Upload
dangkien
View
224
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Atmosfer
• Yeryüzünü saran ve kalınlığı 120 km’ye varan gazlar karışımıdır.
• Esas bileşenleri azot ve oksijen olup bunlar atmosferin toplam hacminin % 99’u kadardır
• Hava katmanının kalınlığı ekvatordan itibaren yaklaşık 12 km kadardır.
• Bunun ancak 5 km yüksekliğine kadar kısmında insan özel bir önlem almadan yaşayabilmektedir.
• Bu katmana biyosfer ya da ekosfer denir.
Havanın bileşimi
HAVANIN ORTALAMA BİLEŞİMİ
Gazlar
Yüzde olarak havanın bileşimi.
(%)
Hacim olarak havanın bileşimi (milyonda kısım)
Ağırlık olarak havanın bileşimi (milyonda kısım)
Azot Oksijen Argon Karbon dioksit Neon Helium Metan Kripton Azot oksit Hidrojen Ksenon
78.084 20.946 0.934 0.033
780,900 209,500 9,300 300
18 5,2 2,2 1 1
0,5 0,08
755,100 231,500 12,800
460
12,5 0,72 1,2 2,9 1,5 0,03 0,36
Hava kirliliği tanım• Havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin
insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zararverecek ya da yaşamdan maddi nesnelerdenyararlanılmasını engelleyecek miktar, yoğunluk vesürede atmosferde bulunmasıdır.
Atmosferi kirleten maddeler
• doğal kirleticiler– organik maddelerin çürümesi
sonucu oluşan gazlar,– Volkan ve orman
yangınlarından çıkan gazlar ve tozlar
– Denizlerden yayılan kükürtlü gazlar
– Rüzgarların havaya karıştırdığı tozlar.
• Bunların yoğunluğu çok düşüktür ve havaya karıştığı çevre ile sınırlıdır.
• Yapay kirleticiler– Isınma ve enerji elde
etmek için kullanılan yakıtlardan oluşan ,
– Sanayi kuruluşlarının işlevleri ve
– kimyasal işlemler sırasında havaya karışan yapay kirleticiler.
hava kirletici bileşikler
• Birincil (Primer) Kirleticiler: (Kaynaktan doğrudan doğruya çıkan ve atmosfere karışan bileşikler.– Kükürtdioksit (SO2)– Hidrojensülfür (H2S)– Azotmonoksit (NO)– Azotdioksit (NO2)– Karbonmonoksit (CO)– Karbondioksit (CO2)– Partiküller
• İkincil (Sekonder) Kirleticiler (Atmosferde sonradan oluşan (ışık ve ozonun etkisiyle) kirletici bileşikler:
– Kükürttrioksit (SO3)– Sülfürik asit (H2SO4)– Ozon (O3)– Aldehit ve ketonlar – Peroksil nitratlar
Hava kirleticilerinin temel özellikleri• Karbon monoksit (CO)• Konsantrasyonu milyonda 1 ile 100 arasında değişen
önemli bir kirleticidir.• İnsan orijinli CO : taşıtlardan ve bacalardan
kaynaklanır.• Karbonmonoksit Kokusuz, renksiz, zehirleyici bir
gazdır.• Bacalardan çıkan dumanda % 02,• Egzoz gazında % 5-10,• havagazında % 20 oranında bulunur.• Hava akımının yetersiz ve motorlu taşıtların yoğun
olduğu yerlerde CO birikimi artar.
Atmosferdeki CO kaynakları
kaynak % Miktar(yıldamilyon ton)
Metan oksitlenmesinden % 77, 3300Okyanuslardan(anaerobikparçalanma
% 3.9 165
Bitki çürümelerinden % 2.6 110Öteki doğal kaynaklardan % 6.5 275Antropojenik kaynaklardan % 9.4 400
CO etkileri
• Havadaki yoğunluğa bağlı olarak kişide– Başağrısı, huzursuzluk, görme bozukluğu, kişilik
değişikliği, paralizi ve ölüme kadar giden belirtilergörülür.
– Kanda Hb ile reaksiyona girer ve karboksiHb meydanagelir.
– Kanda % 2-5 karboksihemoglobin görme işitmebozuklukları yapar.
