421

Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore
Page 2: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

SÜRGÜN

KARA ELF ÜÇLEMESİ

2. KİTAP

R A SALVATORE

Sürüm: 0.1

Eylül 2001

Arkabahçe Yayıncılık

Katalog Bilgisi:

ISBN: 975-85180-7-0

BAŞLIK: Sürgün

ALTBAŞLIK: Kara Elf Üçlemesi

ALTBAŞLIK: 2. Kitap

ALTBAŞLIK: Unutulmuş Diyarlar

YAZAR: Salvatore, R. A.

BARKOD: 9799758518073

SAYFA: 300

Page 3: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

FİYAT: 12.000.000 TL

YAYINEVİ: Arkabahçe Yayıncılık

YER: İstanbul

YIL: 2001

AY: Eylül

FİZİKİ: 13,5 x 19,5 cm., Karton Kapak

ÇEVİREN: Erkan, Boğaç

KAPAK: Easley, Jeff

KONU: Edebiyat, Dünya Edebiyatı, Fantazi, Bilimkurgu

Page 4: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Giriş

Canavar, pullu sekiz bacağı ile zaman zaman taşı çizerek,Karanlıkaltı'nın sessiz dehlizleri boyunca ağır aksak ilerledi.Yankılanan kendi gürültüsünden irkilmiyor, çıkardığı sestenürkmüyordu. Bir başka avcının saldırısını bekleyip, gizlenmekiçin telaş da etmiyordu. Karanlıkaltı'nın tehlikeleri içindebile, bu yaratık güvenlik içinde olduğu duygusundan başkaduygu bilmezdi; kim olursa olsun, her düşmanı alt etmebecerisinden emindi. Soluğu öldürücü zehrin berbat kokusunuyayıyor, pençelerinin keskin uçları sert kayada derin oyuklaraçıyordu. Uğursuz çenesinde sıralanmış mızrağa benzer dizidizi dişler, en kalın deriyi bile parçalayabilirdi. Ancak enbeteri canavarın bakışıydı; baktığı her canlı varlığı katışıksıztaşa dönüştürebilen bir basilisk* bakışı.

* Basilisk: Nefes ve bakışında öldürme gücü olan ejderha.

Bu dev gibi ve korkunç yaratık, türünün en irilerindendi.Korku nedir bilmezdi.

Avcı, aynı gün daha erken saatlerde de yaptığı gibi,basiliskin geçişini izledi. Sekiz ayaklı canavar, burada,avcının arazisine giren davetsiz bir konuktu. Avcı, basiliskinzehirli soluğu ile rothelarından-sofrasının bereketini arttıranküçük, sığır benzeri yaratıklarından-pek çoğunu öldürdüğünetanık olmuştu ve sürünün geri kalanı ise sonsuz dehlizlerdenaşağı körlemesine, belki de asla dönmemecesinekaçışmışlardı.

Page 5: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Avcı öfkeliydi.

Şimdi canavarın dar geçitten, tam da avcının tahmin ettiğiyoldan, ağır adımlarla ilerleyişini izliyordu. Silahlarınıkınlarından çekti ve her zaman olduğu gibi, kusursuzdengelerini hisseder hissetmez kendine güven kazandı. Avcıbunlara çocukluğundan beri sahipti ve neredeyse otuz yılsürekli kullanıldıktan sonra bile, silahlarda pek az eskimebelirtisi vardı. Şimdi yeniden denenebilirlerdi.

Avcı silahlarını yerlerine geri koydu ve kendisini hareketegeçirecek sesi bekledi.

Gırtlaktan gelen bir homurtu basiliski durdurdu. Zayıfgözleri birkaç ayak öteyi pek az seçebilmesine karşın,canavar merakla ilerisini gözledi.

Homurtu bir kez daha duyuldu ve basilisk kamburunuçıkararak çöküp, bir sonraki kurbanı olacak bu meydanokuyan yaratığın ortaya atılıp ölmesini bekledi.

Epey geride, avcı gizlendiği yerden çıkıp dehlizduvarındaki ufak çatlak ve çıkıntılar boyunca inanılmaz birhızla koştu. Büyülü pelerininin; piwafwisinin içindeykengörünmez olmuştu ve kayadan ayırt edilemiyordu. Çevik veustalıklı hareketleri sayesinde hiç ses çıkarmıyordu.

İnanılmayacak kadar sessiz, inanılmayacak kadar hızlıgeldi.

Basiliskin ilerisinden homurtu yeniden duyuldu ama dahayakma gelmedi. Sabrı tükenen canavar öldürme arzusuyla

Page 6: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ayaklarını sürüyerek ilerledi. Basilisk alçak bir kemerinaltından geçtiğinde, bir zifiri karanlık küresi kafasınıçevreledi ve canavar apansız durarak, tıpkı avcının beklediğigibi, bir adım geriledi.

Artık avcı canavarın tepesindeydi. Geçit duvarından atladıve daha hedefine erişmeden, üç ayrı hareket gerçekleştirdi. İlkolarak, basiliskin kafasını parlak mavi ve mor alevlerleçevreleyen basit bir büyü yaptı. Sonra, kukuletasını yüzünedoğru indirdi, zira savaşta gözlerine gereksinimi yoktu ve birbasiliske rastgele bir bakış felaketini getirebilirdi. Ardından,ölümcül palalarını çekerek canavarın sırtına indi ve kafasınaulaşmak için pullu kabuğunda ilerledi. Raks eden alevlerbaşını çevreler çevrelemez, basilisk tepki verdi. Alevleryakmıyordu, ancak canavarı kolay bir hedef halinegetiriyorlardı. Basilisk dönmeye davrandı, ama daha kafasınıyarıya kadar çevirmeden, ilk pala gözlerinden birinesaplandı. Yaratık avcıyı ele geçirmek için gerileyip çırpındı.Zehirli dumanını soludu ve kafasını salladı.

Avcı daha hızlıydı. Yaratığın ağzının ardında, ölümünyolunun uzağında durmayı sürdürdü. İkinci pala basiliskindiğer gözünü buldu, sonra avcı öfkesinin dizginlerinisalıverdi.

Basilisk davetsiz bir konuktu; rothelarını öldürmüştü!Birbiri ardına gelen vahşi darbeler canavarın zırhlı kellesineiniyor, pullu kabuğundan parçalar kopararak altındaki etedoğru dalıyordu.

Basilisk tehlikeyi kavramıştı, ancak hâlâ kazanacağınainanıyordu. Hep kazanmıştı. Zehirli soluğunu öfkeli avcıya bir

Page 7: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

denk getirebilseydi.

İkinci düşman, homurdanan kedi düşman, o anda, alevlerleçevrelenmiş kafaya korkusuzca atılmış ve basiliskin tepesineçökmüştü. İri kedi canavara kenetlendi ve zehirli dumanınaaldırmadı, çünkü o bir büyü yaratığıydı ve böylesisaldırılardan etkilenmezdi. Panter pençeleri basiliskin dişetinde derin çizikler açarak, canavara kendi kanını içirdiler.

İri kafanın ardında, avcı tekrar tekrar, belki yüz kez vurdu.Palalar vahşice, zalimce pullu zırhı, eti ve kafatasını döverek,basiliski ölümün karanlığına yolladılar.

Canavar hareketsiz kaldıktan uzun zaman sonra, kanlıpalaların darbeleri yavaşladı.

Avcı kukuletasını çıkardı ve ayakları dibindeki parçalanmışkanlı yığını ve kılıçlarındaki sıcak kan lekelerini inceledi.Uçlarından kan damlayan palalarım havaya kaldırdı ve ilkelbir sevinç çığlığı ile zaferini ilan etti.

Avcı oydu ve burası onun yuvasıydı.

Ancak, tüm hiddetini o haykırışla boşalttığı zaman, avcı,dostuna baktı ve utanç duydu. Panterin yuvarlak gözleri onuyargılıyordu, panter yargılamasa bile. Kedi, avcınıngeçmişiyle, avcının bir zamanlar bildiği medeni varoluşuylatek bağıydı.

"Gel, Guenhwyvar," diye fısıldadı, palalarını kınlarına geriyerleştirirken. Konuştuğu zaman, sözcüklerin sesi onumutluluğa boğmuştu. Bu, on yıldır duyduğu tek sesti. Fakat,

Page 8: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

şimdi her konuşmasında, sözcükler daha tuhaf görünüyor vegüçlükle sarf ediliyorlardı. Tıpkı önceki varoluşunun tümdiğer özelliklerini yitirdiği gibi, bu beceriyi de mi yitirecekti?Avcı bundan müthiş korkuyordu, çünkü sesi olmadan panteriçağıramazdı.

O zaman gerçekten tek başına kalırdı.

Karanlıkaltı'nın sessiz dehlizlerinde ilerlediler, avcı vekedisi, hiç ses çıkarmadan, tek bir taş kıpırdatmadan. Budingin dünyanın tehlikelerini beraberce tanımış, berabercehayatta kalmayı öğrenmişlerdi. Ancak, zafere rağmen, avcıbugün gülümsemiyor-du. Hiçbir düşman onu ürkütmüyordu,fakat artık cesaretinin kendisine güvenden mi, yoksa yaşamakayıtsızlıktanım geldiğinden emin değildi.

Belki de hayatta kalmak yeterli değildi.

Bölüm 1

Avcı

Doğduğum şehirden, halkımın şehrinden ayrıldığım günüaçık seçik anımsıyorum. Tüm Karanlıkaltı önümde

Page 9: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

uzanıyordu; macera ve heyecan dolu bir yaşam, yüreğimihafifleten olasılıklar. Ancak, bunun da ötesinde,Menzoberranzan dan artık yaşamımı ilkelerimle uyum içindeyaşayabileceğim inancı ile ayrıldım. Guenhuryvar yanımda,palalarım belimdeydi. Geleceğim benim ellerimdeydi.

Fakat o drow, o kader gününde Menzoberranzan'ı terkeden, henüz yaşamının kırkıncı yılına bile gelmemiş gençDrizzt Do'Urden, zamanın gerçeğini kavramayabaşlamamıştı; diğerleri ile paylaşılmadığında zamanın nekadar yavaş geçtiğini. Gençliğimin verdiği coşkunlukla,yüzyılları iple çekiyordum.

Tek bir saat bir gün gibi, tek bir gün bin yıl gibigöründüğünde yüzyılları nasıl ölçersin?

Karanlıkaltı nın şehirleri ötesinde, bulmasını bilene aş,saklanmasını bilene emniyet vardır, yine de, Karanlıkaltı'nınsayısız şehirlerinin ötesinde, her şeyden çok, yalnızlıkbulunur.

Boş tünellerin yaratığı oldukça, hayatta kalmak benim içinhem daha kolay, hem daha zor oldu. yaşamak için gereklifiziksel beceriler ve deneyim kazandım. Kendi belirlediğimbölgeme giren hemen her şeyi alt edebilir, yenemeyeceğim azsayıdaki canavardan kesinlikle kaçıp saklanabilirdim. Ancak,ne yenebileceğim, ne de kaçabileceğim bir düşmanıkeşfetmem uzun sürmedi. Nereye gitsem beni takip etti-aslında ne kadar uzağa kaçsam, o kadar yakınıma geldi.Düşmanım yalnızlıktı, dingin denizlerin sonsuz, aralıksızsessizliği. Bunca yılın ardından dönüp geriye baktığımda,böylesi bir varoluş altında katlandığım değişikliklere hayret

Page 10: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ediyor, dehşete düşüyorum. Mantık sahibi her varlığın gerçekkimliğini belirleyen şey, o varlık ve diğerleri arasındaki dil veiletişimdir. Bu bağlantı olmadan, kaybolmuştum.Menzoberranzan'ı terk ettiğimde, yaşamımı ilkelerime,gücümü boyun eğmez inançlarıma dayandırmayakararlıydım. Ancak, Karanlık altında yalnız geçen sadecebirkaç aydan sonra, hayatta kalışımın tek sebebi hayattakalışım oldu. İçgüdülerle hareket eden bir yaratık olmuştum;hesaplı ve kurnaz, ancak düşünmeyen. Aklımı en soncinayetimi planlamak dışında kullanmaz olmuştum.

Beni Guenhwyvar kurtardı, sanırım. Beni sayısızcanavarların pençelerinde mutlak bir ölümden çekip almışolan aynı dost, boşluktan gelen bir ölümden de kurtardı-belkidaha az dramatik, ama daha az ölümcül değil. Kendimi,kedinin yanımda yürüdüğü o anlar için yaşarken buldum;sözcüklerimi duyacak bir başka canlı varlık varken. Sözcüklerher ne kadar bozulmaya başlasalar da. Tüm diğer değerlereek olarak, Guenhwyvar benim saatim oldu, çünkü kedininAstral Alemden her gün yarım gün için gelebileceğinibiliyordum.

yaşamımın o bir çeyreğinin gerçekte ne kadar kritikolduğunu ancak çilem bittikten sonra fark ettim. Guenhwyvarolmadan, devam edecek azmi bulamazdım. Hayatta kalmagücünü asla koruyamazdım.

Guenhwyvar yanımdayken bile, kendimi dövüşe karşıgittikçe daha kararsız duygular beslerken buluyordum.Gizliden gizliye bir Karanlıkaltı sakininin benden daha güçlüçıkmasını umuyordum. Diş ve pençe acısı boşluk vesessizliğinkinden daha büyük olabilir miydi?

Page 11: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sanmıyorum.

-Drizzt Do'Urden

1

Yıldönümü Armağanı

Saygıdeğer Malice Do'Urden, Do'Urden Evi'nin ulumabedinin küçük ve karartılmış giriş odasındaki taş tahtındahuzursuzca kıpırdandı. Zamanın akışını onyıllarla ölçen karaelfler için, bugün Malice'in evinin tarihsel kayıtlarınageçebilecek bir gündü: Do'Urden ailesi ve Hun'ett Eviarasında süregelen gizli sürtüşmenin onuncu yıldönümü.Hiçbir kutlamayı kaçırmayan Saygıdeğer Malice düşmanlarıiçin özel bir armağan hazırlatmıştı.

Briza Do'Urden, Malice'in en büyük kızı, iri ve güçlü birdrow dişisi giriş odasını endişeyle adımladı. Bu pek olağanbir görüntü değildi. "Şimdiye dek bitmiş olmalı," diyegürledi, üç ayaklı bir oturağı tekmeleyerek. Oturak kaydı vedevrilirken mantar kökünden koltuğun bir parçasını kopardı.

Page 12: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sabır, kızım," diye neredeyse suçlar gibi yanıtladı Malice,Briza'nın duygularını paylaşmasına karşın. "Jarlaxle dikkatlibiridir." İnsafsız paralı askerin bahsi geçince, Briza geridöndü ve odanın şatafatlı oymalarla süslü taş kapılarına doğruilerledi. Malice, kızının hareketlerinin önemini gözdenkaçırmamıştı.

"Jarlaxle ve grubunu tasvip etmiyorsun," dedi SaygıdeğerAna dümdüz.

"Evsiz serseriler onlar," dedi Briza yanıt olarak. Halaannesiyle yüzleşmek için dönmemişti. "Menzoberranzan'daevsiz serserilere yer yok. Toplumumuzun doğal düzeninibozuyorlar. Üstelik erkekler!"

"Bize iyi hizmet ediyorlar," diye anımsattı Malice ona.Briza, paralı askerler bölüğünü tutmanın aşırı masrafınıtartışmak istediyse de, akıllıca davranıp dilini tuttu.Do'Urden-Hun'ett savaşının başlangıcından beri o ve Malice,neredeyse sürekli olarak anlaşmazlığa düşüyorlardı.

"Bregan D'aerthe olmadan, düşmanlarımıza karşı hareketegeçemezdik," diye sürdürdü Malice. "Paralı askerleri ya dasenin deyiminle evsiz serserileri kullanmak, bize, evimizi birsaldırgan olarak ele vermeden savaş açma olanağı sağlıyor."

"O halde neden sonunu getiremiyoruz?" diye sordu Briza,tahta doğru hızla dönerek. "Biz birkaç Hun'ett askeriöldürüyoruz, onlar da bizimkilerden birkaçını öldürüyor. Vedurmadan, her iki ev de yerlerine yenilerini alıyor! Bu sonaermeyecek! Bu çatışmanın tek galibi Bregan D'aerthe'nin

Page 13: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

paralı askerleri ve -Saygıdeğer SiNafay Hun'ett hangi bölüğükiraladıysa- iki evin kasalarından karınlarını doyuranlar!"

"Sesinin tonuna dikkat et, kızım," diye gürledi Malicekızgın bir uyarıyla. "Bir Saygıdeğer Anadan söz ediyorsun."

Briza yeniden arkasına döndü. "Hun'ett Evi'ne hemensaldırmalıydık, Zaknafein'ın kurban edildiği gece," diyerekhomurdanma cesaretini gösterdi.

"En genç erkek kardeşinin o gece yaptıklarınıunutuyorsun," dedi Malice sakince.

Ama Saygıdeğer Ana yanılıyordu. Bin yıl daha yaşasa bile,Briza, ailesini yüzüstü bıraktığı gece Drizzt'in yaptıklarınıunutmayacaktı. Malice'in gözde aşığı olan veMenzoberranzan'ın en iyi silah ustası olarak bilinen Zaknafeintarafından eğitilen Drizzt, drow ölçülerinin çok ötesinde birdövüş becerisine ulaşmıştı. Ancak Zak, Drizzt'e,kara elflerinÖrümcek Kraliçe tanrıçaları Lloth'un hoşgörmeyeceğimusibet ve günahkar tavırlar da vermişti. Sonunda, Drizzt'ingünahkar hareketleri Lloth'un öfkesini çekmişti ve ÖrümcekKraliçe de bunun karşılığında, Drizzt'in öldürülmesiniistemişti.

Drizzt'in bir savaşçı olarak potansiyelinden etkilenenSaygıdeğer Malice ise, cesurca Drizzt'in günahlarınıkarşılamak için Lloth'a Zaknafein'ın yüreğini vermişti.Zaknafein'ın etkisi olmadan, tavırlarını düzeltebileceği veazledilen silah ustasının yerini alabileceği umudu ile Drizzt'iaffetmişti.

Page 14: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak, bunun karşılığında, nankör Drizzt hepsine ihanetetmiş ve Karanlıkaltı'na kaçmıştı. Bu davranış Do'UrdenEvi'ni geriye kalan yegane silah ustasından yoksunbırakmakla kalmamış, aynı zamanda, Saygıdeğer Malice'i veDo'Urden ailesinin geri kalanını da Lloth'un gözündendüşürmüştü. Tüm çabalarının trajik sonunda, Do'Urden Eviilk silah ustasını, Lloth'un takdirini ve gelecekteki silahustasını yitirmişti. Hiç de iyi bir gün değildi. Neyse ki, aynıgün Hunett Evi de benzer felaketlere maruz kalmış, her ikibüyücüsünü de Drizzt'e karşı giriştikleri suikast girişimindekaybetmişti. Her iki ev de zayıflayıp Lloth'un gözündendüşünce, beklenen savaş yerini hesaplanmış gizli baskınlardizisine bırakmıştı.

Briza asla unutmayacaktı.

Giriş odasının kapısının vurulması Briza'yla annesini,geleceği etkileyen o zamana ait kişisel anılarındanuzaklaştırdı. Kapı ardına dek açıldı ve evin büyük oğlu Dininiçeri girdi.

"Selamlar, Saygıdeğer Ana," dedi uygun bir biçimde veyerlere kadar eğildi. Dinin vereceği haberin bir sürprizolmasını istiyordu, ancak, suratına yayılan sırıtış her şeyi açıketti.

"Jarlaxle döndü!" dedi Malice neşeyle. Dinin açık kapıyadoğru döndü ve koridorda sabırla bekleyen paralı asker içeriyürüdü. Serserinin alışılmadık tavırlarına her zaman şaşmışolan Briza, Jarlaxle yanından geçerken başını salladı.Menzoberranzan'daki neredeyse her kara elf mütevazı vekullanışlı bir biçimde giyinirdi: Örümcek Kraliçe'nin

Page 15: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sembolleriyle donanmış cüppeler veya büyülü ve kamufleedici piwafwi pelerini altındaki esnek, zincir işi zırhlar.

Kibirli ve küstah Jarlaxle, Menzoberranzan halkınıngeleneklerinden pek azına uyardı. Kesinlikle drowtoplumunun ölçülerine göre biri değildi ve farklılığını açıkça,arsızca teşhir ediyordu. Ne bir pelerin, ne de bir cüppe değil,hem ışığın parıltısında hem de ısı algılayan gözlerin kızılötesispektrumunda tüm renkleri gösteren ışıltılı bir peleringiyiyordu. Giysinin büyüsü sadece tahmin edilebilirdi, amaparalı askerlerin liderine en yakın olanlar bunun gerçekte pekkıymetli olduğunu söylüyorlardı.

Jarlaxle'ın gömleği kolsuzdu ve öylesine kısa biçilmişti ki,ince ve sıkı kaslı midesi herkesin gözü önündeydi. Tekgözünün üzerine bir göz bağı takıyordu, ancak dikkatligözlemciler bunun sadece bir süs olduğunu anlarlardı, ziraJarlaxle bunu sık sık bir gözünden diğerine geçiriyordu.

"Sevgili Briza," dedi Jarlaxle omzunun üzerinden,görünümüne karşı yüce rahibenin sergilediği küçümseyenilgiyi fark ederek. Döndü ve geniş kenarlı şapkasını savurarakyere kadar eğildi. Bu da bir başka tuhaflıktı, zira şapka devasabir Karanlıkaltı kuşu olan bir diatrymanın kocaman tüyleriylebolca süslenmişti.

Briza, paralı askerin eğilmiş başının görüntüsü karşısındaoflayıp puflayarak arkasını döndü. Drow elfleri gür, beyazsaçlarını mevkilerini gösteren bir pelerin gibi giyerlerdi. Herkesim rütbe ve ev ilişkisini açığa vuracak şekildetasarlanmıştı. Serseri Jarlaxle'ın hiç saçı yoktu ve Briza'nın

Page 16: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

açısından, tertemiz tıraşlanmış kafası, sıkıştırılmış oniks birtop gibi görünüyordu.

Jarlaxle, en büyük Do'Urden kızının sürüp gidenhoşnutsuzluğuna sessizce güldü ve bol sayıdaki mücevherinişıkırdatıp, sert ve parlak çizmelerini her adımda yere vurarakSaygıdeğer Malice'e doğru geri döndü. Briza da bunu farketmişti, zira biliyordu ki, çizmeler ve o mücevherat sadeceJarlaxle dilediği vakit ses çıkarıyor gibiydiler.

"İş bitti mi?" diye sordu Saygıdeğer Malice, daha paralıasker uygun bir selamlama sunamadan önce.

"Sevgili Saygıdeğer Malice," diye yanıtladı Jarlaxle acılıbir iç çekişle, muhteşem haberin ışığı altındaciddiyetsizliğinin hoş görüleceğini bilerek. "Benden şüphe miediyordun? Gerçekten de yürekten yaralandım."

Malice yumruğunu zafer edasıyla sıkarak tahtından fırladı."Dipree Hun'ett öldü!" diye bildirdi. "Savaşın ilk asilkurbanı!"

"Masoj Hun'ett'i unutuyorsun," dedi Briza, "on yıl önceDrizzt tarafından öldürülmüştü. Ve Zaknafein Do'Urden,"diye eklemek zorundaydı Briza, sağduyusunun karşıçıkmasına rağmen, "ölümü bizzat senin ellerinden olmuştu."

"Zaknafein doğuştan asil değildi," dedi Malice küstahkızma, kibirle. Yine de, Briza'nın sözleri Malice'e batmıştı.Briza'nın tavsiyelerine karşın, Malice Drizzt'in yerineZaknafein'ı kurban etmeye karar vermişti.

Page 17: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Jarlaxle yükselen tansiyonu düşürmek içi boğazınıtemizledi. Paralı asker, işini bitirip, mümkün olduğunca çabukbir şekilde Do'Urden Evi'nden çıkması gerektiğini biliyordu.Do'Urden'ler bilmese de, Jarlaxle belirlenen saatinyaklaştığının da farkındaydı.

"Şu ödeme meselesi," diye anımsattı Malice'e.

"Dinin bununla ilgilenecek," diye yanıtladı Malice, bir elinisallayarak, gözlerini kızının tehlikeli bakışlarındanayırmadan.

"İzninizle veda edeyim," dedi Jarlaxle, büyük oğula başıylaselam vererek.

Paralı asker kapıya doğru ilk adımını atmadan, Vierna,Malice'in ikinci kızı, apaçık bir telaşla ısınmış yüzü kızılötesispektrumda parlayarak, odaya daldı.

"Kahretsin," diye fısıldadı Jarlaxle sessizce.

"Ne oldu?" diye sordu Malice.

"Hun'ett Evi," diye haykırdı Vierna.

"Askerler binadalar! Saldırıya uğradık!"

Dışarıda, avluda, mağara kompleksinin ilerisinde,neredeyse beş yüz Hun'ett Evi askeri -evin sahip olduğusöylenenden tam yüz kişi fazlası- Do'Urden Evi'nin adamantitkapılarından içeri, bir yıldırım darbesini izleyerek girdiler.Do'Urden Evi'nin üç yüz elli askeri, saldırıyı karşılamak için,

Page 18: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kışla vazifesi gören şekillendirilmiş dikit kulelerden yığınhalinde çıktılar.

Sayıca az, ama Zaknafein tarafından eğitilmiş olanDo'Urden birlikleri uygun savunma pozisyonlarına geçip,büyülerini salabilmeleri için büyücüleriyle rahibelerinekalkan oluşturdular.

Uçma büyüleriyle güçlendirilmiş tam bir Hun'ett destekkuvveti, Do'Urden Evi'nin kraliyet dairelerini barındıranmağara duvarından apansız saldırdılar. Ufak el yayları gerildive uçları zehirli, ölümcül oklarıyla uçan saldırganlara kayıplarverdirttiler.Ancak, uçan istilacılarının sürprizi başarılı olmuşve Do'Urden birlikleri çabucak tehlikeli bir pozisyonadüşürülmüştü.

"Hun'ett, Lloth'un onayına sahip değil!" diye haykırdıMalice.

"Açıkça saldırıya cesaret edemezdi!" Sözleriniçürütürcesine gümbürdeyen bir başka ve ardından bir tanedaha şimşekle irkildi.

"Öyle mi?" diye cevabı yapıştırdı Briza.

Malice kızına tehditkar bir bakış fırlattı ancak tartışmayısürdürecek vakti yoktu. Bir drow evinin normal saldırıyöntemi, askerlerin hücumuyla birlikte, evin en yüksek rütbelirahibelerinin zihinsel saldırısını içerirdi. Ancak, Malice hiçbirzihinsel saldırı hissetmiyordu ve bu ona, tüm şüphelerininötesinde, kapılarına dayananın gerçekten de Hun'ett Eviolduğunu söylüyordu. Örümcek Kraliçe'nin gözünden düşmüş

Page 19: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

olan Hun'ett rahibeleri, belli ki, zihinsel güçlerinikullanamıyorlardı. Eğer kullanabilselerdi, kendileri deLloth'un gözünden düşmüş olan Malice ve kızları karşılıkvermeyi umut bile edemezlerdi.

"Neden saldırmaya cüret ettiler?" diye merak etti Maliceyüksek sesle.

Briza annesinin mantığını anlamıştı. "Gerçekten decesurlar," dedi, "sadece askerleriyle evimizin bütün üyeleriniortadan kaldırmayı umut ettiklerine göre." Odadaki herkes,Menzoberranzan'daki her drow, bir başka evin kökünükazımakta başarısız olan bir eve verilen zalimce ve acımasızcezaların bilincindeydi. Böylesi saldırılara karşı çıkılmıyordu,ancak iş üzerinde yakalanmak kesinlikle onaylanmazdı.

Rizzen, Do'Urden Evi'nin şimdiki efendisi, o sırada, kederlibir suratla giriş odasına geldi. "Sayıca azız ve kıstırıldık,"dedi. "Korkarım, yenilgimiz çabuk olacak."

Malice bu haberi kabullenemezdi. Rizzen'i odanın ortasınafırlatan bir tokat patlattı ve hızla Jarlaxle'a döndü. "Bölüğünüçağırmak zorundasın!" diye haykırdı Malice paralı askere."Derhal!"

"Saygıdeğer Malice," diye geveledi, ne söyleyeceğinibilemez durumdaki Jarlaxle. "Bregan D'aerthe illegal birgruptur. Açık bir savaşta yer almayız. Öyle davranmakyönetici konseyin gazabını çekebilir!"

"Sana her ne istersen ödeyeceğim," diye söz verdi umutsuzdurumdaki Saygıdeğer Ana.

Page 20: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ama bedel-"

"Her ne istersen!" diye homurdandı Malice yeniden.

"Böylesi bir davranış-" diye başladı Jarlaxle tekrar.

Bir kez daha Malice sözünü bitirmesine izin vermedi."Evimi kurtar, paralı asker," diye gürledi. "Kazancın müthişolacak, ancak, seni uyarıyorum, başarısızlığının bedeli dahabüyük olur!"

Jarlaxle tehdit edilmekten hoşlanmazdı, özellikle de tümdünyası hızla etrafında dağılıp gitmekte olan kolu kanadı kırıkbir Saygıdeğer Ana tarafından. Ancak, paralı askerinkulağında 'kazanç' sözcüğünün tatlı tınısı, tehditten bin kezdaha ağır basmıştı. Do'Urden - Hun'ett çatışmasında fahişkazançlarla geçen on tam yıldan sonra, Jarlaxle, ne Malice'insöz verdiğini ödeme hevesi yada becerisinden, ne de buanlaşmanın, aynı hafta içinde daha önce Saygıdeğer SiNafayHun'ett ile yaptığından daha kazançlı olacağından kuşkuduymuyordu.

"Dilediğin gibi olsun," dedi Malice'e, eğilip cafcaflışapkasını savururken. "Ne yapabileceğime bakacağım."Dinin'e bir göz kırpış, büyük oğulu Jarlaxle odadan çıkarkenonu izlemeye itti.

İkisi Do'Urden yapılarını gören balkona çıktıklarında,durumun, Rizzen'in tanımladığından bile daha umutsuzolduğunu gördüler. Do'Urden Evi'nin askerleri -hala hayattaolanlar- ön kapıyı tutan dikit kulelerden birinin içinde veçevresinde kıstırılmışlardı.

Page 21: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Uçan Hun'ett askerlerinden biri, bir Do'Urden asilzadesiningörüntüsü üzerine balkona indi, ancak Dinin tek bir hızlısaldırı hamlesi ile istilacının hakkından geldi.

"İyi iş," diye yorum yaptı Jarlaxle, Dinin'e onaylar şekildebir baş selamı vererek. Büyük Do'Urden oğlunun omuzunavurmak için davrandı, ancak Dinin uzaklaştı.

"Başka işlerimiz var," diye anımsattı Jarlaxle'a, kasten."Birliklerini çağır ve çabuk ol, yoksa Hun'ett Evi bugününgalibi olacak korkarım."

"Rahatla dostum Dinin," diyerek güldü Jarlaxle. Boynundaasılı küçük bir düdük çıkarıp üfledi. Dinin hiç ses duymadı,zira alet sadece Bregan D'aerthe üyelerinin kulakları içinbüyüyle akort edilmişti.

Büyük Do'Urden oğlu, hayretle Jarlaxle'ın soğukkanlılıkla,belirli bir melodiyi üflemesini izledi, ardından daha da büyükbir hayretle, yüzden fazla Hun'ett askerinin kendi yoldaşlarınakarşı dönmelerini seyretti.

Bregan D'aerthe sadece Bregan D'aerthe'ye sadakatborçluydu.

***

"Bize saldıramazlardı," dedi Malice inatla, odayıadımlarken. "Örümcek Kraliçe bu girişimlerinde onlarayardım etmeyecektir."

Page 22: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Örümcek Kraliçe'nin yardımı olmaksızın kazanıyorlar,"diye anımsattı Rizzen, daha bu istenmeyen sözcükleri sarfederken, sağduyulu bir şekilde odanın en uzak köşesinesinerek.

"Asla saldıramayacaklarını söylemiştin!" diye gürledi Brizaannesine. "Tam neden bizim de onlara saldırmaya cüretedemeyeceğimizi açıklarken!" Briza bu konuşmayı canlı birşekilde anımsıyordu, çünkü Hun'ett Evi'ne karşı açık birsaldırı öneren kendisiydi. Malice onu sertçe ve ulu ortaazarlamıştı ve şimdi Briza bu aşağılanmayı geri iade etmekistiyordu. Her bir sözcüğü annesini hedef alırken, Briza'nınsesinden öfke dolu bir alaycılık damlıyordu. "SaygıdeğerMalice Do'Urden yanılmış olabilir mi?"

Malice'in yanıtı hiddet ve dehşet arasında bir yerlerdedalgalanan bir bakış halinde geldi. Briza hiçbir yanlışanlaşılmaya meydan vermeyen aynı tehdit dolu bakışlarlakarşılık verdi ve aniden, Do'Urden Evi'nin Saygıdeğer Anasıkendini o kadar da yenilmez ve kararlı hissetmemeye başladı.Bir an sonra, Do'Urden kızlarının en genci Maya odayagirdiğinde, Malice sinirle ileriye davrandı.

"Eve girdiler!" diye haykırdı Briza, en kötüyü bekleyerek.Yılan başlı kırbacını kavradı. "Ve daha savunmahazırlıklarımıza başlamadık bile!"

"Hayır!" diye düzeltti Maya çabucak. "Hiçbir düşmanbalkonu geçemedi. Savaş Hun'ett Evi'nin aleyhine döndü!"

"Tıpkı tahmin ettiğim gibi," diye belirtti Malice, kendinidoğrultup, özellikle Briza'ya konuşarak. "Lloth'un izni

Page 23: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

olmadan hareket eden ev budaladır!" Ancak, bu açıklamayarağmen, Malice, avluda Örümcek Kraliçe'nin fikrinden dahafazla birşeylerin etkili olduğunu tahmin etti. Mantığı Malice'i,kaçınılmaz bir şekilde, Jarlaxle ve onun güvenilmez serseriçetesine yönlendirdi.

Jarlaxle balkonun dışına adım attı ve mağara zemininesüzülmek için doğuştan gelen drow yeteneklerini kullandı.Belirgin bir şekilde kontrol altında olan çatışmaya bulaşmagereği görmeyen Dinin arkasına dayanıp, yeni ortaya çıkmışgerçekleri düşünerek, paralı askerlerin gidişini izledi. Jarlaxleher iki tarafı kendi yararına birbirine düşürmüştü ve paralıaskerle çetesi tek gerçek galip olmuşlardı. Bregan D'aertheyadsınamaz biçimde ilkesizdi, ancak Dinin, yine yadsınamazbiçimde etkili olduklarını itiraf etmek zorundaydı. Dinin buhainlikten hoşlandığını fark etti.

"Suçlama uygun şekilde Saygıdeğer Baenre'ye ulaştırıldımı?" diye sordu Malice, Briza'ya; Menzoberranzan'ın saatkulesi işlevini gören, büyüyle ısıtılmış dikit kule Narbondel'inışığı kararlı tırmanışına başlayıp, bir sonraki günün şafağınıgösterdiği vakit.

"Yönetici ev bu ziyareti bekliyordu," diye yanıtladı Brizaövünerek gülümserken.

"Tüm şehir saldırıyı ve Do'Urden Evi'nin, Hun'ett Eviistilacılarını nasıl püskürttüğünü fısıldıyor."

Malice, faydasızca, boş gülümsemesini bastırmayaçabaladı.

Page 24: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Evine bolca bahşedileceğini bildiği dikkat ve ihtişamdankeyif duydu. "Yönetici konsey hemen bugün toplanacak,"diye sürdürdü Briza. "Şüphesiz Saygıdeğer SiNafay ve kaderiçizilmiş çocuklarında dehşet uyandırarak."

Malice başıyla onayladı. Menzoberranzan'da, rakip bir evinkökünü kazımak drowlar arasında son derece kabul görür birdavranıştı. Ancak bu girişimde başarısız olmak, suçlamayöneltebilecek, asil kan taşıyan tek bir şahidi bile canlıbırakmak, yönetici konseyin hükmünü davet ederdi ki, bu,hemen ardından kesin yıkım getiren bir hiddetti.

Kapının çalınması her ikisini de süslü kapıya döndürdü."Çağırılıyorsun, Saygıdeğer Malice," dedi Rizzen, içerigirerken. "Saygıdeğer Baenre sizin için bir araç göndermiş."

Malice ve Briza umut dolu ancak tedirgin bakışlarıpaylaştılar.Hun'ett Evi'nin cezası verildiğinde, Do'Urden Evi,şehir hiyerarşisinde en çok arzulanan konum olan sekizincilikmertebesine ulaşacaktı. Sadece ilk sekiz evin SaygıdeğerAnalarına şehrin yönetici konseyinde bir koltuk verilirdi.

"Şimdiden mi?" diye sordu Briza annesine. Malice yanıtolarak sadece omuz silkti ve Rizzen'in peşinden odadan çıkıp,evin balkonuna ilerledi. Rizzen'in ona uzattığı yardım eli,Malice tarafından derhal ve inatla tokatlanıp uzaklaştırıldı.Gururu her hareketinden belli olan Malice, trabzanı aşarak,geri kalan askerlerinden bir grubun toplanmış olduğu avluyasüzüldü. Baenre Evi'nin amblemini taşıyan mavi parıltılı disk,Do'Urden binasının harap edilmiş adamantit kapısının hemendışında, havada salınarak bekliyordu.

Page 25: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice toplanmış kalabalığın arasından gururla yürüdü vekara elfler yolundan kaçmaya çabalarken birbirlerini ezdiler.Malice, günün kendi günü olduğuna karar verdi; yöneticikonseyde bir koltuk sahibi olduğu, sonuna dek hak ettiğikonuma ulaştığı gün. "Saygıdeğer Ana, şehirden geçerkensana eşlik edeyim," diye önerdi kapıda duran Dinin.

"Ailenin geri kalanıyla birlikte burada kalacaksın," diyedüzeltti Malice. "Çağrı sadece benim için."

"Nasıl bilebilirsin?" diye sordu Dinin, ancak sözcüklerdudaklarını terk eder etmez, kendi mevkisini aşmış olduğunufark etti.

Malice kınayan bakışlarını üzerine çevirdiğinde, Dininçoktan askerler güruhunun içerisinde kaybolmuştu bile.

"Gereken saygı," diye mırıldandı Malice fısıltıyla ve enyakınındaki askerlere, dayanaklarla desteklenmiş vebağlanmış kapının bir bölümünü açmalarını buyurdu.Tebaasına son kez ve zafer dolu bir bakış fırlatan Malicedışarı adım attı ve havada salınan diskin üzerinde yerini aldı.

Bu, Malice'in Saygıdeğer Baenre'den böylesi bir davetikabul edişinin ilk seferi değildi. Bu yüzden, birçok Baenrerahibesi, havada salınan diski koruyucu bir edayla çevrelemeküzere gölgelerden çıktıklarında, Malice bir parça bileşaşırmadı. Bu yolculuğu son yapışında Malice tereddütlüydü.Baenre'nin kendisini çağırmaktaki maksadını pekanlamamıştı. Ancak, bu kez, Malice kollarını küstahçagöğsünün üzerinde kavuşturmuş ve meraklı izleyicilerinkendisini zafer ihtişamı içinde seyretmelerine izin vermişti.

Page 26: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice bakışları gururla kabul ederken, kendisini herkesinüstünde görüyordu. Disk Baenre Evi'nin bin kadar nöbetçisive kule gibi yükselen sarkıt ve dikit yapılarıyla belirgin,örümcek ağına benzer muhteşem çitine vardığında bile,Malice'in gururu azalmamıştı.

Şimdi yönetici konseydeydi, ya da yakında öyle olacaktı;artık şehrin hiçbir yerinde korkutulmuş hissetmek zorundadeğildi. Ya da öyle düşünüyordu.

"Mabette bekleniyorsunuz," dedi Baenre'nin rahibelerindenbiri ona, disk ulu kubbeli binanın geniş merdivenlerinindibinde durduğunda.

Malice yere bastı ve cilalanmış taşlardan yukarı çıktı. İçerigirer girmez, yükseltilmiş merkezi sunağın üzerindekikoltuklardan birinde oturan birisini fark etti. Oturmakta olandrow, Malice dışında mabette görünen tek kişi, belli kiMalice'in girdiğini fark etmemişti. Rahatça arkasınayaslanmış, kubbenin tepesindeki, durmadan şekil değiştirip,önce devasa bir örümcek, sonra da güzel bir drow dişisinedönüşen büyük, aldatıcı görüntüyü izliyordu.

Yaklaşınca, Malice bir Saygıdeğer Ananın cüppesini tanıdıve bunun Saygıdeğer Baenre'nin ta kendisi olduğunuvarsaydı; tüm Menzoberranzan'daki en kudretli şahsiyetkendisini bekliyordu. Malice sunağın merdivenlerindençıkarak, oturan drowun arkasına geldi. Bir davetbeklemeksizin, diğer Saygıdeğer Anayı selamlamak üzereönüne dolaştı.

Page 27: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak, Malice Do'Urden'in Baenre mabedininplatformunda karşılaştığı kişi, Saygıdeğer Baenre'nin yaşlı vezayıf düşmüş bedeni değildi. Oturan Saygıdeğer Ana bir drowiçin yaşlı değildi.

Aslında, bu drow Malice'den daha yaşlı değildi ve oldukçaufak tefekti. Malice onu fazla iyi tanıyordu.

"SiNafay!" diye haykırdı. Neredeyse tepe taklak düşecekti.

"Malice," diye yanıtladı diğeri sakince.

Binlerce sıkıntılı olasılık Malice'in zihninde dolaştı.SiNafay Hun'ett kaderi çizilmiş evinde korkudan titreyerekailesinin ortadan kaldırılışım bekliyor olmalıydı. Fakat işteSiNafay burada oturuyordu; rahatça ve Menzoberranzan'ın enönemli ailesinin kutsanmış salonunda!

"Sen buraya ait değilsin!" diye karşı çıktı Malice, narinyumruklarını iki yanında sıkarak. Rakibine oracıkta ve o ansaldırma, SiNafay'ı kendi elleriyle gırtlaklama olasılıklarınıdeğerlendirdi.

"Rahatla Malice," dedi SiNafay kayıtsızca. "Ben deSaygıdeğer Baenre'nin daveti üzerine burada bulunuyorum,tıpkı senin gibi."

Saygıdeğer Baenre'nin bahsinin geçmesi ve neredeolduklarının anımsatılması Malice'i büyük orandasakinleştirdi. Baenre Evi'nin mabedinde, hiç kimse aksidavranamazdı! Malice yuvarlak platformun diğer ucuna

Page 28: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ilerledi ve bakışlarını SiNafay Hun'ett'in kendini beğenmişçesırıtan yüzünden hiç ayırmadan oturdu.

Bitmek tükenmek bilmeyen birkaç sessiz saniyeninardından, Malice aklmdakileri söylemek zorundaydı."Narbondel'in son karanlığında aileme saldıran Hun'ettEvi'ydi," dedi. "Bunun için bir sürü tanığım var. Hiçbir şüpheolamaz!"

"Hiç şüphe yok," diye yanıtladı SiNafay. KabullenişiMalice'i hazırlıksız yakalamıştı.

"Yaptığını itiraf mı ediyorsun?" diye sordu, duraksayarak.

"Gerçekten öyle," dedi SiNafay. "Bunu hiç inkar etmedim."

"Yine de yaşıyorsun," dedi Malice kibirle."Menzoberranzan kanunları sana ve ailene karşı adaletiuygulayacaktır."

"Adalet mi?" dedi SiNafay, bu saçma kavrama gülerek.Adalet hiçbir zaman kaos içindeki Menzoberranzan'da düzenyalanını sürdürmek için bir maske olmaktan öteye gitmemişti."Örümcek Kraliçe'nin benden istediği şekilde davrandım."

"Eğer Örümcek Kraliçe yöntemlerini onaylasaydı, zaferkazanan sen olurdun," diyerek mantık yürüttü Malice.

"Pek değil," diyerek araya girdi bir başka ses. SaygıdeğerBaenre büyülü bir şekilde platformun en uzak köşesindekikoltukta rahatça oturur şekilde ortaya çıkar çıkmaz, Malice veSiNafay döndüler.

Page 29: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice, hem konuşmalarını gizlice dinlediği, hem deSiNafay'a karşı iddialarını böylesine açıkça çürüttüğü içinyıpranmış Saygıdeğer Anaya bağırmak istedi. Ancak, Malicebeş yüz yıldır Menzoberranzan'ın tehlikelerine rağmenhayatta kalmayı, öncelikle Saygıdeğer Baenre gibi birineöfkelenmenin sonuçlarını iyi bildiğinden başarabilmişti.

"Hun'ett Evi'ne karşı suçlamada bulunma hakkı talepediyorum," dedi soğukkanlılıkla.

"Verildi," diye yanıtladı Saygıdeğer Baenre. "Senin desöylediğin ve SiNafay'ın kabul ettiği gibi, hiçbir şüpheolamaz."

Malice zafer edasıyla SiNafay'a döndü, ancak Hun'ettEvi'nin Saygıdeğer Anası hala rahatça ve endişesiz haldeoturuyordu.

"O halde, neden burada?" diye haykırdı Malice, sesindepatlayıcı bir şiddetin izleriyle. "SiNafay bir suçlu. O-"

"Sözlerine karşı çıkmadık," diye sözünü kesti SaygıdeğerBaenre. "Hun'ett Evi saldırdı ve yenildi. Bu tür bir davranışıncezası iyi biliniyor ve kabul ediliyor. Yönetici konsey adaletinişlediğini görmek için hemen bugün toplanacak."

"O halde, SiNafay neden burada?" diye sordu Malice.

"Saldırımın bilgeliğinden şüphe mi ediyorsun?" diye sorduSiNafay, Malice'e, kıkırdamasını bastırmaya çalışarak.

Page 30: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sen yenildin," diye anımsattı Malice, kısa ve öz. "Bu biletek başına sana bir yanıt olmalı"

"Saldırıyı Lloth istedi," dedi Saygıdeğer Baenre.

"O halde, neden Hun'ett Evi yenildi?" diye sordu Maliceinatla. "Eğer Örümcek Kraliçe-"

"Örümcek Kraliçe'nin Hun'ett Evi'ne koruma bahşettiğinisöylemedim," diyerek Malice'in sözünü kesti SaygıdeğerBaenre, biraz öfkelenerek. Malice yerini ve içinde bulunduğuaçmazı anımsayarak, koltuğunda kıpırdandı.

"Sadece saldırıyı Lloth'un istediğini söyledim," diyesürdürdü Saygıdeğer Baenre. "On yıldır, tüm Menzoberranzankişisel savaş gösterinize katlandı. Her ikinizi de temin ederimki, merak ve heyecan uzun zaman önce tükendi. Artık birkarara bağlanmalı."

"Ve bağlandı," diye açıkladı Malice koltuğundan kalkarak."Do'Urden Evi galip geldi ve ben de SiNafay Hun'ett veailesine karşı suçlama hakkımı talep ediyorum!"

"Otur, Malice," dedi SiNafay. "Ortada senin basit suçlamahakkından daha fazlası var." Malice onay bekleyerekSaygıdeğer Baenre'ye baktı, ancak, içinde bulunduğu durumudüşününce, SiNafay'ın sözlerinden şüphe edemezdi.

"İş bitti," dedi Saygıdeğer Baenre ona. "Do'Urden Evikazandı ve artık Hun'ett Evi olmayacak."

Page 31: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice koltuğuna geri oturdu ve SiNafay'a küstahçagülümsedi. Ancak, yine de, Hun'ett Evi'nin Saygıdeğer Anasıbirazcık bile endişelenmiş görünmüyordu.

"Evinin yok edilişini büyük bir keyifle izleyeceğim," diyegaranti verdi Malice rakibine. Baenre'ye döndü. "Ceza nezaman infaz edilecek?"

"Edildi bile," diye yanıtladı Saygıdeğer Baenre esrarengizbir biçimde.

"SiNafay yaşıyor!" diye haykırdı Malice.

"Hayır," diye düzeltti yaşlı Saygıdeğer Ana. "Bir zamanlarSiNafay Hun'ett olan yaşıyor."

Malice şimdi anlamaya başlıyordu. Baenre Evi her zamanfırsat düşkünü olmuştu. Saygıdeğer Baenre kendikoleksiyonuna katmak üzere Hun'ett Evi'nin bir yücerahibesini çalıyor olabilir miydi?

"Onu sen mi barındıracaksın?" diye sorma cüretini gösterdiMalice.

"Hayır," diye yanıtladı Baenre açıkça. "Bu iş sanadüşüyor."

Malice'in gözleri büyüdü. Lloth'un yüce rahibesi olduğugünlerde kendisine verilen görevlerin içerisinde hiç bu kadartatsız olanını anımsamıyordu. "O benim düşmanım! Onabarınma sağlamamı mı istiyorsun?"

Page 32: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"O senin kızın," diye cevabı yapıştırdı Saygıdeğer Baenre.Ses tonu yumuşadı ve ince dudakları çarpık bir gülümsemeylearalandı. "Ched Nasad ya da ırkımıza ait bir başka şehreyolculuğundan dönen en büyük kızın."

"Bunu neden yapıyorsun?" diye sordu Malice. "Daha öncehiç görülmemiş bir şey."

"Tamamen doğru değil," diye yanıtladı Saygıdeğer Baenre.Düşüncelere gömülüp, drow şehrindeki sonu gelmezsavaşların bazı tuhaf sonuçlarını anımsarken, parmaklarınıönünde hafif hafif birbirine vuruyordu.

"Dışarıdan bakınca, gözlemlerin doğru," diyerek Malice'eaçıklamayı sürdürdü. "Ancak, Menzoberranzan'dagörülenlerin ardında pek çok şey olduğunu bilecek kadarakıllı olduğun kesin. Hun'ett Evi yok edilmeli -budeğiştirilemez-ve Hun'ett Evi'nin tüm asilleri katledilmeli. Nede olsa, medeni olan bu." Bir sonraki sözlerinin anlamınınMalice tarafından tamamen anlaşılmasını garantilemek içinbiran duraksadı. "En azından katledilmiş gibi görünmeliler."

"Ve bunu da sen mi ayarlayacaksın?" diye sordu Malice.

"Ayarladım bile," diyerek onu temin etti SaygıdeğerBaenre.

"Fakat amaç ne?"

"Hun'ett Evi sana karşı saldırı başlattığında, ÖrümcekKraliçe'den çabaların için yardım istedin mi?" diye sorduSaygıdeğer Baenre açık açık.

Page 33: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Soru Malice'i irkiltti, beklenen yanıt ise oldukça rahatsızetti.

"Ve Hun'ett Evi püskürtüldüğünde," diye sürdürdüSaygıdeğer Baenre soğuk bir şekilde, "Örümcek Kraliçe'yeşükranlarını sundun mu? Zafer anında Lloth'un birhizmetkarını çağırdın mı, Malice Do'Urden?"

"Burada yargılanıyor muyum?" diye haykırdı Malice."Yanıtı biliyorsun, Saygıdeğer Baenre." Yanıtlarken, bazıdeğerli bilgileri veriyor olabileceğinden ürkerek huzursuzcaSiNafay'a bakmıştı. "Örümcek Kraliçe ile ilgili durumunfarkındasın. Lloth'un güvenini geri kazandığıma dair bir işaretgörene dek bir yochlol çağırmaya cüret etmem."

"Ve hiçbir işaret görmedin," diye belirtti SiNafay.

"Rakibimi alt etmek dışında hiçbir şey," diye gürlediMalice ona.

"Bu Örümcek Kraliçe'den bir işaret değildi," diye teminetti, onları Saygıdeğer Baenre. "Lloth aranızdaki çatışmalarakarışmadı. Sadece bitirilmesini istedi."

"Sonuçtan hoşnut mu?" diye sordu Malice pervasızca.

"Buna şimdi karar verilecek," diye yanıtladı SaygıdeğerBaenre. "Yıllar önce Lloth, Malice Do'Urden'in yöneticikonseyde yer alması konusundaki isteğini açıkça belirtmişti.Narbondel'in bir sonraki ışığından başlayarak, bu böyleolacak."

Page 34: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice'in çenesi gururla kalktı.

"Ama ikilemini anla," diyerek payladı onu SaygıdeğerBaenre, koltuğundan kalkarken. Malice derhal geri çöktü.

"Askerlerinin yarıdan fazlasını yitirdin," diye açıkladıBaenre. "Üstelik etrafında toplanıp seni destekleyecek genişbir ailen yok. Şehrin sekizinci evini yönetiyorsun, ancakÖrümcek Kraliçe'nin gözünden düştüğün herkes tarafındanbiliniyor. Do'Urden Evi'nin konumunu ne kadar uzunkoruyacağını sanıyorsun? Yönetici konseydeki yerin daha onuelde etmeden risk altında!"

Malice yaşlı Saygıdeğer Ananın mantığını çürütemezdi.Her ikisi de Menzoberranzan'ın yöntemlerini bilirlerdi.Do'Urden Evi böylesine açıkça sakatlanmışken, daha aşağıdabir ev, mevkisini yükseltmek için bu fırsattan yararlanabilirdi.Hun'ett Evi'nin saldırısı Do'Urden arazisinde yapılan sonsavaş olmayabilirdi.

"Bu yüzden, sana SiNafay Hun'ett'i veriyorum... Shi'nayneDo'Urden... yeni bir kız evlat, yeni bir yüce rahibe," dediSaygıdeğer Baenre. Sonra açıklamasına devam etmek üzereSiNafay'a döndü, ancak Malice birdenbire düşüncelerineulaşan bir ses; telepatik bir mesaj tarafından dikkatininçelindiğini fark etti.

Onu sadece gereksinimin olduğu sürece barındır, MaliceDo'Urden, diyordu. Malice iletişimin kaynağını tahminederek etrafına bakındı. Baenre Evi'ne daha önceki birziyaretinde, Saygıdeğer Baenre'nin telepatik bir yaratık olanmind flayeri ile tanışmıştı. Yaratık görünür hiçbir yerde

Page 35: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yoktu, ama Malice mabede ilk girdiğinde Saygıdeğer Baenrede değildi. Malice platform üzerindeki koltuklara tek tek gözgezdirdi, ancak taş mobilyaları işgal eden hiç kimseden izyoktu.

İkinci bir telepatik mesaj şüpheye yer bırakmadı. Doğruzaman geldiğinde, bunu bileceksin.

"... ve Hun'ett Evi askerlerinin geri kalan ellisi," diyorduSaygıdeğer Baenre. "Katılıyor musun, Saygıdeğer Malice?"

Malice, kabullenişle veya uğursuz bir ironiyle SiNafay'abaktı. "Katılıyorum," diye yanıtladı.

"Git, o halde, Shi'nayne Do'Urden," diye buyurduSaygıdeğer Baenre, SiNafay'a. "Avluda geri kalan askerlerinekatıl. Büyücülerim seni gizlilik içinde Do'Urden Evi'neulaştıracaklar."

SiNafay, Malice'in bulunduğu yöne doğru şüpheci bir bakışfırlattı ve sonra muhteşem mabetten çıktı.

"Anlıyorum," dedi Malice ev sahibine, SiNafay gittiktensonra.

"Hiçbir şey anladığın yok!" diye haykırdı aniden öfkelenenSaygıdeğer Baenre. "Senin için yapabileceğimin hepsiniyaptım, Malice Do'Urden! Yönetici konseyde yer almanLloth'un dileğiydi ve büyük bir kişisel bedel ödeyerek öyleolmasını ayarladım."

Page 36: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice o zaman, bütün şüphelerin ötesinde, Hun'ett Evi'niharekete itenin Baenre Evi olduğunu anladı. SaygıdeğerBaenre'nin etkisinin ne kadar derine indiğini merak ettiMalice. Belki de yaşlı Saygıdeğer Ana, Jarlaxle ve savaştason karar etkeni olan Bregan D'aerthe'nin askerlerininhareketlerini de tahmin etmiş ve muhtemelen ayarlamıştı.

Bu olasılığı bulmak zorunda olduğu sözünü verdi Malicekendi kendine. Jarlaxle açgözlü parmaklarınıMenzoberranzan'ın kesesinde oldukça derinlere daldırmıştı.

"Artık bitti," diye sürdürdü Saygıdeğer Baenre. "Şimdiartık kendi dalaverelerinle baş başasın. Lloth'un onayınıkazanamadın ve bu senin ve Do'Urden Evi'nin hayattakalmasının tek yolu!"

Malice'in parmakları koltuğun kolunu öylesine sıkıkavramıştı ki, neredeyse altındaki taşın çatırdamasınıduymayı bekliyordu. Hun'ett Evi'nin yenilgisiyle, en gençoğlunun günahkar davranışlarını ardında bırakabilmeyiummuştu.

"Yapılması gerekeni biliyorsun," dedi Saygıdeğer Baenre."Yanlışı düzelt, Malice. Senin için kendimi öne attım.Başarısızlığın sürmesine tolerans göstermeyeceğim!"

"Düzenlemeler bize açıklandı, Saygıdeğer Ana," dedi DininMalice'e, Malice Do'Urden Evi'nin adamantit kapısınadöndüğünde. Dinin avlu boyunca Malice'i izledi ve onun yanısıra evin asillere ait bölümünün dışındaki balkona yükseldi.

Page 37: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Tüm aile giriş odasında toplandı," diye sürdürdü Dinin."En yeni üye bile," diye ekledi göz kırparak.

Malice oğlunun aptalca espri çabasını yanıtsız bıraktı.Dinin'i kabaca yana itti ve merkezi koridordan fırtına gibigeçip, tek bir kudretli sözcükle, giriş odasının kapısınaaçılmasını buyurdu. Örümcek şekilli masanın uzak ucundakitahtına ilerlerken, ailesi önünden kaçıştı.

Uzun bir toplantı olacağını, önlerindeki yeni durumuöğrenmeyi ve üstesinden gelmeleri gereken güçlükleribekliyorlardı. Tek elde ettikleri ise, Saygıdeğer Malice'iniçinde yanmakta olan büyük öfkeye şöyle bir göz atmakolmuştu. Malice her birini tek tek süzdü ve istediğinden dahaazını kabul etmeyeceğini her birinin şüphe götürmez birşekilde bilmesini sağladı. Sanki ağzı çakıl taşlarıdoluymuşçasma gıcırdayan sesiyle gürledi: "Drizzt'i bulun vebana getirin!"

Briza karşı çıkmaya hazırlandı, ancak Malice ona öylesinesoğuk ve tehditkar bir bakış fırlattı ki, sözcükleri kaybolupgitti. Annesi kadar inatçı olan ve her zaman bir tartışma içinhazır olan en büyük kızı gözlerini kaçırdı. Ve Briza'nın dilegetirilmeyen endişelerini paylaşmalarına rağmen, girişodasındaki hiç kimse karşı çıkmaya yeltenmedi.

Sonra, Malice, bu görevi nasıl başaracaklarının inceayrıntılarını kararlaştırmaları için onları bıraktı. Malice içinayrıntıların hiç önemi yoktu.

Tüm bu planda oynamayı düşündüğü tek bölüm, törenhançerini en genç oğlunun göğsüne saplayacağı bölümdü.

Page 38: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

2

Karanlıktaki Sesler

Drizzt gerinip yorgunluğunu atmaya çabaladı ve kendiniayakları üzerine kalkmaya zorladı. Önceki gece basilisklesavaşırken harcadığı çaba, hayatta kalmak için son derecegerekli olan o ilkel konuma tüm benliği ile geçiş, bütüngücünü tüketmişti. Ancak Drizzt biliyordu ki, daha fazladinlenme lüksüne sahip değildi; rothe sürüsü, garantili besinkaynağı, labirent gibi tünellere dağılmıştı ve geri getirilmesigerekiyordu.

Drizzt her şeyin olması gerektiği gibi olduğundan eminolmak için, ona ev vazifesi gören küçük ve dikkat çekmeyenmağaraya çabucak göz gezdirdi. Gözleri oniksten yapılmapanter heykelciğine takıldı. Guenhwyvar'ın arkadaşlığınıderinden özlemişti. Basiliske karşı kurduğu pusuda, Drizztpanteri uzunca bir süre, neredeyse tüm bir gece, yanndabulundurmuştu ve Guenhwyvar'ın Astral Aleme geri dönüpdinlenmeye gereksinimi vardı. Drizzt'in dinlenmişGuenhwyvar’ı yeniden geri getirmesi için bir tam gündenfazlası geçmeliydi ve heykelciği bu süreden önce, umutsuz birdurum haricinde kullanmak budalaca olurdu. Drizztteslimiyetçi bir omuz silkişle heykelciği cebine koydu ve boşyere yalnızlığını uzaklaştırmaya çabaladı.

Page 39: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ana dehlizin girişini kapatan taş barikatı çabucakinceledikten sonra, Drizzt mağaranın arka tarafındaki dahaküçük sürünme tüneline ilerledi. Tünelin yanındaki duvardabulunan çizikleri fark etti; günlerin akışını belirlemek içinkendi attığı çentikler. Drizzt şimdi dalgın bir şekilde bir tanedaha çizdi, ancak bunun önemi olmadığını fark etti. Çentikatmayı kaç sefer unutmuştu? Duvardaki yüzlerce çizikarasında kaç gün fark edilmeden yanından kayıp gitmişti?

Her nasılsa bu artık önemli görünmüyordu. Avcınınyaşamında gecelerle gündüzler ve tüm günler bir olmuştu.Drizzt kendini tünelin içine çekti ve diğer uçtaki loş ışıkkaynağına doğru uzun dakikalar boyunca süründü.Alışılmadık bir tür mantarın parıltısı sonucu oluşan ışığınvarlığı normalde kara elfin gözleri için rahatsız ediciolabilecekken, sürünme tünelinden geçerek uzun odayagirerken, Drizzt gerçek bir güvenlik duygusu hissediyordu.

Zemin kırılıp iki düzey oluşturmuştu. Alt kısım, içindenküçük bir dere geçen bir yosun yatağı iken, üst kısım yüksekmantarlardan oluşan bir koru idi. Drizzt, normalde burada pekhoş karşılanmamasına rağmen, koruya yöneldi.Myconid'lerin, tuhaf bir insansı ve zehirli mantarçaprazlaması olan mantar-adamların endişeyle kendisiniizlediklerini biliyordu. Bölgeye ilk seyahatlerinde, basiliskburaya gelmişti ve Myconid'ler büyük kayıplar vermişlerdi.Şimdi şüphesiz korku dolu ve tehlikeliydiler, ancak Drizztcanavarı öldürenin kendisi olduğunu da bildiklerinisanıyordu. Myconid'ler budala yaratıklar değillerdi; eğerDrizzt silahlarını kınında tutar ve beklenmedik hareketler

Page 40: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yapmazsa, mantar-adamlar muhtemelen onun korudangeçişini kabul edeceklerdi.

Üst taraftaki duvar on ayak yüksekliğinden fazlaydı veneredeyse dimdikti, ancak Drizzt sanki duvar geniş ve düz birmerdiven sunuyormuşçasına kolayca ve çabuk tırmandı. Entepeye ulaştığında, bir grup Myconid çevresine yayıldı.Bazıları Drizzt'in yarı boyundaydı, ancak çoğunluğu drowuniki katı kadar uzundu. Drizzt ellerini göğsü üzerindeçaprazladı. Bu, yaygın bir şekilde kabul edilen birKaranlıkaltı barış işaretiydi.

Mantar-adamlar Drizzt'in görünümünü tiksindirici buldular-Drizzt'in onları bulduğu kadar tiksindirici-ancak, gerçektende Drizzt'in basiliski yok ettiğini anlamışlardı. Uzun yıllarboyunca, Myconid'ler bu başıboş drowun yanı başındayaşamışlar, her biri karşılıklı barınakları vazifesi gören yaşamdolu odalarını korumuştu. Burası gibi bir vaha, yenebilirbitkileri, balık kaynayan ırmağı ve bir rothe sürüsü ile,Karanlıkaltı'nın zalim ve boş taş mağaraları içerisinde sıkrastlanan bir yer değildi ve dışarıdaki tünellerde dolaşanavcılar daima buraya uğrarlardı. Böyle zamanlarda bölgelerinisavunmak Drizzt'e ve mantar-adamlara kalıyordu.

Myconid'lerin en irisi kara elfin önünde dikilmek üzereilerledi. Kendisi ile mantar-adamlar kolonisinin yeni kralıarasında bir ka-bulleniş kurmanın önemini bilen Drizzt hiçkıpırdamadı. Yine de, Drizzt kaslarını germişti ve eğer işlerumduğu şekilde gitmezse yana atılmaya hazırdı.

Myconid bir spor bulutu fışkırttı. Sporların üzerineyayılmalarından önceki saniyede, Drizzt bunları inceledi.

Page 41: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Olgun Myconid'lerin, bazıları oldukça tehlikeli, pek çokdeğişik spor türü yayabileceklerini biliyordu. Ancak Drizzt bubulutun türünü fark etti ve onu tamamıyla kabullendi.

Kral öldü. Ben kral, diye geldi Myconid'in düşünceleri,spor bulutunun yarattığı telepati bağ yoluyla.

Sen kralsın, diyerek karşılık verdi Drizzt zihninden. Bumantarsıların sesli konuşabilmelerini ne çok isterdi! Dahaönce olduğu gibi?

Kara elfler için aşağısı, Myconid için koru, diye yanıtladımantar-adam.

Kabul.

Myconid için koru! Diye düşündü mantar-adam yeniden,bu kez vurgulayarak.

Drizzt sessizce çıkıntıdan aşağı indi. Mantarsılarlamisyonunu başarmıştı; ne onun ne de yeni kralın buluşmayıuzatma arzuları yoktu.

Drizzt çevik hareketlerle beş ayak genişliğindeki ırmağısıçrayarak geçti ve kalın yosun tabakası üzerinden yürüdü.Mağaranın uzunluğu genişliğinden fazlaydı ve yardalarboyunca uzanarak Karanlıkaltı tünellerinin dolambaçlılabirentlerine açılan daha geniş çıkışa varmadan hafifçedönüyordu. Drizzt bu dönüşten basiliskin meydana getirdiğiyıkıma yeniden baktı. Ortalıkta pek çok yarısı yenmiş rotheyatıyordu. Kokuları daha başka istenmeyen ziyaretçileriçekmeden, Drizzt'in bu cesetleri ortadan kaldırması

Page 42: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

gerekecekti ve diğer rothelar korkunç canavarın bakışlarıylataşa çevrilmiş halde, tamamen kıpırtısız duruyorlardı.Mağaranın tam önünde bir önceki Myconid kralı dikiliyordu.Bu on iki ayak uzunluğundaki dev şimdi süslü bir heykeldenbaşka bir şey değildi.

Drizzt heykele bakmak için durdu. Mantarsının ismini hiçöğrenememiş ve ona kendi ismini hiç söylememişti, ancakDrizzt bu yaratığın en azından müttefiki, hatta belki de dostuolduğunu düşündü. Birbirleriyle nadiren karşılaşmalarınakarşın, uzun yıllar boyunca yan yana yaşamışlardı ve her ikiside diğerinin varlığı sayesinde kendim biraz daha güvendehissetmişti. Ancak yine de, Drizzt, donup kalmış müttefikiningörüntüsü karşısında vicdan azabı çekmiyordu.Karanlıkaltı'nda yalnızca en kuvvetli olan hayatta kalırdı vebu kez Myconid kralı yeterince kuvvetli olamamıştı.

Karanlıkaltı'nın bu yaban bölgelerinde, başarısızlık ikincibir şansa izin vermezdi.

Yeniden tünellere dönünce, Drizzt öfkesinin kabarmayabaşladığını hissetti. Hiddeti olduğu gibi kabullendi vedüşüncelerini arazisi üzerindeki katliama odaklayıp öfkeninbu vahşi yerdeki müttefiki olduğunu düşündü. Bir dizitünelden geçip, bir gece önce karanlık büyüsünü düşürdüğüve Guenhwyvar’ın basiliskin üzerine atılmaya hazır haldeyere eğildiği tünele döndü. Şimdi Drizzt'in büyüsü kaybolalıuzun zaman olmuştu ve kızılötesi görüşünü kullanarak, ölücanavar olduğunu bildiği, soğumakta olan yığının üzerindesürünen pek çok ısı parıltılı şekli seçebiliyordu.

Page 43: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yaratığın görüntüsü avcının öfkesini daha da arttırdı.İçgüdüsel bir şekilde palalarından birinin sapım kavradı.Drizzt basiliskin kafasının yanından geçerken, silah, sankikendiliğinden hareket ediyormuşçasına, fırladı ve ortayadökülmüş beyne iğrenç bir şekilde indi. Çıkan ses üzerine, birsürü kör mağara sıçanı kaçıştılar ve Drizzt, yine düşünmeden,diğer kılıcını savurarak bir tanesini taşa mıhladı. Hızını hiçyavaşlatmaksızın, kılıcın ucuyla sıçanı alıp kesesine attı.Rotheları bulmak yorucu bir süreç olabilirdi ve avcının besinegereksinimi olacaktı.

O günün geri kalanı ve bir sonraki günün yarısı boyunca,avcı arazisinden uzağa ilerledi. Mağara sıçanı özellikle hoşbir yemek değildi, ama Drizzt'i doyurup, devam etmesini,hayatta kalmasını sağladı. Karanlıkaltı'ndaki avcı için başkabirşeyin önemi yoktu.

Dışarıdaki ikinci gününde, avcı kayıp yaratıklardan birgruba yaklaşmakta olduğunu biliyordu. Guenhwyvar'ı yanınaçağırdı ve panterin yardımıyla, rothelarını bulmakta pek sorunyaşamadı. Drizzt tüm sürünün hala bir arada olduğunuummuştu, ama o bölgede sadece yarım düzinesini buldu.Ancak, altı tane hiç olmamasından iyiydi ve Drizzt rothelarıyosun mağarasına geri sürmesi için Guenhwyvar'ı hareketegeçirdi. Guenhwyvar yanındayken görevin çok daha kolay vegüvenli olacağını bilen Drizzt merhametsiz bir hız tutturdu.Panter yorgun düşüp, kendi alemine dönmesi gerektiğinde,rothe sürüsü tanıdık derenin kıyısında rahatça otluyordu.

Drow yeniden hemen yola düştü ve bu kez yolluk olarak ikiölü sıçan aldı. Gelebileceği zaman Guenhwyvar'ı yenidençağırıp, itmesi gerektiğinde göndererek günler geçip gitti ve

Page 44: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

başka birine rastlamadılar. Ama avcı arayışından vazgeçmedi.Ürkmüş rothelar inanılmaz mesafeler kat edebilirlerdi ve avcıbiliyordu ki, dönüp duran tüneller ve koca mağaralarlabirentinde, yaratıklarına ulaşana dek çok daha uzun günlergeçebilirdi.

Drizzt yiyecek bulduğu zaman beslendi. Birkaç aldatıcıçakıl fırlattıktan sonra mükemmel bir hançer atışı ile birsıçanı mıhlıyor, ya da dev bir Karanlıkaltı yengecinin sırtınabir kaya parçası indiriyordu. Sonunda Drizzt aramaktanyoruldu ve ufak mağarasının güvenliğini özledi. Körlemesinekaçan rotheların dehlizlerde, su ve yiyecekten bu kadar uzaktahayatta kalabileceklerinden şüphe ederek sürüsününkayboluşunu kabullendi ve kendisini yosunlu mağarabölgesine farklı yönden ulaştıracak bir yoldan evine dönmeyekarar verdi.

Sadece sürüsüne ait belirgin izlerin kendisini yolundançevirebileceğini kararlaştırmıştı, ancak, yolun yarısında birköşeyi dönünce, tuhaf bir ses dikkatini çeldi.

Drizzt ellerini kayaya bastırarak derinden gelen, ritmiktitreşimleri hissetti. Kısa bir mesafe ötede, bir şey kayaya peşpeşe vuruyordu. Ölçülü çekiç darbeleri.

Avcı palalarını çekti ve sürekli titreşimleri rehber alarak,dolambaçlı geçitler boyunca sürünerek ilerledi.

Bir ateşin parlayıp sönen ışığı iyice eğilmesine neden oldu,ancak, zeki bir varlığın yakınlarda olduğu bilgisinden hareketetti ve kaçmadı. Büyük olasılıkla, yabancı bir tehdit

Page 45: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

oluşturabilirdi, ama belki, diye umdu Drizzt zihnininderinliklerinde, bundan daha fazlası vardı.

Sonra Drizzt onları gördü; ikisi ustaca yapılmış kazmalarlataşı dövüyor, biri el arabası ile molozları topluyor ve diğerikisi de gözcülük yapıyorlardı. Avcı etrafta daha fazla gözcüolabileceğini derhal anladı. Muhtemelen onları görmedensavunmalarım geçmişti. Drizzt ırkının becerilerinden biriniçağırdı ve elleriyle taşa tutunup havaya süzülüşünüyönlendirerek yavaşça yukarı yükseldi. Neyseki bu nokta datünel yüksekti, böylece avcı kazı yapan yaratıkları göreceli biremniyetle izleyebiliyordu.

Drizzt'ten daha kısa ve saçsızdılar. Yaşamdaki amaçlarıolan madenciliğe mükemmel şekilde uyan tıknaz ve kaslıgövdeleri vardı. Drizzt daha önce bu ırkla karşılaşmıştı veMenzoberranzan'daki Akademi'de geçirdiği yıllar boyuncaonlar hakkında çok şey öğrenmişti. Bunlar svirfneblinlerdi,deep gnomelar, drowların tüm Karanlıkaltı'nda en çok nefretettikleri düşmanlar.

Bir kez, uzun zaman önce, Drizzt bir grup svirfneblinekarşı savaşta, bir drow devriyesine liderlik etmiş ve deepgnomelarm liderinin çağırdığı bir toprak elementalını tekbaşına alt etmişti. Drizzt şimdi o zamanı anımsadı vevarlığına ait tüm anılar gibi, bu düşünce de ona acı verdi.Deep gnomelara esir düşmüş, sertçe bağlanmış ve gizli birodada tutsak edilmişti. Svirfneblinler sonunda onu öldürmekzorunda kalacaklarından şüphelendikleri ve hatta bunuDrizzt'e açıkladıkları halde, ona kötü davranmamışlardı.Grubun lideri, Drizzt'e koşulların elverdiği ölçüde merhametsöz vermişti.

Page 46: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak, Drizzt'in kendi kardeşi Dinin tarafından yönetilenekip arkadaşları içeriye fırtına gibi dalmış ve deep gnomelarahiç merhamet göstermemişlerdi. Drizzt kardeşini svirfneblinliderinin yaşamını bağışlamaya ikna edebilmişti, ancak, tipikdrow gaddarlığı gösteren Dinin, deep gnomeun vatanınakaçmak üzere serbest bırakılmadan önce ellerinin kesilmesinibuyurmuştu.

Drizzt kendini bu ıstırap dolu anılardan silkinerek çıkardıve düşüncelerini içinde bulunduğu duruma dönmeye zorladı.Deep gnomelarm yenilmesi güç hasımlar olabileceğinianımsattı kendi kendine. Ayrıca bir drow elfini madencilikoperasyonlarına buyur edecek değillerdi.

Belli ki, madenciler zengin bir damar bulmuşlardı, çünküheyecanlı bir ses tonuyla konuşmaya başladılar. Tuhaf gnomedilini anlamamasına rağmen, bu sözcükleri duymak Drizzt'ebüyük bir haz verdi. Svirfneblinler taşın etrafından dolanıp, iriparçaları el arabalarına yükleyerek yakındaki dostlarını daeğlenceye katılmaya çağırırken, Drizzt'in yüzüne yıllardanberi ilk kez savaşta kazanılan zaferin sebep olmadığı birgülümseme yayıldı. Tıpkı Drizzt'in tahmin ettiği gibi, hertaraftan bir düzineden fazla svirfneblin çıktı.

Drizzt duvarda bir tünek buldu ve havaya yükselme büyüsübittikten sonra, daha uzun zaman madencileri izledi. Ensonunda el arabaları dolup taştığında, deep gnomelar bir sıraoluşturup uzaklaşmaya başladılar. Drizzt o andaizleyebileceği en akıllıca yolun gnomelarm uzaklaşmasınıbekleyip, sonra da evine doğru yola koyulmak olduğunu farketti.

Page 47: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak, hayatta kalışını yönlendiren basit mantığa karşın,Drizzt seslerin uzaklaşmasına kolayca izin veremeyeceğinianladı. Yüksek duvardan aşağı indi ve nereye gideceğinimerak ederek svirfneblin kervanının ardına koyuldu.

Pek çok gün boyunca, Drizzt deep gnomeları izledi.Panterin bu uzatılmış istirahatten faydalanabileceğinibildiğinden ve kendisi de, uzaktan bile olsa, deep gnomelarmsohbetlerinden keyif aldığından, Guenhwyvar’ı çağırmadürtüsüne direndi. Her bir içgüdü avcıyı davranışlarınısürdürmemesi yönünde uyarıyordu, ancak, uzun zamandır ilkkez, Drizzt içindeki ilkel benliğin dürtülerine kulak asmadı.Gnomelarm seslerini duymaya, hayatta kalmanın basitgerekliliklerinden daha fazla gereksinimi vardı.

Dehlizler çevresinde daha çok işlenmiş ve daha az doğalolmaya başladı ve Drizzt svirfneblin vatanına yaklaşmaktaolduğunu anladı. Olası tehlikeler bir kez daha önünde belirdive o bunları bir kez daha ikincil olarak düşünüp zihnindenuzaklaştırdı. Hızını arttırıp madenci kervanını görüş alanınasoktu. Svirfneblinlerin etrafta kurnaz tuzaklar kurduklarındanşüpheleniyordu. Bu noktada deep gnomelar adımlarınıölçüyor ve belli alanlardan sakınmaya dikkat ediyorlardı.Drizzt davranışlarını dikkatle taklit etti ve orada buradagevşek bir taş, alçakta bir tuzak teli gördükçe, bilircesinebaşını salladı. Sonra, madencilerin seslerine yenilerikatıldığında, Drizzt bir çıkıntının ardına gizlendi.

Madenci topluluğu tamamen pürüzsüz ve üzerlerinde tekbir çatlak olmayan iki duvarın üzerinde yükselen uzun vegeniş bir merdivene gelmişti. Merdivenin yanında ancak elarabalarının geçmesine yetecek yükseklik ve genişlikte bir

Page 48: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

açıklık vardı ve deep gnome madencileri arabalarını buaçıklığa getirip, en baştakini bir zincire bağlarlarken, Drizztsamimi bir hayranlıkla onları izledi. Taşa bir dizi vuruş,görünmeyen operatöre bir sinyal gönderdi ve zincirgıcırdayarak el arabasını deliğe çekti. Arabalar birer birerkayboldular. Svirfneblin grubu da seyrelmişti. Yükleriazaldıkça, merdivenleri çıkıyorlardı.

Geri kalan iki deep gnome son arabayı da zincire bağlayıp,sinyali gönderdiklerinde, Drizzt umutsuzluktan doğan birkumar oynadı. Deep gnomelarm arkalarını dönmelerinibekledi ve ileri atılıp arabayı tam alçak dehlizdekaybolacakken yakaladı. Drizzt'in Varlığından hala habersizolan son deep gnome geçidin altına bir taş yerleştirip, olasıherhangi bir kaçışı engellediğinde, Drizzt ahmaklığınınderinliğini anladı.

Zincir çekiyor ve araba paralelindeki merdivenin eğimineeşit bir açıyla ilerliyordu. Drizzt ileride hiçbir şeygöremiyordu, çünkü oraya kusursuzca uyan el arabasıdehlizin tüm yüksekliğini ve genişliğini dolduruyordu. Ozaman, Drizzt arabanın yanlarında geçişi kolaylaştıran küçüktekerlekleri olduğunu fark etti. Yeniden böylesi bir zekanınvarlığını hissetmek çok hoştu, ancak Drizzt kendisiniçevreleyen tehikeyi görmezden gelemezdi. Svirfneblinlerdavetsiz bir drow elfi iyi karşılamayacaklardı. Muhtemelensorularla değil, silahlarla karşısına çıkacaklardı.

Uzun dakikaların ardından, geçit düzleşip genişledi. Oradael arabalarını çeken manivelayı zorlanmadan çeviren tek birsvirfneblin vardı. Dikkatini işine verdiğinden, deep gnome,

Page 49: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt'in son arabanın ardından fırlayıp sessizce odanın yankapısından süzülen karaltısını fark etmedi.

Drizzt kapıyı açar açmaz sesler duydu. Yine de, gidecekbaşka yeri olmadığından, ileri doğru devam etti ve dar birçıkıntını üzerinde yüzüstü yattı. Deep gnomelar, nöbetçiler vemadenciler, aşağıdaydılar. Geniş merdivenin tepesindekidüzlükte konuşuyorlardı. Orada en azından yirmi madenciduruyordu ve buldukları zengin damarla ilgili öyküleriyineliyorlardı.

Durdukları yerin arka ucunda, iki büyük ve kısmenaralanmış metal menteşeli taş kapının arasından, Drizztsvirfneblin şehrinin görüntüsünü yakaladı. Drow, şehrinyalnızca bir bölümünü görebiliyordu ve çıkıntıdakipozisyonundan görüş açısı pek iyi değildi, ancak o iki kocakapının ötesindeki mağaranın Menzoberranzan'ı barındıranmağara kadar büyük olmadığını tahmin etti.

Drizzt oraya gitmek istiyordu! Sıçrayıp o kapılar arasındanhızla geçmek, uygun görecekleri ceza ne olursa olsun kendinideep gnomelara teslim etmek istedi. Belki onu kabulederlerdi; belki de Drizzt Do'Urden'i gerçekte olduğu haliylegörürlerdi.

Aşağıda gülüşüp sohbet eden svirfneblinler şehre doğruilerlediler.

Drizzt şimdi gitmeliydi, ayağa sıçramalı ve onları kocakapıların ardına dek izlemeliydi.

Page 50: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak avcı, Karanlıkaltı'nın ilkel ve vahşi bölgelerinde onyıl ayakta kalan varlık, çıkıntıdan kıpırdayamadı. Avcı, birbasiliski ve bu tehlikeli dünyanın daha başka sayısızcanavarını alt etmiş bu varlık, kendini medeni merhametumutlarıyla ele veremezdi. Avcı böylesi kavramlardananlamıyordu.

İri taş kapılar yankılanan bir gürültüyle kapandı veDrizzt'in kararan yüreğinde parlayan anlık ışık söndü.

Uzun ve ıstırap dolu bir anın ardından, Drizzt Do'Urdençıkıntıdan yuvarlanıp, merdivenin tepesindeki düzlüğe indi.Kapıların ardındaki yaşamdan uzaklaşan yolda aşağı doğruinerken görüşü bulanıklaştı ve daha fazla svirfneblinmuhafızının varlığını sezen şey sadece avcının ilkel güdülerioldu. Avcı şaşkınlığa uğrayan deep gnomeların tepesindenvahşice sıçradı ve yeniden yabani Karanlıkaltı'nın açıkgeçitlerinin sunduğu özgürlüğe koştu.

Svirfneblin şehrini oldukça gerilerde bıraktığında, Drizztcebine uzandı ve tek dostunu çağırdığı heykelciği çıkardı.Ancak, bir an sonra, kediyi çağırmayı reddedip, çıkıntıdakizayıflığı için kendini cezalandırarak, heykeli geri koydu.Büyük kapıların yanındaki çıkıntıda daha güçlü olabilseydi,bu işkenceye, şu ya da bu şekilde, bir son vermiş olacaktı.

Onu yosun kaplı mağaraya geri götürecek geçitler boyuncailerlerken, avcı içgüdüleri kontrolü ele geçirmek için Drizzt'lesavaştı. Karanlıkaltı ve yadsınamaz tehlikenin baskısı etrafınısarmayı sürdürdükçe, o ilkel, tetikte güdüler yönetimidevralıp, svirfneblinler ve şehirleriyle ilgili daha fazla kafakarıştırıcı düşünceye izin vermediler.

Page 51: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

O ilkel güdüler, Drizzt Do'Urden'in kurtuluşu velanetlenişiydiler.

3

Yılanlar ve Kılıçlar

"Kaç hafta oldu?" diye işaret etti Dinin, Briza'ya, drowlarınsessiz el şifresini kullanarak. "Kaç haftadır bu dehlizlerdehain kardeşimizin izini sürüyoruz?"

Düşüncelerini işaretlerle anlatırken, Dinin'in ifadesialaycılığını açığa vuruyordu. Briza ona kaşlarını çattı ve yanıtvermedi. Bu sıkıcı görevi Dinin'den daha bile azumursuyordu. Lloth'un yüce rahibelerinden biri ve en büyükkız evlat olarak aile içerisinde yüksek bir onursal mevkisahibiydi. Daha önce Briza asla böylesi bir avagönderilmemişti. Ancak şimdi, açıklanmayan bir sebeple,SiNafay Hun'ett aileye katılmış ve Briza'yi daha aşağı birkonuma indirmişti.

"Beş mi?" diye sürdürdü Dinin, zarif parmaklarının herhareketinde öfkesi daha da büyüyerek. "Altı mı? Ne kadar

Page 52: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

oldu, kardeşim?" diye bastırdı. "Ne zamandır SiNaf-Shi'nayne... Saygıdeğer Malice'in yanı başında oturuyor?"

Briza'nın yılan başlı kırbacı kemerinden çıktı ve öfke ileDinin'e savruldu. Alaycılıkta fazla ileri gittiğini fark edenDinin savunmaya geçerek kılıcını çekti ve yana çekilmeyeçalıştı. Briza'nın darbesi daha hızlı gelip Dinin'in açmasısavuşturma çabasını kolayca alt etti ve altı yılan başından üçüdoğruca en büyük Do'Urden oğlunun göğsüyle omuzlarınayapıştı. Soğuk bir acı Dinin' in bedenine yayıldı ve geriyesadece çaresiz bir uyuşukluk bıraktı. Dinin'in kılıç tutan elidüştü ve bedeni öne doğru sendelemeye başladı.

Briza'nın güçlü eli şimşek gibi uzandı ve baygınlık geçirenDinin'i boğazından yakalayıp, kolayca parmak uçlarınakaldırdı. Hiçbirinin Dinin'in yardımına koşmadıklarındanemin olmak için av partisinin diğer beş üyesine göz attıktansonra, donakalan kardeşini sertçe taş duvara çarptı. Yücerahibe, bir eliyle boğazını sıktığı Dinin'in üzerine eğildi.

"Akıllı bir erkek hareketlerini daha dikkatli ölçer," diyehırladı Briza. O ve diğerleri Saygıdeğer Malice tarafındanMenzoberranzan sınırları dışında sessiz şifre haricinde hiçbiriletişim metodunu kullanmamaları hakkında açıkçauyarılmalarına rağmen, Briza yüksek sesle konuşmuştu.

Dinin'in içinde bulunduğu zor durumu tam olarakkavraması uzun zaman aldı. Uyuşukluk açıldıkça, solukalamadığını fark etti. Eli hala kılıcını tutuyor olmasına karşın,ondan bir on kilo daha ağır olan Briza kılıcını Dinin'inkılıcının yanına yapıştırmıştı. Daha da kötüsü, kız kardeşininserbest eli korkunç yılan kırbacını havada tutuyordu. Sıradan

Page 53: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kırbaçların aksine, bu şeytani alet hareketlerinigerçekleştirmek için pek az yere gereksinim duyuyordu. Canlıyılan başları büzülüp, sanki kendilerini tutan kişininiradesinin uzantılarıymışçasına yakın mesafeden darbeindirebilirlerdi.

"Saygıdeğer Malice senin ölümünü sorgulamayacaktır,"diye fısıldadı Briza zalimce. "Oğulları ona hep belagetirdiler!"

Dinin iri yarı hasmının yanından devriyenin basitaskerlerine baktı.

"Şahitler mi?" diye güldü Briza, Dinin'in düşüncelerinitahmin ederek. "Gerçekten de sadece bir erkeğin hatırı için biryüce rahibenin aleyhinde konuşacaklarına inanıyor musun?"Briza'nın gözleri kısıldı ve yüzünü Dinin'inkilere yaklaştırdı."Sadece bir erkek cesedi için?" bir kez daha kesik kesik güldüve aniden Dinin'i bıraktı. Dizleri üzerine düşen Dinin yenidennormal soluk alma ritmini kazanmaya çabaladı.

"Gelin," diye işaret etti Briza devriyenin geri kalanına,sessiz şifreyi kullanarak. "En genç kardeşimin bu bölgedeolmadığını sezinliyorum. Şehre geri dönüp, erzağımızıtazeleyeceğiz."

Dinin ayrılış için gerekli hazırlıkları yapan kardeşininsırtına baktı. Kılıcını Briza'nın kürek kemikleri arasınayerleştirmekten daha fazla istediği bir şey yoktu. Ancak,Dinin bu hareketi denemeyecek kadar akılıydı. Briza üçyüzyıldan daha fazladır Örümcek Kraliçe'nin yüce rahibesiydive Saygıdeğer Malice ile Do'Urden Evi'nin geri kalanlarının

Page 54: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

aksine,Lloth'un onayına sahipti. Uğursuz tanrıçası onukayırmasaydı bile, büyü yeteneği ve hiç yanından ayırmadığızalim kırbacı ile, Briza tehlikeli bir düşmandı.

