52
NÝSAN 2011 Sayý: 508 Fiyat: 5 TL MUTLULUK MAVÝ BÝR KUÞ MU? KÂHÝN VANGA JAPONYA MESAJI

JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

NÝSAN 2011 Sayý: 508 Fiyat: 5 TL

MUTLULUK MAVÝ BÝR KUÞ MU?

KÂHÝN VANGAJAPONYA MESAJI

Page 2: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýnaSahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:Güngör Özyiðit

Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale Ürkmezgil

Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri:

[email protected]

P.K: 227 Beyoðlu/Ýstanbul

Yönetim Yeri:Ceylan Sk. No: 9/bod.kat

Güzelyalý, Pendik/Ýst.

Baský:Hedef Dijital Baský

Taksim Cad. No: 19/ATaksim/Ýstanbul

Fiyatý: 5 TLYýllýk Abone: 60 TL

Yurt Dýþý: 70 TL

Cilt: 43 Sayý:508 Nisan 2011

ÝÇÝNDEKÝLERÝnsan Ýliþkilerindeki Dersler ................ 2Dr. Refet Kayserilioðlu

Taklitlerinden Sakýnýnýz ....................... 6 Ahmet Kayserilioðlu

Büyüklüðün ÖlçüsüKüçülebilmek ..................................... 16 (Bilgelik Belgeleri)Güngör Özyiðit

Kâhin Vanga ...................................... 21 Nihal Gürsoy

En Büyük Tabu ve Yeldeðirmenleriyle Savaþ .................. 28(Ölüme Adanmýþ Bir Yaþam - II)Zuhal Voigt

Japonya Mesajý ................................ 34(Kryon Celsesi)

Mutluluk Mavi Bir Kuþ mu? ............... 38 (Mutluluk Üzerine - III)Yalçýn Kaya

Fizik Bilimi Keþfediyor ....................... 45(Eski Günýþýðýnýn Son Saatleri)Thom Hartman/Arýn Ýnan

Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com

www.dostluk.orgadreslerinden ziyaret edebilirsiniz

Page 3: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

1SEVGÝ DÜNYASI

Sevgili DostlarDünyanýn bir yerinde, nazik, saygýlý, aðýrbaþlý ve çoðu zaman kendin-

den baþkalarýný öncelikle düþünen insanlarýn yaþadýðý bir ülkede birfelâket meydana geldi. Dünyanýn bilinen en büyük 5. depremi olan buafetten sonra gezegenimizin ekseninde sapma olduðu, Japon adasýnýn2.5 m. Doðu’ya kaydýðý söyleniyor; zararýn, kayýbýn ne kadar olduðuhenüz tam olarak tespit edilebilmiþ deðil. Böyle bir tablo karþýsýndadünyanýn en azýndan þimdilik korunan bölgesinde bulunan bizler nedüþünüyoruz acaba? Onlarýn yaptýðý pek çok buluþtan faydalandýðýmýzý,onlarýn sayesinde hayatýmýzý pek çok yönden kolaylaþtýrdýðýmýzý birkenara býrakarak böyle bir felâketi nasýl ve neden hak ettiklerine dairtürlü türlü fikir üretenlerden miyiz? Yoksa Afgan halkýndan bir kiþinin,Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediðigibi “Japon kardeþlerimize yardým etmeli, onlarýn yaralarýný sarmalarý-na katkýda bulunmalýyýz” diyenlerden miyiz? Bir baþka deyiþle, birbelâya düþmüþ olanlarýn, eninde sonunda o belâyý hak etmiþ olduklarý-na kanaat getirenlerden miyiz; yoksa “Bu konuda yorum yapmaktan,hak çizgisini aþmaktan Allah’a sýðýnýrým, herkes, her þey O’nunsevgisinden varedilmiþtir ve insanlýk ailesinin bir parçasýdýr; tambilmediðim, bütününü göremediðim konularda bilir gibi hükümler ver-memeliyim” diyenlerden miyiz? Bunu kendi kendimize sormakta büyükyarar var; çünkü gerçek kiþiliðimiz düþüncelerimizde, özellikle kritikzamanlarda aklýmýzdan geçenlerde gizlenmektedir. Kendimizi bu konu-da kontrol edebilmeli, gönlümüzün her daim yumuþak, sýcak, yemyeþilolmasýna özen göstermeliyiz. Korkudan, endiþeden uzak olan, herkesinkendisine rahat ve huzur dolu bir yer bulabileceði gönüllere sahip ola-bilirsek, gelecek güzel günlere daha tez zamanlarda ulaþabiliriz.Bilgiyle parlamýþ zekâlarýn temiz gönülleriyle her türlü karanlýk, dargeçit, korku dolu tüneller eninde sonunda en az zararla aydýnlýða vara-caktýr. Etrafýmýzda varsa o kiþilerin kýymetini bilmeli, bizler de onlar-dan biri haline gelmeliyiz.En Derin Sevgilerimizle

SEVGÝ DÜNYASI

Page 4: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

2

Dr. Refet Kayserilioðlu

Ýnsan ÝliþkilerindekiDersler

ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR

Neticede herkes eksiklerini tamamlar. Tamamlayanlar, dahabaþka noksanlarýný tamam-lama çabasýna düþerler.Tamamlayamayanlar,tekrar dünyaya gelerekdaha güç þartlar içindetekrar imtihanlara tabiolurlar. Böylece herkeskudretli, yüksek, bilgili,merhametli, sabýrlý, tahammüllü, baþkalarýnasevgi dolu oluncaya kadarbu yarýþ devam eder.Neticede dünyanýn en üstölçülerine göre doðru, iyi,çalýþkan, bilgili ve sevgidolu olan bir dünyadanalacaðýný almýþ olur. Daha üst âlemlerde, dahaüst kudretleri elde etmeyarýþýna çýkar.

SEVGÝ DÜNYASI

Page 5: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Erdem - Þu dünyayabakýyorum, hiçbir þeyinebir mânâ veremiyorum.Ne oluyor böyle? Doðu-yoruz, çeþitli sýkýntýlarçekiyoruz, sonra ölü-yoruz... Tekâmül diyor-sunuz, nedir tekâmül?Bir adama bakýyoruz,hastalýklý ve sakat,sürünüyor ve dileniyor;hayatýn tadý ne onuniçin, mânâsý ne?Anlamýyorum ve birtürlü iþin içindençýkamýyorum.

Özden - Hayatýnmânâsý herkes için baþkabaþkadýr. Herkes kendiyönünden verdiði mâ-nâya uygun hayatta birþeyler arar ve onlarý dabulur. Kimisi hayattanbir lokma ekmek ister veonun peþinde koþar.Hayat da ona bir lokmaekmeði verir. O, iste-diðine kavuþtuðu içinmutludur, rahattýr. Diðerihayattan zevk ister,zevkin hangi çeþidiniistiyorsa o yönde kafayorar, o yinde gayretgösterir. Hayat da ona birgün istediðini verir. Birbaþkasýnýn gayesi pa-radýr, sadece parayakavuþmak için çýrpýnýr.

Paraaya kavuþur. Belkihiç harcayamaz, amaistediðine kavuþmuþtur.Bir baþkasý da ilim ister,bilgi ister, ancak bilgiyeulaþtýkça mutlu olur.Hayat da ona istediði bil-giyi verir. Böylece hayatherkese istediklerini ve-rerek onlarý mutlu kýlar.

Erdem - Hayatýngayesi mutlu olmakmýdýr, bir takým þeyleriisteyip de onlara ulaþ-mak mýdýr? Kaldý kiherkes istediðine kavuþa-biliyor mu hayatta? Negezer... Ömürlerimizinbüyük bir kýsmý hasret-lerle, özlemlerle geçergider. Ýstediklerimizinancak pek küçük bir kýs-mýný elde edebiliriz,birçoklarýný da eldeedemeden kalýrýz.

Özden - Biz ancakdevamlý ve usûlüneuygun olarak istediði-miz þeylere ulaþabiliriz.Gelgeç bir hevesle,sadece aðýzdan iste-diðimiz, ama peþinedüþmediðimiz þeylerbizim gerçek isteklerimizolamaz. Meselâ bir adam“milyoner olsam” deyipduruyor ama, milyoner

olmak için hiçbir gayretve hiçbir zihni faaliyetgöstermiyor. O adamhiçbir zaman milyonerolamaz. Veya bir baþkasýyüksek bir mevkiyegeçmek istiyor, ama omevkiye geçmek içingerekli kudretleri eldeetmek uðrunda hiçbirgayret göstermiyor; onasýl geçer o mevkiye?Demek ki bir þeyi iste-menin yanýnda, o istekyolunda devamlý çabagöstermek ve zihni hepistenilen konu ile meþgûletmek gerek. Düþüncelermýknatýs gibi kendilerineuyan þeyleri etraflarýnaçekerler. Bu böylecegelir, gider.

Erdem - Bu söyledik-leriniz belki teorik olarakdoðru ama, tatbikatta hiçde böyle olmuyor. Birtanýdýðým, daha doðrusuçok yakýn bir arkadaþýmvardý. Ýlk gençlik çað-larýndan beri hep iyi birkadýna düþmeyi, iyi,güzel, geçimli ve ken-disini seven bir karýsýolmasýný özler ve isterdururdu. Düþe düþe birAllahýn belâsýna düþtü.Çirkinliði kâfi deðilmiþgibi bir de edepsiz,

SEVGÝ DÜNYASI3

Page 6: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

küfürbaz... Ne o, evitemizmiþ, namuslu imiþ.Çocukcaðýz bir rahatyüzü görmüyor.Temizliði de delilik dere-cesinde . Ýþte senelerdiristediðinin karþýlýðý.Buna ne buyurulur dos-tum?

Özden - Arkadaþýnýzkarýsýndan memnundeðilse ayrýlabilir vedaha uygun birini bula-bilir. Eðer karýsý istediðikadýn deðilse, o ya istek-lerini iyi belirtip en ide-aline doðru koþmamýþ yada baþka yönden bazýnoksanlarý var.

Erdem -Karýsýndanayrýlsýn demek kolaydýr.Ya ayrýlmasýný imkânsýzkýlan birçok þart varsa?Meselâ çocuklarý var...Kadýnýn ayrýlmak iste-meyip adamdan nafakaalma bahanesiyle mahke-meyi uzatmasý, arka-daþýmýn merhameti...Sonra isteklerine ulaþa-mamasýnýn sebebi olarak,isteklerini ve nelerolduðunu iyice belirte-memiþ veya istekleriyönünde az gayretgöstermiþ diyorsunuz.Nihayet baþýndan on defa

evlilik geçmemiþ ki buadamýn. Ne bilsin kadý-nýn ne olduðunu? Sonra,mübarekler evleninceyekadar melek olurlar.Gerçek yüzleri evlendik-ten sonra belli olur.

Özden - Görüyor-sunuz, söylediklerimdoðru. Ýsteklerinin nelerolduðunu iyice tayinetmemiþ ve bu yöndebiçbir bilgi ve tecrübesahibi olmadan, uzun biraraþtýrma yapmadanbalýklama dalmýþ evli-liðe. Evlenmeden öncehiçbir kadýn tanýmamýþmý? Etrafýndaki akrabakadýnlarýný da mý tetkiketmemiþ. Evli erkeklerinfikrini hiç sormuþ mu?Ýnsan bir iþe teþebbüsederken, o iþ hakkýndabilgi sahibi olur, tecrübeve görgüler kazanýr,ondan sonra teþebbüseder.

Erdem - Siz hiç kaderkýsmet diye bir þey kabuletmiyor musunuz?Oðlanýn kýsmeti buymuþ,bu sýkýntýlarý çekecekmiþ.Ne yapsa boþ ondansonra. Yok tecribeli ola-cakmýþ, bilgili olacak-mýþ, sorup soruþturacak-

mýþ, bunlarýn hepsi boþ.Nice tecrübeliler var ki,ne hatalý evlilikler yapý-yorlar.

Özden - Birçok tecrü-beliler var ki, tecrübe-lerinden ders almasýnýbilmezler. Mühim olan,elde edilen, hayattakazanýlan bilgileri yerigelince kullanmasýnýbilmektir. Kýsmetegelince, kaderi ve kýs-meti ben sizin anladý-ðýnýz tarzda kaderiyecibir felsefeye uygunolarak anlamýyorum.Sizin söylediðinize göre,bizim irade ve istekleri-mizin hiç rolü olmuyorve bir takým þeyler bizezorla yaptýrýlýyor. Ozaman biz kukla oluruz,hiçbir mesûliyetimiz deolmaz. Halbuki yaptý-ðýmýz hatalarýn acýsýnýpekalâ çekiyoruz.Kaderimizi bizim istek-lerimiz ve ihtiyaçlarýmýztayin eder. Ýhtiyaç duy-duðumuz ve devamlýistediðimiz, düþündüðü-müz yönde gayret gös-terirsek, bizim hayatplanýmýzla ilgili varlýklar,bize isteklerimiz yö-nünde imkânlar hazýr-larlar.

SEVGÝ DÜNYASI4

Page 7: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Erdem - Peki, neticene oluyor? Ýsteklerimizve düþüncelerimizyönünde imkân hazýr-ladýlar ve biz onlaraulaþtýk; netice nedir?

Özden - Netice þu ki,biz belirli bir isteðin vedüþüncenin üzerinde dur-mayý ve o yönde hedefeulaþmayý öðrenmiþ olu-ruz. Ýsteklerimizin neti-celeriyle karþýlaþaraksebep ve neticeler arasýn-da baðlar kurarýz. Buarada çeþitli þartlarla veengellerle karþýlaþarakonlara katlanmayý veonlarý atlamayý öðrenmiþoluruz. Böylece debirçok yönden, birçokkudretler kazanmýþ olu-ruz. Maksat, dünyadakiesas gaye de, bizimbirçok yönlerden, birçokkudretleri kazanma-mýzdýr.

Erdem - Yani biradamýn kötürüm olmasý,arkadaþýmýn karýsýndançekmesi, bir baþkasýnýnzengin ve rahatlýk içindeolmasý, bir diðerinin dilibir karýþ dýþarýda sabah-tan akþama kadar birlokma için didinmesi...Bunlarla mý biz bazý

kudretler kazanacaðýz?!..

Özden - Çeþitli þartlar,deðiþik insan münase-betleri, bizim birçokkudretler kazanmamýziçin vasýtalardýr. Bukudretler o olay ve þart-lardan elde edeceðimizbilgilerle kazanýlýr. Bubilgileri kimi insan çabu-cak görür, yakalar veuzun boylu uðraþmasýnalüzûm kalmaz. Bazýinsan da görmez,hakikatleri bir türlüyakalayamaz. Gerçeklerigörünceye, onlarý benim-seyinceye ve tatbik edenbir kiþi oluncaya kadarbirçok sýkýntýlar çeker,epeyce dikenli, çakýllýyollar teper. Neticedeihtiyacý olan bilgilerimutlaka kazanýr. Kimisikendisine zulüm yapanbir adama aþýk olur,ýstýrap çeker, yine ondanayrýlamaz. Böylecesabretmeyi, tahammülüöðrenir. Kimisi birkadýnýn çeþitli kaprisler-ine katlanýr, yine deondan ayrýlmaya razý ola-maz; o da bir baþka yön-den sabýr ve fedakârlýkimtihaný vermektedir.Biri merhameti, þefkative yardýmý öðrenmek

için kötürümdür; diðeriazmi ve sabrý öðrenmekiçin boyuna kaybeder.Ama neticede herkeseksiklerini tamamlar.Tamamlayanlar, dahabaþka noksanlarýnýtamamlama çabasýnadüþerler. Tamamlaya-mayanlar, tekrar dünyayagelerek daha güç þartlariçinde tekrar imtihanlaratabi olurlar.

Böylece herkeskudretli, yüksek, bilgili,merhametli, sabýrlý,tahammüllü, baþkalarýnasevgi dolu oluncayakadar bu yarýþ devameder. Neticede dünyanýnen üst ölçülerine göredoðru, iyi, çalýþkan, bil-gili ve sevgi dolu olanbir dünyadan alacaðýnýalmýþ olur. Daha üstâlemlerde, daha üstkudretleri elde etmeyarýþýna çýkar.

5SEVGÝ DÜNYASI

Page 8: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Taklitlerinden SakýnýnýzSEVGÝ DÜNYASI

6

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

“O Güller sizin zannettiðiniz dalda deðil...Baharýn en güzel kokusunu gülün özü çekmiþ...”

Resim: Koku, Daniel Douglas

Page 9: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

7SEVGÝ DÜNYASI

“RUHLARLA KONUÞMAK KOLAY...”

Dergimizin son üç sayýsýnda, 19.Yüzyýlýn ikinci yarýsýnda, deðiþik branþ-tan dünya çapýndaki bilim adamlarýnýnparapsikolojik çalýþmalarýndan sözetmiþtim. Onlarýn bireysel çalýþ-malarýnýn yanýsýra, Londra da 1882yýlýnda birlikte SPR adýyla kurduklarý"Ruhsal Araþtýrmalar Kurumu"nda yýl-lar süren araþtýrmalarý sonucunda; öteâlemin varlýðý ve ruhlarla iletiþiminmümkün olduðuna dair vardýklarýsonuçlarý kendi yazýlarýndan alýntýlaryaparak sizlerle paylaþmýþtým.

Batý'nýn koyu materyalizme sürüklen-mekte olduðu o yýllarda, son dereceyetenekli fizik medyumlarýn peþ peþedünyaya gönderilmesi ve bilim adamlarýile buluþturulup büyük ruhsal deneyleryapýlmasýna imkân saðlanmasý aslýndainsanlýk için büyük bir lütûftu. Ve bulütûf çok iyi deðerlendirilmiþti. Ama buher devirde ayný yoðunlukta sürüp gide-cek deðildi kuþkusuz. Ýnancýn temelleriatýlmýþ ve en güvenilir bilim adamlarýn-ca bilimsel olarak kanýtlanmýþtý. Veonlarýn kitaplarý, dergileri kitap raflarýn-da yerini almýþ, gelecek tüm nesillerinyararýna sunulmuþtu bir kere.Dünyamýzýn yönetiminde görev almýþ,ilâhi âlemdeki yüce varlýklarýn, fotokopiçeker gibi ayný olaylarý tekrarlamasý sözkonusu bile olmazdý. Atýlan bu saðlamtemel üzerine, yeni nesillere artýk doðruyaþam bilgilerinin yeni baþtan, ancakyeni çaðýn gereklerine uygun bilimsel

yöntemlerle hatýrlatýlmasýna sýragelmiþti. Ve 20. Yüzyýlda, bilhassa ikin-ci yarýsýnda dünyanýn her tarafýndayaþanmýþ olan ve hâlâ da yaþamaktaolduðumuz rehberlik bilgileriyle, insan-lýðý yokoluþtan kurtaracak hikmetler veahlâk kurallarý çaðlayanlar gibi akýpdurmuþtu. Kuþkusuz fizik medyumlukolaylarý yine olup durmaktaydý ama 19.Yüzyýldaki yoðunlukta asla deðil.

“...AMA DOÐRU BÝLGÝ ALMAK ZORDUR”

Bütün bunlar tamam ama, bilmemizve mutlaka uygulamamýz gereken çokönemli ön þartlarý ihmal edersek, faydayerine zararlara, hattâ felâketlere uðra-mamýz da iþten bile deðil. Hiç unutma-mamýz gereken ön þart; bilgiyi, akýl vemantýðýmýzý her iþimizde olduðu gibi,ruhsal araþtýrmalarda da asla ihmaletmememizdir. Bu, fizik medyumlukolaylarýný deðerlendirirken ve bilhassaöte âlemden alýnan bilgilerin doðruluðuve kýymeti hakkýnda yargýya varýrkenmutlaka vazgeçilmeyecek çok önemlibir ön þart. Hiçbir þey akýldan ve man-týktan, temel ahlâk kurallarýndan ötedeolamaz. Onlarý asla terketmeyeceðiz.Tedbirsiz, boþluklarda dolaþmak, gayre-tini ve kuvvetini sonuna kadar kullan-madan âtýl bekleyip yan gelip yatmak;yalanlara, yanlýþlara, bâtýla dalýp gitmekasla iþimiz olmamalýdýr.

