116
Mart/Nisan 2011 • Sayı 01 • 2 ayda bir yayınlanır. 7 TL. İlk Sayıya Özel Golf etiketleri! “Kemer Golf & Country Club” Golfün Gözde Mekânı “Ahmet Ağaoğlu” Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam... Türkiye Golf Federasyonu Başkanı “Şanlıurfa” Doğuştan Marka Şehir: Kadına Şiddetin Bahanesi Var! “Golfün ABC’si” 1 “Türkiye Batının Doğusu, Doğunun Batısıdır” Dr. Hasan Sert TÜMSİAD Genel Başkanı Deniz Yıldızları “Boat Show’da” “Boş kubbede Çağın Hastalığı: Panik Atak! bir hoş seda”

Golf XL - Sayı 01

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Ülkemizde gün geçtikçe gelişen golf sporunun yanında; sağlıktan kişisel gelişime, sorumluluk projelerinden kültür sanata, seyahatten sosyal mekanlara, teknolojiden otomotive kadar geniş konu yelpazesi, ilgi çekici görsel tasarımı ve diğer yayınlardan ayrışan kalitesiyle GOLF XL, yüksek tirajlı bir golf dergisidir.

Citation preview

Page 1: Golf XL - Sayı 01

Mart/Nisan 2011 • Sayı 01 • 2 ayda bir yayınlanır. 7 TL.

Mart/N

isan 2011 • Sayı

İlk Sayıya ÖzelGolf etiketleri!

“Kemer Golf & Country Club”

Golfün Gözde Mekânı

“Ahmet Ağaoğlu”Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam...

Türkiye Golf Federasyonu Başkanı

“Şanlıurfa”Doğuştan Marka Şehir:

Kadına Şiddetin Bahanesi Var!

“Golfün ABC’si”

01“Türkiye Batının Doğusu, Doğunun Batısıdır”

Dr. Hasan SertTÜMSİAD Genel Başkanı

Deniz Yıldızları

“Boat Show’da”“Boş kubbede

Çağın Hastalığı:

Panik Atak!

bir hoş seda”

Page 2: Golf XL - Sayı 01

GHOSTVISION görüntüleri adeta hava zerreciklerine asılı gibi gösteren 3D hologram perdesidir. Dünyanın en şeffaf (%98 şeffaflık) geçirgen perdesi olan bu sihirli perde özellikle mağaza vitrinleri için tasarlanmıştır. Mağaza yetkilileri GHOSTVISION’ı kullanarak geleneksel vitrin düzenlemelerinin getireceği bütün sıkıntılardan kurtulurken, sürekli değişen ürün görsellerini sıra dışı bir yöntemle sunarak tüketicilerinin dikkatini çeker.

AIRVISION’ın mağazalar için özel tasarladığı bu özel ürün kullanılarak vitrinlerin haricinde de her türlü reklam, tanıtım ve konser etkinliğinde özel ve yaratıcı çözümler üretilebilir.

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

IMAGEPORT, ekran büyüklüğü konusundaki düşüncelerinizin sınırlarını zorlayan bir ters projeksiyon perdesidir. Teknik şartlar sağlandığında her türlü ortamda HD kalitede TV yayını yapabileceğiniz IMAGEPORT, ayrıca sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerinde yapılan video gösterimleri için de ideal bir üründür. Kurulumu kolay, kullanımı rahat ve görünümü estetik olan IMAGEPORT size istediğiniz boyutta kaliteli görsel yayın yapma fırsatı verir.

Kısacası siz nerde ve hangi boyutta gösterim yapacağınızı hayal edin, gerisini IMAGEPORT’a bırakın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

ALIVELOGO, logolarınızı sınırlarından kurtarıp dinamik ve dikkat çekici bir dünyaya ışınlayan bir hologram perdesidir. Kurumsal logo ya da ürününüz şeklinde biçimlendirilip, üzerine ekibimiz tarafından geliştirilen dinamik video içeriği eklenerek hareketli bir hale getirilen ALIVELOGO, logonuzu canlandırırken sizi de müşterilerinize daha yakın hale getirir. Ayrıca ALIVELOGO’nun sağladığı bir başka hizmet olan sanal hostes sistemi ile de müşterilerinize sıra dışı bir misafirlik deneyimi de yaşatabilirsiniz.

Kurumsal logo ve ürünlerde geleneksel ve sıkıcı yöntemleri artık unutun. ALIVELOGO ile logonuz ritmini bulsun...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

PyramisHOLOMAGIC, bilimkurgu filmlerinde hayretler içerisinde seyrettiğiniz sahneleri ayağınıza kadar getiren özel bir hologram sistemidir. Ekibimiz tarafından özel efektlerle hazırlanmış video içeriği ile boşlukta oluşturulan gerçek ötesi görüntü izleyicilerin algısıyla oynayarak, büyük bir illüzyon yaratır. HOLOMAGIC konser, organizasyon, sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerine katılan konuklarınıza hiç unutamayacakları bir deneyim yaşatır.

HOLOMAGIC’le çağın ötesine geçme fırsatını yakalayın, kendinizi müşterilerinize geleceğin teknolojisi ile anlatın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

YOTTA gecenin karanlığını yırtarak sizi, yıldızlarla aynı seviyeye taşıyacak olan özel bir holografik örgü perdedir. İçinden hava geçebilen, mukavemeti sağlam yapısı ile özellikle açık havada düzenleyeceğiniz her türlü konser, organizasyon, sunum, tanıtım, lansman ve sinema etkinliklerinde yapacağınız gece gösterimleri için ideal bir üründür. Ayrıca geniş bir alana ya da yüksek bir çatıya yerleştireceğimiz YOTTA ile kilometrelerce öteden hedef kitlelerinize ulaşabilir, insanlarla aranızdaki mesafeleri kısaltabilirsiniz.

YOTTA sayesinde gecenin karanlığını avantaja çevirin, teknolojiyi kullanarak rakiplerinizin önüne geçin...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

PYRAMIS 3D görüntü sağlayarak, piramitlerin gizemini, ürününüze taşıyan özel bir hologram kutusudur. Cam bir kasanın içerisinde bulunan ters prizma şeklindeki bir alana, serbest yüzen video görüntü sistemi yerleştirilerek, tanıtmak istediğiniz ürün ya da hizmetin insanlar tarafından havada uçuşan holografik objeler olarak görünmesi sağlanır. İsteğe uygun olarak prizma 6-8-12 yüzeyli olarak hazırlanabilir, ayrıca her yüzeye de farklı görüntü düşmesi sağlanabilir.

Gelin, PYRAMIS’le ürününüzün uçma dürtüsünü serbest bırakın. O’da ahenkli dansıyla ruhunu ortaya çıkarsın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Page 3: Golf XL - Sayı 01
Page 4: Golf XL - Sayı 01

İmtiyaz Sahibi 9.Sanad Ltd. Şti. adına Adnan Kolay

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüAdnan Kolay [email protected]

Yayın KoordinatörüHandan Hodoğlugil [email protected]

Görsel YönetmenMurat Yılmaz [email protected]

EditörlerDicle Aslı Mursaloğlu [email protected] Aynur [email protected]

Yazı İşleriNehir Değirmenci [email protected] Seymen [email protected]

Yazarlarımız [email protected] DemirkıranFredrik HanssonMurat UzanNilgün SararŞenol Bay

Katkıda Bulunanlar• Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü• Sultanahmet Cami Koruma ve İhya Derneği• Erzurum 2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları Genel Koordinatörlüğü• Dr. Nihat Kaya• Tahsin Ateş

RedaksiyonÖmer Harmankaya [email protected]

Grafik TasarımCoşkun Karaca [email protected]üşra Erinkurt [email protected]

Hukuk DanışmanıAv.Mustafa AğcaAv.Okan Bingül

Reklam Satış Berna Aktaş [email protected]

Reklam RezervasyonT. 0216 680 36 42

Yönetim Yeri9.SanadKavacık Kavşağı Gürbaşlar Plaza No:6/6Kavacık - İstanbul/TürkiyeT. 0216 680 36 42 - 43 - 44F. 0 216 680 36 48

BaskıPortakal Basım Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.Huzur mah. Tomurcuk sok. No:5/1 4.Levent-İstanbulT. 0212 332 28 01

DağıtımNar Post www.narpost.com

Yayın TürüYaygın Süreli

Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların hakkı Golf XL dergisine aittir.İzin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

İmaj bank: Shutterstock.com

Ceylanın ürkekliği gibi, yeni bir aşk ile tanış-mış kalbin heyecanı gibi, kıpır kıpır duygular-dayız. Bu duygular ile özel bir dergi çıkarmayı hedefledik ve yola çıktık.

Amacımız; yurtiçinde ve yurtdışında golf ile ilgili gelişmeleri takip ederek, golf sporunun Türkiye’deki gelişimine katkıda bulunmak, ekonomimize artı değerler üretmektir.

Gelişmiş ekonomilerdeki golf sporuna olan ilgiye ve verilen değere bakıldığında, Türkiye’nin kat be kat üstünde olduğunu gözlemlemekteyiz. Hem saha sayısı hem de yatırım açısından bakıldığında da, sonucun değişmediğini görüyoruz. Konuyla ilgili, bilin-meyen bazı gerçekleri Golf Federasyonu Baş-kanımız Sn.Ahmet Ağaoğlu’nun röportajının detaylarında bulacaksınız. Bu gerçekler ile Türkiye’nin yüzleşmesi ve konuların üzerine yetkililerimizin pozitif duygular ile gidip, çö-zümcü adımları cesaretle atmaları gerekmek-tedir. Çünkü bizim hiçbir eksiğimiz yok, aksine fazlalıklarımız var. Yaradan bize ayrıcalıklı bir toprak nasip etmiş, bunun kıymetini ya bilece-ğiz ya da bileceğiz.

Türkiyemizin her bakımdan zengin bir ülke olduğunu biliyoruz. Tarihi, kültürü, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, doğası, kıyıları, insanları, havası ve daha bir çok kıymetleri ile her sayımızda güzel yurdumuzu sizlerle buluşturacağız.

İlginizi çekecek konuları, bilinmeyen detayları, yaşama dair gerçekleri tüm açıklığıyla ele ala-cağız ve samimiyetle sayfalarımıza taşıyacağız.

Ayrıca ilk yılında, iki ayda bir yayınlamayı hedeflediğimiz dergimizde, yazarlarımızın ışık tuttuğu konulara ve değerli konuklarımızın röportajlarına da yer vereceğiz.

Bazen güldürecek bazen de düşündüreceğiz.

Türkiye’nin ilk ve tek golf & yaşam dergisi olarak başarı hedefimize ulaşacağımızın inancındayız.

Tüm Türkiye’ye, golf camiasına ve siz okuyu-cularımıza hayırlı ve uğurlu olsun.

Saygı ve Sevgilerimizle;İyi Swingler..!

Adnan KOLAY

Merhaba...Ve bir yeni başlangıç daha…

Page 5: Golf XL - Sayı 01
Page 6: Golf XL - Sayı 01

Golfün ABC’siGolf Rivayetleri ve İskoçlar / Golf Etiketleri ..................08Golf Kuralları ................................................................16DiyalogAhmet Ağaoğlu ..............................................................20Golf Ekipmanları ...........................................................26Bay GolfŞenol Bay .......................................................................28Golf HaberGolf Yatırımları ...............................................................30Golfe DairMilli Takım .....................................................................34Golf KulübüKemer Country...............................................................38Golf DirektörüFredrik Hansson ............................................................42Golf Dükkanı ..................................................................44Golfe DairTurnuva Takvimi ............................................................48Kahve BahaneDr. Hasan Sert ...............................................................50Dünyanın En Akıllı İnsanıErdal Demirkıran ...........................................................54Global TürkiyeTürkiye’de iyi şeyler oluyor ............................................56Çizgilere Hükmeden AdamMurat Uzan.....................................................................62Sağlık OlsunPanik Atak ......................................................................64

İçsel YolculukHandan Hodoğlugil ........................................................70An’da KalınNilgün Sarar ..................................................................72Duy BeniKadına Şiddet .................................................................76Zamanda YolculukSultanahmet Camii ........................................................80Takvimden Bir GünKadınlar Günü ................................................................86GezginŞanlıurfa .........................................................................88TakipBoat Show 2011 .............................................................94Takvimden Bir GünDünya Tiyatrolar Günü ...................................................96Denizdeki NefesUskumru ........................................................................98Sağlık DeposuA’dan Z’ye Badem / Tahsin Ateş ..................................100Lezzet DurağıÇanak Restaurant ........................................................102Gardrop2011 İlkbahar Yaz Ayakkabı Modası ............................104EcotechElektrikli Otomobillerle Yola Devam ...........................106Teknotrend2011 Teknoloji Trendleri ..............................................108Ajanda ..........................................................................110Hepsi Gerçek ...............................................................112

İçindekilerGolf XL Sayı 1

“Türkiye batının doğusu doğunun da batısı iken fırsatları kaçırmamalıyız”

50Kahve BahaneDr. Hasan Sert

Çağın hastalığı panik atak...

64Sağlık OlsunPanik Atak

4 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Şifa Enerjisi

72An’da KalınNilgün Sarar

Page 7: Golf XL - Sayı 01

Kadına şiddetin bahanesi var!

76Duy BeniKadına Şiddet

“Ankara’da bir golf sahası olmaması hepimizin ayıbıdır”

20DiyalogAhmet Ağaoğlu

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 5

İstanbul silüetinin en önemli öğelerindenolan ‘Blue Mosque’

80Zamanda YolculukSultanahmet Camii

Doğuştan marka bir şehir ‘Şanlıurfa’

88GezginŞanlıurfa

Page 8: Golf XL - Sayı 01
Page 9: Golf XL - Sayı 01
Page 10: Golf XL - Sayı 01

Golfün ortaya çıkışına dair birçok rivayet var. Bu ri-vayetlerden birine göre;

Çin’de 1368-1644 yılları arasın-da, Ming Hanedanlığı döneminde, “yürürken bir değnek ile topa vu-rularak oynanan oyun” diye tanım-lanan chuiwan adlı oyun, golfün esas çıkış noktasıdır. Chuiwan’ın daha sonra Orta Çağ’da, tüccarlar tarafından Avrupa’ya yayıldığına inanılmaktadır.

Benimsenen diğer bir görüşe göre ise golf; Romalıların M.Ö. I. yüzyıl-da Avrupa’da fethettiği ülkelerde modern bir oyun olarak, uygarlığın gelişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Romalılar, Sezar’ın hükümdarlığı sırasında, sopa şeklindeki dallar-la tüy dolu toplara vurularak oy-nanan, golfe benzeyen paganica adında bir oyun oynarlardı.

Kitap resimlemeleri, XV. yüzyıl ci-varında, Hollandalıların donmuş

kanallarda benzer bir oyun oyna-dıklarını göstermektedir. Bu oyun Fransa ve Belçika’da da yaygındı.

Çeşitli Avrupa ülkelerinde, İngil-tere’de “cambuca”, Fransa’da “jeu de mail” ve Hollanda’da “het kolven” diye adlandırılan, paga-nicaya benzeyen oyunlar vardı.

Dünya üzerindeki en genel kanı ise, golfü bulanın İskoçlar olduğu yönündedir.

Bazı uzmanlar, Kuzey Hollanda-lı denizciler tarafından oynanan “Colf” isimli oyundan bahseden 1297 tarihli belgeyi “golfün ilk yazılı kaynağı” kabul ederken, birçok oto-rite 1457 yılında Kral II. James tara-fından onaylanan “yasak bildirisi”ni ilk yazılı belge olarak görmektedir. Dikkatle incelendiği takdirde; deği-şik kaynakların, golfün ortaya çıkış yeri olarak 1400’lü yılların İskoç-ya’sına işaret ettiği görülür.

Rivayetleri veGOLF

8 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLFÜN ABC’Sİ

Page 11: Golf XL - Sayı 01

Rivayetleri veİskoçlarYontulmuş taşlara, çomakla vurarak deliklere sokmak şeklinde tanımlanan oyun, İskoçya’da çobanlar tarafından oynanmaya başlanırken (bir rivayete göre ise, İskoçyalı denizciler karaya ayak bastıkları zaman, ellerine geçen sopaları yolda buldukları taşlara vura vura ilerlerlermiş), 1413’ten itibaren St. Andrews kasabası halkı tarafından biraz daha modernize edildi ve bugün-kü golf oyununa temel oluşturdu.

Golfün Evi “St. Andrews”Golf severleri bir araya getiren, kali-teyi ve prestiji ön plana çıkaran seçkin bir golf şehridir St. Andrews. Her gün dünyanın dört bir yanından insanlar, bu güzel şehri gezmeye ve golf oynamaya gelirler. St. Andrews, üç tarafını kap-layan denizi ve golf sahaları ile küçük ama çok özel bir yerdir.

İlk Yasak “Yasaklı Chole”Halk arasında yuvarlak taşların, kalın sopalar yardımıyla deliklere atılması ile oynanan bir oyun, kısa sürede bir-

çok kişinin beğenisini kazanmıştır. Bu oyun, “chole” ismiyle anılmaktadır. Hızla gelişen ve yayılan bu spor, 1457 yılında II. James yönetimindeki İskoç Parlamentosu tarafından, askeri faa-liyetleri engellediği gerekçesiyle ya-saklanır.

Buna rağmen İskoçlar, parlamento ve kilisenin karşı çıkışlarına direnerek links denilen deniz kenarında, kıyı şe-ridine yakın yerlerde oynamaya devam ederler. Bu yasak, İskoçya ile İngiltere arasında 1502’de imzalanan Glasgow Antlaşması’na kadar 45 sene boyun-ca sürer. 1600’lü yıllarda kilise golfe bir daha yasak koyar. Ancak sadece pazar günleri için. Bunun sebebiyse, insanların önemli bir bölümünün, pa-zar günü kilise yerine golf oynamaya gitmeleridir.

İlk Golf Ekipmanı Bir KralınII. James tarafından yasaklanan golf, farklı havası ve doğa sporu olma özel-likleriyle IV. James’in ilgisini çeker.

Genç kral bu oyunu daha rahat oyna-mak için kendisine özel bir ekipman hazırlatır ve tarihte “ilk golf ekipmanı-na sahip olan kişi” olarak yerini alır.

İlk Golf Turnuvası St. Andrews’daTakvimler 1552’yi gösterirken, golfün daha büyük kitlelerin oyunu olması yo-lunda büyük bir adım atılır. İskoçya’nın St. Andrews şehrinin başpiskoposu, yayımladığı bildiriyle yerel halkın da golf sahalarını kullanabileceğini duyu-rur ve aynı sene içerisinde tarihin “ilk golf turnuvası” bu şehirde gerçekleş-tirilir.

İlk Kadın Golfçü Kraliçe Mary1567 yılında zamanın İskoç Kraliçesi Mary, o güne kadar erkeklerin oyna-dığı bu oyunun büyüsüne kapılır ve tarihteki, “ilk kadın golfçü” olma un-vanını kazanır.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 9

Page 12: Golf XL - Sayı 01

Golf oyununun özelliğiDiğer birçok spor dalının aksine golf oyunu, herhangi bir hakemin veya yet-kilinin gözetiminde olmadan oynanır ve karşılıklı güven esasına dayanır. Tüm oyuncular sahada disiplinli ve sport-mence davranmalı ve diğer oyuncula-rın haklarına saygılı olmalıdırlar. Bu özelliği ile golfün, bütün sporlar ara-sında apayrı bir yeri vardır.

Golf etiket kurallarıTüm golfçüler gerek saha üzerinde, gerekse kulüp tesislerinde örnek dav-ranışlar sergilemeli ve özellikle aşağı-daki hususlara dikkat etmelidirler:

• Golf tesisinin giyim kuşam ile ilgili ye-rel kurallarına saygılı olun.

• Golf ayakkabılarının altındaki çiviler (spikes) ile ilgili bir kısıtlama olup ol-madığını öğrenin ve talimatlara uyun.

• İlk başlama yerine gitmeden önce, kulüp prosu veya starter ile konuşun

ve yapmanız gerekenleri öğrenin.

• Tüm kulüp personeline karşı saygılı davranın.

• Heyecanınızı kontrol altında tutun ve hiçbir zaman kızgınlıkla sopaları fırlatmayın veya sahaya zarar ver-meyin.

• Sahaya tükürmemeye ve çöp atma-maya özen gösterin.

İlk başlama yerinden önce• Yarışmanın yapılacağı sahaya yeterli

süre önce gidin.

• Doğru handikapınızı bilin.

• Oyunun formatı hakkında bilgi sahibi olun.

• Beraber oynayacağınız grup içindeki oynama sırasını öğrenin.

• Oynayacağınız topun üzerine kendini-ze ait bir işaret koyun.

• Starter tarafından verilecek talimat-ları iyi dinleyin.

GOLFETİKETLERİ

Kendinizin ve sahadaki diğer oyuncuların golf oyunundan azami

zevk alabilmesi için, görgü, emniyet ve sahanın korunması ile ilgili kuralların tümü anlamına gelen “golf etiketi”nin

mutlaka bilinmesi gerekir. Özetle, oyun esnasında başkalarının hakkına saygı

gösterilmesi esastır.

10 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLFÜN ABC’Sİ

Page 13: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 11

Page 14: Golf XL - Sayı 01

Yavaş oyun, herkesin golf oyunundan zevk almasını engeller.

12 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLFÜN ABC’Sİ

Page 15: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 13

İlk başlama yerinde• İlk başlama yerine, size verilen baş-

lama saatinizden en az beş dakika önce gidin.

• Daha önceden tanımadığınız, beraber oynayacağınız oyunculara kendinizi takdim edin.

• Diğer yarışmacılara iyi oyunlar dile-yin.

• Grubunuzdaki diğer oyunculara, to-punuzun tipi ve işaretiniz hakkında bilgi verin.

• Starter tarafından gösterilen başla-ma yerinden oynayın veya grubunuz-daki oyunculara uygun bir başlama yeri seçin.

Güvenlik• Deneme swinginizi veya topa vuruşu-

nuzu yapmadan önce hiç kimsenin, sopanızın, topun veya başka bir nes-nenin çarpacağı kadar yakınınızda bulunmamasına dikkat edin.

• Önünüzdeki grup oyuncuları menzil dışına çıkıncaya kadar vuruş yapma-yın.

• Yakınınızdaki diğer oyuncular için tehlikeli olabilecek bir vuruş yapaca-ğınız zaman onları mutlaka ikaz edin.

• Topunuzun birine çarpma ihtimali du-rumunda yükses sesle “dikkat” diye bağırın.

• Yıldırım çarpma tehlikesine karşı önceden tedbir alın ve bir sığınak bu-lun. Golf kuralları, en ufak yıldırım tehlikesi durumunda bile oyunu bıra-karak, korunacak bir yer aramanıza izin verir.

Oyun hızıYavaş oyun, herkesin golf oyunundan zevk almasını engeller. Oyuncular oyun akışını her zaman, duraklamalara ne-den vermeden yürütmelidirler. Saha üzerindeki öncelik hakkı, daha hızlı oynayan gruplarındır. Öndeki grup ile aranın açılmamasını sağlamak, arka-daki grubun sorumluluğudur. Aranın çok açılması durumunda oyuncular, arkadan gelen hızlı gruba, oyuncu sayı-sını dikkate almadan, yol vermelidirler.

• Gereksiz sayıda deneme swing’i yap-mayın.

• Oyun sıranız geldiğinde vakit kaybet-meden vuruş yapmaya hazır olun.

Örneğin, eldiveninizi önceden takın.

• Güvenli ortam sağlanır sağlanmaz topunuza doğru hareket edin.

• Hedefe olan mesafenizi, topunuza doğru yürürken tespit edin.

• Green etrafında, çantanızı veya golf arabanızı, green’i bir an önce terk edebilecek durumda bırakın.

• Pata hattınızı, diğer oyuncular pata yaptığı sırada, onları rahatsız etme-den tetkik edin.

• Bir çukuru tamamladığınızda, vakit kaybetmeden green’i terk edin.

• Skorlarınızı, bir sonraki başlama ye-rine giderken kaydedin.

• Topunuzun su engeli dışında kay-bolması veya sınır dışına çıkması ihtimalinde, mutlaka geçici bir topla oynayın.

• Topunuzu aramak için zamana ihtiyaç duyduğunuzda, hemen arkadan ge-len gruba işaret ederek yol verin.

• Başka bir gruba yol verdiğinizde, on-lar sizi geçip menzil dışına çıkıncaya kadar bekleyin.

Diğer oyunculara saygı• Diğer oyuncuları, hareket etmek,

konuşmak veya gereksiz gürültü çı-kartmak yoluyla rahatsız etmeyin.

• Başlama yerinde oyun sıranız gelme-den topunuzu tee üzerine koymayın.

• Bir oyuncu vuruş yaparken, çok ya-kınında, topun veya çukurun hemen arkasında durmayın.

• Diğer oyuncuların pata hattına bas-mayın veya pata hattı üzerine gölge-nizi düşürmeyin.

• Grubunuzdaki diğer oyuncuların hepsi çukuru tamamlamadan green’i terk etmeyin.

• Başka bir oyuncunun skor kartını tu-tarken, her çukur sonunda skorları kaydedin. Gerektiğinde kart sahibi-nin onayını alın.

• Sahada elektronik araçlar kullan-mamaya çalışın. Böyle bir cihazın mutlaka gerektiği durumlarda, diğer oyuncuları rahatsız etmemeye özen gösterin.

Sahanın korunmasıSahanın durumuna zarar verecek ha-reketlerin yapılmaması, tüm oyuncu-

ların sorumluluğundadır. Bütün oyun-cular, sahayı buldukları gibi terketmeli, kızgınlıkla sopalarını yere vurmaktan veya herhangi başka bir şekilde sahaya zarar vermekten kaçınılmalıdır.

Başlama yerinde• Başlama yerinde deneme vuruşu-

nuzu yaparken yere vurmamaya ve çim kapakları (divotlar) kaldır-mamaya özen gösterin. Mümkünse deneme swinginizi başlama yeri dı-şında yapın.

• Genellikle, başlama yerinde kaldı-rılan divotların yerine konulması tavsiye edilmez. Bozulan yerler, gre-enkeeper tarafından usulüne uygun olarak onarılmalıdır.

• Başlama yerinde onarım amaçlı bir kum karışımının bulunması duru-munda, bozulan yerleri onunla dol-durun.

• Mümkünse başlama yeri üzerine, çanta arabanız (trolley) ile gitmeyin.

Saha üzerinde• Deneme swinginiz ile çim kapakları

(divotları) kaldırmamaya özen gös-terin. Kalkan divotları yerine koyun.

• Açılan divot çukurlarını, divotları ye-rine koyarak veya çukuru toprak ile doldurarak, özenle düzeltin.

Kum engelleri (Bunker)• Kum engelleri içine atlayarak girme-

yin. Giriş ve çıkışları daima engelin en alçak yerinden yapın.

• Kum engelini terkederken, sizin veya başka oyuncuların bıraktıkları ayak izlerini veya çukurları düzeltin.

• Eğer yakında bir tırmık bulunuyorsa, düzeltme işlemi için onu kullanın.

• Kullandığınız tırmığı, kulüp tarafın-dan belirlenen yerde bırakın. Özel bir yer belirtilmemiş ise, topun çarpma olasılığı en az olan yeri seçin.

Page 16: Golf XL - Sayı 01

GOLFÜN ABC’Sİ

Green üzerinde• Golf çantanızı daima green dışında

bırakın.

• Topunuzun, green üzerinde bir iz bı-rakıp bırakmadığını kontrol edin ve gerekirse izi düzeltin.

• Her green üzerinde, kendinizinki ha-ricinde bir top izi daha düzeltin.

• Ayakkabınız ile green yüzeyine zarar vermemeye dikkat edin.

• Başka oyuncuların pata hattı üzerine basmamaya özen gösterin.

• Çukurun çok yakınında durmaktan kaçının.

• Topu çukurdan çıkartmak için patanı-zın ucunu kullanmayın.

• Topunuzu çukurdan çıkarırken sopa-larınız üzerine yaslanmayın.

• Bayrak direğini itina ile kullanın ve green’i terk etmeden önce usulüne uygun olarak yerine yerleştirin.

Top izleri onarımıGreen üzerinde, top izlerinin çabuk ve uygun yöntem ile onarılması, meydana gelen hasarın en kısa sürede düzelme-si için çok önemlidir. Hasar gören böl-ge, top izinin beş dakika içinde düzel-tilmesi halinde 24 saatte, on dakikalık bir gecikme durumunda ise, ancak 15 günde tekrar eski şeklini alır.

Çanta arabaları (trolley) ve golf arabaları (buggy)• Her türlü araba ile ilgili, kulübünüzün

düzenlemiş olduğu yerel kurallara uyun.

• Arabalarınızı green’in üzerine veya çok yakınına bırakmayın.

• Bir golf arabası kullanırken, özellikle iniş ve virajlarda sürüş emniyetine önem verin.

• Golf arabasını terk ederken her za-man park frenine basın.

• Golf arabalarına, izin verilenden daha fazla kişi ile binmeyin.

Kaynak: Türkiye Golf Federasyonu

14 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 17: Golf XL - Sayı 01
Page 18: Golf XL - Sayı 01

16 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GenelOyuna başlamadan önce• Skor kartı veya ilan panosu üzerinde-

ki Yerel Kuralları okuyun.

• Topunuz üzerine bir teşhis işareti ko-yun. Birçok oyuncu aynı marka veya model top ile oynar. Topunuzu teşhis edememeniz durumunda top kayıp sayılır.

• Sopalarınızı sayın. En fazla 14 sopa ile oynayabilirsiniz.

Oyun esnasında• Oyundaki partneriniz veya caddie’niz

haricinde kimseye danışmayın veya tavsiyede bulunmayın. Kurallar ile engellerin ve bayrak direğini v.b. yerleri ve uzaklıkları hakkında soru sorabilirsiniz.

• Bir çukurun oynanması esnasında ta-lim vuruşları yapmayın.

Oyun sonunda• Maç oyununda, maç sonucunun ilan

edilmesini sağlayın.

• Vuruş sayısı oyununda, skor kartı-nızın düzgün olarak yazılmasını ve en kısa zamanda teslim edilmesini sağlayın.

Golf Kuralları KılavuzuGolfün kendi kendini düzenle-yen bir oyun olması nedeniyle, bütün oyuncular bu bölümde anlatılan temel golf kuralları-nı iyi anlamalıdırlar. Ancak, bir konunun tam olarak anlaşıl-madığı hallerde, Golf Kuralları kitabına ve ilgili kurala danışıl-malıdır.

GOLF KURALLARI

Page 19: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 17

Oyun KurallarıBaşlama VuruşuBaşlama vuruşunuzu tee markalarının arasından yapın, önüne çıkmayın.

Vuruşunuzu, tee markaları arasındaki çizginin en fazla iki sopa boyu gerisin-den yapabilirsiniz.

Vuruşunuzu başlama yerinin dışından yapmanız durumunda, maç oyununda ceza almazsınız. Ancak, rakibiniz is-terse vuruşunuzu tekrar ettirebilir. Vu-ruş sayısı oyununda ise, iki vuruş ceza alırsınız ve hatanızı doğru yerden vura-rak düzeltirsiniz.

Topun Oynanması Eğer topunuzun size ait olduğunu düşü-nüyor, fakat üzerindeki işaretinizi göremi-

yorsanız, markörünüz veya rakibinizin izni ile topu kaldırıp teşhis edebilirsiniz.

Topu, durduğu yerden oynayın. Topun duruşunu veya durduğu yeri, tasarlanan duruş pozisyonunu, swing alanını veya oyun hattını kökü toprakta olan herhan-gi bir bitkiyi kırarak veya bükerek, nor-mal duruş pozisyonuna geçerken kaçı-nılmaz durumlar dışında, düzeltmeyin. Topun duruşunu, herhangi bir şeyi yere bastırarak iyileştirmeyin.

Topunuz bir kum engeli veya su enge-li içinde bulunuyorsa, engelin zeminine veya su engeli içindeki suyun yüzeyine, vuruşunuza başlamadan önce eliniz veya sopanız ile dokunmayın ve köksüz cisim-leri kaldırmayın.

Topa, sopanız ile swing hareketi yapa-

rak vurmalısınız. İtme, kesme veya kep-çeleme hareketi yapmak kural ihlalidir.

Yanlış bir topu oynarsanız, maç oyunun-da çukuru kaybedersiniz. Vuruş sayısı oyununda ise iki vuruş cezası alırsınız ve yeniden doğru topla oynayarak hata-nızı düzeltmeniz gerekir.

Green Üzerinde Green üzerinde topu markalayarak kal-dırabilir ve temizleyebilirsiniz. Her za-man topu tekrar eski yerine yerleştirin.

Green üzerindeki eski çukur tapalarını veya topların neden olduğu darbe izle-rini düzeltebilir, ancak ayakkabı (spike) izlerini ve diğer hasarları onaramazsı-nız.

Green üzerinden bir vuruş yaparken bayrak direğinin tutulmuş veya kal-

Page 20: Golf XL - Sayı 01

GOLF KURALLARI

dırılmış olmasına dikkat edin. Green dışından vuruş yapılması durumunda da, bayrak direği tutulabilir veya kal-dırılabilir.

Duran Topun Yerinden OynatılmasıGenel olarak, eğer top oyundayken kaza ile topu yerinden oynatır, kurallarca izin verilmeden yerinden kaldırırsanız veya

top vuruş pozisyonunuzu aldıktan son-ra yerinden oynarsa, bir vuruş cezası alarak tekrar eski yerine yerleştirin.

Eğer duran topunuz başka biri veya başka bir top tarafından yerinden oy-natılırsa, cezasız olarak tekrar yerine yerleştirin.

Hareket Halindeki Topun Durdurulması veya Yönünün SaptırılmasıTarafınızdan oynanan hareket halin-deki bir top, duran başka bir top ta-rafından durdurulur veya yönünden saptırılırsa, ceza almaz ve topu dur-duğu yerden oynarsınız. Ancak, vuru-şunuzu yapmadan önce topunuzun ve diğer topun green üzerinde bulunması durumunda iki vuruş cezası alırsınız.

Topu Kaldırma, Drop Etme ve YerleştirilmeBir kural gereği tekrar yerine yerleş-tirilmek üzere (gren üzerinde, temiz-lenmek üzere kaldırma gibi) kaldırılan topun yeri, önceden marke edilmelidir. Başka bir yere drop edilmek veya yer-leştirilmek üzere (Oynanamaz top ku-

ralında, iki sopa boyu içine drop etme gibi) kaldırılmış olan topun yerini mar-ke etmek zorunlu değildir, ancak tavsi-ye edilir.

Topu drop ederken dik durun, kolu omuz hizasında gergin tutarak topu elinizden bırakın. Eğer drop edilen top, kolaylık sağlanan durumun tekrar engelleme yaptığı bir pozisyona (sabit mania gibi) veya zemine ilk değdiği noktadan iki sopa boyundan daha fazla bir yere, en yakın kurtulma noktasından veya kolay-lık için referans alınan noktadan çukura daha yakın bir yere yuvarlanırsa, tekrar drop edilir.

Drop’u tekrarlanan top tekrar yukarı-daki durumlardan birine yuvarlanırsa, dropun tekrarında saha yüzeyine ilk vurduğu noktanın mümkün olduğu ka-dar yakınında bir yere yerleştirilir.

Oyunu Engelleyen veya Destekleyen Top

Topunuzun veya başka bir topun, di-ğer oyunculara destek olabileceği ka-nısında iseniz, topunuzu kaldırabilir veya diğer topları kaldırtabilirsiniz.

18 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 21: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 19

Kendi oyununuzu engel-lediğini düşündüğünüz bir topun da kaldırılmasını is-teyebilirsiniz.

Bu kural gereği kaldırılan top, green üzerinden kaldırı-

lanlar dışında, temizlenemez.

Köksüz Cisimler

Köksüz cisimler, (toprağa saplı bulun-mayan, toprakta kökü olmayan, topra-ğa iyice gömülü bulunmayan ve topa yapışmamış taş, yaprak, dal gibi nes-neler) topla birlikte aynı engel içinde veya aynı engelin sınırına değer vazi-yette bulunmaları dışında, sahanın her yerinde cezasız olarak kaldırılabilir. Köksüz cisimlerin kaldırılması esna-sında topunuz yerinden oynarsa, topun green üzerinde bulunması haricinde, bir vuruş cezası alır ve topu tekrar eski yerine yerleştirirsiniz.

Su Engelleri

Eğer topunuz bir su engeli (sarı kazık ve/veya çizgiler) içindeyse, durduğu yerden oynayabilir veya bir ceza ile;

• Orijinal topun son olarak oynandığı yerin mümkün olduğu kadar yakının-dan bir top oynayabilir veya;

• Topun su engeline düşerken son ola-rak aştığı sınır noktası ile çukur doğ-rultusunda, su engelinin arkasında istediğiniz kadar geriye giderek bu

çizgi üzerindeki bir yere drop edebi-lirsiniz.

• Eğer topunuz bir yan su engeli (kır-mızı kazık ve/veya çizgiler) içindey-se, su engelindeki seçeneklere ilave olarak bir vuruş cezası ile;

• Çukura daha yakın olmama koşuluy-la, topun son olarak yan su engelinin sınırlarını geçtiği noktadan veya;

• Engelin karşı tarafında, çukura eşit uzaklıktaki bir noktadan iki sopa boyu mesafe içindeki alana drop edebilirsiniz.

Top Kayıp veya Sınır Dışı; Geçici Top

Sahanın sınırlarını skor kartı üzerin-deki yerel kuralları okuyarak kontrol edin.

Eğer topunuz su engeli dışında bir yerde kaybolur veya sınır dışına çıkarsa, bir vuruş cezası alarak bir sonraki vuruşunuzu topla son olarak oynadığınız nok-tanın mümkün olduğu kadar yakınındaki bir yerden ya-parsınız.

5 dakikalık arama süresi içinde topunuz buluna-maz veya teşhis edile-mez ise, kayıp sayılır.

Topunuzun su en-geli dışında bir

yerde kaybolma veya sınır dışına çıkma

olasılığı karşısında, geçici bir top oynar-

sınız.

Vuruşu, orijinal topu aramak üzere

ilerlemeye başlamadan önce yapmalı

ve önceden geçici top olarak oynaya-

cağınızı bildirmelisiniz.

