16
SEMEP PROJEMİZ ÖDÜL GETİRDİ IŞIĞIN SESİ FMV ÖZEL ERENKÖY IIK OKULLARI SOSYAL BLMLER BÖLÜMÜ SOSYAL MEDYA KULÜBÜ YAYINIDIR. HAZRAN 2015 SAYI:4 Çağımızın en büyük sorunu olan küresel ısınma tehlikesine karşı “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap bulabilmek için 5- E sınıfından Elif ÖZKASAPOĞLU, 5- F sınıfından Elif YALKUT isimli öğrencilerimiz, sosyal bilgiler ve görsel sanatlar öğretmenlerinin ilgi ve desteğiyle yaklaşık 8 ay süren bir çalışma yürüttüler. Projenin ilk basamağı olarak 28 Mart 2015 tarihinde düzenlenen, 43 okulun İngilizce ve Türkçe afişlerle katıldığı “Afiş Çalışması Sergi Günü”nde öğrencilerimizin çalışmaları sergilendi ve jüri üyelerinin beğenisini kazandı. Öğrencilerimiz, SEMEP yani Güneydoğu Akdeniz Çevre Projesi çalışmasının sunumunu 09 Mayıs 2015 Cumartesi günü MEV Büyükçekmece Yerleşkesi’nde başarıyla tamamladı. Çalışmada petrol, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları bakımından fakir olan ülkelerce hayati derecede önemli olan rüzgâr, güneş gibi yenilenebilen enerji kaynaklarının bolca kullanıldığı bir şehir yaşamı tasarladılar. Bu çalışmada içerisinde endüstri mühendisi, biyolog gibi alanında uzman kişilerden oluşan jürinin değerlendirdiği bir süreçten “En İyi Mekân Ödülü” alarak çıktılar. ADD’de Kompozis- yonlarımızla Yine Ödülleri Topladık Şiirde “Bahar ve Çocuk” ile Yüreklere Dokunduk Av. Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL ile Röportaj “Martı” Projemizde Bu Yıl Neler Yaptık SAYFA 3’te SAYFA 4’te SAYFA 2’de e SAYFA 4’te

IŞIĞIN SESİ Okul Gazetesi - HAZİRAN 2015

Embed Size (px)

DESCRIPTION

IŞIĞIN SESİ Okul Gazetesi - HAZİRAN 2015

Citation preview

SEMEP PROJEMİZ

ÖDÜL GETİRDİ

IŞIĞIN SESİ

● FMV ÖZEL ERENKÖY ISIK OKULLARI SOSYAL BILIMLER BÖLÜMÜ SOSYAL MEDYA KULÜBÜ YAYINIDIR. ● HAZIRAN 2015 ●

SAYI:4

Çağımızın en büyük sorunu olan küresel ısınma tehlikesine karşı “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap

bulabilmek için 5-E sınıfından Elif ÖZKASAPOĞLU, 5-F sınıfından Elif YALKUT isimli öğrencilerimiz, sosyal bilgiler ve görsel sanatlar öğretmenlerinin ilgi ve desteğiyle yaklaşık 8 ay süren bir çalışma yürüttüler.

Projenin ilk basamağı olarak 28 Mart 2015 tarihinde düzenlenen, 43 okulun İngilizce ve Türkçe afişlerle katıldığı “Afiş Çalışması Sergi Günü”nde öğrencilerimizin çalışmaları sergilendi ve jüri üyelerinin

beğenisini kazandı. Öğrencilerimiz, SEMEP yani Güneydoğu Akdeniz Çevre Projesi çalışmasının sunumunu 09 Mayıs 2015 Cumartesi günü MEV Büyükçekmece Yerleşkesi’nde başarıyla tamamladı. Çalışmada petrol, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları bakımından fakir olan ülkelerce hayati

derecede önemli olan rüzgâr, güneş gibi yenilenebilen enerji kaynaklarının bolca kullanıldığı bir şehir yaşamı tasarladılar. Bu çalışmada içerisinde endüstri mühendisi, biyolog gibi alanında uzman kişilerden

oluşan jürinin değerlendirdiği bir süreçten “En İyi Mekân Ödülü” alarak çıktılar.

ADD’de Kompozis-

yonlarımızla Yine Ödülleri

Topladık

Şiirde “Bahar ve

Çocuk” ile Yüreklere

Dokunduk

Av. Doç. Dr. Ümit

KOCASAKAL ile

Röportaj

“Martı” Projemizde Bu Yıl Neler

Yaptık

SAYFA

3’te

SAYFA

4’te

SAYFA

2’de

e

SAYFA

4’te

2 IŞIĞIN SESİ

Kütüphane Haftası Etkinlikleri kapsamında,

İstanbul Modern Müzesi’nde gerçekleştirilen

"Kütüphane Dedektifleri" adlı etkinliğe 3

Nisan 2015 Cuma günü 5. sınıf

öğrencilerimizle katıldık.

10.000 kitap ile 28 derg i aboneliğ iyle zengin

bir koleksiyona sahip olan İstanbul Modern

Kütüphane, etkinliğe katılan öğrencilerimiz

için bir sanat laboratuvarına dönüştü.

Öğrencilerimiz kütüphaneciliğ in zorlukların ı, bir kitabın o raflara

yerleştirilirken hangi aşamalardan geçtiğini öğrendi. Kütüphane sorumlusunun

başkanlık ett iği atölye çalışmasında öğrencilerimiz, İstanbul Modern’de sergisi

gerçekleştirilen Burhan DOĞANÇAY, Ero l AKYAVAŞ, Hüseyin ÇAĞLAYAN

adlı sanatçıların kataloglarının hangi aşamalardan geçerek sınıflandırması

gerektiğin i öğrendi ve bu deneyimi yaşama şansı buldu. Daha sonra sergi

salonunda bu sanatçılarımızın eserleriyle tanıştılar.

Kütüphaneler Haftasında gerçekleştirilen program kapsamındaki bu

keyifli etkin likte, kütüphanelerin yaşamımızdaki önemi konusunda

öğrencilerimizin farkındalığı artırıldı.

MUTFAK :)

GENEL YAYIN

YÖNETMENLERİ:

Özge GENÇ Gül Esra AKSÜT

ARAŞTIRMACI

GAZETECİLER:

Başaran Sarp BAYRAMOĞLU

Ela YEĞİN Elif ÖNOL

Berfin YÜCETEPE

Zehra TİMUR

Ada BAYRAMOĞLU

Zeynep AKDAĞ

Ayşe Selin KAYA

Selin ŞAMİKOĞLU

Alara Eda TUNA Ruken BARAN

Defne DANIŞMEND

Hakkı Onur DÖRDÜNCÜ

Melisa ÖZDEMİR

Defne Dora ÖZDEMİR

Simay KÖROĞLU

OKULUMUZDAN HABERLER

BÖLÜMÜ ETKİNLİKLERİ

KÜTÜPHANE DEDEKTİFLERİ

YOLLARDA

KOMPOZİSYONLARIMIZLA YİNE ÖDÜLLERİ TOPLADIK

Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından bu sene üçüncüsü

düzenlenen “Gençler Atatürk’e Yazıyor” konulu kompozisyon

ve şiir yarış masında okulumuz 7C sınıfı öğrencilerinden Selin

ŞAMİKOĞLU ad lı öğrencimiz, kompozisyon dalında mansiyon

ödülü almaya hak kazandı. Öğrencimiz, Barış Manço Kültür

Merkezi’nde düzenlenen törenle ödülünü aldı.

YALNIZ DEĞİLLER

Kültür-Sanat Kulübü öğrencileri,

“Sosyal Sorumluluk Projesi” kapsamında

20 Mayıs 2015 tarihinde Suadiye

Huzurev i’ni ziyaret ederek kitap okuma

etkinliği gerçekleştirmiştir. Etkinliğe

kulüp öğretmeni rehberlik etmiştir.

Öğrencilerimiz, huzurev indeki

yaşlılarımıza kitap okumuş, onlarla eğ itim

ve okumanın önemi hakkında sohbet

etmiş ve yaşlılarımızın keyifli vakit

geçirmelerini sağlamışlardır. Yaptığımız

etkinlikten tüm huzurevi sakinleri mut lu

olmuş ve öğrencilerimizi takdir

etmişlerdir.

