56
ESRÂR-I SALÂT VE ESRÂR-I HİLKAT

ESRAR-I SALAT VE ESRAR-I HILKAT, Semseddin Yesil

Embed Size (px)

DESCRIPTION

islam

Citation preview

ESRÂR-I SALÂT

VE

ESRÂR-I HİLKAT

Bismillâhirrahmânirrahim

i_j\~..'y^¿j* »ilJI ^ 3 cM

• « • ¿J jMİ~at.i L# j f \ 4JİİjOl^ J & A jL^ tO . i^c-

Ey ziruei tevhide çıkmak isteyen; nuru i r ­

fana talib olan Hak yolcusu !

Bir divânı mücâzatta toplanacağını, bir malı-

kemei dâdda hesap vereceğini iyi düşün ! En âciz

bir mahlûkuhüdâya karşı tecavüzün sonunu bil !

Bir avuç su bir uykuyu tarumar ettiği gibi..

Zulm ile damlayan bir katre gözyaşı, bir dünya­

yı harabedeceğini duy ! Hükmüilâhîye riza ve

Emrihakka inkiyad göster ! Hürmete lâyık olan

kendinden büyüğüne tazım, kendi misline liveçh-

hillâh yardım, kendinden küçüğüne rizaenlülâh

merhamet e t ! .

.<*■ . . i . *

B Î S M Î L L Â H İ R R A H M A N İ R R A H l M

Ey aslına, mebdeine, meadına kavuşmak is- tiyen Hak yolcusu !

Namazın hakikati hakkında sana bir kaç söz söyliyeyim.

Suret itibariyle ufak; mâna itibariyle ia*h edilecek olursa; bir çok çiltleri dolduracak olan bu kitabımı bana sorulan suale cevap olarak yazdım...

Sual şu idi !...Efendim!,.“ Islâm dininde “ N a m a z ,, denilen bir ibadet

v a r .. Bu ibadette d e ; rükû, s iicu d , k a ’ a e di­ye şekiller var.. Bunlar islâmiyetin yeni zuhurun da vazedilmiş bir takım ibadet şekilleridir.

“ Fakat, bugün asırlar geçmiş... Arlık hayat değişmiş.. İslâmiyet kökleşmiş.. Binaenaleyh bu ibadetin aslını kabul etsek de bir mabede gir­diğimiz vakit namaza niyet ederek : rükûunu, secdesini yapmasak.. Ve bu şekilleri bir reve­rans ile ikmal etsek., ve ; temeddün etmiş olan bu asırda başımızı yerden yere koymasak olmaz mı [1] ?..

î

[1] Zavallı Sail Acaba bu âlemde kimin başı yere k on ­mamış ve konm iyacaktır. Kürenin kısmı küllisine sahip olan İskender de bguün bir harabe de y a tıyor . Hulâsa : Kudret herkim olursa olsun kafasını yere koyduruyor. Her şeyin âriyet olduğunu anlatıyor ve müstear alınır diye ilân ediyor.

| Şuna iyi bil ki N a n a z ı n K e n d i s i n a - ¡j

j s i l E m r i i l â h l î l e f a r z o l m u ş i s e ; ::

\ ş e k l i d j f a H m l i l â h l i i s f a r z o l m u ş - ;;I tu r . ;;îşte namazın şekillerindeki hikmetleri "

| ve zevkleri anlatmaya gücüm yettiği kadar <;

î çalıştım ve hakikatini yazmağa başladım. ;;

İ Aşk ile oku ! İhlâs ile amel et, Tevfik Hak’- ''i Jj dan.. i!

| Ş em sed in Yeş il

1 *J> ;;i Ey Mivahhid ! o

ü NAM AZ: İnsanı tabiat libasından soyar.. İmkân I

!! elbisesinden çıkarır.. Nâsut zindanından J<’ âzâdeder... Kazay ı Jâhutım yol larını açar x" NAMAZ : Bütün ibadetin envamna şamil bir Fih* j

risti nuranidir. i; î i ü NAMAZ: Kulun dergâhı ulühiyyette kendi aczini, I;; kusurunu, farkını ilân ettirir de Çena- I\\ bihakkın kemali rübubiyyesinin, ve kud- J

reti semadaniyyesin^ merhameti İlâ- I hiyyesinin önünde hayretle muhabbetle I

Ü tSECDE ettirir.

Dikkat!İşte bu hikmetlerin hepsinin doğduğu yer

* Namaz müessesi» dir. Yalnız şunu iyi bil

ki, bizim adet halinde kıldığımız namaz değil ;

ibadet halinde aşk ile duyarak,^tada­rak kılınası namazdır.

Yoksa, kıyamında işiyle meşgul; Rûkû- unda hayaliyle; SOcudufîda alavere dalave­

resiyle meşgul olarak fiziki halde kılınan namaz

değil !

Namazda tadili erkân şarttır. Zahirde tadili

erkan, erkânı mahsusasının hakkını vermek ol­

duğu gibi; enfiiste de, Huzuruilâhîye girince

âlemi nasuttan soyunmaktır.

Ey taifibi hakikat!Şimdi sana Namazın hakikatinden ve dinde­

ki mevkiinden biraz bahsedeyim :

p y i © ı r r a ® S j d ü n ü r ü 3

A lla h ’amerdiveni^ em n ü im a narı kalesidir*...

Nedisı SAllahı beyan eden bu mufassal kitabı kâi-

nat; bu masnuatın içersinde hususî bir imtiyaza

sahip olan; Saniiâzamın etiketini taşıyan ve ona

muhatap olan beşeriyettir.

İşte herhangi bir kimse, makamı âdemiyate

kadem bastı mı ona iman teklif olunur. Yani:

[ Kimsim ? N@redsn galdin, eıe olacak­sın nerlye götürüiaceksin? ) suallerini

kendine sor ! Binaenaleyh aslını, mebdeini, Rab-

bini bulmak aşkiyle mücehhez ol ! Sahibine inan!

denir. Ve bu makama sahip olan kimseye de

mü’min denir. £u kâfi gelmez. Cenabıhak Kulu*

nun inandığına teslim olmasını ister; ne vakit kul

inanır, Hakka teslim olursa İslâm olur. Hakka teslim olmak demek, kısmeti ezeliyyesmden razı

ve hoşnut olmak demektir. Bu âlemi imtihanda

Cenabıhak, her hangi bir belâ ile müptelâ kıldiğı

vakit de kaşlarını çatmamamak hünerdir. Bu

epeyce zor makamdır. Makamı teslimiyetin Efen­disi HaSP&tİ İbSP^lîSilî’dir. Bize de Milleti İb­

rahim den r. Hazreti İbrahim : ( Yarabbi makamı

aşkın sahibiyim; teslimiyetim tamdır î ) deyince :

( - Yavrunu benim nanouma zephei ! ) emri gel­

mişti. [1] Binaenaleyh Ceasbıhak bizden tam

teslimiyet ister L_______[1] Bu tafsilât tefsiricin birinci ve ikin­

ci kitaplarında mufassalan yazılmıştır. Bak.

— 6 -

Kulun tesîiıniyyetini görünce ünsiyet başlar,

o vakit âdem insan olur. Bu makamda daveti

iiâhiyye vaki olur. İşe o davete N A M A Z de­

nir. Cenabıhak :

“ f?y s ı s u s a s ı n f o © »

r a i m i î g i r i j B s & j S u m

I ç i n d i ı * . , , buyurmuştur.

