100
©2013 YUKO SHIMIZU / TACT. C. INC. YIL: 2 SAYI: 5 İLKBAHAR 2013 KDV Dahil: 7.50 TL ISSN 2146-8028 ŞEHRİN YENİ KEDİSİ... LICENSET IME MARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

License Time İlkbahar 2013

Embed Size (px)

DESCRIPTION

License Time Marka, Lisans ve Medya Dergisi İlkbahar 2013 Sayısı

Citation preview

Page 1: License Time İlkbahar 2013

©2013 YUKO SHIMIZU / TACT. C. INC.

YIL: 2 SAYI: 5 İLKBAHAR 2013 KDV Dahil: 7.50 TL

ISSN 2146-8028

ŞEHRİN YENİ KEDİSİ...

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

Page 2: License Time İlkbahar 2013

© 2013 Bean World e.K. All Rights Reserved. © Copyright Withit Licensing 2013. All Rights Reserved.

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment. ©2013 YUKO SHIMIZU / TACT. C. INC.

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Türkiye Lisans Hakları ‘Lisans Medya’ Tarafından Verilmektedir.

Page 3: License Time İlkbahar 2013
Page 4: License Time İlkbahar 2013

EDİTÖRDEN

4

YIL: 2 SAYI: 5 İLKBAHAR 2013ISSN: 2146-8028YAYIN TÜRÜ: SÜRELİ YAYIN

BASKI Esen Ofset Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.Tel: +90 (212) 549 25 68

DAĞITIMDünya Süper Dağıtım A.Ş.www.dunya.com

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No: 15/1 34696 Üsküdar - İstanbul - Türkiye

+90 (216) 532 78 11 www.licensetime.com

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

İMTİYAZ SAHİBİ / OWNER

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

REDAKSİYON

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ İÇERİK EDİTÖRÜ

MARKA YÖNETMENİ

REKLAM VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ

Lisans Medya Yayıncılık Reklam Pazarlama Dağıtım ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına

[email protected]

[email protected]

[email protected] [email protected]

[email protected]

[email protected]

M.Esat YALVAK

M.Esat YALVAK

Kübra UÇAR

İhsan YALVAK Enes AYDEMİR

Ö. Özlem GÜLMEZ

Sezai ÜNYAL

LisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

İŞ ORTAKLARI

İLKBAHAR’13

Her ne kadar stratejik iletişim alanında kolaylıklar ve düşük maliyetli çözümler sunsa da, işleri karıştıran birçok farklı platformlar gün yüzüne çıkmakta. En önemlisi de Marka ve Reklam verenlerin düştüğü hataların ortak bir paydada buluşması. “günlük ne kadar tweet atmalıyız?”, “ne kadar post yayınlama-lıyız?”, “hangi bloglara neler yazmamız gerekiyor?” gibi sorular, sosyal medya yönetenlerin cevabını bulmaya çalıştığı ve bu doğrultuda yaptığı yanlışların birer etkisidir.

Esasında hedef belli; ürünü veya hizmeti ön plana çıkarmak. Deyim yerindeyse “Markayı Tüketiciyle Konuşturmak”. Yani tüketiciye sunulan ürünün yenilik taşıdığı-nı, farklı olduğunu ve kolaylık sağladığını ya da hizmette en iyi müşteri deneyimini yaşatmak adına beklenenin üstünde bir değer oluşturmak.

Sosyal medyadaki düzensizliğin bir diğer nedeni de karar mekanizmalarının za-yıflığı. Süreci yöneten ekibin veya kişinin, karar doğrultusunda yapması gereken, ulaşılmak istenen nokta ve bu doğrultu-da izlenecek taktikler. En önemlisi de bu

süreci sosyal medya değil, dijital iletişim adı altında başlatmak ve buna göre planlama oluşturmaktır. Kısacası sosyal medya; SEO, SEM, landing web siteleri, online monitoring, mobil tüketiciler için mobil içerikler entegrasyonu yapılma-dan tek başına hiçbir şey ifade etmez ve işe yaramaz. Aksine markayı bir yıkıma sürükleyebilir.

Son olarak bu mecrada da rekabetin olduğu unutulmakta ve en düşük bütçey-le yüksek gelirler elde etme beklentisi de yapılan yanlışlardan biri. Birçok mecra-da olduğu gibi sosyal medyada da bu sürecin doğru ve iyi yönetilmesi ile birlikte maliyetinin ve bütçelerinin de iyi belir-lenmesi gerekir. Dijital İletişim kanalları ile entegre yürütülen bu süreçte başarılı olmamak için hiçbir neden olamaz. Doğ-ru analizlerin yapılması, iyi bir etkileşimin sağlanması ve strateji belirlerken yapılan yatırımın kâra dönüşeceği zamanın iyi hesaplanması gerekir.

1. yılını kutladığımız License Time Dergisi ekibi olarak başarılı ve bol kazançlı günler diliyoruz.

Sosyal Medyadaki KAOS…

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

Page 5: License Time İlkbahar 2013
Page 6: License Time İlkbahar 2013

DEĞİŞİMİN ADI:

DİJİTAL MÜŞTERİ

46

6

İÇİNDEKİLER

TÜKETİCİLER HANGİ MARKALARIBAŞARILI BULUYOR?

2013 YILINDA KOBİ’LERİHANGİ TEHDİTLER BEKLİYOR?

KURUMLARIN SOSYAL MEDYA ALGISI PAZARLAMA ODAKLI

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE ‘SEO’

DİJİTAL PAZARLAMA İLETİŞİMİ SEKTÖRÜ BÜYÜYOR

360° MARKA PAZARLAMA VE LİSANSLAMA STRATEJİLERİ

TV’DE YENİ BİR KAVRAM: OTT TV

Türkiye’nin en büyük online araştırma şirketi DORinsight tarafından “2012 yılı Tüketici Değerlendirmeleri Araştırması” gerçekleştirildi.

Kurumların sosyal medya kullanımlarını irdeleyen araştırma raporu; Türkiye’de sosyal medya algısının “pazarlama iletişimi odaklı ” olduğunu ortaya koyuyor.

Symantec teknolojik gelişmelerle birlikte giderek artan tehditlerin 2013 yılındaki durumunu inceledi ve gelecek yıla dair tahminlerini paylaştı.

Search Engine Optimization; “ İnternet ortamında var olabilme ”, yani arama motorlarında üst sıralarda yer alma da diyebiliriz.

IAB Türkiye 2012 Dijital reklam yatırımları raporuna göre, sektör %30 büyüyerek 1 milyar TL sınırına dayandı. 943 milyon TL’yle toplamda aldığı pay %18 oldu.

Markanızı daha üst seviyelere taşımak için lisanslama yöntemi ile markanızı büyütecek metotları sizler için sıraladık.

Son dönemlerde oldukça sık duymaya başladığımız yeni bir kavram var: OTT (Over-the-top) TV. Kısaca, video içeriklerin, internet üzerinden son kullanıcıların çevrimiçi cihazlarına taşınmasına deniyor.

8

24

14

50

32

86

90

56

28

52

66

70

İLKBAHAR’13

Page 7: License Time İlkbahar 2013

10. YILINI KUTLAYAN ANGEL CAT SUGARŞİMDİ TÜRKİYE’DE!

©2013 YUKO SHIMIZU / TACT. C. INC.

facebook.com/heartacs

twitter.com/angelcatsugarTRLisansMedyabrand, media and licensing agency

Türkiye Lisans Hakları ‘Lisans Medya’ Tarafından Verilmektedir.

Page 8: License Time İlkbahar 2013

TÜKETİCİLER HANGİ MARKALARI

BAŞARILI BULUYOR?Türkiye’nin en büyük online araştırma şirketi DORinsight tarafından “2012 yılı Tüketici Değerlendirmeleri Araştırması” gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz yıl Aralık ayında yapılan araş-tırma 75 ilden yüzde 50’si kadın, yüzde 50’si erkek 1639 tüketicinin katılımı ile gerçekleştirildi. Araştırmaya katılan tü-keticilere göre; bu yıl TV reklamlarıyla en çok akıllarda kalan marka yüzde 15 ile Turkcell. Turkcell’i, yüzde 5 ile Vodafone ve Avea takip ediyor. Ardından yüzde 4 ile Coca-Cola ve Ülker, yüzde 3 ile Pınar, Arçelik ve İş Bankası sıralanıyor.

Yüzde 25 ile Hepsiburada.com 2012 yı-lının en başarılı bulunan online alışveriş sitesi. Hepsiburada.com’u, yüzde 18 ile Markafoni, yüzde 14 ile Gittigidiyor.com takip ediyor. Trendyol yüzde 9, Morhipo yüzde 7, Yemeksepeti ise yüzde 5’lik be-ğeni oranlarına sahip.

Giyim alanında en başarılı bulunan reklamlarBu yıl giyim alanında yüzde 22 ile en çok Mavi’nin reklamları beğeniliyor. Bunu, yüzde 18 ile DeFacto takip ederken, LC Waikiki ve RodiMood yüzde 10’luk bir kesim tarafından başarılı bulunuyor. Kiğılı’nın reklamları ise yüzde 5’le ilk dört markayı takip ediyor. Dayanıklı tü-ketim malları kategorisinde tüketicilere göre en başarılı reklamlar yüzde 28 ile Arçelik’e ait. Arçelik’i, yüzde 15 ile Sam-sung, yüzde 14 ile Vestel ve yüzde 13 ile Bosch izliyor. Küçük ev aletleri katego-risinde Tefal yüzde 17 ile birinci sırada.

Bunu, yüzde 16 ile Arçelik, yüzde 15 ile Arzum izliyor. Vestel ve Arnica reklamla-rı ise yüzde 10’arlık bir beğeni oranıyla dördüncü ve beşinci sıradalar.

Atıştırmalık/Çerez grubunda ise Doritos yüzde 27 ile birinci, Lay’s yüzde 24 ile ikinci sırada. Ruffles yüzde 7 ile Chee-tos yüzde 6 ile Tadım ise yüzde 5’le ta-kip ediyor. Çikolata kategorisinde Ülker reklamları yüzde 40 ile birinci. Ülker’i, yüzde 21 ile Eti ve yüzde 18 ile Nestle, takip ediyor. Makarnada ise Nuh’un An-kara Makarnası yüzde 28 ile birinci, Filiz yüzde 20 ile ikinci. Bunları yüzde 8’erlik başarılı bulma oranlarıyla Barilla ve Pas-tavilla takip ediyor.

Bisküvi kategorisinde ise Eti yüzde 45 ile birinci, Ülker yüzde 43 ile ikinci sırada, yüzde 4 ile de Biscolata üçüncü sırada. Süt ve süt ürünlerinde ise Pınar reklam-ları yüzde 39 ile zirvede. Bunu yüzde 23 ile Sütaş takip ediyor. Ülker İçim yüzde 10, SEK ise yüzde 7’lik bir kesimce rek-lamları en başarılı bulunan firma. Hazır çorba reklamlarında ise Knorr yüzde 66 ile ilk sırada. Ülker Bizim Mutfak ise Knorr’u yüzde 13 ile takip ediyor. Beyaz et ürünlerinde reklamları en çok beğe-nilen marka yüzde 28 ile Banvit. Yüz-de 13 ile Şen Piliç ikinci sırada. Bunları yüzde 7 ile Bey Piliç, yüzde 6 ile CP Piliç ve yüzde 5 ile Keskinoğlu takip ediyor.

Kırmızı et kategorisinde Pınar yüzde 15 ile ilk sırada. Bunu yüzde 13 ile Banvit takip ediyor. Yüzde 8’erlik başarılı bulun-ma oranlarıyla Maret ve Şahin Sucukları üçüncü ve dördüncü sıradalar. Bunları yüzde 6 ile Aytaç takip ediyor.

Kırmızı et kategorisinde de, tıpkı beyaz ette olduğu gibi, Banvit’i başarılı bulan-lar genellikle 35-44 yaş arası grup. Şahin Sucukları ise Pınar’ın aksine, gençlere doğru gidildikçe başarı oranı yükseliyor.

Reklamlarıyla başarılı bulunan içe-cek markası yüzde 33 ile Coca-Cola. Bunu yüzde 9 ile Uludağ takip ediyor. Pepsi’nin oranı yüzde 8. Cappy yüzde 6, Dimes ve Fanta ise yüzde 5’erlik başarılı bulunma oranına sahip.

Tüketicilere göre bu yılın en başarılı kampanyasıTüketicilere göre bu yılın başarılı kam-panyasını yüzde 8 ile Turkcell gerçek-leştirdi. Bunu yüzde 5 ile Avea ve yüzde 3’erlik oranlarla Coca-Cola ve Vodafone takip ediyor. Tüketiciler bu yıl yüzde 10 ile billboardlarda en çok Turkcell marka-sını gördüklerini belirtiyorlar. Turkcell’i yüzde 4 ile Vodafone ve yüzde 3 ile Avea ve DeFacto takip ediyor. Ülker, Mango, Samsung ve Coca-Cola ise yüzde 2’lik oranlarla bu markaların ardından geli-yorlar.

8

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 9: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 10: License Time İlkbahar 2013

VIRGIN CONSUMER trendinin arkasın-da yatan temel etken ne mi? NEWISM.

Bugün, Dubai’den Kanada’ya kadar, tü-keticiler buzdolabı mıknatısından piz-za siparişi verebiliyor, 3D baskı tekno-lojisi sayesinde ev aletlerini kendileri üretebiliyor ve tren istasyonundaki sa-nal marketten alışveriş yapabiliyorlar. Tüketiciler bugün Çinli lüks moda mar-kaları, sosyal kredi kartları ve ultra-şef-faf suşi mutfakları dünyasında yaşıyor.

Günümüz tüketicileri, her ay Apple uygulama mağazasına eklenen 19,000 yeni uygulama, 2012’de Kickstarter üzerinden crowdfund edilen 18,000 proje, yalnızca Çin’deki inovasyonlara verilmiş olan yeni 1.2 milyon patent ve İngiltere’de 2012’de açılmış 480,000

şirketin meydana getirdiği çılgın seçe-nekler arasında gezinip seçim yapmak durumunda... Örnekleri daha da arttır-mak mümkün.

Kısaca NEWISM’i özetlemek gerekirse: genel olarak artan bağlantısallık, kü-reselleşme, pazara giriş engellerinin yıkılması ve tasarım ve üretimin de-mokratikleşmesi gibi olağan şüpheliler sayesinde, tüketiciyle buluşan inovas-yon sayısı ve buluşma hızı benzersiz şekilde arttı. Bu da bizim Bakire Tüketi-ci olarak adlandırdığımız yeni bir tüke-tici tipinde bir patlamaya neden olmuş durumda: ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar, her an tonlarca yeni ürün ve markayla ilk kez karşılaşmak durumun-da kalan tüketiciler.

Şimdi de, Bakire Tüketiciler üzerine düşünürken (nihai tüketiciye yönelik ürün veya hizmetler üreten bir marka ya da bu markaya hizmet veren bir ajans iseniz) aklınızda tutmanızı öner-diğimiz bir iki noktaya geçelim:

#1 HEVESLİ BAKİRELER:

Yeni olana duyulan arzu daha önce hiç bu kadar güçlü olmamıştı...

NEWISM yalnızca inovasyonun hızlan-masıyla değil, tüketicinin yeniye karşı olan iştahının benzersiz şekilde artma-sıyla da ilgili. Basitçe, olan şu:

Piyasada hüküm süren hiper-rekabet ‘yeni’ iddiasını bir takım demode mar-kaların tekelindeki eski bir pazarlama taktiği olmaktan çıkardı. Yeni ürün ve hizmetler artık gerçekten de - eğer varsa – oturmuş alternatiflerden çoğu zaman daha şaşırtıcı ve daha kullanışlı ve bu yüzden de daha iyi olarak kabul görmekte. Diğer yandan, tüketicilerin markalardan dürüstlük beklemesi yö-nündeki mega trend (ki kötü bir mira-sın etkisini taşımayan yeni markalar bu trende herkesten çabuk uyum sağlaya-bilir) gösteriyor ki yeni markalar çoğu zaman tarihe geçmiş muadillerinden daha güvenilir veya itibarlı.

Günümüzde tüketicilerin hayatında her gün sayısız ilk deneyim yaşanıyor. Asıl soru şu, sizinle mi? Tüketim ürünleri alanında pazara sunulan yeniliklerin baş döndürücü hızı, yeni çıkan bu ürün, hizmet, uygulama, deneyim ya da markaların birçoğuna aşina olmayan tüketicileri VIRGIN CONSUMER (Bakire Tüketici) haline dönüştürüyor. Ancak Bakire Tüketiciler bu yeniliklerden ürkmek bir yana, bütün bu yeni markaları ürün, hizmet ve deneyimleri denemek için her zamankinden de istekliler. Özellikle kendilerine sunulan ürün ve hizmetler zahmetsiz, basit, kolay, anlaşılabilir ve elbette eğlenceli olduğu sürece…

YENİ TREND

“BAKİRE TÜKETİCİ”

“Bakire Tüketici” trendini tetikleyen tüketici trendi.

NEWISM

10

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 11: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Son olarak, tüketicilerin sayısız öneri ve değerlendirmeye kolayca ulaşma-sını sağlayan F-Factor ve Transparency Triumph (Şeffaflığın Zaferi) trendleri sayesinde yeni olanı denemek artık onlar için neredeyse sıfıra yakın bir risk taşıyor. İşte tüm bu gelişmeler saye-sinde tüketicilerin büyük bir bölümü ‘yeni’ olanın hayatlarını her yönden iyi-leştireceğine tamamen ikna olmuş du-rumda. Bu duruma paralel, nerdeyse saat başı çıkan yeni ürün ve hizmetle-rin içine dalmak, bunları denemek, de-neyimlemek ve tecrübe etmek isteyen hevesli VIRGIN CONSUMERS sayısı da elbette her geçen gün artmakta.

Sadece teknoloji sektörüne bakın (NEWISM’in etkisini en çok gösterdiği alan): 2012 ortalarında Ouya games console Kickstarter’da tanıtımının ar-dından 24 saatten az bir zamanda 1,2 milyon USD yatırım toplamayı başardı. Bu sırada, Kasım’da, yeni iPad 4 ve iPad Mini üç günde 3 milyon adet sattı. El-bette bunlar tam dört ay önceydi: şu anda teknoloji blogları Ocak 2013’de CES’de duyurulan Panasonic’in Ultra-HD 4K tablet haberiyle çalkalanıyor. Veya Samsung’un esnek ekranlı pro-totip akılı telefonu haberleriyle. Ya da Huawei Ascend Mate 6.1-inch phablet ile. Ve bu böyle sürüp gidiyor.

#2 DENEYİMLİ BAKİRELER:

İlk deneyim için bile standartlar yüksek...

VIRGIN CONSUMER’lar belli bir ürü-ne alışık olmayabilir ancak bu onların cahil ya da saf olduğu anlamına gel-miyor. Tersine: tüketim toplumunda geçirdikleri yıllar sayesinde VIRGIN CONSUMER’ların her biri tüketicilik ko-nusunda uzman. Bu da demek oluyor ki daha önceki Trend Briefingler’de de-ğişen tüketici beklenti ve tutumlarına ilişkin söylediklerimiz geçerliliğini ko-ruyor.

VIRGINS iyi hizmeti – hatta daha da iyisini, Servile Brands (Hizmetkâr Markalar)’ı gözünden tanıyor. Ve söy-lemeye gerek yok markalardan -ahlak kuralları, iş süreci, hatta mali konular-da- Full Frontal şeffaflık ve topluma geri verme konusunda Generation G (Generosity) yaklaşımı bekliyorlar.

EMERGING VIRGINS: “Gelişmekte Olan Bakireler”

Gelişmekte olan pazarlardaki, tü-ketimin bazı yönlerine gerçekten (veya neredeyse) yabancı bazı VIRGIN CONSUMER’lar bu duruma istisna teş-kil etmekte.

Ernst & Young’a göre, 2025 itibariyle, ekonomisi gelişmekte olan şehirlerde-ki 1 milyar insan, harcanabilir yıllık geli-ri 3,600 USD olarak tanımlanan küresel tüketici sınıfına katılacak.

Sırada Ne Var?Bir VIRGIN’i baştan çıkarmak için VIR-GIN zihniyetini benimsemenizi gerek-tirir (bu kadar ima yeterli mi?). Bu kural herkes için geçerli olmakla beraber, VIRGIN BRANDS (Bakire Markalar) için bunu başarmanın çok daha kolay ol-duğu açık: yani eski yöntemlerin ağır-lığı altında ezilmeyen start-up’lar için. Ama tabi ki oturmuş markalar da her zaman VIRGIN gibi düşünmeyi dene-yebilir. Tüm diğer trendlerde de oldu-ğu gibi, ‘ya hep ya hiç’ yerine ‘bir de böyle bir şey varmış’ bakış açısından düşünün.

Tüketicilerin tümü her zaman VIRGIN mi? Tabi ki değil. Markaların sürekli bir bakire zihniyeti mi benimsemesi ge-rek? Hayır. Kaçınılmaz karşı trend aynı ürünün gelenekselini sunan oturmuş markaların geçerliliğini sonsuza dek koruyacağını gösteriyor.

VIRGIN zihniyetini benimsemenin yolu:

1-Kolay Olun

Sektör kurallarından ve (tanınmış bir markaysanız) ürün tekrarlarından vaz-geçerek ürününüzü sıfırdan yeniden hayal edin ve kurgulayın. Ürününüz tü-keticinin şu anki yaşamı için anlam ifa-de etmeli ve kutudan çıktığı gibi kulla-nıma hazır ve nazır olduğu anlaşılmalı.

VIRGIN BRANDS Lytro’nun, fotoğra-fı çektikten sonra odaklanabilen bir kamera çıkararak fotoğraf çekimini VIRGIN’ler için nasıl kolaylıklaştırdığına bakın. Veya ısı ayarlayıcılarını anlaşıla-bilir, seksi ve sürdürülebilir hale geti-ren Nest’i örnek alın.

2012’de büyük markalar da VIRGIN gibi düşündü: Nike+ Fuelband’e bakın, gün boyu aktivite takibini kolaylaştıran - gi-yilebilir cihaz ve online platformdan oluşan- bir servis tasarladı. Microsoft ise yirmi yıllık kullanıcı deneyimini hiçe sayarak, Windows 8 ile dokunma-tik karo ara yüzüne dönerek VIRGIN CONSUMERS’ın hizmetine sundu.

11

Page 12: License Time İlkbahar 2013

2-Markanızı Anlatın

Temel sorulara cevap veren kampan-yalar düşünün:

Siz kimsiniz? Sizi farklı kılan ne? Markanız onu tercih eden tüketicilerle ilgili ne söylüyor?

Tüketicilerin tamamı için yeni olan VIRGIN BRANDS için bu bir zorunlu-luk: Mart 2012’de yeni kurulan Galli kot markası Hiut Denim’in, kendini Galler’in Cardigan şehrindeki kot üreti-mi tarihi ve geleneğiyle ilişkilendirmek için ‘Şehrimiz yeniden kot pantolon üretiyor.’ mesajını nasıl kullandığına bakın.

EMERGING VIRGINS’den medet uman tanınmış markalar için de marka anla-tımı tabi ki çok önemli: Volkswagen’in, geçmişte VW markasıyla hiç tecrübesi olmayan Çinli VIRGINS ile Phaeton lu-xury vehicle’ın VW’in üretim geleneği-ni ve Almanya’nın Saxony bölgesiyle olan bağlarını anlatan web sayfası için yaptığı kooperasyona göz atın.

3-Sadakat İstemeyin

Bir zamanlar uzun süreli ilişki peşinde olan çoğu VIRGINS, artık tek gecelik ilişkiyi tercih ediyor. VIRGIN’lere ürün-lerinizi satmak yerine, onlara kişisel-leştirme ve kiralama şansı vererek on-ları şımartmaya bakın. Tasarım moda kiralama platformu thesixosix veya BMW’nin kısa süreli araba kiralama gi-rişimi DriveNow gibi oturmuş marka örneklerinden feyiz alın ve sadece satış yapmak yerine VIRGIN’lerin ürününüze erişimini nasıl sağlayacağınızı düşü-nün.

Kısacası, ister yeni kurulmuş bir start-up, ister geleneksel bir marka olun, NEWISM’in tüketimciliği ışık hızına yak-laştırdığı günümüzde, şunu aklınızdan çıkarmayın: ürün veya hizmetlerinizin geniş kitleler tarafından sevilip kulla-nılmasını istiyorsanız, bunlar VIRGIN zihniyetini yansıtmak durumunda. VIR-GIN CONSUMERS’a nasıl hizmet eder-seniz edin, unutmayın: özel olsun. Ne de olsa ilk seferleri…

Kaynak: trendwatching.com/tr

12

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 13: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 14: License Time İlkbahar 2013

2013’TE KOBİ’LERİHANGİ TEHDİTLER BEKLİYOR?Symantec, teknolojik gelişmelerle birlikte giderek artan tehditlerin 2013 yılındaki durumunu inceledi ve gelecek yıla dair tahminlerini paylaştı. Hayatımızda giderek daha çok yer kaplayan mobil cihazlar ve bulut teknolojileri yıkıcı tehditleri de beraberinde getiriyor.

2012 yılı, bilgisayar korsanlarının KO-Bİ’leri, daha büyük ve daha kazançlı he-deflere giderken bir basamak taşı olarak gördükleri bir yıl olarak anılacak. 2012 yılının ilk ayında 250 kişinin altında ça-lışana sahip kurumlara yapılan saldırı-lar, tüm yıl boyunca yapılan saldırıların yüzde 36’sına denk geliyor. Symantec ayrıca, KOBİ’ler arasında “tesadüfî giri-şimci” olarak anılabilecek bazı KOBİ’ler arasında yeni bir eğilim yaşandığını da gözlemledi.

Başarısını hızlandırmak için her an muaz-zam bir büyüme için bekleyen KOBİ’ler bulut teknolojisi gibi yöntemlerle tek-nolojisini ilerletiyor. Ancak Symantec uzmanları ekonominin itici gücü olan KOBİ’lere yapılan saldırıların önümüz-deki yıl da azalmayacağını öngörüyor. KOBİ’ler için bu saldırılara karşı hazırlıklı olmak büyük önem taşıyacak. Symantec önümüzdeki kritik süreçte KOBİ’lere yar-dım etmek için yedi maddelik bir tehdit listesi hazırladı.

Ransomware yeni tehditÖnümüzdeki yıl ransomware yazılımla-rı sahte anti virüsleri gölgede bırakarak siber suç stratejilerinde daha kritik bir unsur olacak. Bu virüs saldırganların kurbanlarını kandırmasının yanı sıra on-ları tehdit etmelerini de sağlıyor. Her ne

kadar bu model gerçek hayattaki kaçırıl-ma olaylarındaki kısıtlamalarla karşılaş-sa da kurbanlardan para sızdırmak için geliştirilen başarılı bir yöntem. Üstelik siber suçlular şimdi fidyeler için online ödeme yöntemlerini de kullanıyorlar. Symantec’in yakın zamanda gerçekleş-tirdiği bir araştırmaya göre fidye ücretle-ri 460 dolara kadar çıkabiliyor. Yakın ge-lecekte kurbanlardan sızdırılan paraların daha yıkıcı boyutlara ulaştığına şahit olacağız.

2013 yılında saldırganlar daha profesyo-nel fidye uygulamaları kullanarak, kur-banların virüsten kurtulmalarını daha da zor bir hale getirecekler. Saldırganlar ay-rıca ransomware virüsünü küçük ölçekli işletmelerin veri ve sistemlerine ulaşmak için de kullanacaklar.

Siber çatışmalar yaygınlaşacak2013 yılında uluslar, kurumlar ve bireyler arasındaki anlaşmazlıklar siber dünyada kritik bir rol oynayacak. Özellikle casus-luk olayları online dünyada yapıldığı takdirde hem başarılı hem de ispatlan-ması oldukça zor bir olgu olarak karşı-mıza çıkıyor. Gelecek yıl farklı ülkelerin ve grupların istedikleri bilgilere ulaşmak için siber taktikleri kullanması bekleni-yor. Bu yıl savaş tehditlerinin benzerleri-nin dijital dünyada yayıldığını göreceğiz.

Hatta ülkeler arasında politik “mesajlar” da dijital dünya üzerinden gönderilecek. Bireyler ve sivil örgütler arasındaki ça-tışmalardan ötürü kaynaklanan pek çok saldırının bu yıl artış göstermesi bekleni-yor. Bu tip saldırıların en çok karşılaşılan örneği hacker gruplarının belirli kişiler ve kurumlar tarafından desteklenmesi oluyor.

Yüzde yüz sanallaşan KOBİ’lerin sayısı artıyor2013’te her ölçekten kurum çoklu hiper-vizörleri sanallaştırma ve bilgisayar or-tamlarına dâhil edecek. Hipervizör çeşit-liliği sayesinde belirli hipervizör araçları kaldırılarak, yerlerine yedekleme, kurtar-ma ve yönetim için çoklu hipervizörleri, fiziksel, sanal, anında görüntülü ve bulut bazlı hipervizörleri destekleyen plat-formlar gelecek. Bu da KOBİ’lerin yüzde yüz olarak sanal olacağı ve test ile üretim ortamında çoklu hipervizörleri kullana-cakları anlamına geliyor. KOBİ’ler ayrıca test ve üretim uygulamalarında çoklu hipervizör desteği alacaklar.

“Madware” virüsü her yere sızacakKötü amaçlı reklam destekli yazılımlar (madware) kullanıcıların yerlerini ve ile-tişim bilgilerinin saldırganlar tarafından tespit edilmesini sağlıyor. Madware, ge-nellikle kullanıcıların mobil araçlara yük-

14

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 15: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

ledikleri uygulamalarla birlikte cihazlara sızıyor ve tarayıcı ayarlarını değiştirdiği gibi kişisel bilgileri de ulaşıyor. Geçtiği-miz dokuz ay içerisinde madware tehdi-dini taşıyan uygulamaların oranı yüzde 210 artış gösterdi. Yer ve cihaz bilgileri reklam ağları tarafından belirlenebildi-ğinden dolayı mobil reklam alanına olan ilgi giderek yükseliyor. Bu doğrultuda ücretsiz uygulamalarla gelebilecek teh-ditlerin önümüzdeki yıl yaygınlaşması bekleniyor.

