Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Kültür – Sanat - Edebiyat
Yıl: 2016 - 2017Sayı: 6
1
Sena ATASOY
İYİ SEÇ ONLARI
Ne güzel şeydir dostluk
Nerede bulursan orada mutluluk
İYİ SEÇ ONLARI!
Bilmiyorsan dostluğu eğer
Onlarla tanışmadan önce öğrenmeliymişsin meğer
İYİ SEÇ ONLARI!
Arkadaşlığı anlamayanlar varmış
Onlar hep somurtkanmış
İYİ SEÇ ONLARI!
Sadece iyi gün dostu olursa eğer
Kötü gününde seni terk ederler
İYİ SEÇ ONLARI!
“Benim dostlarım var” demeden önce
Bir kere düşün bence
İYİ SEÇ ONLARI!
Ben kendime yeterim diyenler
Mutluluklarını kaybederler
İYİ SEÇ ONLARI!
Sen dostluğu anladıysan eğer
Çok gecikmeden
İYİ SEÇ ONLARI!
Sude ÇEVİRGEN
ÖZÜN DEĞİŞİMİ
Dil bir milletin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Her milletin
kendine ait bir dili vardır. Ve kendi dillerini istedikleri şekilde
kullanırlar. Ama zarar gelmesini de istemezler kendi dillerine.
Bunun için de birçok çaba harcarlar.
Bazı diller bir süre sonra yozlaşmaya başlar. Örneğin bizim
dilimiz,Türkçemiz, artık tam da bir Türkçe sayılmaz. Türkçe
yerine başka yabancı kökenli sözcükler kullanılmaya başlandı
bazı kelimelerde. Genellikle gençlerimiz yapar bunu. Örneğin
‘tamam’ sözcüğü yerine ‘ok’, ‘görüşürüz’ sözcüğü yerine ‘bay’
sözcüğünü kullanıyorlar.Bu da Türkçemizin yavaş yavaş
yozlaşmasına, bozulmasına başladığının bir göstergesidir.Bir de
bazı kelimeleri kısaltıp kullanıyorlar.Mesela ‘naber’ yerine ‘nbr’,
selam yerine ‘slm’ gibi kısaltmalar kullanıyorlar. Bunlarda
dilimizin yozlaşmasında,bozulmasında etkendir
Bir millet kendi diline sahip çıkmalı, korumalıdır. Onun yavaş
yavaş yozlaşmasına izin vermemelidir. Biz de dilimize sahip çıkıp
onun gözlerimiz önünde eriyip gitmemesi için çalışmalar
yapmalı,çabalar harcamalıyız. İlk olarak da gençlerimizin dillerini
daha dikkatli kullanmalarını istiyoruz.
Ayşe Miray BENLİ
UMUDUNU KAYBETME
Yetimhanede, küçük bir kız çocuğu yaşardı. O kızın annesi ve
babası yokmuş. Annesi ve babası olmadığı için o kadar üzülürmüş ki
her gece başını yastığa koyduğunda hep ağlarmış. O küçük kız
yetimhanede yaşadığı için herkese niye ben yetimhanedeyim diye
sorarmış. Sonra bir gün yetimhane müdürüne sormuş: ‘’Benim
annem ve babam ne zaman gelecek?’’ diye. Müdür de demiş ki: ‘’
Senin annen ve baban öldü. Bir daha onları göremeyeceksin.’’
Demiş. Küçük kız büyümüş ve liseye başlamış. Büyüdüğü için anne
ve babasını aramaya başlamış. Aradan üç yıl geçmiş. Tabii bu üç
yılda anne ve babasını bulmak için her yolu denemiş. Bu kız en
sonunda umudunu kaybetmiş. Her gece dermiş ki en yakın dostuna :
‘’Benim annem ve babam yok.’’ Sonra gittiği liseye bir öğretmen
gelmiş. Bu öğretmen o kızın teyzesiymiş. Ama o kız öğretmeninin
teyzesi olduğunu bilmiyormuş. Bir gün öğretmeni o kızı yanına
çağırmış ve o kıza demiş ki: ‘’Ben senin teyzenim.’’ O kız da orada
küt bayılıvermiş. Sonra hastaneye götürmüşler. Kız uyandığında,
‘’Gerçekten sen benim teyzem misin?’’ diye sormuş. ‘’Evet.’’ Demiş
teyzesi. Kız teyzesine demiş ki: ‘’Benim annem ve babam yok.’’