D i k k a t ! Şimdi namaza giriyoruz !

iftitah tekbirindeki incelik nedir ? Görüyor­

sunuz ki sair tekbirler kalben ve lisanen almıği

halde iftitah tekbirinde el ile de işaret vardır?

E y h a c e t e ! y a lG ^ s u I

Namaz avama nispetle Huzuru Bâri havasa

göre UrlEGiiflİÜâtlİldİP. İster uruc olsun, ister

hîizur olsun İMâk ÜS mUSâkâft vardır.

( ¿ç*y.\ç\ S j L a J I ) Essalâtii mi’racülmü’mm

Mar^aazy 8îlÖe^8îIfiîiâî nflS^aOECSlP buyurul­

muşum

D ik k a t l

Hakiki musalli nâsuttan huruç ile alemi mele-

küta terakki ve teveccüh eder.

Ve iftitah tekbirini alır iken işaret etmesi;

her szasiyle kıbleye teveccüh ederek [1]

J y emrile memur olduğun­

dan sair âzâsile tevveccüh ettiği gibi elinin bat-

nile dahi Adresiİihî olan kıbleye müteveccih

bulunarak : w Yarabbi ! Sen beni ahseni takvim

sırrına mazhar kılarak halk ettin, beni kendine

muhatap tuttun, ben de yüzümü senden gayrisine

çevirmedim; zalime, zulme.’jj küfre münafıka mey­

letmedim, vechi insanimi sana takdim ediyorum»

diyerek ellerini kulaklarının yumuşağına kadar

ka!d-rıp yüz çevirmesini Censbıhakka arzeder,

haddi zatinde ekber olan Allahını anarak iftitah

tekbirini alır yani Allahın büyüklüğünü ilân

eder [2],

Huzura girer, elini bağlar, kalp çerçevesini

Ya Rab ! Buraya senin muhabbetinin karargahı

kurulmuştur» Diye arzeder. Kadın ellerini ayni

hkaya kaldıramaz (( Elini aşağıya çek, erkekle

[1] Mü’mİBİn zahirde kıblesi, Beytülmuazzama; ha­kikatte kıblesi, Hazıeti Muhammed; sırran kıblesi ise Allahü azîmüşşandır..

[2] Allahü sübhanehıı hakkında, ekber denilmesin­de maksud ziyadei mutlaktır, yoksa kibriyâyi azeme- tin de anınla efradı kâinattan hiç bir ferd müşterek değildir.

— 7 —

ayni hukukta değilsin.. Otuz gün huzuruma res­

mi çıkamazsın. Binaenaleyh, elini az aşağıdan

tu t ! „ emri verilir. Keza kadın elini göbeğinin

hizasında, bağlayamaz.. Zira Cenabıhak kulunun

hiçbir şeye bizatihi sahip olmasını ve tefahür etme­

sini istemez. Kadın S u f t ’ &i İ l a h î faforâlkaSfl«

m n i n s a n ı n d o k u m a t e z g â h ı olduğundan,

yani mahallî tekvin bulunduğudan çocuk orada te­

kevvüne başlayıp karnı istilâ ettiği vakitte elini

oradan bağlaması onun asıl sahibi imiş gibi bir

his irae eder . Binaenaleyh' u Elini yukarıya çek!

Her şeyin sahibi benim ! » fermanı sadır olur.

İste bu suretle musalli, mertebesine göre hu­

zura dahil olur.

D ik k a t !

Her am?Ii hayre, Besmele ile başlanıidıği hal«

de namaza Besmele ile- brşlanılmaz !

Zira musalli ister huzurda olsun, ister uruçta

olsun A s i ah ile arasında perde yoktur, csbeca

Allah iledir. Bi enaleyh bilâtazîm doğrudan d oğ ­

ruya îsmi İlâhî ile başlamak edebe münafi olduğun­

dan teşbih ve tazim ve takdis ile başlanır. Yani

S t i& h a n e k â E S a h Ü m m e duasile namaza mü­

başeret edilir. Badehu isti ze ile Besmele okunur.

— 9 —

Ardından Hakkın kelâmı ve sıfatı olan Kur’andan

fatiha ve zammı sure yahut birkaç âyet kıraatile

meşgul olunur. Bu kıyam hali; makamı beşeriyettir.

Bu makam dahakikî musalli ( *JM )

[ ¡yyâkeraâ'&üdü, v© fiyyâke nesfaîn]deyinee yani, ( Y a Allah seninle, sara ibadet

ederiz, senin kapından başka kapı çalamayız,

ibadetimiz talebi cennet ve havfı nîran için de-

ğildir. Ve varlığımızla da değildir. ) Deyince :

Cenabıhak|(¿LJ ) der. 44 Ne istiyorsun kulum, is*

tediğine muntazmm „ buyurur. İşte bu meka^

ma İ^ iy a z m a k a m s denir. Kul istediğini is­

ter.. Sıratı müstakimi ister. Kur’anı azîmi ister,

ahlakı muhammecliyyeyi ister, zirvei Tevhide

gideıı yolu ister. [1] Cenabıhak: 6İ H e r y o l

fe iO S g©Bİr S9 buyuruyor. Kul yine (( Evet

Yarab ! Lâkin Enbiya ve Kâmilinin sınıflarını isti­

yoruz. Envarı inayetle esrsra vakıf olmuş ruhları

esrarı hidayete sahip olmuş,1 kalbleri asarı

vilayete nail olmuş, şeytan kendilerinden kaçmaya

[1] Biz namaz kılar iken bunların hiçbirinden ha berdar değiliz- Sebebi ise, biz takliden kılıyoruz. Yal nız Cenabıhakkın babı lûtfil büyük olduğa için bunla da ehil tahkiki takliden bu kapıya gelmişler: “ Kov mayın, içeriye alıo, Eltafıilâhiyyemden hissedir olsun lar. Yalnız birinci sırada olmazlar. „ Buyurmuştur.

— 10 —

başlamış olan sınıfa veıdiğin yolu istiyoruz )) diye niyaz ederler. Bu makamdan sonra musalli yüksek bir makama terfi ektirilir.

Cen*abıhak kuluna îzaz ikram ederek saltanatı

Ilâhiyyeyi görmek ister misin.? der.. Kul, kemali

aşkile : “ Aman Yarabbi ! „ diye iştiyakını gös­

terir. 44 Belini bük bakalım, oraya dimdik kazık

gibi girilemez|)> ; ernri gelir. Âbid hemen be­

lini büker, yani rükû hali tecelli eder, perde

açılır, Kudrettilâhiyye apaşikâr temaşa edilmeğe

başlanır ! O azametin karşısında abid gayri ih­

tiyari ( demeye başlar. Birinci

defa (SUbü?@ S ie r a b b i y e l ' a z S m J demesi

azameti llahiyye ef’al kaydinden münezzeh ve

ikinci deîa [ r a b h S y s i ’ a z î m ] de­

mesi, azameti Ilahiyye Esraa kaydinden münezzeh

ve mutlak olduğuna ; üçüncü defa [ SübhaffB©

I*abb İy& ii0a z i n i ] demesi de azameti İlahiyye ıtlak kaydtnda da mutlak olduğuna işarettir.

Ey zirvei tevhide ç*kmak istiyen talibi Hak!

Sana h l r noktasını açayım.« Yarabbi ! Muktazayı beşeriyet.. Ben seni

beyan eden bu kitabı kâinatı mütalâa ettiğim za­

man takıldığım yerler vardı. Sen bunların hep­

sinden münezzehsin ! İşte bu şekilde duyarak

namaz kılan kimsenin sırrına bir hitap tecelli

— 11 —

eder. u K u lu m E B u s l e m d e h i ç ? [1] âle­

mi lâhuta terakki Sarayı Lâmekânı gezmek iste-

mezmi in ? Yine kul, kemali şevk ile : « Aman

yarabbi ! İhsanın büyüktür ; d^r.» Oraya bükük

te g rilmez ; başını yere koy ! „ emri gelir .

