Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 30 (1, 2)
EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 10 Sayı: 26 (Kış 2006) ------- 51
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET VAR MIDIR?(*)
Veysel GÜLLÜCE (**)
Özet
Kuran ve onun mübelliği olan Peygamberimiz tarafından "şu ayetler nesh edilmiştir" şeklinde bir açıklama yapılmamasına rağmen, Kuran'da nesh edilmiş, hükmü kaldırılmış ayetler bulunduğuna dair genel bir kanaat vardır. Ancak, bu ayet/erin hangileri olduğu hususunda bir ittifak söz konusu değildir.
Anahtar Kelimeler: Nesh( abrogating), nıensuh, hüküm, ayet.
Does the Qu'ran Have any Abrogated Verse?
Abstract
Although the Qur'an and Prophet Mulıammad do not specify any verse wlıich was abrogated, it is generally believed that the Qur 'an contains abrogated ver ses. However, there is no agreenıent as to wlıich verses were abrogated.
Key Words: Abrogation, Abrogated, Provision, Verse.
*) Bu makale, Ayet/erin Mensuh Sayılmasında Rol Oynayan Yaklaşımlar adlı yayımlanmamış eserimi· zin ve neshle ilgili ilave kaynakların ışığında geliştirilerek ele alınmıştır. Bunların önemlileri şunlardır: Ebu Ca'fer Ahmed b. Abdi's-Samed el-Hazrecl, Nefesu's-Sabahfi Garibi't-Kur'an ve Nasihihi ve Mensuhihi, thk. Muhammed el-İdrisi, ei-Mektebetu'I-Mağribiyye, 1994; Ebu Abdiilah Şu'le, Safvetu'r-Rasihfi ilmi'L-Mensuhi ve'n-Nasih, thk. Muhammed Faris, Mektebetu's-Sekafeti'd-Diniyye; Ebu Bekr İbnu'l-Arabi, en-Nasihu ve'L-Mensuh fl'l-Kur'ô.ni'l-Kerim, thk., Alıdulkerim el-Alevi, Mektebetu's-Sekafeti'd-Diniyye, ez-Zahir, 1992; Ali Huseyn Muhammed Süleyman, Fethu'r-Rahmanfi Beyani'n-Neshfl'l-Kur'ô.n, Matbaatu'l-Huseyn, Kahire, 1994; Ali Hasan el-Arid, Fethu'lMennan fi Ne s hi' l-K ur' ô.n, Mektebetu Han ci, Mısır, 1973; el-Haşimi et-Ticani, Mezhebu 'n-Nesh fi 'tTefsir ve Eb'aduhu'l-İctimaiyye, Müessesetu Dahleb li'n-Neşr.
**)Doç. Dr., Atatürk Üniv. İlahiyat Fak. Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. (e-posta: [email protected])
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 31 (1, 1)
52 1 Doç. Dr. Veysel GULLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Giriş
Sözlükte kaldırmak, iptal (ilga) etmek, izale etmek ve nakletmek manalarma gelen nesh'in (abrogation) terim anlamı ise, şer'! bir hükmün sonradan gelen şer'! bir delille kaldınlmasıdır. Kaldınlan önceki hükme mensuh, onu kaldıran sonraki hükme de nô.sih denirl.
Neshin bu anlamı sonraki dönemlere ait olup, sahabe ve tabiin'in ise neshi bu ıstılahi manada değil, daha çok lugavi (sözlük) manasında kullandıkları anlaşılmaktadır. Onlara göre nesh, bir ayetin başka bir ayetteki bazı vasıfları izale etmesidir. Mesela bir ayetle amel etme müddetinin bitmesi, umumiliğin tahsisi, istisna, cahiliye adetlerinin kaldırılması veya ehl-i kitaba ait hükürnlerin kaldırılması böyle değerlendirilmiştir. Neshle ilgili ifadelerde rastlanan nusiha minhfi (ondan -ayetten- neshedildi) ibaresi de bu anlayışın bir tezahürü olarak görülebilir2.
Nesh, beşerin tarih boyunca gösterdiği gelişim ve değişime paralel bir şekilde ilahi bir lütuf olarak gündeme gelmiş, bir peygamber zamanında yürürlükte olan bir takım ilahi hükümler daha sonra gelen peygamber devrinde neshedilerek, yerlerine o çağın ihtiyaçlarını karşılayacak, daha uygun ve faydalı yeni hükümler getirilmiştir. Böyle bir ihtiyaçtan kaynaklanan neshin varlığı bütün islam alimlerinin yanı sıra başka dinlerden olan alimler tarafından da kabul görmüştür.
İslam Dini'nde, önceki dinlerde bulunan bir takım hükümler kaldınlıp neshedildiği gibi, cahiliye devrinden kalma pek çok batıl adet ve gelenek de kaldırılarak değiştirilmiştir. Topluma iyice yerleşmiş bazı kötü alışkanlıkların kaldmiması ise yavaş yavaş
1) Ebil Ca'fer Ahmed b. Muhammed en-Nehhas, en-Nasihu ve'l-Mensuhfi Kitabi'liahi Azze ve Celle ve İhtilaju'l-Ulemô.i fi Ziilike, thk., Süleyman b. İbrahim el-Uihim, Müessesetu'r-Risale, Bt.:yrut, 1991, I, 424 vd.; Ebil Muhammed Mekki b. Ebi Talib ei-Kaysi. el-izah li-Nasihi'l-Kur'an ve Mensuhihi ve Ma'rifeti Usulihi ve İhtilafi'n-Nasfihi ( Kur'an'da Nasih ve Mensuh..Var mıdır?), çev. Musa Kazım Yılmaz, Yeni Asya Neşriyat, İst., 1998, s. 33 vd.; EbuAbdiilah Muhammed b. Ahmed b. Hazmel-Ensari el-Endelusi, en-Nasih ve'l-Mensuhfi'l-Kur'ani'l-Kerlm, thk. Abdulfettah Süleyman ei-Bendari, Diiru'l-Kütübi '1-İlmiyye, Beyrut, 1986, s. 6; Ebu Hilal el-Askeri, el-Fudikfi'l-Luğa, Daru 'l-Afaki '1-Cedide, Beyrut, 1980, s. 286; Ra ğı b el-İsfehani. el-Müfredat fi Garibi' !-Kur 'an, Daru '1-Ma'rife, Beyrut, tsz., s. 490; Ebu Bekr Muhnammed b. Musa b. Hazım el-Hemedaıll, el-İ'tibfır fi'nNasih ve'l-Mensuh mine'l-Asar, tlk, Ratib Hakimi, Matbaatu'l-Endelüs, Humus, 1966, s. 8; Abdurrahman b. el-Cevzi, el-Kuraşi, Nevasihu'l-Kur'an, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, tsz., s. 20.
2) İbnu'l-Barizi, Nasihu'-Kur'ani'l-Azfz ve Mensuhuhu thk. Hatim Salih ed-Damin, Alemu'l-Kutub, Beyrut, tsz., (Erbaatu Kutub fi'n-Nasihi ve'l-Mensuh içinde), s. 61; Dehlevi, Şah Veliyyullah, elFevzu'l-Kebir, s. 53; keza Bkz. Muhammed Enver el-Keşmiri. Feyzu'l-Bfıri ala Sa!ilhi'l-Buhari, Daru'I-Ma'rife, Beyrut, tsz., IV, 160; Muhammed Cemaluddin el-Kasım!, Melıasinu't-Te'vil, Daru İhyai'I-Kütübi'l-Arabiyye, Kahire, tsz., I, 33; Abdulmüteal el-Cebri,. en-Neshji'ş-Şeriati'l-İslamiyye kemô. Ejhemuhu ( en-Nesh beyne' l-İsbfıt ve 'n-Nefy ), Mektebetu Vehbe, K ahi re, 1987, s. 102, 178; Mustafa Zeyd, en-Neshfi'l-Kur'ani'l-Ker'im, Daru'l-Vefa, el-Mansure, 1987 I, 7?.; Ahmad Hasan, "Nesh Teorisi", çev. Mehmet Paçacı, İsliimi Araştırmalar, sayı: 3, Ocak, 1987, s. 108; Muhammed SalihAli Mustafa. en-Neshfi'l-Kur'ani'l-Kerim, Daru'I-Kalem, Dımeşk, 1988, s. 12-13; Celal Kırca. Kur'fın'a Yönelişler, Tuğra Neşriyat, İst., tsz., s. 33; Yakup Çiçek. Tejsir Usulü, Sofya, 1995, s. 55; Ali Eroğlu, Kur'an Tarihi ve Kur'an ilimleri Üzerine, Kültür ve Eğitim Vakfı Yayınevi, Erzurum, 2002, s. 188.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 31 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET VAR MIDIR?------- 53
tedrici olarak gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında bir imtihan vesilesi olarak, kıble meselesinde olduğu gibi, bazı ilahi hükümlerin kaldınlıp yerine başkalannın getirilmesi de söz konusudur.
Acaba nesh, Kuran ayetleri için de geçerli midir? Başka bir ifadeyle, Kuran'da hükmü kaldınlinış, ilga edilmiş ayetler var ınıdır?
Bu sorumuzun cevabını öncelikle Kuran'da aramaınız gerekir. Çünkü bildirdiği hükümlerin devamldığı veya kaldınlıp yerine başka bir hükmün getirildiği konusunda asıl söz sahibi Yüce Allah'tır. Böyle bir şey söz konusuysa bu konuda öncelikle Kuran-ı Kerim'de bir açıklamanın bulunması beklenir. Ardından sünnet' e ve sahabeden bu konuyla ilgili nakledilen rivayetlere bakmalıyız. Son olarak da İslam alimlerinin bu konudaki kanaatlerine bakmalı, nesh olunduğu, hükmü kaldmidığı hususunda ittifak ettikleri ayetler var mıdır? diye araştırmalıyız. Şimdi bu tertip üzere sorumuzun cevabını araştıracağız.
A. Nesh'le İlgili Ayetler
Kuran'da şu ayetler neshedilmiştir, veya şu ayet şu liyetin hükmünü ortadan kaldırmıştır gibi ifadelere değil de sadece nesh'in bir hakikat olarak varlığını bildiren, neshe işaret eden veya nesh ifadesinin geçtiği bazı ayetleri görmekteyiz.
Kur'an'da nesh edilmiş ayetler bulunduğu görüşünü savunanlann en önemli dayanaklanndan biri, bu ayetlerdir. Bunlar: Bakara süresi, 106; Nahl süresi, 101; Ra' d suresi 39 ve Al-i İmran süresi, 7. ayetleridir3.
Ancak Kuran'da nesh'den bahsedilmesi, Kuran bünyesinde nesh edilmiş ayet bulun·duğuna delalet eder mi? Acaba bu ayetlerde bildirilen veya işaret edilen nesh ıstılahi manadaki nesh midir? Başka manada aniaşılamaz mı? .. Bu sorulara, ilgili ayetler hakkındaki değerlendirmeler sonucunda cevap bulmaya çalışacağız:
1. "Bir ayeti neshettiğimizde veya onu ertelediğimizde (unutturduğumuzda) on-dan daha hayırlısım veya mislini getiririz ..• " (Bakara, 106)
Bu ayetteki "/iyet'in neshi" hakkındaki değerlendirmeler şöyledir:
a. Kur' lin ayet/eridir.
Nesh'den açıkça bahsetmesi sebebiyle bu ayet müfessirler tarafından, hükmü neshedilen Kur'an ayetleri manasında yorumlanmış ve ayette bildirilen "/iyetin neshi", "/iyetin hükmünün neslıi" olarak değerlendirilerek ayete, Bir ayetin hükmünü, başka bir lıük-
3) Bkz. Zühr'i. en-Nasih ve'l-Mensuh, (Erbaatu Kütüb fi'n-Nasih ve'l-Mensuh içinde). s. 15; Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam. en-Nasih ve'l-Mensuhfi'l-Kur'iin, (Topkapı Sarayı, III. Ahmed Kütüphanesi, 143 nolu yazma eserin Fuad Sezgin tarafından sayfalandırılmış tıpkı basımı), s. 5-6; Ebu İshak eş-Şatıbi, ei-Muvafakat, thk. Abdullah Deraz, Diiru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, tsz., III, 79. "Yahudilerin zulmü sebebiyle onlara heliii kıldığımız bazı temiz şeyleri haram kıl dık" (N isa, 160) ayeti ise geçmiş şeriatierin neshi hakkında delil gösterilmiştir (Bkz .. Muhammed Abdu'J-Azim ez-Zerkani, Menfihilu'l-lrjiinfi Ulumi'l-Kur'an, Daru İhyai'I-Kütübi'I-Arabiyye, Kahire, tsz. Il, 89; Muhammed SalihAli Mustafa,. en-Neshfi'l-Kur'ani'l-Kerlm, Daru'I-Kalem, Dımeşk. 1988. s. 18).
