52
CSR Turkey Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18 • ISSN 2147-6179

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18 • ISSN 2147-6179

Page 2: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

CEVRE_ILAN_2014_C.pdf 1 16.10.2014 18:02

Page 3: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 4: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

KSS Uygulamaları9 TKSSD10 VİKO14 KSV17 Goodyear17 Tekzen20 Akbank23 Palmali Grup24 Asya Meyvesuyu26 Genç Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü

36 İtibar Yönetimi Konferansı40 ENKA Kültür Sanat44 Cargill Türkiye46 Mercedes-Benz Türk

47 DHL48 Işık Üniversitesi - Digiturk49 Zorlu Çocuk Tiyatrosu

Makale

Üniversite

35 Serdar Tunçer

42 Feride Doğan

27 Bilgi Üniversitesi

KSS Söyleşileri11 Roche Arzum Satır18 İşaret Adam Akademi Hasan Hüseyin Korkmaz28 Adım Adım Itır Erhart - Renay Onur

Merhaba,KSS Türkiye dergisi 18. ve yılın son sayısıyla sizlerle.

Yeni sayımızda yine kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) projelerini/

uygulamalarını aktarmaya, KSS gündemini fotoğraflamaya çalıştık.

Temennimiz aynı: 2015’de KSS’yi daha çok konuşabilmek.

Geride bıraktığımız süreç, sektörü ne olursa olsun bir çok kurum ve

kuruluşun ‘‘işini nasıl yaptığı’’ konusunda kötü örneklerle doluydu. KSS’nin,

kurumların yaşayabilmesinin şartlarından biri olduğu süreç içinde açıkça

görüldü. Malesef can yakıcı şekilde…

KSS; itibardır, kurumsal kişiliğin parçasıdır. Ve tüm bileşenleriyle birlikte

değerlendirilmelidir.

Tam da zamanıyken, kurum/kuruluşları KSS bilançolarını da çıkarmaya

çağırıyoruz.

Herkese iyi yıllar!

İyi okumalar.

Sevgi ve Saygılarımla

D. Eylem Altıok

32 Tesco Kipa Nazlan Ertan - İlke Gülseren - Pınar Yapanoğlu - Bensu Dutsağ38 Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Burcu Tangaç Mörel

Page 5: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Değerli Okuyucular,

Bu yılki önemli etkinliklerimizden bir tanesi olan İslam’da Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR in Islam) Konferansı’nı 15-17 Kasım 2014 tarihlerinde the Hollings Center for International Dialogue ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle İstanbul’da gerçekleştirdik. CSR in Islam, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta ve Doğu Asya, Avrupa ve Amerika’dan iş dünyası, sivil toplum, akademi, kamu, medya ve diğer kilit paydaşları bir araya getirerek Müslüman çoğunluklu ülkelerde kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) konusunun tartışılmasını, iyi KSS uygulamalarının ve deneyimlerin paylaşılarak, ülkeler arasında bir KSS ağı oluşturulmasını hedefliyordu ve sonucunda katılımcılardan çok olumlu geri bildirimler aldık. Uluslararası KSS ağının kurulma ihtiyacını ve potansiyelini görmemizi sağlayan bu etkinliği 2015 yılında tekrar İstanbul’da gerçekleştirmeye karar verdik.

Bu yılın gerçekleştireceğimiz son etkinliği ise 2009 yılından beri her yıl düzenlediğimiz Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri etkinliği olacak. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri (KSS Pazaryeri) etkinliğinin altıncısını 10 Aralık 2014’te Kadir Has Üniversitesi, İstanbul’da düzenliyoruz. KSS Pazaryeri’nde şirketler, KSS çözümlerini

diğer şirket, kamu, sivil toplum yöneticileri ve ilgili paydaşlara sunuyor. Etkinliğimizin amacı Türkiye’de uygulanan başarılı KSS çözümlerinin duyurulması, yaygınlaştırılması ve KSS paydaşlarının bir araya gelerek paylaşımda bulunabileceği, yıl sonu değerlendirmesi yapabileceği bir alan yaratmak. Ayrıca 10 Aralık’ın İnsan Hakları Günü olması sebebiyle İş Dünyası ve İnsan Hakları konulu bir panel düzenleyeceğimiz etkinlikte uluslararası KSS uzmanları bizlerle olacak. Ek olarak yine aynı gün, TÜSEV ile işbirliği yaparak geliştirdiğimiz Topluma Katkı İlkeleri Rehberini, şirketlerle birlikte yapacağımız atölye çalışmasında paylaşmaktan büyük memnuniyet duyacağız.

Bu faaliyetlerimizin yanısıra GAP Bölgesi KSS projesi, Sağlam KOBİ, Girişimcilik Merkezi gibi birbirinden farklı proje ve etkinliklerle KSS alanında çalışmalarımızı büyük bir heyecanla devam ettiriyoruz. Gelişmeler oldukça siz paydaşlarımızla bunu paylaşacak ve sizlerle ortak girişimler geliştirmek için iletişim halinde olacağız.

Sevgilerimle,

Page 6: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 7: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 8: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri etkinliğinin altıncısı 10 Aralık 2014 tarihinde, Kadir Has Üniversitesi’nde düzenleniyor.

CSR Europe (KSS Avrupa) tarafından geliştirilen ve Türkiye Kurumsal Sosyal

Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen Pazaryeri etkinliğinde şirketler, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını diğer şirketler ile kamu, sivil toplum yöneticileri ve ilgili paydaşlar ile paylaşacak.

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı ve CSR Europe Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Dinler etkinlikle ilgili, “KSS Türkiye olarak, Pazaryeri etkinliği ile konuyla ilgili tüm paydaşlar ile harekete geçirerek KSS alanında sağlanan gelişimi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz” diyor.

Türkiye’nin stratejik vizyonuna katkı sağlamak amacıyla yola çıkan Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği bu etkinlik ile sorumlu şirketlerin uluslararası arenada örnek olacak KSS çözümlerini göstermeyi amaçlıyor.

KSS Avrupa tarafından geliştirilen ve Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen Pazaryeri etkinliğinde, şirketler kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını diğer şirketler ile kamu, sivil toplum yöneticileri ve ilgili paydaşlar ile paylaşılacak.

Etkinliğin, Türkiye’nin 2023 stratejilerini desteklemek için yüksek oranda istihdamı, verimliliği ve sosyal dayanışmayı sağlamak amacı ile kamu kuruluşlarının, şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortak girişimler ile kendi paylarına düşen katkıyı yapması anlayışına dayandığını ifade eden Serdar Dinler şunları söyledi:

“Pazaryeri’nde, KSS Avrupa, Karadeniz ve Ortadoğu üye kuruluşları, KSS uzmanları

ve şirketlerin yanı sıra, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, üniversite KSS kulüpleri, öğrenciler, medya ve kamu kuruluşlarının içinde bulunduğu yaklaşık 300 kişilik bir katılımcı profili olacak. KSS çözümlerini sergilemek isteyen şirketler burada yer alacak. Etkinlikte ‘İş Dünyası ve İnsan Hakları’ konulu bir panel gerçekleştirilecek. Ayrıca Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) işbirliği ile şirketlerin, topluma katkı programlarını geliştirmelerine yardımcı olacak bir yol haritasının oluşturulmasını hedefleyen bir atölye çalışması yapılacak. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak bizler, bu etkinlik sayesinde konuyla ilgili tüm paydaşlar ile harekete geçerek, KSS alanında gerçekleşen gelişimi güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

KSS Türkiye Derneği hakkında

Türkiye Kurumsal Sosyal Derneği, sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal başarı için, sosyal

sorumluluk bilincini oluşturmak, yerel ve ulusal düzeyde bu bilinci yaymak amacıyla 2005 yılında kurulmuştur. KSS Türkiye, 30’u Avrupa olmak üzere 36 üye ülke ve toplamda 5000 üye şirket ile güçlü bir KSS ağı sunan CSR Europe’un Türkiye temsilcisidir. Ayrıca Ortadoğu KSS Ağı ve Karadeniz KSS Ağı üyesidir. KSS Türkiye’nin aktif 26 kurumsal üyesi bulunmaktadır.

KSS Türkiye, kurumsal sosyal sorumluluk alanında strateji geliştirmekte, eğitim modülleri ve bilimsel araştırmalar hazırlamaktadır. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası pek çok KSS projesi yürütmektedir. Her yıl düzenli olarak yaptığı etkinlikler arasında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çözümleri Pazaryeri, Give&Gain Çalışan Gönüllülüğü Günü ve Sivil Toplum Günleri yer almaktadır.

Şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk çözümleri KSS Pazaryeri’nde

8

Page 9: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Konferansa Amerika, Fransa, Macaristan, Bosna Hersek, Mısır, İran, Ürdün, Fas, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye, Tunus, Kırgızistan, Kazakistan, Pakistan ve Singapur’dan kurumsal sosyal sorumluluk alanında çalışan özel sektör, sivil toplum ve akademi dünyası katıldı.

Üç gün süren etkinlikte söz alan Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı Serdar Dinler, demokrasi ve KSS arasındaki bağlantıya dikkat çekerek bu uygulamanın Türkiye’deki kökenlerinin Osmanlı İmparatorluğu’ndan beri varlığını sürdüren ahilik sistemine ve onun dört temek unsuruna (iyi ahlak, doğruluk, kardeşlik, yardımseverlik) dayandığına işaret etti. İslam’da Kurumsal Sosyal Sorumluluk etkinliği, kurumsal sosyal sorumluluk alanında ve farklı kültürler arasında bir köprü görevi görüyor.

Açılış konuşmacılarından Sermaye Piyasası Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık, Türkiye’deki KSS gelişmelerinden ve İstanbul’un uluslararası finans merkezlerinden biri olması hedeflerinden bahsederken, “Finans merkezi olmak için

regulasyon yeterli değil. Yatırım kültürü de gereklidir” diyerek sosyal yatırımın önemine değindi.

Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde sürdürülebilir kalkınma için benzersiz bir öneme sahip ve kamuya açık olarak yapılan etkinliğin ilk paneli “İslami Ekonomik Model ve KSS”de uluslararası akademisyenler KSS’nin geçmiş kökenlerini, KSS’nin eski ve yeni ekonomi paradigmasındaki yerini ve İslami değerlerin ülkelerde uygulanma düzeyini ölçen İslamilik Endeksini (Islamicity Index) tartıştı. Bu endekse göre İslami değerlerin en çok uygulandığı ülkeler arasında, nüfus çoğunluğu Müslüman olan ülkelerden sadece Malezya ve Kuveyt ilk 50’de yer alıyor. Türkiye’nin sıralaması ise 103. Etkinliğin ikinci paneli “Bölgesel KSS Uygulamaları”nda ise Pakistan, Kazakistan, Bosna Hersek ve Ortadoğu KSS ağından katılımcılar KSS’nin ilgili bölgelerde nasıl hayat bulduğunu anlattı. İslam’da Kurumsal Sosyal Sorumluluk etkinliğinin her yıl yapılarak kültürler arası KSS ağını güçlendirmesi planlanıyor.

Kurumsal sosyal sorumluluk farklı kültürler arasında tartışılarak şekilleniyor

İslam’da Kurumsal Sosyal Sorumluluk (Corporate Social Responsibility in Islam) etkinliği, ilk kez İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, Hollings Center for International Dialogue ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı uluslararası boyutta ele alındı. Konferansta farklı ülkelerden gelen panelistler, KSS çalışmalarının İslami ekonomide bir seçenek değil bir zorunluluk olduğu görüşünü ön plana çıkardı.

KSSUygulamaları

9

Page 10: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Meslek liselerine laboratuar katkısı

VİKO, meslek lisesi öğrencilerinin teorik eğitimini pratik beceriye dönüştürmesini ve

eğitim gördükleri alanda uygulamalı eğitim imkanı bulmalarına katkı sağlamak amacı ile endüstri meslek liselerine destek sağlıyor. Geçtiğimiz yıllarda Etiler İSOV Dinçkök, Kartal Atalar ve Samandıra Endüstri Meslek Liselerine Elektrik Tesisat Laboratuarı kazandıran VİKO, bu yıl da başta Soma olmak üzere Türkiye’nin hemen her bölgesinden meslek lisesinin teknik malzeme ve donanım ihtiyacına destek oldu. VİKO’nun sağladığı teknik malzeme, ürün ve pano desteği ile öğrenciler Elektrik tesisatçılığı alanında gerçekleştirdikleri uygulamaları pratik becerilere dönüştürme imkanı buluyor.

İş ve sosyal yaşamlarına destek için koçluk

Meslek Lisesi Memleket Meselesi projesinin özel sektördeki diğer şirketlere devrolması ile

devam eden program kapsamında VİKO çalışanları, meslek lisesi öğrencilerine koçluk yapıyor. Programın hedefi Meslek lisesi öğrencilerinin kişisel gelişimlerine destek olmanın yanı sıra iş ve sosyal hayata hazırlanmalarına da katkı sağlamak. Özel Sektör Gönüllüleri Derneği işbirliğinde sürdürülen projede VİKO’da çalışan 17 Mühendis, meslek lisesi

öğrencilerine zaman yönetimi, proje geliştirme, iş etiği, problem çözme ve sorumlu vatandaşlık gibi modüller ile koçluk yapıyor. Öğrenciler özellikle de VİKO tesislerinde gerçekleşen koçluk buluşmalarında deneyim dolu zamanlar geçirirken, okul ve endüstri arasında teoriden pratiğe doğru bir anlamlı bir bağ kuruyorlar. Ayrıca, koçluk programı kapsamında proje işbirliği yapılan Kartal Atalar ve Samandıra Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerinin uygulama kitaplarının basım ve dağıtımı da VİKO tarafından sağlanıyor. İkinci yılı tamamlanan koçluk programı kapsamında projeye dahil olan öğrencilere staj imkanı da tanınıyor.

Hayat başarılarına destek için istihdam

Meslek eğitimine verdiği destek ile istihdama da katkı sağlayan VİKO, sürdürülebilir kalkınmanın

ancak yerel kalkınma ile gerçekleşeceğine inanıyor. 2002 yılından bu yana Meslek Eğitim Merkezleri ile işbirliği yürüten kuruluş, ekonomik ve sosyal nedenlerle bir şekilde lise öğrenimine devam edemeyen ilköğretim mezunu öğrencilerin meslek eğitim merkezinde eğitimine devam etmesine destek oluyor. Bu kapsamda bugüne kadar 221 öğrencinin mezun olduğu projede, mezunların yüzde 70’ini VİKO’da istihdam edilmiş durumda.

VİKO, meslek eğitime destek olmaya devam ediyor

KSS

Uygulamaları

Sanayinin gelişmesinde kalifiye iş gücünün önemi çok büyük. Yüksek verimli üretimi oluşturabilecek bilgi ve deneyim seviyesi yüksek iş gücü ise ancak mesleki eğitim ve endüstri kuruluşları arasında kurulan bağlar ile daha nitelikli sonuçlar veriyor. Meslek Eğitimine Destek, Aydınlık Geleceğe Destek adlı projesi ile 12 yıldır mesleki eğitime önemli katkılar sağlayan VİKO, bu alandaki çalışmalarını üç aşamada yürüterek aydınlık geleceğe destek olmayı sürdürüyor.

Page 11: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Roche İletişim Direktörü Arzum Satır ile şirketin, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını ve sürdürülebilirlik hedefli çalışmalarını konuştuk.

Roche’un kurumsal sosyal sorumluluk alanında yürüttüğü güncel çalışmaları anlatır mısınız?

Roche, hastalar ve doktorlara tıbbi değer, kalite ve güvenlik sunmak; çalışanlarımıza mükemmel bir çalışma ortamı ve kişisel gelişim imkanı sağlamak, genel anlamda topluma olan sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmek için çalışmaktadır. Şirketimiz, gerçekleştirdiği kapsamlı sosyal sorumluluk faaliyetleriyle, toplum üzerinde sürdürülebilir bir etki yaratmayı amaçlamaktadır.

Roche olarak; işimizi sorumlu bir kurumsal yönetim anlayışıyla yönetme, yüksek kalitede istihdam oluşturma, ihtiyaç duyanların ürünlerimize erişimini sağlama, çalışanlarımıza değer verme ve güvenliklerini koruma, ürünlerimizin ve faaliyetlerimizin çevresel etkilerini azaltma, içinde yaşadığımız ve çalıştığımız topluma değer katarak değer yaratmak istiyoruz. Sürdürülebilirliğin üç unsuru - toplum, çevre ve ekonomi - birbirine bağlı kavramlardır. Çevresel ve sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmeden uzun vadede başarılı olunamayacağı inancı ile çalışıyoruz.

Roche, şirketlerin sürdürülebilirlik performansları konusunda en önemli referans kaynaklarından olan Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde İlaç, Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri Endüstrisi alanında üst üste 6 yıldır “süper sektor lideri” seçiliyor. Roche Global’in sürdürülebilirlik liderliği, bizim için çok önemli bir motivasyon kaynağı ve Türkiye’deki sosyal sorumluluk çalışmalarımız için bizi ayrıca cesaretlendiriyor.

Roche’un global olarak “sorumlu vatandaşlık” bilinci ile gerçekleştirdiği çalışmaları Roche Türkiye’de de 2011 yılından beri, toplumun ihtiyaç ve beklentilerini göz önünde bulundurarak oluşturduğu yerel bir sürdürülebilirlik stratejisi ile, bu kapsamdaki uygulamaları ile destekliyor. Farklı departmalardan çalışanlarımızın oluşturduğu sürdürülebilirlik komitesi öncülüğünde yapılan

çalışmalara şirket içerisinde tüm çalışanların katılımı sağlanarak sürdürülebilirlik kültürünün içselleştirilmesi, bu bilincin geliştirilmesi sağlanıyor ve sosyal sorumluluk alanında projeler geliştirilerek yürütülüyor.

Roche’un ürün ve hizmetlerinin değeri vasıtasıyla sağlık sorunlarını çözmeye yardımcı olmasının yanı sıra müşteri ilişkileri ve tedarik zinciri yönetimi gibi çeşitli alanlarda yapılan çalışmalar ile çalışan gelişimi, insan haklarına saygı ve yetenekli kişileri cezbetme ve bünyesinde tutma gibi çalışan bağlılığıyla ilgili neredeyse tüm alanlarda sosyal sorumluluk uygulamaları gerçekleştiriyoruz.

Bu kapsamda odak alanımız ve hayata geçirdiğimiz çalışmalardan bazıları şunlar;

İlaç geliştirme çalışmalarına katkı: Türkiye’deki araştırmacı sayısını artırarak ilaç geliştirme çalışmalarına katkı sağlamak amacıyla Klinik Çalışmalar Okulu başlığı altında eğitimler düzenliyoruz. Eğitimlerimize araştırmacı hekimler katılıyor.