Dualite dünyasýndayýz. Nasýl kidoðrunun karþýsýnda yalan, iyininyanýnda kötü, sevginin karþýsýnda nefret

Page 10: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI8

varsa, medyumluk ve öte âlemden alý-nan bazý bilgilerde de gerçeklerin tamaksine; yalanlar, yanlýþlar, en azýndanyararsýz gevezelikler vardýr. Bunlarýayýrt edecek olan da sadece akýl, man-týk, bilgidir; sonuna kadar kullanýlacakolan.

Ömrünü ruhsal araþtýrmalara ve doðruyaþam bilgilerine vermiþ olan rahmetliaðabeyim Dr. Refet Kayserilioðlu, bualandaki yanlýþ deðerlendirmelerin ençok farkýnda olanlarýndandý. Dergi-mizde 20 yýl önceki uzun bir yazýsýndabu nedenle aynen þu baþlýðý kullanmýþtý:"Ruhlarla konuþmak kolay; doðru bilgialmak zordur!.."

Þimdi aðabeyimin bu çok önemliyazýsýna giriþ niteliðindeki bir öncekiyazýsýndan ve bu yazýsýndan alýntýlaryaparak safdillik sýnýrlarýnda dolaþankardeþlerimize uyarý görevimizi yinele-mek istiyorum. Bu alýntýlardan sonra dakonumuza ýþýk tutan, geçmiþte sizlerlepaylaþtýðým iki deneyimimi tekraraktaracaðým:

"RUHLARLA KONUÞULUYOR MU?: Elbette konuþuluyor, hem de

insan yeryüzünde var olduðundan beri.Bu aslýnda, o kadar doðal bir olay ki,insanlarýn bildikleri ve yaþayýp durduk-larý bir þeydir. Çünkü pek çok kiþiningördüðü haberci rüyalar, o kiþiyikoruyan ruhlarýn bildirileridir. Okoruyucu ruhlar, kiþinin ölmüþ biryakýný olabilir, ya da o kiþiyi korumaklagörevlendirilmiþ bir bedensiz varlýk ola-

bilir. Sonra ilhamlar, sanatta olsun,ilimde olsun bir konu üzerinde süreklidüþünen kiþilere gönderilen aydýnlatýcý,yol gösterici bilgilerdir.

"MEDYUMLUK NEDÝR?:Medyumluk, insan vücudunun, alýcý ve

verici bir radyo veya telsiz cihazýnabenzer yapýda olmasýndan kaynaklaný-yor. Tüm insanlar beyin kanallarýylamesajlar alýp verebilirler. Çoðu kiþibunu þuurlandýramadan, yani farkýndaolmadan yapar. Medyum yapýsýnda olankiþi aldýklarýný fark edebilip çevresineaktarabilen kiþidir. Medyumluk, bilgiliyöneticilerin yardýmýyla geliþtirilebilir.Medyum yapýsýnda olmak ne bir üstün-lük, ne de bir eksikliktir. Ýnsanýn üstün-lüðü, Yükselmenin Beþ Basamaðýný ben-imsediði orandadýr. Yani bir kimse, istermedyum olsun, ister olmasýn, ne dereceiyi, doðru ve çalýþkansa, ne derece bil-gisini arttýrýyorsa ve ne derece insan-larý, tüm varlýklarý ve Yaratan'ý seviyor-sa, o derece üstündür. Bir insan da nederece kin, öfke, nefret içinde ise, nekadar çok yalan söylüyor, ikiyüzlülükediyorsa, insanlarý önden arkadankötülüyorsa (yani gýybet ediyorsa),insanlara gizli veya açýk ne kadar çokkötülük ediyorsa, herkese karþý sevgi-sizse ve bencilse, o insan da o derecekötüdür. O isterse en yüksek mevkilereçýksýn, profesör olsun, yönetici olsunkötüdür ve insanlýk yönünden geridir.Öyleyse medyumlarýn içinde de DoðruYaþam Bilgilerini benimsemiþ, gönlünüarýtmýþ, tüm insanlarýn hayrýný kendin-den önce düþünen, yüksek ruhlu olan-

Page 11: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

9SEVGÝ DÜNYASI

larý da vardýr; henüz gerilikten, kötülük-ten, çýkarcýlýktan, þan, þöhret düþkünlü-ðünden kurtulamamýþ olan medyumlarda vardýr. Ruhen yükselmiþ bir medyum,geri bir ruhun tesirlerini ve bildirileriniiter, kabul etmez. Yüksek ruhlar, (beden-siz varlýklar) ruhen yükselmiþ, olgun-laþmýþ ve gönlü arýnmýþ medyumlararacýlýðý ile bilgi verirler ancak. Geriseviyedeki medyumlara ise ancak geri,yükselmemiþ ruhlar gelirler.

"RUHLARLA KONUÞMAK NÝÇÝN KOLAYDIR?: Çünkü ruhlar

bizden farklý, bilmediðimiz taný-madýðýmýz garip varlýklar deðildir.Onlar ölümle aramýzdan ayrýlmadanönce dünyada yaþamakta olan insankardeþlerimizdir. Biz ise dünyadabedenli olarak yaþamakta olan ruhlarýz.Dünya bedeni, ahirette (spatyumda)yaþamakta olan kardeþlerimizi doðru-dan görmemize ve duymamýza imkânvermemektedir. Ýnsan, görmediði veduymadýðý þeyleri kolayca yok demeyemeyillidir. Ama onlar bizi görüp duya-bilirler. Bu görüp duyabilmeleri yüksek-lik seviyeleriyle orantýlý olarak artmak-tadýr. Bir de aralarýnda gönül baðýolanlar, birbirlerini daha kolay hissede-bilirler. Gerçek sevenler kopmazbaðlarla baðlýdýrlar. Yükselmiþ ruhlarinsanlar hakkýnda daha çok þeyleribilmekte, duymakta ve görmektedirler.

Ruhlarla konuþmanýn kolaylýðý ruhsalyapýlarýmýzýn ayný oluþundan kay-naklanýyor. Yani insanlarýn da ruhlarýnda ruhsal yönleri alýcý ve verici bir

radyo gibidir. Bazý kiþiler ise görüntü-leri de aldýklarý için televizyongibidirler. Ýstasyonlar birbirineayarlandýðý anda görüþme baþlar.

"RUHLARLA GÖRÜÞME HANGÝ YOLLARLA OLUR?: Ruh-

larla görüþme, bedenli olan insanýnruhsal titreþimleriyle bedensiz olan var-lýklarýn ruhsal titreþimlerinin birbirineayarlanmasýyla gerçekleþmektedir. Bun-dan önceki yazýda bahsettiðim gibi herinsan ruhlardan rüya kanalýyla veyafikir tarzýnda haberler alabilir. Amamedyum yapýsýnda olan kiþiler ruhlar-dan aldýklarý haberleri veya bilgileriinsanlara iletebilirler. Normal insanlar,içlerine gelen sezgi tarzýndaki veyailham tarzýndaki bildirileri kendi fikir-leri sanýrlar. Bir bedensiz varlýktangeldiðini ayýrdedemezler.

Gerçekleþen haberci rüyalar, koruyu-cu varlýklarýn bildirileridir aslýnda,ilerde olacak bir olayý, bildirilmezse, birinsan nereden bilebilir?

Ruhlarla görüþmede medyum denilenbir insanýn olmasý gereklidir. Bir kiþininmedyum yapýsýnda olduðu deneme ileanlaþýlýr. Bir de medyum yapýsýndaolanlarýn rüyalarý ve ileriye ait sezgileriçok çýkar. Eðer bir ruh çaðýrma toplan-týsý yapanlarýn arasýnda medyum yapýlýbirisi varsa orada bir ruhla irtibatgerçekleþebilir. Bu iliþki ister fincanlaolsun, ister yazý ile olsun, ister resimleolsun, isterse konuþma ile olsun esastahepsi aynýdýr. Yani bedensiz varlýðýn

Page 12: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI10

verdiði fikirleri ve duygularý, bazý med-yumlar yazý ile, bazýlarý resimle, bazý-larý konuþma ile, bazýlarý da çeþitlihareketlerle ifade etmektedirler. Med-yumlar ifade tarzlarýna göre isim alýr-lar, yazýcý medyum, konuþma medyumu,resim medyumu v.s. gibi. Bunlardakiortak özellik hepsinin bazý fikirleri sezgitarzýnda almalarýdýr. Onun için onlara"Sezgisel (intuitive) medyum " derler.Aldýklarý tesirleri masa, sandalye, fin-can v.s. yi hareket ettirerek ifade edenmedyumlara da "fiziksel medyum" der-ler.

“Bir de bedensiz varlýðýn, medyumunbedenine -elbette medyumun ruhununizniyle- girip o bedeni kullanmasývardýr. Burada varlýk, doðrudan medyu-mun aðýzýndan konuþmakta, tonu, ifadetarzý, jestleri, tavýrlarý ve her þeyiyle obedensiz varlýðýn kiþiliðini yansýtmak-tadýr. Bu tarz medyumluða da "Beden-lenme (enkarnasyon) medyumluðu"denir. Bu tarz medyumluklarda, medyu-mun bilinçaltý hiç karýþmaz. Hattâ celseesnasýnda varlýðýn yaptýklarýndan vekonuþtuklarýndan medyumun hiç haberiolmaz. Ama isterse bedensiz varlýk,medyuma da bildirebilir.

"RUHLARIN HER SÖYLEDÝÐÝ DOÐRU MUDUR?: Hayýr deðildir.

Ýnsanlar nasýl çeþit çeþitse ve nasýl fark-lý bilgi seviyesinde ve farklý arýnmýþlýkseviyesinde iseler, ruhlar da aynýdurumdadýrlar. Ruhlarýn da iyisi var,kötüsü var, bilgilisi var, cahili var,yalancýsý var, düzenbazý var, gerçekten

çok arýnmýþý, yücelmiþi ve hayýrlýsý davardýr. Onlarýn ne tarzda, ne durumdave ne seviyede olduðunu, celsede bulu-nanlar ve bilhassa celse yöneticisi, ru-hun konuþmalarýndan anlamak zorun-dadýr. Bu da kolay bir iþ deðildir. Çokbilgi, tecrübe, yetiþme ve araþtýrmaisteyen bir iþtir.

“Çünkü insanlar, daha doðrusucelsede bulunanlar, gelen varlýðý gör-müyorlar ve tanýmýyorlar. Onu yalnýzcakonuþmasýndan, verdiði bilgilerdentanýmak, neleri bilip, neleri bilmediðinianlamak zorundadýrlar. Gelen bedensizvarlýðýn ben falancayým demesinin dehiçbir deðeri yoktur. Çünkü aksini ispatedecek delillerimiz elimizde çok azdýr.Ekseri gelen varlýklar da tanýnmýþ,sevilmiþ, dünyada yükselmiþ ve sonraölmüþ kimseler olduklarýný iddia eder-ler. Meselâ gelen yüzlerce Mevlânavardýr, yüzlerce Atatürk vardýr. Amaonlarýn bildirilerinin ve sözlerininhiçbirisi diðerini tutmaz.

Vaktiyle bir haným medyum vardý.Kitaplar da çýkartmýþtý. Mevlâna'dandediði þiirlerin ve sözlerin, Mevlâna'nýnyaþarken yazdýðý þiirleriyle ve dünyadasavunduðu fikirlerle en ufak bir iliþkisiyoktu. Mesela Mevlâna insan sevgisini,hoþgörüyü, insan ayýrmamayý savunu-yordu deðil mi? "Gene gel gene, neolursan ol" diye baþlayan þiiri bununtipik örneðidir. Halbuki o hanýmýnmedyumluðuyla Mevlâna'dan alýndýðýsöylenen þiirlerde "Düþmanlara ölüm"diye kahramanlýk ve düþmanlýk edebi-

Page 13: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

11SEVGÝ DÜNYASI

yatý yapýlýyordu. Belli ki gelen ruh,Mevlâna adýný kullanan baþka bir var-lýklý. O haným, medyum deðil miydi?Þüphesiz medyumdu ve bir bedensizvarlýktan bildiriler almaktaydý. Ama ovarlýk herhalde Mevlâna deðildi.Aslýnda gelen bedensiz varlýðýn kimliðiüzerinde fazla durmamak gerekir.Önemli olan kimliði deðil, ne söylediðive verdiði bilgilerin doðruluk derece-sidir. Ve yeni bir þeyi getiripgetirmediðidir. Gelen bildirileri gözükapalý doðru diye kabul etmek çok yan-lýþtýr. Ýncelemeden, "olaylara ve gerçek-lere uyuyor mu?" diye araþtýrmadanbenimsemek, bilimsel araþtýrma metot-larýna ve akla sýrt dönmektir. Kuþku ile"acaba bu varlýðýn söyledikleri doðrumu?" diye sormak, düþünmek insanýnhem hakký, hem de görevidir. Gözükapalý her söylenene inanýlmaz.

"RUHLAR YALAN SÖYLER MÝ?:Ýnsanlar yalan söylerse, ruhlar dasöylerler. Ölür ölmez insan, zemzemleyýkanýp tertemiz ve arýnmýþ olamaz.Kötü, yalancý ve ikiyüzlü insan ahirettede bir süre ayný geriliklerini devamettirir. Nasýl dünyada insanlarý kan-dýran hilekârlar, önce bir iki doðru sözsöyleyerek, birçok ümitler vererek gü-ven kazanmaya çalýþýrlarsa, geri ruhlarda ayný taktikleri kullanýrlar. Onlarýnoltalarýna yakalanmamak için daimauyanýk olmak, daima aklý çalýþtýrmaklâzýmdýr. Akýl ve mantýk insanýn heradýmda kýlavuzu olmak zorundadýr.Aklý, mantýðý, bilimsel düþünmeyi hiçelden býrakmamak gerekmektedir.

"DOÐRU BÝLGÝ ALMAK ÝÇÝN:Yazýnýn baþlýðýnda "ruhlarla konuþmakkolay, doðru bilgi almak zordur." de-

yiþim bu yüzden-dir. Esas büyükzorluk ise gelenbedensiz varlýðýn(ruhun) bilgi se-viyesini tayin et-mek, söylenilen-lerin doðrulukderecesini belir-lemektir. Onuniçin ben bu konu-ya, sadece me-rak, heves ve eð-lence diye yak-l a þ ý l m a s ý n ý ndoðru olmadýðýnýher zaman belir-tiyorum. Ruhlar-

Page 14: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

dan doðru ve yol gösterici bilgileri vehaberleri almak isteyen ciddi araþ-týrýcýlar, bilimsel metotlarý uygulayarak,yanýlmalarýn, aldanmalarýn olabile-ceðini peþinen kabul ederek yola çýk-malýdýrlar. Fizikteki ve kimyadakiaraþtýrmalarda bile, her þey matematikesaslara, deðiþmez kurallara baðlýolduðu halde, sonuca varýncaya kadarbirçok yanýlmalar ve aldanmalar olmazmý?

“Bilgisizce yapýlan, sýrf eðlence için,falcýlýk için ve meraklarý gidermek içinyapýlan celselere basit ruhlar ve geriruhlar gelirler. Bu cins celselere gelengeri varlýk medyumun ruhunu veyatoplulukta bulunan medyum yapýsýndakibazý kiþilerin ruhlarýný tam hükmü altý-na alabilir. O kiþilerin robotlaþmalarýnayol açabilir. Bu olaya "Obsesyon" denir,spiritüalizma dilinde. Akýl hastalýðý gibitedavisi gerekir. Bazen tedavisi çok zor-dur, hattâ imkânsýz olan durumlar davardýr. Onun için bilgisizce celse yap-manýn çok sakýncalarý olabilir.

"RUHLARLA KONUÞMAYI SÖMÜRENLER: Kendilerine ilgi,

þan, mevki ve menfaat saðlamak isteyenbazý kiþiler, kendi isteklerini gerçek-leþtirecek bazý bedensiz varlýklarlailiþkiye geçiyorlar. Bildiri diye sunduk-larý þeylerde, uzay bilimlerinin, kurgu-bilim filmlerinin de etkisinde kalarak,güya falan gezegenden, falan istasyon-dan bilgiler getiriyorlar. Bilgi diyeyayýnladýklarý þeyler hatalarla, yan-lýþlarla dolu, baþý sonuna uymaz bir

sürü lâf salatasý. Bir saha sahipsizbýrakýlýrsa, bilim ciddi bir þekilde okonuya el uzatmazsa, bir sürü yalancýrehberler, bilgisiz otoriteler ortalýðýkaplarlar. Etraflarýna da bir sürü iyiniyetli, ama tecrübesiz, acemi insanlarýtoplarlar, kendilerine çýkar ve itibarsaðlamaya çalýþýrlar. Ama bundan spi-ritüalizma konusu zarar görecekmiþ,kimin umurunda."

Dr. Refet Kayserilioðlu'nun bu çokönemli uyarýlarýnýn örneði olarak,deneyimim içindeki bilgisizce yapýlaniki ruhsal iletiþim olayýný sizlere tekraraktarýyorum:

TANRI KONUÞUYOR!..

1960'lý yýllarda bir gün aðabeyim Dr.Refet Kayserilioðlu'nun TaksimLamartin Caddesindeki muayenehane-sindeyiz. Medyum bir haným ile annesiöte âlemden aldýklarý mesajlarýn deðer-lendirilmesi için aðabeyimden ricadabulunduklarýndan dördümüz birara-dayýz iddialarý müthiþ: DoðrudanYaradan'dan bilgi aldýklarýný söylüyor-lar. Celseye geçmeden önce o zamanakadar aldýktan bilgileri inceliyoruz,sýradan günlük sözlerin ötesinde bir þeygöremiyoruz. Medyumun ve annesininmanevî bilgilerini; dinsel, ruhsalbirikimlerini de ince sorularla kontrolediyoruz. Hiçbir ön hazýrlýklarýnýnolmadýðýný; bu celselerden önce insanlýkve insanlýðýn sorunlarýyla ilgili kaydadeðer hiçbir uðraþlarýnýn bulunmadýðýnýöðreniyoruz. Gelen bilgileri deðerlendi-

SEVGÝ DÜNYASI12

Page 15: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

recek, onu geçmiþteki kutsal bildirilerlekýyaslayabilecek bir birikimleri yok.Ayrýca "Biz insanlýðýn dertleriyle hiçyanýp yakýlmadan, hiçbir ön çabamýzolmadan, hangi planla bu göreveseçilebildik ki?!.." diye soracak bir bil-geliðe de sahip deðiller. Daha öncekiyýllarda hocamýz Dr. Bedri Ruhsel-man'ýn yaptýðý ve daha sonra aðabe-yimin baþkanlýðýnda Metapsiþik Der-neði'nde kendi yaptýðýmýz obsesyon(musallat olma, yakasýný tutup býrakma-ma) deneylerinden iyice biliyoruz ki,medyumlarý bu ruhsal tuzaklardan,prangalardan kurtarmak sabýr ve incelikisteyen ustalýklý bir iþ. Öyle açýkçagerçeði ortaya döküverirsek kaþyaparken göz çýkarabiliriz. Bu nedenleön incelemelerimizle belli bir sonucavarmakla beraber hiçbir peþin hükümbelirtmeden doðrudan celseye geçmeyiyeðliyoruz. Aksi halde medyumuobsedör varlýðýn kucaðýna daha çok ite-ceðimizin farkýndayýz.