§ 0 c d & h a l i tecelli eder. İşte H a l ik a ik t i ira p

burada başlar. Hakikat perdesi açılır. Birinci

secde, M u s a l l î a s l ın d a s ı m a h v v a f a n î

O lu r , yani herşeyden soyunduğuna işarettir.

İkinci secde ,Iv licu t k o k u s u n d a n e s e r k a l -

m a y ı p k e n d in in d a o r a d a sı a îşas’atîsr.

Bundan sonra tamamen perdei hakikat açılır

açıl naz kul ( j J ' j j ) demeye başlar.

Biri ıci defa söylemesi Zatiecelli âlâ Hazret­

leri ınertebei rübubiyyetten ; ikinci dtfa söyle­

mesi, mektebi uluhiyyetten; üçüncü defa söyleme­

si kâffei meratip ve taayyünattan : ali ve âlâ olup birisiyle mukayyet olmadığını işaret ve isbattır.

DiK&aT!Şimdi gelelim dört rikâtlı farzolan namazla­

rın iki rikâtlarında zammı sure okunur, ikisin­

de okunmaz !

Sebebi : Dört rikâtli farzın evvelki iki rik-

[1] Şimidi Esrarı selât başlıyor.. İki defa oku î

— 12 —

âtı kesrete işaret ettiğinden zammı sure oku­

nur ve kılman namaz, gece namazından ise,

imam âyeti aşikâr oku r; son iki rikât vah­

det bilâ kesrete işaret e t t i ğ i n d e n y a n i

musalli tamamile vü:ut şaibesinden kurtulup

salâtta Rabbisinde yok olduğuna işareten kıraat­

leri hafi olur ve yalnız Fatiha kıraati kâfi gelir...

H Ü L Â S A :

Vücudii-izafi-.şaibesi olmadığından zam ve izafe icabetmez.

Öğle ve ikindi namazları gündüz namazıdır.

Diğer üç vakit, S s i â f i L e y ld îP . Gündüz

geceyi, gece de gündüzü aradığı gibi... Mertebei

batın zahir olmak için mertebei zahiri arar.

Mertebi zahir aslında mahvü manzolmak için

aslı olan mertebei bahm ister! Şimdi zahir

namazları olan Ö ğ İG ve ükıStdi namazları bunu

talep ettiklerinden kıraatleri gizli ve batın olur.

Diğe r Ü ç v a k i f  k ş a m , Y a t s ı

namazları ise, bütün namazları olduğundan zuhuru

ararlar ve ona işareten kıraatleri G G h r î ve

z & h olur.

Sabah namazı iki rikâtiir. Her ne kadar edası

— 13 —

şafaktan sonra ise de, gece ve gündüzün fasılası

Ş e m s i n tu lû u ve u r u c u d u r .

Sabah nemazı Şemsin tulûuna kadar eda

olunduğundan Selâtı Leylden madut ise de,

Nehar ve zahire galiptir. Binaenaleyh Sabah

namazı ahirülleyl namazıdır.

Bir de S a l â t ı fecir, S a l â t ı keşfidir.Âbdin aynı kendine tecellî etmekle: S a b a h

ve FsCİr denir.JZülmeti heykel, hicabı masiva

gibidir. Binaenaley sabahla, gece zülmeti açıldığı

gibi; keşifle de vücut hicabı açılıp zail olur, ¿r '

. - ' P cDikkati

, i i 3 1 t e: y 2 . trgBu işin zevkine sahip olabilmek için maifeyzle

abdest alıp, tahareti kâmile ile mutahhar olarak

kılmak şarttır.

Dü&kaf iCenabıhak bunun zevkini bizde halk etsin!

DikkatMüvahhidînin beş mertebesi vardır.

Binaenaleyh her mertebeye bir vakit itibarile

beş vakit namaz hediyesine nail olmuşlardır.

Her M t i v a h h i t bu makamın zevkine ancak

— 14 —

Enbiya aleyhisselâma tam tabiiyetle nail olur,

Bu makamda Zahir, Batın, cem olur, <-y; iyyat

müşahede edilir.

Bunun fevkinde bir makam vardır

O ancak Maşukııhüda Garsaka îVJlu- hamma! aleyhSsselâttl ^ssseSâm Ef san«dlmlze rr&ıahsais bir makamdır ki zrvki dahi

Zati M t lh a f f l f l i e d f İ â i r İ ’ne mahsus ur

Yalnız [bu mertebenin zevkini k ndilerine

varis olan ya kaza veya âlemi menamda ke ndi­

lerine mülâki olan aliyyûna ihsan ederi r

Dikkat!Hiçbir farz namazı yoktur ki anîn için baş­

lamazdan evvel sünnet olarak kılman n ma s

olmasın, yalnız akşam namazı, vaktin ıl rlıgına

binaen farzı evvelâ kılmır. Hattâ ba/ı ur^fâ,

akşam namazında da buna riayet edi-r'.e** Zi a

i sünnet namazın mukademesidir. Namaza duhul

babıdır. Cenabıhakka kurbiyyet i ç i n d i r

Bazıları, üzerinde kazası olanlar -u ¿net

kılmasın,: yarine kazalarını kıl«’n d rler Bu

doğru değildir, daha doğrusu sühn t n h .ki*

katini bilmemektir.

Sonra farzın telâfisi vardır, kaza o ur

— 15 —

Sünnetin telâfisi yoktur, kaza olunmaz.

Sünnet namazları kesret ve talibi vahdet19

olduğundan hem ^Zammı Sure, hem de hafî

okunur. Vakti mahsus ile edası yoktur. Fa<l>

zamanlarına tâbidir.

ö ğ le namazı sırf zahiri, yatsı namazı sırf

batını olup edaya dahi vakti geniş olduğundan

farzdan sonra ikişer rikât sünnet kılınır. - / Ji-j 1 ^ ' ¿L y t * 4N a m a z d a b i r i n c i k a ’ d d : Seyruilaha

işarettir, yani bu mezahirden soyunup vahdete

seyridir. İşte bu seyirde gayriyet ve kesret ol-

mıyacağından yalnız [ E tte llS yya ttC l ] okunur.

İ k in c i k a pd © : Vahdetin kesrete rücu ol­

makla ve kesretin mezahirle zuhurunun sebebi

menbaı olan Resulûllah Sallallahü Aleyhi vesel-

lem Efendimize Selâvatı Şerife getirilir. Namaz

tamam olur..

H isS â sa : fşte musalîi asılına uruç eylediği

gibi vasıfına dahi rucû eder.

Kesret âlemi gider; selâm verk. Ve mev­

cudun H a k i l e . k a im , onun A ş k ı y l e d a im ol­

duğundan hakikatte H a k ta ? ! başka bizzatihi

vucüt olmadığından gafil olmıyarak akabinde =

ı cS 'i'C ^uT)

w

— 16 —

~ Allahümme entesselânı ve minkesslâm teba-

rekte yâ zelcelâli velikram) der... Yani (Y aAllah se lam ismindir. M ü sem m ası sen d en sajdur eder». H er ih>ram ve iiısarı ile m ll» teeeili sen den gay ri

y o k t u r ! detrekiir.

