25
1 KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNU RAPOR ARALIK 2015

KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

1

KARADENİZ’İN KİLİDİ:

KIRIM’IN İLHAKI

SORUNU

RAPOR ARALIK 2015

Page 2: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

2

KARADENİZ’İN KİLİDİ:

KIRIM’IN İLHAKI

SORUNU ABDULKADİR AKSÖZ

ÜLKE MASALARI ARALIK 2015

Page 4: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

4

İÇİNDEKİLER

TAKDİM .................................................................................................................................................... 5

GİRİŞ ......................................................................................................................................................... 6

TARİHSEL ARKA PLAN ............................................................................................................................... 7

Kırım Sorununda Mevcut Durum ....................................................................................................... 10

Kırım Sorunu’nda Yönlendirici Güçlerin Etkisi .................................................................................... 11

KIRIM KRİZİNDE AKTÖRLER .................................................................................................................... 12

BİRİNCİL AKTÖRLER ............................................................................................................................ 12

İKİNCİL AKTÖRLER .............................................................................................................................. 14

ÜÇÜNCÜL AKTÖRLER .......................................................................................................................... 16

KIRIM KRİZİNİN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK GİRİŞİMLER ............................................................................ 18

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME .................................................................................................................. 20

KAYNAKÇA .............................................................................................................................................. 22

Page 5: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

5

ABDULKADİR AKSÖZ

Page 6: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

6

TAKDİM Türkiye’nin komşusu ve kısa zaman önce yaşanan uçak krizi ile ilişkilerin

gerildiği Rusya, son yıllarda dünya siyasetinde geniş bir yer kaplamaktadır.

Amerika ve Avrupa Birliği ile olan çekişmeleri ve tartışmaları Rusya’nın dünya

gündeminden düşmesine engel olmaktadır. Rusya-ABD ve Rusya-AB sorunlarının

temeli çok öncelere dayanır ve çok çeşitli sebepleri vardır. Ancak bu sorunun

görünen yüzü Kırım’ın ilhakıdır. Avrupa Birliği için önemli olan Kırım’a karşılık

Rusya’nın gösterdiği sert tavırlar ve fevri hareketler başlarda Rusya-AB arasındaki

bir çekişme gibi gözükürken, daha sonralarda Amerika’nın da bu çatışmaya dahil

olmasıyla olaylar daha farklı bir boyut kazanmıştır.

Elinizdeki raporda, Türkiye ile tarihi olarak çok kuvvetli bağları olan, yıllarca

Osmanlı Devleti’ne bağlı olarak tarihte var olan Kırım ve günümüzde yaşadığı

sorunlar detaylı olarak anlatılmaya çalışılmıştır. Kırım’ın geçmişte yaşadığı

sorunlar ve günümüzdeki mevcut durumu ele alınarak bir durum tespiti yapılmış

ve Kırım sorununda etkili olan güçler tespit edilerek değerlendirmeler yapılmıştır.

Aynı zamanda bu krizi çözmek adına yapılan girişimlerden de bahsedilen

raporumuzda tüm bu parametreler değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.

Hazırlanan bu rapor Kırım ve Kırım krizi hakkında sizleri bilgilendirmeyi

amaçlamaktadır. Raporumuzun yazarı olan Ülke Masaları Avrupa Masası

Koordinatörümüz Sayın Abdulkadir AKSÖZ’e teşekkür ederim.

Ahmet Can DEMİREL

Ülke Masaları Genel Koordinatörü

Page 7: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

6

GİRİŞ Ukrayna’da yaşanan Kırım Krizi, Soğuk Savaş sonrası dönemin önemli

problematiklerinden birini oluşturmaktadır. Genel manada Batı dünyası ile Rusya

Federasyonu’nu karşı karşıya getiren Kırım hadisesi, dar manada Ukrayna sınırları

içerisinde yaşanan şiddetli etnik bölünmenin ve ekonomik buhranın bir tezahürü

olarak karşımıza çıkmaktadır. Ukrayna’daki iç iktidar mücadelesinin tırmanması ve

siyasi bölünmüşlüğün toplumun kılcal damarlarına varıncaya kadar teberrüz

etmesi ülke içinde çıkan çatışmanın araçsallaştırılmasında etkin bir rol oynamıştır.

Sorunun uluslararası bir boyuta evrilmesinde, Rusya’nın bölgedeki siyasi, askeri,

ekonomik ve tarihsel çıkarlarını temel alarak hard power(sert güç) ile müdahili

belirleyici olmuştur. ABD ile arasındaki stratejik rekabeti sıcak alana taşıyan Rusya,

Ukrayna içindeki çatışmaları Doğu Avrupa politikaları için hayati bir sınır çizgisi

olarak kabul etmiş ve çatışmanın içerisine baskın güç olarak doğrudan dahil

olmuştur. Bu bağlamda uluslararası kamuoyunda sarsıcı ve beklenmedik bir

gelişme olarak ifade edilen Rusya’nın Kırım topraklarını ilhakı, pek çok tartışmayı

beraberinde getirmiştir. Rusya, Karadeniz hakimiyetini ve enerji geçiş hatlarının

güvenliğini tekeline alarak, Sovyet Dönemi’nin kontrol altında konsolide edilmiş

stratejik uydu topraklar siyasetini yeniden uygulayamaya koymuştur. Kırım’ın

ilhakında Avrupa dünyası ve ABD Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü esas alan

yaklaşımları ortaya koyarak Karadeniz’in güvenliği konusunda tedirginliğini

Rusya’ya karşı gösterdiği ambargo politikalarıyla göstermiştir.

Makalede Kırım’ın ilhakı meselesi, çatışma çözümleri bağlamında sorunun

tarihsel arka planı, çatışmayı doğuran nedenler, aktörlerin ve yönlendirici güçlerin

analizi ele alınacak, krizin çözümü noktasında taraflar arasında atılan adımlardan

ve uygulamalardan bahsedilecektir. Son olarak sorunun gelecekteki seyri ve

yönetimi üzerine değerlendirmelerde bulunulacak, bölgesel ve küresel sonuçları

ortaya konacaktır.

Page 8: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

7

TARİHSEL ARKA PLAN ‘‘Ukrayna’’ kelime manası olarak hudut, sınır bölgesi anlamı taşıyan

Okraina’dan gelmektedir. Slav topluluklarının en doğudaki uzantılarının bu

bölgeye yerleştiği ve yeni bir millet oluşturduğu kabul edilmektedir. Doğu

Avrupa’da stratejik bir konuma sahip Ukrayna’nın tarihi Kiev Knezliği ile

başlatılabilir. IX. Yüzyılda kurulan Kiev Knezliği ilk Doğu Slav devletidir. Başarılı bir

yönetim sayesinde yaklaşık 300 yıla varan bir egemenlik süren Kiev Knezliği

Avrupa ile Asya arasındaki ticaret yolu üzerinde önemli bir geçiş noktası olmuş ve

Avrupa’yı tehdit eden Asyalı kavimlerin istilasına karşı bir sınır karakolu hüviyeti

göstermiştir.Döneminin önemli güçleri arasında ticari bir geçiş noktasında

bulunması Kiev Knezliği’nin jeostratejik değerini arttırmıştır. Ukrayna bölgesi

komşu olduğu Bizans, Turanî kavimler, İran, Moğol, Peçenekler ve Poloveçler’in

sürekli ilgisini çekmiş ve Knezlik işgal girişimleriyle karşı karşıya kalmıştır.