Sosyal ağlarda parasallaşma yeni tehlikeleri beraberinde getiriyorKOBİ’ler tıpkı tüketiciler gibi sosyal medyaya oldukça güveniyor ve ürün ile servislerini pazarlamak, müşterileriyle iletişime geçmek için sosyal ağları kulla-nıyorlar. KOBİ’lerin yüzde 63’ü bu ağları kullanıyor. Sosyal ağlar üyelerin birbirle-rine gerçek hediyeler göndermesini sağ-layarak yeni bir para kazanma yöntemi uyguluyor. Bu sosyal harcama trendi de siber suçluların saldırıları için de yeni bir alan yaratıyor.

Symantec, 2013’te sosyal ağlar üzerinde-ki kullanıcıların ödeme bilgilerini çalmak için yapılacak malware saldırılarında ar-tış bekliyor. Saldırganlar, kişilerin hesap bilgileri dışındaki bilgileri başka ağlarda-ki hesaplarına ulaşmak için kullanabili-yor. KOBİ’lerin yüzde 70’inin çalışanları-na yönelik olarak uyguladıkları bir sosyal medya politikaları bulunmuyor. 2013 yılında bu eksikliklerin KOBİ’leri zarara uğratacağı düşünülüyor.

Saldırganlar bulut ve mobil teknolojilerine geçiş yaptılarKullanıcıların mobil ve bulut platform-larına transfer olmasıyla birlikte saldır-ganlar da bu alana doğru yöneldiler. Bu nedenle 2013 yılında bu hizmet alanla-rındaki saldırıların artması bekleniyor. Özellikle 2012 yılında Android plat-

formlarına yönelik olarak artan malware saldırıları da bu öngörünün en belirgin örneği oluyor. Kullanıcılar telefonlarına yeni uygulamalar indirdikçe kötü amaçlı yazılımlarla karşılaşma riskleri yüksele-cek. Bugün mobil tehditler cep telefon-larına gelen mesajlarla da gerçekleşiyor. Önümüzdeki yıl mobil teknolojinin siber suçlular için yeni alanlar yaratacağı dü-şünülüyor. Örneğin, e-cüzdan gibi uy-gulamaların yaygınlaşmasıyla saldırgan-ların yöneleceği yeni bir alan oldu. Yeni bazı ödeme sistemleriyle birlikte saldır-ganların bilgi sızdırabilecekleri açıkların oluşabileceği de düşünülüyor.

Bulut hizmetlerinde kesintiler yaşanacakBulut hizmetlerinde yaşanan kesintiler-de 2013 yılında beklenen artışla birlikte firmaların milyonlarca dolar kaybı ola-cak. KOBİ’lerin buluttaki verilerini koru-ma ve yönetme ihtiyaçları, yedekleme ve kurtarma uygulamalarını sistemlerine entegre etmelerini sağlayacak. Kısaca, her ölçekten kurumun gelecek yıl bulut yönetim araçlarını sistemlerine iyi bir şekilde entegre etmesi gerekiyor çünkü hizmet kesintilerinin giderek artması bekleniyor.

Symantec’e göre 2013 yılında yeni tek-nolojilerden faydalananların iş alanında büyük avantajlar yakalayacak. Bu doğ-rultuda Symantec uzmanları KOBİ’lerin dikkate alması gereken önemli ipuçlarını şu şekilde sıralıyor:

Neyi koruyacağınızı bilin: Herhangi bir veri sızıntısı KOBİ’ler için tamamen finan-sal yıkım anlamına gelebiliyor. Bilgilerini-zin nerede saklanıp kullandığına dikkat edip, bu alanlardaki korumanızı artırın.

Parola ayarlarınızı güçlendirin: İçinde harf, sayı ve sembol olan sekiz karakterli parolaların kullanımı verilerinizi güvenlik altına almanıza yardımcı olacaktır.

Felaket hazırlıklarınızı bugünden yapın: Çok geç olana kadar bekleme-yin. Kritik olan kaynaklarınızı belirleyin; önemli dosyalarınızı arşivlemek için uygun güvenlik ve yedekleme sistemlerini kullanın ve belirli aralıklarla güvenlik testleri yapın.

Gizli bilgiler için şifreleme çözümleri kullanın: Masaüstü, dizüstü ve çıkarıla-bilir medya cihazlarındaki bilgilerinize izinsiz erişimi engellemek için şifreleme çözümlerini kullanın. Bu sayede müşteri ve iş ortaklarınızın verilerini yüksek gü-venlikle korumuş olursunuz.

Doğru güvenlik çözümünü tercih edin: Güvenlik çözümleri artık sadece virüs-leri engellemekle kalmıyor. Dosyaların büyüklüğündeki olağandışı değişiklikleri, malware tehditleri ve şüpheli mail eklerini göz önünde bulundurarak sürekli olarak tarama yapıyorlar. Doğru güvenlik çözü-münü tercih etmek bilgilerinizi koruma-daki en önemli adım.

Verilerinizi kapsamlı bir koruma altına alın: İşiniz için en önemlisi iş bilgilerinizi koruma altına almak. Herhangi bir veri kaybı tehlikesiyle karşılaşmamak için veri-lerinizi yedekleyerek güvenliğinizi garanti altına alın.

Gelişmelerden haberdar olun: Herhan-gi bir güvenlik programının verimliliği güncelleştirme yapılıp yapılmadığına bağlıdır. Yeni virüs, truva atları ve mal-ware yazılımlarına her gün yeni bir çeşit eklendiğini unutmamak gerekiyor.

Çalışanlarınızı eğitin: İnternet güvenlik ayarlarına ilişkin bilgiler vererek çalışanla-rınızı internet güvenliği ve en son tehditler hakkında bilgilendirin. Ayrıca herhangi bir malware yazılımıyla karşılaştıkların-da ne yapacaklarına dair çalışanlarınızı bilgilendirme büyük avantaj sağlar.

15

Page 16: License Time İlkbahar 2013

www.ajiahotel.com

Ahmet Rasim Paşa Yalısı Çubuklu Cad. No 27 34812 Kanlıca / İstanbul / TürkiyeTel: +90 (216) 413 93 00

Boğaziçi sahilinin en güzel mücevherlerinden eşsiz bir Osmanlı Yalısı. Modern iç mimarisi, yüzyıllık tarihi mimari yapısı ile A’jia, etrafına trend ve heyecan yayıyor. Detaylara gösterilen olagandışı ihitimam, özel

servis ve HIP yönüyle A’jia Hotel otelcilik anlayışına yeni bir bakış açısı getiriyor.

Page 17: License Time İlkbahar 2013

Şehrin tarihi ve kültürel merkezlerine kolay erişimi olmasına rağmen, A’jia nefes kesen Boğaz manzaralı 16 odasıyla misafirlerine gündelik hayatın stres ve koşuşturmasından uzak, çok özel bir kaçış olanağı sunmaktadır.

A’jia restaurant İstanbul’un gurme damak tadına hitap eden en güzide mekanlarından biridir. Benzersiz yaklaşımı, yaratıcı fikirleri ve mükemmel mönüleriyle A’jia Otel’de özel davetler ziyafete dönüşür.

A’jia, kendi teknesi ile misafirlerine Avrupa yakasından ücretsiz transfer servisi verirken, muhteşem manzara eşliğinde göz ziyafeti de sunmaktadır.

Birbirinden bağımsız olarak dizayn edilmiş her odasının en modern techizat ve konfor anlayışıyla 1800lerin sonsuz zerafetini harmanlayacak şekilde döşenmiş olması da değerli misafirlerine ayrı bir keyif verir.

Page 18: License Time İlkbahar 2013

18

Dijital devrim ile birlikte bireylerin medya tüketim alışkanlıkları da değişiyor. Televizyon, radyo, yazılı basın halen geçerliliğini korurken, dijital medyanın günlük yaşamdaki payı da hızla artıyor.

21. yüzyıl insanı, televizyon karşısında geçirdiği zaman kadar internete de vakit ayırıyor. Dijital medya sadece in-ternetle sınırlı değil. Mobil telefonlar, oyun platformları, tablet teknolojileri gibi geniş tüketim ürünleri zinciri de sürece dâhil olunca geleneksel med-yanın en önemli argümanı olan tele-vizyonun reklam dünyasındaki tahtı sarsılıyor.

Uzun yıllar 4. güç olarak akıllara yerle-şen geleneksel medyanın reklam payı azalırken, sosyal medya reklamları öne çıkıyor. Dijital reklamlar online pazar-lamada yetkin role sahip alan. Dolayı-sıyla dijital reklama yapılan yatırımlar sektörün gelişme hızı ve büyüklüğü yönünde fikir vermekte.

Bazı firmalar reklam harcamalarını diji-tal reklama kaydırırken, bazı firmalarsa çok alanlı kampanyalarla hızlı sonuçla-rı hedeflemekte. İnternet ile televizyon veya ulusal basın arasında bağlantı ku-ran bir çapraz medya kampanyası tüm dikkatleri bir anda toplayabiliyorlar.

Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde hızlı bir bü-yüme ivmesi yakalayan dijital reklam-cılık, geleneksel medyaya oranla düşük bütçeli olmasıyla reklam verenlerin de tercihi oldu. DG Mediamind tarafından hazırlanan 2012 Global Benchmark ra-poru, dünya çapında 47 ülke ve 600 milyar görüntülü reklamın analizi ile sektörü ve trendleri konusunda önemli veriler sundu.

Ülkelere özel analizlerin yer aldığı ra-pora göre dijital reklamcılığın en eski şekli olan Banner’lar reklam modelleri arasında önceliğini koruyor. Rapora göre dijital video reklamları 2012’nin gözdesi. Raporda Türkiye’nin dijital reklamcılık performansı da yer alıyor.

Rapora göre Türkiye’deki standart ban-nerlar %0. 09, zengin medya reklamları (rich media) %0.33 oranında tıklanıyor. Sektörler bazında ise spor %0.83 ile ilk sırada yer alıyor. Oyunlar %17 ile ikinci, Eğlence %12 ile üçüncü sırada yer alı-yor.

IAB AdEx2012 raporuna göre Türkiye’nin dijital reklam yatırımla-rı geçen yılık ilk yarısına göre %34.4 oranında artış gösterdi. BTK’nın 2012 II. Dönem raporuna göre, Türkiye’deki geniş bant abone sayısı 18 milyon. Bu rakam video tüketiminin artışı anlamı-na geliyor. Mobil dünya rakamları da yükselişi ifade ediyor. Haziran 2012’de Türkiye’de 38 milyona yakın 3G abone-si var. Hem 3G hem de mobil bilgisa-yardan ve cepten internet kullananla-rın rakamı ise 11 milyona yaklaştı.

Tablet kullanımında özellikle Fatih pro-jesiyle birlikte büyük artış bekleniyor. Rakamlar sektörün gün geçtikçe büyü-yeceğini ve özellikle genç tüketicileri hedefleyen markaların reklam tercih-lerinin de dijitalleşeceğini gösteriyor. 2013’ün dijital reklamcılık yılı olması bekleniyor.

Ö. Özlem Gülmez Marka Yönetmeni

MARKALAR DİJİTAL REKLAMLARI

TERCİH EDİYOR

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 19: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 20: License Time İlkbahar 2013

20

Her geçen gün daha da globalleşen dünya ekonomisinde verimlilik, ülkelerin ekonomik kalkınmalarını sürdürebilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.

ŞİRKET VE KURUM VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINDA UYGULANAN EN ETKİLİ YÖNTEM:

YALIN 6 SİGMA METODOLOJİSİ

Son 10 yıldır dünyadaki birçok lider ku-ruluşun uygulamakta olduğu Altı Sig-ma; üretimden personel yönetimine, finanstan pazarlamaya, şirketlerin her türlü sürecini daha verimli hale getire-rek kârlılıklarını arttırmalarına ve büyü-melerine yardımcı olmuştur. Ancak Altı Sigma, hızdan çok kaliteye odaklan-maktadır. Sürece hız kazandırmadaki bu eksiklik, Yalın Yönetim yöntemi ile gidermektedir. Yalın Yönetim kaliteyi iyileştirmekten çok, süreç akışını ve hızını iyileştirme alanında daha etkili-dir. Bu nedenle, Yalın Yönetim ve Altı Sigma teknikleri birlikte ve birbirlerini destekleyecek şekilde kullanıldıkların-da en iyi sonuca ulaşılır.

Bu sistem farklı coğrafyadaki birçok şir-ket ve çalışanlarında uygulandı ve on-ların üzerinde kültür değişimi yarattığı gözlendi, sonrasında yüksek enflasyon ile geçirilmiş son yirmi yıl ve sık sık ya-şanan krizlerin ardından şirketler köklü bir değişime ihtiyaç duydu. Bu köklü değişime duyulan ihtiyaç Türkiye’de de Altı Sigma’ya olan ihtiyacı ortaya çıkardı.

6 Sigma’nın Tarihi

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Ja-pon endüstrisindeki mucizevî gelişim,1980’li yıllarda Amerika’da da birçok kalite yönteminin ortaya çık-masına Zemin hazırlamıştır. Bu yakla-şımlar, içerik ve teknik açıdan oldukça

başarılı olmasına karşın, sonuçları açı-sından ise tam anlamıyla başarılı ola-mamıştır.

İstatistiksel Süreç Kontrol, Tam Zama-nında Üretim, Kaizen bu yaklaşımlar-dan bazılarıdır. Hepsi de ses getirmiş ve prensipleri olan üretim iyileştirme yöntemleriydi. Bunları öğretenler, yön-temlerin çok basit olduğunu ve çok kısa sürede sorunların yok olacağını söylemekteydiler. Ancak böyle olma-dı. Bu yaklaşımların zaafı; müşteriler, süreçler ve çalışanlar arasındaki ba-ğın sağlam kurulmamasıydı ve hiçbir zaman bu yöntemler topyekûn kabul görmemişti.

Yine bu yıllarda, Amerikan Motorola firmasında çalışan Mikel Harry adında-ki bir mühendis, Deming’in felsefesini çalışanlara öğütlüyordu. Mikel Harry, ortaya koyduğu yaklaşımın adına de-ğişkenlik teriminin istatistikte standart sapma ile ölçülmesi ve Yunan alfa-besindeki “sigma (σ)” harfi ile simge-lenmesinden yola çıkarak “altı sigma” demiştir. Bunun asıl sebebi ise Moto-rola firmasında yapılan her iyileştirme çalışmasında “altı sigma” seviyesini hedeflemiş olmasıdır. Motorola’da uy-gulanmaya başlayan Altı Sigma çalış-maları, istatistik ağırlığı çok daha fazla

olan bir program niteliği taşıyordu. Altı Sigma’nın dünya çapında tanınmasını ise 1990’ların ikinci yarısında Gene-ral Electric’deki uygulamalar sağladı. O zamanki tepe yöneticisi olan Jack Welch’in, eski bir General Electric yö-neticisi olan Allied Signal CEO’su Larry Bossidy’i bir sunum yapmak için çağır-ması ve daha sonra General Electric’in bu metodolojiyi benimsemesiyle Ge-neral Electric’de Altı Sigma başladı.

Altı Sigma’ya geçişle şirketin hisse se-netlerinin yukarıya doğru hareketlen-mesi de gerçekten sonuç yaratan bir teknik olarak algılandığını göstermek-tedir.1985 yılında Motorola tarafından uygulanmaya başlayan Altı Sigma, bugün ABB, Texas Instruments, Gene-ral Electric, Whirlpool, Boeing, Sony, AlliedSignal gibi uluslararası kuruluşlar tarafından yaygın olarak kullanılmak-tadır.

Altı Sigma yaklaşımı, yönetim kalitesi açısından belli seviyelere ulaşan şirket-lerde tepe yönetim tarafından başla-tılmalıdır. Örneğin, General Electric’de Altı Sigma uygulaması Jack Welch tarafından başlatılmış, bizzat kendisi tarafından şirketin strateji ve hedef-lerine entegre edilmiştir. 1997 yılında Altı Sigma konusundaki eğitimlere

Ahmet Sünetçi Kurumsal Satış Uzmanı

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 21: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

400 milyon dolar harcanmış, Altı Sig-ma projeleri sonucunda 600 milyon dolar getiri elde edilmiştir. General Electric’in bu işe başladığı 1995 yılında 3 sigma olan kalite düzeyi, 22 ayda 3,5 sigma seviyesine çıkmıştır, bugünkü düzeyi 5,6 sigmadır.

General Electric’de 1998 yılından itiba-ren çalışanların performans değerlen-dirmesi de Altı Sigma uygulamalarına bağlanmıştır. Altı Sigma eğitimi alma-mış bir çalışan, kıdemi veya yeterlilik-leri ne olursa olsun kıdem artısı veya yönetim kademesine yükseltilme gibi değerlendirmelere tabi tutulmamak-tadır. Bunun yanında yöneticilere veri-len yıllık primlerin %40’ı Altı Sigma ko-nusundaki başarılarına bağlanmıştır.

Altı Sigma ile elde edilen başarılar General Electric ile sınırlı değildir. Altı Sigma’yı 1980 yılından beri uygulayan Motorola’nın 19 yılda elde ettiği getiri 11 milyar dolar civarındadır. Motorola,

dünya çapında verimliliğini 3 katına çıkarmıştır. Altı Sigma’ya 1991 yılında başlayan 14 milyar dolar ciroya sahip Allied Signal Inc.’nın 8 yılda elde etti-ği getiri 800 milyon doları aşmıştır. Bu miktar toplam cironun %6’sı civarında-dır.

6 Sigma’nın Faydaları

Altı Sigma’nın faydaları aşağıdaki gibi özetlenebilir:• Hislerle değil, verilerle karar vermeyi öngörür.

• Çıktıları izlemek yerine girdilere odak-lanır. Girdileri kontrol altına alarak çıktı-lara hükmetmeyi amaçlar.

• Sistematiktir, her adım bir sonrakine ışık tutar.

• Problemleri istatistiksel problemlere çe-virir ve çözer. Girdi ve çıktılar, veri tabanlı olarak incelenir ve değerlendirilir.

• İyileştirmeler, sürecin başlangıç yetene-ğiyle karşılaştırılarak projenin başarısı net bir şekilde ortaya koyulur.

• Net bir kontrol planı ile süreçlerdeki iyi-leşmelerin sürekliliği sağlanır.

• Sonuçları finansal göstergelerle birleş-tirir ve finansal etkisi hesaplanarak pa-rasal olarak ifade edilir.

Yalın 6 Sigma’nın Gelişimi

1960’ların başındaki Henry Ford’un Yalın Akış imalat süreci ile 1980’ler-de Motorola tarafından yaratılan Altı Sigma’nın birleştirilmesiyle ortaya çı-kan Yalın Altı Sigma, imalat tarihindeki son evrim basamağıdır. Her iki uygula-mada operasyonel etkinliğe ulaşmayı sağlamaktadır. İlk seferde doğru yap-mak, hızlı ve etkili hareket ederken de-ğer yaratan değişiklikleri uygulamak demektir.

Yalın yönetim, süreçteki israfları orta-dan kaldırmaya ve karmaşıklığı azalt-maya odaklanmaktadır. Minimum miktarda kaynak (insan, malzeme ve sermaye) kullanarak çözüm üretmeyi ve onu zamanında müşteriye ulaştır-mayı amaçlamaktadır. Tüm alanlarda uygulanabilmekte ve performansı arttırmak için fırsatları ortaya çıkar-maktadır. Altı Sigma ise, kalite felsefesi sağlamaktadır ve süreç performansını gözlemek için istatistiksel bir araçtır.Süreçteki değişkenliği azaltmayı ve hataları yok etmeyi amaçlar. Yalın Yö-netim ve Altı Sigma el ele başarılı bir şekilde çalışmaktadır. Oluşan sinerjiyle yavaş süreçler değişmekte, yerini ke-sintisiz akan iş akışlarına bırakmakta-dır.

Kaynak: Sabriye Şule Girenes, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniv.2006

21

Page 22: License Time İlkbahar 2013

TURKUAZOOSADECE BİR AKVARYUM DEĞİL,KOCAMAN BİR DÜNYA...

50 adet canlı sergi akvaryumunda, dünyanın dört bir yanındaki deniz ve okyanuslardan getirilen 10 bini aşkın deniz canlısına ev sahipliği yapan Tur-kuazoo, 80 metrelik akrilik sualtı tüne-liyle ziyaretçilerinin ilgi odağı olmaya devam ediyor. 8 bin metre karelik bir alana kurulu akvaryumun içinde birbi-rinden farklı deniz canlısını barındıran Turkuazoo’da, özellikle sualtı tünelini gezerken kendinizi okyanusun derin sularında bir maceranın içindeymiş gibi hissedeceksiniz.

Köpekbalıklarına ne kadar yakın olabilirsiniz?

Köpekbalıkları, dev vatozlar ve birbi-rinden farklı balık türleriyle burun bu-runa gelip, yan yana resim çektirmek artık imkânsız değil. 80 metrelik sualtı tünelinde gezerken yanınızdan geçen köpekbalıklarıyla fotoğraflar çektirip, vatozların nasıl beslendiğini izleyebi-lirsiniz. Bu görsel şölen sırasında hay-retler içerisinde kalacak ve dalgıçların yanında olmak isteyeceksiniz.

Korkusuz dalgıçları köpekbalıklarını ve vatozları beslerken izlemek istiyorsanız Turkuazoo’ya uğramanız gerekecek.

Köpekbalıkları her Salı ve Cumar-tesi günü saat 15:30’da vatozlar ise Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri 14:00’da dalgıçlar tarafında besleniyor.

Köpekbalıklarıyla Dalış Programları ile adrenalin dolu bir deneyim yaşayın

Türkiye’de bröveli-brövesiz herkes için köpekbalıklarıyla dalış yapılabilen tek adres olan dev akvaryum Turkuazoo, dalış tutkunları için vazgeçilmez bir dalış noktası. Sualtı sevdalısı dalıcılar Turkuazoo sayesinde artık dalış yap-mak için uzaklara gitmeye gerek duy-madan, dalış destinasyonuna gitmek için günler harcamadan ve yüksek ma-liyetleri düşünmek zorunda olmadan dalış aktivitesini gerçekleştirebiliyorlar.

Turkuazoo bünyesinde Temmuz 2010’da kurulan Turkuazoo Dalış Mer-kezi tarafından yürütülen köpekbalık-ları ile dalış programlarına 14 yaş ve üzeri, dalışa engel herhangi bir rahat-sızlığı olmayan herkes katılabiliyor.

Sualtı dünyasının gizemini keşfetmeye hazır mısınız? Avrupa’nın en büyük alışveriş ve yaşam merkezi olan Forum İstanbul Bayrampaşa’da 22 Ekim 2009’da ziyaretçilerine kapılarını açan Turkuazoo, bir akvaryum olmanın çok ötesinde her yaştan insanın eğlenip yeni keşifler yapabileceği bir dünya.

22

HABERİL

KBAH

AR’1

3

Page 23: License Time İlkbahar 2013

Ailenizle kaliteli zaman geçirmek için en doğru adres

Türkiye’nin dev akvaryumu Turkuazoo, sadece çocukların değil, bir ailenin tüm fertlerinin ilgisini çekebilecek na-dir yerlerden biri. Çocuklarınızla kali-teli zaman geçirmek ve ailenizle her an yeni deneyimler tadabilmek için Turkuazoo’ya gidip denizlerin derinlik-lerinde bir yolculuğa çıkmanız yeterli. Çocuklarınız sürpriz aktivitelere katılır-ken siz de eşinizle el ele sualtı tünelin-de eğlenceli bir gezintiye çıkabilirsiniz.

Turkuazoo aynı zamanda da bir Caretta Caretta Rehabilitasyon Merkezi

Türkiye’nin ilk dev akvaryumu olan Turkuazoo’nun, üniversite kuruluşu olmayan, özel sektörde faaliyet gös-teren Türkiye’nin ilk ve tek Deniz Kap-lumbağaları Tanıtım ve Rehabilitasyon Merkezi olma özelliğini de taşıdığını biliyor muydunuz? Turkuazoo Akvar-yum, nesli tükenme tehlikesi altında olması nedeniyle koruma altında bulu-nan Caretta Carettaların ve diğer deniz kaplumbağası türlerinin rehabilitasyo-nu için 2010 yılından bu yana Çevre ve Orman Bakanlığı ile işbirliği yapıyor. Bu kapsamda Çevre ve Orman bakanlığı ile imzalanan protokol çerçevesinde Turkuazoo Akvaryum bünyesinde de-

niz kaplumbağaları için bir rehabilitas-yon merkezi kurulmuştur. Şubat ayın-da Mersin Üniversitesi’nden getirilen iki adet yaralı deniz kaplumbağasının rehabilitasyon süreçleri Turkuazoo’da devam ettiriliyor.

Turkuazoo’da eğlence hız kesmeden sürüyor

Büyük küçük her insanın eğlenip yeni deneyimler yaşayabileceği Türkiye’nin ilk dev akvaryumu olan Turkuazoo, her gün keyifle zaman geçirilecek bir mekân olmanın yanı sıra bitmeyen ak-tivitelerle misafirlerine unutulmayacak zamanlar yaşatan bir yer olarak bilini-yor.

Turkuazoo sömestr tatili, bayramlar ve özel günlerde birbirinden eğlence-li ve renkli su altı şovları ve özel kam-panyaları ile ziyaretçilere keyifli anlar yaşatıyor. Turkuazoo yaptığı farklı gösteriler, etkinlikler ve su altı şovla-rı ile Amerika’dan Çin’e, Kanada’dan İspanya’ya kadar dünyanın dört bir ya-nından basın kuruluşlarının ve marka-ların da dikkatini çekiyor.

Açıldığı günden bu yana 3 sene içinde 3 milyona yakın kişi tarafından ziyaret edilen Türkiye’nin ilk dev akvaryumu Turkuazoo, tüm ziyaretçilerine unutul-maz anlar yaşatarak onları uğurluyor. Siz hala bu deneyimi yaşamadıysanız emin olun geç kalmış sayılmazsınız…

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

23

Page 24: License Time İlkbahar 2013

İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Fa-kültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kor-han Mavnacıoğlu tarafından yapılan sosyal medya araştırması, Türkiye’deki kurumların sosyal medya kullanımları-na ışık tutan bir rapor sunuyor.

Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de-ki firmalar sosyal medyayı pazarlama iletişimi amacıyla kullanabilecekleri yeni bir mecra olarak görüyorlar. Sos-yal medyayı kurumsal iletişim amacıy-la kullanan firmaların sayısı bir hayli düşük.

Raporda, kurumların sosyal medyayı; ürünlerini, markalarını, kampanyaları-nı, ön plana çıkaracak yeni bir pazarla-ma iletişim mecrası olarak gördükleri vurgusu yapılıyor. Kurumsal iletişim çalışmalarının ise ikinci planda kaldığı-nın altı çiziliyor.

Sosyal medyanın amiral gemisi: Facebook

Rapora göre; Facebook, geniş kullanı-cı sayısının yanı sıra, kurumlara fonk-siyonel avantajlar sağlaması ve renkli unsurlar barındırması sayesinde sosyal

medyanın amiral gemisi olarak tanım-lanıyor. Facebook’u yine geniş kullanıcı sayısı ile Twitter’ın takip ettiği belirtili-yor. Kurumsal blogların ise azalan bir trendle sosyal medyada destekleyici unsur olarak tanımlandığı belirtiliyor.

Kurumlar en çok kontrolsüz yorumlardan çekiniyor…

Kurum yöneticileri, sosyal medya/diji-tal ve halkla ilişkiler ajans uzmanları ile yapılan derinlemesine görüşmelerde; sosyal medyanın avantaj ve dezavan-tajları da soruluyor. Katılımcıların bü-yük bir bölümü sosyal medyanın inte-raktif yapısını avantaj olarak görürken, kontrol dışı oluşabilecek yorumları ise dezavantaj olarak görüyor.

Raporda, herkese açık özgür bir plat-form olan sosyal medyadaki takipçi yorumlarının zaman zaman krize yol açmasından kaynaklanan tedirginlik-ler yaşandığının altı çiziliyor.

Halkla İlişkiler / Dijital Ajanslar: Kurumlar sosyal medyayı içselleştiremedi

Araştırma raporunda, Halkla ilişkiler ve dijital ajansların sosyal medyada ya-şadıkları sıkıntılara verdikleri cevaplar dikkatlerden kaçmıyor. Ajans katılımcı-larının büyük bir çoğunluğu Türkiye’de sosyal medya algısının henüz oturma-mış olmasından şikayetçiler. Raporda, kurumların sosyal medyayı içselleşti-rememesinden kaynaklanan zorluklar öne çıkıyor.

Sosyal medyada farklı ve zengin içerik şart!

Araştırma raporunda son olarak, sosyal medyada başarıyı getirecek unsurun içerik olduğu sonucuna yer veriliyor. Niteliksel görüşme metoduyla elde edilen verilere göre; Kurumlar, sosyal medya iletişiminde farklılaşmayı ve başarıyı getirecek unsurların ne oldu-ğu sorusuna, öncelikli olarak “farklı ve zengin içerik” yanıtını veriyorlar. Fark-lılaşma, yapılmayanı yapmak anlamını taşıdığı için, hedef kitlede ilgi uyandı-racak, hedef kitleyi meraklandıracak farklı ve zengin bir içeriğin farklılaşma-yı ve başarıyı getireceği vurgusu yapı-lıyor.

Kurumların sosyal medya kullanımlarını irdeleyen araştırma raporu; Türkiye’de sosyal medya algısının “pazarlama iletişimi odaklı ” olduğunu ortaya koyuyor.