Enerji ve su tüketimi ile sera gazı emisyonunu azaltma: Kaynakların verimli kullanımını hedefleyen Roche Türkiye, 5 yıllık çevre hedefleri kapsamında enerji ve su tüketiminin yanı sıra sera gazı emisyonunu da azaltıyor. Bu konuda 2009 yılından beri çok ciddi ilerlemeler katettik.

Toplumsal yatırım çalışmaları: Her yıl Tıp Bayramı’nda 9 yıldır iş birliği yaptığımız UNICEF’in çocuk gelişimi kampanyalarına katkı sağlıyoruz. Tüm dünyada Roche çalışanlarının ihtiyaç sahibi çocuklara destek olmak için gerçekleştirdiği “Roche Çocuklar İçin Yürüyor” projesi de bu alandaki başarılı çalışmalarımız arasında yer alıyor. 140 çalışanın katıldığı ‘Yaşam Takımı’, yaklaşık 100 çalışanın oluşturduğu ‘Çevre Kulübü’ gibi gönüllülük faaliyetlerinde önemli çalışmalar hayata geçiriliyor. Roche Türkiye, hasta dernekleriyle de iş birliği yaparak, toplumsal bilincin ve farkındalığın artmasına katkı sağlıyor.

Sürdürülebilirlik kültürümüz ile tüm paydaşlarımıza değer yaratmaya odaklanıyoruz

KSSSöyleşi leri

11

Page 12: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Mükemmel çalışma ortamı: Çalışanlarımıza mükemmel bir iş ortamı sağlamayı amaçlıyoruz. Çalışanlarımız için birçok eğitim fırsatı sunuyoruz. Bu kapsamda 2013’te toplam 18 bin 423 saat iç ve dış eğitim verildi, kişi başı eğitim ortalaması 41 saat oldu. Ayrıca 474,5 saat koçluk eğitimi gerçekleşti. Çalışanları şirket içi gelişim fırsatlarından haberdar etmek ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla MozaİK Gelişim Fırsatları Portalı’nı hayata geçirdik. Roche çalışanlarını sağlıklı yaşam hakkında biliçlendirmek ve iyi yaşam kültürünü pekiştirmek için geliştirilen Live Well - İyi Yaşam Haftası etkinliklerini, Türkiye’de “Sağlıklı Yaşam”, “Önleyici Uygulamalar”, Duygusal Sağlık”, “İyilik Kaynakları” alanlarında gerçekleştirdik. 623 kişinin katılımıyla 19 aktivite gerçekleştirdik. Bunlara ek olarak, çalışma ortamını daha güvenli hale getirmek için “Roche İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu” oluşturduk. 2013 yılında İnsan Hakları ve Çeşitlilik Komitemizi kurduk. Şu sıra tüm çalışanlarımız insan hakları eğitimlerinden geçiyor.

Etik ve uyum çalışmaları: 2012 yılında yapısal değişikliklerle etik ve uyum çalışmalarına öncelik verdik. Saha çalışanlarına etik ve uyum konusunda düzenli eğitimler veriyoruz.

Artık gelenekselleşen Tedarikçi Günümüzde tedarikçilerimizle sürdürülebilirlik temalı paylaşımlarda bulunuyoruz.

Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı özetleyen, ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri kapsayıcı bir şekilde tanımlayan ve bu verileri tüm paydaşlarımızla şeffaf bir şekilde paylaşmayı hedefliyoruz ve 3 yıldır Roche Türkiye Kurumsal Sorumluluk Raporu’nu yayınlıyoruz. 2013 raporumuz GRI tarafından en yüksek seviye olan “A+” olarak derecelendirildi. GRI’ın yeni nesil raporlama standardı olan ve kurumları faaliyetleri ile ana paydaşları için öncelikli sürdürülebilirlik konularına odaklanmalarını teşvik eden G4’e uyumlu olarak hazırlanan 2013 Kurumsal

Page 13: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Sorumluluk Raporu ile “Materiality Matters Check” onayını almaya hak kazandık ve Türkiye’de bu onaya sahip ilk şirket olduk.

Kurumların hem işleri hem de ana paydaşları için öncelikli olan sürdürülebilirlik konularına odaklanmalarını teşvik eden “Materiality Matters Check” onay mekanizması ile öncelikli konulara, bu konuların sınırlarına ve paydaş katılımına odaklanılmasına, kritik içeriklerin okuyucular tarafından daha kolay bulunmasına, paydaşlar ve kurumlar arasındaki diyaloğun raporun yayınlanmasından sonra değil, çok daha önceki aşamalarda başlamasına olanak veriyor.

Önümüzdeki dönem için planlanan yeni KSS projeleri/uygulamaları var mıdır? Roche bu alanda nasıl ilerleyecek?

Sürdürülebilirlik toplumun geneline karşı sorumlu davranmaktır. Hem sektörün hem de toplumun sürdürülebilir şekilde fayda sağladığı stratejiler geliştirmek için paydaşlarımızla birlikte çalıştığımız zaman başarılı olabileceğimize inanıyoruz. 2013 ve 2014 yılı Roche Türkiye’nin önceki yıllarda attığı sağlam sürdürülebilirlik temellerinin üzerine yeni yapılar inşa ettiği; hedeflerini ve performansını bir üst kademeye taşıdığı; iş yapış biçiminde sürdürülebilirlik kültürünü daha da pekiştirdiği ve tüm paydaşlarını bu yolculuğun bir parçası yapmak için ciddi taahhütlerde bulunduğu bir yıl oldu. 2013 Kurumsal Sorumluluk Raporu’nda, paydaş katılımına daha fazla önem vererek, ekonomi, çevre ve toplum üzerindeki etkilerimizi daha kapsayıcı bir şekilde tanımlayarak, önceki raporlarımızın bir adım ötesine geçtik. Roche

Türkiye’nin sürdürülebilirlik anlayışı ve uygulamaları Roche bünyesinde uluslararası düzeyde dikkat çekiyor. Türkiye’de geliştirilen birçok uygulama, global yapımızda iyi örnek olarak paylaşılıyor.

Tüm dünyada 2003 yılından bu yana dünyadaki tüm Roche çalışanlarının gönüllü katılımı ile aynı gün yürüyerek “Roche Çocuklar İçin Yürüyor” yardım kampanyası düzenlemekte. Roche Türkiye’de de, uluslararası projesinin Türkiye ayağında, her yıl Haziran ayında tüm dünya Roche çalışanları ile aynı zamanda yürüyüşe katılarak destek veriyoruz. Türkiye Roche çalışanları olarak gerçekleştirdiğimiz fon yaratma faaliyetleriyle UNICEF Türkiye’nin, “Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi” projesine ve Malavi’de AIDS sebebiyle ailesini kaybeden çocuklara yönelik yardım programına katkıda bulunuyoruz. Sistemli Gönüllülük çalışmaları kapsamında 200 Roche çalışanının üye olduğu bir “gönüllü” ekibi olan Yaşam Takımı ile toplumun sosyal ve kültürel bilincini arttırmak için gönüllülük projelerine destek veriyoruz. UNICEF’in çocuk gelişimine yönelik yürüttüğümüz kampanyalara 8 yıldır destek vermekteyiz. Roche Türkiye olarak, her yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nda çalışanlar arasında UNICEF’in yürüttüğü kampanyaya farkındalığın artırılması

amacıyla çalışanlarımızın çocuklarını da dahil ederek resim festivali düzenliyoruz. İlerleyen dönemlerde de bu çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.

www.rochekurumsalsorumluluk.com

13

Page 14: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV), sosyal sorumluluk bilinciyle burs verdiği üniversiteli gençleri, okul bittikten sonra da yalnız bırakmıyor. KSV, öğrencilere, Kale Grubu çatısı altında faaliyet gösteren şirketlerde staj ve iş imkanı sağlıyor. Eğitim ve istihdam alanındaki çalışmalarıyla Türkiye’yi kapsayan bir sosyal sorumluluk ağı oluşturan ve bugüne kadar 700’ün üzerinde öğrenciye burs veren KSV’yi; bugün iş hayatında kariyer basamaklarını tırmanmaya devam eden eski bursiyerleri anlatıyor…

Türkiye’de bir ilk olan ‘turbo jet motoru’ projesindeyimTahir Soyugüzel (24) Kale Ar-Ge

Bitlisli 6 çocuklu bir ailenin 3’üncü çocuğu olan Tahir Soyugüzel, liseyi bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak Mühendisliği bölümünü kazandı. Mevsimlik işçi olan babası ve ev hanımı annesinin kısıtlı desteği ile öğrenimini sürdüren Tahir Soyugüzel, KSV’ye nasıl başvurduğunu ve sonrasını şöyle anlatıyor: “Ekonomik durumum kötü olduğu için bir arkadaşımın tavsiyesi ile KSV’ye başvurdum. Başarılı bir öğrenci olduğum için KSV’nin de dikkatini çekmişim. Bu bursun bana kattığı en önemli şey, ekonomik desteğinin dışında mesleğimle ilgili çok fazla insanla tanışmamı sağlaması oldu. Kale Havacılık’taki işimi de bu tanıştığım insanların katkısıyla buldum. Şimdi Kale Ar-Ge’de sevdiğim bir işi yapıyorum ve Savunma Sanayisi için ürettiğimiz ‘Turbo Jet Motoru’ projesinde Yapısal Analiz Mühendis olarak çalışıyorum. Ayrıca Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir projede ve mühendislik alanında farklı sorunlara farklı açılardan bakabildiğimiz bir

firmada görev aldığım için çok mutlu ve gururluyum. Uçak ve Uzay Mühendisliği alanında yüksek lisans yapıyorum. İleride ‘Dr.’ unvanını aldıktan sonra kendi tesisimi kurmayı hayal ediyorum.”

Bugün İtalya’da çalışmama vesile olan KSV’ye minnettarımİsmail Çetin (31) Kale Italia Tedarikler Zinciri Müdürü

Çanakkale Çan doğumlu İsmail Çetin, ilkokulun ardından orta ve lise öğrenimini Çan’da bulunan İbrahim Bodur Anadolu Lisesi’nde tamamladı. Üniversite sınavlarında ise ilçe birincisi olarak İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği’ni kazandı. İTÜ’de öğrenim görmeye başladığı 2001 yılında KSV’ye başvuran İsmail Çetin, öğrencilik ve iş hayatının iç içe geçtiği dönemde, Kaleseramik’in Yurtdışı Satış Pazarlama, Halkla İlişkiler, Kurumsal İletişim ve Üretim ile ilgili bölümlerinde staj yaptı. 2006’da mezun olur olmaz gruptan iş teklifi aldım ve Kaleseramik Pazarlama Müdürlüğü bünyesinde Ürün Sorumlusu olarak işe başladı. Bu sırada yüksek lisans eğitimine devam ettiği İTÜ’den, 2009’da İşletme Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Kale Grubu’nun, İtalya’nın önemli seramik firmalarından biri olan Fincuoghi’yi satın almasının ardından yeni görev yerinin İtalya olduğunu ifade eden İsmail Çetin, “Ağustos 2011’de Kale Italia’nın ilk çalışanlarından biri olarak Proje Yöneticisi olarak göreve başladım. 3 yıldır İtalya’dayım ve 1.5 yıl kadar önce Üretim Planlama ve Stok Yönetimi Müdürü olarak görev aldım. Stok yönetimi biraz daha büyüdü ve şu an Kale Italia Tedarikler Zinciri Müdürlüğü’nü üstlendim” diyor.

Kale’den, önce burs sonra kariyer fırsatı

KSS

Uygulamaları

14

Onlar, üniversite eğitimlerini tamamlamak için önce İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı’ndan (KSV) burs aldılar, ardından Kale Grubu şirketlerinde kariyerlerini şekillendirdiler. Bu azimli ve başarılı gençlerin arasında, bugün Türkiye’nin ilk jet motorunun üretildiği Kale Havacılık ve Kale Ar-Ge’de önemli görevler üstlenen mühendisler de var, Kale’nin İtalya’daki fabrikasında yönetici olarak görev yapan da… Dünün KSV bursiyeri, bugünün Kale Grubu çalışanı olan gençlerin hepsi, aslında ortak bir geçmişe ve geleceğe sahip. KSV’nin üniversite ve iş hayatında kendilerine neler kazandırdığını anlatan Kale Grubu’nun 8 genç üyesi, bugün hayalini kurdukları kariyerlerinin oluşmasında, vakfın büyük katkısının olduğuna inanıyor.

Page 15: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

KSV’nin bize kattığı en önemli değer ‘güven’ olduDilber Memiş Uludağ (30) Kalekim Ar-Ge Grup Yöneticisi

“Ders kitaplarımı alabilmek için başvurduğum KSV’nin hayatımı bu denli değiştireceğini bilemezdim” diyen Dilber Memiş Uludağ, burs ve kariyer hikayesini şöyle anlatıyor: “Ankaralı, orta halli, 3 çocuklu memur bir ailenin, eğitim hayatını sürdüren son çocuğuydum. 2004 yılında ODTÜ Kimya Mühendisliği’ni kazandım. Harçlar, kitaplar, yol masrafları derken bütçe açık verince kendimi bu sıcak yuvada buldum. Okul hayatım boyunca vakıfla sürdürdüğüm sıcak ilişkiler kariyer hedeflerime de katkı sağladı.” Staj için KSV’nin yönlendirmesiyle 2006 yazında Kaleseramik’in bulunduğu Çan’a gittiğini ifade eden Dilber Memiş Uludağ, “Kaleseramik çatısı altında, Yer Karosu Fabrikaları ve Ar-Ge olmak üzere iki ayrı birimde staj yaptım. 2007’de mezun olur olmaz Kalekim’in Ar-Ge bölümünde iş hayatına atıldım. Şimdi anlıyorum ki; ailemi Ankara’da bırakarak, tek başıma çıktığım bu yolda, aslında çok büyük bir aile kazanmışım. KSV’nin bize kattığı en önemli değer, ‘güven’ olmuştur. Gerçekten çalıştığınızı ve emek verdiğinizi gören, bunun için size destek olmak için çabalayan insanların yanınızda olduğunu bilmek çok güzel bir duygu. KSV hiçbir dönüş beklemeden size bir bütçe ayırıyor ve sizin çalışmalarınızı takdir etmeye, sizi teşvik etmeye çalışıyor. KSV’nin katkısıyla, bugün hayalini kurduğum bir işte, Ar-Ge’de çalışıyorum. Ekonomik olarak daha iyi bir konumda olduğum zaman bir öğrenciyi baştan sona okutmanın hayalini kuruyorum” diyor.

Ailem KSV’yi, beni emanet ettikleri bir akrabaları gibi görüyorduTaner Selçuk (27) Kale Havacılık-Kalite Mühendisi

Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunu Taner Selçuk, 3 yıldır Kale Havacılık’ta Kalite Güvence Bölümü’nde Kalite Mühendisi olarak çalışıyor. İngilizce öğretmeni olan babasının tayininin Kaleseramik’in üretim üssü olan Çanakkale Çan’a çıkmasıyla Kale Grubu ile tanışan Taner Selçuk, “Çocukluğumdan beri, Çan ve çevresinde okullardan hastanelere, camilerden öğrenci yurtlarına, toplu sünnet törenlerinden konserlere kadar hayatın birçok noktasında Kale imzasını görüyordum. Gittiğim yerlerde, yaşadığımız şehrin markası Kale’yi görünce de gururlanıyordum. Bu gurur, üniversitede bir KSV bursiyeri olduğumda, yerini vefa duygusuna bıraktı. Çünkü KSV, maddi desteğin yanı sıra manevi olarak da bize çok destek oldu. Kaleseramik ve Kale Havacılık’ta staj yaparken Kale Grubu’nda çalışmak benim için ideale dönüşmüştü. Bugün, küçük bir çocukken tanıdığım Kale logosunun çatısı altında çalışmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum. KSV’nin yaklaşımının, ailemi de çok etkiledi. Hatta annem ve babam, KSV’yi, beni emanet ettikleri bir akrabaları gibi görüyordu” diyor.

KSV, çalışmayı hayal ettiğim grubun kapılarını açtıIşıl Mert Encür (29) Kalenakliyat Satış Pazarlama ve İş Geliştirme Sorumlusu

İlk ve ortaöğrenimini Çan’da tamamladıktan sonra İbrahim Bodur Anadolu Lisesi’ni 2’nci olarak bitiren Işıl Mert Encür, bu başarısından dolayı, ilk üçe giren başarılı öğrencilere burs veren KSV ile tanıştı. O dönem annesi memur, babası Kaleseramik fabrikasında çalışan Encür, Balıkesir Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümüne direkt burslu olarak başladı. Öğrenciyken, bir gün Kale Grubu’nda çalışacağının hayalini kurduğunu ifade eden Işıl Mert Encür, “Üniversite hayatım boyunca maddi-manevi desteğini hissettiğim KSV, iş hayatına atılmam için büyük bir kapının açılmasını sağladı. Böylece, üniversite eğitimi biter bitmez Kale Grubu’nda hızlı bir şekilde işe başladım. Aslında çocukluğumdan beri içinde olduğum, aile olarak bağlılığımızın sürdüğü Kale Grubu’nun, 6 yıldır üyesi olmaktan çok mutluyum. İleride ben de ekonomik durumum ölçüsünde ihtiyacı olan bir öğrenciye destek olmayı düşünüyorum” diyor.

Babamın dileğini gerçekleştirmiş oldumMerve Baran (23) Kale Kalıp Sanayi İnsan Kaynakları Uzman Yardımcısı

Çanakkale Çan doğumlu Merve Baran, anne ve babası Kaleseramik’ten emekli olduğu için kendisini Kale Ailesi’nin ikinci kuşak üyesi olarak görüyor. 2009 yılında Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri bölümünde öğrenim görmeye başladığında, internetten KSV başvuru formunu doldurduğunu ve birinci sınıfta bursiyer olmaya hak kazandığını belirten Merve Baran, “Babam Kaleseramik’te usta olarak çalıştığı için tabii ki beni okutabilecek gücü vardı ama KSV’nin verdiği maddi ve manevi destek, İstanbul’da kendimi geliştirebilmem için büyük avantaj sağladı. Öğrenciyken kulüpte görev alıyordum ve ‘Kariyer Zirveleri’ gibi organizasyonlar yapıyorduk. O dönem de KSV’nin desteğini almıştım” diyor. İş hayatına da KSV’nin desteğiyle adımını attığını söyleyen Merve Baran, bugün neler hissettiğini, “Yıllarca Kale Grubu’nda aidiyet hissederek çalışan babam, ‘Okuduktan sonra inşallah sen de benden çok daha iyi bir konumda Kale’de çalışmaya başlarsın’ diyerek beni burada çalışmam için teşvik ederdi. Çünkü Kale çok güvendiği bir yerdi. Bugün baktığımda aslında onun da dileğinin gerçekleştiğini düşünüyorum” sözleriyle anlatıyor.