Kiev Knezliği’ni Ukrayna tarihi açısından önemli kılan özellik mezhep

konusudur. Kiev Knezliği Ortodoks Hıristiyanlığı benimseyerek bölgesinde

farklılaşmıştır. Kendisi gibi benzer bir süreç gözlenen Polonya ise Katolik

Hıristiyanlığı kabul etmiştir. Bu durum Lehlerle Ukraynalıları temelde bir

ayrışmaya iterken, aynı coğrafyanın kuzeyinde yaşayan ve ileride büyük bir güç

olarak ortaya çıkacak olan Doğu Slav kavimlerinden Ruslar ile dinsel bağlamda bir

birliğin doğmasına zemin hazırlamıştır. XV. Yüzyıldan itibaren giderek gücünü

arttıran Moskova Knezliği’nin bir imparatorluğa dönüşmesiyle bölgedeki

hakimiyet dengeleri değişmiştir. Lehlerle Ruslar arasındaki Ukrayna’nın paylaşımı

meselesi tarihsel süreç içerisinde bölgenin mezhepsel altyapısında kırılmalara yol

açmıştır. Ukrayna’nın batısında genişleme emelleri olan Lehler Batı Ukrayna’nın

Katolikleşmesine sebep olmuştur. Doğu ve güney bölgeleri ise Rusya’nın

hinterlandında yer almıştır.

Page 9: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

8

Ukrayna’nın tarihsel jeostratejik ve jeopolitik değerini var eden Kırım yarımadası

olmuştur. Karadeniz’in kuzeyinde denize bağlanan bir üs olarak

değerlendirilebilecek olan Kırım, sıcak denizlerin anahtarı olarak görülmüştür.

Çevresindeki yerleşimlere nazaran merkezi konumu, kara ve deniz bağlantıları,

uygun ulaşım ve iklim şartları ile Kırım, ilgi çekici bir bölge olagelmiştir.

Karadeniz’e dökülen Dinyeper ve Dinyester nehirleri ticari ulaşıma elverişli

olmaları hasebiyle Ruslar için daima önemli olmuştur. Bu bağlamda Kırım,

Karadeniz’e olan çıkışıyla vazgeçilmez topraklardır. Jeff Martin’e göre bu kaleyi

kontrol eden Ukrayna’yı kontrol eder.1

Kırım’ın Tatar Türkleri ile anılmaya başlaması ise XIII.yüzyıla dayanmaktadır.

Dönemin önemli güçlerinden Altın Orda Devleti’nin bizzat iskanlarında yardımcı

olduğu Tatarlar Kırım’a güçlü askeri yapılanmalarıyla kısa sürede hakim

olmuşlardır. Geleneksel Türk bozkır yaşamı için Kırım’ın sunmuş olduğu fiziki ve

coğrafi şartlar kısa sürede Orta Asya’dan yapılan göçlerin artmasını sağlamıştır.

Kırım Tatarları, Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla bölgede serbest kalmış ve XIV.

yüzyılın ikinci yarısında Kırım Hanlığı’nı kurmuşlardır.

Kırım’ın bölgesel aktörlerin dikkatini üzerine toplamasında derin ve

korunaklı limanlarının payı büyüktür. Osmanlı Devleti’nin Yükseliş Dönemi siyasi

çizgisinde Kırım’ın başat konulardan biri olmasında bu sahil ve limanlara hakim

olma isteği belirleyici bir faktör olmuştur. Kırım’daki Türk varlığının VI.yüzyıla

kadar dayanması ve Orta Asya’dan göçle bu topraklara yerleşen Tatar Türklerinin

bulunması Osmanlı’nın Kırım’ın fethedilmesi için harekete geçirmiştir. Fatih Sultan

Mehmet, İstanbul’un Fethi ile egemenlik tesis ettiği İstanbul ve Çanakkale

Boğazları’ndan sonra bir başka önemli Karadeniz su yolunun ve limanlarının

Ceneviz hakimiyetinin kırılması için Kırım’a çıkarma yaptırmıştır. Gedik Ahmet

Paşa komutasındaki Osmanlı donanması 1475 yılında Cenevizlilerden Kırım’ı

alarak topraklarına katmıştır. Bu zafer sonucunda Kırım Hanlığı Osmanlı Devleti’ne

bağlı fakat iç işlerinde özerk bir devlet haline gelmiştir. Kırım’ın Osmanlı

topraklarına katılması Cenevizlilerin bölgedeki varlığının sona ermesine sebep

olmuş, Karadeniz tamamen Osmanlı denetimi altına girmiş, Rusya’ya karşı tampon

bir bölge oluşturulmuş ve Karadeniz ile bağlantısı engellenmiş ve İpek Yolu’nun

kuzey kolu kontrol altına alınmıştır. Bundan sonraki mücadele Rusya’nın büyük bir

imparatorluğa dönüşme süreci ve sıcak denizlere inme olarak ifade edilen güneye

doğru genişleme politikasının Osmanlı çıkarları ile çatışması olarak şekillenmiştir.

Kırım ve Karadeniz’i Ruslar için vazgeçilmez kılan etkenlerden biri Rus

hakimiyetindeki denizlerin kışın donması ve donanmanın istenilen düzeyde

kullanılamamasıdır.

1 Jeff Martin, The Strategic Importance of the Black Sea, What’s Wrong With The World,29

August 2008,

http://www.whatswrongwiththeworld.net/2008/08/the_strategic_importance_of_th.html

Page 10: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

9

Bu bağlamda Karadeniz’e köprü olan Kırım’ın Osmanlılardan alınması gerekiyordu.

Kırım’ın, gerek Çin’den gelen büyük Asya ticaret yolunun batıdaki son noktalarından

biri olması, gerekse Doğu Avrupa’yı Ön Asya ve Akdeniz’e bağlayan doğal bir iskele

görevi görmesi nedeniyle, Rusya için büyük önemi vardı.2

XVII. yüzyılda şiddetlenen Osmanlı-Rus savaşları 1774 yılında imzalanan Küçük

Kaynarca Antlaşması ile Kırım topraklarının bağımsızlığı ve kısa süre sonra da Rusya

tarafından ilhakı gerçekleşmiştir. Kırım’ın Rus topraklarına katılmasıyla Karadeniz’deki

dengeler Osmanlı aleyhine dönmüş, Ruslar Kırım üzerinden genişleme siyasetini

hızlandırmış ve Kırım Tatarları için uzun yıllar sürecek olan sancılı bir süreç

başlamıştır.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda sıcak çatışmaların ortasında kalan

Ukrayna toprakları 1922 yılında imzalanan Birlik Antlaşması ile Sovyet Sosyalist

Cumhuriyetler Birliği’nin(SSCB) dört kurucu üyesinden biri oldu. 1936 yılında Ukrayna

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını alan Ukrayna, 1991 yılındaki bağımsızlığına kadar

bu isimle anılmıştır. Ukrayna’da bugünkü çatışmanın SSCB döneminde yaşanan bir

olayla yakından ilişkilidir. Stalin döneminin milliyetçi politikalarının ardından belli bir

değişimi getiren Kruşçev yönetimi Kırım’ı Rusya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nden

alıp Ukrayna’ya bağlanmasıdır. O dönem birlik içerisinde bu değişimin ana nedeni

Kırım’ın ulaşım ve ekonomik ilişkiler bağlamında Rusya’dan ziyade Ukrayna ile daha

yakın olmasıdır. Bu bağlamda Moskova yerine Kiev’in yönetimine bırakılarak bir

kolaylık sağlanmaya çalışılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi işgaline uğrayan

Ukrayna toprakları Stalin döneminin aşırı tutucu yönetimi altında Kırım Türklerinin

bölgeden zorunlu göçe tabi tutulması ve etnik yapının Rus Kazakları lehine yeniden

düzenlenmesi ile demografik yapı farklı bir düzleme kaymıştır. Kruşçev döneminde,

zorunlu sürgüne gönderilen Tatar Türklerinin geri dönüşüne izin verilse de Kırım’da

değişen sosyo-kültürel etnik yapı sorunların çözümüne katkı sağlayamamıştır.