KURUMLARIN SOSYAL MEDYA ALGISI

PAZARLAMA ODAKLI

24

HABERİL

KBAH

AR’1

3

Page 25: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 26: License Time İlkbahar 2013

26

Maksimum kar elde etmenin yolunun, itibar kriterlerinde hedef kitle algısın-da rakiplere göre daha iyi bir konuma sahip olmaktan geçtiği gerçeğini göz önüne alırsak, kurumların itibar kriter-lerinde iletişim yapıp yansıyan haber-lerini yine itibar kriterlerinde ayrıştır-maya ihtiyaç duymaları da çok doğal bir durum.

Peki, yansıyan haberlerimizi, haber sayısı bazında itibar kriterlerinde kate-gorilere ayırmak ne kadar doğru sonuç verir? Bu noktada asıl cevaplandırılma-sı gereken soru ise bu. Çünkü haber sayısı bazında sınıflandırma üç önemli gerekçe nedeniyle yanlış sonuca ulaş-manıza neden olmaktadır.

İlki, haberler her zaman içerisinde tek bir mesaj taşımazlar. Özellikle haber, kurumun kendi çabası sonucunda yansıdıysa, hele ki kurum sözcüsünün açıklamaları sonucu oluştuysa, çoğu zaman içerisinde okuyucuyu farklı iti-bar kriterlerinde etkileyen birbirinden farklı mesajlar barındırır.

Hepimizin aşina olduğu bir örnek üze-rinden anlatmak gerekirse, Renault geçe sene bahar aylarında elektrikli aracı Fluence ZE’nin lansmanını yaptı. Basında da konuyla ilgili epey haber

yansıdı. Lansmanda aktarılan bilgilere paralel olarak haberlerde; Renault’un elektrikli araç üretiminde öncü oldu-ğu ve Fluence’ın Türkiye’de pazara su-nulacak ilk elektrikli otomobil olacağı, Fluence’ın yerli üretim olduğu için istihdama katkı sağlayacağı, 1,5 TL’lik şarj bedeliyle 100 km yol alabildiği, 26.000 Euro bedelle fiyatlandırıldığı ve elektrikli olduğu için çevreyi kirletme-diği mesajları yer alıyordu.

Tek bir haberde yer alan tüm bu mesaj-lar okuyucuların Renault algısını farklı kriterlerde etkilemektedir: ‘Renault’un elektrikli araç üretiminde öncü olma-sı ve Fluence’ın Türkiye’de pazara su-nulacak ilk elektrikli otomobil olması’ Renault’un ‘yenilikçilik’ ve ‘sektörel liderlik’ algısını, ‘aracın 1,5 TL’lik şarj

bedeliyle 100 km yol alabilmesi ve 26.000 Euro bedelle fiyatlandırılması’ Renault’un fiyat-fayda algısını (ödedi-ğim bedele karşılık aldığım değer algı-sını), ‘Fluence’ın çevreyi kirletmemesi’ Renault’un ‘sosyal sorumluluk’ algısını, Fluence’ın Türkiye’de üretilip istihdama katkı sağlayacak olması ise Renault’un ‘duygusal yakınlık’ algısını olumlu yön-de etkileyecek niteliktedir.

Yani elimizde kurumsal itibarın birden fazla kriterini etkileyen tek bir haber var demektir. O zaman bu haberi hangi kriterin altına sınıflandıracağız? Şayet etkilediği her itibar kriterinin altına bu haberi ayrı ayrı sayar isek, bu sefer tek bir haberi çoklamış oluruz. Bu yöntem de, içerisinde birden fazla mesaj içeren bir haberin, içerisinde tek bir mesaj

Kurumsal iletişim çalışanlarıyla yaptığım toplantılarda, çoğu kurumda çıkan haberlerin itibar kriterlerinde tasnif edildiğini gördüm. Cümleyi biraz açmak gerekirse, belli bir dönemin sonunda ben ‘ürün/hizmetlerimle ilgili ne kadar iletişimde bulundum?’, ‘finansal algımı olumlu yönde etkileyecek ne kadar haberim çıktı’, ‘sosyal sorumluluk ve sponsorluk projelerimi ne kadar tanıttım?’ gibi soruların cevabını verebilmek adına kurumsal iletişim çalışanlarının çıkan haberlerini itibar kriterleri bazında kategorilere ayırdığına şahit oldum.

Ufuk Aydın AVD Araştırma Kurucu Ortak

YANSIYAN HABERLERİNİZİN İTİBAR ALGINIZA ETKİSİNİ

NASIL ÖLÇÜMLERSİNİZ?

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 27: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

içeren bir habere göre daha fazla skor yaratılmasına neden olarak yanıltıcı bir sonuç elde edilmesine neden olacaktır.Yansıyan haberlerin iletişim alanları bazında etkisinin haber sayısı bazında sınıflandırılmasının ikinci sakıncası, bu yöntemin haber içeriklerinin okuyu-cularda yaratacağı etki derecesini eşit kabul etmesidir. Oysaki haberlerin içe-risinde aktarılan mesajların okuyucu-larda bıraktığı etki düzeyi birbirinden farklıdır.

Bir haber tek bir mesaj içerebilir ve de okuyucu algısını tek bir itibar kriterin-de de etkileyebilir. Ancak bu özellikle-ri barındırması, her haberin okuyucu üzerindeki etki derecesinin aynı oldu-ğu anlamına gelmez. Yine örneklerle desteklemek gerekirse, ‘ürünlerinin kalitesinden dolayı firmanın ödüllen-dirilmesini konu alan’ bir haber de, ‘salt ürünlerinin teknik özelliklerini anlatan tanıtıcı’ bir haber de okuyucu algısını ‘ürün/hizmet kalitesi’ kriteri özelinde etkilemektedir. Ancak yaptığım araştır-

malarda ürün kalitesinin ödüllendiril-mesini konu alan bir haberin, ürünün teknik özelliklerini anlatan tanıtıcı bir habere göre okuyucularda çok daha fazla etki yarattığını gördüm.

Üçüncü olarak da haber sayısı kadar haberlerle ulaştığımız kişi sayısını işin içerisine katmak olmazsa olmazdır. Aksi takdirde tirajı 140 bin dolayında olan bir gazete ile, tirajı 14 bin dola-yında olan bir gazeteyi aynı kefeye koymuş oluruz. Ancak salt bir tiraj ağır-lıklandırması da yeterli değildir. Çünkü iletişim kanalı sayısının ve rekabetin fazlalığı sebebiyle günümüzde hiç ol-madığı kadar çok mesaja maruz kalan tüketicilerin, bir gazete ya da dergideki her haberi okuduğunu düşünemeyiz.

Dolayısıyla haberinizin yayın içindeki konumu (sayfada sağda mı yoksa sol-da mı olduğu, sayfada tepede mi yoksa etekte mi olduğu), haber kupürünü-zün etrafını çevreleyen kupürlere göre boyutu, firma bahsinin kupürde nere-

de geçtiği (fotoğrafta mı, başlıkta mı, yoksa metinde mi geçtiği), kupürde firmadan bahsedilme oranı (kupürde tamamıyla firmanızdan mı bahsedil-diği, yoksa firmanızın yalnızca isminin mi geçtiği), haberinizin ana yayında mı yoksa ekte mi yer aldığı, haberinizin okunma olasılığını etkileyen belli başlı kriterler konumundadır. Dolayısıyla bu okunma olasılığı kriterlerinin yayının tirajıyla harmanlanması çok önemlidir.

Bu bilgilerden hareketle, yukarıda yer verilen okunma olasılığı kriterleri ile yayın tirajının ağırlıklandırılarak habe-ri olasılıkla okuyan kişi sayısının he-saplanmasının, haberin içerdiği tüm mesajların analiz edilmesinin, haberin içerdiği mesajların itibar kriterlerinde okuyucu algısına yaptığı etkiyi bir kul-lanım ve tutum araştırması ile destek-lemenin ve tüm bunları harmanlama-nın yansıyan haberlerin gerçek etkisini ortaya koymak için elzem olduğu gö-rülmektedir.

27

Page 28: License Time İlkbahar 2013

28

Yeni medya düzenini anlatmak için öncelikle geleneksel medya düzenini, bir anlamda eskiyi anlatmak gerekiyor. Geleneksel medya, yazılı ve görsel ba-sında yani gazete, dergi, radyo ve tele-vizyonda iletim tek yönlüdür.

Hatta iletim tek bir yönden belli za-manlarda belli konuları verirken yeni medyada durum böyle değil, yeni medya düzeninde çok yönlü bir etki-leşim ve iletişim var. Örnekle açıklaya-cak olursak geleneksel medyada haber saati bellidir, o saatlerin dışında -haber kanalları dışında- hiçbiri iletimde bu-lunmaz. Ancak yeni medya düzeninde milyonlarca insan klasik medyanın göz ardı ettiği haberlere ulaşma, yorum yapma, haberi yayma, sorgulama gibi imkânlara sahiptir.

Yeni medya düzeni hayatımızı değiştiriyor

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıy-la internetin içinde barındırdığı sosyal medya, e-ticaret, bilgi deposu v.b özel-likler artık hayatımızın ayrılmaz bir par-çası haline geldi.

Hayatımızın bir parçası haline gelince hayatımızı değiştirmemesi söz konusu olamazdı. Artık toplumun bütün alış-kanlıkları, davranışları, yaşayış biçimle-ri hatta değerleri değişiyor.

Yeni Medya düzeni ile insan ilişkileri de değişiyor

Toplumun bütün değerleri, bugüne kadar farklı tanımladığımız her şey değişiyor. Örneğin sosyal medya ile ar-kadaşlık kavramı da değişiyor. Facebo-ok ve Twitter’da aslında yüz yüze gö-rüşmediğimiz birçok insanla arkadaş olabiliyoruz. Bu durum yakın geçmi-şimizdeki arkadaşlık tanımıyla da ters düşüyor. Sosyal medyada arkadaşımız olan bir kişiyi markette veya mağaza-da fark etmeyebiliriz. Bu örnek bile tek başına hayatımızda ne kadar önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor.

Yeni Medya düzeni ile iş modelleri de değişiyor

Yeni medya ile müşteriye ulaşma yön-temleri de değişiyor. İşletmeler gele-neksel medyanın sağladığı tek iletim noktasından yüksek reklam bütçeleri ödeyerek ulaşırken yeni medya mil-yonlarca kişiye uygun bütçelerle ulaşa-biliyor. Bir anlamda geleneksel medya büyük işletmeleri daha da büyütürken yeni medya küçük işletmelerin de bü-yümesine yol açıyor diyebilirim.

Özetle yeni medya ile toplumun haya-tında farklı tanımladığımız her şey cid-di bir şekilde değişiyor ve değişmeye de devam edecektir.

Yeni Medya düzeni nedir, ne değildir, bizlerin hayatında neleri değiştiriyor? Bu yazıda bu konulardan bahsetmek istiyorum.

YENİMEDYA DÜZENİGüneş Er sosyalmedyaport.com

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 29: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

40 ülkede 5400’ü aşkın mağaza ve 30.000’den fazla ürün çeşidi... Intersport dünyanın en iyi spor markalarını sizlerle buluşturuyor.

İ S TANBUL A K B A T I A V M ( 0 2 1 2 ) 3 9 7 7 2 2 2 - B A Y R A M P A Ş A F O R U M A V M ( 0 2 1 2 ) 4 3 7 0 6 1 4 - K A N Y O N A V M ( 0 2 1 2 ) 3 5 3 0 6 9 6 - K O Z Z Y A V M ( 0 2 1 6 ) 6 5 8 0 2 6 9 MARMARA PARK AVM (0212) 853 41 14 - MEYDAN AVM (0216) 526 29 99 - NOVADA AVM (0216) 576 83 39 - OPTİMUM AVM (0216) 664 13 15 ANKARA ANTARES AVM (0312 ) 321 00 60 FORUM AVM (0312 ) 578 03 60 - GORDİON AVM (0312 ) 236 74 78 - KENTPARK AVM (0312 ) 219 92 14 - NATA VEGA OUTLET (0312 ) 554 35 25/26 İZMİR EGEPARK AVM (0232) 278 97 47 ANTALYA TERRACITY AVM (0242) 323 46 01 BURSA ANATOLİUM AVM (0224) 261 23 73 ERZURUM ERZURUM AVM (0442) 317 04 03

Page 30: License Time İlkbahar 2013

30

Sözlük anlamından yola çıkarak top-lumun da içinde bulunduğu ve bizzat katkı sağladığı bu yeni iletişim türü sa-yesinde pazarlamanın da seyri değişti.

Burnundan kıl aldırmayan markalar, sizin için çok üzgünüm!

Neden mi? Sosyal medya ile birlikte markaların gizemli, ihtişamlı ve mü-kemmel o eski hallerinden eser yok şimdi. Daha fazla arabeske bağla-madan ifade etmek gerekirse, sosyal medyada kullanıcılar kendi deneyim-lerini ya da takip ettikleri çevrelerinin deneyimlerini paylaşabiliyorlar. Bu du-rum markalara ve onların ürünlerine duyulan sadakati bulanıklaştırıyor gibi görünse de aslında daha berrak, daha gerçekçi bir hale getiriyor.

Artık televizyonlara ve milyon tirajlı gazetelere tam sayfa reklam verip Türk Kadınlarının En Sevdiği markayız sonu-cuna ulaşmak mümkün olmadığı gibi, saçma bir düşünce olarak gerilerde ka-lıyor. Umarız yıllarca markaları ve ken-dilerini kandıran sözde kitle iletişim araçlarının sahipleri ve reklamcılar bu yaptıklarından pişmanlık duyarlar. Sos-yal medya markaların kitlelerle iletişim aracı değil kitlelerle etkileşim aracıdır!

Sosyal medyanın getirdiği bu çok yön-lü etkileşim o kadar etkilidir ki, takip ettiğimiz bir kişinin yaşadığı deneyim o marka / ürünle ilgili düşünlerimizi olumlu yönde olduğu gibi olumsuz

yönde bile değiştirebiliyor. Bu etkile-şimle ilgili kendimden bir örnek ver-mek istiyorum. Barbaros Şansal’ ı ço-ğunuz tanıyordur. Ben de sözde kitle iletişim aracı olan televizyonlardan, magazin programlarından gördüğüm kadarıyla tanıyordum, tanıdığımı sanı-yordum!

Açık konuşmak gerekirse televizyon-ların ürettiği eğlence amaçlı var olan süslü elitlerden zannederdim. Ta ki Twitter’da takip ettiğim bir arkadaşı-mın onun yazdığı bir yazıyı paylaştığı ana kadar! Okuduğumda şaşırmıştım, çok düşünmeden Retweet yaptım ve ardından Barbaros Şansal’ı Twitter’dan takip etmeye başladım. O’nun yazdığı tweeti okumam kendisi ile ilgili düşün-celerimi tam tersine çevirmişti ve bu sosyal medya sayesinde olmuştu! İşte bu mükemmel bir etkileşimdi!

Sosyal medya kişileri, düşünceleri ve markaları gerçek bir iletişim içine alı-yor. Bu nedenle hala insanların mar-kanızla ilgili neler konuştuğunu dinle-miyorsanız bir an önce başlasanız iyi

olur! Çünkü zaman sokaklarda, posta kutularında el ilanı – katalog dağıtma zamanı değil, zaman “sosyalleşmeden insan içine çıkılmadan nasıl sosyal olu-nur ki “ diyenlerin de zamanı değildir.

Sosyal medyada olmak yetmez eyleme geçin, insanları konuşturun. Onlarla konuşun!

Kullanıcıların markanızla ilgili dene-yimlerini dinleyin, onlarla konuşun. Ne kadar büyük olursa olsun, sadece işe aldığınız satış ve pazarlama eki-biyle pazarlama yapamazsınız. Ürün ve hizmetlerinizi kullanan insanların deneyimlerini sosyal medyada paylaş-ması markanızı daha geniş kitlelerle buluşturacaktır. Kötü deneyimlerden de korkmayın, yayılan kötü deneyimle-ri markanızın gelişimi için fırsat olarak değerlendirmelisiniz. Size bağıran, küf-reden insanlardan bile marka savunu-cusu yaratabilirsiniz.

Sosyal Medyadan kaçıp, kapalı bir kutu olarak varlığınızı sürdürmeye çalışırsa-nız çürür ve yok olursunuz.

Kullanıcıların ve markaların, internet ve sosyal medya ile tanışmasıyla sosyal pazarlama kavramı da dillerde dolaşmaya başladı. Markalar bugüne kadar “sıcak satış” adı verilen birkaç yöntemle (mağazada, kapıda, sokakta, televizyonda) pazarlama planlamalarını uyguladılar.

SOSYALPAZARLAMA EYLEMİGüneş Er sosyalmedyaport.com

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 31: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

Baklava Tepsileri HEDiYE !

Page 32: License Time İlkbahar 2013

33 ülkede dijital pazarlama iletişimi endüstrisinin gelişmesi için faaliyet gösteren IAB’nin (Interactive Adver-tising Bureau) Türkiye merkezi IAB Türkiye’nin, açıklamasına göre dijital reklam yatırımları 2012’de geçen yıla göre %30 artışla 943 milyon TL oldu. IAB Türkiye Dijital Reklam Harcamaları/ AdEx-2012 Raporu’na göre; * Display, arama raporu, mobil reklam, ilan sayfaları, e-posta, oyun içi reklam gibi uygulamalardan oluşan internet reklam yatırımları; 943 milyon TL,

* Gösterim / tıklanma bazlı reklam, vi-deo, sponsorluk ve gelir paylaşımlı rek-lam yatırımlarından oluşan “Display Reklam Yatırımları”; 374 milyon TL,

* Ücretli sıralama, arama motoru görün-tülü reklam ağından oluşan “Arama Mo-toru Reklam Yatırımları”; 448 milyon TL,

* Mobil gösterim ve mobil opt-in SMS/MMS’den oluşan “Mobil Reklam Yatırım-ları” 36 milyon TL,

* İlan sayfaları reklam yatırımları 76 milyon TL olurken, e-posta ve oyun içi reklam yatırımları toplamı 9 milyon TL olarak gerçekleşti.

Konuyla ilgili olarak IAB Türkiye Başka-nı Ahmet Pura, e-Marketer verilerine göre 2012’de dünyada toplam reklam yatırımlarının yaklaşık 500 milyar $’ı olduğuna ve bu rakamın 100 milyar $’ının dijitalden geldiğine dikkat çe-kerek, “Artık her 5 dolardan 1’i diji-tal ortamda kullanılıyor.” dedi. Pura, Türkiye’de 2012 yılı için dünya ortala-masının (%16 – ZenithOptimedia) üs-

tünde, bir büyüme öngördüklerini ve bunun gerçekleştiğini, dijitalin geçen yıla oranla %30 büyüyerek 943 milyon TL’na ulaştığını vurguladı.

“Reklamcılar Derneği’nin geçtiğimiz hafta açıkladığı verilere ilaveten IAB Türkiye’nin kapsamlı analizine (arama motorları, ilan sayfaları, e-mail marke-ting, oyun içi reklam yatırımları dahil) göre, toplam reklam yatırımları %10

oranında artmış ve dijitalin aldığı pay %18’e yükselmiştir. Dijitalin, en geç 2016’da ikinci büyük mecra olacağı tahmin edilmektedir. Tüm sektör oyun-cularının, hem toplam yatırımların yükselmesine hem mecralar bazında taşların yerinden oynamasına hazırlıklı olması gerekli.” diyerek, dijitalin yükse-lişini bir kez daha gözler önüne serdi.

Kaynak: maxusglobal.com.tr

IAB Türkiye 2012 Dijital reklam yatırımları raporuna göre, sektör %30 büyüyerek 1 milyar TL sınırına dayandı. 943 milyon TL’yle toplamda aldığı pay %18 oldu.

DİJİTAL PAZARLAMA İLETİŞİMİ SEKTÖRÜ

BÜYÜMEYİ SÜRDÜRÜYOR

*Tüm rakamlar IAB Türkiye tahminidir. Yaratıcı işler, CRM çalışmaları, SEO yatırımları hariçtir.

32

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 33: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 34: License Time İlkbahar 2013

Raporda marka sayfaları, hayran sayılarının yanı sıra etkileşim ve cevap oranlarına göre de incelendi. Raporda ayrıca Şubat ayında en yüksek etkileşim yaratan Facebook marka ile-tileri de bulunuyor.

En fazla beğenilen marka sayfaları arasında iletişim, finans ve e-ticaret sektörleri dikkat çekiyor. Hayran sayısına göre ilk sırada bulu-nan Turkcell’in 2 milyon 478 bin, ikinci sırada bulunan Avea’nın 2 milyon 37 bin ve üçüncü sıradaki Volkswagen Türkiye’nin 1 milyon 985 bin hayranı bulunuyor.

Ortalama etkileşim oranlarına (engagement rate*) göre ise marka sayfalarının başında, Sinpaş GYO, Land Rover Türkiye, Letoonia Life ve Yeni Rakı sayfaları bulunuyor.

Socially Devoted Brands adı altında sunulan bölümde de marka sayfalarının, kullanıcılar-dan gelen sorulara verdikleri cevapları kap-sıyor. Cevap verme oranına (response rate) göre, Trendyol, Turkish Airlines ve Samsung Türkiye öne çıkan marka sayfaları.

Aralık ayında en yüksek etkileşimi yaratan iletilere sahip sayfalar ise, Nike Football / Tür-kiye, Greenpeace Akdeniz – Türkiye ve Ülker Çikolatalı Gofret olarak sıralanıyor.

Kaynak: smgconnected.com

FACEBOOK ŞUBAT 2013TÜRKİYE RAPORUSocialbakers, Şubat 2013 Türkiye raporunu yayınladı. Rapora göre, Türkiye’de 32 milyon Facebook kullanıcısı bulunuyor.

34

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 35: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 36: License Time İlkbahar 2013

36

Ancak günümüzde internet ve sosyal medya kullanımının gittikçe çoğala-rak artmasıyla yukarıdaki anlamını yi-tirmiştir. Bunu söylediğim için dersini kitaptan çalışan inaksal (dogmatik) dü-şünen eğitimci ve öğrencilerden özür dilerim.

İnaksal anlamda PR, haber yaymak ve istenilen biçimde algılatmak demek-ken, sosyal medyanın varlığı ile haber yaymak ve çevrimiçi yayılma anlamını taşımaya başlamıştır.

Sosyal Medya ile Halkla çevrimiçi ilişki kurmak sadece istediğini yaymak için değil markanız ile ilgili oluşan hata,

kriz v.b durumları çevrimiçi çözmenizi ve olumlu etkilerden faydalanmanızı da sağlamaktadır. Yani çevrimiçi ileti-şimle krizi fırsata çevirebilirsiniz. Tabi sosyal medya sürecini doğru yönete-cek yetenekleriniz varsa.

Tepki Verin, Cevap Verin, İlişkiyi Kay-betmeyin

Markanızla ilgili bir olaya tepki vermek için günlerce beklemeyin. Tepki ver-mek için 1-2 saat yeterlidir.

Karşınızdaki insanla tartışmayın! Mar-kaların kriz anında yaptıkları en büyük hatadır. Konuşan kişiyi dinleyin! Ama gerçekten samimi dinleyin, burnun-dan kıl aldırmaz kurumsal bir tavırla değil.

Sorunu sahiplenin ve yalan söylemek, gerçeğin sağından solundan dolaşmak yerine doğruyu söyleyin, içtenlik affet-tirir. O kadar ki krizi markanız için bir fırsata dönüştürebilirsiniz.

Markanız için sadece müşterileriniz-den çevrimiçi aldığınız övgüler marka-nıza değer katmaz. Çevrimiçi şikâyetler de aynı özende ve sosyal medya PR zekâsı ile değerlendirilmelidir.

Sosyal Medyanızı yönetenler markanız için bugüne kadar çevrimdışı olarak (yaptıklarınızın makyajlı halleri dâhil) yaptıklarınızın ötesinde bir şey sunmu-yorsa, derhal onlardan uzaklaşın ve sü-regelen kurumsal yapınıza, yaptıkları-nıza çevrimiçi tepkiler vermiyorsa onu seksi İngiliz aksanıyla baş başa bırakın.

Halka ilişkiler, bazıları gibi havalı bir şekilde ifade edecek olursak PR (Public Relations), bilinen anlamıyla kurumun amaçları doğrultusunda kendisi için geliştirdiği tanımın kamuoyu tarafından aynı biçimde algılanmasını sağlayacak faaliyetler bütünüdür.

SOSYAL MEDYADA

HALKLA İLİŞKİLER

Güneş Er sosyalmedyaport.com

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 37: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

Page 38: License Time İlkbahar 2013

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin öncülü-ğünü üstlendiği ve International Yo-uth Foundation (Uluslararası Gençlik Vakfı), Sylvan/Laureate Foundation (Sylvan/Laureate Vakfı) ve Türkiye Eği-tim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)’nın iş birli-ği ile gerçeğe dönüştürülen BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri’nde en başarı-lı projeler belli oldu. Toplamda 69 başvuru arasından se-çilen 10 genç sosyal girişimci iki farklı seçici kurulun kararıyla belirlendi. Fina-listler, 14 Mart 2013 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde düzenlenen törenle ödüllerini aldılar. Zumbara Kurucusu Ayşegül Güzel, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Bulut, Eğitim Reformu Girişimi Koordi-natörü Batuhan Aydagül, TEGV Genel

Müdürü Berna Çağatay, Kocaeli Üni-versitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burcu Güler, KA-DER Başkanı Çiğdem Aydın, Bilim Kahramanları Derneği Yö-netim Kurulu Başkanı Dr. Hakan Habip, Gençtur Yönetim Kurulu Başkan Yar-dımcısı Hülya Denizalp, Marjinal Porter Novelli Koordinatörü Leylan Yener, TU-SEV Program Direktörü Liana Varol, Ga-zeteci Meral Tamer, Sosyal İnovasyon Merkezi Kurucu Ortağı Suat Özçağdaş, Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Ku-rulu Üyesi Ural Aküzüm, Change.org Türkiye Direktörü Dr. Uygar Özesmi se-çici kurulda yer aldı. Törende açılış konuşmasını Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yaptı. TEGV Genel Müdürü Berna Çağatay’ın konuşması-nın ardından proje sahiplerine ödülleri takdim edildi.

BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri projesinin başlıca hedefi, yaşadıkları topluma değer katabilen genç sosyal girişimcileri bularak onlara destek ol-maktır. Aynı zamanda verilen ödüllerle sosyal girişimciler ağı oluşturmak ve gençlerin her yıl daha da büyüyen bu ağ aracılığıyla bilgi ve tecrübelerini bir-birleriyle paylaşmasını sağlamaktır. Her sene seçilecek olan on genç sosyal girişimci, liderlik vasıflarının geliştiril-mesi ve topluma sağladıkları faydanın sürdürülebilmesi için mentor desteği alıyor, özenle hazırlanmış eğitim prog-ramlarına katılacak ve eğitim sürecinin sonunda bir ödül töreni ile onurlandı-rılıyor. Genç Sosyal Girişimci Ödülleri ile finalistlerin her birine projelerini geliştirebilmeleri için nakit para ödülü de veriliyor.

BİLGİ GENÇ SOSYAL GİRİŞİMCİ ÖDÜLLERİ

SAHİPLERİNİ BULDUBİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri’nde projeleri başarılı bulunan 10 finalist 14 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilen törenle ödüllerini aldı. İstanbul Bilgi Üniversitesi bu yıl üçüncüsü düzenlenen yarışma ile daha iyi bir toplum için proje üreten gençleri bir kez daha ödüllendirdi.

38

HABERİL

KBAH

AR’1

3

LEZZETİ SEVGİ İLE BİRLEŞTİRİN

0216 451 42 87

Page 39: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

LEZZETİ SEVGİ İLE BİRLEŞTİRİN

0216 451 42 87

Page 40: License Time İlkbahar 2013

‘O SES TÜRKİYE’ ŞUBAT AYINDA SOSYAL MEDYAYI SALLADI

Reklamcılar Derneği üyesi medya ajanslarının verileriyle hazırlanan 2012 yılı reklam yatırımları açıklandı. Toplam 4 milyar 652 milyon TL olarak gerçekle-şen reklam yatırımlarında, 2011 yılına göre %8’lik bir büyüme gerçekleşti. 2011 yılında toplam reklam yatırımı 4 milyar 320 milyon TL idi.

2012 yılında gerçekleşen yatırımları-nın %56’sını televizyon, %24’ünü ba-sın, %9’unu dijital, %7’sini açıkhava,

%3’ünü radyo, %1’ini sinema reklam-ları oluşturdu. Reklamcılar Derneği tarafından yapılan açıklamaya göre büyümede öne çıkan sektörler finans, yayıncılık, perakende, içecek, ev temiz-lik ve gıda sektörleri oldu. 2013’teki büyüme beklentisi ise %12 olarak açık-landı.

2011 yılına göre ise en fazla büyüme gösteren mecra, bir önceki yılda oldu-ğu gibi yine dijital oldu. 2012 yılında

TV %6, gazete %6, açıkhava %7, rad-yo %7, dergi %7, sinema %2, dijital ise %22 büyüdü.

Son 10 yıldır medya reklam yatırımla-rının ekonomik gelişmeler paralelin-de seyrettiği belirtilerek, 2013 yılında da benzer ekonomik trendin süreceği varsayımıyla, reklam yatırımlarının % 12 bandında büyümesinin beklendiği açıklandı.

Kaynak: smgconnected.com

VivaKi Business Intelligence tarafın-dan yapılan bir araştırmada 2013 yı-lının Şubat ayında TV’de yayınlanan programları ECHO modeli kapsamın-da analiz edildi. Buna göre, Şubat ayında hakkında en çok konuşulan program, Ocak ayında olduğu gibi açık ara farkla O Ses Türkiye oldu.

Bölüm başına ortalama yaklaşık 190 bin defa konuşulan O Ses Türkiye, aynı zamanda aktif kullanıcı oranına göre sosyal medyada yayılma gücü en yüksek program olma başarısı gösterdi.

Şubat ayında sosyal medyada en çok konuşulan programlar ise Be-yaz Show, Leyla ile Mecnun, Yetenek Sizsiniz Türkiye ve İşler Güçler oldu. Yayınlandıkları bölüm başına Beyaz Show 60 bin, Leyla ile Mecnun ise 40 bin defa konuşuldu.

REKLAMCILAR DERNEĞİ 2012 YILI REKLAM YATIRIMLARINI AÇIKLADI

40

HABERİL

KBAH

AR’1

3

Page 41: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 42: License Time İlkbahar 2013

E-ticaret’in sosyal hali olarak tanımla-yabileceğimiz sosyal ticaret kavramı sosyal medya ve e-ticaretin birleştiği bir noktada konumlanıyor. İnsanların satın alma kararları verirken tanıdık tavsiyeleri, yakın çevresinden aldığı deneyim bilgileri, sosyal ağlar aracılı-ğıyla gördüğü satın alma davranışla-rını takip etmesi gibi etmenlerin çok büyük önem taşıdığı düşünülürse za-ten doğrudan sosyal ticaret kavramı akıllarda bir yere oturmuş olacaktır.

Öyle ki insanlar bir e-ticaret sitesinde kendilerine böyle bir imkân yaratma olanağı bulamazken sosyal ticaret ta-banlı sitelerde ise kendilerinin belirle-yici oldukları kısacası ‘odağında müş-teri olan bir faaliyet’ ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu durum oyunun kuralını müşterinin belirleyeceğini gösteriyor. İnternette ticaret yapacak olan giri-şimcilerin müşteri bazlı bir e-ticaret sitesi yaratmaları, ürün bazlı bir site yaratmaları kavramının önüne geçmiş oluyor.

İnsanların sosyal ağlarda geçirdikleri vakit ve birbirlerinin tavsiyesini, görüş-lerini, isteklerini ne kadar önemsedik-leri göz önüne alındığında bunu satın alma davranışı haline getirebilmek bir e-ticaret sitesinin ana hedefi olmalı-dır. Böylece ürün odaklı bir pazarlama stratejisi, müşteri odaklı bir pazarla-

ma stratejisine dönüşmüş oluyor. Bu benim daha önceki yazılarımda bah-settiğim context kavramının uygulan-ması aşamasının sosyal ağlara entegre edilmiş hali olarak karşımıza çıkıyor ve tamamen kişisel bir deneyim yaşatmak e-ticaret yapan site sahipleri için ana amaç haline geliyor.

Bu filtreleme ile Sosyal Ticaret’te bir kişi sosyal ağ hesabını kullanarak sis-teme giriş yaptığı zaman, site ona ki-şiselleştirilmiş bir deneyim sunarak bir filtreleme özelliği ile sosyal ağlardaki çevresinin satın alma davranışlarını, hangi ürünleri dikkate aldıklarını ve incelediklerini gösteren bir sunum yapmış oluyor. Bu diğer kişiyle uyum-lu context etmenlerle de entegre edi-lip e-ticaretin yeni boyutu olan Social Commerce (Sosyal Ticaret) ortaya çıkı-yor.

Üstüne kafa yorulan, çalışıp, çalışamayacağı test edilen, girişimleri artan bir olgu; Sosyal Ticaret

Bu bağlamda, Facebook’un F-Ticaret (F-Commerce) felsefesi denen kavramı nedir? Bir sosyal ağ içerisinde yer alan hedef kitlenin kendi tanıdık çevresi, sosyal ağ arkadaşlarının tepkilerini öl-çümleyip satın almaya iten, sonucun-da bir satış faaliyeti gerçekleşmesini sağlayan bir ticaret yapısıdır. Marka-ların çeşitli pazarlama yöntemlerini kullanarak bir sosyal ağda marka bili-nirliğini arttırmak esas amacı oldu hep bugüne kadar. Facebook olayı ticaret boyutuna ve sonuç olarak satış amaçlı boyuta taşıdı. Mark Zuckerberg yaptı-ğı bir konuşma sırasında “Eğer tahmin yürütmem gerekirse, bir sonraki büyük patlama sosyal ticaret alanında olacak”

İlk yıllara oranla günümüzde tüketici davranışları açısından bambaşka bir hal alıp gelişim gösteren elektronik ticaretin sosyal medya kavramı eşliğinde farklı bir noktaya gittiği görülüyor.

E-TİCARET’İNSOSYAL HALİEmre Güldaş sosyalmedyaport.com

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

42

Page 43: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

diye konuya ilişkin bir gelecek gördü-ğünü belirtmişti.

F-Ticaret ülkemizde zaten yeni uyanıl-maya başlanması yanında dünyada da hala balon mu değil mi tartışmalarını devam ettiriyor. Yani burada aslında kavramı bir anlamda tanımlamış olu-yoruz. F-ticaret, sosyal ticaret kavramı-nın Facebook içinde satışa dönüşülme amaçlı pazarlama faaliyeti ile firmala-rın bir sosyal e-ticaret şeklini almasıdır. Bu amaca yönelik olarak uzun süredir üzerinde çalışılan “Want“ butonu bu anlamda da bir öncülük etmek iste-yen Facebook’un yaptığı çarpıcı bir hamle olarak görülüyor. Bu buton Facebook’ta kullanıcıların hangi ürünü istediklerini belirten bir buton. Bunun firmalar açısından müthiş bir önemi olduğu yadsınamaz. Bir e-ticaret site-sinin karşısındaki potansiyel hedef kit-lesinin hangi ürünü istediğini bilmesi, olayı buna göre kurgulaması demek-tir. Bu da satışa dönüşmesi muhtemel olan bir olgudur.

Ancak bu konuda hala somut olarak daha önce de belirttiğim gibi olumlu-dur, çalışabilir veya çalışamaz gibi bir yaklaşım bulunmuyor. Burada akıllara takılan sorular şöyle; Facebook’u in-sanlar genelde farklı bir amaç için kul-lanıyorlar ve burada bir alışveriş man-tığıyla hareket ederler mi? Facebook reklamlarından bile sıkıntı duyan, kitle burada bir ticari faaliyet içinde yer alır mı? Bunun ileride çalışabilir mi çalışa-maz mı olduğunu göreceğiz.

Son günlerin en popüler sosyal ağla-rından biri haline gelen Pinterest‘in as-lında yapılan araştırmalarda bu konu-ya Facebook’tan daha yatkın olduğu ve insanların Pinterest’i daha çok bu amaçla kullanabileceği öngörülüyor. Özellikle 2012’nin ikinci yarısında hızlı bir büyüme gerçekleştiren Pinterest, markaların ürünlerini sergiledikleri ve kullanıcıları satışa yönlendirebilme et-kisi yüksek olan bir site olarak sosyal ticaret için uygun bir platform gibi gö-rünüyor.

Bir de Twitter açısından olaya bakmaya çalışalım. Twitter’ın marka pazarlaması anlamındaki hareketlenmeleri genel olarak #hashtag vasıtasıyla oluyor. Böylece trafik çekebilen markalar, pa-zarlama anlamında adım atmış oluyor.

İş Sosyal Ticaret boyutuna gelince yeni geliştirilen stratejiler ve uygulamalar var; ancak tam olarak başarısı kanıt-lanmamış. Örneğin firmanın bir ürünü konusunda indirimini RT ederek, satışa yönlendirmesi gibi.

Bütün bunlar sosyal medya içerisinde bir konum almaya çalışan sosyal tica-ret kavramının sosyal ağlar içerisinde oluşturulmaya çalışılan durumunun bir özeti. Konunun F-Ticaret felsefesin-den yani bir sosyal ağ dışına çıkarıla-rak mı (herhangi bir E-Ticaret sitesinin sosyalleştirilmesi ile)daha iyi yapılabi-leceği, yoksa bir sosyal ağın E-Ticaret odaklı çalışması sağlanarak mı başarı sağlanacağı ya da sağlanamayacağı zaman ilerledikçe sektör içinde görüle-cek bir olgu.

43

Page 44: License Time İlkbahar 2013

Kurulduğu günden bu yana 360 ton baklava ve börek üreten Aydınlar Gıda kuruluşu Ballı Baklava ve Börek rekora koşarken, geleneksel Türk damak tadıyla fast food pizzaya rakip oldu.

TÜRK LEZZETLERİYLESİLİVRİ’DEN GEBZE’YEAYNI GÜN İÇİNDE KAPIYA TESLİM

44

HABERİL

KBAH

AR’1

3

Page 45: License Time İlkbahar 2013

45

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Page 46: License Time İlkbahar 2013

46

Hayatınızın her alanında uygulayabileceğiniz ve bu sayede boşa giden vakit ve paranızı minimize edebileceğiniz değişmez bir kural olan 80/20 Pareto Kuralı ve bununla bağlantılı olan Uzun Kuyruk kavramının tanımlarını yapmaya çalışacağız.

80/20 KURALI - PARETO PRENSİBİ

VE UZUN KUYRUK İLİŞKİSİ

Pareto ilkesi (80-20 kuralı, önemli azın yasası ve etken seyrekliliği ilke-si olarak da bilinir) der ki, çoğu olay için, etkilerin kabaca % 80’i etkenlerin %20’sinden kaynaklanır. İş yöneti-mi düşünürü Joseph Juran bu ilkeyi önermiş ve bu olguyu İtalya’nın % 80 arazisinin sahibinin nüfusun %20’si ol-duğunu gözleyen İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’nun adıyla isimlendir-miştir. İş dünyasında yaygın bir kural-dır; örneğin “satışların % 80’i müşterile-rin % 20’sinden gelir.”

Matematiksel olarak, yeterince büyük bir sayıda katılımcının paylaştığı bir şey olması durumunda, her zaman 50 ile 100 arasında öyle bir k sayısı olacaktır ki % k, % (100 - k) katılımcı tarafından paylaşılmış olsun. Fakat k, eşit dağılım olan 50’den, küçük sayıda katılımcının kaynakların neredeyse tamamına sa-hip olduğu 100’e kadar değişebilir. 80 sayısı ile ilgili özel bir durum yoktur,

fakat çoğu sistemde dağılımda den-gesizliğin orta noktası olan bu civarda bir k değeri görülür. Pareto ilkesi, aynı ekonomist, Vilfredo Pareto tarafından ortaya konulan Pareto verimliliği ile sadece yüzeysel olarak ilgilidir. Pareto her iki kavramı da nüfustaki gelir ve zenginlik dağılımı bağlamında geliştir-miştir.

Dünya GSMH’sinin dağılımı (Genel) Nüfus yüzdesi GelirEn zengin % 20 % 82.7İkinci % 20 % 11.7Üçüncü % 20 % 2.3Dördüncü % 20 % 1.4En fakir % 20 % 1.2

Yukarıdaki örnekte çok net olmamak-la ve değişken olmakla birlikte, zengin nüfusun yaklaşık % 20’lik bir kısmı top-lam gelirin yine yaklaşık % 80’ine sa-hipken, kalan diğer %80’lik gelir grubu toplam gelirin sadece % 20’sine sahip. Bu durum, gelir-giderin olduğu her alanda neredeyse aynıdır.

Tam Olarak 80/20 Kuralı Nedir?

Aslında pareto prensibi, 80/20 kuralı, bayağı iyimser bir tahmin. Çünkü çoğu zaman bu oran 90/10, hatta 95/5 gibi bir şey. Burada dikkat etmeniz gereken nokta rakamlar değil, şu: hayatınız bo-yunca yaptığınız işlerin aslında küçük bir kısmı (% 20) sizin şu andaki başarı, mutluluk, gelir vs.nizin % 80’ini belirli-yor.

80/20 Kuralı Sizin Ne İşinize Yarar?

80/20 kuralını iyi öğrenirseniz, haya-tınızda çok önemli faydası dokunur. Eğer herhangi bir alanda sonuçların %80’ini, girdilerin sadece %20’sini be-lirliyorsa, yapmanız gereken şey çok basit.

1. Önemli olan %20’lik girdileri bulmak.

2. Zamanınızın büyük kısmını bu % 20 üzerinde harcayarak, daha kaliteli so-nuçlar almak.

İhsan Topçu Medya ve İletişim Uzmanı

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 47: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Bir örnekle açıklayalım:Elinizdeki web sitelerinin son bir ayda-ki gelirlerini bir kâğıda yazın ve bunları yukarıdan aşağıya gelir miktarına göre sıralayın. Bir aylık toplam gelirinizi bu-lun. Her web sitenizin gelirinin toplam gelire oranını bulun.

SİTE GELİR ORANA 100 % 40B 60 % 24C 30 % 12D .......E .......

Toplam gelirinizin 80%’ine karşılık gelen en üstteki siteleri işaretleyin. Mutlaka 80’e denk gelmesine gerek yok. 70-90 arasında olmalı. Peki şu ana kadar ne yaptık? Yazdığım 1 nu-maralı maddeyi, yani önemli olan %20’lik girdileri bulduk. Benim yukarı-daki örneğimde bunlar A, B ve C site-leri. Benim için en iyi olan şey bundan sonra sadece A, B, ve C siteleri için uğ-raşmak, bu da 2 numaralı madde. D, E, F… gibi siteler yeteri kadar gelir üret-miyor. Bu siteler için zaman harcaya-cağıma A, B ve C siteleri için uğraşırım, daha çok para kazanırım.

Aynı analizi kendi işletmeleriniz içinde-ki farklı miktarlarda gelir getiren ürün-leriniz için yapın. 80/20 kuralı hayatın her alanına uyar. Yapmanız gereken 80%’lik sonuçları üreten % 20’lik girdi-leri bulmak ve onların üzerinde odak-lanmak. Çünkü zamanınızı yiyen % 80 aslında size pek fazla getiri sağlamıyor.

Uzun Kuyruk, bir perakendecilik kav-ramı olmakla beraber çok miktarda satılan az ürün yerine az miktarda sa-tılan çok ürünün satılmasını ifade eder. Kavram Chris Anderson tarafından 2004’de Wired’da yayınlanan makalesi ile ortaya çıkmıştır. Bu yazıda Chris An-derson, Amazon.com ve Netflix’i bu tip bir strateji uygulayan kuruluşlar olarak tanımlamıştır. Bu konu hakkında An-derson yine Uzun Kuyruk adında bir kitap yayınlamıştır

Bu stratejiyi uygulayan kuruluşların dağıtım ve stok masrafları onların kü-çük ölçeklerde satılan bulunması zor ürünleri çok miktarda müşteriye sata-rak hatırı sayılır miktarlarda kar elde etmelerine olanak tanır. İşte bu her bir ürün için az miktarda fakat çok fazla miktarda ürün için geçerli olan satış şekline Uzun Kuyruk denir.

“10 liraya 1 ürün satacağına, bir liraya 10 ürün sat” fikri ile benzerlikler gös-teren Uzun Kuyruk kavramını aslında benzer şekilde “10 liraya 1 ürün ya da 1 liraya aynı üründen 10 tane satacağı-na; 1 liraya 10 farklı üründen 1’er tane sat” diye tanımlanabilir.

Kaynak: siyahsapkali.com, wikipedia.com

47

Page 48: License Time İlkbahar 2013

Son dönemlerde her yerde rengarenk çekim gücüyle iştahları kabartan ve tüm dünyada yeni bir pastane trendi olarak bilinen Makaron’u farklı tatlarla zenginleştirip bir Türk markası haline getirmeye çalışan Makçis firması yetkilisi Selami İşlek ile geleceğe yönelik projelerine dair yaptığımız ropörtajımız hiç şüphesiz sizin de iştahınızı kabartacak.

Makçis nasıl kuruldu? Üretimlerinizdeki ürünler nelerdir?

2011 yılında böyle bir üretimhane açmaya ortağım Erdoğan Sünetçi ile karar verdik ve 2 yıl oluşumu nasıl yaparız, neler yapabiliriz, nasıl farklı olabiliriz? diye birçok kez toplantılar yaptık ve 2012 10. ayının 12’sinde fir-mamızı kurduk. 200 metre kare alan üzerinde üretim hanemizi pastacılık adına her türlü iznimizi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından firma-mıza aldık.

Ekibimiz pasta ve kurabiye üretimi ko-nusunda uzman kişilerden oluşmak-tadır. Ürünlerimiz çok farklı olmakla birlikte çok lezzetli tasarım çalışmaları, kişiye özel kurabiyeler ve makaronlar üretmekteyiz.

Bize makarondan yani bizim tabirimizle acıbadem kurabiyesinin popülerliğinden bahseder misiniz? Bu popülarite nasıl oluştu ve gelişti?

Fransızların dünyaca ünlü tatlısı olarak bilinen makaron; dövülmüş badem, şeker ve yumurta akının bir araya gel-mesi ile oluşuyor. İlk kez 1700’lü yıllar-da İtalya’da Medici Ailesi’nin aşçıları tarafından yapıldığı, ardından da rahi-beler aracılığıyla Fransa’ya getirildiği söylenen makaron dünyadan sonra Türkiye’de de müdavimi bol tatlılar ara-sında yerini almış durumda.

Gastronomi sektörünün yurtdışındaki trendler ile hızla geliştiği bugünlerde makaron da vitrinlerdeki hacmini art-tırıyor. Portakallı, çikolatalı, frambu-azlı, karamelli, limonlu, naneli, muzlu, kavunlu, ananaslı, fındıklı, Hindistan cevizli ve tarçınlı lezzetleri, rengârenk dış görünümleri ile hem göze hem da-mak tadına tam anlamıyla hitap eden; içi ağızda eriyen, dışı kıtır kıtır bu küçük ve yuvarlak kremalı kurabiyelerin Av-rupada gördüğü ilgiden sonra son yıl-larda ülkemizde de çok popüler fakat biz makarona rakip olarak kendi özü-müzden renkli, aynı şekilde portakallı, çikolatalı, frambuazlı, karamelli, limon-lu, naneli, muzlu, kavunlu, ananaslı, fındıklı, hindistan cevizli acıbademler üretiyoruz.

Bugün her sektörde marka olmaya aday birçok firma var. Siz de ürünlerinizle birlikte Marka olma yolunda ilerliyorsunuz. Peki size göre Marka olmak için neler yapmak gerekir?

Marka olmak çok önemli ve ayrıcalık-lı. Bence insanların bizi araması tercih etmesi çok önemli tabii ki. Bu da üret-tiğimiz ürünlerle oluyor. Marka olmak için kesinlikle farklılık sunmak gerekir ve süreklilik olması gerekir. Bizler yap-tığımız ürünlerde önce göze sonra da damak tadına önem veriyoruz. Bu da bizi farklı kılıyor ve marka olma yolun-da ileride tutuyor.

TÜRK USULÜ

MAKARON

48

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 49: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Makçis lokal bir marka mı yoksa yerel hatta ulusal bir marka olmayı mı hedefliyor? Buna örnek olarak gıda sektöründe hangi firmaları örnek gösterebilirsiniz?

Biz Makçis ailesi olarak ulusal bir marka olma yolunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çeşitli kurabiyeler, maka-ronlar, bezeler, kokolar, acıbademler üretiyor ve özellikle kendi acıbademi-mizi yurt dışına taşımak ve tanıtmak istiyoruz.

Peki sizce pastacılık sektöründe uzun yıllardır hizmet veren ve güçlü olan, ancak marka olmamış veya kurumsallıktan uzak firmaları nasıl yorumluyorsunuz?

Biz Kastamonu Araç ilçesindeniz ve ba-balarımız, dedelerimiz de pastacı. Ma-alesef geçmişten gelen bir eğitim boş-luğu bulunmakta. Bu bütün sektorler için geçerli. Çocukları okullardan alıp çırak olarak başlattığımız mesleklerde kara düzen işlemekte. Maalesef bu bi-zim sektörümüzde de çok fazla.

Avrupa ülkelerinde eğitimini almadan bir mutfakta çalışamazsınız. İnsanlar bu şekilde başladıkları mesleklerde maalesef bu tür kurumsallık, gelişme veya kurumsal büyüme gibi düşünce-lerden uzak oluyor. Son yıllarda ülke-mizde aşçılık ve pastacılık çok popüler oldu. Okullar bu konuda oldukça iyi. Biz diğer popüler sektörlerde olduğu gibi pastacılık sektöründe de başarılı markalar görmeyi umut ediyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

En önemlisi insanın yaptıgı işi sevme-sidir. Biz her yaptığımız üründe ayrı bir heyecan yaşıyoruz. Bu da farklı ve ba-şarılı olmamızı sağlıyor. Henüz yeni ol-

duğumuz bu yolda bize destek veren herkese ve ülkemizin yetiştirdiği ender şeflerden Sayın Tuna Hızarcı şefime te-şekkürü bir borç bilirim.

49

Page 50: License Time İlkbahar 2013

SEO nedir?

Sözlük anlamı “Arama Motoru Optimi-zasyonu ”, halk dilinde site için yapılan optimizasyon çalışmasıyla Web sitenin arama motorlarında (özellikle Google) yükselmesidir. Yükselen siteler trafik yapar, trafik yapan sitelerde ziyaretçi ile buluşur ve kazandırır. SEO açılımı ise Search Engine Optimization ‘dır ..

Yaşamımızda artık önemli bir bölü-münü kaplayan İnternet, gerek sosyal anlamda gerekse ticari anlamda ha-yatımızın bir parçası haline gelmiş bu-lunmakta. Hazırladığımız web siteleri kullanıcıya ulaşması ve amacını yerine getirmesini isteriz. SEO çalışması yapıl-mış projeler, diğer tüm Web sitelerin-den çok daha etkili ve arama sonuçla-rında ziyaretçiye ulaşan sitelerdir.

SEO nasıl yapılır?

SEO aslında İnternet üzerinde Web si-tenizin davranış biçimini belirler. Site-nize yapılan alt yapı çalışması ile nere-lere gideceğinizi aslında en başlardan size göstermeye başlar. Gerek hizmet, gerek pazarlama, gerek eğitim vb. SEO doğru tekniklerle yapılmalı.

Öncelikle aceleci olmadan zamana yayarak gerçek yöntemler ve site için sağlıklı olan yollar seçilerek yapılmalı-dır. Ayrıca algoritmaların değişmesi ile artık eski yöntemler çöp olmuş, hatta sitelere kalıcı geri dönüşü olmayan zararlar vermektedir. Yeni yapı Pengu-en sitemi ile adil bir SEO yapısı sergi-lenmekte ve artık gerçekçi emekler ile siteler olması gereken yerlere gelmeye başlamıştır.

SEO için neler yapılabilir?

Öncelikle Web sitenize popülerlik kazandırmakla işe başlayabilirsiniz. Birçok yayın organı alternatif olabilir. Ancak baktığımızda İnternet ziyaretçisi yine İnternetten gelmekte ve bir site-nin en iyi ziyaretçi kaynağı ilk olarak yine İnternet olmalı.

Yani kısacası sitenize ilk adım olarak ziyaretçi trafiği sağlanmalı. Ardından standart SEO standartları ile yola çı-kılmalı. Bir sitenin meta ayarları, içerik metin Optimizasyonu, siteye yerleş-tirilmiş görsellerin Optimizasyonu, hazırlanmış sayfaların birbirine uyum-luluğu ve bir o kadar da önemli olan hitap ettiği hedef kitleye olan uyumlu-luk yani kullanıcı tarafından hazırlanan kullanıcı Optimizasyonu gibi.

BİLİNMEYEN YÖNLERİ İLE

SEO; “ İnternet ortamında var olabilme ”, yani arama motorlarında üst sıralarda yer alma da diyebiliriz.

50

ARAŞTIRMAİL

KBAH

AR’1

3

Page 51: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

SEO’da Pazar araştırmasının gerekliliğini ortaya koyan 7 önemli sebep:

#1 Hedef Müşteri İhtiyaçlarını Belirleyin

SEO Stratejinizi yürümenizde en önemli itici güç, hedef Pazar veya müşterileriniz hakkındaki analizler ve reel verilerdir.

#2 Ürününüzü Tanıyın

Karlılık için potansiyelin olup olmadı-ğını, ancak ürününüzün hedef pazara uyumlu olup olmadığına bakarak anla-yabilirsiniz. Bu da çok sağlam bir Pazar Araştırmasını gerektirir.

#3 Rakiplerinizi Tanıyım

Pazar Araştırması, size rakipleriniz ve on-ların gücü konusunda da önemli bilgiler verir. Unutmayın, rakiplerinizin ürünü ve gücü sizin ürünlerinizin ve gücünüzün rakipleridirler. Fiyatlama ve tanıtım stra-tejilerinizi ancak bu şekilde belirleyerek daha doğru kararlar alırsınız.

#4 Pazarı Tanıyın

Pazar araştırmasıyla pazarınızı anla-maya ilişkin doğru sorular sorabilirsiniz. Böylece yeni / farklı ürün veya hizmet su-nup sunamayacağınızı kestirebilirsiniz.

#5 Demografik Verileri Dikkate Alın

Pazar Araştırması, ürün veya mesajınızı hedef kitlenin yaşına, cinsiyetine, konu-muna veya gelir seviyesine göre ayarla-manıza yardımcı olur. Bu sayede daha bilgi yüklü kararlar verebilirsiniz.

#6 Risklerinizi Azaltın

Pazar Araştırması ile tüketici yapısı kar-maşıklıklarını daha iyi anlayarak ürün başarı oranı farkını artırabilirsiniz.

#7 Yeni Teknolojiyi Takip Edin

Düzenli şekilde yürütülecek Pazar Araş-tırması faaliyetleri ile, yeni teknolojinin piyasa parametrelerine etki eden fonk-siyonunu anlayabilir, son gelişmelerin güncel etkilerini görebilir ve buna göre kendi sektörünüzde gerekli atılımları ya-pabilirsiniz.

SEO’da son dakika gelişmeleri…

SEO için sağlanan son gelişme 2013 yı-lında yazar kalite puanlarının sıralama-larda daha önemli rol oynayacağıdır.

Trustrank değerlerini yüksek tutmak için sitenizi güncel tutun ve içerikleri-nizi özgün resimler ile süslemeye çalı-şın.

Google yıldızları ile ziyaretçilerinizin sitenizin kalitesini belirlemesini sağla-yın. WordPress sitelerde bu eklenti ola-rak da kullanılabilmektedir.

Sosyal hesaplarınızda genellikle öğlen 14:00 ve akşam 20:00 ideal paylaşım zamanlarıdır.

Bağlantı alacağınız sitelerin siteniz ile aynı lokasyona sahip olması sizi 1 adım öne geçirecektir.

Makalelerinizi oluştururken ziyaretçi gibi düşünün. Kelime kalabalığı değil bilgi kalabalığı sağlayın.

Siteniz ile Google+ hesabınızı ilişkilen-direrek yazar profilinizi sıralamalara yansıtın. Tıklanma oranını %30 şeklin-de yükseltecektir.

Sitelerinizi sürekli güncel tutmaya ça-lışın çalışmalarınızı uzun vadeye yayın. Hedeflerinizi basamaklandırın ve her başarınızı ödüllendirin.

Siteniz için özgün videolar çekerek zi-yaretçilerinize özel bilgiler paylaşarak onların siteniz üzerinden etkileşim gerçekleştirmesini sağlayabilirsiniz.

Domain bilgilerinizi eksiksiz ve net şe-kilde girin. Zira Google kendisine açık davranan site sahiplerinin şeffaflığını takdir etmektedir.

Hizmet verdiğiniz alanda insanların işini kolaylaştıracak araçlar yaparak ziyaretçilerinizi sürekli olarak sitenize girmesini sağlayabilirsiniz.

Son güncellemenin ardından siteleri-nizi güncel tutmak için gün aşırı ma-kale girmeniz SEO puanınızı yükselte-cektir.

Öncelikle siteniz için marka çalışmaları mı SEO çalışmaları mı yapacağınıza ka-rar vermeniz gerekmektedir.

Kaynak: seocu.com, marketresearch.com

51

Page 52: License Time İlkbahar 2013

52

“Yeni ekonomi, ağ ekonomisi ya da bil-gi ekonomisi” adı ne olursa olsun bam-başka bir ekonomi anlayışla karşı kar-şıyayız. Son dönemlerde ortaya çıkan “Yeni Ekonomi” kavramı hızlı bir ivme kazanıyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla beraber, her alanda olduğu gibi eko-nomik anlamda da sınırlar ortadan kalkıyor. “E-küreselleşme” sayesinde pazarlar genişliyor, rekabet artıyor, ra-kipler farklılaşıyor. Tüm bu gelişme ve değişmeler yeni pazarlar ve yeni pa-zarlama modellerini de beraberinde getiriyor.

Dünyada son yıllarda ortaya çıkan tüm bu gelişmeler, elbette ki kurumları ve iş yapış biçimlerini çok büyük ölçüler-

de etkiledi. Kurumlar kendilerini bir e-dönüşümün içinde buldular. Yeniliğe ayak uyduramayan firmalar yarışta ge-ride kalırken, hızlı davranarak değişi-me adapte olanlar kendi sektörlerinde liderliğe oynadılar..

Firmaların bir anda kendilerini içinde buldukları bu e-dönüşüm süreci, bera-berinde dijital pazarlama ve e- ticaret kavramlarını da getirdi. Firmalar artık tüm pazarlama süreçlerini müşteriy-le beraber yürütme yolundalar. Tabii ki bu noktada mihenk taşı internet. Dijital pazarlama, firmaların sadece ürünü internetten satması anlamına gelmiyor, satış öncesi ve satış sonrası tüm adımları da kapsayacak şekilde müşteriyle beraber hareket edebilme imkanı sağlıyor. Hem de hiçbir coğrafi sınır tanımadan…

Dijital Müşteri geliyor…

Kısaca değindiğimiz yeni ekonomi ve iş yapış şekilleri, bilinenden çok daha farklı, yeni bir müşteri modelinin or-taya çıkmasına ön ayak oldu. Sayıları Türkiye’de de her geçen gün artan di-jital müşteriler, firmalar için oldukça önem taşır hale gelmeye başlıyor..