"Kardeşim," diye seslendi Dinin yola çıkmak üzere olanBriza'ya. Briza aniden Dinin'e döndü. Hala kendisiylekonuşmaya cüret etmesine şaşırmıştı.

"Özürlerimi kabul et," dedi Dinin. Diğer askerlere devametmelerini işaret ettikten sonra, basit askerlerin Briza ilearalarındaki konuşmayı görmemeleri için arkasını dönerek elşifresini kullanmayı sürdürdü.

"SiNafay Hun'ett'in aileye katılımından hoşnut değilim,"diye açıkladı Dinin.

Briza'nın dudakları o anlamı belirsiz, tipikgülümsemelerden biriyle kıvrıldı; Dinin bunun bir onaylamamı, yoksa alay mı olduğunu bilemedi. "Kendini SaygıdeğerMalice'in kararlarını sorgulayacak kadar zeki mi sanıyorsun?"diye sordu Briza'nın parmakları.

"Hayır!" diye işaret etti Dinin vurgulayarak.

"Saygıdeğer Malice zorunlu olduğu şekilde davranıyor vekararlan her zaman Do'Urden Evi'nin iyiliği için. AmaHun'ett'e güvenmiyorum. SiNafay evinin yönetici konseykararıyla sıcak taş yığınlarına dönüştürülmesini izledi.Kıymetli çocuklarının tümü katledildi; tabii halktanaskerlerinin çoğu da. Böylesi bir kaybın ardından, Do'UrdenEvi'ne gerçekten sadık kalabilir mi ?"

Page 55: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Budala erkek," diye işaret etti Briza yanıt olarak."Rahibeler sadece Lloth'a sadakat borçlu olduklarını bilirler.Artık SiNafay'ın evi yok, bu yüzden SiNafay da yok. Şimdi oShi'nayne Do'Urden ve Örümcek Kraliçe'nin buyruğu ileadının gerektirdiği tüm sorumlulukları tamamen kabuledecek."

"Ona güvenmiyorum," diye yineledi Dinin. "GerçekDo'Urden'ler olan kız kardeşlerimin de ona yer açmak içinhiyerarşide aşağı kaydırıldıklarım görmekten de hoşnutdeğilim. Shi'nayne Maya'nın altına yerleştirilmeliydi, ya daavamlar arasında barındırılmalıydı."

Briza tüm yüreği ile katılmasına karşın, Dinin'e bağırdı."Shi'nayne'nin ailedeki rütbesi seni ilgilendirmez. Bir başkayüce rahibenin katılımıyla, Do'Urden Evi daha da güçlendi.Basit bir erkeğin tüm bilmesi gereken bu!"

Dinin, Briza'nın mantığını kabul edercesine başını salladıve dizlerinin üzerinden kalkmadan önce, sağduyulu davranıpkılıcını kınına yerleştirdi. Briza da, aynı şekilde, yılankırbacını kemerine geri koydu, ancak, gözünün ucuylagüvenilmez yapıdaki kardeşini izlemeyi sürdürdü.

Dinin şimdi Briza'nın yanında daha dikkatli olacaktı.Biliyordu ki, yaşamı kız kardeşinin yanı başında yürüyebilmebecerisine bağlıydı, çünkü Malice bu av devriyelerineDinin'in yanında Briza'yı yollamayı sürdürecekti. Briza,Do'Urden kızlarının en güçlüsüydü ve Drizzt'i bulup elegeçirme konusunda en büyük şansa sahipti. Şehirde on yıldanuzun zamandır devriye liderliği yapan Dinin de, ev halkı

Page 56: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

içinde Menzoberranzan'ın ötesindeki dehlizlere en aşinaolanlarıydı.

Dinin berbat talihine omuz silkti ve şehre giden dehlizlerdekız kardeşini izledi. Bir günlük kısa bir molanın ardındanyeniden yürüyüşe geçecekler, yeniden Dinin'in gerçekte hiçbulmaya istekli olmadığı, ele geçirilmesi güç ve tehlikelikardeşlerinin peşine düşeceklerdi.

***

Guenhwyvar’ın başı aniden döndü ve iri panter bir pençesihavada, harekete hazır halde, hiç kıpırtısız durdu.

"Sen de duydun," diye fısıldadı Drizzt, iyice panterinyanına yaklaşarak. "Gel, dostum. Hangi yeni düşmanarazimize girdi, görelim."

Sessizce, çok iyi bildikleri dehlizlerden aşağı seğirttiler. Birhışırtının yankısı üzerine, Drizzt aniden durdu veGuenhwyvar da onu izledi. Drizzt bunun bir Karanlıkaltıcanavarından değil, bir çizmeden çıktığını biliyord Drizzt birkırık dökük taş parçası yığınını ve onun diğer tarafındakigeniş çok tabakalı bir mağarayı gösterdi. Guenhwyvar önde,daha iyi bir gözetleme noktası bulabilecekleri o yere çıktılar.

Sadece birkaç saniye sonra, drow devriyesini gördüler.Yedi kişilik bir gruptu, ancak Drizzt'in ayrıntılarıseçemeyeceği kadar uzaktaydılar. Drizzt onları böylesinekolaylıkla duyabilmesine hayret etti, çünkü böyledevriyelerde uç görevi aldığı günleri anımsamıştı. Ne kadarda yalnızlık hissederdi o zamanlar, bir düzineden fazla kara

Page 57: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

elfin önünde. Deneyimli hareketleri sayesinde tek bir fısıltıçıkarmazlar ve gölgelere öylesine iyi sığınırlardı ki, Drizzt'inkeskin gözleri bile onları seçemezdi.

Fakat şimdi, Drizzt'in dönüştüğü bu avcı, bu ilkel veiçgüdüsel benlik bu grubu kolaylıkla bulmuştu.

Briza apansız durdu ve gözlerini kapatarak, yer bulmabüyüsünün yayılımlarına yoğunlaştı.

"Ne oldu?" diye sordu Dinin'in parmaklan, Briza onadönüp baktığında. Briza'nın irkilmiş ve belirgin bir şekildeheyecanlı ifadesi pek çok şeyi açığa vuruyordu.

"Drizzt mi?" dedi Dinin yüksek sesle. İnanmaktazorlanıyordu.

"Sessizlik!" diye haykırdı Briza'nın elleri ona. Çevreye gözgezdirdikten sonra, devriyeye kendisini büyük ve tehlikeyeaçık mağaranın duvarlarının karanlığına doğru izlemeleriniişaret etti. Sonra Briza, Dinin'in sorusunu başıyla onayladı.Misyonlarının sonunda tamamlandığından emindi.

"Drizzt olduğundan emin misin?" diye sordu Dinin'inparmakları. Hissettiği heyecan yüzünden, düşüncelerini ifadeedecek kadar kesin hareket etmekte zorlanıyordu. "Belki birleş yiyicidir.. "

"Kardeşimizin yaşadığını biliyoruz," diye işaret etti, Brizaçarçabuk. "Tersi olsaydı Saygıdeğer Malice artık Lloth'unhoşnutsuzluğunu çekmezdi. Ve eğer Drizzt yaşıyorsa, o haldeo nesneyi taşıdığını varsayabiliriz."

Page 58: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Devriyenin ani saklanma manevrası Drizzt'i şaşırttı.Çıkıntılı kayaların ardındayken grup onu görmüş olamazdı,hem kendi hem de Guenhwyvar'in adımlarının sessizliğine degüveni tamdı. Yine de Drizzt devriyenin kendisindensaklandığından emindi. Bu karşılaşmada bir tuhaflık vardı.Kara elfler Menzoberranzan'ın bu kadar uzağında nadirengörülürlerdi. Belki de Karanlıkaltı'nın vahşiliklerinde hayattakalmak için gereken paranoyadan başka şey değildir, dediDrizzt kendi kendine. Yine de, devriye grubunu bu bölgeyegetirenin şanstan fazlası olduğundan şüpheleniyordu.

"Git, Guenhwyvar," diye fısıldadı kediye. "Konuklarımızabir bak ve bana geri dön." Panter geniş mağarayı çevreleyengölgelerden koştu. Drizzt taş parçalarına iyice gömülüpdinledi ve bekledi.

Guenhwyvar sadece bir dakika sonra dönmüştü, ancak, buDrizzt'e sonsuzluk gibi göründü.

"Onları tanıdın mı?" diye sordu Drizzt. Kedi taşın üzerinipençesiyle çizdi.

"Eski devriye grubumuzdan mı?" diye düşündü Drizztyüksek sesle. "Bir zamanlar yan yana yürüdüğümüzsavaşçılar mı?"

Guenhwyvar emin değil göründü ve belirli hareketleryapmadı.

"O halde bir Hun'ett," dedi Drizzt, bilmeceyi çözdüğünüdüşünerek. Hun'ett Evi, Drizzt'i öldürmeyi deneyen ikiHun'ett büyücüsünün, Alton ve Masoj'un, ölümlerinin

Page 59: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

intikamını almak üzere sonunda onu aramaya gelmişti. Ya dabelki Hun'etiler bir zamanlar Masoj'un sahip olduğu büyülünesneyi, Guenhwyvar’ı aramaya gelmişlerdi.

Drizzt düşüncelerinden bir an için sıyrılıp Guenhwyvar'ıntepkisini incelediğinde, tahminlerinin yanlış olduğunu farketti. Panter ondan bir adım uzaklaşmıştı ve varsayımlarırmağından rahatsız olmuş görünüyordu.

"O halde kim?" diye sordu Drizzt. Guenhwyvar arkaayakları üzerinde havaya kalkıp Drizzt'in omuzlarına bastı veiri pençelerinden biriyle Drizzt'in boyun kesesine dokundu.Drizzt anlamadı. Nesneyi boynundan çıkardı ve içindekileriavucuna döküp, birkaç altın sikke, küçük bir kıymetli taş veevinin amblemi olan, üzerinde Daermon N'a'shezbaernon'un,Do'Urden Evi'nin, baş harfleri kazılı gümüş bir sembolçıkardı. Drizzt birden Guenhwyvar'in ne anlattığını fark etti.

"Ailem," diye fısıldadı sertçe. Guenhwyvar ondan geriçekildi ve yeniden taşın üzerini heyecanla pençeledi.

O an binlerce anı Drizzt'in içinden sel gibi aktı, ancaktümü, iyi ve kötü, onu kaçınılmaz şekilde tek bir olasılığagötürdü: Saygıdeğer Malice, o kader günü Drizzt'inyaptıklarını ne bağışlamış, ne de unutmuştu. Drizzt onu veÖrümcek Kraliçe'nin yasalarını terk etmişti ve DrizztÖrümcek Kraliçe'nin yasalarını, annesini iyi bir durumdabırakmadığını fark edecek kadar iyi biliyordu.

Drizzt yeniden geniş mağaranın karanlığına baktı. "Gel,"dedi Guenhwyvar’ı okşayarak ve dehlizlerden aşağı koştu.Menzoberranzan'ı terk etme kararı acı verici ve belirsiz

Page 60: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

olmuştu; şimdi Drizzt'in akrabalarıyla karşılaşma ve tüm oşüpheleri, korkuları yeniden yaşama isteği yoktu.

O ve Guenhwyvar bir saatten fazla koştular, gizligeçitlerden dönüp, bölge dehlizlerinin en karmaşıkbölümlerini aştılar. Drizzt bölgeyi çok iyi biliyordu ve az birçabayla devriye grubunu çok geride bırakabileceğindenemindi.

Ancak, sonunda, soluklanmak için durduğunda, Drizztdevriyenin hala peşinde olduğunu sezinledi ve şüphelerinionaylamak için Guenhwyvar'a bakması yetti.

Drizzt o zaman büyüyle izlendiğini anladı; başkaaçıklaması olamazdı. "Ama nasıl?" diye sordu pantere."Kardeş olarak bildikleri drow değilim, ne düşüncede, negörünüşte. Büyülerinin tutunabileceği kadar tanıdık nesezinliyor olabilirler?" Drizzt çabucak kendine göz atınca, ilkolarak usta işi silahlarını gördü.

Palalar gerçekten harikuladeydiler, amaMenzoberranzan'daki drow silahlarının çoğunluğu da öyleydi.Üstelik bu kılıçlar Do'Urden Evi'nde bile yapılmamışlardı veDrizzt'in ailesince benimsenen tasarımlardan biri değillerdi. Ohalde pelerin mi, diye düşündü. Piwafwi evinin işaretlerindenbiriydi ve tek bir ailenin dikiş motifleriyle tasarımlarınıtaşıyordu.

Ancak Drizzt'in piwafwisi tanınmayacak ölçüde yıpranıpparalanmıştı ve herhangi bir yer bulma büyüsünün onunDo'Urden Evi'ne ait olduğunu tanıyabileceğine inanmakzordu.

Page 61: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Do'Urden Evi'ne ait olmak," diye fısıldadı Drizzt.Guenhwyvar’a baktı ve aniden başını salladı, yanıtı bulmuştu.Yeniden boyun kesesini çıkardı ve Daermon N'a'shezbaernonamblemini aldı. Büyüyle yaratılmıştı ve kendi büyüsünesahipti. Tek bir eve özgü bir büyü. Sadece Do'Urden Evi'ninbir asilzadesi bunu taşıyabilirdi.

Drizzt bir an düşündü, sonra amblemi geri koyup, boyunkesesini Guenhrwyvar'ın başına geçirdi. "Avın avcı olmavakti," dedi iri kediye.

"İzlendiğini biliyor," dedi Dinin'in parlayan elleri, Briza'ya.Briza bu ifadeyi yanıtsız bıraktı. Elbette Drizzt takibinfarkındaydı; onlardan kurtulmaya çalıştığı aşikardı. Brizaendişelenmedi. Drizzt'in ev amblemi Briza'nın büyüylegenişletilmiş düşüncelerinde belirgin bir yön levhası gibiyanıyordu.

Ancak, grup geçitteki bir çatala gelince, Briza durdu. İşaretçatalın ilerisinden geliyordu ama hangi yön olduğu kesindeğildi. "Sola," diye işaret etti Briza, basit askerlerden üçüne,sonra geri kalan ikisine, "sağa," dedi. Kardeşini geride tuttuve Dinin'le kendisinin çataldaki pozisyonlarını koruyup, heriki gruba da yedek olacaklarını işaret etti.

Dağılan devriyenin tepesinde, yüksekte, sarkıtlarla kaplıtavanın gölgelerinde salınan Drizzt kendi kurnazlığınagülümsedi. Devriye onun adımlarına ayak uydurabilirdi, amaGuenhwyvar’ı yakalama şansları hiç yoktu.

Plan yerine getirilmiş ve kusursuz tamamlanmıştı, çünküDrizzt'in tek istediği devriyeyi arazisinden iyice uzaklaştırıp,

Page 62: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bu umutsuz arayıştan bıktırmaktı. Ancak, Drizzt orada hayaletgibi saklanıp, erkek ve kız kardeşine bakarken, daha fazlasınıözlediğini anladı.

Birkaç saniye geçti ve Drizzt ayrılan askerlerin iyiceuzaklaştırıldıklarından emin oldu. Palalarım çekti vekardeşleri ile bir buluşmanın hiç de fena olmayacağınıdüşündü.

"İyice uzaklaşıyor," dedi Briza Dinin'e, kendi sesindenürkmeden, zira hain kardeşinin uzakta olduğundan emindi."Büyük bir hızla."

"Drizzt Karanlıkaltı'nda her zaman hünerliydi," diyeyanıtladı Dinin, başını sallayarak. "Zor bir av olacak."

Briza kişner gibi güldü. "Büyümün etkisi geçmeden çokönce yorulacak. Onu karanlık bir delikte soluksuz bulacağız".Ancak, Briza'nın kendini beğenmiş ifadesi bir saniye sonra,karanlık bir şekil tam kendisiyle Dinin arasına düştüğünde,boş bir hayret ifadesine dönüştü.

Dinin de tüm olanların şokunu zar zor idrak edebildi.Drizzt'i saniyenin onda birinde gördü, sonra, bir palanın hızlagelen kabzasının kavisini izleyen gözleri şaşılaştı. Dinin külçegibi yere yığıldı ve zeminin pürüzsüz taşı yanağına yapıştı,ama Dinin bunun farkında değildi.

Bir eli Dinin'le işini hallederken, Drizzt'in diğer eli birpalanın ucunu Briza'nın gırtlağına dayayarak onu teslimolmaya zorladı. Ancak Briza, Dinin kadar şaşırmamıştı ve bireli hep kırbacının yakınındaydı. Drizzt'in saldırısından geri

Page 63: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kaçtı ve altı yılan başı havaya savrulup, kıvrıldı ve bir açıklıkaradı.

Drizzt, Brizayla yüzleşmek için tamamen döndü vesaldırgan engerekleri uzak tutmak için palalarını savunmahamleleriyle savurdu. Bu ürkütücü kırbaçların ısırığınıanımsıyordu; her drow erkeği gibi, o da çocukluğunda bunudefalarca öğrenmişti.

"Drizzt kardeş," dedi Briza yüksek sesle. Devriyeninkendisini duymasını ve çağrıyı anlamasını umuyordu."Silahlarını indir. Bu Şekilde olması gerekmiyor."

Tanıdık sözcüklerin, drow sözcüklerinin sesi Drizzt'i etkisialtına aldı. Onları yeniden duymak ne güzeldi, tek amacasahip bir avcıdan fazlası olduğunu, yaşamın hayattakalmaktan fazlası olduğunu anımsamak.

"Silahlarını indir," dedi Briza yemden, bu kez daha keskinbiçimde.

"Ne-neden buradasınız?" diye kekeledi Drizzt.

"Elbette senin için, kardeşim," diye yanıtladı Briza, fazlacanazik bir şekilde. "Sonunda Hun'ett Evi ile savaş sona erdi.Artık eve dönme zamanın geldi."

Drizzt'in bir parçası ona inanmayı, drow yaşamınınkendisini doğduğu şehirden ayrılmaya zorunlu kılangerçeklerini unutmayı istedi. Drizzt'in bir parçası palaları taşzemine bırakmayı ve önceki yaşamının sığınağına -ve

Page 64: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

dostluğuna-dönmeyi istedi. Briza'nın gülümsemesi öylesinedavetkardı ki.

Briza, Drizzt'in zayıflayan direncini fark etti. "Eve gel,sevgili Drizzt," dedi yumuşacık. Sözcükleri basit bir büyününbağlayıcılığını taşıyorlardı. "Sana gereksinim duyuluyor.Şimdi Do'Urden Evi'nin silah ustası sensin."

Drizzt'in ifadesindeki ani değişim Briza'ya hata ettiğinisöyledi. Drizzt'in danışmanı ve en değerli dostu olanZaknafein, Do'Urden Evi'nin silah ustasıydı ve ÖrümcekKraliçe'ye kurban edilmişti. Drizzt bu gerçeği aslaunutmayacaktı.

Aslında, o an, Drizzt evin rahatlığından çok daha fazlasınıanımsadı. Geçmiş yaşantısmdaki yanlışları, kendi ilkelerininka-bullenemediği kötülüğü çok net anımsadı.

"Gelmemeliydiniz," dedi Drizzt, bir kükremeyi andıransesiyle. "Bir daha asla bu tarafa gelmemelisiniz!"

"Sevgili kardeşim," diye yanıtladı Briza, belirgin hatasınıdüzeltmekten çok, vakit kazanmak için. Hiç kıpırdamadandurdu. Yüzü o çift taraflı gülümsemesiyle donmuştu.

Drizzt, Briza'nın drow ölçülerine göre kalın ve dolgun olandudaklarının ardına baktı. Rahibe konuşmuyordu, ama Drizzto donuk gülümsemenin ardından dudaklarının kıpırdadığınıaçıkça görebiliyordu.

Bir büyü!

Page 65: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Briza bu tür aldatmacalara her zaman hünerli olmuştu."Eve dön!" diye haykırdı Drizzt ona ve bir saldırı başlattı.

Briza hamleden oldukça kolay kaçtı, çünkü vurmak içindeğil, büyüyü durdurmak için yapılmıştı.

"Lanet olsun sana, serseri Drizzt," dedi Briza tükürür gibi.Tüm o sahte dostluk gitmişti. "Derhal silahlarım indir,ölümün acısı adına!" yılan kırbacı açık bir tehditle havayakalktı.

Drizzt bacaklarım ayırdı. İçindeki avcı meydan okumayıyanıtlamak üzere doğrulurken, eflatun rengi gözlerinde ateşleryandı.

Briza duraksadı ve kardeşinde ortaya çıkan ani yırtıcılıkkarşısında geriledi. Önünde duran, sıradan bir drow savaşçısıdeğildi, bunu şüphe götürmez şekilde biliyordu. Drizztbundan daha fazla, daha tehlikeli bir şey haline gelmişti.

Ancak Briza, Lloth'un yüce rahibelerinden biriydi ve drowhiyerarşisinde en tepeye yakındı. Bir erkek tarafındankorkutulamazdı.

"Teslim ol!" diye buyurdu. Drizzt sözlerini anlayamazdıbile, çünkü Briza'nın karşısında duran avcı artık DrizztDo'Urden değildi. Ölmüş Zaknafein'ın anılarının uyandırdığıvahşi, ilkel savaşçı, sözlerden ve yalanlardan etkilenmezdi.

Briza'nın kolu aşağı yukarı hareket etti ve kırbacın altıengerek başı en iyi saldırı açılarını elde etmek için kendiiradeleri ile kıvrılıp dönmeye başladılar.

Page 66: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Avcının palaları fark edilmeyecek kadar hızlı karşılık verdi.Briza palaların şimşek kadar hızlı hareketlerini izleyememiştive saldırı hamlesi bittiğinde, yılan başlarından hiçbirininhedefi bulamadıklarını, ancak kırbaca bağlı sadece beş yılanbaşının kaldığını fark etti.

Şimdi neredeyse hasmınmkine yakın bir öfkeyle, Brizahasar görmüş silahını sallayarak harekete geçti. Yılanlar,palalar ve zarif drow kol ve bacakları bir ölüm balesiylebirbirlerine dolandılar.

Bir yılan avcının bacağını ısırarak, damarlarına soğuk biracı dalgası gönderdi. Bir pala bir diğer aldatıcı saldırıyı altederek yılan başlarından birini tam dişlerinin arasından ikiyeböldü.

Bir başka yılan avcıyı ısırdı. Bir başka yılan taş zeminedüştü.

Hasımlar ayrıldılar ve birbirlerini ölçüp biçtiler. Birkaçöfke dolu dakikanın ardından, Briza güçlükle soluyordu,ancak, avcının göğsü kolayca ve ritmik hareketlerle inipkalkıyordu. Briza yaralanmamıştı, ama Drizzt iki kezısırılmıştı.

Ancak, avcı acıyı görmezden gelmeyi uzun zaman önceöğrenmişti. Devam etmeye hazır halde durdu ve Briza, şimdisadece üç başı kalan kırbacıyla, inatla Drizzt'e saldırdı. Halayerde yatmakla birlikte, duyularını geri kazanmaya başladığıbelli olan Dinin'i fark edince, Briza saniyenin onda biri kadarbir zaman için duraksadı. Kardeşi yardımına gelebilir miydi?

Page 67: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Dinin kıvrıldı ve kalkmaya çabaladı, ancak, bacaklarındakendisini kaldıracak derman bulamadı.

"Lanet olası," diye gürledi Briza, zehrini Dinin'eyönelterek, ya da Drizzt'e, fark etmiyordu. Örümcek Kraliçetanrıçasının gücünü çağıran Lloth'un yüce rahibesi tümkuvveti ile saldırdı.

Avcının kılıçlarının tek bir çaprazlanmasıyla, üç yılan başıyere düştü.

"Lanet olsun!" diye haykırdı Briza yemden, bu kezdoğrudan Drizzt'e. Kemerindeki topuzu kavrayıp küstahkardeşinin kafasına doğru acımasızca savurdu.

Çaprazlanan palalar hantal darbeyi hedefini bulmadan çokönce yakaladılar ve avcının ayağı yükselip bir, iki ve üçüncükez Briza'nın suratına indi.

Briza geriye sendelerken, gözlerine oturan kan burnundanaşağı akmaya başlamıştı. Kendi kanının bulanıklaştıranısısının ötesinden kardeşinin bedeninin hatlarını seçti veumutsuz, geniş kavisli bir darbe savurdu.

Avcı topuzu savuşturmak için tek palasım kaldırdı ve kılıcıdöndürünce, topuz hedefinden uzaklaşırken Briza'nın elikılıcın zalim kenarından kaydı. Briza ıstırapla haykırdı vesilahını bıraktı.

Topuz yere, Briza'nın iki parmağının yanına düştü.

Page 68: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

O sırada Dinin, elinde kılıcıyla, Drizzt'in arkasında ayağakalkmıştı. Tüm öz denetimini kullanan Briza gözleriniDrizzt'e kilitleyerek, avcının dikkatini kendi üzerinde tuttu.Biraz daha oyalayabilseydi...

Avcı tehlikeyi sezdi ve hızla Dinin'e döndü.

Kardeşinin eflatun renkli gözlerinde Dinin'in gördüğü tekşey kendi ölümüydü. Kılıcını yere fırlattı ve kollarınıgöğsünde çaprazlayarak teslim oldu.

Avcının savurduğu gürlemeyle karışık emir pek anlaşılırdeğildi, ancak, Dinin bunun anlamını yeterince iyi kavradı vebacaklarının kendisini taşıyabildiğince hızlı kaçtı.

Briza da Dinin'i izlemek üzere süzülüvermeye yeltendi,fakat çenesinin altında kilitlenen bir pala onu durdurdu. KılıçBriza'nın kafasını öylesine geri zorluyordu ki, tüm görebildiğitavanın kara taşlarıydı.

Briza'nın ve onun uğursuz kırbacının sebep olduğu acıavcının uzuvlarında yanıyordu. Şimdi avcı acıyı ve tehdidisona erdirecekti. Burası onun arazisiydi.

Jilet kadar keskin kenarlı palanın işe koyulduğunu hissedenBriza Lloth'a son bir yakarışta bulundu. Ama sonra göz açıpkapayıncaya dek serbest kaldı. Aşağıya bakınca, Drizzt'in iribir kara panter tarafından yere mıhlandığını gördü. Sorusormakla yakit harcamayan Briza Dinin'in ardından,dehlizlerden aşağı koştu.

Page 69: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Avcı, Guenhwyvar'dan kurtulup ayakları üzerine sıçradı."Guenhwyvar!" diye haykırdı, panteri iterek. "Yakala onu!öldür...!"

Guenhwyvar oturup, geniş geniş esneyerek yanıtladı.Panter tembel bir hareketle, bir pençesini boyun kesesininbağına taktı ve keseyi yere attı.

Avcı öfkeden yanıyordu. "Ne yapıyorsun?" diye haykırdı,keseyi yerden kaparken. Guenhwyvar karşına mı geçmişti?Drizzt bir adım geriledi ve palalarını tereddütle kendisi vepanter arasında tuttu. Guenhwyvar hiç kıpırdamadan, oradaöylece oturup Drizzt'e baktı.

Bir an sonra, bir yayın çıtırtısı Drizzt'e yürüttüğü mantığınbüyük bir saçmalık olduğunu anlattı. Ok şüphesiz kendisinibulacaktı ama Guenhwyvar aniden atılmış ve bunuengellemişti. Drow zehirinin büyülü bir kediye etkisi yoktu.

Üç drow savaşçısı çatalın bir yanında, diğer ikisi diğeryanında belirdiler. O zaman, Drizzt'in Briza'dan intikam almadüşünceleri uçup gitti ve Guenhwyvar'ın ardından, son sürat,kıvrılan geçitlere daldı. Yüce rahibeyle büyüsünün rehberliğiolmadan, basit savaşçılar Drizzt'i izlemeye teşebbüs bileedemezlerdi.

Uzun zaman sonra, Drizzt ve Guenhwyvar bir yan geçidesaptılar ve durup, izlenip izlenmediklerini dinlediler.

"Gel," dedi Drizzt ve Dinin'le Briza'nın tehdidinin başarıylasavuşturulduğundan emin, yavaşça ilerlemeye başladı.Guenhwyvar yeniden oturur konuma geçti.

Page 70: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt merakla pantere baktı. "Sana gelmeni söyledim,"diye gürledi. Guenhwyvar bakışlarını Drizzt'e sabitledi. Bubakışlar kaçak drow’u suçluluk duygusuna boğmuştu. Sonrakedi kalktı ve yavaşça sahibine doğru yürüdü.

Guenhwyvar’ın kendisine itaat ettiğini düşünen Drizztonaylarcasına başını salladı. Döndü ve yeniden yürümeyekoyuldu, ancak, panter çevresinde daire çizerek ilerleyişinidurdurdu. Guenhwyvar dairesel hareketini sürdürdü ve yavaşyavaş tanıdık sis belirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Drizzt.

Guenhwyvar yavaşlamadı.

"Seni göndermedim!" diye bağırdı Drizzt, panterin maddibedeni yok olmaya başlarken. Drizzt çılgın gibi dönüp,birşeylerden tutmaya çabaladı.

"Seni göndermedim!" diye haykırdı yeniden, çaresizce.

Guenhwyvar gitmişti.

Drizzt'in barınağı olan mağaraya uzun bir yürüyüş mesafesivardı. Guenhwyvar'in o en son görüntüsü Drizzt'in heradımını izledi, kedinin yuvarlak gözleri sırtından ayrılmadı.Drizzt Guenhwyvar'ın kendisini yargıladığını şüphe götürmezşekilde fark etmişti. Körlemesine bir öfke içerisinde,neredeyse kız kardeşini öldürüyordu. Eğer Guenhwyvarüzerine atlamamış olsaydı, kesinlikle Briza'yı katledecekti.

Page 71: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sonunda, Drizzt yatak odası vazifesi gören küçük taşhücreye süründü.

Düşünceleri de onunla beraber geldi. On yıl önce Drizzt,Masoj Hun'ett'i öldürmüştü ve o zaman bir daha asla drowöldürmemeye and içmişti. Drizzt için, verdiği söz ilkelerinintemeliydi, onu böylesine çok şeyden vazgeçmeye zorlayanilkelerinin.

Guenhwyvar olmasaydı, Drizzt bugün kesinlikle sözündendönecekti. O vakit, geride bıraktığı kara elflerden ne farkıkalacaktı.

Drizzt kardeşleriyle olan karşılaşmada açıkça galip gelmiştive Briza'dan -ve Saygıdeğer Malice'in yollayacağı diğer bütündüşmanlardan- saklanabileceğinden emindi. Ama o ufakhücrede yalnızken, Drizzt kendisine büyük ıstırap veren birşey fark etti.

Kendisinden saklanamazdı.

4

Avcıdan Kaçış

Page 72: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sonraki birkaç gün boyunca günlük yaşamı sürdürürken,Drizzt yaptıklarını hiç düşünmedi. Hayatta kalacaktı,biliyordu. Avcı için başka türlüsü olamazdı. Ancak hayattakalmanın artan bedeli Drizzt Do'Urden'in yüreğinde derin veahenksiz bir his bırakmıştı.

Günün tekdüze işleri acıyı uzak tutsa da, günün sonundaDrizzt kendini korunmasız buluyordu. Kardeşleriylekarşılaşması peşini bırakmadı, düşüncelerinde öylesinecanlıydı ki, sanki her gece yeniden yaşanıyordu. Kaçınılmazbir şekilde, Drizzt korkmuş, yalnız ve düşüncelerindekicanavar tarafından yutulmuş gibi uyanıyordu. Ne kadar gözkamaştırıcı olursa olsun, hiçbir kılıç oyununun onlarıaltedemeyeceğini biliyordu ve bilgi çaresizliğim arttırıyordu.

Drizzt annesinin kendisini ele geçirip cezalandırmaarayışlarını sürdürmesinden korkmuyordu. Böyle olacağınıhiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde, kesin olarakbiliyordu. Burası onun dünyasıydı, Menzoberranzan'ın dönüpdolaşan bulvarlarından çok farklıydı ve şehirde yaşayandrowların anlayamayacağı kuralları vardı. Bu vahşilikteDrizzt, Saygıdeğer Malice'in göndereceği her düşmana karşıhayatta kalacağından emindi.

Drizzt kendini Briza'ya karşı yaptıklarının ezicisuçluluğundan kurtarmayı da başarmıştı. Tehlikelikarşılaşmayı zorla meydana getiren kardeşleriydi ve bir büyüyapmaya çalışarak çarpışmayı başlatan da Briza'ydı. Yine de,Drizzt davranışlarının yarattığı, kişiliği ile ilgili sorulara yanıtbulmak için uzun günler harcayacağının farkındaydı.

Page 73: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Üzerine empoze edilen katı koşullar yüzünden mi bu vahşive acımasız avcıya dönüşmüştü? Yoksa bu avcı Drizzt'in hepolduğu Varlığın bir ifadesi miydi? Bunlar Drizzt'in kolaycayanıtlayabileceği sorular değillerdi, ancak, şu an, düşünceleriarasında en önemli yeri de işgal etmiyorlardı.

Drizzt'in karşılaşma ile ilgili zihninden uzaklaştıramadığışey kardeşlerinin sesleri, anlayabildiği ve yanıtlayabildiğisözcüklerin melodisiydi. Briza ve Dinin'le o birkaç dakikayaait anıları içinde, en açık anımsadığı, darbeler değil,sözcüklerdi. Drizzt onlara umutsuzca sarıldı, zihninde onlarıtekrar tekrar dinledi ve solup gidecekleri günden ürktü. Ozaman, sözcükleri anımsayabilmesine rağmen, artık onlarıduyamayacaktı.

Yeniden yapayalnız olacaktı.

Drizzt, Guenhwyvar ondan ayrıldıktan sonra oniksheykelciği ilk kez olarak cebinden çıkardı. Nesneyi önüne,yere bıraktı ve panteri son çağırdığından beri kaç güngeçtiğini anlamak için duvardaki çentiklere baktı. Birden,Drizzt bu yaklaşımın anlamsızlığını fark etti. Duvara en sonne zaman çentik atmıştı? Üstelik işaretlemenin ne anlamıvardı? Her uyku döneminin ardından, görev gibi çentik atsabile, sayının doğruluğundan nasıl emin olabilirdi?

"Bu, o diğer dünyaya ait bir şey," diye mırıldandı, ağıtyakar gibi. Kendi iddiasını inkar eder gibi, hançerini duvaradoğru kaldırdı.

"Ne fark eder?" diye sordu Drizzt yanıt beklemeden vehançeri yere bıraktı. Hançerin taşa çarparken çıkardığı

Page 74: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çınlama Drizzt'in omurgasına ürperti saldı; sankiteslimiyetinin işareti olan bir çan gibiydi.

Soluğu hızlandı. Abanoz renkli alnında ter tanecikleribirikirken, elleri aniden buz kesti. Çevresindeki her şey,mağarasının duvarları, onu yıllardır Karanlıkaltı'nın saldırgantehlikelerine karşı koruyan taş duvarlar şimdi üstünegeliyorlardı. Çatlaklarda ve kaya şekillerinde pis pis sırıtansuratlar hayal etti. Onunla alay ediyor, ona gülüyor, inatçıgururunu küçük görüyorlardı.

Kaçmak için döndü, ama bir taşa takılıp yere düştü. Busırada bir dizi sıyrılmış ve parçalanmış piwafwisinde bir delikdaha açmıştı. Takıldığı taşa dönüp bakarken, Drizzt ne dizinine pelerinini umursuyordu. Bir başka gerçek üzerine saldırmışve zihnini bulandırmıştı.

Avcı tökezlemişti. On yıldan daha uzun zamandır ilk kez,avcı tökezlemişti.

"Guenhwyvar!" diye haykırdı Drizzt çılgın gibi. "Gel bana!Lütfen, Guenhwyvar!"

Panterin yanıt verip vermeyeceğini bilmiyordu. Pek dostçaolmayan ayrılışlarının ardından Drizzt, Guenhwyvar'ın birdaha yanında yürüyeceğinden emin olamazdı. Drizztheykelciğe doğru sürünürken, her inç, umutsuzluğununzayıflığında, yorucu bir dövüş gibi görünüyordu.

Sonra dönüp duran sis belirdi. Panter sahibini terkedemezdi, dostu olan drowa uzun süre kırgın kalamazdı.

Page 75: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Şekillenen sisi taş duvardaki uğursuz düşleri örtmek içinkullanan Drizzt rahatladı. Kısa süre sonra, Guenhwyvar yanıbaşında oturuyor ve rahatça koca patilerinden biriniyalıyordu. Drizzt bakışlarını panterin yuvarlak gözlerinekilitledi ve orada kırgınlık görmedi. Bu sadeceGuenhwyvar'dı, dostu ve kurtuluşu.

Drizzt bacaklarını altında toplayıp, kediye uzandı vepanterin kaslı boynunu sımsıkı ve umutsuz bir kucaklamaylasardı. Guenhwyvar sarılışı yanıtsız kabullendi ve sadecepençesini yalamayı sürdürmesine yetecek kadar gevşetmekiçin kıpırdandı. Eğer kedi, diğer dünyaya ait zekası ile, okucaklamanın önemini anladıysa bile, hiçbir dış belirtigöstermedi.

Sonraki günlerde Drizzt durmak yorulmak bilmedi. Süreklihareket edip, barınağını çevreleyen dehlizlerde koşturdu.Sürekli kendisine Saygıdeğer Malice'in onu izlediğinianımsatıyordu. Savunmasındaki herhangi bir deliğe gözyumamazdı.

Yüreğinin derinliklerinde, tüm mantığının ötesinde, Drizzthareketlerinin ardında yatan gerçeği biliyordu. Devriyegezmeyi kendine bahane edebilirdi, ama aslında kaçıyordu.Küçük mağarasının seslerinden ve duvarlarından kaçıyordu.Drizzt Do'Urden'den avcıya geri koşuyordu.

Yavaş yavaş, rotası daha da genişledi ve sık sık, günlerboyunca, aralıksız, mağarasından uzak kalır oldu. Gizlidengizliye, güçlü bir düşmanla karşılaşmayı ümit ediyordu. İlkelbenliğine duyduğu gereksinimi hatırlatacak elle tutulur bir

Page 76: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

şeye, onu tamamıyla içgüdüsel hayatta kalma duygusunadöndürecek korkunç bir canavarla savaşmaya ihtiyacı vardı.

Bir gün, bunun yerine bulduğu, uzaklardan duvara vurulanritmik, ölçülü kazma darbelerinin titreşimleri oldu.

Drizzt arkasındaki duvara yaslandı ve dikkatle bir sonrakiadımını düşündü. Sesin kendisini nereye götüreceğinibiliyordu;

kayıp rothelarım ararken gezindiği, birkaç hafta öncesvirfneblin madenci ekibine rastladığı aynı dehlizlerdeydi. Oan, Drizzt bunu kendine itiraf edemedi, ama bu bölgeyeyeniden gelmesi basit bir rastlantı değildi. Bilinçaltı onusvirfneblin çekiçlerinin tıkırtısını duymaya ve daha da fazlası,deep gnomeların kahkaha ve sohbetini dinlemeye getirmişti.

Tüm ağırlığı ile bir duvara yaslanmış olan Drizzt şimdigerçekten berbat haldeydi. Svirfneblin madencilerigözetlemeye gitmenin kendisine daha fazla işkence edeceğinibiliyordu; seslerini duymak kendisini yalnızlık acılarına karşıdaha dirençsiz kılacaktı. Deep gnomelar sonunda şehirlerinegeri dönecekler ve Drizzt bir kez daha bomboş ve yalnızkalacaktı.

Ancak Drizzt tıkırtıları duymaya gelmişti ve şimdi busesler, taşta titreşimler yaparken, görmezden gelinemeyecekkadar büyük bir çekim gücüyle Drizzt'i çağırıyorlardı.Sağduyusu kendisini o sese doğru çeken dürtüyle savaştı,ancak, bu bölgeye ilk adımlarını attığında zaten kararınıvermişti. Ahmaklığı için kendi kendisine çıkıştı,reddedercesine başını salladı. Tüm bilinç üstü mantığına

Page 77: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

karşın, bacakları hareket ediyor, onu tıkırdayan kazmalarınritmik sesine doğru götürüyorlardı.

Drizzt svirfneblin ekibinin tepesindeki yüksek birçıkıntıdan aşağıya bakarken, tetikte bekleyen avcı içgüdülerimadencilerin yakınında durmaya karşı çıkıyordu. Ama Drizztayrılmadı. Ölçebildiği kadarıyla, pek çok gün boyunca, deepgnome madencilerin yakınında kalıp sohbetlerinin bir kısmınıyakaladı ve onları çalışırken ya da eğlenirken izledi.

Madencilerin katarlarını yüklemeye başladıkları okaçınılmaz gün geldiğinde, Drizzt ahmaklığının derinliğinianladı. Deep gnomelara gelmekle zayıflık etmişti;varoluşunun zalim gerçekliğini yadsımıştı. Şimdi karanlık veboş kovuğuna geri dönmek zorunda kalacak, son birkaçgünün anılan yüzünden daha fazla yalnızlık çekecekti.

Katarlar dehlizler boyunca svirfneblin şehrine doğruilerleyip gözden kayboldular. Drizzt barınağa doğru ilkadımlarını attı; hızlı akan ırmağı ve içinde Myconid'lerinyaşadığı mantar korusunu barındıran o yosun kaplı mağaraya.

Geriye kalan yüzlerce yıllık yaşamı boyunca, DrizztDo'Urden o yeri bir daha görmeyecekti.

Daha sonra yönünün ne zaman değiştiğinianımsamayacaktı, ilinçli verilmiş bir karar değildi. Birşeyleronu çekmişti-maden cevheri dolu vagonların sürekli gürültüsübelki-ve Drizzt yapmaya niyetli olduğu şeyi sadeceBlingdenstone'un heybetli dış kapılarının gümbürtüsünüduyduğunda fark etti.

Page 78: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Guenhwyvar," diye fısıldadı Drizzt heykelciğe ve kendisesinin rahatsız edici yüksek tonundan irkildi. Ancak, genişmerdivenlerdeki svirfneblin muhafızlar kendi aralarında birsohbete dalmışlardı ve Drizzt oldukça güvendeydi.

Gri sis heykelciğin etrafında döndü ve panter sahibininçağrısına geldi.

Guenhwyvar'ın kulakları düzleşmişti ve panter butanımadığı ortamı anlamaya çalışarak, tedbirli bir şekildeçevreyi kokladı.

Drizzt derin bir soluk aldı ve sözcükler ağzından zorladöküldü. "Sana hoşçakal demek istedim, dostum," diyefısıldadı. Guenhwyvar kulaklarını dikti ve çabucak Drizzt'iincelerken, kedinin parlak sarı gözlerinin bebekleri öncebüyüyüp, sonra yeniden küçüldü.

"Her ihtimale karşı..." diye sürdürdü Drizzt. "Artık oradayaşayamam, Guenhwyvar. Yaşama anlam katan her şeyikaybediyor olduğumdan korkuyorum." Yeniden omzununüzerinden Blingdenstone'a çıkan merdivenlere baktı. "Vebence bu, yaşamımdan daha değerli. Anlayabiliyor musun,Guenhwyvar? Daha fazlasına ihtiyacım var, sadece hayattakalmaktan daha fazlasına. Dönüştüğüm bu yaratığın vahşidürtülerinden daha fazlasıyla tanımlanan bir yaşamagereksinimim var."

Drizzt geçidin taş duvarına yaslandı. Sözcükleri çokmantıklı ve basit görünüyordu, ancak biliyordu ki, deepgnome şehrine çıkan her basamak, cesaretinin ve inançlarınınmahkemesi olacaktı. Blingdenstone'un ulu kapılarının

Page 79: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

dışındaki çıkıntıda durduğu .günü anımsadı. Çok istemesinekarşın Drizzt, deep gnomeların peşinden içeri girememişti.Kapılardan içeri, deepgnome şehrine koşmayı düşündüğünde,bedeni onu kavrayıp tutan gerçek bir felce uğramıştı.

"Beni nadiren yargıladın, dostum," dedi Drizzt pantere. "Veyargıladığın zaman hep adildin. Anlayabiliyor musun,Guenhwyvar? Önümüzdeki birkaç dakika içerisinde,birbirimizi ebediyen kaybedebiliriz. Bunu neden yaptığımıanlayabiliyor musun?"

Guenhwyvar, Drizzt'in yanına yaklaştı ve kocaman kedibaşını drowun bacaklarına sürttü."Dostum," diye fısıldadıDrizzt, kedinin kulağına. "Cesaretimi kaybetmeden geri gitşimdi. Yuvana git ve yeniden buluşmamızı ümit et."

Guenhwyvar itaatle geri döndü ve heykelciğe ilerledi. Bukez dönüşüm, Drizzt'e fazla hızlı göründü, sonra geridesadece ve sadece heykelcik kaldı. Drizzt onu yerden aldı vebaktı. Yeniden önündeki rizikoyu düşündü. Sonra, kendisinibu kadar uzağa getiren aynı bilinçaltı gereksinimlerindürtüsüyle, merdivenlere seğirtti ve çıkmaya başladı.Yukarıda, deep gnomeların sohbeti kesilmişti; belli kimuhafızlar birinin yada birşeyin yaklaşmakta olduğunusezmişlerdi.

Ama bir drow elf merdivenin tepesine ve şehirlerininkapıları önündeki düzlüğe çıktığında, svirfneblinmuhafızlarının şaşkınlığı hiç de anlatılabilecek gibi değildi.

Drizzt kollarını göğsünde çaprazladı. Bu, drow elflerininbir ateşkes sinyali olarak algıladıkları savunmasız bir

Page 80: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

hareketti. Drizzt svirfneblinlerin harekete aşina olduklarınısadece umut edebilirdi, çünkü yalnızca görüntüsü bilemuhafızların cesaretini kırmıştı. Küçük düzlükte birbirlerineçarparak koşuştururken, bir kısmı şehrin kapılarını korumakiçin seğirtti. Diğerleri Drizzt'i silah uçlarından oluşançemberin içine aldılar. Geri kalanlar ise çılgın gibimerdivenlerden aşağı koşup, bu drow elfin tüm bir drowsavaş grubunun ilki olup olmadığını görmeye çalıştılar.

Bir svirfneblin, muhafız destek kuvvetinin başı ve neolduğunu anlamaya çalıştığı belli olan bir svirfneblin, Drizzt'ebir dizi sert emirler haykırdı. Drizzt çaresizce omuz silkti veçevresindeki yarım düzine deep gnome bu zararsız hareketüzerine ihtiyatla bir adım geri sıçradı.

Svirfneblin, bu kez daha yüksek sesle, yeniden konuştu veson derece keskin uçlu demir mızrağını Drizzt'e doğru dürttü.Drizzt bu yabancı lisanı anlayıp yanıt veremedi. Son dereceyavaş ve rahatça görünür şekilde bir elini karnından kaydırıpkemer tokasına koydu. Kara elfin her hareketini izleyen deepgnome liderinin elleri silahının sapını sıkıca kavradılar.

Drizzt'in bileğinin hafif bir hareketi tokayı serbest kıldı vepalaları gürültüyle taş zemine çarptılar.

Svirfneblinler hep beraber sıçradılar, sonra kendileriniçabucak toparlayıp, Drizzt'in üzerine geldiler. Grup liderinintek bir sözü üzerine, muhafızlardan ikisi silahlarını bırakıp,davetsiz konuğu pek de nazik olmayan tam bir aramadangeçirdiler. Çizmesine sakladığı hançeri bulduklarında, Drizztirkildi. Silahı unuttuğu ve en başında açıkça ortayaçıkarmadığı için budala olduğunu düşündü.

Page 81: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Bir an sonra, svirfneblinlerden birisi Drizzt'in piwafwisininen derin cebine uzanıp, oniks heykelciği çıkardığında, Drizztdaha da irkildi.

Drizzt içgüdüsel bir hareketle pantere uzandı. Yüzündeyalvarır bir ifade vardı.

Çabalarının karşılığını bir mızrağın ters tarafı olarak aldı.Deep gnomelar şeytani bir ırk değillerdi, ama kara elflere hiçsevgi beslemezlerdi.

Svirfneblinler Karanlıkaltı'nda uzun yüzyıllar boyunca pekaz dost, ama pek çok düşmanla yaşamışlardı ve drow elfleriniher zaman önde gelen düşmanları olarak bilmişlerdi.Blingdenstone denen tarihi şehrin kuruluşundan beri,Karanlıkaltırım vahşi bölgelerin de öldürülen svirfneblinlerinçoğu drow silahlarıyla katledilmişlerdi.

Şimdi, açıklanamaz bir şekilde, bu aynı kara elflerden birişehir kapılarına dek gelmiş ve silahlarını gönüllü olarakteslim etmişti.

Deep gnomelar Drizzt'in ellerini arkasında sıkıca bağladılarve muhafızlardan dördü Drizzt'in tehdit içeren en ufakhareketinde kullanmaya hazır oldukları silahlarının uçlarınıdrowun üzerinde tuttular. Diğer muhafızlar merdivenlerdekiarayışlarından geri dönmüş, yakınlarda hiçbir yerde başkadrow elfi olmadığını rapor etmişlerdi. Yine de liderlerişüpheci tutumunu sürdürdü ve değişik stratejik pozisyonlaramuhafızlar yerleştirdikten sonra şehrin kapılarında bekleyeniki deep gnomea işaret etti.

Page 82: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Devasa kapılar aralandı ve Drizzt içeri sokuldu. O korku veheyecan dolu saniyelerde tek umabildiği, avcıyıKaranlıkaltı'nın vahşiliklerinde bırakmış olmaktı.

5

Uğursuz ve Müttefik

Öfkeden kudurmuş annesinin önünde dikilmek için acelesiolmayan Dinin, Do'Urden Evi'nin mabedinin giriş odasınadoğru ağır ağır yürüdü. Saygıdeğer Malice onu çağırmıştı vebu çağrıyı reddedemezdi. Vierna'yla Maya'yı kendisi gibidüşünceli bir halde süslemeli kapıların ötesindeki koridordabuldu.

"Neler oluyor?" diye sordu Dinin kız kardeşlerine, sessiz elşifresini kullanarak.

"Saygıdeğer Malice bütün gün Briza ve Shi'nayne ilebirlikteydi," diye yanıtladı Vierna'nın elleri.

"Drizzt'i aramak üzere yeni bir keşif planlamak için," diyeişaret etti Dinin gönülsüzce. Kuşkusuz bu tür planlara dahiledileceği düşüncesinden hoşlanmamıştı.

Page 83: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

İki dişi, erkek kardeşlerinin kibirli kaş çatışını kaçırmadılar.

"Gerçekten o kadar korkunç muydu?" diye sordu Maya.

"Briza bu konuda pek az şey söyleyecektir."

"Kesilen parmakları ve kopan kırbacı çok şey açıklıyor,"diye işaret etti Vierna, suratında acı bir gülümseme ile.Do'Urden Evi'ndeki diğer bütün kardeşler gibi, Vierna da enbüyük kız kardeşine karşı pek az sevgi besliyordu.

Drizzt'le karşılaşmalarını anımsayınca, Dinin'in yüzüneonaylamayan bir gülümseme yayıldı. "Aramızda yaşarkenerkek kardeşimizin yiğitliğine tanık oldunuz," diye yanıtladıDinin'ın elleri. "Şehrin dışında yaşadığı yıllarda, becerileri onkat gelişmiş."

"Nasıl görünüyordu?"diye sordu Drizzt'in hayatta kalmabecerisi açıkça ilgisini çeken Vierna. Devriye Drizzt'înyaşadığı haberiyle döndüğünden beri, Vierna gizliden gizliyeküçük kardeşini yeniden görebilmeyi ümit ediyordu.Söylenenlere göre aynı babadan geliyorlardı ve ViernaDrizzt'e, Malice'in onun için hissettikleri düşünülürse, akıllıcaolmayacak kadar sempati duyuyordu.

Vierna'nın heyecanlı ifadesini fark edince ve Drizzt'inellerinde uğradığı aşağılanmayı anımsayınca, Dinin Vierna'yakaş çattı. "Korkma, sevgili kız kardeşim," dedi Dinin'in elleriçabucak. "Eğer Malice vahşiliklere bu kez seni gönderirse, kiöyle olacağını sanıyorum, görmeyi dilediğin Drizzt'in hepsinive daha da fazlasını göreceksin!" Sözlerini bitirirken, Dinin

Page 84: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

vurgulamak için ellerini birbirine kenetledi ve iki dişininarasından yürüyüp giriş odasının kapısından geçti.

"Erkek kardeşiniz nasıl kapı vurulacağını unutmuş," dediSaygıdeğer Malice, iki yanında duran Briza ve Shi'nayne'ye.

Tahtın önünde diz çökmekte olan Rizzen, Dinin'i görmekiçin omzunun üzerinden baktı.

"Sana gözlerini kaldırman için izin vermedim!" diyehaykırdı Malice, efendiye. Yumruğunu muhteşem tahtınınkoluna indirdi ve Rizzen korkuyla karnının üzerine düştü.Malice'in sonraki sözcükleri bir büyünün kudretinitaşıyorlardı.

"Sürün!" diye buyurdu Malice ve Rizzen ayaklarına doğrusüründü.

Malice ellerini erkeğe uzatırken hep Dinin'e baktı. Büyükoğul annesinin amacını kaçırmamıştı.

"Öp," dedi Malice, Rizzen'e ve Rizzen uzatılmış ele hemenöpücükler kondurmaya başladı. "Kalk," dedi Malice üçüncübuyruğunda.

Saygıdeğer Ana suratının tam ortasına yumruğuindirmeden önce Rizzen ayaklarının üzerinde yarımdoğrulmuştu ve külçe gibi taş zemine düştü.

"Eğer kıpırdarsan seni öldürürüm," diye söz verdi Maliceve bundan hiç şüphesi olmayan Rizzen hiç kıpırdamadanöylece kaldı.

Page 85: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Dinin sergilenen gösterinin Rizzen'den çok, kendi yararınaolduğunu biliyordu. Malice hala gözünü kırpmadan onuizliyordu.

"Beni başarısızlığa uğrattın," dedi Malice sonunda. Dininazarlanmayı tartışmasız kabul etti ve Malice sertçe Briza'yadönene dek, soluk almaya bile cüret etmedi.

"Ve sen!" diye bağırdı Malice. "Yanında eğitimli altı drowsavaşçısıyla sen, bir yüce rahibe, Drizzt'i bana gerigetiremedin."

Briza, Malice'in büyüyle eline geri yerleştirdiği zayıflamışparmaklarını sıkıp gevşetti.

"Yediye karşı bir,"dedi Malice öfkeyle, "ve koşarak burayadönüp kader öyküleri anlatıyorsunuz!"

"Ben onu getireceğim, Saygıdeğer Ana," diye vaat ettiShi'nayne'nin yanındaki yerini almakta olan Maya. MaliceVierna'ya baktı, ancak, ikinci kız böylesine büyük iddialardabulunmak için daha isteksizdi.

"Cesurca konuşuyorsun," dedi Dinin, Maya'ya. Birden,Malice'in hayret ve kızgınlık dolu bakışı, konuşmasının yeriolmadığını sertçe anımsatırcasına Dinin'e döndü.

Ancak Briza derhal Dinin'in düşüncelerini tamamladı."Fazla cesurca," diye gürledi. Bunun üzerine, Malice'inbakışları ona döndü, ancak, Briza Örümcek Kraliçe'ninonayına sahip bir yüce rahibeydi ve dilediği gibi konuşmahakkı vardı. "Genç kardeşimiz hakkında hiçbir şey

Page 86: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bilmiyorsun," dedi Briza, Maya'ya olduğu kadar Malice'e dekonuşarak.

"O sadece bir erkek," diye itiraz etti Maya. "Ben olsam-"

"Sen olsan öldürülürdün!" diye haykırdı Briza. "Aptalcasözcüklerini ve boş vaatlerini kendine sakla, en genç kızkardeşim. Menzoberranzan'ın ötesindeki dehlizlerde, Drizztseni çok zorlanmadan gebertirdi."

Malice hepsini dikkatle dinledi. Drizzt'le karşılaşmaöyküsünü Briza'dan defalarca dinlemişti ve en büyük kızınıncesaret ve gücünü Briza'nın yalan söylemediğini anlayacakkadar iyi biliyordu.

Briza ile herhangi bir düşmanlık istemeyen Maya buyüzleşmeden çekindi.

"Onu yenebilir misin," diye sordu Malice Briza'ya, "şimdineye dönüştüğünü anladığına göre?"

Briza yanıt olarak yaralanmış elini yeniden gerdi. Yerinegeri konan parmaklarını tam olarak kullanma becerisinikazanana dek pek çok hafta geçmesi gerekecekti.

"Ya da sen?" diye sordu Briza'nın maksatlı hareketini sonbir yanıt olarak alan Malice, Dinin'e.

Değişken mizaçlı annesine ne yanıt vereceğini bilemeyenDinin huzursuzca kıpırdandı. Gerçek onu Malice'le karşıkarşıya getirebilirdi, ancak, bir yalan kesinlikle kendinidehlizlerde kardeşi ile karşı karşıya bulmasına yol açardı.

Page 87: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Bana doğruyu söyle!" diye kükredi Malice. "Yenidengözüme girebilmek için tekrar Drizzt'in peşine düşmek istiyormusun?"

"Ben... " diye kekeledi Dinin, sonra savunmaya geçerekgözlerini indirdi. Malice'in, vereceği yanıt üzerinde bir aramabüyüsü yaptığını fark etmişti. Malice yalan söylemeyeçalıştığını anlayaçaktı. "Hayır," dedi Dinin dümdüz. "Onayınıkaybetmek pahasına bile olsa, Saygıdeğer Ana, yenidenDrizzt'in peşinden gitmeyi istemiyorum."

Maya ve Vierna -hatta Shi'nayne bile- bu dürüst yanıtüzerine hayretle irkildiler. Hiçbir şeyin bir Saygıdeğer Ananıngazabından daha kötü olamayacağını düşünüyorlardı. AncakBriza onaylayarak başını salladı, çünkü kendisi de Drizzt'tegörmesine yetecek kadarını görmüştü. Malice kızınınhareketinin önemini kaçırmadı.

"Affını dilerim, Saygıdeğer Ana," diye sürdürdü Dinin,yaratmış olduğu kötü duyguları umutsuzca düzeltmeyeçabalayarak. "Drizzt'i dövüşte gördüm. Beni kolayca yereindirdiki hiçbir düşmanın asla bunu yapamayacağınainanırdım. Briza'yı da açıkça alt etti ve Briza'nın dayenildiğini hiç görmemiştim! Yeniden kardeşimin peşinedüşmek istemiyorum çünkü sonucun seni daha fazlaöfkelendireceğinden ve Do'UrdenEvi'ne daha fazla dertgetireceğinden korkuyorum."

"Korkuyor musun?" diye sordu Malice sinsice.

Dinin başını salladı. "Ve seni sadece yeniden düşkırıklığına uğratacağımı biliyorum, Saygıdeğer Ana. Ev

Page 88: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

dediği dehlizlerde, Drizzt benim becerilerimin ötesinde. Onuyenmeyi hayal bile edemem."

"Böylesi bir korkaklığı bir erkekte kabul edebilirim," dediMalice soğuk soğuk. Başka çaresi olmayan Dinin bu hakaretimetanetle kabullendi.

"Ama sen Lloth'un yüce rahibelerinden birisin!" diyerekBriza'ya sataştı Malice. "Avare bir erkek kesinlikle ÖrümcekKraliçe'nin sana bahşettiği güçlerin üstünde olamaz!"

"Dinin'in sözlerine kulak ver, Saygıdeğer Ana," diyeyanıtladı Briza. "Lloth senin yanında!" diye bağırdı Shi'nayneona.

"Ama Drizzt, Örümcek Kraliçe'nin ötesinde," diye terslediBriza. "Korkarım Dinin doğru söylüyor, hepimiz için. Drizzt'iorada yakalayamayız. Bizim sadece birer yabancı olduğumuzKaranlıkaltı'nın vahşilikleri onun bölgesi."

"O zaman, ne yapacağız?" diye söylendi Maya.

Malice tahtına geri yaslandı ve sivri çenesini avucunadayadı. Dinin'i bir tehdidin ağırlığıyla iknaya çalışmıştı,ancak o yine de Drizzt'in ardından gitmeye gönüllüolmamıştı. Hırslı ve kudretli Briza, Do'Urden Evi veSaygıdeğer Malice'in tersine Lloth'un onayına sahipken bile,kıymetli kırbacı ve bir elinin parmakları olmaksızın geridönmüştü.

"Jarlaxle ve adamları?" diye önerdi Vierna, annesininikilemini görerek. "Bregan D'aerthe uzun zamandır işimize

Page 89: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yaradı."

"Paralı askerlerin lideri kabul etmeyecektir," diye yanıtladıMalice, çünkü lejyoneri bu girişim için bundan yıllar öncekiralamaya çalışmıştı.

"Bregan D'aerthe'nin her üyesi Jarlaxle'ın kararlarına bağlıkalır ve sahip olduğumuz tüm zenginlik bile onu baştançıkarmayacaktır. Jarlaxle'ın Saygıdeğer Baenre'nin kesinbuyrukları altında olduğundan şüpheleniyorum.Drizzt bizimsorunumuz ve Örümcek Kraliçe tarafından bu sorunudüzeltmekle görevlendirildik."

"Eğer gitmemi emredersen giderim," dedi Dinin. "Sadeceseni düş kırıklığına uğratmaktan korkuyorum, SaygıdeğerAna. Ne Drizzt'in kılıçlarından, ne de sana hizmet ederkengelebilecek ölümün kendisinden değil." Dinin annesininkasvetli ruh halini, kendisim yeniden Drizzt'in peşindengöndermeye niyeti olmadığını anlayacak kadar iyi okumuştuve kendisine hiç bir şeye mal olmadığında böylesine cömertolmasının akıllıca olduğunu düşündü.

"Sana teşekkür ederim, oğlum" dedi Malice ona,gülümseyerek. Dinin her üç kız kardeşinin de kendisinebaktığını fark edince, gülmesini kesmek zorunda kaldı."Şimdi git," diye sürdürdü Malice küçümseyerek ve Dinin'inneşesini çaldı. "Bir erkeği ilgilendirmeyen işlerimiz var."

Dinin eğilerek selam verdi ve kapıya seğirtti. Kızkardeşleri, Malice'in Dinin'in adımlarındaki gururu nasılkolayca çaldığını fark etmişlerdi.

Page 90: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Söylediklerini anımsayacağım," dedi inanmaz bir ifadekullanan Malice, güç oyunundan ve sessiz alkışlardan keyifalarak. Dinin eli süslemeli kapının kolunda duraladı. "Bir günbana sadakatini kanıtlayacaksın, şüphen olmasın."

Beş yüce rahibenin tümü, kapıdan hızla çıkan Dinin'inardından kahkahayı bastılar.

Yerdeki Rizzen kendini oldukça tehlikeli bir ikileminiçinde buldu. Malice özetle erkeklerin odada kalmaya haklarıolmadığını söyleyerek Dinin'i yollamıştı. Fakat Rizzen'ekıpırdama izni vermemişti. Bir saniye içinde fırlamaya hazırhalde, ayaklarını ve parmaklarını taş zemine yapıştırdı.

"Sen hala burada mısın?" diye haykırdı Malice ona. Rizzenkapıya doğru şimşek gibi atıldı.

"Dur!" diye bağırdı Malice ve sözcükleri yine bir büyü ilegüçlendirilmişti.

Rizzen kendi iradesi dışında ve Saygıdeğer Malice'inbüyüsüne direnemeyerek, aniden durdu.

"Sana kıpırdama izni vermedim!" diye haykırdı Malicearkasından. "Ama-" diyerek karşı çıkmaya yeltendi Rizzen.

"Götürün onu!" diye buyurdu Malice iki genç kızına veVierna ile Maya atılıp Rizzen'i yaka paça kavradılar.

"Zindana atın onu," diye buyurdu Malice. "Sağ bırakın.Sonra ona ihtiyacımız olacak."

Page 91: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Vierna ve Maya tir tir titreyen erkeği giriş odasından çekipçıkardılar. Rizzen herhangi bir direniş göstermeye cesaretedemedi.

"Bir planın var," dedi Shi'nayne, Malice'e. Hun'ett Evi'ninSaygıdeğer Anası SiNafay iken, en yeni Do'Urden, herharekette bir amaç görmeyi öğrenmişti. Bir SaygıdeğerAnanın vazifelerini iyi biliyordu ve Malice'in aslında yanlışhiçbir şey yapmamış olan Rizzen'e patlayışının gerçek biröfkeden çok, hesaplanmış bir plan olduğunu anlamıştı.

"Değerlendirmene katılıyorum," dedi Malice, Briza'ya."Drizzt bizi aştı."

"Ama Saygıdeğer Baenre'nin kendi sözleriyle, başarısızolmamak zorundayız," diye anımsattı Briza annesine."Yönetici konseydeki koltuğun, ne pahasına olursa olsungüçlendirilmeli."

"Başarısız olmayacağız," dedi Shi'nayne Briza'ya, Malice'isüzerek. Shi'nayne konuşurken, Malice'in suratına bir başkainanmaz bakış yerleşti. "Do'Urden Evi'ne karşı on yıl sürensavaşta," dedi, "Saygıdeğer Malice'in yöntemlerini öğrendim.Anneniz Drizzt'i yakalamanın bir yolunu bulacak."'Anne'sinin yayılan gülümsemesini fark ederek duraksadı. "Yada, belki çoktan bir yolunu buldu bile?"

"Göreceğiz," dedi Malice keyifle. Eski rakibinin saygı ilanıile kendine güveni artmıştı. "Göreceğiz."

Do'Urden Evi'nin iki yüzden fazla avamı, heyecanla,olacakların dedikodusunu yapıp, ulu mabedin çevresinde

Page 92: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

dolanıp duruyorlardı. Avam halk bu kutsal yere nadiren kabuledilirlerdi; sadece kutsal günlerinde veya bir savaş öncesigerçekleşen toplu yakarışlarda. Ancak, yaklaşan bir savaşbeklentisi içinde değillerdi ve drow takviminde bugün kutsalbir gün de değildi.

Endişeli ve heyecanlı Dinin Do'Urden kalabalık içindegezinerek kara elfleri yükseltilmiş merkezi platformuçevreleyen koltuk sıralarına yerleştiriyordu. Yalnızca birerkek olarak, Dinin sunaktaki törende yer alamazdı veSaygıdeğer Malice ona planlarından hiç bahsetmemişti.Ancak, Malice'in kendisine verdiği talimatlardan, Dininbugünkü olayların sonuçlarının ailesinin geleceği için kritikolduğunu anlamıştı. Kendisi koro lideriydi; sürekli olaraktopluluk içinde dolaşacak ve onları Örümcek Kraliçe'yeuygun dizeleri söylemeleri için yönlendirecekti.

Dinin bu rolü daha önce sık sık üstlenmişti, ancak bu kez,Saygıdeğer Malice, eğer tek bir ses yanlış çıkarsa, Dinin'inyaşamının elinden alınacağı yönünde onu uyarmıştı.Do'Urden Evi'nin büyük oğlunu rahatsız eden bir diğer gerçekdaha vardı. Normalde, mabet görevlerinde evin diğer soyluerkeği de kendisine katılırdı, Malice'in şimdiki eşi. Tümailenin mabedin giriş odasında toplandıkları günden beri,Rizzen ortada görünmemişti. Dinin, Rizzen'in evin patronuolarak hükümranlığının pek yakında hazin bir şekilde sonbulacağından şüpheleniyordu. Saygıdeğer Malice'in öncekieşlerini Lloth'a verdiği bir sır değildi.

Tüm avam halk oturduğunda, büyülü kızıl ışıklar bütünodada yumuşak bir tonla parlamaya başladılar. Aydınlanma,bir araya toplanmış kara elflerin çift amaçlı gözlerini kızıl

Page 93: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ötesi spektrumdan ışığın dünyasına rahatça geçirmelerine izinvererek, yavaş yavaş arttı.

Koltukların altlarından yayılan sisli buhar zemini kucakladıve kıvrılarak yükseldi. Dinin kalabalığa alçak sesli bir ilahisöyleterek Saygıdeğer Malice'e çağrıda bulundu.

Malice odanın kubbeli tavanının tepesinde belirdi. Kollarıiki yana açılmıştı ve örümcek işlemeli kaftanının katlarıbüyülü bir esintiyle dalgalanıyordu. Ağır ağır inerken,topluluğu izlemek -ve Saygıdeğer Anaları olan ihtişamıgörmelerine izin vermek- için tam daireler çizerek döndü.

Malice merkezi platforma indiğinde, Briza ve Shi'nayneaynı şekilde süzülerek tavanda belirdiler. Platforma indiler veyerlerini aldılar; Briza örümcek şeklindeki sunak masasınınyanındaki üzeri örtülü sandığın yanına, Shi'nayne deSaygıdeğer Malice'in arkasına geçti.

Malice ellerini çırptı ve mırıltı birdenbire kesildi. Merkeziplatformu çevreleyen sekiz mangal kükreyerek canlandı.Alevlerin parlaklığı, kızıl, sisle kaplı parıltı içindeki drowgözleri için daha az acı vericiydi.

"Girin, kızlarım!" diye haykırdı Malice ve tüm başlarmabedin ana kapısına döndü. Vierna ve Maya,beraberlerindeki hantal ve uyuşturulduğu belli olan Rizzen'iaralarına alıp destekleyerek ve arkalarında havada süzülen birtabut olduğu halde içeri girdiler.

Diğerlerinin arasında, Dinin bunun tuhaf bir düzenlemeolduğunu düşündü. Rizzen'in kurban edileceğini

Page 94: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

varsayabilirdi, ancak, daha önce törene bir tabut getirildiğinihiç duymamıştı.

Genç Do'Urden kızları merkezi platforma çıktılar veçabucak Rizzen'i sunak masasına bağladılar. Shi'nayne havadasüzülen tabutu durdurdu ve Briza'nın karşısındaki yeregötürdü.

"Hizmetkarı çağırın!" diye haykırdı Malice ve Dinin derhaltopluluğu istenen ilahiye yönlendirdi. Mangallar dahayükseğe kükrediler; Malice ve diğer yüce rahibeler kalabalığıçağrının anahtar sözcüklerinden oluşan büyü ile arttırılmışhaykırışlarla harekete geçirdiler. Nereden geldiği belliolmayan ani bir rüzgar çıktı ve sisi çılgın bir danslahareketlendirdi.

Sekiz mangalın hepsinin alevleri Malice ve diğerlerininüzerinde yükseldi ve yuvarlak platformun merkezininüzerinde azgın bir patlamayla bir araya geldi. Mangallar tekbir patlamayla bir kez kabarıp, son alevlerini çağrı içinfırlattılar, sonra inip bir ateş topu şeklinde bir araya geldilerve bir tek alev kaidesi oldular.

Kaide ışık demetine dönüşüp, alevler kaybolana dek yavaşyavaş soğurken, avam drowlar soluklarını tuttular ama ilahiyedevam ettiler. Alevlerin yerinde dokungaçlı bir yaratıkduruyordu. Bir drow elften daha uzundu ve uzayıp sarkmışyüz hatlarıyla yarı erimiş bir mumu andırıyordu. Belki dinkitaplarındaki çizimler haricinde pek az avam drow daha öncebunu görmüştü, ancak tüm kalabalık yaratığı tanıdı. Oradabulunanların tümü, o an, o toplantının önemini yeterince iyi

Page 95: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

anlamışlardı, çünkü hiçbir drow Lloth'un kişisel hizmetkarıolan bir yochlolun varlığının önemini kaçıramazdı.

"Selamlar, hizmetkar," dedi Malice yüksek sesle. "DaermonN'a'shezbaernon varlığınla kutsandı."

Do'Urden Evi'nin böylesi bir çağrı düzenlediğine şaşıranyochlol uzun süre kalabalığı inceledi. Saygıdeğer MaliceLloth'un desteğine sahip değildi.

Telepatik soruyu sadece yüce rahibeler hissetti. Neden beniçağırmaya cüret ettiniz?

"Hatalarımızı düzeltmek için!" diye haykırdı Maliceyüksek sesle ve tüm topluluğu gergin bir anın içine çekerek."Yeniden Hanımının desteğini kazanmak için, varlığımızıntek amacı olan o destek için!" Malice sertçe Dinin'e baktı veDinin doğru şarkıya başladı; Örümcek Kraliçe'ye en yücemethiye şarkısı.

Gösterinden memnun kaldım, Saygıdeğer Malice, diyegeldi yochlolun düşünceleri, bu kez sadece Malice'eyönelerek. Ancak, biliyorsun ki, bu toplantı tehlikelidurumuna yardım edecek bir şey yapmıyor!

Bu sadece başlangıç, diye yanıtladı Malice zihniyle,hizmetkarın her düşüncesini okuyabileceğinden emin birşekilde. Bunu bilmek Saygıdeğer Anayı rahatlattı, çünküyeniden Lloth'un onayını kazanma arzusunun içten olduğunainanıyordu. En genç oğlum Örümcek Kraliçe'ye yanlış yaptı.Yaptıklarını ödemeli.

Page 96: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Telepatik sohbetin dışında bırakılan diğer yüce rahibelerLloth'a söylenen şarkıya katıldılar.

Drizzt Do'Urden yaşıyor, diye anımsattı yochlol, Malice'e.Ve senin nezaretin altında değil.

Bu pek yakında düzeltilecek, vaadinde bulundu Malice.

Benden ne diliyorsun?

"Zin-carla!" diye haykırdı Malice, yüksek sesle.

Cesur istek üzerine bir an donup kalan yochlol geriyedoğru sallandı. Planının başarısız olmamasında kararlı olanMalice geri çekilmedi. Çevresinde diğer rahibeler soluklarınıtutmuşlardı. Zafer ya da felaketin üzerlerine çökmek üzereolduğunun tamamen farkındaydılar.

Bu bizim en büyük armağanımız, dedi yochlolundüşünceleri, Örümcek Kraliçe'nin onayına sahip SaygıdeğerAnalara bile nadiren verilir. Ve onu hoşnut kılmamış olan senZin-carla istemeye cüret mi ediyorsun?

Bu doğru ve uygun, diye yanıtladı Malice. Sonra ailesinindesteğine gereksinim duyarak, yüksek sesle haykırdı: "Engenç oğlum tuttuğu yolun ahmaklığını ve edindiğidüşmanların kudretini öğrensin. Lloth'un korkunç ihtişamınatanık olsun ki, dizlerinin üzerine çöküp af dilensin!" Maliceyeniden telepatik sohbete döndü. İşte o vakit ölümcül hayalet,Drizzt'in yüreğine kılıcı saplayacak!

Page 97: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yochlol kendi varoluş aleminden öneri almak üzere kendiiçine gömüldüğünde, yaratığın gözleri boş bakmaya başladı.Yochlolun düşünceleri geri gelmeden önce, SaygıdeğerMalice'e ve sessiz kalabalığa acı veren uzun dakikalar geçti."Ceset yanınızda mı?"

Malice Maya ile Vierna'ya işaret etti ve ikisi tabuta koşup,taş kapağı kaldırdılar. Dinin o zaman kutunun Rizzen içingetirilmediğini, içinin zaten dolu olduğunu anladı. Tabuttanhareket edeni bir ceset çıktı ve Malice'in yanına doğruyalpaladı. Berbat şekilde bozulmuştu ve pek çok yeritamamen çürümüştü, ancak Dinin ve büyük mabette bulunandiğerlerinin çoğunluğu onu derhal tanıdılar; ZaknafeinDo'Urden, efsanevi silah ustası.

Zin-carla, diye sordu yochlol, ve böylece ÖrümcekKraliçe'ye verdiğin silah ustası, en genç oğlunun hatalarınıdüzeltecek mi?

Bu doğru, diye yanıtladı Malice. Yochlolun, tıpkı beklediğigibi, hoşnut kaldığını sezmişti. Drizzt'in eğitmeni ZaknafeinDrizzt'i mahveden günahkar tavırlarının ortaya çıkmasınayardım etmişti. Kaos tanrıçası Lloth ironilerden keyif alırdı vebu aynı Zaknafein'ın cellat olarak hizmet etmesi onukaçınılmaz şekilde hoşnut kılacaktı. Zin-carla büyük birkurban gerektirir, diye talepte bulundu yochlolun düşünceleri.Yaratık, üzerinde etrafta olup bitenden habersiz yatanRizzen'in bulunduğu örümcek şeklindeki masaya baktı. Eğerbu tür yaratıklar surat asabiliyorlarsa, böylesi acınası birkurban karşısında yochlolun suratı asılmış gibi göründü.Sonra yaratık Saygıdeğer Malice'e geri döndü ve onundüşüncelerini okudu.

Page 98: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Devam et, dedi yochlol, aniden çok ilgilenerek. Malicekollarını kaldırarak, Lloth'a yeni bir ilahi söylemeye başladı.Malice işaret edince Shi'nayne, Briza'nın yanındaki sandığayürüdü ve Do'Urden Evi'nin en değerli eşyası olan törenhançerini aldı. En yeni 'kız kardeşi'nin, örümcek kabzasınınaltından sekiz ağızlı bıçağın uzandığı hançeri tuttuğunugörünce, Briza irkildi. Yüzyıllardır tören hançerini ÖrümcekKraliçe'ye sunulan armağanların yüreğine saplamak Briza'nıngörevi olmuştu. Briza'nın öfkesini sezinleyen Shi'nayne,ondan uzaklaşırken, Briza'ya sırıttı. Masanın yanında,Rizzen'in tepesinde Malice'e katıldı ve hançeri kaderi çizilenefendinin yüreği üzerine kaldırdı.

Malice onu durdurmak için ellerini kavradı. "Bu kez benyapmalıyım," diye açıkladı Malice, Shi'nayne'yi düşkırıklığına uğratarak. Shi'nayne omzunun üzerinden dönüpbakınca, Briza'nın aynı sırıtışın on katını iade ettiğini gördü.

Malice şarkı bitene kadar bekledi ve tek başına gerekenilahiyi söylemeye başladığında, tüm kalabalık kati birsessizliğe büründü. "Takken breş duis breş," diye başladı, heriki eliyle ölümcül aletin sapını sıkarken.

Bir an sonra, Malice'in ilahisi sonuna yaklaştı ve hançerhavaya yükseldi. Tüm ev halkı gerilmişti, o coşku anını, kötüÖrümcek Kraliçe'ye barbarca sunuşu bekliyorlardı.

Hançer indi, ancak, Malice silahı birden yana çevirerekRizzen yerine Shi'nayne'nin, en nefret ettiği rakibi SaygıdeğerSiNafay Hun'ett'in yüreğine daldırdı.

Page 99: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Hayır!" dedi SiNafay soluksuz, ama iş işten geçmişti.Sekiz örümcek bacağı yüreğini kavramıştı. SiNafaykonuşmaya, kendini iyileştirecek bir büyü mırıldanmaya veyaMalice'e lanet okumaya çalıştı, ancak ağzından sadece kançıktı. Son soluklarını verip, Rizzen'in üzerine yıkıldı.

Malice hançeri SiNafay Hun'ett'in göğsünden beraberindedüşmanın yüreği ile söküp alırken, tüm ev halkı hayret veneşe çığlıklarıyla ayaklandı.

"Şeytanca!" diye haykırdı Briza kargaşanın üzerinden,çünkü o bile Malice'in planlarını bilmiyordu. Briza bir kezdaha Do'Urden Evi'nin en büyük kızı olmuş, o en çokarzuladığı onurlu konuma geri dönmüştü.

Şeytanca! diye yankılandı yochlolun düşünceleri, Malice'inzihninde. Hoşnut kaldığımızı bil.

Dehşetli sahnenin ardında, hareketli ceset gevşekçe yereyığıldı. Malice hizmetkara baktı ve anladı. "Zaknafein'ımasaya koyun! Çabuk!" diye buyurdu genç kızlarına. Viernave Maya koşuştular ve Rizzen'le SiNafay'ı kaba saba kaldırıp,yerlerine Zaknafein'ın bedenini yerleştirdiler.

Briza da harekete geçti ve bu an için özenle hazırlanmış birsürü merhem kavanozunu dikkatle sıraya dizdi. SaygıdeğerMalice'in şehirdeki en iyi merhem hazırlayıcısı olarak şöhretibu çabayla sınanacaktı.

Malice yochlola baktı. "Zin-carla?" diye sordu yükseksesle.

Page 100: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Lloth'un onayını geri kazanmadın! diye geldi telepatikyanıt. Öylesine güçlüydü ki, Malice dizlerinin üzerine düştü.Artan basınç yüzünden patlayacağını sandığı kafasını kavradı.

Acı yavaş yavaş hafifledi. Ancak, bugün ÖrümcekKraliçe'yi hoşnut kıldın, Malice Do'Urden, diye açıkladıyochlol. Ve günahkar oğlun için planladıklarının uygunolduğuna karar verildi. Zin-carla bahşedildi, ama bunun enson şansın olduğunu bil, Saygıdeğer Malice Do'Urden! Enbüyük korkuların, başarısızlığın getireceği sonuçlarıngerçeğine yaklaşamaz bile!

Yochlol, Do'Urden Evi'nin mabedini sallayan patlayıcı birateş topu içinde yok oldu. Topluluk, uğursuz tanrıçanın yalınkudreti karşısında, daha da büyük bir çılgınlıkla ayaklandı veDinin onları Lloth için bir ilahiye yönlendirdi.

"On hafta!" diye son kez haykırdı hizmetkar. Öyle kudretlibir ses çıkmıştı ki, sıradan drowlar kulaklarını kapatarak ikibüklüm yere çöktüler.

Ve böylece on hafta, yani Menzoberranzan'ın saat kulesiNarbondel'in yetmiş çevrimi boyunca, tüm Do'Urden Evi ulumabette bir araya geldi. Malice ve kızları büyülü merhemlerve güçlü büyü karışımları ile Zaknafein'ın cesedi üzerindeçalışırlarken, Dinin ve Rizzen sıradan drowları ÖrümcekKraliçe için söylenen ilahilere yönlendirdiler.

Bir cesedin hareketlendirilmesi bir rahibe için basit birbüyüydü, ancak Zin-carla bunun çok ötesinde bir şeydi.Ortaya çıkan yaratık bir ölümcül hayalet, yaşayan bir ölü,hayattayken sahip olduğu becerilerin bahsedildiği ve Lloth'un

Page 101: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

atadığı Saygıdeğer Ana tarafından kontrol edilen yaşayan birölü idi. Bu Lloth'un armağanlarının en kıymetlisiydi. Nadirentalep edilir ve daha da nadir bahsedilirdi, çünkü Zin-carla,yani ruhu bedene döndürmek, aslında riskli bir uygulamaydı.Yaşayan ölünün arzu edilen becerileri ile istenmeyen anı veduyguları, ancak büyüyü yapan rahibelerin yalın irade güçleriile birbirinden ayrı tutulabilirdi. Bilinç ve kontrolün sınırları,bir yüce rahibeden istenen zihinsel disiplin düşünüldüğündebile, üzerinde yürünecek ince bir çizgiydi. Dahası, Lloth Zin-carla'yı sadece belirli görevlerin tamamlanması içinbahşederdi ve o ince disiplin çizgisinde tökezlemekkaçınılmaz bir biçimde başarısızlıkla sonuçlanırdı.

Başarısızlık söz konusu olduğunda, Lloth bağışlayıcıdeğildi.

6

Blingdenstone

Blingdenstone, Drizzt'in şimdiye dek gördüğü her şeydenfarklıydı. Svirfneblin muhafızları onu devasa taş ve demirkapılardan paldır küldür içeri soktuklarında, daha küçükolacağını ummasına rağmen, Menzoberranzan'dan değişik bir

Page 102: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

görüntü beklememişti. Beklentileri gerçeklerden ancak bukadar uzak olabilirdi.

Menzoberranzan tek bir büyük mağaraya yayılmışken,Blingdenstone alçak dehlizlerle birbirine bağlanan mağaradizilerinden oluşuyordu. Kompleksin en büyük mağarası,demir kapıların hemen ardındaki, Drizzt'in girdiği ilkbölümdü. Burada şehir muhafızları oturuyordu ve mağarayalnızca savunma amaçlı tasarlanmış ve şekillendirilmişti.Düzinelerce kademe ve bu sayının iki katı kadar düzgünmerdiven yükselip alçalıyordu.Bu sayede, bir saldırgan, birmuhafızdan sadece on ayak ötede olsa bile, saldırabileceğimesafeye gelene dek pek çok kademeye tırmanıp inmesigerekecekti. Yürüyüş yolları kusursuzca üst üste dizilmiştaşlardan oluşan alçak duvarlarla belirlenmişti ve işgalci birorduyu acı verecek kadar uzun süre mağaranın açıklıkbölgelerinde denetim altında tutabilecek daha kalın ve yüksekduvarların çevresin de kıvrılıyorlardı.

Düzinelerce svirfneblin, bir drow elfinin kapılardan içerisokulduğu fısıltılarım doğrulamak için görev yerlerinekoşuşturmaktaydılar. Her gözetleme noktasından Drizzt'ebakıyorlardı ve Drizzt ifadelerinin merak mı, yoksa nefret miyansıttığından emin olamadı. Her iki durumda da, deepgnomelar Drizzt'in kalkışacağı herhangi bir şeye karşıkesinlikle hazırlıklıydılar; her biri kargı ya da ağır yaylarınısımsıkı kavrayıp kaldırmış bekliyorlardı.

Svirfneblinler, daima belirlenmiş yürüyüş yollarındanilerleyerek ve daima yakınlarda birçok deep gnome muhafızıolduğu halde, indikleri kadar merdiven çıkarak, Drizzt'imağaranın içinden geçirdiler. Patika döndü ve alçaldı, sonra

Page 103: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çabucak yükseldi ve pek çok kereler kendi kendisiyle kesişti.Drizzt yönünü sadece mağaranın en alçak kademelerindenbile görünebilen tavanı izleyerek kestirebiliyordu. Drowiçinden sırıttı ama eğer ortalıkta hiç deep gnome askeriolmasa bile, işgalci bir ordunun bu mağarada sadece yolunubulmaya çalışarak saatler harcayacağı düşüncesinden doğangülümsemesini dışa vurmaya cüret etmedi.

Deep gnomeların tek sıra halinde ilerlemek, Drizzt'inse heradımda eğilmek zorunda kaldığı alçak ve dar bir koridorunsonunda, topluluk şehir merkezine girdi. İlk mağaradan dahageniş, ama onun kadar uzun olmayan bu bölüm dekademeliydi, ancak kademelerin sayısı çok daha azdı. Dört birtaraftaki duvarlarda düzinelerce mağara girişi sıralanmıştı vepek çok bölgede ateşler yanıyordu. Bu, Karanlıkaltı'nda nadirrastlanan bir görüntüydü, zira yakıt kolay bulunmuyordu.Blingdenstone Karanlıkaltı standartlarına göre aydınlık vesıcaktı ama her iki bakımdan da rahatsız edici değildi.

İçinde bulunduğu açmaza karşın, etrafında günlük işleriniyerine getiren svirfneblinleri izlerken, Drizzt kendini huzurluhissetti. Meraklı bakışlar üzerine çevrildi, ancak çok uzunkalmadı, zira Blingdenstone'un deep gnomeları çalışkan birhalktı ve boş boş durup izlemeye pek vakitleri yoktu.

Drizzt yine açıkça belirlenmiş yollardan yürütüldü. Şehirmerkezindeki yollar, giriş mağarasındakiler kadar dolambaçlıve zor değillerdi. Burada yollar engebesiz ve dümdüzuzanıyor ve hepsi belirgin bir şekilde büyük ve merkezi birtaş binaya ulaşıyordu.

Page 104: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt'e eşlik eden grubun lideri, bu merkezi yapınınönündeki, mızrak tutan iki muhafızla konuşmak üzere ileriseğirtti. Muhafızlardan biri hızla içeri dalarken, diğeri demirkapıyı devriye grubu ve tutsakları için açık tuttu. Şehregirdiklerinden beri ilk kez aciliyet içinde hareket edensvirfneblinler, Drizzt'i çapı sekiz ayaktan daha büyükolmayan ve rahatsızlık verecek kadar alçak tavanlı bir oda dasonlanan bir dizi dönemeçli koridordan hızla geçirdiler. Tekbir taş koltuk dışında, oda boştu. Oraya oturtulur oturtulmaz,Drizzt bunun amacını kavradı. Koltuğa demir kelepçelertakılmıştı ve Drizzt her ekleminden sıkıca bağlandı.Svirfneblinler fazla nazik değillerdi, ancak, bileğinininçevresindeki zincir katlanıp etini sıkıştırınca Drizzt'inirkilmesi üzerine, deep gnomelardan birisi kelepçeyi çabucakaçıp yeniden, sıkıca fakat düzgünce kapattı.

Drizzt'i karanlık ve boş odada tek başına bıraktılar. Taş kapıboğuk ve nihai bir gürültüyle kapandı ve Drizzt kapınınötesinden ses duyamaz oldu.