KİTAP KURTLARI

2014-2015 eğit im-öğretim yılı süres ince

okul kütüphanesinden en çok ödünç kitap

alan kitap dostlarımızı belirledik. Kitap

dostlarımızdan birincimiz 5C sınıfından

Defne GÖKYILMAZ, ikincimiz 5C

sınıfından Lara AKALIN, üçüncümüz 5C

sınıfından Zeynep TEZER, dördüncümüz

5B sınıfından Elifsu GÖK, beşincimiz 7D

sınıfından Selin GÜRLÜMAN olmuştur.

Arkadaşlarımızı tebrik ediyor ve kitaplarla

olan dostluklarının artarak devam etmesini

diliyoruz.

3 IŞIĞIN SESİ

- Özgeçmişinizi kısaca anlatır mısınız?

- Ben, 11 Mayıs 1966 Köln doğumluyum.

Köln doğumlu olmam insanlara ilginç

geliyor, onu da kısaca açıklayayım.

Benim rahmetli babam, 1964 yılında

Almanya’ya ilk g iden kuşaktan olduğu

için, o kuşak y itik kuşaktır, bir sene diye

gidip kırk küsur senesini orada geçirmiş

bir insan. Ben o yüzden Köln

doğumluyum ama beni dört-dört buçuk

yaşında İstanbul’a, Büyükdere’ye,

babaannem ve dedemin yanına bırakt ılar.

Ben orada büyüdüm. Aşağı yukarı otuz üç

yılım Sarıyer’de geçti. İlkokulu

Büyükdere Mehmet İpkin İlkokulunda

okudum. Orta ve lise öğrenimimi

Galatasaray Lisesinde tamamladım.

Ardından, İstanbul Üniversitesi Hukuk

Fakültesine g irdim 1986’da. Dört sene

sonra, 1990’da mezun oldum, İstanbul

Hukuk Fakültesinden. Arkasından, bir

senelik askerî hizmet imi Elazığ, Bingöl,

Muş, Tunceli illeri askerî savcısı olarak

1993’te yaptım. Bu süreç içerisinde tabii

avukatlık stajımı yapıp bir süre avukatlık

yaptım. Sonra 1995’te Galatasaray

Üniversitesinde Ceza ve Ceza Usul

Hukuku Asistanı oldum. 2000 yılında,

2000 yılı benim için çok güzel bir yıldır,

2000 yılında hem evlendim hem de doktor

unvanını aldım “Kara Para Aklama Suçu”

başlıklı tezimle. 2001 yılında kızım

doğdu. 2005 yılında doçent oldum.

2007’de oğlum doğdu. Hâlihazırda da

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim

Dalı Başkanı o larak, hem de aynı

zamanda İstanbul Barosu Başkanı olarak

mesleğimi sürdürüyorum.

- Küçükken ne olmak istiyordunuz?

- Tabii, insanın küçüklüğünün çeşitli

evreleri var. Ben ilkokulda uzaya çok

meraklıydım. Hiç unutmuyorum, üzerinde

gezegenler o lan bir kalemkutum vard ı,

onu önüme koyup saatlerce bakardım. O

yüzden astronot olmayı istiyordum.

Sonralarda arkeolo jiye merak sardım.

Arkeolog olmanın çok keyifli bir şey

olacağını düşündüm. Sümerliler, Hit itliler

gibi eski uygarlıklara merakım vard ı.

Daha sonra Albert Schweitzer’in hayatını

okudum. O anlamda, doktorluğu

düşünmüştüm ama daha sonra hukukta

karar kıldım, hiç pişman değilim.

- Hukuk alanındaki en güzel meslek

sizce nedir?

- (Gülüyor.) Aslında bu çok zor bir soru.

Ben, en kutsal şeyin insanların hakkını

tespit etmek ve o hakkı o kişiye teslim

etmek olduğuna inandığımdan, eğer

gerektiği gib i bağımsız ve tarafsız

yapılırsa hâkimliğin çok değerli olduğunu

düşünüyorum. Fakat yargı dediğimiz

kavram, üç ayaktan o luşan bir bütündür.

Bir tarafı savdır, savcı dile getirir. Bir

savunma ayağı vardır, vatandaş adına

avukat üstlenir. Diğer ayağı da sentezdir,

hâkim yapar. Üç ayak da olmadan olmaz.

O yüzden avukatlık da çok kutsal bir

meslektir. Vatandaş hukuku

bilmediğinden, eğer bilseydi nasıl

savunacak idiyse onun adına avukat

yapar. Hukuk alan ında hâkim, savcı,

avukat, noter, öğretim üyeliği ki ben hem

avukat hem öğretim üyesiyim, o anlamda

bütün bu meslekler önemli ve değerli.

- Hukuk okumanın size sağladığı

faydalar neler?

- Hukukçulukla hukuk tekn isyenliği farklı

şeylerdir. Kanunları bilip uygulamak sizi

hukukçu yapmaz. Bu sizi hukuk

teknisyeni yapar. Hukukçu olmak için

felsefe, sosyoloji, psikolo ji, tarih

bilinmeli. O anlamda hukukun insana

kazandırdığ ı en önemli şeylerden biri

güçlü bir adalet duygusu ve analitik

düşüncedir. Arkadaşlarım hep kanunları

nasıl ezberled iğimi sorard ı. Bu b ir yanlış.

Hukuk ezberlemeyi gerekt irmiyor. Hukuk

nosyonunu öğrenip somut olaya onu

uygulayabilmek gerekiyor. Bu anlamda

hukuk insana büyük bir yorum gücü

kazandırır. Örneğin geçici de olsa çadır

kursanız, bu bir konut sayılır ve konut

dokunulmazlığ ı geçerlid ir. Bu bir

yorumdur. Bence insan sevgisi de

kazandırır. İnsanların hakları için

mücadele etmek ki hukuk aynı zamanda

büyük bir mücadele gerektirir, insan

sevgisi ve mücadele gücünü katar.

- Baro başkanlığının hayatınıza ne gibi

etkileri oldu?

- Şunu söyleyebilirim, aklımda hiç baro

başkanlığı yoktu. Tesadüflerin bir

sonucudur. Yoğun bir şekilde öğret im

üyeliği ve aynı zamanda avukatlık

yaparken benden talepte bulundular. Bir

avukat için baro başkanlığ ı, gelinebilecek

en yüksek mevkilerden birisi. Üstelik

İstanbul Barosu Başkanlığı başka b ir şey.

Çünkü İstanbul Barosu, bugün dünyanın

en büyük barosu. Sadece sayısal olarak

değil -ki sayısal olarak da öyle- bunun

Öğrencilerimizden Yasemin KOCASAKAL, babası Av. Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL ile

mesleği hakkında çok keyifli bir röportaj kaleme aldı. Röportaj esnasında tüm soruları

içtenlikle yanıtlayan Sayın Ümit KOCASAKAL, anlattıklarıyla öğrencilerimiz için yepyeni ufuklar açtı.

AV. DOÇ. DR. ÜMİT KOCASAKAL

İLE ÖZEL RÖPORTAJ

4

IŞIĞIN SESİ

yanı sıra 1878’de kurulan çok köklü bir

hukuk abidesi. Bu hukuk abidesinin

başkanı olmak ki bu benim üçüncü

dönemim ve çok yüksek oylarla seçildim,

açık söyleyeyim benim çocuklarıma

bırakacağ ım en büyük miraslardan biridir.

Bana göre bırakılacak en büyük miras

onurlu bir hayattır. Dolay ısıyla İstanbul

Barosu başkanlığ ı, benim hayatımın en

onurlu sayfalarından birid ir. Bu ülkede bir

sürü milletvekili, çok sayıda değerli

profesörlerimiz var ama bir tane İstanbul

Barosu Başkanı var. Bu anlamda büyük

bir onur. Bu iş sayesinde meslektaşlarımı

daha iyi tanıdım, ciddi bir mücadele

yürüttük arkadaş ve meslektaşlarımızla.

Dolayısıy la o dayanışma ruhunu

kazandırdı. En önemlisi, baro tanınan bir

şey değil. San ılıyor ki sadece

meslektaşların hakları korunuyor. Baro,

özellikle bu devirde, siyasi görüşü, etnik

kökeni, din i, mezhebi ne olursa olsun,

başı açık ve kapalı ayrımın ı

gözetmeksizin hakkı ihlal ed ilen herkesin

yanındadır. Tarih bu şekilde yazılırken

onun bir parçası olmak da benim için çok

değerli. Fakat omzumda ciddi bir yük

yarattığını ve kolay b ir yük olmadığ ını

belirtmek isterim.

- Avukat olmak isteyenlerde olması

gereken özellikler sizce neler?

-Yanlış bilinen bir şey var. Avukatlar

yalancıdır, yalancılık mesleğid ir, yalan

söylemek için para alınıyor g ibi bir

mantık var. Asla öyle b ir şey yok. Avukat,

vatandaşlar hukuk bilmediği için onların

yerine onları savunur. Yani b ir bakıma

çevirmenlik yapar. İkince yanlış da şudur,

avukatların çok konuşması, geveze olmak

gerektiği. Avukat, aslında söz söyleme

sanatkârıd ır. Ben im için avukat olmak

isteyenlerin sosyal yönleri kuvvetli

olmalı, edebiyat yönü güçlü olmalı, güzel

ifadeler kullanabilmeli, iy i bir tarih,

felsefe ve sosyoloji b ilgisi o lmalı. Bunlar

şart değil fakat iyi b ir avukat ın ihmal

etmemesi gereken şeyler. En önemlisi,

insan sevgisi olması lazım. Bir davayı

kazandığınızda, bir insanın hakkını

almasını sağladığınızdan, o gece çok rahat

uyursunuz. Dava kaybedince de çok

üzülmek gerekmez. Elinizden geleni

yaptıysanız hâkimin karardır. O anlamda

adalet duygusu olması lâzım. Bu

özellikler geliştirilebilir. Aynı zamanda

dürüst olunması lâzım. Para kazanma

düşüncesinin ön planda olmaması lâzım.

- Baro başkanlığı, avukatlık ve öğretim

üyeliği işlerini bir arada yürütmek zor

olmuyor mu?

- Kolay oluyor d iyemem. Ben haftada 2

ayrı üniversitede 16 saat ders yapıyorum.

Bunun yanı sıra baro başkanlığı çok ciddi

bir mesai harcamayı gerektiriyor. Bir

avukatın büro araması o luyor. Çeşitli

olaylar oluyor. Yurt içi ve yurt dışında

toplantılar o luyor. Üniversitede ders

dışında akademik anlamda bir şeyler

üretmek zorundasınız. Yazılacak d ilekçe

ve mütalaalar var. Bir aileniz var, onlara

da zaman ayırmanız lazım. Kolay değil

ama üstesinden geldiğimi düşünüyorum.

Şikâyetçi değilim.

- Avukat/Hukukçu olmasaydınız ne

olmak isterdiniz?

- (Gülüyor)Bu klasik b ir sorudur. Çok da

düşünmedim nedense. Ben yine hukukçu

olmayı isterdim ama galiba bunun yanı

sıra iyi b ir yazar o lmayı, hayatımı

bununla kazanmayı isterdim. Çünkü kitap

okumayı da yazmayı da çok seviyorum. O

anlamda yazar olmayı isterdim ama hâlâ

öyle bir imkânım o lduğunu düşünüyorum,

öyle bir b irikim içinde olduğuma da

inanıyorum. Ya da sinemayla uğraş mayı

isterdim. Sinemayı da çok severim, film

çekmek isterdim.

- Avukatlık mesleği olmasaydı ne gibi

sorunlar ortaya çıkabilirdi?

-Bu müthiş bir soru. Avukat olmadan,

adalet dağıtılamaz. Çünkü kimse

kendisini yargılayacak hâkimi seçemez.

Kimse kendisiyle ilg ili soruşturmayı

yürütecek olan savcıyı da seçemez.

Halkın, yargılamalardaki doğrudan

temsilcisi avukattır. Çünkü siz istediğiniz

avukatı belirleyebiliyorsunuz. Bu anlamda

avukat olmasaydı, toplumdaki b irey ler

kendilerin i yargı organları önünde ifade

edemezdi. Bir davada, yurttaşlar teknik

detayları b ilmeden nasıl hakkını

arayabilir? O zaman adalet duygusu

tatmin o lmazdı, adalet yerine gelmezdi.

Hâkim ve savcı olmasa, bu ne kadar kötü

bir sonuç doğuracaksa, avukat olmasaydı

da en az onun kadar eksiklik ortaya

çıkarırdı. Yani avukat lık, yargılamalarda

zorunludur.

- Kendinizi iş stresinden uzaklaştırmak

için yaptığınız şeyler, hobileriniz var

mı?

- Çok. Ben gerçekten o an lamda kendimi

çok şanslı hissediyorum çünkü ben,

hobileri çok geliş miş bir insanım. İy i bir

koleksiyoncu olduğumu söyleyebilirim.

Mesela çok iyi bir çizg i roman

koleksiyonum var. Birçok açıdan da gıpta

edilecek bir koleksiyon. Bunun yanı sıra

çok iy i bir müzik arşivim var. Kaset, CD,

plak… Çok iy i b ir film koleksiyonum var.

Oldukça da iyi ayırd ığım bir koleksiyon.

Mesela müzik alan ında, Bach’ın bütün

eserleri bende var. 172 CD. Mozart’ın ve

Beethoven’in hepsi var. Vivaldi’nin bu

platforma aktarılmış olanlarının hepsi var.

Fado’larım var, dünya müziklerinden var,

sanat müziğ i zaten çok büyük bir

tutkumdur. Dediğ im gibi, özellikle kafamı

dağıtmak için çizgi roman, yani Zagor,

Myster No ve diğerleri, bunlar beni çok

rahatlatıyor. Bunun yanı sıra ailemle vakit

geçirmek ben çok rahatlatıyor.

Çocuklarımla oyun oynamak, bir şeyler

yapmak beni çok rahatlatıyor. Yine, belki

de hayattaki en büyük isteklerimden bir

tanesi toprakla uğraşmak çünkü toprakla

uğraşmayı çok seviyorum. En büyük

hayallerimden bir tanesi bu. Kendimce

organik tarım yapmak istiyorum. Bir

meyve bahçesi, çiftlik, hayvanlar… Bir

zeytinlik! Bir zeytin liğ im olsun istiyorum.

Pek çok şiir, öykü denemelerim var.

Çeviri yapıyorum. Mesela şiir çev irileri,

Fado çevirileri, çeşitli başka şiir çevirileri

5

IŞIĞIN SESİ

ki belli b ir noktaya gelince onları bir kitap

hâlinde çıkarmayı düşünüyorum. Zaten

kitap okumak benim için, çizgi roman bir

yana, çok keyifli. Müthiş bir tarih tutkum

var, yurt içi ve yurt dışı geziler yapmayı

seviyorum. Zaten hayat yeterince ağır. Bu

hobiler o lmazsa ben insanların çok

zorlanacağını düşünüyorum.

- Hukukçu olmaya nasıl karar

verdiniz?

-AGeçmişe dönüp baktığımda,

çocukluğumdan beri haksızlığa

dayanamayan bir insanım. Bunun bazı

“zararların ı” da gördüm. Aslında benim

için zarar değil. Hep “dik başlı” bir insan

oldum. Haksızlığa isyan eden, onu

kabullenmeyen bir yapım vard ı; belki

biraz da bunun etkisi. Tabii bu tarih,

felsefe, sosyoloji gibi alanları okuyup

tanıyınca, kanunları tanıy ınca farkında

olmadan hukuka b ir yönelim başladı.

Ama bu bende sanıyorum lisenin son

yıllarında ortaya çıkan b ir düşünce. Bir de

şunu fark ettim, hukuk çok kapsayıcı ve

doğurgan bir şey. Hepsi çok değerli

mesleklerdir ama tıp fakültesini

bitirirseniz doktor olursunuz. Mimarlığı

bitirirseniz mimar olursunuz. Hukuk

fakültesini bit iren insan, elbette hukukçu

diyoruz ama baktığın ızda hâkim, savcı,

avukat, noter, vali, kaymakam, d iplomat,

hepsini olabiliyor. Hâl böyle olunca tabii

bu kadar doğurgan, size bu kadar çok

imkân sunan bir alan olduğu da dikkate

alındığ ında sanıyorum bütün bu etmenler

bende belirli bir yönelim oluşturdu ve

hukuk fakü ltesine girmeye o anlamda

karar verdim.

- İş hayatınız, kişisel ve aile hayatınızı

etkiledi mi?