İşte tam bu noktada firmalar çok dik-katli olmak zorundalar. Yeni dünyanın yarattığı yeni müşteriden kopan, onla-rın istek ve ihtiyaçlarını anlamayan ve onları tanımayan firmaların bu oyunda hiç şansları yok.

Eski müşteri kadar sadık olmayan diji-tal müşteri, internetin sağladığı hız sa-yesinde bilgiye çok kolay erişebiliyor.

Teknolojideki gelişmeler, ekonomideki değişmeler derken yepyeni bir dünyaya merhaba diyoruz. Yeni dünya beraberinde daha önce pek aşina olmadığımız bir çok kavramı bizlere sunuyor…

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

DEĞİŞİMİN ADI:

DİJİTAL MÜŞTERİ

Zeynep Alpdoğan Medya İlişkileri Uzmanı

Page 53: License Time İlkbahar 2013

Beğendiği bir ürünü, dakikalar içinde onlarca rakip ürünle karşılaştırabiliyor. Olumsuz deneyime sahip olduğu bir ürün hakkında sosyal paylaşım site-lerinde acımasız eleştiriler yaparak, binlerce insana bu bilgiyi anında ak-tarabiliyor. Eskiden sadece call center müşteri temsilcisi ile paylaşılan şika-yetler, sosyal medya sayesinde Twitter ve Facebook sayfalarından da paylaşı-larak diğer müşterilere iletilebiliyor.

Hal böyle olunca, bilgiye çok kısa süre-de erişebilen müşteriler artık çok daha güçlü. Müşteriler belki de bugüne ka-darki en güçlü çağlarını yaşıyor.

Prof. Dr. Şule Özmen’in bu alanda ya-zılmış önemli bir kitap olan “e- tica-ret” kitabında da belirttiği gibi; dijital ekonomide tüketicilerin artık “kolay” kişiler olmadığı kesin. Bilgi çağının müşterileri artık kendilerini bilgiyle donatabiliyor..

Dijital müşterinin özelliklerini toparla-mak gerekirse;

Sunulan her ürünü eskisi gibi hemen satın alma eğiliminde olmayan Bilgiye daha kolay ve hızlı ulaşan, istek ve beklentilerinin hızlı karşılanmasını bekleyen, Ürün ve hizmetleri araştıran, fiyat ve diğer özellikleri kıyaslayan, Marka sadakat kavramı değişen, Alternatifleri çoğalan, Soysal ağlarda beğendikleri marka ya da ürünleri like eden , Beğenmediği durumlarda hakkında olumsuz görüşler yazan.. (Prof. Dr. Şule Özmen Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu E- Ticaret )

Dijital müşterilerinin özelliklerini göz önünde bulundurup, bu doğrultuda

gelenekselden farklı yeni bir anlayışla, yeni bir hedef kitle stratejisi oluşturan markalar büyük bir avantaj sağlaya-caklar.

Özellikle sosyal medyadan yapılan müşteri şikayetlerine hızlı çözümler üretebilen firmalar krizi fırsata çevir-miş olacaklar. Geleneksel metotta, ürün ya da markayla ilgi şikayeti olan müşteri, ağızdan ağıza yaparak çevre-sindeki kişilerle olumsuz deneyimini paylaşıyordu. Çoğu zaman markanın bundan haberi olmuyor, bu konudaki eksiğini belki de gideremiyordu. Ta ki durum satışlarına yansıyana dek..

Şimdiyse, hem dezavantaj hem de avantajı içinde ba-rındıran bir durum mevcut. Müşteri olumsuz deneyi-mini, bu kez sosyal mecra-larda daha çok kişiyle pay-laşıyor. Bu durum firma için dezavantaj gibi gözükse de, hızlı çözüm üretip müş-teriyi yeniden kazanabilme fırsatını da beraberinde getiriyor. Çünkü soru-nu çözülen müşteri memnuniyetsizliğini paylaştığı gibi mem-nuniyetini de yine yüzlerce kişiyle payla-şıyor. Dolaysıyla firma, bir sosyal medya ger-çeği olan, “hakkında konuşulma oranlarını” lehine çevirerek avantaj sağlayabilir. Tabii ki bu-rada en önemli nokta, müşteriye hızlı şekilde, gerçek bir çözümle dö-nebilmek..

Facebook ve Twitter dışında, müşteri-lerin güçlü bir şekilde organize olabil-

dikleri platformlardan olan forumların da firmalar tarafından takip edilmesi oldukça önemli. Kendileri hakkında yayılmaya başlayan olumsuz söylen-tileri kontrol altına alabilen firmalar hem olumsuz duyguları olumluya dö-nüştürebilir, hem de geleneksel mec-ralara da yayılmasını engelleyerek ola-sı krizlerin önüne geçmiş olurlar..

Tüm bu gelişme ve değişmeler, oyun dışı kalmak istemeyen firmaların, müş-teri kavramını yeniden ele almaları, “dijital müşteri”yi tanımak ve anlamak için hızla hamle yapmaları gerekliliğini ortaya koyuyor.

Page 54: License Time İlkbahar 2013
Page 55: License Time İlkbahar 2013
Page 56: License Time İlkbahar 2013

Global Agency ne zaman ve hangi amaçla kuruldu? Firmanızın faaliyetleri nelerdir?

Global Agency 2006 yılı sonunda kuruldu. 2004 yılında Telif Hakları ile ilgili yazarları-mızı yurt dışına açtık ve bu şekilde sektöre girdik. 2 yıl boyunca bu faaliyeti sürdür-dükten sonra TV sektöründe yakından ta-nıdığım birkaç kişi yurt dışında TV forma-tı satma fikrini sundu. Ben de olaya sıcak baktım ve akabinde “Gelinim Olur Musun?” yarışma programını önerdiler.

Bu fikir beni oldukça heyecanlandırdı çün-kü bu yarışma formatı bildiğim bir format-tı ve yurtdışına rahatlıkla girebileceğini düşündüm. Yurt dışına TV formatı satma önermelerinin sebebi ise telif haklarını yurt dışına başarılı bir şekilde götürebili-yorsak TV formatı ihracatı da yapılabilir dü-şüncesiydi. Nitekim öyle de oldu.

Global Agency çok düşük bütçeyle kurul-du. Yurt dışına format satmaya başladığı-mızda ilk fuarımız olan MIPCOM ’da ufak bir stantta çok iyi bir etkileşim sağladık. Fuar sonrasında bu yarışma formatını Ortadoğu’ya lisansladık. Aynı zamanda İtalya’daki RAI TV kanalına sattık. Her 2 ül-kede de yakın tarihlerde yayına başladı ve çok başarılı oldu. Bu başarının bize vermiş olduğu haz ve güç ile şirketimizi daha da büyüttük.

Sonrasında farklı formatlar temsil etmeye başladık. Şu anda yılda 12 tane fuara ka-tılım gösteriyoruz. Şirketimizin en önemli özelliği global bir şirket olmamızdır. Zira 4

ülkede ofisimiz bulunmakta ve 14 ayrı ül-keden birçok projeyi tüm dünyada temsil ediyoruz. Yaklaşık 70 ülkeye yarışma for-matı, 50’ye yakın ülkeye de dizi ihracatı yapmaktayız.

2008 yılının başında Türk yapımı dizileri yurt dışına açmaya karar verdik. Bizden önce de Ortadoğu’ya satışı gerçekleşmiş-ti ancak önemli olan Balkan Ülkeleri’ne girmekti. Balkan ülkelerine baktığınızda 25-30 tane önemli ülke bulunmakta. Orta-doğu, sadece 1 bölge ve bu bölgeden da-ğıtımı yapılıyor. Diğer bölgeler bizim için daha çok önemliydi. Bu bölgelere “1001 Gece” dizisi ile başladık. 1001 Gece bu iş için çok doğru bir projeydi çünkü yayınlan-dığı her ülkede bir numara oldu.

Günümüzde Türk yapımı dizi ve filmlere dünya çapında büyük bir ilgi gösterilmektedir. Türk televizyonculuğundaki bu başarının mimarlarından Global Agency CEO’su İzzet Pinto ile Türk yapımlarının yakaladığı ve hızla artan bu büyük başarının sırlarını konuştuk...

TÜRK YAPIMI DİZİ VE FİLMLERİN

DÜNYADAKİ BAŞARISI

56

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 57: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Bu sayede de Türk dizilerine karşı çok büyük bir ilgi odağı oluştu. Bu sektör, yanlış bir diziyle girmiş olsaydık şim-diye kadar bu noktaya gelemezdi. O yüzden bu sektör için 1001 Gece çok önemli bir projedir. Sonrasında ise Tims Prodüksiyon’un sinema filmlerini satmaya başladık.

Özetlemek gerekirse ilk çıkışımız Ge-lin-Kaynana formatıydı. Sonrasında 1001 Gece bizi çok iyi yerlere getirdi ve şimdiye kadar 40’a yakın ülkede ya-yınlandı. Ancak son olarak “Muhteşem Yüzyıl” sektörün ve şirketimizin büyü-mesine oldukça katkı sağladı.

Muhteşem Yüzyıl sayesinde Türk dizi-lerinin değerinde; akabinde fiyatında artış gerçekleşti. Bu dizi şimdiye kadar görülmemiş bir başarı elde ederek 46 ülkeye satıldı. 2 aya kadar 50 ülkeye ve yılsonuna kadar ise 60 ülkeye satmayı öngörüyoruz. Ayrıca bu rakamları her yıl artırarak 80 ülkeye satmayı hedef-liyoruz. Şu anda Dünya üzerinde 204 Milyon Türk dizisi seyircisi bulunmak-tadır.

Bir formatın yurt dışına satılmasındaki ana etkenler nelerdir? Konusu, oyuncuları, teknik ekibi veya ismi mi değerlendirilmektedir?

Başlıca etken konusudur. Konudan hemen sonra oyuncular çok önemli etkenlerden biri diyebiliriz. Yurt dışın-da popüler olan 30’a yakın oyuncumuz var. Onların da oynadıkları dizilere ol-dukça fazla ilgi gösteriliyor. Fakat ko-nusu önemli olmadığı sürece oyuncu-ların pek bir önemi yok. Ayrıca kültürel benzerliklerimiz olduğu için dizilerimiz bu bölgelere çok iyi uyum sağlıyor.

Şu an hangi yapımları yurt dışına pazarlıyorsunuz? En çok hangi ülkelere yapım satıyorsunuz? Yapımları verdiğiniz bu ülkelerin ortak özellikleri var mıdır?

Aşk ve Ceza, Koyu Kırmızı, Bir Çocuk Sevdim, Bıçak Sırtı gibi TMC’nin olduk-ça başarılı dizileri bulunmakta. Muhte-şem Yüzyıl, Evlerden Biri, Dila Hanım, İffet, Suskunlar, Ağır Roman Yeni Dün-ya, Behzat Ç. gibi yapımların çoğunu

yurt dışına veriyoruz. Ayrıca Bugün Ne Giysem, Bana Her Şey Yakışır ve Kanal Türk’te başlayacak olan Elimin Lezzeti gibi formatlarda elimizde bulunan di-ğer yapımlardır.

57

Page 58: License Time İlkbahar 2013

Aslında bu ülkelerin ortak özellikleri-nin olup olmaması önemli değil. Da-ğıtımı yapılan içeriğin kendi ülkesinde başarısı varsa ve dağıtımı yapan firma oldukça iyi bir tecrübeye ve portföye sahipse o iş başarılı olur. Bizim başa-rımızın altında 5 yıllık bir altyapı çalış-ması yer almaktadır.

Türk yapımlarını başka ülkelere satmanın, dışarıya açılmanın ülkemize başlıca katkıları neler oldu? Siz bu anlamda neler düşünüyorsunuz?

En önemlisi turizme sağlamış olduğu katkıdır. İstatistiklere baktığımız za-man son birkaç yılda %350 artış görün-mekte. Bu artışta en önemli rolü de di-ziler üstleniyor. Bu diziler Türkiye’yi çok iyi bir şekilde göstererek aynı zamanda ülkenin de tanıtımı yapılıyor. Özellikle şehirlerde en etkili kültürel mekânlar ve manzaralar seçiliyor. Az önce de söylediğim gibi 204 Milyon kişi Türk dizisi izliyor ve bu izleyicileri bir nevi reklam yapıyorsunuz.

Türk yapımı dizi ve filmler ile birlikte gelen “Made in Turkey” ibaresi bir marka haline gelmeye başladı? Nasıl yorumluyorsunuz?

Bundan 10 yıl öncesine gidersek, Tür-kiye “Made in Turkey” ibaresi ile Çin alternatifi olarak görünen bir ülkeydi. Şu anda dizilerin sağlamış olduğu ülke tanıtımı ile “Made in Turkey” çok güç-lü bir marka haline geldi ve ülkemizi global pazarda iyi bir şekilde tanıtmış oldu. Hatta Kültür Bakanlığı bu sebep-ten dolayı Türk yapımcılarına özel bir ödül gecesi düzenliyor.

Genelde dışarıya satılan yapımların içeriği nelerdir? Diğer ülkeler hangi tür yapımlara öncelik veriyor ve siz kolaylıkla satabiliyorsunuz?

Başarı elde etmiş diziler satılıyor. Esa-sında formatlar da kolaylıkla satılabilir ancak ülkemizde maalesef yılda bir veya iki tane başarılı yerli format çıkı-yor. Ülkemizdeki kanallar genellikle yabancı formatlar tercih ettiğinden do-layı format üretimi iyi düzeyde gerçek-leşmiyor. Biz de mecburen dünyadan fikir bulup dünyaya satıyoruz.

Türk çizgi yapımları ile ilgili başarılar henüz yeni yakalanıyor ve yurt dışına satılmaya başlandı. Türkiye’den bir Disney veya Warner Bros. başarısı çıkar mı?

Tabii ki. Uluslar arası marketlere uya-bilen, yerel esprilerin olmadığı çizgi yapımlar dünyaya açılabilir. Bu arada devletin de bu konuda Türk çizgi ya-pımcılarına vereceği destek de çok önemli. Türkiye de birçok çizgi yapımcı şirket bu konuda eksiklik yaşıyor. An-cak zamanla bu problem çözülecektir.

Türkiye’de bu yıl 3.sü düzenlenen “DISCOP TV İçerikleri Fuarı” ile ilgili notlarınız nelerdir? Bu forumun Türkiye’ye ve Türk Yapımları’na sağladığı faydalar nelerdir?

Biz DISCOP’un 3 yıldır ana sponsorlu-ğunu üstleniyor ve bu fuarı oldukça önemsiyoruz. Çünkü alternatifi olma-yan bir organizasyon ve müşterilerimi-zi en iyi şekilde burada ağırlamamızı sağlıyor.

DISCOP’un diğer fuarlarına da katılıyo-ruz ve elimizden geldiğince bu fuarlara özel organizasyonlar yapıyoruz. Çünkü bu fuara katılan müşterilerimizi fazla-sıyla önemsiyoruz.

Haziran ayında buna benzer Türkiye’de organize edilecek olan “İTVF İstanbul TV Forum ve Fuarı” ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Ülkemizde büyüyen TV pazarının çeşitliliğine ne gibi faydalar sağlayacaktır sizce?

Biz bu fuara da katılım göstereceğiz. İlk yılı olması sebebiyle belki beklenen oranda katılım gerçekleşmeyebilir an-cak DISCOP’ta olduğu kadar bu fuarı da önemsiyoruz. İyi bir organizasyon yapılırsa ikinci yıl daha başarılı bir fuar yapılabilir. Çünkü bu tip fuarlarda ilk yıl çok zorlu geçer. Bence İTVF ve DISCOP her iki fuarda da işbirliği içerisine girer-se iki organizasyon da oldukça büyür ve gelişim sağlanır.

Son olarak planladığınız veya süreci devam eden projeleriniz nelerdir?

Her yıl çok agresif bir şekilde büyüme gerçekleştiriyoruz ve bu büyümeyi uzun yıllar devam ettirmek istiyoruz. Yapı, çalışan sayısı ve cirosal anlamda büyümek bizim en büyük hayalimiz ve hedefimizdir. 2014 yılında da lisans sektörüne girmeyi planlıyoruz. Bunun-la ilgili de proje süreçlerimiz hali ha-zırda devam etmektedir. License Time dergisi ekibine çok teşekkür eder, ba-şarılarınızın devamını diliyoruz.

58

İLKB

AHAR

’13

Page 59: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 60: License Time İlkbahar 2013

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

Çizgi film izlemeyi birçok insan gibi bende severdim küçükken, ama ben biraz daha farklı bir gözle bakardım. Nasıl yapıldıklarını çok merak ederdim. Hiç unutmuyorum 6 ya da 7 yaşlarım-da babama çizgi filmlerin nasıl yapıldı-ğını sormuştum o da bana arka arkaya çizilen resimler olduğunu söylemişti, koşa koşa odama gidip denedim ama yapamadım ve inanılmaz zor bir iş ol-duğunu düşünmeye başladım.

Lise son sınıfta henüz üniversite sınav-larına hazırlanırken TV de Aslan Kral filminin reklamını gördüm. Hayatımda

ilk defa çizgi film izlemek için sinemaya gittim. İzlediğim film bugüne kadar iz-lediklerime hiç benzemiyordu. Teknik açıdan çok ileride olduğunu görmüş-tüm bu bambaşka bir şeydi. O an karar verdim bu işi öğrenmeye.

Ülkemizde bunu öğrenebileceğim bir yer var mı diye düşünürken, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bölümünün varlığından haberdar oldum. Bu bölümü kazana-rak nihayet çizgi film eğitimi almaya başlamış oldum. Aslan Kral benim çizgi filmci olmama vesile oldu.

2000 yılında mezun olduğumda maa-lesef yeterli animasyon sektörü yoktu.

Var olanlar reklam alanındaydı ve çok az çizgi film işi vardı. Yaklaşık 10 yıl web ve grafik tasarım alanında çalışmalar yaptım. Ama çizgi film sektöründen hiç kopmamaya çalıştım. Reklamlara ve kendi web işlerime animasyonlar yaptım.

Türkiye’nin en önemli müzik sanatçıla-rından Nilüfer’in “Aşkım” adlı parçasına bir çizgi klip yapma şansım oldu. Tom ve Jerry, Bugs Bunny, Tweety, Tazman-ya canavarı gibi karakterlere reklam filmlerinde ve web sayfalarında ani-masyon çalışmaları yaptım.

TRT Çocuk kanalının kurulmasıyla be-raber hızla olmak istediğim alana geri döndüm. Son 3 sene içerisinde TRT Çocuk kanalında yayınlanan Köstebek-giller, Kelile ve Dimne, Biz İkimiz, Kimin Tarlası gibi projelerin karakter ve kon-sept tasarımlarını yaptım. Çizgi filmci olarak çalışmaya ve yeni projeler üret-meye devam ediyorum.

Animapati nedir? Faaliyet konusu ile ilgili bize bilgi verir misiniz?

Animapati benim kişisel portfolyo sitemdir. Aslında artık yayınına “mus-tafamuratboyaci.com” olarak devam ediyor ve ticari bir amacı olmayan bir sergi sitesi. Buradan diğer çizerler ve internet kullanıcıları benim işlerimi ta-kip edebilir.

Köstebekgiller, Kelile ve Dimne, Biz İkimiz, Kimin Tarlası gibi projelerin karakter ve konsept tasarımcısı ve Animapati’nin kurucusu Mustafa Murat Boyacı ile Türkiye’de animasyon sektörü ve buna bağlı olarak lisans sektörünün de gelişimini değerlendiren hoş bir söyleşi yaptık. Ayrıca çizgi film mutfağına ve animasyon teknolojisinin aşamalarına dair çok önemli bilgiler aldık.

ÇİZGİ FİLM AŞKINDANANİMASYON STÜDYOSUNA

60

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 61: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Bizlere Çizgi Film yapımının proje ve karar aşamaları, maliyetleri, Çizgi Filmin mutfağı; Üretim aşaması, çizimden kalıplama ve modellemeye, renklendirmeden seslendirme ve oynatmaya kadar olan süreci açıklar mısınız?

Aslında bu oldukça kapsamlı bir soru olmuş cevabı da uzun olacaktır ama kısaca özetlemeye çalışayım. Şu anda çizgi film (animasyon) yaygın olarak 2D ve 3D olarak ikiye ayrılıyor. Ülkemizde ağırlıklı olarak projeler 3D şeklinde üretiliyor. Öncelikle elinizde bir senar-yo olması gerekiyor. Senaryo onaylan-dıktan sonra konsept tasarım aşaması-na geçilir. Burada filmdeki karakterler, mekânlar ve kullanılacak objeler tasar-lanır, bu aşama devam ederken filmin tamamını bir çizgi roman okur gibi gö-rebileceğimiz storyboard aşamasına geçeriz.

Storyboard üzerinde tüm zamanlama-lar, ara espriler ve kamera açıları belir-lenir. Seslendirme eklenerek bir nevi film kurgusu yapılır. Aslında biz klasik sinema filmlerine göre biraz daha ters-ten işe başlarız. Önce sesli kurgumuzu yapar sonra oyuncularımıza yani çizgi karakterlerimize bu sahneleri oynatırız. Filmlerde ise önce oyuncular oynar ve görüntüler sonra kurguya gider.

Storybard bittikten sonra sahne tasarı-mı aşaması var. Bir sinema ya da tiyatro dekoru hazırlar gibi çizgi film karakteri nerede duracak, nereden gelip nere-den çıkacak, ne tarz temel hareketler yapacak gibi durumlar işte bu sahne tasarımı (layout) aşamasında yapılır.

Layoutlar bittiğinde sahneler anima-törlere dağıtılır ve onlarda canlandır-ma aşamasına geçerler. Proje eğer 3D ise modellenen karakterlerin içine rig dediğimiz bir iskelet sistemi döşenir ve bu 2D animasyonlara göre daha hızlı animasyon yapabilmemizi sağlar. Çün-kü elinizde artık bir kukla vardır ve her kamera açısında bu karakteri kullana-bilirsiniz. 2D de olduğu gibi karakteri her açıya uygun bir şekilde defalarca çizmek zorunda kalmazsınız.

3D projelerde bir animasyon planı bittiğinde render değimiz bilgisayarın hesapladığı bir renklendirme ve ışık-landırma aşamasına geçilir ve sahne sonlandırılır. 2D projelerde ise yine yazılım üzerinde sahne ve karakterler renklendirilir.

Son olarak tüm biten sahneler post production aşamasına geçer ve önce-den kaydedilmiş seslerle birlikte mü-zikte bu aşamada eklenir ve film son-landırılır.

Ülkemizde TV’lerde yayınlanan Türk çizgi filmleri ile ilgili düşünceleriniz ve beklentileriniz nelerdir?

Türk çizgi filmi ile ilgili tavır ve tarzın oluşması için önümüzde birkaç yıl sü-recek bir süreç bizi bekliyor. Şu anda kanalların belirlediği ücretler ve işin üretim aşamasındaki prodüksiyon maliyetleri henüz tam olarak oturmuş değil. Bu da işlerin kalitesini etkileye-cektir. Fakat zamanla bu süreç den-gesini bulacak ve eminim çok iyi işler çıkacaktır. Çizgi film sektörü içinde ka-liteli yetişmiş kişi sayısı Türkiye’de ger-çekten az. Ama bu işi severek yapmak isteyen bir sürü kişi olduğuna inancım tam. İnsanlar istedikten sonra dene-yimli insanlarında yol göstermesi ile güzel projeler üretebileceğimize ina-nıyorum.

61

Page 62: License Time İlkbahar 2013

Türk çizgi filmleri öncelikle dünyadaki işleri taklit edecek, her proje için olma-sa da böyle işler çıkacak bu kaçınılmaz bir durum fakat bu o kadar da kötü bir durum değil tüm sanat alanlarındaki genel bir gelişme sürecidir. Daha sonra zaman içerisinde kendi tarzını bulmuş olacak. En büyük beklentim bizim de artık çizgi sinema filmlerimizi üretebil-mektir. Bunu yapabileceğimize yürek-ten inanıyorum.

Ülkemizdeki Lisans sektörünün geçmişi, şimdiki durumu ve geleceğini nasıl yorumluyorsunuz? Sizce karakter lisanslamasında özellikle çocuk çizgi filminin önemi nedir?

Kendi alanım üzerinden konuşmam gerekirse, dünya da olduğu gibi ülke-mizde de bu konuda söz sahibi olduk-ça büyük markalar var. Kendi ürünle-rinin lisanslarını ülkemizde de gayet iyi takip ediyorlar. Yabancı çizgi kah-ramanlarla dolu etrafımız ve bu çok büyük bir pazar. Kendimde bir çocuk sahibiyim ve özellikle çocuk sahibi ol-duktan sonra çocuklar üzerine kurulu bu dünyanın ne kadar detaylı bir pa-zar olduğunu daha iyi görüyorsunuz. Türkiye’de ki yapımcıların şunu anla-masını özellikle istiyorum ki aslında

bizim yaptığımız çizgi filmlerin hepsi potansiyel bir marka olarak kendileri-ne dönüyor. Çocuk izlediği çizgi film karakterinin çantasına, oyuncağına, kırtasiye malzemelerine, nevresim ta-kımına, giysilerine sahip olmak istiyor. Bunu şu anda uygulamaya başlayan Türk yapımları da var. Bu sürecin baş-lamış olması doğal olarak çizgi film sektörümüzün de büyümesine vesile olacak.

Son olarak yapmayı planladığınız projelerinizi ve eklemek istediklerinizi öğrenebilir miyiz?

Şu anda İstanbul’da yeni ku-rulan bir stüdyoda, animas-yon yönetmenliğini yaptığım projelerde ekibimle birlikte çalışıyoruz. İspanya’daki çe-şitli stüdyolarla beraber ge-liştirdiğimiz ortak projelerde var. En yakın örneği Nisan ortalarında görebi-leceğiniz “Sheldon Run” isimli IOS oyu-nunun trailer video-su olacak. Çok daha büyük ve güzel ya-pımlar da hazırlıyo-ruz hem yurt içine

hem de yurt dışına. Amacım Türk çiz-gi film sektörüne katkıda bulunmak, başarılı animatörler yetiştirmek ve bir yandan da devamlı öğrenmek. Çok sa-yıda ki yetenekli insanla beraber çıtayı devamlı yükselttiğimiz projelere imza atmak. Son olarak eğer tüm bunlardan fırsat bulabilirsem kendi kısa filmlerimi yapmak. İlginiz için teşekkür eder ya-yın hayatınızda başarılar dilerim.

62

İLKB

AHAR

’13

Page 63: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 64: License Time İlkbahar 2013

64

ÇİZGİ FİLM YASALARI

Yasa #1:

Havada askıda kalan bir kimse bu du-rumun farkına varıncaya kadar asılı kal-maya devam eder.

Wile E. Coyote ilerdeki çayıra koşarken uçurumun kenarından geçerek boşlu-ğa gelir. Bir süre havada kalır, derken ansızın aşağıya bakıverir. İşte o an olanlar olur ve bildiğimiz yer çekimi prensibi işe karışır.

Yasa #2:

Hareket halindeki bir kimse yoluna bir-denbire katı bir madde çıkıncaya kadar hareketine devam eder. İster bir toptan atılsınlar ister koşarak sıcak takipte olsunlar, çizgi film karak-terlerinin momentumları o kadar mut-laktır ki onları ancak yollarına çıkan bir telefon direği ya da iri bir kaya yavaş-latabilir. Sir Isaac Newton hareketin bu ani sona ermesini komedyen yardımcı-sının durması olarak adlandırmıştı.

Yasa #3:

Katı bir maddenin içinden geçen bir kimse arkasında vücudunun kesit öl-çülerine uygun bir gedik bırakır.

Hamdi Arslan Sanat Yönetmeni

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Birçoğumuzun çocukken izlediğinde fark etmediği, bize çok komik gelen ve sorgulamaya ihtiyaç duymadığımız birçok mantık dışı, fantastik olay ve durum yer alıyor meşhur çizgi filmlerde. Bunları açıkça gözler önüne seren Çizgi Film Yasaları’nı sizler için araştırdık.

Page 65: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Geçiş silueti de denen bu olgu yönlen-dirilmiş basınç patlamalarına kurban gidenlerin ve doğruca evin duvarın-dan çıkacak kadar kaçmaya çok heves-li korkudan ödü patlamış dikkatsizlerin özelliğidir. Arkalarında pastadan kesi-lip alınmış gibi mükemmel bir delik bı-rakırlar. Kokarca veya evlenme tehdidi bu reaksiyonu hızlandırır.

Yasa #4:

Bir cismin 20. kattan düşmesi için ge-reken zaman, onu iten veya düşüren kimsenin onu kırılmadan yakalamak için 20 katı koşarak inmesi için geçen zamandan büyük ya da ona eşittir. Ta-bii ki böyle bir cisim hem değersiz hem de onu yakalama girişimi başarısızdır.

Yasa #5:

Korku anında bütün çekim kanunları etkisiz hale gelir.

Birçok kimsenin bulunduğu yerden doğruca yeryüzünden yukarı doğru fırlaması için ruhsal kuvvetlerin verdiği şok yeterlidir. Bir hayaletin veya düş-manın karakteristik sesi dimdik havaya sıçrama hareketini başlatır ve bu hare-ket genellikle bir avizenin kordonun-da, bir ağacın tepesinde ya da bayrak direğinin ucunda son bulur. Koşmakta olan bir karakterin ayakları veya hızla giden bir aracın tekerlekleri, özellikle de uçarken, yere asla değmez.

Yasa #6:

Hız arttıkça nesneler aynı anda birden fazla yerde bulunabilir.

Bu, bir karakterin başının, özellikle yumruk yumruğa dövüşme sırasında-ki kavga bulutunun çeşitli yerlerinden aynı anda görünmesidir. Bu etki dön-mekte veya fırlatılmış olan cisimler ara-sında da yaygındır. Eksantrik karakter-lerin sadece manyakça yüksek hızlarda birden fazla kopyaya sahip olma hak-ları vardır ve bunlar gerekli hıza ulaşa-bilmek için duvarlardan sıçrayabilirler.