Saatler geçti.

Drizzt sıkı kelepçelerde bir boşluk arayarak kaslarınıesnetti. Bir elini hafifçe kıpırdatıp çekti ve sadece bileğinisıyıran demirin verdiği acı, yapmakta olduğu şeyi farketmesini sağladı. Yeniden avcıya dönüşüyordu, hayattakalmak için hareket ediyor ve sadece kaçmayı arzuluyordu.

"Hayır!" diye haykırdı Drizzt. Her bir kasını gererekyeniden mantığının denetimine girmeye zorladı. Benliğindeavcı bu kadar mı büyük bir yer edinmişti? Drizzt burayaisteyerek gelmişti ve şimdiye dek karşılaşma umduğundan iyi

Page 105: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

gelişmişti. Şimdi umutsuz tavırların sırası değildi fakat avcıDrizzt'in mantıklı kararlarını reddedecek kadar güçlü müydü?

Drizzt bu soruları yanıtlamaya vakit bulamadı, çünkü birsaniye sonra, taş kapı hızla açıldı ve yedi tane -suratlarındakiolağan dışı kırışıklığa bakılırsa- yaşlıca svirfneblinden oluşanbir grup içeri girdi ve taş koltuğun çevresine dizildi. Drizzt bugrubun apaçık görünen önemini fark etmişti çünkü muhafızlarmithril halkalı deri ceketler giyerken, bu deep gnomelardeğerli kumaştan kaftanlar giyiyorlardı. Drizzt'i yakındaninceleyip, anlaşılmaz lisanlarında konuşarak, telaşlı telaşlıdolaştılar.

Bir svirfneblin Drizzt'in boyun kesesinden alınmış olan evamblemini kaldırdı ve

"Menzoberranzan?" dedi.

Kendisini tutsak alanlarla bir tür iletişime girmeye hevesliolan Drizzt, demir tasmanın izin verdiği ölçüde başını salladı.Ancak, deep gnomeların başka niyetleri vardı. Özel -ve şimdidaha da heyecanlı- konuşmalarma geri döndüler.

Uzun dakikalar boyunca bu böyle sürdü ve Drizztseslerinin tonundan, bir grup svirfneblinin en yakın ve en çoknefret edilen düşmanlarının şehrinden bir kara elfi tutsakalmaktan dolayı pek de havalara uçmadıklarını söyleyebilirdi.Tartışmalarının öfkeli tonuna bakarak, Drizzt içlerindenbirinin her an dönüp boğazını kesivermesini bekliyordu.

Elbette böyle olmadı; deep gnomelar sabırsız ya da zalimyaratıklar değillerdi. Gruptakilerden biri diğerlerinden döndü

Page 106: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve tam Drizzt'in karşısına yürüdü. Duraksamalı ancak hatasızdrow lisanıyla sordu: "Kayalar aşkına, kara elf, nedengeldin?"

Drizzt bu basit soruyu nasıl yanıtlayacağını bilemiyordu.Karanlıkaltı'ndaki yapayalnız yıllarını açıklamaya neredenbaşlayabilirdi? Ya da uğursuz halkını terk etmeye veilkeleriyle uyum içinde yaşamaya karar verişini? "Dost," diyeyanıtladı basitçe ve sonra yanıtını saçma ve yetersiz bularakhuzursuzca kıpırdandı. Ancak, belli ki svirfneblin başka türlüdüşünmüştü. Kılsız çenesini kaşıdı ve yanıtı iyice düşündü.

"Sen...sen bize Menzoberranzan'dan mı geldin?" diyesordu. Her sözcüğü sarf edişinde, şahini andıran burnukırışıyordu.

"Öyle," diye yanıtladı Drizzt, kendine güven kazanarak.Deep gnome Drizzt'in açıklamasını bekleyerek başını yanaeğdi. "Menzoberranzan'dan uzun yıllar önce ayrıldım," diyeaçıkla-maya çabaladı Drizzt. Terk ettiği yaşamı anımsadıkça,gözleri geçmişe doğru dalmaya başladı. "Asla benim yuvamolmamıştı."

"Ah, ama yalan söylüyorsun, kara elf!" diye tiz seslebağırdı svirfneblin, Do'Urden Evi'nin amblemini kaldırarak veDrizzt'in sözcüklerindeki özel anlamı kaçırarak.

"Uzun yıllar drow şehrinde yaşadım," diye yanıtladı Drizztçabucak. "Ben Drizzt Do'Urden, bir zamanlar Do'UrdenEvi'nin ikinci oğluydum." Svirfneblinin tuttuğu, üzerindeailesinin arması basılı ambleme baktı ve açıklamaya çabaladı."Daermon N'a'shezbaernon."

Page 107: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Deep gnome hep bir ağızdan konuşmaya başlayanarkadaşlarına döndü. Bir tanesi heyecanla başını salladı. Belliki drow evinin eski adını tanımıştı. Bu, Drizzt'i şaşırttı.

Drizzt'i sorgulayan deep gnome parmaklarını kırışmışdudaklarına hafif hafif vurup, rahatsız edici küçük seslerçıkartarak sorgulamanın yönünü düşündü "Bilgilerimize göre,Do'Urden Evi hala ayakta," dedi sıradan bir tavırla veDrizzt'in tepkisine baktı. Drizzt derhal yanıt vermeyince, deepgnome suçlarcasına, "evsiz barksız bir avare değilsin!" dedi.

Svirfneblin bunu nasıl bilebilir? diye merak etti Drizzt. "Biravare olmak benim seçimim... " diye açıklamaya girişti.

"Ah, kara elf," diye karşılık verdi deep gnome, yenidensakinleşerek. "Buraya gelmek senin seçimin, bu kadarınainanabilirim. Ama bir avare olmak? Taşlar aşkına, kara elf-"deep gnomeun yüzü aniden ve korkuyla buruştu, "sen bircasussun!" Sonra, birdenbire deep gnome bir kez dahasakinleşti ve rahat bir duruş benimsedi.

Drizzt dikkatle onu gözledi. Bu svirfneblin bir tutsağıhazırlıksız yakalamak için düzenlenmiş böylesi ani tavırdeğişikliklerinde uzman mıydı? Yoksa böyle bir tahminedilemezlik ırkının bir özelliği miydi? Drizzt deep gnomelarlaönceki karşılaşmalarından birini anımsamaya çalışarak birsüre bu konuda çaba gösterdi. Ama sonra, sorgulayıcısı, kalınkaftanında olanaksız ölçüde derin bir cebe ulaşarak, tanıdıkbir heykelcik çıkardı.

"Söyle, şimdi bana doğruyu söyle, kara elf ve kendini dahafazla işkenceden kurtar. Bu nedir?" diye sordu deep gnome

Page 108: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sessizce.

Drizzt kaslarının yeniden seğirdiğini hissetti. AvcıGuenhwyvar'ı çağırmak, panteri buraya getirip bu buruşmuşyaşlı svirfneblinleri paralamasını sağlamak istiyordu.İçlerinden biri Drizzt'in zincirlerinin anahtarlarını taşıyorolabilirdi-o zaman özgür kalabilirdi...

Drizzt bu düşünceden sıyrıldı ve avcıyı zihnindenuzaklaştırdı. Durumun ümitsizliğini biliyordu. BunuBlingdenstone'a gelmeye karar verdiği andan beri biliyordu.Eğer svirfneblinler gerçekten bir casus olduğunainanıyorlarsa, kesinlikle onu idam edeceklerdi. Niyetindenemin olmasalar bile, onu canlı bırakmaya cesaret edebilirlermiydi?

"Buraya gelmek budalalıktı," diye fısıldadı Drizzt, kendisive deep gnomelar için yarattığı ikilemi fark ederek. Avcıyeniden düşüncelerine girmeye çabaladı. Tek bir söz ve panterortaya çıkardı.

"Hayır!" diye haykırdı Drizzt o gün ikinci kez, karanlıktarafını uzaklaştırarak. Drowun bir büyü yaptığından korkandeep gnomelar geriye sıçradılar. Bir ok Drizzt'in göğsünüsıyırırken, çarpmanın etkisiyle bir gaz bulutu çıkardı.

Gaz burun deliklerine dolarken, Drizzt kendinden geçti.Svirfneblinlerin etrafında gezindiklerini ve kendi lisanlarındaDrizzt'in kaderini tartıştıklarını duyuyordu. Birinin siluetinin,yalnızca bir gölgenin, üzerine eğilip, parmaklarınıkavrayarak, elinde olası bir büyünün gereçlerini aradığınıgördü.

Page 109: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sonunda, Drizzt'in düşünceleri ve görme yeteneğiberraklaştığında, her şey önceki gibiydi. Oniks heykelcikgözlerinin önünde duruyordu. "Bu ne?" diye sordu aynı deepgnome yeniden, ama bu kez daha ısrarlı biçimde.

"Bir yol arkadaşı," diye fısıldadı Drizzt. "Benim tekdostum."

Drizzt uzun süre bir sonraki hareketleri üzerinde kafayordu. Eğer kendisini öldürürlerse, svirfneblinlerisuçlayamazdı ve Guenhwyvar da her şeyden habersiz bir deepgnomeun paltosunu süsleyen bir heykelcikten daha fazlasıolmalıydı.

"Adı Guenhwyvar," diye açıkladı Drizzt deep gnomea."Panteri çağırırsan gelir. Bir dost ve müttefiktir. Onu güvenlibir şekilde sakla, çünkü çok değerli ve çok kudretlidir."

Svirfneblin önce heykelciğe, sonra yeniden Drizzt'e baktı.Bakışlarında merak ve tedbir vardı. Heykelciği dostlarındanbirine verdi ve drowa güvenmeyerek, heykelciği verdiği deepgnomeu odadan dışarı yolladı. Eğer drow doğruyusöylemişse, ki deep gnomeun bundan şüphesi yoktu, Drizztçok değerli büyülü bir nesneye ait sırrı açığa vurmuştu. Dahada şaşırtıcı olan, eğer Drizzt doğruyu söylemişse tek kaçışşansından vazgeçmişti. Bu svirfneblin neredeyse iki yüzyılyaşamıştı ve kara elflerin yöntemlerinde kendi halkınınkilerkadar bilgi sahibiydi. Bir drow elf umulmadık şekildedavrandığında, tıpkı bu drowun yaptığı gibi, svirfneblinlerebüyük dert açardı. Kara elfler zalimlik ve kötülükte hakederek kazanılmış bir şöhrete sahiplerdi ve bir drow o bilinentanıma uyuyorsa, çabucak ve vicdan azabı olmaksızın

Page 110: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

hakkından gelinebilirdi. Ama beklenmedik bir ahlak ölçüsüsergileyen bir drow söz konusu olunca, deep gnomelar neyapabilirdi?

Svirfneblinler Drizzt'i tamamen göz ardı ederek, özelkonuşmalarına döndüler. Sonra, kara elf lisanı konuşandışında, hepsi gitti.

"Ne yapacaksınız?" diye sorma cüreti gösterdi Drizzt.

Page 111: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Karar hakkı sadece krala aittir," diye yanıtladı deep gnomedüşünceli düşünceli. "Danışma konseyinin, yani gördüğüngrubun gözlemlerine dayanarak, belki de uzun süre sonrakaderinin ne olacağına karar verecek."

Deep gnome eğilerek selam verdi ve doğrulurken Drizzt'ingözlerine bakarak, "Sanırım idam edileceksin, kara elf," dediaçık açık.

Drizzt başını sallayarak ölümünü getirecek olan mantığaboyun eğdi.

"Ama farklı olduğuna inanıyorum, kara elf," diye sürdürdüdeep gnome. "İnfazın nazikçe ya da en azından merhametliolmasını önereceğimi de sanıyorum." Tıknaz omuzlarınıçabucak silken svirfneblin döndü ve kapıya yöneldi.

Deep gnomeun sözcüklerinin tonu Drizzt'e tanıdık bir sesianımsattı. Bir başka svirfneblin daha Drizzt'le benzer tarzdakonuşmuştu; uzun yıllar önce, şaşırtıcı şekilde benzer şekillerikullanmıştı.

"Bekle," diye seslendi Drizzt. Svirfneblin duraksayıpdöndü ve Drizzt düşüncelerini arayıp, geçmişteki o olaydakurtardığı deep gnomeun ismini anımsamaya çabaladı.

"Ne var?" diye sordu svirfneblin sabırsızlanmayabaşlayarak.

"Bir deep gnome," dedi Drizzt. "Şehrinizden, sanırım. Evet,öyle olmalı."

Page 112: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Halkımdan birini mi tanıyorsun, kara elf?" diye sordusvirfneblin, taş koltuğa geri yönelerek. "Adını ver."

"Bilmiyorum," diye yanıtladı Drizzt. "Yıllar önce, belki biron yıl var, bir av grubunun üyelerindendim. Bölgemize girenbir svirfneblin grubuyla savaştık." Deep gnomeun kaşlarınıçatması üzerine irkildi, ancak o karşılaşmadan kurtulanyegane svirfnebli-nin, kendisinin tek umudu olabileceğinibildiğinden, devam etti. "Sadece bir deep gnome kurtuldu,sanırım ve Blingdenstone'a geri döndü."

"Bu gnomeun adı neydi?" diye sordu svirfneblin öfkeyle.Kollarım sıkıca göğsünde kavuşturmuştu ve ağır çizmelerinitaş zemine vuruyordu.

"Anımsamıyorum," diye itiraf etti Drizzt.

"Bunu bana neden anlatıyorsun?" diye gürledi svirfneblin."Senin farklı olduğunu düşünmüştüm-"

"Savaşta ellerini kaybetti," diye sürdürdü Drizzt inatla."Lütfen onu tanıyor olmalısın."

"Belwarmı?" diye yanıtladı svirfneblin derhal. Bu isimDrizzt'te daha fazla anıyı harekete geçirdi.

"Belwar Dissengulp," deyiverdi Drizzt. "O halde, yaşıyor!Anımsayacaktır-"

"O uğursuz günü unutmadı, kara elf!" diye açıkladısvirfneblin sıkılı dişlerinin ardından, sesindeki belirgin

Page 113: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

öfkeyle. "Blingdenstone'daki hiç kimse o uğursuz günü aslaunutmayacak!"

"Getir onu. Belwar Dissengulp'u getir," diye rica ettiDrizzt.

Kara elfin sürekli sürprizleri karşısında deep gnome başınısallayarak odadan çıktı.

Taş kapı gümbürdeyerek kapanıp, Drizzt'i ölümünüdüşünmek ve cesaret edemediği umutlarını bir tarafa itmeküzere yalnız bıraktı.

***

"Benden ayrılmana izin vereceğimi mi sandın?" diyorduMalice Rizzen'e, Dinin mabedin giriş odasına ayakbastığında. "Bu sadece SiNafay Hun'ett'in şüphelerinidağıtmak için bir numaraydı."

"Teşekkürler, Saygıdeğer Ana," diye yanıtladı Rizzen içtenbir rahatlamayla. Her adımda eğilerek, Malice'in tahtındangeri geri uzaklaştı.

Malice bir araya toplanmış ailesine baktı.

"Zahmetle çalıştığımız haftalar sona erdi," diye buyurdu."Zin-carla tamamlandı!"

Dinin beklenti içinde ellerini ovuşturdu.Çalışmalarınınürününü sadece ailenin dişileri görmüştü. Malice'den işaretalan Vierna odanın yan tarafındaki perdeye ilerleyip çekti.

Page 114: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

İşte Zaknafein orada duruyordu, silah ustası, artık çürümüş birceset değildi; hayattayken sahip olduğu canlılığı taşıyordu.

Silah ustası, Saygıdeğer Malice'in önünde durmak üzereileri yürürken, Dinin topukları üzerinde geri yaylandı.

"Her zaman olduğu gibi yakışıklısın, sevgili Zaknafein'ım,"dedi Malice ölümcül hayalete, keyifle. Yaşayan ölü yanıtvermedi.

"Ve daha itaatkar," diye ekledi Briza, tüm dişilerinkıkırdamasına neden olarak.

"Bu şey... o... Drizzt'in peşinden mi gidecek?" diye sormacüretini gösterdi Dinin, konuşmasının yeri olmadığını çok iyibilmesine rağmen. Malice ve diğerleri Zaknafein'ıngörünüşüyle, büyük oğlanın küstahlığını cezalandırmayıdüşünemeyecek kadar meşguldüler.

"Zaknafein erkek kardeşinin hak ettiği cezayı yerinegetirecek," diye vadetti Malice, gözleri parlayarak.

"Ama bekle," dedi Malice cilveyle, ölümcül hayalettenRizzen'e dönerek. "Küstah oğlumda korku uyandırmayacakkadar sevimli." Diğerleri şaşkın bakışlarla birbirlerine bakıp,Malice, Rizzen'e yaşattığı azap yüzünden onu teskin etmeyemi çalışıyordu, merak ettiler.

"Gel, kocacığım," dedi Malice, Rizzen'e. "Kılıcını al ve ölürakibinin yüzüne bir iz yerleştir. Bu hem sana iyi gelecek,hem eski eğitmenine baktığında Drizzt'te dehşetuyandıracak!"

Page 115: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Rizzen önce tereddütle ilerledi, sonra ölümcül hayaleteyaklaştıkça kendine güven kazandı. Zaknafein hiç kıpırtısızduruyor, ne soluk alıyor ne göz kırpıyordu. Çevresinde olanbitene tamamen kayıtsız görünüyordu. Rizzen onay için sonbir kez Malice'e bakarak, elini kılıcına attı.

Malice başıyla onayladı. Rizzen homurdanarak kılıcınınkınından çıkardı ve Zaknafein'ın yüzüne savurdu.

Ancak kılıç hedefine asla yaklaşmadı.

Ölümcül hayalet diğerlerinin izleyebileceklerinden dahahızlı harekete geçti. İki kılıç kınlarından çıktılar ve kusursuzbir kesinlikle dalıp çaprazlandılar. Rizzen'in elindeki kılıçuçtu ve Do'Urden Evi'nin kaderi belli olmuş efendisi daha biritiraz sözcüğü bile edememişti ki, Zaknafein'ın kılıçlarındanbiri boğazının keserken, diğeri yüreğinin derinliklerine daldı.

Rizzen daha yere çarpmadan ölmüştü, ancak ölümcülhayaletin onunla işi bu kadar çabuk ve temiz bitmedi.Zaknafein'ın silahları saldırıyı sürdürüp, gösteriden tatminolan Malice onu geri çağırana dek, Rizzen'i düzinelerce kezkesip doğradılar.

"Bu beni sıktı," diye açıkladı Malice gözlerine inanamayançocuklarına. "Avam drowlar arasından yeni bir efendi seçtimbile."

Ancak, Malice'in çocuklarının yüzlerinde dehşet doluifadeler uyandıran, Rizzen'in ölümü değildi; annelerinin evinefendisi olarak seçtiği eşlerin hiçbirisini umursamıyorlardı, bu

Page 116: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

her zaman gelip geçici bir pozisyondu. Soluklarını kesen,ölümcül hayaletin hızı ve becerileriydi.

"Hayattayken olduğu kadar iyi," diye belirtti Dinin.

"Daha da iyi!" diyerek yanıtladı Malice. "Zaknafeinhayattayken nasıl iyi bir savaşçı idiyse, şimdi de öyle, üstelikşimdi dövüş becerileri tüm düşüncelerini dolduruyor. Seçtiğiyol dışında gözü hiçbir şeyi görmeyecek.

Bakın ona, çocuklarım. Zin-carla, Lloth'un armağanı."Dinin'e döndü ve kötü kötü gülümsedi.

"O şeye yaklaşmam," diye soludu Dinin, korkunç annesininikinci bir gösteri hazırlayabileceğini düşünerek.

Malice ona güldü. "Korkma, büyük oğul. Sana zararvermem için bir sebep yok."

Bu sözler Dinin'i pek de rahatlatmadı. Malice'in sebebegereksinimi yoktu; Rizzen'in paralanmış bedeni bu gerçeğigereğinden daha açık gösteriyordu.

"Ölümcül hayaleti dışarı sen çıkaracaksın," dedi Malice.

"Dışarı?" diye sordu Dinin tereddütle.

"Kardeşinle karşılaştığın bölgeye," diye açıkladı Malice.

"Bu şeyin yanında kalacak mıyım?" dedi Dinin soluksoluğa.

Page 117: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Onu oraya götür ve bırak," diye yanıtladı Malice."Zaknafein avını biliyor. Kendisine avında yardım edecekbüyülerle donatıldı."

Kenarda duran Briza endişeli göründü.

"Ne var?" diye sordu Malice, Briza'nın kaş çatışını görerek.

"Ölümcül hayaletin gücünü ya da ona verdiğin büyüyüsorgulamıyorum," diye başladı Briza tereddütlü şekilde.Malice'in bu son derece önemli konuda hiçbir karşı düşünceyikabul etmeyeceğini biliyordu.

"Hala en genç kardeşinden korkuyor musun?" diye sorduMalice ona.

Briza nasıl yanıt vereceğini bilemedi.

"Korkularını dindir, geçerli olduklarını düşünürsenöyledirler," dedi Malice sakince. "Hepiniz. Zaknafeinkraliçemizin armağanıdır. Karanlıkaltı'nda hiçbir şey onudurduramayacak!" Yaşayan ölü canavara baktı. "Benibaşarısızlığa uğratmayacaksın, değil mi, silah ustam?"

Zaknafein kanlı kılıçları kınlarında, elleri iki yanında,gözlerini kırpmadan hareketsizce durdu. Bir heykel gibiydi;soluk almayan. Yaşamayan.

Ancak Zaknafein'ın cansız olduğunu düşünenlerinihtiyaçları olan tek şey, ölümcül hayaletin ayaklarının dibine;bir zamanlar Do'Urden Evi'nin efendisi olan doğranmış etyığınına bakmaktı.

Page 118: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

BÖLÜM 2

Belwar

Dostluk: Bu sözcük hem Kamnlıkaltı'nda hem deDiyarların yüzeyinde yaşayan değişik ırklar ve kültürlerarasında öteden beri değişik anlamlara gelmiştir.Menzoberranzan'da, dosttuk genellikle karşılıklı çıkardandoğar. Her iki taraf da birlik için iyiyse, dostluk güvencededir.Ancak, sadakat droıo yaşayışının meziyetlerinden biri değildirve bir dost diğeri olmadan daha fazla çıkar elde edebileceğinidüşündüğü an, birlik -ve muhtemelen diğerinin yaşamı da-çabucak sona erer.

"Yaşamım boyunca az dostum oldu ve bin yıl da yaşasambunun böyle kalacağından şüpheliyim. Yine de bu gerçekte,kederlenecek az şey var; çünkü beni bir dost olarakbenimseyenler hep muhteşem karakter sahibi kişiler oldularve varoluşuma zenginlik kattılar. Önce Zaknafein vardı;babam ve danışmanım, bana yalnız olmadığımı veinançlarıma tutunmamın yanlış olmadığını gösteren kişi.Zaknafein beni hem kılıçtan, hem de halkımı lanetleyenkaotik, uğursuz, fanatik dinden kurtardı.

Yine de, elleri olmayan bir deep gnome yaşamımagirdiğinde kaybolmuş gibiydim. Uzun yıllar önce, kardeşimDininin merhametsiz kılıcıyla kesin bir ölümden kurtardığım

Page 119: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bir svirfneblin. Davranışım kat kat geri ödendi, zirasvirfneblin ve ben, bu kez onun halkının elinde, yenidenkarşılaştığımızda, Belıvar Dissengulp olmasaydıöldürülebilirdim, aslında ölümü tercih edebilirdim.

Deep gnomeların şehri Blingdenstone da bulunduğum süre,yaşam sürecim ölçüt alınırsa, öyle kısaydı ki. Belıvar'ınşehrini ve halkını iyi anımsıyorum ve her zamananımsayacağım. Onlarınki, bencil bireycilik paranoyasınadeğil, topluluğun güçlerine dayanan, tanıdığım ilk toplumdu.Deep gnomelar saldırgan Karanlıkaltı'nın tehlikelerine karşıberaber hayatta kalır, madenciliğin sonu gelmez emeğiniberaberce paylaşır ve zengin yaşamlarının diğer yönlerindengüçlükle ayırt edilen oyunları birlikte oynarlar.

Gerçekten de, paylaşılan keyifler daha büyük olur.

-Drizzt Do'Urden

7

En Şerefli Oyuk Sorumlusu

Page 120: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Geldiğin için teşekkürlerimizi sunarız, En Şerefli OyukSorumlusu," dedi drow esiri barındıran küçük odanın dışındatoplanmış deep gnomelardan biri. Yaşlı svirfneblinlerindenoluşan grubun tümü, Oyuk Sorumlusunun kendilerineyaklaşması üzerine, yerlere kadar eğildiler.

Belwar Dissengulp bu nazik karşılama üzerine irkildi. Onyıldan uzun zaman önce, Blingdenstone'un doğudehlizlerinde, Menzoberranzan yakınlarında, madenciekibinin drow elflerince keşfedildiği o felaket gününden berihalkı tarafından başına takılan sayısız onur tacı ile arası hiçhoş olmamıştı. Korkunç bir şekilde sakatlanmış ve kankaybından neredeyse ölmek üzere olan Belwar, keşifgezisinin hayatta kalan tek üyesi olarak, Blingdenstone'asendeleyerek geri dönmüştü.

Toplanmış svirfneblinler Belwar için ayrılarak, odayı vedrowu daha iyi görmesini sağladılar. Koltuğa bağlanmıştutsaklara, dairesel oda masif, değersiz taştan yapılma, demirmenteşeli ağır kapı dışında hiçbir açıklığın olmadığı bir yergibi görünüyordu. Ancak, odada ses ve görüntüyandsamalarıyla gizlenmiş ve svirfneblin-lerin tutsağı her anizlemelerine izin veren tek bir pencere vardı.

Belwar uzun saniyeler boyunca Drizzt'i inceledi. "Bu birdrow," diye of çekti Oyuk Sorumlusu tmlamalı sesiyle, birazkaygılanmış gibi. Belwar hala neden çağırıldığınıanlayamamıştı. "Tıpkı diğer drowlara benziyor." ,

"Tutsak seninle Karanlıkaltı'nda karşılaştıklarını iddiaediyor," dedi yaşlı svirfneblin Belwar'a. Sesi zor duyulur bir

Page 121: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

fısıltıydı ve düşüncesini tamamlarken bakışlarını yere indirdi."O büyük kaybın olduğu gün."

O günden söz edilince, Belwar yeniden irkildi. Daha kaçsefer bunu yaşamak zorundaydı?

"Olabilir," dedi Belwar kaçamak bir omuz silkişle.

"Drow elflerinin dış görünüşlerini pek birbirindenayıramam, üstelik denemeyi de pek istemem!"

"Katılıyorum," dedi öteki. "Hepsi birbirinin aynıgörünüyor."

Deep gnome konuşurken, Drizzt yüzünü yana çevirdi vedoğrudan onlara baktı, ancak taş yanılsamasının ötesinde nebir şey görebiliyor, ne de duyabiliyordu.

"Belki adını anımsayabilirsin, Oyuk Sorumlusu," diyeönerdi bir başka svirfneblin. Belwar'ın drow karşı ani ilgisinifark eden konuşmacı durakladı.

Yuvarlak oda ışıksızdı ve bu koşullar altında, kızılötesispektrumda gören bir yaratığın gözleri ışıl ışıl parladı.Normalde bu gözler kızıl noktalar şeklinde görünürlerdi,ancak Drizzt Do'Urden için durum böyle değildi. Kızılötesispektrumda dahi, bu drowun gözleri açıkça eflatunrengindeydi.

Belwar bu gözleri anımsadı.

Page 122: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Magga cammara," diyerek soludu Belwar. "Drizzt," diyemırıldandı diğer deep gnomea yanıt olarak.

"Onu tanıyorsun!" diye haykırdılar svirfneblinler hep birağızdan.

Belwar ucunda el olmayan kollarını kaldırdı. Birinin ucunamithril bir kazma başı, diğerininkine bir çekiç başı takılmıştı."Bu drow, bu Drizzt," diye kekeledi, açıklamaya çabalayarak."Bu durumumdan sorumlu, evet öyle!"

Oyuk Sorumlusunun bu anı yüzünden öfkelendiğini sanandiğerlerinden bazıları kaderi belli olan drow için dualarmırıldanmaya başladılar. "O halde, Kral Schnicktick'in kararıgeçerli," dedi içlerinden biri. "Drow derhal idam edilecek."

"Ama o, bu Drizzt, hayatımı kurtardı," deyiverdi Belwaryüksek sesle. Diğerleri inanmaz bakışlarla ona döndüler.

"Ellerimin kesilmesi asla Drizzt'in kararı değildi," diyesürdürdü Oyuk Sorumlusu. "Onun önerisi Blingdenstone'adönmeme izin verilmesiydi. 'Bir örnek olarak' demişti buDrizzt, ama daha o zaman, bu sözcüklerin zalim ırkdaşlarınıyatıştırmak için söylendiğini anlamıştım. O sözcüklerinardındaki gerçeği biliyorum, o gerçek merhametti!"

Bir saat sonra, tek bir svirfneblin kurul üyesi, daha önceDrizzt'le konuşmuş olan, tutsağın yanına geldi.

"Kralın kararı idam edilmendi," dedi deep gnome dobradobra, taş koltuğa yaklaşırken.

Page 123: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Anlıyorum" diye yanıtladı Drizzt elinden geldiğince sakinbir şekilde. "Kararınıza hiçbir şekilde dirençgöstermeyeceğim." Drizzt bir an kelepçelerini düşündü."Elimden gelen hiçbir direniş." Svirfneblin durdu ve butahmin edilmez tutsağı, Drizzt'in içtenliğine tamameninanarak süzdü. Sözlerini sürdürüp o gün olanları anlatmadanönce, Drizzt düşüncelerini tamamladı.

"Sadece tek bir iyilik istiyorum," dedi Drizzt. Bualışılmadık drowun mantığım merak eden svirfneblin,bitirmesine izin verdi.

"Panter," diye sürdürdü Drizzt. "Guenhwyvar'ın gerçektendeğerli bir yol arkadaşı ve iyi bir dost olduğunu göreceksiniz.Benden sonra, panterin onu hak eden bir sahibe verilmesinisağlamalısın, Belwar Dissengulp belki. Bana bu sözüvermelisin, iyi gnome, yalvarıyorum."

Svirfneblin saçsız başını salladı, Drizzt'in ricasınıreddettiğinden değil, sadece inanamadığından. "Kral, büyükpişmanlık duymasına karşın, seni canlı bırakma riskinialamazdı," dedi ciddi ciddi. Deep gnomeun geniş ağzı birgülümsemeyle kıvrılırken, ekledi: "Ama durum değişti!"

Drizzt umut etme cesaretini güçlükle göstererek başınısalladı.

"Oyuk Sorumlusu seni anımsıyor, kara elf," diye bildirdisvirfneblin. "En Şerefli Oyuk Sorumlusu Belwar Dissengulpsenin için iyi konuştu ve seni barındırma sorumluluğunukabullendi!"

Page 124: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"O halde..ölmeyeceğim?"

"Eğer ölümü kendin çağırmazsan, hayır."

Drizzt güçlükle konuşabiliyordu.

"Ve halkınızla beraber yaşamama izin mi verildi?Blingdenstone'da?"

"Buna henüz karar verilmedi," diye yanıtladı svirfneblin."Belwar Dissengulp senin için iyi konuştu ve bu büyük birşey. Gidip onunla yaşayacaksın. Bu durumun sürmesi veyagelişmesi..." Burada sustu ve yamtlayıcı olmayan bir şekildeomuz silkti.

Serbest bırakılmanın ardından, Blingdenstone'unmağaralarındaki yürüyüş, etrafı sarılmış drow için umutidmanıydı. Drizzt deep gnome şehrindeki her görüntününMenzoberranzan'ın tam tersi olduğunu gördü. Kara elflerŞehirlerinin içinde bulunduğu büyük mağarayı inkar edilemezgüzellikte bir sanat eseri haline getirmişlerdi. Deepgnomeların şehirleri de güzeldi, ancak hatları taşın doğalözellikleri olarak bırakılmıştı. drowlar mağaralarınıkendilerinin gibi alıp, kendi tasarım ve zevklerine göreşekillendirmişken, svirfneblinler kendilerini mağaranın doğalşekline uydurmuşlardı.

Görülemeyecek ve Blingdenstone'un ulaşamayacağı kadaryüksek tavamyla, Menzoberranzan'a bir enginlik hakimdi.Drow şehri bir dizi bireysel aile kaleleriydi. Deep gnomelarınşehrindeyse, genel bir yuva duygusu hakimdi; sanki mamuttaşı ve metal kapılar içerisindeki tüm kompleks tek bir yapı,

Page 125: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Karanlıkaltı'nın sürekli tehlikelerine karşı bir cemiyetbarınağı idi.

Svirfneblin şehrinin açıları da faklıydı. Ufak tefek ırkınhatları gibi, Blingdenstone'un duvar payandaları ve katları dayuvarlak, düzgün ve zarif bir şekilde kavisliydi. Bunun tamtersine, Menzoberranzan bir sarkıtın ucu kadar sivri, açılı biryerdi; vadi yolları ve yüksek teraslardan oluşan bir yer. Drizztiki şehri içlerinde barındırdıkları ırklar açısından düşündü,sert ve yumuşak, tıpkı içlerinde yaşayışların görünüşleri-veyürekleri-gibi.

Belwar'ın ikametgahı, dış mağaralardan birinin uzak birköşesine saklanmıştı; daha da küçük bir mağaranın ağzınınçevresine inşa edilmiş ufacık taş bir yapı. Açık cephelisvirfneblin konutlarının çoğunun tersine, Belwar'ın evinin birön kapısı vardı.

Drizzt'e eşlik eden beş muhafızdan biri asasının arkasıylakapıya vurdu. "Selamlar, En Şerefli Oyuk Sorumlusu!" diyeseslendi. "Kral Schnicktick'in emirleriyle, drowu getirdik."

Drizzt muhafızın sesindeki saygılı tonu fark etmişti. Onyıldan uzun zaman önce, Belwar için korkmuş ve Dinin'indeep gnomeun ellerini kesmesinin, talihsiz yaratığıöldürmekten daha zalimce olup olmadığını merak etmişti.Sakatlar, vahşi Karanlıkaltı'nda hoş karşılanmazlardı.

Taş kapı ardına kadar açıldı ve Belwar konuklarınıselamladı. Gözleri derhal Drizzt'inkilere, on yıl önce, en sonayrıldıklarında paylaştıkları bakışlara kilitlendi.

Page 126: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt Oyuk Sorumlusunun gözlerinde kasvet gördü, ancako güçlü gurur yerinde duruyordu, bir parça azalmış bile olsa.Drizzt svirfneblinin sakatlığına bakmak istemedi; o uzunzaman önce meydana gelen olay, çok fazla tatsız anıylabağlantılıydı. Ancak, kaçınılmaz olarak, drowun bakışlarıaşağı, Belwar'ın fıçı gibi gövdesinden, yanlarında sarkankollarının ucuna indi.

Belwar'ın elleri'ne baktığında, korkularının tam tersine,Drizzt'in gözleri hayretle açıldı. Sağ tarafta, kolunun kesikucuna şahane şekilde uyan, mithrilden yapılmış ve üzerinekarmaşık, akıl almaz tılsımlarla, bir toprak elementalı veDrizzt'in bilmediği bazı başka yaratıkların figürleri oyulmuşbir çekiç başı vardı.

Belwar'ın sol uzantısı bundan daha az görkemli değildi.Orada, deep gnome, yine mithrilden yapılmış ve aynı şekildetılsımlar ve oymalarla bezenmiş -ki en çok fark edileni aletingeniş ucunun düz yüzeyinden uçuşa geçmiş bir ejderdi- ikibaşlı bir kazma taşıyordu. Drizzt Belwar'ın ellerindekibüyüyü sezebiliyordu ve fark etti ki, pek çok diğersvirfneblin, hem zanaatkarlar hem de büyücüler, bu nesnelerinkusursuzlaştırılmasında bir rol oynamışlardı.

"Kullanışlı," dedi Belwar, Drizzt'in mithril elleri birkaçsaniye incelemesine izin verdikten sonra.

"Çok güzel," diye fısıldadı Drizzt yanıt olarak.

O sırada çekiç ve kazmadan daha fazlasını düşünüyordu.Ellerin kendileri gerçekten harikuladeydiler, ancak, bunlarınifade ettikleri şey Drizzt'e daha da olağanüstü göründü. Eğer

Page 127: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bir kara elf, özellikle de bir drow erkeği, Menzoberranzan'aböylesi bir sakatlık haliyle sürünerek geri dönseydi, reddedilirve ailesi tarafından dışlanarak, bir köle ya da başka bir drowsonunda sefaletine son verene dek, çaresiz bir serseri olarakgezip durmaya terk edilirdi. Drow kültüründe belirgin birzayıflığa yer yoktu. Burada, belli ki, svirfneblinler Belwar'ıkabul etmişler ve bildikleri en iyi yolla ona sevgigöstermişlerdi.

Drizzt nazikçe bakışlarını Oyuk Sorumlusunun gözlerinegeri çevirdi. "Beni anımsadın," dedi. "Korktuğum şey.. "

"Sonra konuşuruz, Drizzt Do'Urden," diyerek sözünü kestiBelwar. Oyuk Sorumlusu, Drizzt'in bilmediği svirfneblinlisanını kullanarak, muhafızlarla konuştu. "Eğer göreviniztamamlandıysa, o halde ayrılabilirsiniz."

"Senin emrindeyiz, En Şerefli Oyuk Sorumlusu," diyeyanıtladı muhafızlardan biri. Drizzt, Belwar'ın bu unvanınsöylenmesi üzerine hafifçe ürperdiğini fark etti. "Kral bizieşlikçi ve muhafız olarak gönderdi, drow hakkındaki gerçekortaya çıkana dek yanında kalmamız için."

"O halde, gidin," diye karşılık verdi Belwar, gür sesibelirgin bir öfkeyle yükselerek. Bitirirken, doğrudan Drizzt'ebaktı. "Bunun hakkındaki gerçeği zaten biliyorum. Tehlikededeğilim."

"Affınız dilerim, En Şer.."

"Özür kabul edildi," dedi çabucak Belwar, muhafızıntartışmaya gireceğini görerek. "Gidin. Bunu savundum. Şimdi

Page 128: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

benim himayem altında ve ondan hiç korkmuyorum."

Svirfneblin muhafızlar yere kadar eğildiler ve yavaşçauzaklaştılar. Belwar Drizzt'i kapıdan içeri aldı, sonramuhafızlardan ikisinin yakınlardaki binaların yanında ihtiyatlıkonumlar aldıklarını gizlice göstermek için yeniden arkayadöndürdü. "Sağlığım için gereğinden fazla endişe ediyorlar,"dedi drow lisanında, kuru kuru.

"Böylesi bir ilgiye minnettar olmalısın," diye karşılık verdiDrizzt.

"Nankör değilim!" diye cevabı yapıştırdı Belwar, suratıöfkeyle kızararakak.

Drizzt bu sözcüklerin ardındaki gerçeği okudu. Belwarnankör değildi kadarı doğruydu, ancak Oyuk Sorumlusuböyle bir ilgiyi hak ettiğine inanmıyordu. Drizzt gururlusvirfneblini daha fazla mahcup etmek istemeyerek,şüphelerini kendine sakladı.

Belwar'in evinin içi, taş bir masa, tek bir tabure, birçokçömlek ve testi rafı ve üzerinde demirden bir pişirme ızgarasıolan bir ocaktan ibaret olacak şekilde, tek tuk eşya iledöşenmişti. Küçük mağaranın içindeki arka odanın kabacayontulmuş girişinin ötesinde, deep gnomeun uyku bölmesivardı ve oda, duvardan duvara gerilmiş bir hamak dışında,boştu. Bir diğer hamak, Drizzt için yeni alınmış olan, yerdebir yığın halinde duruyordu ve arka duvarda, altında çuvallarve torbalar bulunan mithril halkalı deri bir ceket asılıydı.

Page 129: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Onu giriş odasına asacağız," dedi Belwar, çekiç eliyleikinci hamağı göstererek. Drizzt nesneyi almak için kıpırdadı,ancak Belwar kazma eliyle onu durdurdu ve çevirdi.

"Daha sonra," diye açıkladı svirfneblin. "Önce bana nedengeldiğini anlatman gerek." Drizzt'in yıpranmış giysilerini,berelenmiş ve kirli suratını inceledi. Drowun bir süredirdışarıda, vahşi bölgelerde bulunduğu belliydi. "Ve bananereden geldiğini de anlatmalısın."

Drizzt taş zemine çöktü ve sırtını duvara dayadı. "Geldim,çünkü gidecek başka yerim yoktu," diye yanıtladı dürüstçe.

"Ne zamandır şehrinden uzaktasın, Drizzt Do'Urden?" diyesordu Belwar yumuşak bir sesle. Daha sessiz hallerinde bile,güçlü deep gnomeun sesi iyi ayarlanmış bir zilin berraklığı ileçınlıyordu. Drizzt bu sesin güçlü duygular uyandıran tonlarınave nasıl olup da tonlamasmdaki derin değişikliklerle içten birşefkat ifade edebildiğine veya korku uyandırabildiğineşaşırıp, hayran kaldı.

Drizzt omuz silkti ve başını arkaya devirip gözlerini tavanaçevirdi. Zihni çoktan geçmişine doğru bir yolculuğa çıkmıştı."Yıllardır zaman kavramını yitirdim." Yeniden svirfneblinebaktı. "Karanlıkaltı'nın alçak geçitlerinde zamanın pek anlamıyok."

Drizzt'in perişan görünümüne bakınca, Belwar sözlerindekigerçeklikten şüphe edemiyordu, ancak deep gnome yine deşaşırmıştı. Odanın ortasındaki masaya ilerledi ve tabureyeoturdu. Belwar Drizzt'i dövüşürken görmüştü; o dövüştedrowun bir toprak elementalım alt ettiğine tanık olmuştu. Bu

Page 130: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kolay bir iş değildi. Ama eğer Drizzt gerçekten doğruyusöylüyorsa, Karanlıkaltı'nın vahşiliklerinde yıllardır tekbaşına ayakta kalmışsa, o halde Oyuk Sorumlusunun onasaygısı daha da büyük olurdu.

"Bana maceralarını anlatmalısın, Drizzt Do'Urden," dediBelwar. "Senin hakkındaki her şeyi bilmek istiyorum kiböylece ırkının düşmanlarının şehrine gelmendeki amacı dahaiyi anlayabilirim."

Drizzt uzun bir süre durdu ve nereden, nasıl başlayacağınıdüşündü. Belwar'a güveniyordu-başka seçeneği var mıydı?-ama svirfneblinin, onu Menzoberranzan'ın güvenliğindenayrılmaya zorlayan ikilemi anlayabileceğinden emin değildi.Böylesine belirgin bir dostluk ve işbirliğine sahip birtoplumda yaşayan Belwar, Menzoberranzan denen trajediyianlayabilir miydi? Drizzt bundan şüphe etti, ama yine, başkaseçeneği var mıydı?

Drizzt, Belwar'a sessizce, yaşamının son on yılınınöyküsünü anlattı; Do'Urden Evi ile Hun'ett Evi arasındakiolası savaşı; Masoj ve Alton'la buluşmalarını; Guenhwyvar'ıalışını; Drizzt'in danışmanı, babası ve dostu Zaknafein'ınkurban edilişini; ve ardından halkını ve uğursuz tanrıçalarıLloth'u terk ediş kararı alışını. Belwar, Drizzt'in deepgnomeların Lolth dediği karanlık tanrıçadan bahsettiğini farketti, ancak bu bölgesel farklılığın üzerinde durmadı. Eğeruzun yıllar önce karşılaştıkları o gün Belwar, Drizzt'in asılniyetini gerçekten bilmiyorsa ve bazı şüpheleri var idiyse de,Oyuk Sorumlusu kısa zamanda bu drow hakkındakitahminlerinin doğru olduğuna inandı. Drizzt Karanlıkaltı'daki

Page 131: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yaşamını, basiliskle karşılaşmasını, kız ve erkek kardeşleriyledövüşünü anlatırken, Belwar kendini ürperip titrerken buldu.

Daha Drizzt svirfneblinleri arama nedenini anlatmadan -yalnızlığın ıstırabını ve vahşiliklerde hayatta kalmak içingerekli barbarlık içinde kendi kimliğini kaybetmekte olduğukorkusunu- Belwar hepsini tahmin etmişti bile. Drizztyaşamının Blingdenstone'un dışındaki son günlerinegeldiğinde, sözcüklerini dikkatle seçti. Drizzt henüzduygularıyla ve gerçekte kim olduğu korkusuyla başaçıkamamıştı ve yeni dostuna ne kadar güvenirse güvensin,daha düşüncelerini açığa vurmaya hazır değildi.

Oyuk Sorumlusu, sadece hikayesini bitiren Drizzt'ebakarak, sessizce oturdu. Belwar öyküyü anlatmanın getirdiğiacıyı anlamıştı. Daha fazla bilgi veya Drizzt'in açıkçapaylaşmadığı kişisel ıstırabın ayrıntıları için üstelemedi.

"Magga cammara," diye fısıldadı deep gnome düşünceli birşekilde. Drizzt başını kaldırdı.

"Taşlar adına," diye açıkladı Belwar. "Magga cammara."

"Gerçekten de taşlar adına," diyerek ona katıldı Drizzt.Uzun ve huzursuz bir sessizlik hüküm sürdü.

"İyi öykü," dedi Belwar sessizce. Drizzt'in bir omuzunahafifçe vurdu, sonra yedek hamağı getirmek için mağara-odaya yürüdü. Daha Drizzt yardım etmek için doğrulmadan,Belwar hamağı duvardaki çengellere takmıştı bile.

Page 132: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Huzur içinde uyu, Drizzt Do'Urden," dedi Belwar,dinlenmeye çekilmek üzere dönerken. "Burada düşmanlarınyok. Kapımın taşı ötesinde pusuya yatmış canavarlar yok."

Sonra Belwar diğer odaya geçti ve Drizzt düşünceleri veduygularının anlaşılmaz girdabı içinde tek başına kaldı.Huzursuzluğu sürüyordu, ancak umutları kesinlikletazelenmişti.

8

Yabancılar

Drizzt, son birkaç haftadır her gün yaptığı gibi, Belwar'inaçık kapısından dışarı, svirfneblin şehrinin günlük düzeninebaktı. Drizzt yaşamının bir belirsizlik durumu içindeolduğunu hissediyordu; sanki her şey bir durgunluk içinegirmişti. Belwar'ın evine geldiğinden bu yana Guenhwyvafıne görmüş, ne de hakkında bir şey işitmişti. pwafwisini ya dasilahlarını ve zırhını yakın zamanda geri alma beklentisiiçinde de değildi. Drizzt her şeyi metanetle kabullenmişti.

Kendisinin ve Guenhwyvar'ın şimdi, yıllardırolduklarından daha iyi durumda olduklarını düşünüyordu ve

Page 133: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

svirfneblinlerin ne heykelciğe ne de ona ait diğer hiçbir şeyezarar vermeyeceklerinden emindi. Drow oturup bekledi veolayları akışına bıraktı.

Belwar bugün dışarı çıkmıştı, bu, köşesine çekilmiş OyukSorumlusunun evinden ayrıldığı nadir durumlardan biriydi.Deep gnome ve Drizzt'in nadiren sohbet ettikleri gerçeğinerağmen -Belwar yalnızca kendi sesini duymak hatırınakonuşan tiplerden değildi- Drizzt Oyuk Sorumlusunuözlediğini fark etti. Sohbetlerinin zenginliğinde bir değişiklikolmamasına karşın, dostlukları gelişmişti.

Bir grup genç svirfneblin önünden yürüdüler ve içeridekidrowa birkaç acele sözcük bağırdılar. Bu daha önce pek çokkereler olmuştu, özellikle Drizzt'in şehre girmesinden sonrakiilk günlerde. O zamanlarda, Drizzt bunu bir selamlama mı,yoksa bir hakaret mi olduğunu merak ederdi. Ancak, bu kez,Drizzt sözcüklerin temel dostane anlamlarını kavramıştı,çünkü Belwar ona svirfneblin lisanının temel düzeyindedersler vermek için vakit harcamıştı.

Oyuk Sorumlusu saatler sonra geri döndüğünde, Drizzt'i taştaburede oturup, dünyanın akıp geçişini izlerken buldu.

"Söyle bana, kara elf," diye sordu deep gnome içten vemelodik sesiyle, "bize baktığında ne görüyorsun? Senintarzına çok mu yabancıyız?"

"Umut görüyorum," diye karşılık verdi Drizzt. "Veumutsuzluk."

Page 134: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar anladı. Svirfneblin toplumunun drowun ilkelerinedaha iyi uyduğunu biliyordu, ama Blingdenstone'unkoşuşturmacasım uzaktan izlemek, yeni dostuna sadece acıdolu anıları canlandırıyor olabilirdi.

"Bugün Kral Schnicktick ve ben bir araya geldik," dediOyuk Sorumlusu. "Sana doğruyu söylemem gerekirse, seninleçok ilgileniyor."

"Merak ediyor, daha iyi bir söz gibi görünüyor," diyeyanıtladı Drizzt, ama bu sırada gülümsüyordu ve Belwar bugülüşün ardında ne kadar acının gizli olduğunu merak etti.

Oyuk Sorumlusu kısa, af dileyen bir eğilişle Drizzt'indolambaçsız dürüstlüğüne boyun eğdi. "Merak ediyor, ohalde, dilediğin gibi. Bildiğimiz drow elfleri gibi olmadığınıkabul etmelisin. Kırılmamanı rica ediyorum."

"Hiç kırılmadım," diye yanıtladı Drizzt dürüstçe. "Sen vehalkın bana umut etme cesaretini gösterdiğimden dahafazlasını verdiniz. Şehirdeki o ilk gün öldürülmüş olsaydım, okaderi suçu svirfneblinlere yüklemeden kabullenirdim."

Belwar, Drizzt'in mağara dışına, bir araya toplanmışgençlere bakışını izledi. "Onların arasına katılmalısın," diyeönerdi Belwar.

Drizzt ona şaşırarak baktı. Belwar'ın evinde geçirdiği tüm ozaman içinde, svirfneblin asla böyle bir şey önermemişti.Drizzt Oyuk Sorumlusunun konuğu olarak kalmasıgerektiğini ve hareketlerini izlemek konusunda Belwar'inkişisel olarak sorumlu kılındığını sanmıştı.

Page 135: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar kapıya doğru başını sallayarak, önerisini sessizceyineledi. Drizzt bir kez daha dışarı baktı. Mağaranınkarşısında, bir düzine kadar genç svirfneblinden oluşan grup,taşlardan ve eski zırhlardan gerçek boyutunda yapılmış birbasilisk kuklasına oldukça büyük taşlar fırlatma yarışmasınagirişmişlerdi. Svirfneblinler illüzyon büyüsü sanatında büyükbeceri sahibiydiler ve böyle bir illüzyonist, kaba noktalarıpürüzsüzleştirmek ve kuklayı daha gerçek gibi göstermekiçin, üzerinde ufak tefek bazı büyüler yapmıştı.

"Kara elf, kimi zaman dışarı çıkmalısın," diye mantıkyürüttü Belwar. "Daha ne kadar zaman evimin boş duvarlarınıtatmin edici bulacaksın?"

"Sana uyuyorlar," diye cevabı yapıştırdı Drizzt,istediğinden biraz daha sertçe.

Belwar başıyla onayladı ve odaya göz gezdirmek içindöndü. "Öyle," dedi alçak sesle. Drizzt onun büyük acısınıapaçık görebiliyordu. Belwar drowa geri döndüğünde,yuvarlak hatlı suratında yanılgıya yer bırakmayacak şekildeteslimiyetçi bir ifade vardı. "Magga cammara, kara elf. Busenin dersin olsun."

"Neden?" diye sordu Drizzt ona. "Neden BelwarDissengulp, En Şerefli Oyuk Sorumlusu" -Belwar unvanın,bahsi geçince yine irkildi- "kendi kapısının gölgeleri arasındaduruyor?"

Belwar'ın çenesi kasıldı ve koyu renk gözleri küçüldü."Dışarı çık," dedi çınlayan bir gürlemeyle. "Gençsin kara elf

Page 136: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve tüm dünya önünde. Ben yaşlıyım. Gençliğim geride kalalıçok oldu."

"O kadar yaşlı değilsin," diye tartışmaya girişti Drizzt, bukez Oyuk Sorumlusunu, onu bu kadar sıkan şeyin neolduğunu açıklaması için zorlamaya kararlı bir şekilde.Ancak, Belwar sadece döndü ve sessizce mağara-odasınayürüyerek, kapı yerine asılmış battaniyeyi ardından sıkıcaçekip kapattı.

Drizzt başını salladı ve hayal kırıklığı içinde yumruğunuavucuna indirdi. Belwar onun için çok şey yapmıştı, önce onusvirfneblin kralının kararından korumuş, sonra, son birkaçhafta ona arkadaşlık etmiş, svirfneblin lisanım ve deepgnomeların yöntemlerini öğretmişti. Belwar'ın büyük bir yüktaşıdığını açıkça görmesine rağmen, Drizzt bu iyilikleriödeyemiyordu. Şimdi battaniyeyi itip girivermek, OyukSorumlusuna gitmek ve kasvetli düşüncelerini anlattırmakistiyordu.

Ancak, Drizzt yeni dostuna henüz böylesine cesurcayaklaşamazdı. Zaman içinde Oyuk Sorumlusunun acısınınanahtarını bulacağına and içti, ancak şu anda kendi ikilemininüstesinden gelmeliydi. Belwar ona Blingdenstone'a gitme iznivermişti!

Drizzt yeniden mağaranın karşısındaki gruba baktı.İçlerinden üçü kuklanın karşısında, sanki taşlaşmış gibi, hiçkıpırtısız duruyorlardı. Meraklanan Drizzt kapıya ilerledi.Sonra, daha ne yaptığını anlamadan, kapının dışındaydı vegenç deep gnomelara yaklaşıyordu.

Page 137: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drow yaklaşınca oyun sona erdi.

Svirfneblinler haftalardır dedikodusunu yaptıkları kara elfletanışmakla daha çok ilgilendiler. Drizzt'e doğru seğirtip,çevresini sararken, merakla fısıldaşıyorlardı.

Svirfneblinler çevresini sarınca, Drizzt kaslarının istem dışıgerildiğini hissetti. Avcının ilkel dürtüleri toleransgösterilemeyecek bir zayıflık sezmişlerdi. Drizzt kendikendisine sessizce, ancak katı bir biçimde, svirfneblinlerindüşman olmadığını anımsatarak, alt egosunu bastırmak içingüç bela çabaladı.

"Selamlar, Belwar Dissengulp'un drow dostu," dedigençlerden biri. "Ben Seldig, genç ve toyum, ama üç yıl sonrabir keşif madencisi olacağım."

Deep gnomeun hızlı konuşmasını anlamak Drizzt'in uzunsaniyelerini aldı. Ancak, Seldig'in gelecekteki mesleğininönemini anlamıştı, çünkü Belwar ona keşif madencilerinin,yani değerli mineral ve taşlar aramak için Karanlıkaltı'nagiden svirfneblinlerin, tüm şehirdeki en saygın deep gnomelararasında olduklarını anlatmıştı.

"Selamlar, Seldig," diye yanıtladı Drizzt sonunda. "BenDrizzt Do'Urden." Bir sonraki davranışının ne olacağını tamolarak bilemeyen Drizzt kollarını göğsünde çaprazladı. Karaelfler için, bu bir barış işaretiydi, ancak Drizzt bunun tümKaranlıkaltı'nda kabul gören bir hareket olduğundan emindeğildi.

Page 138: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Svirfneblinler birbirlerine baktılar, harekete aynı şekildekarşılık verdiler, sonra Drizzt'in rahatlayarak soluk vermesiüzerine, hep beraber gülümsediler.

"Söylendiğine göre, Karanlıkaltı'ndaymışsm," diyesürdürdü Seldig, oyun alanına geri dönerken onu izlemesi içinDrizzt'e işaret ederek.

"Uzun yıllardır," diye yanıtladı Drizzt, genç svirfneblininpeşine düştüğünde. Drowun içindeki avcı egosu, deepgnomeları yakın takip ederken daha da huzursuzlandı, ancakDrizzt içgüdüsel paranoyasını tamamen denetim altındaalmıştı. Grup sahte basiliskin yanına vardığında, Seldig taşınüzerine oturdu ve Drizzt'ten maceralarından bir kaç öyküanlatmasını istedi.

Drizzt svirfneblin lisanına hakimiyetinin bu iş için yeterliolduğundan şüphelenerek, tereddüt etti, ancak Seldig vediğerleri ona baskı yaptılar. Sonunda, Drizzt başıyla onayladıve durdu. Bir an düşünerek, gençlerin ilgisini çekecek biröykü anımsamaya çalıştı. Bakışları bilinçsizce mağaradadolanarak, bir ipucu aradı.

Gözleri illüzyonla geliştirilmiş basilisk kuklasına kilitlendi.

"Basilisk," diye açıkladı Seldig.

"Biliyorum," diye yanıtladı Drizzt. "Böyle bir yaratıklakarşılaştım." Kayıtsızca gruba geri döndü ve görünüşleriDrizzt'i şaşırttı. Seldig ve arkadaşlarının hepsi öne doğrueğilmişlerdi ve merak, dehşet ve keyif ifadelerininkarışımıyla, ağızlan bir karış açık kalmıştı.

Page 139: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kara elf! Bir basilisk mi gördün?" diye sordu bir tanesi,inanamazlık içinde. "Gerçek, canlı bir basilisk?"

Hayretlerini anlamaya başlayınca, Drizzt gülümsedi. Karaelflerin tersine, Svirfneblinler toplumlarının genç üyelerinikoruma altına alıyorlardı. Bu deep gnomelar büyük olasılıklaDrizzt yaşlarında olmalarına rağmen, Blingdenstone'un dışınaya nadiren çıkmış ya da hiç çıkmamışlardı. Onların yaşındakidrow elfleri Menzoberranzan'ın dışındaki dehlizlerde yıllarcadevriye gezmiş olurlardı. Bu heybetli canavarlarKaranlıkaltı'nda bile nadir bulunmasına rağmen, Drizzt'inbasiliski tanıyor olması, o zaman deep gnomelara o kadarinanılmaz gelmezdi.

"Basiliskin gerçek olmadığını söylemiştin!" diye bağırdısvirfneblinlerden biri diğerine ve onu omuzundan sertçe itti.

"Asla bunu söylemedim!" diye karşı çıktı diğeri, o daötekini iterek.

"Amcam bir keresinde bir basilisk görmüş," dedi bir diğeri.

"Amcanın tüm gördüğü taşın üzerindeki çiziklerdi!"diyerek güldü Seldig. "Kendi iddiasına göre, bunlar birbasiliskin izleriydi."

Drizzt'in gülümsemesi genişledi. Basiliskler büyülüyaratıklardı ve diğer varoluş alemlerinde daha olağandılar.Drowlar, özellikle de yüce rahibeler, sık sık diğer alemlerekapı açtıklarından, böylesi canavarlar belli ki svirfneblinyaşayışının normlarının ötesindeydi. Bir basiliske bakanlarınpek azı deep gnomelardı. Drizzt yüksek sesle güldü.

Page 140: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Şüphesiz, geri dönüp bir tane gördüğünü söyleyen deepgnomesayısı daha da azdı.

"Eğer amcan izleri takip edip, canavarı bulsaydı," diyesürdürdü Seldig, "bugün geçitte bir taş yığını halinde oturuyorolurdu! Sana şunu söyleyeyim ki, kayalar böyle öyküleranlatmazlar!"

Paylanan deep gnome haklılığını kanıtlamak için etrafınabakındı. "Drizzt Do'Urden'de bir tane görmüş!" diyerek karşıçıktı.

"Pek de bir taş yığınına benzemiyor!" Tüm gözler yenidenDrizzt'e çevrildi.

"Gerçekten de bir tane gördün mü, kara elf?" diye sorduSeldig. "Lütfen sadece doğruyu söyleyerek yanıtla."

"Bir tane," diye yanıtladı Drizzt.

"Ve bakışlarını sana çevirmeden kaçtın mı?" diye sorduSeldig. O ve diğer svirfneblinler bu sorunun yanıtının zatenbelli olduğunu düşünüyorlardı.

"Kaçmak?" diyerek gnome lisanındaki sözcüğü yinelediDrizzt, anlamından emin olamayarak.

"Kaçmak... eee... uzaklaşmak," diye açıkladı Seldig. Sonradiğer svirfneblinlerden birine baktı ve o da katışıksız birdehşet ifadesi takınıp tökezledi ve çılgıncasına birkaç adımöteye kaçtı. Diğer deep gnomelar bu performansı alkışlarken,Drizzt de kahkahalarına katıldı.

Page 141: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Daha bakışlarını üzerine çeviremeden, basilisktenuzaklaştın," diyerek mantık yürüttü Seldig.

Drizzt biraz mahcup olarak omuz silkti ve Seldig onunbirşeyleri kendine sakladığını tahmin etti.

"Kaçmadın mı?"

"Ben... kaçamazdım," diye açıkladı Drizzt. "Basilisk evimiişgal etmiş ve bir sürü rotheumu öldürmüştü. Evler,"duraksadı ve doğru svirfneblin sözcüğünü aradı. "Barınaklar,"diye açıkladı sonunda, "Karanlıkaltı'nın vahşi bölgelerindepek sık bulunan yerler değildirler. Bir kere bulunup, güvenaltına alındılar mı, neye mal olursa olsun, savunulmalarıgerekir."

"Onunla dövüştün mü?" diye bir haykırış yükseldi grubunarkalarından.

"Uzaktan taş fırlatarak mı?" diye sordu Seldig. "Kabuledilen yöntem budur."

Drizzt deep gnomeların kuklaya fırlatmış oldukları kayaparçaları yığınına baktı ve kendi ince yapısını düşündü."Benim kollarım böyle kayaları kaldıramazdı bile."

"O halde nasıl?" diye sordu Seldig. "Bize anlatmakzorundasın."

Şimdi Drizzt'in bir öyküsü vardı. Düşüncelerini toparlamakiçin birkaç saniye sustu. Yeni lisanıyla ilgili sınırlı becerilerikarmaşık bir öykü anlatmasına izin vermeyecekti, bu yüzden

Page 142: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sözcüklerini göstermeye karar verdi. Svirfneblinlerintaşımakta olduğu iki sırık buldu ve bunları palalar olaraktanıttı. Sonra, ağırlığını taşıyacağından emin olmak için,kuklanın yapısını inceledi.

Drizzt durumu açıklayıp, karanlık büyüsünün detaylarını -gerçekten basiliskin kafasına bu büyüyü yerleştirerek- anlatırve kedi arkadaşı Guenhwyvar'ın konumunu belirtirken, gençdeep gnomelar endişe içinde etrafına toplanmışlardı.Svirfneblinler elleri üzerine oturup öne doğru eğilmişler, hersözcükte soluklarını tutuyorlardı. Kukla zihinlerindecanlanmış gibiydi; sürünerek ilerleyen bir canavar vedünyalarındaki bu yabancı, Drizzt, canavarın ardında,gölgelere sinmiş halde.

Oyun oynanırken, Drizzt'in dövüş hareketlerinicanlandırma zamanı geldi. Yavaşça basiliskin sırtına atlayıp,yaratığın başına doğru adımlarım dikkatle seçerken,svirfneblinlerin hep beraber soluklarını tuttuklarını duydu.Drizzt kendini deep gnomeların heyecanına kaptırdı ve bu,anılarını daha da canlandırdı.

Her şey öylesine gerçek olmuştu ki.

Deep gnomelar, Karanlıkaltı'nın vahşiliklerindenkendilerine gelen bu olağanüstü drowun göz kamaştırıcı birkılıç oyunu gösterisi sergileyeceğini tahmin ederek, yakınageldiler.

Sonra korkunç bir şey oldu.

Page 143: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Bir saniye önce, cesaret ve silah öyküleri ile yeni dostlarınıeğlendiren sahne oyuncusu Drizzt idi. Bir saniye sonra, sahtecanavara indirmek üzere sırıklarından birini kaldıran drowartık Drizzt değildi. Tıpkı o gün yosun kaplı mağaranındışındaki dehlizlerde olduğu gibi, avcı basiliskin tepesindeduruyordu.

Sırıklar canavarın gözlerine daldılar; sırıklar vahşice taşkafaya indiler.

Svirfneblinler gerilediler; bazıları korkudan, bazıları sadecetedbir olarak. Avcı dönerken, taş çentilip yarıldı. Yaratığınkafası işlevini gören dört köşe taş kırılıp düştü ve kara elf depeşinden atladı. Avcı kararlı bir şekilde yuvarlanıp, yenidenayakları üzerine dikildi ve derhal yeniden atılıp, sırıklarıylaöfkeden kudurmuş halde darbeler indirdi. Tahta silahlarkırılmış, Drizzt'in elleri kanamıştı, ancak o -avcı-yıkılmamıştı.

Güçlü deep gnome elleri drowu kollarından kavrayaraksakinleştirmeye çalıştılar. Avcı bu yeni hasımlarına döndü.Ondan daha güçlüydüler ve iki tanesi onu sıkıca tutmuşlardı,ancak birkaç ustaca dönüş, svirfneblinlere dengelerinikaybettirdi. Avcı deep gnomeların dizlerini tekmeledi vekendi dizleri üzerine düşerken dönüp, ki svirfneblini kafa üstüyuvarladı.

Avcı hemen ayağa fırlamıştı ve kırık palalarım üzerinegelecek düşman için hazır etmişti.

Belwar hiç korku belirtisi göstermedi. Kollarımsavunmasızca iki yana açtı. "Drizzt!" diye seslendi tekrar

Page 144: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

tekrar. "Drizzt Do'Urden!"

Avcı svirfneblinin çekiciyle kazmasına baktı. Mithrildenyapılma ellerin görüntüsü, içindeki rahatlatıcı anılarıuyandırdı. Birdenbire yeniden Drizzt olmuştu. Kaskatı kesiliputanç duyarak, sırıkları yere düşürdü ve berelenmiş ellerinebaktı.

Belwar kendinden geçen drowu düşmeden yakaladı,kaldırıp kucakladı ve hamağına geri taşıdı.

Sıkıntılı düşler Drizzt'in uykusunu istila ettiler;Karanlıkaltı'nın anıları ve o asla kaçamadığı diğer karanlıkbenliği.

"Nasıl açıklayabilirim?" diye sordu Belwar'a, OyukSorumlusu onu o gece daha geç saatlerde taş masanın ucundaotururken bulduğunda. "Nasıl af dileyebilirim?"

"Gerekli değil," dedi Belwar ona.

Drizzt inanmaz bakışlarla ona baktı. "Anlamıyorsun," diyebaşladı, kendisine olanların derinliklerini Oyuk Sorumlusunanasıl anlatabileceğini merak ederek.

"Uzun yıllar boyunca orada, Karanlıkaltı'nda yaşadın," dediBelwar, "diğerlerinin hayatta kalamadığı yerde."

"Ama hayatta kaldım mı?" diye yüksek sesle düşündüDrizzt.

Page 145: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar'ın çekiç eli nazikçe drowun omuzuna dokundu veOyuk Sorumlusu Drizzt'in yanına, masaya oturdu.

Tüm gece boyunca orada kaldılar. Drizzt başka bir şeysöylemedi ve Belwar da onu zorlamadı. Oyuk Sorumlusu ogece rolünü biliyordu: sessiz bir dayanak.

Kapının ötesinden Seldig'in sesi geldiğinde, ikisi de kaçsaat geçtiğini bilmiyorlardı. "Gel, Drizzt Do'Urden," diyeseslendi genç deep gnome. "Gel ve bize başka Karanlıkaltıöyküleri anlat."

Drizzt bu isteğin kötü bir numara mı yoksa ironik bir şakamı olduğunu merak ederek Belwar'a baktı.

Belwar'ın gülümseyişi bu düşünceleri uzaklaştırdı. "Maggacam-mara, kara elf," diyerek kıkırdadı deep gnome."Saklanmana izin vermeyecekler."

"Gönder onları," diye ısrar etti Drizzt.

"Teslim olmaya bu kadar gönüllü müsün?" diyerek payladıonu Belwar, normalde yumuşak olan sesinde farklı bir tınıyla."Vahşiliklerdeki sınavlarda hayatta kalmayı başaran sen?"

"Fazla tehlikeli," diye umutsuzca açıkladı Drizzt,sözcükleri arayarak. "Denetleyemiyorum.. kurtulamıyorum..."

"Onlarla git, kara elf," dedi Belwar. "Bu kez daha tedbirliolacaklardır."

Page 146: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Bu... canavar... beni izliyor," diye açıklamaya çabaladıDrizzt.

"Belki bir süre için," diye kayıtsızca yanıtladı OyukSorumlusu. "Magga cammara, Drizzt Do'Urden! Beş hafta okadar da uzun bir zaman değil; son on yıldır katlandığındertlerle karşılaştırılamaz. Bu canavardan özgürlüğünükazanacaksın."

Drizzt'in eflatun gözleri, Belwar Dissengulp'un koyu grigözlerinde yalnızca içtenlik buldu.

"Ancak, sadece onu ararsan... " diye bitirdi OyukSorumlusu

9

Taş

"Dışarı gel, Drizzt Do'Urden," diye yeniden seslendi Seldigtaş çapının ardından.

Bu kez ve sonraki günlerde de her seferinde, çağrıyı Drizzt,yalnızca Drizzt yanıtladı.

Page 147: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Myconidlerin kralı, kara elfin mağaranın yosun kaplı altseviyesinde sinsice ilerleyişini izledi. Mantarsı, bununburadan giden drow olmadığım biliyordu, ancak, bir müttefikolan Drizzt, kralın daha önce karşılaştığı ilk kara elfti.Tehlikeden habersiz on bir ayak boyundaki dev, yabancıyıdurdurmak için aşağı süründü.

Zaknafein'ın ölümcül hayaleti, canlı mantar-adamyaklaştıkça, kaçmaya ya da saklanmaya teşebbüs bile etmedi.Zaknafein'ın kılıçları rahatça ellerine yerleşmişlerdi. Myconidkralı bir spor bulutu üfleyerek, bu yeni gelenle telepatik birkonuşma yolu aradı.

Ancak, yaşayan ölü canavarlar iki farklı alemdevarolurlardı ve zihinleri bu tür girişimlere geçit vermezdi.Zaknafein'ın dünyevi bedeni myconidle yüz yüze idi, ancakölümcül hayaletin zihni çok uzaklardaydı ve maddi bedenineSaygıdeğer Malice'in iradesiyle bağlanmıştı. Ölümcül hayalethasmıyla arasındaki son birkaç ayak uzaklığı kapadı.

Myconid kralı ikinci bir bulut üfledi ve bu kez spor buluturakibi yatıştırmaya yönelikti. Ancak, bu da diğerleri kadaryararsızdı. Ölümcül hayalet kararlı bir şekilde ilerlemeyisürdürdü ve dev onu yere sermek için güçlü kollarını kaldırdı.

Zaknafein darbeleri jilet kadar keskin kenarlı kılıçlarınınhızlı hareketleriyle engelleyerek, myconidin ellerini kesti.Ölümcül hayaletin silahları gözle izlenemeyecek kadar hızlıbir şekilde, kralın mantara benzeyen gövdesine indiler vemantarsıyı sırt üstü yere deviren derin yaralar açtılar.

Page 148: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Üst seviyeden, düzinelerce daha yaşlı ve güçlü myconid,yaralanan krallarını kurtarmak için aşağı doğru süründüler.Ölümcül hayalet yaklaşmakta olduklarını gördü, ancak korkunedir, bilmedi. Zaknafein devle işini bitirdikten sonra,saldırıyı karşılamak üzere soğukkanlılıkla döndü.

Mantar adamlar çeşitli sporlar püskürterek geldiler.Zaknafein kendini etkilemeyecek olan bulutlan göz ardı ettive tamamen kendisine saldıran kollara yoğunlaştı.Myconidler dört bir yandan üzerine geldiler.

Ve dört bir yanda öldüler.

Bilinmeyen yüzyıllar boyunca korularına göz kulakolmuşlar, barış içinde yaşamış ve kendi yollarındayürümüşlerdi. Ancak, ölümcül hayalet bir zamanlar Drizzt'inyuvası olan, şimdi terk edilmiş küçük mağaraya giden daracıkve alçak dehlizden geri döndüğünde, Zak'ın öfkesi barışdinlemezdi. Zaknafein mantar korusuna çıkan duvara hücumettiğinde, yoluna çıkan her şeyi kırdı geçirdi. Dev mantarlar,kesilen ağaçlar gibi yuvarlandılar. Aşağıda, tabiatları gereğiürkek olan küçük rothe sürüsü çılgınca bir paniğe boğulup,açık Karanlıkaltı'nın dehlizlerine doğru hücum ettiler. Geriyekalan az sayıdaki mantar adam, bu kara elfin kudretine şahitolduklarından, yolundan çekilmek için sağa sola kaçıştılar.Ancak myconidler hızlı harekete eden yaratıklar değillerdi veZaknafein hepsini amansızca kovalayıp yere indirdi.

Yosun kaplı mağaradaki hükümranlıkları ve çok çok uzunzamandır yaşadıkları mantar korusu ani ve nihai bir sonaulaşmıştı.

Page 149: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

10

Dehlizlerdeki Fısıltılar

Svirfneblin devriyesi, savaş çekiçlerini ve kazmalarınıhazır tutarak, kırık dökük ve dolambaçlı dehlizin dönemeçleriboyunca ağır ağır ilerledi. Deep gnomelar Blingdenstone'dançok uzakta değillerdi -bir günden daha az mesafedeydiler-ancak, genellikle Karanlıkaltı'nın derinliklerinde uygulananustalıklı savaş düzenine geçmişlerdi.

Dehliz ölüm kokuyordu.

Katliamın hemen ileride olduğunu bilen lider deep gnome,bir kaya parçasının üzerinden çekine çekine baktı. Goblinler!diye haykırdı duyuları yol arkadaşlarına. Svirfneblinlerinırksal duygu paylaşımı yeteneklerinde bu, açık seçik duyulanbir sesti.

Karanlıkaltı'nın tehlikeleri deep gnomelarm üzerineçöktüğünde, nadiren sesli konuşurlar ve temel düşünceleriiletebilen toplumsal bir duygu bağına dönerlerdi.

Diğer svirfneblinler silahlarını sıkıca kavradılar ve zihinseliletişimlerinin heyecanlı kargaşasından ortaya bir savaş planıçıkarmaya başladılar. Hala kayanın üstünden ileriyi

Page 150: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

gözetleyen tek kişi olan lider, baskın bir düşünceyle onlarıdurdurdu. Ölü goblinler!

Diğerleri onu izleyerek kaya kütlesinin üstünden, tüylerürpertici sahneye baktılar. Yirmi kadar goblin kesilipparçalanmış halde ortalığa yayılmışlardı.

"Drow işi," diye fısıldadı svirfneblin grubundan birisi,kesik-lerdeki izleri ve kılıçların talihsiz yaratıkların derilerinine kadar kolay kesmiş olduklarını gördükten sonra.Karanlıkaltı ırkları arasında, yalnızca drowlar böylesine inceve şeytansı keskinlikte kılıçlar taşırlardı.

Fazla yakın, diye yanıtladı bir başka deep gnomeduyularıyla, ilk konuşanın omuzuna vurarak.

"Bunlar öleli bir gün olmuş, belki daha fazla," dedi birbaşkası 'yüksek sesle, arkadaşının uyarısını çürüterek. "Karaelfler katliam bölgesinde yatıp beklemezler. Bu onların tarzıdeğil."

"Goblin gruplarını kılıçtan geçirmek de onların tarzı değil,"diye yanıtladı sessiz iletişimde ısrar etmiş olan. "Ortalıktatutsak alınacaklar varken!"

"Sadece doğrudan Menzoberranzan'a döneceklerse tutsakalırlar," dedi birincisi. Lidere döndü. "Oyuk SorumlusuKrieger, derhal Blingdenstone'a dönmeli ve bu katliamı raporetmeliyiz!"

"Oldukça zayıf bir rapor olur bu," diye yanıtladı Krieger."Dehlizlerde ölü goblinler mi? Bu pek o kadar alışılmadık bir

Page 151: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

görüntü değil."

"Bu bölgedeki ilk drow hareketi değil," diye bildirdi diğeri.Oyuk Sorumlusu ne arkadaşının sözlerindeki gerçek payını,ne de önerinin doğruluğunu inkar edebilirdi. Son zamanlardaiki başka devriye grubu Blingdenstone'a Karanlıkaltı'nındehlizlerinde yatan -büyük olasılıkla drow elflerincekatledilmiş- ölü canavar öyküleriyle dönmüşlerdi.

"Ve bakın," diye sürdürdü deep gnome, goblinlerden birineait keseyi almak için eğilerek. Keseyi açtı ve bir avuç dolusualtın ve gümüş sikkeyi ortaya çıkardı. "Hangi kara elfböylesine bir ganimeti geride bırakacak kadar sabırsızolabilir?"

"Bunun drowların işi olduğundan emin olabilir miyiz?"diye sordu Krieger, bu gerçekten şüphe duymamasınarağmen. "Belki başka bir yaratık bölgemize girmiştir. Ya dabir olasılık, daha zayıf bir düşman, goblin orc, drowsilahlarını bulmuştur."

Drow! diyerek derhal görüş birliğine vardı diğerlerinindüşünceleri.

"Kesikler hızlı ve kesin," dedi biri. "Ve goblinlerinkilerindışında, herhangi bir yaralanma işareti görmüyorum. Karaelfler-den başka kim öldürmekte bu kadar usta olabilir ki?"

Oyuk Sorumlusu Krieger geçitten aşağı, tek başına, birazdaha yürüyerek, bu esrara ipucu olabilecek birşeyler içintaşları inceledi. Deep gnomelar, kayalarla diğer birçokyaratığın ötesinde bir ilişkiye sahiplerdi, ancak bu geçidin taş

Page 152: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

duvarları Oyuk Sorumlusuna hiçbir şey söylemedi. Goblinlercanavarların pençeli elleriyle değil, silahlarla öldürülmüşlerdi,ancak, yağma edilmemişlerdi. Tüm katliam küçük bir alanasığdırılmıştı ve bu da talihsiz goblinlerin kaçacak zaman bilebulamadıklarını gösteriyordu. Yirmi goblinin böylesineçabucak halledilmesi, büyükçe bir drow devriyesinidüşündürüyordu ve bir avuç kara elf bile olsalar, içlerinden enaz bir tanesi cesetleri yağma ederdi.

"Nereye gidiyoruz, Oyuk Sorumlusu?" diye sordu deepgnomelardan biri, Krieger'in arkasından. "Bildirilen mineralyatağını araştırmak üzere ileri mi, yoksa bunu rapor etmekiçin Blingdenstone'a geri mi?"

Krieger, Karanlıkaltı'ndaki her numarayı bildiğini düşünenyaşlı, kurnaz bir svirfneblindi. Esrarengiz şeylerdenhoşlanmazdı, ancak bu sahne, hiçbir ipucu olmaksızın kelkafasını kaşımasına sebep oldu. Geri, dedi diğerlerine, sessizduygu sezme yöntemine dönerek. Yol arkadaşlarından onunlatartışan olmadı; deep gnomelar, eğer mümkünse, drowelflerinden uzak durmaya her zaman büyük özen gösterirlerdi.Devriye grubu derhal sıkı savunma düzenine geçtiler ve evegeri yürüyüşlerine başladılar.

Yüksek tavandaki dikitlerin gölgelerinde, havada süzülenZaknafein Do'Urden'in ölümcül hayaleti ilerleyişlerini izledive yollarını iyice öğrendi.

Kral Schnicktick taş tahtında öne doğru eğildi ve OyukSorumlusunun sözlerini dikkatle düşündü.

Page 153: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Schnicktick'in çevresinde oturan konsey üyeleri de aynıoranda meraklı ve endişeliydiler, zira bu rapor doğudehlizlerinde potansiyel bir drow hareketiyle ilgili dahaönceki iki öyküyü doğruluyordu.

"Neden Menzoberranzan sınırımıza dayanmış olsun? diyesordu konsey üyelerinden biri, Krieger bitirdiğinde."Ajanlarımız herhangi bir savaş niyetinden söz etmediler.Eğer Menzoberranzan'ın yönetici konseyi ciddi birşeylerplanlamış olsaydı, kesinlikle elimizde bazı belirtiler olurdu."

"Doğru," diyerek ona katıldı Kral Schnicktick, konseyüyesinin kasvetli sözlerinin ardından başlayan endişelikonuşmaları susturmak için. "Hepinize şunu anımsatmakisterim; rapor edilen bu ölümlerin sorumlularının drow elflerolup olmadığını bilmiyoruz bile."

"Bağışlayın, Kralım," diye söze girdi Krieger tereddütlü birşekilde.

"Evet, Oyuk Sorumlusu," diyerek derhal yanıtladıSchnicktick, herhangi bir protestoyu engellemek için küt vekısa ellerinden birini kemikli yüzü önünde yavaşça sallayarak."Gözlemlerinden oldukça eminsin. Ben de seni yargılarınagüvenecek kadar iyi tanıyorum. Yine de, bu drow devriyesigörülene dek hiçbir varsayımda bulunmayacağım."

"O halde yalnızca tehlikeli bir şeyin doğu bölgemizi istilaettiği konusunda uzlaşabiliriz," diye belirtti bir diğer konseyüyesi.

Page 154: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Evet," diyerek yanıtladı svirfneblin kralı. "Bu konuylailgili gerçeği keşfetmeye girişmeliyiz. O halde, doğudehlizleri başka maden keşiflerine kapatılmıştır." Schnicktickortaya çıkan itirazları bastırmak için yeniden elini salladı."Umut vadeden pek çok maden filizi damarının bildirildiğimbiliyorum, onlara elimizden geldiğince çabuk ulaşacağız.Ancak şimdilik doğu, kuzeydoğu ve güneydoğu bölgelerisavaş devriyeleri haricinde kapalıdır. Devriyeler ikiyekatlanacak; hem grupların sayısında, hem de her bir grubunbüyüklüğünde. Menzilleri Blingdenstone'dan üç günlükyürüyüş mesafesindeki tüm bölgeleri içine alacak şekildegenişletilecek. Bu gizem çabucak çözülmeli."

"Ya drow şehrindeki ajanlarımız?" diye sordu bir konseyüyesi. "Temas kurmalı mıyız?"

Schnicktick avuç içlerini gösterecek şekilde ellerinikaldırdı. "Rahat olun," diye açıkladı. "Kulaklarımızı iyiceaçık tutacağız, ama düşmanlarımızı hareketlerindenkuşkulandığımız konusunda bilgilendirmeyelim."

Svirfneblin kralının Menzoberranzan'daki ajanlarınatamamen güvenilemeyeceği yolundaki endişelerini ifadeetmesine gerek yoktu. Jurnalciler küçük bir bilgi karşılığındasvirfneblinlerin kıymetli taşlarını seve seve kabul ederlerdi,ancak, eğer Menzoberranzan'ın güçleri Blingdenstonetarafında esaslı bir şey planlıyorsa, ajanların deep gnomelarakarşı çift taraflı çalışmaları kuvvetle muhtemeldi.

"Eğer Menzoberranzan'dan olağandışı haberler duyarsak,"diye sürdürdü kral, "ya da eğer istilacıların gerçekten drowelfler olduğunu keşfedersek, o zaman casus şebekemizin

Page 155: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

eylemlerini arttırırız. O vakte kadar, bırakalım devriyelerellerinden geleni öğrensinler."

Sonra kral bu kasvetli haberi düşünmek üzere taht odasındayalnız kalmayı yeğleyerek, konseyini dağıttı. Aynı haftaiçinde daha önce, Schnicktick, Drizzt'in basilisk kuklasınavahşice saldırısını işitmişti.

Görünüşe göre, son zamanlarda, Blingdenstone kralıSchnicktick kara elflerin eylemleri konusunda gereğindenfazla şey duymuştu.

Svirfneblin izci devriyeleri doğu dehlizlerinde dahauzaklara ilerlediler. Hiçbir şey bulamayan ekipler bileBlingdenstone'a şüphelerle dolu olarak geri döndüler, çünküKaranlıkaltı'nda genel sessizliğin ötesinde bir durgunluksezmişlerdi. Şimdiye dek tek bir svirfneblin bileincinmemişti, ancak hiç kimse devriyelerde görev yapmayacanatar görünmüyordu. Dehlizlerde uğursuz bir şey vardı,bunu içgüdüsel olarak biliyorlardı, soru sormadan vemerhametsizce öldüren bir şey.

Devriyelerden biri, bir zamanlar Drizzt'in barınağı olmaişlevini gören yosun kaplı mağarayı buldu. Barışçılmyconidlerin ve kıymetli mantar korularının yok edildiğiniduyunca, Kral Schnicktick kederlendi.

Yine de, svirfneblinler dehlizlerde gezinerek harcadıklarısonu gelmez saatler boyunca, tek bir düşman bile görmediler.Son derece ketum ve acımasız olan kara elflerin işin içindeolduğu varsayımını sürdürdüler.

Page 156: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ve şimdi şehrimizde yaşayan bir drow var," diye anımsattıbir deep gnome konsey üyesi krala, günlük toplantılarınınbirinde.

"Herhangi bir soruna yol açtı mı?" diye sordu Schnicktick.

"Ufak tefek," diye yanıtladı konsey üyesi. "Ve BelwarDissengulp, En Şerefli Oyuk Sorumlusu, hala onun lehindekonuşuyor ve onu evinde bir tutsak gibi değil, bir konuk gibibarındırıyor. Oyuk Sorumlusu Dissengulp drowun çevresindehiçbir nöbetçi kabul etmeyecektir."

"Drowu izleyin," dedi kral bir an düşündükten sonra. "Amabelli bir mesafeden. Eğer bir dostsa, yani Üstat Dissengulp'unaçıkça inandığı gibi, o zaman müdahalelerimize maruzkalmamalı."

"Pekala, ya devriyeler?" diye sordu bir başka konsey üyesi;şehir muhafızlarını barındıran giriş mağarasından bir temsilciolan. "Askerlerim yoruldular. Birkaç savaş izi dışında hiçbirşey görmediler ve kendi yorgun ayaklarının sesi dışında hiçbirşey duymadılar."

"Tetikte olmalıyız," diye anımsattı Kral Schnicktick ona."Eğer kara elfler toplanıyorlarsa... "

"Toplanmıyorlar," diye yanıtladı konsey üyesi kararlı birşekilde. "Ne bir kampa, ne de bir kamp izine rastladık. Bu,Menzoberranzan'dan gelen devriye, eğer bir devriye ise,saldırıyor ve sonra yerini bulamadığımız, muhtemelen büyüile yapılmış bir barınağa çekiliyor."

Page 157: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ve eğer kara elfler gerçekten Blingdenstone'a saldırmaniyetindeyseler," dedi bir başkası, "hareketlerine dair bu kadarçok işaret bırakırlar mıydı? İlk katliam, Oyuk SorumlusuKrieger'in keşif gezisi sırasında bulunan goblinler, yaklaşıkbir hafta önce gerçekleşti ve myconidlerin trajedisi de ondanbir süre önceydi. Kara elflerin düşman bir şehrin çevresindedolanıp, asıl saldırılarını gerçekleştirmeden günler önce,katledilmiş goblinler gibi işaretler bıraktığım hiç duymadım."

Kral da bir süredir aynı şeyleri düşünmekteydi. Her sabahuyanıp, Blingdenstone'u sapasağlam buldukça,Menzoberranzan ile bir savaş tehdidi daha da uzakgörünüyordu. Ancak, Schnicktick konsey üyesiyle paylaştığımantıkla huzur bulmasına karşın, askerlerinin doğudehlizlerinde buldukları tüyler ürpertici sahneleri de göz ardıedemezdi. Oralarda, hoşuna gitmeyecek kadar yakındabirşeyler, büyük olasılıkla drowlar vardı.

"Bu kez Menzoberranzan'ın bize karşı savaş planlamadığınıvarsayalım," diye önerdi Schnicktick. "O halde, neden drowelfler kapımıza bu kadar yaklaştılar? Neden evlerinden bukadar uzakta, Blingdenstone'un doğu dehlizlerindedolaşıyorlar?"

"Yayılmacılık?" diye karşılık verdi bir konsey üyesi.

"Kaçak akıncılar?" diye sordu bir diğeri. Bu olasılıklardanhiçbiri mümkün görünmedi. Sonra üçüncü bir konsey üyesiöylesine basit bir öneri ile cıvıldadı ki, diğerleri hazırlıksızyakalandılar.

"Bir şey arıyorlar."

Page 158: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Svirfneblinlerin kralı gamzeli çenesini tüm ağırlığı ileellerine dayayarak, sonunda bu bilmeceye olası bir çözümduyduğunu düşündü ve bunu daha önce akıl edemediği içinkendini bir budala gibi hissetti.