- Benim şöyle bir avantajım var, benim

eşim de hukukçu. O da üniversitede

akademisyen, profesör -ayrı bir alanda

olmakla beraber- tabii şimdi karı koca bu

şekilde hukukçu o lunca paylaşacağınız

alan daha fazla oluyor. İki taraf da aynı

sorunları yaşadığı için, ertesi gün sınav

olmasından, ders olmasından tutun

makale ve tez yazma, hâlden daha fazla

anlamayı sağlıyor. Bu an lamda hayatı ve

meslek hayatını kolaylaştırıyor. Olumsuz

etki şu, aynı anda hem akademisyen hem

baro başkanı olunca maalesef sıkça evden

uzak kalmak, geç gelmek g ibi insanın

ailesine ayıracağı zamanda bir azalma

meydana getiriyor. Tabii bu çok olumlu

bir şey değil ama yaşadıklarımız ve geriye

kalan lar düşünülürse işimin etkileri çok

kötü de değil çünkü biz toplum ad ına bir

mücadele veriyoruz ve bunlar dışında bir

olumsuz etkisi yok hayatımda.

- Bir kişinin özgürlüğü söz konusu

olduğundan, mütalaa/savunma

yazarken tedirgin oluyor musunuz?

- Güzel bir soru. Ted irgin o lmuyorum.

Tedirgin olmamamın sebebi şu: Eğer o

sırada yargılanan kendim olsaydım, neler

yapabilecek id iysem aynısın ı o insan için

de yapıyorum. O yüzden çok rahat

hissediyorum kendimi. Hukuki bir görüşü

yazmak için bazen aralıksız ya da aralıklı

9-10 saat, 15 saat çalıştığım oluyor ama

bende öyle bir oturmuş sistem var ki, neyi

nerede bulacağımı bildiğim için derhal

başlıyorum çalış maya. Keyifli b ir çalış ma

ortamım var. Müziğ imi açıyoru m,

kitaplarımı açıyorum, kahvemi

koyuyorum, oturuyorum, çalışıyorum.

Dosyayı güzelce okuyorum, önemli

yerlerine işaretler koyuyorum, onları bir

kâğıda döküyorum. Hukukî durumu

kitaplardan hareket le ortaya koyuyorum.

Yargıtay kararlarını tarıyorum ve bütün

bunları harmanlayıp o hukukî görüşü

ortaya koyuyorum. O yüzden,

yapabileceğim her şeyi yaptığım için çok

rahat oluyorum ve tedirgin o lmuyorum.

Bir sebeple daha tedirgin o lmuyorum,

ücret ne olursa o lsun eğer ben bir o layda

bir suçun oluşmadığına inanmıyorsam

savunma tarafı bakımından, asla mütalaa

vermiyorum. Önce benim inanmam lazım.

Buna inanıp gerekli tüm çalış mayı

yaptığınızda geriye tedirg in olacak bir şey

kalmıyor çünkü üzerin ize düşen her şeyi

yapmış oluyorsunuz.

- Günün hangi vaktinde iş yapmak size

daha verimli geliyor?

- Zannediyorum eskiden kalma bir

alışkanlık, ben her zaman gece çalış mayı

sevmiş bir insanım. Gece on ikiden evvel

konsantre olamıyorum. Ben, gece on

ikiyle başlayıp sabaha kadar, yediye

sekize kadar süren o dilimde çok verimli

çalışıyorum. Onun dışında maalesef

istediğim verimi alamıyorum

çalışmalarımdan.

- Mesleki hayatınıza ne zaman son

vermeyi düşünüyorsunuz? Son

verdiğinizde yapmak istedikleriniz,

hayalleriniz neler?

- (Gülüyor.) Ben, bir hukukçunun,

dolayısıyla bir avukatın, emekli olacağına

çok ihtimal vermiyorum. Dolayısıy la, bu

anlamda meslekî faaliyetimize herhâlde

öldüğümüzde son vereceğiz öyle

gözüküyor ya da iyice elden ayaktan

çekilince. Eğer o zamana kadar

yaşayabilirsek, o zaman. Ama şunu da

söyleyebilirim, yetmişli yaşlarda, artık

çok yoğun yapmam diye düşünüyorum.

Tamamen kopmanın mümkün o lduğuna

inanmıyorum çünkü bu, artık bir tutku

hâline dönüşüyor. Çok daha azaltırım ve o

yaştan sonra herhâlde hayatta yapmak

istediğim diğer şeylerle, toprakla

uğraşmak g ibi, daha sık seyahat etmek

gibi, umuyorum torunlarımla vakit

geçirmek gibi şeylerle daha fazla

uğraşmayı düşünürüm. Bu hayatın

içerisinde, bir sükûnet içinde kitabımı

okumak, dostlarımla vakit geçirmek

isterim.

- Röportajım bu kadardı , bana vakit

ayırdığınız için ve benimle paylaştığınız

değerli bilgiler için teşekkür ederim.

- Ben teşekkür ederim.

6 IŞIĞIN SESİ

81 ILDE KITAP OKUYORUZ PROJESINE DESTEK

51. Kütüphane Haftası kapsamında 01 Nisan 2015 Çarşamba günü Erenköy Işık Anaokulu-İlkokulu ve Ortaokulu olarak öğrencisinden personeline hep birlikte kitap okuduk. 81 il ile aynı anda kitap okuyarak bu değerli projeye destek verdik.

81 İLDE KİTAP OKUYORUZ

PROJESİNE DESTEK BILIM SENLIĞI ILE HEM ÖĞRENDIK HEM EĞLENDIK Her sene Fen Bilimleri Bölümü olarak geleneksel olarak düzenlemiş olduğumuz Bilim Şenliği etkinliklerini, bu yıl da 09-12 Haziran 2015 tarihleri arasında gerçekleştirdik. Bilim Şenliği’ni her seviyeden Terraryum, Hazine Avı, Fentastik, Halli Galli, Dart Oyunu, Birim Küp, Anlık Görev gibi farklı, eğlenceli ve ilginç etkinliklerle kutladık.

Bu yılki okul projemiz olan Martı kitabı ile ilgili tüm seviye ve branşlarda çeşitli faaliyetler yürüttük. İngilizce

dersinde yapılan okuma çemberinden Türkçe dersinde düzenlenen öykü yarışması, afiş çalışması, gazete

etkinliğine; matematik dersinde yapılan yansıma ve dönme hareketi, tam sayıları kullanma çalışmalarından fen ve teknoloji dersinde hazırlanan hayat döngüsü, canlılar

alemindeki sınıflandırma çalışmalarına; sosyal bilgiler dersinde yapılan afiş çalışmalarına kadar pek çok derste

etkinlikler Martı kitabıyla bağdaştırılarak düzenlendi. Öğrencilerimiz bu çalışmalarla hem kitabın konusunu kavradı hem de farklı bakış açıları geliştirerek çeşitli ürünler

hazırladı.

“MARTI” PROJEMİZ

“BAHAR VE ÇOCUK” ŞİİR DİNLETİSİ

Bahar; yeniden doğuştur, umuttur. Çocuk; güvendir, gelecektir. Şiir ise tüm duyguları dışa

vurmanın en güzel yoludur. Okulumuzda her yıl sahnelenen şiir

dinletimizin bu seneki temasını umutlar tükenmesin, geleceğe güvenimiz hiç sönmesin diye “Bahar ve Çocuk” olarak belirledik. FMV

Özel Erenköy Işık Ortaokulu öğrencilerimiz, Türkçe öğretmenlerimiz önderliğinde

hazırlanan dinletiyi sahnelediler. Danslar ve müziklerle süslenen şiirler, seyircilerin yüreklerine dokundu.

7 IŞIĞIN SESİ

FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu 7. sınıf öğrencileri arasında 6-10 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenen “Küçük Kara Balık ile Martı Jonathan arkadaş olsalardı ve bir maceraya atılsalardı neler yaşarlardı?” konulu öykü yarışmasının sonuçları belli oldu. Pek çok öğrencimizin birbirinden güzel öyküleri arasından seçim yapmakta oldukça zorlanan jüri üyelerine göre, birinciliği “Maceraya Doğru” öyküsüyle 7A sınıfından Doğukan FIRINCI, ikinciliği “Martı ve Balık” öyküsüyle 7A sınıfından Zeynep Bilge PAMUK, üçüncülüğü ise “İki Dost” öyküsüyle 7D sınıfından Zeynep İrem ELGÜN elde etti. Birinci seçilen “Maceraya Doğru” adlı öykümüzü sizlerle paylaşmak istedik.

MACERAYA DOĞRU

“Bana kısaca Jon diyebilirsin.” dedi Martı Jonathan. Martı Jonathan bunu dedikten sonra uçuş

denemesi yapmak için sessizce denizlere gitti. Vakit öğleni geçmişti. Hava kararmadan biraz çalışması

gerekiyordu. Denizin üstünde kısa takla denemeleri için çalışırken hızını toplamak için yükseldi.