Kandaki CO Hb konsantrasyonu ile etkisi
COHbkonsantrasyonu(%)
Etkisi
1 Etkisi yok1-2 Bazı etkiler başlar2-5 Zamana bağlı olarak görme ve işitme
bozuklukları5 Kalp ve Akciğer hastaları için tehlikeli
10-80 Başağrısı, halsizlik, koma, solunumgüçlüğü, ölüm
Kükürt Oksitler (SOx):
• Başlıcaları SO2 ve SO3 olmak üzere 6 farklı kükürtoksit vardır.
• Atmosferdeki kükürt bileşiklerinin en önemli kaynağıfosil yakıtların yakılmasıdır.
• Yaklaşık 200 milyonu doğal kaynaklardan, 150milyonu antropojenik kaynaklardan olmak üzereatmosfere her yıl 350 milyon ton kükürt oksit karışır.
Kükürt Oksitler (SOx)• SO2 birkaç saat içinde SO3 e yükseltgenir. • Asit yağmurlarına neden olur. • SO3 SO2 nin % 1-2 si kadardır. Çok kuvvetli nem çeken,
suda çözünen aktif bir maddedir. • Nem çekerek H2SO4 haline dönüşür. Çabucak yeryüzüne
iner.
Kükürt Dioksit:
• Zehirli etkisi insan, hayvan, bitki ve madeni eşyaüzerinde görülür.
• Solunum yolu epitelini zedeler.• Gözde yanma ve kaşınma olur.• Pulmoner fonksiyon bozuklukları, kronik bronşit,
anfizem vb Ac hastalıklarında artış.• Solunum yolu epitel dokusunda kalınlaşma,• Kişi havada milyonda 10 kısım SO2'e 8 saat sunuk
kalırsa zehirlenir.• İzin verilen miktar 1 saat sunuk kalmada milyonda 1
kısım,• 8 saat sunuk kalmada milyonda 0.03 kısımdır.
İnsan üzerine SO2 nin etkisi
Konsantrasyon (ppm) Etki0,2 Eşik değer0,3 Tat eşik değeri0,5 Koku eşik değeri1,6 Boğaz yanması eşik değeri8 Hemen boğaz tahrişi
10 Göz tahrişi20 Öksürük aksırık
Azot Oksitler (NOx)
• Başlıcaları NO ve NO2 olmak üzere 6farklı azot oksit toplamı olarak ifadeedilir.
• Bacalardan ve taşıt egzozlarındankaynaklanır.
Azot Dioksit.
• Kükürt dioksitten sonra en önemli hava kirleticidir. • Kaynağı daha çok egzoz gazlarıdır. • Zararlı etkisi CO'e benzer. • Solunum yollarını tahriş eder. Bronşiyal hücre
anormallikleri olur.• Normal sağlıklı kişilerde 1880 mikrogram /m3
kons.da şikayetler başlarken astımlılarda bu miktar 940 kikrogram/m3 dür.
• Ev için ortamda yemek pişirmede gaz kullanılan evlerde, 6-10 yaş çocuklarda broşiyal hastalıklarda artış olur.
Azot Dioksit.
Havadaki konsantrasyonu 10 ppm üzerine çıkınca gözde ve mukozada yanma meydana gelir.
Hayvan deneylerinde 100 ppm üzerinde kısa zamanda ölümler meydana geldiği ve ölümlerin % 90’ının pulmoner ödemden olduğu saptanmıştır.
Hidrokarbonlar (HC) ve Fotokimyasal Oksidanlar
• Gaz halindeki organik bileşiklerin toplamıdır.• Hidrokarbonların önemli bir kısmı petrol
ürünleri ve yanma artıklarıdır.• Hidrokarbonlardan benzpren ve benz
fluorantren karsinojen etki gösterir.
• İnsanlar üzerine etkileri: • Çevre şartlarında atmosferde bulunan
hidrokarbonların insanlar üzerinde herhangi bir toksik etkisi gözlenmemiştir.
• Alifatik hidrokarbonların atmosferdeki konsantrasyonu 500 ppm geçmedikçe toksik etkisi yoktur ancak
• Aromatik HC lar toksiktir. • 500 ppm benzen içeren atmosferde
insan ancak 1 saat dayanabilir. • 600 ppm toluen de 8 saat yaşayabilir.
Daha sonra şuur bozukluğu ve felç olur. • Atmosferde 25 ppm altında olduklarında
toksisiteleri yoktur.