Bunun zevki çok kuvvetli İi?i@n ile, Aşk ile anlaşılır. C SS ldb lilS lk lütfile bize bu zevki

tattırsın

Bunu duyan tadan Hak yolcusunun kuvvasında Hak zahir olurda birnazarda:

j9- JjVIjA»)

Sırrının manasına aşina olur.

Oikkaf lBirazda cenaze namazının inceliğinden bah­

sedeyim...

DİSIİ c e l î l i ¡S İâ S l îd a î Cenaze namazı.

Hazrefi insanın manasının kıymetini bildirir.

Cenazenin mukabelesine gelinir. V’ani N a z a r *

gâEıı İlahî ofası muhbbaü vlalıifya tsa rargS İSS bulanan kalbinin hizasında du­

rularak namaz kılınır» Onun için uluorta her­

kesin cenaze namazı kılınamaz. Mürtedin, müş­

rikin. münaiıkm. cenaze namazı kılınmaz. Ta ­

ran İlâhîden : R©SUİQ Z Î Ş ®® E'f&SSdİmi&e l

— 17 —

M ıinatiRların nama- zmt kûma! Ve cenaze™ ¡erim kabre kadar teşyi etme

Diye emîr gelmiştir.

Hayatta -onların namazı kılınmaz. Çünkü

Nefisleri bakîdir. Mabattan sor*rakîiSHû§*B Zira memat alemi fenaya işarettir,

cenaze nemazının nısfı tenzihe, nısfı teşbihe

işarettir. Tenzihi oluşu» rükû ve sücutsıız kılın­masıdır.

DUtkaf a f !Bir sırn İlâhî daha vardır ki:

F : 2

*

İnşam kâmil cenazesinin namazım manen kendikılar. fster orada İmam olsun, ister olmasın!..

Dikkat!Cenaze namazına ezan okunmaz. { I j O na­

mazın ezanı vakfciie çocuğun ismi konurken,

okunmuştur. İslâm ananesinde çocuğun Hsmi ko-

nurken bir kufağzna ezan, bir kulağnıa da kamet getirilir.

Ne büyük hikmet gizlenmiştir. İşte Islâm

Ük dersi o vakit vermeğe başlar. Y a n i

f ı t r a t ı i s l â m i y y e Sle g o i& n y a v r u 3 Me-

ratibi erbainden geçtin! Sahnei imtihana geldin.!

Şimdi kulağana ezan okuyaruz : Ş©SSs Ş&İ33«*

d e f a d a v e t e d S y o ra ız . Yarın da h u a z a ­

n ın m a m a s ı M y s a i l a t a ş ı n d a k d m a -

ç a k t ı r .

[ I ] Ezan. Saltanat* Muh&nımeâiyyeyi ilâmdır. Sütiayı saiatn, eşkıyayı felaha yeni tevhide davettir.

Sair edyanöa davet çan iie çıngırakla ve saire ile

olduğu halde Dinî Ceiilî İslâmda insan, sedasile davet olunur diye ezan iie davet edilmiştir.

— ıs —

Geçireceğimiz ömür ise bu ezan ile namaz arasın­daki vakittir.

Gafil olmsî Sakın satılma I tvMsr# minafılcaç zailse® mey Şetme l Saciyef |p@aoSy râl ayak altıma alma! Âlin aklığSİo Kakk& û'ânl

Şimdi elfaz üzerindeki hakayikten de biraz

bahsedeyim, biliniz ki:

TeceilSyatî üçtür:a £ r/ ;s

ttfl - Asarı cemal tecellisi v* 2 - Sıfatı celâl tecellisi '<* 3 ~ Zati kemal tecellisi

işte ezan bu teceîliyaiı bey a» ve davet

etmektir. Müezzin olan bîr kimse yüksek bir yere

çıkar. mazhan zat ola« kıbleye teveccüh eder.

OSrt i&kbir alır. İki defa okuması.Birsncîsi: A ’ iahâtaaÜâ teceiîii asar üe unu*

kayyed olmaktan uludur, demektir.

— 19 —

İkincisi: Teeeliü sıfat ile mukayyet olmaktan oludur, demektir ve hiçbir ile. tecelli ile mu­

kayyeti değildir. Belki her tecelli iîe tecelli

eder demektir ki, buna işareten Yi?İî!&Irİ©H23

akebinde -İC ş lfW 3İ Ş a h s d $ t gelir. Yani

ass-Ftle. sıfatıîs'* ancak meşhut olan VechuÜahtır.t i ’d t t ı _ *. , . ...

{ 4üöUî>-jj Ji \jt> L'-i* )

Sırrını duyurmaktır! Bunun akebinde sebebi

hilkati âlem oi&n H azr& tS t

al yliisjeUtü vesselamın bütün vücudu $fl£ıiB"»

d 7a olduğuna işareten Ş @ §3 a d © 1 1 İR ii ö &» 2 3 1 g e lir.

İki defa okunur. Biri | N s i f t i S^İUfoâlflfa*

| m a z b a n asan olduğuna işarettir.

İkincisi: Mazharı sıfat olduğuna işarettir.

Müezzin sağ tarafına İnhiraf eder* iki defa

S&İ&İ33 davet eder. Yani edası üzerine cemolun.

Zira S&Baf S y iü *m ilrâ fö i ir ’ a c i ’dır. Bund&n

dolayı namaza S a l a t tesmiye olunmuştur, zira

lügati Âr&bta Musalh, ileri olanın akibine denir.

Bir Hadisi Şerifte şöyle emrolunmuştur *

( J ^ I U İ J ¿ ¿ l )

DifefeBl ©«Jin Hüminieı*Bu hadisi şerif çok ince bir hadisi şeriftir.

Ânın içindir k i : H&kkSi OİUT. Zan­

netmeyiniz ki ftâllirabE K â b 6 y @ secde olunur.

DikkatEzan okuyanın iki defa salata davet ederek

okumasındaki hikmet: Birincisi; asarda olan

M İ İ ’ m İ f t le r f i şy§l£S£İ&! sıfata davet etmek,, İkincisi ş u h u d i l sa t& davet etmektir.

Müezzinin sonra sol tarafına inhiraf ile iki

defa okuyup F©lâ&ia daveti: Birisi, rnertebei

T a b ia t ta * * F e lâ h bulanı namaza; İkincisi de,

rnertebei ^E8f8st0il F©?.ib@ davet eylemek demektir.

H O Ş U © « » î

Âlemi ervahta şuada aağ tarafı eşkiya da

sol tarafı işgal etmişlerdir. Binaenaleyh müezzinin

sağa inhirafı ve selâti daveti o âlemi ervahı

hatırlatıp A l l a i l i!e yapılan muahedeyi gozonüne

getirip S Ü S d a ^ i M i r z a c a davet, sola inhiraf

ederek felaha daveti eşkıyayı davet­

tir. Bunun üzerine tekrar Kıbleye teveccüh

ederek T e k b i r ahr, haddi zatında raufaddalün-

aleyhi kendi olan AEBafcl ilan eder ve ahadiyete

işareten 9£eBilBl6J T&VİlEf’ ile ezan tamam olur,

Hemen Cenabîhak bunların zevkini bize de îbsan etsin !

Ey nuru ürSanaı talip olan tnaıicikaıS ^© teusu l

Gecenin kıymetini çok iyi b i l ! ¡NiSİfSİl®ytÎB

Hale ile mıaaeıısl® çok &çsl£ olur » Gün-

dazün gaflet uykusu ile, gecsininj de tabiat

uykusu ile çok uyuyan kâm alamaz.