Orijinal top, su engeli dışında bir yer-

de kaybolmuş veya sınır dışına çıkmış

ise, bir vuruş cezası alarak geçici top-

la oyuna devam edersiniz. Eğer oriji-

nal top, parkur sınırları içinde bulu-

nursa, geçici top devre dışı kalır ve

orijinal top ile oyuna devam edilir.

Eğer topunuz su engeli içinde ise, Oynanamaz Top Kuralı uygulanmaz ve kurtulma istemeniz durumunda Su Engelleri Kuralını uygulamanız gereklidir. Su engeli dışın-da, sahanın herhangi bir yerinde topunuzu oynanamaz ilan edebilir ve bir vuruş cezası alarak;

• En son oynanan yerin mümkün olduğu kadar yakınından bir top oynayabilir veya,

• Topun bulunduğu yerle çukur arasındaki çizgi doğrultusunda istediğiniz kadar geri-ye giderek bu çizgi üzerinde bir yere bir top drop edebilir veya,

• Topun bulunduğu yerin, çukura daha yakın olmamak koşuluyla, iki sopa boyu çevre-sindeki alana bir top drop ederek oyuna devam edebilirsiniz.

Oynanamaz olarak bildirilen top kum engelinin içinde ise, en son oynanan yerden oy-nama seçeneği dışında, topunuzu yine kum engeli içine drop etmek zorundasınız.

Oynanamaz Top !

Kaynak: R & A Rules Limited ve ABD Golf Birliği

Page 22: Golf XL - Sayı 01

20 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

DİYALOG

Başarılı bir işadamı...

Etkin bir spor adamı...

Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam...

Federasyon’un önümüzdeki günlerde hayata geçireceği projeleri nelerdir?

Bugün Türkiye’de 18’i Antalya’da bulu-nan toplam 23 golf sahası var. Kasta-monu’daki dokuz çukurlu golf saha-sının ihalesini önümüzdeki ay yapa-cağız. Bu bölge tamamen Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne tahsis edil-miş ve Genel Müdürlük de Türkiye Golf Federasyonu’nu bu konuda görevlen-dirmiştir. Bunun yanında Bolluca’da 18 çukurlu bir saha var ve yine Genç-lik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne tah-sis edilmiş, daha sonra Türkiye Golf Federasyonu’na devredilmiştir. Bu iki saha kesinlikle yapılacak sahalardır. İstanbul Bolluca’nın ön izni kati izne çevriliyor. Kastamonu’nun artık her şeyi tamamlandı. Önümüzdeki ay içe-risinde ihaleye çıkacağız ve tahmin ediyorum ki, 2012 senesinin mayıs ayında da tamamı ile servise girebile-cek bir saha olacak. Havaalanlarının devreye girmesi ile birçok şeyin önü eş zamanlı olarak açılacak. Ancak

sahanın, havaalanından önce hayata geçeceğini tahmin ediyorum. Keşke havaalanı da aynı zamanda tamamla-nabilse ve birlikte devreye girebilse-lerdi. Bana kalırsa, Kastamonu bu-gün Türkiye’nin keşfedilmemiş, bakir turizm cenneti. Özellikle yaz turizmi için. Kış turizmi için insanlar gerekti-ği şekilde yararlanıyor. Bugüne kadar keşfedilmemiş olmasının ve hakettiği değeri bulmamasının yegâne nedeni-nin ulaşım olduğunu düşünüyorum. Çok rahat ulaşımı olan bir yer değil. Bu nedenle oradaki havaalanının bir an önce devreye girmesi gerekiyor.

Kastamonu’nun İstanbul ve Antalya’ya kıyasla avantajları var mı?

Özellikle yazın, milli takım kampları ve bizim yıldızlar kampı çok uzun süreli oluyor. Geçen sene ve özellikle bu sene

İstanbulda yapmış olduğumuz kamp-larda, aşırı sıcak ve nemden dolayı çok sıkıntı çektik. Sporcularımızında 8-18 yaş grubunda olduğunu düşünecek olursak ve bu sporcularında %70’e ya-kın bir bölümünün, Doğu Anadolu’dan yani serin iklimden gelen çocuklar olduğu göz önüne alınırsa ne kadar zorlandıklarını anlayabilirsiniz. Dola-yısıyla yaz müsabakaları ve kamplar açısından federasyonun kullanacağı bir yer olacak. Tabii ki bunu sadece fe-derasyon kullanmayacak. Bölgeye de ciddi bir canlılık ve aktivite getireceği-ne yürekten inanıyorum. Türkiye Golf Federasyonu’nun projesini gerçekleş-tirdiği ve işlettiği daha doğrusu kullan-

dığı ilk tesis olacak. Federasyon olarak maalesef 60 federasyon arasında tesisi olmayan 2-3 federasyondan birisiyiz.

Golf XL dergisi olarak Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu’na konuk olduk. Türkiye’de ve dünyada golfün bulunduğu durumu ve geleceğini konuştuk...

Ahmet AğaoğluTürkiye Golf Federasyonu Başkanı

Türkiye Golf Federasyonu’nun Projesini Gerçekleştirdiği ve Kullandığı İlk Tesis Olacak

Gelin golfün önündeki engelleri ortadan kaldıralım!

Yetk

ilile

reÇa

ğrı

Röp

orta

j: D

icle

Asl

ı MU

RSA

LOĞ

LU

Page 23: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 21

Page 24: Golf XL - Sayı 01

22 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Türkiye’nin başkentinde neden bir golf sahası yok?

Ankara’da Bir Golf Sahası Olmaması Hepimizin Ayıbıdır!Ankara’da golf sahası ile alakalı çok ciddi çalışmalar var. Ankara Valisi Sayın Alaattin Yüksel, Ankara’ya ge-lir gelmez ilk iş olarak, bir golf sahası inşası için isteklerini dile getirmişti. Hatta “Tek bir golf sahası bile benim için yeterli” diyor. Biz de bunu yıllar-dır söylüyoruz. Fakat bir türlü bunu başaramadık. Arazi tahsisinde çok büyük sıkıntılar yaşadık. Tahsisler önce verildi sonra geri alındı, daha sonra Ankara’da Gölbaşı’na yakın bir yerde bir arazi söz konusu oldu. Biz golf sahası için oraya talip olunca bir anda arazi değere bindi. Milli emlak çok yüksek gibi bir taleple karşımı-za geldi. Orada herhangi bir arazinin o rakamları görmesi mümkün değil. Ama ayıptır, Ankara gibi bir yerde, Türkiye’nin başkentinde bir golf saha-sı olmaması ben dahil herkes için bir ayıptır.

Türkiye golfün merkezi olabilir mi?

Danıştay’ın yürütmeyi durdurması ve Anayasa Mahkemesi’nin iptali golf turizminin önüne tamamen set çekmiştir.Golf, uzun bir dönem bu ülkede çok farklı bir gözle algılanmıştır. Zaten Ankara’nın ilk ve tek golf sahası, şu anda Altın Park olarak bilinen yer, “zengin ve burjuva sporu, bu spor bur-juvaya hizmet ediyor” denilerek yıllar önce kapatılmıştır. 80’lere kadar Tür-kiye uzun yıllar bunun sıkıntısını ya-şadı. 80’lerin ikinci yarısında rahmetli Turgut Özal’ın başlattığı beş yıllık kal-kınma projesi ile birlikte, Antalya’da ki üç saha ve İstanbul’da ki iki saha-

nın hizmete girmesi sonucu golf spo-ru tekrar gündeme geldi. Bizim fede-rasyon başkanlığı dönemimizde de verilen ilave tahsisler yapılması ne-ticesinde, Antalya’da şu anda 18 golf sahası var. Belek’te inşaası başlayan ve devam eden iki tane 18 çukurlu golf sahası bulunuyor. Pamucak’ta üç tahsis ve Dalaman’da bir tahsis var. Aslında Turizm Bakanlığı’nın prog-ramında olan 86 tahsis daha vardı. Ama Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı ve Anayasa Mahkemesi’nin de iptal kararı ile birlikte, bu 86 tahsisin tamamı rafa kalkmış durumda.

Golf turizminin Türkiye ekonomisine katkısı açısından bir değerlendirme yapabilir misiniz?Türkiye’de beş sene sonra, yapılacak olan ilave sahalar ile birlikte, bugün-kü şartlar altında saha sayısı 30’a çı-kar ama bu sayı 50’ye çıkar mı? Hayır çıkmaz. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değişmedikten sonra, bu sa-yının artması mümkün değil. Golf sa-haları herkesin bildiği gibi büyük arazi dilimleri ister. Turizm bölgelerinde de, bu alanlara sadece golf sahası yap-mak için hiçbir yatırımcı gidip dünyanın parasını oraya vermez. Dünyanın her yerinde bu böyledir. İngiltere, Fran-sa, İsveç, Norveç, İtalya gibi ülkelerde sembolik rakamlarla 99 yıllığına kira-ya veriliyor. Örneğin ben İrlanda’da 18 çukurlu bir golf sahası arazisinin dokuz yıllığına 600 pound’a kiraya verildiğine şahit oldum. Bu bir devlet politikasıdır. Benim golf sahalarının sayısı artsın, ülkede 100-200 golf sahamız olsun, diye bir ısrarım yok. Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomisinin %1.64’ü 196 milyar dolar ile golf en-düstrisinden geliyorsa, İspanya senede 5 milyar euronun üzerinde bir kazanç elde ediyor ise buna ilaveten Portekiz senede iki milyar euro kazanıyorsa ve Türkiye hala 150-160 milyon eurolarla idare ediyor ise, bu ülkenin vereceği bir karardır. Dediğim gibi bu bir devlet po-litikasıdır. İklim, coğrafya ve tarihi doku olarak bakıldığında, golfün yeryüzünde 365 gün oynanabileceği iki-üç ülkeden birisi Türkiye. Türkiye’nin senede 300 milyar doları aşan endüstriden hak ettiği payı alması gerekiyor. Hükümet

DİYALOG

Page 25: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 23

çok ciddi yatırım yapmıştır. fakat de-diğim gibi Danıştay’ın yürütmeyi dur-durması ve Anayasa Mahkemesi’nin iptali golf turizminin önüne tamamen set çekmiştir. Bu böyle devam ettiği-takdirde önümüzdeki zamanda 30 golf sahası olur. Ama golfün önündeki ba-riyer kalkarsa, önümüzdeki 5-10 sene içerisinde bu sayının 100’e ulaşacağını tahmin ediyorum.

Engelli golfçüler ile ilgili yaptığınız çalışmalar nelerdir?Engelli golfçülerle alakalı olarak biz çalışmalarımızı, iki yıl önce başlattık ve en zor tarafından bu konuyu ele al-dık. Omurilik felçlilerinden başladık. 2010 Nisan ayında 1.Engelliler Açık

Golf Şampiyonası’nı yaptık. Avrupa’da-ki, sekiz Engelli Golf Federasyonu’ndan biri-siyiz. Omurilik felçli golf-çülerin, omurilik felci ge-çirmeden önce golfe yat-kınlıkları olduğunu ya da golf oyuncusu olduklarını gördük. Son derece ba-şarılılar. Bu da geçmiş-

lerinde golf oynamalarından kaynakla-nıyor. Bir dönem engelliler programına ara vermek zorunda kaldık. Son iki-üç aydır düzenli antreman programı uygu-layamadık. Çünkü hoca değişikliği oldu. Milli Takımlar Teknik Direktörü Spencer Anderson, üç ay önce göreve başladı. Kendisi İskoç Milli Takımı’nın hocasıy-dı. İki yıllığına, 2012 Dünya Şampiyonası sonuna kadar bizimle olacak. Spencer Anderson bir taraftan milli takımı dünya şampiyonasına hazırlarken, önümüz-deki hafta içinde cok ciddi bir engelli programı da hazırlayacak. Engelliler bu dünyanın gerçeğidir. Bugün sekiz mil-yon 500 bin civarı engelli nüfusu olan bir ülkeyiz. Bu da ülkemizin gerçeğidir. Türkiye’de sağlıklı kişiler için verilen her hizmetin yedide biri de engelliler için yapılmalıdır.

2010 yılında Antalya’ya gelen golf turist sayısı ile alakalı bilgi verebilir misiniz? Bir de uçak firmalarının destinasyonlarını buna göre düzenledikleri söy-leniyor. Bu konudaki fikirleri-niz nelerdir?Belek’te 502.000 flight satıldı. Diğer bir tabirle 502.000 raund golf satıldı. Yani 160.000 golf turisti gelip 502.000 defa golf oynamıştır. Geçtiğimiz sene itiba-ri ile Avrupa’da birkaç destinasyondan direkt uçuşa başlandı. Çünkü biz An-talya’daki golf sahalarını hala hakettiği değerden satamıyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden birisi direkt uçuşun olma-ması. Charter uçakları hala yolcuların büyük bir bölümünü taşıyor. Bu sebepten dolayı hiçbir zengin golf turisti; saat kaç-ta kalkıp, kaçta varacağı belli olmayan charter uçağı ile seyahat etmez. British Airways haftada üç gün ile başlatıp uçuş-larını yedi güne çıkardı. Bu gerçekten önemli bir katkı. Türk Hava Yolları’nın da Avrupa’dan Antalya’ya direkt uçuşlarının sayısını arttırmasını diliyoruz. Türkiye birinci sınıf otel ve sahaların sahibi oldu-ğu halde, hala gerçek değerinin çok fazla altında gelir elde ediyor.

Antalya’daki golf sahaları 2008’de Avrupa’nın ‘En İyi Golf Destinasyonu’ ödülünü aldı. Bu ödülü almak tabi ki ko-lay değil. Bu ödülün Belek’e verilmesindeki en önemli nedenler; uluslararası havaalanına 25 dakika, 52 beş yıldızlı otel, 18 golf sahasının 15 kilometrelik bir şeridin içinde yer alan tek yer olmasıdır. Ayrıca golf adına çok önemli bir gelişme daha var; 2012 yılında Dünya Amatör Golf Şampiyonası’na biz ev sahipliği yapacağız.

Page 26: Golf XL - Sayı 01
Page 27: Golf XL - Sayı 01
Page 28: Golf XL - Sayı 01

26 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

1800’lü yıllarda, James Patterson’ un Malezya’ya bir ziyareti sırasında keş-fettiği, Doğu Asya’daki Sapodila ağacı-nın kurutulmuş özsuyundan elde edilen plastiğe benzer bir maddeden yapılan gutta-pecha-gutty adlı top, yüzyıllardır kullanılan içi tüy dolu dışı deriden yapı-lan topların yerini almış ve bugünkü golf

topunun temelini oluşturmuştur. Golf topu, çok sert bir toptur, buna karşın çok da esnek bir yapısı vardır. Golf toplarının üzerlerindeki girintiler daha uzağa gide-bilmesini sağlar. Bunlar birbirine benzer gibi görünseler de, üzerlerindeki nokta-cık sayıları 350 ile 500 arasında değişir ve hepsi birbirinden farklıdır.

Golf Topları veSopaları

GOLF EKİPMANLARI

Golf topları;

Page 29: Golf XL - Sayı 01

Wood Golf Sopaları; tahta başlı golf sopaları, 160 metreden daha fazla

mesafelere yapılacak uzun vuruşlarda kullanılır.

Utility Golf Sopaları; Wood türü golf sopalarının açıları büyük olanlarıdır.

Driver Golf Sopaları; bir çeşit Wood türü olan bu golf sopalarının yüzün-

de, vuruşun ne kadar yükseleceğini ve uzağa gideceğini tayin edebilen, 7 ila 12 derecelik bir açı vardır. Bu tür golf so-paları, golf sporuna yeni başlayan ve orta seviyede bilenler için idealdir. Ge-nellikle golf oyununda başlangıç vuruşu yapılırken kullanılır.

Putter Golf Sopaları; golfte vuruş tarzına göre farklılık gösteren titan-

yum ya da metal başlı bu golf sopaları, golf topunu çukura sokmak için yapılan vuruşlarda kullanılır.

Wedge Golf Sopaları; Iron türü de-mir başlı golf sopaların özel bir

versiyonudur. En yaygın olanı green’e doğru yapılan yüksek yaklaşma vuruşu-nu, Pitching Wedge yaparken kullanılan 48 derece eğimli olanıdır. Dereceler (52, 56, 60, 64) arttıkça golf sopalarının bo-yutları da artar.

Iron Golf Sopaları; 180 metreden daha yakın mesafelere vuruş yapılırken kul-

lanılan golf sopalarıdır. Iron türü golf sopaları 3’ten 9’a kadar sınıflandırılır. Green’e ne kadar uzaktan vuruş yapı-lacağına bağlı olarak, kullanılacak golf sopasının numarası belirlenir. Mesafe yakınlaştıkça, golf sopasının numarası büyür.

Airflow Golf Practice BallsHava akımlı antrenman golf topları

Floating Golf BallsSuda yüzen golf topları

Flashing Golf BallsFlaşörlü golf toplarıGolf sopaları ise;

6 ana grupta toplanır

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 27

Page 30: Golf XL - Sayı 01

BAY GOLF

* Eğlenmek için;* Aile ile yapılabilen tek spor olduğu için;* 7’den 77’ye her yaşta yapılabilen bir spor olduğu için.

Golf sporu, 7-9 km. arasında yürüyüş yapılarak, yeşilliklerin ve doğanın içinde oynanan muhteşem bir spordur.

Öncelikle kendi sağlığınız için golf oynamalısınız. Örneğin; golfün kalp damar sistemine iyi geldiği bilinmek-tedir. Bu sporu yaparken kalp atışları-nın yükseliyor olması, size sağlıklı kilo kaybı yaşatır, ayrıca vücutdaki dolaşım sistemine fayda sağlar.

Dısarıda yapılan tüm sporlarda olduğu gibi golfde de, güneşin insan vücudu-na sağladığı vitaminlerden birisi olan D vitamini alınır. Ama aynı şeyi içeride yani kapalı alanda yapılan sporlar için söyleyemeyiz.

Golf Sporunun Faydaları Nelerdir?Golf oynamanın diğer faydaları ise şunlar:Diyelim ki iş toplantısı yapmak isti-yorsunuz ama zaman bulamıyorsu-nuz; golf sahasında yaklaşık olarak 4-5 saat süre geçtiği için, toplantı-larınızı golf sahasında oyununuzu oynarken yapabilirsiniz. Golf aynı zamanda network geliştirmek için bulunmaz bir fırsattır. Golf oyunu-nuz bittiği zaman golf kulübünde otururken, orada bulunan diğer kişilerle tanışıp, hem arkadaş çevre-nizi genişletir, hem de iş ilişkilerinizi geliştirebilirsiniz. “

Şenol BAY

Neden Golf Oynamalısınız?

28 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 31: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 29

Golf, ilk olarak 1552 yılında “home of golf“ (golfün evi) olarak bilinen St. Andrews’da oynanmıştır.

İlk yapılan golf sopaları ve golf topla-rı değişik materyallerden yapılmıştır. Örneğin; golf sopasının başı, büyük ve yuvarlaktı ve tahtadan yapılmıştı. Golf toplarının ise, içleri deri ile doldurul-muş ve sıkıştırılmıştı.

Golfün, resmi olarak oynanmaya baş-landığı tarih 1600’lü yıllara rastlar. Golf topu, golf profesyonelleri tara-fından yapılmıştır. Ancak, yapımı elle yapıldığı için daha çok zaman almış ve pahalıya mal olmuştur. Bunun yanın-da, günde sadece 3 adet üretilebiliyor olması, golf topunu hem bulunmaz ve hem de pahalı duruma getirmiştir.

1552 ve 1600 yılları arasında, 17 adet kayıtlı golf kulübü bulunuyordu. Aka-binde, 1848 yıllarında golf oyuncuları arasında büyük bir artış görülmüştür. Golfcü sayısının artmasından dolayı golf topu yetersiz duruma gelmiş, bu arada bir evelasyon daha geçirerek hem maliyeti düşmüş, hem de yapı-mında kullanılan materyaller (ağaç dalları kullanılmış, dışına ise değişik malzemeler eklenerek sıkıştırılmıştır)

daha ucuz olduğu için, topun maliyeti düşmüş ve daha hızlı tüketimi sağlan-mıştır.

1848’lerde, golf sopalarının kafaları bü-yük ve yuvarlak bir biçimde yapılmıştır. Daha sonra bunlarda aynı tarihlerde bir evelasyon geçirerek, kafaları ufaltılmış ve boyları kısaltılmıştır. Golf shaftları ise, daha sert ve daha kısa yapılmıştır. Bu değişikliklerin oyuncuya faydaları ise şunlardır:

*Daha dik durma pozisyonu sağlamıştır.

*Golf topunun daha uzağa gitmesine ve havadan uzamasına neden olmuştur.

Geçmiş tarihten bugünkü tarihimize baktığımızda ise, golf topları ve golf sopalarının, teknolojiye ayak uydura-rak büyük bir evrim geçirmiş olduk-larını görürüz. Sadece oynanan golf ekipmanları değil, aynı zamanda golf kıyafetleri de yeni çağa ayak uydurarak değişim göstermiştir. Bu değişimlerin

oyuncuya faydaları ise, daha rahat ha-reket etmelerini sağlaması ve golf sa-hasındaki yürüme-yorulma yüzdeliğini daha aza indirgemiş olmasıdır.

Unutmayalım ki; bir golf oyuncusu golf oynarken, yaklaşık 7-9 km. yürüyüş ya-pıyor ve bu nedenle de kullanılan mal-zemelerle ayakkabıların önemi buna paralel büyüyor.

Günümüzde; golf sopaları, çelik ve ti-tanyumdan yapılarak daha hafif olmuş-tur. Böylece golf topunun daha uzun gitmesi sağlanmıştır. Golf sahaları da çok büyük değişimler göstermiştir.

İstanbul’da doğan Şenol Bay, golfle 1995 yılında tanıştı. Ülkemizde ‘Tam Yetkili’ P.G.A. üyesi olup, 4. seviye P.G.A. pro-sefyonel eğitim setifikasına sahiptir. Birnimgham, İngiltere’de Belfry mer-kezli P.G.A. koçluk okulunda 2. derece yeterliliğe sahip olan Bay’ın, profesyo-nel kariyeri aynı zamanda Türkiye Golf Federasyonu Milli Takım koçluğunu da içermektedir. Şenol Bay ilk birinciliğini, golfe başlamasından 1 yıl sonra 1996’da ilk Türk Amatör Golf Şampiyonası’nı kazanarak elde etti ve o zamandan beri

de, katıldığı bir çok turnuvayı kazanarak başarılarını devam ettirmektedir. Bu-nun yanı sıra, İsrail Open ve İtalya Open turunuvalarında ülkemizi başarıyla temsil etmiştir.

1999’da tamamladığı askerlik vazifesi-nin ardından, 2001’de katıldığı İstanbul P.G.A. Open’ı kazanarak profesyonel seviyeye yükselmiştir. 2005’te ise en prestijli turnuvalardan biri olarak kabul edilen ve Antalya’da düzenlenen Beko Pro-Am’in birincisi olmuştur.

Yabancı golfçülerimize İngilizce ders de veren Bay, şu anda ülkemizi Tunus P.G.A Takımlar Şampiyonası’nda temsil etmektedir.

Şenol Bay’ın en büyük arzusu; Türkiye çapında golfün gelişmesi ve bu amaç doğrultusunda Junior Golf Akademisi oyuncularımızı, uluslararası standart-larda eğitmek ve dünyanın en iyi tur profesyonelleri ile rekabet edebilecek seviyede şampiyonlar yetiştirmektir.

Dünden Bugüne Golf

“İlk golf kitabı, Thomas KINCAID tarafından yazılmıştır.”

Şenol Bay Profesyonel Baş Eğitmen

Page 32: Golf XL - Sayı 01

30 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLF HABER

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) bir ön-ceki Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, OPET’in Başkanı Fikret Öz-türk ile Bodrum’da 4 sahayı içinde ba-rındıran 2 bin villalık dev bir golf vadisi yaratmak için, yabancı gruplarla görü-şüyor. 4 bin dönüm üzerine kurulacak vadinin 250 milyon dolara mal olacağı öngörülüyor.

Turizm bölgelerindeki diğer yatırımla-rın aksine, Bodrum’daki golf vadisinin tahsis olarak yapılmayacağını belir-ten Mehmet Yıldırım, “Yeri tamamen kendimiz aldık ve bize ait. Hiçbir dev-let tahsisinden faydalanmadık” diye konuştu. Yıldırım, “4 bin dönümlük araziyi tamamen kendimiz yapacağız. Burada 9 adet imarın içerisinde 2 bine yakın villa inşa edeceğiz” diye konuş-tu. Toplam yatırım bedelini 250 milyon dolar olarak hesapladıklarını anlatan Mehmet Yıldırım, sözlerine şöyle de-vam etti:

Krize takıldı“Adını açıklayamayacağım bir İspanyol şirket ile geçen yıl anlaşmaya vardık. Ancak finansal kriz nedeniyle bu şir-ket bankadan gerekli krediyi alamadı, dolayısıyla ertelemek zorunda kaldık. Böyle büyük bir projeyi uluslararası bir zincirle hayata geçirmek gereki-yor. Hem fınans hem de işletme bakı-mından ortaklık yapacağız. Bize ge]en teklif sahipleriyle yeniden görüşmeye başladık.”

Kaynak: Habertürk/Ünsal Ereke

İstanbul Ticaret Odası

eski başkanı Mehmet

Yıldırım ile OPET’in

kurucusu Fikret

Öztürk, Bodrum’da

4 bin dönüme bir

golf sahası kuracak.

Projenin 250 milyon

dolara mal olacağı

düşünülüyor.

GÜÇLÜAdımlar

Golf için

Page 33: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 31

Page 34: Golf XL - Sayı 01

32 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLF HABER

Portekizli golf yatırımcısı Grupo Ony-ria, İzmir’de bulunan Carpe Diem Cla-ros Oteli’nin yüzde 57’sini 25 milyon euroya alarak Türkiye’ye adım attı.

Portekiz’de 5 golf otelinin sahibi olan Grupo Onyria, İzmir Özdere’de bulunan ve geçen sezon kapılarını açan Carpe Diem Claros Oteli’nin yüzde 60 hissesi-ni satın aldı. Yapı Merkezi Grubu (YMG) isimli şirket tarafından, 40 milyon do-lar yatırımla yapılan otelin çoğunluk hisselerini alan grubun, satış işlemi için 25 milyon euro verdiği öğrenildi.

HEDEF 450 MİLYON EURO

Satış işletmelerinin tamamlanmasının ardından otelin işletmesini de, Porte-kizli grup üstlenecek. Begonvil Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ağaç-cıoğlu satış işlemini doğruladı. Grupo Onyria’nın otelin yanına 27 delikli golf sahası kurmak istediği, bunun için de bölgede arazi arayışında olduğu da öğrenildi. Grup, golf yatırımı için ek olarak 5 milyon euro daha yatırım ya-pacak. Ağaçcıoğlu, Portekizli grubun sadece otel değil, Begonvil Turizm’e de ortak olduğunu söylerken, satış

işleminde hisseleri 4 yıl sonra geri alma opsiyonunun bulunduğunu söy-ledi. Ağaçcıoğlu, Portekizli şirketle birlikte, turizm sektöründe büyüme hedefleri olduğunu da sözlerine ekledi. Portekiz’de 20 yıldır turizm sektöründe olan şirketin internet sitesinde, yatırım hedefinin 2010 yılına kadar 450 mil-yon euro olduğu belirtiliyor. Portekiz dışında sadece Fransa’da yatırım ya-pan grup, yurtdışında yatırım yapacağı ikinci ülke olarak Türkiye’yi seçti. Gru-bun Portekiz’de turizm dışında sağlık alanında da yatırımları bulunuyor.

Kaynak: Sabah/Dilek Taş

İzmir’e Grupo Onyria’dan dev golf yatırımı

Page 35: Golf XL - Sayı 01
Page 36: Golf XL - Sayı 01

Milli TakımGOLFE DAİR

34 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 37: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 35

14 Şubat 1986 Silivri doğumlu.

Mahalleden bir arkadaşının

ısrarları ile 1998 yılında gol-

fe başladı. Yıldızlar ve gençler

kategorilerinde pek çok şam-

piyonluk kazandı. 2008 yılın-

da Yunanistan Hellenic Open

Şampiyonası’nı kazandı ve

Dünya Takım Şampi-yonası’nda

19. sırayı elde eden Türkiye

Milli Takımı’nda oynadı. Aynı

yıl Marmara Üniversitesi Be-

den Eğitimi Yüksek Okulu’ndan

başarı ile mezun olan Hamza

Sayın, en büyük hayalini “PGA

Tour veya European Tour’da

Türkiye’yi temsil etmek” ola-

rak açıklıyor.

16 Nisan 1993 Silivri doğumlu.

2002 yılında Silivri içinde yapı-

lan seçmeler sonucunda golfe

başladı. Şu an Silivri Lisesi 12.

sınıf öğrencisi. 2007 yılında ilk

defa milli takıma girdi. 2007 yı-

lından bu yana aktif olarak milli

takım bünyesinde yer alıyor.

9 Ocak 1992’de Silivri’de doğ-

du. 2006’da Hasan Özvarnalı

İlköğretim Okulu’nu bitirdi. Şu

an Silivri Lisesi’nde okuyor.

Golfle 2001 yılında Türkiye Golf

Federasyonu’nun yapmış oldu-

ğu proje ve ağabeyinin deste-

ğiyle tanıştı. 2006 yılından beri

milli takımda.

14 Kasım 1994 doğumlu. Siliv-

ri’de yaşıyor ve Silivri Lisesi

üçüncü sınıfa devam ediyor. 8

yıldır golf oynuyor. 2008 yılın-

dan beri de milli takımda yer

alıyor, turnuvalara ve kampla-

ra katılıyor.

Hamza Sayın

Gencay Asan

Koray Varlı

Güray Yazıcı

Page 38: Golf XL - Sayı 01

36 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

24 Temmuz 1994 Silivri doğum-

lu. 2002 yılında golfe başladı.

2003 yılında turnuvalarda ilk

derecesini elde etti. 2009 yılın-

da Galler’de ilk yurt dışı turnu-

vasını oynadı. Türk Milli Takımı

ile 2010’da Young Masters (Ma-

caristan), Boy’s Team Champi-

onship (Türkiye), Boy’s Challen-

ge Trophy (Estonya), Bulgaris-

tan Open (Bulgaristan) gibi yurt

dışı müsabakalarına katıldı.

Hobileri; PC oyunları ve sinema.

Sevdiği diğer sporlar; basket-

bol, masatenisi ve yüzme.

20 Haziran 1995’te Silivri’de

doğdu. 2005 yılında okulda

yapılan seçmelerle golfe baş-

ladı. İlk golf derslerini Adnan

Salmanlı’dan aldı. Bu yıl Türki-

ye Golf Ligi’nde ilk 6’ya girerek

Milli Takım’da oynamaya hak

kazandı. Yunanistan’da oyna-

dığı Faldo Series’te 2. oldu.

Daha önce Türkiye’yi Slovenya

ve Belçika’da da temsil etti.

Ve yine bu sene Arjantin’de

Dünya Amatör Kızlar Takım

Şampiyonası’nda ülkesini tem-

sil etti.

23 Ocak 1996’da Silivri’de doğ-

du. Okulda yapılan seçmeler

sonrası hocası Adnan Salmanlı

gözetiminde 2 Temmuz 2005’te

golfe başladı. 6 yıldır golf oynu-

yor. Bu yıl Milli Takım oyuncusu

olarak Türkiye’yi yurt dışında

temsil etti. Silivri Lisesi 10. sı-

nıfta okuyor.

Golf oynamaya Kemer’de ho-

calarını örnek alarak baş-

ladı. 3 senede single handi-

cap oldu. Hedefi üniversiteyi

Amerika’da bursla okumak ve

college golf oynamak. Sonra

da Türkiye’yi PGATour’da tem-

sil etmek istiyor.

25.06.1994 yılında doğan Başak

Aydın’ın golfde elde ettiği en bü-

yük başarıları; WATC 2010 Ar-

gentina, European Young Mas-

ters 2009, 2010 Turkish Open’dır.

Çağatay Ural

Damla Bilgiç

Sena Ersoy

Yankı Kalfa

Başak Aydın

GOLFE DAİR

Page 39: Golf XL - Sayı 01
Page 40: Golf XL - Sayı 01

KG&CC Golf Kulübü, uluslararası 18 delikli golf sahası ile İstanbul’un en mükemmel tesislerinden biridir. USGA standartlarına uygun olarak ünlü tasa-rımcı Joan Dudok van Heel tarafından hazırlanan golf sahası, zor beğenen profesyonel golfçülere olduğu kadar, yeni başlayanlara da hitap ediyor.

Türk Milli Takımı’nın antrenörlüğünü yapan PGA sertifikalı golf profesyonel-lerinin hazırladığı kurslar, yeni başla-yanların da kısa sürede 18 delikli saha-da (73 par) oynamalarını mümkün hale

getiriyor. Kulübün düzenlediği büyük çaptaki ulusal ve uluslararası turnuva-lar ise İstanbul’un en büyük golf gün-demini yaratıyor.

Belgrad Ormanı’nın yokuşlu tepeleri arasında kurulmuş olan KG&CC Golf Kulübü, az rastlanan güzellikte ve zor-layıcı bir golf sahası sunuyor. Yemyeşil çim alanlar, orman ve göletler ile us-talıkla şekillendirilmiş tepecikler ara-sından yolunu çiziyor. Kendi karakteri ile diğerlerinden farklı tasarlanmış her bir delik; deneyimli oyuncuyu de-

neyip şaşırtırken, başlangıç seviyesin-deki oyunculara da bir ödül ve gerekli olan cesareti vermeyi amaçlıyor. Oyun sona erdiğinde, zorluklarla karşılaşılıp üstesinden gelindiğinde, dostlarla otu-rup güzel vakit geçirebilmeniz için Golf Cafe veya Driver’s Cafe sizleri bekliyor.

KG&CC size bir eğitim sahası ile ant-renörlük hizmetleri, özel dersler ve turnuvalarda yer alma seçeneklerini sunarak becerilerinizi geliştirme fır-satı tanıyor...

Golf tutkunları için özel adres...Kemer Golf & Country Club

38 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLF KULÜBÜ

Page 41: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 39

Golf Kulübü’nde; cafe, pro shop, deneyimli caddy hizmeti, ara-

balar, golf kartları, golf cafe and driver’s cafe, driving range ve

çocuklar için driving range bulunuyor. Golf Kulübü’nde her tür-

lü golf malzemesini temin edebileceğiniz pro shopu, deneyimli

caddyleri, golf kartları ve golf malzemelerinizi rahatça taşıya-

bilmenizi sağlayan araçları hizmetinizde bulabilirsiniz... Tüm bu

imkanlar sayesinde, üyeler vakitlerinin büyük bir çoğunluğunu

golf sahasında keyifle geçirebiliyorlar.

Bünyesinde neler var?

Page 42: Golf XL - Sayı 01

GOLF KULÜBÜ

Kemer Golf & Country Club Golf Akade-mi, başlangıç seviyesinden tecrübeliye her seviyedeki golfçüye hitap ederken, hedef ve mesafe işaretli kapalı driving range’i ile birinci sınıf eğitim alanları

sunmaktadır. Kısa oyun alanlarında kum engelli pitching ve chipping green ve bir putting green yer almaktadır.

Kemer Golf & Country Club Golf Aka-demi, hem üyeler hem de misafirleri

için hazırlanmış golf paketlerin-de geniş bir yelpaze sunmak-

tadır. Eğitimler, PGA serti-fikalı profesyonel eğit-

menleri tarafından son teknoloji eği-

tim sistemleri ile verilmektedir. Aka-demi bireyselden kurumsal grup ders-lerine bir çok farklı derecede eğitimi içermesinin yanında, yeni başlayanlar ve kendini geliştirmek isteyenlere ku-lüp ruhuyla karşılanacakları sıcak ve keyifli bir ortam sunuyor.

Tüm dersler golf ekipmanlarını ve dri-ving range toplarını içermektedir. Golf dersleri Türkçe, İngilizce, İsveçce ve Almanca olarak verilmektedir.

2011 Kemer Golf & Country Club

Golf Akademi Programı

40 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 43: Golf XL - Sayı 01

Bireysel Ders

Her seviyeden golfçüler için uygundur (25 dakika). Profesyonel eğitmen, vu-ruşunuzu analiz eder ve temelinizdeki en belirgin problemlerin giderilmesini sağlar.

Çukur Saha yönetimi Dersi

Temeli oturmuş golçüler için uygundur (2,5 saat). Profesyonel eğitmen, “düşük skor” elde etmeye yönelik saha yönetimi üzerinde çalıştırır.

Değerlendirme Dersi / Kurallar & Etiket Testi

Resmi HCP’nın almaya yaklaşmış golfçüler içindir (30 dakika). Profesyonel eğitmen, Türkiye Golf Federasyonu tarafından onaylı bir sınav uygulamaktadır.

Ders Programları

Üye golf paketleri ödeme tarihinden itibaren 6 ay süreyle geçerlidir.

Misafir Golf paketleri ödeme tarihinden itibaren 4 ay süreyle geçerlidir.

Başlangıç Golf Programı

Başlangıç ve orta seviyedeki golfçüler için uygundur (12x55 dakika). Profes-yonel eğitmen, oyundan keyif aldıracak iyi bir başlangıç yapmanızı sağlar. Programın içeriği driving range ve kısa oyun alanlarında gerçekleşecek bir dizi dersten oluşur. Temel eğitim; kavrama, set-up, vuruş hareketleri ve farklı club’larla vuruşları içerir. Kısa oyunun tüm yönleri çalıştırılacak ve verilecek egzersiz uygulamalarıyla da daha fazla ilerleme sağlanacaktır. Bu doğru tanı-tım paketi aynı zamanda temel golf kuralları ve etiketleri de içermektedir.

İleri Program

Her seviyeden golfçüye uygundur (6x55 dakika). Profesyonel eğitmen, uzun süreli bir gelişmeyi garantilemek adına, oyununuzdaki kilit noktalar üzerinde çalışır.

Bu bir dizi ders; öğrencinin, golfün ana hatlarını doğru uygulanmasını sağlar. Anlık gelişmelerin sağlandığı bu doğru paket ve egzersiz uygulamalarıyla, bu oyundan tahmin ettiğinizden de fazla keyif alacaksınız!

