Upload
others
View
16
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
. ~
D.E.ü.lUihiyat Fakültesi f5e·rgisL . Sayı V. !zmir 1989, ss. 449-476
YABANCI DİL. ÖÖRETİM ME1'()TLARI
.. HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA.
. . Yazan: Prof.Dr.Mahmtl.d İsm4'fi Sini
·' ' Çev: Dr.Hüse~ ELMALI
·. Yabancı dillere ilgi, daima kültür ve medeniyet bakımından yükselmenin bir belirtisi, belki de medeni gelişmenin sebeplerinden olmuştur. Buna Hint, Fars ve Yunan bilginehirlerini Arap bilgi nehrine
· ıikıtan tercüme asnnda, İslam toplumunun medeniyet ve kültür basamaklarında attıgı geniş adımlardan daha açık bir delil yoktur. Zira Arap (kültür ve bilimi) büyük gücüyle dışardan aldıgı bti kültür ve bilgileri kendi potasında eritmiş, onlarda bulunan hurafeleri gidermiş ve daha sonra insanlık medeniyetinin ilmi ilerlemeye dogru giden yolun· da daha büyük adımlar atması için kendi saf ırmagından katkıda bulunmuştur. Ayrıca; müslümanların ilim ve kültür hazinesinden Avrupa'ya meş'ale nakleden batılı mütercimlerin sarfettlgi büyük gayretler olı::ı;ıasaydı, Avrupa karanlık asırların uykusundan ~yanamayacaktı. Onlar, tercüme ettiklerı bilgilerle batıdaki mütefekkir ve allmlere, < devirde kilisenin ilim. ve yaratıcı düşüneeye vurdugu prangaları kırını imkarn sagladılar. Hugün bile biz, Amerika Birleşik Devletleri gib halkı uluslararası dillerle konuşma avantajına sahip olan büyük dev
. . . . .
letlerin dahi (Ruslar ilk uzay uydusunu göge fırlattıktan sonra) yabanc dUleri ögretme ve vatandaşlarının ögrenmesini teşvik yolunda cömert çe harcamalar yaptıklan gibi, siyasi ve askeri göreviilirine yabanc dilleri. iyice ögretmek içiıl enstittıler ve muhtelif merkezler kurduk ·
. larını müşahade etmekteyiz . . .
Şüphesiz ki Araplar uzun süreden beri yabancı dUlert bilmenlı Önemini anlamışlardır. Bugün bir veya birkaç yabancı dil ögretlmir egitim programlarının asıl bir parçası kılmayan hiçbir Arap ülke~ · yoktur. Bütün bunlara i"agri:ıen bugün biz {yabancılara Arapça ögretin de dahil) yabancı dillerin ögretinıi konusunu ele alan modem Arap di lindeki araştırmalann, maalesef çok az oldugunu görmekteyiz. ı BeTh de bu alanda kotkiınç bir boşluk oldugunu söyleyebillriz. Mezkı:
/·
-449-
':' 1[ ~: :: . >.·
~ 00 ·1r . . '"'Çev: Dr.Hüseyin ELMALI ·.·HI . . .
irtraştı.rr.t!W.ar konusundaki bu azlıgın sebeplleri pek çoktur; belki bunH ~rm en önemlilerinden birincisi, uygulamalı dil biliminin yeni qlqşu; jffol~yısiyle ikincisi de, bu ko~udaki mütehassışlann ya da k6I!iıya 'i' :nem verenlerin az sayıda oluşudur. ,l·:-:; ..
·~···· Bu pr.oblemin çözümünü tartışmak ise, şu kısa girişin hacminin i•damayacagı geniş bir araştırmaya muhtaçtır. Fakat aşagıda özetleye-~gimiz bazı teklillerin zikredilmesinde de bir sakınca yoktur:
:. ı:
· · i · ı- Uygulamalı djlbilimini bÜtün dallanyla, daha geniş bir şekil-. 'e, ihtisas sabihi ilmi kurumlarda okutmak.
ı i
:! · · 2- Bu koiiudaki araştırma, tel)f ve neŞriyatın Arap diliyle yapıl-. ~asım teşvik etmek.
. 3- Bu ilim dalında yapılan teJ.iflerin Arap diline tercüme edilme-'ini teşvik etmek.
i 4- Bu bilgi dalının kongreler, seminerler ve umumi' konferanslar ,r!bltiyla tanıtılmasına katkıda bulunmak . . ·~·_:,i, . . -~
[.~::1.- 5- .Modem gelişmeler konusunda bilgi. sahibi olmalarını sagla:.. fi!.~a):c ·için yabancı dil mütehassıslarının egitimine yönelik hazırlık .J,. 1'rogramları yapmak. ·
. :i ··.Bu Araştırmanın Gayesi·: 1 ::,\
i Bu araştırmada okuyucuya. yabancı diller alanındaki ge-i' ·~melerden kısa bir görüntü sunmaya, ona bu gelişmelerin sebeplerini, ı ',:'mra (bu kçmudaki) egilimleri ve başlıca görüşleri tahlil ve tartışmalaf yla özetlemege çalışacağım. Bu . (açıklamamız) aşağıdaki şekilde ola: ilk: ' '!ij ~~~·i i'
',- 't
ı.-. Dilin ve modem. dilbilimlerinin mahiyeti.
2-. Dilbilimleri sahasındaki yeni gelişmeler.
3- Yabancı dil ögretimi metotlarındaki gelişmeler:
a) Eski ekoller. l
b) Yeni ekoller. '
c) Modem ilmi metot ekolü. . .
1- D~ ve Dilbilimlerinin Mahiyeti:
·•· · a) Dilcilerden ·bir çoğu. dilfn mahiye·tini tarif e çalışmışlardır. On-." 'i . . "»
"· :rm bir kısmı, işi sadece felsefi yönden ele alırken digerleri de dil mef-!ımunu sesin kaynaklanndan bahseden maddi yönden tarif etmeye
:- tlışWar. Mesela:· Ses dalgaları, onların intikal etme keyfiyeti v.s. Fa-
..:450-
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI
. kat bizi· ilgilendiren husus, dilin insani- pratik görüş açısından tarif edilmesidir. O da dilin, insanın h.er hangi bir toplunda, ihtiyaçlarını karşılaması ve fikirlerini nakletmesi için hemcinsleriyle karşılıklı .o-
. larak kulla~dıgı bir iletişim araçı oluşudur. · ·
b) Genel (ya da teorik) dilbilim (General Linguistlc)'e gelince; bu, dil sorunlarını sistem ve terkip yönünden ele alan bir bilimdir~ Bu ele
' alış ister tarihi, ister muasır şekliyle olsun aynıdır. Bu alandaki çalış. malar, bazan iç içe girib birleşen ve ·bazan da bir birinden ayrilan, şu üç
· alanın kapsaınnia girer: · .
aa. Ses bilimi (Phonology).
bb. J3içim bilimi (Morphology). . .
cc. Cümle yapısı bilimi (Syntax).
c) Burada dilin yeni bir dalı daha vardır ki, o da ilim veya uygulamalı dilbilimleri (Applied Linguistlcs) adıyla bilinir. Dilbilimlerinin bu dalı, muhtelif dil konularını ele alır. Bu dalın en önemli alametl dilbilimlerdeki teorik araştırmalan pratik sahalara tatbik edip, bu alanlarla sırf dil araştırmalan 2 arasındaki etkilenmeyi ele almasıdır. Fakat şu andaki araştırmamız ·alanında bizi ilgilendiren en · belirgin
· (özelligi), dillerin (özellikle yabancı dillerin) ögretlmi alanında uygulamalı dilbiliminin bir dalı olmasıdır. O, gerçekte uygulamalı dilbilimi
· dallarının en öneİhlisidir. Onun araştırmalannın sonuçi~ muhtelif ekoller ve degişik metotların tartışmalarina ışık tutacak yegane ölçüleri teşkil edecektir 3. ·
Genel Dilbllimdekl Yeni GeUşmeler :
Yabancı dillerin ögretlmi konusunu ele alan her hangi bir araştırmanın - bir yönden de olsa - 20, yüzyılda dilbiliminde ortaya çıkan
·yeni gelişmelere ilgi. duyması gerekir. Çünkü bu geliŞmelerin muhtelif dil programlan ve ögretim meto~annda meydana gelen köklü degişiklikler üzerinde önemli etkisi vardır.
ilim 20. yüzyılda büyük gelişmeye şahit oldu. Bu gelişmenin en önemli sebeplerinden biri de araştırmaya yardımcı olan maddi imkanIann çogalmasıdrr. Mesela: Büyük dürbürl.ler uzay araştırmalannda çok faal bir rol oynadı. Eşyalan inllyonlarca defa büyüten· elektronik ·
· mikroskoplar canlılar ve benzerleri hakkında yapılan çalışmalara . katkıda: bulundu. Uydular, metoroloji ilminin gemişınesine ve hava
. durumlan araştırması v.b. şeylere katkıda bulundu. Dilbilimi de bu konuda diger bilimlerden ayrilmaz. O da bazı teknik imkanlarm artması neticesi olarak kendi sahasında geniş adımlar attı. ömegin, ko-
- 451 ~
Çev: Dr.Hüseytn ELMALI
- . nuşma anında teleffüz organlannın resmini çelane araçlan, sonra sö-zü meydana getiren seslerin tahllline ve . onların dikkatli . bir şekilde . . araştınlmasına katkıda buluna_n ses dalgalannın tasvir! ve sunulma
-cihazı (gibii). Aynca .tarihte ilk devfa araştıncıya, .konuşulan sözün kaydedilmesi ve onun araştırilması için muhafaza edilmesi; ögrenci. nın·tekrar tekrar ona müracaat etmesini saglayan ses kayıt cihazian-nın rolünü de unutamayız. Bütün bunlara bilgisayarın dil çalışmalan .,
· esnasında yerine getirdlgi rolü de ilave etmek gerekir. ·
Bu konunu.n insani cÜ:ıetine yöneldigimizde, burada . dilcil~rin -görüşlerini ve düşüncelerini taklitten kurtanp, onlara yeni verimli görüşler kazandırmaya yardımcı ·olan şartıann ve . yönlerıdirici bir ortamın oluştugunu görürüz. Misal olarak, bu durumlardan biT. kısmını şöylece sıralayabiliriz:
1- 19. yüzyılda cografi bakımdan birbirine uzak dillerin (Doguda Saıiskrıtçe, batıda Yunanca ve Latince gibi); kaide ve hatta -müfredat
. yönünden birbirine benzeyen dil aileleri arasındaki baglanWann keş. fedilmesi, bu kaide ve müfredatın gelişmesine dair buluşlan, sonra lu
gavi gelişmenın degişik bütün şekili eriyle · içerisinde seyretugi sistemin.( başka bir ifadeyle kanunların) meydana çıkanlması.