Jonathan o kadar hızlanmıştı ki hızı 300 mile çıkmıştı. Tam hızını alıp takla atacakken önüne bir

balıkçıl çıktı. Jonathan bu balıkçılda bir sorun olduğunu hemen anlamıştı. Hayvan kanatlarını acı

çekercesine çırpıyor, âdeta kendisinden yardım istiyordu. Yaklaştıkça şaşırdı, bu bir hançerdi.

Hayretler içerisinde kaldı ve kendi kendine konuşmaya başladı:

“Ne? Bir hançer mi?”

Jonathan bunu demer demez balıkçılın torbası yarıldı ve içinden bir balık çıktı. Bu balık Martı

Jonathan’ın bedenine göre çok karaydı. Kocaman, şaşkın gözlerini ardı ardına kırpıyor ve korku

içerisinde etrafına bakıyordu. Jonathan gördüklerinin şaşkınlığı içerisinde az daha hızını alamayıp

balıkçıla çarpacaktı. Balıkçıl, canının acısıyla inleyerek oradan hızla uzaklaştı. Jonathan, bir yandan

balıkçılın hâline üzülüyor bir yandan da gördüğü küçük kara balık son anda yem olmaktan kurtulduğu

ve özgürlüğüne kavuştuğu için seviniyordu:

“Özgürlük…” dedi kendi kendine. “Özgürlük, güzel şey doğrusu.”

Jonathan’ın gözleri birkaç dakika önce gördüğü, yem olmaktan son anda kurtulan ve tıpkı kendisi gibi

özgürlüğüne düşkün küçük, kara renkli balığı aradı. Kara balık ortalarda gözükmüyordu. Jonathan,

küçük balığın kendisini son anda kurtardıktan sonra korkuyla oradan uzaklaşıp güvenli bir yere

sığınmış olabileceğini düşündü. Martı Jonathan’ın sevgi dolu kocaman kalbinde, balıkçıla olan

üzüntüsünün yerini şimdi küçük, kara renkli balığın güvende olmasının huzuru kaplamıştı. Neşeyle

şarkılar söyleyerek yoluna devam etti ama sırtında bir ağrı hissediyordu. Ağrı gitgide artıyor,

Jonathan zaman zaman göğe yükselmekte zorlanıyordu. Derken büyük bir ses yükseldi:

“Beni yere indir! Beni suya indir!”

Jonathan olanların paniğinde hemen 45 derecelik açıyla dalışa geçti yaklaşık üç dört saniye sonra suya

inmişti. Jonathan küçük balığın o dakikaya kadar kendi sırtına, tüylerinin arasına gizlendiğini hiç fark

etmemişti. Olanların şokundayken hemen kıyıya attı kendini. Küçük balık, suya iner inmez art arda

suya dalıp çıktı. Küçük kuyruğunu denizin dalgaları üzerinde biraz şıpırdattıktan sonra Jonathan’ın

yanına yaklaştı. Sonra çok ince bir sesle:

“Merhaba, siz kimsiniz?”

Jonathan hem yaptığı ani inişin hem de olanların şokundan olsa gerek birden bayılıverdi. Uyandığında

ise denizin ortasında bir balıkçı teknesinin içindeydi. Gözlerini dehşetle açtı Jonathan. Birilerinin

kendisini kaçırıp esir edeceğinden korkmuştu. En kıymetli hazinesiydi özgürlük. Onu kazanmak için

hayatını feda etmişti. Daha yeni yerler keşfetmeden, kendisi gibi düşünen diğer martılara ulaşmadan

ÖYKÜ YARIŞMASI SONUÇLARI AÇIKLANDI

8 IŞIĞIN SESİ

esir olamazdı kimseye. İçini büyük bir korku kapladı. Kendisini kaçıran kötü adamı aradı gözleri,

bulamadı. O sırada küçük balığın ince sesini tekrar duydu:

“Pardon efendim, korkuttuysam özür dilerim ama sizi baygın halde görünce ben de size bir iyilik

yapmak istedim. Ne de olsa balıkçılın elinden beni siz kurtardınız.”

Jonathan, aslında pek bir şey yapmamıştı. Bilmeden küçük balığı tüylerinin arasında saklayıp suya

indirmek dışında. Sevgiyle gülümsedi küçük kara balığa:

“Teşekkür ederim. Beni nasıl getirdin buraya? Biz nereye gidiyoruz?”

Kara balık soruların devamını dinlemeden anlatmaya başladı:

“Ben de her şeyi, her yeri öğrenmek isteyen küçük kara bir balığım. Seni tanıdım. Sen Martı

Jonathan’sın. Özgürlüğüne gidiyorsun değil mi?”

Jonathan’ın şaşkınlığına bir şaşkınlık daha eklenmişti. Yanında martılar arasında efsane olmuş Jane

duruyordu, bir diğer adıyla ise “Küçük Kara Balık.” Jonathan Küçük Kara Balık’ın hikâyelerini çok

seviyordu. Onun tüm balıklara karşı geldiğini, bir gün özgürlüğe kavuşmak ve yeni dünyalar

keşfetmek için yola çıkacağını anlatırlardı. Jane’in hikâyelerini hep deniz kıyısına gelen yaşlı balıktan

dinliyordu. Bir gün onunla karşılaşıp ona cesaret vermek istiyordu. Jonathan hızla doğrulup:

“Siz Jane siniz değil mi?’’dedi. Bunun üzerine ise Jane şaşırdı:

“Evet, ama siz beni nerden tanıyorsunuz?”

Martı Jonathan ile Jane’in arasında kısa bir sohbet geçtikten sonra ikisinin de akıllarındaki tüm sorular

cevaplanmış, ortalık sessizliğe bürünmüştü. Akşam olmuş güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı.

Jonathan ufkun kızıllığına dalıp gitti, düşünceler içerisinde. Ardından, cesaret edip Küçük Kara

Balık’a sordu:

“Siz mademki meraklı bir balıksınız ben de meraklı bir martıyım, benimle dünyayı keşfetmeye ne

dersiniz?”

Jane ise sevinçle:

“Dünya mı?” diye haykırdı. İstediği ama dakikalardır bir türlü cesaret edemediği soruyu Martı

Jonathan sormuştu sonunda. Martı Jonathan, küçük balığı onaylamak için kafasını salladıktan sonra

Jane büyük bir sevinçle haykırdı:

“Memnuniyetle!” Martı Jonathan teklifinin kabul edilmesine sevinmiş bir şekilde yüzünü Jane’e

çevirerek:

“O zaman hiç vakit kaybetmeden yola koyulalım.” dedi. Jane, eşyalarını toplamak ve sevdikleriyle

vedalaşmak için Jonathan’dan biraz süre istedi. Jane, hep annesiyle konuşurdu uzaklara gitme

konusunu. Annesi de hep ona karşı çıkardı. Sadece annesi de değil. Etrafındaki herkes bunun gençlik

hevesi olduğunu, yakında geçeceğini, oradan başka bir dünya olmadığını söylüyordu. Ama Küçük

Kara Balık inanmıştı yeni dünyalar keşfedeceğine. Birkaç saat sonra Jane ile Jonathan deniz kıyısında

buluştular. Buluştuklarında ise güneş yeniden doğuyordu. Sanki güneşle birlikte yeni umutlar da

doğuyordu. İkisinin de ağzından aynı kelime çıktı:

“Hadi gidelim.”

7A 82 Doğukan FIRINCI

9 IŞIĞIN SESİ

PET BİZDEN SORULUR

8. sınıf öğrencilerimiz 21 Şubat 2015 tarihinde Cambridge Üniversitesi

tarafından hazırlanan PET sınavına girdiler. Bu sınav sayesinde

öğrencilerimizin günlük hayatta kullanabilecekleri İngilizce becerileri tarafsız

bir kurum tarafından değerlendirilmiş oldu. Okul Müdürümüz Sibel

SAGNER ve öğretmenleri, öğrencilerimize sertifikaların ı düzenlenen bir

törenle verdi. Öğrencilerimizi başarılarından dolayı kutluyoruz.

7. sınıf öğrencilerimizin 30 Mayıs 2015 tarihinde gird ikleri Cambridge Üniversitesi tarafından hazırlanan PET

sınavının sonuçları yaz aylarında belli olacak ve öğrencilerimize sertifikaları önümüzdeki eğ itim-öğretim yılında

verilecektir.