Grup Eğitimi (en az 3, en fazla 6 kişi)

Herkese uygundur (55 dakika). Yeni başlayanlar ya da aktif golfçüler, yakın ar-kadaşlarınız veya iş arkadaşlarınızla bir grup organize edin! Programın içeriği, grup içinde herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde tasarlanmaktadır.

Kurumsal Grup Eğitimi (her eğitmen için en az 7, en fazla 10 kişi)

Şirketler için düzenlenmiştir (2x45 dakika). Farklı bir aktivite ile ekibinizi ve ekip ruhunuzu güçlendirecek bir gün organize edin! Bu popüler sporla tanış-manın ve bir arada yeni bir şeyler denemenin en doğru yolu. Eğitim, kısa ve uzun oyun denemeleri olacak şekilde bölümlere ayrılır.

Çoklu Ders Paketleri

Grup Dersleri

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 41

Page 44: Golf XL - Sayı 01

42 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de yaşayan bir İsveç vatandaşıyım. “Golf İsveç’te neden bu kadar popüler bir oyun?” sorusu bana çok soruldu.Bu kadar az nüfuslu ve oyun sezonu çok sınırlı olan bir ülke, golfte nasıl bu kadar ba-şarılı olabilir?

Küçük bir anekdotla golfün İsveç hi-kayesini bir parça açıklamaya çalışa-cağım, umarım ilginç bulursunuz.

Golf, İsveç’te yavaş bir başlangıç yap-tı. İlk yıllarda golf oynayan küçük top-luluklar birbirine çok yakın topluluk-lardı ve bu yeni oyunlarının çoğunluk tarafından duyulması ile ilgilenmiyor-

lardı. Sanki biraz, bugün Türkiye’de-ki golfü hatırlatıyor. İsveç’te ilk golf okulu, 1888 yılında Sager kardeşler tarafından kendi ‘bahçelerinde’ açıldı. Sager kardeşler, İngiltere’de eğitim gördükleri yıllarda çeşitli spor dal-larını deneme imkanı bulmuşlardı. Daha sonra eve döndüklerinde ise bir golf okulu açtılar. 1902 yılında ilk kulüp kuruldu ve onu izleyen yıllarda golf yolunda yavaş ama emin adımlar-la ilerlendi.

1940 İkinci Dünya Savaşı sırasın-da, golf topları olmadığı ve İsveç’in güneyinde pek çok pistte uçakların

inişi engellendiği için, İsveç’teki bu küçük golf topluluğunun (22 kulüp ve 3200 üye) oyunları durdu.1954 yılında İsveç’te golf oynayanların sayısı sa-dece yedi bin idi, bunlar 38 farklı ku-lüpte oynuyorlardı. Yani kulüp başına sadece 185 üyeye denk düşüyordu. Bununla birlikte, 1960 yılından sonra, insanların daha fazla boş zamanının olması ile birlikte İsveç’te golf oyna-mak yükselen bir değer halini aldı. Gerçek anlamda ‘yükselişi’ ise 70’le-rin sonlarından 90’ların başlarına ka-dar olan süreçte gerçekleşti. İsveç’te golfün yükselişini bir ifade ile belirt-mek gerekirse, bu ifade ‘’Familjes-

6 Ağustos 1971 Halmstad, İsveç doğumlu

Banu Hansson ile evli ve Lara (2002) & Vera (2007) isimli iki çocuğu var

Golf oynamaya 1976-77 yıllarında başladı, 1995 yılından beri profesyonel olarak golf oynuyor

Kemer Golf & Country Club Golf’da PGA Golf Direktörlüğü görevini yürütüyor.

Fredrik Hansson

GOLF DİREKTÖRÜ

Page 45: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 43

port’’ (aile sporu) olabilir. Ailelerin bir araya gelerek hep birlikte golf oyna-maları çok sık rastlanan bir durumdur. Yıllar geçtikçe, pek çok genç oyuncu da arkadaşları ve aileleri vasıtasıyla bu oyunla ilgilenmeye başladı. İkinci bir unsuru ifade etmek gerekirse, İskandi-nav ülkeleri insanlarının dışarı çıkmayı ve spor yapmayı sevdikleri gözönüne alındığında, golfün bu ikisini mükem-mel bir şekilde bir araya getirdiğinin altını çizebiliriz.

Dokuz milyon nufüslu İsveç’te yaklaşık 560 bin golf oyuncusu ve yine yaklaşık 550 golf eğitim kursu bulunmaktadır.

İsveç’teki golf kulüpleri herkese açık-tır. Yıllarca neredeyse hiç özel kulüp yoktu. Daha sonraki yıllarda kendi

çevresi ile golf oynamak isteyen grup-lar tarafından yeni kulüpler kuruldu. Saha şekillendirme veya uygun fiyata kiralama konularında bu topluluklar kulüplere destek oldular. Golf oynanan diğer pek çok ülkenin aksine, İsveç’te

şu anda belediyeler tarafından sağla-nan saha bulunmamaktadır. Ancak ku-lüplerin açık olması nedeniyle, golfün yükselişi hala istikrarlı bir şekilde de-vam etmektedir.

İsveç Golf Federasyonu tarafından be-lirlenen kriterler doğrultusunda, her-kesi golfe teşvik edecek golf kursları vardır. Bunlara iki önemli örnek ver-memiz gerekirse; İsveç’te ayrıca golf oynamak isteyen yeni oyuncular için, pek çok öde-oyna sistemi ile işletilen golf sahaları bulunmaktadır. Bu sa-haların bazıları sadece golfe başlan-gıç sahası olmanın ötesine gitmezken, bazıları zamanla sahasını geliştirerek üyelik için federasyonun istediği koşul-ları karşılayabilmektedir.

Son on yılda mali durumlarını güvence altına almak için, İsveçli golf kulüp-lerinde gidilen değişiklik geleneksel üyelik sisteminin kaldırılarak katılım ücreti adı altında piyasa ücretinden sa-tılabilen hisse sistemi veya oyun hakkı şeklinde ücretlendirilmesi olmuştur. Son yıllardaki bir diğer değişiklik ise, az sayıda üye sahibi olan ve daha yük-sek giriş ücretleri olan sahaların açıl-masıdır. Buna genellikle Stockholm, Gothenburg ve Malmö gibi büyük şe-hirlerde rastlanır. Kulüplerde üye sa-yısı çok yüksek olduğundan, İsveç’te golf kulüplerindeki yoğunluk nedeniyle özel kulüpler daha çok talep görmeye başlamıştır.

Yine önemli bir başka golf teriminden söz etmek istiyorum; ‘Öppen Golf’ (açık golf) terimi.

Bu, 1983 yılında İsveç golfünü reka-

betin olduğu uluslararası turnuvalara

taşımak için ortaya atılmış bir terim-

dir. Önceleri, İsveç heryerde olduğu

gibi aynı sistemi kullandı. Amatörlerin

turnuvalarında amatörler oynadı, pro-

fesyonellerin turnuvalarında profes-

yoneller oynadı. Bu gruplar neredeyse

hiç birlikte oynamadılar.

Bu sistem golf oyuncusu sayısının çok

olduğu ülkelerde iyi işleyebilir, ancak

İsveç gibi bir ülke için işe yaramadı.

Neden en iyiler arasında ki rekabeti

daha keskin hale getirmek için en iyiler

aynı turnuvaya dahil olmasın ki?

Söylemeye bile gerek yok, amatör sta-

tüsünün sınırlamaları gereği amatör-

ler ödülleri alamıyorlar. Bu kararın yıl-

lar geçtikçe İsveç golfünün başarısının

önemli bir parçası olduğu tartışılmaz.

Daha yüksek oyun standartlarını yaka-

lamada oldukça önemli olan bu küçük

adımın diğer ülkelerde hala atılmamış

olması çok şaşırtıcıdır.

Ben golfe ailemin aracılığıyla oldukça

küçük bir yaşta başladım ve 1976 yılın-

da düzenlenen ilk ulusal gençlik turnu-

vasına katıldım. Kupanın adı “Colgate”

idi. Katılımcıların yaşı ise,16 yaş altıydı.

Bunu bugün Türkiye’de oynanan Yıldız

ligi’ne benzetiyorum, yani Türkiyenin

İsveçi 35 yıl geriden izlediğini kolay-

lıkla söyleyebiliyoruz, ancak yetişmek

üzere biraradayız!

G olf oyuncularının yaklaşık yüzde 20’si gençtir. Yaklaşık 100 bin oyuncu 20 yaşında veya bu yaşın altındadır. İsveçte kulüpler düşük ücret uygulamalarıyla genç oyuncuları teşvik ettiklerinden dolayı pek çok ülkeden faklı ola-rak genç oyuncu yüzdesi yüksektir.

Kadın Golf oyuncuları yüzde 30 civarında veya yaklaşık 180 bin kişidir.

Page 46: Golf XL - Sayı 01

44 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Sizin İçin SeçtikFootJoy Men’s DryJoys Tour

FootJoy Closeout Men’s DryJoys

FootJoy Women’s LoPro

FootJoy Men’s Contour

Nike Men’s Air Range

WP

FootJoy Women’s

GreenJoys Sandal

Ecco Women’s

Golf Street Premier

Adams Women’s Finesse Cart Bag

GOLF DÜKKANI

Page 47: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 45

Adams Women’s Finesse Cart Bag

Adidas Strike AG Stand Bag

Titleist 2011 Lightweight Stand Bag

Titleist 2011 Lightweight

Cart Bag

J.G. Hickory Wood Club/Bag Organizer

Clicgear Model 3.0

Page 48: Golf XL - Sayı 01

GOLF DÜKKANI

FootJoyWomen’s LoPro

FootJoy Women’s

GreenJoys Sandal

FootJoy Women’s GreenJoys

Sandal FootJoy Women’sLoPro

FootJoy Closeout Men’s DryJoys

J.G. Hickory Wood Club Bag Organizer

Ada

ms

Wom

en’s

Fin

esse

Car

t Bag

J.G

. H

icko

ry W

ood

Clu

b B

ag O

rgan

izer

Ada

ms

Wom

en’s

Fin

esse

Car

t Bag

Ecco Women’s

Golf Street

Premier

46 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 49: Golf XL - Sayı 01
Page 50: Golf XL - Sayı 01

Yurtiçi Turnuva Takvimi 2011Başlangış Bitiş Turnuva Adı Saha İli

OCAK

1/1/2011 1/2/2011 AGK Ocak Golf Turnuvası Sueno Antalya

1/7/2011 1/7/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

1/8/2011 1/9/2011 TGF Golf Ligi 1.Ayak Gloria Antalya

1/15/2011 1/16/2011 TGF Golf Ligi 2.Ayak Sultan / Gloria Antalya

1/15/2011 1/15/2011 Club Championship National Antalya

1/15/2011 1/15/2011 AGC Personel Kış Kupası Pasha Antalya

1/15/2011 1/16/2011 AGK Ocak Golf Turnuvası Gloria Antalya

1/17/2011 1/17/2011 Calista Pro-Am National Antalya

1/20/2011 1/20/2011 Calista Pro-Am National Antalya

1/22/2011 1/22/2011 Calista Pro-Am National Antalya

1/27/2011 1/30/2011 PGA 4 Ball Championship Antalya Golf Antalya

1/30/2011 1/31/2011 National Junior Open National Antalya

ŞUBAT

2/1/2011 2/5/2011 Kempiski PGA Pro-Am Sultan Antalya

2/2/2011 2/2/2011 Kempiski Amatör Challange Sultan Antalya

2/5/2011 2/5/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

2/5/2011 2/5/2011 9’uncu R.Küçükgöçmen Turnuvası Cornelia Antalya

2/6/2011 2/6/2011 AGK Kaptanlık Turnuvası Cornelia Antalya

2/14/2011 2/14/2011 St. Valantines Tournament National Antalya

2/19/2011 2/20/2011 TGF Golf Ligi 3.Ayak Gloria Antalya

2/26/2011 2/27/2011 TGF Golf Ligi 4.Ayak Gloria Antalya

NİSAN

4/9/2011 4/10/2011 TGF Golf Ligi 5.Ayak Kemer İstanbul

4/9/2011 4/10/2011 7. Geleneksel LG/Beko Golf Turnuvası İGK İstanbul

4/15/2011 4/17/2011 7. Geleneksel M.V.K. Golf Turnuvası İGK İstanbul

4/16/2011 4/16/2011 TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası Klassis İstanbul

4/23/2011 4/24/2011 TGF Golf Ligi 6.Ayak Kemer İstanbul

4/23/2011 4/24/2011 AGK Nisan Golf Turnuvası Cornelia Antalya

4/30/2011 5/1/2011 3. Geleneksel Kadir Has Golf Turnuvası İGK İstanbul

MAYIS

5/2/2011 5/8/2011 Let Turkey National Antalya

5/14/2011 5/15/2011 İstanbul Safir Golf Turnuvası İGK İstanbul

5/15/2011 5/15/2011 AGC Personel Bahar Kupası Sultan Antalya

5/19/2011 5/22/2011 TGF Gençler Festivali Klassis İstanbul

5/21/2011 5/22/2011 8. Geleneksel Ford Golf Turnuvası İGK İstanbul

5/21/2011 5/22/2011 AGK Mayıs Golf Turnuvası Sultan Antalya

5/27/2011 5/28/2011 Members vs Staff Tournament National Antalya

Başlangış Bitiş Turnuva Adı Saha İli

5/28/2011 5/29/2011 2. GelenekselYapı Kredi Bankası Golf Turnuvası İGK İstanbul

5/29/2011 5/29/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

HAZİRAN

6/5/2011 6/5/2011 4. Geleneksel Alzheimer Golf Turnuvası İGK İstanbul

6/11/2011 6/11/2011 2. Geleneksel Senior Golf Turnuvası İGK İstanbul

6/16/2011 6/19/2011 Türkiye Amatör Şampiyonası Klassis İstanbul

6/18/2011 6/18/2011 Staff Fun Turnuvası National Antalya

6/19/2011 6/19/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

6/25/2011 6/26/2011 TGF Federasyon Kupası İGK İstanbul

TEMMUZ

7/2/2011 7/2/2011 Belek Trophy National Antalya

7/5/2011 7/5/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

AĞUSTOS

8/5/2011 8/5/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

EYLÜL

9/4/2011 9/4/2011 TGF Yıldızlar Şampiyonası I National Antalya

9/10/2011 9/11/2011 8.Geleneksel Mövenpick Golf Turnuvası İGK İstanbul

9/15/2011 9/15/2011 AGC Personel Yaz Kupası Sultan Antalya

9/18/2011 9/18/2011 TGF Yıldızlar Şampiyonası II Klassis İstanbul

9/22/2011 9/25/2011 Türkiye Amatör Açık Golf Turnuvası Sultan Antalya

9/24/2011 9/25/2011 3. Geleneksel Ata Yatırım Golf Turnuvası İGK İstanbul

EKİM

10/1/2011 10/2/2011 4. Geleneksel Krea Golf Turnuvası İGK İstanbul

10/14/2011 10/16/2011 7. Geleneksel M.V.K. Golf Turnuvası İGK İstanbul

10/22/2011 10/23/2011 5. Geleneksel BMW Golf Turnuvası İGK İstanbul

10/29/2011 10/29/2011 TGF Cumhuriyet Kupası İGK İstanbul

10/29/2011 10/29/2011 Captains Day Tournament National Antalya

KASIM

11/8/2011 11/8/2011 Başkanlık Turnuvası National Antalya

11/12/2011 11/13/2011 Kulüp Şampiyonası 2011 İGK İstanbul

11/18/2011 11/18/2011 NGC Classics Turnuvası National Antalya

ARALIK

12/10/2011 12/11/2011 Kaptanlık Golf Turnuvası İGK İstanbul

12/12/2011 12/12/2011 President’s Cup Trophy Sultan Antalya

12/15/2011 12/15/2011 AGC Personel Güz Kupası Sultan Antalya

12/17/2011 12/17/2011 Aylık Medal Turnuvası National Antalya

12/30/2011 12/30/2011 Milennium Open Turnuvası National Antalya

48 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GOLFE DAİR

Page 51: Golf XL - Sayı 01

Yurtdışı Turnuva Takvimi 2011Başlangış Bitiş Turnuva Adı Ülke

MART

3/2/2011 3/6/2011 Spanish International Amateur Championship İspanya

3/30/2011 4/2/2011 European Nations Championship - Mens İspanya

NİSAN

4/29/2011 5/1/2011 Lytham Trophy İngiltere

4/30/2011 5/1/2011 Welsh Ladies Stroke Play Galler

MAYIS

5/6/2011 5/8/2011 Scottish Youths Open Amateur Stroke Play Championship TBA

5/20/2011 5/22/2011 Welsh Open Stroke Play Championship İngiltere

5/25/2011 5/28/2011 Slovenian Ladies Amateur Championship Slovenya

5/25/2011 5/28/2011 Slovenian Amateur Championship Slovenya

5/27/2011 5/29/2011 Scottish Open Amateur Stroke Play Championship İskoçya

HAZİRAN

6/3/2011 6/5/2011 St. Andrew Links Tropy İskoçya

6/3/2011 6/5/2011 German Girls Almanya

6/3/2011 6/5/2011 German Boys Almanya

6/9/2011 6/11/2011 Estonian Open Ladies Amateur Championship Estonya

6/9/2011 6/11/2011 Estonian Open Amateur Championship Estonya

6/13/2011 6/18/2011 The Amateur Championship İngiltere

6/17/2011 6/18/2011 Tennant Cup İskoçya

6/29/2011 7/1/2011 Slovak Amateur Ladies Championship Slovakya

6/29/2011 7/1/2011 Slovak Amateur Championship Slovakya

6/30/2011 7/2/2011 Balkan Challenge Trophy Bulgaristan

TEMMUZ

7/5/2011 09.07.2011 European Mens’ Amateur Team Championship Portekiz

7/5/2011 09.07.2011 European Girls’ Team Championship İtalya

7/5/2011 09.07.2011 European Boys’ Team Championship Çek Cumhuriyeti

7/13/2011 7/16/2011 Dutch Lady Junior International Hollanda

7/13/2011 7/16/2011 Dutch Juniors International Hollanda

7/16/2011 17.07.2011 Evian Masters Junior Cup - Under 14 Fransa

7/21/2011 7/23/2011 European Young Masters Macaristan

AĞUSTOS

8/3/2011 8/6/2011 European Amateur Championship İsveç

8/8/2011 8/12/2011 Girls’ British Open Amateur Championship İngiltere

8/9/2011 8/14/2011 British Boys Championship İngiltere

8/12/2011 8/14/2011 Hungarian Junior Amateur Open Championship TBA

8/17/2011 8/19/2011 Ladies British Open Amateur Stroke Play Championship İngiltere

8/24/2011 8/27/2011 Belgian International Lady Junior Championship Belçika

8/24/2011 8/27/2011 Belgian International Junior Championship Belçika

8/30/2011 9/1/2011 Italian International Individual (Under 16)Championship İtalya

Başlangış Bitiş Turnuva Adı Ülke

EYLÜL

9/8/2011 9/10/2011 Bulgarian Open Amateur Championship Bulgaristan

9/8/2011 9/10/2011 Bulgarian Open Ladies’ Amateur Championship İngiltere

EKİM

10/13/2011 10/15/2011 Duke of York İngiltere

10/15/2011 10/17/2011 EGA Boys’ Challenge Trophy Slovakya

10/22/2011 10/25/2011 Turkish Open Amateur Championships (Ladies) Türkiye

10/22/2011 10/25/2011 Turkish Open Amateur Championships (Men) Türkiye

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 49

Page 52: Golf XL - Sayı 01

50 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Elde ettiği önemli başarılarla son zamanlarda adını sıkça duyuran TÜMSİAD’ın yapısından biraz bahseder misiniz?Türkiye’de olayları dinamik hale geti-ren, tetikleyen ve ülkelerin kalkınması-na yardımcı olan ekonomik bir çalışma var. Bu ekonomik durumu planlayan iş dünyasıdır. Dolayısı ile bunu sağlayan da iş adamlarıdır. İş adamlarına yukarı-dan aşağıya baktığımızda, örgütlenmiş yapılar ve örgütlenmemiş yapılar yer al-maktadır. Örgütlenmemiş yapılar birey-sel olarak kendi güçleri ile ayakta durup ileriye doğru gitmeye çalışan yapılar-dır. Fakat iş adamları örgütlenmiş ise, daha başarılı olabiliyorlar. Bu noktada Türkiye’de sivil toplum kuruluşları adı altında iş dünyasını örgütlemeye yar-dımcı olan yerler var. Biz de TÜMSİAD olarak iş dünyasında çalışan iş adam-larının toplandığı bir derneğiz. Dünya genelinde dürüst ve ahlaklı işadamları kuşağı oluşturmak için, 1250 gönüllü yönetim kurulu ve komisyon üyelerimiz-le, Avrupa Birliği’nin belirlediği 90 ayrı

sektörde gece gündüz çalışmaktayız. 2005 yılında kurulmamıza rağmen bu-gün 46 ilde örgütlenmiş, sekiz ülkede (Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Danimarka, Avusturya, İsviçre, Suriye) merkezler kurmuş, diğer ülkelerde de temsilcilikleri olan güçlü bir yapıya sa-hibiz. Yaklaşık 8 bin 500 üyesi bulunan bir sivil toplum kuruluşuyuz.

TÜMSİAD amaçları doğrultusunda üyelerine ne gibi destekler vermektedir?Size genelde toplantılarımda verdiğim bir örneği vereyim. Norveç Başbaka-nı “Benim ülkemin nufusu beş milyon ama ben her gittiğim yerde 15 milyon-luk bir ülkenin vatandaşı gibi davranı-rım. Çünkü benim her bir vatandaşım, ortalama üç sivil toplum kuruluşuna üyedir” demiştir. Bu da, sivil toplum kuruluşlarının organize yapılara nasıl katkı sağladığının göstergesidir. Geç-mişte Osmanlı’da bu yapılar vakıf adı altında vardı. Şimdi bu yapılar sivil top-lum kuruluşu olarak devam ediyor. Bu yapılarda amaç, gönüllü çalışanların

veya kuruluşların bulunduğu kategori-de devreye girmesi ve çalışma yapma-sıdır. Biz TÜMSİAD olarak, iş dünyası ve ticari hayat ile ilgili olduğumuz için gönüllü kişileri devreye sokarak oluş-turabildiğimiz potansiyelleri yanımız-daki arkadaşlar ile paylaşıyoruz. Bu paylaşım sırasında da ülkemiz, üye-lerimiz ve biz kazanıyoruz. Ülkemizin kazanıyor çünkü iş dünyasının ortak olma gücünü kullanıyoruz. Üyelerimiz kazanıyor çünkü birey olarak yakla-şamayacağı noktalara bizimle birlikte yaklaşmış oluyorlar. Biz kazanıyoruz çünkü biz de üyelerimiz ve üretmiş ol-duğumuz işler ile kendimizi güçlendir-miş oluyoruz. Bir de insanların içinde karşılıksız iş yaptığı vakit mutlu olaca-ğı bir duygu var, biz bunu da telafi etmiş oluyoruz. Bir başka açıdan STK’larda çalışan kişiler gönüllü çalışan insan-lardır. Ve böyle çalışmanın kişiye ayrı bir katkısı olmaktadır. İnsanlar sürekli iş, para ve kazanma ile içiçe olduğun-da, gönüllerinin bir köşesinde mutlu olmadıkları bir yer var. İşte bu tür ça-lışmalarla o duygularını da güçlendir-miş oluyorlar.

“Türkiye Batının Doğusu,Doğunun da Batısıdır”

Dr.Hasan SertTÜMSİAD Genel Başkanı

RöportajTüm Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Başkanı

Dr.Hasan Sert ile Golf XL Dergisi olarak, “TÜMSİAD

ve Dünya” konulu bir sohbet gerçekleştirdik.

Dic

le A

slı M

UR

SALO

ĞLU

TÜMSİAD bu güne kadar Türkiye’de 46 ilde örgütlen-miş, 8 ülkede de merkezler kurmuştur.

• Almanya• Belçika• Hollanda• Fransa• Danimarka• Avusturya• İsviçre• Suriye

KAHVE BAHANE

Page 53: Golf XL - Sayı 01

Kısa adı TÜMSİAD olan Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği, 46 yurt içi şubesi, sekiz yurt dışı çözüm ortağı (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, Avustur-ya, İsviçre, Suriye ) ve 8 bin 500 üyesi ile ülke ekonomisine katma değer oluşturan ulus-lararası bir işadamları derneğidir.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 51

Page 54: Golf XL - Sayı 01

52 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

KAHVE BAHANE

Peki, TÜMSİAD olarak belirli bir hedef kitleniz var mı?Evet, biz daha çok KOBİ’leri alan olarak belirledik. Çünkü Türkiye’de 3 milyon 450 bin kayıtlı KOBİ var ve Türkiye’de ki işletmelerin %99’u KOBİ’dir. Yakla-şık 22 bin civarında ihracat yapabilen firma var diğer firmalar ise yapamı-yorlar. Bu da Türkiye’de 3 milyon 470 bin işletmenin yurtdışı ile tanışmamış, mal gönderememiş, ihracat ve ithalat yapamamış olduğunu göstermekte-dir. İşte bizim hedef kitlemiz kendinde bu cesareti ve gücü yakalayamamış, var olan birikimlerini değerlendireme-miş grupları oryante edip, yol gösterip ve varolan seviyelerini de arttırarak “KOBİ” dediğimiz küçük işletmeleri orta boy haline, orta boy işletmeleri büyük işletmelere, büyük işletmeleri ise global işletmelere çevirmek için çalışmalar yapıyoruz.

KOBİ’lere yönelik özel çalış-malarınız var mı?Tabii ki... KOBİ’lere yönelik çoklu eği-tim programları hazırlıyoruz. Toplam 46 şubemiz var. Bu 46 şubenin herbiri her hafta bir ya da iki defa eğitim prog-ramı yapıyor. Verimlilik, ihracat, dış ticaret gibi bir çok işletme yönetim ko-nularında eksiklikleri tespit edip, bun-ları giderecek eğitimler düzenliyoruz. Sadece bununla da kalmayıp doğalgaz sistemlerinden tutun, toplumun ihtiyaç duyduğu kültürel sanatlara kadar bir çok şubemiz eğitimler veriyor. Ve ke-sinlikle bu eğitimlerden herhangi bir ücret almıyoruz. Eğitimleri verdiğimiz kişilere daha sonra yurtdışına çıkma-larını sağlıyoruz. Bu da firmaları daha da cesaretlendirip, üzerlerinde bu-lunan korkuları atmalarına yardımcı oluyor. Yani ilk önce fikir, eğitim olarak yetiştiriyoruz daha sonra onları yurt dışına götürürken yanlarında olup yurt dışı programları uyguluyoruz.

Avrupa Birliği tarafından 2010 yılında, dediğiniz gibi TÜMSİAD birinci seçildi. Bu gerçekten kolay, basite indirgene-cek bir konu değil. AB, bizim yapmış olduğumuz etkinlikleri ve bütün dün-yadaki ülkeleri analiz etti. Ve katılan 37 ülke arasından TÜMSİAD, KOBİ etkinlikler açısından birinci geldi. Bu da bizi çok gururlandırdı. Aslında KO-Bİ’leri sadece Avrupa değil bütün dün-ya keşfetmiş durumda. Hatırlarsanız Obama “Ben şu ana kadar, hep büyük şirketleri ve bankaları kurtarmakla za-manımın çoğunu harcadım ama eksik yaptığımı anladım. Bundan sonra ben KOBİ’leri kurtarmakla ilgili çalışmalar yapacağım” demiştir. Bu çok önemli bir duruştur. Avrupa Birliği, iki yıldır KOBİ etkinlikleri yapıyor. Biz TÜMSİAD ola-rak burada birinci sırada yer alıyoruz. Aslında daha da önemlisi Türkiye, 2009 yılında yine KOBİ etkinliklerinde 206 dünya ülkesi arasında 17. sırada yer almıştı. Bu yıl TÜMSİAD’ın devreye gir-mesi ile Türkiye üçüncü sırada yer aldı. Biz, bunun kalıcı ve sürdürülebilir kal-masını sağlayıp daha çok çalışacağız.

“Türkiye batının doğusu doğunun da batısı iken fırsatları kaçırmamalıyız”

Türkiye’yi coğrafi konumu, ekonomik durumu ve sanayi gelişimi açısından nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?Türkiye doğunun en batısında, batının da en doğusunda yer alıyor. Böyle bir

noktada pergelin bir ayağını Türkiye’ye koysak ve uçak ile dört saatlik bir alan belirlesek bu pergelin içerisine 52 tane ülke girmektedir. Yani 52 ülkeye ben dört saatte ulaşabiliyorum demektir. Bu, Türkiye için çok büyük bir avantaj-dır. Bunun yanında Türkiye 62 ülkeye vizesiz olarak girebilmektedir. Ve yine üçüncü önemli konu ise, Türkiye batı Avrupa’dan başlayıp Çin’e kadar başka bir sanayi üssü olamayan bir coğrafya-da bulunuyor. Ve bu coğrafyada yaşa-mını sürdüren entelektüel insan profili çok fazla. Yani vurgulamak istediğim, Türkiye sanayi açısından da çok güçlü bir ülke. Bu avantajları ülkemiz çok iyi kullanmalıdır.

Türkiye şu anda bu avantajı yakalamışken bu fırsatı değer-lendirmek gerekli diye düşü-nüyorum. Sizin bu konuda ki görüşleriniz nelerdir ve Türki-ye bu avantajı nasıl değerlen-dirmelidir?Kesinlikle Türkiye fikir olarak ve kim-seyi ötekileştirmeden bunu değerlen-dirmeli. Bunu değerlendirebilmesi için Türkiye’deki iş dünyasının buna hazır hale getirilmesi gerekiyor. Yani bu fir-malara yurt dışı, yönetim ve ihracat-la ilgili hedefler koyulmalı. Kişilerin psikolojik yapısını da buna göre ayar-lamak gerekiyor. Yoksa önümüzdeki işlere sadece bakmakla kalırız. Örne-ğin; biz Kuveyt ve Katar’da incelemeler yaptık. Gelecek yılda büyük bir yatırım

Verdiğiniz hizmetlerin karşılığında AB ta-rafından KOBİ’lere hizmet eden en etkin sivil toplum kuruluşu olarak TÜMSİAD’ın seçilmesi yaptığınız çalışmaların başarısını bir kere daha gözler önüne seriyor...

““

2010 yılında TÜMSİAD, KOBİ etkinliklerinde birinci oldu.

Page 55: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 53

yapılacak. Stad, yol, restaurant ve otel gibi bir çok yatırım gerçekleştirilecek. Bizim burada bir karar vermemiz la-

zım. Buradaki işlerde biz olacak mı-yız? Olmayacak mıyız?.. İşte burada bir fikir oluşturmamız gerekiyor. Bu fikri hükümetimiz gerçekten oluşturuyor. Burada devletin yapması, hüküme-tin yapması gereken eylemler var. Biz STK’lılar olarak da alınan kararların sonucunda açılan yolların arasından güzel yürümesini başarabilmeliyiz.

Türkiye bu kadar avantajlı bir konumda olmasına rağmen, ihracat konusunda sıkıntılı bir süreçte olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili neler söylemek isterseniz?Batı Avrupa ülkeleri diğer ülkeleri bi-rer hammadde kaynağı olarak görüp, sömürmüşler. Bu durumuda mazlum ülkeler tespit etmiştir. Kendilerine bir kurtarıcı aramaktadırlar. Bu psikolojik bir analizdir. Ekonomik analize bak-tığımızda, batılılar çok kaliteli mallar üretiyorlar ama çok pahalılar. Doğu ül-keleri (Çin gibi) ucuz mal getiriyor ama çok kalitesiz ve tek kullanımlık mallar getiriyorlar. Dolayısı ile bu iki tekno-

lojinin arasında diğer ülkeler sıkışmış durumda. İki tane eksen var diyebili-riz; “Batı” ve “Doğu”... Burada sıkışan mazlum ülkeler, biraz kaliteli olsun ama benim işimi de görsün diyorlar. İşte tam bu noktada Türkiye devreye giriyor. Türkiye şu anda dünyanın tüm ülkelerinde Avrupa Birliği standart-larında mal üretebiliyor. Sanayi malı üretebiliyoruz. Bizim 113 milyar dolar-lık ihracatımızın % 90’ı sanayi malı ve %87’si Avrupa Birliği ülkelerine satılı-yor. Yani biz Avrupa’da kendi üstünlü-ğümüzü ispat etmişiz diyebiliriz. Çok kaliteli ürünler ve sanayi malları üre-tebiliyoruz. Bu çok büyük bir avantajdır. Fiyatlarımız Avrupa’nın dörtte biri, yani Çin’den biraz daha yüksek ama kalite-miz Avrupa kalitesinde. İşte böyle bir noktada, kişiler bizim mallarımızı al-mak istiyorlar. Ürünlerimiz çok kaliteli ve fiyatlarımız uygun. Burada kendimi-ze bir format atmamız gerekiyor. Da-ralmış ticari şartlarda atak yapıp kendi etrafımızda mı döneceğiz? Yoksa bir iki saat yolculuğa razı olup bu hizmetleri Tahran, Suriye, Arabistan gibi ülkelere mi sunacağız? İşte TÜMSİAD tam bura-da devreye girmeye çalışıyor. “Açılalım, Türkiye bize yetmez, biz diğer kıtalarda olmalıyız diyor” ve orada arkadaşları-mıza yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Dünya Verimlilik Bilim Konfederasyonunda “Dünya Verimlilik Oskarı” alan 41 kişiden biri olarak seçildiniz. Bize bu süreçten de bahseder misiniz?

Avrupa ve dünyada her iki yılda bir, dünya verimlilik kongreleri yapılıyor. Dünyadaki en başarılı kişiler, verimliğe katkısı olanlar WCPS ve EANPC tara-fından değerlendiriliyor. Türkiye’de ko-ordinasyonu yapan bu kurum MPM’dir. Dünya’da ise bütün ülkelerin bağlı ol-duğu WCPS (Dünya Verimlilik Konfe-derasyonu)’ dur. MPM de, Türkiye’deki başarılı ve verimli kişileri aday olarak WCPS’ye gönderiyor. Uluslararası de-ğerlendirmesi ise, Dünya Verimlilik Bilim Konfederasyonu Merkezi organi-ze ediyor. Ama bunu organize ederken Dünya Verimlilik Bilim Akademisi, beş kıtada bulunan ayrı seçici kurullar ya-pıyor. Oradaki seçici kurullar da değer-lendirilip tekrar Amerika’da toplanıyor, sonra adaylar kesinleşiyor. Bu seçim ve değerlendirmelerden sonra Dünya Verimlilik Oskarı alan 41 kişiden biri seçildik diyebiliriz.

Son olarak, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun Denetleme Kurulu’nda yer aldınız. Burada bulunma nedenleriniz nelerdir?

Türkiye’de biliyorsunuz dış ticareti planlayan kurumlar var. İhracatı Ge-liştirme Merkezi, Dış Ticareti Geliş-tirme Müsteşarlığı, Hazine Müşteşar-lığı ki bunun finans kısmını ayarlıyor gibi. Ama bunların da sosyal boyutunu planlayan kurumlar var. DEİK (Dış Eko-nomik İlişkiler Kurulu) gibi. Ülkeler arasındaki ticareti ve ilişkileri koordi-ne eden bir yapıdır. Bu da TOB’un içe-risinde kurulan yarı resmi bir yapıdır. Orada 110 civarında Türk-Amerikan, Türk- Şili, Türk-Nijerya, Türk-Fransız gibi iç çalışma grupları ve konsey-leri oluşmuş. Bu çalışmalar Türkiye ile diğer dünya ülkeleri arasında ti-careti geliştirmek için yapılmaktadır. Biz de bu kurulun içerisinde bu yıl ilk defa, Kurucular Kurulu ve Denetleme Kurulu’na seçildik. Burada olmak iste-memizin nedeni ise; bizler dünyanın bir çok ülkesine gidebiliyoruz. Diğer arka-daşlarımızın da oralarda bulunmasını istiyoruz. Özellikle iş yapan kişilerin oralarda olmasını istiyoruz. O noktada burada da yer aldığımız için mutluyuz.

“Türkiye AB standartlarında mal üretiyor”

Page 56: Golf XL - Sayı 01

54 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

DÜNYANIN EN AKILLI İNSANI

Dünyada şu “tamam da” derken kul-landığımız ‘da’ bağlacından daha iti-ci hiçbir şey tanımıyorum. Bir çözüm öneriyorsun ya da bir şey söylüyorsun, hemen mazeret budalaları başlıyor konuşmaya; “Tamam da söylediğin Türkçe’de çok zor. ”Ne zor yahu? Sen iste; yapamayacağın hiçbir şey yok. Bir de ‘ama’ var. “Öyle ama…” Ama ne? Ne aması? Bu iki tuhaf kelimedir aslında hayatımızı kısırlaştıran…

Ne ‘de’ si, ne ‘da’sı, ne ‘ama’sı? Bırak artık bu anlamsız, çözümleri kurutan, insanı çözümsüzlüğe sürükleyen, ha-

yatımızı zindan eden üçüncü sınıf sa-vunmaları. Sen harekete geç de, varsın olmasın. Eylem fukarası olmak utan-dırmıyor mu seni?

Aklıma Geldi Birden…Özellikle futbol maçlarından sonra çok kullanılır bu “ama” kelimesi ve –de –da bağlacı. “ Yenildik; ‘ama’ hakem penal-tıyı verseydi maç dönerdi. “Tamam ‘da’ hava kötüydü o yüzden mağlup olduk.” Bunlar ucuz oyunlar beyler. Sen on tane gol at bakalım hangi hakem senin hakkını yiyiyormuş. “On gol mü? Oha!” dedi adam. “Evet on gol. Hatta yirmi gol…”dedim. “ İmkânsız!” dedi. “Haklı-sın!” dedim. Daha ne diyeyim?

İmkânsızı Dene, Rakipsiz Ol! Bu arada birçok iş adamının ve giri-şimcinin başarısız olması, herkesin mümkün kabul edilen işleri yapıp, imkânsızla uğraşmamalarının bir so-nucudur. Herkesin mümkün dediği işlerde binlerce rakip olmasına rağ-men, imkânsız diye kabul edilen iş-lerde hiç rakip olmaması nasıl kaçar insanın gözünden?