• Ozon;• 0.2-0.3 ppm olduğunda gözde ve burunda
yanmalar olur (Eşik konsantrasyon) • 1-3 ppm kons ozon olan havada 2 saat
kalınca şuur ve koordinasyon bozukluğu görülür.
• 9 ppm ozon akciğer ödemi ve ölüm.
Partiküller• Tek molekül boyutundan büyük, 500 mikrondan küçük
katı ve sıvı taneciklerdir.• Aerosoller, SO2'den sonra solunum sistemini en çok
etkileyen maddelerdir.• Berilyum Akciğer granulomuna neden olur.• İnsan vücuduna daha çok solunum yoluyla girer ve
daha çok solunum yollarını etkiler.• 5 mikrondan büyük partiküller üst solunum yolunda
tutulur. • 0.5 mikrondan daha küçükler ise akciğerlerin en uc
noktalarına kadar ulaşır ve yerleşir.
Partiküller
• Çeşitli toksik etkiler gösterir. • Toksik olmasalar bile toksik maddelerin etkisini arttırır
(sinerjik etki). • Adsorbe ettikleri zehirli gazları Akciğere taşır.• Toksik metal içerebilirler. • Eşyalar üzerine koroziv etkileri vardır.• Yeryüzüne gelen güneş ışınlarını engeller. • Görüş mesafesini azaltır.
Kurşun• Tetraetil ve tetrametil komponentleri yakıtlarda katkı
maddesi olarak kullanılır. • Atmosferdeki kurşun kaynağının % 90’ı yakıtlardır. • Solunum yolu ve gıdalar aracılığı ile sindirm yolundan
alınır. • % 95’i kemik ve dişlerde, % 5’i kan ve yumuşak dokuya
dağılır. • Yarılanma ömrü kemiklered 10 yıldır. • Vücutta birikerek çeşitli enzim sistemlerini, kemik iliğini
inhibe eder, duyu ve motor sinrleri etkiler, geri dönüşşüz beyin hasarları yapar.
• Kent havasındaki miktar 0.5-1 mikrogram/ m3 olmalı (WHO)
• Kentlerde havadaki kurşunun başlıca kaynağı– Sanayi tesisleri, – İnsektisitler,– Kömür ve çöp yakımı. – motorlu taşıtlar, (Normal benzinde 0.15 gr/l,
Süper benzinde 0.4 g/l, kurşunsuz benzinde 0.013 gr/l kurşun var. Normal benzinde 12, süper benzinde 31 kat fazla kurşun var.)
– Caddeler, sokaklar, benzin istasyonları, bakım istasyonları, gişeler kurşunun en yüksek olduğu alanlardır.
Hava Kirlenmesinin kişi sağlığına etkileri
– Akut Etkiler: özellikle mukozaların zedelenmesinden ileri
gelir. Katı ve sıvı yakıtlardan çıkan kirleticilerlehavanın yoğun kirlenmesi sonucu oluşur.
Gözlerde, burun ve boğazda yanma, zedelenme,
Nefes darlığı, bulantı kusma Kirliliğin yoğun olduğu dönemlerde hastaneye
başvurmada ve ölümlerde artma, Astım nöbetlerinde artma
Hava Kirlenmesinin kişi sağlığına etkileri
• Kronik (süregen) etkiler (Düşük yoğunlukta uzun süresunuk kalmalarda)
Kronik bronşit, amfizem, bağlı olarak kalp hastalıklarında artış, Akciğer kanseri ( Ac CA ölümleri kentlerde kırsal kesime göre
giderek artması) Göl sularının ve yağmur sularının asiditesi artmakta, Bağlı olarak bitki örtüsü ve ağaçlar olumsuz etkilenmektedir. Atmosferin üst katmanlarında kükürt bileşikleri toplanmaktadır. Ozon delinmesine neden olmaktadır. Atmosferdeki karbondioksit içeriği artmaktadır. Sera etkisi nedeniyle ısı artışı olmaktadır. Kirli hava evlere, giyim ve ev eşyalarına, ağaçlara, tarım ürünlerine
zarar vermektedir.
Hava Kalitesi Tayini• Partikül tayini:• Havadan belli bir yüzey üzerine düşen partikül
miktarının tayini hava kalitesi hakkında iyi bir fikir verir.
• Veya vakum filtresinden belli bir miktarda hava süzülerek filtre kütlesi tartılır.