1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ukrayna suni bir ulus-devlet görüntüsü

çizmiş, sık sık halk hareketleri ile karşılaşmış ve topraklarında etnik, dini ve ekonomik

farklılıklardan kaynaklanan bunalımlarla yüzleşmek durumunda kalmıştır. İstikrarlı

hükümetlerin kurulamaması ve siyaset kurumuna müdahil olan zengin oligark

sınıfının faaliyetleri ülkede hassas dengelerin bozulmasına yol açmıştır. Keza Avrupa

Birliği ile Rusya Federasyonu arasında seçim yapma anlayışı ve Ukrayna’nın tarihsel

iki zıt kutup arasında kalan bir bölge olması hasebiyle gelgitli yönelişler ve asimetrik

politikalar izlenmiştir. Bağımsızlık sonrası Ukrayna’da cumhurbaşkanı olan sırasıyla

Kravçuk, Kuçma, Yuşçenko, Yanukoviç ve Poroşenko dönemlerinde Avrupa Birliği,

NATO ve Rusya ile ilişkiler bağlamında birbirleriyle taban tabana zıt politik tercihler

ortaya çıkmıştır. Bu durum 2014 yılına gelindiğinde Kırım Krizi’nin yaşanmasının

temel parametresini oluşturmuştur.

2 Burak Şakir Şeker, Ukrayna Krizinde Tarihsel Doku: Türk Hakimiyeti-Rus Yayılmacılığı, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, İstanbul, Kasım 2014, s. 28.

Page 11: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

10

Kırım Sorununda Mevcut Durum Ukrayna’da başlayan iktidar karşıtı halk hareketinin çıkış noktası, Avrupa

Birliği(AB) ile olan Doğu Ortaklığı Antlaşması’na Yanukoviç iktidarının onay

vermemesidir. AB yanlılarını sokağa döken bu gelişme Rus yanlısı diğer grupların da

hareketlenmesine neden olmuştur. Ukrayna’nın AB ile anlaşmaması halkın kitlesel çaplı

büyük protesto gösterilerine başlamasına neden olmuş, iktidarın protestolara karşı sert

tutumu tepkileri genişletmiş ve bu durum Rusya yanlısı Yanukoviç iktidarının

devrilmesine yol açmıştır. Birbiri ardına bağlanan olaylar zinciri Rusya’nın Ukrayna’yı

near abroad(yakın çevre) yaklaşımı çerçevesinde kritik son eşik olarak görmesi soruna

dahil olmasında etkili olmuştur.

Rusya’nın doğalgaz kozunu kullanarak büyük bir ekonomik çıkmazın içerisine

düşürdüğü Ukrayna, Kırım’daki Rus kökenli vatandaşlarının bağımsızlık ve Rusya’ya

bağlanma yönündeki talepleriyle sarsılmıştır. 2014 yılının şubat ayında Ukrayna’nın

toprak bütünlüğünü doğrudan bozacak nitelikte Kırım’daki devlet binaları Rus yanlısı

sivil halk ve yarı askeri silahlı gruplarca işgal edilmiştir. Merkezi Ukrayna’nın

yönetiminden Rus yanlısı silahlı grupların etkisiyle fiilen çıkan Kırım’da, aynı ayın son

günlerinde Kırım Parlamentosu tarafından referandum kararı çıkarılmıştır. Çok hızlı bir

şekilde işleyen süreçte Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılarak bağımsızlığa yani Rus denetimine

girmesi yönünde ciddi bir propaganda yürütülmüş, yazılı ve görsel basın araçları

kullanılarak ayrılıkçı hareket yoğun bir biçimde desteklenmiştir. Bu bağlamda Rusya açık

ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı yapmış ve Kırım Tatarları da etki altına

alınmaya çalışılmıştır. Ayrılık karşıtı propaganda ve medya unsurlarına izin verilmemiş

yayınları kesintiye uğratılmıştır. 16 Mart 2014 tarihinde yapılan referandum sonucunda

oylamaya katılanların %95’i Ukrayna’dan ayrılma yönünde oy kullanmıştır. Demokratik,

şeffaf ve özgür bir referandum ortamının olmadığı ve bağımsız gözlemciler tarafından

seçimlerin takip edilmediği özellikle belirtilmelidir. Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasına

dönük referandumu Tatar Türkleri boykot ederek oy kullanmayı reddetmiştir. Kırım

Tatar Türkleri, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini savunarak

bağımsızlığa karşı çıkmıştır. Ancak çıkan sonuçların hemen adından, bir hafta gibi kısa bir

süre sonra 21 Mart 2014 tarihinde Kırım’ın Rusya’ya bağlanması yönündeki karar Rus

parlamentosu Duma’dan geçmiş ve Kırım resmen Rus toprağı haline gelmiştir.

Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ile başlayan uluslararası tepkiler Ukrayna’nın toprak

bütünlüğüne ve bağımsızlığına bir saldırı olduğu hükmünde olmuş, AB ve NATO bu

oldubittiyi uluslararası hukuka göre geçersiz olduğunu savunmuş ve yeni statükoyu

tanımama kararı almıştır. AB ve ABD Kırım’ın ilhakı sonrası Rusya’ya ekonomik

yaptırımları devreye sokmuş, Rusya ise Kırım limanlarındaki donanmasını güçlendirerek

arttırmış ve birliklerini yarımadaya sevk ederek bu konudaki kararlı tutumunu ortaya

koymuştur. Mevcut durumda Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı devam etmekte olup

uluslararası kamuoyunun bu ilhakı tanımadığı belirtilmelidir. Sorunun taraflar arasında

çözümü konusunda henüz olumlu bir adımın ortaya atılamadığının ve bu bağlamda

Rusya’nın Kırım ve Karadeniz üzerindeki hakimiyetini konsolide ettiği belirtilmelidir.

Page 12: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

11

Kırım Sorunu’nda Yönlendirici Güçlerin Etkisi Kırım Sorunu’nda yönlendirici güç olarak değerlendirilebilecek iki tarafın

bulunduğu söylenebilir. Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olmasının akabinde AB-

NATO ve Rusya arasındaki hegemonya ve çıkar çatışması belirginleşmiştir. AB’de,

Doğu Avrupa ülkeleri ile ekonomik bağlarını güçlendirmek ve kendi değerlerinin

esas alındığı bir değişim ve dönüşüm süreci altında Ukrayna’yı bölgesel bir

entegrasyona katma düşüncesi hakimdi. AB üyesi olmayan Avrupa devletleri ile

kendi politikalarına uyumlu partnerler oluşturma ve onlarla ortaklık anlaşmaları

imzalama yoluna gidilerek Rusya’nın etki alanının sınırlandırılması amaçlanmıştır.

NATO ve ABD özelinde Ukrayna politikası ise eski Sovyet uydusu devletlerin

Rusya’nın hinterlandından çıkarılmasına dönük olmuştur. NATO ortaklığının Doğu

Avrupa’da yayılma ve genişleme stratejisi izlemesi Rusya’nın bölgede

yalnızlaştırılmasını amaçlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından

Rusya’nın yeni bir güç olarak filizlenmesi ve Doğu Avrupa devletlerini etkisi altına

alarak Batı karşıtı bir oluşuma liderlik etmesi önlenmek istenmiştir.