2- Bazı dilcilerin ve antropoloji alimlerinin iste·r Amerika (ö;rnegin, kızıl derilllerin dilleri ). ister Asya ya da Afrika'da bulunan yazıya geçmemiş dillerin araştırılınasına ·özen göstermeleri.
3- ·ome ilgili araştırmalarda hataya düşmeden kurtulmak için cebir gibi matematiksel araçlann kullanılmasına yönelmek. İşte bu
~ .
gelişmelerin sonucu olarak da bir çok ekol çabucak ortaya çıktı. Misal · · olarak : Prag ekolü (prpgue school), Yapısalcılık (structuralism) ekolü,
Tagmemucs ekolü, Döniişme (transformational) ekolü, Stratificational ekolü 4; ·
Bu gelişmelerin özellikle dillerin ögreti:ı;nini ve metotlannı ilgilendiren, sonuçlanna gelince, en önemlileri aşagıaaki şekilde özetlenebilir. ,
. . .
1- Muhtelif dilleri v~ lehçelerini ses kurallan ve diger yönlerden tanımlamada en derin ve ince araştırm~ılara "ulaşılması.
2- Özelllkle batıda- Eski Latin ve -Yunan kalıple:ın üzere kutulan · klasik kurallann baglanndan kurtulmak, dolayısiyle :
3- (özellikle) İlk toplumlatİn dillerinin kaldeleri ve bünyeleri itibariyle basitligi hakkında söylenen iddiaların yanlış oldugu kesin• . leştıkten sonra, dillerin ve lehçelerin felsefi araştırmalarından {ızak:- ·
- 452-
YABANCI DİL ÖGRETIM:METOTLARI
. . . .
taşılması ve· onların topluca, eşit .bir şekilde ele alınması.
~ B~ yönden sistem olarak·_ cİille - diger bir yönden de bu sisteme . örnek olarak konuşulan veya yazılan söz ~asındaki farkın mülahaza erUmesi, ya da İsviçreli dilci De Saussufe'nin. "dil ve kelam arasındaki fark" diye adlandırdıgı şeyin görülmesi. Aym şekilde trasformational ekolünüh-taraftarlannın, dilsel yeterlik (competence) ve onu kullanma (performanse) arasındaki fark diye adlandırdıkları şey de bu ayın-ma
. benzemektedir.
5- . Konuşma dillnin önemine dikkat çekilmesi ve özellikle yazı diline karşı ona öncelik verilmesi. Dilciler bu husiısu: asıl olan konuşmadır, yazı onun fer'idir; esasına bina etmekte ve bu görüşü aşagıdaki şekilde del1llendirmektedirler :
a) İnsan ilkönce konuşmayı ögrenmey~ başlar, sonra: yazı yazmayı ya ögrenır ya da ögrenmez.
b) Dünyada milyonlarca okuma-yazma bilmeyen insan vardır: ve henüz yazıya dökülmemiş binlerce dil vardır. Fakat biz konuşmayı bilmeyen her hangi bir insan toplumum,ı:Q. varlıgını .bilmiyoruz.
• 1 • .
c) Tarihi yönden de ip.san konuşmayı, yazıyı ögrenmeden mil-yonlarca· sene önce ögrenmiştir. · ·
ç) Yazı gerçekte konuşulan sözün eksik bir suretftıden başka bir şey degildir. Meseia: Vurgu (stress) ve ses tonu, sesin yükseltilip alçal
. tılma şekli (intonation) çok önemli olmalarına ragmen yazılamazlar .. Biz de gerçekte kelime ya da cümleyi yazmadan önce veya yazı esnasında konuşmaktayız. .
Dll Ö~etim Metotlanndaki Gelişmeler :
Dil ögretlıi:ı metotları. muhtelif aşamalardan geçmiş (hala da gelişmesini sürdürmektedir) ve degişik yönlerde seyretmiştir. Biz bunlan aşagıdaki şekilde özetleyebiliriz :
A~ Eski ekoller.
B- Yeni ekoller.
C- Modern ilmi metot ekolü 5 .
A- Eski Ekoller :
Bu ekallerden bir kısmı- tamamı olmasa bile- eski oluşlarına ve metotlarının başansızlıgına ragnien hala dünyanın muhtelif bölgelerinde geçerliligini sürdürdügi"inden, bu ekollerin metotlanndan bir kısmını zikretmekle konumtıZdan uzaklaşacagımıZı sanmıyorum. Bu
-453-
Çev: Dr.HüseyfuELMAL~
' ekallerin en önemli özelliklerini aşagıdaki hususlarda· özetl~yebiliriz :
. ı- Yazı diline önem vermek ve onu dilin ve dilçalışmalannın esası saymak. Biz geçmiş asırlarda dil ögretiminin sadece bir kültür konusu oldugunu bildigimizden buna şaşmıyoruz. Özellikle klasik edebiyatı araştırma ya -da diı:ıi kültür konusunda. Bundan dolayı eksertyetle ba- · tıda, Yunanca ve Latince'yi ögrenmeye önem veriİiyordu. {İslam-aleminde ise fasih ·Arapça'nın zaman zaman da Farsça'nın ögrenimine önem veriliyordu).
Latince ve eski Yanan dil~ ile uz..ın zamandan beri konuşulmadıgından ·onlann ögrenimlerinin kitabi şekilleri üzere alİnasında · şaşılacak bir husus yoktur. Bu, o iki dilin ögrenilmesi için yegane yol-
. dur. Fakat yaşayan yasancı dillerin ögretmenlertnin düştükleri· hata~ onlann bu yaşayan dillere ölü diller muamelesi yapıp, zavallı ögrenci-_ ye hayat fışkıran dilleryertne, mantıkcılar, felsefeeller ve onlardan etkilenmif,? olan nahivcilerin kalemlerinin çirkinleştirdigi, 'kuru -ceset- · leri sunmak için dillerin Yunanca ve Latince metot ve kalıplan üzere koyduklan kaidelerini, şerh ve tahlillerle şişirmiş olmalandır.
2- Yabancı dilin dilbilgisi kaldelerinin ögretiminin nazari olarak.felsefe gibi okutulmaya önem verilme.sı: Mesela: ögrenciye ezberlemesi için_yüzlerce dilbilgisi terimleri ve tarifler v.b. şeyler verilir. Sonra okutulan dille hiçbir alakası olmayan bazı yapmacık misaller sunulur .. Bundan sonra ögrenciden bu kaldelerin tamamen birbirinden· degişik cümlelere tatbiki istenir. Tıpkı matematik ögrencisinin geome- · trt teoİilerini çeşitli problemlere tatbik etmesi gibi.
=
3- Yabancı dilden ögrencinin diline, ya da aksi tercümeye agırlık
verine. Tabiatıyle bu da, ikili sözlüklerin kullanımı ve yukarda zikredilen metotla okutulan kaidelertn yardımıyla olur. Bununla ögrenci
. devamlı kullanılacak carilı ve esnek temrinleri ögrenmekten ziyade, bilmece ve gizli şifreleri çözmeye daha yakın bir işi yerine getiimiş olur.
· İşte' bunlar eski ekallerin en önemli özelliklertndendır. Bu ekallert başlıca iki ekol temsil etmektedir ki onlardan biri dilbilgisi ve tercüme metodu (Gramer Translation Method); ikincisi ise okuma metodu (Reading Method) ile tanınır. Bu ekaller ve metotlannın birçok kusurlan vardır ki biz bunlardan biri kısmına önceki açıJ4amalan- · mızda, bu ekallerin alametlerin,den-bahsederken işaret ettigirniz gibi burda da bunlan maddeler halinde özetiiyoruz :
a- Yaşayan dillere sanki ölü dillermiş gibi muamele etmek.
-454-
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI
b- Dili ve özellikle de dil · kaide~erini felsefe ve mantık ilimlerinin bir dalıymış gibi okutma. Bundan dolayı ögrenciye dilin bizzat kendisini kullanma fırsatım vermek, veya dili insanlarla iletişim aracı olarak itibar etme imkamnı verme yertn.e ögrencinin zihnini tamamen dille ilgili teorik bilgilerle doldurma durumu dogarki bu da ögrenciyi usanınaya belki de okutulan dil ve kurallarmdan nefret etmeye sevkeder 6.
·c) (Dilin) Pratik konı,ımu ve dogru telefi uz yönünü-ihmal etmek. . ( Bazan bu durum, ögretmenin bu hususları bilmemesinden kaynaklan-maktadıı:.)
1, ,
ç) ögrencinin ögrendıgı lafızlar ve kelimelerin seçiminde mevcut çalışmalan, veya bu kelime ve lafıZlan ögrenciye takdim ederken ted -ricilik kuralım nazar-i itibara almamak. Nitekim bu kelimelerin ekserisi uzun listeler halinde. ögrenciye sunulur. ögrenci kelimelerin anlamlı cümlede kullanılışlarım bilmeksizin o kelimeleri ezberlemekle sorumlu tutqlur. Bu durum da kelimelerin ezberlerunesini daha da zorIaştırdıgı gibi, o kelimelerden hatırıayabildiklerinin degerini de azaltır. Mesela: Bir kelimenin sözlükteki manası hatta en güzel sözlüklerde bUe, o kelimenin yabancı dildeki bütün anlamlarını (field) bize açıklamaz. Çünkü biz farklı iki dilde buldugumuz iki kelimenin tamamen aym manayı ifade ettiklerine çok az rastlanz. Zira kelime ifade ·etugı kültür ve hayatm bir parçasıdır. Bundan dolayı o kelime tamamen o kültür ve hayata baglıdır. Nitekim manaca benzer iki. kelimenin kullanılışlan nadir olarak birbirleriyle uyuşur. Mesela: tngilizcede 'Water" kelimesini "su" olarak tercüme edebiliriz; fakat biz bu 'Water" kcltmestrıi" 4-~ _,.J ı • L.o =yüz suyu" veya " • L-~ ı • L.o = haya · suyu" ya da Kur'an'da kasdedilen akıcı meni manasındaki "su" karşılıgında kullanabiliriz diyebilir miyiz? Bu sorunun cevabı tabiatıyla "hayır" olacaktır. Aynca İngilizce'deki "water" kelimesini, yapısım da degıştırmeden "bitkileri sular" anlammda fiil olarak kullandıgımız gibiArapça'da "su" anlamındaki" • L-.o "kelimesinin de yapısını degiştirmeden fiil olarak kullanamayız. Bunun dışında Arapça ve İngilizce kelimelerin kendilerine özgü kullanıldıklan daha birçok durumlar vardır.
_ ·d- Dilin kaideler ve açıklamalarım konuşma yetenegi ile, dili bizzat ilgi duyarak kullanma yeteneginı birbirine kanştırmak. Zira toplumdaki her normal fert küçüklügünden itibaren, zorunlu olarak nazari ·bir şekilde dilin kaldelerini bilmeden, kendi anadiliyle güzel konuşur, ya da onu başkalarına güzelce açıkla)7abilir. (Bu durum bazı
-455-
Çev: ·nr.Hiiseyln ELMALl . .
