm gibi .

    Oysa Somuncu Baba doymak iin deil ama doyurmak iin

    gelmiti dnyaya. Sanki insanolunun u ileli, ksa yaa

    mnda, nefsinin snaca bir liman, yal narn glgesi nde

    bir kuytu avluydu. eyh Hamid-i Veli'ydi asl ad , Yunus Em

    re'nin deyimiyle henz "i" iken, sonradan ekmek yapaca

    frnda dei l ama ilim i rfan yolunda daha pimemiken do

    um yeri Kayseri'den Erciyes'in eteklerine vurmu, oradan

    am'a, sonra Tebriz'e , Erdebil'e varm, burada eyh Saf

    yeddin shak'n torunu Hoca Alaaddin Erdebili'ye teslim ol

    mutu. Erdebili bir gzel ele almt Hamid-i Veli'yi, teknede

    hamur yourur gibi yourmu, zahiri ve batini tm bilgileri

    mridine aktarmt. yice pitikten sonra eyhinden icazet

    alp yine yollara dmt mrit, diyar- Rum'u dodan ba

    tya kat ederek Bursa'ya gelmi, kimselere haber vermeden

    bugn asl adyla anlan eyh Hami d Mahallesi'ne yerlemi,

    tadna doyulmaz somunlar piirip yoksul lara datt iin

    halk arasnda n E kmeki Koca'ya, Somuncu Baba'ya k

    mt. htirasl sofular gibi medresede ders vermiyor, saray

    evrelerinden, iktidar odaklarndan uzakta vaktini ibadet ve

    zikirle geiriyordu. Evet, Somuncu Baba yllarca gizlemiti

    kendini, ne kmam, gllerden yardm istememi, b-

  • 1 09

    yk bir eyh , gerek bir bilgin olmasna ramen insanlara ekmek yedirmekle yetinmiti. Ta ki Emir Sultan, Ulu Cami'nin al hutbesini onun yapmasn isteyene kadar. Yldmm Bayezid'in de hazr bulunduu trende, cemaatin akn bakl ar karsnda Fatiha suresinin yedi gizli anlamn yorumlamt Somuncu, sonra namaz kldrm, "Dua nar" denilen ulu narn altnda son duasn edip srr aa kt iin bir daha dnmemek zere Bursa'y terk etmi, geriye kalan ilesini bozkrn ortasnda, Aksaray yaknlarndaki bir zaviyede tamamlamt. Gtnde doksan yanda, aka paka bir ihtiyar derviti.

    Diriyiz daim, lmeyiz

    Karanlkta hi kalmayz

    ryp toprak olmayz

    Bize gece gndz olmaz

    diyordu bir drtlnde ve dnya nimetlerini biz lmllere, bir gn ryp toprak olacaklara brakyordu.

    Bir anlamda geceyle gndz benim hayatmda da birbirine karmt ama, ayn neden ve gerekelerle deil . Sait Faik'in yksndeki Setba'ndan aaya inmeyi beceremeyen lise rencisiydim sanki. Elimden tutan olmasa yukarya, Uluda'm yamalarna trmanmak yle dursun, aada Irgand Kprs'ne doru yaylp alan manzaraya bile bakamazdm. Baksam da gremez, grsem de o manzarann bir paras olduum sansna kaplarak kendimi aaya, bolua brakrdm.

    Sait Faik'in "yle Bir Hikaye"de anlattklar bir trl aklmdan kmyordu. Yazarn Bursa Lisesi'nde okurken bandan geen bir olaydan da sz ettii bu ykdeki ''Yapma bir daha deli kanl. nmesi kolay. Biri gelir indirir. Ama, bir de kmasn arrsan iflah olmazsn sonra" cmlesi gnn bi-

  • 1 1 0

    rinde yolunu yitirenlere, hayatn gereklerinden kamak iin yapay cennetler arayanlara, iki ve uyuturucuya bavuranlara bir uyar gibidir.

