422

Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore
Page 2: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

GÖÇ

Kara Elf Üçlemesi

3. Kitap

R A SALVATORE

Sürüm: 0.1

Aralık 2001

Arkabahçe Yayıncılık

Katalog Bilgisi:

ISBN: 975-85180-8-9

BAŞLIK: Göç

ALTBAŞLIK: Kara Elf Üçlemesi

ALTBAŞLIK: 3. Kitap

ALTBAŞLIK: Unutulmuş Diyarlar

YAZAR: Salvatore, R. A.

BARKOD: 9789758518081

SAYFA: 287

Page 3: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

FİYAT: 12.000.000 TL

YAYINEVİ: Arkabahçe Yayıncılık

YER: İstanbul

YIL: 2001

AY: Aralık

FİZİKİ: 13,5 x 19,5 cm., Karton Kapak

ÇEVŞREN: Yerlikhan, Emre

KAPAK: Easley, Jeff

KONU: Edebiyat, Dünya Edebiyatı, Fantazi, Macera

Page 4: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Başlangıç

Kara elf, dağın çıplak yamacına oturdu ve endişe içindekırmızı çizginin doğu ufkunda yükselmesini izlemeye koyuldu.Bu belki de onun yüzüncü şafağı olacaktı ve bu yarıcı ışığınonun lavanta rengi gözlerine nasıl acı vereceğinibiliyordu...Karanlıkaltı'nda yaşadığı kırk yıl boyunca sadecekaranlığı tanımış gözlerine.

Ama drow gene de, parlayan güneşin tepesi ufuktayükselmeye başladığında, yüzünü başka yöne çevirmedi. Işığıkendi arafı gibi benimsedi, eğer kendi seçtiği yolu izlemek, biryeryüzü varlığı olmak istiyorsa çekilmesi gereken bir acı.

Drowun kara tenli yüzünün önünde gri bir duman belirdi.Aşağı bakmasına gerek yoktu, ne olduğunu biliyordu.Piwafwisi, onu defalarca Karanlıkaltı'nda, düşmanlarınınbakışlarından koruyan sihirli drow yapımı pelerini ensonunda, gün ışığına yenik düşmüştü. Pelerinin üzerindekibüyü daha haftalar öncesinden zayıflamaya başlamıştı vekumaşın kendisi de eriyordu. Dikişleri eridikçe, pelerindebüyük delikler meydana geliyor, drow ise elinde kalanı

Page 5: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

mümkün olduğunca korumak için kollarını sıkıca kendinesarıyordu.

Bunun bir farklılık yaratmayacağını biliyordu; pelerinyaratıldığı yerden bu kadar farklı olan bu dünyada yokolmaya mahkumdu. Fakat gene de drow, ona sanki kendikaderinin bir göstergesi imiş gibi sıkıca sarılıyordu.

Güneş iyice yükselmeye başladığında drowun ufalanlavanta rengi gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Artıkdumanı göremiyordu, o korkutucu ateş topunun kör ediciparıltısından başka hiçbir şey göremiyordu. Ama gene deoturdu ve izlemeye devam etti, şafak boyunca.

Hayatta kalmak için, uyum sağlamalıydı.

Düşüncelerini gözlerinden ve içine düştüğü rahatsızlıktanuzaklaştırmak için, ayak parmaklarını acı içinde bir kayanınsivri ucuna doğru ittirdi. Sıkı işlenmiş çizmelerinin ne kadarinceldiğini düşündü, biliyordu ki yakında onlarda yokolacaklardı.

Peki, ya palaları, kendini karşılayan türlü zorluklarda onayardımcı olan palalarıda mı yok olacaklardı? PekiGuenhwyvar'ı, onun büyülü panter yoldaşını nasıl bir kaderbekliyordu? Farkında olmadan bir elini cebine atarak,panterini çağırmak için kullandığı, her detayı özenle yapılmışmuhteşem figüre dokundu. O an için içindeki endişedensıyrılmıştı ama, eğer o da kara elfler tarafından, kendiyurdunun kendine özgü büyüleri ile yaratıldıysa, Guenhwyvarda yakında yok mu olacaktı?

Page 6: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ne kadar acınası bir yaratık olacağım" diye yakındı, kendiana dilinde. Bir kez daha, ne ilk ne de son kez, Karanlıkaltı'nı terketme nedenini, kötülük dolu dünyasını ve yaşayanlarınıterketmesinin ardındaki nedenlerini sorguladı.

Başı ağrımaya; teri gözlerine damlayarak acısınıarttırmaya başlamıştı. Güneş yükselmeye devam ediyor veartık drow dayanamıyordu. Ayağa kalkarak, evi olarakbenimsediği mağarasına yöneldi ve bir kez daha farkındaolmadan panter figürüne dokundu.

Üzerinde parçalar halinde duran piwafwisi onu, dağın acıverici soğuğundan korumaya pek yeterli olmuyordu.Karanlıkaltı'nda magma havuzlarından meydana gelen hafifhava akımları dışında rüzgar olmazdı, soğuk olan tek şey isebir hortlağın dokunuşu idi. Birkaç aydır tanımaya başladığıbu yeryüzü dünyasında, gördüğü kadarıyla pek çok değişiklik,farklılık vardı.

Drizzt Do'Urden, teslim olmayacaktı. Karanlıkaltı, onunırkının, ailesinin dünyasıydı, ve O, o karanlık dünyada huzurbulamayacaktı. Kendi ilkeleri doğrultusunda, Lloth'a,insanlarının, hayatın kendisinden bile önemli gördüğü kötüTanrı Örümcek Kraliçe'ye karşı gelmişti. Kara elfler, Drizzt'inailesi, onun bu küfürünü affetmeyeceklerdi veKaranlıkaltı'nda, onların erişemeyeceği bir yer yoktu.

Güneş, piwafwisme ya da çizmelerine yaptığı gibi, onu dayakıp, dağ rüzgarında havaya dağılacak gri bir duman bileolsa, ilkelerinden ve kendine duyduğu saygıdan, hayatınıdeğerli kılan bu kavramlardan vazgeçmeyecekti.

Page 7: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, pelerininden geride kalanları toplayıp, derin biruçurumdan aşağı fırlattı. Soğuk dağ rüzgarı, terlemiş alnınabatmaya başlamıştı, ama drow, sırtı dik ve gururlu bir şekildeyürümeye başladı, yüzünde kendinden emin bir ifade vardı,lavanta gözleri ise tamamen açıktı.

Bu kaderi onun tercihiydi.

Dağın başka bir yamacında, yakınlarda bir yerde, başkabir yaratık güneşin yükselişini izliyordu. Ulgulu da kendidoğduğu yeri, Gehenna'nın dumanlı yarıklarını geridebırakmıştı ama bu yaratığın kendi isteği değildi. BuUlgulu'nun yeterli güce kavuşup tekrar evine döneceği anakadarki kaderi, çekmesi gereken ceza idi.

Ulgulu'nun payına düşen cinayetti; etrafındaki ölümlülerinhayat gücüyle beslenmek. Olgunluğuna erişmesine az birzaman kalmıştı; artık büyük, güçlü ve de korkutucuydu.

Her ölüm, onu güçlendiriyordu.

BÖLÜM 1

Gün Doğumu

Page 8: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gözlerimi yakıyor ve vücudumun her bölgesine acıveriyordu. Piıuafwimi ve çizmelerimi parçalamış, zırhımdakibüyüyü yok etmiş; ve de hep güvendiğim palalarımızayıflatmıştı. Gene de her gün, hiç şaşmaksızın, gündoğumunu beklemek için, aynı yükseltiye, benim yargılanmayerime oturuyordum.

Bana her gün, zıtlıklarla dolu bir şekilde görünüyordu. Acıyadsınamazdı ama görüntünün güzelliği de öyle. Güneşinortaya çıkışından önceki renkler, Karanlıkaltı'ndaki hiçbirısısal rengin yapamayacağı bir şekilde ruhumu sarmalıyordu.Önce bu etkilenmemin, görüntünün alışılmamışlığındanmeydana geldiğini düşünüyordum, oysa bu gün bile, aradanonca sene geçmesine karşın, kalbim, şafağı müjdeleyenparıltılarla birlikte delice atmaya başlıyor.

Şimdi biliyorum ki, gün ışığında geçirdiğim kefaretsaatlerim aslında, yeryüzüne uyum sağlama çabamdan çoköteydi. Güneş, Karanlıkaltı'yla, yeni evim arasındaki farklılığısembolize ediyordu. Geride bıraktığım, gizli işler veentrikalar çeviren topluluk, gün ışığında varolamazdı.

Bana fiziksel olarak yaşattığı acıya karşılık bu güneş,benim o karanlık dünyayı reddetmem için bir araç olmuştu.Ortaya çıkan ışınlar, drow yapımı büyülü silahlarımızayıflatırken, prensiplerimi güçlendiriyordu.

Gün ışığında, piwafwim; beni gözleyenleri alteden,hırsızların ve kiralık katillerin kıyafeti, koruyucu pelerinim,işe yaramaz bir kumaş yığını olmuştu.

Drizzt Do'Urden

Page 9: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

1

Drizzt, kalkan oluşturan çalıların yanından ve de artık eviolarak kullandığı mağaraya girişi sağlayan düz ve çıplakkayayı sürünerek geçti. Yakın bir zamanda bu yoldan başkabir şeyin geçtiğini biliyordu. Görülen bir iz yoktu fakat kokukuvvetliydi.

Guenhwyvar, yamaçtaki mağaranın üstündeki kayalarınetrafında bir daire çizdi. Panterin varlığı drowa güvenveriyordu. Drizzt, Guenhwyvar'a içgüdüsel olarakgüveniyordu, kendisine tuzak kuran düşmanları ortayaçıkarabileceğinden emindi. Drizzt karanlık girişte kaybolduve panterin arkasından gelip onu gözetlemeye başladığınıfarkettiğinde gülümsedi.

Drizzt, hemen girişteki bir taşın ardında, gözlerinikaranlığa alıştırmak için durakladı. Hızla batıya doğruilerleyen güneş hâlâ parlaktı ama mağara, Drizzt'in görüşünükızıl ötesi tayfa geçirecek kadar karanlıktı. Gözlerialıştığında, Drizzt, davetsiz misafirini tespit etti. Tek bölmelimağaranın içinde, ilerdeki bir kayanın arkasına gizlenmiş bircanlının ısı izleri. Drizzt belirgin bir şekilde rahatladı.Guenhwyvar artık sadece birkaç adım ötedeydi ve taşınboyutuna bakıldığında, bu büyük bir yaratık olamazdı.

Fakat gene de, Drizzt, boyutuna bakılmaksızın, her canlınınsaygı görüp tehlikeli olarak nitelendirildiği Karanlıkaltı'ndayetişmişti. Guenhwyvar/a, çıkışın yanındaki mevkiinikorumasını işaret ederek, davetsiz misafiri daha iyi kontroledebileceği bir yere doğru sürünerek ilerledi.

Page 10: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, bundan önce hiç böyle bir hayvan görmemişti.Görüntüsü neredeyse bir kediyi andırıyordu, ama kafası dahaufak ve sivriceydi. Birkaç kilodan fazla olamazdı. Bununlabirlikte, çalı gibi görünen kuyruğu ve de kalın kürkü, onun biravcıdan çok bir otobur olduğuna işaret ediyordu.Muhtemelen, drowun varlığından habersiz, yiyeceklerikarıştırıyordu.

Palalarını kınlarına yerleştirirken, "Sakin ol Guenhwyvar,"dedi Drizzt sessizce. Başka bir yol arkadaşı bulmuşolabileceği düşüncef si ile yaratığı korkutmamak için aradamesafe bırakmaya özen göstererek, daha iyi görebilmek içindavetsiz misafire doğru bir adım attı. Eğer hayvanın güveninikazanabilirse...

Drizzt'in bu hareketiyle, hayvan hızla döndü, kısa önayaklarını duvara yaslamıştı.

"Sakin ol," dedi Drizzt kısık bir sesle, davetsiz misafirine."Sana zarar vermeyeceğim." Drizzt bir adım daha attığındayaratık hırladı ve etrafında döndü, ufak arka ayaklarını yerevuruyordu.

Drizzt, yaratığın kendini mağaranın arka duvarından dışarıitmeye çalıştığını sanarak, neredeyse yüksekçe bir seslegüldü. O sırada Guenhwyvar öne sıçradı ve panterin bu anlıkrahatsızlığı drowun yüzündeki rahatlamış ifadeyi silip attı.

Hayvanın kuyruğu havaya kalkmıştı; Drizzt, içeridekisoluk ışıkta yaratığın sırtındaki belirgin çizgileri gördü.Guenhwyvar inleyerek kaçmaya çalıştı ama artık çok geçti...

Page 11: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bir saat kadar sonra Drizzt ve Guenhwyvar, yeni birbarınak arayışıyla dağın aşağılarındaki patikalardailerliyorlardı. Her ne kadar pek fazla olmasa dakurtarabildiklerini yanlarına almışlardı. Guenhwyvar,Drizzt'in uzağında ilerliyordu. Yakınlık sadece kokuyu dahadayanılmaz bir hale getirmeye yarıyordu.

Drizzt, istifini bozmamaya çalışıyor ama kokusu, aldığıdersin umduğundan daha acı olmasına yol açıyordu. Tabi kiyaratığın adını bilmiyordu ama görüntüsünü zihnine iyiceyerleştirmişti. Bir daha bir kokarca ile karşılaştığında neyapması gerektiğini biliyordu.

"Peki ya bu garip dünyadaki diğer karşılaşacaklarım," diyefısıldadı Drizzt, kendi kendine. Bu drowun bu tür endişeleriniilk kez dile getirişi değildi. Yeryüzü hakkında çok az şeybiliyordu, burada yaşayan yaratıklar hakkında bilgisi daha daazdı. Aylarını, arada bir civardaki daha kalabalık yerlereyaptığı ziyaretler dışında hep mağarada ve onun çevresindegeçirmişti. Bu ziyaretleri sırasında, oralarda, genellikleuzaktan pek çok hayvan görmüş, hatta bazı insanları incelemeşansı da olmuştu.

Buna rağmen reddedileceği ve kaçacak hiçbir yerikalmadığı gerçeğini düşünerek, komşularını selamlamak içinsaklandığı yerden çıkma cesaretini kendinde bulamıyordu.

Hızla akan suyun sesi, etrafa kokular saçan drow ve panterihızlı hareket etmeye yönlendirdi. Hemen saklanacak bir gölgearayan Drizzt, Guenhwyvar balık avlamak için suya atlarken,giysilerini ve zırhını çıkarmaya başladı. Panterin su içinde

Page 12: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

çıkardığı sesler, drowun sert hatlı yüzünde bir gülümsemeyarattı. Bu akşam ziyafet vardı.

Tedbirli bir şekilde Drizzt, kemerinin tokasını çözdü vesilahlarını zincirden örülmüş zırhının yanına yerleştirdi.Aslında silahı ve zırhı olmadan kendini çaresiz hissediyordu -Karanlıkaltı'nda onları asla erişimi zor olan bir yerekoymazdı- ama aylardır, gerçek anlamda onlara ihtiyaçduymamıştı. Palalarına baktı ve onları en son kullandığızamana ait acı tatlı hatıralarla doldu.

Dövüştüğü kişi Zaknafein'di, babası, eğitimcisi ve en yakındostu. Bu karşılaşmadan bir tek Drizzt kurtulmuştu. Artık oefsanevi silah ustası yoktu, ama dövüşün sonundaki zaferDrizzt'e olduğu kadar Zak'a da aitti, çünkü aslında, o asit dolumağaradaki köprülerde peşinden gelen Zaknafein'in kendisideğildi. Gerçekte Drizzt'in kötülük dolu annesi, SaygıdeğerMalice tarafından yönetilen hayaletiydi. Lloth'u ve dekarmaşık drow toplumunu reddettiği için oğlundan intikamalmak istiyordu. Drizzt, Menzoberranzan'da otuz yıldan fazlazaman geçirmiş fakat bu drow şehrinde kural haline gelenkötü niyeti ve zalimliği kabullenememişti. Silah kullanmadakibecerisine karşın, Do'Urden Evi için bir utanç kaynağıydı.Karanlıkaltı'nın vahşi ortamında bir sürgün hayatı yaşamakiçin şehirden ayrılan Drizzt, aynı zamanda yüksek rahibe olanannesini Lloth'un himayesinden uzaklaştırmıştı.

Bu yüzden, Saygıdeğer Malice Do'Urden, Lloth için kurbanettiği silah ustası Zaknafein'in ruhunu çağırarak, O'nüoğlunun peşinden yollamıştı. Oysa planında bir hata vardı,Zak'ın vücudunda Drizzt'e saldırmayı kabullenmeyecek kadar

Page 13: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ruh kalmıştı. Zak, Malice ile olan mücadelesinden galip çıkarçıkmaz, zafer çığlığı atarak kendini asit gölüne savurmuştu.

"Babam," diye fısıldadı Drizzt, bu basit kelimeden güçalarak. Zaknafein'in yapamadığını o başarmıştı; Zak'ınyüzyıllardır, Saygıdeğer Malice'in güç oyunları içinde birpiyon olarak tutsak olduğu drowların kötülük dolu hayatlarınıo geride bırakmıştı. Zaknafein'in başarısızlığı ve ölümünde,Zak'ın asit dolu mağaradaki zaferinde, genç Drizzt metanetibulmuştu. Drizzt, Menzoberranzan'daki Akademi hocalarınınördükleri yalanlan reddederek, yeni bir hayata başlamak içinyeryüzüne çıkmıştı.

Buz gibi akıntıya girdiğinde Drizzt titredi. Karanlıkaltı'ndayalnızca sabit bir ısı ve değişmez bir karanlık vardı. Oysaburada, bu dünya O'nü her an şaşırtıyordu. Daha şimdidengece ve gündüz sürelerinin sabit olmadığını keşfetmişti;güneş her geçen gün daha erken batıyor ve ısı -ki zaten hersaat farklılıklar gösteriyordu- son birkaç haftada da iyicedüşmüştü. Bu aydınlık ve karanlık süreleri dahi kendiiçlerinde belirsizliklere gebeydi. Bazen geceler, gümüşrenginde parlayan bir küre tarafından ziyaret ediliyor, günlerise bazen griliğin yerine parlayan mavi bir kubbe ileörtülüyordu.

Tüm bunlara karşın, Drizzt çoğunlukla, bu bilinmezdünyaya geldiği için kendini rahat hissediyordu. Kendisindenmetrelerce ötede uzanan silahlarına ve zırhına bakarken,Drizzt, tüm garipliklerine rağmen, yeryüzünün,Karanlıkaltı'ndaki herhangi bir yerden çok daha fazla huzurvaadettiğini kabullenmek zorunda kalıyordu.

Page 14: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tüm sükunetine rağmen Drizzt vahşi bir ortamdaydı.Yeryüzünde geçirdiği dört aya rağmen, büyülü kedimsidostunu çağırabildiği anlar dışında yalnızdı. Artık yırtılmayayüz tutmuş pantalonu haricinde tamamen çıplak, kendikokusu yüzünden tüm koku alma yetisini kaybetmiş, veişitme organı gürültü ile akan suyun sesi tarafındanköreltilmiş olan drow, tüm tehlikelere açıktı.

"Felaket görünüyor olmalıyım," dedi Drizzt düşünceyle,ince parmaklarını kalın ve beyaz saçlarının arasındangeçirirek. Geriye dönüp, eşyalarının olduğu yerebakındığında, tüm düşünceleri birdenbire silindi. Beş iri silueteşyalarını karıştırıyor ve şüphesiz ki elfin hırpani görüntüsüile ilgilenmiyorlardı.

Drizzt, bu iki metre boyundaki köpek yüzlü yaratıkların griderilerini ve burunlarını icelemeye başladı, ama özelliklekendine doğrultulmuş olan mızrakları ve kılıçları inceliyordu.Bu yaratıklar hakkında biraz bilgisi vardı, daha öncedenbunlara benzer yaratıkların Menzoberranzan'da köle olarakçalıştıklarını görmüştü. Ama şu anda, gnoller, Drizzt'inhatırladığından daha farklı ve daha uğursuz görünüyorlardı.

Kısa bir an, palalarına doğru koşmayı düşündü ama bufikri, o daha yaklaşamadan mızraklardan biri tarafından delikdeşik edileceğini bildiği için kafasından attı. Bu gnollgrubunun kızıl renkli saçlara sahip, iki buçuk metre boyundaolan en irisi, Drizzt'e, onun aletlerine ve sonra tekrarkendisine uzunca bir süre baktı.

"Ne düşünüyorsun?" diye mırıldandı Drizzt, sessizce.Aslında gnoller hakkında pek az şey biliyordu.

Page 15: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Menzoberranzan Akademisinde kendisine, gnolleringoblinoid ırkına ait, kötü, tutarsız ve de tehlikeli bir türolduğu öğretilmişti. Yeryüzü elfleri ve insanlar hakkında -hatta şimdi farkına varıyordu ki- neredeyse drcw olmayan herırk hakkında eğitilmişti. İçinde bulunduğu duruma aldırmadanneredeyse yüksekçe bir sesle güldü. İronik bir şekilde, tutarsızbir şekilde kötü olma sıfatını asıl drowlar hakediyordu.

Gnoller ne hareket etti ne de emir verdi. Drizzt, bir kara elfkarşısındaki endişelerini anlıyor ve eğer bir şansa sahip olmakistiyorsa bu doğal korkuyu kullanması gerektiğini biliyordu.

Kendisine miras kalan büyülü, doğuştan gelenyeteneklerini kullanarak, Drizzt kara ellerini salladı ve beşgnolün etrafında zararsızca parlayan mor ışıklar meydanagetirdi.

Yarattıklardan biri, Drizzt'in de ümit ettiği gibi kendini yereattı ama diğerleri kendilerinden daha tecrübeli olanliderlerinin ileriye dönük eline bakarak bir işaret beklediler.Sinirli bir şekilde etraflarına bakmıyor, bu karşılaşmayadevam etmenin mantığını sorguluyorlardı. Oysa gnoll şefi,artık ölü olan bir korucuyla yaptığı savaşta, zararsız periışığını görmüş, ne olduğunu biliyordu.

Drizzt olacakları hissederek bir sonraki hareketinibelirlemeye çalıştı.

Gnoll şefi, etrafındakilere bakarak, danseden ateştarafından ne kadar yoğunlukla sarıldıklarını inceliyordu.Büyünün mükemmelliği, onun basit bir drow olmadığını

Page 16: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gösteriyordu, ya da en azından Drizzt, şefin böyledüşünmekte olduğunu ümit ediyordu.

Liderleri mızrağını yere saplayıp diğerlerine de aynı şeyiyapması için işaret ettiğinde Drizzt biraz olsun rahatladı.Daha sonra gnoll, drowa anlaşılmaz sesler gibi gelenkelimeler yuvarlamaya başladı. Drizzt'in belirgin şaşkınlığınıgören gnoll, goblinlerin genizden konuşulan dilleriylebirşeyler anlatmaya başladı.

Drizzt, goblin dilini anlayabiliyordu ama gnollûn şivesiöyle farklıydı ki, sadece birkaç kelimeyi anlayabiliyordu,"dost" ve "lider" bu kelimeler arasındaydı.

Drizzt, yığına doğru dikkatlice bir adım attı. Gnoller,eşyalarına giden yolu açtılar. Drizzt dikkatlice bir adım dahaattığında, ufak bir mesafede çalıların arasına gizlenmiş kedişeklindeki silueti görünce rahatladı. Bir emriyle,Guenhwyvar, gnoll grubunun üstüne çullanabilirdi.

"Sen ve ben birlikte yürüyelim mi?" diye sordu Drizzt,gnoll liderine; yaratığın şivesini kullanarak, goblin dilinde.

Gnoll, ani bir bağırtıyla cevap verdi, Drizzt'in anladığınısandığı kadarıyla, sorunun son kelimesi "müttefik?" idi.

Drizzt, yaratığın tam olarak ne ifade ettiğini anladığınıumarak yavaşça başıyla onayladı.

"Müttefik!" diye bağırdı gnoll, sesi çatlayarak veberaberindekiler gülümseyip, rahatlamış bir şekildebirbirlerinin sırtlarına vurdular. Bu sırada Drizzt eşyalarına

Page 17: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

erişip, palalarını kemerine yerleştirdi. Gnollerin dikkatetmediklerini görerek, Guenhwyvar'a bakıp, patikanınilerisindeki sık çalıları işaret etti. Drizzt, yeni yolarkadaşlarının niyetini tam olarak öğrenmeden, tüm sırlarınıaçığa çıkarmamanın uygun olacağını düşünüyordu.

Drizzt, gnollerle birlikte, dağın aşağısındaki sürekli yöndeğiştiren geçitlerde ilerledi. Gnoller, ya Drizzt'e duyduklarısaygıdan ya da ırkı hakkındaki düşüncelerinden dolayıyanında, uzak bir mesafeden ilerliyor, Drizzt daha büyük birihtimalle bunun nedeninin, yaptığı banyonun üzerindenatmaya yetmediği koku olduğunu düşünüyordu.

Gnollerin lideri her fırsatta Drizzt'le konuşuyor, heyecandolu sözlerini sinsi bir göz kırpış ya da kalın, şişkin elleriyledokunarak pekiştiriyordu. Drizzt'in gnollün nedenbahsettiğine dair bir fikri yoktu ama yaratığın keyifli dudakşapırtılarından bir ziyafete doğru yönelmiş olduklarınıdüşünüyordu.

Kısa bir süre, daha önceden dağın keskin tepelerinden,vadideki küçük bir tarım topluluğunun ışıklarını izlemişolduğu için, grubun varmaya çalıştığı yeri kestirdi. Drizzt,gnollerle insanlar arasındaki ilişkiyi kestiremiyordu amabunun dostça olmadığından emindi. Köye yaklaştıklarında,gnoller savunma pozisyonu alıp çalıları takip ederek mümkünolduğunca gölgede kalmayı tercih ettiler. Grup, köyünmerkezini aşıp, batısındaki bir köy evini görür durumageldiğinde alacakaranlık hızla bastırıyordu.

Gnoll şefi, her kelimeyi teker teker söyleyerek Drizzt'efısıldadı. "Bir aile," dedi çatlak sesiyle. "Üç erkek, iki

Page 18: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kadın..."

"Genç bir kadın," diye ekledi bir diğeri isteklice.

Gnollerin şefi hırladı. "Ve üç genç erkek." Diye tamamladı.

Drizzt, artık bu yolculuğun amacını anladığınıdüşünmekteydi, yüzündeki şaşkın ve sorgulayan ifade gnollşefinin, onu, şüphe götürmeyecek bir biçimde onaylamasınaneden oldu.

"Düşmanlar," diye ifade etti lider.

Drizzt, her iki ırk hakkında da bilgisi olmadığı içinçelişkideydi. Gnoller, istila için buradaydı, bu kadarı açıktı;ve de gün ışığı yokolduğu anda çiftlik evine saldırmaniyetindeydiler. Drizzt'in, bu karşıtlığın nedeni hakkında dahafazla bilgi edinmeden, onların savaşına katılmaya niyetiyoktu. "Düşmanlar?" diye sordu.

Gnoll lideri gözle görülür bir hayretle alnını kırıştırdı,Drizzt'in "insan... sefil... köle" olduğunu düşündüğü bir takımkelimeler yuvarladı. Tüm gnoller, drowun ani rahatsızlığınısezmiş, huzursuz bir şekilde birbirlerine bakarken silahlarınadokunuyorlardı. "Üç erkek," dedi Drizzt.

Gnoll setçe mızrağını yere sapladı. "Yaşlı olan ölecek! İkisiyakalanacak!"

"Kadınlar?"

Page 19: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gnollün yüzünde oluşan şeytansı ifade, şüphegötürmeyecek şekilde cevabını vermişti ve artık Drizztçatışmanın neresine ait olduğunu biliyordu.

"Ya çocuklar ne olacak?" Gnoll liderinin yüzüne dimdikbakmış ve her kelimeyi vurgulamıştı. Herhangi bir yanlışanlama olamazdı. Son sorusu herşeyi onaylamıştı, her nekadar Drizzt, ölümcül düşmanlara karşı tipik vahşeti kabuletse de, daha önce katılmış olduğu bu tür bir istilayıunutamıyordu. O gün bir elf kız çocuğunu kurtarmış ve drowyoldaşlarının öfkesinden kurtarmak için, O'nu annesininbedeni altına saklamıştı. Drizzt'in karşılaşmış olduğukötülükler içinde en kötüsü, çocukların katliydi.

Gnoll mızrağını toprağa sapladı, köpeğe benzeyen yüzü iseşeytani bir coşkuyla çarpıldı.

"Hiç sanmıyorum," dedi Drizzt basitçe, lavanta rengigözlerinden alevler fışkırıyordu. Gnoller bir şekilde ellerindebiten palaların farkına vardılar.

Gnoll bu sefer de şaşkınlıktan burnunu kırıştırdı. Drowunbir sonraki hareketinin ne olacağını bilmeden, savunmaiçgüdüsüyle, mızrağını havaya kaldırdı, oysa artık çok geçti.

Drizzt'in ileri atılışı çok hızlıydı. Daha gnollün mızrağınınucu hareket etmeye fırsat bulamadan, drow palaları önde,şiddetle girişti. Öteki gnoller, palaların, güçlü liderlerininboğazında derin yaralar açmasını şaşkınlıkla izlediler. Gnolllideri eliyle boğazmdaki yarayı çaresizlikle kapatmayaçalışarak sessizce geriye düştü.

Page 20: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Önce yandaki gnollerden biri mızrağını kaldırıp, Drizzt'esaldırarak harekete geçti. Dümdüz gelen saldırıyı, drow,etkisiz hale getirmekte zorlanmadı ama gnollün hızınıazaltmama konusunda dikkatliydi. Büyük yaratık hızınıalamayıp geçtiğinde Drizzt arkasına geçerek ayak bileklerinebir tekme attı. Dengesini kaybeden gnollün ayağı takıldı vemızrağı şaşkın arkadaşlarından birinin göğsüne saplandı.

Gnoll, silahı çekiştirmeye başladı, ama kancalı ucu birbaşka gnollün sırtına geçmiş, silahın çıkmaya niyeti yoktu.Ölmekte olan arkadaşı, gnollün umurunda değildi, tek istediğisilahıydı. Arkadaşının acı ile şekli değişen yüzüne bakarkençekiştiriyor, çeviriyor, lanetler yağdırıp tükürüyordu...ta kiyaratığın kafası bir palayla parçalanana kadar.

Drowun dikkatinin başka bir yerde olduğunu gören vedüşmanına uzaktan saldırmanın daha akıllıca olacağınıdüşünen bir başka gnoll, fırlatmak için mızrağını kaldırdı.Kolunu havaya kaldırdı, ama mızrak daha ileriye yönelmedenGuenhwyvar üzerine atıldı ve birlikte yuvarlanmayabaşladılar. Gnoll, panterin gövdesine yumruklar indiriyorduama Guenhwyvar'ın keskin pençeleri daha etkiliydi. Ayağınınaltındaki üç ölü gnollden, etrafına bakınmak için harcadığızamanda grubun dördüncüsü panterin altında ölü olarakyatıyordu. Beşincisi çoktan kaçmıştı.

Guenhwyvar ölü gnollün inatçı ellerinden kurtulmuştu.Kedinin düzgün kasları gelecek emri beklerken, endişe iletitriyordu.

Drizzt, etrafında gerçekleşen katliamı, palalarına bulaşmışkanı ve de ölülerin yüzündeki korku dolu ifadeyi düşündü.

Page 21: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Aklından çıkarmak istiyordu, çünkü kendi tecrübelerinindışında bir durumla karşılaşmış, hakkında hiçbir şeybilmediği bilmediği iki ırkın yoluna çıkmış olduğunu farketti.Bir anlık düşüncenin ardından, gözlerinin önüne gnollliderinin, insan çocuklarının ölümünü vaadeden kendindengeçmiş gülümsemesi geldi. Kaybedilecek çok şey vardı.

Drizzt, Guenhwyvar'a döndü ve kararlı bir sesle "O'nuYakala."dedi.

Gnoll, her ağacın ya da taşın ardında gölgeler hayal edipbir ileri bir geri bakmarak patikalar boyunca ilerliyordu.

"Drow!" diyordu sürekli, iç gıcıklayıcı bir sesle, bukelimeden kaçmak için cesaret alarak. "Drow!Drow!"

Nefes nefese, gnoll, çıplak bir kayalığın iki duvarı arasındayayılmış çürümüş ağaçlara ulaştı. Ayağı düşmüş bir kütüğetakılarak düştü ve yosunla kaplı bir taşın köşesine çarparakkaburgalarını inçitti. Ama kesinlikle, ufak yaralanmalar,korkmuş olan yaratığı durdurmaya yetmeyecekti. Gnoll, takipedildiğinin farkındaydı, görüş alanının dışında, gölgeleredalıp çıkan bir varlığın farkındaydı.

Koruluğun sonuna yaklaşıp, artık gecenin karanlığı iyiceortalığı sardığında, gnoll kendisini izleyen bir çift sarı gözüfarketti. Gnoll, arkadaşlarının panter tarafından nasıl alaşağıedildiğini görmüş, şu anda yolunu kesen şeyin ne olduğunutahmin edebiliyordu.

Gnoller, korkak yaratıklardı, fakat köşeye sıkıştıklarındainanılmaz bir dirençle savaşırlardı. Şu anda olduğu gibi.

Page 22: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kaçabilecek bir yeri olmadığını gören gnoll -kesinlikledrowun olduğu tarafa dönemezdi- hırlayarak mızrağınıfırlattı.

Mızrak hedefi ile buluştuğunda, gnoll, bir hışırtı, sert birses ve de acı dolu bir ciyaklama duydu. Sarı gözler bir an içinkayboldu, ve daha sonra ağaçların arasından bir siluetsüzüldü. Neredeyse bir kedi gibi, yere yakındı ama gnollhedefinin panter olmadığını anlamıştı. Yaralı hayvan ağacaulaştığında geri dönüp baktı, gnoll ne olduğunu anlamıştı.

"Rakun," dedi gnoll ve güldü. "Rakundan kaçtım!" Gnollkafasını salladı ve derin bir nefesle mutluluğunu ifade etti.Rakunun görüntüsü bir derece rahatlık getirmişti amapatikanın aşağısında olanları unutamıyordu. Yuvasına,Ulgulu'ya yani Tanrısal olan dev goblin efendisine, drowhakkında raporunu vermeliydi.

Mızrağını almak için bir adım attı, ama arkasında birhareket sezinleyerek aniden durdu. Gnoll yavaşça başınıçevirdi. Kendi omuzunu ve arkasındaki üzeri yosun kaplıkayayı görüyordu.

Gnoll donup kalmıştı. Arkasında hareket eden bir şeyyoktu, koruluğun hiçbir yerinden ses gelmiyordu, ama yaratıkoralarda biryerde bir şey olduğunu biliyordu. Goblinimsiyaratığın nefesi kesik kesikti; şişman elleri yanlarında açıkduruyordu.

Gnoll hızla etrafında dönüp kükredi, ama öfke dolu sesi,alçak bir daldan üçyüz kiloluk panterin üzerine atlamasıylakorku dolu bir çığlığa dönüştü.

Page 23: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Çarpışma, gnollün yere kapaklanmasına yol açmıştı ama oda zayıf bir yaratık değildi. Panterin acımasız pençelerininaçtığı yakıcı yaraları hiçe sayarak, Guenhwyvar'ın dalışageçen kafasını tuttu ve de ölümcül çenesinin, boynunayaklaşmaması için direndi.

Bir dakika kadar gnoll karşı koydu, kolları, panterin güçlüboyun kaslarının baskısıyla titriyordu. Kafası o anda aşağıindi ve Guenhwyvar tutacak bir yer buldu. Büyük dişlergnollûn boynunda kenetlendi ve lanetlenen yaratığı nefessizbıraktı.

Gnoll, sertçe itip kakıyordu; her nasılsa panterin üstüneçıkmayı başarmıştı.

Guenhwyvar, umarsızca öyle durdu. Çenesi sertçekapalıydı.

Birkaç dakika içinde boğuşma sona erdi.

2

Vicdan

Drizzt, görme duyusunu, sanki ışık altında bakarmışçasına,maddeleri ısı farklılıklarıyla gece görmesini sağlayan kızılötesi tayfa geçirdi. Gözleri, taze kanın ısısından palalarınıparlak görüyordu, parçalanmış gnoll cesetleri havaya kendiısılarını yayıyordu.

Drizzt, beşinci gnollûn peşine düşen Guenhwyvar'ıgörmeye çalışıyor ama her defasında gözleri ölü gnollere ve

Page 24: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

de silahlarındaki kana takılıyordu.

"Ben ne yaptım?" diye sorguladı Drizzt, yüksek sesle.Gerçekte bilmiyordu. Gnoller, çocukları katletmektensözediyordu, bu tamamen Drizzt'in içine öfke salan birdüşünceydi, ama peki Drizzt, gnoller ve de köyde yaşayaninsanların mücadelesi hakkında ne biliyordu? insanlar, hattainsanların çocukları, birer canavar olabilirler miydi? Belki degnollerin köylerini yağmalamış ve de merhametsizceöldürmüşlerdi. Belki de gnoller, çaresiz oldukları, kendilerinisavunmak zorunda oldukları için karşı saldırı yapıyorlardı.

Drizzt belki de beşinci gnoll ölmeden Guenhwyvar'ıbulabileceği umuduyla kanlı sahneden uzaklaştı. Eğer gnollübulup yakalayabilirse, öğrenmek zorunda olduğu sorularıncevaplarını bulabilirdi.

Hızlı ve çevik hareketlerle, çalılıkta mümkün olduğunca azses çıkararak ilerledi. Gnollûn geçtiği yerlerde bıraktığı izlerikolayca bulmuştu, fakat korkuyla farketti ki, Guenhwyvar daizleri bulmuştu. Dar koruluğa ulaştığında, arayışının sonaermiş olduğunu biliyordu. Gene de kediyi, son cesedinyanında gördüğünde, umutsuzluğa düştü.

Guenhwyvar, rahatsız bir biçimde yaklaşan Drizzt'emerakla baktı.

"Biz ne yaptık, Guenhwyvar?" diye fısıldadı Drizzt. Panter,anlamadığı halde kafasını yana eğdi.

"Yargıda bulunmaya ne hakkım var?" Drizzt, kedi ilekonuşmaya devam ediyordu. Guenhwyvar ve ölü gnollden

Page 25: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

uzaklaşarak, sir lahlarındaki kanı temizlemek için bir çalılığayöneldi. "Gnoller bana saldırmamıştı, oysa beni kaynaktabulduklarında, onların merhametine kalmıştım ve onlarakanlarını akıtarak teşekkür ettim!"

Bunu söylerken, sanki panterin kendisini suçlarındanaffedeceği hatta onu bağışlayacağı beklentisi ve umuduyla,Guenhwyvar'a döndü. Guenhwyvar bir santim bile hareketetmemişti, etmiyordu ve gece yeşili parlayan tabak gibigözleri, Drizzt'e bakmıyor, yaptıklarını hiçbir şekildesorgulamıyordu.

Drizzt suçlarıyla boğuşmak için tartışmaya başladı amaGuenhwyvar'ın sakin kabullenişi sarsılmıyordu.Karanlıkaltı'nın vahşi ortamında yalnız yaşadıklarında, Drizztöldürmekle sonuçlanacak vahşi içgüdülerine boğulduğunda,Guenhwyvar'ın bazen ona karşı geldiği olurdu, hatta birkeresinde ona izin verilmeden astral boyuta geri dönmüştü.Oysa şimdi panter ne memnuniyetsizlik ne de karşı koymasergiliyordu. Guenhwyvar ayağa kalktı, siyah tüylerindekitoprak ve çalıları sallayarak temizleyip, Drizzt'i burnu iledürttü.

Eskisine göre Drizzt rahatladı. Palalarını, bu kez kalınyapraklarla son bir kez temizleyip onları yerleştirdi, ardındanise Guenhwyvar'ın büyük kafasına minnettarlıkla dokundu.

"Söyledikleri onların kötü olduğunu belirledi," diyefısıldadı drow, kendini iyi hissetmek için. "Yaptıklarımonların hareketlerinin sonucuydu." Kelimeleri güvendenyoksundu ama o anda, Drizzt'in buna inanması gerekiyordu.

Page 26: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kendine gelmek için derin bir nefes aldı ve ihtiyacı olduğugücün geri gelmesi için kendi içine kapandı.

Guenhwyvar'ın çok uzun bir zamandır yanında olduğunuve artık astral boyuta dinlenmek için geri dönmesi gerektiğinifarkettiğinde yanındaki keseye uzandı.

Fakat, daha Drizzt oniks figürü keseden çıkaramadan,panterin pençesi havalandı ve onu elinden fırlattı. Drizzt,Guenhwyvar'a merakla baktı, kedi ise neredeyse ayaklarınıyerden kesecek şekilde, tüm ağırlığıyla üzerine yaslandı.

"Benim sadık dostum," dedi Drizzt, yorgun panterin onunyanında kalmak istediğini anlayarak. Elini keseden çekti vebir dizinin üzerine çökerek Guenhwyvar'a sıkıca sarıldı. Dahasonra ikisi, yanyana cesetten uzaklaştılar.

Drizzt o akşam hiç uyumadı, yıldızları seyredip düşündü.Guenhwyvar onun bu huzursuzluğunu anlayıp ayındoğuşundan batışına dek yanında kaldı, ve Drizzt yeni şafağıselamlamak için hareket ettiğinde, Guenhwyvar, yorgun vegüçsüz bir halde yanında yürüdü. Dağ eteğinde kayalık birtepe buldular ve yaklaşan manzarayı seyretmek içinarkalarına yaslandılar.

Aşağılarında, çiftçi köyünün camlarından süzülen sonışıklar da sönüyordu. Doğu ufku önce pembeleşti sonrakızıllaştı; ama Drizzt, dikkatini veremiyordu. Bakışlarıaşağıdaki çiftlik evlerine kayıyordu; düşünceleriyle bubilinmeyen topluluğun rutinlerinin parçacıklarını birleştirip,bir evvelki günün olaylarına haklı bir neden bulmayaçalışıyordu.

Page 27: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

İnsanlar çiftçilerdi, Drizzt bu kadarını biliyordu, ayrıca çokda çalışkan işçilerdi, daha şimdiden pek çoğu tarlalarınısürmek için dışarı çıkmışlardı. Her ne kadar bu bilgiler umutverici de olsa, Drizzt tüm insan ırkının özellikleri hakkındavarsayımda bulunamıyordu.

Gün ışığının yayıldığı, tahıl tarlalarını ve kasabanın ahşapyapılarını aydınlattığı anda Drizzt bir karara vardı. "Dahafazla öğrenmeliyim, Guenhwyvar," dedi yavaşça. "Eğerbeneğer biz,- bu dünyada kalacaksak, komşularımızın nasılolduklarını öğrenmeliyiz."

Drizzt, kelimelerini tartarken başını salladı. Zatenyeryüzünde olup bitenlere tarafsız bir gözlemciolamayacağını acı bir şekilde kendine ispatlamıştı.

Drizzt, hep, inkar etmeye gücü olmadığı vicdanına görehareket ediyordu. Ama bu bölgedeki ırklar hakkında sahipolduğu pek az bilgi ile vicdanı kolaylıkla onu yanlış yönesürükleyebilirdi. Masumlara zarar verebilir, bu şekildesavunduğu ilkelere karşı gelmiş olabilirdi.

Drizzt, sabahın ilk ışıklarını gözlerini kısarak, uzaktakiköyü inceleyerek geçirdi. "Oraya gideceğim' dedi pantere.

"Gideceğim, izleyip, öğreneceğim."

Bu sırada Guenhwyvar sessizce oturuyordu. Drizzt,panterin kendisini onaylayıp onaylamadığını bilmiyordu,anladığından dahi emin değildi. Ama bu kez Drizzt, oniksfigüre uzandığında, Guenhwyvar karşı koymak için hiçbirhareket yapmadı. Bir süre sonra, koca panter astral evine

Page 28: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

açılan geçitten ilerlerken, Drizzt ise kendisini insanlarınköyüne ve cevaplarına ulaştıracak yolda ilerliyordu. Yalnızcabir kere, yalnız gnoll cesedinin yanında, pelerinini almak içindurdu. Drizzt bu hırsızlıktan çekindi, ancak ayazlı gece,piwafwisinin yokluğunun ciddi sonuçlara neden olabileceğiniona hatırlatmıştı.

Bu noktada, Drizzt'in insanlar ve onların topluluğuhakkındaki bilgileri son derece sınırlıydı. Karanlıkaltı'nınderinliklerinde, kara ciflerin yeryüzünde yaşayanlarla pek azilgisi ve ilişkisi vardı. Drizzt'in insanlar hakkında birşeylerduyduğu tek an, Akademide, büyücülük okulu Sorcere'degeçirdiği altı aydı. Drow öğretmenleri, onları "bir insanınyapacağı" şekilde büyü yapmaya karşı uyarmışlardı, bununlagenellikle kısa bir yaşama sahip ırkların umursamazlığınıifade ediyorlardı.

"İnsan olan büyücülerin," derdi öğretmenler, "drowbüyücülerden daha az hırsı yoktur, ama drow büyücülerin buhedeflere ulaşmak için beşyüz yılı varken, bir insanınyalnızca birkaç on yılı vardır."

Drizzt, bu ifadeyi aklında yıllarca, özellikle de son birkaçaydır insanların köyünü incelerken neredeyse her gün,tekrarlamıştı. Eğer yalnızca büyücüler değil de tüm insanlar,neredeyse drowlar kadar hırslılarsa -eğer yıllarının büyük birkısmını hedeflerine ulaşmak için harcıyorlarsa- hisleri ileözdeşleştirilebilecek kapalı bir görüşe mi sahiptiler? Ya dabelki de, Drizzt'in dileği, Akademide insanlar hakkındaduydukları; kendi toplumunu saran entrika ve paranoyanınoluşturduğu olağan yalanlardı. Belki de insanlar, hedeflerini

Page 29: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

daha akıllı ölçüde belirliyor ve de varoluşlarının kısagünlerinde ufak zevklerden mutluluk duyuyorlardı.

Drizzt, Karanlıkaltı'ndaki yolculuğu sırasında yalnızca birkere bir insan büyücüye rastlamıştı. O adam, büyücü,mantıksız, kestirilemez ve de son derece tehlikeli hareketetmişti. Drizzt'in dostunu, ufak bir insanımsı yaratık olanpechden, korkunç bir yaratığa dönüştürmüştü. Drizzt ve yolarkadaşları, işleri yoluna sokmak için büyücünün kulesinegittiklerinde, bir yıldırımın gürleme ile gelen patlamasıylakarşılanmışlardı. Sonunda; insan öldürülmüş, Drizzt'in dostuClacker ise, içinde bulunduğu işkenceye terkedilmişti.

Drizzt'in içinde, drow eğitmenlerinin uyarılarınıdoğrulayan bu insanın hatırası acı dolu bir boşluk bırakmıştı.Bu yüzden, Drizzt, insanların yerleşim yerine ihtiyatlayaklaşıyor, gnolleri öldürmekle bir hata yapmış olabileceğiendişesi ile adımları ağırlaşıyordu.

Drizzt, kasabanın batı kısmında, gnollerin yağmalamayıseçtikleri, diğerlerinden uzak olan çiftlik evini incelemeyitercih etti. Tek kapılı, pekçok panjurlu penceresi olan, uzun,alçak tavanlı ahşap bir evdi. Önünde bir yanı açık, çatısı olanbir avlu uzanıyordu. Arkasında, iki katlı, geniş ve yüksekkapısıyla büyük bir arabayı içeri alabilecek bir ambar vardı.Pek çok farklı maddeden, farklı boylarda yapılmış olan çitlerhemen yakındaki araziyi belirliyor, içlerinde tavukları,domuzları, bir tanesi keçileri, diğerleri ise Drizzt'intanımadığı yapraklı bitkileri çevreliyordu.

Arazi, üç yanda tarlalarla çevrilmişti, ama evin arka kısmıdağın eteklerinin yakınındaki kalın çalı ve kayalıklarla

Page 30: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kaplıydı. Drizzt araziyi daha iyi görmesini sağlamak için evinarka köşelerinden birindeki çam ağacının alçak dallarınınbirinin altına saklandı.

Üç erişkin adam -ki Drizzt görünümlerinden üç ayrınesilden olduklarını tahmin etti- Drizzt'in ayrıntılarınıinceleyemeyeceği kadar, ağaçlardan uzakta, tarlayı sürmeyebaşladılar. Oysa evin yakınlarında, dört çocuk, biri erişkinliğeyakın bir kız ve ondan ufak üç erkek çocuk, basit işlerleuğraşıyorlardı, tavuk ve domuzları besleyip sebzebahçesindeki otları yoluyorlardı. Sabah boyunca zamanlarını,birbirlerinden uzak, neredeyse birbirleriyle ilişki kurmadangeçirdiler, bu yüzden Drizzt aile ilişkileri hakkında pek az şeyöğrenebilmişti. Beş çocuğun hepsi gibi buğday rengi saçlarasahip güçlü görünümlü bir kadın avluya çıkıp da bir ziliçaldığında, yorgun görünen işçiler bir anda canlandı.

Tezahüratlar ve bağırtılar arasında, üç genç erkek çocuk,yalnızca bir ara ablalarına çürümüş sebzelerden fırlatmak içinduraklayarak, eve doğru koşturdular. Başlangıçta Drizzt, bubombardımanın büyük bir kapışmaya dönüşeceğini sanmıştı,oysa genç kız da aynı şekilde karşılık verdi, dördü birdenkahkahalara boğulduğunda ise bunun bir oyun olduğunuanladı.

Bir süre sonra, tarladaki erkeklerin en genci, muhtemelençocukların en büyüğü, bağırıp elindeki çapayı sallayarakaraziye daldı. Genç kadın, bu yeni müttefikine cesaret vericibir şekilde bağırdı ve üç erkek çocuk avluya doğrukoşturmaya başladılar. Oysa genç adam daha hızlıydı veilerleyen ufaklıklardan birini kolundan yakalamasıyla domuzyalağının içine bırakması bir oldu.

Page 31: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tüm bunlar olurken, elinde zil tutan kadın, çaresizcekafasını sallıyor ve sonu gelmeyecek gibi görünen homurtularçıkartıyordu. Gri saçlı, zayıf ve yaşlı bir kadın dışarı çıkıpyanına geldi, elinde tehtitkâr bir şekilde tahta bir kaşıksallıyordu. Memnun görünen genç adam bir kolunu gençkadının omuzuna attı ve beraber iki çocuğun ardından evegirdiler. Geride kalan ufaklık kirli sudan çıkarak takibebaşladı ama tahta kaşık onu engelledi.

Drizzt, elbette ki denilenlerden bir şey anlamıyordu amaanladığı kadarıyla kadınlar, ufaklık kuruyana kadar onu içerialmayacaklardı. Gürültücü ufaklık, eve dönmek için arkasınıdönen kaşık tutana sessizce bir şeyler mırıldandı amazamanlaması pek de iyi sayılmazdı.

Biri kalın gri bıyıklı, diğeri ise yeni traş olmuş iki adamtarladan gelerek homurdanan çocuğun arkasında bitmişlerdi.Çocuk tekrar havalandı ve de şap! diye yalağın içine daldı.Birbirlerini gönülden kutlayan adamlar, evvelki tezahüratakatıldılar. Sırılsıklam olan çocuk, yalnızca homurdanmayadevam etti ve kendisine bakan dişi bir domuzun suratına susıçrattı.

Drizzt gittikçe büyüyen bir merakla hepsini izledi. Onusonuca ulaştıracak hiçbir şey görmemişti ama ailenin oyuncuyönü ve de kaybedenin dahi olanları kabullenmiş olması onucesaretlendirdi. Drizzt, bu hepsi ortak bir hedef için çalışangrupta, ortak bir ruh gördü. Eğer bu tek çiftlik, tüm köyün biryansımasıysa, o zaman bu yer Menzoberranzan'dan çok, yeraltı gnomelarının komünal şehri olan Blingdenstone'abenziyordu.

Page 32: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Akşamüstü de sabahları gibi, işle ve ortalığa hakim olanoyunsu hava içinde sürdü. Aile günbatımından az sonraışıklarını söndürerek, erkence yataklarına çekildi, Drizzt isedağın yamacının daha içlerine çekilerek gözlemleri üzerindedüşünmeye başladı.

Hâlâ hiçbir şeyden emin olamıyordu, ama o gece, ölügnoller hakkındaki düşüncelerinden uzak, daha huzurlu birgece geçirdi.

Üç gün boyunca drow, çiftliğin arkasında gölgelerdesaklanarak, ailenin çalışmasını ve oyunlarını izledi. Grubunyakınlığı daha da belirginleşmişti ve ne zaman çocuklararasında gerçek bir kavga çıksa, en yakındaki erişkin çabucakaraya girip mantık çerçevesinde bir uzlaşım sağlıyordu.İstisnasız bir şekilde kavga edenler, kısa bir süre sonraberaber oynamaya dönüyorlardı.

Drizzt'in kafasındaki tüm şüpheler yok olmuştu."Silahlarıma dikkat edin, serseriler," diye fısıldadı bir gece,sessiz dağlara; eğer herhangi bir gnoll ya da goblin çetesi -yada herhangi bir ırktan herhangi bir yaratık- bu çiftçi ailesinesaldırmaya çalışırlarsa, öncelikle Drizzt Do'Urden'in hızladönen palalarıyla karşılaşacaklardı.

Drizzt çiftçi aileyi gözlemlerken aldığı riskin farkındaydı.Eğer çiftçilerden biri kendisini farkederse -ki kuvvetli birihtimaldimuhtemelen paniklerlerdi. Ama hayatının bunoktasında, Drizzt bu riski almaya razıydı. Hatta içinde birparçası, bulunmayı ümit ediyordu.

Page 33: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Dördüncü günün sabahının erken vakitlerinde, daha güneşufukta belirmeye başlamadan, Drizzt yalnız çiftlik eviniçevreleyen tepeler ve ağaçlıklardan oluşan güzergahınakoyuldu. Drow, kayalığına geri döndüğünde çiftlikte iş günüçoktan başlamıştı. Drizzt, yosunlardan oluşan yatağa rahatçaoturdu ve gölgelerin arasından bulutsuz günün parlaklığınıizlemeye koyuldu.

Daha bir saat bile geçmemişti ki, tek bir kişi çiftlik evindenDrizzt'e doğru ilerlemeye başladı. Bu genellikle isteği dışında,neredeyse tüm vaktini yalağın içinde geçiren çocuktu.

Drizzt, çocuğun amacını bilmediğinden, yakınlardaki birağacın gövdesinin arkasına saklandı. Ardından ufaklığınkendisini görmemiş olduğunu anladı; çocuk çalıların arkasınadalmış, arkasını dönüp çiftlik evine doğru öfkeli bir sesçıkarmış, daha sonra da ıslık çalarak ağaçlıklı tepeye doğruilerlemeye başlamıştı. Drizzt, o an aslında çocuğun iştenkaçtığını anladı, neredeyse çocuğun bu umursamazdavranışını alkışlayacaktı. Ama buna karşın Drizzt, çocuğunböylesine tehlikeli bir yerde, evden bu kadar uzaklaşmaseçiminin doğru bir karar olduğundan emin değildi. Çocuk onyaşından büyük olamazdı, kehribar rengi perçemlerininarasından bakan masum mavi gözleri vardı, zayıf ve naringörünüyordu. Drizzt, bir süre çocuğun ilerlemesini vearkasından birinin onu izleyip izlemediğini görmek içinbekledi, daha sonra da, çalınan ıslığın ona yol göstermesineizin verip, yola koyuldu.

Çocuk hiç tereddütsüz çiftlik evinden dağlara doğruuzaklaşıyor, Drizzt ise çocuğu her türlü tehlikeden uzaktutmaya kararlı, yüz adım kadar gerisinden izliyordu.

Page 34: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Karanlıkaltı'nın karanlık dehlizlerinde Drizzt, çocuğun -yada bir goblinin ya da herhangi bir şeyin- hemen ardındanilerleyebilir ve farkedilmeden önce bacaklarına vurabilirdi.Fakat, takibin başlamasından yalnızca yarım saat sonra,hareketlerin garip hız değişiklikleri ve ıslık sesininazalmasından, Drizzt, çocuğun takip edildiğini fark ettiğinianlamıştı.

Ufaklığın, üçüncü birinin varlığını hissedip hissetmediğinianlamak için Drizzt, Guenhwyvar'ı oniks figüründen çıkardıve çocuğa yaklaşması için yolladı. Drizzt, temkinli adımlarlayoluna devam etti.

Bir süre sonra, çocuk rahatsızlığını belirten bir sesçıkardığında, drow palalarını çıkararak tedbiri elden bıraktı.Drizzt, çocuğun söylediklerinin tek kelimesini bileanlamıyordu fakat çaresiz tonu her şeyi anlatmaya yetiyordu.

Dik bir tepeye aştığında kendini aniden ağaçların arasındançıkmış buldu, yol yaklaşık yirmi ayak genişliğinde bir vadininağzında bitiyordu. Büyük yarık boyunca bir kütükuzanıyordu, onun diğer tarafının yakınlarındaysa çocuk asılıduruyordu. Gözleri, elinde palalarıyla abanoz renkli elfigörünce kısıldı. Ağzından Drizzt'in çözemediği bazı kelimelerdöküldü.

Tehlike içinde bulunan çocuğu gördüğünde Drizzt'i birsuçluluk duygusu sardı; çocuk içinde bulunduğu durumaDrizzt'in takibinden dolayı düşmüştü. Vadi ancak genişliğikadar derindi ama dibi keskin taş ve çakıllarla doluydu.Başlangıçta Drizzt, beklenmeyen karşılaşma ve onun getirdiğisonuçlardan dolayı tedirgin davrandı ama kendi sorunlarını

Page 35: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hemen kafasından attı. Palalarını yerlerine yerleştirdi vedrowların barış göstergesi olarak kollarını göğüs üstündekovuşturarak bir ayağını kütüğün üzerine koydu.

Çocuğun düşüncesi farklıydı. Garip elfi gördüğündeyaşadığı şoku atlatır atlatmaz, kendini Drizzt'in aksi yönündeolan kayanın çıkıntısına fırlatarak kütüğü yuvasından itekledi.Drizzt, kütük yarığa doğru ilerlerken kendini geriyefırlatmıştı. Drow, o zaman aslında çocuğun hiç de tehlikedeolamdığım ama kendisini takip edeni ortaya çıkarmak içinnumara yaptığını anladı. Ve Drizzt, takip edenin eğer çocuğuntahmin ettiği gibi ailesinden biri olsaydı, bu tehlikeli durumunalacağı herhangi bir cezayı savacağını düşündü.

Şimdi zor durumda olan Drizzt'di. Ortaya çıkarılmıştı.Çocukla anlaşmanın, ona orada bulunmasının nedenini vepaniğini yok etmenin bir yolunu düşünmeye çalıştı. Oysaçocuk, hiçbir açıklama beklememişti. Gözleri irice açılmış vekorkmuş bir halde, bayırı -göründüğü kadarıyla çok iyi birhızla- aşmaya başladı ve de çalılığa daldı.

Drizzt çaresizce etrafına bakındı. Drow dilinde "Dur," diyebağırdı, oysa çocuğun anlamadığını, anlasa biledurmayacağını biliyordu.

Drowun yanından bir kedi silueti fırladı ve havaya atılarak,yarığı kolayca aştı. Guenhwyvar öteki tarafa yumuşakça dörtayak üstüne inerek çalıların arasında kayboldu.

"Guenhwyvar," diye bağırdı Drizzt, panteri durdurmayaçalışarak. Drizzt'in Guenhwyvar'ın çocuğa nasıldavranacağına dair bir fikri yoktu. Drizzt'in bildiği kadarıyla

Page 36: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

panter yalnızca bir kez bir insanla karşılaşmıştı, Drizzt ve yolarkadaşlarının öldürdükleri büyücüydü bu. Drizzt onları takipedecek bir yol bulmaya çalıştı. Vadinin yanından aşağıyainebilir, etrafından dönerek tekrar yukarı çıkabilirdi, fakat buçok uzun sürebilirdi.

Drizzt, birkaç adım geri gidip, yarığa doğru atılarak,havaya zıpladı, havalanırken bir yandan da doğuştan gelenyükselme güçlerini ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Drizzt,vücudunun, yerin yerçekiminden kurtulduğunu hissettiğinde,tam anlamıyla rahatlamıştı.

Yeryüzüne çıktığından beri yükselme büyüsünükullanmamıştı. Açık gökyüzü altında saklanmaya çalışan birdrow için bu büyünün hiçbir anlamı yoktu. Drizztinbaşlangıçtaki hızı ötedeki çıkıntıya nispeten yaklaşmasınısağlamıştı. Yerdeki kayalığa yavaşça inmek içinyoğunlaşmaya çalıştı, fakat büyü bir anda etkisinikaybettiğinde Drizzt hızla yere kapaklandı. Dizinde oluşanmorartıyı ve büyüsünün neden işe yaramadığı konusundakafasındaki soruları hiçe sayarak, koşmaya ve Guenhwyvar'ındurması için bağırmaya başladı.

Kediyi bulduğunda Drizzt rahatladı. Guenhwyvar açıklıkta,bir pençesi çocuğu yüzükoyun yatırmış, oturuyordu. Drizz,çocuğun gene yardım için bağırdığını düşündü, ama zarargörmemişti.

"Gel Guenhwyvar," dedi Drizzt sessizce. "Çocuğu yalnızbırak." Guenhwyvar tembelce esnedi, açıklığa, efendisininyanına yalpalayarak yürüyerek dediğini yaptı.

Page 37: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Çocuk bir süre olduğu yerde kaldı. Az sonra tüm cesaretinitoplayarak hızla hareket etti ve zıplayıp dönerek kara elf vepanterle yüzyüze geldi. Gözleri hâlâ kocaman görünüyordu,artık kirlenmiş olan yüzünden fırlamışçasına dehşeti ifadeediyordu.

"Nesin sen?" diye sordu çocuk, yaygın insan dilinikullanarak.

Drizzt, anlamadığını işaret etmek için kollarını iki yana açtıve iç güdüyle, parmağını göğsüne vurarak tekrarlamayabaşladı, "Drizzt Do'Urden." O sırada çocuğun yavaşçahareketlendiğini, önce bir ayağını ardından da diğerini arkayaattığını farketti. Drizzt şaşırmıştı ve çocuk topuğu üzerindegeri dönüp "İmdat! Bu bir drizzit!" diye bağırarak koşmayabaşladığında, Guenhwyvar'in kontrolünde olduğundan eminoldu.

Drizzt Guenhwyvar'a bakarak omuz silkti, sanki kedi deaynısını yapmıştı.

Nathak, ince kollu goblin, her adımı korkudan daha daağırlaşarak, dik ve kayalık yamaca tırmandı. Goblininbulduklarını rapor etmesi gerekiyordu -beş ölü gnoll göz ardıedilemezdi- ama talihsiz yaratığın, Ulgulu ya daKempfana'nın bu haberi olduğu gibi kabul edeceğine dairciddi kuşkulan vardı. Ama gene de, Nathak'ın başka bir şansıvar mıydı? Kaçabilir, dağın öteki tarafındaki yamaçtankoşarak balta girmemiş ormanlara dalabilirdi. Ama bu daçaresiz bir yol gibi görünüyordu, çünkü Ulgulu'nun intikamalmaktan duyduğu zevki biliyordu. Büyük, morderili efendisitopraktan, bir ağacı yalnızca elleriyle sökebilir, bir mağara

Page 38: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

duvarından bir avuç dolusu taşı koparabilir ve kaçan goblininboğazını kolaylıkla parçalayabilirdi.

Nathak, kendini saklayan çalılıktan, efendisinin mağarayerleşimine her ilerleyişinde içi ürperiyordu.

"Gelme zamanın gelmişdi," diye söylendi diğer ikigoblinden biri, "iki gün oldu yoksun!"

Nathak yalnızca başıyla onayladı ve derin bir nefes aldı.

"Ne yaptın?" diye sordu üçüncü goblin, "Gnolleri buldun?"

Nathak'ın yüzü bembeyaz oldu, ne kadar derin nefes alırsaalsın bu goblinin içindeki krizi atlatmaya yetmezdi. "Ulguluorada?" diye sordu iğrenç bir sesle.

İki goblin muhafızı merakla önce birbirlerine, sonraNathak'a baktılar.

"Gnolleri bulmuş," diye yorumda bulundu biri. "Ölügnoller."

"Ulgulu mutsuz olcak" diye daldı lafa biri, ikincisi girişi,kabul salonundan ayıran ağır perdeyi kaldırmak üzerediğerinden ayrıldı.

Nathak durakladı ve sanki tüm yapacaklarını bir dahagözden geçirirmiş gibi arkasına bakmaya başladı. Belki dekaçmak, daha tercih edilir bir şey diye düşündü.

Page 39: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Goblin muhafızlar, ince kollu arkadaşlarını omzundanyakalayıp kabul salonuna fırlattılar ve de Nathak'ın geriçekilmesini önlemek için mızrakları ile geçidi kapattılar.

Nathak, odanın öbür ucunda oturanın Ulgulu değil deKempfana olduğunu görünce biraz olsun kendine güveniyerine geldi. Kempfana, goblinler arasında, hükmedenkardeşleri uzaklaştıran, olarak ün salmıştı, ama tabi kiKempfana da onların sarsılmaz saygısını elde etmek içinbuyruğu altındakiler! yeterince ezmişti. Kempfana, gobliningeldiğinin farkına varmamıştı, onun yerine, mağarayerleşiminin öncelikle kendine ait olduğunu iddia eden tepedevi Lagerbottoms'la hararetle tartışıyordu.

Nathak, büyük tepe devinin ve neredeyse onun kadar iriolan kızılderili goblinoidin ilgisini çekecek şekilde odanıniçinde dolandı.

"Evet, Nathak," diye söze girdi Kempfana, elinin birhareketiyle tepe devinin süregelen karşı çıkışlarını susturarak."Ne rapor edeceksin?"

"Ben...ben," diye kekeledi Nathak.

Kempfana'nın iri gözleri, aniden tehlikeli bir heyecanbelirtisi ile portakal rengine döndü.

"Ben, gnolleri buldu!" dedi Nathak, "Ölü, öldürülmüş."Lagerbottoms, alçak fakat tehditkar bir sesle hırladı amaKempfana, tepe devinin kolunu sıkarak ona sözü geçenin kimolduğunu hatırlattı.

Page 40: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ölü?" diye sordu kızılderili goblin, sessizce. Nathak başıile onayladı.

Kempfana böylesine güvenilir kölelerin yokluğunaduyduğu üzüntüyü dile getirdi, ama düşünceleri daha çokkardeşinin habere vereceği kaçınılmaz olan sert tepkideyoğunlaşmıştı. Kempfana'nın bekleyecek fazla vakti yoktu.

"Ölü!" diye neredeyse kayayı parçalayacak bir kükremeduyuldu. Odadaki üç yaratık da iç güdüsel bir şekilde eğilerekodanın diğer tarafına baktıklarında, bir kayanın, başka birodanın kapısının, sökülüp başka bir yana sektiğini gördüler."Ulgulu!" diye vızıldadı Nathak, ufak goblinin yüzüstü yerekapaklandığında arkasına bakacak cesareti yoktu.

Koca, morderili goblin benzeri yaratık kabul salonuna hızladaldı, gözleri portakal renginde bir öfke ile hırs doluydu.Ulgulu'nün, büyük tepe devinin yanına gelmesi üç adımsürdü, Lagerbottoms artık ufak ve narin görünüyordu.

"Ölü!" diye öfkeyle kükredi gene, Ulgulu. Gerek köydeyaşayan insanlar ya da diğer yaratıklar tarafından öldürülen,gerekse de Ulgulu'nun olağan öfke nöbetleri sırasındayenilen, goblin kavimi azalmaktaydı, bu yüzden gnolltopluluğu bu inin av gücü durumuna gelmişti.

Kempfana, kendisinden büyük olan kardeşine kötü birbakış fırlattı. İki kardeş, yemek ve de gelişmek için, maddeselboyuta birlikte gelmişlerdi. Ulgulu, hemen, en güçlükurbanlarını elde ederek ve gittikçe büyüyüp güçlenerekhakimiyetini ortaya koymuştu. Ulgulu'nun derisinin rengineve boyutuna, gücüne bakılarak, onun yakın zamanda

Page 41: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gehenna'nın dönemeçli vadilerine geri döneceğisöylenebilirdi.

Kempfana, bu günün yakın olmasını ümit ediyordu. Ulgulugittiğinde, o hükmedecek, yiyip güçlenen o olacaktı.Böylelikle, Kempfana da, bu lanetlenmiş boyuttaki gelişmesürecini tamamlayıp, kendi varoldukları boyutta diğerbarghestlerle mücadele edebilecekti.

"Ölü," diye kükredi Ulgulu, yeniden. "Ayağa kalk sefilgoblin ve bana nasıl olduğunu anlat! Bunu, gnollerime neyaptı?"

Nathak, bir dakika daha öylece durdu, daha sonra dizlerininüzerinde kalkmayı başararak "Ben bilmez," diye mırıldandı."Onlar, gnoller ölü, biçilmiş, parçalanmış."

Ulgulu, geniş, kocaman ayaklarının topuklarıyla arkayadoğru sallandı. Gnoller bir çiftlik evini, çiftçiyi ve en büyükoğlunu geri getirme emriyle, talan etmek için gitmişlerdi. Buiki yetişkin, uzun zaman yaşamış insan yemekleri, barghestigözle görülür biçimde güçlendirecek ve hatta belki de onunGehenna' ya dönmesi için yeterli gelişimi tamamlayacaktı.Oysa şimdi, Nathak'ın raporu ışığında, Ulgulu yaLagerbottoms'ı yollamak ya da belki kendisi gitmek zorundakalacak, ve buna karşın devin ya da morderili yaratığıngörünmesi, insan yerleşimini organize ve de tehlikeli birhareketlenmeye itecekti. "Tephanis!" diye kükredi Ulgulu,aniden.

Uzaktaki duvarda, Ulgulu'nun sert girişini yaptığı kapınınaksi yönünde, bir çakıltaşı yerinden oynadı ve düştü. Sadece

Page 42: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

birkaç ayak boyu bir düşüştü ama taş daha yere çarpmadan,narin yapılı bir cin, yatak odası olarak kullandığı ufakodacığından fırladı, kabul salonunun yirmi ayak boyumesafesini katederek, Ulgulu' nün yanında bitiverip, genişomzuna rahatça oturdu.

"Beniçağırdmızevet,beniefendim." diye vızıldadı Tephanis,ok hızlı bir şekilde. Diğerleri bu iki ayak boyundaki cininodaya girdiğini dahi farkedememişlerdi. Kempfana, kafasınışaşkınlıkla sallayarak, başka bir tarafa doğru döndü.

Ulgulu yüksek sesle güldü; en değer verdiği kölesinin bugösterisini öyle çok seviyordu ki. Tephanis bir "anlık" ti;normal zaman anlayışı ile ayrışan farklı boyutta yaşayan bircindi. Sınırsız güç ve çevikliğe sahip olan bu "anlıklar" enusta buçukluk hırsızları bile utanç içinde bırakacak, hattabaşka hiçbir ırkın denemeye bile cesaret edemeyecekleribecerilere sahiptiler. Ulgulu, Tephanis ile maddesel boyuta ilkadım attıkları zamanda dost olmuştu. Tephanis, Ulgulu'nun,yerleşim içindekiler arasında hakimiyet taslamadığı teküyeydi; ve bu bağ, ona kardeşi üzerinde büyük bir avantajkazandırmıştı. Tephanis'in kurbanlarını öncedengözlemlemesi sayesinde, Ulgulu hangilerini tüketip,hangilerini Kempfana' ya bırakacağını ve kendisinden dahagüçlü olan maceracıları nasıl alt edebileceğini biliyordu.

"Sevgili Tephanis," diye mırıldandı Ulgulu, garip derecedesaygı gösteren bir sesle. "Nathak, zavallı Nathak," goblin buifadeyi gözden kaçırmamıştı, "beni gnollerimin bir felaketlekarşılaştığı konusunda haberdar etti."

Page 43: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ve siz de benim gidip ne olduğunu görmemi istiyorsunuzefendim." diye yanıtladı Tephanis. Ulgulu neredeyseanlaşılamaz olan sözler üzerine bir an düşündükten sonraistekli bir şekilde başıyla onayladı.

"Hemenşimdiefendimhemendönerim."

Ulgulu, omzunda hafif bir ürperti hissetti ama daha o vediğerleri Tephanis'in dediklerini anlamaya çalıştıkları sırada,odayı giriş bölümünden ayıran perde çoktan eski halinedönmüştü bile. Goblinlerden biri, bunu Kempfana'nın ya daUlgulu'nun yapıp yapmadığını anlamak için başını içeri uzattıama sonra perdenin hareketinin yalnızca rüzgarın bir oyunuolduğunu düşündü.

Ulgulu, gene kahkahayla gürledi; Kempfana ona iğrentidolu bir bakış fırlattı. Kempfana, cinden nefret ediyordu veonu uzun zaman önce öldürebilirdi ama Tephanis'in, UlguluGehenna'ya gittikten sonra, kendisine sağlayabileceği yardımıgözardı edemezdi.

Nathak, sessizce odayı terketmek amacıyla bir ayağınıyavaşça diğerinin arkasına kaydırdı. Ulgulu bir bakışıylahareketini durdurdu.

"Raporun çok işime yaradı," diye başladı barghest.

Nathak rahatladı, ta ki Ulgulu'nun koca eli ileri atılıpgoblini gırtlağından yakalayıp, onu havalandırana dek.

"Ama eğer gnollerime ne olduğunu anlamak için birazzaman harcasaydın bana daha büyük faydası olurdu."

Page 44: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Nathak neredeyse bayılıyordu, ve vücudunun yarısıUlgulu'nun kocaman ağzına tıkıldığında, ince kollu goblinbayılmış olmayı diledi.

"Ov sırtını, hafiflet sızıyı. Yerini değiştir, geri gelir. Ovsırtını, hafiflet sızıyı. Yerini değiştir, geri gelir," diye defalarcatekrarladı Liam Thistledown, arkasındaki yanarak yayılanağrıyı unutmak için söylediği, yaramaz Liam'ın çok iyi bildiğibu tekerlemeyi. Oysa bu kez durum her zamankindenfarklıydı, özellikle aradan geçen kısa zamanın ardından,gerçekten de görevinden kaçmak istediğini onaylamasındandolayı.

"Ama drizzit gerçekti," diye haykırdı Liam, yenik bir sesle.

Sanki onun bu söylediğine cevap verirmişçesinesundurmanın kapısı hafifçe aralandı ve içeri Liam'dan birazbüyük olan Shawno ile tek kız kardeşi olan Eleni sızdı.

"Bu sefer iyice batırdın," diye azarladı Eleni, büyük ablasesini takınmaya çalışarak. "Yapılacak iş varken ortadankaybolman yeterince kötüyken bir de eve böylesine akılalmaz hikayelerle dönmen!"

"Drizzit gerçekti," diye karşı çıktı Liam, Eleni'nin annesigibi davranmasından hoşnut olmayan bir ifadeyle. Liam,Eleni'nin sert bakış açısı olmadan da, yalnızca anne ve babasıtarafından yeterince derde sokuluyordu. "Connor'ın örsükadar kara idi ve yanında en az onun kadar kara bir aslanvardı!"

Page 45: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"İkiniz de susun," diye uyardı Shawno. "Eğer babam, bizimburada bunları konuştuğumuzu duyarsa hepimizi pataklar."

"Drizzit," dedi Eleni, şüpheyle.

"Doğru!" diye karşı çıktı Liam, yüksekçe bir sesle,Shavvno'nun sertçe gelebilecek tokadına maruz kalmapahasına. Kapı açıldığında, yüzleri beyazlaşmış bir halde üçüde döndü.

"Gel buraya!" diye fısıldadı Eleni, sertçe. Shavvno'danbiraz büyük fakat Eleni'den üç yaş küçük olan Flarıny'yiyakasından tutup sundurmaya çekerek. Her zaman, grubun enpimpiriklisi olan

Shawno, hızla dışarı bakıp, kimsenin izlemediğinden eminolarak, yavaşça kapıyı kapattı.

"Bizi gözetlememen gerekirdi!" diye karşı çıktı Eleni.

"Sizin burada olduğunuzu nereden bilecektim ki?" diyecevap verdi hemen Flarıny. "Sadece o ufaklığı birazkışkırtmaya gelmiştim." Liam'a baktı, ağzını çarpıtıp,parmaklarını havada sallamaya başladı. "Dikkat, dikkat," diyemırıldandı Flarıny. "Ben drizzitim, ufak çocukları yemeyegeldim!"

Liam arkasını döndü fakat Shawno fazla etkilenmemişti."Of, kes sesini!" diye mırıldandı Flarıny'ye, dediğinikardeşinin kafasını eliyle tokatlarcasına dürterek pekiştirerek.Flarıny karşılık vermek için arkasını dönmüştü ki, Eleniaralarına girdi.

Page 46: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Durdurun şunu!" diye bağırdı Eleni, öyle yüksek bir sesleki dört Thistledown da parmaklarını hep birlikte dudaklarınınüzerine götürerek "ssh!" dediler.

"Drizzit gerçekti," diye karşı çıktı Liam yeniden. "Eğerkorkak değilseniz, bunu ispat edebilirim!"

Liam'ın üç kardeşi onu meraklı gözlerle inceledi. O, kötüün yapmış bir yalancıydı ama şimdi kazanacak ne vardı ki?Babaları Liam'a inanmamıştı ve cezalandırma gözönündebulundurulduğunda önemli olan tek şey de buydu. Ama Liamısrarcıydı ve ses tonu söylediklerinin arkasında gerçek payıolabileceğini düşündürtüyordu.

"Drizziti nasıl ispat edebilirsin?" diye sordu Flarıny.

"Yarın yapacak işlerimiz yok," diye yanıtladı Liam,"Dağlara böğürtlen toplamaya gidebiliriz."

"Anne ve babamız, bize asla izin vermez," dedi Eleni.

"Ama sana inanır!" diye sertçe yanıtladı Liam, gruptarafından "ssh!" seslerini üzerine çekerek.

"Sana inanmıyorum," dedi sıkıntı dolu bir sesle. "Herzaman bir şeyler uydurup, başını derde sokuyor sonra daiçinden sıyrılmak için yalan söylüyorsum!"

Liam, küçük kollarını göğsünün üzerinde kovuşturdu ve kızkardeşinin söylediklerini dinlerken bir ayağını sabırsızca yerevurmaya başladı. "Ama Connor'ı gelmeye ikna edersen," diyehomurdandı Liam, "bana inanacaksın."

Page 47: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Off, lütfen," diye yalvardı Flany, Eleni'ye, oysa olasısonuçları düşünen Shawno başını sallıyordu.

"O halde dağa gidiyoruz," dedi Eleni, Liam'a, devametmesi için işaret edip, bu şekilde anlaştıklarını belirgin halegetirerek.

Liam genişçe gülümsedi ve bir dizinin üstüne çöküp, birtutam talaş toplayarak drizzit ile karşılaştığı yerin kaba birharitasını çizmeye başladı. Planı sadeydi; böğürtlen toplayanEleni'yi yem olarak kullanmak. Dört erkek kardeşi, o ayağınıtutmuş ya da yaralanmış rolü yaparken, gizlicegözleyeceklerdi. Daha önce zor bir durum drizzintingelmesini sağlamıştı, büyük ihtimalle tatlı, genç bir kızın yemolarak kullanılması drizzitin yeniden ortaya çıkmasınısağlardı.

Eleni, oltanın ucundaki kurt olma fikrine hiç de sıcakbakmıyordu.

"Ama nasılsa bana inanmıyorsun," dedi Liam. Yüzündekidüşmüş olan dişinin bir boşluk oluşturduğu gülümseme, onuninadının kendini köşeye sıkıştırdığını gösteriyordu.

"Tamam yapacağım!" diye homurdandı Eleni. "Ve senindrizzitine inanmıyorum Liam Thistledown! Ama eğer aslangerçekse ve beni ısırırsa, derini yüzerim!" Bunu söylediktensonra Eleni döndü ve hızla odunluğu terketti.

Liam ve Flarıny avuç içlerine tükürüp, korkularını atlatanadek Shawno'ya meydan okurcasına baktılar. Az sonra ıslak birçarpışma ile üç kardeş zafer içinde ellerini havada

Page 48: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

birleştirdiler. Aralarındaki her türlü anlaşmazlık, içlerindenbiri Eleni'yi kızdırdığında ortadan kalkardı.

İçlerinden hiçbiri Connor'a planladıkları drizzit avındanbahsetmediler. Onun yerine Eleni ona, kendisine borçluolduğu pekçok iyiliği hatırlattı ve de eğer Connor kendisini vediğer çocukları böğürtlen toplamaya götürürse bu borcuntamamen kapanacağına söz verdi, -ama tabi- drizzitibulamamaları halinde Connor'ın tüm borcunun Liamtarafından üstlenilmesi şartıyla.

Connor homurdandı ve nallaması gereken atlardanbahsederek karşı çıktı ama kız kardeşinin vurucu mavigözlerine ve mutluluk veren gülümsemesine karşı çıkamazdı,ayrıca arada bir de, Eleni'nin, belirgin borcunu kapatma sözüde vardı. Ailenin rızasıyla, Connor, Thistledownları,çocukların ellerinde kovalar ve kendi belinde kabaca yapılmışkılıcıyla dağlara götürdü.

Drizzt, bu hilenin yapılacağından, daha çiftliğin gençkızının böğürtlenliğin içinde görülmesinden önce farkındaydı.Ayrıca, dört Thistledown'ın akçaağaç kümeleriningölgelerinde gizlendiğini ve de Connor'ın acemice kabakılıcını savurduğunu da görmüştü.

Drizzt, en ufak olanının onları buraya getirdiğini biliyordu.Bir gün önce, drow, çocuğun odunluğa çekildiğini görmüştü.En azından başlangıçta, her an "drizzit" sözü ortayaatılıyordu. Ve şimdi de inatçı çocuk, inanılmaz hikayesiniispat etmek istiyordu.

Page 49: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Böğürtlen toplayıcısı aniden irkildi, yere düşerken bağırdı.Drizzt kum rengi saçlı çocuğun zor durumdayken kullandığı"imdat!" kelimesini tanıdı ve karanlık yüzünü bir gülümsemesardı. Kızın, komik şekilde düşüşünü gördüğünde, oyunuanladı. Kız aslında yaralı değildi, sadece drizziti çağırıyordu.Güvensiz bir şekilde, kalın beyaz saçlarını sallayarakuzaklaşmak üzereydi ki, içini bir dürtü kapladı. Kızın bileğiniovuşturup bir yandan da endişe ile saklanan kardeşlerinebakıp durduğu böğürtlenliğe yeniden baktı. O anda Drizzt'iniçinde karşı koyamadığı bir ihtiyaç belirdi. Yalnız başınaetrafta dolaşalı ne kadar zaman geçmişti? O anda Belwarr'ı,kendisine Karanlıklatı'nın vahşi ortamında yardımcı olansvirfneblini özledi. Babası ve dostu Zaknafeini özledi. Bumeraklı çocukların oynadığı oyun tahammülünün ötesindeydi.

3

Drizzt'in komşularıyla tanışma vakti gelmişti.

Paramparça olmuş kıyafetinin, ırkı hakkında fazla birşeyigizleyemeyecek olmasına rağmen, Drizzt gnoll pelerinininkukuletasını kafasına geçirip araziye doğru yöneldi. Kızın ilktepkisinden kurtulabilirse, onunla bağlantı kurabileceğini ümitediyordu. En iyi ihtimalle dahi ümidi gerçekleşmekten uzaksayılırdı.

"Drizzit!" dedi Eleni alçak sesle. Bağırmak istiyordu amanefesi yetmiyordu, kaçmak istiyordu oysa içinde bulunduğudehşet onu sımsıkı yakalamıştı.

Ağaçların arasından Liam, onun yerine konuştu: "Drizziti"diye bağırdı. "Size söylemiştim! Size söylemiştim!"

Page 50: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kadeşlerine baktı, beklediği heyecan dolu tepkiyiveriyorlardı. Fakat Connor'ın yüzündeki dehşet o kadarderindi ki, tek bir bakışta Liam'ın içindeki neşeyi alıpgötürdü.

"Tanrılar adına," diye mırıldandıThistledownların enbüyüğü Connor, babasıyla daha evvel maceralara atılmış vedüşmanları tanımak konusunda eğitilmişti.

O anda, şaşkın duran üç kardeşine baktı ve de tecrübesizolan bu çocuklara hiçbir şey ifade etmeyen tek bir kelimemırıldandı.

"Drow."

Drizzt, korkmuş olan ve bu kadar yakından ilk gördüğü dişiinsanın birkaç adım ötesinde durdu ve onu inceledi. Eleni,hangi ırkın standartlarına göre olursa olsun büyük yumuşacıkgözleri, çıkık elmacık kemikleri ve yumuşacık altmımsıteniyle çok tatlı bir görünüme sahipti. Drizzt burada birkapışma olmayacağını biliyordu. Eleniye gülümsedi vekibarca kollarının üzerinde kovuşturdu. "Drizzt," diyedüzeltti, göğsünü işaret ederek. Yanda bir hareket, onunkızdan öte tarafa yönelmesine neden oldu.

"Eleni, kaç!" diye bağrdı Connor Thistledown, kılıcınısallayıp, drowun üzerine doğru yürüyerek. "Bu bir kara elf!Bir drow! Hayatın pahasına kaç!"

Connor'ın bağırtıları arasından, Drizzt yalnızca "drow"kelimesini anlayabilmişti. Fakat genç adamın davranışı veniyeti konusunda emindi çünkü Connor, hemen Drizzt ile

Page 51: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Eleninin arasına girmiş, kılıcının ucunu Drizzt'in boynunayöneltmişti. Eleni ayaklarının üzerinde doğrulmayı başararakkardeşinin arkasına geçmiş fakat söylendiği gibi kaçmamıştı.O da şeytani kara elfler hakkında bazı şeyler duymuştu veConnor'ı bunlardan biriyle yüzyüze yalnız başınabırakmayacaktı.

"Geri dön, kara elf!" diye kükredi Connor. "Tecrübeli birkılıç ustasıyım ve senden çok daha güçlüyüm."

Drizzt, denilenlerden tek kelime anlamayarak çaresizceellerini iki yana açtı.

"Geri dön!" diye bağırdı Connor.

Bir iç güdüyle, Drizzt, drowların, el ve yüz hareketlerikullanılan sessiz diliyle cevap vermeye çalıştı.

"Büyü yapıyor!" diye çığlık attı Eleni ve kendiniböğürtlenlerin arasına fırlattı. Connor çığlık atarak hücumetti.

Daha Connor ne olduğunu anlayamadan, Drizzt onukolundan yakaladı, diğer eli ile çocuğun bileğini bükerekkılıcını aldı, kaba kılıcı Connor'ın başının üzerinde üç defaçevirdikten sonra, elinde çevirip, kabzası önde olmak üzereçocuğa uzattı.

Drizzt, kollarını genişçe iki yana açarak gülümsedi. Drowadetlerince, rakibine zarar vermeden yapılan bu tür bir güçgösterisi, hiç kuşkusuz dostluk isteğinin bir işaretiydi.

Page 52: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bartholemew Thistledown'ın en büyük oğlunda, drowungöz kamaştırıcı gösterisi yalnızca şaşkınlık ve dehşet yarattı.

Connor ağzı açık bir halde uzun bir süre kaldı.Farketmemesine rağmen kılıcı elinden düştü, ıslananpantalonu bacaklarına yapışmıştı.

Connor' m içinden bir yerden bir çığlık patladı. Çığlığındakendisine katılan Eleni' yi kaptı ve de diğerlerini yakalamakiçin çalılığa ve sonra uzağa evlerinin eşiğine ulaşana dekkoştular.

Drizzt, yüzündeki gülümseme hızla silinir bir halde, kollarıiki yana açık böğürtlenlikte yalnız başına kalmıştı.

Rahatsız edici bir şekilde dimdik bakan iki göz, olağanolanın ötesinde bir merakla böğürtlenlikte olan biteniizlemişti. Bir kara elfin, özellikle de gnoll pelerini giyenbirinin beklenmeyen varlığı Tephanis'in pek çok sorusunuyanıtlamıştı. Araştırmacı cin, gnoll cesetlerini incelemiş veüzerlerindeki ölümcül yaraları genellikle kasabalı çiftçilerinkullandıkları kaba silahlarla bağdaştıramamıştı. Kara elfinbeline takılı palaları ve çiftçi çocuğu silahsız halegetirmesinden sonra Tephanis gerçeği biliyordu.

Cinin geride bıraktığı toz bulutu, diyardaki en iyikorucuları bile şaşkın bırakabilirdi. Hiçbir zaman doğrudanhareket etmeyen cin, dağ patikalarını geçip, diğerlerinetırmanıp inerek ve genellikle yolunu iki hatta üç kat uzatarakilerledi. Mesafe Tephanis için hiç sorun olmuyordu; hattaDrizzt bu felakete yol açan karşılaşmayı düşünüp

Page 53: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

böğürtlenliği terkettiğinde, Tephanis morderili barghestinkarşısındaydı.

Çiftçi Bartholemew Thistledown'ın olaylara bakışı, Connor'm "drizzif'i bir kara elf olarak adlandırdığında gözle görülürbir biçimde değişti. Çiftçi Thistledown, kırkbeş yılınıntamamını, Sundabar'ın kuzeyindeki Ölü Ork Nehri'nin elli milyukarısındaki Maldobar'da geçirmişti. Bartholemew'un babasıve onun babasının babası da burada yaşamıştı. Tüm bu sürezarfında, çiftçi Thistledown'ın kara elfler hakkında tekduyduğu, vahşi elflerin, Coldvvood'un yüz mil kadarkuzeyinde yaşadıkları ufak yerleşimi, drowların bastığına dairanlatılan hikayeydi. Bu saldırı, tabi eğer gerçekten de drowlartarafından gerçekleştirildiyse, on seneden fazla bir zamanönce olmuştu.

Drow ırkı hakkında kişisel tecrübelerinin az olması, çiftçiThistledown'ın böğürtlenlikteki karşılaşma hakkındakihikayeden doğan endişesinin yok olmasına yetmedi. Krizanında zekalarını kullanacak kadar büyük ve güvenilir birerkaynak olan Connor ile Eleni, elfi yakından görmüşlerdi kiderisinin rengi hakkında şüpheleri yoktu.

"Tam olarak anlayamadığım," dedi Bartholemew, BensonDelmo'ya, Maldobar'ın şişman ve neşeli valisi ile diğerçiftçiler o akşam evdelerindeyken, "bu drow neden çocuklarıserbest bıraktı. Kara elfler hakkında uzman değilim amaonlardan böyle bir hareket beklenemeyeceği konusunda pekçok şey işittim."

"Belki de Connor, saldırısında beklediğinden daha iyiydi,"diye araya girdi Delmo. Hepsi Connor'in silahsız hale

Page 54: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

getirilişini duymuştu; Liam ve diğer Thistledownçocuklarından bir tek zavallı Connor, hikayenin bu bölümünütekrar tekrar anlatmaktan hoşlanmıyordu.

Valinin güvenine müteşekkir olsa da, Connor onun busözüne karşı anlayışla kafasını sallayıp, "Elindeydim," diyeitiraf etti. "Belki de karşısında fazlasıyla şaşkına dönmüştümama tamamıyla elindeydim."