Ey Mümin !Gecenin büyük bir ¡isimet olduğumu bat ki :

Fahri aleme Tö lîO CO İM I I i3 im 8 2 l ÎS ÎfZO ']»

muçtyr.Gece zata, gündüz sıfata işarettir. Zat âlemi

ise âlemi harekettir. Binaenaleyh Nebiye göre g e ­

ce Hak il« muamele, gündüz de halk ile muame­

le vardır.

Gece, münacât maka­mıdır.. Mûnâcatın mahalli ise namazdır.

Hul asa: @#c®, italkiaa Hakka u- ructiur; gündüz tiö, Hakdass Halka nüzuldür. Oaftl olan klrasa Hakka u- ruc «demez..

Cenabıhak bize şevk, aşk ihsan etsin. Nama­zın esrarını duyursun

N A M A Z $ Müminin Mir'acı olduğundan kalp­

leri şirk f kesret ve gayriye {evsinden temizler

maarifi esrar kapısını açar ve bütîin oıestörâtı

keşi eyler.

N A M A Z ! Mü asıca t mahalli dir. Kulun evsa­

fı cemile ve ulumu vehbiye esrarı İedâniyenin

zuhuruna niyaz ve istirham makamıdır,

N A M A Z î Esrarıilâhî meydanlarını genişleten bir ibadettir.

\>vU KYazdığım Namaz surelerinin zahir ve e«füs ma-

nalarile tem rine bak î

€£ Dinî Celilî îslâmm ana cümlelerinden

birkaç cümlem *

Ey Hakikat Yoiousu!Makamı tevekkülde olamazsan hiç oknazss

makamı teşekkür de ol !

Ubudiyete mâni olan şey; gafletten neş et

eder.

Kut, gürtahım küçük görürse; in- dallah hts l&r. E§r& r günahı bU fik gö­rür ise> ifsdSIlâlıida güçtür« Dm î C®lilf Islimda Ih Sis şartlar,

&uf, lisadetâsrsi küçük görürse; î«- daüih büyür.

Amelîn riya ile olursa değrimen çeviren mah­

luk gibi kat’î merahiî edemezsin yoî ahyorum

zanniyle yerinde sayarsın !

Z & H İ B : İbadet va itaatle, masivadan geç­

miş de nefesinden geçmiyene denir. H Û N E R

kendini M A K*ta boşaltmaktır.

*

— 25 —

Abdullah olmak için vehim ve tamadan kur­

tulup rızkı maksumu mukaddere kani olmak şarttır.

V E H İ M : T amaaı doğrudur.

T Â i y î Â A l Ayıpların acnesi gibidir. Taalluku

nâsa olduğundan rızkı mukaddere karşı şüphe

verir. Onun için H s iâS ve H?lP«9£¥lBa nazar

ettirmez.

TA A tâA A S Merhameti kalpten uzaklaştırır.

Zulme sevkeder. Zira merhacnat kalbin ve imanım

askeridir. Zuîum ise nefsin askeridir.

öiiclcai;Allahm kulları iiç sınıftır. 1 — Mukarrebin2 _ Ebrar3 — AvamM u k a r r e b f l l l : Nefislerinin bazlarından fân i

Rabbilerinin evs*tf ve variyetiyle kaim oldtsk* larındaıı ibadetleri ubudiyettir.

H a i l s m u f t l î s A l l a h i ç i r t i r .

Kendi nefsi Beşriyetleriyie beraber Aüah için yaptıkları ubudiyettir.

Avam: Nefisleriyle nefislerinin faydası için yaptıkları ibadettir.

kurtulmak yahutta C 6 f l iH İ İ6 naili dereeat içirt ibadet yapanlardır.

g Ö r 9 î Amelin nasıhsa indallab kadril menzilin o nisbettedir.

H A u va h h id ® g ö r a : Maarifi ilâhiyyedecı

kalbe varit olan mevaride göredir.

A r i f * Kalbi nazargâhı ilahi oian kimseye denir.

Ey Hakikat A fa c a n !Sahte varlığını tepeliyİp Hakka karşı zillet

ve iitikar getiren *s U t ,» enaniyetini ka­

bartan seni astikbara sevkeden u ? 9 & t „ dan

çok hayırlıdır.

Zira Hakka karşı iezeiUil ubdiyet evsafından-

dır. İnsan da bu halin tahakkuku Allaha kur-

biye ti iktiza eder.

izzmî V® İSftiScbar ise; rububiyyet evsafın- dandır. Kul da 'zuhuru ise taatinin ademi kabu­

lüne ve hüsran ti mahrumiyetini icap eder.

*

Elli a c iz insan!Fakrü fakın zati olup kisbi olmadığını bil î

Hakkın kat ve imdat nimetleri olmasa zati

olan F â l i r İ İ f a k in altında yok olursun.

Vücudun icat ve imdadı için Hakka ihtiyacın

apaş’fcâr olduğu halde: zikrolan ihtiyaç sessizce,

rahatı bedenle mestur olduğundan pek çok kim­

seler mezkûr nimetlerden bihaberdirler.

E y i n s a n ® § J § t j ' >

Faili olmadığın amelin mukabilinde ivaz

arama- Her fiilin faili hakikisi Aligöh olduğunu

b i î !

Sen o fiilin zuhuruna mahal ve cereyanına

mecra olduğunu duy !

amellmszd©!* İrat w® varidat i çin iivaz ediyoruz:.

Cenabıhakise o amele bizden sıdkü istikamet

bekliyor.

Yapılan amel Allah için olmayıp sevap ve

hayır, ceza arama kasdiie malûl olduğundan

ikinci hayatta muahaza olmamak mükâfatı kafi

görülüyor ve müşahedeye, başka ihsan hak kal­

mıyor.

Cenabıhak! Faziu. ihsanını izhar etmek mu­

radı âlLyesi olduğunda ameli halk eder ve sana nisbet eyler de: bu amelîn âmili ve müçtehıdi

şensin de«; satsa liisbet eder.

tş!$ $?M bM ?âxiü aşQphaniy<&y3 twîl- safoade attSgkHâ® fiilin, tr.rn7.hm-i olur.M 3‘*

faili olamaz.C E ftâ Â B İH Â K s Memdnlı olftr. elddc l< * ' ı

vikaye edin. O ameli mcmduhu k e n d i u / ı i - . n . J

etmeyin, mezmum olan efaîde d* hakkı v»L»y

edin., efaîi mezmumeyi hakka nisbet etmeyin,

buyurmuştur.

ca s

Maşukun hukukunu vikaye âşıkm şanmdandır.

D i k k a t £

Kul iyi iş işlediği: vakiıt Yarabbi senin için

amel ederim. Yardım eden kolaylık gös­

teren sen sin dedeğinde: CO^öSMİÎöte lî-B»

seneyi kula nısbei- edip; güzel kulum sen

verdin, sen istedin, sen takarriip eyledin buyu­

ruyor. Kuluna ikram ediyor.

Eğer kul nefsine nazar edip kendine variyet

ve hayli kuvvet vererek a „ yi güze i

işi ben işiedim, ben vsrditn, ben takrriip ettim

d erse;; Cenabıhak iraz ederek, kuİum muvaffak,

kılan benim, yardım edende benim. Sen mec­

rasın diye feripan eder.

K u l ! Amelî seyyie de Cenabıhakka karşı

edebi terk ediple Yarabbi be seyyieyi üzerime

kaza eden hükmeyleyen sensin derse; Cenabıhak

o kuluna ga ıeb i ile tecellî ederek öyledir.