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 32 (1, 1)
54 1 Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
me nakledip, onu tebdil ve tağyir etmeyiz ki ... manası verilmiştir. Taberl, Allah'ın ayetleri arasında bir üstünlüğün söz konusu olamayacağından hareketle bu görüşü destekler. Buna göre üstünlük ayetin hükmüyle ilgili olup ayetlerin kendisiyle ilgili değildir4·5.
Ayetin bu şekilde anlaşılmasında daha çok, 2. sırada zikredeceğimiz Nahl suresi, 101. ayetle ilgili görülen ancak bu ayet hakkında da anlatılan bir sebeb-i nüzul rivayetinin önemli rolü olduğu kanaatindeyiz. Bu ri vayete göre, şiddet ifade eden bir ayetin nüzı1lünden sonra ondan daha yumuşak bir ayet inince müşriklerin "Muhammed ashabıyla alay ediyor. Bugün bir şey emrediyor ertesi gün ondan nehyediyor. Bu ancak bir iftiradır. Kendisi uyduruyor" demeleri üzerine bu ayet nazil olmuştur>.
Ancak bu rivayet kendi içinde tutarsızdır. Çünkü, şiddet ifade eden ayetler kafider hakkında, yumuşak üslilba sahip ayetler mü'minler hakkındadır. Kur'an tarihinde bir gün emredilen bir şeyin ertesi gün nehyedilmesi asla söz konusu değildir. Ayrıca, bu iki ayette kasdolunan mananın Kur'an ayetleri olduğuna dair rivayetler, munkatı olmaları . veya senetlerinde meçhul ve zayif kimselerin bulunması sebebiyle şer'i hüküm! erin istinbatı konusunda güvenilmeyecek derecede zayiftırlar7.
b. Kıblenin değiştirilmesidir.
Kurtubi"nin sebeb-i nüzul olarak naklettiği şu rivayet biraz daha açık ve tutarlı olup bu görüşü destekler niteliktedir: "Yahudiler, Ka'be'ye yönelmekten dolayı müslümanlan kıskanıp, bunu bahane ederek İslam aleyhinde konuşup, Muhammed ashabına bir şey
. emrediyor, sonra ondan nehyediyor, bu Kur'an ancak onun tarafindan uydurulmuş bir kitaptzr, bu yüzden bir kısmı diğer bir kısmına aykırı düşüyor deyince Allah, "Bir ayeti başka birinin yerine getirdiğimizde ... " (N ahi, 101) ve "Bir ayeti neshettiğimizde ... " (Bakara, 106) ayetlerini indirdi."& Görüldüğü gibi bu rivayette genel bir durumdan değil de kıblenin değiştirilmesi gibi özel bir durumdan bahsediliyor. Yahudiler bu olayı bahane ederek, Kur'an hakkında böyle bir iftirada bulunmuş olabilir. Bu rivayetten hareketle bu iki ayette kasdedi!en nesh ve tebdilin kıblenin değiştirilmesi olduğu da söylenebilir.
c. Geçmiş şeriatierin neshidir.
Şu rivayet ise bu görüşü destekler niteliktedir: "Müslümanlar antlaşmalı oldukları yahudilere, Muhammed ( s.a.s) 'e iman edin deyince, onlar: Bizi davet ettiğiniz şey bizim-
4) Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir et-Taberl, Cfımiu'l-Beyfmfl Te'v'ili'l-Kur '(ın, Beyrut, 1992, I, 526-527.
5) Bkz. Taberi. I, 522 6) İlgili rivayetler için Bkz. Ebu'I-Hasen Ali b. Ahmed ei-Viihidi', Esbabu Nüzuli'l-Kur'fın, thk., Ke
mal Besyuni' ZağiU!, Daru '1-Küttibi '1-İlmiyye, Beyrut, 1991, s. 37; Abdulfettah el-Kadi, Esbab-t Nüzul, çev. Salih Akdemir, Fecr yay., Ankara, 1996, s. 34; Suyutl, Lübabu'n-Nukulfi Esbabi'n-Nuzul, Matbaatu'I-Mellah, Dımeşk, tsz., s. 16; Razi', III, 204-205; Ali b. Muhammed el-Bağdadl el-Hazin, Lübabu't-Te'vilfi Meani't-Tenzil, Beyrut, tsz. (Mecmuatun mine't-Tefasir içinde), I, 174; Ebu Said Abdullah b. Ömer Beydavl, Envfıru't-Tenz'il ve Esrfıru't-Tenzil, Beyrut, tsz. (Mecmuatun mine't-Tefasir içinde), I, 174.
7) Cebri, Ui Neshafi'l-Kur'fın, 21-23. Keza Bkz. en-Nesh, s.l50, 182 vd., 194; Mustafa Zeyd, s, 229. 8) EbuAbdiilah Muhammed b. Ahmed ei-Kurtubi', el-Cfımiu li-Ahkami'l-Kur'fın, Beyrut, 1988, II, 43.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 32 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET V AR MIDIR?------- 55
kinden daha hayırlı değil. Biz isterdik ki, daha hayırlı olsun deyince, "Ehl-i kitaptan kafir olanlar ve müşrikler rabbinizden size bir hayır inmesini istemez" (Bakara, 105) ayetiyle beraber "Biz bir ayeti neshettiğimizde ... " ayetide indi"9
Ebu Müslim İsfehanl'nin bu ayetle ilgili değerlendirmesi şöyledir: "Bu ayette geçen "neshedilen ayet"le kasdedilen Tevrat, İncil gibi eski kitaplardaki sebt, doğu ve batıya doğru namaz kılmak gibi Allah'ın bizden kaldınp, başkasıyla ibadet etmemizi emrettiği hükümlerdir. Çünkü yahudi ve hıristiyanlar, "ancak kendi dininize tabi olanlara iman edin" diyordu. Böylece Allah onlann iddialannı bu ayetle çürüttü."ıo
Razi, bu ifadelerinden .hareketle, ayette geçen ayet kelimesini bütün müfessirlerin Kur'an ayetimanasında değerlendirdiklerini, sadece Ebu Müslim'in Tevrat ve İncil manasında ele aldığını belirtiyorll.
Geçmişte durum öyle olsa da günümüzde farklı olup Kuran'da hükmü neshedilmiş ayet bulunmadığı kanaatinde olan pek çok muasır alim bu konuda Ebu Müslim'le aynı kanaatİ paylaşmaktadırları2. Örneğin, Doğrul'a göre, bu ayetin daha önceki şeriatıerin neshinden bahsettiği son derece aşikardır. Çünkü nesih'den başka insa'dan yani unutturulan ayetlerden bahsediliyor. A'la suresinde ifade edildiği üzere Kur'an ayetleri için unutma olamaz. Zaten vahyedilen ayetler hemen yazılıyordu. Buna mukabil, İslam'dan önceki din ve şeriatierin mühim bir kısmının unutulduğu şüphe götürmez B.
Cebri'ye göre ise ayetin manası şöyledir: Geçmişteki bir hükmii değiştirdiğimizde insanlar için daha hayırlı ve yararlı olanını veya fayda bakımından öncekilerin benzerini getiririz. Böylece bu ayetle Peygamberimiz'i kendi dinlerine ait hükümlere aykın hükümler getiriyor diye ayıplamaya çalışan yahudilere cevap verilerek bu durumun Allah'm emriyle olduğu bildirilmiştir. Nitekim, ayetin öncesi de bu duruma işaret etmektedirı4: "Ehl-i Kitap'tan olan inkarcılar ve müşrikler Rabbinizden size bir hayrıo indirilmesini istemez. Halbuki Allah rahmetini dilediğine has kılar. Allah büyük ihsan sahibidir. Biz bir ayeti neshettiğimizde veya unutturduğumuzda ... " Ayetteki nisyan ise, önceki kitaplardaki hükümlerin nesiller boyunca unutulmasıdır. Daha hayırlı veya misli olması ise, Allah'ın Peygamberlerine indirdiği, daha öncekileri nesheden hükümlerdir. Bu durumda öncekilerden daha hayırlı olan Kur'an'dırı5.
9) Bkz. Cebri, en-Nesh, s. 151. 1 0) Fahruddin Muhammed b. Ömer Razi, et-Tefsiru '1-Kebir ( Mefatihu '1-Gayb ), Beyrut, ı 990, III, 207-
208.
ı 1) Bkz. Razi, III, 209 12) Bkz. Cebri, La Neshafi'I-Kur'an ... li-mii.za, Mektebetu Vehbe, Kahire, 1980, s. 16; Hicaz!, s. 19;
Ahmad Hasan, s. 109 (sayı: 3); Muhammed Gazali, Kur'an'ı Anlamada Yöntem, Sor yay., Ankara, 1993, s. 141; M. Sadeddin Evrin. Kur'an Bilgisi, Doğuş Matbaacılık, Ankara, 1970, I, 27; Ebu Zeyd, s. 18; Sait Şimşek, İki Mesele, s. 90; Günümüz Tefsir Problemleri, Düşünce yay., İst., 1995, s. 166; Öztürk, s. 372; Eroğlu, s. 193.
13) Ömer Rıza Doğru!. Tanrı Buyruğu, A.H. Yaşaroğlu Kitapçılık, İst., 1955. s. L.
14) Cebri, La Neshafi'l-Kur'an, s. 16.
15) Cebri, en-Nesh, s. 152, 170.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 33 (1, 1)
56 1 Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMi DERCİSİ
Ayetin si yak ve si bakma dikkat çeken Şimşek' e göre de ayetteki neshten maksat Te vrat ve kendisiyle birlikte diğer kitaplann neshi, özellikle de Kudüs'ten Ka'be'ye yönelme (kıblenin tahvili)dir. Ayrıca, neshle ilgili bu ayetten sonra gelen ve kıblenin değiştirilmesinden bahseden, "Doğu da batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın rızası oradadır" ifadesiyle biten ayetler de bu hususa delalet etmektedir. Bu ayetler geçmiş şeriatierin neshedilme gerekçelerini anlatıyor gibidir16. Dolayısıyla bu ayette neshedildiği bildirilen ayetten maksadın bizzat Mescid-i Aksa olduğu da düşünülebilir.
Bu ayetteki nesh'in geçmiş şeriaderin neshi manasında değerlendirilmesinin isabetli olacağını gösteren bir delil de, bazı yahudi fırkalannın neshi inkar etmeleri dir. Yani onlar neshi inkar ettikleri için, Allah bu ayette istediğini neshedeceğini, her şeyin kendi elinde olduğunu bildirmiştir diyebiliriz.
Mustafa Zeyd, ayet kavramının lügat kitaplannda şeriat masında alınmadığından hareketle bu tür açıklamalara şüpheyle yaklaşmaktadırl7. Ancak, İbnu'l-Cevzl'nin belirtti-ği üzere, Kur' an' daki ayet kelimesi altı rrianada kullanılmış olup bunlardan birisi de emir ve nehiy'dir. "İşte böylece Allah size avetlerini açıklıyor'' (Bakara, 266) ayeti bumana için bir ömektir18. Emir ve nehiyler, şer'i hüküm bildirdiğine göre ayet kelimesinin dolaylı olarak bu manada (şer' i hükümler manasında) kullanıldığı söylenebilir. Ayrıca, şeriatler önceki kitaplardaki ayetlerde belirtildiği için, şeriatıerin neshi o ayetlerin neshi manasında düşünülebilir. Yani önceki şeriatierin neshinden maksat, bu hükümleri ihtiva eden ayetlerin neshidir denilebilir.