Teyzesi de:’’Hayır ikimiz senin anne ve babanı bulacağız. Sakın
umudunu kaybetme.’’
Özge AKDOĞAN
2
Duygu ÇAKMAKLI
MİYAVLAYAN SEMT ; CİHANGİR ''2''
Ellerim sarsak, hiçbir şey görünmüyor.
Yalnız ve soğuk yatağım,
Boşlukta yükselip alçalıyor.
Gidip uyumaya kalksam ne olacak ?
Kimseler bile gelmiyor, bugün pazar.
Yalnızlığın seçilmişliği mi oluyor yani ?
Yani cinaslı kafiyeli pazar günleri,
Sıkıldım kahvemde bitti elmadan vazgeçtim,
Üstüne üstlük hayaller de azalıyor.
Yürü ! yürü ki bir şeyler dönmeye başlasın,
Dünya mı olur artık ne olursa olur.
Bak gözlerimi sana bırktım ey Cihangir !
Yoksa tarih miydi kanla biçilmiş kaftanım ?
Ben Kaf Dağı'nda bir kaptan değilim,
Ama bu çırpıntılı kahvesizlik ne olacak ?
Yağmur yağıyor, yağmasın.
Volta atıyor martılar göğün dört duvarında,
''Ne balık ne de kuş'' olabildiğim şu dünyada
Hayalim bile yok, beceremedim.
Cihangir'de özellikle,
Ama neden hep cinlerim tepemde ?
Gidip müzik dinlesene aklını kucağında saklayarak,
Ve bütün yollar bir gün Cihangir'e çıkacak.
Kalk gidelim, çöpçüler süpürsün,
Islak ve yorgun bedenimizi,
Kahve ve elma kokan bedenimizi,
Doktorlar serumla yıkasınlar,
Akla sığmayacak halüsilasyonlar ellerinde karanfiller,
Hastanenin ziyaretçi saatlerini beklesinler.
Hayat hiçbir şey değil, şiir hiçbir şey değil,
Ölüm bile hiçbir şey değil, sokaklara atılmış ölüm,
Nereye gitsem arkamdan gelir,
Mendil satar, cam siler, ille de bıçak taşır.
Unutma ki kardeşim, hayat ;
Karamsar bir şiirin ilk dizesidir.
Bu ülkede artık ne sabah ne de akşam olacak,
Üç çocuk daha öldü,
Yatağında üç kere daha sırtını döndü halk.
Elbette kahve ve yeşil elma,
Üşüdüm üstümü örtsene toprak.
Zeynep KASAP
RÖPORTAJ
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ben Zeki Avan, 57 yaşındayım. Dört dönemdir muhtarlık yapmaktayım.
Muhtar olmaktan memnun musunuz?
Evet memnunum işimi severek yapıyorum.
Muhtar olma amacınız nedir?
Mahallemize ve mahalle halkına hizmet etmek amacıyla muhtar oldum.
Nasıl muhtar oldunuz?
Muhtarbağımsız olarak dört asil dört yedek dört azalarla birlikte halkın
oylarıyla birlikte seçilirler ve beş yıl görev yaparlar. Bende halkım sayesinde
muhtar oldum.
Muhtar seçilince neler hissettiniz?
Mahallenin desteğini ve güvenini almak güzel bir duygudur. Oyları ile sizi
seçen ve destek veren insanlara daha çok nasıl faydalı olurum diye
düşündüm.
