20
ANKARA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi iSLAM YAYINLARI - SAYI : 3 iSLAM iLiMLERi ENSTiTÜSÜ DERGiSi III Müdür Prof. Dr. ÇAGATAY

iSLAM iLiMLERi ENSTiTÜSÜ DERGiSiisamveri.org/pdfdrg/D00004/1977_3/1977_3_TANSELFA.pdf · ili yıl katiplik hizmetinde bulunan hattat, kitab~tinin de düzgünlüğü ile kendisini

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

ANKARA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi iSLAM İLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YA YINLARI - SAYI : 3

iSLAM iLiMLERi ENSTiTÜSÜ DERGiSi

III

Müdür

Prof. Dr. Neşet ÇAGATAY

ENSTiTü YÖNETİM KURULU

Müdür

Prof. Dr. Neşet ÇAGATAY

Genel Sekreter

Prof. Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU

Üyeler

Prof Dr. Mehmet TAPLAMACIOGLU

Prof. Dr. Hüseyin ATAY

Doç. Dr. Mehmet HATİBOGI.U

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BA.SIMEVİ. ANKARA- 1977

XX. ASIR TÜRK EDEBİYATI'NIN UNUTULI\l.Al\IASI GEREKLİ ŞAiRLERİNDEN

ALİ SALAHADDİN YİGİTOGLU (1877 -1939)

Fevziye Abdullah TANSEL

Bilmiyor insiin nedense kadrini, mikdiirım

Gösteren iisiirdır insanlığın mi'yiirım

A.S.YİGİTOGLU

I- HAYAT ÇiZGiSi ve YETİŞTİGİ ÇEVRE

Ali Salahadilin Yiğitoğlu'nun büyükhabası, Çankırı'nın Knrşunlu kaza­sma bağlı Karacalar köyündendir; H.1272 (1855-56)'de İstanhul'a gelmiş, Bin­bir-Direk'te Beylik Çadır Boyacısı esnafı olarak çalışınağa başlamış, bu esnaf zümresinin kethudalığma getirilıniştir. Bunun oğlu, Maarif Nezireti'nde kırk­ili yıl katiplik hizmetinde bulunan hattat, kitab~tinin de düzgünlüğü ile kendisini tanıtan, ayni N ezaret'in Teftiş ve Muayene Hey' eti azalığından emek­liye ayrılan Hüseyin Hüsnü Bey'dir ve oğlu Ali Salahaddiıı Yiğitoğlu, Mali 1293 Ağustos'unda, 1294 Şa'han'mda (Ağustos, 1877), İstanbul'da Sultan Ah­med NaJilhend mahallesinde dünyaya gelmiştir. Ali Salahaddiıı, Sultan Ahmed Mahalle Mektebi'nden sonra, öğretim süresi dört yu olan Kadirga Rüşdiyyesi'­ni, elimizde bulunan 1 muharrem 1308 /4 Ağustos, 1306 tarihli Şalılidet­Name'sinden anlaşıldığı üzre, 1890'da bitirıniştir. Altı yıl öğrenimden sonra me'ziln olduğu ve yine elimizde mevcut, Mekteb-i İ'dadl-i Mülki Şahadet­Namesi'ne bakılmca, en çokbaşarı kazandığı bilhassa şu dört de:ı:s, Kava'id-i Osmaniyye ve UsUl-i Kitabet ve Lugat ve Edebiyat-ı Osmaniyye; Hüsn-i Hatt (Ri~'a); Arahi; Resm-i Taklidl olduğu görülür. Daha sonra, iki yıl.

kadar Hukuk Mektebi'ne devam etmiştir. Henüz mektep sıralarmda iken r~'a yazısında, kitabet ve edebiyat der­

sinde başarı gösteren Ali Salahaddin'in, bu husustaki muvaffakıyyetinde, şüh­hesiz, babası Hüseyin Hüsnü Bey'in de yardıınları vardır;yalııız bu bakım­dan değil, me'mnrluk hayatında da babasmm yolunu tuttuğu görülür: Maarif Nezareti Teftiş ve Muayene Hey' eti'nde bir süre katip olarak mülazemet'te bulunmuş, H.1314 (1898)'de ayni vazifeye maaşla ta'yin edilıniş, bir yandan da Bayezid ve Ayasofya Me:ı:kez Rüşdiy-yesi'nde yazı (r~'a) dersi vermiştir. Daha sonralan Mekatib-i Gayr-i Müslime ve Ecnebiyye Katibliği, Mekatib-i

266 FEVZİYE ABDULLAH TANSEL

Aliye Müsevvidliği, Kütühhaneler Müfettişliği Kalemi Katihliği, Tedrlsat-ı Taliye Birinci ŞUbe Katihliği, Tcddsat-ı Aliye Mümeyyizliği vazifelerine ge· tirilmiştir. Mümeyyizlikler lagvedilince Bezm-i 'Alem (Kız Lisesi)'de, Galata· saray Lisesi'nde Arabca, Kadıköy Erkek Lisesi'nde Farsca okutan şairimiz, bu dersler lise müfredat programından kaldırıldığı için, Davud Paşa, Üsküdar Orta Mektebi ile, İstanbul Kız Lisesi'nde, Erkek Muallim Mektebi'nde, Hay· riyye ve Peı:tev-uiyailiselerinde Türkçe ve Edebiyat hocalığı etmiştir. 1936'dl'\, ellidokuz yaşında iken, kendi isteği ile, Perte-v-uiyal Lisesi'nden Emekli'ye ay· rıldığını biliyoruz. Akciğer kanserinden muztarihti; İstanbul'da, Gureha Has· tahanesi'nde, 19 Zi'l-ka'de, 1358 (31 Aralık, 1939)'dc vefat etmiştir. Merkez Efendi Mezarlığı'nda gömülüdürı.

*

Ali Salahi'nin fikir bakınundan olgunlaşmasında, babası Hüseyin Hüs­nü Bey'yin mühim te'siı:i vardır; bazı mekteplerde yazı deı:si veren Hüseyin Hüsnü Bey, hattatlık san'atı yanında, ifadesinin de düzgün ve güzel oluşu ile tanınmıştı. Ayni hususiyetler, yazısının şekilce güzeldiği, edehiyilta meyletme· si cihetiiı.den Ali Salahi'de de kendini gösterme1..-ıediı:. Elimizde mevcut, el yazısı ile hal tercemeleı-inde, Teftiş ve Muayene Hey' eti Reisi Abdullah Hasib, Hacİ Zihııi Efendi'den faydalandığını, :ıp.Q.Paskeı- Es'ad Efendi'den2 İbnü'l· Faxiz'i okuduğu kaydedilmiştir; Sa'deddin Nüzhet Eı-gun'dan, bu bilgiye ilave olarak, Arahca ve Farsca'snn Heriletme hakımından Sudılr'dan, Meclis-i Maarif

1 azası Es'ad Efendi'den faydalandığnn, Haftz Dlvanı'nı baştan-sona oiı.dari

1 Ali Salabi'nin eserlerini içine alan, kendi el yazısıyle defterler, perakende evril.kı, h.L• kasının el yazısı ile ayrı-ayrı resmi üç hru tercemesi, iki Şahadet-Name'si ve bir fotografı, Tem­yiz Baş-Savctsı Hikmet Gündüz Beyefendi'dedir. Bn evril.kın önce birkısmı, İlahiyat Fakül­tesi İslam Tarihi Profesörü Neş'et Çağatay'ın aracılığıyle, mülıinı kısmı sonradan Hikmet Gün­düz Beyefendi tarafından, tedkik edihnek üzre bize verilmiştir. Bu araştırınayı hazırlamak için faydalandığımız bu evrructan, aşağıda, sırası geldikçe balısedeceğiz. Sözünü ettiğimiz üç hru ter­cemesi, kısa ve uzun olma bakımından, biribirinden kısmen farklıdır. Biz, bu hru terecemelerin­den başka, İhnü'l-Emin Malımnd Kemal İnal'in (Son Asır Türk Şairleri; c.ıx., 1940, Maarif Ba­sı.mevi, s.1639-41), S.Nüzhet Ergnn'un (Türk Şairleri, c.ıı., İst., 1941, sA62-66) eserlerinden de faydalandık. Her ikisinin şairintizle tanıştıkları, hakkında bilgi verirlerken, kendisi tarafından yazılan hill tercemesine dayandıkları görülmektedir. Doğıı.m tarihi bizdeki hru tercemelerinde, 1293/1294 şeklinde yazılıdır. İ.E.M.Kemal İnal'in eserinde, "1294 Şa'ban'ı, ifadesiyle ayı da kaydedihniştir ki, lifiliidi karşılığı 1877 Ağııstos'udur. Böylece, bizdeki yazma hru tercemesin­deki 1293'ün Mill, 1294'ün ise ilieri seneyi gösterdiği anlaşılıyor; bu yüzden, S.Nüzhet Ergnn'· un eserindeki 1293-1873 tarihi gerçeğe nymama1.-tadır. 1\'I.Kemal'in eserinde ölüm taribi 31 Ka­nım-ı Evvel, 1939 (19 Zi'l-Ka'de, 1358)'dur ve bunun doğruluğıınu, bizde mevcut hru terceme­rinden birine sonradan eklenen "V efat tarilıi: 1939 senesi son günü, ifadesi göstermektedir.

2 E:aÇII-'asker Es'ad Efendi denilmekle kimin kasdedildiğini anlamış değiliz. Siıhbaflar Şeyhi diye de anılan E:iidi-'asker, V ak'a-nüvis Es'ad Efendi, Salabi'nin doğıımundan ·yirmi yıl kadar önce vefat etmiştir (Bursalı Tiüıir, Osmanlı.Müellifleri, c.u., İst., 1343, s.24 v. d.). İ.E.llf. Kemal İnal, bu Es'ad Efendi'den hiç balısetmiyor; S.Nüzhat Ergnn ise, "Sudfu'dan ve Meclis-i Maarif azasmdan Es'ad Efendi, olduğıınu kaydetmiştir (Aynı eser, sA63). Biz, bu zatın kim olduğııDa dair, şimdilik kesin birşey söyleyemiyomz.