Kişisel gelişimcilerimiz ABD’den aldık-

ları modelleri Türkiye’de uygulamaya çalıştıkları için yeni modeller üretip ye-nilenemiyoruz bir türlü. Biri 1940’lar-dan kalan Edward Deming’in Kaizen’ini kullanıyor. Bir diğeri 1970’lerden kalan Richard Bandler’ın NLP’sini anlatıyor. “Kendiniz yeni bir eğitim modeli üretin ve bu modeli dünyaya satın dediğimde”, “Tamam ‘da’ o iş öyle kolay mı sanıyor-sun sen? Adamlar yıllarını vermişler… Kusursuz bir program NLP ve her gün gelişiyor. NLP insanlık için bir fırsat-tır!” demişti bir eğitimci arkadaşım.

Yeni Yollar Keşfetmeli…Bir insanın NLP’ye ya da başka bir eğitim programına ya da modeline inanması, elbette ki kötü bir şey değil-dir. Ancak NLP’ye takılıp kalmak son derece tehlikeliymiş gibi geliyor bana. Çünkü böyle bir yaklaşım tüm alter-natifleri yok eder ve gelişmeyi durdu-rur. Şüphesiz benim de beğendiğim bir çok yönü var NLP ve Kaizen’in; ama ben asla “Tek çözüm NLP ya da Kaizen’dir.” diyemem. Kendi öğretim olan Kashna’dır da demem. Çünkü bu benim öğretime ters düşer. NLP’ye ters düştüğünü biliyorum.

Erdal DEMİRKIRAN

Harekete Geç

Tamam da öyle bir şey olsa Japonlar çoktan yapardı. İyi de o dediğin imkânsız. Olur, ama Türkiye’de değil. Öyle de adam anlamıyor. Dediğin doğru da bunu yapabilmen için 40 dereden 70 değişik su getirmen lazım. İyi diyorsun; ama söylediğin kadar kolay değil o işler!Ben de düşündüm; ama nerede bizde onu yapacak ortam?

ama

Page 57: Golf XL - Sayı 01

Bazen, “Bu insanlara uyuşturucu bir iğne mi yaptı acaba uzaylılar?” diye dü-şünmek zorunda kalıyorum. Nasıl bu kadar sığ düşünebiliyorlar. Buyurun, ben başardım işte! Herkes “imkânsız” diye taklit yaparken, ben orijinal bir doğruya imza attım. Adına da “KASH-NA” dedim. Herkese bunu anlatıyorum. İşin en güzel yanı; ben konumla ilgili tüm soruları cevaplandırabiliyorum. Çünkü NLP değil benim anlattığım, gi-dip başkalarına danışmam gerekmiyor. Bu öğreti A’dan Z’ye Erdal Demirkıran’a ait. İddia ediyorum: Şu anda henüz, keşfedilmemiş yüz binlerce yeni eği-tim modeli var ve hepsi masum masum keşfedilmeyi bekliyorlar.

NLP’ye Ufak Bir Gönderme Yapma ZamanıKimseyi kırmak ya da rencide etmek gibi bir derdim yok. Belki bazıları NLP’ye ters düşen söylediğim şeyler için bana gücenebilir; ama eminim

onlar da bir kez daha düşününce söy-lediklerimin boş olmadığına kanaat getireceklerdir. Belki de getirmeye-ceklerdir. Hatta belki de 300 yıl sonra anlaşılır bazı söylediklerim. 300 yıl ya da 3. 000 yıl bir insan için uzun zaman-mış gibi gözükse de, insanlık tarihi için uzun bir zaman değil. Ben sabırlı adamım. Beklerim :)

Başkası Yapıyorsa, Sen De Yapabilirsin!NLP diyor ki “Bir başkası yapıyorsa, sen de yapabilirsin!” Lütfen biri bana söylesin: Acaba Edison NLP bilseydi, ampülü icat edebilir miydi, ya da Arms-trong aya çıkabilir miydi? Sanırım on-lar: “Birileri bir şeyi yapıyorsa da, yap-mıyorsa da ben eğer istersem mutlaka yaparım!” felsefesine inanmışlardı. İn-san herhangi bir şeyi başarabilmek için başkalarının referansından daha çok kendi sınırlarını bilmeye ihtiyaç duyar.

Kashna Felsefesinin kurucusu ve 15 Mart 2030 saat 10:27’de İstanbul’daki Barış Vadisi’nde bütün devlet başkanlarının katılımıyla ger-çekleştirdiği ‘Kashna Uluslararası Sonsuz Barış Konseyi’ ile Dünyaya ‘’Sonsuz Barışı’’ getiren adamın adıdır...

• Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım

• Adam Dediğin Benim Gibi Olur

• İflas Etmenin Yolları

• Dünyanın En Akıllı İnsanından Masallar

• Aptallar Sadece 8 Saat Uyur

• Yerim Seni Öss

• Sen Şimdi Gidecen Ya Cehennemim Dibine Git

• Sadece Başbakan Okusun

Erdal Demirkıran Kimdir?

“Eserleri

Bizim adamlığımızda gurur yapmak yok,

tembellik yok, mazeret üretmek yok,

küsmek yok…

Meşru olan yollardan sonuca

doğru doludizgin koşmak var. Biz

başaramadığımızda asla “Neden”

diye sormayız. Çünkü biliriz ki,

başaramadığımızda tek suçlunun biz

olduğumuzu.

Bir bahane bulmaktan daha kolay bir şey

biliyorum ben: Bir yol bulmak...

Bizim Adamlığımız...

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 55

Page 58: Golf XL - Sayı 01

Bilindiği gibi; 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, 588 proje, 9 bin 500’ü aşkın etkinlik, 10 milyonu aşkın izleyiciyle geçtiğimiz yıla damgasını vurmayı başardı. 35 yarışma, 52 fes-tival, 84 restorasyon-konservasyon çalışması, 166 tarihi yapıda koruma faaliyeti, 32 ülkede 183 tanıtım etkin-liği, 316 kitap-dergi-katalog, 523 film-belgesel-videoart gösterimi, 595 eği-tim, 727 atölye çalışması, 760 sergi, bin 130 sahne performansı, bin 584 kon-ser-dinleti, bin 189 konferans-sem-pozyum-panel-çalıştay ve daha fazlası 2010’da başkent İstanbul’daydı.

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul; Roma, Doğu Roma, La-tin ve Osmanlı İmparatorluğu’na baş-kentlik yaptı. Son başkent unvanını ise, geçtiğimiz sene aldı ve Avrupa Kültür Başkenti oldu.

İstanbul neden Avrupa Kültür Başkenti seçildi? İstanbul, coğrafi konumu ve binlerce yıllık kültürel mirasıyla, dünya metro-polleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip. Genç ve dinamik nüfusu, yara-tıcı bir enerji oluşturarak, Türkiye’nin bir aynası olan İstanbul’u dünyanın en dinamik kentlerinden biri haline geti-riyor. İstanbul’da özellikle son yirmi yılda gelişen kültür bilinci, kültür ya-şamına da doğrudan yansıyor ve bu da onu, diğer şehirler arasında sivriltiyor.

İstanbul’un 2010 yılında Avrupa Kül-tür Başkenti olmasının sağladığı kat-kılardan en önemlileri şunlardı:

• Tarihi boyunca farklı kültürleri bir arada yaşatan İstanbul’un, sahip oldu-ğu dünya kültür mirasını tüm zenginli-ğiyle Avrupa’yla paylaştı.

• İstanbul, kültür varlıklarımızın koru-nacağı ve çağdaş müzecilik anlayışıyla sergileneceği yeni müzeler kazandı.

• İstanbullular farklı sanat disiplinle-riyle kucaklaştı, İstanbullu gençler sa-natsal yaratıcılıkla daha yakın bir ilişki kurma olanağı buldu.

iyi şeyler oluyorİstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olması-nın ardından, bu sene bir başka ilimiz Erzurum, çok önemli bir organizasyonla adını ön plana çıkardı. Kış sporlarında dünyada Olimpiyat Oyunları’ndan sonraki en önemli organizasyon olma özelliğini ta-şıyan ve bu sene 25.si yapılan Dünya Üniversiteler Kış Spor Oyunları’nın Erzurum’da olması Türkiye açısından önemli bir sınav niteliği taşıyordu. Ve Er-zurum bu sınavdan alnının akıyla çıkmayı başardı.

GLOBAL TÜRKİYE

Seda

SEY

MEN

Page 59: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 57

Page 60: Golf XL - Sayı 01

58 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GLOBAL TÜRKİYE

• İletişimden organizasyona, eğitim-den tasarıma pek çok yeni iş sahaları açıldı, Avrupa ile kültürel ilişkilerin ge-lişmesinin yanı sıra ekonomik ilişkiler de gelişme gösterdi.

• Uluslararası projelerle bir yandan Avrupa ülkelerine Türk kültürü tanıtıl-dı, öte yandan Avrupalı ve Türk sanat-çılar arasında esin paylaşımına olanak sağlandı.

• İstanbul’un Avrupa Kültür Başkent’li-ği nden en önemli kazanımı, yöneten ve yönetilenlerin İstanbul için birbirlerine dayanarak, güvenerek, bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaşarak ortak refah-ları için el ele çalışıp üretecekleri yep-yeni bir yönetişim anlayışına kavuşma-ları oldu.

İstanbul’dan Sonra Sıra Erzurum’daydıDoğal koşullarının ve coğrafi konumu-nun elverişliliği yanında, önemli uygar-lık merkezlerine yakınlığı, Erzurum’un Anadolu’daki en eski yerleşim merkez-lerinden biri olmasını sağladı. Yüzyıllar-ca Türklerin yurdu olan Erzurum, I. Dün-ya Savaşı’nda işgal edilen Anadolu’nun kurtuluşu için başlatılan mücadelede de kritik rol oynadı. Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Atatürk’ün, 23 Temmuz 1919’da, Erzurum Kongresi’ni düzen-lemesi ile Milli Mücadelenin en ciddi adımı atıldı. Milli Mücadele’nin sonunda Türkiye Cumhuriyeti 23 Nisan 1923 yı-lında kurulurken, Erzurum da bu genç cumhuriyetin en önemli şehirlerinden biri olarak yerini aldı.

İstanbul’da, geçen sene yaşanan başarıdan sonra, bu sene Türkiye Erzurum’da, beş kıtadan gelen katı-lımcıları kucaklamanın gururunu ya-şadı. Erzurum kenti ise, “25. Üniversite Kış Oyunları”na ev sahipliği yapıyor olmanın heyecanını duydu ve sorumlu-luğunu taşıdı.

Spor, insanlığın gelişiminden bu yana yaşamın en önemli kilit taşlarından biri olmuştur. Kış Universiade Orga-nizasyonu, dünyanın her bir yanından üniversite öğrencilerini bu spor fes-tivalinin doğurduğu sinerji ile bir ara-ya getirme görevini üstlenmiştir. Kış Universiade, yarışma etkinliklerinde seçkin sportmenliğin üstünlüğünü vurgularken, manevi olgunluğa doğru

Türkiye büyükler kategorilerinde güreşte Dünya, judoda ise Avrupa Şampiyonası’nı İstanbul’da gerçekleştirirken, yıldızlar voleybolda Avrupa ve Dünya Şampiyona-larına da Ankara ev sahipliği yapacak. Dünya Genç ve Yıldız Bayanlar Boks Şam-piyonası, Antalya, Avrupa Gençlik Olim-pik Oyunları, Trabzon, Avrupa Dağ Ko-şusu Şampiyonası ise Bursa’da yapılacak. Otomobil sporlarında Formula1 Dünya Şampiyonası ile yıl içinde Okçuluk, Tenis ve Atletizm dallarında da Türkiye, ulusla-rarası organizasyonlara imza atacak.

Page 61: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 59

giden yolu da göstermeyi hedefledi. Bu nedenle de, FISU (Uluslararası Spor Oyunları Federasyonu)’nun desteği sa-yesinde her iki yılda bir, spor aracılığı ile insanlığın ortak değerlerini paylaş-mayı sağlayan ve gençlerin barışçıl bir dünya için beklentilerini güçlendiren eşsiz bir etkinlik halini aldı.

Erzurum İçin 2011 Bir Milat Oldu26 0cak-6 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen 2011 Erzurum Kış Oyun-ları için; Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımı yapıldı. Muhteşem te-sisler, şehrin içinde spor salonları ve dünyada az sayıda benzeri olan bir atlama kulesine sahip şehirde, spor-cular çalışabilecek tesis bulabilecek ve kış sporlarında artık Türkiye de söz sahibi olacak.

Erzurum’da yapılan tesislerden etki-lendiklerini anlatan FISU Genel Sek-reteri Eric Santrond, kentin çok yakın gelecekte çok daha büyük organi-zasyonlara imza atacağını vurguladı. Erzurum’un Türkiye’de kış sporlarında merkez haline geleceğini belirten Eric Santrond, kış oyunlarının bölgenin ge-leceğini, insanların yaşamını ve ekono-misini etkileyeceğini belirtti.

Türkiye’ye Kar Yağıyor mu?“Bu organizasyonu almak için FISU üyelerine yapılan sunum sırasında Av-rupalı bir üyenin ‘Türkiye’ye kar yağı-yor mu?’ sorusuna en güzel cevabın, ülkemde bu organizasyonu düzenle-mek olduğuna inandım. ” Bu sözlerin sahibi, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kemal

Tamer’den başkası değil. Tamer, “Şim-diye kadar sadece deniz ve güneş vardı. Türkiye’de kışın nasıl yaşandığı bilin-miyordu bile. Avrupa’da çok önemli bir yeri olan kış sporları ve kış turizminin ülkemizde ne kadar ihmal edildiğinin bir kanıtı da budur.” diyerek aslında

Türkiye turizmindeki önemli bir eksik-liği de tekrar gündeme getirmiş oldu.

“Modernleşme Projesinde Erzurum Halkı Söz Sahibi Olmalı”2011 kış Oyunları Konferansı sonuç bildirgesinde; FISU, büyük kış sporla-rı merkezleri, belediyeler, potansiyel finans partnerleri ve benzeri kuruluş-larla işbirliği yapılarak, Erzurum’da düzenli forum veya kongrelerin yapı-labileceği ifade edildi; yabancı ve yerli turizm için rekreatif kış sporu aktivite-lerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırıl-ması gerektiğini belirtildi. Yabancıları çekmek için yasal çerçevelerde de bazı kolaylıkların sağlanabileceği ifade edi-len bildirgede, şöyle denildi:

‘’Erzurum yazın ılıman iklimi ve doğal yapısıyla yaz sporları için de bir cazibe merkezi haline getirilebilir. Doğa gezi-leri, tırmanma, doğa keşfi, yamaç para-

şütü, paraşütle atlama, dağ bisikleti ve diğer sporlar geliştirilmelidir. Bu aktiviteler servis ve ekipman sektö-rüne de katkıda bulunacaktır. Oteller ve tesisler yıl boyunca açık tutulmalı ve sezon dışında indirimde olmalıdır. Böylece yıl boyunca kongre ve toplan-

tılar için de kullanılabilmelidir. Bunun sonucunda, ulaşımdan telekomüni-kasyona, eğlence ve hizmet sektö-rüne, tur, rehberlik ve çocuk bakımı gibi sektörlere kadar birçok alanda olumlu gelişmeler kaydedilecektir.‘’ Dış dünyaya hızlı bir açılım olması-nın, bölgedeki halkın yaşam kalitesini de etkileyebileceği belirtilen bildir-gede, ayrıca şu ifadelere yer verildi: ‘’Bölge halkının kimliği (kültürel en-dişeler), jeopolitik sonuçları (farklı bölgelerden gelenlerin entegrasyonu avantajlarına karşılık ‘yabancı kimlik-lerin’ bölgeye invazyonu) ve ekonomik sonuçları (finans, krediler, yatırımlar, fiyat artışları) ayrıntılı olarak analiz edilmelidir. Bölge halkına, yaşam tarz-

700 milyon TL’nin üzerinde bir para harcanarak, şimdiye ka-dar Türkiye’de yapılan en paha-lı ve en büyük organizasyon ger-çekleştirildi.

Alp disiplini, biatlon, buz hoke-yi, curling, kayakla atlama, kayak-lı koşu, kuzey kombine, snowboard, serbest stil kayak, artistik paten, short track olmak üzere 11 dalda yarışların yapıldığı organizasyona 52 ülkeden bin 593 sporcu katıldı ve 844 resmi görevli olmak üzere top-lam 2 bin 483 katılımcı yer aldı.

Page 62: Golf XL - Sayı 01

60 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GLOBAL TÜRKİYE

Dünya Üniversiteler Kış Oyun-ları Genel Koordinatörü¸ Bekir Korkmaz’ın verdiği rakamlara göre; yarışlar, hakemler, medya mensupları, seyirciler, misafir-ler, sağlık ve diğer hizmetler ile genel anlamda organizasyon ça-lışmaları şu şekilde gerçekleşti.

2 bin 700 sporcuAlp disiplini, biatlon, buz hokeyi, curling, kayakla atlama, kayaklı koşu, kuzey kombine, snowbo-ard, serbest stil kayak, artistik paten, short track olmak ¸zere 11 dalda yarışların yapıldığı or-

ganizasyona 52¸ ülkeden bin 593 sporcu ve 844 resmi görevli olmak ¸zere toplam 2 bin 483 katılımcı yer aldı. 25’inci Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın, Kış Oyun-ları arasındaki en yüksek katılım raka-mına ulaştı. Türkiye ise 69 bayan ve 81 erkek olmak üzere toplam 150 sporcu ile organizasyonda yer aldı. Türkiye’nin ser-best stil kayak branşında kayakçısı yok. Kayakla atlama branşında ise özel izinle iki sporcu yarıştı.

696 hakem ve teknik personel 116 uluslararası, 580 de Türk hakem ve teknik personel görev aldı.

170 bin seyirciKayakla atlama yarışlarını iki günde 20

bin kişi izledi. Açılış töreninde 13 bin bi-let satışı yapılmıştı. Kapanış biletleri de tükendi. Törenlerin yapıldığı stadyumun kapasitesi 22 bin. Öngörülen izleyici ise 170 bin kişiydi ve bu sayıya ulaştık.

260 Rus Rusya, 176 sporcusu ve diğer görevliler-le birlikte toplam 260 kişiyle oyunlara en kalabalık katılan ülke oldu.

168 yarış Buz hokeyinde 57, Curling’de 22, serbest stil kayakta dört, kuzey kombinede altı, kısa mesafe sürat pateninde 17, kayakla atlamada dört, Alp disiplininde 14, biat-londa dokuz, kayaklı koşuda 11, snow-boardda 13 ve artistik patende 11 olmak üzere toplam 168 müsabaka gerçekleşti.

78 bin 500 görevli 2011 Genel Koordinatörlüğü Organizas-yon komitelerinde 441 personel, 2 bin 200 gönüllü, 360 ülke delegasyon ata-şesi, 3 bin 450 güvenlik personeli olmak üzere yaklaşık 7 bin kişi; açılış kapanış törenlerini gerçekleştiren firmanın gö-revlileri de dahil edilince toplam 8 bin 500 kişilik bir ekiple çalışıldı.

3 bin sporcu Oyunlar Köyündeki Konaklama Blokları 11 blok ve bin 252 odadan oluşuyor. 2-3

kişilik lüks odalarda 3 bin sporcu ve ka-file başkanı konakladı.

735 Milyon TL harcama Dünya Üniversiteler Kış Oyunları kapsa-mında; Konaklı bölgesinde 81 milyon 914 bin 400, Palandöken’de 45 milyon 166 bin, Kandilli’de 19 milyon 128 bin, buz sporları tesisleri için 49 milyon 138 bin, kayakla atlama tesisleri için 57 milyon 100 bin, açılış kapanış törenlerinin ya-pılacağı Cemal Gürsel Stadyumu için 26 milyon 200 bin, Oyunlar Köy¸ için 51 mil-yon 261 bin TL olmak üzere toplam 364 milyon 314 bin 400 TL (185 milyon 779 bin 908 avro) spor yatırımı yapıldı. Ayrıca 47 milyon 421 bin 588 TL (24 milyon 182 bin 350 avro) tutarında spor dışı yatırım yapıldı. Beklenmeyen harcamalarla bir-likte yatırımlar için yaklaşık 600 milyon TL, Organizasyon Komitesi harcamaları ise,135 milyon TL (68 milyon 842 bin 427 avro) tutarında oldu.

5.5 Milyon TL’lik yatırım Organizasyonun halkla ilişkiler ve ta-nıtımını Sportsnet adlı ajans üstlendi. Sportsnet’in çalışmalarına yaklaşık 3.5 milyon TL’lik harcama yapıldı. Yerel ça-lışmalar, basılan kitaplar ve diğer kültür sanat etkinlikleriyle toplamda yaklaşık 5.5 milyon TL tanıtım harcaması yapıldı.

larına, geleneklerine ve kültürlerine saygı duyulmalı ve korunmalıdır. Spor aktiviteleri ve turizm aracılığıyla dış dünyaya açılma ve modernleşme pro-jesinde, Erzurum halkı da söz sahibi olmalıdır. Bölge halkı ancak yapılacak-ların kendi faydalarına olacağına inan-maları ve projelere müdahil olabilme-leri halinde uyum gösterecektir.”

Sonuç olarak; oyunlar nedeniyle bu güne kadar Türkiye’de olmayan ulus-lararası standartlarda tesisler yapıl-dı. Bilinmeyen çok sayıda kış sporları Türk gençliğine tanıtılmış oldu. İşte bu tesislerde yapılan organizasyon Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağ-ladı ve Erzurum dünyanın en önemli kış sporları merkezlerinden biri olma yolunda ilk ve en önemli adımı attı. Erzurum’un başarısı, kış oyunlarından sonra dünyanın en büyük kış spor or-ganizasyonu olan kış olimpiyatları için bir dönüm noktasıdır. Erzurum’un bu yönde önü açılmış oldu.

MADALYALAR ALT

IN

Ş

BR

ON

Z

Russia 14 14 10

South Korea 7 3 5

Ukraine 6 5 4

Slovakia 5 0 3

France 4 4 5

Japan 4 3 3

United States of America 4 2 0

China 3 3 4

Germany 3 3 1

Czech Republic 2 2 3

Slovenia 2 2 3

Switzerland 2 1 3

Austria 2 1 1

MADALYALAR ALT

IN

Ş

BR

ON

Z

Canada 1 3 1

Italy 1 2 4

Finland 1 2 0

Kazakhstan 1 0 5

Great Britain 1 0 0

Poland 0 6 2

Sweden 0 2 2

Bulgaria 0 2 2

Belarus 0 1 1

Turkey 0 1 0

Spain 0 1 0

Hungary 0 0 1

2011 Erzurum Universiade Genel Koordinatörü̧ Bekir Korkmaz, 25.Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’yla ilgili genel bir değerlendirme yaptı.

Page 63: Golf XL - Sayı 01
Page 64: Golf XL - Sayı 01

İstanbul’a Deli Petro aranıyor!‘Neron da olabilir!’

62 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ÇİZGİLERE HÜKMEDEN ADAM

Page 65: Golf XL - Sayı 01

İyi bildiğin bir konuda yapılan yanlış-lara seyirci kalmak durumuna düş-menin acısını bilir misiniz?

Yıllardır, işini iyi bildiğini bildiren meş-hur kent savaşçıları çekmişler kalem-lerini sallayıp duruyorlar. Konu ise İstanbul’u kurtarmak. O kadar kent savaşçısı var ki inanamıyorum. Hepsi kalemlerini kınından çıkarmış silme doldurmuşlar mürekkepleri, yedek tüpleri de hazır. Biri başka yerde di-ğeri bambaşka bir yerde, biri beyaz diğeri benekli. Nedir derdiniz? Yıllar-dır anlayamadım ben kentsel dönüşü-mü. Kentsel dönüşüm boş araziye bina yapma yarışı mıdır? Yoksa mevcudu düzenlemek mi?

İstanbul’un eksiklerini hatırlayalım;

Otobanlar yetersiz, karayolları yeter-siz, metro yetersiz… Kent savaşçıları bu konuları görmezden gelip kenti dö-nüştürüyorlar.

Bol konut yap, yeni arabalar sat ve re-

kor kır. Şehir merkezlerine AVM’ler ve büyük marketler yap. Hatta ana arter-lere taşsın inşatları… O da yetmedi stadyum yap… Sonra düşünürüz.

Isparta kule ve etrafındaki insanları taşımayı, GS stadyumunda oynanan maçlardaki kargaşayı, MİA (Merkezi İş alanları) ların yoğunluğunu… Taşı-rız canım ne var ki! Bir de karayolları felç olan İstanbul’un insan trafiğini, aman deniz yoluyla taşımayın. Ufak iskeleler kurmayın. Minibüsleri des-tekleyin, daha çok korsan taksi çıksın. Korsan olmayanlarıyla beraber. Bel-ki de halkımızı koruyorlardır. Deniz taşımacılığının tehlikeleri de olabilir. Dedim ya ben bilmem... Jaws falan çıkabilir diye insanlar denizden kaçı-yor mu yoksa? Kent savaşçıları başka neyle uğraşıyorlar.

Peki ne yapmamız gerekiyor, düşüne-lim biraz!

Geniş meydanları olan semtler; yeter-li otobanları, karayolları, metroları ve deniz araçları ile çözülmüş bir kent.

Mevcut yapıların maliyetleri, yapımı ucuz ama uzun vadeli krediler gibi öde öde bitmiyor. Isıtırken fazla enerji, so-ğuturken fazla enerji. Su ve elektrik sarfiyatı diye bir şey yok. Salon, oda-lar, banyo, mutfak rastgele tasarlan-mış ve doğal olarak rastgele yapılmış binalar… Binlerce binada uçup giden enerjiler...

Kendini amorti edebilen yapıları tasar-lamak veya mevcuttakileri dönüştür-mek, enerji üretebilen hale getirmek gerekmez mi?

Uzun vadede beton mezarlığına dönen şehrimizin makro ölçekte düzeltil-

mesi, sürdürebilir binalar ve çevreler üretmek, insanların stres ve elektri-ğini atabileceği yerleşim alanları, park alanları, tarım alanları, orman alanları üretmek gerekiyor.

İktisadi ve idari açıdan yaşayan kentler kurmak gerekir, mühim olan sıfır kar-bon emisyonunu yakalamak…

Kronik şehir reçelinden kurtuluşun reçetesi; Toplumun bilinçlenmesi, gü-neşi, yağmuru, rüzgarı, denizi kullanan kentlerin yapılmasından geçmektedir.

Evet, aslında bu şehrin reçetesi hazır. İstanbul’u kurtarmak için Deli Petro’yu aramak ne kadar doğrudur? Hem gel-se ne bilsin minibüse ayakta binilir. Taksim’e en hızlı dolmuşlar gider. Va-purdan martılara simit atılır, park yeri yoksa arabalar kaldırıma çıkarılıp park edilir. Trafik ışıklarında ise hep kavuni-çi olan renkde geçilir.

İstanbul için Neron’u da aramak ne kadar doğrudur? İstanbul beton yığını olduğuna göre Neron’un iyi bir kimya okuması gerekiyor. Betonu yakabilirse belki olur…

Evet sayın üstatlarım, sayın kent şa-vaşçıları, ben çözümü buldum. Deli Petro veya Neron’la İstanbul kurtul-maz… Güzelim İstanbul’u ancak biz sizlerle birlikte kurtarabiliriz. Bu ilk yazıyı seri 1 olarak kabul edip, seri 2’de ve 3’de daha teknik detaylar ile siz oku-yucularımızla buluşacağım.

Saygı ve Sevgilerimle;

Murat UZAN

Özgeçmiş yok. Özgelecek var ve benim özgeleceğim; hayalimin şehrini kur-mak…

Murat Uzan

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 63

Page 66: Golf XL - Sayı 01

64 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

SAĞLIK OLSUN

Nedir bu “Panik Atak”?Panik atak, aniden ortaya çıkan endişe, bunaltı, korku ve yoğun kaygı nöbetidir. Bu kaygı nöbeti, kişinin vücudunda bazı fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Panik anında kişi, her şeyin sonunun geldiğini, aklını kaybedeceğini, düşüp bayılacağını, kalp krizi veya felç geçi-receğini düşünür. Yaşanılan duygu yo-ğunluğu çoğu zaman 10 ile 15 dakika arasında zirveye ulaşır, etkisi saatlerce ya da bir-iki gün de devam edebilir. O anda kişi yoğun korku duygusu içinde olduğundan bulunduğu ortamdan uzak-laşıp, en yakınında bulunan sağlık kuru-luşuna gitmek ister. Çoğunlukla panik atak yaşayan kişi, bir doktor veya has-tane gördüğünde kendini iyi hisseder ve yaşadığı nöbet geçer. Bu nöbet geçtiğin-

de ise kişi üzerinden büyük bir yük kalk-mış gibi hisseder. Ardından kendisinde oluşan isteksizlik, halsizlik ve taham-mülsüzlük duygusu ortaya çıkar. Panik atak yaşamış kişi, panik nöbetinden sonra yatmak ve dinlenmek ister. Panik atak çeşitlerini üç grupta topla-yabiliriz. a-Beklenmeden gelen ataklar; Nedeni belli olmayan, bir anda ortaya çıkan nö-betlerdir. b-Duruma bağlı gelen ataklar; Korku-lan bir nesne, canlı ya da bir durum kar-şısında ortaya çıkan nöbetlerdir. c-Durumsal yatkınlık gösteren atak-lar; Genelde destekleyici bir etkenle ortaya çıkan nöbetler. Örneğin; panik atağın bazen araba kullanırken ya da kullandıktan sonra ortaya çıkması.

Acaba Panik Atak mı Yaşıyorum?Panik atak, kişinin bünyesine göre fark-lı belirtiler ile ortaya çıkabiliyor. Panik atağın toplam 13 bedensel belirtisi var-dır. Genelde kişilerde yedi ile 10 arası belirti yaşanmaktadır. Semptomlardan en az dördü var ise, hastanın panik atak yaşama ihtimali fazladır.

Çağın Hastalığı;

Panik Atak Beklenmedik bir anda karşımıza

çıkan, ani f iziksel belirtilerin yaşandığı ve kişiyi bir anda en uç

sınıra götürebilen ‘Panik Atak’ çağın hastalığı haline geldi. • Çarpıntı • Terleme • Titreme

• Nefes darlığı • Soluk kesilmesi

• Göğüste sıkıntı

• Bulantı • Karın ağrısı

• Baş dönmesi

• Bayılacakmış hissi

• Ölüm korkusu

• Gerçeklikten kopuk hisler

• Kontrolünü kaybetme korkusu

• Karıncalanma, uyuşma

• Üşüme, ürperme ve aniden ateş başması

İLK BELİRTİLERİ

Dic

le A

slı M

UR

SALO

ĞLU

Page 67: Golf XL - Sayı 01

Hastalığın başlangıç yaşı değişkenlik göstermektedir. Çoçuklarda çok nadir ortaya çıkan hastalığın ilk ortaya çıkış yılları 18-25 yaş arasıdır. Hastalık 30-40’lı yaşlarda yüzünü ciddi biçimde göstermektedir.Panik atak krizi 5-45 dakika sürmekte ve şiddeti hastadan hastaya değişmektedir.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 65

Page 68: Golf XL - Sayı 01

66 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

SAĞLIK OLSUN

Peki, Neden Panik Atak Yaşarız?Panik atağın açık, bilinir ve tek bir ne-deni yoktur. Genelde 20’li yaşlarda ol-mak üzere her yaşta ortaya çıkabilir. Kadınlarda görülme ihtimali erkeklere oranla biraz daha fazladır. Günümüzde panik atağın birçok nedeni olduğu ve bazılarının genel, bazılarının ise kişiye özel etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Panik atağı tetikle-yen birçok faktör vardır. İşte bunlardan birkaçı;Genetik yapı: Panik bozuklukta genetik bir geçiş vardır. Aile bireylerinde panik bozukluk var ise, sizde de var olma ris-ki fazladır çünkü araştırmalar birinci derece yakın akrabada panik bozuk-luğunun olması durumunda, birey için yaşam boyu riskin %15-18 civarında ol-duğunu göstermektedir. Stres: Hayatının bir dönemini stres yükü altında geçirenlerde panik bozuk-luk oluşma riski daha fazladır. Alkol ve sigara: Aşırı tüketilen sigara, alkol ile diğer uyarıcıların kullanımı pa-nik bozukluk oluşma riskini artırır. Acı olaylar: Geçmişte yaşanılan ka-yıplar, cinsel tacizler, aile içi tartışma-lar, boşanmalar, hastalıklar, dostlarla kavgalar, hayal kırıklıkları, ekonomik, sosyal, kültürel, bireysel ihtiyaçların gi-derilememesi gibi olaylar bizi derinden sarsabilir. Buda yaşadığımız birikim sonucunda panik atak olarak karşımıza çıkma riskini fazlalaştırır.

Tedavisi Mümkün Mü?Panik atak, tedavisi kesinlikle mümkün olan bir hastalıktır. Bu ilaç tedavisi ya da psikoterapi olmak üzere iki başlık altında toplanabilir. En iyi tedavi, hem ilaç hem de terapinin beraber yapıldıgı tedavidir. Özellikle biyolojik nedeni az olan ve hafif düzeydeki vakalarda psiko-terapide ilaç tedavisine gerek olmadan da başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu teda-vilerin yanında gevşeme egzersizlerinin de hastaya iyi geldiği gözlenmektedir. Terapi yontemleri panik ataklara neden olan duyguları inceleyerek atakları uzun vadede azaltmakta ya da ortadan tama-men kaldırmaktadır. Biyolojik nedeni az ve hafif düzeydeki vakalar için, Dr.Nihat Kaya, günlük yaşamdaki sorunlar, olay-lar ve kişilik özelliklerimizden kaynak-lanan bazı depresyon ve panik atakların eğer kendimizle yüzleşmeye hazırsak, değişime niyetliysek psikoterapiyle ge-çebileceğini ve hatta ilaçla tedaviye bile gerek kalmayacağını dile getiriyor.

Alternatif ve Tamamlayıcı YöntemlerDr. Nihat Kaya, panik atağı iyileştirmede tek başına alternatif ve tamamlayıcı bir yöntem olmadığını, sadece iyileşmeye dolaylı bir katkısının olacağını söylüyor. Buradaki en önemli noktanın ise umut-suzluğa kapılmaya başlayan hastanın “umut tacirleri”nin tuzağına düşmeme-si olduğunun da önemle altını çiziyor.

Dr. Nihat Kaya’nın Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler hakkındaki yorumları:

AkupunkturVücudun belli noktalarına yerleştirilen iğnelerle yapılan bir tedavi yöntemidir. İnsan vücudunun kendi kendini ona-rım gücü çok yüksektir. Vücudumuzda bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır ki bunlara akupunktur noktaları denir. Bunlar kulakta ya da vü-cudun diğer yerlerinde olabilir. Bu nok-talar uyarılarak vücudumuzdaki enerji dolaşımı normale döndürülür ve hasta-lık hali ortadan kaldırılır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayınladığı raporlara

Panik Atağa Yatkınlığım Var MıDr.Nihat Kaya, Panik atağa yatkınlığı olan kişileri şöyle sıralıyor:

• Birinci derece akrabalarında panik ya da anksiyete (kaygı) bozukluğu olanlar

• Sıkıntılı, telaşlı, aceleci, mükemmeliyetçi insanlar (Özellikle sanat, sahne, medya ve tekstil sektöründe çalışanlar)

• Düşünce ve duygularını dışarıya yeterince yansıtamayan, içe dönük insanlar

• Alkol ya da başka maddelere yatkınlık ve bağımlılığı olanlar

• Sürekli verici davranıp, “hayır” diyemeyenler

• Sürekli baskı altında olup engellenen ya da kendi kendini baskılayanlar

• Cinselliği baskılayan, cinsel tatminsizlik yaşayan, yoğun bilinç dışı aldatma dürtüleri ve gizli homoseksüel eğilimleri olanlar

• Aşırı hırslı, sürekli başarıyla beslenen, başarısızlıklarda sürekli kendini suçlayanlar

• Sosyalfobik, kaçıngan kişi yapıları

• İşi ile evli olanlar, yani hayatını işe adayıp hayatı ıskalayanlar

?

Page 69: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 67

göre, akupunktur yan etkisi olmayan bir metottur. Akupunktur konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu tedavi yöntemini uygulayan merkezlerin güvenilir olmasıdır. Akupunktur yapa-nın mutlaka doktor olmasına ve dürüst, mesleğini iyi yapan birisi olmasına dikkat etmek gerekir.

Nörofeedback YöntemiBiofeedback, hastanın bilinçsiz vücut fonksiyonlarını etkilemek için ölçüm ve-rilerinin, hastaya geri dönüşümü anlamı-na geliyor. Beyin dalgalarından edinilen ölçümler, bir bilgisayar programı ara-cılığıyla hastaya iletilir. Hasta da aldığı bilgiler aracılığıyla istenen beyin dalga-larını çıkarmayı öğrenmeye başlar. Uy-gulama 30 dakika sürer. Belli bir oranda dikkatini yönetebilen hastaların dikkat ve konsantrasyonlarını arttırmak oldukça etkilidir. Diğer psikolojik bozuklukların tedavisinde daha çok bilimsel çalışmala-ra ihtiyaç vardır.

NLPİnsanın duyu organlarıyla nasıl algıladı-ğını, kendisi ve iç dünyasıyla nasıl iletişi-me girdiğini açıklar. Geçmişi ile ilgili iz-lerin bilinç altında yatan meta program-larını fark ettirir. Panik atak gibi sıkıntıya sebep veren psikolojik problemlerle ilgili farklı bir anlayış geliştirme ve bu anla-yışın oluşturulması için uygulama yap-ma felsefesidir. NLP teknikleriyle duygu durumunuzu değiştirmek ve panik atak-larınızı kontrol altına almak da faydalı olabilir. Ancak iyileşmek için tek başına yeterli değildir. Aslında bu yöntemi, te-rapilere hakim psikolog ve psikiyatrlar zaten uyguluyorlar. Maalesef piyasada, iktisatçı, mühendis, avukat ve diğer mes-leklerden bazı kimseler NLP ile “şifa” dağıtıyor; vatandaşın hem sağlığı, hem de cebiyle oynuyor.