"Ve bu hiç de kolay değil," dedi Bartholemew, kalabalıktangelen kıkırdamaları engellemek için, "Hepimiz Connor'ısavaşırken gördük. Daha geçen kış, üç goblini ve sürdüklerikurtları alt etti!"

"Sakin ol, çiftçi Thistledown," dedi vali. "Oğlununbaşarılarından şüphemiz yok.".

"Benim, düşmanın gerçekte ne olduğu konusundaşüphelerim var!" dedi Roddy McGristle, içlerinde savaştecrübesi en çok olan ayı cüsseli ve kıllı adam. Roddy hoşunagitmemeye başlayan çiftlik işleriyle uğraşmaktansa,zamanının çoğunu dağlarda geçiriyordu ve ne zaman orkkulakları üzerine ödül konsa, Roddy, hiç istisnasız hazineninen büyük payını, genellikle kasabanın geri kalanının aldığınıntoplamından daha fazlasını alıyordu.

"Hemen diklenme," dedi Roddy, muhtemelen sert bir cevapvermek için ayaklanan Connor'a. "Ne olduğunu sandığın şeyigördüğünü, onu gerçekten gördüğünü biliyorum. Ama senona drow diyorsun, ve bu isim sana ifade ettiğinden çok dahafazla anlam taşıyor. Eğer bulduğunuz bir drow olsaydı,tahminim sen ve kardeşlerin şu an böğürtlenlikte ölü olarak

Page 55: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yatıyor olurdunuz. Hayır, bir drow değil, ama dağlarda, buşeyin yaptıklarını söylediklerini yapabilecek başka şeylervar."

"Ne olduklarını söyle," dedi Bartholemew, Roddy'ninoğlunun hikayesine duyduğu şüpheden memnun olmayan birtavırla. Zaten Bartholemew, Roddy'yi fazla sevmezdi. ÇiftçiThistledown, saygılı bir aile kurmaya çalışıyordu fakat RoddyMcGristle ne zaman ziyarete gelse, Bartholemew ve karısı,çocuklarına, özellikle de Liam'a, davranış kuralları konusundauzun süre hatırlatmalarda bulunmak zorunda kalıyorlardı.

Roddy, Bartholemew'un ses tonundan alınmadan omuzunusilkti, "Goblin, troll -belki de- güneş altında çok fazla kalmışbir orman elfi." Son söylediğinin ardından patlayankahkahası, grubu sararak ciddiyeti azalttı.

"Peki, nasıl emin olabiliriz," dedi Delmo.

"Onu bularak," diye yanıtladı Roddy. "Yarın sabah," dediBartholemew'un masasında oturan herkesi işaret ederek,"oraya gidip, göreceğiz." Bu habersiz toplantının artık bitmişolduğunu düşünen Roddy, ellerini sertçe masaya vurarakayağa kalktı. Tam çiftliğin kapısına varmıştı ki, arkasınabaktı, abartılı bir şekilde göz kırparak, dişsiz bir gülümsemeile "Ve çocuklar," dedi, "silahlarınızı unutmayın!"

Roddy'nin kahkahası, tecrübeli dağ adamı ayrıldıktan sonraiçeride hâlâ yankılanıyordu.

"Bir korucu çağırabilirdik" diye teklifte bulunduçiftçilerden biri, umutsuzluk içinde dağılan diğer çiftçilere,

Page 56: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

umutla. "Sundabar'da bir tane olduğunu duydum, LeydiAlustriel'in kızkardeşlerinden biri."

"Bunun için henüz çok erken," diye yanıtladı Vali Delmo,birkaç iyimser gülümsemeyi silerek.

"Drowlar işin içinde olduğunda, çok erken diye bir şeyolabilir mi?" diye araya girdi Bartholemew, hızla.

Vali omuzunu silkti. "McGristle ile birlikte gidelim," diyeyanıtladı. "Eğer dağlarda işin gerçeğini bulabilecek biri varsa,odur." İncelikle Connor'a döndü, "Sözüne inanıyorumConnor. Gerçekten inanıyorum. Ama Silverymoon'unleydisinin kızkardeşine başvurmadan önce daha kesin şeylerbilmeliyiz."

Vali ve de ziyaretçi çiftçiler, Bartholemew, babası Markheve Connor'ı, Thistledownların mutfağında yalnız bırakarakayrıldılar.

"Goblin ya da orman elfi değildi," dedi Connor, kızgınlıkve utancı ifade eden alçak bir sesle.

Bartholemew, ondan şüphe etmeksizin oğlunun sırtınısıvazladı.

Dağlardan birindeki mağarada, Ulgulu ve Kempfana da,kara elfin ortaya çıkışından dolayı endişeli bir gece geçirdiler.

"Eğer bir drowsa, tecrübeli bir maceracıdır," diye fikrinisundu Kempfana ağabeyine. "Belki de Ulgulu'yu olgunluğaeriştirebilecek kadar tecrübeli."

Page 57: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ve gerisingeri Gehenna'ya," diye bitirdi Ulgulu, suç ortağıkardeşinin yerine. "Ayrılmamı öyle çok istiyordun ki."

"Sen de, o dumanlı yarıklara dönebileceğin gününgelmesini ümit ediyorsun," diye hatırlattı ona Kempfana.

Ulgulu hırladı ve cevap vermedi. Bir kara elfin varlığı,Kempfana'nın basit mantığının aksine pek çok düşünce veendişeyi beraberinde getiriyordu. Barghestler, tüm varlıkboyutlarındaki zekaya sahip yaratıklar gibi, drowları bilir vebu ırka belirgin bir saygı duyarlardı. Tek bir drow, çok büyükbir sorun yaratmayacaksa da, Ulgulu, kara elflerden oluşansavaşçı bir grup ya da ordunun felakete yol açacağınıbiliyordu. Yavrular, dokunulmaz değillerdi. İnsanların köyü,barghest yavruları için kolay hedefler oluşturmuştu ve Ulguluile Kempfana, dikkatli davranırlarsa böyle kalmaya devamedecekti. Ama eğer kara elflerden oluşan bir grup ortayaçıkarsa, bu kolay avlar aniden ortadan yok olabilirdi.

"Bu drowla ilgilenmeli," diye yorumda bulundu Kempfana,"Bir öncü ise rapor vermek için geri dönmemeli."

Ulgulu, kardeşine buz gibi bir bakış fırlatarak, cininiçağırdı. "Tephanis!" diye bağırdı, ve daha kelimeyibitirmeden cin çoktan omuzundaki yerini almıştı.

"Gitmemivedrowu,öldürmemiistiyorsunuzefendim," diyeyanıtladı cin.

"Neyapmamıistediğinizianlıyorum!"

Page 58: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır!" diye bağırdı Ulgulu, cinin hemen gideceğinihissederek, aniden. Ulgulu hecesini bitirdiğinde kapıya olanmesafenin yarısını geçmişti fakat bağırtının son sesi dahaortadan kaybolmadan, Ulgulu'nün omuzundaki yerini almıştı.

"Hayır," dedi Ulgulu, rahatlamış bir şekilde yeniden."Drowun varlığından bir kazanç sağlayabiliriz."

Kempfana, Ulgulu'nün yüzündeki şeytani gülümsemeninanlamını okuyup, kardeşinin niyetini anladı. "Kasabainsanları için yeni bir düşman," diye çıkarımda bulundu ufakenik. "Ulgulu'nün cinayetlerini örtmek için yeni bir düşmanmı?"

"Herşey, avantaj sağlayan bir duruma dönüştürülebilir,"diye karşılık verdi, büyük morderili barghesty, hızla. "Bir karaelfin varlığı bile." Ulgulu, Tephanis'e döndü.

"Drowhakkındadahafazlasınıöğrenmekistiyorsunuzefendim," dedi Tephanis, heyecanla.

"Yalnız mı?" diye sordu Ulgulu. "Korktuğumuz gibi büyükbir grubun öncüsü mü, yoksa yalnız bir savaşçı mı? Kasabahalkı hakkında niyeti ne?"

"Çocuklarıöldürebilirdi," diye cevapladı Tephanis,"Sanırım,-dostlukkurmayıarzuluyor."

"Biliyorum" diye hırladı Ulgulu. "Bu düşüncelerini dahaönce de belirtmiştin. Şimdi git ve daha fazlasını öğren!Tahmininden daha fazlasına ihtiyacım var ve şunu bil ki, birdrowun hareketleri nadiren gerçek niyetini gösterir!"

Page 59: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tephanis, Ulgulu'nun omuzundan atladı ve yeni bir talimatbeklemek için durakladı.

"Öyle sevgili Tephanis," diye mırıldandı Ulgulu. "Drowunsilahlarından birini ele geçirip geçiremeyeceğine bir bak, işeyarayabi..." Ulgulu, giriş kapısını örten kalın perdenintitrediğini görünce durdu.

"Şaşırtıcı, ufak bir cin," dedi Kempfana.

"Ama yararları var," diye yanıtladı Ulgulu ve Kempfanabaşıyla onaylamak zorunda kaldı.

Drizzt, onların geldiğini millerce öteden gördü. Silahlı onçiftçi, önceki gün böğürtlenlikte karşılaştığı genç adamı takipediyorlardı. Konuşmalarına ve şakalaşmalarına karşın,yürüyüşleri kararlı ve silahları gerektiğinde kullanılmak üzereileriye dönüktü. Bundan daha gizlice, ana grubun yanında, iyiişlenmiş bir balta ve iki kocaman, hırlayan sarı köpek ilegelen, vücudunu kalın deri parçalarıyla kaplamış, koca cüsselive ölümcül bakışlı bir adam geliyordu.

Drizzt, köylülerle iletişimi ileri götürmek, önceki günbaşladıklarına devam etmek ve en sonunda gerçekten, evolarak adlandırabileceği bir yer bulup bulmadığını bilmekistiyordu ama farkına vardı ki, bu yakınlaşan karşılaşma, butür kazançların sağlanabileceği bir durum değildi. Eğerçiftçiler onu bulurlarsa, büyük bir ihtimalle bir sorunçıkacaktı ve Drizzt ölümcül yüzlü savaşçıya rağmen, budüzensiz ordu karşısında kendi güvenliğinden endişe etmesebile, çiftçilerden birinin yaralanabileceğinden endişeliydi.

Page 60: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, o günkü amacının, gruptan kaçınmak ve meraklarınısavmak olduğuna karar verdi. Drow bu amacınıgerçekleştirmek için gerekli yanıltma hareketinin ne olduğunubiliyordu. Oniks figürü önüne, yere koydu ve Guenhwyvar'ıçağırdı.

Yan taraftan gelen bir vızıldama sesi ve onu takip edençalılardan gelen bir kıpırdanma, figürün etrafını sararken biran için dikkatini dağıttı, ama bunu hemen kafasından attı.Daha büyük sorunları olduğunu düşündü.

Guenhwyvar geldiğinde, Drizzt ve kedi, Drizzt'in çiftçilerinava başlayacaklarını düşündüğü böğürtlen tarlasına doğruhareket ettiler. Planı basitti, çiftçilerin alanı bir sürearaştırmasına ve çiftçinin oğlunun hikayesini bir kez dahaanlatmasına izin verecekti. Daha sonra

Guenhwyvar, kenarda görünecek ve grubu sonuçsuz birtakibe başlatacaktı.

Siyah kürklü panter muhtemelen çocuğun hikayesinde bazışüpheler yaratacak; büyük ihtimalle yaşlı adamlar, çocuğunbir kara elf değil de, kediyi gördüğünü düşünecekti ve hayalgüçleri tüm ayrıntıları yaratacaktı. Drizzt, bunun bir kumarolduğunu biliyordu ama sonuçta en azından Guenhwyvar,kara elfin varlığı üstüne bazı şüpheler yaratacak ve sonuçta buav partisi bir süre için de olsa Drizzt'ten uzaklaşacaktı.

Çiftçiler, böğürtlenliğe tam vaktinde vardılar, bir kaçınınyüzünde ölümcül bir ifade vardı ve savaşa hazırdı amaçoğunluğu kahkahalara bürünmüş sıradan konuşmalaryapıyorlardı. Atılan silahı bulmuşlardı ve Drizzt, çiftçinin

Page 61: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

oğlu evvelki günün olaylarını aktarırken kafasını onaylarşekilde sallayarak dinledi. Drizzt, ayrıca elinde balta tutan,isteksiz şekilde hikayeyi dinlediğini ve grubun etrafındaköpekleriyle dolanarak, böğürtlenlikte pek çok bölgeyi işaretedip, köpeklerine kokularını izlemesi için talimatlar verdiğinigördü. Drizzt'in pratikte köpeklerle ilgili hiç tecrübesi yoktuama bazı yaratıkların güçlü sezileri olduğunu ve avlardakullanıldığını biliyordu.

"Guenhwyvar, haydi," diye fısıldadı drow, köpeklerin güçlübir koku almalarını beklemeden.

Büyük panter, sessiz ve kesik hareketlerle patikada ilerledive çocukların bir gün evvel saklandığı çalılıklardakiağaçlardan birinde konumlandı. Guenhwyvar'in anikükremesi, grubun yükselen sesini aniden kesti, tüm kafalarağaçlara çevrilmişti.

Panter, tarlaya atılarak, şaşkınlıktan donakalmış insanlarınarasından, dağın yamacındaki yükselen kayalıklara atıldı.Çiftçiler bağırarak takibe başladılar, köpeklerin sahibi olanadamın öne geçmesi için seslenerek. Az sonra tüm grup,vahşice ilerleyen köpeklerle birlikte uzaklaştı ve Drizzt,böğürtlenliğin yanındaki çalılıklara inerek günün olaylarını vebundan sonraki adımını düşünmeye başladı.

Bir vızıldama sesinin onu takip ettiğini düşündü, ama dahasonra bunun bir böcek sesi olduğuna karar vererek, budüşünceden vazgeçti.

Köpeklerin şaşkın hareketlerine bakarak, panterin,böğürtlenlikte kokusunu bırakan yaratıkla aynı olmadığını

Page 62: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

anlamak Roddy McGristle'ın fazla vaktini almadı. Bununötesinde, Roddy' nin düzensiz arkadaşlarının, özellikle deşişman valinin, kendisi yardım etse dahi, çiftçilerindakikalarca etrafında dönerek geçebildikleri derin dereleri, birzıplayışta geçebilen panteri yakalama şansları pek azdı.

"Devam edin!" dedi Roddy, grubun geri kalanına, "Bu yolüzerinde onu takip etmeye devam edin. Ben köpeklerimle öteyana gidip, onun yolunu kesecek, size yollayacağım!"Çiftçiler olur anlamında bağırarak devam ettiler ve Roddy dezincirlerine asılarak köpeklerini yana çekti.

Av için eğitilmiş köpekler yola devam etmek istiyordu amasahiplerinin aklında farklı bir yol vardı. O sırada pek çokdüşünce Roddy'nin aklını kurcalıyordu. Bu dağlarda otuzyılını geçirmiş ama böyle bir kediyi ne görmüş ne dehakkında bir şey duymuştu. Aynı zamanda, kolayca kendisinitakip eden çiftçileri geride bırakabilecek olmasına rağmen,panter, sanki çiftçileri bir yere götürmek istermişçesine, hepaçıklıkta, fazla uzak olmayan bir mesafede yeniden ortayaçıkıyordu. Roddy, bir şaşırtmacayı gördüğünde anlardı, ve budüzeni hazırlayanın nerede saklanıyor olabileceğini tahminedebiliyordu. Sessiz olmaları için köpeklerin burnuna vurduve geldiği yöne, böğürtlenliğe doğru yol almaya başladı.

Drizzt, sık ağaçlı korunun gölgeleri arasında bir ağacayaslanarak, aralarında paniğe yol açmadan çiftçilerle nasılilişkiye geçebileceğini düşünmeye başladı. O tek çiftçiailesini izlediği günlerin ardından, niyetinin tehlikeiçermediği konusunda ikna edebilirse, bu ya da başka biryerleşim yerinde, insanların arasında bir yer edinebileceğineinanıyordu.

Page 63: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Solundan gelen bir vızıltı sesi, Drizzt'! aniden dalgındüşüncelerinden uzaklaştırdı. Hızla palalarını çekti, fakatcevap veremeyeceği kadar hızlı bir şey yanında belirdi.Bileğinde aniden beliren acıyla bağırdı ve palası elindenalındı. Şaşkınlıkla, Drizzt bir ok ya da mekanik yay okununkoluna derince saplandığını düşünerek, yaralandığı yere baktı.

Yaralandığı yer temiz ve boştu. İnce sesli yüksek birkahkaha Drizzt'in sağa dönmesine yol açtı. Cin orada, biromuzunda neredeyse arkadan yere değecekmişçesine asılıDrizzt'in palası ve diğer elinde ise üzerinden kan damlayankamasıyla duruyordu.

Drizzt kıpırtısız durarak, bu şeyin bir sonraki hareketinikestirmeye çalışıyordu. Daha önce bir anlık görmemiş ya dabu pek sık rastlanmayan yaratıklar hakkında bir şeyduymamıştı. Daha drow anhğı altedecek bir plan yapamadanbaşka bir felaket kendini gösterdi.

Ulumayı duyduğu anda Drizzt, acı içinde çıkardığı çığlığınkendini ele verdiğini anladı. Roddy McGristle'ın hırlayanköpeklerinden biri çalıların içinden atlayarak, alçaktan drowasaldırıya geçti. Birkaç adım geriden koşan ikincisi yukarıdan,Drizzt'in boynuna fırladı.

Fakat bu kez hızlı olan Drizzt'ti. Geride kalan palasıyla,uzunlamasına kesen bir hareketle, ilk köpeğin başına isabetederek kafasını yardı. Hiç tereddüt etmeden, kendini geriyeatan Drizzt, kılıcını tutuş yönünü ters çevirerek, yüzüne doğruatlayışta olan köpeğin hizasına getirdi. Palanın kabzası sıkıcaağacın gövdesiyle birleşti ve atlayışını durduramayacakdurumda olan köpek, boğazından göğsüne kadar giren silahın

Page 64: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

diğer ucuyla karşılaştı. Burkucu çarpışma, palanın Drizzt'inelinden kurtulmasına ve kılıç ile köpeğin bir ağacın yanındakiyaprak birikintisine doğru yuvarlanmasına neden oldu.

Roddy McGristle hızla oraya vardığında, Drizzt, dahaancak kendine gelebilmişti.

"Köpeklerimi öldürdün!" diye haykırdı koca dağ adamı,büyük savaş baltası, Kanatıcıyı drowun kafasına doğruindirerek. Kesici hareket, seri ve şaşırtıcı bir şekilde indi amaDrizzt yana kaçmayı başarmıştı. Drow, McGristle'ın ağzındanmütemadiyen dökülen sert kelimeleri anlayamıyordu ve bu iriyarı adamın da, Drizzt'in yapmaya çalışacağı açıklamalarıanlayamayacağını biliyordu.

Yaralı ve silahsız olan Drizzt'in tek yapabileceği,vuruşlarından kaçmaya çalışmaktı. Başka bir salınım,üzerindeki gnoll pelerinini keserek neredeyse onuparçalıyordu ama karnını iyice içine çekti ve balta, zincirdenörülü ince zırhına değmeden geçti. Drizzt, ayak oyunlarıylayana, çevikliğin kendisine verdiği avantaj sağlayacağınıdüşündüğü ufak ağaç birikintilerinin olduğu yere yöneldi. Buöfkeli insanı yormalı ya da sert saldırılarını tekrar gözdengeçirmesini sağlamalıydı. Fakat McGristle'ın öfkesi azalmadı.Drizzt'in hemen ardından hırlayarak ve her adımında baltasınısavurarak koştu.

Drizzt, artık planının sığlığını görüyordu. Bu sıkıcabirbirine girmiş ağaçların arasında, devasa insandan uzakdurabilecek bile olsa, McGristle'ın baltası beceriyle aralarınadalabilirdi.

Page 65: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ölümcül silah yandan omuz hizasından yaklaştı. Drizzt,ölümden kaçınmaya çalışarak yüzüstü yere atladı. McGristleşahmını zamanında durduramadı ve ağır -ve hızla güçverilmiş- silah, on santim kalınlığında genç bir akçaağacaçarparak yıkılmasına neden oldu.

Saplanılan gövdenin gittikçe daralan açısı Roddy'ninbaltasının orada kilitlenmesine yol açtı. Roddy silahınıkurtarmaya çalışırken bir yandan da homurdamyordı, içindebulunduğu tehlikeyi son ana kadar farketmemişti. Anagövdenin ağırlığından kurtulmayı başardı fakat akçaağacın üstgövdesinin altına gömüldü. Dallar yüzünü ve kafasının yanınıboydan boya parçalamış, sımsıkı yere yapışmasına nedenolmuştu. "Lanet olsun drow!" diye haykırdı Roddy McGristle,içine düşmüş olduğu doğal hapishaneyi faydasızca sallayarak.

Bir yandan yaralı omuzunu tutarak, Drizzt sürünmeyebaşladı. Talihsiz köpeğe sapına kadar saplanmış palasınıbuldu. Bu görüntü Drizzt'e acı verdi, hayvanların yolarkadaşlığının değerini biliyordu. Silahını kurtarmayaçalışmak, pek çok kalp burkucu an geçirmesine neden oldu,bu anlar, bayılmış olan diğer köpeğin kendine gelirken yaptığıhareketlerle daha da dramatik hale geliyordu.

"Lanet olsun, drow!" diye gürledi McGristle yeniden.

Drizzt soyuna yönelik göndermeyi anlamıştı, gerisini detahmin edebiliyordu. Yerdeki adamla daha medeni bir ilişkikurmasını sağlayabileceğini düşünerek yardım etmekistiyordu ama yeniden kendine gelmekte olan köpeğin onagerçekten dost pençesi uzatmaya hazır olduğunu sanmıyordu.

Page 66: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tüm bu olanlara yol açan cine son kez bakarak, Drizztçalılardan uzaklaşarak dağlara doğru koşmaya başladı.

"O şeyi yakalamış olmalıydık!" diye homurdandıBartholemew Thistledown, grup tekrar böğürtlenliğe doğruyönelirken. "Eğer McGristle, geleceğini söylediği yere gelmişolsaydı, o kediyi kesinlikle yakalamış olurduk! Bu arada oköpek sürüsü lideri nerede?"

Akçaağaç grubunun tarafından ardı ardına gelen "Drow!Drow!" bağırtıları Bartholemew'un sorusunu yanıtladı.Çiftçiler, Roddy'yi düşmüş akçaağacın altında çaresizcemıhlanmış olarak buldular.

"Lanet olası drow!" diye haykırdı Roddy. "Köpeğimiöldürdü! Lanet drow!" Kolunu kurtardığında sol kulağınadokunmaya çalıştı ama artık orada olmadığım farketti. "Lanetdrow!" diye haykırdı yeniden.

Connor Thistledown, sıklıkla şüpheyle bakılan hikayesinindoğrulanmasıyla tekrar kazandığı onurunu herkesinfarketmesini sağladı ama Thistledownların en büyük çocuğu,Roddy'nin beklenmeyen açıklamasından memnuniyet duyantek kişiydi. Diğer çiftçiler Connor'dan daha tecrübeliydiler,çevrede dolaşan bir kara elfin ne sonuçlara yol açabileceğinibiliyorlardı.

Alnındaki terleri silen Benson Delmo, haberler karşısındakitepkisini saklayamamıştı. Anında, yanında bulunan, atyetiştirme ve sürme konusunda yetenekli olan genç çiftçiyedönerek "Sundabar'a git," diye emretti. "Bize hiç vakitkaybetmeden bir korucu bul!"

Page 67: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Birkaç dakika içinde Roddy kurtarılmıştı. Bu geçen zamaniçinde yaralı olan köpeği de kendisine katılmıştı, ama değerlihayvanlarından birinin hayatta kalışı adamı rahatlatmayayetmiyordu.

"Lanet drow!" diye kükredi Roddy, yanağındaki kanısilerken, belki de binlerce kez. "Kendime bir drowyakalayacağım!" Bu söylediğini güçlendirmek için Kanatıcıyıtek eliyle, neredeyse onu da yıkacak şekilde, başka birakçaağacın gövdesine sapladı.

4

Takip

Ulgulu perdeyi yırtıp geçerek, mağara yerleşiminden dışarıçıktığında, goblin muhafızları kendilerini yana attılar. Açıklık,dağdaki gecenin keskin soğuğu, bargheste iyi gelmişti.Ulgulu, önünde kendini bekleyen görevi düşündüğünde,bunun kendine iyi geldiğini düşündü. Tephanis'in getirdiği,kocaman, kara derili elinde ufacık görünen ince işlenmişpalaya baktı.

Ulgulu, bilinçsizce silahı yere bıraktı. Onu bu gecekullanmak istemiyordu; kurbanlarını tatmak ve onun daha dagüçlenmesini sağlayacak hayat özlerini tüketmek için, kendisilahlarını; pençelerini ve dişlerini kullanmak istiyordu. FakatUlgulu, zeki bir yaratıktı ve mantığı çabucak, kanın tadınıarzulayan temel içgüdüsünü yendi. Bu gece yapacaklarındabir amacı vardı, daha büyük kazançlar sağlamasını ve karaelfin beklenmeyen ortaya çıkışının yol açabileceği tehditleriyok edecek bir metod.

Page 68: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Genizden gelen, Ulgulu'nun temel isteklerini temsil edenbir hırıltı ile, barghest palayı yeniden eline aldı ve her adımdadaha büyük mesafeler aşarak, dağın eteğinden aşağılara indi.Yaratık, yanından tepenin dik yamacından aşağı patika inenbir derede durdu. Bu tehlikeli patikadan aşağı inişi uzundakikalarını alacaktı.

Ama Ulgulu açtı.

Ulgulu'nun bilinci, varlığındaki o büyülü enerji ile doluolan noktaya yöneldi. O maddesel boyutun bir yaratığı değildive başka boyutlardan gelen yaratıklar, mutlakaberaberlerinde, o boyutun evsahiplerine, kendilerini büyülüyaratıklar gibi gösterecek bazı güçler getirirlerdi. Ulgulu'nungözleri, kısa bir süre sonra kendine geldiğinde, portakalrenginde parladı. Yamaçtan aşağıya, aşağıda düz arazideki birnoktaya, belki de bir milin dörtte biri bir mesafeye baktı.

Ulgulu'nun önünde, derenin ağzının biraz gerisinde,parıldayan ve pek çok renkten oluşmuş bir geçit belirdi.Gittikçe daha fazla bir gürlemeyi andıran kahkahasıyla,Ulgulu, kapıyı açtı ve tam eşiğinde, az evvel baktığı yeribuldu. Derenin yatağının bulunduğu maddesel uzaklığı tek birboyutlararası adımla geçmişti.

Ulgulu dağlardan, insanların köyüne doğru, zalim planınıgerçekleştirmek için gerekenleri ayarlamak üzere koşmayabaşladı.

En alçaktaki dağ yamaçlarına ulaştığında, bir kez dahaiçindeki o büyülü bölümü buldu. Ulgulu'nun adımlarıyavaşladı ve sonra yaratık, kasılmaya başlayıp, anlaşılmaz

Page 69: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

sesler çıkartarak tamamen durdu. Ufak patlama sesleri ilekemikleri birbirine kaynaştı, derisi yırtılmaya ve yenidenşekillenmeye ve de siyaha dönüşmeye başladı.

Ulgulu tekrar adım atmaya başladığında, adımları - bir karaelfin adımları- artık o kadar uzun değildi.

Bartholemew Thistledown o gece, babası Markhe veoğullarının en büyüğüyle, Maldobar'ın batı eteğindeki tekçiftlik evinin mutfağında oturuyordu. Bartholemew'ın karısıve annesi, hayvanları gece için sakinleştirmek üzere ağılagitmişlerdi ve dört küçük çocuk mutfağın içindeki ufacıkodalarındaki yataklarına yatırılmışlardı.

Normal bir gecede, tüm Thistledown ailesi aynı şekildeyataklarında horluyor olurlardı ama Bartholemew, normalnitelendirilebilecek bir gecenin sessiz çiftliğe ulaşmasının pekçok gün süreceğini düşünüyordu.

Çevrede bir kara elf görülmüştü ve her ne kadarBartholemew bu yabancının zarar vermek istediği konusundaşüpheli ise de -drow kolaylıkla Connor'ı ve diğer çocuklarıöldürebilirdi- biliyordu ki drowun varlığı Maldobar'da bayağıbir süre çalkantıya yol açacaktı.

"Şehir mülküne yerleşebilirdik," dedi Connor. "Bize bir yerbulurlardı ve böylelikle tüm Maldobar arkamızda olurdu."

"Arkamızda mı?" diye yanıtladı Bartholemew, kinaye ile."Hepsi, kendi çiftliklerini terkedip işlerimize yardıma mıgelirlerdi? Hangisinin, geceleri hayvanlarla ilgilenmek içinburaya geleceğini sanıyorsun?"

Page 70: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Babasının açıklamaları ile Connor yere bakmaya başladı.Bir elini kılıcının kabzasına götürerek, kendine artık bir çocukolmadığını hatırlattı. Ama Connor, hâla, büyük babasınındestek verir bir şekilde omzuna elini koymasından dolayımüteşekkirdi.

"Bu tür şeyler söylemeden evvel düşünmelisin, evlat," diyedevam etti Bartholemew, sert sözlerinin oğlu üzerindeki derinetkisini farkettikçe, sesi yumuşayarak. "Çiftlik senin kandamarın, önemli olan tek şey."

"Ufaklıkları gönderebiliriz," diye araya girdi Markhe."Etrafta dolanan bir kara elf varken, çocuk korkmakta haklı."

Bartholemew, vazgeçer bir halde başka bir tarafa dönerekçenesini avucuna dayadı. Aileyi dağıtma düşüncesinden hiçhoşlanmıyordu. Aile, beş nesil ve hatta daha ötesinde olduğugibi Thistledownların gücünün kaynağıydı. Ama işteBartholemew, Connor'a, ailenin iyiliği için konuşmasınarağmen söylev çekiyordu.

"Daha iyi düşünmeliydim, Baba," diye fısıldadığını duyduConnor'm, biliyordu ki kendi gururu, Connor'ın acısınınkarşısında fazla ayakta duramazdı. "Üzgünüm."

"Olmana gerek yok," diye yanıtladı Bartholemew,diğerlerine dönerek. "Özür dilemesi gereken benim.Hepimizin kara elf yüzünden tüyleri diken diken oluyor.Düşüncende haklısın Connor. Burada güvende olmaktan çokuzağız."

Page 71: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Sanki yanıt alırmışçasına evin dışından, ağılın yönünden,keskin bir kırılma sesi ve boğuk bir çığlık geldi. O korkunç aniçinde, Bartholemew Thistledown, bu karara daha evvelden,gün ışığı ailesine bir nebze güven verdiği sırada varmasıgerektiğini anladı.

Kapıya koşarak ve hızla açarak önce Connor hareketegeçti. Çiftlik alanı ölümcül derecede sessizdi; gerçekdışıgörünen manzarada tek bir cırcırböceği sesi dahiduyulmuyordu. Sessiz ay, gökyüzünde alçak bir yerde asılıydıve her ağaçtan ve çitten korkunç ve uzun gölgelerinfırlamasına yol açıyordu. Connor, tek bir nefes almaya cesaretedemeden, bir saat gibi gelen birkaç saniye boyunca etrafıizledi.

Ağılın kapısı çatırdadı ve de menteşelerinden fırladı. Çiftlikalanına bir kara elf çıktı.

Connor kapıyı kapadı ve ondan güven alırcasına yaslandı."Anne," diye soluklamrcasına konuştu babasının vebüyükbabasının şaşkın yüzüne "Drow."

Akıllarına gelen binlerce korkunç düşüncenin etkisiyledaha yaşlı olan Thistledownlar, tereddüt ettiler. Aynı andaoturdukları yerden kalktılar, Bartholemew silahına, Markheise kapıya, Connor'a doğru yöneldi.

Onların ani hareketi, Connor'ı içinde bulunduğu felçtenkurtardi. Belinden kılıcını çekti ve de ziyaretçiye doğru koşuponunla yüzyüze gelmek üzere kapıyı ardına kadar açtı.

Page 72: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Güçlü bacaklarının tek bir açılışı Ulgulu'yu tam çiftlikevinin kapısına ulaştırdı. Connor körlemesine eşikten fırladıve bir drow gibi görünen yaratığa toslayarak hareket edemezbir halde mutfağın içine yuvarlandı. Diğerleri daha hareketedemeden, pala, onu tutan barghestin gücüyle Connor'unkafasına, neredeyse ikiye bölercesine indi.

Ulgulu, engellenmeden mutfaktan içeri girdi. Yaşlı adamı,geriye kalan düşmanlarının en zayıfını gördü ve onauzanarak, saldırısını savmak için içindeki büyülü gücü ortayaçıkardı. Markhe Thistledown'ın etrafını, karşı koyamayacağıumutsuzluk ve korku dolu bir duygu dalgası sardı. Kırışmışağzı sessiz bir çığlıkla açıldı ve de geriye sendeleyerek duvaraçarptığında çaresizce göğsünü tutuyordu.

Bartholemew Thistledown'ın hücumu, gerisindedizginlenemez öfkesinin ağırlığını taşıyordu. Tırmığını aşağıindirip, oğlunu öldüren davetsiz misafire vurduğunda,homurdanıyor ve ağzından anlaşılmaz sesler çıkartıyordu.

Barghesti içinde tutan, narin yapılı gövde, Ulugulu' nündevasa gücünü azaltmamıştı. Tırmığın ucunun vücûdunasaplanmasına santimler kalmıştı ki, Ulgulu tek bir eliylesilahın sapına vurdu. Bartholemew'in hücumu kesilmiş,silahın arka kısmı midesine sertçe çarparak, onu nefessizbırakmıştı.

Ulgulu, hızla kolunu kaldırarak, Bartholemew'u havayakaldırdı ve boynunu kırmaya yetecek bir hızla, kafasınıtavana vurdu. Barghesht, hiçbir şey olmamışçasınaBartholemew'u ve sefil silahını mutfağın öte tarafına atarak,yaşlı adama doğru yönlendi.

Page 73: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Belliki Markhe, onun geldiğini görmüştü; ama muhtemelenacıyla ve umutsuzlukla öylesine parçalanmıştı ki, odada olanbiteni idrak edemiyordu. Ulgulu, ona yaklaştı ve ağzınısonuna kadar açtı. Bu yaşlı adamı da, ağıldaki genç kadın gibitüketmek istiyordu. Ulgulu, öldürmenin verdiği mutluluk sonaerdiğinde, ağılda yaptıklarından pişman olmuştu. Bir kez dahabarghestin mantığı, temel ihtiyaçlarının ötesine geçti. Öfkelibir hırlama ile, Markhe'nin göğsüne palayı saplayarak, yaşlıadamın acısına son verdi.

Ulgulu yaptığı korkunç işleri görmek için etrafına baktı;genç çiftçilerle beslenemediği için üzülüyordu ama bu geceyaptıklarının kendisine sağlayacağı kazançları hatırlatıyordu.Şaşkınlık dolu bir ağlama sesi, O'nu yanda, çocuklarınuyuduğu odaya yöneltti.

Drizzt, ertesi gün, dağlardan tecrübeli bir şekilde aşağıyaindi. Cinin onu bıçakladığı bileği, sızlıyordu ama yara temizdive Drizzt, iyileşeceğinden emindi. Thistledownlarmçiftliğinin yanındaki çalılıkların yanına gizlenerek kendiniçocuklarla yeniden karşılaşmaya hazırladı. Drizzt insantoplulukları hakkında çok fazla şey görmüş ve artıkvazgeçemeyecek kadar uzun bir zaman yalnız başınayaşamıştı. Eğer, muhtemel önyargı engelini, özellikle dehırlayan köpeklerin sahibi koca adamınkini ortadankaldırabilirse, yaşamak istediği yer burasıydı.

Bulunduğu açıdan, Drizzt, parçalanmış ahır kapısınıgöremiyordu ve şafaktan önceki parıldamanın altında herşeyolması gerektiği gibi görünüyordu.

Page 74: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Çiftçiler güneşle birlikte ortaya çıkmamışlardı, oysabundan önce hep güneşin ortaya çıkışından kısa bir süre sonradışarıda olurlardı. Bir horoz öttü ve pek çok hayvanyerlerinden hareket etmeye başladılar fakat, ev sessiz kalmayadevam etti. Drizzt bunun sıradışı olduğunu biliyordu amaönceki gün dağlarda gerçekleşen karşılaşmanın çiftçilerinsaklanmasına neden olduğunu düşündü. Belki de ailetamamıyle evi terketmiş ve kasaba arazisindeki toplanmışevlere yerleşmek için uzaklaşmışlardı. Bu düşüncelerDrizzt'in üstüne ağır bir yük bindirdi, sadece yüzünügöstererek, etrafındakilerin yaşam düzenlerini bozmuştu.Blingdenstone'u, svirfneblin gnomelarının kasabasını,varlığının oraya getirdiği karmaşayı ve olası tehlikeyihatırladı.

Güneşli gün aydınlandı ama dağlardan serin bir rüzgariniyordu. Hâlâ evin içinde ya da çiftlikte, Drizzt'in görebildiğikadarıyla hareket eden tek kişi bile yoktu. Drow hepsini izledive her geçen saniye biraz daha endişelenmeye başladı.

Tanıdık bir vızıldama sesi onu düşüncelerinden anidenuzaklaştırdı.Elinde kalan tek palasını çekerek etrafına bakındı.Guenhwyvar"ı çağırabilecek olmayı diledi ama sonziyaretinden beri fazla zaman geçmemişti. Panterin, Drizzt'inyanında yürüyecek kadar güçlenmesi için bir gün daha astralboyutta dinlenmesi gerekiyordu. Çevresinde hiçbir şeygörmeyen Drizzt hemen, iki geniş gövdeli ağacın arasına,cinin hızına karşı kendini savunabileceği bir mevkiye yerleşti.

Kısa bir süre sonra vızıldama ortadan kaybolmuştu, cingörünürde yoktu. Drizzt, günün geri kalanını, çalılıklardailerleyerek, derin çukurlar kazarak ve tuzaklar hazırlayarak

Page 75: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

geçirdi. Eğer o ve cin bir daha dövüşeceklerse, drow, olayınsonucunu değiştirmeye kararlıydı.

Uzayan gölgeler ve batıdaki gökyüzünün kızıllığı, Drizzt'indikkatini yeniden Thistledown çiftliğine yönlendirmesineneden oldu. Derinleşen karanlığı kovmak için içeride hiçbirmum yakılmamıştı.

Drizzt daha da endişelendi. Cinin geri dönüşü ona sert birşekilde çevredeki tehlikeleri hatırlattı ve çiftliktesüregelmekte olan hareketsizlik, içine bir korku tohumuyerleştirdi, ki bu kısa zamanda büyük bir korku haline geldi.

Alacakaranlık geceye hakim oldu. Ay ortaya çıktı ve sabitbir hızla yükselmeye başladı.

Evin içinde hâlâ tek bir mum bile yanmamıştı,pencerelerden dışarı tek bir ses bile sızmıyordu.

Drizzt, çalıların arasından sıyrılarak hemen yakındaki arkabahçeye ulaştı.

Eve yaklaşmaya niyeti yoktu; sadece görebildiği kadarıylaöğrenmek istiyordu. Muhtemelen, Drizzt'in, çiftçilerinyakındaki kasabaya sığındıkları konusundaki şühelerinidoğrulayacak şekilde, atlar ve çiftçinin küçük arabası gitmişolacaktı.

Ağılın yanına gelip de, kırılan kapıyı gördüğünde, Drizztartık bunun doğru olmadığını biliyordu. Her adımındakorkusu biraz daha büyüyordu. Ağılın kapısından içeri bakıpatları ve arabayı gördüğünde şaşırmamıştı.

Page 76: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Arabanın yanında, kurumaya başlayan kendi kanıylaörtülmüş olarak, yaşlı kadın uzanıyordu. Drizzt onayaklaştığında, ölmüş olduğunu, keskin bir silahla öldürülmüşolduğunu anlamıştı. Anında aklı şeytani cine ve kendikaybolan palasına gitti. Arabanın arkasında diğer cesedibulduğunda başka bir yaratığın, daha güçlü birinin işin içindeolduğunu artık biliyordu. Drizzt, bu yarısı yenmiş ikincicesedi tanıyamadı bile.

Drizzt, ağıldan çiftlik evine tüm tedbiri bırakarak koşmayabaşladı. Mutfakta, Thstledown erkeklerinin cesetlerini buldu,ve büyük bir korkuyla, çocukların yataklarında fazlasıylasabit yattıklarını gördü. Genç cesetlere baktığında, drowusuçlulukla dolu yoğun ve şiddetli duygular sardı. Kum rengisaçlı erkek çocuğu gördüğünde kulaklarında "drizzit"kelimesi acı verici bir şekilde çınlamaya başladı.

Drizztin duygularındaki çalkantı, onun için çok fazlaydı.Bu lanetleyici "drizzit!" kelimesi karşısında kulaklarınıkapadı ama ses sonsuz bir şekilde yankılanıyor, onu lanetliyorve hatırlatıyordu.

Nefes alamadan, Drizzt evden koşarak uzaklaşmayabaşladı. Eğer evi daha dikkatli incelemiş olsaydı, ikiyebölünmüş ve kasaba halkı için yatağın altına bırakılmışpalasını bulabilirdi.

BÖLÜM 2

Page 77: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Uz. adımlarımda bana yol gösterici olması içintaşıyacağım. Bu, bence, vicdanın, gerçek varlık nedenidir.

Drizzt Do'Urden

Dünyada suçluluktan başka, omuzlara daha fazla yükbindiren başka bir şey var mıdır? Ben bu yükü fazlasıylahissettim, uzun yollar boyunca pek çok adımımda taşıdım.

Suçluluk, iki tarafı keskin bir kılıcı andırıyor. Bir tarafı,ondan korkanları kolaylıkla ahlaki bir yöne itiyor. Vicdanınsonucu olan suçluluk hissi ise, kötüleri, iyi insanlardan ayiriyor. Çıkarı olan bir durumda, bir droıu, ırkından ya dadeğil, birini rahatlıkla öldürebilir ve duygusal bir yüktaşımadan geçip gidebilir. Bir drow kiralık katil, günahişlemiş olmaktan korkabilir fakat kurbanı için gözyaşıdökmez.

İnsanlara -ve diğer iyi ırklarla, yeryüzü elflerine- görevicdandan kaynaklanan acı, çoğunlukla dışardan gelentehditlerden çok daha etkilidir. Bazılarına göre suçluluk -vicdan- Diyarlardaki ırklar arasındaki en büyük farklılıktır.

Ama ağır basan bu duygunun bir yanı daha var. Vicdan, herzaman mantıklı yargılamaya uymaz. Suçluluk her zamankişinin kendisine oluşturduğu bir yüktür ama her zaman doğrudeğildir. Menzoberranzan' dan Buzyeli Vadisi'ne uzananyolda, durum benim için böyleydi. Menzoberranzan'dan dışarıçıktığımda, benim yüzümden kurban edilmiş babam,Zaknafein için suçluluk duygusunu taşıyordum.Blingdenstone'a geldiğimde kardeşimin sakat bıraktığısvirfneblin, Behuar Dissengulp için suçluluk hissi

Page 78: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

duyuyordum. Pek çok yol boyunca, pek çok yük kendinigösterdi; beni izleyen yaratık tarafından öldürülen Clacker;benim tarafımdan öldürülen gnoller; ve de -en acısı- çiftçiler,o barghest eniği tarafından öldürülen basit çiftçi ailesi.

Mantıken, yaptıklarımdan dolayı suçlu olmadığımı,olanların benim etkimden uzak olduğunu, ya da gnollerleolduğu gibi, bazı durumlarda olması gerektiği gibidavrandığımı biliyordum. Ama mantık, suçluluğun ağırlığınakarşı etkisiz bir savunmaydı.

Zaman içinde, kendinden emin, güvenilir dostlarımındesteğiyle bu yüklerin pek çoğundan kurtuldum. Kimilerinihâlâ taşıyorum ve taşıyacağım. Bunun kaçınılmaz olduğunukabul ediyorum ve bu yükü ilerdeki

"Off, yeter, Fret," dedi uzun boylu kadın, beyaz cüppeli vebeyaz sakallı dwarfa, ellerini uzaklaştırarak. Parmaklarınıkalın, kahverengi saçlarının arasından geçirerek, belirgin birşekilde karıştırdı. "Çık, çık," diye yanıtladı dwarf, kadınınpelerinindeki kirli noktaya ellerini tekrar yaklaştırarak. Delicebir şekilde fırçalamaya başladı ama korucunun devam edenhareketleri fazla bir şey elde etmesini engelliyordu. "Neden,Bayan Falconhand, düzgün davranış üzerine birkaç kitapincelemenizin iyi olacağını düşünüyorum."

"Silverymoon'dan daha yeni geldim," diye yanıtladı DoveFalconhand umursamadan, odadaki uzun ve ciddi suratlıadama, diğer savaşçıya göz kırparak. "Yolda ister istemeztozlanıyorsun."

Page 79: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Neredeyse bir hafta evvel!" diye karşı çıktı dwarf. "Dünakşamki şölene gene bu pelerinle katıldınız!" Bu sırada dwarf,Dove'un pelerini ile uğraşırken kendi ipek cüppesinikirlettiğini farketti, bu felaket dikkatini korucudanuzaklaştırdı.

"Sevgili Fret," diye devam etti, parmağını yalayıp, olağanbir şekilde bunu cüppenin üstündeki lekeye sürerek, "senbakıcılar arasında en farklısısın."

Dwarfm yüzü kıpkırmızı oldu, ve parlak terliğini döşemeliyere vurdu.

"Bakıcı mı?" diye ufladı. "Denilmeli ki..." "De o zaman!"diyerek güldü Dove.

"Ben kuzeydeki en başarılı bilgeyim! Irklar arası şölenlerdeuygun davranışlar konulu tezim..."

"Ya da davranış kuralları eksikliği..." dedi Gabriel, kendinitutamamıştı. Dwarf ona acı bir ifade ile döndü, "en azındandwarfları ilgilendirdiği kadarıyla," diye bitirdi cümlesini uzunboylu savaşçı masum bir omuz silkişle.

Dwarf gözle görünür bir şekilde titriyor ve terlikleri sertyüzeye çarptıkça yüksek bir ses çıkartıyordu.

"Oh, sevgili Fret," dedi Dove, bir elini rahatlatıcı birşekilde omzuna koyup, iyi bir biçimde inceltilmiş sarısakalında gezdirerek.

Page 80: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Fred!" diye korucunun elini iterek karşılık verdi sertçeDwarf: "Fredegar!" Dove ve Gabriel bir an bakıştılar vesonradan dwarfin soyadını hep bir ağızdan gülerek söylediler."Rockcrusher!"(1)

(1) Kayakırıcı

"Fredegar Quilldipper(2) daha doğru olurdu!" diye eklediGabriel.Köpüren dwarfa bir bakmak, ayrılma zamanınınçoktan gelmiş olduğunu göstermekteydi, çantasını yüklendive yalnızca Dove'a göz kırpmak için duraklayarak odadandışarı fırladı.

(2) Mürekkep Hokkası ÇN Yaklaşık olarak, yapılan kelime oyunu böyleçevrilebilir.

"Yalnızca yardım etmek istemiştim." Dwarf elleriniimkansız derecede derin ceplerine gömdü ve başı aşağıyadüştü. "Ve yaptın da!" dedi Dove onu teselli etmekistercesine. "Demek istiyorum ki Helm Dwarffriend'inhuzuruna çıkacaksın," diye devam etti gururla Fret."Sundabar'ın Efendisini görmek için iyi görünmek gerek."

"Tabi ki öyle," diye kabullendi Dove. "Ama karşındagördüğün giymek zorunda olduğum kıyafet, Fret, yol boyuncakirlendi ve lekelendi. Korkarım ki Sundabar'ın Efendisikarşısında etkili bir görünüm sergileyemeyeceğim. O vekızkardeşim çok iyi dost olmuşlardı. Zayıf noktaya hamleyapma sırası Dove'a gelmişti, her ne kadar kılıcı pek çok deviakbabalara yem ettiyse de, güçlü korucu bu oyunudiğerlerinden daha başarılı oynuyordu.

Page 81: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ne yapmalıyım?" diye eğdi başını merakla bir yandan dadwarfa bakarak.

"Belki," diye kışkırttı. "Eğer bir..." Fret'in yüzü bu ipucu ileaydınlandı.

"Hayır." dedi Dove, derin bir iç çekişle. "Bunun için aslaseni zorlayamam." Fret mutlulukla, ellerini çırparak zıpladı."Tabi ki yapabilirsiniz, Bayan Falconhand! Tabi kiyapabilirsiniz!"

Heyecan içerisindeki dwarf odadan dışarı fırlarken, dahafazla gülmemek için Dove dudaklarını ısırdı. Fret'i süreklikışkırtıyor olmasına rağmen, Dove aslında küçük dwarfı çokseverdi. Fret, uzun yıllarını, Dove'un kızkardeşinin hükmettiğiSilverymoon'da geçirmiş ve o ünlü kütüphaneye pek çokkatkıda bulunmuştu. Fret, gerçekte iyi ve kötü, çeşitli ırklarınadetleri konusunda bilgisiyle tanınan bir bilgeydi, veyarıinsanlar konusunda bir uzmandı. Aynı zamanda iyi de birbesteciydi. Kaç kere, diye düşündü Dove, içten gelen bir neşeile, bir dağ eteğinde ilerlerken, dwarf tarafından bestelenmişneşeli bir melodiyi ıslıkla çalmıştı.

"Sevgili Fret," dedi korucu, fısıltıyla, dwarf, bir kolunaatmış olduğu ipek bir elbise ile -ama yere sürtünmemesi içindikkatlice katlanmış olarak!- ve diğer elinde mücevherler vebir çift şık ayakkabı, dudaklarının arasına sıkıştırmış olduğubir düzine iğne ve bir kulağından sarkan ölçü ipi ilegeldiğinde. Dove gülümsemesini sakladı ve bu mücadeleyidwarfa kaptırmış olmayı tercih etti. Helm Dwarffriend'inhuzurunda parmak ucunda, ipek kıyafeti ile, leydiliğin bir

Page 82: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

örneği olarak, yanında nefes nefese fakat gururla duran dwarfbilge ile duracaktı.

Tüm bu süre zarfında Dove biliyordu ki, ayakkabılarıvuracak ve acıtacak, elbisesi ise ulaşamayacağı bir yerdekaşıntı yaratmayı başaracaktı. Dove, elbiseye vemücevherlere bakarken, mevki görevi için yapılmasıgerekenler diye düşündü. Fret'in parıldayan yüzüne baktı vetüm bunların, yarattıkları sorunlara değeceğini fark etti.

Dostluk adına yapılması gerekenler, diye düşünceye daldı.

Çiftçi, duraklamaksızm bir günden beri at sürmekteydi; birkara elfin görülmesi her defasında, basit çiftçiler tarafındanbu şekilde karşılanırdı. Maldobar'dan çıkarken yanma iki atalmış; birini birkaç mil geride, iki kasabanın ortasındabırakmıştı. Eğer şanslı ise hayvanı, geri dönüş yolunda zarargörmemiş olarak bulabilirdi. Çiftçinin, gözdesi olan ikinci atyorulmaya başlamıştı. Gene de çiftçi eyerden aşağıya eğilmiş,bineği devam etmesi için mahmuzluyordu. Sundaba/ın, şehrinkalın duvarlarının üzerindeki gece gözcülerinin fenerlerigörünmeye başlamıştı.

"Dur ve adını söyle!" diye resmi bir şekilde kapımuhafızlarının komutanının seslenmesi duyuldu, at sürücüsüyarım saat kadar sonra ulaştığında.

Helm'in yardımcısını, kabul odasına ulaştıran uzun vedekore edilmiş koridorda takip ederken, Dove, destek içinFret'e yaslandı, korucu, elyardımı olmaksızın ipten yapılmışbir köprüyü geçebilir, hızla ilerleyen bir atın üstünde ölümcülbir isabetle okunu kullanabilir, üzerinde zincirden örülmüş

Page 83: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

zırhı ve ellerinde kılıcı ve kalkanı olmasına rağmen bir ağacatırmanabilirdi. Ama, tüm tecrübesi ve çevikliğine rağmen,Fret'in ayağını içine sıkıştırmış olduğu ayakkabılarla başaçıkamıyordu.

"Ve de bu elbise," diye fısıldadı Dove sıkıntıyla, bu hiç derahat olmayan kıyafetin, eğer kılıcını çekmesi gerekirse ya dasıkça nefes alırsa altı ya da yedi yerinden patlayacağınınbilinciyle. Fret, buruk bir şekilde ona baktı.

"Bu elbise, kesinlikle çok güzel..." diye kekeledi Dove,dwarfın huysuzlanmamasına dikkat ederek. "Gerçekten desana ne kadar müteşekkir olduğumu söyleyecek kelimebulamıyorum, sevgili Fret."

Bir kelimesine bile inandığına emin olmamasına rağmen,dwarfın gri gözleri parladı. Her iki şekilde de Fret, Dove'unkendisine, tavsiyelerine uyacak kadar değer verdiğinianlamıştı ve bu gerçek, onun önem verdiği tek şeydi.

"Binlerce özür dilerim, Leydim," diye bir ses duyulduarkadan. Tüm alay, koridorda ilerleyen gece görevlisini veyanındaki çiftçiyi görmek için arkalarına döndü.

"Lütfen komutan!" diye karşı çıktı Fret, protokolünihlaline. "Eğer leydinin huzuruna çıkmak istiyorsanız, öncekendinizi tanıtmalısınız. Ve ancak bu şekilde, kesinlikleböylece ve tabi eğer amir izin verirse..."

Dove, onu susturmak için elini omzuna götürdü. Adamınyüzüne işlemiş acil durum ifadesini tanımıştı, bu maceradanmaceraya koşan kahramanın pek çok kere gördüğü bir şeydi.

Page 84: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Lütfen devam edin, komutan," dedi. Fret'i memnun etmekiçin, "Kabulümüzün gerçekleşmesine az bir zaman var. ÜstatHelm'i bekletemeyiz."

Çiftçi cesurca ileri atıldı. "Kendi adıma binlerce özürdilerim, leydim," diye başladı, şapkasına endişe iledokunarak. "Ben Maldobar'da bir çiftçiyim, kuzeyde..."

"Maldobar'ı bilirim," dedi Dove. "Pek çok kere, orayıdağlardan seyrettim. İyi ve de kuvvetli bir topluluk." Çiftçi butanım karşısında mutlu oldu. "Ümit ederim ki, Maldobar'ınbaşına bir şey gelmemiştir."

"Henüz değil, leydim," diye yanıtladı çiftçi, "ama birsorunla karşılaştık, bundan şüphemiz yok." Durakladı vedestek almak için komutana baktı. "Drow."

Haber karşısında Dove'un gözleri irileşti. Konuşmaboyunca, sabırsızlıkla ayağını yere vuran Fret bile, durdu vedikkatini oraya yönlendirdi.

"Kaç tane?" diye sordu Dove.

"Gördüğümüz kadarıyla, bir. Bir öncü ya da casusolmasından korkuyoruz. İyi bir amaçla gelmediğinden de."

Dove başını sallayarak doğruladı. "Drowu kim gördü?"

"Önce çocuklar," diye yanıtladı çiftçi, Fret'in derin bir iççekmesini ve tekrar sabırsızca ayağını vurmasına yol açarak.

"Çocuklar mı?" diye homurdandı dwarf.

Page 85: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Çiftçinin güveni sarsılmamıştı. "Sonra da McGristle O'nugördü," diye ekledi

Dove'a bakarak, "ve McGristle çok şey görmüştür!""McGristle da neyin nesi?" diye ufladı Fret.

"Roddy McGristle," diye yanıtladı Dove, tatsızca, çiftçininaçıklamasından evvel. "Tanınmış bir ödül avcısı ve kürktuzakçısı."

"Drow, Roddy'nin köpeklerinden birini öldürdü," dedi çiftçiheyecanla, "ve neredeyse Roddy'i biçti! Tam üzerine bir ağaçdevirdi! Bu tecrübe ona, bir kulağına mal oldu."

Dove tam olarak çiftçinin ne hakkında konuştuğunuanlayamamıştı, ama aslında anlamasına da gerek yoktu.Bölgede bir kara elf görülmüş ve varlığı doğrulanmıştı, bukorucuyu harekete geçirmeye yeterliydi. Ayakkabılarınıçıkardı ve Fretin eline tutuşturdu, daha sonrayardımcılarından birine yol arkadaşlarını bulmasını, diğerineise Sundabar'ın Efendisine üzüntülerini iletmesini söyledi.

"Ama Leydi Falconhand!" diye bağırdı Fret.

"Eğlenceye ayıracak vakit yok," diye yanıtladı Dove veFret, O'nün belirgin heyecanından, Helm ile olan görüşmesiniiptal ettiği için çok da fazla mutsuz olmadığını anladı. Dahaşimdiden, kıvrılarak, muhteşem elbisesinin arkasındakikopçayı açmaya çalışıyordu.

"Kızkardeşin mutlu olmayacak." diye homurdandı Fret,çizmelerini vururken çıkan sesten daha gürültüyle.

Page 86: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Kızkardeşim uzun zaman önce çantasını bir kenarabıraktı," dedi sitemle Dove, "ama benimki hâlâ yolun kirinitaşıyor!"

"Tamamen," diye ağzında geveledi dwarf, hiç de yücelticiolmayan bir şekilde.

"Yani, geliyor musunuz?" diye sordu çiftçi umutla. "Tabiki," diye yanıtladı Dove. "Hiçbir saygıdeğer korucu, bir karaelfin varlığını görmezden gelemez! Üç yol arkadaşım ve benbu gece Maldobar'a doğru yola çıkacağız, fakat sizden buradakalmanızı dilerim, iyi çiftçi. Zor bir yolculuk geçirmişsiniz,bu çok belli, ve uykuya ihtiyacınız var." Dove meraklaetrafında göz gezdirdi, onra büzüştürdüğü dudaklarınınüzerine parmağım koydu.

"Ne?" diye sordu rahatsız olmuş dwarf.

Gözleri aşağı, Fret'e doğru kaydığında Dove'un yüzüaydınlandı. "Kara elfler konusunda pek az deneyimim var,"diye başladı, " ve yol arkadaşlarım, bildiğim kadarıyla, dahaönce biri ile hiç karşılaşmadı." Genişleyen gülümsemesiFret'in topukları üzerinde doğrulmasına yol açmıştı.

"Gel, sevgili Fret," dedi Dove, dwarfa mırıldanırcasına birsesle. Ayağı, döşemeli yerde belirgin bir ses çıkartarak, Fret'i,komutanı ve de Maldobarlı çiftçiyi, koridordan, Helm'inkabul salonuna götürdü.

Dove'un yönündeki ani değişim yüzünden Fret'in aklıkarışmış, bir an için umutlanmıştı. Dove, Helm ile, Fret'inefendisiyle, konuşmaya başlar başlamaz, beklenmeyen bu

Page 87: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

olaydan dolayı özür dileyip de, Maldobar'daki görev içinHelm'e yanında birini göndermesini istediğinde, dwarfanlamaya başlamıştı.

Ertesi sabah, güneş, doğu ufkunda yükselmeyebaşladığında, bir elf okçusu ile iki güçlü insan savaşçıyı daiçinde barındıran Dove'un grubu, Sundabar'ın ağırkapılarından, on milden fazla uzaklaşmışlardı.

"Uff!" diye homurdandı Fret, ortalık aydınlandığında.Güçlü bir Adbar midillisinin üzerinde, Dove'un yanındailerliyordu. "Bak, çamur nasıl da güzel kıyafetlerimikirletmiş! Kesinlikle bu hepimizin sonu olacak! Tanrılarınunuttuğu bu yolda kirli bir şekilde öleceğiz!"

"Bunun hakkında bir şarkı kaleme al," diye önerdi Dove,diğer üç yoldaşının yüzünde oluşan gülümsemeye cevapolarak. "Adı da, Tozdan Boğulan Beş Maceracının Baladı,olsun."

Fret'in öfkeli bakışı, yalnızca Dove kendisine, HelmDwarffriend'in, Sundabar'ın Efendisinin, O'nu bir yol şiiriyazmakla görevlendirdiğini hatırlatmasına kadar sürdü.

Dove'un grubunun Maldobafa doğru yola çıktığı sabah,Drizzt de kendi yolculuğuna başlamıştı. Önceki akşambuldukları karşısındaki ilk korku azalmamıştı, ve drow bununhiç azalmayacağından korkuyordu, ama Drizzt'indüşüncelerine bir başka duygu da karışmıştı. Masum çiftçilerve çocukları için yapacak hiçbir şeyi yoktu, ölümlerininintikamını almak dışında. Bu düşünce Drizzt için mutlulukverici değildi; Karanlıkaltı'nı ve umduğu kadarıyla vahşeti de

Page 88: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

geride bırakmıştı. Aklında, hâlâ net olarak görülen katliamınsonucunda, Drizzt adalet için yalnızca palasına bakabiliyordu.

Drizzt katilin peşine düşmeden önce iki önlem aldı.Öncelikle, çiftlik arazisinde evin arkasına doğru sürünerekçiftçilerin kırık bir saban demirini koydukları yere ulaştı.Metal bıçak ağırdı, ama kararlı drow, rahatsızlığınıdüşünmeksizin onu uzağa taşıdı.

Drizzt, daha sonra Guenhwyvar'ı çağırdı. Panter gelip deDrizzt'in endişeli ifadesini görür görmez, tetikte bir şekildeyere çömeldi. Guenhwyvar, o ifadeyi ve astral boyuta geridönene kadar bir savaşla karşı karşıya kalacağını anlayacakkadar uzun bir süre Drizzt'in yanında kalmıştı.

Şafaktan önce yola çıktılar, Guenhwyvar, Ulgulu'nunumduğu gibi kolaylıkla barghestin izini takip ediyordu.Drizzt'in yüklendiği saban demiri ile ağır fakat sabit bir hızlayürüyorlardı ve Drizzt uzaktaki vızıltı sesini duyduğunda, buağırlık veren nesneyi yanına almakla doğru bir şey yaptığınıanlamıştı.

Gene de, sabahın geri kalanı olaysız geçmişti. Patika, yolarkadaşlarını kayalık bir dereye ve çeşitli yüksekliktekayalıklara ulaştırmıştı. Drizzt, kayalığı tırmanmak ve desaban demirini arkada bırakmak zorunda kalacağındankorkuyordu ama az sonra yamaçtan yukarı çıkan dar birpatikanın farkına vardı. Yukarı çıkan patika, tepeninyamacının etrafında keskin ve belirsiz dönüşler karşısındakolay bir ulaşım sağlıyordu. Araziyi avantajına kullanmakisteyen Drizzt, Guenhwyvar'ı önden gönderdi ve kendi başına,

Page 89: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

saban demirim çekerek ve çıplak tepede her türlü tehlikeyeaçık olarak ilerlemeye başladı.

Bu his, Drizzt'in lavanta rengi gözlerindeki, belirgin birşekilde gnoll pelerinin altında bir yerlerde yanan alevindumanlarını dindirmeye yermedi. Aşağıda kayalık dereyigörüp de sinirleri bozulduğunda, çiftçileri düşünmesiyetiyordu. Kısa bir süre sonunda, aşağıdaki patikalardanbirinde, beklediği vızıltı sesini duyduğunda, Drizzt, yalnızcagülümsedi.

Vızıltı, kısa sürede arkasında belirdi. Drizzt arkasınıtepenin duvarına verdi ve hızla, cinin hızlı hareketleriyleyaklaşmasını takip ederek, palasını çıkardı.

Tephanis, drowun arkasında hızla belirdi ve hızla sallananpalasının defansif hareketlerinin arasından bir boşluk bulmayaçalışarak, kamasını ileri doğru ilerletmeye başladı. Cin,Drizzt'in bir adım ötesinden giderek, aniden ortadankaybolmuş ama bir omzundan yaralayarak, 'puan' almayıbaşarmıştı.

Drizzt yarayı inceledi ve bunun ufak bir talihsizlikolduğunu kabullenerek, cesurca başını salladı. Bu körelticisaldırıyı savuramayacağını ve de bu ilk vuruşa izin vermenin,sonunda zafer kazanması için gerekli olduğunu biliyordu.Patikanın ilersinden gelen bir kükreme sesi, Drizzt'in tekraralarma geçmesini sağladı. Guenhwyvar, cinle karşılaşmış vebu cinin hızına erişebilecek hızlı pençeleri ile, hiç şüphesiz kicini gerisin geri yollamıştı.

Page 90: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, tekrar sırtını duvara vererek, vızıltı sesininyakınlaşmasını izledi. Cin köşeden döner dönmez, Drizzt,palası hazır bir şekilde, dar patikaya atladı. Drowun diğer eli,daha az göze çarpıyor, ve sabit bir şekilde metal bir nesneyi,çıkışı kapatmak için eğmek üzere tutuyordu.

Hızlanan cin, duvara doğru yönlendi ve Drizzt'in farkınavardığı kadarıyla, paladan korunacak kadar becerikli idi. Amahedefine, dar bir açıdan bakmasından dolayı, Drizzt'in ötekielinin farkına varmamıştı.

Drizzt, cinin hareketlerini güçlükle takip ediyordu, amaaniden gelen "Bong!" sesi ve yaratık saban demirineçarptığında elinde hissettiği keskin titreşim, dudaklarındatatmin olmuş bir gülümseme oluşturdu. Saban demirinielinden bıraktı ve kendinden geçmiş cini, boğazındanyakalayarak havaya kaldırdı.Cin, keskin hatlı yüzündekisersemlikten kurtulduğu sırada, sanki uzun ve sivri kulaklanyüzünün diğer tarafında imiş gibi görünürken, Guenhwyvar,kavisli yoldan oraya ulaşmıştı.

"Sen nasıl bir yaratıksın?" diye sordu Drizzt, daha evveldengnollerle anlaşmasını sağlayan goblin dilinde. Şaşkınlıkla,cinin kendisini anladığını, fakat yüksek tonlu, karmaşıkcevabını anlayamadığını gördü.

Cini susturmak için sallayarak, hırladı, "Teker teker konuş!Adın ne?" "Tephanis," diye yanıtladı cin, kızgınlıkla.Tephanis, bacaklarını saniyede yüz kere hareket ettirebilirdi,ama havada asılı iken bunun hiçbir faydası yoktu. Cin aşağıyakaya çıkıntısına doğru baktı ve orada saban demirinin yanındaduran kamasını gördü.

Page 91: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizt'in palası hızla hareketlendi. "Çiftçileri sen miöldürdün?" diye sordu kabaca. Neredeyse cinin birbirini takipeden kahkahaları karşısında vuracaktı.

"Hayır," dedi Tephans hızla.

"Kim yaptı?"

"Ulgulu!" diye açıkladı cin. Tephanis, patikayı işaret etti veağzından heyecan dolu kelimeler döküldü. Drizzt, bazılarınıanlamayı başarmıştı, "Ulgulu...bekliyor...yemek," bunların enrahatsız edici olanlarıydı.

Drizzt, yakalamış olduğu cini ne yapacağını bilemiyordu.Tephanis, Drizzt'in güvenle başa çıkamayacağı kadar hızlıydı.Birkaç adım ötede, sakince oturan Guenhwyvar/a baktı, amapanter yalnızca esnedi ve gerindi.

Drizzt, Tephanis'in bu senaryodaki konumunu anlamak içintam yeni bir soru soracakken, kibirli cin, bu karşılaşmadanyeteri kadar nasibini aldığına karar verdi. Drizzt'in karşılıkveremeyeceği bir hızla ellerini hareket ettirerek,ayakkabılarına uzandı, bir başka bıçak çekerek, onu Drizzt'inzaten yaralı olan bileğine sapladı.

Kibirli cin, bu sefer, rakibini küçümsemişti. Drizzt cininhızına erişemez, ufak kamayı takip bile edemezdi. Ama yarasıne kadar acı verirse versin, Drizzt'in öfkesi acıyıdüşünmeyecek kadar yoğundu. Cinin yakasını sıkıca tutarak,palasını saplarcasma hareket ettirdi. Hareket kabiliyetinin bukadar limitli olmasına rağmen, Tephanis, bunları savacakkadar, hızlı ve çevikti, ki bu sırada delicesine gülüyordu.

Page 92: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cin, Drizzt'in koluna sapladığı bıçakla, karşı saldırıdabulundu. Sonunda Drizzt, Tephanis'in karşı koyamayacağı,onun tüm avantajını yok edecek bir taktik geliştirdi.Tephanis'i duvara çarptı ve kendinden geçmiş yaratığı,uçurumdan aşağı fırlattı.

Bir süre sonra, Drizzt ve Guenhwyvar, kayalık bir yamacındibindeki bir çalılıkta çömeldiler. Tepede, dikkatliceyerleştirilmiş çalıların ve dalların ardında bir mağara vardı, vesıklıkla, dışarı goblin sesleri yayılıyordu.

Mağaranın bitişiğinde, meyilli alanın yanında, dik bir inişvardı. Mağaranın arkasında, dağ daha da dik bir açıylayükseliyordu. İzler, her ne kadar kayalık zeminde azalsalarda, Drizzt ve Guenhwyvar'ı bu noktaya ulaştırmıştı; çiftçilerikatleden yaratığın bu mağarada olduğu aşikardı.

Drizzt, yeniden, çiftçilerin ölümünün intikamını almakkonusunda, kendiyle tartıştı. Daha medeni bir şekilde adaletinsağlanmasını, kanuni bir mahkemeyi tercih ederdi, ama neyapmalıydı? Kesinlikle, şüpheleri ile, kasabadaki insanlara yada başkasına gidemezdi. Çalılıkta çömelmiş bir şekilde,Drizzt bir kez daha çiftçileri düşündü, kum rengi saçlıçocuğu, daha kadınlığa varmamış tatlı kızı, ve böğürtlenliktesilahsız hale getirdiği genç adamı. Drizzt, nefes alışınıdüzenlemek için sıkı bir mücadele veriyordu. VahşiKaranlıkaltı'nda bazen kendini, içgüdüsel ihtiyaçlarına teslimederdi, sert ve ölümcül bir şekilde savaşan karanlık tarafına,ve Drizzt bir kez daha, ikinci benliğinin içinde yoğunlaştığınıhissediyordu. Başlangıçta, bu öfkeyi dindirmeye çalıştı, amasonra aldığı dersleri düşündü, içindeki bu karanlık taraf,yaşam aracı, tamamıyla kötü değildi.

Page 93: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gerekliydi.

Fakat, Drizzt bu içinde bulunduğu durumun dezavantajınıbiliyordu. Kaç düşmanla karşılaşacağını ya da bunların ne türyaratıklar olduğunu bilmiyordu. Goblinleri duymuştu amaçiftlik evindeki katliam, daha güçlü bir yaratığın işin içindeolduğunu gösteriyordu. Drizt'in doğru yargısı, ona oturupizlemesini, düşmanları hakkında daha fazlasını öğrenmesinisöylüyordu.

Başka bir anlık hatırlama, çiftlik evindeki manzara, onunbu yargısını bir kenara itti. Bir elinde pala, diğerinde cininkaması, Drizzt, meyilli tepede ilerlemeye başladı. Mağarayaulaştığında yavaşlamadı, yalnızca çalıları bir kenara itti vedümdüz ilerledi.

Guenhwyvar, drowun bu kararlı hareketi karşısındaşaşırarak, arkada kaldı ve arkadan izledi.

Tephanis, yüzüne sürünen serin havayı hissetti ve bir aniçin bir rüyanın keyfini sürdüğünü düşündü. Fakat, cin buyanılgısından hızla uzaklaştı ve hızla yere yakınlaştığınıfarketti. Şansına, Tephanis, yamaçtan pek uzak değildi.Düşüşünü yavaşlatmak için, sürekli bir uğultu sesi çıkaracakşekilde, ellerini ve ayaklarını etrafında çevirmeye ve de ellerive ayaklarıyla yamaca vurmaya çabaladı. Bu sırada, belki deonun kurtulmasını sağlayacak tek şey olan, yükselmebüyüsünün sözlerini söylemeye başladı.

Büyünün, cinin vücudunu etki altına alması için acı dolubirkaç saniye geçti.

Page 94: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Yere, gene de hızla çarpmıştı, fakat yaralarının az olduğunufarketti.

Tephanis, kendine göre, yavaşça bir şekilde durdu veüstündeki tozu silkeledi. İlk düşüncesi gidip, Ulgulu'yuyaklaşan drow konusunda uyarmaktı, ama hemen bunu tekrargözden geçirdi. Zamanında uyarmak için mağara yerleşiminekadar yükselme büyüsü yapamazdı, ve yamaç yüzeyindeyalnızca tek bir yol vardı; drowun üzerinde olduğu.

Tephanis'in onu bir daha görmeye niyeti yoktu.

Ulgulu, izlerini saklamaya çalışmamıştı. Kara elf,barghestin ihtiyaçlarına hizmet etmişti; şimdi kendisiniolgunluğa ulaştırabilecek ve Gehenna'ya dönmesine irnkantanıyacak Drizzt'i yemek niyetindeydi.

Ulgulu'nün iki goblin muhafızı, Drizzt'in girişineşaşırmamışlardı. Ulgulu, onlara drowu beklemelerini ve onugiriş odasında, barghest gelene ve onunla ilgilenene dekoyalamalarını söylemişti. Goblinler, hızla konuşmalarınıkestiler, mızraklarını perdeden geçişi engelleyecek şekildealçaltıp, göğüslerini şişirerek, Drizzt yaklaşırken, aptalca,efendilerinin emirlerini uyguladılar.

"Kimse içeri girmeyecek..." diye söze başladı biri, ama,Drizzt'in palasının tek bir darbesiyle, her iki goblin deyaralanan boğazlarını tutarak, yere yuvarlandılar.Mızraklardan oluşan bariyer yere düştü ve Drizztyavaşlamadan, perdenin örttüğü odaya daldı.

Page 95: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Odanın ortasında Drizzt, düşmanını gördü. Kızılderisi vedev boyuyla, barghest, yüzünde kendinden emin birgülümsemeyle, kollarını kavuşturmuş bekliyordu.

Drizzt, kamasını fırlatarak, arkasından saldırıya geçti. Buatış drowun hayatını kurtarmıştı, çünkü, düşmanınınbedeninin içinden geçip gittiğinde, Drizzt, tuzağı gördü. Amagene de, hızını kesememişti, palası görüntünün içindenkesecek hiçbir şey bulamadan geçti.

Gerçek barghest, odanın arka tarafında kayadan yapılmıştahtın arkasındaydı. Büyü repertuarındaki farkedilirgüçlerinden birini kullanarak, Kempfana, drowu istediği yeregetirmek için, odanın ortasına kendi görüntüsünü yansıtmıştı.

Anında, Drizzt'in içgüdüleri ona tuzağa düştüğünü söyledi.Karşısındaki gerçek bir canavar değil, onu açıkta her türlütehlikeye mağruz kalacak şekilde kalmasını sağlamak içinyaratılmış bir görüntü idi. Oda, pek az eşya ile döşenmişti;yakınlarda arkasına saklanabileceği hiçbir şey yoktu.

Drowun tepesinde havada duran Ulgulu, hafifçeparıldayarak, arkasına indi.

Plan mükemmeldi ve hedef tam olması gereken yerdeydi.

Mükemmel bir şekilde savaşmak için biçimlendirilmişrefleksleri ve kaslarıyla, arkasındaki varlığı farketti ve Ulguluağır bir yumruk atacağı sırada, önüne, görüntünün içine daldı.Barghestin kocaman eli yalnızca Drizzt'in saçını çekiştirmişti,ama bu bile neredeyse, drowun kafasının yana doğru kopmasıiçin yeterliydi.

Page 96: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, atladığı sırada vücudunun bir kısmını döndürüp,ayağıyla kendini çevirerek Ulgulu'ya döndü. Karşısında,görüntüden daha büyük bir yaratık duruyordu, ama bu öfkelidrowu altetmeye yetmedi. Gergin bir tel gibi, Drizzt, gerisingeriye bargheste saldırdı. Ulgulu, beklemediği ıskalamanınetkisinden daha kurtulamadan, Drizzt'in tek palası, karnına üçkere saplanmış ve de yanağında ufak bir delik açmıştı.

Barghest, öfke ile gürledi ama kötü bir şekildeyaralanmamıştı, çünkü Drizzt'in drow yapımı silahı drowunyeryüzünde geçirdiği zaman süresince büyüsünü kaybetmiştive Gehenna'nın yarıklarından gelen bir yaratığa, yalnızca -Guenhwyvar'ın pençe ve dişleri gibi- büyülü silahlar zararverebilirdi.

Koca panter, Ulgulu'nun kafasının arkasına, barghestiyüzüstü yere düşürecek bir hızla vurmuştu. Ulgulu,Guenhwyvar kafasını parçalarken duyduğu türde bir acıyı hiçhissetmemişti.

Odanın arkasından gelen kıpırdanma sesini duyunca, Drizztoraya yöneldi.

Kempfana, kafa tutan bir bağırtıyla, tahtın arkasındansaldırıya geçmişti.

Biraz büyü ortaya koyma sırası Drizzt'teydi. Kızılderilibarghestin yolunun üzerine bir karanlık küresi attı ve elleri vedizleri üzerine çömelerek içine daldı. Yavaşlatmayıbaşaramadığı Kempfana kükredi, ve mıhlanmışça durandrowun göğsüne, Drizzt'in nefesini kesecek bir tekme atarak,yüklendi ve karanlığın öteki tarafına düşürdü.

Page 97: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kempfana, kendine gelmek için kafasını salladı ve ayağakalkmak üzere ellerini yere koydu. Hiç vakit geçirmeden,Drizzt barghestin arkasına geçmiş, acımasız palasıyla vahşicevuruyordu. Kan, Kempfana drowu arkasından savuracak gücütoplayana kadar, bütün saçlarını kaplanmıştı. Rahatsızlıklaayakların üzerinde doğruldu ve yüzü drowa bakacak şekildedöndü.

Oda boyunca, Ulgulu kıvrandı, devrildi, yuvarlandı vebüküldü. Panter, devin hantal karşı ataklarına göre çokhızlıydı. Ulgulu'nun yüzü bir düzine kadar derin yara ilekaplıydı ve artık Guenhwyvar'ın dişleri devin ensesindekilitli, dört ayağı da devin arkasını tırmalıyordu.

Fakat, Ulgulu'nun bir başka seçeneği daha vardı. Kemiklerçatırdadı ve yeniden biçimlendi. Ulgulu'nun yaralı yüzükorkunç köpek dişleri ile kaplı uzun bir hortuma dönüştü.Devin her yanında fışkıran kalın kıllar, Guenhwyvar'ın pençesaldırılarını püskürtüyordu. Sopa gibi kullandığı kolları,tekmeleyen pençelere dönüştü.

Guenhwyvar devasa bir kurtla savaşıyordu ve panterinavantajı kısa sürmüştü.

Kempfana Drizzt'e duymaya başladığı saygı ile içerisüründü. "Sen, hepsini öldürdün," dedi Drizzt goblin dilinde,kızılderili barghestin ilerlemesini durduran soğuk bir sesle.

Kempfana aptal bir yaratık değildi. Barghest, drowunsesindeki patlayan öfkenin farkına varmış ve palasının keskinsoğukluğunu hissetmişti. Kempfana dümdüz içeri girmemesigerektiğini biliyordu, o yüzden bir kez daha dünya dışı

Page 98: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

güçlerini ortaya koydu. Portakal rengi gözünün kırpılış süresiiçinde, kızılderili barghest ortadan kaybolmuş, boyutlar ötesibir kapının içinden geçerek, Drizzt'in arkasında belirmişti.

Kempfana kaybolur kaybolmaz, Drizzt içgüdüsel olarakyana çekildi. Oysa, Drizzt'in sırtına inen ve onu odanın ötetarafına fırlatan saldırı beklediğinden çok önce geldi. Drizztduvarlardan birinin dibine çarptı ve dizlerinin üzerindedoğrularak nefes almaya çalıştı.

Kempfana bu kez dümdüz ilerledi; drow duvara gidenyolun yarısında uzanabileceğinden fazla bir mesafede palasınıdüşürmüştü.

Neredeyse, Guenhwyvar'ın iki katı büyüklüğündeki kocabarghestkurt, etrafında döndü ve panteri iki tarafındanyakaladı. Koca çenesi, Guenhwyvar'ı yüzü ve boğazındanyakalamaya çalışırken, panter onları uzakta tutmak içinkollarıyla vuruyordu. Guenhwayr kurdun karşısında eşitşartlarda bir mücadeleyi kazanacağını ummuyordu. Panterinelindeki tek avantaj, hareket kabiliyeti idi. Kara saplı bir okgibi, Guenhwyvar kurdun altından perdeye doğru atıldı.

Ulgul uludu ve, perdeyi yırtıp öne atılarak azalan günışığına doğru atıldı.

Ulgulu perdeyi delip geçtiğinde Guenhwyvar mağaradançıkmış, girişteki kayalıklara atlamıştı. Büyük kurt dışarıçıktığında, panter yeniden Ulgulu'nun sırtına atladı vepençelemeye, boydan boya parçalamaya devam etti.

Page 99: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Çiftçileri Ulgulu öldürdü, ben değil," diye gürlediKempfana yaklaşırken. Drizzt'in palasını odanın öteki tarafınatekmeledi. "Ulgulu seni -gnollerini öldüreni- istiyor. Ama seniben öldüreceğim drow savaşçı. Hayat gücünle besleneceğimve böylece güç kazanacağım!"

Hâlâ nefes almaya çalışan Drizzt, bu sözleri güçlükleduydu. O anda ona belirgince görünen tek şey, ölü çiftçileringörüntüsüydü; ona cesaret veren görüntüler. Barghest yaklaştıve Drizzt, ona saldırganca bir bakış fırlattı, kararlı, drowunbelirgin bir şekilde içinde bulunduğu umutsuz durumdanetkilenmeyen bir bakış.

Bu kısık ve yanan bakışlar karşısında Kempfana tereddütetti, ve barghestin bu tereddütü, Drizzt'e ihtiyaç duyduğuzamanı sağladı. Daha önce de dev yaratıklarla, özellikle dekancalı dehşetlerle savaşmıştı. Bu karşılaşmaları hep Drizzt'inpalaları bitirmişti ama her zaman, başlangıçta, sadece kendivücudunu kullanmıştı. Sırtındaki acı, yükselmekte olan öfkesiile boy ölçüşemezdi. Çömelmiş vaziyette durarak, duvardanileri atıldı ve Kempfana'nın bacaklarının dibine inerek,etrafında dönüp dizine tutundu.

Kempfana, ilgisizce, sıçramakta olan drowu yakalamak içineğildi. Drizzt, tutunacak bir yer bulacak kadar devinellerinden kurtulmayı başardı. Kempfana, hâlâ bu saldırıları,ufak bir talihsizlik olarak nitelendiriyordu. Drizzt, barghestindengesini bozduğunda, Kempfana bilinçli bir şekilde, ufaktefek elfi ezmek için yere devrildi. Fakat Drizzt, bir kez dahabargheste göre daha hızlı hareket etmişti. Devrilmekte olandevin altından etrafında dönerek kurtuldu, ayaklarını kendialtına alarak, odanın öteki tarafına koşturmaya başladı.

Page 100: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır, yapamazsın!" diye kükredi Kempfana, öncesürünerek daha sonra da koşturarak. Drizzt tam palasınıaldığında, etrafını dev kollar sardı ve kolayca yerden havayakaldırdı.

"Parçalayıp, ısıracağım!" diye gürledi Kempfana vegerçekten de Drizzt kaburgalarından birinin kırılma sesiniduydu. Ufak kıpırtılarla yüzünü düşmanına döndürmeyeçalıştı, sonra bu fikrinden vazgeçip, kılıç tutan kolunukurtarmak üzerine yoğunlaştı.

Başka bir kaburga daha kırıldı; Kempfana'nın koca kollarıdaraldı. Bu denli güçlü bir düşmanın enerjisini, Drizzt'inhayat gücünü emerek, olgunlaşması yolunda nasıl bir kazançsağlayacağını düşünen barghest, drowu yalnızca öldürmekistemiyordu.

"Isıracağım, drow," diye güldü dev. "Ziyafet!"

Drizzt, çiftlik evinde gördüklerini düşünerek kazandığıgüçle palasını iki eliyle yakaladı. Silahı tutuşunu gevşetti vekafasının arkasından kılıcını sapladı. Kılıç, Kempfana'nınistekle açılmış ağzına saplanmış ve gırtlağına dek girmişti.

Drizzt, onu burktu ve etrafında çevirdi.

Kempfana delicesine savruldu, Drizzt'in kasları veeklemleri bu yük karşısında neredeyse parçalanacaktı. Fakat,drow tekrar odak noktasını, palasının sapını buldu, ve burkupçevirmeye devam etti.

Page 101: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kempfana, anlaşılmaz sesler çıkararak yere düşmeyebaşladı ve onu ezmeye çalışarak Drizzt'in üzerine doğruyuvarlandı. Drizzt'in bilincini acı kaplamaya başlamıştı.

"Hayır!" diye bağırdı, yatağında katledilen kum saçlıçocuğun görüntüsüne asılarak. Drizzt, kılıcını burkupdöndürmeye devam etti. Boğazını dolduran kanın arasındanduyulan tiz bir nefes sesi ile çıkardığı garip sesler devamediyordu. Tepesindeki yaratık artık hareket etmediğinde,Drizzt, bu savaşın kazanıldığını anlamıştı.

Drizzt, yalnızca kıvrılıp, düzgün nefes almak istiyordu,ama kendine henüz bitmediğini söyledi. Kempfana'nınaltından sürünerek çıktı, kanı, kendi kanını dudaklarındansildi, hızla palasını Kempfana'nın yüzünden çekip kurtardı vekamasını geri aldı.

Yaralarının ciddi olduğunu, hemen onlarla ilgilenmezseölümcül olabileceklerini biliyordu. Nefesi zorlukla, kanlı birşekilde geliyordu. Oysa bu onu endişelendirmedi, çünkü,çiftçileri öldüren yaratık, Ulgulu, hâlâ yaşıyordu.

Guenhwyvar, yeniden mağaranın girişinin üzerinde dik birkayalıkta dar bir yer bularak, dev kürtün üzerinden atladı.Ulgulu hırlayarak, etrafında döndü ve pantere doğru,pençeleri ile saldırarak ve de daha yükseğe çıkma umudu iletaşlardan meyil alarak, pantere doğru atladı.

Guenhwyvar, barghestkurtun tepesinden atladı, hemendönerek Ulgulu'nun sırtını tırmaladı. Kurt döndü fakat,Guenhwyvar yeniden kayalığa atlamıştı.

Page 102: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bu, Guenhwyvar'ın vurduğu sonra da uzaklaştığı vurkaçoyunu uzunca bir süre devam etti. En sonunda kurt, panterinuzaklaşışını sezdi. Ulgulu, devasa çenesi ile atlamakta olanpanteri yere indirdi. Guenhwyvar, hareketleriyle kurtulmayıbaşardı, ama dik bir uçurumun kenarına gelmişti.

Ulgulu, panterin tepesinde kaçış yolunu kapatmıştı.

Dev kurt bir burgu hareketi ile Guenhwyvar'ı arkaya doğruitmeye başladığında, Drizzt, mağaradan çıkmıştı. Uçurumdanaşağı çakıl taşları yuvarlanıyordu; panterin arka ayaklarıkaydı ve sonra kayalıklara tekrar tutunmak için hareketlendi.Drizzt, kudretli Guenhwyvar'ın bile, barghestkurtun ağırlığıve gücüne dayanamayacağını biliyordu.

Drizzt, anında, büyük kurdu, zamanında Guenhwyvar/danuzaklaştıramayacağını anladı. Oniks figürünü çıkarttı vemücadelenin gerçekleştiği yerin yakınına fırlattı."Guenhwyvar, git!" diye emretti.

Guenhwyvar, normalde efendisini böyle bir tehlike anındaterketmezdi, ama panter, Drizzt'in kafasından geçenianlamıştı. Ulgulu, ilerlemeye, kararlı bir şekildeGuenhwyvar'ı uçurumdan aşağı atmak için çabalamayadevam ediyordu.

Ama sonra yaratık, zorlukla seçilen bir buharı itmeyebaşladı. Ulgulu, öne atılarak, daha fazla taş ile oniks figürüuçuruma düşürerek, çılgınca pençe atmaya başladı. Dengesiniyitirmiş, tutunacak yer bulamamıştı, ve az sonra Ulgulu dadüşüyordu.

Page 103: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kemikler yeniden çatırdadı ve de köpeksi tüy seyrekleşti;Ulgulu bu haliyle bir yükselme büyüsü yapamazdı.Umutsuzca, goblinimsi görüntüsüne konsantre olmayabaşladı. Kürtün yüzü, düz bir yüze dönüşerek kısaldı;pençeler kalınlaşarak kollara dönüştü.

Yarı dönüşmüş yaratık başaramayıp, kayalığa çarptı.

Drizzt kenardan inerek, yükselme büyüsü ile kayalıkduvara bitişik olarak aşağı inmeye başladı. Daha önce olduğugibi, büyü kısa bir sürede sona erdi. Drizzt, çarparak, geridekalan beş altı metrelik mesafeyi ellerini kullanarakyavaşlatmaya çalıştı ve zemine sert bir iniş yaptı. Barghest'inbirkaç adım ötede titrediğini ve kendini savunmak için ayağakalkmaya çalıştığını gördü, ama karanlık onu kapladı.

Bir süre sonra gökgürlemesini andıran bir sesle kalktığındane kadar süre geçtiğini bilemiyordu. Karanlık ve bulutlu birgeceydi. Yavaşça, karşılaşmanın hatıraları şaşırmış veyaralanmış drowa geri döndü. Yanında kayalıkta yatanUlgulu'yu gördüğünde rahatladı, yan goblin yarı kurt, vebelirgin bir şekilde ölü...

Geriden, mağaranın olduğu yerden gelen ikinci bir gürültü,Drizzt'in, yüzünü tepesindeki uçurum kenarına döndürmesineneden oldu. Orada, av gezisinden geri dönen ve etrafındagördüğü katliamdan çılgına dönmüş Lagerbottoms duruyordu.

Ayaklarının üzerinde doğrulmaya çalıştığında, Drizzt,bugün bir dövüşe daha giremeyeceğini biliyordu. Bir an içinetrafında göz gezdirdi, oniks figürü buldu ve cebine attı.Guenhwyvar konusunda pek endişeli değildi. Panteri daha

Page 104: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tehlikeli durumlar içinde görmüştü; bir büyülü değneğinpatlaması sırasında, toprak boyutunda öfkeli bir element ile,ve hatta asitten oluşmuş bir göle düşmüş şekilde. Figür, zarargörmemiş görünüyordu, ve Drizzt, o anda, Guenhwyvar'inastral boyuttaki evinde rahatça dinlendiğini biliyordu.

Fakat Drizzt, böylesi bir dinlenmeyi göze alamazdı. Dahaşimdiden dev, kayalık duvardan inmeye başlamıştı bile.Ulgulu'ya son bir bakış fırlattığında, Drizzt, katledilençiftçilerin acı hatırasını dindirebilecek kadar güçlü olmayanbir öç duygusu yaşadı. Yola koyuldu, vahşi dağlara doğru,devden ve suçluluk duygusundan uzaklaşarak.

5

Ve Bilmeceler

Thistledown'un komşularından biri, onların terk edilmişdurumdaki çiftliğine gittiğinde, katliamın ardından bir güngeçmişti. Ölümün kokusu, daha evin veya ağılın içine gözgezdirmeden, ziyarette bulunan çiftçiyi katliam konusundauyarmıştı.