• Gaz tayini• Ölçülecek gaz havadan adsorbe edilerek miktarı
ölçülür. (rutin ölçümde SO2 tayini) • Duman tayini• Havadaki duman Ringelman ölçeğine göre verilir.• Günlük olarak SO2 ve PM tayini yapılmaktadır.
Hava kalite koruma yönetmeliğine göreHedef Sınır Değerler
SO2(μg/m3)
Havada asılıPM(μg/m3)
Yıllık aritmetikortalama
60 60
Kış sezonu (Ekim-Mart) ortalaması
120 120
Maksimum 24saatlik değer
150 150
1 saatlik değer 450 -
Kış Sezonu OrtalamasıSınır Değerleri
Kükürt dioksit 250 (μg/m3)Havada Asılı PartikülMadde
200 (μg/m3)
Uyarı Kademeleri ve Kış Sezonu Ortalamaları
SO2(μg/m3)
Havada asılı PM(μg/m3)
1. Kademe 700 4002. Kademe 1000 6003. Kademe 1500 8004. Kademe 2000 1000
-TOPRAK KİRLİLİGİ
Yirminci asrın başından itibaren modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. hızlı nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak toprak kirliliği de artmaya başlamıştır.
TOPRAK KİRLİLİGİNE NEDEN OLAN FAKTORLER
• ErozyonTürkiye'de de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur.
• Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanısıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etgen, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir.
• Türkiye Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. İşlenen tarım alanların %75'inde (yaklaşık 20 milyon Ha) yoğun erozyon görülmektedir.
• Su ve rüzgar erozyonu tüm ülke topraklarının %86.5'inde görülmektedir.
• hızlı nüfus artışı ile birlikte, – tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla
gelişmesine paralel olarak toprak kirliliği de artmaya başlamıştır.
– Bugün; – kentleşme ve altyapı (endüstriyel yapılar, yollar, havaalanları vb)
alanları olarak kullanılarak daralırken diğer yandan – kirlilik gibi çok ciddi bir çevre sorunu tehdidi altındadır.
• Ekonomik gerekçeler ve insanların yüksek gelir elde etme isteği sonucu– tarım arazileri amaçları dışında kullanılarak
(sanayileşme, kentleşme vb) elden çıkmıştır. – Öte yandan kurulan bu tesisler yakın çevre arazileri için
önemli kirletici noktaları oluşturmaktadır.
• doğal ve insan aktvitelerine bağlı olarak topraklara karışan toprak kirleticileri:– ağır metaller, – pestisidler – hormonlar, – organik bileşikler ve – radyoaktif atıklar şeklinde gruplandırabiliriz
• Kirlenmiş suların tarımsal sulamada kullanılması sonucu kirleticiler (mikrobiyolojik, ağır metal vb) toprak bünyesine geçmektedir (Gediz ovasındaki bor kirliliği örneği)
• Ükemizin bazı bölge (özellikle İç Anadolu yöresinde) topraklarının doğal yapılarında bulunan asbest gibi insan sağlığı açısından önemli kirleticiler önemli bir risk faktörünü oluşturmaktadır.
• Tarımda, ürün miktarı ve kalitesini artırmak için kullanılan gübre, pestisid, hormon vb kirleticiler önem taşımaktadır.
Pestisidler
• Pestisidler genellikle belli bir organizmaya karşı kullanılmaktadır.
• İdeal durum pestisidin yalnızca hedef alınan canlıyı zehirleyip, diğerlerine zarar vermemesidir.
• Ancak günümüzde kullanılmakta olan hiçbir pestisid ideal değildir.
• 300 kadar sentetik organik pestisit bilinmektedir• 10 000’in üstünde ticari pestisit preparatı vardır
• Pestisitlerin dayanıklılığı;• Doğal şartlarda % 95’inin bozunması için geçen
zaman olarak verilir. Buna göre ;– 1-12 haftada % 95’i bozunanlara kısa ömürlü, – 1- 18 ayda % 95’i bozunanlara orta ömürlü, – 2 yıl ve daha fazla sürede % 95’i bozunanlara
uzun ömürlü denir. • Klorlu pestisitlerin çoğu uzun ömürlüdür.
