Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Göksu Deltası
Özel Çevre Koruma Bölgesi
Habitat Ġle Tür Koruma ve Ġzleme Projesi
Nihai Rapor
Kasım 2010
KuĢ AraĢtırmaları Derneği Ġktisadi ĠĢletmesi
PROJE EKĠBĠ
Proje Koordinatörü: Doç. Dr. Can Bilgin
KUġ ARAġTIRMA VE ĠZLEME ÇALIġMASI
Ornitolog: Ġlker Özbahar
KuĢ Gözlemcisi: Riyat Gül
KAPLUMBAĞA ĠZLEME ÇALIġMASI
Herpetolog: Doç. Dr. Yakup Kaska
Biyologlar: Fikri Sarı
Ezgi Özün
Lütfiye Özdirek
AyĢe Ġdil Çakıroğlu
Nur Filiz
Kaplumbağa izleme çalıĢmasında çalıĢan deneyimli öğrenciler
Güler Bozok: Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü son sınıf öğrencisi
Cihan OdabaĢı: Hacettepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü son sınıf
öğrencisi
BĠTKĠ ÇALIġMASI
Prof. Dr. Mustafa Aydoğdu
Habitat çalıĢması
Prof. Dr. Mustafa Aydoğdu
Doç. Dr. Yakup Kaska
Uzm. Bio. (Ornitolog) Ġlker Özbahar
Uzm. Bio. Lütfiye Özdirek
KuĢ gözlemcisi Riyat Gül
KONTROLTEġKĠLATI
Yasemel ÇETĠN Uzman
Ender KAZMAN Uzman
Yakup DĠREK Uzman
MUAYENE KABUL KOMĠSYONU
Aynur HATĠPOĞLU ġb. Md. V.
Leyla AKDAĞ Gıda Mühendisi
Süreyya IġIKLAR Biyolog
PROJEDE ÇALIġAN GÖNÜLLÜ ÖĞRENCĠ VE STAJYERLER
ĠLE ÇALIġMA TARĠHLERĠ
ADI VE SOYADI ÇALIġTIĞI DÖNEM
15-30
Haziran
1-15
Temmuz
15-30
Temmuz
1-30
Ağustos
1 BaĢak ġENTÜRK x x x
2 Mustafa ÖRS x x x
3 Ece GÜLER x
4 Cansu BELEN x
5 Cansu TOSUN x
6 Emre GÜNTAV x
7 Ġsacan DELĠ x
8 Onur TEMĠZKALP x
9 Ecem KURAL x
10 Onur TÜRKECAN x x
11 Memet Can AĞIM x x x
12 Dilek KOÇ x
13 Zeynep Derya
YÜCEBAġ
x x
14 Kaan ÖZDEN x
15 Kerime ÖZKAY x x
16 Eylül DĠZDAROĞLU x
17 Harun KOCAMAN x
18 Osman ÜZER x
19 Yunus Emre ARSLAN x
20 Sertaç TELLĠOĞLU x
ÖNSÖZ
Uluslararası koruma sözleĢmeleri ve çevre mevzuatı da dikkate alınarak Özel Çevre Koruma
Bölgelerinin kara, kıyı, akarsu, göl ve deniz kaynaklarının verimliliklerinin korunması,
geliĢtirilmesi ve rehabilitasyonu amacıyla her türlü icraatta bulunmak, araĢtırma ve incelemeler
yapmak ve yaptırmak Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığının görevleri arasında yer almaktadır.
Bu kapsamda Kurumumuz Özel Çevre Koruma Bölgelerinde bulunan nadir ve nesli
tehlikedeki bitki ve hayvan türlerinin ve yaĢam alanlarının araĢtırılması ve izlenmesi; bunlara
yönelik tehditlerin belirlenmesi ve korunmalarına yönelik öneriler geliĢtirilmesi amacıyla çeĢitli
projeler yaptırmaktadır. Bu amaçla Göksu Deltası‘nda 2008-2009 yıllarında, saz horozu (Porphyrio
porphyrio) araĢtırma, koruma ve izleme projelerini, 2009 yılında yaz ördeği (Marmaronetta
angustirostris) koruma ve izleme projesini yürütmüĢtür. 2010 yılında ise korumada öncelikli bitki
ve hayvan türlerinin yanı sıra tüm alanın araĢtırılması, korunması ve izlenmesine yönelik olmak
üzere “Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Habitat Ġle Tür Koruma ve Ġzleme Projesi”
ni yürütmüĢtür.
Bu proje ile Göksu Deltası‘nda bitki grupları esas alınarak habitat tipleri belirlenmiĢ, bu
habitatlarda yer alan bitki türleri tespit edilmiĢ ve tehlike durumları belirlenmiĢtir. GeçmiĢ yıllarda
koruma ve izleme çalıĢması yapılan deniz kaplumbağaları (Caretta caretta, Chelonia mydas), Nil
kaplumbağası (Trionyx triunguis), kum zambağı (Pancratium maritimum) ve yaz ördeği
Marmaronetta angustirostris) türleri için araĢtırma ve izleme çalıĢmaları yapılmıĢtır. ÇalıĢma
sonuçları geçmiĢ yıllarda elde edilen verilerle karĢılaĢtırılarak değerlendirilmiĢ ve yorumlanmıĢtır.
Ayrıca nesli tehlikedeki kuĢ türlerinden pasbaĢ patkanın (Aythya nyroca) alandaki durumu
araĢtırılmıĢtır.
Tüm bu çalıĢmalar, nesli tehlikede birçok bitki ve hayvan türünün Türkiye‘deki varlığını
sürdürebilmesi açısından Göksu Deltası‘nın korunmasının büyük önem taĢıdığını göstermiĢtir.
Ayrıca, etkin bir korumanın yapılabilmesi için korumada öncelikli türler baĢta olmak üzere alanın
tüm habitatlarının ve özelliklerinin oluĢturulacak standart bir izleme sistemi ile sürekli izlenmesinin
ve kayıt altına alınmasının önemini ortaya koymuĢtur.
Yine etkin bir koruma için yöre insanının alana karĢı ilgi ve sevgisini artırmak, çevre
bilincini geliĢtirmek, daha çok insanın alanı sahiplenmesini sağlamak büyük önem taĢımaktadır. Bu
amaçla yürütülen tüm projelerde alanın değerlerinin tanıtılmasına yönelik materyaller hazırlanmıĢ,
değiĢik hedef kitlelere yönelik eğitim çalıĢmaları yapılmıĢtır.
Tüm bu çalıĢmalarda elde edilen bilgi ve tecrübeler koruma çalıĢmalarına önemli katkılar
sağlayacak, Kurumumuzun baĢarısını daha da artıracaktır.
Ahmet ÖZYANIK
Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanı
TEġEKKÜR
Arazi çalıĢmalarında özverili çabaları, enerjik çalıĢmalarıyla baĢta proje koordinatörü
Doç.Dr.Can BĠLGĠN olmak üzere Prof.Dr.Mustafa AYDOĞDU‘ya, Doç.Dr.Yakup KASKA‘ya,
kaplumbağa çalıĢmalarını gece-gündüz demeden Ģevkle yürüten Güler BOZOK‘a ve Cihan
ODABAġI‘na; projeye katkıda bulunan tüm değerli bilim adamları ve yürütücülere; projeyi
gerçekleĢtiren KuĢ AraĢtırmaları Derneği Yönetim kurulu baĢkanı sayın Osman ERDEM‘e, Proje
yürütücüsü Riyat GÜL‘e ve dernek çalıĢanlarına; zor koĢullarda gece gündüz çalıĢarak projenin
gerçekleĢmesinde önemli yerleri olan, baĢta Dr. Onur TÜRKECAN olmak üzere tüm gönüllülere;
Projenin gerçekleĢtirilmesinde özverili çalıĢmaları ve destekleri nedeniyle Çevre Koruma
AraĢtırma ve Ġnceleme Dairesi BaĢkanı Mehmet MENENGĠÇ‘e, Koruma ġube Müdürü Aynur
HATĠPOĞLU‘na, Muayene Komisyonu üyesi (Gıda Mühendisi) Leyla AKDAĞ‘a, Muayene
Komisyonu (Biyolog) üyesi Süreyya IġIKLAR‘a, projeyle ilgili her türlü desteği esirgemeyen
Mersin Özel Çevre Koruma Müdürü Nazife YILDIRIM‘a, Müdür Yard. Ġbrahim KARACA‘ya,
gerek arazi çalıĢmalarındaki rehberliği, gerekse manevi anlamda değerli katkıları nedeniyle Kontrol
TeĢkilatı (Uzman) üyesi Ender KAZMAN‘a, Kontrol TeĢkilatı (Uzman) üyesi Yakup DĠREK‘e, ve
Kontrol TeĢkilatı (Uzman) üyesi Yasemel ÇETĠN‘e; diğer Mersin Özel Çevre Koruma Müdürlüğü
çalıĢanlarına; bölgede yapılan eğitim çalıĢmaları ve farkındalık çabalarımıza değerli katkı ve
destekleri nedeniyle Mersin Üniversitesi Silifke Meslek Yüksekokulu, Silifke Uygulamalı Teknoloji
ve ĠĢletmecilik Yüksekokulu ve Selçuk Üniversitesi TaĢucu Meslek Yüksekokulu öğretim üyeleri
ve öğrencilerine, S.S. KurtuluĢ Balıkçılık Kooperatifi BaĢkanı Mehmet Kaplana‘a ve üyelerine,
GülümpaĢalı ve ÇavuĢbucağı muhtar ve köylülerine;
Projenin baĢlangıcından önce alandaki gözlem kayıtlarını bizimle paylaĢan kuĢ gözlemcisi
Wim GANZEVLES‘e teĢekkürü bir borç biliriz.
Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı
I
Ġçindekiler
İÇİNDEKİLER ......................................................................................................................................................... I
ŞEKİL DİZİNİ ....................................................................................................................................................... IV
TABLO DİZİNİ ...................................................................................................................................................... V
FOTOĞRAF DİZİNİ .............................................................................................................................................. VI
HARİTA DİZİNİ .................................................................................................................................................. VIII
ÖZET
A. KUM ZAMBAĞI (PANCRATİUM MARİTİMUM), HABİTAT VE BİTKİ ARAŞTIRMALARI: ................................................................... 1 B. DENİZ KAPLUMBAĞALARI ARAŞTIRMA VE İZLEME ÇALIŞMALARI: ........................................................................................... 2 C. KUŞ VE HABİTAT ARAŞTIRMA VE İZLEME ÇALIŞMALARI: ...................................................................................................... 4
1. GİRİŞ .......................................................................................................................................................... 6
2. BÖLGEDEKİ HABİTAT VE BİTKİ ARAŞTIRMA, İZLEME VE KORUMA ÇALIŞMALARI ........................................ 8
2.1. ARAZĠ ÇALIġMALARI VE METODOLOJĠ........................................................................................................... 9 2.1.1. Çalışmada Kullanılan Metotlar ............................................................................................................ 9 2.2. ALANDAKĠ FLORĠSTĠK ÇALIġMALAR ........................................................................................................... 10 2.2.1. Endemizm .......................................................................................................................................... 11 2.2.2. Endemik Olmayan Nadir ve Tehdit altındaki Flora Türleri ................................................................ 12 2.2.3. Nadir Türler ....................................................................................................................................... 13 2.3. HABĠTAT KORUMA VE ĠZLEME BULGULARI ................................................................................................. 17 2.3.1. Habitat Tipleri ................................................................................................................................... 17 2.4. TÜR ĠZLEME VE KORUMA BULGULARI (KUM ZAMBAĞI (PANCRATİUM MARİTİMUM) .................................... 35 2.5. BÖLGEDE ALAN BAZLI KORUMA TEDBĠRLERĠ OLARAK AġAĞIDAKĠ HUSUSLAR ÖNERĠLMEKTEDĠR. ............... 44 2.6. KAYNAKLAR ............................................................................................................................................... 46
3. DENİZ KAPLUMBAĞALARI (CARETTA CARETTA, CHELONİA MYDAS) VE NİL KAPLUMBAĞASI (TRİONYX TRİUNGUİS) POPÜLASYONLARININ ARAŞTIRILMASI VE KORUNMASI ............................................................... 48
3.1. DENĠZ KAPLUMBAĞALARI (CARETTA CARETTA VE CHELONİA MYDAS)........................................................... 48 3.1.1. Deniz Kaplumbağaları ile İlgili Yapılan Bazı Çalışmalar..................................................................... 55 3.2. YUMUġAK KABUKLU NĠL KAPLUMBAĞASI (TRĠONYX TRĠUNGUĠS) ............................................................. 59 3.2.1. Yumuşak Kabuklu Nil Kaplumbağası ile ilgili yapılan çalışmalar ....................................................... 61 3.3. MATERYAL METOT ...................................................................................................................................... 63 3.3.1. Çalışma Alanı ..................................................................................................................................... 63 3.3.2. Deniz Kaplumbağaları ile ilgili Çalışma Yöntemi ............................................................................... 66 3.3.3. Trionyx triunguis (Yumuşak Kabuklu Nil Kaplumbağası) ile ilgili çalışma Yöntemi ........................... 69 3.4. BULGULAR .................................................................................................................................................. 69 3.4.1. Çalışma Alanları ve Zamanı ............................................................................................................... 69 3.4.2. Türlere Göre Yuva ve Yuvasız Çıkışların (İz) Zamansal ve Bölgesel Dağılımı ..................................... 70 3.4.3. Yuva Haritaları .................................................................................................................................. 69 3.4.4. Ergin Bireyler ve Markalama ............................................................................................................. 70 3.4.5. Yuvalar ve Yavrular ........................................................................................................................... 72 3.4.6. Kum ve Yuva Sıcaklık Profilleri ve Yavru cinsiyet oranları .................................................................. 75 3.5. TRĠONYX TRĠUNGUĠS (YUMUġAK KABUKLU NĠL KAPLUMBAĞASI) ............................................................. 76 3.6. TARTIġMA VE SONUÇ .................................................................................................................................. 79 3.6.1. Öneriler: ............................................................................................................................................ 81 3.6.2. Kaynaklar .......................................................................................................................................... 82
4-BÖLGEDEKİ KUŞ TÜRLERİ İZLEME VE KORUMA ÇALIŞMALARI ........................................................................ 88
4.1- ARAZİ ÇALIŞMALARI VE METODOLOJİ: ...................................................................................................................... 88 4.1.1- Akgöldeki çalışmalar: ................................................................................................................................... 89 4.1.2- Kuğu gölü ve Paradeniz: ............................................................................................................................... 90
II
4.1.3- Mevsimsel göletler: ...................................................................................................................................... 90 4.1.4- Arapalanı gölü, dalyan ağzı ve Göksu ağzı:.................................................................................................. 90 4.2- TÜRLERLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER: ............................................................................................................................. 91 4.2.1- Yaz ördeği (Marmaronetta angustirostris): ................................................................................................. 91 4.2.2-Pasbaş Patka (Aythya nyroca): ..................................................................................................................... 95 4.3- ÇALIŞMADA ELDE EDİLEN BULGULAR: ........................................................................................................................ 99 4.3.1- Yaz ördeği: ................................................................................................................................................... 99 4.3.2- Pasbaş patka .............................................................................................................................................. 104 4.3.5: Deltadaki habitatlarla ilgili bulgular: ......................................................................................................... 116 4.4 – ALANDA SAPTANAN TEHDİTLER: ........................................................................................................................... 119 4.4.1: Habitatlara yönelik olarak saptanan tehditler: .......................................................................................... 119 4.5- ÖNERİLER: ........................................................................................................................................................ 120 EK- 1: ÜREME KODLARI LİSTESİ .................................................................................................................................... 124 EK-2: PASBAŞ PATKA VE YAZ ÖRDEĞİ GÖZLEM FORMU ÖRNEĞİ ........................................................................................... 125 EK-3: KUŞ ARAŞTIRMASI İŞ PLANI ................................................................................................................................ 126
5-EĞİTİM ÇALIŞMALARI:.................................................................................................................................. 127
5.1-KUMSAL KULLANICILARI: ....................................................................................................................................... 127 5.2-GÜNÜBİRLİK DENİZ KULLANICILARI: ......................................................................................................................... 127 5.3-ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ: .................................................................................................................................... 128 5.4-İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ: .................................................................................................................................... 129 5.5-BALIKÇILAR: ....................................................................................................................................................... 131 5.6- ÇİFTÇİLER: ........................................................................................................................................................ 133
GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER:........................................................................................................... 134
6.1-SU KALİTESİ ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. .................................................................................................... 134 6.2-SU KALİTESİNİN İZLENMESİ HAKKINDA ÖNERİLER: ....................................................................................................... 135 6.3-SUYUN FİZİKSEL VE KİMYASAL DEĞİŞKENLERİNİN ÖRNEKLEME VE ANALİZLERİ: ................................................................. 135 6.4-BİTKİ ÖRNEKLEMESİ ............................................................................................................................................. 135 6.5-BALIK ............................................................................................................................................................... 135 6.6-KLOROFİL-A VE FİTOPLANKTON ÖRNEKLEME, TEŞHİŞ VE SAYIMLARI ................................................................................ 136 6.7-ZOOPLANKTON ÖRNEKLEME, TEŞHİŞ VE SAYIMLARI ................................................................................................... 137 6.8. GELECEK ARAŞTIRMA VE İZLEME ÇALIŞMALARI İÇİN ÖNERİLER .................................................................... 137 6.8.1. Alandaki kuş varlığının izlenmesi................................................................................................................ 137 6.8.2.Korumada öncelikli (nesli tehlikede, tehlikeye düşebilir, nadir ve dar yayılışlı endemik bitki türleri) bitki türlerinin kümelenmiş yayılım alanlarının belirlenmesi ve izlenmesi: .................................................................. 138 6.8.3. Korumada öncelikli (nesli tehlikede, tehlikeye düşebilir ve nadir hayvan türleri) hayvan türlerinin ve yaşam alanlarının belirlenmesi ve izlenmesi: .................................................................................................................. 139 6.8.4.Deniz kaplumbağaları (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyxtriunguis) Popülasyonlarının izlenmesi: ................................................................................................................................ 139 6.8.5.Habitatların izlenmesi ................................................................................................................................. 139 6.8.6.Su seviyesi: .................................................................................................................................................. 140 6.8.7.Lagünlerdeki derinlik: .................................................................................................................................. 140
7-SUMMARY: .................................................................................................................................................. 141
7.1. BİRD STUDİES: ................................................................................................................................................... 141 7.1.1- Fieldworks: ................................................................................................................................................. 141 7.1.2- General information about the ducks: ....................................................................................................... 142 7.1.3- Findings and results: .................................................................................................................................. 142 7.1.4: Habitats and their usage by birds: ............................................................................................................. 144 7.1.5- Threats: ...................................................................................................................................................... 144 7.1.6- Recommendations: .................................................................................................................................... 145 7.2. SEA TURTLES (CARETTA CARETTA AND CHELONIA MYDAS) RESEARCH ............................................................................ 145 7.2.1.General information about sea turtles: ....................................................................................................... 145 7.2.2-Findings: ...................................................................................................................................................... 151 7.3.BOTANİCAL STUDİES ............................................................................................................................................ 152
III
7.3.1.Introduction................................................................................................................................................. 152 7.3.2. Habitat types .............................................................................................................................................. 152 7.3.4. Rare and threatened species ...................................................................................................................... 153 7.3.5. Findings: ..................................................................................................................................................... 153 7.3.6. Suggested protective measures: ................................................................................................................ 153
IV
ġEKĠL DĠZĠNĠ
Şekil 1Göksu kumsalı 2010 Anaç Çıkışları .......................................................................................................... 68 Şekil 2 Göksu Deltası’nda 2010 yılı deniz kaplumbağaları Anaç çıkışlarının türlere ve aylara göre dağılımı ....... 68 Şekil 3Göksu Deltası’nda 2010 yılı deniz kaplumbağalarının Anaç çıkışlarının bölgelere göre dağılımı .............. 69 Şekil 4 Göksu Deltasında 2010 yılı kaplumbağa çıkışlarının denize olan uzaklıkları ........................................... 70 Şekil 5 Göksu Deltası'nda 2010 yaz döneminde yuvalara bırakılan yumurtaların başarı durumlarının türlere
göre gösterimi ......................................................................................................................................... 72 Şekil 6 Göksu Deltası 2010 yılı deniz kaplumbağa yuvalarındaki toplam yumurta bilgileri ................................ 73 Şekil 7 Göksu Deltasında 2010 yuvaların predasyon ve korunma durumları ..................................................... 73 Şekil 8 Göksu Deltasında 2010 yılı deniz kaplumbağa yumurtalarının embryonik gelişim dönemlerine göre ölü
embriyo sonuçları .................................................................................................................................... 74 Şekil 9 Göksu Deltası'nda 2010 yaz dönemindeki Yuva sıcaklıklarına üç örnek .................................................. 75 Şekil 10 Göksu Deltası'nda 2010 yaz dönemindeki kum sıcaklıklarının karşılaştırılması .................................... 76 Şekil 11 Trionyx triunguis çıkışlarının zamansal dağılımı ................................................................................... 77 Şekil 12 Trionyx triunguis çıkışlarının zamansal dağılımı ................................................................................... 77 Şekil 13 Trionyx triunguis çıkışlarının zamansal dağılımı ................................................................................... 78 Şekil 14 Trionyx triunguis türüne ait tespit edilebilen yumurtaların gelişme durumları .................................... 78
V
TABLO DĠZĠNĠ
TABLO 1. “GÖKSU, BELEK VE PATARA ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ’NDE YAYILIŞ GÖSTEREN PANCRATİUM MARİTİMUM (KUM ZAMBAĞI) TÜRÜNÜN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YÖNÜNDEN KORUNMASI VE İZLENMESİ” PROJESİ KESİN RAPOR, 2009” SONUCUNDA TESPİT EDİLEN LOKALİTE VE BİREY SAYILARI .................................................... 36
TABLO 2. “GÖKSU DELTASI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ HABİTAT İLE TÜR KORUMA VE İZLEME PROJESİ” KESİN RAPOR, 2010” SONUCUNDA TESPİT EDİLEN KUM ZAMBAĞI (PANCRATİUM MARİTİMUM) LOKALİTE VE BİREY SAYILARI .................................................................................................................................................................... 38
TABLO 3. “GÖKSU DELTASI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ HABİTAT İLE TÜR KORUMA VE İZLEME PROJESİ” KESİN RAPOR, 2010” SONUCUNDA TESPİT EDİLEN KUM ZAMBAĞI (PANCRATİUM MARİTİMUM) LOKALİTE VE BİREY SAYILARI .................................................................................................................................................................... 40
TABLO 4. “GÖKSU DELTASI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ HABİTAT İLE TÜR KORUMA VE İZLEME PROJESİ” KESİN RAPOR, 2010” SONUCUNDA TESPİT EDİLEN KUM ZAMBAĞI (PANCRATİUM MARİTİMUM) LOKALİTE VE BİREY SAYILARI ................................................................................................................................................................... 41
TABLO 5. GÖKSU DELTASI KUMSALLARINDA YILLARA GÖRE TESPİT EDİLEN YUVA SAYILARI ................................... 57
TABLO 6. TÜRKİYE KUMSALLARINDA YUVA YAPAN DENİZ KAPLUMBAĞALARI HAKKINDA ÖZET YUVA SAYILARI VE ARALIKLARI. (TÜRKOZAN VE KASKA, 2010) ............................................................................................................... 58
TABLO 7. 2010 YILINDA GÖKSU DELTASI’NDA TESPİT EDİLEN YUVALAR VE ONLARA AİT ÖZET BİLGİLER ................ 71
TABLO 8. GÖKSU DELTASI'NDA MARKALANAN DENİZ KAPLUMBAĞALARI İLE İLGİLİ BİLGİLER ................................ 75
TABLO 9. YUVA SICAKLIK VERİLERİ VE YAVRU CİNSİYET ORAN TAHMİNLERİ ............................................................ 79
VI
FOTOĞRAF DĠZĠNĠ
Fotoğraf 1: Bromus psamophilus (CR) 11 Fotoğraf 2: Halocnemum yurdakulolii (EN) 11 Fotoğraf 3: Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum LR(nt) 12 Fotoğraf 4: Glycyrrhiza glabra var. glandulifera 13 Fotoğraf 5: Phoenix sp. 14 Fotoğraf 6: Alhagi mannifera 15 Fotoğraf 7: Rhamnus depresssus 15 Fotoğraf 8: Pancratium maritimum 16 Fotoğraf 9: Zygophyllum album 16 Ludwigia stolonifera topluluğu 18 Fotoğraf 11: Gülümpaşalı Kanalı Çatalı 18 Fotoğraf 12: Gülümpaşalı Kanalı 19 Fotoğraf 13: Akgöl, Phragmites australis toplulukları. 19 Fotoğraf 14: Göksu nehrinin denize döküldüğü alan. 20 Fotoğraf 15: Seyrek Zygophyllum album bitkileri ve vejetasyonsuz kumullar 22 Fotoğraf 16: Hareketli kumullar ve Zygophyllum album toplulukları. 22 Fotoğraf 17: Hareketli kumullar üzerinde saf Pancratium maritimum toplulukları 23 Fotoğraf 18: Pancratium maritimum ve Ononis natrix toplulukları. 24 Fotoğraf 19: Erygium maritimum saf topluluğu 25 Fotoğraf 20: Sabit Kumullar 26 Fotoğraf 21: Çakıllı Kumul Habitat 27 Fotoğraf 22: Tuzcul Geçici Gölet 29 Fotoğraf 23: Hurma Mahallesi-Paradeniz 29 Fotoğraf 24: Tuzcul Bataklık 31 Fotoğraf 25: Karasal Tuzcul Habitatı 32 Fotoğraf 26: Myrtus communis L. subsp communis 33 Fotoğraf 27: Harabeler çevresi 33 Fotoğraf 28: Sarcopoterium spinosum toplulukları. 34 Fotoğraf 29: Halimione portulacoides 34 Fotoğraf 30: Tamarix smyrensis 34 Fotoğraf 31: Saf Kum Zambağı (Pancratium maritimum) popülasyonu. 37 Fotoğraf 32: Denizel Erozyon ile açığa çıkmış Kum Zambağı (Pancratium maritimum) soğanları 44 Fotoğraf 33: Rüzgar Erozyonu ile açığa çıkmış Kum Zambağı (Pancratium maritimum) soğanları 44 Fotoğraf 34: C.caretta türü üstte ve C. mydas türü altta olmak üzere ergin ve yavru görüntüleri. 55 Fotoğraf 35: Kuluçkalık resimleri 67 Fotoğraf 36: Yaz ördeği erkeği. Akgöl, 8 Mayıs 2010 91 Fotoğraf 37: Yaz ördeğinin tipik beslenme ve dinlenme habitatı-Güney Akgöl 92 Fotoğraf 38: Pasbaş patka 96 Fotoğraf 39: Ördeklerin alanda ilk gözlendikleri gölet. Akgölün güneyi 99 Fotoğraf 40: Civcivlerin beslendiği, sık bitki örtüleriyle çevrili gölcükler. Güney Akgöl 100 Fotoğraf 41: Hurma kanalı civarındaki mevsimsel sulakalan 100 Fotoğraf 42: Civcivli anne yaz ördeği-30 Mayıs 2010 103 Fotoğraf 43: Tüy temizleyen, uyuyan dişi ve dinlenen erkek yaz ördekleri-Akgöl 104 Fotoğraf 44: Pasbaş patkalar 105 Fotoğraf 45: 5 civcivli angıt çifti. Akgöl 106 Fotoğraf 46:Macar ördeği çifti- Akgöl 107 Fotoğraf 47: Kocagöz-Paradeniz dalyanı 108 Fotoğraf 48: Küçük sumru 109 Fotoğraf 49: Gökkuzgun-Hurma mahallesi 110 Fotoğraf 50: Bozkır toygarı-Tuzcul stepler, Göksu deltası 110 Fotoğraf 51: Çalı bülbülü (Cercotrichas galactotes) 111 Fotoğraf 52: Seyrek ziyaretçilerden Ak pelikan-Akgöl 112
VII
Fotoğraf 53: Akgölde beslenen kızıl kumkuşları-Güney göletleri 114 Fotoğraf 54: Yeşilbacak (Tringa nebularia) 115 Fotoğraf 55: Dere düdükçünü (Actitis hypoleucus) 115
VIII
HARĠTA DĠZĠNĠ
Harita 1 Göksu Deltası 6 Harita 2: Deniz kaplumbağalarının Türkiye’deki yuvalama alanları 56 Harita 3: Trionyx triunguis’in Türkiye’deki dağılımı 62 Harita 4: Göksu Deltası kumsal krokisi ve çalışma alanını gösteren harita 65 Harita 5: Göksu Deltası Kumsallarında deniz kaplumbağa yuvalarının yoğun olduğu bölgeler 66 Harita 6: Kuluçkalıkların harita üzerindeki yerleri 67 Harita 7: Göksu ÖÇK bölgesinde 1:25000 harita üzerinde yuvaların dijital olarak işlenmiş haritası (Gerçek
ölçeklisi Ek olarak verilmiştir). 69 Harita 8 Deltada yapılan transektler ve Akgöldeki yürüyüş güzergahı 89 Harita 9 Akgöldeki gözlem noktaları 90 Harita 10 Dünyada Yaz ördeğinin dağılımı 94 Harita 11 Yaz ördeğinin Türkiyeðeki durumu 94 Harita 12 Dünyada Pasbaş patkanın gözlendiği sulakalanlar 97 Harita 13 Pasbaş patkanın Türkiyedeki dağılımı * 99 Harita 14 Akgöl’ün güneyinde Yaz ördeği gözlenen noktalar 101 Harita 15: Akgöl’ün batısında yaz ördeği gözlenen noktalar (Nokta 11 ve 22) 102 Harita 16: Mevsimsel sulakalanda Yaz ördeği gözlenen noktalar 102 Harita 17: Pasbaş patkanın Akgöl’de gözlendiği noktalar 105 Harita 18: Su kuşlarının Akgölü kullanım alanları 117 Harita 19: Akgöl civarında dikenli tel çekilmesi önerilen hat 122
1
ÖZET
ÇalıĢmada Göksu deltasında üreyen Yaz ördeği (Marmaronetta angustirostris) ve PasbaĢ
patkanın (Aythya nyroca) üreme biyolojileri ve popülasyonları; ayrıca deltayı kullanan kuĢlar ve
yaĢam alanları araĢtırılmıĢ; Yaz ördeği ile ilgili elde edilen bulgular geçen yılki araĢtırma
sonuçları ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Bunun yanında deltada üreyen nadir Kum zambağı (Pancratium
maritimum)‘nın popülasyonları izlenmiĢ ve tür ile ilgili tehditler araĢtırılmıĢtır. Deltadaki habitat
türleri saptanmıĢ ve sentez paftasına iĢlenmiĢtir. Deltanın kumsallarında üreyen deniz
kaplumbağalarının (Caretta caretta ve Chelonia mydas) ve Nil kaplumbağasının (Trionyx
triunguis) izleme ve koruma çalıĢmaları yürütülmüĢ, markalama çalıĢmaları yapılmıĢtır. AĢağıda
bu çalıĢmalarının özeti sunulmuĢtur.
A. Kum zambağı (Pancratium maritimum), habitat ve bitki araştırmaları:
A.1. Habitat Tipleri
Göksu ÖÇK bölgesi içinde 3 doğal habitat tipi mevcuttur. Bunlar Sucul Habitatlar, Kumul
Habitatlar ve Tuzcul Habitatlardır. Bunlarda kendi içlerinde farklı tipte alt habitat tiplerine
ayrılmaktadır. Sucul habitatlar içinde (Sucul Kanal Habitatı, Göl Habitatı, Göl-Nehir Kıyısı
Habitatı) bulunmaktadır. Kumul Habitatlar (hareketli kıyı kumul alanları, kumul alanları, kumul
maki alanları ve çakıllı kumul habitatı) olarak ayrılmaktadır. Tuzcul habitatlar (Tuzcul Sulak
Alan Habitatı, Tuzcul Bataklık Habitatı, Karasal Tuzcul Habitatı) olarak ayrılmaktadır.
A.1.1. Sucul Habitatlar
Sucul Kanal Habitatı
Göl Habitatı
Göl-Nehir Kıyısı Habitatı
A.1.1.1. Kumul Habitatlar
Hareketli Kıyı Kumul Habitatı
Kumul Habitatı (Sabit Kumullar)
Kumul Maki Habitatı
Çakıllı Kumul Habitatı (Bozuk Kumullar)
A.1.1.2. Tuzcul Habitatlar
Tuzcul Sulak Alan Habitatı
Tuzcul Bataklık Habitatı
Karasal Tuzcul Habitatı
A.2. Flora
Göksu Deltası‘nın florasında 507 takson (Uygun, Düzenli, Karaömerlioğlu) kayıtlıdır. Bu
türlerden 10 takson Türkiye için endemiktir. Bu taksonlardan 3‘ü CR (Beta trojana, Bromus
psamophilus, Trigonella halophila), 3‘si EN (Halocnemum yurdakulolii, Beta adanensis,
[Belgeden bir
alıntı veya
ilginç bir
noktanın
özetini yazın.
Metin
kutusunu
belge içinde
herhangi bir
yere
konumlandıra
bilirsiniz. Kısa
alıntı metin
kutusunun
biçimlendirme
sini
değiştirmek
için Metin
2
Alopecurus myosuroides var. latialatus), 1‘er tanesi LR(cd) (Allium junceum subsp. tridentatum)
ve VU (Ononis basiadnata) kategorilerinde ve 2‘si LR(nt) (Hypericum polyphyllum subsp.
polyphyllum, Onopordum boissieri) kategorisinde yer almaktadır. Halocnemum yurdakulolii
2008 yılında yayınlanmıĢ yeni bir tür olup Dünyada ve Türkiye‘de sadece Göksu Deltasında
sınırlı bir alanda yayılıĢ gösteren Lokal Endemik bir türdür.
A.2.1. Nadir ve Tehdit altındaki Flora Türleri
Endemik olmayan nadir taksonlardan 4‘ü EN (Ambrosia maritima, Cyprinia gracilis, Halopeplis
amplexicaulis ve Pancratium maritimum) ve 10‘u VU (Alhagi mannifera, Arum dioscoridis var.
dioscoridis, Carthamus tenuis subsp. tenuis, Chlamydophora tridentata, Limonium graecum var.
graecum, Mesembryanthemum nodiflorum, Rhamnus depresssus, Solanum woronowii, Tamarix
tetragyna ve Zygophyllum album) kategorisinde bulunmaktadır.
A.2.1.1. Bulgular
Kum Zambağı (Pancratium maritimum) türünün mevcut durum tespiti yapılmıĢ, yayılıĢ alanları,
birey sayıları 2009 yılı kayıtlarına göre karĢılaĢtırılarak izleme çalıĢması yapılmıĢtır.
Göksu ÖÇK bölgesinde Kum Zambağına ait envanter ve izleme çalıĢması ilk defa 2009 yılında
yapılmıĢtır. 2009 yılında yapılan projede araĢtırma alanında 16 farklı lokalitede birey sayımı
yapılmıĢ ve Göksu Deltasında ÖÇK Bölgesinde 48.305 birey tespit edilmiĢtir. 2009 raporunda
alanın tamamında m2‘de ortalama 1,81 birey tespit edilmiĢtir. Proje kapsamında yaptığımız
çalıĢmada toplam 56 lokalite tespit edilen Kum Zambağı (Pancratium maritimum) m2‘de birey
sayısı ortalama 1,88‘dir. Göksu ÖÇK bölgesinde yapılan Quadrat sayımlarının alanın tamamına
oranlanmasıyla elde edilen tahmini birey sayısı 11.157.500 birey kadardır. Bu rakamlar 2009
raporunda verilen m2‘de ortalama birey sayısına benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik alanda
Pancratium maritimum populasyonunda herhangi bir değiĢim olmadığının büyük ölçüde
göstergesi sayılabilir.
B. Deniz kaplumbağaları araştırma ve izleme çalışmaları:
B.1. Deniz Kaplumbağaları (Caretta caretta ve Chelonia mydas)
Dünyadaki 8 tür deniz kaplumbağası: Dermochelys coriacea (Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası),
Chelonia mydas (YeĢil Kaplumbağa), Chelonia agassizii (Siyah Kaplumbağa), Caretta caretta
(ĠribaĢ Deniz Kaplumbağası), Ertmochelys imbricata (Atmaca Gagalı Kaplumbağa),
Lepidochelys olivace (Zeytin YeĢili Deniz Kaplumbağası), Lepidochelys kempii (Gündüz
Yuvalayan Kaplumbağa) ve Natator depressus (Düz Kabuklu Deniz Kaplumbağası)‘dur (Lutz
ve Musick, 1997). Bu türlerden ikisi (C. caretta ve C. mydas) Türkiye‘nin Akdeniz sahil Ģeridi
boyunca 20 kumsala çıkarak yumurta bırakmaktadır. Bern sözleĢmesi ile koruma altına alınan bu
iki türden C. caretta‘nın tehdit altında, C. mydas‘ın ise nesli tehlike altında olan türler arasında
gösterilmiĢtir. Bu iki türün ergin ve yavru fotoğrafları aĢağıda verilmiĢtir (ġekil 1).
Önceki yıllarda yapılan çalıĢmalarda, Göksu Deltası‘nda yavru çıkıĢ oranının çok düĢük
olmasının nedenleri arasında yüksek predasyon baskısı ve yumurtalardaki bozulma oranlarının
yüksek olmasıdır. Yumurtalardaki yüksek bozulma oranlarını ise kumsal eğiminin az olmasından
kaynaklanan taban suyu seviyesinin yüksekliği nedeni ile yuvalardaki nem/su oranının yüksek
olması ve bu nedenle yumurtaların bozulmasıdır.
3
Yuva tespiti ve yuvaların kaydedilmesi ve yuva sıcaklıklarının kaydedilmesi daha önce sonuçları
yayınlanan çalıĢmalara göre yapılmıĢtır (Kaska ve Ark., 1998; BaĢkale ve Kaska, 2005). Nil
Kaplumbağa yuvası ve çıkıĢla ilgili olarak da benzer yöntem uygulanmıĢtır (GidiĢ ve Kaska,
2004). Yavru çıkıĢ oranının düĢük olması ve yumurtaların bozulmalarını azaltmak için kurulan 2 adet
kuluçkalıklara yuvaların bir kısmı taĢınarak bir çalıĢma gerçekleĢtirilmiĢtir.
Normal yerinde bırakılan yuvalarda yavru çıkıĢ baĢarısı %17 iken, Kuluçkalık 1‘e taĢınan toplam
11 adet yuvanın yavru çıkıĢ baĢarısı %74 ve Kuluçkalık 2‘ye taĢınan toplam 29 adet yuvanın ise
%72 oranında yavru çıkıĢ baĢarısı elde edilmiĢtir.
Göksu Deltası Kumsalı‘nda 2010 yaz dönemi deniz kaplumbağa izleme ve koruma çalıĢmaları
esnasında toplam 209 adet yuva tespiti yapılmıĢ olup bunlardan Caretta caretta türüne ait 185
yuva, Chelonia mydas türüne ait 23 yuva ve bir adet de Trionyx triunguis türüne ait yuva tespit
edilmiĢtir.
Kaplumbağalara ait toplam 554 adet yuvasız çıkıĢların ise 509 adeti Caretta caretta türüne ait,
39 adeti Chelonia mydas türüne, 6 adeti ise Trionyx triunguis türüne ait olduğu tespit edilmiĢtir.
Yuva ve izlerin büyük çoğunluğu kumsalın 760 kodlu alt bölgesinde yoğunlaĢmıĢtır. Denizden
uzaklıklarına göre değerlendirildiğinde ise yuva ve izlerin çoğunluğunun 10-30 m arasında
dağılım gösterdiği bulunmuĢtur.
Türler arasında kısmi farklılık olsa da yuvaların büyük çoğunluğu denize 30 metrelik mesafede
yoğunlaĢmaktadır. Bu nedenle yuvaların denize olan mesafesi 30 metreden daha az olan
yuvaların hepsi baĢarılı bir Ģekilde kumsalın daha gerisine taĢınmalıdır.
Gece arazileri esnasında yuva ve iz çıkıĢları esnasında bulunan 25 adet deniz kaplumbağaları
markalanmıĢtır. Ayrıca bu markalanan kaplumbağalardan 5 adeti ikinci yuvalarında da tekrar
gözlenmiĢtir. Bu kaplumbağaların 24 adeti Caretta caretta olup 1 adeti ise Chelonia mydas türüne
aittir. Göksu Kumsalında markalanan ergin C.caretta bireylerinin ortalama Düz Karapaks Boyu
(DKB) 69,6 cm, Düz Karapaks Eni (DKE) 57,7 cm, Eğri Karapaks Boyu (EKB) 73,2 cm, Eğri
Karapaks Eni (EKE) 65,3 cm olarak ölçülmüĢtür. Bu değerler 2 adet yeĢil deniz kaplumbağası için
ise; 77,25; 82,5; 81,75 ve 77,4 olarak hesaplanmıĢtır.
Bu çerçevede toplam olarak Caretta caretta yuvalarına 10837 adet yumurta bırakılmıĢ olup
bunlardan 3396 (% 31) adetinden yavru çıkıĢı gerçekleĢmiĢtir. Yavru çıkıĢ baĢarısının düĢük
olmasının nedenleri 4933 (%46.2) yumurtanın predasyon sonucu parçalanmıĢ olması ve yuvaların
su altında kalması sonucu 2283 (%20.8) yumurtadaki embriyonun değiĢik safhalarda ölmüĢ
olmasıdır.
Chelonia mydas yuvalarında ise 1704 adet toplam yumurta tespit edilmiĢ olup bunlardan 671
(%39.4) adetinden yavru çıkıĢı olurken, 377 (% 22.1) adeti predasyona uğramıĢ ve 592 (%34.7)
adeti ise yuvaların su altında kalması sonucu embryonik geliĢimlerini tamamlayamamıĢtır.
Tamamen predasyona uğrayan toplam 93 yuvanın 5 adeti C.mydas türüne, geri kalan 88 adeti de
C.caretta türüne aittir. Bu yuvalarda toplam 5310 (%42) adet yumurta tahrip edilmiĢtir. Kumsal
ve yuva sıcaklık profillerinin de araĢtırılarak yavru cinsiyet oranlarının tahmin edilmesi
yapılmıĢtır. ÇalıĢma süresince bir adeti yeĢil deniz kaplumbağa yuvasında olmak üzere toplam
11 adet yuvada sıcaklık kaydı yapılmıĢtır. Yuvaların kuluçka süresinin ortadaki 1/3 lük dönemi
incelenerek bu yuvalardaki yavruların cinsiyet oranları %81 oranında diĢi ağırlıklı bir
populasyon ürettiği bulunmuĢtur. Bu yuvalardan (29 nolu yuva) kuluçka sıcaklığı analiz
edildiğinde %60 oranında bir diĢi ağırlıklı bir yavru üretirken, 173 nolu yuva ise tamamen diĢi
yavru üretmiĢtir. Bir adet yeĢil deniz kaplumbağası yuvasından da yine %93 oranında diĢi yavru
çıktığı hesaplanmıĢtır.
Yuva derinliğindeki kum sıcaklıkları denizden farklı mesafelerde de kaydedilerek, kuluçkalık
alanların ve yuva taĢımada kullanılabilecek alanların tespiti için incelenmiĢtir ve denizden
4
uzaklaĢtıkça yuva derinliğindeki kum sıcaklığının arttığı tespit edilmiĢtir.
AraĢtırmacılar yuvalama sezonunda bölgelere göre genel olarak değiĢmesine rağmen denize
uzaklığı 40m ‗den daha az olan bütün yuvaların yerleri 50 m ve üzeri uygun yerlere taĢınmalı ve
kuluçkalıklar da her yıl aynı yuva yerlerinin bakteri ve diğer canlıların kontaminasyonunu
önlemek için kumsalın farklı noktalarına inĢa edilmelidir.
―YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası‖ veya ―Nil YumuĢak Kabuklusu‖ olarak bilinen ve tipik
yaĢam yeri Nil olduğu için Nil kaplumbağası olarak da adlandırılır. Ayrıca deniz kaplumbağası
gibi uysal olmayıp balık ağlarına zarar verdikleri için bazı bölgelerde halk arasında gavur
kaplumbağa olarak da bilinir.
Kumsalında 2010 yılında, 1 adeti yuva olmak üzere toplam 6 adet Trionyx triunguis çıkıĢı
saptanmıĢtır. Trionyx triunguis türüne ait tespit edilebilen bir yuvada ise toplam 36 yumurtanın
bulunduğu, bu yuvadan 29 adet yavru çıktığı, 5 adetinin ölü embriyo ve 2 adetinin döllenmemiĢ
yumurta olduğu tespit edilmiĢtir.
Göksu
Son yıllarda yapılan çalıĢmalarla sonuçlar karĢılaĢtırıldığında diğer kumsallara göre genel yavru
çıkıĢ baĢarısı düĢük olmasının yanında önceki yıllarda bu kumsalda yapılan çalıĢmalardan ise
daha yüksektir. Bunun esas nedeni yuvaların taĢınarak kuluçkalıklarda korunmasıdır. Benzer
koruma yöntemlerinin bundan sonraki yıllarda da devam ettirilmesi önerilmiĢtir.
C. Kuş ve habitat araştırma ve izleme çalışmaları:
C.1.Tür araĢtırmaları
C.1.1.Yaz ördeği (Marmaronetta angustirostris):
Yapılan izlemede türün alana ilk kez 22 Mart tarihinde geldiği gözlenmiĢtir1. Bu dönemde en
çok 9 bireylik bir grup görülmüĢtür. Yaz ördeği hemen her zaman Akgöl‘ün güneyindeki
göletlerde beslenmiĢ, 1 kez Akyapı kanalında, 1 kez Kuğu gölünde ve 2 kez de Hurma kanalı
civarındaki geçici sulakalanda görülmüĢlerdir. Civcivlerini 1 kez hariç her zaman güney
göletlerindeki sık bitkili havuzlarda beslemiĢlerdir. Nisan sonuna doğru kuluçkaya yatmıĢ ve ilk
olarak 20 Mayıs tarihinde 8 civcivli bir diĢiye rastlanmıĢtır. ÇalıĢma sonunda türün alandaki
nüfusu 11-14 birey, üreyen çift sayısı 4-7 ve toplam kuluçkadan çıkan civciv sayısı da 25 olarak
tahmin edilmiĢtir. Ancak 12 civcivli diĢi görülmesine rağmen her kuluçkadan en çok 2 civcivin
büyüyebildiği görülmüĢtür.
C.1.2- PasbaĢ patka (Aythya nyroca):
Türe deltada sadece Akgöl‘de, iç adanın batısındaki orta derinlikteki sularda rastlanmıĢtır. Gölde
en yüksek sayıda 29 Nisan tarihinde 12 birey gözlenmiĢtir. Haziran ayında 1-6 birey gözlenmiĢ,
Temmuz ayında gölde hiç pasbaĢ patkaya rastlanmamıĢtır. ÇalıĢma boyunca kur davranıĢına,
yuva veya civcive rastlanmamıĢtır. Tüm bu gözlemlere dayanarak türün 2010 yılında alanda
üremediği, sadece yazladığı sonucuna varılmıĢtır.
C.1.3. Gözlenen diğer türlerle ilgili bulgular:
Arazi çalıĢmaları boyunca alanda 199 kuĢ türüne rastlanmıĢ olup önemli kayıtların listesi
aĢağıdadır.
Erguvani balıkçıl (Ardea purpurea): Akgölde en az 3 çift üremiĢtir.
5
Mahmuzlu kızkuĢu (Vanellus spinosus): Akgölün güney kıyılarında 25 çift kadar
üremiĢtir.
Küçük sumru (Sterna albifrons): ÇalıĢmanın sonuna doğru özellikle Paradeniz kıyıları
olmak üzer 10-20 çift üremiĢtir.
Sumru (Sterna hirundo): Kuğu gölündeki adacıkta 3 çift üremiĢtir.
Turaç (Francolinus francolinus): Alanın değiĢik bölgelerinde 20-30 çiftin ürediği tahmin
edilmiĢtir.
Akça cılıbıt (Charadrius alexandrinus): Paradeniz dalyanı çevresinde en az 3 çift
üremiĢtir.
C.1.4. Türlerle ilgili saptanan tehditler:
Deltadaki tek vejetasyonlu göl Akgöl olduğundan çoğu ördek türü bu gölde üremektedir.
Özellikle türlerin üreme dönemi olan Nisan ve Mayıs aylarında gölün ve güneydeki göletlerin su
düzeyi ciddi oranda düĢmekte ve bu durum özellikle Yaz ördeğinin predatör saldırılarına açık
olmasına ve yuvalama alanlarının daralmasına yol açmaktadır. Göl civarındaki çakal nüfusu,
ördeklerin üreme baĢarısını ciddi oranda düĢürmektedir. Diğer türlerle ilgili ciddi bir tehdite
rastlanmamıĢtır.
C.2-Habitatlarla ilgili çalıĢmalar:
C.2.2- Habitatlarla ilgili bulgular:
C.2.2.1- Akgöl:
Geçen yıla göre gölün su seviyesinin daha düĢük olduğu, güney-doğudaki
göletlerin Haziran ayına kadar tamamen kuru olduğu;
Potamogeton topluluklarının ciddi oranda artmıĢ olduğu;
Kuzey-batidaki vejetasyonun geçen yıla oranla artmıĢ olduğu;
Hurma mahallesine ait olan büyükbaĢ hayvanların Akgöl çevresindeki alanlarda
yaygın olarak otlatıldığı gözlendi.
C.2.2.2- Cırba:
Cırba civarındaki çeltik tarlalarının atık suyunun direkt olarak Cırbaya drene
edildiği saptandı.
C.2.2.3- Diğer: Yapılan çalıĢmada baĢkaca önemli bulguya rastlanmadı.
6
Harita 1 Göksu Deltası
1. GiriĢ
Göksu Deltası, Orta Torosların eteğinde
bulunan Mersin Ġl merkezinin yaklaĢık
80 km batısında, Göksu Deltası
akarsularının (Göksu Nehri, Yağar
Dere, Bahçe Dere, Gökbucak Dere,
AfĢar Dere) getirdiği materyalin ve
denizel çökellerin kıyıda
biriktirilmesiyle oluĢmuĢ, 164 km2'lik
alanı, 10 km'ye ulaĢan denize uzanımı
ile bir kıyı ovasıdır. Göksu Deltası,
Göksu Nehri‘nin geniĢ ve uzun drenaj
havzasından, su ile taĢınan katı
parçacıkların nehir ağzında yığıĢması ve
denizin dalga–akıntı dinamiği ile
Ģekillendirmesin den meydana gelmiĢtir.
Denize döküldüğü alanda irili ufaklı
dört göl bulunur (Paradeniz dalyanı,
Akgöl, Kuğu gölü, Arapalanı). Göksu
Deltası, Çukurova Deltası‘ndan sonra Türkiye‘nin Akdeniz kıyılarındaki en büyük ikinci
deltasıdır.
Göksu Deltası, irili ufaklı birçok lagün ve bunların çevresinde yer alan geniĢ sazlık,
tuzcul stepler ve tarım alanları ile kumullardan oluĢmaktadır. 0-10 m arasında yükseltilere sahip
olan deltanın doğu ve batı kesimlerinde kıyıya paralel uzanan kum tepeleri yer almaktadır.
Deltanın en tipik özelliklerinden biri Ġncekum Burnu‘dur. Ġncekum Burnu‘nun tipik Ģekli,
doğrudan gelen ve nehir tortusunu sürükleyen kıyı akıntısıyla, TaĢucu Körfezi‘nde oluĢan
güneybatıya doğru zayıf ikinci bir akıntının bileĢkesiyle ortaya çıkmıĢtır. Göksu Nehri‘nin
denize döküldüğü yerin batısında iki büyük göl yer almaktadır. Bunlardan biri denizle irtibatlı ve
kum setiyle denizden ayrılan, 400 ha‘lık Paradeniz Lagünü‘dür. Diğeri ise daha çok tatlısu gölü
karakteri taĢıyan 1.200 ha‘lık alana sahip Akgöl‘dür
Deltanın kıyılarında dar bir kuĢak halinde uzanan kumul bitki örtüsü çok büyük bir alan
kaplamasa da, çoğunlukla çok iyi durumdadır. Sabit ya da mevsime bağlı olarak ortaya çıkan
tuzcul bataklık bitki örtüsü, Akgöl‘ün kuzeyinde ve doğusunda, Paradeniz Gölü‘nün güneyinde
ve Kuğu Gölü çevresinde görülür. Daha tuzcul kesimlerde bitki örtüsü bulunmaz. Deltada,
Göksu Nehri‘nin eski ve yeni yataklarıyla bağlantılı daha küçük tatlısu bataklıkları da yer alır.
Alandaki diğer su kaynaklarından biri olan Paradeniz Dalyanı, daha tuzlu bir yapıya sahiptir.
Kuğu Gölü ise tuzlu bir göl karakterinde olup, genellikle bitki örtüsünden yoksundur.