Büyük bir ailenin parçası olduğum için çok mutluyumNazlı Şen (24) Kaleseramik Üretim Planlama ve Mühendislik

İbrahim Bodur Anadolu Lisesi mezunu Nazlı Şen, okul ikincisi olduğu için üniversiteye direkt burs alarak başlamış. Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde başlayan lisans

15

Page 16: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

eğitimini, ikinci sınıfta yatay geçiş yaptığı Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tamamlayan Nazlı Şen, İstanbul’da eğitim görmesinin, Kale Ailesi ile iletişim kurmasını kolaylaştırdığını ve dersleriyle ilgili birçok projesini Kale Grubu’nun tesislerinde gerçekleştirmesini sağladığını anlatıyor: “Üniversite hayatım boyunca KSV’nin verdiği maddi ve manevi destek, rahat bir öğrencilik dönemi geçirmemi sağladı. Okul projelerimiz için destek istediğimde bile KSV bana her konuda yardımcı oldu.” Eğitim bursunun öğrenciler için çok büyük bir destek olduğunu vurgulayan Nazlı Şen, “Aileler iki üç kardeşi okuturken zorlanıyor. Öğrencilerin, zorunlu ihtiyaçlarının dışında kendilerini geliştirmek için desteğe ihtiyacı oluyor. O yüzden bursun katkısının önemli olduğunu düşünüyorum ve imkanım olduğunda ben de bir öğrenciye destek olmak istiyorum” diyor.

Eğitim bursu öğrencinin hayatını değiştiriyorFatmanur Çakır Uzan (33) Kaleseramik İnsan Kaynakları Uzmanı

Kale’yi çocukluk yıllarından itibaren tanıdığını ifade eden Fatmanur Çakır Uzan’ın hikayesi ise şöyle: “İlk ve orta öğrenimimi Çanakkale’de, lisans eğitimimi Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Eğitim İletişimi ve Planlaması bölümünde onur öğrencisi olarak tamamladım. Üniversite eğitimim boyunca KSV’nin bana sağladığı burs imkanıyla sorunsuz bir öğrencilik dönemi yaşadım. Temmuz ayında diplomamı aldıktan hemen sonra Eylül 2006’da işe başladım. 8 yıldır İnsan Kaynakları’nda görev yapıyorum. İleride ben de başarılı öğrencilere bir şekilde destek olmak istiyorum. Zaten şu an birlikte çalıştığımız arkadaş grubumuzla 3-4 öğrenciye aylık yardımlarda bulunuyoruz. Bazen miktar küçük de olsa, eğitim bursunun bir öğrencinin hayatını nasıl etkilediğini çok iyi biliyorum.”

16

Kale Grubu Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Hande Sarantopoulos:

Kale Grubu ve Bodur Ailesi tarafından verilen eğitim bursları, 2001 yılından itibaren KSV çatısı altında organize ediliyor. Kuruluşundan bu yana başarılı ve ihtiyaç sahibi 700 öğrenciye eğitim bursu veren KSV, bursiyerlerine rehberlik desteğinin yanı sıra grup bünyesinde iş ve staj imkanı sağlıyor. Vakfımızın kuruluşundan itibaren, başarılı öğrencilere burs vermek, okul, öğrenci yurdu, eğitim merkezleri açmak, sanayi ile üniversite eğitim işbirliğini özendirip desteklemek, yeni nesillere daha kaliteli, daha ulaşılabilir eğitim ve meslek imkanları sunmak ve ulusal eğitime katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Meslek edindirme kursları, geliştirme ve uyum kursları ile teknik öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitimler düzenleyerek, uygulama hatalarını en aza indirdiğimiz çalışmalarımızla, ülke ekonomisine fayda sağlıyoruz.

İşsizliğe dolaylı çözüm ve eğitimli ara eleman yetiştirme konusunda sürdürdüğümüz projelerimizle de, Türkiye’yi kapsayan bir sosyal sorumluluk ağı oluşturmaya devam edeceğiz. Kurulduğumuzdan bu yana gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla birçok gencin hayatına dokunduk ve geleceklerini oluşturmalarına katkıda bulunduk. Onlara dünya ölçeğinde kaliteli ve ulaşılabilir eğitim imkanları sunduk. Gençlerimizin KSV sayesinde kendi hayatlarına yön verdiklerini görmek bizleri fazlasıyla gururlandırıyor ve mutlu ediyor. Bizi vakıf faaliyetlerimizde yüreklendiren, daha çok emek, enerji ve kaynak aktarmamız konusunda teşvik eden en önemli unsur, gençlerimizin gözlerindeki ışığı, yüzlerindeki tebessümü görmektir. Özellikle gençlerimizin meslek sahibi olması, bilgi ve becerilerini geliştirmesi için sosyal sorumluluk projelerimizi aralıksız sürdüreceğiz.

KSV, sosyal sorumluluk faaliyetlerine ‘eğitim’ ve ‘istihdam’ başlıkları altında devam ediyor

Page 17: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

KSSUygulamaları

Goodyear, lastik üretiminde pirinç çeltiklerini kullanarak, hem çevre dostu hem de yakıt

tasarrufu sağlayan lastikler üretecek. Son iki yıl içinde pirinç çeltiğini Akron’daki İnovasyon Merkezi’nde test eden Goodyear, pirinç çeltiğinin lastik performansına olan etkisinin, kullanılan diğer geleneksel kaynaklarla eşit olduğunu farketti.

Bu yenilik ile ilgili görüşlerini paylaşan Goodyear Teknoloji Bölümü Başkan Vekili Joseph Zekoski, “Goodyear, pirinç çeltiğinin kabuğunu kullanarak, lastik üretmesinin yanı sıra arazilere doldurulan pirinç çeltiği atıklarının miktarını düşürmeye de yardımcı olacak. Bu da Goodyear’ın doğaya ve inovatif yaklaşımlara olan duyarlılığını gösteriyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nden alınan bilgiye göre, her yıl dünya çapında 700 milyon tondan fazla pirinç hasat ediliyor ve bu süreçte ortaya çıkan pirinç çeltiğinin ortadan kaldırılması ise çevre açısından oldukça zorlu

bir durum yaratıyor. Bunun sonucunda, arazilere doldurulan atıkların miktarını düşürmek ve elektrik üretmek için çeltikler yakılıyor. Yakılma sonucu ortaya çıkan silika maddesi lastik kaplama işleminde dış lastik kauçuk yüzü ile karıştırılıyor. Bu da lastiğin dayanıklılığının artmasına ve yuvarlanma direncinin azalmasına yardımcı olarak yakıt tasarrufu sağlıyor. Ayrıca lastiğin ıslak yüzeylerdeki çekiş gücünü de artırıyor.

Goodyear’da pazara sundukları lastiklerin, hem geliştirilmesinde kullanılan malzemeleri ve üretim süreçleri, hem de performansları açısından daha çevreyle dost hale getirmeye odaklandıklarını söyleyen Zekoski, “Lastiklerimizin yakıt verimliliğini de artırmak için hava basıncı koruma teknolojisi (AMT - Air Maintenance Technology) gibi yeni yöntemler geliştirmeye ve lastiğin üretiminde kullanılan petrol-bazlı malzemeler yerine soya yağı gibi yenilenebilir kaynaklar keşfetmeye devam edeceğiz” dedi.

Goodyear, pirinç çeltiğinden lastik üretecek

Tekzen’in Sokak Hayvanlarını Sahiplendirme projesi, Turkey Call Center Awards 2014’te sosyal sorumluluk kategorisinde ödül aldı.

Tekzen, web sayfasında oluşturduğu sosyal sorumluluk platformu olan Pet Çağrı Merkezi’nde

sahipsiz, kaybolan ve yuva arayan sokak hayvanlarını hayvanseverlerle buluşturarak sahipsiz hayvanların yeni sahipleriyle buluşmasına, kaybolan dostlarımızın ailelerine kavuşmasına aracılık ediyor.

Ayrıca, hayvanseverler bu platformda kaybolan, yuva arayan hayvanlar için ilan açarak ilanın daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayabiliyor.

Bu projesiyle 2014’te 9. gerçekleştirilen, toplam 11 ana kategoride 13 firmanın ödül kazandığı ‘Turkey Call Center Awards 2014’ yarışmasında Tekzen, Sokak Hayvanlarını Sahiplendirme projesiyle En Övgüye Değer Sosyal Sorumluk Projesi ödülünün sahibi oldu.

Tekzen’in sosyal sorumluluk projesi ödüllendirildi

KSSUygulamaları

Goodyear, pirinç çeltiği kullanarak çevre dostu, yakıt tasarrufu sağlayan lastikler üretecek. Goodyear, daha önce arazi doldurmak için kullanılan pirinç çeltiğinden lastik üretiminde fayda sağlayacak.

Page 18: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

İşaret Adam’ın kuruluş hikayesini, hedeflerini anlatır mısınız?

İşaret Adam’ın kuruluşu aslına bakarsanız neredeyse bundan 20 sene öncesine dayanıyor. Kendim işitme engelli değilim. Fakat ebeveynlerimin işitme engelli olması ve bundan dolayı yaşadığım sorunlar bu konuya eğilmemdeki en başlıca neden. Benim bir evlat olarak tanık olduğum çaresizlik durumu bu işe soyunmam için bir görevdeşlikti diyebiliriz.

İşitme engellilerin hayatın her alanında çok ciddi sorunları var. Özellikle eğitim, istihdam, sağlık, sosyal hayat ve benzeri durumlar. Çünkü ortada çok ciddi bir iletişim sorunu var. Daha doğrusu işitme engellilerin anadili olan işaret diliyle alınmış tedbirler yok. İşitme engelliler duyamadıkları için Türkçeyi bizler kadar edinemiyorlar. Eğitim hayatları boyunca da maalesef işaret dili destekli dersler almıyorlar. Doğal işitsel sözel yöntem kullanılıyor. Bir de Türkçe’nin kendine has dilbilgisi yapısı da büyük bir engel onlar için. Özellikle son ek kullanımlarında işin içinden çıkılmaz bir hal yaşıyorlar. Yanı sıra işitme engelliler bizler gibi gazete, dergi, broşür ya da herhangi bir yazılı kaynaktan bilgi edinemiyorlar. Bu kısmen gerçekleşebiliyor. Ancak zihinlerindeki ana dil işaret dili. İşte tam burada İşaret Adam Akademi’nin kuruluş sebebi gün yüzüne çıkıyor. İşaret Adam Akademi’nin ana amacı yeryüzündeki bütün bilgileri işitme engelliler için onların anadili olan Türk İşaret Diliyle hazırlamak ve onların dünyasına yine onların anadilleri ile ışık olmak. Akademi, işitme engellilerin, düşünebilmeleri, yorumlayabilmeleri ve nihayetinde üretken bir hal alıp engelsiz bir hayata kavuşabilmeleri için çalışıyor.

İşaret Adam, işitme engellilerin hayatına anadilleri ile ışık tutuyorİşaret Adam Akademi Kurucusu Hasan Hüseyin Korkmaz ile Akademi’nin işleyişini, çalışmalarını konuştuk.

KSS

Söyleşi le

ri

18

Page 19: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Peki İşaret Adam amaca nasıl yürüyor, uygulamalardan söz eder misiniz?

Şöyle ki tamamen işaret diliyle hazırlanmış videolarla dolu bir web sayfası hazırladık. Eskişehir Bölgesinden, Kurban Bayramı’nın anlamına kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahip bu web sayfası.

Kendi imkânları ile çalışmalarına devam ettiği için doğal olarak henüz sınırlı sayıda bilgi içeriyor. Yine de amatör bir ekiple hazırlanan bu sayfa 2013 yılında Engelsiz Web Sayfası ve 2. kez düzenlenen Türkiye’nin İşitme Engelliler Alanında İlkleri Ödülü’ne layık görüldü. Bu iki ödülün ardından şu anda çıtayı biraz daha yükselttik. Özellikle üniversite öğrencilerine atölyemizde Türk İşaret Dili dersleri de veriyoruz. Ayrıca işitme engelliler için İngilizce ve matematik dersleri hazırlıklarımız da devam ediyor. Tabi ki onların anadilinde tedbirler alarak... Eğitmenler dersleri işaret diliyle yapacaklar. Çok zorlandıkları anlarda işaret dili çevirmenleri devreye girecek. Bu neredeyse Türkiye’de denenmemiş bir çalışma olacak; ki olması gereken de aslında bu. Gelişmiş ülkelerde işitme engelliler kendi anadillerinde eğitim alarak akademik kariyer bile yapabiliyorlar. Amerika’da bulunan Gallaudet Üniversitesi buna güzel bir örnek. Rektörü, öğretim görevlileri ve diğer görevliler işitme engelli kişilerden oluşuyor. Ve Dünyanın her yerinden işitme engelli öğrenciler orada lisans eğitimi alabilmek için can atıyorlar. İşaret Adam Akademinin bundan sonraki hedefleri yine kuruluş hikâyesinde belirttiğimiz gibi Türkiye’de yaşayan işitme engellilere kendi anadillerinde hazırlanmış videolar hazırlamak. Özellikle eğitici videolar.

Çalışmalarınızın devamı için size hangi kesimler ne şekilde destek olabilir?

Çalışmalarımızın devamı için toplumun ve kurumların çok ciddi desteğine ihtiyacımız var. En basit örneği kendi web sayfalarını işitme engelliler için işaret dili seçeneği ile erişilebilir hale getirebilirler. FIFA bu uygulamayı en son Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda uygulamıştı. Maç programları, sonuçları ve detayları haber niteliğinde FIFA’nın resmi web sayfasında Uluslararası İşaret Dili seçeneği ile sunulmuştu işitme engelli futbolseverlere. Oldukça da başarılı ve şık bir çalışma olmuştu. Ki bizim ülkemizde de özellikle 2005 yılında çıkarılan engelliler yasası ile bu durum yasalaşmıştır. Ancak uygulamada neredeyse hiç yok denecek kadar da durum kötüdür.

Buradan KSS Türkiye dergisi aracılığı ile de seslenmiş olalım. Kurumların web sayfalarının Türkiye’de yaşayan 3 milyon işitme engelli vatandaşımız için anlaşılır, erişilebilir olması bir hayal olarak kalmasın.

Eklemek istedikleriniz

Son olarak Türkiye’de yaşayan 3 milyon işitme engelli vatandaşımız ve aileleri adına bize bu sayısında yer veren KSS Türkiye dergisine çok teşekkür ederiz. ‘‘Ellerimiz konuşuyor, gözlerimiz duyuyor’’ diyerek en kısa zamanda işaret dili öğrenmenizi umuyor ve sizleri Akademi’ye bekliyoruz.

19

Page 20: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Akbank’ın sosyal sorumluluk projeleri ile çevre başta olmak üzere yaşamın vazgeçilmez değerlerine bakışı konusunda değerlendirmelerde bulunan Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü, “Çevreyi ve toplumun yaşam kalitesini koruyarak ekonomik büyümeyi sağlayabilmek ve refah seviyesini yükseltebilmek olarak tanımlayabileceğimiz ‘sürdürülebilirlik’, bankamızın temel değerleri arasında yer alıyor” dedi. Göllü, etik ilkeler içerisinde çevresel ve sosyal noktalara yer vererek sürdürülebilirliği kurumun DNA’sına işlemeye çalıştıklarını vurguladı.

Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü KSS Türkiye Dergisi’ne şunları söyledi:

“Akbank, bugün Türkiye’nin en değerli şirketlerinden biri ve uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance tarafından hazırlanan “Dünyanın En Değerli 500 Banka Markası - 2013” sıralamasında ülkemizin “En Değerli Banka Markası”. Sahip olduğumuz bu gücü var olduğumuz toplumun geleceğine yönelik projelerde değerlendiriyoruz. Ürün ve hizmetlerimiz, operasyonlarımız, insan kaynakları politikalarımız, iş süreçlerimiz, gerçekleştirdiğimiz ve desteklediğimiz kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile paydaşlarımızın

ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini artıran ve kalıcı kılan çalışmalara öncülük ediyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana sürdürülebilir değer yaratmaya odaklanan bir kuruluş olarak finansal performansımızın yanında; etik, çevresel, sosyal ve ekonomik önceliklerimizin de Akbank’ı geleceğe taşıyacak önemli unsurlar olduğuna inanıyoruz.

Sürdürülebilirlik konusu en üst düzeyde sahipleniliyor

Sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarımız bankamızda en üst düzeyde sahipleniliyor ve de

kurumsal bir yapıda yönetiliyor. Bugün bünyesinde Yönetim Kurulu Başkanımız, Yönetim Kurulu Başkan yardımcımız ve Genel Müdürümüzün de yer aldığı Kurumsal Yönetim Komitesi adında bir komitemiz bulunuyor. Bu komite çalışmaları periyodik olarak gözden geçiriyor, öncelikli alanlarımızı belirliyor ve gelecekteki projelere ışık tutuyor.

Bankamızda, sürdürülebilirlik kapsamındaki konuların iç ve dış paydaşlarla koordinasyon içinde, bütüncül olarak ele alınarak yürütülmesinden Kurumsal Yönetim Komitesi’nin gözetiminde olan Yatırımcı İlişkileri ve Sürdürülebilirlik Bölümü ve Kurumsal İletişim Bölümü sorumlu.

Kendi alanlarında ilk olan projelerimizle Türkiye’nin ortak geleceğine yatırımımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda sürdürülebilirlik kapsamında gerçekleştirdiğimiz başlıca çalışmalarımız şöyle:

Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporunu yayınlayan ilk bankayız

Yatırımcılarımızın, çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve tüm paydaşlarımızın

güvenini kalıcı kılabilmenin yolunun sorumlu ve şeffaf bankacılık anlayışından geçtiğine inanıyoruz.

Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü: “Sürdürülebilirliği kurumun DNA’sına işliyoruz”

KSS

Uygulamaları

20

Page 21: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

2009 yılında mevduat bankaları arasında Türkiye’de bir ilke imza atarak “Sürdürülebilirlik Raporu”nu yayınladık; 2010, 2011, 2012, 2013 yılı raporlarını da; çevresel, sosyal ve ekonomik performansımız kapsamında hayata geçirdiğimiz çalışmaları içerecek şekilde paylaştık.

Global Reporting Initiative (GRI) gibi küresel olarak kabul görmüş ve dünyanın pek çok büyük şirketi tarafından kullanılan bir raporlama standardında yayınlanan ilk “Akbank Sürdürülebilirlik Raporu”, bizim sürdürülebilirlik konusundaki vizyonumuzun, bu konuya olan inancımızın ve şeffaf bankacılık anlayışımızın en somut örneklerinden birini oluşturuyor. Türk Bankacılık Sektörü için öncü niteliğe sahip “Akbank Sürdürülebilirlik Raporu”nda: sosyal, çevresel ve ekonomik sorumluluk alanlarımız ve bu alanlarla ilgili performansımız anlatılıyor.