"Ama ne?" diye sordu konsey üyelerinden biri, aynı şeylerihissettiği açıkça belli olarak. "Kara elfler kayalarda nadirenkazı yaparlar -eklemeliyim ki, bunu denediklerinde de pekbaşarılı olamıyorlar- ve değerli mineraller bulmak içinMenzoberranzan'ın bu kadar uzağına gitmelerine gerek yok.Kara elfler Blingdenstone'un böylesine yanı başında bulunanneyi arıyor olabilirler?"

"Kaybettikleri bir şey," diye yanıtladı kral. Düşünceleriderhal halkının arasında yaşamaya gelen drowa gitti. Tümbunlar görmezden gelinemeyecek kadar büyük birrastlantıydı. "Ya da birisi," diye ekledi Schnicktick vediğerleri ne ima ettiğini kaçırmadılar.

"Belki de drow konuğumuzu konseyde bize katılmayadavet etmeliyiz?"

"Hayır," diye yanıtladı kral. "Ama belki bu Drizzt'i uzaktandenetlememiz yeterli değildir. Belwar Dissengulp'a drowunher dakika izlenmesi emrini götürün. Ve, Firble," dedi enyakınındaki konsey üyesine, "kara elflerle eli kulağında birsavaş olmadığı sonuncuna vardığımıza göre, casus ağınıharekete geçir. Bana Menzoberranzan'dan bilgi getir ve çabukol. Ön kapımda gezinip duran kara elfler olasılığındanhoşlanmıyorum."

Page 159: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Konsey üyesi Firble, Blingdenstone'un gizli güvenlik şefi,bu istekten hoşnut olmamasına karşın, onaylamak için başınısalladı. Menzoberranzan'dan bilgi ucuza elde edilmiyordu vebu gerçek olduğu kadar sıklıkla, hesaplanmış bir aldatmaca daolabiliyordu. Firble kendisini kurnazlıkta alt edebilecek hiçkimse ya da hiçbir şeyle anlaşma yapmaktan hoşlanmıyorduve bu kara listenin en başına kara elfleri yerleştirmişti.

Ölümcül hayalet bir diğer svirfneblin devriyesinindolambaçlı dehlizlerden aşağı ilerleyişini izledi. Bir zamanlartüm Menzoberranzan'ın en iyi silah ustası olan varlığın taktikzekası, yaşayan ölü canavarı ve hevesli kılıcım son birkaçgündür denetim altında tutuyordu. Zaknafein deep gnomedevriyelerinin artan sayısının önemini tam olarak anlamamıştıfakat eğer bunlardan birine saldırırsa, misyonunu riske atmışolacağını sezmişti. Böylesine organize bir düşmana karşısaldırısı, en azından, tüm dehlizlere çınlayan alarmlaryollardı; kaçak Drizzt'in kesinlikle duyacağı alarmlar.

Aynı şekilde, ölümcül hayalet diğer canlı varlıklara karşıhissettiği vahşi dürtüleri bastırmış ve bölgenin pek çokyaratığı ile çatışmaktan kasıtlı bir biçimde sakınarak, sonbirkaç gündür, svirfneblin devriyelerine bulacak hiçbir şeybırakmamıştı.

Saygıdeğer Malice Do'Urden'in şeytani iradesi Zaknafein'ınher hareketini izliyor, düşüncelerini amansızca dövüyor veonu müthiş bir intikama zorluyordu. Zaknafein'ıngerçekleştirdiği her cinayet, o sinsi iradeyi geçici olarakdoyuruyordu ancak yaşayan ölünün taktik zekası vahşiçağrıları bastırıyordu. Zaknafein'ın mantığından arta kalanhafif pırıltı biliyordu ki, ölümün huzuruna geri dönüşü ancak

Page 160: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt Do'Urden' in o sonsuz uykuda kendisine katıldığındamümkün olacaktı.

Ölümcül hayalet deep gnomeların geçişini izlerken,kılıçlarını kınlarında tuttu.

Sonra, bir başka yorgun svirfneblin ekibi batıya geri dönüşyolunda ilerlerken, ölümcül hayaletin içinde bir başka idrakpırıltısı dolaştı. Eğer deep gnomelar bu bölgede böylesine sıkgörülüyorlarsa, Drizzt Do'Urden'in de onlarla karşılaşmışolması mümkün görünüyordu.

Bu kez, Zaknafein deep gnomelarm görüş alanındankaybolup gitmelerine izin vermedi. Sarkıtlarla dolu tavandagizlendiği yerden aşağı süzülüp, devriyenin ardına düştü.Blingdenstone adı, geçmiş yaşamına ait bir anı olarak, bilinçlidüşüncelerinin ucunda dolaştı.

"Blingdenstone," demeye çabaladı ölümcül hayalet yükseksesle. Bu, Saygıdeğer Malice'in yaşayan ölü canavarının sarfetmeye uğraştığı ilk sözcüktü. Ancak ağzından çıkan isim,anlaşılmaz bir hırıltıdan fazlası değildi.

10

Page 161: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar'ın Suçu

Akıp giden günler boyunca Drizzt, Seldig ve yeniarkadaşlarıyla pek çok kez dışarı çıktı. Genç deep gnomelar,Belwar'ın tavsiyeleri uyarınca, drow elf ile zamanlarını sakinve göze batmayan oyunlarla geçirdiler ve bir daha Drizzt'invahşiliklerde tutuştuğu heyecan verici dövüşleri yenidensahnelemesi için onu zorlamadılar.

Drizzt'in dışarı çıktığı ilk zamanlarda, Belwar onu kapıdanizledi. Oyuk Sorumlusu, Drizzt'e güveniyordu, ancakDrizzt'in katlanmış olduğu güçlükleri de anlıyordu. Drizzt'inyaşamış olduğu gibi vahşi ve merhametsiz bir yaşam, öylekolayca unutulamazdı.

Fakat kısa süre sonra Belwar ve Drizzt'i gözleyen tümdiğerleri anladılar ki drow, genç deep gnomelarla rahat biruyuma girmişti ve Blingdenstone'daki svirfneblinler için pekaz tehdit oluşturuyordu. Şehir sınırları dışındaki olaylaryüzünden endişelenen kral Schnicktick bile Drizzt'egüvenilebileceğine inanır oldu.

"Bir ziyaretçin var," dedi Belwar bir sabah Drizzt'e. DrizztSeldig'in bugün kendisini çağırmaya erken geldiğini sanarak,Oyuk Sorumlusunu taş kapıya kadar izledi. Ancak, Belwarkapıyı açtığında Drizzt şaşkınlıktan neredeyse yereyuvarlanıyordu, çünkü taş binanın içine giren bir svirfneblindeğildi. Bu iri ve siyah bir kediydi.

"Guenhwyvar!" diye haykırdı Drizzt, ileri atılan panteriyakalamak için yere çömelerek. Guenhwyvar oyuncu birşekilde, bir patisiyle Drizzt'e vurarak, drowu yere devirdi.

Page 162: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt sonunda panterin altından çıkmayı başarıp, otururkonuma geçtiğinde, Belwar ona doğru yürüdü ve oniksheykelciği verdi. "Eminim ki, panteri incelemeklegörevlendirilen konsey üyesi ondan ayrıldığına üzülmüştür,"dedi Oyuk Sorumlusu. "Ama Guenhwyvar herşeyden öncesenin dostun."

Drizzt karşılık verecek sözcük bulamadı. Panterindönüşünden önce bile, Blingdenstonelu deep gnomelar onahak ettiğinden iyi davranmışlardı, ya da o öyle olduğunainanmıştı. Şimdi ise, svirfneblinlerin böylesine kudretli birbüyülü nesneyi geri vermeleri, ona böylesi tam bir güvengöstermeleri Drizzt'i derinden etkilemişti.

"Boş bir vaktinde, Merkez Ev'e, yani buraya ilk geldiğinzaman alıkonulduğun binaya gidebilir ve silahlarınla zırhınıgeri alabilirsin," diye sürdürdü Belwar.

Basilisk kuklasının tepesindeki olayı anımsayan Drizzt, budüşünceye biraz tereddütle yaklaştı. Eğer sırıkları değil,keskin drow palalarını kuşanmış olsaydı, o gün ne zararlarverirdi?

"Onları burada ve güvenli bir şekilde saklarız," dediBelwar, dostunun ani sıkıntısını anlayarak. "Eğer onlaragereksinim duyarsan, alırsın."

"Sana borçluyum," diye karşılık verdi Drizzt. "TümBlingdenstone'a borçluyum."

"Biz dostluğu bir borç olarak değerlendirmeyiz," diyeyanıtladı Oyuk Sorumlusu bir gözünü kırparak. Sonra Drizzt

Page 163: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve Guenhwyvar'dan ayrılıp, iki yakın dostu yenidenkavuşmalarında baş başa bırakarak, evinin mağara-odasınageri döndü.

O gün Drizzt onlara katılmak üzere yanında Guenhwyvar'lageldiğinde, Seldig ve diğer deep gnomelar beklenmedik birkeyif yaşadılar. Kediyi svirfneblinlerle oynarken görünce,Drizzt, elinde olmadan on yıl önce Masoj'un Guenhwyvar'ıBelwar'ın kaçan madencilerinin sonuncularını avlamak üzerekullandığı o trajik günü anımsadı. Belli ki, Guenhwyvarkorkunç anıyı tamamen silmişti, çünkü panter vedeepgnomelar bütün gün neşeyle oynadılar.

Drizzt yalnızca, geçmişindeki hataları böylesine kolaycasilip atabilmeyi diledi.

"En Şerefli Oyuk Sorumlusu," diye seslendi birisi birkaçgün sonra, Belwar ve Drizzt sabah kahvaltılarının keyfiniçıkarırken. Belwar durup hiç kıpırdamadan oturdu ve Drizztev sahibinin geniş çenesinde beliren beklenmedik acıbulutunu gözden kaçırmadı. Drizzt svirfneblini çok iyitanımıştı ve ne vakit Belwar'ın şahin gagasını andıran uzunburnu belli bir şekilde yukarı kıvrılsa, bu kaçınılmaz biçimdeOyuk Sorumlusunun sıkıntısını gösteriyordu.

"Kral doğu dehlizlerini yeniden açtı," diye sürdürdü ses."Yalnızca bir günlük yürüyüş mesafesinde kalın bir madenfilizi damarı olduğu söylentileri var. Eğer Belwar Dissengulpbize eşlik etmeye razı olursa, keşif gezimi onurlandırırdı."

Drizzt'in yüzüne umut dolu bir gülümseme yayıldı. Bununsebebi, dışarıda bir maceraya atılma düşünceleri değil, her

Page 164: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bakımdan atık svirfneblin toplumunda, Belwar'ın birazfazlaca köşesine çekilmiş göründüğünü fark etmiş olmasıydı.

"Oyuk Sorumlusu Brickers," diye açıkladı Belwar Drizzt'e,ciddi bir ifadeyle ve drowun filizlenen coşkusunu hiç depaylaşmayarak. "Her keşif gezisinden önce kapıma gelip,yolculuğa katılmamı isteyenlerden biri."

"Ve sen asla gitmiyorsun," diye mantık yürüttü Drizzt.

Belwar omuz silkti. "Bir nezaket çağrısı, başka bir şeydeğil," dedi, burnu seğirip, iri dişleri birbirine sürtünerekgıcırdarken.

"Onlarla yan yana yürümeye layık değilsin," diye eklediDrizzt, ses tonundan alaycılık damlayarak. En sonunda,dostunun düş kırıklığının kaynağını bulduğunu düşündü.

Belwar yeniden omuz silkti.

Drizzt ona kaşlarını çattı. "Seni mithril ellerinle iş başındagördüm," dedi. "Hiçbir ekibe ayak bağı olmazsın! Aslında,tam tersi! Çevrendekiler öyle düşünmüyorken, sen kendini bukadar çabuk mu sakat olarak değerlendiriyorsun?"

Belwar çekiç elini masaya indirerek, taşın ortasından geçenbüyükçe bir çatlağa neden oldu. "Taşı onların çoğundan dahahızlı kırarım!" diye gürledi Oyuk Sorumlusu vahşice. "Veeğer canavarlar tepemize üşüşürse... " Kazma elini kötü kötüsalladı ve Drizzt fıçı göğüslü deep gnomeun aleti iyikullanacağından şüphe etmedi.

Page 165: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Günün keyfini çıkar, En Şerefli Oyuk Sorumlusu," dedikapının ardındaki ses son kez. "Her zamanki gibi kararınasaygı göstereceğiz, ancak, her zamanki gibi, yokluğundanelem duyacağız."

Drizzt merakla Belwar'a baktı. "Neden, o halde?" diyesordu sonunda. "Eğer-sen de dahil-herkesin kabul ettiği kadaryeterliy-sen, neden geride kalıyorsun? Svirfneblinlerin bu türkeşif gezilerine olan aşklarını biliyorum, ancak senumursamıyorsun. Blingdenstone'un dışındaki maceralarındanda hiç söz etmiyorsun.

Seni evde tutan şey benim varlığım mı? Beni gözetlemekzorunda mısın?"

"Hayır," diye yanıtladı Belwar ve patlayan sesi Drizzt'inkeskin kulaklarında defalarca yankılandı. "Sana silahlarınıgeri alma hakkı verildi kara elf. Güvenimizden kuşkuduyma."

"Ama... " diye başladı Drizzt, ancak, birden deep gnomeunisteksizliğinin altındaki gerçeği fark ederek, kısa kesti."Çatışma," dedi yumuşak bir sesle, neredeyse af diler gibi."On yıldan daha uzun zaman önceki o uğursuz gün."

Belwar'ın burnu gerçekten kıvrıldı ve deep gnome sertçearkasını döndü.

"Irkdaşlarının kaybı için kendini suçluyorsun!" diyesürdürdü Drizzt, mantığına güveni arttıkça, sesinin tonu dayükselerek. Yine de drow sarf ettiği sözcüklere inanmaktazorlanıyordu.

Page 166: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak Belwar yeniden ona döndüğünde, OyukSorumlusunun gözleri ıslaktı ve Drizzt sözlerinin hedefibulduğunu anladı.

Belwar'ın ikilemine nasıl karşılık vereceğini pek bilemeyenDrizzt, elini gür, beyaz saçları arasından kaydırdı. Svirfneblinmadenci ekibine karşı drow grubunu Drizzt bizzat kendisiyönlendirmişti ve biliyordu ki bu felaketin suçu, haklı olarakdeep gnomeların hiçbirisine yüklenemezdi. Ancak, Drizztbunu Belwar'a nasıl açıklayabilirdi ki?

"O talihsiz günü anımsıyorum," diye başladı Drizzttereddütle. "Çok canlı anımsıyorum, sanki o uğursuz an,düşüncelerimde asla yok olmayacak şekilde donupkalacakmış gibi."

"Benim düşüncelerimde olduğundan daha fazla değil," diyefısıldadı Oyuk Sorumlusu.

Drizzt onaylayarak başlını salladı. "Eşit o halde," dedi,"çünkü ben de kendimi seni saran aynı suç ağına yakalanmışhissediyorum."

Belwar tam anlamayarak, merakla ona baktı.

"Drow devriyesini yönlendiren bendim" diye açıkladıDrizzt. "Senin birliğini buldum ve yanlış bir düşünceyleMenzoberranzan'ın üzerine çökmeye hazırlanan çapulcularolduğunuzu sandım."

"Sen olmasaydın, başkası olacaktı," diye karşılık verdiBelwar.

Page 167: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ama kimse onları benim kadar iyi yönlendiremezdi," dediDrizzt. "Orada-kapıya göz attı-vahşiliklerde, kendi evimdegibiydim. Orası benim krallığımdı."

Belwar şimdi onun her sözünü dinliyordu, tıpkı Drizzt'inumduğu gibi.

"Ve toprak elementalını alt eden de bendim," diye sürdürdüDrizzt, kibirlenmeden, doğruları konuşarak. "Eğer benimvarlığım olmasaydı, çatışma eşit koşullarda gerçekleşirdi. Pekçok svirfneblin Blingdenstone'a canlı dönerdi."

Belwar gülümseyişini saklayamadı. Drizzt'in sözlerindegerçek payı vardl çünkü Drizzt gerçekten de drow saldırısınınbaşarısında! önemli bir etken olmuştu. Ancak Belwar,Drizzt'in suçu deep gnomeun üzerinden kaldırma girişiminigerçeğin biraz çarpıtılması olarak aldı.

"Nasıl olup da kendini suçladığını anlayamıyorum," dediDrizzt, şimdi gülümseyerek ve ciddiyetten uzaklaşmanındostunu biraz rahatlatacağını umarak. "Drizzt Do'Urden drowekibini yön-lendiriyorken, asla bir şansınız yoktu."

"Magga cammara! Bu şakaya alınamayacak kadar acı dolubir konu," diye karşılık verdi Belwar, daha sözcükleri sarfederken bile kendine rağmen kıkırdamasına karşın.

"Katılıyorum," dedi Drizzt aniden ciddileşen ses tonuyla."Fakat trajediyi bir şakayla dağıtmak, kimseninsuçlanamayacağı bir olay için suça gömülerek yaşamaktandaha gülünç değil. Hayır, kimsenin suçlanamayacağı bir olaydeğil," diyerek çabucak kendini düzeltti Drizzt. "Suç

Page 168: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Menzoberranzan'ın ve içinde yaşayanların omuzlarındaduruyor. Trajediye sebep olan şey drowların yöntemleri. Keşifekibinizin barışçıl madencilerinin kaderini çizen şey,drowların her gün içinde yaşadıkları o uğursuz varoluş."

"Ekibinin sorumluluğu ile görevlendirilen de bir OyukSorumlusu," diye cevabı yapıştırdı Belwar. "Yalnızca birOyuk Sorumlusu bir keşif gezisi yapılmasını sağlayabilir. Budurumda, kararının sorumluluğunu kabul etmek zorundadır."

"Deep gnomeları Menzoberranzan'ın o kadar yakınınagötürmeyi sen mi seçtin?" diye sordu Drizzt.

"Ben yaptım."

"Kendi iradenle mi?" diye bastırdı Drizzt. Deep gnomelarınyöntemlerini, tamamının olmasa da, çoğu önemli kararlarınındemokratik yoldan alındığını bilecek kadar anladığınıdüşünüyordu. "Belwar Dissengulp'un sözü olmadan, madenciekibi asla o bölgeye gelebilir miydi?"

"Buluntuyu biliyorduk," diye açıkladı Belwar.

"Zengin bir maden filizi kaynağı. KonseydeMenzoberranzan'a yakınlık riskim göze alma kararına varıldı.Atanan ekibi ben yönettim."

"Sen olmasaydın, başkası olacaktı," dedi Drizzt maksatlıbir şekilde, Belwar'ın önceki sözlerini taklit ederek.

"Bir Oyuk Sorumlusu sorumluluğunu kabul et.." diyebaşladı Belwar, bakışları Drizzt'ten kayarak.

Page 169: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Seni suçlamıyorlar," dedi Drizzt ve Belwar'in taş kapıyadönen boş bakışlarını izledi. "Sana onur bahşediyor ve seniumursuyorlar."

"Bana acıyorlar!" diye bağırdı Belwar.

"Onların acımasına gereksinimin var mı?" diye gerihaykırdı Drizzt. "Onlardan eksik misin? Çaresiz bir sakatmısın?"

"Asla öyle olmadım!"

"O halde onlarla git!" diye bağırdı Drizzt ona. "Gerçektenacıyıp acımadıklarını gör. Buna hiç inanmıyorum, ama eğervarsayımların doğru çıkarsa, eğer halkın 'En Şerefli OyukSorumlusu'na acıyorsa, o zaman onlara Belwar Dissengulpgerçeğini göster! Eğer dostların sana ne acıyor, ne desuçluyorlarsa, o zaman her iki yükü de omuzlarında taşıma!"

Belwar çok uzun bir süre dostuna bakakaldı ancak yanıtvermedi.

"Sana eşlik eden tüm madenciler Menzoberranzan'a o kadaryaklaşmanın risklerini biliyorlardı," diye anımsattı Drizzt ona.Drizzt'in yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Hiçbirisi, sen dedahil, drow hasımlarınızı size karşı Drizzt Do'Urden'inyönlendireceğini bilmiyordunuz. Eğer bilseydiniz kesinlikleevinizde otururdunuz."

"Magga cammara," diye mırıldandı Belwar. Hem Drizzt'inşakacı tavrına hem de on yılı aşkın zamandır ilk kez kendini otrajik anılar konusunda daha iyi hissettiği gerçeğine

Page 170: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

inanamayarak başını salladı. Taş masadan doğruldu, Drizzt'ebir sırıtış çaktı ve evinin dipteki odasına yöneldi.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Drizzt.

"Dinlenmeye," diyerek yanıtladı Oyuk Sorumlusu."Bugünkü olaylar beni şimdiden yordu."

"Maden keşif grubu sensiz ayrılacak."

Belwar geri döndü ve Drizzt'e hayret dolu bir bakış fırlattı.Drow gerçekten de Belwar'ın suçluluk dolu yılları böylesinekolayca reddedip, madencilerle gidivereceğini mi umuyordu?

"Belwar Dissengulp'u daha yiğit sanıyordum," dedi Drizztona. Oyuk Sorumlusunun yüzüne yerleşen asık suratlı ifadegerçekti ve Drizzt, Belwar'ın kendine acıma zırhında birzayıflık bulduğunu biliyordu.

"Cesurca konuşuyorsun," diye gürledi Belwar yüzünüekşiterek.

"Bir korkağa cesurca sözler," diye yanıtladı Drizzt. Mithrilelli svirfneblin, solukları kaslı göğsünde büyük iniş çıkışlaryaratarak yürüdü.

"Eğer unvanından hoşlanmıyorsan, fırlat at onu!" diyegürledi Drizzt, Belwar'ın yüzüne. "Madencilerle git. OnlaraBelwar Dissengulp gerçeğini göster ve bunu kendin deöğren!"

Page 171: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar mithril ellerini birbirine vurdu. "O halde koş vesilahlarını al!" diye buyurdu. Drizzt duraksadı. Bu bir meydanokuma mıydı? Oyuk Sorumlusunu suç bağlarını gevşetmekiçin sarsma girişiminde fazla ileri mi gitmişti?"

"Silahların al Drizzt Do'Urden," diye gürledi Belwaryeniden, "çünkü eğer madencilerle gideceksem, o halde sende geleceksin!"

Gurur ve sevinçle dolan Drizzt, deep gnomeun başını uzun,narin ellerinin arasına alıp alnını hafifçe Belwar'ınkine vurduve ikisi derin bir hayranlık ve sevecenlik dolu bakışlarıpaylaştılar. Drizzt bir anda dışarı hücum edip, ustalıklaörülmüş zincir zırhını, pwafwisini ve palalarını almak üzerepaldır küldür Merkez Ev'e koştu.

Belwar inanmazlık içinde, elini neredeyse kendi kendiniyere düşürecek denli şiddetle kafasına vurdu ve Drizzt'inçılgın gibi ön kapıdan fırlamasını izledi.

Bu ilginç bir gezi olacaktı.

Oyuk Sorumlusu Brickers, drowun saygınlığınısorgularcasına, Drizzt'in arkasından Belwar'a meraklı birbakış fırlatmasına karşın, Belwar'la Drizzt'i seve seve kabuletti. Şüpheci bir Oyuk Sorumlusu bile, Karanlıkaltı'nın vahşibölgelerinde, onların tarafında olan bir kara elfin değeriniyadsıyamazdı, özellikle de doğu dehlizlerindeki drowhareketleri söylentileri doğruluk kazanmışken.

Ancak devriye, keşif grubu tarafından bildirilen bölgeyeilerlerken, ne bir hareket ne de bir katliam gördü. Kalın bir

Page 172: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

maden filizi damarı söylentilerinde en ufak bir abartı yoktu vekeşif grubunun yirmi beş madencisi şimdiye dek hiçbirdrowun asla tanık olmadığı bir hevesle işe koyuldular. Drizztözellikle Belwar için seviniyordu, çünkü Oyuk Sorumlusununçekiç ve kazmadan elleri taşı diğerlerinin hepsini gölgedebırakacak bir kesinlik ve kudretle yontuyordu. Belwar'ın, yolarkadaşlarının kendisine hiç de acımadığını fark etmesi uzunsürmedi. Belwar, keşif ekibinin, vagonları dostlarınınhepsinden daha çok maden filiziyle dolduran -onurlu ve ayakbağı olmayan- bir üyesiydi.

Kıvrılıp bükülen dehlizlerde geçirdikleri günler boyunca,Drizzt ve kendisinden yararlanılabilir olduğu vakitGuenhwyvar, kampın çevresinde dikkatle nöbet tuttular.Kazının ilk gününün ardından, Oyuk Sorumlusu Brickersdrowla pantere eşlik etmesi için üçüncü bir muhafız atadı veDrizzt yeni svirfneblin muhafızın ileriden gelebilecektehlikeleri izlemek kadar, kendisini gözetlemekle degörevlendirildiğinden şüphelendi. Ancak, zaman geçtikçe vesvirfneblin birliği abanoz derili yol arkadaşlarına daha daalıştıkça, Drizzt dilediği gibi gezinmek üzere yalnız bırakıldı.

Bu, tıpkı svirfneblinlerin hoşlandığı gibi olaysız ve karlı biryolculuktu ve kısa süre sonra, tek bir canavarla bilekarşılaşmaksızm, vagonları değerli minerallerle dolmuştu.Birbirlerinin sırtlarına vurarak -ki Belwar fazla sertvurmamaya dikkat ediyordu- ekipmanlarını toparladılar,arabalarını sıraya dizdiler ve ağır vagonları çekerek iki günsürecek yolculuğa başlayıp, eve doğru yola koyuldular.

Yalnızca birkaç saatlik yolculuğun ardından, kervanınilerisindeki keşif eri ciddi bir suratla geri döndü.

Page 173: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ne var?" diye sordu Oyuk Sorumlusu Brickers, iyitalihlerinin sona erdiğinden şüphelenerek.

"Goblin kabilesi," diye yanıtladı svirfneblin keşif eri.

"En az kırk kişi.İlerideki küçük mağarada konaklıyorlar,batı tarafında ve eğimli bir dehlizdeler."

Oyuk Sorumlusu Brickers, vagonlardan birine bir yumrukindirdi. Madencilerinin goblin grubuyla başaçıkabileceklerinden şüphesi yoktu, ancak bela istemiyordu.Fakat gürültüyle gıcırdayan ağır vagonlar eşliğindegoblinlerden sakınmak kolay bir iş olmayacaktı. "Sessizceoturacağımız mesajını ilet arkaya," diyerek karar verdisonunda. "Eğer bir çatışma çıkacaksa, bırakalım goblinlerbize gelsin."

"Sorun nedir?" diye sordu Drizzt, Belwar'a, kervanınarkasından gelirken. Birlik kampı topladığından bu yana, gerinöbetini üstlenmişti.

"Goblin sürüsü," diye yanıtladı Belwar. "Brickers oturup,bizi görmeden geçip gitmelerini umut edeceğimizi söylüyor."

"Eğer geçip gitmezlerse?" diye sormak zorunluluğunuhissetti Drizzt.

Belwar ellerini birbirine vurdu. "Bunlar sadece goblin,"diye mırıldandı ciddiyetle, "ancak ben ve bütün ırkım yoluntemiz olmasını dilerdik."

Page 174: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yeni dostlarının, kolayca alt edebileceklerini bildikleri birdüşmana karşı bile savaşmaya o kadar hevesli olmamalarıDrizzt'i hoşnut kıldı. Drizzt bir drow ekibiyle yolculuk ediyorolsaydı tüm goblin kabilesi, büyük olasılıkla daha şimdidenya ölmüş ya da tutsak edilmişti.

"Gel benimle," dedi Drizzt Belwar'a. "Oyuk SorumlusuBrickers'in beni anlaması için yardımın gerek. Bir planım var,ancak korkarım lisanınıza sınırlı hakimiyetim bu planıninceliklerini açıklamama izin vermeyecek."

Belwar kazma elini Drizzt'e takarak, ince uzun drowuniyetlendiğinden biraz daha kabaca çevirdi. "Herhangi birçatışma arzulamıyoruz," diye açıkladı. "Goblinlerin kendiyollarına gitmeleri daha iyi."

"Kavga istemiyorum," diye güvence verdi ona Drizzt gözkırparak. Tatmin olan deep gnome, Drizzt'in ardına düştü.

Belwar, Drizzt'in planını tercüme ederken, Brickers genişgeniş gülümsedi. "Goblinlerin suratlarındaki ifade görülmeyedeğer olacak," diyerek güldü Brickers, Drizzt'e. "Sana bizzatkendim eşlik etmek isterim!"

"Bana bıraksan daha iyi," dedi Belwar. "Hem goblin, hemde drow dillerini biliyorum, üstelik işlerin umduğumuz gibigitmemesi durumunda, burada sorumlulukların var."

"Goblin dilini ben de biliyorum," diye yanıtladı Brickers."Kara elf dostumuzu da yeterince iyi anlayabiliyorum.Kervanla ilgili görevlerime gelince, düşündüğün kadar büyük

Page 175: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

değil, zira bugün bize başka bir Oyuk Sorumlusu eşlikediyor."

"Karanlıkaltı'nın vahşi bölgelerini uzun yıllardır görmemişbiri," diye anımsattı ona Belwar.

"Ah, ama zanaatında en iyisiydi," diye cevabı yapıştırdı

Brickers. "Kervan senin yönetimindedir, Oyuk SorumlusuBelwar. Ben drowun yanında gidip goblinlerle buluşmayıseçiyorum."

Drizzt sözcükleri, Brickers'in genel tavrını çıkarmayayetecek kadar anlamıştı. Belwar tartışamadan, Drizzt elinideep gnomeun omuzuna koydu ve başını salladı. "Eğergoblinleri aldatamazsak ve sana gereksinim duyarsak, çabukgel," dedi.

Sonra Brickers aletleriyle silahlarını bıraktı ve Drizzt onugötürdü. Belwar bu kararı nasıl karşılayacaklarınıbilmeksizin, ihtiyatla diğerlerine döndü. Kervanınmadencilerine tek bir bakışı, her birinin kararlı bir şekildearkasında durduklarını, buyruklarını bekleyip, yerinegetirmeye istekli olduklarını söyledi Belwar'a.

Oyuk Sorumlusu Brickers, Drizzt'le birlikte tam ortalarınayürüdüklerinde, goblinlerin dişlek ve çarpık suratlarındakiifade yüzünden en ufak bir hayal kırıklığı hissetmemişti.Goblinlerden biri bir çığlık kopardı ve fırlatmak üzeremızrağını kaldırdı, ama Drizzt, doğumsal büyü yeteneklerinikullanarak, goblinin kafasına bir karanlık küresi düşürüp, onu

Page 176: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

tamamen körleştirdi. Mızrak yine de uçtu ama Drizzt birpalasını çekerek onu havada ikiye böldü.

Bu kaba güldürü tiyatrosunda bir tutsağı canlandırdığı içinelleri bağlı bulunan Brickers'in ağzı, drowun uçan mızrağıindirmekteki rahatlığı ve hızı üzerine bir karış açık kaldı.Sonra goblin sürüsüne bakan svirfneblin, onların da aynışekilde etkilenmiş olduklarını gördü.

"Bir adım daha atarlarsa ölürler," diye söz verdi Drizztiniltiler ve homurdanmalarla dolu, gırtlaktan çıkan goblinlisanında. Brickers ne olduğunu bir saniye sonra, arkalarındangelen, çizmelerin çılgınca yere sürtünmesinden çıkan sesi vebir iniltiyi duyunca anladı. Deep gnome arkasını dönünce,drowun büyülü ateşinin dans eden morumsu alevleriyleçevrelenmiş, pofuduk ayaklarının kendilerini taşıyabildiğincehızla kaçan iki goblin gördü.

Svirfneblin bir kez daha Drizzt'e hayretle baktı. Drizzt sinsigoblinlerin orada, arkada olduğunu nasıl bilebilmişti?

Elbette Brickers avcıyı, Drizzt Do'Urden'in böylesikarşılaşmalarda kendisine farklı bir özellik kazandıran diğerbenliğini bilemezdi. Oyuk Sorumlusu o an Drizzt'in otehlikeli egosunu denetlemek için bir başka savaş dahaverdiğini de bilemezdi

Drizzt elindeki palasına, sonra yeniden goblin kalabalığınabaktı. En azından üç düzinesi hazır bekliyordu, ancak, avcı,Drizzt'i saldırmaya, korkak canavarlara atılıp, hepsini odanın :dışına yönelen tüm geçitlerden kaçmaları için zorlamayaçağırıyordu. Ancak, bağlı svirfneblin dostuna bir bakış,

Page 177: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt'e buraya gelme planını anımsattı ve avcıyıengellemesini sağladı.

"Lider kim?" diye sordu, gırtlaktan çıkan goblin dilinde.

Goblin kabile reisi kendisini Drizzt'e açıklamak için pek decan atmıyordu, ancak tebaasından bir düzine kadarı, tipikgoblin cesaret ve sadakatini göstererek topukları üzerindedöndüler ve küt parmaklarını şefin olduğu yöne uzattılar.

Başka seçeneği kalmayan goblin kabile reisi göğsünüşişirip, kemikli omuzlarını dikleştirdi ve drowla yüzleşmeküzere ileri yürüdü. "Bruck!" diyerek adını verdi kabile reisi,göğsüne bir yumruk indirerek.

"Neden buradasınız?" dedi Drizzt küçümseyerek.

Bruck böylesi bir soruyu nasıl yanıtlayacağım hiçbilmiyordu. Goblin daha önce kabilesinin hareketleri için izinistemeyi hiç düşünmemişti.

"Bu bölge drowlara ait!" diye gürledi Drizzt. "Siz burayaait değilsiniz!"

"Drow şehir uzakta," diyerek şikayet etti Bruck, Drizzt'inkafasının üzerinden -Menzoberranzan'a yanlış yolu- işaretederek. Drizzt yanlışlığı fark etmişti, ancak üzerinde durmadı."Bura svirfneblin toprak."

"Şimdilik," diye yanıtladı Drizzt, palasının sapıylaBrickers'i dürterek. "Ancak, halkım bölgede hak iddia etmeyekarar verdi." Drizzt'in eflatun gözlerinde bir ışık çaktı ve

Page 178: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

suratına şeytani bir gülümseme yayıldı. "Bruck ve goblinkabilesi bize karşı mı çıkacak?"

Bruck uzun parmaklı ellerini çaresizce iki yana açtı.

"Gidin!" diye buyurdu Drizzt. "Şimdilik köleyegereksinimimiz yyok, dehlizlerde bizi ele verecek savaşseslerinin yankılanmasını da istemiyoruz! Kendini şanslı say,Bruck. Kabilen kaçacak ve yaşayacak...bu kez!"

Bruck herhangi bir destek arayarak diğerlerine döndü. Üçdüzineden fazla goblin silahlarıyla hazır beklerken,karşılarında yalnızca bir drow elf duruyordu. Olasılık çokbüyük değilse de, umut vaat ediciydi.

"Gidin!" diye buyurdu Drizzt, palasıyla bir yan geçidiişaret ederek. "Ayaklarınız sizi taşıyamayacak denli yorulanadek kaçın!"

Goblin parmaklarını, küstahça, kalçalarını saran paçavrayıtutan ip parçasına taktı.

O sırada, küçük mağaranın her tarafında, maksatlı birşekilde taşlara vurulmasının yarattığı bir ses kargaşasıyankılandı. Bruck ve diğer goblinler endişeyle çevreyebakındılar. Drizzt fırsatı kaçırmadı.

"Bize meydan okumaya cüret mi ediyorsunuz?" diyehaykırdı drow, Bruck'ın mor parıltılı alevlerle çevrelenmesinesebep olarak. "O halde, budala Bruck ölecek ilk kişi olsun!"

Page 179: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Daha Drizzt cümlesini bile bitirmeden, goblin şefi tümhızıyla Drizzt'in gösterdiği geçitten koşarak gitmişti. Kaçışışeflerine sadakat olarak haklı gören tüm goblin kabilesiçabucak onu takibe koyuldular. Hatta en hızlısı Bruck'ı geçtibile.

Birkaç dakika sonra, Belwar ve diğer svirfneblinmadenciler tüm geçitlerde belirdiler. "Biraz desteğegereksinim duyabileceğini düşündüm," diye açıkladı mithrilelli Oyuk Sorumlusu, çekiç eliyle taşa vurarak.

"Zamanlaman ve yargın kusursuzdu En Şerefli OyukSorumlusu," dedi Brickers kendisine rütbece eş olan Belwar'a,gülmeye son vermeyi başardığında. "Kusursuz, tıpkı BelwarDissengulp'dan beklediğimiz gibi."

Kısa bir süre sonra, svirfneblin kervanı yeniden yolakoyulduğunda, tüm birlik son birkaç günün olayları yüzündenheyecanlı ve coşku doluydu. Deep gnomelar beladan kaçınmayöntemlerinde çok zeki olduklarını düşündüler.Blingdenstone'a vardıklarında, neşeleri tam bir şölene dönüştüve genellikle ciddi, çalışma aşkıyla dolu svirfneblinler, tümDiyarlardaki her ırk gibi partiler verdiler.

Drizzt Do'Urden, svirmeblinlerle tüm fizikselfarklılıklarına karşın, kendini kırk yıllık yaşamı boyunca hiçhissetmediği kadar evinde ve rahat hissediyordu.

Ve Belwar Dissengulp, bir svirfneblin kendisine, 'En ŞerefliOyuk Sorumlusu' diye hitap ettiğinde, bir daha asla irkilmedi.

Page 180: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ölümcül hayaletin aklı karışmıştı. Tam da Zaknafein avınınsvirfneblin şehri içerisinde olduğuna inanmaya başladığında,Malice'in ona verdiği büyüler Drizzt'in varlığını dehlizlerdehissettirmişlerdi. Drizzt ve svirfneblin madencilerinin şansına,ölümcül hayalet kokuyu aldığında çok uzaklardaydı.Zaknafein, deep gnome devriyelerinden sakınarak, yönünüdehlizlere geri çevirdi, sakındığı her potansiyel karşılaşmaZaknafein için bir mücadeleydi, zira Menzoberranzan'dakitahtında oturan Saygıdeğer Malice gittikçe daha dasabırsızlanıp, huzursuzlamyordu.

Malice kan tadı almak istiyordu ancak Zaknafein, Drizzt'eyaklaşmak olan amacına sadık kaldı. Ama sonra, birdenbirekoku yok oldu.

Bruck bir sonraki gün, kamp alanına bir başka kara elfgirdiğinde, şikayet edercesine inledi. Hiçbir mızrakdoğrultulmadı e hiçbir goblin bu drowun ardından sinsiceyaklaşmaya kalkışmadı bile.

"Emredildiği şekilde gittik!" diye itiraz etti Bruck, dahaçağrılmadan grubun önüne çıkarak. Goblin kabile reisiadamlarının nasıl olsa kendisini işaret edeceklerini artıkbiliyordu.

Ölümcül hayalet goblinin sözcüklerini anladıysa bile, bunuhiçbir şekilde göstermedi. Zaknafein, elinde kılıçları, doğrucagoblin kabile reisine yürümeyi sürdürdü.

"Ama biz-" diye başladı Bruck, ama sözlerinin geri kalanıkan lıkırtıları şeklinde geldi. Zaknafein kılıcını goblininboğazından geçirmiş ve grubun geri kalanına atılmıştı.

Page 181: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Goblinler tüm yönlere dağıldılar. Çılgın drow ve taş duvararasında sıkışan birkaç tanesi, savunma amacıyla ilkelmızraklarını kaldırdılar. Ölümcül hayalet aralarına dalıp, herdarbede silahları ve uzuvları parçaladı. Goblinlerden biridönüp duran kılıçların arasından hamle yapıp, mızrağınınucunu Zaknafein'ın kalçasında derinlere gömdü.

Yaşayan ölü canavar irkilmedi bile. Zak gobline döndü vebir dizi şimşek kadar hızlı, hedefini kusursuz bir şekilde bulupkafasını ve her iki kolunu bedeninden ayıran darbelerlegoblini yere serdi.

Sonunda, on beş ölü goblin mağaraya yayılmışken, kabiledağılarak bölgedeki her geçitte kaçışlarını sürdürdüler.Düşmanlarının kanına bulanmış ölümcül hayalet, girdiğigeçidin karşısındakinden geçerek mağaradan çıktı ve elegeçirilmesi zor Drizzt Do'Urden'in peşinden, hüsrana uğramışarayışına devam etti.

Menzoberranzan'da, Do'Urden Evi'nin mabedinin girişodasında, tamamen tükenmiş ve kısa bir sure için doyurulmuşSaygıdeğer Malice dinlenmeye çekilmişti. Zaknafein'ıngerçekleştirdiği her cinayeti hissetmiş, ölümcül hayaletinkılıcının bir diğer kurbana her saplanışında büyük bir coşkupatlaması yaşamıştı.

Malice düş kırıklığını ve sabırsızlığını bir kenara itti.Zaknafein'ın merhametsiz katliamının verdiği hazlar kendinegüvenini yenilemişti. Ölümcül hayalet en sonunda hain oğluile karşılaştığında, Malice'in coşkusu ne müthiş olacaktı!

Page 182: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

11

Jurnalci

Blingdenstone'lu konsey üyesi Firble tereddütlü bir şekilde,aca yontulmuş küçük mağaraya; belirlenen buluşma yerinerüdü. Müttefik toprak elementallarını çağırabilen pek çokdeep ome büyücüsünü içine alan bir svirfneblin ordusu odanınbatısındaki tüm dehlizler boyunca savunma pozisyonlarınailerlediler.

Firble buna rağmen rahat değildi. Odanın tek diğer girişiolan doğu dehlizine doğru bakarak, ajanının ona hangi bilgiyietireceğine merak etti ve bunun bedelinin ne olacağınıdüşünerek endişelendi. Sonra drow, yüksek siyah çizmeleritaşı gürültüyle tekmeleyerek, kasıntı girişini yaptı. Firble'inodadaki tek svirfneblin olduğundan emin olmak için kigenelde anlaşmaları böyleydi, bakışları çabucak odadagezindi ve ardından deep gnome konsey üyesine yürüyerek,iyice eğilip selam verdi.

"Selamlar, büyük cüzdanlı küçük dostum," dedi drow birkahkahayla. Blingdenstone'da bir yüzyıl yaşamış bir deepgnomeun kusursuz tonlamaları ve duraksamalarıyla,svirfneblin lisanına ve aksanına hakimiyeti Firble'ı daimahayrete düşürmüştü.

Page 183: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Biraz tedbirli olabilirdin," diye karşılık verdi Firble,yeniden endişeyle etrafa göz atarak.

"Pöh," diyerek homurdandı drow, çizmelerinin serttopuklarını birbirine vurarak. "Arkanda deep gnomesavaşçıları ve büyücülerinden bir ordu var ve ben... pekala,yalnızca benim de iyi korunduğum konusunda uzlaşalım.

"Buna gerçekten şüphem yok, Jarlaxle," diye yanıtladıFirble. "Yine de, işimizin mümkün olduğunca özel ve gizlikalmasını yeğlerdim."

"Bregan D'aerthe'nin tüm işleri özeldir, sevgili Firble,"diyereki yanıtladı Jarlaxle ve geniş kenarlı şapkasını uzun vezarif bir kavisle savurarak yeniden eğildi.

"Bu kadarı yeterli” dedi Firble. "işimizi bitirelim ki evimedöneyim."

"O halde sor," dedi Jarlaxle.

"Blingdenstone civarında drow hareketlerinde bir artışoldu," diye açıkladı deep gnome.

"Öyle mi?" diye sordu Jarlaxle, şaşırmış görünerek. Ancak,drowun budalaca sırıtışı gerçek duygularını açığa vuruyordu.

Bu, Jarlaxle için kolay bir kazanç olacaktı, çünkü onuMenzoberranzan'da yakın zamanda kiralayan SaygıdeğerAna, şüphe götürmez bir biçimde, Blingdenstone'un sorunuile bağlantılıydı. Jarlaxle kazancı kolay kılan rastlantılarıseverdi.

Page 184: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Firble bu sahte şaşırmışlık numarasını çok iyi biliyordu."Öyle," diye yanıtladı.

"Ve sen de sebebini bilmek istiyorsun?" diye mantıkyürüttü Jarlaxle, hala hiçbir şeyden haberi yokmuş maskesinitaşıyarak.

"Bizim açımızdan, bu akıllıca olur," diyerek pufladıJarlaxle'ın sonu gelmez oyunundan yorulan konsey üyesi.Firble, Jarlaxle'ın Blingdenstone yakınlarındaki drowhareketinden ve bunun ardında yatan sebepten haberdarolduğunu hiç şüpheye yer kalmayacak şekilde biliyordu.Jarlaxle evsiz barksız bir serseriydi ve bu normalde, karaelflerin dünyasında sağlıksız bir konumdu. Ancak bu becerikliparalı asker, bu hain konumuyla hayatta kalmış hatta başarıkazanmıştı. Hepsinden öte Jarlaxle'ın en müthiş avantajıbilgiydi; Menzoberranzan'da ve şehri çevreleyen bölgelerdeolan biten her şey hakkında bilgi.

"Ne kadar zamana gereksinimin var?" diye sordu Firble."Kralım bu işi mümkün olduğunca çabuk bitirmeyi diliyor."

"Ücretimi getirdin mi?" diye sordu drow, bir elini uzatarak.

"Ödeme, bana bilgiyi getirdiğinde," diyerek karşı çıktıFirble. "Anlaşmamız daima böyle oldu."

"Doğru," diyerek onayladı Jarlaxle. "Ancak bu kez bilgiyitoparlamak için zamana ihtiyacım yok. Eğer kıymetlitaşlarımı getirdiysen, işimizi hemen bitirebiliriz."

Page 185: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Firble kıymetli taş kesesini kemerinden çıkardı ve drowaattı. "Elli akik, düzgün kesilmiş," dedi gürleyerek ve fiyattanasla hoşnut kalmaksızın. Bu kez Jarlaxle'ı kullanmaktankaçınabilmeyi ummuştu; her deep gnome gibi, Firble daböylesi miktarlara kolayca veda edemezdi.

Jarlaxle çarçabuk keseye göz attı ve onu derin bir cebekoydu.

"Rahat et küçük deep gnome," diye başladı, "çünküMenzoberranzan'ı yöneten güçler şehrine karşı bir hareketplanlamıyorlar. Tek bir drow evi bölgeyle ilgileniyor, hepsibu."

"Neden?" diye sordu Firble, uzun bir sessizlik anı geçtiktensonra. Kaçınılmaz sonucu bildiğinden, svirfneblin sormaktannefret ediyordu.

Jarlaxle elini uzattı. On tane düzgün kesilmiş akik daha eldeğiştirdi.

"Bu ev kendilerinden birini arıyor," diye açıkladı Jarlaxle."Hareketleri yüzünden ailesini Örümcek Kraliçe'nin gözündendüşüren bir hain."

Sonsuzluk gibi gelen sessiz dakikalar geçti yeniden. Firblebu avlanan drowun kimliğini kolayca tahmin edebiliyordufakat, eğer kesin emin olamazsa, Kral Schnicktick tavanyıkılana dek kükreyecekti. Kemerindeki keseden on kıymetlitaş daha çıkardı. "Evin adını ver," dedi.

Page 186: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Daermon N'a'shezbaernon," diye yanıtladı Jarlaxle, taşlarıalışkın tavırlarla derin cebine koyarken. Firble kollarınıgöğsünde kavuşturup kaşlarını çattı. Vicdansız drow onu birkez daha yakalamıştı.

"Atalarına ait ismi değil!" diye gürledi konsey üyesi,gönülsüzce on akik daha çıkararak.

"Gerçekten mi, Firble," diye alay etti Jarlaxle."Sorgulamalarında daha açık olmayı öğrenmelisin. Bu türhatalar sana çok pahalıya patlıyor!"

"Evin adını anlayabileceğim şekilde söyle," dedi Firble."Peşine düştükleri hainin adını da ver. Bugün sana başkaödeme yapmayacağım, Jarlaxle."

Jarlaxle deep gnomeu susturmak için elini kaldırdı vegülümsedi. "Kabul," diyerek güldü, aldıklarından fazlasıylatatmin olmuş bir halde. "Do'Urden Evi; Menzoberranzan'ınSekizinci Evi ikinci oğlunu arıyor." Paralı asker, Firble'ınifadesinde bir tanımışlık izi fark etti. Bu küçük buluşma,Jarlaxle'a Saygıdeğer Malice'in kasasından kazanç halineçevirebileceği bilgiyi sağlayabilir miydi?

"Adı Drizzt," diye sürdürdü drow, dikkatle svirfneblinintepkisini inceleyerek. Sonra kurnazca ekledi: "Neredeolduğuna dair bilgi Menzoberranzan'da yüksek bir kazançgetirebilirdi."

Firble arsız drowa uzunca bir süre bakakaldı. Haininkimliği açıklanırken, fazla açık mı vermişti? Eğer Jarlaxle,Drizzt'in deep gnome şehrinde olduğunu tahmin ettiyse,

Page 187: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bunun sonuçları çok korkutucu olabilirdi Şimdi Firble biraçmazdaydı. Hatasını itiraf edip, bunu düzeltmeye miçalışmalıydı? Fakat Jarlaxle'dan sessiz kalma sözünü satınalmak Firble'a kaça mal olurdu? Ve ödeme ne kadar müthişolursa olsun, Firble bu ilkesiz paralı askere güvenebilirmiydi?

"İşimiz sona erdi," diye bildirdi Firble, Jarlaxle'ınDo'Urden Evi ile pazarlığa oturacak kadarını tahminetmediğine güvenmeye karar vererek. Konsey üyesi topuklarıüzerinde döndü ve odadan çıkmak üzere harekete geçti.

Jarlaxle, Firble'in kararını gizlice alkışladı. Daima,svirfneblin konsey üyesinin pazarlıkta değerli bir hasımolduğuna inanmıştı ve şimdi de düşkırıklığına uğramamıştı.Firble çok az açık vermişti ki bu Saygıdeğer Malice'egötürülemeyecek kadar küçük bir bilgiydi. Eğer deepgnomeda daha fazlası var idiyse bile, toplantıyı derhal kesmekararı bilgece bir karardı. Irksal farklılıklarına rağmen,Jarlaxle aslında Firble'dan hoşlandığını itiraf etmekzorundaydı. "Küçük gnome," diye seslendi ayrılmakta olanzata. "Sana bir uyarıda bulunayım."

Firble hızla geri dönerken, eli savunmacı bir hareketledeğerli taş kesesini örtmüştü.

"Bedavaya," dedi Jarlaxle, bir kahkaha koparıp, kelkafasını sallarken. Ancak sonra, paralı askerin suratı birdenciddileşti, hatta sertleşti. "Eğer Drizzt Do'Urden'i tanıyorsan,"diye sürdürdü Jarlaxle, "onu uzakta tut. Saygıdeğer MaliceDo'Urden'i Drizzt'in öldürülmesiyle Lloth'un bizzat kendisigörevlendirdi ve Malice görevi başarması için ne yapması

Page 188: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

gerekiyorsa yapacak. Ve Malice başarısız bile olsa, Do'Urden'in ölümünün Örümcek Kraliçe'ye büyük hazgetireceğini bilen başkaları avı devralacak. Onun kaderiçizildi, Firble ve onun yanında yer alacak kadar budala olanherkes de aynı kadere ortak olacak."

"Gereksiz bir uyarı," diye yanıtladı Firble, soğukkanlıifadesini korumaya çalışarak. "Zira Blingdenstone'da hiçkimse bu hain kara elfi ne tanıyor, ne de umursuyor. Üstelik,seni temin ederim ki, Blingdenstone'da hiç kimsenin, karaelflerin Örümcek Kraliçe tanrıçasının hoşnutluğunukazanmak gibi bir arzusu da yok!"

Jarlaxle svirfneblinin blöfüne bilgiç bilgiç gülümsedi."Elbette," diye yanıtladı ve görkemli şapkasını savurarak, birkez daha eğildi.

Firble sözleri ve selamlamayı değerlendirerek bir an içindurakşadı ve yeniden, paralı askerin sessizliğini satın almalımıydı, merak etti.

Ancak, daha Firble bir karara varamadan, Jarlaxle sertçizmelerini her adımda gürültüyle yere vurarak, çekipgitmişti. Zavallı Firble endişeleriyle baş başa kalmıştı.

Endişe etmesine gerek yoktu. Jarlaxle gerçekten de küçükFirble'den hoşlanıyordu -bunu ayrılırken kendi kendine itirafetmişti- ve Drizzt'in bulunduğu yerle ilgili şüpheleriniSaygıdeğer Malice'e ilan etmeyecekti.

Elbette, öneri fazlasıyla baştan çıkarıcı değilse.

Page 189: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Firble öylece durdu ve endişelenip meraklanarak,dakikalarca boş odayı izledi.

Drizzt için, günler dostluk ve eğlence ile doluydu. Onunyanında dehlizlere gitmiş olan svirfneblin madencilerlebirlikte neredeyse bir kahramandı ve goblin kabilesine karşızekice aldatmacasının öyküsü, her anlatılışta daha dazenginleşiyordu. Şimdi Drizzt ve Belwar sık sık dışarıçıkıyorlar ve ne vakit bir hana ya da buluşma mekanınagirseler, alkışlarla ve bedava içki ya da yiyecek önerileriyleselamlanıyorlardı. Her iki arkadaş da birbirileri içinseviniyorlardı, çünkü ait oldukları yeri ve huzuru birliktebulmuşlardı.

Oyuk Sorumlusu Brickers ve Belwar harıl harıl bir başkamaden keşif gezisi planlamaya çoktan girişmişlerdi. En büyükişleri gönüllüler listesini daraltmaktı, çünkü şehrin herköşesinden svirfneblinler onlarla temasa geçmişti ve karaelfle en şerefli Oyuk Sorumlusunun yanında yolculuk etmeyecan atıyorlardı.

Bir sabah, Belwar'ın kapısı gürültüyle ve ısrarlaçalındığında, hem Drizzt hem de deep gnome bunun keşifgezisinde yer arayan başka üyeler olduğunu düşündü. Birdüzine mızrağın ucuyla Drizzt'i kendileriyle kralın huzurunagitmeye çağıran şehir muhafızlarını kapıda onları beklerbulunca, gerçekten çok şaşırdılar.

Belwar endişesiz göründü. "Bir önlem," diyerek güvenceverdi Drizzt'e, mantar ve yosun sosundan oluşan kahvaltıtabağını ileri iterek. Belwar pelerinini almak üzere duvarayürüdü. Eğer mızraklara yoğunlaşan Drizzt, Belwar'in isteksiz

Page 190: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve tedirgin hareketlerini fark etseydi, kesinlikle kendinigüvencede hissetmezdi.

Drowla Oyuk Sorumlusunu yol boyunca dürten endişelimuhafızlarla, deep gnome şehrindeki yolculuk gerçektenhızlıydı. Belwar, her adımda, tüm olan biteni bir 'önlem'olarak değerlendirip dikkate almamayı sürdürdü. Gerçekte,Belwar gür sesinin soğukkanlı tonunu korumakta başarılı biriş yapıyordu. Ancak, Drizzt kralın huzuruna giderken düşkurmuyordu. Tüm yaşamı, umut vadeden başlangıçlar vehazin sonlarla doluydu.

Kral Schnicktick huzursuzca taş tahtında oturuyordu vekonsey üyeleri de aynı huzursuzlukla etrafında duruyorlardı.Omuzlarına yüklenen bu görevden hoşlanmıyordu-svirfneblinler kendilerini sadık dostlar olarak görürlerdi-ancak, konsey üyesi Firble'ın açıklamalarının ışığında,Blingdenstone'a yönelen tehdit görmezden gelinemezdi.

Özellikle de kara elfierden geliyorsa.

Drizzt ve Belwar kralın önüne ilerlediler. Drizztmeraklanmıştı, ancak, bufadan çıkacak her şeyi kabullenmeyehazırdı. Fakat Belwar öfkenin eşiğindeydi.

"Hemen geldiğiniz için teşekkür ederim," diyerek selamladıonları Kral Schnicktick ve boğazını temizleyip, destek içinkonsey üyelerine bakındı.

"Mızraklar harekete geçmeyi kolaylaştırıyor," diyehomurdandı Belwar alaycı bir tavırla.

Page 191: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Fark edilir şekilde huzursuz olan svirfneblin kralı yenidenboğazını temizledi ve yerinde kıpırdandı. "Muhafızlarım birazheyecanlanıyorlar," diyerek af diledi. "Lütfen alınmayın."

"Hiç alınmadık," diyerek güvence verdi Drizzt.

"Şehrimizde geçirdiğin zamandan hoşnut kaldın mı?" diyesordu kral, bir parça gülümsemeyi becererek.

Drizzt başını salladı. "Halkınız istediğim veya beklediğimher şeyin ötesinde cömertti," diye yanıtladı.

"Ve sen de değerli bir dost olduğunu kanıtladın, DrizztDo'Urden," dedi Schnicktick. "Gerçekten de yaşamımızvarlığınla zenginleşti."

Drizzt svirfneblin kralının nazik sözlerine minnet duyarak,eğilip selam verdi. Ancak, koyu gri gözlerini kısıp, çengelburnunu karıştıran Belwar, kralın nereye varacağını anlamayabaşlamıştı.

"Maalesef," diye başladı Kral Schnicktick, doğrudanDrizzt'e değil, yalvarırcasına konsey üyelerine bakarak. "Yenibir durum ortaya çıktı... "

"Magga cammara!" diye bağırdı Belwar, orada bulunanherkesi şaşırtarak. "Hayır!" Kral Schnicktick ve Drizztinanmaz gözlerle Oyuk Sorumlusuna baktılar.

"Onu dışarı atmak istiyorsunuz," diye homurdandı BelwarSchnicktick'e, suçlarcasına.

Page 192: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Belwar!" diyerek itiraz etmeye hazırlandı Drizzt.

"En Şerefli Oyuk Sorumlusu," dedi svirfneblin kralı sertçe."Araya girmek üstüne vazife değil. Eğer bunu bir kez dahayaparsan, seni bu odadan çıkarttırmak zorunda kalacağım."

"O halde doğru," diye inledi Belwar yavaşça. Bakışlarınıbaşka tarafa çevirdi.

Drizzt kraldan Belwar'a, sonra yeniden krala baktı. Tüm buolanların ardındaki nedeni anlayamamıştı.

"Doğu sınırımız yakınlarındaki tünellerde şüphelenilendrow hareketlerim duydun mu?" diye sordu kral Drizzt'e.

Drizzt başını salladı.

"Bu hareketin amacını öğrendik," diye açıkladıSchnicktick. Svirfneblin kralının bir kez daha konseyüyelerine baktığı zaman ortaya çıkan sessizlik Drizzt'insırtının ürpermesine yol açtı. Arkasından neyin geleceğimşüpheye yer bırakmayacak şekilde biliyordu, ancak, yine de,sözler onu derinden yaraladı. "Sen, Drizzt Do'Urden, sebepsensin."

"Annem beni arıyor," diye karşılık verdi Drizzt dümdüz.

"Ama seni bulamayacak!" diyerek homurdandı Belwar,hem Schnicktick'e hem de yeni dostunun bu bilinmeyenannesine yöneltilmiş bir meydan okumayla."Blingdenstone'da deep gnome-ların konuğu olarak kaldığınsürece asla!"

Page 193: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Belwar, sus!" diyerek çıkıştı Kral Schnicktick. YenidenDrizzt'e baktı ve yüz hatları yumuşadı. "Lütfen, dostumDrizzt, anlamalısın. Menzoberranzan'la savaşı göze alamam."

"Anlıyorum," diye güvence verdi Drizzt ona samimiyetle."Eşyalarımı toplayacağım."

"Hayır!" diyerek karşı çıktı Belwar. Hızla tahta ilerledi."Biz svirfnebliniz. Herhangi bir tehlike karşısındadostlarımızı dışlamayız!" Oyuk Sorumlusu bir konseyüyesinden diğerine koşarak, adalet dilendi. "DrizztDo'Urden'in bize gösterdiği yalnızca dostluktu ve biz onudışlıyoruz! Magga cammara! Eğer sadakatimiz böylesinekırılgansa, Menzoberranzan'ın drowlarmdan ne farkımız var?"

"Yeter, En Şerefli Oyuk Sorumlusu!" diye haykırdı KralSchnicktick, inatçı Belwarın bile duymazdan gelemeyeceği,nihai bir ses tonuyla. "Bu karara kolay varmadık, ancak buson kararımızdır! Bir dost olduğunu göstermiş bile olsa, birkara elfin hatırına, Blingdenstone'u riske atmayacağım."Schnicktick, Drizzt'e baktı. "Gerçekten üzgünüm."

"Üzülmeyin," diye yanıtladı Drizzt. "Yalnızca zorunluolduğunuz şekilde davranıyorsunuz, tıpkı uzun zaman öncehalkımı terk etmeyi seçtiğim gün benim yaptığım gibi. Okararı tek başıma vermiştim ve asla kimsenin onayını ya dayardımını istemedim. Siz, iyi svirfneblin kralı, ve halkınızbana kaybettiğim onca şeyi geri verdiniz. Blingdenstone'akarşı Menzoberranzan'ın gazabını çekmeyi hiç arzuetmediğime inanın. Eğer o trajedide herhangi bir roloynarsam, kendimi asla bağışlamam. Adaletli şehrinizden bir

Page 194: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

saat içinde gitmiş olacağım. Ve ayrılırken sadece şükranlarımısunuyorum."

Svirfneblin kralı sözlerden çok etkilenmişti, ama eğilmezkonumunu sürdürdü. Muhafızlarına Drizzt'e eşlik etmeleriniişaret etti. Kara elf bu silahlı eşlikçileri teslimiyetçi bir iççekişle kabul etti. Bir kez, çaresizce svirfneblin konseyüyelerinin yanında duran Belwar'a baktı, sonra kralınhuzurundan ayrıldı.

Yüz deep gnome, özellikle de Oyuk Sorumlusu Krieger veDrizzt'in eşlik ettiği tek keşif gezisinin diğer madencileri,Blingdenstone'un ulu kapılarından çıkan drowa veda ettiler.Belwar Dissengulp dikkat çekici bir şekilde ortada yoktu;Drizzt taht odasından ayrılışından sonraki bir saat içindeOyuk Sorumlusunu hiç görmemişti. Yine de, Drizzt busvirfneblinlerin kendisine veda etmelerine minnettardı. Naziksözleri onu rahatlatmış ve ona gelecek yılların güçlüklerikarşısında gereksinim duyacağını bildiği gücü vermişti.Blingdenstone'dan yanında götüreceği anılar içinde, Drizzt buveda sözcüklerine sarılacağına yemin etti.

Yine de, Drizzt kalabalıktan uzaklaştığında, küçük düzlüğügeçip, geniş merdivenlerden indiğinde, yalnızca arkasındansıkıca kapanan devasa kapıların çınlayan yankılarını duydu.Drizzt vahşi Karanlıkaltı'nın dehlizlerine bakarken titredi vegüçlükler karşısında bu kez nasıl ayakta kalacağını merak etti.Blingdenstone avcıdan kurtuluşu olmuştu; karanlık tarafınınyeniden ortaya çıkıp, kimliğini çalmasına kadar sürecekti?

Ama Drizzt'in başka ne seçeneği vardı?Menzoberranzan'dan ayrılmak kendi kararıydı ve doğruydu.

Page 195: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak şimdi, bu seçimin sonuçlarını daha bilen Drizztkararını düşündü. Her şeye yeniden başlama olanağı olsaydhalkının arasındaki yaşantısından uzaklaşıp gitme gücünüşimdi bulabilir miydi?

Öyle olmasını umdu.

Yan tarafta bir hışırtı Drizzt'i alarma geçirdi. SaygıdeğerMalice'in, Drizzt'in Blingdenstone'dan atılacağını umanajanlarının kendisini beklediğini düşünerek çömeldi vepalalarını çekti. Bir an sonra, bir gölge kıpırdadı, ancakDrizzt'e doğru gelen kişi bir drow suikastçısı değildi.

"Belwar," diye haykırdı büyük bir rahatlamayla. "Vedaetmeyeceğinden korkuyordum."

"Etmeyeceğim zaten," diye yanıtladı svirfneblin.

Drizzt Oyuk Sorumlusunu inceledi ve taşıdığı dolu sırtçantasını fark etti. "Hayır, Belwar, buna izin.."

"İznini istediğimi anımsamıyorum," diyerek Drizzt'insözünü kesti deep gnome. "Yaşamımda bir heyecanarıyordum. Dışarıda bir maceraya atılıp, büyük dünyanınneler sunacağına bir bakabileceğimi düşündüm."

"Beklediğin kadar büyük değil," diye yanıtladı Drizztciddiyetle. "Bir halkın var, Belwar. Seni kabul ediyor veumursuyorlar. Bu düşleyebileceğin her şeyden dahamuhteşem bir armağan."

Page 196: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Katılıyorum," diye yanıtladı Oyuk Sorumlusu. "Ve seninde, Drizzt Do'Urden, seni kabul eden, umursayan bir dostunvar ve yanında duruyor. Şimdi, bu maceraya atılacak mıyız,yoksa burada dikilip, o kötü yürekli annenin gelip, bizigebertmesini mi bekleyeceğiz?"

"Tehlikeleri hayal bile edemezsin," diye uyardı Drizzt,ancak Belwar drowun kararlılığının çoktan çözülmeyebaşladığını görebiliyordu.

Belwar mithril ellerini birbirine çarptı. "Ve sen, kara elf, butür tehlikelerle başa çıkma yöntemlerimi hayal bileedemezsin! Vahşiliklere tek başına yürüyüp gitmene izinvermiyorum. Bunun bir gerçek olduğunu anla-Maggacammara-ve işimize bakalım."

Drizzt çaresizce omuz silkip, Belwar'ın suratına açıkçakazınmış inatçı kararlılığa bir kez daha baktı ve yanındailerlemeye başlayan deep gnomela birlikte, dehlizden aşağıyola koyuldu. Bu kez, en azından, Drizzt'in konuşabileceği biryol arkadaşı; avcının davetsiz ziyaretlerine karşı bir silahıvardı. Elini cebine soktu ve Guenhwyvar’ın oniksheykelciğini yokladı. Belki de, diye umut etme cüretinigösterdi Drizzt, Karanlıkaltı'nda hayatta kalmaktan dahafazlasını bulmakta üçünün birlikte bir şansı olabilirdi.

Daha sonra uzun bir süre, Drizzt, Belwar'a böylesinekolayca boyun eğmekle bencilce davranıp davranmadığınıdüşündü. Ancak, hissettiği hiçbir suçluluk, yanına, en şerefliOyuk Sorumlusunun kel kafasına her bakışında duyduğuderin rahatlama duygusuyla kıyaslamazdı bile.

Page 197: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

BÖLÜM 3

Dostlar ve Düşmanlar

Yaşamak mı yoksa hayatta kalmak mı? Blingdenstone'dakaldığım sürenin ardından, Karanlıkaltı'nın vahşiliklerineikinci kez çıkışıma dek, böylesi basit bir sorunun önemini aslakavrayamazdım.

Önce Menzoberranzan'dan ayrıldığımda, kendimeyetebileceğimi, prensiplerime göre yaşayabileceğimidüşünmüş ve önümdeki tek açık yolu izlemekten tatminolmuştum. Diğer seçenek Menzoberranzan'ın zalim gerçeği vehalkımı yönlendiren kötülük dolu yaşam tarzına boyuneğmekti, inanıyordum ki, eğer yaşam oysa, yalnızca hayattakalmak çok daha fazla yeğlenirdi.

Ancak o 'yalnızca hayatta kalış' beni neredeyse öldürecekti.Daha beteri, değer verdiğim her şeyi neredeyse bendençalacaktı.

Blingdenstone'un svirfneblinleri bana farklı bir yolgösterdiler. Toplumsal değerler ve birlik üzerine inşa edilmişve geliştirilmiş svirfneblin toplumu, Menzoberranzan'daolabilmesini daima ümit ettiğim her şey olarak karşıma çıktı.Svirfneblinler yalnızca hayatta kalmaktan çok daha fazlasınıyapmışlardı. Yaşamış, gülmüş, çalışmış ve elde ettikleri

Page 198: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kazançları da, tıpkı düşmanca yüzeyaltı dünyasındakaçınılmaz bir şekilde maruz kaldıkları kayıpların acısı gibi,hep birlikte paylaşmışlardı.

Mutluluk dostlarla paylaşıldığında çoğalır, ancak keder herpaylaşımda azalır. Yaşam budur.

Ve böylece, yeniden Blingdenstone'un dışına, bomboşKaranlıkaltı'nın yalnız mağaralarına geri döndüğümde,umutla yürüdüm. Yanımda Belıvar, yeni dostum ve cebimdeeski dostum Guenhwyvar'ı çağırabilen büyülü heykelciklebirlikte. Deep gnomelarla tkısa süren yaşayışımda, daimaolmasını umut ettiğim şekliyle yaşama tanıklık etmiştim-yalnızca hayatta kalmaya geri dönemezdim.

Dostlarım yanımdayken, dönmek zorunda kalmayacağımainanma cesaretim vardı.

-Drizzt Do'Urden

12

Vahşi Bölgeler

Page 199: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Hazırladın mı?" diye sordu Drizzt Belwar'a, OyukSorumlusu yılankavi geçitlerden yanına döndüğünde.

"Ateş çukuru oyuldu," diye yanıtladı Belwar, mithrilellerini zafer edasıyla-ancak fazla gürültü çıkarmadan-birbirine vurarak. "Yedek şilteyi de bir köşeye buruş kırışyerleştirdim. Çizmelerimle zeminin her tarafında izlerbıraktım ve boyun keseni kolayca bulunabileceği bir yerekoydum. Battaniyenin altına birkaç gümüş sikke bilebıraktım, nasılsa yakın zamanda onlara gereksinimimolmayacak, sanırım." Belwar zoraki güldü, ancak buvazgeçme bildirisine karşın, Drizzt svirfneblinin değerlisikkelerinden pek de kolayca ayrılmadığını görebiliyordu.

"İyi bir aldatmaca," dedi Drizzt yitirilenin acısını azaltmakiçin.

"Ya sen, kara elf ?" diye sordu Belwar. "Herhangi bir şeygördün ya da duydun mu?"

"Hiçbir şey," diye yanıtladı Drizzt. Bir yan geçidi işaretetti. "Guenhwyvar'ı geniş bir daire çizmeye yolladım. Eğeryakınlarda biri varsa, kısa zamanda öğreniriz."

Belwar başıyla onayladı. "İyi plan," dedi. "Sahte kampıBlingdenstone'dan bu kadar uzakta kurmak, belalı annenihalkımdan uzak tutacaktır."

"Ve bu belki de ailemi hala bölgede olduğuma ve kalmayıplanladığıma inanmaya iter," diye ekledi Drizzt umutla."Nereye gideceğimizi düşündün mü?"

Page 200: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"O taraf ya da bu taraf, hiç fark etmez," dedi Belwarellerini iki yana açarak. "Kendimizinki dışında, yakınlardahiçbir şehir yok. En azından, bildiğim kadarıyla."

"Batı, o halde," diye önerdi Drizzt.

"Blingdenstone'un çevresinde dolanıp, doğruca vahşibölgelere, Menzoberranzan'ın tam tersine."

"Akıllıca bir rota gibi görünüyor," diyerek ona katıldıOyuk Sorumlusu.

Belwar gözlerini kapadı ve düşüncelerini kayalardanyayılan dalgalara uydurdu. Pek çok Karanlıkaltı ırkı gibi,deep gnomelar da, kayalardaki manyetik çeşitlemeleri farkedebilme yeteneğine sahiplerdi ve bu yetenekleri yönlerini,bir yüzey ırkının güneşi izlemesi kadar doğru bir şekilde tayinedebilmelerini sağlıyordu. Kısa bir süre sonra, Belwar başınısalladı ve uygun dehlizi işaret etti.

"Batı," dedi Belwar. "Ve çabucak. Annenle arana ne kadaruzun bir mesafe koyarsan, hepimiz o denli güvende oluruz."

Uzunca bir süre Drizzt'i incelemek için durup, bir sonrakisorusuyla yeni dostunu fazlaca zorlamış olup olmayacağınıdüşündü.

"Ne oldu?" diye sordu Drizzt ona, endişesini fark ederek.

Belwar, Drizzt'le kendisinin ne kadar yakınlaşmışolduklarını görmek için bu riske girmeye karar verdi. "Doğudehlizlerindeki drow hareketinin sebebi olduğunu ilk

Page 201: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

öğrendiğinde," diye söze girdi deep gnome dobra dobra, "birparça ürkmüş görünüyordun, anlatabiliyor muyum, bilmem.Onlar senin ailen, kara elf. Bu kadar mı korkunçlar?"

Drizzt'in hafif kahkahası Belwar'ı rahatlattı ve deepgnomea fazla ileri gitmediğini anlattı. "Gel," dedi Drizzt,Guenhwyvar'ın keşif gezisinden döndüğünü görerek. "Eğerkamp aldatmacası tamamlandıysa, yeni yaşamımıza ilkadımlarımızı atalım. Yolumuz, evim ve ailemle ilgili öyküleriçin yeterince uzun olacaktır."

"Bekle," dedi Belwar. Kesesine uzandı ve küçük bir kutuçıkardı.

"Kral Schnicktick'ten bir armağan," diye açıkladı, kapağıkaldırıp, sakin ışığı ile çevrelerindeki bölgeyi yıkayan parıltılıbir broş ortaya çıkarırken.

Drizzt inanmaz bakışlarla Oyuk Sorumlusuna bakakaldı."Seni iyi bir hedef haline getirecek," diye yorumda bulundudrow.

Belwar onu düzeltti. "Bizi iyi hedefler haline getirecek,"dedi kurnazca homurdanarak. "Ama korkma kara elf, ışıkcezbettiğinden daha çok düşmanı uzakta tutacak. Yerdekitaşa, kayaya takılıp tökezlemekten pek hoşlanmam!"

"Ne kadar süre parlayacak?" diye sordu Drizzt ve Belwardrowun ses tonundan, parıltının bir an önce sönüp gitmesiniümit ettiğini çıkardı.

Page 202: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Büyü sonsuza dek sürer," diye yanıtladı Belwar geniş birisırıtışla. "Eğer bir din adamı ya da büyücü etkisiz halegetirmezse. Endişelenmeyi bırak. Hangi Karanlıkaltı yaratığıaydınlatılmış bir bölgeye isteyerek girer?"

Drizzt omuz silkti ve deneyimli Oyuk Sorumlusununyargısına güvendi. "Pekala," dedi, beyaz yelesini çaresizcesavurarak. "O halde yola koyulalım."

"Yola ve öykülere," diye yanıtladı Drizzt'in yanındayürümeye başlayan Belwar, Drizzt'in uzun ve zarif adımlarınayetişmek için kısa, küt bacaklarıyla koşuşturarak.

Uzun saatler boyunca yol aldılar ve yemek için durup,sonra yine uzun uzun yürüdüler. Zaman zaman Belwar ışıksaçan broşunu kullandı, diğer zamanlarda da bölgede tehlikesezip sezmediklerine bağlı olarak iki dost karanlıktailerlediler. Guenhwyvar çoğunlukla civarda olmasına karşın,nadiren görülüyordu. Panter sınır muhafızı olarak belirlenengörevini şevkle sürdürüyordu.

Tam bir hafta boyunca, Blingdenstone'dan-ve avcıDrizzt'den-mümkün olduğunca uzaklaşmak için, dostlaryalnızca yorgunluk ve açlık tarafından yürüyüşlerine aravermeye zorlanınca durdular. Yine de Belwar'ın bilmediğidehlizlere ulaşmaları için tam bir hafta daha geçmesigerekecekti. Deep gnome neredeyse elli yıldır OyukSorumlusuydu ve Blingdenstone'un en uzak madencikeşiflerini yönetmişti.

"Burayı biliyorum," diyordu Belwar sıklıkla, bir mağarayagirdiklerinde. 'Bir araba demir almıştım,' derdi, ya da mithril,

Page 203: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ya da Drizzt'in adını hiç bilmediği yığınla diğer değerlimineral. Ve Oyuk Sorumlusunun o maden keşifleriyle ilgiliuzun öykülerinin tümü temelde aynı yönde ilerlemesinerağmen-bir deep gnome taşı kaç tane yöntemle oyabilirdi ki?-Drizzt daima dikkatle dinliyor, her sözcüğün tadına varıyordu.

Diğer seçeneği biliyordu.

Öykü anlatmada kendi sırası gelince, Drizzt,Menzoberranzan Akademisi'ndeki maceralarından, Zaknafeinve idman salonuyla ilgili pek çok hoş anısından söz etti.Belwar'a alçaktan çift hamleyi · ve saldırıyı durdurmak için,eğitmeninde hayret ve acı uyandıran savuşturmayı nasılkeşfettiğini gösterdi. Drizzt sessiz drow şifresinin karmaşık elhareketleri ve yüz ifadeleri kombinasyonunu da sergiledi vekısa bir süre, Belwar'a bu lisanı öğretmeyi düşündü. Deepgnome anında gürültülü kahkahalara boğulmuştu. Koyu renkligözleri inanmaz bakışlarla Drizzt'e dikildi ve drowunbakışlarını kollarının ucuna yönlendirdi. Elleri yerindeki birçekiç ve bir kazma ile svirfneblin, çabasına değecek kadarhareketi güçlükle bir araya getirirdi. Yine de Belwar, Drizzt'inona sessiz şifreyi öğretme önerisine müteşekkirdi.Düşüncenin saçmalığı her ikisini de bayağı güldürmüştü.

Yolculuğun ilk birkaç haftası boyunca, Guenhwyvar vedeep gnome da dost olmuşlardı. Sıklıkla, Belwar daldığıderin, sakin uykudan bacaklarında iki yüz elli kiloluk panterinaltında uyumaktan kaynaklanan karıncalanma ile uyanırdı.Belwar daima homurdanıp, çekiç elleriyle Guenhwyvar'ınbutlarına vururdu -bu ikisi arasında bir oyun haline gelmişti-ancak Belwar gerçekte panterin bu kadar yakında olmasınaaldırmıyordu. Aslında, Guenhwyvar’ın yalnızca varlığı bile,

Page 204: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

vahşiliklerde kişiyi son derece savunmasız kılan uykuyadalmayı daha da kolaylaştırıyordu.

"Anlıyor musun?" diye fısıldadı Drizzt, Guenhwyvar'a birgün. Yan tarafta Belwar derin bir uykudaydı. Sırtının üzerinedümdüz yatmış, bir kayayı kendine yastık yapmıştı. Drizztküçük bedeni incelediğinde başını süregelen bir hayretlesalladı. Deep gnomeların toprakla yakınlıklarını biraz fazlaileri götürdüğünden şüphelenmeye başlamıştı.

"Git onu yakala," dedi kediye.

Guenhwyvar hantal hantal yürüyüp, Oyuk Sorumlusununüzerine yığıldı. Drizzt izlemek için bir dehlizin korunakhgirişine ilerledi.

Yalnızca birkaç dakika sonra, Belwar hırlayarak uyandı.

"Magga cammara, panter!" diye gürledi deep gnome."Yanım dururken, neden her zaman üstüme kıvrılmakzorundasın?"

Guenhwyvar hafifçe kıpırdandı ancak yanıt olarak yalnızcaderin derin esnedi.

"Magga cammara, kedi!" diye kükredi Belwar yeniden.Ayak parmaklarını çılgın gibi oynatıp, faydasızca kandolaşımını sürdürmeye ve daha şimdiden başlayankarıncalanmayı gidermeye çabaladı. "Çekil şuradan!" OyukSorumlusu tek dirseğinin üzerinde doğrularak, çekiç eliniGuenhwyvar’ın arkasına savurdu.

Page 205: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar sıçrayıp yalancıktan kaçarken, Belwar'ındarbesinden daha hızlıydı. Ancak tam Oyuk Sorumlusurahatladığında panter hızını azaltıp tamamen geri döndü veBelwar'ın üzerine atlayarak onu taş zemine dümdüz çivileyip,bedeninin altına gömdü.

Birkaç dakika çabalamanın ardından, Belwar suratınıGuenhwyvar'ın kaslı göğsünün altından çıkarmayı başardı.

"Ya üstümden çekil, ya da sonuçlarına katlan!" diye gürledideep gnome, boş bir tehditle. Guenhwyvar kıpırdanarakyerine biraz daha rahatça yerleşti.

"Kara elf," diye seslendi Belwar cüret edebildiğince yükseksesle. "Kara elf, panterini geri çağır. Kara elf!"

"Selamlar," diye yanıtladı Drizzt, sanki yeni gelmiş gibidehliz-den çıkarak. "Siz ikiniz yine mi oynuyorsunuz?Nöbetimin sonuna yaklaştığımı düşünmüştüm de."

"Vaktin doldu," diye yanıtladı Belwar, ancak Guenhwyvaryeniden kımıldadığında, svirfneblinin sözleri kalın, siyahkürkün altında boğuldu. Yine de Drizzt, Belwar'ın öfkeylekırışmış uzun, çengel burnunu görebiliyordu.

"Oh, hayır, hayır," dedi Drizzt. "O kadar yorgun değilim.Oyununuzu bölmeyi aklımdan bile geçiremem. İkinizin debundan çok hoşlandığınızı biliyorum." GeçerkenGuenhwyvar'ın kafasına iltifat kabilinden vurup, kurnazcagözünü kırparak yanlarından yürüyüp gitti.

Page 206: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kara elf!" diye gürledi Belwar gitmekte olan Drizzt'inardından. Ancak drow yoluna devam etti ve Guenhwyvar,Drizzt'in onayıyla, kısa zamanda derin bir uykuya daldı.

***

Drizzt iyice eğildi ve hiç kıpırdamadan durup, gözlerininkızılötesi görüşten -kızılötesi spektrumda nesnelerin ısısınıgörme yeteneğinden- ışık alemindeki normal görüşedönüşümüne izin verdi. Daha dönüşüm tamamlanmadan bile,Drizzt tahmininin doğru olduğunu söyleyebilirdi. İleride,doğal, alçak bir kemerin ötesinden, kızıl bir parıltı geliyordu.Drow araştırmak üzere gitmeden önce, Belwar'in kendisineyetişmesine izin vermeye karar vererek, pozisyonunu korudu.Yalnızca bir an sonra, deep gnomeun büyülü broşunun dahazayıf parıltısı görüntüye girdi.

"Işığı söndür," diye fısıldadı Drizzt ve broşun parıltısıkayboldu.

Belwar dostuna katılmak üzere dehliz boyunca süründü. Oda kemerin ötesindeki kızıl parıltıyı görmüş ve Drizzt'intedbirini anlamıştı. "Panteri getirebilir misin?" diye sorduOyuk Sorumlusu sessizce.

Drizzt başını iki yana salladı. "Büyü zaman dilimleriylesınırlı. Madde aleminde yürümek Guenhwyvar’ı yoruyor.Panterin dinlenmeye gereksinimi var."

"Geldiğimiz yoldan geri gidebiliriz," diye önerdi Belwar."Belki çevrede bir başka dehliz vardır."

Page 207: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Beş mil," diye yanıtladı Drizzt, arkalarındaki kesintisizgeçidin uzunluğunu düşünerek. "Fazla uzun."

"O halde, ileride ne olduğunu görelim," diye mantıkyürüttü Oyuk Sorumlusu ve yiğitçe yola koyuldu. Drizzt,Belwar'in dolambaçsız tavrından hoşlandı ve çarçabuk onakatıldı.

Drizzt'in altından geçebilmek için neredeyse ikiyekatlandığı kemerin ötesinde, zemini ve duvarları kızıl ışığıyayan yosun benzeri bir oluşumla kaplı, geniş ve yüksek birmağara buldular. Kafası karışan Drizzt durup düşündü, ancakBelwar maddeyi yeterince iyi tanımıştı.

"Baruchiler!" dedi Oyuk Sorumlusu pat diye ve sözcük birkıkırdamaya dönüştü. Drizzt'e döndü ve gülümsemesine birtepki görmeyerek, açıkladı. "Zehir tükürücüler, kara elf.Onlarca yıldır böylesine bir baruchi tarlası görmemiştim.Oldukça nadir bir görüntü, bilirsin."

Kafası hala karışık olan Drizzt kaslarındaki gerginliktensıyrılıp, omuz silkti ve sonra ileri seğirtti. Belwar'ın kazma elidrowun koluna çengel attı ve güçlü deep gnome onu birdengeri döndürdü.

"Zehir tükürücüler," dedi Oyuk Sorumlusu bir kez daha,ikinci sözcüğü kasten vurgulayarak. "Magga cammara, karaelf, bunca yıldır nasıl yaşamını sürdürebildin?"

Belwar yana döndü ve çekiç elini kemer duvarına vurarak,oldukça büyük bir kaya parçası kopardı. Bunu kazma elinindüz tarafına yerleştirdi ve mağaranın yan tarafına attı. Taş

Page 208: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kızıl parıltılı bitkiye yumuşak bir gürültüyle çarptı ve sonrabir duman ve spor patlaması havaya yayıldı.

"Tükürünce," diye açıkladı Belwar, "sporlar seni boğaraköldürür! Eğer buradan geçmeyi tasarlıyorsan hafifçe yürü,benim cesur, budala dostum."

Drizzt karmakarışık, beyaz saçlarını kaşıdı ve içindebulundukları açmazı düşündü. Dehlizden geri beş milyürümeyi arzulamıyordu fakat bu kızıl ölüm tarlasınınortasından geçmeyi de planlamıyordu. Kemerin tam içindedik durdu ve bir çözüm bulmak için etrafa bakındı. Bir sürükaya parçası, baruchilerin üstesinden yükselen olası bir patikave onların da ötesinde, baruchi tarlasının ortasından geçenyaklaşık on ayak genişliğinde temiz, taştan bir patika vardı.

"Buradan geçebiliriz," dedi Belwara. "Şurada açık bir yolvar."

"Bir baruchi tarlasında bu her zaman vardır," diye fısıltıylaAyanıtladı Oyuk Sorumlusu.

Drizzt'in keskin kulakları yorumu işitmişti. "Ne demekistiyorsun?" diye sordu, yüksek kayalardan ilkinin üzerineçevik bir şekilde sıçrayarak.

"Etrafta bir grubber var," diye açıkladı deep gnome. "Ya davardı."

"Bir grubber mı?" Drizzt sağduyulu bir şekilde OyukSorumlusunun yanına geri sıçradı.

Page 209: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Büyük bir tırtıl," dedi Belwar. "Grubberlar bruchilerebayılır. Bunlar zehir tükürücülerinin aldırmadıkları tekyaratıklardır."

"Ne büyüklükte?"

"Temiz patika ne genişlikteydi?" diye sordu ona Belwar.

"On ayak, belki," diye yanıtladı Drizzt, yeniden göz atmaküzere ilk kaya yükseltisinin üstüne geri sıçrayarak.

Belwar bir süre yanıtı düşündü. "İri bir grubber geçmiş, enfazla iki."

Drizzt bir kez daha Oyuk Sorumlusunun yanma hopladı veomzunun üzerinden tedbirli bir bakış fırlattı. "İri bir tırtıl,"dedi.

"Ancak küçük bir ağzı var," diye açıkladı Belwar."Grubberlar yalnızca yosun ve küf yerler-bir de baruchileri,eğer bulabilirlerse. Ancak tümüyle barışçıl yaratıklardır."

Drizzt üçüncü kez taşın üzerine atladı. "Devam etmedenönce bilmem gereken başka bir şey var mı?" diye sordu sabrıtükenerek.

Belwar başını iki yana salladı.

Drizzt önde, taşların üzerinden geçtiler ve kısa süre sonraiki arkadaş on ayak genişliğindeki patikanın ortasındadurdular.

Page 210: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Patika mağarayı bir uçtan diğer uca geçiyordu ve çift yöneilerleyen bir geçidin girişiyle son buluyordu. Drizzt, Belwar'ınhangisini seçeceğini merak ederek her iki yönü de gösterdi.

Deep gnome soldakine seğirtti, sonra aniden durup ileriyegöz attı. Drizzt, Belwar'ın tereddütünü anlamıştı çünkükendisi de ayaklarının altındaki taşta titreşimler sezmişti.

"Grubber," dedi Belwar. "Sessiz dur ve izle, dostum.Oldukça ilginç bir görüntü."

Drizzt geniş geniş gülümsedi ve eğlenceye hevesli birşekilde eğildi. Ancak, arkasında hızlı bir hışırtı duyunca,Drizzt birşeylerin yolunda gitmediğinden şüphelendi.

"Nerede..." diye sormaya başlamıştı Drizzt arkasını dönüp,Belwar'ın tabana kuvvet diğer çıkışa yöneldiğini gördüğünde.

Diğer tarafta, az önce bakmakta olduğu yönde, birgöçükten kaynaklanan sese benzer bir patlama koptuğunda,Drizzt derhal konuşmayı kesti.