Arap dill mütehassıslanhın hatalı olarak avam lehçelerinin kaldeleri bulunmadıgını savtinmalanna sebep oldu.)
· . e- Tercüme ile (özellikle moüınıot tercüme) dil kabiliyeliiiin bir birtne· kanştınlması. Bu -fahiŞ bir hatadır. Nitekirrı- biraz önce söyledigirniz gibi biz farklı· iki dilde manaca··birbirlerine tamamen. uygun iki kelimeyi nadir olarak buluruz. Bazen ögrenci tercünıe ettigi sözün kendi dilinde de tıpkı tercüme ettlgi dil gibi aynı maksatlarda kullanıldıgını sanarak hataya düşer 7: Sonra motamot tercüme genell.ikle dil terkibinde hatalara • sebep olabilir. Şayet biz, trigilizce "He is a man"
· cümlesini." . ~ J u_,..>:~ _,ıo = o adam oluyor" ifadesiyle tercüme etsek ' ·. .... .
şüphesiz hata yapanz. Zira Arapça ifade, " ()_,..>--:l " kelimesinin bu-nun gibi cümlelerde kullanılmasırv. gerektirmez, belki onu bu gibi d~mlelerde uygun bile görtnez. Bütün bunlara ilaveten tercümenin,.ya-' bancı dili ,ögrenmeden önce degil, ancak iyice ögrendikten sonra, .özel egitlme muhtaç bir sanat oldugunu bilmemiZ gerekir.
, . ·Bu metotların yabancı dillerin öğ;retlmindeki sonuçlarına gelince, bunlan hatırlatmak ihtiyacında oldugumu sanmıyorum. Zira Araplardan birçogu şüphesiz bu veya buna benzermetotları denemiş ve· bunların yabancı dillerin ögrenlm ve ögretimlnde bir fayda sağ;lamadıldarıhı idrak etmişlerdir .
. -- ...... . B- Modem.Ekoller :
.. . ~abancı dil ögretmenlerlnden bir çogu zikri geçen metotların ba-:şansızlıgını a:PJ.adılar. Bunlar. arasında bu problemi çözmeye çalış~n ve. yabancı dillerin ögretıminde takib etti.kleri metotlarda köklü degişiklikler yapan bu sahanın degerli ustaUan vardır .. Onlardan biri 19.asırda Direct Metot ekolünün babası sayılan Fransız Francois Goin~dir. pıger birisi de konuŞma dilinin yabancı· dillerin ögretiminde esas olarak kullanılmasının zorunlulugunu söyleyen Alman Wilhem Vietor'- · dur .. Yine bu zat öğ;retmenin fonetikle Ugilenmesinin zorunlu oldugunu, kuralların lsUntae metoduyla ögrenimini söyleyerek kilemelerin öğ;retiı:nipde tercümede:-. yararlanmaktan kaçınmaya çagıimıştır .• Yine bu ustaUardan birisi de İngiliz. dilbilımlerine katkısıyla meşhur olan Danimarka'lı Otta Jespersen'dir Kendisi yabancı dil Ögretimirıde sözlü egitlmin zorunlulugunu ve tercüme, tahlil ve nazaıi kuralların öğ;retıini~den kaçınılması gerektigini savundu. Britanya'dan bu konuda ılıeşhur iki ailİİİin sesi yükselmiştir. Bunlar : 1912 yılmda ölen Henry Sweet ile 1946 yılında vefat ed~n Harold Palmer'dir. Her iki alimin de yabancı dillerin, · ilmi ve pratik bir şekild~ öğ;retimine çok bÜyük lci:ıtkıian olmuştur B.
-456-
,.
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI /
(Modern ekaller üç grupta incelenebilir.) :
ı- Direct Metot Ekolü :
Bu meşhur alimierin ve başkalannın çağ;rılanna cevap olarak, ve onlann yaşayan yabancı dillerin öğ;retimi konusunda gerçekel ve isabetli görüşlerinin sonucu olarak, ufukta yabancı dillerin öğ;retiminde izledikleri metotlar ve programlar yönünden eski ekallerden tamamen ayrılan değ;işik ekaller ve metotlar ortaya çıktı. Hatta bu ekallerin bi! kısnu, eski ekollere ·muhalefet· hususunda, apaçık bir aşırılığ;a saptı. Bu hal Direct Metot'a çağ;ıran bir kısrm dilcilerin usluplannda açıkça görülüyordu. Bu metot (taraftarları), yabancı dillerin öğ;retiminin çocukların ana dillerini öğ;renriıelerine benzer bir metotla yapılmasını. öğ;rencinin dilinin kullamlmaması ve tercümeden ~utlaka kaçımlmasında israr edip, okuma ve yazmamn öğ;rencinin konuşma dilini öğ;-renmesine kadar tehir edilmesini istiyorlar. Bu ekol taraftarlarının en iyi örneğ;i : Berlitz Metot diye b.ilinen metottur. Dünyamn her tarafına yayılmış olan Berlitz Diller okulu (Berlitz School of Languages) bu metodu takib etmektedir. Aşağ;ıda Berlitz ekolünün öğ;retmenlerine yönelik bazı talimatlarını özetliyeceğ;iz. Bu özel bilgileri, Vaşhington'daki muhtelif Berlitz okullanmn kollarından elde edene Prof. Titone nakletmektedir 9.
"Sözlü Ö~etim Metodu"
Tercüme etme : - - - - Örnek vererek açıkla.
Şerh etme : - - - - - - - - - Hareketle göster. ögrenenere konuşma yapma : _ __ Soru sor.
. . Hatalan taklit etme : - _ _ Düzelt
Kelimeleri teker teker söyleme : - - Cümleleri kullan.
Çokkonuşma
Kitap ~llanma
: _______ Bırak öğ;renciler konuşsun.
: __ - .... ...:. _ Not defteri kullan.
Dersi çok hızh işleme . : - - - Öğ;rencilerin kavrayış hızını gözet.
Çok yavaş konuşma : - - - - - - - Normal surette konuş . . Çok hızlı konuşma : _ _ _ _ ___ Tabii bir şekilde konuş. Çük yüksek sesle ko-nuşma(bağ;ırma). ·=Problemleri sabır ve teeni ile ele al. Sıkılma
-457-
,.-- ..
Çev: Dr .Hüseyin ELMALI
· "Okuma Metodu"
. ögrenci yüksek sesle okur, ögretmen hatalan d~eltit. Sonra ög-r~ncinin cümleyi tam olarak tekrat etmesini saglar.
ögretılıe:p. ders bittikten sonra beş soru sorar, ögrenci onlara cevap verir.
ögrenci beş (veya qaha çok) soru sorar, pğretmen bu sorulara ce' vap verir .
. Bu metotta öğrencinin anadilinin kullanılmasından mutklak olarak kaçınıldığından, tabii olarak, en azınd,an ilk merhalelerde, ken- · dileri veya 'Şekilleri müşahede edilebilen veya, fiil olduklan takdirde:.
: temsili olarak açıklanabilen kelimelerin seçimine bağlı kalınır. Bu, ; aynı zamanda (şeref, doğruluk, güyenirlik ... v.s.} gibi somut manası ol-· . . mayan 'f?ir çok kelimenin kullanılması,ndan kaçınılması anlamına ge-. lir.
· Direct. metot ekolünün izlediği metotta görülen zayıf noktalara . gelılıce onlan aşagıdaki şekilde bzetlemek mümkündür. ·
· . a- Bu ekol taraftarlan hatalı· olarak insanın anadilini. ögrenmeı siyle yabancı bir dili öğrenmesini eşit kabul ediyorlar. Halbuki ikisi arasında gerçekte psikolojik, dil ve pratiklik açısından büyük farklar
. vardır. Yetişkin bir ögrenciye çocuk gibi davranmak mümkün değildir. · O ilk önce, en azından bir dili iyi konuşmaktadır. (O. onun asıl dilidir, bundan dolayı bazan yabancı dile ihtiyacı yoktur.} Aynca bu öğrenclde, özel tecrübe ve yetenekler vardır. (Mesela: Bir sonuç çıkarma, genel
' kaldieri uygulama gibi). İşte yabancı dil öğretifuınde Öğrencinın bu tür • tecrübe ve yeteneklerinden faydalanrriamız gerekir. Üçüncü olarak, çocuğun, anadilini öğrenirken yabancı bir dili öğrenen bir öğrencinin
. riorinalde yararlq.nmadığı bir takım· özellikler ve imkanlardan yararlandiğını da hatırlamamız gerekir.
Bu imkanlar şunlardan ibarettir : /
1- Dliışünce ve ses organlannın alışkanlığı ve onda bazı._dil gele'" neklerinin yerleşmemiş olması ki bu· durum onun bir noktada yabancı·· dili. öğrenmesini engeller. .
2- Anadilini öğrenen bir çocuk istenilen dili duymak ve konuşmak husus~nda, günlük on saatten fazla, gerçekten büyük bir fırsat bulur. Halbuki herhangi bir yabaıtcı dil öğrencisiiçıiı, normal şartlarda bu kadar saat zaman ayarlamamız mümkün değildir.
b- Görüldügü üzere bu metotta okutulçın dilin kurallarını, kısaca
-458-
YABAr.;ı"CI DİL ÖGRE'İ'İM METOTLARI
. da olsa, açıklamaya yer yoktur. Halbuki bu durum, özellikle yetişkin birisinin, herhangi bir dili öğrenmesi esnasında kendisinin daha fazla bu dile ilgi duymasınayardım etmesi için, mutlak surette muhtaç olduğu bir durumdur.
c-- Bu metot, öğrencinin anadilini kullapmaya hiçbir durumda . müsaade etniediği için, bu durum ya öğretmeni, bazen.kullarulması zor; açıklanması işaret ve temsil yoluyla mümkün olmayan kelimeleri kullanmaktan mahrum eder, ya da öğretmen bu tür kelimeleri öğrenci seviyesinde basit bir dille açıklamaktan aciz kaldığı için öğrenciyi bu tür kelimeleri anlamaktan rrı.,aprum bırakır. Ayrıca, bu durum, öğrencinin anadil~ kullanılarak sadece bir kelimeyle ifade edilebilen bir maı-ıayı iza..lı. etmek için öğrenci ve öğretmenin çok vakit kaybetmesine yol açar. Somut bir şeyi ifade etmeyen bir çok yaygın kelime bulunur. Ancak bunları öğrencinin anlayacağı düzeyde yabancı dille açıklama zor olduğundan, öğretmen bazan bunlan hemen kullanınayıp tehir etmek zorunda kalıl:.
Bu metotla ilgili bu kısa açıklamalan bitirn1eden önce, bu metodun, yabancı dil öğretim metotlannın geliştirilmesinde büyük rolü olduğunu, özellikle .klasik metotlarla mukayes.e ettiğimizde küçümsen
. meyecek bir başan sağladığını. unutmamamız gerekir.