“ Lâ&sifi! cefo&l&t eden issyaci eyleyen ssnsin bunlar ssîiîri talebin!^ zuhura gg$!di b u p ru ırn va köyledir.

Kui döner de Yarabb i! Zulmüme cehaletime

pnuteriiim diye tövbe «cieı' f* Cenabıhak kabul

ed er de yine ilcram edip kulum ben kaza etîim. -

Ben k a d e r k ıld ım . Şimdi de mağfiret eyieyortım

buyurur.

Resulü Ekrem Efendimizin ^ ı j j

emri ser*iyeleri yalnız Zatı seniyelerine mi mah­

sustur, yoksa ümmetine Ge şu m «Ut var midir?

Namasda J y&ni <*.'iyct

surur ve lezzetin husulü: Müşahede edicinin şu

hut da oîan marifet ve takarrübünün miktar ıncu olur.

Binaenaleyh { Meşhut Hazretlerine) n . ın l ' i vr-

takarrubü ne kadar ziyade olurca ^utıui ilahı

o nisbette ziyade olur.

Elbette Fâhfikâinafl?! kurbiyet kuvveti

kimsede olmadığı gibi şuhutta da anın ferah ve

sürürü derecesinde hiç kimse olamaz!

Bununla beraber ÖnnimOtİSft& dahi nasibi ve

şümulü vardır.

Tabii Zatı Risaieipenahima [İCirretİİ ayîîi] le

sairin kırretü ayni arasında fark vardır.

An cak vesavisi nsf saniye ve şeytan iyenin

izalesile zevkin tecelli edeceğine işareten emri

nebide ( î j U J l j ) buyurmuş da (sy-ail) buyurul*

mamışhr.

Dikkat IResulü Ekrem; Hakkın şuhudundan gayri de

?e namazdan mada amelde mübarek gözlerinin

bu tecellide bulunmadığım { ¿ s )

emrile beyan buyurmuşlardır [ I j

DİKKÂT IHakikî musalli: Nefsinden« hissinden ve fiilin«

den gaip olur da isytis} hasıl olur.

Ey;r* !*n@i9£l§hSyy@yl talip Umk yol­cusu s

*> ,A..İ3 J * Jb■S S . . w , w

C3miei CaliiMi âmsn&ye folfafetır.«s*

H a b i b i m ! O m m e t i m e söyle ihsan ve fazlımla ferah bulsun *»uyurut«*u.

[İ ] Sofular namazda biz niyazda diye süslü eüra îerie avamı çarpan zavallılar düşünsün!

Niyaz, naz hakikî nemazın içindedir. Harisindo değil î

- 32 -

Ey zirvsl tevhide çıkmak isteyen m ttv n S n !

Evsafı rububiyetle müteallik o l : mütehakkik olma !

Evsafı ubudiyetle mütehakkik ol ; müteallik olma î

Evsafı rububiyyet : Ir^de, kudret

Evsafı ubudiyyet : Fakr, acz ve mahv

Dikkat et ey hakikat talibi!Doğumunla; ahediyet denizinden, yani dal­

gasız denizden vahidiyyet denizine düşmüşün

dalgalı dibi bulunmayan bir denize atılmışsın. ..

Hiç bocalama bu denizin Celal ve Cemal dal­

gaları insanı yorar. Teslim olursan seni üstünde tutar. Şunu iyi bil ki :

Bu denizin kenarına ya boğulup ölü olarak

çıkılır ve yahutta teslim olup diri olarak çıkılır,

işte bu denizde S9lğ ve salllü insanı yüzdü­ren şey İ m a n dır.

Şirk nifak, küfür kesafetine mübtela olanlar

bu libasların sıkletile boğulup ölü olarak kenara yıkanlardır.

DikkatiH a k i k î NSUmsSl : Hakkın sıfatı kibriyasmda

kendini rsüşahede ettiğinde kendisinde kibir

kalmaz.

H a k îk i M ü m in t Hakkın gınasını g Ör­

düğünden kendisine gına kalmaz.

H a k ik î M ü m in : Kud reti ilahiyeyi rüyei

etiğinden, kendinde kudret kalmaz.

Ey Âdem oğlu :

insanın hilkati manevisi ahseni takvim özere

olup bütün mevcudatın « lv i ve süfli, latif ve ke­

sifin esrarına ruhanî ve cismanî, semavî ve arzı

cami olduğundan hazreti insana mislisi alem de-

fiildi.

Ey ahiret İstasyonuna sovkt mec- bur? kılınan Âdemoğlu I

Şunu iyi bil ki •Âlem i kudret; akıl ile, kavas iîe hayal ile

- 35 —

idrak olunmaz; aşk ve iması ile idrâk olunur.

Zira mahlûk&tta olan zahiri hissin, hayalin tam

olarak birş*yi anlamasında muayyen bir had

vardır. İşte his ve foayaî bu haddi geçimce ya-

n ılır lar.

Akıl da böyİedir. Onanda bir hududu yar­

dir. O da baddifni geçince yanılır.

A K I L : Âlemi hikmeti görür, alemi kudreti

görmeğe ana müsaade yoktur.

 S© m i k u d ra lt t tE i m u r a t : B irey i vasi*

tasız ve sebepsiz icaddır.

A l e m i hİSııvıett&Ki maerarâ: Esbabın vü­

cudu bulmaktır.

Onun için akıly muhal *İ€ i rtğn bir şey in kud*

retullaha nisbeten ehemiyetsiz bsrşey olduğunu

bilmez.

M etili akil: Çocuğun öîroass için baba­

nın nutfesinin ana rahminde kabul edilmesi ye

devrelerini geçirerek doğmasına kabul eder. Hik­

met alemi olan bu dünyada bu sebepler olmadık­

ça çocuğun olmasını makul görmez.

K u d r e t âleminde ise

mümkünül vücuttur ve vahidir.İşte s Adem , H «vva ,

İsa...H er m evcudun ilk

çifünln zuhuru hakkın­d a akü b ir c e v a p v e ­rem e *.

ı *H O L Â S A Aklın kudret alemine gidsr

bir yolu olmadığından kudret aleminden birşey

isiliği vakit derhal tevile, tahrife kalkar asla

kenisine cehil izafesini layık görmez yanıldığını

bilmez.

İŞİ8 hakiki insan : haddini tecavüz et-

miyerek hikmet alemine bir de kudret alemi la­

zımdır der. Ayağı kaymaz.

Bu ise kemali iman ile olur.

Âlemi hikmet darlığında kalanlar akıll&rile

H a k K tn k u d r e t in i , a h v a l i n i bilmezler.

¥

Ö lü m d e n i l e n i k i n c i d o ğ u ş : Hikmet

aleminden alakası kesilip kudret alemhe dalış

demektir. Burada kudrete taallûk söylenen şey*

i<*r orada apaşikâr görülür.

ESRARI HİLKAT

Esran HilkatEy Hakikat y o lc u su !

Şu muazzam Kitabı Kainat ve o»da gördüğün

ve görmediğim bütün varlık. Z s t l S HâCİİsaİ ve tasavvurattan h e r ş e y i n d e kayyumiyet

zatiyesi meşhut, sıfatı mezahirinin taaddüdiyk

taaddüt etmîyen Allahın hazirssyî kay­bından onun gizli ilminden zuhura gelmiştir.

Bu husus, ağyarın Siminden siya* net olunan bir s ır r ı mahremdir.