Medyum Haným transa geçipTanrý'dan aldýðýný sandýðý bilgileri sözlüolarak aktarmaya baþladýðýnda, gelenvarlýðýn Yaradan edasýyla yüksektenkonuþtuðunu, ama ne lisan, ne de içerikolarak sýradýþý bir deðere sahip bulun-madýðýný görüyoruz. Yine de incetekniðin gereði olarak, ne onaylama nede itiraz davranýþýnda bulunmadan ses-sizce olayý akýþýna býrakýyoruz. Böylecedakikalar ilerlerken Doktor Bey'in çalantelefona cevap vermek için iç odayagitmesini fýrsat bilerek, gelen varlýða birsoru yöneltiyorum:

- Kiþiliðinizi kanýtlamanýz için bizebir delil lütfeder misiniz?

- Ne gibi?- Örneðin þu sehpayý havaya kaldýr-

sanýz?..Ben parapsikolojik bir olay görmek

için hiç deðil, sadece varlýðýn gerçekdýþý kiþiliðini ortaya koyup medyum veannesini gafletten kurtarmak için böylebir talepte bulunuyorum. Ama varlýkakýllý. Yaradan kimliðinden hiç vazgeç-meden cevabý yapýþtýrýyor:

- Ben kanunlarýmýn dýþýna çýkmam!..

Akýllýca bir cevap ama, ben de bukonuda cahil deðilim. Hem parapsikolo-ji tarihinden, hem kendi deneylerimiz-den bazý bedensiz varlýklarýn maddeyehükmettiklerini, masalarý el dokunma-dan havalandýrdýklarýný biliyorum. Bunedenle karþý cevabýmda gecikmiyo-rum:

- Ama sizin emrinizde olmasý gerekenöte âlem ruhlarýnýn bir kýsmý masalarýhavalandýrýyorlar. Ben kendi gözümlegördüm. Dolayýsýyla bu, kanun dýþý birolay deðil ki?!..

Cevabým medyum hanýmda bombaetkisi yapýyor, koltukta çýrpýnmaya,derin nefesler, horultular çýkarmayabaþlýyor. Bu trajik görüntülere raðmenben, medyumda bir uyanýþ oluyorsandýðýmdan huzur içinde bekliyorum.Haným biraz sakinleþiyor ve beni çokþaþýrtan bir yargýsýný heyecanla ve yük-sek sesle dile getirip uyanýyor:

- Bu defa gelen Yaradan deðil, þey-tandý!..

13SEVGÝ DÜNYASI

Page 16: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Tuzaðýn dehþetini görüyor musunuz?Kendisini Yaradan olarak kabul ettirmiþuyanýk varlýk, aksi tesadüflere, açýkdüþmelere karþý önlemini peþinen almýþ.Daha önceki buluþmalarýnda, medyuma,dikkatli olmasýný, bazen kendisi yerineþeytanýn da gelebileceðini öðütlemiþ.Bu durumda varlýðýn iþi çok kolaylaþý-yor. Durum iyiye giderse Yaradanolduðu pekiþecek, aksi durumlarda da"O Þeytandý" diyerek yakasýný kolaycakurtarýverecek!..

Medyum hanýma, sanki sütünpastörize edilmesi, bir kaynar suya, birbuzlu suya peþ peþe sokularak mikrop-larýn öldürülmesi gibi kâh Tanrý'yla, kâhÞeytan'la buluþmanýn mümkün olma-dýðýný anlatmaya, bu tuzaktan kurtul-masýný saðlamaya çalýþýyor, Kuran'ýKerim'deki þu âyeti de hatýrlatýyoruz:

"Þeytanlarýn kime ineceðinisize haber vereyim mi? Onlarher günahkâr yalancýya inerler.O yalancýlar (þeytanlara) kulakverirler, çoklarý da yalan söyler-ler. (26/221-223)"

Kendisini yalancý, günahkâr saymaya-caðýna göre þeytanla bir buluþmasýnýnolamayacaðýný, bir tezgâha düþtüðünü,Yaradan'ýn yalan dolanla iþi olmadýðýn-dan, gelen varlýðýn onu aldattýðýný anlat-maya çalýþýyoruz. Görüþmelerimizdevam etmediðinden beraberliðimizinve sözlerimizin onlarda ne gibi etkisiolduðunu bilmiyoruz. Ancak bildiðimiz

bir þey var ki:

Kurnaz varlýklar, medyumla-rýný, birlikteliklerine engel ola-cak kiþilerden alabildiðince uzaktutacak mizansenler hazýrlarlar.Sadece, gerçekten aydýnlanmakve ciddi þekilde kurtulmak iste-yen obsesyona uðrayan med-yumlar bu mizansenlere direnipuyarý kanallarýný açýk tutabilir-ler. "Alan razý, satan razý" du-rumlarýnda, yani kendilerine birmakam, bir rütbe verilmesininayrýcalýðýný kaybetme, yalnýzkalma korkusundaki medyumlaruyarýlara kulak týkayýp gelenvarlýðýn uydusu olmayý sürdü-rürler. Böylece tehlikeli uçurum-lara kendi ayaklarýyla koþarlar.Obsedör varlýðýn mantýklý, man-týksýz; bilgili, bilgisiz her emriniuygulayarak, bazen akýl hastalý-ðýna kadar gidecek felâketlerlebile karþýlaþabilirler.

"HADDÝNÝ BÝLDÝR!.."

Söz buraya gelmiþken doktor aðabe-yimin obsedör bir varlýðýn kýþkýrttýðý birhastasýnýn saldýrýsýna uðradýðý olayýnasýl hatýrlamam?!.. Ýþin kötüsü saldýr-gan kiþi benim bir meslektaþým,arkadaþýmdý. Bazý ruhsal sýkýntýlarý

SEVGÝ DÜNYASI14

Page 17: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

dolayýsýyla, aðabeyimin hipnoz tedavi-lerine uzun zaman gitmiþ ve oldukçaiyileþmiþti. Ne var ki çok eski zamanlar-da ona musallat olan, kancayý takanbedensiz varlýk, onun bu iyileþme döne-mini fýrsat bilerek, adým adým tekrariçinden seslenmeye baþlamýþtý. Bunlarakulak vermemesi, sonunun iyi olmaya-caðý uyarýlarýna raðmen, kendisineövücü sözlerle, yüce görevler vadedenvarlýðýn sözleri gönlünü yelpazelediðin-den, akýl ve mantýðýný kullanmadan buboþ laflarýn peþinden gitmeyi sürdürü-yordu. Hipnoz tedavisiyle iyileþmesin-den bir iki yýl sonra bir gün "Uzunzamandýr Doktor Beyi görmüyorum.Hem özledim, hem de teþekkürlerimitekrarlayayým" düþüncesiyle muayene-hanenin yolunu tutuyor. Vasýtadan inipyürümeye koyulunca içindeki hýnzýr sesbaþlýyor abuk sabuk konuþmaya:

- Sen doktora teþekküre gidiyorsunama, onun ne yaptýðýndan hiç haberinyok.

- Ne yaptý ki?- Çok kötü bir þey yaptý. Senin

sevdiðin kýz var ya iþte onu ayarttý.- Vay canýna, öyleyse gitmem ona.- Ne demek gitmem. Esas þimdi gide-

ceksin ve ona haddini bildireceksin!!!..

Arkadaþýmýn içsel konuþmasý böyleama, akýl mantýk çalýþmasý hak getire."Sevdiðim kýzý doktor bir kere bilegörüp tanýdý mý ki, ona böyle bir yanlýþyapabilsin. Bu ses ne kadar da saç-malýyor" diyecek bir gündeme sahip

deðil. "Akýl" torbada. Piyasada sadece"Kör teslimiyet" var.

Diyeceksiniz ki, "Bu kadar detaylýiçsel konuþmayý nereden biliyorsun daböylesine net bir þekilde aktarýyorsun?"Kuþkusuz müneccim deðilim. Aðabe-yime yapýlan saldýrý olayýnýn epeycesonrasýnda, arkadaþýmýn bin piþmanlýklabana uðrayýp yaptýðý özür konuþmasýn-dan biliyorum bunlarý... Her neyse,arkadaþým artýk teþekkür için deðil,hesap sormak için gidiyor muayeneha-neye. Ýçeri girer girmez Doktor beye ilkhitabý þöyle oluyor:

- Konuþ!..- Neyi konuþayým?!..- Sen bilirsin, konuþ diyorum sana!..

Doktor bey, gözü dönmüþ hastasýnýniçinden geçenleri nereden bilsin desavunma önlemleri alabilsin. Zatenbuna zaman tanýyan da yok. Arkadaþýmok gibi fýrlýyor, Doktor beye fizikselanlamda saldýrýyor. Allah'tan baðrýþ-manýn, devrilen sehpa ve sandalyeleringürültüsünü duyan hastalar imdadayetiþiyor da onu daha kötü durumlaradüþmeden, zývanadan çýkmýþ hastasýnýnelinden kurtarmayý baþarýyorlar.”

Gelecek sayýda, tarihte ve günümüzdeKutsal Bilgileri, medyumluk yetenek-lerini, ruhsal âlemi kullanarak yýkýmlar,facialar yaratan, toplu intiharlara nedenolanlardan örnekler sunacak, muci-zelerin gerçek anlamý üzerinde dura-caðýz.

15SEVGÝ DÜNYASI

Page 18: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI16

Büyük Ýskender, o zamanki dünyanýnegemeni olmak için ülkeleri bir birfethederken, her gittiði yerden öðret-meni Aristo'ya, kendi ülkesinde bulun-mayan bitki ve hayvan türlerindenörnekler getirirmiþ. Hindistan seferineçýkmadan önce Aristo ile þöyle birkonuþma geçer aralarýnda:

Aristo: "Hindistan'dan bana ne getire-bilirsin?"

Ýskender: "Ne isterseniz onu..."Aristo: "Bana kendinin farkýna var-

mýþ bir ermiþ getirebilir misin?"

Ýskender: "Elbette... memnuniyetle..."

Büyüklüðün ÖlçüsüKüçülebilmekGüngör Özyiðit, Psikolog

BÝLGELÝK BELGELERÝ

Page 19: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

17SEVGÝ DÜNYASI

Ýskender, ermiþin ne olduðunubilmediði için, onu bulmanýn, bulduk-tan sonra da tutup getirmenin kolayolduðunu sanýr. Dönüþ yolunda birermiþ, bir Buda(aydýnlanmýþ insan)bulmalarý için dört bir yana haber salar.Sonunda bir nehir kýyýsýnda "BenBudayým" diyen, o anda ve orada olançýplak birini bulurlar. Askerler onualmaya gelirler ve eli boþ dönerler. Ýs-kender, bu buyruk dinlemeyen ilginçadamla tanýþmak ve onu alýp götürmeküzere, onun bulunduðu yere gelir.Elinde kýlýcý ile önünde durarak göz-daðý verir. Çýplak, yaþlý adam Ýsken-der'in gözünün içine korkusuzcabakarak:

"Kýlýcýn akýllý insanýn elinde iþi ne?Sok onu kýlýfýna" der. Herkese emirveren Ýskender, farkýnda olmadan bubuyruðu yerine getirir. Sonra saygýlý birtavýrla "Öðretmenim benden bir ermiþgetirmemi istedi. Ona söz verdim. Onedenle benimle ülkeme gelmenizi, siziöðretmenime götürmeyi istiyorum" der.Yaþlý ermiþ bu ne cüret dercesine birkahkaha atar ve arkasýndan Ýskender'ikalbinden vuran söz mermileriniboþaltýr: "Ne komik bir durum bu!Senin öðretmenin ermiþin ne olduðunubilmiyorsa, böyle biri nasýl öðretmenolabilir? Ona söyle, eðer gerçekten birBuda görmek istiyorsa gelir, Buda'yýgörür; Buda ona götürülemez. Susayankuyuya gelir, kuyu ona gelmez. Sanagelince Ýskender, en azýndan insan gibiinsan olmayý öðren. Ýsminin baþýna birde büyük sýfatýný koymuþsun. Þunu bil

ki, gerçekten büyük olan büyüklenmez.Kendine büyük dedirtmez. Tam tersine,büyüdükçe o denli küçülür. Büyüklüktutkusu, dünyayý fethetme hýrsý, seningerçek seni görmeni engelleyen ego'n-dur. Dünyayý fethetsen eline ne geçe-cek? Bir gün her þeyi býrakýp, topraðýnaltýna girmeyecek misin? Büyük'ü birtarafa býrak, Ýskender bile senin ismindeðil." Ýskender "Nasýl yani?" der gibibakar þaþkýnlýkla.

Ermiþ açýklar: "Kimse dünyaya birisimle gelmez. Ýsim insana doðduktansonra verilir. Üzerine öyle bir etiketyapýþtýrýlýr. Ve sen isimsiz, ünvansýzolduðunu unutursun. Gelirken nasýlisimsizsen, giderken de öyle olacak-sýn..." Aristoya da þu haberi gönderir:"Öðretmenine, ermiþle yüzleþmek içinburaya gelmesini söyle. Eðer iç yolcu-luðuna çýkma cesareti varsa, aydýnlan-manýn gerçek anlamýný sezmiþse, ozaman buraya gelmesinin bir yararýolur. Yoksa sadece ermiþ birini görmek,onunla tanýþmak, kimseyi buda'lýðaeriþtirmez. Bu þuna benzer: "Baþkasý suiçerken senin susuzluðun giderilmiþolmaz..."

Ýskender gerçek bir ermiþle karþýlaþ-manýn þoku içinde, gerçeði bir an görürgibi olur. Savaþlarda harcadýðý kýsacýkömrü bir film þeridi gibi gözününönünden geçer. Ermiþ ayaklarýnadokunur ve "Sizi rahatsýz ettiðim içinüzgünüm. Belli ki ikimiz de farklý birdilden konuþuyoruz..." diyerek yolunakoyulur.

Page 20: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI18

Gerçekten de öyledir. Batýnýn zihineðitimi ile, doðunun gizemli gönüleðitimi farklýdýr. Biri akýl, mantýkdilini konuþur, diðeri gönül dilini...Ýkisini uzlaþtýrmayý ise aklýyla gön-lünü bir eden erbabý bilir.

ÖFKEYE ÖYKÜNMEMEK

Geçmiþte birisi Buda'ya küfür eder.Akrabasý ve öðrencisi Ananda "Bençok kýzdým. Sen ise sessiz kaldýn. Enazýndan benim bir þey söylememe,aðzýnýn payýný vermeme müsaade et-meliydin. Onu hizaya getirir, haddinibildirirdim." Buda þöyle konuþur:

"Beni þaþýrtýyorsun Ananda. Önce obeni þaþýrttý. Þimdi sen hayrette býra-kýyorsun. Onun dediklerinin gerçekleilgisi yoktu. Bizimle hiçbir baðlantýsýyoktu. Öyleyse ona niye bulaþalým,gölgesini üstümüze düþürelim? Amasen gördüðüm kadarýyla çok rahatsýzoldun ve kýzdýn. Ne var ki bu akýlsýzcabir tavýr. Birisinin hatasý yüzünden ken-dini cezalandýrmak aptalcadýr. Sen yokyere kendini cezalandýrýyorsun. Ken-dinin keyfini kaçýrýyorsun. Sakinleþ,eski dingin haline dön. Kýzmak için birneden yok çünkü. Kýzgýnlýk bir ateþtir.Niçin kendi ruhunu yakýyorsun?Kendini, kendi elinle cehenneme atý-yorsun. Eðer o bir hata iþlemiþse,küfür ederek solucan çiðnercesineaðzýný kirletmiþse, sen niçin kendinicezalandýrýyorsun? Kötülük dönücüolduðundan, kötülük eden kendi gele-ceðini karartmýþ olur. Kýzdýðýnda, o

duyguna tanýk ol ve sabýrla izle. Birsüre sonra öfkenin yerini anlayýþa,hoþgörüye ve baðýþlamaya býraktýðýnýgöreceksin."

SUFÝ NASÝHATÝ

Bir gün gerçeði arayan biri, ünlü sufiBeyazýt-ý Bestami'ye sorar: "Üstadým,ben çok öfkeli bir adamým. Çok çabukasabileþiyorum. Hem kendime hemetrafýma zarar veriyorum. Sonra da,aklým baþýma geldiðinde yaptýklarýmaüzülüyor, piþman oluyorum. Bu öfkeminasýl aþabilir veya dizginleyebilirim?"

Beyazýt gencin baþýný ellerinin arasý-na alýr ve gözlerinin içine bakarak: "Þuöfke neredeymiþ? Onu içinde görmekistiyorum" der. Genç, rahatsýz bir þe-kilde gülerek: "Þu an öfkeli deðilim.Bazen öyle oluyor" diye cevap verir.

Bunun üzerine Beyazýt. "Arada birolan þey, senin gerçek doðan olamaz. Obir kazadýr. Gelip geçicidir. Geldiðindeo duyguya katýlma. Sadece gelip gitme-sine izin ver. O gelir ve gider. O bulutgibidir; o halde niye bulutlar içinendiþeleniyorsun? Sürekli orada olan,asýl seni simgeleyen gökyüzünü düþün.O ferahlatýcý, iç açýcý maviliði, mavilik-teki derinliði. Ve bil ki, bilincin herzaman orada olan gökyüzüdür."

DOÐUM ÖLÜME, ÖLÜM DOÐUMA GEBE

Her birimiz beden sahibi bir ruhuz.

Page 21: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

19SEVGÝ DÜNYASI

Ruh ise ölümsüz. Ölümsüz bir varlýðýnölümden korkmasý ne komik!.. Bu,insanýn bedenle fazlaca özdeþleþmesin-den, kendini bedenden ibaret sanmasýn-dan kaynaklanýr. Doðum, ruhunbedene, dolayýsýyla dünyaya giriþkapýsý. Ölüm de çýkýþ kapýsý. Aslýndagiren de çýkanda ayný ruh. Ruh böyledefalarca doðup ölerek, kendini gerçek-leþtirme yönünde, hep daha ileriyedoðru yol alýr. Bu bir tekâmül, yaniolgunlaþma, kemale erme sürecidir.Ruh, doðum-ölüm-yine doðumdöngüsü içinde deðiþip dönüþerek,sonunda ego denen sahte benliðindenkurtulur ve gerçek kimliðine kavuþur.O arada farklý gibi görünen birçok kiþi-liklere bürünür. Þunun gibi: Adamýnbiri bir antikacýda, alýcý gözlerle etrafý-na bakýnýr. Antik görünümlü bir baltagörür. "Ne ilginç bir balta" der dükkânsahibine. Antikacý "Evet, öyledir"dedikten sonra, söz konusu baltanýnGeorge Washington'a ait olduðunubildirir. "Gerçekten öyle mi?" diyesorar müþteri ve "Nasýl bu kadarsaðlam kalabilmiþ" diye hayretini dilegetirir. "Elbette" diyerek nedeniniaçýklar antikacý: "Üç kez sapý deðiþti,iki kere de baþý..."

Her birimiz bir ömürde kaç elbiseeskitiriz. Ama yine de ayný kiþi olmayýsürdürürüz. Bedeni ruhun elbisesiolarak düþündüðümüzde, sorun büyükölçüde çözülmüþ olur. Yunus Emrebunu çok önceden sezer de þöyle der:

"Ete kemiðe büründümYunus diye göründüm"

TEK ELÝN ALKIÞI

Bir zen ustasý, öðrencilerinden birine"tek elden çýkan alkýþ sesi" üzerinemeditasyon yapmasýný söyler. Öðrenciþaþkýnlýk içinde düþünür: "Tek el al-kýþlayamaz ve alkýþ olmayýnca ses deçýkmaz." Oysa zen ustasý ona "Tek elinalkýþ sesini duyduðunda bana gel vebunu bildir" demiþtir.