Kaç dönemdir muhtarsınız?
Dört dönemdir muhtarım.
Mahallenize hizmet etmek nasıl bir duygu?
Yaşadığımız mahalleye ve insanlara hizmet etmek çok güzel bir
duygudur. İnsanlara hizmet etmekte Allah’ın emridir. Hayırlı hizmetlerde
bulunmakta bir ibadettir.
Buradaki göreviniz ve yetkileriniz nelerdir?
Mahallesinde ikametgâh edenlere ilmühaber vermek, Tebligat Kanunu ile
ilgili posta mektuplarını alır ve teslim eder. Seçimlerde seçmen kütük
listelerini asar ve seçmen bilgi kartlarını dağıtır. Mahallenin sorunlarını ilgili
makamlara bildirir ve takip ederim.
Muhtarlığı insanlara önerir misiniz?
Mevcut yasalara göre önermem.
Sizce Yıldırım Beyazıt mahallesinin eksikleri nelerdir?
Altyapı sorunu, asfalt, park ve ikinci sağlık ocağı eksiğimiz vardır.
Mahalle sakinleri ile aranız nasıldır?
Gayet iyi.
Mahalle nüfusunuz ne kadardır?
Yirmi bine yakın nüfusu ile Çubuk ilçesinin en büyük mahallesidir.
Mahallenizde bulunan okullardaki başarılı öğrencileri ödüllendiriyor
musunuz?
Ödüllendiriyorum.
Sorun yaşadığınız ya da destek göremediğiniz kurumlar var mıdır?
Belediyeden pek fazla hizmet gelmiyor.
Mahallemiz için belediyeden maddi destek alıyor musunuz?
Maddi destek almıyorum.
Ulusal gazetelerde çıktınız az çok geliriniz var neden araba yerine
bisiklet kullanıyorsunuz?
Bisikleti çocukluktan beri kullanıyorum. Bisiklet benim yaşam parçam ve
hobim. Kaza geçirdiğim için araba kullanmaktan çekiniyorum.
Tekrar muhtar adayı olmayı düşünüyor musunuz?
Evet neden olmasın.
”Halka hizmet hakka hizmettir.” Sözünden ne anlıyorsunuz?
Topluma bulunduğumuz her yardımda Allah’a hizmet ediyoruz demektir.
Mübeccel Nisa GÜNGÖRDÜ
ANNE
Annelerin hakkı ödenmez. Onlar canınızdan bir parçadır. Anne olmadan
çocukların çoğu bir şey yapamaz. Bir çoğunuzun yemeğini yapan, yaparken
içine sevgi katan, karşılıksız seven annedir. Anne sizin eliniz ayağınızdır. Sizi
yetiştiren annedir. Size bakan, büyüten, siz üzüldüğünüzde üzülen,
sevindiğinizde sevinen annedir. Sakın annenizi üzmeyin. Sonradan çok
pişman olursunuz. Birçoğunuz anneniz size kızdığında bir yere gitmenize izin
vermediğinde ya da dövdüğünde annenize sinirleniyorsunuz ama sakın
sinirlenmeyin, annenizin bir bildiği vardır. Onu üzdüğünüz an hatanızı anlayıp
annenizden özür dileyin, gönlünü almaya çalışın. Annenize sizin onu
sevdiğinizi hissettirin. Çünkü o ANNE.
Elanur
3
Melike ÇAKIRGÖZ
ÖZLEM
Özledim…
Sabah rahatça uyanmayı,
Mutlu aile sofralarını özledim.
Neşe içinde bir arada olmayı,
Eski dostlukları özledim.
Barış içinde yaşayan insanları,
Elerinde silah değil; kalem olan çocukları özledim.
Yemyeşil bahçeli evleri,
Yeşeren ümitleri,
Ve o ümitle yaşayan insanları özledim.
Bir aile sıcaklığını tatmayı,
Hayalleri olan çocukları,
Mutlu olmayı, huzuru özledim.