Ev Muvahhit!j

İşte Kâf ile Nunun izdivacından ( Kün = ¿p )

emrile meydana gelen yani Allahın (VarOİU- v e rin ) iltifatiyle vücut bulan bu mevcudatı

mütaiea edecek olursan büyükler*11 gorîip de

umuru hâriciyede misal getirdikleri gibi bir ağaç

tasavvur et.

işle bu şecereyi kâina­tın kökünden de (¿f > tanesi olduğunu duyarsın! Veo kûn ianesinin manası-i

mn da Hazreti Muham­met olduğunu tadarsın ! O > tanesi muhabbeti ilâhiyye He aşılanarak muhtelif istidatlarda bir çok dal budak saldığım temaşa edersin !

Kaip gözünü açarak (J*^) habbesinden üre­

yen & 8 S r@ t â l& m in e ibretle bakınca: Gerek:

N a r î T Ü r â b î her mevcudun ( ¿ f ' ) dairesinde

döndüğünü ve kendi dairesinden kimsenin çıkmaya,,

mecali olmadığın!, her şeyi ) emrinin esrarına

— 41 —

— 42 -

'tabi olarak o nasıi gevriyorsa öyl« çevrildiğini

görürüsün ! O nasıl uçuyorsa öyle uçulduğunu

ve yine ona dönüp onu tavaf ettiğini idrak

edersin, keza ondan ne de ayrılmaya ve pe de

yan çizebilmek imkanı olmadığım duyarsın!

İşte apaçık mevcudat ( ¿ f ) daire­sinin merkezinin hikmetine tâbi E

*Şimdi şecereyi kâinatın birbirine aykırı olan

dallarına ve onun meyva ve neticelerine bak­

tığın zahirde ki ihtilafın (¿5 ) tanesinden neş*et

ettiğini ancarsm î

£y zirve? Tevhide çıkmak îsîaye» Hakikat yolcusu:

Olanın, ©Sduraf î tn iradesini aşmasına

İmkân olmadığını b i l !

Ey Âdem oğlu!Ceddin Hazreti Adem msktebi talime konu­

lup esmayi ilahiyenin hepsini öğrenince ( )

ün temsil ettiği sahneye baktı. Derhal kainattan

kalıkınm muradını teemmül etti.

( ¿ f ) kelimesinin kâfından muallimin »

V * » i^h demek istediğini ve nunundan da

[UVl ¿ W ^ 1 ] deki ( j ) nunu anladı.

— 43 —

İşte o harfleri doğru okudu. Kâmaldı.

0T ^ ) deki tekrim kâfma nail oldu. [ Î j j 1

fermaaiîe de nurlandı.

Ey Hakikat Yolcusu!

Âdeme ne için Halife- tullah tesmiye edilmiştir?

Su İnce bahsi can kulağils dlîil©:Hakikî aşık maşukunun ismini öğreniüce ken­

di ismini unutur. Hakikî aşık maşukunu görün­

ce kendinden eser kalmaz.

Aşk kaliml onun vucuduna Mr çiz­gi çakar.

İşte Hazreti Âdem bütün Esmaiiiahiyyeyi

iğrenince Cenabıhak senin adm ne diye  d e ­min sırrına hitap etti.

Hazreti Âdem îUnuttum Y a Rabbi;

D e y in c e :Cenabıhak» sende vücut

— 44 —

şaibesinden eser kalmadıseni Halifetuilah yaptım buyurdu.

Dikkat!B e sm e ie s is iş; son­

sun işdis* disfe Oin d e &»ir* senet sairdir« B e s ­m e le ile y a p s i a n iş dlaima muYaffakiyetle neticeleniş*.

Buyurmuştur.

Fakat buradaki inceliğe dikkat edin î

Ekseriyetle görülür... Efendim Besmele ile de

başladım, fakat yine muvaffak olamadım.

Ey Gafil!Sen B e s m e l e ile başlamadın.

Yalnız o elfazı CeSileyi ağzınla oku­dun Besm ele İle başlamak demek $

— 45 —

Sahîi3iai3i ismini andığın vakit ken­dinden g®çm§k demaktsr*

Cenabıhak: Bir kul kendisini anar da o

aşkil« kendinden geçecek < olursa: R U I I I m

b a n d a n fân i o ld u . O n u n iş in i b a n im

yapmam lâzım buyuruyor.İşte hakikî Beseaıle ile yapılan ış; böyle

yapılan işidr.

Gelelim mevzuumuza:

listis d© mektebi talime kondu.

ilaki esrarın fesahatini anlasın diye orada kırk

bin sene kaldı muallim onu kendi haline bıraktı;

kendi halü kuvvetine ve dirayetine havale etti.

İblis (/ )e n a za r elli. Göre göre, neyi görse

kelimesinin harflerini tetkik etsin on

Küfürdeki kâfi!8u!a bula bıınu bulunca b ü y ü k l e n d i .

B a ş ı n ı y u k a r ı y a kaldırdı. Nundan da

O UiU) iyetîndaki narlyet nurunu

keşfetti. Kûfûrön kâfi ile variyet nmu bh*toşir?Cd f y* rff^ ] f«hve*tfie«yafceSândı ve yuvarlandı gitti.

>v

Âdem şeceri kâîianın muhtelif dallarını gezdi, çiçeklerini mey- vaiarını tetkik etti. Tevhit mey- valarından yedi, tefrit, gölgesinde

eğlendi. Bir aralık şecerei kadere e! attı, kayar gibi oldu. Akıllı ol­

duğundan l:-1' '-j dalına yapıştı. Derhal -vlT 0. fJ ¿ t i» dalı

Âdeme doğru eğildi, töbe ve icabet turfanda meyvatarına sahip oldu. M e v c u d a t ı n umumî şehadetine şahitler huzurunda «f.j. nida-

sile davet edildi ve herkesle bera­ber gördüğü ve işittiği veçhile ce­vap verdi.

E y nuru irfana talip olan Muvakkit!

— i l —

j h i t a b ı i ı s e s S n e

H e c e ^ a p v e r i l d i .

Fakat bu cevap herke­sin şuhuduna göte muh­telif nazarlar neticesi ola­rak türlü türlü oldu.

Meselâ Hakki?* Cemal* zatım gör ¿m “ V ^ k a d a r g ü z â f s a ki;

esşSn ^Dktısr ûhj% şafo&d&t etti. C*?r*&iî «Bİatsîiı g ö r e n a y m güz&SiSğS s ı f a l .

aynalarında şyftui il© ^^¿uny/bft 4 Vj Esmai nüımm&Vm cevap vardi. .

Yârm cemalini bilvas&ta mahlûkat Jyüzündcn

seyrrdtnler «ise kapıldıklar?, tutuldukları yüzkre

ve onlara ol&u spîilâ ve inhisarlarına göre cevap

verdiler.

Bir kavmi mahdut ifrat ile teşbih içinde kzidı.

D iğer bir kısmı ifrat ile tenzihe daldı. Bir diğer i

de maddiyat diye itikat etti.

Halbuki bunların hepsi

“ „ hükmünce cf keli- • meşinin sırrında münde- • miçtir. Herşey o dairenin \ merkezi etrafında dönü- ■ yor.

Ey Hakikat Yo lcusu i !Habbesiîe bitüp. çıkan bu ağacın üç ana ı

dalından biri : Sağ taraftaki saît kimselerin yapış­

tığı dal. Sol taraftaki eşkıyanın yapıştığı dal va­

sattaki üçüncü dalda sabıkım, mukarrebun, mik-

robon denilen zevatı âliyenin bindiği daldır.

İşte bu ağaç kökleşti; yükseldi. Bir dalı âlâ diğer dalı esfel olarak sarktı.

Yani mana ve suret âlem­leri böylece peyda oldu.