HipnozTıpta uzun zamandır kullanılan ve insan-lık tarihi süresinde de kendisini gösteren bir fenomendir. Hipnoz, yoğun bir odak-lanmayla beraber telkin almaya karşı açık olma halidir. Bilinçsizlik hali yoktur; kişi hipnoz halinde bile kendisine uygun gelmeyen telkinleri kabul etmez. Hip-nozun panik atak hastalarına en önemli faydası, vücutlarında rahatlık hissedebil-meleridir. Yaşama daha farklı bakış açısı sağlayacak telkinlerin faydası olur. Panik atağın tedavi sürecinde ve çeşitli yerler-de kullanılabilir. Hipnoz tek başına bir tedavi değildir; tedaviye yardımcı olmak, tedaviyi kolaylaştırmak amacıyla kullanı-lan bir yöntemdir.

YogaYoga, bedeni, zihni ve ruhu tamamen eğiten, huzur veren ve kişinin kendini keşfetmesini sağlayan, dünyadaki en eski kişisel gelişim metodudur. Tekrar-lanarak yapılan hareketler, soluk alıp vermeler, dikkati yoğunlaştırma kişide bir rahatlama ve gevşemeye sebep olur. Panik atak tedavisinde yardımcı olarak kullanılabilir.

BioenerjiŞifacılık üzerine kurulmuş, üzerinde bi-limsel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulan bir konudur. Vücutta şakra adı verilen yedi tane alan olduğuna inanılır. Bunlar enerji merkezleri olup şifacı bun-lara dokunarak, kendi aurasıyla ener-ji transferleri yaparak uygular. Panik atakta tedavi özelliği yoktur. Diğer bazı yöntemler gibi, geçici “plasebo” (yalancı) iyileşme görülebilir.

ReikiRuhsal, zihinsel ve fiziksel enerji aktar-dığına inanılan başka bir şifacılık yönte-midir. Reiki, yaşam enerjisini arttırıcı bir kanaldır. Reiki uygulamalarıyla yaşam enerjisi yükselir ve kişi sağlık bulduğuna inanır. Panik atakta tek başına tedavi de-ğeri yoktur. Yardımcı olarak kullanılabi-lir. Burada da plasebo değeri yüksektir.

EFTDuygusal Özgürlük Tekniği görüşüne göre, bilinç ve bilinçaltını geçmişte ya-şadığımız bir olayın bıraktığı duygusal izlerden “sadece parmaklarınızı kulla-narak” birkaç dakikada arındırabilirsiniz. EFT, vücut vasıtasıyla zihni iyileştirdiği savı olan modern şifacılık tekniğidir. EFT’nin tanımlaması ve uygulamasını yapanlar beş seansta panik atağı tedavi ettiğini iddia etmektedirler. Fakat garan-ti vermediklerini de söylüyorlar. EFT ayrıca tıpta mucize ve keramet ol-madığını; her şey bilimin ve aklın sınırları içerisinde uygulandığını, doğada var olan yasalar, insanlık tarihinin binlerce yıllık tecrübeleriyle oluşmuş uygulamaları so-nucu gerçekleşebileceğini gösterdiğini bu yüzden kısa sürede “şifa” vaat edenle-re kanmamamız gerektiğini vurguluyor.

DEPAM (Depresyon ve Panik Atak Merkezi) dep-resyon ve panik atak hastalığının sanki bir dahili hastalıkmış gibi dışarıya yansımasından yola çı-karak; hastaların “gecikmeden” dolayı her türlü kayıplarını asgariye düşürmek amacında olan bir merkezdir. DEPAM, toplumun bu iki hastalığı ta-nıması için broşürler, makaleler, kitaplar, yazıla-cak bilimsel araştırmalar yapıyor ve bu süreç hala devam ediyor. Ayrıca DEPAM yabancı toplumlarla Türk toplumu arasında belirtiler, nedenler ve diğer özellikler açısından sosyal-kültürel-biyolojik fark-lılıklar araştırılıp yeni yaklaşım biçimleri geliştiri-yor. Bu amaçlar çerçevesinde DEPAM’da Psikiyat-

ristler, klinik psikologlar, psikolojik danışmanlık, rehberlik uzmanları, sosyal hizmet uzmanları ve psikiyatri hemşireleri görev yapıyor. DEPAM genel olarak; Panik Atak, Depresyon, Sos-yal Fobi ve Diğer Fobiler, Takıntı ve Saplantılar, Gençlik Sorunları, İntihar Davranışı, Cinsel So-runlar, Çekingen, Utangaç, Alıngan, Şüpheci Ti-tiz, Mükemmelliyetçi Kişilik Problemleri ve Kişilik Testleri, Eşler Arasında Kıskançlık Sorunu, Uyku Bozuklukları, Manik Depresif Bozukluk, Yeme Bo-zuklukları (Aşırı Yeme veya Yememe), Alkol Sorunu gibi konularda teşhis ve tedavi hizmetleri veriyor.

DEPAM (Depresyon ve Panik Atak Merkezi)www.depam.com • T 0 212 635 47 94

Depam’ı duydunuz mu?DEPRESYON VE PANİK ATAK MERKEZİ

Page 70: Golf XL - Sayı 01

68 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

SAĞLIK OLSUN

Gerek fiziksel gerekse ruhsal hasta-lıklarda vücut kimyası değişir. Meta-bolizma farklılaşabilir. İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir varlıktır. Kimya derslerindeki birleşik kaplar gibiyiz. Bir yerde sıvı azalınca diğer yerde çoğalır ama yok olmaz...

Panik ataklar böbreküstü bezlerimiz-den yüksek miktarda “Adrenalin ve Kortizol” salgılatır... Ataklar sırasında oluşan çarpıntı, terleme, ateş basma-sı, tansiyon yükselmesi, nefes darlığı, her şeyi sisli görme durumları bu hor-monların yaptığı fizyolojik etkilerdir. Bu belirtilerin beyindeki algılamaları ise; hep ciddi bir hastalık yaşanacağı şeklindedir...

Panik ataklardaki belirtileri ortaya çı-karan her şey, panik atağın geldiği şek-linde değerlendirilir..

Yeme-içme davranışımızda panik atak-larla yakından ilgilidir... Örneğin; uzun süre aç kalmak kan şekerini düşürür. Düşen şekeri normale çıkarmak için böbrek üstü bezlerimizden “Adrenalin, kortizol, büyüme hormonları” salgıla-nır... Bu hormonlar depolarımızdaki yağlardan, proteinlerden şeker üret-meye çalışır... Bu arada çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, sinirlilik, ortaya çıkar. Panikli bir insan normal olan bu durumu hemen panik atak olarak de-ğerlendirir ve korkuya kapılır. Korkuy-la beraber adrenalin daha da yükselir ve gerçek panik başlar...

Veya yemek sonrası alınan gıdaların hazmı için “mide fabrikası” nın daha çok enerjiye gereksinimi olur. Bu enerji kanla sağlanır. İstirahat durumundaki çalışmasını terk eden kalp, hızlanma-ya ve mideye daha çok kan pompala-maya başlar. Panik ataklı biri kalbine çok duyarlı ve odaklı olduğundan bunu hisseder. Çarpıntıyı panik başladı diye düşünür ve korkar... Oysa bu da fizyo-lojik, normal bir durumdur... Panikle tanışmamış olsa belki hiç dikkatini çekmeyecektir.

Dolayısıyla açlık-tokluk durumumuz, ne yiyip-içtiğimiz panik ataklarımızla yakından ilişkilidir...

Panik Atakda Beslenme Nasıl Olmalı?

Yiyecek ve içeceklerde neyi tercih etmeliyiz?• En temel şey, panik atağı tetikleyici

yiyecek ve içeceklerden kaçınmak.

• Günde toplam 8-10 su bardağı; su, soda, taze sıkılmış meyve suları içmek.

• Günde 5 adet değişik ve özellikle o mevsimde olan meyvelerden yemek (örneğin; yaz aylarında bir dilim kar-puz, bir şeftali, bir armut, iki kayısı gibi).

• Mevsimsel beslenmek (kışın kış, ya-zın yaz sebze ve yiyeceklerini tercih etmek).

• Özellikle sebze yemeklerini az pişi-rip, vitaminlerinin hasar görmesine engel olunmalı. Yemeklerde mutlaka sıvı yağ kullanılmalı. Yağı kesinlikle yakmamalıyız... Hatta sebzeleri bu-harda pişirip, üzerine zeytinyağı gez-dirmek daha sağlıklıdır.

• Mevsiminde ıspanak, pırasa, muz, brokoli, kereviz, enginar yemek.

• Günde üç öğün yerine beş öğün, ama az az yemek.

• B vitaminlerinin sinir sistemini güç-lendirdiği ve beyindeki serotonini ar-tırdığı, adet öncesi gerilimi azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle kepekli buğday ekmeği yemek, mercimek, nohut, fasulye, bezelye, barbunya tü-ketmek faydalıdır.

• Tatlılardan, sütlü ve meyve tatlılarını tercih etmek doğru olur.

• Meyve ve tatlıların yemekten iki saat önce ya da sonra yenmesi daha doğ-ru olur.

• Çay tiryakileri günde 5-6 bardağı geçmemeli ve açık içmeliler.

• Panik atak kontrol altına alındıktan sonra günde bir adet kahve içilebilir.

• Her gün mutlaka bitkisel çay içil-melidir. Panik atak ve kaygı giderici

özelliği olan melisa, papatya, değişik firmaların çıkardığı ve üzerinde “Re-lax” yazan bitki çaylarından günde toplam üç fincan içilmeli...

• Omega 3 ve Omega 6 bakımından zengin olan ton ve somon balıkla-rından yiyelim. Bunlar sinir sistemi hücrelerinin zar yapısını güçlendire-rek iletinin sağlıklı olmasını sağlar ve vücut direncini artırır.

• Balık sevmeyen veya bulamayanlar ise; her gün bir yemek kaşığı keten tohumu yiyebilirler (sütle, yoğurtla ya da suyla yutulabilir).

• Evimizde, işyerimizde lavanta bulun-durup, ondan yayılan rahatlatıcı ko-kuları içimize çekelim... Güzel kokulu duş jelleri kullanalım. Güzel kokula-rın ve bazı müziklerin bizi gevşeten, huzur veren gücünü keşfedelim...

Panik Atak ve BeslenmeDr. Nihat Kaya’dan

Page 71: Golf XL - Sayı 01
Page 72: Golf XL - Sayı 01

70 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

İÇSEL YOLCULUK

İnsanoğlu sürekli değişiyor. Bugün “sonsuza dek” dediği ilişki yarın bit-miş oluyor veya “asla” girmem dediği kapıdan güle oynaya geçiveriyor. Kime dokunsam, ya beklenmedik bir değişi-min eşiğinde, ya da paldır küldür düşü-vermiş değişimin içine; kimi kendinde, kimi bir sevdiğinde. Bir günde açısı de-ğişen yaşamlar, kopan dostluklar, ku-caklaşmalar, değişen kararlar var. Se-bepsiz, mantıksız... Bir kalıba oturmu-yor pek çoğu. Çünkü hissetmenin kalıbı

yok, tam da buradan doğmuş pek sevi-len ve kullanılmaktan yıpranmış “kal-bim ve mantığım” ikilisi. Ne kötüdür, insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması... Hangi yöne gideceğine, han-gisini dinleyeceğine karar veremediği belirsizlik sürecinin verdiği sıkıntılı za-manlar. Bir karar verdiği anda, doğru ya da yanlış olduğunun önemi kalmaz, sadece kalkan baskı ile o rahatlama anı ne kadar müthiştir. Tüm yüklerinden kurtulmuş, kuş gibi hafiflemiş, kendin-den emin hali. Aslında bizi yönlendiren işaretler var! Olan ve olacaklara dair... Yol gösterici. İpucu niteliğinde. Görme-

yi öğrendiğinde karar vermekte kolay-laşıyor. Sadece beklemek ve gelen işa-retleri hissedebilmek gerekiyor. Dinle-mek, iç sesinin seni yönlendirmesine izin vermek gerekiyor. Kalbin ve zihnin tam uyum içinde aynı şeyi söylemiyor-sa, hazır değilsin demektir. Dur, bekle, sabır et, gözle, fark et, anla... Zihin ka-rışıktır. Neyi öğrendiyse, neye göre şe-killendiyse sonradan koymuştur bütün yargılarını. Ancak asıl olan bu değildir ki. Dünyanın herhangi bir yerinde, her-

hangi bir kültüründe doğru olan, başka bir yerinde yanlış. Bir yerde etik olan, diğer yerde ahlaksızca. O kadar dünyaya da yayılmaya gerek yok. Bir evde olan diğer evde, bir insanda olan diğer insanda fark-lı algı ve yargıya sahip. Demek ki zihin; doğduğumuz andaki kadar masum, duru, yargısız değil; ona, yaşanmışlıklarımızla doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi-kötü gibi yargıları ekliyoruz. O zaman dinleyeceğiniz öncü ses kalbinizden gelecek. Ru-hunuzdan size ışığını gönderecek.

Gelen işaretler zihninizde yargıya inti-kal edip infaz edilmezse, içinizde size titreşim verecek. Ve bileceksiniz git-meniz gereken tarafı. İşte “ASLA”lar sadece zihnin eseri... Yaşadığımız, ye-tiştiğimiz kültürün bir parçası olarak beynimize kodlanıyor. Zihin, kalpten gelene ihanet etmeye hazır bekler... Ancak bunu anlayıp kalbinin sesini duymayı öğrendiğinde, verdiğin her kararın ve vardığın her yolun sonunda, içinden geleni yaptığın için yanlış diye bir şey kalmayacak. İstediğin için yap-tığını bilince, özgürleşeceksin. Özgür olmayı öğrenince mutlu olmayı başar-

mış olacaksın. İçin coşacak, festival eğlencesinin havai fişekleri rengârenk kuşatacak tüm benliğini. Ve öğrene-ceksin ki gerçek mutluluk sende saklı. O zaman zihnin bunu kodlayacak. Yavaş yavaş düşünce şeklin değişecek. . . Bir uyum süreci sonunda artık zihnin kal-binin peşinden gidecek; olumsuz yar-gıların yerini, olumlu düşünce alacak. Pozitif enerji bir bombayı ateşlemek gi-bidir. Bir kez gerçekten bunun mucizevî gücünü keşfettiğinde artık bing bang (büyük patlama) gibi önüne geçilemez bir şekilde büyüyerek hayatının her noktasına yayılacak... Bir seferlik di-yetle zayıflamak gibi değil, yeme alış-kanlıklarını değiştirerek, hayat tarzın haline getirebildiğinde hep formda kalı-nacağı gibi. Pozitif değişim, hayat tarzın olduğunda, düşünme refleksin bununla paralel geliştiğinde işte karar vermek de, doğru tarafa gitmek de, mutlu ol-mak da, arzularınızın gerçekleşmesi de mümkün... O zaman, hemen şimdi;

Karar verdim, değişiyorum.

“ASLA”yer yok...lara

Hand

an H

OD

OĞL

UGİL

“Ne istediğinekarar ver”

Canında bir can var,o canı ara...

Beden dağında bir mücevher var;o mücevherin madenini ara...

Ey Sufi, gücün yeterse ara. Ama dışarıda değil; aradığını kendinde ara.

Mevlânâ

Page 73: Golf XL - Sayı 01
Page 74: Golf XL - Sayı 01

72 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Bundan on yıl önce bu röportajı yapıyor olsaydık, çok az insan bu röportajı okuyabilirdi. Ama şimdi öyle değil. Enerjilerle, farkındalıkla ilgilenen insanların sayısı çoğaldı. Medyanın bu konulara ilgisi arttı. Önce bunu neye bağlıyorsunuz diye sormak istiyorum.

Türkiye‘de bu konularla ilgili ilk röpor-tajımı 2003 senesinde yapmıştım. Rö-portajı yapan arkadaşı cesaretiyle çok takdir etmiştim. Dediğiniz gibi enerji ça-lışamalarıyla ilgili insanların sayısı ço-ğaldı. Çünkü tüm dünya insanı enerji şi-falarının faydasını görmeye başladı. Bi-rebir yaşadı, anlattı. Bu konuda filmler

yapıldı. Tıbbın “bitti artık yapacak birşey kalmadı” dediği durumlarda, hastalar alternatif enerji şifalarını seçti ve bizim “mucize” dediğimiz iyileşmeler görüldü. Mesela, Apple’ın pankreas kanserine yakalanan CEO’su Steve Jobbs. Jobbs, mide kanserine yakalanan ünlü astro-not Edgar Mitchell hastalıklarını ener-ji çalışmalarıyla yendiler. Bu isimler dünyaca tanınmış kişiler olduğu için tabii basının ilgisini çekti. Dünyevi ifa-deyle “inanmıyorum” diyenler bile “ya dur şunun bende bir tadına bakayım” deyip merak etmeye başladılar. Dene-diler ve “evet var birşey ama nedir?” Bunun cevabını aramaya başladılar. Bu meraklarını ya kitap alıp okuyarak, ya arkadaş tavsiyesi ile seans alarak ya da kendilerinde de böyle bir arzunun var olduğunu keşfedip seminerlere katıla-rak gidermeye başladılar. Bazıları ise, meslek haline getirdiler.

Bir de bilimsel yönden de kanıtlandığı için kapalı kutular açılıverdi. İnsanların bu farkındalığı, niyetleri, arayışları ev-renden istenilen bir talep olmaya baş-layınca, haliyle bilinçli ya da bilinçsiz ilgi artmaya başladı. Hatta moda oldu bile diyebilirim.

Zannetmeyin ki yıllar önce yoktu böy-le bir şey. Hayır, hep vardı. Ama insa-

noğlu baktığında görmüyordu ve adım adım, sabırla o kapıyı keşfetme yoluna girdi. O kapı hep vardı ama kapıyı bul-mak, açmak ve dünyevi varlıklara bunu anlatabilmek zor bir görev. Aslında in-san kendine izin verirse kendi kendini şifalandırır. Bu hepimizin içinde olan evrensel bir güç.

Peki, sizin yirmi üç yıllık “enerji” geçmişiniz nereden nereye geldi?

Çocukluğumdan beri insanları ve çev-reyi seyretmeyi ve gözlemlemeyi çok severdim. Dünyanın sonu nasıl olacak, her yer karanlık mı olacak, bu bir oyun mu… gibi soruları kendime sordum. Enerji çalışmalarına ise 1987 senesin-de Berlin’de başladım. Beni tetikleyen şey mutsuzluk duygum ve arayışımdı. Çocukluğumdan süregelen sorular artmaya başlamıştı; neden hayat bu kadar zor, neden iyi insanların başına kötü şeyler geliyor, neden… neden…

Bu konularla ilk tanışmam Transan-dantal Meditasyon ile başladı. Daha başka neler var diye araştırdığımda ta-mamlayıcı tıp ve psikoloji eğitimi aldım.Bu eğitimden sonra enerji teknikleri alemine ilk adımı Reiki hocası olarak at-tım. Sene 1988. Türkiye’de henüz Reiki

ile Bağlantıda KalınNilgün Sarar

Reconnective Healing çalışmalarını Türkiye’ye getiren Nilgün Sarar dünya çapında tanınan bir şifacıdır. Kendisinin uyguladığı Tekrar Bağlantı Şifa Seansı’nda, an’da kalıp sadece orda olmak ve uygun olan şifa şeklinin size akmasına izin vermesini sağlayan Nilgün Sarar ile, Golf XL Dergisi olarak hoş bir röportaj gerçekleştirdik.

!”

Neh

ir D

EĞIR

MEN

CI

AN’DA KALIN

Page 75: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 73

bilinmiyordu. Kryon yayınlarının kitap-larını okuduğumda - ki o zaman daha türkçeye çevrilmemişti - çok ilgimi çekti ve orada EMF dengeleme tekniği ile tanıştım, kurslarına katılmak üzere Amerika’ya gittim. Attığım her adım ha-yatımla uyum içinde gelişti. Evrenden bana gelen mesaj “Nilgün doğru yol-dasın! İstediğini, aradığını buldun ve bu yolda da devam et” şeklinde idi.

Oğlum Amerika’da okumak istedi. Be-raber Amerika’ya gittik ve orada EMF (Elektro Manyetik Alan Dengeleme Tekniği) kursuna katıldım ve eğitmen oldum. EMF’de yoğunlaştıktan son-ra kitaplarını, Türkçe’ye çevirdim ve Türkiye’de uygulayıcılar yetiştirmeye başladım. Teta Şifa tekniğini ve DNA Aktivasyon tekniklerini de öğrenip, kurslar verdim. Ruh, beden, zihin üç-lüsüne yönelik çalışmaları tamamla-mak istedim ve zihine yönelik olan NLP eğitiminı aldım ve mastırı oldum. Tüm bu öğrendiklerimi kombine ederek uy-gulamalara başladım. 2001 senesinde Paris’e gittim ve orada The Reconnec-tion (Tekrar Bağlantı) kursuna katıldım. Bence şifa çalışmalarımın en güçlüsü bu diyebilirim. Eğitmenlik seviyesine kadar ulaştım ve o günden beri bunu uyguluyorum. Sindire sindire ve küçük adımlarla ilerledim. Dile kolay, sevme-sem bunca sene yapar mıydım?

Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da seanslar yapıyorsunuz, bunu nasıl başardınız? Çünkü yurtdışında bu işlerle ilgilenen çok fazla sayıda yetkin insan vardır. Onların arasından sıyrılmak zordur. Bu güveni sağlamak kolay olmadı sanırım…

Evet hiç kolay olmadı. Şu anda Tekrar Bağlantı Şifası eğitmeniyim. Yurt dı-şında hem seans yapıyorum hem de seminerler organize ederek bu şifayı öğretiyorum. Televizyon programlarına davet ediliyorum. Ana dilim ingilizce ol-madığı için, günlerce aylarca bu terim-leri çalıştım ve ders aldım. Hoş ana di-lim bile olsa, kullandığım kelimeler bir ingilizin bile anlayamayacağı terimler. Seminerlerimiz çok yoğun bir tempoda geçiyor. En az katılım sayısı 400 kişi. Sabah 06.00’da kalkıyorsunuz ve yatış saatiniz en erken 22.00, 23.00. Sürekli ayaktasınız. Büyük sorumluluk isteyen bir görev. Bir de bütün bunlara sahne-deki sunumunuz ekleniyor.

Siz ne verirseniz onu alacaklar. Ne bir tek kelime eksik ne de fazla söyleme-lisiniz. Kesinlikle guru olmamalısınız. Egonuza kapılıp “efendim ben şuyum ben şunu yaparım, ben bunu yaparım” yok. İngilizce yaptığım seminer bitiyor, bir hafta sonra Almanca seminerim baş-lıyor. İngilizce diski çıkartıp, Almanca diski takıyorsunuz. Almanca’yı çıkar-tıp, Türkçe’yi. Benim kuvvetli yanımdan bir tanesi de üç dilde eğitim yapabiliyor olmam. Şimdiye kadar bütün seminer-lerimde çok beğeni aldım. Türk oluşum insanların çok hoşuna gidiyor. Hemen yanıma gelip, İstanbul’un muhteşem bir büyüsü, enerjisi var diyorlar. Valla ne diyeyim, ne kadar dünya vatandaşıyım desemde, Türk olduğum için ve bir ilke imza attığım için çok mutluyum. Öm-rüm uçaklarda ve otellerde geçiyor. Kim olursanız olun, hangi milletten olursanız olun, şifa seminerlerinde herkes aynı beden dilini konuşur. Bunu görmek te-peden dünyayı seyretmek gibi birşey.

“Kırık kanatlarıyla geliyorlar, ben pencereyi açıyorum ve uçup gidiyorlar”

Seanslar sırasında başınıza muhakkak ilginç şeyler gelmiştir, birkaç tanesinden bahsedebilir misiniz?

Sormayın, nelere şahit oluyorum. Bunca zamandır seans yapıyorum ve seansıma gelen her kişi benim için kutsal, özel ve farklı. Kırık kanatlarıyla geliyorlar, sonra pencereyi açıyorum ve uçup gidi-yorlar. Bir seansımda bir kadının bacağı uzadı. Dondum kaldım. Hem seyrettim hem devam ettim, ama nutkum tutuldu. Seans sonrası bana, “Nilgün hanım sü-rekli sol ayağımı neden çektiniz? “diye sordu. Halbuki seanslarda kişiye hiç do-kunmam. 30-35 dakika sürer ve uzaktan el sürmeden gerçekleşir seanslarım. “Ben dokunmadım” dedim. İnanmadı tabii. Ama sonra kalktı, ileri geri yürüdü ve bana dönüp; “Benim sol bacağım bir santim kısaydı. Hafif sekerek yürürdüm. Ama şimdi ikisi de aynı olmuş. Uzamış. Sağolun” dedi ve gitti.

Tekrar Bağlantı;

Evrenin inanılmaz

zekası tarafından, talep

eden kişiye aktarılan

ışık, bilgi ve enerji

üçgenidir.

Page 76: Golf XL - Sayı 01

74 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

AN’DA KALIN

Yine bir seanstayım. Bitmesine 5 daki-ka kalmış. Yatan kişi birden gözlerini kocaman açtı. Uzağındaydım ama göz göze geldik. Açmasıyla kapatması bir oldu. Seans bitince sordum: “Ne oldu? Niye öyle birden gözlerinizi açıp, haya-let görmüş gibi baktınız?” Cevabı için bir süre bekledim. Suyundan bir yudum aldı ve “Nilgün hanım, siz bana dokun-dunuz sandım ve açtım gözlerimi. Ama baktım ki siz uzaktasınız. Dokunan siz değildiniz. Ve hemen omzumun yanında devasa yeşil bir yaratık gördüm” dedi. Bunlar yaşadığım yüzlerce ilginç şey-lerden bazıları.

Mesela eylül başında bel fıtığı ameli-yatı olacak bir arkadaşım, iki seansta bomba gibi oldu. Ameliyatını iptal etti. Bastonuyla yarım saatte üçüncü kata çıkan MS hastası, üç seanstan sonra basamakları bastonsuz ve normal tem-poda çıkmaya başladı. Ama lütfen şu noktaya bir açıklık getirmek istiyorum; bu demek değildir ki, her bel fıtığı, her MS, her kanser ve benzeri hastalıklar her seferinde iyileşir. Bu tamamen o ki-şiyle evrenin arasında, o alanda uygun görülen çalışma ile ilgilidir. Üç kişi mig-ren şikayetleri ile gelir, ikisi şifa bulur. Diğeri bulmaz. O zaman demek ki bu ki-şinin o anda, bana seansa geldiği anda şifa alması uygun görülmemiştir. Zaten en fazla üç ya da dört seans yaparım. Eğer üçüncü seanstan sonra da hiçbir farklılık yoksa, devam etmem.

“Köpekleri konuştururum, arabamla kırmızı ışıkta beklerken önümden geçen

bekleyen insanlara roller verir, müzik eklerim.”

Size gelen kişilerin, sizi nasıl tanımlamasını tercih ediyorsunuz? Şifacı mı yoksa başka bir tabir mi?Bildiklerimi paylaşmasını seven biri-yim. Eğer birşey birisine iyi geliyorsa, başka birisine de iyi gelebileceğinden yola çıkarak, diğer kişiye de onu vermek

isterim. Hayal gücüm ve hislerim kuv-vetlidir. Her an, her saniye bir senaryo yazarım beynimde. Köpekleri konuştu-rurum, arabamla kırmızı ışıkta bekler-ken, önümden geçen, bekleyen insanla-ra roller veririm, müzik eklerim. Susup dinlemeyi, gözlemlemeyi severim. Bu konulara hakimim diye guru havaları-na asla girmem. Dans etmesini sever, arkadaşlarıma vakit ayırır, herkes gibi ağlar, kızar ve mutlu olurum.

Her anne gibi oğlumu merak eder, ne-rede ne yapıyor, neden beni aramadı diye tasalanırım. Doğru yanlış diye bir kavramım yoktur. Dersler vardır. Ya geçerim ya sınıfta kalırım. Hayatımın akıcı ve kolay geçmesini istediğimden, olayları ve kişileri yargılamam. Genelde an da kalırım. “Madem özgür irademle dünyaya gelmeyi seçtim, o zaman bu dünyaya acı çekmek için değil, keyif al-mak için geldim” derim. Fizikden ziyade ruha aşık olurum. O yüzden hiç dünyevi aşk acısı çekmedim. İnsanları sevdiğim-den, yaptığım işi de severek yaparım. İnsana, değerli olduğunu göstermeye, yaşam kargaşasında unuttuğu nitelik-lerini hatırlatmaya ve farkındalığa yük-seltmeye çalışırım. Benim için şifacı, insanı özgürlüğüne kavuşturan ve şifa-nın gerçekleşmesine izin veren kişidir. Bu yaşamdaki görevim kişiyi yaradılışın kaynağına götürmek, onu saygı, sevgi ve sessizlik içinde izlemektir. Ne olduğu-ma okuyucu karar versin diyelim.

Size seansa gelen kişilerin yüksek beklentileri oluyordur. Bir an önce iyileşmek ya da psikolojik olarak düzelmek gibi. Gelen kişilere hazırlıklı olmaları açısında seans öncesi neler anlatıyorsunuz?Seanslarıma gelenlere ilk açıkladığım şey bu çalışmanın bir teşhis ve tedavi olmadığı, hiçbir şekilde söz ve garanti vermediğim ve bunun fiziksel, ruhsal, duygusal ve zihinsel yolla akan bir şifa olduğudur. Bunun evrenin inanılmaz ze-kası tarafından talep eden kişiye aktarı-lan ışık, bilgi ve enerji üçgeni olduğunu anlatırım. Düşünsenize ne kadar muh-teşem birşey. Evrenin size sunacağı bir şifa. Tam size göre ayarlamış, hazırla-mış. Niyet ettiniz ve seansa geldiniz. Sizi hemen tanıyor ve neyiniz eksik, ne bo-

Page 77: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 75

zulmuş anında biliyor. Çünkü onda orijinal haliniz mevcut. Sanki mukayese ediyor ve eksik parçaları yeniliyor. Süresi, yeri, şekli ve neyi değiştireceğine o karar veriyor. Ben karar vermiyorum. Her zaman bir adım ge-riden takip ederim.

Siz bana deseniz ki, “Nilgün hanım, dünkü seans çok muhteşemdi , aynısından yapar mısınız?”. “İmkansız” derim. Ya da “arkada-şımın migreni geçmiş seansınızdan sonra benimki de geçsin aynısını yapın” deseniz, ona da imkansız derim.

Gelenler tabii merakla sorarlar ve şika-yetlerini anlatırlar. Haklılar da. Şu has-talığa iyi gelir mi, iyileşir mi, neler olacak seansta. Ben de saygı ile dinlerim ama dinlerken de bir yandan çocuksu mera-kımla acaba bu seansta neler olacak diye heyecanlanırım. Sadece bu şifanın her-kese aktığını söyleyebirim. Inanıp inan-maması, şikayetinin ne olduğu, klinik bulguları, ilaç kullanıp kullanmaması akacak olan şifayı hiç etkilemez. Beni de. Bazıları üç seans aldık hiçbir şey hissetme-dik diye giderler evlerine. Hatta “o kadar da para verdim” diye düşünen dahi olur gibime geliyor. Aslında hiç de öyle göründüğü gibi değildir. Hayatı birden değişiverir. Karşısına öyle olaylar ve insanlar çıkar ki, bir anda bü-tün dertlerini alıp götürür. Ya da cevabı se-ans sonrası yaşadıklarındadır. Şifa olmuş-tur işte. Ben yanında olsam da olmasam da... Enteresan olan ise; kendisi farkında bile değildir bunun. Lafı gelmişken hemen belirtmek isterim. Size bir şifacı “senin kalp çakran kapalı, üçüncü gözün çok açık, sen çok özelsin, ben seni iyileştireceğim, sende özel yetenekler var, bana 10 seans gelecek-sin, sana söylediğim kelimeleri günde on kere tekrar edeceksin” gibi şeyler söyleye-bilir. Ya da toplu çalışma yaparlar. Önce bir guru oturur en önde. “Tapının bana. Benim size vereceğim tekerlemeleri söyleyeceksi-niz” der. İşte o kişi benim için şifacı değil-dir. O benim için egosu yüksek, kendisine tapılmasını isteyen, bağımlılık yaratan ve her gittiği yere müritlerinin arkasından gel-mesini isteyen ruhsal egodur. Hatta spiritü-

el tüccardır da diyebilirim. Benim şifacılık hayatımda böyle birşey yok. Sakın alınma-sın şifacı gurular. Kendilerini geliştirmeye başlasınlar bence.

Nilgün Sarar bu işte istediği noktada mı, yoksa daha gideceği/katedeceği, arzuladığı yollar var mı?

Var, evet. Enerji ve farkındalık çalışmala-rını Türk insanıyla daha çok paylaşmak, bu çok derin ve köklü milletin eşine rast-lanmayan hoşgörüsünü, yardımseverliği-ni, dostluğunu açığa çıkarmak, insanların kendileriyle daha barışık olmasını sağla-mak ve Türkiyenin o güzel enerjisini daha fazla ışığa kavuşturmak istiyorum. Ayrıca yaşadıklarımı, düşüncelerimi ve paylaş-mak istediklerimi yazmak istiyorum. “Ki-tap yazacağım” cümlesini kullanmaya pek cesaretim yok henüz.

Son zamanlarda kitap yazmak isteyen-ler çoğaldı gibime geliyor. Sağdan soldan okuyup, bir parça The Secret kitabından kopyalayayım, bir parça falanca yazarın imgeleme kitabından ekleyeyim, biraz Dan Milmann, biraz Louise Hay, bir lokma da Fred Alan Wolf’dan kuantum katayım. Oldu size falanca şifacı kitap yazdı. Türkiye’de maalesef şifa üzerine çok var bu tür top-lamalar. Benimki olursa kendi çapımda birşey olur herhalde. Bir de alternatif şifa çalışmalarımı hastanelere kazandırmak isterim. Herhalde özel hastaneler demek daha doğru olur. Ara sıra sessiz sedasız hastanede yatanlara seans yapıyorum. Yaptığım istatistiklere dayanarak rahatlık-la söyleyebilirim ki, ameliyat sonrası iyileş-meyi çok hızlandırıyor bu seanslar. “Aman kimse duymasın olur mu, ben size seansa gelmek istiyorum” diyen çok tıp doktoru var. Bütün bu arzularımın gerçekleşmesi için niyet ettim. Bakalım görelim, “kendimi akışa bıraktım” diyebilirim.

İ[email protected]

Page 78: Golf XL - Sayı 01

76 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

DUY BENİ

adına ŞiddetK PSİKOLOJİK ZAYIFLIĞI, FİZİKSEL GÜÇLE ÖRTMEK;

Sadece Fiziksel Şiddet DeğilKadına yönelik şiddet denildiğinde aklı-mıza ilk olarak fiziksel şiddet gelse de, maalesef kadına yönelik şiddet türleri-nin arasında sadece fiziksel şiddet yok. Fiziksel şiddetin yanında ruhsal, ekono-mik ve cinsel şiddet gibi birçok şiddet türü yer almaktadır. Biraz daha detay-landırmak gerekirse;

Fiziksel Şiddet: Tokat, tekme, yumruk gibi fiziksel bir saldırı şeklidir. Bunların da yanında bıçak, silah gibi aletler kul-lanılmaktadır.

Cinsel Şiddet: Fiziksel şiddete uğra-yan kadınların çoğunluğu cinsel şid-dete de maruz kalmaktadır. Kadınları istemedikleri cinsel davranışlara zor-lamak ve tecavüz etmek gibi örnek-ler, kadının cinsel şiddete uğradığının göstergesidir.

Ruhsal Şiddet: Genellikle kadını kü-çümseyen, aşağılayan ifadeler kullanıl-maktadır. Burada şiddet uygulayan kişi, kadının özgüvenin yitirmesini amaç-

lar. Ruhsal şiddete eğilimi olan kişiler, eşinin ya da sevgilisinin yaptığı yemeği dökerek veya evde bulunan eşyaları kı-rarak kadını psikolojik baskı altına al-maktadırlar.

Ekonomik Şiddet: Kadının çalışmasına izin vermemek, harçlık vermemek, kadı-nın parasını elinden almak ve ailenin ge-liri konusunda bilgi vermemek gibi du-rumlar ekonomik şiddetin göstergesidir.

Şiddet Eğitimle ÖlçülmezTürkiye’de yapılan araştırmalara göre, toplumda iş sahibi olmayan ve günde-lik işlerde çalışan kesimlerde şiddet eğiliminin daha fazla olduğunu söylen-mektedir. İstanbul Barosu tarafından yapılan bir araştırmada şiddet uygula-yanların %89’unun erkekler olduğunu, aile içi şiddetin %77.68’inin eşe yönelik yapıldığını ve şiddete maruz kalanların %44’ünü lise ve üniversite mezunlarının oluşturduğu ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2001-2005 yılları arasında aile içi şiddete maruz kalanlarda ise, ölüm oranı %65 artış göstermektedir. Şiddeti ortaya çıkaran birçok temel neden ele alınmadan, var olan sorunun çözülemeyeceği bilin-mektedir. Türkiye’de şiddetin ana ne-

Tüm dünyada en yaygın insan ihlalleri arasında kadına yö-nelik şiddet bulunmaktadır. Ülkemizde, kadın ve şiddet de-nildiğinde ise; aile içi şiddet ve töre gereği vurulan kadınlar akla gelmekte. Peki, kadının maruz kaldığı şiddet sadece fi-ziksel şiddetle mi sınırlı?

Dic

le A

slı M

UR

SALO

ĞLU

Page 79: Golf XL - Sayı 01

Kaç kadın, hayatının hakikatlerini makyaj üstüne makyaj yaparak kapatmaya çalışıyor? Nişanlıyken şiddete

uğrayan kadın, “Evlenince geçer” zannediyor. Evliyken hırpalanan kadın, “Hamile kalınca geçer” zannediyor.

Hamileyken şiddet gören kadın, “Çocuk doğunca düzelir” zannediyor...

- Elif Şafak -

Page 80: Golf XL - Sayı 01

denini eğitimsizliğe bağlamak yeterli bir tespit değildir. Yukarıda bahssettiğimiz araştırmalarda da gördüğümüz gibi şiddet uygulayan kişilerin büyük bir kesimi lisans mezunu.