Dünyanın en itibarlı halkla ilişkiler platformlarından LACP (League of American Communications Professionals - Amerikan İletişim Profesyonelleri Ligi) tarafından her sene düzenlenen, faaliyet ve sürdürülebilirlik raporları alanındaki en üst düzey ödül olarak kabul edilen “Vizyon Ödülleri değerlendirmesi”nde, bankacılık ve finansal kuruluşlar kategorilerinin her ikisinde de Akbank 2011 ve 2012 Yılı Sürdürülebilirlik Raporu ile de “Dünyanın En İyi Sürdürülebilirlik Raporu” ödülüne layık görüldü.

Ayrıca, “Financial World Innovation Ödülleri”nde, “Yenilikçilik” ve “Sürdürülebilirlik” kategorilerinde tüm dünyadan 5 finalist arasına girmeye hak kazandık. Ayrıca “2010 Sürdürülebilirlik Raporu” ile Sürdürülebilirlik Raporu kategorisinde MerComm Silver Galaxy Award ödülünü almaya hak kazandık.

Türkiye’de Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni ilk imzalayan bankayız.

Etik ilkelerde çevresel ve sosyal ilkelerimize yer vererek sürdürülebilirliği kurumun DNA’sına işlemeye çalıştık. CDP’ye beş yıldır (2010-2011-2012-2013-2014) raporlama yapıyoruz.

Hükümetleri İklim Değişikliği’ne karşı küresel işbirliği ve acil önlem almaya çağıran Cancun ve Durban Bildirisi’ni imzaladık.

Sürdürülebilirlik Raporu’nda “Bir Sonraki Adım” Akbank desteği ile Türkiye’de

Küresel Raporlama Girişimi’nin (Global ReportingInitiative-GRI ), yeni nesil

Sürdürülebilirlik Raporlama İlkeleri G4’ün Türkçe çeviri ve tanıtım çalışmaları 2013 yılında Akbank ana sponsorluğu ile başladı. 22 Ocak 2014’te İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye lansman toplantısı, kurum ve kuruluşlara G4’ün genel tanıtımı ve uzman panel katılımcıların deneyimlerinden faydalanma imkanı sağladı. Etkinlik ayrıca, G4’ün yenilikleri ve gelişmeleri hakkında bilgi

alabilmeleri ve G4’ü uygulayacaklar açısından hangi değişiklikleri getirdiğini keşfetmeleri için Türkiye’deki kurum ve kuruluşlara önemli bir fırsat sağladı. Tüm dünyada en yaygın olarak kullanılan sürdürülebilirlik raporlama çerçevesi

olan GRI İlkeleri, tüm sektörlerde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların ekonomik, çevresel, sosyal ve yönetim performansları hakkında raporlama imkanı sağlıyor.”

Çevre ile ilgili sponsorluklar ve projeler

Çevre ile ilgili sponsorlukları bulunduğunu ve bu konuda önemli projeler yürüttüklerini ifade eden

Murat Göllü bu çalışmaları şöyle özetledi:

“Birincisi Karbon Saydamlık Projesi (CDP). 2014 yılında beşincisini sunduğumuz Karbon Saydamlık Projesi (CDP) raporumuzla, bankamızın iklim değişikliği stratejilerini ve karbon emisyonları verilerini açıklıyoruz.

İkincisi Vakit Yok Projesi. Projeyle Türkiye’de iklim değişikliğine dikkat çekmek için 60 Akbanklı gönüllü çalışanımızlaiklim değişikliğinden etkilenmiş ya da yakın zamanda etkilenmesi beklenen 15 alanda yürüttüğümüz proje ardından, yaklaşık 7500 öğrenci ile bir araya gelerek, çevre ve iklim değişikliği konularında farkındalık yaratmak için eğitimler verdik.

21

KSS projeleri kapsamında

yürüttüğümüz gönülllülük faaliyetleri

ile sürdürülebilir değerler yaratmaya

odaklanıyoruz.

Page 22: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Girişimciliğe destek oluyoruz

Endeavor, gelişmekte olan ülkelerdeki etkin girişimcileri destekleyerek, ekonomik gelişmeye

katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş uluslararası bir sivil toplum kuruluşu. Bankamız, Endeavor Derneği işbirliği kapsamında Endeavor Türkiye’nin seçtiği etkin girişimciler için bir kredi havuzu açtı. Girişimcilere özel finansal hizmetlerimizin yanı sıra Endeavor Derneği ile birlikte girişimcilere destek sunmak üzere “İyi Yatırım Zirvesi” ve “İyi Girişim Zirvesi” ni düzenledik.

Girişimcilere destek olmak için yürüttüğümüz projelerden biri de Akbank Girişimci Geliştirme Programı. Program, Sabancı Üniversitesi ve Akbank’ın; henüz yolun başındaki girişimcilere yol göstermek ve destek olmak için başlattığı bir eğitim programıdır.

Akbank’tan kültür ve sanata destek

Yerel ve evrensel mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması bankamız için çok

önemli. Bu çerçevede pek çok önemli projeye imza attık öncülük ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Kültür sanat alanındaki çalışmalarımız geniş bir perspektife yayılıyor. Buradaki odak noktamız da hepsinin sürdürülebilir ve geniş soluklu olması. Örneğin, 1993 yılında kurulan Akbank Sanat, tam 21 yıldır hayatımızda. Bugün yılda 700’ün üzerinde sergi, söyleşi, konferans, film gösterimi ve konsere imza atıyor.

Akbank Çocuk Tiyatrosu, perdelerini açtığı ilk günden bu yana tam 42 yılı geride bıraktı.

Türkiye’de caz denilince akla gelen ilk etkinliklerden biri olan Akbank Caz Festivali bu sene 24. yılını kutlayacak. Kısa film yapımını özendirmek, bu yolla hayata geçen projelerin izleyicilerle buluşmasını sağlamak amacıyla 2004 yılında başlattığımız Akbank Kısa Film Festivali’yle sinema sanatını ve yeni sinemacıları desteklemeyi amaçlıyoruz. Akbank olarak 2004’den beri Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin en büyük destekçisi olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Yaklaşık 8 yıldır Contemporary İstanbul’un ana sporluğunu üstleniyoruz.

Akbank Düşünce Kulübü

Akbank, sürekli gelişim ve yenilikçiliğin en önemli paydaşlarından olan gençlerle birlikte

düşünmek ve Türkiye’nin geleceği için birlikte değer yaratmak amacıyla 2008 yılının Eylül

ayında “Akbank Düşünce Kulübü”nü kurdu. Tüm Türkiye’den 3. sınıftaki üniversite öğrencilerinin başvurusuna açık olan kulübün üye sayısı her yıl artıyor.

Akbank Ekonominin Kahramanı Çocuklar projesi

“Akbank Ekonominin Kahramanı Çocuklar Projesi’ni Türkiye’de, özellikle gelecek

kuşaklarda finansal okuryazarlığın gelişmesi için geliştirdik. Akbank olarak; temel alışkanlıkların kazanıldığı küçük yaşlarda çocuklara ulaşarak, onların bilinçli tüketici olmalarına katkıda bulunmak ve tasarruf bilinci geliştirebilmeleri için yola çıktık. Sabancı Üniversitesi, Söz Danışmanlık ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği işbirliği ve Akbank Gönüllülerinin katılımı ile hayata geçirdiğimiz “Akbank Ekonominin Kahramanı Çocuklar Projesi”yle ekonominin genç kahramanlarını yaratmayı hedefliyoruz. Projeyle çocuklara harçlıklarını sadece harcamak için değil, yardım ve birikim gibi amaçlarla da kullanabilecekleri yönünde bilgiler veren bir etkinlik düzenliyoruz. Etkinlikte ayrıca harçlıklarını bu alanlara nasıl dengeli bir biçimde dağıtmaları gerektiği hakkında ipuçları vermeye çalışıyoruz. Hediye ettiğimiz kitap ve kumbara ile eğitimde edinilen bilgilerin kalıcı olmasını, öğrencilerin günlük hayatlarında tasarruf konusuna da yer vermesini hedefliyoruz. Eğitimimizin ardından çocuklara artık ‘Ekonominin Kahramanı’ olduklarına dair sertifikalarını veriyoruz. Projenin web sitesi ekonomininkahramanicocuklar.com ile tasarrufu oyunlar ve eğlenceli videolarla çocuklara anlatıyoruz. Akbank Çocuk Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Aile Ağacı” ise bu yıl tasarruf mesajları veriyor. “Aile Ağacı” kasım ayında Van’dan başlayacağı turne ile 10 ilde çocuklarla buluşacak. Proje ile şu ana kadar tüm Türkiye’den 30 bin öğrenciye ulaştık. Yeni eğitim ve öğretim yılında daha fazla çocukla bir araya gelmeyi hedefliyoruz.

Bir Dilek Tut Derneği

“Bir Dilek Tut” Derneği, hayati tehlike taşıyan hastalıklarla mücadele eden, 3 ile 18

yaş arası çocukların dileklerini gerçekleştirmek üzere kurulan ve 2000 yılından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren bir gönüllü kuruluş. Akbank olarak Dernek’in en büyük destekçilerinden biriyiz.

Akbank’ta gönüllülük

Akbank kültürünün temel taşlarından biri olan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri

kapsamında yürüttüğümüz gönülllülük faaliyetleri ile sürdürülebilir değerler yaratmaya odaklanıyoruz. Bu

22

Page 23: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

KSSUygulamaları

kapsamda Türkiye’nin dört bir yanındaki gücümüz olan çalışanlarımız ve onların aileleri, müşterilerimiz ve iş ortaklarımız ile birlikte birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında belirlediğimiz gönüllü liderlerimizin de desteği ile birçok gönüllülük projesi gerçekleştiriyoruz. Akbank Gönüllülerinin şu ana kadar gerçekleştirdikleri etkinliklerden bazıları şöyle: Akbank Gönüllüleri görme engelliler için kitap okuma çalışmalarına katıldılar; ayrıca, hayvan barınağı ziyaretleri ile bakıma muhtaç hayvanlar için yardımlarda bulundular.

Akbank’ın Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları, Lösemili Çocuklar Vakfı’na gerçekleştirdikleri ziyarette çocuklarla sohbet edip, hediyeler vererek moral desteğinde bulundular. Çocuklar için kitap toplama kampanyaları da düzenleyen Akbank Gönüllüleri, Avrasya maratonunda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne destek oldular. İstanbul’daki Akbanklı

Gönüllüler Belgrad Ormanı’ndaki çevre kirliliğine dikkat çekmek için Belgrad Ormanı’na çevre temizliğine gittiler. Sabancı Center ve Akbank Bankacılık Merkezi’ne davet ettiğimiz sivil toplum kuruluşlarının standlarından alışveriş yaparak sivil toplum kuruluşlarına destek olmaya çalışıyoruz.

Akbank gönüllüleri ayrıca, Sabancı Center yakınlarındaki ilköğretim okullarında ingilizce derslerine girerek, ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin ingilizce öğrenmelerine katkıda bulunmaya çalışıyor. Akbanklılar, çocuklarına ait kullanılabilir durumdaki oyuncakları toplayarak başta Van olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki ana okullarına göndermeye devam ediyor. Akbanklı gönüllülerin gerçekleştirdiği son etkinlikler arasında Doğu Karadeniz Bölgesi Gönüllülerinin Trabzon’daki okul boyama ve ihtiyacı olan okullar için oyuncak toplama etkinlikleri yer alıyor. Gelecek dönemde tüm Türkiye’deki gönüllü liderlerimizin desteği ile daha fazla proje hayata geçirmeye çalışacağız.”

23

Palmali Şirketler Grubu bünyesinde faaliyet gösteren The Istanbul EDITION, PAL FM, PAL Station, PAL Güvenlik, Billionaire Club ve Cipriani Restaurant çalışanları, sahip oldukları insan kaynağı ve sektör ağlarını kullanarak, organ bağışının önemi üzerine farkındalık yaratmak amacıyla, The Istanbul EDITION’da Organ Bağışı Farkındalık Semineri düzenledi.

Seminerde, Türkiye’de ve dünyada organ bağışının önemi ve rakamlar vurgulanarak,

konuyla ilgili kamuoyu bilinci oluşturulması hedeflendi. Bireylerin ve kurumların konuya daha duyarlı bakmaları ve bu konuda bilinçlenmeleri gerektiğine dikkat çekildi. Katılımcılardan elli kişi organlarını bağışladı.

The Istanbul EDITION yönetimi konuyla ilgili, ‘‘Sektörde bir ilki daha yaşamaktan dolayı çok gururluyuz. Fırsat eşitliği, oldukça hassas yaklaştığımız bir konudur. Türkiye Sakatlar Derneği ile birlikte engelli bireylerin hayata, ekonomiye kazandırılmasına katkıda bulunmayı hedeflediğimiz ve çok güzel geri dönüşler aldığımız “Turizmde Biz de Varız” projesi de buna bir diğer örnektir. Aynı duyarlılığı Palmali Tourism Grubu altındaki tüm markalarımızın çalışanları olarak organ bağışı farkındalığı için de gerçekleştirmek istedik. Umarız sektöre öncülük ederek, diğer sektör temsilcilerinin de destek vermesine vesile olabilir, İstanbul’da ve tüm Türkiye’de oluşturulacak farkındalığa katkıda bulunabiliriz’’ açıklamasını yaptı.

Palmali Grup çalışanları, organ bağışına dikkat çekti

Page 24: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Asya Meyvesuyu CEO’su Selahattin Önen, şirketin sürdürülebilir tarım projesi olan Yeşil Etiket’i KSS Türkiye’ye anlattı.

Selahattin Önen, ‘‘Asya olarak daima en temel üretim kaynağımızın doğa oldugu

bilinciyle işimizi yapıyor, kurumsal sürdürülebilirlik stratejimizin temeline doğaya ve insana olan saygımızla büyümeyi koyuyoruz’’ dedi.

2012 yılında alt yapı çalışmalarına başladıklarını, 2013 yılı itibariyle de uygulamaya geçirdikleri kurumsal sorumluluk projesi “GREENTAG - YEŞİL ETİKET”in bu temel prensipten hareketle hayata geçtiğini söyleyen Önen, şöyle devam etti:

‘‘Daha sürdürülebilir bir tedarik zinciri yaratarak, üretim süreçlerimizin her aşamasına bu bakış açısını entegre etmek hedefiyle, tedarik zincirimizin temelini oluşturan, en önemli paydaşlarımız çiftçilerde ‘sürdürülebilir’ tarım konusunda farkındalık yaratmaya karar verdik. Asya üretim tesislerinin de bulunduğu ülkemiz meyveciliğinin en önemli merkezlerinden Eğirdir’de bilinçsiz ilaçlama yöntemleri nedeniyle çevre ve sağlık koşullarında ciddi sıkıntılar yaşanması ve Eğirdir çiftçilerinin

bizim en önemli tedarikçilerimizden olması bizi bölge tarımının sürdürülebilir kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlamak adına bu bölgeyi seçmeye yöneltti.

Ülkemiz tarımının geleceği için çok önemli olduğuna inandığımız Yeşil Etiket projemiz ile hedefimiz, çiftçilerimizde kalite farkındalığını artırarak zirai ilaç kalıntı problemini sonlandırmak ve buna paralel olarak nihai tüketici nezdinde de tükettikleri gıdaların ‘içinde ne olduğu’, ‘nasıl koşullarda üretildiği’ konusundaki bilinci geliştirebilmek.’’

Yeşil Etiket çalışmalarının, pilot bölge olarak Asya’nın üretim tesislerinin bulunduğu, Türkiye elma üretiminin kalbi Eğirdir’in, kalıntı problemlerinin en yoğun yaşandığı bölgesi olan Boğazova’da başladığı bilgisini veren Selahattin Önen, ‘‘Projeye ilişkin farkındalık yaratmak ve gönüllü çiftçileri toplayabilmek adına 6 ayrı köyde 300’ün üzerinde çiftçiye, tek tek uzmanların da desteği ile zirai ilaç kalıntısının yol açtığı sağlık ve kalite problemleri konusunda bilinçlendirme toplantıları düzenledik. Bu çalışma sonucu gönüllü olan 100 çiftçi ile projemizi başlattık’’ dedi.

Neler yapıldı?

Selahattin Önen, proje kapsamında yapılan çalışmaları şöyle anlattı:

‘‘2013 yılı boyunca Yeşil Etiket çiftçilerine;

MARIM’in (Meyvecilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü) destekleriyle; ilaçlama, sulama, budama gibi konularda bilgilendirme toplantıları yaptık.

Uygulamalı eğitimler düzenledik.

Fabrikamızda çiftçimizin ürettiği meyvenin fabrikasyon sürecinde geçirdiği işlemleri görebilmesi, yarattıkları değerin farkına varabilmesi

Asya Meyvesuyu CEO’su Selahattin Önen: ‘‘Sürdürülebilir tarım konusunda farkındalık yaratmayı amaçladık’’

KSS

Uygulamaları

24

Page 25: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

adına “İmece” adını verdiğimiz bilgilendirici geziler düzenledik.

Çiftçilerimize ilaçlama sürecinde sağlık sorunları yaşamamaları için korunma kıyafetleri sağladık.

Finansal açıdan daha güçlü olan çiftçimizin sağlık koşullarını da daha rahat önceliğine alabileceği düşüncesiyle;

• Çiftçilerimize en önemli finansal problemlerinden biri olan mazot konusunda destek sağladık.

• Sezon sonunda kalite kriterlerini karşılayan çiftçilerin ödüllendirildiği bir finansal destek programı oluşturduk.

Tüm bu desteklerin yanı sıra, çiftçilerimizin projeye katılımlarını ve devamlılığını sağlayabilmek için Asya tarafından belirlenmiş kalite kriterlerini en iyi şekilde sağlayan çiftçilerimize ödüller vererek ekstra destek sağladık.’’

Projenin çıktıları

Yeşil Etiket projesinden bugüne kadar alınan sonuçları Selahattin Önen şöyle aktardı:

‘‘Projemizin ilk yılının sonunda 100 gönüllü çiftçimizden 65’i tüm eğitim ve bilgilendirme toplantılarımıza ve faaliyetlerimize aktif katılım göstererek sezonu tamamlamayı başardı. Bunların %10’u uluslarası standartlarda yüksek kalite düzeyini yakaladı. Gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ile ilk yılın sonunda fabrikamızda ürettiğimiz nihai üründe %85’e varan bir kalite artışı yakaladık. Yeşil Etiket projesi ilk yılında Isparta Valiliği ve Tarım İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen Ulusal Platin Elma Ödülleri’nde “Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü”ne layık görüldü. Ayrıca bu yıl Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından gerçekleştirilen Sürdürülebilir Iş Ödülleri’nde de 100 proje arasından Sosyal Etki alanında finale kalmaya hak kazandık.