    Gece yars benden ate -sahi paradan nce ateim olup olmadm sormutu- sonra da esrar isteyen o delikanlya rastladmda bol ikili bir akam yemeinin ardndan otele dnm, uyku tutmaynca sokaklara vurmutum. Eski Bursa'nn eski, ok eski yokularna. Hayat da kmakla bitmeyen bir yoku deil miydi zaten? nii olmayan zorlu bir yoku. Hayat da ak gibi insann yolunu yitirdii bir yokular toplamyd, evet. Ya da bana yle geliyordu, belki delikanlya verebileceim bir ey olmad iin. Ateim vard geri, ama iimdeydi . imdeki yanar ateten yakamazd cigarasm, hem yaksa bile esrarn sarp iemezdi. Bildiim, merak ettiim, karlksz bir sevda gibi peine dtm tek esrar, ermilerin esraryd zaten. Yani Allah'n kutlu kld srlan. Metinlerde, artk o ok eski, sayfalar epriyip erimi eski yaz metinlerde sylendii gibi. Kitapln bir kesine ekilip okuyordum. "Allah srrn kutlu etsin eyh buyurdu ki" diye balayan kitaplar, risaleleri, evliya menkbelerinin tozlu sayfalarndan dklen para blk kerametleri yutarcasna okuyor, yalmzca nerede olduumu deil zaman da unutuyordum. Zaman ve mekam, aym anda, sevdiim kadnla doyuma varr gibi. Bursa, en azndan bu ynyle tatmin ediyordu beni. Gn boyu yatrlar , evliya trbelerini, ke bucakta kalm dev narlarn gvdelerindeki oyuklarda mr tketmi ilekelerin makamlarn ziyaret ediyor, onl arla, hani ne derler, galiba "hemhal" oluyordum. Akam erken inmiyordu, gn uzun, hayat uzun, yol uzundu. Yalmzca hazd ksa olan, bir anda parlayp saman alevi gibi snveren.

    Diyeceim, Emir Sultan'a Somuncu Baba'nm srr gtrmedi beni, frnlann bir kesinde yle garip, terk edilmi iki kedi yavrusu gibi duran tahta krekleri de gtrmedi. Sokakta

  • 1 1 '

    rastladm, daha sonra dost olduum, yoku inip ktm delikanl gtrd. Daha dorusu ben onu gtrdm. Dedim ya ayakta duramyordu. Bir taksi bulmak iin Muradiye'ye inerken yanma geldi . yice yapt koluma. I lk anda bu beklenmedik samimiyet canm skmad desem yalan olur. Ama sonra, nedense, her admda yalpalayan delikanly benimsedim, sanki sndm ona. Kol kola taksi beklerken kentin klan aada prl prld. Evlerin ounda lambalar snmt belki , insanlar uykudayd. Ama Ulu Cami'nin aydnlatlm kubbeleriyle iki minaresini, Kozahan'n ta duvarlarla evril avlusumm ortasnda yapayalnz duran mescidi ve uzakta, servilerin arasndan mavi bir su gibi fkran Yeil Trbe'nin tesindeki Emir Sultan' grebiliyordum. Kendisini deil elbet, trbesiyle iki minareli, rokoko slubundaki camisini.

    * * *

    Gecenin bu .saatinde trbe kapalyd. Cami de yle. Merdivenlerden kp iki stun arasndan geerek geni avluya girdik, ben adrvann kenarna oturdum, o havuzun evresindeki mermer talardan birine. Konumuyorduk. Elimi suya sokunca iimde bir serinlik, gnl mde adlandramadm bir genileme, zlme, uyku veren gzel bir ferahlk hissettim. Mezarlkta serviler hrdyor, caminin kesme tatan minareleri artk tenime batmyor, canm actmyordu. Delikanlnn varlm da, tensel aklar da, doymak bilmeyen, dnya nimetlerinden her tadta daha fazlasn isteyen iimdeki cana

    var da unutmu gibiydim. Ahap revaklarla evrili avluya kapatlm, erguvan bayramn bekl iyordum. Gn gelip vakt eritiinde, yani erguvanl ar iek atnda Emir Sultan'n dervileri dolduracakt buray. Yn dokuma yekpare libaslar, boyunlarndan sarkan keklleriyle diz kp tespih taneleri gibi dalacaklard avluya. Zikre balamadan nce belki

  • 1 1 2

    nefir frecek, belki halka olup hu ekecek, tespih evireceklerdi. Aralarnda erbainden yeni kmlar da olacakt, Yunus gibi gece gndz, "dalar ile talar ile" Mevla'y aranlar da. Yunus Ernre'nin deilse de bir baka Yunus'un, diyelim ki Bursal Yunus'un syledii, bahar m j deleyen, doann uyanyla kendinden geen dervilerin sevincini dile getiren o nl ilahiyi duyar gibiydim .