Kadınlara Neden Şiddet Uygulanıyor?Genel olarak kadına uygulanan şiddet, top-lumların ataerkil yapısından kaynaklan-maktadır. Bunun yanında toplumda eğitim-sel, geleneksel ve hukuksal yapılar içeri-sinde kadın, genellikle erkeğe bağımlı hale getirilmektedir. Erkeğin üstün konumu, bu sebepten dolayı kadının erkeğe sürekli ola-rak hizmet etmesi ve erkeğin alınacak tüm karar mekanizmalarının başında yer alma-sı, şiddeti alttan beslemektedir. Şefkat-Der isimli dernek tarafından 1995 yılından 2009 yılına kadar sığınan 9 bin kadın ve genç kı-zın maruz kaldığı şiddet olayları araştırıla-rak, bir rapor haline getirildi.

Şiddetin Yol Açtığı EtkilerŞiddetin fiziksel ve ruhsal sağlık açısından sonuçları şiddet gören bireyin, ailenin ve toplumun tümünü etkilemektedir. Şiddet gören kadınlar korku, kaygı, endişe, panik, depresyon, alkol, uyuşturucu, yeme ve uyku problemleri, şiddet içeren davranışlar, çev-relerindeki kişilerle ilişkilerinin bozulması gibi birçok problem yaşamaktadırlar. Bunun yanında şiddet, çalışan bir kadının mesleki ve mesleki kariyer yaşamını olumsuz olarak etkileyebilmekte ve kadın ekonomik bağım-sızlığını kaybetmeye başlayabilmektedir. Eğer şiddet aile içinde yaşanıyorsa, şiddet gören kadının yanında çocuk da etkilenir, aileye duyduğu güven azalır. İleride yalnız kalacakları korkusuna kapılmaktadırlar.

Bana Kim Yardım Edebilir?Şiddet yaşadığınızda, bulunduğunuz yerde-ki en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurarak yaşadığınız olayla ilgili tutanak tutturmanız gerekmektedir. Bunun yanında muayenenizin yapılabilmesi için, bir sağlık kuruluşuna sevkiniz gereke-bilir. Karakol yerine bir dilekçeyle doğru-dan Cumhuriyet Savcılığı’na da başvurulabil-mektedir. Ayrıca şiddet uygulayan kişi eşiniz veya başka bir aile ferdiyse, evden uzaklaştırıl-ması için yine bir dilekçe ile Aile Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz.

Hukuksal boyutun dışında ise şiddet gören ka-dınların en büyük ihtiyacı, sıkıntılarını anlatabi-lecekleri, çözüm bulabilecekleri ve en önemlisi şiddet sonrasında sığınabilecek bir yer bulmak-tır. Türkiye’nin birçok bölgesinde kadına yardım için kurulmuş dayanışma yerleri var. Bu konu-lar üzerinde faal olarak çalışan, kadın sığınma ve dayanışma desteği veren birkaç vakıf bu-

lunuyor. Bakıldığı zaman sayıları yeterince az olan kamu kuruluşlarının dışında, tamamen gönüllü çalışan vakıflardan yaptığı çalışmalar-la adını en çok duyurmuş “Mor Çatı Kadın Sı-ğınağı Vakfı” var. 1989 yılı ocak ayında şiddete maruz kalan kadınların hukuksal ve pratik des-tek alabilecekleri bir telefon ağı oluşturulmuş-tu. Ancak bir süre sonra dayanışma ağlarının da yetmeyeceği, bir sığınağın gerekli olduğu somut biçimde ortaya çıktı. Bunun sonucunda şiddetle yüz yüze olan kadınlarla dayanışmayı sürdürmek, aile içindeki şiddete karşı müca-deleyi yaygınlaştırmak amacıyla, 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kuruldu.

Kadının cinsel ilişkiye girmek istememesi, fazla kilo aldığı iddiası, çocuk doğuramaması veya er-kek çocuk doğuramaması, yemeğin tuzlu, yan-mış, soğuk ya da güzel olmaması, erkeğin giye-ceğinin iyi ütülenmemesi, kapının geç açılması, kadının hasta olması ve iyileşememesi, izinsiz dışarı çıkılması, çocuğun başarısızlığı, sobanın yanmaması, çocuğun babaya benzememesi, ka-dının boşanmak istemesi, erkeğin başka kadın-larla olan ilişkisine karışılması, çalışan kadının maaşının tamamını erkeğe vermemesi, berdel evliliği reddetmesi, kadının çalışmak istemesi, erkeğin işsiz kalması, ailenin ekonomik sıkın-tı çekmesi, erkeğin tuttuğu takımın yenilmesi, alkol ve kumar alışkanlığı olan eşin kadın tara-fından uyarılması, erkeklerin kendi arasındaki maço erkek tartışması.

Yapılan Araştırma SonucundaTürk ErkeğininŞİDDET BAHANELERİ

DUY BENİ

Page 81: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 79

1990 yılından bu yana Mor Çatı Gö-nüllüleri şiddete uğrayan kadınlarla dayanışma oluşturuyorlar. Danışma merkezine, telefonla ya da yüz yüze ortalama günde 10 başvuru olmak-ta. Merkez, sadece çalışmalarını ka-dınlara yardım etmek değil, şiddete karşı kadın dayanışması oluşturmak, birlikte mücadele etmek üzere sür-dürüyor.

Gönüllü dayanışması: Mor Çatı’ya, yaşadıkları şiddet nedeniyle başvuran kadınlarla genellikle önce telefonda görüşülür. Ardından yapılan yüz yüze görüşmede, seçenekler birlikte göz-den geçirilir, şiddetin sorumlusunun kadınlar olmadığı vurgulanır. Kadın-lar, kendileri ile ilgili en doğru kara-rı yine kendileri verecektir. Mor Çatı Gönüllüleri kurtulmuş kadınlar değil-dir. Dolayısıyla, başvuru alırken kendi önyargılarını ve değerler sistemini sorgulayan bireylerdir. Mor Çatı’da gönüllü olabilmek için atölyelere de katılmaları gerekir.

Psikolojik destek: Şiddet yaşamanın

getirdiği umutsuzluğu, suçluluk duy-

gusunu, utanç ve korkuyu yenebilmek,

yeni yaşam seçenekleri oluşturabil-

mek için Mor Çatı’da psikolojik danış-

manlık sağlanır. Bu alanda çalışma

yapan herkesin, öncelikle hiçbir kadı-

nın şiddeti provoke ettiğine ya da bunu

hak ettiğine inanmaması beklenir. Kı-

sacası şiddet gören kadınlara destek

verecek psikologların kadın bakış açı-

sına sahip olmaları gerekir.

Hukuksal destek: Şiddete uğrayan

kadınların büyük bir çoğunluğu, yasal

haklarını ve bunları nasıl kullanacak-

larını bilememektedir. Kadınların bu

ihtiyaçları gönüllü avukatların ver-

diği hukuksal danışmanlık ile karşı-

lanmaktadır. Hukuk alanında çok sık

gözlenen bir durum, uygulayıcıların

kadından yana olmayan yaklaşımları

nedeniyle var olan yasalardaki olumlu

hükümlerin bile uygulanamamasıdır.

Bu nedenle hukuksal danışmanların

da kadın bakış açısına sahip olması

büyük önem taşımaktadır.

Neler Yapıyorlar?

Bu hat; özürlü, istismara uğrayan, uğrama riski taşıyan ve desteğe gereksinimi olan

kadınlara ve çocuklara yönelik psi-kolojik, hukuki ve ekonomik

alanda danışmanlık ve rehberlik hizmetleri sunmak ve yararlana-

bilecekleri Sosyal Hizmet Kuruluşları konusunda bilgilen-direrek gereksinim duydukları hizmet tü-

rüne en kısa zamanda ulaşmalarını sağlamak

amacının gerçekleştirilmesi, kadın ve çocuğa yönelik istismarın

önlenmesi, kadınların toplumda statülerinin yükseltilmesi, çocukların yüksek yararının gö-zetilmesi hedefine ulaşılabilmesi için ücretsiz hizmet veren bir hattır. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’ne bağlı olarak çalışır.

Çağrı yapan herkes dinlenilerek, ihtiyaç duyduğu hizmet türü tespit edilmekte, kurum hizmetle-riyle ilgili danışmanlık ve rehberlik hizmetle-ri sunulmakta, mevcut veri kayıtları, internet vb. taranarak kurum dışında hizmet alabile-ceği birimlerin iletişim bilgileri verilmektedir. 25.01.2007 tarihinden itibaren yapılan tüm gö-rüşmeler kayıt altına alınmaktadır. 7 gün 24 saat esasına göre üçer kişilik dört vardiya ekibi ile 81 ilden yapılan telefon çağrılarına cevap verilmek-tedir. Bu çağrılar içerisinde acil müdahaleyi ge-rektiren vakalar da bulunmaktadır. Bu vakalar-da ilgili, o ildeki Emniyet, Jandarma ve İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlusu ile irtibata geçilmektedir.

ALO ŞİDDET HATTI BİLİNMİYOR

Mor Çatı Kadın Sığınağı VakfıAdres:Katip Mustafa Çelebi Mah.Anadolu Sok. No:23 D:7-8 Beyoğlu / İstanbul

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü’nce kadın, ve ço-cuklara yönelik şiddet ve istismarın bildirilmesi için oluşturulan “Alo 183” isimli ihbar hattı ol-duğundan haberiniz var mı?

Şiddetle

Öneriyoruz:

“Alo 183” no’lu ihbar

hattının basında mutlaka

yer almasını, herkesin bu

konuda bilgilendirilmesini

öneriyoruz.

292 52 31-320212

Page 82: Golf XL - Sayı 01

80 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ZAMANDA YOLCULUK

Mimari ve Sanatsal Yönden Sultanahmet CamiiSultanahmet Meydanı’na nazır ve İstanbul silüetinin en önemli öğelerinden olan “Blue Mosque”, mimari ve sanatsal açıdan büyük önem taşımaktadır. Merdivenlerle çıkılan bir podyum üzerine inşa edilen cami, ha-rim ve avlu olarak yaklaşık iki eş mekandan oluşmaktadır. Cami, mekanı üç taraftan dış avlu duvarı ile güney cephesinde de aras-tayı oluşturan dükkanlar dizisi ile çevre-lenmiş durumdadır. Dış avluya geçiş, kuzey ve doğu yönleri ile üçer, güney yönünde ise iki tane olmak üzere toplam sekiz tanedir. Ayasofya’nın tam karşısındaki doğu kapısı da, günümüzde yoğunlukla kullanılmakta-dır. İç avlu kapıları ise, kıble eksenindeki en büyük ve en prestijli kapılardır.

Cami hariminin de aynı şekilde 5 tane giriş kapısı bulunmaktadır. Kıbleye bakan taraf Cümle Kapısı’dır. İki yanda ise avluya yakın Cemaat Kapısı vardır. Cemaat için doğu ve batı cephelerinde 3 kapı, hatip ve imam için ise kıbleye yakın 2 tane hizmet kapısı bulun-maktadır.

Cami avlusu; granit, beyaz mermer ve so-maki taşlarından yontularak, 26 sütuna atı-lan kemerlerle taşınan 30 kubbeyle oluştu-rulan bir revakla dört yönde çevrelenmiştir. Mermer kaplı avlunun ortasında altıgen bir şadırvan vardır. Fakat bu şadırvan diğer ca-milerde olduğu gibi abdest almak ya da su içmek için değil, avlunun dışında bulunan abdest musluklarına su dağıtımı için kulla-nılmaktadır.

İç Mekanda Saray Havasıİç mekan mistik bir havadan yoksun olma-makla birlikte, büyük bir sarayın iç mekanı hissini vermektedir. El tezgahlarından çık-ma rengarenk orijinal zemin halıların, pek çok şamdan ve kandilin üzerindeki yazma Kuran-ı Kerim’lerin, saray görünümünü alan bu dini mekanın görkemini arttırdığı bilinmektedir. Bu objelerin bir kısmı bugün yerlerinde bulunmasalar da, Sultanahmet Camii görkeminden fazla bir şey kaybetmiş sayılmaz. Bu yapı; mimarisinden, taş işçi-liğine, çinisinden, kalem işlerine, hat sa-natından, ahşap işlemelerine kadar klasik Osmanlı Sanatı’nın en güzel şekli ile izlene-bileceği bir eserdir.

Türklerce “Sultanahmet Camii” denilen yapıya, batılılarca iç dekorasyonunda kul-lanılan kalem işleri ve yoğun çini süsleme programı sebebi ile “Blue Mosque (Mavi Cami)” yakıştırılması yapılmıştır. İznik çini-leri ve daha üst düzeylerde kullanılan mavi rengin ağırlıkta olduğu, farklı tarihlerde de-ğişen kalem işleri de etkili olmuştur.

ALTI MİNARESİYLE ULAŞTIĞI

GÖKYÜZÜNÜN RENGİNİ ÇİNİLERİNDE

MİSAFİR EDEN BİR ŞAHESER

SULTANAHMETMavi Cami

boğazdan bakıldığında, İstanbul’u İstanbul ya-

pan o muhteşem görüntüdeki en büyük pay

sahiplerinden biri olan Sultanahmet Camii,

görenleri heybeti ile adeta büyülüyor. Gelen ziya-

retçi sayılarının oldukça fazla olduğu bu görkemli

yapıyı biraz daha yakından tanıyalım...

Dic

le A

slı M

UR

SALO

ĞLU İstanbul’a

Page 83: Golf XL - Sayı 01

Sultanahmet CamiiBlue Mosque1609-1616 yılları arasında Sultan I.Ahmet döneminde Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya inşa ettirilmiştir.Genelde mavi ağırlıklı renkler ile süslendiğinden Avrupa’da Blue Mosque olarak adlandırılır.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 81

Page 84: Golf XL - Sayı 01

Hat İşlemeleriCami hariminin pek çok yerine süsleme prog-ramı ile uyum halinde hatlar işlenmiştir. İri fil payelerin üstlerine bir kuşak halinde celi sü-lüsle ayetler; mavi zemine altın yıldızla işle-nen bu hatlardan başka, ana kubbe ve yarım kubbe pandantiflerine de celi sülüsle hatlar işlenmiştir. Osmanlı hat sanatında, mima-riye işlenen hatların içeriğinin nakşedildiği mekânla uyum göstermesine önem verilirdi. Sultanahmet Camii’nde de bu hassasiyet gö-zetilmiştir. Bu hassasiyet çerçevesinde ana kubbenin tam ortasındaki girift celi sülüs ayet kitabesi Fatır Suresi’nin 41.ayetini içerir. Aynı şekilde kubbe eteğini pencere üstleri boyun-ca dolaşan muhteşem celi sülüs hat, mavi üzerine altın yaldızla Nur Suresi’nin 35.aye-tini ihtiva eder.

Tarihte Sultanahmet CamiiSultanahmet Camii Osmanlı Dönemi’nde protokol açısından önemli bir yere sahipti. Burada Bayram Alayı ve Cuma Selamlığı gibi önemli dini ve sosyal törenler icra edilir, yö-netici sınıf ve halk bir araya gelirdi. Camide her yılın Rebiyülevvel ayının 12.günü mevlid okunurdu. Tarihçi-yazar Haluk Şehsuvaroğlu bu törenleri şöyle anlatmaktadır;

“Sultanahmet Camii inşasından sonra bu-rada, Rebiülevvel ayının 12’sinde Mevlid okunma merasimi yapılırdı. Merasimde dev-let erkânı, ulema, rical resmi kıyafetleri ile gelirler ve camide teşrifata göre ayrılmış yerlerinde otururlardı. Yeniçeri, sipahi ileri gelenlerinin de bulunduğu bu merasim için, cami dar geldiğinden 1768’den sonra sipah ve silahtar fethudaları ile kâtipleri merasim-

den affedilmişlerdir. Padişahtan önce ve di-ğer bütün davetlilerden sonra camiye gelen sadrıazamın karşısında yer alırlardı. Padişah gelmeden evvel müezzinler mahfilinde Fe-tih Suresi okunurdu. Padişahın camiye gel-diği hünkar mahfilinin bir kafesi açılmakla ilan olunur, o vakit bütün camidekiler ayağa kalkarlardı. Bu esnada Sadrıazam herkes namına seccadesinden aşağıda yer öper, ka-fes kapanır ve herkes yerine otururdu. Mü-ezzinler mahfilindeki okuma tamamlanınca Ayasofya Şeyhi, Sultanahmet Şeyhi kürsüye çıkarak vaaz verirler, bu esnada yazıcı efen-dilere feraceler, samur kürkler giydirilirdi. Şeyhler kürsüye çıktıkça vezirlere, ulemaya ve diğer gelenlere zülüflü teberdarlar (Balta-cılar) üç defa şerbet ve buhur verirlerdi. Şeyh efendiler kürsüden indikçede Sadrıazam ta-rafından gönderilen atiyye(hediye) çıkınları

teşrifati efendi eliyle koyunlarına koyulurdu. Mevlidin okunması esnasında da bazı me-rasimler yapılır, bazı şahsiyetlere hil’atler, kürkler giydirilirdi. Padişah, Sadrıazam’a bir gümüş tepsi içinde Medine’den gönderilmiş hurmalar hediye eder ve bu tepsiden Sadrıa-zam, Şeyhülislam alırlar, diğerleri dağıtılırdı. Sultan 2.Osman’ın tahttan indirilmesi ile ye-niçeri ileri gelenleri ve ulemaların toplantı-lar düzenleyerek durumu değerlendirdikleri en önemli mekânlardan biri olmuştur. Aynı şekilde 1836 senesinde yeniçeri ocağının ihla edilmesi olaylarında Sultan ve ona bağlı devlet adamlarının isteği ile Hz. Peygamberi temsil eden Sancak-ı Şerif, Sultanahmet Ca-mii mimberine konulmuş ve ahaliye sancak altında toplanma çağrısı yapılmıştır”.

(Kaynak: Sultanahmed Camii/ Ali Ziyrek)

Fotoğraf: Abdullah Biladerler (Abdullah Frères)

82 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ZAMANDA YOLCULUK

Page 85: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 83

Dernek’de kimler çalışmaktadır?Dernek bir sivil toplum kuruluşudur. Dernekleri genelde yönetim kurulu yürütür. Cami derneklerinde genel alışkanlık budur. Dört veya beş kişi vardır. Bu kişiler buradaki sorumlu-luklarını sürdürürler.

Camiye ortalama olarak kaç kişi geliyor?Sultanahmet Camii’nin konumu çok farklı. 35 dönüm üzerine kurulmuş bir mekân. Sadece cami ve bahçe-sinden bahsediyorum, külliyesi ha-riç. Buraya gelen insanların sayısı yazın 30 binden aşağıya düşmüyor kışın ise 5 bin ile 10 bin arasında de-ğişiyor.

Diyeceksiniz ki; 30 bin diyorsunuz ama ezbere mi söylüyorsunuz, sayıyı abartıyor musunuz?Hayır, verdiğimiz sayılar tamamen doğrudur. Çünkü biz camiye gelen

yerli ya da yabancı kişilere bir kul-lanımlık ayakkabı poşeti veriyoruz. Burada kullanılan ayakkabı poşetle-ri sayesinde camimize gelen kişile-rin sayılarını anlayabiliyoruz. Rama-zan ayı malum dini bir ay olduğu için, ziyaretçi sayısı 1 milyon’dan aşağıya düşmüyor.

Buraya gelen turistlere özel faaliyetleriniz var mı?2 sene kadar önce İstanbul Müftülü-ğü ile ortak bir toplantı yaptık. Buraya gelen turistlere bu zamana kadar her-hangi bir şey yapmadığımızı düşündük. Sadece eşarp, etek, ayakkabı poşeti, güvenlik hizmeti ve rehberlik hizmeti veriyoruz. Verilen rehberlik hizmetini turizm firmalarına ait rehberler yapı-yorlar. Ama tabii bu rehberler genel olarak sanat ile ilgili bilgi veriyorlar. İslam ile ilgili bilgiye değinemiyorlar diye düşündük ve küçük bir kitapçık çıkaralım dedik. Bu kitapçık, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ve Marmara Üniversitesi öğretim görevlileri ta-rafından yazıldı. Bu kitabımızın içeri-

sinde “İslam, ibadet ve cami nedir?”, “Peygamber kimdir?”, “Kur’an ne an-latıyor?” gibi soruların cevapları yer alıyor. İngilizce ile başladık ve şu anda sekiz tane lisan çıkardık. Hedefimizde 15-16 lisana çevirmek var.

Derneğiniz camiye personel hizmeti sağlıyor mu?Kaymakam, valiliğin ilgili kişileri, ve bürokratlar bir araya geldiler ve “caminin bir takım rutin hizmetleri-ni biz yürütelim” dediler. Dernek adı altında, derneğin de önünü açarak temizlik hizmetlerini, güvenlik per-sonellerini biz karşılayalım dediler. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı bu kadroları sağlayamıyor yani cami-lere temizlik ve güvenlik personeli tayin edemiyorlar. Sanırım böyle bir hakları yok. Biz şu anda 20 tane per-sonel ile çalışıyoruz. Burada çalışan personellerin 12 tanesi tam gün, se-kiz tanesi ise dönüşümlü olarak part-time çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ise 20’ye yakın perso-neli var. Bu 20 personelinin 13 tanesi

İbrahim AyçiçekSultanahmet Camii Koruma ve İhya Derneği Başkanı

RöportajSultanahmet Camii Koruma ve İhya Derne-

ği Başkanı İbrahim Ayçiçek’le Golf XL Der-

gisi olarak Sultanahmet Camii’nin Koruma ve

İhya Derneği hakkında sohbet ettik.

Page 86: Golf XL - Sayı 01

84 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ZAMANDA YOLCULUK

güvenlik personeli, diğerleri ise bizim temizlik birimine takviye personel olarak görev yapıyorlar. Diyanet’in ise altı tane personeli bulunuyor. Yani şu anda toplam olarak 45 tane persone-limiz var.

Sizden olan personellerin gelirleri nasıl sağlanıyor?Derneğimizin üyeleri zaten bölgenin esnafları. Biraz da kalburüstü esnaf-lar. Bu kişilerin bırakmış olduğu ba-ğışlar var. Bunlarla birlikte bir havuz oluşturuldu ve sürekli bir akar şekli-

ne dönmesi için gayrimenkul alındı. Şu anda bizim 2-3 tane gayrimenku-lumuz var.

Çalışan personellerimizin özlük hak-larını bunlarla karşılıyoruz. Bunun yanında camiye gelen turistlerin bı-rakmış olduğu bağışlar da var. Rutin giderlerimizin %70’ini ise yabancı zi-yaretçilerimizden sağlıyoruz.

Derneğinizin personel harici, ne gibi çalışmaları var?Camimizin rehberlik hizmetlerini ve-riyoruz. Yönlendirme olarak düşünün, kapıda personellerimiz bulunuyor. Bunun dışında camimizin çevre te-mizliğini yapıyoruz. Cami içerisinde kapalı devre kamera hizmetimiz var. Bahçe içerisinde de vardı fakat çöktü. Burası biliyorsunuz bir tepe olduğu için Sultanahmet Camii minarelerinde âlemlerden dolayı akım çekme oranı

çok fazla. Yani İstanbul’da bir yıldırım olayı var ise, mutlaka Sultanahmet’e düşüyor. Çünkü âlem bakır ve altın olduğu için hemen yakalıyor. Parato-nerimiz var ama bir kere yıldırım vur-duğunda toprağa iletiyor, ikinci kere vurduğunda eritiyor, üçüncüsünde ise gücü kalmıyor ve sıkıntı yaşıyoruz.

Ciddi bir firma ile görüşüp, sonunda yıldırımlıkları yeniledik. Cami içerisi-ne iç yıldırımlıklar yaptık yani sistemi daha da güçlendirmeye çalışıyoruz.

Camiye restorasyon yapıldı mı?Özellikle 2001 yılından sonra camide lokal olarak belirli bölgelerde kub-belerin kıyılarında rutubetler olu-şuyordu. Bunu vakıflar ile görüştük. Gerekli izinlerimizi aldık ve caminin üst örtü sistemini yeniledik. Yaklaşık dört yıl sürdü. Bunu da sadece der-nek bünyesinde yaptık yani herhangi bir kurumun katkısı olmadan. Bunun yanında caminin taşlarının kalınlığı 30 cm hatta bazı yerlerde bir met-reye yakın taşlar var. Fakat yılların vermiş olduğu aşınmalar sonucunda iki taş arasındaki derzlerde su akıntı-ları oluşuyordu. Taşların restorasyon çalışmaları yapıldı. Bu da Vakıflar ve

Anıtlar Kurulu’nun iş ortaklığında yapıldı. Biz onlardan danışmanlık hizmeti alıyoruz, ama işi biz kendimiz firmalara veriyoruz. Diğer bir yenile-me ise; Caminin muhtelif yerlerinde kitabeler ve hat sanatları var. Bunla-rın hepsi orijinal haline getirildi. Altın varak dediğimiz malzeme ile yenile-dik. Bir de halılar komple değişti. Yet-kili kişiler ile ortak çalışma yaparak, caminin üzerindeki desenleri halının üzerine koyup özel bir makine halısı yaptık.

Yani bizim derneğimiz genellikle ca-minin bakımını ön plana koyarak, restorasyon faaliyetlerini gerçekleş-tirdi. Kültürel faaliyetlere daha sonra açılmak istedik.

Kültürel faaliyet demişken, uzun yıllardır alışılmış kitap fuarını caminizde göremedik. Bunun nedeni nedir?Türkiye Diyanet Vakfı ramazan ayı boyunca Sultanahmet Camii’nin avlu kısmında kitap fuarı açıyordu. Bu et-kinlik 28 yıldır burada yapılmaktaydı fakat bu yıl burada dediğiniz gibi ol-madı. Nedenini ise inanın bizde çok iyi bilmiyoruz. Fakat ilgili bir kişiye sor-duğumuzda, Sultanahmet Camii’nin avlusunun bu kadar yoğunluğu kal-dıramadığını söylüyorlar ama, bir de belirgin alışkanlıklar var. Binlerce insan gelip burada kitap fuarını gezi-yorlardı. Geri gelecek mi bilemiyoruz. Buradan gittiği için üzüldük, çünkü Ramazan Ayı’nda buraya ayrı renk kattığını düşünüyoruz.

Son olarak ziyaret saatlerini öğrenebilir miyiz?Oldukça sık sorulan bir soru, cami-miz kışın 09.00 ile 16.30 saatleri ara-sında yazın ise 09.00 ile 18.30 saatleri arasında açık.

Golf XL Dergisi’nin ilk sayısında bizlerle birlikte olduğunuz için teşekkürler.Ben teşekkür ederim.

Caminin üst örtü sistemini 4 yılda yeniledik. Bunu da sadece dernek bünyesinde yaptık yani herhangi bir kurumun katkısı olmadan.

Page 87: Golf XL - Sayı 01
Page 88: Golf XL - Sayı 01

86 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

TAKVİMDEN BİR GÜN

Sisin Gözyaşı

Kadının yaratılışı Hint Mitolojisi’nde böyle tasvir edilir. Dini inanışlarda Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıl-dığına inanılan kadın, fiziksel yapısının dışında, sorunlarla boğuşan, ezilen, hor görülen, hakları verilmeyen, mağ-duriyetler yaşayan simgesel figürü ol-muştur tüm zamanların. Bunun dışın-da kadın modeller ve modellemeler de yok değildir. Ancak bilinir ki gündeme gelişlerin pek çoğu, hep olumsuzluklar nedeniyledir. Tarihçiler ise kadınları, topluluk ama aynı zamanda geleneksel tarih yazımında hiç ön planda olmayan bireyler olarak konumlandırmışlardır.

Kadının adını verdiği, 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması ve uluslararası düzeyde kabul görmesi 1970’lere rastlar ancak bu tarihe kay-naklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin günde-

me gelişi 1800’lerin ortasında olmuş-tur. ABD’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında çalışan işçi kadın-lar, 1800’lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam şartları için mücadele ver-mektedirler. Ama bu kadar mücade-leye rağmen, elde edebildikleri önemli bir hak olmamıştır. En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronların bu greve zalimce müda-hale etmeleriyle, greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patron-lar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek amacındadır-lar. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından, fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür. Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mü-cadeleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalış-ma saatlerinin, koşullarının ve ücret-

lendirmenin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır.

İlk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı da, 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadın-lar Konferansı’nda gerçekleşti.

Birçok ülkeyi sırasıyla etkileyen, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da kutlanması kabul edilen 8 Mart’ın elbette Türkiye’de de etkileri oldu.

Sisin Gözyaşı

Tanrı toprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, sisin göz-yaşını aldı. Rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın so-ğuğunu, kumrunun sevgisini kattı, karıştırdı ve kadını yarattı. Sonra onu erkeğe hediye etti.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

• 29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı.

• 17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanunu’nu kabul edildi. Kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzen-lemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 4 Nisan 1926 ta-rihli Resmi Gazetede yayımlanan kanun 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.

Esra

AYN

UR

Page 89: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 87

kadın

Birleşmiş Milletler “Kadınlar On Yılı” adında bir program yapmış ve bundan Türkiye de etkilenmiş, sonucunda ise, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesiyle 4 yıl ara verilen, adı dahi anılmayan 8 Mart, 1984 yılından itiba-ren ise, her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü ola-rak kutlanmaya başlandı. Kadınlar 80’li yıllarda 8 Mart’ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, gruplar ufak çapta olmakla beraber bunu sürdürdüler. 90 ‘lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu.

Dünya Kadınlar Günü’nde bugün de, ilk başlarda olduğu gibi eşitlik, ba-ğımsızlık, politik haksızlıkların or-tadan kalkması, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek gibi amaçlar için çalışılıyor. Özellik-le şiddete uğrayan ve bu yolla mağ-dur edilen kadınların seslerini daha güçlü duyurabildikleri bir gün olma özelliğini de taşıyan 8 Mart’ta, kadın-lar tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz-de de eşitlik isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar ve getirmeye de devam edecekler…

Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun...

Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna rağmen dünyadaki toplam gelirin %10’una, toplam mal varlığının ise sadece %1’ine sahipler.

• 1930 Belediye yasası çıkarıldı. Yasa ile kadınlara be-lediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.

• 5 Aralık 1934 Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.

• 8 Haziran 1936 İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi.

• 22 Şubat 1966 Eşit değerde iş için kadın ve erkek iş-çiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylandı.

• 1985 Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladı ve sözleşme 1986 yılında yürürlüğe girdi.

• 20 Mart 1999 Barolar bünyesindeki Kadın Hakları/Hukuku Komisyonları arasında koordinasyonu sağla-mak amacıyla “Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonları Ağı (TÜBAKKOM)” kuruldu.

• 10 Haziran 2003 İşveren işçi ilişkisinde cinsiyet dâhil hiçbir nedenle temel insan hakları bakımından ayrım yapılmayacağı, iş sözleşmesinin yapılmasında, uygu-lanmasında ve sona erdirilmesinde cinsiyet veya gebe-lik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapıla-mayacağı, cinsiyet nedeniyle eşit değerde iş için daha düşük ücret verilemeyeceği, cinsiyet, medeni hal ve aile yükümlülükleri, hamilelik ve doğumun iş aktinin feshi için geçerli sebep oluşturamayacağı gibi hükümleri içe-ren İş Kanunu yürürlüğe girdi.

Page 90: Golf XL - Sayı 01

88 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GEZGİN

anlıurfa Mezopotamya’nın en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Su kaynaklarına yakın olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması ise, ona ta-rih boyunca stratejik bir önem kazan-dırmıştır. Güneydoğu Anadolu bölge-sinde Mardin, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır illeri ve Suriye sınırı ile çevrelenmiş bu sınır ilimiz, Kurtu-luş Savaşı’nda gösterdiği başa-rıların hatırasından dolayı 1984 yılından sonra ‘Şanlı’ ünvanını almıştır. Kendine özgü yemekle-ri, sıra geceleri ve tarihi doku-suyla ünlü Urfa, “peygamberler şehri“olarak da bilinir. Cami ve türbelerin çokluğu da, bunu destekler niteliktedir.

Urfa; Kur’an, İncil ve Tonah (Eski ahit/ Tevrat)’ta geçen İbrahim pey-gamberin ve Eyüp peygamberin doğum yeri olarak kabul edilir. Üç büyük dinin kavşak noktasıdır.

Kent merkezinin altında bugünkü Balıklıgöl’ün kuzeyinde yapılan bir ke-şif sonucu, Urfa kent merkezi tarihinin MÖ. 9500’e Çanak-Çömleksiz Neolitik döneme kadar uzandığı görülmüştür.

Şimdi sizlerle, Şanlıurfa Valiliği İl Kül-tür ve Turizm Müdürlüğü rehberliğinde küçük bir geziye çıkıyoruz...

Dünyanın En Eski HeykeliGezimize, sahip olduğu 74 bin eser sayısı ile Türkiye’nin 5. büyük müze-si olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ile başlıyoruz. Müzede sergilenen eserle-rin sayısal niteliğinden çok, taşıdığı ta-rihi ve kültürel özellikleri büyük önem arz ediyor. Burası, eserlerin özellikleri

ve nitelikleri bakımından dünya-nın en önemli müzelerinden biri. Paleolitik dönemden gü-nümüze değin birçok eseri bir arada görmek için mutlaka bu

müzeyi ziyaret etmelisiniz. Unutmayın! Dünyanın en eski heykeli olan 11 bin 500 senelik Balıklıgöl Heykeli de bu müzede sergileniyor.

Fırfırlı Camii (On iki ha-vari kilisesi – Aziz ha-

variler kilisesi); Osmanlı döneminde, yapı üzerinde

rüzgargülü benzeri mater-yaller olduğundan halk ara-sında “Fırfırlı Kilise” olarak isimlendirilmiş. Yapı, kilise

olarak inşa edilmiş. Kaynaklara göre Hıristiyanlık açısından büyük önem taşıyan ve Van bölgesindeki Varak Manastırı’nda bulunan “Varak Haçı”, 1092 yılında Urfa’ya getirilerek daha sonra camiye dönüştürülen bu kili-seye konulmuş. Kesinlikle görülmesi gereken bir eser.

Gezimize Urfa’nın bir başka önemli ca-misi olan, Selahaddin Eyyubi Camii’yi ziyaret ederek devam ediyoruz. Yapı-nın, Vaftizci Yahya Kilisesi’nin üzerine

ŞANLIURFATürkiye tam anlamıyla bir yeryüzü cenneti… Tarihiyle, coğ-rafi yapısıyla, kültürel ve folklorik dokusuyla, misafirperver in-sanıyla tam bir bütünlük içerisinde olan, aynı zamanda çağın gereklerine de hizmet eden, her şeyin kendisinde bu derece bir arada toplandığı kaç ülke biliyorsunuz? Yurdumuzdaki her yerin kendine has bir dokusu, farklı bir geçmişi ve özel-likleri var. Ancak turizm denince akla ilk gelen hep Ege ve Akdeniz kıyıları olur. Oysaki Türkiye bir dört mevsim ülkesidir. Medeniyetler beşiğidir, inanç merkezidir. Ancak tüm bunlar karmaşa değil bütünleşmeyi sağlar. Bu durumun gerçekleş-tiği şehirlerden biri de hiç kuşkusuz Şanlıurfa’dır.

Esra

AYN

UR

Doğuştan MARKA bir şehir

Ş

KÜLTÜR VE MEDENİYETİN DÜNYAYA YAYILDIĞI YER

Dünyanın en eski heykeli Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Balıklıgöl Heykeli..

Page 91: Golf XL - Sayı 01

Hz. İbrahimi ateşe atmak için etraftaki bütün yakacaklar toplanınca, adamlardan biri eşine nasıl yemek yapacağını sorar. Karısı ceylanın budundan yağsız et çıkarıp taşla ezer, içine bazı malzemeler katar, yoğurur ve sofraya getiririr. Böylece ilk çiğ köfte yapılmış olur.

Sivil ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Şanlıurfa, bu

özelliğiyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday bir ilimiz.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 89

Page 92: Golf XL - Sayı 01

19. yy. başlarında inşa edildiği tahmin ediliyor. Burası, dönemi ve bölgedeki en büyük kilise olması dolayısıyla ka-tedral olarak da adlandırılmış, daha sonra onarımı yapılarak cami olarak ibadete açılmış.

Mozaikler Şehri UrfaUrfa tam anlamıyla bir mozaikler şeh-ri. Şanlıurfa merkezdeki Balıklıgöl’ün hemen yanı başında, gecekondular altında kalan Antik Edessa Kenti’nin Grek kültür kalıntılarından günümü-ze ulaşanı ve en önemli olanı ise, çok renkli ve usta bir üslupla yapılan Ha-lepli Bahçe Mozaikleri.

Halepli Bahçe mozaiklerinde, savaşçı Amazon Kraliçelerinin mozaiğe res-medilmiş dünyadaki ilk örneklerine rastlanılmıştır. Uzmanlar, Halepli Bahçe mozaiklerini; mozaik tekniği, sanatı ve Fırat Nehri’nin dört mm2 ebadında orijinal taşlarından yapıl-ması ve benzeri özelliklerinden dola-yı, dünyanın en kıymetli mozaiği ola-rak tanımlamaktalar.

Urfa’ya gelip de Balıklıgöl’ü görme-den gitmek olmaz. Halil-ür Rahman Gölü yani diğer adıyla Balıklıgöl, Hz. İbrahim’e ateşin serin ve selamet ol-duğu mekân olarak da bilinir. Duyma-yanınız yoktur; rivayetlere göre, M. Ö.

2000 yıllarında Urfa’da yaşayan Nem-rut Bin Ken’an’ın ilahlığını reddeden ve akıl yoluyla Rabbini bulan ilk insan Hz. İbrahim, Nemrut ve ahalisinin ta-pındığı putları kırınca ateşe atılmasına karar verilmiş, ateşten kurtuluşu yani Mucize-i İbrahim bu mekânda gerçek-leşmiştir. Ayrıntıları dinlemek isterse-niz, yaşları dört ila 13 arasında değişen yörenin küçük rehberleri, size bu ko-nuda seve seve yardımcı olacaklardır.

Ziyaretçileri tarafından en ilgi çekici mekânlardan biri olarak kabul edilen Balıklıgöl, mutlaka görülmesi gere-ken, Urfa’yı Urfa yapan özel yerler-den biri. Burada balıklara yem atmak adetten, ancak balıklar kutsal sayıldı-ğından yiyenlerin öleceğine ya da kör olacağına inanılıyor. Ne olur ne olmaz

diyerek biz de bu âdete uymanızı tavsi-ye ediyoruz!