Rusya ise Ukrayna üzerinde tahakküm kurmaya çalışarak kendisine yakın

siyasi oluşumların iktidara gelmesini desteklemiş, siyasi yelpazenin Batı’ya

kayması sonucu her türlü diplomatik ve askeri kozlarını sahaya sürmüştür. SSCB

döneminde Ukrayna’nın doğu, güney ve Kırım yarımadası dahilindeçoğunluğu

oluşturan Rus kökenli azınlıkların hareketlenmesini sağlayarak ayrılıkçı faaliyetleri

sonuna kadar desteklemiştir. Yanukoviç iktidarının devrilmeden önce Kırım’daki

Sivastopol Limanı’ndaki Rus üssünün kullanım süresini 2017’den 2047’ye

uzattırarak etki alanını perçinleştirmiştir. Ukrayna’nın doğalgaz konusundaki

bağımlılığına da bir diplomatik baskı aracı olarak kullanan Rusya, doğalgaz

fiyatında daha önce yapmış olduğu indirimleri iptal ederek ekonomik manada da

ülkeyi kuşatma altına almıştır. Politik ve ekonomik unsurlarıyla kapsamlı bir

müdahalede bulunan Rusya, Batı yayılmacılığının eşik noktasını çoktan aştığını

vurgulayıcı bir şekilde güvenlik önlemlerini arttırmıştır. Batı ve güney sınırlarının

NATO tarafından tehdit edilmesi Rusya’yı askeri operasyonlara varıncaya kadar bir

güvenlik stratejisi izlemesine neden olmuştur.

Soğuk Savaş dönemini rakiplerinin küreselleşen dünya şartlarında Kırım

Krizi ile karşı karşıya gelmeleri yukarıda ifade edilenler göz önünde

bulundurulduğunda tesadüf değildir. İki taraflı yönlendirici güçlerin etkisi

bağımsızlığını 1991 yılında kazanmış ve bir ulus-devlet kimliği oluşturamamış bir

ülkenin etnik, dini, ekonomik ve siyasi tercih ve farklılıklar bağlamında ayrışmasına

ve kutuplaşmasına neden olmuştur. Bu durum Ukrayna’da uluslararası politikanın

yönlendirici güçlerinin müdahalesi ile Kırım topraklarının dezentegrasyonu ile

sonuçlanmıştır.

Page 13: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

12

KIRIM KRİZİNDE AKTÖRLER Kırım meselesinin aktörlerini üç başlık altında toplamak mümkündür.

Bunlar krizden doğrudan etkilenen birincil aktörler, krizden birincil aktörler kadar

olmasa da çıkar ve menfaatler doğrultusunda etkilenen ikincil aktörler ve krizin

uluslararası bağlamda küresel ve bölgesel olarak dolaylı olarak etkilediği üçüncül

aktörler olarak kategorize edilebilir. Bu bölümde aktörlerin kriz genelinde

gösterdikleri davranışlardan, tercih ve tutumlarından, güçlü ve zayıf yanlarından

karşılaştırmalı analiz çerçevesinde bahsedilecektir.

BİRİNCİL AKTÖRLER Ukrayna’daki sorunun birinci aktörleri kuşkusuz olayların doğrudan

muhatabı olan yerel halktır. Krizin ortaya çıkardığı olgu Ukraynalılar dışındaki enik

grupların içinde Rus azınlığın tek başına önemli bir veri olduğudur.

Etnik Grup Adı Nüfusu

Nüfus Oranı

2001 1989

Ukraynalı 37.541.700 77.8 72.7

Rus 8.334.100 17.3 22.1

Belarusyalı 275.800 0.6 0.9

Moldovyalı 258.600 0.5 0.6

Page 14: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

13

Kırım Tatarı 248.200 0.5 0.0

Bulgar 204.600 0.4 0.5

Macar 156.600 0.3 0.4

Romen 151.000 0.3 0.3

Leh 144.100 0.3 0.4

Musevi 103.600 0.2 0.9

Ermeni 99.900 0.2 0.1

Rum 91.500 0.2 0.2

Tatar 73.300 0.2 0.2

Çingene 47.600 0.1 0.1

Azeri 45.200 0.1 0.0

Gürcü 34.200 0.1 0.0

Alman 33.300 0.1 0.1

Gagavuz 31.900 0.1 0.1

Diğer 177.100 0.4 0.4

2001 Yılı Ukrayna Nüfus Sayımı Sonuçlarına Göre Nüfus Dağılımı3

Etnik Ukraynalı kimliğinin milliyetçi bakış açısının ülkenin merkezi ve batı

bölgelerine egemen olduğu doğu ve güney bölgelerinde ise parçalı, iç içe geçmiş

ve özellikle Rus milliyetçiliğinin hakim olduğu görülmektedir. Ukraynalılık genel

itibariyle mikro bir milliyetçilik olup toprağa bağlı milliyet ve vatandaşlık

çerçevesinde inşa edilmiştir. Ancak tarihsel arka planda da üzerinde durulduğu

gibi SSCB döneminde değiştirilen demografik yapıya bağlı olarak Rus kimliğinin

Ukrayna’da ciddi bir yerinin olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Bu bağlamda

ulusal bir kimliğin ülke geneline yerleştirilmesi noktasında sıkıntıların

yaşanmaktadır. Kravçuk, Kuçma, Yuşçenko ve Yanukoviç dönemlerine

baktığımızda Ukrayna milliyetçiliği ile Doğu Slav Milliyetçiliği kavramlarının birer

dönem gündeme geldiğini, bu durumda ortaya çıkanın da her cumhurbaşkanının

görev süresi içerisinde toplumun bir kısmı ile barışık bir genel milliyet politikası

izlenirken diğer toplulukların ya dışlandığı ya da küstürüldüğü görülmektedir.4

3 Kaynak: ‘‘Ukrayna Devlet İstatistik Komitesi 2001 Tüm Nüfus Sayımı Sonuçları Milliyetler Dağılımı’’,

http://2001.ukrcensus.gov.ua/eng/results/general/nationality/

4 Cem Karadeli, Ukrayna’da Milli Aidiyet, Rekabet ve Azınlıklar,Uluslararası Politikada Ukrayna Krizi,

İstanbul, Kasım 2014, s. 126-127.

Page 15: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

14

Kırım’ın birden fazla etnik grubu içinde barındırması dikkat edilmesi

gereken bir veri sunmaktadır. Kırım’da Rus Çarlığı döneminden bu yana uygulanan

Don Kazakları’nın(Cossacks) yarımadaya iskanı ve Rus göçlerinin teşviki ile önemli

bir sayıya ulaşan Rus nüfusuna ek olarak XIII. Yüzyıldan beri bölgede ikamet eden

Kırım Tatar Türkleri’nin ve Ukraynalıların varlığı birbirleri ile zıt grupların bir arada

yaşamaları sonucunu doğurmuştur. Bu bağlamda Ruslar Kırım’da nüfusun

%58,3’ünü, Ukraynalılar %24,3’ünü, Kırım Tatarları ise %12’sini meydana

getirmektedir. Üç etnik grubun da tarihi açılardan Kırım üzerinden aidiyet

oluşturdukları ve tarihsel değer atfettikleri de belirtilmelidir. Kırım’ın iklim ve

elverişli toprakları ile Karadeniz’e bağlı stratejik limanlara sahip olması problemin

birincil aktörler üzerindeki derinliğini ifade etmektedir. Kırım’ın coğrafi olarak

Ukrayna’ya dar bir kıstakla bağlı olması da yarımadada ayrıksı dalgalanmaların

oluşmasına zemin hazırlamıştır. Kırım Krizi’nde birincil aktörlerden Rus yanlıları

bağımsızlık ve Rusya ile birleşmeyi desteklerken, Kırım Tatarları ve Ukraynalılar ise

karşı cephede yer almışlardır. Nihayetinde belirtilmesi gereken nokta ise

Ukrayna’nın beşinci en büyük etnik grubunu oluşturan Kırım Tatarları ilhak sonucu

Rusya’nın topraklarına katılmıştır. Bu durum krizin birincil aktörleri arasındaki

ilişkilerin kötüleşmesine sebep olmuştur.