Göksu Deltası‘nın bitki örtüsü hemen doğusundaki Çukurova Deltası ile pek çok ortak
özellik taĢır. Her iki delta da, Türkiye‘nin Akdeniz sahillerinde bozulmadan kalabilmiĢ en iyi
kumul ve delta bitki örtüsü örneklerini içerir. Deltanın florasında yaklaĢık 506 takson (Uygun,
Düzenli, Karaömerlioğlu) kayıtlıdır. Nadir bitkilerin en önemlileri arasında, Bassia hyssopifolia,
Beta adanensis, Halopeplis amplexicaulis, Bromus psammophilus ve Zygophyllum album gibi
Türkiye‘de yalnızca birkaç alanda kayıtlı taksonlar sayılabilir.
7
Avrupa Kıyı Koruma Birliği (EUCC) Göksu Deltası‘nı, kumul jeomorfolojisi ve doğa
koruma açısından Doğu Akdeniz kıyılarında bulunan en önemli alanlardan biri olarak
belirlemiĢtir.
Deltadaki sulak alanlar, 1989 tarihinde Orman Bakanlığı tarafından Yaban Hayatı Koruma
Sahası (4.350 ha) ilan edilmiĢtir. Tüm delta ve deniz kuĢağı 18.01.1990 tarihinde Bakanlar
Kurulu Kararı ile tarafından Özel Çevre Koruma Alanı (23.600 ha) ilan edilmiĢtir. Deltanın
8.650 ha bölümü 13.07.1994 tarihinde beĢ Ramsar alanından biri olarak Ramsar SözleĢmesi
listesine dahil edilmiĢtir. Son olarak, deltanın tamamı 12.02.1996 tarihinde Kültür Bakanlığı
tarafından I.derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiĢtir.
Ön Raporda da belirtildiği gibi bu çalıĢmada amaçlanan Göksu Deltası Özel Çevre
Koruma Bölgesinde habitat ile tür koruma ve izleme çalıĢması yapmak ve bugüne kadar Göksu
Deltasında Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından yürütülen araĢtırma, koruma ve izleme
çalıĢmaları sonucunda elde edilen verileri karĢılaĢtırmaktır. Böylece hem deltadaki habitatlara
hem de tehdit altındaki türlere yönelik yeni koruma ve izleme çalıĢmaları yapmak aynı zamanda
tehditlerin, tehlikelerin ve sınırlayıcıların belirlenmesine ve bunlara yönelik somut koruma
tedbirlerinin uygulanmasına, koruma etkinliğinin arttırılması için çevre bilincinin
oluĢturulmasına yönelik çalıĢma yapılması amaçlanmaktadır.
8
2. Bölgedeki habitat ve bitki araĢtırma, izleme ve koruma çalıĢmaları
Hedef tür: Kum zambağı-Pancratium maritimum L.
9
2.1. Arazi çalıĢmaları ve Metodoloji
ÇalıĢma kapsamında Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesinde çalıĢma konusuyla ilgili
geçmiĢte yapılan tüm çalıĢmalar derlenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir. Hem deltadaki habitatlara,
hem de endemik ve nadir bitki türlerine yönelik yeni koruma ve izleme çalıĢmalar için, aynı
zamanda tehditler, tehlikeler ve sınırlayıcıların belirlenmesine ve bunlara yönelik somut koruma
tedbirlerinin uygulanmasına, koruma etkinliğinin arttırılması için çevre bilincinin
geliĢtirilmesine yönelik çalıĢmalar yapılmıĢtır.
Proje kapsamında Mayıs, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında olmak üzere 4 defa aĢağıdaki
tarihlerde arazi çalıĢması gerçekleĢtirilmiĢtir
1.Arazi: 27.05.2010-28.05.2010
2.Arazi: 30.06.2010-2.07.2010
3.Arazi: 23.07.2010-24.07.2010
4.Arazi: 13.08.2010-14.08.2010
2.1.1. ÇalıĢmada Kullanılan Metotlar
Örneklik Alan (Quadrat-Röleve) Metodu
Örneklik alan (Bitki topluluklarının karakterine göre), belirli bir yerde ekolojik bitki
gözlemlerinin yapıldığı belirli geniĢlikteki alanlardır. Örneklik alan, çalıĢmanın amacına göre
geniĢliği değiĢen, daire veya dikdörtgen ya da kare Ģeklinde bir alandır. Örneklik alan bir bütünü
oluĢturan birçok birim alanlardan biridir. Bir vejetasyon tipinde yeteri sayıda örneklik alan (en
az 20) yapılarak vejetasyonun yapısı hakkında bilgi edinilebilir.
Örneklik alan, nispi bolluk ve her türe ait bireylerin sayısını tespit etmek için kullanılır. Ayrıca
örneklik alan, vejetasyonun yapısı ve floristik kompozisyonundaki farkları tespit etmek veya
vejetasyonun geliĢiminde mevsimlik ya da yıllık değiĢimleri gözlemek için de kullanılır. Bir
örneklik alan, vejetasyonun sadece bir parçasını içermekle birlikte bunun bütün yapısını ortaya
koyar. Bütün bir bölgeyi aynı özen ve dikkatle çalıĢmak hem olanaksız hem de gerçekten
gereksizdir. AraĢtırma bölgesinin farklı yerlerine dikkatle yerleĢtirilen çok sayıda örneklik alan,
bir bölgenin floristik yapısı ve ekolojisi hakkında bize bilgi verebilir.
Örneklik alanlar hem büyüklük hem de kullanıĢ açısından çeĢitlilik gösterir. Örneklik alan
geniĢliği 1 dm2'den 1.000 m
2'ye kadar değiĢebilir. 1 m
2'lik örneklik alanlar çayır ve çoğunluğu
otsu vejetasyonda kullanılır.
En Küçük Alan (Minimal Area)
En küçük alan vejetasyon araĢtırmalarında örneklik alanın büyüklüğünü (geniĢliğini) tespit
etmek için kullanılan bir metottur.
Homojen olan bir bitki birliğinde küçük bir alandaki türlerin listesini yazdığımızda, eğer bu alan
gittikçe büyütülürse burada mevcut tür sayısının arttığını görürüz. Sonuçta bir yerde türün artma
sayısı sıfıra iner. Bunun için önce küçük bir alan üzerinde türlerin listesi yazılır. Sonra bu alan
10
iki misline çıkarılır ve görülen yeni türler ilave edilir. Daha sonra iki misli artırmaya devam
ederek sonuçta 6 katı büyüklükte bir alana vardığımızı düĢünelim. Bu büyüklükten sonra yeni
türler görülmüyor veya pratik olarak bulunmuyorsa tespit edilmek istenilen en küçük alan‘ın
geniĢliği bu kadardır denilir.
Vejetasyon araĢtırmalarında en küçük alan büyüklüğü, değiĢik vejetasyon tiplerinde farklılıklar
göstermektedir. Örneğin orman, ağaçlı steplerde geniĢ alanlar, kumul, çayırlık ve steplerde daha
küçük alanlar olabilmektedir.
Bu metotlar alandaki bitki topluluklarının tespitinde kullanılmıĢtır. Bu metotlarla her habitat
tipinde hem bitki toplulukları, hâkim ve karakter türler, hem de diğer iĢtirakçi bitki türleri tespit
edilmiĢtir. Her habitat tipinde habitatı temsil eden, en az 20 örneklik alan seçilmiĢ ve en küçük
alan metoduna göre bitki türleri tespit edilmiĢtir.
Sayım Metodu
AraĢtırma alanı 23.600 hektarlık bir alan kaplamaktadır. ÇalıĢma alanının tamamında Kum
Zambağı (Pancratium maritimum) türünün sayılabilmesi oldukça zor hatta imkânsızdır. Bu
yüzden sayım çalıĢması toplam alanı temsil eden toplam 56 adet ―Örnek Alan-Quadrat‖
alınması ile yapılmıĢ ve bu örnek alanlardan elde edilen sonuçların bütün alana oranlanmasıyla,
türe ait birey sayıları tahmin edilmiĢtir.
Seçtiğimiz ve sayımların yapıldığı kuadratlar 1 x 1 m büyüklüğünde ve alanın genelini temsil
edecek Ģekilde, homojen alanlardan seçilmiĢlerdir. Kuadrat içinde birey sayımları yapılmıĢ ve
lokalitelerde bu sayılar alan ölçü birimi arttırılarak oranlanmıĢtır.
Toplam 56 lokaliteden alınan GPS kayıtları ve tespit edilen Kum Zambağı (Pancratium
maritimum) birey sayıları türün alanda bulunduğu 3 büyük popülasyonu için ayrı tablolar
halinde açıklamalı olarak verilmiĢtir. Alanda yapılan arazi çalıĢmalarında türün tespit edildiği
tüm lokalitelerde GPS kayıtları Garmin 60 Csx cihazıyla UTM olarak kayıt altına alınmıĢtır.
2009 yılında yapılan çalıĢmada GPS kayıtları farklı sistemde alındığı için benzerlik
göstermemektedir.
2.2. Alandaki Floristik ÇalıĢmalar
Göksu deltasının florası ile ilgili olarak en detaylı çalıĢma ilk olarak Düzenli ve arkadaĢları
(1996) tarafından yapılmıĢtır. Bu araĢtırma Göksu deltasındaki doğal olan ve olmayan (tarım
alanları, vb.) alanları kapsamaktadır. Uygun ve ark. (1994) tarafından yapılan çalıĢma ile
bölgede 352 takson tespit edilmiĢ ve daha önce yayınlanmıĢ literatürlerden elde edilen 89 takson
da bu çalıĢmaya ilave edilerek deltadan toplam 441 takson rapor edilmiĢtir. 1996 yılında
Düzenli ve arkadaĢları (1996) tarafından da bu araĢtırma ―Göksu Deltası florası‖ baĢlığı altında
yayınlanmıĢtır. Yayına göre, alanda 74 familya, 246 cinse ait 382 takson tespit edilmiĢtir.
Bunlardan 6 takson Türkiye için endemiktir. 2007 yılında Deniz Karaömerlioğlu tarafından
yapılan Göksu Deltasındaki (Silifke) Doğal Ekosistemlerin Bitki Ekolojisi Yönünden
AraĢtırılması adlı Doktora tezinde ise 76 familya ve 286 cinse ait 475 takson tespit edilmiĢtir.
Bunlardan 9‘u endemiktir. Göksu Deltası‘nın florasında farklı zamanlarda yapılan çalıĢmalarda
tespit edilen toplam takson sayısı 507‘dır (Uygun, Düzenli, Karaömerlioğlu, Yaprak). Bu
türlerden 10 takson Türkiye için endemiktir.
11
Fotoğraf 2: Halocnemum yurdakulolii (EN)
2.2.1. Endemizm
Göksu deltası endemik taksonlarından 3‘ü CR (Beta trojana, Bromus psamophilus, Trigonella
halophila), 3‘si EN (Halocnemum yurdakulolii, Beta adanensis, Alopecurus myosuroides var.
latialatus), 1‘er tanesi LR(cd) (Allium junceum subsp. tridentatum) ve VU (Ononis basiadnata)
kategorilerinde ve 2‘si LR(nt) (Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum, Onopordum
boissieri) kategorisinde yer almaktadır. Halocnemum yurdakulolii 2008 yılında yayınlanmıĢ
yeni bir tür olup Dünya‘da ve Türkiye‘de sadece Göksu Deltasında sınırlı bir alanda yayılıĢ
gösteren Lokal Endemik bir türdür (Foto-1).
1. Beta trojana (CR): Türkiye‘de ilk defa Çanakkale‘de Truva harabelerinde tespit
edilmiĢtir. 6-8. aylarda çiçeklenir. Deltada Kuğu gölü
civarında ve oradaki harabelerin bulunduğu yerlerde
bulunmaktadır (Uygun 1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu
2007).
2. Bromus psamophilus (CR): Türkiye‘de ilk defa
Tarsus‘ta kumullarda tespit edilmiĢtir. 6. ayda çiçeklenir.
Sadece tip örneği lokalitesinden bilinmektedir. Kum
mahallesi, KuyubaĢı civarı tespit edilmiĢtir. Küçük bir
popülasyondur (Uygun 1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu
2007).
3. Trigonella halophila (CR): Türkiye‘de ilk defa
Mersin‘de tespit edilmiĢtir. Tarsus-Adana kayıtları vardır. 4-
6. aylarda çiçeklenir (Karaömerlioğlu 2007).
4. Beta adanensis (EN): Türkiye‘de ilk defa Adana-
KarataĢ‘ta tespit edilmiĢtir. 6-7. aylarda çiçeklenir. Deltada
Kuğu gölü civarında ve oradaki harabelerin bulunduğu yerlerde bulunmaktadır (Uygun 1994,
Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
5. Halocnemum yurdakulolii
(EN): Türkiye‘de ilk defa Göksu
Deltasında tespit edilmiĢtir. Sadece tip
örneği lokalitesinden bilinmektedir.
Paradeniz çevresinde ve Fener
civarındatespit edilmiĢtir, büyük bir
popülasyondur (Yaprak 2006).
6. Alopecurus myosuroides var.
latialatus (EN): Türkiye‘de ilk defa
Fotoğraf 1: Bromus psamophilus (CR)
12
Fotoğraf 3: Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum
LR(nt)
Adana-KarataĢ‘tan tespit edilmiĢtir. 5. ayda çiçeklenir. Sadece tip örneği lokalitesinden
bilinmektedir (Karaömerlioğlu 2007).
7. Ononis basiadnata (VU): Türkiye‘de ilk defa Mersin-Gülnar-Gilindere‘de tespit
edilmiĢtir. 6-7. aylarda çiçeklenir. 600-1350 m‘lerde yayılıĢ gösterir. Konya-Ermenek-Silifke ve
Gülnar diğer bulunduğu yerlerdir (Karaömerlioğlu 2007).
8. Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum LR(nt): Türkiye‘de ilk defa Mersin‘de
tespit edilmiĢtir (Foto-3). Gülnar-Silifke-Mersinden kayıtlar vardır. Deniz kıyısından 770 m‘ye
kadar yayılıĢ gösterir. 5-6. aylarda
çiçeklenir. Kum Mahallesi
civarında tespit edilmiĢtir. Sadece
birkaç birey bulunmuĢtur (Uygun
1994, Düzenli 1996,
Karaömerlioğlu 2007).
9. Onopordum boissieri
LR(nt): Türkiye‘de ilk defa
Antalya Elmalı‘da tespit edilmiĢtir.
Türkiye florasında yetiĢme
yükseklikleri 100-1400 m‘ler
arasındadır. Antalya-Burdur-
Konya-Anamur-Tarsus diğer
yetiĢtiği yerler arasındadır. 5-7
aylarda çiçeklenir. Hurma mahallesi, Paradenizin kuzeyinde tuzcul alanlarda bulunmaktadır
(Uygun 1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
10. Allium junceum subsp. tridentatum LR(cd): Türkiye‘de ilk defa Antalya Konyaaltında
tespit edilmiĢtir. Ayrıca Anamur‘dan kaydı vardır. 5. ayda çiçeklenir (Uygun 1994, Düzenli
1996, Karaömerlioğlu 2007).
2.2.2. Endemik Olmayan Nadir ve Tehdit altındaki Flora Türleri
Alanda muhtelif zamanlarda yapılan çalıĢmalar (Uygun 1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu
2007) sırasında tespit edilen türler olup sayı ve türler bakımından farklılıklar göstermektedir.
Yaptığımız çalıĢmalar sonucunda endemik olmayan nadir bitki türlerinden Türkiye Bitkileri
Kırmızı Kitabında yer alan 14 nadir bitki türü olup bunlardan 4‘ü (Ambrosia maritima, Cyprinia
gracilis, Halopeplis amplexicaulis ve Pancratium maritimum) ve 10‘u VU (Alhagi mannifera,
Arum dioscoridis var. dioscoridis, Carthamus tenuis subsp. tenuis, Chlamydophora tridentata,
Limonium graecum var. graecum, Mesembryanthemum nodiflorum, Rhamnus depresssus,
Solanum woronowii, Tamarix tetragyna ve Zygophyllum album) EN kategorisinde
bulunmaktadır.
13
1. Alhagi mannifera (VU): Deltada tüm hareketli ve sabit kumullarda yayılıĢ gösterir.
Büyük popülasyondur (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
2. Ambrosia maritima (EN): Kum Mahallesi, KuyubaĢı civarında yayılıĢ gösterir (Düzenli
1996, Karaömerlioğlu 2007).
3. Arum dioscoridis var. dioscoridis (VU): (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007)
4. Carthamus tenuis subsp. tenuis (VU): (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007)
5. Chlamydophora tridentata (VU): (Karaömerlioğlu 2007)
6. Cyprinia gracilis (EN): Kum Mahallesi, KuyubaĢı civarında yayılıĢ gösterir (Uygun
1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
7. Halopeplis amplexicaulis (EN): Bu türün alandaki yayılıĢı hakkında kesin bilgi yoktur.
2006 yılında yapılan bir yayında (Yaprak, 2006) Ġzmir Çiğli, Çamaltı tuzlasından toplanmıĢ
örneği, tür için uzun bir süre sonunda toplanan tek kaydıdır.
8. Limonium graecum. var. graecum (VU): (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007)
9. Mesembryanthemum nodiflorum (VU): Harabeler civarında yayılıĢ gösterir (Uygun
1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
10. Pancratium maritimum (EN): Deltada tüm hareketli ve sabit kumullarda yayılıĢ gösterir.
Büyük popülasyondur (Uygun 1994, Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007).
11. Rhamnus depresssus (VU): Harabeler civarında birkaç birey halindedir. Zayıf
popülasyon (Karaömerlioğlu 2007).
12. Solanum woronowii (VU): (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007)
13. Tamarix tetragyna (VU): (Düzenli 1996, Karaömerlioğlu 2007)
14. Zygophyllum album (VU): Deltada tüm hareketli ve sabit kumullarda yayılıĢ gösterir.
Büyük popülasyondur (Düzenli 1996,
Karaömerlioğlu 2007).
2.2.3. Nadir Türler
Yukarıdaki türler dıĢında alanda tespit
ettiğimiz ancak nadir olduklarına karar
verdiğimiz 4 bitki türü de Ģunlardır.
1. Glycyrrhiza glabra var.
glandulifera (Meyan Kökü): Harabeler
civarında yayılıĢ göstermektedir.
2. Anamone coronaria (Manisa Lalesi): Harabeler civarında yayılıĢ göstermektedir.
Fotoğraf 4: Glycyrrhiza glabra var. glandulifera
14
3. Phoenix sp. (Hurma): Kum Mahallesi-Eski
Havaalanı kuzeyinde, KuĢ Gözlem kulesi civarında
birkaç fert bulunmaktadır (Phoenix dactylifera).
4. Rosularia libanotica: Harabeler, yıkık duvar
taĢları arasında yayılıĢ gösterir.
IUCN Red Data Book Kategorileri (1994-2000)
Bitki listeleri içinde yer alan endemik ve nadir bitki
türleri için geçerli Red Data Book Kategorileri:
CR - Critically Endangered - Çok Tehlikede: Bir takson çok yakın bir gelecekte yok olma
riski altında ise bu gruba konur. Yapılan floristik çalıĢmalarda gelecekte popülasyonları zarar
görebileceği düĢünülen bitki taksonları bu kategoriye konmuĢtur.
Beta trojana, Bromus psamophilus, Trigonella halophila
EN – Endangered - Tehlikede: Bir takson oldukça yüksek bir risk altında ve yakın gelecekte
yokolma tehlikesi altında ancak henüz CR grubunda değilse EN grubuna konur. Yukarıdaki
tanıma uyan bitkiler yanında, son yıllarda yayınlanmıĢ yeni türler de bu kategoriye konmuĢtur.
Halocnemum yurdakulolii, Beta adanensis, Alopecurus myosuroides var. latialatus,
Ambrosia maritima, Cyprinia gracilis, Halopeplis amplexicaulis,
Pancratium maritimum
VU - Vulnerable - Zarar Görebilir: CR ve EN gruplarına konamamakla birlikte; doğada orta
vadeli gelecekte yüksek tehdit altında olan taksonlar bu gruba konur.
Ononis basiadnata, Alhagi mannifera, Arum dioscoridis var. dioscoridis,
Carthamus tenuis subsp. tenuis, Chlamydophora tridentata, Limonium graecum var.
graecum, Mesembryanthemum nodiflorum, Rhamnus depresssus,
Solanum woronowii, Tamarix tetragyna, Zygophyllum album
LR - Lower Risk - Az Tehdit Altında: Üstteki gruplardan herhangi birine konamayan, onlara
göre popülasyonları daha iyi bitkiler bu kategoriye konur. Popülasyonları oldukça iyi ve en az
beĢ lokaliteden bilinenler bu kategoriye konmuĢtur. Gelecekteki durumlarına göre tehdit
açısından sıralanabilecek üç alt kategorisi vardır:
(nt) Near Threatened-Tehdit Altına Girebilir: Bir evvelki gruba konamayan ancak VU
kategorisine konmaya yakın adaylar.
Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum, Onopordum boissieri
(cd) Conservation Dependent-Koruma Önlemi Gerektiren: Takson 5 yıl içinde yukarıdaki
kategorilerden birine konulacak ve hem tür, hem de habitat açısından özel bir koruma statüsü
gerektirenler.
Allium junceum subsp. tridentatum
Fotoğraf 5: Phoenix sp.
15
Fotoğraf 6: Alhagi mannifera
Fotoğraf 7: Rhamnus depresssus
16
Fotoğraf 8: Pancratium maritimum
Fotoğraf 9: Zygophyllum album
17
2.3. Habitat Koruma ve Ġzleme Bulguları
2.3.1. Habitat Tipleri
Göksu ÖÇK bölgesi içinde 3 doğal habitat tipi mevcuttur. Bunlar Sucul Habitatlar, Kumul
Habitatlar ve Tuzcul Habitatlardır. Bunlarda kendi içlerinde farklı tipte alt habitat tiplerine
ayrılmaktadır. Sucul habitatlar içinde (Sucul Kanal Habitatı, Göl Habitatı, Göl-Nehir Kıyısı
Habitatı) bulunmaktadır. Kumul Habitatlar (hareketli kıyı kumul alanları, kumul alanları, kumul
maki alanları ve çakıllı kumul habitatı) olarak ayrılmaktadır. Tuzcul habitatlar (Tuzcul Sulak
Alan Habitatı, Tuzcul Bataklık Habitatı, Karasal Tuzcul Habitatı) olarak ayrılmaktadır.
Bu tip yapılan habitat ayırımı doğru olmakla birlikte bu çalıĢmada önemli habitatların
tanımlanmasında Habitat Direktifi kullanılacaktır. Avrupa Komisyonu tarafından 1992 yılında
oluĢturulan Habitat direktifi; biyolojik çeĢitliliği korumak amaçlı, yabani flora ve faunanın ve
onların doğal habitatlarının korunmasını sağlamak ve biyolojik çeĢitliliği garanti altına
alınmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Öncelikli doğal habitat tipleri, Avrupa
Topluluğu toprakları üzerinde yer alan doğal alanların oranına bağlı olarak korunması için
Topluluğun özel bir sorumluluk taĢıdığı ve kaybolma tehlikesi olan doğal habitatlardır.
Habitat Direktifine Göre BelirlenmiĢ ve ġu Anda Kabul Gören Korunması Gerekli Habitat
Tipleri (Ek I)‘e göre Göksu ÖÇK Bölgesindeki habitatlar aĢağıdaki Ģekilde
sınıflandırılmıĢlardır. Aynı zamanda eĢdeğer tanımları Avrupa Çevre Ajansı (European
Environment Agency) tarafından sınıflandırılan habitat tipleri Ģeklinde de verilmiĢtir. EUNIS
Habitat sınıflandırması, Avrupa Çevre Ajansı (EEA) tarafından desteklenen, Avrupa ölçeğinde
habitat tipleri üzerine ortak olarak belirlenen bir habitat dilidir. Habitat Direktifi‘nde belirlenen
habitat tipleri, özel topografik, edafik, jeolojik ve klimatik nitelikleri nedeniyle bünyelerinde
barındırdıkları türler ve endemik bitkilerin yer aldığı, korunması öncelikli olan alanlardır.
Bununla birlikte Türkiye‘deki habitatları bu sınıflandırmalara dahil etmekte bazı sıkıntılarla
karĢılaĢılmaktadır. Korunması Gerekli Habitat Tipleri sınıflanmasında kullanılan indikatör türler
Türkiye‘de doğal yayılıĢı olmayan veya cins seviyesinde benzer ancak tür seviyesinde farklı
türlerle temsil edilebilmektedir. Bu kapsamda habitat sınıflandırılmasında alanda yayılıĢ
gösteren türler yerel olarak verilmiĢtir.
Her habitat tipi için 10 adet GPS koordinatı verilmiĢtir. Bu noktalar sentez paftasında gösterilen
habitat tiplerinin merkezi noktalarıdır. Koordinatlar UTM-WGS84 Formatında olup X (Doğu
koordinatlarını) Y (Kuzey Koordinatlarını) Ģeklinde verilmiĢtir. Tüm zonlar 36S'tir.
Göksu ÖÇK Bölgesindeki önemli habitatlar kumul, sucul ve tuzcul olmak üzere 3 ana habitat
tipindedir. Bu ana habitat tiplerini kendi içlerinde Ģu Ģekilde ayırmak mümkündür:
Sucul Habitatlar
Habitat Tipi: Sucul Kanal Habitatı
EUNIS: -
GPS Koordinat:
36S 584367.19-4019649.77
36S 584174.07-4020762.44
18
Fotoğraf 10: Drenaj Kanalı
36S 584084.03-4021209.92
36S 583686.72-4020958.69
36S 583303.20-4020712.53
36S 582710.12-4020317.96
36S 582473.87-4020055.05
36S 582268.95-4019815.35
36S 584008.07-4021831.87
36S 586267.94-4021644.25
Bitki Topluluğu:
Potamogeton pectinatus
topluluğu
Ceratophyllum demersum
topluluğu
Ludwigia stolonifera topluluğu
Ġzleme
Lokaliteler: Atakent Karasu deresi, GülümpaĢalı kanalı - Çatal boyunca ve KurtuluĢ köyü
kanalı.
Karakter Bitki Türleri: Ceratophyllum demersum, Potamogeton pectinatus, Nasturtium
officinale, Ludwigia stolonifera.
Endemik Bitki Türleri: -
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: -
Bitki Türleri: Arundo donax, Ceratophyllum demersum, Cyperus longus, Digitaria sanguinalis,
Lemna minor, Lycopus europaeus, Lythrum salicaria, Nasturtium officinale, Phragmites
australis, Polygonum salicifolium, Potamogeton nodosus, Potamogeton pectinatus, Ricinus
communis, Schoenoplectus litoralis, Sorghum halepense var. halepense, Thypha domingensis.
Fotoğraf 11: GülümpaĢalı Kanalı Çatalı
19
Fotoğraf 12: GülümpaĢalı Kanalı
Habitat Tipi: Göl Habitatı
EUNIS:
GPS Koordinat:
C3 Littoral zone of inland surface waterbodies - Kıyı bölgesi iç yüzey suları.
C3.21 [Phragmites australis] beds – Phragmites australis toplukları
C1.6 Temporary lakes, ponds and pools (wet phase) - Mevsimsel olarak kuruyan göller
GPS Koordinat:
36S 587655.05-4017851.88
36S 587278.66-4017303.10
36S 586724.33-4016798.39
36S 585972.89-4016134.15
36S 585478.09-4015882.55
36S 585494.43-4016774.25
36S 585499.21-4017704.77
36S 585076.19-4017297.72
36S 584625.71-4017618.23
36S 583653.26-4017636.92
Bitki Topluluğu:
Ruppia cirrhosa topluluğu
Schoenoplectus litoralis topluluğu
Lokaliteler: Akgöl, Arapalanı, Turna gölü ve Göksu nehir kıyısı göletler.
Karakter Bitki Türleri: Schoenoplectus litoralis, Ruppia cirrhosa.
Endemik Bitki Türleri: -
Fotoğraf 13: Akgöl, Phragmites australis
toplulukları.
20
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: -
Bitki Türleri: Phragmites australis, Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Potamogeton
panormitanus, Juncus maritimus.
Habitat Tipi: Göl-Nehir Kıyısı Habitatı
EUNIS: X01 Estuaries - Nehir ağızları
C3.21 [Phragmites australis] beds – Phragmites australis toplukları
X02 Saline coastal lagoons – Tuzlu kıyısal lagünler
GPS Koordinat:
36S 584080.03-4018158.55
36S 584507.61-4018705.64
36S 585938.32-4018213.28
36S 582956.23-4018245.84
36S 583869.30-4017196.47
36S 586328.98-4016058.83
36S 587182.41-4016706.99
36S 587036.08-4018891.73
36S 588474.47-4018644.64
36S 591652.46-4018277.55
Bitki Topluluğu:
Bolboscoenus maritimus var. cymosus topluluğu
Phragmites australis topluluğu
Typha angustifolia topluluğu
Lokaliteler: Akgöl kenarı, Kum mah.-KurtuluĢ köyü arasındaki kanal kenarları, Göksu nehri
kıyıları.
Karakter Bitki Türleri: Phragmites australis, Bolboscoenus maritimus var. cymosus, Typha
angustifolia, Juncellus laevigatus, Thypha domingensis.
Endemik Bitki Türleri: -
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri:-
Bitki Türleri: Aeluropus littoralis, Artrochnemum fruticosum, Arundo donax, Atriplex hastata,
Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Calystegia sepium subsp. sepium, Carex otrubae,
Ceratophyllum demersum, Cionura erecta, Cyperus rotundus, Digitaria sanguinalis, Imperata
cylindrica var. cylindrica, Inula crithmoides, Inula viscosa, Juncellus laevigatus, Juncus
acutusJuncus littoralis, Juncus maritimus, Legousia speculum-veneris, Lemna minor, Ludwigia
stolonifera, Lycopus europaeus, Lythrum salicaria, Menta spicata subsp. tomentosa, Nasturtium
officinale, Phalaris paradoxa, Phragmites australis, Polygonum salicifolium, Polypogon
maritimus subsp. maritimus, Polypogon monspeliensis, Potamogeton crispus, Potamogeton
panormitanus, Potamogeton pectinatus, Puccinellia distans subsp. distans, Ranunculus
Fotoğraf 14: Göksu nehrinin denize döküldüğü
alan.
21
spaerospermus, Raphanus raphanistrum, Ruppia cirrosa, Salicornia europaea, Salicornia
fragilis, Schoenoplectus litoralis, Scirpoides holoscoenus, Sorghum halepense var. halepense,
Suaeda prostrata subsp. prostrata, Tamarix parviflora, Tamarix tetrandra, Thypha angustifolia,
Thypha domingensis, Xanthium strumarium subsp. cavanillesii.
Kumul Habitatlar
Habitat Tipi: Hareketli Kıyı Kumul Habitatı (Rüzgar-Deniz etkisi ile)
EUNIS: B1 Coastal dunes and sandy shores – Kumullar, kumlu sahiller.
GPS Koordinat:
36S 588123.52-4014204.84
36S 587798.73-4013830.76
36S 587534.53-4013375.55
36S 587236.54-4012785.10
36S 586947.54-4011903.53
36S 582403.91-4017892.90
36S 583472.84-4016925.45
36S 583961.97-4016420.84
36S 584434.07-4015862.24
36S 584859.78-4015126.59
Bitki Topluluğu:
Zygophyllum album topluluğu
Eryngium maritimum topluluğu
Pancratium maritimum topluluğu
Lokaliteler: Kum mah.-Fener arasındaki deniz kıyısı, Dalyan doğusu, Fener çevresi kumulları,
Cırba göleti-Göksu nehri arası kumulları, Dalyan batısı ve doğusu, Cırba batısı kumullar.
Karakter Bitki Türleri: Zygophyllum album, Cakile maritima, Elymus farctus subsp.
bessarabicus var. bessarabicus, Euphorbia paralias, Sporobolus virginicus, Eryngium
maritimum.
Endemik Bitki Türleri: -
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Pancratium maritimum (EN), Ambrosia maritima
(EN), Limonium graecum var. graecum (VU), Zygophyllum album (VU)
Bitki Türleri: Alhagi pseudoalhagi, Anagallis arvensis var. arvensis, Anagallis arvensis var.
caerulea, Arundo donax, Bromus tectorum, Cakile maritima, Catapodium rigidum subsp.
rigidum var. rigidum, Crepis foetida subsp. commutata, Crepis vesicaria, Cyperus capitatus,
Digitaria sanguinalis, Echium angustifolium, Elymus farctus subsp. bessarabicus var.
bessarabicus, Euphorbia paralias, Euphorbia peplis, Euphorbia terracina, Hedypnois cretica,
Heliotropium hirsutissimum, Imperata cylindrica var. cylindrica, Inula crithmoides, Ipomoea
stolonifera, Juncus maritimus, Juncus pygmaeus, Lagurus ovatus, Limonium virgatum, Lolium
rigidum var. rottbollioides, Medicago littoralis var. littoralis, Medicago marina, Ononis natrix
subsp. hispanica, Otanthus maritimus, Paronychia argentea var. argentea, Phagnalon graecum,
22
Phragmites australis, Plantago maritima, Polygonum equisetiforme, Rostraria cristata var.
cristata, Salicornia europae, Salsola kali, Salsola ruthenica, Salsola soda, Sarcopoterium
spinosum, Silene kotschyi var. maritima, Sporobolus virginicus, Thymelaea hirsuta, Torilis
arvensis subsp. neglecta, Torilis nodosa, Trifolium campestre, Xanthium strumarium subsp.
cavanillesii.
Fotoğraf 15: Seyrek Zygophyllum album bitkileri ve vejetasyonsuz kumullar
Fotoğraf 16: Hareketli kumullar ve Zygophyllum album toplulukları.
23
Fotoğraf 17: Hareketli kumullar üzerinde saf Pancratium maritimum toplulukları
Habitat Tipi: Kumul Habitatı (Sabit Kumullar)
EUNIS: B1 Coastal dunes and sandy shores – Kumullar, kumlu sahiller.
GPS Koordinat:
36S 584772.27-4015598.95
36S 585319.80-4015105.00
36S 585900.27-4014305.69
36S 586846.32-4012693.00
36S 587963.93-4014408.33
36S 588873.53-4015175.89
36S 591784.05-4017817.09
36S 592627.35-4017852.26
36S 592925.54-4017714.17
36S 593030.25-4017658.84
Bitki Topluluğu:
Cyperus capitatus topluluğu
Trachomitum venetum subsp. sarmatiense topluluğu
Echium angustifolium topluluğu
Ononis natrix subsp. hispanica topluluğu
Thymelaea hirsuta topluluğu
Lokaliteler: Cırba göleti-Göksu nehri arası, Dalyan doğusu, Kum mah.-Fener arasındaki
alanlar, KuĢ Gözlem Kulesi civarı ve Dalyan güneyi.
Karakter Bitki Türleri: Trachomitum venetum subsp. sarmatiense, Cyperus capitatus, Ononis
natrix subsp. hispanica, Echium angustifolium, Thymelaea hirsuta, Parapholis incurva,
Helianthemum stipulatum.
Endemik Bitki Türleri: Onopordum boissieri LR(nt), Bromus psamophilus (CR).
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Pancratium maritimum (EN), Ambrosia maritima
(EN), Limonium graecum var. graecum (VU), Zygophyllum album (VU).
24
Bitki Türleri: Alhagi pseudoalhagi, Alopecurus myosuroides var. myosuroides, Anagallis
arvensis var. arvensis, Anagallis arvensis var. caerulea, Anchusa aggregata, Anthemis cotula,
Asphodelus aestivus, Astragalus hamosus, Avena clauda, Blackstonia perfoliata subsp.
perfoliata, Bromus pseudobrachystachys, Bromus rigidus, Bromus rubens, Bromus tectorum,
Bupleurum orientale, Cakile maritima, Capsella bursa-pastoris, Cardopatium corymbosum,
Carlina oligocephala subsp. oligocephala, Carthamus lanatus, Catapodium rigidum subsp.
rigidum var. rigidum, Centaurium erythraea subsp. turcicum, Centaurium pulchellum,
Chenopodium album subsp. album var. album, Crepis foetida subsp. commutata, Crepis foetida
subsp. foetida, Crepis vesicaria, Cyperus capitatus, Daucus littoralis, Digitaria sanguinalis,
Echium angustifolium, Echium vulgare, Elymus farctus subsp. bessarabicus var. bessarabicus,
Erodium cicutarium subsp. cicutarium, Erodium gruinum, Eryngium maritimum, Euphorbia
paralias, Euphorbia peplis, Euphorbia terracina, Evax eriosphaera, Geranium molle subsp.
molle, Halimione portulacoides, Hedypnois cretica, Herniaria hirsuta, Hordeum murinum
subsp. murinum, Imperata cylindrica var. cylindrica, Inula crithmoides, Inula viscosa, Ipomoea
stolonifera, Juncus pygmaeus, Koeleria cristata, Lagurus ovatus, Legousia speculum-veneris,
Limonium angustifolium, Limonium meyeri, Limonium sinuatumLolium rigidum var.
rottbollioides, Lotus corniculatus var. tenuifolius, Lotus halophilus var. halophilus, Medicago
littoralis var. littoralis, Medicago marina, Melilotus alba, Myrtus communis subsp. communis,
Onobrychis crista-galli, Ononis natrix subsp. hispanica, Parapholis incurva, Paronychia
argentea var. argentea, Phalaris aquatica, Phragmites australis, Picris altissima, Plantago
coronopus subsp. commutata, Plantago cretica, Plantago lagopus, Plantago maritima,
Polygonum equisetiforme, Rostraria cristata var. cristata, Saccharum ravennae, Salsola kali,
Salsola ruthenica, Salsola soda, Sarcopoterium spinosum, Scirpoides holoschoenus, Scolymus
hispanicus, Secale cereale var. cereale, Silene colorata, Silene kotschyi var. maritima,
Spergularia bocconii, Sporobolus virginicus, Suaeda prostrata subsp. prostrata, Torilis
arvensis subsp. neglecta, Trifolium campestre, Trifolium purpureum var. purpureum, Trifolium
resupinatum var. microcephalum, Trifolium stellatum, Trisetaria loeflingiana, Urginea
maritima, Urospermum picroides, Valantia hispida, Verbascum sinuatum var. sinuatum, Vulpia
fasciculata, Xanthium strumarium subsp. cavanillesii.
Fotoğraf 18: Pancratium maritimum ve Ononis natrix toplulukları.
25
Fotoğraf 19: Erygium maritimum saf topluluğu
Habitat Tipi: Kumul Maki Habitatı
EUNIS: B1.6 Coastal dune scrub – Kıyı kumul çalılar, F7 Frigana.
GPS Koordinat:
36S 586575.24-4014358.56
36S 586330.27-4014569.13
36S 586009.28-4014774.09
36S 585864.12-4014947.36
36S 585762.52-4014934.38
36S 584669.10-4015898.03
36S 584611.20-4016151.96
36S 584363.38-4016287.07
36S 584317.91-4016423.05
36S 583661.54-4016900.62
Bitki Topluluğu:
Myrtus communis subsp. communis topluluğu
Polygonum equisetiforme topluluğu
Vitex agnus-castus topluluğu
Populus euphrathica topluluğu
Nerium oleander topluluğu
Lokaliteler: Kum Mahallesi Havaalanı mevkii, KuĢ Gözetleme kuleleri civarı.
Karakter Bitki Türleri: Myrtus communis subsp. communis, Sorghum halepense var.
halepense, Vitex agnus-castus, Polygonum equisetiforme, Populus euphrathica, Ephedra
campylopoda, Nerium oleander, Polypogon maritimus subsp. maritimus.
Endemik Bitki Türleri: Onopordum boissieri LR(nt), Bromus psamophilus (CR).
26
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Ambrosia maritima (EN), Cyprinia gracilis (EN),
Limonium graecum var. graecum (VU), Alhagi mannifera (VU).
Bitki Türleri: Aegilops umbellulata subsp. umbellulata, Alhagi pseudoalhagi, Allium
ampeloprasum, Alopecurus myosuroides var. myosuroides, Ammi visnaga, Anagallis arvensis
var. caerulea, Anchusa aggregata, Asphodelus aestivus, Avena sterilis subsp. sterilis,
Blackstonia perfoliata subsp. perfoliata, Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Brassica
tournefortii, Bromus rigidus, Bromus tectorum, Carlina oligocephala subsp. oligocephala,
Carthamus lanatus, Catapodium rigidum subsp. rigidum var. rigidum, Centaurium pulchellum,
Ceratonia siliqua, Cichorium pumilum, Convolvulus arvensis, Crepis foetida subsp. commutata,
Crepis foetida subsp. foetida, Crepis vesicaria, Crypsis faktorovskyi, Cynanchum acutum
subsp. acutum, Cyperus capitatus, Daucus carota, Digitaria sanguinalis, Echinops viscosus
subsp. bithynicus, Echium angustifolium, Ephedra campylopoda, Erodium cicutarium subsp.
cicutarium, Euphorbia peplus var. peplus, Euphorbia terracina, Filago eriocephala, Galium
murale, Geranium molle subsp. molle, Geranium purpureum, Gladiolus italicus, Hedypnois
cretica, Helianthemum stipulatum, Hordeum murinum subsp. murinum, Imperata cylindrica
var. cylindrica, Inula viscosa, Juncus inflexus, Juncus littoralis, Juniperus oxycedrus subsp.
macrocarpa, Kickxia elatine subsp. crinita, Lagurus ovatus, Lathyrus stenophyllus, Legousia
speculum-venerisLimonium meyeri, Lolium perene, Lolium rigidum var. rottbollioides, Lolium
temulentum var. temulentum, Lythrum salicaria, Maresia nana, Medicago littoralis var.
littoralis, Melilotus alba, Myrtus communis subsp. communis, Nerium oleander, Ononis natrix
subsp. hispanica, Osyris alba, Parapholis incurva, Paronychia argentea var. argentea,
Phagnalon graecum, Phillyrea latifolia, Phyla nodiflora, Picris altissima, Pistacia terebinthus
subsp. palaestina, Plantago coronopus subsp. commutata, Plantago lagopus, Plantago
maritima, Poa annua, Polygonum equisetiforme, Prasium majus, Rhamnus depresssus,
Rhamnus oleoides subsp. graecus, Rostraria cristata var. cristata, Rubia tenuifolia, Rumex
crispus, Saccharum ravennae, Sarcopoterium spinosum, Scirpoides holoschoenus, Scolymus
hispanicus, Silene kotschyi var. maritima, Smilax aspera, Sporobolus virginicus, Styrax
officinalis, Torilis arvensis subsp. neglecta, Torilis nodosa, Trachomitum venetum subsp.
sarmatiense, Tragopogon longirostris var. longirostris, Trifolium campestre, Trifolium
purpureum var. purpureum, Trifolium resupinatum var. microcephalum, Trifolium stellatum,
Urginea maritima, Urospermum picroides, Urtica pilulifera, Verbascum sinuatum var.
sinuatum, Vitex agnus-castus, Vulpia fasciculata, Xanthium strumarium subsp. cavanillesii.
Fotoğraf 20: Sabit Kumullar
27
Fotoğraf 21: Çakıllı Kumul Habitat
Habitat Tipi: Çakıllı Kumul Habitatı (Bozuk Kumullar)
EUNIS: B1 Coastal dunes and sandy shores – Kumullar, kumlu sahiller.
B1.44 East Mediterranean fixed grey dunes - Doğu Akdeniz sabit gri tepeleri (Euphorbia
terracina).
GPS Koordinat:
36S 582953.91-4017581.47
36S 583119.76-4017508.16
36S 583213.81-4017320.05
36S 583469.11-4017386.11
36S 583360.57-4017188.73
36S 583591.25-4017272.48
36S 583872.59-4016909.56
36S 584216.96-4016653.39
36S 584697.54-4016207.52
36S 585296.22-4015539.27
Bitki Topluluğu:
Urginea maritima topluluğu
Asphodelus aestivus topluluğu
Verbascum sinuatum var. sinuatum topluluğu
Sarcopoterium spinosum topluluğu
Lokaliteler: Kum Mahallesi, Eski Havaalanı civarı, KuĢ Gözlem Kulübesi civarı, Fener yolu
kuzeyi, Dalyan güneyi.
Karakter Bitki Türleri: Asphodelus aestivus, Urginea maritima, Sarcopoterium spinosum,
Verbascum sinuatum var. sinuatum.
Endemik Bitki Türleri: Onopordum boissieri LR(nt), Allium junceum subsp. tridentatum
LR(cd), Hypericum polyphyllum subsp. polyphyllum LR(nt), Bromus psamophilus (CR).
28
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Arum dioscoridis var. dioscoridis (VU), Ambrosia
maritima (EN), Limonium graecum var. graecum (VU).
Bitki Türleri: Aegilops umbellulata subsp. umbellulata, Aeluropus littoralis, Allium
ampeloprasum, Anagallis arvensis var. arvensis, Anagallis arvensis var. caerulea, Anchusa
aggregata, Anchusa caespitosa, Anemone coronaria, Anthemis cotula, Arundo donax,
Asphodelus aestivus, Asteriscus aquaticus, Avena clauda, Avena sterilis subsp. sterilis, Beta
maritima, Blackstonia perfoliata subsp. perfoliata, Brassica tournefortii, Bromus
pseudobrachystachys, Bromus rigidus, Bromus rubens, Bromus tectorum, Cardopatium
corymbosum, Carthamus lanatus, Catapodium rigidum subsp. rigidum var. rigidum, Centaurea
calcitrapa subsp. calcitrapa, Centaurium erythraea subsp. rumelicum, Centaurium pulchellum,
Chondrilla juncea var. juncea, Crepis foetida subsp. commutata, Crepis foetida subsp. foetida,
Crepis vesicaria, Cressa cretica, Daucus carota, Digitaria sanguinalis, Echium angustifolium,
Erodium cicutarium subsp. cicutarium, Erodium gruinum, Eryngium creticum, Euphorbia
peplus var. peplus, Euphorbia terracina, Filago eriocephala, Fumaria densiflora, Gynandriris
sisyrinchium, Hedypnois cretica, Helianthemum stipulatum, Herniaria hirsuta, Hordeum
murinum subsp. murinum, Hypericum montbretii, Imperata cylindrica var. cylindrica, Lagurus
ovatus, Lamium amplexicaule, Legousia speculum-veneris, Limonium meyeri, Limonium
sinuatum, Linum bienne, Lolium perene, Lolium rigidum var. rottbollioides, Medicago littoralis
var. littoralis, Onobrychis crista-galli, Ononis natrix subsp. hispanica, Osyris alba, Papaver
rhoeas, Paronychia argentea var. argentea, Phagnalon graecum, Phalaris aquatica, Plantago
coronopus subsp. commutata, Plantago cretica, Plantago lagopus, Plantago maritima, Poa
annua, Polygonum equisetiforme, Raphanus raphanistrum, Rhamnus oleoides subsp. graecus,
Rostraria cristata var. cristata, Rumex bucephalophorus, Saccharum ravennae, Satureja
thymbra, Scandix pectenveneris, Schoenus nigricans, Scirpoides holoschoenus, Scolymus
hispanicus, Silene colorata, Silene kotschyi var. maritima, Sonchus oleraceus, Sporobolus
virginicus, Teucrium polium, Thymbra spicata var. spicata, Thymelaea hirsuta, Torilis arvensis
subsp. neglecta, Torilis nodosa, Tragopogon longirostris var. longirostris, Trifolium campestre,
Trifolium fragiferum, Trifolium purpureum var. purpureum, Trifolium resupinatum var.
microcephalum, Trifolium stellatum, Trisetaria loeflingiana, Urginea maritima, Valantia
hispida, Verbascum sinuatum var. sinuatum, Vitex agnus-castus, Vulpia fasciculata.
Tuzcul Habitatlar
Habitat Tipi: Tuzcul Sulak Alan Habitatı
EUNIS: A2.5 Coastal saltmarshes and saline reedbeds – Kıyısal tuzlu bataklıklar ve tuzlu
yataklar.
GPS Koordinat:
36S 588524.54-4016687.67
36S 588520.80-4016355.40
36S 591797.34-4018018.87
36S 593361.65-4017869.55
36S 594210.97-4018429.33
29
Fotoğraf 23: Hurma Mahallesi-Paradeniz
36S 594334.43-4018119.16
36S 594649.71-4018808.05
36S 595458.20-4018948.04
36S 596562.33-4021143.44
36S 596407.05-4023188.77
Bitki Topluluğu:
Juncus littoralis topluluğu
Phragmites australis topluluğu
Juncus acutus topluluğu
Lokaliteler:
Kum mahallesi Havaalanı mevkii, Dalyan-Hurma mah. arası, Dalyan-Göksu nehri arası, Göksu
nehri batısı, Cırba göleti batısı, Aliağa gölü ve çevresi ve KuĢlu gölün güneyi, Dalyan-Hurma
mah. arası, Dalyan kuzeyi, KurtuluĢ köyü güneyi, Göksu nehri, Cırba göleti kuzeyi.
Karakter Bitki Türleri: Juncus littoralis, Polypogon maritimus subsp. maritimus, Juncus
maritimus, Phragmites australis, Juncus acutus, Atriplex hastata.
Endemik Bitki Türleri: Bromus psamophilus (CR).
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Zygophyllum album (VU), Ambrosia maritima (EN).
Bitki Türleri: Aeluropus littoralis, Alhagi pseudoalhagi, Alopecurus myosuroides var.
myosuroides, Ammi majus, Arthrocnemum fruticosum, Arthrocnemum glaucum, Asphodelus
aestivus, Atriplex hastata, Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Bupleurum orientale,
Calamogrostis pseudophragmites, Carduus pycnocephalus, Carex extensa, Carex otrubae,
Centaurea calcitrapa subsp. calcitrapa, Centaurium erythraea subsp. rumelicum, Centaurium
pulchellum, Cionura erecta, Convolvulus arvensis, Crepis foetida subsp. commutata, Crepis
vesicaria, Crypsis faktorovskyi, Cyperus rotundus, Cyperus serotinus, Digitaria sanguinalis,
Eleocharis palustris, Elymus elongatus subsp. ponticus, Elymus farctus subsp. bessarabicus var.
striatulus, Fimbristylis bisumbellata, Halimione portulacoides, Hordeum murinum subsp.
murinum, Inula crithmoides, Inula
viscosa, Juncellus laevigatus, Juncus
acutus, Juncus articulatus, Juncus
inflexus, Juncus maritimus, Juncus
pygmaeus, Legousia speculum-
veneris, Limonium angustifolium,
Limonium gmelinii, Limonium
meyeri, Limonium virgatum, Lolium
rigidum var. rottbollioides, Lotus
corniculatus var. tenuifolius, Lotus
halophilus var. halophilus, Melilotus
alba, Melilotus elegans, Panicum
repens, Parapholis incurva,
Phragmites australis, Plantago
coronopus subsp. commutata,
Fotoğraf 22: Tuzcul Geçici Gölet
30
Plantago lagopus, Plantago maritima, Polygonum equisetiforme, Polypogon maritimus subsp.
maritimus, Puccinellia distans subsp. distans, Rostraria cristata var. cristata, Rumex crispus,
Saccharum ravennae, Salicornia europaea, Salicornia fragilis, Schoenoplectus litoralis,
Schoenoplectus supinus, Scirpoides holoschoenus, Sonchus oleraceus, Sorghum halepense var.
halepense, Spergularia bocconii, Spergularia maritima, Spergularia salina, Sphenopus
divaricatus, Sporobolus virginicus, Suaeda prostrata subsp. prostrata, Tamarix tetrandra,
Thypha angustifolia, Torilis arvensis subsp. neglecta, Trachomitum venetum subsp.
sarmatiense, Trifolium campestre, Trifolium resupinatum var. microcephalum, Trisetaria
loeflingiana, Xanthium strumarium subsp. cavanillesii.
Habitat Tipi: Tuzcul Bataklık Habitatı
EUNIS: A2.5 Coastal saltmarshes and saline reedbeds – Kıyısal tuzlu bataklıklar ve tuzlu
yataklar.
GPS Koordinat:
36S 583196.69-4018208.21
36S 583993.67-4019040.89
36S 585194.70-4019333.64
36S 585608.54-4019047.20
36S 586825.67-4019762.35
36S 586107.38-4015661.18
36S 587473.53-4014509.36
36S 588119.88-4017175.21
36S 589310.75-4018094.38
36S 593631.43-4017761.06
Bitki Topluluğu:
Limonium angustifolium topluluğu
Halimione portulacoides topluluğu
Inula crithmoides topluluğu
Lokaliteler: Kum Mahallesi KuĢ Gözetleme Kulesi arası, Akgöl batısında, KurtuluĢ- Göksu
nehri, Akgöl-Balıkçı kulübeleri arası, Akyapı ve çevresi, Kum mahallesi-Havaalanı mevkii,
Cırba batısı Akgöl doğusu.
