17

İMAM HATİP LİSELERİNDE FIKIH EĞİTİMİisamveri.org/pdfdrg/D244905/2015/2015_YALCINI.pdf1 Bu duruma İmam Hatip Liseleri Hadis Ders Kitabı’nda da işaret edilmiştir (s. 60)

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • İMAM HATİP LİSELERİNDE FIKIH EĞİTİMİ

    İsmail Yalçın*1

    Giriş

    İmam Hatip Liselerinde fıkıh dersi bu okulların kuruluşundan beri oku-tulan temel meslek derslerindendir. Haftalık ders saati sayısı ve okutulduğu sınıflar zaman zaman değişse de genellikle fıkıh usulüne giriş bilgileri ve temel ilmihal bilgilerini kapsayacak bir ders olarak yerini korumuştur. Bu tebliğde özetle fıkhın din eğitindeki yerine, imam hatip liselerinde fıkıh eği-timini olumsuz etkileyen unsurlara ve fıkıh dersinde verimliliği artıracak faaliyetlere yer verilecektir. Tebliğde halen geçerli olan öğretim programı ve fıkıh ders kitabı değerlendirmelerde esas alınmıştır.

    Fıkhın Din Eğitimindeki Yeri

    İmam Hatip Liselerinde fıkıh eğitimi konusuna başlamadan önce imam hatip liselerinde icra edilen dini eğitim üzerine bazı mülahazalarda bulun-mayı gerekli görüyorum. Bilindiği gibi İmam Hatip Liseleri, öğrencilerini hem her türlü yükseköğretime ve hem de mesleğe hazırlayan okullardır. Bu sebeple, bu okullarda okuyan öğrenciler mezun olduklarında ilgili sınavlara girerek doğrudan imam hatip, müezzin kayyım ve Kuran Kursu öğretmeni olabildikleri gibi, din eğitimi alanında veya istedikleri başka bir alanda yük-seköğretime de devam edebilmektedirler. O halde imam hatip liselerinden beklenen dini eğitim belli bir asgari standarda oturmalı ve tespit ettiğimiz çerçevede beklentileri karşılamalıdır.

    * Yard. Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. e-mail: [email protected]

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri546

    İmam Hatip Liselerine yüklenen misyon dahilinde bu okulu bitiren öğrencilerden her üç alanda yani mesleğe, dini yükseköğretime veya alan dışı eğitime devam etme durumlarında beklenen yeterlilikler şöyle tasvir edilebilir. İmam hatip lisesi mezunu bir öğrenci İslami ilimlerde İmam- Ha-tiplik ve Kuran Kursu öğreticiliği yapabilecek kadar donanımlı olmalı, İsla-mi ilimlerin her birine giriş niteliğinde temel bilgilere sahip ve bu ilimlerde kullanılan kavramlara aşina olmalı, usulüne uygun Kuran- ı Kerim okuya-bilmeli, amatör bir seviyede bile olsa okuduğu bir ayet veya hadisi tercüme edebilmeli ve yorumlayabilmeli, insanların sorduğu dini sorulara sağlam kaynaklara dayalı cevap verebilmeli veya soru soranı doğru kaynağa yön-lendirebilmelidir. Bu durumda tabii olarak imam hatiplerdeki dini eğitim de bu yeterlilikleri sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.

    İslami eğitim içinde fıkıh eğitimi merkezi bir konumdadır. Çünkü kıy-metli hocamız Hayreddin Karaman’ın (2011) son kitaplarından birine ver-diği isimle işaret ettiği gibi fıkıh Müslüman’ın hayat bilgisidir. Yine İmam Ebu Hanife’nin fıkhı “marifetünnefsi ma leha ve ma aleyha” şeklinde yani “kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesi” olarak tanımlaması da aynı anlama işaret etmektedir. Onun itikadî konuları ele aldığı kitabına “el fıkhu’l ekber” ismini vermesi sonradan ortaya çıkan akait ve kelam ilmini fıkhın içinde gördüğünü gösterir. Bize ulaşan ilk eserlerden birinin fıkıh merkezli Muvatta olması ve yine usul alanında ilk sayılabilecek bir eserin (er-Risale) İmam Şafii tarafından yazılmış olması fıkhın diğer ilimlere göre önceliğini gösterir. Bilindiği gibi Kütübü Sitte’nin tedvini ve itikadî mezheplerin teşek-külü de fıkıh mezheplerinden sonradır.

    Müslüman olarak yaşamanın kurallarını fıkıh koyar. Amellerin dayana-ğı olan iman esaslarını tespit ve tahkim eden kelam ilmidir. Ameli hükümle-re ulaşmak için temel kaynaklar olan Kuran ve Sünneti anlamak ve bilmek gerekir. Kuranı anlama çabası tefsir ilmini ve usulünü, sünneti anlama ça-bası hadis ilmini ve usulünü doğurmuştur.1 Fıkıh usulünde yer alan Kuran ve Sünnetin anlaşılmasıyla ilgili ilkeler genişletilerek tefsir usulü ve hadis usulü oluşturulmuştur. Bütün bunları vurgulamaktaki maksadım bir ilmin üstünlüğünü ispat etmeye çalışmak değil İslami ilimlere bütüncül bir bakı-şın gerekliliğini ortaya koymaktır.

