75
MAYIN Ölümü tadın  YAZAN Metin KILIÇ [email protected] 1.Yayım HAZİRAN 2003 2.Yayım ŞUBAT 2010

Mayın / Ölümü Tadın

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 1/75

MAYINÖlümü tadın

 

YAZAN

Metin KILIÇ

[email protected]

1.Yayım HAZİRAN 20032.Yayım ŞUBAT 2010

Page 2: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 2/75

Giriş:

A: 8 Kişinin Dünyası...

B: Yeniden Dönüşün Hikayesi...

C: Yazanın Düştükleri...

D: Omni'nin İlk Dünya Hayatından...

E: Mayın Madeni...

F: Kullanılan Silah..

G: Zaman Dilimleri...

H: Uzaklık Ölçüsü...

I : Kıyametin Hızı

İçerik:

0. Omni1. Yüzey

2. İniş Sonrası

3. Gezegen

4. Günler

5. Yabancı

6. Mayın

7. Yeraltı

8. Ölüm

 

Page 3: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 3/75

 

A: 8 KİŞİNİN DÜNYASI

SEVİ

Alçakgönüllü oluşu ile tanındı. Elinden her iş gelirdi. Zamanı boşa harcamayısevmezdi. Yakınmaları ile ünlenmişti, arkadaşları arasında. Biraz pasaklıydı. Dikkatini birnoktada toplayamaz ya da topladığını varsayardı. Sakarlıkları sayesinde yemek masasındaüzerine batırmadığı gün yok gibiydi. Suni gıdalardan nefret ederdi. Gerçek adını kimseye

söylemezdi. İnsanlar, onu uzak diyarlardan gelen (ki bu uzak bir galaksi kümesi) biryabancı olarak görür ve onunla fazla konuşmak istemezdi. Yalnızlığı severdi nedense. Azkonuşurdu. Sesi kısık çıkardı. Kendi sesine yabacıymış gibi bakar. Konuşmasını kısakeserdi. Bir zamanlar evlendiğini söyler dururdu. Ne bir görüntü ne bir kanıt sunamazdı.Onu arayan soran olmadı eskilerden. Asker olmayı o istememişti sanki. Yaşından büyükgösterir ve sakal bırakmayı severdi. Çözümü günlerce süren uzun bilmeceleri çözecekkadar sabırlıydı. Çelişen nokta; dağınıklığı ve düzeni sevmeyişiydi. Kısa boylu oluşunaüzülmezdi. Sadece babasını suçlardı, kendi kendine konuştuğu gecelerde. Keskin

 bakışlıydı. Ama hiçbir hedefi ilk atışında vuramamıştı.

Ölümden Korkusu

Hayatta olduğu sürece kapsam dışıydı. ‘Yaşamak varken ölüm düşünülmez.’, derdi.Üzerine eklemeyi ihmal etmediği bir sözü daha vardı: ‘ Ölüm, tadında olmalı. Yavaş vehissederek ölmeli.’ Kadere inanmazdı. Yaratıcı kudreti yok sayardı. Var oluşunu kendine

 bağlardı. Ölüm sonrası olmadığı için umursamazdı onu.

ZABİ

Çok bilmiş geçinirdi. Nedense bildiklerinden çok azını başkaları ile paylaşmıştır.Sayılar üzerine kafa yorar ve hayatındaki insanları sayıları ile kodlardı. Deliydi. Akıllılarınarasına sızmış ve kendisini kaybettirmişti. Gece uykuya dalma fobisi vardı. Bol kardeşli

 bir aileden kaçarak bir asker olmuştu. Ama daha bol kardeşli askerlikten kaçamamıştı.Korkularını ancak yeni bir korkuyu alarak yenebilirdi. Kadınlardan korkar ve uzakdurmaya çalışırdı. Çevresinden gelen tepkilere kulak asmadan karşı cinsine hakaretederdi. Ağzını toplaması yıllar sürdü. Ta ki bir kadın tarafından ölümden döndürülünceyekadar. O doktor hayatını kurtarmıştı. Ondan sonra yorumlarını kesti. Beslediği sanal birvisok’u(yaşlanmamış ve doğmamış bir kuş) vardı. Onu tatlı sohbeti ile beslerdi. Arkadaşı

olmayışının nedeni de buydu. Zaten her asker yalnızdır. Kendisine dost yine kendisi olur.Ölümden Korkusu

Page 4: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 4/75

Zamanı gelmeden koparılan bir çiçek gibi görürdü. Her ölüm, yaşanmamış bir hayataaçılan bir kapıydı ona göre. Korkusu, ölüm gerçeği değildi. Ölümün rengiydi. Ona siyahrengi çağrıştırmaktaydı. Karanlıkta kalmak gibi. Bir yaratıcı olduğunu düşünmekle kalmışilerisine ulaşamamıştı. Var oluşunun ardında yatan nedenlere ve ölüme kafa vuracakkadar akıl sahibi değildi. Deli olduğunu her toplantıda yenilere söyler ve önlem almalarını

isterdi. Ölüye bile laf anlatacak sözleri olduğuna emindi. Ölen kardeşlerinin arkasındanağlamaması ile övünürdü. Nedense gece olunca bir köşeye çekilir, nedensiz yere sanalhayvanına kızardı. Onun ölmeyeceğini biliyordu.

 

BENİ

Bıkmış, usanmış olduğu mesleğinden kopamayan bir iş delisiydi. Kurallara bağlıydı. Gerçekleri kısa sürede görebilen ve analiz yeteneği olan bir liderdi. Ekibiylekopuk olması, içine kapanık ruh haliyle ilgiliydi. Çocuk yaşlarda başına gelen kötü

olayların(ki ekibine asla anlatmazdı) etkisinde kalmıştı. Ailesi hakkında en ufak bir bilgisiolmayışına üzülürdü. Onu bir çöp toplayıcı robotun içinden almışlardı. Keşif kuvvetlerineait bir yetiştirme ünitesinde, biçilmeyi bekleyen ekin gibi bekletilmişti. Ağır kurallar vehayatın ağırlığı ile karşılaştığı o ilk bilinç zamanlarında kendine çeki düzen vermesini

 bilmiş ve tutarlı bir kariyeri olmuştu. Başarıları ile övünmez aksine saklardı. Sevmediği birkişiyi kazanmak için elinden geleni yapardı. Nefret etmekten nefret ederdi. Anlaşılmasızor geçmişini sisle kapatır ve o konuları hemen değiştirirdi. Kızlardan uzak tutulmuştu.Lider yetiştirme programında sevgiye( aşka inanmayan bir uygarlık gereği) uzaktı. Üremeiçin değil savunma için yaşıyordu. İleride gezegen keşiflerinde olacağını bilmeden

günlerini geçirdi.Ölümden Korkusu

Olaya bilimsel yaklaşırdı. Doğum gibi ölümün de gerçek oluşu üzerine kafa yorardı.Sonrasını pek düşünmezdi. Bir asker olarak yetiştirilmişliğin verdiği, emirlere körükörüne uyma geleneğine sahipti. Sonu ölümle bitebilecek eylemlere katılmada tereddütetmezdi. Durumun ciddiyetini anladığı halde kalp atış hızında bir artış olmazdı. Kanlariçinde kalan arkadaşların son anlarında yanında bulunmuş deneyimli bir asker, ölümüancak beklerdi.

ULİ

Kendi başına buyruk yaşayan tiplerdendi. Olmadık anlarda beklenmeyentepkiler verirdi. Oldukça uzun boyu ile insanlara tepeden bakardı. Karakteri bu boyunayansımıştı. Giyimine özen gösterirdi. Ama yemek seçiminde bu kadar başarılı sayılmazdı.Bir ailenin tek çocuğu olarak kendine buyruk yetiştirilmişti. Onları bir çarpışma( ki bununoluşu hakkında kimseye bilgi vermedi) sırasında kaybettiğini söylerdi. Ağzı açıkkenyemek yemeyi sevmez ve böyle olanları sevmezdi.İnsan oluşun bir asaleti olduğunusavunurdu. Yeri geldiğinde acı çekmenin de gerektiğini savunurdu. Ama kendisini acıçekerken gören olmamıştı. Asker olarak yetiştirildiği ilk günlerde çevresine küsmüş ve

Page 5: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 5/75

yaşadıklarını bir kabus olarak görmüştü. Gençliğin ilk yıllarında anne-babasından ayrıdüşmesini unutamamıştı. Şansının olmadığını düşünür ve talih oyunları oynamazdı.Kırmızı renge aşıktı. Sayılarla arası pek iyi sayılmazdı. Komutanlık kütük sırasınıezberleyememiş ve kendisi için özel yazı alınmıştı. Et yemezdi. Su içmezdi. İçmesi gerekensıvı her neyse, mutlaka bir tadı olmalıydı. Şekere bayılırdı.

Ölümden Korkusu

Umursamadığı ölümle bir kere yüz yüze kalmıştı. Kimseye anlatmadığı o çarpışmadansağ çıkan tek kişiydi. Yanında cansız uzanan bedenleri gördükten sonra hayatınanlamsızlığı üzerine kafa yormuştu. Kararı; ölüm için üzülmeye deymezdi. Çünkü o angeldiğinde sen orada olmuyordun. Geride kalanlara ise üzülmekten başka bir yolkalmıyordu. Oysa giden gittiği yer her neresi ise oradan geri dönüp bir şeylersöyleyemezdi. Ölümden değil ölümün şeklinden korkardı. Yanarak ölmekten nefretedenlerdendi. Onun için ölüm hiç düşünmediğin bir anda aniden gelmeli, seni alıpgötürmeliydi. Yaratıcıya inanma konusunda iki arada kalmıştı. Ona göre; eğer var edilişinarkasında bir yaratan faktör bulunuyorsa, var edilişin arkasında yok ediliş olmamalıydı.Ölümü bu şekliyle anlamsız bulmuştu. Son bulacak bir hayatı yaşamak anlamsızkalıyordu. Ölüm gerçeğini anlayışla karşılamış( kazada ölen anne-babası nedeniyle) ve bukonuda olgunluğa kavuşmuştu. Korkakça kaçmak yerine yerinde ölmeyi doğru bulurdu.

OMEK

Acıyı derinden hissedebilenlerdendi. İçine attıklarını kimseler bilemezdi.Olmadık olaylara içerlenir yemeden içmeden kesilirdi. Asker olmayı kendisi istemişti.Sıkılmış olduğu ailesinden uzakta kalmayı yeğlemişti. Eğitimlerin olanca ağırlığıüzerindeyken geri dönmeyi hiç düşünememişti. Arkadaşları arasında sevdiği ama eldeedemediği bir kızdan bahseder dururdu. Anlata anlata bitiremediği kızın bir hayal ürünüolduğunu onun dışında tüm çevresi bilmekteydi. Yüzündeki doğuştan yara nedeniylekendine has bir iticiliğe sahipti. İç dünyasını yansıtan dış dünyası olduğundan olsa gerekyüzüne bakmaya cesaret edenlerin sayısı azdı. Bunu kafa yormamaya karar vermiş veestetik operasyonu reddetmişti. Doğuştaki yüzünü kaybetmek, onun için kaderini

kaybetmekti. Kaderi ise kendisi dışında gelişen olaylara müdahale etme gücündenibaretti. Tepkisi susmaktı. Sessiz kalmayı bir erdem sayardı. Asker olarak görevlerealındıktan sonra ani çıkışları da olmuştu. Yaşamındaki ağırlık noktası yalnızlığıydı.Eskilerde bıraktığı kimseyi aramaz, sormazdı. Onlarla karşılaşma kabusu vardı.

Ölümden Korkusu

Ölümün ondan korkması gerektiğini zannederdi. Yanında ölen askerleri gördüğü anlardayüzündeki yarayı hatırlar ve içten içe mutlu olurdu. Ölenlerin bu son halleri ona ileriyigörmenin anlamsızlığı hatırlatırdı. Asker olmanın ölüme bir adım daha yaklaşmakolduğundan habersiz... kaderine güvenen bir yaşam sürerdi. Ölüm, sessizdi. Onu yenmek

için daha sessiz ve hızlı olmak gerektiğine inanırdı. Hiçbir akrabasının ölümünügörmemişti. Ölüme soğukluğuna neden bu olabilir.

Page 6: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 6/75

 

LEMBEK

Küsmeyi sevenlerden biriydi. Arsızlığı bu konuda ısrar edişiydi. Bazen aklı vemantığı arasında gidip gelirken kaybolur, kendini çıkmaz sokaklarda bulurdu. Asker

olmak için yaptığı üçüncü başvurusunda araya üst düzey diplomat korumalarınısokmuştu. Karakteri zayıftı. Mücadeleci ruhu varmış gibi görünürdü. Oysa bu, onuninatçılık özelliğinden kaynaklanmaktaydı. Donuk bakışları ile dalıp gittiği mekanlardanonu geri çağırmak zor olur. Verilen görevleri yerine getirmekte isteksiz davranıyorsa bir

 bildiği var demektir. Sonu anlamsız gelen eylemlere girişmekten kaçınan bir asker olarakkötü bir sicile sahipti. Ama umarsızca giriştiği ataklarla göze girişi bu kötü sicili örtmüştü.Hayatını kurtardığı üstsubayların talimatıyla keşif kuvvetlerine alınmıştı. Silahkullanmayı severdi. Öldürmekten haz duyardı. Acıma duygusu sadece can çekişenlereydi.Onları son vuruşu ile rahatlatırdı.

Ölümden KorkusuYanından geçen atış izlerine kulak asmadan ilerlemesini, ölümü umursamadığı anlamınayoranlar yanılmaktadır. Karanlık ile ölümü bir tutardı. Ölenler başkaları olduğu süreceonların arasında uyumaktan bile çekinecek biri değildi. Ölümün kendisini bir günkuşatacağını ve ortadan kaldıracağını söylerdi. Karanlıkta kalma korkusunu, bir neviölümü tadışı olarak görür ve ışık olan yerlerde bulunmak isterdi. Yanında ölenarkadaşlarına acıma duygusu hissetmezdi. Ölüm sonrası hakkında kafası karışmamıştı.Kesin düşüncesi; ölüm sonrasının olmamasıydı. Nedenini ise şöyle açıklardı: ‘Eğeruykuya dalanlar karanlıktan başka bir şey göremiyorsa, ölüm sonrası da karanlık olmalı.’

OMNİ

Anlatılanların odağındaki kişi... Düşler kurar ama göremediği rüyaları merakederdi. Yaratıcı kudret inancı tamdı. Elçi kitaplarını baştan sona okumuş ve aklında biroluş belirmişti. Yeniden yaratılışa inanmaya zorlamıştı kendisini. Her insanda bulunanşüpheciliğini aşmayı ve nedensiz de olsa inanmayı istemişti. İnsanlığın kaybettikleriüzerine kafa yorardı. Asla içindekileri dışarıdakilerle paylaşmazdı. Gereksiz yerekonuşmalar yapmaktan kaçınırdı. Olup bitenler onun ağzından anlatılacaktır. Onun

dünyasını, yakınındaki kader arkadaşlarından daha çok yazılanları... okumayı bilenler bulacaktır.

Ölümden Korkusu

Ölümün yeni bir başlangıç olduğunu düşünürdü. İçinde dolaşan sesin yankısı ileyaşlanmadan öleceğini biliyordu. Kendisini üçe bölmüştü:

1. Taşıdığı bedeni, ölümden en çok korkanıydı. Yemek zamanı geldiğinde ağızdaoluşan sulanma onun eseriydi.

2. Benliğin özü, ölümü umursamayandı. Ölüm onu etkileyemezdi. Eğer yaratılış

gerçekse (ki buna gönülden inanmıştı) olan bitenleri gözetleyenler de bulunmalıydı. Özün yok olamayışı nedeniyle parçaların yenileneceğine kanaat

Page 7: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 7/75

getirmişti.

3. İçindeki sapkın ses, ölümün soğukluğunda onu yalnız bırakacak kadar haingörünürdü ona. Yaşam zevkleri arasında kaybolan bir sesten başka ne

 beklenebilirdi ki!

KER

Tüm yakınlarını bir şehir patlamasında kaybetti. Onu aynı patlamanınenkazından ağlayan bir bebek olarak kurtaran kurtarıcının isteğiyle (her yoksun bebekteolduğu gibi) ordunun çekirdek kuvvetlerine (sadece bebekler, gerekli testlerden geçerekalınırdı) verilmiş ve gözünü açtığı ordunun malı olmuştu. Beynine işlenen kapama parçasıile amaçlandırılmış bir asker olmuştu. Böyle askerlerin ne bir evlenme dürtüsü ne de biranne-baba özlemi bulunmazdı. Tek kalmaktan korkusu yüzünden genelde kalabalıkyerlerde dolaşır ve gürültülü ortamlarda uyurdu. Arkasına bakma tiki vardı. Saçlarını

değişik renklere boyardı. Kullandığı tüm silahlara adını yazardı. Bu huyu nedeniyle (çokağır bir ceza olan) hücre cezaları almıştı. Belki de yalnızlık korkusu bu cezaların etkisindeoluşmuştu.

Ölümden Korkusu

Tadına bakılmayan yemekler hakkında konuşmaya benzediğini düşünürdü. Korkuyuaşmanın, onu yakalamak olduğunu söylerdi. Sağ olarak kurtulduğu ağır çatışmalarınardından kaybettiği yakın arkadaşlarının yüzlerini dikkatle inceler ve oralarda ölümüntadını almaya çalışırdı. Aldığı yaralar sonucu kendini ilkyardım gemilerinde bulduğundaölümle yaşam arasında gidip gelen yaralı askerler ile arkadaşlık yapar, hissettiklerinianlamaya çalışırdı. İnce bir ruh hali içindeydi. Yaratıcının olabileceğine inanmıştı. Amaşüphelerinden kurtulamamıştı.

Page 8: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 8/75

B: YENİDEN DÖNÜŞÜN HİKAYESİ

Yaratılış üzerine yazılan onca yazıdan sonra bu yazılanları okumak, siz gözatıcılara yorucu gelebilir. Ancak bu bölümü aşmadan ilerisini göremezsiniz. Her ölümün

 bir nedeni vardır. Ölüm müdür sona eren yoksa yaşam mıdır?

Kendi ismini saklı tutmasında önemli nedenleri olan yaratıcı kudret, simetriüzerine kurduğu sistemlerin bilgisine sahiptir. Hiçbir yaratılış, kendi içinde bir tekilliğisahiplenemez. Yüzlerdeki gözler, dudaklar, burun delikleri veya kulaklar tek olmaktan

men edilmiştir.Yeniden dönüşe inanmayı istemeyen yüzlerin okuması ile karşılaşan

sayfalardayız. Aklınıza şöyle bir soru gelebilir: ‘Eğer yaratıcı kudret gerçekten varsa veyaratım içindeyse, onu kim yarattı?’ ya da ‘Öncesinde ne vardı, bizleri yaratmadan önce neyapardı?’.

Omni’nin bilmeye gücü yetmediği konular üzerine dökülen kelimeler vetanımlamalar arasındasınız. Kıymetini bilenler, sadece kaybedenler içinden çıkar.Kaybetmeyi öğrenemeyenler arasından sıyrılabileniniz var mı? Elinizden alınanlaraüzülmeyeniniz var mı?

Konunun derinliğine girmeden önce biraz kafanız kurcalansın istedik. Öncesi vesonrası olan hakkındaki düşüncelerinizi açtık. Yaratıcının adını koyan yine kendisi. O adıyasaklamasında bir giz olduğu da besbelli. Hakkını veremeden var edilenler sınanmadanyükseleceklerini mi sandılar, ne dersiniz?

Şimdi bildiğimizi sandığımız tarihe girelim. Başlangıç noktası, sanıldığı gibiinsanın ya da cinin yaratılışı olmayabilir. Bu olasılık, gerçeklik halini alırsa bütün

 bildiklerimiz ve bunun etrafında örülen geleceğimiz bir boşluktan ibaret olmaz mı?Zamanın üzerine çıkalım. Şekillenmeden uzak, bir köşeden( ki buna köşe demek bile

kendi başına anlamsız kalmakta) bakalım, yaratım sürecine. Yaratıcı bilinmeyi miistemişti? Bilinmeye muhtaç olmak bir yaratıcının zaafı mı olacaktı? Ya da tek başına birgüç olmanın ve bunu alttakilere göstermemenin anlamsızlığı mıydı? Her zerreyi kapsayan

 bir yaratıcı, her zamanda her mekanda bulunuyorsa( buna tanrıtanımazlığın kalesi olan bir ülkenin yüksek bir kulesinden bakmayı deneyin.) aynı zamanda bu yaratılanlar daonun birer parçası olmaz mıydı? Parçası olduğu yaratıcı ile özdeşleşmek gerekirken ondanuzak durmaya çalışan canlardan olduğunuzu varsayalım. Önünüze sunulan ikiseçenekten kırmızı(ateşi simgelesin) olanı seçtiniz diyelim. Uzak durduğunuz ve varedilme nedenine uymadığınız için verilecek cezaya dayanabilecek güçte olur muydunuz?

Gücünüzü elinize veren, yine o inanmakta ve idrak etmekte güçlük çektiğiniz yaratıcıolmaz mıydı? Atıldığın o dipsiz kuyudan çıkarılmak için itirazlarla dolu geçmişiniziunutup yalvarmaz mıydınız? Tarif edilmeyecek acılar içindeyken karşınıza çıkarılan zor

Page 9: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 9/75

kaderi kabul etmeyecek miydiniz? Kim sonsuz karanlıkta kalmak ister? Hangi can( adı neolursa olsun; insan, cin vb.) yalnız kalmak ister?

Sorular biraz ağır gelmiş olmalı. İşte yeniden dönüşümün başlangıç noktası:İtirazıyla ölenlerin geçtiği yoldur anlatılanlar. Kendini bir gezegen keşif görevinde bulan

 bir askerin( ki aynı zamanda o bir insandır ya da insana benzemektedir.) kaderidir,

okunması istenen. Okuduklarınızı ciddiye almanız istenmez. Sadece kendinize payeçıkarmanız beklenir.

Yaratıcı tekliğinden ödün vermez. Buna şu anda yaşamakta olduğunuz sınanmave tartılma dünyanız dahildir. Yolun başını ve sonunu bilen yaratıcının adını, değişikçağlarda öğrenen insanlarsınız. Seçimini yapan veya yapmadan yaşayanlarsınız. Acı birson ile bahsi geçilen cehennem diyarına girenlerden olma ihtimalini düşünelim... Buihtimal onbinde bir( ki bu sanılanın aksine çok yüksek olacaktır.) bile olsa içinizinürpermesi gerekir. Ateist olanlarınızın rahatlığı ölümün soğukluğunu hissettikleri andaince bir kaygıya dönüşür: Ya hatalıysam ya bir yaratıcı varsa...

Doğum ile ölüm arasına sıkışan kaderleri gereği hak edemediklericennetten( dolayısıyla yaratıcının dinmek bilmeyen sevgisinden) uzak tutulan çoğunluk,acıların en büyüğü olan yalnızlıkla ödüllendirildi. Her can, yaratıcının mükemmelyaratılışı ile sadece kendine parladığı bir karanlık evrenler dizisinde kaldılar. Gözlerinizikapatın... Her an yalnız kalabileceğinizi size unutturan bu dünya hayatı olmadı mı?

İlk dağılım, dokuzlu evren( ki üzeri ile onbirli hale gelir) içinde oldu.(İçinde bulunduğunuz hayatın ta kendisidir anlatılanlar.) Onbeşin koruması altında yaşanılanonbir boyuta açılımlı dokuzlu sistem... Görünen sadece üç boyutudur. Bu sistemde boşluk

 bulunmaz. Yeniden doğuş yoktur. Ölümden sonra aynı topraklarda çocuklarınınsoyundan doğmayı bekleyenler, derin bir soluk alıp yüzlerini dönsünler. Geçmiş vegeleceğin birlendiği üst-uzay penceresinden bakabilseydiler varlığına inandıkları geridönüşün imkansız olduğunu görüp hayrete düşerlerdi. İlk dağılımın ilerisinde, yaratıcı( ki

 bilinmek ve yaratılmışlığın hakkını vermeni ister: Her dinin ibadetleri ne işe yararsandınız?) sevgiyi hak edenleri içine alır. Dışında kalanların karanlıklarda geçirdiklerisonu gelmez sanılan anların bitmesi gerekir. Kural gereği,... yaratıcı, her yaratılanakendinden bir pay verdiği için,... tüm yaratılmışları içine almalıdır. Neden sonsuz azapolsun ki? Bir yaratım, sonsuz uzunlukta bir cezayı çekmek için midir? Karar verme

yetkisini üzerine alan insanlar( ya diğer bilinemeyen türler) sorumlu oldukları görevleriyerine getirmediler. Cezayı alanların acıları yenilendikçe yalvarışları artmıştı. Kısa sürendünya yaşamındaki inançsızlıklarının bedelini ağır ödemekteydiler. Tek yaşam, yaratılıştekilliğini bozmaktaydı. Çifter çifter yaratım gereği, ikinci( belki üçüncüsü de vardır.)sınanma dünyası gerekliydi.

İkinci dağılım, onaltılı evren içinde oldu. Otuzdördün koruması altında yaşananyirmi boyuta açılımlı onaltılı sistem... Görünen dört boyuttur. İkinci şansları yakalayanlarkaranlıklarında yanmaktayken kendi istekleri ve kendi kaderleri ile bir göz kapısındangeçerek rahmete kavuştular. Bu sistem, ilk dağılımın aksine boşlukları olan bir sistemdi.

Paralel evrenler yasasını gizli tutan yaratıcı kudret, adını yasaklayarak serpiştirdiği insanneslinin (yaratılanların en yücesi ve simetri gereği en aşağısı olan) yeniden doğuş hakkınısaklı tuttu. Cehennem, ikinciler için ikincil cennet oluşmak üzere soğutuldu. Böylece ilk

Page 10: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 10/75

dağılımda hakkını verenlerin hakları çiğnenmemiş oldu. Adalette sınır tanımayan kudretliyaratıcı, azabın sonsuzluğu üzerine tartışanların bilmesini istedi: Sonsuzluk, başlangıç vesonun olmadığı bir alandır. Başlangıcı olan bir nesil sonsuz azapta kalamaz. Zaten sevgiyihak edenler için ‘an’ yaratılmıştır. Dün ve yarın yoktur. An vardır. Cennetteki sonsuzluk

 böyle algılanmalıdır.

Üçüncü dağılım ise sesin yasaklandığı ve aslında ikinci dağılımın paralelinde olan bir sistemdir. Orası her iki şansı kullanamayan, sadece simetri yasası gereği kaderleri ile( okaderleri çizenler kendileri değil miydi?) girdikleri yirmibeşli evrendir. Beş boyut,görünmeye izinlidir. Ölümün defalarca tadıldığı, sonlu dünya hayatlarıdır, yaşananlar.Sonsuza kadar sürer. Ama içinde olanlar bunu bilemezler. Yasaklanan ses ve adın anılmasıdışında yaşamakta olduğunuz hayatınızdan bir farkı yoktur. Boyutları yüksek ve karışık

 bir sistemdir. Orada şimdi göründüğünüz gibi görünmezsiniz. Yüzler gerilmiştir.Çirkinliğinizi ancak üst dağılımdaki bir insan anlayabilir. Yaratıcı, güzeli ve çirkiniayırmamıştır. Altmışbeşin koruması altında yaşarlar. Otuzüç boyuta açılımlı yirmibeşli

sistemdir. Sınanma yolculuğunu erken bitiremeyenlerin varacağı son noktadır.

Okuduğunuz, bu hayal ürünü düşüncelerin ardından gerçekliğin üzerine gidelim.Rüyaların değerini ve tadını bilelim. Omni, ilk dağılımda gördüğü rüyaları artıkgöremiyor. Sizin hala şansınız var. Gece olup uykuya dalmadan önce rüya görmeyidileyin. Dua edişiniz duyulacaktır. Siz sevginizi kaybetmedikçe unutulmazsınız.

11 X X 3

5 9 7 13

4 10 8 12

14 X X 6

34

17 X 23 X 71 14 18 10 22

24 15 13 11 2

4 16 8 12 25

19 X 3 X 9

65

Page 11: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 11/75

C: YAZANIN DÜŞTÜKLERİ

Bunları yazan sizden üstün değil. Okuyan ile yazan arasında fark yok. İkisi aynısona giden yolcular sadece. Yolculuğun süresi farklı olabilir. Yol üzerindeki dikenler,kanatabilir üzerinden geçenleri. Neden yazıldı bunlar? Okumayı ihtiyacı hissedenleredüşünme payı...

Yaşamadıklarınızı yok saymayın. Ölümün korkusu ile irkilmeniz isteniyor.Ensenizin hemen üzerinde bir soğuk hava akımı hissetmeniz isteniyor. İstenenin özünde

 bilmeniz gerekliliği var. Bilmek zorundasınız. Yaratıcıyı bilmeniz isteniyor.