Karakter Bitki Türleri: Aeluropus littoralis, Cressa cretica, Halimione portulacoides,
Limonium angustifolium, Plantago coronopus subsp. commutata, Asteriscus aquaticus, Inula
crithmoides,
Endemik Bitki Türleri: -
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Chlamydophora tridentata (VU), Alhagi mannifera
(VU), Arum dioscoridis var. dioscoridis (VU), Limonium graecum var. graecum (VU),
Zygophyllum album (VU), Tamarix tetragyna (VU), Ambrosia maritima (EN), Carthamus
tenuis subsp. tenuis (VU).
Bitki Türleri: Aeluropus littoralis, Alhagi pseudoalhagi, Anagallis arvensis var. arvensis,
Anagallis arvensis var. caerulea, Anthemis cotula, Arthrocnemum fruticosum, Arthrocnemum
31
glaucum, Asphodelus aestivus, Astragalus hamosus, Avena clauda, Bellis annua, Beta maritima,
Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Bromus pseudobrachystachys, Bromus rigidus, Bromus
rubens, Bupleurum orientale, Cakile maritima, Cardaria draba, Cardopatium corybosum,
Carduus pycnocephalus, Carthamus lanatus, Centaurea calcitrapa subsp. calcitrapa,
Centaurium erythraea subsp. rumelicum, Centaurium maritimum, Centaurium pulchellum,
Cephalaria aristata, Chlamydophora tridentata, Chrysanthemum coronarium, Cichorium
intybus, Cichorium spinosum, Crepis foetida subsp. foetida, Crepis vesicaria, Cressa cretica,
Cuscuta campestris, Cynodon dactylon var. villosus, Digitaria sanguinalis, Erodium cicutarium
subsp. cicutarium, Erodium gruinum, Erygium creticum, Eryngium maritimum, Geranium
molle subsp. molle, Gynandriris sisyrinchium, Halimione portulacoides, Halocnemum
strobilaceum, Hedypnois cretica, Hordeum murinum subsp. murinum, Juncus acutus, Juncus
inflexus, Juncus littoralis, Juncus maritimus, Legousia speculum-veneris, Limonium
angustifolium, Limonium echioides, Limonium meyeri, Limonium virgatum, Lolium rigidum
var. rottbollioides, Medicago
littoralis var. littoralis, Medicago
minima var. minima, Medicago
rotata var. rotata, Melilotus alba,
Melilotus elegansç Parapholis
incurva, Petrosimonia brachiata,
Phagnalon graecum, Phalaris
aquatica, Phalaris paradoxa var.
praemorsa, Phragmites australis,
Plantago coronopus subsp.
commutata, Plantago lagopus,
Plantago maritima, Polygonum
equisetiforme, Polypogon
maritimus subsp. maritimus,
Romulea columnae subsp.
columnae, Romulea ramiflora subsp. ramiflora, Rostraria cristata var. cristata, Salicornia
europaea, Salicornia fragilis, Salsola kali, Salsola ruthenica, Salsola soda, Scorzonera cana
var. cana, Scorzonera cana var. jacquinana, Senecio vulgaris, Silene colorata, Spergularia
bocconii, Spergularia maritima, Spergularia salina, Sphenopus divaricatus, Sporobolus
virginicus, Suaeda prostrata subsp. prostrata, Torilis arvensis subsp. neglecta, Torilis nodosa,
Trifolium campestre, Trifolium fragiferum, Trifolium purpureum var. purpureum, Trifolium
resupinatum var. microcephalum, Trifolium stellatum, Trisetaria loeflingiana, Urospermum
picroides, Vicia narbonensis var. narbonensis.
Habitat Tipi: Karasal Tuzcul Habitatı
EUNIS: A2.5 Coastal saltmarshes and saline reedbeds – Kıyısal tuzlu bataklıklar ve tuzlu
yataklar.
GPS Koordinat:
36S 586026.94-4018879.02
36S 588837.27-4019482.83
36S 586685.05-4015216.22
36S 589112.87-4015597.81
36S 590813.42-4019610.81
36S 592332.40-4018453.36
Fotoğraf 24: Tuzcul Bataklık
32
36S 593492.29-4018121.67
36S 595645.76-4019309.05
36S 596395.94-4020685.31
36S 596740.81-4022568.07
Bitki Topluluğu:
Salicornia europae topluluğu
Arthrocnemum fruticosum topluluğu
Halocnemum strobilaceum topluluğu
Arthrocnemum glaucum topluluğu
Lokaliteler: Fener yolu kuzeyinde, Fener-Paradeniz arasında, KurtuluĢ köyü–Hurma mahallesi
arası ve Turna gölü arası, Akgöl doğusunda, Fener kuzeyi ve kuzeybatısı, Kuğu gölü doğusu ve
kuzeyi, KurtuluĢ köyü-Göksu nehri yolu güneyi ve doğusu, Göksu nehri batısı, Kum Mahallesi
KuĢ Gözetleme kulesi ve KuĢ Gözlem Kulübeleri arasında, Akgöl batısı, Fener yolu kuzeyi iç
kesimleri.
Karakter Bitki Türleri: Arthrocnemum fruticosum, Salicornia europae, Halocnemum
strobilaceum, Arthrocnemum fruticosum, Arthrocnemum glaucum.
Endemik Bitki Türleri: Alopecurus myosuroides var. latialatus (EN), Beta trojana (CR).
Nadir ve Tehdit Altındaki Bitki Türleri: Halopeplis amplexicaulis (EN), Mesembryanthemum
nodiflorum (VU), Clamydophora tridentata (VU), Zygophyllum album (VU), Limonium
graecum var. graecum (VU).
Bitki Türleri: Aeluropus littoralis, Allium ampeloprasum, Alopecurus myosuroides var.
myosuroides, Anagallis arvensis var. arvensis, Anagallis arvensis var. caerulea, Arthrocnemum
fruticosum, Arthrocnemum glaucum, Avena clauda, Blackstonia perfoliata subsp. perfoliata,
Bolboschoenus maritimus var. cymosus, Bromus rigidus, Bupleurum orientale, Carduus
pycnocephalus, Centaurium erythraea subsp. rumelicum, Centaurium pulchellum, Cnicus
benedictus var. kotsch, Crepis foetida subsp. foetida, Crepis vesicaria, Cressa cretica, Elymus
farctus subsp. bessarabicus var.
striatulus, Erophila verna subsp.
praecox, Geranium purpureum,
Halimione portulacoides,
Halocnemum strobilaceum,
Hedypnois cretica, Hordeum
murinum subsp. murinum, Inula
crithmoides, Juncus inflexus, Juncus
littoralis, Juncus maritimus, Juncus
pygmaeus, Juncus rigidus, Limonium
angustifolium, Limonium meyeri,
Limonium virgatum, Lolium rigidum
var. rottbollioides, Melilotus alba,
Phragmites australis, Plantago
coronopus subsp. commutata,
Plantago lagopus, Polygonum
equisetiforme, Polypogon maritimus subsp. maritimus, Rostraria cristata var. cristata,
Salicornia europaea, Salicornia fragilis, Sporobolus virginicus, Suaeda prostrata subsp.
Fotoğraf 25: Karasal Tuzcul Habitatı
33
prostrata, Tamarix symrensis, Torilis arvensis subsp. neglecta, Trifolium campestre, Trifolium
resupinatum var. microcephalum, Trisetaria loeflingiana, Vulpia fasciculata.
Fotoğraf 26: Myrtus communis L. subsp communis
Fotoğraf 27: Harabeler çevresi
34
Fotoğraf 28: Sarcopoterium spinosum toplulukları.
Fotoğraf 29: Halimione portulacoides
Fotoğraf 30: Tamarix smyrensis
35
GÖKSU DELTASI SENTEZ PAFTASI
2.4. Tür Ġzleme ve Koruma Bulguları (Kum Zambağı (Pancratium maritimum)
Göksu ÖÇK bölgesinde Kum Zambağına ait envanter ve izleme çalıĢması ilk defa 2009 yılında
yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada araĢtırma alanında 16 farklı lokalitede birey sayımı yapılmıĢ ve Göksu
Deltasında ÖÇK Bölgesinde 48.305 birey tespit edilmiĢtir (Tablo 1).
36
Tablo 1. “Göksu, Belek ve Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde YayılıĢ Gösteren
Pancratium maritimum (Kum Zambağı) Türünün Biyolojik ÇeĢitlilik Yönünden
Korunması ve Ġzlenmesi” Projesi Kesin Rapor, 2009” sonucunda tespit edilen lokalite ve
birey sayıları
Örn
ek A
lan
(Q
ua
dra
t) N
o
Örnek Alan Adresi
(Lokalite)
En
lem
(GP
S)
Bo
yla
m
(GP
S)
Örn
ek A
lan
dak
i
bir
ey s
ayıs
ı
Bir
ey S
ay
ısı
Örn
ek A
lan
(Qu
ad
rat)
Bü
yü
klü
ğü
(m
2)
Örnek Alanda
(Quadrat) m2
deki
Birey Sayısı
1 Dalyan Balıkçı Kulubeleri
Yakını
36 18
14
34 01
01 15 50 0.3
2 Dalyan Balıkçı Kulubeleri
Yakını
36 18
11
34 01
02 2500 500 5
3 Dalyan Ağzı 36 18
03
34 01
02 9750 1000 9.7
4 Dalyan Ağzı 36 18
02
34 01
03 450 100 4.5
5 Dalyan Ağzı 36 18
00
34 01
04 15000 5000 3
6 Dalyan Ağzı 36 17
59
34 01
02 3250 1000 3.2
7 Dalyan Ağzı 36 17
59
34 00
58 4500 1500 3
8 Dalyan Ağzı 36 17
58
34 01
01 12400 4000 3.1
9 TaĢucu-Akgöl Arası 36 18
01
33 55
22 80 1500 0.05
10 TaĢucu-Akgöl Arası 36 17
54
33 55
33 120 1500 0.08
11 TaĢucu-Akgöl Arası 36 17
41
33 55
51 50 1000 0.05
12 TaĢucu-Akgöl Arası 36 17
22
33 58
15 70 1000 0.07
13 TaĢucu-Akgöl Arası 36 17
08
33 56
32 90 1000 0.09
14 Göksu Nehri Ağzı 36 17
55
34 02
45 20 1500 0.01
15 Göksu Nehri Ağzı 36 17
52
34 02
44 15 1500 0.01
16 Göksu Nehri Ağzı 36 17
43
34 02
26 10 1500 0.01
Toplam 48.305 22.150 1.81
37
2009 yılında yapılan bu çalıĢma lokalitelerinin tamamına gidilerek izleme çalıĢması yapılmıĢtır.
Ancak 2009 yılında bölgede seçilen 16 lokalite dıĢında Kum Zambağı (Pancratium maritimum)
türünün gözlemlendiği ve birey sayısı yüksek lokalitelerin tespiti yapılmıĢtır.
Yapılan arazi çalıĢmalarında özellikle önceki yıllarda yapılan tür izleme çalıĢmasında hedef tür
olan Kum Zambağı (Pancratium maritimum) türünün popülasyon ve habitatlarında gözlemler
yapılmıĢtır.
Göksu ÖÇK Bölgesinde hedef tür Kum Zambağı (Pancratium maritimum)‘nın yayılıĢını Ģu
Ģekilde kabaca sınırlandırılabilir:
Deltanın deniz kıyılarında, özellikle hareketli kumul habitatlar üzerinde yoğun popülasyonlar
tespit edilmiĢtir. Popülasyonlarda yoğunluk tuzluluk miktarına ve insan faaliyetlerine
(yapılaĢma, kullanım vs..) göre azalmaktadır. Bölgenin iç kesimlerinde Akgöl kuzeyinde,
Paradeniz çevresinde ve özellikle halofitik (tuzcul) vejetasyonun yayılıĢ gösterdiği alanlarda,
tarım alanlarında türün yayılıĢına rastlanmamıĢtır.
Fotoğraf 31: Saf Kum Zambağı (Pancratium maritimum) popülasyonu.
38
Kum Zambağı (Pancratium maritimum) türünün bölgede yayılıĢı 3 büyük parça halinde
ifade edilebilir:
1. Bölgenin batısında ÖÇK sınırından Havaalanından itibaren Kum burnuna doğru yoğunlaĢan
bir popülasyona sahiptir. Ancak Kum Burnuna doğru sahili takip eden popülasyon burnun
bitkiden yoksun uç kısmına kadar yayılıĢ göstermeyip yatay bir yayılıĢla doğu sahiline kadar
içerden bir hat çizmektedir. Bölgedeki en büyük popülasyon Kum Burnunun hemen üzerindeki
bu popülasyondur. Popülasyonun doğu sınırı TaĢucu sahilinden baĢlar, kuzey sınırı Akgöl
kıyısının öncesindeki Maki Bitki örtüsü civarında biter, güney sınır Kum Burnuna ulaĢmadan
bitkiden yoksun saf kumullara kadardır, doğu sınırı Paradeniz sahiline ve Akdeniz sahiline
kadar sokulur. YaklaĢık 7 km2‘lik bir alanda yaklaĢık 10 milyon civarında birey bulunmaktadır.
Bölgede en iyi korunmuĢ alandır.
Alanın büyüklüğü Kum Mahallesi, Havaalanı civarından baĢlayarak Fener‘e kadar, Akgöl
civarından, Ġncekum burnuna doğru bitkili alanlara kadar olan kısımda harita üzerinde
hesaplanmıĢtır. Toplam 26 örneklik alan yapılan popülasyonda m2‘de ortalama 1.5 birey
bulunmaktadır (Tablo 2).
Tablo 2. “Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Habitat ile Tür Koruma Ve Ġzleme
Projesi” Kesin Rapor, 2010” sonucunda tespit edilen Kum Zambağı (Pancratium
maritimum) lokalite ve birey sayıları.
Örn
ekli
k A
lan
Qu
ad
rat
Örnek Alan Adresi
(Lokalite)
Enlem-Boylam
(UTM-GPS)
Örnek
Alandaki
Birey
Sayısı
Örnek Alan
(Quadrat)
Büyüklüğü
(m2)
Örnek
Alanda
(Quadrat)
m2 deki
Birey Sayısı
1 001 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 582441
4017853 1.000 1000 1
2 002 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 583423
4017048 2.000 1000 2
3 003 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585171
4015350 2.000 1000 2
4 004 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585351
4014997 2.000 1000 2
5 005 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585219
4015019 1.000 1000 1
6 006 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585037
4014914 1.000 1000 1
7 007 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585925
4014765 1.000 1000 1
8 008 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586337
4014492 2.000 1000 2
9 009 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587544
4013531 2.000 1000 2
39
10 018 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 583877
4017125 1.000 1000 1
11 019 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 583921
4017035 2.000 1000 2
12 022 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 582991
4017438 2.000 1000 2
13 023 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586198
4014265 2.000 1000 2
14 024 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587226
4013387 1.000 1000 1
15 025 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587022
4012953 1.000 1000 1
16 026 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586931
4012804 1.000 1000 1
17 090 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585396
4014877 2.000 1000 2
18 091 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 585783
4014867 1.000 1000 1
19 092 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586368
4014484 2.000 1000 2
20 093 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587004
4013961 1.000 1000 1
21 094 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 583101
4017310 2.000 1000 2
22 457 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587566
4013506 1.000 1000 1
23 458 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586747
4012855 2.000 1000 2
24 459 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 586169
4013998 1.000 1000 1
25 460 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 587864
4014475 2.000 1000 2
26 461 Kum Mah.-Fener Arası 36 S 589234
4015695 1.000 1000 1
Toplam 39.000 26.000
Tahmini Birey Sayısı 10.500.000 7.000.000 Ort. 1,5
birey
40
2. Paradeniz kıyısından baĢlayarak Dalyan ağzından Göksu nehrinin denize döküldüğü alana
kadar olan sahildeki popülasyon. Buradaki popülasyon hareketli kumullar üzerinde yayılıĢ
göstermektedir. YaklaĢık 2 km2‘lik alanda yaklaĢık 500.000 civarında bireyden oluĢmaktadır
(Tablo 3). Bölgede iyi korunmuĢ alanlardan biridir.
Tablo 3. “Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Habitat ile Tür Koruma Ve Ġzleme
Projesi” Kesin Rapor, 2010” sonucunda tespit edilen Kum Zambağı (Pancratium
maritimum) lokalite ve birey sayıları.
Örn
ekli
k A
lan
Qu
ad
rat
Örnek Alan
Adresi
(Lokalite)
Enlem-Boylam
(UTM-GPS)
Örnek
Alandaki
Birey
Sayısı
Örnek
Alan
(Quadrat)
Büyüklüğ
ü (m2)
Örnek
Alanda
(Quadrat)
m2 deki
Birey Sayısı
1 083 Dalyan Ağzı 36 S 592222
4017968 200 1000 0.20
2 084 Dalyan Ağzı 36 S 592326
4017950 300 1000 0,30
3 085 Dalyan Ağzı 36 S 592617
4018022 150 1000 0.15
4 086 Dalyan Ağzı 36 S 592656
4017957 300 1000 0,20
5 087 Dalyan Ağzı 36 S 591538
4017715 250 1000 0,25
6 088 Dalyan Ağzı 36 S 591708
4017891 300 1000 0,30
Toplam 1.500 6.000
Tahmini Birey Sayısı 460.000 2.000.000 Ort. 0.23
Birey
41
3. Göksu nehrinin denize döküldüğü yerden bölgenin doğu sahilinde ÖÇK sınırına kadar yayılıĢ
gösteren popülasyon. YaklaĢık 1.5 km2‘lik alanda yaklaĢık 200.000 civarında bireyden
oluĢmaktadır (Tablo 4). Bölge içerisinde en çok baskı altında olan popülasyonu içerir.
YapılaĢma, özellikle yaz sezonunda denizden faydalanma için artan insan baskısı (ezilme,
tahribat, koparma, kirlilik, soğan sökme, plaj faaliyetleri, kum eleme, düzeltme vs..) altındadır.
Popülasyon baskılar nedeniyle azalma eğilimindedir.
Tablo 4. “Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Habitat ile Tür Koruma Ve Ġzleme
Projesi” Kesin Rapor, 2010” sonucunda tespit edilen Kum Zambağı (Pancratium
maritimum) lokalite ve birey sayıları.
Örn
ekli
k A
lan
Qu
ad
rat
Örnek Alan
Adresi (Lokalite)
Enlem-
Boylam
(UTM-GPS)
Örnek
Alandaki
Birey
Sayısı
Örnek
Alan(Quadrat)
Büyüklüğü
(m2)
Örnek
Alanda
(Quadrat)
m2 deki
Birey
Sayısı
1 012 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595395
4028674 100 1000 0.10
2 013 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596279
4027452 50 1000 0.05
3 014 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596312
4025273 150 1000 0.15
4 015 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596417
4024032 75 1000 0.075
5 016 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596509
4022877 100 1000 0.10
6 017 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596287
4021599 150 1000 0.15
7 018 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596004
4020460 200 1000 0.20
8 019 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596430
4021102 350 1000 0.35
9 020 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595509
4021760 50 1000 0.05
10 021 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596073
4020885 120 1000 0.12
11 069 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596003
4020213 100 1000 0.10
12 070 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596091
4019911 150 1000 0.15
42
13 071 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596224
4019917 20 1000 0.02
14 072 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596013
4019493 130 1000 0.13
15 073 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595765
4019174 200 1000 0.20
16 074 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595665
4019070 100 1000 0.10
17 075 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595615
4018999 150 1000 0.15
18 076 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 595442
4018826 230 1000 0.23
19 077 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 594236
4017535 120 1000 0.12
20 078 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 594146
4017488 250 1000 0.25
21 079 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596799
4022977 100 1000 0.10
22 080 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596836
4023046 25 1000 0.025
23 081 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596819
4022882 100 1000 0.10
24 082 Atakent-Göksu
arası sahil
36 S 596746
4022076 140 1000 0.14
Toplam 3.160 24.000 3,16
Tahmini Birey Sayısı 197.500 1.500.000 Ort. 0,13
Birey
Göksu ÖÇK bölgesinde yapılan Quadrat sayımlarının alanın tamamına oranlanmasıyla elde
edilen tahmini birey sayısı 11.157.500 bireydir. Yukarıdaki üç büyük alan dıĢında bölgede Kum
Zambağı (Pancratium maritimum) yayılıĢına rastlanmamıĢtır.
43
Kum Zambağı (Pancratium maritimum) Popülasyon Yoğunluğu ve DeğiĢimleri, Öneriler:
Önceki yıllarda yapılan izleme çalıĢmalarında elde edilen veriler 2010 yılı verileriyle
karĢılaĢtırılarak değerlendirilmiĢtir. 2009 raporunda alanın tamamında m2‘de ortalama 1,81
birey Kum Zambağı (Pancratium maritimum) tespit edilmiĢtir. Bu çalıĢmada ise tüm alanlarda
m2‘de bulunan Kum Zambağı (Pancratium maritimum) birey sayısı ortalama 1,88‘dir. Bu rakam
2009 raporunda verilen m2‘de ortalama birey sayısına benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik
alanda Pancratium maritimum popülasyonunda herhangi bir değiĢim olmadığının büyük ölçüde
göstergesi sayılabilir.
ÖÇK bölgesinin tamamı 230 km2 olup Pancratium maritimum türünün yayılıĢ gösterdiği alanlar
10,5 km2‘lik kısmını kapsamaktadır. Bu tüm alana uyarlandığında toplam alanın 0.045‘lük
kesimini kapsamaktadır.
Kum Zambağı (Pancratium maritimum) türünün üzerindeki en büyük baskıyı deniz ve rüzgârın
türün yaĢama alanları olan hareketli ve sabit kumullar üzerindeki erozyon etkisi
oluĢturmaktadır. Deltada süregelen erozyon etkisi Kum Zambağı popülasyonu üzerinde
Ģekillendirici rol oynamaktadır. Kumul hareketleri ile türün habitatı zaman zaman bozulmakta
ancak yeni habitatların oluĢması ile de yeni yaĢam alanları ile türün yayılıĢı garanti altında
tutulmaktadır. Deniz-Rüzgar-Erozyon-Kumul-Kum Zambağı ekolojik iliĢkileri denge
durumundadır. Bu unsurlarda olabilecek değiĢiklikler, yaĢam alanını zaman zaman
geniĢletmekte zaman zaman daraltmaktadır. Ancak Kum Zambağı (Pancratium maritimum)
türünün sahip olduğu özellikleri ile habitatı ortadan kalkmadığı sürece hayatta kalacağı ve
neslinin devamı konusunda endiĢeye gerek yoktur. Tür olumsuz Ģartlarda açığa çıkan soğanları
ve tohumlarının deniz suyundan etkilenmeden ve kolayca su üzerinde ve de rüzgârla taĢınır
olması sebebiyle üremeyi garanti altında tutmaktadır. Türün bu yaĢam özelliklerinin yanı sıra
hayatta kalmasında diğer bir etkiyi yaĢam alanlarında birlikte yaĢadığı diğer türlerin
özelliklerinin de büyük etkisi vardır. Kısacası Rüzgâr-Deniz-Kum‘un oluĢturduğu çevrede
yetiĢen ve bu unsurlara uyum içindeki bitkilerin yaĢamları hem çevre elemanlarına hem de
birbirlerinin özelliklerine bağlıdır. Bu bakımdan habitatın tüm unsurlarıyla korunmasına mutlak
gerek vardır. Bu deltadaki diğer tüm tüm türler için de geçerlidir.
Ġkinci olarak insan etkisi (yapılaĢma, araç kullanımı, sahilden faydalanma, kirlilik, vs.) tür
üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Bu etkiler sadece tür üzerinde baskılayıcı olmayıp türün
habitatını bozarak dolaylı olarak etki göstermektedir.
44
Fotoğraf 32: Denizel Erozyon ile açığa çıkmıĢ Kum Zambağı (Pancratium maritimum)
soğanları
Fotoğraf 33: Rüzgar Erozyonu ile açığa çıkmıĢ Kum Zambağı (Pancratium maritimum)
soğanları
2.5. Bölgede alan bazlı koruma tedbirleri olarak aĢağıdaki hususlar önerilmektedir.
1. Alana çeĢitli kesimlerden araçla giriĢler yapılmaktadır. Bunların bir kısmı mecburi olarak
gerçekleĢmekte, bir kısmı da keyfi giriĢler Ģeklinde olmaktadır. Kumsalda ve iç kısımlarda
kumullar üzerinde yaygın olarak teker izlerine rastlanmıĢtır. Bu durum hem bitkilere hem de
alanda yaĢayan diğer yaban hayatına zarar vermekte veya rahatsızlık yaratmaktadır. Balıkçılık
faaliyetlerinin yapıldığı alanlar dıĢında bölgeye motorlu araç giriĢi yasaklanmalıdır. Balıkçılık
faaliyetleri için giren araçlar ÖÇK tarafından bilinmeli ve belli güzergâhlar haricinde
kullanılmamalıdır. Alana giriĢlerin yasak olduğu noktalara nedenleri de açıklanarak eğitici ve
uyarıcı levhalar konulmalıdır.
45
Yazlıkçılar ve günübirlikçiler genellikle sahili, deniz ve kumsaldan faydalanmak amacıyla
kullanmaktadırlar. Korumada öncelikli bitki türlerinin bulunduğu alanlara, bu türler hakkında
açıklayıcı ve uyarıcı bilgilerin yer aldığı tabelalar yerleĢtirilmelidir. Örneğin, ―Bu noktadan
itibaren Ülke Çapında Nadir Kum Zambağı (Pancratium maritimum)‘un yaĢam alanına
giriyorsunuz, lütfen onun yaĢamını ve yaĢam alanını tehdit edebilecek hareketlerden kaçının;
bitkili alanlardan yürümeyiniz, bitkileri, parçalarını, tohum, çiçek, yaprak, soğan koparmayınız,
toplamayınız, çöp atmayınız, izmarit atmayınız, bitkilerin üzerine oturmayınız, bir Ģey
sermeyiniz‖ vs..
Sahilde deniz kaynaklı çok çeĢitli kirletici malzemelerin (plastik, cam, kağıt, deri, tekstil)
bulunduğu katı atık birikimleri gözlenmiĢtir. ÖÇK tarafından yapılan çöp toplama çalıĢmaları
ile zaman zaman temizlenen bu malzemelerin çok büyük bir kısmı bölgeye giren insanlardan
ziyade denizden geçiĢ yapan gemiler tarafından bırakıldığı düĢünülmektedir. Bu nedenle
özellikle limanlarımızdan faydalanan gemiler UlaĢtırma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlıkları vasıtasıyla uyarılması ve gerekli tedbirlerin alınması sağlanmalıdır.
Bölge genelinde on yıl öncesinin verilerine göre yaklaĢık 6100 küçükbaĢ ve 5075 büyükbaĢ
hayvan bulunduğu bildirilmektedir. (Gürkan ve ark., 1999). Deltada bulunan mera alanları köy
tüzel kiĢiliği tasarrufu ile kiraya verilmektedir. Hayvanların beslenmesinde meralar kullanıldığı
gibi deltanın diğer doğal alanları da kullanılmaktadır. Bazı yerlerde deniz kıyısına kadar
büyükbaĢ hayvanların varlığı gözlenmiĢtir. Yoğun otlatma hem bitkilere hem de bu alanlarda
kuluçkaya yatan kuĢ türlerine zarar ve rahatsızlık vermektedir. Bu nedenle otlatma mutlaka
kontrol altına alınmalıdır.
5. Bölgede gözlem yapmak amaçlı yerli-yabancı birçok araĢtırıcı ziyareti olmaktadır. Bu
araĢtırıcıların ÖÇK tarafından bilgilendirilmeleri özellikle önemlidir. Konusu bitki gözlemi
dıĢında olan araĢtırıcılara da bölgenin bitkileri ve nadir ve tehdit altında olan türlere karĢı
davranıĢ biçimleri muhtelif yollarla (web, broĢür, kitap, harita vs.) anlatılmalıdır. Bölgeye
yapılacak eğitim amaçlı toplu geziler farklı amaçlarla da tertiplenseler dahi nadir ve tehdit
altındaki türlerle ilgili bilgilendirme benzer Ģekilde yapılmalıdır. Bölgede sıklıkla kuĢ gözlemi
ve kaplumbağa gözlemi yapılmaktadır. Bu gözlemler sırasında bilerek veya bilmeyerek nadir ve
tehdit altındaki türlere zarar verilmemelidir. Örneğin bu gözlemler sırasında bitkilerin ezilmesi
veya sökülmesinden kaçınılmalıdır.
6. Bölgede yayılıĢ gösteren bitki topluluklarından bazıları diğer ekosistemlere nazaran doğal
veya doğal olmayan daha fazla baskılara maruz kaldıkları gözlenmiĢtir. Bunlar özellikle kumul
habitatlarda yer alan vejetasyon tipleridir. Bütün ekosistemlerde olduğu gibi bu bölgede yayılıĢ
gösteren ekosistemlerde de ekosistem içi ve ekosistemler arası (beslenme, enerji akıĢı vb.)
iliĢkiler kesintisiz devam etmek durumundadır. Bu çalıĢma esnasında bölgede yayılıĢ gösteren
vejetasyon tiplerinin ekolojik ve floristik yapıları üzerinde titizlik gösterilmiĢtir. Bütün bunların
neticesinde bölgenin çok hassas bir ekolojik yapıya sahip olduğu gözlenmiĢtir. Ancak
çalıĢmalarımız esnasında ekosistem bazındaki analizlerimizde bölgede yayılıĢ gösteren kumul
vejetasyonun hassasiyeti dikkatimizi çekmiĢtir. ġöyle ki: kumullar üzerindeki ekosistem otsu
nazik türlerden oluĢmaktadır. Bu türler dıĢarıdan gelecek her baskıya karĢı daha az dirence
sahipler, ayrıca bu ekosistemin ekolojik yapısı da zaman içerisinde bozulabilecek bir karaktere
sahiptir. Bölgede peyzaj açısından da güzel bir görünüme sahip olan bu vejetasyon tipi
Zygophyllum album, Ononis natrix ve Eryngium maritimum gibi türlerin oluĢturduğu
topluluklardan meydana gelmiĢtir. Pancratium maritimum topluluğuna komĢu olan bu tipler,
bazen de P. maritimum ile iç içe yer alırlar. Adı geçen bu topluluklar üzerindeki dıĢ baskılar
46
dikkate alındığında, özellikle bu vejetasyon tiplerinin gelecekte de korumaya yönelik
izlenmesinin gereğine inanıyoruz.
2.6. Kaynaklar
Akkurt,N., Yüksel E., Erkoç, F., 2007. Türkiye‘de Özel Çevre Koruma Bölgeleri.
Akdeniz Üniv. Biyolojik ÇeĢitlilik AraĢtırma GeliĢtirme ve Uygulama Merkezi (Ak-
Biyom) ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Ankara,
2005. Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Biyolojik Zenginliğinin Tespiti ve Yönetim Planının
Hazırlanması
Anonim. Belek ve Patara Özel Çevre Koruma Bölgelerinde YayılıĢ Gösteren Kum
Zambağı (Pancratium maritimum) Türünün Biyolojik ÇeĢitlilik Yönünden Korunması ve
Ġzlenmesi Projesi (2009). Öçkk.
Karaömerlioğlu, D., 2007. Göksu Deltasındaki (Silifke) Doğal Ekosistemlerin Bitki
Ekolojisi Yönünden AraĢtırılması. Çukurova Üniv. Fen Bil. Enst. Doktora Tezi. 292.s
Mill, R.R. 1984. Pancratium L. — In: Davis, P. H. (ed.), Flora of Turkey and the East
Aegean Islands 8: 380-381. Edinburgh Univ. Press, Edinburgh.
Uygun, N., Dinç, U., ġekeroğlu, E., Yeğingil, I., Uzun, G., Kornosor, S., Düzenli, A.,
Gültekin, E., ġenol, S., Bıçıcı, M., Uygur, N., Yücel, M., Türkmen., N., Çakan, H., Sirel, B.,
1994. Göksu Deltası‘nın Biyolojik Zenginliğinin (Flora ve Fauna) Tespiti ile Ekolojik Peyzaj ve
Optimal Arazi Kullanım Planlaması Cilt I. T.C. Çevre Bakanlıgı Özel Çevre Kurumu
BaĢkanlığı, Proje No: 09.G.92/03, Adana, 357s.
D.Eisikowitch and G.Galil, 1971. Effect of Wind on the Pollination of Pancratium
maritimum L. (Amaryllidaceae) by Hawkmoths (Lepidoptera: Sphingidae). Journal of Animal
Ecology, Vol. 40, No.3 (Oct., 1971) pp. 673-678.
Mónica Medrano, Pablo Guitián and Javier Guitián, Patterns of fruit and seed set within
inflorescences of Pancratium maritimum (Amaryllidaceae): nonuniform pollination, resource
limitation, or architectural effects?. Laboratorio de Botánica, Facultad de Farmacia,
Departamento de Biología Vegetal, Universidad de Santiago de Compostela, Campus Sur s/n,
Santiago, E-15706 Spain.
Balestri Elena; Cinelli F.; Germination and early-seedling establishment capacity of
Pancratium maritimum L. (Amaryllidaceae) on coastal dunes in the north-western
Mediterranean. University of Pisa Dipartimento di Scienze dell'Uomo e dell'Ambiente Via A.
Volta 6, 56100 Pisa, Italie.
Kılınç, M. and Yüksel, ġ. (1995): Pancratium maritimum L. (Amaryllidaceae) üzerinde
morfolojik, anatomik ve ekolojik Bir AraĢtırma. — Turk. J. Bot. 19 : 309–320.
Tubives. 2009. Turkish Plants Data Service. Tübitak (The Scientific and Technical
Research Council of Turkey), http://www.tubitak.gov.tr/tubives/.
Eken, G., Bozdoğan, M., Ġsfendiyaroğlu, S., Kılıç, D.T., Lise, Y. (editörler), 2006.
Türkiye‘nin Önemli Doğa Alanları, Doğa Derneği, Ankara.
47
Özhatay, N., Byfield, A., Atay, S., 2003. Türkiye‘nin Önemli Bitki Alanları, WWF
Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Ġstanbul.
Davis, P. H. (1965-82), Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Vol. 1-9,
Edinburgh.
Davis, P. H. Mill, R. R. & Tan, K. (eds.), (1988), Flora of Turkey and the East Aegean
Islands, Vol. 10, Supplement, Edinburgh.
Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., BaĢer, K. H. C., (2000). Flora of Turkey and the East
Aegean Islands, vol. 11, Universty Press, Edinburgh.
Donner, J. (1990), Distribution Maps to P. H. Davis, "Flora of Turkey, I-X", Linzer Biol.
Beitr. (22):2-389-515
T. Ekim, M. Koyuncu, M. Vural, H. Duman, Z. Aytaç, N. Adıgüzel, (2000). Türkiye
Bitkileri Kırmızı Kitabı (Eğrelti ve Tohumlu Bitkiler) Red Data Book of Turkish Plants
(Pteridophyta and Spermatophyta). Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi yayınları, ISBN-975-93611-0-8. Ankara.
Turhan Baytop, (1994). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü. Ankara, T.D.K. Yayını.
Seçmen, Ö., Leblebici, E., (1996). Türkiye Sulak Alan Bitkileri ve Bitki Örtüsü. Ege
Üniv. Fen Fak. yay. No.158. Ġzmir, 1996.
A.E. Yaprak, G. Kadereit, 2008. A new species of Halocnemum M.Bieb.
(Amaranthaceae) from southern Turkey. Botanical Journal of the Linnean Society, 2008, 158,
716–721.
A. E. Yaprak, 2006. An Interesting Re-collection of Halopeplis amplexicauis (Vahl)
Ung.-Sternb. from Turkey. Turk J Bot 30 (2006) 459-460.
Düzenli, Çakan, Türkmen, Uygur, Orel,1996. Göksu Deltası‘nın (Silifke, Ġçel) Florası.
Tr. J. of Botany 20, 173-191 Ek sayı.
48
3. Deniz Kaplumbağaları (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx
triunguis) Popülasyonlarının AraĢtırılması ve Korunması
3.1. Deniz Kaplumbağaları (Caretta caretta ve Chelonia mydas)
Dünyadaki 8 tür deniz kaplumbağası: Dermochelys coriacea (Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası),
Chelonia mydas (YeĢil Kaplumbağa), Chelonia agassizii (Siyah Kaplumbağa), Caretta caretta
(ĠribaĢ Deniz Kaplumbağası), Ertmochelys imbricata (Atmaca Gagalı Kaplumbağa),
Lepidochelys olivace (Zeytin YeĢili Deniz Kaplumbağası), Lepidochelys kempii (Gündüz
Yuvalayan Kaplumbağa) ve Natator depressus (Düz Kabuklu Deniz Kaplumbağası)‘dur (Lutz
ve Musick, 1997). Bu türlerden ikisi (C. caretta ve C. mydas) Türkiye‘nin Akdeniz sahil Ģeridi
boyunca 17 kumsala çıkarak yumurta bırakmaktadır (Hathaway, 1972; BaĢoğlu, 1973; Geldiay
ve Koray, 1982; Geldiay, 1983,1984; Groombridge, 1988; Baran ve Kasperek,1989; Baran,
1990; Canbolat, 1991; Baran ve ark. 1992; Lutz ve Musick, 1997). Bern sözleĢmesi ile koruma
altına alınan bu iki türden C. caretta‘nın tehdit altında, C. mydas‘ın ise nesli tehlike altında olan
türler arasında gösterilmiĢtir.
Çok uzun yıllardan beri dünya sularında yaĢayan deniz kaplumbağalarının yuvalama yaptıkları
kumsallar yavaĢ yavaĢ yok olmaktadır. Bu yok olmanın en büyük nedeni insan aktivitelerinin
yoğunlaĢmasındandır. Bu nedenle Akdeniz popülasyonu için Türkiye‘de bulunan kumsallar
49
büyük önem taĢımaktadır. Türkiye kumsallarının genel olarak belirtilmesine karĢılık (BaĢoğlu ve
Baran, 1982; Baran ve Kasparek, 1989; Baran, 1990; Baran ve ark., 1992) söz konusu
kumsallarda detaylı çalıĢmalar çok azdır.
Dünya denizlerinde yaĢayan deniz kaplumbağası türlerinin hepsi yayılıĢ alanlarının tamamında
veya önemli bir bölümünde nesli yok olma tehlikesinde olan "Tehlike Altındaki Türler" ya da
yakın gelecekte muhtemelen tehlike altında olacak "Tehdit Altındaki Türler" kategorisinde
bulunmaktadır. Uluslararası Doğal Hayatı Koruma Birliği (IUCN) tarafından yayınlanan kırmızı
listede Türkiye'nin Akdeniz sahillerinde düzenli olarak yuva yapan iki türden Chelonia mydas
"tehlikede", Caretta caretta ise "tehdit altında" olan hayvanlar olarak tanımlanmaktadır, çünkü
bu tür deniz kaplumbağalarının popülasyonları, insan aktivitelerinin bir sonucu olarak farklı
derecelerde büyük oranda azalmıĢtır.
Deniz Kaplumbağalarının neslinin devamı, öncelikle üremek için kullandıkları kumsalların,
çiftleĢme, beslenme, kıĢlama ve göç alanlarının doğal durumlarında korunabilmesine bağlıdır.
Bu durumda deniz kaplumbağalarının korunması yalın bir tür koruması olmaktan çıkmakta,
karasal ve denizel habitatların kesiĢtiği kıyı ekosisteminin korunabilmesiyle mümkün
olabilmektedir. Kıyı ekosistemini olumsuz etkileyebilecek her türlü faaliyet diğer canlı türlerine
olduğu gibi deniz kaplumbağalarına da zarar verecektir.
Deniz kaplumbağalarının etleri insan tüketiminde evrensel kıymet görmüĢ, yumurtaları besin
olarak veya afrodizyak özelliğine sahip olduğuna inanılarak yenilmiĢ, yağları kozmetiklerde,
kabukları süs eĢyaları veya gözlük çerçeveleri yapımında kullanılmıĢtır. Kaplumbağaların büyük
oranlarda katledilmesi ve yuvalarının yağmalanması, popülasyonlarının azalmasında baĢ sebep
olarak kalmıĢtır. Çoğu yuvalama alanları, kıyı alanlarına insan popülasyonlarının yavaĢ yavaĢ
tecavüzüyle birer birer kaybolmuĢtur. Deniz kaplumbağası popülasyonlarındaki bir diğer azalma,
kiĢisel veya ticari amaçlarla kontrolsüz avcılık ve balıkçılık faaliyetlerindeki tesadüfî ölümler
nedeniyle meydana gelmiĢtir.
Türk Hükümeti imzalamıĢ olduğu çeĢitli uluslararası sözleĢmelerle deniz kaplumbağaları ve
üreme alanlarının korunmasında yasal sorumluluk üstlenmiĢtir.
BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı (UNEP) gözetiminde yürütülen çalıĢmalarla, 1975 yılında 16
Akdeniz ülkesi tarafından Akdeniz Eylem Planı (AEP) adı altında Akdeniz'in korunması için bir
eylem planı prensip olarak onaylanmıĢ, 1976 yılında ise Avrupa Topluluğu ile birlikte aynı
ülkeler tarafından Barselona'da Akdeniz'in Kirlenmeye KarĢı Korunması SözleĢmesi (Barcelona
SözleĢmesi) imzalanarak AEP'ına yasal boyut getirilmiĢtir. 1982'de bu ülkeler tehlikedeki
Akdeniz bitki ve hayvanları ile bunların yaĢam alanlarının korunmasını hedefleyen ve Barcelona
SözleĢmesinin eki protokollerinden olan "Akdenizde Özel Koruma Alanlarına ĠliĢkin Protokol"ü
imzaladılar. Türkiye'de 1988 yılında yürürlüğe girmiĢ olan bu protokol sonrasında aralarında
Dalyan ve Patara'nın da bulunduğu önemli bazı deniz kaplumbağası üreme alanları " Özel Çevre
Koruma Bölgesi" ilan edilmiĢtir. Bu alanlara Fethiye, Belek ve Göksu Deltası da dahil edilerek 5
üreme kumsalı ÖÇK bölgesi olarak ilan edilmiĢ durumdadır.
50
AEP'e taraf olan ülkelerce 1989 yılında "Akdeniz'deki Deniz Kaplumbağalarının Korunması Ġçin
Eylem Planı" adı altında bir eylem planı kabul edilerek yürürlüğe girmiĢ ve deniz
kaplumbağalarının korunması için uygulamada dikkate alınması gereken öncelikler Ģu baĢlıklar
halinde sıralanmıĢtır;
Yuvalama ve kıĢlama alanlarının korunması ve yönetimi,
Tesadüfî yakalanmaların en aza indirilmesi ve bu nedenle ortaya çıkacak kullanımların
yasaklanması,
Yeni yuvalama alanlarının araĢtırılması,
Türlerin yuvalama alanlarının araĢtırılması,
Türlerin davranıĢı hakkında daha fazla bilgi.
Avrupa Doğal Hayatı ve Doğal Ortamların Korunmasına iliĢkin "Bern SözleĢmesi", Avrupa
Ekonomik Topluluğu ve 19 ülke tarafından 1982'de imzalanmıĢ ve bu sözleĢme Türkiye'de 1984
yılında yürürlüğe girmiĢtir. SözleĢmeyi imzalayan taraflar, doğal flora ve aralarında deniz
kaplumbağalarının da bulunduğu fauna popülasyonlarını korumak ve göçmen olarak gelen
tehlike altındaki türler de dahil olmak üzere tüm hayvanların korunmasına iliĢkin özel bir çaba
sarf etmekle yükümlüdür. Barcelona SözleĢmesi ve eki Protokoller ile Bern SözleĢmesi Türk
Hükümeti tarafından da imzalanmıĢtır. T.C. Anayasası'nın antlaĢmalarla ilgili 90. maddesi
uyarınca "usulüne göre yürürlüğe konulmuĢ milletler arası antlaĢmalar kanun hükmündedir".
Dolayısıyla taraf olduğumuz diğer antlaĢma ve protokoller gibi bu sözleĢmeler de ulusal
mevzuatımızın bir parçasıdır.
Caretta caretta ve Chelonia mydas Akdeniz kıyılarında düzenli olarak yuvalayan iki tür deniz
kaplumbağasıdır. Dermochelys coriacea, Eretmochelys imbricata ve Lepidochelys kempii ise
Akdeniz havzasında gözlenen ancak düzenli yuvalamaları saptanamamıĢ diğer deniz
kaplumbağalarıdır. Akdenizdeki Caretta caretta'nın önemli yuvalama alanları Yunanistan ve
Türkiye'de, düĢük oranda da Kıbrıs'ta bulunmakta, Chelonia mydas yuvalamaları ise esas olarak
Türkiye'nin doğu Akdeniz sahillerinde gerçekleĢmektedir. Bu nedenle Türkiye, Akdeniz'deki
deniz kaplumbağası popülasyonlarının geleceği için önemli bir sorumluluk taĢımaktadır.
Türkiye'nin Akdeniz kıyı kuĢağı tarihi ve doğal zenginlikleriyle haklı bir üne kavuĢmuĢ, bununla
birlikte kıyı bölgelerindeki hızlı nüfus artıĢı ile bölgenin canlı ve cansız kaynakları üzerindeki
baskı da artmıĢtır. Son yıllarda giderek geliĢen turizm ile ortaya çıkan yoğun yapılaĢma,
insanların kıyı bölgelerindeki aĢırı yığılması, kötü arazi kullanımı, endüstriyel veya tarımsal
kaynaklı kirleticilerin denize ulaĢması kıyı habitatlarının ve ekosistemlerinin farklı ölçeklerde
bozulması sonucunu doğurmuĢtur.
Ergin bireylerde karapaks (sırt kabuğu) oval Ģekilli ve arkaya doğru daralmıĢ, 70-75 cm boyunda
ve 50 - 55 cm geniĢliğindedir (çalıĢma bölgeleri için). BaĢ oldukça büyük ve üçgenimsidir.
Genel renklenme dorsalde kırmızımsı-kahverengi, ventralde kremsi-sarı Ģeklindedir. Diğer deniz
kaplumbağalarından ayırt edici özellikleri ise Ģunlardır; sağlam bir kabuk, gözler ile burun
delikleri arasında kalmıĢ iki çift prefrontal plak (bazı bireylerde bu plakların ortasında beĢinci bir
plak olabilir), karapaksta beĢ çift kostal plak, plastronda karapaksla bağlantılı ve geniĢ üç çift
inframarjinal plak, her bir üyede iki tırnak ve tipik olarak kahverengimsi-kırmızı renklenme.
51
C. caretta Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusunun ılıman ve subtropikal sularındaki estuarin,
lagün, koy ve kıyıya yakın denizlerde dağılım gösterir. En büyük yuvalama alanları Umman'ın
Masirah Adası'dır (Ross and Barwani, 1982). Oldukça önemli oranda popülasyonu barındıran
diğer bir yuvalama alanı ise Florida'da bulunmaktadır (Dodd, 1988). Akdeniz'deki önemli
yuvalama alanları Yunanistan ve Türkiye sahillerindedir. Bunlara oranla çok düĢük ancak yine
de önemli bir popülasyona Kıbrıs'ta rastlanmaktadır. Tunus'ta yuvalama çok nadir, Ġsrail'de ise
daha da azdır. Zaman zaman Lampedusa (Ġtalya), Sicilya ve hatta Sardunya'da da yuvalama
olmaktadır. Mısır ve Libya için ise veriler yetersizdir (Groombridge, 1990). Türkiye'deki C.
caretta yuvalama alanları, Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye, Patara, Kumluca, Belek, Kızılot,
DemirtaĢ, GazipaĢa, Anamur, Göksu Deltası'dır (Baran and Kasparek, 1989).
EĢeyler arasındaki büyüklük dimorfizmi hakkında çeliĢkili bilgiler mevcuttur. Ancak ergin
erkekler diĢilerden daha uzun kuyruğa (3:1), daha uzun geriye doğru kıvrılmıĢ tırnaklara sahiptir.
Yavru, genç ve ergin öncesi bireylerde eksternal tetkiklerle eĢey ayrımı yapabilmek mümkün
değildir.
C.caretta'nın çiftleĢmesi yuvalama baĢlangıcından bir kaç hafta önce yuvalama plajı yakınları
veya özel toplanma alanlarında meydana gelebilir. Birbirine sıkıca sarılmıĢ çiftler çoğunlukla
yüzeyde görünmekle birlikte su altında birleĢmeler de rapor edilmiĢtir (Dodd, 1988, Nelson,
1988).
Yuvalama sezonu genellikle kuzey yarı kürede Mayıs-Ağustos, güney yarı kürede ise Ekim-Mart
ayları arasını kapsar. Yumurtlama çoğunlukla gece meydana gelir. Yumurtlamak için kumsala
yaklaĢan diĢi zaman zaman baĢını yukarı kaldırır ve kumsalı gözetler. Bu dönemde diĢi dıĢarıdan
gelecek uyarılara karĢı çok hassastır ve rahatsız edildiğinde geri döner. Daha sonra kumsala
doğru tırmanan diĢi yumurtlayabileceği bir alan aramaya baĢlar. Bazı durumlarda yuvalamadan
veya denize dönmeden önce önemli mesafeleri kat edebilir, karapakslarını gizleyebilecekleri sığ
ve geri tarafta daha derin gövde çukuru açabilirler, ön üyeler yuva açma olayında pek görev
yapmazlarken, arka üyeler karĢılıklı iĢ görür. Yumurta çukuru açılırken arka üyelerden birincisi
çukurdan kumu çıkarırken, diğeri yuvadan çıkartılmıĢ olan kumu bölgeden uzaklaĢtırır. ArdıĢık
olarak devam eden bu iĢlemden sonra yumurta çukuru açılmıĢ olur. Bunu takiben yumurtlama
iĢlemi baĢlar.
Yumurtalar bir bir bırakılabileceği gibi, ikili, üçlü veya dörtlü gruplar Ģeklinde de bırakılabilir.
Yumurta bırakma baĢlangıcına kadar oldukça duyarlı olan diĢi, yumurta bırakma anında
uyarılardan daha az etkilenir. Yumurtaların bırakılmasından sonra arka üyeler kullanılarak
yuvadan çıkartılmıĢ nemli kum ile yumurtaların üzeri örtülür ve kum sıkıĢtırılır. Daha sonra ise
diĢi birey öne doğru ilerlerken ön üyeler arkaya doğru kum atarak yuva çukuru gizlenir. Bu
iĢlemin tamamlanmasını takiben diĢi birey hızlı bir Ģekilde denize döner.
DiĢi bireylerin kumsala çıkıĢlarının bazıları yuva ile sonuçlanabileceği (yuvalı çıkıĢ-yuva) gibi,
bazıları da yuva ile sonuçlanmayabilir (yuvasız çıkıĢ-yalancı çıkıĢ). Bu tip çıkıĢların
değerlendirilmesi kumsalın yuvalama açısından uygunluğu ve çevresel faktörler hakkında önemli
ipuçları verebilir.
52
Deniz kaplumbağaları aynı yuvalama sezonunda birden fazla yuvalama yapabilirler. Aynı
sezonda iki yuvalama arasında geçen zaman yaklaĢık iki haftadır. Ayrıca deniz kaplumbağaları
genel olarak 2-3 yılda bir yuvalama yaparlar.
Yeni yumurtlamıĢ C.caretta yumurtaları genellikle küresel, beyaz, yumuĢak, mukusla kaplı ve
ping-pong topu büyüklüğündedir (yaklaĢık 40 mm çapında ve 40 gr ağırlığında). Ayrıca
yumurtalar arasında küçük, oval Ģekilli veya ikili yumurtalara da rastlanılabilir. Yuvalara
bırakılan yumurta sayısı yaklaĢık 100, bunların kuluçka süresi ise 1.5-2 aydır.
Yumurta predasyonları tilki, köpek, domuz, rakun, kum yengeçleri v.s. tarafından yapılabilir.
Rüzgar erozyonu, dalga erozyonu, kum alımı, araç trafiği yumurta fazında ölümlere neden
olabilecek diğer faktörlerdir.
Yavrular yumurta kabuklarını kırdıktan sonra karapakslarının düzelmesi için yuva içinde 26
saate kadar hareketsiz kalırlar, yuvayı terk etme ise yumurtadan çıktıktan 1-7 gün (ortalama 2.5
gün) sonra yavruların birbirine yardımıyla yüzeye doğru tırmanmalarıyla gerçekleĢir (Dodd,
1988). Yavruların yuvadan çıkıĢları çoğunlukla kum yüzey sıcaklığının düĢtüğü gece saatlerinde
meydana gelir. Yuvadaki bütün yavrular aynı zamanda çıkmayabilir, bu durumda takip eden
gecelerde de gruplar halinde yavru çıkıĢı devam eder. Yuvadan çıkmıĢ yavrular ufuk aydınlığını
kullanarak denize doğru yönelirler. Bu durumda plaj gerisinde var olan herhangi bir ıĢık kaynağı
yavruların yönlerini ĢaĢırmalarına ve ölümlerine neden olabilir. Denize ulaĢan yavrular "yüzme
çılgınlığı" denen ve yaklaĢık 20 saat süren bir dönemde durmaksızın yüzerler (Salmon and
Wyneken, 1987).