FRANSIZCA “MEKTUP VE AFİŞ” YARIŞMASI

30 Mart 2015 Pazartesi günü MEF Okulları tarafından düzenlenen ve

öğrencilerin farklı kültürler arasında bağlantı kurmalarını, b ilg ilerini kullanarak

duygu ve düşüncelerini ifade etmelerin i, farklı bakış açıları geliştirerek

yaratıcılıklarını artırmalarını sağlamak amacıyla öğrendikleri 2.yabancı dili

(Almanca, Fransızca, İspanyolca) kullanarak “Kültürel Çeşitlilik Zengin liktir”

temalı “Mektup ve Afiş Yarışması”na 7.sın ıflardan iki öğrenci ile kat ıld ık.

Yarışmada 7D sınıfından Zeynep Eylül EROL adlı öğrencimiz Fransızca

Ortaokul kategorisinde birincilik ödülü kazandı.

9. FRANSIZCA TİYATRO FESTİVALİ

8 Mayıs 2015 Cuma tarihinde 7.sınıf Fransızca Kulübü öğrencileri tarafından

sahnelen “Hareket li Bir Ders” adlı skeçle Yeni Nesil 2000 tarafından düzenlenen

“9.Fransızca Tiyatro Festivali”ne katıldık. Toplam beş okulun katıldığ ı bu

festivalde diğer okulların eğitim dili Fransızca olmasına rağmen biz b ir kere daha

2. yabancı dille kat ılan tek oku l o lmanın gururunu ve cesaretini yaşadık. Bu

festivale kat ılmaları öğrendikleri dili pekiştirmeleri ve bu dili kullanmada

kendilerine o lan güvenlerini artırmaları açısından öğrencilerimize çok olumlu

katkıda bulunmuştur.

ALMANYA DEĞİŞ İM PROGRAMI

1-10 Haziran 2015 tarihleri arasında Almanya’nın Kiel

şehrinde bulunan Max Planck Gymnasium ile değişim

programımızın Türkiye ayağını gerçekleştirdik.

Ortaokulumuzdan on iki öğrencimiz, on iki A lman

öğrenciyi on gün boyunca evlerinde misafir etmişlerd ir.

On yedi Alman ve on altı Türk, toplam 33 öğrenci ile

bu tarihler arasında İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerin i gezd ik.

Öğrencilerimiz, Türk kültürünü en iyi şekilde tanıttılar. Bu sayede

Almanca konuşup öğrendikleri ikinci yabancı dili günlük hayatta kullanma fırsatı

buldular. Bu program sayesinde kültürel etkileşim ve paylaşım sağlanarak uzun süreli arkadaşlıklar kuruldu.

FRANSA’YI GEZDİK

5-9 Haziran tarih leri arasında Fransızca Bölümü organizasyonunda

Ortaokul 7 ve 8.sınıfların katılımıyla “Fransa Kültür Gezisi”

düzenlendi. Katılan öğrencilerimiz, tarihi -sanatsal altyapısı son derece

yüksek yerleri görme (Louvre Müzesi, Versaille Sarayı vb…) , ayrıca

eğlence bağlamında da önemli b ir yere sahip (Disneyland -Parc Asterix)

bir ü lkey i ziyaret etme fırsatına buldular. A lışverişlerinde, restoranlarda,

otelde siparişlerini vererek sorunların ı d ile getirmeye çalışan, derslerde

ve kitaplarda gördükleri kültürel mekânları ziyaret edip o ülken in

insanlarıyla iç içe yaşayan öğrencilerimiz, afişlerini inceleyerek prat ik

yapma fırsatı buldular.

10 IŞIĞIN SESİ

AKVARYUM GEZİSİ 04.06.2015 tarihinde 6A-6B-6C sınıfı öğrencileri Belemir ERDEM

önderliğinde, 05.06.2015 tarihinde 6D-6E-6F sınıfları Pelin AĞSEREN

önderliğinde Florya Tematik Akvaryum’u ziyaret ettiler. Toplamda 118

öğrenci ve 8 öğretmen katılımıyla gerçekleşen gezide öğrencilerimiz farklı

su ekosistemlerini gözlemleme şansı buldular.

DESTINATION IMAGINATION Destination Imagination, dünyanın en büyük ‘Yaratıcı Problem Çözümü’ kuruluşudur. 2014-2015 eğitim-öğretim yılında FMV Özel Erenköy Ortaokulu olarak 6. sınıf seviyesinde beş öğrenciden oluşan bir DI takımı kurduk. DI görevleri açıklandıktan sonra ‘Fine-Arts’ konusunu takım görevi olarak belirledik. 28 Şubat-1 Mart tarihlerinde Eyüboğlu Eğitim Kurumlarında İstanbul 216 bölge turnuvasına katıldık. Görevimizi başarı ile sergiledik ve yarışmada 2. olduk. DOĞA BİLİM MÜZESİ’Nİ GEZDİK

GEMS dersi kapsamında 3. sınıf öğrencileri ile Saint Joseph Lisesinde bulunan Türkiye’nin ilk Doğa Bilimleri Merkezini ziyaret ettik.On binlerce hayvan çeşidinin farklı tekniklerle korunup doldurularak sergilendiği merkez, günümüzde Anadolu’da ve dünyada tamamıyla soyu tükenmiş türleri de barındırmasıyla oldukça ilgi çekicidir. Su altı dünyası canlılarının, memelilerin, kuşların, eklembacaklıların ve binlerce farklı kayaç türü ve bitkinin bulunduğu bu merkez, ülkemizdeki zengin biyoçeşitliliğe dikkat çeken olağanüstü bir müze niteliğindedir.

EDINBURGH GEZİSİ - ULUSLARARASI BİLİM

FESTİVALİ FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu 6 ve 7. sınıf seviyelerinden 22 öğrencimiz 3-6 Nisan tarihleri arasında İskoçya'nın Edinburgh kentinde bu yıl yirmi birincisi düzenlenen "Bilim Festivali"ne katıldılar. Burada öğrencilerimiz, tarihi Edinburgh Kalesi'ni gezdiler. Festival binasındaki etkinliklere katılan öğrencilerimiz derslerde gördükleri konuların uygulamalarını yaparak bilim dünyasında keyifli bir gezinti yaptılar. Camera Obscura gezisinde ışık ile ilgili görsellerin sergilendiği etkinlikte basit ayna-mercek düzenekleriyle oluşturulan sistemle şehri kuş bakışı izlediler. İskoçya Milli Müzesi ziyaretinde birbirinden ilginç eserleri incelediler ve İskoçya tarihini tanıdılar. Öğrencilerimizin gezisi, evrenin oluşumu ile ilgili hazırlanmış etkinliklere katılma fırsatı yakaladıkları Dynamic Earth ziyareti ile son buldu. Geçen yıl da aynı geziye katılan üç öğrencimiz ilk günün bir bölümünde Edinburgh Dungeon'ı ziyaret ettiler. 90 dakikalık bu etkinlikte on bir farklı bölümde korkuyu ve eğlenceyi bir arada yaşayan öğrencilerimiz keyif alarak ayrıldılar.

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE ÖDÜLLERİ TÖRENİ 29.09.2014 tarihinde Eko-Tim öğretmenleri 2014-2015 yılı eylem planının taslağını oluşturmak üzere bir araya geldiler. Bu yeni eğitim yılı için hedeflenen, kampüs bütünlüğü içinde çalışan okulumuzda en küçük öğrenciden en büyük öğrenciye kadar çevre bilincinin oluşmasını sağlamaktı. Öğretmenlerinin rehberliğinde ‘su’ temalı 3. yıl çalışmalarımız

daha geniş bir alanı kapsayacak şekilde devam etti. Eko – Okullar çalışma yılımızın 3. yılında şimdiye kadar Kadıköy Belediyesi ile yaptığımız işbirliği ve çevreci çalışmalardan dolayı bu yıl ‘En Çevreci Okul ‘ ödülünü almaya layık görüldük.