Genç öðrenci bahçeye çýkar, biraðacýn altýna oturarak meditasyonyapar. Tek elin alkýþ sesini duymayaçalýþýr. Derken bambu ormanýndangelen yanýk bir kuþ sesi duyar. Bu odurdiyerek bildirmek üzere ustasýna koþar."Kuþ sesi" duydum der ve tokadý yer.Tekrar meditasyon yapmaya gönderilir.Dinlemeye odaklandýðýndan, bazenrüzgârýn çamlar arasýndan çýkardýðýsesi alkýþa benzetir. Bazen su sesiniduyar, alkýþ sanýr. Her defasýnda, dahane duyduðunu bildirmeden ustasýndantokadý yer ve geri döner. Meditasyonadevam eder. Aradan günler, haftalargeçer. Öðrenci, olduðu yerde mýhlanýpkalýr. Usta, onun altýnda meditasyonyaptýðý aðaca gittiðinde, öðrencisininmutlak bir sessizlik ve mutluluk içindeoturduðunu görür. Arkadan omuzlarýnýtutarak sarsar: "Ýþte tek elin alkýþ sesiniduydun. Bu sessizliktir. Sessizliðinsesidir. Niye bana gelip haber verme-din?" Öðrenci þöyle bir bildiride bulu-nur: "Sessizliðin öyle tatlý bir müziðivardý ki, her þeyi unuttum. Tokatlarlabana beni buldurduðunuz için sizeminnetarým ustam."

Page 22: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

20 17

Olaylarýn, sýnanmalarýn sille tokadýile insan, çoðu kez sarsýlýr, yere serilir.Ama sonunda ayaða kalkýp silkinir vekendine gelir. Kalbini dinler, sessizlik-teki sesi dinler, o ritme uyar, her ne-fesinde huzuru heceler ve þükreder.

KABULLENME

Hayatý olduðu gibi kabullen-diðimizde, hayatla birlikte akarýz.Olana direndiðimizde, akýntýya karþýçabalamak zorunda kalýrýz. Haz da acýda bir deneyimdir. Ve her deneyiminsan için bir kazanýmdýr. Olaný kabul-lenmek, insana ondan yararlanma yo-lunu açar. Hayatýn ritmine ayak uydur-mak, yaþamla dans etmek gibidir.

Adamýn biri zen ustasýna sorar:"Sýcaktan ve soðuktan nasýl sakýna-caðýz?" Zen felsefesinde haz ve acýdan,sýcak ve soðuk diye söz edilir. Sýcak vesoðuktan korunma sorusuna ustanýncevabý þudur: "Sýcak ol, soðuk ol."Yani olaný, olduðu gibi kucaklayarakkabul et. Hazzý kabullendiðimizde,yaþamýn keyfini çýkarýr, coþkuylayaþarýz. Acýyý kabullendiðimizde ise,acýnýn bizi eðitmesine izin vererekacýyý bal eyleriz.

ARTI TANRI

Her þeyin Yaradan'ýn izniyle ol-duðunu, O'nun abes iþ yapmadýðýný vehükmünün þaþmadýðýný bildiðimizden,olaný kabullenmek, O'nun gücünüarkamýza almak demektir bir bakýma.

Azize Theresa, Hindistan'dakifakir halký toplayarak, onlaraorada büyük bir katedral yaptýr-mak istediðini bildirir. Herkes okadar paranýn nasýl bulu-nacaðýný düþünerek gülerler busöze. Arada Theresa'nýn aklýnýkaçýrdýðýný söyleyenler de olur.Theresa "Korkmayýn benimparam var" der. Ve elindeki ikimadeni parayý gösterir. Bu keregülmeler yerini kahkahalarabýrakýr. Herkes Theresa'nýnkendileriyle kafa bulduðunu,þaka yaptýðýný sanýr. OysaTheresa büyük bir ciddiyetle"Evet sadece iki para, artýTanrý" der. Söylenilen aynengerçekleþir, katedral bütüngörkemiyle yükselir.

Theresa bu mucizeyi þöyleaçýklar: "Ýki ya da hiç para,farketmez. Önemli olan Tanrýbenimle, ben Tanrý ileyim. Ýþteasýl güç budur."

Hayatý ve kendimizi kabullenip,O'nun gücünü arkamýza aldýðýmýzdabaþaramayacaðýmýz þey yoktur. Rehbervarlýðýn dediði gibi, inanmýþ ve birliðeermiþ üç kiþinin varlýðý, dünyayýTanrý'nýn dileðince deðiþtirmeye vedönüþtürmeye yeter.

Page 23: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

KâhinVanga

(Baba Vanga)Özetleyen:

Nihal Gürsoy

HAYATI : Vangelia PandeuaGushterova (Vanga) 31 Ocak 1911'debugünkü Makedonya sýnýrlarýiçerisinde kalan, o tarihte Osmanlýtopraðý "Strumitsa" kasabasýnda doðdu.Gözlerini ilk açtýðý ev, bir Türk ailesineait iken, göç sýrasýnda terk edilmiþ vesonradan ailesinin sahip çýktýðý birevdi. (Bu ev 1967 yýlýnda yýkýlmýþtýr.)

Beklenenden 2 ay evvel dünyayagelen bebeðe iyi haber getiren anlamýn-da Vangelia adý koyuldu. Vangelia'nýn

babasýnýn belli bir dönem çete kurmasuçundan Yedikule Zindaný'nda hapisyattýðý bilinir. Annesi, Vangelia henüzüç yaþýndayken ikinci çocuðunundoðumu sýrasýnda vefat eder. Yoksullukve imkânsýzlýk içinde büyüyen çocuk,ateþli ve inatçý bir karakterle dikkatleriçeker. 1922'de 11 yaþýndayken,babasýnýn ikinci evliliðinden Vasiladýnda bir erkek kardeþi olur.Kardeþinin bakýmý ve ev iþleriyleuðraþan Vangelia'nýn o zamanlar ensevdiði oyun baþka bir odaya bir cisim

21SEVGÝ DÜNYASI

Page 24: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI22

yerleþtirmek, sonra da kör taklidiyaparak cisme ulaþmayý baþarmaktýr.Vangelia bu oyunuyla çevresindeendiþe uyandýrýr ve tepkiler alýr. Ailebir yýl sonra Nova Selo'daki amcasýnýnyanýna taþýnýr. Artýk 12 yaþýna gelensarý saçlý mavi gözlü kýzýn görevi, hergün eþekle köyün dýþýndaki ahýrlaragidip iki güðüm sütü getirmektir.

Bir yaz günü Vangelia ve iki kuzeniahýrlardan köye dönüþ yolunda iler-lerken, yol üzerinde bulunan HanÇeþmesine uðradýklarý sýrada anidenkorkunç bir fýrtýna kopar hava kararýr,güçlü bir rüzgâr çýkar, etraftaki dallarý,aðaç yapraklarýnýn da içinde bulundu-ðu bir hortumun etkisiyle havalananVangelia, iki kuzeninin þaþkýn vekorkulu bakýþlarý altýnda 2 km. ötedeki"Týrraka" denen araziye savrulur. Busýrada kuzenleri çeþmenin yanýnadüþmüþler ve orada kalmýþlardýr. Otarihlerdeki hiçbir resmi kayýtta bukorkunç fýrtýnanýn rapor edilmemiþolmasý da iþin diðer ilginç tarafýdýr.Uzun süre kýzý arayan köylüler, onukorkudan çýldýrmýþ, her tarafý toprakolmuþ vaziyette, aðaç dallarýnýn altýn-da gömülü bir halde bulurlar. Gözle-rinin içi taþ ve toprakla dolmuþ olanVangelia, korkunç bir acýyla aðlamak-tadýr. Köylüler onun hemen elini,yüzünü ve gözlerini yýkayarak evinegötürürler. Acýlarýný dindirmek içinellerinden geleni yaparlar ama dahagece çökmeden gözleri kanla dolar vegözbebekleri bembeyaz olur. Üsküp'teüst üste iki ameliyat geçirir ama sonuçdeðiþmez. Vangelia'nýn babasýna

Belgrad'ta çok iyi bir doktor tavsiyeedilir. Bu ameliyat için istenen parababasýnýn maddi gücünü çok aþmak-tadýr. Evdeki eþyalarýný, hayvanýný veher þeyini satmasýna raðmen, ancakameliyatýn yarý parasýný elde edebilir.Fazladan yol parasý ödememek içinonu Belgrad'a komþusunun refakatindegönderir. Ýyi giyimli komþuyu babasýsanan doktor, paranýn sadece yarýsýnýntedarik edilebildiðini duyunca kýzgýn-lýkla "yarý paraya, yarý ameliyat" der.Vangelia ameliyattan sonra az da olsagörmeye baþlamýþtýr. Ancak sonrasýnda,güçlü gýdayla beslenmesi ve özelbakým görmesi gereken Vangelia'yatüm parasý tükenen aile ihtiyacý olanlarýtemin edemez ve küçük kýz bir süresonra az da olsa kazandýðý görmeyetisini yeniden tamamen kaybeder.

15 yaþýndayken, Belgrad'a yakýnZeman'daki körler okuluna yatýlý olarakgönderilir. Orada körler alfabesini vepiyano çalmayý öðrenir. Müzik konu-sunda doðuþtan büyük bir yeteneðesahip olan Vangelia'nýn en sevdiði dersmüziktir.

Körler okulunda 3 yýl kalan genç kýz,diðer derslerin yanýnda temizlik,aþçýlýk, örme, dikiþ ve baþka ev iþlerinide kendisine yetecek þekilde yapmayýöðrenir. Okulundaki öðrencilerden var-lýklý bir aileye mensup Dimitar adýndabir gençle birbirlerine aþýk olurlar veVangelia ondan evlenme teklifi alýr,çok mutlu olur. Hemen teklifi babasýnaileterek, onun onayýný beklemeyebaþlar.

Page 25: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

23SEVGÝ DÜNYASI

Bu sýrada 18 yaþýndadýr. Evlilik onayýiçin haber beklerken, dördüncü çocu-ðuna hamile olan üvey annesinindoðum sýrasýnda vefat ettiði ve kendi-sinin eve dönerek kardeþlerinin vebabasýnýn bakýmýný üstlenmesi gerek-tiði haberi gelir. Vangelia aþkýna, oku-luna, daha iyi bir yaþam hayallerineveda ederek evine döner çünkü babasýkomþu köylerde hizmetli iþi yapmayabaþlamýþtýr.

Kardeþlerinin bakýmý ve tüm eviþlerini üstlenir. Ailecek fakirlik veaðýr þartlar altýnda yaþarlar ancakgenç kýz güçlü bir karaktere sahiptirve bazý durumla baþa çýkabilmek içindirenmektedir. Babasý, güttüðü koyun-lardan tekini kaybettiði bir gün panikiçinde eve gelir. Bunun hesabýný sürüsahibine veremeyeceði için hem kýz-makta hem öfkeyle baðýrmaktadýr.Vangelia, "Kýzma, koyununManaspitova köyündeki Atanasta'dýr"diyerek teselli etmeye uðraþýr. Babasýþaþýrarak, "Ben böyle birini tanýmýyo-rum, sen köyün dýþýna bile çýkmýyorsunbunu nereden biliyorsun?" der.

Vangelia, bunu rüyasýnda gördüðüþeklinde bir açýklama getirmeye çalýþýr.Babasý o köye giderek koyununu sözkonusu adamýn sürüsünde bulur. Buolay, Vangelia'nýn ilk kehanetidir. 1939yýlýnda geç kýz aðýr bir akciðer has-talýðýna yakalanýr. Sekiz ay boyuncaölüm kalým mücadelesi verir. Durumutamamen ümitsiz hale gelince eve dok-tor çaðrýlýr. Doktor, gördüðü manzarakarþýsýnda, tiksintiyle saðlýk ocaðýndan

dezenfeksiyon ilaçlarý ve pudra ister.Yatalaklýktan her yeri yaralarla kaplan-mýþ, iltihaplar akan çok zayýf vücudun-dan etrafa aðýr kokular yayýlmaktadýr.Ablasýnýn öleceðini düþünen kýz kar-deþi, iki gün sonra çeþmeden doldur-duðu sularla eve gelince tam bir þokgeçirir, Vangelia dimdik ayakta evinönünü süpürmektedir. Üstelik, sadeceiyileþmekle kalmamýþ sanki garip birgüçle dolmuþ adeta baþka bir insanolmuþtur. Kýz kardeþinin geldiðinianlayan Vangelia ona "Hadi hemenbaþla! Temiz olmasý için her yerisüpürmeliyiz, çünkü yakýnda burayabirçok insan gelmeye baþlayacak" söz-leriyle onu daha da þaþýrtýr.

Bu olay üzerinden çok zaman geçme-den, Lubka ablasýnýn tuhaf bir halinedaha þahit olur. Yine ikisinin çeþmeyegittikleri bir gün Vangelia'nýn üzerinegarip bir hal gelir, bunu gören kardeþiaðlamaya baþlayýnca dalgýnlýktan birara çýkar ve þöyle der: "Korkma,korkacak bir þey yok, sadece biriylekonuþuyordum. O bir atlýydý ve atýnasu içirmek için gelmiþti. Atýna yer ver-mediðin için sana kýzmamasýný söyle-dim, çünkü sen onu göremiyorsun.Atlý bana "kuyunun etrafýndaki beyazçiçekli küçük bitkileri görüyor musun?Bu þifalý yýldýz otudur" dedi ve hangihastalýklara iyi geldiðini söyledi."

Kasým 1940 yýlýnda baba Pande vefateder, arkasýnda dört öksüz býrakýr. Bun-dan sonraki hayatlarý iyice çaresizleþir,ancak onun tükenmez sabrý ve güçlükarakteri diðer çocuklara örnek olur ve

Page 26: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI24

ayakta kalmalarýný saðlar.

Ýkinci dünya savaþýnýn baþýnda, 1941yýlýnda, Vangelia'nýn paranormal yete-nekleri iyice ortaya çýkar. Ona görünen"Iþýk saçan bir atlý"dan yaklaþan sa-vaþla ilgili bilgiler alýr. Uzun boylu,sarýþýn ve tanrýsal bir güzelliðe sahipolan ve týpký eski savaþçýlar gibi ayýþýðýnda parlayan metal giysiler giyenbu atlý adamýn atý beyaz kuyruðunusallýyor ve ayaklarýný yere vuruyormuþ.Vangelia'nýn kapýsýnýn önünde durarak,atýndan inmiþ, karanlýk tek göz odayagirmiþ. O kadar ýþýk saçýyormuþ ki, tümoda gündüz gibi aydýnlanmýþ.Vangeliya'ya dönerek: "Yakýnda dünyakarýþacak ve çok kiþi ölecek. Buradaduracak, yaþayanlarla ve ölenlerle ilgibilgi vereceksin. Korkma! Ben seninyanýnda olacaðým ve aktarman gere-kenleri söyleyeceðim!" demiþ.

Kahin Vangelia, bu olayý ve sonrasýnýhayatýnýn en mistik olayý olarak deðer-lendirmiþ ve çok yakýn dostu PeterBakov'la yýllar sonra aynen þöyle pay-laþmýþtýr:

"Ona bakýyorum, bakýyorum, sankiartýk kör deðilim, fakat hiçbir þeyanlamýyorum. Büyük bir hayretle vemerakla bakýyorum ve kendisine aþýk-mýþým gibi de seviniyorum. Tanrým!Ondan nasýl bir güzellik yayýldýðýnýtahmin bile edemezsin. O atýný þahakaldýrdý ve tam çýkacak iken döndü vebana þöyle dedi: 'Çocuklarýn olmaya-cak. Hepsi senin çocuklarýndýr, gençolanlar da, yaþlý olanlar da. Benden

kimseye bahsetme. Dahasý da var; bizhepimiz yanýna gelip kehanetlerininasýl yapacaðýný söyleyeceðiz.' Ve yokoldu. Nereye, nasýl anlamadým. Birkaç zaman sonra, aniden babamýnStrumitska'daki evinde, yine odamageliverdiler. Hepsi parlýyordu. Tümazizler ayný anda. Bunun ne olduðunubiliyor musun, bilmiyorsun Peshe(Vanga'nýn Peter'a hitabý). Öyle bir ýþýkyayýldý ki, sanki evime güneþ girdi.Öyle bir güzellik anlatamam. Bunuanlatacak kelimeler yok ki, görülmemiþbir güzellik. Hayýr, bu cennet deðildi,çok ötesinde bir güzellik..

Etrafýmý çevirdiler, öyle bir durdularki hepsini ayný anda görebiliyordum.Tanrý beni kucaðýnda sallýyor, sankiO'nunum, O'na aitim.. Ve aralarýndafýsýldaþmaya baþladýlar ve alevi kullan-mama karar verdiler. Mum alevindeolacaklarý ve olmayacaklarý öncedengörmemi kararlaþtýrdýlar. Sonra tekerteker geçtiler, gözlerimi okþayýp,alnýmdan öptüler. Önce alnýmdan,sonra yanaklarýmdan ve en çok da göz-lerimden. Bense sanki bulutlarýnüzerinde uçuyordum. Harikulâde, çokenteresan ama görünmez bir mum yak-týlar. Ben öylesini görmemiþtim. Vealevi yandýðý zaman, ellerimi tuttularve onu avuçlarýmýn içine koydular,sanki alevi avuçlarýmda tutuyordum.Sanki ellerimde çiçek gibi açýyordu...Ve en sihirli gözlere kavuþtum. Herþeyi görüyordum, her þeyi.. Öyle þeylerki, ne rüyamda görmüþüm, ne de hayaledebilmiþim. Birdenbire gittiler. Hoop..Ve odada kimse kalmadý."

Page 27: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

25SEVGÝ DÜNYASI

6 Nisan 1941 yýlýnda Alman NaziOrdusu Yugoslav sýnýrýndan içeri girer.Ayný gün Vangelia ve kýz kardeþi dýþýn-da herkes evlerini terk edip saklanýr.Askerler boþ evleri dolaþýrlar, bulduk-larý yiyecekleri alýrlar. Onlarýn yoksulevlerine girdiklerinde alýnacak birþeyin olmadýðýný anlayýp, çýkýp gider-ler. Köylüler geri geldiðinde Van-gelia'daki inanýlmaz deðiþimi görerekavlunun içinde toplanmaya baþlarlar.Vangelia köþedeki kandil ýþýðýnda dur-maktadýr. Simasý tanýnmayacak þekildedeðiþmiþtir, ifadesi bomboþ fakat heye-canlý bir þekilde görünmektedir. Farklýve garip bir ses tonuyla hiç durmadankonuþmaktadýr. Savaþa katýlýp saðsalim geri gelecek veya bir daha döne-meyecek kiþilerin kim olduklarýný, yerve olaylarý inanýlmaz ayrýntýlarla ardarda sýralamaktadýr. Kahinin bu mistikhali günlerce devam eder. Bu sýrada biryýl hemen hiç uyumadan konuþur,ününü duyan insanlar çevreden evineakýn etmeye baþlarlar. Bundan sonrakahin, insanlara her türlü problemleri

ile ilgili bilgiler vermeye, ayrýca kay-bolan eþya veya evcil hayvanlarýnýnyerlerini aynen söylemeye, hastalýklarlailgili þifalý otlar tavsiye etmeye, insan-lara bu zorlu dönemde ihtiyaç duyduk-larý iyimserliði ve inancý aþýlamayaçalýþmakta üstelik hiç kimseyi geriçevirmemektedir.