2- Eritanyalı Michael West ve Arkadaşlannın Ekolü ıo :
Az önce yabancı dil öğretim sanatı önderlerinden bir önderin adını zikrettik. O Harold Palmer'dt O da Michael West gibi özellikle ya.: bancılara İngilizce öğretilmesinde faal rol oyanayan Britanyalılardandı. Onlann gene_! olarak şarkta dolayısiyle de Arap aleminde İngilizce öğretimi metotlarını yönlendinnede büyük rolleri vardır. Bu ekolün izleri hala doğu aleminin muhtelif bölgelerinde ve aynı zamanda Eritanyada görül:p:ıektedir. Bu ekolün izlediği en önemli metotlan üç nüktada tartışabiliriz.
Teleffuz, Kelimeler, Kurallar.
Ancak bu metotlarm zikrine geçmeden önce bu ekolün öncülerinin ekserisinin yabancı dil öğretmenleri ve bu. alanda geniş tecrübe sahibi kimselerden olduklannı söylememiz gerekir.
Onlar bir dereceye kadar dil çalışmalan ve eğitim psikolojisinden faydalandılarsa da, bllnlann dil öğretim felsefeleri esas itibariyle ilmi tecrübeye dayanmaktaydı. Bu sebeple onların bu asrın yirmi ve otuzlu yıllarmda yabancı dillerin öğretiminin ilerlemesinde çok büyük paylan oldu.
-459-
çev: Dr .Hüseyin ELMALI
a. Teleffuz:
Bu ekol telefuza çok ö.nem vermiştir. Bu konuda Britanyalı . meşhur fonetik alimi Danial Jones'in çalışmalanna itİmad ettiler ve · : - şerhler, alıştırmalar, daha sonra teleffuz sözlükleri, plaklar ve benzeri
dogru teleffuı;a yardım edecek araçlar geliştirip kullandılar.
b. Kellmeler: - . . .
Bu ekolün mensuplan dili, okuma metoduyla ögretmeye itınıad . etmelerine binaen, kelimelerin yaygın oluşlan ve önemlerine göre
seçimine ve tedri'Ci olarak on1an vermeye son derece özen gösterdiler. ·Bundan._dolayı, kelimelerin yaygın oluşlai:ı., kullanılış oran1arının tesbitine ait özel çalışmalar ortaya çıktı. ll Bu toplanan kelimeler çerçevesinde özel okum~ kitaplan hazırlandı. 12
c. Kurallar:
Bu ekol mensupilan Direct Metot mensuplarına, kUrallara bakış yönünden muhalefet ettiler. Bundan dolayı on1ar, ögrenenere dilin kurallarını ögretmeye özen gösterdiler. Fakat bun1ar kurallan ele almada ölçüye riayet ettikleri için {kaide ve tercüme metodu) taraftarianna
· da muhalefet ettiler. OruaTın · ögrencilere sunduklan kurallar eski kalıplar üzerine bina· eldllmiş felsefi t~da deglldi. Bu kuralların J,rullanımı için devqmlı bir egitimin zorun1u oldugunu göz önünde bp!un- . durdular.
Bu ekolün en önemli kuruslarına gelince o da, bu ekolün ögrenciyi konuşmaya ve . konuşma diline alıştırmalanm bilmemezlikten . gelmeleridir. Karşılıklı konuşma yöntemini ·uyguladıklan bazı durumlarda bile genellikle ögrencinin bu uygulamada elde edecegi yararlan
· hedef alan es;as kalıplara önepı verme yerine, gelişi güzel bir uygtilama şeklinde yapıyorlardı. Bundan dolayı, bu metotla ögrenim gören ögrencilerin okuma ve yazmadaki üstün kudretlerine ragmen, iyi ko-:nuşamadıklarını görüyoruz.
İkinci olarak: Bazı durumlar hariç, kurallarla ilgili araştırmaların çok daha gelişmiş ohın ekallerin uyguladıgı ve kalıp veya örnek alıştırmalan (attern practlce). diye adlandırdıgı yeni yöntem seviyesine ulaşmadıgım görmekteyiz. Dolayısiyle bu alıştırmalar, esas amacımız. olan; dil kuralım ögrenci için dil alışkanlıgına dönüştürme hedefine bizi ulaştirmaz. · ·
~ Yo~un Metot Ekolü: •
Adından da açıkça an1aşılacagı gibi bu metot es~s şekliyle ya-
-460-
YABANCI DiL ÖGRETİM METOTLAlU
, bancı dilleri mümkün olan en kısa zamanda öjtretmeyi_ amaçlayan bir yôl takip eder. Dili, mümkün olan en kısa sürede öjtretmeye çalışır. Bu ekolün en iyi ömegt, Amerikan ·ordusu egitim programıdır ki bu program II.Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunun bazı fertle
. rtne, o zamana kadar Amerika'daki ögretim kurumlaİlİ:ıın bilmedlgi Taylantça, Endenozyaca v.b. muhtelif dogu Asya. dillerini ögretmek için Amerikalı bazı· dil bilginlerinin kontrolünde uygulanan programların denemnesinden elde edilmiştir.
Bu metot aşabıdaki maddelerde özetlenebilir. 13
ı- Bu programdaki ögretim, ilgili dil kurallarını açıklayan bir dilci ile, görevi öjtrencileri ejtitmek olan bir öjtretmenin kontrolü altında uygulanır ki Öjtretim dönemindeki ögretlm yükünün büyük agırlıgı~ m bu ögretmen taşır. ·
2- Egitim dönemi boyunca izlenecek yollar:
a.Takllt:
Her yeni kelime mustakil olarak ögrenciye ~unulur ve her öjtrencinin onu iki defa taklit etmesi iÇin kelime tekrarlanır. Kelimelerin takdirninden sonra tam olarak cümle ya .da gerekirse cümlenin bir parçası aym üslupla ve hatalar da vukuu arnnda düzeltilmek suretiyle, ögrenciye verilir.
b. Tekrar:
ögrenci öjtrendijti her cümleyi, bu sefer ögretmenden dinlemeksi~ ziri iki defa tekrarlar.
c. Tercüme:
- . ögretmen cümleyi söyler ve öjtrencide·n onun manasını kendi diline tercüme etmesini ister.
ç; Sırayla tekrar:
ilk cümle birinci ögrenciye verilir, ikinci cüiil;le ikinci ögrencıye verilir; bu sırayla, sınıftaki son öjtrenciye kadar her öjtrenciye bir cümle verilir. Sonra ilk cümle ikinci ögrenciye; üçüncü ögrenciye ikinci cümle verilir ve böylece bu metot. sınıfta bulunan her ögrenci bütün cümleleri tekrarlayıncaya kadar sürdürülür.
d. Aralıklı tekrar:
ögretmen degişik cümleler söyler ve her ögrep.ciye ansızın bir cümle vererek ondan o cümlenin tercümesini yada t~krarını ister. ögretmen bu esnada öjtrencinin teleffuza ve sözün nagmelerinin tam ola-
-461-
,,
·ı Çev: .Dr .Hüseyin ELMALI·
IJ
l, ::~;a~~a~ıı:~~~~g~:c~t t:~:x;~~~!U:~~::- ~;~~~~:: ~~=~~ ıı cümle beklenilmeksizin ansızın yaptınr.
e. Konuşma ahştumalan:
Kısa ve. tam konuşmalar verillı", ~gretmen konuşma alıştırmasını birinci ögrenciyle karşılıklı olarak yapmaya başlar, sonra birinGi ögfenci bu alıştırmayı ikinci arkadaşıyla, konuşmadaki şahısıann sıralarını degiştirerek karşılıklı kqnuşmaya başlar, bu şekilde aynı
. şeyi ikinet ögrenci, üçüncü ögrenciyle yapar, son ögrenciye kadar- bu şekilde 4eyam edilir.
- f. Her bölüme, geçmişi tekrarla başlanılmasına dikkat edilir ve hergün degişik alıştırma.Iara yer verilir.
3- Bu metot sınıfların küçük olmasını zorunlu görmesiyle . digerlerinden ayrilır ki bazen bir sınıfın sayısı üçe kadar iner. genellikle s~ann ögrenci sayısı sekiz veya onu geçmez .
. Bu ve benzeri programlarm en önemli meziyetl belirli bir dilin ögretimind~ istenilen süreyi kısaltmak ve dolayısiyle de çok seneli uzun dönemli sistem9-e oldugu gibi, dili belli bir süre ele almamaktan dagan unutkanlıgı azaltmaktadır. Ayrıca mezkur Programın çok dakik olarak programlanması, bunlara izafeten de bu programın konuşmaya, dogru telaffuza degişik temrin ve alıştırmalara verdigi büyük önem de_ bu prçıgramın belirgin özelliklerindendir.
Bu programın asıl kusurlu tarafı ise onun ögrencide kuvvetli bir hafıza (strang motivation) ve aynı dili ögreD.imırıı, tabiatıyle laboratuvar saatlan da dahil, günlük ortalama altı saatlik bir süre içinde ögrenıneyi mümkün kılacak. büyük ölçüde ta,hammül gücüne sahip olmasını gerektirmesidir ki ögrencinin bütün saatlar boyunca degişik
· alıştımia ve temrtnlerle, yorulmadan dikkatli bir şekilde meşgul ol-ması gerekir. ·
Gijrsel-İşitsel Metot (Audio-Visual Method):
Bu ·metodun özetini aşagıda veriyoruz.
a. Pro~ yönü: "Sözcükler sırasiyle; fonetik sonra gramer daha sonra da lafız
yönlerine önem verilerek tam cümleler halinde sunulur. Bu ifadeler· gerçek bir durumdan babsedert konuşmalar şeklinde sunulur ve bu yapılırken karşılıklı konuşmanın ögelerinin bir roman kahramanını taklit ediyorlarcasına bir tarzda tanzim edilmesine dikkat edilir".
-462-
YABANCI DİL ÖÖRETİM METoTLARI
"Derse başiadıgımız karşılıklı konuşmarun asıl iskeletini oluşturan gramer kaldelerini ögrenciye iyice kavratacak çok sayıda alıştırma verilir". ·
b. ~tim metodu: ·
ögretlm metodunun dÖrt esası aşagıda sıralanmıştır:
ı- Tedrici olarak işitsel egitlme yardımcı olan aletleri (teybi durdurmak gibi), daha sonra: da görşel egitim ~açlarım uzaklaştırarak yogun sözlü işitsel alıştırma yaptırmak. Bu aşamada ister sözü nagmelendirmek, ister. sesleri nagmelendirme yönünden· olsun yabancı dil ögrencisinin çaba gösterme.sı bakımından, fonetik yönüne özel bir önem veTinemiz gerekir. Bu merhalenin hedefi ögrenciye manalarım yardımcı görsel araçlar vasıtasiyle anlatmış oldugumuz asıl konuşmayı iyi bir şekilde duyarak ezberletmemizdir.
2- Konuşmanın tabii durumu· ve akışı esnasında ögrencinin ögrendigı cümle yapılarından başka bir şeyi ele almadıkları için, belirli durumlara baglı alıştırmalar olmalan yamnda, dil kalıplarına alıştırma özelligine sahip olan düzenli yapısal alıştırmalar (vermek).
3- Ezberlenmiş olan kelimelerin uygulanması. Bu durum, ögrenciye bu kelimeleri istedigi şekilde kullanma imkartını saglayacak bir melek~ kazandırır. Artık bu durumda hedef ögrencinin (ilk aşamada kendisi için kaçınılmaz olan) papaganvari tekrardan uziıklaşmasıdır. Fakat ögrenciye ifade etine gücünde devamlı artış olan bir serbestlik verir ve onu yabancı dili karşılıklı kullanina aşamasına alıştırırız. ·
4-. İzlenilen metodun özel tarzına 'uyarak uzunluk süresi . bakımından degişen ·bir dönemden sonra yazılı metin sunmak. Bu (dönem) ögrenciye esas kalıplan iyece kavraması ve sindirmesi için yeterli vakit verınemizle birlikte sözlü işitsel egitlme başladıktan son elli saatlik bir süreden az olmaz. 14 ·
Görsel-işitsel metodun yabancı dil ögretlminde Direct programa en uygun metot oldugunu Söyleyebiliriz. Zira bu metot muhtelif egitim araçlanın özellikle görsel araçlan (kelime ve cümlelerini açıklanma-. sında) kullamr. Fakat bu metot düzenli planlama özelligine sahip olmakla digerlerinden aynlır. Bundan dolayı en ·azından direct metot hakkında genel olarak söyledigirniz hususlar bunun için de geçerlidir. Nitekim biz cümle kurma yönünde teleffuzu iyice kavrayıncaya kadar tehir etinekte bir zorluk çekilecegini görürüz. Aynı şekilde yazılı :ınetln sunmayı elli saattan az olmayan bir süre tehir etinek yetişkin ögrencilerde bazan bıkkınlıklara sebep olur. (çünkü onlar) Ekseriyetle ögren-
-463-'
. .
Çev: Dr.Hüseyin ELMALI
1 . •
. dikleri şeylere müracaat etmeyi ve erken bir dönemde okuma ve y~-maya muktedir olduklarını hissetmeyl arzularlar. Zira modern hayat tariı büyük ölçüde dil gelişmesinin bu iki yönüne dayanı.i.
Bu metodun iyi yönlerine gelince bunlar: ' a. Kelimelerı tabii durumlarıyla sunmaya özen göstermek.
b. Tercümeye baş vurmaktan sakınmak için izledigi düzenli üslup; Bu, derste kullanılan görsel araçlar yoluyla olur.
c. Okunu~an dilin serbestçe kullanımını saglayacak alıştiİmalara agırlık v~rmek.
C~ İ1mi ~~ram Ekolü: 15
Bu ekole bazen mükemmel program ekolü de denlir (Integrated Approach). Meşhur Prof. Wilga R)vers bu ekole konuşsai-duysal metot (Audio - Lingual Method) ekolü adını vermiştir. Biz, okuJ:Ucuya ilerde bu ekolün felsefesini tartışırken açıklanacak olan sebeplerden dolayı Jik ismi krcih ediyoruz.
Geçen sayfalarda yabancı dil ögretimi tarihinde meydana gelen . önemli gelişmelerden bazı görüntüler sunduk ve bu ilim dalının seyret- ·
. ,tigi yöne işaret ettik. Muhtelif ekallerin bazı meziyet ve kusurlarını belirttik. Bunu yapmanuz şu iki sebepteri dolayı gerekliydi:
Birincisi: Bu ekallerin eksensinin hala, bu ya da şu Şekilde uygu. lamaya devam eden taraftarlan vardır.
İkinci sebep: Beşert gelişmenin halihazırdaki durumu geçmişle tezat teşkil etse bile, yine de varlıgı geçmişe dayanmaktadır. Nitekim kehanet ve hayallerden gerçekiere ve ilmi buluşlara dönüşen bir çok ilimlerde de durum böyledir.
ögrencinin dikkatini modern gelişmelere yöneiten en önemli ·şey, ögretimdekti bu tür gelişmenin sanat, şahsi beceri ve ferdi çalışmalar aşamasından; güveninirlik ve konusal açıdan daha fazla saglam olan bir ınerhaleye geçişidir ki o. da tıp, psikoloji ve antropoloji ilimlerinde · oldugu gibi tamamen ilmin bir aşamasıdir. Biz geçişi diyoruz, . dönüşmesi demiyoruz; zira degişme bugüne kadar henüz tamamlan;mış .degildir. Fakat biz bu alanla ilgilenenlerin, istenilen bu hedefin tahak-· kuku için gerekli bir şekilde çalıştıklarını görüyoruz. Yaqancı dilleri daha faal bii metotla ögretmemıZ için· gerekli ilmi kurallan azaltınasak bile, bu mütahassıslar tı;ırafından en iyi prensip olarak seçilip!, muhtelif bilgilerden anndınlmış olart ve bazı köklü prensipiere ulaşmamıza· yar-dımcı olap. esaslı bir perensibi taklit .etmek, onlan
. -464-
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI
okuyup tavsiyelerine uymamızda şaşılacak bir şey yoktur. Biz teorik ya da genel dilbiliminin, genel olarak dillerle ilgiili · ilmi sonuçlaİindari\re okutulan her dilin fonetik ve sentax yönünden kurallar ve terkt{Üertnin tasviri araştınnalanndan, ya da ögrenCiİıin diliyle, yabancı dil arasındaki karşılaştırmalanndan edindigirniz so- · nuçl~dan faydalanınz. Biz ög-:-retirn veögretlm psikiolojisi konusunda özellikle degişik şartlarda ve degişik yaş gruplarındaki ana dil ve yabancı dil becereleri ile ilgili hu_suslarda genel psikolojiden yararlanınz. Ayrıca biz, toplumun eserlerini araştırı:ıia ve onun yabancı dilleri ögrenim araştırmalaı;,ıı;ıa bakı-şında, ögrecinin iki dil ko- ·
· nuşmasının, dillerin btrden fazla olmasının tesiri ögrencinin, dili,ni ögrendigi yabancı dilin sahiplerine bakışı, nihayet onların
kültürlerine ve ·geçim yollarını araştirması gibi konularda, sosyolojid~ en de. faydalanmaya çalışırız. Aynı şekilde yabancı dil ögretim mütehassıslarına işitsel ve görsel cihazlar v.b. alanında, kendilerine yardım etmesi müMkün olan hususlardan fayG.alanmak için teknolojiye de baş vurulur. O halde bütün bunlardan sonra bu metodu "İlıni ya da mükemmel program ekolü" diye adlandırmamızda bir gariplik söz konusu degildir. 16 .
Bu ekolü (digerlerinden) ayıran ikinci özellik ise onun ilmi araştırmanın zaruretinl yabancı dillerin ögrenim ve ögretimiyle ilgili degişik nazartyelerin, araştırılmış ilmi bir seçime yönelmesini desteklemesi, sonra çeşitli metotlarm dogru olup olmadıklarını iyice kontrol etmek için bu metotların tecrübeler istikametinde uygulanmasını istemesidir. 17
Üçüncü olarak: ·Sistematik açıdan ele alındJ.gında, mevcut cihazlar ve geniş imkanlar arasındaki ahengi saglamak ve araştırma konusunu halletınek, yabancı dil ögretimi alanında çalışanları en yeni ilmi sonuçlara ve teknolojik gelişmelere muttali kılmak için bu ekolün mevcut dil ögretim cihazlannı en güzel bir şekilde tanzim edip yeni ilmi müessese ve kuruluşların yapımına son derece önem verdigi açıkça görülınektedtr. Sonra, yeni ögretmenlerin ehil olup olmadıklarını kontrol etmek ve eski ögretmenlert egitecek egitim kulrumlan inşa etmek (.de bu ekolün özelliklerindendir). Aşagıda yabancı diller
~· . ögretiminde modern ilmi metodun bir ömegini zikredecegiz.
Sanırım bü özelligi okuyucuya izah etmek için sunabilicegimiz en iyi şey, 'Yabancı dillerin ögretimi için ilmi metotla ilgili esaslar"
. diye isimlendirilen bir özeti nakletmemiz olacaktır. Nitekim bu alanda en meşhur mütehassıslardan biri olup modern ilmi metodun da
-465-
Çev: Dr .Hüseyin ELMALI
önderlerinden olan ve uzun müddet Waşington'daki Core Tawn Üniversitesi Diller ve Dilbilimleri Enstitüsü Dekanlıgını yapan Robert Lado da bu esaslan zikretmektedir. Biz de bu esasların herbirini kısa bir 'degerlendirmeyle birlikte zikredecegiz.
ı- EvV~la konuşmanm yazıdan önce ö~retllmesl: "işitme ve konuşma bilimi" sonra yazı, daha sonra okuma.
Biz daha önce bu esasa ve dil alimlerinin bu esası uygun gördüklerine işaret etmiştik; fakat burada şunu açıklamak istiyoruz ki müellifin sözlerinden ve diger mütehassıslann yazılarından da açıkça anlaşıldıgı ü~ere bu esas, demek degildir· ki biz, ögrenciye iyice konuşuncaya kadar okunıa ve yazmayı ögretemeyiz. Belki bu, ögrenci konuşma dilinden bir miktar anlayıp, dili _sözlü olarak alışmadan önce ona okuma ve yazmayı ögretmememiz gerektlgini ifade eder.·
2- Temel cümleler: ögrencilere konuşma dilinin temel cümlele-. . . rini dikkatli bir şekilde ezberlet.
·- Dil bilginleri bu. kuralın ilmi bir esasa dayandıgını kabul ederler; zira, kelimenin anlamlı bir konuşma cümlesinde sunulması, onun
.' ögrenciye verilmesi için en uygun yoldur. Çünkü bu (tarz bir ifade) kellimenin kullanılması için gerçek bir misal verdigi gibi kelimenİn manasını da daha ince bir şekilde açıklamış olur. ilmi yönden de biliyoruz ki · ögrenci için bir konuşmayı ezberlemek bir şiir ya da nesfr parçasını ezberlemekten daha münasiptlr. Zira ögrenci için o kelimeleri gerçek yerinde kullanmak mümkün olur. (Mesela: Selam vermek, soru sormak, veya vakit gibi herhangi bir şeyle ilgi gerçek bir soruya cevap vermek, veyahut herhangi bir şey hakkında haber vermek gibi.). Halbuki biz şiirin bazan alışılmış kalıplar yerine şaz·kalıplan kullan,dıgıriı, nesir parçalannL."l normal olarak soru, emir gibi degişik cümle kuruluşlanndan bir çoguna ömekler vermedigini biliyoruz.
3- Alışılmı~ şeklller halinde k.alıplar: Alışkanlık haline gelmele-· ;ri için, dil kalıplarını (bolca) alıştırma (pattem pratice) ·yoluyla: ·i(ögrencin:iıı zihnine) yerleştirmeye çalış. i! .
r Müellif bu esası, ögrencinin kip ve kalıplan kullanmak suretiyle :tanıması, daha sonra tt bu kip ve kalıpların kendisinde alışkanlık ha-. 'line gelmeleri için kıyas, düzeltme (ta'dil) ve degiştlrme (tahVil)" yoluy-1a egserı;iz yapması gerektlgi şeklindeki sözleriyle izah eder.
, Burada bazı egitim psikolojisi bilginlerinin bu görüşü teyid ettlk[;lerini söylemek yerinde olur. Zira biz, Dr.Ahmed .Zeki Salih'in Nazart,yatu't.:ta'lirn (Ögretim nazariyeleri) adlı eserinde şu ifadeleri görüyoruz.
-466-
YABANCI DİL ÖÖRETİM METOTLARI
"... O halde alışkan.lık kazanmak, belli hareketler zincirine baglı olan çok sayıda bir takım ilişkilerin oluşturulmasına baglıdır; taki tutarlı ve belirli bir şekilde ifade edilebilsin".
·"Belki de tekrarın Katri (Guthrte)'ye göre yegane degeri onun belli bir davranış türünü işlemesidir ... degişik şartlarda yapılan sürekli tekrarlar sonuçta otomatik alışkanlıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırnn farklı bir takım iliş~erin oluşmasını saglar".
4- "Ses sisteminin kullanılışı (sound Sy-stem use): Düzenli bir şekllde ses sistemi bilgisi kullanılışta b.üyük fayda sagla:r. Bu da örnekler vermek, tekrarlatmak, ar.a,çlar (props) kullanmak, karşılaştırma ve temrinler yoluyla olur".
Müellif bununla, ögrenciye konuşmayı ögretmek istedigimizde ona mutlaka konuşma fırsatı vermemiz gerektigini kasdediyor. Zira c:Unleme üzerinde alıştırma yapmak direct olarak konuşmayı saglamaz. (Müellifin) işaret ettigiyardımcı araçlar ise: bunlar, teleffuz tarzı, ses mahreçleri v.b. konuları açıklamayı kapsamaktadır
5- Kelimelere hakimiyet: ögrencilert ses sistemi ve dilbilgisi kalıplarına alıştınrken yeni kelimelerin _sayısını son derece sınırlı
tutmaya çalış.
Yazar yabancı dil ögrencilerinin bir çogunun düştügü hatayı izah etmek için bu esasa bir açıklama getiriyor. O (hata) da onların bütün
. gayretlerini, kelimeleri ezberlemede yogunlaştırmalandır. Halbuki d!lbilln:ıi, dilin en önemli kısmının teleffuz ve gramere ait kaideler ol~ duguniı ifade etmektedir. Bundan dolayı bu kuralların (tabiatıyla egzersiz yoluyla) ögretlmine özel bir gayret sarfetmemiz gerekir. Bu gerçegi orta seviyede zekaya sahip bir çocugun takriben altı yaşına ulaştıltında mezkur kaldeleri hiç anlamadan kullanma kudretine sahip oldugunda görebiliriz. Aynca biz dille ilgili bilgilerimizin hayatımız boyunca bu bllgilere ekledigirniz yeni kelimeler yönünden devamlı şekilde
art~ını görüyoruz.
6- (Dll) zorluklannın ö~retimi: Bu zorluklar, yapiısı itibariyle ikinci dilde (yabancı dil) birinci dilden (anadil) farklı olan kelime ve kalıplardır. '
Bu, çagıdaş dilcilerden bir çogunun dikkat çektigi yeni esaslardan bb1.dir. Bu hususu en basitinden bir Avrupa dilini ögrenen herhangi bir .Map ögrenciyi örnek göstererek açıklayabiliı1z. Zira, o ögrencinin (b) ve (f} gibi seslerin teleffuzunda hiçbir zorlukla karşılaşmadıgıİı.ı görüraz. Fakat aynı ögrenci (p) ve (v) nin ögren.tminde büyük bir güçlükle
-467-
Çev: Dr .Hüseyin ELMALI
karşı karşıya gelir. Zira bunlar alışrmş oldugu dil alışkanlıklanna ya-bancıdırlar. Bundan dolayı öğretmenin onlann ona öğretimi üzerinde
. fazla durmasının zaruri olduğunu görürüz. Diğer taraftan bu -nazariye, -iki öneriıli noktayı daha ortaya çıkarrmştır ki bunlardan birincisi öğrencilerin dillerinin farklılığına göre değişik kitaplar ve materyaller. te'lif etirie zorunluğu; ikincisi ise iki dil arasındaki farklı konulan ve dolayısıyla öğrenci açısından müşkül olması muhtemel hususlan ortaya çıkarmak için, değişik dillerin kUrallan arasında karşılaş-tırma yapma ihtlyacıdır. ·
Göı::f.ilüyor ki bu prensip -Dil sınavı (İb,tlbaru'l-luga) adlı eserinde de açıkça görüldüğü gibi -~Lado'yu yabancı dillerde imtihanların progra:rrManrnasıyla ilgili teorisine sevkeden yegane amildir. Zira Lado bu esertride imtihanların yapilişında. okutulan dille (yabancı dil) okuya..; nın dili (ana dil) arasındaki farklılıktan doğan. zayıf noktalara dikkat edilmesinin zorunluluğuna. dikkati çelmıektedir.
. . Burada, bu prensip le sıkı bir ilişkisi bulunan bir konuya işaret etmeyi de uygun görüyoruz. O da özellikle yabancı dillerin öğreniminde yetişkinlerin karşılaştığı bÜyük problemlerden sayılan, dillerin bir biripe kanşmış olmalan ve iç içe girmeleri hususudur ıs.
7- "Konuşmanm bir öme~i olarak.yazx": Öğrencinin (sözlü olarak) öğrendiği kelime ve kalıplarm yazı örnekleri şeklinde okutulup yazılması.
Prof. Lada bu prensiple bir yönden konuşma öğretimi, diğer yönden de okuma ve yazma öğrenimi arasında qir ayının yapmanın zorunlu olduğuna dikkat çekrnek istiyor. Her nekadar okunuşlan ile yazılışlan büyük ölçüde değişik olan dillerde doğru bir okuyuş (en azından duyulacak bii sesle), pratıge muhtaç ise de, çocuklarda ve okuma yazma bilmeyenlerde müşahede ettiğimiz gibi, konuşmanın karekter ve öğrenimi itibartyle okuma· ve yazmayla.·bir ilişkisi yoktur.
8- "Tedrlci kalıplat'' : Bu esas, süre ve zorluk bakımından gitikçe artan aşamalarda tedrici bir şekilde kalıplan verme bilgisidir.
Bu prensibi tartışma ihtiyacında olduğumuzu sanmıyorum; zira apaçık bir gerçek ve bilinen bir eğitim prensibidir. Biz bir şeyi akutmak istediğimizde önce basitle başlanz, daha sonra zor ve daha zora doğru bir tedrtcilik takibede:rtz. B.F.Skinner v.b. gibi davranış psikolojisi bilginleri de· bunun zarurej:ini te'kid etmişlerdir.
9- "Dll ve tercümeye alıştırma" Tercüme, dil·egzersizinin yerini : . tutamaz".
-468-
YABANCI DİL ÖÖRETİM METOTLARI
Biz bu konuyu, bu araştırmanın daha önce geçen bir kısmında eski ekallerden bahsederken tartışmıştık. ·
ı o- "Gerçek dll örnekleri : Dili, olmaşı getektigi gibi degn, oldugu gibi telakkı etme bllgisidir. ·
Yazar burada genel olarak batı dillerine iŞaret -ediyor ki batıda fasih dU, kültürlü tabakanın konuştugu ve kullandıgı dU olarak kabul edllmektedir. Dolayısiyle yazar, felsefe ve mantıga dayalı kuralları ögretmek isteyen ve bumm dogruıuguna inanip, halkın kullandıgı dili hatalı bulanlara itiraz etmektedir. · ·
ı ı- "Egzersiz yapmak ': ögrencinin bütün vaktlni egzersiz yaparak . geçirmesi ·gerekir''. Bu, :llmi, pedagojik ve saglıklı bir prensiptlr. Biz bu. na "kalıplara alıştırma" prensibini tartışırken işaret edip, egzersiz ·yapmanın alışkanlıkların oluşmasındaki rolünü tartişmışiık.
ı2- "Cevap isternede detrlcilik (shaping of respaııSe) : ögrenciden ilk defa cevap vermesi isteniyorsa, bunun kısmi alıştırmalar ve yardımcı araçlar yoluyla tedrici olarak yapılması gerekir.
. .
Bu prensip sekizinci prensibe benziyor ki o prensibi işlerken · münakaşasım yapmıştık;
13- Sür'at ve metot: DU yönünden nol~an bir ifadenin, nihai cevap olarak kabul edilmesi mümkün degildir. Psikolojik açıdan ise kısmi deneyierin ve yardımcı aletlerin cevaba ya da noksansız bir dene-
. meye kavuşmak için zaruri oldugunu görürüz. Bu prensip tam bir deneye (ya da cevaba) temrtn yohiyla ulaşmanın zamretini hedefler. Yazar bu prensiple bizim, mesela kelime ya da cümleyi, ögrenimini kolaylaştırmak için bölebilecegimizi kasdediyor; fakat sonuçta onu, normal hızda bir teleffu~ ve usluba ulaştırmaya özen göstermemiz gerekir.
-14- "Anında destekleme (!mmediate :ı:einforcement) : ögrenciye belirli bir ödevin yerine gettiilmesindeki başarısun anında bildir".
Yazar da Thomdike ve Skinner gibi alimierin yaptıgı gibi bu prensibi egitim psikolojisinde bilinen prensipiere ve bu bilimiri tecrü-belerine dayandJİmiştır~ ·· ·
ı5- ''Yenı kültüre karşı olan duygu i ögrencllerin, dilini. ögren-. dikleri toplumun kültürüne karşı iyi bir duygu beslemelerini saglari:ıamız gerekir. Tabii bu toplumla savaş halinde olmadıkları sürece". ·
Bu (prensip). ögrencinin belirli bir topluma karşı olan duygusunun, bu toplumun dilini ögrenmedeki boyutuna tesir ettlgil?l fsbatıayan bir takım sosyolojik araştırmaların te'yid ettlgi ,bir prensiptlr. Ya-
- 469-
. ' '
Çev: Dr.Hüseyin ELMALI
zar bu araştırmalardan sadece bilini zikretmiştir 19
16- Kapsam(content) :Kelime ve cümlelerin anlamlannı okutulan dilin kültüründe geliştlgi şekliyle ögret; zira dil, kültür ve medeni- .