Bir saat sonra, yanında Vali Delmo ve pek çok silahlı çiftçiile geri döndü. Thistledownların evini ve bahçeyi dikkatlicesürünerek geçtiler ve de korkunç koku ile mücadele etmekiçin yüzlerini kumaş parçaları ile kapattılar.

"Bunu kim yapabilir?" diye sordu vali. "Nasıl bir yaratık?"Sanki yanıt verirmişcesine çiftçilerden biri, elinde kırık birpala ile yatak odasından çıkıp mutfağa girdi.

Page 105: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bir drow silahı mı?" diye sordu çiftçi. "McGristle'ıbulmalıyız."

Delmo tereddüt etti. Sundabar'dan gelecek grubu bugünlerde bekliyordu, ve ünlü korucu Dove Falconhand'indurumu sert ve kontrol edilemeyen dağ adamından daha iyiidare edeceğini düşünüyordu.

Fakat, tartışma hiç başlamadı, çünkü bir köpeğin sesievdekileri McGristle'ın geldiği konusunda uyarmıştı. İri vekirli adam, yüzünün yanı korkunç bir şekilde yaralı ve dekurumuş kanla kaplı olarak içeri girmişti.

"Drow silahı!" diyerek tükürdü, silahı belirgin bir şekildetanıyarak. "Bana karşı kullandığıyla aynı!"

"Korucu, kısa zamanda gelecek," diye söze başladı Delmoama McGristle dinlemedi bile. Odanın içinde ve sonrayanındaki odada dolaşarak, cesetleri ayağıyla hareket ettirip,ufak detayları incelemek için eğilerek dolandı.

"Dışardaki izleri gördünüz mü," diye yorumda bulunduMcGristle sonunda.

"Sanırım, iki çift."

"Drowun bir yandaşı var," diye çıkarımda bulundu vali."Sundabar'dan gelecek grubu beklemek için iyi bir neden."

"Pöh, geldiklerinden bile emin değilsin!" diye homurdandı

Page 106: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

McGristle. "İzler, köpeğimin burnu için yeterliyken,drowun arkasından gitmek gerek!"

Çiftçilerin pek çoğu onayladıkları anlamında başlarınısallıyorlardı -ta ki- Delmo açıkça neyle karşılaşmaktaolabileceklerini hatırlatana kadar.

"Tek bir drow seni alt etti, McGristle," dedi vali. "Şimdi ikitane olduklarını düşünüyorsun, belki daha fazla, ve onlarınardından gidip onları avlamamızı mı istiyorsun?"

"Beni alt eden, kötü şanstı!" diye cevapladı sertçe Roddy.Etrafına, artık daha az öfkeli görünen çiftçilere yalvarırcasına."O drow elimdeydi, hazırdı!"

Vali, Roddy'yi kolundan tutup da odanın öteki tarafınaçektiğinde çiftçiler, endişe ile etrafta hareketlenmeye vebirbirlerine fısıldamaya başladılar.

"Bir gün bekle," diye yalvardı Delmo. "Eğer korucugelirse, şansımız daha yüksek olur."

Roddy ikna olmuş görünmüyordu. "Bu benim kendisavaşım," diye homurdandı. "Köpeğimi öldürdü ve beniucubeye çevirdi."

"O'nu istiyorsun ve alacaksın," diye söz verdi vali, "amamasanın üzerindeki senin gururun veya köpeğinden dahafazlası olabilir."

Roddy'nin yüzü, kötü bir ifade ile çarpıldı ama valikararında tavizsizdi.

Page 107: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Eğer çevrede bir drow grubu harekette ise, tüm Maldobarciddi bir tehlikede demekti. Sundabar'dan gelen yardımulaşana dek, bu ufak grubun en büyük savunması birliktelikti,ve eğer Roddy, zaten sayısı az olan bir grup silahlı adamıdağlara, takip için yönetirse bu savunma da dağılırdı. BensonDelmo, Roddy'nin bu şartlara uymayacağını bilecek kadarzekiydi. Bu dağ adamı, yıllardır Maldobarda olmasınarağmen, doğası itibarıyla, bir gezgindi ve de kasabayaherhangi bir bağlılığı yoktu.

Toplantının sona erdiğini düşünen Roddy, arkasını döndüama vali sertçe onu kolundan tuttu ve yüzünü kendisineçevirdi. Roddy'nin köpeği dişlerini göstererek hırlamayabaşladı, ama şişman adam için bu tehdit, Roddy'nin onafırlattığı korkunç bakışın yanında pek bir şey ifade etmiyordu.

"Drowu alacaksın," dedi vali hızla, "ama yalvarırım,Sundabar'dan gelecek yardımı bekle." Roddy'nin gerçektendeğer verebileceği şartlara yöneldi. "Ben, hiç deküçümsenecek biri değilim, McGristle, ve sen de burayagelmeden evvel bir ödül avcısıydın ki sanırım hâlâ daöylesin."

Roddy'nin yüz ifadesi bir anda öfkeden, meraka döndü.

"Yardımı bekle ve sonra da drowu hakla." Vali, birazdanvereceği tekliften önce duraksadı. Bu tür konularda hiçtecrübesi yoktu, çok düşük bir fiyatla, yaratmış olduğu ilgiyidüşürmek istemiyordu ama kesesinin ağzını da gerektiğindenfazla açmaya niyeti yoktu. "Drowun kafasına karşı bin altın."

Page 108: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy bu fiyatlandırma oyununu daha önce defalarcaoynamıştı. Memnuniyetini iyi bir şekilde saklamıştı; valininteklifi normal ücretinin beş katıydı ve fiyatı olsun olmasınnasıl olsa drowun peşinden gidecekti.

"İkibin!" diye homurdandı dağ adamı, bunun için dahafazlasını isteyebileceğini düşünerek, hiç vakit kaybetmeden.Vali topuklarının üzerinde arkaya doğru hafifçe sallandı amadefalarca kendine kasabanın varlığının tehlikede olduğunuhatırlattı.

"Bir bakır bile azı olmaz!" diye ekledi Roddy, kollarınıgöğsünün üzerinde kovuşturarak.

"Bayan Falconhand'i bekle," dedi Delmo sabırla, "ikibinaltını alacaksın." Tüm gece boyunca, Lagerbottoms yaralıdrowun izini takip etti. Koca tepe devi daha henüz inini vehayatını izinsiz olarak ele geçiren Ulgulu'nun ve

Kempfana'nın ölümü karşısında nasıl hissetmesigerektiğinden emin değildi. O ikisini alteden düşmandankorkmasına rağmen, Lagerbottoms, drowun ağır bir şekildeyaralı olduğunu biliyordu.

Drizzt, takip edildiğini biliyordu ama izlerini yok etmekiçin yapabileceği fazla bir şey yoktu. Sekerek inmeye çalıştığıderede, yaralı bacağı ona acı veriyordu ve bu Drizzt'in devdenuzak durmak için yapabileceği tek şeydi. Şafak parlak ve netşekilde ortalığı aydınlattığında, Drizzt dezavantajının arttığınıbiliyordu. Uzun ve herşeyi belirgin hale getiren gün ışığındatepe devinden kaçabilmeyi ummuyordu.

Page 109: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Patika, sayısız kayanın arasında çatlak buldukça ortayaçıkmış irili ufaklı ağaçların bulunduğu bir yere indi. Drizzt,dümdüz devam etmeyi düşünüyordu- kaçışına devametmekten başka bir şey gelmiyordu aklına- ama birazsoluklanmak için ağaçlardan birinin üzerine yaslandığında,aklına bir fikir geldi. Ağaçların dalları, yumuşak ve tel gibi,gevşekçe asılı duruyordu.

Drizzt, geride kalan patikaya baktı. Yukarılarda, amansızdev, çıplak kayalıklar boyunca ilerliyordu. Drizzt hâlâ işlevinikaybetmemiş olan koluyla palasını çıkardı ve bulabildiği enuzun dalı kesti. Daha sonra da uygun bir kaya aramayabaşladı.

Dev, yarım saat kadar sonra, tam olarak seçilmiş olanbölgede, ağaç gövdelerine ulaştı. Koca yaratığın yolunadevam edip, kendisini takip edeceğinden korkuyordu, çünkübu yaralı haliyle Drizzt, pek az direniş gösterebilirdi.Yaratığın tereddüt ettiği anı yakalayarak, Drizzt goblin dilinde"Dur!" diye bağırdı, ve ufak bir büyüyü etkin hale getirerekdevin mavi, zarar vermeyen alevlerle kaplanmasını sağladı.

Lagerbottoms rahatsızca kıpırdandı ama bu garip vetehlikeli düşman karşısında bir hareket yapmadı. Drizzt, devinayak hareketlerim olağan sayılabilecek bir meraktan dahadikkatlice izliyordu.

"Beni neden izliyorsun?" diye sordu Drizzt. "Sen dediğerlerinin ölüm uykusuna mı katılmak istiyorsun?"

Lagerbottoms, şişkin dilini kurumuş dudaklarının üzerindegezdirdi. O ana kadar, bu karşılaşma beklenildiği gibi

Page 110: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

geçmemişti. Şimdi dev, başlangıçta onu harekete geçirenisteklerinin ötesinde düşünüyor ve olasılıkları yeniden gözdengeçiriyordu. Ulgulu ve Kempfana ölmüş; Lagerbottomsmağarasını geri almıştı. Ama gnoller ve goblinler de gitmişti,ve o rahatsız edici hızlı cin de uzun süredir ortalıktagörünmemişti. Devin aklına aniden bir fikir geldi.

"Dostuz?" diye sordu Lagerbottoms, umutla.

Savaşın önüne geçilebileceği düşüncesi ile rahatlamış olsada, Drizzt bu teklif karşısında fazlasıyla şüpheci idi. Gnollgrubu da onu felakete yönelten buna benzer bir tekliftebulunmuştu, bu dev de açıkça, Drizzt'in öldürmüş olduğu,çiftçi ailesini katleden yaratıklarla birlikteydi.

"Nereye kadar dost?" diye sordu Drizzt sonucu görmekiçin, bu yaratığı harekete geçirenin başka ilkeler olduğu,yalnızca kan tutkusu olmadığı dileği ile.

"Öldürmek," diye yanıtladı Lagerbottoms, sanki cevabızaten belliymişçesine.

Drizzt hırladı ve kafasını öfke ile reddederek, beyazperçemini hızla savurarak salladı. Devin ayağının kurduğutuzağın düğümüne takılı olup olmadığına dikkat etmeden,palasını kabzasından çıkardı.

Page 111: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Seni öldüreceğim!" diye bağırdı Lagerbottoms, anideğişimi gördüğünde, ve dev, kalın sopasını havayakaldırarak öne doğru kocaman bir adım attı, bileğini saransarmaşığımsı dalla kesilen kısalan bir adım.

Drizzt, ileri atılma arzusunu, kendi kendine tuzağınharekete geçtiğini ve o anki durumunda bu güçlü devkarşısında hayatta kalmanın güç olacağını hatırlatarak kontrolaltına aldı.

Lagerbottoms, yere, kemente bakarak öfke ile kükredi. Daltam anlamıyla bir tel gibi değildi ve kement çok sıkı değildi.Eğer Lagerbottoms, basitçe aşağı eğilse kolaylıkla kementiayağından çıkartabilirdi. Fakat, tepe devleri, hiçbir zamanzekalarıyla tanınmamışlardı.

"Seni öldüreceğim!" diye bağırdı dev yeniden, ve gergindalı bir daha tekmeledi. Tekmenin gözle görülen şiddeti ilehız kazanan, devin arkasında dalın diğer tarafına bağlı kaya,kısa çalıların arasından yuvarlanarak Lagerbottoms'ınarkasına doğru yaklaşmaya başladı.

Lagerbottoms bir kere daha bağırmaya hazırlanıyordu ki,tehdit eden tehlike havayı delip geçen whooosh! sesiyle geldi.Ağır sopa yere devrildi ve dev, böbreklerini tutarak bir dizininüstüne çöktü.

Drizzt bir an için kaçmakla öldürmek düşüncesi arasındadurakladı. Kendisi için endişelenmiyordu; dev yakın birzaman içinde ardından gelemezdi, ama beraber

Page 112: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

öldürebileceklerini söylerken devin yüzünde oluşan ifadeyiunutamıyordu.

"Daha başka kaç tane aileyi katledeceksin?" diye sorduDrizzt, drow dilinde.

Lagerbottoms bu dili anlayamazdı. Yalnızca homurdandı vede yakan acı ile hırıldadı.

"Kaç tane?" diye sordu Drizzt yeniden, elleri ile sıkıcapalasının kabzasını tutmuş, gözleri tehlikeli bir biçimdekısılmıştı.

Saldırısı hızlı ve sertti.

Benson Delmo'nun şansına, Sundabar'dan yola çıkan grup -Dove Falconhand, üç silah arkadaşı ve Fret, dwarf bilge- ogün daha geç bir vakitte geldiler. Vali gruba yemek vekonaklama teklif etti ama Dove, Thistledown çiftliğindekikatliamı duyar duymaz, o ve yol arkadaşları, vali, RoddyMcGristle ve arkadan gelen meraklı çiftçilerle yola çıktılar.

Terkedilmiş çiftliğe ulaştıklarında Dove'unmemnuniyetsizliği açıkça yüzünden okunuyordu. Yüzlercefarklı iz önemli ipuçlarını anlaşılmaz hale getirmiş, ve eviniçindeki pek çok şey, hatta cesetler, dokunulmuş ve dışarıtaşınmıştı. Buna rağmen Dove ve tecrübeli yol arkadaşlarıdüzenli bir şekilde ilerleyerek, bu kanlı sahnede açığaçıkarabilecekleri her şeyi inceliyorlardı.

"Aptal insanlar!" diye haşladı Fret çiftçileri, Dove vediğerleri incelemelerini sona erdirdiklerinde.

Page 113: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Düşmanlarımıza yardımcı olmuşsunuz!"

Pekçok çiftçi ve hatta vali bu suçlama karşısında etraflarınarahatsız bir ifade ile baktılar, ama Roddy hırladı ve dwarfınönüne bir kule gibi dikildi.

Dove hemen araya girdi.

"Buraya daha evvelki ziyaretiniz ipuçlarının bir kısmınıanlaşılmaz hale getirmiş," diye açıkladı Dove sakince vesükuneti sağlamak için, valiye, Fret ve iri adamın arasınagirerek. Dove daha önceden McGristle hakkında pekçok şeyduymuştu ve ünü sakinliğinden ve hareketlerinin öncedensezilebilmesinden kaynaklanmıyordu.

"Bilmiyorduk," diye açıklamaya çalıştı vali.

"Tabi ki," diye yanıtladı Dove.

"Herhangi birinin davranacağı şekilde hareket ettiniz siz."

"Her çaylak gibi," diye yorumda bulundu Fret.

"Kapa ağzını!" diye hırladı McGristle ve tabi köpeği de.

"Sakin olun, bayım," diye rica etti Dove.

"Bu kasabanın dışında içeride aramamıza gerekkalmayacak kadar düşman var."

"Çaylak mı?" diye havladı McGristle. "Yüzlerce adamıavladım ben, lanet olası bir drowu nasıl yakalayacağımıbilirim."

Page 114: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bunun, o drow olduğunu biliyor muyuz?" diye sorduDove, içten gelen bir şüphe ile.

Roddy'nin başı ile işareti ile, odanın yanında durançiftçilerden biri kırık palayı ortaya çıkardı.

"Drow silahı," dedi Roddy sertçe, yaralı yüzünü işaretederek. "Onu çok yakından gördüm!"

Dağ adamının yüzüne baktığında gördüğü düzgün olmayanyara Dove'a bunun keskin kenarlı pala ile olmadığınısöylemişti, ama korucu bunun üzerinde durmamaya kararverdi, tartışmayı büyütmenin anlamı yoktu.

"Ve drow izleri," diye ısrar etti Roddy. "Çizme izleriböğürtlenlikte, drowu gördüğümüz yerdekilerle aynı.!"

Dove'un bakışı herkesin ağıla bakmasına neden oldu. "Okapıyı güçlü bir şey kırmış," diye çıkarımda bulundu. "Ve deiçerdeki genç kadın bir kara elf tarafından öldürülmemiş."

Roddy ısrarlı duruyordu. "Drowun bir hayvanı var," diyeısrar etti. "Büyük, kara bir panter. Lanet olası büyük bir kedi!"

Dove'un şüpheleri devam ediyordu. Panter pençelerinebenzeyen bir iz görmemişti, ve içeride bir bölümü yenmişolan kadın, kalan kemikleri, kediler hakkındaki bilgilerineuymuyordu. Düşüncelerini kendine sakladı, fakat, bu kabadağ adamının zaten aklında yürüttüğü fikirleri gölgeleyecekbir esrar perdesi istemediğini anlamıştı.

Page 115: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Eğer bu yeri yeteri kadar gördünüzse, artık yolakoyulalım," diye gürledi Roddy. "Köpeğim bir koku aldı, vedrow şimdiden çok önde!"

Dove, delici bakışlarından utançla başka bir yöne yüzünüçeviren valiye endişeli bir bakış fırlattı.

"Roddy McGristle sizinle gelecek," diye açıkladı Delmo,kelimeleri ağzından zorlukla çıkararak ve bu duygusal biriçgüdü ile ortaya çıkan anlaşmayı hiç yapmamış olmayıdileyerek. Kadın korucu ve onun grubunun, Roddy'nin sertkarakterinin zıttı bir biçimde, serinkanlılığını gören vali artıkDove ve arkadaşlarının kendi yöntemleri ile bu olayı daha iyisonuca ulaştıracaklarını biliyordu. Ama anlaşma anlaşmaydı.

"O, grubunuza Maldobar'dan katılan tek kişi olacak," diyedevam etti Delmo. "Tecrübeli bir avcıdır ve çevreyi herkestendaha iyi bilir."

Dove, bir kez daha, Fret'te hayal kırıklığı yaratarak, geriçekildi.

"Gün kararmak üzere," dedi Dove. McGristle'a işaretederek ekledi.

"Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkacağız."

"Drow daha şimdiden arayı fazlasıyla açtı!" diye karşı çıktıRoddy. "Hemen ardına düşmeliyiz!"

"Drowun uzaklaştığını düşünüyorsun," diye yanıtladıDove, yeniden sakin ama kendine güvenen bir ses tonuyla.

Page 116: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Kaç ölü adam düşmanları hakkında aynı şeyi düşünmüştür?"Bu kez, aklı karışmış olan Roddy, bağırarak cevap vermedi."Drow, ya da drow grubu, yakınlarda bir yerde yerleşmişolabilir. Farkında olmadan onlarla karşılaşmak ister miydinMcGristle? Gecenin karanlığında kara elflerle savaşmak senimemnun eder miydi?"

Roddy, ellerini havaya savurdu, hırladı ve köpeğiyanıbaşında yürüyerek uzaklaştı.

Vali, Dove ve grubuna kendi evlerinde kalacak bir yerteklif etti, ama korucu ve arkadaşları Thistledown çiftliğininarkasında kalmayı tercih ettiler. Dove, çiftçiler uzaklaşırken,ve Roddy, muhtemelen kendisini gözetlemek için yakınlardakamp kurduğunda gülümsüyordu. McGristle'ın bu olayiçindeki yerini ve içinde sadece yaralı yüzünden ve kaybettiğikulağından fazlası için bir intikam dileği olup olmadığınımerak ediyordu.

"Bu hayvani adamın yanımızda olmasına izin vereceğineemin misin?" diye sordu Fret daha sonra, dwarf, Dove veGabriel kamp ateşi etrafında otururlarken. Elf okçusu vegrubun öteki üyesi etrafı gözlüyorlardı.

"Bu onların kasabası, aziz Fret," diye açıkladı Dove. "VeMcGristle'ın çevre hakkındaki bilgisini inkar edemem."

"Ama öylesine kirli ki," diye homurdandı dwarf. Dove veGabriel karşılıklı gülümsediler, ve bu tartışma ile bir yerevaramayacağını bilen Fret, bilinçle yatağını öte tarafaçevirerek, uyku tulumunun içine daldı.

Page 117: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Sevgili Quildipper," diye mırıldandı Gabriel, ama Dove'unyüzünde oluşan gülümsemenin yüzündeki ciddi endişeyi pekaz dindirdiğini gördü.

"Bir sorununuz mu var, Leydi Falconhand?" diye sordu.Dove omuzlarını silkti. "Burada, olayın gidişine uymayanbirşeyler var," diye başladı söze.

"Ağılda kadını öldüren bir panter değildi," diye vurguladıGabriel, kendisi de bazı uyumsuzlukların farkına varmıştı.

"Ve hiç bir drow, Bartholemew denen çiftçiyi, mutfaktaöldürmedi," dedi Dove. "Boynunu kıran çıkıntının kendisi deneredeyse ikiye bölünmüştü. Sadece bir dev böylesi bir gücesahip olabilir."

"Büyü?" diye sordu Gabriel.

Dove gene omzunu silkti.

"Drow büyüleri, bilgemize göre daha kurnazcadır," dediçoktan horlamaya başlayan Fret'e bakarak. "Ve daha sonucaulaştırıcı. Fret, Bartholemew'i ve kadını öldürenin, ağılınkapısını kıranın drow büyüsü olduğuna inanmıyor. Ve de izlerkonusunda daha büyük bir gizem var."

"İki çeşit," dedi Gabriel, "ve bir gün ara ile bırakılmış."

"Ve farklı derinlikte," diye ekledi Dove. "Bir tanesi,ikincisi, gerçekten de kara elfe ait olabilir, ama öteki,katilinki, bir elfin hafif adımlarına göre fazlasıyla derin."

Page 118: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Drow adına çalışan biri?" diye önerdi Gabriel. "Belki deaşağıdaki boyutlardan birinden çağırılmış bir yerleşik? Belkide kara elf ertesi gün gelip, yaratığının yaptıklarını teftişetmiş olamaz mı?" Bu kez Gabriel de Dove'un kararsız omuzsilkisine katılmıştı.

"Öğreneceğiz bakalım," dedi Dove. Gabriel bir pipo yaktı,ve Dove derin uykusuna daldı.

Yüksek tepelerden indiğinden beri, drow, neredeyse geridebıraktığı karanlık ülke gibi vahşi bir yerle karşılaşmıştı.Drizzt'in çiftçi ailesini izlediği günler boyunca içinde oluşanumut, kendisini sonsuza dek lanetleyeceğini bildiği katliamgörüntülerinin suçluluğunun altında kalmıştı.

Drowun fiziksel acısı biraz olsun dinmişti; artık acıvermesine rağmen derin nefes alabiliyordu, ve kolan vebacaklarında oluşan derin kesikler kapanmıştı. Dayanacaktı.

Asla ev olarak nitelendiremeyeceği bir başka yer olanMaldobar'a doğru bakarken, Drizzt bunun iyi bir şey olupolmadığını merak etti.

"Ohefendim, efendim," diye mırıldandı Tephanis,paramparça, yarı dönüşmüş olan barghesti gördüğünde. Cin,tam anlamıyla Ulgulu'nun ya da barghestin kardeşininölümünü umursamıyordu, ama onların ölümü cinin gelecekhakkındaki planlarıyla ilgili bazı zorluklar çıkarmıştı.Tephanis, Ulgulu'nun grubuna karşılıklı kazanç sağlamak içinkatılmıştı. Barghestlerin gelişinden evvel, cin günlerini yalnızbir şekilde, yakınlardaki kasabalardan ne çalabilirse, çalarak

Page 119: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

geçiriyordu. Kendi başına başarılıydı, ama hayatı yalnız veheyecansızdı.

Ulgulu tüm bunları değiştirmişti. Barghest ordusu güvenlikve birliktelik sağlamıştı, ve Ulgulu, sürekli daha yeni veacımasız katliamlar planlayarak, Tephanis'e bitmek bilmezönemli görevler yüklüyordu.

Ama artık cin, kendi başına ilerlemek zorundaydı, çünküUlgulu ölmüştü, Kempfana ölmüştü ve Tephanis'ın bu basitgerçekleri değiştirebilmesinin yolu yoktu.

"Lagerbottoms?" diye sordu cin kendine hızla. İndegörünmeyen tek yaratık olan tepe devinin, iyi bir yoldaşolabileceğini düşündü. Tephanis, devin, mağara alanından,dağların derinliklerine yol alan izlerini rahatlıklagörebiliyordu. Heyecanla, her saniyede belki de yüzlerce kez,ellerini çırptı ve yeni dostunu bulmak için hızla yola düştü.

Dağın yükseklerinde bir yerde, Drizzt Do'Urden,Maldobar'ın ışıklarına son bir kez baktı. Kokarca ilekarşılaşmasının ardından.

9

Takip

"Nedir o?" diye sordu Fret, Dove'un uçuşan orman yeşilipelerininin ardında temkinle yürürken.

Dove, hatta Roddy dahi, usulca hareket ettiler, çünküyaratığın ölü görünmesine rağmen, daha önce bunun gibisini

Page 120: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hiç görmemişlerdi. Bu garip yaratık, dev boyutlu goblin vekurt arası bir başkalaşıma benziyordu.

Leşe yaklaşıp da tamamen ölü olduğunu gördüklerindecesaretleri arttı.

Dove eğildi ve vücudunu kılıcıyla dürttü.

"Tahminimce, öleli bir günden fazla olmuş," diye açıkladı.

"Ama nedir bu?" diye sordu Fret yeniden.

"Yarıcins," diye mırıldandı Roddy.

Dove, yaratığın garip eklemlerini yakından inceledi. O da,bu şeyin üzerindeki -yırtılarak açılmış- bir kedi pençesitarafından yapılmışa benzeyen yaraların farkına vardı.

"Biçim değiştirici," diye tahmin yürüttü Gabriel, kayalıkalanın yanında nöbet tutarak.

Dove onaylarcasına başını salladı. "Dönüşüm sırasındaöldürülmüş." "Daha evvel hiçbir goblin büyücü hakkında birşey duymadım," diye karşı çıktı Roddy.

"Oh, evet," diye başladı Fret, yumuşak kumaştan dikilmiştuniğinin kollarını düzeltirken. "Tabi, kendinin bir başbüyücüolduğunu sanan, Akılsız Grubby vardı..."

Tepelerden bir yerden duyulan bir ıslık dwarfınkonuşmasını durdurdu.

Page 121: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tepede köşede, ellerini sallayan elf okçusu Kellindilduruyordu. "Burada fazlası var," diye seslendi elf, dikkatleriniçekmeyi başardığında. "Daha evvel böylesini görmediğim ikigoblin ve kızılderili bir dev!"

Dove yamacı inceledi. Kısa bir patikayı kullanabileceğinifark etti, ama zavallı Fret'e baktığında, aynı yoldan, birmilden uzun süren bir yolculuk yapmasının gerekliliğini farketti. "Sen burada kal," dedi Gabriel'e. Sert yüzlü adam başıylaonayladı ve kayaların araslnda savunma pozisyonuna geçti,bu sırada Dove, Roddy ve Fret dere boyundan yukarıtırmanmaya başlamışlardı.

Bu eğimli yolun yarısında Darda ile, grubun geride kalansavaşçısı ile karşılaştılar. Kısa boylu ve de kalın kaslı adam,sakalını kaşıyarak, saban demirine benzeyen bir şeyiinceliyordu.

"Bu Thistledown'ın!" diye bağırdı Roddy. "Bunu çiftlikte,tamir için dururken görmüştüm!"

"Neden burada?" diye sordu Dove.

"Ve neden kanlı?" diye ekledi Darda, içbükey tarafındakikanı göstererek. Savaşçı tepenin kenarına ve oradan uçurumabaktı. "Şanssız bir yaratık buna sertçe toslamış," dedi alaycıbir ifade ile, "ve muhtemelen uçuruma yuvarlanmış."

Korucu, saçlarını yüzünden geri toplayıp, çenesini narinama nasırlaşmış elleri ile tutarak bu yeni bilmeceyi çözmeyeçalışırken tüm gözler Dove'un üzerinde toplandı. Fakatipuçları çok azdı, bir süre sonra Dove, umutsuzlukla ellerini

Page 122: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

havaya kaldırdı ve yol boyunca ilerlemeye devam etti. Patikaeğimlendi ve tepeden uzaklaştı, ama Dove geri kenara doğruyürüyerek tam Gabriel'i bıraktıkları yerin tepesinde durdu.Savaşçı hemen onu farketti ve el sallayışı korucuya aşağıdaherşeyin yolunda olduğunu anlattı.

"Gelin," dedi Kellindil, ve grubu mağaraya yöneltti.İçerideki katliamı gördüğünde Dove bazı cevaplar bulmuştu.

"Barghest yavrusu!" diye bağırdı Fret, kızılderili devincesedine bakarak.

"Barghest mi?" diye sordu Roddy, şaşkın bir biçimde. "Tabiki," diye girdi araya Fret. "Bu açıklıktaki dev kurduaçıklıyor."

"Değişim sırasında yakalanmış," diye varsayımda bulunduDarda. "Yaraları ve kayalık zemin, daha değişimtamamlanmadan onu öldürmüş."

"Barghest mi?" diye sordu Roddy yeniden, tartışmanındışında kalmadığını gösteren bir kızgınlıkla.

"Başka bir boyuttan gelen bir yaratık," diye açıkladı Fret."Gehenna olduğu söyleniyor. Barghestler beslenmeleri vebüyümeleri için eniklerini başka boyutlara bazen debizimkine yollarlar." Bir süre için düşünceyle durakladı."Beslenmek için," dedi diğerlerine, ses tonu ile diğerlerinisonuca vardırmaya çalışarak. "Ağıldaki kadın!" dedi Dovehemen ardından.

Page 123: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bu ortaya çıkan sonuçla, Dove'un grubunun üyelerionaylarcasına başlarını salladılar, ama ölümcül suratlıMcGristle, inatçı bir biçimde ilk teorisinin üzerindeduruyordu. "Onları drow öldürdü!" diye hırladı.

"Kırık pala sende mi?" diye sordu Dove. Roddy, silahı, derikıyafetinin pek çok katının altından bir yerden çıkarttı.

Dove silahı aldı ve de barghestin cesedini incelemek içineğildi. Kılıç kesinlikle, yaralar, özellikle debarghestingırtlağındaki ölümcül yara ile örtüşüyordu.

"Drowun bu kılıçlardan ikisini tuttuğunu söylemiştin," dediDove, Roddy'e yönelerek.

"Onu vali söyledi," diye düzeltti Roddy, "Thistledown'ınoğlunun sözlerine dayanarak. Drowu gördüğümde" -Silahıeline aldı-"sadece biri vardı; Thistledown ailesini katletmekiçin kullandığı bir tanesi!" Roddy özellikle, bir silahtutmasına rağmen, drowun iki kabza taşıdığını söylememişti.

Dove, teoriye karşı şüpheyle başını salladı. "Drowbarghesti öldürdü," dedi. "Yara izleri kılıca uyuyor, sanırımsenin elinde tuttuğunun bir eşi. Ve eğer öndeki odadakigoblinleri incelersen, onların gırtlaklarının da buna benzereğimli bir pala ile kesildiğim göreceksin.

"Thistledownların boynundakiler gibi!" diye hırladı Roddy.

Dove, ortaya çıkmaya başlayan varsayımlarını kendinesaklamanın daha uygun olacağını düşündü, ama kocaadamdan hoşlanmayan Fret, McGristle haricindeki herkesin

Page 124: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kafasından geçenlere ses verdi. "Barghest tarafındanöldürüldü," diye açıkladı dwarf, çiftlik arazisindeki iki çift izihatırlayarak.

"Drowun görüntüsünde!"

Roddy, ona öfke ile bakmaya başladı ve Dove Fret'e sessizkalması için bir bakış fırlattı. Fakat Fret, korucunun bakışınıyanlış yorumladı ve bunun kendi çıkarım yeteneğine yönelikheyecanlı bir bakış olduğunu düşünerek, gururla devam etti."Bu iki çift izi açıklıyor, ağır olan, daha eski iz, bargh..."

"Peki ya vadideki yaratık?" diye sordu Darda, Dove'a,liderlerinin Fret'i susturma arzusunu anlayarak. "Onun dayaraları, kılıçla uyuşuyor olabilir mi?"

Dove bir an için düşündü ve gizlice teşekkürlerini sunmakiçin başını eğmeyi başardı. "Belki, bazıları," diye yanıtladı."Daha doğru görünen, barghestin panter tarafındanöldürüldü..." Dimdik

Roddy'e baktı, "yani drowun sahip olduğunu söylediğinkedi."

Roddy, ölü barghesti tekmeledi. "Thistledown ailesini drowöldürdü!" diye kükredi. Roddy kara elf yüzünden bir köpekve kulağını kaybetmişti kaldı ki valinin ortaya koyduğu ikibinaltınlık ödülü alma şansını azaltacak hiçbir çıkarımıkabullenmeyecekti.

Dışarıdan çağınlmaları tartışmalarını sona erdirmişti;bundan hem Dove hem de Roddy memnun olmuştu. Grubu

Page 125: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

inin içine doğru getirdikten sonra, Kellindil, bulduğu diğeripuçlarını izlemek için dışarı çıkmıştı.

"Bir çizme izi," diye açıkladı elf, diğerleri dışarı çıktığında,yosun tutmuş, ufak bir açıklığı göstererek. "Ve burada," diyebir kayanın üzerindeki belirgin mücadele izlerini göstererek.

"İnanıyorum ki, drow kenara gitti," diye açıkladı Kellindil."Daha sonra da barghestin ve panterin peşinden aşağı indi,tabi bu noktada yalnızca varsayımda bulunuyorum."

Kısa bir süre boyunca Kellindil'in gösterdiği izi takipettikten sonra, Dove ile Darda ve hatta Roddy bile buvarsayımı onayladılar.

"Dere yatağına inmeliyiz," diye önerdi Dove. "Belki dekayalık vadinin ardında bizi daha açık cevaplaraulaştırabilecek ipuçlarına rastlayabiliriz."

Roddy, kafasındaki yara kabuğunu kaşımaya başladı veDove'a hislerini açıklayan bir bakış fırlattı. Korucununvaadettiği "açık cevaplar", çoktan ihtiyaç duyduğu tümcevaplara ulaşmış olan Roddy'nin hiç umurunda değildi.Roddy -Dove'un tüm bildiklerinin çok ötesinde- kara elfinkafasını geri götürmeye kararlıydı.

Dove Falconhand, katilin kimliği konusunda fazla emindeğildi. Korucu ve grubun diğer üyelerinin kafasında dahapek çok soru vardı. Drow, neden Thistledownların çocuklarınıdaha evvelden dağda karşılaştıklarında öldürmemişti? EğerConnor'ın valiye anlattığı hikaye doğruysa, o halde nedendrow, çocuğa silahını geri vermişti? Dove, Thistledown

Page 126: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ailesini öldürenin drow değil de barghest olduğuna kesinlikleemindi, ama o zaman drow, görüldüğü kadarıyla barghestinininin peşine mi düşmüştü?

Drow, barghestle birlikte miydi, hızla tatsızlaşan birbirliktelik miydi? Tüm inancı sivil halkı iyi ırklarla yaratıklararasındaki savaştan korumak olan korucunun aklını daha dameşgul edeni ise, acaba drow, barghestin peşine çiftliktekikatliamın intikamını almak için düşmüş olabilir miydi? Dove,bu en sonuncusunun doğru olduğundan şüpheleniyordu, amadrowu harekete geçiren şeyden emin değildi. Acaba barghestaileyi öldürdüğünde, Maldobarlı çiftçileri uyararak,planlanmış bir drow istilasını bozmuş olabilir miydi?

Gene de parçalar tam olarak birbirini tutmuyordu. Eğerkara elfler Maldobar'ı istila etmek isteselerdi, o haldekesinlikle hiçbiri kendini daha evvelden ortaya çıkarmazdı.Dove'un içinde bir his, bu tek drowun, tek başına hareketettiğini, ve dışarı çıkarak katledilen çiftçilerin intikamınıaldığını söylüyordu. Bu düşünceyi kendi iyimserliğinin birürünü olduğunu düşünerek kafasından uzaklaştırdı ve dekendine kara elflerin pek nadiren bu tür korucuvaridavranışlar sergilediğini hatırlattı.

Beşi dar patikadan aşağı inip de, cesetlerin en büyüğünügördükleri yere gittiklerinde, Gabriel, dağın derinlikerinegiden izi bulmuştu bile. İki çeşit iz açıkça görünüyordu,drowunki ve de bir de, iki ayaklı bir yaratığa belki de üçüncübir bargheste ait daha taze olanı.

"Peki ya pantere ne oldu?" diye sordu Fret, bunca seneninardından yaptığı ilk keşif gezisinden ortaya çıkan bir

Page 127: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

heyecanla.

Dove yüksek sesle güldü ve çaresizce başını salladı. Heryanıt beraberinde öyle fazla soru getiriyordu ki.

Drizzt gece boyunca, seneler boyunca yaptığı gibi bir başkaacı dolu gerçeklikten daha kaçmaya devam etti. Çiftçileriöldürmemişti,aslında onları gnoll grubundan kurtarmıştı; amaonlar artık ölüydü. Drizzt bu gerçekten kaçamazdı. Tamamenkendi isteğiyle onların hayatına girmişti ve artık onlarölüydüler.

Tepe deviyle karşılaşmasının ardından gelen ikinci gece,Drizzt, kavisli dağ patikalarının orada, barghestin inininyönünde, uzakta bir kamp ateşi gördü. Bunun bir tesadüfolamayacağını düşünerek, drow Guenhwyvar'ı çağırdı vepanteri yakından incelemesi için oraya gönderdi.

Yorulmaksızın, ipeksi kara şekil, gecenin gölgeleri arasındagörülmeksizin koşarak, kampla arasındaki mesafeyi hızlakapamaya başladı.

Dove ve Gabriel, yeleğini sert bir fırça ile temizlemeklemeşgul olan Fret'in bitmek tükenmek bilmeyen yakınmalarınıdinleyip eğlenerek rahatça dinleniyorlardı.

Roddy, yolun biraz ötesinde, köpeği ayağının dibindekıvrılmış, yıkılmış bir ağaç ile büyük bir kayanın arasındagüvenli bir mevki tutmuştu.

"Off, bu çıkmak bilmeyen kir!" diye homurdandı Fret."Asla ama asla bu kıyafeti temizleyemeyeceğim! Yeni bir

Page 128: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tane almam gerekecek." Çaresizce ciddi bir yüz takınmayabaşlayan Dove'a baktı. "Çekinmeyin, gülün, BayanFalconhand," diye tembihledi dwarf. "Hiç şüphesiz bedelisizin kesenizden çıkacak!"

"Bir dwarfa ciciler almak zorunda olduğumuz gün acı birgün olacak," diye araya girdi Gabriel, ve bu sözle Dovegülme krizine tutuldu.

"Çekinmeyin, gülün!" dedi Fret yeniden, ve fırçasıyla dahasert bir şekilde temizlemeye çalışırken, kıyafet tam ortasındandelindi. "Lanet ve çile!" diye söylendi ve ardından fırçayıyere fırlattı.

"Kapat çeneni!"diye söylendi Roddy, tüm neşeyi kaçırarak."Drowun tepemize binmesini mi istiyorsunuz?"

Gabriel'in hemen ardından gelen bakışı hiç de uzlaşmacıdeğildi, ama Dove, her ne kadar kabaca söylenmiş olsa da,dağ adamının öğüdünün yerinde olduğunu farketti. "Hadidinlenelim Gabriel," dedi korucu, savaşçı arkadaşına. "Dardave Kellindil yakında burada olur ve nöbet sırası bize gelir.Yarınki yolun fazla yorucu olmayacağını düşünüyorum" -Fret'e bakarak göz kırptı- "ve bugünkünden daha az kirli."

Gabriel omuz silkti, piposunu ağzına yerleştirdi ve ellerinibaşının arkasında bitiştirdi. Bu, onun ve maceracıarkadaşlarının hoşlandığı hayattı, yıldızların altında, ve dağrüzgarlarının oluşturduğu şarkı kulaklarında kamp yapmak.

Fakat Fret, her rahatsız edici pozisyonda, itekleyipetrafında döndükçe homurdanıyor ve hırlıyordu.

Page 129: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gabriel'in yüzündeki gülümsemeyi paylaştığını anlamakiçin Dove'a bakmaya ihtiyacı yoktu. Ya da devam edenseslerden küplere binen dağ adamı Roddy'ye bakmaya.Şüphesiz ki şehir hayatına alışmış bir dwarf için önemsizgelen bu sesler, yola alışkın olan kişiler için batıcı oluyordu.

Roddy'nin köpeği tüylerini kabartıp hırlamaya başladığıanda karanlıkta bir ıslık sesi duyuldu.

Dove ve Gabriel, bir saniye içinde ayağa kalkmış, ateşinışığının çevresine Darda'nın çağrısının yönüne ilerliyorlardı.Aynı şekilde Roddy de, köpeğini, gözleri karanlığa alışsındiye, ışığın uzağına büyük kayanın çevresine çekiştiriyordu.

Kendi rahatsızlığıyla meşgul olan Fret de en sonundahareketlenmenin farkına varmıştı.

"Ne?" diye sordu dwarf merakla. "Ne?"

Kısa süren fısıltının ardından Darda, Dove ve Gabrielayrılarak, çevrenin sakinliğinden emin olmak için kampıfarklı yönlerden dolaşmaya başladılar.

"Ağaç," diye hafif bir fısıltı duyuldu ve Dove çömeldi.Kısa bir süre sonra, zekice bir biçimde, kayalık ve de çalılığınarasında gizlenmiş olan Roddy'nin farkına vardı. Koca adamda silahını hazırlamıştı, diğer eli ise sessiz kalması içinköpeğinin burnunu sıkıca tutuyordu.

Dove, Roddy'nin başını tek bir çınarın genişçe açılmışdallarına doğru takip etti. Korucu başlangıçta yapraklı dalların

Page 130: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

arasında bir şey göremedi ama az sonra kedimsi sarı gözlerbelirginleşti.

"Drowun panteri," diye fısıldadı Dove. Roddy başı ileonayladı. En ufak bir hareketin kediyi alarma geçireceğinibilerek hareketsizce durarak izlediler. Birkaç saniye sonraGabriel de sessizce pozisyon alarak gözlerini aynı karanlıknoktaya çevirip onlara katıldı. Üçü de zamanın müttefikleriolduğunu biliyordu; o sırada, Darda ve Kellindilmevzileniyorlardı.

Tuzakları kesinlikle Guenhwyvar'ı ele geçirmeyisağlayacaktı, ama bir süre sonra, dwarf kamp alanının dışınaçıkarak Roddy' ye tosladı. Dağ adamı neredeyse düşüyordu verefleksle silahsız elini düşmesini engellemek içinkaldırdığında, köpeği çılgına dönmüş bir halde ileri atıldı.

Kara saplı bir ok gibi, panter ağaçtan yaylandı ve geceniniçinde kayboldu. Fakat şans Guenhwyvar'ın yanında değildi,çünkü dümdüz Kellindilin mevkilendiği yerin yanındangeçmişti ve keskin görüşlü elf okçusu onu açıkça görmüştü.

Kellindil uzaktan bağırma ve havlama seslerini duymuştuama ne olduğunu kestirmekte güçlük çekiyordu. Ama açıkçaduyduğu ses tüm tereddütünü ortadan kaldırdı.

"O katili öldür!" diye bağırdı Roddy.

Panterin ya da drow yol arkadaşının kamp alanınasaldırdığını düşünen Kellindil, okunu fırlattı. Büyülü ok,panter ileri doğru koşarken, Guenhwyvar'ın yanına derincesaplandı.

Page 131: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ardından Dove'un Roddy'yi suçlayıcı sesi duyuldu."Yapma!" diye bağırdı korucu. "Panter öfkemize nedenolacak hiçbir şey yapmadı!"

Kellindil panterin izini takip etmeye başladı. Isı görüşlühassas elf gözleri ile çevredeki kan izlerinin ve kamptan ileridoğru giden izlerin ısısını görebiliyordu.

Dove ve diğerleri kısa bir süre sonra onun yanına geldiler.Kellindil'in, güzel ve köşeli elf hatları, kızgın bakışlarıRoddy'nin üzerindeyken yakıcı görünüyordu.

"Bana hatalı bir atış yaptırdın, McGristle," dedi kızgınlıkla."Sözlerin üzerine, bir oku haketmeyen bir yaratığa sapladım!Seni bunu bir daha yapmaman konusunda bir kez ama sadecebir kez uyarıyorum." Sözlerinin ne kadar kesin olduğunubelirten bir bakışın ardından, Kellindil, kan izlerini izleyerekyürümeye başladı.

Roddy'nin içini kızgın alevler kapladı, ama, bu amantanımayan dörtlü ve düzenli dwarf karşısında yalnız başınakaldığını anlayarak, bunu kontrol altına aldı. Gene de,bakışını Fret'in üzerine odakladı, biliyordu ki yargısıkarşısında kimse kendisine karşı çıkamazdı.

"Tehlike yakın olduğunda, dilini ağzının içinde tut!" diyehırladı Roddy. "Ve kokan çizmelerini sırtımdan uzak!"

Fret, grup Kellindil'in ardından hareket etmeyebaşladığında, etrafa anlam veremez bir şekilde baktı.

"Kokan mı?" diye sordu dwarf yüksek sesle.

Page 132: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kalbi kırık bir halde aşağıya iyi cilalanmış çizmelerinebaktı.

"Kokulu mu?" dedi, durarak rahatlatmaya çalışan birgülümseme ile bakan Dove'a.

"Onun sırtından dolayı kirlenmiş olması dahamuhtemeldir!"

Doğudaki dağların üzerinden uzamaya başlayan şafağın ilkışıkları ile, Guenhwyvar aksayarak Drizzt'e geri döndü.Drizzt, neredeyse Guenhwyvar'ın yanında asılı olan oktanşaşırmamış, ne yapacağını bilemez bir halde başını salladı.İsteksizce, ama bunun akıllıca bir yöntem olduğunu bilerek,cinden almış olduğu kamayı çıkartıp, oku kesti.

Guenhwyvar, bu işlem boyunca sessizce hırladı amasakince durdu ve karşı çıkmadı. Daha sonra Drizzt,Guenhwyvar'ın yanında olmasını istemesine rağmen,yaralarının daha hızlı iyileşebileceği, astral boyuttaki evinedönmesine izin verdi. Bu ok, onu takip edenler hakkındabilmesi gereken herşeyi açıklıyor, ve Drizzt yakın birzamanda pantere yeniden ihtiyacı olacağına inanıyordu.Topraktan dışarı çıkmış bir kayanın üzerinde oturdu veaşağıya, başka bir düşmanın bilinen yaklaşmasını beklediği,aydınlanmaya başlayan patikaları boylu boyunca izlemeyebaşladı.

Tabi ki, hiçbir şey görmedi; yaralı olan Guenhwyvar dahi,takibin arasını açmıştı, ve bir insan ya da buna benzer birvarlık için, kamp ateşi uzun saatler sürecek bir mesafedeydi.

Page 133: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ama geleceklerdi, Drizzt biliyordu, onu istemediği birbaşka savaşa zorlayacaklardı. Drizzt etrafına, ne tür korkunçtuzaklar kurabileceğini, karşılaşma, her zaman olduğu gibi,silah darbelerine dönüştüğünde ne tür avantajlarsağlayabileceğini düşünerek bakınmaya başladı.

İnsanlarla, köpeği olan adam ve diğer çiftçilerle olankarşılaşması kısa bir sürede düşüncesini değiştirdi. O an,savaş bir yanlış anlamadan çıkmıştı, Drizzt'in hiçbir zamanaşamayacağını düşündüğü bir engelden. Drizzt'in o sırada,Guenhwyvar'ın yaralarına karşın, şimdi olduğu gibi insanlarlasavaşmak için hiçbir isteği yoktu.

Ortalık aydınlanıyor ve halen yaralı olan drow, tüm akşamboyunca dinlenmiş olmasına rağmen, karanlık ve rahat birsığınak bulmak istiyordu.

Ama Drizzt, yaklaşmakta olan savaşta avantajlı olmakistiyorsa vakit geçirmeyi göze alamazdı.

"Beni daha ne kadar takip edeceksiniz?" diye fısıldadıDrizzt, sabah esintisine karşı. Üzgün ama kararlı bir sesleyemin etti, "Göreceğiz."

10

"Panter drowu bulmuş," diye karar verdi Dove, o vearkadaşları kayalık bölge ve civarını incelemek içinoyalandıktan sonra. Kellindil'in oku yerde, panterin izlerininsona erdiği yerde kırık olarak duruyordu. "Ve sonra panterortadan kaybolmuş."

Page 134: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Öyle gibi görünüyor," diye onayladı Gabriel, kafasınıkaşıyıp yere, akıl karıştırıcı ize bakarken.

"Cehennem kedisi," diye hırladı Roddy McGristle. "İğrençevine geri dönmüş!"

Fret, "Senin evine mi?" diye sormak istiyordu, ama akıllıcabu iğneleyici soruyu kendine sakladı.

Diğerleri de, dağ adamının açıklamasının geçip gitmesineizin verdiler. Bu bilmeceye bir cevapları yoktu, ve Roddy'nintahmini de en az onlarınki kadar iyiydi. Yaralı panter ve tazekan izleri gitmişti, ama Roddy'nin köpeği kısa süredeDrizzt'in kokusunu yakaladı. Heyecanla uluyarak, köpekonlara yol gösterdi, ve her ikisi de becerikli iz sürücüler olanDove ve Kellendil, sıklıkla, gittikleri yönün doğruluğunuonaylayan yeni ipuçları buldular.

İz, dağın yamacı boyunca sürdü, daha sonra sık ağaçlı biralana girip, çıplak kayalardan oluşan bir açıklıkta devam etti,ve en sonunda birdenbire başka bir vadinin kenarında sonaerdi. Roddy'nin köpeği vadinin tam ağzına kadar ilerledi vehatta bu tehlikeli inişin başlangıcına ilk adımı attı.

"Lanet olası drow büyüsü," diye homurdandı Roddy.Etrafına bakındı ve böyle dik bir yamaçtan aşağı inmenin pekçok saatini alacağını düşünerek bacağına bir yumruk indirdi.

"Gün ışığı çekiliyor," diye açıkladı Dove. "Burada kampkuralım ve yolumuzu sabaha bulalım."

Page 135: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gabriel ve Fret uyumla başlarını sallayıp onayladılar amaRoddy karşı çıktı.

"İzler şu anda taze!" dedi dağ adamı, "Köpeği aşağı indirip,iz üzerine geri döndürmeliyiz, en azından yataklarımızagirmeden önce."

"Bu saatler sürebilir..." diye karşı çıkmaya hazırlandı Fret,ama Dove düzenli dwarfı susturdu.

"Gelin," diye rica etti Dove diğerlerine, ve batıya, yerin dikama en azından inilebilir bir tarafına doğru yürüdü.

Dove, Roddy'nin çıkardığı sonuca katılmıyordu, amaMaldobar'ın tayin edilmiş elçisi ile daha fazla sorun çıkmasınıistemiyordu.

Vadinin dibinde yalnızca daha fazla bilmece ilekarşılaştılar. Roddy, köpeğini her yöne doğru yürüttü amaulaşılmaz drowun izini bulamadı. Düşünce ile geçendakikaların ardından, gerçek Dove'un aklında belirmeyebaşladı ve yüzündeki gülümseme herşeyi, diğer tecrübeli yolarkadaşlarına açıkladı.

"Bizi kandırdı!" diye güldü Gabriel, Dove'un yüzündekigülümsemenin nedenini tahmin ederek. "Bizi, aşağı inmekiçin büyü kullanacağını düşüneceğimizi bilerek,vadiyeindirdi!"

"Neden bahsediyorsunuz?" diye sordu Roddy, kızgınlıkla,ama tecrübeli ödül avcısıda tam olarak ne olduğunu anlamıştı.

Page 136: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Yani, yukarıya tekrar tırmanmak zorunda olduğumuzu musöylüyorsunuz?" diye sordu Fret, sesi inlemeyi andırarak.

Dove tekrar güldü fakat Roddy'ye bakarak çabucak kendinegeldi ve, "Sabaha!" dedi.

Dağ adamı bu kez karşı çıkmadı.

Ertesi sabah şafak söktüğünde, grup tekrar vadi kenarınatırmanmış, ve Roddy köpeğini tekrar Drizzt'in, izini ilkyakaladıkları kayaların çıktığı yere sürmeye başlamıştı.Hileçok basitti, ama aynı soru tüm bu tecrübeli iz sürücülerinaklını kurcalıyordu: drow köpeği bu denli şaşkınaçevirebilecek şekilde nasıl izini kaybettirebilmişti? Tekrar, sıkağaçların bulunduğu yere geldiklerinde, Dove cevabınıbiliyordu.

Ağır çantasını yere bırakmaya hazırlanan Kellindil'i başıylaonayladı. Çevik elf, düşük dallardan birini yakalamış vetırmanan drowun muhtemel yollarını incelemek için kendiniyukarı çekmişti. Pek çok ağacın dalları birbirine karışmıştı,yani seçeneklerin sayısı çok fazlaydı, ama bir süre sonraKellindil, doğru bir şekilde, Roddy ve köpeğini, ağaçgövdelerinin yanından geçen ve dağın etekleri çevresindekıvrılarak Maldobar yönüne giden yeni bir ize yönlendirdi.

"Kasaba!" diye bağırdı Fret, rahatsızca, ama diğerleriendişeli görünmüyordu.

"Kasabaya değil," diye yanıtladı Roddy, öfkesini tutmayaçalışmakta zorlanarak. Bir ödül avcısı olarak, Roddy herzaman, en azından takip boyunca, boy ölçüşebilen rakiplerden

Page 137: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hoşlanırdı. "Kaynak," diye açıkladı Roddy, artık drowun nedüşündüğünü bildiğine inanarak. "Drow kaynağa doğruyönelmiş, dere boyunca iz bırakmadan balta girmemiştopraklara girmek için."

"Bu drow yetenekli bir rakip," diye yorumda bulunduDarda, tamamıyla Roddy'ye katılarak.

"Ve şimdi en azından bir gün ötemizde," dedi Gabriel.

Fret'in hoşnutsuz iç çekişinin sona ermesinin ardından,Dove dwarfı biraz teskin etti. "Korkmana gerek yok," dedi."Stoğumuz yeterli ama drowunki değil. Avlanmak ya dayiyecek toplamak için durmak zorunda, ama biz devamedebiliriz."

"Sadece ihtiyacımız olduğunda uyuyacağız!"diye arayagirdi Roddy, grubun diğer üyeleri tarafındanyavaşlatılmamaya kararlı bir şekilde. "Ve yalnızca kısa süreleriçin!"

Fret yeniden derin bir iç çekti.

"Ve hiç vakit kaybetmeden, malzemelerimizibölüştürmeliyiz," diye ekledi Dove, sadece Roddy'yi memnunetmek için değil aynı zamanda gerekli olduğundan dolayı."Drowu bulana kadar biraz zorluk yaşayacağız. Gecikmekistemiyorum."

"Bölüştürmek" diye homurdandı Fret sessizce. Üçüncükere iç çekti ve elini rahatlatmak istercesine karnına koydu.

Page 138: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Sundaba’da, Helm'in kalesindeki düzenli odasında olmayı nekadar da çok istiyordu!

Drizzt'in tüm niyeti, kendisini takip eden grup hevesiniyitirene dek dağların daha derinliklerine girmekti. Yönşaşırtıcı taktiklerini, sıklıkla geri geri yürüyerek ya datamamıyla başka yöne giden başka bir iz oluşturmak içinağaçlardan devam ederek uygulamaya devam etti. Pek çokdağ kaynağı, kokusunun bulunmasına karşı yeni engelleryaratıyordu, ama Drizzt'in takipçileri acemi değildi, veRoddy'nin köpeği de diğerleri gibi iyi bir av hayvanıydı.

Drizzt, hâlâ onları atlatacağına inanıyordu, ama onlarındevam eden takibi, drowun içine daha farklı daha gizliendişeler sokuyordu. Böylesine sıkı bir takibi gerektirecekhiçbir şey yapmamıştı; hatta ölen çiftçi ailesinin intikamınıdahi almıştı. Ve Drizzt'in artık tek başına ilerleyeceği, dahabaşka kimseyi tehlikeye sokmayacağı konusundaki kızgınlıkdolu yeminine, yalnızlığı bir dost olarak çok uzun yıllardırkabul etmesine rağmen; korku değil fakat meraktan, arkasınabakmadan edemiyordu, içindeki arzu dinmiyordu.

Sonunda, Drizzt kendini takip eden grup hakkındakimerakını inkar edemedi. Drizzt, bir gece kamp ateşi etrafındahareket eden kişileri izlerken, bu merakın kendi sonunugetirebileceğini düşündü. Gene de Drizzt'in bunun farkınavarması ve ikinci kez gözden geçirmesi, artık bunun için birşey yapamacağı kadar geç olmuştu, ihtiyaçları onu kendineçekmişti, ve şimdi kendini takip edenlerin kampı bulunduğuyerden yirmi metre kadar ötedeydi.

Page 139: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Do ve, Fret ve Gabriel'in aralarındaki şakalaşmalar,kelimelerini anlamasa dahi, Drizzt'in kalben duyduğu hislerikörüklüyordu. Fakat drowun kampın içine yürüme isteği,Roddy ve köpeği ışığın yanından her geçişte yok oluyordu.Drizzt, o ikisinin kendisini dinlemek için beklemeyeceğinibiliyordu.

Grup, iki nöbetçi yerleştirmişti, bir elf ve uzun boylu birinsan. Drizzt, insan olanın karanlıkta elf kadar tecrübeliolmayacağını düşünerek, onun yanından geçti. Fakat şimdi,drow, aldığı tüm tedbirlere rağmen, kampın öteki tarafına, elfgözcünün olduğu yere doğru gidiyordu.

Drizzt, yalnızca bir kez yeryüzündeki kuzenlerinigörmüştü. Bu felaketlerle dolu bir olaydı. Drizzt'in gözcüsüolduğu istilacı grup, Drizzt'in saklamayı becerdiği tek bir elfkızı dışında ortadaki tüm yeryüzü ciflerini katletmişti. Tümbu lanetleyen hatıralarla harekete geçen Drizzt'in bir elf, canlıve hayat dolu bir elf görmesi gerekiyordu.

Kellindil, çevrede bir yabancının olduğunu düşündüğü ilkanda ufak bir kama göğsünün yanından hızla geçerek yayınıntelini kopardı. Elf vakit kaybetmeden döndü ve de drowunlavanta rengi gözleri ile karşı karşıya geldi. Drizzt sadecebirkaç adım ötedeydi.

Kellindil'in gözündeki kırmızı parıltı, onun Drizzt'! ısıtayfında gördüğünü gösteriyordu. Drow, Karanlıkaltı'nın barışsembolü olarak ellerini göğsünün üzerinde kovuşturdu.

"En sonunda karşılaştık, karanlık kuzenim," diye fısıldadıKellindil sertçe, sesi belirgin derecede öfkeli ve gözleri

Page 140: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tehlikeli bir biçimde kısılarak, drow dilinde. Bir kediçevikliğiyle, Kellindil, bıçak kısmı kırmızı alev renginde inceişlenmiş kılıcını belinden aldı.

Drizzt, elfin kendi dilini konuşabilmesinden ve kampıalarma geçirmemek için fısıltıyla konuşmasından dolayıheyecanlı ve umutluydu. Yeryüzü elfi Drizzt'in boyunda veaynı keskin hatlara sahipti ama onun gözleri daha dar ve altınrengi saçları Drizzt'in beyaz saçları gibi uzun ve kalın değildi.

"Ben Drizzt Do'Urden'im," diye söze başladı Drizztkarşısındakini yoklamak için.

"Senin ne olarak çağırıldığın hiç umurumda değil!" diyetersledi Kellindil. "Sen bir drowsun. Tüm bilmem gereken bu!Gel hadi, drow. Gel de hangimiz daha güçlüyüz görelim!"

Drizzt henüz kılıcım çekmemişti ve buna niyeti de yoktu."Seninle savaşmak istemiyorum..." Drizzt'in sesi, yeryüzücifinin yüzündeki yoğun öfkeden dolayı kelimelerininyararsız olduğunu anladığında sessizliğe karıştı.

Drizzt herşeyi bu elfe anlatmak istiyordu, tüm hikayesinianlatmak ve kendisi dışında bir ses tarafından suçsuzbulunmak. Eğer bir başkası, -özellikle de bir yeryüzü elfi-başından geçenleri dinlese ve seçimlerini, yaşamı boyuncakarşılaştığı korkunç şeyler karşısında doğru davrandığınıonaylasa, o zaman suçluluk duygusu Drizzt'in omuzlarındankalkacaktı. Eğer, kendisi kadar, kendi karanlık insanlarındannefret eden bu kişiler tarafından kabul görse, Drizzt Do'Urdenhuzur bulacaktı.

Page 141: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ama ne elfin kılıcı yere iki santim kadar indi ne de elfindaha çok gülümsemeye alışkın yüzündeki sert ifadeyumuşadı.

Drizzt burada kabul görmeyecekti, ne şimdi ne demuhtemelen hiçbir zaman. Her zaman yanlış anlaşılmayamahkum mu olacağım? diye sordu kendine. Ya da belki dekendisi etrafındakilere, adillik açısından olması gerekendendaha fazla mı paye veriyordu?

Bu, Drizzt'in ilerki günlerde yanıtlaması gereken ikidüşüncesiydi çünkü Kellindil'in sabrı sona ermişti. Elf, drowadoğru elindeki kılıcın ucu drowa doğru dönük geliyordu.

Drizzt şaşırmamıştı; nasıl şaşırabilirdi ki? Arkaya, birazuzağa sıçradı ve içindeki büyü gücünü kullanarak, kendisinedoğru gelen elfin üzerine, delinemez karanlıkta bir küreyolladı.

Büyü konusunda hiç de acemi olmayan Kellindil drowunhilesini anladı. Elf yönünü değiştirerek, karanlık küreninarkasına geçti ve kılıcı hazır biçimde ileri atıldı, ı Lavantarenkli gözler yokolmuştu.

"Drow!" diye bağırdı Kellindil yüksek sesle, ve kampınyakınındaki herkes harekete geçti. Roddy'nin köpeği ulumayabaşladı ve heyecanlı, tehdit edici havlama Drizzt'i dağlaradoğru, kendisini göçe lanetletircesine takip etti.

Kellindil, tetikte ama drowun çevrede olmayacağını bilerekendişe etmeden sırtını bir ağaca dayadı. Drizzt o andabilemezdi ama, kelimeleri ve bunu destekleyen

Page 142: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hareketlerisavaşmak yerine kaçması- gerçekten de elfin çokda kapalı olmayan kafasına az da olsa bir şüphe yerleştirmişti.

"Şafağın ilk ışıklarıyla birlikte avantajını kaybedecektir,"dedi Dove, drowa yetişmekle geçirilen sonuçsuz pek çoksaatin ardından. Artık, çanak şeklinde kayalık birvadideydiler, ve drowun izleri uzakta, yüksek bir tırmanışadoğru gidiyordu.

Yanında, neredeyse yorgunluktan devrilecek halde olanFret, cevap vermekte gecikmedi.

"Avantaj mı?" diye inledi. Bir sonraki dağ yamacınabakarak kafasını salladı. "Bu cehennemlik drowu bulamadanhepimiz yorgunluktan öleceğiz!"

"Eğer uyum sağlayamıyorsan düş ve geber!" diye hırladıRoddy. "Bu sefer bu iğrenç drowun kaçıp gitmesine izinverecek değiliz!"

Grupta beklenmedik bir şekilde yere yıkılan Fret değilfakat başka bir üyesiydi. Aniden grubun içine bir kaya daldı,ve Darda'-nın omuzuna, onu havalandırıp, etrafındadöndürecek bir hızla çarpıp geçti. Yüzüstü toprağa düşerkenbağırmaya bile vakit bulamamıştı.

Dove, Fret'i yakaladı ve yakındaki bir kayaya doğruyuvarlandı, Roddy ve Gabriel de aynı şeyi yapmışlardı. Birbaşka taş ve ardından pek çoğu, bölgeye yıldırım gibiyağıyordu.

"Çığ mı?" diye sordu şaşkına dönen cüce, şoku atlattığında.

Page 143: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Darda için çok endişelenen Dove, cevap vermeyeyellenmedi, oysa durumun ne olduğunu, bunun bir çığolmadığını biliyordu.

"Yaşıyor," diye bağırdı Gabriel, Dove'un üç dört metrekadar ötesinde bulunan koruyucu kayasından. Bölgeye başkabir taş düşmüş, Darda'nın kafasını teğet geçerek ıskalamıştı.

"Kahretsin," diye homurdandı Dove. Kayasının üzerindenkafasını çıkarıp, dağ yamacına ve dibindeki kayalık uçurumabaktı. "Şimdi Kellindil," diye fısıldadı kendi kendine, "Bizebiraz zaman kazandır."

Sanki yanıtlarcasma, kızgın bir kükremenin takip ettiği,elfin gerilen yayının boşalma sesi geldi. Dove ve Gabrielbirbirlerine bakarak, acıyla gülümsediler.

"Kaya devleri!" diye bağırdı Roddy, derinden, sürtünmesesi gibi bir tınısı olan kükremeyi tanıyarak.

Dove, sırtını kayaya yaslamış, elinde açık çantası, çömelipbekledi. Bölgeye başka taş yağmıyordu; bunun yerine,ötelerinden, Kellindil'in yakınlarında, gökgürültüsünü andırırçarpma sesleri geliyordu. Dove, Darda'ya doğru koştu venazikçe adamı çevirdi.

"Acıttı," diye fısıldadı Darda, bu durumunu hafife alancümlesine gülümsemeye çalışarak.

"Konuşma," diye yanıtladı Dove, çantasındaki iksirşişelerinden birine ulaşmaya çalışarak. Ama korucunun

Page 144: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

zamanı kalmamıştı. Onu açıkta gören devler, alçaktaki alanasaldırılarına devam etmeye başlamışlardı.

"Kayaya geri dön!" diye bağırdı Gabriel. Dove, kayayadoğru ilerlerken her adımında tökezleyen adama destek olmakiçin koluna girdi.

"Hızlı! Hızlı!" diye bağırdı Fret, sırtı kayaya yapışmışhalde onları endişe ile izliyordu.

Birdenbire Dove, Darda'nın üstüne eğildi, yereyapıştırdığında, o anda eğilen kafalarının üstünden bir başkakaya uçuyordu.

Fret, tırnaklarını yemeye başlamış, ardından ne yaptığınıyüzünde tiksinti dolu bir ifade ile farkederek durmuştu."Çabuk olun!" diye bağırdı dostlarına yeniden. Bir kaya daha,çok yakında, yerden sekmişti.

Henüz Dove ve Darda Fret'e ulaşmadan, kayanın arkayüzüne bir taş çarpmıştı. Sırtı kayaya yapışık olan Fret,kontrolsuzca, ileri doğru uçarak, sürünmekte olan dostlarınayer açmıştı. Dove, Darda'yı kayanın arkasına yerleştirdi,ardından tekrar dışarı çıkıp, yere düşmüş cüceyi almasıgerektiğini düşünerek arkasını döndü.

Ama Fret ayağa kalkmıştı, lanetler yağdırıp, homurdanıyor,vücudundaki yaralardan çok, iyi işlenmiş kıyafetindeki birbaşka delikle meşgul görünüyordu.

"Buraya geri gel!" diye çığlık attı Dove.

Page 145: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Lanetler ve çileler kovalasın bu aptal devleri!" Fret'in tekcevabıydı, özellikle sert adımlarla kayaya doğru ilerlerken,yumruklarını sıkıca kalçalarında birleştirmişti.

Hem kapana kısılmış gruba hem de bulundukları bölgeyeyapılan hücum devam ediyordu. Ardından Kellindil dalarak,Roddy ve köpeğinin yanındaki kayaya geldi.

"Kaya devleri," diye açıkladı elf. "En azından bir düzine."Dağ yamacının ortalarındaki bir bayırı işaret ediyordu.

"Drow bizi kapana düşürdü," diye hırladı Roddy,yumruğunu sertçe kayaya vurarak.

Kellindil ikna olmamıştı, ama çenesini tuttu.

Kayalık yükseltinin zirvesinden, Drizzt, gelişmekte olansavaşı izliyordu. Alçaktaki patikaları, şafak sökmeden bir saatkadar önce geçmişti. Karanlıkta, bekleyen devleri aşmak,sinsi drow için güç olmamıştı; Drizzt, onların cephesinikolaylıkla aşmıştı.

Şimdi, gün ışığında Drizzt, gözlerini kısarak, ne yapacağınıdüşündü. Devleri aştığında, kendini takip edenlerin başlarınınderde gireceğini bekliyordu. Onları bir şekilde uyarmayıdenemeli miyim? diye düşündü. Ya da bölgeden uzaklaşarak,insanları ve elfi devlerden uzaklaştırmak mıydı?

Drizzt, bir kez daha bu garip ve sert dünyanın içindekiyerini anlamıyordu. "Bırak kendi aralarında savaşsınlar," dedisertçe, kendini ikna etmeye çalışırcasına. Drizzt, özellikleönceki geceki karşılaşmalarını hatırladı. Elf, kendisi

Page 146: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

dövüşmek istemediğini açıklamasına karşın, saldırmıştı.Guenhwyvar'ın vücudunun yanından söktüğü oku dahatırlıyordu.

"Bırak birbirlerini öldürsünler," dedi Drizzt ve ayrılmakiçin arkasını döndü. Omzundan geriye son bir kez baktığında,devlerden bazılarının harekete geçtiğini gördü. Bir grup,bayırda durup vadiyi sonu gelmeyecek bir taş yağmurunatutarken, biri sağdan diğeri soldan yaklaşan iki grup, yelpazagibi açılarak tuzağa düşmüş grubu çevreliyorlardı.

Drizzt, takipçilerinin kaçamayacaklarını biliyordu. Devlertarafından sarıldıklarında, çarpraz ateşten kaçamayacaklardı.

O anda drowun içinde bir şeyler çalkalandı, gnoll grubunakarşı gelirken hissettiklerinin aynısıydı bu. Bunu tam olarakbilemezdi ama, tıpkı çiftlik evine saldırı planlayan gnollergibi, Drizzt, bu savaşta kötü tarafın devler olduğundanşüpheleniyordu.

Drizzt'in kararlı yüz hatları başka hatıralarla yumuşamıştı,çiftlikte oyun oynayan insan çocukları ve yalağa giren kumsaçlı çocuğun hatıraları.

Drizzt, oniks figürü yere koydu. "Gel Guenhwyvar," diyeemretti. "Bize ihtiyaçları var."

"İki yandan kuşatılıyoruz!" diye hırladı Roddy McGristle,yukarıdaki patikalarda ilerleyen devleri görünce.

Dove, Gabriel ve Kellindil, bir çıkış bulmak için etraflarınabakınıyorlardı. Yolculukları sırasında, hem beraber hem de

Page 147: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

başka gruplarla pek çok devle savaşmışlardı. Eskiden, herzaman, dünyayı bu sorun yaratan yaratıklardan temizlemektenmemnun, istekle dövüşe katılmışlardı. Ama bu kez, hepsisonucun farklı olacağından endişeliydi. Kaya devleri, tümdiyarlarda en iyi taş fırlatıcılarıydı, ve tek bir vuruşları bile,en sert adamı öldürmeye yetebilirdi. Aynı zamanda, hayattaolmasına rağmen, Darda kaçamazdı ve hiçkimsenin onugeride bırakmaya niyeti yoktu.

"Kaç, dağ adamı," dedi Kellindil, Roddy'ye. "Bize birborcun yok."

Roddy sorgulayan gözlerle okçuya baktı. "Ben kaçmam,elf," diye hırladı.

"Hiçbir şeyden!"

Kellindil başıyla onayladı ve yayına bir ok yerleştirdi.

"Eğer yana geçerlerse, lanetleniriz," diye açıkladı Dove,Fret'e. "Senden af diliyorum, sevgili Fret. Seni evinden alıpgetirmemeliydim."

Fret bu düşünceyi savdı. Ellerini cüppesinin içine soktu veküçük fakat ölümcül görünen gümüş bir çekiç çıkardı. Bugörüntü karşısında, bir tüy kalemi ellerinde tutmaya alışmışcücenin narin ellerinde çekicin ne kadar garip göründüğünüdüşünerek, gülümsedi.

Tepedeki bayırda, Drizzt ve Guenhwyvar tuzağa düşmüşgrubu sol kanattan kuşatan dev grubunun hareketlerinigölgeliyordu. Drizzt, insanlara yardım etmekte kararlıydı ama

Page 148: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

dört silahlı dev karşısında ne kadar etkili olabileceğinibilmiyordu. Ama gene de, Guenhwyvar yanındayken, grubakaçacak zaman verecek şekilde, devlerin ilgisini başka yöneçevirebileceklerini düşünüyordu.

Yol boyunca vadi genişliyordu ve Drizzt diğer taraftangrubu saran dev grubunun muhtemelen taş atımımesafesinden çıktığını farketti.

"Gel, dostum," diye fısıldadı Drizzt, pantere, ve palalarınıçekerek, kırık ve sivri kayaların üzerinden aşağı inmeyebaşladı. Fakat bir süre sonra, dev grubunun kısa bir mesafeönündeki araziyi farkettiğinde Drizzt, Guenhwyvar'ıyelelerinden tutarak tekrar yukarıdaki bayıra yöneltti.

Burada yer, kırık ve çentik çentik olmasına karşı şüphegötürmeyecek şekilde sabitti. Oysa, biraz ötede, yavaşça aşağıeğimlenen yer büyük kayalar ve yüzlerce ufak taşla kaplıydı.Drizzt bir dağ yamacının hareketleri hakkında fazla bilgilideğildi ama o bile bu dik ve de gevşek tabanın çökmenineşiğinde olduğunu görebiliyordu.

Drow ve kedi öne, dev grubunun olduğu yere koşmayabaşladılar. Devler neredeyse mevkilenmişti; hatta bir kısmıköşeye sıkışmış gruba taş fırlatmaya başlamıştı bile. Drizzt,büyük bir kayanın arkasına geçti ve iterek onu hareketegeçirdi. Guenhwyvar'ın yöntemi daha belirgindi. Panter, dağyamacı boyunca koşturmaya, her adımla taşları yerlerindenoynatmaya ve kayaların arka yüzlerine zıplayıp,yuvarlanmaya başladıklarında üzerlerinden zıplamayabaşladı.

Page 149: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kayalar sekiyor ve diğerleriyle birleşiyordu. Ufak taşlararalarında zıplayarak, hız kazandırıyorlardı. Kendini buharekete vermiş olan Drizzt, oluşmaya başlayan çığınortasında koşturuyor, taşlar atıp diğerlerini iterek, buyuvarlanmaya ne ekleyebilirse yapıyordu. Az sonra drowunayakları altındaki yer kaymaya başlamıştı ve dağ yamacınıntümü aşağı iniyor gibi görünüyordu.

Guenhwyvar, devler için bir kıyamet habercisi gibi çığınönünde hızla ilerliyordu. Panter onların üzerinden sıçramıştıama devler ona yalnızca bir an için dikkat etmişlerdi, çünkütonlarca kaya kendilerine çarpmaya başlamıştı.

Drizzt, başının dertte olduğunu biliyordu; Guenhwyvarkadar çevik ve hızlı değildi ve yer kaymasını aşabileceğini yada önünden çekilebileceğini düşünmüyordu. Ufak bir bayırınucundan havaya sıçradı ve yukarı doğru yükselirken içindekiyükselme büyüsünü çağırdı.

Drizzt, konsantrasyonunu sağlamak için zorlanıyordu.Büyü, kendini daha önceden iki kez yüzüstü bırakmıştı, veeğer bu sefer ona tutunamazsa, yuvarlanan kayaların üzerinedüşerse, kesinlikle öleceğini biliyordu.

Kararlılığına karşın, Drizzt havada artan bir şekildeağırlaştığını hissetti. Çaresizce kollarını sallayıp, içindekibüyülü gücü bulmaya çalışıyordu...ama yere düşüyordu.

"Bize yalnızca ön taraftakiler vurabilir!" diye bağırdıRoddy, sağ kanattan gelen taşlardan biri kısa mesafede yeredüştüğünde. "Sağ kanattakiler, atış mesafesinin uzağındalar,soldakiler ise...!"

Page 150: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Do ve, Roddy'nin mantığını ve sol kanatta yerden yükselentoz bulutuna bakan gözlerini izliyordu. Çağlayan gibi akankayalara ve kara cüppeli bir elf gibi görünen şekle dikkatlebakıyordu. Gabriel'e döndüğünde, onun da drowu gördüğünübiliyordu.

"Artık gitmeliyiz," diye seslendi Dove, elfe.

Kellindil başıyla onayladı ve elinde gergin yayı ile, kayanınyanından çıktı.

"Hızla," diye ekledi Gabriel, "sağ kanattaki grup atışmesafesine ulaşmadan önce."

Kellindil'in yayı bir kez daha boşaldı. Ötede bir dev acıiçinde uluyordu.

"Burada, Darda'yla kal," diye rica etti Dove Fret'e, ardındano, Gabriel ve köpeğini sıkıca tutan Roddy saklandıklarıyerden fırlayıp, önlerindeki devlere hücum ettiler. Kayadankayaya ilerliyor, devler hareketlerini kestiremesinler diyezigzaglar çiziyorlardı. Tüm bunlar olurken, Kellindil'in okları,devleri taş atmaktan çok, eğilmekle meşgul ediyordu.

Dağ yamacının aşağılarında, saklanma yeri sağlayan fakataynı zamanda da üç savaşçıyı birbirinden ayıran dikitlerbulunuyordu. Onlar da devleri göremiyorlardı fakat gitmelerigereken yönü kestirerek, yapabildikleri kadar farklı yollaradağıldılar.

İki kaya duvarının arasında keskin bir dönüş yapan Roddy,devlerden biriyle karşılaştı. Dağ adamı hemen köpeğini

Page 151: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

serbest bıraktı ve vahşi köpek korkusuzca hücum ederekyukarı fırladı, yirmi ayak yüksekliğindeki devin yalnızcagöğsüne yaklaşabilmişti.

Ani saldırıdan şaşıran dev, elindeki kocaman sopasınıbırakarak köpeği uçuşunun yarısında yakaladı. Bu saldırganköpeği kısa bir sürede parçalayabilirdi, fakat Roddy'ninkorkunç baltası Kanatıcı, iri adamın savurabildiği tümgücüyle baldırını boydan boya kesmisti. Dev öne doğrusendeledi ve Roddy'nin köpeği kıvrılarak kurtulup, tırmanıppençelemeye ardından da devin yüzünü ve boynunu ısırmayabaşladı. Aşağıda Roddy, biçmeye başlamıştı, bir ağacıkesercesine, yaratığı kesiyordu.

Sıçrayan taşların üzerinde yarı kayarak, yarı dansederek,Drizzt yer kaymasını sürdürmeye başlamıştı. Çarpan kayalaryüzünden sendeleyen bir devin ortaya çıkışını ve ardındanGuenhwyvar'la karşılaşışını gördü. Yaralı ve şaşkına dönmüşdev, olduğu yere yuvarlanmıştı.

Drizzt'in, çaresizce gerçekleştirdiği planının başarısınıntadını çıkarmaya vakti yoktu. Yükselme büyüsü bir şekildedevam ediyordu, onu biraz yukarıda tutarak taşlarla birlikteilerlemesini sağlıyordu. Her ne kadar ana kaymanınyukarısında da olsa, yuvarlanan taşlar sertçe drowa çarpıyor,toz ise nefes borusuna dolup, hassas gözlerini acıtıyordu.Neredeyse kör bir halde, kendisine korunak sağlayabilecek birbayır görmüştü, ama oraya ulaşabilmenin tek yolu, yükselmebüyüsünü bırakmak ve yuvarlanmaktı.

Başka bir taş Drizzt'e çarptığında neredeyse havada onuters çevirecekti.

Page 152: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Büyüsünün sona ermeye başladığını ve yalnızca tek birşansı olduğunu biliyordu. Dengesini yeniden kazandı,büyüsüne son verdi ve akmakta olan yere çarptı.

Sonsuz bir akış içinde yuvarlanıp savruldu. Daha evveldenyaralı olan dizine bir taş çarparak, onu yere paralel yatmayazorladı. Drizzt, yuvarlanıyor, ve bayırın korumasına ulaşmakiçin elinden gelen herşeyi yapıyordu.

Hızı vakitsiz bir zamanda sona ermişti. Arada kalan sonmesafeyi hızla almayı düşünerek ayağa kalktı, ama Drizzt'inbacaklarında takat kalmamış, anında bükülerek, onu açıkta vetehlikeli bir yerde bırakmıştı.

Sırtına bir şeyin çarptığını hissederek, hayatının sonaulaştığını düşündü. Bir süre sonra, sersemlemiş olan Drizzt,bir şekilde bayırın dibine sürüklenmiş ve gömülü olduğunu,ama altında gömülü olduğu şeyin ne taş ne de toz olduğunufarketti.

Guenhwyvar, bayırdan yuvarlanmakta olan son taşlar dadurana kadar, Drizzt'e bir kalkan oluşturmak üzere,efendisinin üzerinde kalmıştı.

Kayalıklar, yerlerini daha açık bir araziye bıraktığında,Dove ve Gabriel birbirlerini gördüler. Tam önlerinde, altı yedimetre boyunda ve otuz metre uzunluğunda kayalardanoluşmuş gevşek bir duvarın ardında bir hareketin farkınavarmışlardı.

Duvarın tepesinde, başının üstünde atmaya hazırbulundurduğu kaya ile, öfkeyle kükreyen bir dev belirdi.

Page 153: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Yaratığın boynu ve göğsünde düzinelerce ok saplıydı, fakatumursamıyordu.

Fakat buna karşın, Kellindil, dirseğine sapladığı oklakesinlikle dikkatini çekmişti. Görünüşe göre, elinde tuttuğukayayı unutan dev, uluyarak kolunu tuttuğunda, anında kayakafasına tok bir ses çıkararak düşmüştü. Dev, sersemlemişhalde, hareketsizce dururken yüzüne iki ok daha saplandı. Biran için titredi ve ardından yere devrildi.

Becerikli elf okçusunu takdir eden gülümsemelerinipaylaşan Dove ve Gabriel, ardından duvarın iki farklı yönünedoğru hücumlarına devam ettiler.

Dove, devlerden birini tam köşede hazırlıksız yakalamıştı.Yaratık tam sopasına uzanıyordu ki Dove'un kılıcı bunuzamanında yakalayarak, elini vücudundan ayırdı. Kayadevleri, bir insanı toprağa çivileyebilecek yumrukları vekendilerine verilen ad gibi kaya kadar sert derileri ile karşıkonulması güç düşmanlardı. Ama yaralı, hazırlıksızyakalanan ve sopasız dev, tecrübeli korucu için rakipsayılmazdı. Duvarın tepesine, kendini devin yüzü ile aynıhizaya fırlattı ve ardından, kılıcını seri hareketlerle işletmeyebaşladı.

İki vuruşta dev kör olmuştu. Derinden ve yandan gelenüçüncüsü yaratığın gırtlağına bir gülümseme çizmişti.Ardından Dove savunmaya çekilerek, ölmekte olan yaratığınson saldırılarını savuşturmaya başladı.

Gabriel, yol arkadaşı kadar şanslı değildi. Geride kalan sondev, tepeleme kayalardan oluşan duvarın köşesine yakın

Page 154: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

değildi. Gabriel'in yaratığı hazırlıksız yakalamasına karşın,yaratığın karşı koymak için yeterli zamanı -hem de elindetuttuğu bir kayası- vardı.

Atışı karşılamak için Gabriel kılıcını kaldırdı, bu hareketonun hayatını kurtarmıştı. Yine de kaya kılıcı elindenfırlatmış ve Gabriel'i toprak zemine yapıştıracak bir hızlaçarpmıştı. Gabriel, tecrübeli bir savaşçıydı, ve bunca savaşınardından hâlâ sağ olmasının tek nedeni ne zaman geriçekilmesi gerektiğini bilmesiydi. O, gözlerini bulandıran acıdolu anda kendini zorladı ve ayağa kalkarak, duvarın arkasınafırladı.

Elinde ağır sopasıyla, dev tam arkasından geldi. Etrafındadönüp de açığa çıktığında yaratığı bir ok karşıladı, ama osıkıntı verici bu 'minik oku', sanki ufak bir talihsizlikmiş gibieliyle iterek savaşçının üzerine gelmeye devam etti.

Gabriel'in gidecek yeri kalmamıştı. Sivri kayalıklarınolduğu yere kaçmaya çalışmış fakat dev, onu yüksekkayalardan oluşan kutu gibi bir kanyonun içinde sıkıştırmıştı.Gabriel kamasını çıkardı ve kötü şansına lanet okudu.

O sırada kendi savaştığı devi etkisiz hale getiren Dove kayaduvarın etrafından koşarken, Gabriel ve devi görmüştü.

Gabriel de, korucuyu görmüş ve Do ve'un kendinikurtarabilecek kadar kısa bir sürede gelemeyeceğini bilerekneredeyse özür dilercesine omuzunu silkmişti.

Bu sefil adamın işini bitirmeye niyetli hırlayan dev, önedoğru bir adım atmıştı ki o sırada keskin bir çatırt! sesi

Page 155: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

duyuldu ve yaratık aniden durdu. Kısa bir süre için gözlerigarip bir şekilde yuvalarından fırladı, ardından neredeyse ölüsayılabilecek bir halde Gabriel'in ayaklarının dibine devrildi.

Gabriel, yana, kayalık duvarın tepesine baktığındaneredeyse yüksek bir sesle gülecekti.

Başı boydan boya yalnızca beş santim olan Fret'in çekicibüyük bir silah değildi, ama sert bir şeydi, ve tek birsavuruşta, cüce onu kaya devinin kalın kafatasına saplamıştı.

Nasıl olduğunu anlayamadan, kılıcını kınına sokarak Dove'a yaklaştı. Şaşkın yüzlerine bakan Fret aynı derecedeheyecanlanmamıştı. "Eninde sonunda ben bir cüceyim!" dedidüşünmeden, bir yandan da kollarını kızgınlıkla göğsününüzerinde kovuşturmuştu. Bu hareket, beyin parçalarıylakirlenmiş çekicinin tüniğiyle temas etmesini sağlamış veFret'in öfkeli tutumu, düştüğü paniğin içinde kaybolmuştu.Küt parmaklarını diliyle ıslatarak bu korkunç lekeyi sildi veardından daha büyük bir korku ile elindeki kire bakakaldı.

Bu kez Dove ve Gabriel yüksek sesle gülüyorlardı.

"Bilin ki, tuniğin bedelini ödeyeceksiniz!" diye sataştı Fret,Dove'a. "Oh, evet kesinlikle ödeyeceksiniz!"

Yan taraftan gelen bir ses, onları anlık rahatlamalarındançekti götürdü. Arkadaşlarından bir grubunun çığ altındakaldığını, diğer bir grubun ise büyük bir hızla biçildiğinigören dört dev, kurdukları pusuya olan ilgilerini kaybetmiş,kaçıyorlardı.

Page 156: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Hemen arkalarından ise Roddy McGristle ve uluyan köpeğikovalıyordu.

Tek bir dev, hem gürleyen çığdan hem de panterin acımasızpençelerinden kaçmıştı. Artık, en tepedeki bayıra ulaşmakiçin çılgına dönmüş bir halde, dağın yamacında koşuyordu.

Drizzt, hızla Guenhwyvar'ı takibe gönderdi ve bastonolarak kullanabileceği bir sopa bularak ayağa kalkmayıbaşardı. Her tarafı çürümüş, tozla kaplı, barghestle yaptığısavaştan kalma yaraları henüz iyileşmemiş -ve de kaya çığıyüzünden edindiği düzinelerce yaralarla kaplı- bir haldeDrizzt, ilerlemeye başladı. Fakat, yokuşun aşağısındaki birhareket dikkatini çekerek, onu orda tuttu. Elfe ve aslında elfingerilmiş yayının ucundaki oka yüzünü döndü.

Drizzt etrafına bakındı, ama saklanabileceği bir yer yoktu.Kendisiyle elf arasına bir karanlık küre yerleştirebilirdi fakat,kendisine nişan almış olan elfin, bu engelle bileıskalamayacağını farketti. Omuzlarını dikleştirip, yüzünüyavaşça çeviren Drizzt, elfe dimdik ve gururla baktı.

Kellindil, yayını gevşetip, oku çıkardı. Yer kaymasındakikara pelerinli figürü kendisi de görmüştü.

"Diğerleri Darda ile beraber," dedi Dove, o sırada elfinyanına gelerek, "ve McGristle da takip..."

Kellindil ne korucuya baktı ne de cevap verdi. Kısacabaşını sallayarak, Dove'un bakışlarını, dağ yamacındailerlemeye başlamış karanlık siluete yönlendirdi.

Page 157: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bırak gitsin," dedi Dove. "O asla bizim düşmanımızolmadı."

"Bir drowu serbest bırakmaktan korkuyorum," diyeyanıtladı Kellindil.

"Benim gibi," diye yanıtladı Dove, "ama McGristle'ındrowu bulması halinde ortaya çıkacak sonuçlardan daha fazlakorkuyorum."

"Maldobar'a geri dönüp o adamdan kurtulalım," diye teklifetti Kellindil, "daha sonra sen ve diğerleri Sundabar'dakirandevunuza dönersiniz. Bu dağlarda yaşayan akrabalarımvar; onlar ve ben kara derili dostumuzu gözler ve zarara yolaçmamasına özen gösteririz."

"Kabul," dedi Dove. Arkasını dönüp yürümeye başladı,daha fazla iknaya ihtiyacı olmayan Kellindil de onu takip etti.

Elf bir an için durarak arkasını döndü. Çantasına elinisokup içinden bir şişe çıkararak onu yerde, açıklığayerleştirdi. Ardından, bir anlık bir düşünce ile Kellindil, ikincibir nesneyi, bu kez kemerinden çıkararak, şişenin yanınabıraktı. Memnun bir halde arkasını döndü ve korucuyu takipetti.

Roddy McGristle çılgıncasına giriştiği sonuçsuz takibindengeri döndüğünde, Dove ve diğerleri herşeylerini toparlamış,dönmeye hazırlanmışlardı.

"Drowun peşine," diye duyurdu Roddy. "Biraz zamankazandı, ma onu hemen yakalarız."

Page 158: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Drow gitti," dedi Dove sertçe. "Artık onu takipetmeyeceğiz."

Roddy'nin yüzü inanmayan bir ifade ile çatıldı, patlamanıneşiğinde görünüyordu.

"Darda'nın dinlenmeye çok ihtiyacı var!" diye hırladı Dove,ona, ödün vermeden. "Kellindil'in okları kendini tüketti, tıpkıerzaklarımız gibi."

"Thistledownları o kadar kolay unutmayacağım!" diyeaçıkladı Roddy.

"Drow da öyle yapmadı," diye araya girdi Kellindil.

"Thistledownların intikamı alındı bile," diye ekledi Dove,"ve bunun doğru olduğunu biliyorsun, McGristle. Drow onlarıöldürmedi, ama kesinlikle onları öldürenleri katletti!"

Roddy hırlayarak arkasını döndü. O, tecrübeli bir ödülavcısıydı, dolayısıyla iyi bir de inceleyici. Gerçeği tabi kiuzun zaman önce farketmişti, ama

Roddy yüzündeki yarayı, kulağının kaybını -ya da drowunkafası üzerine konan büyük ödülü- reddedemezdi.

Dove onun bu sessiz düşüncelerini sezip anlamıştı."Maldobar halkı, katliam hakkındaki gerçekleriöğrendiklerinde drowun getirilmesinden bu denli bir heyecanduymayacaklar," dedi, "ve tahmin ederim ki ödemekonusunda da."