1942 yýlýnda Petrich'e baðlý bir köy-den askerler gelir. Aralarýndan biri 23yaþýnda Dimitar Gushterov öldürülenkardeþiyle ilgili bilgi almak ister.Kahin, kapýnýn dýþýna çýkarak kendisineismiyle seslenir. "Nereden geldiðinibiliyorum, kardeþinin katillerini öðren-mek istiyorsun. Ýntikam almayacaðýnasöz verirsen belli süre sonra sanasöyleyebilirim. Çünkü, intikam almanagerek yok. Onlarýn sonlarýna kendinþahit olacaksýn." Genç, þaþkýn ve etki-lenmiþ bir þekilde dýþarý çýkar, olanlaraanlam verememiþtir. Bu olaydan sonraGushterov birkaç kez daha ziyaretinegelir, kahinle sohbet ederler. 20 Nisan1942'de Vangelia kýz kardeþine gencin

kendisine evlenme teklif ede-ceðini ve ikisinin de Petrich'etaþýnacaðýný söyler. 22Nisan'da yaþadýðý Strumitsa'yýkýz kardeþiyle beraber terkederek, yirmi yýllýk sakin birevlilik hayatý geçireceði müs-takbel kocasýnýn yanýna taþýnýr.1942 ilkbaharýnda 1970'ekadar Petrich'te yaþayanVangelia, burada polislerlebaþý derde girmesine raðmeninsanlara yardým etmeyedevam eder.

Page 28: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI26

Eþi, 12 yýllýk bir alkol düþkün-lüðünün sonucu olarak siroz teþhisikonulmasýnýn ardýndan, 1962 yýlýnda42 yaþýnda vefat eder.

Kendi çocuklarý olmayan aile, 3yaþýndaki Veneta adýndaki bir kýzçocuðunu evlat edinir. Eþinin ölümün-den sonra Vangelia, Dimitar Valtcevadýnda bir erkek çocuðunu da himayesialtýna alýp büyütür. Eþinin genç yaþtakivefatýndan sonra kendine manastýrdayaþamayý uygun görse de; Samakov,Vracesh ve Bansko manastýrlarýndan,insanlarý yardýmlarýndan mahrumbýrakmamasý söylenerek geri çevrilir.Böylece tekrar Petrich'e döner.

Vangeila'nýn kahinliði 1967 yýlýndadevlet tarafýndan meþrulaþtýrýlýr vebelediye hizmetine alýnýr. Kalabalýklabaþa çýkmasý ve de rahatsýz edilmemesiiçin özel görevliler tayin edilir.Görüþmek isteyenlere belediyece sýra

verilir. Kiþi baþý 10 leva ücret alýnmasýkararý onaylanýr. (Daha sonra bu ücretkahin'in itirazlarýna raðmen ikiye kat-lanýr.) Yabancýlar için bu miktar 50leva olarak belirlenir. Kahin sayesindeBulgar hazinesine giren para 100 mil-yon dolarý aþar; oysa kendisinin kiþiselolarak hiçbir zaman böyle bir talebiolmamýþtýr, Komünist Devlet BaþkanýTodor Jiukov'un kýzý LudmillaJivkova'nýn lüks villa teklifi de dahil,onun gibi birçok maddi teklifi geriçevirir. Batýlý devlet adamlarýnýn da,Çin siyasetçilerinin de yardým öneri-lerini reddeder. Görüþmelerden eldeedilen gelirin tamamý belediyeyeaktarýlýr. Sonralarý, kendisinin özelolarak seçtiði 15 km. mesafedeki Rupidenen bölgede, kazancýnýn birbölümüyle ona ayrý bir ev inþa edilir.

Kahin, bu evi ziyaretçilerini kabuletmek için kullanýr. Belediyelere veri-len sýra makbuzlarýna göre görüþmek

Page 29: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

27SEVGÝ DÜNYASI

çoðu zaman bir yýlý aþtýðýndan,Vangelia tuhaf bir biçimde kimin duru-munun acil olduðunu anlar, ismiyleveya bazý dýþ özelliklerini belirterekçaðýrtýr. Politikacýlar, sanat ve toplumhayatýnda söz sahibi olanlar da benzerayrýcalýklara sahiplerdi, Vangelia'nýn"özel misafirler"i statüsündeydiler.

Vangelia Gushterava'ya 1974 yýlýnda"araþtýrma görevlisi" olarak resmiunvan verilir. Bir sonraki yýl Para-psikoloji Enstitüsü'nden Dr. GeorgiLazanov Fenomen ile ilgili bilimselaraþtýrmalara baþlar. Sekiz yýl süren ve15.000 kiþiyle görüþülerek oluþturulanaraþtýrma, Lazonov'un tutuklanmasý vetüm arþivine el konulmasý nedeniyleyarýda kalýr. 14 ciltten oluþan bilimselçalýþmalar devlet arþivine alýnýr fakat1980'lerde ortadan yok olur. Kahin'inyeðeni Krasimira, bu konuyla ilgiliolarak, belgelerin Bulgar devlet güçleritarafýndan alýnýp gizlice Rusya'yakaçýrýldýðýnýn iddia edildiðini söyler.

Kahin, halkýn içinden olanlarýnsorunlarýný dinlemeye öncelik verse depolitika ve sanat dünyasýndaki ünlükiþiler de kendisine büyük ilgi göster-mektedirler. Toplumsal ölçekteki olay-lar hakkýnda az konuþmayý tercih eder.Hayatýnýn son döneminde, hayali olanRupi bölgesindeki kilisenin yapýlmasýiçin bir fon oluþturulur. Baðýþlanan pa-ralarla "St. Petka Bulgaraska" adý ve-rilen kilise onun gösterdiði yerde inþaedilir. 1994 yýlýnda hizmete açýlan

kilisenin yapýmý sýrasýnda pek çok zor-lukla karþýlaþan kahin, masonluk suçla-malarýyla karþý karþýya kalýr. Bunun enbüyük nedeni, ressam S. Rusev'in kili-senin duvarlarýna yaptýðý anlaþýlmadýktarzdaki tasvirlerdir.

Vangelia Gushterova 11 Aðustos1996'da 85 yaþýnda iken kansereyenilip vefat eder. Tüm hayatý gibi,ölümü de garip þartlar altýnda olmuþtur.Son dakikalarýnda, nefes yolunun açýl-masý saðlanýrken, hastanede bir elektrikarýzasý çýkar ve doktor týbbi müdaha-leyi yapamaz. Daha sonra arýzanýnneden kaynaklandýðý araþtýrýlmýþ fakatbulunamamýþtýr. Bazý iddialara görekahin, ölüm tarihini ve yerine kimingeçeceðini öngörmüþtür. Ölümü, kendisözleriyle þöyle anlatmýþtýr:

"Ölümden sonra insanýn vücuduçürür. Geriye bir parçasý kalýr,çürümez; bu ruh veya adýnýbilmediðim bir þeydir. Buna siz,yeniden doðuþ diyorsunuz. Ben, nedenir bilmiyorum. Ýnsandan geriye bukalýr. Çürümez, geliþmeye devam ederve daha üst mevkilere ulaþýr. Bu,ruhun sonsuzluðudur."

Son sözleri "Ve de birbirinizdennefret etmeyin, birbirinizi sevin"olmuþtur.

Gelecek Ay: "Kahin Vanga'nýnKehanetleri ve Görüþleri" Baþlýðýylakonumuza devam edeceðiz.

Page 30: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI28

Ölüm fenomeni-ni ve ölümcülhastalarýnbedensel vepsikolojik duru-munu araþtýrýpvardýðý bilimselsonuçlarý ortayakoyarak, ölümemahkûm hasta-larýn dünyaçapýnda insancamuamelegörmesini vePalyatif (acýlarýhafifletici) týbbýntüm dünyadauygulanmasýnýsaðlayan kadýn

Geçen sayýmýzda,Ýsviçre doðumlu Amerikalý Psikiyatr Dr.Elisabeth Kübler-Ross'un Zürih'deki çocuk-luðundan ve týp öðrencisi oluncaya kadar

yaþadýðý mücadeleli ve maceralý ilk gençlikyýllarýndan söz etmiþtik. Babasýnýn tümdirenmesine karþýlýk sebat ederek 1951

Ölüme Adanmýþ Bir Yaþam - 2Dr. Elisabeth Kübler-Ross

En Büyük Tabu veYeldeðirmenleriyle SavaþÇeviren ve Derleyen: Zuhal Voigt

Page 31: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI29

senesinde nihayet Zürih üniversitesi týpfakültesinde okumaya baþlayan Elisabeth,okuldaki ilk ders yýlýnda anatomi ders-lerinde ayný laboratuarý paylaþýp arkadaþolduðu Amerikalý Emanuel Ross'a,arkadaþlýktan öte baðlarla baðlandýðýnýfarkeder. Aslýnda oldukça muhafazakârolan ailesi de Emanuel Ross'u Elisabeth'inarkadaþý olarak, güçlük çýkartmadan kabul-lenmiþtir.

1957'de týp fakültesini bitiren Elisabeth,ilk önce Hindistan'a gidip çalýþmak istediðihalde, Manny (Emanuel) nin ABD'ye geridönmeyi istemesi üzerine onunlaAmerika'ya gitmeye karar verir ve bukararýyla, ünü ABD'de baþlayýp tüm dün-yaya yayýlacak olan kariyerinin temelleriniatmýþ olur. Þubat1958'de evlenen genç çiftLiberte gemisi ile yeni dünyaya doðru yolaçýkarlar.

Geçmiþten Geleceðe Kurulan Bað

Karaya ayak basmalarýndan bir geceönceki rüyasýnda Elisabeth kendisini,Amerika'nýn sonsuz bozkýrlarýnda at koþtu-ran bir Kýzýlderili olarak görür. Rüya okadar gerçektir ki, o ana kadar ülkesini,tanýdýðý, alýþtýðý her þeyi tamamen geridebýrakýp bir bilinmeyene doðru gitmeninhuzursuzluðunu hisseden Elisabeth'inkaygýlarýný bir anda daðýtýr, içinde aslýndayuvasýna dönmekte olduðuna dair bir hisdoðmasýna yol açar. Çocukluðunda,Kýzýlderilileri hiç tanýmadýðý halde, yüzünübir Kýzýlderili savaþçýsý gibi boyayýp, kýr-larda Kýzýlderili danslarý yaptýðý günlerihatýrlar. Elisabeth o zamanlar reenkarnas-yon hakkýnda hiçbir þey bilmemektedir.

Buna raðmen bu rüya ona her þeyin yolun-da olduðu duygusunu vermiþtir. Sanki taþ-lar yerlerine oturmaktadýr þimdi.

Elisabeth'in ABD'deki ilk zamanlarý çoksýký bir çalýþmayla, yeni geldiði bu yerinþartlarýna alýþmaya uðraþmakla geçer.Eþiyle birlikte, ayný hastanenin baþka bi-rimlerinde çalýþýrlar. Önceleri çocukbölümünde çalýþan Elisabeth, baþarýsýzlýklabiten ilk hamileliðinin ardýndan psikiyat-riye geçer. Manhattan Devlet Hastanesininpsikiyatri bölümünde gördükleri onu þokeeder. Buradaki hastalar, tedavi ile iyileþti-rilecekleri yerde aðýr ilaçlar ve uyuþturu-cularla uyuþturulmaktadýrlar. Elisabeth buþartlarla mücadeleye giriþir ve birçok has-tanýn aðýr ilaçlar verilmeden tedavilerini vetaburcu edilmelerini saðlar. Bu bölümde ozamana kadar görülmemiþ yeniliklergetirir. Bu arada, içinde olduðu deliceçalýþma temposu yüzünden ikinci bebeðinide kaybettikten sonra, nihayet üçüncühamileliði sonucunda ilk çocuðunu, oðluKenneth'i kucaðýna alýr. Kadýnlarýn anneolduktan sonra genelde mesleði býraktýklarýbir devirde, Elisabeth doðumdan bir aysonra yeni bir hastanede psikiyatr olarakgöreve baþlar.

Farklý Bir Doktor

Elisabeth diðer doktorlardan farklý ola-rak hastalarýnýn baþýnda daha çok zamangeçirmekte, onlarýn ellerini tutup dertlerinidinlemekte, hastalarýnda her þeyden önceacý çeken insanlarý görmektedir. Bu insan-lara, yine diðer doktorlardan farklý olarak,sadece kimyasal ilaçlarýn deðil, her þeydenönce ilginin ve güven duygusunun yardým

Page 32: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI30

edeceðinden emindir. Genelde tüm doktor-lar her türlü þikâyeti bir ilaçla, iðneyle,tabletle giderecekleri kanýsýndadýrlar.Elisabeth ise hastayý sadece madde olarakgören bu anlayýþtan uzaktýr. Çalýþtýðý tümhastanelerde bir þey çok gözüne batar.Ölümcül bir hastalýða yakalandýðý ve týbbýnartýk kendilerine yardým edemeyeceði belliolan hastalarýn gördüðü muamele insancaolmaktan çok uzaktýr. Bu hastalar hasta-nenin ücra bir köþesinde bir odaya yalnýzolarak terkedilmekte ve yine yalnýz olarakölmeleri beklenmektedir. Yanlarýna bellisaatler dýþýnda yakýnlarý bile býrakýlmamak-tadýr. Bu konu kendisini çok rahatsýz ettiðive ne yapabileceðini düþündüðü sýrada,artýk yaþlanmýþ ve geçirdiði ameliyatlardansonra aðýr hastalanmýþ olan kendi babasýnýnölüm döþeðinde olduðu haberi gelir.Elisabeth Ýsviçre'ye uçar ve babasýna songünlerinde arkadaþlýk ederek onu ebediyeteuðurlar.

ABD'de geçen ilk dört yýlýn ardýndan,hemen bütün vaktini alan iþine, aileyaþamýna ve oðluna raðmen, hâlâ yaþamýn-da olmasý gereken yere gelmemiþ hissederkendisini. Batý'ya yaptýklarý bir seyahatesnasýnda bozkýrlarda dolaþan Kýzýlderili-leri görür. Gemideki rüyasý ve bu ýrkaduyduðu garip yakýnlýðý hatýrlar yeniden.Hatýra defterine þu cümleleri yazar:

"Reenkarnasyon hakkýnda çok az þeybiliyorum. Bu kavram bana hep tütsükokan odalarda önceki hayatlarý üzerinekonuþan acayip insanlarý hatýrlattý þimdiyekadar. Ben baþka türlü yetiþtirildim, benkendimi bir laboratuarda tam yerimdehissediyorum. Ama yine de biliyorum ki,

ruhun ve insan psikolojisinin mikroskopveya kimyasal deneylerle araþtýrýlamayacaksýrlarý var. Bir gün bunlarý bileceðim, birgün anlayacaðým."

Yol Gösterilmesi ve Yýkýlmaya Baþlayan Tabu Duvarlarý

Elisabeth'in yönünü kesin bir el iþaretiile tayin eden olay iþte bu günlerde birdengerçekleþir. Onu yakýndan tanýyan ve takdireden bir profesör, kýsa bir zaman içinAvrupa'ya gideceðinden, kendisinin yerinetýp fakültesindeki dersine onun girmesinive öðrencilerine ders vermesini ister. Öncepaniðe kapýlan Elisabeth, öðrencilerinilgisini çekebilecek bir konu arar. Üniver-sitede çok sevilen ve dersleri dolup taþanprofesörün yerine geçmek kolay bir iþ de-ðildir. Uzun araþtýrmalardan ve umutsuz-luktan sonra, herkesçe etrafýndan bir daireçizilen bir tabuyu dersine konu almayakarar verir: Ölüm hakkýnda konuþacaktýr.Bu konuda kütüphanelerde yaptýðý araþtýr-malar neticesiz kalýr, ölüm konusu o dere-cede tabudur ki, bu konu üzerinde yazýlmýþeser bile bulmak mümkün deðildir.Elisabeth neticede kendi deneyimlerindenderlediði dersini hazýrlar ve konuyu öðren-cilerin dikkatini çekecek þekilde sunabil-mek için de, hastanedeki hastalardan, 16yaþýndaki kan kanseri Linda'yý dersinedahil etmeye karar verir. Linda bu kadargenç yaþta ölümü bekleyen bir hastaolmanýn ne demek olduðunu anlatabilecekgüçte ve yetenekte bir genç kýzdýr. Öðren-cilerin karþýsýna geçip, duygularýný, özlem-lerini, yaþayacak tüm bir hayattan vazgeç-menin ne demek olduðunu, doktorlardan,hemþirelerden ve çevresindeki insanlardan

Page 33: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI31

neler beklediðini, herkesin bu durumda nehatalý davranýþlar içinde olduðunu açýkçave cesaretle bir bir anlatýr. Ders bittiðinde,týp öðrencileri iliklerine kadar sarsýlmýþ, ogüne kadar paketlenip bir köþeye terkedilmiþ bu konunun, böyle açýkça önlerinekonulmasýndan son derece etkilenmiþ haldeoturduklarý yerde kalakalmýþlardýr.Elisabeth bu ilk adýmla, toplumun en serttabularýndan birinin kalýn kabuklarýný kýr-maya cesaret etmiþtir. Bu dersin ünü, ve-rildiði fakülte binasýndaki salonun sýnýr-larýný aþar.

Ýkinci adým 1965 senesinde, ChicagoTeoloji Fakültesi'nden dört öðrencininkendisine gelerek, "Ýnsan YaþamýndakiKrizler" adlý araþtýrmalarýnda yardýmýnýistemeleriyle atýlýr. Öðrenciler, onunverdiði dersin yazýlý bir nüshasýna ulaþ-mýþlardýr ve insan yaþamýnýn en önemlikrizlerinden biri olarak "ölüm" temasýnýiþlemek istemektedirler.

Elisabeth,Teoloji öðrencilerinin ölüm veölümü bekleyen insanlarýn ruh hali ko-nusunda birinci elden bilgi edinmelerinitemin edebilmek için hastanesindeki ölümemahkûm hastalarý tespit etmeye çalýþýr.Onlarý bulmak zor deðildir ama onlardansorumlu olan doktorlarý, hastalarýnýn böylebir konuda konuþmalarýna izin vermesi içinikna etmek hemen hemen imkânsýzdýr.Doktorlar ölümü, kendilerinin baþarýsýzlýðýolarak görmekte, böyle bir konu üzerindekonuþmayý ve ölümcül hastalarý konuþtur-mayý tamamen faydasýz bir iþ ve daha dailerisi, hastalarýn istismar edilmesi þeklindealgýlamaktadýr. Onlara göre ölüm düþman-dýr ve birinin ölüme mahkûm olduðu

kesinse, onu ölmeye terketmek en iyisidir,yapacak baþka bir þey yoktur, iþ bitmiþtir.Çoðu kere hastaya gerçeði de söylemezler,hasta durumu kendiliðinden anlayýp acý veumutsuzluk içinde ve her türlü yardýmdanuzak kendi kabuðuna çekildiðinde ise, hâlâonu oyalamaya devam ederler veya artýkilgilenmezler. Hastalarýn yakýnlarý da aynýçaresizlik içindedir, bazen gerçeði kendileride bilmezler, bilseler de hasta ile durumuaçýkça konuþamazlar. Herkes kendi acýsý ilebaþbaþadýr. Modern týp gerçi birçokhastalýklara çare üretmiþ ve insan ömrünüuzatmýþtýr ama her ömrün sonunda yer alanölüm olayýný ve onunla ilgili tüm ruhsalsorunlarý, toptan dýþlamýþtýr. Elisabeth budurumun çoktan farkýndadýr ve bütün bun-lara çare arar.

Arayýþlar nihayet 1967 yýlýndan itibarenElisabeth'in üniversitede her hafta düzen-lediði "Ölüm" konulu seminerler þeklindebir çözüm bulur. Gerçi baþtan kendiçalýþtýðý hastaneden kimse bu seminerlerekatýlmaz ama, týp ve teoloji öðrencileri,hastabakýcýlar, rahipler, din adamlarý,sosyal asistanlar ile bu seminerler doluptaþar. Çok zorluklarla ve hemen tüm dok-torlarýn muhalefetiyle de olsa, Elisabeth buseminerlere çýkacak ve durumunu, iç dün-yasýný, düþüncelerini, acýlarýný, ihtiyaçla-rýný, sorunlarýný, etrafýndakilerden ne bek-lediðini anlatacak, sorulan sorulara içten-likle cevap verecek ölümcül hastalar bulurher seferinde. Bu çabalarý yüzündenneredeyse "istenmeyen kadýn" ilan edile-cektir ama buna raðmen tabu binalarý çatla-maya, hattâ yýkýlmaya, insanlar bu çok zortema etrafýndaki suskunluk duvarýný dele-rek birbirleriyle konuþmaya ve çok zorlu

Page 34: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI32

sorulara cevap aramaya baþlamýþlardýrartýk. Ölüm temasý korkunçluðunu, uzak-lýðýný ve insanlarda ondan kaçmak duygusuyaratan özelliðini kaybetmekte, yaþamýnbütün diðer unsurlarý gibi hayata ait doðalbir olgu haline gelmektedir. Ýnsanlarýnkafalarýndaki yanlýþ saplantýlarý ortadankaldýrmaya yönelik büyük ve zor bir savaþbaþlamýþtýr ve tüm hýzýyla devam etmek-tedir.

Elisabeth bu seminerlerde kendisineyardýmcý olacak bir de yol arkadaþý bul-muþtur. Rahip Gaines seminerlere devamlýkatýlýr ve gerek hastalarýn gerekse katýlým-cýlarýn sorularýný dini açýdan ele alarakaçýklamaya çalýþýr. Seminerler. bu seminer-lerde konuþulanlar gitgide daha geniþ birçevrede yanký bulurlar ve sonuçtaElisabeth, kendisini tüm dünyada ünekavuþturacak, hiç beklemediði bir tekliflekarþýlaþýr.

Yazar Elisabeth

New York'daki Macmillan yayýnevininsahibi Elisabeth'in alýþýlagelmiþin dýþýndakiçalýþmalarýný duymuþ, yazdýðý makaleler-den birini okumuþ ve onun ölümcül hasta-larla yaptýðý söyleþileri bir kitap halinegetirmesini istemektedir. Bir kitap yazmayahiç vakti olmamasýna raðmen, bu çalýþ-manýn, uðrunda savaþ verdiði konuyu dahageniþ kitlelere taþýyabileceðini farkedenElisabeth teklifi kabul eder. Ýçindeki yorul-maz savaþçýnýn insanüstü azmiyle, has-tanedeki ve evdeki þimdi sayýsý ikiye çýk-mýþ çocuklarý ve eþine karþý olan görev-lerinin yanýsýra, her gece sabahlara kadaroturarak yazdýðý ve sonradan tüm dünya

dillerine tercüme edilerek onu ölümsüz-leþtirecek olan ilk kitabý "On Death andDying" (Ölüm ve Ölmek Üzerine) böylecemeydana gelir.

Elisabeth kitabýnda, o zamana kadartopladýðý deneyimlerinden yola çýkarak,ölümcül hastalarýn hemen hepsinin geçtiðisafhalarý beþ ana bölümde toplar:

1- Þok ve reddetme2- Öfke3- Keder ve acý4- Depresyon ve Tanrýyla pazarlýk5- Kabul etme ve huzura varmaBu sýralamaya göre, hastalýðýnýn

iyileþmeyeceðini ve yakýn bir zamandaöleceðini öðrenen kiþinin ilk gösterdiðireaksiyon, bu habere inanamamak oluyor.Daha sonra bu þaþkýnlýk öfkeye dönüþüyor.Hasta piyangonun neden kendisine çýktý-ðýný, ölmek için neden kendisinin seçildi-ðini sorguluyor ve çevresindekilere karþýöfke gösteriyor. Hasta yakýnlarýna, Tanrýya,hattâ diðer bütün saðlýklý insanlara kýzýyor.Bu aþamada çevresindekilerin durumukiþisel almamalarý gerekiyor. Bunu derinbir acý ve keder takip ediyor. Peþinden dedepresyon ve hattâ Tanrýyla pazarlýk.Örneðin hasta evlenecek olan çocuðunundüðününü görmeden ölmemeyi istiyorTanrý'dan veya çocuklarýnýn belli bir yaþagelmeden onu almamasýný talep ediyor. Busafhada hasta dünya üzerindeki herhangibir iþi sonuçlandýrmadan gitmemeyi iste-yebiliyor. Yine bu safhada, yýllar boyuiçlerinde taþýdýklarý anlaþmazlýklarý, kýrgýn-lýklarý, kavgalý ve kýrgýn olduklarý insanlar-la yüzleþerek çözme yoluna gitmek de sözkonusu. Hasta eðer önceki safhalarý yete-rince ve içine atmadan yaþayabilmiþse, bir-

Page 35: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI33

takým sorunlarý çözebilmiþse, sonuçtakendi kendisiyle ve kaderiyle barýþabilmeþansý doðuyor ve bu safhada, gitgide ge-rilemekte olan bedensel durumunun dafarkýna vararak, nihayet durumunu kabulediyor ve dünya üzerindeki iþlerini bitirmiþbirisi olarak bir çeþit huzura kavuþabiliyor.Ýnancý veya düþünceleri ne durumda ise, oduruma uygun bir barýþ saðlýyor ölümdüþüncesiyle.

Tabii bu son safhaya eriþebilmesi için,çevresindekilerin onun önceki safhalardan,her birini yaþayarak geçebilmesini saðla-yacak anlayýþý göstermeleri gerekiyor.Öfkesini, kýzgýnlýðýný, isyanýný, kederini vedepresyonunu paylaþmalarý, her an onunyanýnda olduklarýný göstermeleri, onu din-lemeleri, içindekileri anlatmasýna fýrsatvermeleri, ilgilerini ve sevgilerini sun-malarý, onun dünyadaki yarým kaldýðýnýdüþündüðü iþlerini halletmesine yardýmcýolmalarý, hastanýn sonuçta durumunu ka-bulleneceði aþamaya varabilmesinde büyükrol oynuyor. Aksi halde, duygularýný vedüþüncelerini dýþa vuramayan, onlarýyaþayamayan hastanýn, önceki safhalardanbirinde iken ölüme yakalanmasý, baþka birdeyiþle, kýzgýn, isyanlar içinde veya kederliveya depresif halde bu dünyayý terketmesisöz konusu.

Elisabeth'in yine kendi gözlemlerinegöre, ölümcül bir hastalýða yakalanmýþ birinsanýn yakýnlarý da ayný safhalardangeçmektedir. Yani inanmama, öfke, keder,depresyon, çeþitli pazarlýklar ve sonuçtakabullenme. Çok yakýnýndaki birinin ölüm-cül bir hastalýða yakalanmýþ olduðu birinsanýn çevresindeki diðer insanlarýn da, bu

durumu göz önünde bulundurmalarý ve oinsana buna göre muamele göstermelerigerekiyor böylece.

Çaðrýlmadan Gelen Þöhret

Daha kitabý piyasaya çýkmadan, Life der-gisi Elisabeth'ten bir seminerini yayýnla-mayý ister. Eva isimli yirmi bir yaþýnda birkanser hastasýyla gerçekleþtirdiði bu semi-nerin Life'da yayýmlanmasýndan sonraElisabeth'in telefonlarý susmak bilmez.ABD'nin dört bir yanýndan insanlar onunlatanýþmak istemekte, onu sorulara boðmak-ta, okullar ve üniversiteler onu konferans-lara çaðýrmaktadýrlar. Yalnýzca bir kuruluþolanlardan memnun deðildir. Elisabeth'inçalýþtýðý ve seminerlerini yaptýðý hastane.Hastane yetkilileri, olanlarýn hastaneyihayat kurtaran bir kuruluþ olarak deðil,Amerika çapýnda "ölüm" hastanesi olaraktanýttýðýný iddia ederek, doktorlaraElisabeth ile çalýþmayý yasaklar ve semi-nerleri engeller.

Elisabeth'in bu arada yayýmlanan kitabýyalnýzca ABD'de deðil, tüm dünyada sesgetirmiþtir. Ölüm, ölümcül hastalarýngereksinimleri, ölüm olgusu ile nasýlkarþýlaþýlmasý gerektiði sorularý her yerdetartýþýlýr hale gelmiþtir. Yel deðirmenleri ilesavaþ yeni baþlamýþ ama bu savaþýnbaþladýðýný da duymayan neredeysekalmamýþtýr.

Gelecek sayýda: Ölüm Olayýndan ÖlümÖtesine

Kaynak: Das Rad des Lebens (ElisabethKübler-Ross)

Page 36: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI34

Bu felâkete maruz kalan osevgili ülkedekiler, Tanrý'nýnhedefi deðildir. Onlar sadece,her zaman Gaia'nýn (yeryüzü)deðiþimlerinin olageldiði, volka-nik ve depremsel bir bölgedeyaþamaktadýrlar. Ayný GüneyAmerikadaki bu tarz olaylarýyaþayanlar gibi onlar da þuanda bulunduklarý yerde ya-

þamayý seçmiþ ve tercihetmiþlerdir. Bu olayýn ortayaçýkardýðý merhamet çok üstboyutlardadýr, ben de yakýn ta-rihteki bir mesajla size, mer-hametin gezegende anlamlýdeðiþimlere neden olacaðýnýbildirmiþtim. Siz de bunu göz-lerinizle görmeye ve anlamayabaþlýyorsunuz.

Japonya Mesajý15 Mart 2011

Lee Carroll þu anda Ýspanyada bulunuyor veKryondan gelen bu mesajý herkese sunuyor

Çeviren: Rengin Özer

Page 37: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

35SEVGÝ DÜNYASI

Selamlar Sevgililer. Ben manyetikhizmetten Kryon.

Þu sýrada korku her tarafý sarmýþdurumda, ben de size bu umut mesa-jýný vermek istedim. Ocak ayýnda sizebu yýlýn rakamýnýn dört (4) olduðunusöylemiþtim. Gaia'nýn rakamý budünya ile ilgili her þeyin rakamý bu.Size ayrýca kutuplardaki buzun eri-meye devam ettiðini ve suyun aðýr-lýðýnýn kutuplardan okyanuslaradoðru yeniden daðýtýldýðýný dasöylemiþtim. Bu da daha çok dep-reme ve daha çok volkanýn patlama-sýna yol açar. O tarihteki mesajdaþu pasaj da yer almýþtý:

"Þimdi bir kez daha söylüyoruz. Buinsanlýða verilmiþ bir ceza deðildir.Þu anda gezegende olup bitenlerinsanlarýn uygarlýðýný yok etmek içinGaia'nýn son hamlesi anlamýna dagelmez. Bunu söylüyorum çünkü, siziþaþýrtmak ve korkutmak, içinize korkusalmak isteyenler bunu dillerindendüþürmüyorlar. Olanlar, onlarýnsöylediði þeyler deðildir. Þu anda bugezegende olanlar sadece bir yerdeðiþtirme, bir kaymadan ibarettir ki,bu da size ihtiyacýnýz olan her þeyisaðlayacak ve çok uzun süre yaþaya-cak yeni bir gezegen yaratacaktýr."

Þimdi, birdenbire 3 rakamý ile belir-lenen ay (Mart ayý) geldi çattý. Üçsayýsý katalizörü temsil eder.

Katalizör vuku bulan bir þeyinbaþka bir þeyin deðiþmesine yolaçmasý demektir. Nümeroloji ileuðraþan herkes Gaia'nýn bu aydahareketlenmesini bekliyordu zaten,ayný hareketlilik önünüzdeki 5 sa-yýsý ile belirlenen ayda (Mayýs ayý)da beklenmelidir.

Bu tatlý ülkede (Japonya) yaþayan,yýkýma uðrayan insanlar Tanrý'nýnhedefi deðildir. Onlar sadece, herzaman Gaia'nýn deðiþimlerinin ola-geldiði, volkanik ve depremsel birbölgede yaþamaktadýrlar. Ayný GüneyAmerikadaki bu tarz olaylarý yaþa-yanlar gibi onlar da þu anda bulun-duklarý yerde yaþamayý seçmiþ vetercih etmiþlerdir. Bu olayýn ortayaçýkardýðý merhamet çok üst boyut-lardadýr, ben de yakýn tarihteki birmesajla size, merhametin gezegendeanlamlý deðiþimlere neden olacaðýnýbildirmiþtim. Siz de bunu gözlerinizlegörmeye ve anlamaya baþlýyorsunuz.

1. Bir an duralým ve size þunu hatýr-latayým. RUH (Burada Ýlâhi ÝdareMekanizmasý kastediliyor Ç.N.) dabu olaylarýn tam olarak ne zamanolacaðýný sizden daha fazla bilmez.Biz hepimiz sadece insan bilincine veetrafýndaki enerji iþaret ve izlerinebaðlý olasýlýklarý (potansiyeli) biliriz.Güney Amerika'da depremin kýsa birsürede olacaðýný biliyorduk ve bunubir yýl öncesinden Þili'de söylemiþtik.Japonyadaki deprem de buna benzi-

Page 38: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI36

yordu, yani orada da ayný olasýlýklar(potansiyel) vardý, ayrýca nümerolojide ayný þeyi iþaret ediyordu. Ama bugibi olaylarda RUH kesinlikle detay-larý bilmez, olay yýllar sonra olabilirya da hiç olmayabilir. Bunun nedenide bizim insanlýða, maddeye hükme-debilecek bilinçliliði vermiþ olma-mýzdýr. Sizdeki deðiþim, herþeyinnasýl olacaðýný belirlemektedir...

Sevgililer, o adada yaþayan ulusamerhamet enerjilerinizi gönderin.Onlara, bu olayýn sonucu olarak dahamükemmel bir ulus yaratabilmeleriiçin güç ve kararlýlýk verin. Kayýp-larýyla ve ayrýlýk acýlarýyla baþa çýk-maya çalýþtýklarý þu sýrada, onlarýnsevgi ve aile baðlarýyla birbirlerinesýký sýký baðlanmalarýna yardým edin.Bu defa siz onlarýn ailesi olun.

Þunu farkedin ki,geçtiðimiz þubirkaç gün içinde hayattan ayrýlan-larýn hepsi, Akaþik düzeyde, 2011yýlýnýn sonunu getiremeyebilecekleriolasýlýðýnýn olduðunu kesinlikle bili-yorlardý. Bundan, daha önce de birçok kez söz etmiþtik. Doðum rüzgârýestiðinde, insanlarýn dünya üzerindeneler yapabileceklerine dair olasýlýk-lar bilinir. Bu, fal bakma, kehanettebulunma deðil olasýlýklarýn (potan-siyellerin)ölçülmesidir. En güçlüolasýlýk bu idi. Tanrý'nýn o güzelgörünümleri (Ýnsanlar) yine de bugezegene ruhsal bir aile olarak, ayrý-ca sizin son on yýlýnýzýn en büyük

felaketinin içinde yer almaya hazýrolarak geldiler. Her þeyin çok deði-þeceðini biliyorlardý ve deðiþecektir.

Onlarýn yaþamýþ olmasýný kutsayýnve bilin ki HEPSÝ yuvaya döndüler.Þimdi siz kalanlara enerji yollayýn ki,onlar da kaybettiklerinin, gezegeniçin muhteþem bir þey yaptýklarýnýbilsinler ve bu onlarý huzura kavuþ-tursun. Onlar kristal aðýn merhametdüzeyini yükselttiler. Onlar görevle-rini yaptý ve gitti. Þimdi sizler gö-revinizi yapmak üzere geridekaldýnýz.

2. On yýldan fazla bir süredenberisizlere elektrik enerjisi meydanagetirmenin farklý yollarýndan bahisediyorum. Artýk farkýna vardýnýz mý?Bu tek bir olay bile sizin nükleerprogramlarýnýzý yýllarca kapatacak-týr. Onun için daha önce neler söyle-diðimizi gözden geçirmenin tamzamanýdýr.

RUH insanlýðý yargýlamaz. Ýnsanlar,ne isterlerse onu yapmakta özgürdür-ler. Seçimlerinin ne olacaðýný kendititreþimlerinin geliþtirdiði bilinçdüzeyi tespit eder. Yýllardýr sizebütün þehirleriniz için kullanýlmaküzere elektrik üretmenin alternatifama rantabl ve yapýlabilir yollarýnýanlattýk. Tekrar tekrar anlattýk. Bunla-rý getirdiðim mesajlarda bulabilirsi-niz. Belki artýk bunun üzerinde nedenbu kadar israrla durduðumuzu anla-

Page 39: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

37SEVGÝ DÜNYASI

mýþsýnýzdýr. Bu son deprem bile, tekbaþýna, eðer nükleer enerji yolundadevam ederseniz bütün dünyanýnkarþý karþýya kalacaðý tehlikeyigöstermeye yeter. Dinleyin, buteknolojiye artýk ihtiyacýnýz YOK. Osize yararlý olmayacak, iyi hizmetetmeyecektir.

Nükleer güç, bir buhar türbininidöndürmek için çok pahalý ve çoktehlikeli bir yoldur. Bir nükleer san-tral aslýnda buhar üretmek içindir.Size tekrar söylüyoruz, bir adet nük-leer santral yapmak için harcayaca-ðýnýz parayla, çevresel kirlenmeyeneden olmayan ve tehlikeli olmayanelektrik üretme yollarýný araþtýra-bilirsiniz.

A- Jeotermal enerji:Isý ayaklarýnýzýnaltýnda bol miktarda var. Ýstediðinizkadar buhar elde edebilirsiniz, son-suza kadar. Hatýrlayýn, sudan dahaçabuk kaynayan yeni bulunmuþ ek-zotik sývýlar var, yani ýsý sizin sandý-ðýnýz gibi olmak zorunda deðildir. Bufelâket jeotermal bir santralda mey-dana gelmiþ olsaydý, en kötü ihtimallesantralý mahvederdi. Siz de yerine biryenisini inþa ederdiniz.

B - Saat baþýna binlerce ton itmeçekme (gelgit) enerjisi var, sabit vemuntazam bir zaman planýna görehareket eder (gelgit ). Kýyýlarýnýzboyunca kullanýlabilir. Ada devleti,gelgit ve dalga enerjisi kullanýmý için

çok uygundur. Bu gibi santrallardada olabilecek en kötü þey santralýyeniden inþa etmek zorunda kalmanýzolacaktýr. Civarda yaþayanlar içinhiçbir tehlike olmayacaktýr.

Dünyayý deðiþtiren bu olaydansonra bu seçeneklerin gerçek veyapýlabilir olduklarýný nihayet göre-bilecek misiniz? Nükleer felaket si-zin durup yön deðiþtirmeniz içinmeydana getirildi. Buna deðer miydi?Orasýný ancak zaman gösterebilir.Ama hemen her zaman insanlýðýn,gözünün önünde apaçýk serili olanbir durumu, daha güzel bir þeylermüjdeleyen birþeyi görebilmesi içinbir felâket gerekiyor..

Dünyanýn en büyük þehirleri ok-yanus kýyýsýnda bulunuyorlar, enerjiüretmek için bu þýk onlar için çokuygun. Ama hiç bu açýdan bakýlmýyorve bu potansiyel idrak edilemiyor.Büyük düþünün!