"Çok ilginç bir görüntü!" diye seslendiğini duyduBelwar'ın. Grubber ortaya çıktığında, Drizzt deep gnomeunsözlerindeki gerçek payını yadsıyamadı. Kocamandı -Drizzt'in öldürdüğü basiliskten daha büyüktü- ve devasa,soluk gri bir solucana benziyordu, heybetli gövdesininyanlarından fışkıran sürüyle küçük ayak dışında. Drizzt,Belwar'ın yalan söylemediğini gördü, çünkü yaratığınkonuşmak için bir ağzı, sivri pençeleri, ya da herhangi birbaşka belirgin silahı yoktu. Ancak dev şimdi intikamduygusuyla doğrudan Drizzt'e gelmekteydi ve Drizzt,

Page 211: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

mağaranın bir ucundan diğerine uzanan ezilmiş kara elfgörüntüsünü zihninden çıkaramıyordu. Palalarına uzandı, amasonra bu planın saçmalığının farkına vardı. Yaratığıyavaşlatmak için neresine vuracaktı ki? Ellerini çaresizce ikiyana açan Drizzt topukları üzerinde döndü ve kaçan OyukSorumlusunun peşinden koştu.

Zemin Drizzt'in ayağının altında öyle şiddetli sarsılıyorduki, yana devrilip, baruchiler tarafından ortadan kaldırılacağınısandı. Ancak sonra, dehliz girişi tam ilerisindeydi ve Drizztdaha küçük bir yan geçidi; grubber için fazla küçük olangeçidi görebiliyordu. Son birkaç adımda ileri atıldı ve hızımkesmek amacıyla yuvarlanarak, çevik bir şekilde küçükgeçide daldı. Ancak yine de duvara sertçe vurdu. Sonragrubber Drizzt'in ardından dehliz girişine çarptı ve hertaraftan taş parçalan döküldü.

Sonunda toz duman açıldığında, grubber geçidin dışındaydıve alçak bir inilti çıkararak, sık aralıklarla kafasını duvaraçarpmaktaydı. Belwar, Drizzt'in yalnızca birkaç ayak ötesindeduruyordu. Deep gnome kollarını göğsünde kavuşturmuştu vesuratında tatminkar bir sırıtış vardı.

"Yeterince barışçıl, ha?" diye sordu Drizzt ona, ayaklarınınüzerinde doğrulup, tozlarını silkerek.

"Gerçekten de öyledirler," diye yanıtladı Belwar başınısallarken. "Ancak grubberlar baruchilerine bayılırlar ve onlarıpaylaşmayı hiç istemezler!"

"Beni neredeyse yerle bir ettirecektin!" diyerek söylendiDrizzt.

Page 212: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar yeniden başını salladı. "Bunu unutma, kara elf,çünkü gelecek sefer panterini üzerime uyumayagönderdiğinde, kesinlikle daha beterini yapacağım!"

Drizzt gülümsemesini gizlemek için çabaladı. Yüreğiadrenalin patlamasının etkisiyle hala çılgınca çarpıyordu,ancak Drizzt arkadaşına hiç öfke duymuyordu. Yalnızcabirkaç ay önce, vahşiliklerde tek basınayken yaşamış olduğukarşılaşmaları düşündü. Belwar Dissengulp yanındaykenyaşam ne kadar farklı olacaktı! Ne kadar eğlenceli! Drizztomzunun üzerinden, kızgın ve inatçı grubbera baktı.

Ve ne kadar ilginç.

"Gel," diye sürdürdü kendinden hoşnut svirfneblin, geçittenaşağı doğru ilerlemeye koyulurken. "Gözünün önündedikilerek grubberı yalnızca daha fazla kızdırıyoruz."

Geçit daraldı ve yalnızca birkaç ayak ileride keskin birvirajla döndü. Dönüşün ötesinde, iki dost daha da fazlasorunla karşılaştılar, zira dehliz boş, taş bir duvarlasonlanıyordu. Belwar incelemek üzere duvara ilerlediğinde,kollarını göğsünde kavuşturup keyiflenme sırası Drizzt'teydi.

"Bizi tehlikeli bir noktaya getirdin, küçük dostum," dedidrow. "Arkamızda bizi bir dehliz kutusunda tuzağa düşürmüşöfkeli bir grubberla!"

Kulağını taşa dayayan Belwar çekiç elini Drizzt'e salladı."Yalnızca ufak bir pürüz," diyerek güvence verdi deep gnome."Ötede bir başka dehliz var, yedi ayaktan daha fazla değil."

Page 213: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Yedi ayak kalınlığında kaya," diye anımsattı ona Drizzt.

Ancak Belwar endişelenmiş görünmedi. "Bir gün," dedi."Belki de iki." Belwar kollarını iki yana genişçe açtı veDrizzt'in açık seçik duyamayacağı kadar alçak seslemırıldanmaya başladı. Ancak, Drizzt, Belwar'ın bir türbüyüye giriştiğini anlamıştı.

"Bivrip!" diye haykırdı Belwar.

Page 214: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Hiçbir şey olmadı.

Oyuk Sorumlusu, Drizzt'e döndü ve hiç de düş kırıklığınauğramış görünmedi. "Bir gün," diye belirtti yeniden.

"Ne yaptın?" diye sordu Drizzt ona.

"Ellerime bir büyü," diye yanıtladı deep gnome. Drizzt'inaklının iyiden karıştığını gören Belwar topukları üzerindedöndü ve çekiç elini duvara indirdi. Kıvılcımlar çıkaran birpatlama küçük geçidi aydınlatarak, Drizzt'i körleştirdi.

Drowun gözleri Belwar'ın yumruk ve darbelerinin süreklipatlamalarına alıştığında, Drizzt svirfneblin dostununşimdiden pek çok inçlik kayayı ayakları dibinde ince tozaçevirdiğini gördü.

"Magga cammara, kara elf," diye haykırdı Belwar, gözkırparak. "Halkımın, içine bir parça büyü koymadan, benimiçin böylesi iyi eller yapma zahmetine katlanacağınısanmıyordun, değil mi?"

Drizzt geçidin yan tarafına ilerleyip oturdu.

"Sürprizlerle dolusun, küçük dostum," diye yanıtladı,yenilgiyi kabullenip iç geçirirken.

"Gerçekten öyleyim!" diye kükredi Belwar ve taşa yenidenvurarak her tarafa kaya parçaları uçuşturdu.

Page 215: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar'ın söz verdiği gibi, bir gün içerisinde kutudehlizden çıkıp, yeniden yola koyulmuşlardı ve şimdi -deepgnomeun tahminlerine göre- genellikle kuzeye doğruyolculuk ediyorlardı. Şimdiye dek şansları yaver gitmişti veikisi de bunun farkındaydılar, çünkü vahşiliklerde iki haftageçirmiş, baruchileri koruyan bir grubberdan daha düşmancahiçbir şeyle karşılaşmamışlardı.

Birkaç gün sonra şansları döndü.

"Panteri çağır," dedi Belwar Drizzt'e, ilerlemekte olduklarıgeniş dehlizde çömeldiklerinde. Drizzt Oyuk Sorumlusununisteğinin mantıklı olup olmadığını tartışmadı; ilerideki yeşilparıltıdan Belwar kadar o da hoşlanmamıştı. Bir an sonra,kara sis dönüp, şekillendi ve Guenhwyvar yanlarında durdu.

"Önce ben gidiyorum," dedi Drizzt. "Siz ikiniz yirmi adımarkadan beraberce takip edin." Belwar başıyla onayladı veDrizzt dönerek ilerlemeye koyuldu. Svirfneblinin kazma elikoluna takılıp onu çevirdiğinde, Drizzt bu hareketi neredeysebekliyordu.

"Dikkatli ol," dedi Belwar. Drizzt dostunun sesindekiiçtenlikten etkilenerek ve bir kez daha yanında bir dostolmasının ne kadar iyi olduğunu düşünerek, sadece birgülümsemeyle yanıtladı. Sonra düşüncelerinden silkindi veiçgüdüleriyle deneyiminin kendisini yönlendirmelerine izinvererek uzaklaştı.

Parıltının dehliz zeminindeki bir delikten yayıldığını gördü.Ötesinde, dehliz devam ediyor, ancak keskin bir şekildekıvrılarak, neredeyse kendi üzerine geri dönüyordu. Drizzt

Page 216: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yüzükoyun yatarak delikten aşağı baktı. Yaklaşık on ayakaşağısında, bir diğer geçit şu an içinde bulunduğu geçide dikaçıyla uzanıyor, kısa mesafe ötede büyük bir mağara gibigörünen bir yere açılıyordu.

"Ne var?" diye fısıldadı geriden gelen Belwar.

"Bir odaya açılan başka bir dehliz," diye yanıtladı Drizzt."Parıltı oradan geliyor." Kafasını kaldırdı ve yüksektekidehlizin sürekli karanlığına baktı. "Bizim dehliz devamediyor," diyerek mantık yürüttü Drizzt. "Bunun içindenyürümeyi sürdürebiliriz."

Belwar yolculuk ettikleri dehlize baktı ve dönüşü fark etti."Geriye katlanıyor," diye akıl yürüttü. "Ve büyük olasılıkla birsaat önce geçtiğimiz o yan geçide varıyor." Deep gnometozun toprağın üzerine uzandı ve deliğe baktı.

"Böyle bir parıltıya ne sebep olabilir?" diye sordu Drizztona, Belwar'in merakının da kendisininki kadar keskinolduğunu kolayca tahmin ederek. "Bir başka yosun türü mü?"

"Bildiğim bir şey değil," diye yanıtladı Belwar.

"Bulacak mıyız?"

Belwar ona gülümsedi, sonra kazma elini kenara takıp içeridoğru sallanarak, alt tünele indi. Drizzt ve Guenhwyvarsessizce onu izlediler. Drow palaları elinde, parıltıya doğruilerlerken yeniden öne geçti.

Page 217: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Geniş ve yüksek bir mağaraya vardılar. Tavanıgöremeyecekleri kadar yüksekti ve yirmi ayak aşağılarında,yeşil parıltılı, kötü kokulu, fokurdayan bir sıvıdan bir gölvardı. Genişlikleri bir ayaktan on ayağa değişen düzinelercebağlantılı taş patika sarp vadide kesişerek uzanıyor, çoğudiğer yan koridorlara açılan çıkışlarda sonlanıyordu.

"Magga cammara," diye fısıldadı donakalan svirfneblin veDrizzt de bu düşünceyi paylaştı.

"Görünüşe göre zemin yok edilmiş," diye belirtti Drizzt,yeniden konuşabildiğinde.

"Eritilmiş," diye karşılık verdi Belwar, sıvının doğasınıtahmin ederek. Yanından bir parça taş kopardı ve dikkatiniçekmek için Drizzt'e dokunarak, taşı yeşil göle düşürdü. Taşınçarptığı yerde göl sanki öfkelenmişçesine tıslayarak, taşı dahabatmadan yiyip bitirdi.

"Asit," diye açıkladı Belwar.

Drizzt merakla ona baktı. Asiti Akademi'de, Sorcere'ninbüyücüleri tarafından eğitildiği günlerden biliyordu.Büyücüler büyü deneylerinde kullanmak üzere, sık sık böylesiberbat sıvılar hazırlarlardı, ancak, Drizzt asitin doğal birbiçimde ve böylesi miktarlarda varolabileceğim bilmiyordu.

"Bir büyücü işi, sanırım," dedi Belwar. "Kontrolden çıkmışbir deney. Muhtemelen bir yüzyıldır burada ve zemini yiyerekaşağı doğru ilerliyor."

Page 218: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ama zeminin geri kalanı yeterince güvenli görünüyor,"dedi Drizzt, patikaları işaret ederek. "Ve içinden seçimyapabileceğimiz yirmiden fazla tünel var."

"O halde, derhal yola koyulalım," dedi Belwar. "Bu yerdenhoşlanmadım. Işığın altında apaçık ortadayız ve böyle darköprülerden koşarak kaçmak işime gelmez-özellikle altımdabir asit golüyle!"

Drizzt ona hak verdi ve patikanın üzerine ihtiyatlı bir adımattı, ancak Guenhwyvar çabucak onun önüne geçti. Drizztpanterin mantığını anlamıştı ve ona tüm yüreğiyle katıldı."Guenhwyvar bize kılavuz olacak," diye açıkladı Belwar'a."Panter içimizde en ağır olanımız ve eğer bir bölüm çökmeyebaşlarsa, uzağa sıçrayabilecek kadar hızlı."

Oyuk Sorumlusu tamamen tatmin olmamıştı. "YaGuenhwyvar güvenli bölgeye ulaşamazsa?" diye sordu,gerçekten endişelenerek. "Asit büyülü bir yaratığa neleryapar?"

Drizzt yanıttan emin değildi. "Guenhwyvar güvendeolacaktır," diyerek akıl yürüttü, cebinden oniks heykelciğiçıkararak. "Panterin kendi alemine açılan kapı elimde."

O sırada Guenhwyvar on oniki adım uzaklaşmıştı -patikayeterince sağlam görünüyordu- ve Drizzt onu izlemeyekoyuldu. "Magga cammara, haklı olman için dua ediyorum,"diye mırıldandığını duydu Belwar'ın, birkaç adımuzaklaştığında.

Page 219: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Mağara kocamandı: en yakın çıkış bile yüzlerce ayakötedeydi. Tuhaf, şarkıya benzer bir ses duyduklarında, üçarkadaş yarı yola yaklaşmışlardı hatta Guenhwyvar geçmiştibile. Durdular ve sesin kaynağım arayarak çevreye bakındılar.

Tuhaf görünümlü bir yaratık sayısız yan geçitlerdenbirinden dışarı çıktı. İki ayaklı ve kara deriliydi. Bir kuşungagalı başına ve bir insansının gövdesine sahipti; tüysüz vekanatsızdı. Güçlü görünümlü kollarının ikisi de çengel gibi,zalim pençelerle sonlanıyordu ve bacakları üç tırnaklıayaklarla bitiyordu. Bunun ardından bir başka yaratık çıktı, veonların ardından da bir başkası.

"Akrabaların mı?" diye sordu Belwar Drizzt'e, zirayaratıklar gerçekten de bir kara elfle bir kuşun garip birçaprazlamasını andırıyorlardı.

"Sanmam," diye yanıtladı Drizzt. "Tüm yaşamım boyunca,böyle yaratıkların bahsini hiç duymadım."

"Ölüm! Ölüm!" diyordu sürüp giden uğultu ve iki dostçevrelerine bakınca, diğer geçitlerden çıkan daha fazla kuşadam gördüler. Bunlar dire corbylerdi, Karanlıkaltı'nın güneyuzantılarında daha yaygın olan -ki oralarda bile nadirgörülürlerdi- ve dünyanın bu bölgesinde bilinmeyen çok eskibir ırk. Corbyler Karanlıkaltı ırklarının hiçbirisi için pek birendişe kaynağı değillerdi, çünkü kuş adamların yöntemleriincelikten yoksun ve sayıları azdı. Ancak, gelip geçenmaceracı gruplar için, bir vahşi dire corby sürüsü gerçektenbela demekti.

Page 220: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Böyle yaratıklarla ben de hiç karşılaşmadım," diyerekDrizzt'e katıldı Belwar. "Fakat bizi görmekten hoşnutkaldıklarını sanmıyorum."

Corbyler patikalara yayılıp, ilk başta yürürken, ancakzaman zaman hızlı adımlara geçip, heyecanları belirginşekilde artarken, tek düze şarkıları dehşetli haykırışlar silsilesihaline dönüştü.

"Yanılıyorsun, küçük dostum," diyerek düşüncesini belirttiDrizzt. "Bence akşam yemeklerinin önlerine getirilmesindenoldukça memnun kaldılar."

Belwar sessizce etrafa bakındı. Neredeyse tüm kaçış yollarışimdiden tutulmuştu ve buradan savaşmadan çıkmayı umutedemezlerdi. "Kara elf, dövüşmeyi yeğleyeceğim binlercebaşka yer düşünebiliyorum," dedi Oyuk Sorumlusu, asitgölüne bir kez daha bakıp ürperir ve teslimiyetçi bir tavırlaomuz silkerken. Kendini sakinleştirmek için derin bir solukalan Belwar büyülü ellerine sihir getirecek törene başladı.

"İlahi söylerken hareket et," diyerek talimat verdi Drizztona ve hafifçe ileri itti.

"Dövüş başlamadan önce, çıkışlardan birine mümkünolduğunca yaklaşalım."

Bir corby grubu hızla yanlarına yaklaştı, ancakGuenhwyvar, iki patikayı aşan kudretli bir sıçrayışla, kuşadamların önünü kesti.

Page 221: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Bivrip!" diye haykırdı büyüsünü tamamlayan Belwar vegelmekte olan savaşa doğru döndü.

"Guenhwyvar o grupla ilgilenebilir," diyerek güvence verdiDrizzt, en yakın duvara doğru adımlarını sıklaştırarak. Belwardrowun mantığını anlamıştı; bir diğer düşman grubu dayöneldikleri çıkıştan gelmişti.

Guenhwyvar’ın sıçrayışının ivmesi panteri doğrudan corbysürüsünün içine taşımıştı ve kedi iki tanesini patikadan aşağıgöndermişti. Kuş adamlar ölümlerine doğru düşerlerkendehşetle çığlık attılar, ancak geride kalan arkadaşları bukayıptan kederlenmiş görünmediler. Ağızları sulanıp, "Ölüm!Ölüm! " diye bağırarak, keskin pençelerini Guenhwyvar'asavurdular.

Panterin kendine ait müthiş silahları vardı. İri bir pençeninher darbesi bir corbyden yaşamını söküp alıyor ya da yaratığıpatikadan aşağı asit gölüne yuvarlıyordu. Ancak, kedi kuşadamların saflarını ezmeyi sürdürürken, korkusuz corbylerdövüşe devam ediyor ve daha fazla corby kavgaya katılmakiçin hevesle koşturuyordu. Karşı yönden ikinci bir grup geldive Guenhwyvar'ın etrafını kuşattılar.

Belwar patikanın dar bir bölümüne yerleşti ve bir sıracorbynin üzerine gelmesine izin verdi. Dostunun on beş ayakötesinde bir patika boyunca paralel bir rota tutan Drizzt deaynısını yaptı ve biraz isteksizce palalarını çekti. Drow, savaşyaklaştıkça, avcının vahşi içgüdülerinin içinde kabardığımhissedebiliyordu ve vahşi dürtüleri bastırmak için bütün iradegücüyle savaşıyordu. O, Drizzt Do'Urden'di, artık avcı değildi

Page 222: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve düşmanlarıyla her hareketi üzerinde tam bir kontrolsağlayarak yüzleşecekti.

Sonra corbyler tepesindeydiler; kollarını savuruyor, çılgınşarkılarını haykınyorlardı. O ilk saniyelerde, Drizztsavuşturmaktan başka bir şey yapmadı. Kılıçlarının düztarafları her bir hamleyi engellemek için muhteşem şekildeişliyordu. Palalar dönüp duruyor, ancak içindeki katili serbestbırakmayı reddeden drow dövüşte pek az ileri adım atıyordu.Uzun dakikaların ardından, hala üzerine atılan ilk corbyekarşı dövüşüyordu.

Belwar o kadar ihtiyatlı değildi. Peşpeşe corbyler küçüksvirfnebline atılıyorlardı ve saldırıları Oyuk Sorumlusununpatlayıcı çekiç eliyle ani bir şekilde son buluyordu. Elektrikakımı ve darbenin katışıksız gücü, çoğunlukla corbyi olduğuyerde öldürüyordu, ancak Belwar asla bunu görecek kadaruzun beklemiyordu. Her çekiç darbesini takiben, deepgnomeun kazma eli geniş bir kavisle iniyor, en son kurbanınıpatikadan süpürüyordu.

Svirfneblin Drizzt'e göz atma şansını yakalamadan önceyarım düzine kuş adamı aşağı atmıştı. Belwar drowunsavaştığı iç çatışmasını derhal fark etmişti.

"Magga cammara!" diye haykırdı Belwar. "Dövüş onlarla,kara elf! Kazanmak için dövüş! Merhamet göstermeyecekler!Bir ateşkes olamaz! Öldür onları, yerle bir et yoksa hiçşüphesiz onlar seni öldürecek!"

Drizzt Belwar'ın sözlerini zor bela duydu. Eflatun renkligözleri yaşlarla çevrelenmişti, ancak, o bulanıklıkta bile, raks

Page 223: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

eden kılıçlarının neredeyse büyülü ritmi yavaşlamamıştı.Rakibini dengesini kaybettiği anda yakaladı ve bir hamleyigeri çevirerek, palasının kabzasının tepesiyle kuş adamınkafasına vurdu. Corby taş gibi düştü ve yuvarlandı. Kenardandüşecekti, ancak Drizzt üzerine bastı ve onu olduğu yerdetuttu.

Belwar başını salladı ve bir başka rakibe vurdu. Corbygeriye doğru sıçrarken, büyülü çekiç elin sarsıcı etkisiylekavrulan göğsünden duman çıkıyordu. Corby inanmazlıklaBelwar'a baktı, ancak kazma inip onu omzundan yakalayarakasit gölüne fırlatırken, ne bir ses çıkardı, ne hareket etti.

Guenhwyvar aç saldırganları şaşkınlığa düşürdü. Corbylerpanterin arkasından yaklaşıp, avın çantada keklik olduğunudüşünürken, Guenhwyvar eğildi ve sıçradı. Panter yeşil ışıktauçarcasına süzülerek, tam otuz ayak ötedeki bir başkapatikaya indi. Pürüzsüz taşta kayan Guenhwyvar kenardanasit gölüne yuvarlanmadan önce durmayı başardı.

Corbyler hayretten kalakalıp, bir an çevrelerine bakmdılar,sonra haykırıp feryat etmeye kaldıkları yerden devam ederekpatikalar boyunca kovalamacaya koyuldular.

Guenhwyvar’ın indiği yerde tek bir corby korkusuzca kediile savaşmaya koştu. Bir an içinde Guenhwyvar'ın dişleriyaratığın boynunu buldu ve yaşamı içinden sıkıp çıkardı.

Ancak panter böylesine meşgulken, corbylerin şeytanituzağı bir başka gelişme gösterdi. Yüksek tavanlı mağaranınyukarılarından bir corby sonunda uygun konumda bir kurbangörmüştü. Kuş adam kollarını yanındaki çıkıntıda duran

Page 224: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

büyük bir kaya parçasının etrafına doladı ve itince, taşlaberaber düştü.

Son saniyede, Guenhwyvar baş aşağı düşen canavarı gördüve hızla yolundan çekildi. İntihar sarhoşluğundaki corbyaldırmadı bile. Kuş adam patikaya çakıldığında, ağır kayaparçasının ivmesi dar köprüyü parçalara ayırdı.

İri panter yeniden sıçramaya çabaladı, ancakGuenhwyvar'ın ayağının altında taş, o daha yerleşipsıçrayamadan, ayrıldı. Pençeler faydasızca uflanan köprüyetutunmaya çabalarken, Guenhwyvar corby ile kaya parçasınıasit gölüne doğru izledi.

Ardındaki kuş adamların coşkulu çığlıklarını duyan BelwarGuenhwyvar’ın düşüşünü görmek için tam zamanında döndü.O sıra çok meşgul olan Drizzt -çünkü bir başka corby üzerineatılmıştı ve ayakları dibine düşürdüğü de bilincini gerikazanmaya başlamıştı- görmedi. Ancak, drowun görmeyegereksinimi yoktu. Drizzt'in cebindeki heykelcik birden ısındıve Drizzt'in piwafwi pelerininden uğursuz dumanlar yükseldi.Drizzt sevgili Guenhwyvar'ına ne olduğunu kolayca tahminedebiliyordu. Drowun gözleri kısıldı ve gözlerindeki ani ateşgöz yaşlarını kuruttu.

Avcıyı memnuniyetle kabul etti.

Corbyler öfkeyle dövüşüyorlardı. Varoluşlarının en yüceonuru çarpışmada ölmekti. Ve Drizzt Do'Urden'e en yakınolanlar hemen fark ettiler ki, en yüce onura ulaşma anlarıgelmişti.

Page 225: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drow her iki palasını dümdüz ileri uzattı ve her birikarşısındaki corbynin bir gözünü buldu. Avcı kılıçları çıkardı,ellerinde çevirdi ve ayakları dibindeki kuş adama daldırdı.Palaları derhal çıkarıp, yeniden saplarken keserkençıkardıkları sesten acı bir keyif aldı.

Sonra, drow önündeki corbylere bodoslama daldığında,kılıçları mümkün olan her açıdan kesmeye başladılar.

Daha tek bir darbe savuramadan, düzinelerce darbe alan ilkcorby yere düşmeden ölmüştü bile. Sonra ikincisi, sonraüçüncüsü. Drizzt onları patikanın daha geniş bir bölümünegeriletti. Bir kerede üçü birden saldırıyordu.

Bir kerede üçü birden Drizzt'in ayakları dibine cansızdüşüyordu.

"Hakla onları, kara elf," diye mırıldandı Belwar, dostununbir patlama gibi harekete geçtiğini görünce. OyukSorumlusuyla karşılaşmaya gelen corby, Belwar'ın dikkatiniçeken şeyi görmek için başını çevirdi. Geri döndüğünde,suratının tam ortasındaki deep gnomeun çekiç eliylekarşılaştı. Gaga parçaları her yöne uçuştular ve talihsiz corby,uzun binlerce yıl süren evrimleri boyunca türünün uçan ilkörneği oldu. Yaratığın kısa uçuş yolculuğu dostlarını deepgnomedan uzaklaştırdı ve corby, Belwar'ın çok uzağında,sırtüstü ve cansız yere indi.

Öfkeden kuduran deep gnome bununla işini bitirmemişti.Önünü kesmek için dönmeyi başaran tek bir corbyi patikadanyuvarlayarak koştu. Sonunda gagasız kurbanına ulaştığında,Belwar kazma elini yaratığın göğsünün derinliklerine gömdü.

Page 226: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

O adaleli tek koluyla, Oyuk Sorumlusu ölü corbyi havayakaldırdı ve dehşetli bir çığlık kopardı.

Diğer corbyler tereddüt ettiler. Belwar Drizzt'e baktı vekorkuyla karışık bir ümitsizliğe kapıldı.

Yirmi kadar corby, drowun durduğu patikanın genişbölümünde toplanmışlardı. Bir düzine kadarı da Drizzt'inayakları dibinde cansız yatıyor, kanları kenardan akıp, asitgölüne damlayarak ritmik tıslamalar çıkarıyordu. Ancak,Belwar'ın korktuğu şey, düşmanın kalabalık oluşu değildi;kesin hareketleri ve ölçülü hamleleriyle, Drizzt yadsınamazşekilde kazanıyordu. Fakat drowun tepesinde, yukarıda, birbaşka intihar komandosu ve kayası dalışa geçmişlerdi.

Belwar Drizzt'in yaşamının acı bir sona ulaştığını sandı.

Ama avcı tehlikeyi sezmişti.

Bir corby Drizzt'e uzandı. Drowun palalarının şimşek gibibir hareketiyle, yaratığın her iki kolu da omuzlarından ayrıldı.Aynı göz kamaştırıcı hareketle, Drizzt kanlı palalarınıkınlarına soktu ve platformun ucuna doğru atıldı. Kenaraulaştı ve kaya parçasına binmiş intihar komandosu corby tamyere çarpıp platformu ve yirmi kadar arkadaşını kendisiyleberaber asit havuzuna götürecekken, Drizzt Belwar'a doğrusıçradı.

Belwar gagasız hasmım karşısındaki corbylere fırlattı vedizlerinin üzerine düşerek, kazma elini uzatıp havada süzülendostuna yardıma çabaladı. Drizzt Oyuk Sorumlusunun elini

Page 227: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve çıkıntıyı aynı anda yakaladı. Suratını kayaya çarpmış,ancak tutunacak bir yer bulmuştu.

Ancak, ani darbe drowun piwafwisini yırtınıştı ve Belwarçaresizce oniks heykelciğin yuvarlanışını ve aside doğrudüşüşünü izledi.

Drizzt heykelciği ayakları ile yakaladı.

Belwar tüm bu olanların yararsızlığı ve umutsuzluğukarşısında neredeyse yüksek sesle güldü. Omzunun üzerindenbakınca, corbylerin ilerleyişlerine yeniden başladığını gördü.

"Kara elf, kuşkusuz bu eğlenceliydi," dedi svirfneblinDrizzt'e, teslimiyetle, ancak drowun yanıtı Belwar'ınciddiyetsizliğim de suratındaki kanı çekip aldığı gibi yok etti.

"Salla beni!" diye öylesine kuvvetle gürledi ki Drizzt,Belwar daha ne yapmakta olduğunu bile fark etmeden itaatetti.

Drizzt açıldı ve salınarak yeniden patikaya doğru yaklaştı.Taşa çarptığında, vücudundaki her kas ivmesine yardımcıolmak için şiddetle kasıldı.

Patikanın tam altından geçerek, eğilmiş deep gnomeunarkasından yukarı çıkabilmek için kolları ve bacakları iletutunup tırmandı. Belwar, Drizzt'in ne yaptığını fark ediparkasını dönmeyi düşündüğünde, Drizzt palalarını çekmiş,yaklaşan ilk corbynin suratını kesmişti.

Page 228: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Tut şunu," dedi Drizzt dostuna, oniks heykelciği ayakparmağı ile Belwar'a atarken. Belwar nesneyi kolları ileyakaladı ve beceriksizce ceplerinden birine atıverdi. SonraDrizzt en yakın çıkışa doğru müthiş bir yol açarken, deepgnome arkayı koruyarak, geride durdu ve izledi.

Beş dakika sonra, Belwar'ı hayret içinde bırakan birşekilde, karanlık bir dehlizde özgürce koşuyorlardı vearkalarında duyulan hüsrana uğramış, "Ölüm! Ölüm!"haykırışları hızla kaybolmaktaydı.

13

Yuva Denebilecek Küçük Bir Yer

"Yeter. Yeter!" dedi soluk soluğa kalan Oyuk Sorumlusu,dostunu yavaşlatmaya çabalayarak. "Magga cammara, karaelf. Onları çok geride bıraktık."

Drizzt hızla Oyuk Sorumlusuna döndüğünde, palalarıelindey-jdi ve eflatun rengi gözlerinde hala ateşler yanıyordu.Belwar çabucak ve ihtiyatla geri çekildi.

Page 229: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sakinleş, dostum," dedi svirfneblin sessizce, ancakyatıştırıcı sözlerine rağmen, Oyuk Sorumlusunun mithrilelleri savunmaya hazır biçimde önüne gelmişlerdi. "Tehditsona erdi."

Drizzt sakinleşmek için derin derin soludu, sonra,palalarının hala elinde olduğunu fark ederek, silahları hemenkınlarına koydu.

"İyi misin?" diye sordu Belwar, yeniden Drizzt'in yanınayaklaşarak. Drizzt'in suratında patikanın yan tarafına çarptığıyerden kan akıyordu."

Drizzt başıyla onayladı. "Dövüş yüzünden," diyeaçıklamaya çabaladı boş yere. "Heyecan. Salıvermekzorunday... "

"Açıklaman gerekmez," diyerek sözünü kesti Belwar. "İyiiş çıkardın, kara elf. İyiden de öte. Senin yaptıklarınolmasaydı, üçümüz de düşerdik."

"Geri döndü," diye yineledi Drizzt, açıklayabileceğisözcükler arayarak. "O karanlık tarafım. Gittiğini sanmıştım."

"Gitti," dedi Oyuk Sorumlusu.

"Hayır," diyerek karşı çıktı Drizzt. "Dövüştüğüm oacımasız canavar, o kuş adamlara karşı beni tamamen elegeçirdi. Kılıçlarımı yönlendirdi, vahşice ve acımasızca."

"Kılıçlarını kendin yönlendirdin," diyerek güvence verdiBelwar.

Page 230: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ama öfke," diye yanıtladı Drizzt. "Düşüncesizce öfke.Tüm istediğim onları öldürmek ve parçalamaktı."

"Eğer bu doğru olsaydı, hala orada olurduk," diyerek akılyürüttü svirfneblin. "Yaptıkların sayesinde kaçtık. Gerideöldürülecek daha çok kuş adam vardı, ancak sen bizimağaradan çıkardın. Öfke? Belki de, ancak kesinlikledüşüncesizce değil. Yapmak zorunda olduğunu yaptın vebunu da iyi yaptın, kara elf. Şimdiye dek gördüğüm herkestendaha iyi. Af dileme, ne benden ne de kendinden!"

Drizzt söylenenleri düşünmek için duvara yaslandı. Deepgnomeun mantığı ile rahatlamıştı ve Belwar'ın çabalarınaminnettardı. Ancak yine de Guenhwyvar asit gölünedüştüğünde hissettiği öfkenin alev alev yanan ateşi halaiçindeydi. Bu öylesine ezici bir duyguydu ki, Drizzt henüzüstesinden gelememişti. Acaba üstesinden gelmeyi hiçbaşarabilecek miydi, merak ediyordu.

Bütün huzursuzluğuna karşın, svirfneblin dostunun varlığıDrizzt'i rahatlatıyordu. Son yıllarda yaşamış olduğu diğerkarşılaşmaları, tek başına dövüşmeye zorlandığı çarpışmalarıanımsadı. O zamanlar, tıpkı şimdi olduğu gibi, avcı içindekabarmış, öne çıkmış ve kılıçlarının ölümcül darbeleriniyönlendirmişti. Ama şimdi Drizzt'in yadsıyamadığı bir farkvardı. Önceleri tek basınayken, avcı bu kadar kolaygitmiyordu. Şimdi ise, Belwar yanındayken Drizzt kontrolütamamen ele geçirmişti.

Drizzt gür, beyaz yelesini savurarak avcının sonkalıntılarından kurtulmaya çabaladı. Şimdi kuş adamlara karşıdövüşe başlama yöntemini, kılıçlarının düz taraftarıyla

Page 231: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

vurmasını budalaca buluyordu. Eğer Drizzt'in dürtüsel yanıortaya çıkmasaydı, Guenhwyvar’ın düştüğünü öğrenmeseydi,o ve Belwar hala mağarada olabilirlerdi.

Öfkesini uyandıran şeyi anımsayarak, aniden Belwar'abaktı. "Heykelcik!" diye haykırdı. "Sende!"

Belwar nesneyi cebinden çıkardı. "Magga cammara!" diyebağırdı Belwar, tok sesinde bir panik havasıyla. "Panteryaralanmış olabilir mi? Asit Guenhwyvar’ı nasıl etkiler?Panter astral aleme kaçmış olabilir mi?"

Drizzt heykelciği aldı ve titreyen elleriyle inceleyip, hiçbirşekilde zedelenmediği gerçeği üzerine rahatladı. DrizztGuenhwyvar'ı çağırmadan önce beklemesi gerektiğineinanıyordu; eğer panter yaralandıysa, kendi varoluşdüzleminde dinlenerek kuşkusuz daha kolay iyileşecekti.Ancak Drizzt, Guenhwyvar'in akıbetini öğrenmek içinbekleyemedi. Heykelciği ayaklarının dibine, yere bıraktı veyavaşça çağırdı.

Sis oniks heykelciğin çevresinde dönmeye başladığında,hem drow hem de svirfneblin duyulur biçimde iç geçirdiler.Belwar kediyi daha iyi gözlemlemek için büyülü broşunuçıkardı.

Korkunç bir görüntü bekliyordu onları. Guenhwyvaritaatkar ve vefalı bir şekilde Drizzt'in çağrısına gelmişti ancakdrow panteri görür görmez Guenhwyvar'ı yalnız bırakmasıgerektiğini anladı. Böylece yaralarını yalayabilirdi.Guenhwyvar'in ipeksi kara kürkü yanmıştı ve kürkten çok,yanmış deri bölgeleri görünüyordu. Bir zamanlar zarif ve

Page 232: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

düzgün kasları lime lime olmuş, kemiğe dek yanmıştı ve birgözü korkunç şekilde yaralanıp kapanmıştı.

Guenhwyvar, Drizzt'in yanına ulaşmaya çabalayaraksendeledi. Bunun yerine, Drizzt onun yanına koştu, dizleriüzerine çöktü ve panterin iri boynuna şefkatle sarıldı. "Guen,"diye mırıldandı.

"O iyi olacak mı?" diye sordu Belwar yavaşça, sesi hersözcükte kesilerek.

Drizzt çaresizce başını iki yana salladı. Gerçekte, dostuolarak gösterdiği becerilerin ötesinde, panter hakkında pek azşey biliyordu. Drizzt, Guenhwyvar’ın daha önce yaralandığınıgörmüştü, ancak bunlar asla ciddi olmamışlardı. Şimdi sadeceo büyülü diğer aleme ait özelliklerin Guenhwyvar'ın tamameniyileşmesini sağlamalarını ümit edebiliyordu.

"Evine geri dön," dedi Drizzt. "Dinlen ve iyileş, dostum.Birkaç gün içinde seni çağıracağım."

"Belki şimdi ona biraz yardım edebiliriz," diye önerdiBelwar.

Drizzt bu önerinin yararsız olduğunu biliyordu."Guenhwyvar en iyi dinlenerek iyileşir," diye açıkladı, kediyeniden sise dönüşürken. "Guenhwyvar için diğer alemetaşıyacağı hiçbir şey yapamayız. Burada, bizim dünyamızdaolmak panterin gücünden eksiltiyor. Her dakikanın bir bedelivar."

Page 233: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar gitmiş ve yalnızca heykelcik kalmıştı. Drizztonu aldı ve ceplerinden birine geri koymadan önce çok uzunbir süre inceledi.

Bir kılıç şilteyi havaya fırlattı, sonra diğer kılıçla birlikteörtü artık parçalanmış bir paçavradan başka bir şey olmayanadek, onu paralayıp kesti. Zaknafein yerdeki gümüş sikkelerebaktı. Böylesine belirgin bir kamp aldatmacası ve Drizzt'inburaya geri dönmesi olasılığı Zaknafein'ı pek çok gün geridebırakmıştı.

Drizzt Do'Urden gitmişti ve Blingdenstone'dan ayrılışınıilan etmek için büyük zahmetlere katlanmıştı. Ölümcülhayalet bu yeni bilgiyi değerlendirmek için durakladı vedüşünme gerekliliği; bir zamanlar Zaknafein olan akıl sahibivarlığa içgüdüsel düzlemden daha fazlasıyla dokunmak, buyaşayan ölü yaratıkla esir tuttuğu varlığın ruhu arasındakaçınılmaz bir çatışma meydana getirdi.

Giriş odasındaki Saygıdeğer Malice Do'Urden yaratığınıniçindeki mücadeleyi hissetmişti. Zin-carla'da, ölümcülhayaletin denetimi, Örümcek Kraliçe'nin armağanı bahşettiğiSaygıdeğer Ananın sorumluluğuydu. Malice kendisine verilengörev için çok çalışmak, ard arda ilahiler ve büyülersöyleyerek, ölümcül hayaletin düşünce süreci ile ZaknafeinDo'Urden'in duyguları ve ruhu arasında gidip gelmekzorundaydı.

Malice'in kudretli iradesinin müdahalelerini hissedenölümcül hayalet sendeledi. Bu bir çekişme halini almadı; birsaniyeden daha az zamanda, ölümcül hayalet Drizzt'in ve birbaşka varlığın, muhtemelen deep gnomeun, kamp yeri süsü

Page 234: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

verdikleri küçük mağarayı inceliyordu. Haftalar öncegitmişlerdi ve şüphesiz, tüm hızlarıyla Blingdenstone'danuzaklaşıyorlardı. Muhtemelen, diye akıl yürüttü ölümcülhayalet, Menzoberranzan'dan da uzaklaşıyorlardı.

Zaknafein mağaranın dışına, ana dehlize çıktı. Yönlerdenbirini, Menzoberranzan'ın bulunduğu doğu tarafını kokladı,sonra döndü ve yere eğilerek yeniden kokladı. Malice'inZaknafein'a bahşettiği yer bulma büyüleri bunca mesafeyiaşamazdı, ancak ölümcül hayaletin incelemelerinden edindiğihassas algılar şüphelerini doğrulamıştı. Drizzt batıya gitmişti.

Zaknafein dehlizlerden aşağı yürümeye koyulduğunda, birgoblinin mızrağının ucuyla aldığı yara yüzünden en ufak birtopallama göstermiyordu. Bu yara ölümlü bir varlığı sakatbırakabilirdi. Drizzt'in bir belki de iki hafta gerisindeydi,ancak ölümcül hayalet tasalanmıyordu. Avı uyumak,dinlenmek ve yemek zorundaydı.

Avı etten kemikten ve ölümlüydü ve de zayıf.

***

"Ne çeşit bir varlık bu?" diye fısıldadı Drizzt, Belwar'a,hızla akan bir ırmakta kovalarım doldurmakta olan ilginç, ikiayaklı bir yaratığı izlerlerken. Tüm dehlizler bölgesi büyüyleaydınlatılmıştı, ancak Drizzt ve Belwar, eğilmiş cüppeliyaratığın birkaç düzine yarda uzağındaki bir kaya çıkıntısınıngölgesinde kendilerini yeterince güvende hissediyorlardı.

"Bir adam," diye yanıtladı Belwar. "İnsan, yüzeyden."

Page 235: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Evinden oldukça uzakta," diye belirtti Drizzt. "Yine de, buçevrede rahat görünüyor. Bir yüzey yaşayanınınKaranlıkaltı'nda hayatta kalabileceğini sanmazdım. Bu,Akademi'de edindiğim öğretilere ters düşüyor."

"Muhtemelen bir büyücü," diyerek akıl yürüttü Belwar."Bu, bu bölgedeki aydınlığı açıklar. Ve onun burada oluşunuda açıklar." Drizzt merakla svirfnebline baktı.

"Büyücüler tuhaf mahluklardır," diye açıkladı Belwar,sanki gerçek kendi kendisini kanıtlıyormuşçasına. "İnsanbüyücüler diğerlerinden daha da tuhafmışlar, duyduğumagöre. Drow büyücüler güç için çalışırlar. Svirfneblinbüyücüler sanatlarını taşı daha iyi tanımak için icra ederler.Ancak, insan büyücüler," diye sürdürdü deepgnome, sestonunda belirgin bir küçümsemeyle. "Magga cammara, karaelf, insan büyücüler tamamen farklı mahluklardır!"

"İnsan büyücüler büyü sanatım niye icra ederler ki?" diyesordu Drizzt.

Belwar başını salladı. "Bunun sebebini şimdiye dek hiçbiralimin keşfedebildiğim sanmıyorum," diye yanıtladı tümiçtenliğiyle. "İnsanlar tuhaf ve tehlikeli bir biçimde tahminedilemez bir ırktır ve yalnız bırakılmaları daha iyidir."

"Hiç birisi ile karşılaştın mı?"

"Birkaç tanesiyle." Belwar, sanki bu hoş bir anı değilmişgibi ürperdi. "Yüzeyden tacirler. Çirkin şeyler ve de kibirli.Onların düşüncesine göre, tüm dünya sadece onlar içindir."

Page 236: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Tınılı sesi Belwar’ın isteğinden bir parça daha gürültülüçınladı : ve ırmağın yanındaki cüppeli şekil kafasını ikidostun bulunduğu yöne kaldırdı.

"Çıkın dışarı, minik kemirgenler," diye seslendi insan, ikidostun anlayamadığı bir dilde. Büyücü isteğim bir diğer dilde,sonra drow dilinde, sonra bilinmeyen iki başka dilde ve sonrada svirfneblin dilinde yineledi. Dakikalar boyunca bu şekildedevam ederken, Drizzt ve Belwar inanmazlık içindebirbirlerine baktılar.

"Eğitimli bir adam," diye fısıldadı Drizzt, Belwar'a.

"Sıçanlar, muhtemelen." diye mırıldandı insan kendikendine. İyi bir yemek olabileceğini düşündüğü görünmeyenbu gürültücü yaratıkları ortaya çıkarmanın bir yolunuarayarak etrafına bakındı.

"Bir dost mu, yoksa düşman mı öğrenelim," diye fısıldadıDrizzt ve saklandığı yerden çıkmaya davrandı. Belwar onudurdurdu ve şüpheyle ona baktı, ancak sonra, içgüdülerindenbaşka hiçbir şeye başvurmaksızın, omuz silkti ve Drizzt'ingitmesine izin verdi.

"Selamlar, evinden bu kadar uzaktaki insan," dedi Drizztkendi ana dilinde, çıkıntıdan dışarı adım atarak.

İnsanın gözleri delicesine açıldı ve biçimsiz beyaz sakalınısertçe çekti. "Sen bir sıçan değilsin!" diye haykırdı zorlama,ama anlaşılır drow diliyle.

Page 237: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Hayır," dedi Drizzt. Ona katılmak üzere harekete geçenBelwar'a baktı.

"Soyguncular!" diye bağırdı insan. "Evimi çalmayageldiniz, öyle mi?"

"Hayır," dedi Drizzt yeniden.

"Gidin buradan!" diye haykırdı insan, elini tavukları kışkışlayan bir çiftçi gibi sallayarak. "Gidin. Haydi, çabuk,şimdi!"

Drizzt ve Belwar merakla birbirlerine baktılar.

"Hayır," dedi Drizzt üçüncü kez.

"Burası benim evim, ahmak kara elf!" dedi insan tükürürgibi. "Buraya gelmenizi istedim mi? Size evimde banakatılmanız için davetiye mi gönderdim? Ya da belki sen veçirkin küçük dostun bana bu civarlara hoş geldin demeyigörev kabul ettiniz!"

"Dikkatli ol, drow," diye fısıldadı Belwar, insan ipe sapagelmez konuşmasını sürdürürken. "Bu kesinlikle bir büyücüve güvenilmez biri, insan standartlarına göre bile."

"Ya da belki hem drow hem deep gnome ırkları bendenürkü-yordur?" dedi insan düşünceli düşünceli, çağrısızkonuklarından çok kendi kendine. "Evet, elbette. Duydular ki,ben, Brister Fendlestick, Karanlıkaltı dehlizlerine çekilmeyekarar verdim ve kendilerini bana karşı korumak için güçlerini

Page 238: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

birleştirdiler! Evet, evet, şimdi her şey bana çok açıkgörünüyor ve de çok açması!"

"Daha önce büyücülerle dövüştüm," diye fısıltıyla yanıtladıDrizzt Belwar'ı. "Bunu çatışma olmadan halletmeyi umalım.Ancak, ne olacaksa olsun, bil ki geldiğimiz yoldan dönmeyehiç niyetim yok."

Drizzt insana geri dönerken, Belwar başıyla kederli birşekilde onayladı. "Belki de, geçmemize izin vermeye iknaedebiliriz onu," diye fısıldadı Drizzt.

İnsan bir patlamanın eşiğinde titredi. "Güzel!" diyehaykırdı birden. "O halde gitmeyin!" Drizzt bununlauzlaşabileceğini düşünmekteki hatasını gördü. Büyücüherhangi bir saldırı başlatmadan ilerlemeyi isteyen drowharekete geçti.

Ancak, insan Karanlıkaltı'nda hayatta kalmayı öğrenmiştive Drizzt'le Belwar daha kaya çıkıntısının arkasındanbelirmeden çok önce savunmasını hazırlamıştı. Ellerini salladıve iki dostun anlayamadığı tek bir sözcük sarfetti.Parmağındaki bir yüzük pırıl pırıl parladı ve büyücü ileçağrısız konukları arasına, havaya ufak bir ateş topu gönderdi.

"O halde, evime hoş geldiniz!" diye bağırdı büyücü, zaferedasıyla. "Bununla oynayın!" Parmaklarını şaklattı vekayboldu.

Drizzt ve Belwar parıldayan kürenin etrafında toplananpatlayıcı enerjiyi hissedebiliyorlardı.

Page 239: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Koş!" diye haykırdı Oyuk Sorumlusu ve kaçmak üzeredöndü. Blingdenstone'da, büyünün büyük kısmı yanılsamaydıve savunma amaçlı tasarlanmıştı. Ancak, Menzoberranzan'da,Drizzt'in büyüyü öğrendiği yerde, büyüler yadsınamazbiçimde saldırıya yönelikti. Drizzt büyücünün saldırısınıbiliyordu ve yine biliyordu ki, bu dar ve alçak dehlizlerde,kaçış bir seçenek olamazdı.

"Hayır," diye bağırdı ve Belwar'ın deri ceketinin sırtınıyakalayarak, deep gnomeu doğruca parıldayan küreye çekti.Belwar Drizzt'e güvenebileceğini biliyordu ve dönüp, istekledostunun yanma koştu. Gözleri kürenin görüntüsündenkopmayı başarır başarmaz, Oyuk Sorumlusu drowun planımanladı. Drizzt ırmağa gidiyordu.

Ateş topu tam patladığı an, iki arkadaş taşlara çarpıpsürtünerek, balıklama suya daldılar.

Bir an sonra, buharların yükseldiği sudan çıktıklarında,giysilerinin suya batmayan arka kısımlarından dumanlarçıkıyordu.

Alevler mağaradaki havayı geçici olarak kestiği içinöksürüp tıksırıyorlardı ve parıldayan taşlarda arta kalan ısıonları boğuyordu.

"İnsanlar," diye mırıldandı Belwar kasvetle. Kendini sudançıkardı ve kuvvetle silkelendi. Drizzt de onun yanı sıra çıktıve kahkahasını saklayamadı.

Ancak, deep gnome tüm bu olanlarda gülünecek bir tarafbulamamıştı. "Büyücü," diye anımsattı Drizzt'e iğneleyici bir

Page 240: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

biçimde. Drizzt eğildi ve tüm çevreye tedirgin tedirgin gözgezdirdi.

Hemen yola koyuldular.

"Ev!" dedi Belwar, birkaç gün sonra. İki dost dar birçıkıntıdan, bir yer altı gölünü barındıran geniş ve yüksekmağaraya baktılar. Arkalarında, kolayca savunulabilecek tekbir küçük girişi olan üç odacıklı bir mağara vardı.

Drizzt en üstteki çıkıntıda duran dostunun yanına çıkmakiçin on ayak kadar tırmandı. "Olabilir," diye onayladıtereddütle, ancak, büyücüyü buradan sadece birkaç günlükyürüyüş mesafesinde bıraktık.

"İnsanı unut," dedi Belwar ters ters, değerli ceketindekiyanık izine göz atarak.

"Ve kapımızdan yalnızca birkaç ayak ötede böylesinebüyük bir havuzun varlığından pek hoşnut değilim," diyesürdürdü Drizzt.

"Balıkla dolu!" diye tartıştı Oyuk Sorumlusu onunla. "Vemidemizi şişkin tutacak yosunlarla ve bitkilerle, üstelik su dayeterince temiz görünüyor!"

"Ama böyle bir vaha ziyaretçileri çeker," diyerek akılyürüttü Drizzt. "Korkarım pek huzur bulamayız."

Belwar dimdik duvardan aşağı, geniş mağaranın zemininebaktı.

Page 241: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kesinlikle sorun değil," dedi gülerek. "Büyük olanlarburaya çıkamaz ve küçük olanlar... kılıçlarının keskinliğinigördüm ve sen de benim ellerimin kudretini gördün. Küçükolanlar için tasalanmayacağım!"

Drizzt, svirfneblinin özgüvenini seviyordu ve ev olarakkullanmaya uygun başka bir yer bulamadıklarını kabul etmekzorundaydı. Bulması güç ve çoğunlukla içilemez olan su,kurak Karanlıkaltı'nda kıymetli bir maldı. Göl ve çevresindekigelişimle, Drizzt ve Belwar yiyecek bulmak için asla uzağayolculuk etmek zorunda kalmayacaklardı.

Drizzt kabul etmek üzereydi ki, aşağıda, suyun yanında birhareket onun ve Belwar'ın dikkatini çekti.

"Ve yengeçler!" deyiverdi svirfneblin, açıkça, bu manzarakarşısında drowla aynı tepkiyi göstermeyerek. "Maggacammara, kara elf! Yengeçler! Bulabileceğin en iyi yiyecek!"

Gerçekten de, gölden çıkan bir yengeçti; dev gibi, birinsanı-ya da elfi, ya da gnomeu-tam ikiye ayırabilecekkıska'çlarıyla, on iki ayaklık bir canavar. Drizzt inanmazgözlerle Belwar'a baktı.

"Yiyecek mi?" diye sordu.

Çekiç ve kazma ellerini birbirine vururken, Belwar'ıngülümsemesi kırışık burnunun çevresinden yukarı kıvrıldı.

O gece ve sonraki gün ve sonraki gün ve daha sonraki günyengeç yediler kısa süre sonra Drizzt yeraltı gölünün

Page 242: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yanındaki üç odacıklı mağaranın iyi bir ev olduğunukabullenmeye oldukça istekliydi.

Ölümcül hayalet kızıl parıltılı tarlayı değerlendirmek üzeredurdu. Yaşarken, Zaknafein Do'Urden, tuhaf parıltılıodacıklarda ve ışıltılı yosunlarda saklı tehlikelere saygıduyarak, böylesi bir bölgeden uzak dururdu. Ancak, ölümcülhayalet için iz belirgindi; Drizzt bu yöne gelmişti.

Ölümcül hayalet her adımında üzerine fırlatılan ölümcülsporların tozlarını göz ardı ederek işe koyuldu. Bu boğucusporlar talihsiz yaratıkların ciğerlerini doldurmuştu.

Ancak, Zaknafein soluk almıyordu.

Sonra, grubber bölgesini korumak için atıldığında, gürültükoptu. Bir zamanlar Zaknafein olan yanı tehlikeyi sezince,ölümcül hayalet savunma amacıyla yere çöktü. Grubberparıltılı yosun tarlasına dalmış, ama kovalayacağı bir istilacıgörememişti. Yine de, baruchilerden oluşan bir yemeğin hiçde fena olmayacağını düşünerek, ilerledi.

Grubber mağaranın ortasına vardığında, ölümcül hayalethavada süzülme büyüsünün dağılmasına izin verdi. Zaknafeincanavarın sırtına inerek, bacaklarını sımsıkı kilitledi. Grubberodanın içerisinde çırpınıp silkiniyördu ancak Zaknafein'ındengesi bozulmadı.

Grubberın derisi kalın ve sertti. Tüm silahlara karşıkoyabilirdi. En iyileri dışında; Zaknafein'ın sahip olduklarıgibi...

Page 243: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Bu neydi?" diye sordu Belwar bir gün, mağaralarınınağzını kapatacak yeni bir kapı üzerindeki çalışmasınıbırakarak. Belli ki aşağıda, havuzun yanında bulunan Drizztde sesi duymuştu, çünkü biraz su getirmek için kullandığıkaskı düşürmüş ve palalarını çekmişti. Oyuk Sorumlusunususturmak için bir elini kaldırdı ve sonra sessiz bir konuşmaiçin gerisin geri çıkıntıya ilerledi.

Ses, gürültülü bir çatırtı, yeniden duyuldu.

"Bunu biliyor musun, kara elf?" diye sordu Belwaryavaşça.

Drizzt başıyla onayladı. "Kancalı Dehşetler," diyeyanıtladı, "tüm Karanlıkaltı'ndaki en keskin işitme duyusunasahiptirler." Drizzt bu canavar türüyle yegane karşılaşmasınaait anılarını kendine sakladı. Bu bir devriye talimi sırasındaolmuştu, Drizzt Akademi'deki sınıfını Menzoberranzan'ındışındaki dehlizlerde yönlendirirken. Devriye grubu, metal birzırh gibi dış kabukları olan iki ayaklı, dev canavarlararastlamıştı. Drow devriyesi, çoğunlukla Drizzt'in çabalarısayesinde o günü zaferle kapamıştı ancak Drizzt'in en netanımsadığı şey, bu karşılaşmanın Akademi hocaları tarafındanplanlanmış bir talim olduğuna dair inancı ve gerçekçilikhatırına masum bir drow çocuğunu Kancalı Dehşetlere kurbanvermeleriydi.

"Haydi onları bulalım," dedi Drizzt sakince ama ciddiyetle.Drowun eflatun rengi gözlerindeki tehlikeli parıltıyı görünce,Belwar soluklanmak için durdu.

Page 244: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kancalı Dehşetler tehlikeli hasımlardır," diye açıkladıDrizzt, deep gnomeun tereddütünü fark edince. "Bölgededolaşmalarına izin veremeyiz."

Çatırdayan sesleri izleyen Drizzt yaklaşmakta güçlükçekmedi. Yanı başındaki Belwarla birlikte, son bir dönemecisessizce döndü. Dehlizin daha geniş bir bölümünde, tek birKancalı Dehşet duruyor, ağır pençelerini, bir svirfneblinmadencisinin kazmasını kullandığı şekilde, ritmik darbelerletaşa indiriyordu.

Drizzt, Belwar'ı geri çekip, eğer fark edilmeden tepesinesüzülebilirse, canavarı çabucak halledeceğini belirtti. Belwarbu düşünceyi kabul etti fakat ilk fırsatta veya gereklilikte onakatılmak üzere temkinle bekledi.

Taş duvarla oyununa kendini kaptırmış olduğu belli olanKancalı Dehşet, sinsice yaklaşmakta olan drowu ne duydu nede gördü. Drizzt onu alt etmenin en kolay ve en hızlı yolunuarayarak, canavarın tam yanına geldi. Yaratığın kabuğundayalnızca tek bir açıklık gördü; göğüs zırhıyla geniş ensesiarasında ince bir yarık. Ancak, kılıcı oraya saplamak birazsorun olabilirdi, çünkü Kancalı Dehşet neredeyse on ayakuzunluğundaydı.

Ancak avcı çözümü buldu. Hızla ve sertçe, KancalıDehşet'in dizine atılıp, her iki omzuyla vururken, kılıçlarınıyukarı, yaratığın kasıklarına kaldırdı. Kancalı Dehşet'inbacakları büküldü ve drowun üzerinden devrildi. Drizzt birkedi çevikliğiyle yuvarlandı ve düşen canavarın tepesineçıkarak her iki kılıcının ucunu da zırhtaki deliğe denk getirdi.

Page 245: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kancalı Dehşet'in işini oracıkta bitirebilirdi; palalarıkemiksi kabuktan içeri kolayca kayabilirdi. Ancak, DrizztKancalı Dehşetin suratında bir şey -korku- gördü, yaratığınifadesindeki orada olmaması gereken bir şey. Avcıyı içine geriçekilmeye zorladı, kılıçlarının kontrolünü ele aldı ve sadecebir an için tereddüt etti. Kancalı Dehşet, Drizzt'i müthişhayrete düşürerek, anlaşılır ve doğru drow lisanındakonuşabilmesine yetecek kadar uzun bir an; "Lütfen... beni...öldürme!"

14

Clacker

Palalar yavaşça Kancalı Dehşetin ensesinden uzaklaştılar.

"Göründüğüm... gibi... de-değil," diye açıklamaya çalıştıcanavar duraksamalı konuşmasıyla. Sarfettiği her sözcükle,Kancalı Dehşet dili daha rahat kullanır hale geliyor gibiydi."Ben... pech'im."

"Pech?" dedi Belwar alık alık bakarak Drizzt'in yanınailerlerken. Svirfneblin anlaşılır bir şaşkınlıkla kapana kısılmışcanavara baktı. "Bir pech için bir parça irisin," dedi.

Page 246: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt bir açıklama arayarak, canavardan Belwara döndü.Drow bu sözcüğü daha önce hiç duymamıştı.

"Kaya çocukları," diye açıkladı ona Belwar. "Tuhaf, küçükyaratıklar. Taş kadar serttirler ve onu işlemekten başka biramaç için yaşamazlar."

"Bir svirfneblin gibi," diye yanıtladı Drizzt.

Belwar bir iltifata mı, yoksa bir aşağılanmaya mı maruzkaldığım anlamak için bir an duraksadı. Bunu ayırtedemeyince, Oyuk Sorumlusu biraz ihtiyatla devam etti."Ortalıkta pek fazla pech yoktur, bunun gibi görünenler isedaha da azdır!" Kancalı Dehşete şüpheli bir bakış fırlattı,sonra Drizzt'e palalarını hazır bekletmesini söyler gibi baktı.

"Artık... pech... d-d-değilim," diye kekeledi KancalıDehşet, boğuk sesinde belirgin bir pişmanlıkla. "Artık pechdeğilim."

"Adın ne?" diye sordu Drizzt, gerçeğe dair ipuçları bulmayıumarak.

Kancalı Dehşet uzun bir süre düşündü, sonra iri kafasınıçaresizce salladı. "Artık... pech... d-d-değilim," dedi canavaryeniden ve gagalı suratını maksatlı bir şekilde geri atarak,kabuklu zırhındaki yarığı genişletti ve Drizzt'i hamlesinibitirmeye davet etti.

"Adını anımsamıyor musun?" diye sordu Drizzt, yaratığıöldürmek için pek de sabırsızlanmadan. Kancalı Dehşet nekımıldadı ne de yanıt verdi. Drizzt bir öneri için Belwar'a

Page 247: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

baktı, ancak Oyuk Sorumlusu yalnızca çaresizlik içinde omuzsilkti.

"Ne oldu?" diye ısrar etti Drizzt canavara. "Sana neolduğunu bana anlatmalısın."

"B-b-b." Kancalı Dehşet yanıt vermek için çabaladı. "B-büyücü. Uğursuz büyücü."

Büyü yöntemleri hakkında ve uygulayıcılarının bunu nasılvicdansızca kullandıkları yönünde biraz eğitim görmüş olanDrizzt olasılıkları anlamaya ve bu tuhaf yaratığa inanmayabaşladı. "Seni bir büyücü mü değiştirdi?" diye sordu, yanıtızaten tahmin ederek. O ve Belwar hayret dolu surat ifadelerinipaylaşıyorlardı. "Böylesi büyüleri duymuştum."

"Ben de öyle," diyerek ona katıldı Oyuk Sorumlusu."Magga cammara, kara elf, Blingdenstone'un büyücülerininaynı büyüyü kullandıklarını görmüştüm. Şeye sızmamızgerektiğinde..." deep gnome, hitap ettiği elfin ait olduğu yerianımsayınca, birden sustu.

"Menzoberranzan'a," diye tamamladı Drizzt gülerek.

Bir parça mahcup olan Belwar boğazını temizledi vecanavara geri döndü.

"Bir zamanlar bir pechtin," dedi, tüm açıklamanın, apaçıkbir düşünce ile ifade edildiğini duymaya ihtiyaç hissederek,"ve bir büyücü seni bir Kancalı Dehşete dönüştürdü."

"Doğru," diye yanıtladı canavar. "Artık pech değilim."

Page 248: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Dostların nerede?" diye sordu svirfneblin. "Eğer halkınlailgili duyduklarım doğruysa, pechler sık sık yalnız yolculuketmezler."

"Ö-ö-ö-ölü," dedi canavar. "Uğursuz b-b-b-"

"İnsan büyücü mü?" diye yardım etti Drizzt. Koca gagaheyecanlı bir şekilde sallandı.

"Evet, i-i-insan-"

"Ve büyücü seni bir Kancalı Dehşet olarak acılarınlabıraktı," dedi Belwar.

O ve Drizzt uzun bir süre birbirlerine baktılar ve sonradrow geri çekilerek Kancalı Dehşetin kalkmasına yardım etti.

"Beni ö-ö-öldürmüş o-o-olmanı d-d-dilerdim," dedicanavar yeniden, oturur pozisyona geçerek. Belirgin birtiksintiyle pençeli ellerine baktı. "T-taş, taş... artık banayabancı."

Belwar karşılık olarak kendi işlenmiş ellerini kaldırdı. "Birzamanlar, ben de öyle sanıyordum," dedi. "Hayattasın ve artıkyalnız değilsin. Bizimle göle gel, orada daha fazlasınıkonuşabili riz.

Kancalı Dehşet hemen kabul etti ve büyük çabalarla,çeyrek tonluk kütlesini yerden kaldırmaya başladı. Yaratığınsert kabuğunun hışırtıları ve gürültüleri arasında, Belwarsağduyuyla Drizzt'e fısıldadı: "Kılıçlarını hazır tut!"

Page 249: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Kancalı Dehşet sonunda, on ayaklık heybetli endamıylakule gibi dikilerek durdu ve drow Belwarın mantığınıtartışmadı.

Uzun saatler boyunca, Kancalı Dehşet maceralarını ikidosta anlattı. Öykünün kendisi kadar hayret verici olan,canavarın dili kullanma becerisindeki gelişmeydi. Bu gerçekve canavarın önceki varoluşu-neredeyse kutsal bir saygı iletaşa vurmak ve taşı şekillendirmekle geçen bir yaşam-ile ilgilitanımlamaları, Belwar ve Drizzt'i yaratığın tuhaf öyküsününgerçekliğine daha da ikna etti.

"Yeniden konuşmak g-g-güzel, lisan kendi lisanım olmasabile," dedi yaratık bir süre sonra. "Sanki bir zamanlarolduğum varlığın bir parçasını yeniden b-bulmuş gibiyim."

Kendi benzer deneyimleri zihninde öylesine netti ki, Drizztbu duyguları çok iyi anladı.

"Ne zamandır bu durumdasın?" diye sordu Belwar.

Kancalı Dehşet omuz silkti ve iri göğsüyle omuzlan buhareketle tıkırdadı. "Haftalar, a-aylar," dedi."Anımsayamıyorum. Zamanı y-yitirdim."

Drizzt yüzünü ellerine bıraktı ve talihsiz yaratığınduygularını tamamen anlayıp sempati duyarak, derin derin içgeçirdi. Drizzt de vahşiliklerde böylesine kaybolmuş vekendini yalnız hissetmişti. O da böylesi bir talihin kasvetligerçeğini biliyordu. Belwar çekiç eliyle yavaşça drowunsırtına vurdu.

Page 250: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Peki, şimdi nereye gidiyorsun?" diye sordu OyukSorumlusu Kancalı Dehşete. "Ya da nereden geliyordun?"

"Peşindeydim, o b-b-b-" diye yanıtladı Kancalı Dehşet,sanki uğursuz büyücüden yalnızca bahsetmek bile yaratığabüyük acı vermişçesine, son sözcükte çaresizce geveleyerek."Ama öyle çok şey unuttum ki. Eğer hala p-p-pech olsaydım,onu a-a-az bir çabayla bulabilirdim. Taşlar bana nereye b-b-bakacağımı söylerlerdi. Ama artık onlarla çok sıkkonuşamıyorum." Canavar taşta oturduğu yerden doğruldu."Gideceğim", dedi kararlılıkla. "Ben etraftayken güvendedeğilsiniz."

"Kalacaksın," dedi Drizzt aniden ve yadsmamayacak birkesinlikle. "D-denetliyemiyorum," diyerek açıklamayaçabaladı Kancalı Dehşet yeniden.

"Endişelenmene gerek yok," dedi Belwar. Mağaranınyanında, ukarıdaki çıkıntıda bulunan kapıyı işaret etti."Evimiz orada, ukarıda ve kapısı senin geçemeyeceğin kadarküçük. Hep birlikte en iyi eylem biçimine karar verene dekburada, göl kenarında dinlenmelisin."

Kancalı Dehşet tükenmişti ve svirfneblinin mantığı oldukçaakla yatkın görünüyordu. Canavar külçe gibi, taşa geri çöktüve iri bedeninin elverdiği ölçüde kıvrıldı. Drizzt ve Belwarher adımda tuhaf yeni dostlarına göz atarak ayrıldılar.

"Clacker," dedi Belwar birden, Drizzt'i yanında durdurarak.Belwar'ın sözcüğü kendi bulunduğu yöne doğru söylediğinianlayan Kancalı Dehşet, deep gnomea bakmak için büyükçaba sarfederek doğruldu.

Page 251: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Seni böyle çağıracağız, eğer bir itirazın yoksa," diyeaçıkladı svirfneblin yaratıkla Drizzt'e. "Clacker!" "Uygun birisim," diye belirtti Drizzt.

"Bu g-güzel bir isim," diyerek onayladı Kancalı Dehşetfakat yaratık içten içe pech adını, eğimli bir geçitteki yuvarlakbir taş parçası gibi yuvarlanıp duran ve gürleyen her heceyletaşa ilahiler söyleyen o adı anımsayabilmeyi diledi.

"Kapıyı genişleteceğiz," dedi Drizzt, Belwar'la mağaraevlerine girdiklerinde. "Böylece Clacker içeri girebilir veyanımızda güven içinde dinlenebilir."

"Hayır, kara elf," diyerek karşı çıktı Oyuk Sorumlusu."Bunu yapmayacağız."

"Orada suyun yanında güvende değil," diye yanıtladıDrizzt. "Canavarlar onu bulur."

"Yeterince güvende!" diye homurdandı Belwar. "Hangicanavar bir Kancalı Dehşete isteyerek saldırır?"

Belwar, Drizzt'in samimi endişesini anlıyordu, ancakDrizzt'in önerisindeki tehlikeleri de biliyordu.

"Bu tür büyülere tanık oldum," dedi svirfneblin kasvetle."Bunlara polymorph denir. Bedenin değişimi hemengerçekleşir, ancak ruhun değişimi zaman alabilir."

"Neler söylüyorsun?" Drizzt'in sesinde panik vardı.

Page 252: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Clacker hala bir pech," diye yanıtladı Belwar. "Ancak, birKancalı Dehşetin bedenine tutsak edilmiş. Fakat korkarımyakında Clacker artık bir pech olmayacak. Bir Kancalı Dehşetolacak, hem aklı hem bedeniyle ve her ne kadar dostçadavranırsak davranalım, Clacker bir diğer öğünden başka birşey olmadığımızı düşünmeye başlayacak."

Drizzt karşı çıkmaya hazırlandı, ancak Belwar onu karanlıkbir düşünceyle susturdu. "Onu öldürmek zorunda kalmakhoşuna gider miydi, kara elf?"

Drizzt arkasını döndü. "Öyküsü benimkine benziyor."

"Sandığın kadar değil," diye karşılık verdi Belwar.

"Ben de kaybolmuştum," diye anımsattı OyukSorumlusuna Drizzt.

"Öyle olduğunu sanıyorsun," diye yanıtladı Belwar. "Amaözünde Drizzt Do'Urden olan tarafın seninle kaldı, dostum.Olmak zorunda olduğun gibiydin, etrafındaki koşulların seniolmaya zorladığı gibi. Bu farklı. Sadece bedenen değil,Clacker özünde bir Kancalı Dehşet olacak. Düşünceleri birKancalı Dehşetin düşünceleri olacak ve Magga cammara,yerdeki sen olduğun zaman, ona bağışladığın merhameti sanaiade etmeyecek."

Deep gnomeun dolambaçsız mantığını çürütememesinekarşın, Drizzt tatmin olamazdı. Mağaranın sol taraftakiodacığına, yatak odası olarak ilan ettiği yere girdi vehamağına yığıldı.

Page 253: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Zavallı, Drizzt Do'Urden," diye mırıldandı Belwar,drowun keder yüklü, ağır hareketlerini izlerken. "Zavallı,kaderi çizilmiş pech dostum." Oyuk Sorumlusu kendi odasınagitti ve hamağına tırmandı. Tüm bu olanlar yüzünden berbathissediyordu kendini, ancak, acısı ne olursa olsun, katı birşekilde mantıklı ve pratik kalmaya kararlıydı. Çünkü Belwar,Drizzt'in talihsiz yaratığa bir yakınlık hissettiğini, Clacker'ınbenlik kaybı yüzünden onunla arasında ölümcül olabilecek birduygu bağı kurulduğunu anlıyordu.

O gece daha geç saatlerde, heyecan içindeki Drizztsvirfneblini derin uykusundan sarsıp uyandırdı. "Ona yardımetmeliyiz," diye fısıldadı Drizzt sertçe.

Belwar bir koluyla yüzünü sildi ve kendine gelmeyeçabaladı. Uykusu tedirgindi; olanaksız biçimde yüksek sesle,"Bivrip," diye haykırdığı ve en yeni arkadaşının canım almaküzere harekete geçtiği düşlerle doluydu.

"Ona yardım etmeliyiz!" dedi Drizzt yeniden, daha dakuvvetli bir şekilde. Belwar drowun bitkin görünüşünden, ogece hiç uyumadığım söyleyebilirdi.

"Ben büyücü değilim," dedi Oyuk Sorumlusu. "Ne de-"

"O halde bir tane bulacağız," diye gürledi Drizzt. "Clacker'ılanetleyen insanı bulacağız ve onu büyüyü tersine çevirmeyezorlayacağız! Onu daha birkaç gün önce ırmağın yanındagördük. O kadar uzakta olamaz!"

"Böylesine bir büyü becerisine sahip bir büyücü kolay birdüşman olmayacaktır," diye çabucak karşılık verdi Belwar.

Page 254: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ateş topunu bu kadar çabuk mu unuttun?" Belwar kendikendini ikna etmek istercesine duvara, bir kancada asılı duranyanmış deri ceketine baktı. "Korkarım büyücü bizden üstün,"diye mırıldandı Belwar, ancak Drizzt Oyuk Sorumlusununkonuşurken takındığı ifadede bir ikna olmamışlık görüyordu.

"Clacker'ı böylesine çabuk mu kaderine terk edeceksin?"diye sordu Drizzt dobra dobra. Svirfneblinin zayıfladığımgörünce, Drizzt'in yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. "Bubir drowu himayesine alan aynı Belwar Dissengulp mu?Diğer herkesin tehlikeli ve yardım edilemez gördüğü bir karaelf için umudunu kaybetmeyen o en şerefli Oyuk Sorumlusumu?"

"Git uyu, kara elf," diye sertçe yanıtladı Belwar, çekiçeliyle Drizzt'i iterek.

"Akıllıca bir öneri, dostum," dedi Drizzt. "Sen de iyi uyu.Önümüzde uzun bir yol olabilir."

"Magga cammara," diyerek ofladı suskun svirfneblin, inatlahaşin gerçekçilik maskesine tutunarak. Drizzt'ten uzağayuvarlandı ve kısa süre sonra horlamaya başladı.

Drizzt, Belwar'ın horultularının şimdi sakin ve tatminkarbir uykunun derinliklerinden geldiğini fark etti.

Clacker kancalı elleriyle bıkıp usanmadan taşa vurarakduvarı dövdü.

"Yine mi?" diye fısıldadı Belwar Drizzt'e. "Burada olmaz!"

Page 255: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt tekdüze sese yönelerek dönüp duran dehliz boyuncahızla ilerledi. "Clacker!" diye seslendi hafifçe, Kancalı Dehşetgörüş sahasına girdiğinde.

Kancalı Dehşet yaklaşan drowla yüzleşmek içindöndüğünde kancalı elleri genişçe açılmış ve hazırdı ve irigagasından tehditkar bir tıslama dökülüyordu. Bir an sonra,Clacker ne yapmakta olduğunu fark etti ve derhal durdu.

"Neden şu darbeleri sürdürmek zorundasın?" diye sorduDrizzt ona, Clacker'ın dövüş pozisyonunu görmemiş gibidavranmaya, hatta buna kendini bile inandırmayaçabalayarak. "Vahşiliklerdeyiz, dostum. Böylesi seslerziyaretçileri davet eder."

Devasa canavarın başı eğildi. "Benimle g-g-gelmemeliydiniz," dedi Clacker. "E-e-elimde değil-d-denetleyemediğim çok fazla şey olacak."

Drizzt uzandı ve Clacker'ın kemikli dirseğine rahatlatıcıeliyle dokundu. "Bu benim hatamdı," dedi drow, KancalıDehşetin kastettiği şeyi anlayarak. Clacker tehlikeli birşekilde Drizzt'e döndüğü için özür dilemişti. "Farklı yönleregitmemeliydik," diye sürdürdü Drizzt ve sana böylesi çabukve habersiz yaklaşmamalıydım. Arayışımız daha uzunsürebilir; ancak şimdi hep beraber duracağız ve Belwar'la benkontrolünü elinde tutman için sana yardım edeceğiz."

Clacker'ın gagalı suratı aydınlandı. "Taşa v-v-vurmak öylei-iyi hissettiriyor ki," diye açıkladı. Clacker hafızasını diritutmak istermişçesine pençesini kayalara indirdi. Geçmişyaşamını, büyücünün ondan çaldığı yaşamı düşünürken, sesi

Page 256: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve bakışları uzaklara gitti. Pech'in tüm günleri taşa vurmakla,taşı şekillendirmekle, değerli taşla konuşmakla geçmişti.

"Yeniden pech olacaksın," diye söz verdi Drizzt.

Dehlizden yaklaşan Belwar drowun sözlerini duydu ama okadar emin değildi. Bir haftadan fazladır dehlizlerdeydiler vebüyücüye ait bir iz bulamamışlardı. Oyuk SorumlusuClacker'ın canavar konumundan kendine ait olan parçayı,pech kişiliğinin bir kısmını geri kazanıyor gibi göründüğügerçeği ile teselli buluyordu. Belwar aynı değişimi, yalnızcabirkaç hafta önce, Drizzt'te de gözlemlemişti ve Drizzt'indönüştüğü avcının hayatta kalmaya yönelik bariyerlerininaltında, Belwar en yakın dostunu keşfetmişti.

Ancak, Oyuk Sorumlusu Clacker'da aynı sonuçlanbeklememeye özen gösterdi. Kancalı Dehşetin durumukudretli büyünün eseriydi ve yoğunluğu ne olursa olsun,dostluk büyücünün sihrinin işleyişini geri çeviremezdi.Drizzt'le Belwar’ı bulmakla Clacker'a sefil ve yadsınamaz birkaderden geçici-ve yalnızca geçici-bir erteleme bahşedilmişti.

Daha pek çok gün boyunca, Karanlıkaltı tünellerinde şansyüzlerine gülmeksizin ilerlediler. Clacker'ın kişiliği halabozulmamıştı, ancak gölün yanı başındaki mağarayerleşimlerini öylesine umut dolu bir şekilde terk eden Drizztbile artan gerçekliğin ağırlığını duyumsamaya başlamıştı.

Sonra, tam Drizzt ve Belwar evlerine geri dönmeyitartışmaya başladıklarında, grup yeni çökmüş bir tavandankaynaklanan molozla dolu orta büyüklükte bir mağarayageldi.

Page 257: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Buraya gelmiş!" diye haykırdı Clacker ve iri bir kayaparçasını bir çırpıda kaldırarak uzaktaki bir duvara fırlattı vekaya parçası moloza dönüştü. "Buraya gelmiş!" KancalıDehşet artan, patlayıcı bir öfkeyle taşları paralayıp, kayaparçalarını fırlatarak ortalıkta koşuşturdu.

"Nasıl bilebilirsin?" diye sordu Belwar, devasa dostununöfkesini durdurmaya çabalayarak.

Clacker tavanı işaret etti. "B-bunu o yaptı. B-b-bü...yaptı."

Drizzt ve Belwar endişeli bakışlarla birbirlerine baktılar.Mağaranın eskiden on beş ayak kadar yüksekteki tavanıhavaya uçurulup oyulmuştu ve merkezinde tavanın öncekiyüksekliğinin iki katına uzanan kocaman bir delik açılmıştı.Eğer bu tahribata büyü sebep olduysa, bunu yapan gerçektende kudretli bir büyücüydü!

"Bunu büyücü mü yaptı?" diye tekrarladı Belwar. Dahaönce Drizzt'e yöneltmiş olduğu o inatçı bir şekilde bakışlarınıbir kez daha dikerek.

"Onun k-k-kulesi," diye yanıtladı Clacker ve büyücününhangi çıkışı kullandığını anlayabilmek için hızla mağaradadolaşmaya koyuldu.

Şimdi Drizzt ve Belwar'ın kafaları tamamen karışmıştı vesonunda onlara bakmak için duran Clacker şaşkınlıklarınınfarkına vardı.

"B-b-b-!"

Page 258: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Büyücü," dedi Belwar sabırsızlıkla.

Clacker hiç alınmadı, hatta bu yardımdan memnun oldu."B-büyücünün bir kulesi var," diyerek açıklamaya çalıştıheyecanlı Kancalı Dehşet.

"Yanında taşıdığı, neresi u-u-uygunsa oraya kurduğu b-büyük, demir bir k-kule." Clacker yukarı, yıkılmış tavanabaktı. "Her zaman uymasa bile."

"Bir kule mi taşıyor?" diye sordu Belwar, burnu kendiüzerinde katlanarak.

Clacker heyecanla başını salladı, ancak sonra, daha fazlaaçıklama yapmak için durmadı, çünkü büyücünün izinibulmuştu; dehlizlerden bir diğerine uzanan bir yosunyatağındaki belirgin bir çizme izi.

Drizzt ve Belwar dostlarının yarım yamalak açıklaması iletatmin olmak zorundaydılar, zira kovalamaca başlamıştı.Drizzt drow Akademisi'nde öğrendiği ve Karanlıkaltı'nda tekbaşına geçirdiği on yıl boyunca geliştirdiği tüm becerilerikullandığı ileri pozisyona geçti. Belwar doğuştan gelen, ırkınaözgü Karanlıkaltı anlayışı ve büyüyle aydınlanan broşu ileyönlerini belirledi ve o anlarda tamamen önceki benliğine geridönen Clacker taşlardan kendilerini yönlendirmelerini istedi.Üçü birlikte bir diğer havaya uçurulmuş mağarayı ve tavanıbinayı barındıracak kadar yüksekte olmasına karşın kuleninvarlığına dair belirgin işaretler gösteren bir diğer mağarayıgeçtiler.

Page 259: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Birkaç gün sonra, üç arkadaş geniş ve yüksek bir mağarayadöndüler ve arkalarında, uzakta, hızlı akan bir ırmağınyanında, büyücünün evi göründü. Belwar ve Drizzt yenidençaresizce birbirlerine baktılar, zira kule tam otuz ayakyüksekliğinde ve yirmi ayak genişliğindeydi ve pürüzsüzmetal duvarları planlarıyla alay ediyordu. Yapıya doğru ayrıve tedbirli yollardan ilerlediler, çünkü kulenin duvarları safadamantittendi, tüm dünyadaki en sert metal.

Yalnızca küçük, kulenin işçiliğinde hatları zorluklaseçilebilen tek bir kapı buldular. İstenmeyen ziyaretçilerekarşı kilitli olduğunu bilmek için kapıyı denemelerigerekmiyordu.

"B-b-b-o orada," diye homurdandı Clacker, pençeleriniumutsuzluk içinde kapıda gezdirerek.

"O halde, dışarı çıkmak zorunda kalacak," diyerek akılyürüttü Drizzt. "Ve çıktığında, onu bekliyor olacağız."

Plan pechi tatmin etmedi. Clacker tüm bölgede yankılanangürültülü bir kükreyişle devasa bedenini kule kapısına fırlattı,sonra geri sıçrayıp yeniden kapıya çarptı. Kapı darbekarşısında titremedi bile ve Clacker'ın bedeninin savaşıkesinlikle kaybedeceği, deep gnome ve drowa çabucak veaçıkça belli oldu.

Belwar kenara çekilip tanıdık bir ilahiye başlarken, Drizztboş yere devasa dostunu sakinleştirmeye çabaladı.

Sonunda, Clacker bitkinlik, acı ve çaresizce öfke içindehıçkırarak, külçe gibi yere yığıldı. Sonra her dokunduklarında

Page 260: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kıvılcımlar saçan mithril elleriyle Belwar araya girdi.

"Kenara çekilin!" dedi Oyuk Sorumlusu. "Tek bir kapıtarafından durdurulamayacak kadar yol geldim!" Belwardoğrudan küçük kapının önüne ilerledi ve büyülü çekiçellerini tüm gücüyle kapıya indirdi. Mavi kıvılcımların köredici parıltısı her yöne saçıldı. Deep gnomeun kaslı kollarıçılgınca bir öfkeyle çalışıp, kazıyıp vurdular ancak Belwarenerjisini tükettiğinde, kule kapısında yalnızca hafif çiziklerve yüzeysel yanıklar görünüyordu.

Belwar tiksintiyle ellerini birbirine vurarak, kendinizararsız ; kıvılcımlara boğdu ve Clacker da düş kırıklığıifadeleriyle, tüm kalbiyle ona katıldı. Fakat Drizztdostlarından daha öfkeli ve endişeliydi. Sadece büyücününkulesi onları durdurmakla kalmamıştı, içerideki büyücü deşüphesiz varlıklarından haberdardı. Drizzt ihtiyatla yapınınçevresinde dolaşarak pek çok ok mazgalını fark etti. Birtanesinin altına eğilince, hafif bir mırıldanma duydu vebüyücünün sözcüklerini anlamamasına karşın, insanın niyetinikolaylıkla tahmin edebildi.

"Kaçın!" diye haykırdı dostlarına ve sonra büyük birçaresizlikle yakınlardaki bir kaya parçasını kapıp okaçıklığına fırlattı. Şans drowun yanındaydı, zira büyücübüyüsünü tam kaya parçası açıklığa çarptığındatamamlamıştı. Bir yıldırım gürleyerek dışarı çıktı, kayayıparçalara ayırdı ve Drizzt'i uçurdu, ancak yeniden kuleniniçine yansıdı.

"Lanet! Lanet!" dedi bir ciyaklama kulenin içinden."Bunun olmasından nefret ediyorum!"

Page 261: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar ve Clacker düşen dostlarına yardım etmek içinatıldılar. Drow yalnızca sersemlemişti ve daha diğerleri onaulaşamadan ayakta ve hazırdı.

"Oh, bunu çok kötü ödeyeceksiniz, evet öyle!" dediiçeriden bir çığlık

"Kaçın!" diye haykırdı Oyuk Sorumlusu ve öfkeli KancalıDehşet bile tamamen ona katıldı. Ancak Belwar drowuneflatun gözlerine bakar bakmaz, Drizzt'in kaçmayacağınıanladı. Clacker da Drizzt Do'Urden'in içinde toplananateşlerden bir adım geriye çekildi.

"Magga cammara, kara elf, içeri giremeyiz," diyereksağduyuyla anımsattı svirfneblin Drizzt'e.

Drizzt oniks heykelciği çıkardı ve ok yarığına doğru tutup,ibedeniyle bloke etti. "Göreceğiz," diye gürledi ve sonraGuenhwyvar'ı çağırdı. Kara sis döndü ve heykelcikten dışarıtek bir açık yol buldu.

"Hepinizi öldüreceğim!" diye haykırdı görünmeyenbüyücü. Kuleden gelen bir sonraki ses bir panterinkükreyişiydi ve sonra büyücünün sesi yeniden çınladı."Yanılmış olabilirim!"

"Aç kapıyı!" diye haykırdı Drizzt. "Yaşamın üstüne, kötübüyücü!"

"Asla!"

Page 262: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar yeniden kükredi, sonra büyücü çığlık attı vekapı ardına dek açıldı.

Drizzt önden gitti. Kulenin alt katında, dairesel bir odayagirdiler. Demir bir merdiven kulenin merkezinde gizli birkapıya, büyücünün niyetlendiği kaçış rotasına çıkıyordu.Ancak insan bunu pek gerçekleştirememişti ve tek bacağıdizinden bükülerek yatay çubuklardan birine takılmış halde,merdivenin arka tarafında baş aşağı asılmıştı. Asit gölündekikötü deneyimden tamamıyla iyileşmiş görünen ve yenidenpanterlerin en muhteşemi gibi görünen Guenhwyvarmerdivenin diğer tarafına tünemiş, büyücünün baldırını vebacağını rahatça dişliyordu.

"İçeri buyurun!" diye bağırdı büyücü, kollarını genişçe ikiyana açarak ve sonra sarkan cüppesini suratından geri itmekiçin yeniden toplayarak. Yıldırımın kararttığı cüppenin geriyekalan parçalarından dumanlar tütüyordu. "Ben BristerFendlestick. Mütevazı evime hoş geldiniz."

Drizzt tutsakla ilgilenmek üzere yukarı çıkarken, tehlikelidostunu çekiç eliyle zapteden Belwar, Clacker'ı kapıda tuttu.Drow sevgili kedi dostunu incelemesine yetecek kadarduraksadı, çünkü panteri iyileşmesi için gönderdiği gündenberi Guenhwyvar’ı çağırmamıştı.

"Drow dilini konuşuyorsun," dedi Drizzt, büyücüyüyakasından kavrayıp, çevik bir hareketle ayakları üzerineindirerek. Drizzt şüpheyle adama göz gezdirdi; ırmağınyanındaki dehlizde karşılaşmalarından önce, hiç insangörmemişti. Bu noktaya kadar drow pek de etkilenmemişti.

Page 263: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Birçok dil bilirim," diye yanıtladı büyücü, üstünü başınısilkeleyerek. Ve sonra, sanki açıklaması büyük bir önemtaşıyormuşçasına, ekledi, "Ben Brister Fendlestick'im!"

"Bildiğin diller arasına pech dilini de katıyor musun?" diyekükredi Belwar kapıdan.

"Pech?" diye yanıtladı büyü, sözcüğü belirgin bir tiksintiylesarfederek.

"Pech," diye homurdandı Drizzt, yanıtını büyücününensesine bir inç kalana dek savurduğu palasının kenarı ilevurgulayarak.

Clacker kendisini engelleyen svirfneblini pürüzsüzzeminde kolayca kaydırarak bir adım ileri gitti.

"İri dostum bir zamanlar bir pechti," diye açıkladı Drizzt,"bunu biliyor olmalısın."

"Pech," dedi büyücü tükürürcesine. "İşe yaramaz küçükyaratıklar ve her zaman insanın yoluna çıkarlar." Clacker ileridoğru uzun bir adım daha attı.

"İşe koyul, drow," diye yalvardı Belwar, faydasızca devasaKancalı Dehşete dayanarak.