Berat TEKİN
CİMRİLİK
Cimrilik insanların sahip olduğu en kötü davranışlardan biridir.
Cimri insan her zaman kendini düşünen, parasını düşünen başkalarına
hiçbir şeyini vermek istemeyen bencil kişidir.
Cimri insan elindeki malını hiçbir zaman kaybetmek istemez. Cimri
insana göre herkes kendi başının çaresine bakmalıdır. Kimse cimriden
para, mal ve yardım istememelidir. Aynı zamanda cimri insanlar
çevresindeki her şeyi kıskanırlar. Cimri insan kendisinde olan hiçbir
şeyi başkasında da olsun istemez. Böyle kişiler de insanlar arasında çok
fazla kişiyle anlaşamazlar. Toplum arasında çok da sevilmezler. Mesela
cömert bir insanın zor durumda ki bir kişiye para vermesi ya da
yardımda bulunması cimri kişi için çok saçma ve yanlış bir hareket
olarak gözükür. Cimri insana göre parasını harcamak boşa sarfetmek
gibidir. Kur’an’da cimrilik anlatılırken, ‘’ Onlar gösteriş yaparlar ve
hayra mani olurlar.’Onlar son derece cimri oldukları gibi başkalarının
yapacağı hayra da engel olurlar.’’ Denilmektedir. Kur’anın temek
esaslarından biri adaletli olmaktır. Ama cimri insanlar adaletli
olmazlar. Onlar her zaman her şeyin kendilerinin olmasını ister. Para,
altın ve gümüş toplayıp saklamak için değil topluma dağıtılıp insanlara
faydası olması içindir.
Şeytan fakirlikle korkutarak insanı cimriliğe iter. Şeytan sizin
sadaka vermenize, yardım etmenize engel olur. Allah (c.c.) katında
verilen mal, para, zekat, sadaka malımızı azaltmaz tam aksine
bereketlendirir. Konuyu şöyle bir toparlarsak cimrilik ya da çok
savurganlık yerine paramızı ne zaman, nerede harcayacağımızı düzgün
bir şekilde ayarlamamız gerekir.
Ezgi YÜCEL
TEK DOSTUMUZ KİTAPLAR
İnsanın tek gerçek dostudur kitaplar. Her kitap farklışeyler
anlatır. Farklı bir konu, farklı bir hayat. Her kitap insanı farklı
bakış açısı sunar. Her zaman bardağın dolu tarafından değil
boş tarafından bakmayı da öğretir kitaplar. Bazen de onlarla
huzur buluruz, onlarla yaşamayıöğrenir içindeki kahramanlarla
bazen güler bazen ağlarız. Ama ne olursa olsun kitaplarla
yaşamayıöğreniriz. İçindeki her konu ne olursa olsun bize
hayatı, yaşamayı, kendi ayaklarımız üstünde durabilmeyi
öğretir. Sadece okumak değil kitabın ne anlattığı anlamak
daha önemlidir.
Çünkü okumak insana çok şey katar. İleri görüşlü olmayı,
insanları anlamayı, bol bol düşünüp hayatı kendi etrafımızda
döndürmeyi sağlar. Her kitap hayatımıza farklı bir bakış açısı
sunar. Bir bakmışınız küçük bir çocuğun hikayesine
ağlıyorken öbür yanda da gülecek şeyler bulursunuz. Ama her
seferinde bir ders çıkarırsın.
Kitaplar başarıya giden yoldaki samimi dostlarımızdır.’
Kitaplar çoğunlukla kitabı yazan kimselerin en iyi duygularını,
en doğru düşüncelerini, en sağlam kanılarını en temiz umut ve
öykülerini taşırlar’ demiş Victor Hugo. Ve bir Çin atasözü
derki ‘ Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen çocuğa
benzer.’