11 IŞIĞIN SESİ

ULUSLARARASI BİLİM TEMELLERİ (URFODU) SINAVI

Farklı zorluk seviyesindeki yirmi sorudan oluşan eleme sınavı, 19 Kasım 2014 tarihinde

okulumuzda uygulandı. Bu sınava 6. sınıflardan on bir , 7.

sınıflardan ise on beş öğrencimiz katıldı. Öğrencilerimizin

tamamı 100 üzerinden 50 ve üzeri puan alarak final sına vına katılmaya hak kazandı. 28 Mart 2015 tarihinde Anakent Kolejinde düzenlenen final sınavında öğrencilerimiz, hem müfredata

uygun hem de müfredat dışı sorularla ter dökmüş lerdir. Final sınavı sonucunda iki öğrencimiz 2. derece diploma, beş öğrencimiz 3.

derece diploma almaya hak kazanmışlardır.

GAUSS CONTEST

Kanada Waterloo Üniversitesi Matematik Fakültesi bünyesindeki “The Centre For Education in Mathematics and Computing (CEMC)” merkezi tarafından hazırlanan “Gauss Contest” adlı

matematik yarışması her yıl uygulanan ve 7 ve 8. sınıf seviyelerindeki öğrencileri hedef alan bir yarışmadır. Bu yarışma, öğrencilerin hem eğlenmesi hem de matematiksel problem çözme

becerilerini geliştirmeleri için bir fırsat olarak sunulmaktadır. Matematik bölümü olarak öğrencilerimizin matematiksel problem çözme becerilerini geliştirecekleri, yarışmanın kimi

sorularında kendi sınıf seviyelerinin ilerisindeki konulara ait sorulara da yanıt arayacakları ve dolayısıyla kendilerine özgü

bakış açılarını ortaya çıkaracakları, İngilizce becerilerini etkin bir şekilde kullanacakları bu yarışmaya her yıl katılım göstermeyi amaçlarımız arasında sayıyoruz.

Okul olarak ilk defa 2011-2012 eğitim-öğretim yılı içinde iştirak edilen bu uluslararası yarışmaya bu sene de 7. sınıf seviyesinde

yirmi beş öğrenci ile katıldık. Bu yarışma 14 Mayıs Perşembe günü okulumuzda gerçekleştirildi. Yarışma sonuçlarına göre, 150-136 puan aralığında yer alan ve

ilk % 25’lik dilime giren beş öğrencimiz “katılım” ve tanınma” sertifikaları almaya hak kazanmışlardır.

LEGO ROBOTİK KULÜBÜ ULUSAL TURNUVA BAŞARISI

Junior.Roboformers takımı bu senenin teması olan "Senin Dünyan, Senin Sınıfın" ile ilgili işitme

engelli öğrencilerin eğitim-öğretim hayatını daha kaliteli hâ le getirebilecek bir proje tasarladılar. Takımımız bu proje kapsamında sınıflara Leap Motion, Mimix ve Talk Typer programlarını bir

araya getirerek geliştirdiği sistemi kurup üç iletişim (dudak okuma, işaret dili, okuma-yazma) yolunun da kullanılabildiği bir öğrenme ortamı sağlamaya çalışmışlardır. Bu alanda da en yüksek puanla 1. olarak EN İYİ

PROJE KUPASI almış ve Ulusal Turnuva’ya katılmaya hak kazanmıştır. Ayrıca takımımız, temaya uygun olarak

tasarladıkları lego robot ile ROBOT PERFORMANS 2.’LİK KUPASI almışlardır. Takımımız 21-22 Mart 2015 tarihlerinde İzmir’de düzenlenen First Lego League 11. Türkiye Ulusal Turnuvasında takım ruhu, bütünlük, etkinlik ve verimlilik kriterlerini yerine getirerek EN İYİ TAKIM ÇALIŞMASI ÖDÜLÜ kazanmıştır.

“FLL 2015 Senin Dünyan Senin Sınıfın” temalı sezonunu ikisi

yerel, biri ulusal olmak üzere toplam üç kupa ile tamamlamışlardır.

12 IŞIĞIN SESİ

Bütün bir yıl boyunca hep bugünün hayalini kurduk.

Kış aylarında kar yağarken denizde yüzdüğümüzü

düşündük çoğu zaman. Ne zaman gelir diye düşünürken

yaz geldi bile!

Geçen senenin yorgunluğunu atmak, yeni yıla enerjik

başlamak için şimdiden planlar yapıldı. Tatil anlayışı

hepimiz için başka olabiliyor elbette. Biz de

arkadaşlarımızın ve öğretmenlerimizin yaz tatili

planlarını öğrendik.

İŞTE ÖĞRETMENLERİMİZİN VE ARKADAŞLARIMIZIN

YAZ TATİLİ DİLEKLERİ

Özer BURUCU (MY): İyi bir tatil geçirmek. Ayfer AYDIN(MY): Huzur bulduğum bir tatil geçirmek istiyorum. Şeyda BAHAROĞLU (İng. Öğrt.): Tatil boyunca dinlenmek, bol bol kitap okumak ve denize girmek istiyorum. Esin BİLEN (Fr. Öğrt.): Datça’da televizyon olmadan on gün boyunca uyumak, güneşlenmek ve dinlenmek istiyorum. Cihan YURT (Sosyal Bilgiler Öğrt.): Oğlumla bol bol vakit geçirmek ve geç saatlerde uyumak. Gülşen ELİBOL (Görsel San. Öğrt.): Tatile gitmek ve iyi vakit geçirmek. Ahmet BEDER (Mat. Öğrt.): Dinlenmek ve kitap okumak istiyorum. Burcu DURHAN (Görsel San. Öğrt. ) : Denize girmek, bolca eğlenmek ve huzur istiyorum. Özlem KÖROĞLU (Görsel San. Öğrt.): Sağlık, mutluluk ve beklenmedik sürprizler istiyorum. Neslihan YILMAZ (Türkçe Öğrt.) : Macera, yenilik, gezmek, huzur ve mutluluk istiyorum. Eren PAMUK (Mat. Öğrt.): Sağlıklı ve huzurlu bir yaz, yeni başlangıçlar, memleketim için iyi dilekler, sabahları güzel bir uyku ve güzel kahvaltılar istiyorum. Süheyla Aydın YENİHAYAT (Mat. Öğrt.): Bolca şezlong, şemsiye ve dondurma istiyorum.

Hakan ÇAY (Fen Bil. Öğrt.): Küçük kızımla bol bol gezmek istiyorum. Ayşegül GÜLEBAKAN (Fr. Öğrt.): Güzel bol güneşli ve bol seyahatli bir yaz geçirmek istiyorum. Paola GÜVENÇ (İng. Öğrt.): Plajda dinlenmek istiyorum. Yelda BABA (Sos. Bil. Öğrt.): Sayısal loto çıkmasını istiyorum. Sinan SEDEN (İng. Öğrt.): Düğünümün güzel ve eğlenceli olmasını istiyorum. Gülşah TONGUÇ(İng. Öğrt.): Eğlenmek, bolca uyumak ve dondurma yemek istiyorum. Doğa SABUNCUOĞLU: Denize girmek ve bolca dondurma yemek istiyorum. Sinem SÜRMELİ: Tatilde su kayağı yapmak istiyorum. Çağdaş Ekin ŞİMŞEK: Mutlu olmak istiyorum. Zeynep Eylül EROL: Boston’da bir anime konvasyonu bulup her şeyi almak istiyorum. Eda COŞKUN: Denize girmek, güneşlenmek istiyorum. Yağmur ÖZLÜK: Yaz boyu eğlenmek istiyorum. Lal KARAYAZGAN: Voleybolda kendimi geliştirmek istiyorum. Aysu ÖZDOĞAN: Bodrum’a gitmek istiyorum. Defne Su YILMAZ: Havuza girmek ve güneşlenmek istiyorum.

13 IŞIĞIN SESİ

Elma suda yüzer çünkü %25'i havadır.

Bilinen en büyük yıldızlar Güneş'ten 2000 kat daha

büyüktür.

Eskiden kâşifler uzun yolculuklarında su taşımak

için karpuz kullanırdı.

Muz aslında bir baharattır.

Domates aslında bir sebze değil, meyvedir.

Kelebekler ayaklarıyla tadar.

İlk gözyaşı sağ gözden akarsa sebebi mutluluk, sol

gözden akarsa sebebi

üzüntüdür.

Hapşırdığınız zaman, kalbiniz

de dahil olmak üzere tüm

organlarınız bir anlık durur.

Soğan doğrarken sakız

çiğnemek göz yanmasını

önler.

Cam aslında sıvı bir

maddedir fakat akışkanlığı

çok yavaş olduğu için bunu

algılayamayız.

Bir dakikalık gülme 12 dakikalık koşuya bedeldir,

ayrıca ağrı kesici etkisi de

vardır.