Ateş, ayetlerdeki neshden maksadın eski kitapların neshi olduğu görüşünü uzak bir tevil olarak niteleyerek sebebini şöyle açıklar: "Çünkü Kur'an, kendisini, eski kitapları nasih olarak değil, musaddık olarak nitelemekte, onları doğmladığını, kendisinin onlara uygunluğunu her vesileyle vurgulamaktadır. İki kitap arasında uygunluk varsa, arada nesh de söz konusu olmaz. Kaldı ki ayetlerde kitaplardan değil, sadece bireysel ayetlerin neshinden söz edilmektedir. Bir ayetin neshini, bir kitabın hatta kitaplann neshi olarak yommlamak doğru olmaz."19 Ancak Elmalılı"nın da belirttiği gibi, Kur'an'ın Tevrat ve diğer ilahi kitapları tasdik ve teyid edici oluşu o kitaplardaki her konuyla değil, iman ve itikat esaslan gibi haberi ilkelerle ilgilidir. İnşai olan şer'i hükümlerle ilgili olmayıp bu hükümler zamana göre değiştirilebilir. Nitekim Kur' an önceki kitaplardaki iman esaslarını hem tasdik etmiş hem de daha tafsilatlı bir şekilde açıklamıştır. Teşri hususunda ise, o kitaplardaki bir takım hükümleri kaldırarak, her zamana uygun olan yeni ve daha kamil hoşgörülü hükümler getirmiştir20. Bu fikirleri teyid eden Öztürk de, bunun aksini yani Kur'an'ın kendinden öncekilerin hükmünü neshetmediğini söylemenin
16) Şimşek, İki Mesele, s. 90-91. 17) Bkz. a.g.e., s. 237.
18) Bkz. İbnu'I-Cevzi, Nüzhetu'l-A'yuni'n-Nevazir fi İlmi'l-Vucuhi ve'n-Nezair, thk. M. Abdulkerim, Beyrut, I 987, ayet maddesi.
19) Süleyman Ateş, Kur 'an 'da Nesh Meselesi, Yeni Ufuklar Neşr., İst., 1996.s. I I.
20) Elmalılı Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İst., tsz., I, 381-382.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 33 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET VAR MIDIR?------- 57
"Kur'an olsa da olurdu, olmasa da" şeklinde bir sonuca götüreceğini belirtir21. Aynca, önceki şeriatıerin neshedildiğini söyleyenler bütün hükümlerin neshedildiğini kasdetmiyor. Dolayısıyla, İslam daha önceki bütün şeriatleri neshetmiştir sözünü bu manada değerlendirmek gerekir.
d. Mucizeterin değiştirilmesidir.
Abduh'a göre, burada ayet ifadesiyle kasdedilen mucizedir. Çünkü bu ayet Kureyşliler'in mucize istemeleri üzerine inmiştir. Ayetin sonunda Allah'ın kudretine vurgu yapılması da bu görüşü desteklemektedir. Çünkü burada ay.:tten kasdedilen Kur'an ayeti olsaydı, ilim ve hikmet bildiren ifadelerle bitirilmesi daha uygun olurdu22.
Bu ayetin, alıkarn ayetlerinin henüz inmeye başlamadığı, hicretten kısa bir süre sonra inmesi de bu görüşü desteklemektedir.
e. Kevni ayetler, canlılar vs. dir.
Ali Mustafa'ya göre, bu ayetteki nesh (nensah) umumi bir Jafız olup tenzill ve tekvini ayetleri içine alır. Varlıklar hakkında nesh, onlardan dilediklerini ortadan kaldırmak, benzerlerini getirmek veya Allah'ın rububiyetini gösterınede ve bunun bir sonucu olarak, ona ibadeti gerektirmede daha hayırlı olanı getirmesi (yaratması) suretiyle olur. Benzeriyle veya daha hayırlısıyla neshedilen malıluklara örnek, mamut ve fıl'dir. Neshedilip unutulmuş olanlara misal, uzun zaman varlıklanndan haberdar almadığımız, daha sonralan izlerine rastladığımız dinazorlardır. Nice canlılar var ki yeryüzünde uzun süre hüküm sürmüş sonra kaybolup gitmiştir. Onlar hakkında hiç bir şey bilmeyiz. Böylece onlar sürekli bir nisyan 'a mahkum kılınmıştır23.
Bizce, -siyak ve sibak açısından fazla uygun görünmese de- müstakil olarak değerlendirilip ayetin devamındaki, "Allah'ın her şeyekadir olduğunu bilmedin mi?!" ifadesi de nazara alındığında ilk bakışta ilginç gelen bu yorumu ayetin muhtemel manalanndan biri olarak görmekte birbeis yoktur. Kur'an'da gece ve gündüz, ay ve güneş gibi varlıklara ayet denmesi de24 bu görüşü destekler mahiyettedir. Çünkü bu durumda başka varlıklar için de ayet denmesi tabiidir. Nitekim Elmalılı da bu ayeti tefsir ederken, kainatta cerayan eden değişiklikleri yıkılına ve yapılmalan, te'hir ve ta'cilleri, terbiye ve tekamülleri zikretmiş ardından, "Böyle bir saltanatın sahibi olan Allah her şeyekadir olmaz mı? Böyle bir sonsuz kudretin sahibi olan Allah, teşri aleminde niçin nesh yapmasın?!..."25 diyerek, neshin her iki manada değerlendirilebileceğine ima etmiştir. Elmalı-
21) Yaşar Nuri Öztürk, Kur'an'daki İslam, Yeni Boyut, 6. bsk., İst., 1994, s. 372.
22) Muhammed Abduh, Tefslru'l-Menar, Mektebetu'I-Kahire, Mısır, tsz. I, 417. Muhammed Mustafa Ebu'I-AHi da buradaki iiyeti Allah'ın peygamberlerini desteklediği kevni iiyet (Cebri, en-Nesh, s. 156, 160), EbU Zeyd ise Peygamberin doğruluğuna delalet eden alarnet ya da mucize olarak değerlendirif (s. 151).
23) Ali Mustafa, s. 19.
24) İsrii, 12.
25) Bkz. Elmalılı, I, 383.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 34 (1, 1)
58/ Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
lı'nın bu ayet hakkındaki değerlendirmesi ise şöyledir: "Bu ayetin sevki, eski kitaplann bazı hükümlerinin neshindeki cevaz hakkında ise de söyleniş bakımından "min ayetin" kelimesi umum ifade ettiğinden, bazı Kur'an ayetlerini de açıkça içine almaktadır ... " Böylece Elmalılı, ayetin siyakının eski şeriatlerdeki bazı hükümlerin neshine uygun düştüğünü ancak, Kur'an ayetlerini de içine aldığını belirtiyor. Bu ayetteki neshden maksadm Kur'an'ın kendinden önceki hüküm ve ayetleri neshetmesi olduğunu söyleyen Öztürk de ayet kelimesini geniş manada ele alarak varlık ve oluşdaki her şey olarak değerlendirir. Buna göre ayetteki değiştirme ve daha iyisini getirme, kainattaki sürekli oluşun Kur'an diliyle ifade edilmesidir26.
Hükmün değil de iiyetin neshinden bahsedilmesi de bu iiyetin ıstılahi manadaki nesh hakkında delil olarak kullanılma ihtimalini zayıflatmaktadır. Keza, -Dumlu'nun da belirttiği gibi27,- Kur'an'da aynı kökten gelen diğer kelimelerin (yensa/ıu, nestansilıu, nusha)28 hiç birinin Kur'an ayetlerinin hükmünü ortadan kaldırma manasında kullanılmamış olması da bu ihtimali zayıflatmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da Kur'an'da ayet kelimesinin müfret (tekil) olarak kullanıldığında, daha çok kevni ayetlerin kasdediimiş olup Kur'an ayeti manasında kullanılmamasıdır. Kur'an ayetleri için devamlı olarak, çoğul şekliyle fiyat denilmiştir. Dolayısıyla, nesh'e delil olarak sunulan bu ayetlerde müfret olarak geçen ayet kelimesi hakkında da aynı şekilde düşünülmesi daha uygundur29. Nitekim, incelememiz sonucu gördük ki, neshle ilgili olan bu ayetlerde ve En'iim suresi 93 ve 124. ayetlerde geçen ayet kelimeleri için Kur'an ayetimanası muhtemel olmakla birlikte, diğer yerlerde ayet kelimesiyle mucize, delil, ibret, öğüt gibi başka manalar kasdedilmiştir3°.
j. Unutulmuş veya unutturulmuş ayetlerdir.
Nunsi/ın kelimesinin nisyan manasında alındığı bu görüşe göre ayet, Kur'an'ın bünyesindeki bir neshle değil, nüzul döneminde unutulmak suretiyle neshedilmiş tilaveti mensfih iiyetlerle ilgilidir.
Ayetin sebeb-i nüzfilüne dair şu garip rivayet bu yorumla ilgilidir: "Bazen Peygamberimiz'e geceleyin vahiy geldiğinde onu gündüz unutuyordu. Bunun üzerine Allah bu iiyeti indirdi."31 Abduh, bu riviiyetin uydurma olduğu konusunda şüphe etmediğini söyleyerek şu değerlendirmeyi yapar: Peygamberler hakkında böyle bir nisyan söz konusu olamaz. Çünkü onlar tebliğde masfimdur. Ayetler de bu durumu haber veriyor: "Kur'an'ı cem'errnek ve okumak bize aittir" (Kıyame, 17), "Zikr'i bizindirdik ve onu
26) Öztürk, s. 373.
27) Bkz. Ömer Dumlu, Kur'an Telsirinde Yöntem, Anadolu Yay., İzmir, 1998, s. 82.
28) Bakara, 106; Hacc, 52; Casiye, 29; A'raf, 154.
29) Bkz. Cebri, en-Nesh, s. 187; Şimşek, İki Mesele, s. 90 vd.; Günümüz Tejsfr Problemleri, s. 166 vd.
30) Örnek olarak Bkz. Bakara, 97; Al-i İmran, 109, 190; En'am, 4, 158; A'raf. 33; Yunus, 5, 6, 24, 67; Yusuf, 7, 35; İsra, 59, ıoı.
31) Suyuti, Lüblib, s. 16.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 34 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET VAR MIDIR?--------. 59
biz koruyacağız" (Hicr, 9). Bu tür rivayetlere fazla güvenmeyen Cebri ise, ayetin sebebi nüziHünü bizzat Kur'an'ın kendi bünyesinde arayarak, şöyle olabileceğini belirtir: Yahudiler ve müşrikler Muhammed'in getirdikleri hak olsaydı ve kendisi de Peygamber olsaydı, önceki Peygamberlerin bildirdiği şeylere aykırılıklar olmazdı ... deyince ayetler inerek Peygamberimizin nübüvvet davasında doğru olduğu şu şekilde bildirilmiştir: "Biz bir ayeti yani önceki kitaplarda bildirilen şer'i bir hükmü neshettiğimizde veya bir peygamberle diğeri arasında uzun zaman geçmesi sebebiyle unutturduğumuzda, öncekinden daha hayırlısını veya benzerini getiririz. "32
Taberi'ye göre, "Biz o Kur'an'ı sana okuyacağız, Allah'ın diledikleri hariç, unutınayacaksın" (A'la, 6-7) ayetinde Yüce Allah dilediği ayetleri peygamberine unutturabileceğini bildiriyor. işte, götürülen ayetler bu istisna olunan ayetlerdir33.
Ancak, Cebri'nin de belirttiği gibi, Allah'ın dilediği hariç (ilLa m/i-şaallah) ifadesi Kur'an'da sübı1t ve devamlılığa delalet etmek hakkında kullanılmıştır. Şu ayetlerde olduğu gibi: "Orada, gökler ve yer devam ettiği müddetçe ebedi kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilediği hariç (illa ma-şae Rubbuke)" (Hud, 108), "De ki, ben kendime ne fayda ne de zarara malik değilim, ancak Allah'ın dilediği hariç (illa ma-şaallah)" (A'raf, 188). Ayetlerdeki bu istisnalar, bu sabit ve devamlı işlerin, kendi tabiatları gereği değil de, Allah'ın dilemesiyle böyle olduğunu vurgulamak içindir. Eğer Allah onlan değiştirmeyi dilese değiştirir. Cennetiikierin cennette ebedi kalmaları akli ve tabii bir zorunluluk olmadığı gibi Peygamber'in unutmaması da kendi tabiatİnin bir gereği değil, ancak Allah'ın yardım ve desteğiyle olan bir şeydir34.