Yavru mortalitesinin yuvadan çıkıĢtan sonra ve yüzmenin ilk birkaç gününde fazla olduğu kabul
edilir. Yengeçler, tilkiler, köpekler, rakunlar yakın kıyı balıkları ve köpek balıkları en önemli
predatörleridir. Doğal predatörlerinin yanı sıra yavrular, kumsal ıĢıklandırmaları ile yanlıĢ
yönelmeler sonucunda ilave mortalite kaynaklarına maruz kalabilmektedir (Dodd, 1988).
Doğal ortamda yaĢayan C.caretta için belgelenmiĢ ömür uzunluğu tahmini yoktur. Ancak Frazer,
(1983) ergin diĢilerin üretimsel hayat sürelerini 32 yıl, eĢeysel olgunluğa ulaĢma sürelerini 15-30
yıl (Frazer, 1986) olarak tahmin etmiĢtir. Bu Ģartlarda maksimum ömür uzunluğunun 47-62 yıl
olabileceği (Dodd, 1988) ancak 100-150 yıl kadar yaĢayabileceği belirtilmiĢtir.
Yavru ve genç C.caretta yüzeyde akıntı çizgilerinde toplanan makroplanktonik av üzerinde
beslenir (Carr, 1987). Ergin bireyler özellikle yumuĢakçalar üzerinden beslenen bir karnivordur.
GeniĢ bir kafa ve oldukça geliĢmiĢ çene kasları ve kuvvetli gagalarıyla sert kabuklu avlarını
parçalamak için iyi uyum yapmıĢtır.
Çoğunlukla ılık ve subtropikal bölgelerde yuvaladıklarından, C.caretta'nın üreme habitatları ve
kıĢlama alanları arasında göç ettikleri sanılır, erkek göçleri hakkında çok az Ģey bilinir.
C.caretta'da grup göçü bilinmemektedir. Yıl boyunca açık deniz sularında kalabilirler, Florida'da
53
bazı bireylerin dipleri çamurlu kanallara girdikleri belirlenmiĢtir. Bazı popülasyonlar ise yıl
boyunca yuvalama kumsallarının yakınında yaĢarlar ve yuvalama dönemleri arasında çatlak ve
delikleri mesken edinebilirler. C.caretta'nın klasik anlamda "sürüler" oluĢturduğuna dair
herhangi bir gösterge yoktur. Bununla beraber, denizde ya da yuvalama kumsallarının yakınında
lokal yoğunlaĢma oluĢturabilirler (Dodd, 1988).
C.caretta'nın erkekleri hakkındaki bilgilerin azlığından dolayı popülasyonlarının cinsiyet oranı
tam olarak bilinmemektedir. Popülasyonların yaĢ kompozisyonu ve boyut kompozisyonu
hakkında da kapsamlı bir bilgi yoktur. Ayrıca Henwood (1987) popülasyonda kompozisyonların
her sezonda değiĢtiğini ve böylece popülasyonun büyüklüğü hakkında bilgi edinmenin karmaĢık
hale geldiğini belirtmiĢtir. Popülasyon yapısı ve cinsiyet oranı hakkındaki eksik bilgiler ile deniz
kaplumbağalarının yaĢadığı biyolojik popülasyonun sınırlarının tam bilinmemesinden dolayı
popülasyon bolluk ve yoğunluğu hakkında tahmin yapabilmek zorlaĢmaktadır. Bununla birlikte
yuvalama kumsallarına gelen diĢilerin direk sayımı veya yuva sayılarıyla bazı tahminler
yapılmaktadır.
C.caretta'nın üretkenlik oranlarına etki eden faktörler bölgesel olarak değiĢkenlik göstermektedir
ve popülasyon içinde önemli oranlarda varyasyonlar söz konusudur. Bu varyasyonlar belirli
sahillerdeki üretkenlik durumunun belirlenmesini engeller. AĢırı yağmurlar, rüzgar erozyonu,
dalga erozyonu, sıcaklık gibi baskın genel çevresel faktörler üretkenliği etkiler. Beslenme
bölgelerindeki besin miktarı ve kalitesi de değiĢik sayılarda yumurtlamada etkili faktörlerdir.
Kumun kimyasal yapısı, nemlilik, sıcaklık, gaz değiĢimi, predatörler yuvadaki yavru baĢarısını
etkiler. Yumurtlama sahillerindeki insanların varlığı, ziyaretçilerin olması, çevredeki ıĢık
kaynakları yuvalama yapmak için kumsala çıkmıĢ diĢileri rahatsız eder ve denize dönmelerine
neden olabilir (Dodd, 1988).
C.caretta yavruları, kum yengeçleri, köpek balıkları, predatör kemikli balıklar ile tilki, köpek,
rakun gibi memelilere yem olmaktadır. ÇeĢitli kuĢlar da gündüz saatlerinde yavruları avlarlar.
Hastalık, Ģiddetli açlık ve soğuk sersemliği Ģüphesiz ölümlere sebep olabilmektedir. Ancak
belirli popülasyonlar üzerindeki etkileri bilinmemektedir. Katran, yağ artığı, plastik atıklarının
yutulmasından da ölümler meydana gelebilmektedir. Genç, ergin öncesi ve ergin bireyler ise
özellikle köpek balıkları tarafından avlanırlar. Ayrıca bu gruplar katran ve plastik yutmaktan ölür
veya yaralanırlar. Ayrıca bot çarpmaları, bilinçli avlanmalar ve çeĢitli ağlara takılmalar da ölüme
neden olan diğer faktörlerdir.
C.caretta'nın da içinde bulunduğu deniz kaplumbağaları, bu türlerin durumları ve önemi
kavrandıkça yakalanmalarını ve satıĢlarını yasaklayan, habitatlarının korunmasını sağlayacak
kanunlarla korunmaya çalıĢılmıĢtır. C.caretta Uluslararası Tehlike Altındaki Türler Kongresinde
(CITES) Ek 1'de listelenmiĢtir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke bu antlaĢmayı
imzalamıĢtır. Bu listede yer alan türlerin gelir elde etmek amacıyla herhangi bir Ģekilde satıĢı
yasaklanmıĢtır. Göç eden türler konferansı hazırlıklarında uluslararası korumanın Ģart olduğu Ek
2 listesinde yer almıĢlardır. IUCN ise bu türü "tehdit altında" türler arasında sınıflandırmıĢtır.
Her ne kadar bazı düzenleyici kanunlarla koruma altına alınmıĢ olmalarına rağmen bazı
54
bölgelerdeki yetersiz veya isteksiz güvenlik güçleri ve ülkelerin ekonomik seviyelerindeki
farklılıklar C.caretta ve diğer deniz kaplumbağalarının korunmasında yeterli olamamakta ve
tedbirlerin uygulanmasını güçleĢtirmektedir.
C.caretta'nın neslini devam ettirebilmesi için bütün önemli yuvalama, beslenme, göç ve kıĢlarını
geçirdikleri habitatların üzerinde önemle durulması ve biyolojik verilere dayalı korumaların
uygulanması zorunlu olmuĢtur. Deniz kaplumbağalarının korunması için farklı bölgelerde farklı
koruma ve yönetim alternatifleri (Mrosovsky, 1983; Dodd, 1988) uygulanmaktadır.
C.caretta'nın derisi ve kabuğu için fazla talep yoktur ve uluslararası ticareti de çok iyi değildir.
Yumurta ve eti ise genellikle lokal olarak tüketilmektedir. CITES uygulamaları uluslararası
ticareti engellemede baĢarılı olabilecektir. Uluslararası ticaret değiĢik derecelerde baĢarıyla
yasalar tarafından durdurulmuĢtur. Örneğin, ABD ve Avustralya'da yumurta tüketimi bu sayede
durmuĢtur. Fakat kaçak avlanma devam etmektedir. Kolombiya, Madagaskar ve Mozambik'de
ise yumurtalar hala toplanılmaktadır. Koruma kanunlarının olmadığı bölgelerde ise kanunların
çıkarılması ve uygulanması türün devamlılığı için zorunlu görünmektedir.
DiĢilerin üretkenlikteki önemi ve yumurtlama anlarında çok hassas olmaları nedeniyle plaja
gelen diĢilerin rahatsızlıklardan arındırılmaları gerekmektedir. Bu, yumurtlama mevsiminde
insan aktivitesinin en aza indirilmesi ve yavruların yollarını bulabilmeleri için yapay
ıĢıklandırmaların minimuma çekilmesiyle gerçekleĢebilir. Yuvalar ve diĢiler sahillere giren
araçlardan da korunmalıdır. Çünkü bunlar kumu sıkıĢtırabilirler veya yavruların içinden
çıkamayacakları izler bırakabilirler. Ayrıca bu araçların gece kullanılması da diĢilerin bu
sahillere gelmesini engelleyebilirler. Plaj temizlemede kullanılan ağır mekanize temizleme
araçları, yumurtlama plajlarında yumurtlama mevsiminde kullanılmamalı veya zarar vermeyecek
boyutlarda iĢletilmelidir.
Yumurtalar üzerindeki kaçak avcılığın, predasyonun ve erozyonun yüksek olduğu bölgelerde
yeni yapılmıĢ yuvalar, korunmuĢ kuluçkalıklara taĢınabilir, buralarda açılan yuvalara tekrar
gömülür ya da nemli plaj kumu ile doldurulmuĢ kutularda kuluçkaya bırakılabilir. Bu tip
uygulamaların yapılacağı durumlarda, yöntemin taĢıdığı bazı risklerden dolayı dikkatli planlama
yapılması ve yürütülmesi zorunluluğu vardır.
Deniz kaplumbağalarının korunmasında kullanılan bir baĢka metot da yavruları ilk dönemlerinde
yüksek olan predasyonlardan korunabileceği büyüklüğe kadar ulaĢtırmaktadır. Konu ile ilgili
araĢtırıcılar tarafından habitat korunmasından sonra bu metodun kullanılması gerektiği
savunulmaktadır. Bu yöntem özellikle Chelonia mydas, Eretmochelys imbricata, Lepidochelys
kempii popülasyonlarını arttırmak için dünyanın değiĢik yerlerinde kullanılmıĢtır.
Yavru kaplumbağaların korunması için; yavru kaplumbağalar üzerindeki predasyonun
azaltılması, plaj ıĢıklandırmalarından kaynaklanan yanlıĢ yönelmelerin önlenmesi, kirleticilerin
ve besin olarak nitelendirebilecekleri plastiklerin denize ulaĢmasının engellenmesi gereklidir.
55
Balıkçılıkta kullanılan ağlarla tesadüfi yakalanmaların ve ölümlerin yüksek olduğu bölgelerde
"Kaplumbağa DıĢlayıcı Aygıt (TED)" ların kullanılması balıkçılıktan kaynaklanan ölümleri
azaltacak bir yöntemdir. Bu yöntem özellikle ABD'de balıkçılıktan kaynaklanan ölümlerin
yüksek olduğu bölgelerde kullanılmıĢ, ergin ve ergin öncesi yaĢlardaki kaplumbağaların
kurtulmasını sağlamıĢtır.
3.1.1. Deniz Kaplumbağaları ile Ġlgili Yapılan Bazı ÇalıĢmalar
Türkiye sahillerinde yapılan ilk çalıĢma Hathaway tarafından yapılmıĢ ve C. caretta (ĠribaĢ
Deniz Kaplumbağası) ve C. mydas (YeĢil Deniz Kaplumbağası)‘ın Türkiye sahillerinde
yumurtladığını ve kara sularında bulunduğunu belirtilmiĢtir. BaĢoğlu (1973) tarafından yapılan
çalıĢmada, Ġzmir bölgesinden iki ve Köyceğizden sahilinden bir sırt kabuğu tespit etmiĢ ve
bunların C. caretta‘ya ait oldukları saptanmıĢtır. BaĢoğlu ve Baran (1982), Ege Üniversitesi
Sistematik Zooloji Kürsüsü koleksiyonlarında bulunan C. caretta hakkında bilgi vermektedir.
Geldiay ve Koray (1982), Geldiay ve Ark. (1982), Geldiay (1983, 1984) Türkiye‘nin Ege ve
Akdeniz kumsallarına yumurtlayan C. caretta ve C. mydas deniz kaplumbağalarının
popülasyonları ve bu kaplumbağaların korunmaları ile ilgili çalıĢmalar yapmıĢtır. Bu iki türün
ergin ve yavru fotoğrafları aĢağıda verilmiĢtir (Fotoğraf-34).
Fotoğraf 34: C.caretta türü üstte ve C. mydas türü altta olmak üzere ergin ve yavru
görüntüleri.
56
Baran ve Kasparek (1989), Baran (1990), deniz kaplumbağalarının Türkiye kıyılarındaki önemli
yuva yapma yerlerini ve bu bölgelerin sorunlarını saptamıĢlardır. Bu çalıĢmalarda Ülkemiz
sahillerinde yuvalama yoğunluğu açısından önemli 17 bölge tespit edilmiĢtir. Ayrıca bu
kumsallardan 13 tanesinin birinci derece öneme sahip olduğu belirtilmektedir. Bu kumsallara
Alata, Çıralı ve Yumurtalık kumsallarının da eklenmesi ile deniz kaplumbağa üreme
kumsallarının sayısı 20 olarak ifade edilmekte ve kumsallar hakkında da ayrıntılı bilgiler
verilmektedir (Ġkinci Ulusal deniz kaplumbağaları sempozyumu bildiriler kitabı ve Kaska, 2007).
Bu kumsallar aĢağıdaki Harta-2‘de verilmektedir.
Harita 2: Deniz kaplumbağalarının Türkiye‘deki yuvalama alanları
Canbolat (1990, 1991, 1997, 1999), Erk'akan ve Canbolat (1990) ve Erk'akan (1993)
Dalyan Kumsalındaki, Yerli (1990) Patara Kumsalındaki, Kaska (1993) Kızılot ve Patara
Kumsallarındaki, Baran ve ark. (1991) Mersin-Kazanlı bölgesindeki, Baran ve ark. (1992)
Dalyan, Patara, Kumluca, Kızılot, Anamur ve Kazanlı Kumsallarındaki, Piggelen and Strijbosch
(1993) Göksu Deltası'ndaki, Türkozan ve Baran (1996) Fethiye Kumsalı'ndaki, Baran ve ark.
(1996, 1997), Canbolat (2000 a, b, c) Belek bölgesinde, Yerli ve Canbolat (1998 a, b) ile Yerli ve
ark. (1998) ise tüm Akdeniz kıyısı boyunca deniz kaplumbağası yuvalama alanlarında düzenli
araĢtırmalar gerçekleĢtirmiĢlerdir.
Göksu Deltası kumsallarında önceki yıllara ait çalıĢmalar ve sonuçları Tablo 1‘de verilmiĢtir.
Alandaki ilk çalıĢma Von Piggelen-Strijbosch (1993) tarafından 1991 yılında yapılmıĢ 117
C.caretta ve 20 C.mydas yuvası saptamıĢtır. Peters ve Verhoven (1992) 1992 sezonunda 89
C.caretta ve 14 C.mydas yuvası belirlemiĢtir. 1994 sezonunda ise 36 adet C.caretta yuvası
saptanmıĢtır (Yerli ve Demirayak, 1996). Bu yıldan sonra 1998 yılında Canbolat ve Yerli (1998)
tarafından 94‘ü C.caretta ve 12‘si C.mydas‘a ait 106 yuva saptanmıĢtır. 2004 yılında aynı türler
için sırasıyla 137 ve 14 (Selin ĠnĢaat, 2004), 2005 yılında ise 151 ve 3 (Selin ĠnĢaat, 2005); 2006
yılında 107 C.caretta ve 12 C.mydas yuvası (Canbolat, 2006) belirlenmiĢtir. 2007 yılında 122
C.caretta ve 4 C.mydas yuvası (Güleç 2007); 2008 yılında 102 C.caretta ve 11 C.mydas yuvası
57
belirlenmiĢtir (DurmuĢ, 2008). 2009 yılında ise 107 C.caretta ve 14 C.mydas yuvası (Canbolat,
2009) saptanmıĢtır (Tablo 5).
Canbolat (2004), 1987-2000 yıllarında Türkiye‘de deniz kaplumbağalarıyla ilgili olarak yapılan
çalıĢmaların tamamını değerlendirerek yaptığı bir analizde Türkiye kıyılarında yılda ortalama
2005 adet C.caretta ve 647 adet C.mydas yuvası yapıldığını hesaplamıĢtır ve toplam yuvaların
bölgesel yüzde dağılımına göre kumsalın önemlilik derecelerini veren yazar, Göksu Deltası
kumsallarını C.caretta açısından Türkiye‘deki ―Ġkinci Derecede Önemli‖ yuvalama kumsalları,
C.mydas açısından ise ―Üçüncü Derecede Önemli‖ yuvalama kumsalları arasında
sınıflandırmıĢtır. Türkiye‘deki bütün kumsallara ait yuva verileri Türkozan ve Kaska (2010)
tarafından derlenerek bütün Akdeniz ülkelerinin raporları ile birlikte basılmıĢtır.
Tablo 5. Göksu Deltası Kumsallarında yıllara göre tespit edilen yuva sayıları.
Yıl
C.caretta
Yuva
Sayısı
C. mydas
Yuva
Sayısı Kaynak
1991 117 20 Von Piggelen-Strijbosch (1993)
1992 89 14 Peters & Venhoven (1992)
1994 36 0 Yerli ve Demirayak (1996)
1996 36 3 Glen ve ark. (1997)
1998 94 12 Yerli ve Canbolat (1998)
2004 137 14 Selin ĠnĢaat (2004)
2005 151 3 Selin ĠnĢaat (2005)
2006 107 12 Canbolat (2006)
2007 122 4 Güleç (2007)
2008 102 11 DurmuĢ (2008)
2009 107 14 Canbolat (2009)
Önceki yıllarda yapılan çalıĢmalarda, Göksu Deltası‘nda yavru çıkıĢ oranının çok düĢük
olmasının nedenleri arasında yüksek predasyon baskısı ve yumurtalardaki bozulma oranlarının
yüksek olmasıdır. Yumurtalardaki yüksek bozulma oranlarını ise kumsal eğiminin az olmasından
kaynaklanan taban suyu seviyesinin yüksekliği nedeni ile yuvalardaki nem/su oranının yüksek
olması ve bu nedenle yumurtaların bozulmasıdır. Bu özellikler daha önceki yıllardaki raporlarda
da belirtilmiĢtir.
Deniz kaplumbağaları ile ilgili olarak yapılan 3 ulusal sempozyum sonucunda ortaya çıkan
raporlara ve basılmıĢ yayınlara bakıldığı zaman, Akdeniz‘deki bütün kumsallarda yıllık ortalama
yuva sayısı 5031 yuva/sezon olarak verilirken bunların 1366 adedi (%27.2) Türkiye
kumsallarında yer aldığı belirtilmiĢtir (Margaritoulis ve ark., 2003). Türkozan ve ark. (2003) bu
sayıyı bütün kumsalları değerlendirerek 1267 (663-1991) iribaĢ kaplumbağa yuvası olduğunu
belirtmiĢlerdir. Canbolat (2004) ise 2000 (1547-2485) yuva yuva yapan diĢi sayısını da 500 ile
58
800 arasında rapor etmiĢtir. Kaska ve ark. (2005) ise basılmıĢ ve basılmamıĢ raporları dikkate
alarak 178.4 km olan toplam kumsal uzunluğu içerisinde 1360-2710 yuva yapıldığını ve bu
yuvaların 700-1150 diĢi kaplumbağa tarafından yapıldığını belirtmiĢlerdir. Her ne kadar yıldan
yıla gösterilen bu farklılıklar deniz kaplumbağa yuva sayılarındaki yıldan yıla farklılıklar
olabileceği gibi farklı yıllarda farklı araĢtırmacıların rapor ettiği yuva bilgilerinde de
kaynaklanabilmektedir. Ancak bu rakamlar bile dikkate alındığında ve çok küçük kumsallar
dahil edilmediği için kesin yuva sayıları bu rakamların üzerinde olduğu da kesindir. Bu veriler
Türkozan ve Kaska (2010) tarafından özetlenmiĢ ve aĢağıdaki tabloda (Tablo 6) verilmiĢtir.
Bu verilerden de görüleceği üzere Göksu Kumsalı en doğuda C. caretta için ana üreme kumsalı
ve C. mydas için en batı önemli yuva kumsalı olması bakımından büyük öneme sahiptir. Her ne
kadar Belek hatta Patara kumslaında da nadiren C. mydas yuvasına rastlansa da en batıda önemli
sayıda yuva tespit edilen kumsal Göksu Deltasıdır. Ayrıca her ne kadar daha doğudaki
kumsallarda da C. caretta yuvası tespit edilse de önemli sayıda yuvaya sahip en doğudaki
kumsal Göksu Deltasıdır. Bu yuvaların özellikle cinsiyet oranı bakımından araĢtırılması büyük
öneme sahiptir. Bu kumsal her iki tür için de bir eĢik kumsal özelliği göstermesi bakımından her
türlü elde edilecek detaylı bilgi büyük öneme sahiptir.
Tablo 6. Türkiye kumsallarında yuva yapan deniz kaplumbağaları hakkında özet yuva
sayıları ve aralıkları. (Türkozan ve Kaska, 2010)
Yuva sayıları aralığı
Kumsal adı Kumsal
uzunluğu
C. caretta C. mydas
Ekincik 1 9-12
Dalyan 4.7 57-330
Dalaman 10.4 69-112
Fethiye 8.3 72-191
Patara 14 35-127 2-2
Kale 8.5 39-109
Fenike 21 75-305 0-7
Çıralı 3.2 23-96
Tekirova 3.7 4-23
Belek 29.3 68-819 2-8
Kızılot 15.7 50-270 0-3
DemirtaĢ 7.8 41-137
GazipaĢa 7 14-53
Anamur 12.2 146-674 1-1
Göksu Delta 25.6 36-151 3-20
Alata 3 16-32 20-198
Kazanlı 4.5 2-26 73-403
Tuzla 25 4-9
59
Akyatan 22 3-31 108-735
KarataĢ 7 3-3
Ağyatan 8.5 2-2 0-3
Yelkoma 23.1 2-3
Sugözü 3.4 213-213
Yumurtalık 6 1-1 1-3
Samandağ 14.2 7-20 20-440
Toplam 289.1 769-3521 452-2051
3.2. YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis)
Trionyx triunguis Türkiye‘de bulunan dört tür tatlı su kaplumbağasından birisidir. Trionyx
triunguis büyüklüğü ve siniye benzer bir yapı göstermesinden dolayı bazı bölgelerde halk
arasında siniba olarak bilinir. Ġngilizce olarak ―Soft-shelled Nile turtle‖ olarak adlandırılan bu
kaplumbağa dilimize ―YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası‖ veya ―Nil YumuĢak Kabuklusu‖
olarak çevrilmiĢtir. Tipik yaĢam yeri Nil olduğu için Nil kaplumbağası olarak da adlandırılır.
Ayrıca deniz kaplumbağası gibi uysal olmayıp balık ağlarına zarar verdikleri için bazı bölgelerde
halk arasında gavur kaplumbağa olarak da bilinir.
Trionyx triunguis büyük, koyu renkli ve yumuĢak kabuklu üsten bastırılmıĢ görünümdedir.
Büyüklükleri, plastron boyu, karapas boyu, karapas eni ve en geniĢ karapas düzlemi ölçülerek
bulunur. Plastron boyu (PB) kaplumbağanın ventral yüzeyinin en anterior bölgesinden
plastronun posterior ucuna kadar olan ve orta ventral hattı takip eden maksimal, düz hat
Ģeklindeki ölçümdür. Karapas boyu (CB) nuchal bölgeden karapasın serbest kenarının en
posterior bölgesine kadar uzanan ve orta dorsal hattı takip eden maksimal düz hat Ģeklindeki
ölçümdür. Karapasın lateral kenarları arasındaki maksimal düz hat Ģeklindeki ölçüm karapas
enini (CE) verir. Karapas serbest kenarının en posterior bölgesinden en geniĢ karapas seviyesi
yahut düzleminin orta dorsal hattı kestiği noktaya kadar olan maksimal, düz hat Ģeklindeki ölçüm
ise en geniĢ karapas düzlemini (EGCD) verir. BaĢın lateral kenarları arasında kalan maksimal
ölçüm baĢ geniĢliği (BG), burun ucundan gözler arasındaki en dar sahayı birleĢtiren çizgi
ortasına kadar alınan ölçüm rostrum boyu (RB) olarak adlandırılır. Karapas boyu yetiĢkin
bireylerde 800 mm geçer (Boulenger, 1889) ve bazen 950 mm ye ulaĢabilir (Dumeril, 1860).
Yavrularda ise karapas boyu 48-51 mm olarak Atatür (1979) tarafından ölçülmüĢtür. Atatür
(1979) T. triunguis erginlerinde büyümeye paralel olarak CB değeri artımı, PB değeri artımından
gittikçe daha fazla olduğunu kaydetmiĢtir.
Rafetus euphraticus‘da olduğu gibi baĢın ucunda bir hortum bulunur ve burun delikleri bu
hortumun ucundadır. Ergin T. triunguis‘lerin karapas, baĢ, boyun, ön ve arka üyeler ile kuyruk
dorsallerinin rengi koyu kahverengidir. Genç bireylerde bu renk daha açıktır. Vücut dorsalinde
bu zemin rengi üzerinde çoğunlukla koyu sarı, bazen açık sarı olan benekler vardır. Ekstremiteler
ve boyun üzerindeki beneklerin sayısı baĢ ve karapas üzerindekilere göre daha az ve seyrektir.
Genç fertlerle ergin bireyleri ayırt etmede beneklerin sayısı ve büyüklüğü rol oynar. Genç
fertlerde daha iri, daha seyrek ve çok belirgin olan bu benekler yaĢlı fertlere doğru gidildikçe
60
sayıca artar, boyları küçülür ve belirsizleĢir. Erginlerin ventral kısmında beyaz renk hakimdir,
nadiren de olsa zemin rengi üzerinde benekler görülebilir. Ekstremitelerde koyu kahverengi
renktedir. Yumurtadan yeni çıkan yavruların vücutlarının dorsal kısmı ergin bireylere göre daha
açık kahverengidir. Vücutlarında sarı renkte benekler mevcuttur. Vücut dorsaline dağılan sarı
benekler erginlerdekine oranla çok daha büyük ve seyrektir.
Ergin erkeklerde bireylerin kuyrukları daha kalın yapılı ve daha uzundur. Yavru erkeklerde böyle
belirgin bir durum söz konusu değildir. YaĢları ilerledikçe kuyruk büyür böylece kloak açıklığı
karapasın dıĢında kalır. DiĢilerde ise kuyruk daha kısa olduğu için kloak açıklığı karapas
posterior kenarının önünde yer alır (Atatür, 1979).
Bu türün beslenmesi karakteristik olarak karnivordur. T. triunguis’lerin mide ve bağırsakları
içerikleri incelenmiĢ su yılanı olan Natrix natrix‘e ve Gammarus sp ve Gambusia affinis gibi
çeĢitli omurgasız canlılara rastlanmıĢtır (Atatür, 1979).
Tipik yeri Nil olan Trionyx triunguis ülkemizde de dağılım göstermektedir. Trionychidae
familyasına ait olan Trionyx triunguis (Forskal, 1775) türü hakkında ve diğer türler hakkında
yapılmıĢ olan çalıĢmalar genelde dağılım bölgeleri hakkındadır. Gray (1855) Trionyx niloticus
türünün dağılım bölgelerine Kuzey Afrika, Nil, Mısır, HabeĢistan ve Batı Afrika‘yı dahil
etmiĢtir. Lortet (1883) Anadolu‘da, Birecik civarında Fırat nehrinden toplanmıĢ Trionyx
aegyptiacus (T. triunguis) Ģeklinde sınıflandırmıĢ, yanlıĢ olan bu sınıflandırma
Bodenheimer(1944) tarafından Trionyx euphratica olarak değiĢtirilmiĢtir. Boulenger (1889)
türün yayılıĢ alanı olarak Afrika‘da Nil, Kongo, Senegal ve aralarında akarsu sistemleri ile
Suriye‘yi göstermiĢtir. Anderson (1898)‘a göre tür AĢağı ve Yukarı Mısır Nil‘inde, Nil deltasının
batısında kalan Natrun Vadisi‘ndeki göller sisteminde, Mısır haricindeki tüm Nil sisteminde,
Somaliland‘dan Senegambia‘ya kadar Afrika‘nın nehir sistemlerinde ve Suriye‘nin bazı
akarsularında mevcuttur. Siebenrock (1913) Afrika haricinde kesin olmamakla beraber, Ürdün
ve Suriye‘de de rastlanabileceğini kaydetmiĢtir. Gadow (1923) türün dağılımını Senegal ve
Kongo‘dan Nil sistemine kadar ve Suriye olarak vermiĢtir. Flower (1933) türün dağılım sahası
olarak Afrika‘da Senegal ve Kongo‘dan Nil‘e kadar olan tropik su sistemlerini vermiĢtir.
Kaplumbağaların Nil‘e taĢınmaları ile, tesadüfi olarak, Filistin sahillerine ve Akdeniz‘e bakan
nehirlere ulaĢtıkları düĢüncesindedir. Deraniyagala (1948) Afrika‘da yeni bir lokalitede, Rudolf
Gölü‘nde Trionyx triunguis varlığını rapor etmiĢtir. Numunelerin tipik formdan karapas ve
plastron ile ilgili bazı karakterlerce farklı olduğunu ileri sürerek numuneleri Trionyx triunguis
rudolfianus ssp. nov. olarak isimlendirmiĢtir. Fakat bu alttür daha sonra Trionyx triunguis‘in
sinonimi olarak değiĢtirilmiĢtir (Wermuth ve Mertens, 1961). Flower (1933)‘ın Trionyx
triunguis‘in Doğu Akdeniz sahil sularında bulunuĢunu, Nil sisteminde zaman zaman olan
taĢmalarla kaplumbağaların bu bölgelere göçüne bağlamıĢtır ancak Haas (1951) bu fikre
katılmamaktadır. Çünkü Filistin‘in çeĢitli bölgelerinden çok sayıda numune ve yumurta örneği
almıĢtır. Schmidt ve Ingler (1957)‘e göre de tür Nil sisteminde, Kongo ve Filistin‘in bazı küçük
sahil derelerinde bulunduğunu belirtmiĢtir. Bu iki araĢtırmacı, kaplumbağaların çenelerindeki
alveolar yüzey geniĢliklerinde rastlanan uyumsuzluğu beslenme farlılıklarından doğan bir
dimorfizme bağlamaktadır. Lanza ve Sassi (1966)‘ye göre tür Mısır‘dan HabeĢistan‘da Eritre‘ye,
61
Somali‘ye, Rudolf Gölü‘ne, Kongo‘dan Angola‘ya kadar dağılmıĢtır. Bir küçük koloni de
Ġsrail‘de vardır. Marx (1968) türün dağılım sahasını Mısır‘dan güneyde Rudolf Gölü‘ne,
güneybatıda Angola‘ya, kuzeybatıda Senegal‘e kadar uzatmıĢ fakat Filistin‘i dahil etmemiĢtir.
Grzimek (1975) de ‖Animal Life Encyclopedia‖ sının VI cildinin 112. sayfasında verdiği
Trionyx triunguis dağılım haritasında sadece Afrika‘yı dikkate almıĢtır. Ġsrail sürüngenlerinin
taksonomik bir listesini veren Hoofien (1972) türün genel anlamda Ġsrail‘de mevcut olduğunu
belirtmiĢtir. Yunanistan‘da görülen tek tür Kos Adası‘nda kaydedilmiĢtir (TaĢkavak ve ark.,
1996).
Coğrafi dağılıĢı ve taksonomi konular dıĢında Trionyx triunguis ile ilgili çalıĢmalar
oldukça sınırlıdır. Ergin T. triunguis‘lerin karapaks, baĢ, boyun, ön ve arka üyeler ile kuyruk
dorsallerinin rengi koyu kahverengidir. Genç bireylerde bu renk daha açıktır. Vücut dorsalinde
bu zemin rengi üzerinde çoğunlukla koyu sarı, bazen açık sarı olan benekler vardır. Ekstremiteler
üzerindeki beneklerin çapı; baĢ, boyun ve karapaks üzerindekilerin çapından daha büyük,
benekler ise yok denecek kadar seyrektir. Genç fertlerle ergin bireyleri ayırt etmede beneklerin
sayısı ve büyüklüğü rol oynar. Genç fertlerde daha iri, daha seyrek ve çok belirgin olan bu
benekler yaĢlı fertlere doğru gidildikçe sayıca artar, boyları küçülür ve belirsizleĢir. Erginlerin
ventral kısmında beyaz renk hakimdir, nadiren de olsa zemin rengi üzerinde benekler görülebilir.
Ekstremitelerde koyu kahverengi renktedir. Yumurtadan yeni çıkan yavruların vücutlarının
dorsal kısmı ergin bireylere göre daha açık kahverengidir. Vücutlarında sarı renkte benekler
mevcuttur. Vücut dorsaline dağılan sarı benekler erginlerdekine oranla çok daha büyük ve
seyrektir.
Ergin erkeklerde kuyruk daha kalın yapılı ve daha uzundur. Kloak açıklığı karapas posterior
kenarının dıĢında kalır. DiĢilerde ise kloak açıklığı karapas posterior kenarını anteriorundadır.
Erkeklerdeki durumun yaĢla bir ilgisi olduğu kesindir çünkü yavru bireyler arasında böyle bir
fark yoktur. Cinsel olgunluğa eriĢen erkek fertlerde prekloakal bölgenin diĢilerinkine oranla daha
fazla uzaması sonucunda bu durum ortaya çıkmaktadır.
Ergin fertlerle ilgili olarak eĢeysel dimorfizmin sadece kuyruk boyuna inhisar ettiği
saptanmıĢtır. Ergin erkeklerde kuyruğun prekloakal bölgesi, kloak açıklığını karapaks posterior
kenarı dıĢında bırakacak Ģekilde uzun, diĢilerde ise kısadır. Erginlerle juvenillerin renk ve desen
durumu farklıdır. 1,5-2 yaĢına gelmiĢ juvenillerde çok belirli olan desen, hayvan yaĢlandıkça
yavaĢ yavaĢ kaybolur ve genellikle, koyulaĢan zemin rengi hakim duruma geçer. Juvenillerde
çok belirgin olan kirli zeytin yeĢil-kahverengi zemin üzerindeki açık sarı benekler, yaĢlanma ile
boyca küçülürler, sayıları artar, belirsizleĢirler ve hatta kaybolurlar.
3.2.1. YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası ile ilgili yapılan çalıĢmalar
BaĢoğlu (1973) ilk olarak, Afrika ve Filistin kompleksi haricinde kalan bir bölgeden, Güneybatı
Anadolu‘dan Trionyx triunguis kaydetmiĢtir. Güney Anadolu‘da Trionyx triunguis türünün
mevcut olduğu biotoplar oldukça farklı özellikler gösterirler. Türkiye‘de en kuzeybatıda
62
Köyceğiz Gölü- Dalyan‘dan baĢlayıp doğuya doğru Muğla‘da: Dalaman Çayı Kükürtlü ve
Kargın Gölleri, EĢen Çayı, Antalya- Belek- Manavgat bölgeleri, Göksu Nehri, Çukurova Deltası,
Asi Nehri olarak türün dağılıĢ alanları belirlenmiĢtir (Atatür, 1979; Gramentz, 1990; Kasparek ve
Kinzelbach, 1991). Kasparek (1999)‘in yaptığı sınıflandırmaya göre Türkiye‘de 15 bölgede bu
tür bulunmaktadır. Bu sınıflandırmada Dalaman bölgesi ve Seyhan Nehri en yoğun popülasyona
sahip olup en fazla korunması gereken bölgeler olarak tespit edilmiĢtir (Kasparek, 1999).
Kasparek (1999)‘e göre; Dalyan, Aksu/Acısu, Anamur, Göksu, Berdan Nehri, Tuzla Drenaj
Kanalı, KarataĢ Drenaj Kanalı ve Ceyhan Nehri diğer iki bölgeye nazaran daha az popülasyonu
barındıran ve korunması gereken bölgeler olarak sınıflandırmıĢtır. Patara, Fethiye, Köprü Çayı,
Bozyazı ve Asi Nehri az sayıda popülasyona sahip olup, bu az sayıdaki türün korunmasını
gerektirdiğine dikkat çekmiĢtir. Türkiye‘de Trionyx triunguis‘in bulunduğu bölgeler Harita 3‘te
verilmiĢtir (GidiĢ ve Kaska, 2004).
Harita 3: Trionyx triunguis‘in Türkiye‘deki dağılımı
En yoğun olduğu bölgeler: 1 Dalaman ; 2 Seyhan Nehri ve Tuzla Drenaj Kanalı
Daha az yoğun olduğu bölgeler: 3 Dalyan; 4 Aksu Nehri; 5 Anamur; 6 Göksu Nehri; 7 Berdan
Nehri; 8 Ceyhan Nehri ve Karatas Drenaj Kanalı
En az bulunduğu bölgeler: 9 Patara; 10 Fethiye; 11 Köprü Çayı; 12 Bozyazi; 13 Asi Nehri
Türkiye‘de T. triunguis ile ilgili ilk çalıĢmalar genellikle bu türün Türkiye‘de bulunduğuna dair
yapılan çalıĢmalardır. BaĢoğlu (1973)‘nun yapmıĢ olduğu çalıĢmada, Afrika ve Filistin dıĢında
Güneybatı Anadolu‘da da bu türün bulunduğunu belirtmiĢtir. Atatür (1979) bu türle ilgili olarak
doktora tez çalıĢması yapmıĢtır. Tezinde türün morfolojisi ve osteolojisi, Anadolu‘daki biotop ve
dağılıĢı üzerine araĢtırmalar yapmıĢtır. Berk ve ark. (1988) Cheloniidae ve Trionychidae
familyalarına ait türlerin Çukurova bölgesindeki dağılımlarını araĢtırmıĢlardır. Gramentz (1990,
63
1993, 1994) popülasyon statüsü ve koruma ile ilgili çalıĢma yapmıĢtır. Kasparek (1990, 1999,
2001) yayınlamıĢ olduğu makalelerde, Türkiye‘de T. triunguis’in hangi bölgelerde yoğun olarak
bulunduğunu ve nerelerde hangi koruma önlemlerinin alınması gerektiğine değinmiĢtir. Doğu
Akdeniz bölgesindeki türün dağılımı Kasparek ve Kinzelbach (1991) tarafından incelenmiĢtir.
Yapılan çalıĢmalarda ve raporlarda daha çok türün o bölgede bulunduğu ve tespit edilen
yuva sayıları verilmiĢtir. Bu türün en yoğun bulunduğu bölge olan Kükürtlü Gölü, Dalaman-
Muğla‘da türün biyolojisi, üreme baĢarısı ve dokulardaki ağır metal oranları hakkında bilgiler
verilmiĢtir (GidiĢ ve Kaska, 2004).
Göksu Deltasında daha önceki yıllarda da benzer YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası ile ilgili
bilgiler rapor edilmiĢtir ve 2004 yılında 2 adet, 2005 yılında ise 1 adet nil kaplumbağası yuvası
saptanmıĢtır (Selin ĠnĢaat, 2004; 2005). 2009 yılında ise 5 adet yuva olma olasılığı olan
YumuĢak Kabuklu Nil kaplumbağası izine rastlanıldığı rapor edilmiĢtir (Canbolat, 2009).
3.3. Materyal metot
3.3.1. ÇalıĢma Alanı
Alanın Sahip Olduğu Statüler;
2872 sayılı Çevre Kanunu‘nun 9.maddesine istinaden, 2 Mart 1990 tarih ve 20449 sayılı
Resmi Gazete‘de yayımlanan 18.01.1990 tarih ve 90/77 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ―Özel
Çevre Koruma Bölgesi‖ olarak tespit ve ilan edilmiĢtir.
RAMSAR: 05.03.1994 tarih ve 9415434 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile (Özellikle Su
KuĢları YaĢama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması)
SözleĢmesi listesine dahil edilmiĢtir.
Birinci Derece Doğal Sit: 12.02.1996 tarih ve 2380 sayılı Adana Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu Kararı. 29.07.2004 tarih ve aynı Kurul kararına göre Birinci. Derece
SĠT alanının bir bölümü Ġkinci Derece SĠT alanı olarak düzenlenmiĢtir.
Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından 12.10.2004 tarihinde ―Göksu Deltası Sulak
Alanı‖ olarak kabul edilmiĢtir.
1989 yılında Göksu Deltası‘nın Paradeniz ve Akgöl‘ü içine alan 4350 hektarlık alan
Orman Bakanlığı Milli Parklar Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından Av ve Yaban
Hayatı Koruma Sahası olarak ilan edilmiĢtir. (Av ve Yaban Hayatı Koruma Sahası Ġptali
07.12.2005 tarih ve 5382 sayılı Bakanlık Yazısı….(09.11.2005 tarih ve 232 sayılı bakanlık oluru
ile)
Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanı
64
Göksu Deltası kumsalları üç bölüm halinde incelenmiĢtir. Bunlar aĢağıda verilmiĢtir;
1. Kum Mahallesi-Burun arası alan; 1. KM-BR (No. 760) 10,7 km
2. Burun-Göksu Nehri arası alan; 2. BR-GN (No: 761-763) 11,7 km
3. Göksu Nehri-Susanoğlu arası alan; 3. GN-SS (No: 764-766) 12,3 km
Göksu Deltası (36º17' Kuzey-33º39' Doğu), Mersin ilinin 80 km batısında olup, yaklaĢık 35
km‘lik bir kumsala sahiptir. Kumsal Baran ve Kasparek (1989)‘in çalıĢmasına göre 8 bölüme
ayrılmıĢtır (Harita 4). DSI I kanalından sonra yer alan 767 nolu kumsalın çok az bir kısmı Özel
Çevre Koruma Alanı içinde yer almaktadır.
760 nolu bölüm (10,7 km): Kağıt fabrikasının doğusunda bulunan Kum mahallesinin
baĢlangıcındaki Kanaldan Ġncekum burnuna kadar olan sahili kapsar. Önemli deniz
kaplumbağası yuvalama alanıdır (Baran ve Kasparek, 1989; van Piggelen, 1993). Kumsalın ilk
200 m.si çakıllı olup daha sonra tamamı ince kum olarak devam etmektedir. Sahilin gerisinde
ikinci konutlar bulunmakta ve sahil turistik amaçlı kullanılmaktadır. Özel Koruma GiriĢ
Kapısındaki Kontrol Kulübesinden sonra kum tepeleri baĢlamaktadır. Kumul üzerinde tuza
dayanıklı diken ve otsu bitki örtüsü hakimdir. Rüzgârlı zamanlarda kıyı Ģeridinin taĢkına
uğraması sonucu yer yer göletler meydana gelmiĢtir. Sahil ince kumdan oluĢmuĢ, seyrek bitkili
veya bitkisiz, çöl yapısındadır.
761 nolu bölüm (3.5 km): Ġnce burundan Fener‘e kadar olan sahilin alçak, düz kısımdır. Deniz
seviyesinden yaklaĢık 0,5 m yüksekliktedir ve hemen hemen hiç vejetasyon bulunmaz. Fırtınalı
havalarda dalgaların etkisiyle sel baskını riski yüksek olan, vejetasyon örtüsü bulunmayan
sahildir.
65
Harita 4: Göksu Deltası kumsal krokisi ve çalıĢma alanını gösteren harita
762 nolu bölüm (5.7 km): Fenerden Dalyana kadar olan kısımdır. Kuzeydoğu istikametinde
kumsalın yaklaĢık orta kısmından itibaren kumsal deniz ile Paradeniz arasında kalmıĢ, Dalyan‘a
doğru gittikçe daralan kum bandı bulunmaktadır. Kıyıya paralel uzanan kum tepelerinin
yüksekliği 1 m ye kadar ulaĢan bölgelerin yanı sıra denizle hemen hemen aynı seviyede olan
bölümler vardır. Dalyan'a doğru dalgaların kıyı içine girmesiyle kumul sertleĢmiĢ ve yer yer
çamurlu göletler oluĢmuĢtur. Fenerden 100 m. sonra tuza dayanıklı, sahilin yaklaĢık 15 m.
gerisinde kumul bitki örtüsü baĢlamaktadır.
763 nolu bölüm (2.5 km): Dalyandan Göksu Nehri'nin ağzına kadar olan kumsaldır. GeniĢliği
bazı yerlerde 100 m. ye ulaĢan kumsalın gerisinde yoğun tuzcul ve kumul bitkiler görülmektedir.
764 nolu bölüm (3.5 km): Göksu nehrinin döküldüğü yerden kuzeye doğru uzanan kumsal
Göksu nehrinin eski kolunda (Cırba mevkii) sonlanmaktadır. Kumsal geniĢliği 20 m. ye kadar
ulaĢmaktadır.
765 nolu bölüm (4.2 km) : Cırba ile DSĠ II kanalına kadar olan kısımdır. Sahilin gerisinde kum
tepeleri vardır. Sahilin arka tarafında pirinç tarlaları ve sulak alanlar yer almaktadır.
766 nolu bölüm (4.6 km): DSĠ II kanalından Atayurt 2 nolu günübirlik alanın sonundaki DSI I
kanalına kadar olan kısımdır.
66
Kumsal bugün Özel Çevre Koruma Bölgesi olup; tamamen koruma altındadır. 760, 764-766‘da
2. konut, tatil siteleri ve günübirlik kullanım alanları, pansiyon, misafirhane, kamp alanı, Ģezlong
ve Ģemsiyeler bulunmaktadır. Kano ve pedallı su bisikletlerinin dıĢında su sporları ile ilgili
herhangi bir aktivite bulunmamaktadır.
3.3.2. Deniz Kaplumbağaları ile ilgili ÇalıĢma Yöntemi
Daha önceki raporlarda, literatür taraması yapılarak basılmıĢ yada basılmamıĢ makale, rapor ve
tezler araĢtırılmıĢ farklı çalıĢma yöntemleri incelenmiĢ ve bu inceleme sonucu sahillerde çalıĢma
yöntemlerinin bazen araĢtırıcıya göre değiĢtiği gözlenmiĢtir. Ancak yapılan çoğu çalıĢmada da
ortak yöntemlerin kullanıldığı da görülmüĢtür. Ortaya çıkan bu verilere göre standart bir çalıĢma
yöntemi çıkarılmıĢtır. Farklı araĢtırıcılar ve farklı kurumlarca yapılan çalıĢmaların bir çatıda
toplanması için T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Deniz Kaplumbağa Bilim Komisyonu‘nun ön
raporda verilen standart veri formlarının kullanılması önerilmektedir. Yuva tespiti ve yuvaların
kaydedilmesi ve yuva sıcaklıklarının kaydedilmesi daha önce sonuçları yayınlanan çalıĢmalara
göre yapılmıĢtır (Kaska ve Ark., 1998; BaĢkale ve Kaska, 2005). Kumsalın yuva yoğunlukları
daha önceki çalıĢmalar ıĢığında aĢağıdaki Ģekilde verilmiĢtir (Harita 5).
Harita 5: Göksu Deltası Kumsallarında deniz kaplumbağa yuvalarının yoğun olduğu bölgeler
GiriĢ kısmında bahsedildiği üzere daha önceki yıllardaki çalıĢma sonuçlarına göre yuvalardaki
yavru çıkıĢ baĢarısının düĢük olmasında en büyük faktör olarak predasyon ve yuvaların su
altında kalması görülmektedir. Bunun için daha önceki yıllara ait raporlarda da önerilen bir
koruma yöntemi olan ve özellikle yavru çıkıĢ baĢarısını artırmak için yuva yerlerinin daha
güvenli bölgelere ve/veya kuluçkalıklara taĢınması uygulamaya sokulmuĢtur(BaĢkale ve Kaska,
2005).
67
Öncelikle kumsal sıcaklık profilleri doğrultusunda ve yuvaların predasyona uğrama riski yüksek
olan bölgeye ve ulaĢım olanakları da düĢünülerek iki kuluçkalık hazırlanmıĢtır. Bu alanlar daha
önceki yıllarda yuvaların yoğun olduğu bölgeler içerisinde ve yumurtaların gece çalıĢması
esnasında taĢınma kolaylıkları düĢünülerek planlanmıĢtır. Hazırlanan bu kuluçkalıklar aĢağıdaki
kroki üzerinde gösterilmiĢtir (Harita 6).
Harita 6: Kuluçkalıkların harita üzerindeki yerleri
Fotoğraf 35: Kuluçkalık resimleri
Her kafesli bölgenin alana taĢınacak yuvaların sayısına uygun büyüklükte olması düĢünülerek ilk
planda 100 yuvaya hizmet verecek Ģekilde 10x15 m boyutlarında kenardan ve ortadan devamlı
yürüme yolu bırakılarak yuvalama sezonu öncesinde hazırlanmıĢtır. Bu kuluçkalıkların yerleri
hem kumsal yerinin uygunluğu hem de yuva yoğunlukları dikkate alınarak hazırlanmıĢtır.
Yuvalar arasında herhangi bir etkileĢimin olmaması için her bir yuva arasındaki mesafe en az 1
metre olarak ayarlanmıĢtır. Özellikle insanların ve predatör canlıların bu bölgeye giriĢini
engellemek için, bu alan tel örgüyle çevrilmiĢtir ve günlük kontrollerin yapabilmesi için bir
68
köĢesine kapı yapılmıĢtır. Çukur kazan predatörlerin kafesli alana ulaĢabilecekleri düĢünülerek,
tel kafes yarım (0,5 m) metre derinliğe ve bazı predatörlerin ise üstten atlayarak girebilecekleri
düĢünülerek 2 metre yüksekliğe kadar yükseltilerek tilki, köpek veya porsuk gibi hayvanların
içeriye girmeleri engellenmiĢtir.
Telin gözenek büyüklüğü de bu çerçevede küçük (2-3 cm) olarak seçilmiĢtir. Kafesli alandaki
yuvaların üzerinde yürünmemesi ve yuvalara zarar verilmemesi için önlemler alınmıĢtır. Düzenli
olarak gelen ziyaretçilerin (öğrenci, araĢtırıcı, gönüllü vb.) kapalı alan içerisinde önceden
belirlenmiĢ bir yoldan yürümeleri sağlanmıĢtır. Yavru çıkıĢ esnasında yuvalar, sık sık kontrol
edilerek ve çıkan yavruların denize kumsalın değiĢik yerlerinden, özellikle yuvanın orijinal
yerinden veya yakın bölgelerinden ulaĢmaları sağlanmıĢtır. Yavru çıkıĢı olabilecek yuvanın
etrafı 40. günden itibaren karton kutularla çevrilmiĢ ve yavruların etrafa dağılmaları
engellenmiĢtir.
Ayrıca taĢıma bölgesine taĢınamayacak yuvalar da olduğu yerde kum altı kafeslerle
korunmuĢtur. Daha önceki raporlarda geç kafesleme ve kafes boyunun küçük oluĢundan
kaynaklanan baĢarısız koruma örnekleri nedeniyle 1 m2 lik ve 9 cm gözenekli kafesler
kullanılmıĢtır. Yüksek predasyonun bulunduğu alanlarda, predasyona karĢı yüzey kafesleri
kullanılmıĢtır. Bu kafesler yumurtaların bulunduğu alanda kum seviyesinin yaklaĢık 10 cm altına
yerleĢtirilerek dıĢardan insanların görmeleri engellenmiĢtir. Ayrıca kafeslerin 4 köĢesinden
sağlamlığını artırmak için 50 cm boyunda ucu kıvrılmıĢ inĢaat demirlerinden kazıklar çakılarak
kafeslerin predatörler tarafından kaldırılması zorlaĢtırılmıĢtır.
Ergin bireylerin markalanması amacıyla yapılan gece çalıĢmalarında National Band and Tag
Co'nun metal markaları kullanılmıĢtır. Bu markaların bir yüzeyinde TR-Y0001...TR-Y1000
serisi diğer yüzeyinde haberleĢme adresi olarak ―Çevre ve Orman Bakanlığı, Ankara-Turkey‖
bulunmaktadır.
Ön raporda verilen yuva ve iz veri formlarına; sabah 06°°-12°° saatleri arasında yapılan alan
çalıĢmalarında, ergin birey çıkıĢlarının yuva ile sonuçlanıp-sonuçlanmadığı, bu çıkıĢların
tarihleri, denize olan uzaklıkları, DIA (Devamlı Islak Alan) ve YIA (Yarı Islak Alan) uzaklık ve
konumları ile kumsal üzerinde bırakılan izlerin tipleri ve Ģekilleri formlara günlük olarak
kaydedilmiĢ ve GPS kayıtları alınmıĢtır. Sabah çalıĢmaları sırasında tüm yuvaların birebir
kayıtları yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalar sırasında ergin bireylerin yuvalarını tespit için yuva
yüzeyindeki ilk yumurtalar görününceye kadar yuva yüzeyindeki kum 10 cm çapındaki
geniĢlikte açılarak elle alınmıĢ, yuva sıcaklık ve nemliliğinde değiĢiklikler olmaması için yuva
yüzeyi, çıkartılan kum ile tekrar kapatılmıĢtır. Tespit edilmiĢ yuvalar kum yüzeyine ve kumun
altına konulan ve üzerinde yuva tarih ve numaraları bulunan çubuklarla iĢaretlenmiĢtir. Ergin
yuvalama zamanında saptanamamıĢ ancak yuva olma olasılığı bulunan izler de benzer Ģekilde
iĢaretlenerek daha sonraki predasyonlar veya yavru çıkıĢı zamanında kontrol edilmiĢtir.