Yasa #7:

Tünel girişine benzeyecek şekilde boyanmış katı duvarlardan bazı kah-ramanlar geçebilirken diğerleri geçe-mez.

Bu göz yanılgısı çelişkisi kuşakların kafasını karıştıra geldi, ancak en azın-dan bir duvar yüzeyinde düşmanını aldatmak için giriş resmi çizen karak-terin düşmanını o teorik uzayda izle-yemeyeceğini biliyoruz. Resmi çizen, düşmanını resmin içinde izlemek iste-diğinde duvara dümdüz yapışıp kalır.

Neticede bu bir sanat sorunudur, bilim sorunu değil.

Yasa #8:

Kedisel maddenin hiç bir şiddetli biçim değişikliği sürekli değildir.

Çizgi kedilerin başına, geleneksel 9 canlı kedilerin dayanabileceğinden çok daha fazla sayıda ölüm çeşidi ge-lebilir. Bir çizgi kedinin başı kesilebilir, o dilim dilim doğranabilir, oklavadan geçirilmiş gibi yayılabilir, akordeon şekli alabilir, örgü gibi örülebilir, don-muş haldeyken yere düşerek tuz-buz olabilir, demonte olabilir, ama asla yok edilemez. Gözlerini kırpıp kendisine acıyarak geçirdiği bir kaç saniyeden sonra yeniden balon gibi şişer, uzar, sil-kinir ve eski biçimini alır.

Mantıksal sonuç: Bir kedi içinde bulun-duğu kabın şeklini alır.

Yasa #9:

Her şey bir örsten daha hızlı düşer.

Yasa #10:

Ispanak sadece bedensel kuvveti de-ğil, zekâyı da artırır. Ayrıca etkisini gös-termesi için hazmedilmesi gerekmez, derhal gösterir.

65

Page 66: License Time İlkbahar 2013

Basic Lead her yıl 2 büyük DISCOP Fua-rı düzenliyor. Bunlardan birincisi Orta-doğu, Avrupa, Balkanlar, Uzak Doğu ve Orta Asya bölgelerindeki pazara hitap eden ve her yıl Mart ayında İstanbul’da düzenlenen “DISCOP WEST ASIA”, ikin-cisi ise Tüm Güney ve Kuzey Afrika ile çevre bölgelere hitap eden “DISCOP AFRICA” fuarlarıdır.

2012 yılındaki fuara göre bu yıl düzenlenen DISCOP WEST ASIA Fuarı sizce nasıl geçti?

Her şeyden önce, bu yılki fuarımıza toplam 61 ülkeden 382 firmayı temsil eden 789 temsilci katılımı gerçekleşti. Bu sayı, geçen sene gerçekleşen katılı-mı yaklaşık %27 oranında artırdı.

Bu kadar kısa sürede orijinal içerik-lerde de artışlar olduğunu gördük ki bu da bizi ziyadesiyle şaşırttı. Medya üretiminin merkezi olarak görebile-ceğimiz başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’da ve çevre bölgelerde yıl içinde 120’nin üzerinde kaliteli drama dizisi çekildi. Biz bunu bölgede hem ekonomik hem de film endüstrisi gü-cünün giderek arttığının bir göstergesi olarak görüyoruz.

Size göre 2012 yılında düzenlenen fuara kıyasla, katılımcı ve ziyaretçi profili açısından coğrafi bölgede bir gelişme söz konusu mudur?

Kesinlikle. Geçen yıl katılımcı ülke sayı-sı 49 iken bu yıl 61 ülkeye ulaştık. Yeni katılımcı ülkeler arasında Pakistan, Moğolistan, Belarus, Hırvatistan, Libya, Kıbrıs, İsrail ve birkaç ülke daha yer aldı. Bu yeni stratejik bölgeleri DISCOP’a ka-zandırmış olmamız bizim için büyük başarı. Bunda İstanbul’un son yıllarda uluslar arası ve bölgesel televizyon sektöründe ve neredeyse diğer tüm iş alanlarında bir cazibe merkezi olması-nın büyük etkisinin olduğu aşikârdır.

Peki ya firmalar arası işbirlikleri sizce ne ölçüde gerçekleşti?

Bildiğiniz gibi, DISCOP WEST ASIA fu-arının öncelikli olarak çok yönlü içerik üreticileri, distribütörler ve satın alma-cı firmalar arasındaki işbirliğine dayalı

iş modelini teşvik edici ve iş hacmini artırıcı bir misyonu var. İçerik derken, kapsamı o kadar geniş ki, her türden çok yönlü TV platformunda yayını mümkün olan filmler, belgeseller, ani-masyonlar, formatlar, canlı gösteriler, oyun ve yarışma programları, tematik kanallar gibi birçok yapımı barındırı-yor.

Fuarın ikinci gününden itibaren birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesi de dâhil olmak üzere, Pakistan, Afganis-tan, Kazakistan, Ukrayna, Rusya ve Be-larus gibi ekonomi ve TV endüstrisinde gelişen başlıca ülkelerden satın alma-cılar ile kontratlar imzalandı.

Dünyanın önde gelen TV Format ve Dijital İçerik Fuarlarının organizatörü, Amerika’da yerleşik Basic Lead firmasının Genel Müdürü PATRICK ZUCHOWICKI ile 5-7 Mart 2013 tarihlerinde İstanbul Ceylan Intercontinental Hotel’de düzenlenen “DISCOP WEST ASIA 2013 TV Format Dijital İçerik Fuarı” ve gelecek fuar projeleri hakkında çok keyifli bir söyleşi yaptık.

İSTANBUL’DA

DISCOP RÜZGARI

66

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 67: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

DISCOP WEST ASIA fuarı için Mart ayının önemi nedir, niçin Mart ayında düzenleniyor? Uluslararası televizyon içerik endüstrisi son beş yıldır çok hızlı adımlarla geliş-mekte olduğunu görüyoruz. TV piya-sasını yıllardır takip ettiğimiz ve çok iyi bildiğimiz için, birçok firma stratejik olarak satın alma kararlarını yılın ilk çeyreğinde belirliyor.

Planlama ve yıllık yayın programlarını yılın bu döneminde bitirmiş oluyorlar. Bu yüzden yılın bu döneminde ulusla-rarası 3 önemli televizyon içerik fuarı düzenleniyor. Bunlar: Miami’de NATPE (Güney ve Kuzey Amerika), İstanbul’da DISCOP WEST ASIA (Avraysa, Batı ve Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika), kalan tüm diğer bölgeler için ise en büyük etkinlik Cannes’da düzenlenen MIPTV.

Gelecek yıl düzenlenecek fuar için planlarınız nelerdir?

Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak, daha geniş bir fuar alanına ihtiyacımız ol-duğundan, önümüzdeki yıl, 4-6 Mart tarihleri arasında İstanbul Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenle-necek olan DISCOP WEST ASIA 2014 Fuarı’nda, tüm televizyon içeriklerine

ek olarak, bir de Marka-Lisanslama Acenteleri ve Lisansiyelerinin yer ala-cağı bir “Lisans Pavyonumuz” olacak.

Bu kararı almamızın en önemli sebebi, son yıllarda Türkiye’de ve yakın bölge-lerde sürekli gelişen, güçlü potansiyele sahip çizgi animasyon ve lisans sektö-rünün hatırı sayılı varlığıdır. Bu sinerjiyi geçen fuarda katılımcı ve ziyaretçiler-de gördük ve firmaların neredeyse ta-mamı, televizyon ve marka-lisanslama sektörlerinin ayrılmaz bir ikili oluştura-cağını ve fuarı bir kat daha yukarı taşı-yacağını ifade ettiler.

Ortak prodüksiyon buluşmalarımızı ise yine DISCOPRO markalı hizmetimiz-le 3 gün boyunca sürecek fuarımızda devam ettireceğiz. Burada ortak içerik üretimi ve yeni televizyon projeleri için firmalar bir araya gelirler, bilgi paylaşı-mında bulunurlar, ortaklık bütçelerini belirlerler ve ortak yapım kararlarını alıp kontratları imzalarlar. Kısaca, bura-sı ortak yapımların oluştuğu ana mut-faktır.

Bu yıl fuarımıza katılan İngiltere, Fran-sa ve Malezya gibi ülkelerin temsil edi-leceği ulusal pavyonların da DISCOP WEST ASIA 2014’e büyük çapta katılı-mını bekliyoruz.

67

Page 68: License Time İlkbahar 2013

68

DÜNYADANHABERİL

KBAH

AR’1

3

Geçtiğimiz Şubat ayında düzenlenen dünyanın en büyük oyuncak ve oyun ürünleri etkinliği olan Spielwarenmesse Uluslararası Oyuncak ve Oyun Fuarı 2013’ te medya ve lisans pavyonunda yayınlanan Uluslararsı Seçkin Lisans Trendleri, Avrupa basınında büyük ilgi gördü.

ULUSLARARASISEÇKİN LİSANS TRENDLERİ

Yayınlanan seçkin Lisans Trend-leri arasında özellikle Türkiye ve Rusya’nın ön plana çıktığı bu rapor, Avrupa’nın önde gelen Marka ve Lisans dergisi Total Licensing New Europe ‘ta da geçenlerde yayınlandı. Spielwarenmesse ile medya ve lisans sponsorluğu yapan Lisans Medya fir-ması ve License Time Dergisi işbirliği ile Türkiye’deki seçkin trendler belir-lenip Spielwarenmesse Fuarı basın merkezine iletildi.

Ön plana çıkanlar ise Türkiye’den Si-zinkiler, Cille ve Nane&Limon adlı yapımlardı. Son dönemde ülkemizde büyük izleyici kitlesinin takip ettiği bu programlar uluslararası arenada da iddialı görünüyor, zira şimdiden bu yapımlara ve lisans anlamında yapımlarda yer alan karakterlere yurt dışından gelen ilgi ve talepler hem sektörün yükselişi hem de ülkemizin tanıtımı yönünden çok sevindirici ge-lişmeler.”

Türkiye

Çin

SizinkilerCilleNane & Limon

Rabbit GangBonnie BearsMegaMinimals

Maya the BeeDisney PlanesMike the Knight

Teenage Mutant Ninja TurtlesRabbidsThe Ranch

Teenage Mutant Ninja TurtlesSkylandersMan of Steel

Monster HighPeppa PigSkylanders

SkylandersPeppa PigTeenage Mutant Ninja Turtles

BarbieMinnie MouseCars

Teenage Mutant Ninja TurtlesSupermanMonsters Inc.

Masha and the BearHello KittyTeenage Mutant Ninja Turtles

Almanya

İtalya

ABD

Fransa

Avustralya

İspanya

Birleşik Krallık

Rusya

Page 69: License Time İlkbahar 2013

15

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Page 70: License Time İlkbahar 2013

minika’nın ortaya çıkışı, başlangıcından bu yana yaşadığı serüvenden bahseder misiniz? Bugüne kadar yaşadığınız süreçte hangi yolları izlediniz?

minika tv Turkuvaz Medya Grubu’nun tematik kanallarının ilkidir. TV yayıncılı-ğının yanı sıra 360 derece düşünülmüş bir çocuk projesidir. Bir yıla yakın ge-çen hazırlık sürecinin ardından Nisan 2011’de “minika” adıyla yayın hayatına ‘Merhaba’ dedi. Tüm dünyadaki en bü-yük yapım şirketleriyle gerçekleştirilen görüşmeler sonucu seçilen içerikler

alım öncesi ve sonrasında konusunda uzman pedagog ve editör ekibimiz tarafından saniye saniye izlenip titiz denetimlerden geçtiler. Tüm bunla-rın yanında çocuklardan oluşan fokus grubumuzun da beğenileri doğrultu-sunda, içerikleri inceleyip arşivimizi oluşturduk. Şu anda da çocuk yayıncı-lığında Türkiye’nin en zengin arşivine sahibiz.

minika’yı konumlandırırken amacımız çocukların eğlenirken öğrenebileceği, nitelikli ve temiz bir ekran olmasıydı. Bu fikirle yola çıkarak, içerik havuzu-muzu oluşturduk. Çizgi dizilerden eğ-lenceli aile filmlerine, belgesellerden programlara farklı türde içerikleri bir araya getirdik. minika yayına başladık-tan yaklaşık 1 yıl sonra farklı yaş grup-larının farklı beklentileri ve öğrenme biçimleri sebebiyle kanallarımızı ikiye ayırdık.

Ocak 2012 itibariyle, hali hazırda yayı-nı devam eden minika, 7-14 yaş grubu çocuklar için hazırlanmış içerikleri ya-yınlamaya başlarken, yeni kanalımız minikaÇOCUK da 3-8 yaş grubu çocuk-lar için özel olarak hazırlanmış içerikleri izleyiciyle buluşturuyor.

minika nasıl bir hedef belirledi? Bu hedef doğrultusundaki vizyonu nelerdir?

minika yalnızca bir çocuk kanalı değil. İnternet, Lisans ve Etkinlik birimleri ile çocuklara özel ve özgün bir marka. Türkiye’nin en iyi çocuk kanalı olmak vizyonumuzun bir parçası ama asıl he-defimiz minika’yı dünyada adı sayılır bir marka haline getirmek. Hedefleri-miz doğrultusunda şuan global ortak yapımcı olarak yer aldığımız projeler mevcut.

Örneğin 2013 yılı içerisinde yayına baş-layacak dünyanın ilk 3D stereoskopik çizgi dizi animasyon serisi “The New Adventures of Peter Pan”ın tüm dünya-daki ortak yapımcılarından biriyiz. Aynı şekilde önümüzdeki dönemde benzer başka projelerimiz de olmaya devam edecek.

Çocuklar ve yetişkinler tarafından beğeniyle izlenen çocuk kanalı minika’nın Genel Yayın Yönetmeni Elçin Koyuncu ile çizgi film ve lisans sektörü üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

EĞLENCENİN GÜCÜ ADINA,

70

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 71: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Şu anda minikaÇOCUK’ta yayını de-vam eden Damla’nın Dolabı isimli içe-riğimizin yeni sezonu, Robin Hood ve Franco gibi içeriklerle ilgili de benzer çalışmalar devam ediyor.

Ayrıca bizim en çok dikkat ettiğimiz hususlardan biri de ebeveynlerin ço-cuklarını güvenle emanet edebilecek-leri temiz bir ekran olmak.

Diğer çocuk kanalları ile arasında ne gibi farklılıklar var? Bir karşılaştırma yapacak olursak minika’nın konumu nerededir?

minika kadrosu içeri-sinde daimi pedagog ile çalışan tek çocuk kanalı. Alım öncesi seçim aşamasında da, yayın öncesi de daha önce de belirttiğimiz gibi uzman pedagog-larımız hem görüntü hem de metin olarak kontrol ediyorlar. Yaş gruplarına göre farklı kanallardan çocukla-rımıza sesleniyoruz, çünkü hedef kitle ola-rak 3-14 dediğiniz za-

man aslında çok geniş bir aralıktan söz etmiş oluyorsunuz. Yaş farklıları arasın-da ciddi dönemeçler var. Bu anlamda minikaÇOCUK ve minikaGO doğru yaş grubu ile doğru içeriği buluşturmuş oluyor.

Bildiğiniz gibi yurtdışında çocuk kanallarının neredeyse tamamının ölçümlemesi yapılmaktadır. minika, Türkiye’de ölçümleme yaptırıyor mu?

Türkiye’de çocuk TV kanalları maale-sef ölçümlenmiyor. Bizim buradaki duruşumuz ve telkinimiz çocuk temalı yayıncılık yapan kanalların hepsinin ölçümlenmiyor olmasından yana.

Marka ve Lisans sektörünü nasıl tanımlıyorsunuz? Ülkemizde özellikle Lisans sektörü sizce yeterince gelişmiş mi? Gelişmesine katkıda bulunacağını düşündüğünüz fikirleriniz var mı?

A’dan Z’ye her yaş grubu tüketiciyi hedef alan ciddi bir ekonomi ile devir daim eden bir sektör marka ve lisans sektörü. Şuanda gelişmekle birlikte ülkemizde de istenildiği noktalara gelmesi için biraz zamana ihtiyacı var.

Marka konumlandırmalarının payı bü-yük, bu gelişim süreci içerisinde. Hızlı büyüyen ve genişleyen sektörü çok iyi takip etmek gerekiyor. Sadece yayıncı olmak ya da lisans haklarına sahip ol-mak yetmiyor tabii ki.

Özellikle çocuk yayıncılığında reklam verenlerin, başta oyuncak- kırtasiye müşterileri olduğu düşünülürse, tv yayınlarının marka bilinirliliğine ve büyümesine katkısı daha net anlaşıla-biliyor. Sektörün gelişmesi için yayıncı, dağıtımcı, lisansör ve lisansiyelerin iş birliklerini arttırmaları gerekiyor.

Lisans sektöründe dünya çapında tanınmış olan, birçok ülkede lisansiyelerine ciddi paralar kazandıran karakterlerimizin olmamasının nedeni sizce nedir? Bu durumu değiştirmek adında sizce neler yapılabilir?

Aslında vizyon sahibi, kalifiye genç ye-teneklerimiz var ve tek eksikleri maddi anlamda destek. Alt yapı desteği sağ-lanırsa, global düşünen yatırımcılarla bizim de bir karakterlerimiz olabilir. Belki biraz bakış açılarımızı değiştir-mek, büyük düşünmek gerekiyor.

71

Page 72: License Time İlkbahar 2013

Sadece Türkiye ile kendimizi sınır-landırmamak, ortaya çıkacak işi Türkî Cumhuriyetlerin, Balkanların ötesinde görebileceğimize inanmak gerekiyor. Global ortak yapımcısı olacağımız pro-jeleri seçerken, dünyanın her yerinde ses getirecek potansiyeli olması bizim için öncelikli unsur. Böylelikle sesimizi ve kültürümüzü dünyanın dört bir kö-şesine taşıyabiliyoruz.

Çizgi film ve animasyon sektöründe ülkemiz nasıl bir gelişme göstermektedir? Bununla ilgili verebileceğiniz örnekler var mıdır?

Çizgi film ve animasyon sektörü yer-li çocuk kanallarındaki artışla birlikte ivme kazandı. Henüz istenilen ya da tatmin edici noktaya ulaşmadı çünkü bu pazar gerçekten oldukça zahmetli, pahalı ve uzunca bir süreç gerektiriyor.

Minika olarak Lisans sektörüne girmeyi planlıyor musunuz? Düşünce ve planlarınız nelerdir?

Lisans konusu “minika” projesinin ha-zırlık aşamasından bu yana gündemi-

mizdeydi. Alımını yaptığımız pek çok içeriğin aynı zamanda lisans hakla-

rının da sahibiyiz. Şu vakte kadar ağırlığımızı tv yayıncılığına ver-dik ama bu yıl itibariyle de lisans sektöründe olmayı planlıyoruz.

Yeni sezonda izleyicilerle buluşturmayı hedeflediğiniz program veya farklı türler olacak mı?

Her iki kanalımızın yayın prototiplerin-de çizgi dizilerin yanında çeşitli prog-ram ve belgeselleri de izleyiciyle

buluşturuyoruz. 2013 yılı içe-risinde de söz konusu türle-rin yayını devam edecektir.

Arşivimize yeni katılan çizgi di-zilerle birlikte kanallarımızın en sevilen, popüler serilerinin yeni bölümleri ekrana geliyor olacak. Beyb-lade, Transformers, My Little Pony ilk akla gelenlerden…

Ayrıca bizi yeni sezonda en çok heye-canlandıran içeriklerden biri az önce de bahsettiğim, ortak yapımcılarından biri olduğumuz ve minikaGO’da yayın-lanacak olan THE NEW ADVENTURES OF PETER PAN. Bunun yanında dün-yaca ünlü MARTINE yani Türkiye’de bi-linen adıyla Ayşegül serisi, sevilen içe-riklerimizden Aslan Dan’in Masal Treni ve Damla’nın Dolabı’nın yeni sezonları da 2013 yılı içerisinde izleyiciyle bulu-şacak.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

2012 yılını çok güzel geçirdiğimizi dü-şünüyoruz, 2013 yılında da en yeniler ve en iyilerle minika yoluna devam edecek. Son olarak “Eğlencenin gücü adına, minika! “ diyerek teşekkürlerimi-zi iletiyoruz.

72

İLKB

AHAR

’13

Page 73: License Time İlkbahar 2013

C

M

J

CM

MJ

CJ

CMJ

N

AP-KZKForum-Optimizeversion-210x280HD.pdf 1 28/03/13 18:32

Page 74: License Time İlkbahar 2013

74

FUARREHBERİİL

KBAH

AR’1

3

17-18 Nisan 2013 tarihleri arasında Paris’te düzenlenecek olan Avrupa’dan birçok katılımcının yer alacağı Kazachok Lisans Forumu bu yıl 10. yılını kutluyor!

KAZACHOK

LİSANS FORUMU

Tüm dünyadan, özellikle Avrupa ülke-lerinden 10 yıldır artan ivmesiyle lisans profesyonellerini, lisansörleri, marka temsilcilerini, acenteleri ve lisanslı ya-yıncıları bir araya getiren Kazachok Lisans Forumu 17-18 Nisan 2013 tarih-lerinde Halle Feryssinet Paris’te düzen-lenecek.

5.000 m2 alanda firmaların lisanslarını ve ürünlerini çok geniş stantlarda ser-gileyebileceği ve 2014-2015 planlarını yapmak isteyen markalı üreticiler ve li-sansiye firmalar için uğrak noktası ola-cak olan Kazachok Lisans Forumu, aynı zamanda gelecek yıllara dair lisans iş planlarının yapılıp işbirliği kararlarının alınacağı lisans tanıtım programları, konferanslar ve lisans koordinasyon ağına ev sahipliği yapacak.

10. yılında tüm lisans ve tanıtım orga-nizasyonlarına ek olarak, bu yıl ilk defa “Les Toiles Enchantées!” adlı bir yardım kuruluşu adına açık artırma ile kaliteli lisanslı ürünlerin açık arıtma ile satışı da yapılacak. 2012 yılında düzenlenen başarılı bir forumdan sonra, Kazachok bu yıl da Kazachok Licensing Gallery etkinliğini düzenleyecek. Bu konseptte birçok kategoride ürünün sergilendiği lisanslı ürün stantları yer alıyor. Kon-septin en önemli özelliği ise, sergide beğendiğiniz ürünlerin her birini ko-laylıkla okuyucu cihaz ile taratıp teknik bilgi ve fiyatlarını hemen e-mail adresi-nize göndertebiliyorsunuz.

Kazachok Lisans Forumu ayrıca yıl bo-yunca çok geniş bir portföyü ve veri tabanını barındıran online sisteme sa-hip. Online olarak Avrupa çapında tüm lisansörler, markalar, lisanslar ve lisans-lı üreticilerin kontakt bilgileri ile boşta olan lisansları görülebiliyor.

Bunun yanı sıra, Kazachok Lisans Reh-beri size üyeliğiniz boyunca marka lisans danışmanlığı, teknik hizmetler, güncel sektörel haberler, istatistikler ve online veri tabanı gibi hizmetleri sunuyor.

Kazachok Web Rehberinde ise şu verilere ulaşabilirsiniz:

8.108 - Marka ve Lisans1.575 - Acente ve Lisansör Tanıtımı ve İletişim Bilgileri 3.617 - Lisansiye Bilgisi 4.841 - Önemli Konvtakt

FORUM KİMLİĞİ

Tarih:17.04.2013 Çarş. – 18.04.2013 Perş.

Forum Saatleri: 17.04.2013 Çarş. / 8:30 - 19:00 (Kokteyl)

18.04.2013 Perş. / 8:30 - 17:00

Forum Alanı:Halle Freyssinet

55 Boulevard Vincent Auriol Paris 13

Web Sitesi:forumlicence.kazachok.com

Katılımcı Profilleri: 80 Uluslararası lisansör firma2.500’den fazla lisanslı marka

Giriş Ücreti Bilgileri:

04.04.2013 tarihine kadar 45€ + KDV04.04.2013 sonrası 90€ + KDV

Giriş Ücretine Dâhil Olanlar: - 1 Kişilik Forum Giriş Kartı

- Forum İçi Ekstra Tanıtım ve Etkinlikle-re ücretsiz giriş (Ön Kayıt Gereklidir)

- 4 Konferansa Ücretsiz Katılım

Organizatör: Kazachok Genel Merkez141, Avenue de Verdun

92130 - ISSY LES MOULINEAUX Tel: 01 55 95 00 20

Ziyaretçi Kayıt: [email protected]

Katılım Rez. : [email protected]

-Basın mensupları Kazachok internet sitesinden ücretsiz kayıt yaptırabilirler.

Page 75: License Time İlkbahar 2013

Cumhuriyet Mah. Libadiye Cad. Haminne Çeşme Sok. No:13 PK:34696 Üsküdar - İstanbul / Turkey T: (+90) 216 524 21 21 F: (+90) 216 520 24 90WWW.LICENSING.ORG/TURKEY

A PowerfulLicensingConnection. LIMA MEMBERSHIP BENEFITS

Power By AssociationKnowledge and networking, exposure and education will help you capture licensing’s limitless potential. Capitalize on emerging, global markets and achieve new levels of financial growth.

InformationLIMA members have access to a wide variety of print and electronic resources, filled with the information that licensing professionals need to succeed. To gather this caliber and scope of critical data on your own would be nearly impossi-ble-too costly and too time-consuming. Join LIMA, and you will be up to date and well informed with communication tools that include:• The LIMA Licensing Industry Database• LIMA Membership Directory• Annual Statistical Study of the U.S. Licensing Industry• LIMA’s BottomLine newsletter• Comprehensive global industry calendar, and more

EducationLIMA’s educational efforts ensure that you will have the brainpower to make the smartest business choices. As a LIMA member, you will be offered the opportunities to participate.

NetworkingLIMA also meets the networking needs of its support service members, including consultants, publishers, lawyers, design-ers, accountants and retailers. No matter where in the world you work-or want to work- LIMA membership will help you build the right relationships and make the best connections.

SavingsLIMA provides our members with three key components for success in the licensing industry: Commerce, Networking and Knowledge.

Our list of member benefits is extensive – and growing! – with a menu of programs designed to meet the specific needs of the industry.

For more information on our featured benefit or any of the member benefits listed below, please contact Regional Representatives Hakan Tungaç ([email protected])

COMMERCE.

NETWORKING.

KNOWLEDGE

“Where the worldwideLicensing Industry does business.”

Join LIMA from the linkhttps://www.licensing.org/join/online-form/

Page 76: License Time İlkbahar 2013

76

MAR

KA

İngiltere’nin önde gelen çizgi animasyon stüdyolarının oluşturduğu bir lobi olan Animation UK, animasyon yapımlarında ve satışlarında vergi muafiyeti uygulamasını kabul ettirmek ve gelecek ay bütçelerine eklemek üzere İngiliz maliye bakanı George Osborne ile bir toplantıda bir araya geldi.

DÜNYADANHABERİL

KBAH

AR’1

3

İNGİLİZ ANİMASYON ENDÜSTRİSİ

İFLASIN EŞİĞİNDE!

En çok seyredilen İngiliz animasyon yapımlarından: Peppa Pig, Wallace & Gromit ve Bob the Builder

Animation UK Lobisi, maliye bakanı-na sektörün ve firmaların “kritik yıkım noktasında” olduğunu ve bu şekilde giderse birkaç yıl içinde İngiltere’de çizgi film sektörünün yok olacağını ifa-de etti. Buna ek olarak lobi temsilcileri, diğer ülkelerdeki vergi muafiyetlerinin ve daha başka düzenlemelerin, kendi-lerini ülke dışında çalışmaya zorlayaca-ğını belirttiler.

Animation UK Lobisi, Osborne ile yaptıkları görüşmenin olumlu ve ve-rimli geçtiğini düşünüyor. Wallace and Gromit’in yapımcısı olan Aard-man firması bir uyarıda bulunuyor. Hâlihazırda İngiltere’de animasyon üretim maliyetlerinin ve yüksek vergi-lerin aşırı derecede yüksek olmasından dolayı, yapım işlerine başka ülkelerde devam etmeyi planladıklarını açıkladı.

‘En önemli etken’

Film yapımlarında ve satışlarında 2009-2010 devlet bütçelerine göre, Fransa’da %20, İrlanda’da %28 ve Kanada’da ise %47’ye varan vergi indi-rimleri ile ciddi teşvikler uygulanıyor.Bir hazine sözcüsü, animasyon sektörü de dâhil olmak üzere tüm sektörler-de sürdürülebilir, güçlü ve dengeli bir ekonominin önemine işaret etti. Ay-rıca, İngiliz hükümetinin tüm iş alan-larına daha düşük kurumlar vergisi ve daha fazla destekleme fonlarıyla yatı-rımları artırmak üzere adımlar atmaya başladıklarını da ekledi.

Dünyaca ünlü birçok çizgi yapımını barındıran İngiliz animasyon endüstri-sinden temsilciler konuyla ilgili düşün-celerini ve sektörün geleceğine dair endişelerini şu şekilde ifade ettiler:

Teletubbies, Rosie ve Jim program-larının ortak yapımcısı Anne Wood, aynı zamanda geçen sene Cbeebies kanalında yayınlanan Abney, Teal ve Dipdap’ın Maceraları programının da yapımcısı.

Eğer şimdilerde kendisine bir animas-yon şirketi kurup kuramayacağı sorul-sa, kesinlikle hayır cevabını vereceğini söylüyor. Çünkü bunun mantıklı bir iş olmayacağını ve günümüz şartlarında uygulanabilir olmayacağını açıkça dile getiriyor.

Anne Wood konuyla ilgili “Bu işe ba-ğımsız bir şirket olarak ilk başladığı-mızda, Channel 4 ile çalışıyorduk ve tüm yapım maliyetleri ile birlikte ya-pım ücretinin de tamamını alıyorduk. Şimdi ise maliyetlerin %15-20’sini al-dığımızda kendimizi şanslı buluyoruz. Kalan %80’lik kısmını da ortak yapımcı-lardan bulmaya çalışıyoruz” diyor. BBC, şu an İngiltere’de yeni yapımlara ciddi yatırım yapan tek Televizyon kanalı. Başka birçok yerli yapım alan kanal mevcut, ancak artık bunlar çok ciddi şekilde azalıyor.