ALİ SALAH...\.DDİN l:i:GİTOGLU HAKKINDA 267

okuduğunu, Yemen alimlerinden Şeyh Mehmed San<avi ile, Musullu Hafız Os. man'dan istifade ettiğini, Mülkiyye Mektehi Fıransızca hocası Lavasi'den Fıransızca dersi aldığını öğreniyoruz.

Ali Salahi'nin manevi inkişafında te'siri olduğundan halısedilen şahsiy­yetlerden Teftiş ve Muayene Hey'eti Reisi Abdullah Hasili ile tamşması, her­halde ayın Encümen'de aza bulunan halıası Hüseyin Hüsnü'nün aracılığı ile­

dir; yukarıda kaydettiğimiz üzre, kendisi de, me'murlUk hayatına, Teftiş ve Muayene Encümen'inde katilılikle başlamıştır. Bu yüzden, maiyyetinde çalış­tığı Abdullah Hasih ile, her zaman için görüşebilme imkarn bulmuş olsa gerek­tir; Tanzimat Devri edebiyatının yeni fikirlerini henimsemeyen, üslUh hakimın­dan eski tarzda bir eseri de mevcut Abdullah Hasih 'ten, Ali Salahi'nin ettiği istifade, Axahca ve Farsca'sını lleriletme cihetinden olabilirJ. Eserlerinde on­dan hiç halısetmeyişi, bu şalısa pek de fazla kıyınet vermediğini göstermekte­dir. o devrin, Şark dillerini en iyi bilenlerinden, dini ilimler sahasında üstad tanılan, bilhassa 1\tleşalıirü'n-Nisa adlı ve Farsca'ya da çevrilen eseriyle_ ün kazanan Haci Zihni Efendi'nin şalısiyyet ve bilgisine karşı duyduğu hayran­lığı, onun ölümü dolayısıyle yazdığı mersiye'sinde dile getirmiştir. Milletin İr­fan hocası olarak vasıflandırdığı Hacİ Zilıni Efendi hakkındaki,

Bu ne boşluk, bu ne fıkdfuı, bu ne Esrar-i İliih

Hace-I ilnı-ü edeb göçili cihandan eyvahl

Düştü bir saye gibi nilr-i fazilet ha.ke, Kenz-i Mahfi sığamaz hake değil, eflakel

Y ahnız kabri midir aşık-ı pak-I cisnıi, Yoksa efvac-i meliiik mi sufüf-I J.ıaşemi

Yıid-ı hürmetle taşır nfuııını candan hatta Leb-i esrar gibi kalb-i selim-I gulema.

Edebiyat-ı Axah, Fikh-u Hadls-il Tefsir, Ruh-i feyyazmı rabmetle ederler tebşir.

En büy-ük şahid-i irfiinı olan asan, Ömr-i siinisini ihya edecek envnrıl

3 Abdullah Hasili Efendi'nin, üslfılı bakımnıdan tamiimıyle eski tarzda lYiişbiJ(ıü'n­Necilh-:ı;Iuccetü'l-İsliinı-ı İmiinı-ı Gazziili'nin vesayay-ı hikemiyyesinden tercemedir-adlı bir eseri vardır (İst., Matbaa-i Osmfuıiyye, 1308). Namık Kemal, 1877 yılı başlarmda, Midilli'de "ikiimete me'miir, edilmeden önce tutuklandığı zaman, Hii1.-funet'ce, sorguya çekil­mesine Abdullah Hasili Efendi ta'yin edilmiştir. Kemal'in Midilli Mutasarnfhğı sırasında, Ab­dullah Hasili Efendi, Cezayir-i Bahr-i Sefld Vilayeti Adliyye Müfettişliği'ne getirilmişti. İdari mes'elelerde anlaşmazlıklan yüzünden aralarmdaki gerginlik artmış, başkalannın da katıldığı münakaşalan gittikçe büyüyerek, gazete sutfınlarma kadar düşmüştür (Bu hususta daha ge~ bilgi edinmek için Namık Kemal'in Mektupları adlı kitahnnızm üçüncü cildine_hakımz: Tüık Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1973, s.xxn v.d.Aynca lık., bu cildin sonundaki Öz-Adlar Diz­gisi). A. Hasili'in edebi makaleleri, eski tarzda şiirleri de vardır (Resimli Gazete Nüsha-i Fev­k'a'l-ildesi, 1315, s.4 v.d.).

268 FEVZİYE ABDULLAH TANSEL'

heyitleriyle başlayan bu şiirinde, o kalahalık cenaze törenini, kahrini canlan­dırrrken, hayat ve ölüm hakkında felsefi fikirlerine de yer verıniştir:

V ar mı bilmem, acaba, zatma akriin şimdi Bir tutar eldi edebde, fakat~clden gitti

heytiyle bitiriliği mersiye'sinin sonuna, düşürdüğü tarih beytini ekleıniştir:

Gözyaşlarımla yazdım tarihini iı'Iücevher Zihni Efendi huldü vahdet-saray-i vaslı!

Sonundaki tarihten l Kanfuı-ı Sani, l329fl4 Ocak, l9l4'de yazıldığı an­laşılan bu mersiye'si, şahsiyyetine hayran olduğu, bilgisinden faydalanÇ.ığı bu büyük ilim adamının ölümü ardından duyduğu acıyı lıissettirmektedir4•

Ali Salahi'nin hemen-hemen Zihni Efendi kadar bağlı bulunduğu bir baş­ka şahsiyyet, Musnllu Hafız Osman'drr. Henüz bir yaşında iken üveği annesi tarafından gözleri kör edilen Hafız Osman (Doğumu: 1840), ince zekaya salıib, şair rulılu idi. Okuduğu hutbelerinde hatiblik san'atının bütün incelikleri ha­kim olduğundan, yalnız miisıki sahasında değil, hatihliği ile de ün kazanmıştı.

Mevlevi tarikatine mensiib olan Hafız Osman, Mevlevi ayinleri'nin birkısmı­

ın ezberden biliyor, kiinfuı da çalıyordu. Çenberlitaş'ta açtığı bir kitapçı dük­kaın, o çağın mülıim simalarının ve miisıkiden anlayanlarının toplantı yeri ha­lini almıştı. Ayrıca, Şeyhü'l-İsHim Salıib Molla'nın İncir-Köyü'ndeki yalısında haftada-bir yemekli toplantılara, bundan sonraki miisıki fasıliarına da kaniinf çalmak siiretiyle katılıyordu. İşte Ali Salahaddiıı'in hayram olduğu şahsiyyet/ lerden biri de, kendisinden otuzyedi-otuzsekiz yaş büyük olan bu Hafız Os­man Efendi'dir. Tanbur, keman gibi miisıki aletlerini, bunların rulılarınuzda yarattığı te'siri anlatan şiirleri, hiç şühhesiz, bilhassa Hafız Osman'dan aldığı miisıki terbiyesinin veriınidir5• Şairiınizin lviul;iisin-i Al;lal,t adlı mensur eseri­ne Hafız Osman tarafından takriz yazılması6, onun tarafından teşVik ve tak-

4 Ali Saliibaddin, Aşkın Sesi, İst., Subiılet Mathaası, 1341, s.51 v.d.Halvetiyye Tarikati'ne mensup olan Haci Mebmed Zihni Efendi, UlUnı-ı Axahiyye'de devrinin başta gelen ilim adaıula­nndandır. Bursalı Ta.Iıir Bey, onun, 1329 yılı sonlarında vefat ettiğini yazıyor; basılmış; birkıs­mı da hasılınanlış olan eserlerinden yirmiyedisini zikretmiştir (Osmanlı llfüellifleri, e.ı., İst., Matbaa-i Amire, 1333, s.310-12). İbrruıim Alaaddin Gövsa'nın Meşhur Adamlar, Hayatları-Eser­leri adlı ansiklopedisinde (C.ıv., İst., 1933-36, s.1597 v.d.), Türk Meşhurları'nda (İst., hsm. t.y.), çok kısa olarak ha.I tercemesi vardır; Bursah Ta.Iıir'in eserine ilave olarak, İstanbul Millet Ve­kili, Güı:ıırfık ve İnlıisarlar Veldlliği'nde de bulunan Ra"na Tarhan>m, Hacİ Zihni Efendi'nin oğlu olduğunu öğreniyoruz.

5 Bk., Keman ve Tanbiır; Şerhi's-Sudiır fl Nagmeti't-Tanbiır; N ay' e Hitab başlıklı şiir­leri (Aşkın Sesi, s.63, 65, 107 v.d.). Bunlardan ikincisi için, "Bu şiir, Tanhilri Cemil Bey merhil­mun mahdi'mıu Mes'ud Cemi! Bey için yazılmıştır, dip-notunu kaydetmiştir.

6 Ali Salahaddin, İ.E.M.Kemal İnal'e verdiği lıa.I tereemesinde, lYielılisin-i Ahlak

( J')\,:.1 ..y.l.s!) niinıında matbu bir eserİnı vardır, demekle yetinıniştir (Aynı eser, s.l639). S.Nüzlıet Ergun da bu eserin ne zaman hasıldığma dair hiçbir bilgi vermemişse de, basılmış

bulunan bu eserin meiısur olduğunu, '':r.fusullu Hafız. Osman'ın bir Takrf::'ini ilıtiva, .ettiğini

yazmıştır (Ayni eser, s.463); hk., aşağıdaki not-24.