Sabah yapılan arazi çalıĢmalarında kumsalda daha önce yapılmıĢ bütün yuvalar kontrol
edilmiĢtir. Predasyona uğramıĢ bir yuva bulunmuĢ ise hangi yuvanın predasyona uğradığı,
predasyonun tarihi, predasyonda tahrip edilmiĢ yumurta sayısı ve yuvada yumurta kalıp-
69
kalmadığı belirlendikten sonra yuva tekrar kapatılmıĢtır. Predasyona uğramıĢ bir yuvadaki
predasyonda tahrip edilmiĢ yumurta sayısı, predasyon sonrası yuva etrafındaki kabukların
sayılması ile gerçekleĢtirilmiĢtir.
Yuvaların sıcaklıkları Kaska ve Ark. (1998; 2006) da belirtildiği gibi kaydedilmiĢ ve sonuçlar
değerlendirilmiĢtir. Bilgisayarla çalıĢan sıcaklık ölçerler bilgisayarda programlandıktan sonra ya
yuvalama esnasında ya da yuva taĢıma esnasında yuva ortasına gelecek Ģekilde yerleĢtirilmiĢtir.
Yavru çıkıĢı tamamlandıktan sonra bu veriler bilgisayara kaydedilerek analiz edilmiĢ ve yuvadan
çıkan yavruların cinsiyet oranları tahmin edilmiĢtir.
Yavru çıkıĢ zamanında sabah yapılan alan çalıĢmalarıyla, yavruların kum üzerinde bıraktıkları
izlerden faydalanılarak hangi yuvalardan yavru çıkıĢı olduğu, yavru çıkıĢlarının hangi günde
gerçekleĢtiği, yuvaların ağzında kalan (ölü ve canlı) yavru sayıları, yuvadan çıkan, denize ulaĢan
ve ulaĢamayan yavru sayıları ile denize ulaĢamayan yavru ve predatör izlerinin takibiyle
yavruların ölüm nedenleri ortaya çıkartılmaya çalıĢılmıĢtır.
Yavru çıkıĢlarının tamamlanmasından belli bir süre (son yavru çıkıĢından sonra yavru çıkıĢsız
geçen 2 gün sonra veya ilk yavru çıkıĢından en fazla 7 gün) sonra yuvalar kontrol amacıyla
açılacak ve yuva içinde kalan (ölü ve canlı) yavru sayıları, yumurtadan çıkmıĢ yavru sayıları
(yavru çıkıĢı olmuĢ boĢ yumurta kabukları), bozulmuĢ yumurta sayıları ve bunların embriyonik
geliĢme durumları belirlenmiĢtir. Kontrol açıĢları sırasında yavru çıkıĢı olmuĢ yumurta
kabuklarının sayılmasıyla hangi yuvadan kaç tane yavrunun çıktığı saptanmıĢtır.
Bölgeyi kullanan kiĢilerinin deniz kaplumbağaları ve korunmaları konusunda bilinçlendirilmesi
ve bilgilendirmesi amacıyla bilgilendirme toplantıları düzenlenmiĢtir.
3.3.3. Trionyx triunguis (YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası) ile ilgili çalıĢma Yöntemi
Kaplumbağa yuvası ve çıkıĢla ilgili materyal ve metot deniz kaplumbağası ile ilgili bölümde
verildiğinden tekrar edilmemiĢtir, benzer yöntem uygulanmıĢtır (GidiĢ ve Kaska, 2004).
3.4. Bulgular
3.4.1. ÇalıĢma Alanları ve Zamanı
Göksu Kumsalındaki deniz kaplumbağaları (Caretta caretta ve Chelonia mydas) ve YumuĢak
Kabuklu Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis) ile ilgili araĢtırma ve koruma çalıĢmalarına proje
sözleĢmesinin imzalandığı 28.05.2010 tarihinde baĢlanarak alan çalıĢmaları, ön arazi çalıĢmaları
için 4 kiĢilik ekip ile yapılmıĢtır. Bu tarihten önce tespit edilen bazı predasyona uğramıĢ yuvalar
da tespit edilmiĢtir. Bundan sonraki dönemde kumsal düzenli olarak 8-12 kiĢilik bir ekiple
devam edilmiĢ ve 23.09.2010 tarihinde arazi çalıĢmaları tamamlanmıĢtır.
70
3.4.2. Türlere Göre Yuva ve Yuvasız ÇıkıĢların (Ġz) Zamansal ve Bölgesel Dağılımı
Göksu Kumsalında Mayıs-Eylül 2010 döneminde toplam 209 adet yuva ve 554 adet yuvasız
çıkıĢ tespit edilmiĢtir. Ergin diĢi bireylerin kumsala çıkıĢ tarih ve yerleri (GPS ile
koordinatlarının tayini), çıkıĢların yuvayla sonuçlanma durumu, yuvasız (iz) ve yuvalı çıkıĢların
aylara göre bölgelere göre ve denizden uzaklıklarına göre dağılımı ve % oranları verilmiĢtir.
Göksu Kumsalına yapılan deniz kaplumbağası yuvalarının tarih, çıkıĢ bölgesi, hangi türe ait
oldukları ve yapılan yuvaların bölgesel GPS koordinatları Tablo 7‘de verilmiĢtir. Bu tabloda
proje teknik Ģartnamesinde belirtilen veriler verilmiĢ olup bu verilerin analiz ve grafikleri takip
eden baĢlıklar altında ayrıca özetlenmiĢtir.
Göksu Deltası Kumsalı‘nda 2010 yaz dönemi deniz kaplumbağa izleme ve koruma çalıĢmaları
esnasında toplam 209 adet yuva tespiti yapılmıĢ olup bunlardan Caretta caretta türüne ait 185
yuva, Chelonia mydas türüne ait 23 yuva ve 1 adet de Trionyx triunguis türüne ait yuva tespit
edilmiĢtir. Tespit edilen 209 yuvanın 93 adedi tam ve 9 adedi ise yarı olmak üzere 102 adedi
predasyona uğramıĢ olup 107 adedi ise sağlam olarak takip edilmiĢtir. Bu yuvaların 40 adedi
kuluçka alanlara taĢınarak, 11 adedi de kum altı kafesi ile koruma altına alınmıĢtır.
Predasyonların büyük çoğunluğu yuvaların yapıldığı gece çakallar tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir.
Kaplumbağalara ait toplam 554 adet yuvasız çıkıĢların ise 509 adedi Caretta caretta türüne ait,
39 adedi Chelonia mydas türüne, 6 adedi ise Trionyx triunguis türüne ait olduğu tespit edilmiĢtir.
Tablo 7. 2010 yılında Göksu Deltası’nda tespit edilen yuvalar ve onlara ait özet bilgiler.
68
b)Göksu kumsalı 2010 Chelonia
mydas Anaç Çıkışları
0
13
10
00
18 18
3
0
5
10
15
20
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos
Aylar
Yu
va v
e Y
uva
sız
An
aç
Çık
ışla
rı
Yuva
Yuvasız Çıkış
a)Göksu Kumsalı 2010 Caretta
caretta Anaç Çıkış Sayıları
1086025
236246
10
7
20
50100
150
200
250300
350
400
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos
Aylar
Yu
va v
e Y
uva
sız
Çık
ş
Sayı
ları
Yuvasız Çıkış
Yuva
Göksu kumsalı 2010 Anaç Çıkışları
10
12171
725
256
268
50
50
100
150
200
250
300
350
400
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos
Aylar
Yu
va v
e Y
uva
sız
Çık
ış
Sayı
ları
Yuvasız Çıkış
Yuva
ġekil 1Göksu kumsalı 2010 Anaç ÇıkıĢları
Göksu Deltası‘nda yuva ve izlerin aylara göre dağılımı özet olarak ġekil 1‘de verilmiĢtir.
Verilerin grafik üzerinde de görüleceği üzere yuva ve izlerin büyük çoğunluğu Haziran ve
Temmuz aylarında, az miktarda Mayıs ve Ağustos aylarında olduğu görülmektedir. Bu verilerin
türlere göre ayrı ayrı olarak ise aĢağıdaki ġekil 2‘de verilmiĢtir. Benzer oranlar her 2 tür deniz
kaplumbağası için de geçerlidir.
ġekil 2 Göksu Deltası’nda 2010 yılı deniz kaplumbağaları Anaç çıkıĢlarının türlere ve aylara göre dağılımı
Yuva ve izlerin büyük çoğunluğu kumsalın 760 kodlu alt bölgesinde yoğunlaĢmıĢtır. Denizden
uzaklıklarına göre değerlendirildiğinde ise yuva ve izlerin çoğunluğunun 10-30 m arasında
dağılım gösterdiği bulunmuĢtur. Kumsal eğiminin çok düĢük olması, yuva ve izlerin denizden
çok uzak bölgeye yapılmaması bu yuvaların su altında kalarak bozulmasına yol açacak en önemli
faktörlerden olduğu gözlenmiĢtir. Bu nedenle yuvaların büyük çoğunluğu 760 kodlu bölgede
oluĢturulan 2 adet kuluçkalığa taĢınmıĢtır. Yuvaların kumsal bölgelerine göre dağılımı da ġekil
9‘da verilmiĢtir. Caretta caretta türü için büyük çoğunluk 760 nolu bölgede gerçekleĢirken
69
b)Chelonia mydas Yuva ve Yuvasız Çıkışlarının
Kumsaldaki Dağılımı
30
2 2
8 8
13
31
6
8 8
0
5
10
15
20
GD-760 GD-761 GD-762 GD-763 GD-764 GD-765
Kumsal Bölgeleri
Yu
va
ve
Yu
va
sız
Çık
ış
Sa
yıs
ı
Yuvasız Çıkış
Yuva
a) Caretta caretta Yuva ve Yuvasız
Çıkışlarının Kumsaldaki Dağılımı
114
330
38 42 45 3815 14 11 21 10
16
0
100
200
300
400
500
GD-760 GD-761 GD-762 GD-763 GD-764 GD-765
Kumsal Bölgeleri
Yu
va
ve
Yu
va
sız
Çık
ışla
rın
Sa
yıs
ı
Yuvasız Çıkış
Yuva
(ġekil 3a), Chelonia mydas için ise daha çok kumsalın doğu uç bölgesi olan 764 ve 765 kodlu
bölgeler olduğu söylenebilir (ġekil 3b).
ġekil 3Göksu Deltası’nda 2010 yılı deniz kaplumbağalarının Anaç çıkıĢlarının bölgelere göre dağılımı
3.4.3. Yuva Haritaları
Göksu Kumsalı kumsallarına 2007 yılında yapılan yuvaların tamamının koordinatları alınmıĢ ve
kumsalların orijinal koordinatlarla çizilen sınırlarına uygun olarak haritalara yerleĢtirilmiĢtir ve
aĢağıda verilmiĢtir. Türlerin yuvalama alanları 1/25000 ölçekli sayısal haritaları Ek‘de verilmiĢ
olup küçültülmüĢ Ģekli aĢağıda (Harita 7) verilmiĢtir.
Yuva ve yuvasız çıkıĢların denizden uzaklıkları dikkate alındığında ise bunların büyük
çoğunluğunun 20-30 metre arasında
olduğu görülmektedir (ġekil 4). Türler
arasında kısmi farklılık olsa da
yuvaların büyük çoğunluğu denize 30
metrelik mesafede yoğunlaĢmaktadır.
Bu nedenle yuvaların denize olan
mesafesi 30 metreden daha az olan
yuvaların hepsi baĢarılı bir Ģekilde
kumsalın daha gerisine taĢınmalıdır.
Harita 7: Göksu ÖÇK bölgesinde 1:25000
harita üzerinde yuvaların dijital olarak iĢlenmiĢ
haritası (Gerçek ölçeklisi Ek olarak
verilmiĢtir).
70
ġekil 4 Göksu Deltasında 2010 yılı kaplumbağa çıkıĢlarının denize olan uzaklıkları
3.4.4. Ergin Bireyler ve Markalama
Gece arazileri esnasında yuva ve izlerin kayıtları tutularak yuvaların korunması için taĢıma ve
kafesleme çalıĢmaları da devam etmiĢtir. Gece arazileri esnasında yuva ve iz çıkıĢları esnasında
bulunan 25 adet deniz kaplumbağaları markalanmıĢtır. Bu kaplumbağaların türleri, marka
numarası ve vücut ölçümleri Tablo 8‘de verilmiĢtir. Ayrıca bu markalanan kaplumbağalardan 5
adedi ikinci yuvalarında da tekrar gözlenmiĢtir. Bu kaplumbağaların 24 adedi Caretta caretta
olup 1 adedi ise Chelonia mydas türüne aittir.
71
Tablo 8. Göksu Deltası'nda markalanan deniz kaplumbağaları ile ilgili bilgiler
MARKA
NO TÜR
ĠZ / YUVA
NO DKB DKE EKB EKE
ĠZ / YUVA
NO (2)
1 TR-Y0101 CC I-32 73 57,4 77 71 Y-33
2 TR-Y0102 CC Y-30 67 48 71 61 Y-119
3 TR-Y0103 CC Y-35 70 54 75 67
4 TR-Y0104 CC Y-34 68 49 70 65
5 TR-Y0105 CC I-147 73 54 78 68
6 TR-Y0106 CC Y-111 69 50 72 62 Y-176
7 TR-Y0107 CC Y-107 64 50,5 67 60
8 TR-Y0108 CC Y-38 65 52 66 62
9 TR-Y0109 CC Y-54 63 48 60 65
10 TR-Y0110 CC I-79 67 48 70 64 Y-55
11 TR-Y0111 CC I-181 70 52 75 66,5
12 TR-Y0112 CC I-275 76 58 81 53
13 TR-Y0113 CC I-188 75 57 71,5 75,5
14 TR-Y0115 CC I-187 76 64 72 52
15 TR-Y0116 CC I-546 77 57 79 64
16 TR-Y0117 CC Y-122 69 56 72 69
17 TR-Y0119 CC Y-127 71 54,5
18 TR-Y0120 CC Y-135 56 74 77 67,5
19 TR-Y0121 CC Y-131 51 67 71 68
20 TR-Y0122 CM I-437 64,5 84 78 87
21 TR-Y0123 CC Y-140 79 69 72 55
22 TR-Y0124 CC Y-141 65,5 51 68 63
23 TR-Y0125 CC Y-23 74,5 57 79 70 Y-23
24 TR-Y0128 CC Y-155 67 50 69 63
25 TR-Y0131 CM Y-162 90 81 85,5 67,8
Ortalama C.c 69.6 57.7 73.2 65.3
Chm 77.25 82.5 81.75 77.4
Göksu Kumsalında markalanan ergin C.caretta bireylerinin ortalama Düz Karapaks Boyu (DKB)
69,6 cm, Düz Karapaks Eni (DKE) 57,7 cm, Eğri Karapaks Boyu (EKB) 73,2 cm, Eğri Karapaks
Eni (EKE) 65,3 cm olarak ölçülmüĢtür. Bu değerler 2 adet yeĢil deniz kaplumbağası için ise;
77,25; 82,5; 81,75 ve 77,4 olarak hesaplanmıĢtır.
72
3.4.5. Yuvalar ve Yavrular
Caretta caretta türü için ortalama yuva derinliği 48 cm ve çapı 16 cm, kuluçka büyüklüğü 59
yumurta ve kuluçka süresi 50 gün olarak hesaplanmıĢtır. C. mydas türü için ortalama yuva
derinliği 60 cm ve çapı 18 cm, kuluçka büyüklüğü 74 yumurta ve kuluçka süresi 52 gün olarak
hesaplanmıĢtır (Tablo 8).
Bu çerçevede toplam olarak Caretta caretta yuvalarına 10837 adet yumurta bırakılmıĢ olup
bunlardan 3396 (% 31) adedinden yavru çıkıĢı gerçekleĢmiĢtir. Yavru çıkıĢ baĢarısının düĢük
olmasının nedenleri 4933 (%46.2) yumurtanın predasyon sonucu parçalanmıĢ olması ve
yuvaların su altında kalması sonucu 2283 (%20.8) yumurtadaki embriyonun değiĢik safhalarda
ölmüĢ olmasıdır (ġekil 5a).
ġekil 5 Göksu Deltası'nda 2010 yaz döneminde yuvalara bırakılan yumurtaların baĢarı durumlarının türlere
göre gösterimi
Chelonia mydas yuvalarında ise 1704 adet toplam yumurta tespit edilmiĢ olup bunlardan 671
(%39.4) adedinden yavru çıkıĢı olurken, 377 (% 22.1) adedi predasyona uğramıĢ ve 592 (%34.7)
adedi ise yuvaların su altında kalması sonucu embryonik geliĢimlerini tamamlayamamıĢtır (ġekil
5b).
Toplam olarak 4096 (%33) yavru çıkmıĢ (ġekil 13) olup bu yavrulardan 63 adedi yuva içinde
ölmüĢ, 7 adedi ise denize giderken ölmüĢ olup büyük çoğunluğu olan 4026 (%98) denize
ulaĢmıĢtır.
Tespit edilen 209 yuvanın 93 adedi tam ve 9 adedi ise yarı olmak üzere 102 adedi predasyona
uğramıĢ olup 107 adedi ise sağlam olarak takip edilmiĢtir. Çakal predasyonuna karĢı yuvalar
kum altına gömülen düz tel kafeslerle kafeslenmiĢtir. Göksu Kumsalının tamamında yapılan 209
yuvanın 11‘i (%5) düz tel kafeslerle kafeslenmiĢtir. Yuvalardan 40 adedi ise Kuluçkalıklara
taĢınmıĢtır. Geri kalan 56 yuva ise kontrol grubu olarak incelenmiĢtir.
73
ġekil 6 Göksu Deltası 2010 yılı deniz kaplumbağa yuvalarındaki toplam yumurta bilgileri
Yuva ve izlerin büyük çoğunluğu kumsalın 760 kodlu alt bölgesinde yoğunlaĢmıĢtır. Bu nedenle
yuvaların büyük çoğunluğu 760 kodlu bölgede oluĢturulan 2 adet kuluçkalığa taĢınmıĢtır.
Normal yerinde bırakılan yuvalarda (n=56) yavru çıkıĢ baĢarısı %17 iken, Kuluçkalık 1‘e taĢınan
toplam 11 adet yuvanın yavru çıkıĢ baĢarısı %74 ve Kuluçkalık 2‘ye taĢınan toplam 29 adet
yuvanın ise %72 oranında yavru çıkıĢ baĢarısı elde edilmiĢtir. Yuvaların predasyona uğrama
oranları ve korunan yuvalar aĢağıdaki ġekil 7‘de verilmiĢtir.
Predasyon Durumuna Göre
Yuva Dağılımı
Yarı
Predasyon, 9,
4%
Tam
Predasyon,
93, 44%
Sağlam Yuva,
107, 52%
Tam Predasyon
Yarı Predasyon
Sağlam Yuva
ġekil 7 Göksu Deltasında 2010 yuvaların predasyon ve korunma durumları
74
Tamamen predasyona uğrayan toplam 93 yuvanın 5 adedi C.mydas türüne, geri kalan 88 adedi
de C.caretta türüne aittir. Bu yuvalarda toplam 5310 (%42) adet yumurta tahrip edilmiĢtir.
Yuvalarda tespit edilen bozulmuĢ yada embryonik geliĢimi tamamlanmamıĢ embriyolar
incelendiğinde ise türlere bakılmaksızın %80-90 yumurtanın geç safhadaki embro döneminde
öldüğü görülmektedir (ġekil 7). Bunun esas sebebi embryonik geliĢim belirli bir safhaya
ulaĢtığında yuvaların su altında kalması sonucu embriyoların su ortamında yeterince oksijen
alamamaları sonucu ölmeleridir. Caretta caretta türü dikkate alındığında ise yumurtaların %87
oranında geç embryonik ölüm olduğu bulunmuĢtur. Erken ve orta dönem embryolarında olması
yuvanın su baskınına maruz kaldığı dönemle ilgili olup her kumsalda benzer sonuçlar
olabilmektedir.
ġekil 8 Göksu Deltasında 2010 yılı deniz kaplumbağa yumurtalarının embryonik geliĢim dönemlerine göre
ölü embriyo sonuçları
75
3.4.6. Kum ve Yuva Sıcaklık Profilleri ve Yavru cinsiyet oranları
Kumsal ve yuva sıcaklık profillerinin de araĢtırılarak yavru cinsiyet oranlarının tahmin edilmesi
yapılmıĢtır. ÇalıĢma süresince bir adedi yeĢil deniz kaplumbağa yuvasında olmak üzere toplam
11 adet yuvada sıcaklık kaydı yapılmıĢtır. Yuvaların kuluçka süresinin ortadaki 1/3 lük dönemi
incelenerek bu yuvalardaki yavruların cinsiyet oranları %81 oranında diĢi ağırlıklı bir
popülasyon ürettiği bulunmuĢtur.
Tablo 9. Yuva sıcaklık verileri ve yavru cinsiyet oran tahminleri.
Yuva Tarihi
Yuva No
(Tablo 3) Denize
Uzaklık
(m)
Yuva
Derinliği
(cm)
Kuluçka
Süresi
Yumurta
Sayısı
Yavru
ÇıkıĢ
BaĢarısı
(%)
(Ortadaki
1/3)
Sıcaklık
(oC)
Cinsiyet
(% diĢi)
13.06.2010 25 22,0 44 54 87 36,4 27,73 36,41
13.06.2010 26 24,0 64 52 108 53,6 29,79 65,28
14.06.2010 29 17,5 50 53 104 79,8 29,40 59,89
06.07.2010 159 17,4 49 49 88 52,3 31,36 87,36
06.07.2010 158 20,0 47 47 65 69,2 30,95 81,64
08.07.2010 171 17,0 45 49 66 59,6 30,63 77,05
08.07.2010 172 21,2 46 48 52 69,4 31,68 91,83
09.07.2010 173 31,5 50 48 74 50,0 32,26 99,90
13.07.2010 184(Chm) 35,6 45 48 75 73,3 31,78 93,17
15.07.2010 192 21,0 55 47 63 79,3 32,37 100,00
24.07.2010 202 24,0 33 48 80 61,4 32,84 100,00
Yuva sıcaklıkları genel olarak kuluçka süresinin baĢından sonuna doğru bir artıĢ göstermiĢtir.
Denize yakın yuvalarda denizden daha uzaktaki yuvalara göre daha düĢük bir sıcaklık etkili
olmuĢtur. AĢağıdaki (ġekil 8) de bu yuvalarda 3 adedinin sıcaklık değiĢimi verilmiĢtir.
ġekil 9 Göksu Deltası'nda 2010 yaz dönemindeki Yuva sıcaklıklarına üç örnek
76
Bu yuvalardan (29 nolu yuva) kuluçka sıcaklığı analiz edildiğinde %60 oranında bir diĢi ağırlıklı
bir yavru üretirken, 173 nolu yuva ise tamamen diĢi yavru üretmiĢtir. Bir adet yeĢil deniz
kaplumbağası yuvasından da yine %93 oranında diĢi yavru çıktığı hesaplanmıĢtır.
Yuva derinliğindeki kum sıcaklıkları denizden farklı mesafelerde de kaydedilerek, kuluçkalık
alanların ve yuva taĢımada kullanılabilecek alanların tespiti için incelenmiĢtir ve denizden
uzaklaĢtıkça yuva derinliğindeki kum sıcaklığının arttığı tespit edilmiĢtir. AĢağıda denize 13 ve
25 metre mesafedeki yuva derinliğindeki (45 cm) kum sıcaklıklarının 9 gün süreyle değiĢim
grafiği örnek olarak verilmiĢtir. Bu grafikten de görüleceği üzere denizden karaya doğru
gidildikçe kum sıcaklığı artmaktadır (ġekil 9).
ġekil 10 Göksu Deltası'nda 2010 yaz dönemindeki kum sıcaklıklarının karĢılaĢtırılması
3.5. Trionyx triunguis (YumuĢak Kabuklu Nil Kaplumbağası)
Göksu Kumsalında 2010 yılında, 1 adedi yuva olmak üzere toplam 6 adet Trionyx triunguis
çıkıĢı saptanmıĢtır.
Nil kaplumbağası çıkıĢları da deniz kaplumbağalarına paralel olarak Haziran ve Temmuz
aylarında olmuĢtur (ġekil 10). Ancak çalıĢma alanının insan ulaĢımının sınırlı olduğu bölgelerde
Nil kaplumbağa çıkıĢlarının daha yoğun olabileceği düĢünülmektedir. Her ne kadar çıkıĢlar 763-
764 bölgesinde yoğunlaĢtıysa da kumsalın diğer bölgelerinde de çıkıĢlar tespit edilmiĢtir (ġekil
11). Nil kaplumbağası çıkıĢlarının büyük çoğunluğu Gölden veya sulak alandan hemen çıkıp en
yakın çalı veya bitki kenarına yuva yapma veya deneme Ģeklinde olmaktadır ve bu nedenle
sudan 20 metre (ġekil 12) içinde faaliyetler artmaktadır.
77
Göksu Kumsalı 2010 Trionyx
Triunguis Anaç Çıkış Sayısı
0 0
1
00
2
3
1
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
3.5
Mayıs Haziran Temmuz Ağustos
Aylar
Yuva
ve
Yuva
sız
Çıkı
ş
Sayı
sı
Yuva
Yuvasız Çıkış
ġekil 11 Trionyx triunguis çıkıĢlarının zamansal dağılımı
Trionyx triunguis Yuva ve Yuvasız Çıkışlarının
Kumsaldaki Dağılımı
0 0 01 1
0
2
0 0
4
0
00
1
2
3
4
5
6
GD-760 GD-761 GD-762 GD-763 GD-764 GD-765
Kumsal Bölgeleri
Yu
va v
e Y
uva
sız
Çık
ış
Sayı
sı
Yuvasız Çıkış
Yuva
ġekil 12 Trionyx triunguis çıkıĢlarının zamansal dağılımı
78
Trionyx triunguis Yuvalarındaki Ölü
Embriyoların Dağılımı
Orta Embriyo, 0,
0%
Erken Embriyo,
1, 20%
Geç Embriyo, 4,
80%
Erken Embriyo
Orta Embriyo
Geç Embriyo
Trionyx triunguis Yuva ve Yuvasız
Çıkışlarının Denizden Uzaklıklarına Göre
Dağılımı
10 0
5
01
0
2
4
6
8
<20m 20m-30m 30>
Denize Uzaklık
Yu
va v
e
Yu
vası
z Ç
ıkış
Sayı
sı
Yuvasız Çıkış
yuva
ġekil 13 Trionyx triunguis çıkıĢlarının zamansal dağılımı
Trionyx triunguis türüne ait tespit edilebilen bir yuvada ise toplam 36 yumurtanın bulunduğu, bu
yuvadan 29 adet yavru çıktığı, 5 adedinin ölü embriyo ve 2 adedinin döllenmemiĢ yumurta
olduğu tespit edilmiĢtir (ġekil 13).
Kontrol Açışlarında Elde Edilen
Trionyx triunguis Yumurtaların
Dağılımı
Boş Kabuk, 29,
80%
Döllenmemiş
Yumurta, 2, 6%
Toplam
Embriyo, 5, 14% Predasyonlu
Yumurta, 0, 0% Boş Kabuk
Döllenmemiş Yumurta
Toplam Embriyo
Predasyonlu Yumurta
ġekil 14 Trionyx triunguis türüne ait tespit edilebilen yumurtaların geliĢme durumları
79
3.6. TartıĢma ve Sonuç
Göksu Deltası kumsallarında önceki Son 5 yıla ait popülasyon verileri(ergin ve yavru birey)
tablo ve rakamlar halinde verilmiĢtir. 2004 yılında aynı türler için sırasıyla 137 ve 14 (Selin
ĠnĢaat, 2004), 2005 yılında ise 151 ve 3 (Selin ĠnĢaat, 2005); 2006 yılında 107 C.caretta ve 12
C.mydas yuvası (Canbolat, 2006) belirlenmiĢtir. 2007 yılında 122 C.caretta ve 4 C.mydas yuvası
(Güleç 2007); 2008 yılında 102 C.caretta ve 11 C.mydas yuvası belirlenmiĢtir (DurmuĢ, 2008).
2009 yılında ise 107 C.caretta ve 14 C.mydas yuvası (Canbolat, 2009) saptanmıĢtır.
Canbolat (2004) 1987-1988 yılları arasında yapılan çalıĢmalarda Göksu Deltası kumsallarındaki
yuva yoğunluğunu C.caretta için 2,6 yuva/km olarak vermiĢtir. 2006 yılında C.caretta yuva
yoğunluğu 3,1 yuva/km (Canbolat, 2006); 2007 yılında çalıĢılan toplam 15,2 km‘lik alanda
C.caretta yuva yoğunluğu 8,03 yuva/km (Güleç, 2007); 2008 yılında çalıĢılan toplan 34, 7
km‘lik alanda C.caretta yuva yoğunluğu 2,9 yuva/km (DurmuĢ, 2008) olarak verilmiĢtir. 2009
yılında ise C.caretta yuva yoğunluğu 3,1 yuva/km olarak verilmiĢtir (Canbolat, 2009).
Yapılan çalıĢmalarda predasyon oranının oldukça yüksek çıkmasının dolayı yavru çıkıĢ
oranlarının düĢük olduğu belirtilmekte ve yuvaların kuluçkalıklara taĢınması önerilmektedir
(Canbolat, 2009). Predasyon oranının yüksek çıkmasının esas nedeni ise yuvaların yapıldıkları
aynı gecede predasyona uğrama sıklıklarının yüksek olmasıdır. Yavru verimliliği açısından
değerlendirildiğinde bu oranların, doğal özelliklerini büyük ölçüde korumuĢ olan bu alan için
oldukça düĢük olduğu ortadadır. 2004 ve 2005 yıllarında yuva yapan ergin bireylerin çakallar
tarafından parçalandığı rapor edilmiĢtir. Bu yıl yapılan alan çalıĢmalarında ise ergin bireylerin
predasyonuna rastlanmamıĢtır.
Yavru verimliğindeki bu düĢük değerler 2004 ve 2005 yılında yapılan çalıĢmalarda da
saptanmıĢtır. 2004 yılında kumsala bırakılan 6.126 adet deniz kaplumbağası yumurtasından
sadece 1.017 adet (%17) yavru çıktığı belirtilmiĢtir (Selin ĠnĢaat, 2004). 2005 yılında kumsala
bırakılan 10.338 adet deniz kaplumbağası yumurtasından ise sadece 930 adet (%9,0) yavrunun
Yıllar 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Yuva sayıları 137 Cc
14 Chm
151 Cc
3 Chm
107 Cc
12 Chm
122 Cc
4 Chm
102 Cc
11 Chm
107 Cc
14 Chm
185 Cc
23 Chm
ÇalıĢılan bölüm
(km)
34.7 34.7 34.7 15.2 34.7 34.7 34.7
Yuva Yoğunluğu 2.6 4.4 3.1 8.03 2.9 3.1 5.9
Toplam Yumurta
Sayısı
6126 10338 8460 10495 6974 7680 12537
ÇıkanYavru
Sayısı (%)
1017(%1
7)
930(%9) 905(%11) 1114(%9) 1494(%2
1)
516(% 7) 4067(%32
)
Predasyon Oranı
(%)
80 85 65 89 42 90 42
Bozulma Oranı
(%)
3 6 23 18 28 6 23
80
denize ulaĢtığı rapor edilmiĢtir (Selin ĠnĢaat, 2005). 2006 yılında Göksu Deltası kumsallarına
bırakılan 8.460 adet C.caretta yumurtasından 842 adet (%10,0) yavrunun, 976 adet C.mydas
yumurtasından ise 63 adet (%6,4) yavrunun denize ulaĢtığı hesaplanmıĢtır (Canbolat, 2006).
2007 yılında Göksu Deltası Kum Mahallesi-Deniz Feneri arasındaki kumsallara bırakılan 10.495
adet C.caretta yumurtasından 859 adet yavrunun denize ulaĢtığı hesaplanmıĢtır (Güleç, 2007).
2008 yılında Göksu Deltası kumsallarına bırakılan 6.974 adet C.caretta yumurtasından 1.494
adet (%21,0) yavrunun denize ulaĢtığı hesaplanmıĢtır (DurmuĢ, 2008). 2009 yılında ise Göksu
Deltası kumsallarına bırakılan 7.680 adet C.caretta yumurtasından 181 adet (%2,4) yavrunun,
1.587 adet C.mydas yumurtasından ise 335 adet (%21,1) yavrunun denize ulaĢtığı rapor
edilmiĢtir (Canbolat, 2009).
Göksu Deltası‘nda 2009 yılında kumsala bırakılan toplam 7.680 adet C.caretta yumurtasının
6.885‘i (%89,6) predasyona uğramıĢ, 428‘i (%5,6) ise yuva içerisinde bozulmuĢtur (Canbolat,
2009). Bu oranlar 2004 yılında yaklaĢık %80, 2005 yılında ise yaklaĢık %85‘dir (Selin ĠnĢaat,
2004 ve 2005). 2006 yılında toplam 8.460 adet C.caretta yumurtasının 5.476‘sı (%64,7)
predasyona uğramıĢ, 1.913‘ü (%22,6) ise yuva içerisinde bozulmuĢtur (Canbolat, 2006).
Göksu Deltası‘nda 2010 yılında ise; toplam olarak Caretta caretta yuvalarına 10837 adet
yumurta bırakılmıĢ olup bunlardan 3396 (% 31) adedinden yavru çıkıĢı gerçekleĢmiĢtir. Yavru
çıkıĢ baĢarısının düĢük olmasının nedenleri 4933 (%46.2) yumurtanın predasyon sonucu
parçalanmıĢ olması ve yuvaların su altında kalması sonucu 2283 (%20.8) yumurtadaki
embriyonun değiĢik safhalarda ölmüĢ olmasıdır.
Chelonia mydas yuvalarında ise 1704 adet toplam yumurta tespit edilmiĢ olup bunlardan 671
(%39.4) adedinden yavru çıkıĢı olurken, 377 (% 22.1) adedi predasyona uğramıĢ ve 592 (%34.7)
adedi ise yuvaların su altında kalması sonucu embryonik geliĢimlerini tamamlayamamıĢtır.
Trionyx triunguis türüne ait tespit edilebilen bir yuvada ise toplam 36 yumurtanın bulunduğu, bu
yuvadan 29 adet yavru çıktığı, 5 adedinin ölü embriyo ve 2 adedinin döllenmemiĢ yumurta
olduğu tespit edilmiĢtir.
ÇalıĢma esnasında, 2 adedi yeĢil deniz kaplumbağası olmak üzere toplam 25 adet deniz
kaplumbağası markalanmıĢtır.
2010 yılında ise bu çalıĢmada son yıllarda kaydedilen en yüksek yuva sayılarına
ulaĢılmıĢtır. Bu aynı zamanda çalıĢma alanının sık kontrol edilmesi ve bu sayede toplam 25
deniz kaplumbağası markalanması da bunun bir göstergesidir. Yuva sayılarındaki bu yüksek
rakamlar hem çıkan yavru sayısı ve yuvaların bir kısmının kuluçkalıklara taĢınmasıyla da
neredeyse son 4 yılın toplam denize ulaĢan yavru sayısı kadar yavru denize ulaĢtırılmıĢtır. Bu
artıĢın esas nedeni yuvaların kuluçkalıklara taĢınarak yavru çıkıĢ baĢarısının artırılmasıdır.
Normal yerinde bırakılan yuvalarda yavru çıkıĢ baĢarısı %17 iken kuluçkalıklarda bu oran
%70‘in üzerinde gerçekleĢmiĢtir ve 2010 yılı genel oranı olarak da %32 oranında bir yavru çıkıĢ
baĢarısı elde edilmiĢtir.
81
Önceki yıllarda yapılan sıcaklık çalıĢmalarında yuva sıcaklıkları ve genel bilgiler verilmiĢ
ancak yavru cinsiyet oranlarının diĢi ağırlıklı olacağı vurgulanmıĢtır. Bu çalıĢma esnasında da
gerek kum sıcaklıklar ve gerekse yuva sıcaklıklarının analizi sonucunda %80 oranında diĢi
ağırlıklı bir yavrunun çıkmıĢ olacağı hesaplanmıĢtır.
3.6.1. Öneriler:
Göksu Kumsalı genel olarak eğiminin düĢük olması sonucu yuvaların su altında kalmaları
nedeniyle yumurtaların bozulması ve predasyonun çok yüksek olmasından dolayı da yavru çıkıĢ
baĢarıları genelde çok düĢük (%9-21 oranları arasında) olarak rapor edilmiĢtir. Bu çalıĢmada ise
elde edilen %32‘lik bir yavru çıkıĢı baĢka kumsallarla karĢılaĢtırıldığında yine de düĢük
olmasına rağmen Göksu Kumsalında yapılan önceki yıllar dikkate alındığında son dört yılın
toplamı kadar yavrunun 2010 yılında denize gönderildiği görülecektir.
Bu sonuçlar ıĢığında Göksu Deltasında sağlıklı bir deniz kaplumbağa popülasyonunda artıĢın
görülebilmesi için yuva yerinin değiĢtirilmesi ve kuluçkalıklara taĢınması yöntemlerinin daha
önceki yıllarda önerildiği ve bu çalıĢmada da gösterildiği gibi bundan sonraki yıllarda da
uygulanmaya devam edilmesi gerektiği açıkça görülmektedir. AraĢtırmacılar yuvalama
sezonunda bölgelere göre genel olarak değiĢmesine rağmen denize uzaklığı 40m ‗den daha az
olan bütün yuvaların yerleri 50 m ve üzeri uygun yerlere taĢınmalı ve kuluçkalıklar da her yıl
aynı yuva yerlerinin bakteri ve diğer canlıların kontaminasyonunu önlemek için kumsalın farklı
noktalarına inĢa edilmelidir.
Aynı zamanda kumsal eğiminin artırılması ve rüzgar erozyonunun önlenmesi için kumsalın
belirli bölgelerinde pilot çalıĢma olarak kum tutan bitkilerin geliĢmesine ve kamıĢlarla birkaç
tane setler oluĢturarak kumsalın gerisine doğru gittikçe kum tepelerinin oluĢturulması
planlanmalıdır. Bu bölgeler uzun yıllar (2-3) incelenerek bu elde edilen kum tepeleri ve yüksek
eğimli bölgelerdeki yuvalar ile diğer bölgelerdeki yuvaların yavru çıkıĢ baĢarıları
karĢılaĢtırılmalıdır. Elde edilen bu sonuçlar özelikle yuvaların yoğun olduğu bölgelerde
denenmelidir. Ancak kesintisiz bu süreç içerisinde ve devamında küçük (20-30 yuva için) yuva
taĢıma alanlarından kumsalda gece arazisi ve sabah erken ulaĢım dikkate alınarak en az 3 adet
oluĢturulmalıdır. Bu bölgelere taĢınması mümkün olmayan yuvalar da denizden uzaklıkları
dikkate alınarak denize en az 50 m uzaklığa taĢınmalı ve kafeslenmelidir. Kafeslemenin daha
etkili olabilmesi için bu sene kullanılan 1m2 lik kafesler, 9 cm gözenek büyüklüğünde ve her
köĢesinden kum altında en az 50 cm köĢelerden kazıklarla sağlamlaĢtırılmalıdır.
Kumsalda deniz kaplumbağaları, yaĢam döngüleri ve ilginç özelliklerini anlatan bilgilendirme
levhaları dikilmelidir. Koruma çalıĢmaları Haziran baĢı itibarıyla baĢlayacak Ģekilde Mayıs
sonunda hazırlanmalı ve uygulamaya sokulmalıdır.
82
3.6.2. Kaynaklar
Atatür, M.K. (1979), Investigation on the Morphology and Osteology, Biotope and
Distribution in Anatolia of T. triunguis (Reptilia, Testudines), with Some Observations on its
Biology (in Turkish). Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Monograf. Ġzmir Ser. No., 18, 1-75.
Atatür, M.K. (1992), Türkiye deniz kaplumbağaları biyolojileri ve korunmaları, TKB
Yayınları, A-8, Bodrum, 55 s.
Baran, Ġ. and Kasparek, M., 1989, Marine turtles Turkey, status survey 1988 and
recommendations for conservation and management, Max Kasparek Verlag, Heidelberg, 123 p.
Baran, Ġ. ve Atatür, M.K. (1998), Türkiye Herpetofaunası (Kurbağa ve Sürüngenler),
Çevre Bakanlığı, ISBN 975-7347-37-X, Ankara, 214 s.
Baran, Ġ. (1990), Sea turtles in Turkey, MTN, 48, 21-22.
Baran, Ġ., DurmuĢ, H. and Atatür, M. K. (1991), On Chelonia mydas (L.) (Reptilia :
Chelonia) population of Mersin-Kazanlı region, Doğa Tr. J. of Zoology, 15, 185-194.
Baran, Ġ., DurmuĢ, H., Çevik, E., Üçüncü, S. ve Canbolat, A.F. (1992), Türkiye deniz
kaplumbağaları stok tesbiti, Doğa-Tr. J. of Zoology, 16, 119-139.
Baran, Ġ., KumlutaĢ, Y., Kaska, Y. and Türkozan, O. (1994), Research on the amphibia,
reptilia and mammalia species of the Köyceğiz-Göksu special protected area, Tr. J. of Zoology,
18, 203-219.
Baran, Ġ., O. Türkozan, Ç. Ilgaz, Kaska, Y., S. Sak (1996), Research on the marine turtle
populations of Göksu, Fethiye, Patara and Belek Beaches, Final Report, Ġzmir, 44 p.
Baran, Ġ., O. Türkozan, Ç. Ilgaz, S. Sak, N. TaĢkın (1997), Research on the marine turtle
populations of Göksu, Fethiye, Patara and Belek Beaches, Final Report, Ġzmir, 39 p.
BaĢkale, E., ve Y. Kaska (2005). Sea turtle nest conservatıon techniques on Southwestern
beaches in Turkey. Israel Journal of Zoology, 51, 13-26.
BaĢoğlu, M. (1973), A Preliminary Report on a Specimen of Soft-Shelled Turtle from
Southwestern Anatolia, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Ġlmi Rapor Ser. No., 172, 1-11.
BaĢoğlu, M. ve Baran, Ġ. (1982), Anadolu sahillerinde toplanan deniz kaplumbağası
materyali üzerine kısa bir rapor, Doğa, Temel Bilimler, Seri A, 6, 2, 69-71.
BaĢoğlu, M. (1973), Sea turtles and the species found along the coasts of neighboring
countries, Türk Biyoloji Dergisi, 23, 12-21.
Berk, V.M. Van Den Langeveld, M.J. ve Sarıgül, G. (1988), Observation of Cheloniidae
and Trionychidae along the Çukurova Coast, Southern Turkey, Spring 1986 and 1987 167-171.
In: T. M. Van Der Have, Van Den Berk, V. M., Cronau, J. P. ve Langeveld, M. J. (1988), South
Turkey Project, WIWO report 22, 1-217.
Bodenheimer, F.S. (1944), Introduction into the Knowledge of the Amphibia and Reptilia
of Turkey, Rev- Facult Science University Ġstanbul, 9 (B), 1-83.
Boulenger, G.A. (1889), Catalogue of Chelonians, Rhynchocephalians and Crocodiles in
the British Museum, Taylor and Francis, London.
Canbolat, A.F. (1990), Göksu Kumsalı'nda yuva yapan deniz kaplumbağası, Caretta
caretta (LINNAEUS 1758) üzerine incelemeler, Master Tezi, H.Ü.F.B.E., Ankara, 52 s.
83
Canbolat, A.F. (1991), Göksu Kumsalı (Muğla, Türkiye)'nda Caretta caretta
(LINNAEUS 1758) popülasyonu üzerine incelemeler, Doğa-Tr. J. of Zoology, 15, 255-274.
Canbolat, A.F. (1997), Göksu ve Patara Caretta caretta (Lınnaeus 1758) Deniz
Kaplumbağası Popülasyonlarının Biyolojisi, DOKTORA TEZĠ, HÜ FBE, Ankara, 454 sayfa.
Canbolat, A.F. (1999), Köyceğiz-Göksu ve Patara Özel Çevre Koruma Bölgeleri'ndeki
kumsallarda deniz kaplumbağalarının popülasyonlarının araĢtırılması, ÖÇKKB Sonuç Raporu,
Ankara, 73 s.
Canbolat, A.F. (2000a), Belek Deniz Kaplumbağalarının Korunması, Sonuç Raporu,
Belek Turizm Yatırımcıları Birliği, Ankara, 142 s.
Canbolat, A.F. (2000b), Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde Deniz Kaplumbağalarını
Ġzleme Projesi, Sonuç Raporu, Çevre Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı,
Ankara, 132 s.
Canbolat, A.F. (2000c), Antalya-Belek Kumsalı Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına
Yönelik Ekolojik AraĢtırma II. Alt Projesi, GeliĢme Raporu, Çevre Bakanlığı Çevre Koruma
Genel Müdürlüğü- BETUYAB A.ġ., Ankara, 130 s.
Canbolat, A.F. (2004), A review of sea turtle nesting activity along the Mediterranean
coast of Turkey. Biological Conservation, 116:81-91.
Canbolat, A.F. (2006), Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Deniz
Kaplumbağası (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis)
Popülasyonlarının AraĢtırılması ve Korunması Projesi Hizmet Alımı ĠĢi Projesi. Destekleyen,
Çevre ve Orman Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Mersin Özel Çevre Koruma
Müdürlüğü, Mersin.
Canbolat, A.F. (2007), Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Deniz
Kaplumbağası (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis)
Popülasyonlarının AraĢtırılması ve Korunması Projesi Hizmet Alımı ĠĢi Projesi. Destekleyen,
Çevre ve Orman Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Mersin Özel Çevre Koruma
Müdürlüğü, Mersin.
Canbolat, A.F. (2009), Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Deniz
Kaplumbağası (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis)
Popülasyonlarının AraĢtırılması ve Korunması Projesi Hizmet Alımı ĠĢi Projesi. Destekleyen,
Çevre ve Orman Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Mersin Özel Çevre Koruma
Müdürlüğü, Mersin.
Carr, A. (1987), Impact of nondegradable marine debris on the ecology and survival
outlook of sea turtles, Marine Pollution Bulletin, 18, 6B, 352-356.
Conley, W.J. and Hoffman, B.A. (1987), Nesting activity of sea turtles in Florida, Florida
Sci., 50, 4, 201-210.
Deraniyagala, P.E.P. (1948), Trionyx triunguis rudolfianus, Spoila Zeylan, Colombo, 25,
2-30.
Dodd, C. K. (1988), Synopsis of the biological data on the loggerhead sea turtle Caretta
caretta (Linnaeus 1758), U.S. Fish Wildl. Serv., Biol. Rep. 88(14), 110 p.
Dumeril, A.H.A. (1860), Reptiles et poissons de l‘Afrique Occidentale, Annales du
Muséum d'Histoire Naturelle, Paris,10, 137-240.
84
DurmuĢ, H. (2008), Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesindeki kumsal alanlarında
Deniz Kaplumbağası (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis)
Popülasyonlarının Ġzlenmesi ve Korunması Projesi Hizmet Alımı ĠĢi Projesi. Destekleyen, Çevre
ve Orman Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Mersin Özel Çevre Koruma
Müdürlüğü, Mersin
Erk'akan, F. and Canbolat, A.F. (1990), The investigation on the biology of loggerhead
sea turtle which use Göksu Beach for nesting places and their protection from environmental
effects, Littoral 1990 (9-13 Julliet 1990, Marseilla), Eurocoast, France, 405-410.
Erk'akan, F. (1993), Nesting biology of loggerhead turtles Caretta caretta L. on Göksu
Beach, Muğla-Turkey, Biological Conservation, 66, 1-4.
Erk'akan, F., Yerli, S.V., Canbolat, A.F., ÇalıĢkan, M., Gündoğdu, N. ve Temel, A.
(1990), Köyceğiz Göksuı, EĢen Çayı Deltası (Patara) ve Dalaman Çayı Deltası (Sarıgerme)'nda
yuva yapan deniz kaplumbağalarının biyolojik incelenmesi, bunları etkileyen çevre faktörlerinin
araĢtırılması ve korunmaları ile ligili önlemlerin belinlenmesi projesi, BaĢbakanlık Çevre
MüsteĢarlığı-H. Ü. Yer Bilimleri Uyg. ve ArĢ. Merkezi, Ankara, 146 s.
Flower, S.S. (1933), Notes on the Recent Reptiles and Amphibians of Egypt with a List
of the Species Recorded from that Kingdom, Process of Zoology Society, London, 753-55.
Forskal, O. (1775), Descriptiones Animalium, Avium, Amphibiorum, Piscium,
Insectorum, Vermium, Quae in Itinere Oriental Observavit, Hauniae, 1775, Mölleri.
Frazer, N.B. (1983), Survivorship of adult female loggerhead sea turtles, Caretta caretta,
nesting on Little Cumberland, Georgia, USA, Herpetologica, 39, 436-447.
Frazer, N.B. (1986), Survival from egg to adulthood in a declining population of
loggerhead turtles, Caretta caretta, Herpetologica, 42, 47-55.
Gadow, H. (1923), Amphibia and Reptiles, MacMillan and Co., Ltd., St. Martin‘s Street,
London, 313-410.
Geldiay, R. ve Koray, T. (1982), Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında yaĢayan deniz
kaplumbağalarının (Caretta c. caretta L. ve Chelonia m. mydas L.) popülasyonları ve
korunmaları ile ilgili tedbirler üzerine araĢtırmalar, TÜBĠTAK, Proje no; WHAG-431, 121 s.
Geldiay, R. (1983), Deniz kaplumbağalarının (Caretta c. caretta L. ve Chelonia m.
mydas L.) korunmasında temel bilimler yönünden takip edilecek stratejinin önemi, E. Ü. Fen
Fak. Dergisi, Seri B, 1, 328-349.
Geldiay, R. (1984), Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında yaĢayan deniz
kaplumbağalarının (Caretta c. caretta L. ve Chelonia m. mydas L.) popülasyonları ve korunması
ile ilgili araĢtırmalar, Doğa Bilim Dergisi, A2, 8, 1, 66-75.
Geldiay, R., Koray, T. and Balık, S. (1982), Status of the sea turtle population (Caretta c.
caretta ve Chelonia m. mydas ) in the Northern Mediterranean Sea, Turkey. p. 424-435, in: K.A.
Bjorndal (Ed.), Biology and Conservation of Sea Turtles, Washington, DC, 583 p.
Gidis, M. ve Kaska, Y. (2004), Population Size, Reproductive Ecology and Heavy Metals
in Eggshells of the Nile Soft-Shelled Turtle (Trionyx Triunguis) Around Thermal Lake Kükürtlü
(Sulphurous), Muğla-Turkey, Fresenius Environmental Bulletin, 13 (5), 405-412.
Gramentz, D. (1990), Beobachtungen an der Afrikanischen Weichschildkröte T. triunguis
(Forskal, 1775) in der Türkei, Herpetofauna 12, 22-25.
85
Gramentz, D. (1993), Beobachtungen und Untersuchungen zur Ethologie und Ökologie
von T. triunguis in Western Anatolien, Salamandra, 29 (1), 16-43.
Gramentz, D. (1994), Zur Thermoregulation von T. triunguis am Kükürtlü Gölü in West-
Anatolien, Salamandra, 30 (2), 143-154.
Gray, J.E. (1855), Catologue of Shield Reptiles in the Collection of the British Museum,
Part 1, Testudinata, London, British Museum, 82 pp.
Groombridge, B. (1988). Marine Turtle Conservation in the Eastern Mediterranean Field.
Survay in Northern Cyprus. Final Report, WWF. Project 3852, Cambridge, UK.
Groombridge, B. (1990), Marine turtles in the Mediterranean; distribution, population
status, conservation, A report to the Council of Europe, World Concervation Monitoring Centre,
Cambridge, UK, 72 p.
Grzimek, B. (1975), Grzimek‘sAnimal Life Encyclopedia, Volume 6, Van Nostrand
Reinhold Company, New York.
Güleç, M.R. (2007), Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesinde Deniz Kaplumbağası
(Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis) Popülasyonlarının
raĢtırılması ve Korunması Projesi Hizmet Alımı ĠĢi Projesi. Destekleyen, Çevre ve Orman
Bakanlığı-Özel Çevre Koruma Kurumu BaĢkanlığı, Ankara
Haas, G. (1951), On the Present State of Our Knowledge of the Herpetofauna of Palestin,
Bulletin of the Research Council of Israel, Vol. 1, No 3. 67.