D: OMNİ’NİN İLK DÜNYA HAYATINDAN:

 

İnsanlar çifter çifter yaratılmıştı. Çiftin de çifti vardı. Paralel evrenlerin birindeikizinden( çiftinden) ayrı bir kaderi alarak şöhret dolu bir yaşamı tattı. İkizi yoksullukiçinde kıvranarak soluksuz kalacağı cennete ulaştı. Alt cennetlerin birine yerleşen( ki

 bunda ikizinin kabahati büyüktü; gerçekleri bilmeyi yeterince istememişti.) ikizi huzurakavuşmuşken aşağılarda karanlıklarla kaplı odasında( Öyle bir oda ki içine gökyüzündegörülen ve görülemeyen tüm yıldızlar sığardı.) yalnız kalmıştı. Yaratıcı, zamanı, üzerinegözetleyici yapmıştı. Bir ileri bir geri akan zamanıyla baş başa kalan Omni, acının hertürlüsünü gördü. Acıyı çekmesinin nedeni; inanmadan ölmesiydi:

Yaratıcı kudret, kendinden paye verdiği canları bir tarlaya ekti. Kimisi insan olmayıisteyerek o ağır yükü üzerine aldı. İnsan olmayı isteyenlerden Omni adında birisi vardı.Kaderini kendisi tayin etti. Dünya hayatında bilinmeyi ve anılmayı istedi. Yok olacak birevrende kalıcı bir isim bırakma hevesi istedi. İstekleri kabul olmuş olarak, Paralelevrenlerin ilkinde( değiştirilmemiş zamana sahip olan (geçmiş ve gelecek korunmuştur)

evrende) yaşadı. İsa adındaki peygamberle başlatılan tarihe esas alırsak( ki asıl tarihkayıtları yukarıda, yaratım katında tutulmaktadır.)... esas almak zorundayız. Aklınızkarışmasın. Yazım işlemi yukarıdan geliyor. Kıyamet dedikleri ilk sınanma yerinin sonunayakın bir tarih olan, 2572 yılında doğmuştu. O doğduğunda insan suretinde insansı

 bilgisayarlar tarafından büyütüldü. Bunlar iyi huylu insansılardı. Bağımsız hareket edeninsansılar ve mutantlar, insanlara savaş açtığında çılgınlık başladı. Çekildikleri yüksekyıldız sistemlerine bağlı kopuk uydularda yaşamak üzere büyük gezegenler boşaltıldı.Boşaltım sırasında göç hazırlığı yapan insanların çoğu mutantlar tarafından vahşice yokedildi. Kötü tarafta yer alan insansıların aslında mutantlar tarafından yenidenprogramlandığı anlaşıldığında geç kalınmıştı. Yaşadığı bunca kötülük sonrası içindengelen yaratıcıya ait inanma dürtüsünü reddetti. Yerleştiği uyduda yeni bir uygarlıkkuranlardan oldu. Tüm uydu yaşayanlarınca tanınan bir şöhret olmuştu. İnsanlar onun

Page 12: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 12/75

sözlerinin peşinden gidiyordu. İnançsızlığın erdemlerini sıralaması ile ünlenmişti.İnsanlığın başına gelenlerin nedenlerinin başında, dinlere bağlılık olduğunu tüm uyduyayansıttı. Bir dediği iki edilmiyordu. Kendisine köle bir toplumu yönetir oldu. Çılgınlık

 bundan sonra başladı. Mutant ve insansılardan uzak yerlerinde vahşilikleri kendilerineyansıdı. Ölüm sonrası sorumlulukları düşünmediklerinden suç işleme doğal hale geldi.

Anneler, bebek etini sevdiklerinden doğum yapıyorlardı. Yetişkin kız çocukları, birbirlerini kıskançlıkları ile öldürüyor ve en güzel yemekleri o zaman yapıyorlardı.Erkekler azalmış ve müzelerde tutulan ender hayvan türlerine dönmüşlerdi. Çiftleşmekiçin kiralanmaları gerekiyordu. Aynı anda iki kadın tarafından alınmak istenen bir erkek,istemediği kadını öldürmek zorundaydı. Tek et kaynağı insan eti olmuştu. Tüm hayvannesli tüketilmişti.Yedikleri kendi kardeşlerinin etiydi. Zevk için ölenler vardı. Omni’nin buyaşamı, kendince mutlulukla geçmekteydi. Yaşlanmış olan annesini, ‘Artık yaşamasıgerekmiyor’ diyerek avcılara( insan avlayan makineler- izlemek zevk verdiğinden) teslimetmişti. Omni’nin ölümü tadışı bu uyduda olmamıştı. Uydunun yeri mutantlar tarafından

öğrenildiğinde, toplumuna savaşmamalarını ve ölmelerini emretti. Ölmeye cesaretiolmayanlar( bunlar içinde Omni de vardı) mutantların eline geçmişti. Ortadan ikiye bölünerek ve kanları içilerek öldürüldüler. Sonrasında kopan kıyameti göremedenölmüşlerdi.

Çok mu abartılı geldi? Ya da olması imkansız? Göremediklerine yok diyenlerdenolmamak gerek. Ölüm anı geldiğinde yürekli olmalı ve o anı ertelememeli. Savaştan kaçan

 bir asker, artık asker değildir. Bir unutulmuş olarak ve anılmamak üzere amacınaulaşmadan ölür. Ölümleri kolay olur. Ama ölüm anını beklemeleri, onlara büyük azapverecektir.

Page 13: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 13/75

E: MAYIN MADENİ

‘Görünmezlik, bir bilim dalı haline gelecek.’

Kahin Morgenyus (2085-2197)

 Maden hakkında: Atom merkezde titreşimli.(Saniyede 1000 kez-Çapının beş katı bir alanda titreşimde-belirsizlik ilkesi) Elektron dönüşleri paralel. Titreşimler normalin iki

katı. Görünmezlik nedeni, titreşimin yüksek devinimi.  İçinden geçilebilmesi: Normal bir atomun yanında hem var hem yok. Işın hızınayakın bir hızda titreşim nedeniyle normal elementlerin içinde hem var hem yok.( Ama buevrende ışık hızı kuralları geçersizdir.)

Patlatılması: İnsan kalp atışının bir ritmi vardır. Kendine özgü bir ses frekansı bulunmaktadır. Aynı madenden yapılma bir algılayıcı düzenek sayesinde yer çekiminden bağımsız duran bu maden, bu sese duyarlı hale gelir. Sesi içinde hissettiğinde ise atomparçaları ile elektronlar yüksek hızda çarpışırlar. Çarpma sırasında yüksek birdalgalanmaya neden olur. Sessiz olması gereken patlama, insan bedeninin parçalanması

nedeni ile...

   Atom numarası: Eksi-artı bölgesindeki yüzonbeş. Saf olarak bulunamayan.Bileşkesi olan elemente muhtaç.

F: KULLANILAN SİLAH

Suni foton parçacıklarından oluşan bir ışınım gönderir.

Silahın adı, KİLZİRON’dur.

Işınım yoğunluğu nedeniyle:

1, Şok dalgası ile bayıltır.

2, Orta düzeyde çarptığı alanı yakarak yaralayabilir.

3, Yüksek düzeyde tüm kan dolaşımını yakarak ölüme neden olabilir.

Page 14: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 14/75

G: ZAMAN DİLİMLERİ

Uzay günü: Zamanı ölçmek üzere SABİT olarak kullanılabilecek bir sistem kurulamamıştı.Atomlar bozunmaya uğruyordu. Üzerlerindeki çekim gücü ile titreşimleri artan atomlarzamanı ölçmede ileri-geri değerler veriyordu. Bu nedenle küçüklük yerine büyüklük esasalınmıştı. Keşfedilen bir yıldızın yörüngesindeki gezegenlerin sabit hızla yaptıklarıdönüşler esas alınarak bir uzay takvimi oluşturuldu. Buna göre;

Saniye: Sağlıklı bir insanın aldığı bir nefeslik anı düşünerek hesaplandı.

Dakika: Saniye anını sabitlenen yıldız yörüngesindeki dönüş hızına oranı ile hesaplanan

 bir değerdi.( Yaklaşık 360 saniye etmekteydi.)Saat: 129600 dakikaydı.

Gün: İki türü vardı. Yerel gün ve uzay günü. Yerel günü hesaplamak kolaydı. O gezegeneait gün ışığının devinimi esas alınıyordu. Uzay günü ise farklıydı. Her 4 saatlik dilim birgünü oluşturuyordu.

Yıl: Yerel yıl, gezegenin yörüngesini tamamlama süresiydi. Uzay yılı ise sabit olarak kabuledilen yıldızın( ki adına sonradan SABYILIZ denildi.) kendi etrafındaki bir dönüşünedenk tutulmuştu. Bu dönüş 160 gündü.

H: UZAKLIK ÖLÇÜSÜ 

Tek ölçü(ilk zamanlarda); MİGON denilen arabirimdi. Yüksek mesafeler,ÜSLÜMİGON olarak söylenmekteydi. Kısa mesafe ise insan gözünün doğal şartlardagörebileceği alan için kullanılmaktaydı. Uzaydaki mesafeler üslümigon ile ölçülürken,kısa mesafeler( gezegen yüzeyi için kullanılan) günlük hayatta sıklıkla kullanılmak üzere

migon deyişi ile ölçülmekteydi. Migon aynı zamanda bir tahmin aracıydı. Teknikdonanımı olan bir asker içinse tahmin değil, kesinlik söz konusuydu.

Migon, yalın bir ifadeyi temsil etmekteydi. Bu nedenle hiçbir asker bu tabirikullanmazdı. Mesafe 0,9 migon ya da 1,1 migon olabilirdi. Ama 1 migon olamazdı. Birmigon, insan adımıyla 1000 adıma eşti diyebiliriz. Bu ölçüm sisteminin yaratıcısı olankaşif, kendi adını vermek yerine rakibi olan kaşiflerden Eni Migon’un adını vermişti.Utancından intihar etmek zorunda kalan Eni’yi her nedense kimse unutamadı.

Midin, 0,001 migon altındaki ölçüler için sonradan devreye girdi. 0,001 migon,

100 midin’e eşti. Midin ölçüsünü kullanmanın uğursuzluk getireceği inancı vardı. Şansınıkaybedenlerin, kısa mesafelerle yarış kaybedenler olduğu görüşü hakimdi.

Page 15: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 15/75

I: KIYAMETİN HIZI 

Atomun hızlı bozunumu nedeniyle, ikinci dağılım için yaratılan paralelevrenlerde var edilen insanlar tek çiftten çoğalmamışlardı. Birbirlerine yakın yıldızlararasında, uygun gezegenlere tohumları özel bir araçla meleklerce bırakılmıştı. Binlerceçiftten türeme hızı yüksek olunca kısa sürede medeniyet kurulmuştu. Tabi bu hızda,yaratıcının ilhamı öncü olmuştu. Keşifler bir anda ve bilmeden yapılır olmuştu. İlktohumlar yaşlanıp ölümü tadacak zamana eriştiklerinde torunlarının ileri bir medeniyetkurduklarını görebilmişlerdi. Gelen elçiler, tohumların kendileriydi. Söylenceye göre; butohumlar, aslen cennetten gelen bağışlayıcı insanların( Cehennemde kapalı kalaninsanların bağışlanması ve bir şans verilmesi için yakarış edenlerin) ta kendileriydi.Yaratılış gereği, var edildikleri ikinci dağılım evrenlerinde cennetteki karakterlerinikorumuşlar ve temiz bir nesil oluşturmaya çalışmışlardı. Ancak yaratıcının bir anlaşmasıvardı. Kimse sınanmadan kurtulamayacaktı. Tohumlardan doğanların hiç biritohumlardan önce ölemedi. Tohumların tamamı öldüğünde elçi dönemi de kendiliğinden

 bitmiş oldu. Öyle ki doğan ilk nesil kısa sürede geçmişi unutup yazılan elçi kitaplarınıimha etmeye kalkmışlardı. Omni’nin zamanına kadar inananların sayısı bir tarladaki tekfiliz kadar azalmıştı. İnananlar, kendilerini gizleme ihtiyacı hissetmişlerdi. Baba, oğlundanya da kız, annesinden saklamaktaydı, yaratıcıya karşı duyduğu merakı ve inanma isteğini.Sınanma zamanı başlamıştı. Omni’nin kıyameti iki ölümle süslenecekti. İkinci dağılım, ikiölüm demekti. Bunu kimse bilemezdi. Ölüm sonrasına inanmayanlar içinde çok azıcenneti hak edecek ve üçüncü dağılıma gitmekten kurtulacaktı. Komik olan, girdiklericennetleri, daha önce yalnızlık ateşi ile kavruldukları cehennemleri olacaktı. Yaratıcı,yakarışları duyandır. Cennette olmanız size mutluluk verir. Ama kaybedenlere yeni birkader istemek, cennette olanların isteyebilecekleri (öyle güzel bir yerdir ki bunudüşünemezsiniz) imkansızlardan biriydi. İmkansızı isteyenler, affedilen cehennem

toplumuna tohum olacaklarını bilemezlerdi.

Page 16: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 16/75

İçerik

Sessizlik...

Bölüm 0

Omni 

Selam... Siz geldiğinizde düşünüyordum. Eskilerin yaptığı gibi. Bulunduğum oda,uzun bir yolculuk için hazırlanmıştı. Nerede olduğumu anlamak için gözlerimi açtım.Karşı düzlükte sanal program, göz kapaklarımdan aldığı susma komutunu, açılangözlerimin etkisi ile bilgi verme komutuyla değiştirdi. Odamda, tamamen oval nesne veçizgiler vardı. Beni incitmek istemiyorlardı. Oval pencerenin görüntü komutunu almasıiçin gözlerimi görmesi yetti. Ayna özelliğini kaybedip geminin dışını gösterdi. Pencereyedoğru baktım. Karanlık tarlasında hasat bekleyen ateş böcekleri gibi, karşımda yıldızlar

 belirdi. İçine alan ana kapsülün hızını hesaplamak için pencereye on saniye süreyle baktım. Ateş böceklerinin saniyede 3,7 üslümigon ilerlediğini, gözlerim, keskin

 bakışlarıyla ölçtü. Bu hız, ana kapsülün yavaşladığı anlamına gelmekteydi. Bilgiaktarımından sorumlu sanal program, yerçekimi etkisi, yüzey şekilleri, sıcaklık, optikalanın konumu gibi başlıklar altında beynime görüntüsel bilgiler yollamaktaydı. O andaaklım başka bir yerde olsa da beyin vadisine yerleştirme devam ederdi. Bilgiler beynegittiği halde, benliğimi düşünüyordum. Her zaman yaptığım bu değil miydi! Niçinyaşamam gerektiği, nereden geldiğim konuları, içimin derinliklerinde beni daha aşağıyadalmaya iterdi.

Tarihe merakımın beni olgunlaştıracağını düşünürdüm. Eskiye dönüp insanlığınsüzgeçten geçirdiklerini anlamaya çalışırdım. Geçmiş, ayaklarımın altında canlanırdı.

Medeniyetin tohumları kısa aralıklarla atılmış, her seferinde anlamayan kafalarlakarşılaşmıştı. Sonunda, hepsi efsane olmaya mahkum olmuşlardı. Elde ettikleri bilgi vegelişmişlik, onları geriye götürmüştü. Her tohum, içinde bulunduğu toprağın,medeniyetin filizlenmesine engel olması nedeniyle, ne köke ne de gövdeye ulaşmıştı.Anlam veremezdim. Neden biz insanlık, her seferinde çökmek zorunda kalırız?Dizlerimiz bu yükü kaldıramıyor diyemedim. Gözün göremediklerine kör olamadım.

Kim bilir içinde bulunduğum zamana ulaşmak için kaç kere geldim ve gitmekzorunda kaldım. Her geliş umut doluydu benim ve yaratanım için. Her gidiş ise yeni birgelişin gerektiğini söylerdi, beni ben yapana. Var olmak, ne kadar zormuş. Dizler, bu yüküalacak kadar güçlüydü. Ama dengeyi sağlamak, iyilik ve kötülük terazisi taşıyan bedendezorlamıştı beni. Uzun yıllar diyebilecek ahmakların hayatları kadar süren bir zaman önce,

Page 17: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 17/75

 bizi, o yüce yaratıcı, ismini yasaklayarak yeniden tarlaya dikmişti. Bir tohum olarak tarlayıgörmek yasaklanmıştı. Anlayamadın mı? Ben de ilk duyduğumda bu saçmalıklarainanmamıştım. Elçi kitaplarından okuduğumda anlayamamış ve ret etmiştim. Ama neolmuştu? Olan olmuştu. Aklım artık başımdaydı. Daha önce nerelerdeydi. İnanın, ben de

 bilmiyordum. Peki ne olmuştu? İnsanlığın ilk yaratılış ve derecelendirme sahası olan

yönsüz evrende, unutturulan ve olayların nedenlerle yağmur altında pişirildiği alandakalmışız. Masal gibi. Fırında olduğumuzu, fırından çıkarıldığımızda anlayabilmişiz.Gerçek denilen ateşe olması gerekenden fazla yaklaşanlar olmuş. Kararmışlar. Uzakkalanlar olmuş. Karanlığın gölgesinde kalmışlar. Terazinin dengesini sağlayanlar fırındançıkmış. Kıvamı bulan bu dengeler amaca ulaşmış.

Neredeyim?... Çok derinlere dalmıştım. Kendi sözlerimi anlamakta güçlükçektim. Neredeydim, yönsüz evren denilen yerde, üzerinde bildiklerini sandıklarıyalanlarla binleri bezdiren akıllılar diyarında.

Elçi kitaplarından okumuştum. İlk yaratılıştan bahsedilen bölüm aklıma gelmişti:

‘Kirli suyun temiz su bırakmadığı bu yerde, yaratıcı kudretin verdiği süreye kadaryaşamışlar. Savaşmak için, barışıp yeni savaşlar yapmak için, toplumları yok edecektoplumlar var etmek için, acı çektirmek ve çekmek için. Kendi isteğinle ya da başkasınınzoruyla, mutlak acının ve zorluğun bulunduğu şu yerde, önce ateş ve toprak, sonra su vehavayı ele geçirmişler. Başarılarını, diğerlerinin başarıları üzerine koyarak yükselmeyeçalışmışlar. Kendilerine müjdelenen altın çağı, fark edemeden bitirmişler. Son dedikleri

 başlangıç noktasına ulaşmışlar: Yönsüz evrenin sonu. Yaratılan milyarların çok azı insankalabilmiş. Gerisi hayvandan da aşağıya inmiş. Bir gün, iyilik ve kötülük yapmaktan uzak

melekler, insan olmanın yükünü alsalardı, kendilerine de hayvan diyebilirlerdi.Yönsüzlük son bulmuş, bin yıllarca bekledikleri, uzun sandıkları süre sonunda. Cennet vecehennem dedikleri yeri bulmak umuduyla yaratıcının huzurunda bulunmuşlar.İnsanlığın çoğu, kudretin yanında eğilmiş ve büzülmüş. Karanlık köşelere kaçmayakalkmışlar. Çok azı yaratıcıyı görmek için gönül gözlerini doğrultabilmiş. Sınırın,perdenin ötesine kabul edilmişler. Gerisi tilki sürüsü olmuş. Cehennemde konaklamışlar,

 benliklerini buldukları ana kadar. Cehennem, cennete dönüşme yetkisi almış. Boşalmasışartı varmış. Yakıcı mekandan çıkmak için yaratıcının sunduğu kapı, sadece birgözbebeğinin geçebileceği düzeydeymiş. Böyleyken ikinci sınava girmek üzere hepsi bukapıdan geçmiş.Bunun karşılığı, bir gözü rahmet kapısına dokunan ve üstün tutulancehennem halkı, yeni bir aleme gönderilmiş.’ (Elçiler Tarihi-Bölüm 4C)

Bu halktan biri de benim. Adımın Omni olması dışında, söyleyeceklerim bunlar.Kim bilir zamanında neler yaptım. Şimdideyim. Elimden hızla uçup giden şimdide.Kendimi yeni alemde, gezegen keşif subayı olarak buldum. İkinci deneyimde şansımızıAndri'de deneyecektik. Birincisi, yıllar önce Kolbo gezegeninde olmuştu. Başarılı birçalışma sonucu, gezegeni şehir halklarına sunmuştuk. Yeni keşfedilen gezegenlerde uyumsüreci sonunda optimal yerleşimi ve planları hazırlamak için seçilmiştik. Bizleri küçükyaşlarda seçmiş ve yetiştirmişlerdi. Bir gezegen önce keşfedilir, optik alan denilen yaşama

uyumlaştırma alanı oluşturulur ve sonra soğumaya bırakılırdı. Tabiatın milyarlarca uzayyılında oluşturabildiği bir hayat, bize verilen bilgi ve teknoloji ile yüz elli uzay yılındaoluşuyordu. Andri gezegeninin 149. uzay yılındaydık. 150'ye 27 uzay günü vardı. 150.

Page 18: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 18/75

uzay yılında görevimiz başlayacaktı.

Benimle birlikte ana kapsülde sekiz görevli vardı. Hepimiz, keşif amacıyla dalışyapacağımız gezegen Andri'yi bekliyorduk. Aynı, onun bizi beklediği gibi. Bu görev içinoldukça genç sayılırdım. Yaşımdakiler, eğitim sürecinde bocalarken, hayata erken atılan

 ben, buradaydım. Dalışı beklemekteydik. Diğer görevliler, benden çok uzay günü

görmelerine rağmen, hayatımın bana verdiği şansla ikinci kademeye yerleşmeme engelolamadılar. Birinci kademede, Beni adında bir keşif-irtibat subayı vardı. Tecrübeli ve

 başarılı bir subaydı. Görevim, teknik veri ve olasılıkları hesaplayarak ona vermekti. Ekipiçinde yüz yüze tanıştığım tek kişiydi. İlk keşfimde arka gözlemci pozisyonunda ekibinde

 bulunmuştum. Tanınmaya fırsat vermeyen bir tipti. Ağlayarak gülenlerdendi. Diğerleriniyalnız ismen bilmekteydim: Omek, Ker, Lembek, Zabi, Uli ve Sevi. Bunlar, alt kademede

 bizi kollayacak ve yaşamamızı sağlayacak savaşan askerlerdi. Geliştirilen en son savaşaletleri ile donatılmışlardı. Beni ile birlikte, yanımızda teknik ölçüm aletleri taşıyacaktık.Silah taşımamız kesinlikle mümkün değildi. Çünkü teknik aletlere yakın kullanım,

silahların etki alanındaki sistemlere zarar verirdi. En yeni silahların da kusuru buydu.Ana kapsül, uzayın derinliğinde kendi halinde bir nokta olan Andri'ye doğru

ilerliyordu. Son uyku tüneline hazırlandım. Bu tünel zamana yenik düştüğünde gözlertekrar açılacaktı. Uzun sürecek bir döneme giriyordum. Gözler açıldığında oval pencere,Andri'nin yeşertilmiş ormanlarını, berrak ve mavi sularını gösterecekti. Gözlerimkapanmak üzereydi. Açıldığı ana kadar bütün vücudum ve düşünce sistemim yenilecekve güçlenecekti. Boşluk vadisinde uyku beni bekliyordu. Rüya dedikleri, yaratıcıtarafından alındığı andan bu yana, hiçbir insan, gözlerini kapattığında karanlıktankurtulamıyordu. Cehennemden çıkmıştık ya. Gözlerim kapandı. Uyumaya başlamışım.

Başım, benden habersiz yatağa düşmek üzere...

 

Page 19: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 19/75

Bölüm 1

Yüzeye İniş 

27 uzay günü boyunca kaldığım karanlıktan kurtulmak için gözlerimi açmamyeterliydi. Uyku halinden sıyrılmak üzereydim. Sanal program ensemdeydi. Gözkaslarının hareketi ile çalışmayı bekliyordu. Sanal programlar, önceden depolanan

 bilgileri, taze olması için gezegen yapılacak olan dalıştan hemen önce aktarırlardı. Göz bebeklerinden ve ensedeki beyne açılan kapıdan aktarım yapılırdı. Keşif görevininyolculuk aşamasında, biz sekiz kişi, birbirinden kopuk ve geçişsiz kapsüllerde son

hazırlıkları yapmak üzere uyandık. Açılan gözler, üzerimde bulunması gerekenlermalzemeleri arıyordu. Kapsül içinde etrafımı süzdüm. Gezegen yüzeyinde ihtiyaçduyabileceğimiz her türde teknik hesap aletlerini almakla görevliydim. Bizler için özelolarak numaralandırılmış başlığı ve giysimi almak üzere, üstümdeki kabine elimi uzattım.Başlık elimdeydi. Bu başlık, gelişmiş bir sistem taşırdı. Tehlikelerden ve herhangi birkorsan saldırı halinde tüm yüzümüzü atışlardan koruyan bir sisteme sahipti. Siyah rengiile karanlıkta parlamazdı. Giysime gelince, hafif olması için inceltilmiş bir madendenüretilmişti.. Korsan atışlarının etkili olabildiği tek alan olan omuzları korumaktan acizdi.Bunun için bir omuzluk takmak gerekirdi. Üçünü üzerimde hissettiğimde görevin

 başlayacağı, sanki kulağıma fısıldanıyordu. Hazırdım. Kapsülün alt bölümünde, uzanılanve gezegen dalışında beni, ısı ve ateşten koruyacak mini kapsüle girdim. Üzerimekapanan bölümün 'çıt' sesi ile ana kapsülden ayrıldım. Ancak bedenimizi taşıyacak güçtedonatılmış kapsüllerimize yerleştik. Elimden gelen; başarı dilemekti. Yaratıcı kudrete duaedemezdik. Ondan yardım isteyemezdik. Adını anmak bile uzak kılınmıştı. Bu alemdeyalnız bırakılan ateşböcekleriydik. Kendi çabamıza bırakmıştı. Yeniden doğuşa izinvermesinin mantığı bu olsa gerek. Defalarca gelmeniz mümkün. Arınanlar ise soğutulancehenneme, uzunca süre kaldıkları ve acıyı tattıkları yere alınırdı. Ya da öylesineinanmıştım.

Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Göreve hazırdım. Geriye sayım başlamıştı. Ana kapsül konuşuyordu: Bir, iki, üç, dört, beş, dört, üç, iki, bir... Gürültülü birdalış başladı. Daha önceki keşif dalışından daha çok sarsıntı vardı. Kapsüllerimizkenetlenmiş vaziyette ısı ve ateş gölgelerinden geçti. Atmosfere girmiştik. Birdensarsıldım. Galiba yanlış açıyla girdik. Bu kadar sürmemeliydi. Sarsıntı devam etti.Bitmesini istedim. Kendi kendime konuşmayı bırakıp sustum. Konuşmak yerinedüşünmeyi istedim. Bu sarsıntı daha ne kadar sürerdi ki?... Oh... Bitti. Süzülmeye

 başladık. Kenetlenmeden sonra ayrılma vakti geliyordu. Sekiz mini kapsül içinde serbestdüşüşe geçecektik. Her aşama beni rahatlatıyordu. Stresimin azalması iyi gelmişti.

Ayrıldık. Düşüşte çok hızlıydık. Meteor yağmuru gibiydi. Andri gezegeninin atmosfertabakası oldukça geniş tutulmuş olmalıydı. Henüz mini kapsülden ayrılma komutugelmemişti. 'Hadi artık' dedim. Ayrılmayı ve düşüşü kendi gözlerimle görmek istiyordum.

Page 20: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 20/75

Terlemeye başlamıştım. İçerisi ısınmıştı. Tamamdı. Ayrılma sinyali veren kırmızı ışıkyanmaya başladı. Yapmam gereken, sarı kolu çekmekti. Başımda oluşan basınçla bir aniçin kör oldum sanki. Paraşütüm açılmadı. Açılmalıydı. 'Açıl' diyerek haykırdım defalarca.Ölmemek için paraşüte yalvarıyordum. Nihayet açıldı. Açılışı, düşüş hızımı kesmemişti.En azından bedenimi kontrol edebilecek bir hızdaydım. Diğerlerini gözlerimle taradım.

Başımı, yukarıya bakışından bulunduğum seviyeye indirdiğimde, diğerlerini gördüm.Hepsi tüysüz kelebek misali yere yaklaşıyordu. Hızımızı normalin altına almamızgerekiyordu. Hiçbirimiz bunu yapamadık. Paraşüt, merkezi programa bağlı olarakçalışırdı. Ana kapsüldeki sanal programın insafına kalmıştık. Gözlerim bu heyecanlaaşağıya bakmayı unutmuştu. Baktım. Gördüklerim, sanal programın sundukları ileörtüşüyordu. Yeşillikler sıkıcı geldi. Yine göklere bakmaya başladım. Günlerce uzaysiyahına alışmış gözlerim, gök mavisinden kendini alamadı. Süzülme hızı kesilmişti.Tekrar yere baktım. Yaklaşık 4,5 migon mesafe vardı.

Yere ayak basmak üzereydim. Ağaçsız, düz bir alana indim. Yeri hissettiğim an

 buydu işte. Şimdi daha rahattım. Yere basmanın vermiş olduğu tarif dışı mutluluklaçevrelenmiştim. Toprak yanı başımdaydı. Yaratıldığım maddeye kavuştum. Uzay boşluğudeğildi. Evet, çok rahattım ve huzur doluydum. Görevi ve tehlikeleri unutturanrahatlığımla bir süre avunacaktım. Avuntumdan sıkıldığım an diğerleri aklıma geldi.Acaba nereye düştüler?

Bulunduğum ortamda çevremi yokladım. Rahmet gözümün, normal şartlardagöremediklerimi bana göstermesi için, başlık, sağ göz üzerindeki boşluğu dolduracakşekilde yerini almalıydı. Görüntü penceresinin ardından yapacağım bakışlara ihtiyacımvardı. Hemen elimle başlıkta bulunan komut tuşuna bastım. Şimdi tamamdı. Sol gözümü

kapatarak sağ gözle ortamı derinlemesine yokladım. Beni bekleyen tehlikelerden kendimiuzakta hissetmiştim. Çevre, temizdi. Yeşil renk tonu içine karışmış orman çiçeklerinigördüm. Yanımda bulunan teknik aletleri kontrol ettikten sonra diğerlerini bulmak için

 bulunduğum yerden ayrıldım. Gözlerin alabildiği alanda, kısa denilebilecek boyda cılızağaçlar ve bitki örtüsü vardı. Uçan kuşlar nedense ötmüyorlardı. Tek yıldızlı bir sistemdeolmamız nedeniyle gün ışığını iyi kullanmalıydık. Zira teknik veri bankam, bir saat içindekaranlığın geleceğini söylüyordu. Botlarım, bastığım topraktan bulunduğum yerikoordinatlarıyla Beni'ye bildirirdi. Diğerleri gibi... Beni'den birazdan komut gelir diye

 bekledim. Uzay karanlığında dinlenen gözlerimle çevreyi alabildiğine ve dikkatle

süzdüm. İnanılmaz bir olaydı. En ufak bir gürültü yoktu. Kuşlar ötmüyordu. Sanki rüzgar buraya hiç uğramamış. Isının normal şartların üzerinde olması nedeniyle vücudum terini boşaltıyordu. Bunalmaya başlamıştım. Serinleme sistemimi çalıştıramazdım. Çünkükomutan Beni'den komutun gelmesi gerekiyordu. Komutun gelişi gecikmişti. Ama neden?Adımlarımı hızlandırdım. Çevreme o kadar dikkatli bakmadığımın farkındaydım. Neredekaldı şu komut? Bir süre bir numaradan komut gelmezse komuta, iki numara olan banageçiyordu. Ancak bunun için erkendi. Biraz daha beklemem gerekirdi. Çok hızlıyürüyordum. Durmalıydım. Dizlerimin üzerine çöktüm. Suya ihtiyacım vardı. Onun banaihtiyacı yok ki, elimin uzanmasını bekliyordu. Yudumlar mideme ulaştıkça ferahladım.

İçtiğim su, vücut ısımı ayarlıyordu. Ne çok soğuk ne de iç bulandırıcıydı. Tam kıvamında.'Oh' dedim. Her şey yolunda görünüyordu. Üzerimdeki yaprakların hışırtısı kulağımageldi. Rüzgarın yolu üzerindeydim. Birazdan ulaşırdı. Yeşilin tonları içinde göz banyosu

Page 21: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 21/75

yaparken komut geldi.

Beni: Beyler... Mesajı alın. Koordinatlar: 32,28,13. Süre: 2,5 dakika. Ortalama mesafe: 2,8migon. Tamam.

Ama bu saçmalıktı. 2,8 migon mesafeyi 2,5 dakikada almak çok zordu. Demek ki

çok hızlı koşmalıydım. Koşmaya başlamıştım bile. Sağ ayağım, sol ayağımı yakalarken birden sol ayağım da sağ ayağımı yakalıyordu. Koşmakta zorlanmıştım. Yüzey, ilerledikçeçalılıklarla dolmaya başladı. Ağaçları geride bırakarak geniş görüş ve analiz alanınagirdim. Hızım, olması gerekenden azdı. Buna rağmen Beni'yi gördüm. Ama uzaktaydı.Onun da beni gördüğünden emindim. Ona ulaşmam için hızımı artırırken diğerlerini degördüm. Onlar benden daha hızlıydı. Nede olsa askeri kişilikleri gereği en üst düzeydevücut yapısına sahiptiler.Ya beden ya beyin! Benim gibi beyinlerine yatırım yapsaydılarhantal olurlardı. Bunu düşünürken kendimi Beni'nin yanında buldum birden. Beni,gülümseyerek yanına gelenleri karşılıyordu. Benden önce; Ker, Zabi, Uli, Omek gelmişti.Aralarında şakalaşmaları tuhaftı. Çok rahat görünüyorlardı. Çevre ilgilerini çekmemişti.Deneyimli olmalarından mıydı, merak etmiştim. Beni, Uli'ye gelmeyenleri görüpgörmediğinin sordu. Uli, sadece başını olumsuz cevap verecek şekilde yana salladı.Cevabının ardından şakalaşmasına geri döndü.

Beni: (Bana doğru bakarak) Bulunduğumuz yer açık. Uzaktan görülebilecek konumda.Neden gelmediler? Hemen teknik tarama süzgecini çalıştır.

Omni: (Elime aldığım aleti çalıştırıp cevabı hemen verdim) Süzgeç içinde biri bize doğruhareket halinde . Ancak hızı oldukça düşük. Önünde bir yükselti olmalı. Burayayakınlığı... 1,3 migon mesafe.

Beni: Diğeri?

Omni: Hareketsiz bir şekilde 4,3 migon mesafede bulunuyor. Yaşıyor. Kalp atış hızınormalin altında. Bayılmış olabilir.

Beni: Acaba hangisi? Lembek'in şifresini girerek sanal bağlantı kuralım. Sonucu o zamananlarız.

Omni: (Şifreyi girdim) Karşılık vermiyor. Haberleşme sistemi kapalı.

Beni:( Sakin havasını kaybedip kızgınlığa büründü) Aptal herif. Niçin kapattın şunu. Bu

iki ahmak askeri almak için derhal ayrılıyoruz.Gözlemler sonucu, çevrede bir günlük mesafede bizden başka canlı yoktu.

Sadece bitki örtüsü ve kuşlar.

Page 22: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 22/75

Bölüm 2

İniş Sonrası 

Bize verdiği emir gereği hemen toparlandık. Önce 1,3 migon mesafedekiLembek'İn yanına gitmeye karar verdik. Koordinatları belliydi. Bulmamız zorolmayacaktı. Yola çıkar çıkmaz, yine düşünceler diyarına daldım. Beynim sanki otomatikhareket ediyordu. Ayaklarım ve ellerim de. Kayıp iki arkadaşımı düşünmek yerine

 benliğime dalış yapmıştım. Rahmet gözüm, bana güvenli bir ortamda olunduğumuhissettirmiş olacak ki sakindim. Serinleme sistemini çalıştırdığımdan bu yana artık

terlemiyordum. Geçtiğimiz düzlüğün ardından ormanlık bölgeye girdik. Önümdeilerleyen ekip arkadaşlarımın arkasında bir kuyruk gibi zigzag çizerek yürümekteydim.Hepimiz sakindik. Beni dışında. Çok sinirli bir görüntüye bürünmüştü.

Düşünmeye yöneldim. Elçi kitaplarında okuduklarım aklıma geldi. Eski alemdemillet dedikleri kavramı anlamaya çalıştım. Ayrı renklerde, ayrı dillerde yaşarlarmış.Savaş bir adetmiş onlar için. Oysa şu anda bulunduğum alemde, tek dil ve tek millet var.Hepimiz sadece insanız. Ayıran yok. Sosyal yaşam canlı. Şehir halkından olanlar,hayatlarını en mutlu şekilde sorunsuz yaşamaktalar. Savaşa gerek yok ki. Çünkü sorunyok. Tartışmak için boş vakit bile bulamazlar. Herkes çabasının karşılığını alır. Uzay

gününün sadece bir saati, geriye kalan üç saat için yaşamı sürdürecek geliri sağlamayayeter. Tek dil var. Ama düşünce vadisinde bazı noktalara takıldım. Aynı dili konuşan

 bizler bile anlaşamıyorduk kimi konularda. Ya ayrı dillerde olsaydık? Aynı millet içindeolduğumuz halde bizi birbirimize bağlayan bir unsur yok. Kimse insan olmaktan gururduymuyor sanki.Çevremdeki çoğu insan, geçmişten habersiz, geleceğe meraksızgünübirlik yaşıyordu. Küçüklüğümün geçtiği şehirde, sorunsuz ve kendini yormadanyaşayan insanlar, ilgisiz kalıyor ilgilenmeleri gerekene. Gerçeği arayan yok gibi. Elçilergelmiş, bize 'Yolu görmek ister misiniz?' demişler. Bizlerden kimse 'Evet' diyememişti.Elçinin anlattığı 'ikinci alem' gerçeğine masal demişlerdi. Gülmüşlerdi. Ciddiye

almamışlardı. Öyle ki gezegenler arası haber kanallarında alaya almışlardı çoğu elçiyi.Elçiye bağlanan az sayıdaki insana da 'deli' demişlerdi. Bizim çağımız bu ya, ölüm cezasıyok. Kim ne yaparsa yapsın öldürülmezdi, öldüren bile. Suçun en ağır diyeti; unutulmacezasıydı. Deli dedikleri bu kişileri böyle bir cezaya çarptırmak istemişlerdi. Tarafsızlarmeclisi karşı çıkmıştı. Elçilerin son bulduğu bugünlerde toplum içinde kimse öğüt vermezoldu. Geçmişten ve gelecekten bahsedilmez oldu. Herkes kendi halindeydi. Geldikleri vegidecekleri yeri unutmuş görünüyorlardı.

Yanında bulunduğum bir numara, sinirli ve oldukça heyecanlıydı. Askeri kişiliğesahip diğerleri, öldürmek ve ölmek için hazır görünüyorlardı. Kimisi çevreyi gözlüyor,

kimisi silahları kontrol ediyordu. Beni, en önde, hızla ilerlemekteydi. Lembek'in bulunduğu bölgeye ulaşacaktık. Çok ilginçti. En ufak bir gürültü yoktu. Ölüm sessizliğidedikleri durumun içindeydik. Duyulan tek ses, ayakların altında ezilen dal ve kuru

Page 23: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 23/75

yaprakların hışırtısıydı. Silahlar uykuda kalacağa benziyordu. Tetikte bulunmayıgerektirecek bir tehlike yoktu. Geride kalmıştım. Biraz hızlandım. Beni önden bağırmaya

 başladı. Acaba neden? Koştum ve ön tarafa ulaştım. Görüntü komikti. Gerçekten aptaldışu Lembek. Paraşüt kullanmayı beceremeyen bir askerdi. Karada bir aslandı. Ama aslanlaruçamazdı! Beni, durmaksızın haykırıyordu,

Beni: Salak herif... Neden haberleşme kanalın kapalı? Kapana sıkışmışsın. Nasıl düştün oçukura?

Lembek: Panik yapmaya gerek yok. Gülmeye gerek yok. (Sinirli bir ifadeyle) Gülmeyindedim. (Sert bir tavırla bir kez daha) Gülmeyin dedim ya.

Bulunduğu ortamda gülmemek elde değildi. Çünkü paraşütle iniş yaptığı yer,eski bir krater çukuruydu. Çıkması, dış yardım olmaksızın imkansızdı. Paraşütle inerkenacaba aklı neredeydi? Beni, Ker ile Uli'yi, Lembek'i bulunduğumuz yere çekmek içingörevlendirdi. İkisi Lembek'le uğraşırken Beni, bizleri bir kenara çekti. Günübirlik

koordine talimatların ilkini vermeye başladı.Beni: (Bana doğru bakarak) Omni... Senin, bulunduğumuz bölgenin coğrafik konumu veoptik alana uzaklığımız bilgisini, ulaşma yolları ile ilgili teknik verileri sağlamanıistiyorum.

Omni: (Cevabım hemen geldi) Atmosfere yanlış açıyla girdiğimizin sen de farkındasın.Optik alana çok uzaktayız. Bu istediklerin çerçevesinde, optik alana ulaşmamızın günler...

 belki aylar alacağını söyleyebilirim.

Beni: Bunu biliyorum. Merkezin bize niye hava ulaşım aracı sağlamadığını

anlayamıyorum. Bu işimizi kolaylaştırırdı.Zabi:(Elindeki silahı göstererek) Merkez elinden gelse bu silahları bile vermektençekinirdi. Sizden bekledikleri, emirlerin yerine getirilmesi. Nasıl sorusu onları pekilgilendirmez. Siz de biliyorsunuz. Biz, onların gözünde gönüllü birer aptalız. Şehirhalkının sefası için cefa çeken aptallar.

Beni: Omek... Senden bölgenin ormanlık olması nedeniyle iyi bir savunma sistemikurmanı istiyorum. Zabi... Sen bizi geriden takip edeceksin. İkaz ediyorum. Haberleşmekanalınız mutlaka açık olacak.

Omek: Acele etmeliyiz. Sevi bizi bekliyor. Tehlikede olabilir.Beni: Haklısın. (Kraterin kenarında Lembek'le uğraşanlara seslenerek) Çabuk olun.Hareket ediyoruz.

Hemen yola çıkmamızı sağlayan Omek, benden daha düşünceli görünüyordu.Sevi'nin bulunduğu yere doğru ilerlerken ve adımlar kendiliğinden atılırken ona sorularsormaya başladım. Ormanlık içine girmiştik.

Omni: Çevre çok sakin, değil mi?

Omek: Sefere ilk çıktığım yıllardaki gibi. İnsan, zaman geçtikçe en ufak gürültüden

ürperir hale gelir. Koskoca gezegende yalnızlık duygusu yaşıyorsun.Omni: Ölümden korkmaz mısın?... Bu görevden sağ dönme olasılığını biliyorsun.

Page 24: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 24/75

Omek: Neden korkayım? Şehir içi kaza ve felaketlerden uzak kaldığım için kendimi şanslısayarım. Şuraya baksana. Her taraf temiz. Doğa ile iç içeyiz. Korsan saldırısını unutturan

 biz huzur ortamı. Sen böyle bir yerde olmak istemez misin?

Omni: Ölüm dedim. Sen neler anlattın!

Omek: Korkmuyorum. Ben yaşamaktan korkuyorum. İyi ki ölüm var. Şehir halkı içinde,sağlıklı ortamlarda hastalık ve salgın tehlikesinden uzak yaşayanlar korksun. Onlardanöyleleri var ki 600’ü devirmiş ve bini hedefliyorlar. Düşünebiliyor musun! Ölüme ulaşmakiçin bu kadar beklenir mi? Bense belki burada, belki başka bir keşifte ruhumakavuşacağım. Elçilerin dediği gibi: ‘Onlar korundular ve kavuştular.’

Omni: Elliye ulaşmak üzeresin. Bu tür işler için geç kalmadın mı? Senin gibileri birkaçkeşiften sonra yerleşik hayata geçer.

Omek: Çok gençsin. Anlayamayacağın şeyler var. Bu gözlerin göremediği şeyler var. Hergün aynı şeyleri yapmaktansa bu gezegende bin kere ölürüm daha iyi.

Omni: Haklısın.

Beni'nin birden duraksayıp hız kestiğini fark ettim. Sevi'ye yaklaştığımızıhissettim. İnsan konuştuğunda zaman boyutundan sıyrılıyor. O kadar mesafeyi ne kadarda çabuk kat etmiştik! Beni, geriye dönerek ‘Gelmeyin’ dedi. ‘Neden?’ demek istergibiydik. Ama diyemedik. Çünkü Beni'nin gözleri, bize her şeyi anlatıyordu. Beni'ningerisinde kalan biz altı kişi, Sevi'yi görmek ile görmemek arasında bocalarken Beni,şaşkınlığımızı üzerimizden atmak için olacak; haykırdı: 'Kendinize gelin... Sevi'ninyerinde siz de olabilirdiniz. Bu görevi kimse silah zoruyla seçmedi. Çok dikkatli olmalınız

gerekli. Delili karşımda duruyor. İçinizden benim gördüğüm manzarayı görmek isteyenvar mı?’ ... İçimizden kimse konuşamadı. Bazımız yere, bazımız ağaç yaprakları arasındangökyüzüne baktı.Beni yanımıza yavaş adımlarla yaklaştı. Artık susma zamanıydı. Yine

 bizi arkasına alarak optik alanın yolunu tuttu. Hiç kimse... Evet, hiç kimse, ne Sevi'yigörmeye ne de başına ne geldiğini sormaya cesaret edemedi. Eskisi gibi şakalaşmalar vegülüşmeler yoktu. Yerini asık suratlara ve pür dikkate bırakmıştı.

Page 25: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 25/75

Bölüm 3

Gezegen 

Yıldız batmak üzereydi. Beni'nin talimatı ile uygun bir yerde konaklamaya karar verdik.Ulaşılan yerde, yaptığım hesapla optik alana 95230 migon mesafedeydik. Normal tempoile 20-25 Andri gününde ulaşabilirdik. Çok uzun bir süreydi. Elimizdeki gıda stoku yeterlisayılırdı. Ama bu uzun süreye sinirlerimiz dayanır mıydı, bilemiyordum. O akşam ilkyemeği alacaktık; bir adet vitamin tablet, iki adet protein tablet ve bir adet karışık tablet.Hava kararmadan ormanlık içinde bütün hazırlıkları tamamlamalıydık. Bunun için yedi

kişi, hızla ve birlikte çalışarak bir savunma adası kurduk. Odak noktasında kurduğumuzkamufle kaya içinde kalacaktık. Kayanın içinde, yüzlerimizi seçebilecek düzeyde ışığa izinvardı. Hep birlikte kayaya girdik. Uykuya hazırdık. Nöbet tutmak isteyenimiz çıkmamıştı.Zaten gerek de yoktu. Kuş dışında hayvanın olmadığı, sadece bitki örtüsüne izin verengezegende, uyum sürecinde tek sorun toprak çökmesi olabilirdi. Bu sorun bizden uzaktı.Korsan saldırısı olasılığı için düzenlenen savunma adası çok güvenliydi.Bir sinek bilegiremezdi.

Hepimiz kaya içinde uykuyu bekledik. Uyku, gelmemişti. Sevi'yi kaybetmeninacısını hissediyorduk. İçimizden Lembek, kaya içindeki biz diğerlerinin ürperen bakışları

arasında, kendini tutamayarak sordu:Lembek: Beni... Nasıl olmuş?

Beni:(Anlamamış gibi yaparak) Ne?

Lembek: Sevi diyorum.

Beni: Şu anda görevinizi düşünmelisiniz. Tekrar ediyorum: Çok dikkatli olun. Tümolasılıkları hesaba katın.

Lembek: Bunları senden daha iyi biliyorum. Bana Sevi'ye ne olduğunu anlat.

Beni: Anlatmasam daha iyi olur.

Lembek: Sabrımızı zorluyorsun. Bak... Şu suratlara bak. Eski neşeleri kaldı mı? Ürpertiiçinde konuşmanı bekliyorlar.

Beni: Peki. Size açıklayacağım. Ama bana bu konudan bir daha bahsetmeyeceksiniz.Arkadaşlar. Sevi, beceriksizliğinin kurbanı olmuş. Önce sert bir iniş yapmış olmalı. Bununsonucu bayılmış. Ama... düştüğü yer bataklık olunca...

Ker: Canlı canlı, ölümü için tabuta girmek gibi.

Beni: Sevi'nin yanına ulaştığımda görünürde sadece sağ eli vardı. Yardım isteyen bir el.Ruhunun terk etmiş olduğu beden, çaresizlikten sağ elini kasıyordu. Bu görüntüyügörmenizi istemedim.

Page 26: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 26/75

Lembek: Kötü bir son.

Beni: Evet. Konuyu burada kapattık. Optik alan bizi bekliyor. Sabaha görüşelim. Uykumvar. Haydi, herkes uykuya.

Sabahın olmasını beklemek yerine uyumak. Gerçi uykuya ihtiyacımız yoktu. Ana

kapsülde yeterince dinlenmiştik. Almam gereken uyku tableti elimde, 'beni yut' dercesinedurmaktaydı. Gözlerim diğerlerini süzdü. Hepsi hemen dalmışlardı karanlık vadisine.Bense her zaman ki gibi düşünce vadisine kaçtım, uykuya teslim olmadan. Kendimdensaklanıyordum. Ölümden, burada ve Sevi gibi ölmekten korkuyordum. Yaratıcı kudretedua etmek istedim. Ama yapamazdım. İzin yoktu. Yakınlarımdan uzakta ve bakir birgezegende aynı kaderi paylaştığım diğerleri ile beraberdim. Toprağa yakın olmanın banaverdiği huzuru kaybediyordum. İçimden gelen bir ses, başımızın belada olduğunusöylüyordu. O ses, haklı olabilir miydi? Kendimi kaybettim. Üzüldüm. Çevremdeki altıinsanı umursamadım. Diğerleri rahat bir uyku çekerken...ben, bu kamufle kayanın içindekendimi kafesteki bir kuş gibi hissetmekteydim. Yine de avutacak yanları vardı: Şehirhalkından uzak, olabildiğine özgür ve heyecan dolu yaşamak gibi. İşte bu beni rahatlattı.Uyumalıydım. Yoksa zaman tünelinde yolculuk uzun gelecekti bu beyne. 'Beni yut.' diyentabletin dudaklarıma yaklaşma anıydı. Ellerim, usulce tableti dişlerimin engeli ilekarşılaşmadan damağıma yerleştirdi. Gerisi bana kalmıştı. Yutar yutmaz karanlığagömülecektim. Rüya denilenden mahrum şekilde ölüm sessizliğinde kalacaktım. Yutmaeşiğinde iken yutkundum. Sabahın ilk ışıkları ile tablet etkisini yitirecekti. Ve yenidenmücadele başlayacaktı.

Sabah olmuştu. Son uyanan bendim. Diğerleri hazırlıklarını tamamlamakta iken

kendime gelmek için sabah tabletini aldım. Bu gezegende doğal ortamda yetişen hiçbir besin maddesini yiyemezdik. Yasaklanmıştı. Tabletler canımızı sıkardı. Tadı, berbattı.Tatlandırıcı içermezdi. Doğal olması gerekirmiş.

Beni:(Bana doğrulttuğu bakışları altından) Çabuk ol. İşimiz var. Merkezle bağlantı kurmazamanı geldi. Taşıdığın teknik donanımları uyumlaştır.

Bu emirler doğrultusunda bulunduğumuz kayadan çıktım. Ormanlık alan içindeyavaş adımlarla etrafı süzerek ilerledik. Sabah ışıkları yüzümü yıkamak istercesine

 başlığımın boşluklarından içeri girmek istiyordu. Yanaklarıma, burnuma ve gözümeulaşan ışıkla biraz oyalandım. Kafamı yukarı kaldırdım ve öylece kaldım.

Beni: (Birden arkasına dönüp) Durun... (dedi. Şaşkınlık içinde söyleyeceklerini bekledik.Ardından;) Merkezle bağlantı zamanı geldi.( demez mi!)

Aramızda gülüştük. Bağlantı kurma ihtiyacını, böylesine ürkütücü bir ifadeylevermesi çelişmişti. Üzerimde taşıdığım sanal görüntü aletini elime aldım. Beni,koordinatları vermek üzere yanıma yaklaşmaktaydı. Dizlerimin üzerine çöktüm. Verilen

 bilgileri çözdüm. Koordinat verileri sadece Beni'deydi. Gezegen koordinat çözücüsü,yalnız ondaydı. Benim görevim sanal görüntüyü sağlamakla sınırlıydı. Çözdüğüm veuyumlaştırdığım andan itibaren önümdeki ağacın ilerisinde net olmayan bir bulutsu

içinde görüntü oluştu. Beni, acemice yapılan bu hareketime kızmış olacak ki bağırdı:'Geriye doğru'. İrkilen kulaklarım, beynimin dengesini sağlayan iç kulağısızlatarak görüntüyü netleştirmeye zorladı. Sanal görüntü ağacın önüne doğru gerilerken

Page 27: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 27/75

renk ve netlik ayarları ile uğraşmaktaydım. Diğerleri umursamaksızın baktı. Anlamınıveremediklerine karşı ilgisiz kalmışlardı. Bazıları çevreyi gözlüyor, bazıları da yerdenaldıkları kuru dalları kırıyorlardı. Boş vakitleri böylece ölüyordu. Sonunda netlik ve renkayarını tamamlayabilmiştim. Sanal görüntü netti. Sırada Beni'nin görüntüsünü merkezeulaştırmaya gelmişti. Bu işler, zor işlerdi. Zor gelişi, banaydı. Merkezden epeyce

uzaktaydık. Ayaklarımızın altına aldığımız gezegen, yaşam sistemine dahil edilmekistendiğinde haberleşme konusu çokça tartışılmıştı. Şimdi tartışmaya hak veriyordum.Beni'nin görüntüsünü bir türlü aktaramıyordum merkeze.

Beni: (Bir yandan kendine çeki düzen vererek) Çabuk olsana. Sorun nedir?

Omni: Gönderdiğim görüntü demeti uzay boşluğunda kayboluyor. Olmuyor yani.

Ker: Ne demek istiyorsun? Merkez kapalı mı, ne oluyor?

Zabi: (Ayakları ile ezdiği kuru dalların üzerine çöküp) Olanlara inanamıyorum. ÖnceSevi'yi kaybettik. Şimdi de gelişen son teknoloji zımbırtıları çalışmıyor.

Lembek: Soğukkanlı olun. Merkezin son değişikliklerine katlanmamız gerekmeyecek. Kim bilir belki güvenlik gerekçesi ile yolumuzu değiştirecekler.

Uli: Belki de bize öldü gözüyle bakıyorlardır. Atmosferdeki yanlış açı nedeniyle yerezamansız iniş yaptığımız gerekçesi ile yeni bir ekip oluşturmuşlardır. Düşünsenize;yakınlarınız şu anda cenazemiz başında ağlaşıyorlar.(diyerek gülmeye başladı.)

Omni: Yeter.(dememle bakışlarını üzerime çektim.) Elinizde karşı tarafın merkezigörüntüsü varsa sorun olmaz. Bu bize yeter. Üstelik görüntümüzün ulaşmaması her şeyin

 bittiği anlamına gelmez. Manyetik bir boşluk ya da alan içinde olabiliriz. Yer değiştikçe,

optik alan yaklaştıkça bağlantı şansımız artar.Zabi: (Ani bir hareketle oturduğu yerden kalkıp üzerime doğru gelmeye başladı) Nedemek istiyorsun? Teknik kayıp mıyız? Merkezin görüntü çemberinde değil miyiz? (Biroraya bir buraya yürüyerek) Olamaz. Daha önceki keşiflerimde böyle bir aptallıklakarşılaşmamıştım. Böyle geri zekalı bir teknik sorunla uğraşmamıştık.

Beni: (Uzaktan bakışlarını Zabi'nin üzerine dikmişken haykırdı) Sessizlik. Duydunuz mu?

Uli: Neyi?

Beni: İzleniyoruz. Bunu hissettim. (Rahmet gözü ile çevreye dikkatle bakmaya koyuldu.)

Omek: Konuyu değiştirmeyelim. Sorunumuz büyük sayılır. Ama unutmayın, şimdiyekadar büyük bir sorunla karşılaşmadık. Sevi'nin salakça düşüşü dışında. Optik alanadoğru ilerlememiz gerekirken biz burada çene kaslarımızı geliştiriyoruz.

Beni: (Ciddiye almasını istediği iddiasını tekrarladı) Ekip... İzleniyoruz. Bunu hissedin.Savunma çemberini ikinci konuma getirelim. Önce şu teknik aletleri toparlayalım. Sonrahemen plan yapalım.

Bana ait teknik donanımları üzerime yerleştiren diğerleri, kendilerine uygun biryer bularak dairesel oturmaya başlamışlardı. Üzerimdeki yükü tutarak aralarına katıldım.Sözü Beni'ye bırakmıştık.

Beni: Görev yerleriniz şöyle: Az ve öz konuşarak açıklayacağım. Uli ve Ker, en önde sağ ve

Page 28: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 28/75

sol uç. Omek ve Lembek, en arkada sağ ve sol kuyruk. Zabi, benimle sağ ve sol kanat.(Bana doğru dönerek) Sen de göbeksin. Ortada koordinasyon sağlayacaksın. Analizmesafesi içinde olacağız. Rahmet gözü ile birbirimizi net görebileceğimiz bir mesafede

 bulunacaksınız. Gün ışığı gecenin karanlığına teslim olurken ikinci kamp yerinioluşturmuş olacağız. Eğim açısı, 24 derece. Hedef nokta olan optik alanın koordinatlarını

 biliyorsunuz. Sol elinizin avuç içinde yer alan dijital veri göstergesi yardımı ile açınızı vekonumunuzu koruyacaksınız. Haydi yola koyulalım.

Hep birlikte ayağa kalktık. Göbek olmam nedeniyle diğerlerinin dağılmasınıizlemek kalmıştı bana. Konumumuzu aldık. Ardından Beni'nin analiz komutunu aldım:'Başla'. Sabit hızla optik alana doğru yürümeye başladık. Çevre, güvenli görünüyordu.Yapacağım tek iş; teknik aletleri, silah ve atışlardan uzak tutmaktı. Çünkü çatışma hali,sistemlerini bozuyordu. Herhangi bir silahlı mekanizma çalıştığı anda yakınındaki verisağlayan aleti bozmaktaydı. Saatlerce yürüdük. Yürüyüşümüz korkusuzcaydı. Diğerleripür dikkat bulundukları yeri gözlerken ben rahat nefes alışımla ilerledim. Gözüm, sol

avuç içinden ayrılmak istiyordu. Ama bunu yapmamam gerekirdi. Eğim açısınıkorumalıydım. Adımlar birbirini takip etti. Önümde beliren küçüklü büyüklü çalılar,üstümde gölge niyetine uzanmış ağaçlar ve altımda 'ben buradayım' demek için hışırtı ileezilen kuru dal ve yapraklar arasında ilerledim. Teknik malzeme vücudumda ağırlığınıhissettirmeye başlamıştı. Serinletme sistemi kapalıydı. Çünkü uzaktan haber kanalınıkullanarak ilerliyorduk. Bu yüzden bunalmaktaydım. Su ihtiyacını gidermemgerekiyordu. Sıradan adımlarla eğim açısını korurken çevredeki ölüm sessizliği benikorkutmaya başlamıştı. Sebebi olmadan yaşamaktan uzak bu gezegende ne kadar daçaresizdim. İçimden gelen ses sürekli 'başın belada dostum' diyordu. İlerledikçe ilerledik,

 bıkmadan. Zamandan, akıp gitmesinden ve üzerimdeki giysiden ayrılmak ister gibiüfleyişlerim başladı nedense. Başlığımı çıkarmak istiyordum. Hava, bunaltıcı bir halalmıştı. Beni baymak üzereydi. Düşünmek için bir beyne ihtiyacımın olduğu, budüşüncemden alı koydu beni. Başlık olduğu yerde durmalıydı. Üstelik rahmet gözüm

 başlıkta yer alan görüntü sistemi olmaksızın işe yaramazdı. Acaba Beni'nin hissettiğineydi? Gerçekten korsan var mıydı? Bir kuş ya da bir esinti sesi olamaz mıydı? Nedenkorsan olsun ki?

Böyle bir gezegene nasıl ulaşabilirler ki? Üstelik merkezin sürekli tarama alanıiçinde dönüşümünü tamamlamıştı bu gezegen. Keşif tarihinde de çok az rastlanan bir

olaydı. Çoğu başarısız olan ele geçirme çabalarıydı. Hemen teslim olurlardı. Çatışmayagidenler azınlıktaydı. Kolbo gezegeni ne güzel bir yerdi. Çölleşme olasılığı o kadar azdı ki.Üstelik korsan grubuna rastlamadan kısa süreli ve kolay bir keşifti. Oysa burada bir kayıpverdik bile. Yalnızlık duygusu da cabası! Merkezle henüz bağlantı kuramamıştık. Merkez,merak edip sinyal bile göndermedi. Yorgunluk hissi ile biraz duraksadım. Serinlemek vevücut ısımı korumak için su içmeliydim. İçerken gözüme hareketsiz gölgeler takıldı.İçmeyi bitirdim, gözlerim hala o gölgelerde. Oldukları gibi duran gölgeler. Varlıkları içinışığa muhtaç olduklarından habersiz gibilerdi. Biz insanlara benziyordu, hareketsizhalleri. Bizler gibi; ışığın kölesi gölge, yaratıcı kudretin kulu, kölesi insan. Bu kölelik ne

 biçim? Özgür ortamda en iyi koşullarda yaşarken kimse bir gölge olduğunun farkındadeğil. Ben gölge kalmak istemezdim. Işık olurdum. Maddenin gölgesi olur, ışığın olmazki! Tekrar yürümeye başladım. Bu sefer biraz daha hızlı adımlarla ilerlemeliydim.

Page 29: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 29/75

Merkezden göbek olarak uzak kalmıştım. Neredeyse kuyruklar benim izama gelecekti.Koşmaya başladım. Nefes alışlarım hızlanmıştı. İçimin açıldığını hissettim. Sol avuç içine

 baktım, eğim açısını tutturduğumu görür görmez eski hızımda ve düşünce havuzumdailerlemeye devam ettim. Gün ışığı öyle hızlı akmaktaydı ki gölgeler uzamaya başlamıştıBen fark etmeden gölgem boyumu geçti. Demek, yaklaşık üç Andri saati sonra her yer

gölge olacaktı, ışıktan mahrum bir şekilde. Birazdan Beni'nin 'göbekte odaklaş' komutugelir diye düşündüm. Kamp yeri seçimi, savunma adasını oluşturma işi için hazırlıkları

 ben yapmalıydım. Bütün gün yürümeme rağmen yorgunluktan ziyade bıkkınlık verdiüzerimde. Haykırmak, bağırmak istiyordu bedenim, 'yeter' demek için. Bedenimidizginledim. Hakim olan bendim. Canım, 'otur oturduğun yerde', 'keşif subaylığı seninneyine?' derken de dizginlemiştim. Hep kendini düşündü çünkü. Özümü düşünen

 bendim. Can tatlıydı, beden gibi. İkisi de acı istemezler, taşıdıkları ruh acı çekse bile.Katlanmak istemezler, ruhun huzuru için acılara. Kafese kapatmak gerek, can ile bedeni.Genç halimle bedenimi kafesine tıktım. Canım yanaşmıyordu. İkna edemedim. Zorladım,

 başaramadım.Ormanlık içinde ilerlerken ağaçların boylarının azaldığını ve bizim kamufle kaya

gibi iri kayaların belirdiğini fark ettim. Fark eder etmez Beni'den komut geldi: 'Göbekteodaklaş.' Hemen hazırlıklara girişmeliydim. Diğerleri yönlerini bana yöneltmişlerdi.Yanıma ilk olarak Ker geldi. Ardından Lembek, Omek. Bu arada gelen her kişi yerleşimisağlamada bana yardım etmeye başladı. Çevrede karanlık bastırmaktaydı.Aydınlatıcılarımızı kullanmamızın sakıncaları nedeniyle giysilerimizin yuvalarında,oldukları yerde kalmışlardı. Karanlığa teslim olmak üzere bekleyen ağaçlar arasındauygun bir şekilde ve kısa sürede savunma adasını oluşturduk. Geceyi yaşamak için

kayamızı da oluşturduk. Bütün bu işlemler sırasında gün bitmişti. Etrafımız kararmaya başlamıştı. Sabahın ilk ışıklarına kadar kalacağımız kayanın içine teker teker girdik.Kimsenin konuşmaması ve işini yapması ilgimi çekmişti.Gerçekten de kayanın içinegirinceye kadar kimsede 'çıt' yoktu. Bu, her şeyin sıradan ve yolunda olduğu anlamınageliyordu. Tam olarak kayanın içine yerleştik. Uyku tabletlerini elimize almadan önce Benigenel durum değerlendirmesi yapmak üzere sanal, üç boyutlu yüzey haritasını bendenistedi. Hemen sırtımdaki bölmeden çıkardığım küçük, üç adet yansıtıcıya koordinatlarıvererek oluşturdum. Beni, beklemeden söze girdi:

Beni: Öncelikle size şu anda bulunduğumuz yeri göstermeliyim. (Kırmızı noktayı işaret

ederek) Buradayız. Gördüğünüz gibi optik alan görüş alanımızın hala dışında. Oldukçauzaktayız. Bu hızımızla günlerce sürer. Monoton ve sıradan yürüyüşlere devam edeceğiz.Ne çok hızlı ne de çok yavaş. Dengeli bir ilerleme olacak. Bu ilerleyiş, zor olacak. Builerleme sırasında en ufak sorun karşısında bile diğerlerine haber vereceğiz. Bu nedenle neyazık ki serinleme sistemleriniz kapalı olacak. Haber kanalı sürekli açık olmalı. Lembek'ininiş sırasındaki gibi serinleme isteği ile haber kanalını kapatma gafletinde

 bulunmayacaksınız. Önemle ve tekrar söylüyorum: İzlendiğimiz duygusuna kapıldım.Korsan yerleşimi olabilir düşüncesindeyim. Aklınızdan hiç çıkarmayın ve silahlarınız herdurumda saldırıya karşı tetikte olsun. Benim can güvenliğimden arkamdaki kuyruk

sorumlu. Bu yüzden Omek, benim yanımda ama bana uzak mesafede olacaksın. (Bana bakarak) Senin teknik değişimleri takip etmeni istiyorum. Kalp atış hızlarımızı dakikada bir kontrol edeceksin. Birimizin ölümünü önce sen haber alacaksın. Acil durum çağrısı

Page 30: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 30/75

yapma yetkin var. Bir sorunla karşılaşırsak panik yok. Orman içindeyiz. Sessizliği bozansiz olmayın. Optik alan yolumuzun üzeri, çoğunlukla ormanlık, bazı düzlükler ilekarşılaştığımızda...

Zabi: Durumu abartmıyor musun? Ne dersin?

Beni: Bu görevde bir numara benim. Şimdiye kadar hislerim beni hiç yanıltmadı. Unutmaki düşünce analizi dalında uzmanım. Yani sizin fark edemediklerinizi fark ederim.

Ker: Öyleyse bu görevde bazılarımız geri dönemeyecek.

Lembek: Hepimiz de dönemeyebiliriz.

Uli: Bu kadar kötümser olmayın. En iyi silahlar bizde. Giysimiz bizi atışlardan korur.Bizim öldürülme ihtimalimiz, bir balığın boğulma ihtimali kadar.

Omni: Balıklar, sudan çıkınca boğulurlar.

Beni: Sormayı unuttum. Bugün başınıza ilginç bir olay geldi mi?

Uli: İdrar depomun dolduğunu hissettim.(Beni dışındakilerin yüzlerinde gülümseme belirdi.)

Beni: Daha ciddisi var mı?

Lembek: Manyetik alandan çıkmadığımızı fark ettim.

Beni: Nasıl?

Lembek: Gün ışığı altında su içerken karşılaştırdım. Su kararsızdı. Ne sağa ne dekarıştırdığım taraf olan sola doğru sürekli hareket etmedi.

Beni: (Bana dönerek) Bu konuyla sen ilgileneceksin. Manyetik alandan kurtulduğumuzanda haberleşme için gerekli hazırlıkları yapıp bizi yanına çağıracaksın.

Uli: Uyku tabletlerini alsak iyi olur. Çok konuşmaya başladık.

Beni: Haklısın. Herkese tekrar söylemeliyim: Dikkatli olun.

Hepimiz, tabletleri yuttuğumuz anda oturduğumuz yerde uykuya daldık. Önce biraz geç yutmayı istedim. Biraz düşünmek gerekti, olan biteni. Ama yorgun halimle budüşünme faslından vazgeçtim. Tableti yutup karanlık vadisine daldım.

Sabahın ışıkları ile tablet etkisini yitirdi. Yavaş yavaş kendimize geldik. Bu seferilk ben uyandım. Diğerleri yarı uyku vaziyetinde toparlanmaya çalışırken bir kenardaonları izlemeye başladım. Sessizliğe alışmıştık. İçimizden kimse gereksiz yere konuşmadı.Eski şakaların yerini asık suratlar almıştı. Gülmek için bir neden bulamıyorduk. Bir ağacasağ elimle yaslanıp sol elimle teknik cihazları kontrol ederken diğerleri ağır hareketleri ileBeni'nin dikkatini çekti.

Beni: (Elindeki teknik cihazları yere bırakıp) Şimdiden tembelliğe başladınız. Bugünüçüncü günümüz . Hızlı, atak ve dinamik olun. En önemlisi; sabah tabletlerini uyanıruyanmaz almayı unutmayın.

Bir numaranın bu sözleri üzerine unutanlar, sol elleri ile alınlarına vurarak 'tabiya' dediler. Hemen unuttukları tabletleri aldılar. Hazırlıkları ve toparlanmayı bitirdikten

Page 31: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 31/75

sonra hepimiz bir kaç dakika içinde önceden belirlenen konumları aldık. Beni'nin haberkanalından 'yürü' sesi ile harekete geçtik. Günümüz, dünümüz gibiydi. Dün de aynı işiyapmıştık. Sessiz ve ürküten bir ormanda ortalama bir hızla, bir hedefe -optik alana-doğru ilerliyorduk. Şehir halkının elindeki gelişmiş ulaşım taşıtlarından mahrum, yayahalimizle. Çağ dışı geliyordu bize bu tür bir keşif yapmak. Ellerimle çalıları yararken bir

yandan da keşif sonrası hak edeceğimiz tatili düşünmeye başladım. Düşünemeyecekkadar uzak geldi o tatil. Beni'nin haber kanalından sürekli dediği gibi, gözümü dörtaçmalıydım. Bu gezegen acayipti, her an başımıza bir olay gelebilir hissi veriyordu. Beni,kanaldan bizi yokladı: 'Grupta sorun gören var mı?' Kimseden cevap gelmedi. Tam o andaKer'in haber kanalındaki heyecan ve ürperti dolu sözleri kulaklarımıza ulaştı: 'Yabancıanaliz alanımda. Tekrar ediyorum; yabancı! Uzun boylu, saat yönünde eksi ondauzaklaşmaya çalışıyor. Arkasından hızla koşuyorum. Çok hızlı.'

Beni: (Son derece sakin bir ses tonuyla) Arkandan geliyoruz. Yabancıyı kaybetme.

Bu ani değişiklikle hızımı eksi on yönüne doğru arttırdım. Çatışma olur mu diyeaklımdan geçerken gezegendeki ilk atışı duydum.

Ker:(Kanaldan yankılanan sesiyle) Kahretsin. Elimden kaçıyor. Atışlarım etkisiz. Otomatikkilit alanında. Ama özel bir giysiye sahip. Vuruşlarıma aldırmamış gibi yoluna devamediyor. Arkasına bakmadan kaçıyor. Beni, beni dinle. Bu tuzak olabilir. Çembere alalım.

Beni: Bunu yapamayız. Yabancı hızlı hareket ediyorsa onu izlemede kal. Biz arkandayız.

Ker: Tekrar ediyorum; bu tuzak olabilir. Yabancı, soğukkanlı. Ben böyle bir şey görmedim.Yetişmekte güçlük çekiyorum. Koşmuyor, sanki zıplıyor. Nereden bu güç? Düzlüğeçıkıyoruz. Önümüzde dikkate değer bir yükselti yok.

Beni: Çekim yapmayı unutma.

Ker: Otomatik devrede. Sorun yok.

Beni: Diğerleri... Silahlarınızı hazır tutun. Kuyruk kısmı, arkasını analiz etsin, cevap beklemede. Hemen.

Lembek: Kuyruk temiz.

Zabi: Ker'i gördüm. Net bir şekilde. Düzlüğe çıkıyorum. Ancak kısa mesafe sonra çalılıkvar. Çok sıkı.

Ker: Olamaz. Yabancı, çalılıklara yöneldi. Tuzak tehlikesi. Beni, benden bu kadar.Yabancıyı sıkıştıralım. Fazla hızlı ilerleyemez.

Beni: Dinle biraz. Analiz alanından çıkarmadan takip et. Sakın durma.

Zabi: Ker, yabancıyı kaybetmek üzeresin. Çalılıklar çok yoğun. Analize izin vermez.

Ker: Kaybettim. Zabi, beni çıldırtmak için mi buradasın?

Beni: Ayağınıza kadar geliyor ve siz yabancıyı kaybediyorsunuz. Talimattır: Ormandançıktığınız noktaya, güvenli bir yere dönün ve bizim gelmemizi bekleyin. O zaman durum

değerlendirmesi yapacağız.Ker: (Arkasına dönüp soluk soluğa kalmış haliyle Zabi'ye haykırdı) Yetişemedim.

Page 32: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 32/75

Zabi: Üzülmeye deymez. Tuzak olabilirdi.

Ker: Benimle dalga geçme. Çene kemiklerin kırılabilir. Sonra nasıl olsa düzeltirler. Amagezegende düdüğün sönmüş olur.

Zabi: Korkak olduğunu kabul et. Haber kanalındaki konuşmanda neredeyse bayılacak

gibiydin. Hani tecrüben?İkisi, aralarında tartışırken orman çıkışına ilk ben vardım. Neredeyse kavgaya

tutuşacaklardı.

Omni: Hey... Siz talimatları duymadınız galiba. Orman çıkışına çekilmeniz gerekiyordu.Düzlükte ne işiniz var? Orası sizin için tehlikeli olabilir.

Bu sözlerim ile aralarındaki yüksek voltajlı konuşma son buldu. Bana doğruyavaşça geldiler. Diğerleri görünmeye başlamıştı orman içinde. Birazdan Beni ciddi birdurum değerlendirmesi yapar düşüncesindeydim. Hepimiz ne yapmamız gerektiğikonusunda merakla bekliyorduk. Acaba o yabancı kimdi? Yalnız mıydı? Merak, benikendine esir etti işte!

Beni göründü. Yavaş adımlarla ve düşünceli bir havada yere bakarak geldi.Teknik aletlerini birer birer yokladı. Yanımıza vardığında bizden sabırlı olmamızı istedi.Merkeze geçip biz oturduğumuz halde o ayakta söze başladı.

Beni: Yaptığım tarama sonucu düzlük alanının, yarım günlük mesafe sonunda yerinitepelik ve sık çalılık bir alana bıraktığını tespit ettim. Optik alan yolumuz üzerindençıkmış bulunmakta. Size sorum şu: Şimdi ne yapalım? Yabancıyı takip edelim derseniz,keşif ve analizi çok zor bir alan bizi bekler. Optik alan yoluna geri dönelim derseniz, ikinci

 bir olayla karşılaşabiliriz. Sonunda yabancı ya da yabancılar ile karşı karşıyayız. Nereden,nasıl bu gezegene geldiklerini, özellikle ne zaman geldiklerini sizler gibi ben de merakediyorum. Ne yazık ki merkez ile bağlantı kuramıyoruz. Bilgi almamız ya da vermemizimkansız görünüyor.

Uli: Kısaca başımız belada diyebiliriz.

Beni: Size her zaman soğukkanlı olun dedim. Ama siz işe kötü tarafından bakıyorsunuz.

Lembek: (Alaylı alaylı bakarak) İşin iyi tarafı da mı vardı?

Ker: Aramızda tartışmak yerine çekimleri analiz edelim.

Beni: Çok doğru. Omni, Ker'in çekimlerini görüntüye aktar. Kimmiş bu yabancı, görelim.

Gelen talimatla görüntü için gerekli teknik hazırlığı yapmaya başladım. Elimintitrediğini hissettim. Nedendir bilinmez. Düzeneği oluşturup hazır olduğumu ifade edenel işaretimi yaptım. Ker, bana doğru eğilerek çekim yapan başlık bölgesindeki minikapsülcüğü almama yardımcı oldu. Yuvaya, çekim yapan kapsülcüğü uygun şeklinivererek yerleştirdim. Birazdan başımıza gelen o ilginç kovalamacayı yaşayacaktık.Başlama tuşuna elim gitti. Parmağın o ince ağırlığı altında basmayı beklerken sordum:'Sesli mi olsun, sessiz mi?' Sesli olmasını istediler. Tuşa basar basmaz zaman çarkı

dönmeye başladı.Hep birlikte çember dışında yarattığımız sanal görüntüye baktık. Ker, önce yere

Page 33: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 33/75

 bakıyormuş, ayak bölgesindeki çeşit çeşit otlara bakarak yürüyormuş. Ardından duyduğugürültü ile çevresine bakınmış ve yabancı analiz alanına girmiş. Kovalamaca başlamış.İzlerken olanları, ani bir çıkışla 'durdur' dedi Beni. Görüntüyü o anıyla dondurdum.Önümüzde hayal gibi bekleyen görüntüye doğru Beni'nin dikkatli bakışları yöneldi.Yaklaştığı yerden eliyle göstererek yabancının giysisini işaret etti.

Beni: Fark ettiniz mi? Üzerindekiler bizimkilere benziyor. Aynı güçte koruma sağlayan birgiyim. Yani; yabancılara atışlarımız etkisiz kalacak. Tekrar karşı karşıya kalırsak kendimizikorumamız gerekecek.

Uli: Peki niçin yabancı sürekli arkası dönük kaçıyor. Peşinden gelip gelmediğinin meraketmeden soğukkanlı davranıyor.

Zabi:(Birden ayağa kalktı) Hey şuna bakın. Tabi ya. Arkasına bakmasına gerek yok.Yansıtan görüntü kaydedici kullanıyor. Bakın, omuzların birleştiği yerde.

Beni: Çekil bakayım. Evet, gerçekten öyle. Ama şehir halkı bize böyle bir teknoloji

vermeden bu yabancı nasıl olur da böyle bir şey kullanabiliyor?

Omek: Ker, korkusunda haklıymış. İnsan görünce bile korkuyor. Üstelik iri yapılı ve uzun boylu birisi. Dikkat ettiyseniz, üzerinde en ufak bir silah yok.

Beni: Ellerine dikkat edin. Tetikte olması gerekirken parmak uçları gevşek duruyor. Sinirsistemini kullanmadan, yürüyüş yapar gibi koşuda.

Ker: Şimdi beni anladınız. Zabi gibi siz de üzerime gelmezsiniz artık. Korkmayacak gibideğil. Olanı biteni fark ettiniz işte. Tuzak ihtimali aklımızda. Takibe devam etseydik, kim

 bilir başımıza neler gelirdi, yalnız olmadığına eminim.

Omek: Üstelik karşımızda tek kişi yok. Önden gelen korsanla karşılaştık. On, yirmi... belkide yüzden fazla olabilirler. Biz... Biz sadece yedi kişiyiz. Kendimi çaresiz buluyorum.Elime tutuşturdukları şu acayip silahlar bile yetmez beni kurtarmaya. Optik alan çokuzakta. Av mıyım avcı mı?

Lembek: Beni, ne yapmalıyız? Burada mı bekleyelim... Optik alana gitsek?

Omni: Optik alana güvenle varmalıyız. Bizim görevimiz, optik alana gitmek ve organizeetmek. Buraya savaşmaya gelmedik.

Beni: Bu noktada kararımız şu; hareket halinde, optik alana küçülen bir daire olarak,göbeğe yakın ve eski konumlarımızla gideceğiz. Gördüklerinizi ve aklınızdan geçenleriçöpe atın. Kalkın, gidiyoruz.

Omni:(Şaşırmıştım vurdum duymazlığa) Hop. Bir dakika, çekimin geri kalanını merakeden yok mu?

Beni: Sanal görüntü sistemini kapat ve teknik aletlerini gövdene yerleştir.

Ker: Durun. Son görüntüleri de seyredin.

Zabi: Hadi kalk artık Ker. Sonu da başı da aynı; peşinden koştun durdun.

Uli: Zabi, Ker'in üzerine fazla gitme.Beni: Hemen eski konumlarımıza dönelim. Mesafe yarıya insin.

Page 34: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 34/75

Olanları unutmuş gibi yaparak eski düzeyde, ama daha yakın bir daire elemanıolarak ilerledik. Kim bilir, bundan sonra başımıza neler gelecek! Başımızdan geçen bu sıradışı olaydan sonra, kendimizi optik alan ilerleyişine kaptırdık. Zaman çabuk geçti.Dünden daha dikkatliydim. Çevremi sürekli kolladım. Sık sık arkama bakmam beni deşaşırtmıştı. Ağaç dalları arasından parlayan yıldızı gözlediğimde açısal konumuyla ve

gölge uzunluğumu teknik okuyucuda çözerek yerimi ve zamanı buldum. Yapacak başka bir iş yoktu. Üzerimde silah taşımam, canımı kurtarmaz. Haber kanalı açık, serinlemesistemi kapalıydı. Sabrımın sonuna gelmiştim. Konuşan yoktu. Açıyı korudum. Soldirseğimdeki konum göstergesine baktığımda kuyruğun merkeze yaklaştığını gördüm.Uyarmak üzere kanala girdim.

Omni: Kuyruk bölümüne. Göbeğe yaklaştınız. Yavaşlayın. Dengede kalın.

Kuyruk bölgesinden Omek ve Lembek, çok bilmiş havalarında cevaplarıgecikmeden verdiler:

Omek-Lembek: Anladık, iki numara.Cevap verme gereği duymadım. Bugün yeterince tartışmıştık. Sinirlerimiz

gergindi. Günün bitmesini ister olmuştum. Umursamayanlar, ilerleme hızını kesmiş veilerleme neredeyse durma noktasına gelmişti. Beni dışında kimsenin işini ciddiye aldığınısanmıyordum. İşin garibi ben de bu grup içine girme eğilimindeydim. Sakin girişi ile Benisessizliğe son noktayı koydu:

Beni: Bugünlük bu kadar. Biraz erken olacak ama bu moralle fazla gidemeyiz. Göbektetoplanın.

Gerçekler şaşırtıcıydı. Günün bitmesine kadar 12,7 migon ilerleyebilirdik.Dizlerimin üzerine çökerek sırtımdaki fazlalıkları çimenlerin üzerine yaydım. Susamıştımve serinlemek isteyen bir bedene sahiptim. Kendime 'of' diyen bir bendim. İlk hazırlıklarıyaptım. Hızlıydım. İşim bir an önce bitmeliydi.

Kampı ve savunma adasını kaşla göz arasında kurduk. Şimdi sıra kamuflekayaya girmeye gelmişti. Bir numara, bizleri el işaretleri ile önüne aldı. Emriyle bir halkaolduk ve oturduk. Bazılarımız yana uzandı. Silahını yere bırakmak için elini uzatan Uli'yiuyaran Beni, alıştığımız ciddiyeti ile söze girdi:

Beni: Tetikte olun. Bugün nöbet sistemine geçelim. Avlanmak istemeyiz, değil mi?...

Gönüllü?...

Kimseden çıt çıkmadı. Göz temasından kaçınmış, yere ya da kararan gökyüzüne baktık. Yüzüne bakan yoktu.

Beni:(Yüksek sesle) Tekrar mı etmeliyim? Gönüllü dedim.

Yinen ses yoktu. Sessiz kalışımızı gülmesi ile karşıladı Bizler ona bakmışkenKer'e yöneldi. Uzandığı yerden eliyle tutup kaldırdı.

Beni: Bu gece nöbet senin. Nede olsa yabancıları bizden daha iyi tanıyorsun.

Zabi, kahkahalara boğuldu. Hafif gülümsemeler ile yetinen çoğunluk, sadeceKer'in sinirli yüz ifadesine dalmıştı. Ker, uygun bir ağaç aramaya koyuldu. Nöbetleryükseklerde tutulurdu. Hareketsiz kalmak, temel kuraldı. Zor olan, hareketsiz kalmaktı.

Page 35: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 35/75

Zabi, peşinden alaylı bir ses tonuyla seslendi.

Zabi: Uykum hafiftir. Fazla gürültü çıkarma.

Ker: (Arkasını dönmeden) Nasıl yani?

Zabi: Yabancı gördüğün zaman.

Ker umursamadan gözden kayboldu. Analiz dairesi kurması gerekiyordu. Bizler,rahat ve moral bulmuş bir vaziyette kayaya girdik. Beni, biraz konuşmak istediğini belirtti,içeri girer girmez. Başlıklarımızı elimize, tablet ve suyumuzu hazırımıza aldık. Suyumuztükenmek üzereydi. Ama bu sorun olmayacaktı. Ormanın nemi, bize yeni bir su kaynağıolacaktı. Su süzme aleti bunun içindi. Beni, bütün işlemler tamamladıktan sonra ışığınönünde yüzümüzü süzerek söze girdi. Sessizlik yine bozulmuştu.

Beni: Arkadaşlar. Bu görev, keşif subayı olarak fiili yer aldığım on üçüncü görev. Başarılıon iki keşiften sadece ikisinde korsanları tespit etmiştik. Korunmasız ve acı çeker halde

 bulduk. Bizi görünce hemen teslim olmuşlardı. Anlayacağınız, hiç zorlanmamıştık. Oysa...Şimdi içimde sizden saklayamayacağım kadar kuvvetli bir tehlike hissi var. Bunuhissettiğimi olaylardan önce söylemiştim. Eğitim sürecinde önsezi uzmanlığı sınavını kılpayı kaybetmiştim. Ama bugün görüyorum ki hislerim beni artık yanıltmıyor. Tehlike

 büyük olabilir. Bu tür giysi ve teknik donanımı olanlar, bizlerin karşısında aynı ve belki dedaha üstün bir teknolojiye sahipler. Ölümün kokusu yakınlarımızda. Sevi gibi olmayacak.Bazılarımızın kanını göreceğiz. Bundan eminim. İşimiz zor. Buna rağmen eğer optik alanavarırsak ve korsanlar optik alan şifre bölgesini aşmadılarsa güvene varırız. Kısacaamacımız; korsanlardan uzak durmak. Hedef, optik alandır. Yılmadan ve dosdoğruilerleme olmalı. Anlaşıldı mı?

Bu uzun konuşmadan sonra dilimizi yutmuştuk. Bakışlarımız çapraz yüzlereyönelmişti. Önce kim konuşacak diye yüzler süzülüyordu. Ölümü ağzına alan bir keşifsubayı vardı karşımızda. Verdiği moral ile bize 'anlaşıldı mı?' demekteydi. Omek, sabrınıntükendiği anda parladı.

Omek: Pek genç sayılmam. Ama bu benim yirmi birinci keşif görevim. Yirmi bir keşifsubayım içinde en acemisi, en korkağı ve en önemlisi en çaresizi karşında durmakta. Nedersiniz arkadaşlar, ben bunak mıyım, yoksa dediklerimde bir gerçek payı mı var?

Susmamız cevabımız olmuştu. Çoğumuz eline uyku hapını almış uyumak

istiyordu. Beni,biraz düşünceliydi. Yüzünde, kızgınlıktan ziyade kaybolan bir çocuğunhavası vardı. Kayanın içindeki cılız ışığın içinde belli belirsiz söylendi. Söylediklerini güç

 bela duyabilmiştim.

Beni: Olayların içine girdiğimizde bana hak vereceksiniz... Evet... Bilmeliydim... Ama ozaman çok geç olur. Olanı biteni anlamaya çalışırken yürekleriniz ters dönecek. Ölümü ozaman, an be an hissedenler olursunuz... Kan... Damarlarda sancılı bekleyişe geçer. Ve...Son görülen renk, kırmızı olur.

Lembek: Bu kadar yeter. Tableti alalım ve yarına bakalım.

Hiçbirimiz Beni'yi ciddiye almamıştık. Tabletleri alarak uykuya daldık. Ne sanalgörüntüleri analiz edebildik ne de genel teknik değerlendirme yapabildik. Pilim tükenmek

Page 36: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 36/75

üzereydi. Tablet etkisini göstermiş ve kendimi kaybederek uykuya yenilmiştim.

Sabah oldu bile. Dünü ve olanları unutmuş gibi yaparak konumlarımızı aldık.Beni'nin alışık 'başla' komutuyla normal adımlarla yola koyulduk. Her geçen gün optikalana olan yakınlığımız artıyordu. Nedense buna sevinecek bir yüz görünmüyordu.Ortada olmanın keyfi başkadır. Teknik aletlerle oynar zamanı tüketirsiniz.

Tehlike hissi veren bir gelişme olmamasının etkisi ile rahattım. Kanaldan uçuşan'her şey yolunda' ve 'sorun yok' gibi konuşmalar dışında günün bitişini engelleyen birgelişme yoktu. Gün hızla bitmeye yüz tutmuştu. Beni, yeniden toplanma talimatını verdi.Mesafeölçer aleti elime alıp optik alan uzaklığını mola yerinden hesapladım. Adayıkurmuş ve içine yerleşmiştik. Ker, nöbet sırasını salmanın verdiği rahatlıkla tabletini alıpuykuya geçti. Canı sıkılmış olmalıydı. Beni, kayaya girmeden hemen önce bana nöbetsırasını verdi. Hayır diyemezdim. Kendim için uygun bir ağaç aramaya koyuldum.Uzaklaşırken bir ara arkama baktım. Kayanın girişini kapatan Lembek'in son bakışınıaldım. Acelem yoktu, günün karanlığa yenilmesine kısa bir süre olsa da. Dikkatle çevremisüzdüm. Yanımda silah olmadan nöbette bulunmam bir anormallikti. Başa gelen çekilirdi.Yüksekçe ve güvenli bir ağaç önüne geldim. Gelişim ile çıkışım bir oldu. Çevik birkaçhareketle ağacın yüksek bir yerine kendimi monte ettim. Uykuya ihtiyacı olmayangözlerimin gece görüşü için başlığımdaki tuşa bastım. Basışım ile sol gözümün üzerinegörüş camının inmesi bir oldu. Etraf gündüz aydınlığındaydı. Uzun sürecek gece boyuncaanalize ve gece görüşlü taramaya başladım. Adayı ve dış bölgeyi kontrol altındatutmalıydım. Beklerken değişen bir gelişme olmadı. Taradığım yerlere tekrar tekrar

 bakmanın sıkıcılığı ile nedense terlemeye başladım. Kısa bir süre için haber kanalınıkapatıp serinlemek istedim. Ardından ferahlatıcı koku kapsüllerini aldım. Eskisinden

daha iyi olmuştu.

Düşünmem gerekti, neden burada olmam gerektiği konusunu. Anlamam gerekti,yok oluşun bir var oluş olduğunu. Kendiliğinden beynim programlanmış gibi taramayısürdürmekteydi. Benliğim beni böyle derin çukurlara bağladı. Küçük yaşlardaseçilmiştim. Keşiflerde teknik yardımcı olmak yerine şehir halkı gibi sıradan bir konumdada kalabilirdim. Kendi isteğimle gelmeden , başkalarınca yönlendirildim. Onların dayönlendirildiği gibi. Düşünmeliydim. Boğulacak kadar derinlere süzülmeliydim. Olanı,

 biteni anlamam gerekti. Ölümden korkumun nedenini kurcaladım. Doğduğum zamanda, babam ve annem diğer kardeşlerine ağlayan beni gösterip; 'Bakın, dikkatle bakın. Kendisikeşif subayı olacak.' demişler. Kendi elleri ile bırakmışlardı, şehir halkının keşifkuvvetlerine. Nedense kolayca geçmiştim bütün engelleri ve sınavları. Ne kadar çabukgeçti yıllar. Buraya kadar çabuk gelişime şaşmıştım. Yaşadıklarım dün gibiydi, geleceğinyarın olduğu gibi. Yeni bir Andri sabahında günün ilk ışıkları ile nöbet yerimden kamuflekayaya doğru gittim. Uyanmış olduklarını sanmıştım. Hazırlıklarını bitirmişler beni

 beklemekteydiler. Aynı olaylarla güne devam edecektik. Beni'nin komutları, çevreyikollamamızı ve uyanık kalmamızı istemesi üzerineydi. Bulunduğum mevki, ormanlıktı.Anlatmaya deyecek bir engel ya da sorun bulamamıştık. Artık Ker de eski korkusundadeğildi. Haber kanalında espri yapmaya başladı. Böyle sözleri bulmak için kaliteli bir

 beyne sahip olmak gerekirdi. Gün ortasında Ker, orman ilerleyişinin vermiş olduğu osıkıcı havayı dağıtmak için bilmeceler sormaya başlamıştı.

Page 37: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 37/75

Ker: Hey keşifçiler. Söyleyin bakalım, bir Molik'li suyu nasıl içer?

Mantıklı ve kurnazca verilen cevaplara 'yanlış' diyordu. Doğrusunu söylemesiniistedik. Cevabı iyiydi: 'Yudum yudum' Omek, 'Hadi be...' dedi kanaldan. Uli ise, 'Böylecevap olur mu?' diyebildi. Bu arada Beni araya girip bilmece ağına takıldı. Bir soru ilekatıldı.

Beni:Hangi gezegende keşif yapılmaz?

Hep bir ağızdan 'Andri' dedik. Hayır demekle yetindi. Israrlı cevaplarımızınsonuna; 'Gaz gezegenlerde.' dedi. Haksız sayılmazdı. 'Yalan mı?' diye cevabının mantıklıolduğunda ısrar eden, o oldu. Israrlı cevaplara ısrarla karşılık vermişti.

Boş sözler, günümüzü bitirmişti. Yine toplanacak ve sıradanlaşan bir geceyekucak açacaktık. Uygun yer seçimi sonrası savunma adasına doluştuk. Gezegendekimanyetik alana düşmüş ve haberleşme imkanlarından yoksun kalmıştık. Optik alanyolculuğumuz bu şekilde sıradanlaşmıştı. Artık kaçıncı günde olduğumuzu unutmuş ve

korkularımızdan sıyrılmıştık. Gezegenin sahipleri olmuştuk. Günler kovalamacaoynuyordu. Her yarın, gün olmak üzere bugünü düne itiyordu. Birbirlerinin katiliolmaktaydılar. Tehlikenin kalmadığını iddia edecek kadar bir güven havası içine girmiştik.Sadece Beni eski halini koruyabilmişti. Gevşeyen hareketlerimizi o engellemeklemeşguldü. Ara sıra espri yapıyor, ciddiyetinden uzaklaşmadan emniyete önem verenkomutlarına devam ediyordu. Omek, Zabi ve Ker, eskisi gibi komutlara kulakasmıyorlardı. Zorluk çıkaran hareketlerin bıkanlardan biri de bendim. Sıkıcı atışmalardanuzaklaşıyordum. İşin ciddiyetini unutmuş bu askerlerin yanında olmak, silahsız ve çaresizolarak iki numara olan Omni'yi rahatsız ediyordu. Üstüne Omni adı bana ait olunca iş,

içinden çıkmaz bir hal alabilirdi. Sorumluluk limitleri gereği hayatları bana bağlıydı.Silahlar onlardaydı, ihtiyaç duydukları tabletler ise bendeydi.

 

Page 38: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 38/75

Bölüm 4

Günler 

Galiba on dokuzuncu günümüzdü. Pek emin değilim. Yeni bir güne merhabadedik. Yavaştan aldık toplanma işini. Bıkkınlık üzerimize binmişti. Yola çıkmadan önceBeni'nin alıştığımız, dikkat uyarısı, kulaklarımızı tırmaladı. Göbekteki konumumu aldım.Eğim açısında sorun yoktu. Yeni bir yürüyüş, ancak Beni'nin kanaldan duyacağımız sesiile olurdu. Tadı başka türlü çıkmazdı.

Beni: İlerleme başlasın.

Yürümeye başladığımızdan bu yana geçen sürede sabahın sersem kafa hali yerinidinç ve pür dikkat bedene bırakmıştı. Nedense o gün diğerlerinden daha güçlüydüm.Analiz alanımda her şey yolunda görünüyordu. Herkes olması gereken yerde ve mesafeleristenilen düzeydeydi. Optik alana yakındık. Belki bir Andri günü... Belki de yarın huzurakavuşacaktık. Benliğimiz ve bedenimizle rahatlayacaktık. Aklımızın ucundan bir an olsunkorsan saldırı ihtimalini dışlamamıştım. Endişe üzerimdeydi. Diğerleri de aynı endişe içinolmalıydılar. Beni'nin gün boyu sıradan kontrol komutları yenilendi. 'Ses ver' dedi. Ker veUli, 'Sorun yok' diyenlerin ilkiydiler. Dün dediklerimizin tekrarıydı. Gözlerimle ileriye

 baktım. Geçtiğimiz yerlere dönüp ikinci kez bakmak canımı sıkmıştı. Andri'ye indiğimizgünden beri ormanlık bölgedeydik. Ara sıra düzlüklerden geçtik. Yolumuzun üstüne,hatırlanmaya deyecek bir göl, bir dağ silsilesi veya aşılmaz nehirler çıkmamıştı. İşin iyitarafı buydu. Çıkışlı-inişli yürüyüş yapmaya gerek duymadan daha az enerjiharcamaktaydık. Yanımızda bulunan tabletler tazeliklerini yitirmişti. Yapay tatlandırıcı,etkisini her geçen gün yitiriyordu. O sabah aldığım tablet turşu tadındaydı. Düşününceiçim bulandı. Neyse ki taze suyumuz vardı. Süzücü alet, giren suyu içinde standart tat vetazelikte dudaklarımıza ulaştırırdı. Düşünebilen bir varlık oluşumla sevindim. Bir kayaolsaydım, zaman bu kadar hızlı geçmezdi. Mesela sol elimle dokunduğum ağaçlar,çalılıklar zamanı anlamazdı. Düşününce hayatı, dolmaktaydı içime. Kalbe nasıl temiz kan

için kirli kan giriyorsa, benliğime de kirli düşünceler temizlenmek için giriyordu.

Çevremde olan biteni anlamak için düşündüm. Derinlere dalıp düşündükçe,hayal alemimde olanlar gerçeklere döndü sanki. Bazen ne düşündüğümü ben bileçözemezdim. Dilim bir şeyler geveliyordu. Rahmet gözüm sıradan analiz bakışları attı.Burnumun aldığı koku, artık beni uyarmaya gerek duymadığı orman kokusuydu. Ara sırayağan yağmur sayesinde burnum bayram etmişti. Bana farklı bir koku ulaştırabildiği içinyağmura minnettardım. Doğanın içindeydim. Toprak ayaklarımın altındaydı. Toprakkokusu, yağmur zamanı mis gibiydi.Şehir halkı içinde odalarda geçen hayatın hiçbirdeğeri yoktu gözümde, rahatına rağmen. Burası başkaydı. ‘Oh’ derdim sık sık. Yabancıendişesi olmasaydı daha iyi olacaktı.

Gün ilerledikçe optik alana yakınlığımız arttı. Mesafeyi alışımız, adım adımdı.

Page 39: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 39/75

Hemen ilerideydi. Kesinlikle bir gün içinde oradaydık. Planladığımızdan daha kısa süredeulaşacaktık. Benim sayemdeydi. En güvenli değil en kısa yolu seçmiştim onlardanhabersiz. En güvenli sandıkları yolda onlar vurdum duymaz ilerlemekteydiler. Bundansonra olabilecek tehlikeyi umursamamıştım. Ormanda sessizlik hakimdi. Haberkanalımda konuşmalar duyulmuyordu. Gezegene indiğimiz günden beri ne bir fırtına ne

 bir deprem olmamıştı. Oysa yeniden yapılanan gezegenlerin ilk çağlarında bunlar doğalolaylardı. Manyetik alandan çıkıp çıkmadığımız konusunda en çok Beni kaygıduyuyordu. Sık sık haber kanalından o bildik soru geliyordu kulaklarımıza: 'Manyetikalandan çıktık mı?' Cevabı hemen verirdim: 'Hayır.' Bu gidişle optik alana kadar manyetikalandan çıkamayacaktık.

Büyük bir olasılıkla optik alan, manyetik alana teğetti. Görmediğimiz çekim veitişi kuvvetleri nedeniyle kullandığımız teknik görüntü-ses aktarıcısı uzun mesafedegönderileri saptayamamıştı. Odaklı gönderiyi imkansız kılıyordu. Merkezle bağlantıyıkurabilseydik yakınlarıma mesaj iletecektim. Şehir halkı içinde yaşayan anne ve babam

 benimle gurur duyardı. Şehirlilerden çoğunun umurunda olmayan bu keşiften dolayıgurur duyanların sayısı azdı. Üstelik keşfedilen gezegende kurulacak şehirlere, biz ilkinen ekibin isimleri verilirdi. Sıradan mıdır bilinmez, insanlığın elde ettiği başarılar çabukunutulurdu. Gezegen uyum sürecini başlatan bilimanalizörünün adı, yaşıyor olmasınarağmen unutulmuştu.. Bir yandan üzülen, bir yandan sevinendim. Çok genç olmamla

 birlikte bu görevlerde rahatlıkla bir yer bulabilmiştim. Her keşif en az bir uzay yılısürmekteydi. Henüz yolun başındaydım. Keşif subay yardımcısıydım. Sıkı ve zor bireğitim ile çoğu insana karmaşık gelen bu teknik aletleri kolayca kullanabiliyordum.Kendimi böyle tanımıştım. Kolayı kolayca öğrenendim. İş kolaylaştıkça insana, yaptığı iş,

aşırı kolaylığı nedeniyle zor görünürdü. Basit, karmaşık olurdu. Bilincinle zordiyemiyordun işine. Kolay dediğinde ukala derlerdi.

Yürüdükçe yol uzamıştı. Gün ortasına daha yeni gelmiştik. Gün, uzun olacakdiye bir fikre saplanmıştım. Farkında olmadan eğimi açımı kaybettim. Kuyruğa düştüm.Tekrar hızlanmalıydım. Göbekteki konumuma geri dönmek üzere hızlandım. Herkesi netanaliz etmem için bu şarttı. Koşar adımlarla ilerledim. Altımda kalan otların sesikulaklarıma ulaşıyordu. Başlık geliştirilmiş olduğundan son derece rahat ve kullanışlıydı:Üç boyutlu görüntü sağlayıcı, rahmet gözü için analizör cam, sol göz için koruyucu camiçeriyordu bünyesinde. Asıl rengi siyah olmasına rağmen içinde bulunduğu ortama göre

renk değiştirme yeteneğine sahipti. Aynı diğer giysi ve omuzluk gibi renk değiştirmeözelliği vardı. Botlar bu sistemin içindeydi. Şeffaf görünmek garip bir duyguydu. İçinizigöreceğinizi sanıyordunuz. Bastığım adımın altında kalan toprağın sıcaklığını, nemderecesini, yer sarsıntı olasılığını ölçen bir sistemle yürümek güven vericiydi. Ormanlık

 bölge içinde yeşilin tonlarını alıyordu üzerimdekiler. Ne yazık ki teknik aletler bu özelliğesahip değillerdi. Nedeni, giysime ve başlığıma monte halinde bulunmalarıydı. Kamuflekullanım sırasında işi bozardı. Yabancıların rahmet gözü olduğu doğruydu. Ama onlarınanalizör cam kullanmaları mümkün değildi. Aşırı pahalı ve güvenlik gereği keşifkuvvetleri bünyesinde tutulan bir teknolojiydi. Şehir halkında öyle cahiller vardı ki bir

rahmet gözünün olduğunun bilincinde bile değildi.Haber kanalında bir şeyler oldu. Teknik süzgeç, Zabi'nin ses vericisinin

Page 40: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 40/75

 bozulduğunu bildirdi bana. Bu bilgiyi diğerlerine aktardım. Beni, hemen Zabi'nin yanınagitmem için emir verdi. Neden böyle bir bozukluk oldu, anlamamıştım. Sürekli bir cızırtıvardı. Ne ses gidiyor ne de geliyordu. ‘Zabi...Ses ver...’ demem boşa gitmişti. Koşarkenyaptığım tekrarlar boşa gitti. Cevap veremiyordu. Acaba başına ne gelmişti. Yaklaştığımıdüşünerek yavaşladım. Etrafımda bir yerde olmalıydı. Merak edişim artıyordu. Ses ve

hareket yoktu. Algılayıcıları açtım. Hareketsiz halde sol çaprazımda 0,13 migonmesafedeydi. Koştum. Sol kanata doğru ilerledim. Beni'den uzaklaşmaktaydım. Optikalana yakın oluşumuz gereği Beni, hızını kesmemiş ve takımını yörüngede tutmaktaydı.Bense Zabi'nin yörüngesindeydim. Nihayet yakından görebildim. Öylece yere uzanmış,mışıl mışıl uyumaktaydı. Başlığını da çıkarmıştı üstelik. Şaşkınlıktan dona kaldım.Çevrede alıcıma takılan bir yabancı bulunmuyordu. Eğilip başını kaldırdım. ‘Zabi... Hey...Uyan.’ derken bir yandan da burnunu sıktım. Hapşırık tozu çıkarmak için elimi bottaki

 bölmeye uzattım. Bu toz burnuna tutulduğunda kesin uyanır diye düşünmüştüm. En iyiyol buydu. Biraz bekledim. Tozu burnuna tuttum. Hapşırmadı. Ensesinden hafifçe

vurdum. Sürekli hapşırmaya başladı. Nefessiz kalıyordu. Kendine gelmişti, ama uykuhalini koruyordu. Boş bakışlarını üzerime doğrulttu. Sert bir tokat onu kendisine getirdi.Hemen sordum:

Omni: Ne oldu sana böyle?

Zabi: (Hafifçe başını doğrulttuktan sonra) Bilemiyorum. Birden üzerime bir ağırlık çöktü.Hızımı azaltan bu baygınlık hali ile önce durduğumu sonra başlığı çıkardığımıhatırlıyorum.

Omni: Ne yani, bu olup bitenlerin açıklaması bu mu? Çevre temiz. Nasıl oldu?

Zabi: Dedim ya, aynen anlattığım gibi. En son saçlarımın toprağa temasıydı anımsadığım.Sonrasını sen de biliyorsun.

Beni, soğukkanlı bir ifadeyle 'Sorun nedir?' dedi kanaldan. 'Zabi'yi baygın buldum. Saçmalıyor.' dedim. Beni, şaşırtan bir komut verdi: ' Siz arkamızdan gelin bizyola devam etmek zorundayız.' Tepem atmıştı. Emre karşı çıktım:

Omni: Böyle yapmaya hakkın yok. Bizi yalnız bırakamazsın.Zabi'nin ayağa kalkacak haliyok. Enerjisi tükenmiş, konuşmaya gücü yok. Sanki bir şey onun içini emmiş. Bir numaramantıklı ol.

Beni: Daha önce de söyledim. Hedefe her ne pahasına olursa olsun ulaşmak zorundayız.Sonuçlarına katlan.

Omni: Bunu yapmaya hakkın yok. Diğerleri de biliyor.

Beni'yle tartışırken Omek, Ker ve Lembek benimle aynı görüşte olduklarını kısave öz olarak kanaldan bildirdi. Uli ise kararsızdı. Zabi'yle ben diğerlerinden uzaktakalmıştık. Çok oyalanmadan bir savunma adası oluşturup Zabi'yi tedavi etmeliydik.Bunlar, bir numaranın umurunda değildi. Zabi, ara sıra sayıklayarak düşüncelerimi

 bölüyordu.

Zabi: Biz neredeyiz?... Sen nereden geldin?... Uyumak istiyor muyum?... Bu ağaçları buraya sen diktin!...

Page 41: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 41/75

Zabi'yi bu hale getiren neydi? Andri'yi hiç sevmemiştim. Beni'ye kanaldan bağırarak sakinleşmeye çalıştım: ‘Derhal yanımıza gelin ve yardım edin.’

Ker hemen ekledi:

‘Geri dönüp Zabi'ye ulaşalım. Beni... Yoksa keşif sensiz tamamlanır. Biliyorsun, bir

numara ölürse komuta iki numaraya geçer. İyi düşün. Atış menzilime kolayca girebilirsin.Akıllı ol.’

Beni, bir kaç dakika süren sessizliğin ardında kazandığımızı söyleyerek geri dönme emriniverdi. Ama geri dönerken uyarısını yapmıştı. Daha önce söylediklerini hatırlamamızı vetehlikenin çok yakında olduğunu söyledi. Lembek, onun bu sözlerini korkaklıklasuçlayarak cevapladı.

Bir süre sonra diğerleri de yanımıza geldi. Her gelen Zabi'yi gördüğünde benimgibi şok oluyordu. Sorulan sorular, aynıydı: 'Ne oldu sana böyle?' Zabi, zavallı bir bakışlayüzümüze boş boş bakıyordu. Eskisi gibi sayıklamıyordu. Susmuş vaziyette biz

yabancıymışız gibi boş bakışlarını dağıtıyordu. Aramızda tartışmaya koyulduk. Bastıranyağmur ile konuşmalarımız ormanda kayboldu.

Beni: Düşündüğümden de kötü.

Ker: Hele şükür... Anladın be bir numara.

Beni: Üzerime fazla gelmeyin. Bir kişi için diğerlerinin hayatını tehlikeye atmak istemem.

Omek: Tabi kendi hayatını da.

Lembek: Önce şu zavallı Zabi'yi tedavi edelim.

Uli: Çekilin, ben hallederim.

Omni:Neyi halledeceksin? Ortada tedavi edilecek yara, kırık yok ki!

Uli: Zabi'nin beyin fonksiyonları eriyor. Çabuk olmalıyız.

Ker: Uli, sorunu çözebilecek misin? Aramızda tek tedavi uzmanı sensin.

Uli: İzin verin, ön muayene yapayım.

Uli, Zabi'yi önce başından başlayarak ayak tırnaklarına kadar yokladı. Sonra,

Uli: Elektrik şokuna maruz kalmış. Ama yakıcı olanlardan değil. Bu, yavaş yavaş kan

damarlarını daraltan yansıyıcı elektriklerden.

Omek:Komik olma, ormanda elektrik ne arar?

Uli: İşte çözülmesi gereken de bu. Üstelik panzehiri; ölüm pahasına elektrik şoku.

Ker: Aptal olma. Elimizdeki silahlar öldürücü olabilir.

Uli: Başka çaresi yok.

Omni: İzin verin yapsın. Baksanıza, Zabi zaten ölmek üzere.Gözlerini açık tutmakta bilezorlanıyor.

Lembek: Açılın, bu işi ben yapayım. Uli, söyle. Nereye nişan alayım?

Uli: Kaşların birleştiği yere.

Page 42: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 42/75

Lembek, beklemeden atışını yaptı. Zabi’nin yüzünden dumanlar çıkıyordu.Zabi'den henüz bir iyileşme belirtisi görememiştik. Ker, kendine hakim olamadı.Beni'ninüzerine çullandı. ‘Yeter be, git başımızdan.’ diye haykırdı. Ormanda sesin yankısı şöyle birdolandı. O anda Zabi gözlerini açmış olup biteni izliyordu. Bunu geç fark eden bizler,kavgayı bırakıp Zabi'ye yöneldik.

Zabi: Hey, arkadaşlar burada ne işimiz var? Optik alana gitmeliyiz.

Beni: Haklısın. Hadi kalkın, gidiyoruz.

Uli: Bekleyin. Zabi... Bize açıkla, sana ne oldu?

Zabi: Olayı büyütmeyin. Yürürken kendimi kaybedip bayılmışım.

Omek: Üzerinde herhangi bir ağrı hissettin mi?

Zabi: Yo...

Ker: Kereviz suratlı, bizi korkuttun.

Uli: Beni, bölgede analiz yapmalıyız. Elektrik çıkış alanı olmalı.

Beni: Buralarda?

Uli: Evet.

Beni: Fazla uzattınız. Zabi iyileşti. Toparlanın.

 

Page 43: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 43/75

Bölüm 5

YabancıZabi, uzanmış olduğu yerden kalkarak öne geçti. Bu, bana tuhaf gelmişti. Öncesi ilesonrası çelişmekteydi. Aramızdaki diyalog bozukluğu nedeniyle gerilen sinirlerimizeşliğinde yola koyulduk. Uli, arkamızda kalıp benden aldığı teknik tarayıcı ile kısa mesafeiçin analiz yapacaktı. Kimsenin umurunda olmayan Beni'ydi. Umursanmayan adamseçilmişti. Ölümle tehdit edilecek kadar önemsizdi. Uli'nin geride kalışı canımı sıkmıştı.Yanıma gelmeliydi. Bunun için arkama dönüp ormanlık alanda kanaldan seslendim:

‘Boşuna uğraşma, zaman alır.’ Uli, cevap vermedi, taramasını sürdürüyor olmalıydı.Aletin nasıl çalıştığını tam olarak bilmeden çabalıyordu. Tekrar ve daha ciddi bir tavırlatekrarladım sözlerimi. Gözlerimle ilerdeki çalılıklar arkasından çıkmasını

 beklemekteydim. Arada kalmıştım. Öndeki grup ve Uli arasına sıkışmıştım. Daireşeklindeki ilerleyişi unutmuş, gidiyorlardı. Yerimde kalıp Uli'yi beklemeye karar verdim.Bir elimde teknik aletler vardı. Diğer elim çenemi kaşımakla meşguldu. Kaşırken Uli'ninhaykırışı ile irkildim! Haber kanalından sesin kaynağı konuşmaya başladı.

Uli: Dikkat, yabancı otuz derecede 0,5 migon mesafede. Bizi gözlüyor. Dikkat, yabancı.

Beni: Çabuk yanımıza gel, seni koruruz.

Omek: Beni, fazla oldun. Yabancının işini bitirmeden optik alana girmeyeceğim.

Beni: Siz gidin. Ben gelmiyorum. Kurallara uyun. Benim talimatlarıma uymakzorundasınız.

Ker: Onu merkeze söyle. Burada, koskoca bir gezegende aciz bir keşif subayı ile işimizyok. Yaptığın, sadece konuşmak.

Lembek: Hey, uzatmayın. Uli'nin yanına gitmeliyiz.

Omni: Uli, sana en yakın benim, seni korumadayım.

Uli: Peşinden koşuyorum. Çok hızlı. Kaçıyor. Ker'in söylediği gibi. Uzun boylu. Çekimalanıma sokmakta zorlanıyorum. Çok hızlı. Tekrar ediyorum. Yetişemeyeceğim. Teyitedin.

Omni: Hemen arkandayım. Seni kolluyorum.

Beni: Derhal geri dönün. Yörüngeden çıkıyorsunuz.

Omni: Manyetik alandan çıktık. Yaşasın. Beni, buraya gel.

Kısa bir sessizliğin ardından ikna olmuş ses tonuyla cevabını verdi:

Beni: Peki, arkandayız ve geliyoruz.

Ker: Uli, arkanda on üç derecede 0,32 migondayız. Yabancıyı atışlarınla bezdir.

Page 44: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 44/75

Page 45: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 45/75

gibi kanaldan bağrışmıştık. Analiz alanımda yabancı, ürkütücü bir hız büyüklüğündegörülüyordu. Ne yapacağımız konusunda tutarlı bir karar verememiştik. Optik alan mı,yabancı mı, yoksa merkezle bağlantı şansını kullanmak mı? Hangisini yapmalıydık.Arkasından koştuğumuz yabancı ne düşünüyordu? Merak edişim artmıştı. Planı neydi?

Bu düşünceler içinde koşarken seçeneklerin arasında gidip geldim. Ne

yapmalıydık? Bir yanda uzaklaştığımız optik alan, diğer yanda merkezle bağlantı kurmaimkanı. Bunların ötesinde ise bizi peşinden sürükleyen bir yabancı. Ker'in tuzak olasılığıüzerine teoremi, aklımdan çıkmamıştı. Dikkatle ve olabildiğince hızla harekethalindeydim. Çemberden ziyade bir hilal şeklinde yabancının arkasındaydık. Önlerde yeralmam nedeniyle yabancının hızını analiz alanından izleyebiliyordum. Gerçekten birinsanın alabileceği en hızlı düzeydeydi. Üzerimizdeki ağırlıklara bizlerin yetişmesiimkansız görülmekteydi. Uli, atış yapma isteğini yineledi. Beni'nin kesin talimatı vardı.Amaç, canlı ele geçirmek ve konuşturmaktı. Farkında olmadan ormanlık alanın sonunaulaşmıştık. Neredeyse düzlüğe çıkacaktım. Yabancı ise düzlüğe ilk adımlarını atmıştı.

Hızının yavaşladığı, tarayıcımdan okunuyordu. Yavaşlayan temposu ile kaçmaya devamediyordu. Her birimiz bu yabancının mantıklı bir kaçış izlemediğini biliyorduk. Sanki,‘Peşimden gelin, size ne göstereceğim.’ der gibiydi. Aramızda geçen haber kanalıkonuşmaları sürerken panik havasını üzerimizden atmış vaziyette planlı bir takibegeçmiştik. Zabi, bu takibin dışındaydı. Arkalarda bir yerde, peşimizden sürüklenen birkuyruktu.

Düzlüğe ulaştım. Etrafıma bakındım. Benden önce Uli ve Ker düzlüğegeçenlerdi. Önümde, on yedi ve yirmi sekiz derecede ilerlemekteydiler. Yabancıyı rahmetgözümle analiz ettim. Şimdilik yavaş sayılan bir hızda görünüyordu. Hızını kesiş nedeni

aklıma takılmıştı. Uli ve Ker, herhangi bir tuzak ihtimaline karşı yavaşlayıp bizleri beklemeye karar verdiler.

Uli: Çabuk olun. Yabancı durdu. Arkası dönük halde, karşımızda hareketsiz dikiliyor.Çevremizde saklanabileceği bir bölge yok. Her şey yolunda. Ortam alabildiğine düz veçimenlik.

Beni: Az sonra yanındayız. Zabi, nerede kaldın?

Zabi: Geliş yolundayım. 0,3 migondayım.

Zaman, çok çabuk geçmek istiyordu. Kısa sürede hepimiz düzlüğe ulaşmıştık. Enson gelen Zabi, arkamızı kollarken yabancıya doğru yaklaşmaya başladık. Silahlar tetikteve ben teknik tarayıcı ile çevreyi yoklar vaziyette bekledik. Yabancıya yakınlığımız giderekarttı. Artık kaçamayacak kadar yakındık.

Ürkütmeden ve yavaş adımlarla hilal hareketindeyiz. Haber kanalındaki tek ses, Beni'nin‘Yavaş... Atış yok.’ fısıltısıydı. Çok yakındık. Zabi, ormanlık alandan uzaktı. Yani, geriyedönüş yoktu. Tuzak olasılığı karşısında yapabileceğimiz bir şey kalmamıştı. Yabancıyıteslim alıp geri dönmeliydik. Yabancıdan ses yoktu. Hareketsizdi. Dimdik ayakta, uzun

 boyu ile bize meydan okumak isteyen bir hali vardı. Yabancı ile ilk diyalogu Beni kurdu:

Beni: Yabancı... Teslim ol. Kaçman imkansız. (Yabancı karşılık vermeyince) Tekrarediyorum, teslim ol.

Page 46: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 46/75

Ker: Şunu vuralım, olsun bitsin bir numara.

Beni: Hayır. Sakin olun. Her şey kontrol altında. Yabancının kaçma şansı yok.

Beni'nin bu sözleri biter bitmez yabancı, kahkaha atmaya başladı. Bu sesler, onaait duyulan ilk seslerdi. Ama bu... bir kadın sesiydi! Karşımızda bir kadın korsan vardı.

Diğerleri gibi ben de şaşırmış bir görünümde yabancıyı daha dikkatli süzdüm. Birden bireyabancı yüzünü bize döndü. Gerçek bir kadındı. Peki burada ne işi vardı? Nasıl gelmiştive niçin peşine takmıştı bizi? Aklımın takıldığı o kadar çok nokta vardı ki! Kadın korsan,kısa saçlı, uzun boylu, başlıksız ama korunaklı giysiye sahipti. Silahsız olduğu haldekarşımızda durabiliyordu. Sağ elindeki bilmediğimiz teknik bir alet dışında hiçbirolağandışı yanı yoktu. Tabi bir de bayan olması garipti. Kimse konuşmadı. Beni de susmuşonun konuşmasını bekliyordu. Söze başlamaya ramak kalmış bakışları ile bizleri dikkatleinceledi. Yüz ifadesi ile bizi şaşırtan, soğukkanlı yabancı, boş bakışlarımız arasında uzunsüreceğe benzeyen konuşmasına başladı:

- Çok yavaştınız, beyler. Gezegen Andri'ye hoş geldiniz. Elimdeki aleti fark etmeyişinizeşaştım. Ona gelmeden önce, en çok merak ettiğiniz konuya açıklık getirelim: Nereden venasıl geldiğimiz. Gözlerinizdeki bakışlar 'hadi anlat' der gibi. Evet... Kendini keşifte askerzannedenler. Buraya gelişim çok kolay oldu. Diğer arkadaşlarımla beraber yerleşim tabanıoluşturabilecek kadar kısa bir süre önce, buradan çok uzakta olan; Olorko Unutulmuşlargezegeninden firar ettik. Çoğumuzu haksız yere tıkmıştınız.

Uli: Konuşmanı düzelt. Sizi ben tıkmadım.

- Üzerindeki üniforma ile beni tıkan yönetimi temsil ediyorsun. Farkında mısın?

Uli: Bir numara, izin ver suratına sekizinci deliği ben açayım.Beni:Aptallaşmayın. Yabancıya izin verin. Anlatsın. Nasıl olsa teslim olacak.

Hepimiz hayretler içinde bakışlarımızı korurken yabancı söze tekrar başladı.

- Olorko'dan kaçmanın imkansız olduğunu söyleyenler de sizdiniz. Oysa aklınıkullandıktan sonra her ölümlü kurtulur o gezegenden. Tarama ve koruma gemilerinden

 biri arıza yapıp yakın bir bölgeye inince, saf ve ellerindeki silahları kullanmaktan acizpilotları kolayca saf dışı bıraktık. Pilotlar ölmeden önce bülbül misali öttü. Her türlü şifre,yol haritası, çizimlerini bize verdiler. Uzun bir uzay yolculuğundan sonra, grubumuz, yeni

keşfedilmiş ve uyum süzgecindeki bu gezegene ulaştı. İniş sorunlu olduysa da sağ salimtoprağa kavuştuk. Yaşıyorduk ve özgürdük. Yanımızda silahımız ve koruyucugiysilerimizi alarak gezegeni işgal ettik. Yani... Asıl yabancı sizsiniz. Öyle değil mi, nedersiniz?

Omek: (Beni'ye dönüp) Acele edelim. Daha merkezle bağlantı bile kuramadık. Optik alan bizi bekliyor.

- Optik alan mı? Oraya mı gitmek istiyorsunuz? Buyurun gelin. Sizi iyi ağırlarız.

Zabi: (Arkadan) Ne? Olamaz!

Ker: Beni, haklıymışsın. Başımız belada.Omek: Bu kadın yalan söylüyor.

Page 47: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 47/75

- Sıra... elimde görmüş olduğunuz şu ufak tefek, şirin mi şirin alete geldi.

Beni, eliyle hareket komutu verince;

- Hey, olduğunuz yerde kalın. Bir adım daha atarsanız. Bu aleti çalıştırırım.

Omek: Bayan sesiyle iyi korkutuyorsun.

Beni: Durun, ciddi olabilir.

Uli: Yalan olamaz mı? Korkacak ne var?

Beni: Tamam durduk. Anlatacaklarını dinliyoruz.

Hilal şeklimizi korumuş halde, ayakta dimdik, silahlarımız ve teknikaletlerimizle yabancıyı kuşatmış durumdaydık. Son söz bizimdi. Ama yabancınınkonuşmak istemesini, anlayışla karşılamıştı bir numara.

- Elimdeki aletten bahsetmeden beni teslim almaya kalkmayın.

Ker: Anlat, görelim aletinin marifetlerini.- Grubumla buraya geldikten sonra optik alan giriş-şifre-sistemini çözüp yerleştik.Ardından sizin yapmanız gereken veri avına biz giriştik. Yeniyi yakalamak için dörtkoldan gezegene dağıldık.

Omek: Peki, sen tek başına ne arıyorsun?

- Lafı değiştirme.

Omek: Soruma cevap ver. Silah işaret parmağı ile seni gösteriyor. Bak.

- Soğukkanlıyımdır. Beni böyle korkutamazsın. Eğer ölürsem siz de ölürsüzünüz.Omek: Soruma gel. Tek başınasın. Bizi mi takip ettin?

- Gezegene inişinizden bu yana sizi takip ettim.

Ker: Çalılar arasında kaybolan da mı sendin?

- Evet. Sizi kendime çekmek ve sürmek istedim. Olmadı.

Beni: Nereye sürmek?

- Yedinci mayın bölgesine.

Omni: Mayın mı? Ne mayını ya!Zabi: Hey çabuk olun. Gün bitiyor.

Beni: Demek, sen bizi işin başından beri izledin.

Uli: Bir numara haklıymış. İşimiz bitti.

- Bakıyorum da her geçen an aklınızı daha iyi kullanıyorsunuz.

Lembek: Yabancı, tarih kitaplarına karışmış mayın sistem ile bizi korkuttuğunu musandın? Gerçekçi mi?

- Teknik aletleriniz her zaman doğruyu söylemez. Mesela en arkada duranınız.

Beni: Zabi mi?

Page 48: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 48/75

- En arkadaki uyku mayınına yakalanmış gibi bakıyor buraya.

Uli: Elektriksel bir şeydi, çözememiştik.

- O dediğin, mayındı. Tarihin içinden çıkarıp geliştirdiğimiz mayın.

Beni: Ne tuhaf. Tek başınasın ve hiç korkmadın. Üstelik kaçışların hızlıydı.

- Teknolojiyi kullanan siz, onu geliştiren biziz. Ayaklarımı kaplayan bu botlar,termomekanik enerji ile fazla enerji harcamadan hızlı ve büyük adımlarla uzaklaşmamısağlar.

Uli: Vay be! Teknik cihazlarımız, giysilerimiz beş para etmezmiş meğer.

- Lafa daldık. Konu değişti. Yeniydi en son anlattığım. Gezegendeki biz gezginler şanseseri bir maden bulduk. Ama ne maden! Bu madeni elimizde bulundurduğumuz sürecegezegen bizim. Üstelik bu maden düşünemeyeceğiniz kadar farklı, alışılmadık bir maden.

Omek: Neymiş bu madenin kerameti?

- Bu madeni göremezsiniz, elle tutamazsınız.

Omek: Nasıl?

- Nasılını bana değil yaratıcıya sor. Biz bu madeni şansın yardımı ile bulduk ve işledik.İşlemesi ve yerleştirmesi çok tehlikeli bu madenden mayın yaptık. Gezegenin pek çokyerine mayın alanı yaydık.

Ker: Yani teknik analizörce hissedilemeyen bir maden.

- Aynen öyle.

Ker: Toprağın altında mı?

-(Gülerek) Hayır. Kalbinde.( Nasıl sorusuna gerek kalmadan açıkladı.) Yerden belli birmesafede, yerden bağımsız, ağırlıksız ve bırakıldığı alanda kalan, nötr bir mayın bu.Sadece insanın kalp atışı ile devreye giriyor ve bum oluyor. O bunlardan birinin içindesenin kalbin var.

Ker: Peki neden patlamıyor? Üstelik nasıl görüyorsun?

- Çünkü ben de bir insanım. Kendimi ve grubumu tehlikeye atmamak için bu elimdekialeti geliştirdik. Kısaca o mayın başparmağımın, çalıştır tuşuna basmasını bekliyor.

Basmamı ister misin? Rahmet gözünü unutmadık ve göz içine mayını gören özel bir lensyerleştirdik. Görünmeyeni görünen yaptık.

Ker: Bizimle dalga geçme, sana inanmadım.

Beni: Ker... Yerini değiştir. Kimse kıpırdamasın.

- Benim gitmem gerek. Ha... Unutmadan. Merkeze bunlardan bahsetmeyin. İnanmazlar.Elveda yaşananlara, elveda aciz kalan saflara. Mayınlar, 270 midin boyunda, çubukşeklinde. Ben görürüm. Çıkmanız, im-kan-sız. Son olarak iyi ölümler. Fark etmediniz amamayın alanımdasınız ve çalıştır tuşuna bastım.

Yabancı ciddiye benziyordu. Yavaş ve güvenilir adımlarla uzaklaşırken doğruyusöylediğini kanıtlamak istiyor gibiydi. Uzaklaşması sürerken dümdüz alanda mayınlar ve

Page 49: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 49/75

 biz, baş başa kalmıştık. Göremiyorduk. Hissedemiyorduk. Ve galiba ölüyorduk.Hiçbirimiz konuşmadı. Donmuş gibiydik. Beni'nin düşünmesini istedik. Bir numarayaitaat ediyorduk. Çünkü o haklıymış, yanılmamış. Biz bilmediğimiz bir şey uğruna inatetmiştik. Beni, hilal şeklinin ortasında geriye dönüp Zabi'ye baktı. Düşünceliydi. Söylemekistemiyordu ama dili birden açıldı. Üzgün bir ses tonuyla:

Beni: Zabi... Ormana en yakın sensin. Mayın alanından ilk çıkış denemesini senyapacaksın. Tamam mı?

Zabi: Pekala.

Hepimiz inanmıştık bu hikayeye. Çok gerçekçi bir anlatımla inanılmayacak birsöz inanmıştık. Merkezle bağlantı ihtiyacını unutmuş , can derdine düşmüştük. Yine demerkez bize yardım edebilirdi.

Omni: Beni, Zabi'nin çıkış denemesinden önce izin verirsen merkezden bilgi alalım.Düştüğümüz durumu anlatalım.

Beni: Yabancı dedi, duymadın mı? İnanmazlar.

Omni: Biz nasıl inandık?

Beni: Peki, başla. Diğerleri oldukları yerde kalsınlar.

Hemen sanal görüntü alıcı ve verici sistemlerini kurdum. Bu sefer bağlantıyıkuracaktım. Önce merkezin uzay boşluğunda yaydığı şifreli görüntüyü yakalamalıydım.Şifreyi Beni'den aldım. Merkeze girdik. Sırada kendi görüntümüzü ulaştırmak vardı.Diğerleri donmuş vaziyette( ki öylece kalmak zorundaydılar-bense, ayaklarımı hareketetmeden üzerimden çıkardığım aletlerle çalışmaktaydım.) çevreye boş boş bakarlarkenmerkezle bağlantıyı kurdum. Görüntü aktarıcıyı Beni'ye yönlendirdim. Ses ve görüntükontrolü ardından net ve temiz bağlantıyı kolayca sağladım. Artık işin gerisi birnumaradaydı:

Beni: Merkez 4328Z Keşif subayı Beni Ontogro sesleniyor. Cevap verin. (Merkezin logogörüntüsü olduğu gibi duruyordu. Demek ki bağlantı kurduğumuzun farkındadeğillerdi.) Cevap verin. Andri'den sesleniyorum. 4328-Z Keşif subayı Beni Ontogro... Sestarayıcısı, sana çalışmanı emrediyorum. (Tarayıcı, merkezdekileri ikaz sinyalleri ile uyaran

 bir sistemdi.)

Bir kaç saniye sonrasında görüntüye merkezi santralin bilgi subayı çıktı.BS: Bağlantı kuranlar, her kimseniz ses ve görüntünüz net gelmemekte. İkinci denemeyiyapın.

Beni: Anrdi'den 4328-Z Beni Ontogro seslenmekte. Keşif Kuvvetleri Analiz Merkezini bağlayın. Sesim ulaşmıyor mu?

BS: Tekrarlıyorum. Ses ve görüntünüz bozuk. Yeniden deneme yapmanız için bağlantıyıkesiyorum.

Beni: Hey. Dur. Du... Bağlantıyı kaybettik arkadaşlar.

Omni: Bir kez daha deneyelim. Manyetik alan nedeniyle görüntü ve ses sistemlerininçalışması engelleniyor olabilir. Netleştirmek için silahları uzaklara fırlatalım. Belki o

Page 50: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 50/75

zaman olur.

Beni: Silahla ne ilgisi var? Belki madenden kaynaklanan bir sorun.

Uli: (Bana bakıp) İki numara, sen bir geri zekalısın.

Omni: Neden?

Uli: Tarayıcının tuşu açık kalmış.

Omni: Tabi... Çok haklısın, ben bir geri zekalıyım. Bir numara, bu sefer merkez bağlantısıgaranti.

Beni: Hadi görelim.

Kısa sürede bağlantıyı sağlamlaştırdım. Sıra, Beni'nin görüntü modülünegirmesindeydi.

Beni: Merkez. 4328-Z Beni Ontogro sesleniyor.

BS: Bağlantınızı kurduğunuza sevindim. Ses ve görüntü net. Emriniz nedir?Beni: Vakit kaybetmeden keşif kuvvetleri analiz merkezini bağlamanızı istiyorum. Aceleedin. Acil durum.

BS: Bağlantı süresi dört saniye. İşlem tamam.

Analiz merkezinin görüntüsüne gruptaki teşhis subaylarından biri ile karşılaştık.

Beni: Andri'den sesleniyorum. Acil durum. Yardıma ihtiyacımız var.

TS: Durumu abartmadan anlatın. Çok geç kaldınız. Sizden haber alamadık. Neler geldi

 başınıza? Optik alanda mısınız?Beni: Anlatacağım, ama inanmazsınız diye korkmaktayım.

TS: Siz anlatın. Ben dinlemeye hazırım.

Beni: Tuzağa düştük. Gezegen Andri'yi korsanlar ele geçirmiş.

TS:(Heyecanla) Sakin olun. Hemen optik alana girin.

Beni: Anlamadın galiba. Gezegen düştü.

TS: Ne demek bu? Siz orada günlerce aptal aptal dolaştınız ve yaptığınız tek şey tuzağa

düşmek, öyle mi?Beni: Andri'den sorumlu analiz üstsubayını istiyorum. Senle anlaşamıyorum.

TS: Tamam. Şimdi bana yavaş yavaş olanı biteni anlat. Dinlemeye hazırım.

Beni: Şimdi oldu. Öncelikle şunu bilmelisiniz ki Andri'ye yanlış açıyla girdik. Bununanlamını biliyorsun. Optik alan ilerleyişimiz sırasında daha başlangıçta adamlarımdan

 birini kaybettim. Ardından, işin başından beri bizi takip etmiş bir kadın korsan tarafındanşu anda bulunduğumuz alanda tuzağa düşürüldük. Anlaşıldı mı?

TS: Dur bir dakika. Nasıl bir tuzak bu?

Beni: Gezegende bulunan özel bir madenden yapılmış bir mayın alanındayız.

TS: Anlamadım.

Page 51: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 51/75

Beni: Biz de anlamadık ki... nedir bu maden mayın diye.

TS: ...

Beni: Bir şeyler söyle, ne yapalım?

TS: Mayın kullanımda değil ki! Panzehiri bulunan silah ve savunma sistemlerinin yeri,

çöptür. Bilmen gerek. Mayın da o çöplerden.Beni: Demek ki birileri çöpe atılmış bir pırlanta bulmuş.

TS: Durum ciddiye benziyor.

Beni: Nihayet anladın.

TS: Size önerim, alandan çıkış için riski göze alıp denemeler yapın.

Beni: Söyleyeceğin şey bu mu?

TS: Evet . Sen ne bekliyordun?

Beni: Kurtarma ekibi göndermeyecek misiniz?

TS: Sen de biliyorsun, daha önce hiç bir dönüşüm gezegeni korsanlarca ele geçirilmemişti.Bu durumda vereceğim kararlar, rütbe derecemi aşar.

Beni: (Kızarak) İçimizden birkaçı ölünce mi karar verilecek?

TS: Anlayışlı ve sakin ol. Bağırmadan ve usulce konuş.

Beni: (Sert bir ses tonuyla) Beni deli etme. Kurtarma ekibi istiyoruz.

TS: Hem bir dakika. Senin yalan söylemediğini nasıl anlayacağım? Yoksa... Yoksa siz blöf

mü yapıyorsunuz?Beni: Ne blöfü? İnanman için kan mı görmen gerekiyor?

TS: Kendini bana inandır. Mayınları göster mesela.

Beni: Bak, bu konuda bana inanmayacaksın. Mayınlar görünmeyen bir madendenyapılmış.

TS: Ne yani, bana gösteremiyor musun? Siz gerçekten safsınız. Göremediğiniz bir şeyenasıl inanırsınız? Derhal optik alana gidin. Orada bağlantı kurup durum değerlendirmesiyaparız. Ardından...

Beni: Dinle beni.

TS: Sözümü kesme.

Beni: Bize inanmalısın. Bir maden bu, ne görünüyor ne hissediliyor. Kalp atışını hissettiğianda patlıyor.

TS: Buna şahit oldunuz mu? Bir kadın korsanın anlattıklarına inanmak bu kadar kolay mı?

Beni: Soru sormayı bırak, kurtarma ekibi yolla. Tek istediğimiz bu.

TS: Bu imkansız. Size en yakın kontrol merkezi onarımda. Ayrıca inandırıcı değilsiniz.Optik alanda görüşmek üzere bağlantıyı kestim.

Beni: (Haykırarak) Hayır.

Page 52: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 52/75

 

Bölüm 6

Mayın 

Merkezle olan diyalog böylece son bulduktan sonra olup biteni anlamak isteyen biz, acizkeşif birliği mensupları sağa sola çaresiz bakışlarımızı çevirdik. Beni, sessizdi ve yere

 bakarak bir çözüm yolu arıyordu. Konuşmaları hepimiz duymuştuk. İnandığımız ve sonçare dediğimiz merkez, biz yedi kişi için kılını bile kıpırdatmıyordu. Ne yapmalıydık, neetmeliydik... Bilemedik. Hep birlikte Beni'nin ağzından çıkacak kelimeleri beklemeye

 başladık. Bu sessiz süre içinde dikkatlice teknik aletlerimi toparlarken Beni, daha önce

yaptığı gibi Zabi'ye yöneldi:Beni: Zabi, ormana en yakın sensin. Öncü olman gerekiyor.

Zabi: Desene, tek başımıza kaldık.

Uli: Korsanlara katılsak yeri.

Omek: Korsan ciddi olamaz, böyle bir maden... Neden bu gezegendeyim? Neden?

Beni: Soğukkanlı olmalıyız. Evet, Zabi. Denemeye geçmeni istiyorum. Yavaş ve isabetliadımlarla ilerleyip yol açmalısın.

Zabi: Hiç merak etmeyin arkadaşlar. Buradan sağ kurtulacağız. Çaresizlik çözüm değil.Ker: Ölümü ensemde hissediyorum.

Omek: Beni, haklıydın. Ölüm, bu gezegende başından beri bizi bekliyor. Boşuna ümit beslemeyin.

Lembek: Size bir iyi, bir kötü haberim var.

Zabi: Şakanın sırası değil.

Lembek: Şaka değil ki. Ciddiyim. İyi haber: Dikkat etmemişe benziyor olmalısınız ki

yabancı, mayın alanından çıkmadan önce çalıştırma tuşuna basmıştı. Bunun anlamı,keskin gözlerimle takip ettim ve izlediği çıkış yolunu hafızama kaydettim.

Beni: Aklınla bin yaşa. Kötü haber nedir?

Lembek: Başlangıç noktası olan yabancının yola çıkış yerine en yakın sensin.

Beni: (Gülerek) evet. Bir iyi, bir kötü haber. Yine de teşekkürler Lembek. Bu ortamda bileespriyle bir şeyler söyleyebiliyorsun.

Lembek: Oturup ağlamak çözüm değil ki.

Omek: Beni, hepimiz sana özür borçluyuz. Çok önceden başımıza geleni söylediğinde seni

korkaklıkla suçlamıştık. Asıl ahmak bizmişiz.

Beni: İlk denemeyi Zabi, ikinci denemeyi de ben yapacağım. Artık konuşma değil, susup

Page 53: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 53/75

 bekleme zamanı.

Zabi, Beni'nin başla komutu ile ilk adımını attığında yüreklerimizin eski hızdaattığını hissettik. Kalbimiz, bir saat misali tik tak demekteydi. Çok ilginçti. Hiçbirimizyalan söyleme olasılığını düşünmemiştik. Bize o kadar gerçekçi ve ciddi gelmişti ki o gidergitmez ölümünün kokusu üzerimize sinmişti. Ve o anda o koku, Zabi'nin omuzlarına

 binmiş durumdaydı. Omuzlarındaki ölümün düşünemeyeceğimiz ağırlığı ile Zabi, ikincive üçüncü adımını da atmıştı. Ormana ulaşması için önünde kırk-elli adımlık mesafekalması, içimizdeki umutları öldürmek için yeterli olsa da yine de bekledik. Ya başarırsadiye.

Beni: Zabi, dur. Bir şey unuttuk.

Zabi: (Arkasını dönmeden) Neyi?

Beni: Başlıklarımızı atmayı.

Zabi: (Gülümseyerek eline aldığı başlığı sallarken) Eğer sağ kurtulmaz ve mayın beniavlarsa... boşverin.

Zabi, sözleri biterken başlığı fırlatmıştı bile. Sağlam adımlarına devam etti.Dördüncü ve beşinci adımını attı. Her adımda yüreğimiz ağzımıza geliyordu. Mayınyerdeymiş gibi gözler adım atan ayaklardan ayrılmıyordu. Oysa mayın gövdeden geçersepatlayacaktı. Eğilmek, sürünmek nafile. Çünkü bir maden yerçekimine karşı koyuyorsa veağırlıksız gibi sabit durabiliyorsa mayın olarak çalışması için manyetiksel bir bağ ile yerekendini bağlaması gerekirdi. Bunun anlamı; eğilsek de, sürünsek de mayın, görüş alanınagiren kalp atışı ile patlayabilirdi. En iyi yol, ayakta dimdik durmaktı. Böylece nabız

atışlarımız tek bir koordinatta toplanır ve risk azalırdı. Teknik bilgim ile beynim bu bilgileri göz önüne getirirken Zabi, yolu yarılamıştı. Adımları eskisinden daha sağlam vehızı yavaşlamıştı. İhtiyacımız olan, şanstı. Ne bir tespit edici ne de bir temizleme aletimizyoktu. Elimizdeki tek güç, şanstı. Bekledik. Zabi, kurtulanların ilki ya da ölenlerin ilkiolabilirdi.

Beni, Zabi'ye durması için talimat verdiğinde gökyüzündeki yağmur bulutları,duş vaktinin geldiğini söylüyordu. Hava kararmak üzereydi. Mayın alanında hiçkıpırdamadan duran aciz biz yedi kişi, düşen ilk yağmur damlaları ile kendimize geldik.Alacakaranlık, batan yıldızın son ışıklarını bize ulaştıra dursun, Beni, Zabi'ye tekrar

ilerlemesi için bir el işareti verdi. Zabi, hepimize anlamlı bir gülümseme attıktan sonrakiilk adımını attı. Sağlam yere basan bu adımı ikincisi takip edecekti. İkinci adımı daat...arken... müthiş bir patlama ile sarsıldık. Yeşil rengin hakim olduğu düz çayırlık alankırmızıya yenik düşmüştü. Zabi yoktu. Neredeydi? Her yerdeydi. Ceset parçaları. En

 büyüğü başparmak büyüklüğünde binlerce parça çevremizdeydi. Ani ve gürültülü birölümden sonra şok olmuştuk. Gözlerimiz ile Zabi'nin en son bulunduğu çevreyi gözledik.Toprak ala boyanmıştı. Görünmeyen maden ve görünen patlamanın ardında yakın alanduman içindeydi. Ama, bu duman kan kırmızısıydı. Söyleyecek bir şey yokken... Zabiölmüştü. Birdenbire. Yürekleri yerinden hoplatacak kadar ani ve canlı haliyle. Dona

kalmıştım. Diğerlerinin bende farkı yoktu. Ağlamak ya da üzülmek için vakit yoktu.Hepimiz derin düşünceye dalmıştık. Derin düşünceden kurtulup birimiz soramadık,‘şimdi ne olacak?’ diye. Kıpırdayamadık. Tatlı can yerinde iken ve sağ iken iyi, ama çok iyi

Page 54: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 54/75

düşünmeliydik. Zabi'nin param parça halini görünce ölümün dehşeti ve korkusu, yine beynimize demirliyordu. Sanki bir daha ayrılmayacak gibi ölümün bilinmeyen duygusuüzerine mantıksız düşünceler, beyin duvarlarından çarparak yön ararken Beni, içimizdenilk söze başlayabilen olmuştu:

Beni: (Donuk sesiyle) Kimse yerinden kıpırdamasın.

Lembek: Birinci şansımızı yitirdik. Sıra ikincide, Beni...

Beni: Soğukkanlı oluşuna bayıldım. Gerçek asker.

Lembek: Sıra sende, bir numara. Bu sefer olacak, inan.

Beni: İkinci bir emre kadar kıpırdama ya da konuşma istemiyorum.

Ker: Düşünmekten alıkoyamazsın ya?

Beni: Eğer başaramaz ve bu alanı, daha kırmızı görmek zorunda kalırsanız, komuta ikinumarada. Merkezle bağlantı kurup kurmama konusunda serbestsiniz. Ben, merkeze artık

 bağlı değilim. Bana inanmayana inanmam. Size de karışmam.

Uli: Bir numara, kötümser olma. Başarıyı iste.

Omek: Bir numara... Bol şanslar.

Beni: (Zoraki gülümsemesiyle) Ölümden korkmayın. Korkacak daha büyükleri var!

Uli: Zabi'nin çabasını boşa çıkarma. Başaracaksın.

Beni: Susma vakti geldi. Adımlarıma başlıyorum. Her şeye rağmen sizler, benimevlatlarım gibisiniz. Ne olur hata yapmayın. İyi düşünen olun.

Evet... Artık susma vaktiydi. Bekleyip olup biteni izleme vakti. Ölümün anigelişini titreyerek bekleme vakti. Beni'nin adımlarını gözleme ya da Beni'den ayrılmavakti. Belki ile başladık, ikinci kurtuluş şansımıza.

Beni, Lembek'in yönlendirmesiyle ilerliyordu. Çabamız: Yabancının bize en yakınolduğu eski noktasına ulaşmaktı. Başarırsak, yabancının adımları ile çıktığı yolukullanacaktık. Hava giderek karardı. Uzakları göremeyecek kadar karanlık içinde kalıpkurtulma mücadelemize devam etmekteydik. Lembek'in derecelendirme komutlarıdışında ses yoktu. Karanlık susmuş, bizi bekliyordu. Hayatsa şimdilik sürmekteydi.Yapabileceğim tek hareket, düşünmekti o an için. Eskisi gibi düşünceye daldım. Beninereye gidebilirdi ki? 0,1 migondan daha kısa bir mesafede yaşam, bizi beklerkenhareketsiz ve biçareydik. Lembek, konuşmayı diledi kendince, Az ve öz olması şartını önesürerek:

Lembek: 43 derece sola... 22 derece sağa... 15 derece ortala...

Lembek yanılmış olamaz diye düşünürken güvendiğimiz tek ipin çürük olup olmadığınatakılmıştık. Yanlış komutlar ya da yanlış adımlar. Ölümü ensemde hissedebildim nihayet,gerçek anlamıyla. Ama... Sanki Beni, dilini kullanmadan korktuğunu söylüyordu bize.Karanlık ne çabuk bastırdı, aydınlığı. Işığı boğduğu anda çevreyi gözetleme olanaklarımız

kaybolmuştu. Başlıklar attığımız yerde dururken bilek altında bulundurduğumuz miniaydınlatıcılarla Beni'nin yolunu aydınlattık. Birbirimizi bize bağlayan ölüm korkusu,terkedilmişlik, merkeze duyulan nefret duygusu ile yapıyorduk, ne yaparsak. Şehir halkı,

Page 55: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 55/75

 bizi buraya kadar kolluyordu demek ki. Merkez, işimiz bitti gözüyle ve yerimize başkalarıvar diye düşünerek, başınızın çaresine bakın diyordu. İlk keşif görevimin ardındanyaptıkları övgüler ve ödüller; vaatler ve tatil dolu saatler.

Dua etme zamanıydı. Yaratıcı kudrete el açma vaktiydi. Ama yapamazdık.Nankör olan bizlere yardım yoktu; merkez gibi yukarısı da bekliyordu. İnsan bilmediği ve

anlayamadığı ölümü, yakınında hissederken ve Beni'nin gözümüzün önünde attığıadımlarla terlerken elimizden hiçbir şey gelmiyordu.’Hadi Beni! Başar şu işi.’diyebildimiçimden.

Beni'nin aldığı mesafe, Zabi'nin aldığı mesafeye ulaşmışken önünde bir o kadarıdaha vardı. Daha ne kadar bekleyebilirdik? İçimden bir ses koş ve kurtul dedi. Madem, bualanda mayının cebinde sakladığı ölüm, bu kadar ani ve hızlı! Koşmalı ve kurtulmalıydı.Ölerek ya da paçayı yırtarak. Beklemek daha beterdi. Bir kez yerine bin kez ölüyordun,her adımla. Zabi'nin parçaları vücudumdaydı. Giysimi yer yer kırmızısı ile süslerken, hafifatıştıran yağmurun o ince damlaları, toprağın bildik kokusu ile karıştı: Kan ve ölümkokusu. Gökyüzü, yıldızları sayacak kadar karardığı o anda, annemle babam ve banaövgüler yağdıranlar belki evinde uzanmış, belki güvenli ortamlarda gezide yürüyor ve

 belki de dört duvar arasında bilim üretiyorlar. Dünleri bugüne devreden şehir halkı,neredesiniz? Merkez, hani biz sizin baş tacınız, başınızı süsleyen saçınızdık. Yoksa perukmu kullandınız? Beni, az kalmış olduğu için midir bilinmez, daha rahat ve kendinisıkmadan ilerliyordu. Lembek, koordine ederken yapacağı en ufak yanlışın bir sonolacağının bilincindeydi.