Daha önceleri insa'nın erte/emek anlamına geldiğini savunduğunu, ancak sonradan bu görüşten döndüğünü söyleyen Ateş de bu istisnayı unutmamaktan yapılan istisna olarak değerlendirerek bu ayetlerde peygamberimizin vahyedilen ayetleri unutmayacağı, ancak, Allah'ın dilediği kadannı unutacağının anlatıldığını söyleyerek özetle şu değerlendirmeyi yapar: Hz. Peygamber'in dinin esasından olmayan bazı ayetleri, vahiy katiplerinin az olduğu bir dönemde, yani peygamberliğinin ilk döneminde unutmuş olması normaldir. Bunun dine bir zaran olmamıştır. Çünkü, Yüce Allah, onun unuttuklannın yerine, daha iyisini veya benzerini getirmiştir. Böyle bir şey onun masumiyeüne de zarar vermez. Çünkü bunu yapan Peygamber'in kendisi değil, Allah'tır35. Ateş, kesin kanaatinin, Kur'an'da bahsedilen neshin unutturulan ayetlerle ilgili olduğunu söyledikten sonra, bir takım zayıf rivayetleri de zikrederek unutturulmuş olan bu ayetlerin resmi mushafa alınmadığını, ancak onlımn yerine yenilerinin vahyedildiğini belirtir. Resmi mushafa yazılmış olan her ayetin ise, hükmünün geçerli olduğunu, neshedilmediklerini söyler36,
32) Bkz. Cebri, en-Nesh, s. 149, 150.
33) Taberl, 1, 525 34) Bkz. Cebri, en-Nesh, s 162.
35) Bkz. Süleyman Ateş, Kur 'an 'da Nesh Meselesi, Yeni Ufuklar Neşr., İst., 1996, s. 5-11.
36) Ateş, s. 12-15.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 35 (1, 1)
60 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Ancak pek çok yerde ahad haberlere dayanmanın doğru olmadığını söylemekle beraber böyle önemli bir konuda -haberlerin alıadi olduğunu belirtmesine rağmen- bu tür haberlere değer vermesi bir çelişki gibi görünmektedir.
g. Nesh ve unutturmanın olmadığını bildirmektedir.
Razi, bu ayetle nesh hakkında delil getirmenin zayıf olup bu yüzden neshle ilgili diğer ayetlere dayanmanın daha doğru olacağını belirterek sebebini şöyle açıklar: "Bu ayetle neshin varlığı hakkında delil getirmek zayıftır. Çünkü ayetteki "ma" burada şart ve ceza (karşılık) ifade eder. Sana kim gelirse ona ikramda bulun sözü bir kimsenin geldiğine delalet etmeyip, geldiğinde ikramın gerekeceğine delalet ettiği gibi bu ayet de, neshin gerçekleştiğine delalet etmez sadece gerçekleştiğinde daha hayırlısının getirileceğini belirtir." Razi daha sonra, İsfehanl'nin de bu ayetin neshin vukuuna delalet etmediğini bu şekilde açıkladığım belirtir37.
Nitekim, Kur'an'da geçen pek çok şartın vuku bulmadığı bilinen bir husustur. "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olsan ... " (En 'am, 116), "Eğer Allah' a ortak koşarsan ... " (Zümer, 65) gibi... Bu şartların tahakkuk etmesi elbetteki düşünülemez. İşte nesh hususunda da aynı durum olabilir. Buna göre ayetin manası sanki şöyledir: "Nesh, unutturma veya unutma yoktur. Size Kur'an'dan daha hayırlısı veya misli asla indirilmez. Çünkü Allah'ın indirdiğİnden daha hayırlısı yoktur ... "38
h. Levh-i MahfUz'daki bir ayetin Peygamberimize indirilmesi (nesh) veya orada bırakılmasidır (nesf).
Bu ayetteki nunsiha kelimesi nense'hô., şeklinde okunınası durumunda kelime, tehir (eıteleme) manasındaki nesf' kökünden geldiği için manası, tehir ederiz, geciktiririz, hükmünü değiştirip nesh etmeyiz, öylece bırakırız olmaktadır39. Ebu {Jbeyd bu okuyuş sahiplerinin, neshi uvh-i Mahfuz'dan Peygamberimize ayetlerinindirilmesi olarak değerlendirdiklerini söyler. Buna göre nesi' ise indirilmeyip orada bırakılan ayetleri ifade eder40. Bir görüşe göre, nunsihli şeklindeki kıraatte de bu ifade mecazen terketme yani, hükmün baki bırakılıp neshedilmemesi manasındadır. Ancak iiyetin devamı böyle bir manaya uygun düşmemektedir. Çünkü bu manaya göre, "fıyeti Levh-i Mahjuzdan indirdiğimizde veya orada yerinde bıraktığımızda mislini veya daha hayırlısını getiririz" denmiş olacağı için ifade tutarlı görünmüyor. Ancak "ev nunsi'hfı" ifadesini araya girmiş (mu'tariza) bir cümle olarak kabul edersek bu durumda bu problemin hallolduğu söylenebilir.
37) Razi, III, 207. Keza Bkz. İsmail Cerrahoğlu, Tefslr Usulü, TDV Yay. Ankara, J983.s, 124; Şimşek, iki Mesele, s. 90.
38) Cebri, en-Nesh, s. 180. 39) Taberi, I, 524; Nehhiis, I, 434.
40) Bkz. Ebu Ubeyd, s. 7-9. Bu manada değerlendiren başkaları için bkz. Hazin, I, 175.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 35 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET V AR MIDIR?------- 61
i. Ayetterin sure içindeki yerlerinin değiştirilmesidir.
Cebri'nin dile getirdiği bu görüşe göre, ayet kelimesiyle Kur'an ayetinin kasdolunduğunu kabul etsek dahi, bu durumu nesh manasında değil de ayetlerin sı1re içindeki yerinin değiştirilmesi manasında anlayabiliriz. Nitekim, nesh'in asıl manasının, balın bir peteğe annın da başka bir peteğe tahvil edilmesi olduğu söylenmiştir. Dolayısıyla ayetlerin sfire içindeki yerlerinin değiştirilmesi de bu duruma benzetilerek, mecazi bir ifadeyle böyle denilmiş olabilir. Bu benzetmedeki alaka ise, Kur'an ve bal'ın her birinin şifa olmasıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de hem Kur'an (İsra, 82) hem de bal hakkında (Nahl, 69) şifa tabiri kullanılmıştır. Ayetteki nunsihfi kelimesinin erteleme ve uzaklaşma manalanna gelen nense 'hfi şeklinde okunınası da bu manayı kuvvetlendirmektedir. Çünkü, bazı ayetler ertelenip daha sonra indifilmeleri sebebiyle sılredeki yerini alınca öncesi ve sonrasındaki ayetler arasında bir açılma ve uzaklaşma olmaktadıı4l.
Bizce, bu teşbih ve değerlendirme güzel olsa da, böyle bir değerlendirme hem ayetin si yak ve sibakı açısından hem de devamı olan "ondan daha hayırlısını veya mislini getiririz" ifadesi açısından uygun düşmemektedir.
i. Batı! şeylerin, muharref hüküm/erin neshi.
Cebri'nin bu ayetin manasma dair yaptığı yorumlardan birisi ise, ayetteki nesh'den maksadın Hacc suresi 52. ayetinde olduğu gibi batıl şeylerin, tahrif edilmiş hükümlerin neshedilmesidiı42. Ancak, bu değerlendirme, batıl veya tahrif edilmiş şeylere ayet denmesi açısından uygun olmadığı gibi, ayetin devarnındaki "ondan daha hayırlısı ve mislinin getirilmesi"ne de uygun düşmemektedir. Çünkü bu takdirde böyle şeylerde de bir hayır bulunduğu sonucu çıkacaktır.
2. "Bir ayeti başka bir ayetin yerine getirdiğimizde (değiştirdiğimizde) -ki Allah ne indirdiğini gayet iyi bilir- sen sadece uyduruyorsun derler. Hayır, öyle değil! Ama, onların çoğu bilmez" (Nahl, 101).
Bu ayet hakkındaki değerlendirmeleri de şöyle özetleyebiliriz:
a. Kur'an clyetlerinin hükümlerinin değiştirilmesi.
Bu ayetin Kur'an'daki neshe delil olduğunu söyleyeniere göre değiştirme (tebdfl), kaldırma (ref') manasında olup kasdolunan mana, ya tilavet ya da hükmün kaldınlmasıdır. Her iki durumda da, bu işiıi adı nesh'tiı43. Bu görüşü savunanlar yukarda zikrettiğimiz -senet bakımından zayıf olan- sebeb-i nüzulleri de delil sadedinde zikrederler. Ancak önceki ayette olduğu gibi, burada da hükmün değiştirilmesinden değil ayetin değiştirilmesinden, bir ayetin yerine başka bir ayetin getirilmesinden bahsediliyor. Burada hüküm takdirinde bulunarak kesin bir şekilde, ayetin manası budur diyemeyiz. Sadece muhtemelen böyledir diyebiliriz.
41) Cebri, s. 163, 170.
42) Bkz. Cebri, en-Nesh, s. 165.
43) Razi:, III, 208
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 36 (1, 1)
62/ Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Doğrul'a göre, hasımlannın Peygamberimiz'i müfteri (iftiracı) olarak nitelemeleri, Kur'an'ın şu veya bu ayetinin nesholunmuş olmasından değil, söylediği sözün ilahi vahiy olduğunu bildirmesinden idi ... Onlann bu sözlerine mukabil Hz. Peygamber de bunun bir uydurma olmadığını, Allah tarafından daha önce gönderilen kitapların yerini tutacak yeni bir kitap olduğunu anlatıyordu. Dolayısıyla bu ayetin Kur'an ayetleri arasındaki bir nesh'ten bahsetmediği aşikardır. Bilhassa bu ayetin Mekke devrine ait olması bu imkanı ortadan kaldırmaktadır. Çünkü bu dönem, din esaslannın tebliğ edildiği bir dönem olup bu tür şeylerde neshden bahsedilemez. Nitekim, ri vayetiere göre, ilk nesh olayı kıblenin değişmesidir. Bu değişiklik kıbleden bir buçuk sene sonra olduğuna göre, Mekke'de inen bu ayetin nesh'den bahsettiği düşünülemez. Çünkü, ayette vukubulacak değil, vuku bulmuş bir şey anlatılıyor44. Bir sonraki ayette "Biz onların ona bir insan öğretiyor dediklerini iyi biliyoruz. Oysa kasdettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu ise apaçık Arapçadır" ifadesi de bu görüşü desteklemekte, onların ithamlarının bir ayetin bir başkasıyla değiştirilmesi değil, Kur'an'ın tamamının hıristiyan bir köle tarafından yazdınldığı şeklinde olduğunu göstermektedif45.
b. Ayetterin yerlerinin değiştirilmesi.
Cebri, bu ayetteki tebdilin manasının bir tiyetin lajzının bir yerden alınıp Kur'an'ın nazmına daha uygun olan başka bir yere nakledilmesi manasında olabileceğini söyler46. Şimşek, bu değiştirmenin ya mekan ya da zaman bakımından olabileceğini belirterek şu değerlendirmeyi yapar: Mekan bakımından yer değiştirme, sonradan inen ayetlerin, çeşitli takdim vetehirler yapılamk, bir silredeki ayet! erin arasına yerleştirilmesi olabilir. Bu durum, yani Kur'an'ın topyekun değil de peyderpey inerek ayetlerin bu tarzda yerleştirilmesi, yahudi, hıristiyan ve müşrikler tarafından itiraz konusu olduğundan Yüce Allah böyle bir açıklamada bulunmuş olabilir47.
c. Risalet ve şeriatierin değiştirilmesi.
Şimşek'e göre, daha kuvvetle muhtemel olan zaman bakımından değişiklik ise önceki ayette ifade olunduğu gibi, önceki risaletlerin yerini Hz. Muhammed (s.a.s)'in risaletinin almasıdır. Bu durumda, ayet'ten maksat risalettir. Ayetin devamı da belirtilen manaya uygun düşmektedir48.
Ayette şeriatierin değiştirilmesinden bahsedildiği söyleyen Hidizl, Zemahşerl'nin bu ay eti tefslrinde söylediği, "Bir ayetin başka biriyle değiştirilmesi nesh 'tir. Yüce Allah şerai'i (şeriatleri/ dini hükümleri) masiahat olduğu için başkalanyla değiştirir. Dün maslahat olan bir şey bugün mefsedet olabilir. Mefsedet olan damasiahat olabilir ... "49 şeklin-
44) Doğru!, s. LI; Cebri, en-Nesh, s. 186, 191; Kasımi, X, 3858; Cerrahoğlu, s. 123; Şimşek, İki Mese-le, s. 87; Günümüz Tejslr Problemleri, s. 162; Eroğlu, s. 194.
45) Ahmad Hasan, a.g.m., s. 103 (sayı: 4).