En mükemmel zihinleri birarayatoplayýn ve Gaia'nýn size sunduklarýnýdizginlemek için yeni senaryolarüretin, okyanuslarýn ve gelgitleringücünü kontrol altýna alýn ve neredeihtiyaç duyarsanýz orada kullanýn.

Zaman sizi bir sonraki adýmýatmaya zorluyor.

Her zamanki gibi sevgiyle verildi. Kryon

Page 40: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI

Belçikalý yazar M. Maeterlinck'in MaviKuþ adlý öyküsü bireysel mutluluk peþindekoþan insanoðlunun yaþam serüveninden birkesit sunuyor:

"Bu akþam yazarýmýzla birlikte mutluluðubize verecek olan mavi kuþu arayacaðýz. Buarayýþa köpeðimiz, kedimiz, ýþýðýmýz, ateþi-miz, suyumuz, ekmeðimiz, þekerimiz dekatýlacaklar. Sihirli elmasýmýzý da baþýmýzailiþtirmeyi unutmayalým. Bu elmas bizi çok

tehlikelerden koruyacaktýr. Elimizde bir demavi kuþu bulduðumuz zaman içine koya-caðýmýz kafesimiz var. Mavi kuþ çok alým-lýdýr, sýrlarla dolu evrenimizde acýlarýmýzý okarþýlayacaktýr. Gezimiz sýrasýnda önceanýlarýmýzýn ülkesine uðrayacaðýz. Oradasevgili ölülerimiz bizi beklemektedir. Mademki ölmüþlerdir, onlarý nasýl görebiliriz?demeyelim. Madem ki anýlarýmýzda yaþýyor-lar ölmüþ olmalarý mümkün müdür? Anýlarülkesinde büyümek deðiþmek yoktur, tabii ki

38

Mutluluk Üzerine - IIIYalçýn Kaya

Mutluluk, Mavi Bir Kuþ mu?

Page 41: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI39

ölmek de yoktur. Sonra gönenç bahçesineuðrayacaðýz, orada iki grup halinde mutluluk-lara rastlayacaðýz. Önce küçük mutluluklargelip birer birer elimizi sýkacaklar.

Saðlýklý olma mutluluðu, saf hava mutlu-luðu, mavi gök, orman mutluluklarý, güneþlisaatler mutluluðu, yaðmur mutluluðu, kampateþi mutluluðu, masum düþünceler mutlu-luðu, ýslak çimenlerde yalýnayak yürümemutluluðu gibi.

Daha sonra büyük mutluluklarla da tanýþa-caðýz: Zenginlik mutluluðu, yerine getirilmiþboþ hevesler mutluluðu, acýkmadan yemek,susamadan içmek mutluluðu, hiçbir þey yap-mamak, kahkaha ile gülmek mutluluðu gibi...

Mutluluklarýn yaný sýra sevinçler de gönençbahçesindedirler; doðruluk sevinci, iyilik se-vinci, düþünmek sevinci, iþini görüp bitirmeksevinci, anlamak sevinci, güzele bakmak se-vinci, sevmek sevinci, anne sevgisi sevinci...

Mavi kuþ nerde? Büyük küçük mutluluklar-la, sevinçlerle tanýþtýðýmýz halde onu bula-madýk henüz. Bomboþ kafesimiz elimizdeormana gireceðiz yavaþça, vakit gecedir amabir ay aydýnlýðý da vardýr. Kedimiz, vazge-çemediði huyuna boyun eðerek bizi aðaçlarafitneliyecek:

"Bütün aðaçlara selâm... Bugün büyük birgündür. Düþmanýmýz olan insanoðlu, sizlerigüçsüz býrakarak kendine köle yapmak isti-yor. Bu karþýnýzda gördükleriniz, sizlerebunca kötülük yapmýþ olan oduncununoðullarýdýr. Dünya kurulalý beri onlardan sak-ladýðýmýz mavi kuþu arýyorlar. Öyle sýrlý birde elmaslarý var ki ellerinde, bizim ruhlarý-mýzý görebilir, mavi kuþu zorla alabilirler."

Kocamýþ meþe soracak: "Köleliðimizi dahaçetin hale getirmek için mavi kuþu, eþyanýnbüyük gizini arýyorsunuz öyle mi? Ama bu iþbizim kadar hayvanlarý da ilgilendirir.Verilecek önemli kararlarýn sorumluluðunuyalnýz biz aðaçlar yüklenemeyiz. Bu gizleresahip olunca bizlere ne kötülükler edecekleri-ni bilecek kadar insanoðlunu tanýyoruz."

Aðaçlarla hayvanlar, mavi kuþu insanoð-luna vermemek için birleþecekler. Doðanýniçinde yaþadýðý halde doðaya karþý gelen tekyaratýk insanoðludur çünkü. Bir giz varsa,ondan gizlenmelidir elbet. Yýlmayacaðýz, boþkafesimiz elimizde bu defa da gelecek ülke-sine gireceðiz.

Gelecek ülkesi doðacak çocuklarýn bek-lediði bir gök sarayýdýr. Burada her þeymavidir, yalnýz direk baþlýklarý, kemer kilit-leri ak mermerden yapýlmýþtýr. Direklerinarasýnda süt taþýndan büyük kapýlar vardýr.Bu kapýlar, kanatlarýnýn hayata açýlmasý içinzaman'ýn gelmesini beklemektedirler. Zaman,süt taþýndan yapýlmýþ kapýlardan çýkmak içinsabýrsýzlanan çocuklara çýkýþacak:

"Birer birer... Birer birer... Yine araya sýrasýgelmeyenler katýlmýþ... Sen çocuk, haydi dönyerine, elli dört yýl sonra geleceksin. Doktorgerekli deðil, dünya onlarla dolu, aþaðýdannamuslu bir adam sipariþi var... Tek biradam.. Hani namuslu adam hanginiz? Senmisin?. Amma da cýlýzsýn aþaðýda yaþayacaðapek benzemiyorsun."

Islak çimenlerin üstünde çýplak ayakladolaþarak doðan güneþin sevinciyle dolmuþ,hiçbir þey yapmamak mutluluðu içerisindeevimize döneceðiz. Boþ sandýðýmýz kafes-imizde masmavi bir kuþ var. Meðer o her

Page 42: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI40

zaman evimizdeymiþ, yaný baþýmýzdaymýþ dagörememiþiz onu, üstelik de aramayakalkýþmýþýz."

Öyküden þu sonuç çýkarýlabilir mi? Ýnsanlargerçekten mavi birer kuþ edinebilmek içinkendilerini boþuna zorluyorlar. Oysa kafes-lerindeki mavi kuþu görebilmek için gözlerinibiraz zorlasalar yeter. Ýnsanlar, içinde bulun-duklarý ortamlardaki mutluluklarý yakalama-sýný bilmeli, çünkü aradýklarý mavi kuþ, kafes-lerinde onlarý beklemektedir.

Ýnsanlarýn mutluluðu kendi içlerinde bula-caklarý savýyla ilgili olarak þu söylenceanlatýlýr: "Bir gün tanrýlar bir araya gelmiþve mutluluðu nasýl saklasak da insanlar onaeriþemese, bulamasa diye tartýþýyorlarmýþ...Daðlarýn tepesi, denizin dibi, güneþe veya ayaderken, insanoðlunun taþýdýðý araþtýrýcý ruh vemeraký ile tüm buralara ulaþýp mutluluðubulacaðý konusunda düþün birliðine varmýþlar.Bu arayýþlarýna çözüm bulamazken,içlerinden biri "Ýnsanýn içine saklayalým,oraya bakmayý akýl edemezler" demiþ... "

Mutluluðu kendi içinde ya da bir mavi kuþolarak elindeki kafesin içinde aramak, her nekadar gizemsel ya da metafizik gibi görünsede tek çýkar yol olsa gerek.

Bireysel mutluluktan Toplumsal mutluluða

Bazý düþünce akýmlarý mutluluðun bireyselolduðu konusunda diretirken bazýlarý da mut-luluðun toplumsal olduðu ya da olmasý gerek-tiði konusu üzerinde dururlar. Örneðin çaðdaþdiyalektik materyalist felsefede "mutlulukbireysellikle toplumsalýn baðýmlýlýðýiçerisinde gerçekleþir" savý öne sürülür.

Bu felsefe uyarýnca bireysel mutluluk an-cak toplumsal mutlulukla olanaklýdýr. Bireyinözgürce geliþmesi herkesin özgürce geliþme-sine baðlýdýr. Oysa her þeyin parayla alýnýpsatýldýðý günümüz toplumlarýnda mutlulukzenginlik anlamýna geliyor. Amaç daha çokzengin olmaktýr. Diyalektik felsefeye göresosyalist toplumlarda, bireyin kendisinitopluma yararlý ve gerekli bulmasýyla mutlu-luk oluþur.

Bu felsefenin önde gelen düþünürü KarlMarx þöyle der:

"En mutlu olan kiþiler en çok sayýda insanýmutlu edenlerdir."

Bir þarký, aþaðýdaki dizeleri ezgiyle bir-leþtirerek söylenir:

"Bu dünyadaki en mutlu kiþi mutlulukverendir

"Bu dünyadaki en bilge kiþi kendinibilendir."

Özet olarak þunlar söylenebilir:" Ýnsan yalnýz kendisi için deðil, bütün

insanlar için yaþamalý ve çalýþmalýdýr. Mutluolmak isteyen kimse, hazlardan ve coþkular-dan payýný almalý ama onlara tutsak olma-malýdýr.

" Ýnsanlara karþý duyulan sevgi bencilliktendaha güçlü ise zenginlik bir mutluluk kaynaðýolabilir.

" Ýnsaný birey olarak mutlu eden ün veonur, ancak insanlýða yararlý görevleri yerinegetirmekle kazanýlýr. Ýnsanlarýn toplu mutlu-luðunu saðlayacak iþler yapan alçakgönüllükiþi toplum içinde saygýn yere gelir.

" Bilge kiþiler gibi davranan, olaðanüstümutluluðu tatmaya engel olan tüm kuruntular-dan, tutkulardan varlýðýný kurtarmak için çabagösteren kiþiler mutluluðu tadabilirler.

Page 43: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI41

Konumuza Orhan Hançerlioðlu'nun þiirselbir anlatýmla sunduðu Mutluluk Keyfetmedeadlý yazýdan bazý alýntýlarla devam edelim.

"Mutluluk, bir yaz denizinin karþýsýnda, biraðaç gölgesindedir. Tedirgin edilmedenüstünde uyunan bir toprak parçasýndadýr. Birbahar sabahýnda çýplak ayakla koþulan ýslakçimenlerdedir. Sýcak bir günün bitiminedoðru, birdenbire esiveren serin bir yeldedir.Güvenli bir düþüncenin aydýnlýðýnda, uygunbir sesin titreþimindedir. Ýstekle ýsýrýlan birpeynir diliminde, yanarak içilen bir yudumsuda, özlemle aranan bir fincan kahvededir.Bakkaldan alýnan bir paketi taþýrken dergiler-den yapýlmýþ kesekaðýdýnda göz ucuylaokunuveren güzel bir sözdedir. Günün ilkaydýnlýðýnda, gecenin son karanlýðýndadýr.Özlenen sevgilinin dudaklarýndadýr. Birannenin okþayýþýnda, bir babanýn bakýþýnda,bir çocuðun gülüþündedir.

Çevremiz mutluluklarla doludur."

SONUÇ:

Ýnsan mutlu olmak istiyor. Soru þu; mutlu-luk nedir ve nasýl elde edilir? Tüm filozofikve dinsel öðretiler bir anlamda tanýmlarda bir-leþir görünüyorlar...Hemen hepsinde mutlulukiyi yaþamak anlamýndadýr. Öyleyse iyi yaþa-mak nedir? Ýþte yollar bu kavþakta birbir-lerinden ayrýlýyorlar. Ýyi yaþayýþ bir açýyagöre dinsel, öteki açýya göre bireysel birbaþka açýya göre toplumsal bir yaþayýþtýr.Bu ilke ayýrýmý ise kökten bir karþýtlýk or-taya çýkarmaktadýr.

Mutluluk için en yalýn deyimi ile yaþamdantam hoþnut olma, sürekli bir kývanç halidirdiyebiliriz. Filozoflar, yüzyýllarca yaþamýnamacý olarak sundular onu. Çaðýmýzda ya-þanýlan olumsuz koþullar içinde mutluluðudüþünürken insan ister istemez kötümseroluyor. Sorular da ona göre soruluyor: Özgürinsan, zorunlu olarak mutlu mudur? Tek baþý-

Page 44: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI42

na akýl, insaný mutluluða götürür mü, yoksaonu yakalamak için özel bir çaba mý harca-malýyýz? Yalnýz baþýna mutlu olamayacaðý-mýza göre, mutluluk, bireyi de aþan bir siya-sal sorun mu? Buradan yola çýkarak þunlar dasorulabilir: Mutluluk bir hak mýdýr? Kiþininmutluluðu ile toplumsal ve siyasal düzenarasýnda nasýl bir diyalektik iliþki vardýr?Düzenin insansal ölçüler taþýmadýðý bir yerdebireylerin mutluluðu havada kalmaz mý?

Bu sorularýn yanýtlarýný verirken mutlu-luðun bireysellikle toplumsalýn baðýmlýlýðýiçinde gerçekleþtiðini göz ardý edemeyiz.Bireysel mutluluk ancak toplumsal mutluluk-la olanaklýdýr, çünkü bireyin özgürce geliþme-si, herkesin özgürce geliþmesine baðlýdýr.Buradan yola çýkarak þu sonuca varmamýzda olanaklý:

Demokrasinin olmadýðý, insan haklarýnýngüvenceye baðlanmadýðý, özellikle yaþamhakkýnýn çoðu kere ayaklar altýna alýndýðý,düþünce özgürlüðünün gerçek anlamda uygu-lanmadýðý bir ülkede, insanlarýn özgürcegeliþmesi, giderek mutlu olmalarý olanaklýdeðildir. Belli bir kesimin deðil bütün insan-larýn insanca yaþayacaklarý yeni bir dünyanýnkurulmasýyladýr ki kimi insanlarýn deðil, ençok sayýda insanýn gerçekten mutlu olmasýnýnkapýsý açýlmýþ olur.

Daha güzel ve insanca bir dünyayý kurmak,içinde yaþadýðýmýz dünyada olacaktýr. Buradaen büyük görev eðitime düþmektedir.Eðitimin, dünyasal bir mutluluk yerine, ya daonun yaný sýra, dinsel bir mutluluðun sahtecennetlerine inandýrýr yönlendirmelereyönelmesi yalnýzca bugünkü mutluluklarý göl-gelemekle kalmaz, yarýnlarýn mutluluðunagötürecek adýmlarý da tökezletir.

Mutluluk sorunu insanlýk tarihi kadar eskibir sorun olsa gerek. Ne sözler söylenmiþtirmutluluk üzerine ne yazýlar yazýlmýþtýr.Kimileri "Yakalayýp yakalayýp elimizdenkaçýrdýðýmýz ey esâtirî kuþ! Seni ne zamangöðüs kafesimize hapsedebileceðiz? Ýçimizdeçýrpýnan kanatlarýnýn sesini duyacaðýmýz gün-ler gelecek mi?" gibilerden bir özlemi hay-kýrýrken, kimileri de "Ýnsan için mutlulukyoktur. Ýçimizi dolduran sadece acýdýr ve buacýdan kurtulma çabalarý boþunadýr. Çünküçabaladýkça daha çok acý duyarýz" diyerekçevresine kötümserlikten bir að örmüþlerdir.

Mutluluk türlü felsefelerin olduðu kadar,gündelik yaþamýn da konusu olmuþtur hep.Mutluluðun ne olduðu sorusunun yanýtýnýararken kiþi bir dolu baþka soruyla karþýlaþýr.Örneðin mutluluk bir yaþama biçimi midir,bir tavýr alýþ mýdýr? Sürekli midir yoksa anlýksürelerle mi sýnýrlýdýr. Kavramsal mýdýr,olgusal mýdýr, amaç mýdýr yoksa araç mýdýr?

Bu sorularýn yanýtýný ararken düþüncemizibelli bir dizge içinde geliþtirirsek ilkin þunusöyleyebiliriz. Birbirine hiç mi hiç benze-meyen iki mutluluk durumu var olsa gerek.Kiþilerin, toplumlarýn önüne konulan bu ikitür mutluluktan bir tanesi aldatýcý ve uyuþtu-rucu bir balondan baþka bir þey deðildir. Bubalon tuzu kuru olmayý, gününü gün etmeyi,sorumsuzca gevþemeyi, bana dokunmayanyýlan bin yaþasýn ilkesini öne çýkaran birerdemsizlikler yumaðýný beraberinde getirir.Ýçi hepten boþalmamýþ, kafasý ve yüreðiyozlaþmamýþ bir insan için deðildir bu tür birmutluluk kavramý.

Öbürüne gelince: Bu da ana çizgileriyle,insanýn içinde bulunduðu bütün çeliþkileri,çatýþmalarý aþýp, bir uyuma varmasý, kendisini

Page 45: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI43

tedirgin edip duran sorunlara birer çözüm,ya da en azýndan çözüm yolu bulmasý duru-mudur. Ýnsanýn çeliþme ve çatýþmalarýnýnneler olduðunu saptamak gerekir önce.Ýnsanýn öncelikle doða ile ardýndan toplumlaçeliþmesi-çatýþmasý son olarak da kendisi ileolan çeliþme ve çatýþmasý söz konusudur. Buçeliþme ve çatýþmalar birbirinden tümüylekopuk, baðýmsýz deðildirler.

Yani insan, "Dur hele, önce doðayla çatýþ-mamý bir çözümleyeyim, sonra sýnýf müca-delemi vereyim, onu da bir iyice sonucabaðlayayým, sonra toplumsal kurumlarla iliþ-kilerimi düzenleyeyim, ondan sonra da kendiiç çatýþmamý çözümler, sonunda da derin biroh çekerim" diyemez. Bu alanlar birbirleriiçine girmiþ, aralarýnda zorunlu baðýntýlar veetkileþimler olan bir bütündürler, üstelik bun-larýn tümü yaþamýn içinde yer alýrlar, yaþamýnta kendisidirler. Toz pembe bir yaþamýnolmadýðýný söylemek için kâhin ya da filo-zof olmaya gerek yoktur. Çeliþmelerin, çatýþ-malarýn olmadýðý bir durum duraðanlýkdemektir, ileri adýmlarýn atýlamayacaðý yapaybir durumdur. Mutluluk kiþinin kendisiniaþmasý (erdem), çatýþtýðý þeylerle (toplum,doða isterse kendi benliði) bir uyuma varmasýsonucunda oluþuyorsa demek ki sonsal vesürekli bir durum deðildir. Bir aþama, deyimyerindeyse bir uðrak noktasýdýr. Sonra bunokta bir baþlangýç olacak, yeni bir atýlým,yeni bir uðraþ doðacak ve bu böyle sürecektir.Bu devrimci ve yaratýcý sürecin sonunda biryere varýldýðýnda eðer mutluluk duyuluyorsa,insan tüm uðraþýlarý sýrasýnda da mutluluklarduyacaktýr. O zaman þunu söyleyebiliriz:

"Mutluluk, dinamizmini kendi içindetaþýyan, atýlýmlý, yaratýcý bir süreci yaþayankiþinin, somut gerçeklerle, yaþamla baðýný

koparmaksýzýn özünü gerçekleþtiren, kendiniyeniden ve tekrar yaratan etkinliðidir. Böylebir yöntemle bakýldýðýnda somut bir yaþamabiçimi, yaþama karþý elle tutulur bir tavýr vesaðlýklý, erdemli bir amaç olarak tanýmlan-abilir."