.A.Lİ S.A.LAILADDİN 1:i:GİTOGLU HAKKINDA 269

dir_ edildiğini gösterir. HMız Osman hakkında bir kaslde yazan Ali Salahaddin, onun sesinin güzelliğini, mfısıki fenninin onun1a ayakta durduğunu, güzel ko­nuşma san'atindeki kudretini, şiirlerini öğüyor; "Tanrı'nın hilrikası, dünyada eşi bulunmayan, bir şahsiyyet olarak can1andırdığı Hafız Osman'ın, gözleri­nin görmediğine de dokunmuştur: Tanrı'nın, cahilin aybını görmemesi için onu a'ma kıldığını, akıl ve zekasıyle bütün hakikatleri görebildiğini yazıyor. Ali Salahi'nin manevi inkişafında te'siri olan çevreyi can1andırdığı kadar, Ha­

fız Osman gibi mühim bir mfısıki üstadını da tasvir ettiği için, bu kaside'nin bütününün neşrini faydasız bulmuyoruz:

Y aşa Osmfuı-ı latlfii'l-elhfuı

Rtih-i Diivı1d'u Jalarsın ihyii

Miisıki fenni seninle ka"iın Olamaz ka'hına ishak resa

Ger bulunsaydı aceb F1ir1ibi Sana peyrev mi olurdü acebii

CRıni'-I mülk-i beliigatte bu gün Sensin_ey hiice hatib-1. üdeba

Sana asla olamaz hakkıyle

Ne Ma'arri, ne Hariri hem-p!i

Dürr-i şehv!ir'a müreecalı nazmın

Ey edib-I suhan-1ira moulii.

Ger bulunsaydı Hariri şimdi Biçemezdi sana zTh!i dib!i

Silk-i tahrlre çekili dizdi,öini Assalar Ka'he'ye layık hakka

Reşha-I fikrine ab-i l';lsfuı

Dedim_ammii olamaz hakk-ı eda

Hasıli harika-I Mevla'sın Yok·nazirin bu cihfuıda· asla

Dide-I kalbin_açıktır gerçi Ziihiren sen görünürsün a'mii

Ciibilin aybını tek görmeyesin Di:ı-e Mevlii seni 1almış a'mii

Yoksa bi'l-cümle hakayık mekşiif

Sana ey ·harika-I akl-ü zeka

Ali Salahi'nin, Hafız Osman'ın Manzfıme-i Hti'iyye'sini terceme ve şerh ettiğini, bu münasebetle yazdığı bir Na'i:'ının da bulunduğunu söyleyelim7•

7 Bu iki şiir, şiürimizin Divan-ı Saltıhı adlı ve kendi el yazısıyle olan defterde mevcuttur (S.39, 116 v.d.). Hafız Osman'ın hal tercemesi için bk., İ.E.M.Kemal İnal, Hoş Sada-:-Son Asır Türk .iWilsıkişinasları, İst., Maarif Basımevi, 1958, s.l87-88).

270

·II - YAZMA ve BASlLMlŞ ESERLERİ

Ali Salahi gerek şiirlerini, gerek nesir şeklindeki dini, felsefi yazılarını

l908'den i'tihil.ren neşretmeğe başlamıştır; bunları, Eşref Edih'in salıibi bu-.

lunduğu Sırat-ı NI üstakim ve bunun devamı Sebllü'r-Reşad ile, Cem'iyyet-i11~

miyye-i İslamiyye'nin fikirlerini yayan Beyanü'l-Hak'ta, Nlisbiih'ta bulmak

münıkiindür; Re'fet Avni'nin müdürü bulunduğu 1Heram mecmuasının ise,.

Kısm-ı. Edebi sutUn.unun baş-mulıarriri idi. Mensfu eserlerinden yaınn; biri,

biraz önce yukarıda bah~ettiğinıiz ve Hafız Osman'ın takriz'ini ihtiv.a edefi:

lYiuhiisin-i Ahlak basılmıştır. Muhtelif şiirlerini içine alan ve biraz sonra

üzerinde duracağımız Aşkın Sesi adlı kitabı dışında kalan manzumeleri, men·

sur diğer eserleri neşredilmiş değildir.

A - lVlıNZUlii EsERLERİ

Ali Salahi'nin, kendi el yazısı ile eserlerini içine alan küçük boyda beş,

orta boyda altı defter bu gün elimizde bulunmaktadır. Küçük boydaki beş def­

terin hepsinde, orta boydaldlerden ise, üzerinde Divan-ı Saliilıi yazılı olan ile8,

biri turuncu kaplı9, ötekinin kabı kurşuni ve üzerinde 6 numara bulunan1fç

8 Bu Dfviln'daki şiirler, nazım şekli bakımından Divan tertibine uygun olarak sıriılan­mış ise de, her nazım şekline iiit muhtelif şiirler, kafiyelerinin son, harflerine göre tertibedihniş değildir. Na'aı'lardan sonra, ıl'fersiye-der-Şiihci Kerbela, bunun ardından kas[de'ler yer almak-ta­dır. Kasfde'lerden ikisi, Sultan Abdü'l-Hamid hakkında, Culusiyye'dir. E'iizim-i Üdebildan Bir Zilta Yazdığım Kaszde başhkhsımn, dikkatle o1.-ıııı\ılunca, şiiir Mustafa Siifi (1862-1901) için ya· zılımş medhiyye olduğu anlaşılıyor (Tanzimat Devri edebiyatı'nın soruanna doğru şöhret kaza· nan, Muallim Nacl tarafını tutanlardan olan Siifi'nin hal tercemesi için bk., İ.E.M.Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, c.Lx., İst., Maarif Matbaası, 1940, s.1533 v.d.). lVIaarif NB.zırı Haşim Pa­şa'ya Ramazan tebrikioi de içine alan "Vezaret" kasfde'sinden başka, diğer şalnslar için yazıl­mış olanlar da vardır. Tarih kıt' aları arasında kayde değer birşeye rastlamış değiliz; Milli 1314 (1898)'de yazdığı, U1emildan Bir Ziita Söylediğim Tarih-i Vefiit ld, Seng-i Me=ilrında Mulıarrer­dir başlıklısının ise, kim için kaleme alındığı anlaşılamıyor. Bu Dtviln'da, manzüm bir mektup, Şevket-Niime, Cevdet-Niime adlı iki şiirden başka, gazeller bölfuJiünde Bill ve N abi'ye birer nazi­resi de vardır. N oktasız harflerle gazel yazınağı da deneyen Ali Salalıi'nin Ar ab ca, Farsca şiir­lerine de, sayıca az olmakla beraber, bu yazma Dfviln'nıda da rastlanılnıa1.-tadır. Manzüme­lerden hiçbirinin sonunda-pek tabi'i olarak tarih kıt' aları dışında-yazıldıkları zamarn gösteren bir kayid görüleıniyor.

9 Sayfa numaralan bulunmayan bu defterdeki şiirlerin birkısmının yazıldıkları tarih kaydedilmiştir. Y anılmıyorsak, şiiirinıiz, 1\Iilli 1323-25 (1907-9) sıralannda, şiirlerini bu defte­re yazmıştır. Reşid Paşa'nın iki gazeline, Sünbül-zade Vehbi'nin Suhan redilli meşhur kaslde'· sine nazireleri vardır. İçinde bıılunduğu hadis eler, ona illıanı kaynağı oluyordu: Bir Tiyatro V as· fmda adlı şiirinde, seyrettiği müzikli, rakslı sahneleri tasvir etıniştir. Çevresindekiler arasında, şiirleriyle herhalde epeyi şöhret kazanmıştır: Mevlevi Tarikati'ne mensub bir arkadaşının seya· hat eserine tal.:rl:::'i vardır. Bir Ziit-ı Ali-Kadr'in Kilşiinesinde Bil=ı Zevilt ile Taiim Edildihten Son­ra Jriid ve Jnşild Eylediğim Man:::ilmedir, onun böyle toplantılar dolayısıyla yazdığı şiirlerini, orada okuduğımu anlatriıaktiıdır.

10 1922-1925 (Milli: 1338-41) yılları sırasında yazdığı şiirlerini şiiirimiz bu deftere kay~ detıniştir. Daha öncekilere göre Arabca, Farsca şiirlerin çokluğıı dikkati çekııiektedir. Buıılara ömek olarak Şirazh Hilfız'nı, İbnül-FB.riz'in gazellerine ıahmis'lerini; Kclim-i Hemedam ve Mag· ribi'nin beyitlerinin ·tercemeleriı:ıi zikredebiliriz. (S.S, 39, 20 v.d.); Arabca, Farsca te'lif şiirleri de vard:ıf. ·1925'de hasılan Aşkın· Sesi adlı kitabına seçilen şiirlerden birçoğınıuıı asıllan bu def-terde mevcuttur. · · ·

ALİ SALAHADDİN xiGİTOGLU HAKKINDA 271

defterdekiler muhtelif manzumelerinden ibarettir. Bn sekiz aefterde:Ici manzu­melerin hemen hepsinin sonunda, yazıldıkları tarihler kaydedilmiştir; bu ta­rihler gözden geçirilince, bazan hemen her gün, hatta hazan günde birden çok şiir yazdığı anlaşılan şairiınizin, en eskisi H.1314 (1896-97)'den-ha~layarak, Aşkın Sesi adlı kitabı hasilineaya kadar, dolayısıyle 1925'e kadarki şiirlerini bu defterlere yazdığı anlaşılmaktadır. Aşkın Sesi, bu sekiz defterdeki şiirler arasından seçilenlerin bir-araya getirilmesiyle haz:ITlaİııp yayııiilanmıştır; bu kitapta toplanılan şiirlerden bazıları, sözünü ettiğiiniz husekiz defterde hu­lunmadığına göre, bunların, muhtelif mecmua sutıinlarıiıda kalari şiirleri ara­sından seçilmiş, veya bir başka yere kaydettiği Şiirler olduğu düşünülebilir.

. .