46) Cebri, !..ii Neshafi'l-Kur'lln, 21-23. Keza Bkz. en-Nesh, s. 182 vd., 194.
47) Bkz. Şimşek, iki Mesele, s. 87 vd.; Günümüz Tejslr Problemleri, s. 162 vd. 48) Şimşek, aynı yerler.
49) Mahmud Zemahşeri, el-Keşşfijan Hakfiiki't-Tenzil ve Uyuni'l-Akfivfl, Beyrut, tsz., II, 428.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 36 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ A. YET VAR MIDIR?------- 63
deki açıklamalarını önceki şeriatıerin neshi olarak değerlendirmiştir50. Bizce bu mana anlaşılabileceği gibi, Zemahşeri, şerai' ile İslam dini dahilindeki hükümleri de kasdetmiş olabilir.
d. Mucize/erin değiştirilmesi. Kevnf mucize/erin yerini Kur' an 'ın alması.
Cebri bu ayetin başka manalarda da değerlendirilebileceğini belirtirterek bunlardan birinin mucizenin türünün değiştmlerek çağa uygun başka bir mucizenin yani akla hitap eden Kur'an mucizesinin getirilmesi olduğunu söyler. Bu konuda Muhammed Gazall'den şu nakilde bulunur: "Müşrikler Kur'an'ın Peygamberimizin nübüvvetinin doğruluğuna delalet etmesiyle yetinmeyerek önceki peygamberlerde olduğu gibi harikulade olayların meydana getirilmesini istediler. Onlara göre bu tür olaylar kabulü gerektiren şeyler olup Kur'an ise bir kelam olması hasebiyle Muhammed'in kendisi tarafından da söylenmiş olabileceği gibi, Tevrat ve İncil hakkında bilgi sahibi olan ehl-i kitap'tan da öğrenilmiş olabilir. İşte Yüce Allah onların bu zanlarını cevaplandırarak, o gün ve gelecek için hangi mucize türünün daha uygun olduğunu kendisinin daha iyi bildiğini haber verdi."5 1
e. Ayet/erin değiştirilmezliğinin vurgulanması. Bu ayete çok farklı bir açıdan yaklaşan Cebri, ayetin Kur'an ayetlerinin neshi veya
hükümlerinin ipiali hakkında olmadığını söyleyerek, ilahlarını yerıneyen ayetlerin indirilmesini arzu eden k§firlerin, "Bundan başka bir Kur'an getir ya da O'nu değiştir" isteklerine karşı "De ki, benim kendi arzumla onu değiştirme yetkim yoktur" denilmesi nevinden olduğunu belirtir. Buna göre ayetin manası şöyledir: Bil ki ya Muhammed faraza biz onların kötülüklerini yermeyen bir Kur' an indirsek ve onu yumuşak üsluplu bir Kur'an yapsak dahi onlar yine sana iftira etmekten ve Kur'an'ın öncekilerin masallarz olduğu iddialarından geri durmayacaklardır. Halbuki Allah ne indirdiğini bilir. Yani onlara uygun olan üslupla hitap eder. O batılı reddetmede katı, hakka davette ise yumuşak bir üslup kullanır. Bu anlayışa göre ayet neshin vukuuna değil neshin muhal olduğuna delalet etmektedir. Çünkü eğer Kur'an'daki bir ayet başka birinin yerine getirilerek değiştirilse o zaman kafidere Kur'an'ın Allah tarafından olmadığına dair bir delil verilmiş olacak ve "sen bir iftiracısın" demeye hak kazanacaklardır. Bu yüzden Allah bu tür şüphe! ere meydan vermemek için bir ayeti başka biriyle değiştirmemektedir. Nitekim o, adaleti konusunda "Benim katımda söz değiştirilmez" (Kiif, 29) buyurduğu gibi, indirdiği ayetler hakkında da sözü değişmez. Çünkü her iki durumda da sözünün değiştirilmemesindeki hikmet birdir ... Cebri daha sonra gelen "Onların ona ancak bir beşer öğretiyor sözlerini çok iyi biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur'an ise apaçık bir arapçadır" (Nahl, 103) ayetinin de bu manayı tekidettiğini şöyle ifade eder: Bu ayette bir ayetin başka biriyle değiştirilemeyeceğinin sebebi açıklanıyor. O da İslam düşmanlarına, kendisine öğreten a'cemi'nin istekleri doğrultusunda Kur'an'ı değiştirdi demelerine fırsat vermemektir52.
50) Bkz. s. 20. 51) Cebri, Ui Neshafi'l-Kur'an, 21-23. Keza Bkz. en-Nesh, s. 182 vd.,"194.
52) Cebri, Ui Neshafi'l-Kur'an, s. 17, 25.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 37 (1, 1)
64 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Ancak, burada Cebri'nin dikkatinden kaçan bir hususu belirtmekte yarar var. Şöyle ki, ayetteki iza edatını lev (eğer) manasında alarak cümleyi farazi manada değerlendirmek doğru olmasa gerektir. Çünkü iza edatı katiyet bildirir. Bir şeyin vukuuna delildir. Kur'an'da bu edat -tesbit ettiğimiz kadarıyla- vukuu kat'i olan şeyler hakkında kullanılmıştır. Eğer, ayette iza yerine eğer ve şayet manalanndaki in veya lev edatlan kullanılsaydı o manada değerlendirilmesi daha uygun olurdu.
3. "Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ümmü'I-Kitab O'nun katındadır" (Ra'd, 39).
Bu ayetin Kur'an hükümlerinin neshinden bahsettiğine dair görüş, ayet hakkındaki çok sayıdaki yorumlardan sadece birisi olup, ilk etapta akla gelebilecek bir mana değildir. Bu yorumlan, yorum sahipleriyle beraber, Maverdi'nin sıraladığı şekilde şöyle özetleyebiliriz:
a. Allah, kullannın işlerinden -saadet ve şekavet hariç- dilediğini silerek değiştirir -(İbn Abbas).
b. Ümmü'l-Kitab'ın dışındakilerden dilediğini siler dilediğini sabit bırakır (İkrime).
c. Kitabı'nın hükümlerinden dilediğini nesheder, dilediğini neshetmeyip sabit bırakır (Katade ve İbn Zeyd).
d. Eceli geleni siler, eceli gelmemiş olanı sabit bırakır (Hasan Basri).
e. Kullannın günahlanndan dilediğini affedip, dilediğini olduğu gibi bırakır (Said b. Cübeyr).
f. Burada ibadetten sonra günah işleyerek, onu iptal (mahv) eden ve günahından sonra ibadet ederek onu gideren kimsenin durumu anlatılmaktadır. Yine İbn Abbas'a nisbet edilen bu görüş de bir öncekiyle benzerlik arzetmektedir.
g. Hafaza melekleri tarafından Allah katına ulaştınlan fiili ve kavll arnelierin sevap veya cezayı gerektirmeyenlerinin Allah tarafından silinip, sevap veya cezayı gerektirenlerinin baki bırakılmasıdır (Dahhfik)53.
Bu açıklamalar, mutlak olarak zikredilen iiyetin kapsamı içindeki şeylerden bir kısmıdır. Bizce bunlara başkalannı da ilave etmek mümkündür. Örneğin kainiitta meydana gelen değişimler, yıkılına ve yeniden inşa edilmeler de bu ayet çerçevesinde düşünülebilir. Nesh de bu ayet hakkında hatıra gelebilir. Ancak, bu neshin Kur'an bünyesindeki bir nesh olduğunu iddia edemeyiz. Nitekim Cebri de bu ayetin çoğu alim tarafından bu konuda gündeme getirilmediğini ancak önceki ümmetiere nisbetle şeriatıerin değişmesi şeklinde tefsir edildiğini söyler. Ayetin öncesi de buna delalet etmektedir. Dolayısıyla bu ayetten maksat, her çağa uygun bir kitabın gönderilip, daha sonraki kitapla neshedilmesidir. İncil Tevrat'ı, Kur'an ise İncil'i neshetmiştir54.
53) Ebu'I-Hasen Ali b. Muhammed el-Maverdl, en-Nüketu ve'l-Uyun (Tefs'iru'l-Maverdl), Daru'l-KUtlibi'I-İlmiyye, Beyrut, 1992, III, 118.
54) Cebri, Ltı Neshafi'l-Kur'an, s. 24; en-Nesh, s. 194-195.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 37 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ AYET VAR MIDIR?------- 65
Ayrıca bu ayetin de neshle ilgili olan alıkarn ayetlerinden önce inmiş olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Ayetin siyak ve sibakı da böyle bir mana anlama hususunda elverişli değildir. Çünkü, bu sürede sık sık müşriklerin Peygamberimiz'in peygamberliğine yönelttikleri itirazlara yer verilmekte, bir önceki ayette de şöyle buyrulmaktadır: "Andolsun ki, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiç bir peygamber bir mucize getiremez. Her eeclin bir kitabı vardır •• " Bu ayette, her risalet için belli bir ecel biçildiğinden, Kur'an'ın geçmiş risaletleri neshettiğinden bahs edilmektedir55.
4. "Kur'an'ın bir kısmı muhkem ayetlerdir. Onlar Kitab'ın anası (esasıdır). Diğer bir kısmı ise müteşabih ayetlerdir" (Al-i imran, 7).
Bu ayetteki muhkemat ifadesi, nasih veya neshedilmemiş ayetler, müteşabihiit ise neshedilmiş ayetler olarak değerlendirilmiştir. Ancak ayet hakkındaki yorumlardan sadece biri olan bu görüş, ayetin devamına uygun düşmemektedir. Bu konudaki diğer görüşlerin önemlilerini şöyle özetleyebiliriz:
a. Muhkem, Allah tarafından helal veya haramlığı kesin olarak belirtilen, şüphe ihtimali bulunmayan şeylerdir. Müteşabih ise aksi durumda olan şeylerdir.
b. Muhkem, delaleti kat'i ve açık olup başka manalara ihtimali olmayan, müteşabih ise çeşitli manalara muhtemel olan ayettir. Bu görüş Şafii ve Muhammed b. Ca'fer ezZübeyr' e ait olup İbn Atiyye tarafından tercih edilmiştir. Bizce de bu görüş ayetin manası, siyak ve sibakı açısından en uygun olandır.
c. Muhkem, latizlan tekrarlanmayan, müteşabih ise tekrarlanan ayetlerdir.
d. Muhkem, farzlar, va'd ve vaidler, müteşabih ise kıssa ve emsallerdir.
e. Muhkem, alimierin tevilini bilip manasını anladıklan, müteşabih ise kıyametin vakti gibi Allah'tan başkasının bilmediği şeylerdir.
f Muhkem, delile ihtiyaç duymadan kendi kendine yeterli olan ifadelerdir.
g. Muhkem, mana ve hükümterin hikmet ve sebepleri akılla bilinen, müteşabih ise böyle olmayan şeylerdir56.
Görüldüğü gibi bu ayetlerin tamamında Kuran bünyesinde neshin vuku bulduğuna, bir takım Kuran ayetlerinin hükmünün kaldınldığına dair kesin bir delalet söz konusu değildir.
B. Neshle İlgili Hadis Var Mıdır? Kuran'da nesh edilmiş ayetlerle ilgili bir hadisin bulunmadığının en önemli delili,
neshle ilgili pek çok eserde böyle bir hadisten bahsedilmemesidir. Eğer olsaydı mutlaka bahsedilirdi. Nitekim, Doğru!, başta kütüb-i sitte olmak üzere, temel hadis kaynaklanndan ve meğazi kitaplarından oluşan 16 eseri tetkik ettiğini ve böyle bir şeye rastlamadığını bildirmektedir57.
55) Bkz. Şimşek, İki Mesele, s. 93 vd.; Günümüz Tefsir Problemleri, s. 170-171
56) Ma verdi, I, 370; Cebri, en-Nesh, s. 133.
57) Doğru!, s. L (dipnottan).