"Ona kimliğini geri ver," dedi Drizzt. "Dostumuzu yenidenbir pech yap ve çabuk ol."

"Hıh!" diye homurdandı büyücü. "Bu şekilde daha iyi!"diye yanıtladı sağı solu belli olmayan insan. "Neden herhangi

Page 264: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

biri bir pech olarak kalmayı ister ki?"

Clacker gürültüyle soludu. Üçüncü adımının yalın kuvvetiBelwar'ın yana doğru kaymasına yol açtı.

"Şimdi, büyücü," diyerek uyardı Drizzt. Guenhwyvar,merdivenlerden uzun ve aç bir kükreme salıverdi.

"Oh, pekala, pekala!" dedi büyücü, ellerini tiksintiylesallayarak. "Sefil pech!" Kocaman bir kitabı, sığabileceğindençok daha küçük bir cepten çıkardı. Drizzt ve Belwar zaferinçantada keklik olduğunu düşünerek birbirlerine gülümsediler.Ama sonra, büyücü ölümcül bir hata yaptı.

"Onu da gebertmeliydim, tıpkı diğerlerini geberttiğimgibi," diye mırıldandı, tam yanı başında duran Drizzt'in bilesözcükleri seçemeyeceği kadar alçak sesle.

Ancak Kancalı Dehşetler Karanlıkaltı'ndaki yaratıklariçinde en keskin işitme duyusuna sahip olanlardı.

Ciacker'ın muazzam pençesinin bir darbesi Belwar'ı dönedöne odanın diğer tarafına yolladı. Ağır adımların sesi üzerinedönen Drizzt, hızla gelen devin ivmesiyle yana fırlatılırken,drowun palaları elinden uçtu. Ve büyücü, budala büyücü,Ciacker'ın demir merdivenle çarpışmasında yastık vazifesigördü. Bu öylesine şiddetli bir darbeydi ki, merdiveni eğdi veGuenhwyvar'ı diğer tarafa uçurdu.

Drizzt ve Belwar dostlarına seslenecek kadar kendilerinegeldiklerinde, büyücüyü öldürenin Kancalı Dehşetin çeyrektonluk gövdesinin ilk ezici darbesi olup olmadığı belli değildi.

Page 265: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Clacke/ın pençeleri ve gagası durup dinlenmeden kesipvuruyor, parçalayıp eziyorlardı. Zaman zaman, büyücününtaşıdığı pek çok büyülü nesneden bir diğeri dahaparçalandıkça ani bir ışık çakıyor ve bir duman bulutuoluşuyordu.

Ve Kancalı Dehşet öfkesine son verip, kendisini savaşahazır bir şekilde durarak çevreleyen üç dostuna baktığında,Clacker'ın ayağının dibindeki kanlı et yığını artık tanınmazhaldeydi.

Belwar büyücünün Clackefı eski haline döndürmeyi kabulettiğini söyleyecekti, ancak gerek görmedi. Clacker dizlerininüstüne düştü ve yaptıklarına inanamayarak yüzünüpençeleriyle örttü.

"Haydi gidelim buradan," dedi Drizzt, kılıçlarım kınlarınakoyarak.

"Kuleyi araştıralım," diye önerdi Belwar, içeride harikuladehazinelerin saklanmış olabileceğini düşünerek. Ancak Drizztbir saniye daha kalamazdı. Devasa dostunun gem vurulmamışöfkesi içinde kendisinden çok fazla şey görmüştü ve kanlıyığının kokusu içini dayanamadığı düş kırıklıkları ve korkuile doldurmuştu. Peşinde Guenhwyvar ile birlikte kuledenyürüyüp çıktı.

Belwar ilerledi ve Clacker'ın ayağa kalkmasına yardımettikten sonra, titreyen devi yapının dışına yönlendirdi.Ancak, inatçı bir şekilde gerçekçi olan Oyuk Sorumlusukuleyi karış karış kolaçan edip, onlara yardımcı olabileceknesneleri veya kuleyi yanlarında taşımalarını sağlayacak emir

Page 266: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sözcüğünü ararken, dostlarını civarda bekletti. Ancak, yabüyücü yoksul bir adamdı ki Belwar bundan şüpheliydi yadahazineleri güvenle ve muhtemelen bir başka varoluşdüzleminde gizlemişti, çünkü svirfneblin basit bir su matarasıve bir çift yıpranmış çizmenin ötesinde hiçbir şey bulamadı.Eğer harikulade adamantit kulenin bir emir sözcüğü varsabile, bu sözcük büyücüyle birlikte mezara gitmişti.

Eve dönüş yolculukları sessizdi: kişisel endişeler,pişmanlıklar ve anılar içinde kaybolmuşlardı. Drizzt veBelwar'ın en ezici korkularını dile getirmeleri gerekmiyordu.Clacker'la sohbetlerinde, her ikisi de normalde barışçı bir ırkolan pechler hakkında, Clacker'ın öldürücü patlayışının birzamanlar olduğu yaratığa çok aykırı düştüğünü bilmelerineyetecek kadar şey öğrenmişlerdi.

Ancak, deep gnome ve drow kendi kendilerine itirafetmeliydiler ki, Clacker'ın davranışları hızla dönüşmekteolduğu yaratığa o kadar da aykırı değildi.

15

İnatçı Anılar

Page 267: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Neler biliyorsun?" diye sordu Saygıdeğer Malice,Do'Urden Evi'nin binalar topluluğu içinde yanında yürüyenJarlaxle'a. Malice normalde bu kötü şöhretli paralı askerleböylesine apaçık görüşmezdi fakat Saygıdeğer Ana endişelive sabırsızdı. Menzoberranzan'ın yönetici ailelerhiyerarşisindeki duyulan söylentiler Do'Urden Evi için iyiyealamet değildi.

"Bilmek?" diye tekrarladı Jarlaxle, şaşırmış gibi yaparak.

Malice ona sertçe baktı, tıpkı küstah paralı askerin diğeryanında yürümekte olan Briza gibi.

Jarlaxle boğazını temizledi, ancak, bu ses daha çok birkahkaha gibi çıktı. Malice söylentilerin ayrıntılarımveremezdi, şehrin daha kudretli evlerine ihanet edecek kadarbudala değildi. Fakat Jarlaxle sadece Malice'in zaten tahminettiği şeyi doğrulayacak basit bir mantık ifadesi ile onu alayaalabilirdi. "Zin-carla, ölümcül hayalet, çok uzun zamandırkullanılıyor."

Malice soluğunu dikkat çekmeyecek şekilde düzgüntutmaya çabaladı. Jarlaxle'ın söyleyeceğinden daha fazlasınıbildiğini fark etmişti ve hesapçı paralı askerin belirgin olanıböylesine soğukkanlılıkla ifade ettiği gerçeği, Malice'ekorkularında haklı olduğunu söylüyordu. Zaknafein'ınölümcül hayaleti gerçekten de çok uzun süredir Drizzt'iarıyordu. Malice'in, Örümcek Kraliçe'nin sabrıyla ünlüolmadığının kendisine ammsatılmasına gereksinimi yoktu.

"Bana söyleyecek başka şeyin var mı?" diye sordu Malice.

Page 268: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Jarlaxle kaçamak şekilde omuz silkti.

"O halde evimden git," diye homurdandı Saygıdeğer Ana.

Jarlaxle sağladığı ufak bilgi için ödeme talep etmeli midiye düşünerek bir an tereddüt etti. Sonra o iyi bilinen, yerlerekadar şapka savurmalı selamlarından biriyle eğildi ve kapıyadöndü.

Ödemesini oldukça yakında alacaktı.

Bir saat sonra evin mabedinin giriş odasında, SaygıdeğerMalice tahtında geri yaslandı ve düşüncelerinin vahşiKaranlıkaltı'nın dönüp duran dehlizlerinde yuvarlanmalarınaizin verdi. Ölümcül hayaletle düşünce bağı sınırlıydı;genellikle bir güçlü duygular iletisinden fazla bir şey değildi.Ancak, yaşamda Drizzt'in babası ve en yakın dostu olanZaknafein'ın o içsel çatışmalarından, Malice ölümcülhayaletinin ilerleyişiyle ilgili çok şey öğrenebilirdi.Zaknafein'ın içsel çatışmasının sebep olduğu kaygılar,ölümcül hayalet ne zaman Drizzt'e yaklaşsa, kaçınılmazşekilde artacaktı.

Şimdi, Jarlaxle ile rahatsız edici buluşmanın ardından,Malice Zaknafein'ın ilerleyişini öğrenmek zorundaydı. Kısabir süre sonra çabaları ödüllendirildi.

"Saygıdeğer Malice ölümcül hayaletin batıya, svirfneblinşehrinin ötesine gittiğinde ısrar ediyor," diye açıkladı Jarlaxle,Saygıdeğer Baenre'ye. Paralı asker Do'Urden Evi'ndendoğruca drow ailelerinden en büyüklerinin ikamet ettiği,

Page 269: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Menzoberranzan'ın güney ucundaki mantar korusunun yolunututmuştu.

"Ölümcül hayalet izi takip ediyor," dedi Saygıdeğer Baenredüşünceli düşünceli, ihbarcısından çok kendi kendine. "Buiyi."

"Ancak, Saygıdeğer Malice Drizzt'in günlerce, hattahaftalarca ileride olduğuna inanıyor," diye sürdürdü Jarlaxle.

"Bunu sana o mu söyledi?" diye sordu Saygıdeğer Baenreinanmazlıkla, Malice'in böylesine zarar verici bir bilgiyi açığavurmasına hayret ederek.

"Bazı bilgiler sözcükler olmaksızın elde edilebilir" diyeyanıtladı paralı asker kurnazca. "Saygıdeğer Malice'in sestonu benim bilmemi dilediğinden fazlasını ima etti."

Saygıdeğer Baenre başıyla onayladı ve tüm bu deneyimdenyorularak, kırışmış gözlerini kapattı. Saygıdeğer Malice'iyönetici konseye getirmekte bir rol oynamıştı, ancak şimdiMalice orada kalacak mıydı, sadece bekleyip görebilirdi.

"Saygıdeğer Malice'e güvenmeliyiz," dedi SaygıdeğerBaenre sonunda.

Odada, Baenre ile Jarlaxle'ın karşısında, El-viddinvelp,Saygıdeğer Baenre'nin dostu mind flayer, düşüncelerini busohbetten uzaklaştırmıştı. Drow paralı askeri Drizzt'in batıya,Blingdenstone'dan uzağa gittiğini bildirmişti ve bu habergörmezden gelinemeyecek bir potansiyel önem taşıyordu.

Page 270: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Mind flayer düşüncelerim batıya, uzaklara yansıttı vegöründükleri denli boş olmayan dehlizler boyunca açık biruyarı gönderdi.

Zaknafein durgun göle bakar bakmaz avına yetiştiğinianladı. Geniş mağaranın duvarındaki kayalara tutunarakilerledi. Sonra, doğal olmayan kapıyı ve ardındaki mağarakompleksini buldu.

Ölümcül hayaletin içinde eski duygular uyandı, birzamanlar Drizzt'e hissettiği akrabalık duyguları. AncakSaygıdeğer Malice, Zaknafein'ın zihnine vahşi bir öfkeylegirince, yeni, yabani hisler çabucak diğerlerim bastırdı.Ölümcül hayalet kılıçları çekilmiş halde, kapıdan içeri daldıve kompleksi darmadağın etti. Havaya bir battaniye uçtu veZaknafein 'in kılıçları bir düzine kez onu doğrayınca, parçalarhalinde yere düştü.

Öfke atağı bittiğinde, Saygıdeğer Malice'in canavarıdurumu değerlendirmek üzere çömeldi.

Drizzt evde değildi.

Drizzt'in ve bir dostunun, ya da belki iki, birkaç gün öncemağaradan yola çıktıklarına kara vermek av üstündekiölümcül hayaletin yalnızca kısa bir zamanını aldı.Zaknafein'ın taktik içgüdüleri ona yatıp beklemesinisöylüyordu, zira kuşkusuz burası, deep gnome şehrinindışındaki kamp gibi sahte bir kamp yeri değildi. Zaknafein'ınavı kesinlikle geri dönmeyi düşünmüştü.

Page 271: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ölümcül hayalet, drow şehrindeki tahtında oturan Malice'ingecikmelere katlanamayacağını sezinledi. Onun için zamanazalıyordu -tehlikeli fısıltılar her geçen gün daha yüksek sesletelaffuz ediliyordu- ve Malice'in korkuları ve sabırsızlığı bukez ona pahalıya malolmuştu.

Malice ölümcül hayaleti hain oğlunun peşinden dehlizlereyönelttikten yalnızca birkaç saat sonra, Drizzt, Belwar veClacker farklı bir rotadan mağaraya döndüler.

Drizzt derhal birşeylerin çok yanlış olduğunu fark etti.Kılıçlarını çekti ve çıkıntıya koşarak, daha Belwar'la Clackeronu sorgulamaya bile başlayamadan mağara kompleksininkapısına sıçradı.

Mağaraya vardıklarında, Drizzt'in telaşını anladılar. Her yeryıkılmış, hamaklar ve döşekler parçalanmış, kaseler vetoplanan yiyeceklerle dolu küçük kutu kırılıp her köşeyesaçılmıştı. Komplesin içine sığamayan Clacker dönüpkapıdan uzaklaşarak, geniş mağaranın uzak köşelerindepusuya yatmış bir düşman bulunmadığından emin oldu.

"Magga cammara!" diye kükredi Belwar. "Bunu hangicanavar yaptı?"

Drizzt bir battaniyeyi kaldırdı ve kumaştaki temiz kesikleriişaret etti. Belwar drowun anlatmak istediğini kaçırmadı.

"Kılıçlar," dedi Oyuk Sorumlusu kasvetle. "Keskin ve iyiyapılmış kılıçlar."

"Bir drowun kılıçları," diyerek onun için tamamladı Drizzt.

Page 272: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Menzoberranzan'dan uzaktayız," diye anımsattı Belwarona. "Vahşiliklerin uzak bölgelerinde, ırkının bilipgörebileceğinin ötesinde."

Drizzt böylesine bir varsayıma katılmayacak kadar fazlaşey, biliyordu. Tüm gençliği boyunca, Drizzt, Lloth'unuğursuz rahibelerinin yaşamlarını yönlendiren aşırılığatanıklık etmişti. Drizzt kendisi de Diyarların yüzeyine pekçok millik bir akına gitmişti, Örümcek Kraliçe'ye yüzeyelflerinin kanının hoş tadını sunmaktan daha iyi bir armağangelmeyen aklına.

"Saygıdeğer Malice'i küçümseme," dedi ciddi bir ifadeyle.

"Eğer aramaya gelen gerçekten de annense," diye gürlediBelwar ellerini birbirine vurarak, "umduğundan daha fazlasınıbulacak. Pusuda bekleyeceğiz," diye vadetti svirfneblin,"üçümüz."

"Saygıdeğer Malice'i hafife alma," dedi Drizzt yeniden."Bu karşılaşma rastlantı değildi ve Saygıdeğer Malice onasunacağımız her şeye hazırlıklı olacaktır."

"Bunu bilemezsin," diyerek akıl yürüttü Belwar, ancakOyuk Sorumlusu drowun eflatun gözlerindeki içten dehşetifark ettiğinde, sesindeki tüm inanç kaybolup gitti.

Geri kalan az sayıdaki kullanılabilir eşyayı topladılar vekısa süre sonra yola koyularak, kendileri ile Menzoberranzanarasına daha da fazla mesafe koymak için yeniden batıyagittiler.

Page 273: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Clacker önden gitti, zira pek az canavar kendisini isteyerekbir Kancalı Dehşetin yoluna atardı. Belwar, grubun güvenilirdesteği, ortada yürüyordu ve Drizzt ise, eğer annesininadamları onlara yetişirse, dostlarını koruma görevini üzerinealarak, oldukça geriden sessizce süzülmekteydi. Belwar,evlerini mahveden her kimse, ondan oldukça ileride olduklarıyönünde akıl yürütmüştü. Eğer bu işi yapanlar mağarakompleksinden peşlerine düşüp, ölü büyücünün kulesine dekizlerini sürmüşse, düşman daha gölün bulunduğu mağarayageri dönmeden önce pek çok gün geçecekti. Drizzt OyukSorumlusunun mantığından o kadar emin değildi.

Annesini fazla iyi tanıyordu.

Bitmez tükenmez görünen pek çok günün ardından, grup,kırık dökük zeminli, çıkıntılı duvarları ve kendilerine havadaasılı canavarlar gibi bakan sarkıtlarla dolu bir tavanı olan birbölgeye geldiler. Dostluğun tesellisine gereksinim duyarakbirbirlerine yakın durdular. Dikkat çekebilecek olmalarınakarşın, Belwar büyüyle aydınlatılmış broşunu çıkardı ve dericeketine taktı. Aydınlıkta bile, keskin kenarlı taş kümelerininyarattığı gölgeler sadece tehlike vadediyordu.

Bu bölge, Karanlıkaltı'nın her zamanki durgunluğundandaha sessiz görünüyordu. Diyarların yer altı dünyasındakigezginler nadiren diğer yaratıkların sesini duyarlardı, ancakburada sessizlik daha derinden hissediliyordu, sankibölgedeki tüm yaşam bir şekilde çalınmış gibi.

Clacker'ın ağır adımları ve Belwar'in çizmelerinin hışırtısısürüyle taş yüzeyden cesaret kırıcı bir şekilde yankılanıyordu.

Page 274: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yaklaşan tehlikeyi ilk sezinleyen Belwar oldu. Taştakiderin titreşimler svirfnebline kendisinin ve dostlarının yalnızolmadıklarını haykırdı. Kazma eliyle Clacker'ı durdurdu,sonra, drowun da aynı tedirgin duyguları paylaşıppaylaşmadığını görmek için dönüp Drizzt'e baktı.

Drizzt tavanı işaret etti, sonra karanlığa yükselerek, sürüylesarkıt arasında pusuya çekilebileceği bir nokta aradı. Drowaşağı süzülürken palalarından birini çekti ve diğer elinicebindeki oniks heykelciğin üzerine koydu.

Belwar ve Clacker bir taş çıkıntısının ardına yerleşirlerken,deep gnome mithril ellerine büyü getirecek nakaratımırıldanıyordu. Her ikisi de, drow savaşçısının tepelerindeolduğu, onları gözetlediği bilgisiyle kendilerini daha iyihissediyorlardı.

Ancak Drizzt sarkıtları bir pusu noktası olarakdeğerlendiren tek kişi değildi. Çıkıntılı, mızrağa benzertaşların arasına girdiğinde, drow yalnız olmadığını anlamıştı.

Drizzt'ten biraz daha iri, ancak belli ki insansı bir şekilyakınlar-daki bir sarkıtın etrafından çıktı. Drizzt kendini onadoğru sürmek için bir kayayı tekmeledi ve ilerlerken diğerpalasını da çekti. Bir saniye sonra, karşı karşıya olduğutehlikeyi biliyordu, çünkü düşmanının kafası dört kollu birahtapotu andırıyordu. Drizzt böylesi bir yaratığı daha önce hiçgörmemişti, ama aslında ne olduğunu biliyordu: bir illithid,bir mind flayer, tüm Karanlıkaltı'ndaki en şeytani ve en çokkorkulan canavar.

Page 275: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Önce mind flayer vurdu, Drizzt palalarının sınırlı menzilineyaklaşamadan çok önce. Canavarın dokungaçları salınıpdalgalandı ve-hooop-bir zihinsel enerji konisi Drizzt'inüzerine kapandı. Drow tüm irade gücüyle eli kulağındakaranlığa karşı savaştı. Hedefine konsantre olmaya, öfkesiniodaklamaya çabaladı, ancak illithid bir kez daha vurdu. Birmind flayer daha belirdi ve sersemletici kudretini yan taraftanDrizzt'e ateşledi.

Belwar ve Clacker bu karşılaşmaya dair hiçbir şeygörememişlerdi, zira Drizzt deep gnomeun aydınlatıcıbroşunun menzilinin yukarısındaydı. Ancak, her ikisi detepelerinde birşeyler olduğunu sezinlediler ve OyukSorumlusu dostuna fısıltıyla seslenme riskine girdi.

"Drizzt?"

Yanıt sadece bir an sonra geldi, iki pala taşa çarptığında.Belwar'la Clacker şaşkınlıkla silahlara doğru hamle yaptılar,ama sonra geri çekildiler. Önlerinde, hava titreyerek parıldadıve dalgalandı, sanki bir başka varoluş düzlemine görünmezbir kapı açılır gibi

Bir illithid dışarı adım atıp, hayrete düşmüş dostların tamönünde belirdi ve daha onlar çığlık atacak vakit bilebulamadan zihinsel darbesini salıverdi. Belwar sendeledi veyere yuvarlandı, ancak, zihni zaten Kancalı Dehşet ve pecharasında bir çatışma yaşayan Clacker o kadar da kötüetkilenmemişti.

Mind flayer gücünü yeniden salıverdi, ancak, KancalıDehşet sersemletici koninin tam içinden geçip, kocaman

Page 276: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kancalı elinin tek bir darbesi ile illithidi hakladı.

Clacker çevresine, sonra da yukarıya baktı. Diğer mindflayerlar

tavandan aşağı süzülüyor, iki tanesi Drizzt'i ayakbileklerinden tutuyordu. Başka görünmez kapılar açıldı. Biran içinde Clacker'a her açıdan darbe üstüne darbe geldi ve çiftkişiliğinin içsel karmaşasının oluşturduğu savunma çabucakzayıflamaya başladı. Clacker'ın davranışlarını umutsuzluk vekaynayan öfke devraldı.

O an, Clacker, canavar ırkın içgüdüsel öfkesi ve yırtıcılığıile hareket eden tam bir Kancalı Dehşet'ti.

Ancak Kancalı Dehşet'in sert kabuğu bile, mind flayerlarınsürekli ve sinsi darbelerine karşı bir savunma oluşturamadı.Clacker Drizzt'i tutan iki illithide atıldı.

Karanlık onu yarı yolda yakaladı.

Taşın üzerine diz çökmüştü-o kadarını biliyordu. Clackerboyun eğmeyi, katışıksız öfkeden vazgeçmeyi reddederek,sürünmeyi sürdürdü.

Sonra yere uzandığında, Clacker, ne Drizzt'i, ne Belwar'ı,ne de öfkeyi düşünüyordu.

Yalnızca karanlık vardı.

Page 277: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

BÖLÜM 4

Çaresiz

Hayatta kendimi çaresiz hissettiğim pek çok zaman oldu.Bu belki de bir kişinin yaşayabileceği en keskin acıdır; düşkırıklıkları ve boşaltılamayan öfke üzerine kurulmuştur.Savaşan bir askerin kolunda bir kılıcın açtığı yara, birtutsağın bir kırbacın şaklamasıyla hissettiği ıstırapla boyölçüşemez. Kırbaç çaresiz tutsağın bedenine inmese bile,kuşkusuz ki ruhunu derinden yaralar.

Hepimiz yaşamımız boyunca şu ya da bu zaman tutsakdüşeriz; kendi kendimize veya çevremizdekilerinbeklentilerine esir oluruz. Bu, herkesin katlandığı bir yüktür;herkesin nefret ettiği ve pek azımızın kaçmayı öğrenebildiği.Bu bakımdan kendimi talihli buluyorum, çünkü yaşamımoldukça düz akan bir iyiye gidiş çizgisinde ilerledi. YaşamaMenzoberranzan'da uğursuz Örümcek Kraliçe'nin yücerahibelerinin ardı arkası gelmeyen incelemeleri altındabaşlayınca, sanırım durumum yalnızca düzelebilirdi.

İnatçı gençliğimde, tek başıma ayakta durabileceğime,düşmanlarımı kılıç ve ilkelerle fethedebilecek kadar kudretliolduğuma inanırdım. Kibir, sırf kararlılık sayesindeçaresizliğin kendisini bile yenebileceğime ikna etmişti beni.İtiraf etmeliyim ki, inatçı ve budala bir gençtim, çünkü şimdi

Page 278: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ne vakit dönüp o yıllara baksam, apaçık görüyorum ki,nadiren tek başıma kaldım ve nadiren tek başıma kalmamgerekti. Her zaman sadık ve değerli dostlar vardı;istemediğime inandığımda bile ve bunu yaptıklarını farketmediğim zamanlarda dahi bana destek veren dostlar.

Zaknafein, Belıvar, Clacker, Mooshie, Bruenor, Regis,Catti-brie, VVulfgar ve tabi ki Guenhwyvar, sevgiliGuenhzuyvar. Bunlar ilkelerimi haklı çıkaran, gerçek ya dahayali her düşmana rağmen devam edecek gücü bana verendostlardı. Bunlar çaresizlikle, öfkeyle ve düş kırıklığı ilesavaşan dostlardı.

Bunlar bana yaşam veren dostlardı.

-Drizzt Do'Urden

16

Sinsi Zincirler

Clacker uzun ve dar mağaranın uzak ucuna, illithidtoplumuna bir kale vazifesi gören çok kuleli yapıya baktı.Görme yeteneği zayıf olmasına karşın, Kancalı Dehşet

Page 279: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kayadan kalede sürünen tıknaz bedenleri seçebiliyor vealetlerinin çınlamasını açıkça duyabiliyordu. Clacker bunlarınköleler olduğunu biliyordu; duergarlar, goblinler, deepgnomelar ve Clacker'in bilmediği pek çok başka ırk illithidefendilerine taş işçiliğindeki becerileriyle hizmet ediyor, mindflayerların evleri olarak ilan ettikleri büyük kaya parçasınıngeliştirilmesine ve tasarımının sürdürülmesine yardımediyorlardı.

Belki de, böylesi uğraşılara belirgin şekilde uygun olanBelwar çoktan büyük binada işe koyulmuştu.

Düşünceler Clackefm zihninde uçuştular ve KancalıDehşetin daha az karmaşık içgüdüleri ile yer değiştiripunutuldular. Mind flayerların sersemletici darbeleri Clacker'ınzihinsel direncini azaltmış ve büyücünün polymorph büyüsüondan daha fazlasını götürmüştü, öyle ki yanlışlığın neolduğunu bile fark edemiyordu. Şimdi çift kişiliği, zavallıClacker'ı yalın bir karmaşa konumunda bırakarak, başa başdövüşüyorlardı.

Eğer ikilemini anlasaydı ve eğer dostlarının kaderinibilseydi, kendisim talihli sayabilirdi.

Mind flayerlar Clacker'da Kancalı Dehşet gövdesininbelirttiğinden daha fazlasının olduğundan şüphelendiler.İllithid toplumunun hayatta kalması bilgiye ve düşünceokumaya dayalıydı ve Clacker'ın zihni olan kargaşaya nüfuzedememelerine rağmen, açıkça görmüşlerdi ki kemiksikabuğun içindeki zihnin işleyişi kesinlikle basit birKaranlıkaltı canavarında umulandan farklıydı.

Page 280: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Mind flayerlar ahmak efendiler değillerdi ve silahlı vezırhlı, çeyrek tonluk ölümcül bir canavarı deşifre etmeye vedenetlemeye çalışmanın tehlikelerini de biliyorlardı. Clackeryakınlarda tutulamayacak denli tehlikeli ve güvenilmezdi.Yine de, illithidlerin köle toplumunda herkes için bir yervardı.

Clacker taştan bir adada; belki elli yarda çapında bir kayaparçası üzerinde duruyordu ve derin, geniş bir yarıklaçevrelenmişti. Onunla birlikte çeşitli başka yaratıklar vardı;küçük bir rothe sürüsü ve illithidlerin zihin eritici etkilerialtında çok fazla kaldıkları açıkça belli olan pek çokhırpalanmış duergar da dahil. Gray dwarflar boş yüzlerleoturuyor ya da dikiliyor, boşluğa bakıyor ve Clacker’in kısasüre sonra anladığı gibi, zalim efendilerinin sofrasmdakisıralarını bekliyorlardı.

Pech yanının tüm bunların yararsızlığını fark etmişolmasına karşın, Clacker bir kaçış yolu arayarak adanın çapınıadımladı. Yarığı geçen yalnızca tek bir köprü vardı;kullanılmadığı zaman, yarığın diğer ucunda sıkıca toplananbüyülü ve mekanik bir alet.

Bir grup mind flayer, beraberlerinde tek bir iri yarı ogreköleyle, köprüyü kontrol eden kola yaklaştılar. Clacker derhaltelepatik emirlerin saldırısına uğradı. Tek bir davranış biçimikarmaşık düşüncelerini yardı ve o an o adada bulunmanedenini öğrendi. Mind flayerların sürüsü için bir çobandı.Bir gray dwarf ve rothe istemişlerdi ve çoban köle itaatle işekoyuldu.

Page 281: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Hiçbir kurban direnç göstermedi. Clacker temizce graydwarfın boynunu burktu, sonra pek de temiz olmayan birbiçimde rotheun kafasını ezdi. İllithidlerin hoşnut kaldığınısezinledi ve bu kanı, en baskınları tatmin duygusu olan bazıtuhaf hisler uyandırdı içinde.

İki yaratığı havaya kaldıran Clacker illithid grubununkarşısında durmak üzere uçuruma ilerledi.

Bir illithid köprünün kolunu geri çekti. Clacker tetiğinhareketinin kendisinden uzakta olduğunu fark etti; bu önemlibir gerçekti, ancak Kancalı Dehşet o sıra neden önemliolduğunu tam olarak anlayamamıştı. Taş ve metal köprügümbürdedi, sarsıldı ve Clacker'ın ayağının dibindeki taşısıkıca kavrayana dek adaya doğru yuvarlandı.

Bana gel, oldu bir illithidin buyruğu. Eğer bir faydagörseydi, Clacker buyruğa direnmeyi başarabilirdi. Kütlesialtında gürültüyle gıcırdayan köprüye adım attı.

Dur! Cesetleri bırak! dedi bir başka buyruk, Kancalı Dehşetyarı yola geldiğinde. Cesetleri bırak! diye haykırdı telepatikses bir kez daha. Ve adana geri dön!

Clacker seçenekleri değerlendirdi. Kancalı Dehşetlerinöfkesi içinde köpürdü ve dostlarının kaybı yüzünden kızgınolan pech düşünceleri de onunla tamamen aynı görüşüpaylaştı. Birkaç adım onu düşmanlarına götürebilirdi.

Mind flayerların buyruğu üzerine ogre köprünün ucunailerledi. Clacker'dan bir parça daha uzun ve neredeyse aynıgenişlikte görünüyordu ancak silahsızdı ve onu durduramazdı.

Page 282: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Fakat iri yarı muhafızın yan tarafında, Clacker daha ciddi birsavunma fark etti. Köprüyü harekete geçirmek için koluçeken illithid hala kolun yanında duruyordu ve tuhaf, dörtparmaklı bir uzantı olan elini hevesle sıkıp gevşetiyordu.

Clacker, köprü altında toplanıp onu yarığın derinliklerinedüşürmeden önce geri kalan kısmı ve engel oluşturan ogreyigeçemezdi. Kancalı Dehşet gönülsüzce cesetleri köprüyebıraktı ve taş adasına geri döndü. Ogre derhal geldi ve ölüdwarfla, rotheu efendileri için geri götürdü.

Sonra illithid kolu çekti göz açıp kapayıncaya kadar büyülüköprü uçurumun üzerinden toplanarak, Clacker'ı bir kez dahaçaresiz durumda bıraktı.

Ye, diye buyurdu illithidlerden biri. Bu buyrukdüşüncelerinde dalga dalga ilerlerken, Kancalı Dehşetinyanında talihsiz bir rothe gezinmekteydi ve Clacker ağırpençesini dalgın bir şekilde yaratığın kafasına indirdi.

İllithidler ayrılırken, Clacker yemeğin başına oturarak kanve et tadının keyfini çıkardı. Çiğ ziyafet sırasında KancalıDehşet tarafı tamamen üstün gelmişti, ancak Clacker'ın dönüpyarığa ve dar mağara boyunca illithid kalesine baktığı hersefer içinde zayıf bir pech sesi bir svirfneblin ve bir drow içinduyduğu endişeyi haykırıyordu.

İllithid kalesinin dışındaki dehlizlerde son zamanlardatutsak edilen tüm köleler içinde, Belwar Dissengulp en çokarananıydı. Svirfneblinin mithril ellerine duyulan merakyanında, Belwar bir illithid kölesinde en çok arzulanan iki

Page 283: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

göreve kusursuz şekilde uygundu: taşı işlemek ve gladyatörarenasında dövüşmek.

Deep gnome ileri yürütüldüğünde, illithid kölemüzayedesinde bir curcuna koptu. Altın ve büyülü eşyalar,kişisel büyüler ve bilgi içeren ciltlerden oluşan fiyat teklifleriçılgıncasına ortaya atıldı.

Sonunda, Oyuk Sorumlusu üç mind flayerdan oluşan birgruba satıldı, onu ele geçiren grubu yöneten üçlüye. ElbetteBelwar'ın bu işlemden haberi yoktu; satış dahatamamlanmadan, deep gnome karanlık ve dar bir tüneldenaşağı götürülmüş ve küçük, gösterişsiz bir odaya konmuştu.

Kısa süre sonra üç ses zihninde yankılandı; deep gnomeunanladığı ve unutmayacağı üç eşsiz telepatik ses-yeniefendilerinin sesleri.

Demirden yapılmış iner kalkar bir kapı Belwar'ın önündeyükselerek, üzerinde seyirci sıraları bulunan yüksek duvarlı,iyi aydınlatılmış, dairesel bir odayı ortaya çıkardı.

Dışarı çık, buyurdu efendilerden biri ve yalnızca efendisinihoşnut kılmayı arzulayan Oyuk Sorumlusu tereddüt etmedi.Kısa geçitten çıktığında, düzinelerce mind flayerın taş sıralarüzerine toplanmış olduğunu gördü tuhaf parmaklı illithidelleri her yönden onu işaret ediyordu ve hepsinin ardında aynıifadesiz ahtapot suratları vardı. Fakat telepatik bağı izleyenBelwar kalabalık içerisinde küçük bir grupla hararetli birşekilde bahisleri tartışan efendisini bulmakta sıkıntı çekmedi.

Page 284: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Karşıda benzer bir kapı açıldı ve devasa bir ogre dışarıadım \, attı. Sahibini, varoluşunun odak noktasını arayanyaratığın gözleri derhal yukarı, kalabalığın içine yöneldi.

Bu uğursuz ogre canavarı beni tehdit etti, benim cesursvirfneblin şampiyonum, diye geldi Belwar'ın efendisinintelepatik yüreklendirmesi kısa bir süre sonra, tüm bahislerinkararlaştırılmasının ardından. Onu benim için yok et.

Ne Belwar'ın daha fazla teşviğe gereksinimi vardı, ne deefendisinden benzer bir mesaj alan öğrenin. Gladyatörlerhiddetle birbirlerine atıldılar, ancak ogre genç ve oldukçabudalayken, Belwar becerikli ve deneyimli biriydi. Son andayavaşladı ve yana yuvarlandı.

Saldırısını bitirdiğinde umutsuzca onu tekmelemeye çalışanogre yalnızca bir an sendeledi.

Ama bu bir an bile fazla uzundu.

Belwar'ın çekiç eli öğrenin dizine bir büyücünün yıldırımıkadar kuvvetli yankılanan bir çatırtıyla indi. Ogre neredeyseikiye katlanarak öne yalpaladı ve Belwar kazma elini öğreninetli sırtına geçirdi. Dev canavar dengesini yitirip yanatökezlerken, Belwar kendisini yaratığın ayaklarına atarak, onuçelmeyle taşın üzerine yıktı.

Oyuk Sorumlusu bir saniye içinde ayaktaydı: sırt üstüuzanmış devin üzerine sıçradı ve doğruca kafasına koştu.Ogre, svirfneblini ceketinin önünden yakalayacak kadarçabuk kendine geldi, ancak canavar tehlikeli küçük rakibinifırlatmaya hazırlanırken, Belwar kazma elini göğsünün

Page 285: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

derinlerine gömdü. Öfke ve ıstırapla uluyan budala ogrefırlatışını sürdürdü ve Belwar birden geri çekildi.

Kazmanın sivri ucu olduğu yere tutundu ve deep gnomeunivmesi öğrenin göğsünde geniş bir yara açtı. Sonunda kendiniacınmasız mithril elden kurtaran ogre yuvarlandı ve şiddetlesallandı. İri bir diz Belwar'ı kalçasından vurup, beş altı ayakuzağa, taş zemine fırlattı. Birkaç kısa zıplayışın ardından,Oyuk Sorumlusu ayaklarının üzerine geri kalktı. Afallamıştıve canı yanıyordu, ancak hala efendisini memnun etmektenbaşka bir şey arzulamıyordu.

Odadaki her illithidin sessiz takdirlerini ve telepatikbağırışlarını duydu; fakat bir çağrı bu zihinsel şamatayı kesinbir berraklıkla delip geçti. Öldür onu! diye buyurdu Belwar'ınefendisi.

Belwar duraksamadı. Hala sırtının üzerine uzanmış olanogre göğsünü kavramış, yaşam kaynağı kanının akıp gidişinifaydasızca durdurmaya çalışıyordu. Zaten aldığı yaralarmuhtemelen ölümcül olacaktı fakat Belwar tatmin olmaktançok uzaktı. Bu sefil şey efendisini tehdit etmişti! OyukSorumlusu doğrudan öğrenin kafasına hücum ederken, çekiçeli yolu gösteriyordu. Üç hızlı yumruk canavarın kafatasınıyumuşattı sonra kazma öldürücü darbe için daldı.

Kaderi çizilen ogre, yaşamının son kasılmalarıyla şiddetlesarsılıyordu, ancak Belwar hiç acıma hissetmedi. Efendisinihoşnut kılmıştı, o an Oyuk Sorumlusu için dünyada başkahiçbir şeyin önemi yoktu. Yukarıda, tribünlerde, svirfneblinşampiyonun gururlu sahibi altından ve iksir şişelerindenoluşan hakkını topluyordu. Bunu seçmekle iyi iş yaptığını

Page 286: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

düşünerek, memnun olan illithid yemden hala cesedi doğrayıpezen Belwar'a baktı. Yeni şampiyonunu bu vahşi oyundaizlemekten hoşlanmasına rağmen, illithid çabucak durmasıiçin bir mesaj yolladı. Ne de olsa, ölü ogre da bahsin birparçasıydı.

Akşam yemeğini harap etmenin bir anlamı yoktu.

İllithid kalesinin kalbinde büyük bir kule duruyordu, tuhaftoplumun en önemli üyelerini barındırmak için oyulupşekillendirilmiş devasa bir dikit. Dev taş yapının içerisi, herdüzeyi pek çok mind flayerı barındıran balkonlar ve dönermerdivenlerle çevrelenmişti. Ancak, en önemli varlığı;merkezi beyni içinde bulunduran, sade ve dairesel zeminodasıydı.

Çapı tam yirmi ayak olan bu kemiksiz, nabız gibi atan etyığını, mind flayer toplumunu telepatik ortak yaşam ilebirbirine bağlıyordu. Merkezi beyin bilgilerin bileşimiydi,dışarıdaki bölgelerini koruyan ve doğuda, millerce uzaktakidrow şehrinde bulunan illithidin uyarı çığlıklarını duyanzihinsel bir gözdü. Toplumun illithidleri için, merkezi beyintüm varoluşlarının tek düzenleyici -siydi ve tanrılarındanbaşka bir şey değildi. Bu yüzden, sadece pek az kölenin bukuleye girmesine izin verilirdi; illithid tanrısına masajyapabilecek ve nazik fırçalar ve ılık sıvılarla onuyatıştırabilecek duyarlı ve narin parmaklara sahip tutsaklar.

Drizzt Do'Urden bu grubun içindeydi.

Drow odayı çevreleyen geniş yürüyüş yolunda diz çöküp,şekilsiz kütleyi sıvazlamak için uzanmıştı ve yaratığın

Page 287: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

zevklerini ve hoşnutsuzluklarını keskin bir şekildeduyumsuyordu. Beyin keyifsiz olduğunda, Drizzt damarlıdokulardaki keskin karıncalanmayı ve gerginliği hissetti.Daha kuvvetli ovuşturarak, sevgili efendisini yenidendinginliğe ulaştıracaktı.

Beyin hoşnut olduğunda, Drizzt de hoşnuttu. Dünyadabaşka hiçbir şeyin önemi yoktu; kaçak drow yaşamdakiamacını bulmuştu. Drizzt Do'Urden yuvasına gelmişti.

"Şu en çok kazandıran tutsak," dedi mind flayer şırıltılı,diğer dünyaya ait sesiyle. Yaratık arenada kazandığı iksirlerihavaya kaldırdı.

Diğer iki illithid dört parmaklı ellerini kıpırdatarak,onayladıklarını belirttiler. Arena şampiyonu, dedi bir tanesitelepati yoluyla.

"Ve kazmak için biçimlendirilmiş," diye ekledi üçüncüsüyüksek sesle. Zihninde-ve dolayısı ile diğerlerinin dezihninde-bir fikir belirdi. Belki oymak için de? Üç illithidodanın uzak bir köşesine, bir çalışmanın başlatılmış olduğuyeni bir oyuğa baktılar.

Birinci illithid parmaklarını kıpırdattı ve lıkırdadı; "Zamaniçinde, svirfneblin bu tür sıradan işlere koşulacak. Şimdi,benim için daha fazla iksir, daha fazla altın kazanmalı. En çokkazandıran tutsak!"

"Pusuda ele geçirilenlerin tümü gibi," dedi ikincisi.

Page 288: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kancalı Dehşet sürüye göz kulak oluyor," diye açıkladıüçüncüsü.

"Ve drow da beyine hizmet ediyor," diye lıkırdadı birincisi."Dairemize çıkarken fark ettim onu. Beyine haz veren vehepimize yarar sağlayan becerikli bir masör olacak."

"Ve bir de bu var," dedi ikincisi, kollarından biriniüçüncüyü dürtmek için sallayarak. Üçüncü illithid bir oniksheykelcik gösterdi.

Büyü mü? diye sordu birincisi merakla.

Gerçekten de, diye yanıtladı ikincisi zihinsel yoldan. AstralAlem'le bağlantılı. Bir varlık taşı, sanırım.

"Onu çağırdın mı?" diye sordu birincisi yüksek sesle.

Diğer illithidler hep beraber ellerini sıktılar. Bu mindflayerların 'hayır' işaretiydi. "Tehlikeli bir düşman, belki de,"diye açıkladı üçüncü. "Yaratığı çağırmadan önce kendialeminde gözlemlemenin akıllıca olacağını düşündük."

"Bilgece bir seçim," diyerek onayladı birinci. "Ne zamangideceksiniz?" "Derhal," dedi ikinci. "Bize eşlik edecekmisin?"

Birinci illithid yumruklarını sıktı, sonra iksir şişesinikaldırdı. "Kazanacak çok şey var," diye açıkladı.

Diğer ikisi heyecanla parmaklarını titreştirdiler. Sonraarkadaşları kazandıklarını saymak üzere bir başka odaya

Page 289: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çekilirken, rahat, iyice doldurulmuş koltuklarına oturdular veyolculuk için hazırlandılar.

Dünyevi bedenlerini koltuklarda dinlenmeye bırakıp,beraberce süzüldüler. Heykelciğin, kendi astral konumlarındaillithidlere ince gümüşi bir kordon olarak görünen AstralAlem'le bağlantısının yanında yükseldiler. Şimdi dostlarınınmağarasının ötesindeydiler; Madde Alemi'nin sesleri vekayalarının ötesinde, astral dünyanın uçsuz bucaksızdinginliğine süzülüyorlardı. Burada, astral rüzgarın süreklişarkısı dışında, pek az başka ses vardı. Burada, maddeninışığın evreleriyle tammlandığı-madde dünyasının ölçütlerinegöre-katı madde hiçbir yapı da yoktu.

İllithidler astral yükselişlerinin sonuna yaklaşırlarkenheykelciğin gümüş kordonundan saptılar. Büyük panterinvarlığının yakınındaki bir yere gelecekler, ancak panterinillithidlerin varlığını fark edebileceği kadaryakışmayacaklardı. İllithidler normalde hoş karşılananziyaretçiler değillerdi ve yolculuk ettikleri neredeyse her alemde bulunan hemen hemen tüm yaratıklar tarafından horgörülürlerdi.

Kazasız belasız, astral konumlarına tamamıyla ulaştılar veheykelciğin temsil ettiği varlığı bulmakta pek sıkıntıçekmediler.

Guenhwyvar bir yıldız ışığı ormanında, bir geyiğinpeşinden koşup zıplıyor, sonsuz bir çevrimi sürdürüyordu.Muhteşemlikte panterden aşağı kalmayan geyik, kusursuz birdenge ve apaçık bir zarafetle sıçrayıp atlıyordu. Geyik veGuenhwyvar bu senaryoyu bir milyon kez oynamışlardı ve

Page 290: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

daha milyonlarca kez oynayacaklardı. Bu, panterinvaroluşuna hükmeden, tüm evrendeki her alemi enindesonunda etkisi altına alan düzen ve ahenkti.

Ancak aşağı alemlerin varlıkları ve şimdi panteri uzaktangözleyen mind flayerlar gibi bazı yaratıklar, bu uyumun yalınkusursuzluğunu kabullenmiyor ve bu sonsuz avın güzelliğinifark-edemiyorlardı. Harikulade panteri yaşamının oyunundaizlerlerken, illithidlerin tek düşünceleri kediyi kendi çıkarlarıiçin en iyi nasıl kullanabilecekleri üzerinde odaklanmıştı.

17

Hassas Bir Denge

Belwar, zırhlı yaratığın görünüşünde tanıdık birşeylersezerek, en son düşmanını dikkatle inceledi. Daha önceböylesi bir yaratıkla dostluk kurmuş muydu, merak etti.Ancak, svirfneblin gladyatörün şüpheleri ne olursa olsun,deep gnomeun bilincine nüfuz edemezlerdi, zira Belwar'ınillithid efendisi telepatik aldatmacalarının sinsi selinisürdürmekteydi.

Page 291: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Öldür onu, cesur şampiyonum, dedi illithid, tribünlerdekiyerinden. O senin düşmanın, bundan emin ol, ve eğer onuöldürmezsen, bana zarar verecek!

Belwar'ın kayıp dostundan çok daha iri olan KancalıDehşet, deep gnomeu akşam yemeği yapma konunda hiçbirşüphesi olmaksızın, svirfnebline hücum etti.

Belwar tıknaz bacaklarını altında topladı ve doğru anıbekledi. Kancalı Dehşet, pençeli ellerini Belwar'ın yanakaçmasını engellemek için genişçe açarak üzerine hamleyaptığında, Belwar çekiç elini doğrudan canavarın göğsüneyönelterek, dümdüz ileri atıldı. Darbenin katışıksız kuvvetiyüzünden, Kancalı Dehşetin kabuğunun her tarafındaçatlaklar oluştu ve canavar ilerlemeyi sürdürürken kendindengeçti.

Belwar'ın uçuşu çabucak yön değiştirdi çünkü KancalıDehşetin ağırlığı ve ivmesi svirfneblininkinden çok dahabüyüktü. Belwar omzunun ekleminden fırladığını hissetti veani acı yüzünden neredeyse o da bayılacaktı.

Belwar'ın illithid efendisinin çağrıları bir kez dahadüşüncelerine, hatta acıya üstün geldi.

Gladyatörler bir yığın halinde birbirlerine daldılar veBelwar canavarın kütlesi altında gömüldü. Kancalı Dehşetinengelleyici iriliği, kollarını Oyuk Sorumlusunaulaştırabilmesine mani oluyordu, ama yaratığın başka silahlarıda vardı. Zalim bir gaga Belwar'a daldı. Deep gnome kazmaellerini gaganın yoluna çıkarmayı başardı fakat yine deKancalı Dehşetin devasa kafası, Belwar'ın kolunu geri

Page 292: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bükerek ilerlemeyi sürdürdü. Aç gaga, Oyuk Sorumlusununyüzünün neredeyse bir inç uzağına daldı.

Geniş arenanın tribünleri boyunca, illithidler hoplayıpzıplıyor ve hem telepati yoluyla hem de lıkırdayan, su gibisesleriyle, heyecanlı bir şekilde çene yarıştırıyorlardı. Mindflayerlar vaktinden önce bahisleri toparlamaya çabalarken,titreşen parmaklar ve sıkılmış yumruklar birbirinekarışıyordu.

Şampiyonunu kaybetmekten korkan Sehva’ın efendisiKancalı Dehşetin efendisine seslendi. Pes ediyor musun? diyesordu, düşüncelerini kendinden emin göstermeye çalışarak.

Diğer illithid kendinden hoşnut bir şekilde diğer tarafadöndü ve telepatik alıcılarını kapattı. Belwar'ın efendisininizlemekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

Kancalı Dehşet daha yakına sokulamıyordu; svirfneblininkolu dirseğinden taşa kilitlenmişti ve mithril kazma canavarınölümcül gagasını sıkıca geride tutuyordu. Kancalı Dehşetfarklı bir taktik deneyerek geriye doğru ani bir sıçramahareketiyle, kafasını Belwarın elinden kurtardı.

Savaşçı içgüdüsü o an Sehvayı kurtardı, zira KancalıDehşet birden dönmüş ve ölümcül gaga yeniden dalmıştı.Normalde tepki ve beklenen savunma canavarın kafasınıkazmalı el ile vurup yana göndermek olurdu. Kancalı Dehşetböylesi bir karşılık umuyordu ve Belwar da onun böylesi birkarşılık umacağını tahmin ediyordu. Belwar kolunu önündesavurdu, ancak menzili kısa tutarak kazmanın KancalıDehşetin dalışa geçen gagasının oldukça altından geçmesini

Page 293: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sağladı. Bu sırada, Belwar'ın bir darbe savurmayaniyetlendiğini sanan canavar dalışını tam planlanan şekildedurdurdu.

Ancak mithril kazma yönünü canavarın beklediğinden çokdaha çabuk değiştirdi. Belwar'ın elinin tersi. Kancalı Dehşetitam gagasının arkasından yakaladı ve kafasını yana savurdu.Ardından, yaralı omzunun sebep olduğu yakıcı ıstırabı gözardı ederek, Belwar diğer kolunu dirsekten kıvırdı veyumruğu yolladı. Darbenin hiç insafı yoktu, ancak o anda,Kancalı Dehşet kazmanın ardından çıktı ve deep gnomeunaçıktaki suratını ısırmak için gagasını açtı.

Ancak bunun yerine mithril bir çekiç buldu.

Belwar'ın eli Kancalı Dehşetin ağzının gerilerine takoz gibisıkışarak, gagayı normalde açılabileceğinden daha çok açtı.

Canavar kendini kurtarmak için çılgınca geri çekilirken, herani hareket Oyuk Sorumlusunun yaralı koluna acı dalgalarıyolluyordu.

Belwar eş değerde hiddetle karşılık verip, serbest eliyleKancalı Dehşetin kafasının yan tarafına tekrar tekrar vurdu.Kazma derinlere daldıkça, devasa gagadan kan boşalıyordu.

"Pes ediyor musun?" diye su gibi sesiyle bağırdı Belwar’ınefendisi bu kez, Kancalı Dehşetin efendisine.

Ancak soru yine vaktinden önce gelmişti çünkü aşağıda,arenada, zırhlı Kancalı Dehşet yenilgiden çok uzaktı. Yaratıkbir başka silah kullandı: müthiş ağırlığını. Canavar göğsünü

Page 294: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yerde yatan deep gnomea dayayarak, svirfneblinin yaşamımezip çıkarmaya çalıştı.

"Pes ediyor musun?" dedi Kancalı Dehşetin efendisi,olayların beklenmedik bir şekilde değiştiğini görerek.

Belwar'ın kazması Kancalı Dehşetin gözünü buldu vecanavar ıstırapla uludu. İllithidler parmaklarını titreştirip,yumruklarını sıkıp açarak sıçradılar ve arenayı işaret ettiler.

Her iki gladyatörün efendisi de ne kaybedeceklerinianlamıştı. Eğer dövüşün sürmesine izin verirlerse, iki dövüşçüde yeniden savaşmaya uygun olacaklar mıydı?

Belki de bir beraberliği düşünmeliyiz? diye önerdiBelwar'ın efendisi, telepati yoluyla. Diğer illithid hemenonayladı. Her iki efendi de şampiyonlarına mesajlargönderdiler. Öfke ateşini yatıştırmak ve müsabakayı bitirmekuzun ve zorlu dakikalar aldı fakat sonunda, illithid buyruklarıgladyatörlerin vahşi hayatta kalma dürtülerine galip geldi.Aniden, hem deep gnome hem de Kancalı Dehşet birbirlerinebir yakınlık hissettiler ve Kancalı Dehşet doğrulduğunda,svirfnebline ayağa kalkmasında yardım etmek için birpençesini uzattı.

Kısa süre sonra Belwar dairesel arenaya açılan tünelinhemen içinde bulunan ufak, gösterişsiz hücresindeki yeganetaş banka oturmuştu. Oyuk Sorumlusunun çekiç tutan kolutamamen his-sizleşmişti ve korkunç morumsu mavi bir çürüktüm omzunu kaplamıştı.

Page 295: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar yeniden arenada dövüşecek hale gelmeden öncepek çok gün geçmesi gerekliydi ve efendisini yakın zamandahoşnut kılamayacak olması onu derinden üzdü.

İllithid hasarı incelemek üzere Belwar'a geldi. Yaranıniyileşmesine yardım edecek iksirleri vardı ama büyününyardımıyla bile, Belwar'ın dinlenmeye gereksinim duyduğuaçıktı. Yine de mind flayerın svirfneblini kullanacağı başkayerler vardı. Özel dairesinde bir oyuğun tamamlanmasıgerekliydi.

Gel, diye buyurdu illithid Sehva’ya ve Oyuk Sorumlusuayaklarının üzerine fırlayıp, saygılı bir şekilde efendisinin biradım arkasında kalarak dışarı fırladı.

Mind flayer onu merkezi kulenin alt katından geçirirken,diz çökmüş bir drow Belwar'ın dikkatini çekti. Topluluğunmerkezi beynine dokunabilen ve ona haz veren bu kara elf nekadar da şanslıydı!

Ancak, binanın üçüncü katına ve üç efendisinin paylaştığıdaireye çıkarken, Belwar artık bunu düşünmedi.

Diğer iki illithid koltuklarında hareketsiz ve yaşam belirtisigöstermeden oturuyorlardı. Belwar'ın efendisi bu görüntüyepek önem vermedi; dostlarının astral yolculuklarındauzaklarda olduk larını ve maddi bedenlerinin oldukçagüvende bulunduğunu biliyordu. Mind flayer dostlarının ouzak alemde ne yaptıklarını merak ederek, yalnızca bir andurakladı. Tüm İllithidler gibi, Belwar'ın efendisi de astralyolculuklardan hoşlanıyordu, ancak, elirgin bir illithid özelliğiolan pragmatizm, yaratığın düşüncelerini elindeki iş üzerinde

Page 296: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

tutuyordu. Belwar'ı almakla büyük bir yatırım yapmıştı,kaybetmek istemediği bir yatırım.

Mind flayer Belwar'ı arkada bir odaya yöneltti vegösterişsiz, taş bir masaya oturttu. Sonra birden, illithid yaralıkolu kabaca yerine yerleştirip, sargılar uygularken, Belwar'ıtelepatik emirler ve sorular bombardımanına tuttu. Mindflayerlar bir yaratığın düşüncelerini ilk karşılaşmada istilaedebilirlerdi; ya sersemletici darbeleriyle ya da telepatikiletişim yoluyla ancak bir illithidin kölesini tamamen idaresialtına alması haftalar, hatta aylar alabilirdi. Her karşılaşma,kölenin doğal direncinin biraz daha fazlasını yıkıyor, köleninanılarının ve duygularının daha fazlasını açığa çıkarıyordu.

Belwar’ın efendisi bu tuhaf svirfneblin hakkında, bu garip,işlenmiş eller ve seçtiği alışılmadık dostlar hakkında her şeyibilmeye kararlıydı. Telepatik fikir alışverişinin bu safhasında,illithid mithril eller üzerine yoğunlaştı, çünkü Belwar'ınbecerilerini tam kapasitede sergilemediğini sezmişti.

İllithidin düşünceleri derinlere dalıp ilerledi ve bir süresonra Belwarın zihninin derin bir köşesine düşerek tuhaf birnakarat öğrendi.

Bivrip? Diyerek sorguladı Belwar'ı. Oyuk Sorumlususadece refleks üzerine ellerini birbirine vurdu ve darbeninşokuyla acı içinde irkildi.

İllithidin parmakları ve kolları hevesle titreştiler. Önemlibir şeye dokunduğunu biliyordu, şampiyonunu daha güçlükılacak bir şey. Ancak, eğer mind flayer Belwar'ın şarkıyı

Page 297: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

anımsamasına izin verirse ona svirfneblin tarafını, köleliktenönceki günlerinin anılarını vermiş olurdu.

İllithid, Belwar'a bir başka iyileştirici iksir daha verdi vesonra mallarını incelemek için etrafa bakındı. Eğer Belwar birgladyatör olmayı sürdürecekse, Kancalı Dehşetle arenadayeniden yüzleşmesi gerekiyordu; İllithid kurallarına göre,beraberlikten sonra bir rövanş gerekliydi. Belwar'ın efendisi,svirfneblinin o zırhlı şampiyon karşısında bir başka dövüştencanlı çıkabileceğinden şüpheliydi.

Tabii eğer...

***

Dinin Do'Urden sürüngen bineğini Menzoberranzan'ınhiyerarşisinde en alt sıralardaki evlerin bulunduğu bölgede,şehrin en kalabalık bölümünde sürdü. Piwafwisinin başlığınıyüzüne indirmişti ve yönetici bir evin soylularından biriolduğunu belli edecek hiçbir amblem taşımıyordu. GizlilikDinin'in müttefikiydi, hem şehrin bu tehlikeli bölgesindekikendisini izleyen gözlere hem de annesiyle kız kardeşininonaylamayan bakışlarına karşı. Dinin kayıtsızlığıntehlikelerini anlayacak kadar uzun yaşamıştı. Paranoyanınsınırlarında yaşıyordu; Malice ve Briza'nın ne zamankendisini izlediklerini bilemezdi.

Bir grup bugbear, yürüyen sürüngenin yolundan tembeltembel çekildiler. Kölelerin lakayt tavrı üzerine, öfke,Do'Urden Evi'nin gururlu büyük oğlunun yalayıp geçti.Dinin'in eli gayri ihtiyari kemerindeki kırbacına gitti.

Page 298: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak Dinin deşifre olmanın muhtemel sonuçlarınıkendine anımsatarak, sağduyulu bir şekilde, öfkesinidenetledi. Bir çok keskin köşeden bir tanesini daha döndü vebir sıra bağlantılı dikit sütun boyunca ilerledi.

"Demek beni buldun," dedi tanıdık bir ses, arkadan veyandan. Şaşıran ve korkan Dinin bineğini durdurdu veeğerinde donup kaldı. En azından bir düzine ufak crossbowunüzerine dikildiğini biliyordu.

Dinin, Jarlaxle'ın yaklaşmasını izlemek için yavaşça başınıçevirdi. Orada, gölgelerde, paralı asker, Dinin'in Do'UrdenEvi'nden bildiği fazlaca nazik ve uysal drowdan çok farklıgörünüyordu. Ya da belki bu, Jarlaxle'ın iki yanında durankılıçlı iki drow muhafızın görüntüsü ve Dinin'in SaygıdeğerMalice'in onu korumak üzere ortalıkta olmadığının farkındaoluşundan kaynaklanıyordu.

"Bir başkasının evine girmeden önce izin istemek gerekir,"dedi Jarlaxle sakince, ama kesinlikle tehditkar imalarla."Genel nezaket."

"Dışarıda, sokaklardayım," diye anımsattı Dinin ona.

Jarlaxle'ın gülümsemesi bu mantığı yadsıdı. "Benim evim."

Dinin mevkisini anımsadı ve bu düşünceler içinde birazcesaret uyandırdı. "O halde, yönetici bir evin bir asilzadesi önkapısından çıkmadan önce Jarlaxle'ın iznini mi almalı?" diyegürledi büyük oğul. "Ya Menzoberranzan'ın evlerinin enküçüğüne bile evin Saygıdeğer Anasının iznini almadan

Page 299: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

girmeyen Saygıdeğer Baenre? Saygıdeğer Baenre'demi evsizbir serseri olan Jarlaxle'ın iznini almalı?

"Dinin hakareti bir parça ileri götürmüş olabileceğini farketti, ancak gururu bu sözcükleri gerektiriyordu.

Jarlaxle gözle görülür bir şekilde rahatladı ve suratınayerleşen gülümseme neredeyse samimi göründü. "Demekbeni buldun," dedi yeniden, bu kez geleneksel selamıylaeğilerek. "Amacını belirt ve işi bitir."

Dinin, paralı askerin belirgin tavizi üzerine kendine güvenkazanarak, kollarını dövüşe hazır şekilde göğsündekavuşturdu. "Seni aradığımdan o kadar emin misin?"

Jarlaxle'la iki muhafızı birbirlerine sırıttılar. Yolungölgeliklerindeki görünmeyen askerlerden gelen gülüşmeler,Dinin'in filizlenen kendine güveninin büyük bölümünü çaldı.

"İsteğinin ne olduğunu söyle, Büyük Oğul," dedi Jarlaxledaha imalı bir şekilde, "ve işi bitir."

Dinin bu karşılaşmayı mümkün olduğunca çabuktamamlamak için son derece istekliydi. "Zin-carla ile ilgilibilgiye ihtiyacım var," dedi lafı dolandırmadan.

"Zaknafein'ın ölümcül hayaleti Karanlıkaltı'nda uzungünler boyunca yürüdü. Fazla uzun belki de?"

Büyük oğulun mantığını izlerken, Jarlaxle gözlerini kıstı."Seni bana Saygıdeğer Malice mi yolladı?" diye sordu.

Page 300: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Dinin başım iki yana salladı ve Jarlaxle onun içtenliğindenkuşku duymadı. "Kılıçta hünerli olduğun kadar bilgesin de,"dedi paralı asker nazikçe, burada, Jarlaxle'ın dünyasında hernasılsa anlamı belirsiz görünen ikinci bir selamla eğilerek.

"Kendi isteğimle geldim," dedi Dinin kararlı bir şekilde."Bazı yanıtlar bulmak zorundayım."

"Korkuyor musun, Büyük Oğul?"

"Endişeliyim," diye yanıtladı Dinin içtenlikle ve paralıaskerin alaycı tonunu görmezden gelerek. "Asladüşmanlarımı, ya da müttefiklerimi, hafife alma hatasınadüşmedim."

Jarlaxle ona şaşkın bir bakış fırlattı.

"Kardeşimin neye dönüştüğünü biliyorum," diye açıkladıDinin. "Ve Zaknafein'ın bir zamanlar ne olduğunu da."

"Zaknafein şimdi bir ölümcül hayalet," diye yanıtladıJarlaxle, "Saygıdeğer Malice'in kontrolü altında."

"Pek çok gün," dedi Dinin sessizce, sözcüklerindekiimaların yeterince yüksek sesle konuştuğuna inanarak.

"Annen Zin-carla istedi," diye cevabı yapıştırdı Jarlaxlebiraz sertçe.

"Bu Lloth'un, karşılığında Örümcek Kraliçe hoşnut olsundiye verdiği en büyük armağanıdır. Saygıdeğer Malice Zin-carla isterken risklerini biliyordu. Eminim anlıyorsundur

Page 301: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Büyük Oğul, ölümcül hayaletler belirli bir görevintamamlanması için verilirler."

"Ya başarısızlığın sonuçları nedir?" diye sordu Dinin dobradobra, Jarlaxle'ın kaygılı tavrıyla boy ölçüşerek.

Paralı askerin inanmaz bakışları Dinin'in gereksinimduyduğu bütün yanıttı. "Zaknafein'ın ne kadar zamanı var?"diye sordu Dinin.

Jarlaxle kaçamak bir şekilde omuz silkti ve bir soruylayanıtladı. Lloth'un planlarını kim tahmin edebilir?" diyesordu. "Örümcek Kraliçe sabırlı olabilir-eğer kazançbekleyişini haklı çıkaracak denli büyükse. Drizzt böylesinedeğerli mi?" Paralı asker yeniden omuz silkti. "Buna Lloth,yalnızca Lloth karar verir."

Dinin uzun bir süre, paralı askerin ona önerecek başka birşeyi kalmadığından emin olana dek, Jarlaxle'ı inceledi. Sonrasürüngen bineğine geri döndü ve piwafwisinin kukuletasınıiyice aşağı çekti. Eğerine geri oturduğunda, son bir yorumdabulunmayı düşünen Dinin geri döndü, ancak paralı asker vemuhafızları hiçbir yerde yoklardı.

***

"Bivrip!" diye haykırdı Belwar, büyüyü tamamlayarak.Oyuk Sorumlusu ellerini yeniden birbirine vurdu ve bu kezirkilmedi, çünkü acı o kadar yoğun değildi. Mithril ellerbirbirine çarptığında kıvılcımlar uçuştu ve BeLwar'ın efendisitam bir coşkuyla dört parmaklı ellerini çırptı.

Page 302: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Şimdi illithid gladyatörünü iş üzerinde görmeliydi. Birhedef arandı ve kısmen oyulmuş hücreyi fark etti. İllithidtasarımın zihinsel imgelerini ve hücre için istediği derinliğiverirken, tüm bir telepatik talimatlar dizisi OyukSorumlusunun zihnine doğru gümbürdedi.

Belwar derhal işe koyuldu. Çekiç elini yönlendiren yaralıomzunun gücünden emin olamadığından, kazma ile başladı.Büyülü elin darbesi altında taş patlayarak toza dönüştü veillithid Belwar'ın düşüncelerine akan apaçık bir hoşnutlukmesajı yolladı. Bir Kancalı Dehşetin zırhı bile böylesi birdarbeye karşı duramazdı!

Belwar'ın efendisi, deep gnomea vermiş olduğu talimatlarıgüçlendirdi ve sonra, çalışmak üzere bitişikteki bir odayailerledi. Asırlık yaşamında yerine getirdiği görevlere çokbenzeyen işiyle yalnız bırakılan Belwar kendini düşünürkenbuldu.

Oyuk Sorumlusunun az sayıdaki tutarlı düşünceleriniöncelikle kaplayan hiçbir şey yoktu; illithid efendisinimemnun etmek ihtiyacı hareketlerini yönlendiren en önemlişey olarak kaldı. Ancak, tutsak edildiğinden beri ilk kezBelwar kuşku duydu.

Kimliği? Amacı?

Mithril ellerini büyüleyen şarkı yeniden aklından geçti vekendini esir edenlerin etkilerinin yarattığı bulanıklığıaralamaktaki bilinçsiz karanlığın odak noktası oldu. "Bivrip!"diye mırıldandı yeniden ve sözcük daha yakın geçmişteki bir

Page 303: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

anıyı, diz çöküp, illithid toplumunun tanrısına masaj yapan birdrow elfin görüntüsünü harekete geçirdi.

"Drizzt?" diye mırıldandı Belwar fısıltıyla, ancak isimkazma elinin bir sonraki darbesiyle unutulmuş, svirfneblininillithid efendisini memnun etme arzusu tarafından silinmişti.

Hücre kusursuz olmalıydı.

Bir et topağı abanoz derili elin altında hafifçe dalgalandı vemind flayer toplumunun merkezi beyni tarafından gönderilenbir endişe dalgası Drizzt'in içinde sel gibi aktı. drowunyegane duygusal tepkisi kederdi çünkü beyni sıkıntı içindegörmeye dayanamıyordu. Zarif parmaklar bastırıp ovuşturdu;Drizzt bir kase ılık suyu kaldırdı ve yavaşça etin üzerinedöktü. Şimdi Drizzt mutluydu çünkü et becerikli dokunuşualtında yumuşamıştı ve beynin endişeli duyguları kısazamanda minnettarlık ile yer değiştirmişti.

Diz çökmüş drowun ardında, geniş yürüyüş yolununkarşısında, iki illithid tüm olan biteni izliyor ve onaylayarakbaşlarını sallıyorlardı. Drow elfler bu görevde her zamanbecerilerini kanıtlamışlardı ve bu son tutsak şimdiyekadarkiler içinde en iyilerinden biriydi.

İllithidler paylaşılan bu düşüncenin etkileri üzerine hevesleparmaklarını titreştirdiler. Merkezi beyin, uzun ve darmağaranın ötesindeki dehlizlerden meydana gelen illithidağında bir başka drow ziyaretçi algılamıştı-masaj yapıprahatlatacak bir diğer köle.

Merkezi beyin böyle olduğunu sanıyordu.

Page 304: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Dört illithid merkezi beyin tarafından gönderilen imgelereyönlendirilerek mağaradan dışarı ilerlediler. Tek bir drowbölgelerine girmişti. Bu, dört illithid için kolay bir avdı.

Mind flayerlar böyle olduğunu sanıyorlardı.

18

Şaşkınlık

Ölümcül hayalet, görmüş geçirmiş bir drow savaşçısınındeneyimli adımları ve ışığıyla, kırık dökük ve dolambaçlıdehlizler boyunca sessizce ilerledi. Ancak, merkezibeyinlerince yönlendirilen mind flayerlar Zaknafein'ınrotasını kusursuz bir şekilde tahmin etmiş, onu bekliyorlardı.

Zaknafein, Belwar’la Clacker'ın saklandıkları aynı taşçıkıntısının yanına geldiğinde, bir illithid ona doğru atıldı ve -fooop.'-sersemletici enerjisini ateşledi.

O kısa mesafeden, pek az yaratık böylesi güçlü bir darbeyedirenebilirdi fakat Zaknafein bu dünyaya ait olmayan birvarlık, yaşayan bir ölüydü. Zaknafein'ın başka bir varoluşdüzlemine bağlı olan zihninin yakınlığı ya da uzaklığı

Page 305: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

adımlarla ölçülemezdi. Bu tür zihinsel saldırıların nüfuzedemediği ölümcül hayaletin kılıçları dosdoğru ileri daldı veher biri, hayrete düşen illithidin süt gibi, göz bebekleriolmayan gözlerinden birini buldu.

Diğer üç mind flayer sersemletici darbelerini salaraktavandan aşağı süzüldüler. Kılıçlar ellerinde, Zaknafeinkendine güvenle onları bekliyordu, ancak mind flayerlarinişlerini sürdürdüler. Zihinsel saldırıları daha önce onları hiçbaşarısız kılmamıştı; aciz enerji konilerinin şimdi yararsızolabileceğine inanamazlardı.

Hooop! İllithidler bir düzine kez daha ateş ettiler, ancakölümcül hayalet etkilenmiş görünmedi. Tasalanmaya başlayanİllithidler, nasıl olup da etkilerinden kaçınabildiğim anlamakiçin Zaknafein'ın düşüncelerinin içine ulaşmayı denediler.Buldukları şey nüfuz etme becerilerinin ötesinde bir engel,şimdi bulundukları varoluş düzlemini aşan bir bariyerdi.

Zaknafein'ın talihsiz dostlarına karşı sergilediği kılıçoyununa Şahit olmuşlardı ve bu becerikli drowla dövüşalanında karşılaşmaya hiç niyetleri yoktu. Derhal, telepatiyoluyla, yönlerini geri çevirmeyi kararlaştırdılar.

Ancak fazlasıyla aşağı inmişlerdi.

İllithidler Zaknafein'ın hiç umurunda değildi ve hoşnut birşekilde yoluna devam edebilirdi. Fakat illithidlerin şansına,ölümcül hayaletin içgüdüleri ve Zaknafein'ın İllithidlerhakkındaki geçmiş yaşamına ait bilgileri onu basit bir sonucavardırdı: eğer Drizzt bu yöne gelmişse-ki Zaknafein geldiğimbiliyordu-büyük olasılıkla mind flayerlarla karşılaşmıştı.

Page 306: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yaşayan bir ölü onları alt edebilirdi ama ölümlü bir drow,hatta Drizzt bile, kendisini hazin bir dezavantajın içindebulabilirdi.

Zaknafein tek kılıcını kınına koydu ve taş çıkıntısınınüzerine sıçradı. Zorlukla seçilecek kadar hızlı ikinci birsıçrayışla, ölümcül hayalet yukarı yükselen illithidlerdenbirini ayak bileğinden yakaladı.

Hooop! Yaratık yeniden ateş etti, ancak o, Zaknafein'ınkeskin kılıcı karşısında savunmasız, kaderi çizilmiş birvarlıktı. Ölümcül hayalet inanılmaz bir kuvvetle kendinidosdoğru yukarı çekerken, kılıcı yolu gösteriyordu. İllithidboşu boşuna aşağıdaki kılıca vurdu, ama boş elleri ölümcülhayaletin arzusunu alt edemezdi. Zaknafein'ın kılıcı mindflayerın karnından girip, kalbini ve ciğerlerini yardı.

Güçlükle soluyan ve büyük yarasını tutan İllithid,Zaknafein dengesini bulup, mind flayerın göğsüne tekmeyiindirirken, yalnızca çaresizlik içinde seyretti. Ölmekte olanİllithid yuvarlanıp baş aşağı geldi ve duvara çarptı, ardından,öldükten sonra bile acayip bir şekilde havada asılı kaldı.Yaratığın kanı aşağıdaki zemine damlıyordu.

Zaknafein'ın sıçrayışı, havada süzülen bir illithideçarpmasına yol açtı ve ortaya çıkan ivme her ikisini de grubunsonuncusuna ulaştırdı. Eller kollar çılgıncasına sallanıpdalgalanıyor, drow savaşçısının etinde tutunacak bir yerarıyorlardı. Ancak, kılıç daha ölümcüldü ve bir an sonra,ölümcül hayalet en son iki kurbanını bırakıp, kendisine ait birhavada kalma büyüsü yaparak yavaşça taş zemine gerisüzüldü. Zaknafein üç illithidi havada kalma büyüleri

Page 307: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

süresince, ölü bir şekilde, orada öylece asılı halde ve birdördüncüsünü de yerde bırakarak, sakince yürüyüp gitti.

Ölümcül hayalet kılıçlarmdaki kanı silme zahmetinekatlanmamıştı; pek yakında daha fazla ölüm olacağınınfarkındaydı.

İki mind flayer panteri gözlemlemeyi sürdürdüler. Onlarbilmiyordu ama Guenhwyvar varlıklarının farkındaydı. Kokuve tat gibi dünyevi duyguların hiçbir anlam taşımadığı AstralAlem'de, panter bunların yerine başka derin duygularkoymuştu. Burada, Guenhwyvar, enerji yayılımlarını belirginzihinsel imgelere çeviren bir duyu ile avlanıyordu ve panterbir geyikle bir tavşanın yaydığı enerjiyi bu varlıklarıgörmeden bile hemen birbirinden ayırabilirdi. İllithidlerAstral Alem'de o kadar da az rastlanır değillerdi veGuenhwyvar yaydıkları enerjiyi tanıdı.

Panter henüz illithidlerin mevcudiyetinin sadece birrastlantı mı, yoksa bir şekilde, Drizzt'in onu uzun günlerdirçağırmamış olduğu gerçeği ile bağlantılı mı olduğuna kararverememişti. Mind flayerların Guenhwyvar’a gösterdikleribelirgin ilgi ikinci olasılığı gösteriyordu ve bu, panter için enrahatsız edici düşünceydi.

Yine de Guenhwyvar böylesine tehlikeli bir düşmana karşıilk hareketi yapmak istemedi. Panter günlük rutininisürdürürken dikkatli bir gözle istenmedik seyircilerini izledi.

Yaratıklar, Madde Alemi'ne hızlı bir inişe başladıklarında,Guenhwyvar mind flayerların enerji yayılımlarmdakideğişikliği fark etti. Panter daha fazla bekleyemezdi.

Page 308: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Yıldızların arasından sıçrayan Guenhwyvar mindflayerların üzerine saldırdı. Geri dönüş yolculuklarınabaşlama çabalarıyla meşgul İllithidler artık çok geç olana dektepki vermediler. Panter bir tanesinin altına dalarak yaratığıngümüşi kordonunu keskin ışıktan dişleriyle yakaladı.Guenhwyvar'ın boynu gerilip, sallandı ve gümüşi kordonkopuverdi. Çaresiz İllithid, Astral Alem'de bir kazazedeolarak sürüklenip gitti.

Kendini kurtarmakla daha meşgul olan diğer mind flayer,arkadaşının çılgınca yakarışlarını görmezden geldi vekendisini maddi bedene döndürecek olan tünele inişinisürdürdü. İllithid neredeyse Guenhwyvar'ın elindenkaçıyordu, ancak panterin pençeleri tam tünele girerkenüzerine kilitlendi.

Guenhwyvar tünel boyunca ilerledi.

Küçük taş adasından, Clacker uzun ve dar mağaranın heryanında büyüyen telaşı gördü. İllithidler koşuşturup duruyor,savunma oluşumlarına geçmeleri için kölelerine telepatikbuyruklar gönderiyorlardı. Gözcüler tüm çıkışlardakaybolurken, diğer mind flayerlar duruma genel bir bakış içinhavaya yükseldiler.

Clacker topluluğun bir buhranla karşı karşıya olduğunuanlamıştı ve Kancalı Dehşetin düşüncelerinde tek bir mantıklıfikir belirdi: eğer mind flayerlar yeni bir düşmanla meşgulolurlarsa, bu onun için bir kaçış şansı olabilirdi.Düşüncelerinde yeni bir odak noktasıyla, Clacker'ın pech yanıayağını sağlam basacak bir yer buldu. En büyük sorunu şuyarık olacaktı çünkü kesinlikle bunun üzerinden karşıya

Page 309: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sıçrayamazdı. Bu mesafeden bir gray dwarf ya da bir rothefırlatabileceğini düşündü, ancak bu da kendi kaçışma pekyardımcı olmayacaktı.

Clacker'ın bakışları köprünün koluna, sonra yeniden taşadadaki kader arkadaşlarına yöneldi. Köprü geri toplanmış,kol adaya doğru eğilmişt hedeflenmiş bir cisim onu geriitebilirdi. Clacker iri pençelerini birbirine vurdu-bu hareketona Belwar'ı ammsatıyordu-ve bir gray dwarfı havadayükseklere fırlattı. Talihsiz yaratık köprünü koluna doğrusüzüldü, ancak kısa kaldı ve kol yerine yarık duvarına çarpıp,ölümüne doğru baş aşağı düştü.

Clacker öfkeyle ayağını yere vurdu ve bir başka füzebulmak için döndü. Drizzt'le Behvafa nasıl ulaşacağına dairbir fikri yoktu ve o anda onlar için endişelenmek üzeredurmadı. Şimdi Clacker'ın sorunu bu hapishane adasındankurtulmaktı.

Bu kez genç bir rothe havada yükseldi.

Zaknafein'ın girişinde hiçbir kurnazlık, hiçbir gizlilikyoktu. Mind flayerların birincil saldırı yöntemlerindenkorkusu olmayan ölümcül hayalet uzun ve dar mağaranıniçine, doğrudan açıklığa, dümdüz yürüdü. Üç illithiddenoluşan bir grup derhal üzerine inerek, sersemletici darbelerinisalıverdiler.

Yine, ölümcül hayalet zihinsel enerjinin içinden hiçirkilmeksizin yürüdü ve üç illithid, dehlizlerde Zaknafein'akarşı duran dört mind flayerla aynı kaderi paylaştılar.

Page 310: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sonra köleler geldi. Yalnızca efendilerini hoşnut kılmayıarzulayan goblinler, gray dwarflar, orclar ve hatta birkaç ogre,drow istilacıya hücum ettiler. Bazıları silahları savurdu, ancakçoğunun yalnızca elleriyle dişleri vardı ve bu yalnız drowusayısal üstünKiklerinin altına gömmeyi düşünüyorlardı.

Zaknafein'ın kılıçları ve ayakları böylesi basit taktikler içinfazla hızlıydı. Ölümcül hayalet dans ediyor ve biçiyor, biryöne doğru atılıp sonra aniden hareketini tersine çeviriyor veen yakınındaki takipçileri vura vura doğruyordu.

Bu hareketin ardında illithidler taktiklerinin doğruluğunutekrar gözden geçirerek kendi savunma hatlarını oluşturdular.Zihinsel iletişimleri sel gibi akarken, dokungaçlarıçılgıncasına dans ediyor, bu beklenmedik değişikliğe biranlam vermeye çabalıyorlardı. Kölelerine tüm silahları teslimedecek kadar güvenmemişlerdi, ancak köleler ölümcülyaralarını tutarak bir biri ardına taş zemine düşerlerken,mindflayerlar artan kayıplarından pişmanlık duymayabaşladılar. Yine de illithidler kazanacaklarına inanıyorlardı.Arkalarında daha fazla köle grupları dövüşe katılmayagüdülüyorlardı. Yalnız istilacı yorulacak, adımlarıyavaşlayacaktı ve illithidlerin sürüleri onu ezecekti.

Mind flayerlar Zaknafein gerçeğini bilemezlerdi. Onunyaşayan ölü bir varlık olduğunu, büyüyle canlandırılmış,yorulmaz ve yavaşlamaz bir yaratık olduğunu bilemezlerdi.

Belwar ve efendisi, illithid bedenlerinden birininspazmlarla irkilişini izlediler. Bu, bedene ait ruhun astralyolculuğundan geri döndüğünü gösteren bir işaretti. Belwar

Page 311: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

bu kasılmaların nedenini anlamamıştı, fakat efendisininhoşnut olduğunu sezinledi ve bu onu memnun etti.

Ancak Belwar'in efendisi dostlarından yalnızca birinindönüyor olmasından endişeliydi de, zira merkezi beyninçağrısı en büyük önceliğe sahipti ve göz ardı edilemezdi.Mind flayer dostunun spazmlarının bir düzene girişini izledive sonra aklı daha da karıştı, çünkü bedenin çevresinde karabir sis belirmişti. İllithidin Madde Alemi' ne döndüğü aynıanda, Belwar'ın efendisi onun acısını ve dehşetini telepatiyoluyla paylaştı. Ama Belwar'ın efendisi tepkidebulunamadan, Guenhwyvar oturan İllithidin üzerindemaddeye dönüştü ve bedeni koparıp parçaladı.

Bir benlik kıvılcımı içinde dolaşırken, Belwar donakaldı."Bivrip?" diye fısıldadı duyulur duyulmaz ve sonra, "Drizzt?"dedi ve diz çökmüş drowun görüntüsü apaçık bir şekildezihnine doldu.

"Öldür onu, benim cesur şampiyonum! Öldür onu! diyeyakardı Belwar'in efendisi, ancak illithidin talihsiz dostu içinartık çok geçti. Oturan mind flayer çılgın gibi sallanıyordu;dokungaçları titreşti ve Guenhwyvar'in beynine ulaşmaçabasıyla kediye yapıştı. Guenhwyvar kudretli pençelerindenbirini, illithidin ahtapot kafasını omuzlarından koparan tek birdarbeyle savurdu.

Hücredeki işi yüzünden elleri hala büyülü olan Belwaryavaşça pantere doğru ilerlerken, adımlarını korku değilşaşkınlık yönlendiriyordu. Oyuk Sorumlusu efendisine döndüve sordu; "Guenhwyvar?"

Page 312: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Mind flayer svirfnebline çok fazlasını geri vermiş olduğunubiliyordu. Büyülü nakaratın anımsanması, bu köleye diğertehlikeli anıları çağrıştırmıştı. Artık Belwar'a güvenilemezdi.

Guenhwyvar, illithidin niyetini sezdi ve ölü mindflayerdan, geride kalan yaratık Belwar'a saldırmadan yalnızcabir an önce sıçradı.

Guenhwyvar doğrudan Oyuk Sorumlusuna çarparak onusere serpe yere uzattı. Kedi yere inerken, kedigillere özgükasları gerilip kasıldı ve Guenhwyvar'ı derhal odanın çıkışınayönelik bir açıya çevirdi.

Hooop! Mind flayerın saldırısı Şehvani düştüğü sıradayakaladı, ancak deep gnomeun şaşkınlığı ve artan öfkesi sinsisaldırıyı engelledi. O tek an için, Belwar hürdü ve ayaklarıüzerine yuvarlanarak, illithidi gerçekte olduğu gibi sefil veuğursuz yaratık olarak gördü.

"Git, Guenhwyvar!" diye haykırdı Oyuk Sorumlusu ve kedidürtülmeye gereksinim duymadı. Astral bir varlık olarak,Guenhwyvar, illithid toplumu hakkında çok şeyin farkındaydıve böylesi yaratıkların ininde savaşmanın anahtarınıbiliyordu. Panter tüm ağırlığıyla kapıya doğru uçarak,merkezi beyni barındıran odanın üzerindeki balkona fırtınagibi indi.

Tanrısı için korkan Belwar'in efendisi izlemeye çabaladı,ancak deep gnomeun gücü öfkesi yüzünden on kat artarakgeri dönmüştü ve büyülü çekiç elini illithidin kafasınınyumuşak etine indirirken, yaralı kolunda hiç acı hissetmedi.Kıvılcımlar uçuşup illithidin suratını kavurdu ve yaratık

Page 313: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

duvara çarptığında, sütü andıran, göz bebeklerinden yoksungözleriyle inanmazlık içinde Belwar'a baktı.

Sonra yavaş yavaş yere, ölümün karanlığına kaydı.

Odanın kırk ayak aşağısında, diz çökmüş drow saygıdeğerefendisinin korku ve öfkesini sezdi ve kara panter tam havayasıçradığı an yukarı baktı. Merkezi beyin tarafından tamamenbüyülenen Drizzt, Guenhwyvar'ı eski dostu ve en değerliarkadaşı olarak görmedi; o an, yalnızca en sevdiği varlığayönelik bir tehdit gördü. Ancak, kudretli panter ortayaçıkardığı dişleri ve geniş pençeleriyle, illithid toplumunahükmeden şişkin, damarlı et kütlesinin ortasına düşerken,Drizzt ve diğer masajcı kölelerin elinden gelen tek şey,çaresizce izlemekti.

19

Baş Ağrıları

Uzun ve dar mağaradaki taş kalenin içinde ve civarındaaşağı yukarı yüz yirmi illithid yaşıyordu ve Guenhwyvartopluluğun merkezi beynine daldığında, her biri aynı yakıcıbaş ağrısını hissetti.

Page 314: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar savunmasız et kütlesini yarıp geçerken,kedinin iri pençeleri eti parçalayıp keserek bir yol açıyordu.Merkezi beyin büyük bir dehşetin oluşturduğu duygularyayıyor, hizmetkarlarını harekete geçirmeye çabalıyordu.Yardımın kısa zamanda gelmeyeceğini anlayınca yaratıkpantere yalvarmaya başladı.

Ancak, Guenhwyvar’ın eski çağlardan gelen yırtıcılığıhiçbir zihinsel tecavüze geçit vermedi. Panter vahşicepençeledi ve fışkıran, yapışkan bir sıvıya gömüldü.

Drizzt hiddetle haykırdı ve saldırgan pantere ulaşmanın biryolunu bulmaya çabalayarak yürüyüş yolu boyunca koştu.Drizzt sevgili efendisinin ıstırabını derinden hissediyor vebirilerine-her kim olursa-bir şeyler yapmaları içinyakarıyordu. Diğer köleler zıplayıp haykırıyor ve mindflayerlar cinnet halinde koşuşturuyorlardı ancak Guenhwyvardevasa kütlenin merkezinde, mind fla-yerların kullanabileceğiher hangi bir silahın menzilinin ötesindeydi.

Birkaç saniye sonra Drizzt sıçrayıp haykırmayı kesti.Nerede ve kim olduğunu, Dokuz Cehennem adına, önündekibu büyük, iğrenç yumrunun ne olabileceğim merak etti.Yürüyüş yolunda çevresine bakındı ve birçok duergardwarfının, bir başka kara elfin, iki goblinin ve uzun boylu,korkunç bir yara izine sahip bir bugbearın da suratında benzerşaşkın ifadeler yakaladı. Mind flayerlar hala koşuşturuyor,birincil tehdit olan pantere bir saldırı açısı arıyor ve şaşkınkölelerle ilgilenmiyorlardı.

Guenhwyvar beynin katmanları ardından aniden göründü.Kedi yalnızca bir an için bir et çıkıntısında belirdi ve yeniden

Page 315: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

balçığın içinde kayboldu. Pek çok mind flayer zihinselsilahlarını yüzeye çıkan hedefe ateşlediler, ancakGuenhwyvar enerji konilerinin vuramayacağı kadar çabukgözden kayboldu fakat Drizzt'in bir an için göremeyeceğikadar çabuk değildi.

"Guenhwyvar?" diye haykırdı drow, bir düşünceler zincirizihninde sel gibi geri akarken. Anımsadığı son şey, kırıkdökük bir dehlizdeki sarkıtlar arasında, diğer garip şekillerinpusuya yattığı yerde, havada süzüldüğüydü.