Tüm bu güzel gelişmelerle birlikte bizi en çok sevindiren projemizi bölge çiftçilerinin giderek sahiplenmesi oldu. 2014 yılı sezonunda projenin ikinci yılına girerek gönüllü çiftçi başvurularında yaşanan artışla etki alanımızı genişleterek 10 köyden 250 çiftçiye ulaşmayı başardık. Bu yıl TÜBİTAK’tan aldığımız ARGE desteğiyle de birlikte projemizin etki alanını daha da genişletmeyi ve bölge meyve haritasını çıkarak tarladan sofraya tam izlenebilirliği sağlamayı hedefliyoruz.’’

Page 26: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya ilham veren 10 gönüllüden biri seçilen Celal Karadoğan, şimdi de dünyanın en önemli sosyal girişimcileri arasına katıldı.

Boehringer Ingelheim ve Ashoka’nın işbirliğinde sürdürülen Daha Fazla Sağlık projesi

kapsamında Türkiye’de engellilik konusuna bakışı değiştiren sosyal girişimci Celal Karadoğan, küresel sosyal girişimciler ağına katılıyor. Engelli gençlere farklılıklarıyla var olabilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri ve güçlenebilecekleri bir alan yaratan Genç Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü kurucusu Celal Karadoğan, geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler’in 1000 Yıl Kalkınma Hedefleri kapsamında belirlenen ‘Dünyaya ilham veren 10 gönüllü’ arasında yer aldı.

Uzun yıllar profesyonel tekerlekli sandalye basketbolu oynayan Celal Karadoğan, Türkiye’de engellilere bakış açısının acıma kültürü altında olmasının engelli bireyleri daha pasif hale getirdiğini düşünerek bu soruna bir çözüm aramak üzere yola çıkıyor. Bu anlayışı değiştirmeye yönelik sistematik çözümler getirmek amacıyla da 2005 yılında Genç Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü’nü kuruyor.

Genç Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü, Celal Bey’in gençlere olan inancıyla hızla gelişiyor ve bünyesinde birçok başarılı sporcuyu barındırır hale geliyor. Kulübün engelli ve engelsiz sporcuları atletizm, masa tenisi ve yüzme branşlarında Atletizm Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası, Masa Tenisi Avrupa Şampiyonası gibi önemli şampiyonalarda madalya ve derecelere sahip.

Kulüp şimdi de 2016’da Brezilya’da yapılacak Paralimpik Oyunlar’a değişik branşlarda en az 10 sporcu göndermeyi hedefliyor.

1000 çocuk ve genç, proje geliştirme fırsatı yakaladı

Engelli ve engelsiz gençlerin el ele vererek engellerin üzerinden geldiğini belirten Celal

Karadoğan, ‘Burada birlikte çalışan engelli ve engelsiz gençler farklılıklarına rağmen eşit olduklarını anlıyor. Kulüpte gerçekleştirilen spor, sanat, eğitim desteği gibi faaliyetlerde engelli bireylerin eğitmen, antrenör olarak yer alması önyargıları yıkıyor. Ayrıca gençleri birer elçi olarak gündelik hayatlarında engelli haklarını savunmaya teşvik ediyor. Bugüne kadar 1000’den fazla çocuk ve genç, birlikte proje geliştirme fırsatını yakaladı. Bu fırsatları artırmak için deneyimlerimizi diğer gençlik ve engellilik örgütleriyle paylaşıyor ve ülke düzeyinde politikaları etkilemeyi amaçlıyoruz’ dedi.

Sosyal girişimcilere tam destek

Boehringer Ingelheim ve uluslararası sosyal girişimcilik ağı Ashoka’nın birlikte dört yıldır

devam ettirdiği sosyal sorumluluk projesi Daha Fazla Sağlık kapsamında, Celal Bey’e maddi destekten halkla ilişkiler ve stratejik danışmanlığa, kurumsal gelişimden etkinlik organizasyonuna kadar birçok alanda profesyonel destek verilecek.

Türkiye’den dünyaya ilham veren sosyal girişimci

KSS

Uygulamaları

26

Page 27: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri kapsamında, daha iyi bir toplum için proje üreten 10 genç ödüllendirildi. Bu yıl beşincisi düzenlenen yarışmanın finalistleri 14 Kasım’da Santralistanbul’da gerçekleştirilen törende açıklandı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin öncülüğünü üstlendiği ödül programı, International Youth Foundation

(Uluslararası Gençlik Vakfı) ve Sylvan/Laureate Foundation (Sylvan/Laureate Vakfı) işbirliğiyle düzenleniyor.

Toplamda 112 başvuru arasından seçilen 10 genç sosyal girişimci iki farklı seçici kurulun kararıyla belirlendi. BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri

projesinin başlıca hedefi, yaşadıkları topluma değer katabilen genç sosyal girişimcileri bularak onlara destek olmak. Aynı zamanda verilen ödüllerle sosyal girişimciler ağı oluşturmak ve gençlerin her yıl daha da büyüyen bu ağ aracılığıyla bilgi ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşmasını sağlamak.

Her sene seçilecek olan on genç sosyal girişimci, liderlik vasıflarının geliştirilmesi ve topluma sağladıkları faydanın sürdürülebilmesi için mentor desteği alıyor, özenle hazırlanmış eğitim programlarına katılıyor ve eğitim sürecinin sonunda bir ödül töreni ile onurlandırılıyor. Genç Sosyal Girişimci Ödülleri ile finalistlerin her birine, projelerini geliştirebilmeleri için nakit para ödülü de veriliyor.

BİLGİ Genç Sosyal Girişim Ödülleri dağıtıldı

Alican ÇELİK Yaş: 24, Dijital Gönüllüler

Beybin ESEN Yaş: 26, Evimi Tut

Emre DANACI Yaş: 28, Yuvarla.org

EMRE GÜNDOĞDU Yaş: 29, Herkes İçin Mimarlık Derneği

Gökçe GÜLCÜLER Yaş: 22, Ustamdan

Merve Akdağ ÖNER Yaş: 29, Şehrine Ses Ver

Merve SARISAKAL Yaş: 26, Yeni Nesil Su Tasarrufu Cihazı

Mustafa Emre SELEK Yaş: 24, Volumeteer.org

Tugay TUNA Yaş: 18, Yazılım Kulübü

Volkan HATUNOĞLU Yaş: 29, Paralimpik Yelken

Üniversite

27

Ödül alan projeler

Page 28: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Nasıl bir araya geldiniz?

Itır Erhart: Ben 2004 yılında Chicago’da Team in Training’a katılarak Lösemi ve Lenfoma Derneği için koşmaya ve kaynak yaratmaya başladım. 2005 yılında Türkiye’ye döndüğümde ve Belgrad Ormanı’nda maraton antrenmanı yapan Tolga,

Cem, Tevhide ve Şebnem ile tanıştım. Renay ise bireysel olarak TOFD (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği) için koşuyordu o sıralarda. Türkiye’de dayanıklılık artırıcı sporlar aracılığı ile kaynak ve farkındalık yaratma fikri etrafında toplandık ve Adım Adım’ın kurulması için çalışmalara başladık. Sivil toplum liderleriyle, antrenörlerle,

Ashoka, Adım Adım’ın büyümesine katkı sağlayacak

Adım Adım oluşumundan Renay Onur, Itır Erhart ile güncel projeleri ve dünyanın en büyük sosyal girişimci ağı olan ASHOKA’ya “Ashoka fellow’’ seçilmelerini konuştuk.

KSS

Söyleşi le

ri

28

Itır Erhart Renay Onur

Page 29: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

sporcularla görüştük; anketler ve odak grup çalışmaları yaptık ve bu fikre inanan 48 koşucu ile birlikte 2008 yılında Türkiye’nin ilk yardımseverlik koşusunu gerçekleştirdik. Şu anda 7 bini aşkın üye ve takipçimizle Türkiye’nin ilk ve en geniş yardımseverlik koşu grubuyuz. Ayrıca Türkiye’nin en büyük iki maraton organizasyonları olan İstanbul ve Antalya maratonlarının en büyük katılımcı kitlesiyiz.

Bugüne kadar nerelerden, kimlerden destek aldınız?

Bizim en büyük desteğimiz sivil toplumun gelişmesi için harekete geçen koşucularımız; icra kurulunda ve STK sorumlusu olarak gönüllü çalışan arkadaşlarımız. Bunun yanı sıra bize destek veren çok sayıda kurum ve birey var. Ana sponsorumuz Asics; iletişim sponsorumuz Bersay, reklam sponsorumuz HEP; kurumsal kimlik ve tasarım sponsorumuz BEK bunlardan sadece bir kaçı.

Yapılan bağışları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Adım Adım koşucuları şu ana kadar desteklediğimiz vakıf ve derneklerin sosyal sorumluluk projeleri yararına toplam 7 milyon TL kaynak yarattılar. Her koşucu 150-200 kişiye bağış mesajı gönderdiği için ciddi bir farkındalık da yaratılıyor bir yandan. Örneğin, koşucu eğer AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) için koşuyorsa bu mesajda Türkiye’de kadınların yüzde 7’sinin okuma yazma bilmediğini; bu nedenle temel okuryazarlık eğitimlerine veren için bu vakıf için koştuğunu anlatıyor. Koruncuk Vakfı için koşuyorsa Bolluca Köyü’ndeki çocukların akranlarıyla eşit şartlarda eğitim ve sağlık hizmeti almasının önemini anlatıyor ve korunmaya muhtaç çocukların ihtiyaçlarına dikkat çekiyor.

Adım Adım oluşumunun güncel çalışmalarından söz eder misiniz?

Adım Adım oluşumu olarak 16 Kasım Pazar günü Vodafone İstanbul Maratonu’na katıldık. Bu yarış için aylarca hazırlıklar gerçekleştirdik. Daha önce hiç koşmamış, hatta uzun mesafe yürümemiş olsa

bile bu yarışta bizimle birlikte “iyilik peşinde” 1.200 kişi, 64 şirket kendi kurumsal takımları ile koştu.

Dünyanın ilk ve en geniş bir sosyal girişimci ağı olan ASHOKA’ya “Ashoka fellow” seçildiniz. Ashoka’dan bahsedebilir misiniz?

Memnuniyetle. Dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimci ağı. Toplumsal sorunlara kalıcı çözümler getiren sosyal girişimcileri buluyor, onları destekleyerek potansiyellerini gerçekleştirmelerini ve çözümlerini yaygınlaştırmalarını sağlıyor.

Ashoka’nın etki analizi ülke düzeyinde sistematik değişim sağlayan Ashoka üyelerinin yüksek oranlarını ortaya koyuyor: Ashoka üyeliğine seçilmelerinin ardından sosyal girişimcilerin %76’sı 5 yıl içinde, %83’ü ise 10 yıl içinde ülkelerinde ulusal düzeyde yeniliklere imza atıyor.

Kriterleri yenilikçilik, yaratıcılık, girişimcilik, sosyal etki ve etik doku. Türkiye’de 2000 yılında başlamış ve bugüne kadar seçilen 31 Ashoka Fellow arasında; Hayrettin Karaca, Serra Titiz, Victor Ananias, Bedriye Hülya, Şehnaz Layıkel, İbrahim Betil, Ömer Madra, Nasuh Mahruki, Tülin Akın ve Güneşin Aydemir gibi isimler de bulunuyor. Bugüne kadar Türkiye’den hiç iki kişilik bir ekip seçilmemiş.

Ashoka’nın 70 ülkeden 3.000’i aşkın Ashoka üyesi insan hakları, kalkınma, çevre, sağlık, eğitim, gençlik ve vatandaş katılımı gibi çeşitli alanlarda çalışıyor. Nobel Barış Ödülü sahibi Grameen kurucusu Muhammed Yunus, Wikipedia kurucusu Jimmy Wales, Fairtrade kurucusu John Rice gibi isimler var. Geçen hafta açıklanan bu yılın Nobel Barış Ödülü’nü alan Kailash Satyarthi da Ashoka Fellow.

Eklemek istedikleriniz

Ashoka ağına dahil olmamızın Adım Adım’ın büyümesi ve etki alanının artması açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Page 30: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal

sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk

CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan

Kurumsal Sosyal Sorumlulukkuruluşunuzun kişiliğidir...

CSR Turkey

Page 31: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal

sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk

CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan Paydaşlar Çevre Etik Farkındalık Entegrasyon Gönüllülük Kurumsal vatandaşlık İtibar Değişim Kurumsal sosyal sorumluluk CSR Proje Sürdürülebilirlik İnsan

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mayıs-Haziran 2012 • Sayı: 3

Dosya: Otomotiv Sektöründe KSS

Değişimi yönetmenin

onu yaratmaktıren etkili yolu

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz-Ağustos 2012 • Sayı: 4

CSR Turkey Magazine

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Eylül-Ekim 2012 • Sayı: 5

sorunun ya daçözümünparçası olmak

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz - Ağustos 2013 • Sayı: 10 • ISSN 2147-6179

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2013 • Sayı: 12 • ISSN 2147-6179

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Temmuz-Ağustos 2014 • Sayı: 16 • ISSN 2147-6179

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Ocak-Şubat 2014 • Sayı: 13 • ISSN 2147-6179

yaşınd

a...

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mart-Nisan 2014 • Sayı: 14 • ISSN 2147-6179

KSS politikası sürdürülebilir değildirPaydaş iletişimi sağlanmadıkça

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mayıs-Haziran 2014 • Sayı: 15 • ISSN 2147-6179

CSR Turkey

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2012 • Sayı: 6

Sessiz kaldıkça

hızlasona yaklaşıyoruz

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mart-Nisan 2013 • Sayı: 8 • ISSN 2147-6179

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mayıs-Haziran 2013 • Sayı: 9 • ISSN 2147-6179

Aksiyonlarınız

kaybetmeyeceksinizsamimi oldukça

Page 32: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Kipa ve Kipa’nın ana ortağı olan global perakendeci Tesco’nun kurumsal sorumluluk öncelikleri nelerdir?

Nazlan Ertan (Kurumsal İlişkiler Direktörü): İki yıl önce, Tesco temel değerlerine bir yenisini ekledi. “İmkanlarımızı yararlı işler için kullanıyoruz” diye özetlediğimiz bu değer, kuruluşumuzdan beri “iyi bir komşu olmak” ve “topluma aldığımızdan daha fazlasını vermek” hedeflerimizin diğer bir ifadesi.

Hem Türkiye’de, hem de dünyadaki 12 ayrı ülkede müşterisini işinin merkezine koyan bir perakendeci ve iş arkadaşlarına önem veren bir işvereniz. Süt sattığımız çocuğa, 1TL kampanyamızla bütçesine katkıda bulunduğumuz anneye, işe alıp yetişridiğimiz yeni mezuna, pek çok kişinin hayatına dokunuyoruz. Bu dokunuşun pozitif bir iz bırakması çok önemli.

Ekip olarak, imkanlarımızı faydalı işler için kullanıyoruz

KSS

Söyleşi le

ri

32

Tesco Kipa’nın kurumsal sorumluluk, kurumsal sosyal sorumluluk odaklı çalışmalarını şirketin, bu alanlardaki faaliyetleri yürüten ekibi ile konuştuk.

İlke Gülseren Pınar YapanoğluNazlan ErtanBensu Dutsağ

Page 33: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Elimizdeki imkanları iyi kullanabilmek ve uzun soluklu, anlamlı projeler yapmak için, hem kendi yeteneklerimizle örtüşen, hem de içinde bulunduğumuz toplum için önemli olan üç alan seçtik. Bunlar, gençler için fırsatlar yaratmak; sağlıklı yaşama katkıda bulunmak ve gıda ısrafını engellemek.

Her birinde de önemli mesafe katettik. Şöyle ki;

2013/14 yılında, gençler ve çocuklara 1,5 milyon fırsat yarattık, bu hedeflediğimizin üç katı. Buna ulaşmak için, mesleki eğitimden gönüllülük günlerine 12 farklı proje yaptık.

Sağlıklı Yaşama Katkı Sağlıyoruz” başlığı altında ise hem müşterilerimizin hem de çalışma arkadaşlarımızın daha sağlıklı bir hayat sürmelerine ve obeziteyle mücadeleye yardımcı olmak adına Aile Kulüplerimiz aracılığıyla yaklaşık 130 bin kişinin fiziksel aktivitelere katılımını sağladık. TEGV ile yürüttüğümüz “İyi Yaşam” projesiyle çocuklara iyi beslenmenin ve aktif yaşamın önemi anlatıyoruz. Şimdi ikinci yılına girdiğimiz projede, ulaştığımız çocukların yüzde 95’i hayatlarında ilk kez sağlıklı beslenme eğitimi almış -yani tek projemizle iki önceliğimize hizmet ediyoruz.

Bir diğer önemli amacımız olan “Gıda İsrafını Önlemek” kapsamında, tedarikçilerimizle işbirliği yapıyor; müşterilerimize gıda ısrafını engelleyecek paketleme ya da ufak porsiyonlar sunuyoruz. Müşterilerimizin yüzde 64’ü, bizim onlara evde gıda ısrafını engellemek konusunda yardımcı olduğumuzu düşünüyor. Aile kulüplerinde gıda israfını önlemeye yönelik eğitimler ve gıda israfını engelleyen yemek tarifleri yarışmaları yapıyoruz.

Bunlar sadece kağıt üzerinde kalmış rakamlar olmaktan çok uzak. Sadece bizim değil, Kipa’nın pek çok çalışanının işlerine ek olarak yaptıkları çalışmanın bir parçası. Ancak biz ekip olarak çoğu çalışmada öncülük etmeye çalışıyoruz.

Kurumsal Sorumluluk Müdürümüz İlke Gülseren,

yıllardır bu işi yapıyor. TEGV ile olan işbirliğimiz gibi büyük projelerden mağaza gönüllülük günlerine, Kipa Gençlik Atölyesinden bağış etkinliklerine pek çok projeyi yönetti ve projelerimizin birbirini destekleyen bir bütün olmasını o sağladı.

Aile Kulüpleri Müdürümüz Esra Sarkın, Türkiye’nin farklı illerinde 12 Aile Kulübü kurdu, hepsinin aktivite programını tek tek organize etti. Edirne’den Konya’ya, çocuklarının bale ya da İngilizce öğrenmesini isteyen anneler, mutfaklarında gıda ısrafını engelleyecek yemekler yapmak isteyen ev hanımları ya da sağlıklı yaşam için pilates yapmak isteyen gençler Aile Kulüplerimize geliyor. Böyle bir uygulama rakiplerimizde yok. Tesco dünyasında da öncüyüz. Şimdi İngiltere de Aile Kulüpleri kurmaya başladı.

Kamu Kurumlarıyla İlişkiler Müdürümüz Pınar Yapanoğlu ise, artık kurumsal sorumluluk konusuna da eğiliyor. Bu yeni organizasyon şemasıyla, kurumsal sorumluluk da devlet ile ilişkilerimizde diyalog konularından biri oluyor.