Yusuf DADAK
İSRAF
İsraf kelime anlamı olarak gereksiz harcama savurganlık
demektir. İsraf yapmanın ne kadar iyi bir şey olmadığını
herkes biliyor. İnsan ihtiyacı kadar kullanmalı ya da ihtiyacı
olduğu kadar satın almalıdır ama maalesef ki günümüzde bu
durum böyle değil neredeyse bütün insanlar har vurup harman
savuruyor. İsraf eden kimse elindekinin değerini bilmez. israf
eden kişi sadece kendisine değil bütün topluma bütün
insanlığa zarar verir. Bu israf konusu da dinimizce pek hoş
karşılanmaz. Dinimizde yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz
çünkü Allah israf edenleri sevmez buyurmuştur. Bazı
insanların israf ederek attığı giysiler yemekler sular vb. şeyler
bazı insanların temel ihtiyaçlarını karşılıyor olabilir. Mesela
zengin ile fakir arasındaki fark gibi bir şeydir. Yani kısacası
bilinçsizce tüketirken ona ihtiyacı olan insanları da
düşünmeliyiz. Çünkü bu evrende tek değiliz.
UNUTMAYIN!
Hüseyin Emre YILMAZ
TEMİZLİK BİLİNCİ
Dünyada temizlik bilinci denen bir kavramın olduğunu
düşünmüyorum.
Dünyamız gün geçtikçe kirleniyor ve denizlerimiz
temizlenmeyecek duruma geliyor. Bunların sonucunda bazı balık
türlerinin yok olmasına sebep oluyoruz. Çünkü çevremizi sadece biz
kullanacakmış gibi davranıyoruz. Halbuki bizden sonra gelecekler de
kullanacak bu çevreyi Bizim ülkemizde maalesef temizlik bilinci yok
denecek kadar az. Dünyada bizim ülkemiz kadar çevresini kirleten ve
duyarsız bir toplum yoktur herhalde.Çünkü diğer ülkelere nazaran
bizim ülkemizde temizlik ile ilgili daha az sivil toplum kuruluşları var
ve bizim insanımız bunun gibi sorunlardan daha az bilinçleniyor
,etrafımızı kirleterek çevreye daha çok zarar veriyoruz.
Bir an önce bilinçlenip etrafımızı temiz tutmaya başlayıp, gelecek
nesillere temiz bir çevre bırakmalıyız. Unutmayalım.... Temizlik
imandan gelir.
Ferhet GÖZ
4
İMTİYAZ SAHİBİMehmet TEKİN
GENEL YAYIN YÖNETMENİUğur BİÇER
OKUL ADRES TELEFONYILDIRIM BEYAZIT ORTAOKULU
Yıldırım Beyazıt Mah. Fatih Sok. NO:2/A BlokÇUBUK/ANKARA Tel: 0312 838 48 05
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜDeniz TOPCU
GÖRSEL DANIŞMANMiraç ÖMÜR
YAYIN KURULUFatih KARAKÜTÜK
Melike ÇAKIRGÖZ
FARK
Mevsimler gibisin.
Kış gibi soğuk,
Yaza hasret bırakan.
İlkbahar gibisin,
Hayatıma neşe katan...
Yaz gibisin,
Kışı aratan.
Sonbahar gibisin,
Hayatı hatırlatan.
Yunus Emre YİĞİT
BABAM
Hala gözümün önünde vefaatın,
Şimdi anladım. Beni neden bıraktın?
Kızmadım sana, bir an olsun,
İnan sana yemin olsun.
Seni görmesem de biliyorum,
Hep yanımdasın,
Ben de istemezdim, hiç yanımda olmayasın.
Yanımdasın hep yanımda,
Ayrılma yanımdam babacığım.
EdanurAÇİL
HAYAT
Bence hayat bazılarına;
Para-Tatil-Güzellik
Bazılarına;
Nankör-Kötülük-boş vakit
Ve bazılarına;
Ekmek parası-İş-Mutluluk
Bazılarına;
Aile-Huzur-İman
Bazılarına;
Kader-Hüzün-Hasret
Ama En Güzeli:
Allah İnancı Ve İbadet
Evren ERDOĞAN
EĞİTİM VE ÖĞRETİMLE İLGİLİ
RÖPORTAJ
Merhaba ben Evren Erdoğan.Yıldırım Beyazıt Orta Okulu, 8/A
sınıfı öğrencisiyim.