Balıklıgöl’ün kuzey kenarında bulunan Rızvaniye Camii’nin özelliği ise, süs-leme olarak giriş kapısının Osmanlı kündekari tekniğinin en güzel örnekle-rinden birine sahip olması. İlginç yanı; yapının ahşap kapısı, çivi kullanılma-dan geçme ve kakma tekniğiyle yapıl-mış. Kapı üzerinde zengin bitkisel ve geometrik desenler ise tam anlamıyla hayranlık uyandırıcı.

Aynzeliha Gölü; Halil-ür Rahman

Acı kahvesi Mırra

İçilmeli!

90 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GEZGİN

Page 93: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 91

Gölü’nün hemen güneyinde, Urfa Kalesi’nin önünde yer alan bir göl. Bu göldeki balıklar da, mekânın kutsal ol-duğuna inançla yenmiyor. Rivayetlere göre; Hz. İbrahim ateşe atıldıktan son-ra, Nemrut’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim’i çok sevdiğinden ateşe atılmasına da-yanamaz, o da kendisini ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle de Aynzeliha (Zeliha Gölü veya Pınarı) adı verilir.

Dünyadaki En Şifalı İkinci Su Urfa’dadırMevlid-i Halil Mağarası, Balıklıgöl ci-varında yer alır. Hz. İbrahim Peygam-berin bu mağarada doğduğuna inanı-lır. Halk tarafından bu mağaradan çı-kan suyun, zemzemden sonra en şifalı

su olduğu kabul ediliyor. İl içinden ve çevre illerden buraya sadece şifalı su-dan almak üzere gelenler var. Seyahat amaçlı gelenlerin ise uğramadan git-medikleri çok özel bir mekân.

Abartmıyoruz, inanın Urfa’nın so-kakları bile bir başka güzel. Aslında Şanlıurfa’nın tarihi mimari dokusunun önemli bir kısmını sokaklar ve evler oluşturuyor. Yüzlerce güzel ev ve so-kaktan oluşan bu dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olması, kültürümüz açısından çok büyük bir kazanç. Sivil ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını bugün de koruyan Şanlıurfa, bu özelli-ğiyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday bir ilimiz.

Gümrük Hanı; Hanlar Bölgesi’nde yer alır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde “Yetmiş Hanı” olarak anılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa’daki hanların en gü-zel ve anıtsal örneklerinden biri. Dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan dolayı “Alaca Han” adıyla da biliniyor.

Urfa’ya gelip de alışveriş yapmadan gitmek olmaz tabii. Kazaz Pazarı; Güm-

rük Hanı’nın güneyinde yer alır. Şanlı-urfa Bedesteni, Anadolu’da otantik değerini yitirmeyen ender çarşılardan-dır. Urfa’da birçok Bedesten vardır ve bunlar folklorik özellikteki eşyaları al-manız için son derece uygun yerlerdir.

Ulu Cami; şehir merkezindedir. “Kızıl Kilise” olarak adlandırılan, eski bir ki-lisenin yerine inşa edilmiş olan yapıya ait avlu duvarları, sütunlar, sütun baş-lıkları ve çan kulesi halen mevcudiyeti-ni korumakta.

Page 94: Golf XL - Sayı 01

92 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

GEZGİN

Caminin harim kısmında yer alan ku-yunun hikâyesi ise şöyle: Halk arasın-daki bir inanışa göre Hz. İsa’nın, Kral Abgar’a, Havarisi Thomas’la gönderdi-ği mendil bu kuyuya düşmüştür. Bu ne-denle caminin içindeki kuyunun suyu, şifalı olarak kabul edilir. Minareye, Cumhuriyet döneminde bir saat ekle-nerek saat kulesine dönüştürülmüş. Bu minare, aynı zamanda şehrin ilk ve tek saat kulesi görevini de görüyor.

Şimdi de yolumuz bir çeşmeyle kesişi-yor. Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşme-si, Gaziantep-Diyarbakır-Mardin yolu kavşağındaki park içersinde bulunu-yor. Halk arasında Yol Gösteren Çeş-mesi veya Çanakkale Şehitleri Abidesi diye de biliniyor.

Anıt çeşme, 1917 yılında Mutasarrıf Şehit Nusret Bey tarafından, I. Dün-ya Savaşı’nda Çanakkale’de, Mustafa Kemal Paşa ve komutasında savaşan Urfalı şehit ve gazilerin hatırasına yaptırılmış. Mustafa Kemal Paşa he-nüz Atatürk ünvanını almadan, adına Türkiye’de dikilen ilk anıt olması bakı-mından, ayrı bir önem taşıyor.

Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı Göbeklitepe’deUrfa deyip geçmeyin, dünyanın en eski arkeolojik tapınağı Göbeklitepe de bu-rada. M.Ö 10 bin yani günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen bu tapınak ve 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş.

Şanlıurfa, Hz. Eyyub için ata yurdu ola-

rak nitelendirilir. Eyyubnebi beldesi ve Şanlıurfa merkez eksenli hayat hikâyesi, üç dinin de yazılı kaynaklarında ayrıntılı olarak anlatılır. Şanlıurfa merkezin gü-neyindeki Eyyub Peygamber Makamı olarak bilinen külliyede “Çile Mağarası” ve “Şifalı Kuyu” bulunuyor.

Deyr Yakub (Yakub Manastırı), Mer-keze 10 km. uzaklıkta, güneydeki dağ-ların üzerinde yer alır. Halk arasında Hz. İbrahim Peygamber’in mücadele ettiği Kral Nemrut’un burayı sayfi-ye alanı olarak kullandığına inanılır. Bu bölgedeki yapı için, halk arasında “Nemrut’un Tahtı” ya da “Cin Değir-meni” ifadeleri kullanılmakta.

Uygarlıklar Şehri HarranHarran, etimolojik yapısı itibariyle eski uygarlıklarda “yolların kavuştuğu yer”, “kavşak” anlamına gelmektedir. Sos-yolojik ve tarihsel düşünüldüğünde ise, “Medeniyetlerin Doğduğu ve Bu-luştuğu Kent” anlamını içerir. Harran’ı sadece ilçe merkezi ile sınırlamadan çevresi ile birlikte, hatta ovası ile bir-likte düşünmek, anlamak ve tanımak gerekir. Bunun içinde Harran’a mut-laka vakit ayırmalısınız. İnanın pişman olmayacaksınız.

Urfa’da yapılan yağmur duaları meş-hurdur. Söylenen odur ki, yağmur duasına çıkan zatlardan Şeyh Hayat el-Harrani kuraklık günlerinde ce-maatiyle birlikte duaya çıktığında asla boş dönmez, mutlaka yağmur yağardı. Şeyh Hayat el-Harrani 1185 tarihinde vefat etmiş ve mescidinin yanına def-nedilmiştir. Ziyaret etmek isteyenleri-niz için hemen ek bir bilgi olarak, cami ve türbenin, Harran şehir surlarının dışında yer aldığını belirtelim.

Harran Kalesi, şehrin güneydoğusun-da şehir suruna bitişik olarak inşa edil-miş. İslami kaynaklarda kalenin yerin-de bir Sabii tapınağının bulunduğundan

bahsedilir. Emevi halifesi II. Mervan’ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yap-tırdığı sarayın, kalenin esasını oluştur-duğu tahmin ediliyor.

Ve o ünlü Kümbet Evler’de sıra. Har-ran’la özdeşleşen Kümbet Evler (Ko-nik Evler)’in büyük çoğunluğu neyse ki hala mevcudiyetini korumakta. Bu ev-lerin benzerlerine, Şanlıurfa’ya bağlı Suruç ve Birecik kırsalındaki köylerde de rastlamak mümkün. Ancak, Har-ran’daki evlerin diğerlerinden ayrılan bariz farkı, üst örtüsünde tuğla kul-

lanılıyor olması. Harran’daki evlerin tuğla ile örtülmesinin iki sebebi var. Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışı, diğeri ise Harran’da bol miktarda bulunan tuğla malzeme. Harran evleri bölge ik-limine uyumlu olarak yazın serin kışın ise sıcak.

Soğmatar Antik Şehri, Harran’a 57 km. mesafede yer alıyor. Roma döne-mine tarihlenen bölgenin, Abgar Kral-lığı döneminde Harranlıların Tektek Dağları bölgesinde; ay ve gezegen tan-rıları için tapındıkları bir kült merkezi olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş durumda. Soğmatar kült yerinde; Ay tanrısı Sin’e tapınılan bir mağara (Pog-non Mağarası), yamaçlarında yer yer tanrı kabartmalarının ve zemine kazıl-

Mustafa Kemal Paşa henüz Atatürk unvanını almadan adına Türkiye’ de dikilen ilk anıt olması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Alınmalı!Dokuma ürünleri, tarak, ağaç oyma, deri ürünleri, kürk, bakır el ürünleri, taş süslemeleri, kuyum

Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşmesi

Page 95: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 93

mış yazıtların olduğu bir tepe (Kutsal Tepe), 6 adet kare ve yuvarlak planlı mozole (Anıt Mezar), iç kale ve ana ka-yaya oyulmuş çok sayıda kaya mezarı bulunuyor.

Urfa-Mardin karayolunun Şanlıurfa Merkez ilçeye 101 km. olan Eyyübne-bi Beldesi’nde, Hz. Eyyûb’un ve eşi Hz. Rahme’nin türbeleri ve Hz. Eyyûb’u görmeye gelen Hz. Elyesa Peygambe-rin makamları, Hz. Eyyûb’un güneşle-nirken sırtını dayadığı taş bulunuyor.

Bu beldenin 400 yıldan beri Eyyüb Nebi adıyla anıldığı, vakfiyesinden anlaşıl-makta. Bağdat seferi sırasında bu köye uğrayarak mezarları ziyaret eden Os-manlı Padişahı IV. Murat, çevredeki 17 köyün gelirini bu türbelerin bakımı için vakfetmiş. Yüzlerce yıldır bilhassa dini bayramlarda ve arife günlerinde bu me-zarlar binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Efsaneye göre, Hz. Eyyub’un otururken sırtını dayadığına inanılan büyük bir bazalt taş “Sabır Taşı” ise, türbesinin batısında yer alıyor.

Atatürk Barajı, dolgusu bakımından dünya üçüncü; yükseklik yönünden dün-ya dokuzuncusu; göl hacmi yönünden ise dünya sekizincisi; Türkiye’nin ise en büyük barajı. Turizme olumlu katkı sağ-layan bu hayati proje kapsamında baraj gölünde, yelken, kano, yüzme gibi birçok su sporuna yönelik organizasyonlar yo-ğun bir şekilde yapılıyor.

Saklı Cennet HalfetiHalfeti, Urfa’nın bir başka ilginç köşe-si. İlçenin bir kısmı Birecik Barajı’nın göl suları altında kalmış. Kentin sim-

gesi haline gelen “siyah gül” yerli yabancı tüm konukların ilgisini yoğun olarak çekiyor ve buna bağlı olarak önemli bir ti-caret potansiyeli içeriyor. Teknelerle, Aziz Nerses Kilisesi’nin, Barşavma Manastırı’nın ve daha birçok tarihi yapının yer aldığı Rumkale’ye, Kaya Kilisesi’nin yer aldığı tarihi Savaşan köyüne ulaşımın olanaklı hale gelmesi ise, turizm açı-

sından ayrı bir değer taşımakta...

Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye’de yalnızca Birecik’te yaşa-yan Kelaynaklar, Şanlıurfa yöresin-deki hayvan türlerinden en ilginci. Tabii Ceylanpınar’daki ceylanları da unutmayalım. Birecik’ten başka Fas ve Cezayir’de yaşayan kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar’a göç edip, şubat ortasından başlayarak Birecik’e geliyorlar.

Şeyh Müslüm Camii ve türbesi, Suruç ilçesinin 5 km. güneydoğusunda yer alan iki türbe, minare vb. çeşitli birim-lerden oluşan bir yapı topluluğu. Ziyaret ilçesinde doğan ve orada vefat eden ta-savvuf büyüklerinden Na’me es-Seruci oğlu Şeyh Müslüm Efendi adına yaptı-rılmış. Birçok hastalık için şifaya vesile olduğuna inanılan türbe, daha çok ço-cuğu olmayan kadınlar ve akıl sağlığını yitirenlerin getirildiği bir ziyaretgâh.

Tüm bölge içinde kar tutan ender yerlerden olan Karacadağ’da, kayak pistleri düzenlenmiş ve 600-700 m. uzunluğunda pistler için bir de 250m.

lik bir lift yapılmış. Kasım ayından iti-baren dört aylık kayma sezonuna sahip merkez, yakınlığı nedeniyle öncelikle Siverek ve Diyarbakır talebine cevap vermekte.

Şanlıurfa’nın günlük hayatı da, doğal ve tarihi yapısı gibi oldukça canlı ve renkli. Urfalıların sosyal ve günlük yaşantıla-rında, başka yerlerde olmayan, görül-meyen özellik ve motiflere rastlamak mümkün. Mevsimlere göre şehir mer-kezi ile kırsal kesimdeki hayat arasında bile farklılıklar gözleniyor. Bunların en ünlüsü de kuşkusuz sıra geceleri. Sıra gecelerini eğlenceden ibaret sananla-ra bunun bir yanılgı olduğunu hemen söyleyelim. Zira bu gecenin en önem-li yanı, bu gecelerde Urfa’nın sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarının ko-nuşuluyor, tartışılıyor olması. Urfa’ya gittiğinizde mutlaka bir sıra gecesine konuk olmalısınız.

Tüm bunlar ve çok daha fazlası için Urfa sizi bekliyor. Yeni keşiflere hazır olun!

Yenilmeli!Çiğ köfte, kebap, erik tavası, mumbar, lebeni, kuymak, isot çömleği, urfa peyniri, ağzı yumuk, dolmalı köfte, balcan dolması

Page 96: Golf XL - Sayı 01

94 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

TAKİP

Sirena Marine; dünyaca ünlü İtalyan mo-toryat üreticisi Azimut-Bennetti Grubu için Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’i Türkiye’de üretiyor. Rüya motoryatlar; mobilyasından, çelik aksamına kadar Türkiye’de üretilip, dünyaya Türkiye’den ihraç ediliyor!

2006 yılından bu yana Azimut-Benet-ti Grubu ile işbirliği içinde olan Sirena Marine, motoryat üretiminde başarılara imza atıyor. Azimut motoryatlarının dist-ribütörlük ve ithalat faaliyetlerinin yanı sıra Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’in dünyadaki tek üretim merkezi ola-rak Bursa Orhangazi’de bulunan dünya standartlarındaki fabrikasında üretimini de gerçekleştiriyor. Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’in dünyadaki tek üre-tim merkezi olan Sirena Marine, Azimut-Benetti Grubu ile olan ortaklığını her geçen yıl güçlendiriyor. Pek çok deniz

tutkununun rüyalarını süsleyen Azimut modellerinin dağıtım ve satış işlemleri, Türkiye’de sadece Sirena Marine tarafın-dan gerçekleştiriliyor.

Azimut–Benetti Grubu’nun dünyadaki ilk ve tek lisanslı üreticisi, aynı zamanda da tek JV’si olan Azimut Marine’in orta-ğı olarak başarılarla dolu beş yılı geri-de bıraktıklarını belirten Sirena Marine Genel Müdürü Saffet Üçüncü; “Sirena Marine olarak Azimut Benetti Grubu ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık sadece Si-rena Marine’in değil Türk yatçılığının da başarısıdır. Geçtiğimiz yıl bu fuarda Si-rena Marine tesislerinde üretilen Azimut 38, 40S ve 55 modellerini ihraç ettiğimiz bilgisini paylaşmıştık. Bu yıl ise bu mo-dellere gösterilen yoğun ilgi ve beklene-nin üstünde gerçekleşen talebin mutlu-luğunu yaşıyoruz” dedi.

Dünyanın En Güzel Deniz Yıldızları

Sirena Marine Tarafından Üretilen Azimut’lar

Görücüye Çıktı!

Avrasya Boat Show’daydı.

Türkiye’nin en görkemli yat fuarı Avrasya Boat Show, 12-20 Şubat 2011 tarih-leri arasında CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Avrasya Boat Show’da denizcilik sektörüyle ilgili hemen her türlü ürün sergilendi. Fuara yat, yelkenli, tekne ve denizcilik firmaları, imalatçılar, ithalatçılar, malzeme ve ekipman üre-ticileri gibi tüm denizcilik sektöründen 500’ün üzerinde firma katıldı. “

Page 97: Golf XL - Sayı 01

Dünyaca ünlü moda markası Gucci, denizciler için bir ikon olan RIVA ile geçmişten geleceğe uzanan yolculuğu denizlere taşıyor. İlk lansmanı Cannes Boatshow’da gerçekleştirilen, “Aquariva Gucci”, Avrasya Boatshow Fuar’ında denizcilik meraklı-ları ile buluştu. Milan Fashion Week, Amsterdam Millonaire Fair ve London Boatshow’un ardından ülkemizde Avrasya Boatshow Fuarı’nda meraklı-ları ile buluşan “Aquariva Gucci” orjinal Aquariva Modelini yaratan dizayn ofisi Officina Italiana De-sign ve Gucci kreatif direktörü Frida Giannini ta-rafından tasarlandı. Aquariva Gucci’de gelenek ve inovasyon biraraya gelerek, el yapımı sanatını, ay-rıntıda gizli incelikleri ve en gelişmiş malzemenin kullanımını yansıtan kusursuz İtalyan şıklığının ifadesi, denizlerin gerçek mücevheri olarak yara-tıldı. Tüm bunlar yeni Riva yatı Aquariva Gucci’ye bugünkü uluslararası prestijini kazandırarak, bu yılın “en göze çarpanları” arasında yeralmasını ve uluslararası bir tarz ikonu olmasını sağladı.

475 Sundancer ile rahatlığın ve konforun key-fini süreceksiniz! İster yeni tekne kullanmaya başlayın, ister tecrübeli olun, 475 Sundancer ile tekne kullanmak artık çok kolay. Zeus ve joystick kumandalı dümen sisteminin standart olarak bulunduğu ilk tekne olan 475 Sundancer ile iste-diğiniz zaman istediğiniz yere yanaşabileceksiniz. Tekne kullananın yapması gereken tek şey gitmek istediği yöne doğru joysticki hareket ettirmek. 475 Sundancer çift Cummins mercruiser QSB 425 dizel motorlar ile donatılmış. Zeus sistemli bu motorlar yuzde on beş daha tasarruflu yakıt tüketimi ve diğer motorlara kıyasla maksimum hızlarda yuzde on beş daha yuksek performanslı grafiği ile dikkat çekiyor ve tam anlamıyla sessiz bir sürüş keyfi yaşatıyor.

Meraklısına Aquariva By Gucci

Dünyaca Ünlü Searay’den Yeni 475 Sundancer

Page 98: Golf XL - Sayı 01

TAKVİMDEN BİR GÜN

Tiyatro aslında nedir?

Dünya bir oyun sahnesi bizler bi-rer oyuncuyuz. Bütün erkekler ve bütün kadınlar sırası geldi-ğinde girerler ve çıkarlar bu

oyun sahnesine…” diyen William Sha-kespeare farklı bir açıdan anlatır bize tiyatroyu. Tiyatro bilinen anlamıyla ise; bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketle-riyle canlandırması sanatıdır. Tiyatro sözcüğü Yunanca’da “seyirlik yeri”

anlamına gelen theatron’dan türetil-miş olup dilimize ise, İtalyanca’daki teatro sözcüğünden geçmiştir.

Güzel sanatların kollarından biri olan tiyatro; başka sanatlarda olduğu

gibi dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden bağımsızlaşarak sanatlaşmış-tır. Kökeninde, ilkel insanın doğa olay-larını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak temsil etme çabaları yatar. Tiyatro, yapısında iki eğilimin izlerini taşır ve bu iki eğilim arasında-ki gerilimden güç alır: Bir yanda doğa

güçlerini simgesel olarak canlandır-ma, temsil etme işlevi; öte yanda, do-ğaüstü güçlerin görünmesine aracılık etme işlevi.

2500 yıllık bilinen tarihi geçmişi bo-yunca tiyatro, tüm insanların ortak bir anlatım aracı durumuna gelmiştir. Dünya uluslarının birbirlerine yakın-laşmalarında, birbirlerini anlamala-rında önemli bir yer tutan bu sanatın çağımızda, çağımız için yaşamak iste-ğini bir kez daha anlatmak, bu yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri oldu-ğunu hatırlatmak, eğitici ve yükseltici görevini belirtmek ve kültür gelişme-sindeki değerli yerini unutturmamak amacıyla; Uluslararası Tiyatro Ensti-tüsü 1962 yılında kuruluş amaç ve ilke-leri doğrultusunda topluluğa üye ülke-lerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı. Bunun için de ‘Uluslar Tiyatrosu’nun açılış tarihi uygun görüldü: 27 Mart. 1954 yılından başlayarak bu girişime önderlik eden isim Fransız A.M. Julien’dir.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü

BOŞ KUBBEDE BİR HOŞ SEDA

“En iyi tiyatrocular çocuklardır” diye bir yorum okumuştum uzun yıllar önce. Kimin söylediğini ha-tırlamıyorum bile ama aklıma yer etmiş bir cümledir bu. O zamandan beri oyunlarını kurgulayan ve oynayan çocukların yaratıcılıklarına ve yeteneklerine daha farklı bir gözle bakar oldum. Şöyle bir düşünürseniz gerçeklik payını sizler de fark edersiniz. Aslında bir zamanlar hepimiz tiyatro yapma-dık mı? Adına evcilik denen bir oyun oynadık. Oynarken oyuncaklarımızla dekor kurduk, kendimize çeşitli isimler verdik, aile ilişkileri- arkadaşlık ilişkileri üzerine türlü senaryolar ürettik, bununla kalmayıp sen şöyle yap ben böyle yapayım diyerek yönettik de. Başrol oyuncuları yine bizlerdik. Ne yaptığımızı tam bilmiyor ve amatörce yapıyorduk kuşkusuz, ama yaptığımız şey doğaçlama bir tiyat-ro gösterisinden başka bir şey değildi.

Esra

AYN

UR

Osmanlı dönemindeki

tiyatrodan Türk Çağdaş

Tiyatrosu’na geçişte

en önemli adımı,

1869’da Gedikpaşa

Tiyatrosu’nda Osmanlı

Topluluğu’nu kuran

Güllü Agop atmıştır.

96 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 99: Golf XL - Sayı 01

Dünyanın hemen her köşesinden tiyatro severleri ve tiyatro çalışanlarını bir araya getirmeyi başaran “Theatre Des Nationes ( Uluslar Tiyatrosu)” yalnızca yılın belli bir döneminde oyunlar sergileyen ilginç bir festivaldi. Fransa dışından çeşitli uluslar-dan davet edilen tiyatro toplulukları o yıl Paris’e geldiler ve çalışmalarını sergile-diler. 1955 ve 1956 yıllarında yinelenen bu festival o denli başarılı oldu ve ilgi topladı ki 1957‘de festivale resmi bir nitelik ka-zandırıldı ve sağlanan çeşitli olanaklardan yararlanılarak daha büyük boyutlarda uy-gulamaya geçildi. Bu tarihten başlayarak festivale katılan yabancı toplulukların sa-yıları giderek arttı. Gerek toplulukların, gerekse sergilenen oyunların nicel ve nitel yapısı genişledi ve A.M. Julien’in düşlediği evrensel düzeye ulaştı.

Türkiye’de Tiyatro “Türk Tiyatrosu”, yüzyılı aşkın süredir, kendi insanını, kendi ulusal sorunlarını, kendine özgü renk ve tarzıyla seyircisi-ne aktaracak bir yol arayışındaydı. Türk halkı, batı modelinde tiyatroyla azınlık-ların sunduğu tiyatro gösterileri yoluy-la bir ölçüde tanışıyordu. Osmanlı sarayı ise, yabancı toplulukların gösterilerine büyük önem vermiş ve batı tiyatrosunu türk halkından daha önce benimsemişti. Batı tiyatrosunun türk kültürüne tam an-lamıyla aktarılması Tanzimat’ta olmuş-tur. Batı tiyatrosunun, 1839 Tanzimat Fer-manı’nın öngördüğü ilkeler doğrultusunda batıya yönelen osmanlı toplumuna girişi, geleneksel türk tiyatrosuna bir yandan bir-çok olumlu katkıda bulunurken, bir yandan da onun çağdaş doğrultuda gelişmesini en-gellemiştir. Batı modeli tiyatronun benim-senmesiyle “Türk Tiyatrosu” yeni bir yöne-liş içine girmiştir. Her şeyden önce tiyatroda yazılı metne geçilmiş, yabancı yazarlardan yapılan çeviri ve uyarlamalar yanında türk yazarları da oyun yazmaya başlamıştır. Böylece batıya oranla çok geç de olsa bir dram geleneği başlamıştır.

Türk oyuncuların eğitimi için bir kon-servatuvar ve yerel yönetimce parasal

açıdan desteklenen bir uygulama sah-nesi oluşturulması yolunda ilk adım ise; 1914’te Darülbedayi’nin kurulmasıyla atıl-dı. İlk Türk-Müslüman kadın sanatçı olan Afife Jale’de sahneye ilk kez 1920’de Darülbedayi’de çıktı. Tiyatroyu Türkiye’de çağdaş bir sanat alanına dönüştürme yo-lunda ilk büyük katkı ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul’dan geldi. 1927’de, Darülbedayi’nin başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirmesiyle, izleyi-ciye sunduğu çağdaş çeviri oyunlarla, sah-neleme, oyunculuk ve dekor kullanımında güncel anlayışı yerleştirmesiyle, yetişme-lerine katkıda bulunduğu kadın ve erkek oyuncularla bugünkü “Türk Tiyatrosu”nun temellerini attı. Bugün “Türk Tiyatrosu”, Dünya Tiyatrolar Günü’nü, seyircisiyle bir-likte gururla kutlamakta ve en güzel eser-lerini sunmaya devam etmektedir.

Türkiye’de epik tiyatro ve kabarenin öncü isimlerinden Haldun Taner’in, unutulmaz eserlerinden olan “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”nda Tomas Fasulyacıyan karakteri-nin söylediği şu sözler tiyatroyu ve sanatçı-sını niteleyen en güzel repliklere sahiptir.

Şöyle der Fasulyacıyan:“Zaten aktör dediğin nedir ki?

Oynarken varızdır.

Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır.

Birazdan teatro bomboş kalacak.

Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar.

Çünkü Satenik’in bir şarkısı şu perdelerden birine takılı

kalmıştır.

Benim bir tiradım şu pervaza sinmiştir.

Hıranuş’la Virjinya’nın bir diyalogu eski kostümlerin yırtığına

sığınmıştır.

İşte bu hatıralar, o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir

fısıltı halinde yine sahneye dökülürler.

Artık kendimiz yoğuz.

Seyircilerimiz de kalmadı.

Ama repliklerimiz, fısıldaşır dururlar sabaha kadar.

Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır.

Perde!”

Tiyatronun kökeninde, ilkel insanın doğa

olaylarını kendi bedensel hareketleriyle

simgesel olarak temsil etme çabası yatar.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 97

Page 100: Golf XL - Sayı 01

98 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

DENİZDEKİ NEFES

Uskumru (Scomber scombrus) tüketi-cilerin sevdiği bir deniz balığıdır. Aynı zamanda Uskumrugiller familyasına adını vermiş olan bu balık için, famil-yasının örnek balığı diyebiliriz. Vücudu iğ şeklindedir. Sırtında aşağıya doğru inen açık veya koyu yeşilimsi-mavi, üzeri lekeli bantlar vardır. 8-11 yıl ya-şarlar. Ortalama boyu 20-25 cm’dir. Ortalama ağırlığı 100-125 gram civa-rındadır. Uskumrunun yavrusuna “vo-noz”, 30-35 cm uzunluğundaki irileri-ne de “lipari” adı verilmektedir. Yağsız uskumruya ise “çiroz” denir.

Türkiye sularında, Akdeniz, Ege De-nizi, Marmara Denizi ve Karadeniz’de bulunan uskumru yok olma tehlikesi yaşayan lezzetli bir balıktır. Uskumru-nun yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmasının iki temel nedeni vardır; deniz kirliliği ve aşırı avlanma. Özel-likle aşırı avlanma yüzünden uskum-ru sürüleri son yıllarda Marmara’ya ve Karadeniz’e çıkamadığından gücü sona ermiştir.

Yazı Karadeniz’de geçiren uskumru-lar, her yıl soğukların başlamasıyla büyük sürüler halinde kasım sonun-da ve bilhassa aralık başında kışla-mak için Marmara’ya akın etmeye

başlarlar. Ocak sonunda son sürüler de Boğaz’dan Marmara’ya ulaşır. Bu dö-nemde avlananların eti yağlı olduğundan ızgara-sı makbuldür. Mayıs so-nunda veya haziran başında Marmara’nın yüzey sularında, her dişi yarım milyon kadar yu-murta bıraktıktan sonra beslenmek için Karadeniz’e geçerler. Bir hafta içinde yavrular yumurtadan çıkar, en son kalan sürüyle Karadeniz’e geçer-ler. Bu küçük bireylere “mavrika” adı verilir. Yumurtlama döneminden son-ra avlananlar zayıf olduklarından “çi-roz” adını alırlar. Bunlar kurutularak yenir. Marmara ve Akdeniz’den en son dönen uskumru sürüleri ağustosta Karadeniz’e ulaşırlar. Besin bakımın-dan zengin olan Karadeniz’de yağ-landıktan sonra, sonbahar sonunda Boğaz’dan tekrar akmaya başlarlar.

Açık denizlerde sürüler halinde ya-şayan uskumrunun en sevdiği balık hamsi, çaça, aterina ve çamukadır. Bunların yanı sıra diğer balıkların yavruları ve planktonla da beslen-mektedirler. Buna karşın orkinos, kofana ve torik gibi etçil balıkların saldırısına uğramaktadır. Çok çevik

ve hızlı bir balık olan uskumru, saatte yedi deniz mili sürate ulaşmaktadır.

Eti lezzetli olan uskumrunun ızgarası, tavası, dolması, buğulaması ve çirozu çok makbuldür. Tütsülenmiş ve kon-serve uskumru, balıkçılık endüstrisi gelişmiş Atlas Okyanusu ülkelerinin en önemli ihracat kalemi arasın-dadır. Uskumru avı genelde gırgır ağları ile yapılmak-tadır. Sürü eğer dipte ise dip ağları, uzat-ma, ığrıp ve manyat ağları kullanılır. Uskumru ağın yanı sıra, gündüz zamanı oltayla da (çapari) avlan-maktadır.

Uskumrunun Olduğu Denizler ve AylarKaradeniz’de;Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık

Marmara’da;Ocak, Şubat, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık

Ege’de;Ocak, Şubat, Mart, Aralık

Akdeniz’de;Mayıs, Haziran, Temmuz

USKUMRUDenizlerin Örnek Balığı;

Page 101: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 99

Malzemeler

1 Kg. Uskumru,1 Fincan Zeytinyağı,Karabiber, TuzLimonMaydanoz

Hazırlanışı

1) Balıkları ayıklayıp yıkayınız.

2) Yemeğe 20 dakika kala tuzlayıp, biberleyip yağlayı nız.

3) Izgaraya diziniz.

4) Kömür ateşinde veya fırında ya da elektrik ızgarasında 10-12 da-kika her iki yüzünü pişiriniz.

5) Kalan zeytinyağının içerisine bir limon suyu koyup, beyazlaşınca-ya kadar karıştırınız.

6) Bu karışıma, tuz, karabiber, ince kıyılmış maydanoz ilave ediniz.

7) Balıkları servis tabağına yerleştiriniz.

8 ) Üzerlerine bu sosu dökünüz.

9) Soğan piyazı ile sofraya alınız.

Oktay Usta’dan Izgara Uskumru Tarifi

Page 102: Golf XL - Sayı 01

100 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

SAĞLIK DEPOSU

Ülkemizdeki sorunların, olması gere-ken dizilişine göre ele alınmadığı dü-şüncesindeyim. Bir bakıyorsunuz incir çekirdeğini doldurmayan bir şey, daha önemli olayların önüne geçmiş. İnsanlar bütünüyle aklını ona vermiş, onu konu-şuyor. Oysa Türkiye’nin o kadar önemli konuları var ki! Mesela sanayi ve tarım alanlarında zaman ayrılarak üzerinde düşünülse, Türkiye’yi ekonomik ve sos-yal anlamda yukarıya doğru ivme kazan-dıracak projeler gündeme gelir.

Biz, badem satmaya kuruyemişçiliği-miz başladığından beri devam ediyo-ruz. Badem, önceleri az tüketiliyordu. Çünkü ülkenin satın alma gücüne göre antepfıstığı ve bademin az tüketildiği-

ni biliyoruz. Ay çekirdeği, beyaz ve sarı leblebinin fazla tüketilmesi yani daha ekonomik ürünlerin yaygın tüketilme-sinin altında yatan sebepler, tamamen insanların ekonomisi ile ilgilidir. Yoksa tabi ki herkes antepfıstığı ve badem yemek ister. Fakat ülkemiz gelişince, insanlar antepfıstığı, fındık içi ve ba-dem içini daha çok tüketmeye başladı ve bu tüketim miktarı artınca 1990 yı-lında bizim bademimiz bize yetmemeye başladı. Biz 1991 yılında ilk kez bir it-halatçıdan badem aldık. Her sene biraz daha yetmezliği ortaya çıkınca ithalat büyüdü. 90’lı yıllar yerli üretimin yet-mediği ithalatın başladığı yıllardır. Ben inanıyorum ki, en az %80’ini ithalattan karşılarken, %20’sini yerli üretimden karşılıyoruz.

Amerika Dünyayı BesliyorPeki neden bu durum böyle?

Bu duruma gelinmesinin temelinde, Türkiye’nin ürünlere göre ne tüketiyor ve ne üretiyor kıyaslamasının yapıl-maması yatıyor. Biz ayçiçek yağında, pirinçde ithalatçı konumundayız ki bunlara hiç gerek yok. Zaman zaman yer fıstığında da ithalatçı konuma dü-şüyoruz, buna da hiç gerek yok. Cari açıktan söz ediliyor, cari açık meselesi senin üretmediğin veya rekabetçinin üretmediği herşeyde önüne çıkıyor. Bunu da basiretli tüccar, sanayici reka-bet yapmak ya da sürdürülebilir ürün

satmak için Çin’den getiriyor. Mecbur kalıyor.

Şimdi badem onlara göre çok ekstrem bir ürün. Biraz unutuldu diyebilirim. Bi-zim ülkemizde Karadeniz’de bin km’lik bir üretim bandı var. Aynısı Akdeniz’de de var. Fakat Akdeniz’de bulunan bant Karadeniz’e kıyasla daha geniş bir bant-tır. Neden bademe dönüştürmeyelim? Ürettiğimiz fındığın yarısını bile badem olarak üretsek, ithalattan öte, ihracata geçeceğimizi düşünüyorum. İzmir ve Çanakkale’den 50 km’lik bir alan alınıp, bu 50 km’lik alan Samandağ Suriye sı-nırına götürülse ne kadar büyük bir yü-zölçümünün bademle sıvanacağını dü-şünün.. Bu Amerika’nın Kaliforniya’da üretip, dünyayı beslediği badem tar-lalarının yarısı olsun. İsterse dörtte biri olsun. Bu bizim ülkemizin badem ihtiyacının üç, dört katı üretim demek-tir. Bu alanın içerisinde ise kırsal, pla-to, sulanmayan ya da az sulanan, ciddi anlamda su sorunu çeken ve atalarımız tarafından geçmişte tarlaların kenarla-rına dikilen badem ağaçları olmalıdır. Türkiye’nin şu anda bu bahsettiğimiz alan içerisine badem üretimini yerleş-tirirsek, Türkiye’nin badem ihtiyacını fındıkta olduğu gibi karşılarız. En az fındığın %50’si kadar badem üretimimiz olur. Eğer biz 2 milyar dolar fındıktan gelir elde ediyor isek, bademde de 1 milyar dolarlık bir üretim gerçekleşti-rebiliriz. Bu da Türkiye’nin ihtiyacının

Tahsin ATEŞBademi Tüketirken

Üretmemek Neden?Bademin %80’inin yurt dışından ithal edildiğinin gerçeğini size söylerek başlamak istiyorum yazıma.

“Ateşler KuruyemişYönetim Kurulu Başkanı

Page 103: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 101

üç, dört katı üretim demektir. Bunu yaptığımız zaman da sosyal dengeler açısından çok iyi bir iş başarmış oluruz. Nedir bu başarı? Küçük çiftçiyi daha yüksek gelir sahibi yapmış olacağız. Ayrıca badem ağacı bir narenciye kadar su istemez. Badem en erken meyve veren ağaçtır. Kış şartlarından çıkışta hemen meyve-ye o dönemde Türkiye’de yağış olur yani iklim koşulla-rı bademe yardım eder.

Dünya Cevizi Farketti, Badem de Onun KardeşiŞimdi gelelim badem için neler yapılmalı konusuna…Badem meselesinde ilk başta bakanlığa iş düşüyor. Öncelikle bir veri tabanı oluşturmak lazım. Bugün bu bahsettiğimiz alanların tespit edilmesi gerekiyor. Her pilot projenin olduğu yerde “ne kadarını badem yaparsak ne kadar suya ihtiyaç var” gibi konulara değinmek gerekiyor. Kendi üretim koşullarımızı iyi-ce değerlendirmeliyiz. Badem ağacının birçok çeşidi var. Bizim lokal iklimimize uyacak çeşitlerin tesbiti bu noktada çok önemli. Yani eko iklimlere göre çe-şitlerin yerleştirilmesi gerekir. Çünkü bazı endüstri-yel çeşitleri var. Yüksek verimli çerezlikler var, ka-lite yüksek ve aromatik. Aromatik demişken Datça Bademi’ni hatırlatmak istiyorum. Datça Bademi’nin aromasının hiçbir ülke ile kıyaslanması mümkün de-ğildir. Ülkemizde Datça Bademi gibi bir badem çeşidi varken, uzmanlarımızın bu konu üzerinde de çalışma yapmasını dilerim. Dediğim gibi, çok yönlü bir çalış-ma ama, bir yerden başlamak gerekirse; ilk etepta Türkiyenin ihtiyacının iki katı üretim hedefi konula-bilir. Bunların her biri proje değeri olan çalışmalar. Bunun yanında kesinlikle üstün körü teşvik yapma-mak gerekiyor. Yani bugün Türkiye’nin zaman zaman tartıştığı önemli bir nokta mevcut. “Biz çok fındık üretiyoruz, kendi kendini yiyor, fındık ekim alanları-nı daraltalım” gibi konular var. İşte bu noktada kendi haline bırakmamak lazım. Sözün kısası; dünya cevizi farketti, badem de onun kardeşi…

Tahsin Ateş Kimdir?Ateşler Kuruyemiş markasının sahibi Tahsin Ateş, 1951 tarihinde doğdu. İlkokul 3.sınıftan sonra tica-rete atıldı ve eğitim hayatını ticaret yüzünden devam ettiremedi. Ticaret hayatına 1973’de Tarsus’da baş-ladı. 1986 yılında Mustafa Ateş ve Evlatları Kollektif Şirketi’ni, 1991 yılında ise Ateşler A.Ş’yi kurdular. Ve bugün hala Ateşler A.Ş, Çukurova’nın en önde gelen kuruyemiş markasıdır.