En son olarak da, genç mezunumuz Bensu Dutsağ, mağazalarımızdaki gönüllülerimizden oluşan Toplum Elçileri programımızı yönetiyor. Bensu sayesinde Türkiye’nin farklı yerlerindeki mağazalarımızda, Öğretmenler Günü ya da Sağlıklı Beslenme günlerinde ortak çalışmalar yapabiliyoruz.

Gençlere ne tür fırsatlar yaratıyorsunuz?

İlke Gülseren (Kurumsal Sorumluluk Müdürü): Gençlik ve gençlere fırsat ifadeleri o kadar geniş ki, bu konuda bizim düşünme şeklimiz de ister istemez bir evrim geçirdi. İlk bir yılda, gençlere “biz yapmazsak ulaşamayacakları bir imkan” vermek istedik. Bu da, Ankara’daki ilkokul öğrencilerini alıp hayatlarında ilk kez operaya götürmekten, ağaçsız bir okula ağaç dikmeye ya da bir kütüphane armağan etmeye kadar geniş bir yelpazeye yayıldı. Şimdi, projemizin ikinci yılında, yarattığımız

33

Page 34: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

imkanın daha kalıcı olmasını istiyoruz. Öncelikle, odağımızı 16- 25 yaş arasına aldık. Bu gençlere, kişisel gelişimlerinde yardımcı olmak, onlara günümüzün sert rekabet ortamında öne geçirecek yetenekler kazandırmak istiyoruz. Bu konuda çalışmalarımızdan biri, Kipa Gençlik Atölyesi. Kendi eğitimlerimizden faydalanarak hazırladığımız beş çalışma modülü, gençlere işte iyi ilişkiler kurmak ya da yaratıcı fikirlerini somut planlara dökmek gibi ihtiyaç duydukları pek çok beceriyi sunacak.

Yine TEGV’e devam eden çocuklara yönelik İyi Yaşam projemiz, üç yılın sonunda 160,000 çocuğa ulaşacağız.

Sağlıklı yaşam ve gıda ısrafı konusu sizin için yeni bir öncelik. Bu konuda neler yapıyorsunuz?

Pınar Yapanoğlu (Kamu ile İlişkiler ve Kurumsal Sorumluluk Müdürü): Türkiye’de her yıl 350 bin ton gıda israfı gerçekleşiyor. 180’i aşkın mağazası olan bir gıda perakendecisi olarak, üstümüze düşeni yapmayı hedefliyoruz. Tedarikçilerimizle işbirliği yaparak, gıdanın daha iyi korunacağı paketleme sistemleri ve tek yemeklik, daha küçük porsiyonlar yaratıyoruz.

Gıda israfını azaltmak için yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında, son üç yıldır, tutarlı bir şekilde kendi operasyonlarımızda israfın azaltılmasını teşvik ediyoruz. Oluşturduğumuz etkin kayıt takibi sistemi ile tüm değer zincirinde, yani tarlada, çiflikte, dağıtımda, ulaşımda, mağazalarda ve müşterilerimizin evlerinde israfı en aza indirmeye çalışıyoruz.

Aile Kulüplerinizde ne tür etkinlikler yapıyorsunuz?

Esra Sarkın (Aile Kulüpleri Müdürü): Üyelerine İngilizce derslerinden sağlıklı yaşam etkinliklerine pek çok ücretsiz etkinlik sunan Aile Kulüplerimiz, Kipa Kurumsal Sorumluluk önceliklerimiz ve “iyi bir komşu” olma hedefimizin önemli bir parçası. Üye sayısı 80,000’i aşan 12 Aile Kulübümüz, özellikle çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik etkinliklerle, modern ve eğlenceli bir sosyal ortam sunuyor.

Gençler için eğitici ve öğretici kurslar ve etkinlikler düzenliyoruz. Böylece genç üyelerimizin kişisel gelişimden yabancı dile, el işinden dans derslerine pek çok beceri ve hobi kazanmalarına yardımcı oluyoruz. Son dokuz ayda, 10 bini aşkın gence ulaştık.

Düzenlediğimiz seminer ve aktif yaşam kursları ile sağlıklı yaşam ve obeziteyle mücadeleye katkıda bulunuyoruz. Sadece 2014 Mart ayından bu yana, aktif yaşam faaliyetlerimize, 90 bine yakın katılım oldu. Yerel kurumlar ile birlikte 18 yaş üstü gençlere ve ev hanımlarına meslek edindirme kursları düzenliyoruz. Eğitici tiyatrolar, el işi etkinlikleri, branş kursları ve aile eğitimi seminerleriyle, çocuklar ve ebeveynlere birlikte sosyalleşebilecekleri bir ortam sağlıyoruz.

Toplum Elçileri ne tür çalışmalar yapıyor?

Bensu Dutsağ (Kurumsal İlişkiler Uzmanı): Sayıları 75’e varan Toplum Elçilerimiz, toplum çalışmalarına ilgi duyan Kipa çalışanları. Biz onlara her ay küçük bir bütçe sunuyoruz, onlar da bu bütçeyi içinde yaşadıkları topluma faydalı olmak için kullanıyorlar. Genç, enerjik ve yaratıcılar - ayrıca içinde yaşadıkları toplumu da iyi tanıdıkları için mikro-projeler yapma konusunda çok başarılılar. Önceliğimiz eğitim ve gençlere fırsatlar yaratmak. Çoğunlukla okullara yardımcı oluyor, onlara ihtiyaç duyduklarını sağlamak için canla başla çalışıyoruz.

Toplum Elçilerinden başka çalışanlar da kurumsal sorumluluğa katılıyor mu?

Nazlan Ertan (Kurumsal İlişkiler Direktörü): Hem de nasıl. İş arkadaşlarımıza yaptığımız anketler arasında, Kurumsal sorumluluk çalışmalarının işimizde onları en çok motive eden şeylerden biri olduğu çıktı. Hemen hepimiz, yılda en az bir gün gönüllü çalışıyor, bazen öğrencilerle birlikte bahçe düzenliyor, bazen de galoş yapıyoruz. Bu çalışmalara Yönetim Kurulu da, en yeni mezunumuz da omuz omuza dahil oluyor.

34

Page 35: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Serdar Tunçer

www.dijitalkss.com @serdartun

Sürdürülebilirlik kavramı üzerine yazmak ciddi riskler taşıyor. Çünkü ilgilenen herkesin az çok bir tanımı ve sürdürülebilirlik anlayışı var. Ve herkesin tanımı da yürüttüğü projeler de elbette kendisine doğru. Ortak bir dil oluşturulabilmiş değil. Ancak söylerken bile çoğumuzun zorlandığı -ki sözüm ona tüm topluma anlatacağız- bir nevi Levent Kırca’nın “Associated Press” parodisi halini almış sürdürülebilirlik kavramını, daha da anlaşılmaz hale getirmek için sanki özel bir çaba gösteriliyor. Hem çok havalı, hem de ne ifade ettiği net bir şekilde anlaşılmıyor. Devasa online bilgi kaynaklarına şöyle bir göz atın, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Ancak peşinen söyleyeyim, bu çok değerli kavramın söz konusu hale gelmesinin ne ekosisteme, ne kavramı sahiplenen şirketlere ne de en önemlisi bizlere bir faydası var. Üstelik sürdürülebilir yaşam yaklaşımı ilk olarak bu topraklarda konuşulmuş ve biliniyorken... Lütfen yazıyı biraz daha okuyun, “bu topraklar” derken ne demek istediğimi özetle anlatacağım. Ve sürdürülebilirliğin “bizler için” ne olduğunu ve onu nasıl unuttuğumuzu da...

Öyleyse nedir bu sürdürülebilirlik?

Tüm referans kaynaklarda kamuoyunun sürdürülebilirlik kavramıyla tanışması, Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yayınladığı “Ortak

Geleceğimiz” isimli rapor sayesinde olduğu edilir. Ancak insanlık bu kavramı, belki bu sözcükle değil ama kelimenin tam anlamıyla bilinen ilk yazılı destan olan Gılgamış’tan itibaren (MÖ 2700) biliyordu. Bu kavram yine binlerce yıl önce bilenen tüm dinlere sahip insanlar ve farklı etnik kökenden gelen toplumlar tarafından biliniyordu. Tüm kutsal kitaplarda farklı sözcüklerle olsa da ismi ve tarifi geçiyor.

Hayat ağacı ne ise sürdürülebilirlik odur

Ağaç, özellikle de “Hayat Ağacı” sembolizmi aşağı yukarı bütün toplumlarda kendini gösterir. Hayat ağacı “yaratılışın kaynağıdır”, “bu dünya ve öte dünya arasındaki bağlantıyı kuran temel direktir”,

“insanın kaderini belirleyen bir sınavdır”, “bereket, şifa, hayat, ölümsüzlük, gençlik, güzellik, mutluluk kaynağıdır”, “yağmuru, rüzgârı, güneşi etkiler...” Yerin altını, toprağı ve gökyüzünü kapsar (daha ne olsun). Sümerler ona “Huluppu” dediler. Oğuz Türkleri “Temir Kavak”, İskandinav toplumları ise “Yggdrasil”. Çeşitli dillerde “Evren ağacı”, “Kozmik ağaç”, “Sonsuzluk ağacı” anlamına gelen sözcükler kullanıldı. Taoizm’de üç bin yılda bir, yiyeni ölümsüz kılan bir meyve veren ağaç vardır. Gılgamış’te her şey ağaçla başlayıp, ağaçla biter. Ve Gılgamış destanda, ağaçların yok olduğu gün dünyanın da yok olacağını söyler. Şamanizm inancına göre, göğün yedi kattan oluştuğunu anlatan ve meyveleri, irili ufaklı, hayattan aldıkları ve verdikleri de boy boy insan ruhları olan ağaçtır. Kabala inancına göre hayatın ve yaşamın hem kaynağı hem sebebidir. Bazen kökü yer altında, bazen de dalları aşağıda ve ters duran bir şekilde tasavvur edilmiştir ama hep ebedi canlı ve hayatın kaynağıdır. Hayat Ağacı’nın çevresinde ya da içinde mutlaka bir su kaynağı bulunur.

Mesele sadece ağaç mı?

Hayat Ağacı’nın farklı toplum ve farklı dönemlerde karşımıza çıkma sı gayet doğal. Bu bazen zeytin, bazen sedir, kayın bazen de defne oldu. Sürdürülebilir hayat, kendi meyvesinden-tohumundan tekrar

tekrar doğan bir ağaçla simgelenmeyecek ti de neyle simgelenecekti sonuç ta, değil mi? Anneannemizin dokuduğu kilimde, izlediğimiz 3 boyutlu “Avatar” filminde, dinlediğimiz türküde o var. Bundan sonra biri bana sürdürülebilirlik nedir dediğinde “ekonomik, çevresel, toplumsal” diye başlayan bir tanımdan öte herkesin anlayabileceği daha “bizden” ve kısa bir cevabım var. Meselenin sadece bir ağaç olmadığını bilerek.

Sürdürülebilirlik aslında nedir?

Makale

35

Page 36: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

İtibar Yönetimi Enstitüsü ve Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen 3. Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı’nda akademik çevre ile iş dünyası bir araya geldi.

İtibar Yönetimi Enstitüsü Başkanı Orhan Samast’ın açılış konuşmasıyla başlayan

konferansta Samast; “Kadir Has Üniversitesi ile bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz İtibar Yönetimi Konferansı için ekip olarak çok çalıştık. Konferansı düzenlemedeki amacımız itibar konusunda bilgi eksikliğini gidermek. İtibar Yönetimi Enstitüsü olarak itibar yönetimi ile ilgili farklı illerde çok sayıda etkinlik, yayın ve eğitim yaptık. Yakın zamanda burs vermeye de başlıyoruz. Kurumsal itibar yönetimi konusunun yanında Şehirlerin İtibarı konusuyla da yakında ilgilendiklerini ve “şehirlerin itibarı” ana temasıyla Bursa’da Yeşil Şehirler Zirvesi’ni düzenleyeceklerini belirti. Etkinliklerle özel sektör ve akademik çevreyi buluşturmaya devam edeceğiz.” dedi.

Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman ise şöyle konuştu: “İtibar konusu, toplumumuzda yaşayan milyarlarca insan gibi sosyal biraz da felsefe olarak üzerinde düşünülen idrak edilmeye çalışılan bir kavram. 3 yıl önce bu konferansı düzenleyerek kavram üzerinde düşünmeye başladık. İtibar kelime anlamıyla bakıldığı zaman bir şeyin yerine geçme, sayma, saygı gösterme ve saygınlık gibi anlamlara geliyor. Batı dillerinde ise ‘reputare’ olarak kullanılan itibar yeniden düşünme, bir şeyi tam manasıyla ele alma, değer verilen bir şey gibi anlamlar taşıyor. Kurumsal düzeyde itibar kelimesinin anlamına bakıldığında eskiden sadece ürettiği malın niteliğiyle kurumların itibarı ölçülürken bugün daha geniş bir anlamda itibarın ele alınması ve korunması gerekiyor. İtibarı demokratik bir kavram olarak ele alabiliriz. Demokrasinin

gelişimi ile paralel bir yanı var. Demokrasi nasıl ki saydamlıkla hesap vermekle ilişkili ise itibar da kişi ya da kurumun herhangi bir şeyi kendi bildiği gibi yapmaması, başına buyruk hareket etmemesini gerektiriyor.”

Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Türkiye’de itibar kavramı gibi önemli bir konuya ait bir konferansa ev sahipliği yapmaktan ve 3 yıldır konferansı sürdürebilmekten dolayı emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.

Reputare Consulting (Danışmanlık) Müdür Yardımcısı ve şirket ortağı Linda Locke itibar yönetimi kavramını dünyadaki gelişmelerle ve trendleri değerlendirerek ele aldı.

Markam A.Ş. Kurucusu ve Yöneticisi Güven Borça konuşmacı olduğu panelde “Marka mı? İtibar mı?” sorgulamasını yaparken marka kökenliler için önce markanın geldiğini ve itibar yönetiminin markanın alt çatısında yer aldığını savunduklarını belirtti. İtibar kökenliler için ise önce her şeyin itibarla başladığı, marka iletişim çalışmalarının itibar yönetimine destek verdiği tezinde olduklarını dile getirdi. Borça, dijitalleşmeyle birlikte marka yönetiminin karmaşık bir hal aldığına da konuşmasında değindi.

8 oturumda 43 konuşmacının yer aldığı konferansın gerçekleşmesine katkı sağlayan VİKO, TÜRKKEP, ANS Organizasyon, Mandalina Reklam Ajansı, ERA Research, FORSNET, Tesis Elektronik şirketlerine plaket takdim edildi.

Yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda akademisyen ve iş dünyası temsilcisinin bir araya geldiği konferansa gösterilen yoğun ilgiden memnun olduklarını ifade eden Orhan Samast, 2015 yılında gerçekleştirecekleri bir sonraki konferansın temasının “Marka ve İtibar” olacağını belirtti.

İtibar Yönetimi Konferansı İstanbul’da yapıldı

KSS

Uygulamaları

36

Page 37: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 38: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Öncelikle gönüllülüğün tanımını nasıl yaparsınız? Gönüllülük, ülkelerin kalkınma planlarına nasıl katkı sağlayabilir?

Gönüllülüğün herkes tarafından kabul edilmiş bir tanımı yok. Ancak, gönüllülüğü maddi bir karşılık beklemeden özgür irade ile topluma bir değer katma

amacı ile yapılan faaliyetler olarak tanımlayabiliriz. Gönüllülük; dayanışma, bağlılık ve güven gibi değerleri içinde barındırır ve insani ilişkilerin ayrılmaz bir parçasıdır.

Gönüllülük, bireylerin kendi toplumlarında söz sahibi olmalarını sağlayan bir araç olduğu için ülkelerin kalkınma planlarını gerçekleştirmeleri açısından çok önemlidir. Binyıl Kalkınma Hedefleri için konulan sürenin dolması ile 2015 sonrası kalkınma gündemi konuları tartışılıyor. Bu tartışmalarda tüm toplumlar, insan merkezli kalkınmanın ve sosyal, ekonomik ve çevresel dönüşümü gerçekleştirmede güçlendirilmiş bireylerin olumlu etkisinin önemine vurgu yapıyor. Bu noktada da, gönüllülük böylesi bir dönüşüme anlamlı biçimde katkı sağlamanın yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Küreselleşme, kurumsal sosyal sorumlulukla gelen çalışan gönüllülüğü ve yeni teknolojilerin yayılması gibi faktörlerin sonucu olarak, insanların gönüllü faaliyetlere katılabilme imkânları son yıllarda arttı. Bireylerin gönüllü faaliyetlere katılması, yaşadıkları çevrede gördükleri sorunu düzeltmek için hareket geçmeleri, başka kişileri teşvik etmeleri bundan 10 yıl öncesi ile karşılaştırıldığı zaman artık çok daha kolay. Teknoloji bu anlamda bizlere yardımcı olan önemli bir araç. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) olarak biz de bireylerin katılımını teşvik etmek ve kolaylaştırmak için farklı gönüllülük fırsatları yaratmaya çalışıyoruz. UNV Online Volunteering (Çevirimiçi Gönüllülük) de bu uygulamalarımızdan bir tanesi. Kişiler yaşadıkları yerden bağımsız olarak dünyanın herhangi bir ülkesindeki bir BM projesine ya da sivil toplum kuruluşuna www.onlinevolunteering.org internet sitesi üzerinden kayıt olarak gönüllü bir şekilde destek olabiliyorlar.

Günümüz Türkiye’sinde gönüllülüğün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de gönüllülük kavramı geçmiş yıllardan beri var. Son dönemde artan toplum bilinci, güçlenen sivil toplum örgütlenmeleri, uluslararası

Gönüllülük, dönüşüme katkı sağlamanın yoludur

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) Program Uzmanı ve Ulusal Gönüllülük Komitesi (UGK) 2014 yılı Sekreteryası görevini yürüten Burcu Tamgaç Mörel ile gönüllülük üzerine söyleştik.

KSS

Söyleşi le

ri

38

Page 39: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

kurumların sunduğu farklı gönüllülük fırsatları ve de özel sektör kuruluşlarının çalışanlarının katılımını desteklediği çalışan gönüllülüğü, gönüllü faaliyetlerin yaygınlaşması ve gelişmesi açısından önemli ve faydalı adımlar. Alanda yaşanan olumlu gelişmelerin yanında hala yapılması gereken çok şey var. Karar verici durumdaki kamu kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek gönüllülük alanında yapılması gerekenleri değerlendirebildiği hatta farklı tematik alanlarda çalışan sivil toplum örgütlerinin bile gönüllülük alanında bir araya geldiği bir platform yoktu. İşte biz de UNV olarak, bu eksiklikten yola çıkarak Ulusal Gönüllülük Komitesi’nin kurulması için çalışmalara başladık.

Türkiye’de gönüllülüğün güçlendirilmesi ve teşvik edilmesi için kurulan Ulusal Gönüllülük Komitesi’nden bahseder misiniz? Komite nasıl faaliyetler yürütüyor? İşbirlikçileri kimlerdir?