Yine orta boyda bir başka defterin üzerinde Raviatu'l-İlıltiş, Eser-i Ali Sallilıaddin Yiğitoğlu yazılıdır. Bunda da bir hakıma muhtelifşiirleri yer al­makla beraber, hemen hepsi, işlenilen mevzu cihetindeıı bütün te~kil eder. Hazret-i Muhammed ve ailesi, Halifeler, tarikat kurueniarı ve şeylıler, evliya­lar, kısaca söylersek İslam dininin büyük ve meşhur şahsiyY-etlerriçin yazdığı şiirleri bu defterde buluruz.· Hemen hepsinin sonunda yazıldİkları tarilıler de vardır; bu tarilıler gözden geçirilince, 19 Şa 'ban-1 Şev-viil~ 1340 (15 Nisan-28 Ma?'-:ıs, 1922) arasmda yazıldıkları anlaşılır. Şiirlerde~ ilki Hz.Muhammed ve soyundan gelenler vasfındadır; bunlara bende olanlar, bağlı bulunanlar ağzın­dan tertih edilıniştir. Bunun_ ardm~an, sırasıyle _SünJ>ül.§inan, -~~_d1i'l_-JFadir Geylani, Seyyid AJ:.ımedü'l-Bedevi, Seyyid İhrahlmü'd-DesüJP, Mevlana Cela­le'd-Din Rüıni, Ehü Bekr Şıddi~; Hz. 'ܧman, Bahii1~'d-Din Nakşhend, 'Aziz Malpnüd Hüdayi, :ı;Iaci Bektaş Veli, ·uveyse'l-~areni; Mn.Q:yi'd-Din 'Arahi, Ehü'l-:ı;Iasan 'Aliyyü'l-Şa?;ill, 'Ö~erji'l-:ı;Ialveti, :ı;Iaci Bayram Yeli, İmam-ı A':ı;am Nu'man h. Sabit, Hz. ]J:iilid, Sa'de'd-Din Cuhhavi hakkındaki şiirler gelınektedir. Ali Salahaddin, edindiği dini, tasavvufi bilgilere kendi düşünce ve duygularını da katarak, İslam büyüklerinden bu o:ıid?kuzunu mazmen can­landırmağa çalışmıştır. Bu bakımdan mühim olan bu şürler hakkında fikir ve­rebilmek için, Sünhül Sinan, Aziz Mahmud Hüdayi hakkındakilerin bütününü yayınılamağı faydalı huluyoruzıı:

ll S.4, 39 v.d. !.E.l'ri.Kemal İnal ile S.Nüzhet Ergun'ıın, şairimizin kurşun kalemiyle ayn bir deftere yazdığ1 Raviatu'l-1/.!liiş'ı da göremedilden anlaşılıyor. İ.E.l'ri.Kemal İnal, Ali Salahi'­den hal tercemesini istediğini yazıyor; bundan naklen, eserleri hakkında, bu arada Rav:Jatu'l-1/.!laş'dan da bahsettiği yalnız şu cümlelerini kaydetmiştir: "llfehasin-i Alıfak nilınında matbu bir eserira vardır. Çar-yilr-i Güzin il~ ·oniİd tarikat· piraru.'llin, Uveyse'l-Kareİıi, İmam-ı A'zam ve Şeyh-i Ekber'in mehilmid ve medayiliini mutazamının ·Rav:EIJtu'l-ll.!laŞ isimli manzılm bir eser yazdım; münasih bir zamanda tahe'ettireceğim. Şurada burada intişilr eden eş'ilrımdan ma'ada 1..iilliyyat-ı eş'ilrım da henüz talı'edilmedi. Bunun birkısmı Aşkın Sesi nilınıyle tah'olundu. 1936'­da 1bnü'l-Fari:: Divanı'm-şilrilı Ahdü'l-Gani-i Nalllusi'ye tabi' olarak-terceme ve şerhettim, (Aynı eser, s.l639). Şairimizin bu cümlelerinden, Raviatu'l-ll.!laş'ı bastıriliağı düşündüğü de an­laşılmaktadır. Raviatu'l-1lıliiş'm, mevzıl ve içine aldığ1 birçok şalııslar, tertih hakımından Molla Murad'm Divan'rm hatırlatan bir eser oldıİğ1ınÜ da söyleyeİinı (Bk., F.A.Taruel, Gül-Baba Adı Verilen !ki Ayn Şalısiyyet, Molla lıfurad Divanı ve Süiıbül Sinan, 1lalıiyaf Fakültesi 1Wecmuası, c.xvı., 1968,. s.67 :v.d.).

272 FEVZİYE ABDULicAH TANSEL.

DER-VASF-İ CENAB~ı PIR SÜNBÜL SİNAı.'ı (Kuddise Sımlıu}

Bilmiş_ol her zerrede aşk-i Hudii'clır münceli V arsa göster aş1.-tan hali kalan bir münzel'i Aşkdır güya ciliiinın yiir-i cam, hem-dili Bilmeyenler cczbe-I aşki bize derler deli Sünbüli'yiz gülşen-I devrilnda Yii Hii, Sünhüli Gülşenimdim sünhül_al, bir taze sünhül, ey Vell

Hii deyip devriina gel, iiyinimiz devran bütün Dönmeyiz Tevhld-i Hak'tan, kilıınıız irfiln bütün Maksad-i aksiimız_ancak vuslat-i ciiniln bütün Bağa girmekten garaz şemm-I gül-ii reylıiin bütün Sünhüli'yiz gülşen-i devranda Ya Hı1, Sünhüll Gülşenimden sünhül_al, bir tiize sünbül, ey Veli

Nev-halıiirm bülhül-I dem-siizı varsii ey gülüm Ciiygiilı-I hülbül-I V alıdet de herk-I sünbülüm Raht·ı kalh eyle, eğer, çöz, varsa dilde bir düğüm Ey S a 1 a lı 1, bir nefes Vahdeı'ten_ayrılmak ölüm Sünbüli'yiz gülşen-I devranda Yii Hii, Sünhüli Gülşenimden sünbül_al, bir tiize sünhül, ·ey Vell

17 Şa'biinü'l-Mıı'azzam, Sene 1340/15 Nisan, 1922'

DER-VASF-1 HAZRET-İ PİR AZIZ MAHMlJD HÜDAYİ (Kuddise Sırrılıii)

Ey merd·i fazilet sana hürmet, sana hürmet

İrfiinın_ile buldun _jse Cizz-ü sa'iidet Ziitıula da irfiln ediyor kesb-i me~yyet Ey Pir-i Aziz'im o ne devlet, ne hidiiyet İirnin, edehin doğrusu minbiic-i tarikat

Kahilse de bulmak o seliitin-i zamanı Herkes bulamaz devlet-i irfiln·ı cilıiinı

Sultan ile irfiln sana halış etti 'iniinı Buldun ehedl devleti, şeh·ralı·i Ciniin'ı

Attm nazarmdan nekadar varsa gümiinı

Ey Kntb-i hudii, yilr-i :ijudii, iişık-ı hurrem :ijall kalamaz pir-i dil-iigalıtan alem Üftade·i hak olsa bile katre-i şebnem Yükselmededir şems ile ey pir-i mükerrem Oldü sana nıi'riic·İ edeb silllem-i eslem

Her sine değil menzil-i nıihmiln·ı sa'iidet Merdiln·ı :ijudii sinesidir menzil-i devlet Ey merd·i :ijuda, tae-i ser·i ehl-i tarikat Mahviyyete iişık bu S a 1 ii h i seni elbet RUhunda taşır, rUhu ki Allah'li emanet

15 Ramazan, Sene, 1340/12 JYfayıs, 1922

1

.A.Lİ .S.A.LİH.A.DDİN YİGİTOGLU H.A.K.KIND.A. 273

Ali Salahi'nin, İslam büyüklerini tasvir ettiği bu ondokuz şiirine yer ver­

diği defter, üçü bu manzfuneler arasında, altısı defterin sonunda olmak Üzre,

çoğu gazel ve tahmis'lerden ibaret şiirlerini de içine almaktadır; bunlardan ba­zıları, Aşkın Sesi adlı kitabında hasılmıştır. Defterdeki şiirlerin hemen hepsi,

yazıldıkları tarihe göre sıralı olduğu için, İslam büyüklerini canlandıran man­zfımeler arasında ve defterin sonunda bu gazel, muhammes, v.h. nazım şekil­

leriyle şiirlerin bulunuşu pek tahi'idir. Ravzatu'l-İljlliş, onun, yalnız yukarıda

adlarını kaydettiğimiz İslam büyükleri hakkındaki şiirlerini içine alan, hasıl­

mamış kitabının ismidir. Hakkındaki yazma hal tercemelerinde de, Ravzatu'l­

İ{ılliş isimli, neşredilmemiş bir eseri bulunduğu, hasıma hazır kitaplarının lis­

tesi sonuna ilave edilmiştir.

*

Ali Salahi, yukarıda bahsettiğimiz, kendi el yazısıyle dokuz defterdeki ııiir­lerinden seçilcnleri, Aşkın Sesi adı ile, 1925'de yayınılamıştır; bu, onun hasılı biricik şiir kitahıdırt2. Şairimiz, bu eserinin 25 Ağustos, 1341 (1925) tarihli

Birkaç Söz kısmında (S.3-5), o tarihe kadar yazmış olduğu şiirlerinden çoğunun Sultan Ahmed yangınında kitapları ile birlikte kül olduğunu, geri kalan bir­

kısmının da toprak zerreleri gibi şuraya-huraya dağıldığını, elde kalanları, "değersizliğinden dolayı, hastırmak istemediğim, fakat talebelerinin arzu ve

israrlarına dayanamadığını kaydetmiştir~ Onların çalışmasıyle, mevcut şiirle­

rinelen seçilenler bir defterde toplanılınış, kendisi bunları gözdıın hile geçirip herhangibir düzeltme ve değiştirme yapmamış, hatta, kitabına, Aşkın Sesi adını uygun bulan da talebelerinden biri ·olmuştur.

Aşkın Sesi'ni başlıca üç kısma ayırmak mümkündür. Birinci hölümün

başında, Tevhld-i Biirl, Na't-i Nebevi ve Hz.Ali hakkındaki şiirlerden sonra, işlenilen mevzfıbakımından başka-haşka şiirler yer almaktadır (S.7-108). Ga­

zeliyyat, ikinci bölümü teşkil ediyor; bunlar Divan'larda görüldüğü gibi, kafi­

yelerinin son harflerine göre alfabetik sıralanmıştır (S.109-146). Üçüncü bö­lümde yalnız Farsça gazel ve tahmisler bulunmaktadır (S.147-66). İkinci bö­

lümü meydana getiren Gazeliyyat'ın dışında kalan bütün şiirlerin sonunda ya­zıldıkları tarihi görebiliyoruz; fakat, yazılış tarillerine göre sıralanmış değil­dir. Birinci bölümde 48, ikincide 45, üçüncüde 12 şiir bulunduğundan, Aşkın

Sesi'nde 105 şiirin toplanmış olduğunu söyleyebiliriz.

Velfıd bir şair olan Ali Salahi'nin Aşkın Sesi'ndeki şiirleri mevzfı bakı­

mından oldukça zengindir. Çevresindeki hadiseler, onun için ilham kaynağı

teşkil ediyordu. Dıımlupınar Şehidleri'ne başlıklı-;

12 İst., 1341, Suhı1let Matbaası.

274 fEVZİYE ABDULLAH_ TANSEL

Vatanın güldü yüzü görmeli v:icdiinı bu gün, Parlayan seyf-i hamasetteki al kanı bu gün,

Çıkıyor göklere ervil.lıımızın şiinı bu gün,

Rfılı-ı til.hiinımızın herbiri imiint bu gün, Vatan il.güşuna aldi o şehidiinı bu gün,

O şehidil.u-Lhamiyyet vatanın ciinı bu gün!

kıt'asi ile başlayan, ayrıca İzmir'e Kavuştuk ve Şanlı Ordu-İstaııhul'a Girer~ ken-başlıklı şiirleri İstiklal Savaşı'nıızdan mülhemdir (S.l9, 21, 23 v.d.): Ho~ calığı dolayısı_yle, ilhamını meslek hayatından aldığı şiirleri vardır; bunlari örnek olarak, Istanbul Erkek Muallim Mektebi talebeleri ile Göksu gezintisini

anlattığı Tenezziih Hatırası başlıklı şiiri ile Bezm-i Alem Kız Lisesi Nfarşı, Er/n­

köy Lisesi Marşı, Ankara Lisesi Marşı'nı gösterebiliriz (S.73, 92 v.d.d.). Ya­kından tanıdiklarının ölümleri ardında bıraktikları o' acılarla dolu boşluğu bü­

tün kalbiyle hissetmiş, bu duygularını dile getiren mersiye'Ier de yazmış· tır; bunlardan biri, genÇ yaŞta öleıi. Ali RuhiıJ, öteki ise, yazımızın başında zikrettiğimiz üzre, fikir hayatının olgunlaşmasında mühim te':;iri olan üstadı

Hacİ Zihni Efendi hakkındadır. Edebiyatımızın, xıx.asrın ikinci yarısında ve

Divan edebiyatı tarzını devam ettiren en i.inlü şairlerinden Yenişehirli Avni Bey için bir mersiye'si de vardır; bu şairİnıize nazire gazelini, onun ölümün­

den az sonra yazmıştır (S.51, 81, 30). Çağdaşlarından Alıdülhak Hamid'in hikemi şiirleri, bu yola yönelen Ali

·salahi üzeriıide, pek tahi'i olarak te'sirsiz kalamazdı; bu te'sir, bilhassa, onun bu tarz şiirlerini tanzir ettiği,

Zunıin içinde nazar nehi:-i Hakk'ı fil.rıktır Fünfın iç4ıde cunfın niltık-i hakayıktır

Gezer hayal-i malıabbet sehab şeklinde

<1yil.u olur bana yarim niliab şeklinde

Hamiyyetiyle tefil.hfır sezadır._.insana Biraz da sor bakalım ol suil.li vicdana

matla'lı gazellerinde sezilmektedir14•

Bir hil.le isterim ki hilal aıılaşılınasın Bir leyl isterim ki zılal aıılaşılınasın

13 lıtiersiye, s.89. Bu NI ersiye'den başka, Divan-ı Salahi'de, RUhi'nin ölümü üzerine düşür­düğü bir tarih kıt' ası (5.42 v.d.), her iki şiirin sonunda 1323 tarihi vardır.

14 Bunların üçünün de başlığı Hamid'e Nazlre'dir (5.28, 35, 66 v.d.); ş1iirinıizin, Abdülhak Hamid Bey adlı,

Güzergehinde uçar bir hayai-i dfıradfır

Gözümde zıll-i hayil.II cihil.u-ı nfıril.ufır

Bülend çehreli bir asmau-ı Hak manzfır Okur sera'ir-i ma<uayı bi-hurfıf-i sutfır

KavMil-I nazari encüm-I leaii-i hfır

mısraianyle başlayan, altı kıt'adan ibiiret bir şiirine rastlarlık (Defter, küçük boyda, nu.4, s.154 v.d.); sonundaki tarilıten, 2 Ağustos, 1325/15 Ağustos, 1909'da yazılıdığı anlaşılır.

ALİ SALAH..-\.DDİN YİGİTOGLU HAKKINDA 275

beytiyle başlayan gazelinde, Te·vfik Fikret'in üslfıhunu muvaffakıyyetle tak­

lid ede~ilmiştir. Yakından tamdığı Üsküdarlı Talcat Bey'in gazellerinde:p. biri­

nLtalımis eden şairimiz15, Naımk Kemal'i şahsen tamyamaımştır; çüııki kendi­

sinin doğduğu yıllarda Kemal lVIidilli'de bulunuyordu; vefat ettiği zaman,

1888'de ise, Ali Salahi lıeni.iz o~ yaşında bir çocuktu; fakat onun da, herkes

gibi, Kemal'in zuliim, istibdad aleyhindeki ve vataui şiirlerinin hayram oldu­

ğu anlaşılıyor. Bu hükme varırken, Kemal'in üç gazelini tahmis etmiş bulun­

masına dayamyoruz; bunlar, Kemal'in,

Yad eder candan o zalim aşıki yad etse de

llfcvt ilc eyler gam-i alemden~azad etse de

Remz-i Bi'smi'llülı sırr-i feyzidir efkfirımın

Nüslıa-I Kübray-i hikmet şerlıidir gnftfirımın

matla'lı gaz~llerinin tahmis'idir. Ayrıca,

Hüseyni-meşreb~ol bir can için havf-ü recadan geç Fazay-I Kerbelay-I aşka gir merdane-merdane

Düşüp Nanuk yine sevday-i zülf-I yiire hasretle

Beyahan-i cunfınfı devreder diviirie-divane

beyitlerini de tahmis etmiştir1 b.

Devrinin musıki üstadlarından Hafız Osman ile yakın dostluğu olan, mu­

sıld alenılerine katılan, bu sahadaki şölıretli kimseleri taruma imkamın bulan

şiiirimiz Keman ııe Tanbilr, N ay' e Hitab başlıklı şiirlerinde, bu miisıki aletleri­

nin ruhlarda uyandığı te'siri duynrmağa çalışımş, Şerlıi's-Sudur fi Nagmeti't· Tanbfır adım verdiği şiirirtİ ise, Tanbfui Cemil Bey'in oğlu Mes'ud Cemiliçin

yazımştır17• Hasb-i Hal-i Hilal, Hiızu.n, Kış, Bahar, v.b. tabi'at güzelliklerini

15 Fikret'e Nazlre; Üsküdarlı Tal'at Bey'e Tahmis; s.79; 102 v.d.Tevfik Fikret Bey adlı, sekiz dörtlükten ibiiret şiirini, 18 Mayıs, 1325/30 Mayıs,l909'da yazınıştır (Küçük boyda defter,

nu.4, s.l03 v.d. Bu defterde, Ali Ekrem Bolayir'i ve şürleriıü anlattığı, Zzlfil-i 1/ham Müellifi Ali Ekrem Bey'e başlıklı, yine l909'da yazdığı bir ınanzılınesi de vardır (S.162 v.d.).

16 Namık Kemal' e Tahmis; Namık Kemarin Jki Beyline Talımis, s.95, 99; 101 v.d.Şiiiri­.ınizin,. Nanuk Keınal'e nazire, 14 Teşrin-i Evvel, 1324 (27 Ekim, 1908)'de yazdığı,

Adiilet-perver~ol inıbay-i istibdad Iazıınsa

Yeter vicdan-ı pakin fikr-i istişhiid liizımsa

nıatla'lı bir gazeli de vardır (Küçük boy defter, nu.1, s.150 v.d.). Lfizımsa redifli gazel önceYeni­

şehirli Avni Bey tarafından yazılınış, bunu Nanuk Kemal tanzir ettikten sonra, birçok şililer

nazireler yazmışlardır (Bu edebi hadise, bu husustaki nazireler hakkında bilgi edinmek için, Na­m ık Kemal'in ıVIektupları adlı eserİnıizin ikinci cildine bakınız: Ankara, Türk .Tarih Kurumu

Basımevi, 1969, Umumi Indeks, Lfizımsa ınad.); bu k:itabıınızda, Ali Salahaddin'in Devr-i Cedld

mecmuasında basılan bu naziresinden de (Nu.9, 29 Haziran, 1325/8 Temmuz, 1909), · balıset­iniştİk (S.52).

17 Bk., yukarıdaki not-5.

276 FEVZİYE A.BDULL..~H TA.NSEL

canlandıran şiirleri varsa da, bunlarda, dini ve felsefi şiirleri ölçüsünde başarı gösterernediğini söyleyehiliriz18.

Ali Salahi'nin şiirleri arasında en güzellerini diııi, felsefi olanları teşkil etmektedir. Yetiştiği aile çevresi, fikir hakımından olgunlaşmasına yol göste­ren şalısiyyetler dikkate alınırsa, hu yoldaki başarısının sırrı kendiliğinden meydana çıkar. Ahlaki-hikemi şiirleri ile ünsalanAcem şairi Sa'di'ye hayran­lığını anla.tan bir manzumesi bulunduğu gibi, Cahiliyye devri Arab şairlerin­den Samu'el'in,

beytini bir manzUmesinin başına kaydetmiştir; hu heytİn tercemesi sayabile­ceğimiz,

Nezih olsun denil.'etten yeter ki ırz-ü niimılsun Temizdir giyiliğin şeyler velev köhne pelil.s olsun

nıısrala.rı ile haşla.yan hu manzumesinin bütününde de ayni fikirleri işlemiş­tir19. Sa.n'at hayatına 1908'de atılnıışsa da, huyıllarda kuvvetlenmeğe başla­yan Türkçülük cereyanını müdMaa eden zümreye katılmanııştı; yazılarının neşredildiği mecmualardan biri de, Mehmed Akif ve arkadaşlarının eserlerinin basıldığı Sırfit-ı Müstakim, daha sonraki adıyle Sebilü'r-Reşfid idi. Ali Salahi de, Mehnled Akif gibi, onun üslUbu te'sirinde, bazı şiirlerinin mevzUlarını İs­lam ta.rilıinin kalıra.manlık, vataııi a.hlak dersi alınahilecek vak'alarından seç­miştir: Telehhüf-i Mfider adlı şiiri, kalıramanı, 'Aşere-i Müheşşere'den Hz. Zübeyr ile, Hz.Ehu Bekir'in kızı Esrnil'nın evlenmesinden doğan ve Endülüs hükümdarlarından Ahdullah'a, a.nnesinin hitabesi tarzında tertiplenmiştir; Esma'nın da.ha önceki İslam kalıramaniarını canlandıran, oğlunu savaşa teş­vik eden sözlerini içine almaktadır. Yine, H.l. asır İslam tarihinden ilham al-

18 8.25; 68 v.d.

19 8.17, 4.0 v.d. Ciüıiliyye devri şairlerinden es-8amav'el b. 'Adiyii'nın (ölümü: H.65/!lf. 560), JS'-aşide-i Liimiyye'sine ait olan bu heyitin miimil.sı: ''Eğer, kötülüğünden dolayı bir insanın niimusu kirlenmemiş ise,her giydiği elbise güzeldir., Yirm:iiki heyitten ibil.ret bu Kaside'nin bü­tünü Ebü Temiim l;[ahlb h. Evsu't·'fii'i (ölümü: H.231-M.846)'nin, Dlvanü'l-FJamiise'sinde (C.ı.,

Mısır, 1927, s.28); iki heyti eksik olarak Ebü'l-Fetl;ı. h. Al;ı.medü'l-JJatlbü'l-Eşhihi (ölümü: H. 852-M.1448)'nin el-Musıaıraf fl Külli Fennin Musta:;raf adlı eserinde (C.ı., Mısır, 1315, s.109) vardır.' Kaslde'nin metni ve şerhiiÇin hk., Ebü Zekeriya Yal;ı.yii h. 'Aliyyü'l-JJatlbü'l-Tehrizi (ölümü: H.502-M.ll09)'nin Şerlıi Dlvanü'l-FJamase adlı eseri (C.ı., Büliil):, 1290, s.55 v.d.). Üze­rinde durduğumuz beytiıi harekelenip Türkçe'ye çevrilmesinde, bunun iÜt olduğu kaside metni ve şerhinin hangi eserlerde bulunduğu hakkında bilgi ediruııemiz hakımından yardımlarını esir­gemeyen ve İlil.hiyil.t Fakültesi'nde Arapça dersi o1.-utmakta olan Yusuf Uralgiray ile; (ralırnetli) Ril.gıb İmamoğlu Beyler' e teşek1.ii:r ediyoruz.

1

ALİ SALAHADDİN YİGİTOGLU HAKKINDA 277

_dığı Zerl;JP ile 1Vfu<iiviye, Kı1feli ve güzel konuşmasıyle ün salmış ZerJı:ii?nın,

adı geçen hükümdarla karşılıklı konuşmalarından örülmüştür20. Ali Salahi'nin bu şiirlerinde, üslUh bakımından, Mehmed Akif'in bu tarz küçük hikayelerinin

te'siri kuvvetle hissedilmektedir; fakat bunlarda, AkU'in hikayelerindeki kar· şılıklı konuşmaların, tasvirlerin hareket ve canlılığı yoktur. Esascn, Ali Salahi'·

nin de, küçük hikaye san'ati cihetinden oldukca zayıf bu iki şiirinden başka,

bu yolda eser vermeyişi, belki de, bu za'fım anladığından ileri geliyordu. Biz­

ce, onu asıl ayakta tutan tarafı, dini ve tasavv-ufi, ahlaki fikirleri içine alan şiir·

leridir; bunda, şühhesiz, Arabca ve Acemce'yi, bu dillerin edebiyatım bilme· sinin, bu yolda eser veren başlıca şilirlerin eserlerini çok okıımuş olmasının

mühim te'siri vardır. Bunlara örnek olarak, bilhassa, Kibir ve Azamet, Fel­sefe-i Hakikat, Vicdan, Toprak, Leviı-i Kaza, İlham-ı Kur'an, Hayat başlıklı şiirlerini gösterebiliriz21.

Aşk'ın Sesi'nin ikinci bölümünü teşkil eden gazeller de, hemen tamamıy·

le tasavvufi, ahlaki hususiyet göstermektedir. Bunlarda Fuzılli, Fehlm, Ne­dim, Şeyh Giilih gibi Divan edebiyatının meşhur şairlerinin yer-yer te'sirleri

görülüyorsa da, hiçbirinde, şu veya bu şaire nazire olduklarına dair kayde rast·

lamış değiliz. Eserinin son bölümünü Farsça şiirlerine ayırmıştır. Şirazlı I.Ia· fı~'ın (?-1390) iki, <Abdü'l-~adir Geylani (1077/78-ll66), Sa<di Şeyhi diye

anılan Hacİ <Ali' nin, <Urfi'nin (1556/57-1591), Magrihi'nin ( ?-1416/17) ise

birer gazelini tahmis etmiştir; yine Farsça olarak yazdığı altı gazeline de bu

bölümde yer verdiğini görmekteyiz22.

Velud bir şair olan Ali Salahi'nin basılmış biricik şiir kitabı Aşkın Sesi, sekiz defter tutan yüzlerce manzumesi arasından seçilen yüzbeş eserini içine

20 5.43, 45 v.d. Hz.Ebü Bekir'in büyük kızı Esma'nın unvfuıı Zatü'n-Ni!iiJı:ayn'dir. Mu­

allim Naci, Esma'nın hayatını, kahramanlıklarım mevzfı aldığı Ziitü'n-N#ülfayn adlı trajedisin· de, ona bu lakabın niçin verildiğini anlatınıştır "Müşşilıün-ileyha, 5ıddll<:-ı Ekber'in büyük keri­mesi ve Hazret-i c_i\_>işe'nin li-ebbin hemşlresidir. Leyle-i Hicret-i Nebeviyye'de ni!iilpııı, yani fu. tasını ikiye bölerek lıir parçasını sofra, diğer parçasını kırhaya bağ olmak üzre takdim ile :Ş:iite· mü'l-Enbiyii Efendimiz'den, eya Esma, senin bu nitiilı:ına bedel, Cenab·ı Hak, Cennet'te sana iki nitaJı: ilisan buyuracaktırP telışirini aldığı cilıetle, kendisine Zatü'n-NitiiJı:ayn denilmiştir., {Zü­ıü'n-Ni!iilfayn-yiil;üd-İbnü'z-Ziibeyr, İst., Şirket-i Mürettehiyye Matbaası, 1307, s.3).

21 5.33, 36, 58, 61, 75 v.d.

22 5.147 v.d.Ali 5aliilıi'nin, Talımis-i Haci Ali Efendi başlıklı şiirinin kinıin gazelinin talı­misi olduğıınu, 5.Nüzlıet Ergun'ını, " ... Urfi, Magrilıi, Feyzi-i Hindi, Ali Fakri ... gibi şilirlerin Arabca ve Farsca hilzı şiirlerini de talıınis etmiştir, cümlesine dayanarak çözmek mümkün ol­du (Türk Şairleri, c.ı., İst., 1941, s.463). Müellifinıizin bu eserinde, Ali Fakri'nin hal tercemesini arayıp bulduk (5.437 v.d.). Bu zat, son devrin alim ve mutasavvıflarındandır (1853-11 Öcak, 1920). Babası, 5a<di tarikatine mensub ve Üsküdar'da Hallac Baba Dergalıı'nın Şeyhi Mehmed Emin Efendi' dir; onun öliinıünden sonra, Ali Fakrl bu tek-yede post-nişin olmuştur. Yalnız Türk­çe değil, Arabca, Farsca şiirleri de vardır; 5.N.Ergun, bunlardan onbirini neşretrniştir. Hal ter­cemsİ ve şiirlerinden örnekler içiu ayrıca lık., İ.E.llf.Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, c.u., İst., 1931, s.361 v.d.).

278 FEVZİYE ABDULL..<\H TANSEL

almaktadır; bu sebeple, Aşkın Sesi'ni, şiirlerinin en güzellerini önümüze seren,

bilhassa tasavvufi şiirleri a,nlayabilenlerin zevkle okuyacakları bir eser olarak vasıflandırabiliriz.

* Aşkın Sesi, şaiı:imizin 1925 yılına kadar yazdığı şiirlerini içine almakta­

dır; o, son yillarına, 1939'da ölümüne kadar, geri ka.lan onbeş yıl gibi oldukça

uzun sürede bu yolda eser vermekte deva.m etmiş midir; bu dev-reye ait şiirleri·

elimize geçmiş midir? Aşlcın Sesi'nin basımından sonra da şiir yazmakta devam

etmiştir. Bunlar orta boyda bir defterde, kendisi tarafından mürekkeple yazil­

mış olarak elimize geçmiş bulunuyor. 122 sa.:y-fa tutan bu şiirlerinin hemen hep­

sinin sonuna, yazdığı ta.rihi de kaydetmiştir. Bu tariiiiere dikkat edilince, ya­

zıldıkları zamana göre sırala.ndildarı görülür. İlki ll Mayıs, 1927, sonuncusu

2 EylUl, 1937'de yazılmıştır; on yıl içinde, ölümünden iki yli öncesine kadar

yazdığı şiirlerinin bu defterde bulunduğunu söyleyebiliriz. Biri muhammes,

biri mesnevi (S.15, 50), geri kalanların hepsi gazel şeklindedir. Üçü dışında, hiçbirinde başlık yoktur: Mevlana Celale'd-Din Rumi'nin lliesnevZ:'sinden bir ebleh ile Hz.İsa'mn konuşmasını anlatan hikayesinden iktihas ettiği şiirine, Mesnevi'den Mulctebes başlığını koymuştur (S.50); ötekiler, Merhum Ali Hay­dar Hakkında ile, Abdü'l-Bakt Dede lvlerlıtımun bir Gazeline Naziredir başlığı­nı ta.şımaktadırı3.

Yemen'dir uğraği enfiis-i Ralıman'ın zihl enfiis Uveysilik S aI ii lı i 1\feşreb-I s;.f'ın, 'Aden'den geç

23 S.ll7, 119. Ali Haydar adında tarulnnş muhtelif şalısiyyetler Yardır; Ali Salahi'nin 12.

Ağustos, l937'de yazdığı, Jlferhıinı Ali Haydar Hakkında adlı,

Balır-i Tevhld'e dalan siilıil-i deryil aramaz Kavuşan Hazret-i :Mevlii'sına Leyla aramaz

beytiyle başlayan bu mersiye'sini kimin için yazılığına diiir, şimdilik kesin birşey söyleyenıiyo­ruz. A.bdü'l-Biiki Dede'ye nazire,

Bir kalb-i mücevvef kesilip niiye dönerdim Serden geçerek veehe-i lifeviii'ya dönerdim

matla'lı gazelini <ll Ağustos, 1937'de yazmıştır. Baki Efendi, İstanbul'da Yenikapı l\fevlevilıa• nesi Şeyhi Mehmed Celiileddin Deıle'ııin oğludur (20 Temmuz 1883); babası'nın vefatı üzerine onun yerine geçnıiştir. 1\Ieclis-i :Meşiiyilı iiziilığı'nda bulunan, dergalıların kapatılmasından son­ra İliilıiyiit Fakültesi'nde Farsen okutan Baki Efendi, pek kibar ve zarif, ince rulılu, nüktediin bir şabsiyyettir; lıocam Prof.Fuad Köprülü'nün dostlarından olduğu için, bazan Türkiyat Ens· titüsü'ne getirdi. O sıralarda Edebiyat Fa1.-iiltesi talebesi olan ben ve bazı arkadaşlarım, onunla konu~maktan faydalanır ve zevk duyardık. Kısaca hal tercemesi İ.E.M.Kemal İnal (Son Asır Türk Şairleri, c.ı., İst., 1930, Orlıiiniyye l\Iathaası, s.l58-60), daha geniş olarak S.Nüzlıet Ergnn tarafından yazılmıştır (Türk Şairleri, c.ıı, İst., 1941, s.728-31); her ikisinin eserinde, yakından tanıdıkları Baki Efendi'nin Farsca, Türkçe şiirlerinden örnekler vardır. Bil.ki Efendi, 24 Zi'l­Ka'de, 1353 (28 Şubat, 1935)'de İstanbul'da ölıııüş, kendi isteği yerin.e getirilerek, Yeni Kapı l\Ievlevihiinesi'ni yaptıran Kemal Alımed Dede'nin yanına gömülmüştür. S.N.Erıı,"'l'un yazı· sında, doğum tarihi olan 15 Ramazan, l300'ün Miliidi kar~ılığı 1883 olıııasılil.zım gelirken 188.o; ölüm tarihinin karşılığı ise, yine doğru olmayarak .25 Şubat gösterilıniş bulunduğıınu da söyle· yelim.

1

1

ALİ. SAL..tHA.DDİN YİGİTOGLU HAKKINDA 279

b_eytiyle Uveysi-Meşreb olduğunu söyleyen şairimizin (S.26), bu defterileki şür­leri arasında,

Bir zaman dergulı-ı dilde Iıay-ü hıilar var idi Zevk-ı dilden anlayan Allah-gü'lar var idi

matla'lı,-Nedlm'e nazi:re bir gazeli de vardır(S.6). Bu defter, onun, ömrünün son yıllarmda elli yaşından sonra yazdıklarım, dolayısıyle en olgun şiirleriniiçine

almaktadır. Bu gazellerinden seçtiğimiz aşağıdaki, birincisi Şeyh Giilib'e nazlre olan iki örnek (S.52, 60), onun şairliği hakkında daha iyi fikir verebileccktir:

Yine çeşm-i girye-bUnın reh-i aşk-ı yare düştü Nigeh-I tegiifülünden gönül~uh-u z&re düştü

Sorarım gelen geçenden nefahut-ı müşk-harı

Hele serseri sahil da o ch-ar-ı yare düştü

Kiminin makamı h.iillıiın, kinıinin makamı gülşen

Bu ne rüzgar Yil Rab, o da cüybare düştü

Seni güldüren o güller, beni ağlatır dernildem

Kimi hağ-ü riig-ı şevka, kinıi şıire-ziire düştü

Yakışır mı her dehiirıe leh-i la9i ol nigUrın Güzelim o duhter-I rez leb-i hiide-J.ı. var e diiştii

Bana kısmet-I ezeldir şu lehlh-i iştiyakım

Ne günahı var şu gönlün yed-i dil-şikare düştü

Kiıninin 'iniin'ı elde, kinıi mutJal;:u'l-'inan'dır

Kimi terk-i ilıtiyare, kinıi ilıtiyare düştü

Bana dil-şiken olandan düşemez şikiiyet ~asla

Bu şikest~ dil S aI ah i hana piire-pare düştü 8 Aı{ustos, 1936

Gün gelir ma'mıireler de bir haralı &hiid olur Alemi her-bad edenler &kıhet her-bad olur

Bezl-i himmet eyleyen i'mar-ı kalbii dem-be-dem Gönlü sa'd-&hiid olur; ezvakı da müzdfıd olur

Ey perişan rıizgar, ey mii'il-I nefs-il heves Zevk-ı fiıninin sonü bir derd-i hi-imdiid olur

Kahil-I derman demektir, müste'id-i feyzdir Kinı ki &lemde gönülden t&lib-i irşiid olur

Dıir olan gözden, gönülden. dıir olur derlerse de

Bi-nişan dildiirıııü zaııııetme dilden yud olur

Eve-i istigııada pervaz eyleyen anka gibi D&mdan &ziid olur, aziide-I feryô.d olur

Ey S a 1 ii h i na-muriid oldunsa sensin ber-murii.d Terk-i matlah eyleyen endişeelen iizi'id olur

13 Ağustos, 1936

280

B - MENSUR EsERLERi

Ali S alahaddin'in nesir halindeki kitaplarından yalnız biri, 1\ti u/:ıiisin-i A[ı.lii(r, hasılınıştır ve bu, onun yayımlanan ilk eseridir24• Başında Musullu Ha­

fız Osman'ın manzum-mensilr Arahca takrlz'inden sonra müellifimizin 1\tlukad­

dime'si yer alır (S. 3-6). Eser, neler üzerinde durulduğunu aydınlatahilmek

için başlıklarını sırası ile kaydettiğimiz şu halıisiere ayrılmış bulunuyor: Hql­kun Ta'rlfi, Keyfiyyet-i Nefsaniyye, İlm-i Alılakın 1VIevzu'u, Nefs-i Natıka, Ah­

val-i Nefs-i Nutıka, Nefs-i .Melekı, Terbiye, Fazilet-i İlm, Adab-ı 1\tluallim, Adab-ı lVIüteallim, Aksum-ı Ulumdan Hangilerinin Daha Ziyade JV!akbfll ve

Hangilerinin 1\tlezmfln Olduğu Beyanındadır, Tebdll-i Ahlakınİ mkan ve Adem-i

İmkanı, Hüsn-i Ahlaka Nail Olmaklığın Vusıtası, Emriiz-ı Kulflbıın Alamutı ve Sihlıate Esbab-ı Avdeti, 'Uyub-i Nefse Kesb-i Vuküfun Tarlkı, Çocuklara Taeilm-i Alılakın Veeh-i Tellı:ini, Akl-ı Tecrübf, Hüsn-i İdare-i Akl, İbret, Kesr-i

Şehvet, Liyakat-i Uhuvvet, Lisan, Samt-u Sükut, Cehalet, Sefahat, Betalet, Riya,

Buhl, Hased, Kizb, 'Ucub, Acele, İstihzfi., İstiskiil, cubuset, 1\Iala-ya"ni ..

Ali Salahaddin, insanı insan yapan, olgunlaştıran ahiakın iyi ve güzel

yönlerini anlatan mefhunıları bazan doğrudan doğruya, bazan da aksi eilıet­

ten ele almıştır; Aklı iyi idare etmek, şehvete düşkün olmama,k, çok konuşmamak

v.h. husfı.siyetleri faydaları; calıillik, sefilılik, yalancılık, hased v.h. mefhfrm­

ları ise zararları bakımından anlatmıştır. Bütün bunların insana neler kazan­

dırdığını, neler kayhettirdiğini anlatırken, Şark filosof ve şairlerinin fikirlerin­

den de faydalanmış, bunların hayatları ile ve işlediği mevzu ile ilişiği bulunan

fıkralar, Arahca şiirler nekletmiştir. Ayetler'in de, fikirlerinin doğruluğunu is­

batlayan başlıca kaynak olduğu görülüyor. Bu gibi hususiyetler, fikirce epeyi

yüklü olan esere, kendine çekme ve zevkle okunma kıymeti kazandırmış bu­

lunmaktadır. Alılakı güzelleştiren şeylerin neler olduğuna dair bilgi vermek,

kendileri ve toplum için nasıl kimselerin faydalı ve iyi sayılahileceğini anlat­

mak düşüncesiyle yazılan J.Vlıılılisin-i Ahlak, ifade bakımından, çağdaşlarının­

kine göre oldukça ağır, Arahça, Farsça kelime ve kaidelerle yüklüdür; yer-yer

seci'li ibare ve ciimlelere de rastlarız; fakat, müellifimizin yetiştiği çevre ve

24 lviuQiisin-i A!Jlii~,, müellifi :Niaarif Nezilreti Teftiş ve Muayene Hey'eti Me'murlanndan

Salii.haddin, İst., lifatlıaa-i Kütübhii.ne-i Cihan, 1324, 96 sayfa. İ.E.M.Kemal ve S.N.Ergun'un

bu eseri göremedikleri, müellifimizin kendilerine verdiği Aralı harfleri ile yazılı hii.l tercemesin­

deki kayiline dayanarak, adım .ro.Ie{ıiisin-i Al.Jlii~' şeklinde yazdıklanndan anlaşılıyor. İstanbul

Üniversitesi, l\Iilli Kütüphane ve Seyfeddin Özege kataloglannda adı geçmeyen bu kitabı, iyi bir

tesadüf eseri olarak, bu yaz ta'tilinde İstanbul'dalci salıbii.flardan birinde, raflan tararken bu­

tabildik. Eserin adı, dış kapağında harekeli ve ."NieQiisin-i A!Jlii[f (Ablii.k güzellikleri) değil, lviu-... -o ...- ,.. .J.

biisin-i A{ılii~' (Abliikı güzel kılan; alılah giizelleştiren) 0 ~:> 1 _ ı..J:"" L::o.._. şeklindedir; lık., :yukandalci not-6.

1

.;\.Lİ SALİHADDiN YİGİTOGLU HAKKINDA 281

_ hemen tamamıyle Şark kültürü ile beslenmiş olması, fikir temayülleri gözö­nüne alınırsa, ifadesinin böyle oluşunu yadırgamamak, tabi'i bulmak lazım gelir.

Ali Salahi'nin, A:rabca'dan dilimize çevirdiği eserlerinin sayısı, küçümse­nemeyecek ölçüde, çoktur. Bunların adları, el yazısıyle hal tercemesinin üçün­de, ayrı bir liste halinde de kaydedilmiştir:

I- Fuşüşu'l-IJikem tercemesi, 16 defter (lVIaarif Vekilieti Neşriyat Müdür-lüğü satın almıştır; nu.82 /4040, 13 Nisan, l944,'de)

2- El-Nlenhelu'l-Fii'izu fl Tercemeti Dlvüni İbni'l-Fürizu (2 Defter)

3- Nu~betu'l-Emşül (I Defter)

4- Et-Ted,btrütu'l-İliihiyye fl İşlü(ıi'l-Nlemleketi-'1-İnsiiniyye (I Defter)

5- Kitiibu İnşa>u'd-Deva>ir li'ş-ŞeylJ. lVIul;ı.yi'd-Din 'Arabi (I Defter)

6- Kitiibu Aljleti>l-Müstevfiz (I Defter)

7- Telızlbü'ş-Şiyem fl Na~mi'l-IJikem

8- Şerl},u Esma>i'l-IJüsnii, lVIul}.ammed BahiPe'd-Din'in2; eserinden çev­rilmiştir.

Eserlerinin listesinde, bunlardan yedisinin de, Ankara'da Maarif Kütüp­hanesi lVIüdürü Aziz Beytarafından satın alındığı ve bu kütüphaneıle bulundu­ğu yazılıdır26 ; 1944' de, şairimizin .ölümünden sonra satılınış olduğu anlaşılıyor.

Yukarıdaki eserlerden I numara ile gösterdiğimiz gibi, nu.5, 6 da lVInh­yi'd-Din 'Arahi (ll65-l240)'den çevrilmiştir. 2 numara ile gösterilenden, Ali Sa­lahi, İ.E.lVI.Kemal İnal' e verdiği kendi el yazısıyle hal tercemesinde, bunun, İb­nü' Z· Ffiriz Dlvfinı 'nın-Şilrilı Abd ü '1-Gani N ablusi(I64l-l73l) 'ye tabi olarak-:­şerh ve tercemesi olduğunu bildirmiştir. S.Nüzhet Ergun, A:rabca'dan dilinri­ze çevirdikleri arasında, Nesefi (1244 /45-1314 /l5)'nin İbn Tey:ıııiye (l263-I328)'ye reddiyyesi ile, ıv,t:uhyi'd-Din A:rabi'nin Fütill},fit-ı Mekkiyye'sinden bazı

parçaları, son zamanlarında birçok A:rabca atasözlerini nazm ettiğini de kay· detnıiştir27• Bu sonunci.ınun, yukarıdaki listede 3 numara ile gösterdiğimiz Nuhbetu'l-Emsal olacağı düşünülebilir.

25 Katili Celebl, Şerhu Esmifi'l-.I;lüsna>nm otuzbir Şerh>ini, bu arada M~yi'd-Din Mu­hammed İbn Bahii.'e'd-Din"in (Ölümü: H.953) eserini de kaydetmiştir (ICeşfu?:;-?:umün, c.n., İst., 1972, :M1ill Eğitim Basımevi, s.l034):

26 Bu 1.iitüphiine, bahsettiğimiz kitaplarm satın alındığı sıralarda, 1944'de, İtfiiiyye Mey­danı'nda, Konfor Apartımanı'nm alt katmda idi; sonralan, yazmalar, Cebeci'deki Ankara İl Halk Kütüphiinesi'ne, basılı eserler ise Yeni Mahalle'deki ayni adı taşıyan 1.iitüphiineye nakle-dilıniştir. .

27 Bk., yo.ıkarıdaki not-6.

----·--~~---·· FEVZİYE ABDULLAH TANSEL

< • ••• g_tiJ; .• ' ~.ı.~

·-.. ,~1r-'hl.i'-salahi;nin, bu terceme eserlerinden hiçbirini görmüş değiliz; bunları asılları ile karşılaştırıp kıymetlendirebilme mes'elesi ise, bizim çalıştığınıız

sahanın dışında kalmaktadır. Salahi, Acem edebiyatı'nın mutasavvli en ünlü. şairlerinden Molla Cami'nin Vahdet-i Vücud hakkındaki Ruba'i'lerini, Türk­çe'ye nesir olarak tercemc ve şerhetmeğe de çalışnııştır; tamamlanamadığı

anlaşılan bu tercemeleri, bize verilen e-vrakı arasında, kabı kahve rengi bir defterde, yirmibeş sayfadan ibarettir. Bu, H.Ritter'in, İslam Ansiklopedisi'nd~ Cami maddesinde kaydettiği, Risiile der-RubiNyiit ki tıod. Fermüde-end'in tercemesi olabilir.

Ali Salahi'nin, tedldk için bize verilmiş bulunan e-vrakından hirkısmi, defterlere değil, muhtelif kağıtlara yazılnııştır. Bunlar, Şeyh Safvet'in, şairi­nıize 1933 yılı Nisan-EylUl ayları arasında gönderdiği ve şiirlerini de içine alan altı mektubu, Salahi'nin bu zata 7 Mayıs, 1335 {1919) tarihli"hir mektubu, Ali Saim'in yine şairİnıize yolladığı mektupları, Şeyh Safvet'in oğlu Prof. Suad . Kemal Yetkin'in, Ali Salahi'nin gazeline nazire,

Veclıine ehl-i nazar nilr-i dil-li. ciin dediler Mitab-i emele meşrık-ı taban dediler

beytiyle başlayan, sonunda 20 Kanunısani, 1932 tarilıi bulunan gazel>i, yine şairimizin yakından tanıdıkları için düşürdüğü tarilılerdir; bu arada, Edebi­yat Fakültesi UmUmi Katibi şair Sıdki Akozan'ın kızı Fahamet'in doğumu 1339 /1921), Şeyh Sa'de'd-Din Efendi'nin meşihati üzerine {1340 /1922) düşür­düğii tarihler, Şeyh Galib, Çanakkal'a savaşı hakkında, Medeniyyet Fiiciası başlıklı şiirleri, Kepler'in .i\Iiiniicfitından adlı mensur tercemesi de vardır.

Elimizde, Salahi'nin bir de müntahabat defteri bulunuyor; bunda, en meşhur Arab, Acem ve Türk şairlerinden seçtiği bilhassa heyit ve kıt'alara rastlamaktayız; bu şiirlerin hemen hepsi dini, tasavvufi ve ahlakidir. Bu yol­da temayülü sebebiyle, böyle şiirleri seçmesi pek tabi'idir.

Daima ş.ruz'u, klasik nazım şekillerini kullanan, Hece vezni ile bir tek şiiri bile buluninayan Ali Salahi'yi şairliği hakımından ayakta tutan tarafı, tasavvufi, diııi ve ahlaki fikirleri içine alan şiirleridir; işlediği fikirler dolayısıy· le, dili de oldukça ağırdır. Yetiştiği, sonraları da içinde bulunduğu çe-vre ve dini, felsefi eserlerin en üstünlerini seçerek çok okuması dolayısıyle edindiği bilgiler, onu, bu yolda yazdığı şiirlerde başarıya ulaştırnııştır. Bu sebeple Ali Salahaddin'e·, xx.asrın ilk yarısında yaşayan şairler arasında, dini, tasavvufi ve ahlaki şiirin temsilcilerinden olarak yer vermek lazım geldiğini unutma·

malıyız.

Ankara - 31 Temmuz, 1973