İKİNCİL AKTÖRLER Kırım Krizi’nin ikincil aktörleri bölgede bir güç mücadelesi veren varlığını ve

kendi sistemini kanalize etmeye çalışan Rusya, Avrupa Birliği, ABD ve NATO olarak

ifade edilebilir. SSCB döneminde uluslararası sisteme kapalı toplumlar olarak

lanse edilen Doğu Avrupa ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra siyasi

ekonomik ve toplumsal olarak farklılaşmış ve değişime uğramıştır. Uluslararası ve

bölgesel örgütlere üyelik ve enerji başta olmak üzere çeşitli ticari ortaklık

hareketleri aracılığıyla Doğu Avrupa ülkelerinde ciddi dönüşüm süreçleri

yaşanmıştır. İkincil aktörlerin belirlenmesinde esas alınan nokta Ukrayna ve onun

özelinde Kırım’ı etki alanına alma siyaseti olmuştur. Krizin analizinde ikincil

aktörlerin amaçları, hedefleri ve soruna yaklaşımları belirleyici olacaktır.

Rusya, Soğuk Savaş Dönemi’nde ABD ile ideolojik temelli geniş çaplı bir

rekabete girmiş, SSCB’nin dağılmasının ardından da belli bir süre bölgede varlığını

unutturmuş ve iç sorunlarla uğraşmıştır. Bu durum Batı dünyasının önünü açmış,

Rusya’nın eski nüfuz alanlarının kontrol altına alınması sonucunu doğurmuştur.

2000 yılında iktidara gelen Vladimir Putin önderliğindeki Rusya önce kendi içinde

ekonomik bir güç olan oligarkları dize getirmiş, doğalgaz ve petrol kaynaklarını

devlet tekeline almış ve radikal muhaliflerini saf dışı bırakarak otoriter bir yapıya

bürünmüştür. Güçlenen Rusya’nın Batı dünyasının SSCB’nin art bölgesindeki

faaliyetlerini stratejik bir tehdit olarak gören Rusya bu tarz girişimlere izin

vermeyeceğini 2008 Gürcistan Savaşı ile radikal bir biçimde göstermiştir.

Page 16: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

15

AB’nin Ortaklık Antlaşması çerçevesinde Ukrayna’yı kendisinden

koparacağına inanan Rusya ‘‘Avrasya Birliği’’ ve Gümrük Birliği gibi alternatif

entegrasyonları ileri sürerek karşı hamlede bulunmuştur. Doğalgaz fiyatlarında

indirime giderek ekonomik manada da Ukrayna’yı saflarına çekmeye çalışmış

ancak gelişen ters yönlü gelişmeler sonrası bu kararından vazgeçmiştir. Rusya’nın

birbirinden farklı hamleleri karşısında zora giren Ukrayna yönetiminin AB ile olan

antlaşmayı onaylamaması sonrası patlak veren olaylar zinciri ve sonucunda ortaya

çıkan Turuncu Devrim ile işler bir kez daha karışmıştır. Rus yanlısı Yanukoviç

iktidarının devrilmesi sonrası Rusya bu meydan okuma karşısında ayrılıkçılığı

tetiklemiş ve askeri kanallardan destekli bir müdahalede bulunarak Kırım’ı ilhak

etmiştir. Rusya’nın soruna müdahili bölgedeki kendi üstün konumunun ve

çıkarlarının korunması ve sürdürülmesi olarak okunabilir. Karadeniz’deki gücünü

konsolide eden Rusya, uluslararası kamuoyuna bölgesinin önemli bir karar alıcısı,

oyun kurucusu ve uygulayıcı bir aktörü olduğunu göstermiştir. Kırım’ın Rusya

topraklarına ilhakının sonrasında ardı ardına gelen bir yaptırım dalgasıyla karşı

karşıya kalan Rusya, bir yandan uluslararası politikadan izolasyon tehlikesi ile

yüzleşirken bir yandan da yaptırımların yarattığı ekonomik bunalım ile uğraşmak

durumunda kaldı.5

Avrupa Birliği, eski Doğu Bloğu ülkelerindeki komünist rejimlerinin

yıkılmasının ardından özellikle 2000’li yılların başından itibaren genişleme

perspektifini bu bölgeye yoğunlaştırmıştır. Doğu Ortaklığı projesi kapsamında eski

Sovyet cumhuriyetleri olan Belarus, Gürcistan, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan

ve Ukrayna’yı içine alan bir genişleme politikası uygulamaya konulmuştur. AB

standartlarına ulaştırılması hedeflenen bu ülkelerin ilerleme kaydetmeleri halinde

birliğe dahil edilmeleri sağlanacaktı. Keza AB’nin lokomotif ekonomisi olan

Almanya’nın ticari ilişkilerin geliştirilmesi noktasında Doğu Avrupa’yı önemli bir

pazar olarak tanımlaması da bu perspektifin oluşmasında etkili olmuştur.

Ukrayna’daki krizde sokaklara dökülen öfkeli kalabalıkların tepkisi, AB ile olan

antlaşmanın yürürlüğe konmamasından kaynaklanan rahatsızlığın dışavurumudur.

Rusya’nın askeri müdahalesi sonrası AB Ukrayna hükümetine ekonomik ve askeri

yardımlarda bulunmuş ve Rusya’ya ekonomik ambargo uygulanmıştır. Rusya’ya

karşı uygulanan kademeli ekonomik yaptırımlar ile Kırım’ın haksız bir şekilde ilhak

edilmesi protesto edilmiştir. Bu bağlamda Rusya ile olan mevcut ilişkiler yeniden

gözden geçirilmiş ve çoğu alanda yapılan ortaklıklara ya sınırlandırma getirilmiş ya

da iptal edilmiştir.

NATO ve özelinde ABD’nin birer aktör olarak Ukrayna ve Kırım siyasetine

bakış açısı AB’den farklı değildir. NATO’nun Soğuk Savaş sonrası güçsüz bir

Rusya’nın boşlukta bıraktığı bütün alanların çevrelenmesine dönük politikası AB

5 Muhammet Koçak, Bölgesel Çatışmadan Küresel Krize Doğu Ukrayna, SETA-Analiz, Ağustos 2015,

Sayı:135

Page 17: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

16

ile paralellik gösterir. ABD’nin Ukrayna politikasının mihenk noktası enerji arz

güvenliğidir. Avrupalı müttefiklerinin Rus gazına yüksek oranlarda bağımlı olduğunun

farkında olan ABD, Rusya’nın Avrupa üzerindeki tekelinin kırılmasını istemektedir. Bu

bağlamda alternatif enerji güzargahlarını desteklemekte ve Orta Asya Türk

Cumhuriyetleri ile Azeri gazının kaynak olarak kullanılmasını teşvik etmektedir. ABD

enerji arzında çeşitliliğin arttırılmasını sağlayarak Rusya’nın en önemli birincil gelir

kaynağı olan doğalgaz ve petrol ihracatına darbe vurmayı amaçlamaktadır. Bu

bağlamda Kırım’ın ilhakı sonrası uygulanan ekonomik yaptırımların genişletilmesinde

ve petrol fiyatlarının aşağıya çekilmesinde ABD’nin büyük payını göz ardı etmemek

gerekir. ABD bölgede birden fazla süper gücün varlığının dinamikleri sarsacağının

bilincindedir. Karadeniz’deki Rus hakimiyetinin Kırım’ın ilhakı ile genişlemesi

NATO’nun birtakım askeri önlemler almasına neden olmuştur. Kırım’ın Rusya’ya

bağlanmasıyla Karadeniz üzerinden yapılması planlanan birtakım askeri faaliyetler

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden kaynaklanan problem nedeniyle

gerçekleştirilememektedir. ABD ve NATO, Montrö Sözleşmesi’ne göre Karadeniz’e

kıyıdaş olmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin maksimum 21 gün kalmasına izin

vermesinden ötürü etkili bir strateji izleyememektedir. Bu minvalde NATO’nun

Karadeniz’de daimi bir askeri filo barındıramaması dengelerin Rusya lehine

dönmesine sebep olduğu belirtilmelidir.