Page 159: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy ona bir bakış fırlattı, fakat onun mantığınıçürütemezdi. Dove'un grubu Maldobar'a yola çıktığında,Roddy McGriztle da onlara katıldı.

Drizzt, o günün geç vakitlerinde, takipçilerinin neredeolduğunu kendisine söyleyecek birşeyler bulmak için dağyamacına yeniden indi. Kellindil'in bıraktığı şişeyi bularak,çekingenlikle yaklaştı, yanındaki nesneyi, cinden aldığı, ilkkarşılaşmalarında elfin yayının telini kesmek için kullandığıufak kamayı görünce rahatlamıştı.

Şişenin içindeki sıvının tatlı bir kokusu vardı, ve gırtlağıkaya tozundan neredeyse parçalanmış derecede kuru olanDrizzt, memnuniyetle büyük bir yudum aldı. Drizzt'invücuduna onu adeta tazeleyen ve hayat veren, ürpertici birserinlik yayıldı. Birkaç gündür pek az bir şey yemişti, ama şuanda ufalmış gibi görünen vücuduna kaybettiği güç hızla gerigelmekteydi. Yırtılan bacağı bir an için hissizleşti, ardındanDrizzt, onun da güçlenmeye başladığını hissetti.

Ardından bir yorgunluk dalgası Drizzt'in vücudunu kapladı,ve yakınlardaki bir kayanın gölgesine hareketlenerekdinlenmek için oturdu.

Uyandığında gökyüzü karanlık ve yıldızlarla doluydu,kendini çok daha iyi hissediyordu. Çığ oluşturduğu sıradayırtılmış olan bacağı bile, bir kez daha ağırlığınıkaldırabilecek duruma gelmişti. Drizzt, iksiri ve kamayıkendisine kimin bıraktığını biliyordu, ve şimdi iyileştirmeiksirinin özelliklerini gördüğünde şaşkınlık ve kararsızlığıdaha da fazlalaşmıştı.

Page 160: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

BÖLÜM 3

Bu ... olum o takılan pek çok ve çeşitli isimlerdir.

Hangisidir bilmem... ve umursamıyorum.

Drizzt Do'Urden

Dünyadaki tüm çeşitli insan toplulukları için, hiçbir şey,Tanrı kavramı kadar ulaşılmaz, derin bir şekilde kişisel vekontrolcü değildir. Anayurdumdaki kişisel tecrübelerim,acımasız droıv Tanrıçası, Örümcek Kraliçe Lloth etkileridışında bu olağanüstü varlıklar hakkında bir şeygöstermemişti.

Lloth'un yaptığı katliama tanık olduktan sonra, davranışkurallarını zorlayan ve tüm bir toplumun ana kurallarınıyaratan bir Tanrı kavramını kucaklamaya hazır değildim.Ahlak, içten gelen bir güç değil miydi, ve öyleyse kuralları,zorlanmak yerine içten gelmemeli miydi?

Böylelikle Tanrılar meselesi ortaya çıkar: Buisimlendirilmiş varlıklar, gerçek anlamıyla varolan varlıklarmıdır, yoksa ortak inançların ortaya çıkışı mıdır? Kara elfler,Örümcek Kraliçenin kurallarını uyguladıkları için mi kötüdür,

Page 161: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yoksa Lloth, droıularm doğal kötülüğünün bir dışa vurumumudur?

Aynı şekilde, Buzyeli Vadili barbarlar tundralarda savaşiçin hücum edip, Savaşların Lordu Tempus'a seslenirken,Tempus'un öğretilerini mi uyguluyorlardır yoksa, Tempusyalnızca hareketlerine vermiş oldukları bir isim midir?

Buna ne ben, ne de farkettiğim gibi hiç kimse -özellikle debelirgin Tanrıların rahipleri gibi- ne kadar yüksek sesle karşıkoyarlarsa koysunlar, cevap veremez. En sonunda, bir vaizinen büyük üzüntüsü olduğu gibi, Tanrının seçimi kişiyeözeldir, ve bu bağlılık kişinin kendi içsel prensiplerinebağlıdır. Bir din görevlisi, zorlayabilir ya da öğrencisiolacakları kandırabilir, ama hiçbir mantıklı kimse gerçekanlamda bir Tanrı figürünün kurallarını, kendi çıkarlarına tersdüşüyorsa izlemez. Ne ben, Drizzt Do'Urden, ne de babamZaknafein, Örümcek Kraliçe'nin öğrencileri olamadık. Vedaha sonraki yıllarda arkadaşım olan, Buzyeli Vadili Wulfgar,savaş Tanrısına kimileyin yakarsa dahi, kudretli savaş çekicinikullandığı zamanlar dışında bu Tempus denen Tanrıyımemnun edecek bir şey yapmamaktadır.

Diyarların Tanrıları pek çok ve çeşitlidir... ya da bunlaraynı varlığa aittir.

11

Kış

Drizzt, pek çok günler boyunca, kayalıklı dağ yollarındanilerleyerek, kendi ile çiftçi köyü -ve de kötü hatıralar- arasına

Page 162: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

bırakabildiği kadar uzun bir mesafe koydu. Kaçma kararıbilinçli olmamıştı; eğer Drizzt yaşadıkları bu denli yoğunolmasa, elfin hediyelerindeki, iyileştirme iksiri ve geri verilenkamadaki merhametliliğin ve gelecekteki olası bir dostluğunfarkına varabilirdi.

Ama Maldobar'ın hatıraları ve drowun omuzlarına binensuçluluk kolayca yadsınacak gibi değildi. Tarım kasabası,gittikçe daha çaresiz olarak gördüğü, bir ev bulma arayışındabaşka bir durak olmuştu. Drizzt, karşılaşacağı diğer kasabayanasıl gideceğini merak ediyordu. Bir trajedinin olma olasılığıonun için çok açıktı. Barghestlerin varlığının olağan dışı birdurum olduğunu, bu tür yaratıkların var olmaması halinde,karşılaşmalarının tamamen farklı gelişebileceğini durupdüşünmemişti bile.

Hayatının bu zor anında, Drizzt'in tek düşüncesi, kafasındadurmaksızın tekrarlanan ve kalbini deşen tek bir kelimedeodaklanmıştı: "drizzit."

Yol, Drizzt'i dağlarda geniş bir geçide ardından da gürleyenbir nehirin epey yukarısında sislerle kaplı dik ve kayalık birvadiye yöneltmişti. Hava gittikçe soğuyordu, bu Drizzt'inanlam veremediği bir şeydi, ve nemli buhar, drowa kendini iyihissettiriyordu. Kayalık yamaç boyunca, günün büyük birvaktini alan bir iniş gerçekleştirip, çağıldayan nehrin yatağınaulaştı.

Drizzt, Karanlıkaltı'nda da nehirler görmüştü, ama hiçbiribununla karşılaştırılamazdı. Rauvin nehri, kayalarınüzerinden atlayarak, havaya su zerrecikleri fışkırtıyordu.Büyük kayaların etrafında dolanıyor, ufak taşların arasında

Page 163: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

köpükler çıkartarak ardından birdenbire, drowun boyunun beşkatı derinliklere dalıyordu. Drizzt, bu ses ve görüntükarşısında büyülenmiş, ayrıca bu yerin bir sığınak olarakkullanılabilme olasılıklarını da görmüştü. Nehir kenarıboyunca ana yatağın sularının çekilmesi ile oluşan, ufakhavuzlar bulunuyordu. Burada ayrıca, nehrin suları ileboğuşmaktan yorgun düşmüş balıklar da dinleniyordu.

Bu görüntü Drizzt'in midesinden bir gurultununyükselmesine neden oldu. Bir eli öne doğru atılmak üzereilerde, havuzlardan birinin yanında eğildi. Güneş ışığınınsudaki kırılmasını anlaması birkaç denemesini almıştı fakat obu oyunu anlayacak kadar hızlı ve zekiydi. Drizzt'in elianiden suya saplandı, ve otuzotuzbeş santim boyundakialabalıkla çıktı.

Drizzt balığı taşların üzerinde sektirerek fırlattı ve ardındanbir tane daha yakaladı. Bu gece, çiftçi köyünden ayrıldığındanberi ilk defa iyi yiyecekti, ve bölgede susuzluğunu giderecekkadar bol temiz ve soğuk su vardı.

Bölgeyi bilenler bu yeri Ölü Ork Geçidi olarakadlandırmıştı. Gerçi, bu isim yanlış koyulmuş sayılırdı çünkügerçekten de bu kayalık vadide insanlara karşı savaşanyüzlerce orkun ölmesine karşın, binlercesi hâlâ buralarda,dağlardaki mağaralarda, davetsiz misafirlere saldırmak içinyerleşmişlerdi. Buraya pek az kişi gelirdi ve bunların hiç biribilinçli değildi.

Tüm bunlardan habersiz Drizzt için, yemeğe ve suya kolayulaşımı olan, ve kendini soğuktan koruyan rahatlatıcı sisesahip vadi mükemmel bir sığınma alanıydı.

Page 164: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drow günlerini pek çok kayanın koruyucu gölgesindekıvrılıp, balık tutmayı ve yiyecek peşinde koşmayı gecesaatlerine bırakmaya tercih ederek geçiriyordu. Bu geceyaşam tarzını, hiçbir şekilde eski yaşantısına bir geri dönüşolarak görmüyordu. Karanlıkaltı'ndan dışarı ilk çıktığında,yeryüzü sakinleri arasında yaşayacağına karar vermiş, ve buşekilde, gün ışığına uyum sağlamaya çalışırken türlü acılarçekmişti. Drizzt'in artık bu tür hayalleri yoktu. Artıkyapacakları için gece saatlerini tercih ediyordu çünkü gecelerhem hassas gözlerine daha az acı veriyor hem de biliyordu kipalaları ne kadar az gün ışığına maruz kalırsa, üzerindekibüyüyü de o kadar uzun süre koruyabilirdi.

Buna karşın Drizzt'in, yeryüzü sakinlerinin nedengünışığını tercih ettiklerini anlaması fazla vaktini almadı.Güneşin ısıtıcı ışınlarının altında, soğuk olmasına karşın havadaha tahammül edilebilirdi. Geceleri ise, Drizzt sislerle kaplıvadiden esen dondurucu soğuktan sıklıkla korunacak bir yerbulması gerektiğinin farkına vardı. Kış, kuzey topraklarınahızla yaklaşıyordu fakat, Karanlıkaltı'nın mevsimsizdünyasında büyümüş drow, bunu bilemezdi.

Rüzgarın kuzeyden dondurucu bir soğukla drowun elleriniuyuşturduğu böyle bir gecede, Drizzt çok önemli bir gerçeğinfarkına vardı. Bir sarkıtın yanında kıvrılmış Guenhwyvar'ınyanında olmasına karşın, Drizzt duyduğu acının dayanılmazbir hal aldığını hissediyordu. Şafak sökümüne daha saatlervardı ve Drizzt, ciddi anlamda acaba gün doğuşunugörebilecek kadar yaşayıp yaşayamayacağını merak ediyordu.

"Çok soğuk, Guenhwyvar," diye kekeledi, birbirine çarpandişlerinin arasından. "Çok soğuk."

Page 165: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kaslarını gerdi ve kaybettiği kan dolaşımını yerinegetirebilmek için hızla hareket etmeye başladı. Ardından,sıcak olan zamanları hatırlamaya, umutsuzluğunu yenip,vücudunun soğuğu unutmasını sağlamak için kandırmayaçalışarak kendini zihinsel olarak hazırladı. Bir tek düşünceaçıkça kendini belli ediyordu, Menzoberranzan Akademisininmutfakları. Her zaman sıcak olan Karanlıkaltı'nda Drizzt,ateşi hiçbir zaman bir ısı kaynağı olarak düşünmemişti. Dahaevvelden Drizzt hep ateşi bir pişirme biçimi, aydınlatmayöntemi ve de bir saldırı aracı olarak görmüştü. Oysa şimdi,drow için daha büyük önem kazanmıştı. Rüzgarlar gittikçedaha soğuk esmeye başladıkça, Drizzt korkuyla, kendisinihayatta tutabilecek tek şeyin ateş olduğunun farkına vardı.

Kolay tutuşabilecek bir şeyler bulabilmek için etrafınabakındı. Karanlıkaltı'nda iken mantar saplarını yakardı amayeryüzünde yeterince büyük mantarlar yetişmiyordu. Amaburada bitkiler, Karanlıkaltı'nın ağaçlarından daha büyükağaçlar vardı.

"Bana...dal getir," dedi Drizzt, Guenhwyvar'a, tahta veyaağaçlar hakkında hiçbir kelime bilmediğinden. Panter onumeraklı bakışlarla süzdü.

"Ateş," dedi Drizzt, yalvarırcasına. Ayağa kalkmaya çalıştıama bacaklarının ve ayaklarının uyuşmuş olduğunu farketti.

O zaman panter anladı. Guenhwyvar, bir kez kükredi veardından gecenin içine karıştı. Koca kedi neredeyse, kiminhazırladığını bilmediği üstüste yığılmış girişin tam önündekidal ve çalılara takılıp sendeliyordu. O sırada hayatta kalmakendişesi içinde olan Drizzt, kedinin nasıl bu kadar çabuk

Page 166: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

döndüğünü sorgulamadı bile. Drizzt, uzun dakikalar boyuncakamasını bir taşa vurarak başarısızca bir ateş yakmaya çalıştı.Sonunda esen rüzgarın, kıvılcımın bir ateş oluşturmasınıengellediğini farkederek, ocağı daha korunaklı bir yere taşıdı.Artık bacakları ağrı içindeydi ve salyası duj daklarında,çenesinin üstünde donmuştu.

Sonra kuru yığına bir kıvılcım sıçradı. Drizzt bir yandanrüzgarın hızla gelip ateşi söndürmesini engellemek içinelleriyle ateşin etrafını kapadı ardından ufak alevicanlandırmak için hafifçe üfledi.

"Alevler yükseldi," dedi bir elf, arkadaşına.

Hâlâ kendinin ve elf dostlarının drowa yardım etmelerininiyi bir şey olup olmadığını düşünen Kellindil, ağırca başınısallayarak onayladı. Dove ve diğerleri, Sundabafa doğru yolaçıkarken Kellindil, Maldobar'dan geri dönüp Ölü OrkGeçidinde yaşayan, kendi türdeşi küçük bir elf ailesinerastlamıştı. Onların tecrübelerinin yardımıyla, elf drowubulmakta hiç zorlanmamış, ve akrabalarıyla birlikte, sonbirkaç hafta boyunca merakla gözlemişlerdi.

Drizzt'in zararsız hayat biçimi temkinli elfin şüpheleriniyok edememişti.

Ne olursa olsun, Drizzt görünüşte ve ün olarak 'kara' birdrowdu.

Buna rağmen, Kellindil'in uzaktaki parıltıyı gördüğündekiiç çekişi rahatlama doluydu. Drow donmayacaktı; Kellindil,drowun böyle bir kaderi haketmediğine inanıyordu.

Page 167: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gecenin ilerleyen vakitlerinde yemeğini yedikten sonra,Drizzt, vücut ısılarını paylaşmaktan memnun olanGuenhwyvar'a yaslanarak, soğuk havada parıldayan yıldızlarıizlemeye başladı. "Menzoberranzan'ı hatırlıyor musun?" diyesordu pantere. "İlk karşılaştığımız zamanı hatırlıyor musun?"

Guenhwyvar, onu anlamışsa dahi bunu belirtecek bir şeyyapmadı. Esneyip, yuvarlanarak Drizzt'ten uzaklaştı ve başınıöne uzanmış iki pençesinin üzerine yasladı.

Drizzt gülümsedi ve panterin kulağını sertçe kaşıdı.

Guenhwyvar ile Akademinin büyücülük okulu Sorcere'de,panter, Drizzt'in öldürdüğü tek drow olan Masoj Hun'ett'inelindeyken karşılaşmıştı. Drizzt, bu olayı düşünmemeyeçalışıyordu; özellikle ateşin parıldayarak yandığı ve parmakuçlarını ısıttığı bu gece kötü hatıralara uygun değildi.Doğduğu yerde karşılaştığı pek çok korkunç şeye karşın,Drizzt orada mutluluk verecek bazı olaylar yaşamış, pek çokişe yarar ders almıştı. Hatta, Masoj dahi, onun olacağınainandığından çok daha fazla, kendisine, şu anda işineyarayacak şeyler öğretmişti. Çatırdayan alevlere baktığında,Drizzt, eğer çıraklık görevleri gereği mum yakmak zorundaolmasa, bir ateşin nasıl yanacağını dahi bilmediği fikri iledüşünceye daldı. Hiç şüphesiz bu bilgi onu donarak ölmektenkurtarmıştı.

Düşünceleri bu çizgide ilerlediği için Drizzt'in yüzündekigülümseme fazla kalıcı olmadı. Bu işe yarayan dersin birkaçay ardından, Drizzt, Masoj'u öldürmek zorunda kalmıştı.

Page 168: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, yeniden arkasına yaslanıp iç çekti. Tehlikenin ya daakıl karıştırıcı bir dostluğun yakında olmadığı o anda, belki debu drowun hayatındaki en sade andı, ama hayatındakikarmaşalar onu hiç bu denli şaşırtmamıştı.

Bir süre sonra, büyük bir kuş, yuvarlak kafasının üzerindeöbek öbek boynuzumsu tüylere sahip bir baykuş, birdenbirekafasının üzerinden geçerek içeri daldığında, bütün bu dingindüşüncelerinden sıyrıldı.

Drizzt, rahatlama konusundaki beceriksizliğine güldü;kuşun tehdit oluşturmadığını anladığı anda, ayağa fırladı vekamasıyla palasını çıkardı. Guenhwyvar da, bu onları şaşırtankuşa doğru harekete geçti ama tamamen farklı bir biçimde.Birdenbire ayağa kalkmış ve yolundan çekilmiş Drizzt'inyanından ateşin sıcaklığına doğru yöneldi, gerindi ve esnedi.

Baykuş, görünmeyen esinti ile sessizce uçarak, Drizzt'ininiş yaptığı duvarın tam aksi yönünde, nehirin oluşturduğuvadideki sisle yükseldi. Kuş, gecenin içinden, bir dağyamacındaki, yapraklarını hiç dökmeyen çalılıklara doğruilerleyerek, üç ağacın yüksek dalları arasına yerleştirilmiş,tahta ve ipten bir köprüde dinlendi. Gagası ile tüylerinidüzelttiği kısa sürenin ardından, bu tür nedenler için köprüyeyerleştirilmiş ufak gümüş çanı çaldı.

Kısa bir süre sonra, kuş çanı bir daha çaldı.

"Geliyorum," diye bir ses yükseldi aşağıdan. "Sabırlı olHooter. Bırak da kör adam kendine en uygun olan adımlarlailerlesin!" Sanki anlamışçasma, ve bu oyundan zevk alarak,baykuş çanı üçüncü kez çaldı.

Page 169: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Büyük ve kalın gri bir bıyığa, beyaz gözlere sahip yaşlı biradam köprüde belirdi. Kuşa doğru sendeleyerek ilerledi.Montolio, -kendi seçimiyle-, son yıllarını dağlarda yalnızbaşına, sevdiği yaratıklarla (ki insanları, elfleri, cüceleri ya dadiğer akıllı ırkları bunlar arasında saymıyordu) geçirmekteolan çok ünlü bir korucuydu. Yaşının geçginliğine rağmen,Montolio hâlâ uzun boylu ve dik görünüyordu, oysa yıllar buyalnız yaşayan adamdan çok şey alıp götürmüştü, eliniyaklaşmakta olduğu kuşun pençesine benzer bir şekildekırıştırıp havaya kaldırarak ilerliyordu.

"Sabret, Hooter," diye mırıldandı defalarca. Çevikçe,tehlikeli görünen köprüden ilerleyişini gören biri onun körolduğunu tahmin edemezdi, ve Montolio'yu tanıyan biri onubu şekilde tarif etmezdi. Bunun yerine, gözlerininişlemediğini söylerler ama hemen onun işleyen gözlereihtiyacı olmadığını da eklerlerdi. Yetenekleri, bilgisi ve tümhayvan dostlarıyla, yaşlı korucu, normal görüşe sahipkişilerden çok daha iyi bir şekilde bu dünyayı "görüyordu".

Montolio, elini öne uzattı ve bunu gören büyük baykuşadamın kalın deriden kolluğunun üzerine sıçrayarak dikkatleindi.

"Drowu gördün mü?" diye sordu Montolio.

Baykuş bir hu sesiyle yanıt verdi, artından daha karmaşıkhuut ve huu sesleriyle devam etti. Montolio, hepsini tartarakdinledi. Dostlarının, özellikle de bu geveze baykuşunyardımıyla korucu pek çok günler boyunca drowunhareketlerini, bir kara elfin neden vadiye gelmiş olabileceğimerakıyla gözlemlemişti. Başlangıçta Montolio, drowun bir

Page 170: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

şekilde, bölgedeki ork şefi Graul ile ilişkide olduğunudüşünüyordu, ama zaman geçtikçe korucu, başka şeylerdenşüphelenmeye başladı.

"Bu iyiye işaret," diye yorumda bulundu Montolio,baykuşun, drowun daha ork kabileleriyle ilişkiye geçmediğikonusunda güvencesinden sonra. Kara ciflerle işbirliğiyapmadan da Graul yeterince kötüydü.

Korucu, hâlâ, orkların neden drowu aramaya başlamadığınıbilmiyordu. Muhtemelen daha onu görmemişlerdi. Drowfarkedilmemek için hayat biçimini değiştirmiş, bu geceyekadar ateş yakmamış ve yalnızca gün batımından sonra dışarıçıkmıştı. Montolio, daha büyük bir ihtimalle, orkların drowugördüğünü ama ilişki kurma cesaretini henüz bulamadıklarınıdüşündü.

Her iki şekilde de tüm bu olanlar, yaklaşan kış için evinidüzenlemekte olan korucu için aklını dağıtabileceği iyi birşeydi. Drowun varlığından korkmuyordu -Montolio fazlabirşeyden korkmazdıve eğer orklarla drow birlikte değillerse,bundan ortaya çıkacak tartışma, seyretmeye değerdi.

"izinlisin," dedi korucu, halinden şikayetçi baykuşumemnun etmek için.

"Git ve birkaç fare avla!" Baykuş hemen havalandı, önceköprünün altından, sonra da üstünden geçerek, gecenin içinedoğru uçtu.

"Yalnızca drowu gözlesinler diye yolladığım fareleriyememeye dikkat et!" diye kuşun ardından seslendi Montolio

Page 171: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ve daha sonra bir kahkaha atıp, grileşmiş saçlarını hızlasallayarak köprünün sonundaki merdivene döndü. Aşağıinerken, yakın bir zamanda, kılıcını kuşanarak bu kara elfincivarda ne yapmaya çalıştığını öğrenmeye gideceğine dairyemin etti.

Yaşlı korucu bu türden pek çok sözler vermişti.

Sonbaharın uyarıcı rüzgarları hızla yerini kışın katliamınabıraktı. Gri bulutların ne anlama geldiğini anlamak Drizzt'infazla vaktini almamıştı, ama bu sefer fırtına yağmur değil dekar şeklinde kendini gösterdiğinde, drow gerçekten şaşırmıştı.Dağların tepelerinde beyazlığı görmüş ama incelemek üzereyukarılara çıkmamış ve bunun kayaların oluşturduğu bir renkolduğunu farzetmişti. Ama şimdi Driizzt, beyaz tanelerinvadiye inişini izliyordu; nehir suları içinde kayboluyor, fakatkayaların üzerinde birikiyorlardı.

Kar hızlanıp da bulutlar daha da aşağı indiklerinde, Drizztkorkunç bir gerçeğin farkına vardı. Çabucak Guenhwyvar'ıyanına çağırdı.

"Daha iyi bir barınak bulmalıyız," diye açıkladı yorgungörünen pantere. Guenhwyvar daha yalnızca bir gün evvelAstral boyuttaki evine geri dönebilmişti. "ve onu yakacakodunla doldurmalıyız."

Nehrin o yakasında pek çok mağara diziliydi. Drizzt,yalnızca derin ve karanlık değil fakat aynı zamanda yüksekbir kayayla rüzgarın da içine giremediği bir mağara buldu.İçeri girdi ve gözlerinin, karın parlaklığından karanlığaalışması için bir an durakladı.

Page 172: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Mağaranın tabanı düzgün değildi ve tavan yükseksayılmazdı. Ortalıkta büyükçe kayalar gelişigüzel dağılmıştıve kenarda, bir tanesinin yanında, başka bir odayı işaret eden,karanlık bir gölge gördü. Kolunun altına yerleştirdiği çıralarıyere bırakıp, oraya doğru ilerledi, daha sonra aniden durdu,hem o hem de Guenhwyvar başka bir varlığı sezinlemişti.

Drizzt palasını çekti, kayanın yanından kayarcasma ilerledive etrafına, arkasına baktı. Gece görüşüyle, mağaradayerleşen diğer varlığın, drowdan büyükçe, sıcaklık gösterenbir şekilde parlayan topun görünmesi zor değildi. Drizzt, onunne olduğunu hemen anlamıştı, ama ona uygun bir adveremiyordu. Daha önceleri pek çok kez bu yaratığı uzaktangörmüştü, beceriyle -ve de iriliğine karşın akıl almaz birhızla- nehirden balık avlarken seyrettiğinde.

Adı her ne olursa olsun, Drizzt'in onunla mağara içindedövüşmeye niyeti yoktu; çevrede daha kolay ulaşabileceğibaşka delikler vardı.

Buna karşın koca kahverengi ayının aklında başka fikirlervarmış gibi görünüyordu. Yaratık birdenbire kıpırdandı, çığgibi gürültülü kükremesi mağarayı doldururken, pençe vedişleri iyice belirgin hale gelip, arka bacaklarının üzerindedoğruldu.

Panterin astral bir yansıması olan Guenhwyvar, ayıyı, zekive kedilerin çekinmesi gereken eski bir düşmanı olaraktanıyordu. Buna rağmen cesur panter, Drizzt'in tam önünde,efendisinin kaçmak istemesi halinde koca yaratığa saldırmakiçin durdu.

Page 173: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır, Guenhwyvar!" diye emretti Drizzt, ve kediyi geriçekerek kendini öne sürdü.

Montolio'nün pekçok dostundan biri olan ayı, saldırmakiçin bir harekette bulunmadı, ama uzun zamandır beklediğiuykusunun bozulmasından hoşlanmayan ayı, sertçepozisyonunu korudu.

Drizzt, burada anlayamadığı bir şey sezinliyordu -ayıylakurulan bir dostluk değil- ama yaratığın bakış açısından garipbir anlayış. Kılıcını kınına sokarken kendim aptal gibihissediyordu, fakat hissettiği anlayışı, sanki içindeki durumuayının gözlerinden izliyormuş hissini inkar edemezdi.

Temkinli bir şekilde, Drizzt öne doğru bir adım attı ve ayıyıtamamen bakışları altına aldı. Ayı neredeyse şaşırmışgörünüyordu ama yavaş yavaş pençelerini aşağıya indirdi vehırlayan ifadesi Drizzt'in, merak olduğunu düşündüğü başkabir ifadeye dönüştü.

Drizzt, elini yavaşça kesesine sokarak kendine yemekolarak sakladığı bir balığı çıkardı. Onu, koklayıp çiğnemedenyutan ayıya fırlattı.

Gene uzun süren bir bakış ortama hakim oldu, amagerginlik düşmüştü. Ayı bir kez geğirdi, sırt üstü yattı, azsonra memnuniyetle horluyordu.

Drizzt, Guenhwyvar'a baktı ve bu hayvanla, nasıl karşılıklıbir ilişki kurduğunu anlayamadığını belirtir bir şekilde,çaresizce omuz silkti. Göründüğü kadarıyla panter de bu

Page 174: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

karşılıklı bağın farkına varmıştı, çünkü artık Guenhwyvar'ıntüyleri kabarık değildi.

Drizzt, mağarada geçirdiği süre boyunca, ne zamanfazladan yemeği olsa, uykuda olan ayıya bir miktarbırakmaya özen gösterdi. Bazen, özellikle de Drizzt balıkbıraktığında, ayı ortalığı koklayarak yemeği midesineindirecek bir süre için uykusundan uyanıyordu. Ama daha sıkolarak, hayvan yemeğe tamamen kayıtsız kalıyor, düzenli birşekilde horlayıp bal, böğürtlenler, dişi ayılar ve uyuyan ayılarrüyalarında her ne görürse, onu düşlüyordu.

"Bluster'ın olduğu yerde mi kalıyor?" dedi hayretleMontolio, Hooter'dan drowun ve huysuz ayının iki gözlümağarayı paylaştığını öğrendiğinde. Montolio neredeysedüşer gibi olmuştu -ve eğer destek olan- ağaç bastonu yanındaolmasa düşerdi de. Yaşlı korucu, şaşkın bir şekilde sakalınıkaşıyıp bıyığını çekiştirerek oraya yaslandı.

Ayıyı yıllardır tanıyordu, ama o bile barınağınıpaylaşabileceğinden emin değildi. Bluster, geçen yıllarda,Graul'un aptal orklarının öğrendiği gibi, kolayca sinirlenen biryaratıktı.

"Sanırım Bluster, tartışamayacak kadar yorgun," diyedüşündü Montolio, ama ortada başka bir neden olduğunubiliyordu. Eğer içeri bir ork ya da goblin girmiş olsa, Bluster,hiç düşünmeden onları parçalayarak öldürürdü. Buna rağmendrow ve panter, birbiri ardına geçen günler boyunca orada,Bluster mutlu bir şekilde içeride horlarken, dışarıdakibölmede ateşlerini yakıyorlardı.

Page 175: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Daha pek çok korucu tanıyan bir korucu olan Montolio,böyle garip şeyleri görmüş veya işitmişti. Fakat bu günedeğin, hayvanlarla zihinsel temasa geçebilme içyeteneklerinin, yeryüzü elflerine, cinlere, buçukluklara,gnomelara ve de ormanlarda eğitim görmüş insanlara aitolduğunu düşünüyordu.

"Bir kara elf, nasıl olur da bir ayı hakkında bilgi sahibiolabilir?" diye sordu Montolio yüksek sesle, sakalınıkaşımaya devam ederek.

Korucu iki olasılık üzerinde duruyordu; ya drow ırkıhakkında bildiğinden fazlası vardı, ya da bu kara elf,ırkdaşlarıyla yakın değildi.

Elfin zaten garip olan davranışlarını göz önündebulundurduğunda, ikinci varsayımının daha doğru olduğunudüşündü, fakat gene de emin olmak istiyordu. Amaaraştırmasına ara vermek durumundaydı. İlk kar düşmüştü vekorucu, ikincinin, üçüncünün ve daha pek çoğunun sıradaolduğunu biliyordu. Ölü Ork Geçidinin etrafındaki dağlarda,kar yağmaya başladıktan sonra pek az şey hareket ederdi.

Guenhwyvar, ilerleyen haftalar boyunca Drizzt'in kurtuluşuoldu. Panterin maddesel boyutta geçirdiği zamanlarda,Guenhwyvar dondurucu derin karların içine giriyor, avlanıyorve daha da önemlisi, geriye, hayat veren ateşi besleyecek ağaçdalları getiriyordu.

Gene de, yerinden edilmiş drow için herşey kolay değildi.Drizzt hergün nehire inerek, düşük debili, balık avlamahavuzlarındaki buzları kırıyordu. Uzun bir yürüyüş

Page 176: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

sayılmazdı ama kısa bir süre sonra derinleşip, tehlikeli halegelerek, Drizzt'in ardındaki eğimli yoldan kayıp, dondurucubir soğukla sarmalıyordu. Pek çok kez Drizzt, el veayaklarındaki tüm hisleri yitirmiş olarak mağarayasendeleyerek girmişti. Çabucak, dışarı çıkmadan ateşiyakması gerektiğini öğrendi, çünkü geri geldiğinde, kamasıile taşı bir kıvılcım çakmak için bile tutacak gücü kalmıyordu.

Drizzt, karnı doymuş, ateşin parıltısı ve Guenhwyvar'ınkürkü ile sarmalanmış olduğunda dahi, üşüdüğünühissediyordu. Haftalar sonra ilk kez drow, çaresizliği arttıkça,Karanlıkaltı ve Menzoberranzan'ı terketme kararınısorgulamaya başladı.

"Kesinlikle evsiz bir sefilim," diye şikayet ediyordu,kendine acımakta olduğu' zamanlarda sıklıkla. "Vemuhtemelen burada, donmuş olarak, yalnız başıma öleceğim."

Drizzt, etrafındaki garip dünyada neler olup bittiğinibilmiyordu. Yeryüzüne ilk çıktığında karşılaştığı sıcaklık, birdaha geri gelecek miydi? Yoksa bu, Menzoberranzan'dakigüçlü düşmanlarının kendine yönelttiği acımasız bir lanetmiydi? Bu karışıklık, Drizzt'i rahatsız edici bir ikilemesürüklüyordu; Mağarada kalıp fırtınanın dinmesini mibeklemeli, (bu kış mevsimini daha başka nasıl ifade edebilirdiki?) ya da nehirin geçtiği vadiden ilerleyerek, daha sıcak biriklim mi aramalıydı?

Ayrılabilir ve dağların içinden geçen yol büyük ihtimalleonu öldürebilirdi, ama sert hava ile aynı ana tesadüf edenbaşka bir şeyi farketti. Gün saatleri azalmış, gece uzamıştı.Acaba güneş, yerini yeryüzünü sonsuz bir karanlık ve soğuğa

Page 177: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

terkederek, tamamen terk mi edecekti? Drizzt, bu olasılıktanşüpheliydi, bu yüzden biraz kum ve çantasmdaki boş bir şişeile, gün ve gecenin sürelerini ölçmeye başladı.

Ölçümleri hep daha evvel gerçekleşen gün batımmıgösterdiğinde umutlan daha da dibe çöküyordu, ve mevsimdaha da ortalarına geldiğinde, Drizzt'in umutsuzluğu daderinleşti. Sağlığı da zayıflıyordu. Mevsim geçişinin, kışgündönümünün farkına ilk vardığında, incelmiş ve titrerhalde, gerçekten de sefil görünüyordu. Bulduklarınainanmakta güçlük çekiyordu -ölçümleri çok hassassayılmazdı- ama geçen birkaç günün ardından, Drizzt düşenkumun ne ifade ettiğini inkar edemezdi.

12

Günler uzamaya başlamıştı.

Drizzt'in umutları geri gelmişti. Soğuk rüzgarlar, aylarevvel esmeye başladığında, mevsimsel farklılıklardanşüphelenmişti. Hava kötüleştikçe, ayının daha yoğun birşekilde balık avladığını görmüştü, şimdi yaratığın soğuğubeklediğine ve soğuğu hafifletmek için yağı biriktirmişolduğuna inanıyordu.

Bulguları ve bu inanç, Drizzt'i bu donduran umutsuzluğundevamlı olmadığı konusunda ikna etti.

Fakat, gündönümü hemen bir rahatlama getirmemişti.Rüzgar hızla esmeye, kar yığınlaşmaya devam ediyordu. AmaDrizzt, kararlılığına geri kavuşmuştu ve yenilmez drowualtetmek için bir kıştan fazlası gerekliydi.

Page 178: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ve -neredeyse bir gün içinde- oldu. Kar azaldı, nehirbuzlardan arınmaya başlayarak akmaya, rüzgarlar ise sıcaklıkgetirmeye başladı. Drizzt'in içinde hayat ve umut doğmaya,anlamını bilmediği bir acı ve suçluluk duygusundan arınmahissi belirmeye başlamıştı. Drizzt, kendini saran arzuların neolduğunu bilmiyor, buna bir ad ya da anlam veremiyordu,ama yeryüzündeki tüm doğal yaratıklar gibi, zamansızilkbahara kendini kaptırmıştı.

Bir sabah Drizzt, yemeğini bitirip yatmaya hazırlanırken,uzun süredir hareketsiz olan oda arkadaşı yan odadan, belirginbir biçimde zayıf ama gene de güçlü bir şekilde dışarı çıktı.Drizzt, uykulu ayıyı dikkatle inceledi ve Guenhwyvar'ıçağırmayı ya da palasını çekip çekmemeyi düşündü. Fakat,ayı onu önemsemedi. Tam yanında hareketlendi, Drizzt'intabak olarak kullandığı düz taşı koklayıp yaladı ve sonra sıcakgün ışığına çıkıp, mağara çıkışında durarak esneyip öylesinederin bir şekilde gerindi ki, Drizzt onun kış uykusunun sonaerdiğini anladı. Drizzt, mağaranın bu tehlikeli yaratıkla dahada dolu olacağını anlamış, ve muhtemelen daha uygun olanbu havada, mağaranın dövüşmeye değmeyeceğinidüşünmüştü.

Ayı döndüğünde Drizzt ayrılmış, ama ayı, geride bırakılanson balıkla memnun olmuştu. Kısa süre sonra Drizzt, vadiduvarının birkaç yüz metre aşağısındaki, daha derin ama dahaaz korunaklı olan başka bir mağaraya doğru yol alıyordu.

Kış geldiği gibi hızla geçti. Gün geçtikçe karlar eriyor vegüney rüzgarı soğuk getirmiyordu. Drizzt, kısa bir zamansonra rahat bir düzene kavuşmuştu; karşılaştığı en büyüksorun hâlâ karla kaplı tepeden yansıyan güneş ışığıydı. Drow,

Page 179: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yeryüzünde geçirdiği ilk aylarda hareket etmesi hattadövüşmesine karşın, güneşe gayet iyi uyum sağlamıştı. Oysaşimdi, beyaz kar, parlak ışığı yüzüne yansıtırken, Drizztgüçlükle dışarı çıkıyordu.

Sadece akşamları dışarı çıkıyor, gündüz saatlerini ise ayıyave onun gibi yaratıklara bırakıyordu. Drizzt, fazla endişelideğildi; karın yakında eriyip gideceğine inanıyordu, böylecekıştan evvelki son birkaç günkü rahat yaşamına geridönecekti.

İyi beslenmiş, iyi dinlenmiş bir halde, gözalıcı bir şekildeparlayan ayın yumuşak ışıkları altında bir gece, Drizzt, nehrinötesine, vadinin öte tarafına bakıyordu.

"Orada ne var?" diye fısıldadı kendi kendine. Karıneriyişiyle nehrin hızla akmasına karşın, o akşamın erkensaatlerinde Drizzt bu yolu aşabilecek bir yol bulmuştu, hızlaakan suda birbirine dizili büyük kayalar.

Gece henüz taze; ay ise daha yarı yoldaydı. Bu mevsimeuygun olan bir dışarı çıkma istek ve heyecanı ile dolu olanDrizzt bakmaya karar verdi. Nehir kenarına indi ve taşlarınüzerinde çevikçe ilerledi. Bir insan ya da bir ork için -ya dadünyadaki pek çok diğer ırk için- bu ıslak, dengesizcedağılmış ve genelde yuvarlak taşlar böyle bir şeye atılmayakarar vermek için bile fazla çetrefilli ve tehlikeliydi, amaçevik drow bunu kolayca başardı.

Pek çok kayanın üzerinden düşünmeden ve dikkatsizceatlayarak, nehrin diğer kıyısına ulaştı. Eğer nehrin bu

Page 180: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kenarının, büyük ork şefi Graul'a ait olduğunu bilse, tavrı kimbilir nasıl olurdu!

Daha vadi duvarının yarı yolundayken bir ork devriyesi,zıplayarak ilerleyen drowu gördü. Orklar, Drizzt nehirde balıkavlarken, onu daha önce de görmüşlerdi. Kara elflerdenkorkan Graul, bu istenmeyen ziyaretçinin karla birliktegideceğini düşünerek emrindekilere ondan uzak durmalarınısöylemişti. Ama kar sona ermiş ve bu yalnız drow kalmış, veşimdi nehiri de geçmişti.

Graul, haberleri duyduğunda, sinirle kalın parmaklı elleriniyumruk haline getirdi. Büyük ork, bu drowun yalnız olduğu,büyük bir grubun devriyesi olmadığı inancıyla birazrahatlamıştı. Bir gözcü ya da başına buyruk biri olabilirdi amaher ikisinin de doğurabileceği sonuçlar ork şefini memnunetmiyordu. Eğer drow bir gözcü ise, daha fazla kara elf onuizleyebilir, eğer drow başına buyruk biriyse, orkları olasımüttefikler olarak görebilirdi.

Graul, başıboş orklar arasında genelde olduğundan dahauzun süredir bir şefti. Büyük ork hiçbir risk almadan hayattakalmayı başarabilmişti ve şimdi de Graul'un risk almayaniyeti yoktu. Kabilenin liderliğini bir kara elf elinegeçirebilirdi, bu Graul'un çok değer verdiği bir pozisyondu.Graul, buna izin vermeyecekti. Kısa sure sonra iki orkdevriyesi, drowu öldürmek için kesin bir emirle, karadeliklerinden dışarı gönderilmişti.

Vadi duvarının yukarısında serin bir rüzgar esiyordu ve kardaha derindi, ama Drizzt umursamıyordu. Önünde, dağınvadisini karartan ve onu, mağaranın içinde geçen kış

Page 181: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

mevsiminin ardından gelmeye ve keşfetmeye davet eden yeşilbir alan bulunuyordu.

Takip edildiğini fark ettiğinde, arkasında neredeyse birmillik bir yol bırakmıştı. Aslında, gözünün kenarındaki birgölgeden fazlasını görmemişti, ama anlaşılamayan savaşçıhisleri Drizzt'e bunun ardındaki gerçeği anlatmıştı. Dik biryamacın kenarına kadar yürüdü, kalın ağaç gövdelerinetırmanıp, yüksek bayıra doğru koşmaya başladı. Orayavardığında, bir kıyının ardına geçti ve izlemeye koyuldu.

Arkasındaki ağaçların arasından, izlerini dikkatle vemetotlu biçimde izleyen biri köpeğimsi, altısı insanabenzeyen yedi karanlık siluet göründü. Bu mesafeden Drizzt,ırklarının ne olduğunu kestiremese de, insanolabileceklerinden şüpheleniyordu. En iyi kaçış yolunu ya dasavunma alanını bulmak için etrafına bakındı.

Drizzt palasının bir elinde, kamasının diğerinde olduğunugüçlükle farketti. Kendisini takip eden grubun yaklaştığını vesilahlarını çekmiş olduğunu açıkça gördüğünde, durdu vedüşünmeye başladı.

Takipçilerle burada yüzleşebilir, kaygan tırmanışın sonadımlarında saldırabilirdi.

"Hayır," diye soludu Drizzt, aklına gelir gelmez bu olasılığıreddederek. Saldırabilir ve muhtemelen kazanabilirdi, amapeki bu karşılaşmanın ardından ne tür bir suçluluk taşırdı?Drizzt ne dövüşmek, ne de ilişki kurmak istiyordu.Taşıyabileceği tüm suçluluk hissini zaten taşıyordu.

Page 182: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kendini takip edenlerin, goblin diline benzer, genizdengelen seslerini duydu. "Orklar," diye dile getirdi drowsessizce, bu dili yaratıkların insanı andıran cüsseleri ilepekiştirerek.

Fakat tanıması, drowun davranışını değiştirecek bir şeyyapmadı. Drizzt, orklara karşı sevgi beslemiyordu -bu kokanşeylerle Menzoberranzan'da fazlasıyla karşılaşmıştı- amagene de bu grupla savaşmak için bir neden ya da dayanağıyoktu. Döndü ve bir yol seçerek gecenin içinde uzaklaştı.

Takip devam etmekteydi; orklar, Drizzt'in kendileriniatlatamayacağı kadar yakındaydı. Bir sorunun oluşmayabaşladığını gördü, çünkü eğer orklar düşmanca ise, ki bağırmave hırlamalarından Drizzt, bunun doğru olduğunu anlıyordu,o halde Drizzt, onlarla en uygun alanda savaşma şansınıyitirmişti. Ay uzun zaman önce kaybolmuş ve gökyüzü şafaköncesinin uçuk mavi tonlarını almaya başlamıştı. Orklargüneş ışığını sevmezlerdi ama etrafını saran kardan yansıyanışıkta, Drizzt neredeyse çaresizdi.

Drow, inatla savaş seçeneğini gözardı ederek, vadininetrafında dolanıp takibi atlatmaya çalıştı. İşte burada Drizzt,ikinci hatasını yapmıştı, çünkü bir kurdun ve daha büyük birşeklin, bir kaya devinin eşlik ettiği ikinci bir ork birliği yoldabekliyordu.

Bir tarafı, drowun solunda kayalık bir yamaca inen diğertarafı ise aynı derecede dik ve kayalıklı olarak yukarı çıkanpatika dümdüz ilerliyordu. Drizzt, kendini takip edenlerin, bunereye gittiği belli yolda zorlanmayacağını biliyor, ama kör

Page 183: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

edici güneş tırmanışa geçmeden, kendini koruyacakmağarasına ulaşabilmek için yalnızca hızına güveniyordu.

Worg diye adlandırılan kalın tüylü bir kurt, tepesindekikayaların etrafında dönüp yoluna çıkmadan biraz önce hırıltısıile onu uyardı. Çenesi, yüzünü ısırmak için açık duran Worgonun üzerine fırladı. Drizzt, saldırı karşısında aşağı eğilippalasını hızla çıkartarak, yaratığın kocaman gırtlağını uçtanuca yardı. Worg, dönmekte olan drowun arkasında sertçeyuvarlandı, dili ile fışkırmakta olan kanı yalıyordu.

Drizzt, silahıyla bir kez daha vurarak onu öldürdü, ama busırada elinde mızraklar ve kalın sopalar tutan altı ork hızlageliyordu. Drizzt, kaçmak için arkasını döndü, ama üzerindenfırlayarak, kayalık yamaçtan yuvarlanan kayanın altında sonanda çömelebildi.

Hiç düşünmeden, Drizzt kafasının üzerinde bir karanlıkküre meydana getirdi.

Önde giden dört ork farkına varamadan, kürenin içinedaldılar. Geride kalan iki silah arkadaşı, mızraklarını sıkıcatutarak etraflarına endişe ile baktılar. Bu büyülü karanlığıniçinde hiçbir şey göremiyorlardı, ama kılıçların ve sopalarınbirbirine çarpmasına ve de vahşi bağırtılara bakılırsa içeridebir ordu savaşıyordu. Az sonra karanlığın içinden bir başkases duyuldu, bir kedininkine benzer bir hırıltı.

İki ork, omuzlarından arkaya bakıp, kaya devinin aceleedip kendilerine ulaşmalarını dileyerek geri çekildiler. Önceork yoldaşlarından biri ve sonra öteki korku dolu çığlıkları ile

Page 184: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

karanlığı yırtıp geldiler. İlki şaşırmış arkadaşının yanındanhızla geçti, ama ikincisi başaramamıştı.

Guenhwyvar, şanssız orkun üzerine yapıştı ve hayatınıondan yırtarcasına söküp alırken yere yapıştırdı. Panteryavaşlamamıştı, yerinden fırlayarak geride bekleyenikisinden, çılgınca kaçmaya çalışanının üzerine atladı.Kürenin dışında kalanlar ortalığa dağılıp kayalara takılaraksendelediler, ve ikinciyi de öldüren Guenhwyvar, takip etmekiçin ileri atıldı.

Drizzt, kürenin öte tarafından yara almadan dışarıçıkığında, hem palasından hem de kamasından ork kanıdamlıyordu. İri ve geniş kare omuzlu, ağaç kadar kalınbacakları olan dev, kendisine doğru bir adım attığında Drizzt,hiç tereddüt etmedi. Büyük bir kayanın üzerine zıpladı vepalası önünde, ileri atıldı.

Çevikliği ve hızı, kaya devini şaşırtmıştı; yaratık sopasınauzanmaya hatta eliyle saldırıyı durdurmaya dahi vakitbulamamıştı. Ama bu kez şans drowun yanında değildi.Karanlıkaltı'nda efsunlanmış palası, çok fazla gün ışığıgörmüştü. Dörtbeş metre boyundaki devin taş gibi derisineçarptı, neredeyse ikiye bölünecekmişçesine bükülüp, sapındankırıldı.

İlk kez güvendiği silahı tarafından ihanete uğrayan Drizzt,geriye savruldu.

Dev hırladı ve sopasını havaya kaldırdı, ta ki siyah birbiçim kurbanına yaklaşıp, göğüs kafesine çarparak, acımasızdört pençesiyle saldırana dek, devin yüzünde şeytansı bir

Page 185: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gülümseme vardı. Guenhwyvar, bir kez daha Drizzt'ikurtarmıştı ama devin işi tamamen bitmemişti. Panterdenkurtulana kadar sopasıyla vurup, onu ezdi. Guenhwyvar, hızkazanıp tekrar üzerine atılmaya çalışıyordu ama panteryamaca indiğinde, pençelerinin kuvveti bir katman karıyerinden oynatmıştı. Kedi yuvarlanarak kayıp, düşüşten zarargörmeden kurtulduğunda, Drizzt dövüşten uzaklaşmıştı.

Bu kez devin yüzünde gülümseme yoktu. Göğüs veyüzündeki düzinelerce yaradan kan sızıyordu. Onun ardından,panterin gerisinde, ikinci bir uluyan worg tarafındanyönlendirilen diğer ork grubu hızla yaklaşıyordu.

Bu kadar net bir şekilde, sayıca fazla bir grupla karşıkarşıya kalan Drizzt, her bilge savaşçının yaptığı gibi, geridönüp kaçmaya başladı.

Eğer, Guenhwyvar'dan kaçan iki ork, yamaca çıksalardı,drowun yolunu kesebilirlerdi. Fakat orklar, hiçbir zamancesaretleri ile tanınmamışlardı, ve bu ikisi daha şimdidenyamacın kesiştiği yeri aşmış, arkalarına bakmadankaçıyorlardı.

Drizzt, patikada ilerleyip, aşağı inerek pantere ulaşabileceğibir yer aradı. Yamaçtaki hiçbir yer umut vericigörünmüyordu. İşte bu yüzden dev arkasından kendini kayayağmuruna tutarken aşağı dikkatli ve yavaşça inmesigerekecekti. Patikanın yukarısına çıkmak, yaratık arkasındanyaklaşmış olduğu için aynı derecede sonuçsuz görünüyordu,bu yüzden drow, patikanın yakınlarda bir yerde sonaermemesini umarak koşmaya devam etti.

Page 186: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bu sırada güneş doğu ufkundan yükselmeye başlamıştı,çaresiz drow için, ortaya çıkan sayısız sorundan yalnızcabiriydi bu.

Talihin kendisine karşı olduğunu anlayan Drizzt, patikanınkeskin virajını dönmeden, bir şekilde yolun sonuna geldiğinibiliyordu. Yuvarlanmış kayalar çoktan yolu kapatmıştı. Drizztdurdu ve zamanın kendi aleyhinde olduğunu bilerek çantasınıaçtı.

Worg liderliğindeki ork grubu devin yanına gelmişti, ikiside birbirinin varlığından güven kazanıyordu. Önde vahşiWorg, beraber ilerlemeye başladılar.

Keskin bir dönüş sırasında yaratık hızlandı, tökezledi vekement şeklinde ipe takıldığında durmaya çalıştı. Worglaraptal yaratıklar değilllerdi ama bu, drow, yuvarlak bir kayayıkenardan aşağı ittiğinde doğacak sonuçlan idrak edememişti.

Halat gerginleşip de kaya yaratığı uçurarak yamaçtanaşağıya yuvarlayana kadar olanları anlayamamıştı.

Bu basit tuzak mükemmel bir sonuca ulaşmıştı ama,Drizzt'in elde etmeyi umduğu tek avantaj da buydu.Arkasındaki yol kapalıydı ve iki yanındaki iniş ve çıkışlarkaçabilmesi için çok sertti. Orklar ve dev, Worgun aşağı hızladüşüşünü seyrettikten sonra temkinli bir şekilde köşeyidönüp, Drizzt ile karşı karşıya geldiklerinde drowun elindeyalnızca bir kama vardı.

Drow şansını denemek için goblin dilinde konuşmayaçalıştı ama orkların onu dinlemeye niyeti yoktu. Drizzt'in

Page 187: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ağzından daha ilk kelime çıktığında, bir tanesi mızrağınısavurdu.

Güneş ışığından körleşmiş drowa, silah bulanık bir şekildegöründü ama bu silah eğikti ve sakar bir yaratık tarafındanatılmıştı. Drizzt, kolayca yana çekildi ve atışa kamasıylakarşılık verdi. Ork, drowdan daha iyi görebiliyordu ama yeterikadar hızlı değildi. Kama tam gırtlağının ortasına saplandı.Ağzından anlaşılmaz sözler çıkan ork yere yuvarlandığında,yanındaki arkadaşı kamayı tutarak onu çıkardı, bunu diğerarkadaşını kurtarmak için değil, böylesine iyi bir silahısahiplenmek için yapmıştı.

Drizzt, kaba mızrağı eline aldı ve dev ona yaklaşırkenayağını sıkıca yere sabitledi.

Aniden bir baykuş, devin üzerinden dalışa geçip huladı, bu,kararlı yaratığı etkilememişti. Fakat kısa bir an sonra, anidensırtına saplanan okun hızıyla öne doğru savruldu.

Kızgın dev etrafında döndüğünde Drizzt, titremekte olansiyah bir tüy takılı sopayı gördü. Drow, bu beklenmeyenyardımı sorgulamadı. Mızrağı tüm gücüyle, yaratığın sırtınınortasına sapladı.

Dev karşılık vermek için hazırlanıyordu ki, baykuş tekrardalışa geçip huladı ve bunun üzerine, devin göğsüne saplananbir başka ok ıslık çalarak geldi. Bir başka hu sesinin ardındanbir diğer ok hedefini buldu.

Şaşkına dönen orklar, görünmeyen saldırganı bulmak içinetraflarına bakındılar, ama gündüz güneşinin kar üzerindeki

Page 188: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

pırıltısı, bu gece yaratıklarına yardımcı olmuyordu. Kalbindenvurulmuş olan dev, hayatının sona erdiğini anlayamadanöylece durdu ve boş boş baktı. Drow mızrağını tekrar devinarkasına sapladı ama bu hareket yalnızca yaratığın, Drizzt'inbiraz ötesine yuvarlanmasını sağladı.

Orklar birbirlerine ve etraflarına bakarak ne yönekaçabileceklerini hesaplamaya çalışıyorlardı.

Garip baykuş bir kez daha, bu sefer bir orkun üzerine daldıve dördüncü kez hu sesi verdi. Bunun sonucunu anlayan ork,ellerini sallayarak çığlık attı ve ardından onu yüzünden vuranbir okla sessizce yere düştü.

Geriye kalan dört ork, mevkilerinden ayrılıp kaçmayabaşladılar, bir tanesi yamaçtan yukarı, bir diğeri geldiğiyoldan geri ve diğer ikisi Drizzt'e doğru.

Mızrağın, beceriyle etrafında dönüşünün ardından, arkasıorklardan birinin yüzüne isabet etti, bunun ardından Drizzt,dönüşü tamamlayarak, diğer orkun mızrağının ucunun yeresaplanmasına neden oldu. Ork, drowu durdurmaya yetecek birhızla alıp doğrulamayacağını anlayarak, silahım bıraktı.

Yamaca tırmanan ork, işaret veren baykuş yaklaştığındakaderini anlamıştı. Paniğe kapılmış yaratık hu sesiniduyduğunda kayalardan birinin ardına daldı, eğer daha zekiolsaydı hatasını anlayabilirdi. Devi yere deviren atışlarınaçısı, okçunun bu yamaçta bir yerde olduğunu gösteriyordu.

Bir ok bacağına saplanarak, dizüstü yere çöküp sırt üstüyuvarlanmasına neden oldu. Orkun hırıltısı ve yakarmaları

Page 189: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

duyulurken, görülmeyen ve göremeyen okçunun, orkugöğsünden vurup onu sonsuza dek sessizliğe boğan ikinciatışını yapması için, baykuşun bir sonraki hu sesine ihtiyacıyoktu.

Drizzt, ikinci orka mızrağının arkasıyla vurmak içinyönünü değiştirdi. Göz açıp kapayana dek, drow, tutuşunuüçüncü kez ters çevirmiş, mızrağının ucunu yaratığıngırtlağından geçirip beynine saplamıştı.

Drizzt'in ilk vurduğu ork sersemlemiş, kafasını hızlasallayarak, dövüş için yön duygusunu kazanmaya çalışıyordu.Drowun ellerinin ayı derisinden yapılmış tuniğini kavradığınıhissetti, ardından, yamacın kenarından, daha önceden tuzağadüşmüş worgla aynı yolu izlerken, havanın hızla akışınıhissetti.

Ölen arkadaşlarının çığlıklarını duyan, yol üzerindeki ork,bu yolu tutmakla kendinin ne kadar zeki olduğunu düşünüp,başını eğerek hızla ilerledi.

Fakat bir virajı dönüp de büyük kara panterin, kendisinibekleyen pençeleri ile karşılaştığında fikri hemen değişti.

Drizzt, garip baykuş dağ yamacından aşağı dalışa geçerken,elindeki mızrağını her an fırlatmaya hazır bir şekilde,yorgunlukla taşa sırtını dayadı. Fakat baykuş, otlarınfışkırarak, yolun dört beş metre ileride dönüşe geçtiği yerdehavada asılı kalarak mesafesini korudu.

Yukarıdaki hareket drowun ilgisini çekti. Kör edici ışıktazorlukla görebiliyordu, ama insana benzer bir siluetin

Page 190: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kendisine doğru dikkatlice yol alarak ilerlediğini görmeyibaşardı.

Baykuş, drowun üzerinde daireler çizip ses çıkararakyeniden harekete koyulurken, Drizzt, temkinli fakatsinirlerine hakim bir şekilde çömeldi, bu sırada adamkayalıkların arasından kayarcasına ilerleyerek mevkilendi.Fakat baykuşun çıkardığı sesi bir ok takip etmedi. Onunyerine okçunun kendisi geliyordu.

Koca gri bıyığı ve dağınık gri saçları ile uzun boylu,dimdik ve çok yaşlı biriydi. En ilginç olanı ise süt gibi beyaz,gözbebeksiz gözleriydi. Eğer Drizzt, adamın okçulukgösterisine şahit olmasa, kör olduğuna inanabilirdi. Yaşlıadamın kemikleri kırılgan görünüyordu, ama Drizzt,görüntülerin kendini aldatmasına izin vermezdi. Usta okçuağır, uzun yayını germiş ve zorlanmadan bir oku düzgünceyerleştirmişti. Drowun, bu insanın, güçlü silahı ne kadarölümcül bir şekilde kullandığını görmek için fazla uzaklarabakmaya ihtiyacı yoktu.

Yaşlı adam, Drizzt'in anlayamadığı bir dilde bir şeysöyledi, daha sonra ikinci bir dilde, Drizzt'in anlayabildiğigoblin dilinde konuştu.

"Sen kimsin?"

"Drizzt Do'Urden," diye yanıtladı, en azından karşılaştığıbu rakiple anlaşabileceği umuduyla.

"Bu bir isim mi?" diye sordu yaşlı adam. Kahkaha attı veomuz silkti. "Her ne ise, ve kim olursan ol, ve her neden

Page 191: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

burada olursan ol, pek az önemi var."

Hareketi sezinleyen baykuş, ses çıkarıp delice dalışlaryapmaya başlamıştı, ama yaşlı adam için artık çok geçti.Guenhwyvar, virajın ardından, kolayca üzerine atlayacak birmesafeye gelmiş, kulakları dikleşmiş, dişlerini çıkarmıştı.

İçinde bulunduğu tehlikenin farkında görünen yaşlı adam,düşüncelerini tamamladı: "Artık tutsağımsın."

Guenhwyvar, derinden, gırtlaktan gelen bir sesle hırlamayabaşladı ve drow genişçe gülümsedi.

"Sanmıyorum," diye yanıtladı Drizzt.

"Dostun mu?" diye sordu yaşlı adam sakince.

"Guenhwyvar," diye açıkladı Drizzt.

"Büyük bir kedi mi?"

"Oh, evet," diye yanıtladı Drizzt.

Yaşlı adam yayını gevşetti ve okunu yavaşça, ucunu yerebakacak şekilde kaydırdı. Gözlerini kapattı, kafasını arkayadoğru yatırarak kendi içine düşecekmiş gibi bir görüntüsergiledi. Kısa bir süre sonra, Drizzt, Guenhwyvafınkulaklarının aniden dikildiğini gördüğünde, bu yaşlı adamınbir şekilde panter ile telepatik bir ağ kurmaya çalıştığınıanladı.

Page 192: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Aynı zamanda iyi de bir kedi," dedi yaşlı adam kısa birsüre sonra. Guenhwyvar, baykuşun çılgına dönerek kanatçırpmasına neden olarak, topraktan dışarı çıkmış kayakütlesinin etrafında dolandı, ve hiçbir şey yokmuşçasına yaşlıadamın yanından ilerleyerek, Drizzt'in yanında yerini aldı.Görünüşe göre panter, yaşlı adamın düşman olabileceğiyönündeki tüm düşüncelerini geride bırakmıştı.

Drizzt, Guenhwyvar'ın hareketlerini, bir mevsim öncemağaradaki ayıyla kurduğu anlaşma ile aynı şekilde meraklaizledi.

"İyi kedi," diye tekrarladı yaşlı adam.

Drizzt sırtını kayaya yasladı ve mızrağı tutan elini gevşetti.

"Ben, Montolio'yum," diye açıkladı yaşlı adam gururla,sanki bu isim drowun üzerinde bir etki yaratmalıymış gibi."Montolio DeB-rouchee."

"Memnun oldum ve elveda," dedi Drizzt ifadesizce. "Eğertanışmamız sona erdiyse, kendi yollarımıza gidebiliriz."

"Yapabiliriz," diye onayladı Montolio, "eğer ikimizinseçimi de buysa."

"Bir kez daha... senin...tutsağın mı olacağım?" diye sorduDrizzt, sesinde kinaye dolu bir ifadeyle.

Montolio'nün kahkahasındaki içtenlik, tüm şüphelerinerağmen drowun yüzünde bir gülümseme meydana getirdi.

Page 193: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Benim mi?" diye sordu yaşlı adam kuşkulu bir ifade ile.

"Hayır, hayır, sanırım bu konuda anlaştık. Ama bugünGraul'un emrindekilerden bazılarını öldürdün, bu ork kralınıncezalandırılmasını isteyeceği bir hareket. İzin ver kalemdesana bir oda sunayım. Orklar, oraya yaklaşmayacaktır."

Yüzünde acı dolu bir gülümseme belirdi ve sanki ağzındandökülecek olan kelimelerin, aralarında bir sır olmasınıdilermiş gibi, Drizzt'e doğru fısıldamak istercesine eğildi.

"Bil ki yanıma yaklaşmazlar." Montolio, garip görünengözlerini işaret etti. "Bunlardan dolayı benim uğursuzolduğuma inanıyorlar..."

Montolio, düşüncelerini ifade edecek bir kelimeyi aradıama genizden gelen bu dilin sınırları vardı ve çok geçmedensıkılmıştı.

Drizzt, sessizce savaşın gidişatını kafasında tekrarlamayabaşladı, az sonra gerçekte nelerin olduğunu anladığında, ağzıkarşı konulamaz bir heyecanla açıldı. Yaşlı adam gerçekten dekördü! Atışlarını, tepede daireler çizip hulayan baykuşyönlendirmişti. Drizzt, katledilmiş deve ve de orka baktı amaağzı hâlâ kapanmamıştı; yaşlı adam hiç ıskalamamıştı.

"Gelecek misin?" diye sordu Montolio.

"Nedenleri öğrenmeliyim" -bir kez daha doğru kelimeyibulmaya çalışıyordu.- "Bir kara elfin, kışı, ayı Bluster'labirlikte geçirmesinin nedenlerini öğrenmeliyim."

Page 194: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio, drowla anlaşma konusundaki yetersizliğikarşısında geri çekilmişti, ama genel hatlarından, Drizzt, yaşlıadamın ne demek istediğini anlıyor, hatta, "kış" ve "ayı" gibitanımadığı kelimeleri anlamlandırabiliyordu.

"Ork kralı Graul'un sana karşı gönderebileceği onlarca yüzsavaşçısı var," diye yorumda bulundu Montolio, drowun teklifkarşısında zorlukla karşılaştığını hissederek.

"Seninle gelmeyeceğim," diye açıkladı Drizzt, uzunca birsürenin ardından. Aslında drow gitmek, bu inanılmaz adamhakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu, ama Drizzt'in yolunadüşen kişilerin başına pek çok trajedi gelmişti.

Guenhwyvar'ın alçak sesli hırıltısı, Drizzt'e, panterinkararını onaylamadığını anlatmıştı.

"Ben sorun çıkartırım," diye açıklamaya çalıştı Drizzt, yaşlıadama, pantere ve kendisine, "Benden uzak durmanın,Montolio DeB-rouchee, sana daha çok yardımı olur."

"Bu bir tehdit mi?"

"Bir uyarı," diye yanıtladı Drizzt. "Eğer beni alırsan, hattayalnızca yakınlarında kalmama izin verirsen, kasabadakiçiftçiler gibi lanetlenirsin."

Montolio, uzaktaki çiftçi kasabası hakkında açılan bahisekulak kabartmıştı. Maldobar'da bir ailenin vahşiceöldürüldüğünü ve bir korucunun, Dove Falconhand'inyardıma çağrıldığını duymuştu.

Page 195: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Lanetlenmekten korkmuyorum," dedi Montoliogülümseye çalışarak. "Pek çok...savaştan sağ çıktım DrizztDo'Urden. Bir düzine kanlı savaştan sağ çıktım ve tam birkışı, bir dağ yamacında kırık bir bacakla kapana kısılmışolarak geçirmeyi başardım. Bir devi tek bir kama ileöldürmeyi başardım ve... her yönde beşon kilometrelikalandaki tüm hayvanlarla dostluk kurdum. Benim içinendişelenme."

Bir kez daha anlayışlı, acı dolu bir gülümseme belirdi.

"Ama doğrusu," dedi Montolio yavaşça, "Endişelendiğinkişi ben değilim."

Drizzt şaşırdı ve aşağılandığını hissetti.

"Sen kendin için endişeleniyorsun." diye devam ettiMontolio. "Kendine acımak mı? Bu senin özelliklerindenbirine dahi uymuyor. Bırak onu ve benimle gel."

Eğer Montolio, Drizzt'in yüz buruşturmasını görebilse,gelecek cevabı anlayabilirdi. Guenhwyvar bunu farketti veDrizzt'in bacağına sertçe vurdu.

Guenhwyvar'ın hareketinden Montolio, drowun amacınıanlamıştı.

"Kedi, gelmeni istiyor," dedi. "Bir mağaradan daha iyiolacaktır," diye ekledi söz verircesine, "ve yarı pişmişbalıklardan daha iyi bir yemek."

Page 196: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, Guenhwyvar'a doğru baktı ve panter bir kez daha,bu kez hareketini daha yüksek ve ısrarlı bir hırıltı ilepekiştirerek sertçe bacağına vurdu.

Drizzt, kendine uzaktaki çiftlik evinde meydana gelenkatliamı hatırlatarak, kararından vazgeçmiyordu."Gelmeyeceğim," dedi kararlılıkla.

"O halde seni bir düşman ve tutsak olarak saymamgerekecek!" diye gürledi Montolio, yayını hazır durumagetirmek için gererek. "Bu kez kedin sana yardım etmeyecek,Drizzt Do'Urden!" Montolio hafifçe öne eğildi, gülümseyerekfısıldadı, "Kedi bana hak veriyor." Bu kadarı Drizzt için çokfazlaydı. Yaşlı adamın kendini vuramayacağını biliyordu amaMontolio'nün derinden işleyen büyüleyişi, belirgin şekildegüçlü olmasına karşın Drizzt'in zihinsel savunmasınıyormuştu.

Montolio'nun kale olarak tabir ettiği şeyin sıklıkla gelişmişyaprakları hiç dökülmeyen devasa ağaçların köklerindeaçılmış ağaçtan mağaralar olduğu ortaya çıkmıştı. Birbirinegeçmiş dallardan oluşmuş köprüler hem savunmayı arttırıyorhem de bir şekilde mağaraları birbirine bağlıyordu, ve tümyapıyı üstüste yığılı taşlardan oluşmuş duvarlar çevreliyordu.Drizzt, bu yere yaklaştığında, farklı yüksekliklerde ağaçtanağaca uzanan pek çok ip ve tahtadan yapılmış köprü farketti,yerden ip merdivenlerle ulaşılan ve düzenli aralıklarlamekanik yayların yerleştirildiği köprüler.

Fakat drow, kalenin ağaç ve topraktan oluşmasındanşikayetçi değildi.

Page 197: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, Menzoberranzan'da otuz yılını kayadan yapılmış venefes kesen yapıtlarla çevrilmiş bir kalede geçirmişti, amahiçbiri Montolio'nun evi gibi dost değildi.

Yaşlı korucunun yaklaşmasını kuşlar ötüşleriylekarşıladılar. Sincaplar, hatta bir rakun bile, ağaç dallarıarasında, yanına varmak için hoplayıp zıplıyorlardı fakat,Montolio'ya eşlik eden koca panteri gördüklerinde aradamesafe bıraktılar.

"Pek çok odam var," diye açıkladı Montolio Drizzt'e,"Birçok battaniye ve pek çok yiyecek." Montolio, yetersizgoblin dilinden nefret ediyordu. Drowa söylemek ve ondanöğrenmek istediği o kadar çok şey vardı ki. Usandırıcı olmasabile, bu kadar sade ve doğasında olumsuzluk olan, karmaşıkdüşünce ve hisler için yeterli ' olmayan bir dilde, bu olanaksızgörünüyordu. Goblin dili öldürmek ve nefret için yüzlercekelime barındırıyor, ama merhamet gibi daha yüce duygularakarşı gelen kelimelere yer vermiyordu. Goblin dilinde dostlukkelimesi geçici askeri bir birlikteliğe ya da daha güçlü başkabir goblinin emri altına girme anlamına gelebilirdi ve her ikiside Montolio'nun yalnız kara elfe karşı niyetine karşılıkgelmiyordu.

O halde, diye düşündü korucu, yapılacak ilk şey bu drowagenel dili öğretmek.

"Konuşamıyoruz" -goblin dilinde 'uygun' kelimesininkarşılığı yoktu, bu yüzden Montolio, bir tane yaratacaktı-"yani...bu dilde," diye açıkladı Drizzt'e. "ama -eğer sen deöğrenmek istersen- sana insanların kullandığı dili öğretmemikimizin de daha çok işine gelir."

Page 198: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, kabullenmesine karşın, olacakları görmek istedi.Çiftçi kasabasından uzaklaşırken, yalnız yaşayacağına kararvermişti, ve ... bu ana kadar gayet başarılı olmuştu hem debeklediğinden daha iyi bir şekilde. Ama pratik açıdanbakıldığında teklif çekiciydi, Drizzt bölgenin genel konuşulandilini bilmekle beladan uzak kalabileceğini biliyordu. Drow,teklifini kabul ettiğinde, Montolio'nun gülümsemesineredeyse kulaklarına varmıştı.

Fakat baykuş Hooter, o kadar memnun görünmüyordu.Drowla birlikte, -ya da daha doğrusu, drowun panteriortalıktaykenbaykuş ağaçlıklarda, konforlu ortamında daha azvakit geçirebilecekti.

"Kuzen, Montolio DeBrouchee drowu himayesine aldı!"diye bağırdı bir elf, Kellindil'e heyecanla. Kış bittiğinden beritüm grup Drizzt'in izini arıyordu. Drowun Ölü OrkGeçidinden kaybolmasının ardından elfler, özellikle deKellindil, başına bir dert gelmesinden, drowun Graul veemrindekiler tarafından ele geçirilmiş olabileceğinden endişeediyordu.

Bu ani haberin ardından kendini toparlamakta güçlük çekenKellindil hızla ayağa kalktı. Garip olmasıyla birlikte, efsanevikorucu Montolio'nun, tecrübesi ve tüm hayvan dostlarısayesinde, davetsiz misafirleri hakkında yargıdabulunabileceğini biliyordu.

"Ne zaman? Nasıl?" diye sordu Kellindil, neredenbaşlayacağım bilemeden. Eğer drow geçen aylarda onuşaşırtmışsa, yeryüzü elfi artık iyice telaşa düşmüştü.

Page 199: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bir hafta önce," diye yanıtladı elf. "Nasıl olduğunubilmiyorum, ama drow şu anda yanında panteri ile,Montolio'nun Korusunda geziniyor."

"Peki, Montolio..."

Diğer elf, endişesinin ne yöne gittiğini anlayarak sözünükesti. "Montolio iyi durumda ve kontrol altında," diye teminetti Kellindil'i. "Drowu kendi isteğiyle yanına aldı ve görüneno ki yaşlı korucu, kara elfe dil dersi veriyor."

"İnanılmaz..." Kellindil'in verebildiği tek yanıttı.

"Montolio'nun Korusunu gözetim altında tutabiliriz," diyeteklif etti diğer elf. "Eğer yaşlı korucunun güvenliğindenendişe duyuyorsan..."

"Hayır," diye yanıtladı Kellindil. "Hayır, bir kez daha drow,kendisinin düşman olmadığını kanıtladı. Maldobaryakınlarında onunla karşılaştığımdan beri dostane tavrındanşüpheleniyordum. Artık eminim. Artık kendi işlerimizebakalım ve drowla korucuyu da kendi işlerine bırakalım."

Diğer elf onayladığını belirterek başını salladı, amaKellindil'in çadırının dışında onları dinleyen ufak bir yaratık okadar emin değildi.

Tephanis, her akşam elf kampına, kendini rahat ettirecekşeyler ve yemek çalmak için gidiyordu. Elfler, Drizzt'iarayışlarına devam ederken ve o aralarındaki konuşmalarıduyabilmek için kıvranırken, herkes gibi Ulgulu ileKempfana'yı yok edenin nerede olduğunu merak eden cin,

Page 200: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

birkaç gün kadar önce kara elf hakkında konuşulduğunuduymuştu.

Tephanis, ince kulaklarını hızla salladı."Lanetolsunonundoğduğugüne!" diye fısıldadı, daha çokheyecanla bir arımnkine benzeyen sesiyle. Daha sonraneredeyse ayakları yere değmeden uzaklaştı. Ulgulu'nün yokoluşundan sonra, kaybetmek istemediği güçlü bir müttefiklebağlantı kurmuştu.

Kısa bir süre sonra, Caroak'ı, kocaman, gümüş yeleli kışkurdunu, ev olarak adlandırdıkları yüksek tepede buldu.

"Drowkorucuylabirlikte," diye ağzından tükürürcesinekonuştu Tephanis, ve köpeğe benzer yaratık anlar gibigöründü. "Derimkiondanuzakdur. Önceki-efendilerimiöldürenoydu."

Caroak, Montolio'nün Korusunun bulunduğu, dağlaradoğru uzanan geniş araziye baktı. Kış kurdu, bu yeri iyitanıyordu, ve oradan uzak durması gerektiğini biliyordu.Montolio DeBrouchee, her türlü hayvanla dosttu, ama kışkurtları hayvandan çok bir canavardı ve korucunun dostudeğildi.

Tephanis de Montolio'nun olduğu yere bakarken, bir kezdaha bu sinsi drowla karşılaşabileceğinden endişeliydi.Onunla bir kez daha karşılaşma düşüncesi başını ağrıtmayayetiyordu, (ki saban demirinin meydana getirdiği eziklik dahatam iyileşmemişti.)

Page 201: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Geçen birkaç hafta içinde kış nasıl ilkbahara doğruilerlediyse, Drizzt ve Montolio'nun dostluğu da aynı şekildeilerlemişti. Bölgenin genel dili, goblin dilinden fazla farklıdeğildi, kelimelerdeki değişikliklerden çok vurgularındeğiştiği bir dildi ve Drizzt, bu dili hızla kavradı, hatta okumayazmayı dahi öğreniyordu. Montolio da iyi bir öğretmenolduğunu göstermişti, üçüncü haftanın sonunda, Drizzt'leyalnızca genel dilde konuşmaya, ve Drizzt ne zaman bir şeyiifade edebilmek için goblin diline başvursa sabırsızlıklayüzünü çatmaya başlamıştı.

Drizzt için bu, rahat yaşam ve mutluluklarla dolu, eğlencelibir zamandı. Montolio'nun kitap kolleksiyonu sınırsızdı vedrow kendini hayal gücünün yarattığı maceraların, ejderhasöylentilerinin ve kahramanlık dolu savaşların içinegömülmüş buldu. Drizzt'in tüm şüphesi, tıpkı Montolio'yakarşı duydukları gibi çoktan yokolmuştu. Hep yeşil kalan buağaçlıkların arasındaki barınak, gerçek bir kale, yaşlı adamsatanıdığı en iyi ev sahibiydi.

Bu ilk haftalar boyunca, Drizzt, Montolio'dan, hayatıboyunca kendine yardımcı olacak pek çok şey öğrenmişti.Montolio, Drizzt'in mevsimsel hava değişimlerine aitşüphelerini doğrulamış ve hatta hayvanları, gökyüzünü,rüzgarları izleyerek günbegün havayı nasıl sezebileceğini deöğretmişti.

Bunu da, Montolio'nun düşündüğü gibi, Drizzt çabukkavramıştı. Montolio, kendi şahit olmasa buna asla inanmazdıama bu garip drow, bir yeryüzü elfinin özelliklerine ve belkide bir korucunun kalbine sahipti.

Page 202: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ayıyı nasıl sakinleştirdin?" diye sordu bir gün Montolio,bu Drizzt ve Bluster'ın bir mağarayı paylaştıklarınıöğrendiğinden beri aklını kurcalayan bir soruydu.

Drizzt, gerçekten bunun cevabını bilmiyordu, çünkükendisi de o karşılaşmada neler geçtiğini anlayamamıştı. "İlkkarşılaştığımızda senin Guenhwyvar'ı sakinleştirdiğin gibi,"diye yanıtladı drow, uzunca bir sürenin ardından.

Montolio'nun gülüşü Drizzt'e, bunu yaşlı adamın,kendinden daha iyi anladığını gösterdi. "Bir korucununkalbi," diye fısıldadı Montolio, arkasını dönerken. Olağanüstühassas kulaklarıyla Drizzt, bu yorumu duymuş ama tamolarak anlamamıştı.

Günler ilerledikçe Drizzt'in dersleri daha da hızlanmayabaşladı. Montolio artık etrafındaki hayat, hayvanlar ve bitkilerüzerine yoğunlaşıyordu. Drizzt'e bir hayvanın nasılyemleneceğini ve ne hissettiğini yalnızca gözlemleyerek nasılanlayacağını gösterdi. Gerçek sınav kısa bir süre sonra, Drizztbir böğürtlen çalılığının dış dallarını hareket ettirip de, ufakbir inin girişini bulup kızgın bir porsukla karşı karşıyageldiğinde başladı.

Yukarıda gökyüzünde, Hooter, Montolio'yu uyarmak içinbir seri çığlık atmaya başladı, korucunun ilk tepkisi gidipdrow dostuna yardım etmek olmuştu. Ayı Bluster'dan dahaçabuk sinirlenip, ne denli büyük olursa olsun rakibinesaldırmaya istekli porsuklar, bölgedeki yaratıklardan, hattaorklardan bile daha zorluydu. Ama, Hooter'ın olanı bitenianlatmasını bekleyerek, orada kaldı.

Page 203: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt'in ilk hareketi, elini hızla kamasına götürmekolmuştu. Porsuk geriledi, tıslayarak ve binlerce şikayetibelirten sesler çıkartarak korkunç dişlerini ve pençelerinigösterdi.

Drizzt geriledi ve hatta kamasını kınına soktu. Birdenbirekarşılaşmayı porsuğun bakış açısından izlemeye başladığında,hayvanın kendini son derece tehdit altında hissettiğinianlamıştı. Daha sonra, bir şekilde, Drizzt bu porsuğun yuvayı,yakında dünyaya gelecek yavrularını büyütmek için seçtiğinianladı.

Porsuk, drowun düşünceli hareketinin karşısında şaşırmıştı.Aslında, yavrulamayı bekleyen anne bir dövüş istemiyordu,Drizzt, yuvayı gizlemek için böğürtlen çalılarının dallarınıeski durumuna getirdiğinde, porsuk dört ayak üstündekiduruşuna dönerek rahatladı, kara elfin kokusunu hatırlamakiçin havayı kokladı ve deliğine geri döndü.

Drizzt döndüğünde Montolio'yu gülümseyerek alkışlar birhalde buldu. "Bir korucu bile kızgına dönmüş bir porsuğusakinleştirmekte zorlanırdı," diye açıkladı yaşlı adam.

"Porsuğun yavruları vardı," diye yanıtladı Drizzt."Dövüşmeye benden fazla istekli değildi."

"Bunu nereden biliyorsun?" diye sordu Montolio, drowungözlemlerinden şüphe duymamasına karşın.

Drizzt, cevap vermeye koyuldu, ama sonra veremediğinigördü.

Page 204: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Önce böğürtlen çalılığına ardından da Montolio'yaçaresizce baktı.

Montolio yüksek sesle gülerek işine geri döndü. TanrıçaMielliki'nin yolunda uzun yıllar boyunca yürümüş olankendisi, Drizzt bilmese bile cevabı biliyordu.

"Porsuk seni biçebilirdi, biliyorsun," dedi korucu sıkıntıyla,Drizzt'in yanına geldiğinde.

"Yavruları vardı," diye hatırlattı Drizzt, "ve o kadar dabüyük bir rakip değildi."

Montolio'nun kahkahası onu alaya alıyordu. "O kadarbüyük değil mi?" diye tekrarladı korucu. "İnan bana Drizzt,Bluster'la karşı karşıya kalmayı, bir anne porsuklakarşılaşmaya tercih edersin!"

Tecrübeli adama karşı koyacak sözü olmayan Drizzt,omuzunu silkti.

"O zavallı kamanın, ona karşı bir savunma sağlayacağınagerçekten inanıyor musun?" diye sordu Montolio, bu keztartışmanın yönünü değiştirme isteğiyle.

Drizzt, cinden almış olduğu kamaya bir baktı. Gene karşıkoyamazdı; bıçak gerçekten de küçüktü. Hem ona hemkendisine güldü. "Korkarım, elimdeki herşey bu," diyeyanıtladı.

"Bunun çaresine bakacağız," diye söz verdi korucu, vebunun hakkında başka hiçbir şey söylemedi. Tüm sükûnet ve

Page 205: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

güvenine karşın, vahşi, dağlık bölgenin tehlikelerini çok iyibiliyordu.

Korucu, Drizzt'e hiç şüphesiz güvenmeye başlamıştı.

Montolio, güneş batmadan kısa bir süre önce Drizzt'ikaldırdı ve onu koruluğun kuzeyindeki geniş bir ağacagötürdü. Ağacın dibinde, neredeyse mağaraya benzeyen,çalılar ve de ağaç köklerini andıran bir örtü ile zekicegizlenmiş büyük bir delik bulunuyordu. Montolio, bunlarıyana doğru ittirdiğinde, Drizzt gizliliğin nedenini anlamıştı.

"Bu bir cephanelik mi?" diye sordu drow şaşkınlıkla.

"Paladan hoşlanıyorsun," diye yanıtladı Montolio, Drizzt'inkaya devinin üzerinde kırdığı silahı hatırlayarak. "Elimde iyibir tane var," İçeri doğru kıvrıldı ve kısa bir süre boyuncaarandı, az sonra, eğimli, iyi işlenmiş bir kılıçla geri çıkmıştı.Korucu çıktığında, Drizzt, dizili, olağanüstü silahları görmekiçin kovuğa yaklaştı. Montolio'nun elinde, düzenli olarakcilalanmış ve bakımı yapılmış, dekoratif kamalardan büyüksavaş baltalarına, mekanik oklara uzanan geniş bir silah çeşidivardı. Ağaç gövdesinin'içinde, ağacın yukarısına doğruuzanan yerde, içinde metal saplı bir mızrak, üç metreboyunda, uzun ve sivri başlı, yanından iki küçük kancalı uççıkan mızraklar da vardı.

"Diğer elin için bir kalkanı mı, yoksa ufak bir kamayı mıtercih edersin?" diye sordu Montolio, hayranlıkla kendikendine mırıldanan drow, yeniden ortaya çıktığında."Üzerinde pençeli baykuş arması olanlar haricinde herhangibirini alabilirsin. O kalkan, kılıç ve başlık benimdir."

Page 206: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, kör korucuyu yakın dövüş için böylesine giyinmişolarak hayal etmeye çalışarak bir süre durakladı. "Bir kılıç,"dedi bir süre sonra, "ya da varsa başka bir pala."

Montolio merakla ona baktı, "Savaşmak için iki uzunkılıç," diye yorumda bulundu. "Tahminimce, aralarındadüğümlenip kalman daha muhtemel."

"Bu drowlar arasında o kadar nadir görülen bir savaştekniği değildir," dedi Drizzt.

Montolio şüphe etmeden omuzunu silkti ve içeri girdi."Korkarım, bu daha çok gösteri için," dedi elinde tuttuğufazlasıyla işlemeli bir palayı göstererek. "Eğer seçimin buysakullanabilir, ya da bir kılıç alabilirsin. Onlardan elimdefazlasıyla var."

Dengesini ölçmek için Drizzt, palayı aldı. Biraz fazla hafifve muhtemelen fazlasıyla kırılgandı. Buna rağmen drow,bunu almayı tercih etti, eğimli bıçağı diğer palasına, düz veağır bir kılıçtan daha iyi eşlik ederdi.

"Bunlara, senin onlara baktığın gibi bakacağım," diye sözverdi Drizzt, bu insanın kendisine ne kadar büyük bir hediyeverdiğinin farkında olarak. "Ve bunları," diye eklediMontolio'nun gerçekte ne duymak istediğini bilerek, "sadecegerektiğinde kullanacağım." "O halde onları hiç kullanmamakiçin dua et, Drizzt Do'Urden," diye karşılık verdi Montolio."Barışı ve savaşı gördüm, ve temin ederim ki ilkini tercihederim! Gel hadi dostum. Sana göstermek istediğim daha okadar çok şey var ki."

Page 207: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizz, palalarım bir kez daha gözden geçirdi, daha sonraonları kemerindeki kınlarına yerleştirip, Montolio'yu takipetti.

Yaz hızla yaklaşırken, bu denli iyi ve heyecan verici birdostlukla, hem öğretmen hem de öğrencisi, değerli derslerdeve olağanüstü olayları beklerken çok mutluydular.

Eğer on askerinin, iki worgun ve değerli bir devmüttefiğinin kaybından öfke duyan ve sarı, kanlanmışgözleriyle, drowu bulmak için bölgeyi tarayan bir orkkralından haberdar olsalar, yüzlerindeki gülümseme nasıl daeksilirdi. Büyük ork, Drizzt'in Karanlıkaltın'a dönüpdönmediğini ya da bölgede diğer bilinen ufak elf gruplarıylave belki de lanet olası kör korucu Montolio ile bir olupolmadığını merak ediyordu.

Drow, hâlâ bölgedeyse, Graul onu bulmak niyetindeydi.Ork şefi işini şansa bırakmazdı ve drowun varlığı bile riskoluşturuyordu.

"Eh, uzun süre bekledim!" dedi Montolio, birakşamüstünün ilerleyen vakitlerinde ciddi bir ifade ile. Drowubir kez daha sarstı.

"Bekledin mi?" diye sordu Drizzt, yüzündeki uykununizlerini yok etmeye çalışırken.

"Sen bir savaşçı mısın yoksa bir büyücü mü?" diye devametti Montolio. "Ya da her ikisi birden mi? Pek çok özelliği birarada taşıyanlardan mısın? Yeryüzünde yaşayan elfler böylebilinir."

Page 208: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt'in yüzü şaşkınlıkla çarpıldı. "Ben büyücü değilim,"dedi gülerek.

"Sır saklıyorsun, değil mi?" diye tersledi Montolio, fakatsert yüzündeki sorgulayıcı ifade yumuşuyordu. Dikilerek,Drizzt'in yatak odası olan kovuktan dışarı çıktı ve kollarınıgöğsünün üzerinde kovuşturdu. "Bu böyle olmaz. Seniyanıma aldım, ve eğer sen bir büyücü isen, bundan haberdarolmalıyım!"

"Bunu neden söylüyorsun?" diye sordu şaşkın drow. "Bunuda nereden..." "Hooter bana söyledi!" dedi Montolio. Drizzt'inaklı gerçekten karışmıştı.

"İlk karşılaştığımız savaşta," diye açıkladı Montolio,"çevreni ve orkların etrafındaki bölgeyi kararttın. Bunu inkaretme büyücü. Bunu bana Hooter söyledi!"

"Bu bir büyücünün büyüsü değildi," diye karşı çıktı Drizzt,çaresizce, "ve ben bir büyücü değilim."

"Büyü değil mi?" diye tekrarladı Montolio, "O halde biralet mi? O halde izin ver de ona bakayım!"

"Bir alet değil," diye yanıtladı Drizzt, "bir yetenek. Endüşük seviyedekiler dahil tüm drowlar, karanlık küreleriyaratabilirler. Bu o kadar da zor bir şey değil."

Montolio bu açıklamayı bir an değerlendirdi. Drizzthayatına girmeden önce kara elflerle ilgili hiçbir tecrübesiolmamıştı.

Page 209: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Daha başka ne tür yeteneklere sahipsin?"

"Peri ateşi," diye yanıtladı Drizzt. "Bu bir tür..."

"Bu büyüyü biliyorum," dedi ona Montolio. "Ormanlardayaşayan rahipler tarafından sıkça kullanılır. Bunu da tümdrowlar yapabilir mi?"

"Bilmiyorum," diye yanıtladı Drizzt, dürüstçe. "Aynızamanda yerden havalanma yeteneğim de var, ya da vardı.Bunu sadece drow soyluları gerçekleştirebilir. Korkarım buözelliğimi kaybettim ya da yakında kaybedeceğim. Buyeteneğim, tıpkı piıvafıvim, çizmelerim ve drowlar tarafındanişlenmiş palalarım gibi, yeryüzüne çıktığım günden beri, beniyüzüstü bırakmaya başladı."

"Dene," diye teklif etti Montolio.

Drizzt, uzunca bir süre konsantre oldu. Gittikçehafifleşmeye başladığını hissetti ve yerden yükseldi. Fakathavalanır havalanmaz, ağırlığı geri gelmiş ve ayakları üzerineinmişti. Ononbeş santimden fazla yükselmemişti.

"Etkileyici," diye mırıldandı Montolio.

Drizzt, yalnızca güldü ve beyaz saçlarını salladı. "Artıkuykuma geri dönebilir miyim?" diye sordu uyku tulumunabakarak.

Montolio'nün başka düşünceleri vardı. Dostunu dahayakından tanımak, Drizzt'in yeteneklerinin sınırını, büyücülükya da başka bir şey olsun, ölçmek istiyordu. Korucunun

Page 210: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kafasında yeni bir plan şekillenmişti, ama güneş batmadanbunu harekete geçirmeliydi.

"Bekle," diye rica etti Drizzt'e. "Güneş battıktan sonradinlenebilirsin. Şu anda sana ve de "yeteneklerine" ihtiyacımvar. Karanlık bir küreyi hemen meydana getirebilir misin,yoksa bu büyüyü oluşturmak için zamana mı ihtiyacın var?"

"Birkaç saniye," diye yanıtladı Drizzt.

"O halde zırhını ve silahlarını al," dedi Montolio, " vebenimle gel. Acele et. Gün ışığının avantajını kaybetmekistemiyorum."

Drizzt, omuzlarını silkip giyinerek, korucuyu, bu ağaçlıkyerleşimin az kullanılan bir bölümüne, koruluğun kuzeybölümüne doğru takip etti.