    Bilindiği gibi imam hatip liselerinin en son haftalık ders çizelgesinde Ku-ran-ı Kerim, Mesleki Arapça, Temel Dini Bilgiler, Siyer, Fıkıh, Hadis, Tefsir,

    1 Bu duruma İmam Hatip Liseleri Hadis Ders Kitabı’nda da işaret edilmiştir (s. 60).

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 547

    Akait ve Kelam, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, Hitabet ve Mesleki Uygulama, İslam Kültür ve Medeniyeti dersleri bulunmaktadır. Tabii bu derslerin uygu-lama programlarının 100 yıldır, hadi biz diyelim 1951’den itibaren 52 yıldır bir istikrara kavuşamamış olması bir eksikliktir. Bu eksikliğin dış sebeple-ri de olabilir ama biz kendi tarafımızdaki eksiklikleri bulup düzeltmemiz gerekir. Yıllar içinde yapılan değişiklikleri incelediğimizde bu değişiklikler bizi şöyle bir sonuca götürüyor. Bir çizelgeye bakıyorsunuz; Kuran-ı Kerim ders saati artırılmış ve Kuran’ı anlamayla ilgili konular ilave edilmiş. Demek ki birileri mezunların Kuran okuyamadıklarını ve okusalar da Kuran’dan bihaber olduklarını iddia etmiş ve yetkilileri etkilemiştir. Başka bir çizelge Hitabet dersini 4 saate çıkarıyor, anlıyoruz ki; mezunların imamlık ve müez-zinlik yapamadıkları iddiası galip gelmiştir. Son programda bu sefer imanî endişeler ağır basmış ve Kelam dersine akait eklenerek saati ikiden üçe çıka-rılmıştır. Talim ve Terbiye Kurulu kararları incelendiğinde görülmektedir ki ortalama 3-4 yılda bir ders çizelgeleri yenilenmekte ve öğretim programları güncellenmektedir.

    Fıkıh dersini ele aldığımızda, 1992 yılında yayınlanan çizelgede lise 1. 2. 3. sınıflarda ikişer saat olarak müfredatta yer alan fıkıh, (bk. Talim ve Terbiye Kurulu’nun 11.09.1992 tarih ve 289 sayılı kararı) mevcut durumda sadece iki saat olarak okutulmaktadır. Bu yıl yayınlanan çizelgede son sınıflara yığılan meslek derslerini alt sınıflara çekme planı çerçevesinde fıkıh ve hadis dersi 11. sınıftan 10. sınıfa alınmıştır. İki saatlik bir ders ile fıkıh tarihi, fıkıh usu-lü ve furuu fıkıh konularında anlamlı bir bütünlük oluşturabilmek oldukça zordur. Kanaatimce 10 ve 11. sınıflarda 2’şer saatten 4 saatlik bir fıkıh dersi ancak yeterli olabilir. Bu vesileyle ders saatleri meselesinin tarafların geniş müzakereleri ile tam bir istikrara kavuşturulmasını temenni ediyorum.

    Bu noktada imam hatip liselerinde okutulan derslerin tasnifiyle ilgili farklı bir teklif sunmak istiyorum. Teklifim, yukarıda vurguladığım bütün-cül bakış açısına dayalı olarak birbiriyle yakın derslerin birleştirilmesini ön-görmektedir. Buna göre temel İslam bilimleri denilen fıkıh, tefsir, hadis, ke-lam ve hatta müfredatta olmayan tasavvuf “İslami İlimlere Giriş” adı altında tek bir ders gibi planlanabilir. Her ilim dalıyla ilgili tarih ve usul bilgileri bir-biriyle bağlantılı olarak değerlendirilebilir. Sonra da her ilim dalının kendine has meselelerine, o ilimlere giriş niteliğinde temas edilebilir. Bu usulde dini kavramların daha insicamlı kullanılabileceğini ve bilgilerin birbirini bütün-ler nitelikte ele alınabileceğini düşünüyorum. Bu sistemde Kuran-ı Kerim

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri548

    dersi sadece düzgün okuma ve ezber dersi haline getirilmeli ve son yıldaki Arapça dersi mesleki metinleri okuma ve anlama konularına hasredilmeli-dir. Böylece Kuran-ı Kerim’i anlama konuları ve orantılı ders saatleri İslami ilimlere giriş dersine aktarılmalıdır. Tefsir ve hadis dersinin metin kısımları ise son sınıf Arapça dersinde işlenmelidir.

    İslami İlimlere Giriş dersi mevcut ders çizelgesindeki en az Temel Dini Bilgiler (2), Fıkıh (2), Hadis (2), Tefsir (2), Kelam (3) derslerini kapsamalıdır ki bunların toplam ders saati 11’dir. Bu ders saati 9. 10. ve 11. sınıflara 3-4-4 gibi dağıtıldığında daha oturaklı ve ağırlıklı bir ders ortaya çıkar. Meslek dersleri öğretmenlerimiz ayrıca branşlara ayrılmadığına göre mecburen bü-tün ders konularını tekrarlamak ve tazelemek durumunda kalır. Bu durum okullardaki ders dağıtımını da kolaylaştırır.

    Fıkıh Eğitimini Olumsuz Etkileyen Unsurlar

    Medresede yapılan usulü fıkıh eğitiminde Arapça olarak yazılmış oto-rite bir metin dersin merkezinde olur ve tercihen muhtasar veya manzum olan metinler ezberlenirdi. Ezberlenemeyenler de hoca tarafından açıklana-rak ve metin esas alınarak okunurdu (Şanal, 2003:156). Günümüzde farklı eğitim sistemleri deneniyor. Fakat çağımızın virüsü peşin menfaatçiliğin çok yaygın olmasından mıdır nedir, öğrencilerin büyük çoğunluğu sadece sınav ve not odaklı çalışıyor. “İnnema’l-a’malü bi’n-niyyat”2 hadisinde öğretildiği gibi herkes niyetindekine nail oluyor. Öğrenci geçer notunu alınca, sınavı geçince veya üniversiteyi kazanınca adeta her şeyi sıfırlıyor. Konular eğitim kademelerinde tekrarlanıyor fakat beklenen ilerleme görülemiyor. Ya konu-lar bir birini tamamlamıyor veya konular tamamlansa da eğitim sistemimiz sebebiyle öğrencilerimizin zihninde birikim oluşmuyor. Sadece özel gayreti olan öğrenciler müstesna. Bu durumun maalesef bütün ilimler için geçerli olduğunu görüyorum ve çözümü zor görünse de bu sorun üzerine de kafa yorulması gerektiğine inanıyorum.