ÜÇÜNCÜL AKTÖRLER Kırım Krizi’nden dolaylı olarak etkilenen üçüncül aktörlerin Ukrayna’ya

komşu ve çevre ülkelerden oluşmaktadır. Bunlar Kafkasya’daki cumhuriyetlerden

Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan, Belarus, Moldova, Romanya, Polonya ve

Türkiye’dir. Bu bağlamda Kafkasya’daki cumhuriyetler Ukrayna’da yaşanan

çatışmadan ve Rusya’nın yayılmacı politikalarından derin rahatsızlık duymuşlardır.

Ukrayna gibi bağımsızlıklarının henüz 30 yılını doldurmamış olan bu devletler,

ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi çerçevesinde tepkilerini ortaya

koymuşlardır. Rusya’nın Kafkasya’daki baskın gücünün özgür dış politika izlemede

sıkıntılar yaşattığı Kafkasya cumhuriyetleri, Ukrayna’daki krizin bir an önce sona

erdirilmesini istemektedir. Moldova’daki hassasiyetler Kafkas cumhuriyetlerinin

tepkileriyle benzerlik arz etse de Kırım’ın ilhakına karşı olan tepkisi kendi

içerisindeki Transdinyester meselesi hasebiyle daha sert olmuştur. Rusya’nın

emperyalist bir dış politika yürüttüğü ve bölge ülkelerdeki azınlıkları bir

istikrarsızlaştırma aracı olarak kullandığına inanan Moldova, Rusların önemli bir

çoğunluğu oluşturduğu Transdinyester’in de kaderinin Kırım gibi olacağının

endişesini yaşamaktadır. Polonya ve Romanya ise Ukrayna sınırında yaşanan

hadiseleri kaygıyla takip etmiştir. Rusya’nın Kırım müdahalesini gayrımeşru bulan

bu devletler, verecekleri tepkinin şiddetinde kararsız kalmaktadırlar. Böylesi bir

durumun oluşmasında Rusya’ya başta enerji olmak üzere ekonomik bağımlılığın ve

pek çok alanda yapılan ortaklıkların etkisi yadsınamaz niteliktedir.

Page 18: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

17

Türkiye’nin Kırım Krizi’ne olan yaklaşımı da Rusya’nın ilhakının uluslararası

hukuka göre bağımsız bir devletin egemenlik haklarına müdahale olduğu

dolayısıyla da gayrimeşru olarak görülmesi çerçevesinde seyretmektedir.

Kırım’daki Tatar Türkleri’nin durumu Türkiye’nin Ukrayna sorunundaki

hassasiyetinin kilit noktasını oluşturmaktadır. Türkiye, Kırım’ın asli unsurlarından

biri olan Tatar Türkleri’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının güvence

altına alınmasını krizdeki birincil önceliği olarak görmüştür. Kırım Tatar

Türkleri’nin toplumsal yaşamdan ayrılmamaları ve haklarının korunmasında

Türkiye destek vermektedir. Kırım Krizi’nde tarafların diyalog ve müzakere yoluyla

çözümü aramaları gerektiğine inanan Türkiye, Rusya olan ilişkilerinin bu kriz ile

etkilenmesi de istememektedir. Ancak Karadeniz’de dengeleri değiştiren Rus

filosunun varlığı ve Türkiye’nin Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölgesine

yapılan izinsiz geçişler Türkiye’yi rahatsız etmektedir. Bu kapsamda Türkiye Rusya

ile olan ilişkilerinde zarar görmeden krizin çözümü için uğraşmaktadır.

TARAFLAR Güçlü Yanlar Zayıf Yanlar

Rusya Kırım’ı fiilen denetimi

altına alması

Karadeniz’deki Rus filosu

Enerji ihracatı

Askeri birliklerin varlığı

Rus kökenli azınlıklar

Rusya yanlısı ayrılıkçı

güçlerin varlığı

Ekonomik sıkıntılar

Müttefiklerin azlığı

Entegrasyon sorunu

Rus olmayan

azınlıkların durumu

Uluslararası kamuoyu

tepkisi

AB, ABD,

NATO

Ekonomik üstünlük

Demokratik kurumların

varlığı

Kamuoyu desteği

Yaptırım gücü

Medya gücü

Kırım’ın fiilen ilhak

edilmesi

Enerji bağımlılığı(AB)

Karadeniz’de askeri

varlığın

bulunamaması

Yardımların sınırlı

olması

Etkili bir politika

oluşturulamaması

Page 19: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

18

TARAFLAR Fırsatlar Tehditler

Rusya Doğalgaz Kırım’daki Rus ordusu Karadeniz’deki zengin

petrol yatakları

Çatışmanın devam ediyor olması

Ekonomik yaptırımlar Uluslararası izolasyon

tehlikesi

AB, ABD, NATO

Uluslararası hukuk Entegrasyon projeleri Alternatif enerji

güzergahları Diplomasi

Enerji arz güvenliği Uluslararası statüko Uluslararası güvenlik

sorunu

Kırım Krizi’nde Karşılaştırmalı Aktör Analizi

KIRIM KRİZİNİN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK GİRİŞİMLER Ukrayna’da yaşanan ayrılıkçı hareketin şiddet eylemlerine dönüşmesi ve

Kırım’ın ilhak edilmesi ile bölgesel ve küresel aktörler ile uluslararası örgütler

sorunun diplomatik yollarla çözümü için harekete geçmişlerdir. Ukrayna’daki kriz

Batı ile Rusya arasındaki bir çatışmanın hem sebebi hem de sonucu olarak

görüldüğü takdirde, Batı kanadının AB, Ukrayna Hükümeti ve ABD’den oluştuğu;

Doğu kanadını ise tek başına Rusya’nın temsil ettiği söylenebilir.6 Problemin

çözümü yolunda Batı kanadı Rusya’ya çok değişik alanlarda ekonomik yaptırımları

uygulamaya koyarak, ambargolar üzerinden caydırıcı bir güç oluşturmaya

çalışmıştır. Rusya’nın teknoloji, finans, savunma ve enerji gibi yurtdışındaki

mevcut şirketlerine ihracat yasağı getirilmiştir. Rusya’nın bu duruma tepkisi ise

aynı yönde olmuş ve AB ürünlerinin ithalatı durdurularak boykot edilmiştir. AB ve

ABD ekonomik yaptırımlar ile Rusya’nın alacağı kararlarda geri adım atmasını

ummuş krizin çözümüne olumlu katkıda bulunacağını düşünmüştür. Ancak Rusya,

tüm ekonomik ambargolara rağmen geri adım atmamış, Kırım topraklarındaki

ilhakını sürdürmüş ve farklı ekonomik arayışlara giderek Asya-Pasifik’te ticari

ortaklıklara yönelmiştir. Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar en az Ruslara

verdiği oranda Avrupalı devletlere de zarar vermiştir. Kriz öncesi Rusya ile olan

derin ekonomik ilişkilerin bir anda karşılıklı ambargolar ile bozulması AB

ekonomisini de olumsuz yönde etkilemiştir. Bu durum AB içerisinde ekonomik

yaptırımların gevşetilmesi yönündeki eleştiri ve tartışmaları arttırmıştır. Netice

itibariyle krizin çözümü için öne sürülen bir yol olarak görülen ekonomik

yaptırımlar her iki tarafta karşılıklı kaybet-kaybet durumunu ortaya çıkarmış ve

başarısız olmuştur. Sorunun diplomatik kanallardan çözümüne yönelik adımlar

özellikle Yanukoviç iktidarının devrilmesinin ardından yapılan seçimlerinde birinci

turda %55 oy alarak cumhurbaşkanı seçilen Petro Poroşenko döneminde kendini

göstermiştir.