Montolio dizlerinin üzerine çöktü ve Drizzt'i de yanınaçekiştirerek çimenlik bir toprak yığınındaki ufak bir deliğiişaret etti.

"Orada bir yaban domuzu yaşamaya başladı," diye açıkladıkorucu. "Ona zarar vermek istemiyorum, ama onunla temasageçecek kadar yakınlaşmaktan da çekmiyorum. Domuzlarınne yapacağını kestirmek imkansızdır."

Uzun süren bir sessizlik oldu. Drizzt, Montolio'nün basitçedomuzun yaklaşmasını bekleyip beklemediğini merakediyordu.

Page 211: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hadi ilerle o halde," diye sessizliği bozdu korucu.Montolio'nün kendisinin oraya yürüyüp, davetsiz ve de neyapacağını bilmez misafiri selamlamasını istediğinidüşünerek, inanmaz gözlerle ona baktı.

"Hadi," diye devam etti korucu. "Eğer istiyorsan karanlıkküreni tam deliğin önünde oluştur."

Drizzt anlamış, ve rahatlama dolu iç çekişi, Montolio'nünkahkahasını saklamak için dudaklarını ısırmasına nedenolmuştu. Kısa bir süre sonra, çimenlik toprak kümesininönündeki alan karanlık içinde kaybolmuştu. Montolio,Drizzt'e arkada beklemesini işaret ederek ilerledi.

Drizzt, izleyip dinlerken gerginleşmişti. Birdenbire ortalığıyüksek tonlu bir domuz sesi kaplamıştı, Montolio ise rahatsızbir biçimde bağırıyordu.

Drizzt öne atıldı ve hızla koşmaya başladı, neredeysedostunun, yere yüzükoyun uzanmış vücuduna takılıpdüşüyordu.

Yaşlı korucu acı dolu sesler çıkarıp kasılıyor ve drowunhiçbir çağrısına yanıt vermiyordu. Domuzun yakınlarda biryerden sesinin gelmediğini duyan Drizzt, ne olduğunuanlamak için diz üstü çöktü, Montolio'yu kıvrılmış, göğsünütutarak gördüğünde irkildi.

"Montolio," diye fısıldadı Drizzt, yaşlı adamın ciddi birbiçimde yaralanmış olabileceğini düşünerek. Korucununyüzüne doğru konuşabilmek için öne eğildi, ardından

Page 212: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio'nün kalkanı kafasının yanına çarptığında, niyetliolduğundan daha büyük bir hızla doğruldu.

"Benim, Drizzt!" diye bağırdı drow, belirginleşmeyebaşlayan şişkinliği ovuşturarak. Montolio'nün önünde ayağafırladığını ve yaşlı korucunun kılıcının kınından çıktığınıfarketti.

"Tabi ki öyle!" diye kesik kesik güldü Montolio.

"Peki ya domuz ne oldu?"

"Domuz mu?" diye tekrarladı Montolio. "Ortada domuzfalan yok, seni aptal drow. Hiç olmadı. Burada rakipler biziz.Biraz eğlenmenin vakti geldi!"

Drizzt artık tamamen anlamıştı. Montolio kendisinin görmeavantajını yok etmek için onu karanlık yaratmayayönlendirmişti. Montolio, eşit şartlarda kendisine meydanokuyordu. "Kılıç yanı!" diye yanıtladı Drizzt, oyuna devametmekten hoşnut olarak. Zaknafein ile Menzoberranzan'da, butür yetenek sınavlarından nasıl da hoşlanırdı!

"Hayatın pahasına!" diye karşılık verdi Montolio, sertçe,diyaframdan gelen bir kahkaha ile. Korucu kılıcını yarımdaire çizecek şekilde salladı ve Drizzt'in palasını zararsızcayana savurdu.

Drizzt, seri iki kısa vuruşla ortaya saldırdı, bu saldırıpekçok rakibim alt ederdi ama Montolio'nün iyi mevkilenmişkalkanı sayesinde iki notalık bir ses çıkarmaktan öteye

Page 213: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gidemedi. Drizzt'in mevkiinden emin olan Montolio, önedoğru bir kalkan saldırısı yaptı.

Page 214: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, yoldan çekilmeye fırsat bulamadan topuklarıüzerinde geri savrulmuştu. Montolio'nün kılıcı bu kez yandanyaklaştı ve Drizzt bunu durdurdu. Yaşlı adamın kalkanı birkez daha öne savrulduğunda, Drizzt topuklarını iyice yeregömerek hızını kesmeyi başardı.

Yaratıcı olan yaşlı korucu bu sefer kalkanını yukarı doğruitti, hem Drizzt'in kılıçlarından birini hem de drowundengesinin büyük bir bölümünü bozmayı başarmıştı, dahasonra kılıcını, yırtacakmışçasına Drizzt'in karın bölgesinedoğru itti.

Drizzt, bir şekilde bu saldırıyı sezmişti. Ayak parmaklarıüzerinde arkaya meyillendi, karnını içine çekerek kalçasınıgeriye attı. Tüm çabalarına karşılık, kılıcın onu yalayıpgeçişini gene de hissetmişti.

Bu karşılaşmayı sona erdireceğine inandığı pek çok zekiceve karmaşık rutinleri uygulayarak Drizzt bu sefer saldırıdurumuna geçti. Fakat, Montolio, her birini karşılıyor,Drizzt'in tüm çabaları, palanın kalkana çarparken çıkardığıaynı sesle ödüllendiriliyordu. Ardından korucu üzerinegelmeye başladığında Drizzt, iyice sıkışmıştı. Kör dövüşkonusunda, drow bir acemi değildi fakat her günün her saatinikör bir adam olarak yaşayan Montolio, mükemmel |B görüşesahip pek çok adam kadar iyi idare ediyordu.

Sonunda Drizzt, kürenin içinde kazanamayacağımanlamıştı. Korucuyu büyü alanının dışına çıkarmayıdüşünmekteydi ki, o sırada karanlık yok olduğundan durum

Page 215: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

değişti. Oyunun bitmiş olduğunu düşünen Drizzt birkaç adımgeriledi ve kökü dışarıda kalmış bir ağaç gövdesine dokundu.

Dövüş biçiminin değiştiğini farkeden Montolio, bir an içinonu gözlemledi, sonra sertçe ve alçaktan öne atıldı.

Montolio'nün arkasına hızla dalıp geçerek, iki yanındanbirinden öne çıkıp, aklı karışmış bu insanın etrafındadönerken saldırmak için hızla öne atılan Drizzt, kendisini çokzeki bulmuştu.

Fakat Drizzt beklediğini bulamadı. Yarı yoldayken,Montolio'nün kalkanı drowun yüzü ile buluştu ve acı dolusesler çıkaran Drizzt hızla yere yuvarlandı. Kafasındakibulanıklığı üzerinden atmayı başardığında, Montolio'nunrahatça, kılıcı Drizzt'in omuzları üzerinde oturduğunu farketti.

"Nasıl..." diye sormaya çalıştı Drizzt.

Montolio'nun sesi Drizzt'in duymaya alışık olduğu kadarkesindi. "Beni küçümsedin drow. Beni kör ve çaresiz olarakdüşündün. Bunu bir daha asla yapma!"

Korucu o denli kızgındı ki, Drizzt bir an için, Montolio'nunkendisini öldürmek niyetinde olup olmadığını düşündü.Küçümserliğinin adamı yaralamış olduğunu biliyordu, ve oanda bu denli emin ve yetenekli olan MontolioDeBrouche'nin, tüm yükünü kendi omuzlarında taşıdığınıfarketti. Korucuyla tanıştıkları ilk günden beri, Drizzt ilk defabu adamın görme yetisini kaybetmesinin ne kadar acıolduğunu düşündü. Acaba, diye düşündü Drizzt, daha başkaneler kaybetmişti?

Page 216: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Öyle belirgindi ki," dedi Montolio, kısa bir duraklamanınardından. Sesi yeniden yumuşamıştı. "Yaptığım gibi alçaktansaldırıya geçtiğimde..."

"Eğer yalnızca karanlık büyümün sona erdiğini biliyorsananlaşılır," diye yanıtladı Drizzt, Montolio'nun gerçekte nekadar engelli olduğunu merak ederek. "Bu dalış hareketimi,gözlerim bana rehberlik etmeden, karanlıkta asladenemezdim, hem nasıl olur da kör bir adam büyünün yokolduğunu bilebilir?"

"Bana kendin söyledin!" diye karşı çıktı Montolio, hâlâDrizzt'in sırtından kalkmak için bir harekette bulunmamıştı."Davranışınla! Ayağınla yaptığın -ortalığı saran karanlıktayapılamayacak kadar hafif- hareketle ve iç çekişinle, drow! İççekişin inandığın şeyle çelişiyordu, oysa o ana kadar görüşünolmadan beni altedemeyeceğini öğrenmiştin."

Montolio, Drizzt'in üzerinden kalkmıştı, ama buaçıklamaları sindirmeye çalışan drow hareket etmedi.Dostunu ne kadar az tanıdığını, söz konusu Montolio ikenherşeyi ne kadar göründüğü gibi algılamış olduğunu farketti.

"Gel, o halde," dedi Montolio. "Gecenin ilk dersi sona erdi.Değerli bir dersti, ama daha gerçekleştirmemiz gereken çokşey var."

"Uyuyabileceğimi söylemiştin," diye hatırlattı ona Drizzt."Senin daha zorlu olduğunu düşünmüştüm," diye yanıtladıMontolio hemen, yüzükoyun yatan drowa sırıtan bir ifade ile.

*****

Page 217: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, Montolio'nun kendisi için hazırladığı dersleriyutarken, o gece ve onu takip eden günlerde, yaşlı korucu dadrow hakkında bilgi topluyordu. Çalışmaları daha çok o anlailgiliydi, Montolio, Drizzt'e çevresindeki dünyayı ve nasılhayatta kalınacağını öğretiyordu. Hiç şaşmaksızın ya biri yaöteki, genellikle Drizzt, geçmişine ait bir yorumu arayasokuyordu. Bu, aralarında neredeyse bir oyun haline gelmişti,bir şeyi ifade etmek için değil de birbirlerinin yüzündekişaşkın ifadeyi yakalamak için. Montolio'nun yollardageçirdiği uzun yıllar hakkında pekçok anektodu vardı,goblinlere karşı düzenlenen cesaret dolu savaşlar vegenellikle ciddi kafalara sahip olan korucuların birbirlerineoynadıkları oyunlar. Drizzt kendi geçmişi hakkında birazkapalı davranıyor fakat gene de Menzoberranzan, uğursuz vesinsi Akademi ve ailelerin, ailelere karşı giriştiği vahşisavaşlar hakkında anlattıkları, Montolio'nun hayal ettiklerininçok ötesindeydi.

Drowun hikayeleri ne kadar önemli olursa olsun, Montolio,Drizzt'in kendini geri çektiğini, omuzları üzerinde bir yüktaşıdığını biliyordu. Korucu başlangıçta Drizzt'in üzerinegitmedi. Drizzt'in ve kendinin aynı ilkeleri -ve Drizzt'tekorucu yeteneklerindeki büyük gelişim sonucu- dünyayabenzer bir bakış açısını paylaşmaktan mutluydu ve sabrımkorudu.

Bir gece, ayın gümüş ışığında, Drizzt ve Montolio,korucunun büyük bir yaprak dökmeyen ağacın yukarılarındasarmaşıklarla dolu bir dalında yerleştirmiş olduğu tahtaiskemlelere sırtlarını dayamış, dinleniyorlardı. Hızla ilerleyen

Page 218: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

bulutların ardından gömülüp çıkarak yükselen ayın ışığı,drowu büyülüyordu.

Tabi ki Montolio, ayı göremiyordu, ama kucağını rahatçabir şal gibi saran Guenhwyvar'la gecenin keyfini en az onunkadar çıkarıyordu. Farkında olmaksızın, Guenhwyvar'ın kaslıboynunun üzerindeki kürkü eliyle okşarken, rüzgarla birliktekulağına ulaşan pek çok sesi dinliyordu. Drizzt'in işitmeduyusu Montolio'nunkinden üstün olmasına karşın, rüzgardrowun farkına varamadığı binlerce yaratığın çıtırtıyı andıransesini taşıyordu. Montolio, aralıklarla gülüyordu, bunlardanbirinde bir tarla faresi yemeğini yarıda kesip kendini deliğinegitmek zorunda bırakan bir baykuşa -muhtemelen Hooter'a-kızgınca viyaklıyordu.

Birbirlerini öylesine rahatça kabullenen korucu veGuenhwyvar'a baktıkça Drizzt dostluğun ve suçlulukduygusunun etkilerini hissediyordu. "Belki de hiçgelmemeliydim," diye fısıldadı, bakışlarını aya çevirerek.

"Niçin?" diye sordu Montolio, sessizce. "Yemeklerimdenmi hoşlanmıyorsun?"

Yüzündeki gülümseme, drow ona karanlık bir bakışladöndüğünde, Drizzt'i etkisiz bırakmıştı.

"Yeryüzüne demek istedim," diye açıkladı Drizzt,melankolisine karşın ağzından bir kahkaha çıkarmayıbaşararak. "Bazen seçimimin bencillik yüklü olduğunudüşünüyorum."

Page 219: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayatta kalmak genellikle öyledir," diye yanıtladıMontolio. "Bazı durumlarda ben de kendimi öylehissetmiştim. Bir kez kılıcımı bir adamın kalbine saplamamgerekmişti. Dünyanın sertliği büyük üzüntüler getiriyor, amaneyse ki bu geçici ve savaşın içine sokulmaması gereken birüzüntü."

"Geçebilmesini ne kadar da çok isterdim," diye yorumdabulundu Drizzt, Montolio'dan çok kendine ya da aya.

Ama bu yorum, Montolio'yu tam kalbinden vurmuştu.Drizzt ve o, ne kadar yakmlaşırsa, korucu, Drizzt'inbilinmeyen yükünü o denli fazla paylaşıyordu. Elfstandartlarına göre drow gençti fakat, dünya görüşübakımından olgunlaşmıştı ve profesyonel sayılabilecek pekçok askerden daha becerikliydi. Hiç şüphesiz ki Drizzt'inkaranlık soyundan biri, kabulenmek bilmez yeryüzüdünyasında engellerle karşılaşacaktı. Buna karşın,Montolio'nun tahminlerine göre, gözle görülür yeteneklerigöz önünde bulundurulursa, bu önyargıları aşıp, beraberce vebaşarılı bir hayat yaşayabilmeliydi. Acaba nedir, diye meraketti Montolio, bu elfe böylesine binen yük? Drizztgülümsediğinden daha fazla acı çekiyor, gerekenden dahafazla kendini cezalandırıyordu.

"Üzüntün dürüstçe mi?" diye sordu Montolio. "Çoğudeğildir, bilirsin. Kendi üstüne yüklenen yüklerin pek çoğuyanlış anlaşmalarla temellenir. Biz -ya da içimizden samimiolanlar- kendimizi çoğunlukla, başkalarının uymasınıbeklediğimizden daha sert standartlarla yargılarız. Bu birlanet, sanırım, ya da bir kutsama, bu o kişinin bakış açısınabağlı." Görmeyen bakışlarını Drizzt'e çevirdi. "Bunu bir

Page 220: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kutsama olarak kabullen dostum, ulaşılamaz denilenyüksekliklere çabalamanı sağlayan, içten gelen bir çağrıolarak kabullen."

"Öfkelendiren bir kutsama," diye yanıtladı Drizzt,düşünmeden.

"Yalnızca çektiğin acıların sana ne verdiğini durup dagözden geçirmediğin sürece," sanki drowun bu sözlerinibeklermişçesine cevap vermekte gecikmedi Montolio. "Azlayetinenler az şey başarırlar. Bundan şüphe edilemez.Düşündüğüm kadarıyla, ulaşamayacağını bilip de oturupbocalamaktansa, yıldızları yakalamaya çalışmak daha iyidir."Drizzt'e o tipik acı gülümsemesi ile baktı. "En azındanuzanmaya çalışan iyice bir gerinir, güzel bir manzara görür,ya da belki alçaktaki dallarda asılı bir elmayı kapar, çabasınınkarşılığı olarak!"

"Ya da belki görünmeyen bir saldırganın fırlattığı alçaktanuçan bir oku," dedi Drizzt acıyla.

Montolio, Drizzt'in bitmek bilmeyen olumsuz ifadelerikarşısında çaresizce başını eğmişti. İyi kalpli drowu bu denliyaralı görmek onu derinden sarsıyordu. "Tabi, olabilir," dediMontolio, amacının dışına çıkan sert bir sesle, "ama hayatınkaybı, sadece ona yaşama şansı verenler için büyüktür! Bırakok, alçaktan uçup yerde oturanı vursun. Onun ölümü bu denlitrajik olmayacaktır!"

Drizzt, bu mantıksal konuşmayı ve yaşlı korucununsağladığı rahatlığı inkar edemezdi. Son haftalar içinde,Montolio'nun yaşam felsefesi ve pratik fakat gençlik dolu bir

Page 221: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

coşku ile dünyaya bakışı, Zaknafein ile idman odasındakieğitim günlerinden beri Drizzt'e daha fazla rahatlıksağlamıştı. Ama tabi Drizzt, bu rahatlamanın kaçınılmaz kısaömrünü yadsıyamazdı. Kelimeler rahatlatabilir, ama Drizzt'ingeçmişindeki lanetleyen hatıraları,

Zaknafein'in uzaktan gelen sesini, ölü Clackeri ve de ölüçiftçileri silemezdi. İçinde "drizzif'in geçtiği tek bir zihinselyankı bile, Montolio'nun iyi niyetli tavsiyelerinden saatleralıp götürüyordu.

"Bu kadar saçmalık yeter," diye devam etti Montolio,sıkkın görünüyordu. "Seni dost görüyorum, Drizzt Do'Urden,ve senin de beni öyle nitelendirmeni umuyorum. Omuzlarınabinen yük hakkında daha fazlasını bilmezsem nasıl bir dostolurum? Ya dostunumdur ya da değil. Seçim senin, ama eğerdeğilsem, yanında bu denli muhteşem geceler geçirmenin biranlamını göremiyorum. Söyle bana Drizzt, ya da evimdengit!"

Drizzt, normalde sabırlı ve sakin olan Montolio'nun onuböylesine bir noktaya getirdiğine inanamıyordu. Drowun ilktepkisi geri çekilmekti, yaşlı adamın cüreti karşısında bir öfkeduvarı dikip, kişisel olduğuna inandıklarına sarılmaktı. Fakatzaman ilerledikçe ve Drizzt ilk şokunu atlatıp daMontolio'nun sözlerini içine sindirecek bir zamangeçirdiğinde, bu cüretkar kelimeleri hoş gösterecek tek birtemel gerçeği anladı: O ve Montolio, çoğunlukla korucununçabaları sonucunda gerçekten de dost olmuşlardı.

Montolio, Drizzt'in geçmişini paylaşmak ve böylece yeniarkadaşını anlayıp, onu rahatlatmak istiyordu.

Page 222: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Doğduğum ve benim hısımlarımın yaşadığı şehir olanMenzoberranzan'ı bilir misin?" diye sordu Drizzt sakince, buismi söylemek bile ona acı vermişti. "Ve insanlarımın yolunu,ya da Örümcek Kraliçenin öğretilerini biliyor musun?"

Cevap verdiğinde Montolio'nun sesi kederliydi."Yalvarırım hepsini anlat."

Drizzt başını olur anlamında salladı. Montoliogörmemesine rağmen bu hareketi sezmişti ve sırtım ağacadayadı. Aya bakıyor ama bakışları ötesine ulaşıyordu. Aklımaceralarına, Menzoberranzan'a giden o yola, Akademiye veDo'Urden evine yöneldi. Düşüncelerini bir an için oradatutarak, drow aile hayatının karmaşası ve Zaknafein ileçalışma odasında geçen mutlu anları üzerinde dolaştırdı.

Montolio, Drizzt'in bir başlangıç yeri aradığını tahminederek bekledi. Drizzt'in geçmişteki göndermelerine bakarak,Drizzt'in hayatının maceralar ve çalkantılarla dolu olduğunubiliyordu, ve Montolio, dile olan yetersiz hakimiyeti ilehepsini tamamen anlatmasının kolay bir şey olmadığınıbiliyordu. Drowun belirgin şekilde yüklendiği ağırlık,suçluluk ve kederi gözden geçirdiğinde, Montolio, Drizzt'inçekimser olacağından şüpheleniyordu.

"Ben, ailemin tarihinin önemli bir gününde dünyayageldim," diye başladı Drizzt. "O gün, Do'Urden Evi, De VirEvi'ni yok etti."

"Yok mu etti?"

Page 223: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Katletti," diye açıkladı Drizzt. Montolio'nun kör gözlerihiçbir şeyi ortaya koymuyordu, ama Drizzt'in beklediği gibikorucunun ifadesi geri çekilmeyi yansıtıyordu. Drizzt,dostunun korkunç derinliklerini anlamasını istiyordu, buyüzden özellikle ekledi, "Ve aynı gün, kardeşim Dinin kılıcımdiğer kardeşim Nalfein'in kalbine sapladı."

Montolio'nun sırtından yukarı bir ürperme yükselmişti vebaşını salladı.

Drizzt'in taşımış olduğu yükleri daha yeni anlamayabaşladığını farketti.

"Bu drowların yoludur," dedi Drizzt sakin ve açık birşekilde, kara elflerin genelde cinayetlere bakışını anlatmayaçalışıyordu, "Menzoberranzan'da çok sıkı bir seviyedüzenlemesi vardır. Bu basamakları atlayıp, bir üst seviyeyeyükselmek için, ister bir birey ol, ister aile, üstündekini yoketmek zorundasmdır."

Drizzt'in sesindeki hafif bir titreme, korucuya anlatırkenkendisine ihanet etmişti. Montolio açıkça, Drizzt'in bu şeytaniuygulamaları kabullenmediğini anlamıştı.

Drizzt, Karanlıkaltı'ndaki hayatının en az kırk yılınıtamamıyla ve açıklıkla anlatmaya devam etti. Kız kardeşiVierna'nın katı eğitimi altında geçirdiği günleri, evlerininküçük mabedini temizleyip, içsel güçlerini ve drowtoplumundaki yerini öğrendiği saatleri anlattı. Drizzt busosyal yapılanmayı anlatmak için uzun zaman harcadı, katısınıflandırmalardan oluşan hiyerarşiyi ve de tam bir karmaşaiçindeki şehri "kanunlarının" hipokrasisini drow acımasızca

Page 224: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

anlatıyordu. Aileler arası savaşları dinlerken, korucu irkildi.Bunlar çocuklar dahil hiçbir asilin hayatta kalmasına izinvermeyen sert savaşlardı. Montolio, Drizzt kendisine başkabir aileyi yok etmeyi başaramayan bir ailenin başına gelenyok edilme "adaleti"ni anlattığında daha da irkilmişti.

Drizzt, babası ve en yakın dostu olan Zaknafein'i anlatmayabaşladığında hikaye daha az acıydı. Tabi ki, Drizzt'inbabasıyla ilgili mutlu hatıraları, Zaknafein'in korkunçyokoluşunun sadece bir başlangıcıydı. "Babamı, annemöldürdü," diye açıkladı Drizzt, acısını açıkça belli edenkederli bir sesle, "benim suçlarım için onu Lloth'a kurban etti,sonra onun cesedini ayaklandırıp, beni öldürmek, aileye veÖrümcek Kraliçe'ye ihanetimi cezalandırmak için peşimdenyolladı."

Drizzt'in devam etmesi uzun sürmüştü, ama anlattığında,gene açıkça konuşmaya, hatta Karanlıkaltı'nın keşfedilmemişyerlerinde tek basınayken yaptığı hataları ortaya dökmeyebaşlamıştı. "Kendimi ve ilkelerimi, içgüdüsel, vahşi bircanavara kaptırdığımdan korkuyordum," dedi Drizzt,çaresizliğin eşiğinde. Ama varlığının nedeni olan duygusaldalgalanma bir kez daha ortaya çıktı; onurlu svirfneblin OyukSorumlusu Belwar ve bir kancalı dehşete dönüştürülen pechClacker'ın yanında geçirdiği zamanları hatırlarken yüzündebir gülümseme oluştu. Beklendiği gibi bu gülümseme kıssaömürlüydü, çünkü hikaye doğal olarak Clacker'ın SaygıdeğerMalice'in hortlak canavarları tarafından yok edilmesinegelmişti.

Drizzt'in yüzünden bir başka dost daha ölmüştü.

Page 225: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tam olması gerektiği, Drizzt'in Karanhkaltı'ndan çıktığızamandaki gibi, şafak doğudan, dağların ardından kendinigöstermeye başlamıştı. Artık Drizzt kelimelerini, çiftçiailesinin başına gelen trajediyi, aralarında yeni oluşmayabaşlayan bağı zedeleyeceği düşüncesiyle, Montolio'nunkendisini suçlayıp yargılayacağından korkarak, açıklamaktançekinerek, daha dikkatli seçiyordu. Mantıken Drizzt, kendine,çiftçileri kendisinin öldürmediğini, hatta onların ölümlerindenintikam aldığını hatırlatabilirdi; ama suçluluk nadirenmantıklı bir duyguydu ve Drizzt henüz uygun kelimeleribulamıyordu.

Yaşlı ve bilge Montolio, bölgedeki hayvan gözcülerisayesinde, Drizzt'in bir şey gizlediğini biliyordu. İlktanıştıklarında, drow, lanetlenmiş bir çiftçi ailesindenbahsetmiş ve Montolio, Maldobar'da bir çiftçi ailesininkatledildiğini işitmişti. Montolio, bir an bile bunu Drizzt'inyaptığına inanmamıştı ama bir şekilde bu olaya karışmışolduğundan emindi. Fakat Drizzt'i daha fazla sıkıştırmadı.Drizzt, Montolio'nun beklentisinden daha dürüst ve dahabütündü; ve korucu, drowun bazı boşlukları zamanladolduracağından emindi.

"Bu iyi bir hikaye," dedi Montolio uzunca bir aradan sonra."Birkaç on yıllık hayatında, elflerin üçyüz yıldabilebileceklerinden daha fazlasını yaşamışsın. Ama yaralarınaz ve iyileşecekler."

Bundan pek emin olmayan Drizzt, kederli bir görünümebüründüğünde Montolio'nun ayağa kalkıp yatağına gitmedenönce yapabileceği tek şey, rahatlatıcı bir şekilde omuzunusıvazlamaktı.

Page 226: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio, Hooter'ı uyandırıp, baykuşun ayağına kalınca birnot bağladığında Drizzt, hâlâ uykudaydı. Hooter, korucununtalimatları karşısında memnun değildi; kendisi için fare avı veçiftleşmeyle geçecek bu zamanda, yolculuk bir haftasınıalabilirdi. Ama tüm isteksiz yakarışlarına rağmen, baykuşitaatsizlik etmeyecekti.

Hooter, tüylerini kabarttı, ilk rüzgarı yakalayarak, kar kaplıaraziden kendini Maldobar'a ya da gerekirse ondan öteyeSundabar'a götürecek geçide yöneldi. Montolio, hiç deküçümsenmeyecek bir üne sahip, Silverymoon'un leydisininkızkardeşlerinden biri olan bir korucunun bölgede olduğunu,hayvan bağlantıları sayesinde biliyordu, ve Rooter’ı onubulmakla görevlendirdi.

*****

"Bununsonuhiçgelmeyecekmi?" diye sızlandı cin, iri adampatikadan ilerlerken. "Önceo-kötüdrowveşimdibukabaadam'.Hiç- bu -sorun-çıkartıcılardan- kurtulamayacak- mıyım?" Tephanis kafasınavurdu ve ayağını yere öyle hızla vurmaya başladı ki kendineufak bir çukur kazdı.

Aşağıda patikada, büyük yaralı sarı köpek hırlayarakdişlerini ortaya çıkardı, ve söylenmelerinin yüksek sesleolduğunu farkeden Tephanis, bir yarım daire çizip, yolda,yolcunun ötesine doğru ilerleyip diğer yandan yaklaştı. Hâlâöte tarafa bakmakta olan sarı köpek, şaşkınlıktan başını eğdive inledi.

Page 227: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Geçen birkaç gün içinde Drizzt ve Montolio, drowunhikayesi hakkında hiç konuşmadılar. Drizzt, tekrarbelirginleşen hatıralarıyla, acıyla derin düşüncelere dalmıştıve Montolio ona ihtiyacı olan rahatlığı sağlıyordu. Sistemlibir şekilde fakat ayrı yerlerde ve daha az bir heyecanla günlükişlerine devam ettiler, ama farkettikleri gibi aralarındakimesafe geçiciydi.

Drizzt' e, Belwar ve hatta Zaknafein kadar gerçek bir dostbulduğu umudu yaratarak, tekrar bir araya geldiler. Fakat birsabah drow, çok iyi tanıdığı bir sesle uyandı, ve o an Drizzt,Montolio ile birlikte geçirdikleri zamanın aniden sonunageldiğini düşündü.

Kazılmış odacığını koruyan ağaç duvara sürünerek ulaştıve aradan izlemeye başladı.

"Drow elfi, Mooshie," diyordu Roddy McGristle, önedoğru korucunun görmesi için kırık bir palayı uzatırken.Giydiği kat kat kürkle daha da iri görünen dağ adamı, tamkoruluğu çevreleyen, taştan örülmüş duvarın yanında, ufakfakat kaslı bir atın tepesindeydi. "Onu gördün mü?"

"Görmek mi?" diye tekrarladı alaycı bir şekilde, abartılı birhalde sütbeyazı gözlerini kırpıştırarak. Roddy etkilenmemişti.

"Ne demek istiyorum, biliyorsun!" diye hırladı."Hepimizden daha fazlasını görürsün, onun için aptalıoynama!" Drizzt'in vurduğu yerde korkutucu yarası görünenRoddy'nin köpeği, tanıdık bir koku yakalamış, heyecanlaetrafı koklarken, koruluğun patikalarında bir ileri, bir gerikoşuyordu.

Page 228: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, hazırlıklı bir şekilde, bir elinde palası, yüzünde isekorku ve şaşkınlık dolu bir ifade ile çömeldi. Dövüşmekistemiyordu -köpeğe bir daha vurmak istemiyordu.

"Köpeğini yanına çağır!" dedi Montolio, oflarcasına.

McGristle'ın merakı belirgindi. "Kara elfi gördün müMooshie?" diye sordu yeniden, bu kez şüphe ile.

"Görmüş olabilirim," diye yanıtladı Montolio. Arkasınıdöndü ve tiz, zorlukla duyulan bir ıslık çaldı. O anda,korucunun belirgin °ırrıayan tehlike dolu sinyallerini alanRoddy'nin köpeği kuyruğunu bacakları arasında sıkıştırıp,sahibinin atının yanında durmak iÇİn geri çekildi.

"Burada, tilki yavrularının yuvası var," diye yalan söyledikorucu kızgınlıkla. "Eğer köpeğin onlara atılırsa..."

Montolio, tehdidinin burada kalmasını tercih etti vegörünüşe bakılırsa Roddy etklenmişti. Köpeğine bir tasmatakıp, yanına yaklaştırdı.

"Bu drow, buraya ilk kardan evvel gelenle aynısı olmalı,"diye evam etti Montolio. "Onun için zorlu bir avyaşayacaksın, ödül avcısı." diyerek güldü. "Sanırım, Graul'labazı sorunları oldu, ve sonra karanlık yurduna dönmek içinyola çıktı. Drowu, Karanlıkalh nda takip etmeyi düşünüyormusun? Kesinlikle, ünün belirgin bir şekilde artacaktır ödülavcısı, tabi bunun bedeli pekala hayatın olabilir!"

Drizzt, bu sözlerle rahatlamıştı; Montolio, kendisi içinyalan soylemisti! Korucunun McGristle'ı fazla değerli

Page 229: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

bulmadığını görebiliyordu, ve bu gerçek de Drizzt için birrahatlama sağlamıştı. Bunurı ardından Roddy, güçlü, Drizztve Montolio'nün dostluğunu zorlu bir deneyden geçirecekşekilde, Maldobar'daki trajediyi seri Ve çarpıtılmış bir şekildeanlatmaya koyuldu.

"Drow, Thistledownları öldürdü," diye gürledi, korucunungöz aÇip kapayana dek sönen gülümsemesine karşılık olarak."Onları katletti, ve panteri içlerinden birini yedi.Bartholemew Thistledown'ı tanırdın, korucu. Onun katilihakkında bu kadar alaycı konUşmam ayıplıyorum!"

"Drow, onları öldürdü mü?" diye sordu Montolio, hüzünle.

Roddy, kırık palayı bir kez daha uzattı. "Hepsini kesti,"diye hırladı. "Kafasına ikibin altın ödül var...Eğer benim içindaha fazlasını öğrenebilirsen sana beşyüzünü veririm."

"Senin altınına ihtiyacım yok," diye hızla yanıtladıMontolio.

"Peki katilin ele geçirilmesini istiyor musun?" diye karşılıkverdi Roddy.

"Diğer tüm aileler kadar iyi olan Thistledown klanı içinuzgün değil misin?"

Montolio'nün düşünceli duraklaması, Drizzt'e, korucununkendini ele verebileceğini düşündürtmüştü. O anda,korucunun kararı ne olursa olsun kaçmayacağına karar verdi.Ödül avcısının öfkesini umursamayabilirdi ama

Page 230: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio'nunkini değil. Eğer korucu °ıxu suçlayacak olursa,Drizzt onunla yüzleşmek ve yargılanmak zorundaydı.

"Üzücü bir gün," diye mırıldandı Montolio. "Gerçekten deiyi bir aileydi. O drowu yakala McGristle. Bu kazanacağın eniyi ödül olacaktır."

"Peki nereden başlamalı?" diye sordu Roddy, sakince,açıkça Montolio'yu kazandığından emin. Montolio, geridönüp koruluğa baktığında Drizzt de böyle düşünmüştü.

"Morueme'nin Mağarasını duydun mu?" diye sorduMontolio.

Bu soru karşısında Roddy'nin yüzü belirgin bir biçimdeasıldı. Anauroch çölünün kenarındaki Morueme'nin Mağarası,adını, orada yaşayan mavi ejderhalardan almıştı. "Yüzellimil," diye inledi McGristle. "Netherslerden geçen zorlu birmesafe."

"Kışın başında, drow, oraya ya da civarlarında bir yeregitti." Diye yalan söyledi Montolio.

"Drow, ejderhalara mı gitti?" diye sordu Roddy, şaşkınlıkla.

"Daha büyük bir ihtimalle, drow, o civarda başka bir deliğegitti," diye yanıtladı Montolio. "Morueme'nin ejderhaları,onun hakkında bilgi sahibi olabilir. Orada aramalısın."

"Ejderhalarla anlaşma yapacak kadar hızlı düşünemem,"dedi Roddy kederle. "Çok riskli, hatta gitmek bile, bedeli çokfazla!"

Page 231: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"O halde görülüyor ki Roddy McGristle, ilk şansınıkaçıracak," dedi Montolio. "Gene de bu, kara elf gibilerkarşısında iyi bir denemeydi."

Roddy atma bindi ve hayvanı çevirdi. "Bana karşıiddialarda bulunma Mooshie!" diye gürledi omuzununüzerinden geriye bakarak. "Bunun bu şekilde kurtulmasınaizin vermeyeceğim, Nethers'deki her deliği aramam gereksebile!"

"İkibin altın için çok büyük bir dert," diye yorumladıMontolio, etkilenmemiş halde.

"Drow köpeğimi ve kulağımı alıp, bana bu yarayı bıraktı!"diye karşı çıktı Roddy, parçalanmış yüzünü işaret ederek.Ödül avcısı, yaptığı hareketin saçmalığını tabi ki de anlamıştı-elbette ki yaşlı korucu onu göremezdi- ve atını korunundışına sürerek geri döndü.

Montolio, tiksintiyle, McGristle'ın ardından el salladı, dahasonra drowu bulmak için geri döndü. Drizzt, Montolio'yanasıl teşekkür edeceğini bilmeden onu koruluğun kenarındakarşıladı.

"Ondan hiç hoşlanmadım," diye açıkladı Montolio."Thistledown ailesi öldürüldü," diye kabullendi Drizzt.Montolio başıyla onayladı. "Biliyor muydun?"

"Sen buraya gelmeden evvel biliyordum," diye yanıtladıkorucu. "Açıkçası, başlangıçta, bunu senin yapıp yapmamışolduğunu merak ettim."

Page 232: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Yapmadım," dedi Drizzt. Yeniden başıyla onayladıMontolio.

Drizzt'in, yeryüzündeki ilk birkaç ayı hakkındaki ayrıntılarıanlatmasının vakti gelmişti. Tüm suçluluk duygusu, gnollgrubuyla savaşını anlatırken yeniden üstüne binmiş, "drizzit"kelimesinin üzerinde yoğunlaşarak, (Thistledownlan vekorkutucu keşfini anlatırken) tüm acısını yeniden yaşamıştı.Montolio, hızlı anlığın bir cin olduğunu açıklamıştı amaDrizzt'in mağarada dövüştüğü dev goblin ve kurda benzeryaratıkları açıklamakta zorlanmıştı.

"Gnolleri öldürerek doğru olanı yapmışsın," dedi Montolio,Drizzt bitirdiğinde. "Bu hareketinden doğan suçlulukduygusunu bırak, boşlukta yuvarlansın."

"Nasıl bilebilirdim?" diye sordu dürüstçe. "Tüm bildiklerimMenzoberranzan'a dayanıyor, ve hâlâ yalanları gerçeklerdenayırabilmiş değilim."

"Bu akıl karıştırıcı bir yolculuk olmuş," dedi ve Montolio,ve içten gelen gülümsemesi gerginliği gözle görünür birbiçimde azalttı. "Benimle gel ve sana ırkları ve palalarıngnolleri öldürürken neden adalet adına savrulduğunuanlatayım."

Bir korucu olarak Montolio, hayatını insanlar, elfler,cüceler, gnomelar ve buçukluklar gibi iyi ırklarla ve yalnızcamasumları yok etmek için yaşayan kötü, goblinimsi vedevimsi yaratıklar arasındaki mücadeleye adamıştı.

Page 233: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Orklar özellikle en sevmediklerimdir," diye açıkladıMontolio. "Bu yüzden Graul ve onun kokulu adamlarıüzerinden gözümü -baykuşun gözünü- ayırmayarak, kendimihoşnut tutuyorum."

O anda pek çok şey, Drizzt'in bakış açısına uymaya başladı.Drowun içini, Drizzt'in içgüdüleri doğru çıktığı ve artık birsüre için, bir yere kadar, suçluluk duygusundan uzakyaşayabileceği için, bir rahatlama dalgası sardı.

"Peki ya ödül avcısı ve onun gibiler?" diye sordu Drizzt."Senin ırklar hakkındaki tanımlamalarına pek uymuyorgibiler."

"Her ırkın içinde iyi ve kötü vardır," diye açıkladıMontolio. "Ben sadece genel çıkarımlarımı aktardım, ve sakıngoblinimsi ve devimsi yaratıklar hakkındaki genelsöylemimim, yanlış olduğunu düşünme!"

"Peki nasıl bilebiliriz?" diye üsteledi Drizzt.

"Sadece çocukları izle," diye yanıtladı Montolio. Ardındaniyi ve kötü ırkların, pek de keskin olmayan farklılıklarımanlatmaya koyuldu. Drizzt, onu, daha fazla açıklamayaihtiyaç duymadan, öylesine dinliyordu. Her zaman çocuklarakadar ulaşıyormuş gibi görünürdü. Drizzt, Thistledown'ınçocuklarım izledikten sonra, gnollere karşı hareketindendolayı kendini daha iyi hissetmişti. Ve, sanki hem bir gün hemde binlerce yıl geride kalmış Menzoberranzan'daykenDrizzt'in babası da buna benzer inançlarım belirtmişti. 'Tümdrow çocukları kötü müdür?' diye düşünürdü babası, ve tümtutsak edilmiş hayatı boyunca, Zaknafein, savaşan ailelerin

Page 234: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

alevlere kapılmış drow asillerinin ölen çocuklarınınçığlıklarıyla çevrilmişti.

Montolio sözünü bitirdiğinde, uzun bir sessizlik ortamahakim oldu, iki dost da günün ortaya koyduğu pek çok şeyihazmetmek için zamanı değerlendiriyordu. Drow,beklenmeyen bir şekilde ona dönüp gülümseyerek konuyudeğiştirdiğinde, Montolio, Drizzt'in içinin rahatladığınıbiliyordu.

"Mooshie?" diye sordu Drizzt, McGristle'ın kayalıkduvarda ona seslendiği ismi hatırlayarak.

"Montolio DeBrouchee," diyerek güldü yaşlı korucu veDrizzt'e doğru garip bir şekilde göz kırptı. "Arkadaşlarım veMcGristle gibi 'tükürmek', 'ayı' ya da 'ölüm!'" den daha uzunkelimeleri söylemekte zorlananlar için, Mooshie."

"Mooshie," dedi Drizzt fısıltıyla, Montolio'ya rağmenneşeli bir şekilde.

"Senin yapacak işlerin yok mu, Drizzit?" diye ufladı yaşlıkorucu.

Drizzt başını evet anlamında salladı ve gürültülü bir şekildeuzaklaştı. Bu kez "drizzit" kulaklarında yankılanırken o kadarda kötü bir acı vermemişti.

"Morueme'nin Mağarası," diye söylendi Roddy. "Lanetolası Morueme'nin Mağarası!" Çok kısa bir sürenin ardından,şaşkın ödül avcısına bakarak bir cin, Roddy'nin atının üzerineoturdu.

Page 235: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tephanis, Montolio'nun Korusunda geçen karşılaşmayıizlemiş ve yaşlı korucu, ödül avcısını geri çevirdiğindeşansına lanetler yağdırmıştı. Eğer Roddy, Drizzt'iyakalayabilirse, diye düşündü anlık, her ikisi de hayatındançıkmış olacaklardı, bu Tephanis'i endişelendirmeyen birgerçekti.

"Eminimo-yaşlıyalancıyainanacakkadaraptalolamazsındeğilmi?" diyeçıkardı kelimeleri ağzından hızla, Tephanis.

"Buraya!" diye bağırdı Roddy, kolayca aşağı inip, arkayafırlayan, köpeği atlatıp Roddy'nin arkasına geçen cinisarsakça tutmaya çalışarak.

"Dokuz Cehennem adına, sen neyin nesisin?" diye kükrediödül avcısı. "Ve yerinde dur!"

"Ben bir dostum." dedi Tephanis, mümkün olduğuncayavaşça. Roddy, omzunun üzerinden onu dikkatlegözlüyordu. "Eğerdrowuistiyorsanyanlışyönegidiyorsun,"dedi cin kendini beğenmişçesine.

Kısa bir süre sonra Roddy, Montolio'nun Korusunungüneyinde yüksek tepelerde çömelmiş, korucu ve kara derilidostunun günlük işleri yapmasını izliyordu.

"İyiavlar!" dedi Tephanis ve sonra, özellikle bu insandandaha iyi kokan büyük kurt Caroak'a doğru yola çıkarak,oradan ayrıldı.

Page 236: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Uzaktaki manzaraya gözlerini dikmiş olan Roddy, anlığıngidişini farketmedi bile. "Yalanlarının bedelini ödeyeceksin,korucu." diye homurdandı fısıltıyla. Bu iki dosta ulaşmanınyolunu bulduğunda, yüzünü kötülük dolu bir gülümsemekaplamıştı. Bu çok hassas bir plandı. Ama zaten, Graul'laanlaşmak hep böyleydi.

Montolio'nun ulağı iki gün sonra Dove Falconhand'den birmesajla geri döndü. Hooter, korucunun cevabını tekrarlamayaçalıştıysa da, heyecanlı baykuş bu tür uzun ve karmaşıkhikayeleri anlatma konusunda pek başarılı değildi. Sabırsız vebaşka seçeneği olmayan Montolio, mektubu Drizzt'e uzattı veondan yüksek sesle, hızla okumasını istedi. Pek de iyi birokuyucu olmayan Drizzt, birkaç satır ilerlemişti ki, nehakkında olduğunu anladı. Mesaj, Maldobar'da olanları veonun ardındaki takibi, Dove'un kaleminden anlatıyordu.Dove'un yorumu gerçeğe çok yakındı, Drizzt'i suçsuz,barghest eniklerini ise katiller olarak nitelendiriyordu.

Drizzt'in rahatlaması o kadar büyüktü ki, mektubunilerleyen kısımlarındaki "buna layık olan drowu" yaşlıkorucunun himayesine almasından müteşekkir olan Dove'uncümlelerini güçlükle seslendiriyordu.

"En sonunda hak ettiğini alıyorsun, dostum," Montolio'nunsöylemeye ihtiyaç duyduğu tek şeydi.

BÖLÜM 4

Page 237: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Uzun yolculuğumu artık gerçeği arayış olarak görüyorum

...kalbimin içindeki gerçeği, beni çevreleyen dünyanın,neden ve varlık gibi büyük soruların gerçeğini. Bir kimse iyiveya kötüyü nasıl belirleyebilir?

Yolumda ilerlerken, içimde ahlaki kurallar taşıdım -fakatbununla doğup doğmadığımı ya da bana Zaknafein'den geçipgeçmediğini- ya da sadece algılarım tarafından meydanaçıkıp çıkmadığını bilemiyorum. Bu kurallar beniMenzoberranzan'ı terketmeye zorladı, bu gerçeklerin neolduğunu bilmememe karşın, hiç şüphesiz bunları Lloth'undiyarında bulamayacağımı biliyordum.

Pek çok sene sonra, Menzoberranzan'ın dışında,Karanhkaltı'nda ve yeryüzündeki ilk felaket dolutecrübelerimin ardından, artık evrensel bir gerçekliğinvarlığından şüphe duyarak, hayatın gerçekten bir amacı olupolmadığını sorgulamaya başlamıştım. Drowların dünyasında,yükselen rütbe ile sağlanan maddi kazancın kaynağı olanhırs, tek amaçtı. Bu bile, varolmanın nedeni olmak için çokufak görünüyordu.

Şüphelerimi doğruladığın için sana teşekkür ediyorum,Montolio DeBrouchee. Kişisel amaçlar güden kişilerinhırslarının, karmaşa getiren bir kayıp olduğunu, sonsuz birkayıpla sonuçlanan, sonu gelen bir kazanç olduğunuöğrendim. Çünkü gerçekten de evrende bir uyum var, sıradanmutluluğun uyumlu şarkısı. Bu şarkıya katılmak için birkimsenin içsel uyumu, doğru görünen notaları bulması gerek.

Page 238: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gerçek hakkında ortaya konulması gereken bir nokta dahavar: Kötü yaratıklar, şarkı söyleyemez.

Drizzt Do'Urden

Dersler başarıyla ilerlemeye devam ediyordu. Yaşlı korucu,drowun üzerinde görülen belirgin yükü hafifletmiş, Drizzt ise,Montolio'nun o güne dek gördüklerinin tümünden daha iyi birşekilde doğal hayatı benimsemişti. Fakat ne olabileceğihakkında bir fikri olmasa da, Montolio bir şeyin hâlâ drowurahatsız ettiğini hissediyordu.

"Tüm insanlar, bu denli iyi bir işitme duyusuna sahipmidir?" diye sordu Drizzt aniden, devrilmiş büyük bir ağacındalını beraberce korunun dışına taşırlarken. "Yoksa bukörlüğünü onarmak için verilmiş bir hediye mi?"

Sorunun dobralığı, drowun, adamın yeteneklerinianlayamamaktan kaynaklanan rahatsızlığını anlaması zamanaldığı için, Montolio'yu şaşırtmıştı.

"Ya da körlüğün, belki de kendi avantajın için kullandığınbir aldatmaca mı?" diye bastırdı Drizzt, yumuşamaksızın.

"Ya öyleyse?" diye sordu Montolio, düşünmeden.

"O halde, bu iyi bir aldatmaca, Montolio DeBrouchee,"diye yanıtladı Drizzt. "Şüphesiz ki düşmanlarının karşısındasana yardımcı oluyor... ve aynı şekilde dostlarına da."Kelimeleri Drizzt'e ters gelmişti ve gururunun ön planageçmiş olduğundan şüpheleniyordu.

Page 239: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Savaşta yeteri kadar yenilmemişsin," diye yanıtladıMontolio, Drizzt'in rahatsızlığının nedeninin karşılaşmalarıolduğunu anlayarak. Eğer o anda, Montolio, Drizzt'igörebilse, yüzündeki ifade pek çok şeyi ortaya koyabilirdi.

"Bunu çok ciddiye alıyorsun," diye devam etti Montolio,rahatsız edici bir sessizliğin ardından. "Seni tam anlamıylayenmedim."

"Beni yere devirdin ve çaresiz bıraktın."

"Sen, kendi kendine yenildin," diye açıkladı Montolio."Ben gerçekten de körüm, ama zannettiğin gibi çaresizdeğilim. Beni küçümsedin. Ben de böyle yapacağınıbiliyordum fakat bu kadar kör olabileceğine imkanvermemiştim."

Drizzt aniden durdu ve Montolio da, ağaç dalının ağırlığıartınca, durdu. Yaşlı korucu bir kahkaha attı. Ardından birkama çıkardı, havaya doğru yükseğe fırlattı, yakaladı ve"Huş!" diye bağırarak, yeşil korunun içinde pek az bulunanhuş ağaçlarından birine dümdüz fırlattı.

"Bunu kör bir adam yapabilir mi?" diye sordu Montolio, bircevap beklemeden.

"O halde görebiliyorsun," dedi Drizzt.

"Tabi ki hayır," diye karşı çıktı Montolio, sertçe."Gözlerim, beş yıldır işlevlerini yerine getirmiyor. Ama genede kör değilim Drizzt, özellikle de evim saydığım bu yerde!"

Page 240: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Gene de beni kör sandın," diye devam etti yaşlı korucu,sesi gene sakinleşmişti.

"Karşılaşmamızda, karanlık büyün sona erince, avantajlıduruma geçtiğini düşündün. Sanıyor musun ki, hem orklarahem de sana karşı yaptığım hareketleri -etkili olanlarıdemeliyim- daha önceden hazırlayıp, prova etmiştim? Eğer,Drizzt Do'Urden'in sandığı kadar sakat olsam, bu dağlarda birgün daha nasıl kalabilirim?"

"Ben..." diye başladı Drizzt, ama utancı onu susturdu.Montolio, gerçeği söylüyordu, ve Drizzt de bunu biliyordu.En azından bilinçaltında, ilk karşılaşmalarından beri,korucunun tam biri olmadığını düşünüyordu. Drizzt, dostunasaygısızlık etmediğini hissetti -tam aksine adama çok saygıduyuyordu- ama Montolio'yu göründüğü gibi kabullenmiş vekorucunun engellerinin, kendininkinden daha fazla olduğunudüşünmüştü.

"Öyle yaptın," diye düzeltti Montolio, "ve bunun için senibağışlıyorum. Hakkını vermeliyim, bana, beni daha evveldentanıyanlardan daha eşit davrandın, sayısız maceralardabenimle yola çıkmış olanlardan bile fazla. Şimdi otur," diyerica etti Drizzt'e. "Artık senin yaptığın gibi hikaye anlatmasırası bana geldi."

"Nereden başlasam?" dedi Montolio, alaylı bir ifade ileçenesini kaşıyarak. Artık geride bıraktığı hayat o kadar uzakgörünüyordu ki. Ama geçmişine ait bir bağı hâlâ koruyordu:Tanrıça Mielliki'nin bir korucusu olarak eğitimini. Montolioile yakın bir biçimde eğitilmiş Drizzt, bunu anlardı.

Page 241: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Çok genç bir yaşta hayatımı ormana, doğal yaşamaadadım," diye başladı Montolio. "Sana öğretmeye başladığımgibi, vahşi1 dünyanın kurallarını öğrendim ve kısa bir zamansonra, anlaşılamayacak kadar geniş ve harikulade olan bumükemmelliği korumaya karar verdim. Bu yüzden orklar vebenzerleriyle savaşmaktan zevk alıyorum. Sana da dahaönceden anlattığım gibi onlar, en az insanlar ve diğer iyi ırklarkadar ağaçların ve hayvanların da düşmanıdır. Hepsi kötüvarlıklardır, ve onları yere sererken hiç suçlulukduymuyorum!"

Bunun ardından Montolio, uzun saatler boyunca katıldığıseferleri, tek başına ya da büyük orduların öncüsü olarakkatıldığı keşif gezilerini anlattı. Drizzt'e, yayıyla onbinlerceatışından birini bile ıskalamayacak kadar yetenekli hocasıDilamon'dan bahsetti.

"O bir savaşta öldü," diye açıkladı Montolio, "bir çiftlikevini devlerden oluşan bir kuvvetten korurken. Ama LeydiDilamon için üzülme, çünkü tek bir çiftçi bile yaralanmamıştıve o birkaç devden hiç biri o çirkin suratlarını bölgede birdaha göstermedi!"

Daha geçmişe döndüğünde Montolio'nun sesi iyicekısılmıştı. Korugözcüleri'nden, maceracı dostlarından bahsettive köydekilerin başına bela olan kırmızı bir ejderha ile nasılsavaştıklarını anlattı. Ejderha, Korugözcüleri'nden üçü gibiölmüş, Montolio'nun yüzü yanmıştı.

"Rahipler beni iyice iyileştirdiler," dedi Montolio, kederle."Acımı gösterecek tek bir yara bile yoktu." Durmuştu veDrizzt, yaşlı korucu ile ilk karşılaştıklarından beri ilk kez,

Page 242: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio'nun yüzünü acı dolu bir ifadenin kapladığınıgörmüştü. "Fakat gözlerim için yapabilecekleri bir şey yoktu.Yaralar, yeteneklerinin çok ötesindeydi."

"Buraya ölmeye geldin," dedi Drizzt, istemediği kadarsuçlayıcı bir ifade ile.

Montolio bunu reddetmedi. "Ejderhaların nefesine, orklarınmızraklarına, kötü adamların öfkesine ve toprağa kendikazançları için tecavüz edecek kişilerin gururuna göğüsgerdim," dedi korucu, "bunlardan hiçbiri acınmak kadar beniyaralamadı. Benim yanımda savaşan dostlarım,Korugözcüleri dahi bana acıdı. Sen bile."

"Yapmadım..." diye araya girmeye çalıştı Drizzt.

"Tabi ki yaptın," diye tersledi Montolio. "Dövüşümüzsırasında benden üstün olduğunu düşündün. Bunun içinkaybettin! Her korucunun gücü bilgeliktir, Drizzt. Bir korucukendini, düşmanlarını ve dostlarını anlar. Benim özürlüolduğumu düşündün, yoksa asla benim üzerime atlamak gibiaceleci bir hareket yapmazdın. Ama ben seni anladım vehareketini sezdim."

O sinsi gülümseme gene belirmişti.

"Başın hâlâ ağrıyor mu?"

"Evet," diye kabullendi Drizzt, morartısı hafiflemiş yeriovarak, "fakat düşüncelerim sanki daha berraklaşıyor."

Page 243: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Esas soruna gelince," dedi Montolio, anlattıklarınınanlaşılmasından memnun bir halde, "işitmemde ya da diğerduyularımın hiç birinde olağanüstü bir şey yok. Sadece neleranlattıklarına diğer insanlardan daha fazla dikkat ediyorum,ve senin de anlamış olduğun gibi bana iyi rehberlik ediyorlar.Gerçeği söylemek gerekirse, buraya ilk geldiğimde onlarınyetilerini ben de bilmiyordum, ve bunu neden yaptığımkonusunda haklısın. Gözlerim olmadan, kendimi ölü bir adamolarak görüyordum ve önceki yolculuklarım sırasındabulduğum ve sevdiğim bu koruda ölmek istiyordum.

"Belki nedeni, Ormanların Leydisi Mielliki -gerçi çokbüyük bir ihtimalle çok yakınlarda bir düşman olan Graul'du-ama kendi hayatım hakkındaki niyetlerimi değiştirmem fazlauzun sürmedi. Burada yalnız ve özürlü bir halde -ve o ilkgünlerde gerçekten de özürlüydüm- kendime bir amaçbulmuştum. Bu amaçla hayatımın anlamı değişmiş amasınırlarımı bana göstermişti. Şu anda yaşlı, yorgun ve körüm.Eğer düşündüğüm gibi beş sene önce ölseydim, hayatımdabüyük bir boşlukla ölmek zorunda kalacaktım. Nereye kadargidebileceğimi hiç bilemeyecektim. Yalnızca Montolio DeB-rouchee'nin aklına getiremeyeceği bir sıkıntı içerisinde,kendimi ve Tanrıçamı bu kadar iyi tanıdım."

Montolio, Drizzt'i gözlemlemek için ara vermişti. Tanrıçasözü geçtiğinde bir kıpırdanma sesi duydu, bunun rahatsızlığıifade eden bir hareket olabileceğini varsaydı. Bunu keşfetmekisteyen Montolio, zincirlerden örülmüş zırhının ve detuniğinin içine elini sokarak, tekboynuz kafası şeklinde birmadalyon çıkardı.

"Güzel, değil mi?" diye sordu, özellikle.

Page 244: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt tereddütteydi. Tekboynuz mükemmel bir şekildeişlenmişti ve şekli harikuladeydi, ama böyle bir madalyonunifade ettiği şey, drowun içinde bir rahatsızlık meydanagetiriyordu. Menzoberranzan'dayken Drizzt, Tanrılarınemirlerini yerine getirmenin delice sonuçlarını görmüş vebunlardan hiç hoşlanmamıştı.

"Senin Tanrın hangisi, drow?" diye sordu Montolio. O veDrizzt'in birlikte olduğu haftalar boyunca, din hakkında hiçtartışmamışlardı.

"Benim bir Tanrım yok," diye yanıtladı Drizzt cesurca "veolmasını da istemiyorum."

Duraklama sırası Montolio'daydı.

Drizzt ayağa kalktı ve birkaç adım uzaklaştı.

"İnsanlarım Lloth'a inanır," diye başladı "O, tıpkıGruumsh'un orklara, ve de diğer Tanrıların insanlara ifadeettikleri gibi, nedeni değilse bile kötülüklerinin bir sonucudur.Bir Tanrıyı izlemek budalalık. Bunun yerine kalbimi izlemeyitercih ederim."

Montolio'nun sessiz kahkahası, Drizzt'in açıklamasınınetkisini azaltmıştı.

"Senin bir Tanrın var, Drizzt Do'Urden," dedi.

"Benim Tanrım kalbim," diye açıkladı tekrar, ona dönerek.

"Benimki gibi."

Page 245: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Tanrını Mielliki olarak adlandırdın," diye karşı çıktıDrizzt.

"Ve sen de Tanrın için bir ad bulamamışsın," diye yanıtladıhızla Montolio. "Bu senin bir Tanrın olmadığı anlamınagelmez. Senin Tanrın kalbin, peki kalbin sana ne söylüyor?"

"Bilmiyorum," diye kabullendi Drizzt, bu zorlayıcı soruyudüşündükten sonra.

"Düşün o halde!" diye bağırdı Montolio. "İç güdüleringnoll grubu ya da Maldobar'daki çiftçiler hakkında nesöyledi? Tanrın Lloth değil..bu kesin. Peki kalbininiçindekilere hangi Tanrı ya da Tanrıça uyuyor?"

Montolio, Drizzt'in süregelen omuz silkişleriniduyabiliyordu. "Bilmiyor musun?" diye sordu yaşlı korucu."Ama ben biliyorum." "Fazlasıyla tahminde bulunuyorsun,"diye yanıtladı Drizzt, hâlâ tatmin olmamıştı.

"Çok gözlemde bulunuyorum," dedi Montolio gülerek."Kalbin Guenhwyvar'ınkiyle aynı mı?"

"Bu gerçekten hiç şüphe duymadım," diye yanıtladı Drizztaçıkça.

"Guenhwyvar, Mielliki'nin yolunu takip ediyor."

"Bunu nasıl bilebilirsin?" diye karşı çıktı Drizzt, rahatsızolmaya başlamıştı. Montolio'nun kendisi hakkındavarsayımlarını umursamıyordu ama bu tür bir yakıştırmayı,pantere bir saldırı olarak nitelendiriyordu. Bu şekilde, Drizzt'e

Page 246: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

göre, Guenhwyvar Tanrıların ve onları izlemeningerektirdiklerinin çok ötesindeydi.

"Nasıl mı bilebiliyorum?" diye tekrarladı Montolio,inanamaz bir şekilde. "Tabi ki bunu bana kedi söyledi!Guenhwyvar, Mielliki'nin yurdundaki bir panterin vücudagelişi."

"Guenhwyvar'ın, senin taktığın isimlere ihtiyacı yok," dediDrizzt, korucunun yanına sert hareketlerle otururken,kızgınlıkla.

"Tabi ki yok," diye kabul etti Montolio. "Ama bu, gerçeğideğiştirmez. Anlamıyorsun, Drizzt Do'Urden. Bir Tanrınınsapkınlıklarının içinde yetişmişsin."

"Ve seninki gerçek olan mı?" diye sordu Drizzt, alaycı birşekilde.

"Korkarım, hepsi gerçek, hepsi bir," diye yanıtladıMontolio. Drizzt, Montolio'nün önceki gözleminikabullenmek zorunda kalmıştı: Anlayamıyordu.

"Tanrıları fiziksel varlıklar olarak görüyorsun," diyeaçıklamaya çalıştı Montolio. "Onları kendi amaçları içinbizim hareketlerimizi yönlendiren fiziksel varlıklar olarakgörüyorsun ve bu yüzden, inatçı özgürlüğünle onlarıreddediyorsun. Diyorum ki, Tanrılar içimizdedir, ister birisionu isimlendirsin, ister isimlendirmesin. Tüm hayatınboyunca Mielliki'nin yolunu izlemişsin, Drizzt. Sadecekalbine verecek bir isim bulamamışsın."

Page 247: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt'in şüphesi birden meraka dönüşmüştü."Karanlıkaltı'ndan dışarı ilk çıktığında ne hissettin?" diyesordu Montolio. "Güneşe, yıldızlara ve ormanın yeşilliğine ilkbaktığında, kalbin sana neler söyledi?"

Drizzt, kendi ve içinde bulunduğu drow devriyesinin, birelf topluluğuna saldırmak için Karanlıkaltı'ndan çıktığı, çokgerilerde kalmış o günü düşünmeye başladı, bunlar acı doluhatıralardı ama onların arasında, rüzgarların ve yeni açançiçeklerin meydana getirdiği bir rahatlık ve muhteşem birsevinç de yer alıyordu.

"Peki, BlusterTa nasıl konuştun?" diye devam ettiMontolio. "O ayıyla bir mağara paylaşmak hiç deküçümsenecek bir şey değil! İster kabul et, ister etme, sendebir korucunun kalbi var. Ve bir korucunun kalbi, Mielliki'ninkalbidir."

Böylesine kesin bir sonuç Drizzt'in kuşkularını gerigetirmişti. "Peki senin Tanrıçanın şartlan nelerdir?" diyesordu, sesindeki kızgın ifade geri dönmüştü. Tekrar ayağakalkmıştı ama Montolio, bacaklarına eliyle vurarak onuoturttu.

"Şartları mı?" diye güldü korucu. "Ben Tanrının adını vedavranış kurallarını yayan ve bunları uygulatan bir görevlideğilim! Sana daha biraz önce Tanrıların içimizde olduğunusöylemedim mi? Mielliki'nin kurallarını sen de en az benimkadar iyi biliyorsun. Hayatın boyunca bu kurallara uydun.Ben sana bunun için bir isim sunuyorum, sadece bu kadar, birdavranış ilkesinin kişüeştirilmiş halini, gerçek olduğunu

Page 248: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

bildiğinden şaştığın zamanlarda izleyecek bir örneği." Bununardından Montolio dalı yüklendi ve Drizzt onu takip etti.

Drizzt bu sözleri uzunca bir zaman düşündü. O günuyuyamadı, odasında düşüncelere dalmıştı.

"Daha fazlasını öğrenmek istiyorum... Tanrıçamızhakkında," diye kabullendi Drizzt ertesi gece, Montolio'yuyemek hazırlarken bulduğunda.

"Ve ben de sana öğretmek istiyorum," diye yanıtladıMontolio.

İri adam, köpeğini yanında sımsıkı tutarak kamp alanınailerlerken yüz çift kadar sarı renkli, kanlanmış göz, onuizliyordu. Roddy buraya, ork kralı Graul'un kalesinegelmekten hoşnut değildi, ama bu sefer drowun kaçıpgitmesine izin vermeye niyeti yoktu. Roddy geçen senelerboyunca defalarca Graul'la anlaşmalar yapmıştı;keşfedilmemiş dağlardaki yüzlerce gözle, pahalı olmasınarağmen ork kralı, ödül avcılığı yaparken paha biçilmez birmüttefik olduğunu kanıtlamıştı.

Bir çok iri ork, Roddy'yi itip kakmak ve köpeğinikızıştırmak için özellikle onun yoluna çıkıyordu. Roddyakıllıca davranarak köpeğini kendine yakın tutuyor, fakataslında kendisi de bu kokan orklara haddini bildirmekistiyordu. Onu itiştirdikleri, tükürüp kavga çıkartmayıbaşarabilecekleri bu oyunu her gelişinde oynuyorlardı. Orklar,rakiplerini bire yüz karşıladıklarında, hep cesurcadavranırlardı.

Page 249: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tüm grup, Graul'un mağarasının girişine son elli yardakala, kayalık çıkışı tırmanırken arkasına toplanıp yakındantakip etmeye başladılar. Ellerinde mızraklar tutan iki iri ork,davetsiz misafiri karşılamak için girişten dışarı fırladılar.

"Neden geldin?" diye sordu biri ana dillerinde. Diğeri sankibir ödeme bekliyormuşçasına elini öne doğru uzatmıştı.

"Bu sefer ödeme yok," diye yanıtladı Roddy, aksanlarınımükemmel bir şekilde taklit ederek. "Bu sefer, Graulödeyecek!"

Orklar önce birbirlerine inanmaz gözlerle baktılar ardındanRoddy'ye dönüp hırlamaya başlamışlardı ki mağaranıniçinden daha iri bir orkun çıkmasıyla sesler kesildi.

Graul, fırtına gibi dışarı çıkarak muhafızları kenara itti, veetrafı kirli ağzını Roddy'nin burnuna doğru iyice yaklaştırdı."Graul ödeyecek?" dedi garip bir sesle, nefesi neredeyseRoddy'yi bayıltacaktı.

Roddy'nin kahkahası yalnızca yanlarındaki sıradan orklarıetkilemek içindi. Burada zayıflık gösteremezdi; leş yiyenköpekler gibi orklar, kendilerine karşı dimdik durmayanlarahazırdı.

"Elimde bir bilgi var, Kral Graul," dedi ödül avcısı güvenle"Graul'un bilmek isteyeceği bir bilgi," "Konuş," diye emrettiGraul.

"Ödeme?" diye sordu Roddy, fakat şansını zorladığındanşüpheleniyordu.

Page 250: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Konuş!" diye gürledi Graul yeniden, "Kelimelerinindeğeri varsa, Graul yaşamana izin verir."

Roddy sessizce, Graul'la işlerin hep böyle yürüdüğündenyakındı. Yüzlerce silahlı savaşçıyla çevriliyken, kokan birşefle anlaşma yapmak çok zordu. Gene de Roddy yılmamıştı.Buraya para için değil -fakat gene de biraz elde edebileceğiniumuyordu- intikam için gelmişti. Drow, Mooshie ilebirlikteyken açıkça Drizzt'e saldıramazdı. Bu dağlarda,hayvan dostlarıyla sarılı Mooshie, karşı konulması zor birkuvvetti, ama eğer Roddy, onu aşıp drowa ulaşmayıbaşarabilse dahi, Mooshie'nin, Do ve Falconhand gibi pek çokmüttefiği, büyük ihtimale bunun intikamını alırlardı.

"Topraklarınızda bir kara elf var, yüce ork kralı!" diyeaçıkladı Roddy.

Beklediği şaşkınlıkla karşılaşmamıştı.

"Başına buyruğun biri," diye açığa kavuşturdu Graul."Biliyor musun?" Roddy'nin ardına kadar açılan gözleri,şüphesini yansıtıyordu.

"Drow, Graul'un savaşçılarını öldürdü," dedi ork şefiacıyla. Toplanmış tüm orklar ayaklarını yere vurmaya,tükürmeye ve kara elfe lanetler yağdırmaya başlamıştı.

"O halde drow neden yaşıyor?" diye sordu Roddy açıkça,Graul'un, drowun yerini bilmediğini anladığında gözlerikısılmaya başlamıştı. Belki de pazarlığa oturmanın bir yoluhâlâ vardı.

Page 251: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Gözcülerim onu bulamıyor!" diye gürledi Graul, ve bugerçekti. Ama ork kralının gösterdiği öfke iyi ayarlanmış biroyunculuktu. Gözcüleri bilmese de, Graul, Drizzt'in neredeolduğunu biliyordu. "Ben onu buldum!" diye haykırdı Roddyve tüm orklar zıplamaya, aç bir ses ile bağırmaya başladılar.Graul, onları susturmak için kollarını kaldırdı. Ork kralı,bunun en kritik bölüm olduğunu biliyordu. Kabilenin ruhanilideri olan samanını bulmak için topluluğa baktı, ve Graul'unümid ettiği gibi, kırmızı cüppeli orkun dikkatle dinleyip,izlediğini gördü.

Şamanın tavsiyesi üzerine, tüm yıllar boyunca Graul,Montolio'ya karşı hareket etmekten çekinmişti. Şaman aslındao kadar da özürlü olmayan, özürlünün, kötü büyününhabercisi olduğunu düşünüyor, ve dini liderlerinin uyarısıüzerine tüm ork kabilesi, Montolio yakınlarda olduğundasaklanıyorlardı. Ama drowla müttefik olarak, ve eğerşüpheleri doğruysa, drowun yüksek tepedeki savaşıkazanmasına yardım ederek, Montolio, işi olmayan bir şeyekarışmış ve en az bu kendi başına buyruk drow kadar,topraklarına karşı gelmişti. Artık drowun gerçekten de tekbaşına hareket ettiğinden emin -çünkü bölgede başka kara elfyoktu- olan ork kralı, emrindekilerin koruluğa saldırması içinyalnızca bir bahane arıyordu. Roddy'nin söyledikleri ise,Graul'a bu bahaneyi sağlayabilirdi.

"Konuş!" diye bağırdı Graul, Roddy'nin yüzüne karşı,ödeme konusunda gelebilecek bir çatışmayı önlemek için.

"Drow, korucu ile birliktedir." diye yanıtladı Roddy. "Körkorucunun korusunda oturmaktadır!"

Page 252: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Eğer Roddy, bu açıklamasının ardından, lanetlemelerin,hoplayıp zıplamaların ve tükürmenin geleceğini ummuşsa,kesinlikle hayal kırıklığına uğramıştı. Kör korucu hakkındasöyledikleri bir sessizlik dalgası yaratmıştı ve şimdidinlemekte olan tüm orklar, ne yapacaklarının söylenmesi içinşamana, ardından Graul'a, sonra gene şamana bakıyorlardı.

Artık, Graul'un yapacağını anlamış olduğu gibi, komplodolu bir hikaye yaratma sırası Roddy'deydi.

"Onları bulup, ele geçirmelisiniz!" diye bağırdı Roddy,"Onlar..." Hem uğultuyu hem de Roddy'yi susturmak içinGraul kollarını kaldırdı. "Devi öldüren kör korucu muydu?"diye sordu ork kralı, Roddy'ye kurnazca. "Ve drowaadamlarımı öldürmesi için yardımcı olan?"

Roddy, tabi ki Graul'un dediklerinden habersizdi, ama orkkralının amacını anlamakta gecikmedi.

"Öyleydi!" dedi yüksek sesle. "Ve şimdi drow ve korucu,size karşı bir oyun hazırlıyor! Onlar size vurmadan, siz onlaravurup, ezmelisiniz! Korucu, hayvanlarını, elflerini -çoksayıda elfi-, cücelerini Graul'a karşı gelmek için getirecek!"

Montolio'nun dostlarından, özellikle de Graul'un halkınıntüm dünyada en çok nefret ettiği şey olan elf ve cücelerinbahsi, hepsinin yüzünde bir ekşime meydana getirdi ve pekçok orkun sanki, orucunun ordusu hali hazırda kampıçevreliyormuşçasına, omuzlarından geriye bakmalarına nedenoldu. Graul dimdik şamana bakıyordu.

Page 253: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Gözleyen-Kişi, saldırıyı kutsaman," diye yanıtladı şamansessiz soruyu, "yeni ayla birlikte!" Graul başıyla onayladı vekırmızı cüppeli ork arkasını dönüp, halktan birilerini yanınaçağırarak hazırlıklara başladı.

Graul kesesine uzandı ve Roddy için bir avuç dolusugümüş sikke çıkardı. Roddy, kralın zaten bildiğinden fazlasınısöylememişti ama ödül avcısının ork kabilesine karşıdüzenlenen komplosunu açıklaması, Graul'un batıl inançlarasahip samanının kör korucuya karşı hareket etmesi çabalarınahayli yardımcı olmuştu.

Roddy bu açması ödemeyi, amacını gerçekleştirdiğinidüşünerek şikayet etmeden aldı ve ayrılmak için arkasınıdöndü.

"Sen kalacaksın," dedi aniden Graul, arkasından. Orkkralının bir hareketiyle pek çok ork muhafızı ödül avcısınınyanına geçti. Roddy, şüpheyle Graul'a baktı.

"Konuk," diye açıkladı ork kralı sakince, "Savaşa katıl."Roddy için fazla seçenek kalmamıştı.

Graul, yana çekilmeleri için muhafızlarına eliyle işaretverdi ve mağarasına çekildi. İçeri girip kralın konukları ile,özellikle de büyük gümüş tüylü kurtla karşılaşmayıarzulamayan ork muhafızları yalnızca omuz silkip,birbirlerine güldüler.

Graul içerideki yerine döndüğünde, diğer konuğuylakonuşmak için döndü.

Page 254: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Haklıydın," dedi ufak cine.

"Bilgiedinmektegayetbaşarılıyımdır."diye atladı Tephanis,ve sessizce ekledi,

"veişeyarardurumlaryaratmada!"

O an Tephanis, kendisinin akıllı olduğunu düşünüyordu,çünkü yalnız Roddy'yi, drowun Montolio'nun Korusundaolduğu konusunda bilgilendirmekle kalmamış, Kral Graul'la,Roddy'nin birbirlerine yardımcı olmalarını ayarlamıştı.Tephanis, Graul'un kör korucuyu sevmediğini biliyordu, vedrowun varlığının oluşturduğu bahaneyle, Graul en sonundasamanını, saldırıyı kutsaması için ikna edebilecekti.

"Savaşta Caroak yardım edecek mi?" diye sordu Graul, irive ne yapacağı kestirilemez gümüş renkli kurda şüpheylebakarak.

"Elbette," dedi Tephanis hemen."Budüşmanlarınkatlibizimdeişimizegelir!" İkisinin konuştuğuher kelimeyi anlayan Caroak ayaklandı ve mağaranın dışınaçıktı. Girişteki muhafızlar, yolunu kesmeye çalışmadılar.

"Caroakworglarıhareketegeçirecek," diye açıkladıTephanis,

"Körkorucuyakarşıbüyükbirordukurulacak. O-çokuzunbirzamandır-Caroak'ın düşmanı."

Graul başıyla onayladı ve gelecek haftaları düşünerek içteniçe eğlendi. Eğer hem korucudan hem de drowdan kurtulursa,

Page 255: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

vadisi Montolio'nun geldiği zamandan çok öncesinden dahafazla güvenli olacaktı. Korucu, orklarla nadiren yüzyüzegelmişti ama Graul, geçen kervanları uyaranların, korucununhayvan casusları olduğunu biliyordu. Graul, orkların tercihettiği şekilde, en son ne zaman savaşçılarının habersiz birkervanı soyduklarını hatırlayamıyordu. Ama eğer korucu biryok olursa...

Hızla yaklaşan, ticaret mevsiminin zirveye çıktığı yazmevsimi ile, orklar bu sene iyi avlanacaklardı.

Artık Graul'un ihtiyacı olan tek şey, samanlarının,Gözleyen-Kişi, Gruumsh Tekgöz'ün saldırıyı kutsayacağınıdoğrulamasıydı.

Orklar için kutsal olan ve şamanın, Tanrının istekleriniöğreneceğine inandığı Yeni Ayın belirmesine iki haftadanuzun bir süre vardı. İstekli ve sabırsız olan Graul, bugecikmeden dolayı homurdanıyor, ama yalnızca beklemesigerektiğini biliyordu. Diğerlerinden daha az dindar olanGraul, şamanın kararı ne olursa olsun saldırmak niyetindeydi,ama becerikli ork kralı, tamamen gerekli olmadıkça, açık açıkkabilenin ruhani liderine karşı gelemezdi.

Yeni ay o kadar da uzak sayılmaz, dedi Graul kendikendine. Ardından hem kör korucu hem de gizemli drowdankurtulmuş olacaktı.

*****

"Endişeli görünüyorsun," dedi Drizzt, Montolio'ya, ertesisabah korucuyu ipten bir köprüde ayakta gördüğünde. Hooter,

Page 256: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tepesinde bir dala konmuştu.

Düşüncelere gömülmüş Montolio, hemen cevaplamadı.Drizzt bunun üzerinde durmamıştı. Omuz silkip, korucununmahremiyetine saygı duyarak arkasını döndü ve cebindenoniks figürü çıkardı.

"Guenhwyvar ve ben kısa bir ava çıkıyoruz," diye açıkladı

Drizzt omuzundan geriye bakarak. "Güneş çokyükselmeden. Ardından ben dinlenirim ve panter günü seninlegeçirir."

Montolio halen drowu duymuyordu, ama korucu Drizzt'i,oniks figürü ip köprünün üzerine koyarken gördüğünde,drowun kelimeleri daha da belirginleşerek, dalgınlığındansıyrıldı.

"Dur," dedi Montolio, elini öne uzatarak. "Bırak panterdinlenmeye devam etsin."

Drizzt anlayamamıştı. "Guenhwyvar, bir günden fazladırburada değil," dedi.

"Çok vakit geçmeden, Guenhwyvar'a avlanmaktan farklıbir şey için ihtiyaç duyabiliriz," diye açıklamaya başladıMontolio. "Bırak panter dinlensin."

"Sorun ne?" diye sordu Drizzt, aniden ciddileşerek."Hooter ne görmüş?" "Dün gece yeni ay vardı," dediMontolio, "Kampları millerce ötede, ama dün gecebağırışlarını duydum."

Page 257: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt yine anlayışla onayladı. "Şarkılarındaki gerginliğiduydum ama bunun rüzgarın fısıltısı olup olmadığını merakettim."

"Bu orkların kutsal günüydü," diye devam etti Montolio."Her ay toplanır, böğürür ve kendilerine has delilikleri ileçılgınca dans ederler; biliyorsun bunu sağlamak için orklarıniksire ihtiyacı yok. Buna fazla yüksek sesli olmasına rağmenönem vermedim. Normalde buradan pek duyulmazlar. İyi...kötü... bir rüzgar onu buraya taşıyor diye düşündüm."

"Ondan sonra bu şarkının daha başka bir anlamı olduğunumu öğrendin?" diye varsayımda bulundu Drizzt.

"Onları Hooter da duydu," diye açıkladı Montolio. "O hepbenim için gözler," Baykuşa doğru baktı. "Görmek için uçtu."

Drizzt, sanki Montolio' nün övgülerini anlarmışçasınaşişinmiş ve gururlu, muhteşem kuşa baktı. Korucunun ciddiendişelerine rağmen, Drizzt, Montolio' nün Hooter'ı vebaykuşun da etrafında olanların ne kadarını anlayabildiğinimerak ediyordu.

"Orklar bir savaş grubu oluşturdu," dedi Montolio, sakalınıkaşıyarak.

"Görünen o ki, Graul kış uykusundan intikamla kalkmış."

"Bunu nasıl bilebilirsin?" diye sordu Drizzt. "Hooterkelimelerini anlayabilir mi?"

Page 258: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır, hayır, tabi ki hayır!" diye cevapladı Montolio, bufikir onu eğlendirmişti.

"O halde nasıl bilebilirsin?"

"Bir worg sürüsü oraya gelmiş, bunu bana Hooter söyledi,"diye açıkladı Montolio. "Orklar ve worglar iyi dostdeğillerdir, ama bir sorun olduğunda beraber olurlar. Düngeceki ork kutlaması çılgıncaydı, ve Worglar oradayken,şüpheye pek gerek yok."

"Bu yakınlarda bir kasaba var mı?" diye sordu Drizzt.

"Maldobar'dan daha yakını yok," diye yanıtladı Montolio."Orkların o kadar uzağa gideceklerinden şüpheliyim, amakarlar eridi ve yakında Sundabar'dan, Adbar Kalesi' ne ve aksiyönde kervanlar geçmeye başlar. Sundabar'dan gelen bir taneolmalı, fakat Graul' un Adbar' dan gelecek silahlı cücelerledolu bir kervana saldıracak kadar cesur ya da aptal olduğunainanmıyorum."

"Ork Kralının kaç savaşçısı olabilir?"

"Zamanı olsa ve bunu düşünse Graul, binlercesinitoplayabilirdi," dedi Montolio. "Ama bu haftalar alırdı, kiGraul hiçbir zaman sabrıyla tanınmamıştır. Ve eğer ordularınıtoplarken beklemek isteseydi, Worgları bu kadar evvelsahneye sokmazdı. Worglar ortalıktayken her nedense orklarortadan kaybolurlar, ve orklar ortada iken Worglartembelleşip şişmanlarlar, bilmem anlatabiliyor muyum?"

Drizzt'in ürpertisi tamamen anladığını gösteriyordu.

Page 259: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Graul'un yüz kadar savaşçısı olduğunu sanıyorum," diyedevam etti Montolio, "Hooter' a göre, bir düzine ile yirmi tanearası ve muhtemelen bir, iki dev."

"Bir kervana saldırmak için fazla bir güç," dedi Drizzt, amahem drowun hem de korucunun aklında başka şüpheler vardıki iki ay önce tanışmaları Graul sayesinde olmuştu.

"Hazır olmaları bir, iki gün sürer," dedi Montolio rahatsızedici ciddi bir sessizliğin ardından. "Hooter bu gece onlarıdaha yakından gözleyecek, ve ben başka casuslar daçağıracağım."

"Ben orkları gözlemeye gideceğim," diye ekledi Drizzt.Montolio'nün yüzünü kaplayan endişeyi gördü ama bunuhemen savdı. "Menzoberranzan'dayken bu tür devriyegözlemcisi görevinin bana verildiği çoktu," dedi. "Bu güvenleyapabileceğim bir görev. Endişelenme."

"O, Karanlıkaltı'ndaydı," diye hatırlattı Montolio. "Gece okadar farklı mı?" diye yanıtladı Drizzt, kurnazca, Montolio'yadoğru göz kırpıp, rahatlatıcı bir gülümseme takınarak."Cevaplarımızı alacağız."

Ardından Drizzt, "iyi günler" diledi ve dinlenmek üzereuzaklaştı. Montolio, dostunun, sık ağaçlıklı yerlerde biresintiymişçesine duyulan, uzaklaşan adımlarını içten gelen birhayranlıkla dinledi ve bunun iyi bir plan olduğunu düşündü.

Gün, korucu için yavaş ve olaysız geçti. Kendini mümkünolduğunca koruluğun savunma planlarını düşünerek geçirdi.Montolio, bir defasında içeri dalan budala hırsızlar dışında

Page 260: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kimseye karşı koruluğu savunmamıştı ama günün birindeGraul'un, kendisinin işlerine karışmasından bıkabileceğin! vesaldıracak cesareti bulabileceğini düşünerek, değişikstratejiler oluşturup, bunları denemeye saatlerini harcamıştı.

Eğer o gün geldiyse, Montolio hazır olacağı konusundakendinden emindi.

Fakat o anda pek az şey yapılabilirdi -Montolio, Graul'unniyetinden emin değilken savunmayı yetiştiremezdi-korucuya sanki sonsuza kadar bekleyecekmiş gibi geliyordu.En sonunda Hooter, Montolio'yu, drowun harekete geçtiğikonusunda haberdar etti.

"Artık yola çıkacağım," dedi Drizzt, güneşin batmaktaolduğunu görüp, korucuyu bulduğunda. "Dost canlısıolmayan komşularımızın ne planladığını öğrenelim bakalım."

"Dikkatli ol, Drizzt," dedi Montolio ve sesindekialışılmadık endişe drowu etkiledi. "Graul bir ork olabilir amabecerikli biri. ikimizden birinin onu gözlemesini pekalabekliyor olabilir."

Drizzt, hareketlerinden emin olmak için, hâlâ alışamadığıpalalarını çekti ve çevirdi. Ardından onları kemerineyerleştirip, oniks figürün varlığından rahatlık duyarak elinicebine götürdü. Son kez korucunun sırtını sıvazladıktansonra, gözcü yola koyuldu.

"Hooter çevrede olacak!" diye bağırdı Montolio ardından."Ve beklemeyeceğin başka dostlar. Eğer başaçıkabileceğinden daha fazla sorunla karşılaşırsan, bağırıver!"

Page 261: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gecenin içinde parıldıyarak yanan şölen ateşini çevreleyenork kampını tespit etmemek zordu. Drizzt, bir tanesi ateşinetrafında danseden bir deve ait olan siluetler gördü veMontolio'nün worg olarak adlandırdığı büyük kurtlarınuluyup hırlamalarını işitti. Kamp, dev akçaağaçlar ve kayalıkduvarlarla çevrelenmiş bir açıklıkla, geniş bir vadininiçindeydi. Drizzt, sessiz gecede ork seslerini rahatlıkladuyabiliyordu, bu yüzden çok yaklaşmamaya karar verdi.Geniş bir ağacı seçti ve alçaktaki dallardan birine konsantreolduktan sonra, kendini yukarı kaldırmak için, içinde varolanyükselme gücünü ortaya çıkardı.

Büyü hiç işe yaramamıştı, böylelikle, hiç şaşırmamış olanDrizzt, palalarını kemerindeki yerlerine yerleştirip tırmandı.Altı metre kadar yükseklikte olan ağacın gövdesi yükseldikçeaşağı ve yukarı doğru çatallanıyordu. Drizzt, ağacın en sonayrımına ulaşmış, uzun dallardan birine ilerleyecekti ki birnefes sesi duydu. Dikkatle başını geniş gövdenin etrafındadöndürdü.

Kendisinin ters yönünde, gövdenin kuytu bir yerindeki birbaşka dalda, ellerini kafasının arkasına yerleştirmiş,sıkkınlıkla bakan bir ork gözcüsü tünemişti. Görünen o ki ikiayak boyundan daha az bir mesafede, sessizce hareket halindeolan kara elften habersizdi.

Drizzt, palasının kabzasını tuttu ama daha sonra bu aptalyaratığın etrafına bakmayacak kadar rahat olduğundan eminolarak, fikrini değiştirdi ve orku umursamadı. Onun yerinetüm dikkatini aşağıda açıklıkta olanlara yöneltti.

Page 262: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ork dili hem yapı hem de vurgu bakımından goblin dilineyakındı ama goblin dilini dahi iyi bilmeyen Drizzt, yalnızcaarada geçen bazı kelimeleri anlıyordu. Fakat orklar gösteridenhoşlanan bir ırktı. Biri bir kara elfi diğeri ise ince, bıyıklı biradamı tasvir eden iki model, az sonra Drizzt'e klanın niyetiniaçıklamıştı. Topluluktaki en iri ork, muhtemelen Kral Graul,modellere tükürüp lanetler yağdırıyordu. Çılgına dönmüşizleyicileri mutlu edercesine, ork askerleri ve worglar sıraylabunları parçalıyordu, kaya devlerinden biri sahte kara elfinüzerinde yürüyüp, onu toprağa gömdüğünde ise neşe,kendinden geçişe dönmüştü.

Bu saatler sürdü ve Drizzt, bunun şafağa kadar devamedeceğini düşündü. Graul ve pek çok iri ork esas güruhtanayrılarak, toprağa birşeyler çizip, muhtemelen savaş planlarınıortaya koyuyorlardı. Drizzt, onların bu hararetli tartışmalarınıyakından dinleyebilmeyi ümit ediyordu ve şafağın herşeyibelirginleştiren aydınlığı hızla yaklaşırken ağaçta kalmayaniyeti yoktu.

Uykusunun etkisiyle derin derin nefes alan, ağacın diğeryanındaki ork gözcüsünü düşündü. Orklar Montolio'nun evinesaldırmak niyetindeydiler, Drizzt bundan emindi; peki şimdiilk saldırıyı kendisi yapmamalı mıydı?

Vicdanı, Drizzt'e karşı geldi. Orku rahat köşesindehorlamaya bırakarak akçaağaçtan aşağı indi ve kamptanuzaklaştı.

Omuzunda Hooter ile, Montolio ip köprülerden birininüzerine oturmuş Drizzt'in dönmesini bekliyordu. "Bizim içingeliyorlar," diye açıkladı korucu, en sonunda drow

Page 263: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

geldiğinde. "Graul, gırtlağına kadar bir işle meşgul,muhtemelen Rogee Uçurumunda ufak bir olayla ilgili."Montolio, Drizzt'le tanıştığı, batıdaki yüksek uçurumu işaretediyordu.

"Böyle zamanlar için sığınacak bir yerin var mı?" diyesordu Drizzt. "Düşünüyorum ki yüz kadar güçlü kuvvetlimüttefikle, orklar bu gece gelecek."

"Sığınmak mı?" diye bağırdı Montolio. Yakınlardaki bir ipetutunarak yanına sallanarak gelirken, Hooter tuniğine tutunuponunla yol almıştı. "Orklardan kaçmak mı? Orklara özelliklebir düşmanlık beslediğimi söylememiş miydim? Tümdünyada hiçbir şey, bir kılıcın orklardan birinin karnınıyırtarak kesmesinden daha tatlı olamaz!"

"Sana sayılırdan bahsetmenin bir anlamı olur mu?" dediDrizzt, endişesine karşın gülümseyerek.

"Graul'a hatırlatmalısın!" diye güldü Montolio. "Biz sayıcabu denli üstünken buraya gelmek istemekle ya aklını kaçırmışya da çok büyük bir cesaret kazanmış!"

Bu denli abartılı türden bir yoruma karşılık Drizzt'in tekyanıtı bir kahkaha patlatmaktı.

"Ama tabi," diye devam etti Montolio, hiç yavaşlamadan."Graul'un savaş için buraya gelmeyeceğine dair bir kovadolusu yeni yakalanmış alabalık ve üç aygıra iddiaya girerim.Ağaçların orada duracak ve şişman ellerini ovuşturarakizleyecek, ve biz onun gücünü yardığımızda ilk kaçan oolacak! Gerçek bir dövüşe katılma cesareti hiç olmadı, en

Page 264: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

azından kral olduğundan beri. Tahmin ederim ki çok rahat, vekaybedecek çok şeyi var. Neyse, kopardığı yaygaranın birkısmını söküp alacağız!"

Drizzt, bir kez daha cevaplayacak kelime bulamamıştı, amazaten bu saçmalığa gülmektende kendini alıkoyamıyordu.Gene de Drizzt, Montolio'nun söylediklerinin cesaret vericive rahatlatıcı etkilerini gözardı edemezdi.

"Git ve biraz dinlen," dedi Montolio, sakallı çenesinikaşıyarak, ardından arkasını dönüp, çevresini tekrar gözdengeçirmeye başladı. "Ben hazırlıklara başlayacağım -ve sözveriyorum çok şaşıracaksın,- seni birkaç saat sonrakaldırırım."