Hathaway, R.R. (1972), Sea turtles, unanswered questions about sea turtles in Turkey,
Balık ve Balıkçılık, 20, 1, 1-8.
Henwood, T.A. (1987), Movements and seasonal changes in loggerhead turtle Caretta
caretta aggregations in the vicinity of Cape Canaveral, Florida (1978-84), Biological
Conservation, 40, 191-202.
Hoofien, J.H. (1972), Reptiles of Israel, Dept. of Zoology, Tel Aviv University, Israel.
Kaska, Y., Downie, J.R., Tippett, R. ve Furness, R. (1998), Natural Temperature Regimes
for Loggerhead and Green Turtle Nests in the Eastern Mediterranean, Can. J. Zool., 76, 723–729.
Kaska, Y. ve Downie R. (1999), Embryonic Development of Sea Turtles in the
Mediterranean, Zoology in the Middle East, 19, 55-69.
Kaska, Y. (1993), Kızılot ve Patara Caretta caretta popülasyonunun araĢtırılması, Master
Tezi, D.E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġzmir, 28 s.
Kaska, Y. ve BaĢkale, E. (2001), Conservation and Research Aspects of Hatchery
Practices. First Mediterranean Conference on Marine Turtles, Roma-Italy, 24-28 Ekim 2001.
Kaska, Y., I. Baran, Ç. Ilgaz, O. Turkozan, M. Oz ve A. Erdogan, ―An estimation of the
total nesting activity of sea turtles in Turkey‖, Pp. 204-205 In: Coyne M.S., and Clark, R.D.
(Compilers). Proceedings of the Twenty-First Annual Sea Turtle Biology and Conservation.
NOAA Technical Memorandum NMFS-SEFCS-528, 368 pp. Miami, 2005.
Kaska, Y., Ilgaz, C., Ozdemir, A., Baskale, E., Turkozan, O., Baran, I., and Stachowitsch,
M. (2006), Sex ratio estimations of loggerhead sea turtle hatchlings by histological examination
ant nest temperatures at Fethiye beach, Turkey. Naturwissenchaften, 93: 338-343.
Kasparek, M. (1990), Zur Herpetofauna des Beckens von Köycegiz, Turkei (Göksu
Region), Salamandra 26, 155-164.
86
Kasparek, M. (1999), An Assessment on the Status of the Nile Soft-Shelled Turtle (T.
triunguis) in Turkey with Recommendations for Conservation, Testudo, 5 (1), 40-50.
Kasparek, M. (2001), Priorities for the Conservation of the Nile Soft-Shelled Turtle,
Trionyx triunguis in the Mediterranean, Testudo, The Journal of the British Chelonia Group, 5
(3), 49-59.
Kasparek, M. ve Kinzelbach, R. (1991), Distribution and Bionomics of the Nile Soft-
Shelled Turtle, T. triunguis, in the Eastern Mediterranean, Zeitschrift für angewandte Zoologie,
78 (2), 137-159.
Lutz, P.L. ve Musick, J.A. (1997), The Biology of Sea Turtles, CRC Press, New York,
432 pp.
Margaritoulis D, Argano R, Baran Ġ, Bentivegna F, Bradai MN, Camiňas JA, Casale P,
De Metrio G, Demetropoulos A, Gerosa G, Godley BJ, Haddound DA, Houghton J, Laurent L,
Lazar B (2003), Loggerhead turtles in the Mediterranean Sea: Present knowledge and
conservation perspectives. In: Bolten AB, Witherington BE (eds), Loggerhead sea turtles,
Washington, USA, pp.175-198
Marx, H. (1968), Checklist of the Reptiles and Amphibians of Egypt, Special publication,
U.S. Navy med. Res. Unit. No. 3, Cairo, Egypt.
Mrosovsky, N. (1983), Conserving Sea Turtles, The British Herpetological Society,
London, 176 p.
Nelson, D. A. (1988). Life history and environmental requirements of loggerhead turtles,
U. S. Fish Wildl. Serv. Biol. Rep. 88(23), U.S. Army Corps of Engineers, TR EL-86-2(Rev.), 34
p.
Piggelen, D.C.G and Strijbosch, H. (1993), The nesting of sea turtles, (Caretta caretta
and Chelonia mydas) in the Göksu Delta, Turkey, June-August, 1991, Doğa-Tr. J. of Zoology,
17, 137-149.
Ross, J. P. and Barwani, M. A. (1982), Review of sea turtles in the Arabian Area, p. 373-
383 in K. Bjorndal (ed.), Biology and Conservation of Sea Turtles, Smithsonian Institution
Press, Washington, DC, 583 p.
Salmon, M. and Wyneken, J. (1987), Orientation and swimming behavior of hatchling
loggerhead sea turtles (Caretta caretta L.) during their off-shore migration, J. Exp. Mar. Biol.
Ecol., 109, 137-153.
Schmidt, K.P. ve Ingler, R.F. (1957), Living Reptiles of the World, London.
Selin ĠnĢaat, 2004, Deniz Kaplumbağası ve Nil Kaplumbağası Popülasyonlarının
AraĢtırılması ve Korunması Projesi, ÖÇKKB Kesin Raporu, 84 s.
Selin ĠnĢaat, 2005, Deniz Kaplumbağası ve Nil Kaplumbağası Popülasyonlarının
AraĢtırılması ve Korunması Projesi, ÖÇKKB Kesin Raporu, 74 s.
Siebenrock, K.F. (1913), Schildkröten aus Syrien und Mesopotamien, Ann. Naturhist.
Hofmuseums, Wien, XXVII. Bande, 209-225.
TaĢkavak, E., Reimann, M.J. ve Polder, W.N. (1996), First Record of T. triunguis from
Kos Island, Greece with Comments on its Occurrence in the Eastern Mediterranean, Chelonian
Conservation and Biology, 3, 510-512.
Türkozan, O. ve Baran, Ġ. (1996), Research on the loggerhead turtle, Caretta caretta, of
Fethiye Beach, Tr. J. of Zoology, 20, 183-188.
87
Türkozan, O. ve Kaska, Y. (2010), Turkey: In: Sea Turtles in the Mediterranean:
Distribution, Threats and conservation priorities (Casale and Margaritoulis (Eds)). Gland.
Switzerland, IUCN, 294 pp.
Türkozan, O., TaĢkavak, E. ve Ilgaz, Ç. (2003), A Review On The Nesting Beaches Of
Loggerhead Turtle, Caretta Caretta, On The Southwestern Mediterranean Coasts Of Turkey.
British Herpetological Journal 13, 27-33.
Witherington, B.E. and Bjorndal, K.A. (1991), Influences of artificial lighting on the
seaward orientation of hatchling loggerhead turtles Caretta caretta, Biol.Conserv., 55, 139-149.
Yerli, S.V, A.F. Canbolat, (1998a), Doğu Akdeniz Bölgesi'ndeki Deniz
Kaplumbağalarının Korunmasına Yönelik Yönetim Planı Ġlkeleri, Çevre Bakanlığı, ÇKGM
Yayınları, ISBN 975-7347-44-2, Ankara, 88 p.
Yerli, S.V, A.F. Canbolat, (1998b), Özel Çevre Koruma Bölgeleri'nde (Köyceğiz-Göksu,
Patara, Fethiye-ÇalıĢ, Belek ve Göksu Deltası) Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına Yönelik
Yönetim Planı Ġlkeleri, Çevre Bakanlığı, ÖÇKKB Yayınları, ISBN 975-7347-43-4, Ankara, 82 p.
Yerli, S.V, A.F. Canbolat, Uluğ, H., Doğan, O., (1998), Batı Akdeniz Bölgesi'ndeki
Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına Yönelik Yönetim Planı Ġlkeleri, Çevre Bakanlığı,
ÇKGM Yayınları, ISBN 975-7347-45-0, Ankara, 90 p.
Yerli, S.V. (1990), Patara Kumsalı (Antalya)'na yuva yapan deniz kaplumbağaları
(Caretta caretta Linnaeus) üzerine incelemeler, Hacettepe Fen ve Müh. Bil. Dergisi, 11, 133-
143.
Yerli, S.V., F. Demirayak, (1996), Türkiye'de Deniz Kaplumbağaları ve Üreme
Kumsalları Üzerine Bir Değerlendirme '95, DHKD-Kıyı Yönetimi Bölümü 96/4, Ġstanbul, 129 s.
88
4-Bölgedeki kuĢ türleri izleme ve koruma çalıĢmaları
4.1- Arazi çalışmaları ve Metodoloji:
ÇalıĢma kapsamında Nisan-Haziran 2010 ayları arasında alana ayda 2 kez, Ek-3‘te görülen ĠĢ
Planı çerçevesinde 8‘er günlük ziyaretler ve Nisan ayında 4 günlük alan ziyareti (toplam 52 gün)
yapılmıĢtır. Bu ziyaretlerin özellikle PasbaĢ patka ve Yaz ördeğinin üreme dönemlerine
uymasına özen gösterilmiĢ, türlerin alana geliĢ, kuluçka ve kuluçka sonrası dönemlerinde
ziyaretler yoğunlaĢtırılmıĢ ve Akgöl‘e kayıkla ve karadan yapılacak ziyaretler bu tarihlerde
arttırılmıĢtır. Ayrıca, iĢ planında olmamasına rağmen Akgöl ve Kuğu gölü, 24 Temmuz tarihinde
özellikle üreyen ördekler ve sumrular açısından tekrar ziyaret edilmiĢtir.
Akgöldeki çalıĢmaların bir kısmı gölden, bir kısmı da yaya olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Diğer tüm
alanlar araçla ve/veya yaya olarak dolaĢılmıĢ, tüm karasal alanlarda 1 km.lik transektler
uygulanmıĢ, görülen ve duyulan tüm kuĢlar kaydedilmiĢ, önemli türlerin koordinatları alınmıĢtır.
Tüm arazi çalıĢmaları kronolojik olarak listelenmiĢ, görülen kuĢlarla ilgili bilgiler ayrıntılı olarak
kuruma digital olarak sunulan Excel dosyasına aktarılmıĢtır.
89
Harita 8 Deltada yapılan transektler ve Akgöldeki yürüyüĢ güzergahı
4.1.1- Akgöldeki çalıĢmalar: Her iki ördek türünün hemen tamamen Akgöl‘de ürediği
bilindiğinden bu türlere ait incelemelerin çoğu Akgöl‘de yoğunlaĢtırılmıĢtır. Bu nedenle Nisan-
Mayıs aylarındaki ziyaretlerde, üreme öncesi dönemde türün alandaki sayısını belirlemek üzere
Akgöl 3 gün karadan ve 3 gün gölden kayıkla olmak üzere tamamen dolaĢılmıĢtır. Akgöl‘ün
büyüklüğü nedeniyle zaman kaybını önlemek için derin yerler motorlu kayıkla geçilmiĢ, daha
sonra sığ olan kuzey, kuzey-doğu ve doğu kıyıları düztaban kayıkla araĢtırılmıĢtır.
Karadan gözlem araçla veya yaya olarak yapılmıĢ, her seferinde 1. gözlem kulesinden baĢlayarak
batı ve güney kıyıları dolaĢılmıĢ; Hurma kanalı civarındaki mevsimsel sulak alanlar ve kanal
incelenmiĢtir. Bu gözlemler, her 100m. de bir 10 dk. beklenerek gerçekleĢtirilmiĢtir. Kuzey
kanalı, her ziyarette 1 kez araĢtırılmıĢtır.
Gölde ise ilk ziyarette birbirinden yaklaĢık 500 m. aralıklı 9 nokta saptanmıĢ ve her ziyarette bu
3 noktadan gözlem yapılmıĢtır. Bu noktalardan 3‘ü içada‘nın batısında (Nokta 1,2,3); 3‘ü
doğusunda (Nokta 4,5,6) olup diğer 3 nokta Akgölün Güney, Güney-batı ve Güney-doğusunda
olarak belirlenmiĢtir (Harita-1). Bu noktalarda 15‘er dakika beklenerek gözlenen tüm türler
kaydedilmiĢ, ayrıca noktalar arasında gözlenen kuĢlar da not edilmiĢtir.
Gözlenen yaz ördeği ve pasbaĢ patka bireylerinin, ayrıca önemli görülen diğer üreyen türlerin de
koordinatları UTM olarak not edilmiĢ ve haritaya iĢlenmiĢtir.
Haziran ayındaki ziyaretlerde ise her iki türün muhtemel kuluçka döneminin bitmiĢ
olacağı düĢünülerek Akgöl, üreyen çift sayısı, civciv sayısı ve üreme baĢarısının belirlenmesi
amacıyla 4 gün gölden ve 3 gün karadan yukarıdaki metoda uyarak incelenmiĢtir. PasbaĢ
90
patkanın tamamının gözlendiği içada‘nın batısındaki adacıklarına ağırlık verilmiĢ, kuzey-doğu
ve doğu bölgeleri, daha önceki ziyaretlerde sakarmeke hariç hemen hiçbir ördeğe rastlanmaması
nedeniyle her ziyarette 1‘er kez araĢtırılmıĢtır. Yaz ördeğinin tüm civcivlerinin gözlendiği güney
göletlerinde hemen her gün karadan, her 100 m.de bir 15 dakika beklenerek civciv-yavru
araĢtırılmıĢtır. Hurma kanalı civarındaki mevsimsel sulakalanlar ise Mayıs ayı sonuna doğru
kuruduklarından son 2 ziyarette araĢtırılmamıĢ, ancak Haziran sonunda alanlara kanaldan su
verildiğinden Temmuz ayındaki ziyarette kontrol amaçlı olarak bölgeye gidilmiĢtir.
Harita 9 Akgöldeki gözlem noktaları
4.1.2- Kuğu gölü ve Paradeniz: Her iki alan, her ziyarette 2‘Ģer kez izlenmiĢtir. Her ziyarette
her iki alan 3. kuleden ve Paradeniz‘e bakan kuleden yarımĢar saat gözlenmiĢ, daha sonra
Paradeniz boyunca 1 km.lik transektler uygulanmıĢtır.. Haziran ayındaki ziyaretlerde Kuğu
gölündeki adacıkta sumruların ürediği saptandığından bu adacık toplam 9 kez karadan
gözlenmiĢtir.
4.1.3- Mevsimsel göletler: Mayıs ayının sonuna dek 5-10 cm. derinliğinde su tutan göletler bu
ayın sonuna doğru tamamen kurumuĢlardır. Bu nedenle göletlere ilk 2 ayda toplam 4 ziyaret
yapılmıĢ, gözlenen türler kaydedilmiĢtir. Alana su verilmesi nedeniyle Temmuz ayında bir kez
daha ziyaret edilmiĢtir.
4.1.4- Arapalanı gölü, dalyan ağzı ve Göksu ağzı: Bu alanlar, her ziyarette 1‘er kez olmak
üzere toplam 6 kez yaya olarak dolaĢılmıĢ, ayrıca Eski fenerden baĢlayarak Paradeniz dalyanının
kumulları 2 kez yaya olarak ziyaret edilmiĢ, 1 km.lik transektler uygulanmıĢtır.
4.1.5- Cırba: Alana her ay birer kez olmak üzere 3 ziyaret yapılmıĢ, civardaki çeltik tarlaları
teleskopla gözlenerek gözlenen türler kaydedilmiĢtir. Ayrıca Cırba‘dan baĢlayarak Göksu ağzına
doğru toplam 2 kez transekt yapılmıĢtır.
91
Fotoğraf 36: Yaz ördeği erkeği. Akgöl, 8 Mayıs 2010
4.1.6- Diğer: Yoğun yerleĢim alanlarının bulunduğu Kapızlı mevkiindeki kumullar toplam 2 kez
ziyaret edilmiĢtir. Dalyan ağzından baĢlayarak Göksu ağzına kadarki kumul, bozkır ve
mevsimsel sulakalanlar (azmaklar) 2 kez ziyaret edilmiĢtir.
4.2- Türlerle ilgili genel bilgiler:
4.2.1- Yaz ördeği (Marmaronetta angustirostris):
19.yüzyılda dünyanın en yaygın ördekleri arasındayken 20. yüzyılda önemli üreme ve beslenme
alanlarının kurutulmasıyla nesli tehlikeye girmeye baĢlamıĢ, 2008 yılında IUCN tarafından
Vulnerable (VU-Hassas) kategorisine sokulmuĢtur. 20. yüzyıl sonlarına doğru nüfusunun % 90
azaldığı tahmin edilmektedir. Dünya nüfusu tam olarak bilinmemekle birlikte 1990‘ların
sonunda 14-26 bin civarında olduğu tahmin edilmiĢtir 27
.
Dalıcı ördekler
(Aythyini) grubunda
sayılmakla birlikte
hemen her açıdan
yüzey ördeklerine
benzer davranıĢlar
gösterir. Bu nedenle
atasının muhtemelen
yüzey ve dalıcı
ördekler arasındaki
ilkel bir tür olduğu
düĢünülmektedir.
Yaz ördeği, tıpkı
dikkuyruk (Oxyura
leucocephala) gibi
subtropik bölgelerde,
30-45 derece kuzey enlemleri arasında üremekte ve kıĢlamaktadır. Ġnsan yoğunluğunun en çok
olduğu bu bölgelerde yoğun yerleĢim ve sanayileĢme de yoğun olduğundan habitat kaybı
kaçınılmaz olmuĢ ve uygun habitatlar hızla bozulmaya ve yokolmaya baĢlamıĢtır.
Türle ilgili olarak Tükiye‘de çok az çalıĢma yapılmıĢ olup kayıtların çoğunu kuĢ gözlemcilerinin
kayıtları oluĢturmaktadır 10
. 1995 yılında yapılan bir çalıĢmada 11
Göksu deltasında 50-150
bireyin bulunduğu tahmin edilmiĢtir. 2009 yılında Mersin Özel Çevre Koruma Müdürlüğünce
yapılan bir diğer çalıĢmada ise 15-25 bireyin bulunduğu ve 3-6 çiftin ürediği saptanmıĢtır 12
.
4.2.1.1-Morfolojisi: 39-42 cm. boyunda, küçük, gri-kahve bir yüzey ördeğidir. Kahve renkli
gövde açık krem beneklerle kaplıdır. Gözünün etrafında koyu renkli bir leke ve gözden baĢlayıp
enseye kadar uzanan geniĢ bir sürmesi vardır. Kanadında ―ayna‖ yoktur. Hafif bir ibiği, uzun
boynu ve kanatlarıyla zarif bir görünümü vardır. Tipik olarak alçaktan ve yavaĢ uçar 26
. Erkek ve
diĢi birbirlerine benzemekle birlikte, dikkatli bakılırsa erkeğin göz çevresindeki siyahlığın çok
92
daha büyük ve belirgin olduğu; kafanın daha karemsi olduğu; ibiğinin daha belirgin olduğu ve
gaganın farklı renkte ve daha büyük olduğu gözlenir. Erkeğin gagası parlak siyah, diĢinin mat
siyah olup üst gaganın dibinde yeĢilimsi bir leke bulunur. Erkekler diĢilerden %6 oranında daha
ağır, kanatları diĢilerden % 2.7, gagaları ise % 5.5 daha uzundur 22
.
4.2.1.2-Habitat seçimi: Hafif tuzlu suları da tolere edebilen yaz ördeği genellikle sazlıklar ve
ılgınlardan yoğun plantasyonlu, geçici sulak alanlar veya sığ suları yeğler. Üreme sırasında daha
sabit sularda görülür. Genelde kıyıya yakın bitkilerde beslenir ve açık sulardan kaçınır (Ahmed
& Galib 1986, Roberts 1991-92). Tuzlu suları da tolere edebilmesine rağmen bu tür sularda
seyrek olarak görülür 26
. Üreme döneminde daha sabit sulak alanları tercih etmekle birlikte
üreme dönemi dıĢında geçici sulak alanlarda daha yoğun gözlenmektedir (Green 1996). YağıĢın
bol olduğu yıllarda taĢkın sularında da üreyebilmekte ve beslenebilmektedir (Roberts 1991-92).
Özellikle yoğun bitki örtülü mikro habitatlara bağımlıdır. Besinin yetersiz olduğu kurak yıllarda
besin bulmak üzere çok geniĢ bir alana dağılabilirler. Hatta habitatların uygun olmadığı
durumlarda düzenli olarak üredikleri alanlara geldikten hemen sonra alanı terkedip baĢka
alanlara göç edebildikleri bilinmektedir. Bu yıllarda gerek eriĢkinlerin gerekse de civcivlerin
ölüm oranı ciddi olarak artmaktadır 9.
Fotoğraf 37: Yaz ördeğinin tipik beslenme ve dinlenme habitatı-Güney Akgöl
4.2.1.3-Üreme biyolojisi: Yuvalama zamanlarında bile genellikle toplu halde yaĢarlar. Üreme
sonrası sürüler genellikle küçüktür, kıĢın ise bazı bölgelerde küçük sürüler halinde görülürler 12
.
Bu sürüler akĢamüzerleri yoğun bitkilerle kaplı, daha güvenli konaklama alanlarından daha açık
ve sığ beslenme yerlerine uçarlar. Üreme dönemi, ülkeden ülkeye değiĢmekle birlikte Nisan
ayının sonuna doğru baĢlar ve Haziran sonuna kadar devam edebilir. Civcivler Nisan ortasından
Eylül ortasına kadar yumurtadan çıkarlar 5,6
.
Üreme bölgelerine gelir gelmez çift oluĢturmaya baĢlarlar. Çiftler üreme döneminin sonuna
kadar tek eĢli olarak kalırlar. DiĢi kuluçkaya yattıktan sonra erkek yuvayı terk eder. Yuva,
93
genellikle su bitkilerinin arasına saklanmıĢ, bazen etrafı kuru bitkiler ve yosunlarla çevrili bir
çukurdur. Bazen çukurun tepesi bitkilerle örtülerek bir giriĢ tüneli de olabilmektedir (Ludlow
1916). Yuvalar genellikle Typha, Phragmites veya Juncus ve Scirpus topluluklarının arasına
yapılmaktadır. Yuva genellikle toprak zemin üzerinde olmakla birlikte nadiren bitkilerin içinde
de yer alabilmektedir (Roberts 1991–1992, Green 1993c). Sıklıkla suya oldukça yakın bir
konumdadır, seyrek de olsa su ile arasında mesafe olabilir ama yuva mutlaka gizlenmiĢ bir
konumdadır (Ahmed and Ghalib 1986).
DiĢi 4-14 yumurta yumurtlar (Roberts 1991–1992). Kuluçka süresi 25-27 gündür ve civcivler
aynı zamanda yumurtadan çıkarlar. Yumurtadan çıkan civciv hemen kendi baĢına beslenebilir ve
yaklaĢık 55 gün sonra uçarlar. Civcivlere her iki cins de bakar. Kuluçka amalgamation‘ una
(yavruların birleĢtirilmesi) da rastlanmıĢtır. 32 civcive bakan bir diĢi gözlenmiĢtir (Green 1993).
4.2.1.4-Beslenme biyolojisi: Yaz ördekleri omurgasızlara, diğer ördeklerden daha az
bağımlıdırlar (Green and Sánchez (2003), Fuentes et al. (2004)). Beslenme tarzları tıpkı yüzey
ördekleri gibi kafayı daldırarak yüzeyden beslenme Ģeklindedir. Yoğun beslenme saatleri sabah
ve akĢam üzerleridir. Diptera’ lar (sinekler) da özellikle üreme öncesi ve üreme döneminde
besinleri arasında önemli bir yer alır.
Üreme sonrası dönemde besinlerini daha ağırlıklı olarak bitki tohumları oluĢturur. Bu dönemde
Türkiye‘deki ördeklerin dıĢkısının % 95‘ini Scirpus tohumlarının oluĢturduğu saptanmıĢtır 11
.
Yumurtadan yeni çıkmıĢ civcivlerin baĢlıca besinini yüzen chironomid‘‘ler oluĢturur 11
. Üreme
sonrası dönemde beslenme genellikle gece olmaktadır. AraĢtırmaya göre Kasım-Mart ayları arası
beslenmenin ancak % 2‘si gündüz gerçekleĢtirilmektedir 14
. Sıklıkla kıyı bitkilerinin (Scirpus sp,
Ruppia sp) tohumlarıyla veya bitkilerin kendisiyle (Potamogeton sp), az miktarda da
omurgasızlarla beslenirler.
4.2.1.5-Popülasyon ve dağılımı:
4.2.1.5.1- Dünyada yaz ördeği:
Orta Asya‘nın batısında (Kazakistan, Hindistan, Pakistan, Ġran) Orta-doğuda (Irak, Suriye, Ġsrail
ve Ürdün) ve Akdeniz ülkelerinde (Ġspanya, Türkiye ve Kuzey Afrika) ürer. Cezayir‘de 1915‘ten
önce ―sayılamayacak‖ kadar çok sayıda ürediği belirtilmektedir23
. Günümüzde Avrupada kalan
popülasyonları Ġspanya ve Türkyededir.
KıĢlama alanları genellikle üreme alanlarının biraz daha güneyindeki ılıman bölgelerdir.
Afrikada üreyen bireyler aynı bölgede kıĢlayabilmektedirler. 1990‘larda Iraktaki bataklıkların
kurutulmasıyla en büyük kıĢlama popülasyonlarından biri kayolmuĢ, önemli bir kısmı Ġranda
kıĢlamaya baĢlamıĢtır. Türkiyede üreyen nüfusun Orta-doğuda kıĢladığı düĢünülmektedir. Batı
Akdeniz üreme popülasyonu ise Kuzey ve Batı Afrikada kıĢlamaktadır.
94
Harita 10 Dünyada Yaz ördeğinin dağılımı
4.2.1.5.2-Türkiyede yaz ördeği:
Türkiye‘de yüzyılın ortalarında yaygın olarak ürerken günümüzde sadece Göksu deltasında az
sayıda ürediği saptanmıĢtır. Daha önceleri yüksek sayıda ürediği bilinen Çukurova deltasındaki
birçok sulak alan ve bataklık kurutulmuĢtur. 1967‘de Çukurova deltasındaki Aynaz
bataklıklarında 2660 kıĢlayan birey sayılmıĢtır27
. Bunun yanında geçmiĢte YemiĢli sazlıklarında,
Sultan sazlığında, Amik gölünde, Ereğli ve HotamıĢ sazlıklarında ve doğu Anadoludaki bazı
sulakalanlarda ürediği kanıtlanmıĢtır. Birçok sulakalandan gözlem kaydı olmakla birlikte üreme
kanıtlanamamıĢtır. Üreme alanlarının hepsinin kurutulması veya bozulması sonucu 1990‘lardan
beri sadece Göksu deltasında üremektedir. Son 20 yıldır Türkiyeden hiç kıĢlama kaydı yoktur.
Harita 11 Yaz ördeğinin Türkiyeðeki durumu
95
Yaz ördeği ile ilgili olarak Türkiye‘de yapılan 2 ciddi çalıĢma bulunmaktadır. 1995 yılında
yapılan bir çalıĢmada alanda 31 üreyen çift ve 50-150 bireyin bulunduğu saptanmıĢ 11
, ancak
2009 yılında ÖÇKK‘ nca yaptırılan bir diğer çalıĢmada ancak 3-6 çiftin ürediği ve alanda 15-25
bireyin barındığı saptanmıĢtır 12
. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde yurdumuzda türün yakın
gelecekte tükenme tehlikesi vardır.
4.2.1.6: Göç: Yaz ördeği göçmen olup kıĢı biraz daha güneydeki enlemlerde geçirmektedir.
Türün günümüzdeki en önemli kıĢlama alanları Ġran‘da olup, en kalabalık nüfus Ġran‘da
kıĢlamaktadır1. Diğer önemli kıĢlama alanları Hindistan ve Ġran dıĢındaki diğer Orta Doğu
ülkeleridir. Türkiye‘de üreyen ördeklerin Orta Doğu‘da kıĢladıkları sanılmaktadır. Batı
Akdeniz‘de üreyen ördekler ise Kuzey ve Batı Afrika‘da kıĢlamaktadır.
4.2.1.7: Tehditler: Türe yönelik küresel tehditler aĢağıdaki gibi belirlenmiĢtir:
Habitat kaybı : Yüksek
Habitat bozulması : Yüksek
AĢırı avlanma : Orta
Balık ağlarına yakalanma: Orta
Ġnsan kaynaklı rahatsızlık: DüĢük
KurĢun zehirlenmesi : Bilinmiyor
4.2.1.8: Koruma statüleri: Yeryüzündeki pek çok önemli habitatının geri dönüĢü olmayacak
Ģekilde yok olması ve dünya popülasyonunun giderek azalması nedeniyle IUCN (Dünya Doğayı
Koruma Birliği) tarafından nesli küresel ölçekte tehlike altında olan türler kategorisinde
(Vulnerable/hassas) değerlendirilmiĢ, Ülkemizin de taraf olduğu bir çok uluslararası sözleĢmeyle
kesin koruma altına alınmıĢtır. Buna rağmen yapılan araĢtırmalar dünyadaki üreme alanlarının
% 60‘ının hala korumasız olduğunu göstermektedir
4.2.2-PasbaĢ Patka (Aythya nyroca):
4.2.2.1-Morfolojisi: 38-42 cm. boyunda, 520-580 gr. ağırlığında, koyu kestane renkli bir dalıcı
ördektir. Her iki cins aynıdır ancak erkeğin gözü açık renklidir. Koyu kestane sırtı ve beyaz
göğüs ve karnı vardır. Tepesi sivri, alnı yassıdır. DiĢi, tepeli patka diĢisine benzemekle birlikte
sivri tepesi, daha ince yapısı ve her zaman beyaz kuyruk altıyla kolaylıkla ondan ayrılır.
Gençleri eriĢkine benzemekle birlikte göğsü ve karnı grimsidir. Uçarken koyu renkli kanatların
arka bölümü yani primer uçları bembeyazdır. Otururken gövdenin alt arka bölgesindeki beyazlık
ve sivri tepesi onu diğer patkalardan kolayca ayırır. Ġlkbaharda diĢiden ―ırrrr, ırrr‖ ve kısa ―çak‖
Ģeklinde sesler duyulabilir.
96
Foto: Mustafa Sözen
Fotoğraf 38: PasbaĢ patka
4.2.2.2- Habitat: Orta Asya dıĢında tamamen alçak rakımlarda yaĢar. Özellikle durgun tatlısuları
tercih eder, akarsulardan ve geçici alanlardan uzak durur1. Diğer patkalara göre daha sığ (30-
100cm) ve yoğun su altı bitkili ve sazlıklar veya Ilgınlarla çevrili tatlı suları sevmesine rağmen
bazan açık sularda dinlenirken de görülebilir 18,19
. Yeterli uygun alan bulamadığında tuzlu, acı
suları veya küçük göletler ve kanalları da kullanabilir. Göç sırasında veya kıĢın kıyılarda, iç
denizlerde veya geniĢ açık göllerde de gözlenebilir23
.
Ana üreme alanları dıĢında diğer patka grupları arasında da az sayıda rastlanabilir. Avrupada
özellikle Tuna nehri gibi büyük akarsuların ağzında ve deltalarında çok sayıda üremektedirler16
.
4.2.2.3-Üreme: Nisan-Mayıs ayları arasında baĢlayıp Haziran sonlarına kadar devam eder. Ayrı
çiftler halinde veya az sayıda gruplar halinde ürerler 20
. EriĢkinler üreme sonrası Temmuz ve
Ağustos aylarında tüy değiĢtirirler 21
. Üreme alanlarını Ağustos sonundan itibaren terketmeye
baĢlarlar. Göç döneminde 20-50 bireylik sürüler oluĢtururlar 13
ancak üreme dönemi dıĢında tekli
veya 2-5 bireylik küçük gruplar halinde görülürler 14
.
Yuva, suya yakın bir bölgede toprak üzerinde veya bir bitkinin içinde yapılan ve bitkilerden
oluĢan alçak bir platformdur. Seyrek olarak yüzen bitkilerin üzerine veya kıyıdaki sazlıkların
içine de yuva yapabilir 18,24
.
DiĢi 7-11 yumurta bırakır ve civcivler 25-27 gün sonra yumurtadan çıkar, 55-60 gün sonra
uçarlar 9.
4.2.2.4-Beslenme: Omnivordur. Su bitkilerinin (Potamogeton, Ceratophyllum, Scirpus vs)
tohum, kök ve gövdeleri28
ve makroalgler (Chara sp) 18
besinlerinin çoğunu oluĢtururlar. Ayrıca
yumuĢakçalar, kabuklular, böcek larvaları ve eriĢkin böcekler, chironomidler ve kızböcekleri, 3
cm.den küçük balıklar ve küçük kurbağalar da diyetleri arasında yer alır 26
. Dalarak beslenmekle
birlikte seyrek olarak yüzeyden de beslenebilir. AraĢtırmalara göre beslenmenin hemen tamamı
gece saatlerinde yapımakta, bu durum sadece kıĢın baĢlarında tersine dönmektedir13
.
97
4.2.2.5-Popülasyon ve dağılım:
4.2.2.5.1-Dünyadaki durumu:
Dünya nüfusunun 160-257 bin civarında olduğu ve azalmakta olduğu belirtilmiĢtir. Avrupa‘da
12-18 bin çiftin ürediği tahmin edilmektedir . Avrupa‘daki en büyük popülasyon Romanya‘da
Tuna deltasında ürer (5500-6500 çift). Türkiye‘de 1000-5000 çiftin ürediği düĢünülmektedir. 1
Avrupa‘daki nüfus son yıllarda ciddi bir düĢüĢ göstermiĢ, en az 8 Avrupa ülkesinde ördek
nüfusunun % 20‘den daha çok düĢtüğü saptanmıĢtır14, 15
. Ukrayna‘daki nüfusun 1960‘lardaki 65
bin çiftten 2000‘lerde 1500 çifte düĢtüğü saptanmıĢtır.
Birdlife’tan alınmıştır.
Harita 12 Dünyada PasbaĢ patkanın gözlendiği sulakalanlar
Amerika ve Avustralya kıtaları dıĢında diğer kıtaların tümünde bulunur. Üreme alanları, tıpkı
diğer nadir ördeklerden olan Yaz ördeği ve Dikkuyruk (Oxyura leucocephala) gibi kuzey
yarımkürenin subtropik, ılıman ve yoğun yerleĢimli bölgelerdir. Esas olarak güney-batı Asya‘da
(Hindistan, Pakistan ve Çin‘in doğusu); orta ve doğu Avrupa ve kuzey Afrika‘da ürer. Güney
enlemlerde kıĢlama alanları üreme alanlarıyla çakıĢmakla birlikte Orta-Doğu‘da, kuzey-batı ve
Batı Afrika‘da da kıĢlar.
4.2.2.5.2-Türkiyedeki durumu:
Türkiye‘de yakın zamanlara kadar sağlıklı bir veri toplama ve kayıt sistemi olmadığından PasbaĢ
patkanın günümüzdeki üreme ve kıĢlama alanları tam olarak bilinememektedir. Ġlk kayıtlar
1967-68 yıllarına ait olup sadece bazı sulakalanlarda yapılan KıĢ Ortası Su KuĢu (KOSK)
sayımlarını içermektedir. KuĢbank‘taki kayıtlar hemen tamamen amatör kuĢ gözlemcilerine ait
98
olup ancak 2000‘li yıllardan sonra düzenli kayıtlar mevcuttur. AĢağıdaki harita bu kayıtların bir
özeti olarak düzenlenmiĢtir (Harita-6).
Bu kayıtlara göre son yıllarda pasbaĢ patkanın üreme dönemlerinde bulunduğu alanlar Meriç
deltası (5-20 çift), Uluabat gölü (15-25 çift), Kocaçay deltası (1-2 çift), Birecik ve KarkamıĢ
barajları (10‘ar çift), Adıyaman GölbaĢı gölleri (15 çift), Kızılırmak deltası (5-15 çift), EkĢisu
sazlığı (3-10 çift) ve Göksu deltasıdır (30 çift (1995).
Mogan gölünde her mevsimde az sayıda ve göç dönemlerinde yüksek sayılarda görülmekle
birlikte az sayıda ürüyor olma olasılığı da vardır. Kulu gölünde ve Balıkdamı sulakalanında
üreme dönemlerinde az sayıda gözlenmekle birlikte üreme kanıtlanmamıĢtır. 2005-2007 yılları
arasında Sultansazlığında önemli sayılarda gözlenmiĢ (en çok 72) ancak alanın kuruması sonucu
son zamanlarda üreme dönemine ait kayıt yoktur.
1990‘daki kıĢ ortası kuĢu sayımlarında 11 sulakalanda 14 bin civarında pasbaĢ patka sayılmıĢtır.
Sadece Eğirdir gölünde 9920 patkanın kıĢladığı saptanmıĢtır. 1967 kıĢında Manyas gölünde 3000
ördek sayılmıĢtır. Kayıtlara göre yüksek sayıda kıĢladıkları alanlar Meriç deltası (164; 2010),
Ġznik gölü (62; 2006), IĢıklı (Çivril) gölü (97; 1992 ve 300;1969), Marmara gölü (1990‘da 860
ve 2008‘de 46), Bafa gölü (1990‘da 32), Eber gölü (50;1968), Köyceğizdeki Sülüngür lagünü
(2007‘de 340) ve Köyceğiz gölü (135; 2007), Sultansazlığı (2006‘da 120), Ereğli sazlıkları ve
Gembos ovası (1970‘te 19 ve 90), KarkamıĢ barajı (2009‘da 651), Bismil sazlıkları (2007‘de
54), Kızılırmak deltası (1990‘da 1506 ve 2005‘te 300), Çelebibağ sazlıkları (2009‘da 200), Salda
gölü (400;1990), Eğirdir gölü (1990‘da 9920 birey) ve Manyas gölüdür (1967‘de 3000). Samsun
limanında 1990‘da 1640 birey sayılmıĢtır.
Göksu deltasında türle ilgili bugüne dek sadece 1995 yılında bir çalıĢma yapılmıĢ, alanda 50-150
bireyin bulunduğu saptanmıĢ ve yaklaĢık 30 çiftin ürediği tahmin edilmiĢtir11
. Deltada 1989
yılından bu yana 1 ile 24 birey arasında değiĢen kıĢlama kayıtları vardır.
4.2.2.6-Göç: Sonbahar göçü Eylül baĢından Ekim ortasına kadar sürer. Üreme alanlarına Mart
ortası-Mayıs baĢı arasında gelirler. Güney enlemlerde üreyen ördekler üreme alanlarında
kıĢlayabilirler.
4.2.2.7-Tehditler: Türün varlığına yönelik en önemli tehdit zengin bitki örtülü sığ sulakalanların
kurutulması veya tahribatıdır. Bitki kompozisyonunun değiĢmesi, su rejimine müdahale, baraj
veya bent yapımı, drenaj gibi müdahalelerin yanında üreme döneminde saz yakılması veya
kesilmesi, aĢırı otlatma ve turba çıkarımı gibi nedenler en sık tahribata yol açan faktörler olarak
gözlenmiĢtir.
4.2.2.8-Koruma statüleri: Birçok Avrupa ülkesinde tamamen koruma altına alınmıĢ olup
Türkiye ve bazı diğer ülkelerde avlanması yasaklanmıĢtır1. IUCN‘ye göre Near threatened (NT-
Nesli tehlike altına girebilir) kategorisinde değerlendirilmiĢtir.
99
Harita 13 PasbaĢ patkanın Türkiyedeki dağılımı *
4.3- Çalışmada elde edilen bulgular:
4.3.1- Yaz ördeği:
4.3.1.1- Habitat seçimi:
Üreme öncesi: Bu dönemde yaz ördeği hemen her zaman Akyapı kanalının hemen batısındaki
göletlerde, ayrıca Akyapı kanalında ve Kuğu gölünde gözlenmiĢtir (Harita-7). Daha sonraki
günlerde çoğunlukla Akgöl‘ün güneyindeki göletler civarında gözlense de 1 kez 1.ci gözlem
kulesi civarında (Harita-8:Nokta-22; 2 birey, 28 Mart ¹); 1 kez Akyapı kanalında (Harita-7;
Nokta-2; 15 Nisan, 1 çift), 1 kez Kuğu gölünde (Nokta-4; 1 çift, 16 Nisan); 2 kez de Hurma
kanalı civarındaki mevsimlik gölette (Harita-9:Nokta-9 ve 10; 8-9 Mayıs; 1 çift) görülmüĢlerdir.
Ġlk iki ziyarette Akgöl‘deki su düzeyinin bir önceki yıla göre daha düĢük olduğu gözlenmiĢ ve
Güney-doğudaki göletlerin hemen tamamen kuru olduğu saptanmıĢtır. Geçen yılki çalıĢmada
Yaz ördeğinin gözlenmediği Kuğu gölünün ve Akyapı kanalının nisbeten derin olması nedeniyle
kullanıldığı düĢünülmüĢtür. Ayrıca Hurma kanalının hemen güneyinde yer alan ve su düzeyi 10
cm.yi geçmeyen ancak yoğun bitki örtülü mevsimsel sulakalanda 2 gün süreyle 1 çiftin
beslendiği gözlenmiĢtir.
Fotoğraf 39: Ördeklerin alanda ilk gözlendikleri gölet. Akgölün güneyi * Kayıtlar www.kusbank.org.tr ve Doğa Derneğinden alınmıĢtır. Okların büyüklüğü sayılarla doğru
orantılıdır.
100
Üreme dönemi: Tüm aramalara rağmen yuvaya rastlanmamıĢ ancak Akyapı kanalının hemen
batısındaki kıyılardan 2 kez tek diĢiler havalanmıĢtır. Yaz ördeğinin yuva alanı seçimine uyan
ve toprak adacıkların bulunduğu bu bölgenin muhtemelen yuva alanı olarak kullanıldığı
düĢünülmüĢtür (Harita: 7, Nokta 13 ve 31).
Üreme sonrası: 1 gözlem hariç hemen tüm civcivlere 2.ci gözlem kulübesinin hemen
doğusundaki ve batısındaki göletlerde rastlanmıĢtır. Bu göletlerin derinliği 10-25 cm olup çok
yoğun bitki örtüsüyle kaplıydı ve mutlaka göl aynasına eriĢim sağlamaktaydı. Anne ve civcivleri
hemen her zaman etrafı yoğun bitkilerle çevrili, iyi kamufle olmuĢ gölcüklerde gözlendiler.
Hiçbir civciv grubunun etrafında ―baba‖ya rastlanmamıĢ, civcivlere sadece ―anne‖ bakmıĢtır.
ÇalıĢma süresince uçabilen civcive rastlanmadığından geç üreme sonrası dönemde kullandıkları
habitat saptanamamıĢtır.
Fotoğraf 40: Civcivlerin beslendiği, sık bitki örtüleriyle çevrili gölcükler. Güney Akgöl
Fotoğraf 41: Hurma kanalı civarındaki mevsimsel sulakalan
101
4.3.1.2- Popülasyonla ilgili bulgular:
Alanda, ördeklerin ilk kez gözlendiği 22 Mart¹ tarihinden itibaren 31 noktada 69 birey
gözlenmiĢtir. Gözlemlerin çoğunda ördekler çiftler halinde gözlenmiĢ olup 1 defada en çok 9
bireylik bir grup halinde (28 Mart), Akyapı kanalının hemen batısındaki göletlerde
görülmüĢlerdir (Harita-:7, Nokta-21). Özellikle üreme dönemi öncesi çoğunlukla 1 çift, birkaç
kez 2 çift olarak gözlenmiĢlerdir.
Harita 14 Akgöl’ün güneyinde Yaz ördeği gözlenen noktalar
30 Mayıs tarihinde, Akyapı kanalının hemen batısındaki gölette1 çifte rastlanmıĢ, çift yarım saat
dinlendikten sonra kur davranıĢlarında bulunmuĢ ve doğudaki göletlere doğru uçmuĢlardır. Ertesi
gün aynı gölette tek bir erkek bireye rastlanmıĢ ve bu birey de uzun süre dinlendikten ve
temizlendikten sonra göletten ayrılmıĢtır (Harita-7: Nokta 14,16). Bu 3 bireyin, ördeklerin alana
ilk geliĢlerinde kullandıkları gölette gözlenmeleri, çiftin kur davranıĢında bulunması, ördeklerin
çoğunun kuluçkada olması ve geçen yılki çalıĢmada da hemen aynı tarihlerde (29 Mayıs) yeni
gelen 7 bireylik bir grubun gözlenmesi bu 3 bireyin alana yeni geldiklerini düĢündürmüĢtür.
8 ve 9 Mayıs tarihlerinde 1 çiftin, Hurma kanalının hemen güneyindeki mevsimsel sulak alanda
birçok kıyı kuĢuyla birlikte uzun süre beslendiği gözlenmiĢtir. Su seviyesinin 5-10 cm. civarında
olduğu bu alanda oldukça uzun boylu bitkilerin bulunması yaz ördeğinin yoğun bitkili, sığ ancak
güvenli sularda da beslendiğini göstermiĢtir.
¹ Projenin baĢlangıç tarihi olan 6 Nisan 2010’dan önceki Yaz ördeği kayıtları, alanda uzun süredir gözlem
yapmakta olan kuĢ gözlemcisi Wim Ganzevles’ten alınmıĢtır.
102
Harita 15: Akgöl’ün batısında yaz ördeği gözlenen noktalar (Nokta 11 ve 22)
Harita 16: Mevsimsel sulakalanda Yaz ördeği gözlenen noktalar
Alanda ilk civcivlere 20 Mayıs tarihinde 1.ci gözlem kulesi civarında 1 diĢi ve 8 civciv olarak
rastlanmıĢtır (Harita-8: Nokta-11). Daha sonraki tarihlerde 6 kez civcivli diĢilere rastlanmıĢ olup
sırasıyla 28 Mayısta 8; 30 Mayısta 2, 19 Haziranda 12 ve 3 civcivli diĢiler; 20, 26 ve 27 Haziran
tarihlerinde 2 ve 1 gençle birlikte dolaĢan diĢiler görülmüĢ olup 12 civcivli gruba bir daha
rastlanmamıĢtır.
Bir günde (28 Mart) en yüksek sayıda ördeğin 11 olarak gözlenmesi ve Mayıs sonunda alana
muhtemelen yeni geldiği düĢünülen 3 ördeğin varlığı alanda 11-14 ördeğin bulunduğunu;
alandaki ördek sayısı, gözlenen civcivli diĢi ve civciv sayısına bakarak 4-7 çiftin ürediği ve 25
103
civcivin kuluçkadan çıktığı, ancak sadece 5‘inin çalıĢmanın sonunda yaĢamını sürdürdüğü
saptanmıĢtır.
4.3.1.3- Üreme ile ilgili bulgular:
Bu yılki çalıĢmada yaz ördeklerinin geçen yıla bakarak 20 gün kadar daha erken alana geldikleri
saptanmıĢtır. Yaz ördeğinin alanda Mart sonuna kadar çiftler halinde gözlenmesi, daha sonra tek
bireylerin artması, kuluçka döneminin Nisan sonunda baĢladığını; ilk civcivlere 20 Mayısta
rastlanması da kuluçka döneminin 20-25 gün olduğunu göstermektedir. Mayıs sonunda yeni
geldiği düĢünülen çiftlerin varlığı, alanda üremenin Haziran ve Temmuz ayında da devam
ettiğini düĢündürmüĢtür. Ġlk civcivlere de geçen yıla nazaran 20 gün kadar erken rastlanmıĢtır.
Foto: Riyat Gül
Fotoğraf 42: Civcivli anne yaz ördeği-30 Mayıs 2010
Gözlemlerde civciv sayısının 2 ile 12 arasında (2,3,8 ve 12) olduğu görülmüĢtür. Ancak alana
yapılan son ziyarette bir kuluçkadan büyümüĢ genç sayısının en çok 2 olması alanda
predasyonun çok yoğun olduğunu düĢündürmüĢtür.
4.3.1.4- DavranıĢ ile ilgili bulgular:
Alanda bir kez kur davranıĢına rastlanmıĢtır. 30 Mayısta alana yeni geldiği düĢünülen bir çift bir
süre beslendikten ve dinlendikten sonra birdenbire yanyana gelerek eĢ zamanlı bir Ģekilde
baĢlarını boyundan itibaren ani hareketlerle arkaya doğru atmıĢlar ve bu davranıĢı yaklaĢık
saniyede bir kez tekrarlamıĢlardır. 3 dakika kadar süren bu davranıĢın bir kur davranıĢı olduğu
düĢünülmüĢ ve çift bu hareketlerden hemen sonra aniden, yine eĢ zamanlı olarak göletten doğuya
doğru uçmuĢlardır.
104
ÇalıĢma sırasında 2 kez dinlenen ve beslenen bir diĢi ve bir erkek ördek uzun süre
izlenebilmiĢtir. Sabahın geç saatlerinde göletler civerındaki bitki adacıklarında görülen bu
bireylerin uzun süre adacıklarda uyudukları, sıklıkla tüylerini düzelttikleri ve çok kısa sürelerle
beslendikleri gözlenmiĢtir.
Fotolar: Riyat Gül
Fotoğraf 43: Tüy temizleyen, uyuyan diĢi ve dinlenen erkek yaz ördekleri-Akgöl
4.3.2- PasbaĢ patka
4.3.2.1-Habitat seçimi:
Bir gözlem hariç tüm PasbaĢ patkalara Akgölde, iç adanın batısında yer alan bitki adacıkları
civarında rastlanmıĢ, daha kuzeydeki yoğun Phragmites topluluklarında, iç adanın doğusunda,
gölün güney-batısında ve 1 kez hariç güneyinde hiç ördek gözlenmemiĢtir. Tüm ördekler çok dar
bir bölgedeki 50-100cm. derinliğindeki
sularda, bitki adacıklarının en çok 50m.
açığında görülmüĢler, gözlemciye 200m.
mesafe kala ürkerek gölün diğer kısımlarına
uçmuĢlardır. Yalnızca 1 çifte, 18 Haziranda
Akyapı kanalının 100m kadar doğusunda
kıyıya yakın bölgede rastlanmıĢ,
gözlemciyi farkedince de kıyı boyunca
Hurma kanalının hemen batısında kıyıya
yakın bir yere inmiĢlerdir. Bu gözlemlere
dayanarak PasbaĢ patkanın nisbeten açıktaki
derin ama bitki adacıklarına yakın suları
tercih ettiği sonucuna varılmıĢtır.
Akgöl‘e açılan tüm kanallarda ve diğer
lagünlerde yapılan hiçbir gözlemde PasbaĢ
patkaya rastlanmamıĢtır.
105
Fotoğraf 44: PasbaĢ patkalar
4.3.2.2- Popülasyona ait bulgular:
Akgöl‘e kayıkla yapılan ziyaretlerde gölde en yüksek sayıda ördeğe 29 Nisan tarihinde 12 birey
olarak rastlanmıĢtır. 1.ci ziyarette en çok 2 birey gözlenirken 2.ci ziyarette en yüksek sayıda
ördeğe rastlanmıĢtır. Mayıs ayındaki ziyaretlerde ise 1 günde en çok 3 birey görülmüĢ, 30
Mayıstaki gözlemde Akgölde hiç PasbaĢ patkaya rastlanmamıĢtır. Haziran ayında yapılan son 2
ziyarette ise 1 ile 6 birey arasında ördeğe rastlanmıĢtır. Temmuz ayında göle kayıkla yapılan
ziyarette hiçbir pasbaĢ patka bireyine rastlanmamıĢtır*.
Temmuz ayında göle yapılan ziyaret te dahil hiçbir ziyarette kur davranıĢına, yuvaya, kuluçka
veya civcive rastlanmamıĢtır. Bu gözlemlerden yola çıkarak bu yıl deltada bu türün üremediği
sonucuna varılmıĢtır.
Harita 17: PasbaĢ patkanın Akgöl’de gözlendiği noktalar
*Tüm pasbaĢ patka kayıtları ve koordinatları kuruma sunulan excel dosyasında ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır.
106
4.3.3- Alanda üreyen diğer kuĢlarla ilgili bulgular:
4.3.3.1- Yaygın olarak üreyen önemli kuĢlarla ilgili bulgular:
4.3.3.1.1- Erguvani balıkçıl (Ardea purpurea) : ÇalıĢmanın baĢından itibaren Akgölde az
sayılarda (en çok 9) rastlanmıĢ olup ilk kez 18 Haziranda iç adanın hemen batısındaki
Phragmites adacıklarının içinde muhtemel yuva faaliyetleri ve alan savunma (territory)
davranıĢları gözlenmiĢtir. Ġlerleyen tarihlerdeki gözlemlerde en az 3 adacıkta yuva faaliyetleri
gözlenmiĢ ancak adacıklarda yuva araĢtırması yapılamamıĢtır. (Üreme kodu: 4 )²
4.3.3.1.2- Angıt (Tadorna ferruginea): Arazi çalıĢmalarının tümünde türe rastlanmıĢ, alanda 4-7
çiftin varlığı saptanmıĢ ve en az 4 çiftin ürediği gözlenmiĢtir. Ġlk civcivlere 28 Nisan tarihinde (8
civciv) rastlanmıĢ, ilerleyen tarihlerde 4 adet civcivli çift daha gözlenmiĢ (2,4,5 ve 6 civciv), bu
civcivlerden 11‘inin eriĢkin boyutuna gelip ebeveyninden bağımsız olarak beslendiği
görülmüĢtür. Civcivler Haziran ayının ortasına kadar ebeveynle birlikte beslenmiĢ, ilk kez 18
Haziranda ebeveynden bağımsız dolaĢan ve uçan gençler gözlenmiĢtir. Bir çiftin en çok 8
civcivinin olduğu ve bir kuluçkadan en çok 4 civcivin eriĢkin düzeyine kadar büyüdüğü
saptanmıĢtır. (Üreme kodu:12)
4.3.3.1.3- YeĢilbaĢ (Anas platyrhynchos): Her dönemde gözlenen türün alanda az sayıda
bulunduğu gözlenmiĢ, bir günde en fazla 9 eriĢkine (9 Haziran) rastlanmıĢ ancak Haziran
ortasından itibaren 10-15‘lik toplu gruplara rastlanmıĢtır. Bu grupların muhtemelen üreme
sonrası alana geldiği düĢünülmüĢtür.