Anne Wood, Ragdoll Productions

Page 77: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Televizyon kanalları için, vergi muafi-yeti olan ülkelerden veya Amerikan fir-malardan program alımları daha fazla çünkü daha ucuza mal oluyor.

“Bu yüzden hemen kendimizi Kuzey Amerika kültüründe buluyoruz, çünkü Amerika pazarı çok büyük bir alan ve oradaki herkes yatırımın geri dönü-şünü hemen alabiliyor. Bun nedenle dışarıya da daha ucuza program sata-biliyorlar.”

Ragdoll olarak daha önce mali-yetlerimizi düşürme amacıyla Hindistan’da bir üretim projesi yürüttük, ancak sonuç tam bir felaketti. Çünkü kontrolü eli-mize alamadık ve proje büyük sekteye uğradı.

“Güveninizi ve yeteneği-nizi kaybediyorsunuz. Ancak İngiltere’de her ikisini de koruyabiliyor-sunuz” diyor ve ekliyor: “Yetenek ve tecrübenin oluşturduğu büyük bir mirasın tükendiği ve neredeyse elimizden kayıp gittiği endişesini taşıyorum”.

Fifi and the Flowertots, Roary the Ra-cing Car animasyonlarının yapımcısı Chapman Entertainment ve firma ku-rucularından Andrew Haydon: İngiliz

animasyon firmalarının çöküşüne ze-min hazırlayan başlıca 3 sebebin bu-lunduğunu söylüyor.

Diğer ülkelerdeki vergi muafiyetleri oralarda daha ucuza üretime yönlen-diriyor, televizyon kanalları gelirden daha fazla pay isterken yapımlara daha az para ödüyor, genel piyasaların ekonomik durumu Oyuncak, DVD ve Kitap satışlarını da tam anlamıyla aşağı düşürüyor.

“Bunların üçünü bir araya getirdiğiniz-de, yeni programlar için yeni yatırımlar artık tamamen bir hayale dönüşüyor” diyor.

Bob the Builder (Tamirci Bob) ve Frankenstein’in Kedisi programlarının çizeri ve tasarımcısı olan Curtis Job-ling, kendini “serbest tasarımcı” olarak tanımlıyor.

Animasyon fikirlerinin artık çok zor fil-me dönüştüğünü kaydeden Jobling, artık son yıllarda animasyon üretmek yerine kitap yazmaya yöneldiğini söy-lüyor.

“Stüdyolarda yaptırdığım ve firmaların almasını beklediğim programlardan geri dönüşler alamıyorum. Yapımcılar benimle çalışmayı çok istediklerini an-cak artık bütçelerinin çok kısıtlı oldu-

ğunu ve çalışmaya devam edeme-yeceklerini söylüyorlar.” diye ekliyor Jobling.

“Başka ülkelerde üretime yö-nelmek yerine artık daha çok yayıncılık işine odaklanmaya çalışıyoruz. Son birkaç yıldır ro-

man yazıyorum ve doğrusu bu animasyon üretmek kadar yıpratı-

cı olmuyor.” diyor.

Jobling, son olarak durumun ciddiye-tini şu örnekle anlatıyor: “Benim gibi animasyonla uğraşan birkaç kişi daha tanıyorum ve onlar artık Los Angeles’ta çalışıyorlar. Hepsi oraya gittiler ve ar-tık fikirlerini ve eserlerini satmak için İngiltere’de kapı kapı dolaşmak zorun-da kalmıyorlar.”

Fifi and the Flowertots İngiltere’de Kanal 5’te ve Amerika’da Nick Jr’da yayınlanıyor.

Bob the Builder çizgi serisi dünyada 250’den fazla ülkede ve 45 dilde yayınlanıyor. Kaynak: Ian Youngs, BBC News

77

Page 78: License Time İlkbahar 2013

HIZLI TÜKETİMLİSANSIN ÖMRÜNÜ KISALTIYORKidson Kırtasiye Oyuncak Sanayi ve Ticaret A.Ş. ortaklarından Yavuz Pancaroğlu ile Türkiye’deki lisans sektörünün gelişim süreci, geleceği ve Kidson A.Ş.’nin pazardaki konumu hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Yavuz Pancaroğlu, 1977 İstan-bul doğumluyum, yaklaşık 20 yıldır Tahtakale’de ticaretle uğraşıyorum ve bunun son 12 yılında kırtasiye sektörün-de hizmet vermekteyim. Kidson A.Ş.’nin kurucu ortaklarından biriyim. Halen hem ortak olarak hem de aktif Genel Müdür-lük görevini yürütmekteyim.

Kidson A.Ş. ne zaman kuruldu ve faaliyetleri nelerdir?

Kidson Kırtasiye Oyuncak Sanayi ve Tica-ret A.Ş. kırtasiye pazarına alışıla gelmişin dışında bir soluk getirme amacıyla Eylül 2011’de faaliyete geçmiştir. Kırtasiye, çanta ve lisanslı ürünler alanındaki 35 yıllık deneyim ve bilgi birikimini, genç ve dinamik bir ekiple bir araya getiren Kidson A.Ş. ilkeleri, hedefleri ve yenilik-çi yapısıyla sektörün önemli oyuncula-rından birisi olacağını şimdiden ortaya koymaktadır.

Kuruluşunuzdan bu güne kadar hedef ve amaçlarınızın ne kadarını hayata geçirdiniz, bunlar nelerdir?

Biz Kidson A.Ş. olarak hizmete başladı-ğımız 1 yılı aşkın sürede birçok yenilikçi ürün ve faydalı modeli tüketicilerin be-ğenisine sunmanın mutluluğunu yaşa-maktayız. İlk senemizde Disney ve Mar-vel gibi dünyanın en büyük ve saygın çizgi film şirketlerinin Lisans programları Chocsh, Grasp ve Hector gibi uluslara-rası kırtasiye markalarının dağıtıcılığı ile

piyasada pazar payı kazanmaya çalıştık. Tabi ki bizim gibi arz fazlası olan bir sek-törde bunu ilk yılda başarmak oldukça zor bir iş.

Hiç yılmadan ürün geliştirme ve penet-rasyon çalışmalarımız devam etmekte-dir. Kidson A.Ş. 2013 yılı sezonunda çok daha başarılı ve geniş bir yelpazeye yayı-larak ürün penetrasyonlarını maksimum seviyeye çıkaracaktır.

2013 yılındaki iş planlarınızdan kısaca bahseder misiniz?

Bu yıl bünyemizde Disney Princess, Avengers, Avengers Assemble, Iron Man 3, Mickey Mouse Clubhouse, Monster University, Violetta, Shake it Up, Super Hero Squad olmak üzere 9 lisans bulun-maktadır. . Bu lisanslarda çanta, matara, kalem kutu ağırlıkta olmak üzere okul

ürünlerine yer vereceğiz. Aynı zamanda tescilli markalarımız olan Chosch, Grasp ve Hector ürünlerimizle ofis ve kırtasiye malzemeleriyle de fuarlarda bulunaca-ğız.

Yeni tescilli markamız olan TPPS ve KE-JEA markaları, sarf ürün grubunda piya-saya yeni sunmayı düşündüğümüz ürün gamlarında büyük ses getirecektir.Yeni-likçi ürün gamlarımız arasında sahte pa-rayı tespit etmeye yarayan dokunmatik ekran kalemleri, kristal uçlu 0,38 mm jel kalemler, uzun süre kurumaya dayanıklı tahta kalemleri, kırılmaya dayanıklı cam mataralar gibi birçok yenilikçi daha önce piyasaya sunulmamış ürünler vardır.

Bu sene 40’tan fazla yerel satış orga-nizasyonuna katılmakla beraber, CNR, Promosyon ve benzeri fuarlara katılma projemiz bulunmaktadır.

78

RÖPORTAJİL

KBAH

AR’1

3

Page 79: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

79

Lisans işine başlama kararını nasıl aldınız?

Lisans işine başlama kararım, zaten hali hazırda 12 yıl profesyonel yöneticilik yaptığım, sektörün önde gelen firmala-rından birinde 10 yıllık tecrübeye sahip olmam ve şirketimizin şu an en yüksek pazar payına ulaşmış olmasından dola-yıdır. Ayrıca bu tecrübelerimi, kendi or-tağı olduğum firmada yeni programlar ile başarmak istemem, lisans işine başla-mamda en önemli etkenlerden birisidir.

Pazarın en büyük kısmını hangi ürünler kapsıyor?

Lisanslı kırtasiye pazarının en büyük kıs-mını sırasıyla okul çantaları, kalem kutu, matara ve defter grupları kapsamakta-dır. Ciro olarak veya değer olarak bu kı-sımda ciddi büyüklük vardır.

Ürünleriniz sağlık standartları konusunda ne gibi testlerden geçiyor?

Ürünlerimizin tümü Avrupa Sağlık Stan-dartları Tebliği’ne uygun ve bu ürünler için EN 71 1-2-3 test raporları alınmak-tadır. Bu konuda dünyaca akredite olan SGS ve Intertek firmaları ile çalışmakta-yız. Bu raporları internet sitemiz üzerin-den veya direk firmamızla temasa geçen her tüzel veya gerçek kişiye vermekteyiz.

Bir karakterin lisansını alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Türkiye’de ve dünyada lisanslar üç ana başlık ve 20’ye yakın kategoriye ayrıl-maktadır. Temel olarak “unisex, kız ve erkek” denebilir. Kategori bazında ise “Sanat Lisansları, Spor Lisansları, Marka Lisansları, Canlı Film Lisansları, Dizi Film Lisansları, Anime Sinema Lisansları, Çiz-gi TV Dizisi Lisansları, Tasarım Lisansla-rı, Belgesel Lisansları, Kurum Lisansları, Oyuncak Lisansları, Oyun Lisansları” gibi daha birçok kategori bulunmaktadır. Dünyada iki tane önemli lisans fuarı bu-lunmaktadır. Bunlardan birisi Vegas di-ğeri ise Londra. Bu fuarlara yaklaşık 7 yıl-dır katılmaktayım. Çeşitli lisans ajansları ile olan dostluğumuz ve işbirliğimiz sa-yesinde birçok dünya firması ile yüz yüze değerlendirme yapmak ve gelişmeleri ilk ağızdan öğrenmek suretiyle seçmek-teyim. Benim için öncelikli olan lisansın ahlâki değerlere ters düşmemesi, eğitici ve öğretici olması ve herhangi bir şiddet unsuru içermemesidir. Tabi potansiyeli olan çizgi dizi lisansları önceliğimizdir.

Pazarlama stratejileriniz nelerdir?

Pazarlama stratejimiz iki ana bölüme ayrılmak-tadır. Birincisi; sezonluk ürünler ki buna tüm okul ve lisanslı grubu dâhil edebiliriz.

İkincisi ise; süreklilik arz eden ürünlerdir. Bu da Chosch, Grasp gibi marklarımızın ürünleridir. Her iki alanda tüm Türkiye’de, 36 il ve 180 ilçede farklı ekipler ile tanı-tım çalışmaları yapılmaktadır. Bu yıl ilk defa çok amaçlı e-katalog ve basılı ka-taloglar, tüm Türkiye’de 5000 perakende noktaya dağıtılacaktır. Kuruluşumuzdaki en önemli unsur ilk üç yıl kâr etmekten çok, girdiğimiz ürün gamlarında pazar payı sahibi olmak ve her noktaya nüfuz etmektir. Bunun dışında geliştirdiğimiz satış politikaları, tanıtım stratejileri ve bir takım çalışmalarımız vardır. Ama gizlilik ve rekabet unsurlarından dolayı sizinle paylaşamayacağımız için üzgünüm.

Türkiye’de lisans sektörünün geleceğine ilişkin beklentileriniz veya görüşleriniz nelerdir?

Lisanslı okul kırtasiyesi ürünlerini Türkiye’de ilk geliştiren kişilerden biri olarak, 2000 yılından bu yana birçok li-sans programını ya oluşturdum ya da geliştirdim. Daha önceki röportajlarım-da da belirttiğim gibi lisans program-larının Türkiye’de yaklaşık 25 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Fakat gelişimi son 10 yılda hızlanmış ve 2007–2010 periyodunda zirve yapmıştır. Lisans programları birçok kategoriye ayrıldığı gibi birçok farklı yaş grubuna ve kitleye de hitap etmektedir. Bunla-rın içinde en çok ilgi gören lisans türü çizgi dizi ve animasyon film lisansları olmuştur.

Page 80: License Time İlkbahar 2013

Kız ve erkek diye temelde ayrılan lisans-lar ikinci bir alt grup olarak yaş grupla-rına göre sınıflandırılabilir. Gelinen nok-tada lisans programlarının pazarda pay kaybettiği, yerini marka ve fantezi ürün çalışmalarının aldığını söylemek çokta yanlış olmaz. Bunun başlıca sebebi lisans programlarının yaşının düşmesi ve lisans veren firmaların, tutması muhtemel bir lisansın 2000’e yakın ürün gamı geliştiril-mesi için aynı anda 7 farklı sektörde 45 üretici veya ithalatçı firmaya lisanslaması gösterilebilir.

Şu anda bir çocuk, ilgisini çeken bir ka-rakterin ihtiyaç duyduğu her ürününü bulabilir. Örneğin; bir çocuk odası perde-ler, yatak örtüsü, oyuncaklar, mobilyası, çantası, giydiği elbiseler, ayakkabısı, kul-landığı kırtasiye, televizyonda seyrettiği çizgi filminden okuduğu kitaba kadar daha sayısız ürüne sahiptir. Bu da adı ge-çen lisansın hızlı tüketilmesine, çocuğun ilgisinin çabuk dağılmasına, bıkkınlığa ve boğulmaya sebebiyet vermektedir. 2000’li yılların başında bu programlar daha az ürün gamına sahip olduğu için lisansın ömrü ortalama 3 yıldı ama şimdi yaklaşık 1 yılda çocuk hemen her ürüne sahip oluyor ve doyasıya yaşıyor.

Bir başka önemli konu da, artık yeni bir çizgi lisansın patlaması olasılığının cid-di şekilde zor olmasıdır. Sonuç itibariy-le ister kız olsun ister erkek, ister çizgi ister animasyon, hangi tür olursa olsun biz bu işlere başladığımızda Türkiye’de, TV’de yayınlanan 3 çocuk kanalı vardı. O dönemde haftada yaklaşık 50-70 arası çocuk çizgi filmi yayınlanıyordu. Bu da içinde bir çizgi filme odaklanmayı onu daha popüler yapmayı son derece kolay-laştırıyordu. Fakat günümüzde yaklaşık 25 çocuk kanalı var. Haftalık yayınlanan çizgi film sayısı 700’e ulaşmış durumda ve yenilerinin eklenmesi de söz konusu. Dolayısıyla şimdi çocukların bu kadar çizgi film içinden birine odaklanmaları ve bir çizgi filmin öne çıkması çok daha zor hale gelmiştir.

Şüphe yok ki lisans programları dünya-nın diğer gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de belli bir pazar payına her zaman sahip olacak ve bu doğrultu-

da ilerleyecektir. Mesela Amerika’da yak-laşık 50 yıldır bu pazar mevcuttur. Bura-da yapılması gereken kaliteli, yenilikçi, çocuğun öğrenme ve eğitimine katkı sağlayacak ve şiddetten uzak, aile bağla-rını, ahlâkını, bir takım olumlu duygu ve düşünceleri geliştirecek ürünler geliştir-mektir. Eğer bu şekilde hareket edilirse ben hangi lisans programı olursa olsun başarılı olacağı kanaatindeyim.

Lisans sektörüne girecek yeni firmalara tavsiyeleriniz nelerdir?

Tek ve en önemli tavsiyem; bu iş dışarı-dan görüldüğü gibi bir iş değildir, tecrü-be ister ve görünmeyen birçok gizli mas-rafı vardır. O yüzden muhakkak işi bilen biriyle ilerlemeliler.

Yeni sezonda çıkarmayı planladığınız lisanslı ürün veya ürünleriniz nelerdir?

Yukarıda da bahsettiğim gibi Iron Man 3 filmi, Monster University, Disney Prin-cess, Minnie ve Mickey Mouse ve Avengers Assemble yeni lisanslarımızdır.

Kaçak ve sahte ürünler konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?

Bu konuda Türkiye’de en çok darbe alan insanlardan biri olarak, hükümetimizin ve bü-rokrasimizin en kısa zamanda

bu konuda caydırıcı unsur olabilecek önlemler almasını istiyorum. Aksi halde firmaların aylarca süren ve milyonlarca dolarlık yatırım yaptıkları bir işe, haksız kazanç elde etmek suretiyle darbe vu-rulmasının, hem iş etiği hem de insanlık değerlerine yakışmadığını ve çok büyük bir suç işlendiğini düşünüyorum. Uma-rım en kısa zamanda düzelir.

Son olarak eklemek istedikleriniz veya düşünceleriniz nelerdir?

Ben öncelikle, 2013–2014 okul sezonu-nun tüm sektör firmalarımıza ve halkı-mıza hayırlı olmasını, başarılı ve kazançlı olmasını temenni eder, bu söyleşiyi yap-ma imkânı tanıdığınız için de sizlere ve ekibinize çok teşekkür ederim.

80

İLKB

AHAR

’13

Page 81: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

81

Page 82: License Time İlkbahar 2013

Amerika ve Avrupa’da hızla yayılan ve gençler arasında en çok sevilen ikonik karakter Domo şimdi Türkiye’de!

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment.

www.domoturkiye.com

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment.

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Bir yumurtadan çıktığına inanılan

Domo’nun Japonya’da 400’den fazla TV reklamı çekildi.

Domo, 6 milyondan fazla takipçisi ile

“Global Sanal Süperstar” oldu.

Japonya’dan çıkan ve internette hızla artan

hayran kitlesi Domo’yu kucaklıyor ve onu istediği

gibi kişiselleştiriyor.

Izzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/1 34696 - Uskudar, Istanbul - TURKEY

T: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

15 West 36th Street (15th Floor) New York, N.Y. 10018

T: 212.604.0064 | F: 212.604.0044www.bigtent.tv

Türkiye lisans hakları

LiSANS MEDYA tarafından verilmektedir.

Page 83: License Time İlkbahar 2013

Amerika ve Avrupa’da hızla yayılan ve gençler arasında en çok sevilen ikonik karakter Domo şimdi Türkiye’de!

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment.

www.domoturkiye.com

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment.

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Bir yumurtadan çıktığına inanılan

Domo’nun Japonya’da 400’den fazla TV reklamı çekildi.

Domo, 6 milyondan fazla takipçisi ile

“Global Sanal Süperstar” oldu.

Japonya’dan çıkan ve internette hızla artan

hayran kitlesi Domo’yu kucaklıyor ve onu istediği

gibi kişiselleştiriyor.

Izzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/1 34696 - Uskudar, Istanbul - TURKEY

T: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

15 West 36th Street (15th Floor) New York, N.Y. 10018

T: 212.604.0064 | F: 212.604.0044www.bigtent.tv

Türkiye lisans hakları

LiSANS MEDYA tarafından verilmektedir.

Page 84: License Time İlkbahar 2013

Swissôtel The Bosphorus İstanbul, AÇEV yararına, büyük ilgi gören Ço-cuk Karnavalı’na bu yıl 28 Nisan’da ev sahipliği yapıyor. 12:00 – 17:00 saatleri arasında düzenlenecek karnaval hem çocuklara hem de ailelerine renkli ak-tiviteler ve sürprizler sunacak.

Her “Çocuk Karnavalı”nda olduğu gibi bu yıl da Swissôtel The Bosphorus İstanbul, birbirinden lezzetli brunch ikramları, çocuk büfeleri, farklı yaşlara uygun oyun alanları, sevilen sanatçı-ların sürprizleri ile eğlenceli bir gün planlıyor. Sponsorlar ve tüm destek verenler de çocukların unutulmaya-cak bir gün geçirmesi için renkli akti-viteler hazırlıyorlar.

AÇEV yararına düzenlenen bu özel “Çocuk Karnavalı”na katılım hem eğ-lenceli olacak hem de bir fayda yarat-manın verdiği mutluluğu yaşatacak.

Swissôtel The Bosphorus Istanbul’un, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında geleneksel olarak düzenlediği “Çocuk Karnavalı” bu yıl 28 Nisan Pazar günü gerçekleşecek. Swissôtel The Bosphorus Istanbul ev sahipliğinde düzenlenecek eğlenceli etkinliğin geliri AÇEV’in eğitim konusundaki çalışmalarına aktarılacak.

SWISSÔTEL’DENGELENEKSEL ÇOCUK KARNAVALI

84

HABERİL

KBAH

AR’1

3

Page 85: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 86: License Time İlkbahar 2013

86

Bir markanız varsa veya yeni bir markayı temsil ediyorsanız, bu markayı daha üst seviyelere taşımak ve bölgesellikten kurtarıp uluslar arası arenada da bir marka olması için güçlü stratejiler geliştirmede hayati rol oynayacak ve yıllar boyu tüm dünyada başarı ile denenmiş en gerekli pazarlama ve lisanslama adımlarını atmanız gerekiyor. İşte bu amaçla markanızı lisanslama yöntemi ile büyütecek metotları sizler için şu şekilde sıraladık:

Markanıza Değer KatınMarkanıza değer katmanız demek, onun marka algısını da yükseltmeniz demektir. Yani, markanıza ekstra bir özellik, anlam veya fayda eklediğiniz-de, bir fark unsuru olarak, o ana kadar aynı değerlere sahip rakip markalar karşısında sizin markanız daha belirgin

hale gelecektir. En ufak bir dokunuş veya biraz anlam yükleme dahi mar-kanızı canlandıracaktır ve birçok insan bu yüzden sizin markanızı tercih ede-cektir.

Farklılastırın, Tazeleyin ve ParlatınMarkanızı veya markalı ürününüzü aynı şekilde sunmaktan, monoton pa-zarlama tekniklerinden kaçının. Daima dış görüntüsünü değiştirin, içeriğini yenileyin ve yanına bir şeyler ekleyin. Son olarak sunumunuzu güzelleştirin ki, gerçek değeri ile birlikte toplam de-ğeri oluşturup otomatik olarak insanla-rı cezbetsin.

Akılda Kalıcı Bir Slogan BulunMarkanızın felsefesini veya ürününü-

zün kalite ve dayanıklılığını destekleyi-ci, hatırlatıcı ve akılda kalıcı kulağa hoş gelen bir slogan, kesinlikle markanızın kapılarını açacak ve mesajı karşı tarafa anında iletecek en önemli anahtardır.

360° MARKA PAZARLAMA VELİSANSLAMA STRATEJİLERİ

Hamdullah Yalvak Marka ve Lisans Uzmanı

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

,

Page 87: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Markanızın adı ile sloganınızın taşıdığı anlamın uyumlu olmasına dikkat edin. Markanıza bakıldığında slogan, slogan duyulduğunda ise markanız akla gel-meli.

İhtiyaç ve Talepleri Kesfedin ve Ortaya ÇıkarınŞu sözü mutlaka çoğu kez duymuş-sunuzdur: “İhtiyaç icatların anasıdır”. Evet, gerçekten ihtiyaçlar olmasaydı, birçok icat olmayacaktı. İhtiyaçlar icat-ları ve icatlar da talepleri meydana ge-tirir. Bu yüzden, öncelikle ihtiyaçların tespit edilmesi ortaya çıkarılması çok önemlidir.

Markanızı ve ürününüzü doğru yer-de, doğru zamanda ve doğru hedefe odaklanarak piyasaya sürün ki, ihtiyaç-larla ürününüzü kolayca buluşturmuş olun.

Bilinirliği Sağlayana Kadar Tanıtım Yapın ve Tanıtmaya Devam EdinReklam ve tanıtımına zaman ve para harcamadan markanızı bilinir ve tanı-nır yapamazsınız. Tanıtım, markanıza ilgi toplama ve ismini zihinlere kazı-

mada en etkin araçtır. Bu açıdan uzun vadeli bir tanıtım planlaması için belirli bir bütçe ayırmalısınız ve bu bütçeyi optimum şekilde kullanmalısınız. Büt-çenizin büyüklük ya da küçüklüğün-den ziyade etkili ve sürekli olması bü-yük önem taşır.

Uzun Ömürlü ve Sürekli Planlamaya OdaklanınBaşarılı markalar bir gecede ortaya çık-mazlar. Bugünün öncü markalarını bir düşünün. En azından 10 yıl, kimisi 25 yıl kimisi de 50 yıldır varlıklarını sürdü-rüyorlar. Hatta asırlık markalardan dahi söz edebiliriz. Bu başarının en büyük iki sırrı, kararlılık ve sabırdır. Süreklili-ği inşa edebilmeniz, ancak markanıza olan inancınız ve ona yaptığınız uzun süreli yatırımlarla mümkün olacaktır. Unutmayın, ucuz etin yahnisi yavan olur, başka bir deyişle önemli olan

merdiveni hızlı çıkmak değil, onu doğ-ru yere dayamaktır.

Daima Karsılastırma Değerlendirmesi Yapın (Benchmarking)Etrafınızda neler olup bittiğini görmek için, planlarınızda mutlaka bir karşı-laştırma stratejisi kullanmayı deneyin. Bugünün büyük markaları daha dün neredeydi, şimdi neredeler? Mevcut değer ve itibarlarını korumayı nasıl ba-şarıyorlar? Markalarını nasıl ayakta tu-tuyorlar? Sizin eksik kaldığınız taraflar nelerdir? Neyi fazla ya da eksik yapıyor-sunuz? Planlamanızın ve uygulamaları-nızın her adımında bu soruları sorarak ilerleyebilirseniz mutlaka hangi şartlar altında devam etmeniz gerektiğini ve hangi kararları alabileceğinizi daha net görürsünüz.

87

,

, ,

Page 88: License Time İlkbahar 2013

* Tüm karakterlerin başarılı olmasın-dan ziyade, tek bir karakteri merkeze koymaya çalışın.

* Bir yazar olarak neyi eğlenceli yazdı-ğınızı değil, bir izleyici olarak size ne-lerin ilginç geldiğini düşünün ve bunu hep aklınızda tutun. Bunların her ikisi birbirinden çok farklıdır.

* Hikâyenin temasını belirleyebilmek çok önemlidir. Hikâye bitene kadar teması netleşmez ve olayların nasıl ge-lişeceğini kestiremezsiniz. Bu yüzden temayı belirleyene kadar tekrar tekrar yazmaya devam edin.

* Günün birinde…, Her gün…, Bir gün…, Bu yüzden…, Bu sebeple…, Sonunda…, gibi kalıpları kullanınız.

* Karakterleri basitleştirin, onlara odak-lanın ve birleştirin. Dolambaçlı yolları atlayın. Belki bazı önemli şeyleri atladı-ğınızı düşünebilirsiniz ama bu sizi anla-tımda daha özgür kılacaktır.

* Karakteriniz nerede, hangi şekilde ra-hat ediyor ve şık duruyor? Konumunu ve en iyi durduğu pozisyonu bulmaya çalışın. Bununla uğraşın. Doğru yeri bulana kadar karakterinizi dolaştırın.

* Orta kısmı tamamlamadan önce son kısmı belirlemeye ve bitirmeye çalışın. Sonu getirmek gerçekten daha zor bir iştir. Ancak sonu bitirebilirseniz orta kısmı daha kolay kurgulayabilirsiniz.

* Mükemmel bulmasanız da hikâyenizi bitirin. Düşünce dünyanızda her ikisi de olabilir, ancak ne olursa olsun de-vam edin. Gelecek sefer daha iyisini yapmaya çalışın.

* Hayalleriniz tıkandığı anda, bir son-raki sahnede olmaması gerekenlerin bir listesini yapın. Bu şekilde sizi dur-duran etken mutlaka birçok yerde ken-dini gösterecektir.

* Beğendiğiniz hikâyeleri seçin. On-larda beğendiğiniz şeyler sizin birer

parçanızdır. Onları kullanmadan önce tanımanız gerekiyor..

* Onları yazıya dökmek size iyileştirme imkânı verir. Eğer hafızanızda tutabi-lirseniz, çok iyi bir fikir, başkasıyla asla paylaşmazsınız.

* Aklınıza ilk gelen fikri dikkate alma-yın. İkincisini, üçüncüsünü, dördün-cüsünü hatta beşincisini de dikkate almayın. Ama hepsinden en iyisini ve belirgin olanını ortaya çıkarmaya ve seçmeye çalışın. Kendinizi şaşırtın.

* Karakterlerinize kesin bir duruş ve fi-kir verin. Edilgen veya şekillenebilir ol-ması size sevecen gelebilir ancak oku-yucu veya izleyiciyi irrite edebilir.

* Bu hikâyeyi niçin anlatıyorsunuz? Hikâyenin çıkış sebebi ve hikâyede vermek istediğiniz resim nedir? Bunu biliyorsanız işin büyük kısmını hallet-miş sayılırsınız. İşte olayın kalbi budur.

88

Bu kurallar son zamanlarda Pixar’ın Hikâye yazarı Emma Coats tarafından tweetlendi. Tüm hikâyeciler ve çizgi yapımcılar için bu kurallardan en önemlisi 9 numaralı kural olsa gerek: “Hayalleriniz tıkandığı anda, bir sonraki sahnede olmaması gerekenlerin bir listesini yapın.”

HİKAYE ANLATIMINDAPIXAR’IN 22 TEMEL KURALI

Ö.Özlem Gülmez Marka Yönetmeni

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 89: License Time İlkbahar 2013

* Eğer karakteriniz siz olsaydınız, bu durumda nasıl hissederdiniz? Dürüst olmanız inanılması güç durumların inandırıcılığını destekler.

* Hiçbir uğraş boşa gitmez. Eğer ön-cekiler işe yaramazsa, orada bırakın ve devam edin. Faydalı ise mutlaka tekrar karşınıza çıkacaktır.