6 A.g.e

Page 20: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

19

İktidarı ele alan Poroşenko, Kırım’ın ilhakı sonrası Ukrayna’nın doğusunda da

Rusya ile birleşme yanlısı ayrılıkçı silahlı gruplar ile ateşkes sağlayarak iç huzuru

tesis etmeyi amaçlamış ve sorunun çözümü için müzakere masasına dikkat

çekmiştir. Ülkenin içinde bulunduğu problematikten kurtarma yönünde koyduğu

irade ile Poroşenko iktidarı 15 maddelik bir çözüm planını ortaya atmıştır.

Cumhurbaşkanı Poroşenko’nun önerdiği barış planı, ülke için demokratik ve

çoğulcu bir topluma geçişin unsurlarını içermekte; yeni bir anayasa, belirli

bölgelerin adem-i merkeziyeti ve ulusal uzlaşının sağlanması gibi önemli adımların

atılmasını öngörmektedir.7 Krizin taraflarının diplomatik müzakereleri için bir

araya geleceği yer ise Belarus’un başkenti Minsk seçilmiştir. Böylece Minsk

Görüşmeleri adı verilen müzakere masası oluşturulmuştur.

Minsk görüşmelerinin ilki 5 Eylül 2014 tarihinde yapılmıştır(Minsk I).

Ukrayna hükümeti, ayrılıkçı gruplar ve AGİT temsilcilerinin bir masa etrafında

toplandığı görüşmelerde barış ve normalizasyon planı sunulmuş ve krizin çözümü

için diplomatik kanallı bir koordinasyon grubunun kurulması amaçlanmıştır.

Ukrayna hükümeti silahlı çatışmaların durması ve silahlı grupların işgal ettikleri

topraklardan çekilmesi ve Rus azınlıklara daha fazla hakların verilmesi konusunda

çözüm önerilerini sunmuştur. Tutsakların durumu, ayrılıkçı grupların temsil

sorunu gibi faktörler sıkıntılar oluştursa da Minsk I görüşmeleri protokol anlaşması

ile sona erdi. Ancak taraflar arasında çatışmaların durması ve ateşkes yönünde

karar alınmasına rağmen çatışmaların devam etmesi varılan anlaşmanın zayıflığını

ortaya koymaktadır.

2015 yılının şubat ayında taraflar arasında yeniden bir ateşkes ortamının

sağlanmasına dönük olarak AGİT’in desteğiyle Minsk II görüşmeleri başladı. Bu

sefer Almanya ve Fransa’nın da dahil olduğu görüşmeler ile yeni bir çözüm arayışı

gündeme gelmiştir. 11-12 Şubat 2015 tarihinde Almanya, Fransa, Ukrayna ve

Rusya dışişleri bakanlarının bir araya gelerek oluşturdukları yeni müzakere masası

Minsk I görüşmelerindeki kararların tekrarı niteliğinde olmuştur. Derhal silahların

susturulması ve ateşkesin sağlanmasının yanı sıra ayrılıkçı bölgelere otonomi

verilmesini öngören kararlar, Minsk I görüşmelerinde olduğu gibi tesirsiz kalmış ve

çatışmanın çözümü noktasında nitelikli bir sonuç üretememiştir. Tarafların

sorunun çözümü konusunda birbirlerine karşı olan güven eksikliği ve buna bağlı

olarak varılan anlaşmalara sadık kalınmaması krizin diplomatik yollarla çözümünü

de etkisiz ve kadük bırakmıştır.

7 Hande Apakan, Ukrayna Krizi’nin Bölgeye Yansımaları ve Türkiye’nin Tutumu, Türkmeneli İşbirliği ve

Kültür Vakfı-Avrasya İncelemeleri Merkezi, 15.10.2014,

http://www.avim.org.tr/yorumnotlarduyurular/tr/UKRAYNA-KRIZININ-BOLGEYE-YANSIMALARI-VE-

TURKIYE%E2%80%99NIN-TUTUMU/3670

Page 21: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

20

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Ukrayna’da üniter bir devlet yapılanması oluşturmanın farklı etnik

grupların ayrılıkçı hareketleri dolayısıyla imkansızlığı görünmektedir. Ukrayna ve

Kırım özelinde yaşanan çatışmalarda Ukrayna milliyetçileri ile Rus yanlısı azınlıklar

arasındaki bölünme, bir iç sorun olmaktan çıkmış ve uluslararası aktörlerin

odağına girerek uluslararası bir sorun haline dönüşmüştür. Çok etnikli bir

toplumsal yapı içerisinde merkeziyetçi devlet sisteminin ve yukarıdan aşağıya

uygulanan politikaların başarılı olma ihtimalinin zayıflığı aşikardır. Ulus devletlerin

belli bir etnik grubu kurucu ve asli unsur olarak kabul etmesi ve toplumdaki

farklılıkları homojenize etmesi önemli bir sorundur. Zira bu durum toplumu

oluşturan diğer etnik ve kültürel grupların kendi içine çekilmesine ve konsolide

olmasına yol açtığı gibi kutuplaşmanın ve daha sonrasında ayrılığın tetikleyici bir

unsuru olabilmektedir. Toplumsal uzlaşı kültürünün tabana yayılmaması ve

grupların birbirlerine karşı düşman imajıyla yaklaşmaları, esasında devletlerin

çeşitliliği teke indirgeyen milliyetçi saiklere dayanan politik tercihlerinden

kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda Ukrayna’daki etnik kompozisyon incelendiğinde

çok etnikli, çok kültürlü ve çok dinli bir yapının iç içe geçtiği belirtilmelidir.

Başarısız devlet vasfına tamamen uyan Ukrayna, kendi halklarını ortak bir

düzlemde buluşturmayı başaramamıştır. Dönemsel ve tepkisel politik yaklaşımlar,

ekonomik vizyonsuzluk, atılan adımlardaki tutarsızlık ve kararsızlıklar gibi pek çok

başlıkta bir araya getirilebilecek sorunlar Ukrayna’nın bölünmesine, daha doğrusu

toplumsal dağılmasına yol açmıştır. Bu minvalde Karadeniz gibi önemli bir suyolu

üzerinde merkezi bir konuma ve jeostratejik öneme sahip olan Kırım’ın ilhakının

bu sebeplerle yakından ilişkili olduğu belirtilmelidir.

Üst düzey limanları ve coğrafi olanaklarla kendisine hâkim olan ülkeye

büyük avantajlar sağlayan Kırım, ‘‘Karadeniz’in kilidi’’ olarak nitelendirebileceğimiz

bir yarımadadır. Rusya’nın Kırım’ı ilhakında bölgede çoğunluğu oluşturan Rusların

etkisi kadar Karadeniz’deki filosunun merkez üssü olması da belirleyici olmuştur.

Page 22: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

21

Ancak bu ilhakın uluslararası kamuoyunca tanınmaması ve Kırım’da Rus

egemenliği altında azınlık durumuna düşen diğer grupların varlığı çatışmanın tam

manasıyla sonuçlandırılamayacağını göstermektedir. Yapılan referandumun da

sağlıklı bir ortamda yapılmaması da çıkan sonuca karşı ilerleyen dönemlerde yeni

çatışmaların çıkmasına sebep olabilir.

Sorunun çözümü için uzlaşma politikalarının uygulanması gerekmektedir.