Drow, karanlık odasında, battaniyesinin içine gömülürkenduyduğu son mırıltılar bütün bakış açısını tekrar gözdengeçirmesini gerektirdi. "Evet, Hooter, bu anı uzun zamandırbekliyordum," diyordu Montolio ve Drizzt, bunun tekkelimesine dahi şüphe duymadı.

Kellindil ve elf akrabaları için huzurlu bir ilkbaharolmuştu. Onlar bölgeyi boydan boya katedip, bulduklarıyerde, ağaçlarda ve mağaralarda konaklayan göçebe birgruptu. Açık dünyaya, yıldızarın altında ettikleri dansa,dağdan akan nehire uyumlu söyledikleri şarkılara, dağyamaçlarındaki sık ağaçlarda geyik ve yaban domuzuavlamaya sevgi duyuyorlardı.

Bir gece elflerde biri kampa geldiğinde, Kellindil, buumarsız grupta çok az rastlanan, kuzeninin yüzünde oluşanendişeli ifadeyi tanıdı.

Page 265: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Herkes etrafına toplandı.

"Orklar harekete geçiyor," diye açıkladı elf.

"Graul bir kervan mı buldu?" diye sordu Kellindil.

Kuzeni başını salladı, yüzünde şaşkın bir ifade vardı."Tüccarlar için daha henüz erken," diye yanıtladı. "Graul'unaklında başka bir kurban var."

"Koruluk," dedi eiflerin bir çoğu birlikte. Ardından tümgrup, drowdan dolayı Kellindil'i sorumlu kabul ederek onadöndü.

"Drowun, Graul'la aynı safta olduğuna inanmıyorum," diyeyanıtladı Kellindü, dile getirilemeyen soruyu. "Gözcülerisayesinde Montolio, bilirdi. Eğer drow, korucunun dostuysa,bizim düşmanımız değildir."

"Koruluk buradan millerce uzakta," dedi bir diğeri. "Eğerork kralının hareketlerine bakmak ve yaşlı korucuya yardımiçin zamanında varmak istiyorsak, o halde hemen yolakoyulmalıyız."

Herhangi bir karşı koyma olmadan, göçebe elfler gerekeneşyaları, büyük bir çoğunlukla uzun yaylarını ve yedekoklarını topladılar. Yalnızca birkaç dakika sonra, yolaçıkmışlar, hafif rüzgardan fazla ses çıkarmadan, ağaçlarınarasındaki dağ patikaları boyunca koşuyorlardı.

Drizzt, akşamüstü erkenden göz alıcı bir görüntüyleuyandı. Gün gri bulutlarla kararmış ama drow odasından çıkıp

Page 266: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gerinirken hâlâ aydınlık görünüyordu. Yukarıya baktığındakorucuyu yüksek bir çam ağacının yüksek dallarındaeşinirken buldu. Drizzt'in merakı, Montolio'nun vahşi bir kurtgibi uluyup, bir kartalın kanadını açışı gibi kollarını iki yanaaçıp, ağaçtan atladığında korkuya dönüştü.

Montolio, bir ucu çamın ince gövdesine bağlı bir halattakıyordu. Aşağı indikçe, hızı ağacı büktü ve korucu yavaşçaaşağı indiğinde, çam ağacını neredeyse ikiye katlamıştı. Yereiner inmez, ayağa kalktı ve kement haline getirdiği halatıköklere taktı.

Sahne, Drizzt için belirgin hale gelmeye başladığında, pekçok çam ağacının, hepsi batıyı işaret edecek şekilde vebirbirlerine halatlarla bağlı olarak eğildiğini gördü.Montolio'ya doğru dikkatli adımlarla ilerlerken, Drizzt birağın, pekçok tuzak telinin ve özellikle de bir düzine ya dadaha fazla bıçağa bağlı acımasız görünen bir grup halatınyanından geçti. Tuzak tetiklenip ağaçlar yukarıyaylandığında, aynı şekilde halatın yanında duran yaratıklara,tehlikeler saçarak fırlayacaktı.

"Drizzt?" diye sordu Montolio, yumuşak ayak sesleriniduyarak.

"Şimdi adımlarına dikkat et. Her ne kadar bunun eğlenceliolduğunu kabul etsem de, tüm bu ağaçları yeniden bükmekzorunda kalmak istemem."

"Hazırlığını gayet iyi yapmışsın," dedi Drizzt, korucununyanına geldiğinde.

Page 267: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bu günü uzun zamandır bekliyordum," diye yanıtladıMontolio. "Bu savaşı aklımda yüzlerce kez canlandırdım vegideceği yönü biliyorum." Yere çömeldi ve çam ağacıkorusunu temsil edecek şekilde, uzunlamasına bir oval çizdi."Sana göstereyim," diye açıkladı ve korunun etrafındakiaraziyi öyle bir kesinlik ve ayrıntıyla çizdi ki, Drizzt başınısallayıp, korucunun gerçekten kör olup olmadığına bakmakiçin bir daha baktı.

Koru, kuzeyden güneye dörtyüzellibeşyüz metreuzunluğunda ve genişlik olarak en az onun yarısı kadardüzinelerce ağaçtan oluşuyordu. Yer, hafif ama gözle görülürbir biçimde yükseliyordu, koruluğun kuzey ucu, güneyucundan yarım ağaç boyu kadar alçaktı. Kuzeye ilerledikçetoprak parçalanarak kayalık hale geliyor, düzensizce dağılmışçalılıklar ve ani alçalmalarla kaplı olarak, meyilli patikalarlakaplanıyordu.

"Ama kuvvet, batıdan gelecek," diye açıkladı Montolio,kayalık duvarı ve ufak bir çayırlıktan, pek çok kayalık dikitleyamaçlar arasında kalan, sık ağaç gövdelerini işaret ederek."Burası, onların birlikte gelebileceği tek yön."

Drizzt, etrafındaki araziyi hızla gözden geçirdi ve karşıçıkmadı. Doğudaki korulukta yer sert ve düzensizdi. Buyönden hücum eden bir ordu, neredeyse boy sırasına geçip,uzun çimenler arasından, iki yüksek kayanın arasındanilerleyebilir, ve Montolio'nun yayı için iyi bir hedefoluştururdu. Koruluğun arkasında, güneyde, ork mızrakfırlatıcıları için mükemmel bir şekilde çıkış dikleşiyordu amaen yakındaki bayırın yanında duvarları çıkışa izin vermeyenderin bir uçurum vardı.

Page 268: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Güneyden bir tehditle karşılaşmayacağız," diye araya girdiMontolio, Drizzt'in düşüncelerini okumuşçasına. "Ve eğerkuzeyden gelirlerse, bize ulaşmak için yokuş yukarı ilerlemekzorunda kalırlar. Graul'un bunu yapmayacağını biliyorum.Şartlar onun bu kadar yanındayken, bizi darmadağın etmekiçin dimdik batıdan saldıracaktır."

"Ağaçların baktığı yön," diye karşılık verdi Drizzthayranlıkla, "Ve ağ ile bıçaklara bağlanmış ipin de."

"Zekice," diye tebrik etti Montolio kendini. "Ama unutmaki bunu hazırlamak için beş yılım vardı. Şimdi benimle gel.Ağaçlar yalnızca bir başlangıç. Ben ağaç tuzakları bitirirkensana vereceğim bazı görevler var."

Montolio, Drizzt'i gene bir örtü ile kaplanmış başka birindeki sırları göstermek için peşinden sürükledi, içeridehayvan çene kemiklerini andıran, birbirlerine zincirlerle bağlıgarip metal nesneler vardı.

"Tuzaklar," diye açıkladı Montolio. "Post avcıları bunlarıdağlara kurarlar.

Korkunç şeylerdir. Onları bulurum -özellikle Hooter onlarıbulmak konusunda çok beceriklidir- ve götürürüm. Keşke birhafta sonra geri geldiklerinde, avcıların merakla kafalarınıkaşıdıklarını görebilecek gözlerim olsaydı!"

"Bu Roddy McGristle'a aitti," diye devam etti Montolio,tuzaklardan en yakınındakini aşağı indirerek. Korucu bunuyere koydu, ayaklarını dikkatli bir şekilde dişleri iki yanaaçmak için kullandı. "Bu bir orku yavaşlatır," dedi Montolio,

Page 269: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yakınlardaki bir sopayı alıp, tetiğe değene kadar içindegezdirdi.

Tuzağın metal dişleri, gücüyle sopayı kırıp, diğer yarısınıMontolio'nün elinden uçurtarak hızla kapandı. "Yirmidenfazlasını topladım bunların," dedi Montolio kederle, demirdişlerin kötülük dolu sesleriyle ürpererek. "Bunları -bukötülük araçlarını- kullanacağımı hiç düşünmemiştim, amaGraul ve klanına karşı bu tuzaklar, verdikleri hasarın birmiktarını ödetebilirler."

Drizzt'in daha fazla talimata ihtiyacı yoktu. Tuzaklarıbatıdaki çayıra taşıdı, onları kurdu ve gizledikten sonrazincirlerini birkaç adım öteye kazıkla çaktı. Birkaç tanesini dekayalık duvarın içine kurdu, ilk gelen orklara verdiği acınınarkadan gelenleri de yavaşlatacağını düşünüyordu.

Bu zaman sürecinde Montolio, ağaçlarla işini bitirmiş, birdüzineden fazlasını eğip bağlamıştı. Korucu şimdi kuzeydengüneye uzanan ipten bir köprünün üzerinde, batıya bakankenarına bir dizi mekanik yay diziyordu. Kurulupyüklendikten sonra, Montolio ya da Drizzt, yalnızca bu çizgiboyunca ilerleyerek, yürürken atış yapabilirdi.

Drizzt, oraya gidip yardım etmeyi düşünüyordu ama önceaklında başka bir oyun vardı. Silah deposuna gitti ve dahaevvelden gördüğü uzun ve ağır mızrağı aldı. Durmayıdüşündüğü yerin yakınında dayanıklı bir ağaç kökü buldu veonun arkasında bir çukur kazdı. Metal saplı bu silahıköklerinin altından, sap kısmının yalnızca bir ayaklık bölümüdışarıda kalacak şekilde geçirip, geri kalan bölümünü otlar veyapraklarla örttü.

Page 270: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Korucu onu geri çağırdığında, işini daha yeni bitirmişti.

"İşte bu en iyisi," dedi Montolio, yüzünde sinsi birgülümseme ile. Drizzt'i kesilmiş, içi boşaltılmış, yanmış veherhangi bir çatlağı kapatacak şekilde sıvanmış bir kütüğünyanına götürdü. "Nehir yükselip yavaş aktığındakullanılabilecek iyi bir tekne," diye açıkladı Montolio "VeAdbar brendisini korumak için de ideal," diye ekledi genegülümseyerek.

Anlam veremeyen Drizzt, ona kuşkulu gözlerle baktı.Montolio Graul'un bir Sundabar kervanına saldırı planınakarşı uyardığı için verilen bu hediyeyi, bir haftadan uzun birsüre önce göstermişti, ama kara elf bu içkiyi içi boşaltılmışkütüğe dökmenin arkasında bir anlam bulamıyordu.

"Adbar brendisi güçlüdür," diye açıkladı Montolio. "En iyiyağ kadar olmasa da, herşeyden daha iyi yanar."

Drizzt, şimdi anlamıştı. Beraber, o ve Montolio, kütüğütaşıyıp doğudaki tek geçide yerleştirdiler. İçine bir miktarbrendi doldurup üstünü yapraklar ve otlarla örttüler.

İp köprüye tekrar vardıklarında, Drizzt, Montolio'nunburadaki hazırlıkları çoktan tamamlamış olduğunu gördü. Tekbir mekanik yay doğuya bakıyordu, hazırlanmış olan okunucu, yağ içirilmiş bir kumaş parçası ile sarılıydı ve yakınındaçakmak taşı ve çelik duruyordu.

"Bunu sen ayarlamalısın," diye açıkladı Montolio. "Hooterolmadan emin olamam, hatta kuşla birlikteyken bile, bazenatış yüksekliğim yeterli olamayabiliyor."

Page 271: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Gün ışığı artık neredeyse kaybolmuştu, ve Drizzt'in keskingece görüşü vakit geçmeden bu kesilmiş kütüğün yerinibelirledi. Montolio, köprünün yanındaki dayanakları aklındasadece bu amaçla gayet iyi hazırlamıştı ve sadece bir iki ufakayarlamayla, Drizzt silahı tam hedefi üzerine kilitledi.

Tüm büyük savunma aletleri yerindeydi, ve Drizzt ileMontolio stratejilerini sona erdirmekle uğraştılar. Sürekliolarak Hooter veya bir başka baykuş, haberlerle geliyordu.Bir tanesi beklenen haberle gelmişti; Kral Graul ve grubuharekete geçmişlerdi.

"Şimdi Guenhwyvar'ı çağırabilirsin," dedi Montolio. "Buakşam gelecekler." "Aptalca," dedi Drizzt. "Gece bizimyanımızda. Sen zaten körsün ve gün ışığına ihtiyacın yok, veben ise kesinlikle karanlığı tercih ederim."

"Ana grup batıdan gelecek," dedi Montolio Drizzt'e, birazböbürlenerek. "Olacağını söylediğim gibi. Yanlarında birdevle, bir grup ork! Hooter ilkinden ayrılan bir başka grubugözlüyor."

Devin bahsinin geçmesi, Drizzt'i ürpertti, ama bununlasavaşmak için her türlü nedeni ve hazırlanmış bir planı vardı."Bu devi üzerime çekmek istiyorum," dedi.

Montolio merakla ona döndü. "Savaşın nasıl geliştiğinebakalım," diye teklifte bulundu korucu. "Sadece tek bir devvar...ya sen, a ben."

"Devi üzerime çekmek istiyorum," dedi Drizzt yenidendaha kararlı bir şekilde. Montolio, drowun sıkı çenesini ya da

Page 272: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt'in lavanta rengi gözlerindeki alevi göremiyordu ama,Drizzt'in sesindeki kararlılığı yadsıyamazdı.

"Mangura bok ıvoklok," dedi ve bu garip cümlenin drowuşaşırttığını bilerek gülümsedi.

"Mangura bok ıvoklok," dedi Montolio yenden. "Aptal, taşkafa," diye çevirdi kelimesi kelimesine." Kaya devleri bulaftan nefret ederler -her defasında- onları hücuma geçirir!"

"Mangura bok luoklok," diye mırıldandı Drizzt sessizce.Bunu hatırlamak zorundaydı.

Komşu Savaşı

Drizzt, Montolio'nün, yeni haberlerle gelen Hooter'ınayrılmasından sonra daha endişeli olduğunu gördü.

"Graul'un kuvvetlerinin ayrılması mı?" diye sordu.Montolio başıyla onayladı, yüzünde kederli bir ifade vardı."Worg süren orklar -sadece bir avuç- batıyı çevreliyorlar."

Drizzt, kaya duvarın ötesine, brendi varilinin durduğu yerebaktı. "Onları durdurabiliriz," dedi.

Gene de, korucunun takındığı ifade felaketi haberveriyordu. "Bir başka worg grubu -yirmi kadarı- güneydengeliyor." Montolio devam ederken, Drizzt, korucununendişesini kaçırmamıştı. "Onlara Caroak liderlik ediyor.Onun, Graul'un yanında olabileceğini hiç düşünmemiştim."

"Bir dev mi?" diye sordu Drizzt.

Page 273: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır, bir kış kurdu," diye yanıtladı Montolio. Bu sözlerlebirlikte, Guenhwyvar kulaklarını yatırdı ve kızgınlıkla hırladı.

"Panter biliyor," dedi Montolio, Drizzt şaşkınlıklabakarken. "Bir kış kurdu doğanın sapkınlığıdır, doğanındüzenini izleyen yaratıklar için bir hastalık; ve bu yüzden deGuenhwyvar'ın düşmanı." Kara panter bir kez daha hırladı.

"Büyük bir yaratıktır," diye devam etti Montolio, "ve birkurda göre çok zeki. Caroak ile daha önce dövüştüm. Tekbaşına o bile, bize zor bir vakit yaşatabilir! Çevresindeworglar varken, ve biz orklarla dövüşmekle meşgulken, biryolunu bulabilir."

Guenhwyvar üçüncü kere hırladı ve yeri büyükpençeleriyle adeta söktü.

"Guenhwyvar, Caroak'la ilgilenecek," dedi Drizzt.Montolio panterin yanına geldi ve Guenhwyvar'ın bakışı,kendi göremeyen ifadesiyle karşılaşacak şekilde onukulaklarından tuttu. "Kurdun nefesine dikkat et," dedi korucu."Kaslarım, kemiklerine yapıştırabilecek dondurucu birkonidir. Bununla bir devin yıkıldığına şahit oldum!"Montolio, Drizzt'e döndüğünde, drowun yüzünde endişe dolubir ifade olduğunu biliyordu.

"Biz, Graul ve grubunu savana kadar Ğuenhwyvar onlarıuzak tutmak zorunda," dedi korucu, "daha sonra Caroak içindüzenlemeler yapabiliriz." Elini panterin kulaklarından çektive Guenhwyvar'ın boynundaki yelesini sertçe sıvazladı.

Page 274: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Guenhwyvar dördüncü kez hırladı ve felaketin ortasına,nişanlanmış kara bir ok gibi, korunun içine fırladı.

Graul'un ana saldırı kuvveti, beklendiği gibi çığlıklar atıp,bağırarak ve yolları üzerindeki çalıları ezerek batıdan geldi.Sık ağaç gövdelerinin arasından, iki grup halinde yaklaştılar.

"Güneydeki grup üzerine nişan al!" diye seslendi Montolio,mekanik yaylarla döşeli ip köprüde konuşlanmış Drizzt'e."Diğerinde dostlarımız var!"

Sanki bunu doğrularcasına, savaş naralarından daha çokkorku dolu bir çığlık olan ork sesleri ile, kuzeydeki korupatladı. Çığlıkları, genizden gelen hırlamalar takip etti.Drizzt, Ayı Bluster'ın, Montolio'nun çağrısına cevap verdiğinibiliyordu, ve korudan gelen seslere bakılırsa, dostlarım dagetirmişti.

Drizzt, iyi talihlerini sorgulayacak değildi. En yakındakimekanik yayın arkasında yerini aldı ve ilk ork grubugüneydeki koruluğun içinden çıkarken oku fırlattı. Drow,çizgi boyunca, seri atışları başarıyla yaparak ilerledi.Aşağılarda, Montolio, duvarın üzerinden birkaç okaşırtıyordu.

Birden ortalığı kaplayan orklardan, Drizzt, atışlarınınkaçının isabetli olduğunu söyleyemiyordu, ama vızıldayanoklar ork hücumunu yavaşlatmış ve sıralarını dağıtmıştı. Pekçok ork, karın üzerine düşmüş, bir kaçı dönerek ağaçlarayönelmişti. Fakat, grubun büyük bölümü ve onlara katılmaküzere korudan dışarı koşturanlar ilerliyordu.

Page 275: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Montolio son bir atış yaptı, sonra üç yanından ağaç vetahtalarla korunan eğilmiş ağaç tuzaklarının merkezininarkasına yöneldi. Bir elinde yayı, kılıcını kontrol etti ve dahasonra diğer yanındaki bir halatı çekmek için uzandı.

Drizzt, beşaltı metre kadar aşağısında yanda, korucununmevzilendiğini gördü, ve bunun onun son şansı olduğunuanladı. Montolio'nün kafasının üzerinde duran bir nesneyigördü ve onun üzerine bir büyüyü serbest bıraktı.

Mekanik yayların okları, hücum eden orkların bulunduğualanda pek karmaşa yaratmamıştı, ama tuzakların daha etkiliolduğu görüldü. Önce biri, sonra bir diğeri yakalanırken,çığlıkları hücumun sesini bastırıyordu. Diğer orklar,arkadaşlarının acılarını ve içinde bulunduğu tehlikeyigördüklerinde, gözle görülür bir biçimde yavaşladılar ya datamamen durdular.

Alanda karışıklık büyürken, Drizzt durakladı ve sonvuruşunu dikkatle gözden geçirdi. İyi bir şekilde giyinmiş, iribir orkun kuzey koruluğundaki yakın dalların olduğu yerdeizlemekte olduğunu farketti. Drizzt bunun Graul olduğunubiliyordu ama dikkati anında ork kralının yanında durankişide yoğunlaştı. "Lanet," diye homurdandı drow,McGristle'ı tanıyarak. İkilem içinde, mekanik yayını ikidüşmanı arasında hareket ettiriyordu. Kendi çilesine bir sonvermek için Roddy'ye atmak istiyordu. Ama Roddy bir orkdeğildi, ve Drizzt, bir insanı öldürme düşüncesinin kendinirahatsız ettiğini fark etti.

"Graul, daha önemli bir hedef," dedi drow kendi kendine,herhangi bir nedenden çok kendi içindeki çileyi dağıtmak

Page 276: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

için. Daha başka bir zıt düşünce bulmadan, hızla nişan aldı veoku fırlattı. Ok uzun ve uzak bir mesafe boyunca ıslık çaldı veGraul'un kafasının biraz üstüne, bir ağaç gövdesine saplandı.Roddy hemen ork kralını tuttu ve onu gölgelerin içine çekti.Onların yerine, elinde bir kayayla, gürleyen bir kaya devigeldi.

Kaya, Drizzt'in arkasındaki ağaçlan, dalları ve köprüyüsallayarak, yaladı geçti. Vakit geçmeden bir kaya daha geldive dayanaklardan birine çarparak, köprünün ön yarısını yıktı.

Drizzt bunun gelişini görmüş fakat bu denli uzakmesafeden yapılan korkutucu derecede isabetli atış onuşaşırtıp, korkutmuştu. Köprünün ön yarısı yıkılırken, Drizztzıpladı ve birbirine karışmış dallara tutundu. Sonunda uygunbir duruma geldiğinde yeni bir sorunla karşı karşıyaydı.Doğudan ellerinde meşalelerle Worg ve binicileri orklargeliyordu.

Drizzt önce kütük tuzağına ardından mekanik yayına baktı.O ve onu tutan kule, kayanın vuruşundan kurtulmuştu amadrow, yıkılmakta olan köprüden, ona varabileceğinisanmıyordu.

Artık Drizzt'in arkasında olan, ana kuvvetin liderleri, kayaduvarına yaklaşmıştı. Şansa, öne doğru atılan ilk ork,korkutucu çelik dişli tuzaklardan birinin içine düşmüştü, veonun yandaşları onu izlerken o kadar da hızlı değillerdi.

Guenhwyvar, kuzeye doğru inişi işaret eden pek çokkırılmış kayanın arasından ve etrafından sıçrayarakilerliyordu. Panter, geride korudan gelen savaşın ilk

Page 277: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

çığlıklarını duymuştu, ama daha dikkatle, yaklaşan kurtsürüsünün ulumalarını dinliyordu. Panter alçaktaki bir kenarasıçradı ve bekledi.

Hücumu, büyük gümüş renkli köpeğimsi yaratık Caroakidare ediyordu. Dikkati ilerdeki koruda yoğunlaşmış olduğusırada, Guenhwyvar, üzerine atlayıp, tırmalayıp,pençelediğinde kış kurdu tamamen şaşırmıştı.

Hücum altında, ortalıkta tutam tutam gümüş renkli tüyleruçuşuyordu. Kesik havlamalarla, Caroak, yana yuvarlanmaküzere daldı. Guenhwyvar, kurdu, bir oduncunun havuzdakütüğü ayaklarıyla sürmesi gibi sürdü, her adımındaparçalıyor ve tekmeliyordu. Ama Caroak, yüzlerce savaşıntecrübesiyle olgunlaşmış yaşlı bir kurttu. Yaratık sırt üstedönerken, pantere doğru buz gibi bir nefes patladı.

Guenhwyvar hem soğuktan hem de worg saldırısındankaçmak için yana doğru savruldu. Fakat, soğuk panterinyüzünün yanına doğru değerek, Guenhwyvar'ın çenesinidondurmuştu. Artık takip başlamıştı, Guenhwyvar zıplayıptökezleyerek kurt sürüsünün etrafında ilerliyor, Worglar vekızgın Caroak ise panterin hızına yetişmeye çalışıyorlardı.

Drizzt ve Montolio'nun vakti daralıyordu. Herşeyinötesinde, drow arkalarını korumaları gerektiğini biliyordu. Eşzamanlı hareketlerle, Drizzt çizmelerini tekmeledi, bir elineçakmaktaşını alıp, bir parça çeliği ise dudaklarının arasınasıkıştırarak, tek olarak duran mekanik yayın bulunduğu yerekendisini ulaştıracak olan dala sıçradı.

Page 278: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kısa bir süre sonra oraya ulaşmıştı. Bir eliyle tutunarakçakmaktaşma hızla vurdu. Kıvılcımlar, hedefe yakın bir yeredüşmüştü. Drizzt defalarca vurdu, vurdu, ve sonundayakabilecek kadar isabetli bir şekilde kıvılcım yüklenmişokun ucuna sarılı yağ emdirilmis kumaş parçasına düştü.

O sırada drow fazla şanslı sayılmazdı. Hareket ediyor,vücudunu büküyor ama gene de tetiğe yakın bir yerdeduramıyordu.

Montolio tabi ki göremiyor fakat genel durumun neolduğunu biliyordu. Worglarm ortadaki koruluğa yaklaşmaktaolduğunu ve öndekilerin duvarı aşmış olduğunu duyuyordu.Bükülmüş ağaçların oluşturduğu kümenin arasından bir okgönderdi ve yüksek sesle üç kez huladı.

Buna yanıt olarak, bir grup baykuş çamların üzerinden,kayaduvar boyunca dizilen orkların üzerine inişe geçtiler.Tıpkı tuzaklar gibi, kuşlar yalnızca ufak bir hasar verebilirdi,ama karışıklık savunuculara biraz daha vakit kazandırmıştı.

O ana kadar, korunun savunucuları için tek avantaj, Blusterve onun en yakın iri ayı dostlarının on iki orku yere serip,yirmi kadarını körlemesine kaçırdıkları, en kuzeydekiağaçlıktan gelmişti.

Bir ayıdan kaçan orklardan biri, ağaçların birinin etrafındandönüp neredeyse Bluster'a çarptı. Ork mızrağın ucunu önedoğru tutma zekasını göstermişti, ama yaratığın bu düzgünolmayan silahı, Bluster'ın kalın derisine sokacak gücü yoktu.

Page 279: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bluster buna, orkun kafasını ağaçların arasından uçuransert bir pençe darbesiyle cevap verdi.

Başka bir ayı, büyük kollarını önünde kovuşturmuş hızlakoşarak gelmişti. Ayının ezici sarmalayışında bir orkututtuğunu gösteren tek şey, sarmalayan kürkünün altındauzanan ve çılgınca tekmeleyen orkun ayaklarıydı.

Bluster bir orktan daha küçük ve hızlı başka bir düşmanıfarketmişti. Ayı kükreyip hücum etti ama ufak tefek olan buyaratık, o daha yaklaşmadan ortadan kaybolmuştu.

Tephanis'in savaşa katılmaya niyeti yoktu. Bu en kuzeydekigruba sadece Graul'un görüşünden uzak olmak için katılmıştıve orada kalıp dövüşün bitmesini beklemeyi planlıyordu.Ağaçlar artık güvenli görünmüyordu, bu yüzden güneydekikoruluğa ulaşmak için cin fırladı.

Diğer ağaçlara giderken, cinin planlan birkez dahabozulmuştu. İnanılmaz hız neredeyse demir çenelerkapanmadan, onun tuzağın içinden geçmesini sağlayacaktı,ama korkunç dişler ayağını ucundan yakalamıştı. Ardındangelen acı nefesini kesmiş, yüzükoyun çimene devirerekbayıltmıştı.

Drizzt, okun ucundaki ateşin yerini oldukça belli edeceğinibiliyordu, bu yüzden dev tarafından atılmış bir başka kayayıldırım gibi çarptığında şaşırmamıştı. Kaya Drizzt'intutunduğu dala çarpmış, ardı ardına gelen çatırtılarla, dal yeredüşmüştü.

Page 280: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Düştüğü anda, Drizzt bacaklarıyla mekanik yayı bir kancagibi tuttu ve silah çok fazla yana eğilmeden hızla tetiğe bastı.Ardından inatla pozisyonunu koruyarak izledi.

Alevler çıkaran ok, dağdaki kayalık duvarın ardındakikaranlığa düştü. Aşağıda kayarak, uzun otlara kıvılcımlarsaçarak brendi dolu fıçının dış yanına saplandı.

Worg ve binicilerinin ilk yarısı tuzağı aşmıştı fakat alevleriçi oyulmuş kütüğün içini yalamaya başladığında oradangeçen geri kalan üçü o kadar da şanslı değildi. Sürücüleryanından geçerken brendi ve yanan çıra gürültüyle tuzağıhayata geçirmişti. Worglar ve orklar uzun çimenler arasında,oluşmaya başlayan diğer alevleri söndürmek için eşinmeyebaşlamışlardı.

Daha önceden geçmiş olanlar aniden beliren yangınkarşısında hızla arkalarını dönmüşlerdi. Ork binicilerindenbiri sertçe Worgun üzerinden savrularak, meşalesinin üzerinedüşmüş, diğer ikisi güçlükle oturdukları yerde kalabilmişti.Tüm bunların ötesinde, Worglar ateşten nefret ederdi ve üçarkadaşlarının etrafta, tüylü ateş topları olarak dolanması, busavaşın sonucu hakkındaki düşüncelerini aydınlatmıyordu.

Guenhwyvar, tek bir akçaağacın ortalığı kapladığı ufakdüzgün bir alana gelmişti. Panterin ileri atılışını görenler,gözlerini inanmaz bir şekilde kırpabilirlerdi, Guenhwyvaröyle hızla yukarı tırmanmıştı ki, dikine yükselen ağaçgövdesinin aslında yana yatmış bir ağaç kütüğü olduğudüşünülebilirdi.

Page 281: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ardından kedinin ağacın tepesinde olduğundan emin fakatkaranlık dalların arasından Guenhwyvar'in karanlık şekliniseçemeyen Worg sürüsü koklayarak ve etrafında dolanarakgelmişlerdi.

Fakat gene kış kurdunun sırtına sertçe atlayıp bu kezdişlerini Caroak'ın kulaklarına geçirmeyi ihmal etmeyenpanter, kendini fazla vakit geçirmeden göstermişti.

Guenhwyvar'ın pençeleri işini görürken, kış kurdu eşiniyorve acı dolu kısık inlemeler çıkarıyordu. Caroak etrafındadönmeyi başarmış, Guenhwyvar bir evvelki dondurucupatlamada duyduğuna benzer keskin bir nefes sesi duymuştu.

Guenhwyvar'ın iri boyun kasları, Caroak'ın çenesini yanadoğru açmaya zorlayarak gerildi. Buna rağmen bu kötü nefes,hücum etmekte olan üç Worgun suratına çarpmıştı.

Guenhwyvar'in kasları gevşeyip aniden yeniden kasıldı vepanter Caroak'ın boynunun kırıldığını duydu. Kış kurdudümdüz yere devrildiğinde, Guenhwyvar hâlâ üstündeydi.

Guenhwyvar'ın yakınında, Caroak'ın buzdan nefesini isabetalan üç Worg, bir tehdit oluşturmuyordu. Biri yanına uzanmış,donmuş ciğerlerinden asla geçmeyecek nefesini almayaçalışıyor, diğeri tamamen körleşmiş etrafında dönüyor,sonuncusu ise tamamen hareketsiz, bir nedenle komutlarınayanıt vermeyecek ön ayaklarına bakıyordu.

Fakat sürünün geri kalan yirmi kadarı, planlı bir şekildegelerek panteri ölümcül bir çembere almıştı. Guenhwyvar,

Page 282: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kaçacak bir yer arıyor ama Worglar bir açıklık bırakmadan,acele etmeden yaklaşıyorlardı.

Uyum içinde, omuz omuza çalışarak, çemberidaraltıyorlardı.

Önde yürüyen orklar, yumak haline gelmiş eğik ağaçlarınarasında yürüyerek arasından geçebilecekleri bir geçitarıyorlardı. Bazıları ilerleme göstermeye başlamıştı amatuzağın tümü birbirine bağlıydı ve bir düzine tuzaktanherhangi biri tüm çamların yukarı yaylanmasınısağlayabilirdi.

Ardından, biri zor yoldan Montolio'nun ağını buldu. Birhalata takıldı, ağın üzerine yüzüstü düştü, ardından başka birarkadaşı yana takılarak iyice havalandı. İkisi de geridebıraktıklarından ne kadar şanslı olduklarını tahminedemezlerdi, özellikle de hiç şüphelenmeden bıçakların bağlıolduğu halatı çözmeye çalışan orktan. Ağaçlar havalandığındabu şeytani tuzak da harekete geçmiş ve yaratığı deşerek onubaş aşağı havalandırmıştı.

İkincil tuzaklara yakalanmayan orklar da iyi durumdadeğildi. Sivri çam yapraklarıyla kaplı birbirine geçmiş dallar,hepsine çarparak, bir kaçını sürükleyerek bazılarını yaralayıpyollarını şaşırtmıştı.

Orklar için asıl kötü olanı, hareketlenen ağaçların seslerininMontolio'nun ateş açması için bir işaret olmasıydı. Üstükapalı alana ok üzerine ok yağıyor, ıskalananlardan fazlasıhedefini buluyordu. Bir ork, fırlatmak için mızrağını havayakaldırdığında, yüzüne ve göğsüne iki ok yemişti. Bir başka

Page 283: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yaratık arkasını döndü ve delice "Kötü büyü!" diye bağırarakkaçmaya başladı.

Kayalık duvarı aşanlar için, bağıran bu ork uçar gibigörünüyordu. Şaşıran arkadaşları, ork yere yuvarlandığındaanlamışlardı: sırtında hâlâ titremekte olan bir ok saplıydı.

Kırılgan tüneğinde oturan Drizzt'in, Montolio'nun iyiişleyen planının sonuçlarına hayranlık duyacak vakti yoktu.Batıda, dev artık harekete geçmiş, aksi istikamette ise, geridekalan iki Worg binicisi, meşaleleri havada, hücumlarınadevam edecek kadar fazlasıyla beklemişlerdi.

Hırlayan worgların oluşturduğu çember daralmıştı.Guenhwyvar onların kötü kokan nefesini duyabiliyordu.Panter ne bu sıkı sıkıya oluşmuş barikatı aşabileceğini ne dekaçabilecek bir şekilde hızla savuşabileceğin! umuyordu.

Guenhwyvar başka bir yol bulmuştu. Arka ayaklarıylaCaroak'ın hâlâ irkilmekte olan vücudunu ezdi ve panter yirmiayaktan daha fazla bir yüksekliğe sıçradı. Guenhwyvar, uzunön pençeleri ile akçaağacın alçaktaki dallarından birine kancagibi tutundu ve kendini yukarıya çekti. Ardından panteruluyup hırlayarak, deliye dönmüş sürüyü terkederek dallarıniçinde kayboldu.

Fakat, yere atlayan Guenhwyvar yeniden ortaya çıktı, sürütakibe başlamıştı. Son birkaç haftadır Guenhwyvar araziyiiyice tanımıştı ve bu kurtları nereye sürükleyeceğinibiliyordu.

Page 284: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Sol yanı derin bir karanlıkla kaplı bir bayır boyuncakoşturdular. Guenhwyvar kayaları ve dağınık birkaç ağacınyerini iyi biliyordu. Panter yarığın diğer tarafını göremiyorduve tamamen hafızasına güvenmek zorundaydı. İnanılmaz birhızla Guenhwyvar aniden öne doğru fırladı ve geniş yolağzına yumuşak bir iniş yapıp koruya doğru yönelerekgecenin içine doğru fırladı. Worglar devam etmek istiyorlarsaya uzun bir atlayış -ki pek çoğu için bu çok uzundu-yapacaklar ya da uzun yoldan döneceklerdi.

Hırlayarak ve toprağı yararak sonuna kadar geldiler. Birtanesi kenara iyice yaklaşıp atlayışı deneyecekti ki, yanınasaplanan ok tüm kararlılığını yok etti.

Worglar aptal yaratıklar değildi ve okun ortaya çıkışı onlarısavunma durumuna geçirdi. Ardından Kellindil vearkadaşlarının yağdırmaya başladığı oklar beklediklerindençok fazlaydı. Düzinelerce ok ıslık çalarak gelip, worglarıoldukları yerde mıhladılar. Bu barikattan yalnızca bir kaçıkurtulmuş, ve onlar da vakit kaybetmeden gecenin farklıköşelerine doğru kaybolmuşlardı.

Meşale tutanları durdurmak için Drizzt, başka bir büyülünumarasını ortaya koydu. Meşale alevlerinin altında, anidenperi ateşi, zararsız dansedercesine oynaşan alevleroluşturarak, orkların ellerini yalamaya başladı. Peri ateşiyakmıyordu -hatta sıcak dahi değildi- ama orklar alevlerinellerini kapladığını gördüklerinde, mantıklı olmaktan çokuzaktaydılar.

Biri meşalesini uzağa fırlattı ve bu savurucu hareket onuyerinden etti. Çimenlerin üzerine yuvarlandı ve Worg bir kez

Page 285: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

daha dönerek öfke ile hırladı.

Diğer ork yalnızca meşalesini bıraktı, bineğinin kafasınadüşmüştü. Worgun kalın kürkünü, gözlerine ve kulaklarınabatan kıvılcımlar ve alevler kaplamış, yaratık deliyedönmüştü. Şaşkına dönmüş orkun üzerinde zıplayarak önedoğru yuvarlandı.

Ork, şaşkın, yaralı kollarını sanki özür dilercesine iki yanaaçarak, yalpalayarak ayağa kalktı. Oysa yanmış olan Worgunherhangi bir özür dinlemeye niyeti yoktu. Dümdüz ileri atıldıve güçlü çene kemikleri orkun yüzünde kenetlendi.

Drizzt bunların hiçbirini görememişti. Drow yalnızcahilesinin işe yaradığını ümit edebilirdi, çünkü büyüsünüyaptığı anda mekanik yaya tutunduğu ayaklarını serbestbırakmış ve kırılan dalın onu yere indirmesine izin vermişti.

En sonunda bir hedef yakalayan iki ork drow yere inerinmez üzerine atıldılar, ama Drizzt'in elleri daldan kurtulurkurtulmaz, palaları tutuyorlardı. Orklar bunun farkındaolmadan geldiler ve

Drizzt silahlarını hızla iki yana açarak onları biçip yereindirdi. Daha önceden hazırlamış olduğu mevkiye doğruilerlerken, drow birkaç dağınık karşı koymayı daha savdı. Ensonunda çıplak ayaklarının altında mızrağın demir sapınıhissettiğinde yüzüne ölümcül bir gülümseme yayılmıştı.Maldobar'da o masum aileyi katleden aileyi hatırladı, onlarınkötü hısımlarından birini öldüreceğinden dolayı mutluydu.

Page 286: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Mangura bok woklok!" diye bağırdı Drizzt, bir ayağınıkökün dayanak noktasına, diğerini ise gizlenmiş silahın dibinekoyarak.

Montolio, güçlü müttefiğinin yakınlığından güvence alarak,drowun bağırmasını duyduğunda gülümsedi. Yayı birkaç kezdaha ses çıkardı, ama korucu, orkların ters bir dönüşle kalınağaçları siper alarak geldiklerini sezmişti. Korucu kendiniyem olarak kullanarak bekledi. Ardından tam yaklaştıklarısırada, Montolio yayını bıraktı, kılıcını savurarak, büyük birdüğümün üzerindeki yanında duran halatı kesti. Kesik halathavalandı, düğüm alttaki dallardan birinin çatalsı ucunatakılmış ve Drizzt'in karanlık büyüsü ile etkilenmiş olanMontolio'nün kalkanı, korucunun bekleyen kolunun hizasınadüşmüştü.

Karanlık, kör korucu için çok ufak bir etki yaratıyordu,ama Montolio'ya doğru yaklaşan orklar kendilerini zordurumda bulmuşlardı. Montolio sakince yakın dövüşü yolunakoyup, sistemli bir şekilde çalışmaya başladığında, onlarbilinçsizce kılıçlarını savurup saplıyorlardı; biri kendikardeşini biçmişti. Bir dakika bile geçmeden, içeri gelmişbeşinden dördü ölmüş ya da ölmek üzereydi ve beşincisi isekaçıyordu.

Doymuş olmaktan uzak, korucu ve portatif karanlık topu,kendisini daha fazla orka ulaştıracak sesleri takibe başlamıştı.Montolio'nun gülümsemesine yol açan bağırtı bir kez dahaduyuldu.

"Mangura bok zuoklok!" diye bağırdı Drizzt, yeniden. Birork, Drizzt'in kolayca yana savurduğu bir mızrak fırlatmıştı.

Page 287: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Uzaktaki ork artık silahsızdı fakat, kararlı bir şekildemevkisini koruyan Drizzt, takip etmeyecekti.

"Mangura bok zuoklok!" diye bağırdı Drizzt yeniden."Gelsene taş kafa!" Bu kez, Montolio'ya doğru kaya duvarailerleyen dev onu duymuştu. Büyük yaratık, drowu meraklagözleyerek bir an durakladı.

Drizzt bu fırsatı kaçırmadı. "Mangura bok woklok!"

Bir uğultu ve yeri sarsan bir ayak vuruşuyla, dev, kayalıkduvarda bir delik açarak Drizzt'e doğru yöneldi.

"Mangura bok woklok!" dedi Drizzt, ayağını düzgünşekilde basarken, iyi bir mesafe sağlamak için.

Dev elindeki kayayı ve kalın sopayı birbirine vurup önündekorku içinde olan orkları dağıtarak ölümcül bir koşuyabaşladı.Bu birkaç saniye içinde, drowun asla anlamveremeyeceği binlerce lanet yağdırdı. Drowun boy veağırlığının neredeyse üç katı cüsseye sahip dev, Drizzt'inyanında bir kule gibi görünüyor, hücumu, yerinde sakinceduran Drizzt'i gömecekmiş gibi görünüyordu.

Dev, Drizzt'ten iki adım öteye geldiğinde ve çarpışmadurumuna geçeceği anda, Drizzt tüm ağırlığını geriye doğruverdi. Mızrağın sapı toprağa gömüldü. Ucu havaya kalkmıştı.

Dev, mızrağa yapıştığı sırada, Drizzt geriye sıçradı. Silahınucu ve yanındaki kancalar devin karnı içinde kayboldu,diyaframından geçerek kalbine ve ciğerlerine saplandı. Metal

Page 288: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

sırık eğrildi ve sapı toprağın içine kırkelli santim gömülürkenkırılacak gibi göründü.

Mızrak sapasağlam kaldı ve dev yerinde durdu. Elindekisopa ve kaya yere yuvarlandı, gücü tutmaya bile yetmeyecekelleriyle metal sırığı yakalamaya çalıştı. Kocaman gözleriinkar, korku ve şok içinde yuvalarından fırladı. Koca ağzıgenişçe açıldı ve garip bir şekilde titredi ama çığlık atmayayetecek nefesi bulamadı.

Neredeyse Drizzt de bağıracaktı ama sözleri içindesaklandı. Montolio'nun az önce dövüştüğü yere bakarak"İnanılmaz," dedi, çünkü neredeyse atacağı çığlık aslındaTanrıça Mielliki'ye bir övgüydü. O kadar da kör olmayandostunun kesin algılamaları karşısında şaşırarak çaresizcebaşını salladı ve gülümsedi.

Aklından geçen bu düşünceler ve kalbinde doğruluğunverdiği hisle, Drizzt metal çubuğu yerinden çıkardı ve ikisilahıyla devin gırtlağını boydan boya kesti. Ardından devinomuzları ve başı üzerinde zıplayarak devam etti, bir yandanhaykırarak, kendini izleyen bir grup orkun üzerine sıçradı.

En güçlüleri olan devin titreyip nefes almaya çalışmasıorkların sinirini zaten bozmuştu, ama bu abanoz renkli veçıldırmış gözlerle bakan drow üzerlerine atladığında,düzenlerini tamamen bozdular. Drizzt'in hücumu onu enyakın ikisine ulaştırdı ve onları anında biçerek devam etti.

Drowun beşaltı metre kadar solunda, önünde yirmi kadarkorkmuş ork kalan bir karanlık topu ağaçların arasındayuvarlandı. Orklar bu içi görünmeyen kürenin içine

Page 289: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

düşmenin, kör olan yalnız adamın eline düşüp ölmekanlamına geldiğini biliyorlardı.

Meşale taşıyanlardan tek geride kalan iki ork ve üç worg,tekrar grup haline gelmiş ve korunun doğusundan sessizcesızmışlardı. Eğer düşmanlarının arkasına geçebilirlerse savaşıhâlâ kazanabileceklerine inanıyorlardı.

En kuzeydeki ork karanlık şeklin hızla gelişini göremedibile. Guenhwyvar üzerine atladı ve onun yenidenkalkamayacağından emin, hücumuna devam etti.

Sırada bir worg vardı. Karşılık vermekte orktan daha hızlıolan worg, dişlerini çıkarıp çenesini açıp kapayarak, etrafındadönüp panterle yüzyüze geldi.

Guenhwyvar, yakınına gelerek hırladı. Büyük pençelerdeğişim içinde birer tokat gibi indi. Worg kedinin hızınaerişemezdi. Hedefine yönelen pençeleri savmak için hep geçkalarak çenesini iki yana sallıyordu. Sadece beş pençeninardından worg yenilmişti. Bir gözü sonsuza kadar kapanmış,yarısı kopmuş dili çaresizce ağzının bir kenarından sarkıyorve alt çenesi artık üst çenesiyle aynı hizada değildi. Worguyalnızca diğer hedeflerin varlığı kurtarmıştı, bu sayede geridönüp geldiği yere kaçmıştı, ve yakında başka bir av görenGuenhwyvar onu takip etmişti.

Drizzt ve Montolio, istilacı kuvvetin büyük bir kısmınıkayalık duvardan geri püskürtmeyi başarmışlardı. Orklarçoğunlukla "Kötü büyü!" diye bağırıyorlardı, seslerindeçaresizlik vardı. Hooter ve baykuş dostları bu çılgınlığa,orkların yüzüne doğru dalışa geçerek, pençe ya da gagalarıyla

Page 290: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

vurup, tekrar gökyüzüne yükselerek katılıyorlardı. Orklardanbiri o sırada kaçmaya çalışırken tuzaklardan birini bulmuştu.

Uğultular ve çığlıklar atarak aşağı iniyor, çığlıklan yalnızcaarkadaşlarının dehşetini arttırıyordu.

"Hayır!" diye bağırdı Roddy McGristle inanamayarak. "İkikişinin tüm gücünü alt etmesine göz yumuyorsun!"

Graul'un sert bakışı, sert adamı yatıştırdı.

"Onları geri çevirebiliriz," dedi Roddy. "Eğer senigörürlerse, savaşa geri dönerler." Dağ adamının teklifi yersizdeğildi. Eğer o anda Graul ve Roddy girişlerini yapsalar,sayıları hâlâ elliden fazla olan orklar yeniden grup halinegelebilirlerdi. Tuzaklarının büyük kısmı tükenmiş olan Drizztve Montolio gerçekten de zor durumda kalırlardı! Ama orkkralı kuzeyde ortaya çıkan problemin farkına varmış, veRoddy'nin karşı koymalarına rağmen, yaşlı adam ve karaelfin, çabalarına değmeyeceğine karar vermişti.

Orkların pek çoğu, Bluster ve dostlarının gürültücü bir grupolmasından dolayı, yeni oluşan tehlikeyi daha görmedenduymuşlardı. Ork sıralarının arasında ayıların karşısına çıkanen büyük sorun, bu çılgınca koşuşun arasında tek bir hedefbulmaktı. Orklar yanlarından geçerken onları eziyorlar,ardından nehirdeki inlerine kadar ağaçların arasındankovalıyorlardı. Baharın ortalarıydı; hava da enerji ve heyecanhakimdi ve bu oyuncu ayılar orkları ezmekten öyle çokhoşlanıyorlardı ki!

Page 291: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Hızla koşuşan vücutlar yere düşmüş anlığın ardınaüşüşmüşlerdi. Tephanis ayıldığında, kanla ıslanmış arazidekitek canlı olduğunu gördü. Batıdan hırlamalar ve bağırtılar,kolcunun korusundan ise kaçan grubun ve dövüşün sesigeliyordu. Tephanis, her ne kadar ufak da olsa, bu savaştakiyerinin sona erdiğini biliyordu. Cinin bacağında, daha öncehiç tanımamış olduğu inanılmaz bir acı vardı. Parçalanmışayağına baktı ve korkuyla bu tuzaktan kurtulmanın tekyolunun, bu korkunç kesiği tamamlayıp ayağının ucunu vebeş parmağını geride bırakmak olduğunu farketti. Bu çok zorsayılmazdı -ayak çok ince bir deri parçasıyla tutunuyordu- vedrowun kendisini bulmak için her an gelebileceğim düşünenTephanis tereddüt etmedi.

Anlık çığlığını yuttu ve yarasını parçalanmış gömleğiylesararak ağaçların olduğu yere doğru yalpalamaya başladı.

Ork, panterle Worg arasındaki dövüşün bastırıcı sesindenmemnun, sessizce süründü. Orkun aklındaki yaşlı adamı vedrowu öldürmekle ilgili tüm düşünceler kaybolmuştu;arkadaşlarının bir grup ayı tarafından kovalandığını görmüştü.Şimdi orkun tek istediği bir çıkış yolu bulmaktı, ve bu kalınbirbirine geçmiş çam dalları arasında hiç kolay değildi.

Açık bir alana geldiğinde kuru yaprakların üzerine basmışve ortaya çıkan çatırtıyla donakalmıştı. Ork önce solunaardından yavaşça sağına baktı. Aniden, bir saldınbeklentisiyle, zıplayıp etrafında döndü. Ama göründüğükadarıyla herşey yolundaydı ve uzaktan gelen panter hırıltılarıve worg havlamaları dışında ses yoktu. Ork içten gelen birrahatlama ile iç çekti ve bir kez daha yoluna koyuldu.

Page 292: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Aniden içgüdüyle durdu ve yukan bakmak için kafasınıarkaya attı. Orkun kafasının üzerindeki bir dalda karanlık birşekil çömelmişti ve ork daha karşılık vermeye imkanbulamadan gümüş rengi bir parıltı görüldü. Palanın eğikbıçağı orkun çenesinin altından geçirip gırtlağına saplamakiçin mükemmeldi.

Ork hareketsiz durdu, kollan açılmış titriyordu, çığhkatmak istiyordu ama gırtlağı parçalanmıştı. Pala hızla dışarıçıktı ve ork geriye, ölümüne yuvarlandı.

Pek de uzak olmayan bir yerde, başka bir ork sonundakendini asılı olduğu ağdan kurtarmış, arkadaşını kurtarıyordu.

Öfkeli ve dövüşmeden kaçma hırsı olmayan iki ork,sessizce yaklaşıyorlardı. "Karanlıkta," diye açıkladı biriçalılıklardan birinin içinden geçip, içi görülmeyen bir küre ilekararan yeri bulduklarında.

"Derin."

Orklar aynı anda mızraklarını kaldırıp fırlattılar,sarfettikleri güçle vahşice hırlamışlardı. Mızraklar, karanlıkkürenin tam merkezinde kaybolmuş, biri metal bir nesneye,diğeri ise daha yumuşak bir şeye çarpmıştı.

Orkların zafer naraları iki yay sesi ile kısa kesildi.Yaratıklardan biri öne savruldu, daha düşmeden ölmüştü, amainatla ayakta duran diğeri, göğsüne saplanmış olan okunucuna bakmayı başardı. Montolio'nun olağan bir şekildekalkanını almak için karanlıkta kaybolduğunu görecek kadaryaşamıştı.

Page 293: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, kafasını sallayarak ilgiyle yaşlı adamı uzaktanizliyordu.

"Bitti," dedi elf gözcüsü diğerlerine, Mooshie'ninKorusu'nda kayalarda kendisine yetiştiklerinde.

"Ben o kadar emin değilim," diye yanıtladı Kellindil,merakla batıya bakarak ayı hırlamalarının ve ork çığlıklarınınyankılarını duyduğunda. Kellindil, bu saldırının arkasındaGraul'dan başka birinin olduğundan şüpheleniyordu, ve birnedenle kendini drowdan sorumlu hissettiğinden, bunun neolduğunu bilmek istiyordu.

"Korucu ve drow, koruyu kazandılar," diye açıkladı gözcü.

"Kabul," dedi Kellindil, "ve sizin bölümünüz sona erdi.Hepiniz kamp alanına geri dönün."

"Bize katılacak mısın?" diye sordu ciflerden biri, cevabıtahmin etmesine rağmen.

"Eğer kader uygun görürse," diye yanıtladı Kellindil,"şimdilik yapmam gereken başka işler var."

Diğerleri Kellindil'i daha fazla sorgulamadı. Kenditopraklarına nadiren gelir, ve orada uzun süre kalmazdı.Kellindil bir maceracıydı; onun evi yollardı. Kaçan orklarayetişmek için hemen yola koyuldu ve tam güneyinden birparalel çizdi.

"Sadece ikisinin sizi yenmesine göz yumdun!" dedi Roddysıkıntıyla, o ve Graul nefes almak için bir an duraklarında.

Page 294: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"İkisi!"

Graul'un cevabı savrulan sopasıyla geldi. Roddy, vuruşunbir bölümünü kesmiş ama ağırlığı onu yere devirmişti.

"Bunu ödeyeceksin!" diye hırladı dağ adamı, Kanatıcıyıbelinden çıkararak. O sırada ork kralının arkasından Graul'unbir düzine adamı ortaya çıkmış ve hemen durumukavramışlardı.

"Bize felaket getirdin!" dedi Graul, Roddy'ye hızla.Ardından orklarına dönerek bağırdı, "Öldürün!"

Roddy'nin köpeği en yakındakini devirdi ve Roddydiğerlerini beklemedi. Geriye ve gecenin içine doğru, kendiniizleyenlere izini kaybettirecek her hileyi kullanarak kaçtı.

Çabaları hemen başarıya ulaştı -orklar o akşam başkadövüş istemiyorlardı ve Roddy, arkasına bakmamakla akıllılıketmişti.

Önünde bir kıpndanma duydu ve yüzüne doğru gelmekteolan kılıcın topuzunun son anda farkına vardı. Çarpmanınağırlığıyla Roddy'nin kendi hızı, dağ adamının yere devrilip,kendinden geçmesine neden oldu.

"Şaşırmadım," dedi Kellindil kıvranan vücuda.

Aradan geçen sekiz gün Tephanis'in ayağındaki acıyıdindirmeye yetmemişti.

Page 295: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cin mümkün olduğunca geziniyor, ama ne zaman koşmayabaşlasa, mecburiyetle bir yana yatıyor ve sıklıkla bir çalılığaya da daha kötüsü, bir ağacın eğilmeyen gövdesineçarpıyordu, "Lütfenbanahırlamayıkesermisin,-aptalköpek!"diye bağırdı " Tephanis savaş gününden beri beraber olduğusarı renkli köpeğe. İkisi de birbiriyle rahat olamıyordu.Tephanis sıklıkla bu çirkin itin Caroak'la hiç benzerliğiolmamasından dolayı üzüntü duyuyordu. Ama Caroakölmüştü; anlık, kış kurdunun parçalanmış cesedini bulmuştu.Bir yol arkadaşı daha geride kalmıştı, cin bir kez dahayalnızdı. "Senhariçaptalköpek!" diye yakardı. Köpek dişlerinigösterip hırladı.

Tephanis gırtlağını kesmek, hayvanın yanını aşağıdanyukarı biçmek, her santimetresini parçalamak istiyordu.Fakat, güneşin gökyüzünde alçaktan ilerlediğini görmüştü vehayvanın yakında işe yarayacağını biliyordu.

"Gitmezamanımgeldi!" diye ağzından kelimeleri tükürdüanlık. Köpeğin harekete geçebileceğinden daha hızlı,Tephanis yanından fırladı, köpeğin boynuna bağlamış olduğuhalatı aldı ve yakındaki bir ağacın etrafına üç kere doladı.

Köpek arkasından gitti, ama Tephanis kolaylıkla aradakimesafeyi, tasma gerilene ve köpek geri yuvarlanana dek,korudu. "Yakındagelirimseniaptalşey!"

Tephanis, dağ patikalarında, bu gecenin onun son şansıolduğunu bilerek, hızla koştu. Maldoba’nın ışıkları ilerideparıldıyordu ama anlığa yol gösteren farklı bir ışıktı, bir kampateşiydi. Birkaç dakika sonra ufak kampın yanına gelmişti,elfin oralarda olmamasından memnundu.

Page 296: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy Mc Gristle'ı büyük bir ağacın dibinde, kollan arkayaçekilmiş ve bağlanmış halde buldu. Dağ adamı, köpeği gibi,sefil bir haldeydi ama Tephanis'in başka seçeneği yoktu.Ulgulu ve Kempfana ölmüştü, Caroak da öyle ve Graul,korudaki felaketin ardından, anlığın kafasına ödül koymuştu.

Geride bir tek -tam bir seçenek sayılmayan- Roddykalmıştı, ama Tephanis'in kendi başına hayatta kalmayaçabalamaya niyeti yoktu. Hızla, fakedilmeden ağacın arkasınakoştu ve dağ adamının kulağına fısıldadı. "Yarın-Maldobardaolacaksın."

Roddy bu beklenmeyen ciyaklama gibi sesle donmuştu.

"Yarın Maldobar'da olacaksın," dedi Tephanis, mümkünolduğunca yavaş, yeniden.

"Defol git," diye hrladı Roddy, cinin kendisini alayaaldığını düşünerek.

"Banakibardavranmalısın, ohevetöyle!" diye cevapladıTephanis hemen. "Elfsenihapseatmak istiyorbiliyorsun.Körkorucuyakarşıişlenensuçlardandolayı."

"Kapa çeneni," diye hırladı McGristle, istediğinden dahayüksek sesle.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye geldi Kellindil'in sesiyakınlardan.

"Bakiştegeneçuvalladınaptaladam!" diye fısıldadı Tephanis.

Page 297: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Sana gitmeni söyledim!" diye yanıtladı Roddy.

"Gidebilirim, vesonrasenneredeolacaksın? Hapistemi?"dedi Tephanis kızgınlıkla.

"Eğeryardımımıistiyorsansanayardımedebilirim."

Roddie anlamaya başlamıştı. "Ellerimi çöz," diye emretti.

"Çözüklerbile," diye yanıtladı Tephanis, ve Roddy cininsözlerinin doğru olduğunu farketti. Tam ayağa kalkıyordu kiKellindil kampa girdiğinde fikrini hemen değiştirdi.

"Sakindur," diye tembihledi Tephanis.

"Seniyakalayanındikkatinidağıtacağım."

Tephanis ağzından kelimeler dökülürken hareket ettiği içinRoddy yalnızca anlaşılmaz mırıltılar işitmişti. Fakat, ağırbiçimde silahlı elf yaklaşırken yapılabilecek bir şeyolmadığından, ellerini arkasında tuttu.

"Yoldaki son gecemiz," diye yorumda bulundu Kellindil,yemek için vurduğu tavşanı ateşin yanına bırakarak.Roddy'nin önüne doğru ilerledi ve çömeldi. "Maldobar'a gelirgelmez Leydi Falconhand'e haber yollayacağım," dedi."Montolio DeBrouchee'yi dostu sayar ve korulukta geçenolaylar onu ilgilendirecektir."

"Ne biliyorsun ki?" diye yapıştırdı lafı Roddy. "Korucubenim de arkadaşımdı!"

Page 298: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Eğer, ork kralı Graul'un dostuysan, korudaki korucunundostu değilsin," diye karşılık verdi Kellindil.

Roddy'nin buna hemen verebileceği bir yanıtı yoktu, amaTephanis bir tane yarattı. Elfin arkasından bir vızıldama sesigeldi ve bir elini kılıcına götüren Kellindil arkasına döndü.

"Sen nasıl bir yaratıksın?" diye sordu anlığa, gözlerişaşkınlıkla açılarak.

Kellindil, cevabı alamayacaktı, çünkü Roddy arkasındanhızla ayaklandı ve onu yere fırlattı. Kellindil tecrübeli birsavaşçıydı ama yakın dövüşte,

Roddy McGristle'ın adalelerine karşı koyamazdı.Roddy'nin iri ve kirli elleri elfin boynunun etrafında kapandı.

"Köpeğinbende," dedi Roddy bu pis iş tamamlandığında.

"Birağacabağladım."

"Kimsin sen?" diye sordu Roddy, özgürlüğünden veköpeğinin hayatta olduğunu öğrenmekten duyduğu mutluluğusaklamaya çalışarak. "Ve benden ne istiyorsun?"

"Benufakbiryaratığım, bunungerçekolduğunugörebilirsin,"diye açıkladı Tephanis.

"İriarkadaşlaredinmeyiseviyorum."

Roddy bir süre için bu teklifi düşündü.

Page 299: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bunu hakettin," dedi gülerek. Güvendiği baltasını,Kanatıcıyı, elfin eşyalarının arasında buldu ve iri bir görünümve ölümcül bir ifadeyle ayağa kalktı.

"O halde hadi, dağlara geri dönelim. İlgilenmem gerekenbir drow var."

Anlığın narin yüz hatlarını acı dolu bir ifade kapladı amaRoddy'nin görmesine izin vermeden bunu sakladı.Tephanis'in, kör korucusunun korusunun yakınlarına gitmeyeisteği yoktu. Ork kralının kafasına ödül koyduğu gerçeği birtarafa, Roddy yanında Kellindil olmadan görünürse diğerelflerin şüpheleneceğini biliyordu. Bundan daha önemlisiTephanis, kara elfle karşılaşacak olmayı düşündüğündebaşında ve ayağındaki acının daha dayanılmaz olduğunuhissediyordu.

"Hayır," dedi cin aniden, itaatsizliğe alışkın olmayanRoddy, na tehlikeli bir biçimde baktı.

"Gerekyok," diye yalan söyledi Tephanis. "Drowöldü,birWorgtarafindanöldürüldü."

Roddy ikna olmuş görünmüyordu.

"Senibirkezdrowaulaştırmıştım," diye hatırlattı Tephanis.

Gerçekte Roddy hayal kırıklığına uğramıştı, ama artıkanlığın sözünden şüphe duymuyordu. Roddy, Tephanisolmasa, drowu asla bulamayacağını biliyordu. Yüzlerce milötede, Morueme'nin Mağarası etrafında iz sürüyor veejderhaların yalanlarına altınlar sayıyor olurdu.

Page 300: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Peki ya kör korucu?" diye sordu Roddy.

"O-yaşıyoramabırakyaşasın," diye yanıtladı Tephanis."Onapek çokgüçlüdostukatıldı."

Roddy'nin gözlerini Kellindill'in üzerine getirdi. "Elfler,pek çok elf."

Roddy kabul edercesine başını salladı. Mooshie'ye karşıöfke duymuyordu ve Kellindil'in arkadaşlarıyla karşılaşmayaniyeti yoktu.

Kellindil'i ve beraberinde arkadaşlarıyla götüremeyecekleritüm eşyalarını gömdüler, Roddy'nin köpeğini buldular vebatıdaki geniş topraklara doğru yola çıktılar.

Mooshie'nin korusunda, yaz huzurlu ve iyimserMontolio'nun inandığından bile daha kolayca bir korucununyolunu benimseyen Drizzt'in sayesinde verimli geçti. Drizzt,bölgedeki her ağacın ve çalının, her hayvanın adını, dahaönemlisi Mielikki'nin verdiği ipuçlarını nasıl inceleyeceğiniöğrendi. Daha evvelden karşılaşmadığı bir hayvanarastladığında, onun hareketlerini izleyerek, onun niyetini,tavrını ve halini anlayabileceğini öğrendi.

"Git ve kürküne dokun," diye fısıldadı Montolio bir gün,gri ve rüzgarlı bir alacakaranlıkta. Yaşlı korucu, ağaçlarınçizgi oluşturduğu ve bir geyiğin kuyruğunun titrediği bir alanıişaret ediyordu. Bu az ışıkta dahi Drizzt, geyiği görmektegüçlük çekiyordu, ama tıpkı Montolio gibi, varlığınıhissediyordu.

Page 301: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bana izin verir mi?" diye fısıldadı Drizzt. Montoliogülümseyerek omzunu silkti.

Drizzt,çalılığın yanındaki gölgelerin kenarından sessizce vedikkatlice sıyrılarak ilerledi. Kuzeyde, aşağı doğru inen biryolu seçmişti, ama geyiğin kuzeyine geçmek için doğudandönmesi gerekiyordu. Geyiğe ulaşmasına yirmi metre kadarkaldığında hatasını anladı. Geyik aniden kafasını yukarıkaldırdı, kokladı ve beyaz kuyruğunu salladı.

Geyik otlamasına devam ederken, Drizzt yerindedonakalarak uzunca bir süre bekledi. Ürkek hayvan artıktetikteydi ve Drizzt ölçülü bir adım attığında, geyik yerindenfırladı.

Ama güneyden yol alan Montolio, hayvanın kıçına bir kerevuracak kadar yaklaşamadan değil.

Drizzt şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Rüzgar benimyanımdaydı!" diye korucuya karşı çıktı.

Montolio kafasını salladı. "Sadece, geyiğin kuzeyinegeldikten sonraki son yirmi metrede," diye açıkladı. "O anakadar doğu batıdan daha iyi bir yoldu."

"Ama batıdan geyiğin kuzeyine geçemezdin," dedi Drizzt."Gerek yoktu," diye yanıtladı Montolio. "Orada yüksekçe birtepe var," diye güneyi işaret etti. "Bu açıdan rüzgarıkesiyor...tamamen geri çeviriyor." "Bunu bilmiyordum."

"Bilmelisin," dedi Montolio rahatça. "Bu işin sırrı burada.Bir kuş gibi görmelisin ve yoluna karar vermeden önce tüm

Page 302: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

bölgeye bakmalısın."

"Uçmayı öğrenmedim," diye yanıtladı Drizzt alaysı birifadeyle.

"Ne de ben!" diye bağırdı korucu. "Tepene bak." Drizzt grigökyüzüne bakarken gözlerini kıstı. Rüzgarı yakalayacakşekilde genişçe açılmış kanatlarıyla rahatlıkla uçan bir şekilgördü.

"Bir şahin," dedi drow.

"Güneyden gelen rüzgarla uçuyordu," diye açıkladıMontolio. "ardından tepenin etrafından kırılan rüzgarla batıyayöneldi. Eğer uçuşunu gözlemlemiş olsaydın, arazidekideğişimi farkedebilirdin."

"Bu imkansız," dedi Drizzt çaresizce.

"Öyle mi?" diye sordu Montolio ve uzaklaşmaya başladı. -Gülüşünü gizlemek için.- Tabi ki drow haklıydı; araziyapısındaki değişimleri kimse bir şahinin uçuşlarını izleyereksöyleyemezdi. Bu yer değiştiren rüzgarın varlığını Montolio,Drizzt çalılığa doğru ilerlemeye başladığında, çağırmasıylagelen sinsi bir baykuş söylemişti, ama bunu Drizzt'in bilmesigerekmezdi. Bırak drow bunu biraz düşünsün, diye kararverdi yaşlı korucu. Tüm öğrendiklerini gözden geçirmek onuniçin iyi bir ders olacaktı.

"Bunu sana Hooter söyledi," dedi Drizzt yarım saat sonra,koruluğa geri dönerken. "Rüzgarı ve şahini sana Hootersöyledi."

Page 303: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Kendinden emin görünüyorsun."

"Öyleyim," dedi Drizzt, sarsılmaz bir ifadeyle. "Şahin sesçıkarmadı, -bunu bilecek kadar- farkındayım. Kuşugöremezdin ve her ne dersen de, rüzgarın kuşun kanatlarıarasından geçerken çıkardığı sesi duyamazdın!"

Montolio'nun kahkahası, drowun yüzünde onaylanma dolubir gülümseme meydana getirdi.

"Bugün gayet iyiydin," dedi yaşlı korucu. "Geyiğin yanınagidemedim," diye hatırlattı Drizzt. "Sınav bu değildi," diyeyanıtladı Montolio. "Benim söylediklerime karşı çıkacakkadar bilgine güvendin. Öğrendiğin derslerden eminsin.Şimdi biraz daha duy. Hadi sana ürkek bir geyiğin yanınayaklaşmanın bazı hilelerini anlatayım."

Koruya gidene kadar ve ardından gecenin ilerleyensaatlerinde konuştular. Drizzt, dünyanın akıl almaz gizemleriona anlatılırken istekle dinleyip kelimeleri yutuyordu.

Bir hafta kadar sonra, başka bir alanda, Drizzt bir elini birkumrunun kuyruğuna öbürünü ise diğerinin benekli kuyruktüylerine dokundurmuştu. Her iki hayvan da bu beklenmeyentemasla yerlerinden fırlamış ama Montolio doksan metrekadar uzaktan Drizzt'in gülümsemesini "görmüştü".

Yaz sona ermeye yüz tuttuğunda Drizzt'in dersleri henüzsona ermekten çok uzaktı fakat Montolio artık onu eğitmekiçin o kadar zaman harcamıyordu. Drizzt, dışarı çıkıpağaçların ve hayvanların sessiz işaretlerinden ve seslerdenkendi başına ders çıkaracak durumdaydı. Sonu gelmeyen

Page 304: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

öğrendiklerinin içine o kadar düşmüştü ki, Montolio'dakibelirgin değişimleri zorlukla farketmişti. Korucu artık kendinidaha yaşlı hissediyordu. Ayazlı sabahlarda sırtı güçlükledikleşiyor, sıklıkla elleri uyuşmuş oluyordu. Kendisineacımaktan uzak olan ve kendisini neyin beklediğini bilenMontolio, bunları olgunlukla karşılıyordu.

Uzun ve dolu dolu yaşamış, pek çok şey gerçekleştirmiş, vehayatı pek çok kişinin yaşayacağından daha verimli tecrübeetmişti.

"Planların nedir," dedi bir akşam Drizzt'in yapmış olduğubir sebze yahnisini yerlerken, beklenmeyen bir şekildeDrizzt'e.

Bu soru Drizzt'i sertçe yakalamıştı. Bu günün ötesinde birplanı yoktu, hem hayat,bu yerini bulamamış drow gezgini içinhiç olmadığı kadar bu denli kolay ve eğlenceli iken nedenolsundu? Drizzt, bu soruyu düşünmek istemiyordu, bu yüzdenkonuyu değiştirmek için Guenhwyvar'a bir bisküvit fırlattı.Panter Drizzt'in yatağında, battaniyelerin arasında gittikçedaha rahatına düşkün olmaya başlamıştı, öyle ki Drizzt,Guenhwyvar'ı bunun içinden kurtarmanın tek yolunun onuastral boyuta göndermek olduğundan endişeleniyordu.

Montolio kararlıydı. "Planların nedir, Drizzt Do'Urden?"diye sordu yaşlı korucu inatla. "Nerede ve nasılyaşayacaksın?"

"Beni dışarı mı atıyorsun?" diye sordu Drizzt.

"Tabi ki hayır."

Page 305: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"O halde seninle yaşayacağım," diye yanıtladı Drizztsakince. "Sonra demek istiyorum," dedi Montolio, gittikçebocalayarak. "Neden sonra?" diye sordu Drizzt, Mooshie'ninkendi bilmediği bir şey bildiğini düşünerek.

Montolio'nün kahkahası şüphelerini alaya aldı. "Ben yaşlıbir adamım," diye açıkladı korucu, "ve sen genç bir elfsin.Ben senden yaşlıyım, ama bir bebek olsaydım bile seningeride kalan yılların benimkini aşardı. Montolio DeBroucheeartık olmadığında Drizzt Do'Urden nereye gidecek?"

Drizzt yüzünü çevirdi. "Ben..." diye başladı çekingenlikle."Burada kalacağım."

"Hayır," diye yanıtladı Montolio ılımlı bir şekilde. "Önündeburası için çok fazla yıl var, umarım. Bu hayat sana göredeğil."

"Sana uymuş," diye cevapladı Drizzt, istediğinden dahaşiddetli bir şekilde.

"Beş yıl için," dedi Montolio sakince, alınmadan. "Birhayat süren heyecan ve maceranın ardından beş yıl."

"Hayatım o kadar sessiz değildi," diye hatırlattı Drizzt."Ama hâlâ bir çocuksun," dedi Montolio. "Beş yıl beşyüz yıldeğildir, ve senin önünde daha beşyüz yıl kadar var. Benolmadığımda ne yapacağını düşüneceğine söz ver. Oradaacıyla fakat aynı zamanda mutlulukla dolu koca bir dünyavar, dostum. İlki seni olgunlaştırır, ikincisi ise yolculuğunutahammül edilir kılar."

Page 306: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bana şimdi söz ver," dedi Montolio, "Mooshie artıkolmadığında, Drizzt gidip kendi yerini bulacak."

Drizzt karşı koymak, korucunun bu korunun Drizzt'in"yeri" olmadığından nasıl bu denli emin olduğunu sormakistiyordu. O sırada aklındaki hayali bir terazinin kantarı indi,kalktı ve gene indi. Maldobar ile ilgili hatıralarını tartıyordu;çiftçilerin ölümünü, ve ondan önceki yaşadığı tüm sınavlar ilekarşılaştığı, onu inatla izleyen tüm kötülükleri. Buna karşılık,Drizzt, tekrar dünyaya çıkmak için içten duyduğu isteğigözden geçirdi. Kaç tane Mooshie daha bulabilirdi? Kaç dostdaha? Ve bu koru kendine ve Guenhwyvar'a kaldığında nekadar boş olurdu?

Montolio, drowun aklındaki karmaşayı bildiğinden bunusessizlikle karşıladı. "Zamanı geldiğinde en azındansöylediklerimi düşüneceğine dair bana söz ver."

Drizzt'e güvenen Montolio'nün, dostunun onaylayan başhareketini görmesine ihtiyacı yoktu.

O sene, dolunayla saklanbaç oynayan parçalı bulutlardandökülen toz gibi kar erken geldi. Drizzt ve Guenhwyvardışarıda, mevsimsel değişimden ve sonu gelmeyen döngününkendini göstermesinden dolayı sevinçliydiler. Koruluğa geridönerken, yol boyunca çam ağaçlarının dallarındaki karlarısilkelerken, neşe içindeydi.

Kamp ateşi kısık yanıyordu; Hooter alçak dallardan birindehareketsizce duruyor, rüzgar bile neredeyse ses çıkarmıyordu.Bir açıklama için Drizzt, Guenhwyvar'a baktı, ama panterateşin yanında durgun ve sıkıntıyla oturmuştu.

Page 307: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Dehşet, korku kadar şaşkınlık da getiren, çok belirginipuçlarının birleşmesiyle ortaya çıkan garip bir duygudur.

"Mooshie?" diye çağırdı Drizzt, yumuşak bir sesle, yaşlıkorucunun kovuğuna yaklaşırken. Battaniyeyi yana itti, vekızıl ötesi tayfında görebilmek için bunu sönmekte olan kampateşinin pırıltılarını kesici bir perde olarak kullandı.

Yaşlı korucunun vücut ısısı yavaşça yok olurken, oradauzunca bir süre kaldı. Ama Mooshie üşüyorsa bile,gülümsemesi ısı yayıyordu.

İzleyen birkaç gün boyunca Drizzt, pek çok kereler gözyaşıdöktü, ama ne zaman o son gülümsemeyi, yaşlı adamı saranhuzuru hatırlasa, kendine gözyaşlarının Mooshie için değil,kendi yitirdiği için olduğunu hatırlatıyordu.

Drizzt, korucuyu koruluğun arkasında, taştan kaide diktiğibir mezara gömdü ve ardından kışı sessizce, günlük işleriniyaparak ve merakla geçirdi. Hooter gittikçe daha az gelmeyebaşlamıştı ve bir keresinde Hooter'ın Drizzt'e veda bakışıyladrow, baykuşun koruluğa bir daha gelmeyeceğini anladı.

Bahar geldiğinde Drizzt, Hooter'ın duygularını anlamayabaşlamıştı. On yıldan fazla bir süre boyunca, bir ev aramış veen sonunda Montolio ile bir tane bulmuştu. Ama korucunungidişiyle koru artık o kadar konuksever görünmüyordu.Burası Mooshie'nin yeriydi, Drixzt'in değil.

"Söz verdiğim gibi," diye mırıldandı bir sabah Drizzt.Montolıo, ondan, korucu gittikten sonra, yapacaklarınıdikkatle gözden geçirmesini istemişti, ve artık Drizzt sözünde

Page 308: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

duruyordu. Korulukta rahattı ve hâlâ burada kabul görüyordu,ama koru artık evi değildi. Evi dışarıdaydı, biliyordu,Montolio'nun "acı ve neşe ile dolu" olduğunu temin ettiğikoca dünyadaydı.

Drizzt yanına pek az şey almış -kullanışlı eşyalar vekorucunun ilgi çekici bazı kitapları- palalarını kuşanmış veuzun yayını omuzuna geçirmişti. Ardından son bir kez koruyudolaşıp, son kere halat köprülere, cephaneliğe, brendi fıçısınave içi boşaltılmış kütüğe, hücum eden devi durdurduğu büyükağaç köküne ve Mooshie'nin durduğu korunaklı yola baktı.Guenhwyvafı çağırdığında panter anlamıştı.

Acı ve sevinçle dolu koca dünyaya doğru dağ yolundanilerlerken arkalarına dönüp bakmadılar.

BÖLÜM 5

Mooshie'nin Korusundan ayrılırken beni önceden orayaulaştırmış olan yol ne kadar da farklı görünmüştü. Bir kezdaha, Guenhıuyvar'ın çağrıma yanıt verdiği anlar dışındayalnızdım. Fakat bu yolda, yalnızca fiziksel olarak yalnızdım.Zihnimde, değer verdiğim ilkelerimin vücuda geldiği ismi

Page 309: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

taşıyordum. Mooshie bana Mielliki'yi bir Tanrıça olaraktanıtmıştı; benim için ise O bir hayat tarzıydı.

O, yeryüzünde katettiğim yollarda hep yanımda yürüdü. O,Mooshie'nin Korusu'nun kuzeydoğusundaki; Adbar Kalesicüceleri tarafından takip edilip avlandığım sırada benigüvenliğe taşımış, çaresizliğimle savaşmıştı. Mielliki ve benimdeğerlerimin sonucu olan inançlarım bana kuzey topraklarıboyunca kasaba kasaba dolaşma cesareti vermişti.Karşılanmalarım hep aynı idi: yerini hemen kızgınlığabırakan şok ve korku. İçlerinden daha anlayışlı olanlar banabasitçe gitmemi söylüyorlardı, diğerleri ise çıkarttıklarısilahları ile beni kovalıyorlardı. İki defa dövüşmek zorundakaldım ama kimse ciddi bir şekilde yara almadan oralardankaçmayı başardım.

Basit yaralar ve çizikler, ufak bir bedeldi. Mooshie benden,kendisi gibi yaşamamamı rica etmişti, ve her zamanki gibiyaşlı korucunun algıları doğruluklarını kanıtlıyordu. Kuzeytopraklarındaki yolculuğum sırasında, eğer her daim yeşilkorulukta bir yalnız olarak kalsaydım hiçbir zamanöğrenemeyeceğim bir şeyi öğrendim, umudu. Ufuktagördüğüm her kasaba ile beklentilerim adımlarımıhızlandırıyordu. Kararlıydım, bir gün kabul görecek ve evimibulacaktım.

Bir anda olacağım hayal ederdim. Bir kapıya yaklaşır,normal bir selamlaşmanın ardından bir kara elf olarakkendimi gösterirdim. Bu fantazim bile gerçeklerden payınıalırdı, çünkü kapı yaklaştığımda açılmazdı. Bunun yerine,tıpkı svirfneblin şehri Blingdenstone'da tahammül etmekzorunda olduğum gibi bir muhafızla, deneme dönemi için

Page 310: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

girişime izin verilirdi. Üzerimdeki şüpheler aylar boyuncakalır ama sonunda gerçekler görülür ve kabullenir, kişininkarakteri, renginin ve ırkının kötü ününün üstüne çıkardı.

Bu fantaziyi seneler boyunca kafamda oynayıp durdum.Karşılaştığım reddedişler karşısında hayali kasabalanmdakikarşılanmalarımda rastladığım her kelime benim içm bir duahaline gelmişti. Bu yeterli olamazdı ama Guenhwyvar herzaman yanımdaydı ve şimdi bir de Mielliki vardı.

Drizzt Do'Urden

20

Westbridge'deki Hasat Hanı, iki büyük kuzey şehri olanWaterdeep ve Marobar arasında bulunan ve Uzun Yol adıylaanılan yolun yolcularının müdavimi oldukları bir buluşmayeriydi. Uygun fiyatlı konaklama imkanlarının yanı sıra, hanherhangi bir gece, yolcuların Luskan ve Sundabar gibi çeşitliyerlerden gelen maceracıların hikayelerini anlattıklarıDerry'nin Taverna ve Lokanta'sını da barındırıyordu.Şöminenin ateşi sıcak ve parlak, içkiler bol ve çeşitliydi, veDerry'nin yerinde örülen hikayeler tüm diyarlarda defalarcaanlatılacak türdendi.

Roddy koyun eti ve kuru ekmeğini yerken yüzündekiyaraları gizlemek için yol pelerininin kukuletasını iyiceindirmişti. Yaşlı sarı köpek onun yanında yerde duruyor, vearada sırada Roddy farkında olmadan ona bir parça etbırakıyordu.

Page 311: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Leş yiyici ödül avcısı başını nadiren tabağındankaldırıyordu fakat kanlanmış gözleri kukuletasınıngölgelerinde şüpheyle etrafta geziniyordu. Bu gece Derry'ninyerinde konaklayan alçaklardan bazılarını gerek ünündengerekse kişisel olarak tanıyordu ve eğer akıllılarsa onagüvenmeyecekleri gibi, kendisi de onlara güvenmiyordu.

Uzun boylu bir adam masanın yanından geçerkenRoddy'nin köpeğini tanıdı ve ödül avcısını selamlamayıdüşünerek durdu. Fakat ardından uzun boylu adam sessizceuzaklaştı, McGristle'ın çabalarına değmeyeceğini fark etmişti.Maldobar'ın yakınlarındaki dağlarda geçen yıllarda neolduğunu kimse bilmiyordu, ama Roddy o bölgeden hemfiziksel hem de ruhen derin yaralarla çıkmıştı. Her zaman aksibiri olan McGristle artık konuşmaktan çok hırlayarak dahafazla vakit geçiriyordu.

Roddy bir sure daha yemeğiyle oynadıktan sonra büyükkemiği köpeğine attı ve doğal bir hareketle yağlı ellerinipelerinine silip farkında olmadan kukuletasını geriye çekerekkorkutucu görülen yaralarını açığa çıkardı. Gözleri bunufarkeden birinin olup olmadığmı ararken kukuletasını hızlaindirdi. Roddy'nin yaraları söz konusu olduğunda tek biriğrenme ile karışık bakış pek çok kişinin hayatınamalolmuştu.

Ama bu kez kimse farkına varmamıştı. Barda meşgul birşekilde yemek yemeyen herkes, yüksek sesle tartışıyorlardı."Değildi!" diye hırladı adamlardan biri.

"Sana ne gördüğümü söyledim!" diye cevap verdi hızla birdiğeri. "Ve sana doğruyu söyledim!"

Page 312: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hay gözlerine!" diye cevapladı hemen ilki, ve bir diğeriaraya girdi "Bir tane görsen bile bilemezdin!" Adamlardanpek çoğu göğüs göğüse çarpışarak yaklaştı.

"Sessiz olun!" diye bir ses geldi. Bir adam kalabalığınarasından sıyrıldı ve Roddy'yi işaret etti, adamı tanıyamayanRoddy, içgüdüsel olarak elini, çok savaş geçirmiş baltasıKanatıcıya götürdü.

"McGristle'a sorun!" diye bağırdı adam. "Roddy McGristle.O kara elfler hakkında herkesten daha çok şey bilir."

Şekilsiz bir su kabarcığına benzeyen tüm grup Roddy'ninyanına yaklaşırken etrafını belki bir düzineden fazla dinleyicisarmıştı. Roddy elini Kanatıcıdan çekmişti, diğer eli masanınüzerindeydi.

"Sen McGristle'sm, öyle mi?" diye sordu adam Roddy'ye,saygı göstererek.

"Olabilirim," diye yanıtladı Roddy sakince, ilgidenhoşlanarak. Thistledown klanı öldürüldüğünden beri, nesöyleyeceğini ilgiyle dinleyecek bir grupla çevrilmemişti.

"Of," diye sıkıntılı bir ses duyuldu arkadan, "kara elflerhakkında ne bilebilir...?"

Roddy'nin sert bakışı ön sıradakilere geriye doğru bir adımattırmıştı, ve hareketlenmeyi farketti. Bu hissi seviyordu,önemli ve saygı duyulan biri olmayı.

Page 313: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Drow elfi köpeğimi öldürdü," dedi sertçe. Aşağı eğildi veyaşlı san köpeğinin başını çekiştirdi. "Ve bunun kafasınıdeldi. Lanet olası kara elf..." -dedi özellikle, kukuletasınıyüzünden indirirken- "bana bunu verdi."

Normalde Roddy korkunç görünümlü yaralarını saklardıama kalabalığın heyecan dolu nefesleri ve mırıldanmalarısefil ödül avcısını memnun etmişti. Yana dönerek, tamamengörmelerini sağlayarak, yapabildiği kadar tepkilerini içineçekti.

"Kara derili ve beyaz saçlı mı?" diye sordu kendi kara elfhikayesiyle tartışmayı başlatan kısa boylu ve şişman adam.

"Eğer bir kara elfse öyle olmalı," diye ofladı Roddy. Adametrafa zaferle bakıyordu.

"Onlara söylemeye çalıştığım da buydu," dedi Roddy'ye."Benim kirli bir elf, ya da bir ork gördüğümü iddia ettiler,ama ben bir drow olduğunu biliyordum!"

"Eğer bir drow gördüysen," dedi Roddy ciddi bir yüzle, herkelimeyi önemle tartarak, "bir drow gördüğünü bilirsin. Ve birdrow gördüğünü unutmazsın! Ve her kim kelimelerindenşüphe ediyorsa gitsin bir drow bulsun. Sana üzgün olduğunusöylemek için geri gelecektir!"

"Ben bir kara elf gördüm," diye açıkladı adam."Grunwald'ın kuzeyinde Lurkwood'da kamp kurmuştum.Sakin bir gece olduğunu düşündüm böylece soğuk rüzgarıyenmek için ateşi biraz daha canlandırdım. Az sonra, buyabancı geldi, ne bir uyarı ne de bir kelime!"

Page 314: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bir drow tarafından yaralanmış bu adamın hikayeyidoğrulamasıyla artık gruptaki kişiler, kelimelerin üzerindedaha ciddiyetle duruyorlardı.

"Tek kelime etmeden, ne de bir kuş sesi, hiçbir şey!" diyedevam etti koca göbekli adam. "Cüppesinin kukuletasınıindirmişti, şüpheli görünüyordu, bu yüzden 'Ne yapmayaçalışıyorsun?' diye sordum.

" 'Ben ve dostlarımın kamp yapabileceği bir yer,' diyeyanıtladı herhangi birinin yapacağı gibi sakince. Banamantıklı görünüyordu ama gene de aşağı inik kukuletadanhoşlanmamıştım. '"O halde kukuletanı indir,' dedim.

'Bir adamın yüzünü görmeden onunla hiçbir şeypaylaşmam.' " Dediklerimi bir dakika kadar düşündü veardından ellerini çok yavaş bir şekilde havaya kaldırdı, -Adam, etrafına herkesin izlediğinden emin olmak içinbakarak- hareketi dramatik bir biçimde taklit ediyordu.

"Daha fazlasını görmeme gerek yoktu!" diye bağırdı adamaniden, ve hikayeyi daha evvelden aynı şekilde dinleyenherkes bu sefer heyecanla yerlerinde zıpladılar. "Elleri kömürkadar kara ve bir elfinki kadar inceydi. O anda, nasılolduğunu bilmiyorum ama bunun bir drow olduğunubiliyordum. Bir drow, bunu söylüyorum, ve her kimsözümden şüphe ediyorsa gitsin bir drow bulsun kendisine!"

Şişman adam önceden kendinden şüphe edenlere yukarıdanbakmaya başladığında Roddy başıyla onayladı. "Bu sonzamanlarda, kara elfler hakkında çok fazla şey duydum gibi,"diye homurdandı ödül avcısı.

Page 315: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ben sadece bir tane duydum," diye araya girdi adam."Seninle konuşmadan ve savaşını anlatmadan önce demekistiyorum. Bu altı yıl içinde iki drow yapar."

"Dediğim gibi," diye karşılık verdi Roddy ciddi bir ifadeile, "son zamanlarda, kara elfler hakkında..." etrafındaki grupabartılı bir kahkahaya başladığında Roddy'nin cümlesi yarımkaldı. Ödül avcısına eski zamanları yaşıyormuş gibi gelmişti,etrafındaki herkesin, her kelimesini asabiyetle dinlediği ogünler gibi.

Tek gülmeyen kişi drowla karşılaşmasını tekraranlatmaktan sarsılmış olan şişman adamdı. "Gene de," dedigürültüyü bastıracak bir sesle, "o, kukuletanın altından banabakan mor gözleri düşünüyorum!"

Roddy'nin yüzündeki gülümseme göz açıp kapayana kadarsilinmişti. "Mor gözler mi?" dedi nefes almaya bile vakitbulamadan. Roddy kızıl ötesi tayfı kullanan pek çok yaratıklakarşılaşmıştı, Karanlıkaltı'nda bu ısı hisseden gözler çokyaygındı, ve biliyordu ki normalde, bu gözler kırmızı noktalargibi görünürdü. Roddy hâlâ, akçaağacın altında hapsolmuşhalde yatarken ona tepeden bakan mor gözleri hatırlıyordu. Ozaman, şimdi de bildiği gibi bu garip renkli yuvarlakların karaelfler arasında nadir olduğunu biliyordu.

Roddy'nin yakınındaki grup, Roddy'nin sorusunun adamınhikayesi üzerinde şüphe yarattığını düşünerek gülmeyibırakmıştı.

"Morlardı," diye ısrar etti şişman adam, fakat titreyensesinde hiç güvenli bir ifade yoktu. Hikaye anlatan kişiye

Page 316: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gülmekle gülmemek arasında kararsız kalan kişiler Roddy'ninkabulünü veya reddini bekliyorlardı.

"Drow ne tür silahlar kullanıyordu?" diye sordu Roddyayağının üzerinde doğrularak ciddiyetle.

Adam bir an için düşündü. "Eğimli kılıçlar," dedi bir anda.

"Palalar mı?"

"Palalar," diye kabullendi diğeri.

"Drow adını söyledi mi?" diye sordu Roddy, ve adamtereddüt ettiğinde, onu yakasından kaldırıp masaya çekti."Drow adını söyledi mi?" diye sordu ödül avcısı yeniden,nefesi adamın yüzünü yalıyordu.

"Hayır...eee...,ah,Driz..."

"Drizzit?"

Adam çaresizce omuz silkti ve Roddy onu tekrar ayaklarıüzerine bıraktı.

"Nerede?" diye kükredi ödül avcısı. "Ve ne zaman?"

"Lurkwood," dedi titremekte olan göbekli adam yeniden."Üç hafta önce. Sanırım, drow, Ağlayan Rahiplerle birlikteMaldobar'a gidiyor." Kalabalığın büyük kısmı bu fanatik dinigrubun bahsi geçtiğinde inlediler. Ağlayan Rahipler,dünyadaki acının bir sonu olduğuna inanan ya dainandıklarını iddia eden paçavralar içinde dolaşıp dilenen bir

Page 317: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gruptu. Rahipler, ne kadar acı çekerlerse, dünyada o kadar azçekilecek acı olduğunu söylüyorlardı. Neredeyse herkes bukardeşliği küçük görüyorlardı. Bazıları içtendi, ama bazıları,iyi bağışlayıcı için korkunç eziyetler çekeceklerine sözvererek hediyeler dileniyorlardı.

"Drowun yol arkadaşları bunlardı," diye devam etti göbekliadam. "Her zaman kış geldiğinde soğuk havayı yakalamakiçin Mirabar'a giderler."

"Uzun yol," diye yorumda bulundu biri.

Page 318: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Daha da uzun," dedi bir diğeri. "Ağlayan Rahipler herzaman tünel yolunu kullanırlar."

"Üçyüz mil." dedi ilk olarak Roddy'yi tanıyan adam, öfkeligörünen ödül avcısını yatıştırmak için. Ama Roddy onuduymamıştı bile. Köpeğini çekiştirerek, etrafında dönüpkapıları ardından sertçe kapatıp tüm grubu şaşkınlık içindekendi uğultularıyla bırakarak Derry'nin yerinden ayrıldı.

"Roddy'nin köpeğini ve kulağını alan Drizzit'ti," diyedevam etti adam, grubun ilgisi üzerine çekilmişti. Garipdrowun adı hakkında önceden bir bilgisi yoktu; sadeceRoddy'nin tepkisi üzerine varsayımda bulunmuştu. Şimdigrup, nefeslerini tümden Roddy McGristle ve mor gözlüdrowun hikayesini dinlemek için tutmuş ve etrafını sarmıştı.Derry'nin olması gereken her müşterisi gibi gerçeğin,hikayesini anlatmasına mani olmasına izin verecek değildi.Başparmaklarını pantolon askısına geçirerek, boşluklarıuygun şekilde doldurarak hikayesini anlatmaya başladı.

Derry'nin yerinin yakınındaki sokak yüzlerce derin iç çekişve heyecan dolu seslerle yankılanmaya başlamıştı, ama yolçizmeleri Uzun Yol'un çamurlarına saplanmış olan Roddy,bunların hiçbirini duymadı.

"Heyneyapıyorsun?" diye yorgun, şikayetçi bir ses geldiRoddy'nin çıkınının içinden. Tephanis dışarı sızdı."Nedenterkediyoruz?"

Roddy yana döndü ve kuvvetli bir yumruk salladı, amauykulu haldeyken bile, Tephanis tehlikeden kaçmakta

Page 319: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

zorlanmadı.

"Bana yalan söyledin, kobold kuzeni!" diye hırladı Roddy."Bana drowun ölü olduğunu söyledin. Ama değil! Mirabar'agiden yolda, ve ben onu yakalamak niyetindeyim!"

"Mirabar?" diye bağırdı Tephanis. "Çokuzak, çokuzak!"Anlık ve Roddy geçen bahar Mirabar'dan geçmişlerdi.Tephanis oranın, ciddi suratlı cüceler, keskin gözlü adamlarve hoşuna gideceğinden daha serin rüzgarlı sefil bir yerolduğunu düşünüyordu.

"Kışiçingüneyegitmeliyiz. Güneyesıcakolanyere!"

Roddy'nin ardından gelen sert bakışı cini susturdu. "Banayaptığını unutacağım," diye hırladı ve ardından açık biruyarıyı ekledi, "eğer drowu ele geçirirsek." ArdındanTephanis'e arkasını döndü, ve cin kesesinin içine döndü,kendini sefil hissediyor ve Roddy McGristle'ın tüm budertlere değip değmediğini düşünüyordu.

Roddy, atını hızlı gitmeye zorlamak için öne doğru eğilmişbir halde gece boyunca ilerledi, arka arkaya "Altı yıl!" diyehomurdanıyordu.

Drizzt, grubun bulmuş olduğu eski bir maden varilininiçinde yanan ateşe sokuldu. Bu drowun yeryüzündeki yedincikışı olacaktı fakat hâlâ soğukta kendini rahatsız hissediyordu.Kendisi onlarca yılını, halkı ise binlerce yılını mevsimsiz vesıcak Karanlıkaltı'nda geçirmişti. Kışın gelmesine daha aylarolmasına karşın, Dünyanın Bel Kemiği Dağları'ndan gelensoğuk rüzgar, kışın gelişini belirgin kılıyordu. Kıyafetlerinin,

Page 320: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

zincirden örülmüş zırhının ve silah kemerinin üzerine Drizztyalnızca ince ve yırtılmış bir battaniye geçirmişti.

Yol arkadaşlarının dilenerek aldıkları şarap şişesinden birsonra kimin içeceği ve en son içenin ne kadar aldığını tartışıphomurdandıklarım gördüğünde drow gülümsedi. Drizzt oanda varilin başında yalnızdı;

Ağlayan Rahipler, tam anlamıyla drowu aşağılamasalar da,pek sık yanına gitmiyorlardı. Drizzt bunu kabullenmişti vefanatiklerin dostluğunu estetik nedenlerle değil de pratiknedenlerle kabullendiklerini biliyordu. Aslında grubun birkısmı, bunun gerçek anlamda acı çekmek için bir fırsatolduğunu düşünerek, bu topraklarda bazı yaratıklarınsaldırılarından hoşlanıyorlardı, ama grubun daha pragmatikyaklaşan bir kısmı, yanlarında silahlı ve yetenekli bir drowunolmasından memnunlardı.

Memnun edici olmasa bile bu ilişki Drizzt'e kabul edilebilirgeliyordu. Bir sene kadar önce Mooshie'nin Korusu'nuumutlarla terketmişti ama umut kendi varlığının gerçekleri ilebulanmıştı. Zaman zaman, Drizzt bir kasabaya yaklaştığındayalnızca, küfürler, lanetler ve çekilmiş silahlardan oluşan birduvarla karşılaşıyordu. Her defasında, bu hiçe sayılmayaomuz silkiyordu, Drizzt. İçindeki korucu ruhuna bağlı olarak-çünkü artık Drizzt hem eğitim hem de yüreği açısından birkorucuydu- bu gibi olayları metanetle karşılıyordu.

Fakat en son reddedilişi, Drizzt'e bu kararının zayıfladığınıgöstermişti. Kılıç Sahili'nde, Luskan'dan geri çevrilmişti, amamuhafızlar tarafından değil, çünkü oraya yaklaşmamıştı bile.Kendini uzak tutan Drizzt'in kendi korkularıydı ve bu gerçek

Page 321: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

karşılaştığı tüm kılıçlardan daha fazla korkutmuştu onu.Şehrin dışında, Drizzt bu bir avuç Ağlayan Rahiplerlekarşılaşmış, ve bu yurtsuzlar, kendini, hem onu uzaktutabilecek bir yolları olmadığı hem de kendi sefillikleriiçinde artık ırksal farklılıklara önem vermedikleri içinçekingenlikle kabul etmişlerdi. Hatta gruptan iki kişikendilerini Drizzt'in önüne dahi atmış, ve "kara elfkorkularını" üzerlerine salarak kendilerine acı çektirmesi içinyalvarmışlardı.

İlkbahar ve yaz boyunca, rahipler kendi dilenme ve acıçekmeleri ile meşgulken Drizzt'in sessiz bir koruyucuolmasıyla, ilişkileri ilerledi. İlkeleri olan drow için tümbunlar, hem hoş değil hem de bazen aldatıcıydı, ama Drizzt'inbaşka seçeneği yoktu.

Drizzt, oynaşan alevlere bakarak kaderini gözdengeçirmeye başladı. Hâlâ çağrısına cevap veren Guenhwyvar'ıvardı ve palaları ve yayı pek çok kez işe yaramıştı. Her günkendi kendine, bu rahiplere yardım etmenin dışındaMielliki'ye ve de kendi kalbine iyi bir şekilde hizmet ettiğinisöylüyordu. Hâlâ rahiplere çok iyi gözle bakmıyor ve onlarıdost olarak görmüyordu. İçkili ve birbirlerinin üzerinekusmakta olan bu beş adama baktığında, Drizzt hiçbir zamanonları dost göremeyeceğinden şüphelendi.

"Vur bana! Kes beni!" diye bağırdı rahiplerden biri, vevarile doğru koşarak

Drizzt'e tosladı. Drizzt onu yakalayıp, düzeltti, ama sadecebir an için.

Page 322: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hadi o dwow köthülüğünü üjherime yahdır!" diyeağzından tükürürcesine fırlattı kelimeleri kirli ve traş olmamışrahip, ve ardından titremekte olan vücudu dik bir açıyla yereyuvarlandı.

Drizzt başını çevirdi, kafasını salladı ve farkında olmadangerçekte yalnız olmadığını kendine ispat etmek içinbilinçsizce bir elini oniks figüre götürdü. Ayakta, sonsuz veyalnız bir savaşın içindeydi ve mutlu olmaktan çok uzaktı.Belki bir yerdi bulduğu, ama ev değil,

"Tıpkı Montolio'suz koru gibi," dedi drow alayla. "Hiçbirzaman ev değil."

"Bir şey mi dedin?" diye sordu, sarhoş yol arkadaşınıtoparlamak için gelen rahip, Birader Mateus.

"Lütfen Birader Jankin'i affet, dostum. Korkarım çok fazlademlendi."

Drizzt'in çaresiz gülümsemesi alınmadığını gösteriyorduama ardından gelen kelimeleri, her ne kadar grubun endürüstü olmasa da, lideri ve en mantıklı üyesi olan BiraderMateus'u hazırlıksız yakaladı.

"Mirabar yolunu sizinle tamamlayacağım," diye açıkladıDrizzt, "ardından ayrılacağım."

"Ayrılmak mı?" diye sordu Birader Mateus, endişeyle.

"Burası benim yerim değil," diye açıkladı Drizzt.

Page 323: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"On-Kasaba sennin yerin!" diye yumurtladı Jankin.

"Eğer birisi sana karşı bir kabahat işlediyse..." dedi MateusDrizzt'e içkili adamın dediklerine aldırmadan.

"Kimse," dedi Drizzt tekrar gülümseyerek. "Bu hayattabenim için daha fazlası var, Birader Mateus. Yalvarırımkızmayın, ama ayrılıyorum. Bu kolayca vardığım bir karardeğildi."

Mateus bu sözleri tartmak için bir an durakladı. "Dilediğingibi," dedi, "ama en azından bize Mirabar'a giden tünelboyunca eşlik edebilir misin?"

"On-Kasaba!" diye ısrar etti Jankin. "Orası adjı çekmekiçjin mükkemmeldir!

Sen de seversin orayı, drow. Başjına buyrukların toprakları,başjına buyruk birinin yerim diyebilejeği bir yer!"

"Çoğunlukla, gölgeler arasında, silahsız rahiplere saldırmakiçin bekleyen ahlaksızlar var," diye araya girdi Mateus,Jankin'i sertçe sallayarak

Jankin'in kelimeleri üzerine yoğunlaşan Drizzt bir andurakladı fakat Jankin devrilmişti ve drow tekrar Mateus'abaktı. "Şehre gitmek için bu tünel yolunu seçmenizin nedenibu değil mi?" diye sordu Drizzt, rahibe. Tünel aslındaDünyanın Bel Kemiği'nden maden taşıyan arabalar içinayrılmıştı, fakat rahipler, uzun yolun başlangıcına varmak içinşehrin etrafını baştan aşağı dönmek zorunda olsalar bile, butür durumlarda dahi hep tünelden geçmişlerdi. "Kurban düşüp

Page 324: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

acı çekmek için değil mi?" diye devam etti Drizzt. "Eminindaha kışa aylar varken yol daha düzgün ve elverişlidir."Drizzt, Mirabar'a uzanana tünelden hoşlanmamıştı. Yoldakarşılaşabilecekleri herhangi bir gezgin, drowun kimliğinigizleyemeyeceği kadar yakın olacaktı. Daha önceki ikiyolculuğunda da böyle durumlarla karşılaşmıştı.

"Diğerleri, yolumuza millerce uzak olmasına rağmentünelden gitmemiz konusunda ısrar ediyor," diye yanıtladıMateus, sesinde sert bir ifade vardı. "Ama ben daha kişisel birbiçimde çile çekmeyi tercih ederim ve Mirabar'a giderkenbize eşlik etmenden mutluluk duyarım."

Drizzt, rahibinin dalaverelerine karşı haykırmak istedi.Mateus, tek bir öğünü kaçırmayı ağır bir çile olaraknitelendiriyordu ve bu maskeyi yalnızca, sadece bu kokuluinsanların kendilerinden uzak durması için, aptal insanların bupelerinli fanatiklere para vermesinden dolayı, takınıyordu.

Drizzt başıyla onayladı ve Mateus'un Jankin'iuzaklaştırmasını izledi. "Sonra gideceğim," diye fısıldadısessizce. İstediği kadar kendi kendine bu çaresiz grubayardım ederek Tanrıçasına ve kalbine hizmet ettiğinisöyleyebilirdi, ama davranışları sıklıkla kelimelerine tersdüşüyordu.

"Dwow! Dwow!" diye geveledi ağzında Jankin, Mateus,onu diğerlerinin yanına taşırken.

21

Hephaestus

Page 325: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tephanis, beş rahip ve Drizzt'ten oluşan altı kişilik grubuMirabar'ın batı girişinde tünele girerken izliyordu. Roddy,anlığı bölgede gözcülük yapması için göndermiş, eğer drowubulursa ona gerisin geri Roddy'ye dönmesini söylemişti."Kanatıcı, onunla ilgilenecek," diye hırladı Roddy, kudretlibaltasını avucuna yapıştırarak.

Tephanis o kadar emin değildi. Cin, Roddy McGristle'dandaha güçlü olan efendisi Ulgulu'nun drow tarafındanaltedilmesini izlemişti, ve bir başka güçlü sahibi Caroak,drowun kara panteri tarafından parçalanmıştı. Eğer Roddydileğine kavuşur da drowla savaş alanında karşılaşırsaTephanis yakın zamanda yeni bir efendi bulma arayışınagirmek zorunda kalabilirdi.

"Buseferdeğildrow," diye fısıldadı cin sessizce, aklında birfikir vardı.

"Buseferelimedüştün!"

Tephanis, Mirabar'a giden tüneli biliyordu. O ve Roddy,önceki kış, kar batı yolunu kapadığında burayıkullanmışlardı...ve şu anda avantajına kullanabileceği gibipek çok sırrını öğrenmişti.

Keskin kulaklı drowu uyarmak istemediğinden dolayı,grubun etrafından geniş bir daire çizerek ilerledi ve gene detünelin girişine diğer hepsinden evvel vardı. Birkaç dakikasonra, cin bir mil kadar içeride, büyük demirden bir kapınınmanivelasını kilitleyen ve cin için beceriksizce yapılmışgörünen, karmaşık bir kilidi kurcalayarak açıyordu.

Page 326: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tünelin içinde önden Birader Mateus ve yanında bir başkarahip ilerliyorlardı, geri kalan üçü ise Drizzt'in etrafındakalkan gibi görünen bir daire oluşturmuşlardı. Bunu, herhangibirinin yaklaşması halinde hemen görünmemek için Drizzttalep etmişti. Pelerinini iyice yukarı çekmiş ve omuzlarınıkamburlaştırmıştı. Grubun ortasında boyunu kısaltmıştı.

Başka hiçbir yolcuya rastlamadan, meşalelerleaydınlatılmış geçitlerden düzgün adımlarla ilerlediler. Birkesişime vardıklarında, Mateus, sağ taraftaki bir geçidingirişini açan havaya kalkmış demir kapıyı görerek, anidendurdu. İçeri doğru oniki adımlık bir mesafede demir bir kapıardına kadar açılmıştı ve onun gerisi meşalelerle aydınlatılmışana tünelin aksine zifiri karanlıktı.

"Ne ilginç," diye yorumda bulundu Mateus.

"Dikkatsizce," diye düzeltti bir diğeri. "Dua edelim ki,bizim kadar bu yolu bilmeyen diğer yolcular, buraya gelip deyanlış yola sapmasınlar!"

"Belki de kapıyı kapatmalıyız," diye teklif etti bir başkası.

"Hayır," diye karşı çıktı Mateus, hızla. "Aşağıda bu planıizlersek memnun olmayacak birileri, belki de tacirler olabilir."

"Hayır!" diye bağırdı Birader Jankin ve grubun önünedoğru koştu. "Bu bir işaret! Tanrıdan bir işaret! Kardeşlerim,Phaestus'a çağırılıyoruz, en üstün çile için!"

Jankin, tünelden aşağı koşturmak için döndü, ama Jankin'inbu oluşan çılgınlık patlamasından hiç de şaşırmayan Mateus

Page 327: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ve bir diğeri, hemen üzerine atlayarak onu yere yapıştırdılar.

"Phaestus!" diye bağırdı Jankin delice, uzun ve kirli siyahsaçları yüzüne yapışmıştı. "Geliyorum!"

"Nedir o?" diye sormak zorunda kalmıştı Drizzt, rahiplerinne hakkında konuştuğunu anlayamayarak, ama neyi imaettiklerini anladığın sanıyordu.

"Phaestus kim, ya da ne?"

"Hephaestus," diye düzeltti Birader Mateus. Drizzt, bu ismibiliyordu. Mooshie'nin Korusu'ndan aldığı kitaplardan biriejderha efsaneleri hakkındaydı, ve Mirabar'ın kuzeybatısındayaşayan saygı duyulan kırmızı ejderhaya da bir yer ayrılmıştı.

"Bu elbette ki ejderhanın gerçek ismi değil," diye devametti Mateus bir yandan Jankin ile mücadele ederkenhomurdanarak. "Ben onu tanımıyordum, tabi artık başkalarıda öyle." Bu sırada aniden Jankin etrafında döndü, diğerrahibi yana fırlattı ve hemen ardından Mateus'unsandaletlerinin üzerine bastı.

"Herkesin hatta cücelerin bile hatırlayabildikleri kadarıylaHephaestus Mirabar'ın batısındaki mağaralarda yaşamış yaşlıkırmızı bir ejderhadır," diye açıkladı Mateus'tan daha azmeşgul olan, Birader Herschel adındaki bir diğer rahip.

"Şehir ona tembel ve aptal olduğu için tahammül ediyor,fakat ben ona böyle demezdim. Tahmin ederim ki pek çokşehir, eğer onunla savaşmamak anlamına geliyorsa, birkırmızıya tahammül ederdi! Ama Hephaestus'un

Page 328: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yağmalamayla pek işi yoktur -deliğinden en son ne zamançıktığını kimse hatırlamaz- ve hatta maden eritmek içinkiralanabilir, ama fiyat epey yüksektir."

"Ama bazıları öder," diye ekledi Mateus, Jankin'i tekrarkontrolü altına almıştı, "özellikle de, güneye gönderilecek sonbir kervan oluşturulmak istendiğinde, mevsim sonunda. Başkahiçbir şey, bir kırmızı ejderhanın nefesi gibi metalleriayrıştıramaz!" Jankin, ona vurduğunda kahkahası hızlakesilmiş, yere kapaklanmıştı.

Sadece bir an sonra Jankin öne atılmıştı. Başka hiçkimsenin karşılık veremeyeceği bir hızla, Drizzt pelerininiatıp kaçan rahibin arkasından fırlayarak, onu ağır kapınıniçerisinde yakaladı. Bir adım ve çevirici bir hareket Jankin'isertçe sırtüstü yere uzatmış, ve deli gözlerle bakan rahibinnefesini kesmişti.

"Bu bölgeden bir an önce çıkalım," diye teklifte bulundudrow, sersemlemiş olan rahibe bakarak. "Jankin'insaçmalıklarından sıkılmaya başladım...ejderhaya doğrukoşmasına izin verebilirim!"

İki tanesi gelip, Jankin'i yukarı kaldırdılar, ardından tümgrup ayrılmak için döndü.

"İmdat!" diye bir ses duyuldu karanlık tünelin ilerisinden.

Drizzt palalarını eline aldı. Rahipler, karanlığa bakarkenetrafını sarmışlardı.

Page 329: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bir şey görüyor musun?" diye sordu Mateus, drowa,Drizzt'in gece görüşünün kendisinden daha keskin olduğunubilerek.

"Hayır, ama tünel biraz öteden dönüşe geçiyor," diyeyanıtladı Drizzt.

"İmdat!" çığlığı yeniden duyuldu. Grubun arkasında, anatünelin köşesinde bir yerde Tephanis, gülmesini bastırmayaçalışıyordu. Anlıklar, yetenekli vantriloglardı, ve Tephanis'ingrubu aldatmak için karşılaştığı en büyük zorluk,anlaşılabilecek kadar yavaş bağırmak zorunda olmasıydı.

Drizzt, içeri doğru bir adım atmış, rahipler, ve hatta Jankinbile bu rahatsızlık içeren çağrıyla birlikte kendilerine gelip,arkasından takip etmişlerdi. Drizzt, bir tuzak olasılığı aklınageldiğinde, geri çekilmelerini işaret etti.

Ama Tephanis çok hızlıydı. Kapı sert bir sesle kapanmıştıve drowun ardında iki adım kadar gerisinde, şaşırmış rahipleriatlatıp kapıyı kilitlemişti. Bir an sonra, ağır demir kapıkapandığında,

Drizzt ve de rahipler ikinci bir çarpma sesi duydular.

Birkaç dakika sonra Tephanis gün ışığına çıkmış, kendininzeki olduğunu düşünüyor ve Roddy'ye drowun grubununhiçbir yerde görünmediğini anlatırken şaşkın bir ifadetakınmayı hatırlatıyordu kendi kendine.

Drizzt, çığlıklarının tünelin diğer ucundakileri hareketegeçirebileceğini hatırlattığında, rahipler bağırmayı bıraktılar.

Page 330: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Eğer herhangi biri demir kapının civarına gelse bile, bukapının ötesinden sizi duyamaz," dedi drow, Mateus'unyakmış olduğu tek bir mumla ağır kapıyı incelerken. Demir,taş ve derinin birleşiminden oluşturulmuş ve de mükemmelbir şekilde yerine monte edilmiş kapı cüceler tarafındanyapılmıştı. Drizzt, kapıya, palasının kabzasıyla vurmayaçalıştı ama çıkardığı tok ses, çığlıklardan daha yüksek değildi.

"Kaybolduk," dedi Mateus, sızlanarak. "Dışarı çıkabilecekbir yol yok ve kumanyamız fazla yeterli sayılmaz."

"Başka bir işaret," dedi Jankin aniden, ama iki rahip,ejderhanın inine kaçmadan onu yere devirip, üzerineoturdular.

"Belki de Birader Jankin'in düşüncesinin haklı taraflarıvardır." Dedi Drizzt, uzun bir bekleyişin ardından.

Mateus, ona şüpheyle baktı. "Eğer, Birader JankinHephaestus'la karşılaşmaya gitse, kumanyamızın daha uzunsüre dayanacağını mı düşünüyorsun?" diye sordu.

Drizzt, kahkahasını tutamamıştı. "Hiçkimseyi kurbanetmek niyetinde değilim," dedi ve rahiplerin altındankurtulmaya çalışan Jankin'e baktı. "Her ne kadar istekli olsada! Ama görülüyor ki, yalnızca tek bir çıkış yolumuz var."

Mateus, Drizzt'in karanlık tünele yönelen bakışlarını takipetti. "Eğer kurban vermeyi düşünmüyorsan, yanlış yönebakıyorsun," dedi rahip oflayarak. "Eminim, ejderhanınyanından geçip gitmeyi düşünmüyorsundur!"

Page 331: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Göreceğiz," drowun verdiği tek cevaptı. İlk mumunaleviyle bir diğerini yaktı ve tünel boyunca kısa bir mesafeilerledi. Drizzt'in mantığı Hephaestus'la karşılaşmadüşüncesinin verdiği heyecana karşı geliyordu, ama buüstesinden gelmek durumunda olduğu bir karşı gelmeydi.Montolio'nun bir ejderhayla dövüştüğünü hatırlıyordu,gözlerini kırmızı bir ejderhaya kaybetmişti. Korucunun savaşhakkında hatırladıkları, yaralan sayılmazsa, o denli felaketdeğildi. Drizzt, kör korucunun sağ kalmak ve doya doyayaşamak arasındaki ayrımı hakkında anlattıklarını anlamayabaşlıyordu. Drizzt'in daha önünde uzanan beşyüz yıl ne kadardeğerli olabilirdi?

Rahiplerin adına, Drizzt birinin gelip demir kapıyı açmasınıumuyordu. Fakat, kesesinden ejderhalar hakkındaki kitabıalırken, drowun parmakları, vaadedilen heyecanlakarıncalanıyordu.

Drowun hassas gözleri pek az ışığa ihtiyaç duyuyordu,yazıyı çok sorun yaşamadan okuyabiliyordu. Şüphelendiğigibi, Mirabar'ın batısında yaşayan bu saygı duyulan kırmızıiçin bir giriş vardı. Kitap, Hephaestus'un gerçek adının buolmadığını, demircilerin unutulmuş Tanrılarından birininadına istinaden böyle çağırıldığını onaylıyordu.

Bölüm, fazla ayrıntılı sayılmazdı, çoğunlukla ejderhayınefesi için kiralayan tüccarların ve yanlış bir şey söylemiş,fiyat hakkında sorun çıkartmış -ya da ejderhanın aç veyahavasında olmamasın-; dan dolayı- geri dönmemiş tüccarlarınhikayeleri vardı. En önemlisi, bölüm, rahibin yaratığınaptallığı ve tembelliği ile ilgili söylediklerini hatırlıyordu.Notlara göre Hephaestus fazlasıyla gururluyduj genel dili

Page 332: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

konuşabiliyordu ve "ejderhalarda özellikle de korkutuckırmızı ejderhalarda sıklıkla rastlanan şüpheci yapıda çokbüyü eksikliklere sahipti."

"Birader Herschel kilidi açmaya çalışıyor," dedi Mateus,Drizzt'e yaklaşarak. "Parmakların çevik. Bir dener misin?"

"Ne Herschel ne de ben o kilidi açabiliriz," dedi Drizzt boşbir şekilde, kitaptan başını kaldırmadan.

"En azından Herschell deniyor," diye hırladı Mateus, "vevaktini mumları harcayıp, işe yaramaz kitaplar okumaylaharcamıyor!"

"Buradan sağ salim çıkmak isteyen kimse için değersizdeğil, dedi Drizzt, hâlâ kafasını kaldırmamıştı. Rahibinilgisini çekmişti, "Nedir o?" diye sordu Mateus,okuyamamasına rağmer Drizzt'in omzundan kitaba bakarak.

"Kendini beğenmişlik hakkında," diye yanıtladı Drizzt.

"Kendini beğenmişlik mi? Kendini beğenmişliğin bizimdurumu..."

"Ejderha kendini beğenmişliği," diye açıkladı Drizzt."Muhtemelen çok önemli bir nokta. Bütün ejderhalar bunafazlasıyla sahip kötü olanları iyilerden daha da fazlasına."

"Kılıç boyunda pençeleri ve kayaları eritecek nefesleri var,tabi ki öyle olacak!" diye homurdandı Mateus.

Page 333: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Belki de," diye tartışmayı bıraktı Drizzt, "ama kendinibeğenmişlik bir zayıflıktır -bundan şüphe duyma- ,bir ejderhaiçin bile. Pek çok kahraman, bu özelliği bir ejderhayı yoketmek için kullanmıştır."

"Şimdi de bu şeyi öldürmeyi mi düşünüyorsun?" dediMateus, aptalca bakarak.

"Gerekirse," dedi Drizzt, bir kez daha düşünmeden. Mateusellerini havaya attı ve diğerlerinin bakışına cevap verircesinekafasını sallayarak uzaklaştı.

Drizzt kendi kendine gülümsedi ve okumasına geri döndü.Planları artık kesin şeklini alıyordu. Tüm bölümü defalarcaokuyarak, kelimeleri aklına kazımıştı.

Üç mum sonra Drizzt hâlâ okuyordu, rahipler isesabırsızlanıp acıkmışlardı. Ayakta duran Mateus'u dürtmüşler,o da kemerini göbeğinin üzerine toplayarak Drizzt'e doğruyürüyordu.

"Hâlâ kendini beğenmişlik mi?" diye sordu alaysı birşekilde.

"O bölümü bitirdim," diye yanıtladı Drizzt. Kitabı havayakaldırarak, bataklıkta pek çok yıkılmış ağacın arasınakıvrılmış büyük siyah bir ejderhanın resmini gösterdi.

"Şimdi bize yardım edebilecek ejderha hakkındakileriöğreniyorum."

Page 334: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hephaestus kırmızı," diye kaşılık verdi Mateusküçümsercesine, "siyah değil."

"Bu başka bir ejderha," diye açıkladı Drizzt. "Chult'luMergandevinasander, muhtemelen Hephaestus'a konuşmakiçin gelen bir ziyaretçi."

Brother Mateus hiçbir şey anlamamıştı. "Kırmızılar vesiyahlar pek iyi anlaşamaz," dedi, sesindeki şüphesi belirginbir şekilde. "Her aptal bunu bilir."

"Aptalları nadiren dinlerim," diye yanıtladı Drizzt, ve rahipbir kez daha kafasını sallayarak arkasını dönüp uzaklaştı.

"Bilmediğin ama Hephaestus'un büyük ihtimalle bileceğibir şey daha var," dedi Drizzt kimsenin duyamayacağı kısıkbir sesle, "Mergandevinasander'ın mor gözleri var." Yapmayayelteneceği şey hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunainanarak, Drizzt kitabı kapattı. Eğer daha evvelden saygıduyulması gereken bir kırmızının korkutucu ihtişamı ilekarşılaşmış olsa, o anda gülümsüyor olmazdı. Ama hemcehaleti hem de Montolio'nun hatıraları bu kaybedecek fazlaşeyi olmayan drowu cesaretle besliyordu, ve Drizzt'intanımadığı bir tehlike yüzünden açlığa yenilmeye niyetiyoktu.

Ama henüz ileri gitmeyecekti.

En iyi ejderha sesi taklidini yapana kadar.

Drizzt'in maceraları boyunca karşılaştığı tüm muhteşemşeyler arasında ne Menzoberranzan'ın büyük evleri, ne illithid

Page 335: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

mağaraları, ne de asid gölü bu hayranlık uyandıran ejderhayuvasına yaklaşabilirdi. Tepeleme dizilmiş altın ve demücevherler, kocaman odayı, denizin ortasında su yüzüneçıkan dev bir geminin oluşturduğu dalgalar gibi kaplıyordu.İhtişamla parıldayan silahlar ve zırhlar her yere yerleştirilmiş,ve elde yapılmış eşyaların bolluğu -şamdanlar, kadehler ve butür şeyler- yüzlerce zengin kralın hazine odasınıdoldurabilirdi.

Drizzt, gözlerini bu ihtişamdan ayırdığında kendine nefesalmayı hatırlatmak zorunda kalmıştı. Onu bu hale getiren buzenginlik değildi -maddesel şeyler onun için pek önemtaşımıyordu- bunun yerine yüzlerce farklı yönden kendisinisaran bu denli eşyanın işaret ettiği maceralardı. Ejderha ininebir bakması Ağlayan Rahiplerle yolda yaşam mücadelesivermesini ve ev olarak nitelendirebileceği sessiz, huzurlu biryer bulma arzusunu küçük bir şeymiş gibi gösteriyordu.Montolio'nun ejderha hikayesini ve kör korucunun diğerhikayelerini bir kez daha aklında canlandırdı.

Drizzt bir ev ve de kabul görmeyi istiyordu, ama sonraganimetlere bakarken farketti ki aynı zamanda ozanlartarafından yazılmış kitaplarda adının geçmesini de istiyordu.Tehlikeli ve heyecan verici yollardan geçmeyi ve hatta kendihikayelerini yazmayı ümit ediyordu.

Yalnızca odanın kendisi bile, kör noktalardaki köşelerdengeri uzanan alabildiğine geniş ve gayri muntazam bir odaydı.Tamamı dumanlı, kırmızıya çalan bir altın rengiyleaydınlanmıştı. Sıcaktı, Drizzt ve diğerlerinin zaman harcayıpısının kaynağının ne olduğunu düşündürecek kadar rahatsızedici bir biçimde.

Page 336: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, Ağlayan Rahiplere döndü ve göz kırptı, ardındansolundaki tek çıkışa işaret etti. "İşareti biliyorsunuz," diyesessizce ağzını oynattı.

Mateus, isteksiz biçimde başıyla onayladı, hâlâ drowagüvenmenin akıllıca olup olmadığını düşünüyordu. Geçenbirkaç ayda Drizzt, pragmatik rahip için değerli bir müttefikolmuştu, ama bu bir ejderhaydı.

Drizzt, bu kez hazinenin ötesine bakarak odayı gözdengeçirdi. İki altın öbeğinin arasında hedefini bulmuştu, buetraftaki mücevher ve değerli taşlardan daha az ihtişamuyandırıcı değildi. Bu tepelerin oluşturduğu vadinin içinde,büyük, kırmızı ve ışık tonları gibi bazen altın renginde öne vearkaya düzenli olarak hareket eden ve her hareketiyleetrafındaki tepeyi biraz daha yükselten, pullarla örülmüş birkuyruk duruyordu.

Drizzt, daha önceden ejderha resimleri görmüştü; hattaAkademideki büyücü efendilerinden biri, öğrencilerinincelemesi için pek çok farklı ejderha tipinin illüzyonunu dayaratmıştı. Oysa hiçbir şey, drowu, gerçek bir ejderha ilekarşılaştığı bu an için hazırlayamazdı. Tüm diyarlarda bundandaha etkileyici başka bir şey olamazdı, ve tüm ejderha türleriiçinde, büyük kırmızılar belki de bunu en etkili olarakgösterenlerdi.

En sonunda Drizzt, gözlerini kuyruktan ayırmayıbaşardığında, odanın içine gireceği yolu kestirmeye başladı.Duvarın yanında bir tünel yukarıdan çıkış sağlıyordu ama düzbir yol yere iniyordu. Drizzt, uzun süre bunu inceleyerek, heradımı ezberledi. Ardından iki eliyle avuçladığı toprağı

Page 337: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ceplerine doldurdu, ok haznesinden bir ok çıkarıp etrafınıkaranlık büyüsüyle kapladı. Dikkatli ve sessizce, pullukuyruğun salınımlarını kılavuz gibi kullanan Drizzt köradımlarla aşağı ilerledi. İlk mücevher öbeğine ulaştığındaneredeyse tökezleyecekti ve bu sırada kuyruğun anidendurduğunu farketti.

"Macera," diye hatırlattı kendine Drizzt, sessizce veçevresine ait zihninde tuttuğu görüntülerle, yoluna devam etti.Ejderhanın, karanlık küresinin içini görerek önünde geriçekildiğini canlandırdı aklında. Durduğu yerde kendisinikaplayacak bir alev topu beklentisiyle içgüdüsel bir biçimdeürperdi. Ama kendini zorladı, ve en sonunda bir altın öbeğineulaştığında, uyumakta olan ejderhanın rahat vegökgürültüsünü andıran nefes alışlarını duymaktan memnunoldu.

Drizzt ikinci kümeye yavaşça, aklında bir yükselmebüyüsünü canlandırarak başladı. Büyünün çok iyi işlemesinibeklemiyordu; artık her deneyişinde kendisini daha çabuk birbiçimde yarı yolda bırakıyordu. Alacağı her yardım,sağlamaya çalıştığı gizliliğe bir avantaj sağlayacaktı.

Yükseltinin yarısına geldiğinde, Drizzt, her adımındasikkeleri ve mücevherleri etrafa dağıtarak koşuya başladı.Ejderhanın uyanışını duydu, fakat ilerlerken bir yandan yayınıçıkartarak koşusuna devam etti.

Bayıra ulaştığında, öne atlayıp yükselme büyüsünüharekete geçirdi, büyü bozulmadan bir saniye kadar havadaasılı kalmıştı. Ardından Drizzt düşerken, yayını boşaltarak,karanlık küresini oda boyunca fırlatmıştı.

Page 338: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Böylesine büyük bir cüsseye sahip bir yaratığın bu denliçevik olabileceğini hiç düşünmezdi, fakat kadehlerin vemücevherle süslenmiş ufak süs eşyalarının üzerinedüştüğünde, kendini çok kızgın bir yaratığın yüzüne bakarbuldu.

O gözler! Lanetlenmenin iki ışınımı gibi, bakışları Drizzt'eyönelmiş, içine işleyerek yüzüstü yatmasını ve merhametdilemesini, Hephaestus'a, bu Tanrısal varlığa tüm hilelerini,günahlarını açıklamasını bekliyordu. Ejderhanın devasa,sürüngenimsi boynu hafifçe yana eğimlenmiş, fakat bakışlarıdrowun üzerinden asla ayırmayarak, Ayı Bluster'ın sarılışlarıgibi, kendisini sıkıca tutuyordu.

Drizzt'in düşünceleri içinde kısık fakat kesin bir sesduyuldu, kör bir korucunun ördüğü savaş ve kahramanlıkhikayelerinin sesi. Başlangıçta Drizzt, zorlukla duyuyordu,ama bu ısrarcı bir sesti ve kendine has bir yöntemle Drizzt'e,gerideki beş adamın ona güvendiğini hatırlatıyordu. Eğerbaşarısız olursa, rahipler ölecekti.

Planın bu kısmı Drizzt için hiç de zor değildi, çünkükelimelerine inanıyordu. "Hephaestus!" diye bağırdı geneldilde. "En sonunda, bu gerçek olabilir mi? Oh, ne kadarmuhteşem! Şimdiye kadar duyulmuş hikayelerdekinden dahaihtişamlı!"

Ejderhanın kafası Drizzt'den oniki ayak boyu kadaruzaklaştı, ve o herşeyi bilen gözlerine şaşkın bir ifade yerleşti."Beni tanıyor musun?" dedi Hephaestus gürleyerek,ejderhanın sıcak nefesi, Drizzt'in sırtındaki beyaz saçlarınıuçurmuştu.

Page 339: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Herkes sizi tanır, kudretli Hephaestus!" diye bağırdıDrizzt, dizlerin üzerine kalkmış fakat ayağa kalkmaya cesaretedememişti. "Aradığım sizdiniz, ve şimdi sizi buldum vehayal kırıklığına uğramadım!"

Ejderhanın korkunç gözleri daraldı. "Bir kara elf nedenHephaestus'u, Cockleby'nin Yokedicisini, Onbin KoyunYutanı, Aptal Gümüş Angalandert ezeni arar... O ki..."Drizzt'in bir yandan kötü nefesi olgunlukla karşılayıp biryandan da onun korkunç başarılarından büyülenmiş taklidiyaparak dinlediği bu konuşma pek çok dakikalar boyuncadevam etti. Hephaestus bitirdiğinde, Drizzt, ilk sorunun neolduğunu hatırlamak için durup düşünmek zorunda kalmıştı.

Gerçek şaşkınlığı o anda sadece aldatmacasına yaramıştı."Kara elf?" diye sordu sanki anlamamış gibi. Ejderhaya baktıve de daha şaşkın bir halde kelimeleri tekrarladı. "Kara elf?"

Ejderha etrafına bakındı, bakışları hazine kümeleriüzerinde adeta bir çift ışık huzmesi gibi dolandı, ardındanodanın yarı mesafesindeki Drizzt'in karanlık küresinebakışları takıldı. "Seni kastediyorum!" diye kükrediHephaestus aniden, ve bu bağırtının gücü Drizzt'i arkayadevirdi. "Kara elf!"

"Drow?" dedi Drizzt, hızla kendine gelip, ayağa kalkmayacesaret ederek.

"Hayır, hayır ben değilim." Kendine öylesine bir baktı veani bir anlayışla başı ile onayladı.

Page 340: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Evet, tabi ki," dedi. "Takındığım bu kabuğu öyle sıkunutuyorum ki!"

Hephaestus, uzun, alçak seste fakat gittikçe sabırsızlananbir hırıltı başlattı ve Drizzt hızlı hareket etmesi gerektiğinifarketti.

"Bir drow değil," dedi. "Ama, eğer Hephaestus banayardım etmezse yakında olabilirim!" Drizzt, ejderhanınmerakını çekmiş olmayı diliyordu. "Eminim ki beniduymuşsunuzdur, kudretli Hephaestus. Ben Chult'luMergandevinasander'im, hiç de ufak bir ünü olmayan birsiyahım, ya da tekrar olmayı umduğum gibi, öyleydim."

"Mergandevin...?" diye başladı Hephaestus, ama ejderhakelimeyi orada bıraktı. Hephaestus tabi ki bu siyah hakkındabahsedilenleri duymuştu; ejderhalar, dünyadaki tüm diğerejderhaların adlarını bilirlerdi. Hephaestus, tıpkı Drizzt'inumduğu gibi, Mergandevinasander'in mor gözleri olduğunuda biliyordu.

Açıklamasında yardımcı olması için, Drizzt, bir büyücütarafından kancalı dehşete çevrilen talihsiz pech Clacker ileolan tecrübelerini bir kez daha hatırladı. "Beni bir büyücü altetti," dye başladı kederle. "Bir grup maceracı inime girdiler.Hırsızlar! Fakat bir tanesini, bir şövalyeyi alt ettim!"

Hephaestus, bu küçük ayrıntıdan hoşlanmış görünüyordu,ve o anda bunu eklemeyi düşünen Drizzt, sessizce kendinikutladı. "O gümüşümsü zırhı, nefesimdeki asitle nasıl daeriyip gitti!"

Page 341: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"O şekilde harcamış olmak çok kötü," diye araya girdiHephaestus.

"Şövalyelerden öyle iyi yemek olur ki!"

Drizzt, bu düşünce karşısındaki rahatsızlığını gizlemek içingülümsedi. Bir kara elfin tadı nasıldı? Ejderhanın ağzı budenli yakınken bunu merak etmemek imkansızdı.

"Hepsini öldürecektim...ve iyi bir hazine elde edecektimama o lanet olası büyücü yok mu! Bana bu kötülüğü yapanoydu!"

Drizzt sitemkar bir şekilde kendi biçimine baktı.

"Değişim mi?" diye sordu Hephaestus, ve Drizzt sesindebir anlayışın izlerini farketti.

Drizzt ağır ağır başını salladı. "Kötülük dolu bir büyü.Şeklimi, kanatlarımı ve nefesimi benden çaldı. Ama zihnimdeben, Mergadevinasander olarak kaldım, buna karşın..."Hephaestus, bu aralıkta gözlerini açmış, ve Drizzt'in acı doluve şaşkın bakışı geri çekilmesine neden olmuştu.

"Birdenbire örümceklere yakınlık duymaya başladığımıfarkettim," diye mırıldandı Drizzt. "Onları sevip, öpmek..."Demek ki iğrenmiş bir kırmızı ejderha buna benzer diyedüşündü Drizzt, yaratığa tekrar baktığında. Ejderhanınsırtından aşağı istençdışı bir ürperti geçerken sikkeler ve süseşyaları tüm odaya dağılmıştı.

Page 342: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Aşağıdaki tünelde bulunan rahipler karşılaşmayı göremiyorfakat konuşmayı duyabiliyor ve drowun aklından geçenlerianlayabiliyorlardı. Herkesin hatırlayabildiği kadarıyla BiraderJankin'in ilk kez olarak nutku tutulmuştu, ama Mateus,herkesin duygularını ifade eden birkaç kelimefısıldayabilmişti.

"Bayağı bir cesareti var, bunun!" diye kıkırdadı rahip, veardından çok yüksek bir sesle konuşmuş olabileceğinidüşünerek, eli ile kendi ağzına vurdu.

"Neden bana geldin?" diye kükredi Hephaestus, hiddetle.Drizzt, bu güç karşısında arkaya sendelemiş ama bu kezdengesiniî korumayı başarmıştı.

"Yalvarırım, kudretli Hephaestus!" diye yalvardı Drizzt.

"Başka seçeneğim yok. Menzoberranzan'a, drowlarınşehrine gittim, ama bana büyücünün büyüsünün çok kuvvetliolduğunu söylediler ve onu yok etmek için hiçbir şeyyapamadılar. Böylelikle size geldim, haşmetli ve kudretliHephaestus, değişimle ilgili büyüleriyle ün yapmış olan size.Belki de benim türümden..."

"Bir siyah mı?" diye sordu gürleyen ses, ve bu kez Drizztyere düştü. "Senin kendi türün mü?"

"Hayır, hayır, bir ejderha," dedi Drizzt hızla, etmiş olduğuhakareti geri alarak, ve yakında kaçması gerekebileceğinidüşünerek ayağa fırlayarak. Hephaestus'un devam edenhırıltısı Drizzt'e, onun ilgisinin yönünü değiştirecek bir şeyeihtiyacı olduğunu söylüyordu, ve bunu ejderhanın ardında,

Page 343: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kare şeklinde oyulmuş duvardaki derin yanık izlerinde buldu.Drizzt, buranın maden eritme karşısında büyük ödemeleraldığı yer olduğunu anladı. Kaç tane talihsiz tüccarın ya damaceracının sonlarına bu patlamış duvarlar arasında ulaşmışolabileceğini düşündüğünde kendini ürpermektenalıkoyamadı.

"Böylesine bir yıkıma ne neden oldu?" diye bağırdı Drizzt,heyecanla. Bir ihanetten şüphelenen Hephaestus, arkasınadönmeye cesaret edemedi. Fakat, bir süre sonra, ejderha, karaelfin farkına vardığı şeyi anladı ve hırıltısı kesildi.

"Hangi Tanrı senin için indi, yüce Hephaestus ve seniböylesine büyük bir güçle kutsadı? Diyarlarda başka hiçbiryerde bir taş böylesine sökülmemiştir! Dünyanınyaratılışındaki alevlerden başka..."

"Yeter!" diye gürledi Hephaestus. "Senin gibi, bilgili biri,bir kırmızının nefesini tanımıyor mu?"

"Elbette ki ateş, bir kırmızının yöntemidir," diye yanıtladıDrizzt, gözlerini duvardan bir an bile ayırmadan, "ama alevlerne kadar yoğun olabilir ki? Tabi ki böylesine bir yıkıma yolaçacak kadar değil!"

"Görmek ister miydin?" diye yanıtladı ejderha, içtenpazarlıklı alaysı bir tıslamayla.

"Evet!" diye bağırdı Drizzt, ardından fetüs şeklinde yerekıvrılarak "Hayır!" dedi. Hassas bir çizgide ilerlediğinibiliyordu, ama bunun gerekli bir kumar olduğunun da

Page 344: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

farkındaydı. "Gerçekte böylesine bir patlamaya şahit olmakisterim, ama ısısını hissetmekten korkuyorum."

"Seyret öyleyse, Chult'lu Megandevinasander!" diyekükredi Hephaestus. "Senden üstün olanı seyret!" Ejderhanınderin nefes çekişi, Drizzt'i iki adım öne taşımış, beyazsaçlarınn gözlerine doluşmasına neden olmuş ve neredeyseyol pelerinini sırtından sökmuştu. Arkasındaki kümedesikkeler gürültüyle öne yığılıyorlardı. Az sonra ejderhanınsürüngenimsi boynu uzun ve geniş bir yarım daire oluşturarakeğildi, büyük kırmızının kafası oyuk duvarla aynı hizayagelmişti.

Bunu takip eden patlama odanın içindeki havayı çalmıştı;hem ısıdan hem de aydınlıktan Drizzt'in ciğerleri yanıyor,gözleri acıyordu. Buna karşın ejderha ateşi oyuğu, yıldırımgibi bir parıltıyla yokederken, o izlemeye devam etti. Drizzt,Hephaestus'un ateş nefesini üflerken gözlerini sıkı sıkıkapadığına da dikkat etti.

Alevler sona erdiğinde, Hephaestus zaferle geri savruldu.Hâlâ oyuğa, duvarlardan ve de tavandan akan erimiş kayayabakan Drizzt'in hayret etmiş taklidine ihtiyacı yoktu.

"Tanrılar adına!" diye fısıldadı sertçe. Kendini beğenmişbir ifade takınan ejderhaya bakmayı başarmıştı. "Tanrılaradına," dedi yeniden. "Kendini üstün gören Chult'luMergandevinasander, mütevazı kaldı."

"Öyle de olmalı!" dedi Hephaestus, patlamayı andıran birsesle. "Hiçbir siyah, bir kırmızıya denk değildir! Bunu öğren

Page 345: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Mergandevinasander. Bu, kapına bir kırmızı dayandığındahayatını kurtarabilecek bir bilgidir!"

"Tamamıyla," diye kabullendi Drizzt anında. "Amakorkarım benim bir kapım olmayacak." Tekrar kendi şeklinebaktı ve mutsuzlukla iç çekti. "Kara elflerin şehrindeki birkapının ötesi!"

"Bu senin kaderin, benim değil," dedi Hephaestus. "Amasana merhamet göstereceğim. Beni uykumda rahatsız etmenerağmen, buradan sağ ayrılmana izin vereceğim!"

Drizzt, bunun önemli bir an olduğunu biliyordu. O andaHephaestus'un teklifini kabul edebilirdi, buranın dışındaolmaktan başka bir şey istemiyordu. Ama ilkeleri veMooshie'nin hatırası buna izin vermeyecekti. Ya tüneldeki yolarkadaşları? diye hatırlattı kendine. Ve ya ozanlarınkitaplarındaki maceralar ne olacak?

"O halde beni yok et," dedi ejderhaya, fakat söylediğikelimeler ağzından çıkarken inanamıyordu. "Ben ki ejderhatürünün ihtişamını tanımıştım, bir kara elfin hayatı ile mutluolamam."

Hephaestus'un büyük çenesi biraz daha öne yaklaştı.

"Tüm ejderha türü için ne acı!" dedi kederle Drizzt."İnsanların sayıları böcek gibi artarken, bizim sayımız hepazalıyor. Ne acı, ejderhaların hazineleri, büyücüler veşövalyeler tarafından çalınıyor!" Son kelimeleri tükürürcesinesöylemesi Hephaestus'u duraklattı.

Page 346: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ve ne acıdır ki, Mergandevinasander'in," diye devam ettiDrizzt dramatik bir şekilde, "gücü, ejderha türünün enkudretlisi Hephaestus'unkini gölgede bırakan bir insanbüyücü tarafından alaşağı edildi!"

"Gölgede bırakmak!" diye bağırdı Hephaestus, ve okükremenin etkisi ile tüm oda sarsıldı.

"Neye inanmalıyım?" diye bağırdı Drizzt cevap olarak, sesdüzeyi ejderhanmki ile karşılaştırıldığında acınası birseviyede idi.

"Hephaestus, yok olmakta olan bir türdeşine yardım etmezmiydi? Hayır, buna inanamam, dünya buna inanmayacak!"

Drizzt, vaaz verircesine parmağını tavana doğruyükseltmişti. Hata yapmanın bedelinin ne olduğununhatırlatılmasına ihtiyacı yoktu.

"Bu geniş diyarlarda hep bir ağızdan diyecekler ki,Hephaestus büyücünün büyüsünü kaldırmaya cesaretedemedi, büyük kırmızının, aynı büyücü tarafından yönetilengrubunu ejderha ganimetleri için kuzeye getireceğikorkusuyla böylesine güçlü bir büyü karşısında zayıflığınıgöstermekten korktu diyecekler!"

"Ah!" diye bağırdı Drizzt, gözlerini iyice açarak. "AmaHephaestus'un bu teslimiyeti büyücü ve ahlaksız hırsızarkadaşlarına zaten böyle bir yağmalamanın umutlarınıvermeyecek mi? Ve hangi ejderha, zengin Mirabar'ınkırmızısı, Hephaestus'tan daha çok çalınabilecek bir hazineyesahip?"

Page 347: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Ejderha ne yapacağını bilemiyordu. Hephaestus, iyi ödemeyapan tüccarlardan oluşan hazinesinin üzerinde uyuduğu,hayat tarzından memnundu. İnine burnunu sokacak kahramanmaceracılara ihtiyacı yoktu! Bu, Drizzt'in olmasını umduğuduyguların aynısıydı.

"Yarın!" diye kükredi ejderha. "Bugün büyü için gerekenhazırlıkları yapacağım ve yarın Mergandevinasander bir kezdaha bir siyah olacak! Ardından ayrılacak, eğer bir aşağılayıcısöz daha söylerse, kuyruğu yanar halde! Şimdi büyüyühatırlamak için dinlenmeliyim. Sen hareket etmeyeceksin,drow biçimindeki ejderha. Nerede olursan ol kokundananlarım ve dünyadaki herhangi bir şey gibi duyarım. Pekçokhırsızın ümit ettiği gibi uykum derin değildir!"

Drizzt, tabi ki tek kelimesinden bile şüphe etmemişti, işlerbu denli umduğu kadar iyi gitmesine karşı, kendini pisliğiniçine batmış hissetti. Konuşmalarına devam etmek için nekendisi ne de dostları bir gün daha bekleyemezdi. Drizzt,gururlu Hephaestus'un, gerçekte var olmayan bir büyüyü yoketmeye çalışırken, bu durumu nasıl karşılayacağını merak etti.Ve Drizzt paniğe sürüklenerek kendine sordu, Hephaestusgerçekten kendini siyah bir ejderhaya çevirirse ne yapacaktı?

"Tabi ki, bir siyahın nefesinin bir kırmızınınkine karşı bazıavantajları vardır," diye ağzından döküldü Drizzt'in,Hephaestus salınarak uzaklaşırken.

Hızla ve korkutucu bir öfkeyle kırmızı geri geldi.

"Nefesimi hissetmek ister miydin?" diye hırladıHephaestus. "O zaman böbürlenmelerin ne kadar büyük

Page 348: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

olacağını merak ediyorum!"

"Hayır, öyle değil," diye yanıtladı Drizzt, "hiddetlenmeyin,yüce Hephaestus.

Gerçekten de ateşinizin görüntüsü gururumu çiğnedi! Amasiyahın nefesi de küçümsenemez. Bir kırmızının ateşininötesinde bazı özelliklere sahiptir!"

"Nasıl yani?"

"Asit, ey Aklahayale Sığmaz Hephaestus, Onbin KoyununKatledicisi," diye yanıtladı Drizzt. "Asit, bir şövalyeninzırhına yapışır, ve onu sonu gelecek bir işkence ile kazır."

"Akan metalin yapabileceği gibi mi?" diye sorduHephaestus alaycı bir ifade ile. "Kırmızının ateşi ile erimişmetal gibi mi?"

"Korkarım, daha uzun bir süre," diye kabullendi Drizzt,bakışlarını yere çevirerek. "Kırmızının nefesi yok edici birpatlama olarak ' gelir, ama siyahınki düşmanı çaresizliğesürükler."

"Patlama mı?" diye hırladı Hephaestus. "Nefesin ne kadarsüre ; dayanabilir, sefil siyah? Ben daha fazla üfleyebilirim,biliyorum!"

"Ama..." diye başladı Drizzt, oyuğu göstererek. Bu kez,ejderhanın içine ani nefes çekişi Drizzt'i pek çok adım ilerisavurmuştu ve neredeyse ayaklarını yerden kesecekti. Drow,belirledikleri işareti verecek kadar aklına mukayyet olmayı

Page 349: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

başardı "Dokuz Cehennemin Ateşi!" diye bağırdı Hephaestus,başını boydan boya oyuğun hizasında sallarken.

"İşaret!" dedi Mateus, karmaşanın arasında. "Hayatınızpahasına koşun! Koşun!"

"Asla!" diye bağırdı korkmuş olan Birader Herschel veJankin dışında diğerleri itiraz etmedi.

"Ah, böylesine çile çekmek!" diye feryat etti, karışmışsaçlı, tünelden dışarı çıkan fanatik.

"Yapmalıyız! Hayatımız buna bağlı!" diye hatırlattı onlaraMateus, bir yandan yanlış bir yöne gitmesini önlemek içinJankin'i saçlarından tutarak.

Tünel çıkışında saniyeler boyunca mücadele ettiler amasonra diğer rahipler, belki de tek şanslarının gelip geçmekteolduğunu fark ederek, tünelden fırladılar ve duvarın dibindeaşağı eğimli yol boyunca yuvarlandılar. Kendilerinegeldiklerinde, kesinlikle güvendeydiler ve amaçsızca, tünelegerisin geri tırmanmak ile çıkışa yönlenmek arasındakararsızca bocalayarak, bir oraya bir buraya gidipgeliyorlardı. Çaresiz kıpırdanışları, özellikle Mateus Jankin'izaptetmeye çalışırken yukarı çıkmaları imkansız gibiydi, buyüzden tek yollan çıkıştı. Birbirlerine takılıp sendeleyerek,rahipler oda boyunca kaçmaya başladılar.

İçinde bulundukları dehşet durumu dahi, onları, hattaJankin'i bile, geçerken buldukları değerli eşyaları ceplerineatmaktan alıkoymuyordu.

Page 350: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Hiçbir zaman böylesine bir ejderha ateşi patlamasıolmamıştı! Hephaestus, gözleri kapalı, oyuktaki taşı yokederek, kükrüyor da kükrüyordu. Büyük alev damlalarıodanın içinde patlıyordu -Drizzt, ısı yüzünden neredeysekendinden geçecekti- fakat bu rahatsız edici konuğunusonsuza kadar susturmakta kararlı kızgın ejderha durmakbilmiyordu.

Ejderha, gösterisinin sonuçlarını görmek için etrafa bir kerebaktı. Ejderhalar, hazine odalarını dünyadaki herşeyden dahaiyi tanırlardı, ve Hephaestus ana odadan çıkışa doğru koşturanbeş figürü gözden kaçırmamıştı.

Nefes aniden kesildi ve ejderha şöyle bir salındı."Hırsızlar!" diye kükredi, gökgürlemesini andıran sesiyle birtaşı ikiye bölerek.

Drizzt, oyunun sona erdiğini biliyordu.

Koca, mızraklarla dolu gibi görünen çene drowa doğrukapandı. Kaçacak başka yeri olmayan Drizzt, yana bir adımatıp sıçradı. Ejderhanın boynuzlarından birini yakalayarak,yaratığın kafasına tırmanmaya başladı. Drizzt, tepesineçıkmayı başarmış, ejderha onu silkelemeye çalışırken, hayatıpahasına tutunuyordu. Bir pala için elini uzattı ama eline bircep geldi, ve içinden bir avuç dolusu toz çıkardı. Bir an biletereddüt etmeden, drow tozu, ejderhanın şeytani gözlerineserpti.

Hephaestus çılgına dönmüştü, kafasını çılgınca aşağı veyukarı sallıyordu.

Page 351: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, inatla tutunuyordu ve kurnaz ejderha başka biryöntem denedi.

Ejderhanın başı havaya son hızla atıldığında, Drizzt,ejderhanın planını anlamıştı. Tavan o kadar yüksekdeğildi...tabi ki Hephaestus'un sürüngenimsi boynu ilekarşılaştırıldığında. Uzun bir düşüştü, ama o anda daha tercihedilir bir kaderdi, ve Drizzt, ejderhanın kafasını kayayaçarpmadan hemen önce kendini bıraktı.

Hephaestus, çarpmanın etkisiyle zar zor yavaşlamış,nefesini içine çekerken, Drizzt, sersemlemiş bir şekilde ayağakalkmıştı. Ne ilk ne de son kez olduğu gibi, tavandan kopanbüyük bir kaya kütlesi ejderhanın kafasına düşerken, şans birkez daha drowu kurtarmıştı. Hephaestus'un nefesi, zararsız birduman olarak çıktı ve Drizzt tüm hızıyla, yakındaki bir hazinekümesine fırlayarak, dibine daldı.

Hephaestus, öfke ile kükredi ve düşünmeden nefesinin gerikalanını hazine yığınının üzerine boşalttı. Altın sikkelereriyerek bir bütün oluyor; paha biçilmez mücevherlerbasınçtan parçalanıyordu. Yığın yirmi ayak boyunda ve sıkıcatoplanmıştı, ama Drizzt, en gerisinde olmasına rağmensırtının alevler içinde olduğunu hissetti. Dumanı tütenpelerinini, erimiş altınla bir bütün halinde bırakarak, yığındanatladı.

Ejderha gerilerken, Drizzt, palalarını çekip dışarı çıkmıştı.Drow, cesurca, aptalca öne doğru atılarak, tüm gücüylevuruyordu. İki vuruşun sonunda, şaşkın bir halde durdu, ikipalası da elinde acı verecek bir şekilde titriyordu; onları taşbir duvara vursa da aynı sonucu verirdi!

Page 352: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Başı yukarda, Hephaestus, bu saldırıya önem vermemişti."Altınım!" diye feryat etti ejderha. Ardından yaratık aşağıyabaktı, lamba ışığı gibi gözleri bir kez daha drowu delipgeçiyordu. "Altınım!" dedi Hephaestus yeniden, korkunç birşekilde.

Drizzt çaresizce omuz silkti ve ardından koşmaya başladı.Hephaestus, kuyruğunu etrafta sallamaya başladı, başka birhazine yığınına vurarak altın ve gümüş sikkelerle,mücevherlerin odada uçuşmasına neden oldu. Sıkı sıkıyayerleştirilmiş yığınların arasından geçerken bir yandan dadurmaksızın "Altınım!" diye kükrüyordu.

Drizzt, başka bir yığının arkasına düşmüştü. "Bana yardımet Guenhwyvar," diye yalvardı, figürü yere bıraktığında.

"Kokunu alıyorum, hırsız!" diye kedi gibi mırladı Drizzt'insaklandığı yığının yakınında...sanki bir fırtına bunuyapabilirmiş gibi. Buna karşılık olarak, panter yığınıntepesine geldi, meydan okurcasına kükredi ve ardındanyaylandı. En alttaki Drizzt, Hephaestus öne atılırken, adımlarısayabilmek için dikkatle dinliyordu.

"Seni dişlerimle parçalayacağım, şekildeğiştirici!" diyeböğürdü ejderha, ve ağzı açık Guenhwyvar'a atılıp, çenesinikapattı.

Ama dişlerin, hatta ejderha dişlerinin bile, Guenhwyvar'ındönüştüğü maddesiz dumana pek az etkisi olabilirdi.

Dışarı fırlarken Drizzt, kaçışı çılgına dönmüş ejderhanıngürültüsü ile gizlenmiş olarak cebine birkaç heykelcik atmayı

Page 353: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

başarmıştı. Oda büyüktü ve Hephaestus kendine gelip onugördüğünde Drizzt tamamen gitmemişti. Şaşırmış fakat öfkesidinmemiş ejderha, kükredi ve Drizzt'in peşine takıldı.

Kitaptan bildiği kadarıyla Hephaestus'un konuştuğu, amaejderhanın, kendisinin bunu bilmediğini sandığını umduğugoblin dilinde bağırdı,

"Aptal yaratık beni dışarı kovaladığında, dışarı çıkıp gerikalanını götürün!"

Hephaestus aniden durdu ve geri dönerek, madenlere inenaşağıdaki tüneli gözlemeye başladı. Aptal ejderha, bir korkukrizi içindeydi, hilekar drowu yutmak istiyor ama aynızamanda arkadan gelebilecek bir hırsızlıktan endişeleniyordu.Hephaestus, tünele doğru ilerledi ve emin olmak için kafasıile girişin üstündeki duvara başıyla vurdu, ardından geridönüp herşeyi tekrar düşünmeye koyuldu.

Ejderha, artık hırsızların çıkışa ulaştıklarının biliyordu;eğer onları yakalamak istiyorsa açık gökyüzüne çıkmasıgerekiyordu; ki yılın bu zamanında, ejderhanın kârlı işidüşünülürse çok mantıklı sayılmazdı. En sonunda,Hephaestus içinde bulunduğu ikilemi sona erdirecek çözümübulmuştu: Yoluna bir sonra çıkacak olan tüccar grubunusonuna kadar yemeye yemin etti. Uykusuna döndüğündekesinlikle unutacak olduğu bu kararla gururunu tamir etmişolan ejderha odasına dönüp, altınlarını ve istemeden erittiğiyığınlardan kurtarabildiklerini toparlamaya başladı.

"Bizi dışarı çıkarttın!" diye bağırdı Birader Herschel.Drizzt, onları ejderhanın inin girişinin batısındaki kayalık bir

Page 354: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

vadide yakaladığında, Jankin dışındaki tüm rahipler kendisinesıkıca sarılmışlardı.

"Eğer yaptıklarını ödememizin bir yolu varsa...!"

Buna yanıt olarak Drizzt ceplerini boşaltmaya başladı, vealtın eşyalar ve biblolar, akşamüstü güneşinde parıldarken beşçift göz ardına dek açıldı. Özellikle, beş santim bir yakut,rahiplerin bilebileceklerinin çok ötesinde bir zenginlik vaadediyordu.

"Sizin için," diye açıkladı Drizzt. "Hepsi. Hazinelereihtiyacım yok."

Hiçbiri cebindeki ganimeti ortaya çıkarmaya istekliolmayan rahipler, suçlulukla etraflarına baktılar.

"Belki de bir kısmını saklamalısın," diye teklif etti Mateus,"eğer hâlâ tek başına yol almaya niyetliysen."

"Öyleyim," dedi Drizzt kararlılıkla.

"Burada kalamazsın," dedi Mateus, anlayışla. "Nereyegideceksin?"

Drizzt, gerçekte bunu fazla düşünmemişti. Tek bildiği,yerinin bu Ağlayan Rahipler arasında olmadığıydı. Bir süreiçin, yolculuk ettiği pek çok çıkmaz yollan gözden geçirdi.Aklına aniden bir fikir geldi.

"Sen söyledin," dedi Jankin'e işaret ederek. "Tünelegirmeden bir hafta evvel yerin adını verdin."

Page 355: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Jankin, hatırlayamayarak, ona merakla baktı.

"On-Kasaba," dedi Drizzt. "Başına buyrukların yeri, başınabuyruk birinin yerini bulabileceği bir yer."

"On-Kasaba mı?" dedi Mateus duraklamayla. "Kesinlikleyolunu bir kez daha gözden geçirmelisin, dostum. Ne BuzyeliVadisi ne de On-Kasaba'nın zorlu katilleri konukseverdeğillerdir."

"Her zaman rüzgar eser," diye ekledi Jankin, karanlık veboş gözlerinde yanan bir arzuyla, "acıtıcı kumlarla vedondurucu soğuğuyla. Seninle geleceğim!"

"Ve de canavarlar!" diye ekledi bir diğeri, Jankin'inkafasının arkasına vurarak. "Tundra yetileri ve beyaz ayılar,ve acımasız barbarlar! Hayır, Hephaestus'un kendisi bile benioraya kovalasa gitmezdim!"

"Aslında ejderha bunu yapabilir," dedi Herschel, o kadar dauzakta olmayan ejderha inine endişe ile göz atarak."Yakınlarda bazı çiftlik evleri var. Belki geceyi oradageçirebiliriz ve yarın da tünele geri döneriz."

"Sizinle gelmeyeceğim," dedi Drizzt yeniden. "On-Kasabaiçin misafirperver değil diyorsunuz, peki Mirabar'da dahasıcak bir karşılama bulabilir miyim?"

"Bu akşam çiftçilere gideceğiz," diye yanıtladı Mateus,kelimelerini bir daha düşünerek. "Sana orada bir at veihtiyacın olacak erzağı alırız. Gitmeni kesinlikledilemiyorum," dedi "ama On-Kasaba iyi bir seçim gibi

Page 356: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

görünüyor" -Dimdik Jankin'e bakmıştı- "bir drow için. Pekçoğu orada yerini bulmuştur. Hiçbir yeri olmayanlar içingerçek bir evdir."

Drizzt, rahibin sesindeki içtenliği anlamıştı ve Mateus'uncanayakınlığından mutluydu. "Orayı nasıl bulurum?" diyesordu.

"Dağları izle," diye yanıtladı Mateus. "Hep sağ elininolduğu yerde tut onları. Otlağa ulaştığında, Buzyeli Vadisi'negirmişsindir. Burayı yalnızca, Dünyanın Belkemiği'ninkuzeyindeki arazide tek bir tepe işaret eder. Kasabalar onunetrafına kurulmuştur. Umarım orada aradığın herşeyibulursun!"

Bununla birlikte rahipler ayrılık hazırlıklarını yapmayabaşladılar. Ellerini başının arkasında birleştiren Drizzt, vadiduvarına yaslandı. Gerçekten de rahipleri bırakmanınzamanıydı, ama bunun meydana getirdiği suçluluk veyalnızlık hissini yadsıyamazdı. Ejderhanın ininden aldıklarıhazineler dostlarının hayatını tam anlamıyla değiştirebilir,onlara bir yuva ve tüm ihtiyaçlarını sunabilirdi, ama zenginlikDrizzt'in yüzleştiği engelleri değiştiremezdi.

Jankin'in evsizlerin yurdu, başka gidecek yerleriolmayanların toplandığı yer diye adlandırdığı On-Kasaba,drowa bir ölçü umut vermişti. Kaç kere kader onu ordanoraya savurmuştu? Kaç kapıya umutla yaklaşıp, bir mızrağınucuyla geri çevrilmişti? Drizzt, bu sefer farklı olacağınısöyledi kendi kendine, eğer başına buyrukların arasında da biryer bulamazsa, nereye gidebilirdi?

Page 357: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Uzunca bir zamandır trajedi, suçluluk ve önyargılardankaçan, kuşatılmış drow için, umut, rahatlatıcı bir duygudeğildi.

Rahipler, ufak çiftçi kasabasına gittiklerinde Drizzt, geceyibir ağaç kovuğunun içinde geçirmişti. Ertesi sabah, bir atladöndüklerinde, gruptan biri göze çarpan bir biçimde eksikti.

"Jankin nerede?" diye sordu Drizzt, endişeyle.

"Bir ağılda bağlı," diye yanıtladı Mateus. "Dün kaçmayaçalıştı, geri dönmek için..."

"Hephaestus'a" diye onun yerine cümlesini bitirdi Drizzt.

"Eğer bugün de fikri değişmediyse, ona izin verebiliriz,"diye ekledi Herschel, tiksintiyle.

"İşte atın," dedi Mateus, "Eğer gece fikrinideğiştirmediyse."

"Ve işte bu da yeni örtün," dedi Herschel. Drizzt'e iyiişlenmiş, kürkle kaplı bir pelerin uzatmıştı. Drizzt, rahiplerin,her zamankinin aksine ne denli cömert olduklarını görüyorduve neredeyse fikrini değiştirecekti. Buna karşın diğerihtiyaçlarını göz ardı edemezdi, ve bu isteklerini bu gruplakarşılayamazdı.

Kararlılığını göstermek için, drow, üzerine binmek içinhayvana doğru yürüdü. Drizzt, daha önceden de bir atgörmüştü, ama bu kadar yakından değil. Sadece hayvanıngücüne bile hayranlık duymuştu, hayvanın boynundan dışarı

Page 358: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kaslar fışkırıyordu, aynı şekilde hayvanın uzunluğu da onuetkilemişti.

Bir süresini atın gözlerinin içine bakıp, becerebildiği kadarona niyetini anlatmak için harcadı. Ardından, herkesi hattaDrizzt'i şaşkına çevirerek, at, sürücünün rahatlıkla eğereoturması için eğildi.

"Atlarla tecrübelisin," dedi Mateus.

"Daha önceden yetenekli bir sürücü olduğunusöylememiştin."

Drizzt yalnızca başını salladı ve at hızla gitmeyebaşladığında eğer üzerinde kalmak için mümkün olduğuncaçaba sarfetti. Yaratığı nasıl kontrol edeceğini öğrenmesiDrizzt'in uzunca bir vaktini almıştı, döndürmeyi becerdiğinde,iyice doğuya -yanlış yöne- doğru gidiyordu. Bu çizdikleridaire boyunca, Drizzt, istifini bozmamak için bayağı çabasarfetti, ve atlarla hiç aralan olmayan rahipler, yalnızcabaşlarını sallayıp, gülümsediler.

Saatler sonra, Drizzt, Dünyanın Belkemiği'nin güneykısmını takip ederek, hızla batıya gidiyordu.

*****

"Ağlayan Rahipler," diye fısıldadı Roddy McGristle, aynıhaftanın sonlarında bir kez daha Mirabar tüneline giren grubukayalık bir uçurumdan izlerken.

Page 359: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ne?" dedi Tephanis aptalca bakarak, Roddy'ye katılmakiçin kesesinden dışarı fırlamıştı. İlk defa, cinin hızı onutehlikeye sokmuştu. Daha farkına varamadan, Tephanisağzından baklayı çıkarmıştı, "Olamazejderha..."

Roddy'nin bakışları Tephanis'in üzerine bir fırtınabulutunun gölgesi gibi düşmüştü.

"Yanibendüşünüyordumki..." dedi hızla Tephanis, amafarkına vardı ki, tüneli kendisi kadar iyi tanıyan Roddy, cininkilitlerle ilgili yeteneğini de biliyordu ve yaptığını tahminediyordu.

"Drowu kendi başına öldürmeye kalktın," dedi Roddysakince.

"Lütfenefendim," diye yanıtladı Tephanis.

"Benimniyetim... Siziniçinendişelendim.

Drowbirşeytan, biliyorum!Onlarıejderhanınininegönderdim. Düşündümkisiz..."

"Unut gitsin," diye hırladı Roddy. "Ne yaptıysan yaptınyapılacak bir şey yok. Şimdi kesene geri dön. Eğer drowölmemişse, bunu düzeltme şansımız olabilir."

Tephanis başıyla onayladı, rahatlamış bir halde kesesinedöndü. Roddy onu sırtlanıp, köpeğini yanına çağırdı.

"Rahipleri konuşturacağım," diye yemin etti ödül avcısı,"ama önce..." Roddy, keseyi sallamaya ve sertçe duvara

Page 360: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

vurmaya başladı. "Efendim!" diye cinin acı dolu yakarışıduyuldu. "Seni drow hırsızı..." dedi Roddy oflayarak, vekeseyi sert duvara çarpmaya devam etti. İlk vuruşlar sırasındaTephanis kıpırdanmış ve hatta ufak kamasıyla bir delikaçmayı da başarmıştı. Ama ardından kese bir ıslaklıklakarardı, artık cin hareket etmiyordu.

"Drow hırsızı ucube," diye mırıldandı Roddy, elindeki kanlıkeseyi fırlatırken. "Haydi köpek. Eğer drow hâlâ hayattaysa,rahipler nerede olduğunu bilirler."

Ağlayan Rahipler, kendilerini çile çekmeye adamış birkardeşlikti, ve içlerinden bazıları, -özellikle de Jankin-gerçekten de hayatlarında çok acı çekmişlerdi. Buna karşınhiçbiri, çıldırmış gözlerle bakan Roddy McGristle'ın ellerindebuldukları vahşet derecesini hayal dahi etmemişlerdi, ve dahabir saat geçmişti ki, Roddy de, dağlık arazinin güneyiboyunca, batıya doğru hızla yol alıyordu.

Sonsuz gibi görünen şarkısıyla soğuk doğu rüzgarıkulaklarını dolduruyordu. Drizzt bunu, DünyanınBelkemiği'nin batısından dönüp kuzeye ve ardından doğuyabu rüzgarla anılan çorak alana, Buzyeli Vadisi'ne,yöneldiğinden beri duyuyordu. Bu acı dolu iç çekişi verüzgarın dondurucu ısırışlarını istekle kabulleniyordu, çünkühavanın bu akışı Drizzt için özgürlüğün rüzgarıydı.

Drizzt, dağlık arazinin etrafında döndüğünde, özgürlüğünbir başka işareti, geniş denizin görüntüsü ortaya çıkmıştı.Drizzt bu sahil çizgisini Luskan'a giderken bir kere ziyaretetmişti, ve şimdi biraz ara vererek sahil boyunca birkaç mililerlemek istiyordu. Ama soğuk rüzgar ona çetin geçecek kışı

Page 361: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hatırlatmıştı; kar yağmaya başladıktan sonra bu vadiyigeçmenin ne kadar zorlu olabileceğini anlamıştı.

Drizzt, Kelvin'in Anıtı olarak bilinen geniş arazininkuzeyindeki tek başına duran dağı, vadiye adımını attığınınertesi günü görmüştü. Heyecanla, yalnız başına yükselenzirvesini, ev olarak adlandıracağı yerin işareti olarak görerek,ona doğru ilerledi. Dağa her dikkatli bakışında, çekimser birumut içini sarıyordu.

Ticaret yolu boyunca, güneyden On-Kasaba'ya yaklaştıkçapek çok ufak topluluğun, yalnız yük arabalarını ve bir avuçdolusu at sürücüsünün yanından geçti. Güneş batıda alçaktangörülüyordu, ışığı ise zayıftı, ve Drizzt, abanoz rengi derisinisaklamak için pelerininin kukuletasını iyice aşağı indirmişti.Her geçen yolcuya saygılı bir şekilde başıyla selam veriyordu.

Çatlaklarla örtülü arazinin üçyüz metre kadar tepesineuzanan ve kısa yaz mevsimi boyunca bile karla kaplı olanKelvin'in Anıtı haricinde bölgeye üç göl hakimdi. Bölgeyeadını veren On-Kasaba arasından yalnızca Brynn Shanderadındaki ana şehir göllerden ayrı duruyordu. Alçak birtepenin üzerinde bir düzlükte, bayrağı sert rüzgarlara meydanokurcasına sallanarak duruyordu. Ticaret yolu, bölgenin anaticaret merkezi olan bu kasabaya yöneliyordu.

Uzaktaki ateşlerden yükselen dumanlardan Drizzt, pek çoktopluluğun tepedeki bu şehirde olduğunu söyleyebiliyordu.Güzergahını bir kez daha gözden geçirdi, acaba ana kentegitmektense daha ufak ve kapalı kasabalardan birine miyönelmeliydi, merak ediyordu.

Page 362: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Hayır," dedi drow kararlılıkla, oniks figüre dokunmak içinelini kesesine götürdü. Drizzt, atını ileriye, tepedekiduvarlarla örtülü kentin yasaklayıcı kapılarına doğru sürdü.

"Tüccar mısın?" diye sordu demirden örülmüş geçidinönünde sıkıntıyla dikilmiş iki muhafızdan biri. "Ticaretyapmak için senenin geç bir vakti."

"Tüccar değilim," diye yanıtladı Drizzt, sakince, vaktiningeldiğini anlayarak sakinliğini kaybetmeye başlamıştı.Ellerini yavaşça kukuletasına götürürken, titreyen ellerinihareket ettirmemeye çalışıyordu.

"O halde hangi kasabadansın?" diye sordu diğer muhafız.Drizzt ellerini, bu soruyla cesaretini kaybetmiş bir halde geriçekti.

"Mirabar'dan," diye yanıtladı dürüstçe, ve ardından,kendisini durdurmaya izin vermeyecek bir şekilde, vemuhafızın araya başka bir soru sokmasından önce, ellerinikukuletasına götürüp açtı.

Dört göz ardına dek açılmış, eller anında silahlarayönelmişti.

"Hayır!" dedi Drizzt sertçe. "Hayır, lütfen." Hem sesinehem de duruşuna, muhafızların anlam veremediği biryorgunluk çökmüştü. Drizzt'in anlamsız savaşlar ve yanlışanlamalar için gücü kalmamıştı. Goblin orduları ya da yıkımyapan bir deve karşı palaları kolayca eline gelirdi, amakendisiyle yalnızca yanlış anlaşmalardan dolayı savaşaçanlara karşı, silahlan tam anlamıyla ağır geliyordu.

Page 363: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Ben, Mirabar'dan geldim," diye devam etti Drizzt, herhece ile sesi daha seri bir hale geliyordu. "On-Kasaba'ya barışiçinde yerleşmek için." Ellerini, tehdit oluşturmadığınıgöstermek için iki yana açmıştı.

Muhafızlar nasıl karşılık vereceklerini bilmiyorlardı. İkiside bir kara elf görmemişti -fakat Drizzt'in onlardan biriolduğunu biliyorlardı- ya da ırkları hakkında ateşin başındaelfleri birbirinden ayıran savaşlar hakkında anlatılan eskisavaş hikayelerinden başka bir şey bilmiyorlardı.

"Burada bekle," dedi muhafızlardan biri bu emirdenhoşlanmış görünmeyen diğerine, nefes alırcasına. "Ben gidipsözcü Cassius'u haberdar edeceğim." Demirle örülmüş kapıyısertçe açtı ve arasıni dan sıyrılıp gidebileceği kadar bir açıklıkoluştuğunda içinden geçti. Geride kalan muhafız, gözünükırpmadan ve silahının kabzasını elinden ayırmadanbekliyordu.

"Eğer beni öldürürsen, yüz kadar mekanik yayın oku senidelik deşik eder," diye açıkladı, kendinden emin bir sestonuyla konuşmaya çalışarak ama bunu beceremeden.

"Neden yapayım?" diye sordu Drizzt, masumca, ellerinigenişçe iki yana açmaya devam edip, tehditkat görünmemeyeçalışarak. Bu karşılaşmanın şu ana kadar iyi gittiğineinanıyordu. Daha önceden yaklaşmaya cesaret ettiği herkasabada, onu ilk görenler ya dehşetle kaçmış ya daçıkardıkları silahlarıyla onu kovalamışlardı.

Kısa bir süre sonra diğer muhafız, yanında ufak tefek vezayıf görünen, yeni traş olmuş, ve açık mavi gözleriyle

Page 364: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

sürekli etrafı kolaçan edip her ayrıntıyı içine işleyen biradamla geri dönmüştü. İyi kıyafetler giyiyordu, ve ikimuhafızın ona gösterdiği saygıdan, Drizzt hemen, onunyüksek rütbeli olduğunu anlamıştı.

Bir süre boyunca Drizzt'i gözleyerek, her hareketini vehattını gözden geçirdi. "Ben Cassius'um," dedi uzunca birsürenin ardından. "Bryn Shande/in sözcüsü ve On-KasabaYönetim Heyeti'nin ana sözcüsü."

Drizzt, hafifçe eğildi. "Ben Drizzt Do'Urden'im," dedi"Mirabar ve ötesinden, şimdi ise On-Kasaba'ya geldim."

"Neden?" diye sordu Cassius, sertçe, onu hazırlıksızyakalamaya çalışıyordu.

Drizzt, omzunu silkti. "Bir neden gerekli mi?"

"Bir kara elf için, muhtemelen," diye yanıtladı Cassiusdürüstçe.

Drizzt'in kabullenir gülümsemesi sözcüyü etkisiz bırakmışve o sırada sözcünün iki yanında korumak için yakın duran ikimuhafızı sessizleştirmişti. "Gelmek istememin ötesinde,gelmek için başka bir neden sunamam," diye devam ettiDrizzt. "Yolum çok uzundu, sözcü Cassius, bezgin birhaldeyim ve dinlenmeye ihtiyacım var. Bana, On-Kasaba'nın,başına buyrukların yeri olduğu söylendi, ve bundan şüpheetmeyin ki bir kara elf, yeryüzü sakinlerinin arasında başınabuyruk biridir."

Page 365: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Yeterince mantıklı görünüyordu, ve Drizzt'in içtenliği,dikkatli sözcüye açıkça görünüyordu. Çenesini avucununiçine alan Cassius uzunca bir süre düşündü. Drowdankorkmuyor, sözlerinden şüphe duymuyordu, ama bir drowunvarlığının kasabada karışıklığa yol açmasına izin vermeyeniyeti yoktu.

"Bryn Shander senin yerin değil," dedi Casius, açıkça, veDrizzt'in lavanta rengi gözleri bu haksız açıklama karşısındadaraldı. Cassius, yılmaz bir ifadeyle kuzeyi işaret etti."Lonelywood'a, Maer Dualdon'un yatağının kuzeyindekiormana git." diye teklifte bulundu. Ardından bakışlarınıgüneydoğuya yöneltti. "Ya da Good Mead'e veya güney gölüüzerindeki Dougan'ın Deliği'ne, Kızılsular'a. Buraları, daha azkarışıklığa yol açacağın ve daha az sorunla karşılaşacağınufak kasabalar."

"Peki ya benim girmemi reddettiklerinde?" diye sorduDrizzt. "Oradan sonra nereye, adil sözcü? Boş bir arazide,ölmek için rüzgarların içine mi?"

"Bilemezsin..."

"Biliyorum," diye sözünü kesti Drizzt. "Bu oyunu defalarcaoynadım. Kim bir drowu, hatta kendi halkını ve hayatbiçimlerini terketmiş, ve barış içinde yaşamaktan başka hiçbirşey arzulamayan bir drowu arasına kabul eder?" Drizzt'in sesigururluydu ve kendine acıma ifadesi yoktu, ve bir kez dahaCassius bu sözlerin doğru olduğunu anladı.

Gerçekten de Cassius, anlayışla yaklaşıyordu. Kendisi dezamanında başına buyruk bir serseriydi ve dünyanın öteki

Page 366: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tarafına, terkedilmiş Buzyeli Vadisi'ne bir ev bulmak içingelmeye zorlanmıştı. Buradan daha ötesi yoktu; BuzyeliVadisi, başına buyruk birinin son durağıydı. O andaCassius'un aklına başka bir düşünce geldi, bu ikilemkarşısında vicdanını rahatsız etmeyecek muhtemel bir çözüm.

"Ne kadar zamandır yerzündesin?" diye sordu Cassiusiçtenlikle, duyduğu ilgiden.

Drizzt bu soruyu bir an düşündü, sözcünün nereye varmayaçalıştığını anlamaya çalışıyordu.

"Yedi yıl," diye yanıtladı.

"Kuzeyde mi?"

"Evet."

"Ve bir ev, seni kabul edecek bir kasaba bulamadın," dediCassius. "Sert kışlar atlatmışsındır ve muhtemelen dahadoğrudan gelen başka düşmanlar. Kemerine asılı o kılıçlarlatecrübeli misin?"

"Ben bir korucuyum," dedi Drizzt hemen.

"Bir drow için alışılmamış bir meslek," diye yorumdabulundu Cassius.

"Ben bir korucuyum," dedi Drizzt yeniden, daha güçlü birşekilde, "doğanın yolu ve silahlarımın kullanışı hakkında iyieğitildim."

Page 367: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Bundan şüphem yok," dedi Cassius eğlenerek. Durakladıve ardından, "Barınak ve tenha bir yer sağlayacak bir yer var,"dedi sözcü, bakışlarıyla Drizzt'in gözlerini kuzeyde, KelvinAnıtı'nın yamaçlarına yönlendirerek. "Cücelerin vadisininardında dağ uzanır," diye açıkladı Cassius, "ve o açıktundranın ardında. Dağın kuzey eteklerinde bir gözcü On-Kasaba'nın işine gelecektir. Tehlike hep oradan geliyormuşgibi görünüyor."

"Buraya evimi bulmaya geldim," diye araya girdi Drizzt."Sen ise bana kaya yığınları arasında bir delik ve hiçbir şeyborçlu olmadığım kişiler için görev yapmamı teklifediyorsun." Gerçekte, bu teklif Drizzt'in korucu ruhuna cazipgeliyordu.

"Sana işlerin farklı olduğunu söylememi ister misin?" diyeyanıtladı Cassius. "Ortalıkta dolanan bir drowu BrynShander'e sokmayacağım."

"Bir insan kendini kanıtlamak zorunda olur muydu?"

"Bir insan, böylesine ölümcül bir ün taşımaz," diyeyanıtladı Cassius, hemen, tereddüt etmeden. "Eğer ben o denliaçık kalpli olsam, sadece sözlerine bakarak seni kabullensemve kapılarımı ardına kadar açsam, içeri girip de kendine biryuva bulabilir miydin? ikimiz de bunun cevabını biliyoruz,drow. Sana temin ederim ki Bryn Shander'deki herkes budenli sıcak kalpli olmayacaktır. Niyetin ve yaptıkların neolursa olsun, nereye gidersen git rahatsızlığa yol açar,dövüşmek zorunda kalırsın.

Page 368: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Her kasabada aynısı olurdu," diye devam etti Cassius,yurtsuz drowun içinde, kelimelerinin gerçeği yansıttığınıtahmin ederek. "Ben sana, iyi ya da kötü hareketlerinin sanaderinin renginin ötesinde bir ün kazandıracağı, On-Kasaba'nınsınırları içinde, kayaların arasında bir delik sunuyorum.Teklifim sana hâlâ sığ mı görünüyor?"

"Erzağa ihtiyacım olacak," dedi Drizzt, Cassius'unsözlerindeki gerçeği kabullenerek. "Ve ya atım? Bir dağyamacının, böyle bir hayvan için uygun olduğunusanmıyorum."

"O halde atını sat," diye teklifte bulundu Cassius."Muhafızım onun için iyi bir fiyat alıp karşılığında sanaihtiyacın olan erzağı sağlayacaktır."

Drizzt, bu teklifi bir an düşündü, ardından dizginleriCassius'a uzattı.

Ardından, kendini zeki bularak, sözcü ayrıldı. Yalnızca birsorunu önlememiş, aynı zamanda, Bruenor Battlehammer veciddi yüzlü cücelerin drowun sorun çıkarmasınıönleyebilecekleri bir yere, sınırlarını korumaya göndermişti.

Roddy McGristle, yük arabasını dağlık bölgeninbatısındaki gölgelerin altında kurulmuş ufak bir kasabayaçekti. Ödül avcısı, yakında karın geleceğini biliyordu, vebaşladığında vadinin yarısında yakalanmaya niyeti yoktu.Çiftçilerle birlikte burada kalacak ve kışı bekleyecekti. Hiçbirşey bu bölgeden geçmeden tadiyi terkedemezdi, ve eğerDrizzt, rahiplerin dediği gibi oraya gittiyse, kaçacak hiçbiryeri yoktu.

Page 369: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Soğuğa rağmen, yolculuk için karanlığı tercih eden Drizzt,o akşam kapılardan dışarı çıktı. Dağa kestirmeden yönelişi,yolunun cücelerin ev olarak adlandırdığı kayalık geçidin doğukesitinden geçmesine neden olmuştu. Drizzt, bu sakallıkişilerin yerleştirmiş olabilecekleri fazladan muhafızlara karşıdaha dikkatli davranıyordu. Cücelerle daha evvelden yalnızcabir kere, Mooshie'nin Korusu'ndan ilk çıktığı zamanlardaAdbar Kalesi'ni geçerken karşılaşmıştı, ve bu mutluluk verenbir tecrübe olmamıştı. Cücelerin devriyeleri, hiçbir açıklamabeklemeden onu kovalayıp, dağlar boyunca günlerce takipetmişlerdi.

Vadiyi aşmak konusundaki tüm kararlılığına karşın, Drizzt,karşısına çıkan kayalardan, kesilmiş taşlardan oluşmuş birmerdivenin bulunduğu yüksek tepeyi göz ardı edemezdi.Dağın yarısını tırmanmıştı ve önünde daha pek çok yol vegece saati vardı, ama Drizzt, kasabaların ışıklarınıngörünmeye başladığı panoramik görüntü karşısındabüyülenerek tırmanışına adım adım devam etti.

Tırmanış yüksek değildi, yalnızca beşyüz metre kadardı,ama düz tundra ve açık gece Drizzt'e beş şehrin manzarasınısunuyordu: ikisi doğudaki gölün kenarında, ikisi batıdaki enbüyük gölün etrafında ve diğeri, Bryn Shander, birkaç milgüneyde bir tepecikte.

Drizzt kaç dakikanın geçtiğini bilmiyordu, çünkügördükleri, ona bunu farkettirmeyecek kadar fazla umut vefantezi sağlıyordu.On-Kasaba'ya geleli yalnızca bir günolmuştu, ama daha şimdiden, dağın çevresindeki binlerceinsanın kendisini duyup muhtemelen kabulleneceğini bilerek,görüntülerle rahatlıyordu.

Page 370: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Çakıl taşına sürtünürmüşçesine bir homurdanma sesiDrizzt'i düşüncelerinden sıyırdı. Bir kayanın arkasına kendinisavunacak bir biçimde çömelerek geçti. Ardı arkasına gelenşikayetler, yaklaşan figürü açıkça ortaya koyuyordu. Omuzlangeniş, boyu ise Drizzt'ten elli santim kadar kısaydı, bunakarşın drowdan daha ağır görünüyordu. Daha siluet miğferini-taşa vurarak- düzeltmeden önce Drizzt bunun bir cüceolduğunu anlamıştı.

"Dagnaggit patladı," diye homurdandı cüce, miğferiniikinci kere 'ayarlayarak'.

Drizzt kesinlikle merak etmişti fakat aynı zamanda bircücenin karanlık bir gecenin ortasında davetsiz bir drowu hoşkarşılamayacağını bilecek kadar zekiydi. Bir 'ayarlama' dahayapmak için cüce yeniden hareketlendiğinde, Drizzt sıçradı,ve patika boyunca hafifçe yere basarak sessizce koşmayabaşladı. Cüceye yakın geçmiş ama bir bulutun gölgesindendaha fazla ses çıkarmamıştı.

"Ha?" diye mırıldandı, kafasındaki miğferin oturmasındanmutlu bir şekilde ayaklandığında. "O da kim? Ne yapmakistiyorsun?" Bunun ardından bir seri zıplama hareketinebaşladı, gözleri dikkatle çevreyi gözlüyordu.

Yalnızca karanlık, kayalar ve rüzgar vardı.

Bir Hatıra

Mevsimin ilk karı Buzyeli Vadisi'nin üzerine tembelceyağıyordu, rüzgarla savrulan bölgede alışılmış tipilerinaksine, büyük kar taneleri zigzaglar yaparak dansediyorlardı.

Page 371: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cattibrie adındaki genç kız, mağara evinin girişinden, bunubüyülenmişçesine izliyordu, derin mavi gözleri, toprağıkaplayan beyaz battaniyeden yansıyan ışıkla adeta daha da safgörülüyordu.

"Geç geldi, ama varınca sertleşiyor," diye homurdandı,kızıl sakallı bir cüce olan Bruenor Battlehammer, evlatedinmiş olduğu kızı Cattibrie'nin arkasına geldiğinde."Buradaki herşey aslında beyaz ejderhalara göre olduğundan,sert bir mevsim olacak!"

"Oh, Babacığım!" diye yanıtladı Cattibrie inatla."Mızmızlanmayı bırak!

Kesinlikle güzel bir yağış, ve onu sürecek rüzgarlarolmadan da zararsız."

"İnsanlar," diye ofladı cüce alayla, hâlâ kızın arkasındaydı.Cattibrie, homurdanmıyorken bile sevecen bakışınıgöremezdi, ama buna ihtiyacı da yoktu. Cattiebrie'nintahminine göre, Bruenor'un onda dokuzu şiddetli bir rüzgar,onda biri ise homurdanmaydı.

Cattibrie aniden cüceye dönmüştü, omuzuna inen kumralsaçları yüzüne karışmıştı. "Dışarı çıkıp oynayabilir miyim?"diye sordu, yüzünde umut dolu bir gülümseme vardı. "Lütfen,Babacığım!"

Bruenor, en ciddi ifadesini takınmaya çalışarak "Çıkdışarı!" diye haykırdı. "Bir budalanın dışında hiçkimse,Buzyeli Vadisi kışını oyun için uygun göremez! Birazmantıklı ol, çocuk! Mevsim, kemiklerini donduracak!"

Page 372: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cattibrie'nin gülümsemesi kaybolmuştu, ama bu kadarçabuk pes etmeyi reddediyordu. "Bir cüce için ne doğru birlaf!" diye karşı çıktı, Bruenor'u korkutarak. "Siz deliklerinizedaha uygunsunuz, ne kadar az gökyüzünü görseniz, o kadarfazla gülümsüyorsunuz! Ama benim önümde uzun bir kış varve bu gökyüzünü görmem için son şansım olabilir. Lütfen,Babacığım?"

Bruenor, kızının etkileyiciliği karşısında hırlayangörünümünü t koruyamazdı ama dışarı çıkmasını istemiyordu."Orada bir şeylerin dolaştığından endişeleniyorum," diyeaçıkladı, otoriter görünmek isteyerek.

"Birkaç akşam önce tırmanırken görmememe rağmen,hissettim. Beyaz bir aslan olabilir, ya da beyaz bir ayı. Eniyisi..." Bruenor sözünü bitiremedi,

Cattibrie'nin mutsuz bakışı cücenin kurgusal korkularınıyok etmişti.

Cattibrie, bölgenin tehlikeleri karşısında acemi değildi.Bruenor ve cüce klamyla yedi yıldan fazla süredir yaşıyordu.Daha beşikteyken, istilacı bir goblin grubu ailesini öldürmüş,insan olmasına rağmen Bruenor, onu kendi çocuğu gibisaymıştı.

"Zorlu birisin, kızım benim," diye yanıtladı Bruenor,Cattibrie'nin geri çekilmez, üzüntü dolu ifadesi karşısında."Dışarı çık ve oyun bul o halde, ama fazla uzağa gitmeyesin!Bana mağaraları gözleyeceğine ve belinde bir kılıç ile düdüktaşıyacağına söz ver."

Page 373: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cattibrie öne atılıp, sessiz cücenin hemen sildiği ıslak biröpücüğü Bruenor'un yanağına kondurdu, tüneldenkaybolurken kızın ardından homurdanıyordu. Bruenor,klanlarının, işledikleri kayalar gibi sert lideriydi. AmaCattibrie yanağına her mutluluk öpücüğü kondurduğunda,cüce ona boyun eğdiğini farkediyordu.

"İnsanlar!" diye homurdandı cüce yeniden, ve kendinesertliğini hatırlatmak için birkaç parça demir çıkartmak üzere,madene inen tüneli adımlamaya başladı.

Bruenor'un ön kapısından üç mil kadar uzakta, KelvinAnıtı' ndan vadiye bakan enerji dolu kız için itaatsizliğinimantığa bağlamak kolaydı. Bruenor, Cattibrie' ye mağaralarıgörecek yerde kalmasını söylemişti, ve bulunduğu bu yükseknokta da, öyleydi, en azından etrafındaki tüm açık arazigörülebiliyordu.

Ama mutlu bir şekilde tümsekli bir arazide kayan Cattibrie,tecrübeli babasının uyarılarına uymamasındaki hatayı kısa birzaman sonra farketti. Eğlenceli bir kayışın ardından,ellerindeki soğuğu ovuştururarak dibe geldiğinde, alçak sesliuğursuz bir hırlama duymuştu.

"Beyaz aslan," dedi Cattibrie sessizce, Bruenor'unşüphelerini hatırlayarak. Yukarı baktığında babasınıntahmininin tam olarak doğru olmadığını farketti. Kızın,kendisine kayalık bir tepenin üstünden baktığım gördüğüyaratık gerçekten de bir kediyi andiriyordu, ama kedi siyahtı,beyaz değil ve aslan değil, koca bir panterdi.

Page 374: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Karşı koyarcasına, Cattibrie bıçağını kınından çıkardı."Geri dur, kedi!" dedi, sesinde korku yoktu; çünkü korkununvahşi hayvanları saldırmaya davet ettiğini biliyordu.

Guenhwyvar kulaklarını yere paralelleştirdi karnını yereyaklaştırarak uzun ve kayalık bölgede yankılanan birçınlamayla kükredi.

Cattibrie kükremedeki güce ve panterin gösterdiği uzun vefazla sayıda dişe karşı koyamazdı. Bir kaçış yolu bulmak içinetrafına bakındı ama biliyordu ki nereye yönelirse yönelsinpanterin ilk sıçramasından kaçamazdı.

"Guenhwyvar!" diye bir ses geldi yukarıdan. Cattibrie,yukarıya karlı açıklığa baktığında, ince, pelerinli bir şeklinkendine doğru en uygun yoldan ilerlediğini gördü."Guenhwyvar!" diye çağırdı yeni gelen tekrar. "Git buradan!"

Panter, genizden gelen bir sesle yanıt verdi, ardından karlakaplı kayaları, ufak yamaçları sanki düz bir arazideilerlermişçesine sıçrayarak geride bıraktıı.

Devam etmekte olan korkularına karşın, panteri içten birhayranlıkla izliyordu. Hayvanları her zaman sevmiş ve sıkçaonları incelemişti ama Guenhwyvar'ın ipeksi kaslarınınhareketi tüm hayal ettiklerinden daha ihtişamlıydı. Ensonunda içinde bulunduğu transtan kurtulduğunda, ince yapılısiluetin tam arkasında olduğunu farketti. Bıçağı hâlâ elinde,arkasına döndü.

Drowla gözgöze geldiğinde, elindeki bıçağı yere düşürdüve nefesi birden kesildi.

Page 375: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt de aynı şekilde bu karşılaşmadan şaşkına dönmüştü.Amacı kızın iyi durumda olup olmadığından emin olmaktıfakat Cattibrie'yi gördüğü anda, hatıraları bir sel gibi suyüzüne çıktığında tüm amacını unutmuştu.

Drizzt, öncelikle kızın, çiftlikteki kum rengi saçlı çocuklaaynı yaşlarda olduğunu farketmiş, ve bu düşünce kaçınılmazolarak Maldobar'daki acı dolu hatıralarını geri getirmişti.Fakat, Cattibrie'nin gözlerine daha yakından baktığında,düşünceleri anında daha geçmişe, karanlık hısımlarıylayaşadığı günlerine yol aldı. Cattibrie'nin gözleri, istilacıırkının elinden bir zamanlar kurtardığı ufak elf kızınınki gibimutlu ve masum bir ışıltı yayıyordu. Bu hatıra onuetkileyerek, kendi kardeşi ve diğer drow dostlarıyla birlikteelf yerleşimini vahşice katlettikleri kanlı ormana götürmüştü.

O çılgınlık anında, Drizzt neredeyse elf çocuğunuöldürerek, kendini, hısımlarının büyük bir istekle takip ettiği okaranlık yola koyacaktı.

Drizzt kendini bu hatıralardan silkeledi ve kendine buçocuğun başka bir ırktan başka bir çocuk olduğunu hatırlattı.Bir selamlama kelimesi söylemeye çalıştı, ama kız gitmişti.

Ev olarak kullandığı, dağın kuzey yüzündeki mağarasınagiderken, lanetleyici "drizzit" kelimesi defalarca drowunzihninde yankılandı.

Aynı gece, mevsimin yarattığı katliam tam anlamıylabaşlamıştı. Reghed Buzulları'na üfleyen soğuk doğu rüzgarı,karları, aşılamayacak engeller haline getirmişti.

Page 376: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cattibrie, Kelvin'in Anıtı'na ancak pek çok haftanınardından gidebileceğinden endişeli, karın düşüşünü yalnızbaşına izledi. Ceza korkusu ve de Bruenor'un drowuuzaklaştıracağı korkusuyla, ne Bruenor'a ne de diğer cüceleredrow hakkında hiçbir şey söylemedi. Kümelenen karabakarken, Cattibrie, daha cesur olmuş olmayı, orada kalıpgarip elfle konuşmuş olmayı diliyordu. Rüzgarın her uğultusubu arzuyu güçlendiriyor ve kız, tek şansını yitiripyitirmediğini merak ediyordu.

"Bryn Shander'e doğru yola çıkıyorum," diye haber verdiBruenor, iki aydan fazla bir süre sonra. Normalde BuzyeliVadisi'nde süren yedi aylık kış mevsimine beklenmeyen birara gelmişti, nadir rastlanan bir Ocak erimesi. Bruenor, kızınauzunca bir süre kuşkuyla baktı. "Bugün dışarı çıkmayıdüşünüyor musun?" diye sordu.

"Eğer yapabilirsem," diye yanıtladı Cattibrie. "Mağaralaretrafında ve rüzgar da o kadar soğuk değil."

"Seninle gitmesi için bir ya da iki cüce bulayım," diyeteklif etti Bruenor.

Bunun drowu araştırmak için iyi bir fırsat olduğunudüşünen Cattibrie, karşı çıktı. "Hepsi kapılarını tamir ediyor!"dedi amaçladığından daha kesin bir sesle. "Benim gibi biriiçin onları rahatsız etmeyesin!"

Bruenor'un gözleri kısıldı. "İçinde çok fazla inat var."

"Bunu babamdan almışım," dedi Cattibrie, gelebilecek tümkarşı çıkışları durduran bir göz kırpmayla.

Page 377: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"O halde, kendine dikkat et," diye başladı Bruenor, "ve..."

"...mağaraları göz önünde tut!" diye bitirdi Cattibrie onunyerine-. Bruenor arkasını döndü ve bir insanı kendi kızı olarakaldığı güne lanet edip, çaresizce homurdanarak, sert adımlarlamağaradan dışarı çıktı: Cattibrie, bu surat asışa yalnızcagüldü.

Bir kez daha kumral saçlı kızla ilk karşılaşanGuenhwyvar'dı. Kara panteri kayalık bir burunda, kendiniizlerken bulduğunda Cattibrie dümdüz dağa yol almış batıdangeçen patikalarından ilerliyordu."Guenhwyvar," diye çağırdıkız, drowun kullandığı ismi hatırlayarak. Panter alçak birsesle hırladı, ve burundan aşağı atlayıp, sokulmaya başladı.

"Guenhwyvar?" dedi Cattibrie yeniden, panterin yalnızcaon adım kadar ötede olmasından dolayı daha az emindi.Adının ikinci kez tekrarında, kedinin sıkı kasları rahatladı vekulakları dikildi.

Cattibrie her defasında tek bir adım atarak, yavaşça ilerledi."Kara elf nerede, Guenhwyvar?" diye sordu sessizce. "Beniona götürebilir misin?"

"Peki neden ona gitmek istiyorsun?" diye bir soru geldiarkasından.

Cattibrie'nin adımları dondu, yumuşak tonlu, melodik sesihatırlamıştı, ardından yavaşça arkasını dönerek drowlayüzyüze geldi. Yalnızca üç adım gerisindeydi, karşılaştıklarıanda lavanta rengi gözleri kendininkilere kilitlenmişti.Cattibrie'nin ne diyeceğine dair bir fikri yoktu, ve tekrar

Page 378: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

hatıralara gömülmüş olan Drizzt sessizce durarak, izleyipbekledi.

"Sen drow musun?" diye sordu Cattibrie, sessizlikdayanılmaz bir hale geldiğinde. Ağzından çıkan kelimeleriduyar duymaz, böylesine aptalca bir soruyu kendine sorduğuiçin kendini suçladı.

"Öyleyim," diye yanıtladı Drizzt. "Bu sana ne ifadeediyor?"

Bu garip karşılık karşısında Cattibrie omuz silkti. "Drowlarkötüdür diye duydum, ama bana öyle görünmüyorsun."

"O halde buraya kendi başına gelmekle büyük bir riskaldın," diye karşılık verdi Drizzt. "Ama korkma," diye ekledihızla, kızın aniden beliren huzursuzluğunu farkederek, "çünküben kötü biri değilim ve sana zarar vermeyeceğim." Rahatfakat boş mağarasında yalnız geçen aylar sonunda, Drizzt bukarşılaşmanın hızla sona ermesini istemiyordu.

Cattibrie, sözlerine inanarak, başıyla onayladı. "AdımCattibrie," dedi.

"Babam Bruenor, Battlehammer klanının kralıdır."

Drizzt merakla başını yana eğdi.

"Cüceler," diye açıkladı Cattibrie, vadiyi işaret ederek. Bukelimeleri söyler söylemez Drizzt'in şaşkınlığının nedeninianladı. "Benim gerçek babam değil," dedi. "Bruenor, benbebekken beni almış, gerçek ailem..."

Page 379: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Cümlesini bitirememişti, yüzündeki acı dolu ifadeyi görenDrizzt'in buna ihtiyacı yoktu.

"Ben Drizzt Do'Urden'im," diye araya girdi drow."Tanıştığımıza memnun oldum Bruenor'un kızı, Cattibrie.Konuşacak başka biri ile tanışmak güzel. Kışın tüm haftalarıboyunca, bir tek Guenhwyvar'ım vardı, o da tabi kedi ortalıktaolduğunda, ve dostum, tabi ki fazla bir şey söylemez!"

Cattibrie'nin gülümsemesi neredeyse kulaklarına varacaktı.Omuzlarının gerisinden, o anda patikada tembelce uzanmışolan pantere baktı. "Çok güzel bir kedi," diye yorumdabulundu Cattibrie.

Drizzt ne kızın sesindeki içtenliğe ne de Guenhwyvar'adiktiği hayranlık dolu bakışa şüphe duymuştu.

"Buraya gel, Guenhwyvar," dedi Drizzt ve panter gerinip,yavaşça yerinden kalktı. Guenhwyvar, Cattibrie'nin yanınageldi ve Drizzt, onun sessiz sorusuna başını sallayarak onayverdi. Başlangıçta çekingence ardından daha kararlı birşekilde, Cattibrie panterin ipeksi kürkünü okşuyor, yaratığıngücünü ve mükemmelliğini hissediyordu. Guenhwyvar buokşamayı şikayet etmeden kabullendi, hatta bir an içindurakladığında, devam etmesi için Cattibrie'nin yan tarafınadahi tosladı.

"Yalnız mısın?" diye sordu Drizzt.

Cattibrie, başını salladı, "Babam, mağaraları gözdenkaçırmamamı söyledi." -güldü.- "Düşündüğüm doğruysa,onları rahatlıkla görebiliyorum!"

Page 380: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drizzt, millerce ötedeki vadideki kaya duvara baktı."Baban memnun olmayacak. Bu topraklar o kadar da ıslahedilmiş değil. Bu dağlarda yalnızca iki aydır bulunuyorum, vedaha şimdiden iki kere ne olduğunu bilmediğim tüylü beyazyaratıklarla dövüşmek zorunda kaldım."

"Tundra yetileri," diye karşılık verdi Cattibrie. "Kuzeytarafında olmalısın.

Tundra yetileri dağın etrafını dönmezler."

"O kadar emin misin?" diye sordu Drizzt alayla.

"Daha önce bir tane bile görmedim," diye yanıtladıCattibrie, "ama onlardan korkmuyorum, ben seni bulmayageldim, ve artık buldum."

"Buldun," dedi Drizzt, "peki ya şimdi?"

Cattibrie omzunu silkti ve Guenhwyvar'ın ipeksi kürkünüokşamaya devam etti.

"Gel," dedi Drizzt. "Hadi konuşacak daha rahat bir yerbulalım. Karın parıltısı gözlerimi acıtıyor."

"Karanlık tünellere mi alışkınsın?" diye sordu Cattibrieumutla, bildiği tek yer olan On-Kasaba sınırları dışındakiyerler hakkında hikayeler dinleme isteğiyle.

Drizzt ve kız harika bir gün geçirdiler. Drizzt, Cattibrie'ye

Page 381: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Menzoberranzan'ı anlatmış, Cattibrie ise buna karşılıkolarak Buzyeli Vadisi hikayelerini ve cücelerle olan hayatınıanlatmıştı. Cüceler onlara en yakın ve de çok korkulankomşuları olduğu için Drizzt, özellikle Bruenor ve akrabalarıhakkındakileri merak ediyordu.

"Bruenor, bir kaya kadar sert konuşur, ama ben ondabundan daha fazlası olduğunu biliyorum!" diye temin ettiCattibrie, drowu. "O gerçekten iyi biri, klanın geri kalanı daöyle."

Drizzt bunu duymaktan sevinçliydi, hem böyle birdostluğun getirdiği kazançlardan dolayı hem de bu büyüleyicive enerji dolu kızın varlığından mutlu olduğu için, bubağlantıyı kurmuş olmaktan oldukça memnundu. Cattibrie'ninenerjisi ve yaşam sevinci dışına taşıyordu. Onunyanmdayken, drow, üzerine lanet gibi yapışan hatıralarlaboğulmuyor, fakat yıllar önce o elf çocuğunu kurtarmışolduğu için kendini iyi hissediyordu. Cattibrie'nin müzik gibisesi ve omuzlarına düşen saçı dikkatsizce arkasına atışıDrizzt'in sırtındaki suçluluk yükünü, bir devin kayayı fırlatışıgibi savuruyordu.

Hikayeleri tüm gün ve gece, hatta onu takip eden haftalarboyunca devam edebilirdi, ama Drizzt, güneşin batmak üzereolduğunu gördüğünde, kızın eve dönme vaktinin geldiğinifarketti. "Seni bırakayım," diye teklif etti Drizzt.

"Hayır," diye yanıtladı Cattibrie. "Yapmasan daha iyi.Bruenor bunu anlamaz ve beni dağlar boyunda sorunlarınortasına bırakl mış olursun. Kendim geri dönebilirim,

Page 382: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

endişelenme! Bu patikaları senden daha iyi tanıyorum, DrizztDo'Urden, ve eğer istesen bile bana yetişemezsin!"

Drizzt, bu böbürlenmeye güldü ama neredeyse inanmıştı.Vakit geçirmeden o ve kız, dağın güney duvarına doğru yolaçıktılar, ardından birbirlerine veda ederken, bir daha kierimede, ya da bir kez daha olmaması halinde gelecekbaharda, tekrar buluşmaya söz verdiler.

Cüce yerleşimine gelirken, kız mutluluktan uçuyordu, amababasının sert yüzüne baktığında neşesinin büyük bir kısmısilinmişti. Bruenor, o gün iş için Bryn Shander'e, Cassius'agitmişti. Bir kara elfin, kapısının yakınlarında yerleştirdiğiniduymak onu heyecanlandırmamıştı, ama meraklı -hatta çokmeraklı- kızının bunu büyük bir olay olarak düşüneceğinibiliyordu.

"Kendini dağlardan uzak tut," dedi Bruenor, Cattibrie'yifarkeder etmez, kız çaresiz durumdaydı.

"Ama Babacığım..." diye karşı çıkmaya çalıştı.

"Bana söz ver kızım!" dedi cüce beklentiyle. "Benim iznimolmadan bir daha o dağlara ayak basmayacaksın! Cassius'undediğine bakılırsa, orada bir kara elf var. Bana söz ver!"

Cattibrie çaresizce başını salladı, ardından, babasınınfikrini değiştirene kadar zor bir zaman geçireceğini, ama aynızamanda Bruenor'un Drizzt Do'Urden söz konusu olduğundahaklı olmaktan uzak görüşleri olduğunu bilerek, Bruenor'ucücelerin yerleşimine kadar izledi.

Page 383: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bir ay kadar sonra başka bir erime başlamış, ama Cattibriesözünü tutmuştu. Bir daha Kelvin'in Anıtı'na ayak basmadı,fakat vadiden ve etrafındaki patikalardan, Drizzt veGuenhwyvar'a seslendi. Havanın kırılmasıyla birlikte kızıbekleyen Drizzt ve panter, kısa süre sonra bu kez vadideyanındaydılar ve hikayeler anlatıp, Cattibrie'nin hazırladığıbir piknik sepetini paylaşıyorlardı.

O akşam Cattibrie cüce madenlerine geldiğinde, Bruenorpekçok şeyden şüphelenmişti ve yalnızca bir kez ona sözünütutup tutmadığını sordu. Cüce her zaman kızına güvenmişti,fakat Cattibrie Kelvin'in Anıtı'na gitmediğini söylediğinde,şüpheleri yok olmadı.

Keşifler

Bruenor, sabah saatlerinin büyük bir bölümünü, Kelvin'inAnıtı'nın aşağıdaki patikalarında dolanarak geçirmişti. Baharhavasıyla, karın büyük bölümü erimişti fakat inatçı karkütleleri gene de yolu zorlaştırıyordu. Bir elinde baltası, diğerelinde Battlehammer klanının sembolü, üzerinden kömürçıkan kupa işaretinin işlendiği kalkanı ile, Bruenor, herkaygan yere, kayalardan oluşan her engele, ve genelde tümkara elflere lanetler yağdırarak ilerliyordu.

Dağın en kuzeybatı duvarını döndüğünde sivri burnu vişnekadar kırmızı olmuş, zor nefes almaya başlamıştı. "Dinlenmevaktidir," diye mırıldandı cüce, dinmek bilmeyenrüzgarlardan kendini koruyacak, kayalardan oluşmuş birkuytuyu seçerek.

Page 384: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Bu rahat noktayı tek farkeden Bruenor değildi. Kayalıkduvardaki on ayak genişliğindeki yarığa tam yaklaşmıştı ki,aniden, deriden yapılmış gibi görünen kanatların sesleri,önünde, sineğinkine benzeyen bir kafanın yükselmesineneden oldu. Yorgun ve şaşkın bir biçimde cüce geriye düştü.Yaratığın bir remorhaz, yani bir kutup solucanı olduğunuanlamıştı, ve ona doğru atılmaya pek istekli sayılmazdı.

Arkasında, yılana benzeyen, buz mavisi bir kurdelayıandıran on metrelik vücudu, takip etmek için yarıktan çıktı.Pek çok yüzü olan böcek gözleri, cücenin üzerindeodaklanmıştı. Kısa, deriye benzer kanatları, düzinelerce ayağıuzun gövdesine hız kazandırırken, ön kısmını geriyesavurmuş, saldırıya hazırlanıyordu.

Rahatsız olmuş yaratığın sırt kısmı önce koyu birkahverengine ardından da parlayarak kırmızıya dönüşürken,Bruenor, artan ısıyı hissediyordu.

"Bu rüzgarı bir miktar keser!" diye kahkaha attı cüce,yaratığı atlatamayacağını anlayınca. Geri çekilmeyi bıraktı vetehditkar bir biçimde baltasını sallamaya başladı.

Remorhaz dümdüz ilerliyordu,ufak hedefini bir hamledeyutaçak kadar büyük çenesi, aşağı inerken açılıp kapanıyordu.

Bruenor yana atladı ve çeneyi bacaklarının ve gövdesininüzerinde kapanmasın diye kalkanıyla korurken, baltasınıyaratığın boynuzunun tam ortasına indirdi.

Kanatlar, kafayı takrar yukarı kaldırmak için çılgıncaçarpıyordu. Önemsiz derecede yaralanmış remorhaz, hızla

Page 385: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

tekrar saldırmak için şekil aldı, ama Bruenor tam o andavurmuştu. Kocaman baltasını kalkanı tutan eliyle çekti, uzunbir kama çıkararak, ileri atıldı ve yaratığın ilk çift bacağınasaldırdı.

Kocaman kafa hızla aşağı inmişti, ama Bruenor çoktanyaratığın en zayıf noktası olan altına geçmişti bile. "Nedemek istediğimi anlıyor musun?" dedi Bruenor,azarlarcasına, bir yandan kamasını yaratığın pulları arasınasaplarken.

Bruenor, gerçek anlamda yaratığın ezişleriyleyaralanmayacak kadar fazlasıyla zırhlıydı, ama ardındanyaratık etrafında dönerek, alev gibi yanarak parlayan sırtınıcüceye değdirmeye çalışıyordu.

"Hayır, yapmayacaksın, seni aklı karışıkejderhakurdukuşböceği!" diye uludu Bruenor, sıcaktan uzakkalmaya çalışarak. Yaratığın yanına geldi ve tüm gücüyleiterek, dengesi kaybolmuş remorhazı devirdi.

Alevler içindeki sırtı yere değdiğinde kar etrafa saçıldı vecızırdadı. Zayıf noktası olan altına ulaşmak için Bruenorkıpırdanmakta olan bacakları itip, tekmeledi. Cücenin,üzerinde pek çok çentik bulunan baltası, derin ve geniş biryarık açarak saplandı.

Remorhaz geri çekildi ve uzun vücudunu bir o yana bir buyana sallayarak, Bruenor'u yana fırlattı. Cüce anında ayağakalkmış ama yeteri kadar hızlı olamamıştı, kutup solucanıkendisine doğru yuvarlanıyordu. Sekerek uzaklaşmaya

Page 386: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

çalışırken, yakıcı sırtı Bruenor'un bacaklarını yakaladı vecüce, topallayıp, bacaklarını tutarak çıktı.

Ardından yeniden yüzyüze geldiler, ikisi de birbirine dahafazla saygı gösteriyordu.

Çene açıldı; hızlı bir kapanışla, Bruenor'un baltası bir dişigötürdü ve yana savdı. Fakat vuruş sırasında cücenin yaralıbacağı bükülmüştü, ve topallayan Bruenor, uzaklaşamazdı.Uzun bir boynuz Bruenor'u koltuk altından yakalayarak,uzağa fırlattı.

Ufak taşların doldurduğu bir yere düştü, toparlandı ve hemmiğferini düzeltmek, hem de kendine gelmek için başınıbüyük bir kayaya vurdu.

Remorhaz ilerledikçe kandan bir iz bırakıyor ama geriçekilmiyordu. Büyük çene açıldı ve yaratık tısladı, Bruenorvakit kaybetmeden gırtlağından aşağıya bir taş gönderdi.

Guenhwyvar, Drizzt'i en kuzeybatıdaki sorun konusundauyarmıştı. Drow, daha önceden hiçbir kutup solucanıgörmemişti, ama tepedeki bayırlardan birinde savaşanlarıgörür görmez, cücenin başının dertte olduğunu anlamıştı.Yayını geride mağarada bıraktığına kederlenerek, Drizztpalalarını çekti ve kaygan patikaların izin verdiği bir hızlapanteri aşağıya kadar takip etti.

"Gel öyleyse!" diye kükredi inatçı cüce, remorhaza vegerçekten de canavar hücuma geçti. Bruenor kendinitoparladı, solucan yemi olmadan önce iyi bir vuruş yapmayaniyetliydi.

Page 387: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kocaman kafa kendisine doğru indi, ama ardındanarkasından bir kükreme sesi duyan remorhaz, tereddüt ederekbaşka yöne döndü.

"Aptalca bir hareket!" diye bağırdı cüce neşeyle, veBruenor, baltasıyla, canavarın alt çenesini, iki kesici dişinarasından geçirerek, düzgünce kesti. Remorhaz acıylaciyakladı; deri kanatları çılgınca çarparak, kafasını cüceninerişemeyeceği bir yerde tutmaya çalışıyordu.

Bruenor bir kez daha vurdu, ve ardından üçüncü bir kezdaha, her vuruşu çenesinde derin yarıklar açıyor, kafanın dahada aşağı eğilmesini sağlıyordu.

"Beni ısırabileceğini sandın, ha?" diye bağırdı cüce.Remorhaz kafasını yeniden havaya kaldırırken kalkan tutanelini yana açtı ve boynuzlarından birini tuttu. Hızlı bir çeviriş,canavarın kafasını, hassas bir açıya getirdi, ve ardındanBruenor'un kolundaki kaslar şiddetle kasıldı ve ölümcülbaltasını, kutup solucanının kafatasına indirdi.

Yaratık titredi, ve bir kaç saniye daha salındı, ardından,hareketsizce yatarken, sırtı hâlâ ısı saçarak parlıyordu.

Guenhwyvar'dan gelen ikinci bir kükreme, gururlu cüceningözlerini öldürdüğü yaratıktan uzaklaştırmasına neden oldu.

Yaralı ve çekingen olan Bruenor, kafasını kaldırdığındapanterin ve iki palasını da çekmiş olan drowun hızlayaklaştığını gördü.

Page 388: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Gelin!" diye haykırdı Bruenor, her ikisine birden,koşuşlarının nedenini yanlış anlayarak. Baltasını ağırkalkanına çarptı. "Gelin ve bıçağımın tadına bakın!"

Drizzt aniden durdu ve Guenhwyvar'a da aynısını yapmasıiçin seslendi.

Panter koşmaya devam ediyordu fakat, kulaklarıdüzelmişti.

"Git, Guenhwyvar!" diye emretti Drizzt.

Panter kızgınlıkla bir kez daha hırladı ve ardındanuzaklaştı.

Kedinin gitmesinden memnun olan Bruenor, bakışlarını,kutup solucanının diğer tarafında duran Drizzt'e kaydırdı.

"O halde sen ve ben?" dedi cüce tükürürcesine. "Baltamlatanışma cesaretin var mı, drow, yoksa küçük kızlar daha mıçok hoşuna gidiyor?"

Cattibrie'ye yapılan bu belirgin gönderme Drizzt'ingözlerinde kızgın bir ışık meydana getirdi, silahları tutuşusıkılaşmıştı.

Bruenor, sakince baltasını sallıyordu. "Hadi gel," diyeazarladı alayla. "Bir cüce ile oynayacak cesaretin var mı?"

Drizzt, tüm dünyanın duyacağı bir çığlık atmak istiyordu.Ölü canavarın üzerinden atlayarak cüceyi paramparça etmekistiyor, cücenin kelimelerine kaba kuvvetle karşılık vermek

Page 389: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

istiyordu, ama yapamazdı.Drizzt, Mielliki'yi reddedemezdi veMooshie'ye ihanet edemezdi. Bir kez daha öfkesini bastırmalı,hakaretleri olgunlukla ve kendinin ve de Tanrıçasınıngerçekte kalbinde olanları bildiği gerçeğiyle sineyeçekmeliydi.

Palalar kınlarına girdi ve yanında Guenhwyvar ile birlikte,Drizzt uzaklaştı.

Bruenor, ikilinin gidişini merakla izledi. Başlangıçta,drowun bir korkak olduğunu düşünmüştü, ama ardından,savaşın heyecanı zamanla azaldı ve Bruenor, drowun niyetinimerak etmeye başladı. Bruenor'un başta sandığı gibimücadele eden iki rakibi de ortadan kaldırmaya mı gelmişti?Ya da belki de, Bruenor'un yardımına mı?

"Ah," diye mırıldandı cüce, bu olasılığı kafasından atarak."Bir kara elf mi, asla!"

Ayağı aksayan cüce için geri dönüş yolu çok uzundu,Bruenor'a kuzeybatı duvarında olanları aklında bir kez dahacanlandırmasına imkan tanımıştı. Madenlere geridöndüğünde, güneş çoktan batmış ve pekçok cüce veCattibrie toplanarak, onu aramaya çıkmak için hazırlanmıştı.

"Yaralanmışsın," dedi cücelerden biri. Cattibrie, aklındahemen Drizzt ve babası arasında geçen bir savaşı canlandırdı.

"Kutup solucanı," diye açıkladı cüce sanki hiçbir şeyolmamışçasına. "Onu iyi harcadım, ve emeğimin karşılığıolarak yanık sahibi oldum."

Page 390: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Diğer cüceler liderlerinin savaştaki becerileri karşısındahayranlıkla kafalarını salladılar -bir kutup solucanı kolay birav değildi- ve Cattibrie duyulacak bir biçimde iç çekti.

"Drowu gördüm!" diye hırladı Bruenor ona, iç çekmesininnedenini anlayayarak. Cüce, bu kara elfle karşılaşmakonusunda şaşkındı, aynı zamanda Cattibrie'nin bu olaylariçindeki yerini de anlamıyordu. Gerçekten de Cattibrie karaelfle tanışmış mıydı? merak ediyordu.

"Onu gördüm, evet gördüm!" diye devam etti Bruenor,artık diğer cücelere yönelerek konuşuyordu. "Bir drow vegözlerimin gördüğü en büyük ve en kara kedi. Solucanıdevirir devirmez, benim için geldi."

"Drizzt bunu yapmaz!" diye araya girdi Cattibri, babasıhikaye anlatma haline geçmeden önce.

"Drizzt?" diye sordu Bruenor ve kız yalanının ortayaçıktığını farkederek, arkasını döndü. Bruenor, o an için, bunubir kenara bıraktı.

"Dediğim gibi, bunu yaptı!" diye devam etti cüce. "İkikılıcını çekerek bana doğru geldi! Onu ve kediyi kovaladım!"

"Onun peşine düşebiliriz," diye teklif etti cücelerden biri."Dağlardan uzaklaştırabiliriz!" Diğerleri onaylayıp, kabulettiklerini mırıltılarla gösterdiler, ama hâlâ drowun esas niyetikonusunda şüpheleri olan Bruenor, bunu kesti.

"Dağ onun," dedi Bruenor onlara. "Cassius, ona vermiş veBryn Shande/le aramızda çıkacak bir soruna ihtiyacımız yok.

Page 391: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Drow sakin ve bizden uzakta durduğu sürece, onu rahatbırakacağız.

"Ama," diye devam etti Bruenor, Cattibrie'ye dik birşekilde bakarak, "bir daha onunla konuşmayacak, yanınagitmeyeceksin!"

"Ama..." diye söze başladı Cattibrie, çaresizce.

"Asla!" diye kükredi Bruenor. "Bana şimdi söz vereceksin,kızım, yoksa Moradin adına, o kara elfin kafasını kopartırım!"

Cattibrie tereddütte kalmıştı, korkunç bir şekilde köşeyesıkışmıştı.

"Söyle bana!" dedi Bruenor emir verircesine. "Sözveriyorum," diye mırıldandı kız ve ardından, mağaranın kuytuköşelerinden birine kaçtı.

"Bryn Shander'in sözcüsü, Cassius, beni sana yolladı," diyeaçıkladı sert görünümlü adam. "Eğer herhangi biri drowubiliyorsa, o senmişsin."

Bruenor etrafına, hiçbiri bu kaba yabancıdan etkilenmemişolan, resmi kabul salonundaki diğer cücelere baktı. Sakallıçenesini avuç içine alan Bruenor, ağzını genişçe açarakesnedi, bu apaçık görünen çatışmanın dışında kalmayaniyetliydi. Bu sert adam ve kokan köpeğini blöf yaparaksalondan uzaklaştırabilirdi, ama babasının yanında oturanCattibrie, huzursuz bir şekilde hareket ediyordu.

Page 392: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy McGristle, onun bu bazı şeyleri açığa çıkaranhareketini kaçırmamıştı. "Cassius, drow size bu kadar yakınolduğuna göre, görmüş olmanız gerektiğini söylüyor."

"Eğer halkımdan biri gördüyse," diye yanıtladı Bruenor,ilgisizce, "en ufak bir bahiste bile bulunmadılar. Eğer drowunyakınlarda ise bile, hiç sorun çıkarmadı."

Cattibire merakla babasına bakmaya başlamıştı, artık dahasakin nefes alıyordu.

"Sorun çıkarmadı mı?" diye homurdandı Roddy, gözlerindesinsi bir ifade vardı. "O, O hiç yapmaz." Yavaş ve dramatikbir şekilde kukuletasını çıkararak, yaralarını açığa çıkardı."Hiç sorun çıkarmaz, ta ki neye uğradığını şaşırana kadar!"

"Bunu sana drow mu yaptı?" diye sordu Bruenor, neendişelenmiş ne de etkilenmişti. "Güzel yaralar...gördüklerimin çoğundan daha iyi." "Köpeğimi öldürdü!" diyehırladı Roddy.

"Bana ölü görünmüyor," dedi Bruenor alayla, her köşedengülüşler geliyordu.

"Diğer köpeğim," diye homurdandı Roddy, bu cüceninkarşısındaki öneminin farkına vararak. "Bana önemvermiyorsunuz, tabi ki öyle olmalı. Ama bunu avlamamınnedeni kendim için değil, ya da kafasına koyulan ödül değil.Hiç Maldobar'dan bahsedildiğini duydunuz mu?"

Bruenor omuz silkti.

Page 393: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Sundabar'ın kuzeyinde," diye açıkladı Roddy. "Ufak,huzur dolu bir kasaba. Herkes çiftçi. Ailelerden biri,Thistledownlar, aynı evde üç kuşaktan fazla, kasabanınyanında yaşadılar, tıpkı diğer iyi aileler gibi. Sizesöylüyorum, Bartholemew Thistledown iyi bir adamdı, tıpkıbabası gibi, ve çocukları, dört erkek ve...tıpkı seninkinebenzeyen bir kız, uzun boylu enerji dolu ve dünyayı seven."

Bruenor, bu iri yarı adamın nereye varmaya çalıştığınıanlamıştı, Cattibire'nin huzursuz hareketlerinden, kızının daaynı şeyi anladığını biliyordu.

"İyi bir aile," dedi Roddy, uzak ve zayıf bir mutluluğubelirten ifadeyle. "Evde dokuz kişiydiler," Dağ adamının yüzüaniden sertleşerek, dimdik Bruenor'a baktı. "O evde dokuzkişi öldürüldü," diye açıkladı. "Sizin drowunuz tarafındankatledildi, ve biri o iblis kedi tarafından çiğnendi!"

Cattibrie karşılık vermek istedi fakat sesi bir çığlık olarakçıkmıştı. Bruenor, onun bu şaşkın ifadesinden memnunolmuştu, çünkü eğer açıkça konuşsa, söyledikleri dağadamına, Bruenor'un istediğinden fazlasını verebilirdi.

Cüce bir elini kızının omuzuna götürdü ve sakinceRoddy'ye cevap verdi.

"Bize karanlık bir hikayeyle geldin. Kızımı sarstın, ve benkızımın sarsılmış olmasından hoşlanmıyorum!"

"Affınızı diliyorum, cüce kral," dedi Roddy eğilerek, "amakapınızın eşiğindeki tehlikeden haberdar olmalısınız. Bu drow

Page 394: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kötü biri, tıpkı iblis kedisi gibi! Maldobar'daki trajedinin birdaha tekrarlanmasını istemiyorum."

"Ve benim hükmümdeki yerlerde olmayacak da," diyetemin etti onu Bruenor. "Bunu iyice kafana sok, biz basitçiftçiler değiliz. Drow, senin bizi rahatsız ettiğinden dahafazla rahatsızlık veremez."

Roddy, Bruenor'un kendisine yardım etmemesinden dolayışaşırmamıştı ama iyice biliyordu ki cüce, ya da en azındankız, Drizzt'in nerede olduğunu, açığa vurduklarından dahafazla biliyorlardı. "Yalvarırım, iyi cüce, eğer benim içindeğilse bile, Bartholemew Thistledown için. Bu kara şeytanınerede bulabileceğimi biliyorsan söyle. Ya da bilmiyorsan,onun izini bulmama yardımcı olacak askerler temin et."

"Cücelerimin eritme işleri var," diye açıkladı Bruenor,"Başka birinin düşmanları peşine yollanamazlar." AslındaRoddy'nin drowla alıp veremediği, Bruenor'un umrundadeğildi, ama bu dağ adamının hikayesi, kara elften, özelliklekızı tarafından, uzak durulması inancını doğruluyordu.Bruenor ahlaki nedenlerle olmasa da her ikisini de vadidenuzaklaştırmak için Roddy'ye yardım edebilirdi, fakatCattibrie'nin gözle görülür rahatsızlığını göz ardı edemiyordu.

Roddy, beceriksizce öfkesini gizleyerek, başka bir seçenekaramaya başladı. "Kaçıyor olsanız, nereye giderdiniz, KralBruenor?" diye sordu. "Bu dağları, yaşayan herkesten daha iyibiliyorsunuz, bunu Cassius da söyledi. Nereye bakmalıyım?"

Bruenor, bu hoş görünmeyen adamı rahatsız görmektenhoşlandığını farketti. "Büyük vadi," dedi gizemle. "Geniş dağ.

Page 395: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Pek çok delik." Bir süre sessizce oturarak başını salladı.

Roddy'nin takındığı ifade tamamen uçup gitmişti. "Katildrowa yardım mı edeceksiniz?" diye haykırdı. "Sen kikendine kral diyorsun, ama..."

Bruenor, taştan oyulmuş tahtından fırladı, ve Roddydikkatlice geri bir adım atarak Kanatıcının sapına elini koydu.

"Bir serserinin sözüne karşılık bir diğerininki!" diye hırladıBruenor.

"Tahminimce her ikisi de diğeri kadar iyikötü!"

"Thistledownlardan biri böyle söylemezdi!" diye haykırdıRoddy, ve bu öfkeyi sezen köpeği, dişlerini çıkarıp, sorunçıkarırcasına hırladı.

Bruenor, bu garip, sarı yaratığa merakla baktı. Akşamyemeği vakti yaklaşıyordu ve bu tartışmalar Bruenor'uacıktırmıştı! Sarı bir köpek midesinde nasıl dururdu? diyedüşündü.

"Bana verebilecek başka bir şeyin yok mu?" diye yalvardıRoddy.

"Sana çizmelerimi verebilirdim," diye hırladı Bruenor. Pekçok silahlı cüce askeri, bu kontrolsüz adamın aptalca bir şeyyapmaması için yaklaşmışlardı. "Sana yemek teklifedebilirdim," diye devam etti Bruenor, "ama masam içinfazlasıyla kötü kokuyorsun, ve banyo yapmayı seven bir tipede benzemiyorsun."

Page 396: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy, köpeğinin tasmasını çekiştirdi ve ağır çizmeleriniyere sertçe vurarak, önüne çıkan her kapıyı çarparak, yıldırımgibi dışarı çıktı. Bruenor'un bir baş işareti ile dört asker, dahafazla talihsiz bir sorun yaratmaması için dağ adamını izlediler.Resmi kabul salonundaki geride kalan cüceler krallarının, buinsanı idare ediş yöntemini kahkahalar ve ulumalarlakarşılıyorlardı.

Bruenor, Cattibrie'nin bu neşeye katılmadığını farketti, vecüce bunun nedenini bildiğini düşündü. Doğru ya da değil,Roddy'nin hikayesi kızın içinde bazı kuşkular yaratmıştı.

"Artık görüyorsun," dedi Bruenor sertçe, devam edentartışmada onu iyice köşeye sıkıştırmaya çalışarak. "drow,aranan bir katil. Artık uyarılarıma kulak kabartırsın kızım!"

Duyduğu acıyla, Cattibrie'nin ısırdığı dudaklarıkaybolmuştu. Yeryüzündeki hayatı hakkında Drizzt fazla birşey anlatmamıştı, ama bu tanımaya başladığı drowun cinayetişleyebileceğine inanmıyordu. Aynı zamanda Cattibrie birgerçeği de inkar edemezdi: Drizzt, bir kara elfti, ve tecrübelibabası için, en azından bu gerçek, McGristle'ın hikayesine birdayanak sağlıyordu.

"Beni duyuyor musun, kızım?" diye hırladı Bruenor.

"Hepsini bir araya toplamalısın," dedi Cattibrie aniden."Drow ve Cassius ve de o çirkin Roddy McGristle'ı. Bunuyap..."

"Sorunum değil!" diye gürledi Bruenor, sözünü keserek.Babasının ani öfkesi karşısında, Cattibrie'nin yumuşak gözleri

Page 397: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

yaşlarla dolmuştu. Tüm dünyası tepe taklak oluyordu. Drizzttehlikedeydi, geçmişi ile ilgili gerçekler de öyle. Cattibrie'yi,hatırladığı tüm hayatı boyunca hayranlık duyup sevdiğibabasının, kendisine kulaklarını kapatması da acı veriyordu.

O korkunç anda, Cattibrie, bu şartlar altında, herhangi bironbir yaşındakinin yapabileceği şeyi yaptı...Bruenor'aarkasını döndü ve kaçtı.

Kendini Kelvin'in Anıtı'nın patikalarında koşar halde bulanCattibrie, Bruenor'a verdiği sözü tutmayarak burada neyapmayı umduğunu bilmiyordu. Cattibrie, buraya gelmearzusunu reddedemezdi, fakat Drizzt'i, McGristle'ın kendisiniaradığı konusunda uyarmaktan başka yapabileceği bir şeyyoktu.

Tüm endişelerini ortaya koyamıyordu, ama az sonradrowun karşısındaydı ve neden buraya geldiğini anlamıştı.Onun güvende olmasını istemesine rağmen gelmesinin nedeniDrizzt değildi. Kendi huzuru içindi.

"Maldobar’lı Thistledownlardan hiç bahsetmedin," dedikarşılaştıklarında, buz gibi bir sesle, drowun yüzündekigülümsemeyi silerek. Drizzt'in yüzünü kaplayan karanlıkifade acısını belirgin kılıyordu.

Üzüntüsü ile, Drizzt'in bu trajedinin sorumluluğunualdığını düşünen, yaralı kız, arkasını döndü ve kaçmayaçalıştı. Fakat Drizzt onu omzundan yakalayarak kendinedöndürdü ve yaklaştırdı. Eğer, kendini tüm kalbiylekabullenmiş bu kız, yalanlara inanmaya başladıysa gerçektende kendisinin lanetlenmiş biri olacağını düşündü.

Page 398: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Kimseyi öldürmedim," diye fısıldadı Drizzt, Cattibrie'ninhıçkırıkları arasından, "Thistledownları katledencanavarlardan başka hiçbir şeyi. Yemin ederim!" Ardındantüm hikayeyi, ayrıntılarıyla, Dove Falconhand'in grubundankaçışını da ekleyerek anlattı.

"Ve işte buradayım," diye sona erdirdi, "tecrübelerimiarkamda bırakmak dileğiyle, ama söz veriyorum ki aslaunutmamak üzere!"

"İki hikaye de farklı kurulmuş," diye yanıtladı Cattibrie."Kendininki ve McGristle'ınkini demek istiyorum."

"McGristle mı?" dedi Drizzt, sanki vücudundaki tüm nefesdışarı çekilmişti. Drizzt bu iri adamı yıllardır görmemişti,artık onun uzak geçmişte kaldığını düşünüyordu.

"Bugün geldi," diye açıkladı Cattibrie. "Sarı köpeği olan iribir adam. Senin peşinde."

Bu onaylama Drizzt'i etkilemişti. Geçmişinden kaçabilecekmiydi? diye merak etti. Eğer bunu yapamayacaksa, nasılkabul görmeyi bekleyebilirdi ki?

"McGristle onları öldürdüğünü söyledi," diye devam ettiCattibrie.

"O halde sahip olduğun tek şey, ikimizin sözleri," diyeçıkarımda bulundu Drizzt, "ve her iki hikayeyi deispatlayacak hiçbir şey yok." Ardından gelen sessizlik saatlersürmüş gibi göründü.

Page 399: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"O çirkin kaba adamı hiç sevmedim." Dedi Cattibrie,burnunu çekerek, ve McGristle'ı gördüğünden beri ilk kezgülümsemeyi başardı.

Dostluklarının onaylanması Drizzt'i derinden etkilemişti,ama şu anda etrafında asılı duran derdi unutamıyordu. Ödülavcısı eğer bir memnuniyetsizlik yaratmayı başarırsa -ki karaelfin soyuna bakılınca bu zor sayılmazdı- Roddy ve belki debaşkalarıyla dövüşmek zorunda kalabilirdi. Ya da Drizzttekrar kaçmak, yolları ev olarak benimsemeye başlayacaktı.

"Ne yapacaksın?" diye sordu Cattibrie, rahatsızlığınıfarkederek.

"Benim için korkma," diye temin etti Drizzt ve konuşurkenona sarıldı, bunun kendi veda şekli olabileceğini biliyordu."Gün ilerliyor. Evine dönmelisin."

"Seni bulacak," diye cevap verdi Cattibrie, kederle.

"Hayır," dedi Drizzt, sakince. "En azından yakın birzamanda değil. Guenhwyvar yanımdayken, ben iyi bir planyapana kadar Roddy McGristle'ı uzak tutmayı başarırız.Şimdi git! Gece hızla yaklaşıyor ve babanın burayagelmenden memnun olacağını sanmıyorum."

Tekrar Bruenor'la karşılaşacağı düşüncesi Cattibrie'yiharekete geçirdi. Drizzt'e veda etti ve arkasını döndü,ardından geri koşarak drowa sıkı sıkı sarıldı. Dağlardangeriye giderken adımları daha rahattı. Bildiği kadarıyla Drizztiçin bir çözüm yaratamamıştı, ama dostunun, başka birinin

Page 400: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

iddia ettiği gibi bir canavar olmadığını öğrenmesi, drowunendişelerini biraz olsun ikinci plana atıyordu.

Gece, Drizzt Do'Urden için gerçekten de karanlık olacaktı.McGristle'ın uzakta, geçmişte kalan bir sorun olduğunudüşünüyordu, ama bela şimdi buradaydı, ve Cattibrie dışındahiçkimse onu savunmamıştı.

Eğer karşı koyacaksa, tek başına koymak zorunda olacaktı.Guenhwyvar ve palaları dışında hiçbir müttefiki yoktu, veMcGristle'a dövüşme düşüncesi -ister kazansın, isterkaybetsinona hiç çekici gelmiyordu.

"Burası ev değil," diye homudandı Drizzt, kesici soğukrüzgara karşı. Oniks figürü çıkartıp, panter dostunu çağırdı."Gel dostum," dedi kediye. "Rakibimiz bizi bulmadan, yolaçıkalım."

Drizzt, eşyalarını toplayıp, evini boşaltırken, Guenhwyvarnöbet tutuyordu.

Cattibrie, hırlayan köpeği duymuş fakat, iri adam birkayanın ardından atlayarak, sertçe kolunu yakaladığında tepkiverecek zamanı bulamamıştı. "Bildiğini biliyordum!" diyebağırdı McGristle, kötü kokan nefesi kızın yüzüneçarpıyordu.

Cattibrie bacağını tekmelemişti. "Bırak beni!" diyerek karşıkoydu. Sesinde korkunun izi olmadığını farkeden Roddy,şaşırmıştı. Kendisini yeniden tekmelemeye kalkıştığında, onuiyice sarstı.

Page 401: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Dağlara bir amaç için geldin," dedi Roddy hemen,tutuşunu gevşetmeden. "Drowu görmeye geldin; O'nunlaarkadaş olduğunuzu biliyordum. Gözlerinden okudum!"

"Hiçbir şey bilmiyorsun!" diyerek Cattibrie yüzünetükürdü. "Yalanlar konuşuyorsun."

"Yani, drow Thistledownlarla ilgili kendi hikayesinianlatmış, ha?" diye yanıtladı Roddy, kızın neden bahsettiğinitahmin ederek. Cattibrie o anda, öfkesinin içinde hatayaptığını anladı, bu sefil adama, nereye gittiği konusundaonay vermişti.

"Drow mu?" dedi Cattibrie, anlamsızca. "Nedenbahsettiğini tahmin bile edemiyorum."

Roddy' nin kahkahası onu alaya alıyordu. "Sen drowlabirlikteydin, ufaklık. Bunu açıkça söyledin. Ve şimdi beni,onu görmeye götüreceksin."

Cattibrie, küçümser bir bakış fırlattı, bu bir kez dahasarsılmasına neden olmuştu.

Ardından Roddy'nin elleri aniden gevşedi, Cattibrie'yegözlerinde yeni oluşan ifade, daha kötü gelmişti. "Enerji dolubir kızsın, değil mi?" dedi Roddy, kedi gibi mırıldanarak,Cattibrie' nin öbür omuzunu tutarak, yüzünü kendininkineçevirmişti. "Hayat dolu, değil mi? Beni drowa götüreceksin,kızım, bundan şüphen olmasın. Ama daha evveldenyapabileceğimiz bazı şeyler olabilir, Roddy McGristlegibilerle oyun oynamamanı öğretecek bazı şeylergösterebilirim." Cattibrie'nin yanağını okşayışı komik bir

Page 402: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

şekilde grotesk ve şüphesiz ki tehditkâr görünüyordu, veCattibrie, boğulacağını sandı.

O sırada Roddy'nin yüzüne bakmak için Cattibrie, tümcesaretini toparlamak zorunda kalmıştı. O genç bir kızdıfakat, onurlu ve sert olan Battlehammer klanının ciddi suratlıcüceleri arasında büyümüştü. Bruenor bir savaşçıydı, tabi kızıda öyle. Cattibrie'nin dizi, Roddy'nin kaşığıyla buluştu vetutuş aniden gevşedi, kız, bir elini suratını pençelemek içinkaldırdı. İkinci kez diziyle vurduğunda daha az etkili olmuştu,ama Roddy'nin kendim savunmak için dönüşü onunkurtulmasını, neredeyse kurtulmasını sağlamıştı.

Roddy'nin demir gibi sıkı tutuşu aniden daha da sıkılaştı,ve bir süre mücadele ettiler. O sırada, Cattibrie boş olanelinde aynı derecede bir tutuş hissetti, ve daha ne olduğunuanlayamadan, Roddy'nin tutuşundan kurtulmuş ve karanlık birfigür yanında belirmişti.

"Demek kaderinle karşılaşmaya geldin," diye hırladıRoddy, Drizzt'e memnun bir halde.

"Uzaklaş buradan," dedi Drizzt, Cattibrie'ye. "Bu seninlealâkalı değil." Sarsılmış ve son derece korku içinde olanCattibrie, karşı çıkmadı.

Roddy'nin boğumlu elleri Kanatlanın sapına tutundu. Ödülavcısı daha önce drowla savaşta karşı karşıya gelmişti veonun seri adımları ve dönüşlerine ayak uydurmaya niyetiyoktu. Başının bir hareketi ile, köpeğini serbest bıraktı.

Page 403: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Köpek, Drizzt'e doğru yarı mesafeyi ilerlemiş tam havayasıçrayacaktı ki, Guenhwyvar onu yana savurarak gömdü.Köpek, tekrar ayağı üzerinde doğrulmuştu, ciddi biçimdeyaralanmamıştı fakat, panter yüzüne her kükrediğinde birazdaha geriliyordu.

"Bu kadar yeter," dedi Drizzt, aniden ciddileşerek. "Beniyıllar ve fersahlar boyunca takip ettin. Gayretim takdirediyorum, ama sana söylüyorum, öfkenin hedefi yanlış.Thistledownları ben öldürmedim. Onlara karşı asla kılıcımıkaldıramazdım!"

"Thistledownların Dokuz Cehenneme kadar yolu var!" diyekükredi Roddy.

"Bunun, onun hakkında olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Kafam, sana o ödülü getirmeyecektir," diye karşı çıktıDrizzt.

"Altının canı cehenneme!" diye bağırdı Roddy. "Köpeğimialdın drow ve kulağımı!" Kirli parmaklardan birini setçeyüzüne vurdu.

Drizzt tartışmak, Roddy'ye savaşı ilk başlatanın kendisiolduğunu hatırlatmak, yüzünü yırtanın kendi baltası ilekesilen ağaç olduğunu söylemek istiyordu. Ama Drizzt,Roddy'yi harekete geçirenin ne olduğunu anlamıştı, yalnızcakelimelerin bunu dindiremeyeceğini biliyordu. Drizzt,Roddy'nin onurunu yaralamıştı, ve Roddy gibi biri için butarz bir yara, fiziksel her yaradan daha ağır basıyordu.

Page 404: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Dövüşmek istemiyorum," dedi Drizzt, kendinden emin birşekilde. "Al köpeğini ve çek git, tabi beni bir daha takipetmeyeceğine dair söz vermen şartıyla."

Roddy'nin alaycı kahkahası Drizzt'in sırtından aşağı birürperti meydana getirmişti. "Seni dünyanın sonuna kadartakip edeceğim, drow!"diye kükredi Roddy. "Ve her defasındaseni bulacağım. Hiçbir delik seni benden uzak tutacak kadarderin değildir. Hiçbir deniz o kadar geniş değil! Elimegeçeceksin drow. Seni şimdi alacağım, ve eğer kaçarsan, dahasonra!"

Roddy sarı dişlerini göstererek, dikkatli adımlarla Drizzt'edoğru ilerledi. "Seni alacağım, drow," diye hırladı ödül avcısısessizce. Ani bir hareket onu yaklaştırdı ve Kanatıcı vahşicesavruldu. Drizzt arkaya sıçradı.

İkinci vuruş da aynı sonuca ulaşmıştı, ama Roddy, bu ritmiizlemek yerine, sinsice elinin ters tarafıyla savurduğu baltasıDrizzt'in yanağını yalayıp geçti.

Vakit kaybetmeden Drizzt'in üzerine gelmeye başlamıştı,baltası her yöne, delice savruluyordu. "Yerinde kal!" diyebağırdı Roddy Drizzt beceriyle yana çekiliyor, üzerindenatlayıp, altında eğiliyordu. Drizzt, bu ölümcül vuruşlarakarşılık vermediği için işini tehlikeli bir şekilde şansabıraktığını biliyordu, ama bu iri adamı yormayı başarırsa,daha barışçıl bir çözüm bulabileceğini umuyordu.

İri bir adam için Roddy çevik ve hızlıydı, ama Drizzt çokdaha fazla hızlıydı, ve drow bu oyunu daha uzun bir süreoynayabileceğine inanıyordu.

Page 405: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kanatıcı, yandan salınarak geldi, Drizzt'in göğsüne doğrudalışa geçmişti. Saldın hileliydi, Roddy Drizzt'in altındaeğilmesini istiyordu, böylelikle drowun yüzüne bir tekmeatabilecekti.

Drizzt bu hileyi fark etmişti. Eğilmek yerine sıçradı, yarıcıbaltanın üstünden bir parende attı ve yumuşak bir biçimde,Roddy'ye daha yakın bir yere indi. Artık şiddetle girişmesırası Drizzt'teydi,

Roddy'nin yüzünü iki palasının kabzalarıylayumrukluyordu. Ödül avcısı geri sendeledi, sıcak kanınburnundan akışını hissediyordu.

"Git buradan," dedi Drizzt, içten bir şekilde. "KöpeğiniMaldobar'a, ya da evin saydığın her neresiyse oraya götür."

Eğer Drizzt, daha fazla küçük düşme karşısında Roddy'ninteslim olacağını sanıyorduysa, yanılıyordu. Öfkeli bir naraatarak Roddy, dümdüz saldırmaya başladı, Drizzt'i gömmekiçin, omuzu öndeydi.

Drizzt, silahlarının sapını, Roddy'nin öne eğik kafasınavurdu ve ardından kendini havaya fırlatarak, Roddy'nin sırtınagetiren bir dönüş yaptı. Ödül avcısı yere sertçe kapaklanmıştıama hızla dizlerinin üstüne kalktı, Drizzt arkasını döndüğüsırada bir kama çıkarmış ve fırlatmıştı.

Bu gümüş renkli parıltıyı Drizzt son anda görerek, kılıcıylavurdu ve kamayı savurdu. Bunu bir başka kama izledi, veardından bir tane daha, ve her defasında Roddy, dikkati başkayöne çekilmiş drowa bir adım daha yaklaşıyordu.

Page 406: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Numaralarını öğreniyorum, drow," dedi Roddy, şeytani birgülümseme ile. İki geniş adım onu hızla Drizzt'eyaklaştırmıştı ve Kanatıcı bir kez daha dalışa geçti.

Drizzt yana yatıp yuvarlandı ve birkaç ayak ötede ayağakalktı. Roddy'nin kendine güveninin devamı Drizzt'i rahatsızetmişti; ödül avcısına, pek çok adamı yere devirebilecekvuruşlar yapmıştı, bu iri adamın daha ne kadar hasaradayanabileceğini merak ediyordu. Bu düşünce Drizzt'e inkaredilemez gerçeği, Roddy'ye palalarının kabzalarının dışındakiyerleri ile de vurması gerekebileceği gerçeğini göstermişti.

Bir kez daha Kanatıcı yandan yaklaştı. Bu sefer, Drizzteğilmedi. Baltanın oluşturduğu yarım dairenin içine girdi vebir silahıyla bunu bloke ederek, Roddy'nin önünü, diğeriylevurabilecek şekilde açık bıraktı. Sağdan gelen üç hamleRoddy'nin gözlerinden birini kapatmıştı, ama ödül avcısısırıtarak hücum etti, Drizzt'i tutarak, bu hafif dövüşçüyü yereçarpmıştı.

Vicdanının kendine ihanet ettiğini anlayan Drizzt, kıvrıldıve vurmaya başladı. Bu denli yakınlıkta, Roddy'nin gücüylebaşa çıkamazdı, ve hareketlerine gelen kısıtlama, hızavantajını yok ediyordu. Roddy yukarıdaki konumunu koruduve bir elini Kanatıcıyı yere indirmek için harekete geçirdi.

Aldığı tek uyarı köpeğinden gelen havlamaydı, ama bu bilepanterin saldırısından kurtulmaya yetmemişti. Guenhwyvar,Roddy'yi Drizzt'in tepesinden fırlattı, ve onu yerekapaklandırdı. İri adam gene de aklını toparlamayı başarmış,yanından geçip giderken Guenhwyvar'ın yanına saldırmıştı.

Page 407: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

İnatçı köpek saldırıyordu, ama Guenhwyvar kendine geldi,Roddy'nin bulunduğu yerden sekerek, onu ileriye uzaklaştırdı.

Roddy, Drizzt'e döndüğünde, takip edemediği vekarşılamaya fırsat bulamadığı sert bir rüzgar gibi vahşice vehızla hareket eden, pala darbeleriyle karşılaştı. Pantereyapılan saldırıyı görmüştü, lavanta renkli gözleri artıkuzlaşma işaretleri vermiyordu. Roddy'nin yüzüne öncekabzalardan biri çarptı, bunu diğer kılıcın yan tarafı takip etti.Tek bir hamleymiş gibi görünen bir dizi hareket içinde öncekarnına, ardından ise göğsüne ve kasıklarına birer tekme indi.Mantıktan uzak olan Roddy, tüm bunları hırlamayla karşıladı,ama öfkeli drow devam ediyordu. Palalardan biri baltanınbaşının altını tutmuştu, Roddy, bir kez daha Drizzt'i yereyapıştırma düşüncesiyle öne atıldı.

Ama daha önce, Drizzt'in ikinci silahı vurmuş, Roddy'ninkolunun ön tarafını yarmıştı. Kanatıcı yere düşerken ödülavcısı, yaralı kolunu tutarak geri çekildi.

Drizzt yavaşlamadı. Hızla atılışı, Roddy'yi hazırlıksızyakalamış ve bunu izleyen pek çok tekme ve yumruk, adamısersemlemiş bir hale getirmişti. Drizzt, havaya sıçradı ve ikiayağıyla birden, Roddy'nin çenesine inerek, onu yere devirdi.Buna karşın Roddy, hâlâ silkinip ayağa kalkmaya çalışıyordu,ama bu kez ödül avcısı gırtlağının iki yanında duran palalarınkenarlarını hissetmişti.

"Sana gitmeni söylemiştim," dedi Drizzt ciddi bir şekilde,kılıçlarını bir santim bile hareket ettirmeyerek, soğuk demiriderinlemesine hissetmesini sağlıyordu.

Page 408: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

"Öldür beni," dedi Roddy sakince, rakibinde bir zayıflıkhissederek, "eğer buna cesaretin varsa!"

Drizzt bir an tereddüt etti, ama sert bakışı yumuşamamıştı."Yoluna git," dedi çıkarabildiği en sakin sesle, kendisinibekleyen sınavı beklerken ne kadar sakin olabilirse.

Roddy, kendisine güldü. "Öldür beni, kara derili şeytan!"dedi kükrercesine, bir yolunu bulup kalkmıştı ama hâlâdizlerinin üzerindeydi. "Öldür beni, ya da seniyakalayacağım! Bundan şüp^he etme, drow. Gerekirse senidünyanın her köşesinde ve her taşın altında ararım!"

Drizzt'in rengi solmuş, destek için Guenhwyvar'abakıyordu.

"Öldür beni!" diye bağırdı Roddy, histerinin eşiğindeydi.Drizzt'in bileklerini yakaladı ve kendine çekti. Adamınboynunun kenarlarında bir çizgi şeklinde parlak renkli kanbelirdi. "Köpeğimi öldürdüğün gibi beni de öldür!"

Dehşete düşen Drizzt geri çekilmeye çalışıyordu, amaRoddy'nin kavrayışı demir gibiydi.

"Buna cesaretin yok mu?" dedi yüksek sesle. "O halde sanayardım edeyim!" Drizzt'in karşı koymasına rağmen, adam,bileklerini hızla çevirerek, çizgileri derinleştirdi, eğer budelirmiş adam acı duyuyorduysa bile, yenilmez gülüşü bunubelli etmiyordu.

Drizzt'in üzerine karmaşık duygular hücum ediyordu.İntikam değil de daha çok aptalca bir öfke ile, o anda

Page 409: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy'yi öldürmek istiyordu, ama bunu yapamayacağınıbiliyordu. Drizzt'in bildiği kadarıyla Roddy'nin tek suçu,aranmadığı halde kendisini takip etmesiydi ve bu nedensayılmazdı. Tüm değer verdikleri için, Drizzt'in bir insanınhayatına saygı duyması gerekirdi, bu Roddy McGristle gibisefil biri olsa bile.

"Öldür beni!" diye bağırdı Roddy tekrar tekrar, drowuntiksintisinden garip bir haz alıyordu.

"Hayır!" diye bağırdı Drizzt, ödül avcısının sesini kesecekyüksek bir sesle, Roddy'nin yüzüne. Titremesiniengelleyemeyecek kadar öfkeliydi. Drizzt, Roddy'nin çılgınbağırışlarına devam edip etmeyeceğini görmeyi beklemedi.Roddy'nin çenesine dizi ile vurdu, bileklerini Roddy'ninelinden kurtararak, silahlarının sapını birbiri ardına ödülavcısının şakaklarına vurdu.

Roddy'nin gözü kaydı, ama inatla vuruşlara direnerek,kendinden geçmiyordu. Drizzt, ona vurmaya devam ederek ensonunda yere yıktı, kendi hareketleri ve ödül avcısının devameden karşı koyusu karşısında dehşete düşmüştü.

Öfkesi yatıştığında, titreyen ve lavanta renkli gözlerindenyaşlar inen Drizzt, iri adamın tepesinde doğruldu. "Köpeğiburadan uzaklara götür!" diye bağırdı Guenhwyvar'a.Ardından dehşet içinde, elindeki kanlı kılıçları yere bırakıpeğilerek, Roddy'nin ölmediğinden emin oldu.

Kendine geldiğinde Roddy, sarı köpeğini yanı başındabulmuştu. Gece hızla yaklaşıyordu, rüzgar ise yenidenesmeye başlamıştı. Başı ve kolu ağrıyordu, ama acıyı

Page 410: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

aklından attı, artık Drizzt'in kendini öldürme gücünübulamayacağını bildiğinden, avına devam etmek istiyordu.Köpeği vakit kaybetmeden güneye doğru giden kokuyutanımıştı, hemen yola çıktılar. Roddy'nin sinirleri yalnızca birkaya duvarının etrafını dönüp de kendini bekleyen kızılbıyıklı bir cüce ve bir kız çocuğunu gördüğünde birazcıkgerildi.

"Kızıma dokunmamalıydın, McGristle," dedi Bruenorhemen. "Kızıma hiç dokunmamalıydın."

"O, drowla işbirliği yapıyor!" diye karşı çıktı Roddy. "Katildrowa benim geldiğimi haber verdi!"

"Drizzt, bir katil değil!" diye bağırdı Cattibrie, cevapolarak. "O çiftçileri asla öldürmedi! Diyor ki, bunu yalnızca,başkaları onu yakalamanda sana yardım etsin diyesöylüyormuşsun!" Cattibrie aniden, babasına drowlagörüştüğünü itiraf etmiş olduğunu farketti. Cattibrie,Bruenor'u gördüğünde, ona yalnızca kendisine olan kabadavranışını anlatmıştı.

"Ona gittin," dedi Bruenor, açıkça yaralanmıştı. "Banayalan söyledin ve drowa gittin. Bana yapmayacağınısöylemiştin..."

Bruenor'un kederli sözleri Cattibrie'yi derinden sarsmıştı,ama inandıklarına sarıldı. Bruenor kendisini, dürüst biriolarak yetiştirmişti, ama o aynı zamanda doğru bildiklerinekarşı dürüstlüğü de içeriyordu. "Bir keresinde bana herkesebir şans verilir demiştin," dedi Cattibrie sitemle. "Banaherkesin farklı olduğunu, ve ne iseler o şekilde görülmeleri

Page 411: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

gerektiğini söylemiştin. Drizzt'i gördüm ve içindeki gerçeğide, bunu söylüyorum. O bir katil değil! Ve o" -Suçlayarakparmağıyla McGristle'ı işaret ediyordu- "bir yalancı! Kendiyalanımdan dolayı gurur duymuyorum, ama Drizzt'in bununtarafından yakalanmasına izin veremem!"

Bruenor, bir an için kelimelerini düşündü, ardından birkolunu etrafına dolayarak onu sıkıca sardı. Kızının yalanı hâlâortadaydı fakat, cüce kızının, inandığı şey için ayaktadurması, onu gururlandırmıştı. Gerçekte Bruenor burayamadenlerde gezindiğini sandığı Cattibrie'ye bakmak içindeğil, drowu bulmaya gelmişti. Remorhazla olan dövüşünüher gözden geçirişinde, Bruenor, Drizzt'in oraya kendisiylesavaşmaya değil de yardım etmeye geldiğine daha çok iknaoluyordu. Bu yakın zamanda gelişen olaylarla, şüpheye pekaz yer kalmıştı.

"Drizzt geldi ve beni, şundan kurtardı," diye devam ettiCattibrie. "Beni kurtardı."

"Drow onun aklını karıştırmış," dedi, Bruenor'un kendinekarşı tavır 'aldığını farkeden ve bu tehlikeli cüce ile savaşmakistemeyen Roddy. "O katil itin teki diyorum, eğer ölü biradam konuşabilse Bartholemew Thistledown da öyle derdi!"

"Bah!" dedi Bruenor, öfke ile. "Kızımı tanımıyorsun, yoksaona yalancı demeden evvel daha iyi düşünürdün. Ve sanasöyledim, McGristle, kızımın sarsılmasını istemiyorum! Artıkvadimden çekip gitmen gerektiğini düşünüyorum. Banakalırsa şu anda gitmelisin."

Page 412: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Roddy hırladı ve tabi, dağ adamıyla cücenin arasındasıçrayan ve dişlerini Bruenor'a gösteren köpek de. Bruenor,ilgisizce omuz silkti, ve yaratığa hırlayarak onu daha dakışkırttı.

Köpek cücenin bileğine yapıştı ve Bruenor vakitkaybetmeden ağzının üzerine ağır çizmesini koyarak altçenesini yere yapıştırdı. "Ve kokan köpeğini de yanına al!"diye kükredi, fakat köpeğin etli vücuduna hayranlık duyanBruenor, bu aksi yaratık için başka şeyler düşünüyordu.

"Nereye dilersem oraya giderim, cüce!" diye karşı çıktıRoddy. "Drowumu bulacağım, ve drow eğer seninvadindeyse, ben de oradayım!"

Bruenor, adamın sesindeki öfkeyi fark etmişti, veRoddy'nin yüzündeki morlukları ve kolundaki yarayı farketti."Drow senden kaçmış," dedi cüce, kahkahası Roddy'yiderinden yaralamıştı.

"Uzun sürmeyecek," diye söz verdi Roddy. "Ve hiçbir cüceyolumda durmayacak!"

"Madenlere geri dön," dedi Bruenor, Cattibrie'ye."Diğerlerine yemeğe biraz gecikebileceğimi söyle."Bruenor'un omzundaki balta aşağı inmişti.

"Onu hakla," diye mırıldandı Cattibrie sessizce, babasınınyeteneklerinden biraz bile şüphe duymuyordu. Bruenor'ubaşlığının üzerinden öptü ve mutlulukla uzaklaştı. Babası onainanmıştı; dünyadaki hiçbir şey yanlış olamazdı.

Page 413: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Kısa bir süre sonra Roddy McGristle ve üç bacaklı köpeğivadiyi terkediyorlardı. Roddy, Drizzt'te bir zayıflık görmüştüve ona kar·i sı galip gelebileceğini düşünüyordu, oysaBruenor Battlehammer'da böyle bir zayıflık yoktu. Bruenor,Roddy'yi yere serdiğinde -ki bu fazla uzun sürmemişti-Roddy, eğer cüceye kendini öldürmesini söylese, Bruenor'unmutlulukla bunu yerine getireceğinden kuşku duymamıştı.

On-Kasaba'ya son bir kez bakmak için çıktığı güneytepesinde, Drizzt, ödül avcısına ait olduğunu sandığı arabanınvadiden ayrıldığını görüyordu. Ne olduğunu anlayamadan,ama Roddy'nin bir değişim geçirdiğine inanarak, Drizzt,toparlamış olduğu eşyalarına baktı ve bir sonraki durağınınneresi olması gerektiğini düşündü.

Drizzt, kasabanın yanmakta olan ışıklarını, karışıkduygularla izliyordu. Bu tepede defalarca bulunmuş, evinibulduğunu düşünerek, çevresindekilerle büyülenmişti. Bumanzara şimdi ne kadar da farklıydı! McGristle'ın varlığı ona,kendisinin dışlanmış biri olduğunu ve hep de öyle kalacağınıhatırlatmıştı.

"Drizzit," diye mırıldandı kendi kendine, gerçekten delanetleyici bir kelimeydi. O anda, Drizzt, bir evbulabileceğine inanmıyordu, kalbinde bir drow olmayanbirinin ne yeryüzünde ne de Karanlıkaltı'nda bir yeriolduğuna da. Drizzt'in kalbinde hep sızıntılı olan umut, artıktamamen uçmuştu.

"Bu yere, Bruenor Yükseltisi denir," dedi Drizzt'inarkasından sert bir ses. Kaçmayı düşünerek arkasını döndü,

Page 414: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

ama kızıl sakallı cüce, kaçıp gidemeyeceği kadar yakındı.Dişlerini gösteren Guenhwyvar, drowun yanına koşturdu.

"Hayvanını uzak tut, elf," dedi Bruenor. "Eğer bir kedi deköpek kadar kötü tada sahipse, hiç istemem!"

"Benim yerim, burası," diye devam etti cüce," ben kiBruenor'um ve burası da Bruenor Yükseltisi!"

"Burada herhangi bir işaret görmedim," diye yanıtladıDrizzt sakince, şu anda daha da uzayacakmış gibi görünenuzun yolculuğu sırasında sabrı tükenmişti. "Şimdi biliyorum,ve burayı terkedeceğim. Emin ol cüce. Geri dönmeyeceğim."

Bruenor, hem sessizlik sağlamak hem de drowun gidişiniönlemek için elini havaya kaldırdı. "Sadece bir kaya yığını,"dedi, bu Bruenor'un dilemiş olduğu en büyük özürdü. "Bunukendi adım gibi adlandırdım, ama bu onu kendimin yapar mı?Sadece lanet olası bir kaya yığını!"

Drizzt, cücenin bu beklenmedik konuşması karşısındakafasını eğmişti.

"Hiçbir şey göründüğü gibi değil, drow!" diye açıkladıBruenor. "Hiçbir^şey! Bildiğinin peşinden gitmek istersin,bilirsin değil mi? Ama sonra bildiğinin, bildiğin sandığın şeyolmadığını farkedersin! Bir köpeğin tadının iyi olacağınıdüşündüm -iyi gibi görünüyordu- ama şimdi her hareketimde,midem bana lanetler yağdırıyor!"

Köpekten açılan bu ikinci konu, Roddy McGristle'ınayrılmasıyla ilgili açıklamalar getirmişti. "Onu sen yolladın,"

Page 415: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

dedi Drizzt, vadiden çıkan yola işaret ederek. "McGristle'ıpeşimden uzaklaştırdın."

Bruenor onu duymamışı bile, ve kesinlikle her ne olursaolsun bu açık kalpli davranışı kabulenmeyecekti. "İnsanlarahiç güvenmedim," dedi ardından. "Bir şeyin ne hakkındaolduğunu bilemezsin ve bulduğunda, çoğunlukla artık onutamir etmek için çok geçtir! Ama diğerleri hakkında hep kesindüşüncelerim vardı. Sonuçta bir elf, elftir, gnome ise birgnome. Orklar ise şüphesiz aptal ve çirkindir. Bunlardanbirini hiç başka şekilde görmedim, ve onlardan da pek azınıtanıdım!" Bruenor baltasını sıvazladı, Drizzt ne demekistediğini kaçırmamıştı.

"Drowlar hakkında da düşüncelerim buydu," diye devametti Bruenor. "Hiç karşılaşmadım... istemedim. Kim isterdi ki?Drowlar kötüdür, zalimdir, bana babam öyle dedi, babamınbabası da, ve bana söyleyen herkes."

Batıda, Maer Duldon üzerindeki Termalaine'in ışıklarınabaktı ve bir taşı tekmeledi. "Şimdi bir drowun vadimdedolandığını duyuyorum, peki kral ne yapsın? Ve ardındankızım ona gidiyor!" Bruenor'un gözlerini bir alev kapladıama, Drizzt'e bakar bakmaz, sanki utançla dindi. "Yüzümekarşı yalan söylüyor -daha önce- hiç bunu yapmamıştı, veeğer akıllıysa bir daha da yapmaz!"

"Bu onun hatası değildi," diye söze başladı Drizzt, amaBruenor, konuyu tamamen kapatmak için elini salladı.

"Bildiğimi gerçekten bildiğimi düşünüyordum," diyedevam etti Bruenor, kısa bir sessizliğin ardından, sesi

Page 416: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

neredeyse kederliydi. "Dünyanın ne olduğunu kesinlikleanlamıştım. Kendi deliğinde yaşadığında kolay olur bu."

Drizzt'e, drowun lavanta rengi gözlerinin derinliğindekikısık ışıltıya baktı. "Bruenor Yükseltisi mi?" dedi cüce biromuz silkisi ile. "Bir kaya yığınına ad vermenin anlamı ne,drow? Ne olduğunu bildiğimi ve bir köpeğin tadının güzelolduğunu sanıyordum."

Bruenor bir eliyle karnını ovdu ve kaşlarını çattı. "O haldeburaya sadece taş yığını de ve burada senden fazla hak iddiaedemem! Drizzt Yükseltisi'ni ve beni tekmelemiş olursun!"

"Yapamam," diye yanıtladı Drizzt, sessizce. "İstesem bilebunu yapabileceğimi düşünemiyorum!"

"Ne istersen adlandır!" diye bağırdı Bruenor, anidenöfkelenmişti. "Ve bir köpeği inek olarak adlandır... bu onuntadını değiştirmez!" Bruenor ellerini öfke ile havayakaldırmış, arkasını dönmüş, sert adımlarla ilerliyor ve heradımında homurdanıyordu.

"Ve kızıma göz kulak olasın," diye Bruenor'un hırıltısınıduydu Drizzt. "Yetiler ve solucanlarla dolu bu dağa adımatacak kadar ork kafalıysa! Seni sorumlu tuttuğuma emin..."gerisi Bruenor bir dönüşte ilerlemeye başladığında havadakaybolmuştu.

Drizzt, bu karışık konuşmanın tam anlamını çözememiştiama Bruenor'un konuşmasının sıralı olmasına ihtiyacı yoktu.Guenhwywar'ın da birdenbire muhteşem görünen panoramikmanzaradan aynı şeyleri hissettiğini ümit ederek, üzerine elini

Page 417: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

koydu. Cücenin söylediklerini toparlayan Drizzt artık,Bruenor Yükseltisi'nde defalarca ışıkların hayata geçmesiniizleyebileceğini biliyordu. Bir bölümünü kesinlikleanlamlandırabilmişti Drizzt, uzun yıllardır duymayı beklediğikelimeleri: Eve hoş geldin.

Bitiş

Tüm diyarlardaki ırklar arasında, hiçbirinin insanlardandaha akıl karıştırıcı ya da aklı karışmış değildir. Mooshie,Tanrıların, dışardaki varlıklar değil de, kalbimizde yatanlarınvücuda gelişi oldukları konusunda beni ikna etmişti. Eğer budoğruysa, o halde sayıları pek çok olan, değişik gruplarınçeşitli Tanrıları -ki hepsi de farklı davranışları temsilediyorlarbu ırk hakkında pek çok şeyi ortaya koyuyorlar.

Eğer bir buçukluğa, elfe ya da cüceye yaklaşırsanız, ya daiyi veya kötü diğer ırklara, aşağı yukarı ne beklemenizgerektiğini bilirsiniz. Tabi bazı istisnalar vardır; kendimihararetle bu şekilde tanınılıyorum! Ama bir cücenin sert amaadil olması beklenir, ve açık lıavadansa bir mağarayı tercihedecek bir elfe hiç rastlamadım. Fakat bir insanın seçimi,kendine aittir... kendisi bunda karar kılabilirse.

İyi ve kötü kavramları içinde, insan ırkı çok dikkatleyargılanmalıdır. Korkunç insan kiralık katillerle dövüştüm,kendi güçlerine, yoluna çıkan herkesi yok edecek kadarkendini kaptırmış insan büyücülere tanık oldum, ve kendiırkının daha az şanslı olan kesiminden beslenen, diğerinsanların, erkek, kadın ve hatta çocukların çamurlu yerlerdeaçlıkla mücadele ettiği ve öldüğü yerlerde, krallara layıkşekilde yaşayan insanların bulunduğu şehirler gördüm. Ama

Page 418: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

onurları yargılanamayacak, kısa hayatları içinde diyarlar içinyaptıkları iyiliklerin, önlerinde yarım bin yıl kadar sürebulunan elfler ve cücelerinkinden daha ağır basan, Cattibrie,Mooshie ve Tennalaine'li Wulfgar gibi insanlar tanıdım.

Gerçekten de akıl karıştırıcı bir ırk, ve dünyanın kaderi güngeçtikçe onların her yere ulaşan ellerine geçiyor. Bu nazik birdenge oluşturabilir ama kesinlikle renksiz olmayacaktır.İnsanlar, karakter çeşitliliğine tüm diğer varlıklardan dahafazla sahipler; onlarınki kendi ırklarına karşı -endişe ettiricisıklıkta- savaş açabilen tek "iyi" ırk.

Yeryüzü elfleri, sona dair umutlara sahipler. Onlar ki enuzun zamandır yaşıyorlar ve pek çok yüzyılın doğuşuna tanıkolmuşlar, insan ırkının iyilikle olgunlaşacağına, içlerindekikötülüğün hiçliğe ulaşarak, dünyayı geride kalanlarabırakacağına inanıyorlar.

Doğduğum şehirde, kötülüğün koyduğu engelleri, dahafazla güç elde etmek için dahi olsa bile daha yüksek değerlerelde etme yolunda beceriksizliklerini ve kendini yok etmeninvarlığını gördüm. İşe bu yüzden ben de insanlar ve dolayısıyladiyarlar için umut besliyorum. Çok çeşitli olmalarındandolayı insanların en yumuşak huyluları, yanlış olduğunuöğrendikleri şeyler için birbirleriyle uyumsuzluğadüşebiliyorlar.

Kendi hayatta kalışım, yaşamda üstün bir amaç olduğuinancıyla mümkün oldu; ilkelerin kendilerine verilen vekendilerinden elde edilen ödüller oluşuyla. O halde, geleceğeümitsizlikle değil, bunun yerine hem düşüncemle hem de

Page 419: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kararlılığımla, bu yüksek yere ulaşabileceğim umuduylabakıyorum.

İşte, hatırlayabildiğim ve paylaşmak istediğim kadarıyla bubenim hikayem. Benimki, engeller ve izlerle dolu bir yoldu,ve ancak şimdi, aradan bunca zaman geçmesinden sonradürüstçe aktarabiliyorum.

Geride kalan o günlere hiçbir zaman bakıp dagülmeyeceğim; bedeli, aradan neşenin sızabilmesi için çokfazlaydı. Buna karşın, Zaknafein'i, Belıuar'ı, Mooshie'yi vegeride bıraktığım tüm dostlarımı sıkça düşünüyorum.

Aynı şekilde, karşılaşmış olduğum pek çok düşmanı da,kılıcımın sona erdirdiği pek çok hayatı da merak ettim.Hayatım, vahşi bir dünyanın içinde, bana ve değerverdiklerime karşı pek çok düşman bulunan vahşi bir süreçti.Palalarımın hassas kesişi ve savaştaki başarılarımlaödüllendirilmiştim ve şunu kabul etmeliyim ki pek çok kerebu zorlukla kazanılmış becerilerden dolayı gururlanmak içinkendime izin verdim.

Ne zaman kendimi heyecandan arındırsam ve her şeyi dahaenine boyuna düşünsem, herşeyin daha farklı gelişebileceğineyanıyorum. Masoj Hun'ett'i, öldürdüğüm tek drowuhatırlamak bana acı veriyor; dövüşü başlatan oydu ve hiçşüphe yok ki eğer daha güçlü olmasaydım o beni öldürürdü:kaderin yazıldığı o günkü davranışımın arkasındadurabiliyorum, ama onun gerektirdikleriyle hiçbir zamanrahat olamayacağım. Kılıçtan daha iyi bir yöntem olmalı.

Page 420: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

Tehlikelerle bu denli dolu, neredeyse her yolun herköşesinde arkların ve trolların bittiği dünyada, savaşabilenkişi çoğunlukla bir kahraman olarak adlandırılıyor ve cömertalkışlar kazanıyor. Bence "kahraman" yakıştırmasında, kolgücü ve savaştaki başarılardan çok daha fazlası olmalıdır.Mooshie, gerçek anlamıyla bir kahramandı, çünkü kendizorluklarını yenebildi, çünkü sayıca üstünlüğe karşı bir kezbile gözlerini kırpmadı ama en önemlisi tamamıylabelirlenmiş ilkeler ışığında hareket etti. Başına buyruk birdroıvu arkadaş kabul eden, eli olmayan derinlik gnomeu

Belwar Dissengulp için daha azı söylenebilir mi? Ya daarkadaşlarının hayatını tehlikeye sokmaktansa, kendi hayatınıfeda eden Clacker için?

Aynı şekilde, savaş arzusu üzerinde bir ilkeye sahip olduğuiçin Buzyeli Vadi'li Wulfgar'ı da bir kahraman olarakadlandırıyorum. Wulfgar, kendi vahşi çocukluğunda edindiğiyanlış algılamalarını yok edip, dünyayı, potansiyelhakimiyetler yerine bir umut yeri olarak görmeyi başarmıştı.Ve Bruenor, Wulfgar'a bu önemli dersi veren cüce, tümdiyarlardaki diğer krallar kadar, kral olmaya hak kazanmışbiri. İnsanlarının değer verdiği tüm özellikler? sahip ve onlarda Bruenor'u mutluluk içinde hayatlarıyla savunur, ve sonnefeslerinde dahi onun için şarkılar söylerler. En sonunda,annemi, Saygıdeğer Malicei reddedecek gücü bulduğundababam da bir kahraman olmuştu. Hayatının büyük bölümündekimliği ve ilkeleri için savaşlarım kaybeden Zaknafein, ensonunda kazanmıştı.

Fakat bu savaşçılardan hiç biri, On-Kasaba'ya ilkgeldiğimde tanıdığım genç bir kızı geçemez. Tanıdığım tüm

Page 421: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

kişiler arasında, hiç kimse Cattibrie'den daha fazla onur veahlak kavramlarına bağlı kalmadı. Pek çok savaş görmüşolmasına karşın gene de gözleri masumiyetle parlıyor, vegülümsemesi ise bozulmadı. O müzik gibi duyulan sesindebozuk bir ton, bir şüphe duyulduğunda, bu dünya için kederlibir gün olacak.

Beni sıklıkla bir kahraman olarak nitelendiren kişileryalnızca savaştaki becerilerimden bahsedip, kılıçlarımı idareeden ilkeleri gözardı ediyorlar. Kendi yakıştırdıkları bu adı,kendi mutlulukları için kabulleniyorum. Cattibrie, beni buşekilde adlandırdığında, o zaman, kılıç tutan kolumla değil deyüreğimle yargılandığımı anlayıp, mutluluğa bürüneceğim;işte o zaman bana yakıştırılan bu adın yerini bulduğunuanlayacağım.

İşte hikayem bitiyor... bunu demeye cesaretim var mı? Şuanda dostumun, Mithril Salonunun kralının yanında rahatlıklaoturuyorum, ve her şey sessiz, huzurlu ve refah dolu.Gerçekten de bu droıv yerini ve yurdunu buldu. Ama gencim,bunu unutmamalıyım. Geride kalan her yılın on katı kadarıönümde uzanıyor olabilir. Şu anki tüm memnuniyetimekarşın, dünya, bir korucunun ilkelerine ve bununla birliktesilahlarına bağlı kalmasını gerektirecek kadar tehlikelerledolu.

Hikayemin tam olarak anlatıldığına inanmaya cesaretedebilir miyim?

Sanmıyorum.

Drizzt Do'Urden

Page 422: Kara Elf œ§lemesi - 3 - G¶§ - R. A. Salvatore

SON