Ulusal Gönüllülük Komitesi (UGK), 5 Aralık 2013 tarihinde UNV’nin kolaylaştırıcılığını yaptığı bir yıl süren ön çalışmaların sonucunda kuruluşunu kamuoyuna duyurdu. UGK, Türkiye’de gönüllülüğün tanınması, güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasını destekleyen stratejik bir danışma organı olmayı amaçlıyor. Esas faaliyet alanlarından bağımsız olarak gönüllülük konusunda çalışan, faaliyetlerinde gönüllüler ile işbirliği yapan kamu ve sivil toplum kuruluşlarının ilk kez aynı amaç doğrultusunda bir araya geldiği bir yapı olması sebebiyle de UGK önemli bir oluşumdur. Kamu, sivil toplum kuruluşları ve bireylerden oluşan 22 üye tarafından kurulan UGK, 2014 yılında katılan yeni üyeleri ile faaliyetlerine devam ediyor. Üniversiteler, sosyal girişimler ve özel sektör kuruluşları UGK üyesi olabilirler.

UGK Kurucu Üyeleri: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, ÇASGEM, Gençlik Servisleri Merkezi -GSM, Gençtur, Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği, Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, Kırıkkaleli İşadamları ve Yöneticiler Derneği (TÜRKİAD),MAG Vakfı, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği (STGM), Sosyal İnovasyon Merkezi, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), TEMA, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG),Türk Kızılayı Derneği, Türk Ulusal Ajansı, Türkiye Gençlik Federasyonu, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV),Bireysel Üye - Gelnta Achmetoglou, Bireysel Üye -A. Duygu Fendal, Bireysel Üye -Timur Tiryaki

Mevcut ve planlanan çalışmalar nelerdir? Paylaşır mısınız?

UGK üyeleri, Çalışma Usulleri Belgesini oluştururken amaçlarına ulaşmak için 7 hedef belirledi. Bu hedefleri gerçekleştirecek faaliyetler

komite üyelerinden oluşan alt çalışma grupları tarafında yürütülüyor. Türkiye’de gönüllülüğü destekleyecek politikaların oluşturulmasına ve yasal çerçevenin iyileştirilmesine katkı sağlamak için Türkiye’deki mevcut mevzuatların taranması ve diğer ülkelerdeki iyi örneklerin ortaya

konulması yaptığımız çalışmalardan biri. Ayrıca, gönüllülerin çalışma koşulları ve mevcut hakları ile ilgili mevcut durumu anlayabilmek için gönüllüler ile işbirliği yapan kuruluşlarla bir anket yapıldı ve bu anket sonuçlarına göre gönüllü hakları ve davranış kuralları belgesini hazırlıyoruz. Tüm bunların yanında farklı şehirlerde yerel kuruluşlar ile toplantılar düzenliyor ve uzmanlık ve bilgi paylaşımı yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Gönüllülük alanında araştırma ve yayın yapılması gerekliliğine vurgu yaparak yeni çalışmaların yapılmasını da teşvik etmek de bir diğer hedefimiz.

Gönüllülük alanında çalışan tüm kurumlar için çok önemli olan 5 Aralık Uluslararası Gönüllülük Günü’nü geçen sene kişilere “Kaç saat gönüllüsün?” sorusunu sorarak bir farkındalık kampanyası ile kutladık. Bu sene ise UGK üyeleri olarak farklı illerde, farklı etkinlikler ile Aralık ayının ilk haftası boyunca kutlamaya karar verdik ve bu alana ilgi duyan tüm bireyleri, kuruluşları bu haftayı kutlamaya, gönüllülüğün önemine dikkate çekecek etkinliklere katılmaya, kendi etkinliklerini düzenlemeye davet ediyoruz.

39

Bireylerin, çevrede gördükleri sorunu

düzeltmek için harekete geçmeleri, bundan

10 yıl öncesi ile karşılaştırıldığı zaman artık çok daha kolay.

Page 40: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

ENKA Kültür Sanat Direktörü Gül Mimaroğlu: ‘‘Neşeli Pazarlar Konserleri, ENKA Kültür Sanat

Buluşmaları kapsamında sadece çocuklara yönelik olarak ve her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen bir etkinlik. Müzik ağırlıklı olarak düzenlenen bu etkinliklerde, geleceğin sanatseverleri imkan verildiğinde neler başarabileceklerini gösterme fırsatı buluyor. Ailelerin de katılımına açık olan etkinliklerde, çocuklar aileleriyle sanatsal bir ortamda keyifli vakit geçirme olanağı buluyor. Tiyatro ve dans gibi farklı sanat dallarının da çocuklarla buluştuğu bir yer olan Neşeli Pazarlar

etkinlikleri, 6-16 yaş grubundaki çocuklara ücretsiz olarak düzenleniyor’’ dedi.

Neşeli Pazarlar Konserleri’nin, bugüne kadar farklı yaş gruplarından birçok sanatçı ve müzik grubunu ağırladığını söyleyen Mimaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, Grup 24 Ayar, BT Müzik Evi, Boğaziçi Caz Korosu, CAKA’nın Yıldızları (dünyaca ünlü keman virtüözü Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) gibi müzik gruplarının etkinliğe konuk olduğunu, Neşeli Pazarlar Konserleri’nin bu yılki konuğunun ise, Barış İçin Müzik Orkestrası olacağı bilgisini verdi.

ENKA Kültür Sanat ve Barış İçin Müzik Orkestrası buluşması

KSS

Uygulamaları

ENKA Kültür Sanat, 26 yıldır kültür ve sanat olaylarının ve yapıtlarının sürekliliğini sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Geleceğin usta sanatçılarına verdiği desteğin yanında, hem toplumun kültür sanat hayatına katkıda bulunmak hem de geleceğin seyircilerini yaratmak misyonuyla çocuklara sanat zevki kazandıran çalışmalara destek veriyor. Geleceğin sanatçılarıyla, geleceğin seyircilerini buluşturan Neşeli Pazarlar Konserleri, 2010 yıldan bu yana ENKA sahnesine taşınıyor.

40

Page 41: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Barış İçin Müzik Vakfı

Barış İçin Müzik Vakfı Kurucusu ve Başkan Yardımcısı Yeliz Baki, Vakıf ve Orkestra

hakkında bilgi verdi.

Barış İçin Müzik’in, Mimar Mehmet Selim Baki tarafından 2005 yılında kurulduğunu ve bugün Vakıf çatısı altında Barış İçin Müzik Orkestraları, Barış İçin Müzik Korosu ve Barış İçin Müzik Bakır Üflemeliler Topluluğu olmak üzere üç topluluğun faaliyet gösterdiğini söyleyen Baki, Vakfın temel amacının, mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi olanağı sağlamak ve barışın sesini müzikle duyurmak olduğunu ifade etti.

Yeliz Baki çalışmaları üzerine de şunları anlattı: ‘‘Barış İçin Müzik, kurulduğu semtin sosyal dokusuyla bütünleşmiş, çocukların ve ailelerin aktif katılımıyla bir dayanışma ve paylaşım merkezi oldu. Kapılarını hiçbir ayrım gözetmeden müzikle buluşmak isteyen tüm çocuklara açtı. Barış İçin Müzik çalışmalarının ilk uygulaması İstanbul, Edirnekapı’daki Ulubatlı Hasan İlköğretim Okulu’nda haftada beş gün, 6-14 yaş aralığındaki çocuklara ders saatleri dışında verilen solfej ve akordeon dersleriyle başladı. Boş sınıflarda yirmi öğrenciyle başlayan müzik eğitimi, kullanılmayan kömürlüğün renkli ve çekici bir atölyeye dönüştürülmesiyle daha etkin hâle geldi. Barış İçin Müzik’in çocuklar üzerindeki sosyal, müzikal, barıştırıcı ve iyileştirici etkileri atölyeye devam eden çocuk sayısının giderek artmasını ve civardaki diğer okullardan da atölye talebi gelmesini sağladı. Barış İçin Müzik, Muallim Naci İlköğretim Okulu’nda da benzer bir müzik atölyesi kurdu.

2009 yılında, eğitim verilen okullara yürüme mesafesinde bulunan arsalar satın alındı ve vakfın merkez binaları inşa edilmeye başlandı. Çalışma kabinleri, solfej sınıfları, gösteri ve grup çalışma salonları, kütüphanesi ve yemekhanesi olan bu yeni binalarda 2010 yılında eğitime başlandı. 2012 eğitim öğretim yılında da Hattat Rakım İlköğretim Okulu’nda üçüncü Barış İçin Müzik Atölyesi kuruldu. 2013 yılı itibarıyla 4000 çocuk Barış İçin Müzik’in kendi mekânı ve ilköğretim okullarında kurduğu atölyelerde verilen evrensel çok sesli müzik eğitiminden faydalandı .’’

Bugüne kadar, Barış İçin Müzik atölyelerine devam eden çocuklara hiçbir yerden destek alınmadan 2000 enstrüman alındığını belirten Baki, ‘‘Başlangıçtan bu yana okullardaki atölyelerin yapılması, arsaların alımı, binaların yapımı, enstrümanların alımı, eğitmen ve personel ücretlerinin dahil olduğu tüm giderler Mehmet Selim Baki’nin kişisel imkânlarıyla karşılandı.

Barış İçin Müzik Vakfı tüm çalışmalarının sonucu olarak 2009 yılında Uluslararası Deutche Bank Urban Age Award ödülüne layık görüldü. Nüfus yoğunluğunun giderek arttığı kentlerdeki problemlere karşı geliştirilen yaratıcı çözümleri ve fırsatları ödüllendiren Urban Age Award her sene Urban Age konferansının gerçekleştirilmiş olduğu kentte, o kent kapsamında yapılan projelere veriliyor. Jüri açıklamasında ödülün Barış İçin Müzik’e verilmesinin nedeni olarak sistemin sürdürülebilir olması ve dünya için pozitif bir model teşkil etmesini gösterdi’’ dedi.

41

Page 42: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Bugün pek çok endüstride, şirketler ve diğer kilit aktörlerin denetim ve iyileştirme uygulamalarının yetersiz kalması nedeniyle tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerinin gerçekleştiğini görüyoruz. Sektöre göre değişmek suretiyle; fazla/zorla mesai, çocuk işçiliği, iş sağlığı ve güvenliği gibi, insan hakları kavramının alt başlıklarında ön plana çıkan ihlaller, çok eskilere dayanan bir kavramı bugün su yüzüne çıkarıyor: Modern kölelik.

Peki kurum ve bireyler olarak bizler bu resmin neresinde yer alıyoruz?

Sektörü ve marka bilinirliği itibariyle, tüketiciler ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının hedef noktası haline gelen, bunun paralelinde iş hayatında insan hakları ihlallerinden doğan ve doğabilecek riskleri analiz eden ve iyileştirme çalışmaları yapan şirketler mevcut. Bu şirketler, birinci ve belki de ikinci halkada bulunan tedarikçi firmalara ulaşabilse de onun ötesindeki halkalarda iyileştirme sağlaması zor olabiliyor.

Diğer yandan pek çok şirketin, insan hakları konusunu hala kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) alanının önemli bir parçası olarak kabul etmemesi ise endişe verici. İnsan hakları alanında sorumluluk kabul etmeyen şirketler genel olarak problem yokmuş gibi davranabiliyor. Problemin varlığını kabul eden bazı firmalar ise üstlerine düşen sorumluluğu yeterince üzerine almayabiliyor.

Etik kaygıların ekonomik kaygılarla çatıştığı iş dünyasında, insan haklarının korunabilirliğini sağlamak maalesef zor. Tabi bu sadece tek bir şirketin ya da sadece özel sektörün çözebileceği bir mesele değil. Bütüncül bir yaklaşım ve aktif bir ekosistem oluşturmak için kamuoyunda yapılan ihlaller ve ürün/hizmetin nasıl üretildiği konusunda farkındalık sağlanması, kilit paydaşlar arası diyalog kapısının açılması ve işbirliklerinin geliştirilmesi umut vadeden adımlar olarak görülebilir.

İş dünyası ve insan hakları alanında özel sektör, devlet ve uluslararası kuruluşların sahiplendiği ve 2011 yılında geliştirilen Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları İlkeleri kilit aktörlerin işbirliği yapabileceği bir platform sağlıyor. Bu ilkeler doğrultusunda çalışan Avrupa Konseyi, KOBİ’ler ve belirli sektörler için çeşitli rehberler geliştirdi. Ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinden İngiltere, Hollanda,

İtalya ve Danimarka’nın iş dünyası ve insan hakları ulusal hareket planları mevcut. Avrupa Komisyonu’nun açıklmasına göre 2015-2019 yılları için geliştirilen Avrupa KSS Stratejisi daha yoğun bir şekilde iş dünyası ve insan haklarına odaklanacak.

Bu alanda iyi örnek uygulamaları olan iş dünyasının görünürlüğü ve bu tip uygulamaların yaygınlaşmasını sağlamak da son derece önemli.

Türkiye’de de iş dünyası ve insan hakları konusunda başarı gösteren şirketlerin iyi örnek uygulamaları paylaşılmaya, ayrıca bu konu daha derinlemesine tartışılmaya başladı. Bunun yanında diğer paydaşlar ve bireylerin oluşturduğu ağlar da bu konunun görünürlüğü ve tartışılmasına ciddi katkı sağlıyor. Hayata Destek Derneği’nin iki yıldan beri yürüttüğü Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil imza kampanyası, mevsimlik tarım işçisi aileler ve çocuklarının sorunlarını her yönüyle ele alacak bir araştırma komisyonunun kurulmasını amaçlıyordu. İmza kampanyasının kamuoyundan büyük ilgi görmesi ve çeşitli savunuculuk faaliyetleri sonucunda derneğin hazırladığı araştırma raporu geçtiğmiz günlerde TBMM’de görüşüldü ve bu konu için Araştırma Komisyonu kuruluyor. Bu ve başka girişim modelleri, Soma maden faciası ve onu takip eden diğer İş dünyası ve insan hakları ihlalleri için de geliştirilebilir.

Diğer bir konu ise, kurumsal alıcı ve bireysel tüketicilerin satın alma davranışlarında değişiklik yapabilme potansiyeli. Kurumsal alıcılar tedarikçilerinden daha düşük fiyat ve hızlı teslim süresi talep etmek yerine, tedarikçilerini daha yaratıcı ve farklı bir üretim yapmaya nasıl (ve neden) teşvik edebilirler? Ayrıca bireysel tüketiciler aldıkları ürün/hizmetin nasıl üretildiğine dair farkındalığı hangi şekilde kazanabilir ve edindikleri bilgiler doğrultusunda satın alma davranışlarını değiştirebilirler mi?

İş dünyası ve insan hakları konusu sadece etik bir problem değil, ekonomik bir problem olarak da karşımıza çıkıyor. Sistematik bir çözüm için, sistematik bir değişim yani oyunun kurallarının yeniden yazılması gerekiyor. Kurumların yapısının değişmesi, kilit aktörler arası diyaloğun geliştirilmesi ve ortaklıkların oluşturulması, satın alma davranışlarının değişmesi gerekiyor. Belki de her şeyden önemlisi bireyde, bireylerin kalkınmaya olan bakış açısında değişim nasıl sağlanır, bunu düşünerek başlamak lazım.

İnsan hakları, kölelik, KSS…Feride DoğanTürkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Genel Direktörü

Makale

42

Page 43: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi ile ilgili olarak Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat

Sungur Bursa: “Kuruluşundan bu yana sürdürülebilir iş için kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenleri bir araya getirerek tüm paydaşlar ile güçlü platformların kurulmasına öncülük eden bir kuruluş olarak memnuniyetimizi ifade ediyor ve Borsa İstanbul’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sürdürülebilirlik Endeksi ülkemizin Yeşil Büyüme hedeflerine ulaşılmasında, kalkınma planlarının ve Orta Vadeli Programların (OVP) uygulanmasında önemli bir role sahip olacak. İş dünyasında sürdürülebilir iş modellerinin dönüşümü için çok önemli olan yasal alt yapının ve ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılmasıyla iş dünyasının rekabet gücünü ve kurumsal değerlerini artıracağına inandığımız ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedefleri için önemli bir gelişmedir. Önümüzdeki yıllarda, sürdürülebilir bir gelecek için şirketleri sürdürülebilirlik çalışmalarını artırarak, daha fazla şirketin bu endekse girebilmelerini temenni ediyoruz.”

Sürdürülebilir marka olmak için önemli bir araç

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, şirketlerin kurumsal sürdürülebilirliği hedefleyerek;

kurumsal yönetişim, şeffaflık ve hesap verebilirlik, sosyal ve çevresel değerlerin geliştirilmesi konularında iyileştirmeler yapmalarında bir ölçme ve değerlendirme aracı olarak, günümüzde ortaya çıkan yeni risk ve fırsatları yönetmede şirketlerin kapasitelerini artırmalarını sağlamayı hedefliyor. Ayrıca şirketlerin kendilerini yerel ve küresel eksende diğer şirketlerle kıyaslamalarını da sağlayacak. Bu bağlamda endeks, endekste yer almayan şirketlerin de katılım ve çalışmalarını teşvik etmede büyük öneme sahip olmasıyla iş dünyasında sürdürülebilir marka olma hareketinde önemli ve hızlandırıcı bir araç olarak ortaya çıkıyor.

Sürdürülebilir kalkınma için değişimi yönetmek

Sürdürülebilir Kalkınma için iş dünyasında değişimi yönetmenin kaçınılmaz olduğu gerçeği

ile kurumsal sürdürülebilirlik, risk ve fırsatların sürdürülebilir yönetimi, sosyal ve çevresel değerler gibi konuların öne çıkarılmasına somut bir aracı olacak Sürdürülebilirlik Endeksi, Türk şirketlerine sermaye ve finansman sağlamak, yatırım çekmede fırsat sağlamak, güvenilir ve bilinirliği artırmak gibi avantajlar sağlayarak ülke genelinde sürdürülebilir kalkınmaya hizmet edecektir.

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi dönüşüm için kaldıraç etkisi yaratacak

43

Türk iş dünyasında sürdürülebilir iş modellerine geçişe ivme kazandıracak ve sürdürülebilir markaların gelişimi için şirketlerin politikalarında ve uygulamalarında temel bir eksene yerleşmesini sağlayacak önemli bir girişim olan Borsa İstanbul liderliğinde geliştirilen Sürdürülebilirlik Endeksi hesaplanma dönemi başladı. Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa endeksi değerlendirerek Sürdürülebilirlik Endeksinin iş dünyasındaki dönüşüm için kaldıraç etkisi yaratacağını söyledi.

Page 44: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Cargill Türkiye çalışanlarının bağışladığı 95 tekerlekli ve 3 akülü sandalye, Yalova, Gemlik ve Orhangazi’de yaşayan 98 ortopedik engelliye, kendi hikâyelerini yeniden yazma konusunda güç ve fırsat verdi.