Büyük bir gürültü ve korkunç bir patlama daha. Dumanlar içinde Beni'yi aramak

 boşunaydı. Zabi'nin başına gelenin aynısıydı. Tek fark, etrafımız daha kırmızıydı. Kalpatışlarım aldı başını gitti. Ağladım. Anlamadığım şeyler ağlattı beni, istemedim. Ölmek,ama böylesine ölmek istemiyordum. Lembek, alt dudağını ısırmıştı. Alnından akan ter vegözlerinden dökülen yaşları, çene ucundan pınarını boşaltıyordu.. Kimsede konuşacakmantık kalmamıştı. Sağ elim, sırtımı sıvazladı. Teselli mi etti? Hayatım boyunca hiç bukadar terlememiştim. Terim, yüzümü yıkadı. Yağmurun yüzüme ulaştığı yerde terimyağmuru karşıladı. Kahretmek boşunaydı. Bağırmak, çağırmak boşunaydı. Bir anda Kerçıkıştı. Çıkışı, komutları ile Beni'yi yönlendiren Lembek'eydi:

Ker: Ne yaptın sen, salak herif.

Lembek: Merkezle ikinci bağlantı kurma zamanı.

Ker: Elimdeki silahla seni öldürebilirim.

Lembek: Neden?

Ker: Sen, bizim son şansımızı öldürdün. Nasıl böyle dikkatsiz olabilirsin? Ne yaptın,çabuk anlat.

Lembek: Bu bir denemeydi. Ve başaramadık. Soğukkanlı olun. Beni'nin sözünü deunutmayın: 'İyi düşünün.' diyen oydu.

Omek: Tartışmayı kesin. Olan oldu. Beş kişiyiz. Bu beş şansımızın daha olduğunu gösterir.Uli: Yabancının sözlerini unutmayın. Hiç şansımız olmadığını söylemişti.

Page 56: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 56/75

Ker: İnsanlar, kendi şanslarını kendileri yaratır.

Omek: Keklik gibi avlanıyoruz. Elimizdeki şu silahlar, teknik aletler ıvır zıvıra döndü.

Ker: Komuta sende, iki numara. Ne yapıyoruz?

Ker'in bu sözleri ile sessizliğimi bozma vakti gelmişti. Evet... Gerçekten de

komuta bendeydi. Ne yapabilirdim... bilemedim. Ne diyebilirdim... Uzunca düşündüm.Söze girdim.

Omni: Merkezle ikinci bağlantı.

Lembek: Çok haklısın. Belki bu sefer ciddiye alırlar. Üstelik kanı ve kırmızıyı görebilirler.

Ker: (Bağırarak) Beni'yi sen öldürdün. Kasten.

Lembek: Saçmalama. O, bir şanstı. Ve kayboldu. Senin başına gelecek şeyi gördüğün içinmi böyle korkakça suçlama yapmaktasın.

Omni: Susun ve beni dinleyin. İyi düşünme vakti. Ya varız ya yokuz.Uli: Yani, merkeze yalvarma zamanı.

Omni: Olumlu ol.

Uli: Beni'yi dinlemeyen ahmak koltuk subayının sana inanacağını mı sanıyorsun.

Omni: Denemekten ne zarar gelir?

Uli: Ben, kendi şansımı deneyeceğim.

Ker: Nasıl?

Uli: Seyret, belki sen de denersin.Merak ediyordum. Uli, nasıl deneyecekti şansını... Tam elim teknik cebe

uzanmışken, Uli ani bir hareketle koşmaya başladı. Attığı adımlar düzensizdi. Şaşkın bakışlarımız altında ormana doğru yöneldi. Hızlı adımları ile saniyelerle yarıştı. Neyapıyordu, bu geri zekalı? Acaba başarabilir miydi? Çok yakındı. Neredeyse çıkacaktı bucehennem tarlasından. ... Böyle olmamalıydı. Gürültü ve ... ve kırmızı duman içinde

 bırakan o ani patlama. Uli'nin tercihiydi. Oynadığı kumarı kaybetmişti. Bizi, dört kişi bırakıp ayrıldı. Ölüm vadisine yolladığımız üçüncü kişiden sonra; ben ve kalanlar eskipatlamalara nazaran daha soğukkanlıydı. Hele Lembek, Uli'nin ardından hiç mi hiç tepki

gösteremedi.

Lembek: (Sinirinden kaynaklanan bir gülüşle) Sinirlerine ve emirlere sahip olamayanınhalini gördük. Umarım, bir daha tartışmazsınız benimle. İki numara... Sıra sende.

Omni: Anlaşıldı. Merkezle bağlantı zamanı. Umalım ki, istediğimizi kabul etsinler.

Ker: Ne isteyebiliriz ki?( Bağırarak tekrarlıyordu) Ne verebilirler? Cevabını biliyorum:Koskoca bir hiç... Hiç.

Omni: Belkilere ihtiyacımız olduğunu biliyorsun.

Lembek: Acelemiz yok. Hava karardı.Yağmur ağır aksak yağmaya çalışırkenyapabileceğimiz en güvenli yol, şimdilik bu.

Page 57: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 57/75

Omek: Bize yine de inanmayabilirler.

Lembek: (Haykırarak) Görmüyor musun? Aydınlatıcı ile şöyle bir çevreni gözle. Negörüyorsun? Kan. Bize hayır diyemezler.

Omek: O kadar iyimser olma.

Omni: Susun bağlantıyı sağlamalıyım. Sonra konuşun.Gerekli düzenekler ile önce görüntüyü aldım. Ardından, görüntüm ulaştı

merkeze. Karşıma çıkan bilgi subayı, beni görünce şaşkına dönmüştü.

BS: Ne oldu size? Giysin kan içinde!

Omni: Andri'deyiz ve ölüyoruz. Size ne oluyor?

BS: Ne?... Anlamadım.

Omni: Keşif kuvvetleri analiz merkezini bağla.

BS: Pe... Peki, hemen.Nefes alıp verinceye kadar teşhis subayı çıktı, sanal görüntüye. Ne olup bittiğini

anlar bir bakışla sordu:

TS: Denemelerinizin başarısız olduğunu görebiliyorum

Omni: Acil yardıma ihtiyacımız var. Verdiğin önerilerle hareket ettik, denedik. Üç kişikaybettik. Geriye giysimde gördüğün şu ufak tefek parçalar kaldı. Yani, sonunda sanakendimizi inandırabileceğimiz bir delile kavuştuk.

TS: Patlamalar sırasında çekim yapmadınız mı?

Omni: Kör müsün? Artık başlık kullanmıyoruz.

TS: Neden?

Omni: İhtiyacımız yok.

TS: Benden ne istiyorsunuz?

Omni: Sadece yardım. Bütün gece hareketsiz bekleyebiliriz. Hatta günlerce bekleriz. Yeterki havadan bizi kurtarın. Tek yol, bu.

TS: Beni dikkatle dinle. Optik alanı kaybettiniz. O görünmediğini söylediğiniz madengezegende iken bunu denemeyiz.

Omni: Ne demek, denemeyiz? Bizi ölüme mi terk ediyorsunuz.

TS: Olup bitenden teşhis grubundakilerin haberi yok. Benden de kuş uçmaz. Çokuzaktasınız. Göreviniz keşifti. Başaramadınız. Size ihtiyaç yok. Ölen ölür. Gerisiilgilendirmez. Size önerim, denemelerinize devam edin.

Omni: İnan ki denedik. Üç deneme de kanla bitti. Bizi anla.

TS: Söylediklerinize inanıyorum. Durumun ciddiyetini de. Elimden gelen sadece hiç.

Anlıyor musun?Omni: Anlayacak kafa kalmadı. Bak... Burada boş yere ölmek istemiyoruz.

Page 58: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 58/75

TS: Siz, gerekirse keşif uğruna ölmek için beslendiniz.

Omni: Ne?... Üst düzey yetkili istiyorum. Buna hakkım var.

TS:(Gülerek) Buna hakkın var. Ama...

Omni: Ama ne?

TS: İm-kan-sız.

Omni: Emrediyorum.

TS: Buna izin veremem.

Omni: Neden?

TS: Siz bu gidişle öleceksiniz. Sizden haber alınamayacak. Bunu sağlayacak güçteyim.Benim raporumla yönlendirilen yeni keşif birliğinin başında olacağım. Sizin

 başaramadığınızı başaracağım.

Omni: Sen başkalarının kanı ile beslenen bir vampirsin.TS: Rütbe uğruna her şeyi yaparım. Anladın mı?

Omni: Eğer bir gün Andri'ye gelirsen bizim lanetimizi hatırla. O maden, sendenintikamımızı alır.

TS: İyi ölümler.

Omni: Bizi dinlemedin.

Omek: Bağlantıyı kesti.

Ker: Şimdi ne olacak?Omni: Bilmiyorum. İnan ki bilmiyorum. Neden buradayız, onu bile bilmiyorum.

Ker: Dört kişi kaldık. Herkes, kendi başının çaresine mi bakacak? Koordineli çalışacakcesaretim kalmadı. Nedir bu böyle... Keşfedilecek binlerce gezegen içinde bugezegendeyim. Belki gün ışığını göremeden öleceğim.

Omni: Kötümser olmayalım. Deneyelim.

Omek: İyi, ama nasıl?

Omni: Bana çok soru sormayın. Hava aydınlanıncaya kadar bulunduğumuz yerde çökerek bekleyin. Şafak vakti harekete geçeriz.

Ker: Kim?

Omni: Anlamadım.

Ker: Demek istediğim, kim harekete geçecek?

Omni: Tabi ki biz.

Ker: (Biraz kızarak) Öncü kim olacak diyorum.

Omni: Şafak vaktini bekleyin. Henüz, elle tutulur bir planımız bile yok. Ne yapabiliriz ki?Bana, mayın alanından nasıl çıkılırın eğitimini vermediler.

Page 59: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 59/75

Lembek: Bize de. Zabi ve Beni'ye de.

Ker: Ama onlar öldü.

Omek: Çökün ve dinlenin artık. Susun biraz.

Omni: Kanlı bir günü geride bıraktık. Bundan sonra en yavaş düzeyde hareket edeceğiz.

Ker: Anlaşıldı, kaptan.

Şafak vaktine kadar beklemedeydik. Ne olduğunu anlamadan neler olmuştu! Oyaşta ölmek istemiyordum. Kaptan bendim. Ama sözüm geçmezdi. Kurtulma şansımızınolduğuna kimse inanmıyordu. Ben bile inanmamışken diğerleri nasıl inansın... Umutsuzcaşafak ışığını bekledik. Hafifçe atıştıran yağmur kesilmişti. Toprak mis gibi koktu.Gökyüzünde, bulutlar arasından görünen yıldızlara baktığımda ne kadar küçük ve çaresizolduğumuzu anladım. Gezegende yolunda gitmeyen, hayatımızdı. Nefes alıp vereceksüremizi yitirirken düşünceler diyarında olup biteni anlamaya çalıştım. Mayın alanınortasında, üzerimdeki ağırlıkların etkisinde, çömelmiş halde iki elimle başımı ortayaalmışken düşündüm. Gözlerim, toprağa baktı. kokusu ile beni cezbeden toprak, sanki ‘gelaslına dön’ diyordu. Acı veriyordu; bu kadar gelişmiş teknoloji varken bu şekilde ölümü

 beklemek. Bunun için mi buraya geldim. Ölenlerin ilki olmayı istedim bir an. Hiç değilse bu geceyi geçirmezdim. Uyku istemedim. İyi düşünüp umutsuz halimden beni kurtaracak bir plan yapmalıydım.

Buradan nasıl kurtulacağımızı bilemedim.. Orman, bize uzaktı. Uli gibi yapmak, büyük bir kumar olurdu. Pişman olabilirdik. Lembek'in hafızasındaki kaçış yoluna dagüvenmek zordu. Kendim bir çözüm bulmalıydım. Nasıl sorusu ile beynimi kurcaladım.

Hiçbir şey yapmadan hareketsiz ne kadar durabilirdim. Mayınlar görülmüyordu. Elletutulmuyordu. Mekanik tarayıcılar ile hissedilmiyordu. Öyle bir madde ki içinden başka bir nesnenin geçmesine izin veriyordu. Nasıldı... Evet... Nasıldı... Bulamadım.Çözemedim. Mantık çukurları içinde işe yarayacak düşünce balonları bir bir patladı.Hepsi, işe yaramayan fikirlerle doluydu. Bizi hayatta bırakacak bir yol yok gibiydi.Umudumu yitirmiş halimle tatlı canım, ‘Son çare ne olabilir?’ diye sordu bana. Ölüm, ençok onu korkutuyor olmalıydı. Koşmak... Olmaz. Yavaş adımlarla şansımızı denemek...Olmaz. ... Evet... Evet, evet. Tabi ya... Bulmuştum. Maden mayın, toprak üstünde,topraktan bağlantısız-ağırlıksız ve havada... Öyleyse toprak altından geçecek bir köstebeğe

yok etmekten aciz olması gerekirdi. Bu denenmeliydi. Ama, yeterli teknik donanımgerekiyordu. Üstelik işlem uzun sürerdi. Zamanı kullanma hakkı bizdeyken denemeyedeğer diye düşündüm. Günlerce sürse bile denemeye değerdi. Besin tabletlerimiz bitmeküzere olsa da açlığa dayanacak gücü bedenimde hissedebilmiştim. Güzel bir fikirdi. Şafakvakti işe girişmeliydik. Yavaş ilerle, ama güvenli olsun. Susuz ve aç olsam da cesaretimyeterdi.

Page 60: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 60/75

Bölüm 7

Yeraltı 

Sabahın ilk ışıkları ile uyuşan bacaklarımızın üzerinde doğrulduk. Uyuşansadece bacaklarımız değildi. Aklımız, bakışlarımız ve ses tonumuz da uyuşmuştu.Uyuşuk halimizden kurtulmak için olduğumuz yerde zıpladık. Aramızdaki mesafeyiönemsemeden küçük harflerle Omek, uzakta mırıldanıyordu. Biraz yüksek seslekonuşmasını istediğimde; ‘boş verin’ dedi. Kim bilir, ne düşündü de söyledi. Aklındangeçenleri bilemedik. Ker, sesini yutkunmaları ile düzeltti.

Ker: Evet, kaptan. Yeni plan nedir? Yoksa plan yok mu?

Lembek: İki numara, cevap versene, duymuyor musun?

....

Ker: Hey, kulaklarını aç da dinle. Plan dedik.

Omni: Hı. Üzerime çıkmadan sakince ne soracaksanız sorun. Dalmışım.

Ker: Planın nedir dedik.

Omni: Kurtuluş için yeraltını seçtim.

Omek: Yaşa... Nasıl olur da bunu işin başında düşünemedik.

Ker: Hop... Bir dakika. Mayınların yeraltında etkisiz olduğuna dair delilin nedir?

Omni: Teşhis subayı gibi delil mi istiyorsun?

Ker: Yanlış anlama. Yine tartışmayalım. Mantık yelpazesini açıkla bakalım. Nasıl olacak?

Omni: Uzun sürecek. Belki günlerce.

Omek: Yapamayız. Gıda stoklarımız buna yetmez.

Omni: Aç kalmaya, susuz kalmaya mahkumuz. Başka çaremiz yok.Lembek: Kaptan haklı. Direnmekte fayda var. Bir şey yapmadan duramayız.

Ker: Elimizde, mayının yeraltına etkisiz olduğu hakkında bilgi yokken?

Omni: Kötümser olma. Eğer kazı işi zoruna gidiyorsa, sen olduğun yerde kalıp beklersin.

Lembek: Tartışarak, söz keserek bir yere varamayız. Sinirlerinize bir türlü hakimolamadınız.

Ker: Tamam... Bundan sonrasına karışmam. Siz deneyin, görelim. Omek: Yöntemi vegönüllüyü tespit edelim.

Ker: Bu fikir, kafama yatmadı.

Page 61: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 61/75

Lembek: Kötümser olma. Başka şansımız yok.

Ker: Yerin altından nasıl ilerleyeceksiniz? Hiç düşündünüz mü?

Omni: Sen de biliyorsun. Giysimizde bulunan, mini hava deposu kapsüllerinikullanacağız. Yerin hemen altında ilerleyeceğiz. Bunun için elimizde toprak kazıcı

niyetine; toprağı önce çamurlaştıran ve basınç yoluyla arkamıza atıp kurutan bir sistemvar. Doğal bir tünel yaratan bir sistem. Teknik aletlerin fonksiyonlarını unutman çok acı.

Ker: Haklı olabilirsin. Ama tünel çökebilir. Ayrıca mayınların toprak katmanındakihareketten haberi olamayacağı ne malum?

Omek: Onu da şansa bırakalım.

Omni: Sistem bu, yöntem bu. Peki gönüllü kim? Hepimizde gerekli cihazlar var.

Ker: Beni defterden silin. Ben yokum.

Omek: Ben deneyebilirim.

Lembek: Aynı anda deneyelim.

Omni: Olmaz. Geriye kalanlar, deneyeni yönlendirmeli.

Ker: Hiç umudum yok, arkadaşlar.

Lembek ( Sinirli bir ses tonuyla) Kapa çeneni. Çök, olduğun yere ve bekle.

Ker: Peki, öyle olsun.

Omni: Ancak düşünemediğimiz bir nokta var.

Omek: Nedir o?Omni: Hava kapsüllerimiz, belli bir süre ile kısıtlı. Yeniden dolması için toprak üstüneçıkılması gerekiyor.

Omek: Kısacası, ara duraklar kullanmamız kaçınılmaz.

Omni: Bu riski göze alıyor musun?

Omek: Başka yolu yoksa, evet.

Ker: İçimden birileri ‘öleceksin’ diyor, Omek.

Omek: Lembek’in sözlerini unuttun galiba.Omni: Başlayalım mı?

Omek: Peki... Gerekli hazırlığı yapayım. Biraz bekleyin.

Omek, yavaş hareketleri ile hazırlığını yaparken bizler gözlerimizle onungözlerini tarttık. Önce, giysisinde bulunan hava kapsülünü çıkarttı. Çalışıp çalışmadığınıişin başında kontrol etmesi gerekliydi. Sistem olarak; sıkıştırılmış oksijen solunmayauygun hale getiren termonilazör yardımı ile nefese uygun halini alırdı. Kapsül, küçüktü.Bir bölümü ağız içinde bir bölümü ağız dışındaydı. Dişleriyle kapsülü ağzına

yerleştirdikten sonra gerisi gelmiş ve sistem işlemeye başlamıştı.Şimdi sırada, yeterli düzeyde bir derinliğe ulaşmak vardı. Omek, çevresini, kendi

ekseninde dönerek kazdı, elindeki minik-kazıcı aygıt ile. İçini doldurduğu çukura

Page 62: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 62/75

girerken doldurduğu boşluğun eski sahiplerini; toprak parçalarını, çevreye savurdu.Nedense sakindi. Ker hariç hepimiz heyecanla olacakları bekledik. Acaba sorusu ileoyalanıyorduk. Omek, sessizce gömüldü. Başını görmekte zorlanıyordum. Zıplayarakanca görebildim. Rahatça sığdığı çukurunda sırada ilerleme safhası vardı. Öncedenhazırladığı teknik donanımı vücuduna yerleştirmiş olmalı ki zaman kaybetmeden

harekete geçti. Hızı yavaş olsa da güvenle ilerliyordu. Sürekli sesli bağlantı halindeydik.Yıldızın doğmasına fırsat vermeden yeraltına inmişti. Başarması halinde tümendişelerimiz son bulacaktı. Korkularımız gerçekliğini kaybedecekti. Ama bu, nezamandı?

Bulunduğu ortama iyice yerleşen Omek, tünel oluşturma işine girişmeden öncehaber kanalından ‘başlıyoruz’ dedi.

Omni: Ne yapman gerektiğini biliyorsun. Elimdeki teknik çözücü, yeterli alçaklıktaolduğunu söylüyor. Toprağın fazla kabarmaması için arkanda kalan boşluğu önündekitoprakla dolduracaksın.

Omek: Anladım, iki numara. Geriye dönüş yok.

Aramızda geçen kısa konuşmadan sonra ağzına tekrar hava kapsülünü almışolmalı ki hemen harekete geçti. Toprak üstünden ne olup bittiğini görmekten mahrum,meraklı bakışlarla bekledik. Acaba, orada ne hissediyordu... Gün ışığının bedenlerimizeçarptığı bu ilk dakikalarda, gölgemizin boyumuzu aşmışlığına aldırmadan, çevreyeduyarsız dikkatli bakışlarımız ile, yavaş ama güvenli yolda ilerleyen Omek’i takipediyorduk. Hızı düşük olsa da bizi bekleteceğine deyecek diye düşünmüştüm o anda, Ker,yine ağzını açtı:

Ker: Başaramayacaksınız.

Lembek: Sen, kimden yanasın?

Ker: ...

Lembek: Cevap versene.

Ker: Doğruyu söylediğim için mi bana bu kızgınlık?

Lembek: Nerden belli, o doğru dediğin şey?

Ker: Biraz silah mühendisliği bilgin olsaydı.

Lembek: Seçtiğimiz kaçış yolunu başından beri beğenmediğini biliyorum. Neymiş, o zekafışkıran beyninden geçenler? Söylesene.

Ker: Mayın, kalp atışını nasıl hissediyor? Hiç düşündün mü?

Omni: Ne demek bu şimdi?

Ker: İnsan kalbi, her atışında birkaç değişik yolla sinyal yollar. Kimisi ses gibi kulakyoluyla algılanabilir. Ama öyle sinyaller var ki ,senin de bilmen gerekir, bu sinyaller tarifdışı ve yavaş olacağı gibi hızlı da yayılabilir. Bunlar duyu dışı yayılışlardır. Şehir

sınırlarında uygulanan sistemi hatırla. Organize edilmemiş doğaya girişler, şehir halkı içinyasakken herhangi bir giriş olasılığına karşı çok duyarlı sistemlerle donatılmış bir hat bulunur.

Page 63: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 63/75

Lembek: Bunun ne ilgisi var? Biz mayınlarla bocalaşırken...

Ker: Beni anlayamayacak kadar gerisin.

Lembek: Ne anlatacaksan anlat da bitsin.

Ker: O bahsettiğin sistemlerden hiçbir şey kaçmaz. Küçük yaşlarda, toy bir delikanlı iken

sizin belki adını bile duymadığınız; Simor şehrinde bir olay olmuştu.Lembek: Kısa kes.

Ker: Şimdi göreceksin, kısa mı uzun mu olduğunu. Simor’dan doğada bir gezinti yapmakisteyen bir grup, sistemi halt etmek için sizin seçtiğiniz yolu denediler ve...

Lembek: Ve ne?

Ker: Ve sistem onları tespit etti. Yeraltından gitmelerine rağmen.

Lembek: Burası şehir değil ki, Ker.

Ker: Bana inanman için Omek’i beklemen gerekecek.Lembek: Kan mı bekliyorsun?

Ker: O delili bekleyen sensin.

Omni: Kesin. İstemiyorum. Artık birbirimizi üzmeyelim. Susalım ve bekleyelim.

Ker: Nereye kadar?

Omni: Ölüm tarlasında hasat zamanını bekleyen ekin gibiyiz.

Ker: Aynen öyle.

Omni: Şimdi bekleme zamanı. Ker, susup olacakları beklemeliyiz.

Ker ve Lembek arasında geçen tartışmadan sonra ilgimi tekrar Omek’eyönlendirdim. Herhangi bir problem yoktu. Bulunduğumuz düzlükte, başımızınüzerinden esen hafif meltem ile serinlememize rağmen endişelerimiz hep aklımızdaydı.Omek, ölüme bizden daha yakındı. Bunu içimden birileri fısıldamıştı.

Omek, kat etmesi gerektiği yolun yüzde yirmisine anca varmışken gün ortasınaulaşmıştık. Sıcaklık dünkü gibiydi, ama bunaltacak kadar yakmıyordu yüzümüzü. Açtık...Ne düşünüyordum öyle! Millet can derdinde, bedenim boğaz derdindeydi. Omek’in ilk

yüzeye çıkış anı yaklaşmış durumdaydı. Ker ve Lembek sırt sırta vermiş birbirlerine bakmadan bekliyorlardı. Gözlerimle bir o yana bir bu yana, ormanla düzlük arasında gözgezdirirken, Omek haber kanalına girdi.

Omek: Hava kapsülümün hafiflediğini hissettim, iki numara. Ne dersin? Bugünlük bukadar yeter mi?

Omni: Biraz daha Omek. Biraz daha. Süren var.

Omek: Ama...

Omni: Biliyorum, orada bunalmış, sıkılmış ya da şuran buran tutulmuş olabilir. Bunu

yapmalısın. Zamanımız varken değerlendir.

Omek: Peki, bir süre daha buradayım.

Page 64: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 64/75

Dakikalar sonra, Omek tekrar haber kanalına girdi.

Omek: İki numara, bu iş olmayacak.

Omni: Nedenmiş o, Omek?

Omek: Tarayıcınla ve çözücünle bölgeyi bir daha ve dikkatlice taramanı istiyorum.

Omni: Taramayı, işin başında yaptım. Yüzey, toprak. En ufak bir sert kütle yok.

Omek: Yanılmış olamaz mısın?

Omni: Zannetmiyorum.

Omek: Şu anda önümde ne görüyorum? Söylememi ister misin?

Omni: Sakın düşündüğüm şeyi söyleme.

Omek: Evet, düşündüğün şey: Çok sert bir kaya tabakası. Yüzeyin elli midin derinliğinekadar çıkan bir kaya havzası. Zannederim ki bütün mayın alanını kaplayacak düzeyde.

Yani... Çıkış yollarımızı tutmuş bir engel var.Omni: Tarayıcı otuz midin mesafeye kadar iniyor. Bunu düşünmeliydim.

Omek: Şimdi ne olacak?

Omni: Önümüzde iki seçenek var.

Lembek: Hey, hey... Durun. Ne yani, şimdi yaptığın planda unuttuğun bir şey olduğunumu ima ediyorsun?

Ker:(Alayla) Paraşüt şimdi düştü.

Omni: Susun. Omek, iki seçenek var demiştim. Birincisi: Yüzeye yakın işine devamedeceksin. Ama çok daha tehlikeli olacak. İkincisi:(Ker ve Lembek’e dönerek)Bulunduğun yerden yüzeye çıkıp bana ters düşen Ker ya da Lembek’ten bir plan alacağız.

Omek: İki numara. Komik olma. Başka nasıl olur da çıkarız? Düşünebileceğimiz tek yol buydu. Kullanalım. Hem o ahmaklardan ne bekleyebiliriz ki? Belli mi olur, Uli gibigidebilirler kendilerince.

Omni: Demek oluyor ki devam ediyorsun.

Omek: Evet.

Omni: Bol şanslar.

Ker: İki numara, adım gibi biliyorum. Omek, tehlike katsayısını arttırdı. Ölecek.

Lembek: Bu sefer Ker’le aynı fikirdeyim, iki numara. Bu deneme çok aptalca görünüyor.

Omni: Denemeyecek kadar korkaksınız, cesaretiniz yoksa bir kenarda bekleyin.Olacakları, ben de bekliyorum.

Ker: Göz göre göre ölüme atıyorsun, Omek’i.

Omni: Lembek’in Beni’yi attığı gibi mi?

Ker: Evet.

Lembek: Beni’yi karıştırmayın. Zabi neyse Beni de oydu.

Page 65: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 65/75

Omni: Peki, siz kazandınız. Bu plandan vazgeçiyoruz. Omek, bulunduğun yerden yüzeyeçık. Buraya kadar.

Omek: Ama neden?

Omni: Lembek’in düştüğü duruma düşmek istemiyorum, Omek.

Omek’ten bu sefer cevap gelmedi. Kabullenmiş olmalıydı ki kısa sürede yüzeyeçıktı. Eski konumuna göre yaklaşık 0,04 migon ileride, yüzeyde yerini aldı. Çıkışı, birtavşanın çıkışı kadar hızlı, ama bir köstebeğin çıkışı gibi estetik olmuştu. Bunalmışolduğunu bize fısıldayan suratı, temiz hava ile paklanmaya çalıştı. Suskundu. Hiçkonuşmadan öylece durdu. Bizim uzun zamandır yaptığımızı yaptı. Konuşmasınıistediğimiz bakışlarımız ile söze geldi.

Omek: (Sinirli ve suratını buruşturmuş bir ifadeyle) Şimdi... Şimdi ne olacak?

Ker: Cesaretin varsa sen dene kaptan.

Omni: Bu sözlerle mi korkutacaksın? Korkum yok, denerim.Lembek: Öyle mi kararlaştırdın, iki numara?

Omni: Aklımdan bile geçmemişti, Ama böyle oldu.

Ker: Omek, aşağıda havalar nasıl?

Omek: Bir saniye Ker... (Bana dönerek) Ne yani, şimdi öneriyi kabul ettiğini misöylüyorsun?

Omni: Evet. Başka çarem var mı? Bu yolu deneyen ben olayım. Geride kalanların

tartışmalarından sıyrılırım böylece.Lembek: Aklını kullan. Elli midinlik bir ilerleme yüksekliğinde mi? Bu kadar dar birgeçitte ve ense köküne kadar girebilen mayınlarla.

Omni: Bunu yapan biri olmalı.

Lembek: Ker, bir şeyler söylesene, iki numara mezara giriyor.

Ker: Karar verilmişken söylenecek sözüm yok.