Ġlk civcivlere 17 Nisan‘da rastlanmıĢ (3 civcivli diĢi), daha sonraları alanda değiĢik yaĢlarda 14
civciv veya genç gözlenmiĢtir. Bir ebeveynle birlikte en çok 5 civciv görülmüĢ, civcivlerin
Mayıs sonlarında tüy döktüğü, Haziranın ortasından itibaren de uçtukları görülmüĢtür. Bu
gözlemlere göre alanda 6-10 birey bulunduğu ve en az 3 çiftin ürediği; kuluçka döneminin
muhtemelen Mart ortası-Mart sonu arasında baĢladığı ve civcivlerin Nisan ortasından itibaren
yumurtadan çıktıkları belirlenmiĢtir. Son alan ziyaretinde Akgöl‘de, bir günlük gözlemde
uçmaya baĢlamıĢ 12 genç gözlenmiĢtir.
Foto: Riyat Gül
Fotoğraf 45: 5 civcivli angıt çifti. Akgöl 2Üreme kodları için Ek-1’ e bakınız
107
Akgöle 24 Temmuz tarihinde yapılan ziyarette gölün güneydoğusundaki göletlerde genç ve
eriĢkinlerden oluĢan 172 bireyin dinlenmekte olduğu görülmüĢ ve bu popülasyonun üreme
sonrası bölgede bulunduğu düĢünülmüĢtür (Üreme kodu:12).
4.3.3.1.4- Macar ördeği (Netta rufina): Türe alana ilk ziyaretten itibaren Akgöl ve Paradenizde
rastlanmıĢ, en yüksek sayı 13 Nisan‘da sayılmıĢ; Akgölde 23, Paradenizde 35 birey
gözlenmiĢtir. 24 Nisana kadar Paradenizde de gözlenen tür bu tarihten sonra hemen tamamen
Akgölde gözlenmiĢtir. 27 Nisanda Akgölde 74 birey sayılmıĢ, bunlardan 27 bireylik bir grupta
26 erkek sayılmıĢtır. Bu gözlem diĢilerin kuluçkada olduğunun bir göstergesi olabilir. Bu
tarihten itibaren türe az sayıda (En çok 16) rastlanmıĢtır. Ġlk civcivler 24 mayıs tarihinde
gözlenmiĢtir. Sonraları değiĢik yaĢlarda 25 civarında civciv veya gence rastlanmıĢtır. Temmuz
ayında Akgöle yapılan ziyarette toplam 18 genç gözlenmiĢtir. Bu gözlemlere dayanarak Akgölde
25-30 çiftin ürediği ve 20 kadar civcivin eriĢkin yaĢlara ulaĢabildiği söylenebilir (Üreme kodu:
12).
Foto: Riyat Gül
Fotoğraf 46:Macar ördeği çifti- Akgöl
4.3.3.1.5- Turaç (Francolinus francolinus): ÇalıĢmanın baĢından itibaren alanın hemen her
yerinde öten erkekler duyulmuĢtur.1 günde en çok 7 öten erkek duyulmuĢ veya gözlenmiĢtir.
Ağırlıklı olarak Akgöl‘ün batısındaki ve güneyindeki stepler ve kumullarda gözlenmiĢ, ayrıca
değiĢik zamanlarda Arapalanı gölü civarında 2, Eski fener yolunda 1, Kapızlı plajı civarındaki
kumullarda 2, Göksu nehriyle Cırba arasındaki kumullarda 1, kuzey kanalı civarında 1, Hurma
kanalı civarında 3, Göksu nehri kıyıları boyunca 2 öten erkek duyulmuĢtur. Buna göre alanda 20-
30 çiftin bulunduğu tahmin edilmiĢtir.
6.cı ziyarette 1.ci gözlem kulesinin güneyindeki bekçi kulübesi civarında 2 civcivli bir diĢi
dıĢında yavru gözlenmemiĢtir. (Üreme kodu:12)
108
4.3.3.1.6- Saz horozu (Porphyrio porphyrio): Akgöle kayıkla yapılan ziyaretlerde bir kerede en
çok 11 birey gözlenmiĢ olup gölün güneyi hariç her bölgesinde bulunduğu saptanmıĢtır. Akyapı
kanalının yaklaĢık 1 km. doğusundaki kulübe civarında 3 gencini besleyen bir çift defalarca
gözlenmiĢ, ayrıca yavrusuz bir çift daha bu bölgede birkaç gün dolaĢmıĢtır. 2009‘daki çalıĢmada
rastlanmakla birlikte bu yılki gözlemlerde Göksu nehri kıyısında üreme belirtilerine
rastlanmamıĢtır. (Üreme kodu: 16)
4.3.3.1.7- Kocagöz (Burhinus oedicnemus): Sulakalan civarındaki steplerde ürediği bilinen bu
türe deltada ilk kez 15 Nisan tarihinde, Paradeniz ile Kuğu gölleri arasındaki bozkırda rastlanmıĢ
ve ileriki gözlemlerde en az 2 çiftin Haziran sonuna kadar aynı bölgede bulundukları
görülmüĢtür. ÇalıĢma boyunca yuvaya veya civcive rastlanmamıĢtır. (Üreme kodu: 4)
Foto: Riyat Gül
Fotoğraf 47: Kocagöz-Paradeniz dalyanı
4.3.3.1.8- Akça cılıbıt (Charadrius alexandrinus): Türe alanda ilk kez 15 Nisan tarihinde
Paradeniz dalyanı civarında rastlanmıĢ, daha sonra hemen tüm kumsal ve tuzcul bozkırlarda az
sayıda gözlenmiĢtir (bir günde en çok 6 birey). 6 Mayısta Paradeniz dalyanının kuzeyinde 24
bireye rastlanmıĢ ancak daha sonraları gözlenmeyen bu grubun göçmen olduğu kanısına
varılmıĢtır. Ġlk civcivlere 1 Mayıs tarihinde Paradeniz lagününün kuzey-batısındaki küçük gölette
rastlanmıĢtır (2 civciv). Ġlerleyen tarihlerde değiĢik habitatlarda uçmaya baĢlamıĢ gençlere
rastlanmıĢtır. (Üreme kodu: 12)
4.3.3.1.9- Sumru (Sterna hirundo): Ġlk
kez 1 Mayısta alanda gözlenen türün
sayısı 3-11 arasında değiĢmekle
birlikte bu bireylerin alanda kısa süre
kaldığı gözlenmiĢtir. Ancak 7
Hazirandaki gözlemde Kuğu gölünün
güney-doğusundaki adacıkta 6 bireyin
konduğu ve civarda beslendiği
109
gözlenmiĢ, bir ara 9 bireye varan bu topluluğun ilerleyen tarihlerde adada kuluçkaya yattığı ve
Akgölde avlanarak yuvaya yiyecek taĢıdığı gözlenmiĢtir. Arazi çalıĢmasının sonunda ada
civarında en az 9, Akgölde beslenmekte olan 4 kadar birey bulunmaktaydı. Bu gözleme
dayanarak alanda 3-6 çiftin ürediği düĢünülmüĢtür. (Üreme kodu: 14)
21 Haziran tarihinde öğleden sonra Cırba‘ya yapılan ziyarette fırtınalı bir havada 47 bireyin,
yaklaĢık 10‘lu gruplar halinde doğudan gelip batıya doğru kıyı boyunca uçtukları gözlenmiĢtir.
Daha sonraki gözlemlerde bu gruplara alanın baĢka tarafında rastlanmamıĢtır.
4.3.3.1.10- Küçük sumru (Sterna
albifrons): Ġlk ziyaretten itibaren
Akgölde 2-4 birey olarak
gözlenen türün sayısı 19
Nisan‘dan itibaren ciddi bir artıĢ
göstermiĢ (16), daha sonraki
günlerde azalmıĢtır (muhtemel
göç). Ancak Haziranın ilk
haftasında Eski Fener ile
Paradeniz arasındaki kumullarda 2
adet 3 ve 4 yumurtalı yuvaya
rastlanmıĢ, sonraki ziyaretlerde bu
yuvaların terkedilmiĢ olduğu
(muhtemel predasyon)
saptanmıĢtır. Ancak 20
Haziran‘da Dalyan boğazı civarında beslenen 25 bireye rastlanmıĢ ve 2 bireyin yuvaya yiyecek
taĢıdığı görülmüĢtür. Geç ürediği bilinen bu türün yuvalama alanı saptanamasa da alanda ürediği
düĢünülmüĢtür.
Alana Temmuz ayında yapılan ziyarette çok sayıda küçük sumrunun Akgölde beslendiği
gözlenmiĢ ancak yuva araĢtırılmamıĢtır. (Üreme kodu: 15)
4.3.3.1.11- Mahmuzlu kızkuĢu (Vanellus spinosus): Akgölün güney kıyıları boyunca yaygın
olarak üremiĢtir. Alanda her zaman yüksek sayılarda gözlenmiĢ, ilk civcivlere 11 Haziranda
rastlanmıĢ, Temmuzdaki ziyarette de hala civcivlikten yeni çıkmıĢ birkaç gence rastlanmıĢtır.
Buna göre alanda en az 25 çiftin ürediği ve 60 kadar civcivin bulunduğu saptanmıĢtır.
4.3.3.2 – Alanda üreyen diğer kuĢlar:
Leylek (Ciconia ciconia): Alanda sıklıkla beslenmesine rağmen (en çok 14 birey) sadece
KurtuluĢ köyü içinde üreyen 2 çifte rastlanmıĢtır (Üreme kodu:16)
Üveyik (Streptopelia turtur) : Alanda bahçelerde ve sulakalanların çevresindeki ılgınlarda çok
sayıda gözlenmiĢtir (Üreme kodu:6).
Sumru-Akgöl
Fotoğraf 48: Küçük sumru
110
Fotoğraf 49: Gökkuzgun-Hurma mahallesi
Kukumav (Athene noctua) : Tüm alanlarda yerleĢimlerin civarında yaygın olarak üremiĢtir
(Üreme kodu:16).
Gökkuzgun (Coracias garrulus): Alanın
tümünde az sayıda üremiĢtir (Üreme kodu: 14).
Tepeli toygar (Galerida cristata): Alanda çok
sayıda, her türlü bozkır
alanda üremiĢtir (Üreme kodu: 12).
Bozkır toygarı (Calandrella brachydactyla):
Bozkırlarda yaygın olarak üremiĢtir (Üreme
kodu: 12).
Kum kırlangıcı (Riparia riparia): Akyapı
kanalının Akgöl‘le birleĢtiği noktanın batı
kıyılarındaki toprak duvarda 40 çift; Paradeniz
dalyanındaki kuzuluklar civarında 30 çift kadar
üremiĢtir (Üreme kodu:16).
Kır kırlangıcı (Hirundo rustica): Alandaki
yerleĢimlerde az sayıda yuvaya rastlanmıĢtır
(Üreme kodu: 16).
Arapbülbülü (Pycnonotus xanthopygos): ÇeĢitli
habitatlarda çiftler halinde yaygın olarak
gözlenmiĢtir (Üreme kodu: 3). Fotoğraf 50: Bozkır toygarı-Tuzcul
stepler, Göksu deltası
111
Fotoğraf 51: Çalı bülbülü (Cercotrichas galactotes)
Çalı bülbülü (Cercotrichas galactotes): YerleĢimlerin civarındaki bahçelerde ve Akgöl civarında
defalarca gözlenmiĢ ancak ürediği kanıtlanamamıĢtır (Üreme kodu:3).
Dik kuyruklu ötleğen (Prinia gracilis): Deltanın tüm sulakalanları civarında yaygın olarak
görülmüĢ ve duyulmuĢ, Haziran ortalarından itibaren çok sayıda genci içeren aileler gözlenmiĢtir
(Üreme kodu: 14)
Saz kamıĢçını (Acrocephalus scirpaceus): Akgöl‘de yaygın olarak üremiĢtir (Üreme kodu: 16).
Bataklık kamıĢçını (Locustella luscinoides): Akgöl‘deki her ziyarette az sayıda öten erkekler
duyulmuĢ ancak üreme kanıtlanamamıĢtır (Üreme kodu: 2).
Bıyıklı kamıĢçın (Acrocephalus melanopogon): Akgöl‘de her ziyarette yaygın olarak ve çok
sayıda öten erkekler duyulmuĢ ancak üreme kanıtlanamamıĢtır (Üreme kodu:2).
Kındıra kamıĢçını (Acrocephalus schoenobaenus): Akgöl‘de seyrek olarak öten erkekler
duyulmuĢtur (Üreme kodu:2).
Büyük kamıĢçın (Acrocephalus arundinaceus): Akgöl‘ün kuzeyinde az sayıda öten erkekler
duyulmuĢtur (Üreme kodu: 2).
Bıyıklı baĢtankara (Panurus biarmicus): Alanda Akgöl‘de yaygın olarak ve az sayıda Cırba‘da
üremiĢtir. Civcivlerin Haziran baĢlarından itibaren uçtukları gözlenmiĢtir (Üreme kodu:16).
ÇulhakuĢu (Remiz pendulinus): Akgöl civarında yaygın olarak üremiĢtir (Üreme kodu: 14).
Serçe (Passer domesticus): Alandaki tüm yerleĢimler civarında yaygın olarak üremiĢtir (Üreme
kodu: 16).
Ak mukallit (Hippolais pallida): Akgöl civarındaki ağaçlıklarda az sayıda öten erkek
duyulmuĢtur (Üreme kodu: 2).
Saz delicesi (Circus aeruginosus): ÇalıĢma boyunca deltanın her yerinde az sayıda gözlenmiĢ;
özellikle Akgöl‘de en az 6 çiftin ürediği saptanmıĢtır (Üreme kodu-16)
112
4.3.4- Alanda gözlenen ancak ürediği düĢünülmeyen kuĢlar:
Küçük batağan (Tachybaptus ruficollis): 16 Nisan‘da Akgöl‘de 4 birey gözlenmiĢ ancak bu
tarihten sonra alanda türe rastlanmamıĢtır.
Bahri (Podiceps cristatus): ÇalıĢmanın her döneminde az sayıda Akgöl‘de görülmüĢ (Maksimum
14) ancak hiçbir yuvalama ve üreme belirtisine rastlanmamıĢtır.
Boz yelkovan (Calonectris diomedea): 30 Nisan tarihinde eski fenerin doğusundaki kumsallarda
yapılan gözlemde 5 bireyin, kıyının 1 km. kadar açığında; 21 Haziranda da Göksu nehri ağzı
civarında görülen 3 bireyin kıyıdan 500m kadar açıktan batıya doğru göç ettikleri gözlenmiĢtir.
Sümsük (Morus bassanus): 30 Nisan tarihinde 3 bireyin eski fener yolu civarında kıyıdan 700m.
kadar açıkta; 21 Haziranda da 2 bireyin Göksu nehri ağzı civarında kıyıdan 400m kadar açıkta
batıya doğru uçtukları saptanmıĢtır.
Ak pelikan (Pelecanus onocrotalus): 27 ve 28 Nisan tarihlerinde 1 bireyin ve 19 Haziranda 3
bireyin kısa süre ile Akgöl‘de dinlendikleri gözlenmiĢtir.
Küçük balaban (Ixobrychus minutus): 27 Nisan tarihinde Akgöldeki saz adacıklarında 2 bireye
rastlanmıĢ ancak daha sonra gözlenememiĢtir.
Gece balıkçılı (Nycticorax nycticorax): Alanda 8 ve 9 Haziranda birer birey gözlenmiĢtir.
Alaca balıkçıl (Ardeola ralloides): Nisan baĢından itibaren 9 Haziran tarihine kadar, çoğu
Akgöl‘de olmak üzere sulakalanların çoğunda, az sayıda gözlenmiĢtir (en çok 12 birey). Bu
tarihten sonra türe rastlanmamıĢtır.
Sığır balıkçılı (Bubulcus ibis): 18 Haziran tarihinde Akgöl‘de beslenen 9 birey gözlenmiĢ, ertesi
gün ayrılmıĢlardır.
Büyük akbalıkçıl (Casmerodius albus): Türkiyede kıĢ konuğu olan türe 7 Mayıs tarihinde
Akgöl‘ün kuzeyinde diğer balıkçıllarla birlikte beslenirken rastlanmıĢtır.
Küçük akbalıkçıl (Egretta garzetta): ÇalıĢma süresince alanın çeltik tarlaları dahil hemen her
yerinde az sayıda gözlenmiĢlerdir. Akgöl‘de 30 Nisan‘a kadar yüksek sayıda (en çok 50)
görülmüĢ daha sonraları çalıĢmanın sonuna dek az sayıda gözlenmiĢlerdir (en çok 20). Hiçbir
üreme belirtisine rastlanmamıĢtır.
Foto: Riyat Gül
Fotoğraf 52: Seyrek ziyaretçilerden Ak pelikan-Akgöl
113
Gri balıkçıl (Ardea cinerea): Her ziyarette hemen her alanda az sayıda rastlanmıĢtır (en çok 15).
Çeltikçi (Plegadis falcinellus):Nisan ayında yoğun olarak deltadan geçmiĢ (en çok 83 birey),
Mayıs ve Haziran aylarında çok seyrek olarak deltada beslenmiĢtir (en çok 4).
KaĢıkçı (Platalea leucorodia): Nisan ayında birkaç kez az sayıda (en çok 9) deltada beslenmiĢ,
Mayıs ayında hiç gözlenmemiĢ ancak Haziran ayının baĢından itibaren az sayıda (en çok 11)
tekrar gözlenmiĢtir.
Flamingo (Phoenicopterus ruber): Sadece 18 Haziran‘da Paradeniz dalyanının güneyinde 4 genç
bireye rastlanmıĢ bir daha görülmemiĢtir.
Fiyu (Anas penelope): 1 Mayıs tarihine kadar çok az sayıda (en çok 10 birey) Kuğu gölünde
rastlanmıĢ daha sonra muhtemelen üreme alanlarına göçmüĢlerdir.
Boz ördek (Anas strepera): Sadece 1 Mayıs tarihinde Kuğu gölünde 3 bireye rastlanmıĢtır.
Çamurcun (Anas crecca): 17 Nisan tarihinde Akgöl‘de 71 birey sayılmıĢ ancak takip eden birkaç
günde Kuğu gölünde gözlenen birkaç birey hariç alandan tamamen ayrılmıĢlardır.
Kılkuyruk (Anas acuta): 15 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında çok az sayıda (en çok 6) Kuğu
gölünde gözlenmiĢlerdir.
Çıkrıkçın (Anas penelope): 13 Nisan tarihinden itibaren Akgölde az sayıda (en çok 7) gözlenmiĢ,
türe Kuğu gölünde de rastlanmıĢtır. Hiçbir üreme belirtisine rastlanmamıĢtır.
KaĢıkgaga (Anas clypeata): 13 ve 15 Nisan tarihleri arasında Kuğu gölünde yüksek sayılarda (85
ve 50) gözlenmiĢ, 1 Mayıs tarihinde tüm bireyler alandan ayrılmıĢlardır.
ElmabaĢ patka (Aythya ferina): Akgöl‘de 13 Nisan‘da 7 ve 27 Nisan‘da 17 bireye rastlanmıĢtır.
Mayıs sonuna dek alanda gözlenmemiĢ, bu tarihten itibaren gölde en çok 13 birey sayılmıĢtır.
Gözlenen bireylerin bir kısmının genç olmasına rağmen alanda hiçbir üreme belirtisinin ve/veya
civcivin gözlenmemesi nedeniyle bu grubun üreme sonrası alana geldiği düĢünülmüĢtür.
ġahin (Buteo buteo): Nisan ayının ortalarından sonuna kadar alanda 1 günde en çok 2 birey
gözlenmiĢtir (Muhtemel göç).
Gökçe delice (Circus cyaneus): Nisan ayının ilk yarısında 2 kez 1‘er diĢi bireye rastlanmıĢtır.
Atmaca (Accipiter nisus): Nisan ayında 1 kez Akgöl civarında gözlenmiĢtir.
Ada doğanı (Falco eleonorae): 21 ve 24 Haziran‘da 1‘er bireyin Akgöl‘ün batısından geçiĢ
yaptığı gözlenmiĢtir.
Bıyıklı doğan (Falco biarmicus): 16 Nisan ve 2 Mayıs tarihlerinde birer bireyin Akgöl‘ün
üzerinde uçtuğu ve daha sonra kuzeye yönlendiği gözlenmiĢtir.
Gökdoğan (Falco peregrinus): ÇalıĢma süresince Akgöl ve Paradeniz civarında en çok 2 bireye
ancak düzenli olarak rastlanmıĢtır. Her ne kadar üreme belirtilerine rastlanmasa da 2-3 günde bir
alanda beslendiği gözlenen ve 3.kulede pelletlerine rastlanan bu çiftin alanda yerli olduğu ve
ürediği düĢünülmüĢtür.
Bıldırcın (Coturnix coturnix): 15 Nisan‘da Akgöl‘le Kuğu gölü arasındaki bozkırda 1 bireye
rastlanmıĢtır.
Sakarmeke (Fulica atra): Akgöl‘de 14 ve 16 Nisan tarihlerinde 850 ve 920 birey sayılmıĢ ancak
bu tarihlerden sonra sayı hızla azalarak 27 Nisan‘da 270‘e, daha sonraları da ortalama 40-50
bireye düĢmüĢtür. Alandaki hiçbir ziyarette üreme belirtisi veya civciv görülmemiĢ, kıĢlayan
popülasyonun çoğunun üreme alanlarına gittiği, kalanların da üremediği kanaatine varılmıĢtır.
PoyrazkuĢu (Haematopus ostralegus): Nisan sonunda Paradeniz lagününde 2 gün süreyle 3
bireye rastlanmıĢ, daha sonra da 20 Haziran‘da dalyan ağzında beslenen 2 birey gözlenmiĢtir.
114
Uzunbacak (Himantopus himantopus): Tüm çalıĢma boyunca alanı aralıklı olarak ve az sayıda
(En çok 13) ziyaret etmiĢ ancak ürediği gözlenmemiĢtir.
Bataklık kırlangıcı (Glareola pratincola): Tüm çalıĢma boyunca sadece 16 Nisan tarihinde
Paradenizde 5 bireye ve 24 Temmuz tarihinde Kuğu gölü civarındaki steplerde 1 bireye
rastlanmıĢtır.
Küçük halkalı cılıbıt (Charadrius dubius): Nisan ortalarında ve Mayıs baĢında Paradenizde,
Haziran sonunda ise eski fener yolunda 1‘er bireye rastlanmıĢtır.
Halkalı cılıbıt (Charadrius hiaticula): 16-20 Nisan arasında Paradeniz kıyısında en çok 4 bireye
rastlanmıĢtır (Göç).
GümüĢ yağmurcun (Pluvialis squatarola): 12 Mayıs tarihinde Paradenizde 5 bireye rastlanmıĢtır.
Ak kumkuĢu (Calidris alba): 17 Nisan tarihinde Paradenizin güney kumsallarında beslenen 7
birey gözlenmiĢtir.
Küçük kumkuĢu (Calidris minutus): 6 Mayısa kadar alandan çok sayıda geçit yapmıĢtır (en çok
30 Nisanda 70 birey). Mevsimsel olanlar dahil her sulakalanda gözlenmiĢlerdir.
Fotoğraf 53: Akgölde beslenen kızıl kumkuĢları-Güney göletleri
Sarı bacaklı kumkuĢu (Calidris temminckii): 13-29 Nisan tarihleri arasında çok az sayıda (En çok
3) Akgöl‘de beslenen bireyler gözlenmiĢtir.
Kızıl kumkuĢu (Calidris ferruginea): 1-9 Mayıs tarihleri arasında az sayıda birey (en çok 6)
Akgöl‘de beslenmiĢtir.
DövüĢkenkuĢ (Philomachus pugnax): 13 Nisan-9 Mayıs tarihleri arasında çok sayıda birey (en
çok 30) Akgöl civarında ve mevsimsel sulakalanlarda beslenmiĢtir.
Çamurçulluğu (Limosa limosa): 30 Nisan ve 1 Mayıs‘ta, Hurma kanalının güneyindeki
sulakalanda ve Akgölde beslenen 6 birey gözlenmiĢtir.
Sürmeli kervançulluğu (Numenius phaeopus): 15 Nisan‘da 2, 17 Nisan‘da 1 birey Kuğu gölünün
batısındaki bozkırlarda görülmüĢtür.
Kervançulluğu (Numenius arquata): Türe 24-25 Temmuz tarihlerinde 7 birey olarak, Kuğu gölü
ve Paradeniz arasındaki bozkurda rastlanmıĢtır.
Kızılbacak (Tringa totanus): Nisan ve Haziran aylarının 2.ci yarısında Akgöl ve Paradeniz
civarında en çok 3 birey olarak kaydedilmiĢtir.
115
Bataklık düdükçünü (Tringa stagnatilis): 13-15 Nisan tarihleri arasında Akgöl‘ün güneyindeki
göletlerde beslenen 2,4 ve 3 birey gözlenmiĢtir.
YeĢilbacak (Tringa nebularia): 13-20 Nisan tarihleri arasında Akgöl‘de çok az sayıda (en çok 3)
ve Arapalanı gölünün kuzeyindeki mevsimsel sulak alanda çok sayıda (en çok 35) gözlenmiĢtir.
Fotoğraf 54: YeĢilbacak (Tringa nebularia)
YeĢil düdükçün (Tringa ochropus): 13 Nisan-9 Mayıs tarihleri arasında çeĢitli sulak alanlarda az
sayıda (en çok 4 birey) gözlenmiĢtir. Ayrıca 18 Haziran tarihinde Cırba‘da 1 bireye rastlanmıĢtır.
Orman düdükçünü (Tringa glareola): 13-29 Nisan arasında yoğun olarak (en çok 12), daha sonra
tek tük geçiĢ yapmıĢlar, sıklıkla beslenmek için Akgöl‘ün güney göletlerini seçmiĢlerdir.
Dere düdükçünü (Actitis hypoleucus): Akgöl civarında ve Akyapı kanalında Nisan ortası-Mayıs
baĢı arasında çok az sayıda tek bireyler gözlenmiĢtir.
Fotoğraf 55: Dere düdükçünü (Actitis hypoleucus)
116
GümüĢ martı (Larus michahellis): Her dönemde, özellikle Paradeniz ve Kuğu gölleri civarında
3-23 birey arasında gözlenmiĢler, 26 Mayıs tarihinde Cırba civarındaki çeltik tarlalarında 200
bireyin beslenmekte olduğu görülmüĢtür.
Ġzmir yalıçapkını (Halcyon smyrnensis): Tüm çalıĢma boyunca bu türe 2 kez Akgölde 1 ve
Cırba‘da 1 birey olarak rastlanmıĢtır. Daha önceki kayıtlarda ürediği ve türün yerli olduğu
bilinmekle beraber üreme belirtisine rastlanmadığından bu bölümde incelenmiĢtir (Üreme
kodu:1).
4.3.5: Deltadaki habitatlarla ilgili bulgular:
4.3.5.1: Akgöl
4.3.5.1.1-Akgöl‘ün durumu: Yapılan ilk ziyarette Akgöl‘deki su seviyesinin geçen yıla oranla
daha düĢük olduğu, güney göletlerinin su düzeylerinin çok düĢük olduğu, özellikle doğudakilerin
tamamen kuru olduğu gözlenmiĢtir. Mayıs sonuna doğru bu seviye daha da düĢmüĢ, batıdaki
göletler de kurumaya yüz tutmuĢtur. Ancak Haziran baĢından itibaren denizden göle tuzlu su
giriĢi nedeniyle tüm göletlerde en az 10 cm.lik bir su seviyesi oluĢmuĢtur.
Gölün kuzeyine yapılan ziyaretlerde geçen yıl gözlenen bitki adacıklarının bir kısmının
arasındaki geçitlerin yeni bitki oluĢumlarıyla kapanmıĢ olduğu, birçok adacığın arasından
geçilemediği gözlenmiĢtir. Kuzeybatı ve Kuzeydoğuda, kıyıya yakın yer alan yoğun Phragmites
topluluklarının önünde, Ġç adanın güney-doğusunda su altı bitkilerinin (özellikle Potamogeton)
çok yoğunlaĢtığı, bitkilerin birçok yerde düztaban kayığa bile geçit vermediği ve birçok su
kuĢunun, göl aynasında bitkilerin üzerinde yürüdüğü gözlenmiĢtir. Bu konuda danıĢılan
Prof.Dr.Meryem Beklioğlu‘nun ifadesine dayanarak bu tür su altı bitki yoğunlaĢmalarının gölün
suyunun berraklığını gösterebileceği; güneĢ ıĢığının suyun derinliklerine ulaĢabilmesi sonucu bu
bitkilerin hızla ürediği ve gölün sağlıklı olduğunun bir göstergesi olabileceği kanısına varılmıĢtır.
Akgölde hala var olan yoğun otlatmanın alanda tahribat yaptığı görülmüĢtür.
ÇalıĢma sırasında KurtuluĢ Köyü Balıkçılık kooperatifine ait bir araçla Hurma kanalının Akgöl‘e
giren kısmının ana kanala kadarki bölümünde kıyıdaki sazlıkların söküldüğü ve kanalın
derinleĢtirildiği görülmüĢtür.
117
Harita 18: Su kuĢlarının Akgölü kullanım alanları
4.3.5.1.2- Akgöl‘ü kullanan kuĢlar: Deltadaki tek vejetasyonlu sulakalan olan Akgöl birçok su
kuĢuna, balıkçıla ve ötücü kuĢlara ev sahipliği yapmaktadır. ÇalıĢma süresince sık
Phragmites‘lerle kaplı olan gölün kuzey bölgelerini Saz horozunun, sakarmekelerin, bazı
ötücülerin ve seyrek olarak yeĢilbaĢ ördeklerin kullandığı gözlenmiĢtir. Ġç adanın hemen
batısından 1ci kuleye kadar uzanan bitki adacıkları ise gerek yeterli beslenme gerekse de
korunma ve barınma sağladıklarından birçok kuĢ tarafından tercih edilmiĢtir. PasbaĢ ve elmabaĢ
patkalar, bazan sakarmekeler, erguvani balıkçıl, bataklık kamıĢçını, saz kamıĢçını, bıyıklı
kamıĢçın, küçük balaban, saz delicesi ve macar ördekleri çoğunlukla bu bölgede gözlenmiĢtir.
Güney göletleri ve kıyıları, yaz ördeğinin, yeĢilbaĢın ve angıtların civcivlerini gezdirdikleri ve
besledikleri ana bölge olmuĢtur. Bunun yanında bıyıklı baĢtankara, dik kuyruklu ötleğen, sarı
kuyruksallayan, mahmuzlu kızkuĢu bu bölgede üremiĢlerdir. Güneydeki göletler birçok göçmen
balıkçıl, kıyı kuĢu, çeltikçi, leylek ve birçok sumru tarafından ana beslenme alanı olarak
seçilmiĢtir. Gölün iç adanın doğusunda kalan kısmı ise sakarmekeler ve saz horozu hariç
neredeyse hiçbir kuĢ tarafından kullanılmamıĢtır. Hurma kanalının güneyindeki mevsimsel
sulakalanlar ise kuruyana kadar yaz ördeği, kılkuyruk, angıt, mahmuzlu kızkuĢu, çeltikçi, leylek
ve yüzlerce sayıda göçmen kıyı kuĢunca yoğun olarak kullanılmıĢtır.
Harita- 11‗de de görüldüğü üzere yüzey ördekleri beslenmek için güney kıyılarındaki sığ ve
yoğun bitkili alanları, dalıcı ördekler ve bahri gibi batağanlar da nisbeten daha derin olan açık
suları tercih etmiĢlerdir. Patkalar arasında nisbeten daha sığ suları seven pasbaĢ patka da bol
bitkili ancak orta derinlikte sularda gezinmiĢtir.
4.3.5.2-Paradeniz:
4.3.5.2.1: Paradenizin durumu: ÇalıĢmanın baĢında Paradeniz‘in kıyı kumsallarının, iki yerden
açılarak lagünün denizle birleĢmiĢ olduğu gözlenmiĢtir. Ancak Mayıs sonlarına doğru bazı
118
çalıĢmalarla bu gedik kapatılmıĢ, bu noktalardan lagünün denizle bağlantısı kesilmiĢtir. Lagünde
ve güneyindeki kumullarda herhangi bir soruna rastlanmamıĢtır.
4.3.5.2.2.: Paradenizi kullanan kuĢlar: Tuzlu bir göl olduğundan Paradeniz lagünü daha çok
kıĢlayan ördeklere, flamingolara, martı, yağmurcun, poyrazkuĢu ve cılıbıtlara ev sahipliği
yapmıĢtır. Akça cılıbıt güney-batıdaki adacıkta üremiĢtir. Ayrıca onlarca kıyıkuĢu özelllikle
güney kıyılarında ve denize yakın olan kıyısında beslenmiĢtir. Küçük sumru bu kıyılarda yuva
yapmıĢ, göçmen birçok kıyıkuĢu da deniz kıyısında beslenmiĢtir.
4.3.5.3- Kuğu gölü: Gölde fiziksel olarak bir sorun gözlenmemiĢ, içindeki adacıkta ilk kez
küçük bir Sumru kolonisinin ürediği görülmüĢtür. Ayrıca gölü seyrek olarak yaz ördeği,
yeĢilbaĢlar, kıĢlayan ördekler, angıt, martı ve sumrular da ziyaret etmiĢtir.
4.3.5.4-Arapalanı gölü: Gölün su düzeyinin yüksek olduğu, özellikle lagünün kuzeyinde oluĢan
mevsimsel sulakalanın Mayıs sonuna kadar kurumadığı gözlenmiĢtir. Gölün kendisinde pek kuĢa
rastlanmasa da ilkbahar baĢlarında gölün kuzeyinde oluĢun mevsimsel sulakalan göçmen kıyı
kuĢlarınca yoğun olarak kullanılmıĢtır.
4.3.5.5- Mevsimsel göletler: Deltada çoğu Mayıs ortasından sonra kurumaya baĢlayan birçok
geçici sulakalan bulunmaktaydı. Arapalanı gölünün kuzeyinde, Kuğu gölünün güneybatısında,
eski fener yolunun doğu ve batısında, Dalyanboğazının doğusunda, Arapalanı gölü ile Göksu
nehri arasında, Göksu nehri ile Cırba arasında ve Hurma kanalının hemen güneyinde birçok alan
gözlenmiĢtir. Bu alanların birçoğu göçmen kuĢlarca kullanılmıĢ, özellikle Hurma kanalı
civarındaki alanda Yaz ördeği bir süre beslenmiĢtir. Diğer göletler ise kuruyana kadar yeĢilbaĢ
ve balıkçıllar gibi kuĢlarca kullanılmıĢtır.
Haziran ayında, önerilerimiz doğrultusunda Mersin Özel Çevre koruma Md.nün çabaları ve
KurtuluĢ Balıkçılık kooperatifinin desteğiyle Hurma kanalının civarındaki mevsimsel göletlere,
bir kanal aracılığıyla ana kanaldan su verme çalıĢmaları tamamlanarak göletlerde her mevsimde
su olması sağlanmıĢtır.
4.3.5.6- Cırba: Çevresinde yoğun tarım alanlarının bulunduğu, alanın olta balıkçılığı açısından
da çok sık kullanıldığı gözlenmiĢtir. Suyun nisbeten berrak olması nedeniyle yüzeyden denizle
bağlantısı bulunmayan alanın muhtemelen yeraltından bağlantısı olduğu düĢünülmüĢtür.
Çevresinde yoğun çeltik tarlaları saptanmıĢ ve Haziran sonun doğru tarlalardaki suyun bu alana
drene edildiği gözlenmiĢtir.
Gölün kendisinde hiçbir kuĢa raslanmamıĢ ancak civarındaki sazlıklarda birçok ötücü kuĢun
ürediği gözlenmiĢtir.
4.3.5.7- Göksu nehri kıyıları: Yoğun sazlıkların bulunduğu bu bölgede balıkçılık faaliyetleri ve
seyrek tarım alanları dıĢında fazla insan müdahalesine rastlanmamıĢtır. Alanın göçmen kuĢlarca
geçit olarak kullanıldığı gözlenmiĢtir.
Nehrin ve civarındaki sazlıkların genellikle göçen kuĢlarca kullanıldığı, kıyılardaki sazlıklarda
bazı ötücülerin ürediği görülmüĢtür. Geçen yıl bu bölgede saz horozunun ürediği saptanmıĢ
ancak bu yıl üremeye rastlanmamıĢtır.
119
4.3.5.8- Kıyı kumulları: Kumul ekosisteminin görece sağlıklı olduğu, bazı bölgelerinin plaj
olarak kullanılması dıĢında ciddi bir insan müdahalesinin bulunmadığı, birçok kuĢ türünün
geçitte bu kumulları kullandığı görülmüĢtür. 20 Haziranda baĢlayan ve 4 gün kadar süren bir
fırtınada dalgaların kumullarda yer yer 50m. içerilere kadar geldiği ve iç kesimlerde geçici
göletler oluĢtuğu gözlenmiĢtir.
Kumullar özellikle küçük sumruların üreme ve kıyı kuĢlarının beslenme alanı olarak önemlidir.
4.3.5.9- Tuzcul bozkırlar: Birçok göçmen kuĢa beslenme ve bazı türlere üreme alanı olan
steplerde göze çarpan bir tehdit görülmemiĢtir.
Bu alanlarda özellikle toygar grubu ötücülerin, kocagöz‘ün, kervançulluklarının, bataklık
kırlangıçlarının ve cılıbıtların ürediği ve/veya beslendiği saptanmıĢtır.
4.3.5.10- Çeltik tarlaları: Mayıs ayında özellikle Akgölün kuzeyinde ve kuzey-doğusunda,
ayrıca Cırba civarında çok yoğun çeltik ekimi olduğu ve Haziran sonlarına doğru tarlalardaki
suyun sisteme drene edildiği görülmüĢtü. Muhtemelen yoğun kimyasal madde taĢıyan drenaj
sularının sisteme etkisinin araĢtırılması gerekmektedir.
Bu tarlaların geçmiĢte yaz ördeklerince beslenme alanı olarak kullanıldıkları belirtilse de çalıĢma
boyunca alanda ördeğe rastlanmamıĢ, ancak Cırba civarındaki tarlalarda yüzlerce martı ve
balıkçılın beslendiği gözlenmiĢtir.
4.4 – Alanda saptanan tehditler:
Yapılan arazi çalıĢmalarında gerek habitatlarla gerekse de türlerle ilgili tehditler
belirlenmeye çalıĢılmıĢtır.
4.4.1: Habitatlara yönelik olarak saptanan tehditler:
4.4.1.1- Akgöl:
1- Ġlk alan ziyaretinde Akgölün su seviyesinin geçen yıla oranla oldukça düĢük olduğu,
geçen yıl Mayıs baĢında kuruyan güney-doğudaki göletlerin Nisan ayında da kuru olduğu
görülmüĢtür. Kayıkla göle yapılan ziyaretlerde muhtemelen su seviyesinin azalmasına bağlı
olarak su altı bitkilerinin (özellikle Potamogeton) yüzeyi yoğun olarak kapladıkları, birçok kuĢun
bu bitkilerin üzerinde tünediği farkedilmiĢtir. Öyle ki gölün önemli bir bölümünde kayığı hareket
ettirmek bile zorlaĢmıĢtır.
2- Gölün özellikle kuzey-batısında vejetasyonun geçen yıla oranla arttığı, daha önce
adacıkların arasında bulunan boĢlukların bitkiler tarafından iĢgal edildiği ve kayıkla geçmenin
mümkün olmadığı saptanmıĢtır.
3- Hurma kanalı civarında bulunan ve birçok kuĢa barınma sağlayan mevsimsel
sulakalanın Mayıs baĢlarında kuruduğu gözlenmiĢtir.
4- Özellikle gölün kuzeyinde bol miktarda fiĢeğe rastlanmıĢtır. ÇalıĢma döneminde hiç
ava rastlanmamıĢsa da kıĢın avcılığın bu bölgede yoğun olarak yapıldığı kanaatine varılmıĢtır.
120
5- Hurma mahallesine ait olduğu saptanan yaklaĢık 250 büyükbaĢ hayvan her gün Akgöl
civarında ve gölün içinde beslenmekte ve habitata, yuvalara ve civcivlere zarar vermektedir.
4.4.1.2- Cırba:
Her ne kadar kuĢlar açısından önem arzetmese de civardaki yoğun kimyasal içeren çeltik
tarlalarındaki suyun tamamen gölete, oradan da muhtemelen denize akmasının uzun vadede
sorun yaratabileceği kanısına varılmıĢtır. Bu konuda ileri analizlere ihtiyaç vardır.
4.4.1.3- Diğer:
ÇalıĢma sırasında kuĢların barındığı, beslendiği ve ürediği bölgelere yönelik önemli bir tehdite
rastlanmamıĢtır.
4.4.2- Türlere yönelik olarak saptanan tehditler:
4.4.2.1- Habitat bozulması (degradation) : Civardaki büyükbaĢ hayvanların Akgölde
otlatılmasının alanda üreyen yaz ördeği, yeĢilbaĢ, angıt ve mahmuzlu kızkuĢu yuvalarını riske
etmekte, arazinin doğal yapısını bozmaktadır.
4.4.2.2- Avlanma: Her ne kadar üreyen ördekler açısından bir sorun oluĢturmasa da avcılık,
kıĢlayan ördekler açısından sakınca yaratmaktadır.
4.4.2.3- Akgölün su düzeyleri: Akgölün su düzeylerinin tam üreme döneminde azalması, gerek
türleri gerekse de yuvaları karadan predasyona açık bırakmaktadır.
4.4.2.4- Predasyon: Doğal bir süreç olsa da çakal predasyonu özellikle tükenmekte olan yaz
ördeği nüfusunu ciddi ölçüde tehdit etmektedir. 2-12 civcivle görülen annelerin bu civcivlerin
en çok 2 tanesini eriĢkin yaĢa kadar büyütebildiği gözlenmiĢtir. Predasyon özellikle yaz ördeği
açısından ciddi bir tehdit oluĢturmaktadır.
4.4.2.5: AĢırı otlatma: BüyükbaĢ hayvanların özellikle Yaz ördeği ve Mahmuzlu kızkuĢunun
yuva alanlarında otlaması her iki tür için ciddi tehlike oluĢturmaktadır.
4.5- Öneriler:
1- Elimizde Akgölün gerek yıllara gerekse mevsimlere göre su düzeyi değiĢimlerini
gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Her sulakalan için en önemli bilgilerden biri olan su
düzeylerinin mümkünse 2 günde bir, değilse en azından haftada bir ölçülmesi ve alanın uzun
süreli hidroperiyotunun saptanması zorunludur.
2- Akgölün her yıl vejetasyon haritasının çıkarılarak değiĢikliklerin izlenmesi, özellikle
üreyen saz horozu ve ördeklerin barınma ve beslenme alanlarını oluĢturan sazlıkların
121
çeĢitliliğinin ve oranının saptanması gerekmektedir. Belli bir bitki türünün alanının artması veya
azalması üreyen türleri direkt olarak etkileyecektir.
3- Su kuĢlarının yoğun bir Ģekilde ürediği ve birçok türün göçerken alandan beslendiği
Nisan-Mayıs ayları arasında gölün su seviyesinin yüksek tutulması, güneydeki göletlerde
beslenen kıyı kuĢları açısından göletlerin seviyesinin 10-15 cm civarında tutulması
gerekmektedir. Bunun için göle kanallardan su giriĢinin sağlanması veya Kuğu gölüne giden
kanalın geçici olarak kapakla kapanması, alternatif olarak göletlerin kazılarak derinleĢtirilmesi
düĢünülebilir.
4- Çakal predasyonunun engellenmesi açısından çakalın ve en önemli beslenme kaynağı
olan tavĢanın alandaki popülasyonunun saptanması gerekmektedir.
5- Geçen yılki çalıĢmada 15-20 cm. yüksekliğindeki sudan geçebildiği gözlenen çakalın
özellikle ördeklerin üreme alanlarına giriĢinin engellenmesi Ģarttır. Bu amaçla özellikle Akyapı
kanalının batısındaki göletlerin (Bk. Harita-12) çevresine (36.288475° Kuzey ve 33.942581°
Doğu ile 36.289054° Kuzey ve 33.968851° Doğu noktaları arasında) derin kanallar kazılması ve
dikenli tel döĢenmesi uygun olacaktır. Bu bölgenin ayrıca ―mutlak koruma zonu‖ olarak
belirlenmesi gerekmektedir.
6- Mersin Özel Çevre Md.nün çabalarıyla Hurma kanalından su verilmeye baĢlanan
mevsimsel göletlerin uzun vadeli takibi ve bu göletlerde her mevsim su tutulumunun sağlanması
kuĢların beslenmesi açısından önem arzetmektedir.
7- KıĢın yoğun olduğu düĢünülen avcılığın önüne geçilmesi, kıĢlayan ördekler açısından
önemlidir.
8- Özellikle Akgöle kanallar aracılığıyla giren kimyasallar açısında gerekli kontrollerin
yapılması, çevredeki çiftçilerin bu konuda yoğun eğitime tabi tutulması önerilmektedir.
9- Hurma mahallesine ait büyükbaĢ hayvanların beslenmesi açısından alanda farklı bir mera
alanı oluĢturulması ve hayvanların göl civarına giriĢinin engellenmesi Ģarttır.
10- Kanalların temizliği sırasında kanal boyunca uzanan yoğun bitki örtüsünün tamamen
kaldırılması, geçici olarak ta olsa kanalda barınan türlerin predatörlerden korunmasını
engelleyecektir. Bu durum, geçmiĢte civcivlerini kanallarda beslediği bilinen yaz ördeği
açısından sakınca yaratacaktır. Dip temizliği sırasında bitki örtüsünün belli bir yoğunlukta
korunması gerekmektedir.
11- Göksu deltasının, ılıman iklimi ve habitat çeĢitliliğiyle özellikle kıĢlayan ve göç etmekte
olan kuĢlar açısında eĢsiz bir barınak olduğu bilinmektedir. Ancak alanın özellikle kıĢın ve göç
döneminde kuĢlar ve diğer canlılarca kullanımı ve gereksinimleri ile ilgili bir bilgi
bulunmamaktadır. Alanın en az 3 yıl süreyle 4 mevsim izlenmesi, sağlıklı ve güncel bir biyolojik
çeĢitlilik veritabanının ve kullanım haritasının hazırlanması, alanın geleceğini planlama ve
ekosistemlerin daha sağlıklı değerlendirilmesi açısından zorunlu görülmüĢtür.
122
Harita 19: Akgöl civarında dikenli tel çekilmesi önerilen hat
123
4.6- Kaynakça:
1) Birdlife International, Factsheet, 2009.
2) O.Hatzofe (YayınlanmamıĢ), 2005
3) N.Petkon (YayınlanmamıĢ), 2008
4) Madge & Burn, 1998
5) Green & Al Hamzaoui, 1998
6) Del Hoyo et.al., 1992
7) Scott & Rose, 1996
8) www.birdguides.org
9) http://www.waza.org/en/zoo/pick-a-picture/aythya-nyroca
10) www.kusbank.org
11) Green, A.J., The summer ecology of Marbled teal, Ferruginous duck and other ducks in
Göksu delta, Turkey, 1995
12) ÖÇKK BaĢkanlığı, Göksu deltasında Yaz ördeği AraĢtırma ve koruma projesi, KuĢ
AraĢtırmaları Derneği, 2009.
13) Houhamdi Moussa, Samraoui Boudjema: Diurnal and nocturnal behaviour of
Ferruginous duck (Aythya nyroca) et Lac des Oiseaux, Northeast Algeria; Ardeola. Vol:55
N:1,2008, Pp:59-69
14) WWF: Cross-border Conservation of Pygmy Cormorant and ferruginous duck, Project
data, 2009.
15) Sultanov, Elchin. Current status and conservation of the ferruginous duck in Azerbaijan,
1998.
16) Ferruginous duck (Aythya nyroca) conservation in Hungary and Romania, Project plan,
2004
17) PasbaĢ patka kayıtları 1967-2007; yayınlanmamıĢ, Doğa Derneği.
18) Kear (2005b).
19) Scott and Rose (1996).
20) Robinson and Hughes (2006).
21) N. Petkov in litt. (2008).
22) Navarro & Robledano, 1995; Green 1995
23) Snow D.W. and Perrins C.M.: The birds of western Palearctic, Oxford Un.,1998, Vol:1, pp:
232-235
24) Johnsgard (1978).
25) Brown et al. (1982).
26) Detailed species accounts from birds in Europa: population estimates and trends and
conservation status (Birdlife International, 2004).
27) Green A.J.: The status and conservation of the marbled teal Marmaronetta angustirostris,
IWRB special publication No:23,1993.
124
Ek- 1: Üreme kodları listesi
Muhtemel Üreme
1. Tür üreme döneminde olası üreme habitatında gözlendi.
2. Üreme döneminde öten erkek(ler) gözlendi.
Yüksek Olasılıklı Üreme
3. Üreme döneminde uygun üreme habitatında bir çift gözlendi.
4. En az iki farklı günde territori belirleme davranıĢları gözlendi.
5. ÇiftleĢme ve kur davranıĢı gözlendi.
6. Muhtemel bir yuva ziyareti gözlendi.
7. EriĢkinlerin heyecanlı davranıĢları ve endiĢeli ötüĢleri gözlendi.
8. EriĢkinde kuluçkaya yatma açıklığı belirlendi.
9. Yuva yapımı ya da yuva deliği açma davranıĢı gözlendi.
Kesin Üreme
10. EriĢkin ilgiyi kendine çekiyor ya da yaralı taklidi yapıyor.
11. Kullanılan yuva ya da yumurta kabukları bulundu.
12. Yeni uçmaya baĢlamıĢ ya da tüysüz yavru gözlendi.
13. Kullanılan yuva olduğunu gösteren/kuluçkaya yatan birey gözlendi.
14. EriĢkin yuvadan atık taĢıyor ya da yuvaya yiyecek getiriyor.
15. Yumurta içeren yuva görüldü.
16. Ġçinde yavru olan ya da yavru sesi gelen yuva görüldü.
125
Ek-2: Pasbaş patka ve Yaz ördeği gözlem formu örneği
Yaz ördeği (PasbaĢ patka) gözlem formu
Birey gözlemi
Gözlem tarihi Saati Birey sayısı Koordinatları
DavranıĢ Erkek DiĢi Civciv/yavru N E
Yuva gözlemi
Gözlem tarihi Saati Yuva Yumurta sayısı Koordinatları
DavranıĢ Civciv/yavru N E
Notlar
126
Ek-3: Kuş Araştırması İş Planı
Göksu deltası Özel Çevre koruma bölgesi Yaz ördeği ve PasbaĢ Patka araĢtırma ve
izleme projesi- 2010
Ġġ PLANI
Faaliyetler Nisan Mayıs Haziran Temmu
z Ağustos Eylül Ekim Kasım
1-Literatür derleme ve
alan ziyareti 6-9
2-Arazi çalıĢmaları
2.1-Sayımlar, üreme ve yuva
tesbitleri, davranıĢ ve üreme
baĢarısı araĢtırmaları.
2.2-Diğer habitatların
araĢtırılması
1.ci dönem 11-18
2.ci dönem 26-03
3.cü dönem 05-12
4.cü dönem 24-31
5.ci dönem 5-12
6.cı dönem 18-25
3-Verilerin analizi ve
değerlendirme
4-Eğitimlerin yapılması
5-Ön raporun teslimi 5-11
6-Ara raporun teslimi 3-9
7-Kesin raporun teslimi 1-8
Projenin bitim tarihi 21.11.2010
127
5-Eğitim çalıĢmaları:
Proje kapsamında, deltanın önemini, deltada yaĢayan canlıları ve delta ekolojisini vurgulayan
çeĢitli eğitim çalıĢmaları gerçekleĢtirilmiĢtir. Bunların bir kısmı arazi çalıĢmaları sırasında bir
kısmı da okulların açılmıĢ olduğu Kasım ayında gerçekleĢtirilmiĢtir. Eğitimler sırasında slayt
sunumları, poster ve broĢür dağıtımı gerçekleĢtirilmiĢ, ilkokul ve üniversite öğrencileriyle
birlikte alanın tanıtımını hedef alan arazi gözlemleri yapılmıĢtır. Proje süresince alanda yapılan
eğitim çalıĢmaları aĢağıda belirtilmiĢtir:
5.1-Kumsal kullanıcıları:
14 Temmuz 2010 tarihinde Kum mahallesi yazlıkçılarına yönelik olarak 40 kiĢiye, EÜAġ
Tesislerinde deltanın önemi ve yapılan çalıĢmalarla ilgili bilgi verilmiĢtir. Bu çalıĢma sırasında
slayt sunumu, broĢür ve poster dağıtımı gerçekleĢtirilmiĢtir.