- yetln en mükemmel aynasıdrr.
Yazar -{burada) yabancı dilin ilmi çalışmalar için ögrenildigi durumla, yabancı dilin resmi bir dil olarak kullanıldıgı durumu birbirin·den ayınyor. Zira manalar dilin kullanıldıgı toplumun kültürüyle renklenmektedir. Biz kelimelerin manalarının, hatta bizı;at ·kendilerinin toplumun medeniyetl ve yaşama tarzına sagıam bir şekilde baglı
· oldugu11u tecrlibeyle biliyoruz. Bunu en güzel örnegı, bizim eski Arapça'da d~ve ve kılıca ait çok sayıda ismin varlıgını gördügümüz ·halde, günümüzde Araplarm bu is:imlerden ancak az bir kısmını bilmeleridir.
· 17- Asıl gaye ögrenmektir :· ögretimdeki hedefin teselli.degil, ögrenmek olsun.
Yazar bu prensibi tıptaki ilaç prensibiyle karşılaştırmaktadır. Zira tıp nokta-inazarından ilacın e~i tadından daha önemlidir. Anca.k yazarın da dedigi gibi bu durum te'sirini etkilemeden, mümkün oldukça ilacın tadını güzelleştlrip, onu daha cazip hale getlnnemize bir engel teşkil etmez. Yabancı dil ögre~ metotlarındaki geliŞmeleri araştıran kişi kaydedicileri, haraketli ve hareketsiz resim aletlerini egitim araçlarına ilave edip, egitimin etki ve cazibesini artıran güzelleştirlct boyutlan Şüphesiz görecektir.
Ben, yabancı dil ögretlmindeki bu yeni metot ve egilime fazla bir şey etierne ihtiyacında oldugumu sanmıyorum. Fakat bu metodun en önemli özelliginin, nazari ya da pratik olarak geçerliligl tesbit edilen her degişiklik 've ilaveyi kabul edip desteklemesi oldugunu belirtmek isterim.
Şunu da· belirtmek gerekir ki ilmi program ekolü sadece ögretim metotlarma önem vermekle kalmayıp muhtelif kitaplarda görüldüğü
. gibi ögrenciye. ve kabiliyetlerine ; ögretmen ve yeteneklerine sonra olqı,. tulan kcnuya ve gerekli araç-gereçlere; nihayet sınıfın durumuna da önem vermektedir. Lado adı geçen kitabında şöyle deınektedir.
"Temel prensipler bÜtün dil ögretimi şekillerinde mevcut olmasına ragmen burada bazı durumlar daha vardır ki ögretimin her hangi bir çeşidinin. programlanmasında nazar-ı itibara almamız gerekir. Önem verilmesi gereken en önemli hususlar ve degişiklikler aşagıdaki durumlarla ilgilidir.
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI .
1- ögrend.
2- Okutulan konu ve gerekli hazırlıklar. _ 3- ögretnıeıi. '
4- ögretlm ortamı ve yeri.
·ı- Ö~rencl : ögrencinin yaşını, ögret:Jın. dÜzeyini, zayıflıgma -paralel olarak yeteneklerini, sonra onun dili kavrayış düzeyini, (dil ögrenmedeki) hedeflerini, Iugavi ve kültürel tecrübelerini nazar-ı itibara al
. ma.mıZ gerekir 20.
· 2- Maddi arçlar : Bu konunun bazı yönlerini genel prensiplerden bahsederken · zikrettik. Geriye kalanları da bu araştırmanın sonunda
/ . ele alacagız.
3- ö~retmen : ögretnıenler, ehliyetleri ve tedrise ayıracakları vakit yönünden birbirinden farklıdırlar. Müellif ögretnıende bulunması gerekli tem~l özellikleri kitabının başka bir yerinde aşagıdaki konular çerçevesinde ele almakt~dır.
a- ögretnıenin okuttugu dile olan ilgisi.
b- ögretmenin ögrencinin karşılaştıgı problemleri çözebilmesi için dilbilimine olan ilgisi. ·
c- ögretınenin dil, kültür ve bu dili konuşanların hayat tarzları arasındaki saglam ilişkiyi idrak etmesi.
ç- ögretlm metotlan ve·bu arada degişik deneyimler ortaya koyma yollarına olan ilgisi.
d- Dil laboratuvailarına ve kullanış tarziarına olan ilgisi.
Bu konuda Amerika'da modern diller birligi {Modern Language Association)'nin ögretnıende bulunması gereken özellikleri içeren tafsilatlı bir liste hazırlayarak bu listede· ögretmenlerin bu özelliklerini ve bunlara ne derece önem verilmesi gerektigini açıkladıgını belirtem isteriz ki Lada'da bu listeyi kitabının sonunda (230-232.) sayfalarda nakletmiştir. '
4- Ö~retim ortainı ve yeri : Müellifbununla yabancı dilin ögretil-. digi yeri, mesela; beldeyi kasdetnıektedir. Zira dilin kendi beldesiyle yabancı bir belde de okutulması durumları birbirinden farklıdır. Ve yi-·· ne muellif, özellikle yabanci bir beldede okutuldugu zaman yabancı dilin kullanımını· teşvik edici ortamı geliştirmek ·ıçin gereken araçlarını saglamasını teklif ediyor 2 ı. ·
-471-
Çev: Dr.Hü.Seym ELMALI ·
Modem öiretlm Araçlan :
Teknolojinin muhtelif alanlarda bize sundugu modem ögretlm . araçlanndan · son derece kısa da olsa deginmeden, yabancı diller ögretlmindeki egilimlerden bahseden araştırmarmza son vermek söz konusu· deg~ldir. Yabancı dil ögretlm programlannda kullanılma Im-
. kanı olan araçları aşagidaki maddelerde özetleyebiliriz.
. . ı-Bütün çeşitleriyle dU laboratuvan: Laboratuvarın'bize hizmet ettigı ~n önemli temel husus, bize,. ögrenmemiz için, kaydedilıniş bir se-: .si sunması, sonra başkalanna ögretmek ya da oriları mitlhan etmek, veya tela.4l"ıp;umuzu aynı bantta kayıtlı olan dogru teleffuzla karşılaştırarak, kişisel degerle'ndiİı:ne yoluyla kendinlizi yetiştirmek için kay.,. d edilmesini istedigirniz sesi kaydetmesidir 22.
· 2- Dl~er lşltsel araçlar : Bunların en önem)ileri radyo ve pikaptır. Bilindigi üzere ikincisi yabancı djl ögretim alanında daha fazla kullanılmaktadır.
' 3- Görsel araçlar : Bunlar başlıca Iki kısma ayrılırlar :
a) Levhalar, açıklayıcı resimler, flaş kart (Flash card). adıyla bi-1fnen kartlar gibi matbu olanlar.
b) Sılaytlar ve sessiz fililer gibi özel-cihazlarla sunulabilen araÇlar.
Bu görsel araçlar çeşitli gayeler iCinkullanılır. Bu gayelerden birisi dil ögretimfdir. Mesela : Bir yüzüne bir dilden bir kelime, diger yüzüne de onun başka dildeki manasıriı ya_da o manayı ifade eden bir resmin yapıdıgı kartlar gibi. Bu görsel araçlardan bir kısmı da okutulan dil halkına ait kültür ve yaşam tarzlannı belirtmek için kullanılır. Bunlardan başka, daha çok, ögrencinin eglendirilmesini ve dikkatinin derse çekilmesini hedefleyen açıklayıcı araçlar da vardır.
4- Görsel-Işitsel araçlar.: Bu araçların en önemlileri. sesli filmler, video kasetleri (video tapes); kullanılışları ve muhtelif çeşitleriyle televizyondl!lr. Bu araçlar ses ve hareketli resimleri. birlikte sunma
· özelligiyle digerlerinden farklı ve üstündür: Zira .bunlar metot itibartyle sunulİnak istenen konuyu daha . çekici ve daha: canlı bir şekilde göstermektedir.
5- Pro~ramlı ya da kişisel ö~retlm araçlan (programmed/solf lnstructlon): Bu ögretim araçlan,, bazen beraberinde plaklai-, kasetler ve bunların çözümleri buliman basitleştirilmiş kitaplarla başlayarak basit aletlere, sonra bilgisayara 23 programlanmış kitaplara dogru
-472.
·YABANCI DİL ÖÖRETİM METOTLARI
ilerler. Bu araçlar, genellikle egitimdeltf. rolleri artıkça· zorlaşırlar. ·Ancak bu araçlarm en zoru ve kapsamiısı dahi dikkatli birşekilde tncelendiginde bunların (genel olarak) bütün dillerin,. ozellikle de yabancı dillerin ögretimi alanında, ögretmene ihtiyaç bırakmayacak araçlar olmadıklarını açıkça görürüz. Çünkü dU, sadece sesler, kurallar ve kelimelerden ibaret degn, bllakis beşeri bir iletişim arcıdır. Bu insanl: şartı insanlarla anlaşrriamızı ve dili hayat fışkıran esnek bir araç olarak kullanmamızı saglaya,cak sonsll? bir güçten almadıkça, belli bir dili ögrendigimizi iddia edemeyiz.
Sonuç: ... ı.
Geçen sayfalarda, yabancı dillere ilginin zorunluingundan ve yabancı dillerin ögretimi konusunda Arapça araştırmaların azlıgından bahsedip, daha sonra . dilin ve modem <lllbilimin1n, yabancı dillerin ögretİİili programlarının gelişmesindeki rolünü tartışmaya çalıştık. Ve bunu özelillde Batı'da, yabancı dU ögret_im metotlarında meydana gelen ve bu metotları-modem llmi metot sahasına ulaştıran başlıca gelişmelerden bahseden kısa bir arıştırmayla sürdürdük. Biraz tafsllatla modem ilmi program ekolünün felsefesini ve kabul ettlgi esasları ele aldık ve nih~yet yabancı dilleri ögretmeye yardırnci olan araçlara kısa bir göz atarak araştırmamızı tamarriladık. ·
Ben bu mütevazi araştırmanın, Arap aleminde uygulamalı dilbilimleri mütehassıslarının verimli çalışmalarıyla devam ettirecekleri faydalı bir başlangıç olmasını umuyorum. Böylece ·biz, Arap kütüphenesinin bu hayati konuda yokingundan şikayet etilgi büyük boşlugu kapatmaya başlamış oluruz. . .. Tevfik Allahtandır.
NOTLAR
• Bu araştırma, Vakai' Nedevat Ta'lim'l-Lugatl'l-'Arabiyye li Öayri'n-Natıkine biha
(Riyad, 1406/1985) adlı dergtntn·n sayısirun 127-167.sayfalannda neşredilm1ştir.