Yeni doğmuş bir bebeğin topuk

iziyle annenin parmak izi

aynıdır.

Dolunay varken tartılınca daha

hafif oluruz.

Eğer ayaklarınızı yavaşça yukarı

kaldırır ve sırt üstü yatarsanız,

bataklığın içine gömülmezsiniz.

Harward Üniversitesi'nden

öğrencilerin bir makineyle yaptığı çalışmada

lolipopun merkezine 2.225 yalamada ulaşılmıştır.

Ağladığınızda stres hormonu salgılarsınız. Bu

yüzden ağladıktan sonra kendinizi iyi hissedersiniz.

Elma koklamak baş ağrınızın

hafiflemesini sağlar.

Üzümü mikrodalgaya koyarsanız patlar.

13 yaşındaki adlı İngiliz kız, doğduğundan beri

sadece çikolata yiyor.

Bir insan, günde

ortalama 4, yılda

ortalama 1460 yalan

söyler.

Kıta isimlerinin hepsi

"A" ile başlayıp "A" ile biter.

Yılanlar duyamaz.

Bir bardak taze şampanyanın içine bir kuru üzüm

atarsanız üzüm

asansör gibi

bardağın altından

üstüne üstünden

altına sürekli dolaşır.

İnsan midesi 2

haftada bir iç zarını yenilemek zorundadır aksi

halde kendi kendini sindirir.

Gülmek için 17 adaleye ihtiyacınız vardır. Surat

asmak için ise 43.

Çikolata köpeklerin kalbine ve sinir sistemine

zarar verir. Yarım kilo kadar çikolata küçük bir

köpeği öldürebilir.

Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmuyor.

Sizi gizliyor. Sivrisineğin alıcılarını bloke

ederek sizin orda olduğunuzu anlamamalarını

sağlıyor.

Karate kelimesinin anlamı

"boş el"dir.

İnciler sirkenin içinde

bekletilirse erir.

Fil balığı diye bir balık türü vardır.

İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan

daha çabuk donar.

Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan

daha fazladır.

14 IŞIĞIN SESİ

TÜRKİYE ŞAMPİYONASI

27-29 Mayıs 2015 tarihleri arasında Çorum’da düzenlenen MEB Yıldızlar Türkiye Yüzme Şampiyonasında okulumuz Türkiye 6.’sı olmuştur. Itır BAYRAKÇEKEN, 200 metre kelebek kategorisinde Türkiye 4.’sü, 400 metre serbest kategorisinde Türkiye 3.’sü olmuştur. Nazlı Su DURU, 100 metre kelebek kategorisinde Türkiye 4.’sü olmuştur. 4x100 metre karışık bayrakta Nazlı –Damla- Itır- Dilanur’dan oluşan takımımız Türkiye 4.’sü olmuştur.

9-11 Haziran tarihlerinde Ankara’da yapılan MEB

Küçükler Yüzme Türkiye Şampiyonasında sporcumuz

Hazal Özkan, 50 metre - 100 metre kurbağalama kategorisinde ve 200 metre serbest kategorisinde TÜRKİYE 1.’si, 200 metre karışık kategorisinde ise TÜRKİYE 2.’si

olmuştur.

YILDIZLAR KATEGORİSİ GRUP BİRİNCİLİĞİ

13-15 Mayıs tarihleri arasında Karabük ‘te düzenlenen MEB Yıldızlar Grup Birinciliği müsabakalarında sporcularımız Itır Bayrakçeken, Nazlı Su Duru, Damla Oğur, Nilsu Enüstün,

Dilanur Baysungur, Leyal Semerciyan ve Ece Bobaroğlu’ndan oluşan takımımız 27 madalya ve birincilik kupası kazanarak turnuvayı tamamlamıştır. Nazlı Su DURU, 50 ve 100 metre kelebek, 50 metre serbest kategorisinde 1., 200 metre

kelebek kategorisinde 2. olmuştur. Itır BAYRAKÇEKEN, 100 ve 400 metre serbest, 200 metre kelebek ve 200 metre karışık

kategorilerinde 1. olmuştur. Damla OĞUR, 100 ve 200 metre kurbağalama ve 200 metre karışık kategorilerinde 2., 50

metre kurbağalama kategorisinde 3. olmuştur.

Dilanur BAYSUNGUR, 50 metre kelebek kategorisinde 2., 100 metre serbest ve 100 metre kelebek kategorisinde 3. olmuştur.

Takımımız, “Bayrak Yarışması”nda 4x100 metre serbest karışık ve 200 metre serbest

bayrak yarışmalarında 1. olmuştur.

15 IŞIĞIN SESİ

ESKRİM

Öğrencimiz Utku ÖZYALÇIN, katılmış olduğu flöre kategorisi İstanbul’da düzenlenen müsabakada İstanbul 5.’si, Türkiye

Şampiyonası’nda ise Türkiye 5.’si olarak okulumuzu başarı ile temsil etmiştir.

BASKETBOL

Okulumuz 5. ve 6. sınıf öğrencilerinde oluşan Küçükler Basketbol Takımımız, katılmış oldukları

Kadıköy Kaymakamlığı İlçe Kupası’nda namağlup KADIKÖY ŞAMPİYONU olmuştur.

RİTMİK JİMNASTİK

Öğrencimiz A. Berfin TEZCAN, katılmış olduğu il müsabakasında İstanbul 5.’si, Türkiye Şampiyonası’nda ise Türkiye 13.’sü olmuştur.

KÜÇÜKLER KATEGORİSİ GRUP BİRİNCİLİĞİ

20-22 Mayıs 2015 tarihlerinde Kocaeli’de düzenlenen MEB Küçükler Yüzme Grup Birinciliği Müsabakası’nda takımımız 22 madalya kazanmıştır. Puan sıralamasında ise hem kızlar hem erkeklerde grup 4.’sü olmuştur. Hazal ÖZKAN, 100 metre kurbağalama kategorisinde 1., 200 metre serbest kategorisinde 2., 200 metre karışık kategorisinde 2. olmuştur. Can GÜLEYİN: 100 metre serbest kategorisinde 3., 200 metre serbest kategorisinde 3. olmuştur. Kayra TERZİ: 100 metre serbest kategorisinde 4. olmuştur.

Erkek Takımı (Can Güleyin, Barkın Çolak, Melih Gürşen, Kayra Terzi), 4x100 metre serbest kategorisinde 2., 4x100 metre karışık bayrak kategorisinde 1. olmuştur. Kız Takımı (Hazal Özkan, Ece Köseoğlu, Ece Güpgüpoğlu, Ece Özdoğan), 4x100 metre karışık kategorisinde 3., 4x100 metre serbest bayrak kategorisinde 4. olmuştur.

ATLETİZM

19 Mart 2015’te düzenlenen MEB Okullar Arası Yıldız Kızlar Kros yarışında sporcumuz Elif YAYCI Kadıköy ilçesi şampiyonu olmuştur. 31 Mart’ta düzenlenen İstanbul Kapalı Salon Atletizm yarışmasında Elif

YAYCI (60 metre engelli) İstanbul 1.’si olmuştur. Aynı yarışmada Elif

YAYCI, Yağmur GÖKER, Alin KUTAN, Lara TOLAY, Özlem

YEDİKARDAŞLAR’dan oluşan yıldız kız atletizm takımımız İstanbul

3.’sü olmuştur. 16-17.04.2015 tarihinde MEB tarafından düzenlenen Puanlı Atletizm

yarışmalarında Elif YAYCI (60 metre engelli) İstanbul 2.’si olmuş, Türkiye Gruplar Yarışı’nda 4. olarak madalya kazanmıştır.

16 IŞIĞIN SESİ

İKİ SORU... 1.Size aittir ama başkaları

kullanır?

dınıza

2. En son hangi dişler çıkar?

idş atakm

mizah Bu labirentten çıkabilecek

misin?

Bir resim, içinde kaç

farklı resim

saklayabilir?

BİR TANE DAHA

SOLUCAN

Derste öğretmen herkese teker teker sorar. Önce

Ahmet'e sorar: - Ayakları olmayan bir hayvan biliyor musun?

Ahmet: - Balık.

Sonra Mahmut'a sorar: - Sen bir tane daha biliyor musun?

Mahmut: - Solucan.

En son olarak bizim Hasan'a sorar: - Sen de bir tane daha söyle

de, başka soruya geçelim. Hasan:

- Bir tane daha solucan.

NE GÖRÜYORSUN?

Sudoku çözmeye ne dersin?