Beynin içindeki hareketle Drizzt'in artık bir köleolmadığını fark edemeyecek kadar meşgul bir illithid drowuntam yanına ilerledi. Drizzt'in kendi bedeni dışında hiçbirsilahı yoktu, ancak o katışıksız öfke anında bunu pekumursamadı. Ondan şüphelenmeyen canavarın arkasındahavaya sıçradı ve ayağını yaratığın ahtapot kafasının arkasınaindirdi. İllithid merkezi beyne doğru yuvarlandı ve tutunacakbir yer bulamadan önce, lastik gibi katmanlarda pek çok kezsekti.

Tüm yürüyüş yolunda, köleler özgürlüklerinin ayırdınavarmışlardı. Gray dwarflar derhal bir araya geldiler ve vahşibir hücumla iki illithidi yere indirerek, ağır çizmeleri ileyaratıkları çiğnediler.

Hooop! Yandan bir darbe geldi ve Drizzt dönüp diğer karaelfin sersemletici darbeden sendelediğini gördü. Bir mindflayer drowa hücum etti ve onu sımsıkı kavradı. Dörtdokungaç kaderi çizilmiş kara elfin suratına kilitlenipsıkıştırdı, sonra beynine doğru girdi.

Page 316: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt drowun yardımına gitmek istedi, ancak ikinci saldırıduyulduğunda, Drizzt yana atladı. Hooop! Ayağa kalkıpkoşarak, illithidle arasındaki mesafeyi açmak için umutsuzcaçabaladı. Ancak, diğer drowun çığlığı Drizzt'i bir an içindurdurdu ve drow omzunun üzerinden geri baktı.

Dehşetli, şişkin çizgiler drowun yüzünü kaplamıştı. Bu,Drizzt'in şimdiye dek şahit olduklarının hepsinden daha fazlaıstırapla şekilsizleşmiş bir görüntüydü. Drizzt illithidinkafasının aniden silkindiğini gördü ve drowun derisinin altınagömülüp ulaştığı beynini emen dokungaçlar nabız gibi atıp,şiştiler. Talihsiz drow son bir kez daha haykırdı, sonraillithidin kollarına külçe gibi düştü ve yaratık tüyler ürperticiziyafetini bitirdi.

Yara izli bugbear bilmeyerek Drizzt'i benzer bir kaderdenkurtardı. Yedi ayak uzunluğundaki yaratık, kaçarken Drizzt'lepeşindeki mind flayerın arasına tam illithid yeniden ateşettiğinde girdi. Darbe bugbearı illithid yakma gelene deksersemletti. Mind flayer çaresiz sandığı kurbanınauzandığında, bugbear koca kolunu savurdu ve takipçiyi taşaçaldı.

Dairesel odayı gören balkonlara daha fazla mind flayerakın etti. Drizzt'in, arkadaşlarının nerede olabileceği ya danasıl kaçabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu, ancak, yürüyüşyolunun yanı başında fark ettiği tek bir kapı yegane şansı gibigöründü. Doğruca oraya atıldı, ama tam varacakken, kapışiddetle açıldı.

Drizzt bir diğer illithidin bekleyen kollarına tosladı.

Page 317: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Eğer taş kalenin içerisi bir karmaşa ve hengame idiyse,dışarısı kaostu. Şimdi hiçbir köle Zaknafein'a saldırmıyordu.Merkezi beynin yaralanması onları mind flayerlarıntelkinlerinden özgür kılmıştı ve şimdi goblinler, gray dwarflarve tüm diğerleri kendi kaçışları ile daha fazla ilgiliydiler.Mağara çıkışlarına en yakın olanlar dışarı hücum etti;diğerleri illithidlerin devam eden zihinsel saldırılarınınmenzilinden uzak durmaya çabalayarak, çılgınca kaçıştı.

Yaptıkları üzerinde pek kafa yormayan Zaknafein kılıcınısavurup, haykırarak koşan bir goblini yakaladı. Sonraölümcül hayalet, goblini kovalamakta olan yaratığa yaklaştı.Bir diğer sersemletici darbenin de içinden yürüyen Zaknafeinmind flayerı biçip indirdi.

Taş kalede, Drizzt kimliğini geri kazanmıştı ve ölümcülhayalete bahşedilen büyüler, hedefin düşünce motifleriüzerinde yoğunlaştı. Genizden gelen bir homurtuyla,Zaknafein, ardında ölü ve yaralı köle ile illithid güruhubırakarak, doğruca kaleye yöneldi.

Bir diğer rothe havada süzülürken şaşkınlıkla meledi.Yaratıklardan üçü yol boyunca aksayarak yürüyorlardı; birdördüncüsü, duergarı yarığın dibine doğru izlemişti. Ancak,bu kez, Clacker doğru nişan almıştı ve küçük, ineğe benzerbir yaratık köprü koluna çarparak, kolu geri itti. Büyülü köprüderhal yuvarlanarak açıldı ve Clacker'ın ayakları dibinekenetlendi. Kancalı Dehşet yalnızca şans için, bir diğer graydwarfı aldı ve köprü boyunca ilerlemeye koyuldu.

İlk mind flayer belirip, kola doğru atıldığında, Clackerneredeyse yarı yola gelmişti. Clacker, illithid köprüyü

Page 318: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

toplamadan önce tüm yolu aşamayabileceğini biliyordu.

Yalnızca tek bir atış yapabilecekti. Çevresinden habersizgray dwarf Kancalı Dehşetin kafası üzerinde havaya yükseldi.Clacker fırlatışını bekletti ve illithidin mümkün olduğuncayaklaşmasına izin vererek ilerledi. Mind flayer dört parmaklıelini köprü koluna uzatınca, duergar füzesi illithidin göğsüneçarparak, onu yere fırlattı.

Clacker yaşamı için koştu. İllithid kendine geldi ve koluileri itti. Köprü derin yarığı açarak geri toplandı.

Metal ve taş köprü ayağının altından çekilirken son birsıçrayış Clacker'ı yarığın yan tarafına toslattı. Kollarıylaomuzlarını sarp vadinin kenarına getirdi ve telaşa kapılmadan,çabucak yana tırmandı.

İllithid kolu çekti ve köprü Clacker'a sürtünerek yenidenaçıldı. Fakat Kancalı Dehşet yeterince yana ilerlemiş ve hızlaaçılan köprü zırhlı göğsünü sıyırırken, bu güce karşıdurabilecek kadar sıkı tutunmuştu.

İllithid lanet okudu ve kolu geri çektikten sonra KancalıDehşeti karşılamaya koştu. Yorgun ve yaralı Clacker, illithidgeldiğinde henüz kendini yukarı çekmeye başlamamıştı.Sersemletici enerji dalgaları üzerinde dolaştı. Başı eğildi vepençeleri bir başka tutamak bulmadan önce birkaç inç gerikaydı.

Mind flayerın aç gözlülüğü ona pahalıya mal oldu.Clacker'ı enerji dalgalarıyla kolayca vurup, çıkıntıdan aşağıtekmelemek yerine, çaresiz Kancalı Dehşetin beyninden

Page 319: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çabuk bir ziyafet çıkarabileceğini düşünmüştü. Clacker'ınönünde diz çöktü ve dört dokungacı Kancalı Dehşetinyüzündeki zırhta bir açıklık bulmak için hevesle dalışa geçti.

Clacker'ın çifte benliği dehlizlerde illithid hücumlarınadirenmişti ve şimdi de sersemletici zihinsel enerjinin çok azbir etkisi olmuştu. İllithidin ahtapot kafası tam suratınınönünde belirdiğinde, bu görüntü Clacker'ı şaşırtarak yenidenbilincini kazanmasını sağladı.

Gagasının bir hamlesi yapışkan dokungaçlardan ikisinikopardı, ardından, pençesinin umutsuzca saldırısı illithidindizini yakaladı. Kudretli kavrayışının altında kemikler tozadönüştü ve illithid hem telepatik olarak hem de suyu andıran,başka dünyalara ait sesiyle ıstırap içinde haykırdı,

Bir an sonra, yaratık derin yarığa baş aşağı uçarken,haykırışları gitgide duyulmaz oldu. Bir havaya yükselmebüyüsü düşmekte olan illithidi kurtarabilirdi, ancak böylesibüyüleri yapmak konsantrasyon gerektirirdi ve parçalanmışbir suratla tuzla buz olmuş dizin acısı bu işi erteledi. İllithidinhavaya yükselmeyi düşündüğü aynı anda, bir dikitin sivri ucuomurgasına geçti.

Çekiç el bir diğer taş sandığın kapağını kırdı. "Kahretsin!"diye küfretti Belwar, bunun da illithid giysilerinden başkahiçbir şey barındırmadığını görerek. Oyuk Sorumlusueşyalarının yakınlarda bir yerlerde olduğundan emindi, ancak,eski efendilerinin odalarının yarısı şimdiden harabeyedönüşmüş ve bu çabanın sonunda hiçbir şey ortayaçıkmamıştı.

Page 320: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar ana odaya ve taş oturaklara geri döndü. İki iskemlearasında panter heykelciği fark etti. Heykelciği bir keseye attıve sonra kazma eliyle geriye kalan İllithidin, astralkazazedenin kafasını ezdi; karmaşa içerisinde, svirfneblin bucanavarın geriye kaldığını neredeyse unutmuştu. Belwarbedeni kaldırıp, külçe gibi yere attı.

"Magga cammara," diye mırıldandı svirfneblin, taşiskemleye geri baktığında ve yaratığın oturduğu yerde gizlibir kapının hatlarını gördü. Ustalığı asla verimliliğin üzerindetutmayan Belwar'ın çekiç eli kapıyı çabucak moloz yığınınaçevirdi ve Oyuk Sorumlusu tanıdık sırt çantalarının hoşgörüntüsüyle karşılaştı.

Belwar omuz silkti ve mantık yolunu izleyerek,Guenhwyvar'ın kellesini uçurduğu diğer illithide vurdu.Başsız canavar bir başka gizli kapıyı açığa çıkararak yeredüştü.

"Drowun bunlara gereksinimi olacak," dedi Belwar kırıktaş parçalarını temizlerken ve kınlarındaki iki palayı tutan birkemer çıkardı. Çıkışa doğru atıldı ve tam kapıda bir illithidlekarşılaştı.

Daha doğrusu, Belwar'ın vınlayan çekiç eli İllithidingöğsüyle buluştu. Canavar geriye doğru uçarak, balkonunmetal korkuluklarından yuvarlandı.

Belwar dışarı fırladı ve yana atıldı. İllithidin tutunacak biryer bulup bulmadığını kontrol edecek ve kalıp oynayacakvakti yoktu. Aşağıdaki kargaşayı duyabiliyordu. Zihinsel

Page 321: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

saldırılarla çığlıkları ve Oyuk Sorumlusunun kulağma müzikgibi gelen sürekli bir panter homurtusunu.

Kolları İllithidin umulmadık derecede kuvvetli kavrayışıylaiki yana çivilenen Drizzt dokungaçların ilerleyişinidurdurmak için yalnızca kıvranıp kafasını geri atabiliyordu.Dokungaçların önce biri, sonra diğeri tutunacak bir yerbuldular ve drowun abanoz derisinin altına inmeye başladılar.

Drizzt mind flayer anatomisi hakkında az şey biliyordu,ancak, bu iki ayaklı bir yaratıktı ve drow bazı varsayımlardabulundu. Korkunç yaratıkla doğrudan yüz yüze gelmemekiçin bir parça yana doğru kıpırdanarak, dizini yaratığınkasıklarına indirdi. İllithidin kavrayışının anidengevşemesinden ve süt gibi gözlerinin büyüme şeklinden,Drizzt varsayımlarının doğru olduğunu tahmin etti. Dizini birkez daha, sonra bir üçüncü kez daha indirdi.

Drizzt tüm gücüyle kendini çekti ve zayıflayan İllithidinkavrayışından kurtuldu. Ancak, inatçı dokungaçlar Drizzt'inyüzünün yanından tırmanışlarım sürdürerek beynineuzandılar. Yakıcı acı patlamaları Drizzt'i sarstı ve başı önedüşen drow neredeyse bayılıyordu.

Ancak, avcı boyun eğmeyecekti.

Drizzt yeniden yukarı baktığında, eflatun gözlerindeki ateşİllithidin üzerine yıkıcı bir lanet gibi düştü. Avcı dokungaçlarıkavradı ve İllithidin başını eğdirmek için aşağı çekerek,vahşice koparıp aldı.

Page 322: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Canavar zihinsel silahını ateşledi, ancak, açı yanlıştı veenerji avcıyı yavaşlatmak için hiçbir şey yapamadı. Bir elsıkıca dokungaçları tutarken, diğeri yaratığın yumuşak başına,bir dwarf çekicinin bir mithril madenine inerken sergilediğiçılgınlıkla vuruyordu.

Yumuşak deride mavi - siyah bereler oluştu; bir göz şişti vekapandı. Bir dokungaç drowun bileğine daldı; çılgına dönenillithid daha derine iniyor ve kollarıyla yumrukluyordu, amaavcı fark etmedi. Kafasına vurarak, yaratığı taş zemineindirdi. Drizzt kolunu dokungaçların kavrayışından çekip aldıve sonra her iki yumruğu, İllithidin gözleri sonsuza dekkapanana kadar inip inip kalktı.

Metalin çınlaması drowu yana döndürdü. Birkaç ayakötede, yerde, tanıdık ve hoş bir görüntü yatıyordu.

Palaların dostunun yakınına düşmesinden hoşnut olanBelwar, taş bir merdivenden en yakınındaki illithide atıldı.Canavar döndü ve enerjisini salıverdi. Belwar katıksız biröfke çılgınlığı ile yanıtladı-sersemletici etkiyi kısmenengelleyen bir çığlık-ve kendini havaya fırlatarak, enerjidalgalarıyla kafa kafaya buluştu.

Zihinsel saldırı yüzünden afallamasına karşın, deep gnomeillithide çarptı ve beraberce, yardıma koşmakta olan ikinci birillithidin üzerine yuvarlandılar. Belwar kendi durumunugüçlükle kavrayabiliyordu ancak etrafındaki kol bacakkarmaşasının dostlarının uzuvları olmadığının açıkçafarkındaydı. Oyuk Sorumlusunun mithril elleri kesip biçip,yumruklar savurdu ve Belwar ikinci balkon boyuncakoşuşturarak, bir başka merdiven arandı. İki yaralı illithid

Page 323: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

karşılık verecek kadar kendilerine geldiklerinde, çılgınsvirfneblin çoktan gitmişti.

Belwar bir sonraki kata inerken bir başka illithidihazırlıksız yakalayarak, yumuşak kafasını duvara çarptırdı.Fakat bu balkonda bir düzine başka illithid dolaşıyordu veçoğu, kulenin en alt odasına inen iki merdiveni koruyorlardı.Belwar çabuk ve kısa yoldan giderek metal korkuluğuntepesine sıçradı ve sonra on beş ayak yüksekten yere atladı.

Page 324: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sersemletici enerji dalgası, silahlarına uzanırken Drizzt'inüzerinde gezindi. Ama düşünceleri böylesi gelişkin bir saldırıbiçimi için fazla ilkel olan avcı karşı koydu. En son hasmınınkarşılık veremeyeceği kadar hızlı, tek bir hareketle,palalardan birini kınından çekti ve yukarı dönük bir açıylasavurdu. Pala, peşindeki mind flayerın kafasına yarıya dekgömüldü.

Avcı canavarın zaten ölmüş olduğunu biliyordu, fakatpalayı çekip aldı ve düşmekte olan illithidi, özel bir sebebiolmaksızın, bir kez daha doğradı.

Ardından drow kalkmış koşuyordu ve her iki kılıcı daellerindeydi; birinden illithid kanı damlarken, diğeri dahafazlasına susamıştı. Drizzt bir kaçış yolu aramalıydı-DrizztDo'Urden olan tarafı böyle yapardı-ancak avcı daha fazlasınıistiyordu. Avcı benlik onu köleleştiren beyin kütlesindenintikam almak istiyordu.

Sonra tek bir haykırış drowu kurtardı; onu kör, içgüdüselöfkesinin dönüp dolaşan derinliklerinden geri getirdi.

"Drizzt!" diye bağırdı Belwar, dostuna doğru aksayarak."Yardım et bana, kara elf! Düşerken bileğim burkuldu!" Tümintikam düşünceleri aniden çekilip gitti ve Drizzt Do'Urdensvirfneblin dostunun yanına koştu.

İki arkadaş kol kola dairesel odayı terk ettiler. Bir an sonramerkezi beynin kanıyla etinden temizlenmiş Guenhwyvaronlara katılmak üzere sıçrayıp geldi.

Page 325: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Bizi dışarı çıkar," diye yakardı Drizzt pantere veGuenhwyvar hevesle ileri pozisyonu aldı.

Dolambaçlı, kaba yontulmuş dehlizlerden aşağı koştular."Herhangi bir svirfneblin tarafından yapılmamış," diyeçabucak belirtti Belwar, dostuna göz kırparak.

"Bence öyle," diyerek anında yanıtladı Drizzt kolayca, aynışekilde göz kırparak. "Bir mind flayerın etkisi altında, demekistediğim," diye çabucak ekledi.

"Asla!" diyerek diretti Belwar. "Bu asla bir svirfneblinin işideğil, beyni eritilmiş olsa bile!" İçinde bulundukları korkunçtehlikeye karşın, deep gnome göbeğini titreterek güldü veDrizzt de ona katıldı.

Geçtikleri her kesişme noktasının yan geçitlerinden savaşsesleri yükseliyordu. Panterin çıkışın nereden olduğunubilmesinin bir yolu olmamasına karşın, Guenhwyvar'ın keskinduyuları onları en temiz yolda tuttu. Yine de herhangi biryönde ne ile karşılaşacakları, geride bıraktıkları dehşetlerdensonra ancfak bir gelişme olabilirdi.

Guenhwyvar bir kesişme noktasını geçer geçmez bir mindfla-yer onların dehlizine atladı. Yaratık panteri görmemişti vedoğrudan Drizzt ve Belwar'la yüz yüze geldi. Drizztsvirfneblini yere attı ve daha yaklaşamadan vurulmayıbekleyerek, hasmına doğru yuvarlandı.

Ancak, drow yuvarlanmayı bitirip yukarı baktığında, derinbir rahatlamayla soluğunu bıraktı. Mind flayer taşta yüzüstüyatıyordu ve Guenhwyvar rahatça yaratığın sırtına tünemişti.

Page 326: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar tatsız işi bitirirken, Drizzt kedi dostunailerledi ve Belwar da kısa zamanda onlara katıldı.

"Öfke, kara eli," diye belirtti svirfneblin. Drizzt meraklaona baktı.

"Sanırım öfke onların enerji dalgalarına karşı savaşıyor,"diye açıkladı Belwar. "Bir tanesi beni merdivenlerde yakaladıfakat öylesine çıldırmıştım ki, fark etmedim bile. Belkiyanılıyorum, ama..."

"Hayır," diyerek sözünü kesti Drizzt, palalarını almayagittiğinde, o kısa menzilde bile ne kadar az etkilendiğinianımsayarak. O sıra diğer benliğinin, umutsuzca ardındabırakmaya çabaladığı o daha karanlık, delice tarafınınesaretindeydi. İllithidin zihinsel hücumu avcının karşısındayararsız kalmıştı. "Yanılmıyorsun," diyerek dostunu temin ettiDrizzt. 'Öfke' onları yenebilir, ya da en azından zihinselsaldırılarının etkisini yavaşlatabilir."

"O halde çıldır!" diye gürledi Belwar, Guenhwyvar'a ileriyiişaret ederken.

Drizzt destekleyici kolunu yeniden Oyuk Sorumlusununkolunun altından geçirdi ve başıyla Belwar'ın önerisinionayladı. Ancak, drow Belwar'ın sözünü ettiği kör öfkeninbilinçli olarak yaratılamayacağının farkındaydı. Dürtüselkorku ve öfke illithidleri alt edebilirdi, ancak, Drizzt, diğerbenliği ile ilgili deneyimlerinden, bunların umutsuzluk vepanikten başka birşeyin uyandıramadığı duygular olduğunu-biliyordu.

Page 327: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Küçük grup pek çok başka dehlizlerden, geniş ve boş birodadan ve bir diğer geçitten geçti. Aksayan svirfneblintarafından yavaşlatıldıklarmdan, kısa süre sonra, arkadanyaklaşan ağır ayak sesleri duydular.

"İllithid için fazla ağır," diye belirtti Drizzt, omzununüzerinden geriye bakarak.

"Köleler," diyerek akıl yürüttü Belwar.

Hoop! Arkalarından bir saldırı sesi geldi. Hoopl Hoopl Busesleri pek çok patırtı ve inilti izledi.

"Yeniden köleler," dedi Drizzt kasvetle. Peşlerindeki ayaksesleri yeniden duyuldu; bu kez daha çok hafif bir hışırtıyıandırıyordu.

"Daha hızlı!" diye haykırdı Drizzt ve Belwar dürtülmeyegereksinim duymadı. Geçitteki her dönemece minnettarkalarak koştular, çünkü illithidlerin yalnızca birkaç adımgeride olmasından korkuyorlardı.

Sonra, geniş ve yüksek bir salona geldiler. Pek çok olasıçıkış görünüyordu, ancak biri, büyük, demir kapılardan birdizi dikkatlerini çekti. Kapılarla aralarında dönerek çıkandemir bir merdiven vardı ve bunun çok yukarısında olmayanbir balkonda bir mind flayer belirdi.

"Bizi bitirecek!" diyerek akıl yürüttü Belwar. Geriden gelenayak sesleri daha gürültülü bir hal aldı. Drowun yüzündekigeniş gülümsemeyi görünce, Belwar merakla dönüp, bekleyenillithide baktı. Deep gnome da geniş geniş sırıttı.

Page 328: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Guenhwyvar dönen merdivenleri üç kuvvetli sıçrayışlaçıktı. İllithid bilgece davranarak balkon boyunca kaçtı vebitişik dehlizlerin gölgelerinde kayboldu. Panter onuizlemedi, ancak, Drizzt ve Belwar'ın üzerinde yüksek,koruyucu bir konum aldı.

Geçerlerken, hem drow hem de svirfneblin teşekkürlerinibildirdiler fakat kapılara vardıklarında, coşkuları söndü.Drizzt kuvvetle itti fakat kapılar kımıldamadı.

"Kilitli!" diye haykırdı.

"Uzun süre öyle kalmayacak!" diye gürledi Belwar. Deepgnomeun mithril ellerindeki büyü tükenmişti ama yine de ileriatılarak, çekiç elini metale indirdi.

Drizzt deep gnomeun arkasına ilerleyerek, arkayı koruduve illithidlerin her an salona girmelerini bekledi. "Çabuk,Belwar," diye yalvardı.

Her iki mithril el hiddetle kapılar üzerinde çalıştı. Yavaşyavaş, kilit gevşemeye başladı ve kapılar yalnızca bir inçaçıldı. "Magga cammara, kara elf!" diye haykırdı OyukSorumlusu. "Bunları tutan bir sürgü var! Diğer tarafta!"

"Kahretsin!" dedi Drizzt ve yolun karşısında, birçok mindfla-yerdan oluşan bir grup salona girdi.

Belwar pes etmedi. Çekiç eli kapıya tekrar tekrar vurdu.

İllithidler merdiveni geçtiler ve Guenhwyvar ortalarınaatlayarak, tüm grubu yere yuvarladı. O korkunç anda, Drizzt

Page 329: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

oniks heykelciğin yanında olmadığını fark etti.

Çekiç el peş peşe ve hızla metali döverek, kapılararasındaki açıklığı genişletti. Belwar kazma elini içeri sokup,yukarı itti ve sürgüyü takılı olduğu metal yuvadan kaldırdı.Kapılar genişçe açıldı.

"Çabuk gel!" diye bağırdı deep gnome Drizzt'e. Onu çekipgötürmek için kazma elini drowun kolunun altına taktı, ancak

Drizzt bundan silkindi.

"Guenhwyvar!" diye haykırdı Drizzt.

Hoop! Uğursuz ses bedenler yığınının altındantekrarlanıyordu. Guenhwyvar'ın yanıtı bir homurtudan çok,çaresiz bir inilti gibi çıktı.

Drizzt'in eflatun rengi gözleri öfkeyle yandı. Belwar birçözüm bulmadan önce, merdivene doğru tek bir adım attı.

"Bekle!" diye seslendi svirfneblin ve Drizzt onu duymakiçin döndüğünde, gerçekten rahatladı. Belwar kalçasını drowadoğru uzattı ve kemer kesesini yırtarcasma açtı. "Bunukullan!"

Drizzt oniks heykelciği çıkardı ve ayağının dibine attı."Git, Guenhwyvar!" diye bağırdı. "Evinin güvenliğine geridön!"

Drizzt ve Belwar illithid yumağı içinde panterigöremiyorlardı bile, ancak, mind flayerlarm ani üzüntüsünü,

Page 330: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kara sis daha oniks heykelciğin etrafında belirmeden öncesezinlediler.

İllithidler grup halinde onlara döndüler ve hücum ettiler.

"Diğer kapıyı tut!" diye haykırdı Belwar. Drizzt heykelciğikapmıştı ve zaten o yöne ilerlemekteydi. Demir kapılarçarparak kapandı ve Drizzt kilit sürgüyü geri yerleştirmeyeuğraştı. Oyuk Sorumlusunun yırtıcı saldırısı altında, kapınındışındaki sürgü yuvalarının çoğu kırılmış ve sürgü eğilmişti,ancak, Drizzt onu, illithidleri en azından yavaşlatacak kadarsıkıca yerine yerleştirmeyi başardı.

Diğer köleler kapana kısıldı," dedi Drizzt.

Çoğunlukla goblinler ve gray dwarflar diye yanıtladıBelwar.

"Ya Clacker?"

Belwar kollarını çaresizce iki yana açtı.

"Hepsine acıyorum," diye inledi Drizzt bu olasılıktangerçekten dehşet duyarak, "dünyada hiçbir şey mindflayerlarm zihinsel pençelerinden daha fazla ıstırap veremez."

"Evet, kara eli," diye fısıldadı Belwar.

İllithidler kapılara yüklendiler ve Drizzt geri dönerek kilididaha da sıkıştırdı.

Page 331: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Belwar drowun arkasındanve Drizzt dönüp, uzun süre dar mağarayı incelediğinde, OyukSorumlusunun şaşkınlığını kesin olarak anladı. En azından birdüzine çıkış gördüler, ancak, her bir çıkışla aralarında,dehşete düşmüş bir köle kalabalığı veya bir grup illithidkoşturuyordu.

Arkalarından bir başka ağır gümbürtü geldi ve kapılarçatırdayarak birkaç inç açıldı.

"Sadece git!" diye bağırdı Drizzt, Sehva/ı iterek. Geniş birmerdivenden ve sonra kırık dökük bir zemin üzerindenilerleyerek, onları taş kaleden mümkün olduğuncauzaklaştıracak bir yol izlediler.

"Her taraf tehlike dolu!" diye haykırdı Belwar. "Köle veflayer, hepsi aynı!"

"Kendilerini korusunlar!" diye yanıtladı Drizzt, palalarıyolu gösterirken. Bir kılıcının kabzasıyla önüne çıkan birgoblini yere indirdi ve bir an sonra, yeniden esir aldığı birduergarın beynini emmeye başlayan bir illithidindokungaçlarım suratından kesip attı.

Sonra, bir başka köle, daha büyük bir tane, Drizzt'in önüneatladı. Drow bodoslama atıldı, ancak bu kez palalarınıkullanmadı.

"Clacker!" diye haykırdı Belwar, Drizzt'in ardından.

"Mağaranın... g-g-gerisinde," dedi Kancalı Dehşet nefesnefese. Homurdandığı sözcükler apaçık anlaşılıyordu. "E-e-en

Page 332: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

iyi çıkış."

"Yolu göster," diye heyecanla yanıtladı Belwar, umutlarıyeniden yeşererek. Üçü bir aradayken, karşılarında hiçbir şeyduramazdı. Ancak, Oyuk Sorumlusu devasa Kancalı Dehşetdostunun ardından seğirttiğinde, Drizzt'in onları izlemediğinifark etti. İlk başta, Belwar bir zihinsel saldırının drowuyakaladığından korktu, fakat Drizzt'in tarafına dönünce, başkatürlü olduğunu anladı.

Çok katlı mağarada yükselen sürüyle geniş merdivenlerdenbir diğerinin tepesinde tek bir zarif figür, bir grup köle veillithidi biçip geçiyordu.

"Tanrılar adına," diye mırıldandı Belwar inanmazlıkla, zirabu tek figürün yok edici hareketleri deep gnomeu gerçektenkorkutmuştu.

İkiz kılıçların kesin darbeleri ve hünerli dönüşleri DrizztDo'Urden için hiç de korkutucu değildi. Aslında, genç kara elfiçin, kılıçlar yüreğinde eski bir aşinalıkla çınlıyorlardı. Boşboş Belwar'a baktı ve bu manevralara uyabilecek teksavaşçının adını, böylesi bir kılıç oyununa eşlik edebilecektek ismi söyledi.

"Zaknafein."

20

Page 333: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Baba, Babam

Saygıdeğer Malice ona kaç yalan söylemişti? Drowtoplumunun niteliklerini belirleyen o aldatmaca ağında,Drizzt hiç doğruluk bulabilecek miydi? Babası ÖrümcekKraliçe'ye kurban edilmemişti! Zaknafein buradaydı, önündesavaşıyor, kılıçlarını Drizzt'in şimdiye dek gördüklerindendaha büyük ustalıkla kullanıyordu.

"Ne oldu?" diye sordu Belwar.

"Drow savaşçı," diye güçlükle fısıldayabildi Drizzt.

"Senin şehrinden mi, kara elf?"diye sordu. "Senin ardındanmı gönderilmiş?"

"Menzoberranzan'dan," diye yanıtladı Drizzt. Belwar dahafazla bilgi bekledi, ancak Drizzt, Zak'ın görüntüsünden dahafazla detaya giremeyecek kadar etkilenmişti.

"Gitmeliyiz," dedi Oyuk Sorumlusu sonunda.

"Çabucak," diyerek onayladı Clacker, dostlarına geridönerek. Kancalı Dehşetin sesi şimdi daha kontrollüçıkıyordu. Sanki Clacker'ın dostlarının yalnızca görüntüsübile, süregelen iç çatışmasında pech tarafına yardımcıolmuştu. "Mind flayerlar savunmalarını organize ediyorlar.Birçok köle öldü."

Drizzt dönerek Belwar'in kazma elinin mesafesindenuzaklaştı. "Hayır," dedi kararlılıkla. "Onu bırakmayacağım!"

Page 334: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Magga cammara, kara elf," diye bağırdı ona Belwar. "Kimbu?"

"Zaknafein Do'Urden," diye geri haykırdı Drizzt, OyukSorumlusunun artan öfkesini gölgede bırakarak. Ancak,sözlerini bitirirken, Drizzt'in sesi oldukça alçaldı ve neredeyseboğulur-casına konuştu; "babam."

Belwar ve Clacker inanmaz bakışlarla birbirlerinebakarlarken, Drizzt gitmiş, geniş merdivene koşmuştu.Merdivenin tepesinde, ölümcül hayalet ister mind flayer,isterse köle olsun, yoluna çıkma talihsizliğine uğramışkurbanlarından bir yığının arasında duruyordu. Yukarı kattaoldukça uzakta, pek çok illithid bu yaşayan ölü canavardankaçmışlardı.

Zaknafein onları takip etmeye başladı, çünkü taş kaleyedoğru koşuyor, ölümcül hayaletin en başından kararlaştırdığıyolu izliyorlardı. Ancak, ölümcül hayaletin içinde binlercebüyülü alarm çınladı ve onu aniden merdivenlere geridöndürdü.

Drizzt geliyordu. Zin-carla'nın yerine getirilme anı,Zaknafein'in canlandırılma nedeni sonunda gelmişti!

"Silah ustası!" diye haykırdı Drizzt, uçarcasına babasınınyanına sıçrarken. Genç drow coşkuyla köpürüyor, önündeduran canavardaki gerçeği fark etmiyordu. Ancak Drizzt,Zak'a yaklaştığında, birşeylerin yanlış olduğunu sezinledi.Belki de Drizzt'i yavaşlatan, ölümcül hayaletin gözlerindekituhaf ışıktı. Belki de neşe dolu çağrısına Zaknafein'in karşılıkvermediği gerçeğiydi.

Page 335: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Bir an sonra ise, bir kılıcın aşağı doğru hamlesiydi.

Drizzt, her nasılsa, engelleyici bir palayı zamanında yukarıkaldırmayı başardı. Şaşırmıştı ve hala Zaknafein'ın yalnızcaonu tanımadığına inanıyordu.

"Baba!" diye bağırdı. "Benim, Drizzt!"

Bir kılıç ileri dalarken, diğeri geniş bir hamleye başladı vesonra apansız Drizzt'in olduğu tarafa hücum etti. Ölümcülhayaletin hızına yetişen Drizzt ilk saldırıyı savuşturmak içinbir palasını aşağı indirdi ve ikinciyi engellemek için diğerinisavurdu.

"Kimsin sen?" diye sordu Drizzt umutsuzca, öfkeyle.

Bir kılıç hamleleri sağanağı geldi. Drizzt bunları uzaktatutmak için çılgıncasına uğraştı, ama sonra Zaknafein ters birvuruş yaptı ve Drizzt'in kılıçlarının her ikisini de aynı tarafasavurmayı başardı. Ölümcül hayaletin ikinci kılıcı hemenbirinciyi izledi. Bu, doğrudan Drizzt'in yüreğini hedef almış,Drizzt'in muhtemelen engelleyemeyeceği bir hamleydi.

Geride, merdivenin dibinde, Belwar ile Clacker dostlarınınsonunun geldiğini düşünerek haykırdılar.

Ancak, avcının içgüdüleri Zaknafein'in zafer anını ondançalmıştı. Drizzt ileri atılan kılıçtan yana sıçradı, sonra kıvrıldıve Zaknafein'ın ölümcül hamlesinden sakındı. Kılıç onu çenekemiğinden yaralamış ve acı veren bir kesik bırakmıştı.Drizzt yuvarlanışını tamamladığında ve merdivenin açılarınakarşın dengesini bulduğunda, yarayı fark ettiğine dair hiçbir

Page 336: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

belirti göstermedi. Drizzt yeniden sahte babası ileyüzleştiğinde, eflatun gözlerinde parıldayan ateşleryanıyordu.

Drizzt'in çevikliği, onu daha önce savaşta görmüş olandostlarını bile hayrete düşürmüştü. Zaknafein hamlesinitamamladıktan sonra derhal atıldı, ancak, Drizzt daha ölümcülhayalet ona yetişemeden önce kalkmıştı ve hazırdı.

"Kimsin sen?" diye sordu Drizzt yemden. Bu kez sesindeölümcül bir sakinlik vardı. "Nesin sen?"

Ölümcül hayalet hırladı ve pervasızca saldırdı. Hiçbirşüpheye yer olmaksızın bunun Zaknafein olmadığına inananDrizzt açıklığı kaçırmadı. Hızla ilk pozisyonuna döndü, birkılıcı vurarak yana savurdu ve saldıran hasmını geçerken birpalasını kaydırıverdi. Drizzt'in kılıcı ustalıkla yapılmış metalağdan zırhı kesti ve Zaknafein'ın ciğerinin derinliklerinedaldı.Bu, tüm ölümlü hasımlarım durduracak bir yaraydı.

Ama Zaknafein durmadı. Ölümcül hayalet soluk almıyor veacı hissetmiyordu. Zak yeniden Drizzt'e döndü ve öylesineşeytani bir gülümseme çaktı ki bu, Saygıdeğer Malice'e bileayağa kalkıp alkış tuttururdu.

Şimdi merdivenin en üst basamağına geri dönmüş olanDrizzt hayretten gözleri açılarak durdu. Dehşetengiz yarayı vetüm olasılıklara karşın, Zaknafein'ın en ufak bir irkilme bilegöstermeden, kararlılıkla izlediğini gördü.

"Uzaklaş!" diye haykırdı Belwar merdivenin dibinden. Birogre deep gnomea atıldı, fakat Clacker araya girdi ve derhal

Page 337: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yaratığın kafasını bir pençe ile ezdi.

"Gitmeliyiz," dedi Clacker Belwar'a ve sesindekianlaşılırlık Oyuk Sorumlusunu topukları üzerinde döndürdü.

Belwar bunu Kancalı Dehşetin gözlerinde açıkçagörebiliyordu: o kritik anda, Clacker büyücünün şekildeğiştirme büyüsünden beri olduğundan daha fazla pechti.

"Taşlar bana kalede bir illithid toparlanması olduğunusöylüyor," diye açıkladı Clacker ve deep gnome Clacker'ıntaşların sesini duymuş olmasına şaşırmadı. "İllithidler pekyakında dışarı akın edecek," diye sürdürdü Clacker,"mağarada kalan her kölenin kesinlikle yok edilmesi için!"

Belwar bunun tek sözcüğünden bile şüphe etmedi fakatsvirfneblin için sadakat kişisel güvenliğin çok üstündeydi."Drowu bırakamayız," diye yanıtladı sıkılı dişlerininarasından.

Clacker ona tamamen katılarak başını salladı ve fazlacayakına gelen bir grup gray dwarfu kovalamak için atıldı.

"Kaç, kara elf," diye haykırdı Belwar. "Hiç zamanımızyok!"

Drizzt, svirfneblin dostunu duymadı. Yaklaşan silahustasına, babasını taklit eden canavara tıpkı Zaknafein'ın onaodaklandığı gibi odaklanmıştı. Drizzt'e göre, SaygıdeğerMalice tarafından işlenen sürüyle kötülüğün içinde hiç biri buiğrençlikten daha berbat değildi. Malice, her nasılsa, Drizzt'indünyasında ona keyif vermiş olan tek şeyi kötü amaçları için

Page 338: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kullanmıştı. Drizzt Zaknafein'ın öldüğüne inanmıştı ve bu bileyeterince acı vericiydi.

Ama şimdi bu.

Bu, genç drowun katlanabileceğinden fazlaydı. Tüm yüreğive ruhuyla bu canavarla savaşmak istiyordu ve bu dövüştenbaşka bir amaç için yaratılmamış olan ölümcül hayalet detamamen aynı fikirdeydi.

Hiç biri, platformun gerisinde, Zaknafein'ın ardında,yukarıdaki karanlıktan inen illithidi fark etmedi.

"Gel, Saygıdeğer Malice'in canavarı," diye gürledi Drizzt,silahlarını birbirine vurarak. "Gel ve kılıçlarımı hisset."

Zaknafein yalnızca birkaç adım ötede durdu ve yeniden oşeytani gülümsemesini gönderdi. Kılıçlar kalktı: ölümcülhayalet bir adım daha attı.

Hoop!

İllithidin saldırısı her ikisinin de üzerinde yuvarlandı.Zaknafein etkilenmedi ama Drizzt darbeyi tamamen almıştı.Karanlık üzerini kapladı; göz kapakları inkar edilemez birağırlıkla kapandı. Palaların taşa düştüğünü duydu, ancak diğeralgıların çok ötesindeydi.

Zaknafein zafer sarhoşluğu ile hırıldayıp, kılıçlarınıbirbirine çarptırdı ve düşen drowa ilerledi.

Page 339: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar haykırdı ancak en yüksek sesle çıkan, Clacker'ınher tarafında savaş olan mağaranın patırtısının da üzerindeyükselen canavarca haykırışıydı. Ona dostluk elini uzatandrowu yere düşmüş, ölmek üzere görünce, Clacker'ın bir pecholarak bildiği her şey ona birden geri döndü. O pech kimliğibelki de Clacker'ın önceki yaşamında olduğundan çok dahagüçlü bir şekilde ortaya çıkmıştı.

Zaknafein çaresiz kurbanının yakında olduğunu görerekatıldı ama sonra yoktan varolan taş bir duvara bodoslamaçarptı. Gözleri düş kırıklığı ile büyüyen ölümcül hayalet gerisekti. Duvara parmaklarını geçirdi ve vurdu, ancak duvaroldukça gerçek ve sağlamdı. Taş Zaknafein'ı merdivenden veavından ayırıyordu.

Geride, merdivenin dibinde, Belwar sersemlemişbakışlarını Clacker'a çevirdi. Svirfneblin bazı pechlerinböylesi taş duvarlar oluşturabildiklerini duymuştu.

"Sen mi... ?" dedi Oyuk Sorumlusu soluk soluğa.

Bir Kancalı Dehşet bedenindeki pech yanıtlayacak kadaruzun süre duraksamadı. Clacker basamakları dörder dörderçıktı ve Drizzt'i nazikçe iri kollarına aldı. Drowun palalarınıgetirmeyi bile akıl etti ve sonra hızla aşağı indi.

"Koş!" diye buyurdu Clacker Oyuk Sorumlusuna. "Tümyaşamın adına, koş, Belwar Dissengulp!"

Kazma eliyle kafasını kaşıyan deep gnome gerçekten dekoştu.

Page 340: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Clacker mağaranın arka çıkışına doğru geniş bir yol açtı -kimse onun öfkeli adımlarının karşısında durmaya cüretedemiyordu- ve Oyuk Sorumlusu, teki burkulan kısasvirfneblin bacaklarıyla, ona yetişmekte zorlandı.

Merdivenlerin tepesinde, duvarın ardında, Zaknafeinyalnızca havada süzülen illithidin, Drizzt'i vuran aynıyaratığın saldırısını engellediğini düşündü. Zaknafeincanavara döndü ve katışıksız bir öfkeyle haykırdı.

Hoop! Bir diğer saldırı geldi.

Zaknafein sıçradı ve tek bir hamleyle illithidin her ikiayağını da kopardı. İllithid dostlarına zihinsel ıstırap ve acıçığlıkları göndererek, daha yukarı yükseldi.

Zaknafein yaratığa uzanamazdı ve her açıdan hücum edendiğer illithidlerle, ölümcül hayaletin kendi havaya yükselmebüyüsünü gerçekleştirecek vakti yoktu. Zaknafeinbaşarısızlığından bu illithidi sorumlu tutuyordu; kaçmasınaizin vermeyecekti. Kılıçlarından birisini bir mızrakkesinliğiyle fırlattı.

İllithid inanmazlık içinde Zaknafein'a, sonra da göğsüneyarıya dek gömülen kılıca baktı ve yaşamının sonunageldiğini anladı.

Mind flayerlar sersemletici enerjilerini ateşleyerekZaknafein'a hücum ettiler. Ölümcül hayaletin geriye tek birkılıcı kalmıştı, ama yine de düş kırıklıklarını çirkin ahtapotkafalarında açığa vurarak, rakiplerini ezdi geçti.

Page 341: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt kaçmıştı... şimdilik.

21

Kaybolan ve Bulunan

"Lloth'a şükürler olsun," diye kekeledi Saygıdeğer Malice,hayaletin uzaktaki coşkusunu sezerek. "O Drizzt'i elegeçirdi!" Saygıdeğer Ana bakışlarını sertçe önce bir yana,sonra diğerine çevirdi ve suratını biçimsizleştiren duygularınkatışıksız gücü yüzünden üç kızı da geriledi.

"Zaknafein kardeşinizi buldu!"

Tüm bu çetin deneyimin nihayet bir sonuca ulaşıyorolabileceğinden hoşnut kalan Maya ile Vierna birbirlerinegülümsediler. Zin-carla'nın başlatılmasından beri, Do'UrdenEvi'nin normal ve gerekli rutinleri neredeyse sona ermiş veasabi anneleri ölümcül hayaletin avı ile tamamen meşgulolarak, her geçen gün daha da kendi içine dönmüştü.

Giriş odasının diğer ucunda, Briza'nın gülümsemesi, onufark edecek kadar dikkatli olanlar için farklı bir ışıksergiliyordu; neredeyse düş kırıklığı.

Page 342: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

İlk doğan kızın şansına, Saygıdeğer Malice uzaktakiolaylarla bunu fark edemeyecek kadar meşguldü. SaygıdeğerAna derin trans halinin daha diplerine gömülmüş, saygısızoğlunun o öfkenin hedefi olduğu bilgisiyle, ölümcül hayaletinkustuğu hiddetin her bir damlasının tadını çıkarıyordu.Zaknafein ve Drizzt kılıç dövüşünü gerçekleştirirlerken,Malice'in solukları heyecandan kesik kesik çıkıyordu. Sonra,Saygıdeğer Ana neredeyse tamamen soluksuz kaldı.

Bir şey Zaknafein'ı durdurmuştu.

"Hayır!" diye haykırdı Malice, süslü tahtından fırlayarak.Vuracak birisi ya da fırlatacak bir şey arayarak etrafa bakındı."Hayır!" diye haykırdı yeniden.

"Bu olamaz!"

"Drizzt kaçtı mı?" diye sordu Briza, kibiri sesinden uzaktutmaya çabalayarak. Malice'in bunu takip eden bakışı,Briza'ya ses tonuyla düşüncelerinin gereğinden fazlasını açığavurmuş olabileceğim söyledi.

"Ölümcül hayalet yok mu edildi?" diye bağırdı Maya içtenbir endişeyle.

"Yok edilmedi," diye yanıtladı Malice, genellikle kararlısesinde belirgin bir titremeyle. "Ama kardeşiniz bir kez dahakaçmayı başardı!"

"Zin-carla henüz başarısız olmadı," diyerek akıl yürüttüVierna, heyecanlı annesini teskin etmeye çalışarak.

Page 343: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ölümcül hayalet çok yaklaştı," diye ekledi Vierna'nınrepliğine devam eden Maya.

Malice koltuğuna geri düştü ve gözlerindeki teri sildi."Beni yalnız bırakın," diye buyurdu kızlarına. Kendisiniböylesine üzgün bir konumda görmelerini istemiyordu.Malice, Zin-carla'nın yaşamını ondan çaldığını biliyordu, ziravaroluşuna ait her düşünce, her ümit, ölümcül hayaletinbaşarısına dayanmıştı.

Diğerleri gittikten sonra, Malice bir mum yaktı ve ufak,kıymetli bir ayna çıkardı. Son birkaç haftada ne sefil biryaratık haline gelmişti. Nadiren birşeyler yemişti ve birzamanlar pürüzsüz olan abanoz renkli cildini derin endişeçizgileri bezemişti. Görünüş olarak, Saygıdeğer Malice şu sonbirkaç haftada, ondan önceki yüzyılda olduğundan daha fazlayaşlanmıştı.

"Saygıdeğer Baenre gibi olacağım," diye fısıldadıtiksintiyle, "yaşlı ve çirkin." Uzun yaşamında belki de ilk kez,Malice süregelen güç arayışının değerini sorgulamaya başladı.Ancak, düşünceler geldikleri kadar çabuk gittiler. SaygıdeğerMalice bu tür aptalca pişmanlıklarda fazla ileri gitmişti. Gücüve sadakati sayesinde, Malice evini yönetici aile konumunataşımış ve prestijli yönetici konseyde kendine bir koltuksağlamıştı.

Yine de, umutsuzluğun kıyısındaydı ve son yılların gerilimiyüzünden neredeyse zayıf düşmüştü. Yeniden gözlerine inenteri sildi ve küçük aynaya baktı.

Ne sefil bir şey haline gelmişti.

Page 344: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ona bunu Drizzt'in yaptığını anımsattı kendine. En gençoğlunun yaptıkları Örümcek Kraliçe'yi kızdırmıştı; onungünahkarlığı Malice'i feci bir akıbetin kenarına getirmişti.

"Yakala onu, ölümcül hayaletim," diye fısıldadı Malicedişlerini göstererek. O öfke anında, Örümcek Kraliçe'nin onane tür bir gelecek hazırlayacağını pek az umursuyordu.

Saygıdeğer Malice Do'Urden için dünyadaki hiçbir şeyDrizzt'in ölümünden daha önemli değildi.

Dönüp duran dehlizlerden körlemesine koşarken,canavarların aniden önlerine dikilmemelerini umut ettiler.Arkalarında böylesine gerçek bir tehlikeyle, üç arkadaş herzamanki tedbirlerini takınacak lükse sahip değillerdi.

Saatler geçtikten sonra hala koşuyorlardı. Diğerlerindendaha yaşlı olan ve küçük bacaklarının iki adımı Drizzt'in, üçadımı ise Clacker'ın birer adımına denk gelen Belwar en önceyoruldu ama grubu yavaşlatmadı. Clacker Oyuk Sorumlusunubir omuzuna kaldırdı ve koşmayı sürdürdü.

Nihayet ilk molalarını verdiklerinde, kaç mil yol aldıklarınıbilmiyorlardı. Tüm yolculuk boyunca sessiz ve melankolikolan Drizzt, geçici kamp yeri olarak seçtikleri küçük kovuğungirişinde nöbet pozisyonunu aldı. Drow dostunun derin acısınıfark eden Belwar onu rahatlatmak için yanına gitti.

"Beklediğin gibi olmadı, değil mi kara elf?" diye sorduOyuk Sorumlusu yumuşak bir sesle. Bir yanıt gelmedi amaDrizzt'in konuşmaya gereksinim duyduğu aşikar olduğundan,

Page 345: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar ısrar etti. "Mağaradaki tanıdığın drow. Onun babanolduğunu mu iddia etmiştin?"

Drizzt svirfnebline öfkeli bir bakış fırlattı, ancak, Belwar'ınendişesini fark edince, yüz hatları önemli ölçüde yumuşadı.

"Zaknafein," diye açıkladı Drizzt. "Zaknafein Do'Urden,babam ve danışmanım. Bana kılıç kullanmayı öğreten ve tümyaşamım boyunca eğiten oydu. ZaknafeinMenzoberranzan'daki tek dos-tumdu, inançlarımı paylaştığınıbildiğim tek drow."

"Seni öldürmeye çalıştı," dedi Belwar ifadesizce. Drizztsuratını buruşturdu ve Oyuk Sorumlusu çabucak ona ümitvermeye çabaladı. "Belki de seni tanımadı?"

"O benim babamdı," dedi Drizzt yeniden, "yirmi yılboyunca en yakın dostumdu."

"O halde neden, kara elf?"

"O Zaknafein değildi," diye yanıtladı Drizzt. "Zaknafeinöldü, annem tarafından Örümcek Kraliçe'ye kurban edildi."

"Magga cammara," diye fısıldadı Belwar, Drizzt'in anababasıyla ilgili açıklama üzerine dehşete düşerek. Drizzt'in buiğrenç işi basitçe açıklayışı, Oyuk Sorumlusunu Malice'inyaptığı şeyin drow şehrinde pek de alışılmadık olmadığınainanmaya itti. Belwar'ın sırtına bir ürperti yayıldı, ancak,ıstırap çeken dostunun hatırı için tiksintisini bastırdı.

Page 346: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Henüz Saygıdeğer Malice'in Zaknafein'ın kılığına ne türbir canavar soktuğunu bilmiyorum," diye sürdürdü Drizzt,Belwar'in rahatsızlığının farkına bile varmadan.

"Her ne ise, güçlü bir düşman," diye belirtti deep gnome.

Drizzt'i tasalandıran tam olarak buydu. İllithid mağarasındaçarpıştığı drow savaşçısı, Zaknafein Do'Urden'in kesinliği veyanlış anlaşılmaya meydan bırakmayan tarzı ile hareketediyordu. Drizzt'in mantığı Zaknafein'ın ona karşı döneceğiniinkar edebilirdi, ancak, yüreği kılıç çarpıştırdığı canavarıngerçekten de babası olduğunu söylüyordu.

"Nasıl bitti?" diye sordu Drizzt, uzun bir sessizliğinardından.

Belwar merakla ona baktı.

"Dövüş," diye açıkladı Drizzt. "İllithidi anımsıyorum, amadaha fazlasını değil."

Belwar omuz silkti ve Clacker'a baktı. "Ona sor," diyeyanıtladı Oyuk Sorumlusu. "Düşmanlarınla aranda taştan birduvar belirdi, ancak oraya nasıl geldiğini yalnızca tahminedebilirim."

Clacker dostlarını duydu ve yanlarına ilerledi. "Onu orayaben koydum," dedi hala kusursuz biçimde net sesiyle.

"Bir pechin güçleri mi?" diye sordu Belwar. Deep gnome,pechlerin taşlarla ilgili güçlerinin şöhretini duymuştu, ancak,

Page 347: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Clacker'in ne yaptığını tam olarak anlamasına yetecek kadarayrıntısını bilmiyordu.

"Biz barışçıl bir ırkız" diye söze başladı Clacker, bunundostlarına halkını anlatmak için tek şansı olabileceğini farkederek. Hala şekil değiştirme büyüsünden bu yanaolduğundan daha pech gibiydi, ancak, bir Kancalı Dehşetinilkel dürtülerinin geri gelmeye başladığını hissediyordu. "Tekarzumuz taşı işlemektir. Bu bizim uğraşımız ve aşkımızdır.Toprakla bu ortak yaşam bazı güçler getiriyor. Taşlar bizimlekonuşur ve çabalarımızda bize yardım ederler."

Drizzt ekşi ekşi Belwar'a baktı. "Bir zamanlar karşımadiktiğin toprak elementalı gibi."

Belwar utangaç bir kahkaha koyuverdi.

"Hayır," dedi Clacker ciddiyetle ve ikinci plana atılmamayakararlı biçimde. "Deep gnomelar da toprağın bazı güçleriniçağırabilirler, ancak, onlarınki farklı bir ilişki. Svirfneblinlerintoprak sevgisi yalnızca mutluluğun çeşitli tanımlamalarındanbirisi." Clacker bakışlarını dostlarından kaya duvarına çevirdi."Pechler toprakla kardeştir. O bize tıpkı bizim ona yaptığımızgibi yardım eder, sevgi yüzünden."

"Topraktan sanki bilinçli bir varlıkmış gibi söz ediyorsun,"dedi Drizzt, alay edercesine değil, yalnızca meraktan.

"Öyledir, kara elf," diye yanıtladı Belwar, Clacker'ıbüyücüyle karşılaşmasından önce görünüyor olması gerektiğigibi hayal ederek, "yalnızca onu duyabilenler için."

Page 348: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Clacker iri, gagalı kafasını uzlaşma belirtir şekilde salladı."Svirfneblinler toprağın uzak şarkısını duyabilirler," dedi."Pechler ise onunla konuşur."

Tüm bunlar Drizzt'in kavrayışının oldukça ötesindeydi.Dostlarının sözlerindeki samimiyeti biliyordu, ancak, drowelfleri Karanlıkaltı'nın kayalarına hiç de svirfneblinler vepechler gibi bağlı değillerdi. Yine de, eğer Drizzt, Belwar veClacker'ın ima ettikleri şey için bir kanıta gereksinimduyuyorsa, tek yapması gereken, pri yıl önce Belwar'ın toprakelementalına karşı verdiği savaşı anımsamak yada İllithidmağarasında düşmanlarını engellemek için bir şekildehiçlikten ortaya çıkan duvarı hayal etmekti.

"Şimdi taşlar sana ne söylüyor?" diye sordu DrizztClacker'a. "Düşmanlarımızdan uzaklaştık mı?"

Clacker ilerledi ve kulağını duvara dayadı. "Sözcüklerşimdi belirsiz," dedi sesinde apaçık bir kederle. Dostları sestonunun çağrıştırdığı şeyi anlamışlardı. Toprak daha azanlaşılır konuşmuyordu; gücünü yitirmeye başlayan, KancalıDehşetin eli kulağında dönüşü tarafından sekteye uğratılanişitme duyuşuydu.

"Peşimizde olan kimseyi duymuyorum," diye sürdürdüClacker, "ama kulaklarıma güvenebileceğimden emindeğilim." Aniden hırladı, döndü ve kovuğun uzak tarafınageri yürüdü.

Drizzt ve Belwar endişeli bakışları paylaştılar, sonra onuizlemek üzere ilerlediler.

Page 349: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ne oldu?" diye sorma cesaretini gösterdi Oyuk SorumlusuKancalı Dehşete, yanıtı yeterince kestirebilmesine karşın.

"Düşünüyorum," diye yanıtladı Clacker ve sesine geridönen gıcırtı bunu vurguladı. "İllithid mağarasında birpechtim daha önceleri olduğumdan daha pech. Tam anlamıylapech. Toprağın kendisiydim." Belwar ve Drizzt anlamışgörünmediler.

"D-d-duvar," diye açıklamaya çabaladı Clacker. "Öylesi birduvar oluşturmak yalnızca bir g-g-grup pech büyüğünün zorluritüellerle, beraber çalışarak başarabileceği birşeydir." Clackerdurdu ve şiddetle başını salladı; sanki Kancalı Dehşet tarafınıfırlatıp atmaya çalışıyor gibiydi. Duvara şiddetli bir pençeindirdi ve kendini devam etmeye zorladı. "Yine de bunuyaptım. Taşın kendisi oldum ve Drizzt'in düşmanlarınıengellemek için yalnızca elimi kaldırdım!"

"Ve şimdi gidiyor," dedi Drizzt yumuşak bir sesle. "KancalıDehşetin dürtüleri altına gömülen pech bir kez dahaellerinden kayıp gidiyor."

Clacker başını çevirdi ve yanıt olarak duvara yeniden birpençe indirdi. Bu hareketteki bir şey onu rahatlattı ve bunuyineledi; tekrar tekrar, ritmik bir şekilde vurdu, sanki öncekibenliğinin bir parçasına tutunmaya çabalıyor gibi.

Drizzt ve Belwar dev arkadaşlarına mahremiyet sağlamakiçin kovuktan dehlize geri çıktılar. Kısa bir süre sonra,tıkırtının kesildiğini fark ettiler ve Clacker kafasını dışarıçıkardı. İri, kuşu andıran gözleri keder doluydu? Kekelediği

Page 350: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sözcükler dostlarının sırtına ürperti saldı, çünkü Clacker'inmantığını ve arzusunu inkar edemeyeceklerini anlamışlardı.

"L-lütfen ö-ö-öldürün beni."

BÖLÜM 5

Ruh

Ruh. Parçalanamaz ve çahnamaz. Ümitsizliğinpençesindeki bir kurban ve 'efendisi' de tersi olduğunainanmaktan hoşlanacaktır. Ama gerçekte, ruh kalır, bazenderinlere gömülür, ancak, asla tamamen yok edilemez.

Bu, Zin-carla'nın yanlış varsayımı ve algılara sahip böylesibir yaratığın tehlikeli yönüdür. Öğrendim ki, rahibeler bunundrozuları yöneten Örümcek Kraliçe tanrıçasının en yücearmağanı olduğunu iddia ediyorlar. Ben öyle düşünmüyorum.Zin-carla'yı Lloth'un en büyük yalanı olarak adlandırmakdaha iyi.

Bedenin fiziksel güçleri aklın ilkelerinden ve yüreğinduygularından ayrılamaz. Tek ve aynıdırlar, tek bir

Page 351: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

varlıktırlar. İşte bu üçünün uyumunda, beden-akıl ve yürek-ruhu buluruz.

Kaç tiran bunu denemiştir? Kaç hükümdar tebaasını basit,düşünceden yoksun kar ve çıkar araçlarına indirgemeyeçalışmıştır? Halklarının sevgilerini, inançlarını çalarlar;ruhlarım çalmaya uğraşırlar.

Sonunda ve kaçınılmaz şekilde hüsrana uğrarlar. İnanmakzorunda olduğum şey bu. Eğer ruhun mum alevi sönerse,geride sadece ölüm vardır ve o zorba hükümdar cesetlerledolu bir krallıkta hiçbir çıkar bulamaz.

Ancak, ruhtaki bu alev kendini toparlayabilen bir şeydir;boyun eğmeyen ve her zaman çabalayan. En azındanbazılarında ruh, zorbayı yok ederek yaşayacaktır.

O halde, kasıtlı olarak beni yok etmeye giriştiğinde,Zaknafein, yani babam, nerelerdeydi? Vahşiliklerde tekbaşıma geçirdiğim yıllarda, dönüştüğüm avcı yüreğimi körederken ve kılıç tutan elimi sıklıkla bilincimin dileklerinekarşı yönetirken, ben nerelerdeydim?

Şimdi biliyorum ki, başından beri oradaydık, gömülmüşama asla çalınmamış.

Ruh. Bütün Diyarlardaki her lisanda, yüzeyde veKaranlıkaltı'nda, her zamanda ve her yerde, bu sözcük güç vekaranlık nitelikleri ile çınlar. Bu, yiğitin kudreti, anneninesnekliği ve yoksul adamın zırhıdır. Yok edilemez ve sökülüpalınamaz. İnanmak zorunda olduğum şey bu.

Page 352: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

-Drizzt Do'Urden

22

Özgür Ruh

Kılıç darbesi öylesine çeviklikle geldi ki, goblin köledehşetten haykıramadı bile. Köle öne yuvarlandı ve daha yereçarpamadan öldü. Zaknafein goblinin sırtına bastı ve devametti: dar mağaranın arka çıkışına giden yol ölümcül hayaletinönünde açılmıştı ve çıkışa on yarda ya var ya yoktu.

Yaşayan ölü savaşçı tam en son kurbanının ötesinegeçtiğinde, bir grup illithid önünden mağaraya girdi.Zaknafein hırıldadı ve ne döndü ne de yavaşladı. Mantığı veadımları dümdüzdü: Drizzt bu çıkıştan gitmişti ve o daizleyecekti.

Yoluna çıkan her şey kılıcını tadacaktı.

Bırakalım onu, yoluna gitsin! diye bir telepatik çığlıkyükseldi mağaranın pek çok noktasından, Zaknafein'ı işbaşında seyretmiş olan diğer mind flayerlardan. Onu altedemezsiniz! Bırakın drowu gitsin! Mind flayerlar ölümcül

Page 353: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

hayaletin ölümcül kılıçlarını yeterince görmüşlerdi;yoldaşlarının bir düzineden fazlası zaten Zaknafein'ınellerinde can vermişti.

Zaknafein'ın yolunda dikilen bu yeni grup, telepatikyakarışların aciliyetini kaçırmamıştı. Tüm hızlarıyla yanaaçıldılar-bir tanesi dışında.

İllithid ırkı varoluşlarını engin toplumsal bilgi üzerinekurulmuş pragmatizme dayandırmışlardı. Mind flayerlargurur gibi adi duyguları ölümcül hatalar olarakdeğerlendirirlerdi. Bunun doğruluğu, bu olayda bir kez dahakanıtlanmış oldu.

Hoop! Tek başına duran illithid, hiç kimsenin kaçmasınaizin verilmemesi gerektiğinde kararlı, ölümcül hayalete ateşetti.

Bir an sonra, bir kılıcın tek bir kesin hamlesinin ardından,Zaknafein ölü illithidin göğsüne bastı ve Karanlıkaltı'nınvahşiliklerine doğru yoluna devam etti.

Başka hiçbir illithid onu durdurmak için bir hareketegirişmedi. Zaknafein eğildi ve dikkatle ilerledi. Drizzt budehlizden geçmişti, oku taze ve belirgindi. Öyle bile olsa, sıksık durup, izi kontrol etmesi gereken dikkatli takibinde,Zaknafein peşine düştüğü av kadar çevikçe ilerleyemeyecekti.

Ancak, Zaknafein'in tersine, Drizzt dinlenmek zorundaydı.

"Durun!" Belwar'ın buyruğundaki ton tartışmaya yerbırakmadı. Drizzt ve Clacker gittikleri yolda donup kalarak,

Page 354: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Oyuk Sorumlusunu bu ani tedbire neyin ittiğini merak ettiler.

Belwar ilerledi ve kulağını kaya duvarına dayadı."Çizmeler," diye fısıldadı, taşı işaret ederek. "Paraleldehlizde."

Drizzt duvarın yanındaki dostuna katıldı ve dikkatledinledi, ancak duyulan neredeyse tüm diğer kara elflerdendaha keskin olmasına rağmen, taştaki titreşimleri okumaktadeep gnome kadar becerikli değildi.

"Kaç tane?" diye sordu.

"Birkaç tane," diye yanıtladı Belwar, ancak, omuz silkisi,Drizzt'e Oyuk Sorumlusunun yalnızca iyimser bir tahmindebulunduğunu söyledi.

"Yedi," dedi duvardan birkaç adım ötedeki Clacker, açık vekendinden emin sesiyle. "Tıpkı bizim gibi illithidlerden kaçanduergarlar-gray dwarflar."

"Nasıl... "diye sormaya davrandı Drizzt ama Clacker'ın birpechin güçleriyle ilgili anlattıklarını anımsayarak sustu.

"Dehlizler kesişiyor mu?" diye sordu Belwar KancalıDehşete. "Duergarlardan sakınabilir miyiz?"

Clacker yanıt için taşa geri döndü. "Dehlizler kısa birmesafe ilerde birleşiyor," diye yanıtladı, "sonra tek bir dehlizolarak devam ediyor."

Page 355: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"O halde, eğer burada kalırsak, gray dwarflar muhtemelenyanımızdan geçip gidecekler," diye akıl yürüttü Belwar.

Drizzt deep gnomeun mantığından o kadar da emin değildi.

"Duergarlarla bizim ortak bir düşmanımız var," diye belirttiDrizzt ve sonra, sanki aklına aniden bir düşünce gelmiş gibigözleri büyüdü.

"Müttefikler?"

"Duergarlarla drowların sık sık beraber yolculuk etmelerinekarşın, gray dwarflar genellikle svirmeblinlerle ittifakkurmazlar," diye anımsattı Belwar ona. "Ya da KancalıDehşetlerle, sanırım!"

"Bu durum genelde olandan çok farklı," diye yanıtladıDrizzt çabucak. "Eğer duergarlar mind flayerlardankaçıyorlarsa, o zaman muhtemelen malzeme olarak zayıf vesilahsızlar. Her iki grubun da çıkarına böyle bir ittifakı iyikarşılayabilirler."

"Senin varsaydığın kadar dost canlısı olacaklarınısanmıyorum," diye yanıtladı Belwar alaycı bir gülüşle,"ancak, şunu kabul ediyorum ki bu dar dehliz savunmayauygun bir bölge değil; bir drowun uzun kılıçlarından ve birKancalı Dehşetin daha da uzun kollarından çok bir duergarınölçülerine uygun. Eğer duergarlar kesişme noktasındangerisin geriye döner ve bize yönelirlerse, onları kayıran biralanda savaşmak zorunda kalabiliriz."

Page 356: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"O halde, dehlizlerin birleştiği noktaya," dedi Drizzt, "neleryapabiliriz görelim."

Üç arkadaş kısa süre sonra küçük, oval şekilli bir odayageldiler. Bir başka dehliz, içinde duergarların yolculuk ettiği,bölgeye onların dehlizinin tam yanından giriyordu ve üçüncübir dehliz de odanın gerisinden dışarı uzanmaktaydı. Üçarkadaş tam çizme hışırtıları kulaklarında yankılandığında, buen uzak dehlizin gölgeleri içine ilerlediler.

Bir an sonra yedi duergar oval odaya geldi. Tıpkı Drizzt'inşüphelendiği gibi bitkindiler, ancak silahsız değillerdi. Üçtanesi sopalar taşıyor, bir diğeri bir hançer, ikisi kılıç vesonuncusu da iki büyük kaya tutuyordu.

Drizzt dostlarını geride tuttu ve yabancıları karşılamaküzere dışarı adım attı. Her iki ırk da diğerine pek sevgibeslememesine karşın, drowlar ve duergarlar sık sık karşılıklıçıkar ortaklıkları kurarlardı. Drizzt eğer dışarı yalnız çıkarsa,barışçıl bir ittifak kurma şansının daha büyük olacağınıtahmin etmişti.

Apansız ortaya çıkışı bitkin gray dwarfları şaşırtmıştı.Çılgıncasına koşuşturup, bir savunma konumu oluşturmayaçabaladılar. Kılıçlar ve sopalar kalkarak hazır hale geldiler vekayaları taşıyan dwarf kolunu bir atış için geri çekti.

"Selam, duergarlar," dedi Drizzt, gray dwarfların drowlisanını anlamalarını umarak. Ellerini rahatça kınlarında duranpalalarının üzerine koymuştu. Eğer gereksinim duyarsa,onlara yeterince çabuk ulaşabileceğini biliyordu.

Page 357: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sen de kimsin?" diye sordu kılıç tutan gray dwarflardanbiri, titrek ama anlaşılır drow diliyle.

"Bir sığınmacı, tıpkı sizin gibi," diye yanıtladı Drizzt,"zalim mind flayerlarm esaretinden kaçan biri."

"O halde acelemiz olduğunu biliyorsundur," diye hırladıduer-gar, "öyleyse yolumuzdan çekil!"

"Size bir ittifak öneriyorum," dedi Drizzt. "Kuşkusuzillithidler geldiğinde, sayıca çok olmak yalnızca yarar sağlar."

"Yedi de sekiz kadar iyi," diye yanıtladı duergar inatla.Konuşmacının arkasında, kaya fırlatıcı kolunu tehditkar birşekilde hareket ettirdi.

"Ama on kadar iyi değil," diye akıl yürüttü Drizzt sakince.

"Dostların mı var?" diye sordu duergar, ses tonu fark edilirbir şekilde yumuşayarak. Sinirli bir şekilde etrafa bakınıp,olası bir tuzak aradı. "Daha fazla drow mu?"

"Pek değil," diye yanıtladı Drizzt.

"Onu gördüm!" diye bağırdı gruptan bir diğeri yine drowdilinde, daha Drizzt açıklamaya başlayamadan. "Gagalıcanavar ve svirfneblinle kaçtı!"

"Deep gnome!" diyerek Drizzt'in ayakları dibine tükürdüduer-garların lideri. "Ne duergarların ne de drowlarındostudur."

Page 358: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt başarısız öneriden memnuniyetle vazgeçebilir, o vekendi dostları kendi yollarına ve gray dwarflar dakendilerininkine gidebilirlerdi. Ancak, duergarların hakedilmiş şöhretleri onların ne barışçıl ne de fazlaca zekiolmadıkları yönündeydi. İllithidler arkalarında fazla uzaktadeğilken, bu gray dwarf grubunun daha fazla düşmana hiç degereksinimleri yoktu.

Bir kaya parçası Drizzt'in kafasına uçtu. Bir pala şimşekgibi çaktı ve kaya parçasını zararsızca yana gönderdi.

"Bivrip!" diye haykırdı Oyuk Sorumlusu dehlizden. Belwarve Clacker olayların aniden yön değiştirmesine hiçşaşırmayarak, dışarı fırladılar.

Drow Akademisi'nde, Drizzt, tüm kara elfler gibi, graydwarfların yöntem ve numaralarını öğrenmek için aylarınıharcamıştı. O eğitim şimdi onu kurtardı, zira ilk hareketegeçen ve ufak tefek rakiplerinin yedisini de zararsız morbüyülü alevlerle çevreleyen oydu.

Neredeyse aynı anda, duergarlardan üçü doğuştan gelengörün-mezlik yeteneklerini kullanarak, görüntüden kayboldu.Ancak, mor alevler kalmıştı ve kaybolan dwarfların hatlarınıbelirgin şekilde gösteriyorlardı.

İkinci bir kaya parçası havada uçarak, Clacker'ın göğsüneçarptı.

Eğer bir gaga gülümseyebilseydi, zırhlı canavar bu açmasısaldırıya gülümserdi. Clacker doğrudan duergarların ortasınahücuma devam etti.

Page 359: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Zırhlı devi bir ihtimal yaralayabilecek silahları kalmayankaya fırlatıcı ve hançer tutan, Kancalı Dehşetin yolundankaçıştılar. Hazırda bekleyen başka düşmanlar olduğundan,Clacker gitmelerine izin verdi. Duergarlar odanın yantarafından dolaşarak, doğrudan Belwar'a saldırdılar.Svirfneblinin en kolay hedef olduğunu düşünmüşlerdi.

Bir kazmanın kavisli hamlesi saldırganları birdenbiredurdurdu. Silahsız duergar ileri atılıp, bir geri hamleyebaşlamadan önce kolu yakalamaya çalıştı. Belwar bu girişimitahmin etti ve çekiç elini çaprazlayarak, duergarın suratınınortasına patlattı. Kıvılcımlar uçuştu, kemikler ufalandı ve grideri yanıp, ortalığa saçıldı. Duergar sırtının üzerine uçtu vedağılan suratına yapışarak çılgın gibi debelendi.

Hançer tutan artık o kadar hevesli değildi.

İki görünmez duergar Drizzt'e atıldı. Mor alevlerden Drizztonların genel hareketlerini görebiliyordu ve akıllıca birşekilde, bu ikisinin kılıç tutanlar olduğunu anlamıştı. Ancak,Drizzt belirgin bir dezavantaja sahipti, zira karmaşıkhamleleri ayırdedemiyordu. Dostlarıyla arasına mesafekoyarak geriledi.

Bir saldırı sezip, engelleyici bir pala kaldırdı ve silahlarınçınlamasını duyunca, şansına gülümsedi. Gray dwarf yalnızcabir an ortaya çıkıp, Drizzt'e uğursuz gülümsemesini gösterdive çabucak yeniden kayboldu.

"Kaç tane daha engelleyebileceğini sanıyorsun?" diyesordu diğer görünmez duergar kibirle.

Page 360: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sanırım, senden daha fazla," diye yanıtladı Drizzt ve sonragülümseme sırası drowundu. Büyülü alacakaranlık küresi herüç savaşçının da üzerine inerek, avantajı duergarlardan çaldı.

Savaşın kızışmış ortamında, Clacker'ın vahşi KancalıDehşet dürtüleri davranışlarının tüm denetimini elegeçirmişti. Dev, üçüncü duergarı belli eden boş mor alevlerinönemini anlamadı ve bunun yerine, geriye kalan ve her ikiside sopa tutan gray dwarflara saldırdı.

Daha Kancalı Dehşet oraya varmadan, bir sopa dizineçarptı ve görünmez duergar neşe ile kıkırdadı. Diğer ikisigörüntüden kaybolmaya başlamışlardı, ancak Clacker şimdionlara aldırış etmiyordu. Görünmez sopa yeniden vurdu ve bukez Kancalı Dehşetin baldırına denk geldi.

Asla incelik üzerine kafa patlatmamış bir ırkın dürtülerinesahip olan Kancalı Dehşet uludu ve ileri düşerek, mor alevlerimuazzam göğsünün altına gömdü. Clacker pek çok kezzıplayıp düştü, ta ki görünmez düşmanın ezilerek ölümündentatmin olana dek.

Ancak, sonra, bir sopa darbeleri sağanağı Kancalı Dehşetinkafasının arkasına yağdı.

Hançer tutan duergar dövüşte hiç de acemi değildi.Saldırıları ölçülü hamleler şeklinde geliyor, daha ağır silahlartaşıyan Belwar'ı inisiyatif kullanmaya zorluyordu. Deepgnomelar duergarlara, duergarların deep gnomelaraduydukları kadar derin bir nefret duyarlardı, ancak Belwarbudala değildi. Çekiç el kalkmış ve hazır beklerken, kazmasıyalnızca düşmanı uzakta tutmak için sallanıyordu.

Page 361: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Böylece, bu ikisi uzun süre hiçbir kazanç elde etmeksizinçarpıştılar ve her ikisi de diğerinin ilk hatayı yapmasına izinvermekle tatmin oldu. Kancalı Dehşet acı içindehaykırdığında ve Drizzt görünürde olmadığından, Belwarharekete geçmeye mecbur kaldı. Bir falso verir gibi yapıp önedoğru sendeledi ve kazmasını aşağı sallarken, çekiç eliyleileri yalpaladı.

Duergar bu numarayı tanımıştı, ancak, svirfneblininsavunmasındaki belirgin açıklığı göz ardı edemezdi. Hançerkazmanın üzerinden gelerek, doğrudan Belwar'ın boğazınadaldı.

Oyuk Sorumlusu aynı hızla kendim geriye attı ve giderkenbir bacağını kaldırınca, çizmesi duergarın çenesine indi.Ancak, gray dwarf gelmeyi sürdürdü; düşen deep gnomeadoğru dalarken, hançeri yolu gösteriyordu.

Belwar kazmasını, keskin ve biçimsiz kenarlı silahboğazını bulmadan yalnızca bir saniye önce kaldırdı. OyukSorumlusu duergarın kolunu yana savurmayı başardı, ancak,gray dwarfun hatırı sayılır ağırlığı onları, yüzleri birbirindenyalnızca bir inç uzakta kalacak şekilde, birbirlerine bastırdı.

"Seni şimdi yakaladım!" diye haykırdı duergar.

"Bunu yakala!" diye öfkeyle yanıtladı Belwar ve çekiç eliniduergarın kaburgalarına kısa fakat ağır bir darbe indirecekkadar kaldırdı. Duergar alnını Belwar'ın suratına çaktı veBelwar da yanıt olarak onu burnundan ısırdı. İkisi hırlaşıptükürerek ve bulabildikleri her silahı kullanarak yuvarlanıpdurdular.

Page 362: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Çınlayan kılıçların sesine bakarak, Drizzt'in karanlık küresidışındaki herhangi bir izleyici, içeride bir düzine savaşçınınçarpıştığına and içebilirdi. Kılıç oyununun çılgın temposuyalnızca Drizzt Do'Urden'in işiydi. Böylesi bir durumda,körlemesine savaşırken, drow, en iyi savaş yönteminin tümkılıçları mümkün olduğunca kendi bedeninden uzakta tutmakolacağını düşünüyordu. Palaları bıkıp usanmadan ve kusursuzbir uyum içinde saldırıyor, iki gray dwarfu topukları üzerindegelmeye zorluyordu.

Her kol kendi düşmanına karşı işliyor, gray dwarfları tamDrizzt'in önünde sabit bir şekilde tutuyordu. Drow biliyorduki, eğer düşmanlarından biri yan tarafına geçmeyi başarırsa,Drizzt'in başı ciddi şekilde belaya girecekti.

Her pala darbesi bir metal çınlaması getiriyor ve her geçensaniye Drizzt'e düşmanlarının becerileri ve saldırıstratejileriyle ilgili daha fazla bilgi veriyordu. Dışarıda,Karanlıkaltı'nda, Drizzt pek çok kez görmeden savaşmış,hatta bir seferinde, karşılaştığı bir basiliske karşı bir kukuletabile takmıştı.

Drowun saldırılarının müthiş hızı tarafından ezilenduergarların tek yapabildikleri, kılıçlarını ileri geri savurmakve palanın aradan kaymamasını umut etmekti.

Kılıçlar çınlayıp dururken, iki duergar çılgıncasınasavuşturup sakınıyorlardı. Sonra Drizzt'in umduğu ses geldi;ete saplanan palanının sesi. Bir an sonra, bir kılıç taşa düştüve yaralı sahibi acıyla haykırmak gibi ölümcül bir hata yaptı.

Page 363: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt'in avcı benliği o an yüzeye çıkıp, o haykırışaodaklandı ve palası dümdüz ileri atılarak gray dwarfmdişlerinden kafasının arkasına kadar geçti.

Avcı, büyük bir öfkeyle, geriye kalan duergara döndü.Kılıçları girdap gibi, dairesel hareketlerle döndü durdu.Döndü, döndü, sonra teki, engellenemeyecek kadar hızlı birbiçimde, ileri doğru ani bir hamle yaptı. Pala duergarıomzundan yakalayarak, derin bir yara açtı.

"Pes! Pes!" diye bağırdı, dostununkiyle aynı kaderi arzuetmeyen gray dwarf. Drizzt bir kılıcın daha yere düştüğünüduydu. "Lütfen, drow elf!"

Duergarın sözleri üzerine, drow içgüdüsel isteklerinibastırdı.

"Teslimiyeti kabul ediyorum," diye yanıtladı Drizzt verakibine yaklaşarak, palasının ucunu gray dwarfın göğsünedayadı.

Beraberce, Drizzt'in büyüsü ile karartılan bölgeden dışarıçıktılar.

Yakıcı bir ıstırap Clacker'ın kafasında çalkalanıyor, herdarbe acı dalgaları yolluyordu. Kancalı Dehşet bir hayvangibi uludu ve öfkeyle harekete geçip, ezilmiş duergarınüzerinden kalktı ve en yeni düşmanlarına atıldı.

Bir duergar sopası yemden bedenine çarptı, ancak Clackerher tülü acı duygusunun ötesindeydi. Ağır bir pençe moralevden çizgiyi, görünmez duergarın kafatasını ezdi. Gray

Page 364: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

dwarf birdenbire yeniden görünür oldu. Görünmezlikkonumunu sürdürmek için gereken konsantrasyon, hırsızlarınen büyüğü olan ölüm tarafından çalınmıştı.

Geriye kalan duergar kaçmak için döndü, ancak, öfkedenkudurmuş Kancalı Dehşet daha hızlı davrandı. Clacker birpençesiyle gray dwarfı yakaladı ve havaya kaldırdı. Çılgın birkuş gibi feryat eden Kancalı Dehşet görünmez rakibini duvarafırlattı. Duergar taş duvarın dibinde parçalanmış ve dağılmışhalde görünür oldu.

Kancalı Dehşetle yüzleşecek rakip kalmamıştı, ancak,Clacker'ın yabanıl açlığı doyurulmaktan çok uzaktı. Tam osırada, Drizzt ve yaralı duergar karanlıktan çıktılar ve KancalıDehşet onlara atladı.

Belwar’ın dövüşünün manzarası dikkatini çektiğinden,Drizzt Clacker'ın niyetini tutsak duergar dehşetle haykıranadek fark etmedi.

O zaman da artık çok geçti.

Drizzt tutsağın kafasının karanlık küresine uçuşunu izledi.

"Clacker!" diye bağırdı drow itirazla. Sonra, diğer pençeacımasızca inerken, Drizzt kendi yaşamı için geriye doğruatladı.

Yeni avının yakınlarda olduğunu gören Kancalı Dehşetdrowu kürenin içine dek izlemedi. Belwar ve hançer tutanduergar, yaklaşan çılgın devi fark etmeyecek denli kendikavgalarıyla meşguldüler. Clacker iyice eğildi, yerdeki

Page 365: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

savaşçıları devasa kollarına aldı ve her ikisini de dümdüzhavaya kaldırdı. Duergar yere önce inme talihsizliğine uğradı.Clacker vurdu ve onu çarçabuk odanın diğer tarafına fırlattı.Belwar’da benzer bir kaderle buluşabilirdi ama çaprazlanmışpalalar Kancalı Dehşetin bir sonraki atışının yolunu kesti.

Devin kuvveti Drizzt'i birkaç ayak geri kaydırdı fakatçapraz-lanan palalar, atışı, Belwar'ın düşmesine yetecek kadaryumuşatmıştı. Yine de Oyuk Sorumlusu ağır bir şekilde yereçarptı ve tepkide bulunamayacak kadar sersemlemiş haldeuzun bir süre kaldı.

"Clacker!" diye haykırdı Drizzt yeniden, dev bir ayakBelwar’ı dümdüz etmek için apaçık bir niyetle yukarıkalktığında. Tüm hızına ve çevikliğine gereksinim duyanDrizzt, Kancalı Dehşetin yanından arkasına daldı, yere düştüve tıpkı ilk karşılaşmalarında olduğu gibi Clacker'ın dizlerineyöneldi. Yüzükoyun yatan svirfneblini ezmeye çalışanClacker zaten dengesini bir parça kaybetmişti ve Drizzt onukolayca yere yuvarladı. Drow savaşçısı, göz açıp kapayanadek canavarın göğsüne sıçradı ve bir palasının ucunuClacker'ın ensesinin zırhlı katları arasından kaydırdı.

Clacker çabalamayı sürdürürken, Drizzt beceriksiz birhamleden yana kaçtı. Drow yapmak zorunda olduğu şeydennefret ediyordu, ama sonra, Kancalı Dehşet birden sakinleştive içten bir anlayışla ona baktı.

"B-b-bitir... işi," diye geldi kafa karıştırıcı bir istek.

Dehşete düşen Drizzt destek için Belwar'a döndü. Yenidenayağa kalkmış olan Oyuk Sorumlusu yalnızca öte yana baktı.

Page 366: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Clacker?" diye sordu Drizzt Kancalı Dehşete. "Bir kezdaha Clacker mısın?"

Canavar duraksadı, sonra gagalı başını hafifçe salladı.

Drizzt yere atladı ve odadaki katliama baktı. "Haydigidelim," dedi.

Clacker bir an daha yerde kalarak, idamının ertelenmesinintatsız sonuçlarını düşündü. Savaşın bitmesiyle Kancalı Dehşettarafı Clacker'ın bilinci üzerindeki mutlak hakimiyetindenvazgeçmişti.

Clacker o vahşi dürtülerin yüzeyden uzak olmayan biryerde pusuda beklediklerini, sağlamca tutunabilmek içinbaşka fırsat kolladıklarını biliyordu. Zayıflayan pech yanıdaha kaç kez o dürtülere karşı savaşabilecekti?

Clacker odanın zemininde ilerleyen çatlaklar oluşturankudretli bir darbeyle taşa vurdu. Tükenmiş dev büyük çabasarf ederek ayağının üzerinde doğruldu. Utanç içindekiClacker dostlarına bakmadı, yalnızca dehlizden aşağı fırtınagibi ilerledi. Clacker'ın her bir gümleyen adımı, DrizztDo'Urden'in yüreğine çiviye inen bir çekiç gibi düşüyordu.

"Belki de işi bitirmeliydin, kara elf," diye önerdi Belwar,drow dostunun yanına ilerleyerek.

"İllithid mağarasında yaşamımı kurtardı," diye sertçeyanıtladı Drizzt hemen. "Ve hep sadık bir dost oldu."

Page 367: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Beni öldürmeye çalıştı, ve seni de," dedi deep gnomekasvetle. "Magga cammara."

"Ben onun dostuyum!" diye gürledi Drizzt, svirfneblininomzunu kavrayarak. "Benden onu öldürmemi mi istiyorsun?"

"Senden bir dost gibi davranmam istiyorum," diye yanıtladıBelwar ve Drizzt'in kavrayışından kendini çekip alarak,Clacker'in ardından dehlizde ilerlemeye koyuldu.

Drizzt Oyuk Sorumlusunun omzunu yeniden kavradı veonu sertçe döndürdü.

"Yalnızca daha da kötüleşecek, kara elf," dedi Drizzt'inekşiyen suratına Belwar sakince. "Büyücünün büyüsü hergeçen gün daha sağlam bir yer kazanıyor. Clacker yenidenbizi öldürmeye çalışacak korkarım ve eğer başarırsa, yaptığışeyi fark etmek onu senin kılıçlarından çok daha beter yokedecek!"

"Ben onu öldüremem," dedi Drizzt ve artık kızgın değildi."Sen de öyle."

"O halde, onu bırakmalıyız," diye karşılık verdi deepgnome.

"Clacker'ın Karanlıkaltı'nda özgür kalmasına izinvermeliyiz, yaşamını bir Kancalı Dehşet olarak yaşaması için.Kesinlikle dönüşeceği şey bu, bedenen ve ruhen."

"Hayır," dedi Drizzt. "Onu bırakmamalıyız. Biz onun tekşansıyız. Ona yardım etmemiz gerek."

Page 368: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Büyücü öldü," diye anımsattı ona Belwar ve dönüpyeniden Clacker'ın ardına düştü.

"Başka büyücüler de var," diye yanıtladı Drizzt fısıldayarakve bu kez Oyuk Sorumlusunu durdurmak için bir hareketyapmadı. Drowun gözleri kısıldı ve palalarını kınlarına gerikoydu. Drizzt ne yapması gerektiğini, Clacker'la dostluğunungerektirdiği bedelin ne olduğunu biliyordu, ancak, budüşünceyi kabullenmeyi çok rahatsız edici buluyordu.

Gerçekten de, Karanlıkaltı'nda başka büyücüler vardı,ancak, onlarla karşılaşma olasılığı pek fazla değildi veClacker'ın şekil değiştirmiş konumunu düzeltecek seviyedeolan büyücülerin sayısı daha da azdı. Yine de, Drizzt böylesibüyücülerin nerede bulunabileceğini biliyordu.

Anavatanına dönme düşüncesi o gün dostlarıyla attığı heradımda Drizzt'in yakasını bırakmadı. Menzoberranzan'ı terketme kararının sonuçlarını gördükten sonra, Drizzt asla o yeriyeniden görmeyi, kendisini öylesine lanetleyen o karanlıkdünyaya bir kez daha bakmayı istemiyordu.

Ama eğer şimdi geri dönmemeyi seçerse, Drizzt pekyakında Menzoberranzan'dan çok daha kötü bir manzarayaşahit olacağını biliyordu. Clacker'ı, kendisini mutlak birölümden kurtaran bir dostu, tamamen bir Kancalı Dehşetedönüşürken izleyecekti. Belwar Clacker'ı terk etmeyiönermişti ve bu yol, eğer dönüşüm tamamlanırken Clacker'ınyanında olurlarsa, Drizzt'le deep gnomeun kesinliklegerçekleştirmek zorunda kalacakları savaşa tercih edilebilirgörünüyordu.

Page 369: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Ancak, Clacker uzaklaştırılmış bile olsa, Drizzt budönüşüme tanık olacağını biliyordu. Geri kalan günlerboyunca, düşünceleri hep Clacker'la, terk ettiği dostuylakalacaktı; ıstırap çeken drow için bir acı daha.