Aramızda konuşurken üçümüz de gözlerimizin bir ucu ile, elinden düşürdüğühava kapsülünü almak üzere bir adımcık atmak üzere olan Omek’e baktık. Adımını attığı

anda aramızda geçen tartışma, yerini acı bir suskunluğa bıraktı. Çıkan gürültüden birbirimizi o an duyamamıştık. Dönüp de iyice baktığımız o anda, Omek yerinde bulunmuyordu. Binlerce parça, tarlada tohum niyetine saçılmıştı. Tarlaya kırmızıyı ektikçeiçimizdeki korku artıyordu. Hem normal karşılıyor hem de dehşete kapılabiliyorduk. Buduygu yaşanmadan anlatılamaz, tarif edilemezdi. Dilimiz tutulmadığı halde öylece kalakalmıştık. Omek’ten geriye, elinde tutmuş olduğu hava kapsülü kalmıştı. O da uzaktaydı.Hareketsizce duruyordu. Kapsül, üzerinde taşıdığı taze kana ve sebep olduğu patlamayaaldırmadan öylece bekliyordu. Sıranın bize geldiğini söyleyecek gibi, birden altındaki

 boşluğu doldurdu. Eğimi değişti. Kan bulaşmamış yanını gösteriyordu bana. Acaba

neden? Neden patlama bu kadar ani ve umulmadık olmuştu? Neden merkez yardımetmez bize? Neden bana kimse inanmaz? Ve neden Omek gitti? Ayrıldı bu hayattan.Neden ölüm bu kadar ani ve acı dolu? Neden?...

Page 66: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 66/75

Ker: Hey, iki numara. Kendine gel. Donmuş yüzünle tek bir yöne baktığının farkındamısın?

Cevap vermeye gerek duymadım. Gözüm, gerçekten de hava kapsülünetakılmıştı.

Ker: Lembek, ne olacak bize?Lembek: Çıldırmak üzereyim, Ker. İnan düşünemiyorum. Durduğum yerde kilitlendim.Olmayan ve göremediğim bir güç elimi, kolumu başlamış. Ne dememi bekliyordun?

Üzgündük ve üç kişi kalmıştık. Keşke ilk gidenlerden olsaydım. İçimden ağzımıaçmak gelmiyordu. Olduğum yere çöktüm. Ölümün bu kadar yakın olması, iyicekorkutmuştu beni. Soğukkanlı tavrımı yitirdim. Karanlık denizinde ışığı arayan bir balıkgibiydim. Işık için, gelmeyecek gündüzü bekledim. Işık. Ufak bir ışık için her şeyimiverirdim. Artık bedenim umurunda değildi. Aydınlığın karanlığı yenemediği vücudumdahareketsizliği kalbimin pompaladığı kanın basıncı ile atan nabzım bozuyordu. Kalbimin,

 bir kum akışı gibi attığını, diğer el parmaklarım ile dokunuşum hissettiriyordu. ‘Şimdi neolacak?’ sorusunu diğerleri cevaplandırmak için kafa yorarken ben yeraltına girmek içinhazırlıklara giriştim. Giysimde Omek’te bulunandan daha çok yardımcı ölçüm ve emniyetcihazları vardı. Gereksiz tüm teknik kısımları üzerimden attıktan sonra ayağa kalkıptoprağı eşeleyerek ayak uçlarımın uyuşukluğunu giderdim. Ker ve Lembek, kendilerincesöylene dursunlar, ben mezara girmek üzereydim.

Ker: Lembek, ne oldu sana? Terliyorsun ve titriyorsun...

Lembek: Yutkunamıyorum. Düşünemiyorum.

Ker: Baksana, iki numara hazırlıkları bitirmiş bile.Lembek: Umurumda değil. Ben kendi derdimdeyken gözüm başkasını görmez.

Ker: Kendine gel, Lembek. Kendine gel. Ölenlerin ardından küçülme bu kadar.

Lembek: Mesele bu değil. Kendi ölümüm kafamı kurcalar.

Omni: Aranızda anlamsız konuşmayı kesin. Yeter bu kadar. Biraz susup da bekleyin. Ama bekleyemezsiniz. Her şey olacaksa olsun dersiniz... Sıra bende. Mezar dediğiniz yer altınainiyorum. Ne haliniz varsa görün. İstediğinizi yapmakta serbestsiniz. Zaten, işin başından

 beri öyle değil miydi? Elveda arkadaşlar. Eğer girdiğim yerden çıkamazsam ve kanımyeraltında kalırsa ne yapacaksınız? Şimdiden düşünün.

Lembek: Çok doğru. Artık ast-üst kalmadı. Herkes kendi derdinde.

Ker: Ne yani, oturup geçen günleri mi sayacaksın?

Omni: Kesin. Gürültüden başka bir işe yaramıyorsunuz.

Ker ve Lembek eskiden beri oldukları yerdeydiler. Korkudan mı, dikkatten mi bilemedim. Donmuş canlı heykeller gibiydiler. Yaptıkları sadece konuşmaktı. Yapacakkuvveti, deneyecek cesareti olmayanların haliydi. Ölümden korksam da, bilmediğim bir

şeyle yüz yüze gelmek, kalp atışlarımı hızlandırsa da kendimde yapacak, deneyecekcesareti bulabilmiştim. Yavaş yavaş gömüldüğüm toprakta yer kabuğuna yaklaşırken, biryandan da kullanmam gereken teknik aletlerin çalışıp çalışmadığını kontrol

Page 67: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 67/75

edebiliyordum. Galiba, tekrar soğukkanlı halimi aldım. Kullandığım maskeler, durumagöre birbirinin yerini alıyordu: Kızanı, güleni, sinirleneni, sakini ile. Evet, gün ışığındansıyrılmak üzereyim. Gün batmadan ben batmıştım. Merak edişim, yer altının nasıl olduğuidi. Ne hissedecektim?

Toprağa iyice sokuldum. Mezara girer gibiydi. Yerleşme aşaması bitince

ilerlemem için, ağzımda hava kapsülü ve elimde ağırlığını hissettiren kazıcı alet yerimialdım. Sırt üstü vaziyette, uzanmış haldeydim. Gün ışığı bedenimin ufak bir bölümünedirekt ulaşsa da gölge, üzerimde hakimiyetini ilan etmişti. Göz önünde yarı sertleşmiştoprak ve arkamda olacakları bekleyen iki insan varken düşündüm, başıma gelebilecek oen kötüyü. Acaba gidenler ne hissetmişti? Ölüm anında can, bedenden nasıl sıyrılır? Biranda ortada beden bulamayan canın halini düşündüm. Hafifçe bir gülümseme ile yüzümcevap verdi düşüncelerime. Kollarımın üzerine binen bedenim, bileklerime zulmederkenilk hareket olan basma işlemi ile kazıcıyı çalıştırdım. Duyulabilen gürültü, sadece toprağaaitti. Vücut hareketlerimden kaynaklanan ufak tefek ses dalgaları, bu gürültüde kulağıma

ulaşmadan kayboluyordu. Omek’in hissettiklerini hissetmeye başlamıştım hemen. Yavaş bir ilerlemeyle dar bir koridorda yaşadığım o anlarda, aslında bir hiç olduğum aklımıkurcaladı. Mezarından çıkmaya çalışan bir hiç. Belki de önemli olan bu: Aslında bir hiçolduğunun farkına varılması. Çok yavaştım. Biten, ben mi yoksa yol mu olacaktı?Meraktaydım.

Artık etrafı aydınlatmak için bir ışık kaynağı gerekiyordu. Yavaş olsam da gözlegörülür bir ilerleme kaydetmiştim. Eğer başlığım olsaydı, çok iyi olurdu. Ama... Ama ozamanda ilerlemem yavaşlardı. Sağ göğsüm üzerindeki cepte yer alan, ışık saçan ufakmakineyi çıkarma zamanıydı. Çıkardım. Karanlığı görür görmez çalışan bu teknolojik

zımbırtıyı uyandırma vakti gelmişti. Çalışma komutunu alır almaz, ortalık gün ışığınayakın aydınlığa kavuştu. Aydınlık içinde nereye varacağımdan habersiz ilerlemeyeçalıştım. Haber kanalından tık yoktu. Ne Ker ne de Lembek sormadı halimi. ‘Ne haldesin,neredesin?’ diye soran bir ses aramaya başladım. Yalnızlık hissi, üzerime sis gibi inerken

 bir yandan da ölümün hangi kuyudan çıktığını düşündüm. Varlık kuyusu mu? Yoksayokluk kuyusu mu? Kuyu, hangisi olursa olsun... Kuyuya indikçe ışıktan yoksun kalırdın.Halimden ne farkı vardı ki! Sanki yatay bir kuyuda, kuyunun kör olup olmadığını

 bilemeden ufak bir ışık kaynağının eşliğinde ilerledim, ölüm pahasına.Yakınlarımı,annemi, babamı, hayatı düşünmek istedim. Başaramadım. Aklım, düşünmek

zorunda olduğum daha önemlileriyle doluydu. Kaya tabakasına yakınlığımı ölçme vaktigelmişti. Baldırımdan çıkardığım teknik ölçüm aleti ile analiz ettiğimde anladım ki yolumüzerindeki o engele ulaşmam için yarım günlük mesafem vardı. Bunun anlamı; yarınkigün ışığında kaya tabakasının altında ilerliyor olacaktım. Üzerimde otuz midinkalınlığında bir toprak ve onun üzerinde bilmediğim, göremediğim ölüm kusan mayınlar.O vakte kadar ilerlemem gereken bir yol ve harcamam gereken bir zaman vardı. Kim bilir,

 bilmediğim daha ne acayiplikler vardı; karşılaşmam gereken ya da bilmemem gereken.

 

Page 68: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 68/75

Bölüm 8

Ölüm 

Belki de şimdi...Yüzeye gece ulaşmıştır. Bunu anlamam için saatime bakabilirdim.Ama saatimi, sol kalça cebinde bırakmıştım. İşin yoksa çıkar bak. Yukarıdakiler neyapmakta diye merak ettim. Moralleri nasıldı, haber kanalları kapalıydı. Onlara sesfrekansından ulaşmam için haber kanallarını açmaları gerekliydi. Ama açmamışlardı.Yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyordum. Patlama ya da sarsıntı olmadığına göre, yaşıyorolmalılardı. Peki neden beni merak edip halimi sormadılar? Moralim bozuldu buna.

Hayatta hep tek başınaydım. Ne sevenim ne de sevilenim olmuştu. Kalabalıktayalnızdım. Her insan, sanki ayrı cinste bir varlıktı gözümde. Her birinin sesi, görüntüsü,düşüncesi, hayalleri ayrıydı. Belki de biz yedi kişinin, tek ortak yönü ölüm şekli olacaktı.Farklı düşüncelerde, birleşik hedefte yol alan ateş böcekleri gibi. Uzakta görülebilen bizışık kaynakları, bir bir sönmekteydi. Ateşsiz böcekler olmuştuk. Tek başlarına parçalanmış

 bedenleri kalmaktaydı. Param parçaydılar.

Bu kadarı yetti. Hava kapsülünden ciğerlerime dolan hava, tazelenmesi gerektiğinisöylüyordu. Yüzeye çıkmalıydım. Üstelik yukarıda bıraktığım o iki ileri-geri zekalıyımerak etmiştim. Yeraltındaki ilerleyişim, yavaş ve sıkıcı bir hal almıştı. Kendimi bu kapalıyerde, mezardaymış gibi hissetmiştim. Kazıcı aleti durdurdum. Yarım boy üstümdekihavayla temas eden toprak yüzeyi, usulce yarıldı ve bir tomurcuk gibi, bir fidan gibisıyrıldım, aslımdan. Toprak, sağlı sollu yığılmışken beni sundu, batmakta olan kırmızıya

 bürünmüş yıldıza. Ciğerlerime temiz hava doldu. Tertemiz orman havası. Havakapsülünü dolması için programlayıp bir kenara bıraktım. Geride kalanları aradım.Arkamda sessizce durdukları hissi ile sırtımın baktığı tarafa döndüm. Yanılmamıştım.İkisi de birbirine yakın denilebilecek mesafede boş bakışları ile hiçlik tarlasında ekili, fos,içi boşaltılmış mısır koçanı gibiydiler. Ekilmeyi bekliyorlardı galiba. Ölüm tarlasınaekilmeyi bekliyorlardı. Hayatları hasada hazır olmasa da öylece bekliyorlardı. Gözlerimle

ne kadar dikkatli baksam da, ufak ta olsa hareket yoktu. Gözbebekleri ile banakilitlenmişlerdi. Bana konuşsana diyen bakışlarıyla baş başa idiler. Birisinin konuşmasıgerekirdi. Bir şeyler söylenmeliydi. Kendilerine susun dediğimde, bu kadar ciddiyealabileceklerini tahmin edemezdim. Moralleri bozuktu. Özellikler Lembek’in. Sustular.Susmaya devam ettiler. Ne diyebilirdim? Ne anlatayım, bilemedim.

Omni: Haber kanalını kapalı unutmuşsunuz.

Cevap veren olmadı. Yeraltında geçen sürede ihtiyaç duymamışlardı ya daihtiyacını hissettikleri daha önemlileriyle doluydular. Lembek, çene kaslarını kullanarak

ağzını açmayı başardı. Ağzı açık kaldı. Ses çıkmadı. Tekrar ağzını kapattı. Dili tutulmuşolabilirdi.

Page 69: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 69/75

Ker: Senin yokluğunda oldu. Çabaladım ama bir türlü konuşturamadım.

Omni: Lembek... Yeni bir günü bekliyoruz. Kararan gökyüzünün ardında aydınlıksaklanır. Umut dolu olmalıyız. Anlat, ne oldu sana?

Lembek: (Göz çukurlarından taşan göz yaşları eşliğinde söylendi) Umudum kalmadı.

(Donuk yüzündeki soğukluğuyla) Bunu hak etmedik, iki numara. Profesyonelim. Ama gelgör ki ölüm, amatörce. Deneyime izin vermez. İki numara, ne yapayım? Daha önce hiç bilmediğim bir yere gitmek üzereyim. Gidilen yolu bilemeyiz. Nasıl olacaksa olsun. Amaolmadı hala. Ölüm beklemekte. İki numara... Hiç gözlerini kapattığında, derin bir uykuyadalınca eskilerin anlattığı o rüya denilen şeyi gördün mü? Yoksa biz zaten ölü müyüz?Yoksa bizden bir şey mi sa...

Omni: Biliyorum. İnan hissedebileceğin her şey bende de mevcut. Aynı şeylerle doluyuz.Biliyorum. Bilmediğimizi de biliyorum. Evet... Ölümü bilmiyoruz. Ama yine de elimizde

 bir gül bulundurmalıyız. Dikenleri batsa da, kanımız aksa da bir gül. O, umudumuz olur.

Belkileri taşırız içimizde.Lembek: (Acı acı bağırarak) Yok, yalan...Hepsi yalan. Böyle ölmek istemem.

Ker: Sakin ol. Nasıl ölmeyi beklerdin ki?

Ker ve ben, hemen farkına varmıştık. Lembek, ani bir bunalıma girmişti. Eğersakinleştiremezsek... Keşke konuşturmasaydım. Her an, her şeyi yapabilir. Uli gibidavranmasından korkmuştum doğrusu.

Lembek: Ölüm, beni bekler. Oysa ben ölümü beklemeliydim. Doya doya yaşamalıydım.Günlerim sıkı askeri çalışmalarla geçti. Ailem, ya da çocuklarım olmadı. Ben, bunları

isterdim. Emekli olup güzel bir bahçesi olan evde ölmeliydim. Gerektiği kadaryaşamalıydım. Kendimi bulmada bu gidiş neden? Söyleyin, neden?

Ker: Senden farkımız yok be arkadaş. Bak, bu kalp benim için atarken karşılık beklemiyor.Ölümü gözünde büyütme. Kurtulma şansımız var. Eğer bu cehennemden çıkarsanaklından geçirdiğin her şeyi yaparsın.

Lembek: (Yüz ifadesi ve bakışlarındaki ani canlanmanın ardından) Gerçekten yaparmıyız? Olur mu, Ker?

Ker: Başarırsak neden olmasın. Yapmayı arzuladığın ne varsa yaparız. O zaman özgürsün.

Bir ‘oh’ çektim. Ker’in sayesinde Lembek sakinleşmişti. Yine de Lembekkonusunda ümitsizdim. Gezegendeki ilk günlerimizde herkesten daha soğukkanlıydı.Sinirli bir tip olsa da, bu hale gelebilecek en son kişiydi. Ne kadar zordu!

Omni: Arkadaşlar, hava kapsülü dolmuştur. Tekrar giriyorum. Lütfen, beni yalnız bırakmayın. Sesinizi hediye edin. Tamam mı?

Ker: (Başını hafifçe sallayarak) Merak etme. Bu sefer yalnız değilsin. Biz de seninleyiz.

Omni: Ne demek bu? Siz de mi yeraltını deneyeceksiniz?

Ker: Evet, neden olmasın. Başka ne şansımız var ki! Ne dersin Lembek?Lembek: Gerçekten kurtulur muyuz?

Page 70: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 70/75

Ker: Tabi, denemekte yarar var.

Omni: Ciddi misiniz, beyler?

Ker: Askerle ciddi olurlar, iki numara.(dedi gülümsemesiyle)

Omni: Hadi öyleyse, yeraltına inelim.

Hiç beklemediğim anda, hiç beklemediğim değişimler yaşamıştım. Ardıma ikisitakılmıştı. Son umut olmuştu, bu yolculuk. Kazıcı alet ile eskisi gibi ilerlerken artık tek

 başıma olmadığımı biliyordum, benimle aynı kaderi paylaşan başka canların olduğunu.Üstümüzde gün, karanlığa kendini teslim etse de, aşağıda bir yerlerde, bir şeyler yapan

 bizler vardık. Şimdi yeniden doğmuş gibi olduk. Ölmeden öldüğümüz bu mayınarazisinde her yeni umut, her yeni başlangıç, doğum niyetine.

Canımın sıkılmayacağı kadar ilerledikten sonra ağzımdan hava kapsülünü birsüre için çıkardım. Bulunduğum dar koridorun bayat havasını solumak zorunda kalsamda, Ker’le ya da Lembek’le konuşmak istiyordum. Neden ve neyi konuşacağımıdüşünmeden haber kanalına girdim.

Omni: Gezegendeki iki ahmaktan biri ses versin.

...

Omni: Hey... Şakanın sırası değil. Yaşıyor musunuz?

Ker: Buna yaşamak denilirse, evet.

Omni: Yapma be. Bu kadarına da katlan artık.Gezegeng

Ker: Yer üstünde olsaydık seni yakalar, alnını karışlardım.Omni: Beklerdim senden. Yalnız, karışlarken parmakların gözüme girerdi. Değil mi?

Ker: O kadar olur be arkadaş.

Lembek: Beni unuttunuz ama.

Omni: Sen hala yaşıyor musun?(dedim alayla)

Lenbek: Ne sandın?

Omni: Arkadaşlar, bildirmek istediğiniz önemli bir şey var mı?

Ker: Var, iki numara.Omni: Neymiş o?

Ker: Canım, şu anda ne istedi, bir bilsen.

Omni: Temiz hava, gün ışığı, koşmak...

Ker: Yok be. Buzlu süt istedi.

Lembek: (Ağlamaklı kahkahasıyla) En yakın inek, 12700 üslümigon mesafede. İstersen birkoşumda sağıp süt getireyim.

Ker: Buzu nereden bulacaksın, Lembek?Lembek: Kutuplar iki adım ötede. Sütü bulmaktan daha kolay. Zahmet edip onu da sen

Page 71: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 71/75

alırsın.

Ker: Süper akıllısın.

Omni: Bu kadar espri yeter. Paralel konumdayız. Bu konumu bozmak yok. Hepimiz aynınoktaya yönelmiş olacağız ve o noktadan çıkacağız. Böylece ya hepimiz ya hiçimiz

dışarıda olacak.Lembek: Bu iş, daha ne kadar sürer, iki numara?

Omni: Gün doğuncaya kadar. Kaya tabakasına ise az kaldı. Tabi kendi açımdan. Çünküsizde teknik ölçüm aletleri yok. Her an sürprizle karşılaşabilirsiniz. Panik yok. Sürprizanında hemen benimle bağlantıya geçin.

Lembek: Anlaşıldı, iki numara. Şimdi izin verirsen kaldığımız yerden devam edelim.

Omni: Neden?

Lembek: Sabırsızlanıyorum.

Ker: Ben, ev yemeği için sabırsızlanıyorum. Aylardır, hiç çorba içemedim. Baharatlı beyinçorbası için sağ kolumu verirdim.

Omni: Beyinsiz.

Lembek: Bağlantıyı kesiyorum. Bol şanslar.

Ker: Sana da, Lembek.

Omni: Çok dikkatli olun. Hatanın diyeti, ölüm. Unutmayın.

Zaman nedense geçmek bilmiyordu. Sürüp giden yeraltı yolculuğunun sonunauzak, ilerliyordum, eğer emekleme, ilerleme sayılırsa. Henüz kaya tabakasınaulaşmamıştım. Sorun, o zaman başlamış olacaktı. Yüzeye yaklaştıkça mayının

 bilmediğimiz mekanizması etkisini hissettirdi; terletti. Belkiler içinde çözüm ararkenaklıma eski zamanlar geldi. Benden önce gelip gidenlerin benden ne farkı vardı ki? İnsan...Doğum ve ölüm , hayatın başlangıcı ve bitişi olmuştu. Aklı başına gelene kadar, ölümgelmişti yanı başına.

Lembek: İki numara, ses ver.

Omni:( Hava kapsülünü elime alır almaz cevap verdim, bu ani sese) Evet, Lembek. Söyle.

Lembek: Ulaştım. Önümde, çok sert kaya tabakası var. Sanki benimle dalga geçiyor.Yüzeye yüksekliği yaklaşık 40 midin

Omni: Anladım. Demek ki işin kolayı bitmiş. Yapman gerekeni biliyorsun. Altına kayatabakasını alarak ilerleyeceksin.

Lembek: Bunun anlamı; mesafe 20 midine inecek. Mayınlar, ensemde olacak.

Ker: Cesaret. Biraz cesaret.

Lembek: Yaparım. Ama...

Omni: Ama ne?Lembek: Korkuyorum. Yine de korkuyorum. Ker, ölmek istemiyorum. Korsanlarla

Page 72: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 72/75

çatışmada olsam kesinlikle korkmazdım. Ama... Ama burada, böyle ölmek. Geleceğim,sisli.

Ker: Yine başladık, iki numara.

Lembek: Yapmam demedim. Elbette bunu deneyen ilk ben olacağım. Ya da öleceğim. Siz

izleyin. Bakalım. Bakalım, ne olacak?Omni: İzlemedeyim, başla.

Lembek: Komut alındı.

Çok endişeliydim. Ker ve ben, içinde olduğumuz dar koridorla Lembek’i bekledik. Ölümünü mü, yoksa hayata dönüşünü mü, bilmiyordum. Manyetizmikekranımda Lembek’i gözledim. Seviye değişikliği için yapması gerekenleri bitirmişolmalıydı. O küçük ekranımda çok küçük bir nokta olarak görüldü. Kat etmesi gerekenorta mesafede bir kaya tabakası vardı. Lembek, kaya tabakasına girdi. Şimdi, orada. Nehissettiğini tahmin edebiliyordum. Ter kokusu, buradan burnuma ulaşabiliyordu.Yüzünün kan, ter ve korku içinde kaldığını da. Altına aldığı sert tabakaya rağmen hızıeskisine oranla artmış görünüyordu. Aceleden mi, korkudan mı? Hep aynı: İlerliyor,ilerliyordu. Mayınların etkisiz kalması umuduyla beklemedeydim.

An, şafak vaktiydi, yüzeyde. Nasıl da çabuk bitti gece. Lembek, yolun sonunagelmişti. Geçmesi gereken az bir mesafe vardı. Hızını azaltsa da, mutlu olmalı ki haberkanalında aynı şeyleri söyledi durdu: ‘Başarıyorum, başarıyorum.’ Ama olmadı.Başaramadı. Deprem oldu ve ölüm yeraltına indi. Lembek... öldü. Patlamanın gürültüsü...Şiddeti azdı bu ölümde. Ama sarsıntıyı kemik iliklerime kadar hissetmiştim.

‘Sarsılıyorum, sarsılıyorum.’ dedi Ker. Cevap verecek gücüm kalmamıştı. Lembek degitmişti. Deydi mi?... Hayır. Deymedi, olmadı. Korsana kulak asmalıydık. Dediğidoğruydu. Kurtulma şansımız yoktu. Kesinlikle yoktu.

Ker: İki numara... Ya şimdi?

Omni: Şimdi mi? Yüzeye çıkalım ve...

Ker: Neden?

Omni: Gördün işte. Bu yöntem de tutmadı. Kumar oynayıp Uli’nin yaptığını yapmaktan başka yol yok.

Ker: Peki... Yüzeye çıkalım.

Toprak, iki yerden yarıldı. İçinden umutlarını yitirmiş iki can çıkardı. Kalpleriküt küt atan iki can. Karanlık geri çekilirken, patlama ile oluşan duman yüzümüzü yaladı.Üzerimizi silkeledik. Yorgunduk. Bitmiştik. Açtım ve susamışlığımı hatırladım. Yapmamızgereken, sadece ölmekti. O zaman kurtulabilirdik.

Üzerine bastığımız toprak, emanetini bekliyordu. Üzerimize kendini bulaştırmıştı. Bize verdiği bedeni geri vermemiz gerekirdi. Bugün ya da yarın. Üzerimdeağırlığından başka işe yaramayan bütün teknik zımbırtıları savurdum sinirle, bir o yana,

 bir bu yana. Üzerimde sadece bedenimi örten giysim vardı. Sakalım, yarım yamalakçıkmıştı. Başlık, otomatik olarak yüzümü kıllardan temizlerdi. Mikropsuz ve sorunsuz birsistem taşırdı. Ama artık gerek duymamıştım. Andri’ye ineli uzun zaman olmuştu...

Page 73: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 73/75

Page 74: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 74/75

yerden kesilmişti. Yanı başımdaki toprak, kana bulanmıştı. Ama ben... Evet. Ben ölmedim.Süzülür gibi Ker’e yaklaştım.’Ben ölmedim.’ dedim. Ker, duymadı beni. Ağlamaklı vehaykıran bakışları ile gözü, patlamanın olduğu yere takılmıştı. Kendi kendime söylendim:‘Neden, neden?’ dedim. Tarif edilemeyecek bir şeydi bu. Ölümü yakalamıştım. Köprüdenhiç beklemediğim bir şekilde, süratle geçmiştim. Acı duymadan. Acı duymaya fırsat

 bulamadan bedenimden sıyrılmıştım. Nefes almadığını hissettim. Ağzımı açmadankonuşabiliyordum. Peki... eğer öldüysem, neden hala buradayım? Boyut değiştirmemgerekmez miydi? Hani o elçilerin bahsettiği yerlerde olmam gerekmez miydi? Budüşünceler içinde Ker’in çevresinde süzülürken o en sona kalmış beden de koşmaya

 başlamıştı. Koştu da koştu durmadan, bağırması ile. Uzaktan bakakaldım... Nihayet o daüzerine bindiği bedene veda etmişti. Hayattayken duyduğum üzüntüden sıyrılmıştım.Sanki hiç yaşamamış gibiydim. Hayatta bir günden fazla kalmamış gibiydi. Ker deöldükten sonra etrafa bakındım. Ama onu göremedim. Kim bilir, belki o da benim gibi

 buralarda şaşkın şaşkın bakınıyordur. Elle tutamadığım, ama gözle görebildiğim bir

 bedenim oluşmuştu. Üzerimdeydi ve dumanla şekil almış gibiydi. Uçarcasına hareketetmenin verdiği coşku ile dolandım gezegende. Bir oraya, bir buraya. Hayattaulaşamayacağım doruklardan izledim, veda ettiğim doğayı. Bu nasıl bir şeydi? Amasevinç doluydum. Çok huzurluydum.

Uzunca bir süre dolandıktan sonra sıkılmıştım. Beni alıp götürmelerini istedim.İstememle etrafım göz kamaştırması gereken, ama nedense içime dolan ve bakışlara izinveren bir aydınlık ile kaplandı. Elçilerin söylediği nur olmalıydı. Her taraf, beyazdı. Kar

 beyazıydı. ‘Ölüm ne kadar güzelmiş’ dedim kendi kendime. Asıl ölü olanlar, hayattakalanlar olmalıydı. Huzur dolu bu ortamda cenneti görmeyi beklerken sorgulayan bir ses

 bana sordu:Ses: Bizi görmesen de biz seni görenleriz. Hak etmediğin cenneti mi istedin?

Omni: Evet, evet(dedim, kısa bir sessizlikten sonra cevap geldi,)

Ses: Cenneti hak etmen için sana bir hayat daha verdik. Son bir hayat. Ardından sözümüzvar. Çizdiğimiz kaderin, seni ölmeden ölüme ulaştırır. Sırların kapısında bekçilik yaparsın.

‘Anlayamadım’ dememle cevap aynı anda geldi:

Ses: Anlasaydın; cennete girenlerin ne ilki ne de sonuncusu olurdun.

Bunun anlamını çözmek için uğraşırken kendimi kaybetmeye başladım. Hafızamgidiyordu. Galiba , yeni bir hayat, yeni bir başlangıç vaktiydi. Hayata sıfırdan başlamavaktiydi. İçimde sakladığım bütün düşünceler, bir bir uçup gitti. Sonunda boşaldım.Boşaldıkça küçüldüm. Küçüldükçe kendimi birden karanlık bir yerde buldum. Bulduğumanda da sıfırlandım. Yeni bir hayattı bu. Gözler kapanmıştı. Geçmişin anahtarı elimdenalınmıştı. Eski kapanıyordu, kapanıyordu, kapanıyordu, kapan...

Page 75: Mayın / Ölümü Tadın

7/31/2019 Mayın / Ölümü Tadın

http://slidepdf.com/reader/full/mayin-oeluemue-tadin 75/75

 

YAZAN

Güzellerin çıktığı ilin denizi görmeyen yerinde doğdu. Doğduğu yerin okullarında okudu.

Adanın denizi göremeyen yerinde nöbet tuttu. Paradan nefret ettiği işte çalıştı. Yazardeğil, yazan olmayı diledi. Yazana değil yazdırana bakılsın istedi. Onunla aynı havayıciğerlerinize almanız ona kardeş olmanıza yetti. Adı, isimlerinden sağlam olanı. Soyu,savaşmaktan kaçan kardeşlerin kurduğu köyden. Okları atanların ve kılıcı unutanların

köyü.