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 38 (1, 1)
66 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
İbn Şahin'in neshle ilgili eserinde geçen bir rivayete göre Hz. Ali, Peygamberimiz'in: "Kurban/ık/ar bütün kesme'yi (kurbanlığıl zibhi) Ramazan, bütün oruç/arı, cünüplükten dolayı gusul abdesti alma her türlü guslü, zekat da her türlü sadakayı neshetti" dediği nakledilmekteyse de İbn Şahin bu ri vayeti garip bulmuş, eserin muhakkikleri de bu rivayet hakkında şu açıklamada bulunmuştur: Cerh ve tadille ilgili kaynaklar bu rivayetin isnadındaki Müseyyeb b. Şerik'in hadisi kabul edilmeyen bir kimse olduğunu belirtir. Rivayet, bu şekliyle geçtiği başka kaynaklarda da münker olarak belirlenmiştir. Bu rivayet benzer ifadelerle, hadis olarak değil de başka kimselere nisbet edilerek nakledilir. İbn Şahin'in naklettiği bir rivayete göre bu ifadeyi Abdullah el-Mahzumi, Süfyan'dan şu şekliyle nakleder: "Kurban/ık/ar her türlü kesme'yi (zibhl diğer kurbanları) neshetti. Zekat da Kur'an'daki bütün sadakaları neslıetti. Ramazan da bütün oruçları neshetti. "58 Bazı kaynaklarda ise bu görüş Dahhak, Ebu Ca'fer gibi başka zatlara bit rivayette ise İbn Abbas'a nisbet edilmiştir59. İbnu'l-Arabi bunlara, namaz da her türlü namazı nesizetmiştir haberini de ilave eder60 Bazı rivayetlerde ise "Zekat her türlü sadakayı, kurbanlıklar her türlü kesilen hayvanı, Ramazan orucu da her orucu neshetmiştir" şeklindedir61 İbnu'I-Cevzi ise, Yezid b. Ga'ga'nın şöyle dediğini nakleder: "Zekat ayeti daha önceki tüm sadakaları; Ramazan orucu da daha önceki tüm oruçları neshetmiştir."62
Özet olarak, bu rivayet sonraki dönemlerde bazı alimler tarafından dile getirilmiş bir görüş olup had!s olarak değerlendirilmesi söz konusu değildir. ·
Şimşek, Rasulullah (s.a.s)'dan nakledilmiş bazı rivayetlerden Kur'an bünyesinde nesh'in bulunmadığı manasını çıkarmanın mümkün olduğunu belirterek bir ayet hakkında tartışanlara hitaben söylediği şu had!si aktanr63: "Size ne oluyor! Sizden önceki milletler böyle davranmakla, peygamberlerine muhalefet etmekle ve Kitab'ın bir kısmını bir kısmıyla çarpıştınnakla helilk oldu. Muhakkak ki, Kur'an bir kısmı bir kısmını yalanlar olarak inmedi, aksine birbirini doğrular olarak indi. Ondan anladığınızla amel edin ve bilmediğinizi bilinene havale edin"64 Bizce de pek çok ayet hakkındaki nesh iddialan bu hadiste haber verildiği gibi ayetleri birbirlerine vuruşturmak ve çarpıştırmaktan başka bir şey değildir. Böylece bu hadiste anlatılanlar -ne yazık ki- bir takım kitaplarda bi'l-fiil tescil edilmiş durumdadır.
C. Neshle İlgili Sabaheye Nispet Edilen Rivayetler
Sahabe'den bu konuda nakledilen rivayetlere baktığımızda bilhassa İbn Abbas'tan nakledilen bir hayli ri vayetle karşılaşıyoruz. Ancak, İbn Abbas'tan neshle ilgili nakledi-
58) Ebu Hafs Ömer b. Ahmed b. Şahin, en-Nasihu ve'l-Mensuh mine'l-Hadfs, thk. Ali Muhammed Mu-avvid, Adil Ahmed Abdulmevcud, Dfıru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, ı 992, s. 65.
59) Bkz. Ebu Ubeyd, s.34; Nehhas, II, 323; III, 25; Mekki:, s. ısı
60) Bkz. Ebu Bekr İbnu'l-Arabi:, Ahktlmu'l-Kur'fın, tsz., I, 1 ı
61) Bkz. Ebu Ubeyd, s.34. 62) İbnu '1-Cevzi:, Nevfısih, s. 42.
63) Şimşek, İki Mesele, s. 97; Günümüz Tefslr Problemleri, s. ı75.
64) İbn Hanbel, Müsned, ll, ı8ı; benzer bir rivayet için Bkz. İbn Mace, Mukaddime, 10.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 38 (1, 2)
KUR'AN'DANESHEDİLMİŞAYETVARMIDIR?------- 67
lenlerin bir kısmı neshin lugat manasıyla ilgilidir. Çünkü sahabe ve tabiin nesh'i daha çok bir ayetteki umumluğun tahsisi, mutlakın takyid edilmesi, müphem ve mücmelin beyanı olarak isimlendiriyorlardı65. Nehhfis, bazı rivayetlerdeki nesh kavramını nüsha manasında değerlendirerek, sonraki ayetin öncekinin nüshası üzere indiğini, yani onunla aynı manaya gelip, manasını tekid ve tebyin ettiğini, bazen de önceki ayetin nüzülünden dolayı duyulan endişenin giderilmesi manasında olduğunu söyler><'.
İbn Abbas'a nisbet edilen nesh iddialannın önemli bir kısmı ise, istisna ifadesinin nesh olarak aniaşılmasıyla ilgilidir. Çünkü o bu tür ayetleri açıklarken nesh değil istisna kavramını kullanmış, ancak sonradan bu açıklamalar nesh olarak değerlendirilmiştir. Nitekim Mekkl, şöyle der: "İstisna edatının yer aldığı Kur'an'ın pek çok yeri, İbn Abbas 'tan mensuh diye nakledilir ... »67 Örneğin, "Şiiirlere yoldan çıkmış kimseler tabi olurlar ... " (Şuara, 224) ayetinin, devamı olan " ... iman edip salih amel işleyenler ve Allah 'ı çokça zikredenler müstesna" (Şuara, 227) ayetiyle neshedildiği iddiası İbn Abbas' a nisbet edilir. İbnu'l-Cevzl, bu iddianın İbn Abbas'a nisbet edilmesini doğru bulmaz ve bunun, ravilerin yanlış aniayarak ifadeyi değiştirmelerinden kaynaklandığını, doğrusunun ise başka bir senedie kendisine ulaşan şu rivayet olduğunu söyler: "İbn Abbas şöyle der: "Şair/ere yoldan çıkmış kimseler tabi olurlar" sonra Allah mü'minleri istisna ederek şöyle buyurdu: "Ancak iman edip salih amel işleyenler. .. müstesna". İbn Abbas (r.a)'dan gelen sahih lafız budur ve bu bir istisnadır, nesh değildir. Ancak, raviler zannettikleri manayı naklediyor ve hata ediyorlar."68
Keza, nesh konusundaki rivayetlerin büyük çoğunluğunun İbn Abbas'a nisbeti doğru değildir. "Allah hüküm verinceye kadar sabret!" (Yunus, 109), ''Ben sizin üzerinize bir vekil değilim" (En'am, 66; Yunus, 108) ve "Eğer seni yalanlarlarsa, de ki, benim arnelim bana, sizinki sizedir" (Yunus, 41) "Ey iman edenler mallannızı aranızda batıi yolla yemeyiniz" (N isa, 29) ayetlerinin neshi hakkındaki rivayetlerin İbn Abbas' a nisbet edilmesi böyledir69. İsrailiyatta olduğu gibi, nesh konusunda da bir takım rivayetlerin, tefsir ilmininde meşhur olup sözü geçerli olduğu için ona isnad edilmiş olması muhtemeldir.
Birbirine zıt görüşlerin ona nisbet edilmesi de söz konusudur. Örneğin Nehhas, "Kalplerinizde olanı açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çekecektir'' (Bakara, 284) ayetinin neshedilip edilmediği hususunda İbn Abbas'a nisbet edilen üç görüşten bahseder: a. Bakara süresi 284. iiyetiyle mensuhtur, b. Mensuh değildir, kıyamet günü Allah tüm insanlan hesaba çekip, daha sonra mü'minleri bağışlayıp kafirle-
65) Ali Hüseyn Muhammed Süleyman, Fethu'r-Rahmanfi Beyani'n·Neshfi'I-Kur'fin, s. 172
66) Nehlıas, II, 225.
67) Mekki, s. 235.
68) İbnu'l-Cevzi, Nevasih, s. 204. Benzer ayetler olan Bakara, 221, 229, Nur, 4. ayetleri hakkındaki nesh iddiaları da böyledir. Bkz. EbU Ubeyd, s. 107, I 97 İbnu'I-Cevzi, Nevfısih, s. 89; keza Bkz. Kermi, s. 80.
69) Bkz. İbnu'l-Cevzi, Nevasih, s. 154, 180; vd. Mekki, s.143, 181.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 39 (1, 1)
68 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMi DERCİSİ
ri cezalandıracaktır, c. A.yetin manası hususi olup, şehadetin gizlenmesi veya izhar edilmesine dairdir70.
"Allah seni affetsin! Niçin onlara izin verdin! ... " (Tevbe, 43), "Allah'a inanan kimseler senden izin istemezler'' (Tevbe, 44), "Senden ancakAllah'a ve ahiret gününe inanmayan/ar ... izin ister'' (Tevbe, 45) ayetlerinin, "Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah ve rasulüne inanır ve peygamberle beraber ortak bir iş üzerindeyken, ondan izin almadan gitmezler. Senden izin isteyenler, Allah ve rasulüne inanan kimselerdir. O halde, bazı işleri için senden izin istediklerinde onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanmak dile. Çünkü Allah Gafllr ve Rahimdir" (Nur, 62) ayetiyle neshedildiği söylenmektedir. İbn Abbas'tan hem bu ayetlerin neshiyle ilgili hem de muhkernliğiyle ilgili iki zıt görüş nakledilmiştir71.
Diğer Haberler Sahabe'den neshle ilgili olarak bahsedilen diğer haberlerin başında bu konudaki
eserlerin hemen hepsinde rastlanan Hz. Ali'nin, nasih ve mensfihu bilmeyen bir kıssacıya hem kendin hefak oldun hem de başkalarını he/ak ettin! diye azarlayarak yasaklama getirmesine dair rivayet72 gelir. Şimşek bu rivayeti şöyle değerlendirir: "Bu haber, Kur~an-ı Kerim'de neshin bulunduğuna delil olamaz. Biz biliyoruz ki, o dönemlerde halka kıssa anlatan kıssacıların kullandıkları malzeme daha çok İsrailiyat cinsinden di. .. Büyük bir ihtimalle bu vaiz de Kur'an kıssalarıyla Tevrat'ta anlatılan kıssaları birbirine kanştınyor ve Ehl-i Kitab'ın eserlerini vaazlarına esas alıyordu. Böylece Hz. Ali, bu söz-leriyle geçmiş kitapların Kur'an'la neshedildiklerini bildiriyordu. Değilse, vaaz vermekle meşgul bir kıssacının, Kur'an bünyesinde bir nasih-mensfihla ne ilgisi olabilir?"73 Bu rivayetteki nesh'e şüpheyle yaklaşan Durnlu ise şöyle der: "Acaba konu nedir, Hz. Ali'yi tedirgin eden husus nedir ve nesh diye anlaşılan bu olayın gerçekten çok sonraları oluşturulan neshle irtibatı var mıdır?"74 İbn Huzeyme'nin, naklettiği rivayette bu kıssacının isminin Ka'bu'l-Ahbar olarak belirlenmesi yukardaki şüphelere haklılı)< kazandırır niteliktedir. Çünkü eski bir yahudi alimi olan Ka'b, İsraili kıssalar anlatanların başında gelir. Bu rivayet şöyledir: "Hz. Ali, kıssa anlatmakta olan Ka'bu'l-Ahbar'a rastlar ve ona şöyle der: Ey Ebu İshak! Bu makama emir veya memurdan başkası oturamaz. Bir kaç gün sonra tekrar uğradığında Ka'b'ın yine kıssa anlattığını görür. İnsanların kimi bayıhp düşmüş, kimi ağlamaktadır. Bunun üzerine Hz. Ali: Ey Ebu İshak! Seni bu makama oturmaktan nehyetmedim mi!? Nasih ve mensuhu biliyor musun!? der. O da, Allalıu a'lem deyince Hz. Ali şöyle karşılık verir: Hem kendin lıelak oldun hem de başkalarını he/ak ettinf"75
70) Nehhas, Il, 225. 71) Bkz. Mekki, s. 202. 72) Bkz. Ebu Ubeyd, s. 3; Nehhas, I, 410; Hibetullah b. Selame b. Nasr el-Mukrl. en-Nôsih ve'l-Men
suh min Kitabiilahi Azze ve Ce/le. thk., Züheyr eş-Şaviş-Muhammed Ken'an, el-Mektebu'l-İslami, Beyrut, 1986, s. 18; Hemezani, s. 6; İbnu'l-Cevzi, Nevôsih, s. 29.