Tüm dünyada, Drizzt, Menzoberranzan'ın manzarasınıgörmekten veya eski halkıyla konuşmaktan daha az istediğibaşka hiçbir şey düşünemiyordu. Eğer seçebilseydi, drowşehrine dönmektense ölümü yeğlerdi, ama seçenekler bukadar basit değildi. Bu, Drizzt'in kişisel arzularından dahafazlasına dayanıyordu. Yaşamını ilkeler üzerine kurmuştu veşimdi o ilkeler sadakat gerektiriyordu, çünkü Clacker onundostu olmuştu ve çünkü gerçek dostluk kavramı kişiselarzuların çok üzerindeydi.

Daha sonra, üç arkadaş kısa bir mola için kampkurduklarında, Belwar, Drizzt'in bir tür iç çatışması ilemeşgul olduğunu fark etti. Yeniden taş duvara vurmakta olanClacker'ı bırakan svirfneblin tedbirli bir şekilde drowunyanına yaklaştı.

Belwar merakla başını yana eğdi. "Ne düşünüyorsun, karaelf?"

Duygusal çalkantısına fazlaca kapılmış olan Drizzt,Belwar'ın bakışını iade etmedi. "Anavatanım bir büyücülükokuluna sahip," diye yanıtladı Drizzt değişmez birkararlılıkla.

Önceleri, Oyuk Sorumlusu Drizzt'in ne ima ettiğinianlamadı, ama sonra, Drizzt, Clacker'a bakınca Belwar,Drizzt'in basit cümlesinin altında yatanları fark etti.

Page 370: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Menzoberranzan mı?" diye haykırdı svirfneblin. "Orayadöner misin yani, bir kara elf büyücüsünün pech dostumuzamerhamet göstereceğini umarak?"

"Oraya dönerim, çünkü Clacker'ın başka şansı yok," diyecevabı yapıştırdı Drizzt kızgınlıkla.

"O halde, Clacker'ın hiç şansı yok," diye kükredi Belwar."Magga cammara, kara elf. Menzoberranzan seni hoşçakarşılamaya hevesli olmayacak!"

"Belki kötümserliğinde haklısındır," dedi Drizzt. "Karaelflerin merhametle hareket etmediklerine katılıyorum amabaşka seçenekler de olabilir."

"Aranıyorsun," dedi Belwar. Ses tonu, basit sözcükleriyledrow dostunun aklını biraz başına getirebilmeyi umduğunugösteriyordu.

"Saygıdeğer Malice tarafından," diye yanıtladı Drizzthemen. "Menzoberranzan büyük bir yerdir, küçük dostum veanneme duyulan bağlılık kendi ailemle olanın ötesindekikarşılaşmalarımızda bir rol oynamayacaktır. Seni teminederim ki ailemden herhangi biriyle karşılaşmak gibi birplanım yok!"

"Peki kara elf, Clacker'ın lanetinin kaldırılması karşılığındane önerebiliriz?" diye yanıtladı Belwar alayla."Menzoberranzan'daki herhangi bir kara elf büyücünündeğerli bulacağı ne var önerecek?"

Page 371: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt'in yanıtı göz kamaştırıcı bir pala darbesiyle başladı,drowun eflatun gözlerindeki tanıdık kavurucu ateş yükseldive inatçı Belwar'ın bile çürütecek söz bulamadığı basit bircümle ile sonlandı.

"Büyücünün yaşamı."

23

Küçük Dalgalar

Saygıdeğer Baenre uzun uzun ve dikkatle MaliceDo'Urden'i inceleyerek, Zin-carla'nın sıkıntılarınınSaygıdeğer Ana üzerindeki yükünün büyüklüğünü ölçtü.Derin endişe çizgileri Malice'in bir zamanlar pürüzsüz olancildini kırıştırmıştı ve kendi kuşağının gıpta ettiği bembeyazsaçları, beş yüzyıldır pek nadiren olduğu gibi bakımsız vedağınıktı. Fakat en can alıcı olan, Malice'in bir zamanlarparlak ve tetikteyken, şimdi bitkinlikten koyulaşmış ve karaderisindeki oyuklara gömülmüş gözleri idi.

"Zaknafein onu neredeyse ele geçirmişti," diye açıkladıMalice, sesi ona özgü olmayan bir inilti şeklinde çıkarken.

Page 372: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Drizzt avucundaydı ama yine de, oğlum her nasılsa kaçmayıbaşardı!"

"Ama ölümcül hayalet yeniden yakın takipte," diyeçabucak ekledi Malice, Saygıdeğer Baenre'nin kınayan kaşçatışını görerek. Tüm Menzoberranzan'daki en güçlü şahsiyetolmasına ilaveten, Baenre Evi'nin yaşlı Saygıdeğer Anası,Lloth'un şehirdeki kişisel temsilcisi sayılıyordu. SaygıdeğerBaenre'nin onayı Lloth'un onayı idi ve yine aynı mantıkla,Saygıdeğer Baenre'nin kınaması çoğunlukla bir eve felaketgetirirdi.

"Zin-carla sabır gerektirir, Saygıdeğer Malice," dediSaygıdeğer Baenre sakince. "O kadar uzun zaman olmadı."

Malice bir parça rahatladı, ta ki yeniden çevresinebakıncaya dek. Baenre Evi'nin mabedinden nefret ediyordu;öylesine kocaman ve öylesine küçük düşürücüydü ki. BütünDo'Urden kompleksi bu tek odaya sığabilirdi ve eğerMalice'in ailesi ve askerleri on kat daha kalabalık olsaydılarbile yine de oturma sıralarını doldu-ramazlardı. Merkezisunağın tam üzerinde, tam Saygıdeğer Malice'in tepesinde,güzel bir drow dişisine, sonra yeniden bir sekiz bacaklıyadönüşüp duran bir örümceğin göz boyayıcı imgesigörünüyordu. O ezici imgenin altında Saygıdeğer Baenre iletek başına oturmak, Malice'e kendisini daha da önemsizhissettirdi.

Saygıdeğer Baenre konuğunun tedirginliğini sezdi ve onurahatlatmak üzere eğildi. "Sana büyük bir armağan verildi,"dedi içtenlikle. "Eğer yöntemlerini ve maksadınıonaylamasaydı, Örümcek Kraliçe Zin-carla'yı bahşetmez ve

Page 373: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

SiNafay Hun'ett'in, bir Saygıdeğer Ananın kurban edilmesinikabul etmezdi."

"Bu bir mahkeme," diye yanıtladı Malice bir çırpıda.

"Başarısız olmayacağın bir mahkeme!" dedi SaygıdeğerBaenre sertçe. "Ve sonra sahip olacağın şeref, MaliceDo'Urden! Bir zamanlar Zaknafein olanın ölümcül hayaletigörevini tamamladığında ve hain oğlun öldüğünde, yöneticikonseyde şerefle oturacaksın. Sana söz veriyorum, herhangibir ev Do'Urden Evi'ni tehdit etme cüretini gösterebilene dekuzun yıllar geçecek. Örümcek Kraliçe, Zin-carla başarıylatamamlandığı için lütfunu üzerine çevirecek. En büyük itibarısenin evine gösterecek ve rakiplerine karşı savunacak."

"Ya Zin-carla başarısız olursa?" diye sorma cüretinigösterdi Malice. "Varsayalım ki... "

Saygıdeğer Baenre'nin gözleri hayretten büyürken,Malice'in sesi yavaş yavaş zayıfladı.

"O sözcükleri sarfetme!" diye azarladı Baenre. "Ve böylesiolasılıkları düşünme bile! Korku dikkatini dağıtıyor ve bu biletek başına sonunu getirir. Zin-carla irade gücününkullanılması ve Örümcek Kraliçe'ye adanmışlığınsınanmasıdır. Ölümcül hayalet senin inancın ve gücünün biruzantısıdır. Eğer güvenin sarsılırsa o zaman Zaknafein'ınölümcül hayaleti de arayışında etkinliğini yitirecektir!"

"Zayıf düşmeyeceğim!" diye kükredi Malice, ellerinikoltuğunun kenarlarına kenetleyerek. "Oğlumun

Page 374: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

günahkarlığının sorumluluğunu kabulleniyorum. Lloth'unyardımı ve kutsamasıyla, Drizzt'e uygun cezayı vereceğim."

Saygıdeğer Baenre rahatlayarak koltuğuna geri yaslandı vebaşıyla onayını belirtti. Lloth'un buyruğu ile Malice'eçabalarında destek olmak zorundaydı ve Zin-carla'yı kendinegüvenle kararlılığın başarı için iki ana etken olduğunuanlamasına yetecek kadar biliyordu. Zin-carla'ya girişen birSaygıdeğer Ana, Lloth'a güvenini ve Lloth'u hoşnut kılmaarzusunu sık sık ve içtenlikle ilan etmeliydi.

Yine de şimdi Malice'in başka bir sorunu, uğraşamayacağıbir sıkıntısı vardı. Baenre Evi'ne kendi iradesiyle, yardımistemek için gelmişti.

"O halde şu diğer mesele," dedi Saygıdeğer Baenre, artıkbu toplantıdan yorularak.

"Tehlikelere açığım," diye açıkladı Malice. "Zin-carlaenerjimi ve dikkatimi çalıyor. Başka bir evin bu fırsatıdeğerlendirmesinden korkuyorum."

"Şimdiye dek hiçbir ev Zin-carla'nın esaretindeki birSaygıdeğer Anaya saldırmadı," diye belirtti SaygıdeğerBaenre ve Malice yıpranmış yaşlı drowun deneyimlerinedayanarak konuştuğunu fark etti.

"Zin-carla nadide bir armağan," diye yanıtladı Malice,"güçlü evlere sahip güçlü Saygıdeğer Analara veriliyor vehemen hemen hepsi Örümcek Kraliçe'nin en yüce lütfunasahip olanlar. Bu koşullar altında kim saldırabilir? Ancak,Do'Urden Evi çok farklı. Daha yeni bir savaşın sonuçlarına

Page 375: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

katlandık. Hun'ett Evi'nin bir kısım askerlerinin eklenmesiylebile sakatlanmış haldeyiz. Henüz Lloth'un onayını gerikazanamadığım iyi biliniyor, ancak, evim şehir sıralamasındasekizinci ve bu beni yönetici konseye sokuyor; gıpta edilecekbir konum."

"Korkuların yersiz," diyerek ona güvence verdi SaygıdeğerBaenre, ancak, sözcüklere rağmen, Malice düş kırıklığı ilekoltuğuna geri çöktü. Saygıdeğer Baenre çaresizce başınısalladı. "Görüyorum ki sözlerim tek başına teselli vermiyor.Dikkatin Zin-carla üzerinde olmalı. Bunu anla, MaliceDo'Urden. Böyle önemsiz endişelere ayıracak vaktin yok."

"Endişeler duruyor," dedi Malice.

"O halde onlara bir son vereceğim," diye önerdi SaygıdeğerBaenre. "Şimdi evine geri dön, beraberindeki iki yüz Baenreaskeriyle birlikte. Sayıları sınırlarını güvenceye alacak,üstelik askerlerim Baenre amblemini taşıyacaklar. Şehirdekihiç kimse böyle bir ittifaka karşın saldırmaya cüret edemez."

Malice'in suratına geniş bir gülümseme yayıldı; o endişeçizgilerinden birkaçını azaltan bir sırıtış. SaygıdeğerBaenre'nin cömert armağanını, Lloth'un belki de halaDo'Urden Evi'ni kayırdığının bir işareti olarak kabul etti.

"Evine geri dön ve elindeki işe konsantre ol," diye sürdürdüSaygıdeğer Baenre. "Zaknafein, Drizzt'i yeniden bulmalı veonu öldürmeli. Bu, Örümcek Kraliçe'ye önerdiğin anlaşma.Fakat hayaletin son başarısızlığı ya da kaybedilen zaman içinkorkma. Birkaç gün, ya da hafta, Lloth'un gözünde çok uzun

Page 376: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

değil. Tek önemli olan, Zin-carla'nın doğru şekildetamamlanması."

"Bana eşlikçi ayarlayacak mısın?" diye sordu Malice,koltuğunda doğrularak.

"Hazır bekliyorlar," diyerek güvence verdi SaygıdeğerBaenre ona.

Malice yükseltilmiş merkezi platformdan indi ve muazzammabedin sıraları arasından geçerek dışarı çıktı. Büyük oda loşbir şekilde aydınlatılmıştı ve Malice çıkarken, bir başka şeklinzıt yönden merkezi platforma doğru ilerlediğini zar zor seçti.Bunun, Saygıdeğer Baenre'nin dostu ve büyük mabette sıkçarastlanan illithid olduğunu düşündü. Eğer Malice SaygıdeğerBaenre'nin mind flayerının batıda özel bir iş için şehri terkettiğini bilseydi, o uzaktaki şekli daha çok umursardı.

Endişe çizgileri on kat artardı.

"Acıklı," diye fikrini belirtti Jarlaxle, SaygıdeğerBaenre'nin yanında oturmak için yukarı çıkarken. "Bu,yalnızca birkaç kısa ay öncesinden tanıdığım aynı SaygıdeğerMalice Do'Urden değil."

"Zin-carla ucuza verilmez," diye yanıtladı SaygıdeğerBaenre.

"Ücreti müthiş," diyerek onayladı Jarlaxle. DoğrudanSaygıdeğer Baenre'ye bakarak, vereceği yanıt kadar gözlerinide araştırdı.

Page 377: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Başarısız mı olacak?"

Saygıdeğer Baenre yüksek sesle güldü ve sesi birkahkahadan çok bir hırıltıyı andırdı. "Bunun yanıtınıÖrümcek Kraliçe bile yalnızca tahmin edebilir. Askerlerim-askerlerimiz Saygıdeğer Malice'e görevi tamamlaması içinyeterince rahatlık sağlamalı. En azından, benim ümidim bu.Malice Do'Urden bir zamanlar Lloth'un en yüce takdirinesahipti, biliyorsun. Yönetici konseydeki koltuğunu Llothistemişti."

"Olaylar Lloth'un arzusunun yerine gelmesi yönündeişliyor gibi," diyerek kişner gibi güldü Jarlaxle, Do'Urden Eviile Hun'ett Evi arasındaki, Bregan D'aerthe'nin önemli roloynadığı savaşı anımsayarak. O zaferin sonuçları, Hun'ettEvi'nin ortadan kaldırılması, Do'Urden Evi'ni şehirdekisekizinci pozisyona oturtmuştu ve böylece SaygıdeğerMalice'i yönetici konseye yerleştirmişti.

"Talih kayırılana güler," diye belirtti Saygıdeğer Baenre.

Jarlaxle'ın sırıtışı birdenbire ciddi bir bakış ile yerdeğiştirdi.

"Peki ya Malice-Saygıdeğer Malice," diye çabucak düzeltti,Baenre'nin dik dik bakışını görerek, "şimdi ÖrümcekKraliçe'nin takdirine sahip mi? Talih Do'Urden Evi'ne gülecekmi?"

"Sanırım, Zin-carla armağanı hem takdiri hem de kınamayıortadan kaldırdı," diye açıkladı Saygıdeğer Baenre.

Page 378: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Saygıdeğer Malice'in talihini kendisi ve ölümcül hayaletibelirleyecek."

"Ya da oğlu-şu kötü şöhretli Drizzt Do'Urden-mahvedecek," diye tamamladı Jarlaxle. "Bu genç savaşçıböylesine güçlü mü? Neden Lloth onu kolayca ezipgeçmedi?"

"O Örümcek Kraliçe'ye sırtını döndü," diye yanıtladıBaenre, "tamamen ve tüm yüreği ile. Lloth'un Drizzt üzerindegücü yok ve bu yüzden onun Saygıdeğer Malice'in sorunuolmasına karar verdi."

"Oldukça büyük bir sorun gibi görünüyor," diye keyiflegüldü Jarlaxle, kel kafasını çabucak sallayarak. Paralı askerSaygıdeğer Baenre'nin bu neşeyi paylaşmadığını hemen farketti.

"Gerçekten de," diye yanıtladı Baenre kasvetli bir biçimdeve bazı özel düşüncelere gömülürken sesi yavaş yavaş yokoldu. Zin-carla'nın tehlikelerini ve muhtemel kazançlarınışehirdeki herkesten iyi biliyordu. Saygıdeğer Baenre dahaönce iki kez Örümcek Kraliçe'nin bu en büyük armağanınıistemiş ve iki kez Zin-carla'nın başarıyla tamamlanışınıgörmüştü. Tüm çevresinde Baenre Evi'nin rakipsiz ihtişamıile, Saygıdeğer Baenre Zin-car-la'nın başarısının getirileriniunutamazdı. Ancak, yıpranmış yansımasını bir havuzda ya daaynada her görüşünde, ağır bedeli canlı bir şekildeanımsıyordu.

Jarlaxle Saygıdeğer Ananın düşüncelerini bölmedi. O an,paralı askerin kafa yoracağı kendi düşünceleri vardı.

Page 379: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Böylesine sıkıntılı ve karışık bir zamanda, becerikli birfırsatçı yalnızca kazanç elde edebilirdi. Jarlaxle'ın hesabınagöre, Bregan D'aerthe, Saygıdeğer Malice'e Zin-carlabahşedilmesinden sadece kar edebilirdi. Eğer Malice başarılıolur ve yönetici konseydeki koltuğunu sağlamlaştırrrsa,Jarlaxle şehirde çok güçlü bir başka müttefik kazanırdı. Eğerölümcül hayalet başarısız olur, Do'Urden Evi yıkılırsa, şugenç Drizzt'in başına konan ödül kesinlikle paralı askerlergrubunun aklını çelecek seviyeye tırmanırdı.

Tıpkı şehrin ilk evine yolculuğunda olduğu gibi, Malice,Menzoberranzan'ın dönüp dolaşan caddelerinde geridönüşünde de kendisim izleyen hırslı bakışları hayal etti.Saygıdeğer Baenre oldukça cömert ve nazik davranmıştı.Yıpranmış yaşlı Saygıdeğer Ananın gerçekten de Lloth'unşehirdeki sesi olduğu düşüncesini kabul eden Malicegülümsemesini güçlükle bastırdı.

Ancak, korkuları hala yadsınamaz bir şekilde oradaydılar.Eğer Drizzt, Zaknafein'dan kaçmayı sürdürürse, eğer Zin-carla en sonunda başarısızlığa uğrarsa, Saygıdeğer BaenreMalice'in yardımına koşmaya ne kadar hevesli olacaktı? Ovakit Malice'in yönetici konseydeki konumunun pek anlamıolmayacaktı-tıpkı Do'Urden Evi'nin devam eden varlığı gibi.

Kervan şehrin dokuzuncu evi ve büyük olasılıkla,zayıflamış Do'Urden Evi'ne en büyük tehdit olan Fey-BrancheEvi'ni geçti. Şüphesiz, Saygıdeğer Havalin Fey-Brancheadamantit kapıların ardından kafileyi izliyor, şu anda yöneticikonseyde gıpta edilen sekizinci koltuğun sahibi olanSaygıdeğer Anayı seyrediyordu.

Page 380: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Malice, kendisi havada süzülen büyülü diskin üzerindeotururken yanında yürüyen Dinin Do'Urden'le Do'UrdenEvi'nin on askerine baktı. Bakışlarım iki yüz askere, BaenreEvi'nin gururlu amblemini açıkta taşıyan ve kendi mütevazıbirliğinin ardında disiplinli bir kararlılıkla yürüyen savaşçılarakaydırdı.

Böyle bir görüntü karşısında, Saygıdeğer Havalin Fey-Branche ne düşünüyordu, merak etti Malice. Ortaya çıkangülümsemesini bastıramadı.

"En ulu zaferimiz pek yakında," diyerek güvence verdiMalice savaşçı oğluna. Dinin Do'Urden başıyla onayladı veakıllıca davranıp, sağı solu belli olmayan annesinin keyfindençalmaya cüret etmeden, aynı geniş gülümsemeyle karşılıkverdi.

Fakat içinden, Dinin Do'Urden, Baenre askerlerinden pekçoğunun, daha önce hiç tanışma fırsatı bulmadığı drowsavaşçılarının, belli belirsiz tanıdık göründüklerine dairrahatsız edici şüphelerini göz ardı edemiyordu. Hatta birtanesi Do'Urden Evi'nin büyük oğluna kurnazca göz bilekırpmıştı.

Jarlaxle'in Do'Urden Evi'nin balkonunda çaldığı büyülüıslık tüm canlılığı ile Dinin Do'Urden'in aklına geldi.

24

Page 381: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

İnanç

Drizzt ve Belwarın, dehlizin ilerisinde beliren yeşilparıltının önemini birbirlerine anımsatmalarına gerek yoktu.Meraktan hızlanan adımlarla yaklaşmayı sürdüren Clacker'ayetişip uyarmak için beraberce hızlarını arttırdılar. KancalıDehşet şimdi daima grubun ilerisindeydi; Clacker, Drizzt veBelwar için arkalarında yürümesine izin verilemeyecek kadartehlikeli hale gelmişti.

Ani yaklaşımları üzerine Clacker birden dönüp, birpençesini kötü kötü salladı ve tısladı.

"Pech," diye fısıldadı Belwar, dostunun hızla kaybolanbilincinde bir anı uyandırmak için kullandığı sözcüğüsarfederek. Drizzt, Clacker'a yardım etmekteki kararlılığınaOyuk Sorumlusunu ikna eder etmez grup yeniden doğuya,Menzoberranzan'a doğru dönmüştü. Başka seçeneği olmayanBelwar sonunda drowun Clacker için tek umut olan planınıonaylamıştı ancak derhal dönmelerine ve yürüyüşlerinihızlandırmalarına rağmen şimdi her ikisi de zamanındavaramayacaklarından korkuyordu. Duergarlarlarastlaşmalarından bu yana Clacker'daki dönüşüm hatırı sayılırhale gelmişti. Kancalı Dehşet güçlükle konuşuyor ve sık sıktehditkar bir şekilde dostlarına dönüyordu.

"Pech," dedi Belwar yeniden, o ve Drizzt tedirgin canavarayaklaşırlarken. Kancalı Dehşet, aklı karışarak duraksadı.

"Pech!" diye gürledi Belwar bir üçüncü kez ve çekiç eliyletaş duvara vurdu.

Page 382: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sanki bilinci olan keşmekeşte birden bir ışık yanmışçasına,Clacker gevşedi ve ağır kollarını iki yanına indirdi.

Drizzt ve Belwar Kancalı Dehşetin yanından yeşil parıltıyabaktılar ve endişeli bakışları paylaştılar. Kendilerini tamamenbu yola adamışlardı ve şimdi davranışları konusunda pek azseçenekleri vardı.

"İlerideki mağarada corbyler yaşıyor," diye söze başladıDrizzt sessizce, Clacker'in anlamasını sağlamak için her birsözcüğü yavaş yavaş ve belirgin şekilde sarfederek. "Eğer birsavaştan kaçınmak istiyorsak doğruca karşıya geçip, süratlediğer uçtan çıkmalıyız. Gecikmelere ayıracak zamanımız yok.Adımlarına dikkat et. Yegane yürüyüş yolları dar ve hain."

"C-C-Clac-" diye kekeledi Kancalı Dehşet faydasızca.

"Clacker," diyerek yardım etti Belwar.

"Ö-ö-ö-!" Clacker aniden sustu ve bir pençesini yeşilparıltılı mağara tarafına uzattı.

"Clacker önden mi gidecek?" dedi Drizzt, Kancalı Dehşetinçabalamasına dayanamayarak. "Clacker önden gidecek," dediDrizzt, kocaman kafanın onaylarcasma sallandığını görerek.

Belwar bu önerinin akıllıca olduğundan pek emingörünmüyordu. "Biz daha önce kuş adamlarla savaştık venumaralarını gördük," diye akıl yürüttü svirfneblin. "AmaClacker görmedi."

Page 383: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Kancalı Dehşetin dev gövdesi onları caydırmalı," diyekarşı çıktı Drizzt. "Clacker'ın yalnızca varlığı bile birdövüşten kaçınmamızı sağlayabilir."

"Corbylere karşı değil, kara elf," dedi Oyuk Sorumlusu."Her şeye korkusuzca saldıracaklardır. Çılgınlıklarına, kendiyaşamlarını hiçe saymalarına tanık oldun. Panterin bile onlarıcaydıramadı."

"Belki de haklısın," diyerek ona katıldı Drizzt, amacorbyler saldırsa bile, bir Kancalı Dehşetin zırhım altedebilecek ne tür silahları var ki? Clacker'ın dev pençelerinekarşı bu kuş adamlar hangi savunmayı öne sürebilirler? Devdostumuz onları süpürüp kenara atacaktır."

"Tepedeki taşçıları unutuyorsun," diye özellikle anımsattıOyuk Sorumlusu ona. "Çabucak bir kaya çıkıntısını aşağıgöndereceklerdir, Clacker'ı da birlikte!"

Clacker bu sohbete sırtını döndü ve önceki benliğinin birparçasını yeniden ele geçirebilmek için faydasız bir çabayladuvardaki taşlara baktı. Taşa vurmaya başlamak için hafif biristek duydu ama bu, ya svirfneblinin ya da drowun suratınabir pençe çakmak için duyduğu sürekli arzudan daha büyükdeğildi.

"Çıkıntıların üzerinde bekleyen corbylerle ben ilgilenirim,"diye yanıtladı Drizzt. "Sen yalnızca karşıya kadar Clacker'ıizle, on oniki adım geriden."

Belwar ileri baktı ve Kancalı Dehşetdeki artan gerilimi farketti. Oyuk Sorumlusu gecikmelere vakit ayıramayacaklarmı

Page 384: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

anladı, bu yüzden omuz silkti ve dehlizin aşağısındaki yeşilparıltıyı işaret ederek, Clacker'ı gönderdi. Drizzt'le Belwar daardına düştüler.

"Panter?" diye fısıldadı Belwar Drizzt'e, dehlizdeki sondönemeci dönerlerken.

Drizzt çabucak başını iki yana salladı ve Guenhwyvar’ıncorby mağarasındaki son acı dolu olayını anımsayan Belwardaha fazla soru sormadı.

Drizzt şans için deep gnomeun omuzuna hafifçe vurdu vesonra Clacker'ı geçerek, sessiz mağaraya giren ilk kişi oldu.Birkaç basit hareketle drow bir havaya yükselme büyüsüneadım attı ve sessizce yukarı süzüldü. Altındaki asit gölü ile butuhaf yer sebebiyle hayrete düşen Clacker Drizzt'inhareketlerini fark etmedi bile. Kancalı Dehşet tamamenkıpırtısız duruyor, mağaranın her tarafına gözatıyor vemuhtemel bir düşmanın yerini belirlemek için keskin işitmeduyusunu kullanıyordu.

"İlerle," diye fısıldadı Belwar arkasından. "Gecikme felaketgetirir!"

Clacker kararsızca harekete geçti sonra dar ve desteksizyürüyüş yolunun kuvvetinden emin olunca hızlandı.Seçebildiği en düz yolu tuttu fakat bu bile, girdikleri yerinkarşısındaki çıkış kemerine ulaşamadan evvel kıvrılıpbükülüyordu.

Olaysız birkaç saniyenin ardından, "Herhangi bir şeygörüyor musun, kara elf?" diye seslendi Belwar cesaret

Page 385: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

edebildiğince yüksek sesle. Clacker mağaranın orta noktasınıolaysız şekilde geçmişti ve Oyuk Sorumlusu artan endişesinibastıramıyordu. Hiçbir corby kendini göstermemişti;Clacker'ın ayağının ağır adımları ve Belwar'ın yıpranmışçizmelerinin hışırtısı dışında tek bir ses çıkmamıştı.

Drizzt aşağıdaki çıkıntıya, dostlarının oldukça gerisinesüzüldü. "Hiçbir şey," diye yanıtladı. Drow Belwafın, etraftahiç dire corby olmadığına dair şüphelerini paylaşıyordu. Asitdolu mağaranın dinginliği mutlak ve cesaret kırıcıydı. Drizztmağaranın merkezine doğru koştu, sonra yeniden yerdenyükselerek, tüm duvarlara daha iyi bir açıdan bakmayaçabaladı.

"Ne görüyorsun?" diye sordu Belwar, bir an sonra. Drizztaşağıdaki Oyuk Sorumlusuna baktı ve omuz silkti.

"Hiçbir şey."

"Magga cammara," diye gürledi Belwar, neredeyse bircorbynin çıkıp saldırmasını dileyerek.

Bu sırada Clacker hedeflenen çıkışa hemen hemen varmıştıancak Drizzt'le konuşan Belwar geride oyalanmış ve büyükodanın merkezinin yakınında kalmıştı. Nihayet OyukSorumlusu önünde uzanan patikaya geri döndüğünde, KancalıDehşet çıkışın kemeri altında gözden kaybolmuştu.

"Herhangi bir şey?" diye seslendi Belwar her iki dostunabirden. Drizzt başını iki yana salladı ve yükselmeyi sürdürdü.Yavaşça dönüp, pusuda bekleyen bir corby olmamasınainanamayarak duvarları taradı.

Page 386: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar geri, çıkışa baktı. "Onları kaçırmış olmalıyız," diyemırıldandı kendi kendine ama söylediklerine karşın, OyukSorumlusu bunun doğru olmadığını biliyordu. Birkaç haftaönce Drizzt'le ikisi bu odadan kaçtıklarında, arkalarındadüzinelerce kuş adam bırakmışlardı. Kuşkusuz birkaç ölücorby korkusuz klanın geri kalanını kaçıracak değildi.

Bilinmeyen bir nedenle hiçbir corby karşılarına dikilmeyegelmemişti.

Belwar iyi talihlerini sorgulamamanın en iyisi olacağınıdüşünerek hızlı adımlarla yola koyuldu. Belwar KancalıDehşetin gerçekten de güvenliğe ulaştığını teyit etmek içintam Clacker'a seslenmek üzereyken, çıkıştan ağır bir çarpmasesini takip eden keskin, dehşet dolu bir çığlık duyuldu. Biran sonra Belwar ve Drizzt yanıtlarını aldılar.

Zaknafein Do'Urden'in ölümcül hayaleti kemerin altındanadımlarını atıp, çıkıntıya geldi.

"Kara elf!" diye seslendi Oyuk Sorumlusu keskin bir sesle.

Drizzt zaten ölümcül hayaleti görmüştü ve yürüyüşyolunun mağaranın ortalarında bir yerine elinden geldiğincehızlı inmekteydi.

"Clacker!" diye seslendi Belwar ama bir yanıtbeklemiyordu ve kemerin ötesindeki gölgelerden bir yanıtgelmedi. Ölümcül hayalet kararlı bir şekilde ilerledi.

"Seni katil canavar," diye küfretti Oyuk Sorumlusu,ayaklarını genişçe açıp, mithril ellerini birbirine vurarak. "Gel

Page 387: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

ve hak ettiğini al!" Belwar ellerine güç vermek için ilahiyebaşladı fakat Drizzt onu durdurdu.

"Hayır!" diye haykırdı drow yukarıdan. "Zaknafein benimiçin burada, senin için değil. Yolundan çekil!"

"Clacker için de mi buradaydı?" diye haykırarak karşılıkverdi Belwar. "O katil bir canavar ve almam gereken bir öçvar!"

"Bunu bilmiyorsun," diye yanıtladı Drizzt, korkusuz OyukSorumlusuna yetişebilmek için, inişini cesaret edebildiğincehızlandırarak. Drizzt, Zaknafein'ın önce Sehva’ya ulaşacağınıbiliyor ve bunun tatsız sonucunu yeterince kolay tahminedebiliyordu.

"Yalvarırım şimdi bana güven," diye yakardı Drizzt. "Budrow savaşçısı senin yeteneklerinin çok ötesinde."

Belwar ellerini yeniden birbirine vurdu ama doğrusu,Drizzt'in sözlerini çürütemiyordu. Belwar, Zaknafein'ısavaşırken yalnız bir kez, illithid mağarasında görmüştü,ancak, canavarın göz kamaştıran hareketleri soluğunukesmişti. Deep gnome birkaç adım geriledi ve kemerli çıkışabir başka yol arayarak bir yan patikaya döndü. BöyleceClacker'in kaderini öğrenebilirdi.

Drizzt böylesine açıkça göz önündeyken, ölümcül hayaletküçük svirfnebline aldırış etmedi. Zaknafein yan patikayıdümdüz geçti ve varoluşunun amacını gerçekleştirmek üzeredevam etti.

Page 388: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar tuhaf drowu izlemeyi, arkadan yaklaşmayı veDrizzt'e dövüşte yardım etmeyi düşündü ama kemerinaltından bir başka çığlık geldi. Bu öylesine ıstırap dolu veacıklı bir çığlıktı ki Oyuk Sorumlusu aldırmazlık edemedi.Ana patikaya geri gelir gelmez durdu ve sonra, dostlarınasadakatinde bölünerek her iki yöne baktı.

"Git!" diye bağırdı Drizzt ona. "Clacker'a bak. BuZaknafein, benim babam." Drizzt bu sözler üzerine, ölümcülhayaletin saldırısında ufak bir tereddüt fark etti, Drizzt'e biranlayış kıvılcımı getiren bir tereddüt.

"Baban mı? Magga cammara, kara elf!" diye itiraz ettiBelwar. "İllithid mağarasında-"

"Yeterince güvendeyim," diyerek sözünü kesti Drizzt.

Belwar, Drizzt'in güvende olduğuna hiç inanmıyordu,ancak, kendi dik kafalı gururunun itirazlarına karşın, OyukSorumlusu başlamakta olan çarpışmanın kendi yeteneklerininçok ötesinde olduğunu fark etmişti. Bu kudretli drowsavaşçısına karşı pek yardımı dokunmazdı ve dövüştekivarlığı aslında dostuna zararlı olabilirdi. Drizzt, Belwar'ıngüvenliği için tasalanarak zor anlar geçirirdi.

Belwar mithril ellerini düş kırıklığı ile birbirine vurup,kemere ve yaralanmış olan Kancalı Dehşete doğru koştu.

Saygıdeğer Malice'in gözleri büyüdü ve öylesine ilkel birses çıkardı ki giriş odasında annelerinin yanında bir arayagelen kızları ölümcül hayaletin Drizzt'i bulmuş olduğunuhemen anladılar. Briza genç Do'Urden rahibelerine baktı ve

Page 389: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çıkmalarını işaret etti. Maya derhal itaat etti fakat Viernaduraksadı.

"Git," diye homurdandı Briza, bir eli kemerindeki yılanbaşlı kırbaca inerken. "Şimdi."

Vierna destek bekleyerek Saygıdeğer Anasına baktı fakatMalice uzakta gerçekleşen olayların görüntüsü içindetamamen kaybolmuştu. Bu, Zin-carla ve Saygıdeğer MaliceDo'Urden için zafer anıydı; altındakilerin önemsiz hırgürleriyle uğraşamazdı.

Sonra Briza annesiyle baş başa kaldı. Tahtın arkasındadikiliyor ve Malice'i, onun Zaknafein'ı izlediği kadar dikkatleizliyordu.

Kemerin ötesindeki küçük odaya girer girmez, Belwar,Clacker'ın öldüğünü ya da yakında öleceğini anladı. DevKancalı Dehşet yerde yatıyor, boynundaki tek ama kötü biryaradan kan boşalıyordu. Belwar arkasını dönmeye yeltendiama sonra, ölmekte olan dostuna en azından bir rahatlatmaborçlu olduğunu fark etti. Bir dizinin üzerine çöktü veClacker bir dizi şiddetli kasılmayla sarsılırken kendiniizlemeye zorladı.

Ölüm şekil değiştirme büyüsünü sona erdirdi ve Clackeryavaş yavaş eski haline dönmeye başladı. İri, kancalı kollartitreyip sarsıldı, büküldü ve pechin uzun, sıska ve sarı derilikollarına dönüştü. Clacker'ın kafasının çatırdayan zırhındansaçlar filizlendi ve muazzam gaga ikiye ayrılarak yok oldu.Devasa göğüs de aynı şekilde ayrıldı ve tüm beden, Oyuk

Page 390: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sorumlusunun sırtına soğuk bir ürperti yayarak bir arayageldi.

Artık Kancalı Dehşet yoktu ve ölümde, Clacker tıpkıeskiden olduğu gibiydi. Belwar'dan bir parça daha uzun ancakhiç de onun kadar yapılı değildi ve yüz hatları geniş vetuhaftı. Gözbebekleri olmayan gözleri ile düz bir burnu vardı.

"Adın neydi, dostum?" diye fısıldadı Oyuk Sorumlusu,Clacker'ın asla yanıtlamayacağını bilmesine rağmen. Eğildive pechin kafasını kollarına alarak, ıstırap çekmiş yaratığınyüzüne nihayet gelen huzur ile teselli buldu.

"Kimsin sen, babamın kisvesine bürünen yaratık?" diyesordu Drizzt, ölümcül hayalet son birkaç adımım atarken.

Zaknafein'ın homurtusu anlaşılmıyordu ve yanıtı, bir kılıcınkeskin hamlesi şeklinde daha açık seçik geldi.

Drizzt saldırıyı savuşturdu ve geri sıçradı. "Kimsin sen?"diye sordu bir kez daha. "Benim babam değilsin."

Ölümcül hayaletin suratına geniş bir gülümseme yayıldı."Hayır," diye yanıtladı Zaknafein titrek bir sesle. Bu, millerceuzakta bir giriş odasından verilen bir yanıttı.

"Ben senin... annenim!" Kılıçlar yeniden kör edici birsağanakla işe koyuldular.

Aldığı yanıtla şaşıran Drizzt, saldırıyı eşit bir yaratıcılıklakarşıladı ve bir sürü ani kılıç darbesi palanın üzerinde tek birçınlama gibi duyuldu.

Page 391: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Briza annesinin her hareketini izliyordu. Ter Malice'inalnından boşalıyor ve sıkılı yumrukları taş tahtının kollarınainiyordu, kanamaya başladıktan sonra bile. Malice hep böyleolmasını ummuştu, son zafer anının, miller öteden,düşüncelerinde apaçık parıldamasını ümit etmişti. Drizzt'inheyecanlı her sözcüğünü duyuyor ve kederini güçlü birşekilde hissediyordu. Malice böylesi bir zevki hiç tatmamıştı!

Sonra Zaknafein'ın bilinci denetimine karşı koymayaçabalayınca, Malice hafif bir sancı hissetti. Genizden gelenbir hırıltıyla Zaknafein'ı kenara itti; canlandırılmış bedeniMalice'in aracıydı!

Briza annesinin ani hırıltısını gelip geçici bir ilgiden dahafazlasıyla fark etti.

Drizzt hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde biliyorduki, bu önünde duran Zaknafein Do'Urden değildi, ancak yinede, önceki eğitmeninin eşsiz dövüş stilini de inkaredemiyordu. Zaknafein orada bir yerlerdeydi ve Drizzt, eğerbazı yanıtlar almayı umuyorsa, ona ulaşmak zorundaydı.

Dövüş çabucak rahat, ölçülü bir ritme oturdu. Her iki rakipde tedbirli saldırı rutinleri başlatıyor ve dar yürüyüş yolundakiince dengelerine dikkat ediyorlardı.

O sırada, Clacker'ın parçalanmış bedenim taşıyan Belwarodaya girdi. "Öldür onu, Drizzt!" diye haykırdı OyukSorumlusu. "Magga... " Dövüşe tanık olunca, Belwar durduve ürktü. Drizzt ve Zaknafein birbirlerine dolanmışgörünüyorlardı. Silahları dönüp ileri hamle yapıyor vesavuşturuluyordu. Belwar'in tamamen farklı olduklarını

Page 392: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

düşündüğü bu iki kara elf tek bir kişi gibi görünüyorlardı vebu kanı deep gnomeun cesaretim kırdı.

Çarpışmadaki bir sonraki ara geldiğinde, Drizzt OyukSorumlusuna göz attı ve bakışları ölü peche kilitlendi. "Lanetolsun sana!" diye küfretti ve yemden atılıp, palalarınıClacker'ı katleden canavara savurup daldırdı.

Ölümcül hayalet budalalık derecesinde cesur saldırıyıkolaylıkla savuşturdu ve Drizzt'in kılıçlarını yukarızorlayarak, genç drowu topukları üzerine getirdi. Bu da, gençdrowa çok fazla tanıdık görünmüştü; Menzoberranzan'dakiidman karşılaşmalarında, Zaknafein'ın ona karşı pek çokkereler kullandığı bir dövüş yaklaşımı. Zaknafein, Drizzt'iyukarı zorlar, sonra her iki kılıcıyla birden aniden alçalırdı.İlk müsabakalarında, Zaknafein, Drizzt'i bu manevra ile,alçaktan çift hamleyle, sık sık alt etmişti, ancak, drowşehrindeki son karşılaşmalarında, Drizzt karşılık gelensavuşturmayı bulmuş ve saldırıyı eğitmenine karşıdöndürmüştü.

Şimdi Drizzt bu hasmın beklenen saldırı rutini ile devamedip etmeyeceğini merak etti. Karşı saldırısına Zaknafein'ınnasıl tepki vereceğini de merak ediyordu. Şimdi yüzleştiğicanavarın içinde Zak'ın anıları da var mıydı?

Ölümcül hayalet hala Drizzt'in kılıçlarını savunmaamacıyla yüksekte tutuyordu. Sonra, Zaknafein geri doğruçabuk bir adım attı ve her iki kılıcıyla aşağıdan geldi.

Drizzt palalarını 'X' şeklinde indirdi. Bu, saldıran kılıçlarıaşağıya çivileyen, uygun çapraz savuşturmaydı. Drizzt

Page 393: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

kılıçlarının kabzaları arasından, doğruca rakibinin suratına birtekme savurdu.

Ölümcül hayalet bu karşı saldırıyı her nasılsa tahmin etti vedaha çizme ona ulaşamadan menzilden çıktı. Drizzt bir yanıtbulduğuna inanıyordu, zira bunu yalnızca ZaknafeinDo'Urden bilebilirdi.

"Sen Zaknafein'sin!" diye haykırdı Drizzt. "Malice ne yaptısana?

Ölümcül hayaletin elleri tuttuğu kılıçların üzerinde görünürşekilde titredi ve ağzı sanki bir şey söylemeyeçalışıyormuşçasma çarpıldı.

"Hayır!" diye çığlık attı Malice ve Zaknafein'in fizikselbecerileriyle bir zamanlar olduğu varlığın bilinci arasındakinarin ve tehlikeli çizgide yürüyerek, canavarın denetiminişiddetle koparıp geri aldı.

"Sen benimsin,hortlak," diye böğürdü Malice, "ve Lloth'unarzusuyla, görevini tamamlayacaksın!"

Drizzt ölümcül hayaletin ani gerileyişini gördü.Zaknafein'ın elleri artık titremiyordu ve ağzı bir kez daha inceve kararlı bir çizgi şeklinde kilitlenmişti.

"Ne oldu, kara elf?" diye sordu Belwar, bu tuhaf karşılaşmayüzünden aklı karışarak. Drizzt deep gnomeun Clacker'ınbedenini çıkıntıya koymuş olduğunu ve kararlı bir şekildeyaklaştığını fark etti. Ne zaman birbirlerine çarpsalar,Belwar'ın mithril ellerinden kıvılcımlar uçuşuyordu.

Page 394: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Geride dur!" diye seslendi ona Drizzt. Bilinmeyen birdüşmanın varlığı, Drizzt'in aklında oluşmaya başlayan planıaltüst edebilirdi. "Bu Zaknafein," diye açıklamaya çalıştıBelwar'a. "Ya da en azından bir parçası öyle!"

Oyuk Sorumlusunun duyamayacağı kadar alçak sesleDrizzt ekledi, "ve sanırım o parçaya nasıl ulaşacağımıbiliyorum." Drizzt Zaknafein'ın kolayca savuşturacağınıbildiği ölçülü hamleler sağanağı ile geldi. Hasmını yok etmekistemiyordu, daha ziyade, Zaknafein'a tanıdık gelecek diğerdövüş rutinlerinin anılarını canlandırmaya çalışıyordu.

Zaknafein'ı tipik bir idman havasına sokup, tüm bu zamanzarfında da, kendisiyle silah ustasının Menzoberranzan'dayaptıkları gibi, konuşup durdu. Malice'in hortlağı Drizzt'insamimiyetine vahşilikle karşılık verdi ve Drizzt'in dostçasözcüklerini hayvansı homurtularla yanıtladı. Eğer Drizztrakibini kayıtsızlıkla uyutacağını sanıyordu ise, çok fenayanılıyordu.

Kılıçlar içeriden dışarıdan Drizzt'e hücum edip, ustasavunmasında bir delik aradılar. Palalar bunların hızı vekararlılıklarıyla boy ölçüşerek, her kavisli vuruşu yakalayıpdurdurdular ve her ileri hamleyi zararsızca yanasavuşturdular.

Bir kılıç kaydı ve Drizzt'in kaburgalarını sıyırdı. Niteliklizırhı silahın keskin kenarını engellemişti, ancak, darbeninağırlığı sıkı bir çürük bırakacaktı. Topukları üzerine gelenDrizzt planının o kadar da kolayca gerçekleştirilemeyeceğinigördü.

Page 395: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Sen benim babamsın!" diye bağırdı canavara. "Senindüşmanın Saygıdeğer Malice, ben değilim!"

Ölümcül hayalet uğursuz bir kahkaha ile bu sözlerle alayetti ve vahşice saldırdı. Dövüşün en başından beri, Drizzt buandan korkmuştu, ancak, şimdi kendisine inatla, karşısındaduranın gerçekte babası olmadığım anımsatıyordu.

Zaknafein'ın dikkatsiz saldırısında, savunmasındakaçınılmaz boşluklar bıraktı ve Drizzt palalarıyla buboşlukları bir kez ve sonra bir kez daha buldu. Bir kılıçölümcül hayaletin karnında bir delik açarken, bir diğeriboynunun yan tarafında derin bir kesik oluşturdu.

Zaknafein yeniden, bu kez daha yüksek sesle güldü vesaldırdı.

Drizzt büyük bir panikle dövüşüyor, kendine güvenizayıflıyordu. Zaknafein neredeyse onun dengiydi ve Drizzt'inkılıçları yaratığı incitemiyorlardı! Bir başka problem deçabucak ortaya çıkmıştı, çünkü zaman Drizzt'in karşısındaydı.Karşı karşıya bulunduğu şeyin tam olarak ne olduğunubilmiyordu, ancak, yorulmayacağmdan şüpheleniyordu.

Drizzt tüm becerisi ve hızıyla bastırdı. Çaresizlik onu kılıçustalığında yeni doruklara taşımıştı. Belwar yeniden onlarakatılmaya yeltendi, ancak, bir an sonra, bu gösteri karşısındaafallayarak, durdu.

Drizzt, Zaknafein'a pek çok kereler vurdu fakat ölümcülhayalet fark etmiş görünmedi ve Drizzt tempoyu arttırdıkça,ölümcül hayaletin şiddeti artarak kendisininkine yetişti.

Page 396: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt kendisine karşı savaşanın Zaknafein Do'Urdenolmadığına inanmakta zorlanıyordu: babasının ve eskieğitmeninin hareketlerini çok açık bir şekilde tanıyabiliyordu.Başka hiç kimse o muhteşem kaslı drow bedenini böylesi birkesinlik ve beceriyle hareket ettiremezdi. Drizzt yeniden geriçekiliyor ve sabırla karşısına çıkacak fırsatları bekliyordu.Kendisine tekrar tekrar, yüzleştiği bu kişinin Zaknafein değil,Saygıdeğer Malice tarafından yalnızca kendisini yok etmeamacıyla yaratılmış bir canavar olduğunu anımsatıyordu.Drizzt hazırlıklı olmak zorundaydı; bu karşılaşmadan canlıçıkmak için tek şansı, rakibini çıkıntıdan düşürmekti. Ancak,ölümcül hayalet böylesine muhteşem dövüşürken, bu şansgerçekten de uzak görünüyordu.

Yürüyüş yolu kısa bir dirsekten hafifçe döndü ve Drizzt, birayağını dönemeç boyunca kaydırarak, bunu dikkatle yokladı.O sırada, Drizzt'in tam ayağının altındaki bir kaya parçasıyürüyüş yolunun yanından koptu.

Drizzt tökezledi ve bacağı dizine kadar köprünün yanındanaşağı kaydı. Zaknafein hızla tepesine çöktü. Dönüp durankılıçlar kısa sürede Drizzt'i dar yürüyüş yolunda sırtınınüzerine indirdi ve kafası tehlikeli bir şekilde asit gölününüstünde sallandı.

"Drizzt!" diye haykırdı Belwar çaresizce. Deep gnomekoştu, ancak, zamanında yetişmeyi veya Drizzt'in katiliniyenmeyi umut edemezdi.

"Drizzt!"

Page 397: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belki de sebep Drizzt'in isminin çağırılışı, ya da belkiyalnızca öldürme anıydı, ancak; Zaknafein'ın önceki bilinci oan yaşama göz kırptı ve Drizzt'in savuşturamayacağı öldürücübir darbe için hazırlanmış kılıç tutan kol tereddüt etti.

Drizzt herhangi bir açıklama için beklemedi. Önce birpalanın, sonra diğerinin sapıyla vurdu ve her ikisi de doğrucaZaknafein'ın çenesini bularak, ölümcül hayaleti geri savurdu.Drizzt yeniden ayağa kalkmış, kesik kesik soluyor veburkulan ayak bileğini ovuyordu.

"Zaknafein!" Ölümcül hayaletin duraksaması üzerine aklıkarışan ve hüsrana uğramış olan Drizzt rakibine haykırdı.

"Driz.. " diyerek yanıtlamaya çabaladı ölümcül hayaletinağzı. Sonra, Malice'in canavarı, kılıçlar önde, yenidensaldırdı.

Drizzt saldırıyı alt etti ve yeniden uzağa kaçtı. Babasınınvarlığını sezebiliyordu; gerçek Zaknafein'ın bu yaratığınyüzeyinin hemen altında pusuda olduğunu biliyordu ama oruhu nasıl özgür kılabilirdi? Açıkça görülüyordu ki buçarpışmayı daha fazla sürdürmeyi ümit edemezdi.

"Bu sensin," diye fısıldadı Drizzt. "Başka hiç kimse böyledövüşemez. Zaknafein orada ve Zaknafein beniöldürmeyecek." Sonra Drizzt'in aklına bir başka düşüncegeldi, inanmak zorunda olduğu bir düşünce.

Bir kez daha Drizzt'in içten inançlarının doğruluğusınanıyordu.

Page 398: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Drizzt palalarını kınlarına geri kaydırdı.

Ölümcül hayalet hırıldadı; kılıçları havada dans etti veacımasız hamleler yaptı ama Zaknafein saldırmadı.

"Öldür onu!" diye tiz bir çığlık attı Malice coşkuyla, zaferanının avucunda olduğunu düşünerek. Ancak dövüşüngörüntüleri birdenbire kayboldu ve Malice yalnızca karanlıklabaş başa kaldı. Drizzt dövüşün temposunu arttırdığında,Malice, Zaknafein'e çok fazlasını geri vermek zorundakalmıştı. Savaşçı oğlunu yenebilmek için Zaknafein'ın dövüşbecerilerinin tümüne gereksinim duymuş, canlandırdığıyaratığa Zak'ın bilincinin daha fazlasını geri vermek zorundabırakılmıştı.

Şimdi Malice karanlıkla ve tehlikeli şekilde kafasınınüzerinde asılı duran eli kulağında sonunun ağırlığı ilekalakalmıştı. Dönüp, fazlaca meraklı kızına göz attı, sonrakontrolü yeniden kazanmak için savaşarak, zihinsel transınageri gömüldü.

"Drizzt," dedi Zaknafein ve bu sözcük canlandırılmışvarlığa gerçekten de çok iyi geldi. Ellerinin her inçteSaygıdeğer Malice'in isteklerine karşı çabalamak zorundaolmalarına rağmen, Zak'ın kılıçları kınlarına girdi.

Babasını ve en değerli dostunu kucaklamaktan daha fazlahiçbir şey istemeyen Drizzt ona doğru seğirtti, ancak,Zaknafein onu geride tutmak için bir elini uzattı.

"Hayır," diye açıkladı ölümcül hayalet. "Ne kadardirenebilirim, bilmiyorum. Korkarım bu beden onun," diye

Page 399: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

yanıtladı

Zaknafein.

Drizzt önceleri anlamadı. "O halde, sen.."

"Ben ölüyüm," diye belirtti Zaknafein lafı dolandırmadan."Huzur içindeyim emin ol. Malice kendi uğursuz amaçlarıiçin bedenimi onardı."

"Ama onu yendin," dedi Drizzt, ümit etme cüretinigöstererek. "Yeniden birlikteyiz."

"Geçici bir durum, daha fazlası değil." Sanki bu noktayıvurgulamak istercesine, Zaknafein'ın eli gönülsüzce kılıcınınsapına gitti. Suratını ekşitip, homurdandı ve inatla savaşarak,yavaş yavaş elinin silahı kavrayışım gevşetti. "Geri geliyor,oğlum. Her zaman geri geliyor!"

"Seni yeniden kaybetmeye dayanamam," dedi Drizzt. "Seniillithid mağarasında gördüğümde.. "

"Gördüğün ben değildim," diye açıklamaya çabaladıZaknafein. "O Malice'in şeytani iradesinin zombisi idi. Bengittim, oğlum. Uzun yıllar önce gittim."

"Sen buradasın," diye akıl yürüttü Drizzt.

"Malice'in isteği ile... benimkiyle değil." Zaknafein uluduve Malice'i yalnızca bir an için daha uzaklaştırmayaçabalarken suratı çarpıldı. Yeniden denetimi ele geçirince,Zaknafein oğlunun nasıl bir savaşçıya dönüştüğünü inceledi.

Page 400: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"İyi dövüşüyorsun," dedi. "Hayal ettiğimden çok daha iyi. Buiyi ve kaçacak yürekliliği göstermiş olmanda iyi." 'Zaknafein'in yüzü yeniden çarpılıp, sözcüklerini çaldı. Bu kez, iki kılıçda şimşek gibi çakarak çıktı.

"Hayır!" diye yakardı Drizzt, eflatun gözlerine bir sisdolarken. "Savaş onunla."

"Ben... yapamıyorum," diye yanıtladı ölümcül hayalet. "Buyerden kaç, Drizzt. Dünyanın öbür ucuna dek... kaç! Maliceasla bağışlamayacak. O... asla durmayacak-"

Ölümcül hayalet ileri atladı ve Drizzt'in silahlarımçekmekten başka seçeneği kalmadı. Ama Zaknafein Drizzt'inmenziline girmeden önce birdenbire geri sıçradı.

"Bizim için!" diye şaşırtıcı bir belirginlikle bağırdı Zak,yeşil parıltılı mağarada bir zafer trompeti gibi gürleyen veSaygıdeğer Malice'in yüreğine millerce öteden yankılanarak,sonun başlangıcım işaret eden bir davulun son çalmışı gibi birhaykırışla. Zaknafein yalnızca kısacık bir an için yenidenkontrolünü kazanmıştı -saldıran- ölümcül hayaletin yöndeğiştirip yürüyüş yolundan aşağı atlamasına izin verecek biran.

25

Page 401: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

SONUÇLAR

Saygıdeğer Malice isyanını haykıramadı bile. Zaknafeinasit gölüne düşerken, binlerce patlama beynini dövdü; elikulağında ve kaçınılmaz felaketin binlerce idraki. Zorlamasoluğu gıcırtılı bir sesle çıkıyor ve açık kalan ağzındansözcüksüz hırıltılar dökülüyordu.

Kendini sakinleştiremediği bir anın ardından, Malice kendikıvranışlarının parıltısından daha açık seçik bir ses duydu.Arkasından, bir yüce rahibenin kırbacının küçük, uğursuzyılan başlarının hafif tıslaması duyuldu.

Malice hızla döndü ve orada Briza duruyordu; yüzündeciddi ve kararlı bir ifade vardı ve kırbacının altı tane canlıyılan başı havada dalgalanıyordu.

"Yükseliş vaktimin daha uzun yıllar sonra geleceğiniumuyordum," dedi en büyük kız soğukkanlılıkla. "Ama senzayıfsın, Malice, Do'Urden Evi'ni başarısızlığımızı-başarısızlığını-izleyecek yargılamalarda bir aradatutamayacak kadar zayıf."

Malice kızının budalalığı karşısında gülmek istedi; yılanbaşlı kırbaçlar Örümcek Kraliçe'den gelen kişiselarmağanlardı ve bir Saygıdeğer Anaya karşıkullanılamazlardı. Ancak, bir sebeple, Malice o an kızınıçürütecek cesaret ya da inancı bulamadı. Briza'nın koluyavaşça geriye gidip ve sonra ileri hücum ederken,büyülenmişçesine izledi.

Page 402: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Altı yılan başı Malice'e doğru açıldı. Bu olanaksızdı!Lloth'un öğretisinin tüm prensiplerine aykırıydı! Uzun dişlikafalar hevesle saldırıp, arkalarında Örümcek Kraliçe'nin tümöfkesiyle Malice'in etine daldılar. Yakıcı bir acı Malice'inbedeninde dolaşarak onu sarsarak eziyet etti ve arkasında buzgibi bir uyuşukluk bıraktı.

Malice bilincinin kıyısında sarsakça yürüyerek, sıkıcakızına tutunmaya, Briza'ya devam eden saldırınınyararsızlığını ve budalalığını göstermeye çabaladı.

Yılan kırbaç yeniden çarptı ve yer Malice'i yutmak içinyukarı hücum etti. Briza'nın birşeyler mırıldandığını duyduMalice, Örümcek Kraliçe'ye bir lanet ya da bir ilahi.

Sonra üçüncü bir şaklama duyuldu ve Malice kendisinikaybetti. Beşinci darbeden önce ölmüştü yine de Briza uzundakikalar boyunca vurmaya devam ederek ÖrümcekKraliçe'ye, Do'Urden Evi'nin başarısız Saygıdeğer Anasınıgerçekten terk etmiş olduğu güvencesini vermek için öfkesinisalıverdi.

Dinin beklenmedik bir şekilde ve çağrılmadan odayadaldığında, Briza rahatça taş tahta kurulmuştu. Büyük oğulönce annesinin parçalanmış bedenine, sonra da Briza'yabakıp, inanmazlıkla başını salladı ve geniş, bilmiş bir sırıtışsuratına yayıldı.

"Ne yaptın, kar-Saygıdeğer Briza?" diye sordu Dinin, Brizatepki göstermeden önce dilinin sürçmesine engel olarak.

Page 403: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Zin-carla başarısız oldu," diye gürledi Briza, dik dikDinin'e bakarak. "Lloth artık Malice'i kabul etmezdi."

Dinin'in alaycılık üzerine kurulu gibi görünen kahkahasıBriza'nın iliklerine işledi. Gözleri daha da kısıldı ve elininkırbacının sapına doğru ilerleyişini Dinin'in görmesinisağladı.

"Yükseliş için mükemmel bir an seçtin," diyesoğukkanlılıkla açıkladı büyük oğul, Briza'nın onucezalandırabileceğinden açıkçası hiç tasalanmadan. "Saldırıyauğradık."

"Fey-Branche mi?" diye bağırdı Briza, heyecanlakoltuğundan fırlayarak. Bir Saygıdeğer Ana olarak tahttakibeş dakikanın ardından, Briza ilk sınavıyla yüz yüze gelmişti.Kendini Örümcek Kraliçe'ye kanıtlayacak ve Do'Urden Evi'niMalice'in başarısızlıklarının sebep olduğu zararların pekçoğundan kurtaracaktı.

"Hayır, kardeşim," dedi Dinin çabucak ve yalansız. "Fey-Branche Evi değil."

Erkek kardeşinin serinkanlı yanıtı Briza'yı tahta geri oturttuve heyecanlı sırıtışını saf dehşetinin sebep olduğu çarpık birifadeye dönüştürdü.

"Baenre." Artık Dinin de gülümsemiyordu.

Vierna ve Maya Do'Urden Evi'nin balkonundan, adamantitkapının ötesinden yaklaşmakta olan kuvvetlere baktılar.Düşmanlarmın kim olduğunu Dinin gibi bilmiyorlardı, ama

Page 404: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

saldırganların müthiş sayısından, büyük bir evin işin içindeolduğunu anlamışlardı. Yine de, Do'Urden Evi'nin, pek çoğubizzat Zaknafein tarafından eğitilen iki yüz elli askeri vardı.Saygıdeğer Baenre' den borç alınan iyi silahlanmış iki yüztane daha askerle, hem Vierna hem de Maya, şanslarının okadar da kötü olmadığını hesap ettiler. Çabucak savunmastratejilerini belirlediler ve Maya bir bacağını balkontrabzanlarından sallayarak, avluya inmek ve planlarıkumandanlarına aktarmak istedi.

Elbette o ve Vierna zaten kapılarının içerisinde iki yüzdüşman olduğunu fark ettiklerinde-Saygıdeğer Baenre'denborç olarak kabul ettikleri düşmanlar-planları pek bir şeyifade etmedi.

İlk Baenre askeri balkona çıktığında Maya hala trabzandaoturuyordu. Vierna kırbacını çekti ve Maya'ya da aynısınıyapmasını haykırdı. Ancak Maya kıpırdamıyordu ve Vierna,daha yakından inceleyince, kardeşinin bedeninden çıkan pekçok ufak oku fark etti.

O sırada Vierna'nın kendi yılan başlı kırbacı kendisinedönerek, dişlerini Vierna'nın narin yüzüne geçirdi. Vierna,derhal Do'Urden Evi'nin düşüşünün bizzat Lloth tarafındanbuyurulduğunu anladı.

"Zin-carla," diye mırıldandı Vierna, felaketin kaynağınıfark ederek. Kan görüşünü zayıflattı ve karanlık her tarafınısararken, bir baş dönmesi dalgası onu esir aldı.

"Bu olamaz!" diye haykırdı Briza. "Baenre Evi misaldırıyor? Lloth bana bir şans.. "

Page 405: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Şansımız vardı!" diye bağırdı ona Dinin. "Bizim şansımızZaknafein'dı-" Dinin annesinin parçalanmış bedenine baktı-"ve sanırım ölümcül hayalet başaramadı."

Briza homurdandı ve kırbacını savurdu. Ancak, Dinindarbeyi bekliyordu-Briza'yı çok iyi tamrdı-ve silahın menzilidışına atıldı. Briza ona doğru bir adım attı.

"Öfken başka düşmanlar mı istiyor?" diye sordu Dinin,kılıçları elinde. "Balkona çık, sevgili kardeşim, bin tanesiniseni beklerken bulacaksın!"

Briza düş kırıklığı ile haykırdı ama Dinin'e arkasını döndüve bu korkunç açmazdan birşeyler kurtarmayı umarak,odadan hızla çıktı.

Dinin peşinden gitmedi. Saygıdeğer Malice'e doğru eğildive tüm yaşamına hükmetmiş olan bu tiranın gözlerine son birkez baktı. Malice güçlü bir şahsiyetti; kendinden emin vekötüydü, ancak, hain bir evladın alışılmadık davranışlarıylayıkılan saltanatının nasıl da kırılgan olduğu ortaya çıkmıştı.

Dinin koridorda bir koşuşturma duydu ve sonra girişodasının kapısı aniden ardına kadar açıldı. Düşmanların odadaolduğunu anlamak için büyük oğulun dönüp bakmasına gerekyoktu. Pek yakında aynı kaderi paylaşacağını bilerek, ölüannesine bakmayı sürdürdü.

Ancak, beklenen darbe inmedi ve pek çok acı verensaniyenin ardından, Dinin omzunun üzerinden geri bakmacesaretini gösterdi.

Page 406: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Jarlaxle rahatça taş tahtta oturuyordu.

"Şaşırmadm mı?" diye sordu paralı asker, Dinin'inifadesinin değişmediğini fark ederek.

"Bregan D'aerthe Baenre birliklerinin içerisindeydi, belkide bütün Baenre birlikleriydi," dedi Dinin sıradan bir tavırla.Gizlice odaya, Jarlaxle'ın peşinden içeri giren bir düzineaskere göz attı. Keşke askerler onu öldürmeden önce paralıaskerin liderlerine ulaşabilseydi! Kalleş Jarlaxle'ın ölümünüizlemek, tüm bu felakete bir ölçü keyif katabilirdi.

"Dikkatlisin," dedi Jarlaxle ona. "Şüphelerime göre, enbaşından beri evinin kaderinin çizildiğim biliyordun."

"Eğer Zin-carla başarısız olur idiyse," diye yanıtladı Dinin."Ve olacağını biliyordun?" diye sordu paralı asker, neredeysebir yanıt beklemeden.

Dinin başıyla onayladı. "On yıl önce," diye söze başladı,neden bütün bunları Jarlaxle'a anlattığını merak ederek,"Zaknafein'ın Örümcek Kraliçe'ye kurban edilişini izledim.Tüm Menzoberranzan'da pek az ev böylesine büyük bir ziyangörmüştür."

"Do'Urden Evi'nin silah ustası güçlü bir şöhrete sahipti,"diye araya girdi paralı asker.

"Hak edilmiş bir şöhret, şüphesiz," diye yanıtladı Dinin."Sonra Drizzt, kardeşim.. "

"Bir başka güçlü savaşçı."

Page 407: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Dinin yeniden onayladı. "Drizzt bizi terk etti,kapılarımızdaki savaşla. Saygıdeğer Malice'in yanlış hesabıgöz ardı edilemezdi. O zaman, Do'Urden Evi'nin kaderininçizildiğini anlamıştım."

"Evin, Hun'ett Evi'ni yendi, bu az bir beceri değil," diyerekakıl yürüttü Jarlaxle.

"Yalnızca Bregan D'aerthe'nin yardımıyla," diye düzelttiDinin. "Yaşamımın büyük bir bölümü boyunca, Do'UrdenEvi'nin, Saygıdeğer Malice'in kararlı rehberliği altında, şehirhiyerarşisinde yükselişini izledim. Her yıl, gücümüz veetkimiz arttı. Ancak, son on yılda, döne döne inişimizigördüm. Do'Urden Evi'nin temellerinin çatırdamasınıseyrettim. Bu düşüşü tüm ev takip etmeliydi."

"Kılıçta usta olduğun kadar, akıllısın da," diye belirtti paralıasker. "Dinin Do'Urden için bunu daha önce söylemiştim vegörünüşe göre, haklılığım bir kez daha kanıtlandı."

"Eğer seni memnun ettiysem, bir iyilik isterim," dediDinin, ayağa kalkarak. "İstersen bahşet."

"Seni çabuk ve acısız öldürmek mi?" diye sordu Jarlaxle,yayılan bir gülümsemeyle.

Dinin üçüncü kez başıyla onayladı. "Hayır," dedi Jarlaxlesadece.

Anlamayan Dinin kılıcını şimşek gibi çekti ve hazırlandı.

Page 408: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Seni hiç öldürmeyeceğim," diye açıkladı Jarlaxle. Dininkılıcını havada tuttu ve paralı askerin yüzünü inceleyerek,niyetine dair bir ipucu aradı.

"Ben bu evin soylularından biriyim," dedi Dinin."Saldırının bir tanığı. Eğer soylular hayatta kalırsa, evinortadan kaldırılması tamamlanmış olmaz."

"Bir tanık?" Jarlaxle güldü. "Baenre Evi'ne karşı mı? Hangikazanç uğruna?"

Dinin'in kılıcı aşağı düştü.

"O halde, kaderim nedir?" diye sordu. "Saygıdeğer Baenrebeni evine mi alacak?" Dinin'in sesi, bu olasılığın onu hiçheyecanlandırmadığını gösteriyordu.

"Saygıdeğer Baenre için erkekler pek işe yaramaz," diyeyanıtladı Jarlaxle. "Eğer kız kardeşlerinden herhangi birihayatta kalırsa -ki sanırım adı Vierna olan kaldı- onlarkendilerini Saygıdeğer Baenre'nin mabedinde bulabilirler.Ancak, Baenre Evi'nin solmuş yaşlı anası Dinin gibi birerkeğin değerini asla anlayamayacak, korkarım!"

"Öyleyse ne?" diye sordu Dinin.

"Ben senin değerini biliyorum," dedi Jarlaxle sıradan birtavırla. Dinin'in bakışlarını birliklerinin mutabık sırıtışlarınayönlendirdi.

"Bregan D'aerthe mi?" dedi Dinin tatsız bir durumla yüzyüze gelmiş gibi. "Ben, bir asilzade, bir serseri mi olacağım?"

Page 409: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Jarlaxle, Dinin'in gözlerinin takip edebileceğinden dahaçabuk bir şekilde, ayağının dibindeki bedene bir hançerfırlattı. Bıçak sapına kadar Malice'in sırtına gömüldü.

"Bir serseri, ya da bir ceset," diye basitçe açıkladı Jarlaxle.

O kadar da güç bir seçim değildi.

Birkaç gün sonra, Jarlaxle ve Dinin, Do'Urden Evi'ninharap olmuş adamantit kapısından geriye baktılar. Birzamanlar, ayrıntılı örümcek oymaları ve muhafız kulesiişlevini gören iki heybetli dikit sütunu ile öylesine gururlu vegüçlüydü ki.

"Nasıl da hızlı değişti," dedi Dinin. "Tüm geçmiş yaşamımıönümde görüyorum, ama şimdi hepsi gitti."

"Gideni unut," diye önerdi Jarlaxle. Paralı askerin kurnazcagöz kirpisi, Dinin'e, Jarlaxle'ın ifadesini tamamlarken, aklındabelirli bir şeyin olduğunu söyledi. "Gelecekte sana yardımıolabileceklerin dışında."

Dinin çabucak kendine ve harabeye göz attı. "Savaşdonanımım mı?" diye sordu, Jarlaxle'ın niyetine olta atarak."Eğitimim mi?"

"Kardeşin

"Drizzt?" Bu lanetli isim bir kez daha Dinin'e ıstırapgetirmek için ortaya çıkmıştı.

Page 410: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Şu Drizzt Do'Urden meselesi hala ortalıkta gibigörünüyor," diye açıkladı Jarlaxle. "Örümcek Kraliçe'ningözünde yüksek bir fiyatı var."

"Drizzt mi?" diye sordu Dinin yeniden, Jarlaxle'ın sözlerineinanmakta zorlanarak.

"Neden bu kadar şaşırdın?" diye sordu Jarlaxle. "Kardeşinhala yaşıyor, yoksa Saygıdeğer Malice neden yok edilsindiki?"

"Hangi ev onunla ilgilenebilir?" diye sordu Dinin dobradobra. "Saygıdeğer Baenre için bir başka misyon mu?"

Jarlaxle'ın kahkahası onu küçümsedi. "Bregan D'aerthetanınmış bir evin güdümü -ya da cüzdanı- olmaksızınharekete geçebilir," diye yanıtladı.

"Kardeşimin peşinden gitmeyi mi planlıyorsun?" "Bu,Dinin'in kendi değerini benim küçük aileme kanıtlaması içinkusursuz bir fırsat olabilir," dedi Jarlaxle, özellikle belli birinehitap etmeden. "Do'Urden Evi'ni yıkan haini kim daha iyiyakalayabilir? Kardeşinin değeri Zin-carla başarısızlığı ilepek çok kat arttı."

"Drizzt'in neye dönüştüğünü gördüm," dedi Dinin. "Bedelimüthiş olacaktır."

"Kaynaklarım sınırsızdır," diye yanıtladı Jarlaxle, kendinibeğenmiş tavırlarla, "ve eğer kazanç daha büyükse, hiçbirbedel fazla yüksek değildir."

Page 411: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Eksantrik paralı asker kısa bir süre sessiz kalarak, Dinin'inbakışlarının, bir zamanlar gururlu evinin yıkıntılarındagezinmesine izin verdi.

"Hayır," dedi Dinin birdenbire.

Jarlaxle tedbirli bir şekilde ona baktı. "Drizzt'in peşindengitmeyeceğim," diye açıkladı Dinin.

"Jarlaxle'a hizmet ediyorsun, Bregan D'aerthe'ninefendisine," diye soğukkanlılıkla anımsattı paralı asker.

"Tıpkı bir zamanlar Malice'e hizmet ettiğim gibi, Do'UrdenEvi'nin Saygıdeğer Anasına," diye yanıtladı Dinin eşdeğer birsoğukkanlılıkla. "Annem için yeniden Drizzt'in ardındangitmezdim-" sonuçlarından korkmadan, dimdik Jarlaxle'abaktı- "ve bunu yemden senin için de yapmayacağım."

Jarlaxle uzunca bir süre dava arkadaşını inceledi.Normalde, paralı askerlerin lideri böylesine arsızca biritaatsizliğe tolerans göstermezdi, ancak, şüphe yok ki, Dininsamimi ve boyun eğmezdi. Jarlaxle, Dinin'i BreganD'aerthe'ye kabul etmişti, çünkü büyük oğulun deneyimine vebecerisine değer veriyordu; şimdi Dinin'in yargısını çabucakgöz ardı edemezdi.

"Seni yavaş bir ölüme gönderebilirdim," diye yanıtladıJarlaxle, sözler vermekten çok, Dinin'in tepkisini görmekamacıyla. Dinin kadar değerli birini yok etmeye hiç niyetiyoktu.

Page 412: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Drizzt'in ellerinde bulacağım ölümden ve şerefsizliktendaha kötü değil," diye yanıtladı Dinin sakince.

Jarlaxle, Dinin'in sözlerinin ima ettiklerini düşünürken, birbaşka uzun an geçti. Belki de Bregan D'aerthe haini avlamaplanlarını yeniden düşünmeliydi; belki de bedeli fazla yüksekolacaktı.

"Gel, askerim," dedi Jarlaxle sonunda. "Evimize dönelim,sokaklara, geleceğimizin hangi maceraları gizlediğiniöğreneceğimiz yere."

26

Tavandaki Işıklar

Belwar, dostuna ulaşmak için yürüyüş yolları boyuncakoştu. Drizzt, svirfneblinin yaklaşmasını izlemedi. Darköprüde diz çökmüş, yeşil gölde, Zaknafein'ın düştüğü yerdeköpüren noktaya bakıyordu. Asit cızırdayıp kaynadı, birkılıcın kavrulmuş sapı göründü ve sonra opak yeşil örtününaltında kayboldu.

Page 413: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ta başından beri oradaydı," diye fısıldadı Drizzt, Belwar'a."Babam."

"Şansını iyi zorladm kara elf," diye yanıtladı OyukSorumlusu. "Magga cammara!" Kılıçlarım bıraktığında, senikesinlikle yere sereceğini sandım."

"En başından beri oradaydı," dedi Drizzt yeniden. Başınıkaldırıp, svirfneblin dostuna baktı. "Bunu bana sengösterdin."

Belwar şaşırarak yüzünü buruşturdu.

"Ruh bedenden ayrılamaz," diye açıklamaya çalıştı Drizzt."Yaşarken olmaz." Geri dönüp, asit gölündeki damlacıklarabaktı. "Yaşayan bir ölüyken de olmaz. Vahşiliklerde tekbaşıma geçen yıllarımda kendimi yitirmiş olduğumainanıyordum. Ama sen bana gerçeği gösterdin. Drizzt'inyüreği asla bedeninden uzak-laşmamıştı ve bunun Zaknafeiniçin de doğru olduğunu biliyordum."

"Bu kez işin içine başka güçler karışmıştı," diye belirttiBelwar. "Ben o kadar emin olamazdım."

"Zaknafein'ı tanımıyordun," diye anında yanıtladı Drizzt.Ayakları üzerine doğruldu ve eflatun gözlerini çevreleyennem, yüzüne yayılan içten gülümsemeyle azaldı. "Bentanıdım. Bir savaşçının kılıcını kaslar değil, ruh yönetir veyalnızca gerçekten Zaknafein olan böylesi bir zarafet ilehareket edebilir. Kriz anı, Zaknafein'e annemin iradesinedirenebilme gücünü verdi."

Page 414: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

"Ve ona kriz anını da sen verdin," diye akıl yürüttü Belwar."Saygıdeğer Malice'i yen ya da kendi oğlunu öldür." Belwarkel kafasını iki yana salladı ve burnunu kırıştırdı. "Maggacammara, fakat cesursun kara elf." Drizzt'e göz kırptı. "Ya dabudala."

"Hiç biri," diye yanıtladı Drizzt. "Yalnızca Zaknafein'agüvendim." Yeniden asit gölüne baktı ve başka sözsöyleyemedi.

Belwar sessizleşti ve Drizzt özel methiyesini bitirirken,sabırla bekledi. Sonunda Drizzt bakışlarını gölden ayırınca,Belwar drowa izlemesini işaret etti ve yürüyüş yolu boyuncailerlemeye koyuldu. "Gel," dedi Oyuk Sorumlusu omzununüzeriden.

"Katledilmiş dostumuzun aslına tanık ol."

Drizzt pechin güzel bir yaratık olduğunu düşündü; eziyetçekmiş dostunun yüzüne nihayet yerleşen huzurlugülümseyişin sebep olduğu bir güzellik ve Belwar birkaç sözsöylediler; hangi tanrılar dinliyorsa, onlara birkaç dilekmırıldandılar ve bunun Karanlıkaltı dehlizlerinde gezinen leşyiyicilerin midesine yeğlenir bir kader olduğunu düşünerek,Clacker’i asit gölüne verdiler.

Drizzt ve Belwar svirfneblin şehrinden ilk ayrıldıklarındaolduğu gibi, yeniden yalnız başlarına yola koyuldular vebirkaç gün sonra Blingdenstone'a vardılar.

Şehrin devasa kapılarındaki muhafızlar, açıkçaneşelenmelerine rağmen, dönüşlerine şaşırmış göründüler.

Page 415: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Oyuk Sorumlusunun doğruca gidip, Kral Schnicktick'ibilgilendireceği sözünü vermesi üzerine iki arkadaşıngeçmelerine izin verdiler.

"Bu kez, kalmana izin verecek kara elf," dedi Belwar,Drizzt'e. "Canavarı yendin." Yakında hoş haberlerle geridöneceğine and içerek, Drizzt'i evde bıraktı.

Drizzt bunların hiç birinden o kadar emin değildi.Zaknafein'ın, Saygıdeğer Malice'in avdan aslavazgeçmeyeceğine dair son uyarısı düşüncelerinde apaçıkduruyordu ve Drizzt gerçeği yadsıyamazdı. Belwar'la ikisininBlingdenstone'un dışında olduğu haftalarda çok şeylerolmuştu ancak Drizzt'in bildiği kadarıyla, bunların hiçbirisvirfneblin şehrine karşı son derece gerçek tehdidiazaltmamıştı. Drizzt yalnızca Belwar'ı Blingdenstone'a kadarizlemeyi kabul etmişti, çünkü bu karar verdiği plan için ilkuygun adım olarak görünmüştü.

"Daha ne kadar süre savaşacağız, Saygıdeğer Malice?" diyesordu Drizzt boş taşlara, Oyuk Sorumlusu gittiğinde. Kendim,kararının akıllıca olduğuna şüphe götürmez bir şekilde iknaetmek için mantığının yüksek sesle ifade edilmesinegereksinim duyuyordu.

"Çatışmada hiçbir taraf kazanmaz, ancak, bu drowlarınyöntemidir, değil mi?" Drizzt küçük masanın yanındakitaburelerden birine çöktü ve sözlerinin doğruluğunu düşündü.

"Yaşamına hükmeden nefret tarafından köreltilmiş birşekilde, beni avlayacaksın, ister senin mahvoluşuna, isterse

Page 416: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

benimkine mal olsun. Menzoberranzan'da affetmek olmaz.Bu, zalim Örümcek Kraliçe'nin buyruklarına ters düşer."

"Ve bu Karanlıkaltı'dır, gölgeli ve kasvetli dünyanız ama bubütün dünya değil, Saygıdeğer Malice ve uğursuz kollarınınnereye kadar uzanabildiğini göreceğim!"

Drizzt drow Akademisi'ndeki ilk derslerini anımsayarak,uzun dakikalar boyunca sessiz kaldı: Kendisini yüzeydünyasıyla ilgili öykülerin yalanlardan başka bir şeyolmadığına inandıracak bir ipucu bulmaya çabaladı. DrowAkademisi'ndeki hocaların aldatmacaları yüzyıllar içindekusursuzlaştırılmış ve şaşmaz biçimde eksiksiz hale gelmişti.Kısa süre sonra, Drizzt yalnızca duyduklarına güvenmekzorunda kalacağını fark etti.

Belwar birkaç saat sonra kasvetli bir yüzle geridöndüğünde, Drizzt'in kararı kesindi.

"İnatçı, orc-beyinli..." dedi gıcırdattığı dişlerinin arasındanOyuk Sorumlusu, taş kapıdan girerken.

Drizzt onu yürekten bir kahkaha ile durdurdu. "Kalmanıduymak bile istemiyorlar!" diye bağırdı ona Belwar, neşesiniçalmaya çalışarak.

"Gerçekten başka türlü olacağını bekliyor muydun?" diyesordu Drizzt ona. "Kavgam bitmedi, sevgili Belwar. Aileminböyle kolaylıkla alt edilebileceğine inanıyor musun?"

"Yemden gideceğiz," diye gürledi Belwar, Drizzt'inyanındaki tabureyi almak için ilerlerken. "Benim cömert-"

Page 417: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

sözcükten alaycılık damladı- "kralım şehirde bir haftakalmanı kabul etti. Tek bir hafta!"

"Gittiğimde, tek başıma gideceğim," diye araya girdiDrizzt. Oniks heykelciği kesesinden çıkardı ve sözleriniyeniden değerlendirdi. "Neredeyse tek başıma."

"Daha önce bu tartışmayı yapmıştık, kara elf," diyeanımsattı ona Belwar.

"O farklıydı."

"Öyle mi?" diye cevabı yapıştırdı Oyuk Sorumlusu. "ŞimdiKaranlıkaltı'nda tek başına, daha önce olduğundan daha iyi miolacaksın? Yalnızlığın ıstıraplarını unuttun mu?"

"Karanlıkaltı'nda olmayacağım," diye yanıtladı Drizzt.

"Vatanına geri dönmekten mi bahsediyorsun?" diyehaykırdı Belwar, ayağa sıçrayıp, taburesini taşta kaydırarak.

"Hayır, asla!" diye güldü Drizzt. "Asla Menzoberranzan'ageri dönmeyeceğim, eğer Saygıdeğer Malice'in zincirlerininucunda değilsem."

Oyuk Sorumlusu yerine geri oturdu ve merakla geriyeyaslandı.

"Ne de Karanlıkaltı'nda kalacağım," diye açıkladı Drizzt."Bu Malice'in dünyası, gerçek bir drowun karanlık yüreğinedaha uygun."

Page 418: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Belwar anlamaya başlamıştı, ancak, duyduklarınainanamıyordu. "Neler söylüyorsun?" diye sordu. "Nereyegitmeye niyetlisin?"

"Yüzeye," diye yanıtladı Drizzt sakince. Belwar yerindensıçrayarak, taburesini daha da uzağa fırlattı.

"Bir kere oraya gitmiştim," diye sürdürdü Drizzt, butepkiden yılmaksızın. Kararlı bir bakışla svirfneblinisakinleştirdi. "Bir drow katliamında yer almıştım. Oyolculuktan anımsadığım tek acı anı, yol arkadaşlarımınyaptıkları. Geniş dünyanın kokusu ve rüzgarın serinliğiyüreğime hiç dehşet düşürmüyor."

"Yüzey," diye mırıldandı Belwar, başı eğilmiş halde ve sesineredeyse bir inilti gibi. "Magga cammara. Asla orayayolculuk etmeyi planlamadım-orası bir svirfneblinin yerideğil." Belwar birden masayı yumrukladı ve yüzüne kararlıbir gülümsemeyle yukarı baktı. "Ama eğer Drizzt giderse, ohalde Belwar da onun yanında gidecek!"

"Drizzt yalnız gidecek," diye yanıtladı drow. "Senin de azönce söylediğin gibi, yüzey bir svirfneblinin yeri değil."

"Ne de bir drowun," diye ekledi deep gnome.

"Bilinen drow beklentilerine uymuyorum," dedi Drizzt."Benim yüreğim onların yüreği değil ve onların evi debenimki değil. Ailemin nefretinden kurtulmak için bu sonsuzdehlizlerde ne kadar uzağa yürümeliyim? YaMenzoberranzan'dan kaçarken, büyük kara elf şehirlerindenbir diğerine düşersem, Ched Nasad ya da benzer bir yere

Page 419: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

örneğin, o drowlar da Örümcek Kraliçe'nin katledilmemyolundaki arzularını gerçekleştirmek için avı devralacaklarmı? Hayır, Belwar, bu dünyanın örtülü tavanı altında huzurbulamayacağım. Korkarım, sen Karanlıkaltı'nın taşlarındankoparılınca asla mutlu olamazsın. Senin yerin burası, kendihalkının arasında hak edilmiş şerefli bir yer."

Belwar uzun bir süre sessizce oturarak, Drizzt'in bütünsöylediklerini sindirdi. Eğer Drizzt isteseydi, onu canıgönülden takip ederdi, ancak, gerçekte, Karanlıkaltı'nı terketmeyi istemiyordu. Belwar Drizzt'in gitme arzusuna karşımantıklı bir iddia öne süremezdi. Belwar biliyordu ki, bir karaelf yüzeyde pek çok sıkıntı bulacaktı, ama bunlar Drizzt'inKaranlıkaltı'n da yaşayacağı acılardan büyük mü olacaktı?

Belwar derin bir cebe uzandı ve ışık saçan broşu çıkardı."Al bunu, kara elf," dedi yumuşak bir sesle, broşu Drizzt'eatarak, "ve beni unutma."

"Geleceğimin yüzyıllarında asla tek bir gün bile," diye sözverdi Drizzt.

"Asla."

O hafta, dostunun gidişini görmekte isteksiz Belwar içinçok çabuk geçti. Oyuk Sorumlusu bir daha asla Drizzt'igöremeyeceğini biliyordu, ancak, Drizzt'in kararının doğruolduğunu da biliyordu. Bir dost olarak, Belwar, Drizzt'in eniyi başarı şansına sahip olduğundan emin olma görevini kendiüzerine aldı. Drowu bütün Blingdenstone'daki en iyi erzaktacirlerine götürdü ve malzemeleri kendi cebinden ödedi.

Page 420: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

Sonra, Belwar Drizzt için daha da büyük bir armağan teminetti. Deep gnomelar zaman zaman yüzeye yolculuk ederlerdive Kral Schnicktick Karanlıkaltı dehlizlerinden çıkışıgösteren pek çok kabaca haritaya sahipti.

"Yolculuk pek çok hafta sürecek," dedi Belwar, Drizzt'e,rulo yapılmış parşömeni verirken, "ama korkarım, buolmadan yolunu hiç bulamazsın."

Haritayı açarken, Drizzt'in elleri titredi. Şimdi inanmacüretini gösteriyordu ki, bu doğruydu. Gerçekten de yüzeyegidiyordu. O an, Belwar'a onunla gelmesini söylemeyi istedi;böylesi değerli bir dosta nasıl hoşçakal diyecekti?

Ancak, ilkeler Drizzt'i yolculuklarında buraya dek taşımıştıve ilkeler şimdi bencil olmamasını gerektiriyordu.

Sonraki gün, eğer yeniden bu tarafa gelirse, ziyaret etmekiçin döneceğine dair söz vererek, Blingdenstone'dan ayrıldı.Her ikisi de asla dönmeyeceğini biliyorlardı.

Miller ve günler olaysız bir şekilde geçti. Bazen Drizzt,Belwar’ın kendisine verdiği büyülü broşu havaya kaldırıyor,bazen de sessiz karanlıkta yürüyordu. Rastlantı mı, iyi talihmi bilinmez, ayrmtısız haritada gösterilen yol boyunca, hiçcanavarlarla karşılaşmadı. Karanlıkaltı'nda pek az şeydeğişmişti ve parşömen eski, hatta antika olmasına rağmen, izkolayca takip ediliyordu.

Blingdenstone'dan çıkışının otuz üçüncü gününde, kampıbozduktan kısa süre sonra, Drizzt havada bir aydınlanmayı,

Page 421: Kara Elf œ§lemesi - 2 - S¼rg¼n - R. A. Salvatore

çok canlı şekilde anımsadığı o soğuk ve muazzam rüzgarıhissetti.

Kesesinden oniks heykelciği çıkardı ve Guenhwyvar'ıyanına çağırdı. Her dönemecin ardından tavanın kaybolmasınıbekleyerek, birlikte, heyecanla yürüdüler. Küçük birmağaraya geldiklerinde, uzaktaki kemerin ötesindekikaranlık, arkalarındaki karanlık kadar kasvetli değildi. Drizztsoluğunu tuttu ve Guenhwyvar’ı dışarı yönlendirdi.

Yıldızlar karanlık gökyüzünün bölük pörçük bulutlanarasından göz kırpıyorlar, ayın gümüşi ışığı büyük bir bulutunardından, daha donuk parıltı ile yayılıyor ve rüzgar bir dağşarkısı homurdanıyordu. Drizzt, Diyarların yüksekliklerinde,muazzam bir dağ silsilesinin ortalarındaki ulu bir dağınyamacında dikiliyordu.

Meltemin ısırışına hiç aldırmıyordu, ancak, uzun bir sürehiç kıpırdamadan durdu ve yavaşça aya doğru yolculuk edenbaşıboş bulutların yanından geçmelerini izledi.

Guenhwyvar, yanında bağlılıkla duruyordu ve Drizztpanterin daima öyle kalacağını biliyordu.

SON