Badem ağacı, gülgiller familyasının meyvesi. yenebilen 4-9 m uzunluğunda küçük bir ağaç türüdür. Badem ise bu ağacın mey-vesidir. Sıcak, ılık iklim ister, kurağa çok dayanıklıdır. Nemli ha-vadan, soğuk rüzgârdan hoşlanmaz. İlkbaharda erken çiçek aç-tığı için, geç gelen kırağılarda çiçekleri donar, meyve yapamaz. Badem daha çok aşıyla yetiştirilir. Fidanlar 3-4 yaşında meyveye yatar. 40-50 yıl ömrü vardır. Olgunlaşan meyvelerin dış kabuğu kurur ve açılır. Kendiliğinden yere düşenler toplanır.

İşte bademin yaşam hikayesi böyle.. Peki, bu güzel meyvenin insan sağlığına yararları nelerdir?• Sinirleri güçlendirir.

• Göğüs hastalıklarını iyileştirmede yardımcı olur.

• Beden ve zihin yorgunluğunu giderir.

• Hamilelerin sütünü artırır ve bebeklerin gelişimine yardımcı olur.

• Böbrek, idrar yolları ve cinsel organlardaki iltihapları iyileş-tirir.

• Badem yağı ise hazımsızlığa iyi gelir.

• Yumuşatıcı, balgam söktürücü, sakinleştirici özellikleri olan badem, ev eczanemizin vazgeçilmezlerindendir.

• Burun kuruluğunun tedavisinde; Badem yağı kullanılır. Ço-cuklarınız veya siz bu rahatsızlıktan kurtulmak için günde iki /üç kere bir/iki damla badem yağını damlatarak bu problem-den kurtulabilirsiniz.

• Badem yağı ayrıca müshil olarak da kullanılır.

• Sık sık dudaklarının çatlamasından rahatsız olanlar da, gün içinde bir iki damla badem yağı kullanmalıdırlar.

• %5 su, %9 protein, %54 yağ, %20 karbonhidrat ve %3 oranın-da külden oluşur. İçinde Ca, P, Fe, Na, K, Mg elementleri ve Thiamin, Ribofdavin, Niosin ve A vitamini bulunur.

• Kolestrolü düşürür. Kalp krizi riskini %50 azaltır.

• Her gün bir avuç badem, yediğimizde kalp hastalığı riski azalmaktadır.

• Kan şekeri düzeyini ayarlar; kansere yakalanma riskini azal-tır.

• Cinsel güçsüzlüğe karşı etkilidir.

• Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrek, mesane ve üreme yollarındaki iltihapları yok eder. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

Siz hala“BADEM”i tanımıyor musunuz?

Page 104: Golf XL - Sayı 01

102 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

LEZZET DURAĞI

Antep Mutfağı:

“Çanak KebapKatmer”

&

2004 yılında Mustafa Çapuk tarafından ilk olarak İstanbul’un Acıbadem semtinde kurulan Çanak Kebap & Katmer’de müşteri konforu için her türlü imkan sağlanmış. Mekan-da çocukların pedagog ile birlikte zaman geçirebilecekleri oyun salonunun yanı sıra, iş toplantıları ve özel günler için hazırlanmış 350 kişilik büyük bir salon daha bulunmak-tadır. Haftanın 7 günü sabah 11.00 ile akşam 23.00 arası hizmet vermektedirler. Özellikle akşamları %95 dolu olan Çanak Kebap & Katmer, rezervasyon ile çalışmaktadır.

Çanak RestaurantAcıbadem Caddesi No:115

Kadıköy/İstanbulRezervasyon:0216 325 22 34- 399 08 [email protected]

Neh

ir D

eğir

men

ci

Page 105: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 103

Ne Yemeliyiz?Antep yöresine ait yemekleri aslına uygun olarak müş-teriye sunan Çanak’ta; çok çeşitli soğuk meze, kebap, yö-resel yemekler ve tatlı bulunmaktadır. Şiveydiz veya Yuvala-ma Çorbası, Zahter Salatası, Halep Köftesi, Etli Antep Dolması, Abugannuş, nisan ayında Keme Sote ve tatlı olarak da kesinlikle Katmer, tercih edilmesi gereken yemekler arasında ilk sırada yer almaktadır.

Sertleşmeden sapları doğranan taze sarımsağa, süzme yoğurt, nohut ve bir parça et eklenerek, servis yapılan harika bir çorba çeşididir. Bu mevsimde Çanak’ta Şiveydiz içilir...

*Restaurant Şefi Recep Kaya; “Yeni yöresel bir yemek keşfettiğimizde restaurantımızın sahibi Mustafa Çapuk önlüğü takıp mutfağa geçiyor. Bu yemek kendisi ve eki-bi tarafından beğenilmediği takdirde asla mönümüzde yer almıyor. Bir işi iyi yapacaksanız, ilk önce kendi içinize sinmeli”diyor.

Yemekten Sonra KatmerÇanak Kebap & Katmer’in nefis yöresel yemeklerini yedik-ten sonra katmerin tadına bakmadan gitmek olmaz. Katmer aslında Anteplilerin sabah kahvaltılarında yenilen bir tatlıdır. Merdane kullanmadan, tamamen eller ile açılan yufkanın içine bolca antep fıs-tığı, süt kaymağı ve şeker ilave edil-dikten sonra fırına verilen katmer, damak tadına çok uygun ve hafif bir tatlı çeşididir.

Şimdi Şiveydiz’in Mevsimi...

Page 106: Golf XL - Sayı 01

GARDROP

Karyoka Ayakkabı Genel Müdürü Oğuz İnner ve Türkiye distribütörü Mert Aydın’a 2011 İlkbahar-Yaz Karyoka Modasını sorduk...

Karyoka’da Moda2011 İlkbahar Yaz Ayakkabı Modası

Büyüteç Altında“Karyoka olarak ilkbahar-yaz sezonuna hazırladığımız babet, terlik ve sandalet modellerimiz, detaylara ve malzeme kalitesine verdiğimiz önemi gözler önüne seren, tamamı yerli üretim olan bir koleksiyondan oluşmak-tadır. Renk alternatifimiz çok fazla olmasına rağmen öne çıkan renkler, camel, taba, siyah, beyaz, fırçalı beyaz, vizon, lila, lacivert. Ayrıca yakma ve fırçalanmış deriler de tercih ediliyor. Dolgu ve platform topukların bolca kullanıldığı canlı, puantiyeli ve neon renklerin olacağı eğlenceli bir yaz geçireceğimizi tahmin ediyoruz. Birçok renkten oluşan garnili ayakkabıları bu yaz bayanların ayaklarında bol bol göreceğiz. Bunların yanı sıra kalın sargılı, sarmal sandaletler de ön plana çıkacak gibi görünüyor. Hasır görünümlü dolgu topuklar üzerine işlenen sandaletleri de bayanlar tercih edecektir.”

Karyoka 2011 ayakkabı modasında tercih edilecek taban ve renkler...

Sağlık Ön Planda

Anatomik iç tabanımız ve sağlıklı, koku yapmayan

astarlarımız komfort segmentindeki ayak giysilerinin

rahatlığını destekler nitelikte.

Karyoka markası olarak modanın getirdiği değişiklikleri

renk ve aksesuar bazında takip etmemize rağmen

önceliğimiz her zaman rahatlık ve sağlığın ön planda

olmasıdır.

www.berkeshoes.com

Geçmişte ev içinde

tercih edilen terlikler,

günümüzde ideal ökçe

yüksekliğinde olduğunda,

yaz sezonunda bayanlar

için alternatif bir ayakkabı

olmaktadır. Taşlı ve kibar

dekolteli terlikler artık

kıyafetleri tamamlayan

bir aksesuar niteliğinde

olacaktır.

104 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Page 107: Golf XL - Sayı 01

Bu modellerin

arasında çok yüksek, süet ve sivri topuklu

tasarımlar en gözdeleri. Topuklu olmasının yanı sıra bileği sarıp sarmalayan 2000’lerden gelip

moda olan ipli ayakkabılar da 2011 yaz modası ayakkabı modelleri

arasında yer alıyor. Ayrıca bantlı ve bağcıklı modeller

de dikkatçekiyor.

2011 İlkbahar Yaz Modası Ayakkabı Modelleri ‘Yüksek Topuklu Ayakkabılar’dan’ oluşuyor.

2011 Milano Fashion WeekBu sezon en ünlü marka 1970’li yılların hissiyatını tekrar ayakkabıya yansıttı. İtalyan markaları 2011’de şık, canlı ve

parlak renklere yer verdi.

İşte 2011 Milano Moda Haftası’nın en canlı ve renkli ayakkabıları. Fendi, Just Cavalli,

Prada, Versace, Gucci, Iceberg, Versus

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 105

Versace

Gucci

Versace

Versace

Versace

Prada

Prada

Fendi

GucciGucci

Gucci Gucci

Page 108: Golf XL - Sayı 01

106 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ECOTECH

Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan elektrikli araçlar ülkemizde de gö-

rücüye çıkmaya başladı. Otomotiv sektörü, hibrit ve elektrikli araç-lara doğru çalışmalarını sürdü-rüyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, önümüzdeki 10 yılda Avrupa’da, her 4-5 araçtan

birisinin elektrikli araç olacağını öngörüyor.

Nerelerde Şarj Ediliyor?Wall Box (ev tipi şarj terminali) ile doğru-dan kendi evinizde şarj edebiliyorsunuz. Evde standart şarjın vazgeçilmez do-nanımı Wall Box aracınızın bataryasını, ideal olarak siz uyurken 6 - 8 saatte şarj etme olanağı sunuyor! Ne de olsa gece elektriğin daha ucuz olduğu saatlerdir. Kullanımı gayet kolay olan Wall Box bir elektrikçi tarafından garajınıza takıla-bilir. Bu donanım tamamen güvenlikli ve her türlü saldırıya karşı korumalıdır.

Bunun yanında zamanınızı en iyi şekilde değerlendirebilmek için, gündüz iş saat-lerinde ortak otoparklarda da şarj edebi-liyorsunuz.

Renault Fluence Z.E Dünya Lansmanı, 2011’in İkinci Yarısındaİlk kez %100 elektrikli büyük bir sedan yollara çıkıyor ve size yüksek teknoloji-li bir otomobilden beklediğiniz her şeyi sunuyor. Konfor, performans, tasarım, güvenlik. Buna ek olarak bir de sessizlik ve sadece elektrikli motora özel hızlan-ma performansı...

Mükemmel bir otomobilden beklediği-miz herşey ve daha fazlası..

Kangoo Express Z.Eİhtiyaçlarınıza uygun bir ticari araç... Yeni Kangoo Express Z.E., Kangoo Express’in güçlü yönleriyle Elektrik Mo-torlu Araç teknolojisinin avantajlarını birleştiriyor. Sıfır ses, sıfır emisyon. Bu yenilikçi elektrikli versiyonuyla, Kangoo Express Z.E. mini-van’lar dünyasında hayli öne geçiyor!

Zoe PreviewBir elektrik motorlu HB otomobilden çok daha fazlası. Tam bir mutluluk. ZOE PREVIEW, çekici tasarımıyla, size ayrı-

calığı ga-rantileyecek ve daha huzur-lu sürüşlerin ka-pılarını açacak mükem-mel bir teknoloji sunuyor.

TwizyŞehirle başa çıkmanın yepyeni yolu. Twizy, bir Elektrik Motorlu Araçtan çok daha fazlası. Şehir yolculuklarınızı daha kolay ve daha eğlenceli kılacak küçük bir çılgın...

Orijinal Toyota Hibrid Sistemi’nin (THS) bir adım öteye götürülmesinden ibaret olmayan Hybrid Synergy Drive, sürüş keyfinden vazgeçemeyen, aynı zamanda

çevreye duyarlı sürücüler için yepyeni bir anlaşıyla geliştirilmiş en mükem-mel çözüm. Kuvvetli 1,5 litre benzinli motor ile birlikte çalışan küçük ama yüksek verimli elektrikli motor, Prius’u

Yola DevamElektrikli Otomobillerle

İstenildiğinde

benzin ya da elektrikle

ilerleyebilen ilk otomobil 27

yaşındaki Ferdinand Porsche

tarafından tasarlandı.

Porsche aracına

“Mixte-Wagen”

adını verdi.

Toyota’nın Hybrid Synergy Drive teknolojisinin kullanıldığı Prius modeli, yüksek performans, düşük yakıt tüketimi, çevre duyarlılığı ve şık tasarımı bir arada sunuyor.

Page 109: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 107

D-sınıfının en üst modellerinden biri yapan harika bir performans sağlıyor. Yeni elektrikli motor 1,0 - 1,2 litrelik içten yanmalı motor-ların çoğundan daha kuvvetli. Dahası, 0-1200 dd Aralığında 400 Nm torka sahip Prius’un torku, V6 dizel motorlarınkinden daha yük-sek. Sonuç olarak, 0’dan 100 km hıza 11 sa-niyenin altında ulaşabilen Prius, mevcut mo-delden 3 saniye daha hızlı ve 2,0-litrelik dizel otomobillerle boy ölçüşebiliyor. • 0’dan 100 km’ye 10.9 saniyede çıkış ve 4.3

l/100km toplam yakıt tüketimi.

• Elektrikli motor ağırlığı ve boyuna göre dün-yanın en güçlüsü.

• Atkinson döngüsü kullanan benzinli motor,

dünyanın seri üretilen en verimli benzinli motoru.

• Akıllı Etkili Frenleme Sistemi, aracın kinetik enerjisini kullanarak yakıt tasarrufu sağlıyor.

• Prius trafikte durduğunda, benzinli motor kendiliğinden kapanıyor.

CS&SCS&S, orta bölümünde yer alan yeni nesil Hybrid Synergy Drive güç aktarım sistemi ve E-Four (elektrikli dört tekerden çekiş) siste-miyle sıradışı çevre performansı ve sürüş he-yecanı sağlamak üzere tasarlandı

Yeni nesil hibrid sistem, daha güçlü bir hız-lanma sağlamak için 1,5 litre benzinli motorla 50kW’lik yüksek çıkışlı mo-toru birlikte kullanıyor. E-Four siste-miyle sağlanan dört tekerlek kontrolü ve aracın ortasına yerleştirilen hibrid güç aktarım sistemiyle çok daha üs-tün bir sürüş hakimiyeti ve yol tutuşu sağlanıyor.

FINE-SToyota’nın özgün yakıt hücresi ve hib-rid teknolojilerini devrimci bir tasa-

rımla birleştiren FINE-S Toyota’nın, çevreye duyarlı vizyonunu temsil ediyor. Dört kişiye rahat bir oturma düzeni sunan FINE-S, yakıt hücresi güç ünitesinin ve ek donanımın ara-cın altına monte edilmesiyle sağlanan alçak ağırlık merkezi ve her tekerleğin bağımsız kontrolüyle sağlanan sıradışı yol tutuşuyla heyecan veren bir otomobil.

FINE-S, düşük ağırlık merkezi ve her teker-leğin bağımsız kontrolüne olanak veren ge-lişmiş tork kontrol sistemiyle kusursuz bir performans ve yol tutuşu sağlıyor.

Hybrid Synergy Drive’in yüksek performansının yanında çevreye olan etkisi oldukça düşük.

Page 110: Golf XL - Sayı 01

108 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

TEKNOTREND

Teknoloji, hızla değişip kolayca yaygınlaşıyor. Eskiden belki hayalini bile kuramadığımız akıllı telefonlar, 3G, Ipad, Facebook ve Twitter gibi tekno-lojik gelişmeler bugün birçok kişinin hayatının vazgeçilmez parçalarından oldu. Peki bu gelişmelerden sonra 2011 yılında bizleri neler bekliyor?

İşte 2011 yılında teknoloji dünyasının yeni trendleri

2011’DE TEKNOLOJİ DÜNYASINI ETKİLEYECEK TRENDLER

Avatar filminde sağlanan başarı, 3 boyutlu film kuşağının başlangıcı gibi görünüyor. 2010 yılında göste-rime giren 3 boyutlu filmlerin sayısı bir hayli arttı. Bu artıştan etkilenen teknoloji dünyası, karşımıza hemen 3 boyutlu görüntü sistemini sağla-yan televizyonlar çıkardı. Bu yıl ise 3 boyutlu görüntü sisteminin daha da yaygınlaşması bekleniyor. 3 boyut-lu görüntü sadece televizyon ile de kalmıyor. Bir çok laptop, oyun kon-solları ve video kameralar 3 boyutlu görüntü teknolojisini uygulamalarına koydular bile.

3 BOYUTLUGÖRÜNTÜ

Türkiye’de, sokak-cadde bazında en gün-cel ve en kapsamlı sayısal haritalarını gös-teren navigasyon platformu araç içi kişi-sel navigasyon ve cep telefonu gibi birçok farklı cihaz için kullanılıyor. Günümüzde kullanımı gittikçe artan navigasyon tekno-lojisini artık hemen hemen tüm araçlarda ve cep telefonlarında görüyoruz. 2011 yı-lında da bu teknolojinin sürekli olarak kul-lanılacağı düşünülüyor.

NAVİGASYON

Günümüzde giderek daha da yaygınlaşan sosyal medya ciddi bir paylaşım ağına dönüştü. 2011 yılında ise, daha da güçlenerek devam ediyor. Yoğun olarak kullanılan sosyal medya artık bireyselin dışında, şirketlerin kurumsal ileti-şim stratejilerinde de önemli rol oynayacak. Sosyal payla-şım sitelerinin en büyüğü olan Facebook kullanıcıları yak-laşık olarak 500 milyon civarında. Üye sayısının gitgide de artmakta olduğunu görebiliyoruz.

Sosyal paylaşım sitelerinin yanında büyük yankı uyandıran Youtube’u da es geçmemek lazım. Youtube’da da ortalama olarak dakikada bir, yaklaşık 24 saat uzunluğunda video yükleniyor.

Page 111: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 109

AKILLI TAHTAEğitim sektörü de teknolojiyi yakından takip eden sektörler ara-sında. Okullarda kara tahta dönemini sona erdiren akıllı tahtala-rın kullanımı günümüzde gitgide artıyor. Bu tahtalarda bilgisa-yarda olan her türlü döküman öğrencilere sunuluyor, haritalar üzerinden Türkiye coğrafyası anlatılıyor. Sadece öğretmen-öğ-renci ilişkisinde değil, çalışan kişiler de bu tahtaları kullanarak konferanslar düzenleyebiliyor, sunumlarını gerçekleştirebiliyor-lar. 2011 yılında akıllı tahta kullanıcı sayısının artacağından hiç şüphemiz yok.

TABLET BİLGİSAYAR

Yayıncılık sektörü de teknolojik gelişmelere ayak uydurarak, e-kitap kullanımına yöneliyor. Dünyanın en büyükleri e-ticaret sitelerinden biri olan Amazon.com, e-kitap satışlarının diğer kitap satışlarına

oranla daha fazla tüketildiğini açıkla-dı. Kendi markaları olan Kindle e-kitap okuyucu cihaz ile okunan e-kitap satış-larının, daha şimdiden üçe katladığını belirtiyor. Ülkemizde ise elektronik kitap okuyucusu çok fazla değil. Fa-

kat Türkiye’de, interneti düzenli kullanma hatta sanal ortamdan alışve-riş yapma potansiyeli arttığından, önümüzdeki zamanlarda elektronik kitap sektörünün de geli-şeceğini söyleyebiliriz.

e-kitap

HOLOGRAMGerçek kişiler, sanal görüntüler, hayvanlar, bilgisayarda yaratılmış karakterler veya çizgi film karakterleriyle yan yana olabilir ve bir-likte birşeyler yapabilirsiniz. Dünya çapında eşi benzeri olmayan bu sistemi 3 boyutlu gözlükleriniz olmadan izleyebiliyorsunuz. Daha çok lansman, sahne sanatları, konferans ya da fuarlarda kullanı-mı tercih edilen bu ürünün 2011 yılında teknoloji ile birlikte reklam dünyasında da bir çığır açacağı bekleniyor.

Apple’ın i-Phone ile başlattığı dokunmatik ekran teknolojisi, cep telefonlarından hemen sonra tablet bilgisayarlar ile tüketiciye su-nuluyor. Bilgisayarlarda kullanılan özellikleri Apple i-Pad’de de bulabiliyorsunuz. Tablet bilgisayarların yakaladığı başarıyı gören, Samsung, Motorola, Panasonic, HP, Toshiba gibi markalar benzer ürünleri piyasaya sürdü. Dünya genelinde de bu yıl tablet bilgisa-yar satışlarının 50 milyonu bulacağı bekleniyor.

Page 112: Golf XL - Sayı 01

H er şeyden çok sana yazmaya bayılıyorum. Sana yazdığım zaman kendimi gerçek bir aşık gibi hissediyorum. Sana elceğizimle, kendi kale-

mimle ve tüm yazarlık hünerimle yazdığım bu mektup sadece ve sadece ‘benden’ geliyor sana. Böylece ken-dimi sana sunuyorum...

Beni yırtıp atabilirsin, saklayabilirsin, veya bugün, yarın, yahut ölene kadar istediğin kadar durup durup okuyabilirsin.”

Ünlü Amerikan yazarı A.R. Gurney’nin ‘Aşk Mektupları’ adlı oyunu, Müşfik Kenter’in yönetmenliği ve Armağan Ersin’in çevirisiyle Kenter Tiyatrosu’nda.

Oyun; her şeyi kitabına göre yapan uslu çocuk Andy ve asi sanatçı ruhlu Melissa’nın, birbirlerine çocuklukla-rından başlayarak yaşamları boyunca yazdıkları mek-tuplarla anlatılan sıradışı aşk hikayesini konu ediyor.

1989’dan beri dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde ünlü oyuncuların sahnelediği Aşk Mektupları’nı, bu kez aşkları sahnede ve yaşamda otuz üç yıldır devam eden Müşfik Kenter ve Kadriye Kenter oynuyor.

Tarih:19 Mart 20:00 - 20 Mart 15:00

Kenter Tiyatrosu T: 0212 2463589

TİYATRO Kent Oyuncuları’ndan Yeni Oyun! AŞK MEKTUPLARI

Dünya İSTİLA Ediliyor Orjinal Adı: MonstersGösterim Tarihi: 11 Mart 2011Senarist ve Yönetmen: Gareth EdwardsOyuncular: Whitney Able, Scoot McNairy

2009 yılında NASA güneş sistemimizde uzay-lılar olduğuna dair işaretler bulunduğuna dair ipuçları elde eder. Jüpiter’in ayından örnek toplaması için uzaya gönderilen bir uydu Dünya’ya dönerken Orta Amerika’ya düşer. Kısa bir süre sonra, aracın düştü-ğü Meksika sınırında yeni yaşam formları görülmeye başlar. Bölge karantinaya alınır fakat Meksika’nın yarısı YASAK BÖLGE ilan edilerek karantinaya alınır. Bugün Amerika ve Meksika askeri güçleri hala “yaratıkların” istilasına karşı koymaya çalışmaktadırlar…

Amerika’lı fotoğrafçı Andrew Kaulder (Sco-ot McNairy) Amerikalı bir turist olan Sam Wynden (Whitney Able)’a, enfekte olmuş böl-geden Meksika sınırını geçerek Amerika’ya ulaşması için eşlik etmeyi kabul eder.

Bugüne dek özgün konserleri ile farklı kitleleri bir araya getirme başarısını gös-teren Sabahat Akkiraz, yapılmayanı yapacak kadar sıra dışı, ama bir o kadar da mütevazı ve sıradan bir gönül ehli. Yaptığı yirmi albüm, kat ettiği milyonlarca ki-lometre ve verdiği binlerce konsere rağmen her gün aynı heyecanlı olarak mü-zik yapmaya devam ediyor. Sabahat Akkiraz, doğu felsefelerinin en eskilerinden biri olan Alevi-Bektaşi müziğinin deyiş geleneğini bugüne taşıyor. İnancın birinci elden aktarıldığı ve Akkiraz’ın eşsiz yorumuyla harmanladığı bu her dem yeni müziği salon sahnesinde tecrübe edin, pişman olmayacaksınız.

Yer:Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi

Tarih:12 Mart Cumartesi 20.30 / Büyük Salon

Bir Gönül Ehli SABAHAT AKKİRAZ

TİYA

TRO

KON

SER

SİNEMASe

da S

EYM

EN

110 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

AJANDA

Page 113: Golf XL - Sayı 01

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 111

...Her şeyin gölgesi vurur sessizliğe; dağların, ağaçların, insanların. Bir iç konuşmaya dönüşür sonra. Kulağın duyduğu her şeyi an ve an tekrar eden gölge. Bir süre sonra içinden konuştukla-rını dışından konuşur ama duymaz kimse, aslı bile… Sanatçı, “Kıyı ile konuşmalar” da her şeyi kendi gölgesiyle konuşturur, bir yukarıdan ba-kışla gözetlenir sanki dünya sessizce. Belki bir hesaplaşmadır bu kendiyle ve evrenle. Dışarıdan sesler, düşünceler, karmaşa içinde. Derken iç sesin cevabı duyulur: “Sakinleş ve etrafına bak. Aslolan orada duruyor, gölgesi de...”

Ressam Ercüment Tarhan’ın son dönem resimlerinden oluşan, “Kıyı ile Konuşmalar’’ resim sergisi Doruk Sanat Galerisi’nde, siz sanatseverlerin beğenisine sunuluyor…Sergi 2 Mart- 26 Mart 2011 tarihleri arasında, Pazar- Pazar-tesi hariç her gün, 11.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.

17-20 Mart tarihleri arasında, İstanbul Fuar Merkezi (Yeşilköy)’nde açılacak olan “İstanbul Jewellery Show Mart 2011, 32. İstanbul Uluslar arası Mücevher, Saat ve Malzemeleri Fuarı” nın konusunu takılar, taşlar, saatler, hediyelik eş-yalar ve ilgili yan sanayi oluşturuyor.

Fuarın ürünleri arasında, her türlü değerli ve yarı değerli metalden mamül takılar, değer-li-yarı değerli sentetik taşlar, inciler, saatler, değerli hediyelik eşyalar, aksesuarlar ve deko-rasyon malzemeleri bulunuyor.

MÜCEVHER veSAAT TUTKUNLARIKAÇIRMAYIN!

SİNEMA

KİTAP

Aklın SınırlarınıESKİ CESETLER ’le Zorlayın!Göksel Bekmezci ile aklın sınırlarında bir gezinti yapmaya hazır olun! Yitik Ülke Yayınları’ndan çıkan “Eski Cesetler”, cesur dili ve eleştirel üslubuyla eşsiz ve çok keyifli bir kitap. İnsanlar, iliş-kiler ve hayatın görünen ve görünmeyen ayrıntıları bu kitapta karşınıza çıkacak.

Göksel Bekmezci, 1978 Solingen doğumlu bir oyuncu ve yazar. Yazar, 2002’de Müjdat Gezen Sa-nat Merkezi Yaratıcı Yazarlık Bölümü’nden mezun oldu. “Eski Cesetler”, yazarın anlatı türünde yazdığı ikinci kitabı. Dille, anlamla, sözcüklerle başarılı bir şekilde oynayan Bekmezci’nin şi-irsel dili, anlattığı keyifli öykülerle oldukça farklı bir okuma serüvenine davet ediyor okurunu. “Eski Cesetler”i, sizi içine alan, farklı bir okuma önerisi olarak beğeninize sunuyoruz.

FUA

R

SER

“KIYI İLE KONUŞMALAR”ı Çok Seveceksiniz

Doruk Sanat Galerisi T: 0212 252 05 35

Page 114: Golf XL - Sayı 01

GARiP

112 GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Eşine şaka yapmak isteyen Jake Fenn isimli bir

adam, kendisini asmış süsü vererek karısını

beklemeye başladı. Eve gelen eşi, kocasının

kendisini astığını görünce düşüp bayıldı tabii ki.

Bu sırada, kapıyı açık gören komşuları olan kadın

içeri girdi. Yardım çağıracağını zannediyorsanız

yanıldınız. Jake ve eşinin öldüğünü zanneden kadın,

evi soymaya karar verip, ne var ne yoksa topladı.

Evden aldıkları ile dışarı çıkmak üzere olan kadına

Jake tekme attı ve kadın cesedin canlandığını

zannederek korkudan öldü.

Gülsek mi ağlasak mı,

buna da siz karar verin

Mısır’da çiftçilik yapan bir adam, tavuk-

larından birinin Nil Nehri’ne düştüğü-

nü farketti ve tavuğunu kurtarmak için

nehre atladı. Fakat girdaba yakalanınca

kıyıya dönemedi ve yardım istedi. Ada-

mın yardımına yetişen oğlu da ne yazık

ki girdaba kapıldı. Baba-oğul kurtarıl-

mak için yardım istemeye başladılar.

Adamın karısı, kızları ve diğer oğlu da

yardım etmek için nehre atladılar fakat

onlar da başaramadılar. Böylece aynı

aileden 6 kişi boğularak can verdi, işin

ironik yanı ise, bu hengameden tavuğun

sağ olarak çıkmış olmasıydı!

Tavuk uğruna can feda1926 yılı olimpiyatlarında bir şok yaşanmış. Koşu maratonlarından, bir bayan atlet dis-kalifiye edilmiş. Bunda şaşılacak ne var, dis-kalifiyeler olağan bir prosedür diyebilirsiniz. Tabii ki şok yaratan, bu diskalifiyenin sebe-binin bayan atletin özel bir durumuyla ilgili olması, ki bu özel durumun adı da “kısırlık”.

Olimpiyatlardabir ilk

Olimpiyat, Tavuk ve

Ölümüne Hırsız!

1 Nisan geldi mi hepimizi bir korku sa-

rar. Kimden hangi şaka gelecek diye,

günümüzü daha da dikkatli geçiririz.

Peki, 1 Nisan şakasının ilk ne zaman

çıktığını biliyor musunuz? Roma İm-

paratoru Julius Caesar (Sezar) M.Ö.46

yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı

olarak ilan etti ancak 16. yüzyılın or-

talarına kadar Avrupa’da yeni yıl gele-

neksel olarak 25 Mart’da başladı.

1564’de Fransa Kralı IX. Charles, tak-

vimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak

ayının ilk gününe aldı. O zamanki ile-

tişim şartlarında herkesin bundan ha-

berdar olması beklenemezdi. Bazıla-

rının haberi olmadı, bazıları ise bunu

kabullenmedi ve bu kararı protesto

ederek eski adetlerine devam ettiler,

1 Nisan’da partiler düzenleyip birbir-

lerine hediyeler verdiler. Diğerleri ise

bunları Nisan aptalları olarak nitelen-

dirip, bu güne “Bütün Aptalların Günü”

adını verdiler. Bu günde diğerlerine

umulmayacak hediyeler verdiler, ya-

pılmayacak partilere davet ettiler ve

gerçek olmayan haberler ürettiler.

Bu adet gittikçe zenginleşti ve yaygın-

laştı. Fransa’dan sonra İngiltere’ye,

Amerika’ya sonra da bütün dünyaya

yayıldı.

1 Nisan’da neden şakalanırız?

Adına dünya dediğimiz, üzerinde yaşadığımız yer kürede öyle olaylarla karşılaşıyor, öyle

garipliklere akıl sır erdiremiyoruz ki, çoğu kez “bunlar gerçekten olabilir mi?” diye düşün-

mekten kendimizi alamıyoruz. Ve öğrenme sürecimiz asla bitmiyor. Öğrendiklerimiz karşı-

sında şaşırıyor, üzülüyor, gülüyor hatta, “bu kadarı da olamaz” diyoruz. Ama tabii ki bunlar

gerçek olmadıkları anlamına gelmiyor, çünkü ne kadar inanılmaz olsalar da hepsi gerçek!“

Seda

SEY

MEN

HEPSİ GERÇEK

!

!

Page 115: Golf XL - Sayı 01

GHOSTVISION görüntüleri adeta hava zerreciklerine asılı gibi gösteren 3D hologram perdesidir. Dünyanın en şeffaf (%98 şeffaflık) geçirgen perdesi olan bu sihirli perde özellikle mağaza vitrinleri için tasarlanmıştır. Mağaza yetkilileri GHOSTVISION’ı kullanarak geleneksel vitrin düzenlemelerinin getireceği bütün sıkıntılardan kurtulurken, sürekli değişen ürün görsellerini sıra dışı bir yöntemle sunarak tüketicilerinin dikkatini çeker.

AIRVISION’ın mağazalar için özel tasarladığı bu özel ürün kullanılarak vitrinlerin haricinde de her türlü reklam, tanıtım ve konser etkinliğinde özel ve yaratıcı çözümler üretilebilir.

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

IMAGEPORT, ekran büyüklüğü konusundaki düşüncelerinizin sınırlarını zorlayan bir ters projeksiyon perdesidir. Teknik şartlar sağlandığında her türlü ortamda HD kalitede TV yayını yapabileceğiniz IMAGEPORT, ayrıca sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerinde yapılan video gösterimleri için de ideal bir üründür. Kurulumu kolay, kullanımı rahat ve görünümü estetik olan IMAGEPORT size istediğiniz boyutta kaliteli görsel yayın yapma fırsatı verir.

Kısacası siz nerde ve hangi boyutta gösterim yapacağınızı hayal edin, gerisini IMAGEPORT’a bırakın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

ALIVELOGO, logolarınızı sınırlarından kurtarıp dinamik ve dikkat çekici bir dünyaya ışınlayan bir hologram perdesidir. Kurumsal logo ya da ürününüz şeklinde biçimlendirilip, üzerine ekibimiz tarafından geliştirilen dinamik video içeriği eklenerek hareketli bir hale getirilen ALIVELOGO, logonuzu canlandırırken sizi de müşterilerinize daha yakın hale getirir. Ayrıca ALIVELOGO’nun sağladığı bir başka hizmet olan sanal hostes sistemi ile de müşterilerinize sıra dışı bir misafirlik deneyimi de yaşatabilirsiniz.

Kurumsal logo ve ürünlerde geleneksel ve sıkıcı yöntemleri artık unutun. ALIVELOGO ile logonuz ritmini bulsun...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

PyramisHOLOMAGIC, bilimkurgu filmlerinde hayretler içerisinde seyrettiğiniz sahneleri ayağınıza kadar getiren özel bir hologram sistemidir. Ekibimiz tarafından özel efektlerle hazırlanmış video içeriği ile boşlukta oluşturulan gerçek ötesi görüntü izleyicilerin algısıyla oynayarak, büyük bir illüzyon yaratır. HOLOMAGIC konser, organizasyon, sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerine katılan konuklarınıza hiç unutamayacakları bir deneyim yaşatır.

HOLOMAGIC’le çağın ötesine geçme fırsatını yakalayın, kendinizi müşterilerinize geleceğin teknolojisi ile anlatın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

YOTTA gecenin karanlığını yırtarak sizi, yıldızlarla aynı seviyeye taşıyacak olan özel bir holografik örgü perdedir. İçinden hava geçebilen, mukavemeti sağlam yapısı ile özellikle açık havada düzenleyeceğiniz her türlü konser, organizasyon, sunum, tanıtım, lansman ve sinema etkinliklerinde yapacağınız gece gösterimleri için ideal bir üründür. Ayrıca geniş bir alana ya da yüksek bir çatıya yerleştireceğimiz YOTTA ile kilometrelerce öteden hedef kitlelerinize ulaşabilir, insanlarla aranızdaki mesafeleri kısaltabilirsiniz.

YOTTA sayesinde gecenin karanlığını avantaja çevirin, teknolojiyi kullanarak rakiplerinizin önüne geçin...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

PYRAMIS 3D görüntü sağlayarak, piramitlerin gizemini, ürününüze taşıyan özel bir hologram kutusudur. Cam bir kasanın içerisinde bulunan ters prizma şeklindeki bir alana, serbest yüzen video görüntü sistemi yerleştirilerek, tanıtmak istediğiniz ürün ya da hizmetin insanlar tarafından havada uçuşan holografik objeler olarak görünmesi sağlanır. İsteğe uygun olarak prizma 6-8-12 yüzeyli olarak hazırlanabilir, ayrıca her yüzeye de farklı görüntü düşmesi sağlanabilir.

Gelin, PYRAMIS’le ürününüzün uçma dürtüsünü serbest bırakın. O’da ahenkli dansıyla ruhunu ortaya çıkarsın...

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Ghostvision

Imageport

Alivelogo

Holomagic

Yotta

Pyramis

Page 116: Golf XL - Sayı 01

Mart/Nisan 2011 • Sayı 01 • 2 ayda bir yayınlanır. 7 TL.

Mart/N

isan 2011 • Sayı

İlk Sayıya ÖzelGolf etiketleri!

“Kemer Golf & Country Club”

Golfün Gözde Mekânı

“Ahmet Ağaoğlu”Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam...

Türkiye Golf Federasyonu Başkanı

“Şanlıurfa”Doğuştan Marka Şehir:

Kadına Şiddetin Bahanesi Var!

“Golfün ABC’si”

01“Türkiye Batının Doğusu, Doğunun Batısıdır”

Dr. Hasan SertTÜMSİAD Genel Başkanı

Deniz Yıldızları

“Boat Show’da”“Boş kubbede

Çağın Hastalığı:

Panik Atak!

bir hoş seda”