* En iyisini yapmaya çalışmak ile pa-nikle bitirmeye çalışmayı birbirine ka-rıştırmayın hikâye bir testtir, kusursuz-laştırma değildir.

* Karakterleri problemlerin içine yer-leştirmek iyi bir tesadüftür. Ancak on-ları daima problemlerden uzak tutmak kendi kendini kandırmaktır.

* Alıştırma Sorusu: Beğenmediğiniz bir filmin yapı taşlarını alın, bunları ye-niden düzenlemek isteseydiniz nasıl yapardınız?

* Olay ve karakterlerle özdeşleşmeli-siniz. Sadece “süper olmuş” diyemez-siniz. Size bunu dedirten nedir? Bunu bulmaya çalışın.

* Hikâyenizin özü nedir? En kısa yol-dan nasıl anlatırsınız? Eğer bunu bili-yorsanız, zaten tüm hikayeyi inşa et-meniz çok kolay olacaktır.

* Sacayağınızı mutlaka gözetin. Karak-terinize destek olmak için nedenleri-nizi sıralayın. Ya başarılı olamazlarsa? Bunu önlemek için neler yaptınız, dü-şünün.

Kaynak: aerogrammestudio.com

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

89

Page 90: License Time İlkbahar 2013

90

Bu ismin kökeninin nereden geldiği tam olarak bilinemese de şöyle bir tah-min var; Pay-TV operatörleri (Digiturk vs.) internetteki video içeriklerini ken-dileri için tehdit olarak algılayıp bir du-var örmek istediler. Over-the-top, bu duvarın üzerinden atlamak anlamına geliyor olabilir. Artık operatörler, inter-net üzerinden sunulan Youtube’daki içeriği (user generated content-kulla-nıcı tarafından oluşturulan içerik) veya Netflix benzeri video içeriği son kulla-nıcının çevrimiçi cihazlarına akıtan ser-

vislerin varlığını benimsemeleri, hatta tekliflerinin bir tamamlayıcısı olarak sunmaları gerektiğini fark ettiler.

Yakın zamana kadar Pay-TV sektörün-de 3 büyük oyuncu vardı.

* İçeriği üretenler (Warner Bros. gibi film stüdyoları) ve içeriği kümeleyenler Netflix, Hulu, BBC iPlayer vs.

* Pay-TV operatörleri (Digitürk, TTNET, BSkyB vs.)

* Donanım üreticileri (Motorola, Pace, Vestel vs.)

OTT TV’den önceki iş modellerinde, operatörler içerik üreticileri ile anlaşı-yor, işbirliği yaptıkları STB üreticilerinin özel olarak geliştirdiği alıcıları abone-lerine kiralama veya satış yoluyla da-ğıtıyor, topladığı abonelik ücretleri ve reklam gelirleri ile çarkı döndürüyor-du. OTT TV ile bu düzen artık değişti. Taşları yerinden oynatan bu değişime geçmeden önce, OTT TV’nin tarihsel gelişimine bakalım.

Web üzerinde sunulan zengin video içerikleri ilk olarak PC’lerde, internet tarayıcı vasıtasıyla izlenmeye başladı. Youtube’un liderliğini yaptığı yeni ser-visler, TV’lerin yayın akışından bağım-sız olarak video izleme imkânı tanıdı. Ancak bu sefer de, TV’nin karşısında arkaya yaslanarak (lean-back) rahatça TV izlemenin yerini, bilgisayar başında öne eğilerek (lean-backward) izlemek aldı. Evdeki en büyük ekran TV yerine, küçük notebook ekranında TV izlemek çok da zevkli değildi. Birçok hanede PC’ler TV setine bağlandı ancak bu se-fer de, ortalıkta dolanan kablolar, klav-ye, mouse vs. rahatsız edici bir görüntü oluşturdu. Takip eden dönemde, hızla yeni ürünler ve servisler piyasaya çıktı. Amerika’da çok popüler olan Netflix ve Hulu gibi servisler, (Türkiye’deki Tivibu Web benzeri) internet bağlantısı olan cihazlara video içeriklerini IP üzerin-den akıtmaya başladılar. Böylece içerik üreticilerine, yeterli internet altyapı-sına sahip ve gerekli donanımı olan son kullanıcılara operatörleri atlayarak doğrudan erişme, gelirlerini arttırma imkânı sağlanmış oldu.

TV’DE YENİ BİR KAVRAM

OTT TV

Uygar Boynudelik uygarboynudelik.com

Son dönemlerde oldukça sık duymaya başladığımız yeni bir kavram var: OTT (Over-the-top) TV. Kısaca, video içeriklerin, internet üzerinden son kullanıcıların çevrimiçi cihazlarına taşınmasına deniyor. IPTV’den farkı açık interneti kullanıyor olması, Web TV’den farkı ise TV ekranından izleniyor oluşudur.

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 91: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

Page 92: License Time İlkbahar 2013

92

İLKB

AHAR

’13

Bu pay-TV sektörü için büyük bir deği-şiklik demekti. Operatörler, abone ka-yıpları yaşamaya başladılar. Çünkü OTT TV ile son kullanıcılar, gerekli donanı-ma sahip olduktan sonra operatöre abonelik ücreti ödemeden internette-ki neredeyse sınırsız içeriğe erişebilme imkânına sahip olmuş oldular. (Bu arada bu bahsettiklerim Türkiye pazarı için değil, Amerika için geçerli, şimdi-lik…)

OTT TV ServisleriNetflix, internet üzerinden on-demand (isteğe bağlı) olarak video akıtan (stre-aming -TDK’da karşılığı yok- ) Amerika merkezli bir servis.

Nisan 2011 itibariyle 23,6 milyon abo-nesi var. Şimdilik Amerika, Kanada ve Latin Amerika’da faaliyet gösteriyor. 2012’de UK’de servis vermeye başla-yacak. Netflix içerikleri 1,5 Mbps, 3 ve 5 Mbps olmak üzere üç versiyonda encode ediliyor. Stream edilen içerik-leri izlemek için Microsoft Silverlight kurulu bir PC yeterli. Gelen içeriği ge-niş ekran TV’de izlemek isterseniz de seçenekler bol. Microsoft XBox 360, Nintendo Wii gibi oyun konsolları, Roku, Boxee, Apple TV, Google TV gibi STB (Set-Top-Box)‘lar, çeşitli Blu-ray oy-natıcılardan, Samsung, LG vb. Smart TV’lere indirilen uygulamalar ile özetle

internet bağlantısı olan birçok cihaz (700’den fazla) ile Netflix’in sunduğu 100K’dan fazla film, dizi vs. erişmek mümkün. Netflix erişimi o kadar yay-gın ve popüler ki, Kuzey Amerika inter-net trafiğinin %25’inin Netflix servisi oluşturuyor. Netflix’in 2010 cirosu 2,17 milyar $.

Hulu da Netflix’e çok benzeyen bir streaming servisi. Hâlihazırda Amerika ve Japonya’da mevcut. NBCUniversal, News Corporation ve The Walt Disney Company iştiraki. Diğer bir ifade ile ağır içerik sağlayıcıları pay-TV opera-törleri bypass edip tüketiciye doğru-dan erişmek üzere bir girişim kurmuş-lar. Digiturk’un de %49’una sahip olan fon şirketi ‘Providence Equity Partners’ 100 milyon $ yatırım yapmış.

Netflix ve Hulu benzeri internet üzerin-den online cihazlara video streaming modelinin (OTT TV) diğer yayıncılık sistemlerinden önemli bir farkı var. Uydu yayıncılığı, karasal yayıncılık vb. sistemlerde yayın maliyetleri yayıncı tarafından karşılanırken IP üzerinden yapılan bu yayında maliyet, altyapıyı kuran/işleten telcolara ve abonelere yansımaktadır. Böylece OPEX (operas-yonel giderler) önemli ölçüde azalmış durumdadır. Mobil ve IP teknolojilerin-de yakınsamalar neticesinde operatör-

lerin, 3.partilere ait servisleri taşımakla sınırlı kaldığı, yeni yaptığı altyapı ya-tırımlarının geri dönüşünün giderek zorlaştığı son zamanların sıcak konu-larından.

Bu tartışma İngilizce ifadesi ile opera-törler ‘dump bit pipe’ olmaktan sıyrılıp ‘smart bit pipe’ olabilecek mi şeklinde ifade ediliyor. Özetle, Netflix/Hulu tel-coların/mobil operatörlerin altyapısı üzerinden herhangi bir bedel ödeme-den OTT TV servisi veriyor.

BBC iPlayer ise teknoloji olarak Netflix ve Hulu’ya benzer. İncelemeye değer tarafı Birleşik Krallık’ta, yani Avrupa’da, bize yakın olması. Bir diğer ayırt edici özelliği Virgin Media (Kablo Tv), BT Vi-sion (IPTV) gibi pay-TV servisleri tara-fından benimsenmiş ve katma değerli bir ek servis olarak sunuluyor olması. Ek olarak ‘Tekrar izle’ (önceki haftaya ait programlara erişebilme) özelliği de sunuluyor.

Aslında resmin bütününe bakınca or-tada insanların ilgisini çeken, değerli bir içerik var. Bu içeriğin, derli toplu bir şekilde bir platform olarak, kullanım kolaylığı ile ve çok çeşitli cihazlar üze-rinden tüketicilere sunulması, değerini bulan bir hizmet. Türkiye’deki duruma baktığımızda IP üzerinden video ya-yıncılığı alanının çok fragmante oldu-ğunu görüyoruz. Büyük ulusal kanallar, kendi IP yayınlarını yapıyorlar. Doğuş Grubu kanallarını yayınlayan Sipru var. Geniş bir kanal buketini bir en başarılı şekilde bir araya getiren (aggregate) ise Tivibu platformu oldu.

Page 93: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Teknolojiyi ve karşılıklarını ifade etmek istersek; Tivibu Web, Web TV teknoloji-sine, Tivibu Ev, IPTV teknolojisine kar-şılık geliyor. TTNET, Tivibu’nun mobil cihazlar için sunulan servisini ise Tivibu Cep olarak adlandırdı. Bugün, iPhone, iPad ve Android tabanlı cihazlara Tivi-bu Cep uygulaması yüklenebiliyor. İşte bu servisi OTT TV kapsamında değer-lendirebiliriz. Türkiye’de satışı gerçek-leştiren LG, Samsung ve Vestel TV’lere de Tivibu client’in entegre edilmesi ça-lışmalarının da devam ettiği biliniyor. Netflix türevi yabancı içerik sunan ser-vislerin Türkiye’de faaliyet gösterebil-mesi için öncelikle büyük film stüdyo-larının, içerik sağlayıcıların Türkiye’de dağıtım için yetki verdiği yerel ortakla-rı ile anlaşmaları gerekiyor. Bu da uzun zaman alabilecek bir süreç.

OTT TV Bağlantı CihazlarıBu cihazların ortak özelliği perakende satışlarının olması. Diğer bir ifade ile Pay-TV operatörlerinden bağımsız ola-rak da temin edilebiliyor olması (Tabii ki operatörler de abonelerine sağlaya-bilir.). Bu cihazların diğer bir ortak özel-liği, bu cihazları kullanarak ulaşabile-ceğiniz neredeyse sınırsız içeriği HDMI kablo ile evinizdeki en büyük ekranda, TV ekranında izlemenize olanak sağla-maları. OTT TV servisini almanızı sağla-yacak donanımları 5 gruba ayırabiliriz:

Oyun konsolu: İnternet bağlantısı olan Nintendo Wii, Playstation 3 ve Xbox 360 oyun konsolları ile Netflix, Hulu, youtube gibi servislere erişmek mümkün. Nielsen araştırmasına göre abonelerinin yarısı Netflix’e bağlan-mak için oyun konsollarını kullanıyor. Hatta geçtiğimiz günlerde 2012 ba-harında Orange TV’nin XBox 360’larda sunulacağı açıklandı.

Smart TV: LG, Samsung ve Sony vb. Smart TV’lerin internet bağlantısı ya-pıldığında uygulama dükkanından indireceğiniz çeşitli uygulamalar ile online içeriklere ulaşmak, stream edi-len içerikleri izlemek mümkün oluyor. Youtube, Dailymotion, Netflix, Hulu vs. uygulamaları ile leanback (geriye yas-lanarak) bir deneyim yaşayabilirsiniz.Set-Top-Box: Parekende satışı yapılan Roku, Boxee Box, Apple TV, Google TV gibi cihazlar ile internet üzerin-den sunulan çeşitli video servislerine ulaşmak mümkün. Bunlar arasında öne çıkan modeller, rekabetçi fiyatlara sunulan, çeşitli formatları ve çözünür-lükteki içerikleri en başarılı decode edebilenler, yazılım özellikleri gelişmiş olanlar ve kullanıcı ara yüzü basit ve kolay kullanımlı olanlar. Ayrıca Google TV gibi ürünlerde internette gezinmek de mümkün.

Blu-Ray Oynatıcı: İnternet erişimi olan Blu-Ray oynatıcılar ile de popüler OTT TV servislerinden faydalanmak müm-kün. DLNA ve Wifi özellikleri artık stan-dart olarak sunulmaya başlandı.

Mobil cihazlar: Her geçen gün video servislerinin sunulduğu cihazların çeşitliliği artıyor. Bu cihazlar arasına iPhone, iPad ve Android tabanlı akıl-lı telefon ve tablet de katılıyor. Akıllı telefon ve tabletleri OTT TV donanım-ları olarak sınıflandırmak belki de çok doğru olmayabilir. Çünkü bu cihazlar

üzerinden yaşanan deneyim diğerle-rinden farklı olarak TV ekranında ger-çekleşmiyor. Belki de bu cihazları 2. ve 3. ekranlar (companion) olarak sınıf-landırmak daha doğru olabilir.

OTT TV’yi hangi cihazdan izlerseniz iz-leyin, sınırsız içerik arasında hangisini seçeceğinizin kararını vermek oldukça zor. Düşünün TV’nin karşısına geçtiniz, şöyle güzel bir film izleyeyim dediniz. O kadar çok seçeneğiniz arasında karar vermek için sosyal çevreniz tarafından süzülmüş bir alt kümeye ihtiyacınız var. Örneğin zevkine güvendiğiniz arkadaşlarınız veya Twitter’daki takip ettiğiniz kanaat önderleri tarafından tavsiye edilen filmler. Sosyal çevreniz tarafından filtrelenmiş içeriklere ulaş-manızı sağlayabilecek, gelişmiş bir arama algoritmasına sahip connected cihazlar diğerlerinden daha öne çıka-caktır. Çünkü zamanımız o kadar kısıtlı ve video içerikleri o kadar çok ki!

Yakın gelecekte TV’nin internet üze-rinden taşınacağı, uydu ve kablo üze-rinden taşınan video’nun ömrünün çok da uzun olmadığı sektörün geneli tarafından kabul edilen bir tahmin. An-cak bugün, bu dönüşümün önünde, internet bağlantısı olmayan evler, zayıf internet altyapısı, henüz oturmamış iş modelleri ve uçsuz bucaksız online video arasında seçim yapmayı kolay-laştıracak tavsiye motorlarının eksikliği gibi engeller var.

93

Page 94: License Time İlkbahar 2013

94

İLKB

AHAR

’13

Informa tarafından yapılan güncel bir araştırmaya göre, 2013 yılında OTT TV izleyicilerinin sayısı IPTV izleyicilerinin sayısını geçecek. Araştırmaya göre 2015 yılında 380 milyon insanın on-line videoyu OTT cihazları üzerinden izleyeceği tahmin edilirken sadece 163 milyon kullanıcı BT, Orange gibi opera-törlerin yönetilen şebekelerinden (ma-naged-network) izleyecek. Bu tahmine pay-TV oyuncuları açısından bakarsak, pastadan operatörlerin aldığı dilimin küçülüp, donanım üreticilerinin aldı-ğı dilimin büyüyeceği öngörülebilir. Bu dağılımın ne oranda değişeceği-ni, operatörlerin, OTT TV cihazlarının sağladığı servis çeşitliliğini (Sosyal TV, web surfing, Catch-up TV, Youtube vs.) platformlarına entegrasyon başarısı belirleyecek.

İlk denemesinde başarısız olan ama 2012’de ikinci atağına hazırlanan Go-ogle TV’nin ilk denemesinde neden başarısız olduğuna göz atınca başka sebeplerin yanında Amerika’daki ABC, NBC gibi büyük TV network’lerinin, Hulu gibi OTT servislerinin, içerikleri-ne Google TV üzerinden erişimi blok-ladıklarını görüyoruz. Bunun sebebi Google TV’nin kendi gelir modellerini

baltalayacak, abonelik kaybına yola açacak olması idi. OTT TV cihazlarının çözmesi gereken düğümlerin başında değer zincirindeki diğer halkalarla ka-zan-kazan ilişkileri kurmanın yollarını bulmak var. Oyunun kuralları değişi-yor. İçerik üreticiler (Film stüdyoları) ve içerik sağlayıcılar (ör.: filmbox.eu) yeni oyunda pozisyonlarını güçlendirme ve ayak izlerini büyütme, 4 ekranda da (TV, notebook, akıllı telefon ve tablet) yer alma çabasındalar.

Birçok alanda olduğu gibi tüketi-ci elektroniği alanında da Amerika başı çekiyor. Yeni çıkan donanımlar Avrupa’ya ve sonrasında ülkemize gecikmeli olarak geliyorlar. Örneğin CES’te görücüye çıkacak Android ta-banlı LG Google TV Amerika lansmanı-nın bu sene olması beklenirken Birleşik Krallık’a gelmesi 2013’e kalacak. Benzer şekilde Apple TV, Boxee gibi donanım-lar, Netflix, Hulu gibi servislerin Avrupa bile gelmesi uzun yıllar alabiliyor. Bu gerçeklerin üzerine, Türkiye’deki IPTV ve Web TV pazarlarının henüz olgun-laşmanın çok uzandığında, emekleme döneminde olduğunu da not düşelim. Avrupa’da dijital TV konusunda en ileri ülke tartışmasız UK.

IPTV konusunda ise Fransa lider. Gün-cel bir habere göre 2012 ilkbaharın Xbox sahipleri, Orange TV’ye cihazla-rından erişebilecekler. Orange, böylece OTT TV rekabetinde proaktif bir hamle yapmış ve operatör olarak konumunu güçlendirmiş oluyor. UK pazarında ise tüketicilerin %36’sının TV’yi, PC, note-book ve tablet üzerinden izlediğine dair bir araştırma sonucu var. Bunda BBC iPlayer gibi servislerin de etkisi büyük. Özetle, Avrupa büyük bir dönü-şümden geçiyor. İnsanların TV izleme alışkanlıkları kökten değişiyor, pay-TV sektörünün kuralları yeniden yazılıyor.

Türkiye pazarına baktığımızda ise, OTT TV teknolojisinin yaşam döngüsünün henüz giriş evresinde olduğunu düşü-nüyorum. Yoğun bir dizi tüketimi var ancak pazar oldukça fragmante. Dizile-rin sonradan izlenebileceği (catch-up TV) onlarca web sitesi (dizi-izle.com vb.) var. Tivibu Web, Digiturk Web TV gibi Web TV servisleri var ama kullanım oranları düşük. OTT TV cihazlarının mevcudiyeti ve satış kanalları kısıtlı, Netflix benzeri IP streaming platform-ları sınırlı, korsan içerik paylaşımı ve satışı çok yaygın ve kontrol dışı. Yakın vadede bu durumun değişmesini çok olası görmüyorum. Lig TV her zamanki gibi çok değerli bir içerik. Bu içeriğin sahibi Digiturk’ün önümüzdeki yıl-larda pazarı domine etmeye devam edeceğini, ancak Digiturk ile anlaşa-rak maçları yayınlama hakkına sahip olabilecek bir platformun (Teledünya, Tivibu gibi) rekabet avantajı sağlayabi-leceğini (öldürücü fiyatlarla) düşünü-yorum.

Taşları yerinden oynatacak diğer bir olanak da, D-Smart’ın deneyimli ve iddaali yabancı bir operatör (Orange, BSkyb vb.) tarafından veya söylentile-re göre Türk Telekom tarafından satın alınması ile olabilir. Her ne olursa ol-sun, Türkiye için de, artık TV yayıncılı-ğının 10 yıl öncesinin geleneksel uydu ve kablo yayıncılığının çok ötesine ta-şındığını ve rekabet için IP streaming, VOD, Sosyal TV, catch-up TV teknolo-jilerine geçiş yapmanın kaçınılmaz ol-duğu bir döneme girdik.

Page 95: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

Page 96: License Time İlkbahar 2013

96

1990 ‘lı yıllarda korsan içerikleriyle ilgi-li aşağıdaki üç önemli gelişme, büyük ölçüde korsan piyasasının büyümesine sebep oldu:

1 - Dijitalleşme: Beraberinde değiştiri-lemeyen içeriklerin yeniden izinsiz ve kontrolsüz üretimini getirmişti.

2 - Resmîleştirme (Resmî kayıt altına alma): Geleneksel fiziki materyallerin (Plaklar-Kasetler-CD’ler) piyasalardaki devri daimini yavaşlattı.

3 - Yüksek hızda internet: Bedava ola-rak her şeye ve herkese bir tıkla ulaşı-lan, özgürlüğün merkezi olarak kuru-lan bir ortam.

Korsan, en büyük On-Demand hizme-tidir. Yasal VOD hizmetleri korsan üre-tim ve dağıtıma en iyi cevap ve büyü-yen talepler için en önemli ihtiyaçtır.

VOD (Video On Demand) ‘un iki anla-mı vardır;

• On-demand Rental, yani Talep üzerine kiralama, tarihsel olarak ortaya çıkan ilk On-demand servisidir.

• Lineer (Doğrusal yani zamana ve TV kanalına bağlı olan), bütünün türü/ta-lep üzerine video hizmetlerini ifade eder.

Klasik VOD servisleri şunlardır:

• VOD Kiralama:

Bu hizmet kullanıcı tarafından seçilen bir yerde ve zamanda bir programı seçmek için kiralama hizmetidir.

• EST – Electronic Sell - Through veya DTB / DTO – Download To Burn / Own:

Bu hizmet kullanıcı tarafından seçilen bir yerde ve anında bir programı seçip satın alma teklifidir. Daimi olarak diji-tal medya üzerinde indirme ve yazma

şeklinde transfer yapılarak izleme yapılabilir.

Yeni müşteri alışkanlıklarına uyumlu geliştirilen Yeni VOD hizmetleri:

• AVOD - (Advertised / Free VOD): Bu hizmet kullanıcı tarafından seçilen bir yerde ve aynı zamanda programın bedava görüntülenmesini öneren bir hizmettir. (Maliyeti, alınan reklamların gelirleri ile karşılanmaktadır.)

• SVOD – (Subscription VOD): Bu hiz-met, kullanıcı tarafından seçilen bir yerde ve zamanda video izlemeye imkân veren bir hizmettir. Sabit bir üc-ret karşılığı, belirlenen bir süre ile belir-lenen programların izleme hizmetidir.

• Catch-Up TV: Bu hizmet, kullanıcı ta-rafından kısa süre önce TV’de yayınla-nan bir programın, daha sonra tekrar izlenmesine imkân verir. Bu servis öde-meli veya bedava olabilir.

BİR YENİ MEDYA ÜRÜNÜ OLAN ‘VOD’VE HAKLARININ LİSANSLAMASI

Hülya Gören Lisans Uzmanı

MAKALEİL

KBAH

AR’1

3

Page 97: License Time İlkbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

(Örneğin: Bir pay TV kanalından yayın-lanan bir programın seçilmesi)

Farklı VOD Hizmetleri Hangileridir?

VOD lisansı dağıtan firmalar, sadece VOD kiralamakla kalmamalı, aynı za-manda VOD’un en geniş çeşit ve hiz-metlerini de sunmalıdır. Herhangi bir programın, bir veya tüm lineer olma-yan platformlarda (Kablolu, DSL, Uydu, İnternet vb. platformlar) gösterimleri günümüzde tüm çeşitliliği ile mevcut-tur. Bunlar üzerinde programlar, ayrı ayrı ve/veya paketler halinde ve/veya abonelik karışlığında satılmakta ve/veya kiralanmaktadır.

Bir VOD Platformunun Lisansını Verirken

-Distribütörler TV Yayın haklarını verir-ken bu hakları dondurabilirler.

-Catch-up TV özellikle münhasır olmalı-dır.

-SVOD Münhasır olabilir veya spesifik şartlarla organize edilebilir. (Örneğin; “Max’ın X filmlerinin her ay, minimum Y ücretle her bir görünümü Z tutarında olacaktır.” gibi…)

VOD Hizmetleri Geleneksel Media Yerine Geçerse

Bir kez ödeme doğal olarak daha avan-tajlıdır. Örneğin AVOD direkt olarak bedava TV kanallarında rekabetçidir, SVOD ise direkt olarak PAY TV kanalla-rında rekabetçidir.

VOD Platformları Arama

Münhasırlığa sahip olma:

Çoğunlukla VOD hakları pazarları te-mel olarak münhasır değildir. Münha-sırlık ücretli, kısa süreli veya sadece alt-lisanslama ile verilebilir.

Aracı ticarete engel olmak ve ekstra maliyeti önlemek için alt-lisanslama yasaklanmış olabilir.

VOD Hakları Nasıl Satılır?

TV Kanallarının Aranması:

-Lisanslama yapmak için uygun zaman boyunca tüm hakların dondurulması.(EST hakkı dışında VOD ve AVOD hakları limitli olabilir.)

-Catch-up TV/SVOD aracılığıyla VOD haklarının satışı. (TV/SVOD catch-up ödemesi limitli olabilir.)

-Video Editörlerinin Tüm VOD Kiralaması Ve EST Haklarını Satması.

-Münhasır SVOD Hakları olabilir.(Münhasır (Exclusive) EST hakkı veya münhasır olmayan VOD kiralama hakkı olabilir.)

VOD Hizmetinin (Cath-Up TV / EST), Geleneksel Medyanın ( TV-DVD) Aksesuarı Olduğunu Düşünürsek

-Seçim söz konusu değildir. Fakat hakları garanti eder ve bedava olmaması gerek-lidir.

-Diğer VOD servisleri bloke olmamalıdır.

-Catch-up TV hakları Pay TV kanallarını garanti edilebilir.

-SVOD dondurulur. Fakat VOD kiralama-sı dondurulamaz.

Hangi VOD Haklarından Ne Zaman Fayda Sağlanır? Medya Kronolojisi - Satış Sıralaması Nasıl Olmalı?

VOD hakları klasik prensipleri etki-lememeli. Kronoloji önce en küçük bireysel alanlarda (sinemalar vs.) en yüksek fiyatlarla başlamalı ve en geniş gruplar için (Free TV’lerde) en düşük fi-yatla sonlanmalı.

Birçok Avrupa pazarında yaygın bir uygulama olarak, VOD kiralaması ve EST satışı, DVD’nin piyasaya girmesiy-le aynı anda sürülüyor. Ancak VOD ve EST, DVD’den önce piyasada yer al-mamalı. Çünkü DVD, diğerlerine göre daha çok kâr marjı ve getirisi olan ön-celikli bir üründür.

SVOD, daha iyi ödeme yapılana kadar Pay TV kanallarından sonra kâr marjı olarak kendine daha iyi bir yer edinir.

AVOD dikkate değer lisans ücreti hali-ne gelene kadar kaçınılmalıdır. Böylesi bir servis potansiyeli lisans değerini ve dolayısı ile kâr marjını düşürür. Yani yapılması gereken, lisans hakkını aldık-tan sonra, imzalanan sözleşme değeri-ni karşılayıncaya kadar bu türü kullan-mamak gerekir.

Catch–Up TV servisi kronolojik sırala-ma gerektiren bir konu değildir. Fakat izleme sayısı veya transfere izin veril-mesi, potansiyel olarak programın de-ğerini düşürür.

Kaynak : Clearing and Licensing VOD Rights Philippe Leconte, 2008

97

Page 98: License Time İlkbahar 2013

E-TİCARET FUARI2. E-Ticaret Konferansı ve Fuarı 31.05.2013HALİÇ KONGRE MERKEZİİSTANBUL

İLKB

AHAR

’13

THE OFFICE EXHIBITIONOfis Malzemeleri

ve Donanımı Fuarı20- 23.05.2013

DUBAI DMG DUBAI

FUARTAKVİMİ

98

CHINA IMPORT AND EXPORT FAIR113. Çin İthal ve İhraç

Malları Fuarı15- 19.04.2013

ÇİN

KAZACHOK LICENSING FORUM

Uluslararası Lisans Fuarı17 - 18.04.2013

PARİS FRANSA

EXPO FRANQUICIA 19.Franchising &

Bayilik Fuarı09 - 11.05.2013

MADRİDİSPANYA

EXPOBENTO 2013Bento Gonçalves Endüstri

ve Ticaret Fuarı06- 16.06.2013

BREZİLYA

MIPTVUluslararası

TV İçerikleri Fuarı08 - 11.04.2013

CANNESFRANSA

İTVFİstanbul TV Forum ve Fuarı20 - 22.06.2013HALİÇ KONGRE MERKEZİ İSTANBUL

PRINTTEK 201312. Uluslararası Baskı Teknolojileri ve Kağıt Fuarı 17 - 22.05.2013TUYAP - İSTANBUL

İPAF 201316.Uluslararası Plastik & Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı 23 - 26.05.2013İFM - İSTANBUL

KIRTASİYE 201319.Uluslararası İstanbul Kırtasiye, Kağıt, Okul ve Ofis Ürünleri Fuarı 03 - 07.04.2013İFM - İSTANBUL

PHOTO DIGITAL5.Uluslararası Fotoğraf ve Dijital Görüntüleme Teknolojileri Fuarı 11 - 14.04.2013İFM - İSTANBUL

YURTİÇİ FUARLAR YURTDIŞI FUARLAR

Page 99: License Time İlkbahar 2013
Page 100: License Time İlkbahar 2013