Şerife Uçkan 2003 doğumlu. 11 yaşında bir minik yürek o. Hayalleri neredeyse tüm dünyayı

kuşatıyor. Büyükannesi; “Her şeyi biliyor. Çok akıllı benim torunum” diyor. Ama o, doğuştan tekerlekli sandalyeye mahkûm. Gününün çoğu, evindeki odası ile okulundaki sınıfı arasında geçiyor. Hayatını geçirdiği Yalova’nın bile pek çok yerini henüz görememiş. Her gün okula tekerlekli sandalyesiyle gidip geliyor. Ancak eski sandalyesi neredeyse dökülmekte ve ne yazık ki ailesinin yenisini alacak imkânı yok. Bu nedenle okula gidemediği günler olmuş. Şimdi ise Cargill Türkiye çalışanları tarafından kendisine hediye edilen yeni tekerlekli sandalyesiyle okula gideceği için çok mutlu. Tabii, yine büyükannesi veya büyükbabası ile birlikte…

Elanur ise sekizinci sınıfa gidiyor. Yalova’da bedensel engelli olarak okuyan 3 öğrenciden biri ve en başarılısı aynı zamanda. Bedensel engeline rağmen yaşamının son iki yılı sporla iç içe geçmiş. Yalova Ortopedikler Spor Kulübü’nde basketbol oynuyor.

Yeni tekerlekli sandalyesi, okuluna ve basketbol antrenmanına gittiği o zorlu yollardaki en büyük yardımcısı olacak. Fakat Elanur’un basketbol oynadığı özel tekerlekli sandalyesi de kırık.

Kendi hikâyeni yeniden yaz

Tekerlekli sandalye, sağlıklı bir insan için sınırlanma ve korkuyu çağrıştırsa da bedensel

engelliler için özgürlüğü ve serbestliği ifade ediyor.

Cargill Türkiye çalışanı Muzaffer Arı; “Pek çoğunun kendi hikâyesini yeniden yazmak için yeni bir umuda ve tabii imkâna ihtiyacı var” diyor. Cargill Türkiye çalışanlarının kendi maaşlarından yaptıkları bağışlar ve Cargill Gıda Türkiye’nin Orhangazi’deki

Cargill Türkiye çalışanlarından engelli bireylere destek

KSS

Uygulamaları

44

Page 45: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Mısır İşleme Tesisleri’nde düzenlenen kermesten elde edilen gelirle satın alınan 95 adet manuel tekerlekli sandalye ile 3 adet akülü tekerlekli sandalyenin, bedensel engelli 98 kişiye bu imkânı ve umudu sağladığını söylüyor.

Arı, Cargill Türkiye çalışanları arasında düzenlenen bu kampanyanın mimarı aynı zamanda. Ona ilham veren, İzmir Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin başlattığı ‘Mavi Kapak Toplama Kampanyası’ olmuş. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin mavi kapakların tekerlekli sandalyeye dönüşmesini sağladığı kampanya, bugüne kadar binlerce engelliye umut oldu. “Bir gün TV’de, kampanyada toplanan kapakların bedensel engellilerin yüzlerinde mutluluğa dönüştüğünü gördüm ve acaba ben de bir şeyler yapabilir miyim?” diye düşündüm diyor.

Ardından kolları sıvıyor Muzaffer. Kendisine Yöresel İlişkiler Komitesinden Songül Yılgın ve Cenan Celebci de destek veriyor. Duyurular, teşekkürler, hatırlatmalar ve büyük bir duyarlılık ile şirket çalışanları kısa bir sürede hedefi 3’e katlıyor. Songül Yılgın bu konuda şu sözleri ekliyor: “Samimiyetle söylemek isterim ki, kampanya duyurumuzu hazırlarken ‘30 adet tekerlekli sandalye hedefi acaba çok olur mu?’ diye düşünmüştük Ama bugün gördük ki Cargill çalışanlarının yüreği bizim düşündüğümüzden 3 kat daha büyükmüş.”

Arı; “Cargill Türkiye çalışanları bu gönüllü projeye büyük destek oldu ve kısa sürede bağışlar katlanarak arttı. Tüm lokasyonlardan Adana, Balıkesir, Bursa, Gebze, İstanbul hatta Akın Özkutan duyarlılığı ile yurtdışındaki endüstriyel ürünler iş ünitesinden kampanyaya destek geldi. Cargill Türkiye’nin taşeron firmaları çalışanları da

kendi aralarında para toplayarak bağış yaptı. Tüm bunlar gurur veren ve örnek alınması gereken yaklaşımlar.” diyor.

30 adet manuel tekerlekli ile 2 adet akülü sandalyenin bağışlandığı Orhangazi Sakatlar Derneği’nin merkezinde düzenlenen törene, Kaymakam M. Selman Yurdaer, Belediye Başkanı Neşet Çağlayan ile ilçenin ileri gelenleri katıldı. Orhangazi Sakatlar Derneği Başkanı Emrullah Akçay konuşmasında, “Cargill ailesi her zaman gerekeni yapıyor. Bu kampanyada emeği geçenlere çok teşekkür ederim” dedi.

Yaşadıkları dünyayı keşfetmelerini sağlayacağız

Yalova’daki törenin ardından yeni tekerlekli sandalyelerine kavuşan 57 bedensel engellinin

gözlerinden mutluluk okunuyordu. Muzaffer Arı, “Ortopedik engelli birinin kendi başına hareket etmesini, özgürce istediği yere gidebilmesini, alışveriş yapabilmesini, gezmesini ve yaşadığı dünyayı keşfetmesini sağlayacağız. İşte bu, bizim en büyük sevinç kaynağımız.” dedi.

Cargill Türkiye çalışanları tarafından düzenlenen tekerlekli sandalye bağışı kampanyasında; Orhangazi Sakatlar Derneği’ne 30 adet tekerlekli sandalye ile 2 adet akülü sandalye; Gemlik’te Gemlik Rehabilitasyon Merkezi’ne 3 adet tekerlekli sandalye ile 5 aileye tekerlekli sandalye, 1 aileye akülü sandalye; Yalova’da ise İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve 6 engelli derneği kanalı ile 57 adet tekerlekli sandalye ihtiyaç sahiplerine teslim edildi.

45

Page 46: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Her Kızımız Bir Yıldız projesi bu yıl 10 yaşına girdi. Kasım 2004’te 17 ilde okuyan 200 kız

öğrenciyle başlayan süreçte 56 ilde 3 bin 155 kıza eğitim desteği verildi. Proje kapsamında 1.200 öğrenciye burs verilmeye devam ediliyor. Mercedes-Benz Türk’ün bu anlamlı yıl dönümünü şirket çalışanları, bayiler, bağışçılar ve proje kapsamında desteklenen bursiyer öğrencilerin katılımıyla kutlandı.

Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Rainer Genes, “Bundan tam 10 yıl önce, Mercedes-

Benz Türk olarak 17 ilde 200 kızımızı destekleyerek işe başladık. Zamanla bu sosyal sorumluluk projesinin kapsamı daha da genişledi. Bugüne geldiğimizde 56 ilde 3 bin 155 kızımıza ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 10 yılda 1.551 bursiyerimiz meslek lisesinden mezun oldu. 560 bursiyerimiz üniversite sınavını kazandı, 360 kızımız üniversite bursu aldı ve 97 yıldız kızımız üniversiteden mezun oldu. Mezunlarımızdan 20’sini Mercedes-Benz Türk bünyesinde işe aldık” dedi.

Her Kızımız Bir Yıldız projesi 10 yaşında

KSS

Uygulamaları

46

Mercedes-Benz Türk’ün eğitim alanında yürüttüğü en büyük projesi olan Her Kızımız Bir Yıldız, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte başlatılan projeyle, olanakları kısıtlı ilköğretim okulu mezunu kız öğrencileri mesleki eğitime teşvik etmek amaçlandı.

Page 47: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

DHL Supply Chain Türkiye Küresel Gönüllülük Günü kapsamında 3 aşamalı bir sosyal sorumluluk projesi başlattı.

“Çocuklara Oyuncak Kalplere Umut Taşıyoruz” diyerek yola çıkan DHL Supply Chain Türkiye

ekibi 6 Kasım’da Koruncuk Vakfı’na ait çocuk köyünde Koruncukları ziyaret etti.

Deutsche Post DHL’in bireyler arasındaki dayanışmayı artırarak daha güçlü bir toplum yaratmak amacıyla başlattığı Küresel Gönüllülük Günü kapsamında DHL Supply Chain Türkiye üç aşamalı bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. İnsan ve çevre odaklı sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeyi hedefleyen DHL Supply Chain Türkiye, Küresel DHL Gönüllülük Günü kapsamında Koruncuk Vakfı’na ait çocuk köyünde Koruncukları ziyaret etti. Projeyle hem DHL Supply Chain çalışanları ile çocuklar arasında bir gönül köprüsü oluşturmak hem de çalışanlar ve toplumda farkındalık oluşturmak amaçlandı.

Çocukların, bilişsel, fiziksel ve sosyal açıdan 6 yaşına kadar gelişimlerini büyük ölçüde tamamlamış olması ve bu dönemde kendilerini bekleyen uzun okul hayatına en iyi şekilde hazırlanabilmeleri için okul öncesi eğitim kurumlarından alacakları destek büyük önem taşıyor.

Bu noktada hareketle, DHL Supply Chain Türkiye çocukların gelişimine katkı sağlayacak oyuncakları çocuklarla paylaşma düşüncesini geliştirdi ve üç aşamalı projenin ilk aşaması ortaya çıktı. Oyuncakların 1979 yılında çocuk köyleri kurmayı ve yaşatmayı amaç edinmiş gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Koruncuk Vakfı’na bağışlanması ve vakfın gönüllü takımı tarafından ziyaret edilmesine

karar verildi. Ziyaret öncesi bir araya gelen DHL “Gönüllü Takımı” birlikte gelişim ve eğitime katkı sağlayacak oyuncakları hediye paketi haline getirdi.

Düzenlenen program kapsamında, kreş ve anaokulu çağındaki 0-6 yaşları arasında yaklaşık 150 çocuk DHLGönüllü Takımı tarafından ziyaret edildi. Çocukların günlük aktivitelerine eşlik ederek, birlikte vakit geçirme fırsatı yakalayan DHL Supply Chain çalışanları tarafından hediyelerin verilmesinin ardından merkezde yer alan diğer hobi alanları ve resim sergileri ziyaret edildi.

DHL Supply Chain Türkiye’nin kurumsal sosyal sorumluluk projesinin ikinci ayağı olan “Çocuklara Giyecek Kalplere Umut Taşıyoruz” projesi Ocak ayında hayata geçirilecek. Proje kapsamında kullanılmamış, eskimemiş ve giyilmeyen kıyafetler DHL Supply Chain Gönüllü Takımı tarafından ayrıştırılıp paketlendikten sonra ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştırılacak.

Projenin üçüncü ayağı olan “Çocuklara Kitap Kalplere Umut Taşıyoruz” aşamasında ise ihtiyaç sahibi çocuklara bağış ve kitap yardımının yapılması ve tüm DHL Supply Chain çalışanlarının katılımı hedefleniyor.

DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Hakan Kırımlı proje ile ilgili “Bu tarz sosyal sorumluluk projeleri ile çocuklarımızın ihtiyaçları için duyarlılık ve hassasiyetin oluşmasına zemin hazırlamaya çalışıyoruz çünkü inanıyoruz ki mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Bu nedenle ‘Çocuklara Umut Taşımak’ amacıyla yola çıktığımız üç aşamalı sosyal sorumluluk projelerimizi ve DHL’in sosyal sorumluluk anlayışını devam ettirerek 2015 senesinde de farklı projelerle çalışmalara devam edeceğiz” dedi.

DHL Supply Chain çalışanları Koruncuk’ları ziyaret etti

KSSUygulamaları

47

Page 48: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Işık Üniversitesi ile Digiturk, eğitim alanında yeni bir işbirliğine imza attı. İşbirliği, medya sektörünün ihtiyaç duyduğu yetkinlikte insan kaynağının yetiştirilmesine katkıda bulunmayı amaçladı.

Işık Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu, Radyo Televizyon Teknolojisi Önlisans Programı

öğrencilerinin faydalanacağı eğitim programı 2015-2016 ve 2016-2017 eğitim öğretim dönemlerinin ikinci yarıyıllarını kapsayacak. Bu protokol kapsamında, üniversitede teorik, Digiturk çalışma alanlarında ise uygulamalı olarak gerçekleştirilmesi hedeflenen ortak eğitim programında başarılı olan öğrencilere profesyonel koşullarda iş fırsatı ve kariyer imkanı sunulacak.

İşbirliğine ilişkin görüşlerini aktaran Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak projenin kapsam ve hedeflerine ilişkin olarak “Işık Üniversitesi’nin Modern eğitim anlayışı ile ülkemiz gençlerini “Önce iyi insan” olarak, bilim ve teknoloji hareketinin içinde yetiştirip yaşama hazırlama misyonu, bu kez Meslek Yüksek Okulu Radyo Televizyon Teknolojileri bölümü öğrencilerimizin eğitimi için atılan bir ortaklık anlaşması ile devam ediyor. Öğrencilerimizin eğitim gördükleri alanlarda uzmanlaşmalarına her zaman önem vermekteyiz. Digitürk ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği kapsamında yayıncılık sektörünün ihtiyaç duyduğu yetkin insan gücünü yetiştirmeyi hedeflemekteyiz. 130 yıllık Işık geleneğinden güç alan ve 18 yıllık

geçmişe sahip üniversitemiz, bilgi toplumunun gerektirdiği becerileri ve kültürü öğrencilerimize kazandırma hedefinde kararlı ve güçlü adımlarla ilerlemeyi sürdürecektir” dedi.

Digiturk İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zafer Erkanar konuya ilişkin şunları söyledi: “Türkiye eğitim sektörünün önde gelen kurumlarından Işık Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği sektörümüz adına atılmış önemli bir adımdır. Türkiye’de kendi sektörümüzde tarihe geçen işlere imza attık; sektöre bilgi ve iş gücü üreten bir marka olduk. Bugün Işık Üniversitesi ile hayata geçirdiğimiz ortak eğitim programıyla da sektörün insan kaynağına yatırım yapıyor olmaktan da ayrıca büyük mutluluk duyuyoruz. 15 yıllık sektör deneyimimiz ile geleceğin teknolojisini bugüne taşırken, sektörün de okulu olmak bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Bu projede olduğu gibi gelecekte de ülkemize değer katacak projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

Eğitim programında verilecek teorik ve uygulamalı derslerin içerikleri, sektörün yetkin ve konusunda uzman insan kaynağı ihtiyacı dikkate alınarak eğitimciler ve sektör uzmanları tarafından biçimlendirildi. Program kapsamında ayrıca Digiturk uzmanları tarafından üniversite bünyesinde kariyer gelişim, sektörel bilgilendirme ve mesleki uygulamalar konularında da seminerler verilecek.

Işık Üniversitesi ve Digiturk güçlerini birleştirdi

KSS

Uygulamaları

48

Page 49: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18

Zorlu Çocuk Tiyatrosu ayrıca, Anadolu Turnesi kapsamında bu sene de Kurbağa Prens

Müzikli Oyunu’nu Türkiye’nin çeşitli illerinde sahneleyecek. Üç oyun da Mayıs 2015 sonuna kadar izlenebilecek. Mehmet Zorlu Vakfı tarafından, çocuklara tiyatroyu tanıtmak ve sevdirmek amacıyla bir sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirilen ve Türkiye’nin pek çok kentini ziyaret eden Zorlu Çocuk Tiyatrosu, Karlar Ülkesi Oyunu, Kibritçi Kız Müzikali ve Kurbağa Prens oyunlarıyla çocuklarla buluşuyor.

Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun yeni oyunu Karlar Ülkesi, Mayıs sonuna kadar Zorlu Center PSM’de sahneleniyor. Özlem Saraç’ın, Hans Christian Andersen’in “Karlar Kraliçesi” masalından yola çıkarak yazdığı ve Gaye Cankaya’nın yönettiği Karlar Ülkesi Oyunu, çocuklara dostluğun önemini anlatırken doğa sevgisi de aşılıyor.

Kibritçi Kız Müzikali, tiyatro oyun yazarı ve Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Erkek tarafından, Hans Christian Andersen’in ünlü masalından sahneye uyarlandı. Hasan Erkek’in aynı zamanda yönetmenliğini de üstlendiği oyun 5 yaş ve üzeri izleyicilere sesleniyor.

2013-2014 sezonu içinde 39. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri kapsamında “En İyi Çocuk Oyunu Ödülü” ve Tiyatro Seyircileri Derneği Direklerarası Ödülleri kapsamında “Müzikal Yapım Ödülü”ne layık görülen Kibritçi Kız Müzikali, sokaklarda akordeon çalıp şarkı söyleyerek kibrit satan bir kızın hikayesini anlatırken; yaşama sevinci, dostluk ve dayanışmayı teatral bir dille minik izleyicilere aktarıyor.

Müzik, dans, mim, jonklörlük ve resim sanatlarını bir arada sunan müzikal, aynı zamanda sokak çocukları konusunda farkındalık yaratmayı da amaçlıyor. Zorlu Çocuk Tiyatrosu, Kibritçi Kız Müzikali’ni alışılmışın dışında mutlu bir son ile bitirerek, izleyicilere farklı bir sahne uyarlaması sunuyor.

Zorlu Çocuk Tiyatrosu ayrıca, Kurbağa Prens müzikli oyununun turnesi kapsamında, bu sene de Anadolu’nun dört bir yanındaki çocuklara tiyatro sevgisi aşılamaya devam ediyor. Grimm Kardeşler’in ünlü masalı Kurbağa Prens, Özlem Saraç tarafından günümüze uyarlandı. Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından Gaye Cankaya’nın yönetmenliğinde sahnelenen oyun, izleyicilere “ilk görüşte önyargıyla yaklaştığınız insanların içlerindeki ‘güzelliği’ ancak onları tanıdıkça keşfedebilirsiniz” mesajını veriyor.

Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 12. yılında üç oyunla perdelerini açtı2003 yılından bu yana Türkiye’nin dört bir yanından 550 bin çocuğu tiyatroyla buluşturan Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 12. yılında yeni oyunu “Karlar Ülkesi” Müzikli-Danslı Çocuk Oyunu ve geçen sezon ilgiyle izlenen post-modern müzikal “Kibritçi Kız” ile, Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde ücretsiz olarak izleyiciyle buluştu. Karlar Ülkesi Oyunu 15, 16 ve 22 Kasım tarihlerinde sahnelendi. Kibritçi Kız Müzikali’nin bu sezonki ilk gösterimleri ise 2, 8 ve 9 Kasım’da yapıldı.

KSSUygulamaları

49

Page 50: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 51: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18
Page 52: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Kasım-Aralık 2014 • Sayı: 18