73) Şimşek, İki Mesele, s. 94 vd.; Günümüz Tefslr Problemleri, s. 174··175. 74) Dumlu, s. 81.
75) İbn Huzeyme, s. 261.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 39 (1, 2)
KUR'AN'DANESHEDİLMİŞAYETVARMIDIR?------- 69
Cebri'ye göre ise bu rivayet iki açıdan zayıftır. Birincisi: Bu olayı Dalıhak İbn Abbas'tan nakletmektedir. Halbuki h. lOS'de vefat eden Dalıhak -Said b. Cübeyr'in ifadesine göre- İbn Abbas 'la karşılaşmamıştır. İbn Hibban da Dalıhak'ın rivayet ettiği tüm hadislere şüpheyle yaklaşmak gerektiğini söyler. İkincisi: Hz. Ali döneminde mescidlerde kıssa anlatanlar ortaya çıkmış değildi. Bu durum ancak Bıneviler döneminde ortaya çıkmıştır77.
Bu haberlerden biri de, Hz. Ömer (r.a)'den nakledilen, " ... Ubeyy, ben Rasulullah'tan işittiğim hiç bir şeyi bırakmam ve unutınarn iddiasındadır. Halbuki Aziz ve Celil olan Allah, Biz bir ayeti nesheder veya unutturursak ... buyurmuştur"?? şeklindeki rivayettir. Şimşek, bu haber hakkında şu değerlendirmeyi yapar: "Buhari'nin naklettiği bu haber dikkatle değerlendirilecek olursa şu anda elimizde bulunan Kur'an'ın bünyesinde neshin bulunduğuna değil, bulunmadığına delildir. Bu habere göre, Hz. Ömer, neshi unutturma anlamında almaktadır ve Ubeyy'in o unutturulmuş ayetleri hatırlamasının mümkün olmadığını ifade etmektedir."78
D. Mensôh Kabul Edilen Ayetler Hakkında İttifak Var Mıdır?
Kuran'da nesh edilmiş, hükmü kaldınlmış ayetler bulunduğu kanaatİ ilk dönemlerden itibaren İslam alimleri arasında kabul görmüş, hatta köklü bir şekilde yerleşmiş görünüyor. Kanaatimize göre bu konunun revaç bulması ve tartışmasız bir şekilde kabul görmesinde İbn Abbas'a nisbet edilen nesh görüşlerinin önemli bir rolü olmuştur. Çünkü habru'l-ümme ve tercumanu'l-Kuran ünvaniarına sahip, Kuran'ın tevil ve tefsiri hususunda Peygamberimizin hususi duasına mazhar olmuş bir sahabiye nisbet edilen neshle ilgili çok sayıdaki görüşler -aslında son derece dikkatli davranılması gereken ve liyetlerin tearuzu durumunda en son müracaat edilmesi gereken- bu konunun tartışmasız olarak kabulüne yol açmıştır. Keza, bu durum, sonraları benzer ayetlerin tesbit edilerek onlar hakkında da nesh hükmünün verilmesi hususunda alimleri cesaretlendirmiş ve bu alanda Suyı1ti'nin de belirttiği üzere nesh edildiği söylenen ayetlerle ilgili sayılmayacak kadar çok sayıda eserler kaleme alınmıştır.
Aslında ayetlerin neshine götüren tearuz arama çabalan yerine telifyollan aransaydı çok defa çözüm yolu kolaylıkla, hiç zorlanmadan bulunurdu. Geri kalan kısımda ise birazcık çaba, ayetler arasında bir çelişki olmadığını görmeye yeterdi. Nitekim, haber ifade eden pek çok ayetler hakkında bu tür çabalarla zahiren çelişkili görülen ayetler müşkilu'l-Kur'an başlığı altında ele alınarak rahat bir şekilde çözüm yollan bulunmuştur. Ancak ne gariptir ki, aynı metodlar mensuh sayılan ayetler hakkında uygulanmayıp, -ayetlerde asıl olan muhkemlik değil de mensı1h olmakmış gibi- elden geldiğince ayeti mensı1h sayacak çareler aramaya çalışılmıştır.
76) Cebri, en-Nesh, s. 118.
77) Buhari, Tefslr, SOre 2, 7.
78) Şimşek, Iki Mesele, s. 95.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 40 (1, 1)
70 1 Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE·------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Bu arada Ebu Ubeyd, Nehhas, Mekki ve İbnu'l-Cevzi gibi nesh konusunda önemli eserleri olan bazı alimler bu konunun fazla abartıldığının farkına vararak, ileri gidenleri kınamışlardır. Çünkü bu konudaki bazı eserlerde bu iş öylesine çığınndan çıkmış, öyle üzücü bir hal almıştı ki, Suphi Salih'in nesh aşıkları olarak nitelendirdiği bazılan tarafından ayetler parçacı bir yaklaşımla birbirlerinden bağımsız olarak ele alınıyor, aralarında çelişki var zannıyla derhal mensfihtur hükmü veriliyordu ... Bu iddiaların bir kısmında sünnetin Kur'an ayetlerini neshettiğine yer verilmiş, bir kısmında neshi caiz olmadığı halde haber ifade eden ayetlerin neshinden bahsedilmiş, bir kısmında tahsis ve istisnalar nesh sayılmış, bir kısmında bir veya bir kaç ayetin (seyf ve kıtal ayetleri), -tesbitimize göre- 157 ayeti neshettiğinden söz edilmiştir. Bunlar yapılırken ayetler arasındaki irtibata dikkat edilıneksizin, konuları nazara alınmaksızın, sadece zahiri ve sathi l;>akışlarla ayetlere yönelinmiş, bu yüzden çoğu kere ardarda gelen ve birbirinin manasını tamamlayan ayetlerin birbirlerini neshettiği söylenmiştir. Hatta bazen ayetteki bir cümlenin bir yansının diğer yarısıyla neshedildiği söylenmiştir. Bazen de sadece bir ifade veya cümlecik mensfih sayılmış, bazen ayetin ortasının mensfih olduğu bazen de ortasının muhkem olup baş ve son kısımlarının mensfih olduğu söylenmiştir.
Ancak konunun bazılarınca bu derece abartılmış olması, bu iddianın tamamen haksız ve yersiz olduğu manasma gelmezdi şüphesiz. Abartılı taraflarını bir tarafa atarak meseleye akl-ı selirole yaklaşarak az sayıda da olsa gerçekten hükmü kaldınlmış ayetler var mıdır diye araştırmak gerekirdi. Nitekim yukarda ismi geçen alimler de böyle yapmış, bu konuda gerçeği ortaya koymak için, hakkında nesh iddiası bulunan ayetleri teker teker ele alarak bu iddiaları dikkatli bir şekilde değerlendirerek bu iddiaların takriben .ancak onda birini haklı görmüşlerdir79.
Nehhas'ın eserini geniş bir şekilde şerh eden Süleyman b. İbrahim el-Lahim'in tesbitine göreSO, Nehhas ve İbnu '1-Cevzi sadece 17 ayetin, Mekki ise, 28 ayetin neshedildiği kanaatindedir. Ancak, bu zatların mensfih olduğunu söyledikleri ayetler farklıdır. Yani birinin mensGh kabul ettiği bir ayet diğeri tarafından muhkem sayılabilmektedir. Aynca, bazı ayetler hakkında kesin kanaat belirmeyip, susmayı yeğledikleri için, bu sayılann kesin olduğunu söyleyemeyiz. Nitekim, incel.ememizde, İbnu'l-Cevzi'nin mensfih saydığı söylenen bazı ayetler hakkındaki tesbitin (Enflli, 65; Mümtehine, 10-11 gibi) isabetli olmadığını gördüğümüz gibi, onun, mensfih saydığı kuvvetle muhtemel olan
79) Çeşitli zamanlarda farklı kimseler tarafından hakkında nesh iddiası bulunan ayetlerden tesbit edip değerlendiediğimiz ayet sayısı toplam 327'dir. Nasih olduğu söylenen bazı ayetler hakkında mensfılı olduklarına dair iddialar da göz önüne alındığında bu sayıyı daha da artırmak mümkündür. Nitekim Dehlevi, bu sayı mn beşyüz hatta daha yukarıya çıkarıldığını söylerken, bir başkası 565 ayetten bahseder (Bkz. Dehlevi, s. 53; Cebri, La Neshafi'l-Kur'iin, s. 13; Ali Mustafa, s. 15). Ancak bu sayının artırılmasında hükmü baki tilaveti mensfıh veya hem hükmü hem de tilavetinin mensfıh olduğu söylenen ayet ve sfırelerin de bu hesaba katılmasının rol oynadığı anlaşılmaktadır (Bkz. Kıca, Kur'an 'a Yönelişler, s. 33-34). Bizim üzerinde durduğumuz ise, bizzat mushafta mevcut olan, yani hükmünün neshedilip tilavetinin baki bırakıldığı söylenen ayetlerdir. Keza bu sayılar, hakkında nesh iddiası olan ilyetlerin toplam sayısıdır. ittifakla mensuh sayılmış ayetleri n sayısı değildir.
80) Bkz., Nehhas, I, 343-347.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 40 (1, 2)
KUR'AN'DANESHEDİLMİŞAYETVARMIDIR?------- 71
sekiz ayetin81 ise bu tasnif içine alınmadığını gördük. Aynca, bu tesbitte bu üç alimin herbirinin ittifakla mensuh olduğunu belirttikleri ayet sayısının dokuz olduğu görünüyordu. (Bunlardan Nisa, 15-16 ayetleri peşpeşe gelen ve birbirini tamamlayan ayetlerdir.) Ancak, yaptığımız inceleme sonunda bunun da isabetli olmadığını gördük. Şöyle ki, bu dokuz ayetten, Bakara suresi 217. ayeti Mekki; 240. ayeti ise Nehhas, -değil mensı1h olduğunu söylemek- kitaplanna dahi almamışlardı. Dolayısıyla, bu üç alimin ittifakla mensfih olduğunu belirttikleri ayet sayısı sadece yedi tan edir: Bakara, 183; N isa, 15-16, 43, 90; Mücadele, 12; Müzzemmil, 2. (Burada, Müzzemmil, 2. ayetinin devamı olan üç ve dördüncü ayetler de bu sayıya ilave edilirse sayı dokuz olur.) Bu yedi ayet, geçmişte neshle ilgili eser yazan diğer alimierin mensı1h saydığı ayetler içinde de yer almaktadır.
Daha sonra gelen alimlerden, Suyfiti ise, genelde geçmişteki alimierin çoğu tarafından neshedildiği söylenen 21 ayetin mensı1h olduğunu söylemiş, ardından isti'zan ve kısmet ayetleri hakkında doğru olanın neshedilmediklerini, kıbleyle ilgili Bakara suresi 115. ayetin ise neshedilenlere katılabileceğini belirterek, sonuçta bu sayıyı 20 olarak belirlemiştir82. Ona göre, bunlann dışındaki ayetler hakkındaki nesh iddialan doğru değildir. Bu ayetler şunlardır:
l ... Ne tarafa dönerseniz Allah 'ın vechi oradadır" (Bakara, 115).
2. "Sizden birine ölüm geldiğinde, eğer geride mal bırakmışsa, ana-babasına ve akrabalarına vasiyette bulunması farz kılındı" (Bakara, 1 80).
3. "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı" (Bakara, 183).
4. "Orucu güçlükle tutanlar (güç yetirenler) ise, bir fakire yemek yedirmek su- · retiyle fidye verirler" (Bakara, 184 ).
5. "Sana haram aylardan soruyorlar. De ki, o aylarda savaş büyüktür" (Bakara, 217).
6. "Sizden ölüp de geride eşler bırakanlar, eşleri için evden çıkarılmaksızın, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmalatı hususunda vasiyette bulunurlar. Eğer çıkarlarsa, onların kendi haklarında yaptıkları meşru şeylerden dolayı size bir günah yoktur" (Bakara, 240).
7. Kalplerinizde olanları açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi onlarla hesa-ba çekecektir" (Bakara, 284).
8. "Ey iman edenler Allah'tan hakkıyla korkun" (Al-i imran, 102).
9. "Kadınlarınızdan fuhuş işleyenler ... " (Nisa, 15)
10. "Yeminlerinizle akitte bulunduğunuz kimselere de nasiplerini veriniz" (Nisa, 33).