    Emir Sultan dervileri

    Tebih sena ileri

    Dizilmi hma kular

    Emir Sultan trbesinde

    Yalnzca derviler deildi Emir Sultan'a gelen. ar pazardan, evre kylerden halk da toplanm, avludan sokaa, oradan yamalara tam, aaya set set inen mezarl bile doldurmutu. Uluda'daki manastrlarn, maara ve aa kovuklarn brakp gelen keiler de vard ilerinde. Isnmaya balayan toprak, alayan sular, srgn veren aalar, yapraklarndan nce aan, Yehuda'mn utancm mor, krmz, pembe bir renk alacasna dntren erguvanlar gibi coku iindeydiler. Derken Emir Sultan grnd. Dolama destarl, on iki terkli yeil tac vard banda, siyah hrkas uzun, asas gl aacndand. Yeil softan cppesi dedikleri kadar parlak, yumuackt. Belindeki kemerden kanberiyesi sarkyor, yrdke boynuna ast teslim ta sallanyor, Nesimi'nin, Hallac- Mansur'un, doru bildikleri yoldan dnmedikleri, "Vahdet-i Vcud" akyla yarnp tututuklar iin derisi yzlen, dar'a ekilen tm sufilerin acsn dile getiriyordu. Melih yznde peygamber soyundan gelenlein nuru, baklarnda muradna erenlerin huzuru vard . Sultann rzasn almadan kz Hundi Hatun'la evlenip Bayezid'e damat olmutu nk, kaynpederine "Yldrm" lakabn da o vermi, sefere kma-

  • dan nce kl kuandrm1t. Hatta dervileriyle stanbul surlar nnde grnm, tahta klcyla kuatmaya bizzat katlmt . Yldnm Nibolu'da onun kerametleri sayesinde tepelemiti Hal ordusunu. imdi kendinden emin, padiahtan daha ok sevildiinin, daha ok sayldnn farknda, ama sarayda dnen dolaplardan, iktidar ve egemenlik hrsmdan uzak, erguvan bayramm balatp zikre katlmak zere dergahn avlusunda yryordu. Yrrken de doup byd Buhara'y, Medine'ye peygamberin makamna giderken konaklad kederli hanlar, paras bittiinde bir keye kvrlp uyuduu tozlu, bitip tkenmek bilmeyen yollan, bozkrdaki yalnz aalar, l kat ederken gkyznde yanan ve yakan gnei, gece ayaznda bolua as l duran yldzlar gryordu. Ve Bursa'ya gelip Pmarba 'nda inzivaya ekilinceye kadar ne yol biliyordu ne yordam.

    Ona Yunus'un azndan "Yeil donlu Emir Sultan merhaba!" demek geldi iimden. Elim adrvann suyundayd hala, damarlarmda aktm hissediyordum serin suyun. Yemekte fazlaca aldm alkolden arnm gibiydim. Zihnim ylesine alnut ki, erguvan bayramm hayal etmekle kalmyor, Emir Sultan devrinden bu yana baharda yaplan trenleri zemheri ayndan grebiliyordum. Birden yol arkadamn beni neden Emir Sultan'a gtrmek istediini anladm. Yeil donlu evliyann Yeilayc kerametini, hi kuku yok o da duymu olmalyd.

    Nibolu Sava'n kazanrsa yirmi cami yaptracam vaat ediyor Yldnm Bayezid. Zaferin ertesinde, Bursa'ya dner dnmez inaatn balamas iin ferman veriyor, ne var ki Emir Sultan kar kyor bu karara. Padiaha, yirmi cami yerine adna yarar yirmi kubbeli tek bir cami yaptrmasn tavsiye ediyor. Bayezid de Ulu Cami'yi yaptryor. Birlikte yeni mabedi gezerlerken padiahn bir eksii olup olmad sorusuna u yant veriyor Emir Sultan:

    - Her eyi ok gzel , yerli yerinde Hi.mkanm. Bir meyha-

  • 1 J 4

    nesi eksik. Padiah aryor tabii. Yine de damadnn kendisine dolayl olarak ynelttii eletiriyi anlamazdan geliyor.

    - Ne yani, buras Beytullah deil mi? Allah'n evinde meyhanenin ii ne?

    - Oras yle de, kul yapsdr. Bu gzel camiyi senin iilerin, ustalarn, mimarlarn yapt. Oysa seni Allah yaratt , bedenin onun elinden kmadr. Asl Beytullah olan bedenini iki ierek meyhaneye evirmekten ekinmiyorsun da, camiye iki sokmaktan m korkuyorsun?

    Bunun zerine Yldrm'n tvbe edip bir daha azna iki koymad sylenir. Doru ya da yanl bilemem. Ben eski kaynaklarn yalancsym.

    2006, Bursa