5.2-Günübirlik deniz kullanıcıları:
23 Haziran 2010 tarihinde ilköğretim çağındaki izci grubuna ve ailelerine M.E.B. 23 Nisan
Eğitim ve Dinlenme tesslerinde 1 günlük eğitim verilmiĢ, çeĢitli broĢürler dağıtılmıĢtır.
128
Ayrıca 28 Haziran tarihinde yine aynı yerde tesislerde kamp yapmakta olan kumsal
kullanıcılarına slayt sunumu Ģeklinde çalıĢmalarla ilgili bilgi verilmiĢtir. Bu gruplara deltanın
önemi ve alanda yapılan kuĢ, bitki ve kaplumbağa çalıĢmalarıyl ilgili bilgi verilmiĢtir.
5.3-Üniversite öğrencileri:
1.11.2010 tarihinde Mersin Ün. Silifke Uygulamalı Teknoloji ve iĢletmecilik Y.O. ile Silifke
Meslek Y.O.nda deltanın önemi, sulakalanlar, deltanın canlıları ve yapılan çalıĢmalarla ilgili 121
öğrencinin ve öğretim görevlisinin katılımıyla bir sunum gerçekleĢtirilmiĢ; ilgili 2 öğrenciyle
görüĢülerek uzun vadede Üniversitede bir ―KuĢ Gözlem Topluluğu‖ oluĢturulması
kararlaĢtırılmıĢtır. 3.11.2010 tarihinde ise her iki okul öğrencilerine ek olarak Selçuk
Üniversitesi TaĢucu Meslek Y.O. öğrencilerini de kapsayan 74 kiĢiyle birlikte yarım günlük bir
arazi çalıĢması gerçekleĢtirilmiĢ, öğrencilere alan tanıtılmıĢ, alanda yaĢayan canlılarla ve ve
yapılan balıkçılıkla ilgli ayrıntılı bilgi verilmiĢtir. Talep üzerine bu çalıĢmaların bahar aylarında
daha kapsamlı olarak tekrarlanması kararlaĢtıılmıĢtır.
129
5.4-İlköğretim öğrencileri:
2.11.2010 tarihinde taĢımalı eğitim yapıldığı belirtilen KutrtuluĢ Ġlköğretim okulunda 2 grup
halinde 76 öğrenciye biyolojik çeĢitlilik, Göksu deltası ve yapılan çalıĢmalarla ilgili 2 slayt
sunumu yapılmıĢ; öğrencilere broĢür ve maketler dağıtılmıĢtır. Aynı grupla birlikte öğleden
sonra 2 otobüsle delta gezilmiĢ, öğrencilere dürbün ve teleskopla kuĢlar ve diğer canlılar
tanıtılmıĢtır.
130
131
5.5-Balıkçılar:
4.11.2010 tarihinde, KurtuluĢ Balıkçılık Koop. Mensubu 56 üyeye dalyandaki ziyaretçi
merkezinde deltanın yapısı, ekolojisi, yapılan çalıĢmalar ve balıkçılık ile diğer canlıların iliĢkisi
anlatılmıĢ, dltayla ilgili öneri ve görüĢleri alınmıĢtır. Ayrıca uzun vadede deltada doğa turizminin
geliĢtirilmesi ile ilgili fikir alıĢveriĢinde bulunulmuĢtur.
132
133
5.6- Çiftçiler:
5.11.2010 tarihinde TaĢucu beldesi GülümpaĢalı köyüne gidilerek küçük gruplar halinde toplam
82 kiĢiye; ÇavuĢbucağı mahallesinde ise 76 köylüye deltanın ekolojisi, toprak, su ve gübre
kullanımı, kimyasal ilaçların zararı ve kullanım Ģekli ile ilgili sunumlar yapılmıĢ; köy
kahvelerine posterler asılmıĢtır.
134
Genel değerlendirme ve öneriler: 6.1-Su kalitesi çalışmalarının değerlendirilmesi.
ÇalıĢma kapsamında 8 noktadan örnek alınarak analiz yapılmıĢtır. Ancak bunlardan sadece 2‘si
delta içerisindedir. Bunlardan birisi Bozlağan Drenaj kanalı uzantısı, diğeri ise Hurma drenaj
kanalı uzantısıdır. Örnekleme noktaları deltadaki önemli sulakalanlardan ikisi olan Akgöl ve
Paradeniz Lagünün temsil etmemektedir.
Akgöl ve Paradeniz‘in büyüklüğü, Ģekilleri ve örnek alınan noktaların drenaj kanallarının
uzantılarında yer aldığı göz önüne alındığında bu örneklerin lagünlerdeki biyolojik kullanım
sonucu olacak değiĢimleri yansıtması söz konusu degildir. Özellikle Akgöl‘ün düzgün olmayan
ve güneydoğu yönünde yaptığı kıvrımlı bölgesinin diğer kuzeybatı yönündeki bölgesinden
kesinlikle farklı olması gerekir. Akgöl için ideale yakın örnekleme haritada verildiği üzere en az
4 istasyon gerekir. Öte yandan Paradeniz Lagününün deniz bağlantısından dolayı denize bağlantı
noktasına yakın bölgeleri ile daha uzak bölgeler arasında önemli farklılıkların olması gerekir.
Tatlısu- tuzlusu beslenimine bağlı olarak değiĢim gösterecektir. Bu tuzluluk gradiyenti
ekosistemin tüm özelliklerini etkileyecektir. Bu nedenle Paradeniz‘de de kuzeydoğu- güneybatı
hattı üzerinde 3 örnekleme noktası olması uygundur.
Önerilen örnekleme noktaları
135
Ayrıca, göllerde sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için mutlaka alkalinite, Secchi Disk
derinliği ve klorofil-a pigment ölçümleri olmalıdır.
6.2-Su kalitesinin izlenmesi hakkında öneriler: Göksu deltası yarı kurak ilkim kuĢağında bulunmaktadır. Kuraklığa ve mevsimsel değiĢimlere
bağlı olarak göllerdeki su seviyesi değiĢimi göl ekosistemlerini etkilemektedir. Bu nedenle,
göller içinde su seviyesi limnigraf yardımıyla ve girdi-çıktılarda su debisi ölçümler otomatik
olarak yapılması gereklidir. Su seviyesi ile birlikte fiziksel-kimyasal-biyolojik değiĢkenler de
mevsimsel olarak belirlenmelidir. Özellikle ilkbahar ve yaz dönemlerinde biyolojik
değiĢkenlerin tamamının belirlenmesi ekosistemi tanımlama gücünü artıracaktır.
Bu nedenle 4 mevsim yapılacak örnekleme ve analizlerden yalnızca bahar (su seviyesinin
yüksek tuzluluğun az oldu) ve yaz (su seviyesi düĢük ve tuzluluğun yüksek olduğu) aylarda
olmak üzere yılda 2 kez tüm biyolojik değiĢkenler belirlenecektir.
6.3-Suyun Fiziksel ve Kimyasal Değişkenlerinin Örnekleme ve Analizleri: Gölde belirlenen örnekleme noktalarında maksimum ve Secchi disk derinliği ölçülür. Her yarım
metrede çok değiĢkenli ölçer (Multi-Prob) ile % oksijen doygunluğu, çözünmüĢ oksijen
yoğunluğu, sıcaklık, pH, iletkenlik, tuzluluk ölçümleri yapılır. Aynı noktadan su örnekleyicisi ile
toplam 40 lt su örneği alınır. Alınan örneklerden TN, TP, SRP, NO2-N+NO3-N, NH4-N,
alkalinite, silikat ve toplam askıda katı madde analizleri ODTÜ Biyoloji Bölümü Limnoloji
laboratuvarında yapılacaktır. Örneklerdeki toplam azot (TP), nitrit-nitrat-azotu, ve amonyum-
azotu tayinleri Skalar Sanplus azot oto-analizörü ve ilgili sertifikalı metodlar kullanılarak yapılır.
Toplam fosfor ve çözünmüĢ reaktif fosfat tayinleri ise sırasıyla asit-persülfat sindirimi ve
molibdat yöntemi kullanılarak yapılır. Ayrıca silikat ve alkalinite tayinleri de sırasıyla molibdat
yöntemi ve HCl titrasyonu ile yapılır. Askıda katı madde analizide pelajikden alınan aynı su
örneğinden 1 lt suyun ağırlığı bilinen filtrelerden süzülüp tartılması prensibine dayanarak
hesaplanır.
6.4-Bitki örneklemesi Bitki kaplı alan ve % bitki dolu hacim (PVI%) bilgilerini elde etmek için sazlıklar, suiçi
ve yüzen yapraklı bitkiler örneklenir. Suiçi bitki kaplı alan ve bitki dolu hacim için düz çizgiler
Ģeklinde bir kıyıdan diğer kıyıya, birbirlerine parallel olarak eĢit aralıklarla ve tüm göl yüzeyini
kaplamak koĢuluyla transektler yapılarak bitkiler ve ilgili veriler örneklenir. Transektler üzerinde
eĢit aralıklarla belirlenen noktalarda GPS ile koordinat bilgileri kaydedilerek o noktadaki su
derinliği, bitki türleri, toplam bitki % kaplama alanı belirlenerek PVI % hesaplanır. Arazide
transektler boyunca GPS ile alınan noktalar ve yüzey kaplama cinsinden toplam bitki yayılımı
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamında sayısal haritalara gönüĢtürülerek sonuçlarda verilir.
6.5-Balık AkĢam üstü (saat 18:00-19:00) gölün litoral ve pelajik bölgelerine göl büyüklüğü ile
orantılı olarak birimi 2.5 metre uzunluğunda ve 1.5 m derinliğinde, farklı göz açıklıklarına sahip
(43,0 - 19,5 - 6,25 - 10,0 - 55,0 - 8,0 - 12,5 - 24,0 - 15,5 -5,0 - 35,0 - 29,0 mm) 12 birimden
oluĢan 30 metre uzunluğunda biyolojik araĢtırma amaçlı solungaç ağları (gill net) kullanılır.
136
Yapılması gereken örneklemeler ve dönemleri yukarıda verilmiĢtir.
Litoral alanda vejetasyonun fazla olduğu yer tercih edilir. Ağlar atıldıktan tam 12 saat sonra
ağlar toplanarak her ağda bulunan balıklar littoral ve pelajik bölgelerde bulunmalarına göre ve
türlerine göre ayrılır. Ayrılan balık türlerinin boy (burun-çatal boy) ve ağırlıkları ölçülür (0.1
gram hassasiyetinde). Göllerdeki balık türleri çeĢitli tayin anahtarları ve kaynak kitaplar
kullanılarak yapılır. Her gölde bulunan balık türü ağ baĢına düĢen balık sayısı (Catch per unit
effort: CPUE ağ-1
), türlerinin boy sınıflarının dağılımı ve yoğunlukları belirlenir.
6.6-Klorofil-a ve fitoplankton örnekleme, teşhiş ve sayımları Pelajikden alınan 40 lt‘lik su örneğinden 500 ml su örneğinde Klorofil-a yoğunluğu etanol
çözdürme yönetmine (Jespersen ve Christoffersen 1987) göre yapılır.
Yine aynı su örneğinde su iyice karıĢtırılarak alınır. Örnek 5 ve 10 ml‘lik Hydro-Bios çöktürme
çemberlerine alınıp 6-12 saat çökmesi için bekletilerek alt örnekler hazırlanır. Çöktürme
iĢleminden sonra bu örnekler ODTÜ Biyoloji Bölümü, Limnoloji laboratuvarında Leica
DMI4000B inverted mikroskop ve 630X büyütme ve çeĢitli tayin anahtarları kullanılarak teĢhis
edilir ve sayımları gerçekleĢtirilir. Her bir tür için her gölde en az 10 bireyin doğrusal ölçümleri
Leica DFC 280 mikroskop kamerası kullanılarak Leica Qwin yazılımı yardımıyla gerçekleĢtirilir.
Daha sonra her tür için uygun geometrik Ģekil belirlenerek her tür için ayrı ayrı ortalama
hacimleri hesaplanır. Her bir türün biyo-hacmi bulunur.
Ġlkbahar Yaz Sonbahar KıĢ
Kimyasal
Alkalinite √ √ √ √
Silikat √ √ √ √
Toplam fosfor √ √ √ √
ÇözülmüĢ reaktif fosfat √ √ √ √
Toplam Azot √ √ √ √
Amonyum √ √ √ √
Nitrit Nitrat √ √ √ √
Askıda katı madde √ √ √ √
Fiziksel
ÇözünmüĢ Oksijen √ √ √ √
Sıcaklık √ √ √ √
Ġletkenlik √ √ √ √
Tuzluluk √ √ √ √
pH √ √ √ √
Secchi Derinliği √ √ √ √
Biyolojik
Bitki √ √
Balık √ √
Zooplankton √ √
Fitoplankton √ √
Klorofil-a √ √ √ √
137
6.7-Zooplankton Örnekleme, Teşhiş ve Sayımları Her noktadan alınan 40 litre su örneği iyice karıĢtırılarak 20 litresi 20 mikrometrelik filtreden
geçirilerek elde edilen zooplankton örneği % 4‘lük lügol içerisinde muhafaza edilir. Ayrıca
litoral bölgeden plexi-glas boru örnekleyicisiyle toplam 20 litre su iyice karıĢtırılarak alınarak ve
20 mikrometreden süzülerek alınan litoral örnekleri de % 4‘lük lügol içerisinde muhafaza edilir.
Arazi çalıĢmasından sonra hem pelajik hem de litoral örnekleri Cladocera ve Copepoda grupları
stereo mikroskop kullanılarak Rotifera grubu ise inverted mikroskop kullanılarak tayin
anahtarları ile teĢhisleri ve sayımları yapılır. Göldeki litredeki birey sayısını hesaplamak için her
tür için bulunan toplam birey sayısı süzülen suyun hacmine bölünerek hesaplanır.
Bu tahmini fiyatlara raporlamalar ve proje çıktılarının power point sunum hazırlanmaları da
dahildir. Ancak araziye gidiĢ/geliĢ, kalma ve harcırah dahil değildir.
6.8. GELECEK ARAŞTIRMA VE İZLEME ÇALIŞMALARI İÇİN ÖNERİLER
Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi habitat ile tür koruma ve izleme çalıĢmaları en az üç
yılı kapsayacak Ģekilde projelendirilmelidir. Yıl içerisinde yapılan projeler tüm yılı kapsamadığı
için kuĢlar için göç ve kıĢlama çalıĢmaları yapılamamaktadır. Halbuki Göksu Deltası Ülkemiz
üzerinden geçen iki ana kuĢ göç yolu üzerinde bulunmakta olup, kuĢ göçleri açısından Çukurova
Deltasıyla birlikte Ülkemizdeki anahtar konumda olan sulak alandır. Göç esnasında yüzbinlerce
kuĢ alanı beslenmek ve barınmak amacıyla kullanmaktadır. Yine Delta ılıman iklim koĢullarıyla
onbinlerce kuĢa sukuĢuna kıĢlama olanağı sağlamaktadır. Özel Çevre Koruma Kurumu
BaĢkanlığı ihaleleri oldukça erken gerçekleĢtirmesine rağmen yinede özellikle erken baharda
çiçek açan bitki türlerini çalıĢmak mümkün olmamaktadır.
Diğer taraftan tek yıllık araĢtırma ve izleme projelerinde istenilen ölçüde çalıĢma yapılamadığı
için, bugüne kadar değiĢik konularda çok sayıda çalıĢma yapılmasına rağmen hala istenilen
nitelik ve kapsamda veri tabanını oluĢturmak mümkün olmamıĢtır. Örneğin alandaki nadir, nesli
tehlikede veya tehlikeye düĢebilir bitki türleriyle ilgili farklı kaynaklarda birbiriyle örtüĢmeyen,
çeliĢkili ve birbirini tamamlamayan pek çok bilgiye rastlanmamaktadır. Bu da hem
araĢtırmacıları özellikle de korumacıları tereddüte düĢürmektedir.
Üç yıl ve daha uzun süreli araĢtırma ve izleme çalıĢmalarında, proje ekibi alanı daha iyi
tanıyacağından ve tecrübe sahibi olacağından, daha az zaman ve mali kaynak kullanarak daha
etkili ve baĢarılı çalıĢmalar yapacaktır.
Öneriler aĢağıda verilmiĢtir:
6.8.1. Alandaki kuĢ varlığının izlenmesi
Alanda üreyen, kıĢlayan ve göç sırasında barınan ve deltayı kullanan kuĢ türlerini, popülasyonlarını
ve önemli yaĢama alanlarını belirleyen ayrıntılı bir çalıĢmanın yapılması, bunun için;
138
6.8.1.1. Üreyen kuĢ türleri ve sayılarının belirlenerek haritalara iĢlenmesi;
Projenin birinci yılında deltada üreyen kuĢ türlerinin tespitine yönelik bir üreme çalıĢması
gerçekleĢtirilmelidir. ÇalıĢmanın aĢağıda belirtildiği Ģekilde yapılması önerilir.
Üreyen kuĢların tespitinde coğrafik Ģartlar ve yaĢam anlarının farklılığı göz önünde bulundurularak
alan bölgelere ayrılması ve her gün bu bölgelerden biri ziyaret edilerek çalıĢmanın
gerçekleĢtirilmesi.
Üreyen kuĢların tespitinde, habitatların özelliğine göre nokta sayım veya hat boyu sayım olmak
üzere farklı iki sayım tekniği kullanılması. Her iki yöntemde de gözlenen türler ve tahmini sayıları;
alan için önemli türler ve kullandıkları habitatlar genel özellikleriyle tanımlanarak tüm bu bilgilerin
alan haritasında gösterilmesi. Her noktadaki gözlem süresinin not edilmesi, gözlemler sırasında
kuĢlara ve alana yönelik belirlenen tehditlere ve yöre halkı hakkında edinilen izlenimlere raporda
yer verilmesi.
Projenin ikinci ve üçüncü yılında, birinci yılda yapılan üreme çalıĢmasında deltada varlığı saptanan,
korumada öncelikli, nadir ve nesli tehlike altındaki türlerin tamamı, üreme döneminde izlenmesi ve
her bir türle ilgili elde edilen tüm bilgilerin ayrıntılı olarak kaydedilmesi.
6.8.1.2.KıĢlayan kuĢ türleri ve tahmini sayılarının belirlenmesi; KıĢlayan su kuĢlarının sağlıklı
tespiti için alanın tamamının bir günde sayılması gerekmektedir. Bu nedenle kıĢ ortası sayımları için
ikiĢer kiĢiden oluĢan iki ekiple alanın tamamının bir günde sayılaması; kıĢ ortası sayımlarının ise
Aralık ve Ocak ayı ortasında olmak üzere proje süresince yılda iki kez yapılması önerilmektedir.
6.8.1.3.Alanı göç esnasında kullanan kuĢ türleri ve durumları; Belirlenen ana habitatların her
birinde alanın tamamının görülebileceği noktalar tespit edilerek, bu noktalardan gün boyu yapılacak
gözlemlerle bölgeyi kullanan göçmen kuĢların belirlenecektir. Alan için önem taĢıyan türler için
baĢlıca ve önemli habitatlar haritada gösterilecek, özellikleri hakkında bilgi verilecek, alan
kullanımları saptanacak, gerekirse koordinatları tespit edilecektir. Deltayı kullanan diğer tüm
göçmen türler belirlenecektir. ÇalıĢma proje süresince ilkbahar ve sonbahar göçlerini kapsayacak
Ģekilde üç yıl boyunca yürütülecektir.
3 yıllık maliyet: 45 000 X 3 yıl = 135 000 TL
6.8.1.4.Halkalama çalıĢması: Sonbahar ve ilkbahar göçlerinde (ikiĢer ay) olmak üzere üç yıl
boyunca yapılacaktır.
6.8.2.Korumada öncelikli (nesli tehlikede, tehlikeye düĢebilir, nadir ve dar yayılıĢlı
endemik bitki türleri) bitki türlerinin kümelenmiĢ yayılım alanlarının belirlenmesi ve
izlenmesi:
Göksu deltası yönetim planında geçmiĢ yıllarda yapılan değiĢik araĢtırma ve gözlemlere
dayanılarak korumada öncelikli 31 bitki türü belirlenmiĢtir. IUCN kriterlerine göre bunlardan
139
2‘si nesli küresel ölçekte kritik düzeyde tehlikede (CR), 6‘sı nesli küresel düzeyde tehlikede
(EN), 10‘u nesli küresel düzeyde tehlikeye düĢebilir/hassas, zarar görebilir (VU) ve 12 tür ise
nadir/dar yayılıĢlı ( R ) (nadir) türdür.
Bu türlerin büyük bir kısmının alandaki yayılıĢ alanları ve durumları bilinmemektedir. Bu
nedenle projenin 1. yılında alanda ilkbahar ve yaz aylarında yapılacak arazi çalıĢmalarıyla bu
türlerinin her birinin deltada kümelenmiĢ yayılım alanları saptanacak ve bu alanlarda izleme
parselleri oluĢturulacaktır. Ġzleme parselleri (koordinatlarıyla birlikte) CBS tabanlı alan
haritasına iĢlenecektir. Arazi çalıĢmaları sırasında bitkilerin ve yaĢama alanlarının fotoğrafları
çekilecek ve arĢivlenmek üzere nihai rapor ekinde kuruma verilecektir.
Projenin 2 ve 3. yıllarında 1. Yılda oluĢturulan izleme parsellerinde bitkilerin örtüĢ oranları
ölçülecek ve izleme formlarına iĢlenecektir. Bitki türlerinde veya habitatlarında değiĢimler varsa
değiĢimin nedeni ve etkileri yorumlanacaktır.
Personel:
1 Biyolog-Botanikçi; Saha çalıĢmalarını yürütecek
1 Biyolog- Botanikçi DanıĢman en az doktora yapmıĢ olacak
6.8.3. Korumada öncelikli (nesli tehlikede, tehlikeye düĢebilir ve nadir hayvan türleri)
hayvan türlerinin ve yaĢam alanlarının belirlenmesi ve izlenmesi:
Göksu Deltasında karasal memelilerle ilgili yeterli çalıĢmanın bulunmamaktadır. Örneğin hemen
yakınındaki Çukurova Deltası‘nda oldukça sağlıklı bir popülasyonu olduğu bilinen saz kedisi ve
kuyruksüren‘le Göksu Deltası‘nda herhangi bir kayda rastlanmamıĢtır. Karasal memelilerin
tamamı mümkün olduğunca insanlardan uzakta yaĢamını sürdürdüğünden; yine bir çoğu gece
avlandıklarından tespit etmek ancak, izlerinden, dıĢkılarından yada son yıllarda uygulandığı
üzere fotokapanlarla olmaktadır. Daha etkili olması ve izlemede daha ölçülebilir bilgiler vermesi
bakımından karasal memelilerle ilgili tespit ve izlemelerin fotokapan yöntemi ile yapılacaktır.
Bunun için her bir foto kapan için 300 foto kapan gün yıl izleme yapılması (10 fotokapan X 30
gün = 300 fotokapangün) öngörülmektedir. 10 alanda belirlenecek 10 noktaya fotokapan
yerleĢtirilecektir.
6.8.4.Deniz kaplumbağaları (Caretta caretta, Chelonia mydas) ve Nil Kaplumbağası
(Trionyxtriunguis) Popülasyonlarının izlenmesi:
Kaplumbağa çalıĢmaları belirli bir standarda ulaĢtığı için öneri sunulmamıĢtır.
6.8.5.Habitatların izlenmesi
Alanda izlemede öncelikli temel habitatları dinamik, hassas ve doğal ve doğal olmayan pek çok
etkenle hızla değiĢtiği için sulak alanlar oluĢturmaktadır.
140
Bir sulak alanda aĢağıdaki unsurlar düzenli ve sürekli olarak izlenmelidir.
6.8.6.Su seviyesi: Sulakalan ekosisteminde ekolojik dengenin sağlanması açısından çok
önemlidir. Birçok canlının yaĢamını sürdürmesi su seviyesine bağlı olduğu için bir sulak alanda
öncelikli olarak izlenmesi gereken özelliktir.
DeğiĢimlerin düzenli olarak kayıt altına alınması ve gerekli müdahalelerin zamanında
yapılabilmesi için Akgöl ve Paradeniz Lagününe birer adet Elektronik Limnograf (AGĠ) cihazı
yüklenici Ģirket tarafından kurulacaktır. Günlük kayıtlar proje süresince izlenecek ve
yorumlanacaktır.
6.8.7.Lagünlerdeki derinlik: Akgöl ve Paradeniz Lagünlerinde derinlik haritalarının
hazırlanması ve proje süresince mevsimsel olarak izlenmesi.
141
7-Summary:
Introduction:
This project which was funded by Environmental Protection Agency for Special Areas (EPASA)
and run by Turkish Bird Research Society, Ankara (KuĢ AraĢtırmaları Derneği) aimed to obtain
information about the breeding birds, particularly the marbled teal (Marmaronetta
angustirostris) and the ferruginous duck (Aythya nyroca), habitat usage of the other birds; the
main vegetation and endangered plant species within the delta. Additionally the sea turtles‘
breeding success was observed and soem protective measures were done in order to protect the
species. All the data obtained about population, breeding success, behaviors and their
distribution were recorded. Distribution of the non-breeding and migratory birds and their habitat
usage in the delta were also noted. Besides, all the habitats were observed in order to determine
the threats about either the birds or their habitats, if any.
7.1. Bird studies:
7.1.1- Fieldworks:
In the bird study, the delta was visited six times in 8 days‘ periods between 12th of April and
21st of June 2010. Most of the observations were focused on Akgöl, the only freshwater lake in
the delta and the principal breeding area for the ducks, as well as some other bird species.
Additionally all of the other lakes and habitat types were visited at least two times in each visit,
and transsects of 1 km. were done in each habitat type.
Akgöl visited at least 5 days in each visit either by boat or by walking along the banks. Boat
visits were frequented towards the end of incubation period and hatching times. The observations
around the lake were made between the 1st observation tower and the eastern (Hurma) canal,
strictly following the southern banks (Map-1). Boat trips into the lake started at 06:00 am and
mostly finished towards noon, as the southern winds which made the boat impossible to
command, began to blow after 10:00.
Nine observation points was determined in different parts of the lake c. 500m. apart, and all of
the observations were made from this points. All the observed birds and the approximate co-
ordinates were recorded. The visual findings about the lake‘s ecology and vegetations were also
noted.
Paradeniz and Kuğu lakes were observed mostly from the 3rd and 4th (the tower at the southern
side of the canal, which connects Kuğu and Paradeniz lakes) observation towers as well as on
foot along the banks.
The transsects were made in several habitats such as salt steppes, sand dunes, sea shores, Cırba
(old river bed), western banks of Göksu river, seasonal wetlands, the canals and the rice fields.
The sandy shores in intensely inhabited eastermost parts of the delta were visited twice
throughout the study. All the sea shores between Cırba and Göksu river mouth and the one
between the mouth and Paradeniz were visited 3 times in total. The seasonal ponds were visited
several times till end of May as most of them dried up at this time.
142
All the target groups such as the farmers, the fishermen, the students of elementary school and
the students of University were informed about the importance of the delta, the ecology of the
area and food chain. All of the students visited the area for 2 days in order to create an awareness
about the ecosystem and the cretaures using the delta.
7.1.2- General information about the ducks:
7.1.2.1- Marbled teal (Marmaronetta angustirostris): A medium sized duck with a featureless,
overall pale brown body and wings with cream speckles. The black band through the eyes which
ends in the hind-neck is thicker and more conspicious in males. There is no other sexual and
seasonal differences.
While it was one of the most abundant duck in the world, it showed a rapid decline towards the
end of the 19th century due to huge habitat destruction all over its breeding range. It‘s world
population is estimated at 16-24,000 individuals. It‘s main breeding areas are scattered around
the Mediterranean area while the main populations are in Spain, northern Africa, Pakistan and
India. Most of the population winter in either Iran or north and west Africa.
It has been breeding only in Göksu delta in Turkey since 1990‘s. A study made in 2009 showed
that only 3-6 pairs bred in Akgöl, the only freshwater lake in the delta.
7.1.2.2- Ferruginous duck (Aythya nyroca): A dubbling duck with a chestnut body and darker
brown wings along with pale eyes in males. It is easily distinguished from all other western
Palearctic ducks with it‘s great white patch just under the tail when sitting. Another distinctive
feature is another large white patch covering the primaries in flight.
Some 200,000 birds were estimated all over the world. It distributed around the warm zones of
the northern hemisphere, absent from America and Australia continents.
In Turkey it breeds in several wetlands although in small numbers, and it‘s Turkish population is
estimated at 1000-5000 individuals (Birdlife-Factsheet), but probably the actual number is quite
smaller.
7.1.3- Findings and results:
7.1.3.1: Marbled teal: The first ducks arrived at the area on 22nd of March, 15 days earlier than
the previous year1. In subsequent visits 69 individuals were observed at 31 points which were
mainly in Akgöl. The ducks were mostly seen in the ―southern ponds‖, which were shallow
ponds, densely covered with vegetation (principally Scirpus sp) and located in the southern part
of Akgöl. Additionally the ducks were recorded in the canal which connects Akgöl to Kuğu lake,
in Kuğu lake itself and in the seasonal ponds around the eastern Hurma canal, outside Akgöl.
The maximal daily record was obtained on 29th of March as 9 individuals1.
The first brood was noticed on 20th of May as 8 ducklings. Additionally females with 2,3 and 12
ducklings were also observed in the subsequent 5 days. It was also observed that only 2 chicks
at most per brood achieved to survive till the end of June, probably because of the high predation
143
rate in the area. At the end of the study it is estimated that 11-14 ducks visited the area and 4-7
pairs bred. Only 5 surviving ―youngs‖ were seen on 27th of June, although at least 25 chicks
were seen hatched at the start.
7.1.3.2: Ferruginous duck: It was observed only in Akgöl throughout the study almost in every
visit to the lake, though in small numbers. The maximum count was obtained on 29th of April as
12 individuals. 75 ducks were counted in 20 visits to the lake. There was neither courtship
behaviours nor nesting activities throughout the study and no chicks were noticed.
7.1.3.3: Other breeding bird species:
The other breeding bird species in the delta are listed below:
Red-crested pochard (Netta rufina) : The highest count was obtained on 27th of April (74),
afterwards 20-25 pairs remained and bred in Akgöl. First brood appeared on 24th of May and 25
ducklings were counted in total.
Ruddy shelduck (Tadorna ferruginea) : Bred in very few numbers (at most 4 pairs) and hatched
on 28th of April. 17 chicks were observed.
Mallard (Anas platyrhynchos): 3 pairs bred and first ducklings were observed on 17th of April.
14 ducklings were counted and fledged at the end of May.
Purple heron (Ardea purpurea): Bred in small numbers amongst the vegetation in central Akgöl.
Observed feeding in the delta throughout the study.
Black francolin (Francolinus francolinus): Widespread in the delta and 15-30 pairs bred.
Purple gallinule (Porphyrio porphyrio): Mostly seen in the northern parts of Akgöl. In the study
made in 2009, appr. 1000 individuals were estimated in the area.
Common tern (Sterna hirundo): The first breeding record for the species in the recent years. 3
pairs bred in an island in Kuğu lake. They were still incubating at the end of the study.
Little tern (Sterna albifrons): About 50 individuals were seen feeding and carrying food between
Akgöl and eastern Paradeniz near the seashore but no nests were found.2
Kentish plover (Charadrius alexandrinus): A few pairs bred around Paradeniz. They visited the
area frequently during migration.
Others: White stork (Ciconia ciconia), Stone curlew (Burhinus oedicnemus), Turtle dove
(Streptopelia turtur), Little owl (Athene noctua), Roller (Coracias garrulus), Crested and short-
toed larks (Galerida cristata & Calandrella brachydactyla), Sand martin (Riparia riparia), Barn
swallow (Hirundo rustica), Yellow-vented bulbul (Pycnonotus xanthopygos), Rufous bush-robin
(Cercotrichas galactotes), Graceful prinia (Prinia gracilis), Reed and great reed warblers
(Acrocephalus scirpaceus & A.arundinaceus), Moustached and Sedge warblers (Acrocephalus
melanopogon & A.schoenobaenus), Savi‘s warbler (Locustella luscinoides), Bearded tit
(Panurus biarmicus), Penduline tit (Remiz pendulinus), House and Spanish sparrows (Passer
domesticus & hispaniolensis), Olivaceous warbler (Hippolais pallida), Marsh harrier (Circus
aeruginosus) and Peregrine falcon (Falco peregrinus) also bred in the delta.
1
As the project began on 12th of April, the earlier records for the duck were provided by Tim Ganzevles,
who has been observing the birds of the delta since October, 2009 in the delta.
144
7.1.3.4: Non-breeding species:
The delta is a good feeding and resting refuge for migrating and wintering birds, and numerous
birds spend some time in different parts of the area during migration. Some wintering species
stayed there till first days of May and then dispersed to their breeding grounds. There were
appr.1000 coots and about 250 ducks in the delta in the first days of the study. Surprisingly a pair
of blue-cheeked bee-eaters passed by in mid-April and great numbers of Cory‘s shearwaters
migrated miles away from the shore towards western mediterranean, as well as a few gannets. At
least ten Cyprus and pied wheatears stayed in the delta until mid-april. Those either wintering or
migrating species seen were listed above in pages 25-30 (in Turkish with Latin names).
7.1.4: Habitats and their usage by birds:
As it is the only fresh-water lake in the delta most of the birds used that lake for feeding and
resting. Akgöl homed to the most of the waders, duck species, herons and egrets, terns and many
warblers while salt lakes were only used by some wintering ducks, herons, a few non-breeding
flamingoes, a few oystercatchers, gulls and breeding terns. The seasonal ponds north to
Arapalanı lake and around eastern canal were used by many migrating waders before they dried
up completely. Salt steppes were the main breeding areas for larks and stone-curlews and the
sandy shores were used by some waders as well as by little terns probably for nesting. Many
waders, herons and gulls were seen feeding on the rice fields and no birds were observed in
Cırba, the old river bed.
7.1.5- Threats:
The water levels of Akgöl are very low just in the breeding season of the duck species.
The vegetation in the northern Akgöl is increasing and the lake area is going to become
smaller.
There is some evidences of hunting in winter, mostly in the northern parts of Akgöl.
Excessive grazing was observed especially in southern Akgöl.
Excessive chemical usage was determined in the northern agricultural fields which were
draining into the lake by the northern canal.
Many golden jackals (Canis aureus) were seen in the area, principally around Akgöl. The
other main predators for the ducks were the purple gallinule (Porphyrio porphyrio), a pair of
Peregrine falcon (Falco peregrinus), a few pairs of marsh harriers (Circus aeruginosus) and
some domestic dogs and cats. A high predation rate for the ducks was found.
2 A
few nests were seen by Mr. Ganzevles in the southern shores of Paradeniz in May, but the
nests were soon deserted, probably because of predation.
145
7.1.6- Recommendations:
A vegetation map of Akgöl should be prepared as soon as possible and should be renewed
every year.
The hydro-period of Akgöl should be assessed and regular water level measurements should
be scheduled.
Water levels of southern pools should be maintained at considerable levels (at least 15cm.)
for the ducks and the waders to be able to feed, either by increasing the inflow to the lake or
removing some earth from the pools.
The main breeding area for the marbled teal should be protected from the predators and the
livestock, either by digging some deep canals around, or covering the area (Harita-12-Map) with
barbed wires.
Keeping the seasonal ponds wet throughout the year mainly for migrating birds is
recommended.
Hunting should be prevented especially in winter.
Chemical inflow to Akgöl should be controlled and the locals should be educated about
chemical usage and the ecology of the lake.
Grazing around Akgöl should be prevented and some other pastures in the other parts of the
delta should be created.
The delta should be observed throughout the year and at least for 3 consequtive years in
order to assess the habitat usage by either wintering or migrating birds and other creatures.
7.2. Sea Turtles (Caretta caretta and Chelonia mydas) research
7.2.1.General information about sea turtles:
There are 8 species of sea turtles are living in the world. These turtles are Dermochelys coriacea
(Leatherback Turtle), Chelonia mydas (Green Turtle), Chelonia agassizii (Black Turtle),
Caretta caretta (Loggerhead Turtle), Ertmochelys imbricate (Hawksbill Turtle), Lepidochelys
olivace (Olive Ridley), Lepidochelys kempii (Kemp‘s Ridley), Natator depressus (Flatback
Turtle) (Lutz and Musick, 1997). Two of these species (C.caretta and C.mydas) are nesting on
the 20 beaches of the Mediterranean coast of Turkey. The adults and hatchlings of these species
can be seen in below Figure 1.
146
Annual Sea Turtle Nests on Göksu Delta
117
89
36 36
94
137151
107122
102 107
185
20
14
0 3
12
143
12
4
1114
23
0
50
100
150
200
250
1991
1992
1994
1996
1998
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Years
Nest
nu
mb
ers
fo
r each
sp
ecie
s
C. mydas Nest numbers
C.caretta Nest numbers
The reasons for low hatching success on Goksu
Delta in previous year reports are attributed to
the high rate of nest predation and inundation
of nests by tides. The high level of inundation
and the embryonic mortality is explained by the
low inclination of the beach and having high
water table underneath. Due to this hydric
environment, the majority of the eggs were not
developed successfully.
The finding and recording of the nests and
related measurements were done according to
the literature published (Kaska et al., 1998;
BaĢkale and Kaska, 2005; Türkozan and Kaska,
2010). The similar methodologies were also
applied for soft-shelled Nile turtle (GidiĢ and
Kaska, 2004).
The inundation of the nest due to low structure
of the beach is one of the main factors affecting
low hatching success. Therefore, two hatcheries
were established on the beach section of 760 in
order to relocate some of the nests on the
beach. In order to increase hatching success
and minimize the embryonic mortality, 40 nests
were relocated to Hatchery sites.
The hatching success were 74% for the 11 nests relocated to Hatchery I and 72% for the 29 nests
relocated to Hatchery II and only 17% hatching success were obtained for the remaining control
insitu nests.
147
Turtle Emergences on Goksu Beach
in 2010 Nesting Season
10
12171
725
256268
5050
100150200
250300
350400
May June July August
Months
Nu
mb
er
Tu
rtle
Em
erg
en
ce
s Non-nesting
Nesting
A total of 209 turtle nests recorded on Göksu
Delta in the summer of 2010. The majority of
these nests (185) were belong to Caretta
caretta, and 23 of them Chelonia mydas and
only one of them was belong to Soft-shelled
Nile turtle, Trionyx triunguis. 93 of these nests
were completely and 9 of them partially
predated mainly by Jackals at the night of
laying and the remaining 107 were protected.
40 of these nests were relocated to hatchery
sites and 11 of them screened by cages buried
under the sand.
It was found also 554 non nesting turtle
emergences, of which 509 of them loggerhead
turtle, 39 of them green turtle and only six of
them were Soft-shelled Nile turtle.
a)Total Caretta caretta Emergences on
Goksu Beach in 2010
1086025
236246
10
7
20
50100
150
200
250300
350
400
May June July August
Months
Nu
mb
er
of
Emer
gen
ces
Non-nesting
Nesting
b)Total Chelonia mydas Emergences on
Goksu Beach in 2010
0
1310
00
1818
3
0
5
10
15
20
25
30
35
May June July August
Months
Nu
mb
er
of
Emer
gen
ces
Non-nesting
Nesting
The temporal distribution of turtle emergences on Göksu Delta in 2010 nesting season.
Spatial Distribition Caretta
caretta emergences
114
330
38 42 45 3815 14 11 21 10
16
0
100
200
300
400
500
GD-760 GD-761 GD-762 GD-763 GD-764 GD-765
Beach Region
Nu
mb
er
of
Eme
rge
nce
s
Non-nesting
Nest
Spatial Distribition Chelonia
mydas emergences
30
2 2
8 8
13
31
6
8 8
0
5
10
15
20
GD-760 GD-761 GD-762 GD-763 GD-764 GD-765
Beach Region
Nu
mb
er
of
Eme
rge
nce
s
Non-nesting
Nest
The spatial distribution of turtle emergences on Göksu Delta in 2010 nesting season.
148
The majority of both nests and non-nesting
emergences were concentrated on the beach
section of 760. The distances of nest
perpendicular to the sea were found to be
distributed between 10-30 m.
Although there may be differences in species,
majority of the nests concentrated within the 30
m distances from sea. Therefore all the nests
within this 30 meters zone should be relocated
to further inland in order to have higher
hatching success.
Distribution of Caretta caretta activities
perpendicular to the sea
89 75 22
401
80
270
100
200
300
400
500
600
<20m 20m-30m 30>
Distance to Sea (m)
Nu
mb
er
of
em
erg
en
ces
Non-nesting
Nest
Distribution of Chelonia mydas activities
perpendicular to the Sea
127 4
21
7 11
0
5
10
15
20
25
30
35
<20m 20m-30m 30>
Distances from the Sea
Nu
mb
er
of
Em
erg
en
ces
Non-nesting
Nest
The distribution of turtle emergences perpendicular to the sea on Göksu Delta in 2010
nesting season.
During the study period, a total of 25 turtles, of
which two of them green turtle, were tagged. 5
of these tagged turtles were also observed in
their second nesting activities on the beach.
The mean Straight Carapace Lengths (SCL)
was 69.6 cm, Straight Carapace Width (SCW)
was 57.7 cm, Curved Carapace Length (CCL)
was 73.2 cm and Curved Carapace Width
(CCW) was 65.3 cm. These figures were
calculated as 77.25; 82.5; 81.75 and 77.4
respectively for two green female turtles.
149
a)The fate of Caretta caretta Eggs
Unfertil ized
Eggs, 225, 2%
Predated Eggs,
4933, 46%
Empty Egg
Sheels, 3396,
31%
Total Embryo,
2283, 21%
Empty Egg Sheels
Unfertil ized Eggs
Total Embryo
Predated Eggs
A total of 10837 eggs were laid in all
loggerhead nests and 3396 (31%) of them
hatched. The reasons of low hatching success
were attributed to 4933 (46.2%) predated eggs
and 2283 (21 %) dead in shell embryos due to
inundation by high tides and 225 unfertilized
eggs.
b)The fate Chelonia mydas Eggs
Empty Egg
Sheels, 671,
39%
Total Embryo,
592, 35%
Predated Eggs,
377, 22%
Unfertil ized
Eggs, 64, 4%
Empty Egg Sheels
Unfertil ized Eggs
Total Embryo
Predated Eggs
In Green turtle nests, a total of 1704 eggs were
found and 671 (39.4%) of these eggs hatched,
377 (22.1%) predated and 592 (34.7%) found
as dead in shell embryos and 64 unfertilized
eggs were found.
Distribution of Nests According to
Predation
Partly predated,
9, 4%
Completely
predated;
93; 45%
Protected nest,
107, 52%
The 93 nests that totally predated, of which 5 of
them green turtle nests and the remaining 88
were loggerhead turtle nests. A total of 5310
(42%) eggs predated in these nests.
a) Caretta caretta Distribition of
Embryos
Early Stage
Embryo, 92, 4%Middle Stage
Embryo, 208, 9%
Late Stage
Embryo, 1983,
87%
Early Stage Embryo
Middle Stage Embryo
Late Stage Embryo
b)Chelonia mydas Distribition of
Embryos
Early Stage
Embryo, 23, 4% Middle Stage
Embryo, 37, 6%
Late Stage
Embryo, 532,
90%
Early Stage Embryo
Middle Stage Embryo
Late Stage Embryo
The number of dead in shell embryos and their stages on Göksu Delta in the 2010 nesting season.
150
The temperatures of one green and 10
loggerhead turtle nests were recorded with
electronic temperature recorders. The
temperatures during the middle third of the
incubation period were analyzed and 81 % of
the hatchlings were calculated as females. Sand
temperatures at nest depths were also recorder
in order to set up Hatchery sites and found that
the sand temperatures at nest depths were
warmer further inland than those closer to the
sea.
By analyzing the temperatures during the middle third of the incubation periods, the nest (Nest
No=29) produced 60% female hatchlings and 100 % females in the other (Nest No=173). One
green turtle nest is produced 93% female hatchlings.
The temperatures of and at nest depths were
also recorded in order to understand the beach
thermal profile and choose the location of
hatchery sites. It was found that the
temperature is increased at nest depths further
inland than those closer to sea.
The researchers should relocate the nests within
40 meters zone from the sea at the beginning of
the nesting season to the suitable areas further
in land as 50 meters or more. The location of
hatchery sites should be changed every year in
order to stop the bacterial or any other living
thing contamination.
The soft-shelled Nile turtle, Trionyx triunguis,
is also named as Nile turtle due to its
distribution in Nile Delta. Due to
aggressiveness of the species and damage they
have given to fishing nets, it is also called
―Gavur Kaplumbağa‖ by local fishermen.
Only one nest and 6 non-nesting emergences of
soft-shelled Nile turtle were recorded on Göksu
Delta in 2010 nesting season. Only one nest,
with a total of 36 eggs, of soft-shelled Nile
turtle was discovered. 29 of these eggs hatched,
5 dead in shell embryos and two unfertilized
eggs.
151
Figure 15. C.caretta (above) and C. mydas (below) mature females on the left and hatchlings
are on the right.
7.2.2-Findings:
Years 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Number of Nests
(Cc:Caretta
caretta)
(Chm: Chelonia
mydas)
137 Cc
14 Chm
151 Cc
3 Chm
107 Cc
12 Chm
122 Cc
4 Chm
102 Cc
11 Chm
107 Cc
14 Chm
185 Cc
23 Chm
Beach length
studied (km)
34.7 34.7 34.7 15.2 34.7 34.7 34.7
Nest density 2.6 4.4 3.1 8.03 2.9 3.1 5.9
Total Number of
eggs
6126 10338 8460 10495 6974 7680 12537
Hatching Success
(%)
1017(%17) 930(%9) 905(%11) 1114(%9) 1494(%21) 516(%7) 4067(%32)
Predation Rate (%) 80 85 65 89 42 90 42
Embryo mortality
(%)
3 6 23 18 28 6 23
152
The hatching success found to be lower when it is compared with other beaches but it is
remarkably higher when it is compared with previous year‘s data. This may be attributed to the
protection of nests in hatchery sites and such conservation techniques should be applied in the
following years.
7.3.Botanical studies
7.3.1.Introduction
In this research, a follow up study about rare and endangered plants was carried out and some
protective measures were evaluated in Göksu delta Specially Protected Environmental Area. The
changes in different types of the habitats were observed and all the obtained data were compared
to the previous ones which were done previously in the delta. Additionally some educational
studies about rare plants and the importancy of the delta, and enhancing public awareness were
also done.
7.3.2. Habitat types
There are 3 natural habitat types in the Specially Protected Environmental Area. These are
Freshwater habitats, Dune Habitats and Halophilous Habitats. They are also separated into sub-
habitats. In freshwater habitats, there are Absorbent Channel Habitat, Lake Habitat, Lake- River
Habitat. Dune Habitats are separated as sliding coastal dune areas, dune areas, dune scrub areas
and pebbly dune habitat. Halophilous habitats are separated as Halophilous Wetland Habitat,
Dune marsh habitat and terrestrious dune habitat.
Freshwater Habitats
Absorbent Channel Habitat
Lake Habitat
River- Lake Front Ha bitat
Dune Habitats
Sliding Coastal dune areas
Dune areas(stable dune)
Dune Scrub areas
Pebbly Dune Habitat(corrupted dunes)
Halophilous habitats
Halophilous Wetland Habitat
Dune Marsh Habitat
Terrestrious dune habitat
153
7.3.3.Flora
507 taxons were recorded in Göksu delta (Uygun, Düzenli, Karaömerlioğlu) . Among these
species, 9 taxons are endemic for Turkey. 3 of them are in the category of CR (Beta trojana,
Bromus psamophilus, Trigonella halophila); 3 of them are in EN (Halocnemum yurdakulolii,
Beta adanensis,Alopecurus myosuroides var. latialatus); 1 in LR(cd) (Allium junceum subsp.
tridentatum) and 2 of them are in the category of LR(nt) (Hypericum polyphyllum subsp.
polyphyllum, Onopordum boissieri). Halocnemum yurdakulolii is a newly discovered species
which was published in 2008 and existing only in a restricting area in Goksu delta in Turkey and
in the world.
7.3.4. Rare and threatened species
4 of the rare taxons that are not endemic are EN (Ambrosia maritima, Cyprinia gracilis,
Halopeplis amplexicaulis ve Pancratium maritimum) and 10 of them are EN (Ambrosia
maritima, Cyprinia gracilis, Halopeplis amplexicaulis ve Pancratium maritimum)
7.3.5. Findings:
The determination of the current situation of the species Sea daffodil (Pancratium maritimum),
and an observation study was carried out by comparing the overall population with the study
done in 2009. The first inventory and observation study about sea daffodils in Goksu delta
Environmentally Protected Special Area was carried out in 2009. In this project, a census was
made in 16 different localities in the research area and 48.305 individuals were detected in
Goksu delta EPSA. In this study 1.81 individuals per m2 were detected in average in the whole
field. In the study we made within the scope of the project, the average individual number of
Sea Daffodil (Pancratium maritimum) which was detected in 56 localities is 1.88 per m2.
Approximate individual number which is acquired by making the proportion of Quadrat census
in Goksu Delta EPSA to the whole field is about 11.157.500 individuals. These numbers have
resemblance with the average number of individuals given in the 2009 report. These numbers
can be a substantial indicator that there is no change in the population of Pancratium maritimum
in the area since last year.
7.3.6. Suggested protective measures:
1. There are many entrances into the area from different zones. Some of them are compulsory
but also some of them are arbitrary. The entrance of motor or motorless vehicles must be
controlled excluding the areas in which fishery has being made. The use of other motor and
motorless vehicles in some parts of the area must be banned. Many wheel tracks were observed
on the sandy shores and inlands. This situation creates a negative effect for the plants of the area.
Same boards must be planted for the visitors in the entrances of the delta such as ―From this
154
point on, you are entering into the area of Nationwide rare Sea Daffodil (Pancratium
maritimum), if you use a vehicle, you can do harm of this rare plant‖.
2. Summer house vacationists and day trippers usually make use of sites, leisure centers and
suchlike areas with the purpose of making use of sea coast, sea and beach. The use of the coast
excluding the present areas must be restricted because the appeal of the coast for this type of use
except for the present areas will create pressure for the flora entities. The signboards, about why
this restriction was made, must be planted along the borders of restrictive zone. Artificial borders
must be constituted with the pictures of the rare and threatened plants with some explanatory
notes. For example; ―from this point on, you are entering into the habitat of Nationwide rare Sea
Daffodil (Pancratium maritimum), please keep away of actions that can threat it‘s life and living
space (don‘t walk in plant sites, dont pull off and dont collect the plant parts; seeds, flowers,
leafs and bulbs, don‘t litter, don‘t throw away cigarette butts, don‘t sit on the plants, don‘t leave
anything etc.)‖
3. There is some waste accumulation particularly brought by the sea in the area. Many various
pollutants (plastic, glass, paper, leather, fabric) are stranded with the sea tides. These materials
give harm to the plants diversely. They may negatively effect the plant with their existence and
mechanically as solute chemicals. These materials entering into the area, which are sometimes
cleaned by garbage collecting missions, carried out by EPASA, are thrown away from the ships
passing by the sea more than the people. For a permanent solution, warnings must be made by
EPASA especially targeting ship staff making use of our ports to make them not throw away
their rubbish into the sea.
4. There are approximate 6100 small cattles and 5075 bovine animals according to the recent
datas (Gürkan and ark., 1999) in the area. The pastures existing in the delta are rented by the
villagers. Besides the natural parts of the delta, the pastures are also used for grazing. In some
parts of the area, the existence of the bovine animals was observed as far as the sea coast. The
negative effects of grazing on the rare and threatened plant species are well known. The
uncontrolled grazing must be prevented.
5. There are many native and foreign researchers and birdwatchers in the area. It is particularly
important to inform these visitors by EPASA. Behaviour pattern to the plants of the rare and
threatened plants must be explained to the researchers of whom purposes are different from plant
observation, in various ways (web, brochure, book, map etc.). Birdwatching and turtle
observation are frequently made in the area. During these observations, the visitors should be
warned about the plants and should not be allowed to enter those plant areas purposely or
accidentally. The squeezing and picking of the plants must be avoided during these observations.