1- Bu konuda zikredebtleceğimiz önemli Arapça eserll!r Şunlardır:
a) Dr.lbrabiın Enis, Eseru'l-Adatt's-Savtlyye fi Ta'limi'l-Lugati'l-Ecnebiyye, Kahire, 1961
b) Dr .Ali el-Kasımi, Muhtabaru'l-Luga, Kuveyt. 1390/1970.
c) Tatvir Ta'limı'l-Lugati'l-Arabiyye (1936 da Hartum'da yapılan 9.Arap ·öı;ıretmenler Bir-- . . .
liği Kongrestnde sunulan tebli~ler), bkz. Bu tebli~leriihtiva eden .mecmuanın ikinci
bölümü.
2- Burada şu Htmleti görebillriz : Dil Psikolojisi (Psycholingutstlcs), PH Sosyolojisi
(Socioltnguistlcs) ve (mekanik tercümenin ihtisas alanına girdiği mekanik dil billmi
.Bu konuda bkz. W .A.Bennet, Aspects of Language and Language Teaching. m. bölüm.
-473-
Çev: Dr .Hüseyin· ELMALI
3- Bu araştırmanın üçüncü bölümüne baloruz. (llmi Pro~ Ekolü)
4- Sonralan bu ekol "İrab durumu (Case Gramer)" adıyla ortaya çıkmıştır. 5- Bazı yazarlar bu ekol ve eğilimleri iki ana kısma ayırma temayülünü
göstermektedirler. Bu .iki ekol R1~ers'in ifadesirıe göre Şekiletler (formalists) ve Pra
tiketler (activists) dir. bkz. Wilga R1vers, Teaching Foreirıg Language Skills, Chicago
Univ., 1968;"Titone isebu iki ana kısmı Şekli birlik ( formall ve görevsel birlik ( func
tiônal). diye adlandırmaktadır. bkz.Renzo Titone, Teaching foreirıg languages : An his-
tarical Sketch, Washington, 1968 . .
6- Okuyucunun da bu uslubun çoğu zaman fasih Arapça'nın öğretlmirıde de şikayet edilen
• problemlerden biri olduğunda b~nimle hemfikir olduğunu sanıyorum. Me5ela bkz:
a) Abdul'alim -~brahim, en-Nahvu'l-Vazifi mukaddimesi, s.T,Kahire, .1970
b) Dr.Muhaıiımed Kadri. Lütfi, MüşkUat Za'fi't-Tulhib fi'I-Lugati'l~Arabiyye. (Melik Suud
· · Üriiver.sitesi 1393/1973 kültür mevsimi konferanslan)içirıde yayınlanmıştır.
7- Öme~, gayr-i müslim (veya müslim)blr irıgillzle arşıtaşınca onu İsliimi selamiaşma
olan n f.~ rJL.I ı . " lfadesirıirı tercümesi "peace be upon you" i?arestyle selamla
. · mayı düşündüğümüzde bu hata açıkca görülür. Zira bu durunı:da ne kasdettlğlmlzi an
,)ariıayan bu Za.vallının dehşete kapılniamru~ı münıkü~ değildir; Çünkü İngilizler . hiçbir zaman · selamlaşmada bu ifadeyi kullanmazlar, aksine İngilizce konuşan
müslümanlar da genellikle Arapça ifadeyi kullanmaktadırlar. ·
8- Bu bilgirıler ve başkalan hakkında fazla bilgi içirı bkz., Titone, a.g.e.
9- Bkz., Titone, a.g.e., s. 100, 101
a) Şir çok dil mütehassıslan sınırlı dahi olsa öğrencirıirı ana dill!lf kullanınada büyük
. yararlar görmektedirler. Ömeğirı bkz.
1- Robert L. Alien "Us,irıg Drllls Creatively" Forum Special İssue. The Art ofTESOL Part I.
·PP 82-90 2- C.J. Dodson; Language Teachirıg and the Billngual Met:Fiod, Bath, England, Pitman Pub
llshing, 1967
10~ Bkz., Tttone, ag.e.
11-· Bu tür bir çalışmanın ana fikri şu şekil d~ özetlenebilir : En fazla kuUanıl.an kelimele
ri tesbit etmek içirı istatistiki bir araştırma yapılır, sonra bu kelimelerden her biri-
. · nirı; ömeğirı, yüz kelimelik, yazılı her metinde kaç defa geçtiği istatistiki bir şektld~ tesbit edilir. Michael West'irı A General List of English Words adlı eseri bu alanda bi
linen en fjnemll kaynaklardandu'; Aynca; Thomdike ve Lor-ge'nirı: A Teacher's Word
book of 30000 Words adlı çalışmalan da önemlidrr.
12- Bu kitaphUm en meşhuru Longman serisidir. Longman's. Simpllfied Series.-
13·- Bu metodun öncülerinden biri olan William Moulton'un 'Trends in European and
American Linguistlcs (1930-1960)" adlı eserde bulunan "Linguistlcs and Language
Teaching in the Unite States (1940-19q<)) unvanlı makalesirıe bakınız.
a)Yoği.ın metodun meziyetleri ve muhtemel kusurlan hususunda bkz. Peter Strevens, Pa
pers iri Laguage and Lıinguage Teachlng p. 16. London.- 1965
-474--
YABANCI DİL ÖGRETİM METOTLARI
14- Bu para~an. bu metodun Fransız öncülerinden birine ait kitabın tngtlizce
tercümesinden aldık. bkz. RA.Close (Trans), Llnguistlcs and Foreign Language TeachIng by Denis Girard, pp., 29-30
15- Bu adiandırma meşhur bilgin R.Lado'ya ait olup Language Teachlng M Scient$c approach. adlı eserinde kullanmışbr.
16- Biz ö@"etlni (ve uygulamalı dilbillınlnin fiili uygulaması) me~leğinln ögretmenln ka
bilivlerine dayanan bir sanat ve meharet olmağa devam ettiğini (ve ebedi olarak da
devam edeceğini) Inkar etmiyoruz. Bu konuda ö@"etmep, hastalıkların teşhis ve tedavisinde ö@"endiklerini tatbik eden doktordan farklı değildir; zira her ikisi de şahsi ye
teneklerini kullanmalanna göre başarılı veya başarısız duruma düşebillrler. Ancak
bu durum onlann tatbik etmeye çalış-tıkları ilmin degerinden bir şeyi degiştlrmez. 17- misal olarak bkz.
a) A.Peter Strevens, "Linguistlc Research and Language Teachlng · in Papers in Languages and Language Teachlng".
b) R. Titone, Methods Research In Langua~ Teachlng.
"Experimental Trends in Foreign Language Teachlng" in the procedings of the Second . İntematlonal Conference o~ ''The Teaching of modem Languages To-day" held on Mi
Ian, Italy, Splement. 11-12, 1967
c) Alberte Valdman, Trends In Language Teachlng. Newyork, 1966
17- a) Ahmed Zeki Salim, Nazarlyatu't-Ta'lim, Kahire, 1971. Biz son zamanlarda, meka
nik alıştırİnanın kaldelerin tam olarak kavranıp kullanmasına götürdüğü idd!a
siyle, bu tarz alışbrmaya karşı bir saldırıya şahit oldugunu görmekteyiz. Bu gibi
saldırının özellikle "Cognltlve code leaniing" ad~yla bilinen ekol taraftarlarından
geldiğini görüy~ruz. Örneğin bkz. Leon A.Jakobovits, Forelng Language Learnlng A
Psycholinguitlc Analysts of the Issues, birinci ve ikinci bölüm. Newbuıy House Publishers, 1971 Bu gibi alıştırmalann mutlaka, Julian Dakin'ln "anlamlı
alışbrmalar" diye adlandırdıgı, başka alıştırmalarla desteklenmesi anırıda faydalı
olacagı kanaatinde olan bir grup alim daha vardır. bkz. Julian Dakin, The Language Laboratory and Language Learnlng, Londan, 1973
b) Dillerin karşılaşbrmali tahlili'nin değeri etrafında birçok münakaşalar olmuştur. Bu
konuda Lado'nun bu gibi çalışmaların· büyük zaruret ve faldesini kabul ettiği
görüşÜnü, benimseyenler oldugu gibi, bunun faydasız olduğnu iddia edenler de vardır. . .
Biz de bu konuda karşılaşbrmalı tahlilden beklenen fayraların olduğu kanaatinde-
yiz; ancak, her yen!nlıı zor olmadı~a da işaret etmek isteriz. Dolayısiyla ö@"enclnin
dilinde benzeri bulunmayan lfadelerin tamamının yabancı dil öğrenimi esnasında
ögrenciye mutlak surette zorluk çıkaracagı düşünülemez. Nitekim öğrencinin dilinde
benzeri bulunan Ifadeler de bazan öğrenci Için zor olabilir. Zira ö@"encl bazan bir
. takım kelimelerin sadece ana diline benzediğini hissettiği Için, o kelimeleri kullan
maktan kaçınır. O halde burada öğrencinin dili ile ö@"endiği yabaı:ıcı dil arasındaki
benzerlik ve farklılıklar yarıında diğer bir takım sebepler de mevcuttur. Bu kon!!da
-475-
. Çev: Dr.Hiiseyin :ELMALI
bkz. Rqnald Wandhaugh, Toplcs in Applied Linguistics,Pp 175-186, Rowley, Mass.,
Nevbury House Publishers, 1974
.18- Büyük Arap dalıisi el-cahız'ın da bu gerçeği, asırlarca önce sezıİıiş olduğu z1kre şayan-dır. Nitekim Kitabu'l-Hayavan adlı eserinde, tercümeden bahsetti~! bölümde bunu ..
· açıkça görmekteyiZ. Bkz. ag.e., tahkik, Abdusselam Harun, Kahire, 1956, I, 75-79
19- Lado'nkun kitabında zikredtlen konu şudur:
Wallace E. Lambert el: al.Attitudinal and Cognitive Aspeets of lntenslve Study, Montreal,
1961
RC.Gardner and W.E.Lambert, Attitude and Motivatlon in Second Language Leaming,
2<J- Fazla btlgi için bkz. Lado, Language Teaching: A Scientific Approiach, s. 56 ve devamı.
New_York, ~004 21- Bkz., ag.e., s. 8-10
22..: Arap diliyle yazılnnş kaynaklar hakkında Dr.Ali el-Kfumni'nin adı geçen eserindeki
dil laboratuvarlan hakkında yazdı~ degerli an:lştırmasına.balonız.
Ingilizce olarak bkz.
Julian Dakin, The Language Laboratory and Language Learning. J.Hutchisan, Modem
Foreign Languages: The Language Laboratory. E.Stack, The Language Laboratory and
Modern Language Teaching.
~3- Dillerin ö~retiıniyle llgtli pro~mlı öğretim konusunda Howatt'ın kitabı en kıymetli
- kaynaklardan biri sayılır. Bkz., A.P.R Howatt, Pı;ogrammed Learning and the Lan
guage Teacher, London, 1972 .
•
-476-