81) Bakara, 219; Nisii, 33; En'iim, 106; Enfiil, 72; Hicr, 94; Nfir, 2; Siiffat, 173; Kiif, 45.
82) Suyı1ti, el-ltkan, II, 712. Bu ayetlerde Suyı1ti'nin mensı1h saydığı kısımları, kalın yazıyla belirttik.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 41 (1, 1)
72 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE------EKEV AKADEMİ DERCİSİ
ll. "Ey iman edenler! Allah'ın şeairini (dini alametleri), haram ayı, kurbanlıkları ... ihlal etmeyin" (Maide, 2).
12. "Yalana kulak verir, bolca haram yerler. Onlar (yahudiler) sana geldiklerinde, istersen aralarmda hüküm ver istersen onlardan yüz çevir ..• " (Maide, 42).
13. "Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatığında, vasiyet esnasında, iki adil kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken, başımza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan başka iki şahit. •• " (Maide, 106).
14. "Sizden sabırlı yirmi kişi, ikiyüz kişiye galebe eder" (Enfal, 65)
15. "Ağır ve hafif olarak savaşa çıkın" (Tevbe, 41).
16. "Zani ancak bir zaniye veya müşrikeyle evleninir. Zaniye de ancak bir zani yada müşrikle evlenir •.• " (Nur, 3).
17. "Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen ..• sana helal değildir" (Ahzab, 52).
18. "Peygamberle gizli konuşacağınız zaman, konuşmanızdan önce sadaka verin" (Mücadele, 12).
19. "Eğer eşlerinizden biri sizi bırakıp katiriere kaçar, siz de savaşta katiriere galip gelirseniz, eşleri gitmiş olanlara harcadıkları kadarını verin ... " (Mümtehine, ı 1).
20. "Gecenin az bir kısmı hariç kalk!" (Müzzemmil, 2).
Suyilti'nin mensilh olduğunu belirttiği bu ayetler başka alimlerce de ya aynen tekrar edilmiş ya daha da azaltılmış veya tekrar mensilh ayetlerin sayısını çoğaltan eski alimlerin yoluna dönülmüştür. Örneğin, Kermi bu konuda eski alimierin yoluna tabi olmuş, Fahreddin Abdullah b. Muhammed neshle ilgili eserinde, SuyGti'nin sıraladığı ayetleri aynen tekrarlamıştıı-83. ··
Daha sonraları, Suyuti'nin mensilh saydığı ayetleri değerlendiren bazı müellifler, bu ayetlerin bir kısmı hakkındaki nesh iddialarını doğru bulmamışlardır. Zerkan1, onun mensGh saydığı bu ayetleriere kıbleyle ilgiliayetide katarak, toplam 22 ayeti ele almış, bunlardan sadece 10 tanesinin neshedildiğini söylemiş, ayrıca Suyfıtl'nin mensfıh ayetler içinde saymadığı Nisa, 16. ayetide 15. ayetle beraber ele alıp neshedildiğini söylemiştiı-84. Bu ayetler şunlardır: Bakara, 180, 184, 240; Nisa, 15-16, 33; Enfal, 65, Nur, 3; Ahzab, 52; Mücadele, 12; Müzzemmil, 2.85 Subh1 Salih de Suyfıti'nin sıraladığı ayetler içinde neshe kabil olanların lO'u geçmeyeceğini belirtmiştiı-86. Dehlevi ise, İbnu'l-Ara-
83) Fahreddin Abdullah b. Muhammed, el-Beyanfi'n-Nô.sih ve'l-Mensuhfi'l-Kur'an, yazma (Süleymaniye Kütüphanesinde), v. 3-5.
84) Suyfitl'nin, Jivata yapanların cezasıyla ilgili olduğunu söylediği bu ayeti ırıensfih saymadığı ilgili ayette açıklanmıştı.
85) Bkz. Zerkaııi, II, 153-165.
86) Bkz. Subhi Salih. Mebôhisfi Ulumi'l-Kur'fin, Diiru'l-İlm li'l-Melayin, Beyrut, 1981, s. 274.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 41 (1, 2)
KUR'AN'DA NESH EDİLMİŞ .AYET VAR MIDIR?------- 73
bl ve Suyatf'nin ele aldığı 21 ayeti (kıbleyle ilgili ayeti ele almayarak) değerlendirerek, bunlardan sadece 5'inin mensalı olduğunu söylemiştir. Bu ayetler şunlardır: Bakara, 180, 240; Enfal, 65; Ahzab, 52; Mücadele, 12.87 Muhammed Salih Ali Mustafa ise, bu ayetlerden sadece üç tanesinde (Enfil.l, 65; Mücadele, 12; Müzzemmil, 2) neshi kabul etmiş, daha sonra bu ayetleri neshedilme ihtimalindeki kuvvet sırasına göre sırayla ele alıp, kendisinin mensfih saydığı üç ayet de dahil tüm ayetler hakkında hem nesh hem de muhkem olma yönlerini belirtmiştir88.
Böylece, Kur'an'da neshi kabul eden alimierin çerçevesini daha da genişiettiğimizde mensfih sayılan ayetlerin sayısının -ters orantılı olarak- daha da azaltıldığını görüyoruz.
Çerçeveyi biraz daha genişleterek -geçmişten günümüze- Kur'an ayetlerinde neshedilmiş ayetlerin varlığını kabul eden alimlerin, mensalı olduğunu belirttikleri iiyetlere göz attığımızda89, mensuhtur diye ittifakla görüş belirttikleri hiçbir ayetin bulunmadığını görürüz!90
Sonuç
Kur'an ayetlerinde neshin varlığını kabul edenler arasında herhangi bir ayetin neshi konusunda kesin bir icma söz konusu değildir. Böyle bir icma olmamasına rağmen bazı alimler kendi duyduğu, bildiği ve ulaşabildiği kaynaklardan hareketle bazı ayetlerin neshi konusunda icma bulunduğunu söylemişlerdir.
87) Dehlevl, s. 54-59. Dehlevl'nin bu ayetlere dair açıklamalannı incelediğimizde, bunlardan üçü (Bakara, 180, Enfal, 65; Mücadele, 12) hakkında kesin olarak mensôhtur dediğini görüyoruz. Diğer iki ayet (Bakara, 240; Ahzab, 52) hakkındaki ifadeleri ise kapalıdır. Fakat, daha sonra beş ayetin mensuh olduğunu söylediğine göre, bu iki ayet hakkındaki kanaatinin de nesh yönünde olduğu anlaşılıyor. Dehlevl'nin şu ifadeleri bu sayıyı daha da azaltına niyetinde olduğu şeklinde değerlendirilmiştir: "Okunan Kur'anda hükmü hiç bir surette geçerli olmayan hemen hemen hiçbir hükmü mensCih ayet yok gibidir. Hatta şüphesiz onun hükmü herhangi bir durum veya zamanda meşru olarak bulunur" (Ali Mustafa, bu ifadeleri Muhammed Yusuf Bennuri'nin Yetimetu 'i-Beyan fi Şey 'in min Ulumi'l-Kur'an adlı eserinden nakletmiş olup, Dehlevi'nin sözlerinin hangi eserinden alındığı belirtilmemiştir. Bkz. en-Neshji'l-Kur'ani'l-Kerlm, s. 40). Debievi'nin eı-Tefhimu'l-İlahiyye adlı eserindeki bu konuyla ilgili ifadeleri de Kur'an'da neshe sıcak bakmadığını gösteriyor (Bkz. Ahmad Hasan, a.g.m., s. 103 -sayı: 4-).
88) Ali Mustafa, en-Neshfi'l-Kur'ô.ni'l-Kerlm, s. 41 vd.
89) Mustafa Zeyd, Ali Hasan el-Arid, (Fethu 'i-Mennan fi Neshi'l-Kur 'an, Mektebetu Hanci, Mısır, 1973, s. 340-341) ve Kaya, (s. 164) nesh hakkında müstakil eser yazmış ve herbiri bir kaçında ihtilaf ettikleri toplam 6 ayet hakkında nesh iddiasının doğru olduğu hususunda kanaat belirtmişlerdir.
90) Nesh'le ilgili mezkur çalışmamızdaNecva ile ilgili Mücadele, 12. ayetinin Kur'an'da mensuh ayet bulunduğu kanaatinde olan eserlerini incelediğimiz çok sayıdaki alim (Katade, Zührl, EbU Ubeyd, İbn Hazm, Nehhas, Hibetullah, Mekkl, Buzuri, İbnu'l-Cevzi, İbnu'l-Barizi, Kerıni, İbn Huzeyme el-Farsi...) tarafından mensuh sayıldığını tesbit etrniştik. Makalemizin başında zikrettiğimiz neshle ilgili diğer kaynakları incelediğimizde de İbnu'l-Arabi'nin eseri dışında durumun aynı olduğunu gördük. Çünkü İbnu'l-Arabi bu kanaatte olmayıp bu ayette neshin söz konusu olmadığını açıkça belirtmektedir. Neshle ilgili çoğu yazma olan başka eseriere de balolsa böyle bir ittifakın bulunmadığına dair başka örneklerin de bulunacağı kuvvede muhtemeldir.
D01777c10s26y2006.pdf 25.02.2010 17:21:11 Page 42 (1, 1)
74 /Doç. Dr. Veysel GÜLLÜCE·------EKEV AKADEMi DERCİSİ
Bazı alimler ise, mensı1h sayılan ayetlerin pek çoğunun, hakikatte münse' (ertelenen) nevinden olduğunu dolayısıyla zamanı gelince bu ayetlerle amel edileceğini belirtirler.Bu kanaatte olanlara göre, mensfihun metinde kalmasının bir anlamı olup bu ayetlerin hükmü bütünüyle neshedilmemiştir. Bir yönüyle baki olup uygulanma alanlan vardır91.
Geçmişte, Kur'an'da neshedilmiş hiç bir ayet bulunmadığı kanaatinde olanın sadece Ebu Müslim el-İsfehanl olduğu söylenir. Ancak Ebu Ali Muhammed b. Ahmed b. Cüneyd (h. 38l)'in rie el-Fash ala men Ecaze'n-Nesh adlı eserinde neshi reddettiği söylenmektedir92. Razi'nin Tejsfr-i Kebfr'inde İsfehani'den neshle ilgili görüşlerini nakledip susması da onu desteklediği manasında değerlendirilmiştir93.
Çağımızda ise, mensı1h olduğu söylenen ayetler hakkındaki azaltına çabalannın ,bir sonucu olarak Kur'an'ın hiç bir ayetinin neshedilmediği görüşü ağırlık kazanmaya başlamış ve böylece bu kanaatte olan alimierin sayısı daha da artmıştır94.
Böylece başlangışta sorduğumuz soruya karşılık, hakkında ittifakla mensı1htur denen bir ayetin bulunmadığı ortaya çıkıyor. Hulasa, çelişki var zanrııyla nesh edildiği düşünülen şey, hakikatte Kuran' da değil kendi anlayışımızdadır.
9!) Bkz. Zerkeş'i, II, 49; keza Bkz. Suyutl, el-İtkan, Il, 703; Cebri, en-Nesh, s. 24; Keşnıiri, Ili, 147; Ömer Özsoy. "Nasr Hamid Ebu Zeyd'in Nass-Olgu Bağlamında Ulumu'l-Kur'an'ı Eleştirisi", İslll.ıni Araştırmalar, c. VII, sayı, 3-4, 1994, s. 244; Yıldırım, s. 104; Albayrak, Kur'an'ın Bütünlüğü Üzerine, s. 36-37; Özdeş, a.g.m., s. 45; Dumlu, s. 85.
92) Bkz. Şimşek, İki Mesele, s. 80.
93) Bkz. Hudar'i, Tarihu't-Teşri', s. 24; Ali Mustafa, en-Neshfi'l-Kur'ani'l-Kerfm, s. 17. 94) Nesh konusunu araştırarak Kur'an'da mensuh ayet bulunmadığı kanaatine varan bazı muasır alim
ler şunlardır: Muhammed Abduh, el-Bakuri, Cemal el-Benna, Ahmed et-Ticanl, ei-Haşimi et-Ticani, Hudari, Abdu'I-Müteal el-Cebri, Abdulker'im ei-Hatib, Muhammed Gazali, Muhnammed Ebu Zehra, Seyyid Ahmed Han, Eslem Cayrapurl, Muhammed Tevfik Sıdki, Muhammed el-Behiy, Ömer Rıza Doğru!, Süleyman Ateş, Sait Şimşek...