Mutluluk kavramýnýn eðitimle ilgisi

Mutluluk kavramýnýn zaman içinde nasýldeðiþtiðine ve eðitimle nasýl yakýndan iliþkiliolduðuna verilecek en güzel örnek Uluslarar-asý Stratejik Araþtýrmalar Eðitim ve Danýþ-manlýk Merkezi (USADEM)'in, 1980'den beriÝzmir'deki üniversite öðrencileri arasýndayürüttüðü sürekli ve karþýlaþtýrmalý bir araþtýr-ma olsa gerek. USADEM koordinatörü ve 9Eylül Üniversitesi öðretim üyesi Prof. Dr.Ýbrahim Armaðan, þöyle diyor:

''Araþtýrmalarýmýzda 1980'li yýllarýngençliði ile günümüz gençliði arasýnda çokbelirgin farklar ortaya çýktý. 1980 gençliði;toplumsal deðerlere, vatana, millete sahipçýkan, bilinçli, sorumlu, eþitliði ön plandatutan bir gençlikti. 1980'lerin gençliðindesevgi, özgürlük, eþitlik gibi temalar ilksýralarda yer alýrken eðitim ve iþ, daha sonrageliyordu. 2000'li yýllarýn gençliði ise bireyseldeðerler olan para gibi konulara önem veripegoist bir yapý sergiliyor...''

Yapýlan anketlerin sonuçlarýna göre,gençliðin profilinde ve deðerler sistemindeortaya çýkan deðiþimleri bir araþtýrýcý þöyledeðerlendiriyordu: ''... Gençler üzerinde1980'den bu yana yapýlan anket çalýþmasý,popstar yarýþmasýna gösterilen ilginin, dahaönce 'Dev-Genç', sonra 'sevgenç' olan gençlikprofilinin, 2000'li yýllarda 'bengenç' (paracýve egoist) þeklinde deðiþmesinden kaynak-

Page 46: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI44

landýðýný ortaya koydu...'' Psikolog E. Iþýk da ayný soruna parmak

basýyor: ''...1980'li yýllarýn gençliði ile 2000'li yýl-

larýn gençliði arasýnda çok büyük farklýlýklarvar... Kitap okumayan gençlik yetiþti. Özeltelevizyonlarýn, özellikle gençlerin seyrettiðisaatlerde yaptýðý olumsuz programlar, genç-leri farklý bir mecraya sürüklüyor. Medya veözel televizyonlar, reyting uðruna birçok yan-lýþlar yapýyor."

1979 yýlýnda yapýlan bir araþtýrmaya göre, odönemdeki gençlerimizin toplumsal öncelik-leri, mutluluk kaynaklarý þöyle sýralanýyordu:

Sevgi: % 20.05, Özgürlük: % 16.84, Eþitlik: % 16.14, Eðitim: % 14.88, Ýþ: % 13.51. Ýlginç olan þuydu ki bu sýralamada zengin-

lik kavramý % 2.31 ile ancak 8'inci sýradakendine yer bulmaktaydý.

Ayný grup tarafýndan, 2000 yýlýnda yapýlanbenzer bir araþtýrma gençlerin toplumsalönceliklerini þöyle ortaya koyuyor:

Zenginlik: % 21.29, Sevgi: % 18.68, Ýþ: % 16.32, Eðitim: % 12.10, Özgürlük: % 3.02, Eþitlik: % 2.76.

Dikkat edilirse, gençliðimizin deðerler sis-teminde, 20 yýlda çok ciddi deðiþimler ortayaçýkmýþ. Örneðin önem sýrasýna göre ve yüzdeolarak; ''zenginliðin'', 1979'da ''esamisi okun-mazken'' (8. sýrada ve yüzde 2.31) 2000'de,yüzde 21.29'la birinci sýraya yükselmiþgörünüyor. 1979 yýlýnda ikinci sýrada olan

özgürlük (16.84), 2000 yýlýnda yedinci sýraya(3.02) düþmüþ. Gene 1979 yýlýnda üçüncüsýrada olan eþitlik (16.14), en altlara düþmüþ(2.76). Eðitim sýralamasýnda, (1979'da yüzde14.88, 2000'de yüzde 12.10) ve iþ sýrala-masýnda, (1979'da yüzde 13.51, 2000'deyüzde 16.32) fazlaca bir deðiþim görünmüyor.Fakat iþsizlik olasýlýðýnýn, günümüz gençleri-ni biraz daha fazla korkuttuðu anlaþýlýyor.

Mutluluk için sevginin gerekliliði konusuyýllar boyunca pek büyük deðiþimlergeçirmemiþ. 1979'da birinci sýrada iken(20.05), 2000'de ikinci sýrada yer alýyor(18.68). Yirmi yýlda; kimi deðerlerde ufaktefek deðiþimler olmasýný doðal karþýlamakgerekir. Zaten anketler de bunu gösteriyor.Fakat öyle bir nokta var ki, gençlerimizinyirmi yýlda nereden nereye getirildiðini gös-teriyor. Bu nokta da ''zenginlik.'' 1979'dayüzde 2.31'le sekizinci sýrada bulunan''zenginlik'', 2000 yýlýnda yüzde 21.29 oranlabirinci sýraya yükselmiþ. 1979'da ve 2000'deyapýlan anketlerde, en çarpýcý deðiþimlerin,''özgürlük, ''eþitlik'' ve ''zenginlik'' konularýndagerçekleþmesi son derece anlamlý.

Gençlerimiz, mutlu bir yaþam için zenginolmayý önemser görünüyorlar. Ama zenginliðibireysel kurtuluþta arýyorlar. Oysa ki toplum-sal kurtuluþ olmaksýzýn, bireysel kurtuluþ ola-mayacaðýný, bir türlü anlamýyorlar. Zira,sürekli akýllarý karýþtýrýlýyor ve ''istisnalar''önlerine, ''normal þeyler'' gibi konuluyor...

Gençlerimize gerçek mutluluðun neolduðunun eðitimini verme olanaðýmýz yokkuþkusuz. Toplumun deðer yargýlarýnýnzamanla deðiþimi kaçýnýlmaz ama budeðiþimin olumlu yönde olmasý beklentisiiçinde olmamýz hakkýmýz deðil mi?

Page 47: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

Fizikçiler, fiziðin, modern bilimin ilkdisiplini olduðunu söylerler. Týp beden-leri iþgal eden ruhlarla ilgili kavramlarlauðraþýrken ve astronomi ise astrolojidenhenüz ayýrt edilemiyor iken, Aristo'nungerçekliðin nihai doðasýný keþfetmekamacýyla yaptýðý çalýþmalar modern fi-ziðin temellerini atmýþtý aslýnda.

Nesneler kendilerini meydana getirendaha küçük nesnelerden oluþmuþtu. Buküçük nesneler de yine ayný þekilde dahaküçük nesnelerden meydana gelmiþlerdi.Aristo, gittikçe küçülen bu nesnelerin

izini sürdüðümüzde en küçük olana -yani atoma - ulaþacaðýmýzý düþünmüþtü.

Fizik diðer bilimlere daima öncülüketmiþtir. Diðer bilimler "hakikatin" sade-ce bazý yönlerini ele aldýklarý halde, fizikbilimi hakikatin çekirdeðinde yatan þeyinne olduðunu bulmak istemiþtir hep. Örne-ðin, kimya'yý fizik olmadan kavrayamaz-sýnýz; keza kimyasýz bir biyolojiyi kolaykavrayamaz, biyoloji olmadan da týp ve-ya genetik bilimini hayal dahi edemez-siniz. Böylece her bilim dalý nihayetindeFizik biliminin temelleri üzerine oturur.

Eski Gün Iþýðýnýn Son Saatleri Yazar: Thom Hartman Çeviren: Arýn Ýnan

Fizik, Bilimi Keþfediyor

45SEVGÝ DÜNYASI

Page 48: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI46

Benzer þekilde, bilimsel modellerin vebilimsel metodlarýn özleri de Fizik Bilimialanýnda yapýlan çalýþmalar neticesindeortaya çýkmýþtýr. Hakikatin çekirdeðindeyatan þeyi keþfetmekle uðraþan fizik bili-mi diðer bilimlere daima öncülük et-miþtir.

Günümüzde diðer bilim dallarý fizik'eeriþmek için çabalayýp durmaktadýrlar.Fizik biliminin yaptýðý keþifler sayesindekâinatýn tümüyle sandýðýmýzdan dahayakýn bir bað içinde olduðumuzu anlý-yoruz.

Bilim eski kültürlerin atalarýmýza an-lattýklarý þeyleri daha yeni yakalamýþtýr.Örneðin: basit bir elektronu ele alalým.Elektron ilk keþfedildiðinde, onun protonve nötronlardan oluþan atomun çekirde-ðinin çevresinde dönen minik bir partikülolduðu düþünülmüþtü. Atom çekirdeði-nin çevresindeki elektron yörüngeleritýpký güneþin etrafýnda dönen gezegenleriçaðrýþtýrýyordu.

Derken De Forest ve diðerleri bir teliýsýtarak (katod) elektron bulutu üretmeyi,sonra da pozitif bir elektriksel alaný kul-lanarak bunu bir ýþýna dönüþtürmeyive bunu da belli bir yere odaklamayýbaþardýlar. Televizyonunuzun ekranýndakititreþen görüntü, ekranýn içinde bulunanfosfor atomlarýna çarpan elektron par-tiküllerinin eseridir. Bu elektron akýmýfosforun parlamasýný saðlar. Televizyonunarkasýndaki tüpe bu nedenle CRT yaniKatod Iþýný Tüpü adý verilmiþtir.

Derken bir gün bilim adamlarý, bir

parça camýn yüzeyini fosforla kaplayarakönüne üzerinde iki tane kesik bulunan birmetal panel yerleþtirdiler ve ayný elektronpartiküllerini buraya yönlendirdiler.Gördükleri þey hem onlarý hem de fizikbiliminin kendisini þok etti.

Eðer elektronlar partiküller halindey-seler, metal panele yönlendirilen elektrondemeti yüzeyin üzerinde bulunan ikiküçük kesikten daðýlarak, fosforluyüzeyin üzerinde adeta hýzlý hareket edenkum taneleri gibi, elektron etkileþimli ikitane muntazam küçük kesik yaratmasýgerekiyordu. Ancak bunun yerine elek-tronlar partikül formundan dalga formunadönüþtüler ve kesiklerin içinden ýþýk veyases gibi birbirinin üstüne binen dalgalarþeklinde akmaya baþladýlar.

"Bu imkânsýz" diye baðýrýyordu bilimdünyasý. Ancak ayný deney düzinelercefarklý biçimde defalarca tekrarlandýðýndayine ayný þey görüldü.

Bundan daha þaþýrtýcý olan þey, yukarý-daki deneyin hemen ardýndan yapýlandiðer deneylerde elektronlarýn bir dalgaveya bir partikül gibi davranma arasýndabir seçim yapmalarý gerektiðinde daimadalga olmayý seçtikleri ortaya çýktý. Amaeðer onlarý birisi gözlemliyorsa hemenpartikül gibi davranmaya baþlýyorlardý.Gözlemciler olmadýðýnda elektronlarsadece matematiksel bir olasýlýk, birpotansiyel olarak mevcut oluyorlardý.Bu, mahallenizde bulunan bir sinemasalonunda henüz gösterilmemiþ olan birfilmin "Potansiyel bir film gerçekliði"niifade etmesine benziyordu. Ama birisi

Page 49: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI47

gelip de bu filmi izlediðinde (elbet kicanlý bir varlýk bunu yapabilir) elektron-lar filmlerinden dýþarý çýkýp kendilerinipartiküller olarak sinema perdesininüzerinde ortaya koyabiliyorlardý.

Bu diðer bir anlamda dokunduðu herþeyin altýna dönüþmesini dileyen KralMidas'ýn hikayesine benziyor. Fizikçiler,buna benzer þekilde baktýðýmýz her þeyintýpký göründüðü gibi bir gerçekliðedönüþtüðüne inanýyorlar. Ancak bizimgerçekliðimiz Misdas'ýn gerçekliðinebenzemeyen þekilde ona bir kez bak-madýðýmýz taktirde hemen olasýlýðadönüþmektedir. Bilim adamlarý olma-yanlar için yazýlmýþ olan bu konudakien iyi kitaplardan birisi Holistik Ev-ren'dir. Yazarý Michael Talbot, kitabýndafizikçi Nick Herbert'in evrenin tümünü"Durmaksýzýn ve kesintisiz akan birkuantum çorbasý" þeklinde tanýmlamasýnayer vermektedir.

O halde bu çorba nereden gelmektedirve hammaddesi nedir?

Baþka bir deneyde fizikçiler atom altýbir partikülü iki parçaya böldüklerinde,her iki partikül parçasýnýn da týpký birerbeysbol topu gibi dönerek iki zýt yöndeuzaya doðru uçtuðunu gözlemlediler.Bununla birlikte fizikçiler bu parçalardanbirini, bir kesiðin içine doðru yönlendir-diklerinde - ki bu hareket onun dönüþyönünü de deðiþtirecekti - ikizi olan diðerpartikülün de - ki bu diðerinden millerceuzaða gitmiþti - týpký birincisi gibi dönüþyönünü deðiþtirdiðini gözlemlediler. Bukez ayný deney her iki partikülün de bir-

birleri arasýnda her hangi bir iletiþim kur-masýný engelleyecek þekilde son derecedikkatli ve zekice kurgulandý.

Bilim adamlarý dehþet içinde kaldýlar.Ýkinci partikül, birinciden gelen veyönünü deðiþtirmesini söyleyen bilgininkendisine ýþýk hýzýnda eriþene kadar herhangi bir deðiþiklik göstermedi. Hemenardýndan ise ýþýðýn hýzýndan da daha hýzlýbir þekilde dönüþ yönünü deðiþtirdi.

Gördükleri inanýlmaz derecedesarsýcýydý. Sizden beþ milyon ýþýk hýzýötede bulunan birisiyle konuþmak iste-seniz ve bunu baþarmak için bir ýþýndemeti kullanmayý deneseniz, karþýnýz-daki kiþinin sinyalinizi ilk verdiðiniz anýgörebilmesi için beþ milyon yýl geçmesigerekir. Bu tarz bir iletiþimin, ortalamainsan ömrü hesap edildiðinde, hiç depratik olmadýðý gayet açýktýr. Bize enyakýn olan (50 ýþýk yýlý ötede) bir yýldýzdayaþayan birisiyle irtibat kurmak bile zor-dur. Ama eðer her ikinizin ortasýndaki birmesafede baþka bir yýldýz duruyorsa vebu yýldýz sürekli olarak dýþarýya beyzboltopu gibi dönen partiküller fýþkýrtýyorsa,birbirinizle týpký telefonda konuþuyor-muþçasýna, anýnda iletiþime geçebilirsi-niz. (Aslýnda bu telefon görüþmesindenbile hýzlý olur çünkü telefonlar ýþýðýnhýzýnýn biraz altýnda olan elektronlarýkullanmaktadýrlar). Böyle bir durumdayapmamýz gereken tek þey, partiküldemetinin dönüþ yönünü deðiþtirerek,karþýmýzdaki kiþinin bu deðiþikliði anýn-da fark etmesini saðlamak olmalýdýr.

Elbet ki baþlangýçta bu imkânsýz görün-

Page 50: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

SEVGÝ DÜNYASI48

müþtü. Einstein'ýn temel prensiplerindenbirisi: "Hiç bir þey ýþýðýn hýzýný geçemez"diyordu. Albert Einstein 1935 yýlýnda ikimeslektaþýyla birlikte yazdýklarý bir ma-kalede, bir þeyin aþikâr biçimde ýþýktanhýzla seyahat ettiðini gösteren kanýtlarmevcut olsa bile bunun matematik bilimiyönünden hâlâ imkânsýz olduðunu beyanettiler. Bu bir paradokstur.

Danimarkalý bir fizikçi olan Neils Bohrise, Einstein ve arkadaþlarýnýn, kullanýlanpartiküllerle ilgili temel bir yanlýþ yaptýk-larýný iþaret etti. Bohr'a göre Einstein vediðerleri partiküllerin, birbirlerindentümüyle ayrý ve baðýmsýz mevcudiyetleresahip olduklarýna inanýyorlardý. Ya bu ikipartikül - birbirlerinden milyonlarca miluzakta olmalarýna raðmen - ayný þeyinparçasý iseler, ve her ikisi de bir bütününparçasý olduklarýna göre, birinin etkilen-mesi diðerini de ayný þekilde etkiliyorsane olacaktý?

Birbiri ardýnca tekrarlanan deneylerBohr'un muhtemelen haklý olduðunukanýtladý. Onun Einstein'ýn matematiði ileilgili yorumu ve görüþü "KopenhagYorumu" olarak, tarif etmeye çalýþtýðýfenomen de "Mekânsýzlýk" olarak isim-lendirilmiþtir. Zaman ve mekânýn aslýnda,onlarý daha önce düþündüðümüz hal-lerinden daha farklý olduklarýný iddiaeden Bohr'un bu görüþü, kuantum fizi-ðinin temelinde önemli bir yere sahiptir.

Rubert Seldrake isimli baþka bir bilimadamý ise yazdýðý bir kitapta, hayvanlarýnda sýkça mekânsýzlýk prensibine göredavrandýklarýný iþaret etmiþtir. Ýngiltere'de

yaþayan kuþlarýn belli bir miktarý,1930'larda sütçülerin býraktýklarý sütþiþelerinin kapaklarýný nasýl açabilecek-lerini öðrenmiþlerdi. Derken Avrupa'dayaþayan kuþlarýn tamamý da ayný þeyiyapmaya baþladýlar. Bir davranýþýn budenli hýzlý biçimde yayýlmasý aklakuþlarýn göç vasýtasýyla diðer yerleregiderek, bunu diðer kuþlara da öðrettiðiniakla getirdi. Bunun üzerine kapak açmayýöðrenen kuþlarýn göçmen kuþlar olmadýk-larý, bildiðimiz tipik serçeler olduklarýaçýklandý.

Yeni fiziðin hep üzerinde durduðu bi-linçlilik kavramý, sadece tek bir yere vemekâna baðlý bir þey deðildir. Ýþte bun-dan dolayý evrenin tümünün bilince sahipolduðunu, evreni meydana getirenin debu bilinç hali olduðu söylenebilir.

Bu fenomen Sheldrake tarafýndan mor-fik rezonans diye adlandýrýlmýþtýr. Bugörüþ insanlarýn, Einstein ve Bohr'unatom altý partikülleriyle paralel biçimdedavrandýklarýný söylemektedir. Yeterincesayýda insan yeni bir þey öðrendiðinde,aniden bir sýçrama veya deðiþiklik mey-dana gelir. Böylece insanýn morfik alanýbu deðiþimle rezonansa geçer, her insanbu yeni bilgiye sahip olur. Bunun sayýsýzörneði mevcuttur. Örneðin kültürler orta-da bunu gerçekleþtirecek belirgin birorganizasyon olmaksýzýn bir anda sýçra-ma yapabilirler ve deðiþim baþlatacakþekilde davranabilirler.

Gelecek Ay: "Aslýnda Dünyayý HerGün Deðiþtiririz" baþlýðýyla konumuzadevam edeceðiz.

Page 51: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize

DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,Haberleþme adresi: [email protected] vePK: 227 Beyoðlu/Ýstanbul.En içten sevgilerimizleSevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................Abone ücreti: Yurt içi (60 TL) ................

Yurt dýþý (70 TL) ................Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)

“Lütfen Yeni Yýlda AboneliðiniziYenilemeyiUnutmayýnýz!..”

Page 52: JAPONYA MESAJI - xn--sevgiyaynlar-84be.comınları.com/arsiv/1104Dergi.pdf · Japonya için kurulan sandýklardan birine yardým koyarken söylediði gibi “Japon kardeþlerimize