:Biu ağacın; dış kabuğundan ü ilk Şısitosıf®! â l i m î .

iç j ü z U s ı d e n ; H ls ldkû t f l lam i m e y d a ­n a ıg®ildi.

Ağacın damarlarından cereyan eden su ile

onua büyümesini ve yaşarmasını temin etti O

sudan açılan çiçekler ve meyvalar yetişti ve

mahsulâtı (¿r ) kelimesinin sırrı ve onun mak-

sudu olan fb ) teşekkül etti.

Bıı ağacı bir kap çep- çevre kapladı. Bu veçhile onda hudutlar resimlerpeyda oldu.

G ö k l e r aâg§aa©ırs y a p »

r ^ i p m e s a b e s i n d e , y ı l d ı z l a r â f a k ı feshin edere ^İçekSer* kılındı»

Âlem i arş bu kâinat ağacınının öeytülmali,

taasınesı v@ esiâha mahzen kılındı.

— 50 -

( j r j J U y » .¿a*u âÜ il ' ^ j r j > j ı y d t ı

kerimesile teveccüh I e r i Arşadır Kâinat ağacında ne vakit bir hâdise zuhur eder ve ondan birşey nü­zul ederse yalvaran eller ona yükselir. Tederrular niyazlar onun arşı kerimi tarafına döner. Şifa ondan istenir, hatalar onun ba» Ihşiamasüe düzelir..

Ey MuvatıhltlZira Halikl ¡Kâinatsın mahsur ve

muayyen ciheti yoktur: Mahal ve mekânı mahsusu yoktur k î: O , orada istenip bulunsun!

31 -

Keyfiyeti nnatısussâv yoktur ki s O «ayede k o l a y c a billnlversln. E ğ e r lııieapsBîr tecelli? ettiği Arştjv fiCuüsS olarak ftevecc&h yc8&* diye göster* o « t ş olsa idi; yoiunda tttenroei® kaim olmak, yerime getirmek içlssı şaşırılcfiı.

Cenabıhak; Arşı, Kud­retini izhvr için yarat«

mişltr, yoksü kendisine bir yurt olsun diye değil­

dir.IWg@wcsudafı y a ra tm a *

sırsdalcl 'muracfe tsOl»« hauisl d e e s m a ve f satefsneri 3EM finur,w«S&ar„

£ £ Gafur ismi cilîli f onun güzel adlarından biri, M ağfiret: [Evsafı­nın nebzesi.

Mahluklarıma twrİü, türlü hal ve efali, günah­

kârları bağışlaması büyüklüğü, Hasenat ehlim

rahmetine mazhar kılması; itaat eden kullara

fazlı ve kerem bahşetmesi, âsilerin adalete çar­

pılması, Müminlerin nimete, kâfirlerin nikmet Y/e

azap görmesi hep hikmetine müstenittir.

Yoksa C&ıaabıhakm Bûyûk Virlsisı mahlûkuna mülântâs« ve ntilc&ffi*- battan; mufaaalaaından m ilü^zzel wm vnukaddaftir, Çünkü O var f i t t i k& U

«al yok idi. Yîvii da öyledir,

- 52 -

Resulü EkremEfendimizin Elmirleri

Allah uğrunda ayağı tozlanan kimseye AHafo

azabını haram kılmıştır.

*

İnsan dünyada gerek hayır gerek şer ne hai-

de yaşarsa, yaşadığı hal üzerine vefat eder ve o

hal üzere ikiocı hayatta meydana gelir.

*

Resulü Ekrem efendimiz bir buğday yığınına

uğrayıp mübarek ellerini içine sokmuşlar elleri

ıslanmış olmakla buğday sahibine bu yaşlık nedir

diye sordular. Buğday sahibi yağmurdan ıslandı.

Pekâlâ müşteriler görsün diye ne için yaş

buğdaya dışına çıkarmadın da sakladın diye ih­

tarda bulundular.

Ve satıcının malın aynını gizlemesi doğru

olmıyacağıns buyurdular.

Her kim nefsim zinadan; ağzını har*

meden, çirkin konuşmadan hifzcdeceğim baca

tekeffül ederse; ben de ana /hesapsın ve azapsız

cennete gireceklerini tekeffül ederim,

Rızkının ve ömrünün artmasını isYiyen akra­

basına yardım etsin !

*

Varlığına tama ederek kızını biieibüie fssiîk

adamla evlendiren kimse kızmın raLİKBİni kes­miştir.

Jf

Garibin yüzüne gütan kimsenin yâzûne Alfob

güler.

*

İnsani&rın üzerine öyle bir zaman - gelirkâ öl­

dürülen niçin öldürüldüğünü, öldüreB mİHpÜB öl­

dürdüğünü bilmez, buna ( harç ) denir, öle® da

öldüren de ehli nardır.

¥

Benim ehli beytim sizin içiniz de SVuhun se­

finesi gibidir. Ona rakip olan necat bulur, mu­

halefet eden helak olur.

— 54 —

— 55 —

Fitrae zamanlarında. fesat günlerinde, iki ya-

şmd& dev yavrusu gibi olun.

Çünkü, âkı yaşındaki deve yavrusuna ne yük

vüaraktr ve ne de süt usauîur. Ne bahtiyardır o

Idrasekî kendi işi ile meşgul olurda dünyanın

dedikodusuna karışmaz. Nifak zamanda halkın

öıtöıae dtîşüp fitneyi uyandırmaz.

tir

Ekîsanlar dört kısımdır,

Kotrim - Sahih - Bahil - Leim

Keriissa .-= Yemez yedirir, giymez giydirir.

Sahi = Yer yedirir, g iyer giydirir.

Bahii ~ Yer yedirmez, giyer giydirmez.

Leâm ■== Ne yer ne yedirir, ne giyerne giydirir.

*

Bir k imse taaşşuk etse de; Gizlese ve afif kal­

sa, o, balUe ölse muhakkak şehit olarak ölmüş-« «**■tur-

*

Bir kimse taaşşuk etse de; Gizlese şu vardır

İki, a na bir hakkı olur, diğer bir komşu daha

vardur kî, onun iki hakkı olur, bir komşu daha

vardlpr kti onun üç hakkı olur.

— 56

Bir hakkı olan komşu, yalnız komşulukla kal­

mış, 'ister müslüm olsun, ister gayri müslüm o l­

sun.. iki hakkı olan komşu, hem komşu, hem de

İslâmiyet hakkı oîan komşu, üç hakkı oîan kom­

şu, hem komşu, hemde İslâmiyet, hem de akra­balık hakkı olan komşudur.

Komşu haklarıKomşun bir hususta senden yardım iste*

diğî zaman ¡maddeten, manen yardım et, ödiinç

para istediği vaki i kudretin dahilinde ise ver,

Fakru zarurete düştüğü vakit, ihsanda bulun-,

sadaka ver, hasta olunca ziyaretine git, bir hayra

nail olunca tebrik et, bir musibet isabet ederse

taziyede bulun,, öldüğü zaman cenazesini teşyi

et, komşunun izni ve rizası olmadıkça onun ha­

vasım kesecek şekilde binanı yükselime. Ten­

cere. kefoafb. yanmış kemik kokusu ile komşuna

eziyet verme eğer pişirdiğin vakit hediye gön­

derirsen beis yoktur. Aldığın meyve ve yemiş­

ten komşuna kediye gönder, bunu yapamıyacak-

san meyveyi ve yemişi açık olarak evine getirme

çocuklarının eline verip dişanya çıkararak, kom­şu çocuklarını imrendirtme!