    Bilindiği gibi bir dersin amaçlarına ulaşmasında üç unsur etkilidir. Bun-lar öğretmen, öğrenci ve öğretim programıdır. Kanaatimce hâlihazırda öğre-tim programından ziyade öğretmen ve öğrenci unsurlarından kaynaklanan sıkıntılar daha ön plandadır.

    2 “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah’a ve Resulüne ise onun hicreti Allah ve Resulü’nedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.” (Buhari, Bedu’l-Vahy,1)

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 549

    Meslek dersi öğretmenlerimiz fıkıh dersine karşı üç tutum içindeler. Sa-yıca az bir kısmı fıkıh dersini bilerek ve isteyerek almak istiyor. Yine sayıca az bir başka kısmı fıkıh dersini herkesin bildiği basit bir din kültürü dersi gibi algılayarak anlatmak istiyor. Bu tür öğretmenlerimiz usul konularını gereksiz ve öğrencinin anlamayacağı konular olarak görüyor ve öğrenci-nin ibadet konularını öğrenmeye ihtiyacı olduğunu savunuyor. Bu sebeple yıl boyu namaz, oruç vb. konuları anlatıyor. Önemli bir çoğunluk ise fıkhı öğretmesi, öğrenilmesi, anlaşılması zor bir ders olarak kabul ederek almak istemiyor. Bu durumda fıkıh dersi, bilerek ve isteyerek bu derse girmek is-teyen bir öğretmene verilmemişse dersin amaçları aksamış oluyor. Çünkü fıkıh dersini asıl anlamlı kılan ve hoca eşliğinde öğrenilmesi gereken bir ders haline getiren fıkıh tarihi ve fıkıh usulü bilgileri ve bu bilgilerin furu üzerin-de kullanılmasıdır. Basit ilmihal bilgileri din kültürü ve temel dini bilgiler derslerinde daha önceden öğrenilmekte ve ihtiyaç duyulduğunda da bir ki-taptan okunarak kolayca anlaşılabilmektedir.

    Öğretmen arkadaşlarımız dâhil bazı çevreler fıkıh dersinde usul oku-tulmasını ve fıkhî ihtilaflara temas edilmesini eleştiri konusu yapmaktadır. Birinci konudaki eleştirinin dayanağı “müçtehit mi yetiştireceksiniz” cüm-lesiyle özetlenmektedir. Öğrenciler henüz basit ilmihal bilgilerini bilmediği halde usul konularına ne gerek olduğu sorgulanmaktadır. İkinci eleştirinin dayanağı ise “çocukların kafasını karıştırıyorsunuz” cümlesiyle vurgulan-maktadır. Onlara göre öğrencilere sadece bir doğru söylenmeli ve ihtilaflara girilmemelidir. Bu yaklaşımdaki arkadaşlarımızın her zaman kesin bir doğ-ruları da bulunmaktadır. Her iki eleştirinin de fıkıh eğitimine aykırı olduğu kanaatindeyim. Çünkü fıkıh usulü öğrenmek hemen müçtehit olmak anla-mına gelmez. Fakat fıkıh usulü eğitimi doğruyu-yanlışı, âlimi-cahili, müç-tehidi- müçtehit olmayanı ayırabilmek için en lüzumlu ilimdir. Daha ilerisi öğrencinin kendi bilgi ve bilgisizliğinin farkına varmasına da yardımcı olur. Yani iddianın tam tersine gerçekten fıkıh usulü eğitimi alan kişi öncelikle haddini bilmiş olur. Delilsiz, mesnetsiz konuşmanın dinde yeri olmadığı-nı anlar. İhtilaflar ise dini hayatın her alanında var olan zenginliğimizdir. Önemli olan ihtilafları müsamaha ile ele alabilmek ve delile dayalı tercih ya-pabilmektir. İhtilafları yok sayarak yok edemeyeceğimize göre ihtilaflara rağ-men kardeşçe yaşamayı öğrenmek de fıkıh eğitiminin amaçları arasındadır.

    Öğrencilere gelince onlar fıkıh dersinde en fazla alt yapı eksikliğinden sıkıntı çekmektedir. Gittikçe geçmişle bağımızı koparan dil yapımız üzerine,

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri550

    İslami ilimlerde birdenbire çok yoğun dini terimlerle karşılaşan imam hatip öğrencisi bunalıyor ve âdeta ümitsizliğe düşüyor. Ülkemizde dini eğitime geç başlanması ve bu eğitimin okullarımızda yeterince ciddiye alınmaması da öğrencideki bu yetersizliğini körüklüyor. Ülkemizde mevcut durumda din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ilkokul dördüncü sınıfta başlamaktadır. Hâlbuki çocukta dini duygunun ortaya çıkışı 10 yaşını beklememektedir. Bi-lakis, çocukta karakter gelişiminin büyük oranda şekillendiği 0-6 yaşın din eğitimi için çok önemli olduğu (bk. Akıncı, 2008, Din eğitimine başlama yaşı) unutulmamalıdır. 7-10 yaş arasının ise ameli uygulamalara alıştırma döne-mi3 olduğu için din eğitiminde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu sebeple din eğitimi her aşamada eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde az da olsa çocuğunun İslam dini eğitimi almasını istemeyen aileler olabilir. Onlar farklı bir dini eğitim veya ahlak ve toplumsal değerler eğitimi alabilirler. Fakat diğer tarafta, kreşten, anasınıfından itibaren kademeli olarak İslam dini eği-timi alan öğrenci fıkıh dersine gelinceye kadar ilmihal bilgilerini öğrenmiş olur. Böyle bir öğrenci usulü fıkıh konularını daha kolay anlayabilir. Hatta böyle bir öğrenciyle furu konularından bazı örnekler usul ışığında müdellel ve mukarrer bir şekilde ele alınıp değerlendirilebilir.

    Öğrenci üzerinde dolaylı etki oluşturarak fıkıh eğitimine zarar veren un-surlar da söz konusudur. Bunlardan biri imam hatip lisesine gelen öğrencile-rin kendisini âlim zannetmesidir. Yeni bir şeyler öğretebilmek için öncelikle bu durumun aşılması gerekiyor. Bir diğeri imam hatip, ilahiyat ve diyanet camialarına karşı toplumun bazı kesimlerinde oluşturulmuş olan ön yargı-lardır. Bu önyargıların oluşmasında bazı mihraklar tarafından bilinçli olarak yapılan faaliyetlerin etkisi olduğu gibi imam hatip lisesi öğrencilerine sahip çıkmak veya sahip olmak isteyen dini grupların da katkısı olmaktadır. Çün-kü onlar, üzerinde etkili oldukları kişilerin dini eğitimini tekellerinde tutma-ya özen gösteriyorlar. Bu tutum sebebiyle bazı öğrenciler, derse başlamadan önce zihninde öğretmenin dini grubunu sorgulamakta ve bu sorgulama so-nucuna göre öğretmene ve derse sempati veya antipati duymaktadır. Tabii bu durum özellikle meslek derslerinin tamamı için geçerli olan bir sıkıntıdır.

    Öğretim programı ve ders kitabı, mevcut durum esas alındığında, der-sin amaçlarına ulaşamamasında kanaatimce en az etkisi olan unsurdur. Ama tabi ki bu alanda da yapılabilecek iyileştirmeler söz konusudur. Ayrıca mev-cut öğretim programının ve ders kitabının bazı kusur ve eksikleri bulun-maktadır.

    3 “Yedi yaşına geldiklerinizde çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde gerekirse dövün ve yataklarını birbirinden ayırın” (Ebu Davud, Salat, 26).

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 551

    Bu noktada öncelikle yukarıda işaret ettiğim fıkıhta otorite metin me-selesine tekrar dönmek istiyorum. Zira özellikle ders kitabı olarak herkesin veya büyük çoğunluğun saygı duyacağı, her cümlesi itina ile yazılmış hatta mümkünse üç beş otoritenin birlikte oluşturacağı bir metin bulunması çok önem taşımaktadır. Bu durum fıkhî bilgide birlik ve beraberliğe katkı sağla-yabilir. Zamanla halk arasında yaygınlaşmış yanlış bilgilerin düzelmesine ve gereksiz tartışma konularından kurtulmaya vesile olabilir. Halk arasında yaygın olan “ayağın yerden kalkmasıyla namazın bozulması”, “kusmayla orucun bozulması”, gusülde “vücudun iğne ucu kadar yer kalmayacak şe-kilde yıkanması” gibi bilgiler hep tartışma ve vesvese kaynağı olmaktadır. Birincisi ile ilgili doğru bilgi iki ayağın secde boyunca yerden kesilmesinin namazı ifsat edebileceğidir. İkincisinde ise zikredilen kasten ağız dolusu kusmaktır. Her ikisi de daha ziyade farazi bir konudur. Çünkü namaz kı-lan bir insanın secde boyunca ayaklarını havada tutması için ancak namazı bozma kastı olması gerekir ki, kimse namazını bozma amacıyla ayaklarını havada tutmaz. Oruçlu için kasten ağız dolusu kusma da abestir. Ama ço-ğunluk cümleleri kayıtlarından soyutlayarak anladığı için bizim camileri-mizde namazda iken ön saftaki boş yeri doldurma pek görülmez ve ayağın yerden kesilmesiyle ilgili tartışmalar sık yaşanır. Gusülde vücudun imkân nispetinde yıkanması esas iken iğne ucu vurgusu, özellikle duygusal yönü güçlü hanımlarda vesvese hastalığına sebep olmaktadır. Bazen de insanı fi-zik olarak zorlayan secde de burnun kanatlarına bakılacağı hususu gibi ay-rınlar kitaplarda önemle kaydedilmektedir. Bütün bu ve benzeri durumların fıkıhta yeni otorite metin ihtiyacını doğurduğu kanaatindeyim.

    Şu anda geçerliliğini koruyan 22.07.2008 tarih ve 152 sayılı Talim ve Ter-biye Kurulu kararına dayalı fıkıh öğretim programında 2003 ve 2006 yılında Değerler Eğitim Merkezi çatısı artında yapılan ve daha sonra kitap olarak basılan4 çalışmalarda dile getirilen değerlendirme ve eleştirilerden yararla-nılmış ve çoğunlukla bu eleştirilerin gereği yerine getirilmiştir. Fakat mesela önceki programda genel amaçlar içinde yer alan “sosyal hayatın değişimine bağlı olarak ortaya çıkan sorunları, Kur’an-ı Kerim ve sünnet ile birlikte sis-temli, mantıklı ve tutarlı olarak yorumlar” maddesi çok abartılı bulunarak eleştirisi konusu yapılmış (Bedir, 2005:224) fakat aynı madde yeni programın genel amaçları içinde 7. madde olarak yer almıştır (bk. İmam Hatip Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretim Programları, s. 134).

    4 İmam Hatip Liselerinde Eğitim ve Öğretim, (Ed. Mahmut Zengin), 6-7 Aralık 2003 tarihli ulusal sempoz-yum, İstanbul 2005; İmam Hatip Liselerinde Meslek Dersleri Öğretimi Nasıl Olmalı, (Ed. Nazif Yılmaz, Hulusi Yiğit), 26 Mart 2006 tarihli çalışma toplantısı, İstanbul 2006.

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri552

    Mevcut fıkıh öğretim programında en önemli eksiklik, helal haram ve günah sevap kavramlarının ele alınmayışı ve başlıca haramlarla ilgili değer-lendirmelerin yer almamasıdır. Öz ve sağlam bilgilerle bu alandaki boşlu-ğun doldurulması gerekir diye düşünüyorum. Nitekim mevcut imam hatip ortaokullarının 8. sınıf Temel Dini Bilgiler öğretim programının 1. ünitesi “günlük hayatta İslami kurallar, helaller ve haramlar, bidat ve hurafeler” ko-nusunu ele almıştır. Öğrencilerin fıkıhla ilgili soru ve sorunları da çoğunluk-la bu çerçevede olmaktadır. Bu alanın boş bırakılması, kontrolsüz bilgilerin yaygınlaşmasına destek vermek anlamına gelir. O halde bu ders içerisinde öğrencilere yiyecek içecek, resim, müzik, oyun ve eğlence, estetik ve süs-lenme, faiz, helal ve haram ticaret gibi konularda temel İslami bakış açısı verilmelidir.

    Nitekim önceki öğretim programı, kadın, insan hakları, demokrasi, laik-lik, fıkıh-hukuk ilişkisi açısından Türkiye’nin durumu, seküler ahlak, çağdaş fikir ve kurumlar gibi konulara değinmediği için eleştirilmiştir (Bedir, 2005: 222). Yine aynı program için başka bir tebliğci, öğretmenlerin görüşlerini yansıtarak programın güncel fıkhî konulara yer vermemesini eleştirmiştir (Özdemir, 2005: 198). Aynı eleştiriler mevcut program için de büyük ölçüde geçerliliğini korumaktadır.

    Öğretim programında ve ders kitabındaki diğer bir önemli eksiklik mezhep, taklit ve teflik kavramlarına önem verilmemiş olması ve buna bağlı olarak, bir mezhebe bağlılık, farklı bir mezhebin görüşüyle amel etme gibi konulara yer verilmemiş olmasıdır. Ders kitabında mezheplerin oluş döne-mi anlatılırken (s.30 vd.) mezheplerin nasıl çıktığı anlatılmış fakat ne kelime olarak ne de terim olarak mezhep kavramı açıklanmamıştır. Kitabın sonun-da verilen sözlükte ise mezhep, “bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılık-ları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri” diye tanımlanmıştır. Benzer şekilde taklit döneminin anlatıldığı yerde (s. 36 vd.) taklit kavramından söz edilmemiş, sözlükteki taklit tanımında ise “belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma. Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğ-lenme. Benzetilerek yapılmış şey” denilmiştir. Fıkhî terimlerin anlamı ve-rilirken Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlam ile yetinilmesi de eksikliği vurgulamaktadır. Bir mezhebe bağlanmanın zorunluluğu veya bir konuda başka bir mezhebin görüşüyle amel etme konularına hiç girilmemiştir. Öğ-rencilerin sorularının yoğunlaştığı bir alanın böyle teğet geçilmemesi gerek-tiği kanaatindeyim.

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 553

    Yeni programa uygun kitaplar bakanlığın aktif katkılarıyla, sanıyorum ilk defa okullarda görevli öğretmenler tarafından ve Ankara dışında yazıl-mıştır. Yazılan fıkıh kitabında konular daha anlaşılır ve basit hale getirilme-ye çalışılmış fakat sanıyorum bir kısmı yazarların ellerinde olmayarak bir takım eksiklikler ortaya çıkmıştır. Ben mevcut fıkıh ders kitabında kendimce gördüğüm bazı eksiklikleri burada sıralamak istiyorum. Olur ki sonraki bas-kılar için kitabı geliştirmeye katkısı olur.1. Sahabe, tabiin ve mezheplerin oluşum dönemlerinde Sünni- Şii ihtilafla-

    rından, Ehli Sünnet ve Ehli bidat veya Şia ayrımından hiç söz edilmemiş ve birdenbire mezhepler sayılırken 5 mezhep ele alınmıştır. Öğrencilerin zihnine takılan 4 mezhep ne zaman 5 mezhep oldu sorusuna cevap ve-rilmemiştir. Üstelik daha önce Şiilik kavramı hiç kullanılmamışken Ca-feri mezhebinin tanıtımına “Şiiliğin en büyük kolu…” ifadesiyle başlan-mıştır (s.30-35). Kanaatimce sahabe döneminden itibaren kısaca Şia-Ehli Sünnet ihtilafına değinilmelidir. Öte yandan Caferilik dışında Şia’nın ülkemizde yaygın olan kolları ve onların dini uygulamaları konusuna fıkıh kitabında hiç değinilmemiştir. Alevilerde namaz, oruç, zekât, hac gibi konulara tasviri olarak İHL öğretim programlarında yer verilmeli-dir diye düşünüyorum. İHL Kelam ders kitabında “Tasavvufi bir yorum olarak Alevilik-Bektaşilik” oldukça geniş bir şekilde ele alınmış ancak yukarıdaki sorulara cevap verecek bilgilere yer verilmemiştir (bk. s.51-61).

    2. 2003 yılındaki sempozyumda Prof. Dr. Murtaza Bedir tarafından, önceki programlar için dile getirilen Mezhep İmamları döneminden Kanunlaş-tırma dönemine kadar 1000 yıllık bir dönemi neredeyse yok sayma eleş-tirisi (Bedir, 2005: 221-222) bu program içinde geçerliliğini korumuştur. Bütün mezheplerin şaheserlerinin kaleme alındığı bu devre ile ilgili kita-bımızda sadece Fetevayı Hindiyye ve Fetevayı Ali Efendi zikredilmiştir (s.36-37).

    3. Fıkıh ilminde yeni gelişmeler başlığı altında sadece ilmi araştırmalar yapıldığından bahsedilmiş fakat İslam ülkelerindeki İslam hukuku uy-gulamalarından söz edilmemiştir (bk. s.38). Ayrıca öğrencilerin yarar-lanabileceği güncel fıkıh çalışmalarından söz edilmemiştir. Hadis ders kitabı da aynı eksikliği taşımakla beraber Tefsir ders kitabı “Türkçe Meal Çalışmaları”, “Tefsirde Yeni yaklaşımlar” gibi başlıklar altında güncele yakın bilgiler sunmuştur (bk. s.63-68).

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri554

    4. Mükellefiyetin temel şartları anlatılırken vücup ehliyeti, eda ehliyeti; ar-kasından mükellefiyeti ortadan kaldıran durumlar başlığı altında sema-vi ve müktesep arızalar konularına girilmiş fakat hiçbir maddeleştirme, şemalaştırma çalışması yapılmamıştır. İkrah terimi ve ayrımlarına işaret edilmeden “tehdide maruz kalma genel olarak sorumluluğu ortadan kaldırmaz” cümlesiyle eksik bilgi verilmiştir (bk. s.43-45).

    5. “Hükmün çeşitleri: Ef’al-i Mükellefin” başlığı altında usulü fıkıhtaki “teklifi hükümler” konusu ele alınmış ve vaz’î hükümlere hiç girilme-den “fıhkî hükümler” başlığıyla teklifi hükümler sıralanmıştır (s.46). Vaz’î hükümler öğrencinin seviyesine göre detay olarak görülebilir ama “teklifi hüküm” kavramı verilmeliydi diye düşünüyorum. Ayrıca TDV ilmihalinde (c.1, s.164 vd.) olduğu gibi beş temel teklifi hüküm üzerin-den konunun ele alınması daha ufuk açıcı olabilirdi. Müfsit kavramının teklifi hükümler içinde yer almasının da isabetli olmadığını düşünüyo-rum. Konu, maddeleştirme, şemalaştırma, mukayese etme gibi anlamayı kolaylaştıracak usullere çok uygun olmasına rağmen bu usullere başvu-rulmamıştır.

    6. Fıkhî hükümlerin kaynakları konusunda “Kitap” başlığı altında Ku-ran’dan çıkarılabilecek fıkhî ilkelere ve hükümlere bazı örnekler veril-miştir (s.52). Fakat Kuran-ı Kerim’in muhtevasının, somut bilgilere da-yalı olarak genel bir çerçevede tanıtılması ve fıkhî hüküm çıkarılabilecek ayetlerin genel muhteva içindeki yeri ve oranına temas edilmesi faydalı olurdu. Hatta kesin hüküm bildirdiği zannedilen bazı ayetler üzerindeki yorum farklarına işaret edilerek Kitabın hüküm kaynağı olarak yerinin anlaşılması daha iyi sağlanabilirdi diye düşünüyorum.

    7. İstihsan konusu işlenirken not edelim kutucuğu içinde “istihsan yoluyla hükmedebilmek için istihsanın nassa, icmaya, örf-âdete, zarurete ya da maslahata (yarar) dayanması gerekir” açıklaması yer almış (s.58); fakat bu cümleyle ilgili herhangi bir açıklama veya örnekleme yapılmamış-tır. Bırakın öğrencileri, öğretmenlerin bile çoğununun anlamayacağı bu açıklama ya hiç verilmemeli veya anlaşılacak bir iki örnekle desteklen-melidir.

    8. Sedd-i zerâi konusu işlenirken konunun fıkıhta çok fazla örneği oldu-ğu halde yeterli örneklendirme yapılmamış ve çok önemli olduğu halde bu ilkenin işletilmesinde kullanılacak ilkelerden bahsedilmemiştir (bk. s.60).

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 555

    9. İçtihat ünitesinde “Hz. Muhammed’in İçtihada Verdiği Önem” başlığı kullanılmıştır (s.68). Hz. Muhammed tabiri bizim kültürel adabımız açı-sından itici geliyor. Bilmem katılır mısınız?

    10. “Sosyal Değişme ve İçtihadın Gerekliliği” başlığı altında “Bilim ve tek-nolojinin ilerlemesi birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Örneğin, tıp alanında organ nakli, yapay döllenme, tüp bebek, klonlama, vb. pek çok sorun günümüzde fıkıh bilginlerince tartışılmaktadır.” cümlesinden sonra dipnot verilip, kitabın yazarlarından birinin basılmamış yüksek lisans tezine atıf yapılması yakışık almamıştır (s.73).

    11. “İçtihadın Taklit ve Taassubu Önlemedeki Rolü” başlığı sanıyorum ön-ceki programlarda da kullanılan biraz ideolojik bir başlıktır. Sanki taklit ve taassup eş anlamlı gibi kullanılmış ve sanki herkes içtihat yapacak gibi bir görüntü verilmiştir (bk. s.74-75). Hâlbuki taklit zorunluluktan ortaya çıkmış bir uygulamadır. Taassup konusu da sadece mezhep ta-assubu olarak ele alınmamalı günümüzde daha yaygın olan cemaat ve grup taassuplarına da işaret edilmelidir.

    12. Namazı bozan şeyler arasında “secdede iken her iki ayağı birden yerden kaldırmak” birçok büyük ilmihalde bile yer almazken kitabımızda yeri-ni almıştır (s.94).

    13. Cemaatle namaz konusu anlatılırken “namaz kıldırana imam, imama uyanlara ise cemaat” denileceği açıklanmış fakat cemaatle namaz kılma-nın müekket sünnet ve İslam’ın şiarlarından biri olduğuna işaret edilme-miştir (bk. s.95).

    14. Namaz çeşitleri anlatılırken bir “konuşalım” penceresi açılmış ve içine “tahiyyetü’l-mescit, kuşluk ve teheccüt namazlarının kılınışları hakkın-da konuşunuz” denilmiştir (s.99). Bu namazlar kitabın hiçbir yerinde anlatılmadığına göre anlaşılan öğrencilerin bunları bildikleri varsayıl-mıştır.

    15. Zekât oranları verilirken toprak ürünlerinde sadece 1/10 zikredilmiş, günümüzde zirai mahsullerin neredeyse tamamı emek katkılı olduğu halde 1/20 ye işaret edilmemiştir (bk.s.122).

    16. Zekâttan sonra sadaka konusu ele alınmış ancak güler yüz dâhil bütün sadaka çeşitleri anlatıldıktan sonra fıtır sadakasına konunun sonunda sıra gelmiştir. Bir önceki sayfada yer alan tabloda ise zekât ve sadaka karşılaştırılmış ve sadaka isteğe bağlı gösterilmiştir. Anlaşılan fıtır sa-

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri556

    dakası düşünülmemiştir. Öte yandan fıtır sadakasının anlatıldığı yerde hükmünden söz edilmemesi de ayrı bir eksikliktir (bk. s.123-124).

    17. Hac anlatılırken haccın şartları, rükünleri, farzları, vacipleri, sünnetleri ayrıştırılmamış ve hepsi bir arada “Hac İle İlgili Kavramlar” başlığı al-tında ele alınmıştır. Bu başlık altında sıralanan ihram, vakfe, tavaf, sa’y, şeytan taşlama, Medine’yi ve Mescid-i Nebi’yi ziyaret başlıklarının altın-da bunların nasıl yapılacağı anlatılmış fakat hiçbirinin hükmüne değinil-memiştir (bk. s.133-136).

    18. “Umre ve Yapılışı” başlığı altında paragraflara hac ve umre kelimeleri ile giriş yapılmış, hac ve umrenin faziletleri anlatılmış; son paragrafta ise sadece haccın faziletine değinilmiştir (s.138-139). Bu durum başlığa açık bir uyumsuzluk göstermektedir. Oysaki daha önce “Haccın İslam’daki Yeri ve Önemi” ayrı bir başlık olarak ele alınmıştır (s.132).

    19. Fıkıh ve Sosyal Hayat ünitesinde “Evlilik ve Aile Hayatı” başlığı altın-da uzunca sayılabilecek vaaz benzeri açıklamalar yapılmış fakat fıkhî hükümlere girilmemeye çalışılmıştır. Tabii bu durumda öğrencilerin çok merak ettikleri, nikâhın şartları, dini nikâh-resmi nikâh, boşama hakkı vb. hiçbir konuya yer verilmemiştir. Ayrıca konuya yerleştirilen fotoğ-raf yanlış anlamaya müsait görünüyor. Çünkü örnek aile gibi algılana-bilecek fotoğrafta başörtüsüz bir anne bir çocuk ve baba görünüyor (bk. s.161-163).

    20. Fıkıh kitabında hiç değinilemeyen çok önemli fıkhî konular varken son üç konuda ele alınan “Beslenme ve Sağlık”, “Çevre ve Hayvan Hakları” ve “Vatan Savunması: Şehitlik ve Gazilik” konuları vatandaşlık bilgisi konularını hatırlatmaktadır (bk. s.164-168).

    Fıkıh Dersinde Verimliliği Artırabilecek Faaliyetler

    Öğretmen derse girmeden önce o dersi nasıl sunacağını, adım adım planlamalı ve hazır halde sınıfa girmelidir. Kendi sunumu, varsa öğrenci su-numu, başka gösterilecek veya kullanılacak materyal her ne varsa bunların hazır edilmesi, hatta sorulacak soruların ve verilecek örneklerin bile hazır-lanması, öğretmeni derste güçlü ve güvenli kılar. Tabii bu demek değildir ki ders robotik bir sistemde yürüsün. Konuya hâkim ve hazırlıklı bir öğretmen mesleğiyle ilgili sanatları daha kolay kullanabilecektir. Tabii ki dersi renk-lendirmek ve çeşitlendirmek hem öğretmeni hem de öğrenciyi rahatlatacak bir unsurdur.

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 557

    İlk derslerden birinde, dersin kaynaklarından birer örnek sınıfa getirile-rek veya öğrenciler kütüphaneye çıkarılarak, öğrenciler dersin kaynaklarıyla tanıştırılmalıdır. Böylece öğrenci dersin muhtevası ve kapsamı konusunda bir ufuk edinmiş olur ve dersin konularıyla ilgili daha derinlemesine bilgiye ihtiyaç duyduğunda bu kaynaklara müracaat edebilir. Bu kaynaklar başta ilmihaller, fıkıh tarihi kitapları, fıkıh usulü kitapları, genel fıkıh kitapları, fı-kıh ansiklopedisi, İslam ansiklopedisi ve güncel fetva kitapları gibi sıralana-bilir. Bu kitapları öğrencilere sadece göstermekle yetinilmemeli, öğrencilerin onları daha yakından tanımaları ve muhtevaları hakkında bilgi edinmeleri sağlanmalıdır.

    Fıkıh dersine ilgiyi uyandırmak için güncel fıkhî konularla ilgili her bir öğrenciye ayrı birer araştırma ödevi vermek faydalı olmaktadır. Bu vesileyle öğrenciler ihtiyaç duyduğunda kullanabileceği kaynakları tanıma fırsatı bu-luyor ve bir konunun fıkhî olarak nasıl ele alındığını, delillerin nasıl kullanıl-dığını, değerlendirme ve sonuçlara nasıl varıldığını mümkün olduğu kadar çok âlimin penceresinden görmüş oluyor. Ancak öğrencilerin bu ödevleri yapabilmesi için ödevin kaynakları ve hazırlama usulü konusunda rehberli-ğe ihtiyacı vardır. Ders öğretmeninin bu rehberlik konusunda da fedakârlık yapması gerekiyor.

    Yine derse ilgiyi canlı tutabilmemin ve bazı meseleleri daha kolay öğre-tebilmenin diğer bir yolu teknolojiyi derslerimizde kullanmaktır. Artık bütün okullarda teknoloji kullanma imkânları var. Dersi sadece bir sunum olarak göstermekle yetinmemeli özellikle görsel malzemeyi yerinde kullanmalıdır. Fıkıh dersinde harita, şema, kroki, video, resim kullanılabilecek birçok konu bulunmaktadır. Öğretmen bu konuda da emeğini ortaya koymalıdır.

    Derslerde belli bir birikim sağladıktan sonra birici dönemin sonu, ikin-ci dönemin başı gibi bir kütüphane dersi planlanmalıdır. Bu derste öğrenci fıkhın ana kaynakları olan Kur’an ve sünnetle daha yakından tanıştırılmaya çalışılmalıdır. Bunu yapabilmek için iyi düzenlenmiş yeterli bir kütüphane-ye ihtiyaç vardır. Kitaplar tefsir, hadis, fıkıh bölümleri halinde tasnif edilmiş olmalı ve mealler de bir araya toplanmalıdır. Ders usulünde kütüphaneye toplanan öğrencilere öncelikle basit anlamda Kuranın muhtevasından ha-berdar olabilmeleri için mevcut meallerden birer tane verilmeli ve rastgele bir ayet mealini sınıfa okuması istenmelidir. Bu şekilde bir Kur’an kompo-zisyonu oluşturuncaya kadar farklı yerlerden çeşitli ayetler okutulmalı ve konuları tahtaya yazılmalıdır. Benzer bir çalışma hadis kaynakları üzerinde

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri558

    de yapılmalıdır. Öğrencilere temel hadis kaynaklarının tercümelerinden bi-rer cilt verilmeli ve öğrencilerin yine hiç seçmeden rastgele bir hadis okuma-sı istenmelidir. Bu şekilde öğrenci söz, fiil, onay, sahabe sözü gibi hadislerin çeşitleriyle karşılaştırılmalıdır.

    Bu kitap çalışmasını meal farklarının çok bariz olduğu ayetler üzerin-den karşılaştırmalar yaparak ve aynı konudaki farklı hadisleri görme veya bir hadisin çeşitli versiyonlarını görme şeklinde genişletebiliriz. Ancak bunu yapabilmek için önceden hazırlık yapmak gerektiği muhakkaktır.

    Bütün bunları söylediğimizde de anlaşılacağı gibi İHL meslek dersle-rinin her birine olabildiğince o derste uzmanlaşmış öğretmenlerin girmesi gerekiyor. Tabii mevcut sistemle bunu tam olarak sağlamak mümkün değil-dir. O zaman yukarıda önerdiğim dersi bütünleştirerek İslami ilimlere giriş şekline çevirmek daha yararlı olabilir. Böylece İmam hatip meslek dersleri öğretmeni yine yıllara göre konular ayrıştırıldığında kendine yakın olan ko-nuları okutmayı tercih edebilir. Mevcut uygulamada bir öğretmen mesela beş sene hiç Arapça okutmadığı ve Arapçası da zayıf olduğu halde Arapça dersine girmek veya senelerce hiç girmediği bir dersle aniden karşı karşıya kalmak zorunda kalabiliyor ve o derste hem öğretmen hem de öğrenci mağ-dur oluyor. Her halde bu sebeple olmalıdır ki ilahiyatta okuyan bir öğrenci, oradaki fıkıh hocasının ilk sözlerinden birinin “imam hatipte öğrendiklerini-zi unutun” olduğunu nakletmişti.

    Sonuç olarak mevcut öğretim programı önceki programa göre oldukça başarılı ve yeterlidir. Ancak kitapta göründüğü kadarıyla bir kısmı yazarla-rın elinde olmayan sebeplerle bazı eksiklikler ve yetersizlikler bulunmakta-dır. Dini eğitimi daha alt sınıflara doğru çeken yeni bir eğitim sistemiyle dini eğitimin kalitesinin de artacağını ümit ediyorum. Asıl tabii olanın eğitimin ilk kademesinden itibaren dini eğitimin de verilmesi olduğunu vurgulaya-rak sözlerime son veriyor, saygılar sunuyorum.

    Kaynaklar

    Akıncı, A. (2008). Din Eğitiminin Başlama Yaşı, Yeni Ümit Dergisi, Sayı: 80. http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/din-egitiminin-baslama-yasi, adresinden ulaşılmıştır. Erişim tarihi: 17.10.2013.

    Bedir, M. (2005). İmam Hatip Liselerinde Fıkıh ve Temel Dini Bilgiler Dersleri, içinde Zengin, M. (Ed). İmam Hatip Liselerinde Eğitim ve Öğretim, (s.211-226),İstan-bul: DEM Yayınları.

  • 100. Yılında İmam Hatip Liseleri 559

    Ekşi, A. ve diğ. (2013) İmam hatip Liseleri Fıkıh, Ankara: Devlet Kitapları.

    İlmihal (I) İman ve İbadetler, (heyet). (2005). Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.

    İmam Hatip Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretim Programları, Ankara 2010.

    Özdemir, Ş. (2005). İmam Hatip Liselerinde Okutulan Temel Dini Bilgiler ile Fıkıh Der-si Programlarındaki Amaç ve konuların Program Geliştirme Açısından Değer-lendirilmesi, içinde Zengin, M. (Ed). İmam Hatip Liselerinde Eğitim ve Öğretim, (s.189-209),İstanbul: DEM Yayınları.

    Şanal, M. (2003). Osmanlı Devleti’nde Medreselere, Ders Programları, Öğretim Meto-du, Ölçme ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma Bakımından Genel Bir Bakış, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14, 149-168.

    Yıldırım, R., Altaş, E., Şimşekçakan, M., Akgül, M., Özkiraz, M.A. (2013). İmam Hatip Liseleri Hadis, İstanbul: Devlet Kitapları.

    Yıldırım, R., ve diğ.(2013). İmam Hatip Liseleri Kelam, Ankara: Devlet Kitapları.

    Yıldırım, R., ve diğ.(2013). İmam Hatip Liseleri Tefsir, Ankara: Devlet Kitapları.

    Yılmaz, N. Yiğit, H.(Ed.). (2006). İmam Hatip Liselerinde Meslek Dersleri Öğretimi Nasıl Olmalı, İstanbul: DEM Yayınları.

    Zengin, M. (Ed.). (2005). İmam Hatip Liselerinde Eğitim ve Öğretim, İstanbul: DEM Yayınları.

    Karaman, H. (2011). Müslüman’ın Hayat Bilgisi, İstanbul, Hayy Kitap.