Etnik, dini, sosyal, ekonomik bölünmenin siyasi tercihlerle tırmandırılması

engellenmeli Ukrayna içerisinde toplumu oluşturan tüm grupların asli unsurlar

olarak kabul edilmeleri gerekmektedir. Toplumsal eşitsizliğin ve

tahammülsüzlüğün giderilmesi için uzlaşma kültürünün yerleştirilmesi ve tüm

grupların taleplerinin dinlenmesine önem verilmelidir. Tüm gruplar arasında ayrım

gözetilmeksizin etnik, dinsel, dilsel, kültürel ve ekonomik haklarının güvence altına

alınması ve özgür hale getirilmesi lazımdır.Çok kültürlü bir toplumun birbirine

karışması(melting pot) ve ortak yaşamı mümkün olmuyorsa, belli düşünsel, siyasi

ve toplumsal farklılıklar baskın halde ise bu noktada merkeziyetçi üniter bir devlet

modeli yerine federatif sistem çerçevesinde farklı grupların siyasi, sosyal,

ekonomik ve kültürel yaşantılarında belli bir düzeyde temsiliyetlerinin sağlanacağı

özyönetimlerin oluşturulması sorunun çözümünde yararlı olabilir. Siyasi manada

bir diğer çözüm alternatifi olarak ortaklıkçılık belirtilebilir. Ortaklıkçılıkta toplumu

oluşturan tüm grupların oransal dağılımına göre yasamada, kamu kurum ve

kuruluşlarında temsilinin belirlenmesi ve bu orana göre hazineden yardım

sağlanması durumu vardır. Böylesi bir formül Kırım’ın ilhakı sonrası çıkan

ayaklanmaların sağlıklı bir zeminde tartışılmasına zemin hazırlayabilir.

Ukrayna sorununun ve Kırım Krizi’nin çözümü için ifade edilen

uygulanabilecek politikaların bir anlam ifade edebilmesi her şeyden önce

çatışmanın taraflarının çatışmanın çözümü konusunda irade ortaya koymasıyla

sağlanabilir. Taraflar sorunun çözümü konusunda birbirlerine karşı samimi olmalı,

sorunun çözümü esnasında çıkar peşinde koşmamalı ve karşısındakilere güven

verebilir olmalıdır. Aksi taktirde çatışmanın çözümü için hayata geçirilmesi

planlanan düzenlemelerin başarılı olma şansı yoktur. Krizin sonlandırılması için

ortak hareket edilmeli, diyalog ve diplomasi kanalları daima açık tutulmalı ve

müzakere sürecinden vazgeçilmemelidir. Tarafların birbirlerinden herhangi bir

meseleyi saklamaması ve sorunun kapsamı dışındaki çıkarları pazarlık konusu

etmemesi gerekmektedir. . Üçüncü tarafların arabuluculuk rolünden

kaçınmamaları ve sorunun uluslararası barışa zarar vermeden sonlandırılması

adına çalışma grupları, koordinasyonluklar ve özel temsilciler vasıtasıyla aracı

olmaları gerekmektedir. Son olarak Kırım’ın ilhakının özelde Ukrayna’nın bir iç

meselesinin sonucu olarak gözükse de esasında Batı ile Rusya arasındaki

hegemonya mücadelesinin doğurduğu bir kriz olduğu, bu durumun uluslararası

barış ve güvenliği tehdit ettiği ve ilerleyen dönemlerde benzer yeni çatışmaların

yaşanmasına da bir örnek ve ortam hazırlayabileceği belirtilmelidir.

Page 23: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

22

KAYNAKÇA Abdi, Zhaleh, Ukrayna Krizine Jeopolitik Kuramlar Çerçevesinde Bakış,

Uluslararası Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Akman, Halil, Kırım-Sivastopol Üssü ve Karadeniz Rus Filosunun Paylaşım

Sorunu, Turkish Studies International Periodical For the Languages,

Literature and History of Turkish or Turkic, p. 1-20, Volume 9/1, Winter

2014, Ankara

Anlar, Aslıhan, Rusya ve Batı Arasında Ukrayna Krizi, Uluslararası Politikada

Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Apakan, Hande, Ukrayna Krizi’nin Bölgeye Yansımaları ve Türkiye’nin

Tutumu, Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı-Avrasya İncelemeleri Merkezi,

15.10.2014, http://www.avim.org.tr/yorumnotlarduyurular/tr/UKRAYNA-

KRIZININ-BOLGEYE-YANSIMALARI-VE-TURKIYE%E2%80%99NIN-

TUTUMU/3670

Aytaç, Gizem Bilgin, Yeni Savaş Çağı’nda Ukrayna Krizi, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Çomak, Hasret, Atilla Sandıklı, Erdem Kaya, Elnur İsmayılov, Karadeniz’de

Yeni Gelişmeler, Ukrayna Krizi ve Türkiye, Uluslararası Politikada Ukrayna

Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Demir, Sertif, Ukrayna Krizi: Yeni Küresel Politik Düzenin Başlangıcı,

Uluslararası Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Gülboy, Pınar Ekrem, Ukrayna’da Çatışmanın Yönetilmesi, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

İmanbeyli, Vügar, Ülke-İçi Krizden Uluslararası Soruna Ukrayna-Kırım

Meselesi, SETA-Perspektif, Sayı:36, Mart 2014

Karadeli, Cem, Ortaçağ’dan Günümüze Ukrayna’nın Kısa Tarihi, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Page 24: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

23

Karadeli, Cem, Ukrayna’da Milli Aidiyet, Rekabet ve Azınlıklar, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Kelkitli, Fatma Aslı, Kırım: Rusya İçin Vazgeçilmez Yarımada, Uluslararası

Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Koçak, Muhammet, Bölgesel Çatışmadan Küresel Krize Doğu Ukrayna,

SETA-Analiz, Ağustos 2015, Sayı:135

Kuşçu, Işık, Kırım’ın Rusya’ya Katılımının Bölgesel ve Küresel Etkileri,

Uluslararası Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2014

Martin, Jeff, The Strategic Importance of the Black Sea, What’s Wrong

With The World, 29 August 2008,

http://www.whatswrongwiththeworld.net/2008/08/the_strategic_import

ance_of_th.html

Özdal, Habibe, Hasan Selim Özertem, Kerim Has, Mehmet Yegin, Ukrayna

Siyasi Krizinde Rusya ve Batı’nın Tutumu, Uluslararası Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Analiz No: 28, Aralık 2014

Özmen, Alparslan, Enerji Güvenliği Politikaları ve Kırım, BİLGESAM,

Uluslararası Enerji ve Güvenlik Kongresi Tebliği, 23-24 Eylül 2014, Kocaeli

Şeker, Burak Şakir, Ukrayna Krizinde Tarihsel Doku: Türk Hakimiyeti-Rus

Yayılmacılığı, Uluslararası Politikada Ukrayna Krizi, Beta Yayınları, İstanbul,

Kasım 2014

Page 25: KARADENİZ’İN KİLİDİ: KIRIM’IN İLHAKI SORUNUulkemasalari.org/wp-content/uploads/2017/03/KARADENİZİN-KİLİDİ... · ve örtülü kanallardan ayrılma noktasında baskı

24

İslam Dünyası STK’ lar Birliği Gençlik Kurulu’ nun 2014 yılında hayata

geçirmiş olduğu “Ülke Masaları” projesi doğrultusunda belli aralıklarla yayınlanan

Ülke Analiz Raporları ile ele alınan ülkelerin eğilimlerini, verilerini, ekonomik,

sosyo-siyasal, tarihi ve toplumsal yapıları hakkında isteyen herkesin ulaşabileceği

gerçek bir hazine ve güvenilir bir kaynak sağlayıp, ülke uzmanlarının

yetiştirilmesini hedeflemektedir.

Bu hedef doğrultusunda siyasi ve kültürel bağlarımızın Osmanlı Devleti’ne

kadar uzanan, resmi olarak Osmanlı’dan ayrılmış olmasına rağmen dini olarak

halifeye bağlı kalmayı tercih etmiş bir Kırım, günümüz de önemini bizler için

yitirmemiştir. Son yıllarda yaşadığı sorunların, bu sorunların nedenlerini ve çözüm

önerilerini anlatan ‘Karadeniz’in Kilidi: Kırım’ın İlhakı Sorunu’ raporunu siz değerli

okuyucularımıza sunuyoruz.

Mehmet Şerif SARIKAYA Genç İDSB Genel Başkanı