Upload
duygu135
View
399
Download
6
Embed Size (px)
Citation preview
NAZIM HİKMET NAZIM HİKMET RANRAN
AİLESİAİLESİ Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve
Hamburg Konsolosluğu yapmış olan Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım'dır.
Annesi Celile Hanım, piyano çalan, ressam denilebilecek ölçüde iyi resim yapan, Fransızca bilen bir kadındır.
Nazım Hikmet, annesi Celile Hanım ve kız kardeşi Samiye ile
HAYATIHAYATISelanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Nişantaşı Numune
Mektebi'nde tamamlamış. İlk şiiri ‘Feryad-ı Vatan’'ı 1913'te yazmıştır.Orta öğrenimi ise Heybeliada Bahriye Mektebi'nde
yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye
Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş. Bir gece nöbetinde üşütüp zatülcenp olmuş sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır.
Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır.
Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur.
Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).
Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır.
Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933).
Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgülüğüne kavuşmuştur.
Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır.
Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Tükiye'den ayrılmıştır.
Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha sonra da, eşi Vera Tulyakova (Hikmet)ile Moskova'da yaşadı.
Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı
Nazım, 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca Türkiye vatandaşlığından çıkarılmasının ardından, büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa'nın (Konstantin Borzecki) memleketi olan Polonya'nın vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını alır.
2009 yılının 5 Ocak Günü "Nâzım Hikmet Ran'ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükte kaldırılmasına ilişkin önerge" Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı.
Bakanlar Kurulu'nun 05.01.2009 tarihinde aldığı bu karar, 10.01.2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandı ve Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl sonra yeniden Türk vatandaşı oldu
Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).
ÜSLUBUÜSLUBU İlk şiirlerini hece ölçüsü ile yazmaya başlamasına
rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı. Şiirsel gelişimi arttıkça hece ölçüsü ile yetinmemeye ve
şiiri için yeni formlar aramaya başladı. Sovyetler Birliğinde yaşadığı ilk yıllar olan 1922-1925
arası bu arama tepe noktasına ulaştı.Hece ölçüsünden ayrılarak Türkçe’nin vokal özellikleri
ile harmoni oluşturan serbest ölçüyü benimsedi.Şiirlerinden birçoğu ,birçok sanatçı tarafından
bestelendi.
ESERLERİ
Şiir835 SatırJokond ile Si-Ya-UVaran 31+1=1Sesini Kaybeden ŞehirBenerci Kendini Niçin ÖldürdüGece Gelen TelgrafPortrelerTaranta Babu'ya MektuplarKurtuluş Savaşı DestanıSaat 21-22 ŞiirleriŞu 1941 YılındaMemleketimden İnsan ManzaralarıRubailerDört HapishanedenYeni Şiirlerİlk ŞiirleriSon ŞiirleriYatar Bursa Kalesinde
RomanKan KonuşmazYeşil ElmalarYaşamak Güzel Şey be Kardeşim
HikayeHikayelerÇeviri Hikayeler
Oyun
KafatasıBir Ölü Evi Yahut
Merhumun HanesiUnutulan AdamİnekFerhat ile ŞirinEnayiSabahatYusuf ile Menofisİvan İvanoviç Var
mıydı, Yok muydu
Yazılarİt Ürür Kervan YürürAlman Faşizmi ve
IrkçılığıMillî GururSovyet Demokrasisi
MektuplarKemal Tahir'e Hapishaneden MektuplarCezaevinden Memet Fuat'a MektuplarBursa Cezaevinden Vâ-Nû'lara MektuplarNâzım'ın Bilinmeyen MektuplarıPirâye'ye Mektuplar
MasalSevdalı Bulut
Ben Yine Bende Bittim Ben Yine Bende Bittim
Karşımdasın işte...Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.Tıkandığım o an,Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.Bakış açım belli oldu yine.Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.Dağlara çarptım her esişimde.Yollara küfrettim her gidişinde.
Demiştim sana hatırlarsan:Önemli olan zamana bırakmak değil,Zamanla bırakmamaktır..Şimdi bana, geçen o zamanınUnutulmaz sancısı kalır
Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...