Merhabalar.
Çubuk ilçesi Başak Pınar Kreş ve Gündüz Bakımevi müdiresi
Hatice Hanım.Müsaade ederseniz okuldan verilen bir görev üzerine
,sizinle bir röportaj yapmak isterim.
Tabi ki buyurun lütfen .
Teşekkür ederim.
Niçin öğretmenliği tercih ettiniz ? Ailenizin isteği üzerine mi,
kendi isteğiniz üzerine mi ?
Kendi isteğim üzerine seçtim.Okul hayatımda öğretmenlerimi çok
severdim.Onlara hayranlık duyardım.Bende büyüdüğümde öğretmen
olacağım derdim.Ailenin en büyük çocuğu bendim ve kardeşlerimle
hep ilgilenirdim.Çocukları da çok sevdiğim için, bu mesleği seçtim.İyi
ki seçmişim diyorum.
Ailenizde başka eğitimci var mı?
Hayır yok.
İşinizi severek mi yapıyorsunuz ?
Tabi ki evet.
Kaç yıldır görev yapıyorsunuz ?
22 Yıldır
Mesleğe başladığınız zamanki ile bu günkü, eğitim öğretimi
kıyaslarsak, ne gibi farklılıklar söyleye bilirsiniz ?
Bu konuda çok üzgünüm. Çünkü 22 yıl öncesini, bu günle
kıyasladığım zaman, teknoloji gelişmiş, ama eğitimcilerimiz
kendilerini yeteri kadar eğitip güncelleyemiyor.Yeteri kadar
donanımlı,olmadıklarını düşünüyorum.Örn: Yaratıcılık yok.Her
şey,internet ve akıllı telefonlardan hazır.
Eğitimin gidişatını nasıl buluyorsunuz?
Maalesef yeteri kadar olmadığını düşünüyorum.
İlçemizdeki eğitim ve öğretim durumu hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Daha iyi olabilir. Çocuklarımızı araştırmaya, yaratıcılığa, yaparak
ve yaşayarak öğrenmelerini sağlayan bir eğitim sistemi olduğunda
daha başarılı olacakları kanaatindeyim.
Eğitim uzmanı olsaydınız, bizlere neler önerirdiniz?
Öyle bir eğitim isterdim ki,araştıran, sorgulayan,yaparak ve
yaşayarak bilgi edinen.Bunları da özel hayatlarında uygulayabilen
nesiller yetişsin. Eğitimi ticaretten, maddiyattan uzak, eğitimi eğitim
için yapan eğitimcilerin daha çok olmasını isterdim.
Gençlere öğretmen olmalarını tavsiye eder misiniz ?
Kesinlikle ederim.Bu ülkenin gerçek eğitimcilere ihtiyacı
var.
Sizin için örnek bir öğretmen nasıl olmalıdır ?
Kişilikli, kendisiyle barışık,öz güveni yüksek,ileri
görüşlü,donanımlı,araştıran,araştırmacı bireyler yetiştiren v.b.
Kısaca vizyon sahibi olmalıdır.
Öğretmen arkadaşlarınıza neler,söylemek istersiniz ?
Öğretmenliği sevmelerini isterim. Kendilerini sürekli
güncellemelerini, vatanımızı, milletimizi seven,ulusal
çıkarlarımızı her türlü platformda,koruyup gözetleyen
meslektaşlarım olsun isterim.Atatürk’ün bu ülke için yaptığı
kazanımlara sahip çıkan meslektaşlar görmek isterim.
Bana vakit ayırıp, sorularımı cevapladığınız için teşekkür
eder, saygılarımı sunarım.
Feride ARDA