Kullanıldığı biyolojik organizmaya göre İnsektisitler (Böcek öldürücüler) Fungusidler ( Mantar öldürücüler) Herbisidler ( bitki öldürücüler) Rodentisitler (sıçan, fare, sincap vb kemirgenler) Mollusisitler ( yılanlara karşı ) Nematositler ( mikroskobik kurtlara karşı
kullanılanlar şeklinde sınıflandırılırlar.
• Pestisidler Kimyasal yapılarına göre;• Korlanmış hidrokarbonlar,• Klorlanmış fenoksi asitler,• Organofosfatlar,• Karbamatlar
Klorlanmış hidrokarbonlar:
– Genellikle sadece karbon-hidrojen içeren organik maddelerin klorlanması ile elde edilirler.
– Daha çok kullanılmaları ve– Doğal şartlara daha dayanıklı olmaları
nedeniyle – daha çok çevre kirliliği yaratmaktadır
KLOROFENOKSİ ASİTLER• Herbisit olarak çok kullanılırlar. • Geniş yapraklı bitkilere etkilidir. • n- Bütil-2-4 dikloro fenoksi asetat ve • 2,4,5- trikloro fenoksi asetik asit hayvanlar
üzerinde toksik etkileri oldukça azdır. • Yüksek dozda alınınca göz yaşarmaları
meydana gelir. • Her iki madde de teratojeniktir.
ORGANOFOSFATLAR– Fosfor içeren karışık yapılı organik
maddelerdir. – 1950 li yıllarda insektisit olarak
sentezlenmişlerdir. – Doğal cevre şartlarına klorlu bileşiklere
göre daha az dayanıklıdır. – İnsanlar için daha toksiktirler. – Organofosfatların toksik etkisi sinir
sistemindeki sinapslar üzerinedir.– Asetilkolinesteraz enzimini inaktive eder. – Tremor ve konvülsiyonlar olur.
• Paratiyon : Geniş spektrumlu bir insektisittir• Metil paratiyon: Pamuk ve mısır tarlalarındaki
zararlı böceklere karşı kullanılır.• Malatiyon: Evlerde, bahçelerde, Meyve ve
sebze bahçelerinde haşerelere karşı• TEPP (Tetraetil pirofosfat) : Tahıllara musallat
olan böceklerde hasat öncesi • DDVP (o,o’-dimetil-2,2-dikloro vinil fosfat): Ev
haşerelerine karşı kullanılır.
Toprak kirliliğinin sağlık etkileri
– Toprakta bulunan bazı maddeler bitkiler aracılığı ile besinlere ve buradan da insan vücuduna girebilir.
– Bu maddelerin bir kısmı yüksek dozda vücuda girmeleri halinde zehirleyici etki yapabilirken,
– bazıları düşük dozda alınsalar bile biyolojik birikimnedeniyle zararlı etkilere yol açabilmektedir.
– Toprakta bu maddelerin bulunması, yağmur suları ve yüzeysel akıntılarla diğer kaynaklara taşınmasına da yol açabilmektedir.
– Toprak kirliliği yer altı su kaynaklarının kirliliği ile de yakından ilişkilidir.
Toprak kirliliğinin önlenmesi– Toprak kirliliğinin önlenmesi için endüstriyel atıkların
toprağa gömülmesi kesinlikle önlenmelidir. – Bir takım kimyasal atıkların toprağa akıtılması da
engellenmelidir. – İlaçlamaların ve diğer kimyasal madde kullanımlarının
bilgili kişilerce ve yetkili kurumların önerisine göre yapılması gerekir.
– Yasal düzenlemelere uyulması ve güncelleştirilmesi gerekir.
– Verimli tarım topraklarında yerleşim ve sanayi alanları kurulmamalı, yeşil alanlar artırılmalıdır.
-Nükleer enerji kullanımı bilinçli şekilde yapılamlıdır.
Türkiye'de Toprak Kirliliği Yasal Düzenlemeler
• Anayasanın 44., 45.ve 56. maddeleri,• 442 sayılı Köy Kanunu, • 5556 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek
Topraklar Hakkında Kanun, • 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu,• 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesin dair Tarım
Reformu Kanunu, • 2872 sayılı Çevre Kanunu, • 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun, • 4347 sayılı Mer’a Kanunu, • 20814 sayılı Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, • Toprakların Amaçları Dışında Kullanılmasını Önlenmesine dair
Yönetmelik,• Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan ve taslağı kurum
görüşlerine sunulmuş olan “Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği”