Upload
hakanmapa
View
158
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI
ERMENİLERİN SEVK VE İSKÂNI HAKKINDA YAPILAN
UYGULAMA VE YARDIMLAR (1915-1917)
CEMAL SEZER
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Yrd. Doç. Dr. Mehmet YILMAZ
Bu çalışma BAP tarafından 09203005 Nolu Doktora tez projesi olarak
desteklenmiştir.
Konya-2011
T.C. SELÇUK ÜN�VERS�TES�
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü�ü
Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/
B�L�MSEL ET�K SAYFASI
Ö
�ren
cin
in
Ad� Soyad�: Cemal SEZER
Numaras�: 054102041004
Ana Bilim / Bilim Dal�: Tarih/ Yak�nça� Tarihi
Program�: Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tezin Ad�: Ermenilerin Sevk ve �skân� Hakk�nda Yap�lan Uygulama ve Yard�mlar(1915-1917)
Bu tezin proje safhas�ndan sonuçlanmas�na kadarki bütün süreçlerde bilimsel eti�e ve akademik kurallara özenle riayet edildi�ini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davran�� ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunuldu�unu, ayr�ca tez yaz�m kurallar�na uygun olarak haz�rlanan bu çal��mada ba�kalar�n�n eserlerinden yararlan�lmas� durumunda bilimsel kurallara uygun olarak at�f yap�ld���n� bildiririm.
Ö�rencinin imzas� (�mza)
I
İÇİNDEKİLER
Bilimsel Etik Sayfası
Tez Kabul Formu
Önsöz………………………………………………………………………………IV
Özet………………………………………………………………………………...VI
Summary…………………………………………………………………………VIII
Kısaltmalar………………………………………………………………………….X
GİRİŞ…………………………………………………………………………….....1
A. Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Önemi………………………………………..1
B. Kaynaklar………………………………………………………………………...2
C. Sevk ve İskân Kanunu’na Kadar Türk-Ermeni İlişkilerine Kısa Bir Bakış……...8
BİRİNCİ BÖLÜM
SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN ERMENİLER HAKKINDAKİ UYGULAMALARI…………………………………………………………….…20
1.1.SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI ……………………….20
1.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN YAPMIŞ OLDUĞU UYGULAMALAR…..…..29
1.2.1. NAKİL UYGULAMALARI……..………………………………………..34
1.2.1.1.Vapur…………………………………………………………………….36
1.2.1.2. Şahtur……...……………………………………………........................37
1.2.1.3. Tren………………………………………………………......................38
1.2.1.4. Araba…………... …………………………………………………….44
1.2.2. EKONOMİK UYGULAMALAR……………………………………...……47
1.2.2.1. Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar….................47
1.2.2.2. Yevmiyeler……………….………………………………………………60
1.2.2.3. Vergi Muafiyeti…………………………………………………………..62
1.2.2.4. Borçların Ertelenmesi………………..…………………………………...63
II
1.2.2.5. Yanlarında Para ve Eşya Götürmelerine İzin Verilmesi…...…………….64
1.2.2.6. Eşya Satımına İzin Verilmesi…………………………………...……….67
1.2.3. SOSYAL UYGULAMALAR…………………….…………………………71
1.2.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma İhtiyaçlarının Giderilmesi………...……..71
1.2.3.2. Dul Kadınlar ve Yetim Çocuklara Yönelik Uygulamalar………...….......87
1.2.3.3. İşe Yerleştirilmeleri……………………………………………………..102
1.2.4. SAĞLIK UYGULAMALAR…..………………………………………......105
1.2.4.1. Hastanelerde Tedavileri………………………………………………....105
1.2.4.2.Nekahethânelerde Bakılmaları…………………………………………..110
1.2.4.3. Salgın Hastalıklarla Mücadele………………………………………….113
1.2.5. HUKUKSAL UYGULAMALAR.................................................................121
1.2.5.1. Emvâl-i Metrûke Komisyonu’nun Faaliyetleri........................................121
1.2.5.2.Yargılamaların ve Cezaların Ertelenmesi……………………………….129
1.2.5.3. İbadetlerinin Sağlanması………………………………………………..130
1.2.6. GÜVENLİK UYGULAMALARI................................................................132
İKİNCİ BÖLÜM
ERMENİLERE YÖNELİK YARDIMLAR
2.1.YABANCILAR TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR..........................151
2.1.1. AMERİKAN MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ YARDIMLARI…………………………………………………………………...152
2.1.1.1. Yardım Toplamak İçin Yapılan Amerikan Propaganda Faaliyetleri…161
2.1.1.2.Yardımların Toplandığı Yerler………………………………………...176
2.1.1.3. Yapılan Yardımlar……………….…………………………………....178
2.1.1.3.1.Yiyecek, Giyecek ve Barınma Yardımları…………………………181
2.1.1.3.2. Para Yardımları.…………………………………………………...195
2.1.1.3.3. İşe Yerleştirme ve Meslek Öğretme (Rehabilitasyon)…………….205
2.1.1.3.4. Değerli Eşyaların Misyonerlere Emanet Edilmesi………………...207
2.1.1.3.5. Nakil Yardımları…………..............................................................209
III
2.1.1.3.6. Sağlık Yardımları……………………………………….................211
2.1.2. ALMAN VE İSVİÇRELİ MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ YARDIMLARI…………………………………………………………………...218
2.1.3. İNGİLTERE’DEN GELEN YARDIMLAR…………………………......236
2.2. ERMENİLER TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR…………………238
SONUÇ………………………………...................................................................242
Bibliyografya……………………………………………………………………...245
Ekler........................................................................................................................263
Özgeçmiş
IV
ÖNSÖZ
Ermeni meselesi, 19. yy.nin ikinci yarısından sonra ortaya çıkmıştır. Osmanlı
Devleti savaşın getirdiği güvenlik tedbirlerinden dolayı, 27 Mayıs 1915 tarihinde
Ermenilerin bir kısmı için, Tehcir olarak bilinen “Sevk ve İskân Kanunu” çıkarmıştır.
Tehcirin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ gündemi meşgul etmektedir.
Bu konu, yerli ve yabancı medya tarafından sıkça işlendiği gibi akademik ya da akademik
olmayan çevrelerce de tartışılmaktadır. Tartışmalar, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında
yaşamış oldukları olaylar hakkındadır.
Batı’da ortaya konan çalışmaların kaynağını; duyumlara dayalı, ikinci ya da üçüncü
şahısların aktardıklarını içeren dönemin misyoner ve konsolosluk raporları
oluşturmaktadır. Bu bakımdan Batı’daki çalışmalar katletme, öldürme, yok etme gibi
esaslara dayanmaktadır. Kaynağı sorgulanmamış, Osmanlı arşiv belgeleriyle
karşılaştırılmadan yapılan bu çalışmalar, öne sürülen bilgileri güvenilir olmaktan
uzaklaştırmaktadır.
Türkiye’de bu konuyla ilgili son zamanlarda yoğun çalışmalar sürdürülmektedir.
Fakat bu çalışmalar genellikle birbirinin tekrarı olup, yeni bilgiler içermemektedir. Bu
araştırmada mevcut durumun farkında olarak, “sorumlu tarihçilik” anlayışına bağlı,
objektif bir şekilde ilgili kaynakların irdelendiği özgün bir çalışma meydana getirilmeye
çalışılmıştır.
Araştırma giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında; araştırmanın amacı,
kapsamı ve önemine değinilmiş, kaynakların tahlili yapılmış ve Ermenilerin 1915 yılına
kadar Türk tarihindeki yeri kısaca ele alınmıştır. Birinci bölümde; Sevk ve İskân
Kanunu’nun çıkarılmasına neden olan Ermenilerin I. Dünya Savaşı sırasındaki
davranışları ile sevk ve iskân sırasında Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı uygulamaları
incelenmiştir. İkinci bölümde; yabancıların ve Ermenilerin yaptıkları yardımlar
belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, yardımların artması için hem Amerika’da hem de
Avrupa’daki propaganda sürecinden de bahsedilmiştir.
Beni bu çalışmaya sevk eden, araştırma ve yazım safhalarında yardımlarını
esirgemeyen, değerlendirmeleriyle yol gösteren danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet
YILMAZ ile Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ’ye çok teşekkür ederim. Çalışma sırasında
V
tavsiye ve eleştirilerinden faydalandığım Prof. Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ’ye, Doç. Dr.
İbrahim Ethem ATNUR’a ve değerlendirmelerinin yanı sıra tez konusunun
belirlenmesinde yardımcı olan ve Amerikan kızılhaçına ait arşiv belgelerini veren TTK
Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek’e teşekkür ederim. Ayrıca
çalışmaya katkı sağlayan Almanca belgelerin Türkçeye tercüme edilmesindeki
yardımlarından dolayı Prof. Dr. Mustafa GENCER’e teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Belirtildiği üzere, araştırmanın mümkün olduğunca belgelere dayalı olmasına dikkat
edilmiştir. Bu nedenle, arşiv malzemelerinin elde edilmesinde gösterdikleri anlayış ve
desteklerinden dolayı Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri, Genelkurmay
ATASE Arşivi ve Kızılay Arşivi çalışanlarına, yine yerli ve yabancı birçok eserden
faydalanma olanağı bulduğum TTK kütüphanesi çalışanlarına; ayrıca çalışmaya maddi
açıdan katkı sağlayan Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Koordinatörlüğü’ne teşekkür ederim.
Cemal SEZER Konya-2011
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VI
Öğr
enci
nin
Adı Soyadı: Cemal SEZER
Numarası: 054102041004
Ana Bilim / Bilim Dalı: Tarih/ Yakınçağ Tarihi
Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tez Danışmanı:
Yard.Doç.Dr. Mehmet YILMAZ
Tezin Adı: Ermenilerin Sevk ve İskânı Hakkında Yapılan Uygulama ve Yardımlar(1915-1917)
ÖZET
Osmanlı toplumuna uyum sağlamış, uzun yıllar boyunca rahat ve güvenli bir yaşam
sürdüren Ermenilere, Osmanlı yönetimine olan bağlılıklarından dolayı “Millet-i Sadıka”
denmiştir. Ancak Batılı devletlerin ve Rusya’nın siyasi emelleri, Fransız İhtilali’nin etkileri,
Ermeni Kilisesi’nin kışkırtmaları, misyonerlerin -özellikle Amerikan misyonerlerinin-
Ermeniler üzerindeki faaliyetleri gibi nedenler, Ermenilerin zihinlerinde bağımsızlık fikirleri
oluşturmuştur. Ermeniler, bu fikirleri hayata geçirebilmek için hem Osmanlı sınırları içinde
hem de dışarıda ihtilal komiteleri ve cemiyetleri kurarak, etkinliklerde bulunmuşlardır. 1860
yılından itibaren başlayan bu etkinlikler, I. Dünya Savaşı’nın başlarına kadar devam etmiştir.
Kendilerine, İtilaf Devletleri tarafından bağımsızlık vaadinin verilmesiyle; Anadolu’nun çeşitli
yerlerinde isyanlar çıkaran, casusluk faaliyetlerinde bulunan, Osmanlı ordusunun ikmal
yollarını kesip, askerlere yardım götürülmesini engelleyen, Müslüman halka mezalimlerde
bulunan Ermeniler, bu gibi davranışlarla da yetinmeyip I. Dünya Savaşı sırasında Rus ve
Fransız ordularında, Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmışlardır. I. Dünya Savaşı’nın başlarında,
Ermeni temsilcileri, yukarıda belirtilen davranışlardan vazgeçmeleri için Osmanlı yöneticileri
tarafından defalarca uyarılmıştır. Bu uyarıların işe yaramaması üzerine Ermenilerin bir kısmı,
27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan geçici “Sevk ve İskân Kanunu”yla, bulundukları yerlerden,
ülkenin Halep, Şam, Zor, Musul gibi yerlerine sevk edilmiş ve onların oralarda iskân
edilmeleri sağlanmıştır.
Osmanlı Devleti, sevk ve iskânın mümkün olduğunca sağlıklı, düzenli, hızlı bir şekilde
gerçekleşmesi ve bu süreç içerisinde beliren ihtiyaçların karşılanması için tüm imkânlarını
seferber etmiştir. Bu amaçla yapılacak masraflar; Muhacirîn Tahsisatı’ndan, daha sonra
Seferberlik ve Harbiye Tahsisatı’ndan ve hatta bazı zamanlar Gizli Ödenek’ten karşılanmıştır.
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VII
Bu sürecin başlarında, sevk edilen Ermenilerin en önemli
ihtiyaçları yiyecek, giyecek ve barınma olmuştur. Devlet, sevke uğrayanlara yevmiyeler
vererek, vilayet ve mutasarrıflıklara paralar göndererek bu ihtiyaçların giderilmesine
çalışmıştır. Sevk sırasında yetim kalan çocuklar yetimhanelerde bakılmıştır. Bulaşıcı
hastalıklara yakalanan ya da hasta olan Ermeniler, hastaneler ve nekahethânelerde tedavi
edilmiştir.
Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında Amerikalı, Alman ve İsviçreli misyonerler ile hem
Osmanlı Devleti’nde hem de Osmanlı sınırları dışında yaşayan Ermeniler yardımlarda
bulunmuştur. Ayrıca İngiltere’deki yardım cemiyetleri Ermeniler için yardım toplamıştır.
Osmanlı Devleti ise, dışarıdan gelen yardımlara ilk başta pek sıcak bakmamıştır. Çünkü bu
durumu ülkenin bir iç sorunu olarak görmüş ve bu soruna karışılmasını istememiştir. Fakat
daha sonra savaşın getirdiği ekonomik sıkıntılar yüzünden dış yardımların yapılmasına izin
vermiştir. Hatta bazı zamanlar Kızılay ile Kızılhaç, yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine
birlikte dağıtmışlardır.
Anahtar Kelimeler : Osmanlı Devleti, Ermeniler, Misyonerler, Sevk ve İskân, Yardım
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VIII
Öğr
enci
nin
Adı Soyadı: Cemal SEZER
Numarası: 054102041004
Ana Bilim / Bilim Dalı: Tarih/ Yakınçağ Tarihi
Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tez Danışmanı:
Yard.Doç.Dr. Mehmet YILMAZ
Tezin İngilizce Adı: Application and Helps about Armenian Transfer and Settlement (1915-1917)
SUMMARY
Armenians who always adopted to Ottoman society and having a safe and comfortable
life, called themselves “Millet-i Sadıka” because of their loyalty to Ottoman government.
However, some reasons such as political goals of European States and Russia, the effects of
French Revolution, provocation of Armenian Church, actions of missionaries-especially
American missionaries- created a sovereignty idea among Armenians. Armenians involved
some activities like founding revolutionary comities and societies both within and out of
Ottoman borders to realize their idea. These activities beginning in 1860 continued until the
early periods of World War I. With the sovereignty promise of allied states, they rebelled and
spied, and they blocked the road of Ottoman Army so prevented the help to soldiers, and
tortured Muslim people in various territories of Anatolia. Moreover, they fought against
Ottoman state in Russian and French armies in World War I.. Although Armenians were
warned to dispense with these activities by Ottoman officials at the beginning of World war I,
some of the Armenians were transferred to Halep, Şam, Zor, Musul with a temporary “Sevk ve
İskân Kanunu” went into operation on 27 May 1915, as they continued these kinds of
activities.
Ottoman state used all his power in order to make the transfer in a healthy and secure
way. The expenses were met by Muhacirîn Tahsisatı, later Seferberlik ve Harbiye Tahsisatı
and discretionary fund. The first needs of the Armenians transferred are clothing and
accommodation. The Ottoman state fulfilled these needs by giving wages and sending money
to cities and governors. The children who became orphan during the transfer were brought to
the orphanages. The Armenians who were ill or suffered from epidemic disease were cured in
hospitals.
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ IX
Armenians were assisted by the America, German, and Swiss missionaries, and other
Armenians living in/out the Ottoman borders. Furthermore, charity associations collected help
for Armenians. At first, Ottoman State did not lean towards these assists because it was
regarded as a domestic issue and no other nations were expected to involve. However, the
Ottoman state then permitted the assists because of the economical problems brought by the
war. Even sometimes Red Crescent and Red Cross delivered the assists to the poor people
together.
Keywords: Ottoman State, Armenians, Missionaries, Transfer and Settlement, Relief
X
KISALTMALAR
ATASE : Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı
BCA : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
BDH : Birinci Dünya Harbi Kataloğu
Bkz. (bkz.) : Bakınız
BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi
Çev. : Çeviren
DH.EUM.KLH :Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti
DH.EUM.MH : Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi
DH.EUM.SSM : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Seyrüsefer Kalemi
DH.EUM.UMVM : Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti
DH.EUM.2.şb. : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti 2.Şube Belgeleri
DH.EUM.VRK : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti Evrak Odası
DH.İUM : Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmîye
DH.KMS : Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdüriyeti
DH.MB.HPS.M : Dâhiliye Nezareti Mebân-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti
DH.ŞFR : Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi
DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi
Dos. : Dosya
DUİT : Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi
Fih. : Fihrist
Haz. : Hazırlayan
HR.SYS : Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasî Kısım Evrakı
KA : Kızılay Arşivi
XI
Kls. : Klasör
MF.MKT : Maârif Nezareti Mektubî Kalemi
MV : Meclis-i Vükelâ Mazbataları
No, nr., Nu : Numara
P.A.B.C.F.M. : Papers of the American Board of Commissioners for Foreign Mission,
s. : Sayfa
şb. : Şube
TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi
TDV : Türkiye Diyanet Vakfı
TİGM : Toprak İskân Genel Müdürlüğü
TTK : Türk Tarih Kurumu
vb. : ve benzeri
Vol. : Volume
Y.EE : Yıldız Tasnifi Esas Evrak
Y.PRK.ASK : Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Marûzat
Y.PRK.MF : Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maârif Nezareti Marûzat
1
GİRİŞ
A. Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Önemi
Ermeniler, Osmanlı-Türk toplumuna uyum sağlamış bir hâldeydiler.
Osmanlı Devleti’nin her yerinde Ermenilere rastlamak mümkündü. Fakat
hiçbir yerde Türklere nazaran nüfus çoğunluğunu teşkil etmiyorlardı.
Genellikle çiftçilik, ticaret, sarraflık gibi işlerle meşgul oluyorlardı.
Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde kendi mahkemelerini kurmuş, devlet
içinde özellikle hâriciyede önemli mevkilere getirilmişlerdi. Ayrıca
askerlikten muaf tutuldukları için ticarette kesintiye uğramadan devamlı
olarak kazançları artmış ve ekonomik alanda ilerleme kaydetmişlerdi. Bütün
bu olumlu durumlar sayesinde Osmanlı Devleti’nde oldukça rahat bir yaşam
sürdürmelerine rağmen, Ermenilere ne oldu da belli bir zaman sonra devlete
isyan eden unsur hâline geldiler. Bunun nedenini, ilk defa 1815 yılında
Viyana Kongresi’nde kullanılan “Şark Meselesi” kavramında aramak gerekir.
Şark meselesinin aktörleri olan emperyalist Avrupa devletleri, çıkarları
doğrultusunda, Osmanlı Devleti’ni parçalamak için özellikle Gayrimüslim
tebaa arasında başlayan milliyetçi ve ayrılıkçı hareketleri desteklediler.
Bunun sonucu olarak, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı
Devleti’nin Balkanlar ve Kafkasya’daki hâkimiyeti iyice zayıfladı. Artık sıra
Anadolu’ya gelmişti. Balkanlarda Sırpların, Yunanların, Bulgarların
yaptıklarını Anadolu’da Ermeniler üstlendi. Bu amaçla emperyalist
devletlerin kışkırtmalarıyla Anadolu’nun her yerinde ayaklanma çıkardılar.
Bu ayaklanmalar, I. Dünya Savaşı’nın başlarında da görüldü. Osmanlı
Devleti, ayaklanmalara son verebilmek ve Anadolu’da huzuru sağlayabilmek
için geçici olarak Sevk ve İskân Kanunu’nu çıkardı.
Emperyalist devletlerin, Şark meselesinin son aşaması olan Türklerin
Anadolu’daki hâkimiyetini sona erdirme hedefi Milli Mücadele ile başarıya
ulaşamamıştır. Bu defa askeri olmayan yöntemlere başvurdular. Sevk ve
2
iskân sırasında yaşanan olaylar gündeme getirilerek, Osmanlı Devleti sözde
“soykırım” yapmakla suçlanmakta ve Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan
Türkiye Cumhuriyeti mahkûm edilmek istenmektedir. Sözde Ermeni
soykırım tezi, Birleşmiş Milletler’in çıkardığı sözleşmenin 2. maddesi (c)
fıkrasına dayandırılmaktadır1. Buna göre, Osmanlı Devleti’nin Ermenileri
açıkça yok etmekten çekindikleri için tehcirden yararlanıp, Ermenilerin yok
olmalarını sağlayacak yaşam şartlarını onlara dayattıkları, tehcir sırasında
saldırılardan koruma, güvenli ulaşım sağlama, gıda ve ilaç tedarik etme,
tedavilerini yapma, barınak ihtiyaçlarını karşılama gibi görevlerini yerine
getiremeyerek ölümleri hızlandırdıkları ileri sürülmektedir. Bu anlamda
doğrudan öldürme gibi fiillerin yanında, devletin görevi ihmal ederek
ölümlere bilerek neden olması da soykırım fiili sayılmaktadır. Dolayısıyla bu
tezi savunanların; kısaca sırasıyla tanıma, tazminat ve toprak şeklinde
talepleri bulunmaktadır. İlkinin kabul edildiği bir durumda diğerlerinin de
kabul edileceği gerçeğiyle, Tanımanın gerçekleşmemesi için sevk ve iskân
sırasında yaşananların çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İşte bu araştırmanın
amacı ve önemi buradadır. Araştırma, sevkin başlangıç ve bitiş tarihleri (27
Mayıs 1915 - 20 Haziran 1917) arasında Osmanlı Devleti’nin Ermenilere
yönelik uygulamalarını, yabancılar ile Ermenilerin yaptıkları yardımlar ve bu
yardımlara karşı Osmanlı Devleti’nin bakışını, Arşiv belgeleri referans
gösterilerek, objektif bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.
B. Kaynaklar
Araştırma, arşiv belgelerine dayandırılarak ele alınmaya çalışılmıştır.
Bunlar Genelkurmay ATASE, Başbakanlık Cumhuriyet ve Osmanlı Arşivleri, 1 “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme” Birleşmiş Milletler tarafından 9 Aralık 1948 tarihinde oluşturulmuş ve 12 Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi şöyle tanımlanmaktadır: Soykırım, bir milli, etnik, ırkî veya dini grubu olarak kısmen veya tümüyle yok etmek kastıyla şu fiillerin işlenmesidir: a) Grubun mesuplarını katletmek, b) Grubun mensuplarına ciddi bedensel ve psikolojik zarar vermek, c) Grubun bedeni varlığının kısmen veya tamamen yok olmasına yol açacak hayat şartlarına kasten tabi tutmak, d) Grup içinde doğumları önlemek kastıyla önlemler dayatmak, e) Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmektir. Bkz. Gündüz Aktan, “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Meselesi”, Ermeni Soykırım İddiaları Yanlış Hesap Talat Paşa’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s. 43,63.
3
Kızılay Arşivi ve Amerikan Kızılhaç ile Board arşiv belgeleridir2. ATASE
arşivinde Birinci Dünya Harbi (BDH) fonu içerisinde yer alan belgeler
kullanılmıştır. BOA’da yaptığımız katalog taraması sonucunda temin edip
yararlandıklarımız şunlardır:
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti
(DH.EUM. KLH)
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdiriyeti 2. Şube Belgeleri
(DH.EUM. 2.şb)
Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi (DH.EUM.MH)
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Seyrüsefer Kalemi
(DH.EUM.SSM)
Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti
(DH.EUM.UMVM)
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti Evrak Odası
(DH.EUM.VRK)
Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmîye (DH.İUM)
Dâhiliye Nezareti Mebân-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti
(DH.MB.HPS.M)
Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi (DH.ŞFR)
Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi (DUİT)
Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS)
Maârif Nezareti Mektubi Kalemi (MF.MKT)
2 Amerikan Kızılhaçına ait resmi yazışmaları içeren Amerikan arşiv belgelerini veren TTK Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek’e ve TTK’ya çok teşekkür ederim.
4
Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV)
Yıldız Tasnifi Esas Evrak (Y.EE)
Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Maruzat (Y.PRK.ASK)
Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maârif Nezareti Maruzat (Y.PRK.MF)
Araştırmada, hepsi kullanılmakla beraber, Dâhiliye Nezareti’nden
vilayet ve mutasarıflıklara gönderilen yazışmaları ihtiva eden Dâhiliye
Nezareti Şifre Kalemi belgelerinden özellikle faydalanılmıştır. Yalnız bu
belgeleri de kullanırken bir eksiklikle karşılaşılmıştır. Şöyle ki, Dâhiliye
Nezareti’nden vilayet ve mutasarrıflıklara Ermenilere yönelik nakdi, yiyecek,
giyecek, barınma vb. konularına dair şifre telgrafnameler gönderilirken,
vilayet ve mutasarrıflıkların nasıl davranışlar sergilediğine yönelik merkeze
yazmış oldukları cevapları içeren yazışmalar azdır. Olanlar da genellikle
Nezaret’in Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti’nin 1-5. arası şubeleri içesinde
yer almaktadır. Araştırmada 2. şube belgelerinden yararlanılmıştır.
Dolayısıyla merkeze gönderilen yazışmalar tasnif edilir ve araştırmacılara
sunulursa devletin Ermenilere yönelik uygulamaların boyutunun ortaya
çıkarılmasında çok büyük katkı sağlayacaktır.
BCA’da iâşe, iskân, tedavi, nakil gibi konuların olduğu Toprak İskân
Genel Müdürlüğü (272.0.0.0) fonundaki belgelerden istifade edilmiştir. Bu
tasnifte Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında iâşelerinin sağlanması, bu
amaçla vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen paralarla ilgili belgelerden
yararlanılmıştır. Araştırmada kullanılan bir diğer arşiv, Kızılay’dır. Arşivdeki
en eski belge, 1868 yılına ait İstanbul’da Osmanlı Devleti Yaralı Kara ve
Deniz Askerleri için Merkez Yardım Derneği’nin örgütlenmesine dair geçici
komite oluşturmasına ilişkin karardır. 1868 yılından 1911 yılına kadar
belgelerin büyük bir bölümü transkript edilmiştir. Maalesef Ermenilere
yapılan yardımlarla ilgili çok az belgeye rastlanılmıştır. Hâlbuki Hilal-i
Ahmer Cemiyeti yani Kızılay’ın Ermenilere yönelik yardımları olmuştur. Bu
5
anlamda dileğimiz Kızılay Arşivi’ndeki Ermenilerle ilgili bütün belgelerin bir
an önce tasnif edilip, araştırmacıların hizmetine sunulmasıdır.
Ayrıca Amerikan arşivlerinde bulunan ve Amerikan Kızılhaçının 1881-
1916 yılları arasındaki kayıtlarını ihtiva eden arşiv belgelerinden, 1915 ve
1916 yıllarını kapsayan belgeler kullanılmıştır. Amerikan Kızılhaçının
Ermenilere yiyecek ve giyecek yardımlarının yanı sıra Amerikan misyoner
kuruluşlarıyla yaptıkları ortak çalışmalara ilşkin önemli bilgilere
rastlanılmıştır. Amerikan Başkanı Woodrow Wilson’un Ermeni ve
Suriyelilere yönelik Amerikan halkına yaptığı yardım çağrısını içeren
bildirisi, Kızılhaç belgelerinde görülmüştür. Hatta bu bildiriyi çalışmamızın
ekler kısmına koymayı uygun bulduk. Amerikan Kızılhaçıyla birlikte
Protestan misyonerlerin de Ermenilere sevk ve iskân sırasında yardımları
olmuştur. Misyonerler, 1810 yılında Boston’da kurulan ve 1820’de Osmanlı
Devleti’nde faaliyet gösteren “American Board of Commissioners for
Foreign Missions” adlı Amerikan misyoner örgütüne bağlı olarak
çalışmaktadırlar. Bu misyoner örgütüne kısaca “Board” ya da ”ABCFM”
denilmektedir. Misyonerlerin Board yöneticileriyle veya Board
yöneticilerinin ABD hükümet temsilcileriyle yaptıkları yazışmalar,
araştırmamızda kullanılmıştır. Yazışmalar, sevk ve iskân sırasında
Ermenilerin ihtiyaçları ve Ermenilere yapılan para, yiyecek, giyecek,
barınma, ilaç gibi yardımları kapsamaktadır.
Yayımlanmış arşiv belgeleri tezde kullanılmıştır. Bunlar arasında
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı’nın yayınladığı “Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915–1920)”
ve “Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878–1920)”,
TBMM’nin yayınladığı ve editörlüğünü Hikmet Özdemir ile Yusuf
Sarınay’ın yaptığı “Türk-Ermeni İhtilafı Belgeler”, Genelkurmay
ATASE’nin çıkardığı Askerî Tarih Belgeleri Dergisi’nin 81 ve 83 sayılı
yayınlarından, yine Genelkurmay ATASE tarafından yayınlanan sekiz ciltlik,
6
“Arşiv Belgelerine Göre Ermeni Faaliyetleri 1914-1918” adlı eserlerin I, II,
VII ve VIII. ciltlerinden faydalanılmıştır.
Ayrıca Amerikan misyonerlerinin konsolosluklarla, konsolosların
İstanbul Büyükelçiliği, Büyükelçiliğin de Amerikan Dışişleri Bakanlığı’yla
yaptığı yazışmaları ihtiva eden ve Ara Sarafian tarafından derlenen üç ciltlik
“United States Official Documents on the Armenian Genocide” isimli eseri
ifade etmek gerekir. Ancak bu eser, dikkatlice incelenip ve iç ve dış tenkit
süzgecinden geçirildikten sonra kullanılmıştır. Çünkü misyoner veya
konsolosluk raporları genelde taraflı, önyargılı ve duyumlara dayalı olarak
yazılmıştır. Buna rağmen, çalışmamıza önemli katkılar sağlamıştır. 1929 ve
1933’te Amerikan hükümeti tarafından yayınlanan ve I. Dünya Savaşı
sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin dış ülkelerle yaptıkları yazışmaları
içeren ilki “Papers Relating to the Foreign Relations of the United States,
The World War 1916, Supplement The World War’’ ve diğeri “Papers
Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement 2 The
World War, 1918” isimli eserlerde yer alan Ermenilere yapılan yardımlara
ilişkin bilgilerden yararlanılmıştır.
Araştırmada, resmî yayınlar içerisinde, geçici Sevk ve İskân Kanunu’yla
birlikte devamında çıkarılmış kanunların yer aldığı “Takvim-i Vekayi
Gazetesi”nden ve “Düstur”dan faydalanılmıştır. Takvim-i Vekayi dışında
herhangi bir gazeteden yararlanılamamıştır. Bunun nedeni de, I. Dünya
Savaşı sırasında basına karşı uygulanan sıkı sansürdür. Zaten geçici Sevk ve
İskân Kanunu’nun çıktığı 27 Mayıs 1915 tarihinden 1917 yılı sonlarına kadar
Osmanlı basınında Ermeni sevkiyle ilgili haberlerin basında pek yer almadığı
görülmektedir3.
3 1915-1917 yılları arasında Ermeni sevkiyle ilgili Osmanlı basın- yayın organlarında çok az haber çıkmıştır. Çıkan haberlerde de Osmanlı Devleti’nin Ermenilere yönelik uygulamalarından bahsedilmemektedir. Basın yayın organlarıyla ilgili yapılmış çalışmalar için bkz. Münevver Güneş Eroğlu, Armenians in the Ottoman Empire according to Ikdam, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003; Yusuf Taratmış, Türk Basınında Ermeni Meselesi (1914-1919) (Alemdar, Ati İkdam, İleri, İrade-i Milliye, Sabah, Takvim-i Vekayi, Tanin, Tercüman-ı Hakîkat, Vakit
7
1915-1922 yılları arasında Amerikan gazeteleri ve dergilerinde Ermeni
meselesiyle ilgili çıkan yazıları derleyen Richard Diron Kloan’ın “The
Armenian Genocide, News Accounts From the American Press: 1915-1922”
adlı eserinden yararlanılmıştır. Bu eser Amerikan gazete ve dergilerinde,
misyoner raporlarına dayanılarak Ermenilerin içinde bulunduğu şartları
anlatıp, yardımların toplanılmasında kullanılan ilgi çekici başlıkları,
yardımların nasıl dağıtıldığı ve Amerikan basınının meseleye bakışını ortaya
koyması bakımından önemlidir. Fakat Amerikan basınının Ermeni
meselesiyle ilgili propaganda içerikli yayınları nedeniyle bu eser eleştirel bir
yaklaşım sonucunda çalışmada kullanılmıştır.
Araştırmada, yerli yabancı hatıra ve günlüklerden yararlanılmıştır.
Bunlardan bazıları Alpay Kabacalı tarafından hazırlanan Talat Paşa’nın
Anıları, Cemal Paşa’nın Hatıralar, Ali Fuad Erden’in Birinci Dünya
Savaşı’nda Suriye Hatıraları, Tacy Atkinson’un, The German, The Turk and
the Devil Made a Triple Alliance, Harpoot Diaries 1908-1917, Bertha
Morley’in Marsovan 1915: The Diaries of Bertha’dır. Talat Paşa, Ermenilerin
sevk ve iskânı sırasında Dâhiliye Nâzırı olarak görev yapmıştır. Hatıralarında
sevk kararının neden alındığı, Osmanlı Devleti’nin uygulamaları ve
görevlerini kötüye kullananlara karşı nasıl cezalar verildiği, yabancıların
Ermeni meselesine taraflı bakışını anlatmaktadır.
Cemal Paşa, I. Dünya Savaşı’nda IV. Ordu Kumandanı olarak
Yakındoğu’da bulunmuştur. Devletin Ermenilere yönelik uygulamaları ve
kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği yardımlardan az da olsa bahsetmektedir.
Paşa’nın, hatıralarında yardımlarından söz etmemesinin nedeni, insani hislerle
yaptığı yardımların bir kıymetinin kalmayacağı endişesidir. Fakat hem arşiv
belgeleri hem de yerli yabancı kaynaklar Paşa’nın Ermenilere yardımlarını
Gazetelerine Göre), Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2005; Bengi Kümbül, Tercüman-ı Hakîkat Gazetesi’ne Göre Osmanlı Ermenileri (1914-1918), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005; Serkan Gül, Armenian Question in Tasvir-i Efkar Between 1914 And 1918, Ortadoğu Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006 adlı çalışmalara bakılabilir.
8
ortaya koymaktadır. Zaten Ermeniler de ona “Ermenilerin Paşası” lakabını
takmışlardır. IV. Ordu Kurmay Başkanlığı yapan Ali Fuad (Erden)
hatıralarında Cemal Paşa’nın Ermeniler için yaptığı yardımları ifade
etmektedir. Atkinson’ın Harput’la, Morley’in Merzifon’la ilgili günlükleri
birbirinin benzerleridir. Yani asma, kesme, boğma, öldürme gibi propaganda
amaçlı yazılmış eserlerdir. Fakat eserlerin bu yönleri dikkate alınmamıştır.
Yalnız eserlerde yer alan misyoner yardımları çalışmaya yansıtılmıştır.
Ayrıca şimdiye kadar belirttiğimiz kaynakların dışında, çalışmayla ilgili
mevcut araştırmalar, kitaplar ve makaleler de gözden geçirilmiş olup,
bibliyografyada gösterilmiştir. Yalnız bunlar içerisinde, Yakındoğu’daki
insanlara yardım etmek amacıyla 1915 yılında kurulan ve ilk olarak
“American Committee for Armenian and Syrian Relief” kısaca “ACASR”,
daha sonra 1918 yılında “American Committee for Relief in the Near East”
yani “ACRNE” , 1919’da da “Near East Relief” adını alan ve “NER” olarak
bilinen yardım teşkilatının başında bulunan James L. Barton’un yazdığı Story
of Near East Relief adlı eserin önemini ayrıca ifade etmek gerekir. Eserde,
Yardım Komitesi’nin 1915-1930 yılları arasında yaptıkları yardımlar
anlatılmaktadır. Araştırmada, eserin özellikle 1915-1917 yıllarına ait yardım
faaliyetleriyle ilgili bilgilerinden yararlanılmıştır.
C. Sevk ve İskân Kanunu’na Kadar Türk-Ermeni İlişkilerine Kısa
Bir Bakış
Selçuklu Devleti’nin önce Kafkasya ardından Anadolu’ya girmeye
başlamasıyla hem Ermenistan denilen coğrafi bölgede4 Türk egemenliği, hem
4 Ermenistan denilen yerin çevresi kuzeyden Karadeniz ve Gürcistan, güneyden İran, El-cezire, Suriye ve Akdeniz’den kuşatılmıştır. Ermenistan’ın arazisi Mezopotamya’dan başlayarak Kur nehrine kadar yavaş yavaş yükselir ve Karadeniz, Hazar denizi arasında yüksek bir yayla şeklini alır. Bu sebeple Ermenistan’ın etrafı nispetle bir dağ adası hâlinde görünür. Ermenistan’ı Fırat nehri ikiye böler. Bunun doğu kısmına Büyük Ermenistan, batıya doğru uzanan kısmına Küçük Ermenistan denir. Ermenistan adı bugün Ermeni dediğimiz kimselerin oturduğu ülke anlamında değil, Anadolu, Mezopotamya gibi sadece bir coğrafî bölge adı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla Ermenistan adı, bölgeye bugünkü Ermeni toplumu gelmeden önce de vardı. Benzer bir örnek Türkler Anadolu’ya geldikten sonra görülmektedir. Bilindiği gibi Rum adı “Romalı” anlamına gelmektedir. Daha sonra bu kelime
9
de Türklerle Ermenilerin ortak yaşayışları başlamıştır. Ermenistan bölgesi
1157 yılına kadar Büyük Selçuklular, 1194’e kadar Irak Selçuklularının daha
sonra Harzemşahların ve İlhanlıların yönetiminde kalmıştır. İlhanlılardan
sonra sırasıyla Celayirliler, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve
Safeviler bölgeye egemen olmuştur. Özellikle Selçuklu yönetimi sırasında
Türklerin Ermenilere karşı tutum ve davranışları hakkında Ermeni tarihçi
Urfalı Mateos şunu söylemiştir: “ İnsanların en âdili, en akıllı ve kudretlisi
olan Melikşah bütün insanlara ve Hıristiyanlara karşı baba gibiydi. Bütün
Rum ve Ermeniler kendi istekleriyle onun yönetimine girdiler.” Yine Sultan
Melikşah’ın ölümü üzerine de, “Herkesin babası, bütün insanlara karşı
merhametli ve hüsnüniyet sahibi sultanın ölümü, bütün dünyayı büyük bir
matem içine düşürdü.” demiştir5.
Anadolu Selçukluları zamanında ise merkezi Sis (Kozan) olan
Çukurova Ermeni Krallığı XII. yy. sonlarına doğru kuruldu. Çukurova
Ermeni Krallığı ile Anadolu Selçuklu Devleti arasındaki ilişkiler daima
Türklerin güçlü olup olmadıkları durumuna göre farklılaşmıştır. Bu devlet, I.
İzzettin Keykavus (1210-1217) ve I. Alâeddin Keykubad (1220-1237)
zamanlarında vergiye bağlandı. Devletin zayıf dönemlerinde Ermeni Krallığı
topraklarını genişletmeye çalıştı. I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1192-1196, 1204-
1210), 1196’da ağabeyi lehine tahttan feragat edip, Sis’e gittiğinde Ermeni
Kralı kendisine büyük itibar gösterdi. Fakat 1243 Kösedağ Savaşı’nda
Anadolu Selçuklularının bozguna uğramasından sonra Halep’e kaçan
Yunanlaşmış Bizansı ifade etmeye başlamıştır. Giderek tamamen coğrafî bir terim hüviyeti taşıyan Rum kelimesi Türkleri ifade etmek için de kullanılmıştır. Örneğin Anadolu için “Bilâd-ı Rum”, Selçuklu sultanları için “Sultan-ı Rum” denmiştir. Bkz. Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1987, s.16; Yavuz Ercan, “Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni İddiaları”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.208. Dolayısıyla buralar Ermenilerin hâkimiyet bölgesi değil sadece yayılma alanlarıydı. 5 Ali Sevim, Genel Çizgileriyle Selçuklu-Ermeni İlişkileri, Ankara 2002, s.13; Mehmet Ersan, “Selçuklular Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.604; Urfalı Mateos Vekai-Nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), Türkçeye Çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edouard Duburer, Çev. M. Halil Yınaç, Ankara 1987, s.146; Ercan, “Ermeni İddiaları”, s.210; ayrıca Selçuklu Devleti ile Ermeniler arasındaki ilişkilerle ilgili geniş bilgi için bkz. Sevim, Selçuklu-Ermeni, s.6-18.
10
Anadolu zenginlerine Ermeni Krallığı tarafından saldırılar düzenlendi. Ayrıca
Ermeni Krallığı, kendisine sığınan II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246)’in
annesini Moğollara teslim etti. Devamlı olarak Moğolların tarafını tutan bu
Krallığa 1375’te Türkmenlerin desteği ile Mısır Memlük Devleti son verdi6.
Ermenilerin Osmanlı Devleti zamanında müreffeh bir yaşam
sürdürdüklerini söyleyebiliriz. Yüzyıllarca Osmanlı toplumuna uyum
sağlamış, şehir, kasaba ve köylerde yaşayan Ermeniler; ziraat, ticaret,
sarraflık, zanaat gibi işlerle meşgul olmuşlardı. Osmanlı Devleti’nde
Ermenilere o kadar güven duyuluyordu ki onlara “Millet-i Sadıka”
denilmekteydi7. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında biri Kudüs,
diğeri Eçmiazin’de iki Gregoryen Ermeni Patrikhanesi vardı. İstanbul’un
fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, 1461 yılında İstanbul’da bir Ermeni
Patrikhanesi kurulmasını sağladı. Patrikhanenin başına da Bursa Metropoliti
Ovakim’i getirdi. Patrik Ovakim’den sonra İstanbul’a gelen Ermeniler
Kumkapı, Yenikapı, Samatya, Narlıkapı ve Edirnekapı çevresine
yerleştirildiler. 1479’da Karaman Ermenileri, İstanbul’a getirtildi ve Samatya
taraflarına oturtuldu. Osmanlı Devleti’nde Ermenilerle ilgili önemli bir durum
da Yavuz Sultan Selim zamanında ortaya çıktı. 1516 yılında Mısır Seferi’ne
çıkan Yavuz, Suriye ve Filistin ile birlikte Kudüs’ü de Osmanlı yönetimine
kattı. Sultan, Kudüs’ü bizzat ziyaret ettiğinde, kendisini şehrin dışında diğer
bütün rahipler ve halk ile birlikte Ermeni Patriği III. Serkis de karşıladı.
6 Nejat Göyünç, Türkler ve Ermeniler, Haz. Kemal Çiçek, Ankara 2005, s.37-38; ayrıca Anadolu Selçuklu Devleti ile Ermeniler arasındaki ilişkilerle ilgili geniş bilgi için bkz. Sevim, Selçuklu-Ermeni, s.19-32; Ersan, “Selçuklular”, s.604-619. 7 Yusuf Hikmet Bayur, Armenians, Edited by: Kemal Çiçek- Pınar Eray, Ankara 2010, s.3; Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VIII, Ankara 1995, s.126, Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Ankara 2003, s.566; gerek devlete sadakatleri, gerekse iyi Türkçe ve yabancı dil konuşmaları ve Türk adetlerini benimsemeleri Ermenilerin Osmanlı Devleti’nde çeşitli hizmetlere atanmalarına sebep olmuştur. Özellikle Hâriciyede önemli görevlere getirilmişlerdir. Hâriciye dışında bu hizmetlerden bazıları, Darphane Emirliği, Darphane Meskûkât Nâzırlığı, Meclis-i Maârif Müsteşarlığı, nafia, orman ve maadin ve maliye gibi alanlarda Nâzırlıklar ve Meclis-i Ayan azalıklarıdır. Bunun için bkz. Rahip G. Çarkçıyan, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler, İstanbul 2006, s.97-152; Göyünç, Ermeniler, s.78-84.
11
Osmanlı Sultanı, 9 Kasım 1517 tarihinde Ermeni Patriği’ne Ermenilere
tanıdığı hak ve imtiyazları belirten bir ferman verdi8.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde, Erzurum Beylerbeyliği kuruldu.
Kanunnâmenin de yayınlanmasıyla hem Türk hem de Hıristiyan ahâlinin
hakları korundu. İranlı ve Osmanlı tüccarları yanında Ermeniler de ırki
yetenekleri dolayısıyla hem ticarette ve hem de bulundukları şehrin sosyal
hayatında kendilerini gösterdi. XVII. yüzyılın başlarında, Celâli olayları
nedeniyle Ermeniler arasında da huzursuzluklar oluştu. Erzurum, Erzincan,
Harput, Malatya, Kayseri, Sivas gibi yerlerde yaşayan Ermeniler, 1595-1640
yılları arasında, bulundukları yerleri terk ederek İstanbul ve Tekirdağ’a
yerleşmeye başladılar. Fakat devlet, 1609 ve 1635 yıllarında Ermenileri, eski
yerlerine geri gönderdi. 1635 yılındaki göç, Sultan IV. Murat’ın teşebbüsüyle
başladı ve Ermeniler Erzincan, Kemah, Eğin ve Divriği taraflarına sevk
edildi9.
XVII. yüzyıl sonlarında Çar Büyük Petro’nun başa geçmesiyle beraber
Ruslar, güneye inme siyasetlerinde büyük bir engel olarak gördükleri
Osmanlı Devleti’ni yıkabilmek için, başta Ermeniler olmak üzere,
Gayrimüslimleri bu devlet aleyhine kışkırttılar. Çar Büyük Petro döneminde
taraflar arasındaki bu münasebetler kısa zamanda gelişerek XVIII. yüzyılın
ilk çeyreğinin sonlarında ittifaka dönüştü. Nitekim Rusya’nın 1723-1724’te
Kafkaslara inmesi ile Rus hükümeti, Gürcü ve Ermenilerle bu iki topluluğun
ileri gelenlerinin çocuklarının okutulması üzerine bir antlaşma yaptı. Taraflar
arasındaki bu antlaşmanın 1753 yılında içeriği değiştirildi. Buna göre Ruslar,
Gürcü ve Ermenileri İran ve Osmanlı Devleti’ne karşı korumayı vaat
ediyordu. Bu arada daha önce Rusya’ya tahsile gönderilen Ermeni ve Gürcü
gençlerinden bir kısmı cemaatlerine dönmelerine karşılık, çoğunluğu Rus
ordularına subay olarak katıldı. Rusların 1828-1829’da Osmanlı Devleti’ne
8 Uras, Ermeni Meselesi, s.149; Ercan, “Ermeni İddiaları”, s.211. 9 Enver Konukçu, ”Osmanlılar ve Millet-i Sâdıkadan Ermeniler”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Ankara 2001, s.622-623.
12
karşı Kafkaslarda yaptığı savaşlarda Ermeni ve Gürcü asıllı subayların büyük
rolü olmuştur10.
Bilindiği gibi 1789 yılında Fransız İhtilali’nin patlak vermesiyle
milliyetçilik dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bu etki kendisini Osmanlı
Devleti’nde de göstermiştir. Nitekim Balkanlardaki Hıristiyan topluluklardan
Sırplar, Yunanlar, Rumlar ve Bulgarların bağımsızlık yolunda hızla
ilerlemeleri Ermenilere örnek olmuştur. Ancak Ermeniler, Balkan
milletlerinin aksine Osmanlı Devleti’nin her tarafına yayılmış bir
durumdaydı. Hatta Ermeniler, daha yoğun olarak yaşadıkları Doğu
Anadolu’da bile, Müslümanlara oranla azınlıktaydılar.
Osmanlı Devleti, yeniden eski güce kavuşmak, merkezi otoriteyi tahsis
etmek, ülkede nizam ve intizam sağlamak için 1839’da Tanzimat Fermanı’nı
ilan etmiştir. Fermanı’nın ilan edilmesi, Ermeni cemaatinde canlı bir ıslahat
hareketi görülmesine sebebiyet vermiştir. Eğitim seferberliğine girişildiği gibi
merkezde ve taşrada Ermenice gazeteler çıkarılmıştır. Ermeni Gregoryen
cemaatinin dinî reisi olan Patriğin danışma meclisi yeniden düzenlenmiştir.
Böylece 1847 yılında 14 üyeli Ruhanî Meclis ile 20 üyeli Yüksek Meclis
kurulmuştur. Ticaret ve zanaat erbabından teşekkül eden bu ikinci meclis
zamanla cemaatin en nüfuzlu müessesesi hâline gelmiştir11.
1856 yılında Islahat Fermanı’nın ilan edilmesinden yararlanılarak Mart
1863 tarihinde “Ermeni Millet Nizamnâmesi12” yürürlüğe girdi. Nizamnâme
99 maddeden oluşuyordu. Nizamnâmeye göre, 140 temsilciden meydana
gelen yeni bir meclis kuruldu. Meclisin 20 üyesi İstanbul Ruhbanı arasından,
40’ı taşradan, 80’i İstanbul’dan seçilecekti. Eskiden mevcut olan 14 üyeli dinî
10 Kemal Beydilli, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, XIII/17’ den Ayrıbasım, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s.383-393; Mehmet Saray, “Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.127. 11 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, İstanbul 2005, s.102; Uras, Ermeni Meselesi, s.159. 12 Ermeni Millet Nizamnâmesi’nin maddeleriyle ilgili değerlendirme için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.165-171.
13
meclis ile 20 üyeli Yüksek Meclis muhafaza ediliyor, ancak bunların
seçiminin Milli Meclis tarafından yapılması hükmü getiriliyordu. Ayrıca
Ermeniler arasında basın-yayın faaliyetleri arttı. 1839-1866 arasında
Ermenilerin İstanbul’da çıkardıkları günlük gazete sayısı 14’tü. Öyle ki
Ermeniler, Van’da bile gazete çıkarıyorlardı13.
Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nden ayrılma isteğinin ilk açık belirtisi
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda ortaya çıkmıştır. Ermeni Patriği
Nerses Varjabedyan, Yeşilköy’e kadar ilerleyen Rus ordusunun
Başkumandanlık karargâhına gitmiş ve Rus Çarı’nın himayesinde Doğu
Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını teklif etmiştir. Patriğin teklifi,
Rusya’nın menfaatine uygundur. Bu sebeple, 3 Mart 1878 tarihinde
imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi, Doğu Anadolu’da
Ermenilerin oturduğu yerlerde ıslahat yapılmasını şart koşuyordu. Rusların
Osmanlılara karşı kazandığı zafer Yakındoğu’da devletlerarası dengeyi
bozmuştu. Bu nedenle İngiltere’nin müdahalesi sonucunda 13 Haziran 1878
tarihinde Berlin’de konferans düzenlendi. Ermenilerle ilgili olarak, bir yandan
Mısırlı Bogos Nubar Paşa diğer yandan da Ermeni Patrikliği konferansa farklı
tasarılar sundu14. Sonuçta 13 Temmuz 1878’de Berlin Antlaşması imzalandı.
Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi Ermenilerle alakalıdır. Bu maddeyle
Osmanlı yönetimi, Ermenilerin oturdukları altı vilayette (Erzurum, Bitlis,
Van, Sivas, Harput ve Diyarbakır) ıslahat yapılmasını ve Ermenilerin Çerkez
ve Kürtlere karşı korunmalarını benimsemişti. Fakat Ermeniler, bağımsız bir
devlet kurabilme amaçlarına ulaşamamışlardı15. Bu durum Ermenilerin
bağımsızlık heveslerini azaltmayacak, bağımsızlık hedeflerine XIX. yüzyılın
ikinci yarısından sonra kurdukları cemiyetler ve komiteler vasıtasıyla
ulaşmaya çalışacaklardır.
13 Bayur, Armenians, s.2-3; Gürün, Ermeni Dosyası, s.102. 14 Hem Mısırlı Bogos Nubar Paşa’nın hem de Ermeni Patrikliği’nin tasarıları için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.209-226. 15 Göyünç, Ermeniler, s.101-102; Uras, Ermeni Meselesi, s.248.
14
Ermenilerin kurdukları cemiyetlerden ilki 1860 yılında Hayırsever
Cemiyeti’dir. Daha sonra Fedâkarlar Cemiyeti ve 1870-1880 yılları arasında
da Araratlı, Okul Sevenler, Şarklı ve Kilikya cemiyetleri kurulmuştur. Şarklı
ve Okul Sevenler Muş ve civarında, Araratlı Cemiyeti ise özellikle Van
dolaylarında çalışıyordu. Araratlı, Okul Sevenler, Şarklı ve Kilikya
cemiyetleri birleşerek “Ermeni Birleşik Cemiyeti” adını aldı. 1879 yılında
Üsküdar’da Milliyetçi Kadınlar Cemiyeti, Madmazel Zabel Hancıyan ile
diğer bazı Ermeni kadınlar tarafından kuruldu. 1880’de Erzurum’da Silâhlılar
Cemiyeti faaliyet göstermeye başladı. Ancak bu cemiyet faaliyetlerini 1883
yılına kadar sürdürebildi. Üyelerinin bir kısmının tutuklanmasıyla cemiyet
dağılmıştır. Daha sonra Ermenistana Doğru Cemiyeti, Kafkasya’da Genç
Ermenistan Cemiyeti, 1883’te Van’da Karahaç Cemiyeti kuruldu. 1881’de
Erzurum’da kurulan Şura-yı Ali Cemiyeti bir süre sonra adını değiştirerek
Müdâfi Vatandaşlar Cemiyeti oldu16.
Yukarıda saydığımız cemiyetlerden başka asıl üç tane büyük ihtilalci
komite vardı. Bunlar Armenekan, Hınçak ve Taşnaksutyun’dur.
Armenekan’ın kurucuları Mığırdıç Portakalyan’ın öğrencileridir17.
Armenekan’ın hedefi, ihtilal yolu ile Ermenileri kendi kendilerini idare
edecek bir siyasi teşekküle kavuşturmaktır. Komite’nin ABD’de ve
Türkiye’de Muş, Bitlis, Trabzon ve İstanbul’da, İran’da Tebriz ve Salmas’ta
şubeleri vardı. Hınçak (Çan) Komitesi’ni ise Rusya’yı terk ederek Avrupa
üniversitelerinde öğrenimlerini devam ettirmeye çalışan yirmili yaşlarda iyi
aile çocukları olan yedi Ermeni genci kurmuştur. Ağustos 1887 tarihinde
Cenevre’de kurulan bu komitenin amacı Armenekanla aynıdır. Önce
16 Davut Kılıç, Osmanlı Ermenileri, Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, Ankara 2006, s.249-250; Uras, Ermeni Meselesi, s.421. 17 Mığırdıç Portakalyan, 1848’de İstanbul Kumkapı’da doğmuştur. Babası gençliğinde Paris’e tahsile gitmiş ve dönüşünde 1858 yılında bir süre Babıâli Tercüme Odası’nda çalışmış, 1866’da Maliye Nezareti’nde danışmanlık, daha sonra Ziraat Bankası’nda müdürlük yapmış olan Mikael Portakal Paşa’dır. Mığırdıç, İstanbul’da Ermeni okullarında öğrenim görmüş, genç yaşta siyasi faaliyetlere girişerek Ermeni Millî Meclisi çalışmalarına katılmış, 1867-1869 arasında Tokat’ta öğretmen olarak çalışmıştır. 1876 yılında yayın ve öğretim faaliyetlerinden ötürü Ararat Cemiyeti’nin önde gelen üyelerinden birisi olmuştur. 1885’te Marsilya’ya giderek Armenia Gazetesi’ni yayımlamaya başlamıştır. Bkz. Göyünç, Ermeniler, s.98-99.
15
İstanbul’da, sonra da Anadolu’da Amasya, Arapkir, Bafra, Eğin (Kemaliye),
Merzifon, Tokat ve Yozgat’ta örgütlendiler. Üçüncü Ermeni İhtilal Komitesi
olan Taşnaksutyun da 1890 yılında Tiflis’te kurulmuştur. Komitenin yayın
organı “Droşak” yani “Bayrak”tır. Tebriz, Hoy, Salmas gibi Osmanlı
Devleti’nin doğu sınırlarına yakın yerleri eylem mıntıkası olarak seçmiş, Van
etrafındaki Darık Manastırı da Türkiye’ye girecek Ermeni tedhişçilerin üssü
olmuştur18.
Önce özerkliğe, daha sonra da bağımsızlığa kavuşmak amacında olan
Ermeniler, Berlin Antlaşması’yla bu amaçlarını gerçekleştiremeyince bu sefer
hedeflerine ulaşmak için Osmanlı Devleti’nde isyanlar çıkarmaya
başlamışlardır. Ancak isyanlar bastırılınca ABDli ve Avrupalı Ermeni
sempatizanlarının da desteğiyle Türkler katliam yapıyor propagandasını
yaparak, dünya kamuoyunu Osmanlı Devleti’nin aleyhine döndürmek
istemişler ve onların da müdahalesiyle nihaî hedefleri olan bağımsızlıklarına
ulaşacaklarını zannetmişlerdir.
Bu anlamda Anadolu’da ilk ciddi olaylar, 1890 yılında Erzurum’da19
“Anavatan Müdâfileri Cemiyeti” üyelerinin ve İstanbul Kumkapı’da Hınçak
Komitesi’nin kışkırtmalarıyla çıktı. İki taraftan da insanların öldüğü bu
olaylarda, iki topluluk arasında karşılıklı düşmanlıklar doğdu. Avrupa
basınının bu olayları Ermenilere yapılmış bir katliam olarak vermesi ve onları
18 Gürün, Ermeni Dosyası, s.186-195. Göyünç, Ermeniler, s.99-100; ayrıca Hınçak ve Taşnaksutyan komiteleriyle ilgili geniş bilgi için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.426-457. 19 1890 yılında Erzurum’da Ermeni isyanlarının başlamasında Ermeni Kilisesi’nin çok büyük rolü vardır. Rusya’dan getirilen silâhlar, Ermenilere ait kilise mahzenlerinde saklanmış. Erzurum’da her an Ermeni İsyanı’nın başlayabileceğinin farkına varan yerel yöneticiler, Ermeni Kilisesi’nin etrafını askerlerle çevrilmesini sağlamış. Bunun üzerine isyancılar kilise içerisinden Osmanlı askerlerine ateş etmiştir. Böylece Erzurum’daki Ermeni olayları kiliseden açılan ateş sonucunda başlamış ve şehir geneline yayılmıştır. Aynı zamanda Ermeni Kilisesi ve Okulu’nun (Sanasaryan) silâhların imal edildiği yerler olduğu güvenilir bir Ermeni muhbir tarafından Erzurum Merkez Kumandanlığı’na bildirilmiştir. Bu bilgiler için bkz. BOA, Y.PRK.ASK, nr.62/97, Lef 1; nr.62/30. Ayrıca Ermeni cemaatinin açtıkları okullarda Ermeni öğrencilerinin kafalarına bağımsızlık fikri de sokulmuştur. Osmanlı yetkilileri tarafından bu okullarda yapılan aramada el ile işlenmiş bir Osmanlı haritası bulunmuştur. Haritada, Rusya’ya bağlı Van ve Erzurum vilayetleriyle Türkistan’ın bir kısmını içine alan büyük harflerle yazılı “Bağımsız Ermenistan” gösteriliyordu. Osmanlı yetkilileri, böyle bir durumun gerçekleşmemesi için Ermeni Patrikliği’ni uyarmış. Patriklik de Osmanlı yetkililerine bir daha bu tür faaliyetlerin olmayacağı yönünde karşılık vermiştir. Bkz. BOA, Y.PRK.MF, nr.3/15.
16
ezilen bir toplum olarak göstermesi Ermenilerin cesaretlenmelerine yol açtı.
Bunun üzerine Ermeniler, Aralık 1892’de Van valisine suikast düzenledi.
Eylül 1893’te komitecilerin Merzifon’da faaliyet gösterdikleri ev, hükümet
yetkililerince öğrenilip basıldı. Ev içindeki komiteciler tarafından açılan ateş
sonucunda 25 asker yaralandı. Hatta bunlar içerisinde şehit olanlar vardı.
Ağustos 1894’te Sasun’daki Ermeni isyanları, Hınçak komite üyelerinden ve
Kumkapı Olayı’nın faillerinden Haçinli Hamparsum Boyacıyan’ın tahrikleri
sonucu Ermeniler ile Müslümanların arasındaki çatışmalarla başladı ve isyan
23 Ağustos 1894 tarihinde Osmanlı kuvvetleri tarafından bastırılmasıyla son
buldu20.
10 Ekim 1895’te Zeytun’un (Süleymanlı) Alabaş köyüne bir tahkikat
için giden iki jandarma, Ermeniler tarafından öldürüldü. 24 Ekim’de bir grup
Ermeni, Zeytun’a geldi ve burada Türkleri esir alarak öldürdü. Bu olaya
Ermeni kadınları da katıldı. İsyanı çıkartanların elebaşları yakalandı. Lâkin
Rus, Fransız ve İngilizlerin Halep’teki konsoloslarının girişimleri ile serbest
bırakıldılar. 15-24 Haziran 1896 tarihleri arasında Van’da meydana gelen
Ermeni isyanları sonucunda 418 Müslüman, 1.715 Ermeni hayatını kaybetti.
363 Müslüman’la 71 Ermeni de yaralandı21. 26 Ağustos 1896’da İstanbul’da
Osmanlı Bankası işgal edildi. 1904’te Sasun’da ikinci kez isyan meydana
geldi. Nisan-Temmuz ayları arasındaki olaylarda 1.000 civarında Türk ve 19
Ermeni öldü. 21 Temmuz 1905 tarihinde cuma günü Yıldız Sarayı önünde II.
Abdülhamid’e suikast düzenlendi22. Bunlar, Ermenilerin gerçekleştirdikleri
olaylardan bazılarıdır.
20 Gürün, Ermeni Dosyası, s.212-216; Uras, Ermeni Meselesi, s.471-478; Göyünç, Ermeniler, s.108-109. 21 Uras, Ermeni Meselesi, s.491-506. Gürün, Ermeni Dosyası, s.227-235; Göyünç, Ermeniler, s.109-111; ayrıca Zeytun isyanlarıyla ilgili geniş bilgi için bkz. Nejla Günay, Maraş’ta Ermeniler ve Zeytun İsyanları, İstanbul 2007; 1896 yılında Van’daki Ermeni isyanlarıyla ilgili geniş bilgi için bkz. Dilşen İnce Erdoğan, Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van Ermeni İsyanları, (1896), İstanbul 2008. 22 Bu olaylarla ilgili geniş bilgiler için bkz. Gürün, Ermeni Dosyası, s.235-241; Göyünç, Ermeniler, s.111; Uras, Ermeni Meselesi, s.506-531.
17
Bunun yanında Berlin Antlaşması’ndan sonra Ermenilerin oturdukları
bölgelerde ıslahat yapılacağı belirtilmişti. Ermenilerin Rus etkisinde olmaları
ve böylece Rusların güneye inebilme fırsatı vereceğinden, İngiliz
hükümetinin Ermeni ıslahat hareketine sıkı sıkıya sarılmasına sebebiyet
vermiştir. Hatta İngilizler, meselenin önderi durumuna gelmiştir.
1880-1894 yılları arasında Doğu Anadolu’da gerçekleştirilmeye
çalışılan ıslahat girişimleri sonucunda polis teşkilatında görev alan
Gayrimüslimlerin sayısı arttı. Nüfus yapısına göre nahiye meclislerine
yöneticiler Müslim ve Gayrimüslimlerden seçildi. Bu dönemde şikâyetlerin
ve suçların azaldığı, bayındırlık ve okullaşma alanlarında yol ve köprü
yapımı, okul inşâ ve tamiri gibi gelişmelerin olduğu gözlemlendi.
İngiltere’nin öncülüğünde Ermenilerin oturdukları vilayetlerde ıslahat
görüşmeleri 1897’ye kadar sürdü. Ayrıca bunun için Şakir Paşa, Genel
Müfettiş olarak atandı23. 1897’de Osmanlı-Yunan Savaşı, 1909 Adana
Olayları24, 13 Nisan 1909 tarihinde meydana gelen ve 31 Mart Vakası diye
anılan olay ile asıl dikkatler II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi üzerine
oldu. 1910’da Arnavutluk’ta başlayan isyan, 1911’de İtalya ile Trablusgarp
Savaşı’nın yapılması ve nihayet 8 Ekim 1912 tarihinde Balkan savaşlarının
patlak vermesi, Ermeni vilayetindeki ıslahat hareketlerini gündemden
çıkarttı25.
30 Haziran 1913 tarihinde başlayan yeni görüşmelere İstanbul’daki Rus,
Fransız, İngiliz ve Alman büyükelçileri katıldı. En kıdemli olan Avusturya-
Macaristan Büyükelçisi Başkanlığı’nda, onun Yeniköy’deki yalısında
toplanıldı. Bu toplantıda, Rus-İngiliz ve Fransız uzmanlarınca hazırlanan
ortak metin görüşülmeye başlandı. Vilâyat-ı Sitte’yi ihtiva edecek tek bir
23 Şakir Paşa’nın Genel Müfettişliği’yle ilgili bilgi için bkz. Ali Karaca, Anadolu Islahatı ve Şakir Paşa, 1838-1899, İstanbul 1993. 24 Olaylarla ilgili geniş bilgi için bkz. Mehmed Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 2002; Cemal Paşa, Hatıralar, Tamamlayan ve Tertipleyen: Behçet Cemal, İstanbul 1959, s.348-355; Uras, Ermeni Meselesi, s.550-568. 25 Gürün, Ermeni Dosyası, s.255; Göyünç, Ermeniler, s.103; Ercüment Kuran, “Ermeni Meselesinin Milletlerarası Boyutu (1877-1897)”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.19-27.
18
Ermeni vilayeti kurulacak, başına da beş yıl için geniş yetkilerle donatılmış
bir Osmanlı Hıristiyanı veya bir Avrupalı vali tayin edilecekti. Neticede uzun
süren görüşmeler ve tartışmalardan sonra 8 Şubat 1914 tarihinde yeni bir
metin üzerinde anlaşmaya varıldı. “Yeniköy Antlaşması” Osmanlı Sadrazamı
ve Hâriciye Nâzırı Sait Halim Paşa ve İstanbul’daki Rus Maslahatgüzarı
Constantin Goulkevitch arasında imzalandı. İmzalanan bu antlaşma ile
yapılması düşünülen ıslahat konusu ayrıntılı olarak ele alındı. Buna göre
Erzurum, Trabzon ve Sivas’ı kapsayan bölgeye Hollanda’dan Westenek; Van,
Harput ve Diyarbakır çevresine de Norveç’ten Hoff Genel Müfettiş olarak
atandı26.
Osmanlı Devleti, bu anlaşmayı Rusya ile imzaladığından Ermeni
meselesinin takipçisi de tek başına Rusya oluyordu. Böylece Doğu Anadolu
vilayetlerinde Ermeniler üzerinde yapılan ıslahat hareketlerine Avrupa
devletleri artık müdahil olamayacaklardı. Yapılan bu antlaşma, Osmanlı
Devleti tarafından hemen halka açıklanmadı. Bununla ilgili bilgiler ancak 11
Şubat 1914 tarihinde gazetelerde yayımlanarak halka duyuruldu. Nitekim
antlaşmanın imzalanmasından sonra, İstanbul’da Fransızca olarak yayımlanan
ve daha çok Alman görüşlerini yansıtan Lloyd Ottoman Gazetesi’nin 20
Mayıs 1914 tarihli nüshasında, Rusya ile böyle bir antlaşmanın
imzalanmasıyla, Yakındoğu’daki Alman menfaatlerinin zarara uğradığı
belirtiliyor, Türk devlet adamlarının devletlerarası ilişkilerde siyasetlerini
geçici hislerle değil, kendi devletlerinin yüksek menfaatlerine göre
belirlemeleri tavsiye ediliyordu. Rusya, bu antlaşmayı imzalamakla, Osmanlı
Devleti’ni âdeta bir çember içine alarak Kafkasya’daki Müslüman
topluluklarla Türklerin münasebetlerini kesmek ve yakın bir gelecekte de
İstanbul hakkındaki geleneksel hedeflerini uygulamaya koymak istiyordu.
Goulkevitch, antlaşma imzalandıktan bir gün sonra, yani 9 Şubat 1914
tarihinde, Rusya Dışişleri Bakanı’na gönderdiği mektupta imzalanan bu
projenin Ermeni milletinin tarihinde yeni bir devir açtığını belirtiyor; 26 Zekeriya Türkmen, Vilayât-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetleri) Islahat Müfettişliği 1913-1914, Ankara 2006, s.53; Gürün, Ermeni Dosyası, s.268; Göyünç, Ermeniler, s.103-104.
19
Ermenilerin Türk boyunduruğundan kurtulacağını ifade ediyordu.
Goulkevitch, mektubunda, bu antlaşma ile Ayestefanos Antlaşması’nın 16.
maddesinin yürürlüğe girmiş olduğunu ve Rusya’nın uluslararası alanda
prestijinin arttığını da ileri sürüyordu. Mektubunda ayrıca, Rusya’nın tarihî
isteklerinden bahsederek, İstanbul’a hâkim olmak arzusunda olan Rusya’nın
İstanbul’da bulunan Ermenilerle burada tutunmasının mümkün olabileceğini
de dile getiriyordu. Bu sırada Rusya’daki gazetelerde anlaşmanın Rusya
açısından büyük bir başarı olduğu yazılıyordu27.
Yalnız 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya-Macaristan Veliahdı
Arşidük Ferdinand’ın Bosna’da bir suikast sonucu öldürülmesi, I. Dünya
Savaşı’na giden yola girildiğini gösteriyordu. Osmanlı Devleti de 1 Kasım
1914 tarihinde savaşa dâhil olduğu zaman Yeniköy Antlaşması’yla belirlenen
Genel Müfettişler henüz göreve başlamamışlardı. Babıâli, 31 Aralık 1914’te
bunların işlerine son verildiğini ilan etti. Böylece Ermeniler lehine ıslahat
konusu da kapanmış oldu28.
27 Türkmen, Vilayât-ı Şarkiye, s.55-56; ayrıca antlaşmanın maddeleri için bkz. Gürün, Ermeni Dosyası, s.273-277; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 2/III, Ankara 1991, s.169-172. 28 Gürün, Ermeni Dosyası, s.277.
20
BİRİNCİ BÖLÜM
SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI
VE OSMANLI DEVLETİ’NİN ERMENİLER
HAKKINDAKİ UYGULAMALARI
1.1. SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI
I. Dünya Savaşı başlarında emperyalist devletlerin bağımsızlık
vaatleriyle Ermeniler, Osmanlı Devleti’ne karşı zararlı faaliyetlerini
sürdürmeye devam etmiştir29. Ermenilerin, Osmanlı ordularına ait cephe
önlerinde ve gerilerinde gerçekleştirdikleri ayaklanmalarla Rus zaferinde
büyük payları olmuştur. Ayrıca bu dönem içerisinde İstanbul Patrikhanesi, bir
taraftan Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne sadık kalmaları, askeri vazifelerini
yapmaları, dış etkilere kapılmamaları şeklinde karar almasına rağmen diğer
taraftan Rusya’yı desteklemişti30.
Osmanlı egemenliği altında bulunmak istemeyen Zeytunlu Ermeniler,
kendi subaylarının yönetiminde bir Zeytun Fedai Alayı kurarak 30 Ağustos
1914’te isyan ettiler31. Osmanlı Devleti’nin 1 Kasım’da savaşa girmesinden
sonra, Şubat 1915’te Zeytun’a Maraş’tan asker ve cephane sevk edilirken
saldıran Ermeniler, jandarmalardan altısını öldürüp, ikisini de yaralayarak
kaçtılar. Bu arada telgraf tellerini kopararak Maraşla bağlantıyı kestiler.
Zeytun İsyanı sonrasında yapılan takiplerde 713 tüfek, 21 çifte, 12 mavzer ele
geçirildi. Tutuklananlar arasında başlarında papazların da olduğu toplam 61
kişi vardı.
29 Nuri Köstüklü, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler (Balkan Savaşlarından Milli Mücadeleye), Konya 2005, s.63. 30 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkilabı Tarihi, II/3, s.12-13; Stanford J. Shaw, The Ottoman Empire in World I, 2, Ankara 2008, s.1029. 31 Zeytun’da başlayan isyanlar Bitlis, Diyarbekir, Mamuratü’l- aziz, Sivas, Kayseri, Erzurum, Trabzon, Ankara, İzmit, Adana, Hüdavendigâr, Adapazarı, İzmir, Halep ve Canik’te devam etmiştir. Bkz. Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri (Meşrutiyet’in İlanından Önce ve Sonra), Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Ankara 2008, s.128-176.
21
23 Şubat 1915 tarihinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu İstanbul
Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı rapora göre 75.000 Ermeni,
Türk ordusunu terk ederek Rus ordusuna katılmış ve Türklere karşı
savaşmıştır32. Ayrıca Ermeniler, İtilaf Devletleri’ne casusluk hizmetinde de
bulunmuştur33.
I. Dünya Savaşı başlangıcında rahat durmayan Ermeniler, ülkenin her
yerinde devlet aleyhinde faaliyetlerine devam etmiştir. Ermeniler bütün bu
olayları gerçekleştirirken, Osmanlı Devleti’nin 21 Aralık 1914 tarihinde
başlayıp, 15 Ocak 1915 tarihine kadar süren ve hezimetle sonuçlanan Kafkas
Harekâtı vuku bulmuştur. Dolayısıyla Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, Taşnak
Komitesi’nin tanınmış üyelerine ve özellikle Ermeni Mebusu Varteks
Efendi’ye, Ermenilerin isyan ve ihtilal hareketlerine yöneldikleri takdirde çok
şiddetli tedbirlerle karşılaşacaklarını bildirmiştir34. Başkumandanvekili Enver
Paşa da aynı şekilde Ermeni Patriği’ni davet ederek uyarılarda bulunmuştur35.
Hatta Hükümet bir tedbir olarak Zeytun, Maraş ve civarlarındaki bazı zararlı
faaliyetlerde bulunan Ermenileri Konya’ya sevk etmiştir. Fakat burada da
toplu hâlde bulunmaları, bir süre sonra o bölgedeki Ermenilerle birleşmeleri
ve tehlike teşkil etmeleri üzerine bundan vazgeçmiştir. Bunun üzerine
Ermenileri Halep’in güneydoğusu ile Zor ve Urfa havalisine sevk etmiştir36.
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, Zeytun Ermenilerinin başlattığı olayların bir türlü
32 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.986; HAPA XL 272 No.80, VI A, Viyana 2004. 33 Ahmet Rüstem, The World War and the Turco-Armenian Question, Berne (Tarihsiz), s.58. Ayrıca Ermenilerin casusluk faaliyetleriyle ilgili olarak bkz. ATASE, BDH, Kls.310, Dos.1260, Fih.12; Kls.310, Dos.1260, Fih.9-6; Kls.310, Dos.1260, Fih.12-3; Kls.310, Dos.1260, Fih.12-2. 34 Talat Paşa’nın Anıları, Haz. Alpay Kabacalı, İstanbul 1994, s.71. 35 Ahmet Rüstem, Armenian Question, s.59. 36 Dâhiliye Nezareti’nden, Adana ve Halep vilayetleriyle Maraş mutasarrıflığına çekilen 24 Nisan 1915 tarihli şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.52/122; Recep Karacakaya, Türk Kamuoyu ve Ermeni Meselesi (1908-1923), İstanbul 2005, s.250-251. Dâhiliye Nezareti’nden Konya vilayetine çekilen 5 Mayıs 1915 tarihli şifrede, Konya’ya gönderilen Ermenilerin iskân ve iâşe masraflarının karşılanması için Maliye Nezareti’ne tebligat yapıldığı, bunun için gerekli miktarın ve ne kadar Ermeni bulunduğunun tespit edilerek bildirilmesi isteniyordu. Bkz. Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2007, s.130.
22
yatışmaması üzerine 6 Mayıs 1915 tarihinde Maraş mutasarrıfına bir telgraf
göndererek, Zeytunluların bölgeden tamamen çıkmasını istemiştir37.
Ermenilerin sevke tâbi tutulmasına sebebiyet verecek olan asıl son olay
Van’daki Ermeni isyanıdır38. Van Valisi Cevdet Bey tarafından Mart 1915
başlarında Van’da ayaklanmanın başlamak üzere olduğu, I. Ordu Kumandanı
Halil Bey ile merkezdeki Başkumandanlığa bildirilmişti. Ermeniler, 15
Nisan’da Van dışında, 17’sinde Çatak’da, 18’inde Bitlis’te ayaklandı.
Çatak’ta memur ve jandarmalar öldürüldü. 20 Nisan’da da Van’ın içinde
Ermeni ayaklanması başladı. Burada Türk evlerine ve karakollarına saldırıldı,
Düyûn-ı Umûmiye Dairesi, postahane gibi yerler yakıldı39. Ermeni
saldırılarının devam etmesi üzerine, Osmanlı hükümeti seferberlik ilanından 9
ay sonra Ermenilerle ilgili köklü tedbirlere başvurdu. Van’daki isyanı
bastırmak ve Ermeni komitelerini dağıtmak amacıyla 24 Nisan 1915’te
vilayet ve mutasarrıflıklara gizli bir tamim yolladı. Bu tamimde, Ermeni
komite merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve komite
elebaşlarının tutuklanması istendi. 26 Nisan’da da Başkumandanlık
birliklerine aynı anlamda bir tamim gönderilerek, elebaşların askeri
mahkemelere sevk edilmesi, suçluların cezalandırılması belirtilmişti. Bunların
sonucunda İstanbul’da 235 kişi tutuklandı. Bu tutuklulardan bir kısmı
Haydarpaşa’dan trenle Ankara ve Çankırı’ya gönderildi40.
Bütün bunlara rağmen Van’daki isyanın devam etmesi, diğer bölgelerde
Ermeni faaliyetlerinin hız kazanması ve Müslüman köylerinin basılması
sebebiyle Başkumandanvekili Enver Paşa, toplu halde bulunan Ermenilerin
37 Sevk ve İskân, s.133-134. 38 BOA, HR.SYS, nr.2873/5, Lef 11. 39 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, III/3, Ankara 1991, s.3. 40 Ermenilerin her yıl katliam tarihi diye gösteri yaptıkları 24 Nisan, bu 235 kişinin tutuklanma günüdür . Bkz. Yusuf Sarınay, “24 Nisan 1915 Ermeni Tutuklamaları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 4, Ankara 2006, s.25. Aslında bu bir anlamda tutuklama değildir. Sadece etki alanlarından uzaklaştırarak bir nevi kontrol altında tutmaktır, diyebiliriz. Çünkü Dâhiliye Nezareti’nin Kastamonu vilayetine gönderdiği 2 Mayıs 1915 tarihli şifresinde, Çankırı’ya gönderilen Ermenilerin tutuklu olmadıklarından kışlada tutulmamaları ve kasaba dâhilinde serbest bırakılarak muhafazalarına özen gösterilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bkz. Sevk ve İskân, s.128-129.
23
buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeydi. Bu
nedenle Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’e iki öneri sundu. Birincisi, bu Ermenileri
aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek, ikincisi; Anadolu’nun çeşitli
yerlerine dağıtmaktı. Hatta Enver Paşa, isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi
halkını sınırların dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen
Müslüman halkın yerleştirilmesini Dâhiliye Nâzırı’na tavsiye etti41. Bu
şekilde Enver Paşa, Ermenilerin isyana teşebbüs edemeyecek şekilde
dağıtılmalarını istiyordu. Ayrıca toplu bir yer değiştirme düşüncesi siyasi
değil, askeri nedenlerden ve güvenlik ihtiyacından kaynaklanmıştı42.
Türk kuvvetleri, 17 Mayıs 1915’te Van’ı terk etmek zorunda kalmış, 31
Mayıs’ta Rus birlikleri Van’a girmişlerdi. Onları, Ermeniler coşkuyla
karşılamışlardı43. Rus Çarı, 18 Mayıs 1915’te Beyazıt bölgesi Rus Askerî
Kumandanlığı vasıtasyla Van halkına fedakârlığı dolayısıyla teşekkürlerini
içeren bir telgraf göndermiştir44.
Van’ın Rus işgaline girmesiyle birlikte 26 Mayıs 1915 tarihinde
Başkumandanlık, Dâhiliye Nezareti’ne bir şifre gönderdi. Bu şifreye göre,
Doğu Anadolu vilayetlerinde yoğun bir şekilde bulunan Ermeniler,
Diyarbakır vilayetinin güneyine, Fırat nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye
yakınlarına sevk edilecek, Ermeniler yeniden fesat yuvaları meydana
getirmemek için iskân edilecekleri yerlerde Ermeni nüfusu, aşiret ve
Müslüman nüfusun %10’unu geçmeyecek, sevk edilen Ermenilerin
kuracakları köylerin her biri elli evden çok olmayacak, Ermeni muhacir
aileleri, seyahat ve nakil suretiyle de olsa yakın yerlere ev
değiştiremeyecekti45.
41 Temuçin F. Ertan, “Ayastefanos’tan Lozan’a Siyasal Antlaşmalarda Ermeni Sorunu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.249. 42 Recep Karacakaya, “Ermeni Tehciri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.378. 43 Karacakaya, “Tehcir”, s.378. 44 Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.20. 45 Gürün, Ermeni Dosyası, s.307.
24
Aynı tarihlerde Dâhiliye Nezareti, Sadaret’e gönderdiği tezkirede,
özetle şöyle der46: Savaş mıntıkalarına yakın bölgelerde oturan Ermenilerin
bir kısmı ordunun harekâtını zorlaştıran davranışlarda bulunmakta, saldırılar
yapmakta ve asilere yataklık etmekte olduklarından Van, Bitlis, Erzurum
vilayetleri ile Adana, Mersin, Kozan, Cebel-i Bereket kazaları, Maraş
mutasarrıflığı (Maraş’ın merkezi hariç), Halep vilayeti, İskenderun, Beylan,
Antakya kazalarındaki Ermenilerin yerleri değiştirilecektir. Bunlar, Musul ve
Zor mutasarraflıklarının, Van vilayetiyle bitişik kuzey kısımlarına, Halep
vilayetinin doğu ve güneydoğusu ile Suriye vilayetinin doğusuna
nakledilecektir.
Dâhiliye Nezareti’nin tezkiresinden bir gün sonra 27 Mayıs 1915’te
“Vakt-i Seferde İcraat-ı Hükümete karşı gelenler için cihet-i askeriyece ittihaz
olunacak tedabir hakkında kanun-ı muvakkat” kabul edilerek, 1 Haziran 1915
tarihinde Takvim-i Vekayi’de yayımlanır47. Buna göre geçici kanunun
maddeleri şöyledir:
1. Madde: Savaş zamanında ordu, kolordu, tümen
kumandanları ve bunların vekilleri ve müstakil mevki
kumandanı, halk tarafından herhangi bir surette hükümet
emirlerine ve ülke savunmasına ve asayişin korunmasına
ilişkin uygulamalar ve düzenlemelerine karşı muhalefet,
silâhlı tecavüz ve direniş görürlerse, derhal askeri
kuvvetler ile önlem almaya ve tecavüz ve direnişi tamamen
yok etmeye yetkili ve mecburdur.
2. Madde: Ordu, müstakil kolordu ve tümen kumandanları,
askeri gerekliliklerden ötürü veya casusluk ve hıyanetlerini
hissettikleri köyler ve beldeler halkın tek tek veya toplu
olarak diğer mahallelere sevk ve iskân ettirebilirler. 46 BOA, MV, nr.198/24; Sevk ve İskân, s.155-157; Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37-38; Gürün, Ermeni Dosyası, s.309-310; Karacakaya, “Tehcir”, s.379; Hasan Babacan, Mehmed Talât Paşa 1874-1921 (Siyasi Hayatı ve İcraatı), Ankara 2005, s.122. 47 Takvim-i Vekayi, No: 2189, 19 Mayıs 1331, s.1; Bayur, Türk İnkilâbı, II/3, s.40; Gürün, Ermeni Dosyası, s.308-309; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1052.
25
3. Madde: İş bu kanun yayım tarihinde yürürlüğe girer.
4. Madde: İş bu kanunun hükümlerini yürütmeye,
Başkumandanvekili ve Harbiye Nâzırı yetkilidir.
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, sevk işiyle ilgili bir geçici kanun
çıkartmadan ve Meclis-i Vükelâ kararı olmadan Ermeni sevkiyatını
başlatmıştır. Fakat İtilaf Devletleri’nin 24 Mayıs 1915 tarihli bildirisinden48
iki gün sonra Dâhiliye Nezareti, sevk işini Sadarete yazıp bir Meclis-i Vükelâ
kararı aldırtmıştır. Çünkü Talat Bey, devletin yararına sayarak giriştiği bu
çetin işin sorumluluğunu bundan böyle tek başına taşıyamamış ve hükümetin
diğer üyelerine de bu sorumluluğu vermiştir49. Dolayısıyla 30 Mayıs 1915
tarihinde de Meclis-i Vükelâ tarafından, Dâhiliye Nezareti’nin 26 Mayıs 1915
tarihli tezkiresi görüşülmüş ve kabul edilmiştir50. Sonradan da ayrıntılı bir
şekilde belirtileceği üzere Meclis-i Vükelâ Mazbatasında, sevk edilecek
olanların gidecekleri yerlere güvenli bir şekilde gitmesi, her türlü
ihtiyaçlarının karşılanması, gittikleri yerlerde eski malî ve iktisadî
durumlarının göz önünde tutulması, ona göre hükümetin emlak ve arazi
vermesi, çeşitli vergileri belli bir süre ödememesi ve geride bıraktıkları
48 Fransız, İngiltere ve Rusya hükümetleri yayınlamış oldukları 24 Mayıs 1915 tarihli bildiride, sevkle ilgili şunları söylemektedirler: “Türkiye’nin insanlık ve medeniyete karşı bu yeni cinayetleri karşısında Bağlaşık Hükümetler, Babıâli’ye açıkça bildirirler ki; Osmanlı hükümetinin bütün üyelerini ve bu öldürmelerine karışmış olan memurları bu cinayetlerden şahsen sorumlu tutulacaklardır.” Bkz. Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1119. 4 Temmuz 1915 tarihinde Almanya, 21 Eylül 1915 tarihinde de Osmanlı Devleti’nin diğer bir müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Ermeni sevkiyle ilgili Osmanlı Devleti’ne muhtıra vermişlerdir. Almanya muhtırasında Osmanlı Devleti’nin almış olduğu tedbirlere dikkati çekmiş, Alman ticaret ve müesseselerinin zarar görmemesini istemiştir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun muhtırası da Almanya’nınkiyle aynıdır. Bunlara karşılık Osmanlı Devleti, 8 Kasım 1915 tarihli cevabi yazısı ise şöyledir: ‘’Bugün 80.000 Ermeni askeri Rus sancağı altında Avusturya ve Almanya ordularına karşı, 40.000 Ermeni askeri de Türklere karşı savaşmaktadır. İş bundan da ibaret değildir. Her taraftan gelmiş sayıları 10.000’i aşan Ermeni gönüllüsü İtilaf ordularının başarısı için Rus-Türk-İran cephesinde kanlarını dökmektedir. Rusların yanında Osmanlı ordusuna karşı savaşan Ermenilerin birçoğu Osmanlı tebaasındandır.’’ Dolayısıyla Ermenilerin savaş öncesi planlanmış bir şekilde davranış sergiledikleri Osmanlı yetkililerince saptanmıştır. Osmanlı Devleti, Rus ordularında Ermeniler yer almasına rağmen Ermenilere herhangi bir işlem yapmamıştır. Ama Van vilayetinde büyük bir ihtilal hareketi meydana getirmeleri, sevk ve iskân işleminin yapılmasına sebebiyet vermiştir. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2873/5, Lef 10-11. 49 Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.38; Babacan, Talât Paşa, s.122. 50 BOA, MV, nr.198/24; Sevk ve İskân, s.155-157; Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37-38; Gürün, Ermeni Dosyası, s.309-310.
26
malların taşınabilir olanlarını beraberinde götürmesi, taşınmaz olanların ise
zenginlik, dutluk, bağ, dükkân, depo gibi gelir getiren yerlerin bedeli
belirlenerek ya kiraya verilmesi ya da bedelleri sahiplerine ödenmek üzere
mal sandıklarında emanete kaydedilmesi ifade ediliyordu. Bunlar Emvâl-i
Metrûke Komisyonları vasıtasıyla yapılacaktı.
Dâhiliye Nezareti, sevk ve iskân işleminin düzenli bir şekilde
gerçekleşmesi için sürekli olarak vilayetler ve mutasarrıflıklarla
haberleşmiştir. Bu sebeple 5 Temmuz 1915 tarihinde Adana, Bitlis, Erzurum,
Diyarbakır, Halep, Suriye, Sivas, Trabzon, Mamuratü’l-aziz, Musul
vilayetleriyle Zor, Maraş, Canik, Kayseri ve İzmit mutasarrıflıklarına ve
Adana Emvâl-i Metrûke Komisyonu’na tebligat göndererek Ermenilerin
iskânlarına tahsis edilen bölgelerin, görülen lüzum üzerine genişletildiğini
bildirmiştir. Buna göre tebligatın içeriği şöyledir:
1. Kerkük sancağının İran sınırına seksen kilometre mesafede
bulunan köy ve kasabalar ile Musul vilayetinin doğu ve
güney bölgesi,
2. Diyarbekir hududundan yirmi beş kilometre dâhilde, Habur
ve Fırat nehirleri vadisindeki yerleşim yerleri dâhil olmak
üzere Zor sancağının doğusu ve güneyi,
3. Halep vilayetinin kuzey kısmı hariç olmak üzere doğu,
güney ve güney batısında bulunan bütün köy ve
kasabalarla, Suriye vilayetinin Havran ve Kerek sancakları
dâhil olmak üzere demiryolu güzergâhlarından yirmi beş
kilometre dışında bulunan kasaba ve köylerde Müslüman
nüfusun %10’u geçmeyecek şekilde iskân edileceklerdi51.
Osmanlı Devleti’nin bütün Ermenileri sevke tâbi tuttuğunu
söyleyemeyiz. Sevkten muaf tutulanların bazıları şunlardır: Amerikan
51 BOA, DH.ŞFR, nr.54/318; nr.54/413; BOA, DH.EUM.UMVM, nr.131/87; Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, İstanbul 2007, s.73-74.
27
vatandaşı olanlar52, Harput’taki Amerikan müesseselerinde ve
konsolosluğundaki Ermeniler53. Adana’da Alman Konsolosluğu’nda
müstahdem olarak çalışan Simon Ağabolyan ve ailesinin sevk edilmemesi
Alman Büyükelçiliğince istenmiş ve bu istek karşılıksız bırakılmamıştır54.
Protestan ve Katolik Ermeniler sevk edilmemişlerdir55. Antalya’daki Ermeni
nüfusu az olduğundan buradaki Ermeniler sevke uğramamışlardır56.
Yetimhanelerde bulunan çocuklar ve eğitmenleri57, demiryolu işletme ve
inşaat kısımlarında çalışan memur ve amele Ermeniler58, ordu hizmetinde
olanlar59, Düyûn-ı Umûmiye’deki Ermeni memurlar60, Ermeni mebus ve
aileleri61, ihtiyar, hamile, hasta veya gözü görmeyenler de sevk
edilmemişlerdir62.
Sevk sırasında gerek iklim şartları ve gerekse meydana gelen yığılmalar
yüzünden zaman zaman sevkiyata ara verilmiştir. 25 Kasım 1915’ten itibaren
vilayetlere gönderilen emirlerle, kış mevsimi dolayısıyla sevkiyat geçici
olarak durdurulmuştur63. 21 Şubat 1916’da, Ermeni sevkiyatına son verilmesi
52 BOA, DH.ŞFR, nr.54/356. 53 BOA, DH. ŞFR, nr.55/97. 54 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/18. 55 BOA, DH.ŞFR, nr.65/176; nr.54-A/252; nr.55/18; nr.64/136; Merill D. Peterson, American and the Armenian Genocide 1915-1930 and After “Starving Armenians”, Charlottesxille and London 2004, s.38; 2 Mayıs 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifrede, Halep’te bulunan Maraş katoliklerinden sevk edilenlerin geriye dönmeleri ve sevk sebeplerinin bildirilmesi isteniyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.63/157. 56 BOA, DH.ŞFR, nr. 55/59. 57 BOA, DH.ŞFR, nr. 55/42; nr.55/43. 58 BOA, DH.ŞFR, nr.56/232. 59 BOA, DH.ŞFR, nr.55/18. 60 BOA, DH ŞFR, nr.55/59. 61 BOA, DH.ŞFR, nr.55/19. 62 BOA, DH.ŞFR, nr.56/27; Johannes Lepsius, Deutschland und Armenien 1914-1918, Postdam 1919, s.194-196; James Bryce-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916, Çev. Ahmet Güner, I, İstanbul 2005, s.520. Yalnız bazı durumlarda yukarıda saydıklarımızdan sevk edilenler de olmuştur. Şam bölgesinde sevk edilmekte olan Ermeni muhacirlerin sağlık işleriyle, Doktor Haçik Boyaciyan ve Doktor Toros Ovacikyan adlı iki Ermeni doktor ayrıca görevlendirilmişti. Kendilerine gereken talimat verilerek emirlerin uygulanmasına tam anlamıyla dikkat etmişlerdir. Ancak bu doktorların verdiği bilgiye göre hasta olanların da sevk edilmekte olduğu anlaşıldığından daha sonra, hasta olarak ayrılanların sevk edilmemesi yönünde ilgililerin emir vermesini istemişlerdir. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.16. Başka bir örnek için bkz. ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-11. 63 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.103.
28
gerektiği bütün vilayetlere tebliğ edilmiştir. 15 Mart 1916 tarihinde
vilayetlere ve sancaklara gönderilen ikinci bir genel emirle, Ermeni
sevkiyatının durdurulduğu ve bundan böyle hiçbir sebep ve vesileyle sevkiyat
yapılmaması istenmiştir. Bu sebeple henüz iskân mahallerine varmamış, yani
yollarda olan Ermenilerin bulundukları vilayet dâhilinde yerleştirilmeleri
talimatı verilmiştir64. 20 Haziran 1917 tarihli Nezaret’ten vilayet ve
mutasarrıflıklara gönderilen şifrede, haber verilmedikçe, her ne sebeple olursa
olsun Ermenilerin sevk edilmemeleri gerektiği belirtilmiştir65.
Bu yıllarda sadece Ermeniler sevk ve iskân edilmiyordu. Ayrıca savaş
bölgelerinden özellikle Rusya tarafından büyük bir Müslüman göçü de
yaşanıyordu. Dolayısıyla bunların sorunlarıyla uğraşmak ve sorunlarını
çözmek için Dâhiliye Nezareti’ne bağlı “İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn
Müdüriyeti” görevlendirilmişti66.
64 Ankara, Adana, Aydın, Edirne, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya ve Sivas vilayetleriyle İzmit, Bolu, Canik, Karesi, Kayseri, Kütahya, Niğde, Eskişehir ve Maraş mutasarrıflıklarına yollanmıştır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/21; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.103; 8 Mart 1917 tarihli ve Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifrede, Ermenilerin sevk edilecekleri korkusuyla her gün endişe yaşamaları nedeniyle yeni sevkiyat olmayacağından bahsedilip, Ermenilerin rahatlatılması talimatı verilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.74/75. Samsun ve havalisinden geldikleri bildirilen Ermenilerin ileriye sevk edilmeyip, Ankara’da ya da vilayetin uygun yerlerinde iskân edilmeleri ve iâşelerinin sağlanması gerektiği 26 Haziran 1917 tarihli Dâhiliye Nezareti’nden Ankara vilayetine gönderilen şifrede bildiriliyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.77/201. 65 Adana, Ankara, Aydın, Beyrut, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Diyarbakır, Suriye, Sivas, Trabzon, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul vilayetleriyle Urfa, İzmit, Bolu, Canik, Çatalca, Zor, Karesi, Kuds-i Şerif, Kal’a-i Sultaniye, Menteşe, Teke, Kayseri, Karahisar-ı Sahip, Eskişehir, Kütahya, Maraş, Niğde ve İçel mutasarrıflıklarına gönderilmiştir. Ayrıca Mamuratü’l-aziz vilayetine tekrar edildiği, özel ve genel olarak bildirilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.77/170. 66 Osmanlı Devleti, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ve sonrasında hem Balkanlardan hem de Kafkaslardan Müslüman göç dalgalarıyla karşılaşmıştı. Bunlarla ilgilenilmesi için İstanbul’da “İskân-ı Muhacirîn Komisyonu” kurulmuştu. 1907’de ise bu işlerle uğraşan birimin adı “Muhacirîn Komisyon-ı Alîsi” idi. Balkan Savaşları sırasında da teşkilatın adı “Muhacirîn İdaresi” olarak geçiyordu ve başında bir müdür bulunuyordu. Daha sonra aşiretlerin iskânı ile ilgilenilmesi üzerine İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti adını almıştır. Daha geniş bilgi için bkz. H. Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs Talihi Göç, İstanbul 2001, s.149-155.
29
1.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN YAPMIŞ OLDUĞU
UYGULAMALAR
Osmanlı Devleti, Ermenilerin sevk ve iskân işlemlerinin rahat, düzenli
bir şekilde sağlanması, her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için kararlar
almıştır. Bunlardan ilki 30 Mayıs 1915 tarihinde “Ahvâl-i harbiye ve zarûret-
i fevkalâde-i siyâsiye dolayısıyla mahall-i ahere nakillere icrâ edilen
Ermenilerin iskân ve iâşesiyle hususât-ı sâireleri hakkında yönetmelik”tir67.
Bu yönetmeliğin maddeleri şunlardır:
1. Nakledilen Ermeniler taşınabilecek bütün mallarını
götürebilirler.
2. Yerleşecekleri yerlere sevk edilen Ermenilerin, yolculuk
sırasında canlarının korunması, yiyeceklerinin temini ve
istirahatları, geçtikleri yerde bulunan mahalli idarelere
aittir. Bu hususta meydana gelebilecek gevşeklik ve
ilgisizlikten sırasıyla memurlar sorumludur.
3. Yerleşme yerlerine gelen Ermeniler, durumun gereğine ve
yerine göre, köy ve kasabalara ilave suretiyle ayrı olarak
yapılacak hânelere veyahut da hükümet tarafından
belirlenecek mahallere kurulacak köylere yerleştirilecektir.
Köylerin, sağlığa elverişli, tarım ve bayındırlığa müsait
mahallerde tesisine dikkat edilecektir.
4. Ermeniler köy teşkiline müsait sahipsiz topraklarda,
kullananın mirasçı bırakmadan ölümüyle devlete kalan
araziler ile devlete ait yerlerde iskân edilecektir.
5. Ayrılan yere gelen ahalinin, kesinlikle iskânlarına kadar
beslenme ve muhtaç olanların evlerinin yapımı bile
67 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1916, Sayı: 83, Yıl: 32, Ankara 1983, s.129-133; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1053-1054; 14 Ağustos 1915 tarihinde Hüdavendigâr vilayeti tarafından Ermenilerin sevki için hazırlanmış olan bir beyanname vardır. Beyannamenin içeriğinde yukarıda belirtilenlerden farklı olarak, Ermenilerin sevki sırasında kötü muamelelerde bulunanların Divan-ı Harp’te yargılanacağı, istedikleri eşyayı satabilecekleri belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/6.
30
Muhacirîn Tahsisatı’ndan sarf edilmek üzere hükümete
aittir.
6. Beslenen ve iskân hususlarının sağlanması ve
çabuklaştırılması ile ahalinin sağlığının korunması ve
refahının sağlanmasıyla ilgili işlerin yapılması
mahallelerin en büyük mülkiye memurları amiri mesul
olmak üzere, muhacirîn komisyonlarına aittir. Muhacirîn
Komisyonu bulunmayan mahallerde, Muhacirîn
Nizamnâmesi’ne uyularak yeniden teşkili gereklidir.
7. İâşe ve iskân hususlarının ve bunların çabuklaştırılmasının
sağlanması kadar; sevk, iâşe ve iskân memurlarının
atanması, Dâhiliye Nezareti’nden izin istemek şartıylayla
mutasarrıf ve valilere aittir.
8. İskân edilen her aileye geçmişteki ekonomik durumları ve
şimdiki ihtiyaçları göz önünde bulundurularak uygun
miktarda arazi verilecektir.
9. Arazinin ayrılması ve dağıtımı Muhacirîn komisyonlarına
aittir.
10. Ayrılan arazinin hudut ve dönümü tayin edilip geçici
ilmûhaber mukabilinde sahiplerine bırakıldıktan sonra,
tapu ve emlâk muamelatına esas olabilecek düzenli bir
biçimde özel deftere kaydolunur.
11. Muhtacînden bulunan tarımla uğraşanlara ve
zanaatkârlara yeterli miktarda sermaye veyahut araç
gereçler verilecektir.
Sevkin nasıl uygulanacağına yönelik alınan bir diğer karar, Dâhiliye
Nâzırı Talat Bey tarafından valiliklere gönderilen 28 Ağustos 1915 tarihli
yönetmeliktir. Yönetmelikle sevkin hızlı, rahat ve güvenli gerçekleşmesi
amaçlanmıştır. Bunun için sevk edilenlenlerin bir an önce en yakın
istasyonlarda toplanılması ve belirlenen yere sevk edilmesi hedeflenmiştir.
31
Mümkün olduğunca tren ya da arabalarla sevk gerçekleşecekti. Yalnız; ilk
önce hastalar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar trenlerle sevk edilecekti. Ayrıca
sevk edilenleri korumaları için jandarma da verilecekti. Sevk edilenlerin
kampları devamlı kontrol altında tutulup, sağlık, güvenlik ve düzenlerini
sağlamak için halk sağlığına dikkat edilecekti. Hastalara bakılacak ve yeni
doğan bebeklerin tüm ihtiyaçları sağlanacaktı68.
Şimdiye kadar belirtilenlerden başka 7 Ekim 1915’te sevk sırasında
yapılacak işlemlere dâir 56 maddelik bir yönetmelik daha çıkarılmıştır.
Yönetmelik şu hususları içeriyordu69:
Muhacirlerin iâşe ve iskânlarıyla ilgili gerekli işler Dâhiliye Nezareti
tarafından Halep, Urfa, Zor ve Maraş’a atanacak “Müdür-i Umûmi” ünvanlı
özel görevlilerce yürütülecektir. Muhacirlerin iskân edileceği yerler “Halep,
Katma Müslime, Suruç, Resülayn, Rakka, Harran, Zor” olarak belirlenmiştir.
Bunların iskân yerlerine ulaşması için takip edilecek güzergâhlar; Deyr’ül-
hazr, Meskene, Ebu Harire, Hamam, Sebha, Maden Şeriası ve Tibni olarak
tespit edilmiş ve bu merkezlerde gerekli ve yeterli iâşe ile sevk ve ambar
memurları bulundurulması şart koşulmuştur.
Sevk işlemleri üç ana merkezden yönetilecektir. Bunlar; Halep, Ebu
Harire ve Zor sevk memurluklarıdır. Yukarıda ifade ettiğimiz güzergâhlarda
muhacirlerin iskân ve iâşesinden doğrudan doğruya mutasarrıf, kaymakam ve
maliye müdürleri sorumlu olacaktır. Yine Resülayn’a kadarki güzergâhda
vali, mutasarrıflar ve kaymakamlar gerektiği takdirde memur ve amele
68 R. Salahi Sonyel, “Tehcir ve “Kırımlar” Konusunda Ermeni Propagandası, Hıristiyanlık Dünyasını Nasıl Aldattı”, Belleten, XLI/161-164, Ankara 1977, s.141-142; Süleyman Beyoğlu, “1915 Tehciri Hakkında Bazı Değerlendirmeler”, Ermeni Meselesi Araştırmaları, İstanbul 2001, s.189-190; Atilla Şehirli, “Ermeni Tehciri”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, II, Ankara 2003, s.19; M. Hanefi Bostan, “I. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin İskân Meselesi ve Bazı Gerçekler”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmaları, İstanbul 2001, s.175-176. 69 BOA, DH.EUM.VRK, nr.15/71; Erdal Aydoğan, “Dâhiliye Nezâreti, Emniyet-i Ûmûmiye Müdüriyeti’nin Ermeni Tehciriyle İlgili 24 Eylül 1331 (1915) Tarihli Talimâtnâmesi ve Değerlendirilmesi”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, I, Ankara 2003, s.233-240; Bülent Bakar, Ermeni Tehciri, Ankara 2009, s.83-85.
32
istihdam edebilecek, tayin edilen memurların ücretleri vazifelerinin önemine
binaen 5 ile 50 kuruş arasında alacaktır.
Muhacirler demiryolu ve karayolu ile sevkleri gerçekleştirilecektir. Bu
yolla muhacirlerin en az zararla yerlerine ulaştırılması için tedbirler
alınmıştır. Buna göre kafileler azami 1.000 kişiden oluşturulacak ve her
kafileye en az bir sevk memuru tayin edilecektir. Her kafilede mevcut çocuk
ve kadınların sayısına göre en az 150 merkep, katır veya deve verilecektir. Bu
kafilelerin yola çıkması için en az 4 günlük yiyecek ve su ihtiyaçları temin
edilecektir.
Halep’te muhacirlerin yiyecek sıkıntısı çekmemeleri için un ambarları
tesis edilecek, gerektiği takdirde bu unlar güzergâha gönderilecektir. Bu
amaçla Deyr’ül-hazr, Meskene, Ebu Harire, Hamam, Rakka, Sebha, Maden
Şeriası, Tibni gibi merkezlere zaman kaybetmeden Birecik ve Antep’ten unun
temini için işlemlerin başlatılması, yine bu merkezlere bulgur sevki yapılması
için yeterli miktarda para gönderilmesi, su ve el değirmelerinin de
köylülerden para karşılığı sağlanması vurgulanmıştır.
Yönetmelikte, muhacirlerin ekmek ihtiyacını karşılamak için fırınlar
yapılacağı, eğer buna imkân olmazsa Halep, Zor, Urfa, Maraş gibi yerlerden
ekmek sacları alınması ve un ihtiyaçlarının karşılanması hususunda
idarecilerin dikkati çekilmiştir. Buna göre, merkez veya ambar mahalline
gelen muhacirlere yarım okka (641,5 gr)70 ekmek veya un verilecekti. Her
merkezde de biri sevk memuru diğeri iâşe memuru olmak üzere en az iki
memur ve 10 jandarma bulunacaktı.
70 1 okka 1.283 gr. dır. Yarım okka un veya ekmek verilmesinin kararlaştırılması az gibi gelebilir. Bu durum savaş şartlarından kaynaklanıyordu. Fakat Ermenilere verilmesi düşünülen un ya da ekmek miktarı Erzurum ve Van çevresinin Rus işgaline girmesiyle Ermeni mezaliminden kaçan mültecilere verilenlere göre çok daha iyiydi. Öyleki, Kayseri’deki mülteciler iâşelerini sağlayamadıklarından mutasarrıfa başvurmuşlar ve yiyecek miktarının artmasını istemişlerdir. Bunun üzerine kişi başı 166,66 gr. olarak hesaplanan iâşeler, kişi başına 233 gr. yükseltilmiştir. Ancak bunun da yeterli olması mümkün değildi. Bkz. Erol Kaya, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk Mültecileri Vilayât-ı Şarkiyye ve Aydın Mültecileri (1915-1923), Ankara 2007, s.57.
33
Yiyecek ihtiyacının dışında sevk esnasında muhacirlerin istirahatları
sağlanacak, seri ve uzun yürüyüşlerden kaçınılacak ve muhacirlerin
yorgunluğuna fırsat verilmeyecektir. Her üç menzilde bir istirahat mıntıkaları
oluşturulacak, buralarda sağlık memurları bulundurulacak, hastaların
tedavileri ve dinlenmeleri temin edilecektir. Bu arada yolda kalan muhacirler
en yakın menzile götürülecekler ve ihtiyaçları karşılandıktan sonra gelecek
olan kafileye katılımlarının temin edilmesi sağlanacaktır.
Bunların dışında dikkat edilmesi gerekenler; iskân edilecek yerlerde
yeterince su bulunması, tarım yapabilecekleri münbit toprakların olması,
aşiretlerin kendilerine verilecek topraklarla bir ilgisinin olmaması, iskân
olunacak yerlerde karakollar kurulması, can ve mal güvenliğinin temin
edilmesi, ilk etapta muhacirlere, çadır ve barakalara yerleştirilmesi, kış
mevsiminde de soğuktan ve rüzgardan korunulacak yerlerin özellikle
seçilmesi, varlıklı muhacirlerin sevklerinden evvel haber verilmesi ve ona
göre yer temininin dikkate alınması, mutasarrıfların şimdiden çadır temini
için çalışması, inşaatlarda yevmiye karşılığı muhacirlerden istifade edilmesi,
öncelikle kadın ve çocuk barınaklarının temin edilmesi, her aileye yeterli
miktarda toprak verilerek ailelerin ziraatle uğraşmalarının sağlanması, civar
köylerden hayvan alınması ve fakir muhacirlerin iâşesinin sağlanması,
karayoluyla gideceklerin özellikle genç ve dinç olmasına dikkat edilmesi,
kafilelerin 48 saat evvelinden hazırlanması, kışın açıkta kalma ihtimali
olanlara öncelik verilmesi gibi hususlardı. Ayrıca muhacirlerin dul ve yetim
olanlarından 3.000 kişinin Maraş ve Antep’e gönderilerek iskân ve iâşelerinin
sağlanacağı, geri kalanların da Harran’da iskân edilecekleri belirtilmiştir71.
Sevk edilen Ermenilerin iâşe ve diğer ihtiyaçları, İskân-ı Aşâir ve
Muhacirîn Müdüriyeti ve bu bağlamda sevk masrafları ve iâşeleri
71 Osmanlı yönetiminin mültecilerin iskân ve iâşeleriyle ilgili çıkardığı yönetmeliklerin Ermenilerle benzer olduğu görülmektedir. Örnek olarak 26 Nisan 1916 tarihli Dâhiliye Nezareti’nin mülteciler için hazırladığı yönetmelik verilebilir. Yönetmeliğin maddeleri için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.63/123.
34
müdüriyetin Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmıştır72. Yalnız 20 Aralık
1917 tarihli Niğde mutasarrıflığına gönderilen şifreye göre, memleketleri
işgal edildiğinden dolayı iltica edenlerin iâşe masraflarının Rum, Ermeni ve
Arap aileleri gibi Harbiye Tahsisatı’ndan temin edilmesi gerektiği ifade
ediliyordu73. Bunun yanında Dâhiliye Nezaretince Ermenilerin belirlenen
yerlere düzenli bir şekilde sevklerinin sağlanması için gerekli tedbirlerin
alınması ve bunun için ihtiyaçlar neyse araştırılması ve ihtiyaçların
sağlanması için Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey (Kaya) tayin
edilmiştir74.
1.2.1. NAKİL UYGULAMALARI
Hükümet, Ermenilerin zorunlu göçünü kolaylaştırmak için en kestirme
ve güvenli yolu kullanma gayreti içerisinde olmuştur. Bu amaçla kafilelere
vasıta ve binek sağlamak için özen göstermiştir. O kadar ki, bazen araba
bulunamadığı için sevk işlemi ertelenmiş, bazen de ordunun ihtiyaçları
öncelikli olmasına rağmen var olan vasıtaları Ermenilere tahsis etmiştir. Sevk
ve iskân sırasında hükümet yol şartları, iklim, güvenlik ve barınma gibi
ihtiyaçların en kolay şekilde sağlanması amacıyla bazı güzergâhlar
belirlemiştir. Bu güzergâhlar şu şekilde olacaktı:
72 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.258/17, Lef 1; BOA, DH.EUM.MH, nr.258/17; BOA, DH.ŞFR, nr.55/292, Lef 1; Bu belge için ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek III; nr.52/45; nr.53/152; nr.54-A/375; nr.56/252; nr.58/225; nr.69/245; nr.67/24. Ayrıca 1916 yılında İzmit mutasarrıflığına gönderilen şifrede, dâhile sevk edilmek üzere olan Ermenilerin ve diğer şahısların iâşe ve sevk masraflarının hangi tahsisattan ödeneceğine dâir mutasarrıflıkça çekilen telgrafnameye karşılık cevaben diğer şahısların masrafları vilayetçe, muhacirlerin masrafları ise Muhacirîn Tahsisatı’ndan ödeneceği belirtiliyordu. Bunun için bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.6.14. 73 BOA, DH.ŞFR, nr.82/48. 74 Dâhiliye Nezareti’nden Konya, Ankara, Hüdavendigâr, Adana, Halep vilayetleriyle İzmit, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı Sahip ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilen 31 Ağustos 1915 tarihli şifre için bkz BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/16; Ayrıca Dâhiliye Nezareti, Ermenilerin sevk edilip, iskânları sırasında gerekli ihtiyaçlarının karşılanması için Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey’in tayin edildiğini, Ermenilerin iskân edileceği Suriye ve çevresinin en üst askeri yetkilisi olan IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’ya 18 Eylül 1915 tarihli şifreyle bildirmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/65; Yine aynı tarihte Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey’in atandığına yönelik Musul, Suriye vilayetleriyle Urfa, Zor, Antep mutasarrıflıklarına şifre gönderilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/69; nr.55-A/41; nr.66/180; nr.66/181.
35
1. Samsun ve Kayseri’den gönderilenler Malatya yoluyla
Diyarbakır’a ve Urfa’ya,
2. Batı Anadolu’dan gönderilen kafileler Kütahya-Karahisar-
Konya-Karaman-Tarsus üzerinden Kadirli-Maraş-Pazarcık
yolu ile Zor’a,
3. Sivas, Elazığ, Erzurum ve çevresinden gönderilenler
Diyarbakır-Cizre yolundan Musul’a,
4. Van ve Bitlis’ten göç edenler Diyarbakır üzerinden Urfa,
Antep ve Adana’ya,
5. Trakya’dan gönderilenler İzmit üzerinden Balıkesir ve
diğer illere,
6. Yozgat’tan çıkanlar Sivas veya Kayseri üzerinden Zor’a
sevk edilmişlerdir75.
RESİM I. TARSUS’TAN SURİYE’YE GİTMEKTE OLAN BİR
ERMENİ KAFİLESİ
Ayrıca yolların çok kalabalık olması, sancaklarda asayişin bozulma
ihtimalinin belirmesi hallerinde, bu güzergâhlar dışına da çıkılmıştır76.
75 BOA, DH.ŞFR, nr.53/91; nr.53/94; Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü (1915-1917), Ankara 2005, s.97-98; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.76-77. 76 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.77; Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır ve Mamuratü’l-aziz vilayetlerine gönderilen 31 Temmuz 1915 tarihli telgrafta, Musul vilayetine sevk edilecek Ermenilerin Van’ın güneyinde bulunan Rus kuvvetlerine katılma olasılığı veya bu gibi
36
Ancak güzergâh bu şekilde belirlenmekle birlikte, bütün Ermenilerin ne
son vardığı yer Halep, Urfa ve Zor olmuştur ne de bütün kafileler bu yolları
izlemiştir. Öyleki, Ermeni kafilelerden bazıları, yaklaşık dokuz ay süren göç
ettirme sırasında Konya’dan ileriye götürülememişlerdir. Ayrıca bütün
Ermeni sevk işleminin tümüyle Suriye’ye yapılmadığıdır. Mesela Ezine’den
gönderilenler İzmit’te yerleştirilmişler, daha sonra buradan Balıkesir, Konya
ve başka yerlere sevk edilmişlerdir. Erzurum’dan bazı Ermeniler, Kastamonu
ve çevresine yerleştirilmiştir77
Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilerin nakliye ücretlerini
Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılamıştır. Eğer yeterli tahsisat yoksa vilayet ve
mutasarrıflıklardan talep edilmesini istemiştir78. Dâhiliye Nezareti, Halep’teki
Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e çeşitli tarihlerde çektiği telgraflarda,
sevkiyatın nizamlı ve uygun bir şekilde yapılması için gerekli vagonlar ile
nakliye vasıtalarının sağlanması hususunda, ihtiyacı olan vilayetlere verilmesi
için Başkumandanlığa bildirildiği belirtiliyordu79.
1.2.1.1. Vapur
Osmanlı hükümetinin sevk sırasında kullandığı nakliye vasıtalarından
birisi vapurlar olmuştur. Harbiye Nezareti’ne ait vapur İmralı Adası’ndaki
muhacirleri Gemlik’e ve buradan Bilecik’e80, Şirket-i Hayriye’nin 34, 35 ve
48 numaralı vapurları Tekirdağ muhacirlerini İzmit’e taşımıştır81. Böylece
Ermeni kafileler karayla yapılacak sevk güzergâhına girmiş oluyordu.
hareketleri kolaylaştıracağından şimdilik Urfa ve Zor taraflarına sevklerini belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/198. 77 Çiçek, Zorunlu Göç, s.99. 78 Dâhiliye Nezareti’nden Adana, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr ve Van vilayetleriyle Çatalca, İzmit ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilen 5 Haziran 1915 tarihli şifreli telgrafname için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.53/244. 79 BOA, DH.ŞFR, nr.56/85; nr.53/329. 80 BOA, DH.ŞFR, nr.53/329. 81 BOA, DH.ŞFR, nr.57/30.
37
1.2.1.2. Şahtur82
Ermenilerin sevk edilmesinde güvenli olması bakımından nehir nakliye
araçları belli bir süre denenmiştir. Nizip’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü
Bey, Dâhiliye Nezareti’ne 3 Kasım 1915 tarihinde gönderdiği telgrafta,
şunları belirtmektedir83: “… 1.200 kişiden ibaret Birecik Ermenilerinin
nakilleri nehir vasıtasıyla kolay bir şekilde yapılabilir. Bu nedenle derhal
şahturlar yapılarak Ermenilerin Zor bölgesine sevk ettirilmeleri hususunda
Birecik kaymakamlığına talimat verilmelidir.” diyerek Ermenilerin şahtur
denilen nehir kayıklarıyla aracılığıyla sevk edilmesini istemiştir. Osmanlı
hükümeti, Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’in isteğini yerine getirdiğini
Dâhiliye Nezareti’nin Urfa mutasarrıflığına gönderdiği 13 Şubat 1916 tarihli
telgraftan anlıyoruz. Burada, Ermeni muhacirler, Rakka ve çevresine gitmek
için Birecik’te şahtur yaptırmış ve bu yüzden bir şahturun fiyatı 12 lira iken
60-70 liraya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Şahtur imal edenler hükümet
adına çalışıp az para almaktansa, Ermeni muhacirler adına çalışıp, çok para
kazanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca nakliye vasıtaları yalnız şahturla sınırlı
olduğundan Fırat nehrindeki askeri nakliyat ulaşımı aksamıştır. Bu nedenle
Başkumandanlık, Ermeni muhacirlerin kara yoluyla ve mümkünse Fırat
nehrinden uzakça bir yol ile sevklerinin yapılmasını Dâhiliye Nezareti‘nden
istemiştir84. Dikkatlice incelendiğinde hükümet, sınırlı sayıda şahturla
gerçekleştirilen ve askeri nakliye olarak stratejik önemi olan bu yerin
Ermeniler tarafından kullanılmasını belli bir süre denemiştir. Ancak işçilere
daha fazla para veren Ermenilere şahturların yapılması ve bu nedenle sınırlı
sayıda olan şahturla askeri nakliyatın aksaması, hükümeti bu kararı almaya
mecbur etmiştir. Öyle ki Fırat hattı boyunca nehrin nakliye vasıtası olan
82 İnce donanma gemilerinden birinin adıdır. İskandinavya’dan büyük, cekelve’den küçüktür. Meşhuf denilen teknesi gayet ince tahtadan yapılmış ve üzeri tamamen ziftlenmiş sivri kayıklara da bu ad verilir. Bu tür kayıklar nehirlerde nakliyat işlerinde kullanılır. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, İstanbul 1954, s.305. 83 BOA, DH.EUM.2. şb., nr.68/101. 84 BOA, DH.ŞFR, nr.60/132; Hikmet Özdemir, Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler, 4. Ordunun İnsani Yardımları, İstanbul 2009, s.97.
38
şahtur yapımı için pek çok ameleye ve kalifiye elemana ihtiyaç vardı. Bu
amaçla Ermeni muhacirlerinden de yararlanılmıştır85.
1.2.1.3. Tren
Osmanlı hükümetinin Ermenilerin sevkinde kullandığı nakil
araçlarından biri de trenlerdir. Hükümet, daha çabuk ve güvenli olması
bakımından Ermenileri demiryoluyla sevk etmeye çalışmıştır86. Hükümet,
sevk edilen Ermenilerden tren biletini almaya gücü olmayanlara yardım
etmiştir. Dâhiliye Nezareti, İzmit’ten sevk edilen Ermenilere Konya’ya kadar
bilet verilmesini İzmit mutasarrıflığından istemiştir87. Nezaret’ten Konya
vilayetine çekilen 10 Ekim 1915 tarihli telgrafa göre trenle Konya’ya
gönderilen Ermenilerden tahminen 1.200 kişiden 500’ü biletli, diğerleri ise
biletsizdi. İşte Nezaret burada devreye girerek biletsizlerin de gidecekleri yere
trenle taşınmasını istemiş ve yolcuların tren ücretlerini karşılayacağını
belirtmiştir88.
RESİM II. KONYA TREN İSTASYONU
85 BOA, DH.ŞFR, nr.78/4. 86 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018; BOA, DH.ŞFR, nr.57/8; nr.60/69; nr.55/25. Gerek muhacir ve mültecilerin sevklerinde gerekse asker nakillerinde en önemli vasıta trenlerdi. Büyük masraflar ve bedellerle inşa edilmiş hatlar, ülke savunması açısından da çok önemliydi. Hatların güvenliği, ordunun hızla hareket etmesini sağlayacak en önemli şarttı. Bütün bunların dikkate alınması sonucu Ermeniler, demiryolu güzergâhlarının 25 km. dışındaki kasaba ve köylere yerleştirildi. Türk mülteciler için belirlenen iskân mıntıkalarından biri de demiryolu güzergâhıydı. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/318; nr.54/413; BOA, DH.EUM.UMVM, nr.131/87; Kaya, Mülteciler, s.35-36. 87 BOA, DH.ŞFR, nr.55/70. 88 BOA, DH.ŞFR, nr.56/249; BCA, TİGM, nr.272.0.0.12/35.6.14.
39
Kilis’in Katma İstasyonu’nda muhacirlerin sevki için beş vagon tahsis
edilmiş ve Raco’dan gelecek boş vagonların da sevk amacıyla
kullanılabileceği Bağdat Hat Askerî Komiserliğince belirlenmişti89. Suruç
kaymakamı, kazasında bulunan 3.000 kişilik kafilenin yürümeden aciz
yaklaşık 1.000 kişinin şimendiferle sevk edilmesi için sevk vagonlarının
Arappınar İstasyonu’na gönderilmesini istemiş ve Bağdat Demiryolu Hat
Komiserliği bu isteği geri çevirmemiştir90. Bağdat Hat Komiserliği’ne
gönderilen 30 Ağustos 1915 tarihli şifre, Antep Ermenilerinden olup,
Halep’te bulunan 1.000 kadar Ermeni’nin Resülayn’a trenle gitmelerine izin
verilmesiyle ilgiliydi. Bunun yanında Antep’in Akçakoyunlu İstasyonu’nda
muhacir kafilelerin haftada yalnız pazar ve perşembe günü trenle Halep’e
sevkleri yapılıyordu. Diğer günlerde ise trenlerden istifade edilmesinin uygun
olmadığı Akçakoyunlu Sevk Memurluğu’na gönderilen aynı tarihli şifreden
anlaşılmaktadır91. Mersin Amerikan Konsolosu Edward I. Nathan, 30 Ağustos
1915 tarihinde Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderdiği raporda,
Tarsus’tan Adana’ya kadar bütün güzergâhın Ermenilerle dolu olduğunu ve
Adana’dan itibaren seyahat ettiklerini, muhacirlere yeteri kadar bilet
sağlandığını belirtmektedir92.
Osmanlı Devleti, Ermeni kafileleri sorunsuz bir şekilde istasyonlardan
sevk etmeye çalışmıştır. Rayak İstasyonu’nda bulaşıcı hastalık görüldüğünden
Halep’teki muhacir Ermenilerin güzergâhı değiştirilerek, Baalbek’ten
demiryoluyla sevkleri gerçekleştirilmiştir93. Konya İstasyonu’nda izdiham
olduğundan Ermeniler sevk edilinceye kadar Eskişehir’den Konya’ya belli bir
süre bilet verilmemiştir. Ayrıca izdihamı azaltmak için biletler muhacirlere
Ereğli’ye kadar değil, Pozantı’ya kadar verilmiştir94. Zanaat erbabı
Ermenilerden 700 küsür aile Sebil mevkiinde muhafaza altına alındığı gibi
89 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.108-02. 90 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-03. 91 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-05. 92 BOA, DH. EUM.2.şb., nr.68/82, Lef 2. 93 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-06. 94 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/65.
40
Halep’ten ayrılanlar da, Şam İstasyonu’ndaki çadırlarda koruma altına
alınmıştır.95.
Dâhiliye Nezareti, sevk edilen Ermeni sayısını istasyonlardan da takip
etmiştir. Meselâ Eskişehir, Karahisar-ı Sahip ve Kütahya mutasarrıflıklarına
gönderdiği 17 Ekim 1915 tarihli şifrede, oradaki istasyonlarda kaç kişi
bulunduğunu ve Konya tarafına sevk edilen Ermeni miktarını soruyordu96.
Arşiv belgelerinden ve Amerikan konsolosluk raporlarından tespit edilen
bilgiler neticesinde istasyonlardan gönderilen Ermeni muhacir sayısı şöyledir:
17 Eylül 1915 tarihinde Ankara İstasyonu’nda 550 kişi bulunmaktaydı ve
bunların gidecekleri son yer Halep ve Zor bölgesiydi97. 18 Eylül 1915
tarihinde, Halep vilayeti dâhilindeki Ermenilerden 26.064 ve vilayât-i
saireden 11.638 olmak üzere toplam 37.702 kişi Suriye vilayetine, 5.700 kişi
Menbiç, Bab kazalarına sevk edilmiştir. Bu tarih itibariyle Halep’te 12.957
Ermeni vardı ve bunlar günlük 1.000’er kişilik kafileler hâlinde trenle sevk
edilmiştir. Katma İstasyonu’nda 12.000 ve Akçakoyunlu İstasyonu’nda 5.000
toplam 17.000 Ermeni vardı. Bunlar da günlük 500 ile 1.000 kişilik kafileler
hâlinde Urfa, Musul ve Zor taraflarına sevk ediliyorlardı98.
18 Eylül 1915 tarihinde, Karahisar’da toplam 7.991 Ermeni’den 5.769’u
trenle sevk edilmiştir. Hüdavendigâr, Ankara ve Eskişehir taraflarından gelen
Karahisar İstasyonu civarında 7.631 ve Çay İstasyonu boyunda 2.000 olmak
üzere toplam 9.631 Ermeni vardı. Bunlar vagon bulundukça Konya’ya sevk
ediliyorlardı. Fakat bir haftadır, askeri sevkiyattan dolayı Ermeni sevki
yapılmıyordu. Yalnız posta trenlerinde boş yer oldukça Ermeniler
gönderiliyordu. Bunun da sayısı henüz 29’du99. Aynı tarihte Eskişehir’de
istasyon çevresindeki ve vilayet dâhilindeki 7.000 Ermeni’nin tamamı sevk
95 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-19. 96 BOA, DH.ŞFR, nr.57/65. 97 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/66. 98 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/76. 99 BOA, DH EUM.2.şb., nr.68/73.
41
edilmişti100. Yine aynı tarihte Adana’daki bütün Ermeniler, Cebel-i Bereket
liva merkezi ve Islahiye yolu ile Halep’e gönderilmiştir. Merkez vilayetten
şimdiye kadar trenle Osmaniye’ye yaklaşık 12.000 Ermeni sevke uğramıştır.
Mersin ve Tarsus Ermenilerinin bir kısmı trenle Osmaniye’ye yollanmış ve
buralarda sevke tâbi tutulmayı bekleyen çok az Ermeni kalmıştı101. Konya
vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 23 Ekim 1915 tarihli şifrede, 14
vagonla 1.050 Ermeni’nin daha sevk edildiği ve Ereğli’de bulunanların
hareket ettirilmeleri için mahallerine tebligat yapıldığı ifade ediliyordu102.
Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın 30 Haziran 1915 tarihinde
Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau’ya gönderdiği raporda, sevk için
hazırlanan vagon ile diğer nakil araçlarının yetersizliğinden ve sevk için
kullanılan vagon sayısının muhtemelen 25’ten fazla olmadığı belirtiliyordu103.
Halep Amerikan Konsolosu J. B. Jackson’dan yine Amerikan Büyükelçisi
Morgenthau’ya gönderilen 9 Eylül 1915 tarihli raporda, Halep’e gelen yolcu
sayısının gün gün tutulduğu ve yolcuların nitelik ve nicelikleri hakkında
bilgiler verildiği anlaşılmaktadır104. Bu rapora göre verilen bilgiler şöyledir:
TARiH YETİŞKİN ÇOCUK Toplam
İSTASYON
18 Mayıs 1915 69 25 94
18 Mayıs 102 42 144
19 Mayıs 9 3 12
21 Mayıs 58 19 77
22 Mayıs 162 79 241
24 Mayıs 250 80 330
24 Mayıs 30 7 37
25 Mayıs 14 5 19
25 Mayıs 57 21 78
26 Mayıs 53 19 72
30 Mayıs 72 22 99
100 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/72. 101 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/77, Lef 1-2. 102 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/99. 103 United States Official Documents on the Armenian Genocide, III, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1995, s.4. 104 United States Official Documents on the Armenian Genocide, I, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1993, s.97-98.
42
3 Haziran 400 --- 400
3 Haziran 160 66 226
5 Haziran 178 55 233
7 Haziran 92 31 123
10 Haziran 271 90 361
12 Haziran 74 18 92
15 Haziran 260 64 324
17 Haziran 133 55 188
20 Haziran 261 96 257
24 Haziran 215 65 280
29 Haziran 181 84 265
30 Haziran 696 385 1.081
3 Temmuz 210 --- 210
9 Temmuz 500 --- 500
11 Temmuz 124 --- 124
13 Temmuz 480 --- 480
16 Temmuz 110 --- 110
19 Temmuz 200 --- 200
23 Temmuz 410 --- 410
25 Temmuz 420 --- 420
30 Temmuz 540 --- 540
31 Temmuz 241 47 288 Akçakoyunlu
3 Ağustos 206 250 456 Katma
3 Ağustos 200 71 271 Akçakoyunlu
4 Ağustos 525 315 840 Katma
4 Ağustos 546 256 802 Arappınar
5 Ağustos 290 180 470 Katma
6 Ağustos 505 162 667 Arappınar
7 Ağustos 316 134 450 Djerablisse(?)
8 Ağustos 138 250 388 Katma
8 Ağustos 542 255 797 Akçakoyunlu
9 Ağustos 140 200 340 Katma
11 Ağustos 505 195 600 Katma
12 Ağustos 1.400 600 2.000 Katma
12 Ağustos 442 55 497 Akçakoyunlu
15 Ağustos 1.060 550 1.520 Katma
43
15 Ağustos 708 95 803 Akçakoyunlu
17 Ağustos 117 30 147 Resülayn
18 Ağustos 649 140 789 Akçakoyunlu
19 Ağustos 350 250 600 Katma
20 Ağustos 670 395 1.065 Katma
23 Ağustos 1.240 900 2.140 Katma
26 Ağustos 500 300 800 Katma
28 Ağustos 500 300 800 Katma
31 Ağustos 239 --- 239 Resülayn
Toplam 12.029 5.930 17.959
Ek olarak yolculuk ücretini
ödeyerek gelenler 4.755 1.815 6.570
Genel Toplam 23.675 9.076 32.751
TABLO I: Halep’e Trenle Gelen Ermeni Yolcu Sayısı (9 Eylül 1915)
Dolayısıyla 18 Mayıs-31 Ağustos 1915 tarihleri arasında Halep’e trenle
gelenlerin genel toplamı 32.751 kişidir. Ayrıca tablodan da görüleceği üzere
sevkiyat sistemli ve düzenli bir şekilde demiryolundan yapılmaktadır. Ayrıca
bu yolla konsolos görevlileri tarafından, gelenler hakkında kesin rakamlar
verilmesi dikkat çekicidir105.
16 Ekim 1915 tarihinde, Konya’dan Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen
şifrede, 13-16 Ekim tarihleri arasında Konya’dan 2.500 kişi yürüyerek,
7.100’ü de trenle olmak üzere toplam 9.600 Ermeni’nin sevk edildiği
belirtilmekteydi106. 18 Ekim 1915’te Karahisar İstasyonu’ndan Konya’ya
sevk edilmek üzere 1.863 ve Çay İstasyonu’nda da 2.000’e yakın Ermeni’nin
bulunduğu anlaşılmaktadır107. 19 Ekim de dâhil olmak üzere 3 günlük süre
içerisinde trenlerle Konya’dan 5.000 Ermeni sevk edilmişti108. 11 Ekim 1915
105 Çiçek, Zorunlu Göç, s.227. 106 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/92. 107 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/94. 108 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/95.
44
tarihinde de 2 gün içerisinde trenle 4.854 Ermeni daha gönderilmişti109.
Dolayısıyla 13-21 Ekim tarihleri arasında Konya’dan sevk edilen Ermenilerin
toplam sayısı 16.954’tü. Yine Konya’dan Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 30
Ekim 1915 tarihli şifrede, “Bugün Ermenilerden 1.950 ve yabancılardan 750
olmak üzere toplam 2.700 kişi Konya’dan 36 vagon ile yola çıkarılmıştır.”
ifadeleri yer alıyordu110. Bu şifre gösteriyor ki, Mersin Amerikan Konsolosu
Nathan’ın 30 Haziran 1915 tarihinde Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’ya
gönderdiği raporda belirtilen Ermeni sevkiyatında kullanılan vagon sayısının
25’i geçmediği ifadesi, doğru bir bilgi değildir.
Ayrıca Ermeni muhacirlerinin istasyon kenarlarında kurulan pazarlara
gidip, zorunlu ihtiyaçlarını karşılamalarına izin verilmiştir. Kilis İstasyonu
yanında kurulan bir pazara, güvenlik güçlerinin izniyle muhacirler gitmiş ve
ekmek, peynir, yumurta, tuz, şeker, meyve, sebze ve hububat gibi temel gıda
ihtiyaç malzemelerinden bol miktarda almışlardır111.
1.2.1.4. Araba
Kafilelerin sevkiyatında arabalardan da yararlanılmıştır. Fakat gerek
yeterli nakliye vasıtalarının olmayışı ve gerekse cepheye asker ve askeri
malzeme nakliyatının sürmesi bazen aksaklıklara yol açıyordu. Bazı
durumlarda da arabaların hepsinin Ermeni kafilelerine tahsis edilmesi, ayrıca
başka sorunları da beraberinde getiriyordu. Meselâ, Sivas’tan Erzurum’a
erzak nakliyatı için gönderilen 600 arabadan ancak 90’nı Sivas’a geri
dönmüştü. Geriye kalanlar ise Ermeni ailelerinin sevklerinde kullanılıyordu.
Eğer diğer arabalar Sivas’a geri gönderilmezse, hasat zamanı olduğu için
erzak nakliyatı ertelenebilirdi. Bu nedenle Sivas vilayeti, Dâhiliye Nezareti’ni
durumdan haberdar etmiştir. Nezaret de 20 Temmuz 1915 tarihinde Erzurum
109 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/96. 110 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.68/100. 111 Vahram Dadrian, To The Desert Pages from My Diary, Translatet from the Armenian by Agop J. Hacikyan, Princeton and London 2003, s.53.
45
vilayetine çektiği telgrafta arabaların yerine iade edilmesini istemiştir112.
Nezaret tarafından aynı şifrenin, Erzurum vilayetinin yanı sıra Mamuratü’l-
aziz vilayetine de gönderildiğini görmekteyiz113. Yine benzer bir telgraf
Mamuratü’l-aziz vilayetine 24 Temmuz 1915 tarihinde yeniden
gönderilmiştir114. Keza başka bir örnek olarak 4 Ekim 1915 tarihinde,
Dâhiliye Nezareti’nden Adana ve Konya vilayetleriyle Niğde mutasarrıflığına
ve Halep’teki Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e gönderilen şifre verilebilir.
Şifrede, Ermeni sevkiyatında nakliye vasıtalarının kullanılabileceği ama
bunun askeriyeye ait erzak nakliyatını aksatmayacak şekilde olması gerektiği
belirtiliyordu115.
1916 sonbaharında Nezaret’ten Diyarbakır vilayetiyle Urfa ve Zor
mutasarrıflıklarına çekilen şifrede, sevk edilmekte olanların Mardin’den
Resülayn’a dönen otomobil ile nakillerinin yapılabileceği yer alıyordu116.
Osmanlı Devleti, yoksul birçok Ermeni aileye yolculukları için kağnılar
almıştır. Önceden ifade edildiği üzere bu masrafları hükümet, Muhacirîn
Tahsisatı’ndan karşılıyordu. Fakat 1 Nisan 1917 tarihinde Dâhiliye
Nezareti’nden Karesi mutasarrıflığına gönderilen şifrede, Muhacirîn
Tahsisatı’nın masraflar karşısında yetersiz kalması üzerine sevk masraflarını
ödemeye gücü yetmeyenlerin araba ücretlerinin Seferberlik Tahsisatı’ndan
verilmesi gerektiği ifade ediliyordu117. Dönemin yabancı siyasi temsilcileri de
hükümetin bu uygulamalarını kabul etmektedir. Nitekim Almanya’nın
Erzurum Konsolosu Von Scheubner Richter, İstanbul’daki Büyükelçisi
Wangenheim’a gönderdiği 28 Temmuz 1915 tarihli raporda, Erzurum’daki
sevk işlemi sırasında hükümetin parasız pulsuz birçok Ermeni aileye kağnılar
112 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/50; Bakar, Ermeni Tehciri, s.88-89. 113 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/59. 114 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/96. 115 BOA, DH.ŞFR, nr.56/274. 116 BOA, DH.ŞFR, nr.69/166. 117 BOA, DH.ŞFR, nr.75/6.
46
sağladığını belirtmektedir118. Sevke uğrayanlar da hükümetin kendilerine
hayvanlar ve kağnılar tahsis ettiğini söylemektedir119. Toynbee de, genel
olarak her aileye bir kağnı verildiğini ve bununla Ermeni muhacirlerinin
taşıyabilecekleri ne varsa aldıklarını belirtmektedir120.
Merzifon Amerikan Koleji Müdürü George E. White anılarında,
Merzifon’daki sevkiyata, Amerikan okullarındaki Ermenilerin de dâhil
edildiğini, hükümetin her Ermeni aileye bir kağnı ayarladığını, yiyecek ve
bunun yanında yatak ve şahsi eşyalarının toplanmasına hükümetin izin
verdiğini söylüyor. Ama yetersizliğinden yakınıyordu121. Ayrıca White,
Merzifon’daki Ermenilerin haftalarca 60-80 kişiden veya birkaç yüz kişiden
oluşan grupları başka ulaşım imkânı olmadığından, kağnılarla taşındığını dile
getirmektedir. Fakat yanlarında herhangi bir erzak alamadıklarını, sebep
olarak hükümetin izin vermediğini122 belirterek kendi içerisinde tutarsızlığa
düşmüştür. Cemal Paşa’nın yardımcılarından ve Alman Generali olan Von
Kress Baron Kressenstein de Amanos’un batı yamacında Osmaniye civarında
büyük kitleler hâlinde Ermenilerin buradan Amanos Dağları üzerinden sevk
edildiklerini ve mevcut bütün nakliye vasıtalarının Ermeniler için
kullanıldığını ifade ediyordu123.
Cepheye devamlı surette asker ve zahire nakli sebebiyle, muhacirlerin
sevkinde vasıta sıkıntısına düşüldüğü ve çeşitli zorluklarla karşılaşıldığı
anlaşılıyor. Nitekim zaman zaman istasyonlarda büyük yığılmaların meydana
geldiği, vasıta darlığından sevkiyatın zaman zaman aksadığı, hasat mevsimi
118 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.113. 119 Donald E. Miller, Lorna Touryan Miller, Survivors, An Oral History of te Armenian Genocide, Berkeley, Los Angeles, London 1999, s.80. 120 James Bryce-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916, II, Çev. Atilla Tuygan-Jülide Değirmenciler, İstanbul 2005, s.26. 121 E. George White, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, Çev. Cem Tarık Yüksel, İstanbul 1995, s.217. 122 White, Hatıralar, s.216. 123 Von Kress Baron Kressenstein, Son Haçlı Seferi Kuma Gömülen İmparatorluk, Çev. Tahir Balaban, İstanbul 2007, s.154.
47
olması sebebiyle araba ve hayvana duyulan ihtiyaç yüzünden, kafilelerin
zorlukla hareket ettiği ve ilerleyebileceği de görülmüştür124.
1.2.2. EKONOMİK UYGULAMALAR
Osmanlı yetkilileri, sevk edilen Ermenilerin ihtiyaçlarının giderilmesi
için ekonomik anlamda onlara yevmiye verdiği gibi vilayet ve
mutasarrıflıklara paralar göndermiştir. Yalnız yevmiyelerin ödenmesinde
aksaklıklar yaşandığını da belirtmeliyiz. Masraflar, Muhacirîn ve Harbiye
tahsisatlarının yanı sıra Seferberlik Tahsisatı’ndan ve hatta Gizli Ödenek’ten
karşılanmıştır.
1.2.2.1. Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen
Paralar
Osmanlı hükümeti, sevk ve iskâna tâbi tuttuğu toplulukların sevk ve
iskânı sırasında nakillerini kolaylaştırmak, iâşe ve barınmalarını sağlamak
gibi hususları yerine getirebilmek için vilayetlere ve mutasarrıflıklara çeşitli
tarihlerde paralar yollamıştır.
Ankara Valisi Mazhar Bey, 5 Mayıs 1915’te Ayaş ve Çankırı’ya sevk
edilecek Ermenilerin nakliye masrafları için 2.897 kuruş Dâhiliye
Nezareti’nden istemiştir. İki gün sonra verilen cevabi telgrafta, Tahsisât-ı
Mestûre (Gizli Ödenek)’den 2.897 kuruş Ankara’ya gönderilmiştir125.
Dâhiliye Nezareti 5 Mayıs 1915 tarihinde Konya vilayetine gönderdiği
şifrede, oralarda yer alan Ermenilerin iâşe ve iskânları için gerekli masrafın
ne kadar olduğu hususunda merkezi bilgilendirmesini istemiştir. Çünkü
merkez de ona göre tahsisat gönderecektir126. 9 Haziran 1915’te Muhacirîn
Tahsisatı’ndan Musul vilayetine 500.000 kuruş gönderilmiştir127. 3 Temmuz
124 Yusuf Halaçoğlu, Facts On The Relocation Of Armenians 1914-1918, Ankara 2002, s.81; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.77. 125 BOA, DH.EUM, 2.şb., nr.6/46, Lef 1- 3. 126 BOA, DH.ŞFR, nr.52/235. 127 BOA, DH.ŞFR, nr.53/305; nr.54/96.
48
1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’ya
çekilen şifrede, bölgeye sevk edilecek Ermeniler için şimdilik 20.000 lira
gönderildiği ve boşaltılan köylere iskân edilmek üzere muhacir sevkiyatı
yapılacağı belirtiliyordu128. 19 Ağustos 1915’te Kütahya mutasarrıflığına
gönderilen telgrafta, Halep’e sevk edilecek Ermeniler için gerekli olan
paranın Muhacirîn Tahisatı’ndan sağlandığı ve bu amaçla 100.000 kuruşluk
havale gönderildiği yazıyordu129. 1 Eylül 1915’te Suriye vilayetine çekilen
şifrede, Suriye’ye gönderilen Ermenilerin iskânı için gerekli tahsisatın
hazırlanmak üzere olduğu bilgisi verilmekteydi130 ve aynı gün Suriye’de dâhil
olmak üzere Konya, Adana, Ankara vilayetleriyle İzmit, Eskişehir
mutasarrıflıklarına çekilen telgraftan çeşitli miktarların gönderildiğini
anlıyoruz.
GÖNDERİLEN YERLER MİKTAR (Kuruş)
Adana Vilayeti 300.000
Ankara Vilayeti 300.000
Halep Vilayeti 300.000
Konya Vilayeti 400.000
Suriye Vilayeti 100.000
Eskişehir Mutasarrıflığı 200.000
İzmit Mutasarrıflığı 150.000
Toplam 1.750.000
TABLO II: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (1 Eylül 1915)
Ayrıca vilayet ve mutasarrıflıklardan Ermenilerin idare ve iâşelerinin
düzenli bir biçimde sağlanması, gidecekleri yerlere refah bir halde varmaları
için ne gerekiyorsa yapmaları, istasyonlarda Ermenilere dağıtılmak üzere
mümkün olduğunca ekmek ve hububatın boş teneke, fıçı gibi şeylere
doldurularak, saklanmaları ve gerektiğinde kullanılarak bu şekilde sefalet
128 BOA, DH.ŞFR, nr.54/270-1; Sevk ve İskân, s.185-186. 129 BOA, DH.ŞFR, nr.55/106; Sevk ve İskân, s.222. 130 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/14.
49
çekmelerine izin verilmemesi hususları da belirtiliyordu131. 5 Eylül 1915
tarihinde Halep vilayetine, istasyonlarda toplanan Ermenilerin bir an evvel
mahallerine sevk edilmesi ve iâşelerinin sağlanması için 5.000 lira havale
edilmiştir132.
7 Eylül 1915 tarihinde, Dâhiliye Nezareti’nden Dördüncü Ordu
Kumandanı Cemal Paşa’ya gönderilen şifrede, Ermenilerin ihtiyaçlarının
sağlanması için şimdilik Muhacirîn Tahsisatı’ndan Suriye vilayetine 10.000
lira havale edildiği, eğer gerek duyulursa yeniden tahsisat talebinde
bulunabileceği belirtiliyordu133. Yine Nezaretçe Maliye Nezareti’ne
gönderilen 26 Eylül 1915 tarihli şifreden, Zor mutasarrıflığına Ermenilerin
iâşe ve diğer masrafları için her ay 4.000 liranın ayrıldığını öğrenmekteyiz134.
Bunun yanında 12 Ekim 1915’te Zor mutasarrıflığına Muhacirîn
Tahsisatı’ndan 5.000 lira gönderilmişti. Mutasarrıflık eğer yeniden ihtiyaç
olursa tahsisat talebinde bulunabilecekti135. Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis
vilayetine yollanan 25 Ekim 1915 tarihli şifreli telgrafnamede; “Vilayet
dâhilindeki muhacirler ile harp mıntıkalarından iltica etmiş ahalinin yardıma
muhtaç olduğu bildiriliyor. Bunlara Muhacirîn Tahsisatı’ndan şimdilik 5.000
lira gönderildi. Bu parayla iâşeleri temin edilmelidir. Ayrıca gerekirse
yeniden tahsisat talep edilmesi…” cümlelerine yer veriliyordu136. Ermeni
kafilelerin iâşelerini sağlamak için 100.000 lira havale edildiği 26 Ekim 1915
tarihli Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifreden
anlaşılıyordu137.
8 Mart 1916’da Zor mutasarrıfı, Ermenilerin bir kısmına fazladan bir
yardımda bulunmak, bazen bir hânede olduğunu haber aldığı ya da sokakta 131 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/17; yalnız Bakar, İzmit mutasarrıflığına gönderilen miktarı 100.000 kuruş olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.109. 132 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/77; Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1995, s.90. 133 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/118; nr.55-A/135. 134 BOA, DH.İ.UM, nr.4-1/9. 135 BOA, DH.ŞFR, nr.55/236. 136 BOA, DH.ŞFR, nr.57/127. 137 BOA, DH.ŞFR, nr.57/110.
50
giderken gördüğü bir hastaya yardım etmek, zengin iken bugün fakir bir
duruma düşmüş aileye 1-2 lira vermek, yardım isteyenlerin ihtiyacını
gidermek gibi bir takım faaliyetler için 4.000 ya da 5.000 kuruş Dâhiliye
Nezareti’nden istemiştir. Nezaret bu isteğe karşılık olumlu cevap vermiş ve
istenilenden fazla 6.000 kuruş göndermiştir138.
18 Mart 1916’da Dördüncü Ordu Kumandanı ve Bahriye Nâzırı Ahmed
Cemal ismiyle Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen şifrede, Suriye vilayeti
dâhilinde iskân edilen Ermeni muhacirlerin ihtiyaçlarının kaşılanması için
50.000 lira gönderilmesini isteyen cümleler vardır139. 26 Mart 1916 tarihinde
Suriye vilayetine Muhacirîn Tahsisatı’nın yetersizliğinden şimdilik 413.400
kuruş yollandığı ve sonradan yeniden gönderileceği bildirilmiştir140.
13 Nisan 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti, Cemal Paşa’ya, sevk edilen
ailelerin iskânları için gerekli olan parayı göndermiştir. Ama Cemal Paşa’dan
muhacirlerin mal, mülk ve tahminen yıllık kazançları ile nüfus miktarının
öğrenilip, bildirilmesini istemiştir. Çünkü muhacirlerin iskânları ve
refahlarının sağlanması için merkezce bu bilgiler elzem görülmüştür141. 5
Haziran 1916’da Ermeni muhacirlere harcanmak üzere Suriye vilayetine
513.000 kuruşluk tahsisat gönderilmiştir142. 13 Haziran 1916 tarihinde Zor
sancağına, Muhacirîn Tahsisatı’ndan 8.000 lira havale edilmiş ve bu para
muhtaç olanların iâşesine harcanmıştır143.
10 Ağustos 1916 tarihinde Muhacirîn Tahsisatı’ndan Ankara vilayetine
muhacir ve mülteci masrafları için 3.000 lira postaya verilmişti. Bunun 1.500
lirası Yozgat’a ve diğer kalanı Çorum’a ayrılmıştı. Gönderilen para sadece
muhacir ve mülteci iâşelerinin sağlanmasında kullanılacaktı144. 5 Eylül 1916
138 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.19/33, Lef 1 ve 3. 139 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.3.3, Lef 1. 140 BCA, TİGM nr.272.0.0.74/64.3.3, Lef 3; BOA, DH.ŞFR, nr.62/126. 141 BOA, DH.ŞFR, nr.62/308. 142 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.5.4. 143 BOA, DH.ŞFR, nr.64/292. 144 BOA, DH.ŞFR, nr.66/205.
51
tarihinde Konya vilayetine Muhacirîn Tahsisatı’ndan 1.000.000 kuruşluk
havale gönderilmişti145. 19 Eylül 1916’da Dâhiliye Nezareti’nden Adana,
Halep, Diyarbakır, Sivas vilayetleriyle; Canik ve Zor mutasarrıflıklarına
ağustos başında gönderilen telgrafnamede Muhacirîn Tahsisatı’ndan postaya
verildiği ve alınıp alınmadığı sorulmaktaydı. Bu 52.000 liranın vilayet ve
mutasarrıflıklara göre dağılımı şöyledi:
TABLO III: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar
(19 Eylül 1916)
19 Eylül 1916’da Halep vilayetine, Muhacirîn Tahsisatı’ndan 10.000
lira Zor mutasarrıflığına verilmek üzere banka vasıtasıyla gönderilmişti146.
Bir gün sonra Dâhiliye Nezaretince gönderilen şifrede, aynı miktardaki
paranın banka yoluyla havale edildiği ve ilk fırsatta paranın Zor
mutasarrıflığına verilmesi gerektiği bildiriliyordu147. Yine aynı tarihte
Trabzon vilayetine çekilen şifrede, kışlık zahire ihtiyacının giderilmesi için
Muhacirîn Tahsisatı’ndan eylül başında 10.000 lira gönderildiği ve
ihtiyaçların giderilmesi için bugün de para havale edildiği ifade ediliyordu148.
145 BOA, DH.ŞFR, nr.67/192. 146 BOA, DH.EUM.SSM, nr.53/78, Lef 1. 147 BOA, DH.ŞFR, nr.68/76. 148 BOA, DH.ŞFR, nr.68/74.
GÖNDERİLEN YERLER MİKTAR (Lira)
1 Adana Vilayeti 3.000
2 Diyarbakır Vilayeti 10.000
3 Halep Vilayeti 3.000
4 Sivas Vilayeti 15.000
5 Canik Mutasarrıflığı 10.000
6 Zor Mutasarrıflığı 11.000
Toplam 52.000
52
23 Ekim 1916’da Muhacirîn Tahsisatı’ndan 10.000 lira, banka yoluyla
Canik mutasarrıflığına gönderilmişti149. 22 Kasım 1916 tarihinde Dâhiliye
Nezareti’nden Diyarbakır vilayetine çekilen telgrafta, 30.000 liranın havale
edildiği, bu miktardan 7.000 liranın Mardin ve Siverek sancağına ait olduğu
ve paranın muhacir ve mülteci ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılması
isteniyordu150. 25 Kasım 1916’da Dâhiliye Nezareti’nin Kütahya
mutasarrıflığına çektiği telgrafta, Ermenilerin liva dâhilinde iskânlarının
uygun olmadığı ve Zor’a sevk edilmeleri için Muhacirîn Tahsisatı’ndan 200
liranın kullanılabileceği belirtiliyordu151.
Nezaretçe, Sivas vilayetine 14-21 Kasım 1916 tarihleri arasında
Muhacirîn Tahsisatı’ndan 60.000 lira havale edilmişti. 30 Kasım 1916’da
banka yoluyla 49.000 lira daha gönderilmişti. Bu miktardan 12.000 liranın
Tokat, Amasya, Karahisar-ı Şarki’ye ve 13.000 liranın merkeze ait olduğu ve
paraların muhacir ve mülteci ihtiyaçları için harcanacağı da belirtilmişti152.
Trabzon vilayetine çekilen 2 Ocak 1917 tarihli şifrede, banka vasıtasıyla
30.000 lira gönderildiği bildiriliyor, muhacirler ile mültecilerin iskân ve
iâşelerine özen gösterilmesi isteniyordu153. 17 Şubat 1917’de Hüdavendigâr
vilayetince istenen 200.000 kuruşun kaç nüfus için harcanacağının
bildirilmesi istenmiş154, 1 Mart 1917 tarihinde de Diyarbakır vilayetinden
20.000 liralık havalenin kaç nüfus için talep edildiği sorulmuştur155.
Dâhiliye Nezareti, muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarını giderecek
paraları sadece gerektiği zamanlarda ödemiyor, vilayetlerden ve
mutasarrıflıklardan gelecekte de yapılacak masraflar için ne kadar miktara
ihtiyaç olunabileceğini belirtmelerini istiyordu. 22 Şubat 1917 tarihinde
Nezaretçe Adana, Bağdat, Diyarbakır vilayetleriyle Kala-i Sultaniye, Kayseri, 149 BOA, DH.ŞFR, nr.69/81. 150 BOA, DH.ŞFR, nr.70/149. 151 BOA, DH.ŞFR, nr.70/92. 152 BOA, DH.ŞFR, nr.79/151. 153 BOA, DH.ŞFR, nr.71/196. 154 BOA, DH.ŞFR, nr.73/20. 155 BOA, DH.ŞFR, nr.74/11.
53
Maraş, Urfa, Bolu ve İzmit mutasarrıflıklarına çekilen şifreli telgrafta,
gelecek sene mart ayı zarfında kaç nüfus muhacir ve mültecinin iâşe ve iskân
masrafları için, Muhacirîn Tahsisatı’ndan ne kadar paraya ihtiyaç
duyulduğunu, bu muhacir ve mülteci nüfusunun ne kadar olduğunu
soruluyordu156.
Dâhiliye Nezareti, aşağıda belirtilmiş olan yerlere 20 Mart 1917
tarihinde muhacir ve mültecilerin iâşesine sarf edilmek üzere her birine
10.000 lira göndermiş ve paranın amacında kullanılması için son derece
dikkat edilmesini istemiştir157:
TABLO IV: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (20 Mart 1917)
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından 22 Mart 1917 tarihinde vilayet ve
mutasarrıflıklara gönderilen şifrede; mültecilerle, Ermeni Rum ve Arap
ailelerin iskân ve iâşe masrafı olarak şimdilik bir havale gönderildiği
belirtilmiş ve bunlara yapılacak harcamaların her iki ayda bir cetvel tanzim
edilerek Muhacirîn İdaresi’ne bildirilmesi talimatı verilmiştir. Ayrıca bu
156 BOA, DH.ŞFR, nr.73/61. 157 1: BOA, DH.ŞFR, nr.74/188; 2: nr.74/190; 3: nr.74/193; 4: nr.74/192; 5: nr.74/187; 6: nr.74/191; 7: nr.74/189.
GÖNDERİLEN
YERLER
GÖNDERİLEN MİKTAR
(Lira)
1 Adana Vilayeti 10.000
2 Ankara Vilayeti 10.000
3 Diyarbakır Vilayeti 10.000
4 Musul Vilayeti 10.000
5 Sivas Vilayeti 10.000
6 Trabzon Vilayeti 10.000
7 Urfa Mutasarrıflığı 10.000
Toplam 70.000
54
ödemelerden sonra kesinlikle Muhacirîn Tahsisatı’ndan ödeme
yapılmayacağı, ödemelerin nasıl olursa olsun Seferberlik Tahsisatı’ndan
sağlanacağı da ifade edilmiştir. Bu tarihte vilayet ve mutasarrıflıklara göre
yardım miktarı şöyledir158:
GÖNDERİLEN YERLER
GÖNDERİLEN MİKTAR (Kuruş)
Ankara Vilayeti 500.000
Aydın Vilayeti 50.000
Diyarbakır Vilayeti 30.000
Edirne Vilayeti 50.000
Halep Vilayeti 800.000
Hüdavendigâr Vilayeti 150.000
İstanbul Vilayeti 250.000
Kastamonu Vilayeti 20.000
Konya Vilayeti 500.000
Mamuratü’l-aziz Vilayeti 30.000
Musul Vilayeti 50.000
Sivas Vilayeti 500.000
Suriye Vilayeti 750.000
Bolu Sancağı 100.000
Canik Sancağı 80.000
Eskişehir Sancağı 150.00
İzmit Sancağı 500.000
Kala-i Sultaniye Sancağı 30.000
Karesi Sancağı 500.000
Kayseri Sancağı 50.000
Kütahya Sancağı 50.000
Maraş Sancağı 500.000
Zor Sancağı 1.000.000
Toplam 6.640.000
TABLO V: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (22 Mart 1917)
Yardım miktarı başta da belirtildiği gibi mülteciler, Ermeni, Rum ve
Arap ailelerin iskân ve iâşeleri için sarf edilecekti. Ayrıca Muhacirîn
158 BOA, DH.ŞFR, nr.74/234; Bakar, Ermeni Tehciri, s.110-111.
55
Tahsisatı’nın masrafların büyüklüğü karşısında yetersiz kalmaya başlaması
üzerine önceden ifade edildiği üzere yapılacak harcamalar için Harbiye
Tahsisatı’nın yanı sıra Seferberlik Tahsisatı devreye girmiştir159.
23 Nisan 1917 tarihli, Dâhiliye Nezareti’nden Dördüncü Ordu
Kumandanlığı’na çekilen telgrafta, mart ayı geçici bütçesinden Ermeni ve
Rum aileleri için Suriye vilayetine 25.000 lira havale edildiği ve Harbiye
Tahsisatı’ndan da 4.000 lira gönderildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 26 Nisan
1917 tarihli telgrafta, bu amaçla Ordu Tahsisatı’ndan harcamalarda
bulunulmaması ve gerekirse Muhacirîn Tahsisatı’ndan veya Harbiye
Tahsisatı’ndan para talep edilmesi istenmekteydi160. 29 Temmuz 1917 tarihli
Musul vilayetine gönderilen telgrafta, Ermeni çocuklarının iâşesi için
Harbiye Tahsisatı’ndan 4.000 liranın havale edildiği yazıyordu161.
8 Ekim 1917 tarihinde vilayet ve mutasarrıflıklara çekilen şifre, sevk
edilen Ermeni, Rumlarla, Dördüncü Ordu bölgesine gönderilenlerin
masrafları için havale yapılması, bu paranın asla başka bir hususta sarf
edilmemesi ve sadece bu kişilerin ihtiyaçları için kullanılması hususundaydı.
Ayrıca şifrede bu miktar yetmezse, yeniden para talep edilebileceği
belirtilmişti. Bu tarihte gönderilen miktarlar şöyledir162:
159 Bakar, Ermeni Tehciri, s.111. 160 BOA, DH.ŞFR, nr.75/245; nr.75/244. 161 BOA, DH.ŞFR, nr.78/229. 162 1: BOA, DH.ŞFR, nr.80/82; 2: nr.80/75, Bakar, 2.500 lira olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.112; 3: BOA, DH.ŞFR, nr.80/77; 4: nr.80/90; 5: nr.80/84; 6: nr.80/80, Bakar, 2.000 lira olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.112; 7: BOA, DH.ŞFR, nr.80/76; 8: nr.80/74; 9: nr.80/94; 10: nr.80/78; 11: nr.80/88; 12:80/92; 13: nr.80/86; 14: nr.80/91; 15: nr.80/89; 16: nr.80/96; 17: nr.80/93; 18: nr.80/85; 19: nr.80/81; 20:80/87; 21: nr.80/95; 22: nr.80/83; 23: nr.80/73; 24: nr.80/79.
56
GÖNDERİLEN YERLER GÖNDERİLEN
MİKTAR (Lira)
1 Adana Vilayeti 2.000
2 Ankara Vilayeti 12.500
3 Aydın Vilayeti 7.500
4 Diyarbakır Vilayeti 1.500
5 Edirne Vilayeti 2.500
6 Halep Vilayeti 5.000
7 Hüdavendigâr Vilayeti 5.000
8 Kastamonu Vilayeti 1.500
9 Konya Vilayeti 7.500
10 Mamuratü’l-aziz Vilayeti 1.000
11 Musul Vilayeti 3.750
12 Sivas Vilayeti 4.000
13 Suriye Vilayeti 5.000
14 Bolu Mutasarrıflığı 1.000
15 Canik Mutasarrıflığı 1.500
16 Ertuğrul Mutasarrıflığı 5.000
17 Eskişehir Mutasarrıflığı 7.500
18 Karesi Mutasarrıflığı 7.500
19 Kayseri Mutasarrıflığı 2.500
20 Kütahya Mutasarrıflığı 4.000
21 Maraş Mutasarrıflığı 2.500
22 Niğde Mutasarrıflığı 1.500
23 Urfa Mutasarrıflığı 2.500
24 Zor Mutasarrıflığı 2.500
Toplam 96.750
TABLO VI: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (8 Ekim 1917)
57
9 Aralık 1917 tarihinde Urfa’daki Ermenilerin iâşesine harcanmak üzere
Seferberlik Tahsisatı’ndan 7.500 lira gönderilmiştir163.
Osmanlı yetkilileri, 1918 yılı boyunca da muhacirlerin ve mültecilerin
ihtiyaçlarını karşılamak için vilayet ve mutasarrıflıklara para göndermiştir. 24
Mart 1918 tarihinde Rum, Ermeni ve Dördüncü Ordu bölgesinden
gönderilenlerin masrafları için Seferberlik Tahsisatı’ndan para havale
etmiştir. Gönderilen para miktarları şöyledir164:
GÖNDERİLEN YERLER GÖNDERİLEN MİKTAR (Kuruş) 1 Adana Vilayeti 300.000 2 Ankara Vilayeti 1.500.000 3 Diyarbakır Vilayeti 300.000 4 Halep Vilayeti 500.000 5 Kastamonu Vilayeti 500.000 6 Konya Vilayeti 500.000 7 Mamuratü’l-aziz Vilayeti 100.000 8 Musul Vilayeti 750.000 9 Sivas Vilayeti 1.000.000 10 Suriye Vilayeti 500.000 11 İçel Mutasarrıflığı 150.000 12 Karahisar-ı Sahip Mutasarrıflığı 750.000 13 Kayseri Mutasarrıflığı 500.000 14 Kütahya Mutasarrıflığı 500.000 15 Maraş Mutasarrıflığı 500.000 16 Niğde Mutasarrıflığı 200.000 17 Urfa Mutasarrıflığı 1.000.000 18 Urfa Mutasarrıflığı 500.000
Toplam 10.050.000
163 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.19.21. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek V. 164 1: BOA, DH.ŞFR, nr.85/205; 2: nr.85/218; 3: nr.85/214; 4: nr.85/204; 5: nr.85/220; 6: nr.85/217; 7: nr.85/212; 8: nr.85/209; 9: nr.85/210; 10: nr.85/213; 11: nr.85/206; 12: nr.85/211; 13: nr.85/219; 14: nr.85/215; 15: nr.85/207; 16: nr.85/216; 17: nr.85/221; 18: nr.85/208, Urfa mutasarrıflığına iki defa havale gönderilmiştir. Ayrıca bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s. 113-114.
58
TABLO VII: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (24 Mart 1918)
9 Nisan 1918 tarihinde Hüdavendigâr vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne
gönderilen telgrafta, buradaki Rum, Ermeni ve Arap ailelerinin iâşe
masraflarına harcanmak üzere 5.000 liranın Seferberlik Tahsisatı’ndan acilen
gönderilmesi istenmiştir. 12 Nisan 1918 tarihinde Seferberlik Tahsisatı’ndan
da istenilen miktar olmasa da 1.000 lira yollanmıştır165. 12 Mayıs 1918’de
Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen
telgrafta, muhacir ve mültecilerin iâşe ve sevkiyatı için sene sonuna kadar kaç
nüfus için ne kadar paraya ihtiyaç olduğunun ve gerekli miktarın bildirilmesi
isteniyordu166. 30 Mayıs’ta yeniden telgraf çekilerek, 12 Mayıs 1918 tarihli
telgrafa cevap verilmesi gerektiği bildiriliyordu167.
1 Ağustos 1918 tarihinde, Sivas vilayetine muhacir ve mültecilerin
iâşesine 5.000.000 ve sevk masrafları için de 1.000.000 kuruş
gönderilmiştir168. 30 Ekim 1918’de Musul vilayetine Harbiye Tahsisatı’ndan
Rum, Ermeni ve Arap aileleri için 500.000 kuruş yollanmıştır169. Kasım
1918’de Seferberlik Tahsisatı’ndan Van vilayetine Ermenilerin iâşesinin
karşılanması amacıyla 200.000 kuruş gönderilmesi için Dâhiliye
Nezareti’nden Harbiye Nezareti’ne bildirilmiştir170.
Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olarak sevk ve iskân işleriyle uğraşan İskân-ı
Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’nin 10.000.000 kuruş olan bütçesi 1915
yılında 68.000.000 kuruşa, 1916’da 200.000.000 kuruşa çıkarılmıştır171. 1916
165 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/66.24.8. 166 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karesi, Kayseri, Maraş, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıyla Trabzon Defterdarlığı’na telgraf çekilmiştir. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.87/89. 167 12 Mayıs 1918 tarihli telgrafnameye cevap alınmak istenilen yerler Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Musul, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, İçel, İzmit, Kayseri, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıdır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.87/368. 168 BOA, DH.ŞFR, nr.91/3. 169 BOA, DH.ŞFR, nr.92/314. 170 BOA, DH.ŞFR, nr.93/65. 171 Halaçoğlu, Ermeni İddiaları, s.87.
59
yılında devlet Ermeni, Rum ve Arap aileleriyle düşman saldırıları sonucu göç
etmek zorunda kalan Müslüman mülteciler için o yıl 78.000.000 kuruş
harcamıştır172. Muhacir ile mültecilerin iskân, iâşe ve sevk masrafları gittikçe
arttığından, 6 Kasım 1916 tarihinde İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn
Müdüriyeti’ne 50.000.000 kuruşluk tahsisat ilave edilmiştir173.
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’den Sadaret’e gönderilen tezkirede,
muhacirîn bütçesinin yetersizliğinden dolayı sevk edilen Ermeniler ile
Rumlar ve Dördüncü Ordu tarafından sevk edilenlere harcanmak üzere
Harbiye Tahsisatı’ndan 300.000 lira ayrıldığı ve olağanüstü şartlardan dolayı
300.000 lira daha ilave edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Talat Bey’in bu
isteği uygun görülmüş ve sonuçta 5 Eylül 1917 tarihli bir kararla sevk edilen
Ermeniler ve Rumlar ile Dördüncü Ordu emriyle iskân yerleri değiştirilen
ailelerin ihtiyacı için 300.000 lira daha ilave edilmiştir174.
1917 yılında İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti bütçesine
100.000.000 kuruş ek ödenek ayrılmıştır175. 1917 senesi zarfında Ermeni,
Rum ve Arap ailelerinin sevk, iskân ve iâşe masrafları için ayrılan 60.000.000
kuruştan 54.440.000 kuruş harcamış, geriye 5.560.000 kuruş kalmış ve yine
masraflar için 1918 yılı içerisinde 60.000.000 kuruşa daha ihtiyaç
duyulmuştur. Bunun sonucunda 13 Mayıs 1918’de 60.000.000 kuruşluk ilave
kaynağın Seferberlik Tahsisatı’ndan karşılanması kararlaştırılıp, Dâhiliye ve
Harbiye nezaretlerine bu konuda bilgi verilmiştir176.
172 Çiçek, Zorunlu Göç, s.101. 173 BOA, MV, nr.245/106. 174 BOA, MV, nr.209/42; Bakar, Ermeni Tehciri, s.111-112. 175 BOA, DUİT, nr.87/49-1. 176 BOA, MV, nr.212/16; Bakar, Ermeni Tehciri, s.115; Taner Akçam, Osmanlı arşiv belgelerini değerlendirerek yazmış olduğu eserinde, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında dönemin hükümeti tarafından Ermenilere hiç yardım edilmeğini ifade etmektedir. Bkz. Taner Akçam, Ermeni Meselesi Hallolunmuştur Osmanlı Belgelerine Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar, İstanbul 2008. Yalnız tez çalışmasında belirtildiği üzere yapılan yardımlarla ilgili olarak arşiv belgelerinde yer alan sadece merkezden gönderilen paralara ilişkin yüzleri geçen belgeyi Akçam eserinde belirtmemektedir.
60
1.2.2.2. Yevmiyeler
Osmanlı yönetimi Sevk ve İskân Kanunu’na bağlı olarak sevk edilen
Ermenilerin ihtiyaçlarını gidermeleri için onlara gerek yolculuk gerekse iskân
sırasında yevmiye ödemiştir. Yevmiyeler özellikle muhacirlerin yiyecek ve
günlük bakımlarını sağlamaları amacıyla veriliyordu177. 1915 yazında sevk
edilen Rum ve Ermenilere Harbiye Tahsisatı’ndan verilmekte olan
yevmiyeler temmuz ayının başından itibaren büyüklere 3 kuruş, küçüklere 60
para olacaktı178. Bunu ABD’nin Mersin Konsolosu Nathan da teyit
etmektedir. Ayrıca Konya’daki Amerikan hastanesinde doktor olan W.M.
Post’un 3 Eylül 1915 tarihinde ABD Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderdiği
raporda da yetişkinlere 1 kuruş, çocuklara 20 para verildiğini
belirtilmektedir179. 29 Mayıs 1916’da Konya ve çevresindeki Ermenilere
büyük ve küçük ayrımı yapılmaksızın her birine 20 para verileceği Muhacirîn
Memurluğu’ndan bildirilmiştir180. 15 Kasım 1916’da Yozgat’taki Ermenilerin
yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarından büyüklere verilen günlüklerin 2’den 3
kuruşa, küçüklere ödenenlerin de 1’den 1.5 kuruşa çıkartılması hususunda
Çorum ve Yozgat mutasarrıflıklarına Dahiliye Nezareti’nden emir
gönderilmiştir181. Urfa’da görev yapan misyoner Jakob Künzler, 28 Nisan
1917 tarihinde Halep’teki Alman Konsolosu Walter Rössler’e Rakka
Toplama Kampı’ndaki yardım faaliyetlerine dair yazdığı raporda, bölük-
pörçük yardımın anlamsızlığı hakkında fikir yürütüyordu. “Adam başı 5
kuruş veriliyordu. Ben de daha fazla verecek durumda değilim182.” diyerek
yevmiyelerin sürekli verilmediğini ve düzensizlikler olduğunu vurguluyordu.
Ama verilen miktardan da şikâyet etmiyordu. 19 Mayıs 1917 tarihli
177 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1084. 178 BOA, DH.ŞFR, nr.77/168. 179 Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, İstanbul 2007, s.85; Kemal Çiçek, ”Osmanlı Ermenilerinin 1915’teki Tehciri: Bir Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, III/6, Ankara 2010, s.7. 180 BOA, DH.İUM, nr.E-14/91. 181 BOA, DH.ŞFR, nr.70/18; Nejat Göyünç, “Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.300. 182 Hans Lukas Kıeser, Iskalanmış Barış, Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, İstanbul 2005, s.503.
61
Kastamonu’ya çekilen şifreye göre, sevk edilen öksüz Ermeni çocuklarının
yevmiyeleri 6 kuruşa yükseltilmişti183.
Önceden ifade edildiği üzere Osmanlı Devleti’nin yevmiyeleri
ödemesinde aksaklıklar da yaşanmıştır. Takdir edilir ki, bir savaş ortamında
bunların yaşanması da gayet doğaldır. Zaten vilayetlere ödenek
gelmediğinden dolayı yevmiyelerin ödenmesinde sıkıntılar yaşandığı
vilayetlerden merkeze bildiriliyordu. 17 Mayıs 1916 tarihinde Suriye vilayeti,
yevmiye verilemediğinden neredeyse açlıktan ölme noktasına gelen
muhacirler için tahsisat istemiştir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti Aşâir ve
Muhacirîn İdaresi Müdürü Şükrü Bey, Suriye Valisi Azmi Bey’e 10.000 lira
göndermiştir184. Yaşanılan sıkıntılar sadece Ermenilere özgü bir durum
değildi. Sungurlu’da Erzurum mültecilerinden Vehbi ve arkadaşları,
kendilerine ve emsallerine ayda yalnız onar gün yevmiye verilmesinden
iâşelerini temin edemediklerini ve aç kaldıklarını Dâhiliye Nezareti’ne
bildirmişlerdir. Dâhiliye Nezareti de, Ankara vilayetine göndermiş olduğu
telgrafnamede 30.000 lira gönderilmesine rağmen mültecilerin bu derece
sıkıntı çekmelerinin uygun olmayacağından, acilen soruşturma yapılmasını ve
mültecilerin ihtiyaçlarının sağlanması gerektiğini belirtmiştir185.
Yukarıda belirtildiği üzere Osmanlı yetkililerinin hem muhacirlerin hem
de mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması için vermiş olduğu yevmiyelerin
ödenmesinde birtakım aksaklıkların yaşandığını ve yevmiye miktarının
şartlara göre değiştiğini görmekteyiz. Şüphesiz bu durum ülkenin içinde
183 BOA, DH.ŞFR, nr.76/206; Çiçek, Zorunlu Göç, s.101. 184 BCA, TİGM, nr.272. 0.0.74/64.3.9. 185 BOA, DH.ŞFR, nr.74/33; 6 Haziran 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Ankara, Sivas, Konya, Kastamonu, Aydın vilayetleriyle Kütahya, Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat, Ertuğrul (Bilecik), Isparta, Bolu, Karesi ve Eskişehir mutasarrıflıklarına çekilen şifrede, Dördüncü Ordu bölgesinden gönderilmiş olan Arap ailelerin iâşelerinin sağlanması için yevmiyelerin azami 20 kuruşa çıkarılabileceği ifade ediliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.64/234; 10 Ağustos 1916 tarihinde Dâhiliye Nezaretince Canik mutasarrıflığına çekilen telgrafta, mültecilere nüfus başına verilmekte olan yevmiyelerin 3 kuruşa kadar verilebileceği belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.66/197; Yine Nezaretçe İkinci Ordu Kumandanlığına çekilen 7 Aralık 1916 tarihli telgrafta, Harranlı aşireti fertlerinden büyüklere 3 kuruş, küçüklere ise 60 para verileceği yazıyordu. Bkz. BOA,DH. ŞFR, nr.70/212.
62
bulunduğu ekonomik şartlarla yakından alakalıydı. Açıkça görülüyor ki,
Osmanlı hükümeti, tebaası arasında ayırım yapmamış, gücü nispetinde
yardımda bulunmuştur. Aslında Osmanlı Devleti’nin vermiş olduğu
yevmiyeler öyle sembolik rakamlar da değildi. Meselâ 14 Ekim 1916
tarihinde bütün memlekette geçerli olmak üzere azami ekmek fiyatları tespit
edilmiştir. Buna göre ekmeğin okkası:
Ankara ve Konya’da 2.0 krş.
Bursa ve İzmir’de 2.5 krş.
Trakya’da 3 krş idi186.
Maden işçisinin ortalama yevmiyesi 1915’te 15, 1916’da 25.1 ve
1917’de 35 kuruş, Pamuk işçisinin ise 1915’te 6.8, 1916’da 15 kuruştu187.
Üstelik bu ücretler savaş sırasında işçi kıtlığı sebebiyle artmış ücretlerdir188.
Yine harp yıllarında halı imalinde iyi bir işçinin günde 5-6 bin kadar, düğüm
yaptığında yevmiyesi, İstanbul’da 1.8 kuruştu. Osmanlı yönetimi askerlerine
ilk yıl süresince aylık 5 kuruş ve sonraki yıllar içerisinde aylığı 10 kuruşa
çıkarmış ama maaşlarını düzenli ödeyememiştir. Bazı zamanlarda askerlerin
üç ay maaş alamadıkları da olmuştur189.
1.2.2.3. Vergi Muafiyeti
Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenileri belli bir süre için vergiden
muaf tutmuştur. Yalnız bu Ermenilere özgü bir durum değildir. Sevk olunan
Ermeniler, muhacir statüsünde oldukları için Muhacirîn Nizamnâmesi’nin 28.
maddesi hükmünce, muhacirler sevk edildikleri tarihten itibaren Tekâlif-i
Askeriye’den ve iskân edildikleri tarihten itibaren de ilk yılda vergiden muaf
186 Vedat Eldem, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomisi, Ankara 1994, s.43-44. 187 Eldem, Ekonomi, s.55; Çiçek, Zorunlu Göç, s.261. 188 Çiçek, Zorunlu Göç, s.261; Çiçek, “Halep Konsolosu J. B. Jackson ve Ermeni Tehcirindeki Yeri”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, İstanbul 2007, s.259. 189 Eric Jan Zürcher, “Between Death and Desertion The Experience of the Ottoman Soldier in World I”, Turcia, Töme:28, 1996, s.247.
63
tutulurlardı190. Osmanlı hükümeti de sevk ettiği Ermenilerden aşâr-ı ağnâm ve
emvâl-i saireleri almamıştır191.
1.2.2.4. Borçların Ertelenmesi
Osmanlı yöneticileri, sevk edilen Ermenilere vergi muafiyeti getirdikleri
gibi, onların aşâr-ı ağnâm ve emvâl-i saireden olan borçlarını da
ertelemişlerdir192. Dâhiliye Nezareti’nden, Maraş mutasarrıflığına 1 Haziran
1915 tarihinde çekilen telgrafta, Ermenilerden borçlarının alınmaması
isteniyordu193. Trabzon vilayetine gönderilen 11 Temmuz 1915 tarihli şifrede,
memleket içine sevk edilen Ermenilerin borç senetlerinin kaydedilmesi ve
terk ettikleri malların yabancıların ellerine geçmesine izin verilmemesi ve
korunması gerektiği belirtiliyordu194. Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından
çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara 10 Ağustos 1915 tarihinde çekilen telgrafta,
başka yerlere sevk edilen Ermenilerin, şahıslara ve resmi kuruluşlara olan
borçlarıyla adı geçen halkın bunlar üzerindeki alacaklarının ödenmesi ve
hesaplarının kapatılması hakkında kaleme alınan yönetmeliğin gönderilmek
üzere olduğundan, bunların şimdilik özel deftere kaydıyla alacaklarının
güvence içerisinde olmaları sağlanıyordu195. 19 Ağustos 1915 tarihinde
Mamuratü’l-aziz vilayetine çekilen telgrafta, yönetmelik gelinceye kadar
Ermenilere ait alacak ve borçların kaydının tutulması ve alacak sahiplerinin
temini ile iktifa edilerek, emvâlin muhafazasının sağlanarak, yalnız durmakla
bozulacak eşya ile hayvanların müzayede yoluyla satışlarının yapılabileceği
yazıyordu196.
190 BOA, DH.MB.HPS.M, nr.20/52. 191 BOA, DH.UMVM, nr.132/42; BOA, DH.ŞFR, nr.60/29. 192 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/258. 193 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.88; Halaçoğlu, Armenians, s.93. 194 BOA, DH.ŞFR, nr.54/393; Sevk ve İskân, s.194. 195 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/368. 196 BOA, DH.ŞFR, nr.55/104.
64
Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen 24
Ağustos 1915 tarihli telgrafnamede nakledilen Ermenilerin kalan mallarının
ve gayrimenkûllerinin bedelinin üstünde satılarak, borçlarının ödenmesi ve
geriye kalan miktarın sahiplerine verilmesi bildiriliyordu197.
Sevk edilen Ermenilerin borçları meselesi Osmanlı hükümeti için bir
sorun olmuştur. Daha sonra Emvâl-i Metrûke Komisyonu başlığı altında
ayrıntılı bir şekilde görüleceği üzere Ermenilerden alacakları olan tüccarlar,
kendi devlet yetkililerinden bu konuda yardım istemişlerdir. Özellikle
Osmanlı Devleti’nin müttefik kuvvetleri olan Almanya ve Avusturya-
Macaristan İmparatorluğu, vatandaşlarına borçlu olan Ermenilerden
alacaklarını tahsis etmek için Osmanlı Devleti’ne baskı uygulamış, hatta bu
sorun birbirlerine notalar verecek seviyeye gelmiştir.
1.2.2.5. Yanlarında Para ve Eşya Götürmelerine İzin Verilmesi
Osmanlı Devleti, sevke tâbi tuttuğu Ermenilerin yanlarında para ve eşya
götürmelerine izin vermiştir. Bunu Amerikan misyonerleri de
doğrulamaktadır. Nitekim Morley, günlüklerinde, sürgüne gidecek olanların
yanlarında götürecekleri eşyalara valilikçe izin verildiğini belirtmekte; valinin
izniyle Merzifon’daki sevkte, hem araba hem de bir takım at ile 6 kağnının
içleri tamamen malzemelerle dolu halde sevk edildiğini ifade etmektedir198.
Darman’dan sevk edilenlerden zengin bir ailenin çocuğu da, sevk sırasında ev
eşyalarını at ve eşeklere yükleyerek götürdüklerini, sevkin 3 kağnı, 2 eşek ve
2 atla gerçekleştirildiğini, sevkte toplam 8 kişilik ailesiyle iki amcası ve eşleri
ile onların çocuklarının yer aldığını belirtmektedir199.
197 Telgraf çekilen yerler; Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş ve Niğde mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Halep, İzmit, Karesi, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarınadır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/184; nr.55/196. 198 Bertha Morley, Marsovan 1915: The Diaries of Berta, Edited by Hilmar Kaıser, Princeton 2000, s.57. 199 Miller, Survivors, s.79.
65
Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis, Erzurum ve Van vilayetlerine 23 Mayıs
1915 tarihinde çekilen şifrede, Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden sevk
edilen Ermenilerin yanlarında mal ve eşyalarını götürebilecekleri
yazıyordu200.
Dâhiliye Nezareti’nden 28 Temmuz 1915 tarihinde vilayet ve
mutasarrıflıklara çekilen telgraf, sevk edilen Ermenilerin altın nakitlerinin
memurlar tarafından alındığı yönünde haberlerin Başkumandanlık
Vekâleti’ne geldiği, bu durumun araştırılması ve doğru ise buna kesinlikle
izin verilmemesi gerektiği yönündeydi201. 11 Ağustos 1915 tarihinde
Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis, Diyarbakır ve Trabzon vilayetlerine çekilen
telgrafta, iç taraflara sevk edilen Ermenilerin altın paralarının akıbeti
hakkında bilgilendirilmeleri istenmiştir202. 18 Ağustos 1915 tarihinde
Dâhiliye Nâzırı Talat imzasıyla Başkumandanlık Vekâleti’ne gönderilen gizli
şifrede; iç bölgelere sevk edilen Ermenilerin altın ve gümüş paralarının
çalındığı yönündeki haberlerin araştırılması için ilgili vilayetlere ve merkeze
bağlı olmayan livalara haber verildiği, buralardan alınan cevaba göre
Ermenilerin altın ve gümüş paralarına memur ve halk tarafından alınmadığı
gibi her bir kişinin beraberinde 500 lira nakit götürdüğü ve bazılarının
vardıkları yerlerde almak üzere paralarını postahanede bıraktıkları
belirtiliyordu203. 6 Ekim 1915 tarihindeki telgrafnamede, sevk sırasında
saldırıya uğrayan Ermenilerin paraları, mücevherleri ve buna benzer
eşyalarının Diyarbakır vilayetinin aldığı tedbirler sayesinde kurtarıldığı dile
getiriliyordu204.
Dâhiliye Nezareti’nden Ankara, Hüdavendigâr, Konya vilayetleriyle
Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kütahya ve Niğde mutasarrıflıklarına
200 BOA, DH.ŞFR, nr.53/93; Sevk ve İskân, s.151; Ermeniler, s.33-34; Sonyel, “Tehcir”, s.139-140. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek I. 201 Adana, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Halep ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/146. 202 BOA, DH.ŞFR, nr.57/320. 203 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.142; Özdemir, Cemal Paşa, s.157–158. 204 BOA, DH.ŞFR, nr.56/315.
66
çekilen 6 Kasım 1915 tarihli telgrafta, çeşitli yerlerden gelmekte olan
Ermenilerin sevklerinin süratli bir şekilde yapılması için yanlarında eşya
taşımalarına izin verilmemesi nedeniyle Ermeni sevklerinin ertelenmesi
istenmiştir. Bu nedenle müracaat eden Ermenilerin eşyalarının yanlarında
götürmelerine de izin verilmiştir. Bunun yanında beraberinde
götüremeyecekleri eşyaları istasyonlarda kalmış ise, eşyaların istasyonlardan
derhal gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir205. Dolayısıyla bazı durumlarda
sevkiyatın hızlı bir şekilde yapılması için yanlarında eşya götürme durumu
olmadığı zamanlarda sevkiyat ertelenmiştir.
Ayrıca, Türklerin sevk sırasında Ermenilere yönelik davranışlarını
anlatan ancak oldukça taraflı, savaş döneminde Osmanlı Devleti’ni
kötülemeye çalışan, propaganda amaçlı kaynaklardan biri olan ve “Mavi
Kitap” olarak adlandırılan Toynbee’nin eserinde, Kayseri bölgesinden sevk
edilecek Ermeniler için hükümetin 1915 yılının haziran sonunda aşağıdaki
belirteceğimiz tebligatı yolladığı ifade edilmektedir206:
1. Hiç kimse yanına 200 kuruştan fazla almayacaktır. Kontrol
sonunda üzerinde bu miktardan fazla bulunduranlar
cezalandırılacaktır.
205 BOA, DH.ŞFR, nr.57/320. 206 Bryce-Toynbee, Muamele, II, s.48; Toynbee’ye göre bu tebligat, Kayseri’den geçen bir yolcu tarafından anlatılmış ve aynı zamanda bu yolcunun ifadeleri Rusçuk’taki bir Ermeni gezetesinde yayınlanmıştır. Fakat bu tebligatın aynısına Osmanlı arşiv belgelerinde rastlayamadık. Yalnız Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilere ilişkin çeşitli tarihlerde yönetmelikler çıkarmıştır. Önceden belirtilen ve daha sonra belirtilecek olan bu yönetmeliklerle yukardakini karşılaştırdığımızda tutarsızlık olduğu görülecektir. Sadece tebligatın birinci maddesinde ifade edilen kafilelerin 1.000’er kişilik gruplar halinde sevk edileceği, önceden belirtilen 7 Ekim 1915 tarihli sevk muameleleri hakkında çıkan yönetmeliğin 13. maddesiyle benzerlik taşımaktadır. Bkz. BOA, DH.EUM.VRK, nr.15/71. I. Dünya Savaşı sırasında düşman devletlerin dünya kamuoyunda itibarını sarsmak, kamuoyunu aleyhine döndürmek ve ABD’yi savaşa sokmak için 1914 yılında İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir savaş propaganda bürosu kurulmuş ve adına ”Wellington House” denmiştir. İşte Bryce-Toynbee ikilisi tarafından meydana getirilen kitap, İngiltere’nin savaş sırasında düşmanı olan Osmanlı Devleti’ni dünya kamuoyu nezdinde zor durumda bırakmak için propaganda amaçlı yazılmıştır. Daha geniş bilgi için bkz. Justin McCarthy,” I. Dünya Savaşı’nda İngiliz Propagandası ve Bryce Raporu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.474-483.
67
2. Kimsenin mallarını satma hakkı yoktur. Ricalardan sonra
son koşul şu şekilde değiştirilmiştir. Hazırda parası
olmayanlar azami 300 kuruşa kadar mal satabilir.
Osmanlı Devleti’nin resmi kayıtlarında Ermenilerin yanlarında istenilen
miktar kadar nakit ve eşya götürebildikleri gibi saldırıya uğradıklarında nakit
ve eşyalarının korunduğunu görmekteyiz. Bu nedenle Toynbee’nin eserinde
ifade edildiği üzere Ermenilerin cezalandırılması gibi bir durum söz konusu
değildir.
1.2.2.6. Eşya Satımına İzin Verilmesi
Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilerin eşyalarını satmalarına izin
vermiştir. 7 Temmuz 1915 tarihinde Ermenilerin, Müslümanlara bedeli
mukabilinde mallarını satabilecekleri Dâhiliye Nezareti’nden Dörtyol’a
bildirilmiştir207. 30 Temmuz 1915’te Talat Bey, yayınladığı bir kararla gülünç
denecek fiyatlar üzerinden mal satın almış kişiler varsa, satışları iptal etmek,
fiyatları normal seviyeye yükseltmek ve kanun dışı kâr sağlanmasını önlemek
için gerekli tedbirlerin alınmasını istemiştir208. Yani hükümet, eşyaların
satımı sırasında oluşabilecek karaborsanın önüne geçmeye çalışmıştır. Zaten
Toynbee de Mavi Kitap’ta Ermeni mallarının gerçek değerinin altında
satılması veya zorla alınmaya çalışılması durumunda, hükümetin bunu
yapanları yakaladığında gerekli cezalara çarptırdığını ifade etmektedir209.
Bazı durumlarda Ermenilerin beraberinde götüremeyecekleri eşyalarından,
özellikle askeriyenin şiddetle ihtiyacı olan kundura, yemeni, kösele, ham
çarık, meşin ve buna benzer eşyaların senet karşılığında devlet tarafından
alınmıştır210. Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, 15 Mart 1917’de
Menzil Mıntıka Müfettişliği aracılığıyla şöyle bir emir yayımlamıştır:
207 BOA, DH.ŞFR, nr.54/315; 14 Ağustos 1915 tarihli yönetmeliğin 4. maddesi Ermenilerin eşya satımına izin veriyordu. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/6. 208 Mim Kemal Öke, Uluslararası Boyutlarıyla Anadolu Kafkasya Ekseninde Ermeni Sorunu, İstanbul 1996, s.167. 209 Bryce- Toynbee, Muamele, II, s.56. 210 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/390.
68
“Giden Ermenilerin araba ve hayvalarını satın alınız. Fakat
bu adamların zarar görmelerini kabul edemem. Aranızda
oluşturacağınız bir satın alma komisyonu aracılığıyla araba ve
hayvanların gerçek değerini belirleyiniz ve sahiplerine o şekilde
ödemede bulununuz211.”
Ayrıca memurlar da gerçek fiyatı üzerinden ve peşin para ile
Ermenilerden hâne satın alabiliyordu212. Dikkat edilirse Ermenilerin içinde
bulunduğu durumdan yararlanılmasına izin verilmiyordu. Bunun yanında
sevk ve iskân sırasında ihtiyaçların karşılanması için mallarını satmalarına
fırsat veriliyordu. Bu alımların fırsata dönüşmemesi için yetkililerce kontrol
ediliyordu. Meselâ Nezaretçe, İzmit’e 28 Ağustos 1915 tarihinde gönderilen
telgrafta, “Ermenilerden aşağıda bir fiyatta mal alındığından dolayı fesh
edilen anlaşma var mıdır? Bunların cinsi ve miktarı, gerçek değeri ile satılan
fiyat arasındaki fark nedir? Bu anlamda görüşleriniz ne doğrultudadır?
Acilen cevap veriniz.” şeklindeki soruların cevapları isteniyordu213.
31 Ağustos 1915’te Dâhiliye Nezareti’nin Ankara’da Mülkiye Müfettişi
Muhtar Bey’e hitaben gönderdiği telgrafta, oradaki müfettişin görevi
bittiğinde Adapazarı, Bahçecik ve İzmit’te Ermenilerin sevki sırasında satılan
eşyalar nedeniyle meydana gelen suistimallerin araştırılması için bir an önce
İzmit’e hareket etmesini istiyordu214. Adana vilayetine çekilen 8 Eylül 1915
tarihli telgrafta da sevkine karar verilen Ermenilerin emvâl-i menkûle ve
gayrimenkûleyi paraya çevirmelerindeki fesadı önlemek için sevk emrini
başlangıç tarihi sayarak, o tarihten sonra yapılacak anlaşmalara ve haciz
işlemlerine itibar edilmemesi gerektiği belirtiliyordu215. Hüdavendigâr
vilayetine çekilen 30 Eylül 1915 tarihli telgrafta, polis müdürünün
211 Özdemir, Cemal Paşa, s.142. 212 BOA, DH.ŞFR, nr.55/107. 213 BOA, DH.ŞFR, nr.55/146. 214 BOA, DH.ŞFR, nr.55/344. 215 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/171.
69
Ermenilerden çok düşük fiyatta veya parasız bir hâne satın aldığı216, 10
Kasım 1915 tarihli Niğde’ye çekilen telgrafta da Ulukışla Menzil Nokta
Kumandanlığı Dairesi’nde görevli Baytar Kolağası Cemal Bey ile iâşe
memurluğunda görevli Osman Bey’in Ermenilerden düşük fiyatta eşya alarak,
açık bir şekilde sattıkları belirlenmişti. Dolayısıyla, bu davranış memurluğun
şeref ve haysiyetine uygun olmayan davanış biçimi olarak algılandığından,
her iki telgrafın sonunda soruşturma yapılıp sonucunun bildirilmesi
isteniyordu217. Osmanlı hükümeti, Ermenilerin eşya satımına belirtilenler
doğrultusunda davranışlar sergilerken, bunlar dönemin misyonerleri
tarafından farklı algılanabiliyordu;
“Trabzon’da sevk ilanı 25 Haziran 1915 tarihinde
asıldığında, hiçbir Ermeni’nin mallarını satmasına izin
verilmedi. Onlardan bir şey satın alacak olanlar ağır cezalara
çarptırılacaktı. Yolculuk için gerekli parayı Ermeniler nereden
bulacaklardı? Biraz para elde edebilmek için, ellerindeki halıları
ya da benzeri değer taşıyan malları satmalarına neden izin
verilmiyordu218?”
“ … bütün mutsuz Ermeniler karışıklık arasında yalnız ya
da aileleriyle yıllarca yaşadıkları evlerini aniden terk ederek
uzak bir bölgeye hareket ettiler. Bunlara 5 gün önceden sevk
edilecekleri ilan edilerek, yeterli hazırlık yapmalarına izin
verilmedi… Bunun yanında ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
eşyalarını sattılar. Ama değerinin çok altında. Müslümanlar bu
durumu fırsat bilip, daha çabuk zengin olmanın yolu olarak
gördüler. Ermenilerin mallarını çok ucuza satın aldılar. Fakat
bazı Müslümanlar da vardı ki Ermeni komşularına yardım
216 BOA, DH.ŞFR, nr.56/236. 217 BOA, DH.ŞFR, nr.57/379. 218 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.519.
70
ediyordu. Şöyle ki onların mülklerini alıyor ve yolculuğa
hazırlıyordu219.”
Yukardaki ifadelerden Ermenilerin gerek sevk öncesi ve gerekse sevk
sırasında bazı uygulamalardan rahatsız oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca bu
rahatsızlıkları arasında bazı çelişkiler de bulunmaktadır. İlkinde Ermenilerin
eşya satımına izin verilmediği ikincisinde ise eşya satımına izin verildiği ama
düşük fiyatta satıldığı belirtilmektedir. Harput Amerikan Konsolosu Lesli
Davis’in ifadelerine göre muhacirler, giderken mallarını Türk erkek ve
kadınlarına satmışlardır. Ama bu fırsata dönüşmüş, muhacirlerin eşyaları çok
ucuza alınmıştır. Örneğin, 25 dolarlık dikiş makinesi 50 centten alıcı
bulmuştur220. Yine Harput Amerikan Konsolosu’nun 30 Haziran 1915 tarihli
raporunda, Ermenilere, sevk edilmeden önce eşyalarını satma fırsatının
verildiğinden ama eşyaların gerçek değerinin %5 ya da %10 değerinde
satıldığından bahsedilmektedir. Örnek olarak bir evin bütün eşyalarının değeri
100 veya 200 pound iken 10 veya 15 pounda alıcı buluyordu. 5 ve 10 pound
değerindeki halılara 50 veya 75 cent değer biçiliyordu221.
Dadrian ise, Ermenilerin Karadeniz bölgesinden oldukça kötü şartlarda
sevk edildiğini ve eşyalarının çok ucuza satıldığını belirtmektedir. Muhacir
birinin evindeki bütün mobilyaları 20 lira değerindeyken 9 liraya satıldığını
ifade etmektedir222. Yalnız bu cümleleri incelediğimizde 25 dolarlık bir
eşyanın 50 cent’e satılması mantığa uygun gelmiyor. Ermenilerin içinde
bulunduğu kötü durumdan faydalanmak isteyenler çıkabilir ama bir eşyanın
219 H. Henry Riggs, Days of Tragedy in Armenia Personel Experiences in Harpoot 1915-1917, Michigan 1997, s.84. 220 Official Documents, III, s.58. 221 Official Documents, III, s.6; 7 Ağustos 1915 tarihinde Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın Büyükelçi Morgenthau’ya gönderdiği raporda, “Dün neredeyse 300 kişi Adana’ya gönderildi. Bugün daha fazlası gitmeye hazır. Ermenilerin, yolculuk için eşyalarını satmalarına izin veriliyor, fakat yakındıkları çok ucuza elden çıkmasıdır. Dikiş makinesi 1.5 mecidiyeden satılıyordu. Yalnız şu da var ki, hükümet her bir kişinin yanlarında gerekli eşyaları taşımasına izin veriyor ama yolculuk için yetersiz.” demektedir. Bkz. United States Official Documents on the Armenian Genocide, II, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1994, s.84. 222 Dadrian, My Diary, s.16.
71
da bu kadar ucuza satılması olası değildir. Öyle ki bir sonraki örnekte 20
liralık malın 9 liraya satıldığı belirtilmektedir. Muhtemelen misyonerler,
ülkelerindeki Ermenilere yapılan yardımların artması amacıyla bu şekilde
dikkat çekme yoluna gitmişlerdir.
Verdiğimiz örneklerde de görüleceği üzere Ermenilerin eşya satımına
izin verilmiştir. Maalesef Ermenilerin içinde bulunduğu zor durumdan
faydalanmak isteyen devlet memurları ya da halktan kimseler çıkmıştır.
Osmanlı yetkilileri, böyle bir durumla karşılaştıklarında derhal soruşturma
açmış, satışları iptal etmiş ve fiyatları gerçek değerine yükseltmeye
çalışmıştır. Hatta ortamdan yararlanarak, bunu kâra dönüştürmek isteyen
memurların bu hareketlerini, memurluğun şeref ve haysiyete uygun olmayan
davranış biçimi olarak görmüştür.
1.2.3. SOSYAL UYGULAMALAR
1.2.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma İhtiyaçlarının Giderilmesi
Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilerin sevk ve iskânından yerel
yöneticileri sorumlu tutmuştur. Yani sevk edilen Ermenilerin can ve
mallarının korunması, iâşe ve istirahatlarının sağlanması güzergâhlarında
bulunan yerel yöneticilere aitti. Ermeniler, iskân edilecekleri yerlerdeki köy
ve kasabalarda ayrı olacak şekilde inşâ edecekleri hanelere veya hükümet
tarafından belirlenen ve yapılacak olan köylere yerleştirileceklerdi223.
Muhacirlerin geçeceği yollarda fırın olmayan yerlerde çadır bulundurmak
suretiyle levazımat noktaları gibi konaklama yerleri oluşturulacak, buralarda
ekmek dışında sıcak bulgur çorbası verilecek. Kafileler iskân yerlerine
ulaştıklarında, çadırlara yerleştirilerek açıkta bırakılmayacak ve bunlara
iâşelerini kendileri temin edinceye kadar ekmek ve bulgurdan başka haftada
kişi başına belirli miktarda et temin edilecek. Köylere yerleştirilecek olanlara
verilecek tohumluk ve tarım aletlerinin süratle temin edilmesiyle bir dereceye
223 BOA, DH.ŞFR, nr.53/91; nr.53/94.
72
kadar rahat yaşamalarına imkân tanınacaktı224. Bu doğrultuda Resülayn, Tel-
ermen, Nusaybin, Kirkil’de birer iâşe merkezi açılacak ve yerel yöneticilerin
gözetiminde oradan geçecek insanlara sıcak yemek, su verilecek ve
konaklama yerlerinde iskânları sağlanacaktı225. Bütün masraflar Muhacirîn
Tahsisatı’ndan temin edecekti226.
Ereğli’de bulunan Ermeni muhacir kafilelere ekmek, zeytin dağıtılmış
ve onlara aynı zamanda peksimet hazırlanmıştır227. Nezaretçe çeşitli vilayet
ve mutasarrıflıklara çekilen telgraf, Ermenilere konaklama noktalarında üç
veya dört günlük ekmek verilmesi, yollarda sıkıntı çekmemeleri için gerekli
önlemlerin alınması yönündeydi228. 7 Kasım 1915 tarihinde Nezaretçe Niğde
mutasarrıflığına gönderilen başka bir telgrafta, Ulukışla’da bulunan ve
çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu Ermenilere pek az ekmek
verildiği şeklinde söylentilerin çıkması üzerine, söylentiler doğruysa
Ermenilere yeteri kadar ekmek verilmesi isteniyordu229.
Muhacirlerin ihtiyaç sahiplerine verilmekte olan yevmiyeleri
karşılığında iâşe komisyonlarınca ekmek veya mukabilinde hububat dağıtımı
yapılmıştır. Bunun için her bir kişiye verilecek erzakın cins ve miktarı
gösterilmek üzere yevmiye bordroları düzenlenmiştir. Alınacaklar, iâşe fiyatı
üzerinden hesap edilerek, bedeli iâşe komisyonlarına ya da onların
göstereceği yerlere makbuz karşılığında teslim edilmiştir. Ekmek veya
karşılığındaki hububatın dağıtımı on beş günde ya da ayda bir yapılmıştır230.
224 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.146. 225 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-02. 226 BOA, DH.ŞFR, nr.55/287. 227 BOA, DH.ŞFR, nr.55/291; nr.55-A/240; Sevk ve İskân, s.248; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.149. 228 Adana, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas vilayetleriyle İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. Lepsius, Deutschland und Armenien, s.148. 229 BOA, DH.ŞFR, nr.57/345; nr.82/193. 230 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, İçel, Kala-i Sultaniye, Karesi, Kayseri, Maraş, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.82/64.
73
Fakat bazı durumlarda muhacirlere yevmiye yerine ekmek ya da hububat
verildiği anlaşılmaktadır231.
Sevk edilenlerin yiyecek sıkıntısı çekmemeleri için istasyonlarda
Ermenilere dağıtılmak üzere olabildiğince fazla ekmek ve hububatların boş
teneke, fıçı gibi yerlere doldurularak saklanmıştır232. Alman-Osmanlı Sağlık
Misyonu’nda görev yapan Dr. Armin T. Wegner (1886-1978)’in ifadelerine
göre Türk hükümeti, muhacirlerin yaralarını hafifletmek için bütün gücünü
kullandığını, onlara yiyecekler dağıttığını ifade etmektedir233.
Sevk sırasında kafileler nerede yer alıyorsa kafilelerin iâşe ihtiyacını da
oradaki yerel yetkililer karşılıyordu. Fakat savaşın getirdiği olumsuzluklar
vilayetlerin bazı durumlarda sevk edilenlerin iâşelerini sağlamakta zorluk
çektiklerini görüyoruz. Bitlis, Erzurum ve Van vilayetlerinden gelen
muhacirlerin iâşesini sağlayacak kadar vilayette hububat bulunmadığı
Mamuratü’l-aziz vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmişti. Bunun
üzerine 13 Ekim 1915 tarihinde Diyarbakır vilayetine gönderilen telgrafta,
bedeli Muhacirîn Tahsisatı’ndan verilmek üzere Mamuratü’l-aziz vilayetiyle
haberleşerek yeterli miktarda buğday ve arpanın hemen Diyarbakır vilayetine
gönderilmesi ve Ermenilerin bıraktıkları hububatlardan da bu hususta
yararlanabileceği yer alıyordu234. Ayrıca kafilelerin iâşelerinden yerel
idarecilerin sorumlu olduğu önceden belirtilmişti. Yalnız yerel idareciler
muhacirlerin iâşesini sağlamada yetersiz kalınca ordu yetkilileri devreye
girmiştir235.
231 BOA, DH.ŞFR, nr.82/122. 232 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/17. 233 Tessa Hofmann, “German Eyewitness Reports of the Genocide of the Armenians, 1915-16”, A Crime of Silence The Armenian Genocide, London 1985, s.65-66. 234 BOA, DH.ŞFR, nr.56/379; nr.58/12. 235 Ermenilerin sevk ve iskânı yerel idarelerin sorumluluğunda olduğundan yerel yöneticilerin işlerine karışılmaması, sadece yardım istenirse askeriyenin yardım edebileceği 19 Ağustos 1915 tarihli Başkumandanlık Vekâleti’nin Beşinci Kolordu Kumandanlığı’na gönderdiği telgraftan anlıyoruz. Bununla ilgili yazışmalar için bkz. ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.05-08; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.007-01; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih 017; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.017-02; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.017-01; 28 Ekim 1915 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı’ndan Halep Menzil Müfettişliği, Dördüncü Ordu
74
RESİM III. DÖRDÜNCÜ ORDU’YA AİT SEYYAR MUTFAK
Yalnız, askeri yetkililer, savaş ortamında kendi askerlerini dahi
besleyemezken Ermeni muhacirlerin de iâşesinin sağlanması görevinin
kendilerine verilmesinden rahatsız olmasa da iâşe maddelerinin
yetersizliğinden yakınmıştır. 8 Kasım 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden
Adana, Konya vilayetleriyle Halep’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü
Bey’e yollanan telgrafta şunlar belirtiliyordu:
“Pozantı’dan geçen Ermeni muhacirlerin iâşelerinin
sağlanması burada yer alan askeriyece karşılanması yönünde
merkezden emir verilmiştir. Fakat buradan her gün 4 ilâ 5.000
Ermeni muhacirînin yanı sıra Ermeni Amele Taburu fertleriyle
birlikte harp sahasından gelip Sivas’a, oradan da İstanbul’a
gidenler de eklendiğinde en az 5.000 kişi de bunlar etmektedir.
Hâlbuki buradaki askeri fırınlar 4 ya da en fazla 5.000 kişinin
ihtiyacını giderebilmektedir. Yani buradaki iâşe sadece askeri
kesime yetmektedir. Ayrıca askeriyenin ekmek yapacak araç ve
Müfettişliği, Adana ve Halep İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’ne gönderilen telgrafta, Dâhiliye Nezaretince bir karar alınıp, tebliğ edilinceye kadar Pozantı-Halep hattından sevk edilen askerler gibi, yine sevk edilmekte olan Ermenilerin iâşesinin de ordu tarafından sağlanacağı belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.57/313; Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, VIII, Ankara 2008, s.19.
75
gereçleri ancak 2.000 kişiliktir. Bunun yanında mevcut fırınlar
ve bakırdan yapılmış araç-gereçler Ermeni muhacirlerine yemek
pişirmede yetersiz kalmaktadır. Pozantı Levazım Heyeti’nin
verdiği bu bilgiler doğrultusunda Harbiye Nezareti, Ermeni
muhacirlerinin iâşelerinin mahallî hükümetçe karşılanmasını
istiyor…”
Bu nedenle Dâhiliye Nezareti, telgraf gönderilen yerlerden muhacirlerin
iâşelerinin sağlanması yönünde süratle inceleme yapılmasını ve sonucunun
bildirilmesini istiyordu236.
20 Ağustos 1916 tarihinde Başkumandanlık, Zor bölgesinde yer alan
Ermenilerin iâşelerinin askeri cihetçe karşılandığından, bu görevin yerel
idarelerce gerçekleştirilmesi gerektiğini yeniden gündeme getirmiş ama
Dâhiliye Nezareti’nce verilen cevapta, Zor bölgesinde iâşe meselesinin
askeriyenin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir237.
Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilerin iâşesini sağlamaya gayret
gösterdiği gibi uzun sevk yürüyüşlerinde ihtiyaçları olan giyeceklerini de
temin etmeye çalışmıştır. 15 Kasım 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden
Çorum ve Yozgat mutasarrıflıklarına gönderilen şifre, çıplak Ermenilere çarşı
ve pazardan elbise alınması hususunda idi238. 18 Ocak 1917 tarihinde
Dâhiliye Nezareti’nin, Halep vilayetine gönderdiği telgrafta şu ifadeler yer
alıyordu:
“Muhacir ve mülteciler arasında giyeceği olmayanlara
verilmek üzere don, gömlek pamuklu hırka yaptırılmak isteniyor.
Ancak İstanbul’da Avrupa malları pahalıdır. Bu nedenle
vilayetinizdeki yerli mallardan bez alınması mümkün müdür?
236 BOA, DH.ŞFR, nr.57/351. 237 BCA, TİGM, nr.272.0.0.11/8.11.5, Lef 1-2; BOA, DH.EUM.SSM, nr.53/78. 238 Göyünç, “Ermeni Tehciri”, s.300.
76
Renkleri ve cinsleri çeşitli olabilir. Bunların kaç kuruşla ne
miktar temin edilebileceğini hemen bildiriniz.”
20 Ocak 1917 tarihinde Halep vilayeti, araştırılması için Muhacirîn
Müdürlüğü’ne aynı telgrafı göndermiştir. 27 Ocak 1917 tarihinde Aşâir ve
Muhacirîn Müdürvekili, Halep vilayetine aşağıda belirteceğimiz cevabı
yollamıştır:
“Muhacir ve mültecilere verilmek üzere yerli mallardan işe
yarar olan don, gömlek ve pamuklu hırkalık örnekleri sunulmuş
ve her birinden ne miktarda bulunduğu, fiyatlarının kaçar kuruş
olduğu örnek üzerinde ayrıca gösterilmiştir. Bununla beraber bu
fiyat üzerinden bir miktar indirim yapılabileceğinin de mümkün
olduğunu bildiririm239.”
Maalesef elimizde, ne tür örnekler sunulduğu, fiyatlarının kaçar kuruş
olduğuna dair belge bulunmamaktadır. Fakat gerçek olan bir şey vardır ki o
da Osmanlı hükümetince yapılan uygulamadır.
Osmanlı yetkilileri, muhacir Ermenilerin giyecek ihtiyacını geride
bıraktıkları mallardan satın alarak karşılamaya çalışmıştır. Bu doğrultuda
Ekim 1917’de Dâhiliye Nezareti’nden Adana vilayetine gönderilen şifrede,
yoldaki muhacirlerin elbiseye ihtiyaçları olduğundan Ermenilerin kalan
mallarından yeterli miktarda bez ve basmanın satın alınması için Muhacirîn
Tahsisatı’ndan 400 liranın gönderildiği belirtiliyordu240.
Ermenilerin sevki sırasında istirahatları da düzenlenmiş ve sevk
güzergâhları olan Eskişehir, Ankara ve Konya’da kurulmuş olan
istirahathâneler hakkında 26 Şubat 1917 tarihinde yaptığı teftiş sonucunda
239 Ermeni Faaliyetler, VII, s.151. 240 BOA, DH.ŞFR, nr.80/108.
77
Miralay Hasan Hüsnü, Harbiye Nezareti Sıhhiye Dairesi’ne şu raporu
yazmıştır241:
“Bu istirahathâneler her türlü fedakârlıktan geri
kalmayarak çalışmaktadırlar. Pozantı-Ulukışla mevkilerinde
Eskişehir, Ankara ve Konya’da olduğu gibi birinci derecede,
Ereğli, Karahisar-ı Sahip, Bilecik ve Arifiye’de ikinci derecede
birer zuafâ istirahathânesinin te’sîsi ile bunlardan birinci
derecede olanlara bir eczacı mülazımı ile yeterli sayıda sıhhiyeci
ve Hilâl-i Ahmer memurları, ikinci derecede olanlara bir sıhhiye
zabiti kumandasında nısf radde sıhhiyeci ile Hilâl-i Ahmer
memurları tayinleri olduğunda zayıf düşmüş kişilerin
istirahatları sağlanabilir.”
2 Aralık 1917 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı’nın Suriye
vilayetine gönderdiği şifreden, VIII. Kolordu Kumandanlığı tarafından
Humus’ta 2.000 kişilik Zuafâ Garnizonu kurulacağı anlaşılmaktadır242.
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, muhacirlerin sağlık ihtiyaçlarının
giderilmesi, yiyecek, giyecek ve barınma sıkıntılarının hâlledilmesine
yardımcı olmuştur. Bu amaçla yol boyunca arazilerde hastaneler, klinikler
açmış, onları doyurmak için aşevleri kurmuş, barınma sorununu çözmek için
yeni evler yapmıştır. Bunun yanında, hasta veya yaralı olan Osmanlı ve
düşman askerlerine de bakmıştır243. Şam Muhacirîn Komisyonu, sorumlu
olduğu yerlerde yardım amacıyla Dâr’ül-aceze açmıştır. Komisyon, Kasım
1917 tarihinde, muhtaç ve fakirlere sıcak yemek vermek için Hilâl-i Ahmer
Cemiyeti’ne aylık ne kadar yardımda bulunulabileceğini sormuştur.
Merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de 25 lira yardım yapabileceğini
bildirmiştir244. Sivas’ta bulunan muhacirlerin iâşeleri sırf bu işle meşgul olan
241 KA, nr.116/4. 242 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.003. 243 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1023. 244 KA, nr.68/54.
78
Muhacirîn Komisyonu tarafından yapılmış, bunun için yevmiyeler verilerek
sefaletlerinin giderilmesi ve zaruretlerinin karşılanmasına çalışılmıştır. Bunun
yanı sıra burada kış şiddetle etkisini gösterdiğinden çıplak bir hâlde
bulunanlara giyecekler de verilmiştir. Hatta bu amaçla çamaşır yaptırmak için
gerekli kumaşlar tedarik edilmiştir245.
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin birçok yerde açtığı aşevlerin masraflarına
hizmet amacıyla, Dersaadet Cemiyet-i Hayriye-î Nisvâniyye 40 Osmanlı
lirası yardım yapmıştır246. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne bağlı aşevlerde ne çeşit
yemek veriliyordu? Bu soruya, İstanbul’daki Hilâl-i Ahmer’e ait aşevlerde
çıkan yemekleri örnek olarak aşağıda cevap vereceğiz. Yalnız, savaş
döneminde ve Ermenilerin sevk güzergâhları İstanbul’un dışında olduğu
unutulmamalıdır. Ama İstanbul dışındaki aşhanelerde verilen yemekler de
muhtemelen İstanbul’dakilerin benzeridir. Buralarda ne tür yemeklerin
verildiğini belirtmesi açısından bu aşhanelerde verilen yemekler önemlidir.
Buna göre Hilâl-i Ahmer Fukara Aşhanelerinde Aralık 1917 tarihinde
çıkarılan yemek listesi şöyleydi247:
245 KA, nr.315/66; Hilâl-i Ahmer, mültecilerin de sorunlarıyla uğraşıyordu. Dâhiliye Nezareti’nden Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne gönderilen 16 Eylül 1916 tarihli şifrede Kayseri’deki mülteciler arasında pek çok asker ve şehit ailesinin, öksüzlerin, kimsesiz kadınların ve ma’lüller bulunduğu, bunlara iskân ve yardımlar hususunda yerel idarelerce devamlı yardımların yapıldığı, ancak mültecilerin sayısının artması üzerine Nezaretçe, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin yardım etmesi gerektiği belirtilmektedir. Bunun üzerine Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nin yer aldığı Zincidere köyündeki mevkilere mülteciler yerleştirilmiş ve bu ailelerin iâşesi ve tedavileri Hilâl-i Ahmer Hastanesince karşılanmıştır. Ayrıca mülteciler arasında görülen çıplak kadın ve çocukların giydirilmesi için gerekli giyecekler sağlanamadığından Sivas vilayetiyle Kayseri, Yozgat ve Çorum mutasarrıflıklarına yeterli sayıda iç ve dış elbise imaline uygun her cins kumaş ve bezin Hilâl-i Ahmer Cemiyetince gönderilmesi ifade ediliyordu. Bkz. KA, nr.72/161, Lef 1-2. 246 KA, nr.68/29; Yalnız Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, mültecilerin bile ihtiyaçlarını her zaman karşılayamıyordu. Meselâ 26 Aralık 1916 tarihinde Eskişehir’deki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti üyesi İsmail tarafından merkeze gönderilen telgrafta, mültecilerin fakir ve zayıf düşenlere günde birer defa sıcak yemek verilmesi amacıyla belediyece tabhaneler kurulması ve kurulacak olanların masraflarının Muhacirîn Tahsisatı’yla, Hilâl-i Ahmer, Müdâfaa-î Milliye ve Donanma-î Osmanî cemiyetlerince karşılanacağı düşünülmüş ve bu nedenle merkezden onay istiyordu. Buna karşılık 4 Ocak 1917 tarihinde verilen cevabi yazıda, cemiyetce karşılanmasını kabul etmemiştir. Çünkü Hilâl-i Ahmer’in savaş alanlarında gerçek vazifeleriyle meşgul olduğundan ve Sivas, Kayseri gibi yerlerde bu anlamda pek çok masraf edildiğinden yardımda bulunamayacağını belirtmiştir. Bkz. KA, nr.157/232; KA, nr.360/441. 247 KA, nr.68/200; ayrıca başka bir örnek için bkz. KA, nr.68/201.
79
Gün
Aşhaneler
Topkapı Üsküdar Eyüp Kasımpaşa Fatih
1 Cumartesi
Etli Buğday Çorbası
Çorba Buğday Çorbası
Çorba Çorba
2 Pazar
İrmikli Buğday Çorbası
Çorba Buğday Çorbası
Çorba Çorba
3 Pazartesi
Unlu Buğday Çorbası
Bamya Buğday Çorbası
Çorba İrmik Çorbası
4 Salı Bamya Fasulye Bamya Bamya Bamya
5 Çarşamba
Buğday Çorbası
Makarna Balık Balık Balık
6 Perşembe Balık Fasulye Bamya Balık Balık
7 Cuma
İrmikli Buğday Çorbası
Lapa Buğday Çorbası
Çorba Çorba
8 Cumartesi
Buğday Çorbası
Çorba Buğday Lapası
Çorba Çorba
9 Pazar Buğday Lapası Çorba Çorba Çorba Çorba
10 Pazartesi Çorba Çorba
Bulgur Çorbası
Çorba Çorba
11 Salı
Bulgur Çorbası
Balık İrmik Çorbası
Çorba Çorba
12 Çarşamba Bulgur Lapası Çorba Bamya Çorba Çorba
13 Perşembe
İrmikli Bulgur Çorbası
Balık Buğday Lapası
Balık Çorba
14 Cuma
Etli Bulgur Çorbası
Çorba Bulgur Lapası
Etli Bulgur Çorbası
Balık
15 Cumartesi
Bulgur Çorbası
Çorba Balık Balık Çorba
16 Pazar Balık Balık
Bulgur Çorbası
Çorba Çorba
17 Pazartesi Çorba Çorba
Bulgur Çorbası
Çorba Çorba
18 Salı Çorba
Çorba
İrmik Çorbası
Çorba Çorba
19 Çarşamba Çorba Çorba
Bulgur Lapası
Çorba Çorba
20 Perşembe Balık Balık
Bulgur Çorbası
Balık Balık
21 Cuma Çorba Çorba
Bulgur Lapası
Bamya Çorba
22 Cumartesi
İrmikli Bulgur Çorbası
Bamya İrmik Çorba
Bulgur Çorbası
Çorba
80
23 Pazar
Etli Bulgur Çorbası
Çorba Bulgur Lapası
Bulgur Çorbası
Çorba
24 Pazartesi
Bulgur Çorbası
Çorba Bulgur Çorbası
Bulgur Çorbası
Balık
25 Salı Balık Çorba
Bulgur Çorbası
Hamsi Balık
Çorba
26 Çarşamba
Bulgur Çorbası
Çorba İrmik Çorbası
Bulgur Çorbası
Çorba
27 Perşembe Aşure Çorba Aşure Aşure Aşure
28 Cuma
İrmikli Bulgur Çorbası
Aşure Balık Bulgur Çorbası
Çorba
29 Cumartesi
Etli Bulgur Çorbası
Çorba Bulgur Lapası
Etli Bulgur Çorbası
Çorba
30 Pazar
Bulgur Çorbası
Bamya İrmik Çorbası
Hamsi Balık
Çorba
31 Pazartesi Hamsi Balık Çorba
Bulgur Çorbası
Bulgur Çorbası
Balık
TABLO VIII: İstanbul Hilâl-i Ahmer Fukara Aşhanelerinde Çıkarılan Yemek Listesi (Aralık 1917)
Hilâl-i Ahmere ait aşhanelerde 1916 yılında 16.000 ve 1918’de ise
25.000 ile 30.000 arasında fakire her gün yemek dağıtılmıştır. Aralık 1918’in
sonuna kadar 19.144.000 kap yemek verilmiştir. Yerli ve yabancı birçok
basın-yayın organlarında hatta harp sırasında ünlü bir Fransız gazetesinde bile
Hilâl-i Ahmer’in bu faaliyetlerinden övgüyle söz edilmiştir248. Ayrıca yemek
dağıtımının yanısıra yardıma muhtaç olan muhacir ve mültecilere ekmesi için
Hilâl-i Ahmer Cemiyetince tohumluk da verilmiştir249.
Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, sıklıkla Ermeni sevk
güzergâhlarını teftişe çıkar, durumu yerinde incelerdi. Kafilelere ekmek
dağıtılması, sağlık hizmeti sunulması, şiddetli bir şekilde ihtiyaç duyulan su
248 Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Merkezi Umumi Raporu (1330-1334), İstanbul 1335, s.40-41; Aşhanelerdeki dağıtım I. Dünya Savaşı sona erdikten sonra da devam etmiştir. Mondros Mütarekesi’nden sonra taşradan gelen Ermeni muhacirlere yardımda bulunmak üzere muhtelif heyetlerle, Patrikhane heyetleri taleplerde bulunmuşlardır. Bunun üzerine 28.128 metre Amerikan bezi, 1.360 adet gömlek, 100 battaniye, 500 çift çorap ve daha birçok sıhhi malzeme ile erzak için gerekli porselen gereçleri Hilâl-i Ahmer tarafından karşılanmıştır. Bkz. Hilâl-i Ahmer, s.41-42. 249 KA, nr.72/162. Böylece muhacir ve mültecilerin iâşe sıkıntıları biraz da olsa giderilmiş olacaktı. Ayrıca tüketici olmaktan üretici bir duruma geleceklerdi. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.31.
81
süzgeçlerinin Hilâl-i Ahmer Cemiyetince temin edilmesi gibi önlemleri
aldırırdı250.
Dördüncü Ordu mıntıkasında iskân edilecek muhacirlerin yaşam
koşullarının düzenlenmesi ve iskânı için Hüseyin Kâzım (Kadri) Bey, eski bir
vali ve ordu karargâh tabibi Yüzbaşı Akif Şakir (Saka) Bey’den oluşan bir
komisyon kurulmuştur. Muhacirler; ordu mıntıkasındaki şehir, kasaba ve
köylerde iskân edilmiştir. Ayrıca Şam şehrinde bir koloni oluşturulmuş ve
Ermeniler burada küçük ticareti ve zanaatı ellerine almışlardır251. Öyle ki
Halep İstasyonu asker rampasında bir yer, parmaklıkla ayrılmış ve burası
muhacirlere tahsis edilerek, söz konusu yere Ermenilerden başka kimsenin
girmesine izin verilmemiştir252.
Muhacirlerin birçoğu yetkililere rüşvet vererek Hama, Humus, Şam gibi
şehirlerde ev kiralamış ve buralarda dükkân açarak esnaf veya tüccar
olmuştur. Avusturya-Macaristan’ın Şam Konsolosu Dr. Karl Ranzi, 24 Eylül
1915 tarihine kadar Şam’a 22.000 Ermeninin geldiğini bildirmiştir. Ranzi’ye
göre muhacirlere ev ve arazi verileceği Türk makamlarınca söylenmişti.
Ancak bunların bir kısmı gerçekleşmişti. Türk muhacirleri için hazırlanan ev
ve topraklar Ermenilere verilmişti. Ermeniler, Şam’da sözde gözetim
altındaydılar. Birçoğu kaçarak yerli Ermenilerin evlerine sığınmıştı.
Konsolosa göre bütün bu gelişmelerin sebebi Cemal Paşa idi. Cemal Paşa’ya
göre, Ermeni sevkiyatı devletin ihtiyacından kaynaklanmıştır. Ama onların
can ve mallarının korunması devletin garantisi altındadır ve bunu sağlamak
da bir şeref meselesidir253.
28 Kasım 1916 tarihinde Şam Konsolosu Ranzi, Dışişleri Bakanlığı’na
gönderdiği raporda, Ermeni muhacirlerin Suriye’nin çeşitli şehirlerine
yerleştirildiğini, Şam’da büyük evler tahsis edildiğini, memurların Ermenilere
250 KA, nr.177/39; Özdemir, Cemal Paşa, s.83. 251 Ali Fuad Erden, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye Hatıraları, İstanbul 2006, s.122. 252 Özdemir, Cemal Paşa, s.91. 253 Gunter Lewy, The American Massacres in Ottoman Turkey, A Disputed Genocide, Utah 2005, s.218.
82
iyi davrandığını belirtiyordu254. 15 Şubat 1916’da yine Şam Konsolosu’nun
Dışişleri Bakanı Burian’a yazdığı raporda, son iki ay içerisinde Suriye’ye göç
ettirilen Ermenilere yapılan muamelede ve Ermenilerin iskânında olumlu
gelişmeler yaşandığını, Djolon’a (Kumetra) getirilen Ermeni aileleriyle
hükümetin iyi ilgilendiğini ifade ediyordu255. 10 Mart 1916 tarihinde
Avusturya-Macaristan’ın İstanbul Büyükelçisi Pallavicini, Dışişleri
Bakanı’na yolladığı raporda, sevk edilen Ermenilerin durumunda iyileşme
olduğunu, yeni iskân yerlerinin yeşillendirildiğini, iş imkânlarının
oluşturulduğunu, bunun da Cemal Paşa’nın sayesinde gerçekleştirildiğini
yazıyordu256.
Cemal Paşa, orduya ait menzil ambarlarından Ermeni muhacirlere
ekmek verilmesini emretmiştir. Ayrıca bütün Ermeni muhacirlerinin
Mezopotamya’ya gönderilmesi hâlinde orada sefalete düşeceklerinden emin
olduğundan bunlardan birçoğunu Suriye ve Beyrut vilayetlerinin içine
yerleştirmiştir. Ancak Cemal Paşa Ermenileri yerleştirmeden önce izin
verilmesini ısrarla İstanbul’a yazmış ve bunu başarmıştır. Bu sayede 150.000
Ermeni muhacirîni vilayetlerde ikamet ettirmiştir. Muhacirler içerisindeki
yetimlere, dul kadınlara ve erkeklere ne gibi yardımlarda bulunulduğunu ifade
etmekten çekindiğini ve bunları uzun uzadıya anlatsa, insani hislerle yaptığı
yardımların manevi kıymeti kalmayacağını da anılarında belirtmiştir257.
Ayrıca Cemal Paşa 1916 ve 1917 yıllarında bölgesinde bulunan Rum
254 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1215; HAPA XII 463 No: 32/P, VII A, Viyana 2004; Bu duruma örnek olarak Zor’da polis memuru Selim Efendi de verilebilir. Bkz. Hilmar Kaiser, At the Crossroads of Der Zor, Death, Survival and Humanitarian Resistance in Aleppo 1915-1917, Princeton and London 2002, s.40; Halep Amerikan Konsolosu Jackson, Halep Valisi Ali Suat Bey’in Ermeniler için gayretli çalışmalar yaptığını, Ermenileri mümkün olduğunca tarım alanlarına dağıttığını, onlar için evler inşa ettiğini, yiyecek ve elbiseler tedarik ettiğini, hasta olanlara bakılması için hastabakıcılar sağladığını belirtmektedir. Bkz. Official Documents, I, s.148. 255 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1152; HAPA XII 463 No: 4/P, VII A, Viyana 2004. 256 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1163; HAPA 463 No: 21/P-3, VII A, Viyana 2004. 257 Cemal Paşa, Hatıralar, s.361-362; Kressenstein, Cemal Paşa’nın Ermenileri ilgilendiren konularda çok müteessir olduğunu, Halep’e gidip onlar için yapılan işlerle ilgilendiğini ve ordu ambarlarından Ermenilere erzak verilmesini emrettiğini ifade ediyordu. Bkz. Kressenstein, Haçlı Seferi, s.154-155.
83
Ortodoks Cemaati’nin açlık sorununu gidermeleri için 400.000 frank ve
300.000 kile258 buğday ve Ermeni Cemaati’ne de 80.000 frank ve 100.000
kile buğday dağıtmıştır. Hatta bu nedenle Ermeni Patriği, Osmanlı
hükümetine teşekkür yazısı göndermiştir259.
Osmanlı Devleti’nin yapmış olduğu yardımları, bu sıralarda bölgede
görev yapan misyonerler ve konsolos yetkilileri de kabul etmiştir. Konya’da
Amerikan hastanesi çalışanlarından Dr. Dodd, zor koşullarda yaşam
mücadelesi veren 5.000 Ermeni’ye iki hafta içinde hükümetin iki defa ekmek
dağıtımı yaptığını, ama bu yardımın ancak bir günlük ihtiyacı
karşılayabildiğini belirtmektedir. Wilfred Post da, Konya Ereğli’de asker,
zanaatkâr vb. sebeplerden sevk edilmeyen 2.000 Ermeni’ye hükümetin günde
1 ekmek verdiğini yazmaktadır. Pozantı ile Tarsus arasındaki vadide
rastladığı daha perişan durumdaki 250 muhacire de hükümetin zaman zaman
bir miktar ekmek gönderdiğini, fakat bunun düzenli olmadığını ifade
etmektedir. Yine Hükümet, Zor kampındaki 15.000 kişiye, kişi başı günde
150 gram ekmek ve çorba servisi yapmaktaydı260. Konya’daki muhacirlere de
hükümetin haftada bir kez ekmek dağıtımı yaptığı, Elbistan’daki sevkte
hükümetin günde iki küçük somun, Antep’teki kafileye de arasıra ekmek
verdiği fakat bu politikanın uzun sürmediği, bazen de kent ahalisinin ekmek
dağıtımına izin verildiği ama bunun nadiren gerçekleştiği şeklindeydi261.
Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın 11 Temmuz 1915 tarihli
raporunda, muhacirlerin iki aydır yollarda olduğunu, elbise değiştirme,
yıkanma, barınma ve doğru dürüst karın doyurma şanslarının olmadığını,
hükümetin burada onlara çok kısıtlı miktarda tayın dağıttığını ve getirilen
yiyeceklere de insanların saldırdığını ifade ediyordu262. Vacuum Oil
Company of Newyork’un bir işçisi olarak Halep Amerikan Konsolosu
258 Bir kile buğday ortalama 28 kg’dir. 259 ATASE, BDH, Kls.533, Dos.2084, Fih.001-03; Cemal Paşa, Hatıralar, s.313-314. 260 Çiçek, Zorunlu Göç, s.274-275. 261 Lewy, Disputed Genocide, s.213; Bryce-Toynbee, Muamele, II, s.182,253-254,331. 262 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.488.
84
Jackson’ın verdiği talimatları yerine getirmekle görevli Auguste Bernau
tarafından hazırlanan 10 Eylül 1916 tarihli raporda, “…Rakka’daki Ermeniler
diğer bölgelerdeki Ermenilere göre daha şanslılar. Burada un, devlet
görevlileri tarafından düzensiz olarak dağıtılmaktadır. Her gün çocuklar ya
da kadınlar fırınların önünde biraz un için dilenmektedir. Buranın
yerlilerinden yüzlercesi, sokaklarda onlara yardım etmektedir…263”
demektedir.
Şubat 1917 tarihli bir başka raporunda Bernau tekrar Rakka’daki kampı
ziyaret ederek, muhacirlere yardım dağıttığı gibi hükümetin muhacirlere
yaptığı gıda yardımının hemen hemen durduğunu ifade etmektedir264.
Verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere, Osmanlı hükümeti’nin sevk
ettiği Ermenilerin yiyecek, giyecek ve barınma ihtiyaçlarını gidermek için
yapmış olduğu çalışmaları, o sırada çeşitli nedenlerle oralarda bulunan
yabancılar tarafından kabul edilmektedir. Şikâyet unsuru, yapılan yardımların
sürekli olmayışı, düzensizliği ve yetersizliği üzerinedir. Bu durum Osmanlı
Devleti’nin içinde bulunduğu durumla yakından alakalıydı.
Aslında savaşın ilerleyen bu safhasında (1915-1916 yılları) Osmanlı
maliyesinin alt-üst olduğu, borç bulamaz hâle geldiği, üretimin yarı yarıya
düştüğü ve büyük bir sıkıntı çektiği bir gerçektir. Nitekim 1914 yılında
buğday mahsülü 224.8 kile iken 1915’te 155 kileye düşmüştür. Dolayısıyla
savaş sebebiyle ülkede bir önceki yıla göre buğday üretimi %30 azalmıştır.
Suriye’de ise bir önceki yıla nazaran %50’nin üzerinde bir azalma olmuştur.
Yani 557 bin tondan 257 bin tona düşmüştür265.
Osmanlı askerinin günlük yiyecek miktarı savaşın başlangıcında, 900
gr. ekmek, 600 gr. bisküvi, 200 gr. et, 150 gr. bulgur, 20 gr. tereyağı ve 20 gr.
tuzdu. Fakat savaş ilerledikçe bu miktarın azaldığı görülmektedir. Örneğin;
263 Official Documents, I, s.133. 264 Lewy, Disputed Genocide, s.215. 265 Eldem, Ekonomi, s.37; Halaçoğlu, Ermeni İddiaları, s.84.
85
1916 yılında Çanakkale’de 900 gr., 1918 yılında Filistin önlerinde 350-600
gr., Şam’da 500-600 ve Hayfa’da da 300 gr. idi. Buğday ne zaman, nerede ve
ne kadar bol olursa ekmeğin miktarı ona göre belirleniyordu. Askerler
ekmeklerini genellikle sabah ve akşam olmak üzere iki kere alıyorlardı.
Ekmeğin yanında un çorbası ve bulgur veriliyordu266.
Günümüzdeki Ermeni tarihçilerden ya da yabancı görevlilerden bazıları
bu dönemdeki olayları farklı yorumlayıp, Ermenileri yok etme yöntemi olarak
algılamaktadırlar. Örneğin; Dadrian eserinde, “Otoritelerin çöllerde
kurdukları bir dizi konaklama merkezinde, sağ kurtulanları farklı yöntemlerle
düzenli bir biçimde ölüme gönderdiğini…” yazmıştır. Bernau, Halep
Amerikan Konsolosluğu tarafından, bu konaklama merkezlerini araştırıp,
gözlemlediği koşullarla ilgili raporlar sunmakla görevlendirildiğini belirtip,
konaklama merkezleriyle alakalı “Kamp demeye bin şahit ister, buradaki
koşullar çok berbat” sözlerini sarfetmektedir267.
Hâlbuki Amerikan raporlarından ve başka kaynaklardan bu zamanlarda
Osmanlı askerlerinin veya tebaasının hangi koşullarda olduğunu
anlayabiliyoruz. 23 Mart 1916 tarihinde Kızılhaç örgütü268 adına Amerikan
Maslahatgüzârı’nın, ABD Dışişleri Bakanı’na yolladığı telgrafta, Osmanlı
Devleti’nin durumuyla ilgili şunlardan bahsediyordu269:
“Memleketin her tarafında büyük sıkıntılar var. İstanbul,
Marmara kıyıları, Edirne, Bursa ve İzmir’de Ermeni muhacirler
266 Zürcher, “ Death and Desertion”, s.248-249. 267 N. Vahakn Dadrian, Ermeni Soykırım Tarihi, Balkanlar’dan Anadolu ve Kafkasya’ya Etnik Çatışma, Çev. Ali Çakıroğlu, İstanbul 2008, s.359-360. 268 Amerikan Kızılhaçı İstanbul’daki faaliyetlerine 1 Nisan 1911 tarihinde başlamıştır. 15 Ağustos 1916 tarihi itibariyle İstanbul’daki Kızılhaç yetkilileri şunlardan oluşuyordu: Başkan Abram I Elkus, ABD’nin İstanbul Büyükelçisi; Başkan Yardımcısı Mary Mills Patrick; Ph. D. LL. D, İstanbul Koleji Başkanı; Muhasebe işlerine bakan W. W. Peet aynı zamanda Amerikan Yardım Komitesi’nin İstanbul’daki muhasebecisidir. Sekreter G. Rev. Revndal, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu’dur. Bunların yanı sıra Mrs. Marden, Oscar Gunkel Newyork Standart Petrol Şirketi’nin Levant Genel Müdürü’dür, Dr. Gates ve Dr. Bowen’dur. Bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 269 Şükrü Server Aya, Soykırım Tacirleri ve Gerçekler, Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Ermeni Diasporası Yalanlarının İç Yüzü, İstanbul 2009, s.127.
86
hariç 500.000 kişi ekmek yardımına muhtaç. Her gün yüzlercesi
açlıktan ölmekte. Yardım umudu yok. Şeker ve petrol kıtlık
fiyatlarında, tifüs yayılmakta, yüksek sayıda insan kayıpları var.
Yiyecek meselesi çok geçmeden daha da kötüleşti.”
Urfalı bir Ermeni papazın belirttiklerine göre, 1916 yılından savaşın
bittiği 1918 yılına kadar Urfa’da çok kişi kıtlıktan ölmüştü. Bir Alman
subayının Kasım 1916’da aldığı notlara göre, askere verilmesi gereken
kumanyanın ancak üçte biri verildiğini, bir Alman subayı da Şubat 1917’de
askerin ekmek olmadığından ot yemeye başladığını ifade ediyordu270.
Dolayısıyla Osmanlı hükümeti elinden geldiğince Ermenilerin
durumlarını iyileştirmeye çalışmıştır. Maalesef bunu mükemmel bir şekilde
yapamamıştır. Ama bu durumda sıkıntı yaşayanlar sadece sevk edilen
Ermeniler değildir. Öyle ki cephede savaşan askerlerin ihtiyaçları bile tam
sağlanamamıştır. Ayrıca hükümet, Ermenilerin sevkiyle uğraşırken diğer bir
yandan da aynı tarihlerde Rusya’dan, Kafkaslardan ve Van ile Erzurum
çevresinden aç ve perişan bir şekilde göçden mültecilerin yerleştirilmeleri ve
iâşelerinin teminiyle uğraşmak durumunda kalmıştır. Bu mültecilerin çoğunu
kadın, ihtiyar ve çocuklar oluşturuyordu271. Buna rağmen Ermenilerin
yolculuk sırasında ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Birecik, Cizre,
Diyarbakır, Halep, Konya gibi yerlerde kamplar oluşturmuş, Harput,
Merzifon, Sivas gibi yerlerde de ara dinlenme istasyonları kurmuştur.
Buralarda fırınlar, aşevleri açmıştır. Kamplarda hayatı kolaylaştırmak için
çadır kentler kurulması, zanaat faaliyetlerinin başlaması için tezgâhlar
yapılması, kamp yerlerinin verimli ve sulak yerlerden seçilmesi gibi pek çok
270 Aya, Soykırım Tacirleri, s.125-126. 271 Halaçoğlu, Armenians, s.99; Kaya, Mülteciler, s.24. 5 Haziran 1916 tarihinde bir mülteci grubu tarafından Muhacirîn Komisyonu’na verilen ifadede açlık şu şekilde tarif ediliyordu: “… Hadim köyüne yerleştirilmiş olan toplam 35 kişilik nüfusumuzla ancak dilenerek idare etmekteyiz. İnancımıza göre günah olan dilencilik bizi ancak açlıktan ölmekten kurtarıyor…” Bkz. Tuncay Öğün, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayât-ı Şarkiyye Mültecileri (1915-1923), Ankara 2004, s.49.
87
tedbir almıştır272. Hükümet, Müslüman mültecilerin yerleştirilmesi sırasında
ortaya çıkan zorluklar karşısında kendilerine bedava ev, tarla, yiyecek ve
giyecek yardımlarının yanı sıra fert başına yevmiye verilmesinde yanlı tutum
takındığından dolayı eleştirilmektedir273. Fakat belirtildiği üzere aynı
yardımlar Ermenilere yapıldığı gibi Ermenilerin yaşadığı sıkıntıları
Müslüman mülteciler de yaşamıştır.
1.2.3.2. Dul Kadınlar ve Yetim Çocuklara Yönelik Uygulamalar
Sevk ve iskân sırasında Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren en önemli
sorunlardan biri de dul kadınlar ve yetim çocuklar olmuştur. Devlet, onlarla
ayrıca ilgilenmiştir
Sevk edilen Ermeni muhacirleri arasında dul kadınlar ve yetim
çocukların kış bastırdığından sevkleri uygun görülmemiştir274. Bunların her
türlü ihtiyaçları Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmıştır275. Sevk veya iskân
sırasında yetim kalan çocuklara Osmanlı Devleti kayıtsız kalmamış, onları
mevcut yetimhanelere yerleştirmiştir. Yetimhanelerin yetersiz kalması
üzerine yenilerini açmıştır276. Yetimhanelere ilk başta 10 yaşından küçük
çocuklar kabul edilmiştir277. Daha sonra yaş sınırı 12’ye çıkarılmıştır278.
Ermeni muhacirlerin yığıldıkları Osmanlı Devleti’nin güneyinde,
çocukları korumak için faaliyetler daha da hızlanmıştır. Urfa ve çevresinde
Ermeni muhacirleriyle ilgilenen Şükrü Bey’in faaliyetleri sonucu Urfa’da
yetim Ermeni çocukları için bir yetimhane açıldı. Bakıcı ve mürebbiye olarak
bazı Ermeni kadınları görevlendirildi. Aynı dönemde komşu illerde de benzer
272 Kemal Çiçek, “Türk-Ermeni İlişkileri ve Tehcir”, Ermeni Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s.160-161. 273 Akçam, Ermeni Meselesi, s.320. 274 BOA, DH.ŞFR, nr.58/124; İbrahim Ethem Atnur, Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi (1915-1923), Ankara 2005, s.52. 275 BOA, DH.ŞFR, nr.69/245; Sevk ve İskân , s.377. 276 BOA, DH.ŞFR, nr.54/150; nr.69/220; nr.77/5; BCA, TİGM, nr.272.0.0.14/73.4.5; Sevk ve İskân, s.175; Ermeniler, s.50; Atnur, Ermeni Kadınları, s.52; Özdemir, Cemal Paşa, s.184. 277 BOA, DH.ŞFR, nr.54/150; Atnur, Ermeni Kadınları, s.52. 278 BOA, DH.ŞFR, nr.64/162; Atnur, Ermeni Kadınları, s.67.
88
çalışmalar yürütüldü. Mamuratü’l-aziz’de valinin çabaları sonucu 700 Ermeni
çocuk için bir yetimhane oluşturuldu, her on ve on beş çocuk için bir Ermeni
hemşire tahsis edildi. Çocukların yiyecek ve giyecek durumları iyiydi. Vali
bununla övünüyordu. Fakat mevcut yetimhaneler yetersizdi. Dolayısıyla yeni
yetimhaneler kuruldu. Nitekim Diyarbakır’da 1.000 kişilik yeni bir yetimhane
açılması kararlaştırıldı. Bunun için gerekli tahsisat hazır edildi ve Ocak
1916’da hizmete açıldı. 16 Şubat 1916 tarihinde Bitlis yetimhanesindeki
çocuklar Diyarbakır’a nakledilmiş, 19 Ağustos’ta yine Bitlis’ten 80 kadar
yetim ve kadının Diyarbakır yetimhanesine sevki emredilmişti279. Bu
sıralarda sadece bu bölgelerde yetimhaneler açılmıyordu. 19 Temmuz
1916’da Meskene’de 260 kişilik bir yetimhane daha açılmıştı280. Kilis’te
400’den fazla yetim barınıyordu281. 3 Nisan 1918 tarihinde, Kilis
yetimhanesinin iâşe ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle tahliye edilmesi
düşünüldüğü sırada yetimhanenin iâşe ihtiyacı Halep Menzil Müfettişliğince
sağlanmıştır282.
Yetimhanelerin ya da öksüzhanelerde283 kalan Ermeni çocuklara
yevmiye veriliyordu. 19 Mayıs 1917’de Nezaret’ten, Kastamonu vilayetine
çekilen telgrafta, öksüz Ermeni çocuklarının yevmiyeleriyle iâşeleri
sağlanamıyorsa yevmiyelerinin 6 kuruşa çıkarılabileceği ve yevmiyelerinin
Harbiye Tahsisatı’ndan karşılanacağı vurgulanıyordu284. Öksüz Ermeni
çocuklarına verilen yevmiye önceden de ifade edildiği gibi sembolik bir
rakam olmayıp, savaş zamanı olmasıyla yükselen işçi yevmiyelerinden dahi
279 Atnur, Ermeni Kadınları, s.55. 280 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.145. 281 Official Documents, I, s. 153. 282 Kilis yetimhanesine aylık 348 kilo kuru sebze, 93 kilo ekmek, 93 kilo tuz, 28 kilo sabun, 348 kilo üzüm ve 15 kilo zeytinyağı veriliyordu. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VII, s.162. 283 Babasız kalan çocuklara yetim, annesiz olanlara öksüz denilmesine rağmen, Osmanlı Devleti’nde birkaç tane öksüzhanenin varlığına şahit olunmaktadır. Genelde kimsesiz çocukların barındırıldığı merkezler yetimhanelerdir. Yani yetimhanelerde yalnızca babasız çocuklar değil bütün kimsesizler kalmaktadır. Ayrıca bu sıralarda görev yapan misyonerlere ait öksüzhaneler de vardı. Meselâ Sivas’ta İsviçrelilerin yönetiminde bir öksüzhane mevcuttu. Bu bilgiler için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/42; Atnur, Ermeni Kadınları, s.53 dipnot 17, s.101,107. 284 BOA, DH.ŞFR, nr.76/206.
89
yüksekti. Bu bakımdan yapılan yardım dikkat çekicidir. Ayrıca
yetimhanelerin masraflarını karşılaması için merkez tarafından 26 Nisan 1917
tarihinde Konya’ya Muhacirîn Tahsisat’ından 200.000 kuruş285, 30 Nisan’da
ise Dördüncü Ordu Kumandanlığı’na 10.000 lira gönderilmiştir286.
22 Mayıs 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne
gönderilen şifrede, Diyarbakır vilayetindeki 100 kişilik yetimhaneye muhacir
yetimleri gönderileceği, bunun için de çocukların her biri için giyecek masrafı
600 kuruş, yiyecek masrafı olarak 1.800 kuruş ve toplam 2.400 kuruşa ihtiyaç
bulunduğu ve yıllık 240.000 kuruştan fazla bir harcama olacağından paranın
Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanması isteniyordu287. Buna karşılık 23
Haziran 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden gelen cevapta, muhtelif
yetimhanelere yerleştirilen çocukların masrafları için herbirine bir defaya
mahsus olmak üzere verilen onar liranın buraya da verilmesi kararlaştırıldığı
bildirilmiştir288. Nezaret, Ermeni yetim çocuklarının iâşelerinin sağlanması
için vilayet veya mutasarrıflıkları sürekli uyarıyor. Eğer çocukların
ihtiyaçlarını sağlayacak tahsisat yoksa haber verilmesini istemiş ve ona göre
göndereceğini belirtmiştir289.
Mamuratül-aziz Mıntıka Müfettişliği’ne bağlı hastanelerde bulunan
kayıt dışı elbiseler ile eşyalar, vilayet merkezinde sayıları 1.100’ü bulan
mülteci yetimler ile Malatya Dâr’ül-eytâmında bulunan muhacir çocuklara
ihtiyaç nispetinde verilmiştir. Bunun yanında Malatya’daki Dâr’ül-eytâma
yirmişer yatak, yastık ve yorgan yardımında bulunulmuştur. Bu nedenle
Malatya Dâr’ül-eytâm Müdürvekili Muavini Ahmet Servet, İkinci Mıntıka
Müfettişliği’ne teşekkür yazısı göndermiştir290. Yine bu zamanlarda İskân-ı
285 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.12.7. 286 BOA, DH.ŞFR, nr.75/271. 287 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.16.7, Lef 1. 288 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.16.7, Lef 2. 289 BOA, DH.ŞFR, nr.66/229. 290 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269. Fih.003-05.
90
Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’nin Diyarbakır şubesi tarafından Diyarbakır
vilayetine gönderilen telgrafta şunlar belirtilmektedir291:
1. Mevcut muhacir ve mülteci müesseselerinde sonradan
kurulan veya açılan 39 yataklı öksüzler hastanesi ile 100
yataklı hastanenin ordunun idare ve himayesine
bırakılması elzemdir ve buraların masrafları Muhacirîn
Tahsisatı’ndan değil, Ordu Sandığı’ndan ödenecektir.
2. Öksüzler misafirhanelerindeki 600 kadar öksüz çocuk,
çoğunlukla ve sadece un çorbasıyla beslenmektedir.
Buralara mümkün olduğunca çeşitli erzak ve levazımat
orduca sağlanmalıdır.
3. Sevkiyatın durdurulmasıyla, sevk istasyonu civarında
görülerek toplatılan ve menzilce iâşeleri sağlanan 505
öksüz çocuğun sevklerine kadar yemeklik ve diğer
ihtiyaçları orduca karşılanacaktır.
Buna karşılık Diyarbakır Valivekili Bedreddin de, “Tabiî ki devlet
bunların bir an evvel yerleştirilmelerinin ve iâşelerinin sağlanması
gerektiğinin farkındadır. Ne yazık ki harb dolayısıyla, istenilenleri tamamıyla
gerçekleştirmek zordur…292” demesine rağmen elinden geldiğince
yardımlarda bulunacağını belirtmiştir.
Osmanlı hükümeti, muhacir ve mülteci ayrımı yapmaksızın dul kadın ve
yetimlerin sayısını ara ara öğrenmeye çalışmıştır. Bu bilgileri alan devletin
amacı muhacir ve mültecilerin durumları hakkında bilgi sahibi olmak ve ona
göre yardımlarda bulunmaktır. Ayrıca bu bilgiler yetkililere, şimdiye kadar
yapılan yardımların ne derece işe yaradığını görme fırsatı verecektir. 27
Aralık 1915 tarihli telgrafta, velisiz kalan Ermeni çocuklarının talim ve
terbiyeleri açısından ne kadar yardım yapıldığı ve yapılan yardım miktarının
291 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-05a. 292 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-06.
91
ne olduğu vilayet ve mutasarıflıklara soruluyordu293. 29 Kasım 1916 tarihinde
Dâhiliye Nezareti’nin vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği şifrede,
“Muhacir ve mülteci ailelerde ne kadar yetim bulunmaktadır? Bunlardan kaç
tanesi erkek ve kızdır? Ayrıca dul kadınların sayısı incelenerek hemen
yollanmalıdır.” deniliyordu294. 25 Temmuz 1917 tarihli telgrafta ise vilayet
ve mutasarrıflıklardan aşağıda belitilen soruların cevaplandırılması
isteniyordu295:
1. Vilayet/liva dâhilinde kaç nüfus muhacir ve mülteci Rum ile
Ermeni yetim çocukları vardır. Bunlardan kaç tanesi kız
veya erkek, Müslüman mı ya da Gayrimüslim mi
olduklarının belirtilmesi,
2. Bu yetimlerin kaç tanesi yetimhanelere yerleştirilmiş ya da
yerleştirilmemiştir. İaşeleri nasıl sağlanmaktadır?
Yetimhanelerin artan yetim çocuklar karşısında yetersiz kalması üzerine
devlet yetkilileri, onların bakım ve eğitimleri için Ermeni ve yabancı
bulunmayan ileri gelenlere vermiştir. Yine kalan yetimleri bu sefer durumları
olmayan ailelere dağıtmıştır. Ayrıca bu ailelere yetimlerin ihtiyaçlarını
sağlaması için Muhacirîn Tahsisat’ından karşılanmak üzere fert başına aylık
30 kuruş bağlamıştır296.
293 BOA, DH.ŞFR, nr.59/111; nr.64/162; Atnur, Ermeni Kadınları, s.66-67. 294 Adana, Ankara, Aydın, Bağdat, Beyrut, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hicaz, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Bolu, Canik, Cebel-i Lübnan, Çatalca, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.70/138; Atnur, Ermeni Kadınları, s.72. 295 BOA, DH.ŞFR, nr.78/204; Atnur, Ermeni Kadınları, s.58. 296 Adana, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Hüdavendigâr, Musul, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, İzmit, Kayseri, Maraş, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/411; Cemal Paşa, mevcut yetimhanelerin ihtiyacı karşılayamaması üzerine Ermeni çocuklarını Türk yetimhanelerine yerleştirmiş, kanuni engelleri aşmak için bu çocuklara Türk ve Müslüman isimleri vermek zorunda kalmıştır. Bu bilgi için bkz. Halide Edip Adıvar, Memoirs of Halide Edip, London 1926, s.428-429.
92
Cemal Paşa’nın en önemli sorunlarından birisi de kendi sorumlu olduğu
yerlerdeki asker ve muhacirlerin iâşe sorunudur. Ayrıca bakıma daha fazla
ihtiyaç duyan Ermeni yetimlerinin, bölgedeki muhafazası da zordu. Bu
yüzden kimsesiz kalmış çocukların kuzeye, ülke içlerine doğru sevk edilmesi
ve muhafazalarının sağlanması gerekiyordu. Bu arada Halep vilayetinin
Ermeni yetimlerini İstanbul’a göndermek isteği, yeterli barınma imkânı
olmadığından Talat Bey tarafından uygun bulunmadı. Talat Bey’in 15 Şubat
1916 tarihli telgrafı ile Ermeni yetimlerinin terbiye ve tahsillerinin Sivas
vilayetine yazıldığını, masrafın Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmak üzere
çocukların süratle Sivas’a nakledilmesini Halep vilayetine iletti. Aynı gün
Talat imzası ile Sivas’a gerekli emir verildi297.
Halep’teki sıkışıklık devam ediyor olmalı ki buradaki yetimlerin çeşitli
yerlere nakli yeniden gündeme gelmiştir. 11 Aralık 1916 tarihinde Dâhiliye
Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne yollanan tezkirede, “Halep yetimhanesinde
bulunan sayıları 1.500’ü geçen yetim çocukların orada Ermenilerin himayesi
altında bulunması sakıncalıdır. Bunların toplu olarak başka yerlere sevkleri
ve iskân yeri olmamasından dolayı uygun değildir. Bu nedenle çocuklar ayrı
ayrı olacak şekilde vilayetteki yetimhane şubelerine dağıtılmalıdır. Buna
olanaklarının olup olmadığını Maârif Nezareti’ne bildirilmelidir.” ifadeleri
geçiyordu298.
Dolayısıyla iki gün sonra 13 Aralık 1916 tarihinde Maârif Nezareti de
aynı yazıyı Halep Maârif Müdürlüğüne göndermiştir299. Müdürlük cevabi
şifresinde, “Halep’te üç yetimhane mevcuttur. Birincisinin dört şubesinde
666 erkek ve 188 kız; ikincisinde 246 erkek ve 180 kız; üçüncüsünde 90 erkek
ve 116 kız vardır. Birincisinde, aylık 800 lira masraf olmaktadır ve Alman
misyonerlerinden Beatrice Rohner, ikincisi Madmazel Altunyan’ın aylık 250
lira yardımıyla Protestan rahiplerinden Harun Seraciyan, üçüncüsü de
297 BOA, DH.ŞFR, nr.61/20; Atnur, Ermeni Kadınları, s.55-56. 298 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 1. 299 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 2.
93
Ermeni murahhassasının nezaretiyle Gürcüyan tarafından idare
edilmektedir.” bilgisini vermekteydi300.
Genel bilgi verildikten sonra yetimlerin dağıtılması için uygun
yetimhanelerin aranmasına sıra gelmişti. Bu amaçla Maârif Nezareti, Dâr’ül-
eytâm Müdüriyeti’ne 21 Aralık 1916 tarihinde bir yazı göndermiştir.
Yazısında, Halep’te belirtilen özel üç yetimhane ve yetim sayısı verilerek,
bunların hükümete bağlı yetimhanelere nakil ve dağıtımı gerektiğinden ne
kadarının İstanbul’daki yetimhane şubelerine gönderilebileceğini belirtmesi
istenmekteydi. Ayrıca Maraş Maârif İdarehanesine de oradaki yetimhaneye
çocukların yerleştirilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmuştur301. Buna
göre İstanbul ve Adapazarı’ndaki yetimhane şubelerine şu şekilde dağıtım ön
görülmüştür302:
Şube Yaş Sayı
Yukarı Sanayi Şubesi +13 50
Büyük Dere Şubesi +13 12
Yedikule Şubesi +13 8
70
2,3,7,ye kadar ana
kısmı 30
Bahçecik Şube 7-12 arası 100
+13 150
Adapazarı Şubesi 280
Toplam 700
TABLO IX: Halep’teki Yetimlerin Gönderilerileceği Yetimhane Şubeleri (21 Aralık 1916)
Ayrıca yetimler; şilte, yorgan ve yastıklarıyla gelmeleri durumunda
dağıtılacaktı.
300 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 3. 301 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 4. 302 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 5.
94
25 Aralık 1916 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne
gönderilen tezkirede yetimlerin sayısı biraz değişmişti. Halep’teki üç
yetimhanede toplam 1.200 erkek ve 484 kız öğrenci vardı. Bunların mevcut
yetimhanelere dağıtılmaları için girişimlerde bulunulmuştu. 12-17 yaş arası
70 erkek yetim Sanayi, Büyükdere ve Yedikule şubelerine, aynı yaşlarda 150
erkek için Adapazarı’ndaki İttihad ve Terakki şubelerine; iki yaşını bitirmiş
olanlardan yedi yaşına kadar olan 30 erkek ve kız için ana kısmına; 7 ve 12
yaş arasındaki 100 erkek Bahçecik şubesine gönderilecekti. Yalnız şilte,
yorgan ve yastıkları verilmek şartıyla sayısı geçen kadar erkek ve kız yetimin
Bahçecik, Adapazarı, İzmit ve İstanbul’a gönderileceği ifade ediliyordu303.
Yani son belirtilenlere göre tablo şu şekilde oluşuyordu:
Şube Cinsi Yaş Sayı
Sanayi Büyükdere ve Yedikule Şubesi
Erkek 12-17
70
Adapazarı İttihad ve Terakki Şubesi
Erkek 12-17
150
Ana Kısmı Erkek ve
Kız 2-7 30
Bahçecik Şubesi Erkek 7-12 100
Toplam 300
TABLO X: Halep’teki Yetimlerin Gönderilerileceği Yetimhane Şubeleri (25 Aralık 1916)
Fakat 4 Ocak 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne
gönderilen tezkirede, Halep’teki üç yetimhanede bulunan Ermeni
çocuklarının İstanbul yetimhanelerine dağıtımından vazgeçilmiştir. Bunun
yanında İzmit ve Adapazarı yetimhanelerine dağıtılacak çocuklar için gerekli
olan şilte, yastık ve yorgan masraflarının Muhacirîn Tahsisatı’ndan
sağlanacağı belirtiliyordu304.
303 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 6. 304 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 7. Önceden de ifade edildiği üzere İstanbul’da barınma sorunu ortaya çıkmış olmalı ki yetimlerin İstanbul’a gönderilmesinden tekrar vazgeçilmiştir.
95
8 Ocak 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne bir
tezkire yollanmıştır. Konya yetimhanesinde 50 kişilik bir yer olduğundan
Halep yetimhanesindeki 7-17 arasındaki erkek çocuklarının 50 tanesinin
buraya yerleştirileceği düşünülmüştür. Ayrıca Konya’daki diğer
yetimhanelere çocuk göndermek istenilmişse de yer olmadığından kabul
edilmemiştir. Fakat Konya Maârif Müdüriyeti’nin bildirdiğine göre,
yetimhanenin işgal ederek kullandığı iki hâne ile sonradan ilave edilecek
diğer hânede bazı tadilatların yapılmasıyla bu üç hânenin istimlâk edilmesi ya
da doğrudan doğruya yetimhaneye verilmesiyle ve Fransızlardan kalmış,
hastane olarak kullanılan Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının
boşaltılmasıyla, kontenjan dışında 300 yetim daha alınabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının kız yetimhanesine
dönüştürülmesiyle burasının kızlara ayrılabileceği, böylece Halep’teki
yetimhanelerden 200 yetim kızın buraya gelebileceği ifade edilmiştir. Bunun
yanında Konya Maârif Müdüriyeti’nin istediği tahsisat da gönderilmiştir.
Yalnız Şehit Muhtar Bey Okulu binasının tahliyesi için Maârif Nezareti ile
Harbiye Nezareti arasında yapılan yazışmalardan Maârif Nezareti’nin isteği
doğrultusunda olumlu bir sonuç çıkmamıştır. Çünkü Harbiye Nezareti,
hastanenin gerekliliğinden bahsetmiştir305. Bu nedenle Maârif Nezareti,
Dâhiliye Nezareti’nden üç hânenin yetimhaneye bağlanması için yetimhane
adına ruhsat kaydının yapılmasını ve Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının
da boşaltılması için girişimlerde bulunmasını istemiştir306.
Yine Maârif Nezareti’nin, 9 Ocak 1917 tarihli tezkiresinde,
İstanbul’daki Sanayi, Yedikule ve Büyükdere şubelerine nakli uygun
bulunmayan 70 yetim çocuğun diğer yetimhanelere sevk edileceği ve İzmit
ile Adapazarı’ndaki yetimhanelere nakledilecek 280 çocuğun ihtiyaçları için
305 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 9. 306 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 8; Dâhiliye Nezareti’nin Maârif Nezareti’ne gönderdiği 24 Şubat 1917 tarihli tezkiresinde, Konya vilayeti dâhilindeki yetimhaneye verilmek üzere Halep’ten gönderilen yetim çocukların giyecek ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması için kişi başına verilecek onar liranın yerine 200.000 kuruşluk havale yollanacağı ifade ediliyordu. Bkz. BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 17-18.
96
kişi başı onar liradan toplam 2.800 lira Dâr’ül-eytâm Müdüriyet-i Umûmiyesi
adına yollandığı ifade ediliyordu307.
14 Ocak 1917 tarihinde yazılan başka bir tezkirede, Halep’ten gelecek
280 yetimin Adapazarı, Bahçecik; 50 yetimin de Konya’daki yetimhaneye
gönderileceği yeniden belirtilmişti. Bunun yanında Karesi livası dâhilinde bir
yetimhanenin açılması düşünülmüş, hatta 150 yetime bakacak bir bina
bulunmuş ise de araç-gereç noksanlığından çocukların buraya yerleştirilmesi
mümkün olmamıştır. Bu nedenle yetimhanenin açılması için ayrıca bir
tahsisata ihtiyaç duyulmuştur. Dolayısıyla Halep’ten Karesi’ye gelecek 100
yetim için her biri adına verilen onar liradan toplam 1.000 lira verilirse,
Karesi’deki yetimhane, eksiklikleri giderilerek, açılabilirdi308.
31 Ocak 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne
gönderilen tezkirede şunlar belirtiliyordu309:
“Adapazarı, Karesi, Konya ve İzmit’in Bahçecik
şubelerindeki yetimhaneye kayıt ve kabul edilecek yetimlerin
masraflarını ve ihtiyaçlarını karşılamak için Muhacirîn
Tahsisatı’ndan her bir yetim çocuk için onar lira verilmesi uygun
bulunmuştur. Ayrıca Halep’ten gönderilen yetimler vardığı
takdirde açıkta ve sefil bir halde bulunacağından yetimhanenin
ihtiyaçlarının bir an evvel karşılanması ve gelecek yetimlerin
tamamen kabulü doğrultusunda Bahçecik Dâr’ül-eytâm
Müdüriyeti’ne emr-î kâti verilmelidir. Şu günlerde Halep’ten
yetimlerin sevkiyatına başlandığından, gelmelerine bir gün kala
307 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 10. 308 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 11. 309 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 12; Ayrıca Dâhiliye Nezareti 31 Ocak 1917 tarihli tezkiresine ek olarak 7 Şubat 1917’de Maârif Nezareti’ne şunu bildiriyordu: 100’ü erkek ve 50’si kız olmak üzere 150 kişilik Karesi yetimhanesinin açılması için gerekli olan 1.500 liralık tahsisatın gönderilmediğinden yetimhanenin açılamadığı Karesi mutasarrıflığından bildirilmiştir. Dâhiliye Nezareti de yetimler için gerekli olan paranın Muhacirîn Tahsisatı’ndan gönderileceğinden sevk edilmeyi bekleyen yetimlerin açıkta kalmaması için yetimhanenin biran evvel açılmasını istemiştir. Bkz. BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 14.
97
sefâlet ve perişan olmamaları için adı geçen yetimhanelerin
açılması ve yetimlerin kabulû…”
5 Şubat 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nin cevabında, Halep’ten
yetimhanelere gönderilen çocuklar için kararlaştırılan kişi başına verilecek
onar liranın Nezaret muhasebesine bir an evvel gönderilmesini belirten
ifadeler geçiyordu310. 25 Şubat 1917 tarihine kadar Bahçecik’teki
yetimhanenin birçok araç-gereci sağlanmış, bunlar şimdilik yeterli gibi
görünse de daha eşyaya ihtiyaç vardı. Dolayısıyla ihtiyaçlar için gerekirse
Dâr’ül-eytâm Müdiriyeti’ne başvurulabilecekti311. Bahçecik yetimhanesinden
belirtildiği üzere yetimhane ihtiyaçlarının bir kısmı karşılanmıştı. Fakat
yeterli görülmemiş ki aşağıdaki tabloda vereceğimiz malzemelerin de Dâr’ül-
eytâm Müdüriyeti’nden hızlı bir şekilde karşılanması istenmiştir312.
İhtiyaç Malzemeleri Adet Kilo Metre
Çimentodan mâ’mûl çamaşır ve bulaşık teknesi
6
Soya on adedi büyük 35 Cam kesmek için elmas 1 Muşamma “yemek masaları için bir metre arzında”
100
Keçe, mezker muşamma “altına vaz”e edilmek üzere
50
Sünger 15
Okul ve hastane pencerelerine perde 204
Gaz 1.000 Zeytinyağı 1.200 Sabun 2.000 Halis kalay bakırlar için 6 Takım elbise 450 Çamaşır 200 adet fanile mevcuttur 450 Terlik 250 çift Kundura 600 çift
Çorap 1.400 çift
Peçete 500 Mendil 800 Yatak 250 Yorgan yahut battaniye 500 Yatak çarşafı 500 Yastık 500 Yastık yüzü 500 Ayaklı dikiş makinesi 2
310 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 13. 311 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 15-16. 312 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 19.
98
Makas 4 Kalaycı körüğü 1 Paspas 10 Semaver ikişer teneke su içine alabilecek büyüklükte
2
Tel paspas 10 Sadeyağ 2.000 Bulgur 2.000 Pirinç 1.000 Kuru fasülye 1.500 Nohut 1.500 Mercimek 1.000 Şeker, hastahane için 500 Elbise fırçası 250 Gecelik 500 Kundura yağı 500 Traş makinesi bir adedi gayet ince 4 Saç 4 Ustura 2 Dolap, çamaşır için 200 Kabalak 500 Bir oda döşemesi Takım Harık tulumbası 1 Kanca 10 Harık baltası 10 Zımpara kâğıdı 15 paket Tutkal 10 İspirto, hastahane için 10 İspirto lambası lehim için 3 numara 1 Havya, muhtelif boyla sapla beraber 3 Eşya üzerine vaz edilmek üzere muşamma
6
Yemek ( ) tûlü 2 arzı 1.5 metre 1
TABLO XI: Bahçecik Yetimhanesine Ait İhtiyaç Malzemeleri
İfade edildiği üzere Osmanlı hükümeti, Halep’ten gelecek yetim
çocuklara elinden geldiğince sahip çıkmaya çalışmıştır. Yetimhanelerdeki
çocukların yiyecek, giyecek, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını gidermek için
imkânlarını zorlamıştır. Yukarıdaki tablo Bahçecik yetimhanesinin sadece bir
kısım ihtiyaçlarını ihtiva etmektedir. Aynı zamanda bu tablo Osmanlı
Devleti’nin savaş döneminde olduğu dikkate alınırsa yalnızca yetimlerin
ihtiyaçlarını gidermek için hazır bulunan ya da yeni açılmış büyüklü küçüklü
yetimhanelerde yaptığı harcamaların boyutunu göstermesi açısından da bir
örnek teşkil etmektedir.
Cemal Paşa, Halide Hanım’a, Falih Rıfkı Atay vasıtasıyla 1916 yazında
bir mektup yollamış ve Suriye ile Lübnan’daki eğitim faaliyetleriyle ilgili
99
yardım istemiştir. Bunun üzerine Halide Hanım bu yardımı geri çevirmeyip,
birkaç hafta sonra Suriye ve Beyrut’a gitmiştir. Yaptığı incelemeler sonucu
ayrıntılı rapor hazırlamıştır. Eylül ortalarında ise İstanbul’a geri dönmüştür.
Cemal Paşa, Kasım ayında yine Falih Rıfkı Atay aracılığıyla bir mektup daha
yollamış ve kendisinden derhal bölgeye gelmesini istemiştir. Halide Hanım,
başta kardeşi Nigâr Hanım olmak üzere İstanbul’da daha önce vakıf
okullarında çalışmış ve başarılı olmuş 50 kadın ve birkaç erkek eğitimciyle
birlikte Suriye’ye hareket etmiş. Aralık sonlarında Şam’a ulaşmıştır. Buradan
da Beyrut’a geçerek önceden planlanan eğitim hamlesini başlatmıştır313.
Okullar öyle hızlı bir gelişme göstermiştir ki Beyrut sanayi okullarında 3.000-
4.000 arasında genç kız veya kadın eğitim görmüştür314.
Cemal Paşa, Ermeni sevk ve iskânı sırasında yapmış olduğu
çalışmalardan dolayı hem misyonerlerin hem de Ermenilerin takdirini
kazanmıştır. Ermeni kadın ve çocuklarıyla yakından ilgilenmiştir. Onun bu
konuda yaptığı en önemli faaliyetlerden biri Ayin Tura Manastırı’nda bir
yetimhane oluşturup, buraya Ermeni yetimlerini de alıp bakımlarını ve
eğitimlerini sağlaması olmuştur. Yetimhane Başhekimliği’ne Dr. Yüzbaşı
Lütfü (Kırdar) Bey tayin edilmişti. Suriye’deki Dördüncü Ordu
Kumandanlığı, kimsesiz çocukların bakımını doğrudan üstlendiğinden
Şam’da birçok Ermeni yetimine yardım ediyor, Kudüs’teki Yahudi ve
Hıristiyan yetimlerine, Halep’te yetimlerini barındıran ve Dr. Altunyan
Efendi’nin kızı315 ile bir Alman hemşire316 tarafından kurulan iki yetimhaneye
313 Nevzat Artunç, Cemal Paşa’nın Askeri ve Siyasi Hayatı, Ankara 2008, s.279-280; Dördüncü Ordu’nun kuruluşundan 27 Eylül 1917 tarihine kadarki icraat raporuna baktığımızda okullar başlığı altında şunlar belirtilmektedir: Yardımlar, mevcut okulların büyütülmesi, okullara yardım edilmesi ve okulların iâşelerinin karşılanması gibi destekleyici ve ayakta kalmalarını sağlayıcı yönden gerçekleşmiştir. Bunun yanında yerli okullar da açılmıştır. İstanbul’dan Halide Edip Hanım’ın Başkanlığı’nda Beyrut’ta kız lisesi ve öğretmen okuluyla, yine Beyrut’ta kızlar için bir ilkokul, Şam’da ve Lübnan’da bir kız lisesi açılmıştır. Bütün kız okullarını yöneten Halide Edip Hanım, doğrudan doğruya orduya bağlı olarak çalışmaktadır. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VII, s.158. 314 Atnur, Ermeni Kadınları, s.59. 315 Norah Altunyan, Osmanlı tebaasındandır. Babası Halep’te ünlü bir doktor, annesi ise İrlandalı bir misyonerdir. Gönüllü olarak bu yetimhaneyi açmıştır. Burada 600 yetime bakıyordu ve 60 çalışanı vardı. Daha sonra Halep’te bir tane daha yetimhane kurdu. Bu
100
ve diğer Ermeni muhacirler ve çocuklarına erzak anlamında destek
sağlıyordu317.
Halide Edip Adıvar, Ayin Tura Yetimhanesi’nden Mor Salkımlı Ev adlı
eserinde genişçe bahsetmektedir318. Ayin Tura, kötü bir vaziyette bulunan bir
yetimhanenin özverili çalışmalarla nasıl bir hâle geldiğinin güzel bir
örneğidir. Böylece içinde Ermeni yetimlerinin de bulunduğu birçok kişinin
hayatı kurtarılmış, eğitimleri sağlanmış ve bu kişiler hayatlarını idame
ettirecek bir meslek öğrenmişlerdir. Ayrıca buradan değişik toplulukların bir
arada yaşayabileceği de gösterilmiştir. Tabii ki bunların gerçekleşmesinde en
önemli desteği şüphesiz Cemal Paşa sağlamıştır. Ermeni kadınları, Cemal
Paşa’nın kendilerine hızır gibi yetiştiğini söylemişler ve boyunlarında onun
resimlerini taşımışlardır319. Hatta Ermeniler, Cemal Paşa’ya “Ermenilerin
Paşası” lakabını takmışlardır320.
Devlet, yetim çocukları kurtarmak için yapılan faaliyetlerin birçoğunu
yetimhane ve öksüzhaneler vasıtasıyla yürütmüştür. Fakat bunlar yeterli
gelmeyince çocuklar Müslüman ailelere dağıtılmıştır. Kimsesiz Ermeni
çocuklar ve kadınlara karşı genelde koruyucu bir tutum sergilenmiştir.
Nitekim bazı memurlar ve subaylar kimsesiz çocukları yanlarına almış,
bakımlarını üstlenmiştir. Ermeni Patrikhanesi’nden alınan bilgiye göre bazı
Türk subayları risk alarak genç kız ve çocukları beraberinde İstanbul’a
yetimhanede 400’ün üzerinde çocuğa bakıyordu. Bu bilgiler için bkz. Official Documents, I, s.153. 316 Söylenen Alman hemşirenin ismi Beatrice Rohner’dir. Halep’te çocukların bakımı sorundu, binlercesi sokaklardaydı. Akrabaları veya arkadaşlarıyla aç ve sefil bir hâldeydiler. Bunun üzerine Rohner, Maraş’tan çağrılmıştı. Açmış olduğu yetimhanede, 1.000’in üzerinde çocuk vardı. 50’ ye yakın kadın ve birkaç adam da yetimhanede çalışıyordu. Bkz. Official Documents, I, s.153; Hoffmann, “German Eyewitness”, s.67. 317 Erden, Suriye Hatıraları, s.122; Atnur, Ermeni Kadınları, s.59. 318 Yetimhanenin durumuyla ilgili olarak bkz. Halide Edip Adıvar, Mor Salkımlı Ev, İstanbul 2007, s.263-280; Atnur, Ermeni Kadınları, s.59-63. 319 Özdemir, Cemal Paşa, s.32. 320 Lewy, Disputed Genocide, s.198.
101
getirerek Patrikhane’ye teslim etmiştir. Urfa’da yaşayan misyoner Jakop
Künzler’in bu konudaki ifadeleri şöyledir321:
“Bugün binlerce çocuk ortaya çıktıysa bunu Müslümanların
koruyuculuğuna borçludurlar. Bunlar Müslüman şehirlerinde ve
evlerinde kaldılar ve şimdi ortadalar.”
Sevk ve iskân sırasında bakılan toplam yetim sayısı hakkında herhangi
bir rakam bulunmamaktadır. Yalnız Murat Bardakçı’nın yayınlamış olduğu
Talat Paşa’nın özel arşivinde bulunan kayıtlara göre Ermeni yetimlerin
toplam sayısı 10.269’dur322.
Seferberlik tarihinden yani 3 Ağustos 1914’ten itibaren ülkenin çeşitli
yerlerinde Ermeniler, silâhlı isyanlar gerçekleştirerek, Müslüman köy, kasaba
ve şehirlerini basarak birçok yerde katliamlar yapmıştır. Devlet, en zor
zamanlarında, yani savaşırken diğer bir taraftan da Ermenilerin isyan ettikleri
bölgeleri güvence altına almaya çalışmıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde anasız,
babasız, sefil ve ölümle pençeleşen çocukları himayesi altına alarak onlar için
birçok yerde yetimhaneler açmıştır. Çocukların buralara yerleştirilmesinde de
din ve mezhep ayırımı yapmamıştır323. Öyle ki bu çocuklar bir-iki yaşından,
sekiz-on yaşına kadar hatta daha büyük yaşlarda olabiliyordu. Vilayetlerdeki
yetimhaneler Mondros Mütarekesi’nden bir sene öncesine, yani 1917 yılına
kadar faaliyetlerini sürdürmüştür. Ne yazık ki tahsisat yetersizliğinden bu
yetimhaneler kapanmak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Ermeni yetim
çocukları, yakından ve uzaktan akrabalarına, akrabası olmayanlar ise
321 Atnur, Ermeni Kadınları, s.69. 322 Murat Bardakçı, Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi, İstanbul 2008, s.89; yalnız Ermeni yetimleri ile ilgili yetim çocuk sayısı azdır. Muhtemelen bu sayılar; devletin yardımıyla kurumlarında, devletten aldıkları yardım karşılığında yabancı okul ve bakım evlerinde bakılan veya para karşılığı Müslüman hanelerine dağıtılan Ermeni yetimleri kapsamaktadır. Bkz. Kemal Çiçek, “Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi “, Radikal Gazetesi, 13 Mart 2009. 323 Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, İstanbul 1337, s.39.
102
cemaatlerine teslim edilmiştir. Fakat bu çocukların dağıtımında bir takım
sıkıntılar da yaşanmıştır324.
1.2.3.3. İşe Yerleştirilmeleri
Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilere, iş imkânları sağlayarak
onların hem geçinmelerini sağlamış, hem de kendi personel ihtiyacını
karşılamıştır. Meselâ, Dâhiliye Nezareti’nin 12 Ekim 1915 tarihinde Zor
mutasarrıflığına gönderdiği şifrede, beyan olunan inşaatın kısa zamanda
bitirilmesi için gerekirse Ermeni erkeklerinin yevmiye ile çalıştırılabileceği
belirtilmiştir325. Yine Nezaretçe aynı yere gönderilen 13 Haziran 1916 tarihli
şifresinde, çalışabilecek yaşta olan kadın ve erkeklerin tarım ya da başka
işlerde yevmiyelerinin verilmesiyle çalıştırılabileceği ve bu duruma önem
verilmesi gerektiği ifade edilmiştir326. 10 Eylül 1916’da Zor mutasarrıflığına
gönderilen başka bir telgrafta, Ermeni muhacirlerinden menzil hizmetinde
çalışacakların VI. Ordu Kumandanlığı’na müracaat etmesi istenmiştir327.
IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa, Suriye’de Ermeni muhacirleri için
oluşturduğu insani yardım çalışmalarını bir başka şekilde ve hayli ilginç
yöntemle takviye etmiştir. Güvendiği ama iktidar partisiyle aynı görüşleri
paylaşmayan, şiddetli muhalif bir kişiyi İstanbul’dan davet etmiş ve bir tür
müfettişlik kadrosuyla bölgede söz konusu insani yardım faaliyetinde
görevlendirmiştir. Bu kişi Çerkez Hasan Bey’dir. Çerkez Hasan Bey, Ermeni
halkının yaşamasını, yerleştirilmesi ve bakımını milli bir onur olarak
değerlendirmiştir. Bu görevi Havran’da Hasan Bey, Humus’ta da Kelâm Bey
yapmıştır. Çerkez Hasan Bey, Ermenilere tezgâhlarda ordunun ihtiyaç
324 Cemiyet-i Akvam, s.39-40. Özellikle Patrikhane tarafından Müslüman çocuklarının zorla alınıp, Ermeni gösterilme çabası vardı. Teslim edilen çocuklar ve yaşanılan sıkıntılar için bkz. Cemiyet-i Akvam, s.43-46; Atnur, Ermeni Kadınları, s.146-148,151,166; Ayrıca Muhacirîn Müdüriyeti’ne göre bu çocuklar yetimhanelerde Müslüman çocuklarıyla kimsesiz kardeşliği kurmuş ve iyi evlat muamelesi görmüş, bulundukları yerlere alıştıklarından kimliklerini gizlemişlerdi. Bunun için bkz. Cemiyet-i Akvam, s.40; Atnur, Ermeni Kadınları, s.147 dipnot 127. 325 BOA, DH.ŞFR, nr.55/236. 326 BOA, DH.ŞFR, nr.64/292. 327 BOA, DH.ŞFR, nr.67/220.
103
duyduğu Amerikan bezini Ermenilere dokutmaya karşılık her birine birer
asker tayını verdirtmiştir. Fakat kendisi hükümet karşıtı olduğu için bölgedeki
diğer görevlilerle anlaşmazlığa düşmüştür. Bu durumu da Cemal Paşa’ya
aktarmıştır. Bunun sonucunda Ermeni Muhacirler Komisyonu’ndan Hüseyin
Kâzım Bey328 istifa etmiştir. Cemal Paşa, insani yardım hedeflerini şu veya
bu şekilde savsakladığını düşündüğü kişileri tereddütsüz olarak görevden
uzaklaştırmıştır. Bu kişi İttihad ve Terakki’nin delegesi olsa bile. Öyle ki
Cemal Paşa, Ermeni sevkinde hiç ayırım yapmaksızın hükümet muhalifi
kişinin yanında yer almıştır329.
Pek çok güçlükle Meskene bölgesine sevk edilen Ermeni muhacirlerin
Meskene’de bulunan Menzil Hat Kumandanı Binbaşı Galip tarafından
Meskene’ye bağlı yerlere ve Halep’e geri gönderildiğinin haberi alınmıştı. Bu
yüzden 30 kadar erkek ve kadın Meskene’den Halep’e geri gelirken Karlık’ta
yakalanmış, neden geldikleri sorulduğunda Binbaşı Galip tarafından
kendilerine ikişer günlük yiyecek verilerek, Halep’teki atölyede çalıştırılmak
üzere gönderildiklerini söylemişlerdir. Merkez Sevk Memurluğu da, sevk
edilenler bu şekilde Meskene’den geri gönderiliyorsa sevkiyatın
tamamlanamayacağını belirtmiş ve bu hususta gereken tedbirleri alması için
Halep Muhacirîn Müdüriyeti’ni bilgilendirmiştir330. Görülüyor ki kafilelere iş
verilmiş ama sevk işlemini aksatmayacak şekilde olmasına dikkat edilmiştir.
Sevk edilen Ermenilere iş verilmesi hususunda Cemal Paşa’nın katkıları
gözardı edilemez. Misyonerler, Cemal Paşa’nın askerin döşeme ve elbise
328Lewy, Hüseyin Kâzım Bey hakkında şu bilgileri vermektedir: Hüseyin Kâzım Bey, Selanik ve Halep’in eski valisidir. Şam Alman Konsolosu Loytved Hardegg’in 30 Mayıs 1916 tarihli raporuna göre, Cemal Paşa, başında Hüseyin Kâzım Bey’in bulunduğu Ermeniler için bir yardım programı düzenledi., Kâzım Bey muhacirlerin pek çoğuna çalışmaları için iş buldu, bir hamam ve bitten arınma istasyonu ve bir hastane kurdu. Onlara ekmek verilmesini sağladı. Neredeyse 700 dul ve yetim Hama’ya gönderildi ve orada dokuma fabrikalarında bunlara iş bulundu. Öyle ki Hüseyin Kâzım Bey, Suriye ve Filistin’e yaklaşık 60.000 Ermeni muhacirîn ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli ödenek gelmezse görevinden istifa edeceğini dile getirmiştir. Hatta Hardegg, ona İsviçre yardım programından para gönderilebileceğini teklif etmiştir. Çünkü Hardegg, Hüseyin Kâzım Bey’i itibarlı ve güvenilir bir kişi olarak görüyordu. Bu bilgiler için bkz. Lewy, Disputed Genocide, s.219. 329 Özdemir, Cemal Paşa, s.113-115. 330 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.70.
104
ihtiyacı için bir fabrika kurarsa, fabrikanın makinelerini karşılayacaklarını
Cemal Paşa’ya söylemişlerdir. Karşılığında da fabrikalarda Ermeni
muhacirleri çalışacaktı ve çalışanlara her gün bir kâse çorba ile bir ekmek
verilecekti. Cemal Paşa, bunu kabul etmiş ve 2 ay içerisinde 6 farklı fabrika
açtırmıştır. Fabrikada çalışan insanlara “vesika” ya da Cemal Paşa’nın iznini
içeren kâğıt verilmiştir. Misyonerlerin amacı bu şekilde Ermenilerin yeniden
sevk edilmelerinin önüne geçmekti. 2 ay sonunda çoğu dul 6.500 kadın, 3.000
kız ve 650 erkek fabrikalarda çalışmaya başlamıştır331. Aralık 1916 tarihinde
Cemal Paşa, 250 esnaf ve ailelerini çalışmaları için Urfa’ya göndermiştir.
1917 yazı süresince başka geniş bir muhacir grubu, Rakka ile Urfa arasında
yol çalışmaları için yolladı. Bunlar çalışmaları karşılığında günlük ekmek
almışlardır332.
İmalathanelerde çalışan Ermeni kadın muhacirlerin çalışmaları
karşılığında, aldıkları yevmiye miktarı kadar ekmek verilmiş, on beş günde
bir ücretsiz olarak yıkanmaları sağlanmış, temiz yatacak yer ayarlanmış,
doktorlar tarafından muayene edilmişler ve ordudan askerlere verildiği gibi
ücretsiz ilaçlar verilmiştir. Muhacir kadınların yaptıkları işlere göre aldıkları
yevmiyeler farklıydı. Meselâ, 1 adet at torbası imali ve terzi ücreti için 6
kuruş, 1 çift iplikten makine ile çorap yapımı ve elle dikilmesi karşılığında 1
kuruş 20 para, 1 kilo yün yıkama işi için 20 para ödenmiştir333.
14 Haziran 1917 tarihinde Halep merkezde bulunan muhacir
Ermenilerden 6.400’ü askeri kurumlarda ve bunun 6.200’ü atölyelerde, 200’ü
Bağdat Demiryolu Hattı’nda çalışmıştır. Özel kurumlarda çalışanların sayısı
ise 556’ydı. Bunun da 236’sına öğretmen okulunda, 120’sine belediyede,
331 Documents Official, I, s.152; Halep’ten gönderilen misyoner raporuna göre Halep’te 5 fabrika vardı. Bu fabrikalarda 5.000’e yakın muhacir Ermeni kadın ve çocuk çalışıyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. Çalık, sadece Ermeni kadın ve kızlarından oluşan 15.000-20.000 bayanı ücret karşılığında çalıştırdığını belirtmektedir. Bkz. Ramazan Çalık, “Alman Kaynaklarına Göre Cemal Paşa”, Osmanlı Araştırmaları, XIX, İstanbul 1999, s.240. 332 Lewy, Disputed Genocide, s.215. 333 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.137-138.
105
80’ine hükümetin inşaatında, 60’ına sanayi okulunda ve diğer 60’ına ise
Nâfıa Nezareti ait bir inşaatta iş bulunmuştu334.
1.2.4. SAĞLIK UYGULAMALARI
1.2.4.1. Hastanelerde Tedavileri
Osmanlı hükümetinin sağlık açısından Ermenilerin sevkiyat ve iskân
sırasında yaptığı yardımlardan söz etmeden önce hükümetin; hasta, hamile ve
gözleri görmeyen Ermenilerin aileleriyle birlikte sevkten muaf tutulduklarını
belirtmek gerekir335. Yani hükümet, sevke tâbi tuttuğu kişilerin sağlığını göz
önünde bulundurmuş, bu kişileri sağlıkları yerinde ise sevk etmiştir.
Osmanlı yönetimi, sevk sırasında hasta olan Ermenilere, önce hangi
yerde bulunuyorsa o yerin hükümet merkezine başvurarak tedavi olma imkânı
tanımıştır336. Ermeniler bulundukları yerde tedavi imkânı yoksa duruma göre
İstanbul’da dahi tedavi olabilmişlerdir. Yalnız bu durum Ermeniler tarafından
suistimal edilen bir mesele olmuştur. Bu nedenle 26 Haziran 1916 tarihinde
vilayet ve mutasarrıflıklara337gönderilen şifrede, bazı Ermenilerin belirttikleri
hastalıkların tedavilerinin ikamet ettikleri yerde mümkün olduğu
334 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.131; Çalık, “Cemal Paşa”, s.139. 335 BOA, DH.EUM. 2.şb., nr.68/84; BOA, DH.ŞFR, nr.56/27; Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.520. Önceden de ifade edildiği üzere Osmanlı Devleti hasta Ermenilerin sevk edilmesinde tutarsız davranmıştır. Bu durum Osmanlı arşiv belgelerinde görülmektedir. Yalnız hasta olup da sevke dayanabilecek olanlar sevk edilmiş olabilir. 336 3 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır, Erzurum, Halep ve Mamuratü’l-aziz vilayetleriyle Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifreli telgrafname için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/226. 337 Adana, Ankara, Aydın, Edirne, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kütahya, Maraş ve Niğde mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.65/92. Kuduz köpek tarafından ısırıldığını iddia eden Samsunlu mühtedi Yusuf, Varatas ve Korki adlarındaki üç çocuk İstanbul Dâr’ûl-kelb Tedavihanesi’nde muayene edilmeleri için belediye doktorlarından üstünkörü rapor almışlar, daha sonra amaçlarının İstanbul’a gitmek olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla Dâhiliye Nezareti, 2 Ağustos 1917 tarihinde Canik mutasarrıflığına telgraf yollayarak bu meselenin araştırılmasını ve sonucun bildirilmesini istemiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.79/14. Belirtildiği üzere bazı zamanlarda belediye doktorlarından da gelişi güzel raporlar alınabiliyordu. Hükümet ise, hastaların her defasında ayrıntılı bir araştırmadan sonra istenilen yere gönderilmelerine izin veriyordu. Özellikle İstanbul’a gelmelerine zorunlu olmadıkça izin verilmiyordu. Bu durum hükümetin güvenlik anlayışından kaynaklanıyordu.
106
gönderdikleri doktor raporlarından anlaşıldığı; Ermenilerin aldıkları raporlar
vilayet veya liva sıhhiye müdüriyetlerince incelendikten ve merkezce de
tetkik olunduktan sonra aynı sonuç çıkarsa, başka yerlerde tedavi
olabilecekleri yazılmıştır.
Ayrıca hükümet, hasta olan Ermenilerin tedavi edilmeleri için belediye
doktorlarını da görevlendirmiştir338. Alman Halep Konsolosu Rössler, Kasım
1915 tarihinde Zor’u ziyaret ettiğinde, belediye doktorlarının ifadelerine göre
günlük ölümlerin 150-200 arasında olduğunu belirtmiştir339.
Ermeni muhacirler, sadece hükümetin bu amaçla kurmuş olduğu
hastaneler de değil Hilâl-i Ahmer hastaneleri ve askeri hastanelerde de tedavi
edilmiştir. Yani hükümet, muhacirlerin tedavisi için mevcut bütün imkânları
seferber etmiştir. Sivas’daki Hilâl-i Ahmer Hastanesi, askeriyenin sağlık
sorunlarıyla uğraşmasının yanı sıra ordu tarafından yollarda toplanan yetim
ve dullara da yardımda bulunmuştur340. Harput-Mezre’deki Hilâl-i Ahmer
Hastanesi yetkilisi, elindeki tüm yetersiz imkânlara rağmen, perişan durumda
ve hasta olan kafilelere yardım etmek için elinden geleni yapmış, çoğuna
sağlık hizmeti sağlamıştır. Amerikalı misyoner Tracy Atkinson hastane
yetkilisinin faaliyetlerinden övgüyle söz etmiştir341. Atkinson’un 19 Temmuz
1915 tarihli raporuna göre, Harput’taki Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nde, sevk
edilen Ermenilerden 600 kişi tedavi görmüştür342. Merkezdeki Hilâl-i Ahmer
Cemiyeti, Musul’daki Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nin şiddetle ihtiyacı olduğu
ilaçları, hızlı bir şekilde karşılamıştır343. Ayrıca Kayseri’ye bağlı Zincidere
Hilâl-i Ahmer Şifayurdu’na 13 Kasım 1917 tarihinde 500 sahipsiz çocuk
kabul edildiği için 200 kuruş maaş ile bunlara bakması için bir hemşire
338 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/153. 339 Lewy, Disputed Genocide, s.216. 340 Hilâl-i Ahmer, s.6. 341 Kaiser, At the Crossroads, s.608; Hilâl-i Ahmer, yardımlarını savaşın sonuna kadar devam ettirmiştir. Temmuz 1918’de Samsun’da yığılan muhacir ve mültecilerin ihtiyacı olanlara ilaç vererek, onların tedavi edilmelerini sağlamıştır. Bunun için bkz. Hilâl-i Ahmer, s.6-7. 342 Lewy, Disputed Genocide, s.167; Osmanlı sınırları içerisinde 1916 yılı itibariyle faaliyet gösteren Hilâl-i Ahmer hastaneleri için bkz. KA, nr.702/1. 343 KA, nr.868/1.
107
alınmıştır344. Zincidere Hilâl-i Ahmer Şifayurdu’nun 1-10 Mayıs 1918
tarihleri arasında on günlük süre zarfında yetim ve muhacir çocukların
tedavileriyle ilgili verilere bakıldığında, önceki aydan kalanların 368,
hastaneye girenlerin 8, taburcu olanların 105, hastaneye nakil olanların 2 ve
mevcut yatak sayısının 269 olduğu görülür. Taburcu olan 105 çocuktan 100’ü
Talas’taki yetimhaneye gönderilmiştir345.
RESİM IV. ERZİNCAN ASKERİ HASTANESİ
Unutulmamalıdır ki askeri hastanelerde sadece hasta olan askerler
tedavi edilmemiştir. Bu askeri hastanelerden, hastanenin çevresinde yer alan
muhacirler de faydalanmıştır. Meselâ, İkinci Ordu’nun bölgesinde toplanan
muhacirlerle İkinci Ordu sürekli olarak ilgilenmiştir. Bunlar için hiçbir
fedakârlıktan kaçınılmamış, gerektiğinde tedavileri için kendilerine özgü ve
muntazam hastanelere alınmış, hastane olmayan yerlerde menzil hastanelerine
kabul edilerek istirahatları ve tedavileri sağlanmıştır346.
344 KA, nr.315/160. 345 KA, nr.315/191. 346 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003.
108
Bilindiği üzere sevk ve iskân sahasının büyük bir bölümü Dördüncü
Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın emri altındaydı. Cemal Paşa hasta
çadırlarının karşılanmasına imkân olmadığından, Hilâl-i Ahmer Cemiyetince
her biri 25 yataklı 300 hasta çadırı ve 10 adet seyyar sterilazisyon-
dezenfeksiyon aleti ile 20 portatif ameliyat masasının her ne suretle olursa
olsun çok geçmeden orduya gönderilmesini istemiştir347. Bunların yanında
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 12 Haziran 1917 tarihinde Dördüncü Ordu’nun
çeşitli sağlık araç-gereçlerini de temin etmiştir348.
Savaş ilerledikçe Halep’te salgın hastalıklar artmış, özellikle nakledilen
Ermeni kafileleri arasında beliren tifüs yüzünden ordu ve halk elemli günler
geçirmiş, dolayısıyla hastaneler son derece yoğun bir çalışma içine girmiştir.
Bu sıkıntıyı hafifletmek amacıyla 1915’te Cemile Mahallesi’nde yapımı
yarım kalmış Fransız Hastanesi, Halep asker kışlasını yapmakta olan 500
kişilik amele taburu tarafından bir haftada tamamlanarak, 850 yataklı hastane
şekline sokulmuştur349. Bunlardan başka Dördüncü Ordu; Şam’da 2.000,
Halep’te 1.000, Adana’da 500 yataklı cerrahi hastaneleri için Şam’da 2,
Halep ve Adana’da birer operatör olduğunu ve bunların yeterli olmadığından
Şam hastanelerine 3, Halep’e 2 ve Adana’ya 1 operatör tayini istemiştir. Bu
istek üzerine ivedilikle 2 operatör gönderilmiştir. Bunlar, İkinci Ordu’dan
Yüzbaşı İbrahim ve Murat Efendilerdir350.
Hükümet, sevkin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için geçici
muhacirîn hastaneleri açmış351 ve faaliyetlerini yakından izlemiştir. Bu
347 KA, nr.23/268. Askeri hastanelerden mültecilerde faydalanıyordu. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.32,51. 348 KA, nr.177/40; nr.177/41. 349 Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık Müesseseleri, Hastaneler ve Şam Tıp Fakültesi, Ankara 1999, s.20-21. 350 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.001; Kls.2459, Dos.269, Fih.001-01. 351 BOA, DH.ŞFR, nr.69/222; Suriye’de bulunan Ermeni muhacirleri arasında birçok hasta vardı. Bunlar çeşitli hastanelerde tedavi ediliyordu. Fakat tedavi olamayanlar da bulunuyordu. Bu nedenle Şam Muhacirîn Müfettişi Bahaddin Bey, Muhacirîn Tahsisatı’yla geçici bir hastane kurulmasını Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’den talep etmiştir. Bunun üzerine 5 Kasım 1916 tarihinde Şükrü Bey, vilayet merkezinde geçici bir hastane kurulmasını uygun bulmuştur. Bunun için bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.11/8.13.12.
109
amaçla 24 Aralık 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti, İskân-ı Aşâir ve
Muhacirîn Müdüriyeti’ne gönderdiği telgrafta, Muhacirîn Tahsisatı’ndan
verilen parayla yapılan hastanelerin nerelerde, hangi tarihte açıldığı, açıldığı
tarihten itibaren çalışan memur ve müstahdemlerin kimlerden oluştuğu ve
aylık maaşlarının ne kadar olduğuna dair bir cetvel tanzim edilerek
bildirilmesini istemiştir352.
Ermeni kafilelerinin ihtiyaçları önceden de belirtildiği üzere yerel
yöneticiler tarafından karşılanıyordu. Dolayısıyla yerel yöneticiler,
Ermenilerin sağlık sorunlarının giderilmesinden de sorumluydular. Fakat
yerel yöneticiler sorunlarla başa çıkamayacaklarını anlayınca askeri
yetkililerden yardım istemişlerdir. Bu doğrultuda Diyarbakır’da bulunan
hastaların ihtiyaçlarının karşılanması için vilayet yönetimi, ordudan yardım
istemiş ve bu isteğe İkinci Ordu Sıhhiye Teşkilatı olumlu cevap vermiştir.
İkinci Ordu Sıhhiye Teşkilatı yapılacak yardımları şu şekilde belirlemiştir:
Ermeni Katolik kilisesince kullanılan hastane, muhacirler için 100 yataklı
hale getirilecek ve her türlü malzeme sağlanacak, bütün muhacirlere ait
hastaneler dahi iâşe ve tadavileri menzil hastaneleri tarafından tıpkı “Efrad-ı
Şahane” gibi yapılacak ve her ay sonunda bütün masraflar Muhacirîn
Komisyonu tarafından karşılanacaktır353.
Diyarbakır’da kurulacak olan Muhacirîn Hastanesi’nin yanı sıra mevcut
Muhacirîn Hastanesi de çok kötü bir durumdaydı. Hastanenin ilaçlara, tıbbi
araç-gereçlere ve tamirata ihtiyacı vardı. Hatta tamirat için yapılan keşif
sonucunda 11.000 kuruşa yapılabileceği hesaplanmıştır354. Ama gerekli
ihtiyaçlar İkinci Ordu Kumandanlığı tarafından karşılanmıştır355.
352 BOA, DH.UMVM, nr.85/77. 353 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-06a. 354 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-02; Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VII. Hastanenin ihtiyaç listesi ise şunlardan oluşuyordu: Çinko Tas: 30, Çinko Tabak: 30, Nevresim: 30, Demir Kaşık: 50, Yemek Tablası: 27, Çinko Su Bardağı: 20, Küçük Su Testisi: 20, Toprak İbrik: 15, Çarşaf: 30, Don: 100, Gömlek: 100, Hasta Entarisi: 50, Hasta Abası: 50, Havlu: 100, Yorgan: 60, Çinko Tükürük Hokkası: 30, Çinko Oturak: 30, Ordun?: 10, Süpürge: 5, Et
110
1.2.4.2. Nekahethânelerde Bakılmaları
Osmanlı Devleti’nde nekahethaneler, hastane olmayıp, hastalık veya
yorgunluk sonucu zayıf düşmüş kişilerin, eski kuvvetlerini kazanmaları ve
beden terbiyesi amacıyla açılmış kurumlardır356. Genellikle I. Dünya Savaşı
sırasında yaralanmış askerlerin tedavi edildikten sonra yeniden eski hâline
dönebilmeleri için bu kurumlar faaliyet sürdürmüştür. Buralar, sevk sırasında
Ermenilere de hizmet amacıyla kullanılmıştır. Kayseri’nin Talas nahiyesine
bağlı Zincidere köyünde Hilâl-i Ahmer Nekahathânesi’nin teşvikiyle
Zincidere Dâr’ül-acezesi açılmıştır. Buraya, nekahathânece günlük ekmek ve
günde iki defa çorba verilmiştir. Fakat savaşın ortalarına doğru savaş
ekonomisinin etkisiyle iâşe komisyonunca alınan kararla sadece 300 gram
ekmekten başka bir şey verilememiştir. Bu nedenle buranın yöneticileri,
merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 25 Eylül 1917 tarihinde tahrirat
göndererek, eski oranda çorba verilmesini istemişse de, maalesef merkez
olumsuz cevap verdiği gibi, mevcut nekahathânelerin devamının mümkün
olmadığından sayılarında azalmaya gidileceğini belirtmiştir357.
Ayrıca Ermeni kadınlar buralarda çeşitli görevlere de getirilmişlerdir.
Zincidere Nekahethânesi’ne sevk edilen Ermeni kadınlarından bazıları
hastabakıcılık görevi yapmıştır. Karşılığında da burada barınmaları ve
beslenmeleri sağlanmıştır. Öyle ki iyi hizmetlerde bulunanlara
nekahethanenin kapatılmasıyla, İstanbul’da da görev yapma izni
verilmiştir358.
Makinesı: 1, Sandalye: 5, Sandık: 21, Yazı Takımı: 1, Defter: 4, Demir Kalem: 3, Istampa: 1 ve Çenferak?: 1 adet, Neyiş?: 20, Terlik 30 çifttir. Bkz. ATASE, BDH, Kls.2459, Dos. 269, Fih.003-03. 355 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-02a. 356 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.112. 357 KA, nr.315/159. 358 Hilâl-i Ahmer, s.36; İki yıldan beri bazen düşük ücrette bazen de gönüllü olarak çalışan 20 kadar Ermeni kız ve kadının, kendilerinin nerede kalacakları ve ne olacakları hususunda müracaatta bulunmaları üzerine Zincidere Hilâl-i Ahmer Şifayurdu Tabibi, 3 Ekim 1918 tarihinde Merkeze sormuştur. Merkezden 16 Ekim 1918 tarihinde gelen cevapta ise, hükümetçe, İstanbul’a gitmek isteyenlerin gidebilecekleri, gitmek istemeyenlerin ise hükümet
111
11 Aralık 1915 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı, hasta ve
düşkünlerin, Halep-Pozantı Menzil Hattı üzerinde pek acınacak bir hâlde, her
türlü yokluk ve eziyet içerisinde sevk edildiklerinin haber alındığını, bundan
sonra Kumandanlığın emri altındakilerden bu gibi üzücü olaylara sebep
olanların ağır bir şekilde cezalandırılacaklarını belirtmiş ve aşağıda belirtilen
hususların uygulanmasını istemiştir359:
1. Hasta ve düşkünler nekahethaâne olan yerlerde mutlaka
hastanelerden nekahethanelere gönderilecekler;
nekahethâne bulunamayan yerlerde ise sevk edilebilecek
duruma gelinceye kadar, hastanelerde açılacak koğuşlarda
tedavilerine devam edilecektir. Bu koğuşun adı nekahet
koğuşu olacaktır.
2. Sevk edilemeyecek kadar hasta ve zayıf olanlar kesinlikle
gönderilmeyecektir.
3. Sevkiyatlara gelen düşkünlerin rahat bir şekilde sevk
edilmeleri sağlanacak ve bunlar kesinlikle gece yola
çıkarılmayacaklardır.
memurları tarafından orada uygun müesseselere yerleştirileceği bildiriliyordu. Bu bilgiler için bkz. KA, nr.315/225; nr.315/213. 359 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.31.
112
RESİM V.DÖRDÜNCÜ ORDU’YA AİT BİR NEKAHETHÂNE
6 Ocak 1916 tarihinde Adana, Kudüs ve Nasıra’da birer nekahethâne
vardı. Bunlardan başka Halep ve Şam’da birer tane 250 yataklı nekahethâne
açılacaktı. Yapılacak olan nekahethâneler olabildiğince birbirine yakın ve
büyük olacaktı. Bunun için büyük binalar boşaltılacaktı. Yalnız binaların
boşaltılmasında vali ve mevki kumandanlarının birbirleriyle anlaşması
gerekiyordu. Ayrıca kurulacak olan nekahethâneler “Nekahethâneler
Talimatnamesi”ne göre idare edilecekti360.
Nekahathânelerin ayakta kalmasını sağlayan en önemli gelirler, yapılan
bağışlardı. Meselâ Zincidere Hilâl-i Ahmer Nekahethânesi’ne Selanik
Bonmarşesi sahibi Şihâb Bey 500 kuruş, Boğazlıyan Eytâm Müdürü Haydar
Bey tarafından da 1.600 kuruş olmak üzere toplam 2.100 kuruş bağış
360 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.101; Nekahethane Talimatnamesi için bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.112; Bunların dışında 1916 yılında Hilâl-i Ahmer’e ait Erzurum, Erzincan ve Hüdavendigâr’da 1.000’er, Kayseri’de 2.000 kişilik nekahethane; Ankara, Konya ve Eskişehir’de 150’şer kişilik misafirhane vardı. Bkz. KA, nr.114/53.
113
yapılmıştır. Bu nedenle Kayseri Zincidere Hilâl-i Ahmer Nekahathânesi Ser-
tabibi İsmail Hakkı, bağış yapan isimlerin İstanbul’daki gazetelerde
yayımlanmasını merkezden rica etmiştir361. Bunun yanında Suriye vilayetince
Hilâl-i Ahmer adına toplanan 12.437 kuruş, Şam postahanesine verilmişti362.
Cemal Paşa tarafından da Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 200.048 kuruşluk
yardım banka telgraf poliçesiyle gönderilmişti363. Bağışların yanı sıra
nekahathânelerin diğer bir önemli geliri de merkezdeki Hilâl-i Ahmer
Cemiyeti’nden gelen paralardı. Bununla ilgili olarak, 25 Kasım 1916
tarihinde merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyetince Talas Hilâl-i Ahmer
Nekahathânesi’ne 2.000 lira gönderilmesi örnek olarak verilebilir364.
Askeri hastane ve nekahethânelerde yüzlerce muhacir tedavi edilmiştir.
Muhacirlerin hayat şartlarının iyileştirilmesi askeriyece kutsal bir görev
olarak algılanmıştır. Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın yanı sıra
İkinci Ordu Kumandanı Nihat Paşa, onların iskânları ve sıhhi meselelerini
halletmek için İkinci Ordu Sıhhiye Reisi’ne mülki makamlar nezdinde
girişimde bulunması emrini vermiştir365. Sonuç olarak askeri bir hüviyet
taşısa da nekahethâneler, savaş boyunca sivillerin de istifade ettiği, muhacir
hastaların yararlandığı askeri sağlık kurumları olmuştur.
1.2.4.3. Salgın Hastalıklarla Mücadele
Sevk ve İskân Kanunu’nu çıkarıldıktan sonra, hükümeti uğraştıran en
önemli sorunlardan birisi de Ermeniler arasında görülen salgın hastalıklardır.
Hükümet elinden geldiğince bu sorunla uğraşmış, gerekli önlemleri almaya
çalışmıştır.
Halep’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e iletilen 15 Ekim 1915
tarihli telgrafta, Hama’da toplanmış 20.000’e yakın muhacirîn arasında tifo ve 361 KA, nr.315/97; nr.315/97-1. 362 KA, nr.160/24-1. 363 KA, nr.344/3. 364 KA, nr.315/99. 365 Ahmet Tetik, “4. Ordu Komutanlığı’nın Bölgesinde Salgın Hastalıklarla Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı: 30, Ankara 2008, s.103.
114
dizanteri hastalıklarından günde yetmiş seksen arası kişi ölmekte olduğu366;
Konya vilayetine çekilen 7 Kasım 1915 tarihli telgrafta, Ereğli’de ikiyüz
Ermeni’den ellisinin ağır, yüz ellisinin hafif hasta, çoğunun dizanteri, sıtma
gibi hastalıklara yakalandıkları belirtilmiştir367.
Mamûre ve Kanlıgeçit arasındaki aynı çadırda yaşayan muhacirler
arasında iki tifüs hastalığı görülmüştür368. 24 Kasım 1915 tarihinde Resülayn
Menzil Tabibi’nin ifadelerine göre, muhacirler arasında iki tifüs, yedi tifo ve
on dizanteri vakasında ölüm gerçekleşmiştir369. 30 Kasım 1915’te Halep’te
muhacirler arasında tifo ve dizanteriden ölümler olduğu, Halep’ten gönderilen
tabip raporuyla bildirilmiştir370. 1 Aralık 1915’te Islahiye’den gelen raporda
muhacirler arasında ölümlerin en çok dizanteri ve bağırsak
iltihaplanmasından olduğu ifade edilmiştir371. 2 Aralık 1915 tarihinde
Mamure’den gelen raporda ise, menzil efradı ve yeni gelen muhacirlerin
kontrol edildiği, efrad arasında en fazla dizanteri, muhacirler arasında da tifo
ve dizanteri görülmekte olduğu anlaşılmıştır372. Aynı tarihte Resülayn’dan
gelen raporda da, muhacirler arasında meydana gelen ölümlerin üç günde yüz
yirmiye ulaştığı ve ölümlerin çoğunun sıtma, dizanteri ve tifo olduğu
belirlenmiştir373. Ordu Sıhhiye Müşavirvekili Neşet Ömer Bey’in raporuna
göre de Urfa sancağında tahminen %40 oranında tifüs, hummalı tifo ve
dizanteri görülmüştür374.
Belirtildiği üzere Ermeni kafileleri bulaşıcı hastalıklara yakalanmıştır.
Yalnız sevk işlemi öncesinde de bulaşıcı hastalıklar görülmüşse bu durumda
366 BOA, DH.ŞFR, nr.57/51. 367 BOA, DH.ŞFR, nr.57/337. 368 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-15. 369 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-17. 370 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-19. 371 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-20. 372 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-22. 373 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-21. 374 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005; Kls.2451, Dos.219, Fih.005-01; Hikmet Özdemir, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918, Ankara 2005, s.247; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.91-92.
115
bölge karantina altına alınmış ve sevk işlemi ertelenmiştir375. Eğer sevk
sırasında bulaşıcı hastalıklar görülmüş ise o zaman sevk güzergâhı
değiştirilmiştir. Amaç mümkün olduğunca muhacirlerin zarar görmeden
uygun bir yoldan sevklerini sağlamaktı. Tabii ki amaç Ermenilerin en az
kayıpla sevklerini gerçekleştirmek olduğu gibi, hastalıkların Osmanlı
askerleri arasında da yayılmasına engel olmaktı. Meselâ, Dâhiliye Nezareti 4
Ekim 1915 tarihinde, liva güvenliği ile sağlık durumunun bozulmasına
sebebiyet verecek derecede yoğun bir şekilde sevkiyatın yapılması üzerine,
bundan sonra Ermeni kafilelerini Urfa yoluyla değil, Diyarbakır yoluyla
Musul’a göndermiştir376. Dâhiliye Nezareti’nden 3 Şubat 1916 tarihinde Zor
mutasarrıflığına yollanan şifrede, “Musul’a sevk olunmak üzere Resülayn’a
gelen Ermeni muhacirlerinin arasında tifüs gibi bulaşıcı hastalıklar
görüldüğünden Musul’a sevki başka bir yerden yapılmalıdır. Çünkü bulaşıcı
hastalıkların askerler arasında yayılmasına sebebiyet verebilir. Böyle bir
durumda ordunun en önemli nakliyat ve harekât sahası sekteye uğrayabilir.”
şeklinde belirtilerek Ermeni sevkiyatının başka bir yoldan yapılması
istenmiştir377.
Sevk ve İskân bölgesinde bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele
edilmesinde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin katkıları olmuştur. Kolera, çiçek,
dizanteri ve tifüs gibi hastalıklara karşı korunmak için gerekli aşılar ve diğer
tıbbi ilaçlar Hilâl-i Ahmerce karşılanmıştır378. Sıtma hastalığı baş
gösterdiğinde kinin ihtiyacı Hilâl-i Ahmer’den temin edilmiştir379.
Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın sorumlu olduğu bölgede,
Sağlık Koruma Teşkilatı ve Sağlık Hizmetleri adı altında iki çeşit sağlık 375 BOA, DH.ŞFR, nr.58/37. 376 BOA, DH.ŞFR, nr.56/278. 377 BOA, DH.ŞFR, nr.60/219; Amerikan konsolos raporları da sevk bölgesinde hastalıkların yaygın olduğunu teyit etmektedir. Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’dan ABD İstanbul Büyükelçisi Morgenthau’ya 4 Kasım 1915 tarihinde gönderilen raporda; ‘”Anadolu’dan Suriye’ye göçler devam etmektedir. Osmaniye ve Tarsus yakınlarındaki istasyonlarda veya kamp çevrelerinde sağlık koşulları oldukça kötü bir vaziyettedir. Dolayısıyla hastalık ve açlık büyük bir problemdir.’’ ifadeleri geçmektedir. Bkz. Official Documents, II, s.99. 378 KA, nr.16/142; nr.315/152; nr.345/51; nr.345/51-1. 379 KA, nr.107/12.
116
faaliyeti yürütülüyordu. Pozantı’dan itibaren Sina Cephesi’ne kadar kara yolu
tren ve dekovil hatları üzerinde, özellikle kolera olmak üzere bulaşıcı
hastalıklara karşı Sağlık Koruma Teşkilatı kurulmuştu. Halep’te sağlık
koruma kuruluşları vardı. Bu kuruluşlarda, hem bakteriyolojik muayene hem
de aşı yapılıyordu. Kudüs’te çiçek aşısı hazırlanıyordu. Ayrıca Kudüs’te ordu
emrinde bir kuduz aşısı merkezi de bulunuyordu. Bütün kumandanlık
bölgesinde harp vatan hastaneleri ve revirler gibi Sağlık Hizmetleri Teşkilatı
vardı. Adana, Halep, Şam, Kudüs ve Nasıra Vatan hastaneleri üç bölümdü.
Bölümlerden biri bulaşıcı hastalıklara bakıyordu380.
Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, bölgesinde bulaşıcı
hastalıklara karşı oldukça yoğun mesai harcamıştır. Resülayn-Musul hattı
üzerinde tifüs hastalığının yok edilmesi için Resülayn-Musul hattı üzerinde
30 arabalı bir hastane nakliye aracı oluşturarak işe başlamış ve daha sonra
Resülayn, Nusaybin, Cizre’de 50’şer, Tel-ermen, Kirkil, Hunyat’ta 25’er ve
Musul’da 250 yataklı bir hastane açmıştır381. Bu hastaneler etkisini göstermiş
ve 3 Ocak 1916 tarihli rapora göre bulaşıcı hastalıklarda azalma
görülmüştür382.
Ermeni muhacirleri arasında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek
için meydana gelen vakalar yakından izlenmiştir. Ayrıca Mamure’de Ermeni
muhacir çadırları devamlı kontrol edilmiştir. Rastlanan her vaka anında haber
verilmiştir. Mamure’den Tabip Rafael tarafından Halep Menzil Müfettişliği
Baştabipliği’ne gönderilen 22 Kasım 1915 tarihli telgrafta şunlar
belirtilmiştir:
“İki saat evvel Mamure ve Kanlıgeçit arasındaki muhacirîn
miyanında aynı çadırda şüpheli iki tifüs mesaibi görülmekle
hemen karantina işlemi yapıldığı ve gerekli sağlık önlemlerinin
380 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.003-01; Kls.3244, Dos.09, Fih.003-02; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.139-140. 381 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-03; Kls.2451, Dos.219, Fih.005-04. 382 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-05.
117
alınması Menzil Hat Kumandanlığı’na yazıyla bildirilmiştir. Yine
muhacirlerin trenlere bindirildikleri vagonların temizliği, durak
noktalarında tuvaletlerinin her altı günde bir kapatılıp
yenilerinin açılması, bunların her gün kireçlenmesi hususu,
Halep Hat Komiserliği’ne, Cemal Paşa tarafından emredilmiştir.
Ermeni muhacirlerle yayılan salgın hastalıklara önlem alabilmek
için azami gayret sarf edilecektir. Islahiye’de yer alan
muhacirler her gün öğlen sonu muayeneye tabi tutulacaktır.
Ayrıca hasta ve düşkünler hiçbir şekilde sevk edilmeyecektir. Bu
durumda olanların mutlaka nekahethânelere gönderilmeleri,
nekahethâne bulunmayan yerlerde ise sevk edebilecek kadar
sağlıklarına kavuşacağına dek hastanelerde açılacak
nekahethâne koğuşlarında tedavi edilmeleri…”
Ayrıca Kadem İstasyonu çevresinde trenle veya kara yoluyla sevk
edilenler istasyonda iki gün karatinada bekletilerek, bu iki gün zarfında
yıkanarak ve elbiselerinin tamamı ütüden geçirilerek bulaşıcı hastalıklara
karşı korunacaktı. Ayrıca muhacirler trenlere bindirilmeden önce muayene
edilecekti ve muayene, istasyonlardaki tabip odalarında olacaktı383.
Dördüncü Ordu Kumandanlığı emrinde Halep Bulaşıcı Hastalıklar
Tecrithanesi vardı ve buralara yalnızca siviller kabul edilmiştir384. Yine
Halep’te, artan ihtiyacı karşılamak amacıyla bir cami ve bir kilise hastane
olarak kullanılmıştır385.
Cemal Paşa, Halep’in sağlık durumunu incelemiş. Muhacir izdihamı
nedeniyle Halep’te tifüs ve tifonun şiddetle hüküm sürdüğünü görmüş. Halep
şehrinde sağlık önlemlerinin alınması için sivil bir Alman Doktor Karl
Veyland ve Hilâl-i Ahmer Hastanesi Müdür Muavini Doktor Neşet Ömer
383 ATASE, BDH, Kls.3243, Dos.5, Fih.005-06; Kls.3243, Dos.5, Fih.005-07; Kls.3243, Dos.5, Fih.07a; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.110-111; Tetik, “Yardım Çalışmaları”, s.96-97. 384 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.147. 385 Özdemir, Cemal Paşa, s.177.
118
(İrdelp) Bey’i tayin etmiştir386. Neşet Ömer Bey, hekimleri toplayarak onlara
tifüs hakkında bilgiler vermiş ve alınması gereken tedbirler hakkında
kitapçıklar dağıtmıştır. Halep 18 bölgeye ayrılarak her bölgeye 2 hekim
atanmış, 9 temizleme müfrezesi387 tarafından günde 3.000 kişi temizlenen
istasyonda, tifüs hastaları Bulaşıcı Hastalıklar Hastanesi’ne gönderilmiştir. Bu
önlemler sayesinde 250 olan hasta sayısı 1 ayda 10’a düşmüştür388.
5 Kasım 1915 tarihinde Halep şehrinde “Sıhhî Sıkıyönetim” ilan
edilmiştir. Şehirde özellikle tifüs etkiliydi. Vali Celal Bey bununla ilgili
herhangi bir şey yapamamıştı. Bunun üzerine Dördüncü Ordu Kumandanlığı,
şehrin temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerini, hasta ve ölü nakliyatını ve
halkın sıhhi gözetim altında buludurulmasını organize etmiştir. Bulaşıcı
hastalıklara yakalanan Ermeniler, Halep’teki Fransız hastanesinde tedavi
edilmiştir. Ücretini ödemek koşuluyla hastalar Doktor Altunyan Hastanesi,
Askeri Hastane ve Belediye Hastanesinde tedavi olabilmişlerdir389. Dördüncü
Ordu bölgesinde asker ve sivil halk arasında tifüs görülmüştü. Bu korkunç
salgından kurtulmak ancak bitlerin temizlenmesiyle mümkün olacaktı. Bunun
için Cemal Paşa, etüv ve sıcak hava fırınlarının her zamankinden daha fazla
kullanılması gerektiğini belirtmiştir390.
Cemal Paşa, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne bulaşıcı hastalıklarla mücadele
etmek için malzemeye şiddetle ihtiyacı olduğunu dile getirmiş ve ahali ile
ordunun hayatı namına rica ederek, ihtiyaçlarının giderilmesini istemiştir391.
386 KA, nr.44/181; nr.16/144; Erden, Suriye Hatıraları, s.122. 387 Hicaz Demiryolu İşletme İdaresi tarafından her temizleme müfrezesi için verilecek malzemelerin listesi şu şekildedir: 10 adet uzun saplı tahta fırçası,10 adet su kovası, 35 adet çalı süpüresi, 10 adet yer süpürgesi, 50 kilo kresol ve asit, 100 kilo kükürt,10 adet fener, 2 paket kibrit, mühür için 10 kilo kurşun, 5 kilo ince sicim, 5.000 adet kaba kâğıt, 5.00 adet “Temizliği yapılmıştır.” yazılı mavi kâğıt, 1 adet çiriş çanağı ve fırça, 10 kilo fener yağı, 3 kilo sabun, 25 adet kükürt mangalı, kâğıt kazımak için granevaz(?), tozları kaldırmak için değnek, “Temizleme istasyonunun adı ve temizliği yapılmıştır.” ibaresini taşıyan zımbalı kurşun, “Tahliyeden sonra temizliği yapılacaktır.” ibaresini taşıyan 5.000 adet sarı kâğıt, 112.5 kilo kireç, 10 adet kürek. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.121. 388 Özdemir, Salgın Hastalıklar, s.346. 389 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.21-23; Özdemir, Cemal Paşa, s.92. 390 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.146. 391 KA, nr.535/4.
119
Yine Cemal Paşa, Dördüncü Ordu mıntıkasında şiddetle hüküm süren
malarya yani sıtmaya karşı çok miktarda kinin ile Hicaz Seferi için 5.000 adet
ağzı cam kapaklı amonyak şişesine gereksinim olduğunu Hilâl-i Ahmer
Cemiyeti’ne bildirmiştir. Bu taleplerin karşılanması için tahsis edilen para
Deutsche Bank vasıtasıyla Hilâl-i Ahmer’in Berlin ve Viyana’daki üyelerine
gönderilerek onlardan bu ihtiyaçları Hilâl-i Ahmer adına oralardan satın
almaları ve İstanbul’daki merkeze göndermeleri talep edilmiştir. Dolayısıyla
Hilâl-i Ahmer’in İstanbul’daki deposuna geldikten sonra, buradan da
Dördüncü Ordu’ya gönderilecekti392. Kinin ve amonyak şişelerinin bedeli
olarak Cemal Paşa, 1.699.120 kuruş vermiştir393. Bundan başka Cemal Paşa,
İstanbul’daki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 1.000 kilo floridrat dukitin ihtiyacı
için 8.000 lira göndermişti ve bunun Hilâl-i Ahmer Cemiyetince dışarıdan
sipariş edilmesini istemiştir394.
Cemal Paşa, sadece bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmemiştir. Aynı
zamanda zührevi hastalıklarla da boğuşmuştur. Halep ve Şam’da tehlikeli bir
şekilde yayılan zührevi hastalıkların asker ve sivil halkın hayatını tehdit
etmesi üzerine Halep ve Şam’da 100’er yataklı bir zührevi hastalıklar
hastanesi kurulması ve bu hastanelerin iâşesi, levazımatı ve ilaçlarının Halep
ve Şam askeri hastanelerinden birine bağlanarak sağlanmasına karar
verilmiştir395.
Başta da belirtildiği üzere ne kadar önlem alınmaya çalışılsa da bulaşıcı
hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin önüne bir türlü geçilememiştir. Aslında
I. Dünya Savaşı başlamadan önce de Osmanlı Devleti’nin resmî kayıtlarını
incelediğimizde bulaşıcı hastalıkların Anadolu’nun pek çok yerinde
392 KA, nr.535/3. 393 KA, nr.535/5. 394 KA, nr.535/6; Dâhiliye Nezareti, Ermenilerin iskân sahası olan yerlerin kontrolünü elinde tutan Dördüncü Ordu Kumandanlığı’na sıhhi tedbirleri alması için Muhacirîn Tahsisatı vasıtasıyla gerekli para yardımında bulunuyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.59/100. 395 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.001-02; Kls.3244, Dos.09, Fih.001-03; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-02; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-03; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-07; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-07a; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.136.
120
görüldüğünü söyleyebiliriz396. Dolayısıyla sevk ve iskân sırasında Ermeniler
arasında ölümlerin yaşanmasının en önemli nedeni bulaşıcı hastalıklardır.
Yalnız bu durumun sadece Ermeniler için değil bütün Osmanlı tebaası için
geçerli olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, Canik sancağındaki Müslüman
mültecilere bakılamadığı gibi bunların sağlık durumlarının da pekiyi olmadığı
belirtilmiştir397. 13 Aralık 1916 tarihinde sayıları 30.000-40.000’i bulan
Harran kazasındaki mülteciler arasında iki kişi kolera, üç kişi de tifüs
nedeniyle ölmüştü. Hastalıkların mülteciler arasında yayılmaması için çadır
tedarik edilmiş ve mültecilerin iskânları sağlanmıştır398. 16 Mart 1916
tarihinde, koleradan Erzincan’da beş, Keleriş köyünde bir hasta vardı399. Bir
gün sonra Erzincan’da iki, civar köylerde beş ve toplam yedi kişi koleraya
yakalanmıştı400. Yani koleraya yakalananların sayısı her gün artıyordu.
396 Bununla ilgili örnekler için bkz. İlhan Gedik, “Ermeni Meselesi’nde Gözardı Edilen Bazı Hususlar, Tabii Şartlar, Salgın ve Kırgınlar”, Beşinci Askerî Tarih Seminer Bildirileri II (23-25 Ekim 1995 İstanbul), Ankara 1997, s.13-15. 397 BOA, DH.ŞFR, nr.76/226. 398 BOA, DH.ŞFR, nr.70/9; nr.69/259. 399 ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-12. 400 ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-13; Kls.3439, Dos.139, Fih.001-14; Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Örnekler için bkz. ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-15; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-16; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-17; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-18; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-20; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-22; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-27; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-30; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-31; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-34; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-36; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-37; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-39; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-41; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-43; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-46; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-50; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-54; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-55; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-58; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-62; Osmanlı Devleti’nde askerler arasında görülen salgın hastalıklar için bkz. ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.006; Kls.3243, Dos.5, Fih.004; Kls.3243, Dos.5, Fih.004-02. Ali İhsan Sabis, hatıralarında, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunun amansız düşmanlarından birisinin de salgın hastalıklar olduğunu dile getirmiştir. Bunların başında da tifüs geliyordu. Öyle ki bu hastalık vazife başında ordu kumandanını bile öldürmüş, birçok subay ve doktoru yatırmıştır. Bu bilgiler için bkz. Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım, Birinci Dünya Harbi, II, İstanbul 1992, s.360. Danimarkalı misyoner Maria Jacobsen 7 Şubat 1915 tarihli günlüğünde, Türk askerinin açlıktan öldüğünü, sağlık şartlarının çok kötü olduğunu, hijyen olmadığını ve askerin bulaşıcı hastalıklara yakalandığını, ayrıca pek çok askerin elbiselerinin çaputlardan meydana geldiğini belirtiyordu. Bkz. Lewy, Disputed Genocide, s.58. Amerikan misyonerlerinden Bayard Dodge’nin Suriye’de çalışan Kızılhaçın ihtiyaçlarına yönelik hazırlamış olduğu raporunda Osmanlı askerlerinin çektiği sıkıntıları ve içinde bulunduğu olumsuz koşulları ifade etmektedir. Bu rapor için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 1917 yazında Erzincan ve Erzurum’da korkunç derecede tifüsün etkili olduğu misyoner raporlarında yer almaktadır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.323. Antep’teki misyoner hastanesi tifo, dizanteri, tifüs, sıtma gibi
121
Bafra’dan Of’a kadar uzanan Karadeniz sahilinde halkın %20-30’unda sıtma
vardı401. Verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere bulaşıcı hastalıklardan
sadece Ermeniler değil Osmanlı coğrafyasında yaşayan herkes etkilenmiştir.
1.2.5 HUKUKSAL UYGULAMALAR
1.2.5.1. Emvâl-i Metrûke Komisyonu’nun Faaliyetleri
Osmanlı hükümeti, Ermenileri sevk ettikten sonra sevk edilen
Ermenilere ait malların ne olacağı hususu ortaya çıkmıştır. Bununla ilgili
hükümetin birtakım düzenlemeler yaptığını görmekteyiz. Bunlardan ilki 10
Haziran 1915 tarihli, “Harp hâli ve olağanüstü siyasi zorunluluklar
dolayısıyla başka yerlere nakledilen Ermenilere ait mal, mülk ve arazilere
uygulanacak idare hakkında yönetmelik” tir402.
28 Haziran 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Sivas, Trabzon ve
Mamuratü’l-aziz vilayetleriyle Canik mutasarrıflığına gönderilen şifrede,
sevk edilen Ermenilerin yanlarında götüremeyecekleri malların idaresi ve
korunması hakkında yönetmeliğin vilayet ve mutasarrıflıklara yollandığı
belirtilmiştir403. Yine aynı tarihte Nezaret’ten Kayseri mutasarrıflığına çekilen
bir başka şifrede, sevk edilen Ermenilerin mallarının kayıt altına alınması ve
muhafazası için maliye ve mülkiye memurlarından bir komisyon
oluşturulması gerektiği ve buna ilişkin yönetmeliğin gönderildiği ifade
edilmiştir404.
5 Temmuz 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Trabzon vilayetine
gönderilen şifre, Ermenilerin terk ettikleri mallarla ilgili bir yönetmeliği
bulaşıcı hastalıklara yakalanmış Osmanlı askerleriyle doluydu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.344. Taner Akçam da savaş sırasında sadece Ermenilerin değil, diğer sivil halkın ve askeri birliklerin de açlık ve hastalıklar nedeniyle ciddi kayıplar verdiğini belirtmektedir. Bkz. Akçam, Ermeni Meselesi, s.306. 401 Kaya, Mülteciler, s.49. 402 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1832, Sayı: 81, Yıl: 31, Ankara 1982, s.147-158; Ermeni Faaliyetleri, I, Ankara 2005, s.139-142; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990, s.117-121; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1061-1063. 403 BOA, DH.ŞFR, nr.54/202. 404 BOA, DH.ŞFR, nr.54/226.
122
içeriyordu. Yönetmelik, 10 Haziran 1915 tarihli yönetmeliğin bir
benzeriydi405. Sevk edilen Ermenilerin taşınabilir mallarının pek ucuza
satıldığı ve zarara uğratıldığı haberi alınması üzerine bu gibi durumlara izin
verilmemesi yönünde Dâhiliye Nezareti 11 Ağustos 1915 tarihinde çeşitli
vilayet ve mutasarrıflıklara şifre çekerek emirler vermiştir406.
26 Eylül 1915 tarihinde sevk ve iskân edilenlerin mülkleri, borçları ve
alacakları ile ilgili 11 maddelik geçici bir kanun çıkarılmıştır407. Ardından 8
Kasım 1915’te bu geçici kanunun uygulanabilmesi için 25 maddelik bir
nizamnâme yayımlanmıştır408. Nitekim bu düzenlemelere göre, sevk edilen
Ermenilerden geriye kalan mallar, borçlar ve kredilerin idaresi ve tasfiyesi
Kalan Mallar Tasfiye komisyonlarınca yürütülecekti. Komisyonlar, Evkâf ve
Şer’iyye, Dâhiliye, Adliye ve Maliye nezaretlerinin ortak sorumluluğunda
olmak üzere Dâhiliye Nezareti’nin tayin edeceği bir başkan ile Adliye ve
Maliye nezaretlerince seçilecek birer üyeden oluşacaktı. Tasfiye komisyonları
öncelikle, hükümet tarafından teşkil olunan komisyonlarca yapılan
muamelelere dair evrakı teslim alacak ve bunları inceleyecekti. Ardından her
yerleşim biriminde teşkil edilecek olan ve mahallin en büyük mali
idarecisinin başkanlığında vergi, tapu, nüfus ve evkaf dairelerinden birer
üyenin katılımıyla oluşturulacak heyetlerden, o mahalde geride kalan mallar,
borçlar ve krediler ile ilgili bir cetvelin hazırlanarak, gönderilmesini talep
edecekti. Komisyon, bu cetveldeki bilgileri vergi ve tapu kadastro kayıtlarıyla
karşılaştırarak, her gayrimenkûlün mevkinin, kayıt numarasının, değerinin ve
405 Yönetmeliğin maddeleri için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/310; Bakar, Ermeni Tehciri, s.117. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek II. 406 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Mamurat’ül-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına Adana, Diyarbakır, Erzurum, Halep, İzmit, Mamuratü’l-aziz, Maraş, Sivas ve Trabzon Emvâl-i Metrûke komisyonlarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/388; Bakar, Ermeni Tehciri, s.117; yalnız Sonyel tarafından Londra’da Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nde bulunan ve İngilizce olan belgede aynı şartları taşıyan emrin 30 Temmuz 1915 tarihli olduğu görülmektedir. Bkz. Sonyel, “Tehcir”, s.139-140. 407 BOA, DUİT, nr.93/18; Takvim-i Vekayi, No: 2303, 14 Eylül 1331, s.2-3; Düstur, II. Tertip, VII, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1336, s.737-740. 408 BOA, DUİT, nr.93/17; Takvim-i Vekayi, No: 2343, 28 Teşrin-i Evvel 1331, s.1-3; Düstur, II. Tertip, VII, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1336, s.775-788.
123
sahibinin isminin belirtildiği iki ayrı defter tanzim edecekti. Defterlerden biri,
ilgili kimselerin müracaatına hazır tutulmak üzere tapu kadastro kalemine,
diğeri ise o mahallin idare meclisine verilecekti. İdare meclisi her menkûl ve
gayrimenkûl için kıymet takdirini yapacak ve buna dair bir mazbata tanzim
ederek Tasfiye Komisyonu’na tebliğ edecekti. Komisyonlar nihaî olarak bu
malları müzayede usulüyle satacak ve elde edilen geliri sahibi adına mal
sandıklarına emaneten bırakacaklardı.
Terk edilen mallar üzerinde alacakları olduğunu iddia edenler,
taleplerini asaleten ve vekâleten iki ay içinde tasfiye komisyonlarına
sunacaklardı. Osmanlı ülkesi dışında bulunanlar için süre dört ay olarak tespit
edilmişti. Alacağını tahsil etmek isteyen kimse, her türlü tebligatın daha hızlı
ve kolay ulaşması için komisyonun bulunduğu mahalde bir ikametgâh
gösterecekti. Komisyonlar alacaklıların dilekçelerini kabul ederek
kaydedecek, ardından borçlunun mevduatının ve borçlularının bir bilançosunu
çıkararak, iki nüsha hâlinde mazbata tanzim edecekti. Nüshalardan biri
herkesin görebileceği yerlere asılarak ilgililerin bilgi sahibi olmaları
sağlanacak, diğeri ise mahallin Bidâyet Hukuk Mahkemesi’ne intikal
ettirilmek üzere müdde-i umumiye teslim edilecekti. Alacaklı kimse bu
listelerdeki bilgilere 25 gün içinde itiraz edebilecekti. Bidâyet Hukuk
Mahkemesi bu 15 günlük sürenin bitiminde, müdde-î umûmî, var ise itiraz
sahibi, alacaklı kimse ve de Tasfiye Komisyonu Başkanı’nın hazır bulunduğu
bir oturumda konuyu görüşecekti. Mahkeme heyeti taraflardan gerekli
bilgileri aldıktan sonra, nihaî kararını verecekti. Bu karar kesin olup, temyiz
yolu kapalıydı. Görüldüğü üzere bütün bu düzenlemeler ile Osmanlı
hükümeti, terk edilmiş vaziyetteki menkûl ve gayrimenkûllerin korunmasını
ve sahiplerinin zarara uğratılmaksızın satışını oldukça sağlam temeller
üzerine oturtmuş oluyordu409. Konuyla ilgili kanun ve nizamnâmelerin
409 BOA, DH.UMVM, nr.136/17; Önder Duman, “Ermeni Emval-i Metrûkesi ve Borçları”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı:22, Ankara 2006, s.122-123; Özellikle, sevk edilen Ermenilerin borçları meselesi devletlerarası sorun olacak boyuta gelmiştir. Dâhiliye Nezareti’nden Canik mutasarrıflığına çekilen 29 Haziran 1915 tarihli telgrafta, Almanlara borçları olan Ermenilerin sevkleri 1 hafta süre ile ertelenmiş ve borçlarının ödenmesi için bir
124
taşraya tebliğiyle birlikte Emvâl-i Metrûke Tasfiye komisyonları da
oluşmuştur410.
5 Ekim 1916 tarihinde hazırlanan bir kanun layihasında 26 Eylül 1915
tarihli kanunun 2. maddesine yapılan bir ilave ile Ermenilerin sevk edildikleri
yerlerde ikametlerini ve maişetlerini temin edebilecek derecede emlak ve
arazinin hükümet arazilerinden parasız olarak verilmesi ve böylece onlara
destek olunması düşünülmüştür. Bu tasarı daha sonra Tasfiye Kanunu olarak
komisyon kurulmuştur. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/167; yine Ermenilerden alacaklı olan Yunan tebaasından kimseler adına alacaklarını tahsil etmek için Yunan Kraliyet Sefâreti 6 Eylül 1915 tarihinde, Osmanlı Devleti’ne müracaat etmiştir. Osmanlı yetkilileri de Ermenilerin terk ettikleri malların, emvâl komisyonları tarafından özel olarak ve itinalı bir şekilde muhafaza edildiği ve Tasfiye Kanunu’na göre ve Hukuk-i Mevzûa Dairesi’ne müracaatla, gerek Osmanlı tebaasından gerekse yabancı tebaadan olanların hiçbir ferdinin zararına sebebiyet vermeksizin alacaklarının verileceğini belirtmiştir. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2880/22, Lef 1-3; Ermeni sevki sonrasında Osmanlı topraklarındaki bazı Alman ve Avusturya-Macaristan ticari müesseselerinin maruz kalacağı muhtemel zararlara Alman Büyükelçisi Wangenheim ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Büyükelçisi Pallavicini dikkat çekmiştir. Öyle ki 1915 yazı ortalarında Osmanlı yönetimi ile başlayan yazışmalar 1917 başlarına kadar sürmüştür. Fakat büyükelçilerin her türlü baskılarına rağmen Osmanlı yetkilileri ödün vermemiş ve kanunlarda belirtilen hususlar doğrultusunda müracaat etmelerini istemiştir. Mesela 18 Mayıs 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen tezkirede ifade edilenlere göre, “Austro-Orientalische” şirketiyle diğer Avusturya-Macaristan ticarethaneleri sevk edilen Ermenilerden alacakları için, kanun gereği Tasfiye komisyonlarına asaleten veya vekâleten başvurarak alacaklarını kayıt ve kabul ettirmek mecburiyetindeydiler. Yani adı gecen ticarethanelerin, alacakları için Tasfiye komisyonlarına başvurmalıydılar. Her ne kadar Tasfiye Kanunu gereğince birçok yerlerde müracaat süresi son bulmuş ise de bu durumda alacaklıların mahkemelere başvurmaları yine Tasfiye Kanunu’nda yer alıyordu. Ayrıca bu prosedürün Viyana Sefâreti’ne bildirilmesi gerektiği de belirtiliyordu. Bunun için bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/5, Lef 8; Ayrıca Alman ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasındaki alacak meselesiyle ilgili yazışmalar için bkz. Duman, “Emvâl-i Metrûke”, s.124-129. 410 Nitekim Ocak 1916 tarihine kadar Adana, Adapazarı, Ankara, Antakya, Bilecik, Bitlis, Cebel-i Bereket, Dersaadet, Develi, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gemlik, Halep, Hüdavendigâr, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Konya, Kozan, Mamuratü’l-aziz, Maraş, Merzifon, Niğde, Ordu, Samsun, Sivrihisar, Tekfurdağı, Trabzon, Tokat, Urfa ve Yozgat olmak üzere toplam 33 Tasfiye Komisyonu oluşmuştu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.64/39; Duman, “Emvâl-i Metrûke”, s.124 dipnot 30; Dâhiliye Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 13 Mayıs 1916 tarihli tezkirede, “Başka yerlere nakledilen kişilere ait malların kanun ve özel tüzüğe göre tasfiyesiyle meşgul olmak üzere gereken yerlere gönderilmiş ve bugün adı geçen işlemlerin takip edilmesi ve sonuçlandırılmasıyla hayli meşgul olmuş olan Emvâl-i Metrûke Tasfiye komisyonlarının Mayıs’ın 23’ünden itibaren Dâhiliye Nezareti’nden irtibatlarının kopmasıyla, Maliye Nezareti’ne bağlanmaları ve katılmaları kararlaştırılmış olduğundan, adı gecen hususlarla ilgili olan maddeler hakkında bundan sonra, Dâhiliye Nezareti’ne müracaat edilmeyerek Nezaretle haberleşilmesi…” istenmektedir. Bunun için bkz. Türk-Ermeni İhtilafı Belgeler, Ed. Hikmet Özdemir-Yusuf Sarınay, Ankara 2007, s.450-451.
125
bilinen 26 Eylül 1915 tarihli kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasına ilave edilerek
geçici kanun olarak kabul edilmiştir411.
Osmanlı Devleti’nin, Ermenilerin mallarına yönetmelik ve
nizamnâmeler çerçevesinde davrandığını görmekteyiz. 19 Ağustos 1915
tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Mamuratü’l-aziz vilayetine çekilen telgrafta,
Ermenilere ait alacak veya borçlular yönetmeliğin gelmesine kadar kimlerin
kimler nezdinde ve neden dolayı alacakları olduklarının bir kaydının
tutulması ve Ermeni mallarının muhafaza edilmesi, yalnız durmakla
bozulacak eşya ile hayvanların müzayede yoluyla satılması isteniyordu412.
Sevk edilen Ermenilere ait mallar kanunlarda ifade edildiği üzere açık
artırma usulüyle satılması yoluna gidilmiştir. Yalnız malların gerçek
değerinin altında satılması, tarafların düşük fiyattan almak için anlaşmalı bir
şekilde açık artırmaya katılmaları, bir takım hileli yollarla malları üstüne
geçirmek gibi olumsuzluklarla karşılaşılmıştır. Ama önemli olan bu gibi
durumlarda devletin takındığı tavırdır. Bu sıralarda Osmanlı bölgesinde
faaliyet gösteren misyonerler Ermeni mallarını kontrol altına alan ve bunun
için kurulan Emvâl-i Metrûke komisyonlarına sıcak bakmıyorlardı. Bunu
devletin, Ermenilerin mallarına el koymanın413 ve borçlarının tahsil etmenin
bir yolu olarak görüyorlardı. Öyle ki onlar için sistem güvenilmezdi. Bu
sistem sayesinde birçok resmî yetkilinin zengin olduğunu düşünüyorlar ve
411 BOA, DUİT, nr.93/16; Takvim-i Vekayi, No: 2672, 1 Teşrin-i Evvel 1332, s.1. 412 BOA, DH. ŞFR, nr.55/104; nr.55/330. 413 Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır vilayetine 23 Kasım 1916 tarihinde çekilen telgraf, nakledilmeyen Gayrimüslimlerin emvâl-i menkule ve gayrimenkullerini kullanılabilecekleri ama sevk edilen Ermeni ile diğer Gayrimüslim mallarının Tasfiye komisyonlarına devredilmesiyle ilgiliydi. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.70/79. Yani sevk sırasında malların müsaderesi, hayvanlara el konulması gibi uygulamalar sevk edilen topluluklarla alakalı olup, Ermenilere özgü bir durum değildi. 27 Temmuz 1914 tarihli ve savaş yükümlülüklerini düzenleyen Tekâlif-i Harbiye Kanunu’na göre oluşturulan komisyonlar, halkın ihtiyaçlarını ayırdıktan sonra ellerinde kalan her türlü mal ve hayvana el koyma yetkisine sahipti. Müsadere edilen malların kıymetlerinin ödenmesi de seferberliğin sona ermesine kadar ertelenmiştir. Dolayısıyla Emvâl-i Metrûke yönetmeliği ile Ermeniler için gerçekleştirilen uygulama, Müslümanlar için de Tekâlif-i Harbiye çerçevesinde değerlendirilebilir. Bkz. BOA,DH. ŞFR, nr.55-A/143; Çiçek, Zorunlu Göç, s.76. Ayrıca 27 Temmuz 1914 tarihli Tekâlif-i Harbiye Kanunu’nun maddeleri için bkz. Düstur, Tertib-i Sani, VI, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1334, s.1011-1012.
126
örnek olarak da Harput’taki komisyon başkanını veriyorlardı414. Hans Lukas
Kieser de, memurların Ermenilere ait eşyaları müzayedeye çıkarmadan önce
bunlardan en güzel ve değerli parçaları kendi evlerine gönderdiğini sonra
genellikle bedava denebilecek fiyatlar üzerinden müzayedeleri
gerçekleştirdiklerini ve müzayedelere sadece Müslümanların katıldığını
belirtmektedir. Ayrıca “Koca depolardaki mallar Türklere ucuz fiyata
satılıyordu. Zamanla Ermeni mallarının tümü Müslümanların eline geçmişti.”
eleştirisini yetkililere yöneltiyordu415.
Dâhiliye Nezareti’nden 14 Ağustos 1915’te vilayetlere, mutasarrıflıklara
ve Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgrafta, “Ermenilerin sevk
edilmeleri nedeniyle Emvâl-i metrûkeleri, hükümet adına bazı mahalleler,
idare ve muhafazasına sahiptirler. Yalnız bu malların düşük fiyatta
satılmaması gerekmektedir. Dolayısıyla talimatlarda yer alan hususlara göre
emvâller müzayelerde satılmalıdır.” ifadelerini kullanarak Ermeni mallarının
gerçek değeri üzerinden satılmasını istiyordu416. Yine Nezaretten 21 Ağustos
1915 tarihinde İzmit Emvâl-i Metrûke Komisyonu’na çekilen telgraf,
“Ermenilerden düşük bir fiyattan mal alındığından dolayı feshedilen anlaşma
var mıdır? Bunların cinsi ve miktarı ile gerçek değeri ile satılan değer
arasındaki fark nedir? Bu anlamda 360 hayvan var mıdır? Bununla ilgili
görüşleriniz ne doğrultudadır? Acilen cevap veriniz.” ifadelerini
içeriyordu417.
16 Eylül 1915 tarihinde Adana’da Ermenilerin sevk edilmeden önce
pamuk şirketine bıraktıkları yerin, şirket tarafından işletilmesine Emvâl-i
Metrûke Komisyonu izin vermemiş. Dâhiliye Nezareti de pamuk şirketinin
sevk edilen Ermenilerden emlak ve araziyi çok önceden aldığı için
414 Riggs, Days of Tragedy, s.92-93. 415 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.679. 416 Adana, Ankara, Bitlis, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Eskişehir, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Karesi, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/330. 417 BOA, DH.ŞFR, nr.55/146.
127
komisyonun yaptığı işlemin yanlış olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla yerin
pamuk şirketine bırakılması doğrultusunda muamelenin olmasını istemiştir418.
Bu da Osmanlı yönetiminin Ermenilerin emlak ve arazilerini elde etmek gibi
bir amacının olmadığını göstermektedir. Çünkü yeri geldiği zaman
komisyonun da yaptığı işlemi hatalı bulmuştur. Nezaretçe, 28 Eylül 1915
tarihinde Hüdavendigâr vilayetine gönderilen şifrede, “Eski Vali Osman Bey,
Defterdar ve Murahhas-ı Mes’ûl İbrahim Bey ve diğer memurlar tarafından
Ermenilerin hâne ve emlâk-ı saireleri hakkında kanuna aykırı olarak
Ermenilerden bir bedel mukabilinde veya bedelsiz bir şekilde hâne ve
emlakları üzerlerine almışlardır. Dolayısıyla ferağ muamelesinin feshi ve
aslına uygun bir şekilde yapılması gerekir. Murahhas-ı Mes’ûl hâneleri iâde
etmelidir419” denilerek Ermenilerden kanuna aykırı bir şekilde yapılan
alımların feshedilmesi ve aslına uygun olarak gerçekleştirilmesi
istenmektedir. Osmanlı hükümeti, Ermeni mallarının korunmasını, devletin
bir görevi olarak kabul ettiği için yapılacak yanlış işlerin sonucu olarak
sorumluları Divan-ı Harp’te yargılayarak, ağır ceza verilmesini sağlıyordu420.
Hükümet, Emvâl-i Metrûke mallarının satışının kanunlara uygun bir şekilde
yapılmasını titizlikle takip etmesinin yanı sıra usulsüzlük yapan bir İslâm
şirketi de olsa fark gözetmeksizin yanlışlığa izin vermiyordu421.
Dâhiliye Nezareti’nin Karahisar-ı Sahip Emvâl-i Metrûke Tasfiye
Komisyonu’na gönderdiği 29 Kasım 1915 tarihli şifrede, nakil edilen
Ermenilerin tasarrufunda bulunan malların hiçbir surette başkasına satışı veya
devredilmesinin mümkün olmadığı422, 26 Aralık 1916 tarihli ve Halep
vilayetine gönderilen şifrede de, yalnız Ermenilerden Ermenilere ya da
Ermenilerden Müslümanlara ferağın uygun olduğu bildiriliyordu423. Yani
hükümet, sadece yabancıların Ermenilerden emlak ve arazi almasını
418 BOA, DH.ŞFR, nr.56/50. 419 BOA, DH.ŞFR, nr.56/207. 420 BOA, DH.ŞFR, nr.59/196; nr.57/208; nr.55-A/227. 421 Buna örnek olarak bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.60/275. 422 BOA, DH.ŞFR, nr.58/158; nr.56/269. 423 BOA, DH.ŞFR, nr.59/105.
128
istemiyordu424. 14 Kasım 1915 tarihli şifrede, nakledilen Ermenilerin
bıraktıkları evlerde, kanunen bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının
ikamet edebileceği, kiralama konusunda müzayede şartlarına uygun işlem
yapmak kaydıyla Ermenilerin başvuru ve katılımının olabileceği ifade
ediliyordu425.
Ayrıca Osmanlı yetkilileri, emanet altına alınmış olan Ermeni mallarının
korunup korunmadığını da denetliyordu. Maliye Nezareti’nin isteği üzerine
Dâhiliye Nezareti, Erzurum vilayetine 1 Eylül 1915 tarihinde şifre çekerek,
sevk edilen Ermenilere ait Osmanlı Bankası depolarına konulmuş olan
malların ikinci bir emre kadar muhafazalarının sağlanmasında bir sorunun
olup olmadığını soruyordu426. Yine Nezaretçe, İzmir mutasarrıflığına
gönderilen 11 Eylül 1915 tarihli telgrafta, Bölükyan Alkisyan, Kirkor
Aşçiyan, Agopbibiyan, Zara Kavziyan, Artaki Gazarosyan’a ait bina ile
mallarının ne hâlde olduğu ve bunlara ait eşyadan satışların gerçekleşip
gerçekleşmediği Emvâl-i Metrûke kayıtlarına bakılarak bir an önce gerekli
bilgilerin verilmesi isteniyordu427. Muhtemelen bu şahıslar, mallarının
akıbetini merak etmişler, yetkililere sormuşlar, yetkililer de bu isteği
karşılıksız bırakmamışlardır. Dolayısıyla bu durum Osmanlı hükümetinin açık
bir siyaset güttüğünün ve Ermeni mallarına temelli el koyma gibi bir niyetinin
olmadığının açık göstergesidir.
Hükümet, sevk sırasında Ermenilera ait eşyaların taşınmasında savaş
nedeniyle araba veya hayvan yeterince tahsis edemiyordu. Bu yüzden
Müslümanlara ait olan araçlardan yararlanma yoluna gitmiştir. Bu amaçla
kulanılan araba ve hayvanların harap veya telef olması sebebiyle zararın
Emvâl-i Metrûke’den karşılanmasını istemiş ama karşılanamaması
424 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarına Adana, Halep, Sivas ve Trabzon Emvâl-i Metrûke İdare komisyonlarına gönderilen şifreli telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/280. 425 BOA, DH.ŞFR, nr.58/1. 426 BOA, DH.ŞFR, nr.55/231. 427 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/210.
129
durumunda kendisinin vereceğini bildirmiştir. Ayrıca yanmış olan Müslüman
hânelerin tamiri için gerekli olan tutar asilerin Emvâl-i metrûkelerinden
ödenmiş ya da zarar karşılığında boşalan Ermeni hâneler Müslümanlara
verilmiştir428.
Sevk edilen Ermenilere ait malların satışından elde edilen gelir
Ermenilere harcanmıştır. Meselâ, Dâhiliye Nezareti’nden Halep Emvâl-i
Metrûke İdare Komisyonu’na çekilen 8 Kasım 1915 tarihli telgraf, Emvâl-i
Metrûke’den satılan hayvanlardan kazanılan 645.810 kuruştan 600.000
kuruşunun Halep’teki Ermenilerin sevk ve iâşe masraflarının harcanmasına
uygun görülmesiyle ilgiliydi429. Yine aynı tarihte Nezaretçe, Halep’teki
Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e çekilen şifrede, Muhacirîn Tahsisatı’ndan
3.000 liranın gönderildiği, Halep’teki Emvâl-i Metrûke hâsılatından 600.000
kuruş ve Eskişehir’deki Emvâl-i Metrûke hâsılatından da yollanacak 200.000
kuruşun Ermenilerin sevk ve iâşe masrafları için harcanması gerektiği ve
ihtiyaç duyulursa yeniden tahsisat talebinde bulunulabileceği bildiriliyordu430.
16 Kasım 1915 tarihinde, Hüdavendigâr vilayetindeki Emvâl-i Metrûke’den
elde edilen 8.000 lira mal sandığına gönderilmiş ve bu para Ermenilerin iâşe
ve iskân ihtiyacının karşılanması için kullanılmıştır431.
1.2.5.2. Yargılamaların ve Cezaların Ertelenmesi
Osmanlı yöneticileri, sevk edilen Ermenilerden cinayet işleyenleri ya da
diğer suçlardan sanık durumunda olanlar hakkındaki kanun takibatını ertelemiştir.
Böylece onların da sevk edilmelerini sağlamıştır432. Harput’ta hapishanede tutuklu
428 BOA, DH.ŞFR, nr.57/140; nr.56/254. 429 BOA, DH.ŞFR, nr.57/342. 430 BOA, DH.ŞFR, nr.57/348; nr.57/349; nr.57/350. 431 BOA, DH.ŞFR, nr.58/24. 432 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Çatalca, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen telgraf için bkz. BOA, MV, nr.199/164; BOA, DH.ŞFR, nr.59/90; Sevk ve İskân, s.337-338.
130
olan Ermeni erkeklerin salıverilmesi ve aileleriyle yolculuk yapmalarına valilik
tarafından izin verilmiştir433.
1.2.5.3. İbadetlerinin Sağlanması
Ermenilerin sevki sırasında yaşanan sorunlardan birisi de sevke
gönderilen Ermenilerin mensubu olduğu dinî mezhebe ait mabetlerinin de
kapatılmasıydı. İlk başta bu gibi yerler kapatılmışsa da Patrikliğin isteği
üzerine ibadete tekrar açılmıştır.
İstanbul’daki Ermeni Patrikliği, 13 Nisan 1916’ da Edirne, Konya ve
buraya bağlı yerlerde Ermeni kiliselerinin yerel hükümetçe kapatılmış
olduğunu Adliye ve Mezâhip Nezareti’ne bildirmiş ve Ermenilerin ayinlerini
yapabilmeleri ve ibadetlerinden mahrum kalmamaları için kiliselerin açılması
yönünde gerekli yerlere emir verilmesini istemiştir434. Bunun üzerine, 20
Nisan 1916’da Adliye ve Mezâhip Nezareti, Dâhiliye Nezareti’ne bir tezkire
göndererek, durumdan haberdar etmiştir435. Dâhiliye Nezareti de 29 Nisan
1916 tarihinde Edirne ve Konya vilayetlerine telgraf çekerek, kapatılan veya
oralarda ikamet eden Ermenilerin ibadetleriyle ilgili son gelişmeleri
belirtmesini istemiştir436.
16 Mayıs 1916 tarihinde Konya’dan gelen cevapta, başka yerlere sevk
edilen Ermenilere ait hâne, dükkân ve kiliselerin mahallî hükümetin emriyle
Emvâl-i Metrûke Komisyonu tarafından mühürlendiği, bu yerlerin
anahtarlarının komisyonca saklandığı ve Ermeni cemaatinin reisi
olmadığından cemaatin bir kısmının Rum Kilisesi’nde ve diğer bir kısmının
da Protestan Kilisesi’nde ibadetlerini gerçekleştirdikleri bildirilmiştir437.
433 Çiçek, Zorunlu Göç, s.172-173. 434 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 2. 435 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 1. 436 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 9. 437 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 7.
131
Edirne vilayetinden 25 Mayıs 1916 tarihinde gönderilen cevapta, vilayet
dâhilinde bulunan Ermeni kiliselerinin kapatılması ve Ermenilerin ibadetlerini
yapmaktan mahrum edilmeleri gibi bir durumun söz konusu olmadığı, yalnız
Tekfurdağı’nda bulunan iki kiliseden birinin içerisinde nakledilen Ermenilere
ait eşyaların bulunmasından dolayı buranın anahtarının Emvâl-i Metrûke
Komisyonu’nda tutulmasına rağmen komisyonun da bugünlerde orayla
ilgisini keseceği ve anahtarı murahhasavekiline teslim edeceği
belirtiliyordu438.
Dâhiliye Nezareti, vilayetlerden aldığı cevapları 5 Haziran 1916 tarihli
yazıyla Adliye ve Mezâhip Nâzırvekili Halil Bey’e iletmiştir439. Adliye ve
Mezâhip Nezareti de Dâhiliye Nezareti’nden Konya’daki kiliselerin
açılmasını istemiştir440. Bunun üzerine Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, 19 Haziran
1916’da Konya vilayetine çektiği telgrafta, Konya’daki Ermenilere ait
kilisenin kapalı tutulması ve bunun sonucunda kendilerinin çeşitli mezheplere
mensup cemaat mabetlerine devam etmelerine mecbur edilmesi uygun
olmayacağından kilisenin açılmasını emretmiştir441.
Sonuç olarak başta da belirttiğimiz üzere Konya gibi sevk güzergâhında
ana konaklama istasyonları olan yerlerde kiliseler kapatılmamış, sevk edilen
Ermeniler ibadetlerinden mahrum bırakılmamıştır. Yalnız sevk edilen
Ermenilere ait mallar, kiliselerde Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca geçici
438 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.24/36, Lef 8. 439 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 10. 440 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 6. 441BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 4; Konya vilayetinden Nezarete çekilen 14 Temmuz 1916 tarihli cevabi telgrafnamede, “Konya’da bulunan Ermeni kiliselerinin kapalı tutulmasından dolayı Ermenilerin çeşitli mezheplere mensup ibadethanelere devam etmeye mecbur kalmaları Adliye ve Mezâhip Nezareti’nce uygun görülmeyebilir. Fakat Ermenilerin bir yandan kademe kademe sevk edilmeleri ve etrafa dağıtılmasına çalışılırken diğer taraftan uzun süredir kapalı bulunan kiliselerin açılması İslâm ahalisine, Ermenilerin aynen burada kalacağı hissini vereceği gibi her taraftaki Ermeni kiliselerinin açılacağı yolunda bir düşünceye sebep olacağı ve kilisedeki mallara Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca el konulduğundan geri isteneceği yönünde birçok müracaata sebebiyet verebilir.” Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 9. Şeklinde yorumlarda bulunulması üzerine Dâhiliye Nâzırı Talat Bey de, 19 Temmuz 1916 tarihinde Konya Valisi Salim Rıfat Bey’e, Protestan ve Katolik kiliselerinden başka Ermeni kiliselerinin açılmaması yönündeki düşüncelerinin yanlış olduğunu belirten telgraf yollamıştır. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 3.
132
olarak mühürlenmiştir. Zaten buraların anahtarları da kilise yetkililerine
verilmiştir. Buradaki amaç sevk edilen Ermenilerin mallarını korumaktır.
Dâhiliye Nezareti’nden Konya vilayetine çekilen 8 Haziran 1915 tarihli
şifrede, Zeytun ve civarından Sultaniye’ye sevk edilen Ermenilerin dinî
ayinleri için bir patrikvekiline ve malzemelere ihtiyaçları olup olmadığı
soruluyordu442.
Osmanlı hükümeti sevk edilen din görevlilerine de yardımlarda
bulunuyordu. Siyasi sebeplerden dolayı Şam’da bulunan eski İstanbul Ermeni
Patriği Ormanyan Efendi ve maiyetindekiler için erzak olarak 5 kilo sadeyağ
(Bulunmadığı zaman zeytinyağı), 8 kilo pirinç (Bulunmadığı zaman bulgur),
8 kilo kuru sebze, 4 kilo şeker, 1 kilo kahve, 2 kilo sabun, 3 kilo petrol, 90 çift
ekmek verililiyordu443. Ayrıca Cemal Paşa, eski İstanbul Ermeni Patriği
Ormanyan Efendi’ye 2.000 lira gibi yüklü bir yardımın verilmesini de
sağlamıştır444. Yine eski İstanbul Ermeni Patriği Zevan Efendi, Musul’a sevk
edildiğinde445, sevk esnasında kendisine harcırah verildiği gibi446 2.500 kuruş
olan maaşı görevde olmamasına rağmen kesilmemiştir447.
1.2.6. GÜVENLİK UYGULAMALARI
Osmanlı Devleti, sevk edilen Ermenilerin gerek sevk esnasında gerekse
iskân sırasında güvenliklerini sağlamaya çalışmıştır. Hükümet, Ermeni
muhacirleri koruması için onlara asker vermiştir448. Sevk edilenler, Devletin
kendilerini korumak için jandarmalar görevlendirdiğini belirtmişlerdir. Ama
442 BOA, DH.ŞFR, nr.53/296; Sevk ve İskân, s.159-160. 443 Patrik Ormanyan Efendi’nin maiyetindeki kişiler ise şunlardan oluşuyordu: Katogikos, patrik ve beraberinde bir diyakoz ile hademeden oluşan 3 kişi, Piskopos Yeğişa Çilingiryan, Piskopos Karabet Mazlumyan, Piskopos Bedros, Saraçyan, Rahip Krikoris Boyacıyan, Rahip Moses Üsküriciyan ve Rahip Karakin Haçaturyan’dır. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.141. 444 Artunç, Cemal Paşa, s.297. 445 BOA, DH.ŞFR, nr.4/135; nr.84/136. 446 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.31/61. 447 BOA, DH.ŞFR, nr.71/238. 448 ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.003; BOA, DH.ŞFR, nr.55/274; nr.55-A/77; nr.56/381; nr.58/2; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1081. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VI.
133
yetersizliğinden şikâyet etmişlerdir449. Erzurum vilayetinden sevk edilecek
Ermenilerin güvenlikleri sağlandıktan sonra sevk yapılmıştır450. Erzurum’da
neredeyse 500’ü bulan Ermeni sevkiyatına bir yerel görevli ile 15 jandarma
eşlik etmiştir. Sayıları 3.000’i bulan ikinci grubu ise 100 jandarma
korumuştur451.
Sevk işlemi vilayet yöneticilerin sorumluluğu altında yapılıyordu.
Dolayısıyla kafilelere eşlik eden jandarmalar da vilayette görev yapanlardı.
Erzurum’dan Musul’a sevk edilmek üzere Diyarbakır’a gönderilen Ermeni
muhacirlerinin Cizre’den sonra Musul vilayet sınırında vilayete ait
jandarmalar tarafından teslim alındığı Diyarbakır vilayetinden merkeze
bildirilmiştir. Dâhiliye Nezareti de bu işlemin süratli bir şekilde yapılması
için Musul vilayetini uyarmıştır452. Bilindiği üzere savaş döneminde
askerlerin çoğu cephelerde savaştığı için vilayet ya da livaların güvenliğini
sağlayan jandamaların sayısı sınırlıydı. Bu yüzden vilayet yöneticileri bazı
durumlarda kafileleri koruması için yeterli jandarma veremiyordu. Jandarma
sayısının azlığından Zor’a sevk edilen Ermenilerin, muhafazalarının
sağlanmasında sıkıntı yaşanmıştır. Bunun üzerine Altıncı Ordu Kumandanlığı
14 Ağustos 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden aldığı telgraf üzerine
Ermenileri korumaları için 300 asker görevlendirmiştir453. Dâhiliye Nezareti,
vilayet ve mutasarrıflıklardan muhacir kafilelere güvenliklerinin sağlanması
için mümkün olduğunca sayıları oranında jandarma verilmesini istemiştir454.
449 Miller, Survivors, s.88. 450 BOA, DH.ŞFR, nr.54/156. 451 Paul Leverkuehn, A Germany Officer During The Armeian Genocide A Biography of Max Von Scheuber- Richter, London 2008, s.Iiii- Iiv,Iv. 452 BOA, DH.ŞFR, nr.55/387. 453 BOA, DH.ŞFR, nr.67/7; nr.66/118. Bazı durumlarda savaş zamanı olduğundan asker takviyesi yapılamıyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.67/230. Güvenlik nedeniyle Zor bölgesine sevkler başka yollardan yapılıyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.74/281. 454 Adana, Ankara, Aydın, Beyrut, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigar, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Bolu, Canik, Cebel-i Lübnan, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karasi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğre, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.65/194.
134
Ayrıca Amerikan misyonerleri de, sevk edilen Ermenilerin korunması için
hükümetin jandarmalar verdiğini belirtmektedir455.
Osmanlı hükümetinin güvenliklerini sağladığı Ermeniler arasında
komiteci olanlar da vardı. Dâhiliye Nezareti’nden Maraş ve Adana
mutasarrıflığına gönderilen 13 Kasım 1916 tarihli telgrafta, İzmir’den
çıkarılıp, Zor’a sevk edilmek üzere gönderilecek 256 komite üyesinin
güvenliğinin sağlanacağı bildirilmiştir456.
Ermeni sevkiyatının nasıl yapıldığına ilişkin bilgileri, sevk edilen
Ermenilerin ailelerine gönderdikleri telgraflardan da anlayabiliyoruz. 16
Ağustos 1915 tarihinde, Karaman’dan İzmit Askerî Sevkiyat Odası’nda
görevli İzmitli Agop’a gönderilen şifrede; “Karaman’da bulunuyoruz.
Sıhhatteyiz457.” 14 Ağustos’ta Ereğli de Ohannes Cezayirliyan’dan Adapazarı
Ziraat Bankası Müdürü Mustafa Bey’e; “Biz sağ selamet Ereğli’ye geldik.
Birkaç gün burada kalacağız… Selamlar458.” 16 Ağustos’ta yine Ereğli’den
İzmit’te asker memuru Mustafa Bey’e; “İki gündür Konya Ereğlisi’nde
bulunuyoruz. Adresimizi Hacı Derviş Ağazâde Tahsin Beyoğlu Karabet’e
söyleyiniz459.” 14 Ağustos 1915 tarihinde Konya’dan Düzce’ye ahz-ı asker
şubesinde görevli Nersis Çulluyan Çavuş’a gönderilen şifrede; “Selametle
Konya’ya vardık… Lusin Çulluyan460.” ifadeleri yer alıyordu.
Osmanlı yetkilileri sevk işlemi yakından takip etmiştir. Kafilelerin
ihtiyaçlarının giderilmesinden ve muhafazalarının sağlanmasından yerel
yöneticileri sorumlu tutmuştur. 5 Eylül 1915 tarihinde, Dâhiliye Nezareti’nin
Eskişehir mutasarrıflığına gönderdiği telgrafta, Ermeni muhacirlerinin
sevkiyatında, iâşelerinin ve muhafazalarının sağlanmasında henüz livanın
faaliyetlere girişmediği ve bu hâlin devamı durumunda livanın mesul
455 Riggs, Days of Tragedy, s.147. 456 BOA, DH.ŞFR, nr.69/261; nr.69/262. 457 BOA, DH.EUM. 2.şb., nr.10/16, Lef 1. 458 BOA, DH.EUM.2. şb., nr.10/16, Lef 2. 459 BOA, DH EUM.2.şb., nr.10/16, Lef 3. 460 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/16, Lef 4.
135
tutulacağı bildiriliyor ve ona göre hareket edilmesi isteniyordu461. 14
Kasım’da Kütahya mutasarrıflığına gönderilen telgrafta da, sevk edilecek
Ermenilerin nerelere gönderilecekleri ve aileleriyle birlikte olup
olmadıklarının araştırılıp, bir an önce bildirilmesiyle alakalıydı462.
Osmanlı hükümeti, Ermeni sevkiyatında muhafız verip onların
korunmasını istese de sorunlar çıkmıyor değildi. Sevkiyat sırasında yaşanan
önemli sıkıntılardan birisi izdihamların olmasıydı. Hükümet aldığı önlemlerle
bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışmışsa da hükümetin tam başarı sağladığını
söyleyemeyiz. 13 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden vilayet,
mutasarrıflık ve Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgrafta,
nakledilen Ermenilerin vilayet ve liva sınırları dışına çıkarılmaları nedeniyle
istasyonlarda günlerce bekletilmesi izdihama sebebiyet verdiğinden, bundan
böyle nakledilecek Ermenilerin kafile kafile tertip edilip, ona göre iskân
edileceği yerlere dağıtılacağı belirtilmiştir463. Yine Dâhiliye Nezareti’nden
Halep vilayetine gönderilen 13 Ağustos 1915 tarihli telgraf, “Ermenilerin
sevkiyatı devam etmektedir. Halep vilayeti dağıtım merkezi olarak kabul
edilmiştir. Gelecek Ermenilerin izdihamlarına sebebiyet vermeden tertip
edilen mahallere sevkleri sağlanmalıdır.464” demektedir.
Konya vilayetine 21 Ağustos 1915’te çekilen telgraf, istasyonlarda
yığılmalara sebebiyet veren Ermeni muhacirlerinin bir an evvel gidecekleri
yerlere varması için mümkün olan nakliye vasıtalarının bu hususta
kullanılması hakkındaydı465.
Osmanlı hükümeti, izdihamları hafifletmek, sevkiyatı hızlandırmak ve
güvenliği sağlamak için yeri geldiği zaman sevk güzergâhını değiştirmiştir. 461 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/75. 462 BOA, DH.ŞFR, nr.70/6. 463 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Karesi, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, İzmit, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/392. 464 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/359. 465 BOA, DH.ŞFR, nr.56/105.
136
Malatya’dan Urfa’ya sevk edilen Ermenilerde izdiham yaşandığı için
kafileler, Diyarbakır üzerinden Musul’a sevk edilmiştir466. Özellikle
yığılmalar istasyonlarda görülüyordu. Bu gibi durumlarda yığılma yaşanan
istasyonlara yapılan sevkler durduruluyor ve bir rahatlama olduktan sonra
sevk işlemi yeniden başlıyordu. Meselâ 23 Eylül 1915 tarihli Kütahya ve
Eskişehir mutasarrıflıklarına çekilen telgrafta, Karahisar İstasyonu’nda
sayıları 10.000’i geçen Ermeni muhacirlerinin arasında yaşanan izdiham
nedeniyle, mutasarrıflıklarla haberleşilerek 5-6 gün içinde Karahisar’daki
Ermeni muhacirlerin sayısında azalma olmadıkça, istasyona sevkiyat
yapılmaması ifade edilmiştir467. Sevk döneminde cepheye devamlı asker ve
zahire nakli yapılması Ermeni kafilelerinin istasyonlarda yığılmalarına sebep
olmuştur. Diğer taraftan hasat mevsimi denk gelmişse de araba ve hayvana
duyulan ihtiyaç yüzünden de Ermeni sevkiyatı için araba ve hayvan temin
etmekte güçlük çekilmiştir468. Bütün bunlar izdihamların yaşanmasına
sebebiyet vermiştir.
Yozgat’ta da sevk uygulaması sırasında sevkiyat ve iâşe temini
konusunda aksaklıklar yaşanmıştır. 14 Haziran 1915’te Boğazlıyan’dan Ertar,
Artin, Karabet ve arkadaşlarının Harbiye Nezareti’ne çektikleri şikâyet
telgrafı 28 Haziran 1915 tarihinde incelenmiş ve Boğazlıyan’daki Ermenilerin
açlık sınırına dayandığı, asayişin bozulduğu ve emvâlin ziyan olduğu
anlaşılmıştır469. Buna benzer başka şikâyet telgrafları da Ereğli’den Harbiye
Nâzırı Enver Paşa’ya 14 Ağustos ve 31 Ağustos 1915 tarihlerinde
çekilmiştir470. Bu istekleri Harbiye Nezareti cevapsız bırakmamış, 1 Eylül’de
Konya-Ereğli mutasarrıflığına “Yerlerinde kalmaları için telgraf çekenlere
466 BOA, DH.ŞFR, nr.56/108; nr.56/168. 467 BOA, DH.ŞFR, nr.56/135. 468 BOA, DH EUM.2. şb., nr.68/77; nr.68/99. 469 Nigar Esintimur, Yozgat ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehciri ve Yargılamaları (1914-1923), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2001, s.47. 470 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/9, Lef 2.
137
cevap olarak söyleyiniz. Daha yakın yerlere iskânlarını düzenlemek için
Muhacirîn Müdürü oraya gönderilmiştir.” talimatını vermiştir471.
Sevkiyat sırasında yaşanan bir başka sıkıntı da memurların ve güvenlik
görevlilerinin Ermenilerden rüşvet almaları, onlara kötü davranmaları ve
başıbozuk kafilelerin saldırılarıdır. Maalesef sevkiyat sırasında bunlar
yaşanmıştır. Fakat Osmanlı hükümetinin, bunları yapanlara gereken cezaları
verdiğini de belirtmek gerekmektedir.
Nezaret’ten, Zor mutasarrıflığına çekilen 22 Temmuz 1916 tarihli
telgrafta, Zor’a sevk edilen Ermenilerden rüşvet aldığı belirlenen Tabur
Kumandanı Yüzbaşı Salih Efendi hakkında soruşturma yapılıp, sonucun
bildirilmesi isteniyordu472.
28 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden vilayet ve
mutasarrıflıklara çekilen telgrafta, Ermeni sevkiyatında görevli memurların
Ermeniler arasında isyana sebebiyet verecek davranışlardan kaçınmaları
gerektiği belirtilmiştir473. Yine aynı tarihte Dâhiliye Nezareti’nden Trabzon
vilayetine gönderilen şifrede, Ermenilere karşı zorla alma veya yağmacılıkta
bulunanlar hakkında soruşturma yapılmamasının doğru olmadığı, bunu bir
menfaatlenme vasıtası olarak kabul edenlerin şiddetle cezalandırılacağı ifade
edilmiştir474. Yine aynı tarihte Kayseri mutasarrıflığına çekilen telgrafta,
“Livadan geçecek Ermeni kafilelerinin muhafazası size aittir. Jandarmalar
hakkında soruşturma yapılıp, cezalar verilmelidir.” denilmektedir475.
Muhtemelen jandarmaların Ermeni kafilelerinin korunmasında zafiyet
471 Belgeler, s.238-245. 472 BOA, DH.ŞFR, nr.66/55. Sadece Ermeniler değil, aynı zamanda mülteciler de yerel idarecilerin suistimallerinden şikayet ediyordu. Siverek’te oldukça sefil ve perişan bir halde bulunan mültecilerin yevmiyeleri adaletsiz bir şekilde dağıtılıyordu. Silvan kaymakamı ve Ahz-ı Asker Reisi Salih Efendi yolsuluklarda bulunuyordu. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.33. 473Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Karesi, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/269. 474 BOA, DH.ŞFR, nr.55/226. 475 BOA, DH.ŞFR, nr.55/274.
138
göstermeleri ve bu sebeple soruşturma açılıp, soruşturma neticesine göre hak
edenlere cezaların verilmesi istenmektedir. 18 Eylül 1915 tarihli ve Dâhiliye
Nezareti’nden Konya’ya gönderilen telgrafta, Karaman İstasyonu’ndan
geçerken vagonlarla sevk edilen Ermeni kadın ve çocuklarının, Tevfik Çavuş
adında bir jandarma tarafından alenen ayırt edilmeksizin kırbaçlanmakta
olduğu anlaşılmış, bütün tren halkının seyrettiği bu davranış hükümetin
uyguladığı siyaseti kötüleyeceğinden gerekenin yapılması istenmiştir476.
Urfa’dan Rakka’ya gönderilen ilk kafileye katılan muhafız jandarmaların
dikkatsizliğinden, sevkiyat sırasında uygunsuzluklar meydana gelmiş, hatta
herkesin gözü önünde kadınlar kaçırılmıştır. Dolayısıyla soruşturma
neticesinde, suçlu jandarmaların Divan-ı Harbe gönderilerek cezalandırılması
gerektiği Dâhiliye Nezareti’nden Urfa mutasarrıflığına çekilen 6 Kasım 1915
tarihli telgrafta belirtilmiştir477. Ayrıca Osmanlı hükümeti, Ermeni kafilelere
karşı kötü davranan jandarma ile göz yumanların haklarında ciddi bir şekilde
soruşturma yapıldıktan sonra, bir an evvel bulundukları yerden sürülmelerini
ve neticenin bildirilmesini vilayât ya da livalardan istemiştir478.
Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı üzere Ermeni sevkiyatında
jandarmalar kafilelere kötü davranışlarda bulunmuşlardır. Fakat kafilelerin
korunması için canını siper eden jandarmaların da olduğunu belirtmemiz
gerekmektedir. Meselâ, Maraş’tan sevk edilen Ermeniler, aşiretlerin
saldırısına uğramaları üzerine jandarma kuvvetleri aşiretlere karşılık
vermiştir479.
476 BOA, DH.EUM.KLH, nr.2/5, Lef 2. 477 BOA, DH.ŞFR, nr.57/309. 478 BOA, DH.EUM.KLH, nr.2/5, Lef 1; BOA, DH.ŞFR, nr.56/64. 479 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/16, Lef 3. Başka örnekler için bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.18,24.Yalnız Anadolu coğrafyasında sadece Arap ya da Kürt eşkıyalar yoktu. Ermeni eşkıyaları da bulunuyordu. Yalova bölgesinde Ermeni eşkıyası faal bir şekilde hareket ediyordu. Gerekli tedbirlerin alınması son derece önem arz ettiğinden, İzmit mutasarrıflığına da bu hususla ilgili tebligat yapılmıştır. Ermeni eşkıyaların takibi ve benzer hususlarda vilayet ve liva sınırı dikkate alınmayarak, birlik içinde hareket edilmesi gerektiği 6 Eylül 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigâr vilayetine bildiriliyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/104.
139
Ermeni kafilelere karşı, sadece jandarmalar değil aynı zamanda polis ya
da diğer memurlardan da görevini kötüye kullananlar çıkabiliyordu. Hükümet
bunlara karşı kayıtsız kalmamış ve gerekenin yapılmasını yetkililerden
istemiştir. 9 Temmuz 1916’da Halep vilayetine gönderilen şifre, Ermeni
sevkiyatında suistimalleri görülen memurların haklarında işlem yapılması ve
görevlerine son verilmesini içeriyordu480. İzmit mutasarrıflığına gönderilen
bir başka şifre, Eskişehir’de görevli bir polis memurunun Ermeni
sevkiyatında gayret ve faaliyet göstermediği gibi aleyhte birçok davranış
sergilediği yönünde söylentiler olduğundan, polis memuru hakkında
soruşturma yapılıp, sonucun bildirilmesiyle ilgilidir481.
Ermeni kafilelerin sevki sırasında, başıboş göçebelerin yaptıkları
saldırılar neticesinde kafileler zarara uğramış ve kayıplar yaşanmıştır.
Erzurum’dan sevk edilen Ermenilerin, Dersim eşkıyası tarafından yolları
kesilerek öldürülmeleri üzerine, gerekli tedbirlerin alınması için Dâhiliye
Nezareti’nden Mamuratü’l-aziz vilayetine 26 Haziran 1915 tarihinde emir
verilmiştir482. Nezaret’ten, Bitlis, Diyarbakır ve Mamuratü’l-aziz vilayetlerine
gönderilen 14 Haziran 1915 tarihli şifrede, Erzurum’dan sevk olan
Ermenilerden 500 kişilik bir kafilenin Erzurum ve Erzincan arasında Kürtler
tarafından öldürüldüğü Erzurum vilayetinden bildirilmiş. Bu nedenle sevk
edilen Ermenilerin yollarda güvenliklerinin sağlanmasına yönelik imkânlar
çerçevesinde gayret edilmesi ve dışarıda çirkin gözükecek olayların
yaşanmasına kesinlikle izin verilmemesi, özellikle Ermenilerin sevk
güzergâhlarında bulunan aşiretler ile köylülerin her türlü saldırılarına karşı
480 BOA, DH.ŞFR, nr.66/24; Yalnız bazı zamanlarda yanlışlık olabiliyordu. “Ermeni sevkiyatında suistimalleri olduğu gerekçesiyle görevden alınan Islahiye kaymakamının sevkiyat sırasındaki gayret ve masumiyeti anlaşıldığından memuriyetine iadesi gereklidir. Bu gibi kaymakamların işten el çektirilmeyip, tereddüt edildiği takdirde Nezarete sorulması…” Dâhiliye Nezareti’nden 4 Aralık 1915 tarihinde Adana vilayetine çekilen telgrafta, kaymakamla ilgili belirtilen durumlar da yalanlanıyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.58/196. 481 BOA, DH.ŞFR, nr.56/235; başka bir örnek için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/47. 482 BOA, DH.ŞFR, nr.54/158; nr.54/162; Leverkuehn, Germany Officer, s.Ivii.
140
korunması bildirilmiştir483. Ayrıca kafilelerden bazılarına Arap aşiretlerinin,
özellikle Halep-Zor arasındaki güzergâhta yaptıkları saldırılar sonucunda,
Ermenilerin öldürüldüğü tespit edilmiştir484. 3 Kasım 1915 tarihli ve
Diyarbakır vilayetine çekilen telgrafta, Ermeni kafilelerinin Kayseri’de
aşiretlerin saldırılarına uğramaları sebebiyle kafilelerin geri dönmek zorunda
kalmaları üzerine Osmanlı hükümeti, daha güvenli bir yol olan Siverek’ten
sevk edilmelerini vilayetten istemiştir485.
Ermeni sevkiyatında diğer önemli bir sıkıntı da hırsızlıktı. 25 Eylül
1915 tarihli şifrede, gerek vilayet dâhilinde gerekse vilayet-i saireden üç
buçuk aydan beri Osmaniye’ye gelip, kafile kafile Halep’e sevk olan
Ermenilerin miktarı 70.000’i geçtiği, şu ana kadar sevkiyatta hırsızlık olayları
istisna edilirse, liva dâhilinde olumsuz olayların yaşanmadığı ifade
ediliyordu486.
Ermeni sevki esnasında, kış kendisini hissettirdiği zaman kimsesiz kadın
ve çocukların sevki durdurulmuştur. Göç kafilelerinin merkezî geçiş noktası
olan Mamuratü’l-aziz vilayetinde, kışın kadın ve çocukların sevkinin çok zor
olacağı, onları korumak için yeterli memur verilemeyeceğinden sevk
durdurulup kimsesiz çocuk ve kadınlar münasip köylere dağıtılmışlardır487.
Sevk sırasında asayişin sağlanamadığı bir zamanda asıl sorun kadın ve
kızların bilhassa cinsel açıdan istismarıydı. Bu konuda bir istismar söz konusu
olduğunda Dâhiliye Nezareti’nin olaya hemen müdahale ettiği görülmektedir.
483 BOA, DH.ŞFR, nr.54/9; hâlbuki Almanya’nın Erzurum Konsolosu Scheubner, 18 Haziran 1915 tarihinde İstanbul’daki Alman Büyükelçisi’ne gönderdiği raporunda, Erzurum ve diğer yerlerde saldırıya uğrayan Ermenilere hükümetin yardım elini uzatmadığını ve saldırılara karşı sessiz kaldığını belirtmektedir. Bkz. Leverkuehn, Germany Officer, s.26. 484 Halep’e bir saat mesafede bulunan Meskene’ye kadar olan yollarda, Urban aşiretinin gasp yaptığı saldırılar sonucu 2.000’e yakın Ermeni’nin öldürüldüğü, Diyarbakır’dan Zor’a ve Suruç’tan Menbiç yoluyla Halep’e sevk edilen Ermenilerden de 2.000 kadarının yine Urban aşiretlerinin saldırılarına maruz kalarak soyuldukları anlaşılmış. Meselenin tahkik edilerek, sonucunun Nezaret’e bildirilmesi ve kafilenin çıplak bir şekilde gönderilmemesi gerektiği Urfa mutasarrıflığına gönderilen 8 Eylül 1915 tarihli telgrafta belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/144; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.79; Halaçoğlu, Armenians, s.84. 485 BOA, DH.ŞFR, nr.57/277. 486 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/102. 487 Atnur, Ermeni Kadınları, s.51-52.
141
Nitekim Tokat Jandarma Kumandanının yanına aldığı dört Ermeni kızına
tecavüz ettiği duyulunca, Dâhiliye Nezareti 18 Eylül 1915 tarihinde, Sivas
vilayetine acil ve gizli olarak gönderdiği şifrede duruma el konularak, olayın
tahkik edilip sonucun süratli bir şekilde iletilmesini emretmiştir. Adana’da din
değiştiren Ermeni kızlarının nikâh yoluyla suistimal edilmesinde bir
kaymakamın da rolü olduğu anlaşılınca, bölgeye Mülkiye Müfettişi
gönderilmiş, gerekli işlemler başlatılmıştı. Ulukışla’da görevli Komiser
Muavini Niyazi Bey de yanına sekiz yaşındaki Ermeni kızını aldığında, kızın
akrabasının şikâyeti üzerine kız Niyazi Bey’den geri alınıp, akrabası Sofi’ye
iade edilmiştir. Olgun yaşa gelmiş kimsesiz kızlar ve dulların bakımını
sağlamak, özellikle iâşelerini temin etmek ve güvenlik hususundaki sorunu
çözmek için hükümet evlilik yolunu açmış, taşradan gelen isteklere olumlu
bakmış, hatta bunu teşvik etmiştir. Meselâ, Niğde mutasarrıflığı ile yapılan
yazışmada Ermenilerle evlenmek isteyenlerin talebine şu cevap verilmiştir:
“Ermeni kızlardan ihtida edenlerin suistimale kat’iyyen meydan verilmemek
şartıyla İslâmları tezvici münasibdir.” Kocası hayatta olan Ermeni
kadınlarının din değiştirmelerini kabul etmeyen Dâhiliye Nezareti, kocaları
ölmüş kadınlardan isteyenlerin Müslümanlarla evlenmelerinin uygun
olduğunu bildirmiştir. Başlangıçta Müslüman olanlar için geçerli olan
uygulama daha sonra genelleştirilmiş ve isteğe bırakılmıştır. Müteakip
aylarda ise vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen özel ve genel emirlerde
genç kız ve dul kadınların Müslümanlarla evlenmelerinin gerekliliği
belirtilmiştir. Yapılan evliliklerde ortaya çıkan suistimalleri önlemek için
müfettişler görevlendirilmiştir. Hükümetin yanı sıra Müslüman halk da
Ermeni kadın ve kızlarına sahip çıkmıştır. Ermeni kadın ve kızların bir kısmı
Müslümanlar ile evlenmiştir488. Osmanlı hükümeti, Ermeni kadınlarla
yaşanılan sıkıntılar üzerine böyle bir çözüm yoluna gitmiştir.
Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde Dâhiliye Nezareti’nden Erzurum
vilayetine gönderilen 14 Haziran 1915 tarihli telgraf dikkat çekicidir. Çünkü
488 Atnur, Ermeni Kadınları, s.70-72.
142
Osmanlı yönetiminin daha sevkin başlarında Ermenileri korumak için nasıl
bir politikayı benimsediğini göstermektedir. Telgraf şöyledir:
“Sevk edilecek olan Ermenilerin yollarda muhafazasının
sağlanması, dışarıda çok çirkin gözükecek olaylara kesinlikle
izin verilmemesi, Ermenilerin sevki sırasında aşiretlerin ve
köylülerin saldırılarına karşı her türlü önlemin alınması ve
Ermenilere karşı ‘katlü gasba’ cüret edenlerin ‘tedib’ edilerek
başkalarına örnek olacak şekilde cezalandırılacağı…“489.
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, sevk esnasında önleyici tedbirler alınması
için bir taraftan mülki memurlara gerekli emirleri vermekle beraber, diğer
taraftan da başkumandanlığa müracaatla ve kuvvet sevkiyle sorumluların
cezalandırılmasını ve kafilelerin himayesini şiddetle istemiştir490. Yani
Ermeni kafilelerinin sevki sırasında ihmali veya yolsuzluğu görülen
görevlileri tespit etmek üzere tahkik heyetleri kurulmuştur. Mahkeme-î
İstintâk Birinci Reisi Asım Bey’in Başkanlığı’nda Ankara vilayeti Mülkiye
Müfettişi Muhtar Bey ile İzmir Jandarma Mıntıka Müfettişi Kaymakam
Muhiddin Bey’den oluşan bir heyet, Adana, Halep, Suriye, Urfa, Zor ve
Maraş bölgelerine; Mahkeme-i Temyiz Reisi Hulusi Bey’in Başkanlığı’nda
Şûra-yı Devlet azalarından İsmail Hakkı Bey’in de katıldığı heyet
Hüdavendigâr, Ankara, İzmit, Karesi, Kütahya, Eskişehir, Kayseri, Karahisar-
ı Sahip ve Niğde bölgelerine gönderilmiştir. Bitlis eski valisi Mazhar Bey
Başkanlığı’nda Dersaadet Bidâyet Müdde-î Umûmî-i Nihad Bey ile Jandarma
binbaşılarından Ali Naki Bey’den oluşan üçüncü bir heyet ise, Sivas,
Trabzon, Erzurum, Mamuratü’l-aziz, Diyarbakır, Bitlis ve Canik bölgelerinde
görevlendirilmiştir. Bu heyetin başkanı olan ve Sivas’ta bulunan Mazhar
489 BOA, DH.ŞFR, nr.54/10. Akçam, hükümetin kafilelerin gönderilmesi sırasında yolların güvenli olmadığını bilmesine ve kafilelere yapılan saldırılar sonucunda meydana gelen ölüm haberlerini almasına rağmen, sevklere devam edilmesini İttihat Terakki yönetiminin neyi amaçladığını gösteren önemli bir noktadır diyerek, İttihat yönetimini suçlamaktadır. Bkz. Akçam, Ermeni Meselesi, s.292. Ama verilen örneklerde de belirtildiği üzere hükümetin sorunlar karşısında tavrını ortaya koymaktadır. 490 Talat Paşa’nın Anıları, s.83-84.
143
Bey’e 3 Ekim 1915 tarihinde çekilen bir telgrafta, heyetlerin vardıkları
yerlerde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, neticelerini devamlı olarak
merkeze rapor etmeleri istenmiştir. Heyetlere verilen talimatlara göre;
jandarma, polis, memur ve amirler haklarında yapılacak tahkikat neticesine
göre Divan-ı Harbe sevk edileceklerdi. Divan-ı Harbe sevk edilenlerin bir
listesi de Dâhiliye Nezareti’ne verilecekti. Vali ve kaymakamlar haklarında
yapılacak tahkikatların neticesine göre muamele göreceklerdi. Divan-ı Harp
başkanları veya üyeleri ile askeri memurlardan da suistimali görülenler
bulunursa, bağlı oldukları ordu kumandanlarına bildirilecekti. Tahkik
heyetlerinin verdikleri raporlar ışığında, görevini kötüye kullanan yani
kafilelerden para ve eşya çalmak, gerekli şekilde koruma görevi yapmadığı
için kafilelerin tecavüze uğramalarına yol açmak, sevk emrine aykırı hareket
etmek, kadın kaçırmak gibi suçları işleyen pek çok görevliye işten el
çektirilmiştir. Bir kısmı Divan-ı Harplerde yargılanarak ağır cezalara
çarptırılmıştır491.
Osmanlı Devleti’nde “Divan-ı Harb-i Örfî Mahkemeleri” olarak bilinen
bu mahkemeler; sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde devletin iç ve dış
güvenliğini ihlal eden suçlar ile isyan, ihtilal, çetecilik faaliyetlerine
katılanların ve savaş sırasında hükümetin yayımlamış olduğu her türlü kanun,
emir ve talimat hükümlerine aykırı davrananları yargılamıştır. Dâhiliye
Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 19 Şubat 1916, 12 Mart 1916
ve 22 Mayıs 1916 tarihli gizli yazıların ekinde yer alan listelere göre Divan-ı
Harplerde yargılananların vilayetlere göre dağılımı; Amasya 2, Ankara 148,
Bitlis 29, Canik 89, Diyarbakır 70, Eskişehir 29, Halep 56, Hüdavendigâr 21,
İzmit 28, Kayseri 146, Konya 16, Mamuratü’l-aziz 249, Niğde 8, Sivas 579,
Suriye 27 ve Urfa 170 olmak üzere toplam:1.673 tür 492.
491 BOA, MV, nr.199/35; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.80-81, Halaçoğlu, Armenians, s.85-86; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1096- 1097. 492 Yusuf Sarınay, “Ermeni Tehciri ve Yargılamalar 1915-1916”, Ermeni Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s.178-188; Yusuf Sarınay, “Sevk ve İskân”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.222.
144
Divanı Harplerde yargılanmak üzere tutuklanan 1.673 kişiden asker,
polis ve Teşkilat-ı Mahsusa elemanı olanların sayısı 528 kişiydi. Bunların
arasında binbaşı, yüzbaşı, üsteğmen, teğmen, jandarma bölük kumandanı,
polis komiseri ve polis rütbeli kişiler bulunmaktaydı. Ayrıca sıhhiye müdürü,
tahsildar, kâtip, sevk memuru, mal müdürü, tapu memuru, muhtar, telgraf
müdürü, nüfus memuru, başkâtip ve Emvâl-i Metrûke Komisyonu Reisi gibi
170 kamu görevlisi de yargılanmıştır. Diğer taraftan Ermeni sevkiyatı
sırasında gasp ve saldırı olaylarına kalkışan çete mensubu ve halktan da 975
kişi yargılanmak üzere Divan-ı Harplere sevk edilmiştir. Divan-ı Harplere
sevk edilen bu kişiler adam öldürme, yaralama, Ermenilerin mallarına zarar
verme, çalma, zorla para ve eşya alma, rüşvet, yağma ve yan kesicilik,
Ermeni kızlarıyla izinsiz evlilik ve vazifeyi suistimal suçlarından
yargılanmışlardır. 1916 yılı ortalarına kadar Divan-ı Harplerde yapılan
yargılamaların sonucu verilen cezalar ve mahkemelerin safahatı şu
şekildedir493: İdam 67, muhtelif hapis cezası 524, kürek, para, kalebent,
pranga ve sürgün cezası 524, berat ve yargılama reddi 227, mahkeme devam
etmekte ve inceleme aşamasında 109, velisine teslim 4 ve hakkında henüz bir
işlem yapılamayan 674.
Bunları değerlendirdiğimizde yargılaması devam eden veya henüz
hakkında bir işlem yapılmayanlar arasında daha sonra işlemlerin yapılmasıyla
çeşitli cezalara çarptırılanların sayısının daha da artması muhtemeldir494. Bu
tahkik komisyonları 1918 başına kadar görev yapmıştır495. Talat Bey, bu
heyetlerin birçok memuru azl ve mahalli Divan-ı Harplere teslim ettiğini
belirtmekte ve soruşturma zabıtlarının bir suretinin komisyonlar tarafından
Babıâli’ye verildiğini ve kopyasının Hazine-i Evrak’ta yani devlet
arşivlerinde bulunduğunu söylemektedir496.
493 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.188-189; Sarınay, “Sevk ve İskân”, s.222-223. 494 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.189; Sarınay, “Sevk ve İskân”, s.223. 495 Gürün, Ermeni Dosyası, s.319. 496 Talat Paşa’nın Anıları, s.82-83.
145
Osmanlı hükümetinin Ermeni sevkiyle ilgili olarak uygulamaları
devletin resmî kayıtlarında da görülmektedir. Dâhiliye Nezareti’nden
Gümüşhane mutasarrıfı Abdülkadir Bey’e gönderilen 9 Ağustos 1915 tarihli
telgraf, “Mamuratü’l-aziz İttihad ve Terakki Müfettişi Resneli Nazım Bey’in
Ermeni sevkiyatı sırasında kişisel servet edinmelere göz yumduğu
belirtilmektedir. Bu davranış cemiyetin amacına uygun düşmediğinden,
araştırılmasını size veriyorum. Hemen Harput’a gidip, Vali ve Kumandan ile
müzakere ederek, şahıs hakkında soruşturma yaparak, Divan-ı Harbe
gönderilmesini ve cezalandırılarak neticenin bildirilmesi…” cümlelerini
içeriyordu497.
29 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nin, çeşitli vilayet ve
mutasarrıflıklara gönderdiği şifrede, Ermeni kafilelere taarruz ve özellikle
gasp ve tecavüz etmeye kalkışanlar ve bunlara ön ayak olan memurlar ile
jandarmaların Divan-ı Harbe teslim edilmesi, bunlara gerekli ceza-î işlemlerin
yapılması isteniyor, bir daha tekrarlanırsa sorumluluğun yerel yöneticilere ait
olduğu belirtiliyordu498.
Osmanlı hükümetinin kendi inisiyatifi ile gerçekleştirdiği bu
yargılamaların dışında I. Dünya Savaşı sonunda özel olarak kurulan Divan-ı
Harp mahkemeleri bulunmaktadır. Bu mahkemeler, Mondros Mütarekesi
sonucunda Osmanlı Devleti’ni işgal eden İtilaf Devletleri’nin baskısı ile
Hürriyet ve İtilaf hükümetleri tarafından kurulmuştur. Bu mahkemeler;
işgalcilere yaranma, intikam duygusu ve siyasi amaçlarla bir dönem halkı
toptan yargılamıştır. Yusuf Sarınay’ın belirttiği üzere, Osmanlı hükümeti
1915–1916 yıllarında iç hukuk sistemini işleterek Ermenilerin sevk ve iskânı
sırasında, çıkarılan kanun ve yönetmelikler ile gönderilen talimatlara aykırı
davranan, suistimali görülen asker-sivil devlet görevlileriyle çetecilik yapan
vatandaşları askeri mahkemelerde yargılayarak cezalandırmıştır. Bu
497 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/348. 498 BOA, DH.ŞFR, nr.55/290; nr.55/292. Başka örnekler için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/186; nr.57/413; nr.58/47; nr.57/413; nr.58/278; nr.59/146; nr.59/235; nr.59/236; nr.61/265; nr.64/289; nr.55-A/84; nr.56/355; BOA, DH.EUM.2.şb.,nr.72/4.
146
yargılamalar ve cezalandırmalar Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin
sağlanması konusunda Osmanlı merkezî yönetiminin ne kadar hassas
davrandığını, münferit olaylara dahi göz yummadığını göstermektedir.
Ermenileri yok etme ya da onlara katliam yapma amacında olan bir
yönetimin, suç işleyen veya ihmali görülen devlet görevlilerini yargılaması,
görevlerinden alması ve idam dâhil çeşitli cezalara çarptırması konularında bu
kadar hassas davranması mümkün müdür499?
Ayrıca Mondros Mütarekesi sonrasında yapılan yargılamalar sonucunda
suçlanan kişilerin yapmış oldukları savunmalara baktığımızda sevk sırasında
yapılan yardımlar hakkında bize önemli bilgiler vermektedir.
Trabzon sevk yargılamaları, bazı Ermenilerin zehirlenerek öldürülmesi,
denize atılması ve mallarının alınması gibi suçlamalar üzerine olmuştur.
Sanıklardan Polis Müdürü Nuri Efendi, suçlamalara karşılık olarak sevkiyat
yapılırken kadınlara ve çocuklara özel bir önem gösterdiklerini, onlar için
“Dâr’ül-eytâm ve Babalıklar” teşkil edildiğini belirtmiştir. Ayrıca sorgulanan
Kaymakam Talat Bey de; sevk esnasında Trabzon’da herhangi bir olay
olmadığını, Emvâl-i Metrûke için komisyon kurulmuş olup, herhangi bir
suistimal meydana gelmediğini dile getirmiştir. Şahit olarak dinlenen ve
Bekirağa Bölüğü’nde yatmakta olan eski Üçüncü Ordu Kumandanı Vehip
Paşa, ifadelerinde, Trabzon ve civarındaki Ermeniler sevk edilirken, bazı
sorumsuz kişilerin kafilelere saldırıp mallarını aldıklarını, ancak kendisinin
söz konusu bu kişileri Divan-ı Harp’te cezalandırdığından bahsetmiştir. Vehip
Paşa’nın ifadeleri sansüre uğramış bir şekilde basında yer almıştır. Trabzon
sevk yargılamalarında tutuklamaların olması Giresun eşrafının tepkisini
çekmiştir. Bu nedenle Giresun Müftüsü Muhiddin Efendi, Nâkibuleşrâf Ali,
Belediye Reisi Şükrü, Ticaret Odası Reisi Kâşif ve bölgenin diğer ileri
gelenleri telgraf çekmiştir. Telgrafta, bölgelerinde kesinlikle katliam olmadığı
ve kimsenin malının alınmadığı belirtilmiştir. Ayrıca tehcir edilen Ermeni
vatandaşlarından kaza dâhilinde hiçbirinin burnunun bile kanamadığı ve 499 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.189-190.
147
kendilerini Müslümanlar olarak insaniyetperver yardımlarla ve büyük
teessürlerle uğurladıkları, kaza dâhilinde kesinlikle öldürme, yağmalama ve
mal gaspı gibi fiillerin olmadığı da dile getirilmiş ve bu iddiaları; bir kaç
fesatçı ve iftiracı kişinin garaz ve düşmanlık uğruna yaptığına dâir yemin
etmişlerdir. Bunun yanında Trabzon sevk davası görülürken Büyük Dere
Sevk Davası da yapılıyordu. Yine iddianamede öncekilere benzer
suçlamalarda bulunarak birçok kanunsuz iş yapıldığı ve hırsızlıkların
meydana geldiği yer almıştır. Buna karşılık suçlananlardan Büyük Dere
merkez memuru Kerim Bey; Büyük Dere’de sevk yapılmadığını, aslında
İstanbul’un sevkten muaf tutulduğunu belirterek, Rus donanmasının
İstanbul’u bombalamasıyla, bölgede oturan Gayrimüslimlerin evlerinin
değiştirilmesi emri verildiğini belirtmiştir. Kerim Bey, naklin askeri bir tedbir
olarak gerçekleştirildiğini, bu iş yapılırken de vatandaşların sıkıntı çekmemesi
için her türlü emniyet tedbirinin alındığını söylemiştir. Ayrıca Şirket-i
Hayriye’den vapur getirtilerek ve kayıklar kiralanarak naklin rahat
yapılmasının sağlandığını ifade etmiştir. Meydana gelen hırsızlık olaylarına
da cevap veren Kerim Bey, isteyenlerin eşyalarını götürdüğü gibi,
götürmeyenlerin malları için de vesika tertip edilerek, kayıt altına alındığını
vurgulamıştır. Ancak nakil gerçekleştikten sonra bazı hırsızlıkların meydana
geldiğini, bunun da gelip geçenler tarafından veya bölgede bulunup görevini
suistimal eden askerler tarafından yapıldığını belirtmiştir500.
Mamuratü’l-aziz sevk yargılamalarındaki sanıklardan Dersim Mebusu
Nuri Bey, Emvâl-i Metrûke ile ilgili sorularda; giden Ermenilerin, eşya ve
mallarının bir kısmını sattıklarını, bir kısmını da Emvâl-i Metrûke
Komisyonu’na teslim ettikleri cevabını vermiştir. Diğer taraftan, bazı
Ermenileri kendi çiftliğinde sakladığını da belirterek, onları sevkten
kurtardığını ifade etmiştir. Ayrıca şahit olarak bulunan eski Erzurum Valisi
Tahsin Bey ise, Ermenilerin hazırlanmaları için 1 ay süre verdiğini ve
eşyalarının da teminat altına alındığını söylemiştir. Bunun yanında Dersim
500 Ata, Tehcir Yargılamaları, s.177-178,185-187.
148
Mebusu Nuri Bey bir Ermeni kadının yaptığı şahitlik üzerine tutuklanmış, bu
nedenle Mamuratü’l-aziz Ermenileri adına 30’a yakın Ermeni’nin Dâhiliye
Nezareti’ne yazdıkları 12 Temmuz 1919 tarihli telgrafta; Nuri Bey’in hiçbir
kötülüğünün olmadığı gibi, bilakis kendilerine aylarca yiyecek verdiğini
belirtmişlerdir. Nuri Bey’in mükâfat göreceği yerde, bir garaz ve iftira uğruna
hapsedilip ceza görmesinin, Allah indinde mesuliyet gerektireceği
vurgulanmış ve bu telgrafı hiçbir etki altında kalmadan, sırf insanlık için
gönderdiklerini dile getirmişlerdir501.
Ermenilerin çıkarıldıkları yerlerden, belirtilen bölgelere her türlü
ihtiyaçlarının karşılanarak düzenli bir biçimde sevkleri hükümetçe gerekli
görülmüş, bu konuda gereken tebligat yapılmış ve önlemler alınmıştır. Her
şeyden önce memleket olağan durumda değil savaş durumundaydı. Ne kadar
önem verilirse verilsin, bir tarafta sınırlarda düşmanla çarpışılıyor, diğer
taraftan her gün bir yerde çıkan Ermeni ayaklanması bastırılmaya
çalışılıyordu. Bütün nakil araçları ordu ve memleketin ihtiyaçları uğruna
kullanılırken Ermeni kafileleri ancak imkânlar doğrultusunda sevk
edilebiliyordu. Bununla birlikte araçların önemli bir bölümü bu işe ayrıldı ve
memurlarla, asker ve jandarmadan büyük bir kuvvet de kafilelerin rahat ve
güven içinde sevkiyle görevlendirildi. En ufak bir aracın, en küçük bir
kuvvetin bile olağanüstü değeri olduğu bir zamanda, bu oranda bir yardım,
büyük bir fedakârlık demekti. Kuvvetlerine, şahıslarına büyük değer veren
komiteler bu kafilelere seyirci kalamadılar. Kafilelerin kurtarılmasını,
kendileri için sözde millî bir görev olarak görüyorlardı. Bundan dolayı
erkekleri savaş alanında bulunan Müslüman köylerine, bu köylerdeki suçsuz
halka saldırarak kötülük yapan, kahramanlık taslayan 200–300 kişilik çeteler,
bu kafilelerin yollarını kestiler ve pek çok yerde Ermenilerin yanında görevli
jandarma ve askerlerden birçoğunu şehit edip, kafileleri dağıtarak sözde
kurtardılar. Gerçekte ise onları yoksulluğa ve perişanlığa sürüklediler.
Bununla birlikte, yine hükümet gereken yerlerde iâşe merkezleri ve konak
501 Ata, Tehcir Yargılamaları, s.232,235.
149
yerleri hazırlatarak imkânlar elverdiğince kafilelerin belirlenen yerlere
sevkine çalıştı. Nakledilen Ermenilerin taşınır ve taşınmaz tüm mallarının
zarardan korunması için bir yasa çıkarıldı. Yasa hükümlerinin
uygulanmasıyla uğraşmak üzere bu bölgelere yetenekli kişilerden oluşan
komisyonlar gönderildi. Söylenen suistimalleri yerinde soruşturmak ve suçları
sabit olanları cezalandırmak üzere Divan-ı Harplere sevk etmek amacıyla da
güvenilir kişilerden kurulu çok sayıda teftiş heyeti oluşturularak belirlenen
bölgelere gönderildi. Bu heyetler tarafından yapılan soruşturmalar sonucunda,
görevlerini kötüye kullanan kişiler Divan-ı Harplere sevk edilerek şiddetle
cezalandırıldılar.
Ermenilerin yaşadıkları bölgelerden çıkarılarak Osmanlı ordusuna zarar
veremeyecek ve yurdun düzenini bozamayacakları başka yerlere
gönderilmeleri mülki ve askerî makamlarca görülen lüzumdan dolayı alınan
bir önlemdir. Bu şartlar altında, bu kararın acilen alınıp uygulanmasına büyük
ihtiyaç vardı. Aslında varlığını güvence altına alıp devam ettirmek için
binlerce yavrusunu savaş alanlarında kaybeden, ırk ve mezhep ayırt
etmeksizin bütün halkından vatana karşı her zamankinden daha çok bağlılık
bekleyen bir devletin, kendisini içte oyalamaya ve birtakım sıkıntılar
yaşatmaya karşı böyle bir karar alması en doğal ve yasal hakkıydı502.
Ermeni iskânını yakından izleyen Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nun Şam Konsolosluğu 28 Kasım 1916 tarihli “Ermenilerin
Zorunlu Göç Durumunun İyileştirilmesi” başlıklı bir rapor yayımlamıştır.
Raporda, bölgedeki Ermeni muhacirlere yapılan yardım ve destekleri şu
şekilde yazmaktadır503:
“Şam’da hükümetçe müsadere edilmiş olan çok sayıdaki
büyük bina, geriye getirilen Ermeni aileleri için tahsis edilmiş
olup, çoğunluğu buraya yerleştirilmiştir. Yönetimce, onların
502 Ermeni Komiteleri, s.215. 503 Celalettin Yavuz, “Göçmenler ve Cemal Paşa”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.301.
150
günlük parası garanti edildiği gibi ihtiyacı kapsayacak şekilde
kıyafet yardımı yapılarak geçimleri sağlanmaktadır. Kadınlara
ve yetişkin çocuklara iş imkânı veriliyor, diğer çocuklara okul
imkânı sağlanıyor. Bu evlerin nezareti, kendi içlerinden,
güvenilir kişiler tarafından yapılıyor…”
Amerikalı Tarihçi Justin Mc Carthy Ermeni sevk ve iskânıyla ilgili
olarak, “I. Dünya Savaşı boyunca, doğuda Müslüman sığınmacılar için
kurulmuş sığınmacı kampları yoktu. Devlet’in Muhacirîn Komisyonu,
sığınmacılara yardım sağlamak için elinden geleni yaptı ama kendi
askerlerini bile doğru dürüst giydiremeyen bir devlet, bir milyon sığınmacı
için ne ölçüde yardımcı olabilir?”504 demektedir.
Ayrıca sevkiyat sırasında ve ülkedeki savaş koşulları yüzünden meselâ
gıdasızlık, ilaç eksikliği, iklim değiştirme, uzun yolculuk, kimi yerel
Müslüman aşiretlerinin daha önce yakınlarını öldüren Ermeni militanlarından
öç almak için konvoylara yaptıkları saldırılar, kimi muhafızların kanun dışı
davranışları ve en önemlisi, bizzat Ermeni militanlarının çıkardığı isyan,
sabotaj ve baskın olayları nedeniyle Ermeni ölümleri gerçekleşmiştir505.
504 Justin Mc Carthy, Ölüm ve Sürgün, Çev. Bilge Umar, İstanbul 1995, s.257. 505R. Salahi Sonyel, “Turco- Armenian Relations and British Propaganda During the First World War”, Belleten, LVIII/222, Ankara 1994, s.429.
151
İKİNCİ BÖLÜM
ERMENİLERE YÖNELİK YARDIMLAR
2.1. YABANCILAR TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR
Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında yardım eden yabancıların başında
misyonerler gelmektedir. Bunlar içerisinde en başta gelenler Amerikan
misyonerleridir. Amerikalıların yanı sıra Alman ve İsviçreli misyonerlerin de
Ermenilere yardımlarda bulunduklarını görmekteyiz.
Misyonerlerin Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında yaptıkları
yardımlardan bahsetmeden önce kısaca misyonerlerin506 hedefleri üzerinde
durmak gerekmektedir. Yani dünyanın en önemli merkezlerinden en ücra
yerlerine kadar faaliyetlerini genişleterek sürdürmüş olan misyonerlerin
amaçları arasında, hangi ırk ve mezhepten olursa olsun insanlara anladığı
dilde yaklaşarak Hıristiyanlığı anlatmak ve kabul ettirmek yer almaktadır507.
Fakat misyoner faaliyetlerini sadece dinî hedefleri olan bir teşkilat olarak
görmek doğru değildir. Bu faaliyetlerin aynı zamanda ekonomik, siyasi,
sosyal ve kültürel hedefleri de vardır.
Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru sanayi devrimlerini tamamlayan
ülkelerin dünyadaki ham madde kaynakları ve pazarlarına ihtiyaç duyması,
misyonerlerin dinî misyonu dışında farklı görevler üstlenmesini sağlamıştır.
Bu bağlamda Anadolu coğrafyası misyonerler için çok önem taşımıştır.
Özellikle Amerikan misyonerlerinin Protestanlığı yaymak ya da Ermenilere
506 Latince misio’dan gelen misyon sözlükte “görev ve yetki”, misyoner ise, “görevli olan kişi” anlamına gelmektedir. Ancak Hıristiyan geleneğinde misyoner ifadesi, bir kavram olarak resmî kilise teşkilatı ya da herhangi bir Hıristiyan cemaat tarafından Hıristiyan mesajını ve dinini yaymak amacıyla özel olarak yetiştirilen ve bu çerçevede, özellikle Hıristiyan dışı toplumlarda görevlendirilen kişi anlamındadır. Buna göre, “misyonerlik” Hıristiyan inancını Hıristiyan olmayanlara yaymayı hedefleyen, amaçlı ve örgütlü her çeşit Hıristiyan propagandasını ihtiva eden faaliyetler bütünüdür. Bkz. Şinasi Gündüz, “Misyonerlik”, DİA, XXX, Ankara 2005, s.193; Şinasi Gündüz-Mahmut Aydın, Misyonerlik, Hıristiyan Misyonerler, Yöntemleri ve Türkiye’ye Yönelik Faaliyetleri, İstanbul 2002, s.13,60. 507 Ömer Rıza , “Misyonerlik, Son Asırda Misyonerlik Faaliyetleri”, Sebilürreşad, XXIII/595, İstanbul 3 Nisan 1340, s.333.
152
sahip çıkmalarının altında yatan gerçek sebeplerden birisi de Anadolu’nun
zenginlikleridir508. Bunun yanında Ermeni meselesi misyonerlere çeşitli
fırsatlar vermiştir. Bu mesele nedeniyle bütçelerine yardım yapılmasını
sağlamıştır. Ayrıca hem Amerika’da hem de başka yerlerde prestijlerinin
artmasına olanak tanımıştır509.
2.1.1. AMERİKAN MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ
YARDIMLARI
1810 yılında kurulan “American Board of Commissioners for Foreign
Missions” adlı misyoner örgütü kısaca “BOARD” ya da “ABCFM” olarak
bilinmektedir. Boston’da kurulan Board, Amerikan misyoner örgütleri
içerisinde en önde geleni ve en önemli olanıdır. Osmanlı Devleti’nde bulunan
Protestan okullarının çoğu bu örgütün çok büyük para yardımları, talimatları
ve teşvikleriyle yapılmıştır510. 1820 yılında Levy Persons ve Plinky Fisk
İzmir’e gelerek, Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren ilk Amerikan
misyonerleridir. Onların yaptıkları araştırmalar sonucunda Board misyon
merkezlerini kurarken rastgele bir seçim yapmamış, bu merkezlerin çevredeki
yerleşim birimlerine rahatça ulaşılabilecek konumda olmalarına dikkat
etmiştir. Amerikan misyonerlerinin yayılması batıdan doğuya doğru olmuştur.
1840 yılında İstanbul dışında dört yerde istasyon var iken, 1870 yılında
508 Koyu bir Amerikan misyonerinin oğlu olan ABD’nin Sivas Konsolosu Mr. Jewet 4 Kasım 1887 tarihli raporunda Anadolu’nun yeraltı zenginliklerini şu şekilde ifade etmiştir: “Anadolu’nun maden kaynakları zengin ama pek az geliştirilmiştir. Bir başka hükümetin elinde olsaydı, bu maden kaynakları sayesinde yüzyılın en büyük verimini ve servetini sağlardı. Ama bugünkü koşullarda bunlar hemen hemen hiçbir değer taşımıyor.” Kaynakların zenginliği ve bu kaynakların ancak başka bir devlet tarafından değerlendirilebileceği açıkça belirtilmiştir. Amerikan misyonerlerinden Francis E. Clark Anadolu’nun zenginlikleriyle ilgili ifadeleri de, “Anadolu, büyük doğal kaynakları ve geniş olanakları bulunan bir yerdir. Toprağı verimli, madenleri sonsuz bir ülkedir. Bu nedenle, Türkler buradan atılmalı ve burada başka bir ülke kurulmalıdır. O zaman gizli hazineler işletmecilere açılır ve mühürlü tutulan madenler dünya kasalarına servet akıtır. Şimdi ise, Türk madenlerine dokunulmadıkça, milletlerin zenginliği yerinde kalır.” şeklindedir. Bkz. Bilal Şimşir, “Ermeni Propagandasını Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.110-112. 509 Suzanne E. Moranian, “The Armenian Genocide and American Missionary Relief Efforts”, America and the Armenian of 1915, Edited by Jay Winter, Cambridge 2003, s.202. 510 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.731; BOA, Y.EE, nr.102/38, Lef 1.
153
Anadolu’nun 17 büyük yerleşiminde istasyon, 180’i geçen kasaba ve
köylerde uç istasyon faaliyet göstermiştir511. İlk olarak 1831 yılında Beyrut ve
İstanbul’dan sonra 1835’te Trabzon, 1839’da Erzurum, 1849’da Antep,
1850’de Musul, Selanik, 1855’te Maraş, Adana, Halep, Tarsus, Harput, Sivas,
1856’da Urfa, Antakya, İzmit, 1857’de Diyarbakır, 1858’de Mardin, Bitlis ve
Edirne, 1863’te Adana ve 1872’de Van misyon istasyonları kurulmuştur512.
Amerikan misyonerleri önce Müslümanları ve Yahudileri
Protestanlaştırmayı denediler. Fakat bunda başarılı olamayacaklarını
anlayınca bunları dışında diğer topluluklara yöneldiler. Misyonerler, dinî
kurumlar, sağlık, sosyal ve özellikle eğitim kurumları vasıtasıyla faaliyetlerini
sürdürmüşlerdir. Bu amaçla ilköğretimden yüksekokula kadar eğitim
kurumları açmışlardır513. Eğitim kurumlarının çalışma alanları çoğunlukla
İstanbul, Anadolu ve Suriye’dir514. Misyonerler okullar vasıtasıyla çocuklara,
onların aracılığıyla ailelerine nüfuz ediyorlardı. Eğitim görmüş kimselere,
gerek kiliselerde gerekse eğitim kurumlarında eğitici görevler veriyorlardı.
Dolayısıyla Ermeniler bir yandan misyonerlerden eğitim görürken diğer
yandan da kendi içlerinde yetişen kimselerden eğitim görüyorlardı. Ayrıca
yetişmiş birçok Ermeni gencine de ABD’ye gitmeleri ve orada daha ileri
eğitim görme olanakları da sağlanıyordu. Bu gençlerin pek çoğu ABD’de
Amerikan vatandaşlığına geçerek Osmanlı Devleti’ne geliyor, Osmanlı
topraklarında Amerikan vatandaşı olmanın dokunulmazlığı içinde halklarına
özgürlük propagandası yapıyor, gördüklerini anlatarak devletten reformlar
511 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.731; Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğun’daki Amerikan Misyoner Okulları, Ankara 2000, s.82; Çağrı Erhan, Türk- Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara 2001, s.190-191. 512 Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, s.69. 513 Amerikan misyonerlerinin açmış oldukları okullar hakkında geniş bilgi için bkz. Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, s.118-164. Ayrıca Osmanlı yetkililerinin Protestan eğitim kurumlarıyla ilgili yapmış olduğu incelemeler için bkz. BOA, Y.PRK.MF, nr.4/66; nr.5/20; nr.4/136; nr.4/136; BOA, Y.EE, nr.102/38; Şamil Mutlu, Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, İstanbul 2005, s.294-333. 514 Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340, s.262.
154
yapmasını istiyordu515. 1840 yılından itibaren misyonerler, ABD’ye Ermeni
öğrencileri göndermeye başlamıştı. İlk gönderdikleri papaz adayı
Ermenilerdi. Yalnız daha sonra Amerikan yüksekokulları olan Yale,
Princetion gibi yerlere de Ermeni öğrencileri göndermişlerdir. Öğrenim için
ABD’ye gidip oraya yerleşen Ermeni gençlerinin sayısı 1890 yılına kadar
azdı. Ama bunlar yüksek öğrenim görmüş, genç ve dinamik kişilerdi.
ABD’ye yerleşen ikinci Ermeni grubu ise yeni yetişmiş tüccarlardı. Daha
sonraları esnaf, zanaatkâr ve köylü Ermeniler de ABD’ye göçe başlamıştı.
Bunlar öncelikle misyoner çalışmalarının en yoğun olduğu Erzurum, Harput,
Merzifon gibi yörelerden göç edenlerdi. 1890-1900 yılları arasında yaklaşık
19.000 Ermeni, ABD’ye göç etmişti. Bu sayı 1908’de 3.300, 1910’da 5.500
ve 1913’te 9.355’ti. I. Dünya Savaşı başlangıcında 50.000’i aşmıştı516. Joseph
L. Grabill’e göre ise bu sayı 70.000’i geçiyordu517.
Amerika ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerinde başlıca ürünler tütün
ve gazyağıydı. I. Dünya Savaşı öncesi son 5 yılın ortalama ticaret hacmi yıllık
24 milyon dolardı. Misyoner yatırımları ise yani kiliseler, evler, okullar,
basın-yayın ve hastanelerin değeri yaklaşık 8 milyon, Amerikan kolejlerinin
mülki değeri ise 20 milyon doları buluyordu518. 22 Eylül 1915 tarihli The
Independet Gazetesi’ne göre, Board’a bağlı 10 tane Amerikan Koleji varlığını
sürdürüyordu. Bunlardan; Robert Koleji, İstanbul; İstanbul Kız Koleji; Suriye
Protestan Koleji, Beyrut; Uluslararası Kolej, İzmir; Anadolu Koleji,
Merzifon; Fırat Koleji, Harput; Antep Koleji; Merkezî Türkiye Koleji, Maraş;
St. Pauli Koleji, Tarsus; Öğretmenler Koleji, Sivas’tadır. Enstitüler ve diğer
okullarda 40.000’in üzerinde öğrenci okuyordu. Öğrencilerin büyük bir 515 Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesi’nde Rolü”, Türk Kültürü Dergisi, XXVII/1-2, Ankara 1989, s.9. 516 Şimşir, “Ermeni Propagandası”, s.103-105. 517 Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence on American Policy 1810-1927, Minneapolis 1971, s.42. 518 Robert L. Daniel, “Armenian Question and American Turkish Relations 1914-1927”, The Missisipi Valley Historical Review,46/2, September 1959, s.55; Grabill, Osmanlı Devleti’nde Amerikan misyoner kurumlarının değerini Ermeni zorunlu göçü öncesi 40 milyon doların üzerinde, daha sonra 20 milyon dolara düştüğünü belirtmektedir. Yani misyoner faaliyetlerinin Ermeni sevkiyatından çok etkilendiğini kastetmektedir. Bkz. Grabill, Protestant Diplomacy, s.132.
155
çoğunluğu Ermenilerden meydana geliyordu519. Amerikan misyonerlerinin
1914’te dünyada en çok faaliyet gösterdikleri yerler Türklere aitti. 20’nin
üzerinde istasyon, 50-100 arası personel, 1.000 yerli çalışan, 30-100 arası
Ermeni Evangelist Kilise’de 50.000 üyesi vardı520.
Amerikan misyonerlerinin Ermenileri etki altına alması Amerikan
halkının da Ermenilere sempati ile bakmalarına sebebiyet vermiştir.
Amerikan halkı 1894–1896 yılları arasındaki Ermeni Olayları ve 1915
yılındaki sevk ve iskân sırasında Ermenilere çok büyük miktarda yardımlarda
bulunmuştur521. Ayrıca Amerikan misyonerleri, Ermeni dili ile yayımladıkları
kitaplarda Ermeni ihtilal hareketlerini teşvik etmiş ve onları
cesaretlendirmiştir. Ermeniler arasında milliyetçilik ruhunun gelişimini
hızlandırmışlardır522. Amerikan misyonerleri, Ermenilerin sevki öncesi
Osmanlı coğrafyasında çeşitli yardım cemiyetleri kurmuştu. I. Dünya Savaşı
sırasında Suriye’deki toplulukların gıda ve hayvan ihtiyacını karşılayabilmek
ve onları salgın hastalıklara karşı koruyabilmek için Suriye’deki Beyrut
Üniversitesi’nde çalışan personelin oluşturduğu yardım komitesi ile
Presbyterian Misyonu523 yardım amacıyla birleşti ve adı “Syrian Relief
519 The Armenian Genocide, News Accounts From the American Press: 1915-1922, Abook by Richard Diron Kloain, Ricmond California (Tarihsiz), s.40. 520 R. Dennis Papazian, “The Changing American View of the Armenian Question An Interpretation”, Armenian Review, 39/4-156, Winter 1986, s.50. 521 Ralph Elliott Cook, The States and Armenian Question: 1894-1924, June 1957, s.5; 1894-1896 Ermeni olayları sonrasında Amerikan misyonerleri yardım organizasyonları düzenlenmiştir. Bu yıllarda yardım edenler arasında Julia Ward Howe, Alica Stone Blackwell, William Lyod Garrison, Harriet Beecher Stowe, William Jennings Bryan, Alfred E. Smith, Clara Barton, Susan B. Anthony, Elizabeth Cady Stanton, Arnold Toynbee ve Lord James Bryce vardır. Yardımlar, Amerikan Kızılhaçı ile birlikte yapılmıştır. 1890’lı yılların sonlarına kadar Ermenilere dağıtılan yardım miktarı 1.5 milyon dolardı. Bu bilgiler için bkz. Joseph L. Grabill, Missionaries amid Conflict, Their Influence upon Amrerican Relations with the Near East, 1914-1927, Michigan 1964, s.30; Robert George Koolakian, Struggle For Justice A Story Of The American Committee For The Indepence Of Armenia 1915- 1920, Michigan 2008, s.23-24. Ayrıca Clara Barton’un yapmış olduğu yardım faaliyetleriyle ilgili olarak bkz. Clara Barton, America’s Relief Expedition to Asia Minor Under The Red Cross, Meriden Conn. 1896. 522 Cook, Armenian Question, s.6. 523 Presbyterian Board, 1874’ten 1914 yılına kadar Suriye’de 2.585.986 dolar harcamıştır. 1914-1915 yılları arsında 851.486 dolar harcayarak toplam 3.437.442 dolar olmuştur. 1915’te ise harcanan tutar 144.000 dolardır. Bu paradan muhacir Ermenilerin ihtiyaçları da karşılanmıştır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.732,739.
156
Committee524” oldu. Bu yardım komitesi “Armenian Relief Committee” ile
birleşerek “Armenian-Syrian Relief Committee” adını aldı. Üyeleri; Başkan,
Beyrut Üniversitesi profesörlerinden James A. Patch; İkinci başkan Profesör
J. Stewart Crawford; Amerikan basınında idareci olan Charles Dana aynı
zamanda yardım komitesinin muhasebecisiydi; Sekreter görevinde Mrs. M.
Mc. Gilvary ve bunlardan başka Bayard Dodge, Mrs. H. G. Dorman ve H. H.
Nelsan gibi Amerikan Üniversitesi çalışanlarından meydana geliyordu525.
Colombia Üniversitesi’nin Gazetecilik Bölüm Başkanı ve Presbyterian Board
Sekreteri Talcott Williams 1915 başlarında “Syrian-Palestine Relief Fund” u
kurmuş ve 1915 Haziranı’nda da 155.000 dolar yardım toplamıştı526.
Presbyterian Board, Türk-Rus çatışması sebebiyle Mart 1915 tarihinde
“Persian War Relief Fund”u kurmuş ve Haziran ayında birkaç bin dolar
yardım toplamayı başarmıştı527. “Dodge Relief Committee” de önemli bir
yardım kuruluşuydu. Bu yardım komitesinin başkanı Cleveland Dodge’du ve
ailesi Newyork şehrine gelen ilk ailelerdendir. Büyükbabası Hıristiyan
organizasyonlarında yer alıyordu ve Board’ın mütevelli heyetinin bir
üyesiydi. Babası ise, “ Young Men’s Christian Association” yani “Hıristiyan
Genç Erkekler Cemiyeti”nin528 başkanıydı. Bir Presbyterian olan Cleveland
524 Amerikalıların Süryanilere yapmış oldukları yardımlar için bkz. Bülent Özdemir, Süryanilerin Dünü Bugünü, 1. Dünya Savaşı’nda Süryaniler, Ankara 2009, s.92-110. 525James L. Barton, Story Of Near East Relief (1915-1930), Newyork 1930, s.17-18. 526 Grabill, Near East, s.30-31. 527 Grabill, Near East, s.31. 528 İngiltere’de kurulduktan sonra 1851 yılında Amerika’ya doğru genişleyen Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti, Avrupa, Asya, Okyanusya’nın değişik yerlerine yayılmıştır. 1913 yılında bu cemiyetin Amerika’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde 8.612 şubesi vardı. Bkz. “Hıristiyan Gençler Cemiyeti”, İçtihad, No:65, İstanbul 9 Mayıs 1329, s.1426; Bu cemiyetin dünyanın çeşitli yerlerinde 971.833 üyesi mevcut olup, cemiyet tarafından 1913 yılına kadar 2.395 idarehane inşa ettirilmiş ve bunlara masraf olarak 75.502.131 dolar harcanmıştır. Genç Hıristiyanlar Cemiyeti’nin Osmanlı Devleti’ndeki ilk şubesi Nisan 1913 tarihinde Doktor Marsellos tarafından Beyoğlu’nda açılmıştır. Cemiyetin, İngiliz diliyle yazılmış iki nizamnâmesi vardır. Birinci nizamnâmeye göre; cemiyet faaliyetlerini hangi ırk ya da mezhepten olursa olsun halka Protestanlığı anlatmak ve celbe çalışmak, ikincisi ise; Genç Hıristiyanlar Cemiyeti, Kitab-ı Mukaddes gereğince Hz. İsa’yı kendi Allah ve kurtuluşu olarak kabul edenlerin bu amaçlarını yayabilmek için faaliyetlerde bulunabilecek kimselerin bir araya gelmelerini sağlamaktır. Özellikle bu cemiyet Türk egemenliğindeki Hıristiyanları ayırmak için sürekli olarak Hıristiyanlar içerisinde faaliyetlerde bulunmuş, dışarıda ve özellikle Amerika’da Türklerin barbar olduklarına ve Hıristiyanları katlettiklerine dâir Türkler aleyhinde propaganda yapmışlardır. Ayrıca misyonerlerinin çoğunun aslı ve kökenlerinin
157
Dodge, Ermenilerin sevki esnasında Amerikan Başkanı olan Woodrow
Wilson ile aynı dinî çizgide yer alıyordu529. Yalnız şunu da belirtmeliyiz ki
Wilson’un politika kariyerinde Dodge çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü
Wilson Newjersey’de vali iken Dodge onun yakın arkadaşıydı. Aynı zamanda
1912 ve 1916 yıllarındaki Wilson’un başkanlık kampanyalarında Wilson’a en
çok bağışı Dodge yapmıştır. Bu bağış 1916 seçimlerinde 100.000 dolardı530.
Dolayısıyla bu durum Wilson’un Ermenilere niçin yardım toplanması için
Amerikan halkına sürekli olarak yardım çağrısı yaptığını ve aktif bir şekilde
çalıştığını anlamamıza sebebiyet vermektedir.
Ermenilerin sevk nedeniyle yardıma ihtiyacı vardı. Board ve diğer
misyonlar ile dinî topluluklar birleşti ve bunlar çok sayıda yardım
organizasyonları için harekete geçtiler. 1915 sonbaharında Syrian-Palestine
Relief Fund, Persian War Relief Fund ve Dodge Relief Committeeleri
birleşerek “American Committee for Armenian and Syrian Relief” ve kısaca
“ACASR” adını aldılar. Öyle ki bu yardım komitesi, kuruluşunun daha
Ermeni olması ve İstanbul’un Divan yolundaki şubesinin Ermenilerin millî rengi olan sarıya boyanmış olması, cemiyetin ruh maneviyatını ortaya koymasında delil olarak kabul edilebilir. Bu cemiyet, hem genç kızlara hem de genç erkeklere karşı faaliyetlerini daha etkili bir biçimde sürdürebilmek için kız ve erkeklere ait olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti 19. yüzyılın son çeyreğinde Amerikan misyoner faaliyetlerinin uzantısı şeklinde Board’a bağlı olarak faaliyetlerde bulunmuştur. 1857 yılında erkeklerden ayrı müstakil olarak kızlar için böyle bir cemiyet meydana getirilmiştir. Cemiyet, her din ve milletten olan kızların bir arada toplanıp, eğlenmeleri için ve bu şekilde birbirlerine yardım etmeleri amacıyla kulüpler, okullar ve spor salonları açmıştır. Bunların yanında kendilerine ait hastane ve eczaneleri de vardır. Bunlar için gerekli olan paraların hemen hemen hepsi Amerika’dan geliyordu. I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı sınırları içerisinde Hıristiyan Genç Kadınlar Cemiyeti, bilhassa I. Dünya Savaşı’nda savaşın getirdiği yoksulluktan dolayı zor durumda olan kimseler arasında çalışmışlardır. Hıristiyan Genç Kadınlar Cemiyeti, Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti’ne oranla daha fazla başarı göstermiştir. Bu bilgiler için bkz. Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşşad, XX,/495, İstanbul 27 Mart 1338, s.7-8; Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/543, İstanbul 17 Ağostos 1338, s.219; “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXII/525-526, İstanbul 12 Nisan 1339, s.43-46; “Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340, s.262; “Genç Kadın Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIV/618, İstanbul 25 Eylül 1340, s.317; Erol Güngör, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, İstanbul 1999, s.57; Zafer Toprak, “YMCA”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VII, İstanbul 1994, s.531. 529 Grabill, Protestant Diplomacy, s.86. 530 Grabill, Near East, s.42.
158
başında 100.000 dolar tutarında yardım topladı531. ACASR’ın 1916 yılı
itibariyle ABD’de 25 şubesi bulunuyordu. 1918 yılında da bu yardım
kuruluşu “American Committee for Relief in the Near East” yani “ACRNE”
sonraki yıl yani 1919’da “Near East Relief” ve kısaca “NER” adını aldı532.
ACARS’ın kurul üyeleri ise 40 kişiden oluşuyordu ve neredeyse hepsi
Protestan Amerikalılardan meydana geliyordu. Bunlardan bazıları D. Stuart
Dodge, Dodge Yardım Komitesi’nin kurucusu ve Suriye Protestan Koleji
Yönetim Kurulu Başkanı; Presbyterian Yönetim Kurulu Sekreteri Stanley
White; Syrian Protestan Koleji Yönetim Kurulu üyesi Arthur Curtiss James;
Gönüllü Öğrenci lideri John R. Mott’dur. Kurul üyelerinden sadece 4 tanesi
Yahudi ve Katoliklerden meydana geliyordu. Yardım kuruluşunun başkanı ise
James Levy Barton’du533. ACARS’ın İstanbul’daki üyeleri de şunlardan
oluşuyordu: ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau, Robert Koleji
Başkanı Gates, Amerikan Büyükelçiliği Sekreteri Lewis Heck, Board’ın
531 Elizabeth Suzanne Moranian, The American Missionaries and the Armenian Questions: 1915-1927, Michigan 1994, s.133; Grabill, ACASR’ın 20 Kasım 1915 tarihinde kurulduğunu belirtir. Bkz. Grabill, Protestant Diplomacy, s.72. 532 Moranian, Armenian Questions, s.133; Grabill, Protestant Diplomacy, s.72; Koolakian, Armenia, s.78; NER çalışanları Ermenilerin bağımsızlığını kazanması için de aktif rol oynamışlardır. Bu amaçla NER yetkilileri ABD Başkanı Wilson’a Ermenilerin bağımsızlığı için çalışacak bir komitenin kurulması için organizasyon düzenlenmesini istediler. Kasım 1918 tarihinde oluşmaya başlayan bu komite, gelecek bir buçuk ya da iki ay içerisinde büyük bir organizasyonun sağlanmasıyla oluşumunu tamamladı. 7 Şubat 1919 tarihinde kurulan komitenin adı “ American Committee for the Independence of Armenia (ACIA)” idi. Organizasyona İtilaf Devletleri yetkilileri, Birleşik Devletler’in gelecekteki başkanları aileleriyle birlikte, devlet ve yerel hükümet görevlileri, Senato temsilcileri, mühendisler, bilim adamları, aktörler, yazarlar, eğitimciler, avukatlar, dini liderler, ekonomistler gibi 400’den fazla kişi katılmıştır. ACIA’nın üyeleri arasında NER’in önde gelen yetkilileri de vardı. Bkz. Koolakian, Armenia, s.17,93-96. Ayrıca ACIA’nın üyeleri için bkz. Koolakian, Armenia, s.97. 533 Barton, Relief, s.18 dipnot 1; Grabill, Protestant Diplomacy, s.73. Barton’un Dodge’ye gönderdiği 14 Eylül 1915 tarihli yazıda ACASR’ın ilk kurulma aşaması şöyle anlatılıyordu: Board olarak Ermenilere yardım etmek amacıyla henüz bir toplantı düzenlenmedi. Bu amaçla toplanılacak en uygun yer sizin Newyork’taki ofisinizdir. Toplantıya Dr. Mott, Rabbi Wise, Mr. Crane, Mr. Straus, Ermenilerden bir veya iki temsilci (bunlar Boston’dan Piskopos Guleserian ve Newyork’tan H.G. Bezneyan olabilir.), önde gelen Ermeni işadamlarından bir ya da iki kişi katılabilir. Hükümet temsilcisi olarak Dr. Frank Mason North’un katılmasını öneriyorum. Toplantı gelecek pazar hariç diğer günler düzenlenebilir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.475-476.
159
muhasebecisi William W. Peet ve Mrs. George Huntington ile Luther
Fowle’dur534.
Rus Kafkasyası’nda mültecilere yapılan yardımları Amerikan Tiflis
Konsolosu Smith ve ekibi gerçekleştiriyordu. Burada yardıma muhtaç
200.000’den fazla insan vardı. Bu insanlara yardım edilmesi için Rockefeller
Vakfı’nın çağrısına komite kulak vererek, yardım çalışmasını başlatmıştır.
Ayrıca burada yardım çalışmaları Lord Bryce Başkanlığı’ndaki İngiliz
Komitesi tarafından da destekleniyordu535. 16 Eylül 1915 tarihinde
Newyork’ta gönüllü bir yardım komitesi olarak kurulan ACASR’ın hedefi,
Türkiye ve komşu ülkelere yardım için 100.000 dolar toplamaktı. Toplumun
bütün kesiminden insanlar, cemaatler, dinî örgütler, kardeşlik
organizasyonları adı altında okullar, üniversiteler yardım toplanan veya
yapılan yerler oldu. Hedeflenen rakama ulaşılmakla kalınmadı, Newyork’ta
Ulusal Ofis’de 91 milyon dolar ve buna ek olarak 25 milyon dolarlık ilaç,
giyecek ve başka çeşit yardımlar toplandı536. Barton’a göre altın kural
Yakındoğu’ya motive olmaktı. Buraya ACASR, 1915-1930 yılları arasında
yaklaşık 116.000.000 dolar yardımda bulunmuştur. 1.000.000’un üzerinde
muhacire yardım edilmiş ve 132.000’den fazla yetime bakılmıştır. 200
hemşire yetiştirilmiştir. 30 gönüllü misyoner hastalıktan ve bazı durumlarda
düşman çevrelerin saldırılarından ölmüştür. 1919’dan itibaren ise NER,
yüzlerce mil537 yol ve sokak kaldırımları inşâ etti. Dağılmış ve yıkılmış
yerleri de yeniden yaptı ya da onardı. Ayrıca yeni endüstriler kurdu. Kümes
hayvancılığı ve büyükbaş hayvancılığı için yeni cinsler getirtti. Bunun
yanında mısır, pamuk, buğday ve diğer hububat ve sebzelerin yetiştirilmesi
için daha iyi tohumlar ektirdi. Aynı zamanda tarım alanında modern traktörü
tanıttı538.
534 Barton, Relief, s.17. 535 Barton, Relief, s.18. 536 Barton, Relief, s.VII-VIII; Koolakian, Armenia, s.20. 537 1 kara mili 1609 m. etmektedir. 538 Moranian, Armenian Questions, s.133-134; Moranian, “Relief Efforts”, s.195.
160
Sonuç olarak Yardım Komitesi bunun gibi çalışmaları Anadolu, Suriye,
İran, Kafkasya ve Yunanistan bölgelerinde sürdürmüştür. Dolayısıyla
komitenin yardım sahası, İstanbul’dan İran’ın doğusuna ve Tahran’ın
batısına, Karadeniz’den Kafkas dağlarına; Güney Akdeniz ve Mısır ve
Arabistan coğrafyasına kadar uzanıyordu. Doğudan batıya 2.000 milden fazla
kuzeyden güneye, 1.300 millik bir alandan meydana geliyordu539. Belirtildiği
üzere Amerikan yardım komiteleri Hıristiyanları sorumlulukları altına almıştı.
İşte Ermeniler, Suriyeliler, Asurîler, Nasturîler, Rumlar bunlardan bazılarıdır.
Ama Amerikalılar bununla yetinmemiş Kürtler, Tatarlar, Araplar, İranlılar ve
çok az da olsa Türkleri kapsayan yardımlar yapmışlardır. Yardım çalışmaları
Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Rusya,
İran, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır bölgelerini kapsamıştır540. Barton, yardım
organizasyonlarında sıkı bir politika takip edildiğini yardımların dağıtımında
milliyete ve inanca bakılmadığını belirtir541. Fakat ileride de ifade
edeceğimiz üzere yardım dağıtımında durum hiç de Barton’un dediği gibi
değildir.
ACASR’ın Ermenilere yaptığı yardımları belirtmeden önce yardım
miktarının artması için Amerikan kamuoyunu etkileyen siyasetçilerin,
misyonerlerin basın-yayın organlarında yayımlanan ifadelerle gerçekleştirilen
yoğun propaganda faaliyetlerinden bahsetmek gerekir. Çünkü basın-yayın
organlarında Osmanlı Devleti olumsuz yönde ne kadar kötülenirse, Ermeniler
de bir o kadar acındırılırsa yardım miktarı o derece artıyordu. Dolayısıyla
yoğun bir şekilde sürdürülen propaganda faaliyetlerini mutlaka belirtmek
gerekir.
539 Barton, Relief, s.51-52; Koolakian, Armenia, s.20. 540 Simon Payaslian, United States Policy Toward The Armenian Questions and the Armenian Genocide, Newyork 2005, s.110. 541 Barton, Relief, s.XII.
161
2.1.1.1 Yardım Toplamak İçin Yapılan Amerikan Propaganda
Faaliyetleri
ACASR’ın yardım faaliyetlerinde çok miktarda para toplanabilmesi için
yardım çağrısı yapan Amerikan siyasetçilerin başında Amerikan Başkanı
Woodrow Wilson gelmektedir. Hatta kendisi başkanlık düzeyinde
Ermenilerle ilgilenen ilk siyasetçidir. 4 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul’dan
Amerika’ya dönen ABD’nin eski Büyükelçisi Morgenthau, ABD başkanı
Wilson’u ziyaret etmiş, Wilson’dan Ermenilere yardım ve bazı Yahudi
organizasyonları için siyasal çalışmalar yapmasını rica etmiştir. Bunun
üzerine Wilson 10 Temmuz 1916 ve 21-22 Ekim 1916 tarihlerinde Ermeni ve
Suriyelilere yardımda bulunulması için halkına çağrıda bulunmuştur542.
Başkanı bu çağrıyı yapmasına ikna eden Morgenthau’dan başka Vickery ve
iki misyoner lideri Barton ve Samuel Dutton543dur. Wilson çağrısında diyordu
ki; “Binlerce Ermeni ve Süryani Amerikan yardımlarıyla yaşamlarını
542 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.480; Barton, Relief, s.382. Bu bildiri için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Payaslian, Armenian Questions, s.111,114; Moranian, bu çağrının 1916 Eylülü’nün sonlarında olduğunu belirtir. Bkz. Moranian, “Relief Efforts”, s.206; ABD Başkanı, Ermeniler hakkında Amerikan basınında çıkan yazılarının da etkisiyle, 21-22 Ekim 1916 tarihlerini savaştan zarar gören Ermeni ve Süryaniler için “Özel Bağış Günü’’ olarak ilan etmiştir. Bu bilgi için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Koolakian, Armenia, s.27; Özdemir, Süryaniler, s.92 dipnot 269; bu amaç doğrultusunda Birleşik Devletler Senatosu 9 Şubat 1916 tarihinde Ermenilere yapılan yardım fonlarının yükselmesi için Ermenilere özel bir günün ayrılması için karar çıkarmıştır. Kararın içeriği; “Ermenilerin birkaç yüzbini yiyeceğe, giyeceğe ve barınma sıkıntıları bulunmaktadır. Evlerinden ve mülklerinden ayrıldılar. Açlık, hastalık sebebiyle pek çok şeye gereksinimleri vardır. Bu nedenle ABD vatandaşları çok sayıdaki mağdur insanlara karşı yardım etmelidir. Bu amaçla Amerikan Başkanı bu insanlara yardım etmek amacıyla bir gün belirleyerek yardım toplamayı hedeflemektedir.” şeklindedir. Ayrıca “Ermeni Yardım Günü” olarak ilan edilmesi üzerine ACASR’ın sekreteri Charles V. Vıckrey 21 Ekim 1916 tarihinde çalışanlarına bu günle ilgili mektup yollayarak, mektupta çalışanlarından Ermenilere yardım toplamak için organizasyonlar düzenlenmesini istemektedir. Bkz. Koolakian, Armenia, s.83,129. Bu bildiri için bkz. Ekler kısmı Ek X. Bildiriyle birlikte Ermenilerin sevk ve iskân edildikleri yerlerden gelecek bilgiler gazeteler ve dergilerde makaleler halinde yayınlanarak, broşürler ve el kitapları hazırlanarak toplanacak yardımın artması düşünülmüştür. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.481-482. 543 Koolakian, Armenia, s.23-24; Moranian, “Relief Efforts”, s.206.
162
sürdürmektedir544.” Dolayısıyla Amerikan halkından yardım etmelerini
istemiştir.
26 Kasım 1916 tarihinde Stockholm Sefâreti, Hâriciye Nâzırı Halil
Bey’e Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilere ve Suriye bölgesindeki
Hıristiyanlara yardımda bulunulması için Amerika’nın birçok yerinde yardım
cemiyetleri kurulmasına Amerikan senatosunca karar verildiğini ve bu
anlamda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson’un da bir beyanname
yayımladığını bildiriyordu545.
Amerikalıların Ermenilere ve diğer Hıristiyan unsurlara yardım etmesi
için yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunan en önemli bürokrat
temsilcilerin başında, 27 Kasım 1913- 1 Şubat 1916 tarihleri arasında
ABD’nin İstanbul büyükelçilik görevini sürdüren ve daha sonra ABD’ye geri
dönüp Ermeniler için çalışan Henry Morgenthau’dur546.
I. Dünya Savaşı’nın başından sonuna kadar Amerikalı Evangelistler
Ermenilere yardım etmişlerdir. Para için bazı durumlarda ümitsizlik baş
göstermişse de yardımlar sürmüştür. Misyonerler, para için sıkışmışken
Morgenthau devreye girmiştir547. 1915 yılının Eylül ayında yardım çağrıları
yapıldığı zaman, Amerika’ya Ermenilerle ilgili bilgileri Amerikan diplomatik
temsilcileri tarafından gönderiliyordu ve bilgiler kodlanmış olarak
yollanıyordu. Bu raporlar, Amerikan Konsolosu’nun diplomatik yetkilileri,
544 Barbara Keller, The United States and Armenian 1914 to 1920 The Armenian Mandate, Michigan 1969, s.62. 545 BOA, HR.SYS, nr.2884/12. 546 Morgenthau, “Ambassador Morgenthau’s Story” adlı eserinde Ermeni sevkiyatına da yer vermiştir. Burada sevkiyat sırasında yaşanılan sıkıntıları kendine göre anlatmış ve Türk hükümetiyle müttefiki Almanya’yı suçlayıcı bir şekilde yazmıştır. Bazı örnekler için Bkz. Henry Morgenthau, Ambassador Morgenthau’s Story, Newyork 1918, s.310-311,313,315,317,346-347,349-350. Morgenthau’ya ait bu eserin perde arkasını açıklayan Lowry, Morgenthau’nun hedefi Amerikan halkını savaşın zaferle sonuçlanacağına inadırmak amacıyla Alman ve Türk aleyhtarı bir kitap yazmak, bir diğer hedefi de, Wilson’un savaş politikasına daha çok destek sağlamaktı. Başka bir deyişle, Morgenthau’nun düşüncesine göre bu öykü bir savaş dönemi propagandası olarak amaçlamış yani İtilaf Devletleri’nin savaş çabalarına bir katkı olarak düşünülmüştü. Bkz. W. Heath Lowry, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü’nün Perde Arkası, Çev. Belkis Torfilli, İstanbul 1991, s.6-7. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Lowry, Büyükelçi Morgenthau, s.12-15,16-26. 547 Moranian, Armenian Questions, s.126.
163
misyonerlerin, doktorların, öğretmenlerin kişisel gözlemlerinden oluşuyordu.
Ermenilerin yaşadığı sıkıntıları dile getiren ve yardım isteyen telgrafı ise
Amerika’ya yollayan Morgenthau’ydu. Gönderilen bilgiler, Amerika’daki
basın- yayın organlarında yayımlanarak daha fazla yardım toplama amacını
taşıyordu548.
Büyükelçilik görevinden sonra Morgenthau, 22 Şubat 1916 tarihinde
ülkesine geri döndü. Newyork’a vardığında ACASR yardım heyeti onu
rıhtımda karşılamıştır549. Morgenthau’nun ülkesine dönmesinin iki nedeni
vardı. Birincisi; Başkan Wilson’un yeniden seçilmesini sağlamak, ikincisi;
Başkan’a ve Dışişleri’ne Avrupa’daki durumla ilgili birinci elden edindiği
bilgileri kendi ağzından aktarmaktı550. Ayrıca İstanbul’da olduğu gibi burada
da Ermeni meselesiyle ilgilenmek ve Ermenilere yardım toplamak için aktif
çalışmalarda bulunmaktı. Morgenthau, Amerika’da yardım komitesine
Yakındoğu’daki insanların durumları ve ihtiyaçlarıyla ilgili bilgiler sundu.
Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 1 milyon Ermeni’nin Yakındoğu’da
yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Türkiye, İran, Suriye ve Filistin’deki
Ermeni, Nasturi, Süryani ve Rumlar için şimdilik 5 milyon dolarlık bir
yardımın onları rahatlatacağını da ifade etti ve belirtilen miktarı
toplayabilmek için propaganda faaliyetlerine girişti551. Morgenthau’nun
Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerle ilgili Chigago’da Kadın Misyonerler
Dairesi’nde söylediği sözler, 23 Mayıs 1916 tarihinde The Newyork Times
Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Morgenthau sözlerinde, büyükelçilik
görevinden istifa etmesinin başlıca nedenlerinden birisi olarak, Türk
hükümetinin buradaki Ermenilere yaptıkları davranışlardan Amerikan halkını
haberdar etmek isteğini göstermekteydi552.
548 Barton, Relief, s.40. 549 Grabill, Protestant Diplomacy, s.73. 550 Morgenthau, Story, s.385-386. 551 Barton, Relief, s.47. 552 BOA, HR.SYS, nr.2883/27, Lef 2-4.
164
The Newyork Times’in 10 Mart 1916 tarihli haberinde,
Morgenthau’nun Başkan Wilson’a savaş başladığından beri Türkiye’deki
çalışmalarıyla ilgili ayrıntılı bir rapor sunduğu, bunun yanında acı çeken
Ermenilerin ihtiyaçlarıyla alakalı konuştuğu ve Başkan’a Emenilere ilişkin
yaşanmış olumsuz hikâyeleri naklettiği yazıyordu553.
The Literary Digest’in 17 Haziran 1916 tarihli yayınında “Ermenilerin
İhtiyaçları” başlığı altında Morgenthau’nun söylemlerine yer veriliyordu.
ACASR’ın da bir üyesi olan Morgenthau, Türkiye’deki şartları anlatıyor ve
Amerikan halkından yardım bekliyordu. Buradaki ifadeleri dikkat çekicidir.
Çünkü yapılan yardım miktarından şikâyet ediyor ve yetersiz görüyordu.
Onun için 25 dolar ile bir Ermeni ailesi rahatlıkla yaşayabilirdi. Hâlbuki
şimdiye kadar yapılan yardım miktarının tutarı ortalama 30 centti. Çünkü 100
milyon nüfusuyla Amerikan halkı toplam 30 milyon dolar yardım yapmıştı.
Bu durumdan utanılması gerektiğini belirterek ortalama kişi başı 1.600 dolar
gelirle 100 milyon nüfuslu bir milletin 30 centten daha fazla yardım etmesi
gerekirdi. Dolayısıyla Morgenthau, Amerikan halkına çağrıda bulunarak
yardım miktarının kolaylıkla 500 milyon dolara yükseltilebilceğini, bunun
için kişi başı 5 dolar düştüğünü ve bu miktarın 1.600 dolarlık kişi başı gelirin
%1’inin 1/3’ünden daha az olduğunu ifade ederek yardımın toplanabileceğini
belirtmiştir554.
Eski Büyükelçi’nin Amerika’daki Ermenilerle ilgili faaliyetleri Türk
yetkilileri tarafından yakından takip edilmiştir. Cenevre Başşehbenderliği’nin
Hâriciye Nezareti’ne gönderdiği 11 Temmuz 1916 tarihli yazısında,
Morgenthau’nun Ermeni Cemiyeti İhtilaliyesi’ni desteklemek için
Amerika’da bir seyahat yaparak, büyük şehirlerde konferanslar düzenleyeceği
ve bu şekilde Amerikalıların Ermeni milletini koruma ve şefkat hislerinin
553 American Press, s.146. 554 American Press, s.149; BOA, HR.SYS, nr.2883/27, Lef 7.
165
canlanacağı, güya resmî görevi dolayısıyla haberdar olduğu Ermeni kıtalleri
hakkında ayrıntılı bilgiler vereceği yer alıyordu555.
Stockholm Sefâreti’nden Hâriciye Nâzırı Ahmed Nesimi Bey’e
gönderilen 6 Haziran 1917 tarihli bir başka yazıda da, Suriye ve Ermeni
ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla Amerika’da teşekkül eden komite
huzurunda, Amerika’nın eski İstanbul Büyükelçisi Morgenthau ait nutkun
The Newyork Tribün Gazetesi’nde yayımlandığı belirtiliyordu556.
Morgenthau, nutkunda, demokrasi cereyanlarının dünyada gittikçe yayıldığını
ve bu nedenle harbin 5-6 ay içeriside biteceğini ifade etmekle beraber
Yakındoğu’ya yardım amacıyla Amerikan halkını 10 milyon dolar yardım
yapmaya çağrıyordu557.
Morgenthau’dan sonra İstanbul’da ABD’nin Büyükelçisi olan Elkus da
Ermenilerle yakından ilgilenmiştir. Yardım çalışmalarıyla ilgili olarak 18
Temmuz 1917 tarihinde The Newyork Times Gazetesi’ne bilgiler veriyor ve
yardım etmeleri için çağrıda bulunuyordu558.
Ermeni muhacirlere yardım çalışmaları misyonerler vasıtasıyla
sürdürülüyordu. Özellikle yardım bağlantıları onların sayesinde hızlı bir
şekilde kuruluyordu. ABDli konsoloslar, sevk ile ilgili raporları düzenli
olarak merkeze bildiriyordu. Özellikle bu raporlar Birleşik Devletler’de bağış
yapacak yardım fonlarının artmasında etkili oluyordu559. Bu raporların
kaynağını çoğunlukla misyonerler oluşturuyordu. Tabii ki ilgilendikleri,
sempati duydukları topluluklara ilişkin raporları hazırlarken objektiflik
anlayışından uzaklaşıyorlardı. Amerikan kamuoyunun bölgedeki gözü ve
kulağı oldukları için, Amerikan halkı da onlara güveniyordu. Misyonerler
raporlarının çoğunu, görmedikleri, duyumlara dayalı olayları gerçekmiş gibi
555 BOA, HR.SYS, nr.2883/25, Lef 1-2. 556 BOA, HR.SYS, nr.2884/46, Lef 1. 557 BOA, HR.SYS, nr.2884/46, Lef 2-3. 558 Barton, Relief, s.64 dipnot 1. 559 Kaiser, At the Crossroads, s.30.
166
algılayarak ve abartarak yazıyorlardı. Böylece bu raporlar yardım miktarını
arttırıyordu. Misyoner raporlarından bazı örnekler verelim.
“…bazen bir gün ile bir hafta içinde göç emri veriliyordu.
Ama genellikle bu emirlerden birkaç gün sonra göç başlıyordu.
Çocuklar annelerinden ayrıldı. İş görür durumda olan erkekler
yolda nehirlere atıldı, yüzenler vuruldu. Güzel kızlar köle olarak
satıldı. Jandarmalar elbise ve yiyecekleri aldı. Muhacirler,
dağlarda aç ve sefil olarak bırakıldı. Harput’taki muhacir
gruplarından biri 5.000 kişi olarak çıktıkları yollardan Halep’e
sadece 13 kişi vardı. Diğer yerlerde insanların sadece kağnıda
taşıyabilecekleri eşyaları yanlarına almalarına izin verildi.
Jandarmalar gündüz parası olanları belirliyor. Gece de onları
soyuyor ve sonra da onları öldürüyordu560.”
Bir misyoner olan Theodere A. Elmer, Birleşik Devletlere döndükten
sonra şunları belirtmektedir:
“…onbinlerce mahsun kadın ve küçük çocuk hayvan
vagonlarına doldurulmuşlar, Anadolu demiryolu istasyonları çok
kalabalık, açık alanlarda baygınlıklar yaşanıyor… vahşice,
şiddetli ya da açlıktan ölümlerin yanı sıra bilinmeyen bölgelere
nakil sırasında yaşanan vahşilikler… koyuna benzer şekilde
sürüler hâlindeki beklemeler… bu manzara hâlâ kabuslarım
olmaktadır ve aklımdan çıkmamaktadır561.”
Başka bir misyoner Mary W. Riggs şunları ifade etmektedir:
“Harput’tan sürgüne kadınlar, çocuklar ve biraz da
erkekler katılmaktadır. Birkaç eşek ve ara sıra bir inek eşlik
etmektedir. Yollarda ihtiyaç olan yatak, elbise ve gıdalar
560 D. Clarence Ussher, An America Physician in Turkey, A Narrative of Adventures in Peace in War, London 2002, s.176. 561 Moranian, Armenian Questions, s.123-124.
167
yetersiz. Bunun için paraya ihtiyaç var. Tahminlerime göre her
bir insanın bu ihtiyaçlarını gidermek için 1 lira gereklidir…
Onlar arasında çok sayıda dizanteri ya da diğer hastalıklardan
hasta veya ölenler var. Bunun önüne geçebilmek için suları iki
dakika kaynatıyoruz. Buna rağmen suları içmek imkânsız…
Fakir kadınlar sabah kahvaltılarına bir parça yiyecek
koyuyorlardı. Ayrıca sağlık şartları çok kötü bir durumda…”562.
Harput’tan İsabelly Harley, “Bazıları sevkten kurtulmak için İslâmiyet’i
seçti. Bazı anneler kızlarını Müslüman erkeklerle evlendirdi. Bütün bu yollar
sevkten kurtulmak içindi… Tifüs ve aynı zamanda çiçek hastalığı da
yayılmaya başladı. Misyonerler etrafında yüzlerce, binlerce fakir muhacir
yarı aç hâlde yürüyor. Önceden misyonerler elbise, gıda, sabun, yatak gibi
ihtiyaçları karşılamıştır ama şimdi bunlar yok. Yetimler her yerde bulunuyor.
Sokaklardan kaldırılıp, misyonerlere getiriliyor. Kaldıkları odalar çok küçük,
kalabalığa yetmiyor. Çatılardan su sızıyor. Pek çok insan ekmek yiyor ama
yeterli değil. Onlar aynı zamanda kirliler. Çünkü temizlenemiyorlar, bu
durum onların değil devletin hatasıdır.” şeklinde belirtiyordu563.
Buna benzer misyoner raporları Amerikan gazete veye dergilerinde
yayımlanıyordu. The Missionary Review of the World Dergisi’ne göre,
Ermenilerin acısını dile getirmek için bu tür yayınlar yapılıyordu. Öyle ki
onlar için hâlâ pek çok gerçek yayımlanmamıştı. Dergi yetkilileri bilgi
toplamakta ve bilgileri dergi vasıtasıyla okuyuculara sunmaktaydı. Dergilerde
yayımlanan raporlar önce Amerikan Yardım Komitesi’nden seçilen itibarlı
kimseler tarafından inceliyor ve inceleme sonucunda kendilerince raporlar
doğru ise yayımlanıyordu564. Ermeni meselesiyle ilgili haberleri yayımlayan
562 Barton, Relief, s.29-35. 563 Barton, Relief, s.70-71. Başka örnekler için bkz. Barton, Relief, s.29-35,108-114; Official Documents, I, s.90; American Press, s.93,100,102. 564American Press, s.93; bu komite şu kişilerden oluşuyordu: David H. Greer, Protestan Piskopos Başpapazı, Newyork Piskoposluk Bölgesi; Oscar S. Straus, Türkiye eski Büyükelçisi ve Ticaret ve İşçi eski Sekreteri; Cleveland H. Dodge, Dodge & Co; Dr. Stephan S. Wise, Newyork Özgür Sinagog’un Hahamı; Charles R. Crane, son kampanya süresince
168
gazete ya da dergi, haberinin sonunda Ermeni muhacirlere yardım etmek
isteyenlerin yardımlarını gönderebileceği adresi veriyorlardı565.
Amerikalıların, Ermenilere yardım etmeleri için yoğun bir propaganda
harekâtına giriştiği belirtilmişti. Bununla ilgili kitaplar yazılmış, dergiler ve
gazetelerde haberler çıkarılmıştır. Amaç, Amerikan halkını etkileyerek
yardım etmeleri yönünde teşviklerde bulunmaktı. ACASR, 1916 ortalarında
Amerika’nın 38 şehrinde yardım faaliyetleriyle ilgili Amerikan halkına
bilgiler verdi566. Amerikan halkını etkilemek için ilanlar astı. Tiyatro
gösterileri düzenledi. Bürolar kurdu, kitaplar yazdı, broşürler dağıttı, posterler
çıkardı ve misyonerlerin gönderdikleri mektupları yayımladı567. Mayıs 1917
tarihinde ACASR propaganda bürosu; Ermenistan, Suriye, Kafkasya, İran,
Mezopotamya, Mısır ve Filistin’deki yardım çalışmaları hakkında bilgi
vermek için tanıtım kampanyası düzenlemiştir. Bu tanıtım kampanyasında
yardım çalışmaları sürdürülen yerler haritada gösterilmiştir568.
ACASR, her yıl bir kampanya hikâyesi seçiyor ve hikâyeyi anlatacak
şekilde poster hazırlıyordu. Yeni resimler ve sloganlar Yakındoğu’daki
şartlara göre değişebiliyordu569. Özellikle olayı daha dramatize hâle getirmek
ve halkın ilgi ve dikkatini çekmek için dikkat çekici resimler ve başlıklar
kullanılıyordu570. Yardım Komitesi’nin gönderdiği posterler ve diğer
materyalleri birçok gazete yayımlamaya söz vermişti. Mümkün olduğunca
Demokratik Mili Komite’nin Ekonomi Komitesi’nin 2. Başkanı, Chihago; Arthur Curtiss James, Hanover Milli Bankası ve pek çok Demiryolu Direktörü, Birleşik Devletler Güven Şirketi ve Dodge & Co; Dr. Frank Mason, Kuzey Methodist Piskopos Kilisesi Yabancı Misyon Kurulu’nda; John R. Mott, Genç Erkekler Hıristiyanlar Cemiyeti’nin Uluslararası Komitesi’nde; William W. Rockhill, Amerika’nın Türkiye ve Rusya eski Büyükelçisi; William Sloane W&J. Sloane’nin Başkanı; Dr. Edward Lincoln Smith, American Board of Commissioners for Foreign Missions’da görevli; Dr. Frederick Lynch Newyork Barış Cemiyeti’nin üyesi; George A. Plimpton, İstanbul Koleji Başkanvekili; Dr. James L. Barton, pek çok yıllar içerisinde Türkiye’de bir misyoner olarak çalıştı ve şimdi Board’ın sekreteri; Dr. William, J. Haven, Epwart Ligi’nin kurucularından biri; Stanley White, Presbyterian Kurulu’nun Yabancı Misyon Sekreteri; Prof. Samuel P. Dutton, Balkan işlerinde yetkili. 565 American Press, s.95; Yardım adresi, 70 Fifth Avenue Newyork’tu. 566 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 567 Grabill, Protestant Diplomacy, s.127-128. 568 Payaslian, Armenian Question, s.121. 569 Moranian, Armenian Questions, s.218. 570 Barton, Relief, s.383-385.
169
farklı gazeteler seçilerek, Birleşik Devletler’in her tarafına hitap etmeyi
amaçlıyorlardı. Hedeflenen gazeteler; The North American, St. Louis Post
Dispatch, The Boston Herald, The Macon Telegraph, The New Orleans Item,
The Wichita Eagle, Louisville Courier Journal, Cleveland Plain Dealer
gibileri kapsıyordu571.
Amerika da yirminin üzerinde farklı dergi Ermenilere ilişkin 1915-1928
yılları arasındaki raporlara yer vermiştir. Yazarların çoğu misyonerler,
misyonerlerin arkadaşları ya da misyonerlerin verdikleri bilgileri aktaran
kişilerdi. Bu dergilerin editörleri de aynı düşünceye sahip olanlardı. Örneğin
The Outlook’un editörü Sosyal İncil Reformcusu Lyman Abbott’dır. The
American Review of Reviews’in editörü, Albert Shaw, Anadolu Koleji’nin
kurul üyelerinden biri ve NER’in kurucu üyesidir. Dergilerin pek çoğunda
Türkleri kötüleyen, Ermenilere acıyan raporlara yer veriliyordu. The
Newyork Times Current History Magazine’de 35; The Missionary Review of
the World’da 18; The Outlook’ta 19; The Survey’de 12; The Living Age’te 3;
The National Geographic’de 7; The Independent’da 19; The American
Review of Reviews’de 12; The Nation’da 11; The Contemporay Review’de
15; The New Republic’te 13; The Literary Digest’te 42; The World’s
World’de 8 ve The Asia’da 10 makale Ermenilere ilişkin yayımlanmıştı.
Dergilerde yayımlanan makalelerde kullanılan bazı başlıklar ise şöyleydi:
Current History Magazine, “Türkler Tarafından Baltalarla Öldürülen
Ermeniler”; The Missionary Review of the World, “Ermenilerin Kurtuluşu”;
The Survey, “Ermenilerin Amerika’ya Yardım Çağrısı”; The National
Geographic, “Türk Cehenneminin Altında”; The Asia, “Savaşın En Acı
Çekenleri “Ermenistan”; The Independent, “Türkiye’de Amerika’nın
Görevi”; The Outlook, “Türklere Güvenme”; The Literary Digest , “Ermeni
Kafataslarıyla Yeniden Cami İnşâ Eden Türkler572”.
571 Moranian, Armenian Questions, s.220. 572 Moranian, Armenian Questions, s.174-175; Moranian, “Relief Efforts”, s.509.
170
The Newyork Sun Gazetesi, Eylül 1915 tarihinde Ermenilerle ilgili
Barton’dan bilgi istemişti. Barton, gazeteye bilgi verecekti ama Türkiye’nin
her tarafına yayılmış olan bilgi kaynağı durumundaki misyonerlerin de
güvenliğini sağlamak gerekiyordu. Bunun için verdikleri bilgilerde isimler ve
yer adları geçmiyordu573. Barton yapılan yardımların artması için bütün
günlük gazetelerde ve bu gazetelerin ilk sayfalarında misyoner raporlarının
yayımlanmasını sağladı. Yalnız başına The Newyork Times Gazetesi, 1915’te
Ermeniler üzerine 145 parça haber yapmıştır. Bu haberlerden bazılarının
başlıkları şöyleydi: “Cinayet İşleyen Türkleri Cezalandıracak Olan İtilaf
Devletleri” (24 Mayıs), “Türklerin Çocuk ve Kadınları Öldürme Raporları”
(4 Ağustos), Ermeniler Yok Olmaları İçin Çöllere Yollandı” (18 Ağustos),
“Türkler, Ermeni Kasabalarının Nüfusunu Azaltıyor” (27 Ağustos),
“1.500.000 Aç Ermeni” (5 Eylül), “Board Türk Dehşetini Anlattı” (17
Eylül),“Ermeni Kadınları Açık Artırmanın Fiyatını Yükseltiyor” (29 Eylül)
,“Papa, Sultana Soruyor; Azınlık Ermenileri574” (11 Ekim),“Ermeniler
Wilson’a Teşekkür Ediyor” (16 Ekim), “Binlerce Kişi Ermeni Cinayetlerini
Protesto Ediyor” (18 Ekim), “Şimdiden Sadece 200.000 Ermeni Türkiye’den
Ayrıldı” (22 Ekim),“Ermenilere Yapılacak Yardımlar Türklerce Engellendi”
(1 Kasım), “Ermenilerin Dağlardaki Kahramanca Duruşu: Hepsi Sonunda
Yok Oldu” (27 Kasım)575.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı muhabiri olan Herbert Adam Gibbons,
Yakındoğu’yla alakalı bilgiler içeren 71 sayfalık yazı yazmış ve adına “The
Blackest Page of Modern History” yani “Modern Tarihin En Karanlık
573 American Press, s.144. 574 Papa XV. Benedictus, Osmanlı Ermenileri hakkında alınan tedbirler ve haklarının korunması ricasını içeren mektubuna karşılık, Osmanlı yönetimi, Osmanlı Ermenileriyle ilgili Vatikan’a ulaşan haberlerin gerçek dışı olduğunu, Türkiye’de ırk, din ve mezhep ayırımı yapılmaksızın herkese eşit muamele yapıldığını, ancak Meşrutiyet’ten sonra siyasi partiye dönüşen Ermeni komitelerinin planlı bir şekilde düşmanlarla işbirliği yaparak, Anadolu’nun her tarafında ayaklandıklarını, vatanın müdafaası için hükümetin önlem almak zorunda olduğuna dair padişah tarafından Papa’ya 10 Eylül 1915 tarihinde Name-i Hümayun gönderilmiştir. Bunun izin bkz. BOA, HR.SYS, nr.2799/43, Lef 14; Sevk ve İskân, s.245–247. 575 Moranian, Armenian Questions, s.175-176; Moranian, “Relief Efforts”, s.210-211.
171
Sayfası” adını vermiştir576. Bu dönemde Bryce-Toynbee tarafından yazılan,
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamale 1915-1916 adlı
eserin amaçları arasında Ermeni menfaatlerine hizmet vermek ve Ermenilere
daha fazla yardım toplayabilmekti. Board Genel Sekreterliği, kitaptan 3.000
adet sipariş etmiş ve kitabı önemli kimselere dağıtmıştır. ABD Başkanı
Wilson ve Danışmanı Albay Edward M. House, kitabı alanlar içerisindeydi577.
1917 ortalarına gelindiğinde Bryce-Tonybee tarafından yazılan kitap, bütün
kongre üyelerinin sıralarının üzerindeydi578. The Newyork Times Gazetesi 8
Ekim 1916 tarihli sayısında, bu kitaptan alıntılar yaparak üç sayfa halinde
yayımladı579.
Willis J. Abbot’un 1918 tarihinde yazdığı bir makalesi de örnek olarak
verilebilir. Makalenin adı, “Ermeniler-İnsanlığın Çarmıha Gerilmesi” idi.
Makalede, Ermeniler ve Türkler tanıtılmıştır. Türkler acı ve zalim, Ermeniler
ise, Hıristiyan medeniyetini yaşayan, endüstriyel insanlar olarak girişimci ve
zeki bir ulus ve her zaman iş ve endüstride ilk sırayı alan bir topluluktu.
Ermenilerin Hıristiyanlıkları, Muhammed’in vahşi din nefretlerinden dolayı
arttı. Ermeniler, Türkiye’nin gaddarlığından çok acı çekmesine rağmen birkaç
yıl içinde yaralarını sardı ve güçlendi. Ayrıca Abbot makalesinde, 1915’ten
beri Türklerin Ermenileri baltalaması, sindirmesi, soyması, işkence yapması
ve hakaret etmesi nedeniyle Türkleri kınayan cümlelere yer vermiştir. Ayrıca
Ermenilerin başarılı insanlar olduklarını ve onların yaşam standartlarının
Asyalıdan çok Avrupalılara benzediğini de ifade etmektedir580.
Yakındoğu’da yardım faaliyetlerini ACASR ile koordineli bir şekilde
yürüten Kızılhaçın581 Yardım Genel Direktörü, yardım toplanabilmesi için
propaganda faaliyetlerinin ACASR tarafından yürütülmesini istiyordu582.
576 Peterson, Armenian Genocide, s.44. 577 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 578 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.131. 579 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 580 Moranian, Armenian Questions, s.178-179. 581 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.435,438-439. Kızılhaçın, Osmanlı Devleti’nde yardım dağıtan iki merkez üssü vardı. Bunlar Beyrut ve
172
Misyoner raporlarının güvenilmez olduğunu kanıtlayan I. Dünya
Savaşı’ndan hemen sonra Doğu Anadolu’daki durumu, yörenin yerlisi
olmayan kişilerden pek azı gözleriyle görmüştür. Görenlerin içinde bir grup
olan Amerikan misyonerlerinden Müslümanların çektikleri çilelerin gerçeğini
öğrenmek oldukça zordur. Hatta bu yönden bu misyonerler güvenilmezlerdir.
Yüzbaşı Emory Niles ile Arthur Sutherland, ABD hükümetinden, Doğu
Anadolu’daki durumu üzerine araştırma yapmak görevini almış
Amerikalılardı. Onların vereceği rapor, ACRNE ve daha sonra NER olan
yardım kuruluşu tarafından yapılacak yardımların esasını oluşturacaktı. Bu
kişiler, peşin yargılarının onlara yazdıracağı şeyleri değil, gerçekten görmüş,
duymuş olduklarını yazdılar. Anadolu’daki Amerikalılar için bu pek az
görülür bir olaydır. İşin özellikle dikkate değer yanı, Müslümanların
hâllerinden dolayı tasa gütmüş ve onları Müslüman olarak değil yardım
gereksimindeki insanlar diye görmüş olmalarıdır. Yardım gereksiniminde
olanların çoğu Müslümanlardı ve onların raporlarında dile getirdikleri çile
çekiyor olma durumlarının çoğu Müslümanların çektiği çileye ilişkindi. Bu
nedenle olacak ki onların raporu Amerikan araştırma komisyonlarının
belgeleri arasında hiçbir zaman yer almadı; Onun sadece bilimsel bir kopyası,
Amerikan arşivlerinde pek çeşitli konulara ilişkin belgeler arasında iyice
gizlenmişti.
Niles ile Sutherland, raporlarına yorum yapmaksızın aşağıda
belirtilenleri aktardılar:
“Bitlis’ten, Van üzerinden geçerek Beyazıt’a gidilen yörede
öğrendik ki, bütün bu yörede, zarar vermeler ve yakıp yıkma,
Rusların çekilmesinden sonra ülkeyi işgallerinde tutan ve Türk
İstanbul’du. Beyrut’ta yardım faaliyetleri 25 erkek ve 15 bayanla Protestan Amerikan Koleji’yle bağlantılı sürdürülüyordu. Ülke genelinde ise 25 tane şubesi bulunuyordu. Bkz. RG 200 National Arciıves Gıft Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 582 RG 200 National Arciıves Gıft Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.
173
ordusu ilerlemeye başlayınca Müslümanlara ait her şeyi yakıp
yıkan Ermenilerce yapılmıştır. Bundan başka Ermeniler,
Müslüman halka karşı cinayetler işlemekle, ırza geçmekle,
kundakçılık edip yangın çıkarmakla ve her çeşit korkunç vahşet
eylemini işlemiş olmakla suçlanmaktadırlar. Önce bize anlatılan
bu hikâyelere inanmamıştık, ancak sonunda inandık, çünkü
herkes aynı şeyleri anlatmaktaydı ve bu anlatılanlar gözle
görülür kanıtlarla doğrulanıyordu. Örneğin, Bitlis ve Van
kentlerinin herbirinde dokunulmamış bırakılan bir tek mahalle
vardır ki o da Ermeni mahallesiydi; o bölümün Ermeni mahallesi
olduğu oradaki kiliselerde ve kapılar üzerindeki (Ermenice)
yazıtlarla kanıtlanmaktadır. Oysa Müslüman mahalleleri
tümüyle yakılıp yıkılmıştı. Ermeni köyü olduğu söylenen köyler
hâlâ ayaktaydı.”
Bu duruma Niles ile Sutherland’ın gösterdiği kanıtların en önemlisi
verdikleri istatistiksel bilgilerdir. Örneğin Van ile Bitlis ele alındığında 1919
yılında bu kentlerden her birinin, savaş öncesi dönemindeki ve 1919
Ağustosu’nda verdikleri evlerin sayısı gösterilebilir.
Şehirler
Ev sayısı
Savaştan Önce Savaştan Sonra (Ağustos 1919)
Müslüman Ermeni Müslüman Ermeni
Van 3.400 3.100 0003 1.170
Bitlis 6.500 1.500 0000 1.100
Toplam 9.900 4.600 0003 2.270
TABLO XII: Müslüman ve Ermenilere ait Van ve Bitlis’teki Savaş Öncesi ve Sonrası Ev Sayısı
Niles ile Sutherland ne Türk ne de Müslüman yandaşı gözlemciler idi.
Tam tersine Doğu Anadolu’ya, zihinlerindeki yaygın Amerikan önyargılarıyla
gelmişlerdi. Müslümanlarca Ermenilerin kıyımdan geçirildiğinin hiçbir
174
kanıtını görmemiş oldukları hâlde, bölgede kıyımların yapıldığına ve bunların
Batı dünyasında yer aldığı gibi inanılmaz derecede korkunç biçimde
yürütüldüğüne inanıyorlardı. Örnekte de görüldüğü üzere katliamı yapanlar
Müslümanlar değil, Ermenilerin kendisiydi. Van ve Bitlis’te sağlam kalan
binalar, kapılarının üzerindeki Ermenice yazılar olanlardı. Katliamı
gerçekleştirenler Müslümanların ya da Ermenilerin evlerini buna göre ayırt
ediyordu. Niles ile Sutherland raporlarına şu yorumları da yazdılar:
“Kanımızca, Türklerin Ermenilere karşı işlenmiş hangi
suçlardan dolayı sorumluluğu bulundukları tartışma götürmez.
Yalnız şöyle bir fark vardı. Onlar, Ermenilerin işlediği şuçların
kanıtlarını görmüşlerdi, ama Türklerinkini görmemişlerdi. Yani
suçlamanın biri kanıta dayanıyor, diğeri ise kulaktan dolma
rivayete dayanıyordu583.”
Ermeni meselesiyle ilgili sadece Amerikan gazeteleri ya da dergileri
değil, Amerika’daki Ermeni dergileri de yoğun propaganda faaliyetleri
yürütüyordu. Meselâ “The Armenian Herald”, ABD’de 1917-1919 yılları
arasında yayın yapmış ve Ermeniler için önemli bir propaganda aracı
olmuştur584. Dergide yer alan toplam 136 yazının 125 adedi Türkiye ve Türk
düşmanlığıyla ilgilidir. Bu rakam matematiksel olarak %92 etmektedir585.
Dergide çıkan Türkiye ve Türklere ilişkin yazılardan bazılarının başlıkları ise
şöyledir586: Kilikya Katliamı ve Genç Türkler, Tarihte En Büyük Korku, Şehit
Ermenistan, Tarif Edilemeyecek Kadar Korkunç Olan Türk, Kanlı İttifak:
Türk ve Alman, Türk Tuzakları, Türk Makyavelizmi, Ermeni Trajedisi, 1915
Ermeni Gaddarlığı’dır.
583 Mc. Carthy, Ölüm ve Sürgün, s.266-270. 584 Enis Şahin, “Önemli Bir Ermeni Propaganda Dergisi: The Armenian Herald (1917-1919)”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, İstanbul 2007, s.270. 585 Şahin, “Armenian Herald”, s.280. 586 Şahin, “Armenian Herald”, s.293.
175
Belirtildiği üzere Amerikan basınında Osmanlı Devleti’nin aleyhinde
Ermeni meselesiyle ilgili birçok yazı çıkmaktaydı. Bunlara karşı Osmanlı
yetkilileri boş durmamış ve tepkilerini göstermişlerdir. Meselâ Stockholm
Sefiri Cevad Bey, 14 Kasım 1916 tarihinde Sadrazam ve Hâriciye Nâzırı Sait
Halim Paşa’ya bir tezkire göndermiştir. Tezkiresinde, buradaki Amerikan
Büyükelçisi Mr. Moris ile pek samimi görüştüğünü, Moris’in eskiden beri
Osmanlı hükümeti hakkında iyi hisler taşıdığını belirtmektedir. İtilaf
Devletleri’nin Amerikan basınında Osmanlı hükümeti aleyhinde propaganda
yaptıklarını ve bu propaganda nedeniyle Amerikan halkının Osmanlı Devleti
hakkında yanlış fikirler taşıdığını, Moris ile yapılan görüşmede Türk Sefiri
tarafından anlatılmıştı. Ayrıca Moris, Amerikan basınında makaleler
yayınlatılarak propaganda yapılmak istendiği zaman, Türk Sefiri’ne yardım
edebileceğini dile getirmişti. Türk Sefiri de nasıl yapılacağını sorması üzerine
“Associeted Press of Newyork”un Stockholm muhabirinin kendisinin tanıdığı
ve adının “Mr. Bouton” olduğunu, isterse ikili bir görüşme ayarlayabileceğini
söylemiştir. Yapılan ikili görüşmede Amerika’da, İtilaf Devletleri’nin
Türkiye hakkındaki olumsuz propagandalarından ve iki ülke arasındaki
ekonomik ilişkilerden, özellikle Türkiye’nin Amerikan sermayesi ve
müteşebbisleri için önemli bir saha olabileceğinden bahsetmiştir. Mr. Bouton,
hem ikili görüşmelerden hem de Amerikan elçisinden almış olduğu talimat
gereği, Amerikan gazetelerinin Türkiye lehinde yayınlarda bulunması için
çalışacağını belirtti.
Türk Sefiri, özellikle Ermeni meselesinin Amerika’da iyiden iyiye
propaganda malzemesine dönüşmesinden önce bu yönde yayınlar yapılması
için muhabiri uyardı. Bunun için Bouton’la görüşerek onu bilgilendirdi.
Ayrıca Ermeni meselesiyle ilgili İstanbul’dan gönderilen yayınların birer
nüshasını teslim etti. Aynı zamanda Rusların egemenliği altında bulunan
Müslümanlara karşı yapılan mezalimlerle ilgili bilgiler de verdi. Bouton
176
Ermeni meselesi ile alakalı belgeleri, dergileri ve kitapları inceleyip, etraflıca
anladıktan sonra bunları Amerikan basınına göndereceğini vaat etti587.
Bouton’un elindeki belgelere dayalı bilgileri Amerikan basınına
gönderip göndermediği belli değildir. Elimizde bununla ilgili bilgiler mevcut
değildir. Ama gerçek olan bir şey vardı ki, o da Amerikan basınının Osmanlı
hükümetine yönelik suçlayıcı yayınlarının devam ettiğidir.
Ermeni meselesine ilişkin Türklere hakaret edici boyutlara varan
yayınlarına karşı Cemal Paşa, anılarında, Ermeni zulüm ve cinayetlerinden
kurtulmak için Diyarbakır üzerinden Halep ve Adana yoluyla Konya’ya,
Erzurum ve Erzincan’dan Sivas’a iltica etmiş olan Türk ve Kürt
muhacirlerinin gösterdikleri manzara, Ermeni sevkiyatında yaşananlardan
daha az sefilâne olmadığı gibi o biçareler Müslüman oldukları için Alman
veya Amerikalı misyonerlerden hiçbirinin, onlar için raporlar yazmadığını ve
onların felaketi ve sefaletini edebî bir lisanla anlatmak lüzumunu vicdanında
hissetmediğini ifade etmiştir588.
2.1.1.2. Yardımların Toplandığı Yerler
Yardım fonları, Newyork’tan İstanbul’daki komite hesabına
aktarılıyordu. Buradan da Kafkasya dâhil olmak üzere ihtiyaç sahibi yerlere
dağıtılıyordu589. Yardım organizasyonları; zengin kimselerin bağışları,
cemiyet kampanyaları, kilise ve pazar okullarındaki toplanan hediyeler, açık
ve kapalı alanlardaki halkı bilgilendirici toplantılar sonucunda alınan bağışlar
şeklinde oluyordu590. 1917 yılı başlarında Barton, açıklamalarında, “gazete
ilanları, kişisel propagandalar, halk toplantıları ve cemiyet kampanyalarıyla
geniş miktarda para toplandığını” belirtmiştir591.
587 BOA, HR. SYS, nr.2427/48, Lef 1-2. 588 Cemal Paşa, Hatıralar, s.363. 589 Barton, Relief, s.62. 590 Barton, Relief, s.375; Moranian, Armenian Questions, s.212. 591 Moranian, Armenian Questions, s.213.
177
ACASR, 1917 yılında yardım organizasyonu okullarda, polis
istasyonlarında ve yangın söndürme yerlerinde düzenledi. Organizasyon
sonucunda yiyecek ve giyecekler toplandı. Halk, mücevherlerini ve aileden
kalma yadigâr eşyalarını verdi. Hatta evlilik hediyelerini verenler bile vardı.
Okullar, cemiyetler teker teker dolaşılarak buralarda paralar toplanıldı592.
Farklı yardım cemiyetleri, Yakındoğu’ya yardım toplamak için ABD’nin
çoğu eyaletlerinde yardım sandıkları açtı. ABD’nin çeşitli eyaletlerinde 203
yardım sandığı açılmış ve bağışta bulunulan yardım sandıklarının büyük bir
çoğunluğu 53 taneyle Newyork’ta bulunuyordu. Bunu 34 sandıkla Ohio
eyaleti takip ediyordu. Sandıklarda toplanan yardım miktarının en düşüğü 800
dolar olup, bu yardımlar 200.000 dolara kadar çıkabiliyordu593.
Yardım Komitesi’ne bağışta bulunulması için Amerika’daki dinî gruplar
da teşviklerde bulunuyordu. Bunlar; Yahudiler, Katolikler, Protestanlar,
Presbyterianlar ve Birleşik Presbyterianlar, Congregationalistler, Alman
Reformistleri ve Mennonitezlerdir594. Newyork’taki Rotary Kulübü,
Onondaga Roof Garden Oteli’nde 1916 yılında toplanarak ACASR için elbise
yardımı ve fonların artması için toplantı düzenlemiştir. Ayrıca toplantıya
“Liberty Loan Committee, Young Men’s Christian Association, Syracuse
Masonic Temple” de katılmıştır595.
Yardım grupları, yardım edecek insanların isimlerini başka
organizasyonlardan alıyorlardı. Bu isim listesi, özellikle Yakındoğu’yla
ilgilenecek olanlarınki baştan aşağıya sıralanıyordu. Ayrıca yaptıkları
yardımlar da kayıt altında tutuluyordu. Yardım Komitesi, yardımın ulaşıp
ulaşmadığı, nasıl faydalar sağladığı yönünde gelen bilgileri hemen yardımı
yapan kişi ya da kişilere ulaştırıyordu. Böylece yardımı yapanlar, yaptıkları
592 Payazlian, Armenian Question, s.58. 593 Barton, Relief, s.389 dipnot1. 594 Barton, Relief, s.371. 14 Haziran 1916 tarihinde Laymen Misyoner Hareketi’nin Barton’a göndermiş olduğu yazıda; Ermenilere yardım amacıyla bir konferans düzenlediklerini, gazetecilerin de katıldığı bu konferansa Ermenilerin durumu belirtildikten sonraki üç gün içerisinde 2.000 dolar toplanıldığı yer almaktadır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.477. 595 Koolakian, Armenia, s.87.
178
yardımın akıbeti hakkında bilgi sahibi oluyor ve onlara önemli bir iş
yaptıkları hissi veriliyordu. Bunun yanında ACASR devamlı olarak bağış
yapacak kişileri arıyordu. Onlara, yardım çığlıklarıyla ilgili mektuplar ve
yazılmış edebî eserler göndererek, onların yardım etmesi için duygularına
hitap ediyordu596. Yardım Komitesi’nin bu hususta başarılı olduğunu
söyleyebiliriz. Yapılan yardımlar başlığı altında belirteceğimiz üzere toplanan
para miktarı dönemine göre hatta günümüzle dahi karşılaştırırsak yüksek bir
meblağ olduğu anlaşılır.
2.1.1.3. Yapılan Yardımlar
Amerikan yardım komiteleri, Yakındoğu halklarının, özellikle de
Ermenilerin ihtiyaçlarını giderebilmek için Amerikan halkını sürekli olarak
ortamın şartlarıyla ilgili bilgilendirmiştir. Bu bilgilendirme belirtildiği üzere
siyasi temsilciler, bürokratlar ya da basın-yayın organları vasıtasıyla
olmuştur. Bilgilerin kaynağı da konsolosluk veya misyoner raporlarından
meydana geliyordu. Böylece halk etkileniyor ve toplanan yardım miktarı
artıyordu. Dolayısıyla yapılan yardımlardan bahsetmeden önce ihtiyaçların
neler olduğunu ifade etmeye çalışalım. İhtiyaçları da misyoner ve konsolos
raporlarına göre belirteceğiz.
Amerikan’dan gelen yardımlar, misyonerler tarafından dağıtılıyordu.
Amerikan misyoneri Mr. Knapp, Bitlis’te Ermenilere gelen yardımları
dağıtmakla görevliydi. Fakat yardımlar yetersizdi. Bunun için daha fazla
paraya ihtiyaç vardı. Paranın gönderilmesi için İstanbul’daki ABD
Büyükelçiliği’ne telgraf çekmiştir. Gelen yardım miktarı fert başına çok azdı
ve insanların yaşamlarını sürdürmesine yetmiyordu597. Ermeni kafilelerin
sevk sırasında karşılaştığı önemli sıkıntılardan biri de su ve gıda ihtiyacıydı.
Örneğin, Dera’da su ve ekmeğe ihtiyaç vardı. İstasyonlarda fırınlar
bulunuyordu. Sabah erkenden ekmek satın alınabilirdi. Ama Ermeni kafileleri
596 Moranian, Armenian Questions, s.212. 597 Grace H. Knapp, Tragedy of Bitlis, London 2002, s.34.
179
ekmek alamıyordu. Çünkü oradakiler ekmek satmıyorlardı. Öyle ki ekmek,
satıcıların kendilerine bile yetmiyordu. Ekmek alınamamasının diğer bir
sebebi olarak, ekmeklerin Filistin’den gelen askerler tarafından alınıyor
olmasıydı. Bu nedenle Ermeniler, hükümet konağına gitti ve yetkililerden
ekmek sağlanmasını ya da satılmasını istedi. Su da içilemiyordu. Çünkü kirli,
siyah ve çamur görünüyordu598. Halep Amerikan Konsolosu Jackson’dan
ABD Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderilen 5 Haziran 1915 tarihli raporda
şu ifadeler geçiyordu:
“Halep’e Ermeniler akmaktadır. Ermeniler buraya Maraş,
Zeytun, Hasanbeyli, Osmaniye, Adana, Dörtyol, Haçin gibi
yerlerden gelmektedirler. Kafileler 300-500 kişi arasındadır.
Bunlar erkek, kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Hükümet,
bunlara hayvan tahsis etmedi. Yolculuklarını yürüyerek
sürdürmektedirler. Buraya geldiklerinde birkaç gün kiliselerde
ve okullarda dinlendiler. Buraların avlularını, odalarını,
balkonlarını ve hatta çatılarını doldurdular…”599.
Jackson’nın 29 Eylül 1915 tarihli raporunda, sürgünlerin devam ettiği,
günde yüzlerce insanın geldiği, bunların birtakım sıkıntılarının olduğu ve
onlara yardım edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bu göç hareketinin Hama,
Şam gibi yerlere devam ettiği ve buralarda ne yiyecek, ne de içecek birşeyler
bulunduğu ve yardım edebilmek için ayda 150.000 dolara ihtiyaç olduğu da
yer alıyordu. Rapora göre, Ermeni kafilelerinin çok zor ekmek bulabildikleri
gibi elbiseleri, barınakları ve tıbbi tedavi imkânları yoktu600. Ayrıca yukarıda
belirtilen tarihte Resülayn’da 1.000, Katma’da 500 ve Akçakoyunlu’da 200
598 Dadrian, My Diary, s.95. 599 Official Documents, I, s.18. Bu durum Ermenilere özgü değildi. Konya’ya gelen mülteciler cemi ve medreseleri doldurmuştur. Bir kısmı cami avluları, mağara kovuklarında veya sokak köşelerinde barınmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle mültecilerin bir kısmı sevke uğrayan Ermenilerin evlerine yerleştirildiler. Çünkü hükümetin barınma sorununu çözecek ne mali ne de teknik imkânları vardı. Bkz. İbrahim Ethem Atnur, “Tehcir Edilen Ermenilerin İskânı Mal ve Mülklerinin İadesi”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.422; Kaya, Mülteciler, s.59,67; Öğün, Göç, s.50-51. 600 Official Documents, I, s.95.
180
muhacir bulunuyordu. Muhacirlerin ihtiyaçları için en az 260 dolara
gereksinim vardı. Bu para muhacirlerin barınak, ilaç, beslenme, yatak ve
cenaze masraflarına kullanılacaktı601.
RESİM VI. MUHACİR ERMENİ KAMPI
Harput Amerikan Konsolosu Davis’den ABD Büyükelçisi
Morgenthau’ya gönderilen 30 Aralık 1915 tarihli rapora göre, Ermeniler çok
kötü bir durumdaydı. Pek çoğu Amerika’dan havale beklemekteydi. Ama
hiçbir yerden yardım gönderecek akrabaları olmayan muhacirler de
bulunuyordu. Harput’taki çocukların ancak birkaçı ekmek alabiliyordu.
Buradaki yardım çalışmaları Amerikan ve Alman misyonerleri tarafından
yerine getiriliyordu, fakat yardımlar yetersizdi602. Davis bir başka raporunda,
Harput rotasında Ermeni kafileleri sevk edilirken Türkiye’nin iç bölgelerinde
hiçbir hotelin bulunmadığını ve birkaç bölgede yiyecek satın alındığını
belirtiyordu. Savaş başladığından beri ekmek hemen hemen bulunamazken,
su ihtiyacının da kendisini hissettirdiğini ifade ediyordu. Yine barınma
konusuna gelerek, bu bölgelerde hotellerin bulunmadığını belirtmiş yalnız
kalacak yer olarak hanların bulunduğunu ama buraların çok pis olduğunu,
odaların bir veya ikisinin kullanıldığını ve çoğunlukla kendisinin de çatı
601 Official Documents, I, s.104. 602 Official Documents, III, s.33-35. Buna benzer raporlar için bkz. Official Documents, III, s.12; Official Documents, I, s.59,62-63.
181
katını kullanmayı tercih ettiğini bildiriyordu603. Mersin Konsolosu Nathan, 27
Eylül 1915 tarihli bir raporunda, Ermeni sevkiyatında gıda probleminin tam
olarak çözüme kavuşamadığını, bu sorunun sadece istasyonlarda ve göç
yollarında yaşanmadığını, şehirlerde de aynı sıkıntıların olduğunu
belirtiyordu.604.
Şimdiye kadar verilen misyoner ve konsolosluk rapor örneklerinde de
görüldüğü üzere bir takım sıkıntıların yaşandığını ve ihtiyaçların olduğunu
görmekteyiz. Bu ihtiyaçlar genel anlamda yiyecek, giyecek ve barınma ile
sağlık sorunlarının giderilmesi şeklinde söylenebilir. Tabiî ki bunların
karşılanması raporlarda da ifade edildiği üzere ancak parayla olabilirdi.
Dolayısıyla en önemli ihtiyaç paraydı.
2.1.1.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma Yardımları
ACASR, Yakındoğu’daki toplulukların özellikle Ermenilerin
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yardımları kendi çalışanlarına dağıttırdığı
gibi bazı bölgelerde İsviçreli ve Alman misyonerlerinden de
yararlanıyordu605. Diğer yandan Amerikan misyonerleri, sevk edilen Ermeni
kafilelere eşlik edip, onlara yardım etmeye çalışıyorlardı606.
603 Official Documents, III, s.42. 604 Official Documents, II, s.94. 605 Payaslian, Armenian Question, s.121. 606 Official Documents, III, s.5.
182
RESİM VII. SURİYE’DE ERMENİ MUHACİRLER
ACASR, Amerikan Kızılhaçı ve American Relief Adminastration, yani
Amerikan Yardım Kuruluşu’nun katkılarıyla İstanbul ve Trakya dışında
Anadolu ve Suriye ile Afyon, Konya, Adana, Harput, Diyarbakır, Urfa,
Antep, Birecik, Cizre, Mardin, Maraş, Kilis, Menbiç, Suruç, Bab, İslip ve
Meskene, Hamam, Rakka, Ebuharire, Sibhi, Selimiye, Hama, Humus ve Şam
gibi yerlerde Ermeniler için konaklama merkezleri açmıştır607. Amerikan
Yardım Kuruluşu’na bağlı olarak Eçmiazin, Filistin, Mezopotamya, İran,
Transkafkasya’da (Rusya Ermenistan’ı ve Gürcistan dâhil) kamplar
bulunuyordu. Konya, Birecik, Harput, Diyarbakır, Halep ve Cizre gibi
yerlerde ise doğrudan Osmanlı hükümeti tarafından kurulmuş kamplar vardı.
Bütün bu kamplar, hükümet görevlilerin denetiminde olmakla birlikte, bir
süre sonra işletmesi neredeyse tamamen misyoner yardım kuruluşlarına
devredilmiştir608.
607 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556; Kemal Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.259-260; Çiçek, Zorunlu Göç, s.262-263; Sürgün ve Göç, s.75. 608 Çiçek, Zorunlu Göç, s.263.
183
Ermenilerin yiyecek ihtiyaçlarının giderilmesi için misyonerler, yola
çıkan Ermeniler için ekmek, pirinç gibi yiyecek maddesi almıştır609. Konya
Ereğli’de görev yapan Amerikan misyonerlerinden Mr. Post muhacirlere
biraz para vermenin yanı sıra Pozantı’da bir eşek yükü ekmek alıp
dağıtmıştır610. Grace H. Knapp da, muhacirlere durdukları istasyonlarda
ekmek ve biraz para veriyordu611. Amerikan misyoneri Mr. Riggs de
Harput’taki yardım çalışmalarıyla ilgili olarak Ermenilerin sevki sırasında
misyonerlerin de onlara eşlik etmelerine izin verildiğini, misyonerlerin fırsat
buldukça muhacirlere yolculuk esnasında gıda yardımında bulunduğunu
belirtiyordu612. Miss. Graffam, Sivas’tan sevk edilen Ermenilere eşlik ederek
onlara para, yiyecek ve ilaç yardımı yapmıştır613.
1915 sonbaharında Theda B. Phelps, Kayseri Talas’tan “…Biz, Merzifon
ve çevresinden gelen muhacirlerin bazılarını karşılıyorduk. Pek çoğu
geldiklerinde bizden yiyecek, para ve kalacak yer istediler. Biz de
memnuniyetle karşıladık. Konya’dan Wilfred M. Post da, “…Konya’da Vali
Celal Bey’in bize izin vermesiyle birlikte muhacirlere özgür bir şekilde
609 Çiçek, Zorunlu Göç, s.127. 610 Byrce-Toynbee, Muamele, II, s.196. 611 Knapp, Tragedy of Bitlis, s.42. 612 “…Bizler, muhacirlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için çok gayretler gösterdik. İlk önce muhacirlerin herbirine ekmek dağıttık. Burada ünlü bir Türk fırınıyla anlaştık. Makul bir fiyattan ekmek verecekti. Biz de muhacirlerin ekmek alabilmesi için onlara bilet verdik. O biletle bir porsiyon ekmek alacaklardı. İlk başta her bir kişinin ekmek alımı neredeyse 2 pounda mal oluyordu. Daha sonra yoksulların sayısı arttı. Bizim de fazla paramız yoktu. Bu nedenle her bir insan için ekmek ihtiyacını 1 pounda indirdik. Buna ek olarak, pek çok insan bir şekilde az da olsa para kazanıyordu. Kazandıkları parayla ekmeklerini ya da bazı gereksinimlerini karşılıyorlardı. Yardım fonları Amerika’dan geliyordu. Öyle ki, ilk ve en yüksek tutar Harput’a ayrılmıştı. Bununla ilk bir ay boyunca ekmek masraflarını karşılamak mümkün oldu. Ayrıca bu zamanda ekmek çok ucuzdu. Önce 100 sonra 300 daha sonra 500 insana ulaşılıyordu. 1916 kışı boyunca ve baharın ilk zamanlarında muhacirlerin sayısı Harput’ta hızlı bir şekilde arttı. 1916 baharında ekmek verilenlerin sayısı 5.000’i buldu…” Bkz. Riggs, Days of Tragedy, s.130; Official Documents, III, s.73; American Press, s.205. Amerikan misyoneri W. M. Post’un Konya’dan bildirdiği 16 Kasım 1916 tarihli rapora göre, pek çok fırın kapalıydı ve insanlar yiyecek sıkıntsı çekiyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.52. Aslında savaş şartlarından dolayı ekmek sıkıntısı yaşanıyordu. Diyarbakır’da toplanan onbinlerce mülteci de ekmek tedarik etmekte zorlanıyordu. Bunun başlıca nedenlerinden birisi, yeterince fırının olmamasıydı. Hem halk hem de mülteciler, hükümet adına faaliyet gösteren sadece bir fırından ekmek almaktaydı. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.31. 613 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.323.
184
gücümüz nispetinde gıda ve para yardımında bulunduk… Buradaki Amerikan
Hastanesi’nin bahçesinde günlük 60 kişinin ekmek ve çorba ihtiyacını
gideriyorduk. Dr. Dodd, ben ve yardımcılarımıza göre muhacirlerin ilaçtan
daha çok gıdaya ihtiyaçları vardı614.” diyordu.
Harput Amerikan Konsolosu Leslie A. Davis raporlarını içeren eserinde
yardım çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söylüyordu:
“…Harput’ta kaldığım sürece zamanımın bir kısmını
insanlara yardım etmeye adamıştım. Amerikan misyonerleri, bu
bölgede fakir insanlara yardım amacıyla mükemmel işler
yapıyordu. Sayıları birkaç bini bulan insanlara düzenli olarak
ekmek yardımında bulunuyorlardı… Sıklıkla konsolosluğa
yardım için 200- 300 arası insan geliyordu. Hatta bazı
zamanlarda bu sayı 500’ü buluyordu. Onlar sabahın altısında
konsolosluğun avlusundaydılar. Ben ise neredeyse 7’de onları
görmeye başlıyordum. Her hafta ortalama 100’e yakın aileye
yardım ediyorduk. Bu yardım çalışmaları ilkin gizli bir şekilde
yürütülüyordu. Şöyle ki yardım almak isteyenler konsolosluğun
avlusuna alınıyordu. Böylece güvenlik görevlileri onları
göremiyordu. Belli bir zaman sonra ise güvenlik görevlileri,
Ermenilere yardım edilmesi için konsolosluğa onları
getireceklerdi615. Konsolosluk, yardım edilenlerin isim, ikamet
yeri, aile sayısı, dağıtılan yardımın tarihi ve ödenen miktarı
kartlara kaydediyordu. Konsolosluk tarafından verilen miktar
azdı. Muhacirler bu parayla sadece ekmek alabiliyor ve
614 James L. Barton, “Turkish Atrocities”: Statement of American Missionaries on the Destruction of Christian Communities in Ottoman Turkey 1915-1917, Michigan 1988, s.137,156. 615 Daha sonra ayrıntılı belirtileceği üzere Osmanlı hükümeti ilk başta misyonerlerin yardım yapmasına izin vermemiştir. Çünkü bunu iç meselesi olarak görmüştür. Fakat daha sonra masraflarla başa çıkamayınca yardımlara izin vermiştir.
185
açlıklarını giderebiliyorlardı. Diğer gereksinimlerin
karşılanabilmesi için daha çok para gerekliydi…616”.
Ayrıca misyonerler, muhacirlerin açlığını gidermek için aşevleri de
açmışlardır617.
Yiyecek yardımları sadece İstanbul dışında yürütülmüyordu. Türk
hükümeti, Amerikan Kızılhaçı ve Hilâl-i Ahmer’le birlikte bütün milletlerden
sivillere yardım dağıtımı yapıyordu. Ülkede özellikle İstanbul, Marmara
sahilleri varoşlarında, Edirne, Bursa, İzmir’de büyük sıkıntılar
bulunmaktaydı. Buradaki insanların yiyecek ekmeğe ihtiyacı vardı ve
yüzlercesi açlıktan ölüyordu618. 1917’de Kızılhaçın İstanbul’da 11 aşevi
vardı. 1917 yılının son yarısında aşevlerinde 1.400.250 kişiye yemek
verilmişti. Ayrıca birçok kişiye erzak dağıtılmıştı. Şehir çok kalabalıktı.
Herkese, burada iş imkânı yoktu. Aşevleri tek umutlarıydı619.
Cemal Paşa, Nisan 1915 ortalarında hiçte beklemediği bir felaketle karşı
karşıya kalmıştı. Bütün Suriye’yi müthiş bir çekirge istilası kaplamıştı.
Haziran sonunda Suriye’de yaprakları çekirgeler tarafından yenmemiş tek bir
ağaç kalmadığı gibi birçok yerde henüz başaklanmamış olan hububat,
çekirgeler tarafından yok edilmişti. Açlık bu bölge için çok büyük bir sorundu
ve öyle baş göstermişti ki, Cemal Paşa ahalinin iâşesi için ordu ambarlarından
yardım etmeyeceğini bildirmesine rağmen, halkın sefil durumu karşısında
seyirci kalmamış ve ambarlardan mevcut nispette yardım etmiştir620. Lakin
Beyrut ve Cebel-i Lübnan’da 400.000’i aşan nüfusun iâşesi için bu yardımlar
hiç sayılırdı. Cemal Paşa, ABD’den nüfusu doyuracak bir yardım bekliyordu.
Hatta bunun için Marunî Patriği tarafından Papa’ya bir mektup yazdırarak,
616 Leslie Davis, The Slaughterhouse Province An American Diplomat’s Report on the Armenian Genocide 1915-1917, Newyork 1989, s.104-107; Official Documents, III, s.108-109. 617 Knapp, Tragedy of Bitlis, s.71. 618 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement The World War, 1916, Washington 1929, s.927. 619 Barton, Relief, s.69; Grabill, Protestant Diplomacy, s.129. 620 Cemal Paşa, Hatıralar, s.308-310.
186
İsviçre Büyükelçiliği aracılığıyla göndermiştir. Beyrut Amerikan Üniversitesi
Başkanı Dr. Bliss, Amerikan Başkanı ve Papa’ya, her ne vasıtasıyla olursa
olsun Beyrut’a dışarıdan beş on bin ton zahire ve birçok tıbbi malzeme
gelmezse halkın açlıktan ve bulaşıcı hastalıklardan ölebileceğini
bildirmişti621.
ABD, Suriye’ye bir gemi dolusu yiyecek ve tıbbi malzeme göndermeyi
kararlaştırdı. Bunun için “S. Caesar” ismiyle bir gemi kiraladı. Caesar gemisi
yüklenirken Suriye, tarihinin en kötü günlerini yaşıyordu. Beyrut Amerikan
Üniversitesi’nde Sağlık Bölümü’nde görevli Dr. Graham, ABD’den gelecek
yardımları ayakta beklediklerini söylemiştir622. Bu Amerikan gemisinin
içerisinde 5.000 galon623 pamuk yağı, 825.000 libre624 dövülmemiş buğday,
1.000 kutu yoğunlaştırılmış süt, 200.000 libre şeker, 13.640 feet3 625 yiyecek
malzemesi ve kıyafeti, 80.000 libre bezelye, 980.000 libre un, 100.000 libre
dövülmüş buğday, 3.000.000 libre pirinç, 5.000 galon gazyağı, birkaç kutu
kloroform ve eter, birkaç yiyecek kutusu, Beyrut’taki Amerikan müesseseleri
için giyim-kuşam ve 450 kutu hastane malzemesi vardı. Ayrıca Suriye ve
Filistin’deki Ermenilere gönderilecek para yardımı da kişi başı 125 doları
geçmeyecek ve Cenevre’deki İsviçre Bankası aracılığı ile olacaktı. Makbuzlar
yardım edilen kişilerce imzalanacak, böylece aynı ay içinde aynı kişiye iki
defa para havalesi de engellenecekti626.
Gemiler yola çıkacaktı. Ama sorunlarda yok değildi. Bilindiği üzere
savaş dönemi olduğundan gemilerin güvenli bir şekilde seyahat etmesi için
savaşan devletlerin izni gerekiyordu. Türk devleti zaten yardımı isteyen
taraftı. Bu nedenle gemilerin Türk tarafına geçmesinde sıkıntı yoktu627.
Ayrıca Osmanlı Devleti, bu gemilerin ABD ve Almanya arasında bir savaşa
621 Cemal Paşa, Hatıralar, s.313-314. 622 Barton, Relief, s.74. 623 Galon hacim birimi olup, 1 ABD galonu 3.78 litre etmektedir. 624 Libre ağırlık birimi olup, 1 libre 0.45 kg etmektedir. 625 Feet3 hacim birimi olup, 1 feet3 0.028 m3tür. 626 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, The World War, Supplement 2, 1918, Washington 1933, s.542-546; Türkdoğan, Tehcir, s.164-167. 627 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.610; American Press, s.153.
187
sebep olmayacağını belirtmiştir. Doğu Akdeniz’de Caesar ve “Des
Moines”in628 Beyrut, Yafa ve Mersin’e gelip dönmeleri tarafsız bir kanaldan
sağlanması düşünülmüştür. Gemilerin geçiş saatleri, günleri ve tam rotaları
belirlenmiştir. Rotaların bir ay önceden Alman Deniz Kumandanı’nın elinde
olması istenmiştir. Böylece denizaltılar uyarılarak, bunların gemilere zarar
vermemeleri de sağlanmıştır. Almanya’nın mayınlarından ya da başka bir
durumdan dolayı Ege Denizi’nde ve Doğu Akdenizde Amerikan gemilerine
gelebilecek zararlara karşı güvence verilmiştir629. İstanbul’daki Avusturya-
Macaristan İmparatorluğu Büyükelçiği de gemiler için güvenlik garantisi
vermiştir630.
Suriye ve Lübnan bölgesi Fransız ve İngiliz gemilerinin ablukası altında
olduğu için Fransa’nın Washington Büyükelçisi Morsieur Jusserand, Fransa
hükümeti gemilerin geçişine izin vereceğini belirtti. Sıra İngilizlere gelmişti.
İngiltere ise, yardımların Lübnan ve Beyrut Hıristiyanlarına değil de
Türklerin kendi ordularına tahsis edeceklerini bahane ederek ablukayı
kaldırmamış, tam tersine şiddetlendirmişti631. Düşman basını Cemal Paşa’nın
Beyrut ve Lübnan Hıristiyan halkını bilerek açlıktan öldürmüş olduğunu
yazdı. Lahey’deki Türk Sefâreti ise The Times’te çıkan yazıyı tekzip ettirip,
erzakların ülkeye girişine izin verildiğini söyledi. Yine aynı yazıyla ilgili 3
Mart 1917 tarihinde Kopenhag Sefâreti, Hâriciye Nâzırı Ahmed Nesimi
Bey’e bir tezkire gönderdi632.
Diğer bir sorun yardımların kimler tarafından dağıtılacağı idi. Cemal
Paşa, yardımlar Beyrut’a geldiğinde dağıtım komisyonunda, “Papa’nın
Beyrutvekili ile bir iki Amerikalının olmasına izin verir misiniz?” sorusuna 628Bu sıralarda İspanya Kralı XIII. Alphonso, Beyrut ve Lübnan halkına hediye olarak Des Moines adlı bir vapur buğday göndereceğini Cemal Paşa’ya iletmiştir. Bkz. Erden, Suriye Hatıraları, s.258. 629 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, The World War, Supplement 2, 1918, Washington 1933, s.542. 630 Barton, Relief, s.75. 631 Erden, Suriye Hatıraları, s.258; Ayrıca Fransızlar izin vereceklerini belirtmelerine rağmen İngilizlere uymuştur. Suriye sahillerine uygulanan Fransız ve İngiliz ablukası bilgisi için bkz. Relations of the United States, 1916, s.929. 632 BOA, HR.SYS, nr.2431/82, Lef 2-4.
188
karşılık Cemal Paşa, “Bu zahireler buraya gelsin de tevziatı için isterlerse
hepsi Amerikalı, İngiliz ve İtalyanlardan mürekkep bir heyet teşkil ederim ve
isterlerse İtilaf Devletleri tarafından vazifeli olarak gönderilecek bir iki zatı
da bu komisyona dâhil olmak üzere Beyrut’a kabul ederim. Zira bunca
günahsız vatandaşın açlık ve sefaletten her gün sokaklarda düşüp düşüp
öldüğünü görmek gibi elim ve feci bir manzaradan bıktım usandım.633”
demiştir. Ayrıca Cemal Paşa yardım malzemelerinin 3/4’ünün Beyrut’ta
1/4'ünün ise Yafa’da dağıtılmasını istiyordu634. Bu istek ACASR635 tarafından
uygun görülmüştür636.
Gemilerin içindeki yardım malzemeleri, Hilâl-i Ahmer ile Beyrut’taki
Amerikan Kızılhaçından637 oluşan bir ortak komisyon tarafından dağıtılacaktı.
Bununla birlikte Türk hükümeti, gemilerin içerisindeki malzemeleri gümrük
vergisinden muaf tutmuştur638.
Türk hükümetinin yardım faaliyetlerine izin vermesi üzerine Amerikan
yardım gemisi 17 Aralık 1916 tarihinde Newyork’tan Beyrut’a malzemeleri
taşımak için yola çıkmıştı. Amerikan Büyükelçiliği tarafından, geminin
Beyrut Limanı’na 28 Ocak 1917 tarihinde ulaşacağı bildirilmişti. Bu nedenle
Büyükelçilik, Suriye’deki Hilâl-i Ahmer memurlarına talimat verilmesini
Türk yetkililerinde istemiştir639. Fakat yardım gemisi, İngiliz ablukası
633 Cemal Paşa, Hatıralar, s.315. 634 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.638. 635 ABD hükümetinin yardım malzemelerinin gönderilmesi hususunda gösterdikleri çabayı memnuniyetle karşılayan Barton, ABD hükümetine şükranlarını sunmuştur. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.639. 636 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.641. 637 Beyrut’taki Kızılhaç yetkilileri, yardım malzemelerinin çok gerekli olduğunu ABD hükümetine belirtmişlerdir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.633. 638 KA, nr.94/127; P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.610; Relations of the United States,1916, s.940. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VIII. 639 KA, nr.94/126; Relations of the United States, 1916, s.940; RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.
189
nedeniyle Beyrut Limanı’na girememiş, bunun üzerine İskenderiye’ye
yönlendirilmiş ve malzemeler buradaki Kızılhaç yetkililerine verilmiştir640.
Misyonerler sevk edilen pek çok Ermeni erkek ve kız çocuklarının iç
çamaşırı ve çorap gereksinimini karşılamıştır641. Bunun yanında 25 Ekim
1916 tarihinde Amerika’dan kalkan “Collier” isimli gemi vasıtasıyla yaklaşık
180 partilik giyecek, Kızılhaç tarafından Suriye’deki Ermenilere
gönderilmiştir642.
RESİM VIII. İSKENDERUN ERMENİ MUHACİR KAMPI
Sevkiyat esnasında Ermenilerin dinlenmeleri için misyonerler evlerini
açıyorlardı. 19 Ağustos 1915 tarihinde Ermenilerin bir kısmı, Urfa’daki
Alman ve Amerikan misyonerlerine ait evlerde kalmışlardır643. Ayrıca sevk
edilen Ermenilerin, Harput’ta geçici olarak dinlenmeleri için evler tahsis
edilmiştir. Ama evlerin azlığından dolayı 50-60 arası insan bir evde
kalabiliyordu. Örneğin, Urfa’daki Alman halı fabrikasına 1.000’den fazla
640 Barton, Relief, s.74. 641 Riggs, Days of Tragedy, s.137. 642 RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Misssipi River Flood, 1882, Box No. 50. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek IX. 643 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.669.
190
insan sığınmıştı644. Dolayısıyla birbirine yakın olan insanlar nedeniyle salgın
hastalıklar aralarında yayılmıştır. Dr. Atkinson ve Dr. Parmele, muhacirlerin
sağlık sorunlarıyla ilgilenmiştir645.
Yardım komitelerini Ermeni sevkiyatı sırasında uğraştıran en önemli
sorunlardan birisi de Ermeni yetim çocuklarına yiyecek, giyecek sağlanması
ve barınacakları yerlerin bulunabilmesiydi. Osmanlı hükümeti, kimsesiz
Ermeni çocuklarını mevcut Dâr’ül-eytâm ve öksüz evlerine hatta okullara ve
yeni yapılan binalara yerleştirirken elbette ki bu mekânların sayısı yeterli
olmayacaktı. Bu nedenle birtakım manastırlarda Dâr’ül-eytâmlar oluşturuldu.
Hükümet, yetim çocukların Amerikalı misyonerlerden uzak tutulması emrini
verip, Ermeni sevki sonucu öğrencisiz kalan okulların, Amerikalı ve Alman
misyonerler tarafından yetimhaneye çevirmesini engelleyerek, onlardan
kurtulmayı düşünmesine rağmen imkânsızlık yüzünden Amerikalı
misyonerlerin bu alanlardaki faaliyetlerine izin vermiş ve hatta bu faaliyetleri
desteklemiştir646. ACASR kontrolündeki yetimhanelerdeki yetim sayısı bu
karardan sonra bir hayli artmıştır. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu ve
Suriye’nin çeşitli yerlerinde çok sayıda yetimhane işleten misyonerler,
buralarda eğitim faaliyetlerini de sürdürmüşlerdir. Örneğin, Harput’ta
Amerikan misyonerlerinin kontrolündeki yetimhanede 5.000 yetim
bulunuyordu. Halep’te ise 1.350 yetime bakılıyordu647 .
Sivas’taki Amerikan misyonerlerine ait yetimhanede kalan genç bir kız,
“Yetimhanede ben çok mutluydum. Sevk sırasında ailem kaybolmuştu.
Yetimhane çok temiz idi. Oradaki görevliler bizimle ilgileniyordu. Yiyecekler
güzel ve muntazamdı. Kahvaltıda sadece ekmek, akşamları ise ekmek ve
peynir yiyorduk. Ama ekmek lezzetliydi. Hepimiz sağlıklıydık. Her sabah
toplanıp, kısa bir dua ettikten sonra sınıflara gidiyorduk…” şeklinde
duygularını belirterek yetimhanedeki şartları aktarmıştır. Bunun yanında
644 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.670. 645 Riggs, Days of Tragedy, s.155-158; Lewy, American Genocide, s.177. 646 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/155; nr.57/270; nr.63/276; Atnur, Ermeni Kadınları, s.64. 647 Çiçek, Zorunlu Göç, s.287-288; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.263-264.
191
yetimhanelerde şartlarına göre iyi bir eğitim sunulmuştur. Her ne kadar dört
ya da beş kişiye bir kitap düşse de, buralarda müzik, cebir gibi dersler
verilmiştir. Yine yetimhanelerde kalan birisi “Önce sabah erkenden kiliseye
gidiyorduk. Kiliseden sonra sabah kahvaltısı yapıyorduk. Kahvaltıda çay ve
bir parça ekmek vardı. Öğle yemeğinde çorbayla birlikte ekmek veriliyordu.
Akşamları ise pilav ve fasülye yeniliyordu.” demiştir648.
Genellikle yetimhanelerde ekmek yeniliyordu. Pilav, fasülye, fındık,
ceviz türü yiyecekler nadiren oluyordu. Yetimler meyveyi az da olsa
yiyorlardı. Yemek çeşitleri yetimhanenin ve çevresinin koşullarına göre
değişiyordu. Yetimhanenin bazılarında portakal veye elma tüketildiği gibi
bazı yetimhanelerde hiç tüketilmediğini buralarda kalanların demeçlerinden
anlayabiliyoruz. Hatta misyoner Riggs yetimhanenin birini ziyaret etmiş,
yetimlere neden meyve verilmediğini ve sadece ekmek verildiğini yetimhane
yetkililerine sormuştur. Sonuçta yetimhaneye elma tedarik edilmesini
sağlamıştır. Tanıkların belirttiğine göre, Riggs çok kibar, iyi huylu ve nazik
bir insandı. Yetimleri çok seven ve yetimlerin rahat etmeleri için uğraşan
biriydi. Yetimhanelerde çalışan görevliler de yetimlerce çok seviliyordu.
Meselâ yetimhanelerin birinde çalışan Mrs. Jacobsen yetimler için büyük bir
Ermeni kadınıydı. Çünkü kendisi, yaptığı hizmetlerin yanı sıra Ermenice de
biliyordu. Böylece çocukların ruh hâlini anlayabiliyordu. Hatta Ermeniler,
Jacobsen öldükten sonra mezarının başına Hagopian ismini vermişlerdir. Bir
başka örnek olarak, bir İngiliz olan ve Türkiye’ye 18 yaşında gelen Mrs.
McPherson verilebilir. O, gönüllü olarak çalışıyor ve maaş almıyordu. Koyu
bir dindardı. Ermeniler için sürekli dua ediyordu. McPherson Türkiye’de
ölmüştür649. Ayrıca Cemal Paşa’nın bölgesinde Ermenilerin yönetiminde
kimsesiz çocukların bakımı için yetimhane kurulmasına izin verildiği ve bu
nedenle Halep’te iki Ermeni yetimhanenin açıldığını belirtmiştik. Yine
648 Miller, Survivors, s.125; 28 Aralık 1915 tarihinde İsviçre’deki Zürih Gazetesi, 1895-1896 yılları arasında meydana gelen Ermeni olayları nedeniyle Sivas’ta Amerikalıların yardımıyla açılan Dar’ül-eytâma yardımda bulunulması için çağrıda bulunuyordu. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/8, Lef 1-2. 649 Miller, Survivors, s.126-130.
192
İstanbul Yedikule Ermeni Hastanesi’nde 122 yetim barındırılıp, 12 de
yetimhane memuru bulunması, diğer Ermeni kurumlarında da kimsesiz
Ermeni çocuklarının barındırıldığını akla getirmektedir ki bu da Osmanlı
yönetiminin tek taraflı ve kasıtlı hareket etmediğini ve sorunu çözmede
Ermeni kurumlarından da yararlandığını göstermektedir650.
Konya’da görev yapmış Board misyonerlerinden Wilfred Post yardım
çalışmalarının 4 kategoride gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Bunlar; Genel
Yardımlar, Özel Yardımlar, Tıbbi Yardımlar ve Yetimlere Yapılan Yardımlar
şeklindedir. Genel Yardımlar, hasta olanlar ve beslenme yetersizliği nedeniyle
gıda, elbise yardımları, yetim çocuklar için geçici evler, muhacirlerin
rehabilitasyonu için çeşitli teşebbüsleri ve ekmek tedarik edecek yerler
kurmak gibi yardımları içermektedir. Özel yardımlardan, hasta Ermeni
askerleri ve sürgündeki Ermeniler faydalanmıştır. Tıbbi yardımlar da
yapılmıştır. Misyonerlerin en önemli yardım çalışmaları yetimler için
olmuştur. Onların elbiseleri, gıdaları tedarik edilmiş ve yatmaları için
döşekler hazırlanmıştır. Özellikle bunlar sevk sırasında soğuk havadan
korunmaları için gerçekleştirilmiştir651.
28 Kasım 1916 tarihli misyoner raporuna göre, Konya’da yardım
kuruluşlarının gözetiminde 70-80 yetim vardı ve 20 yetime de kısmen
bakılıyordu. 4-14 yaş arasındaki bu çocuklar için yatak ve giyecek
yardımından başka “Özel Okul652” açılmıştı. Ekim ayında Konya’da yapılan
harcama miktarı yetimler için 222,73 liraydı653.
650 Atnur, Ermeni Kadınları, s.64. 651Barton, Relief, s.175; Moranian, Armenian Questions, s.127-128; Moranian, “Relief Efforts”, s.193. 652 Barton, savaş sırasında Amerikan okulları kapatıldığından muhacirlere kamplarda ya da binalarda Amerikan yardım çalışanları toplanarak, eğitim vermeye devam ettiğini ve muhacirler için geçici evler yapılıp, buralara muhacirlerin yerleştirildiğini belirtmektedir. Bunun için bkz. Barton, Relief, s.207,227-228. 653 Misyoner raporlarına göre yetim sayısı değişebiliyordu. 23 Kasım 1916 tarihli raporda Konya Amerikan Hastanesi, 109 yetime bakıyordu. Ayrıca yetimlerin her birine zorunlu ihtiyaçlarını gidermeleri için günlük 5 kuruş veriliyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. 15 Mayıs 1916 tarihli başka bir misyoner raporuna göre Konya’daki yetimlerin sayısı 2.000 idi ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermeleri için aylık en
193
Church Missionary Society, yani Kilise Misyon Topluluğu mensubu E.
E. Lavy tarafından 1917 yılı sonlarında hazırlanan “Bağdat ve
Mezopotamya’da Ermeni Mültecilere Yardım Çalışmaları İkinci Raporu”nda
Kilise Misyon Topluluğu’nun yetimhanesinde sayının yüzü aştığı ve
yetimhanenin dar geldiği belirtilmektedir654.
Yetim kalan çocukların bakımı konusunda konsolosluk da aktif rol
almıştır. Örneğin Halep Amerikan Konsolosluğu, mali desteği ile İsviçre
misyoner Beatrice Rohner, Maraş’tan gelip Halep’te iki yetimhane kurmuştur.
Bu yetimhanelerde 1.000 yetim ve 50 kadın barınmış ve bazı erkekler de
hizmetli olarak istihdam edilmiştir. Annesi İrlandalı bir misyoner, babası
Halepli bir doktor olan Norah Altunyan adlı bir Ermeni kadın da Halep’te
yine konsolosluğun büyük maddi desteği sayesinde bir başka yetimhane daha
açmış ve burada 600 çocuğun bakımını üstlenmiştir. İhtiyacın çok fazla
artmasıyla aynı yetimhanenin ikinci bir binasında da 400 çocuk koruma altına
alınmıştır. Yine konsolosluk kaynaklarından desteklenen bir başka
yetimhanede Kilis’te faaliyette bulunmuş ve 400’den fazla çocuk
barındırılmıştır. Bu yetimhanenin çalışma izinlerini Cemal Paşa’nın bizzat
verdiğini Konsolos Jackson raporlarında açıkça kaydetmektedir655. Başında
az 150 lira gerekliydi. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.558. 654 Diğer harcamalar Genel Yardım:1.245,55 lira, Özel Yardım: 143,43 lira, Servisler ve Muhtelif: 45,80 liraydı. Bkz. Çiçek, Zorunlu Göç, s.287-288; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.263-264. 655 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.221; Kıeser, Iskalanmış Barış, s.493; 15 Mayıs 1916 tarihli misyoner raporuna göre, Halep’te 1.350 yetimle ilgilenilmektedir. Yetimlerin ihtiyaçlarını gidermek için aylık en az 150 lira gerekliydi. Yalnız bu miktar ihtiyaçların hepsini karşılayamıyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556. 24 Aralık 1916 tarihli bir başka misyoner raporda, Halep’teki yetim sayısı 2.000 olarak verilmektedir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. Halep Konsolosu Jackson’ın en önemli hizmetlerinden biri de kayıtlar hakkında bilgi toplama ve yakınlarına ulaştırmaktır. Durumları ve nerede oldukları ya da “Welfare and Where abouts” soruşturmasını adını verdiği arama faaliyetleri sonucu konsolos 900 civarında Ermeni aileye yardımcı olmuştur. Amerikan Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla Halep Konsolosluğu’na iletilen mektuplarda genelde Ermeniler, Türkiye’deki yakınlarının yaşadıkları yerleri bildirmekte, akrabalarını ve aile fertlerinin sayısını yazmakta ve yaşayıp yaşamadıklarını sormaktadırlar. Jackson’ın yardımcısı George M. Young, Ermenilerin akıbetini soran bu mektupların gereğini yapmak için çok yoğun bir mesai harcamakta, gerek kamp yetkililerine gerekse de iç bölgelerdeki misyoner ve konsolosluklara yazılar göndermektedir. Bkz. Çiçek, “J. B. Jackson”, s.222.
194
Paula Schafer’in olduğu Maraş’ta 100 çocuğa bakılıyordu. Schafer ihtiyaçlar
için ACARS’dan 200 lira istiyordu656. Bitlis’te Amerikan misyoner
istasyonunda Martha Kleiss’in kızı görev yapmaktaydı. Kleiss’in kendisi
savaş başlamadan kısa bir süre önce ölmüştü. Arazisinde kızıyla, Amerikan
misyonerlerinden Mrs. McLaren ve Shane ile birlikte bir Türk doktor
kalıyordu. Burada Ermeni yetimlere bakılıyordu. Erzurum Alman Konsolosu
Scheubner, onlardan Ermeni çocuklarını korumalarını istemiştir. Daha sonra
Scheubner, 100 Ermeni çocuğun muhtemelen daha iyi şartlarda bakılacak
olması nedeniyle Diyarbakır’a gönderilmesi için vali ile görüşmüş ve bu
konuda valiyi ikna etmişti657.
1918 yılında savaşın bitiminden sonra Müslüman ailelerden toplanan
Ermeni yetim çocuklar yüzünden yetimhaneler daha da kalabalıklaşmıştır658.
1919 Ocağı’nda, ABD’den Ermeniler için bir yardım gemisi gönderilmiştir.
İçinde; yiyecek, ürün ekebilmek için tohumluk ve erzak vardı. Bunun yanında
200-300 arası çalışan eşlik ediyordu. Bunlar; doktor, hemşire, yetimhane
müdürleri ve diğer uzmanlardan oluşuyordu. Yardım malzemeleri sevkten
dönen Ermeniler için kullanılacaktı659.
1922 yılında NER’in Yakındoğu’daki yetimhanelerinin sayısı 124’e,
buralarda bakılan yetim sayısı da 64.107’ye ulaşmıştır. Ayrıca 50 bin yetim
çocuk da yetimhane dışında evlerde, yetimhanelerin yardımı sayesinde
barındırılmaktaydı. NER kaynaklarına göre, bunların dışında binlerce çocuk
da bakım alamamıştır. Meselâ Gümrü’de bu durumda 20.000 yetim olduğu
bildirilmektedir. Erivan hükümeti, yetimlerin bakımına kaynak
ayıramamaktadır. Fakat İstanbul’da durum farklıdır. NER’e göre burada
Osmanlı hükümetinin desteğiyle 9.585 yetim bulunmaktadır. 4.990 yetimin
de evlerde bakımı sağlanmıştır. Beyrut’ta ise Kilikya’dan son boşaltma ile
gelen yetimler evlerde bakılmaktadır. Bu sayede Suriye’de NER’in bakım
656 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. 657 Leverkuehn, Germany Officer, s.45,47. 658 Çiçek, Zorunlu Göç, s.288. 659 Moranian, Armenian Questions, s.204.
195
altında tuttuğu yetim sayısı 6.775’e kadar düşmüştür. Ancak Kilikya’da hâlâ
pek çok yetim bulunmaktadır. NER’in amacı bu yetimleri kısa zamanda
Beyrut veya Kuzey Suriye bölgesine nakletmektir. Kurtuluş Savaşı’nın
sürdüğü yıllarda da yetimhanelerin sayısı bir düzineye kadar düşmüş, fakat bu
yetimhaneler faaliyetlerini sürdürmüştür. Ankara’da 350, Kayseri’de 3.190,
Harput’ta 5.167, Konya’da 813, Samsun’da 1.000, Sivas’ta 1.368,
Merzifon’da 465 yetim barınmaya devam etmiştir. Ancak yetimhanelerin en
kalabalık olduğu yer Kafkasya bölgesidir. Burada Van, Erzurum, Trabzon,
Bitlis ve diğer şehirlerden kaçan 400.000 Ermeni muhacir çocuğunun
barındırıldığı NER raporlarında yer almaktadır660.
2.1.1.3.2. Para Yardımları
Ermenilerin sevki ve iskânı sırasında misyonerlerin de ifade ettiği üzere
en önemli ihtiyaçlar gıda, giyim, barınma, sağlık sorunlarının giderilmesiydi.
İşte bu ihtiyaçların giderilmesi için misyonerler sürekli olarak paraya
gereksinimleri olduklarını dile getirmişlerdir.
Osmanlı yönetiminin, dışarıdan gelecek yardımlara ve gelen yardımların
dağıtımına izni hususunda başlangıçtaki sert tutumu, ara ara tezatlıklar
660 Çiçek, Zorunlu Göç, s.288-289; Misyoner Frederick W. Mac Callum’un ifadelerine göre Kafkasya’da çoğu Rus toprağında olmak üzere pek çok Ermeni muhaciri bulunmaktadır. Bunlar çok zor şartlar altında yaşamaktadır. Muhacirlerin özellikle evlere, elbiselere, yatacak yerlere ve gıdaya ihtiyaçları vardır. Muhacir sayısı da 250.000’dir. Rus hükümeti, ancak 5.000 yetimin ihtiyacını giderebilmektedir. ACASR ise 5.000’den fazlasıyla ilgilenmektedir. Bkz. Barton, Turkish Atrocities, s.178; Çiçek’in verdiği rakamla Callum’un verdiği rakam arasında farklılık olması yanlış anlaşılmamalıdır. Tam tersine bu rakamlar tutarlılık göstermektedir. Çünkü Çiçek, sevkin başlamasından Kurtuluş Savaşı yıllarına kadarki Kafkasya’ya giden Ermeni sayısını vermekte, Callum ise 1915-1917 yılları arasında Kafkasya’ya göç eden Ermeni sayısını vermektedir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Anadolu’dan Kafkasya’ya sürekli göç olmuştur. Göç, Kurtuluş Savaşı yıllarında da devam etmiştir. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı yıllarında Kafkasya’daki Ermeni muhacir sayısı 400.000’i bulmuştur. Yalnız şunu da belirtmek gerekir ki sadece Ermeni yetimler yoktu. Türk yetimler de vardı. Örnek olarak; Erzurum ve çevresinde, savaş sırasında ve Ermeni zulmü sonucunda yetim kalmış yaklaşık 4.000’i erkek, 6.000 civarında çocuğu okutmuş, terbiye etmiş ve bunların mühim bir kısmını sanatkâr olarak yetiştirmiş olan 15. Kolordu ve Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir’in faaliyetleri verilebilir. Bkz. Nuri Köstüklü, Kazım Karabekir ve Eğitim, Savaş ve Ermeni Terörünün Geride Bıraktığı Bir Dramın Hikayesi, Konya 2009, s.22-29.
196
oluşturacak, fakat sonra bu tutumda genel bir yumuşama görülecektir661. Bu
durum Osmanlı, Board ve Kızılhaç kayıtları ile Amerikan gazetelerinde
görülecektir662. Osmanlı yöneticileri, sevk sırasında Ermenilere yardım
yapılmasını ilk başta istememiştir. Çünkü Said Halim Paşa’ya göre bu yardım
konusu Osmanlı hükümetinin işiydi. Osmanlı yöneticilerinin ilk başta dış
yardımlara kapalı olmasının diğer bir nedeni de Ermenilerin dış yardım
almadığını görürlerse ülkelerine bağlı ve sadık kalacakları düşüncesiydi663.
Osmanlı Ordusu Başkumandanlığı’ndan Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 29
Kasım 1915 tarihli tezkirede, Suriye’de Amerikan konsoloslarının Ermeni
işleriyle uğraşmayacaklarına dair namusları adına söz verdikleri hâlde, yine
de meşgul oldukları, Dördüncü Ordu Kumandanlığı’ndan bildirilmekte ve bir
kez daha yardım faaliyetlerinden vazgeçmeleri için tebligat yapılmasını, buna
rağmen yine de devam ederlerse kapılarına nöbetçi dikileceği
bildiriliyordu664. Hâriciye Nezareti’nden gönderilen cevabî yazıda ise,
Suriye’deki Amerikan konsoloslarının Ermeni işleriyle uğraşmamaları
gerektiği Amerikan Büyükelçisi’ne münasip bir surette şifahen söylendiği ve
elçinin de bu işlerle uğraşılmaması için ilgili yerlere emir vereceği
belirtiliyordu665.
Fakat daha sonra Osmanlı hükümeti, masrafların büyüklüğü karşısında,
sorunlarla başa çıkamayınca yardım amacıyla dağıtılacak paranın kontrolünde
olmasını istemiştir. 19 Mart 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli
vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen telgrafta, bazı yerlerde Ermenilere
Amerikan veya Alman müesseseleri tarafından para dağıtıldığının anlaşıldığı,
Ermenilere dağıtılacak paranın hükümet memurları denetiminde dağıtılması
661 Atnur, Ermeni Kadınları, s.83. 662 Bunun için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.135; American Press, s.85. ACASR, toplanan yardımların dağıtımında Osmanlı yetkilileriyle sıkıntı yaşadığı zaman Almanya’dan yardım istiyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.419. 663 Çiçek, Zorunlu Göç, s.259. 664 BOA, HR.SYS, nr.2168/46, Lef 1. 665 BOA, HR.SYS, nr.2168/46, Lef 2.
197
gerektiği ve aksi bir durumda para akışına izin verilmeyeceği ifade
ediliyordu666.
3 Nisan 1916 tarihli şifrede de, Ermenilere, Amerikan ve Alman
müesseseleri tarafından hükümetin haberi olmadan gizli bir şekilde para
dağıtıldığından buna izin veren ya da merkeze sorup haberi olan memurların
yine de izin verirse şiddetle cezalandırılacağı yer alıyordu667. 14 Nisan
1917’de yine Nezaret’ten Halep vilayetine gönderilen şifrede, Amerikan
Konsolosu’nun mülteciler ile Ermenilere dağıtılmak için yapılacak yardımın,
vilayet yöneticilerinin denetimi altında, konsolosluk vasıtasıyla
dağıtılabileceği bildiriliyordu668. 18 Nisan 1916 tarihinde Dâhiliye
Nezareti’nden Suriye vilayetine ve Kudüs mutasarrıflığına çekilen telgraf,
“Suriye bölgesine sevk edilen Ermenilere dağıtılmak üzere Amerika Sefâreti
tarafından Bank-ı Osmânî vasıtasıyla 50.000 lira gönderildiği ve bu paranın
Kudüs’e ulaştığı bildiriliyor. Bu durumun hızlı bir şekilde soruşturulup,
paranın kimlere ve ne vasıtayla dağıtılmakta olduğunun kendilerine
bildirilmesi…” hakkındadır669.
Ayrıca Amerikan Konsolosu ve misyoneri tarafından Ermenilere verilen
paraların hükümetin bilgisi dâhilinde dağıtıldığını Halep ve Mamuratü’l-aziz
vilayetleriyle Konya mutasarrıflığına yollanan talimattan, anlıyoruz670. Vali
ve mutasarrıflıklar, misyonerlere yardım konusunda müdahale etmemişler,
kamplardaki yardım faaliyetlerinin organizasyonunu tamamen yardım
kuruluşu ve Kızılhaçın inisiyatifine bırakmışlardır. Dr. Wilfred Post ve Miss.
666 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/90. 667 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/210. 668 BOA, DH.ŞFR, nr.72/18. 669 BOA, DH.ŞFR, nr.65/25. 670 Yusuf Halaçoğlu, “Mali Harcamalar”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.85.
198
E. Cushman, Konya’daki yardım faaliyetleriyle ilgili olarak hükümetin
yardım dağıtma işini tamamen kendilerine bıraktığını, hatta yeni yardım
projelerinin koordinasyonu için kent meclisine teklif götürdüğünü
kaydetmektedirler671. Cushman Ekim (1916) ayında 2.000 lira gönderildiğini,
buna çok sevindiğini ama yetmediğini ve daha çok paraya ihtiyaç olunduğunu
15 Kasım 1916 tarihli raporunda belirtmektedir672.
Halep Konsolosu Jackson, yardım faaliyetlerini Cemal Paşa’nın ve Talat
Bey’in hoşgörüsüne sığınarak hemen hemen hiç kesintiye uğratılmaksızın
sürdürmüştür. Nitekim 1916 Ağustos ayından itibaren Konsolos Jackson’ın
yardım faaliyetleri üzerindeki kısıtlamalar da tamamen kalkmıştır. Paranın
dağıtımında misyonerler dışında, yerli bankerler, Suriyeli iş adamları ve
dostları da yardımcı olmuştur. Konsolos Jackson zamanla günlük harçlık
dağıttığı Ermenilerin sayısı binlere ulaştığı için bütün öğleden sonrasını
dağıtım işine ayırmıştır. Hatta çevre vilayetlere bile sıklıkla yardım
faaliyetlerinin finansmanı için para göndermiştir. Bunun için bazen
yardımcısı Edelman’ı ve Auguste Bernau’yu kullanmıştır. Örneğin Jackson,
21 Eylül 1916 tarihli raporunda, Bernau aracılığı ile Halep ve Zor’a makbuz
karşılığı dağıtılan yardımı 3.000 lira olarak vermektedir. Ayrıca not ettiği
önemli şeylerden birisi de az da olsa siyaset gereği yardım faaliyetlerinden
Müslüman mültecilerinin de yararlandırıldığıdır673. 15 Mayıs 1916 tarihi
itibariyle Halep’te yetimlere 150 lira, fakirlere 600 lira zorunlu ihtiyaçların
karşılanması için gerekliydi. Antep’te 450 muhacir Ermeni vardı. Bunların
2/3’ü yardım listesindeydi ve 1.000 lira, Tarsus 500 lira, Adana 500 lira,
Sivas 600 lira, Harput 400 lira, Merzifon ve Kayseri 500 lira aylık ihtiyaç
671RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Misisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Çiçek, Zorunlu Göç, s.260-261. 672 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556. 673 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.219.
199
miktarıydı. Fakat istenilen tutar en az olandı ve gereksinimlerin hepsini
karşılamıyordu674.
Kamptaki Ermenilere ihtiyaçlarını karşılamaları için sürekli nakit para
yardımı yapılmıştır. Konya’daki kamplarda 6.000 Protestan Ermeni’ye
düzenli para ödenmiş ve kişi başı 1 kuruş verilmiştir. Konya’daki Amerikan
Hastanesi doktorlarından biri olan Wilfred Post Katolik rahibe, dağıtması için
ayda 100 lira vermekteydi. Ayrıca, transit geçiş yapan Ermeniler ile hava izni
için gelen ve hükümetten yolluk alamayan hasta Ermeni askerler ve
hapistekilere de maddi yardımda bulunuyordu. Konya’da bulunan W. W. Peet
yardım listesine 700 kişi eklediklerini ve bunun ekstra para gereksinimi
doğurduğunu dile getirmektedir. Yardıma gelemediği takdirde kişi başına
dağıttıkları parayı 40 paradan 30 paraya çekeceklerini, aylık yardım
bütçesinin 1.500 lira olduğunu bildirmektedir. Amerika’nın Halep Konsolosu
Jackson, konsolosluk görevlisi Bernau aracılığıyla Urfa’daki Müslüman ve
Hıristiyan mültecilere dağıtılmak üzere 7.200 lira değerinde arpa ve 1.000 lira
dağıttığını söylemektedir. Ayrıca Jackson’ın kendisi de düzenli olarak
kamptaki ve hatta köylere yerleştirilmiş Ermenilere para dağıtmıştır675.
The Newyork Times’in 7 Ekim 1915 tarihli sayısında, “Ermenilere
şimdiden yardım olarak 75.000 dolar toplandı.” başlığından anlaşılacağı
üzere ACASR Yakındoğu’da yardım amacıyla 75.000 dolar toplamıştı. Ancak
Rockefeller Vakfı’nın yaptığı 30.000 dolarlık bağışla toplam tutar 75.000
dolara ulaşmıştı676. Yine aynı gazetenin iki gün sonraki yani 9 Ekim 1915
tarihli sayısında, “Ermeni muhacirlere toplanan 100.000 dolar gönderiliyor”
başlığını kullanmıştır. Bu başlıktan anlaşılıyor ki, ilk baştaki yardım hedefi
olarak toplanmak istenen 100.000 dolara ulaşılmıştı. Ayrıca 2 gün öncesine
674 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556-558. Ayrıca bkz. Ek XII. 675 Çiçek, Zorunlu Göç, s.284-285. 676 American Press, s.62,65; Morgenthau, Story, s.361; Payaslian, Armenian Question, s.110. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek. XI.
200
kadar 75.000 dolar olan yardım miktarı yapılan yoğun propaganda faaliyetiyle
2 gün içerisinde 25.000 dolar daha toplanarak 100.000 dolara ulaşmıştır.
The Newyork Times, 10 Aralık 1915’te “Ermenilere daha fazla
yardım” başlığını atmıştı. Haberde, ACASR Sekreteri Samuel T. Dutton
Ermeniler için gönderilen paranın 100.000 dolardan fazla olmasına rağmen
yetersizliğinden yakınıyordu. Ayrıca ACASR, Newyork’daki genel merkezi
de dâhil olmak üzere ABD’nin çeşitli yerlerdeki şubeleriyle yardım
toplanması için çalışmaları sürdürüyordu. Örneğin Boston Komitesi’nde 9
Aralık 1915 tarihiyle 15.000 dolar ve Hartford’da ise 1.000 dolar yardım
toplanmıştı677. The Newyork Times Gazetesi’nde 20 Mart 1916 tarihinde
yayımlanan haberde, Rus Kafkasyası, İran ve Suriye komite raporlarına göre
toplam 421.531 dolar harcama yapılmıştı678.
Daimi olarak para sıkıntısı çeken misyonerler, ihtiyaç duydukları parayı
telgraf kanalıyla Peet’e bildiriyor bazen de konsolosluk aracılığıyla dile
getiriyorlardı. İstanbul’da veya ülke dışında yaşayan muhacir Ermenilerin
akrabaları sorunlarını Peet’e ileterek ABD Büyükelçiliği aracılığıyla aileleri
hakkında bilgi almaya çalışıyor ve onlara para gönderiyorlardı. Bu durumun
örneği aşağıda verilen telgrafta görülmektedir:
“12 Ekim 1916, Rahip H. H. Riggs, Konsolos Davis’in
dikkatine Harput. Sevgili Mr. Riggs, 7 Ekim tarihli yoksullar için
2.000 lira talep eden acil telgrafınızı aldım. İsteği üzerine
Konsolos Davis’e benzer amaçla para gönderdim ve her ikinize
gönderdiğim miktarın tekrar bu kanalla haberleşene dek
ihtiyaçlarınızı karşılamakta yeterli olacağını umarım. Ekim
hesabınıza yukarıdaki miktarı kredi olarak gönderiyorum.
Telgrafınızda değindiğiniz 11 Ağustos tarihli mektubunuz henüz
677 American Press, s.120. 678 American Press, s.148; Komite üyeleri şu kişilerden oluşuyordu: ACARS Komite Başkanı James L. Barton, Sekreter Samuel T. Dutton, Bölge Sekreteri Walter H. Mallory, Muhaseeci Charles R. Crane ve diğerleri ise John D. Cimmins, Cleveland H. Dodge, James Cardinal Gibbons, Rev. David H. Greer, H. Periera Straus ve Stephen S. Wise’dir.
201
elimize ulaşmadı. Saygılarımla.”, ‘’24 Şubat 1916, Amerikalı
Riggs, Harput, Benjamin’in annesi Anna’ya ihtiyacı olan miktarı
ödeyin, nerede ve nasılsa Benjamin iyi, Peet679”.
Ayrıca Ermenilere yardım maksadıyla spor müsabakalarında bile para
toplanıyordu. Buna Harvard-Yale futbol turnuva maçı örnek olarak
verilebilir680.
Bundan başka misyonerlerin faaliyetlerinden etkilenen Amerikalı
kadınlar da boş durmayıp toplanan eski giyeceklerle, dört büyük kargo
arabasını ağzına kadar doldurmuşlardı. Newyork’taki bu ürünlerin değeri
90.000 doların üzerinde hesaplanmıştı681. ACASR, 1-10 Kasım 1916 tarihleri
arasında 310.174 dolar yardım toplamıştı. 10 Kasım’da ise toplanan miktar
42.974 dolardı. Belirtilen tarihler arasında yapılan en yüksek yardım miktarı
ise 60.000 dolardı. 10 Kasım 1916 tarihi itibariyle toplanan yardım 1.688.792
dolara ulaşmıştı. Fakat bu miktarın 430.000 doları Rockefeller Vakfı’na
aitti682. ACASR, 1917 yılı itibariyle yardım miktarı olarak 2 milyon dolar683
ve Amerikan pazar okullarında, 1 milyon dolar toplamıştı684. Hans- Lukas
Kıeser, Komite’nin Yakındoğu için topladığı paraların Haziran 1917 tarihine
kadar 3 milyon dolardan fazla olduğunu belirtmektedir685. The Literary Digest
Dergisi’nin 29 Eylül 1917 tarihli sayısında eylül başına kadar komitenin
harcadığı para 4.255.420.60 dolar olarak veriliyordu686.
The Missionary Review of The World Dergisi’nde Temmuz 1918
tarihinde çıkan yazı, toplanan yardım miktarı ve bu yardımın nasıl dağıtıldığı
679 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.613-614 dipnot 555. 680 Peterson, Armenian Genocide, s.44; Miller, Survivors, s.120. Böyle bir organizasyonun ilgi görmesi ABD Kiliseler Başkanı’nı harekete geçirecektir. Ülkedeki bütün kolej ve belediye başkanlarından futbol maçı düzenlemelerini isteyecektir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.483-484. 681 White, Hatıralar, s.229. 682 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.485. 683 Grabill, Protestant Diplomacy, s.77; Miller, Survivors, s.120. 684 Moranian, Armenian Questions, s.213. 685 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.497. 686 American Press, s.209.
202
hakkında önemli bilgiler vermektedir. Komite, 1915 sonlarında
kurulmasından sonra 3 ay içerisinde sadece 177.000, 1916 yılı boyunca
toplanan ve bölgeye gönderilen para 2.100.000, 1917’de 4.498.000 dolardı.
Bununla birlikte komitenin 27 aylık faaliyetinde toplam para 6.775.000 doları
bulmuştu. Bu rakama Kızılhaçın tahsis ettiği 1.900.000 dolar da dâhildir. Bu
yılın ilk üç ayında (1918) aylık ortalama toplanan para 800.000 dolardır ve
yardım paraları şu şekilde dağıtılmıştır: İstanbul’da, Türk devletinin Asya
toprakları için yaklaşık 3.573.000, Tiflis’te, Transkafkasya için 2.754.000,
İran’da 2.321.000, Kuzey Suriye için doğrudan Beyrut’a 1.315.000, Kahire,
Bağdat, Kudüs vb. 506.000 olmak üzere 31 Mayıs 1918 tarihi itibariyle
toplam 10.469.000 dolar687.
1915-1930 yılları arasında Amerikalılar, Yakındoğu’daki yetimler ve
muhacirlerin ihtiyaçları için birçok yardımda bulunmuşlardır. Yardım yapılan
muhacir sayısı 1-2 milyon arasındaydı. Bunun 2/3’ünü kadın ve çocuklar
oluşturuyordu. 1915’te başlayan ve 1930 yılına kadar süren yardımlarda
116.000.000 dolardan fazla para harcanmıştı. Moranian’a göre, Komite 31
Aralık 1915’te 176.929, 1916 yılı süresince 2.404.000, 1917’de 4.520.000,
1918’de 7.022.000 ve 1919’da 19.485.000 dolar toplamıştı. Bu 15 yıllık süre
zarfında yardım fonları şu şekilde harcanmıştı: Kafkasya 28.017.000, Türkiye
20.551.000, Suriye ve Filistin 12.527.000, İran ve Mezopotamya 7.736.000,
Yunanistan 5.709.000 ve diğer yerlere 667.000 dolar. Ayrıca nakliye,
personel, depolama ve genel yardım için 7.566.000, idare ve muhtelif
harcamalar için de 6.944.000 dolar sarf edilmişti688.
Toplam 116.000.000 dolar harcamanın 25.000.000 doları doğrudan
devlet yardımı niteliğindeydi. Yardım Komitesi’nin yardım çalışmaları ilk
önce Orta ve Doğu Anadolu’da, Suriye’de, Lübnan ve Kafkasya’da bulunan
687 American Press, s.210. 688 Moranian, Armenian Questions, s.228-229; Moranian, “Relief Efforts”, s.195-196.
203
Ermenilere yapılmıştı. Bunun yanında Orta ve Batı Anadolu’dan
Yunanistan’a göç eden Rumlar da bu yardımdan faydalanmıştır689.
Simon Papazian da toplanan yardımların yıllara göre dağılımında
Moranian’a benzer bir rakam verip, küsurları belirtmemiştir. Ona göre
toplanan para şöyleydi: 1915’in sonunda 176.000, 1916’da 2.000.000,
1917’de 4.000.000, 1918’de 7.000.000 ve 1919’da 19.000.000 dolar.
Yazar eserinde toplanan paranın (eserinin basım tarihi 1986 olduğu
gözönünde bulundurulursa) birkaç yüz milyon dolara eşit geldiğini ifade
etmektedir. Yani yazar, toplam 32.176.000 dolar yardım tutarının 1986’larda
birkaç yüz milyon dolara karşılık geldiğini belirtmektedir. Tabii ki
günümüzde bu miktar daha da artacaktır. Özellikle komitenin 1915-1930
arasında 116.000.000 dolar topladığı düşünülürse günümüzdeki karşılığı
açısında değerlendirdiğimizde karşımıza çok büyük bir miktar çıkmaktadır.
Barton da eserinde, ilk 5 yıl içerisinde, yani 1915-1919 tarihleri arasında
yardım miktarının 30.000.000 doların üzerinde olduğunu söylemektedir690.
Aslında 1915-1918 yılları arasında hedeflenen 30 milyon dolarlık
yardım toplanamamıştı. Yardım Komitesi, 30 milyon dolar toplayabilmek için
1919’un ilk yarısında 9 milyon dolar değerinde yardım eşyası ve Hoover’in
Başkanı olduğu Amerikan Yardım Heyeti’nin tahsis ettiği 10.000.000 dolar
değerinde hububat, gıda gibi yardımlar sayesinde hedeflenen rakama
ulaşmıştı691.
Mütarekeden sonra da yardımlar toplandı. Lyman Missionary
Movement, yani Lyman Misyoner Hareketi 1919’da 19.5 milyon dolar
yardım elde etti. Amerikan Kızılhaçı da, Ocak 1918’de 1.800.000 doları
ACASR’a verdi. Daha sonraki yıllarda bu miktar 6 milyon doları bulmuştu.
Armenian Benevolent Ünion, yani Ermeni Yardım Birliği 1.5 milyon dolar
689 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.296-297. 690 Barton, Relief, s.378. 691 Grabill, Protestant Diplomacy, s.164; Koolakian, Armenia, s.89.
204
toplayarak bu yardımları yardım sahiplerine ulaştırması için NER’e teslim
etti692. NER, Yakındoğu’da 1919-1923 yılların arasında yaklaşık 40.000.000
dolar harcamıştır693.
Akaby Nassibian ise eserinde; Rus Kafkasyası, Yunanistan, Bulgaristan,
Kıbrıs, Filistin, Suriye ve Mezopotamya gibi yerlere dağılan Ermenilere,
Amerikan Yardım Komitesi’nin 1915’ten 1921 yılı başlarına kadar
50.000.000 dolar civarında yardımda bulunduğunu ve 1915-1930 yılları
arasında da komitenin 85.000.000 dolar para topladığını ve ihtiyaçlar için
harcadığını belirtmiştir694. Ayrıca Amerikan Yardım Komitesi’nin yanı sıra
Genç Erkekler Hıristiyanlar Cemiyeti de Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında
Ermenilere yardım için 1.000.000 dolar para harcamıştır695. ABD, İngiltere,
Almanya gibi ülkelerdeki kiliselerde veya başka yollarla Ermenilere yardım
için para toplanıyordu. Hatta Rusya gibi halkın daha fakir olduğu bir ülkede
1915’te Ermeni muhacirlere yardım için 2.000.000 ruble gibi önemli bir
meblağ toplanmıştı696.
Ayrıca, Amerikan Yardım Komitesi, yaptığı yardımlardan
Müslümanların da faydalandığını dile getirmektedir. Moranian da eserinde,
yardımların savaşta Türk mağdurları için de verildiğini belirtmektedir697.
Hâlbuki Grabill, ACASR’ın 1916 yılındaki bütçe yardımlarında ancak
%2’sinin Müslümanlara ayrıldığını ve bu %2’lik dilim içerisinde neredeyse
tamamında Türklere yer verilmediğini ifade etmektedir698. Buna karşılık
692 Barton, Relief, s.195. 693 Leland James Gordon, American Relations with Turkey 1830-1930, Philadelphia 1932, s.246. 694 Akaby Nassibian, Britian and the Armenian Question 1915-1923, Newyork 1984, s.253. 695 Gordon, American Relations, s.246. 696 Rus hükümeti adına Kafkasya’ya giden Ermeni mültecilere yapılan yardımı “Tatyana Komitesi“ dağıtmıştır. Tatyana, Rus Çarı II. Nikola’nın kızı idi. Komite’nin amacı Ermeni mültecileri özellikle Kuzey Kafkasya’ya yerleştirmekti. Bkz. Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1069. 2.000.000 rublenin değerini anlamak için şu örneği verebiliriz: Tiflis’teki İngiliz misyonu askeri amaçlarla kullanılmak üzere, Karadeniz ve Hazar donanmalarının olası satın alınmaları için 2.000.000 ruble ayırmayı önermiştir. Bu bilgi için bkz. Türkdoğan, Tehcir, s.163. 697 Moranian, Armenian Questions, s. 186. 698 Grabill, Protestant Diplomacy, s.78. Halep’ten gönderilen 24 Aralık 1916 tarihli rapora göre, yardımlar din ve mezhep ayırımı gözetmeksizin yapılıyordu. Halep’te bu tarihte 10.000
205
İstanbul Ermeni Patriği, Ermeni Evangelist Kiliseler Birliği Başkanı ve Roma
Katolik Ermeni Patrikliği NER’in başkanı James L. Barton’a Ermenilere
yapmış oldukları yardımlardan dolayı şükranlarını sunan ve Ermenilerin
gerçek dostları olduklarını belirten 23 Nisan 1921 tarihli bir yazı
göndermişlerdir699. Dolayısıyla önceden de belirtildiği üzere maalesef
Müslümanlara yapılan yardım miktarı çok azdı ve sembolikti diyebiliriz. Bu
şekilde davranmalarının amacı da yardım faaliyetlerini daha rahat
sürdürebilmek için topluluklar arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz,
düşüncesini Osmanlı yöneticilerine vermekti.
2.1.1.3.3. İşe Yerleştirme ve Meslek Öğretme (Rehabilitasyon)
Sevk edilen Ermeniler, iskân edildikleri yerde devlet tarafından hayatını
devam ettirebilmeleri için işe yerleştirilmişlerdir. Zaten bununla ilgili
örnekler verilmişti. Öyle ki Bağdat demir yolu işinde 800 kadar usta Ermeni
çalışmaktaydı. Buna karşılık 8.000 kadar Ermeni inşaat işlerinde ve özellikle
Toros tünellerinin tamamlanması işinde çalışıyordu. Şubat 1916’da Rakka ve
civarındaki Ermeniler için yeniden yerleşme birimi oluşturuldu. Bazı Ermeni
zanatkârlar şehirde yeni dükkân açtı. Bir Ermeni fırıncı, şehirdeki askeri
kışlanın ekmeğini temin ediyordu. Havran’da da 20.000 Ermeni muhacir
bulunuyordu. Bunlar çoğunlukla Maraş, Antep, Kilis, Zeytun, Kayseri, Sis,
Adana, Dörtyol, Haçin gibi yerlerden Havran’a gelmişlerdi. Ermeni
muhacirleri Havran’da yerel pazarlarda yeteneklerine göre işler bulmuşlardı.
Ayrıca sebze yetiştiriciliği de yapıyorlardı700. ACASR da, atölyeler açarak
buralarda dul Ermeni muhacirleri çalıştırıp, bunların hem kendilerine hem de
kişiye yardım ediliyordu. Bunlar Protestan, Katolik, Gregoryen Ermeni, Suriyeli Katolikler ve Ortodoks Yunanlılardı. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.506. Nedense yardım edilenler arasında Türkler bir yana hiç Müslümanın olmaması dikkat çekicidir. Karadeniz’e göç eden mülteciler, tam anlamıyla aç ve perişan bir haldeydiler. Özellikle Gümüşhane’deki mülteciler vücutları iskelete dönüşmüştü. Mültecilerin bu durumu, bölgedeki ACASR’ın dikkatini çekmiş ve yardım edilmesini Hilâl-i Ahmer yetkililerine tavsiye etmişir. Yine ACASR, Rum ve Ermeni yetimhanelerine 20.000’er lira yardımda bulunduğu halde, Müslüman yetimleri ziyaret etmek istemedikleri yöre halkı tarafından söylenmiştir. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.49-50. 699 P.A.B.C.F.M., ABC 16.5: The Near East, Unit 5, Reel 507, Vol. 8, s.218. 700 Dadrian, My Diary, s.98.
206
çocuklarına bakmaları sağlanıyordu701. Sivas’ta Miss. Graffam yönetiminde
misyonerler dokuma işi kurarak, burada 900 kadını çalıştırıyorlardı702.
RESİM IX. MUHACİR ERMENİLER DOKUMA ATÖLYESİNDE
ÇALIŞIYORLAR
Amerikan misyonerleri, nakdi yardımlarla Ermenilerin sevki esnasında
karşılaşılan yiyecek, giyecek, barınma gibi sorunları aşmaya çalışırken, iskân
sonrasında Ermenilere her zaman balık vermeyi değil de balık tutmasını ve
balık tutmak için gerekli araç-gereçleri temin etmeye çalışmıştı. Tabii ki
bunların sağlanması da ilk başlarda parayla oluyordu. Zaten bu yüzden de
Amerikan kamuoyundan sürekli nakdî yardım istenmiştir. Amerikan
misyonerleri, Ermenilere iskân edildikleri yerlerde zirai tohumluk,
topraklarını işleyecek büyük baş hayvanlar vermişlerdir. Bunun yanında
dokumacılık gibi çeşitli alanlarda atölyeler açarak, ürettikleri ürünlerle
701 Grabill, Protestant Diplomacy, s.78. 702 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.73.
207
ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazla gelenleri ihraç ederek gelir elde etmeleri
sağlanmıştır.
Misyonerler, meslek öğretme ve rehabilitasyon yani iyileştirme
çalışmaları için 10 yaşında ve üzerindeki çocuklar için meslek eğitimi
vermişlerdir. Neredeyse 50’ye yakın meslek kursu öğretmen rehberliğinde
açmışlardır. Kızlar için halı dokumacılığı, nakış, terzilik, dantel yapımı,
kümes hayvancılığı, çiftçilik, şeker üretimi, tekstil dokuma, oyuncak yapımı,
hayvancılık, dadılık; erkekler için öğretmenlik, marangozluk, dokumacılık,
ayakkabı tamiri ve yapımı, terzilik, müzisyenlik, ressamlık, çiftçilik, sütçülük,
hayvancılık, fırıncılık, berberlik, tekstil, oyuncak yapımı, demircilik,
tüccarlık, çömlekçilik, gümüş yapımı, eczacılık bunlardan bazılarıdır703.
NER’e göre 1920 yılında kamplardaki endüstriyel faaliyetlerde 14.868 çocuk
ücret karşılığında çalışıyordu704.
2.1.1.3.4. Değerli Eşyaların Misyonerlere Emanet Edilmesi
Ermeniler sevk sırasında yanlarında götüremeyecekleri paraları,
mücevherleri ve buna benzer değerli eşyaları konsolos ya da misyonerlere
korumaları için emanet bırakmışlardı. Bunlar da aldıkları emanetleri
Amerika’daki akrabalarına ya da aile fertlerinden birine, isim ve adreslerini
sevk edilen Ermenilerden alarak gönderiyorlardı. Emanet olarak verilenler
arasında neredeyse 200.000 dolar değerinde altın dahi bulunuyordu705. Riggs,
Ermenilere ait büyük miktardaki paraları resmî makamlardan kaçırarak
Ermeni sahiplerinin talimatları doğrultusunda ABD’deki yakınlarına
göndermeyi başarmıştır. Bunu Osmanlı Bankası aracılığıyla ve Ermeni ticari
mümessillerinin yardımıyla yapıyordu. Bazen alenen posta yolunu
kullanıyordu. Paralar, Riggs’in eline genellikle misyonerlerin en geniş hareket
özgürlüğüne sahip oldukları Harput Misyon Hastanesi üzerinden geçiyordu.
Sık sık 50 kilodan ağır altın ve gümüş paraları at sırtında Harput’tan
703 Barton, Relief, s.239-240; Grabill, Protestant Diplomacy, s.42. 704 Çiçek, Zorunlu Göç, s.281. 705 Official Documents, III, s.61; Riggs, Days of Tragedy, s.92.
208
Mezre’ye taşıyordu706. Harput Amerikan Konsolosu Davis’in kasası
Ermenilerin bırakmış oldukları altın ve mücevherlerle dolmuştu707.
Ayrıca Amerikan konsoloslarının en çok meşgul olduğu işlerden biri de
Ermenilerin göç ettirilmeden önce bölgelerindeki misyoner veya konsoloslara
emanet bıraktıkları paralarını getirtmek olmuştur. Örneğin Halep Amerikan
Konsolosu Jackson, Sivas’taki misyoner Mr. Graffam’a yazdığı bir mektupta
Armenak’ın karısı Maritza Bourgood Jian’ın Suriye’de olduğunu ve biraderi
Marderos Topashian’ın kocası adına Mr. Partridege’e 20 lira para bıraktığını,
bu parayı istediğini yazmaktadır. Yine aynı şekilde Antranik’in karısı
Aroussiac Neartoyan ile Ratves’in karısı Aghavni Neartoyan Sivas’tan
ayrılmadan önce Dr. Clark’a bıraktıkları 30 liranın kendilerine konsolosluk
üzerinden gönderilmesini istemektedir. Harput’ta Ermeniler paralarını gerek
konsolos Davis’e gerekse güvendikleri Müslüman komşularına emanet
bırakmışlardır. Türk komşularına paralarını ve kıymetli eşyalarını emanet
eden Ermeniler, onları konsolosluk vasıtasıyla geri istemişlerdir. Örneğin,
Elazığ’dan Bekir Ağa’nın oğlu Mustafa Ağa’ya çok miktarda para emanet
edilmiştir708. Sonrasında Mustafa Ağa’dan parasını isteyenler ve bunların
istedikleri miktarlar şu şekildedir: Anna Hovagimian 1, Mary Avedissian 1.5,
Jouher Hovhannessian 2, Gülistan Barounian 2, Maragarite Hivhannesian 2,
Derhagopian 4.5, Gülistan Arkoian 3.5, Yegsa Tepoian 2.5, Tomam Parigian
2.5, Mary Porigian 2.5, Sora Morgorian 2.5, Gasnu Morjian 3, Arossiac
Zouiomian 20 lira709.
ABD’nin Trabzon Konsolosu Oscar S. Heizer’in 8 Ağustos 1915 tarihli
raporunda, yetimhane müdürü L. S. Crawford’ın kendisine Trabzon
Ermenileri tarafından yasak olmasına rağmen çok miktarda para ve mücevher
emanet edildiğini belirtmektedir710.
706 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.607. 707 Peterson, Armenian Genocide, s.37. 708 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.220. 709 Çiçek, Zorunlu Göç, s.67 dipnot 143. 710 Çiçek, Zorunlu Göç, s.66.
209
Erzurum’da sevk edilen Ermeniler, iki Amerikan ailesine değerli
eşyalarını emanet olarak bırakmışlardı. Bunlardan ilki Rev.711 Robert S.
Stapleton’du. Kendisi Amerikan okulları müdürü ve misyon istasyonunun
muhasebecisiydi. Erkek okulunun üstünde iki kızı ve eşiyle yaşıyordu. Diğeri
ise Dr. Case idi. Dr. Case hastanenin alt katında, iki çocuğu ve eşiyle
kalıyordu. Rev. Stapleton’un evinde 150 Ermeniye ait 900’ün üzerinde balya
mal vardı. 500’e yakın balya mal da Dr. Case’nin evindeydi. Balyaların
değeri Rev. Stapleton’un tahminine göre 10.000 ile 15.000 lira arasındaydı.
Erzurum’daki tüccar Ermeniler senetleri, gümüş rubleleri, mücevherleri
Rev. Stapleton’a bırakmışlar. Bırakılan altın emanetlerinin miktarı 5.559 lira
olup, bunun 5.000 liralık kısmı telgrafla Osmanlı Bankası vasıtasıyla Mr.
Peet’e gönderilmişti. Banka, rubleleri havale olarak kabul etmediğinden
Erzurum’da kalmıştı. Bunun üzerine bozuk rubleler mendillere sarılıp, kime
ait ise mendillerin üzerlerine isimleri yazılarak, rubleler küçük paketler hâline
getirilmiş ve daha sonra paketlerdeki isimlerin listesi çıkarılmıştı. Kağıt para
rubleler ve mücevherler ise kutuların içlerine konularak paketlenmiş,
üzerlerine misyon mührü basılmış ve Osmanlı Bankası’na Rev. Stapleton
adına emanete bırakılmıştı. Emanete bırakılanlar şunlardan oluşuyordu: 4.446
gümüş ruble, 465 altın ruble, 22 sterlin, 17 napolyon ve tahvil olarak da 400
23 Osmanlı Devleti Obligations (Faiz, Zimmet) Frs, 250 12 Credit Foncier
Egyptien at Frs., 5 18 Socie’te Commerciate Ottomane at Frs. Ermenilerin
emaneten bıraktıkları malların değeri bankanın müdürü Mr. Pierre
Balledour’un tahminine göre 100.000 liranın üzerindeydi712.
2.1.1.3.5. Nakil Yardımları
Osmanlı hükümeti, Ermeni kafilelerin sevkini rahat, güvenli ve hızlı bir
şeklide gerçekleştirebilmek için imkânları doğrultusunda sevkin tren, şahtur,
vapur, kağnı gibi nakliye vasıtlarıyla gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. Osmanlı
711 “Reverend” Genellikle rahipler için kullanılan “muhterem, saygı değer” manasına gelip,“Rev.” kısaltılmış şeklidir. 712 Official Documents, II, s.43-45.
210
Devleti, nakliye vasıtalarının sağlanmasında içinde bulunduğu durumdan
dolayı pek tâbi yetersiz kalmıştır. İşte bu sırada Amerikan misyonerleri
devreye girerek Ermenilere nakliye vasıtaları tedarik etmeye çalışmıştır.
Örneğin, Konya’da görev yapan misyoner Dr. W. M. Post, haftada sadece bir
kez yolcu treni geldiğinden insanların birbiriyle çetin bir mücadele sonunda
trende yer bulabildiklerini belirtmektedir. Ayrıca beklemek istemeyenlerin
yaya olarak devam ettiklerini görünce kendilerine araba kiralamaları için para
yardımı yaptığını şu şekilde nakletmektedir:
“…Ereğli’de bazı insanları en kısa zamanda Tarsus’a
götürmesi için birkaç at ve deve kiraladım. Hizmetli refakatçime
ertesi gün vagon kiralaması için 20 lira verdim (vagonlar orada
şimdi ucuz kiralanabiliyor). Eğer onların güvenle Tarsus’a
vardığını işitirsek diğerlerinide göndermek için bir şeyler
yapabiliriz. En azından Tarsus daha ılık ve her bakımdan daha
iyi ve umuyorum ki çöle sürgün edilmeden önce her şey daha iyi
hâl alır.713”
Erzurum’daki Amerikan okullarının Müdürü Rev. Stapleton da sevk
edilen Ermenilere içi erzak dolu kağnılar tahsis etmiş ve bunun için 1.000 lira
harcamıştır714.
Harput’ta, Ermenilerin sevk faaliyetleri ile ilgili olarak misyoner Riggs
ve Mr. Ehmann, Dr. Atkinson, Mr. Pierce, Mr. Picciotto ve Riggs’in kardeşi
ve Konsolos Davis, Vali’yi ziyaret etmişlerdir. Riggs’in belirttiğine göre, bu
kadar büyük bir sevkiyat için vasıta sorunu nasıl çözülecekti? Vali her aileye
araba verileceğini ve binek hayvanları alabileceklerini söyleyerek sorunu
çözmeye çalışmıştır715.
713 Çiçek, Zorunlu Göç, s.245-246. 714 Official Documents, II, s.45. 715 Çiçek, Zorunlu Göç, s.172-173.
211
2.1.1.3.6. Sağlık Yardımları
Amerikan misyonerlerinin Ermeni sevki ve iskânı sırasında yardım
faaliyetlerinde bulunduğu çalışmalarından biri de sağlık alanında olmuştur.
Özellikle dönemin en önemli sorunu olan bulaşıcı hastalıklardan muhacirleri
korumak ya da yakalananları kurtarmak için misyonerler çetin mücadele
sergilemişlerdir. Misyonerler, muhacirleri, çeşitli hastalıklara karşı tedavi
etmek için hastaneler açmışlardır.
İyi donatılmış Amerikan hastanelerindeki Amerikan doktorlar ve
hemşireler, buralarda Ermenilere yardımlarda bulunmuşlardır. Antep,
Kayseri, Harput, Konya, Maraş, Mardin, Merzifon ve Sivas’ta Amerikan
hastaneleri vardı ve sağlık yardım programının önemli bir parçası
durumundaydı716. Mayıs ve Haziran 1915 tarihinde 12.000 Ermeni, Van Gölü
çevresinden Bitlis’e gelmişlerdi. Aralarında çok sayıda yaralı vardı.
Misyonerler, Bitlis’teki hastanede 8.000’e yakın hastaya bakıyordu.
Hastanelerinde hem Ermenileri hem de Türkleri tifüs salgınından korumak
için muayene ediyordu717. Halep Amerikan Konsolosu Jackson, iç bölgelerde
hasta olan Ermenilerin Suriye’deki hastanelerinde tedavilerini sağlamak için
aracılık etmekteydi. Örneğin, misyoner Morrice, Antep’ten Konsolosa yazdığı
bir mektupta Mrs. G. K. Faghlian’ın kırık kemiği için X-Ray çekilmesi
gerektiğinden bu tedaviyi yaptırmak amacıyla Suriye’ye yolculuk yapılmasını
sağlamak için girişimleri üst düzeyde başlatmasını istemiştir. Talebi alan
Osmanlı idare yöneticileri hem kadının hem de kocasının tedavi bitene kadar
Halep’te kalmalarına izin vermiştir718. Merzifon Amerikan Koleji Müdürü
White da, bölgesindeki sevk işlemlerinden bahsederken, muhacirlere ait
kağnılar için barakalar yaptığını, bu barakaların misyonerlerin evine 1.000
adım uzaklıkta olduğunu, sürgün edilenlerden bir kısmının şehre 2 mil
uzaklıkta olan bir Ermeni manastırında kaldıklarını ve buralarda hastaların
716 Barton, Relief, s.60-61. 717 Grabill, Protestant Diplomacy, s.62. 718 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.221.
212
bulunduğunu bildiriyordu. Bunun üzerine buraya doktor, hemşire ve eczacı
göndermek istediklerini ama buna izin verilmediğini ifade etmiştir719.
Buna karşılık, Mersin Amerikan Konsolosu Edward I. Nathan’ın
Amerikan Büyükelçiliği’ne gönderdiği 30 Ağustos 1915 tarihli rapordan,
sevk edilen Ermenilere hükümetin son derece düzenli hareket ettiğini, şiddet
ve intizamsızlığa kesinlikle fırsat vermediğini, muhtaç durumdakilere yardım
elini uzattığını, Adana’daki Amerikan Hastanesi doktorlarının Ermeni
hastalara bakmaları için vali tarafından izin verildiğini anlıyoruz720.
Konya’daki misyoner hastanesinde de muhacirler tedavi edilmiştir. Öyle
ki çabalar sonuç vermiş ve sağlanan yardım sayesinde hastanede iki kez
ekmek ve bir öğün meyve servisi yapılmıştır721. Burada, misyonerler
tarafından bir günde 600’ü aşkın insana yardım ulaştırılıyordu. Dr. Dodd,
salgınlarda çok sayıda insanın öldüğünü, Ermeniler arasında ölüm oranının
%30 civarında olduğunu belirtmiştir722. Yine Konya’daki hastanede görev
yapan Dr. Wilfred Post, çok ihtiyacı olanlara yorgan bile dağıtıldığını, fakat
bunun yeterli olmadığını ifade etmektedir. Konya’daki misyonerlerin yoğun
çalışmalarına rağmen hastane yetersizdi. Post, bir dönem evinin birinci katını
kliniğe çevirmiş ve burada toplam 1.500 hasta tedavi etmiştir. Bunun yanında
gerek savaş sırasında gerekse sonrasında Amerikan Kızılhaçı ve ACASR
muhtelif iskân bölgelerinde ve geçici kamplarda hastaneler kurmuştur. Bunlar
misyoner kuruluşları olup, savaşın bitiminden sonra sayıları hızla artmıştır.
NER raporlarına göre 1921 itibariyle bu sağlık merkezlerinin 38’i hastane ve
59’u klinik statüsündedir. Son aylık raporda, 31 Aralık 1921 tarihi itibariyle
84.401 hastaya bakıldığı yer almıştır723.
Ayrıca misyonerler, Ermenileri sevkten kurtarmak için bazılarını
hastane çalışanları olarak kaydetmiştir. Örneğin, Tacy Atkinson, Harput
719 Barton, Turkish Atrocities, s.79. 720 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.68/82, Lef 2. 721 Çiçek, Zorunlu Göç, s.238-239. 722 Çiçek, Zorunlu Göç, s.244. 723 Çiçek, Zorunlu Göç, s.270; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.268-269.
213
Amerikan Hastanesi’nde 65 Ermeni’yi ve çocuklarını hastanede çalışıyor
olarak göstermiştir. Bunun yanında hastanede 16 Ermeni hemşire
bulunuyordu724. Atkinson, Margaret ve Petersen tıbbi ilaçları dağıtmak için
muhacir kamplarını ziyaret ediyorlardı. Kamplarda binlerce kişi vardı ve
bunların çoğu kadın ve çocuktu. Atkinson kalabalığın bağırarak ilaç istediğini
ama kendilerinin dağıtacak yeterli ilaçlarının olmadığını belirtiyordu725. Fakat
bu ifadelerde dikkatten kaçmaması gereken nokta, Osmanlı hükümetinin
misyonerlerin kampları ziyaret edip, hastaları tedavi etme olanağını
vermesidir.
12 Haziran 1912 tarihli Barton’un raporuna göre; Dr. Ussher, Van; Dr.
Case, Erzurum; Dr. Tham, Mardin; Dr. Atkinson, Harput; Dr. Hass, Adana;
Dr. Shepard, Antep; Dr. Hamilton, Antep bölgesinde hizmet veriyordu726.
Amerikan Board’un 1916 yılında Türkiyede yaptığı ilaç yardım tutarı
bölgelere göre şöyleydi727:
724 Tacy Atkinson, “The German, the Turk and the Devil Made a Triple Alliance” Harpoot Diaries 1908-1917, Princeton Newjersey 2000, s.122. 725 Atkinson, Harpoot Diaries, s.40. 726 Özgür Yıldız, Misyonerlik ve Amerikan BOARD Teşkilatı (Türkiye’de Siyasi ve Sosyal Hayata Etkileri), İstanbul 2009, s.96. 727 Yıldız, BOARD, s.96.
214
YARDIM YAPILAN YERLER
YARDIM MİKTARI (Dolar)
Adana 1.100
Antep 1.112.72
Bahçecik 440.00
Bursa 440.00
Eskişehir 88.84
Halep 225.06
İzmir 220.00
Konya 4.049.41
Mardin 86.59
Sivas 220.00
Tarsus 1.980.00
Toplam 9.962.62
TABLO XIII: Board’ın Türkiye’de Yaptığı İlaç Yardım Tutarı (1916)
En çok yardım Konya’ya yapılmıştır. Diğer illere göre Mardin’e daha az
ilaç yardımı yapılmıştır. Bu dağılımda misyon büyüklüğünün ve nüfusun
etkisi bulunmaktadır. Yine ilaç yardımına devam edilmiş olup yapılan
yardımlar şu şekildeydi728:
728 Yıldız, BOARD, s.97.
215
YARDIM YAPILAN YERLER
YARDIM MİKTARI (Dolar)
Adana 11.081.84
Adapazarı 50.00 (Sterlin)
Ankara 110.00
Antep 4.150.00
Bilecik 221.23
Eskişehir 1.059.30
Haçin 1.100.00
Halep 29.898.89
Harput 3.960.00
Islahiye 229.33
İstanbul 1.655.90
İzmir 2.310.00
İzmit 442.33
Kayseri 1.760.00
Konya 17.600.00
Mamuratü’l-aziz 880.00
Maraş 6.600.00
Mardin 770.00
Mersin 440.00
Merzifon 1.980.00
Osmaniye 36.04
Sivas 6.600.00
Sultaniye 242.26
Tarsus 2.530.00
Trabzon 1.980.00
Urfa 880.00
Toplam 105.447.12
TABLO XIV: Board’ın Türkiye’de Yaptığı İlaç Yardım Tutarı
Tablodan anlaşıldığına göre en yüksek yardımı Halep almıştır. En düşük
yardım Osmaniye’ye yapılmıştır. Mardin de bu yardımlardan payını almıştır.
Mardin’e düşen pay 770 dolardı. Önceki verilere göre Mardin’e yapılan ilaç
yardımı artmıştır. Bunu da I. Dünya Savaşı’nın devam etmesi ve Ermeni
sevkiyatına bağlayabiliriz.
Yalnız yardım çalışmalarını etkileyen faktörlerin de bulunduğunu
belirtmemiz gerekir. Amerikan misyonerlerinin yardım çalışmalarını
etkileyen önemli sorunlardan birisi sağlık alanında karşılaşılan güçlüklerdir.
216
Sağlık personeli üç problemle uğraşmıştır. Birincisi; muhacirler arasında hızla
yayılan bulaşıcı hastalıklardır. Öyle ki muhacirlerin elbiselerinin kirli olması
ve yeterli beslenememeleri sebepleriyle aralarında bulaşıcı hastalıklar hızla
yayılmıştır. Tifüs, kolera, dizanteri, sıtma bunlardan bazılarıdır. İkincisi,
yetimhaneler dışında muhacir kamplarındaki sokaklarda toplanan çocukların
sağlıklarının düzeltilmesidir. Bu çocuklar da yeterince beslenemiyor ve kirli
bir şekilde dolaşıyorlardı. Özellikle yeterli miktarda beslenememeleri
hastalıkların tedavisini yavaşlatmıştır. Üçüncüsü ise, Amerikan personelinin
bulaşıcı hastalıklara yakalanmasıdır729. 1915-1930 yılları arasında Amerikan
Yardım Komitesi’nde yaklaşık 1.000 kadın ve erkek yardım çalışmalarına
katılmıştır730. Misyonerlerden bazıları muhacirlere yardım ederken bulaşıcı
hastalıklardan hayatını kaybetmiştir731.
Misyonerlerin yaptıkları yardımlar sırasında karşılaştıkları güçlüklerden
bir diğeri de soyadı karışıklığıdır. Öyle ki, yapılan nakdî yardımların aynı
kişiye bir daha verilmemesi için kaydeden misyonerler, bazı durumlarda
sorunlar yaşıyorlardı. Harput Konsolosu Davis bu durumu şöyle açıklıyordu:
“Yardım yapılan insanların çoğu cahildi. Hatta isimlerini
doğru bir şekilde bile veremiyorlardı. Bu durum bölgede yaşayan
Ermenilerin tuhaf geleneklerinden kaynaklanıyordu.
Geleneklerinde oğlu ya da kızı anlamına gelen ‘ian’ ekini
babalarının adını sonuna koyarak soyisim olarak
kullanıyorlardı. Buna ek olarak kimi köylü kadınlar kendi
soyadları yerine eşlerinin isimlerini kullanırken kimi kadınlar da
eşlerinin ismini kullanmak yerine kendi kızlık soyadlarını 729 Barton, Relief, s.192-195. 730 Barton, Relief, s.332. 731 Muhacirlere yardım ederken hayatını kaybeden misyonerlerden bazıları şunlardır: Mrs. Clarence D. Ussher, Mrs. George C. Reynolds, Francis H. Leslie, Dr. Daniel M. B. Thom, Dr. Fred D. Shepard, Dr. Henry H. Atkinson, George P. Knapp ve Frances C. Gaye’dir. Tifüs hastalığı nedeniyle Harput’ta iki Amerikan misyoneri ve çevresinde beş misyoner ölmüştür. Knapp, Bitlis’ten Diyarbakır’a giderken sıtmadan, Dr. Shepard ise Antep’te hastanede çalışırken tifüse yakalandıktan on gün sonra hayatını kaybetmiştir. Bu bilgiler için bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.337,358; Davis, Armenian Genocide, s.107; Barton, Relief, s.334-335.
217
belirtiyorlardı. Bu nedenle, Krikor Garabedian’ın kızı ve Kevork
(Artin Bedrosian’ın oğlu)’un karısı olan Shusiani kendini 5 farklı
isimle tanıtabiliyordu. Örneğin, Shusian Krikorian (Krikor’un
kızı) olabilirken diğer yandan evliliğini gözardı ederek kendi
kızlık soyadı olan Shusian Grabedian da olabiliyordu. Eğer
evlilik onun üzerinde bir etki yarattıysa Shusian Kevorkian
(Kevork’un karısı) ismini kullanıyor ya da kocası Kevork
Artinian (Artin’in oğlu) olarak biliniyorsa kendini de Shusian
Artinian olarak belirleyebiliyordu. Eğer kocası Amerikan
geleneklerine uymuşsa kendini Kevork Bedrosian ve karısını da
Shusian Bedrosian olarak ifade edebiliyordu. Hatta Ermeni
isimleri Amerikan isimlere çevrilebiliyordu. George-Kevork,
Peter-Bedros, Lily-Shusian’a dönüşümü örnek olarak verilebilir.
Dolayısıyla bu kişiler çocuklarını ya da eşlerini bulmaları için
Harput’taki Amerikan Konsolosluğu’nu aradıklarında
konsoloslukça yakınlarını bulmak oldukça zor oluyordu.
Yakınlarını bulmak isteyenler, yakınlarının yaşadığı köyü
açıklamazlarsa onları bulmak imkânsız hâle geliyordu. Bu
karışıklık sadece insan aramada değil yardımların
dağıtılmasında da sıkıntı çıkarıyordu. Çünkü yardım dağıtılırken
kullanılan fişlerin kayıtlarını tutmak zor oluyordu. Kişilere
yardım dağıtılırken ilk geldiklerinde bir ismini, ikinci
geldiklerinde ikinci isimlerini kullanabiliyordu. Bazı durumlarda
isminin ne olduğunu bilmeden yardımlar dağıtılıyordu. Bunun
için yardımların bütün insanlara ulaşmasında karışıklık
çıkabiliyordu. Bütün bunlar çerçevesinde Shusian adlı bir kişi
Shusian Krikorian, Shusian Bedrosian, Shusian Garabedian,
Shusian Kevorkian, Shusian Artinian ya da Lily Peters
olabilirdi732.”
732 Davis, Armenian Genocide, s.106-107.
218
2.1.2. ALMAN VE İSVİÇRELİ MİSYONER YARDIM
KURULUŞLARININ YARDIMLARI
Ermenilere yardım eden Amerikalılardan başka bir diğer misyoner
grubu da Almanlar ve İsviçrelilerdir. Yalnız bunların Ermenilere yaptıkları
yardımlardan bahsetmeden önce şunu belirtmek lazım; Amerika’da olduğu
gibi Avrupa’da da Osmanlı Devleti’ne karşı Ermeni meselesiyle ilgili yoğun
bir propaganda süreci yaşanmıştır. Osmanlı hükümeti aynen Amerika’dakine
benzer bir şekilde Ermenileri yok etmekle suçlanıyor, Ermeniler acındırılıyor
ve Ermenilere yardım çağrıları yapılıyordu. Dolayısıyla Ermeni meselesi,
Avrupa kamuoyunu da meşgul ediyordu. Bunlara karşılık Osmanlı hükümeti,
aleyhinde çıkan yazıları tekzip ettirmek için yoğun bir uğraş vermiştir.
İsviçre’de çıkan ve Fransa’nın çıkarları doğrultusunda yayın yapan
“Journal de Geneve, Tribune de Geneve, Gazette de Lousanne” gibi
gazeteler, Osmanlı Devleti’nin aleyhinde özellikle Ermeni sevkiyatı üzerine
yayınlar yapıyordu. İsviçre’de milletvekili, öğretmen ve ruhban sınıflarına
mensup dinî yetkililer tarafından Ermeniler hakkında 15 Kasım 1915 akşamı
bir konferans düzenlenmiştir. Konferansta, çoğunluk itibariyle Osmanlı
Devleti’ne sadık Ermenilerin haksız yere sürüldüğü ve perişan bir hâlde
bulunan bu Hıristiyan millete her türlü yardımı İsviçrelilerin yapması
gerektiği belirtilmiştir. Daha sonra konferansa katılanlar arasında Ermenilere
gönderilmek üzere para toplanmıştır733.
Ermeni meselesine dair Romanya gazetelerinde de yazılar çıkmaktadır.
“Euca” ve “Andapendas” gazeteleri bunlardan birkaçıdır. Osmanlı Sefâreti,
Romanya gazetelerinde Ermeni meselesiyle alakalı yayımlanan olumsuz
yazıların düşman bir devlet tarafından telkin edildiğini tespit etmiş ama bu
düşman devletin hangisi olduğunu bulamamıştır. Aynı zamanda Sefâret,
733 BOA, HR.SYS, nr.2882/3, Lef 3.
219
gazetelerde yayımlanan makalelerin tekzip ettirilmesi gerektiğini de ifade
etmiştir734.
Osmanlı yetkilileri, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde Ermeni meselesi ile
ilgili çıkan olumsuz yazıları belgelere dayalı bilgilerle tekzip ettirmeye
çalışmıştır. Ermeni Muharrirler Cemiyeti tarafından yazılan ve Türklerin
Ermenilere mezalimlerde bulunduğuna ilişkin beyanname, “Journal de
Geneve”nin 1 Haziran 1915’teki sayısında ve diğer İsviçre gazetelerinde
yayımlanmıştır. Avrupa’nın her tarafında özellikle Romanya ve İsviçre’de
Ermeniler şiddetli bir şekilde Türklerin aleyhinde propaganda faaliyetleri
yürütüyordu. Bu yüzden Ermeni ve basın faaliyetlerinin sürekli olarak
gözetim altında tutulması gerekiyor, gözetimin Osmanlı Devleti’ne fayda
getireceği de düşünülüyordu. Bu yönde Dâhiliye Nezareti, Bükreş Sefâreti’ne
ve Cenevre Başkonsolosluğu’na tebligat yapılmasını 28 Haziran 1915
tarihinde Hâriciye Nezareti’nden istemiştir735. Bunun yanı sıra Avrupa
basınında aleyhte yayımladıkları asılsız haberlerin tekzip edilip, gerçeklere
734 5 Şubat 1916 tarihli tekzip yazısı şöyledir: “Osmanlı Devleti’nde Ermenilere zulm, cefa ve katliam yapıldığı kesinlikle doğru değildir. Öyleyse düşman devletlerin böyle bir propaganda yapmasının nedeni basittir. Amaçları, Osmanlı hükümetinin dünya kamuoyunda olumsuz bir görünüme sahip olmasını ve tarafsız devletleri etkileyerek bu şekilde düşünmelerini sağlamaktır. Kafkasya havalisinde Rus ordusunun işgal ettiği yerlerde oturan Ermeniler, Rus askeriyle iş birliği içine girmiştir. Rus askeriyle beraber karşılaştıkları Müslüman köylerini yağma ettiler, yaktılar. Çoluk çocuk ve kadınlar da dâhil olmak üzere Müslüman ahalinin tamamını istisnasız, gaddârâne bir tutum içinde katlettiler. Bu suretle günahsız ölenlerin sayısı yüz binleri bulmuştur. Diğer taraftan Kafkasya’da harp alanının dışında kalan Ermeniler de aynı husumet ve düşmanlıkla davranışlarda bulundular. Bunlar da fırsat buldukça isyan etmektedir. Osmanlı ordusunun harekâtını gözlemekte ve zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla Ermenilerin bu bölgede bulunması Osmanlı ordusunun güvenliği için gerekli görülmemiştir. Bu nedenle Osmanlı hükümeti, Ermenileri harp meydanından uzak yerlere iskânı için önlemler almıştır. Ayrıca Ermeni isyancıların yaptıkları katliamlardan dolayı hak ettikleri cezalar verilmiştir. Bütün bunlar çerçevesinden sevk kararın ne derece muhakkak ve meşru olduğu aşikârdır. Meselenin mahiyeti budur.” Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/14, Lef 5. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek IV. 735 BOA, HR.SYS, nr.2879/31, Lef 1; Avrupa’da Ermenilerle alakalı Osmanlı Devleti aleyhinde ve buna karşı yazılan tekzip yazıları için bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.21/23, Lef 1-2; BOA, HR.SYS, nr.2880/14, Lef 1-2; nr.2828/19, Lef 1-2; nr.2879/16, Lef 1-6; nr.2879/40, Lef 1; nr.2879/40, Lef 1; nr.2879/40, Lef 1; nr.2427/16, Lef 3; nr.2881/31, Lef 7-8; nr.2876/2, Lef 11; nr.2874/3; nr.2882/11; nr.2267/81, Lef 3.
220
dayanan makalelerin yazılıp, dışarıya gönderilmesi için Harp Matbuat
Karargâhı kurulmuştur736.
Avrupa’daki Ermenilere yönelik propaganda sürecine ve buna karşı
Osmanlı Devleti’nin tepkisini ifade ettikten sonra Ermenilere yardım eden
Amerikalılardan başka bir diğer grubun da Alman ve İsviçrelilerin olduğu
belirtilmişti. Türkiye’de ilk teşkilatlanmaya başlayan “Deutscher Hülfsbund
fur christliches Liebeswerk im Orient”, kısaca “Hülfsbund” yani “Doğu’daki
Hıristiyanlara Alman Yardım Delegasyonu” ve “Deutsche Orient Mission”,
kısaca “DOM” yani “Alman Doğu Misyonu” dur. İlkinin başkanı Papaz Ernst
Lohmann, ikincisinin ise Papaz Johannes Lepsius’dur737.
Almanya’nın Osmanlı Devleti’ndeki Büyükelçisi Wangenheim’in
teşvikleriyle Lepsius’un (1858-1926) da gayretleriyle Alman misyonerleri
Ermenilere yardım faaliyetlerinde bulunmuştur738. Doğu’daki tüm
girişimlerini Ermeniler üzerine yoğunlaştıran ve onların Avrupa’daki bir
numaralı savunucusu olan Dr. Lepsius,739 1887’de Harz Friesdorf’ta papazlık
yapmış ve tüm zamanını Ermenilere ayırmak, yani Ermenilere yapılan sosyal
yardım çalışmalarını organize etmek için kendi isteğiyle görevinden
ayrılmıştır. 1896 baharında Postdam’da kurduğu ve çeşitli yerlerde
yetimhane, klinik ve eczaneler açarak, Ermenilere yardım ulaştıran Alman
Doğu Misyonu’nun Müdürlüğü’nü yapmıştır. Aynı şekilde 16 Haziran
1914’te Berlin’de kurmuş olduğu ve aynı amaç doğrultusunda çalışmalar
yapan “Alman-Ermeni Cemiyeti”nin de müdürlüğünü yürütmüştür.
736 ATASE, BDH, Kls.310, Dos.1260, Fih.5. 737 Atnur, Ermeni Kadınları, s.97. 738 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1114; Lepsius, ülkesini adeta baştanbaşa gezerek Ermenilerle igili kampanyalar düzenlemiştir. Kiliselerde propaganda yaparak, 24 Nisan 1915 tarihinde tutuklanan Ermenilerin serbest bırakılmasını, göç işlemlerinin durdurulmasını istemiştir. Lepsius’un faaliyetleri sonucunda özellikle Alman yönetiminin de etkisiyle Osmanlı Devleti, tutuklu bazı Taşnak liderleri serbest bırakmıştır. Bu bilgiler için bkz. Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1116. 739 Lepsius’a Ekim 1917 tarihinde Berlin Üniversitesi Teoloji Fakültesi tarafından fahri doktora ünvanı verilmiştir. Bunun için bkz. Selami Kılıç, Ermeni Sorunu ve Almanya, Türk-Alman Arşiv Belgeleriyle, İstanbul 2003, s.92.
221
Almanya’nın çeşitli şehirlerinde, yardım kuruluşları olarak anılan ve
Doğu’daki Hıristiyanlara özellikle Ermenilere Alman yardımı ve desteğini
sağlamaya çalışan Alman misyonları bulunmaktaydı. Bu kuruluşlardan birisi,
Frankfurt/Mainz’de, belirtildiği üzere Hülfsbund’du. Bu kuruluş Aralık 1917
tarihinde Türkiye’deki çalışmaları için Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan
40.000 mark almıştı ve başkanlığını Papaz Ernst Lohmann yapmaktaydı.
Başkanlığını Papaz Lepsius’un yaptığı Berlin’deki Alman Doğu
Misyonu’ndan başka, “Deutsche Evangelischen Missions-Hilfe D. A. W. W.”
(Alman Protestan Yardım Delegasyonu); Berlin’de Dr. Karl Axenfeld
yönetiminde, “Orient-und Islam-Missions des Deutschen Evangelischen
Missions Ausschusses” (Alman Protestan Misyonları Doğu Delegasyonu) ve
bunlar içerisinde ilk sırayı alan Berlin’de Dr. Johannes Lepsius, Dr. Paul
Rohrbach, Papaz Stier, Prof. Dr. Martin Rede, Dr. James Greenfeld
yönetiminde çalışmalarını sürdüren “Deutsch-Armenische Gesellschaft”
(Alman-Ermeni Cemiyeti) gibi kuruluşlar vardı740.
Kuruluş amacı Müslümanlar arasında İncil’i yaymak olarak
belirtilmesine rağmen Alman Doğu Misyonu’nun asıl faaliyetleri, Osmanlı
Devleti’ndeki özellikle Protestan Ermenilere maddi ve manevi destek
sağlamaktı. Bir adı da Ermenilere Yardım Örgütü olan Alman Doğu
Misyonu’nun Mezopotamya’daki hastane ve atölyeleri hem Protestan
Ermenileri Almanya’ya kazandırıyor hem de hayır hizmetleriyle bölgenin
Müslüman halkı arasında Almanya’nın itibarını yükseltiyordu. Doğu’daki
Hıristiyanlara Almanya Yardım Delegasyonu Başkanı Ernst Lohmann, dindar
çevrelerinde desteğiyle Frankfurt’ta ikinci bir komiteyi “Deutscher
Hülfsbund for Armenien (Almanya-Ermeni Yardım Derneği)”ni kurdu. Bu
arada Lepsius, Berlin’e gelerek Frankfurt’la bağlantılı olarak çalışan
Almanya- Ermeni Yardım Derneği’nin Berlin’deki komite sekreterliğini
üstlendi. Daha yeni kurulmasına rağmen yani kuruluşunun 1897 yılının ilk
altı aylık döneminde, derneğe 630.000 markın üzerinde yardım yapılmıştı.
740 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.49 dipnot 3.
222
1898 yılı başlarında Berlin Komitesi’nin çalışmaları İran’a kadar uzanıyordu.
Bu çalışmaların merkezi Urfa’ydı. Bunun yanında Ermenilere yönelik sosyal
yardım şubesinin en önemli yeri olan Urfa ve Diyarbakır’da kurulmuş sağlık
merkezleri de vardı. Lepsius, diğer taraftan bölgeye öğretmenler göndererek,
Ermeni gençlerinin eğitim ve öğretimlerini de sağladı741.
Lepsius’un Ermenilere ilgisi o kadar fazlaydı ki onlar hakkında yazmış
olduğu kitaplar vardır. Bu kitaplar şunlardır:
1. Dr. Johannes Lepsius, Armenien und Europa (Ermenistan ve
Avrupa), Berlin 1897.
2. Dr. Johannes Lepsius, Bericht über die Lagedes Armenischen
Volkes inder Türke-i (Ermeni Halkının Türkiye’deki Durumu
Hakkında Rapor), Der Tempelverlang, Postdam 1916.
3. Dr. Johannes Lepsius, Deutschland und Armenien 1914-1918
(Almanya ve Ermenistan 1914-1918), Der Tempelverlang,
Postdam 1919742.
741 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.50-52; Osmanlı Devleti’nde en büyük ikinci Protestan misyoner ağı olan Alman Doğu Misyonu ve Hülfsbund’un yardım faaliyetleri 1894-96 yıllarında Ermenilerin Anadolu’da çıkarttıkları isyanlardan sonra başlamıştı. Hülfsbund en geniş Alman faaliyetlerini Van, Muş, Harput, Maraş ve Adana’nın ilçesi Haruniye’de yapmıştır. Bkz. Kaiser, At the Crossroads, s.30-31. 742 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.93-94; Lepsius’un özellikle son eseri, Alman menfaatlerini korumak amacıyla sunduğu bir hizmettir. Savaşı kaybeden Almanya galip güçlerin “Türkiye’de Ermenilere Karşı Alman Zulmü” propagandasını, karşı atakla Türklere çevirmek amacıyla kurnaz bir metoda başvurmuştur. Papaz Lepsius’un seçtiği diplomatik belgelerde beklenen, Ermeni katliamlarının vuku bulduğunu, fakat bunun sadece Türkler tarafından işlendiğini, Alman subaylarının ise çaresiz Ermenileri kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını ispatlamaktır. Yani Lepsius, Almanya’nın Türkiye’deki temsilciliklerinin bizzat Ermeni olaylarına karıştıkları şeklinde İtilaf Devletleri’nin propagandasının gerçeği ifade etmediğini belirterek, tam tersine Türkiye’deki Alman yetkililerinin sevkten dolayı mağdur olan Ermenilere yardım ettiklerini savunmaktadır ve kitabında buna örnekler vermektedir. Lepsius, eserini oluştururken gerekçesini iki sebebe dayandırmaktadır; birincisi, şimdiye kadar Ermeni meselesiyle alakalı olarak görmemiş olduğu Alman Büyükelçisi ve konsolosluk raporlarını değerlendirmek, ikincisi; Alman diplomasisinin, Türkiye’deki Ermeni olaylarıyla ilgili tavrı hakkında bir kanaate varmaktı. Fakat Lepsius, elde ettiği belgelerin bazılarını eksik olarak ve kendi düşüncesini destekleyecek doğrultuda yorumlar yapmıştır. Bkz. Kılıç, Ermeni Sorunu, s.104; Mustafa Çolak, “Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı -Johannes Lepsius Örneği-“, Belleten, LXVI/247, Ankara 2003, s.973. Ayrıca Lepsius’un yaptığı belge tahrifatıyla ilgili örnekler için bkz. Çolak, “Johannes Lepsius ”, s.967-985.
223
Lepsius, “Ermeni Halkının Ölüm Yolu” başlıklı bir raporunu da 1916
ilkbaharında bitirdikten sonra Alman parlamentosundaki tüm milletvekillerine
bir nüshasını göndermiştir743.
Ermenilere yapılan yardımda aktif rol oynayan Lepsius’un Ermeniler ve
sevkleri hakkındaki düşüncesi ise şöyleydi:
“Ermeniler, Hıristiyanlığı kabul etmiş en eski millettir.
Türklerin hükümranlığı altında yaşamaktadırlar. Fakat nesilleri
yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sürgünde Ermeniler,
soyuldu, evlerinden kovuldu. Ama İslamı seçenler hariç. Sürgün
sırasında çöllere gönderildiler ve öldürüldüler. Sürgüne
Ermenilerin 6/7’si katıldı ve ancak 1/7’si sürgünden muaf
tutuldu744.”
Lepsius, sevkle ilgili olarak hastalıkları engelleyebilmek, Ermenileri
yaşatmak için geniş, kapsamlı bir yardım programının düzenlenmesini ve
bunun hükümetçe desteklenmesini istiyordu. Özellikle kadın ve çocukların aç,
perişan bir hâlde olduklarından bahsediyor, onları doyurabilmek için ekmek
verilmesini istiyor ve yardımların geçici değil, kalıcı olması gerektiği
yönünde Alman hükümetine bilgiler veriyordu745.
1916 yılında Lepsius, misyoner dostlarına, Ermeniler arasında sefaletin
önlenmesi için Alman Hıristiyanlığına büyük görev düştüğünü belirtiyordu746.
Yine Lepsius 1917 yılında Ermeni öksüz ve yetimleri için yardım çağrısında
bulunuyordu747.
743 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.501. 744 Ulrich Trumpener, Germany and the Ottoman Empire 1914-1918, Princeton Newjersey 1968, s.240. 745 Trumpener, Ottoman Empire, s.241. 746 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.1178; HAPA X 157, VII A, Viyana 2004. 747 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.1266; Mehiteryanlar Arşivi, VII B, Viyana 2004.
224
Almanya’da, Ermenilere yardım etmek için en alt tabakadan en üst
tabakaya kadar herkes çalışıyordu. Örneğin Alman profesörlerinden biri
Ermeni meselesiyle ilgi propaganda yaptıktan sonra yüksek miktarda para
toplamıştır. Topladığı parayı Ermenilere dağıtmak için İstanbul’a gelen bu
profesör, hükümetle paranın dağıtımı konusunda anlaşamamıştı. Hükümet,
toplanan yardımın kendisi tarafından peyderpey ihtiyaç sahibi Ermenilere
dağıtılacağının sözünü vermesine rağmen, bu teklif profesörün hoşuna
gitmemiş ve bu konuda hükümete güven duymadığını belirtmiştir. Bu yüzden
parayı dağıtmak için Anadolu’ya gitmek istediyse de Osmanlı hükümeti,
böyle bir zamanda Hıristiyan âleminin İslâmiyet’e karşı bir müdahalesi
olacağı şeklinde anlaşılacağından profesöre izin vermemiştir. Bunun üzerine
profesör beraberinde getirdiği paraları dağıtmaksızın geri dönmüştür. Bu
durum Ermenilerin elinde Almanya’da mühim adamlar bulunduğu ve böyle
kişilerle Osmanlı Devleti’ne pek çok kötülük yapılabileceğinin kanıtı olarak,
İsviçre’de görev yapan bir memur tarafından algılanmış ve Kasım 1915
tarihinde Hâriciye Nezareti’ne bildirilmiştir. Memurun olayı anlatma amacı
ise, İsviçre’deki Ermenilere dikkat edilmesi ve Almanya’daki Ermeni
propagandalarının bir şekilde önüne geçilmesidir748. Almanya’daki ünlü
Protestan çevreleri749 Ermeni meselesi hakkında hükümete bir takım talepler
748 BOA, HR.SYS, nr.2881/42, Lef 2. 749 Protestan çevreler şunlardan oluşuyordu: Dr. Karl Avenfeld, Berlin Misyon Derneği Başkanı; Prof. D. Baumgarter; Prof. Dr. Johannes Burchard, Pasen Kraliyet Akademisi’nde Hukukçu; D. A. Cardes, Yönetici; D. Adolf Deissman, Berlin Üniversitesi’nde Teoloji Ordinaryüs Profesörü ve Alman Doğu Misyonu’nda Yönetim Kurulu Üyesi; D. Dibelius, Yüksek Vaizci ve Luther Evangelist Eyalet Kiliseler Birliği 2. Başkanı; D. Erich Foerster, Papaz; Th. Haorbeck Papaz ve Alman Protestanlığının Korunması Derneği Başkanı; D. G. Hacius, A. Haccius, Gizli Hukuk Meclis Üyesi; Haendler; Prof. D. V. Harnack; Prof. D. G. Haussleiter; Held, Sudan Öncüsü Misyon Müfettişi; P. O. Hennig, Brüdergemein’de Misyon Müdürü; Prof. Dr. W. Herrmann; D. Hesekiel, Genel Yönetici; Dr. Hornemann, Mahkeme Üyesi; D. Kaftan, Genel Yöneticisi; Papaz D. Dr. Kind, Genel Evangelist Protestan Misyon Derneği Başkanı; D. W. L. Külbing in Herrhut, Kudüs Evangelist Cemaati’nin Sığınmacı Bölümü Başkanı; Dr. Johannes Lepsius; Prof. Dr. Loofs; Prof. Philipps; Pfisterer, Şehir Papazı; Prof. D. Julius Richter; Papaz Röbbelen, İran’daki Luther Misyon Derneği Başkanı; Roedenbeck, Alman Doğu Misyonu Başkanı; Dr. Paul Rohrbach; Papaz Johs. Spiecker, Ren Misyon Topluluğu Müdürü; Lisans Mezunu Schlunk, Misyon Müfettişi; Schlicht, Kudüs Alman Evangelist Cemaati’nin Eski Papazı; A. W. Schreiber, Misyon Müdürü; D. Dr. Hansvin Schubert, Gizli Kilise Meclisi Üyesi ve Teoloji Ordinariyüs Profesörü ve Heilderbeng Fakültesi Dekanı; Prof. D. Dr. R. Secberg; D. F. A., Müdür; Papaz Eweld Stier, Alman Ermeni Topluluğu ve Acil Yardım Derneği Papazı; F. Schuchardt, Alman Doğu
225
sunmuş ve hükümet de bu talepleri İstanbul’daki Büyükelçiliğe 10 Kasım
1915 tarihinde bildirmiştir. Talepler ise şunlardan oluşuyordu:
1. Şehir ve bölgelerden sevk edilen Ermeni göçünün durdurulması,
2. Sevk edilen Ermeni kadın ve çocukların Mezopotamya’da
hayatta kalabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve geri kalan
Ermenilere yapılacak tedhiş hareketlerinin engellenmesi,
3. Diğer ülkelerdeki Hıristiyanların Alman veyahut diğer tarafsız,
güvenilir kimselerin Ermenilere yardım yapılmasının
sağlanması750.
Alman Doğu Misyonu, Türkiye’de sevk edilen Ermenilerin bulunduğu
Suriye ve Mezopotamya bölgesine bir yardım konvoyu hazırlamayı
düşünüyordu. Bu konvoyda doktor, hemşire ve bölgeyi tanıyan insanlar yer
alacaktı. Konvoyun hedefi, yüzbinleri bulan kadın ve çocuklara gıda maddesi,
doktor ve tıbbi ilaç yardımı sağlamaktı. Misyon bu yardımları gönderecekti.
Ama Osmanlı hükümetinin dağıtıma izin vermemesi büyük bir sorundu. Hatta
bunun için misyon, Almanya Şansölyesine baskı uygulayıp, Osmanlı
hükümetinin yardımların dağıtımına izin vermesi için aracı olmasını
istemiştir751. Dolayısıyla Amerikalılarla yaşanan yardım dağıtma sıkıntısı
Almanlarla da yaşanmıştır.
Bazı zamanlarda Osmanlı hükümetinin, durumlar uygun olmadığından
yardımlara izin vermediği de olmuştur. Meselâ 28 Temmuz 1917 tarihinde
Almanya’nın Marborg şehrinde Alman-Ermeni Cemiyeti Kâtibi Rahip
Şatir(?) ile Doktor Vischer Almanya ve tarafsız ülkelerde topladıkları
yardımları dağıtmak amacıyla Halep ve Musul’a gitmek için devletten izin
Hıristiyanları Yardım Birliği; Martin Urban, Güneydoğu Avrupa Misyon Başkanı; Prof. Dr. Weckesser; Gizli Kilise Meclis Üyesi Kirchenrat H. H. Went, Jena’da Teoloji Profesörü; Papaz A. Winkler, Alman Doğu Misyonu Mütevelli Heyeti Üyesi; Papaz Adolf Zeller, Halep Vilayeti’nde; Gerhandovan Zezschwitz, Papaz; Prof. D. Dr. Stuttgart’ta Şehir Papazı; Johannes Lohmann, Miechowitz’deki Barış Diakoz Evi’nde Papaz; Lisans Mezunu R. Mumm, Alman Parlamento üyesi’dir. 750 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.183-190. 751 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.245-246.
226
istemişlerdir. Fakat Dördüncü ve Altıncı Ordu’nun bölgesinde bu sıralarda
askeri bir harekât meydana geldiğinden yardım dağıtmak isteyen kişilere,
seyahat yapmaları için Başkumandanlıkça izin verilmemiştir752. Osmanlı
Devleti, müttefiki de olsa ilk başta yardımları kabul etmemiştir. Çünkü
ülkenin iç sorunuydu ve karışılmasını istemiyordu. Fakat daha sonra
masrafların büyüklüğü karşısında Amerikan misyonerlerin olduğu gibi Alman
ve İsviçreli misyonerlerin de yardımları dağıtmasına izin vermiştir753.
Alman konsolosları, sevkleri yakından takip ediyor ve bölgesindeki
sevk hareketiyle ilgili bilgiler veriyordu. Erzurum Alman Konsolosu
Scheubner 15 Temmuz 1915 tarihine kadar Erzurum’daki bütün Ermenilerin
sevk edildiğini, hastalar, ayakta gidemeyecek kadar kötü olanlar, eczacı,
doktor ve el sanatlarıyla uğraşanların sevk edilmedikleri ve bunlara, yerel
yöneticiler tarafından kalmaları yönünde özel ikamet tezkeresi verildiğini ama
daha sonra ellerinde tezkeresi olanların da göç ettirildiğini belirtiyordu.
Trabzon, Sivas bölgesindeki Ermenilere hazırlanmaları için çok az zaman
tanındığını, sevk için gerekli nakliye vasıtalarının verilmediğini ve kendisinin
Ermenilerin lehinde bir davranışta bulunma hakkının olmadığını da ifade
etmiştir. Konsolos, yerel yöneticilere telkinlerde bulunarak, hükümet
nezdinde Ermenilerin can ve mal güvenliğinin sağlanmasını ve askeri
nedenlerle tertip edilen göçün, insani yapılmasını istemişti. Bu amaçla valiye
ve yüksek ordu kumandanına müracaat ederek, Erzurum Ermenilerinin sevki
için valinin inisiyatifi ve kendisinin de çabalarıyla şu kolaylıklar sağlanmıştı:
1. Göç ettirilenlere hazırlık süresi olarak 14 gün verildi.
2. Muhacirlerin yanlarında eşya getirme veya eşyalarını
satma hakkı verildi.
3. Malların ve değerli eşyaların tüccarlara ve eşrafın önde
gelen ailelerine, Ermeni kiliselerine emanet bırakılmasına
izin verildi.
752 BOA, HR.SYS, nr.2884/59. 753 Trumpener, Ottoman Empire, s.247.
227
4. Hükümet parasız aileye kağnı tahsis etti.
5. İşçi bataryalarında çalışan askerlere ailelerine eşlik etme
hakkı tanındı754.
Her ne kadar yukarıda belirtilenler konsolos tarafından bir ayrıcalık
olarak belirtilmişse de aslında Osmanlı Devleti’nin her tarafta uyguladığı
sevk politikasının sonucuydu. Meselâ, Harbiye Nezareti’nden İzmit
mutasarrıflığına gönderilen 9 Ağustos 1915 tarihli yazı; İzmit, Adapazarı,
Bahçecik bölgelerinde sevk edilecek Ermenilere iki hafta izin verilmesi ve
işlerini bitirecek fırsatın tanınmasıyla ilgiliydi. Harbiye Nezareti, aynı tarihte
İzmit Ermeni Murahassası’na gönderdiği yazıda da, İzmit ve civarından sevk
edilecek Ermenilere iki hafta izin verilmesini istiyor, gidecekleri yerlerde
istedikleri mahallerde yerleşebileceklerini belirtiyor, bu nedenle İzmit
mutasarrıflığını bilgilendirdiğini ve buna göre hazırlık yapmaları gerektiğini
bildiriyordu755.
Erzurum Alman Konsolosu Scheubner, Erzurum’a neredeyse 10 km
uzaklıkta olan bir Ermeni kampını ziyaret etmiş. Kampta, yerel görevlilerce
engellenmeden muhacirlere yardım dağıtmıştır. Scheubner ve buralarda görev
yapan Amerikan misyonerleri Peet’e bir mesaj göndererek, ihtiyaçların
karşılanması için acilen para gönderilmesini istemişlerdir. Board’ın
İstanbul’daki muhasebecisi Peet de şimdilik 250 lira telgrafla yollamıştır756.
1915 Ekim başında Alman Büyükelçisi Metternich paraları Halep
Alman Konsolosu Rösslere hızla gönderiyordu. 5 Kasım’da İskenderun
Alman Konsolosu Hoffman değişik acil hâller için resmî bütçesinden
muhacirlere yardım amacıyla ödeme yapmıştı. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı
tarafından, büyükelçilik vasıtasıyla harcamalar onanmıştı. 1916’da
Hülfsbund’a banka yoluyla 15.000 mark havale edilmişti757.
754 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.116-121. 755 ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.006-01; Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.006-02. 756 Leverkuehn, Germany Officer, s.XIvii. 757 Lewy, Disputed Genocide, s.196.
228
Alman yardım kuruluşlarının maddi kaynağının bir kısmınının
Amerika’dan geldiğini de belirtmeliyiz. Özellikle Board ile Hülfsbund ve
DOM arasında sıkı bir ilişki vardı. Meselâ, DOM’a yani Alman Doğu
Misyonu’na bağlı olan Rahibe Rohner’in Halep’teki ve Paula Schafer’in
Adana’daki misyonları, Rahip Edmann’ın Harput’taki ve Dobbeler’in
Haruniye’deki yetimhanesi ve Künzlerin Urfa’daki misyonu ve Samsun’da
Alman kontrolünde kurulan yaklaşık 1.000 kişilik aşevi, büyük ölçüde
Amerika’dan gelen paralarla çalışıyordu758.
Nisan 1917’de Türk-Amerikan ilişkileri kesildiğinde birçok Amerikalı
misyoner, Anadolu’yu terk etmiş, bununla birlikte 49 misyoner Anadolu’da
kalarak yardım faaliyetlerini sürdürmüştür. Amerikan misyonerleri bu
dönemde Suriye’de yardım faaliyetlerini Alman misyonerlere devretmiş ve
bağış fonunun resmî sorumluluğunu Ernst Schoemann’a vermişlerdir. Bundan
sonra Alman misyonerler, Ermenilere yardım etmek amacıyla Amerikan
Yardım Komitesi’nden destek istemişlerdir. Barton bu istekleri olumlu
karşılayarak yardıma muhtaç insanlara özellikle de Hıristiyanlara yardım
ettikleri sürece bu tarz kuruluşların, finansal yönden desteklenmesini
istemiştir. Yardım fonları, ABD-Türk ilişkileri kesildiğinden ABD’den
Londra’ya oradan da Cenevre’ye, İsveç’e veya diğer tarafsız ülkelere ve sonra
İstanbul’a veya Güney Rusya’ya havale ediliyordu759. Para işlerini yürüten
Amerikan misyoneri Peet, Alman Büyükelçiliği ile iyi olan ilişkileri
sayesinde Halep’teki Alman Konsolosluğu’na Ermenilere yardım maksadıyla
para gönderiyordu760.
Ermenilere yardım eden diğer bir misyoner topluluk ise İsviçrelilerdir.
İsviçre’de Ermenilere yardımda bulunulması için önemli kişilerin ve
758 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.562; Kaiser, At the Crossroads, s.37; Fatih Gencer, Ermeni Soykırım Tarihinin Oluşum Sürecinde Amerikan Yakın Doğu Yardım Komitesi (Amerika Şark-ı Kârib Muavenet Heyeti), İstanbul 2006, s.73 dipnot 17. 759 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.562; Gencer, Yardım Komitesi, s.86. 760 Aya, Soykırım Tacirleri, s.214.
229
kurumların temsilcisi olarak Basel’de “İsviçre Ermenilere Yardım Kuruluşu
1915” kurulmuştur. Başkanı Dr. Vischer’dir. Yardım teşkilatı, yapılacak
yardımlar için 12 Şubat 1916 tarihinde Alman hükümetinin desteğini
isteyerek, Alman hükümetine şu soruları sormuşlardır: “Alman hükümeti bize
yardım edebilir mi? Örneğin bu bölgede bulunan güvenilir insanlar
aracılığıyla para, gıda yardımı yapılabilir mi? ve bu konuda Alman hükümeti
bize destek verir mi?”761. 26 Şubat 1916 tarihli cevapta, “Almanya hükümeti,
İsviçre Yardım Kuruluşu 1915’in genel insani hislerinden dolayı Ermenilere
yardım etmesini anlayabiliyor; ama Ermenilerin lehine ve Türkiye’nin
aleyhine her türlü siyasi propaganda kesinlikle yapılmamalıdır. Hangi fonda
ve nasıl yardım yapılacağı yönünde İstanbul’daki Büyükelçi ve bölgelerdeki
konsolosluklardan bilgi almayı düşünüyoruz. Şimdiye kadarki tecrübelerimize
dayanarak İsviçre’den temsilci gönderilmesini tavsiye etmiyoruz. Bunun
yerine ikinci yol olan bölgede güvenilir insanlar vasıtasıyla ihtiyaç sahibi
Ermenilere para, elbise ve gıda yardımı yapılabileceğini
öneriyoruz762.”denilmiştir.
Alman Büyükelçisi’nden ve konsolosluklarından bilgi alınabileceğinin
belirtilmesi üzerine İsviçre Ermenilere Yardım Kuruluşu 1915’in
cevaplamasını istediği sorular şunlardı763;
1. Etki alanınızda sevk edilen Ermenilerin sayısı nedir?
2. Onların durumları ve ihtiyaçları hakkında bilgi veriniz.
3. Sevk edilenlere yardım ulaştırabilir misiniz?
4. Nasıl ve kimlerin aracılığıyla yardım ulaştırabilirsiniz?
5. Yardım dağıtmak için elemana ihtiyacınız var mı?
Konsolosluklar, bu sorulara şu şekilde cevap veriyor:
761 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.237-238. 762 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.240. 763 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.259-260.
230
Halep Konsolosu (12 Nisan 1916)
1. Maraş Osmaniye ve Islahiye bölgesinde 70.000 Ermeni’ye
Hemşire Paula Schafer764 sorunsuz bir şekilde yardım
çalışmalarını sürdürmektedir. Güney ve Güneydoğu taraflarında
yani Hama, Şam, Doğu Ürdün ve Fırat boylarında 250.000
Ermeni yardım beklemektedir.
2. Ev eşyası, yatak, elbise ve yiyeceğe ihtiyaç vardır.
3. Halep’e yardımlardan başka Kilis, Hama, Resülayn, Şam ve Zor
bölgelerindeki çocuklara büyük miktarda yardımlar gönderildi.
Bu yardımlar daha çok güvenilir yerli Hıristiyanlar aracılığıyla
yerlerine ulaştırıldı.
4. Halep için aylık 4.000 liraya, günlük olarak ise 100.000 franka
ihriyaç vardır.
5. Yardım için eleman ihtiyacını halktan karşılayabiliriz765.
Adana Konsolosu (15 Nisan 1916)
1. Ermeni tehcirinde 1.000 kişi şu anda Bağdat Demiryolu
Hattı’nda usta ve işçi olarak çalışmaktadır. Bunlardan bazıları
inşaat ve taşımacılık şirketi işletiyor.
2. Bağdat Demiryolu Hattı inşaatında çalışan insanlar iyi miktarda
para aldıklarından yardıma ihtiyaçları yoktur.
3. 3 ve 5 arasındaki sorulara cevap vermek gereksizdir.
Şam Konsolosu (17 Nisan 1916)
1. Şam vilayetinde ortalama her biri 5 kişiden oluşan 2.000 aile
bulunmaktadır.
764 Paula Schafer, Mr. Peet’e göndermiş olduğu mektupta, yardım çalışmalarıyla ilgili şunları belirtiyordu: Genelde günde 10 ilâ 20 liralık ekmek dağıtabiliyoruz. Bunun dışında birçok hasta insana uzun yolculukta yardımcı olmak üzere un, giysiler ve nirra? dağıttık. Bazen belirli bölgelerdeki insanlara verecek yeterli ekmeğimiz olmuyordu; böyle durumlarda yol üzerindeki bir sonraki fırından ekmek alabilmeleri için onlara para veriyorduk. Bkz. Byrce-Toynbee, Muameler, II, s.230. 765 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.260-261.
231
2. Bu ailelerin sadece %10’u kendi parasıyla ayakta kalabiliyor.
Diğerlerinin geçimini sağlamaları için birçok şeye ihtiyaçları
vardır. Ayrıca çoğunun çalışmasına hükümetçe izin verilmiyor.
3. Gelen yardımlar şimdiye kadar Ermeni vaiz V. B. Tahmizian
tarafından ihtiyaç sahibi Ermenilere dağıtılmıştır. Bu kişiye
Şam’da 4 güvenilir insan yardım etmektedir.
4. Geçinmek için 1 frank hesap edilirse günlük 9.000 franka ihtiyaç
vardır.
5. V. B. Tahmizian’ın ifadelerine göre, başka yardımcıya ihtiyaç
yoktur. Yardım faaliyetleri genellikle gizli yürütülüyor. Çünkü
Türk hükümeti yardım çalışmalarını yasaklıyor766.
Musul Konsolosu (4 Mayıs 1916)
1. Musul vilayetine göç ettirilen Ermenilerin sayısı değişiyor.
Çünkü buraya hem çok göç geliyor hem de ölüm oranları
yüksektir. Şu an Musul vilayetinde 4.000-5.000 arası Ermeni
vardır. Bunlar Erzurum, Bitlis, Resülayn, Zor’dan gelen kadın ve
çocuklardan oluşuyor.
2. Göç ettirilenlerden az bir kısmı -kadınlar, çocuklar ve 200 erkek-
Musul’daki Hıristiyan ve Müslüman ailelerin yanlarına
gönderildiler. Resmi olarak hükümet muhacirlere kişi başına 1
piaster yani 20 kuruş vermektedir. Bununla kendini
geçindirebilecekleri durumda olabilirler ancak paraların
ödenmesi çok düzensiz ve sıkça ödenmediği oluyordu.
Genellikle bu insanların her türlü giyim eşyası, doktor
muayenesi, gıda ve ilaç malzemesine ihtiyacı vardır.
3. Konsolosların aracılığıyla yardımlar yapılabilir. Fakat bunun için
Muhacirîn Komisyonu’nun ya da hükümetin izni gerekmektedir.
4. Kişi başına 1 liradan hesap edildiğinde muhacirlere günlük 4 ilâ
5.000 lira gereklidir.
766 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.262.
232
5. Yardımlar için Arapça, Türkçe bilen bir kişi lazımdır767.
Halep Konsolosu (20 Mart 1917)
1. Bölgede 45.000 Ermeni vardır.
2. 10.000 kadın Halep’te dikiş-nakış işiyle meşgul olmaktadır.
Diğer 35.000 kişi ise çok zor durumdadır. Açlık tehlikesi baş
göstermiştir.
3. Çoğunlukla para yardımı mümkündür. Antep ve Halep’te Alman
Yardım Derneği ve Urfa’da Alman Doğu Misyonu yardım
ediyor.
4. Günlük 17.500 marka gerek vardır.
5. Halep’te Hemşire Rohner mümkün olduğunca yardımları
yeniden organize etmiştir768.
Beyrut Konsolosu (24 Mart 1917)
1. İslama geçmiş Beyrut’ta 40 aile, Sayda ve Sur’da 200 aile
bulunmaktadır. Türk hükümeti bunlara ekmek veriyor. İslamı
seçmeyen Beyrut’ta 17 aile, Lübnan’da da 50 aile vardır. Bu
ailelerin 1/3’ü zor bir durumdadır.
2. Oldukça kötü bir durumda olan 25 aile bulunmaktadır. Bu da
100 kişi etmektedir.
3. Bölgedeki iyi durumda olan Ermeniler tarafından yardım işi
organize edilmektedir.
4. Kişi başına 5 liradan 100 kişiye 500 liraya ihtiyaç vardır.
5. Hayır769.
Şam Konsolosu (23 Mart 1917)
1. 60.000 Ermeni, Halep ile Hicaz arasında yer almaktadır.
767 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.262-263. 768 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.331-332. 769 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.333.
233
2. Buradaki Ermeniler hâllerinden şikâyetçi durumdalar. Ancak
bazılarına şehirlerde çalışma izni verildiği için durumları
düzeldi. Özellikle el sanatlarında çalışanların durumunda belli
bir iyileşme oldu.
3. Yardım çalışmalarını şimdiye kadar Ermeni vaizi V. B.
Tahmizian yürütüyordu. Şimdi Alman misyoneri Honauer ve
bazı zamanlarda Alman Konsolosluğu doğrudan Ermenilere para
yardımında bulunmaktadır.
4. Ermeniler için 1 mark = 5 kuruş olduğu düşünülürse en azından
geçimlerini sağlamaları için Şam vilayetinde ihtiyaç sahibi
15.000 Ermeni olduğundan günlük 15.000 marka gerek vardır.
5. Bu yardımları dağıtmak için Avrupalılar uygundur770.
Musul Konsolosu (19 Temmuz 1917)
1. Musul vilayetinin köylerinde 7 ilâ 8.000 arasında Ermeni
bulunmaktadır. Bunların çoğunluğunu çocuklar ve kadınlar
oluşturmaktadır.
2. Ermenilerin birçoğu tarım alanında çalışmaya başladılar. Yani iş
buldular. Fakat köylerdeki insanların tepkisi nedeniyle şehirlere
dönmek zorunda kaldılar.
3. Yardımlar Türk makamlarınca yapılırsa yardımların birçoğu
yerlerine ulaşmayabilir.
4. Aylık 5.000 liraya ihtiyaç vardır.
5. Konsolosluğun kendisi direk yardım dağıtamayacağından
yardımları dağıtacak kişilere gerek vardır771.
Urfa’da görevli Papaz Künzler’in yardım ettiği yetimlerin sayısı 1
Mayıs 1917 tarihi itibariyle 2.200’dü. Aynı zamanda Papaz Künzlerin,
Ermeniler için idare ettiği acil yardım paralarının listesi de şu şekildeydi772:
770 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.334-336. 771 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.337-339. 772 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.343.
234
GELİRLER
Gönderilen Yer Miktar (Kuruş)
Basel 255.344,35
Postdam 207.491
Hülfbusnd 9.975
Amerikan Konsolosluğu
140.000
Toplam 612.810,35
GİDERLER
Aylar
Yetim ve Dul Kadınların Bakımı ile Giyecek
Yardımına
İş Bulma, İpek ve Mendil İşlerine
Çalışan Ermenilerin Maaşlarına
Toplam (Kuruş)
Haziran 3.783,05
Temmuz 7.954
Ağustos 11.203
Eylül 18.513
Ekim 29.542,05
Kasım 26.868
Aralık 41.662,30
Ocak (1917)
66.684,20
Şubat 57.813,10
Mart 106.551,15
Toplam 370.573,85 43.774,25 17.500 431.848,10
TABLO XV: Alman Papaz Künzler’in Acil Yardım Para Listesi (1Haziran 1916-31 Mart 1917)
Tabloda görüldüğü üzere Papaz Künzlerin Urfa’da idare ettiği toplam
612.810,35 kuruş parası var iken bunun 431.849,10 kuruşunu 31 Mart 1917
tarihinin sonuna kadar çeşitli alanlarda harcamıştır. Künzler’in Nisan 1917
235
itibariyle 180.963,15 kuruş parası kalmıştır. Ayrıca gider kalemlerine
baktığımızda yetim ve dul kadınların bakımı, giyecek ihtiyaçlarının
karşılanması, iş bulma ve yanlarında çalıştırdıkları Ermenilerin maaşlarını
ödemek için harcamaların yapıldığını görmekteyiz. Urfa hem sevk güzergâhı
hem de iskân yeri olduğundan muhacir Ermeniler, burada yoğun olarak
bulunmuşlardır. Bu bakımdan misyonerlerin faaliyetlerini sürdürdükleri en
önemli yerlerden birisi olmuştur.
Halep, Beyrut, Şam ve Musul’daki Alman konsoloslarının 1917 baharı
süresince izlenimleri ise şöyleydi: Halep Alman Konsolosu Rössler’in
bölgesinde 45.000 Ermeni muhacir vardı ve bunun 35.000’in açtı. Beyrut
bölgesinde daha çok İslama geçişler söz konusuydu. Şam’da yaklaşık 30.000
Ermeni yaşıyordu ve çok kötü bir hâldeydiler. Musul’daki Konsolosa göre
Ermeni muhacir sayısı 8.000’di ve çoğu kadın ve çocuktu. Bu zamanda
Alman, İsviçreli ve Amerikan yardımları başarılı bir şekilde Ermeni
muhacirlere dağıtılmıştır773.
Ayrıca Ermenilere yardım etmek üzere İsviçre’de kurulan yardım
cemiyeti, Ermenilere uygulanan sevkiyatın sona erdirilmesini ve Türklerin
İttifak Devletleri olan Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın
insaniyet namına Ermenilerin içinde bulunduğu sefaletten kurtarılması için
Türkleri bu hususta uyarmalarını istemiştir774.
773 Trumpener, Ottoman Empire, s.246-247. 774 BOA, DUİT, nr.16/92-1. Özellikle Almanya, konsoloslukları vasıtasıyla Ermeni sevkiyatını yakından izlemiş ve Ermeni sevki konusunda iki yönlü politika takip etmiştir. Bir taraftan müttefiki Osmanlı yönetimini almış olduğu kararı desteklerken diğer taraftan Almanya’nın destek verdiği yönündeki İtilaf Devletleri’nin propagandalarına karşı kendini savunmaya çalışmıştır. Zaten Osmanlı yönetimi de Ermeni sevk kararının kendi isteği doğrultusunda alındığını belirtmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.59/19; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.94-196,126-127; Mustafa Gencer, ”Die Armenische Frage im Kontext der deutsch-osmanischen Beziehungen (1878-1915)”, Sonderdruck aus OSMANISMUS, NATIOALISMUS UND DER KAUKASUS, Muslıme und Christen, Türken und Armenien im 19. und 20. Jahrhundert, hg. von Fikret Adanır und Bernd Bonwetsch, Reichert Verlag Wıesbaden 2005, s.197.
236
2.1.3. İNGİLTERE’DEN GELEN YARDIMLAR
Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin sevk edilmesiyle birlikte onlara
yardım eden milletlerden biri de İngilizlerdi. Aslında İngiltere’de Ermenilere
yardım faaliyeti 1915 yılından önce başlar. Yardım faaliyetlerinin ilki “Dost
Ermeniler Cemiyeti” adı altında Ermenistan’ın yeniden inşası için 1897
yılında Londra’da kurulmuştur. Bu cemiyet, 1 Ekim-31 Kasım 1899 tarihleri
arasında Manchester’da 172, Edinburg’da 60, Paisley’de 60 ve Liverpool’da
217 pound yardım toplamıştı. 1897-1908 yılları arasında da topladığı yardım
tutarı 60.000 poundun üzerindeydi. 1909 Adana Olayları nedeniyle yapılan
bağışlara baktığımızda ise Mrs. Holt 500, Basil Orpin 200, John Orpin 500,
Noel Buxton 50 pound tutarındaydı. Bu cemiyet tarafından, 26 Nisan-9
Haziran 1909 tarihleri aralığında Kilikya bölgesine yardım için 3.400 pound
toplanmıştı. Mart 1915 tarihi itibariyle Dost Ermeniler Cemiyeti,
Ermenistan’daki muhtaç bölgelere 98.000 pound yardım yollamıştı. Artık sıra
muhacir Ermeniler için yardım yapmaya gelmişti. Bu amaçla Ekim 1915
tarihinde İngiltere’de “Ermeni Muhacirler Fonu” adlı teşkilat kuruldu.
Fon’un başkanı aynı zamanda “İngiliz Ermeni Komitesi”nin başkanı olan
Aneurin Williams’dır. Başkan yardımcıları arasında Contenburg ve York
Başpiskoposu, Lord Bryce, Lord Curzon, Londra, Hereford, Ely, Oxford ve
South Wark Piskoposu bulunuyordu. Ayrıca bölgeden gelen çeşitli raporlarla
Ermeniler acındırılmış ve toplanan yardım miktarının artması amaçlamıştır.
Öyle ki İngiltere’deki Ermenilere yönelik en iyi organizeler 1915-1923 yılları
arasında gerçekleştirilmiştir. Yardım organizasyonlarından çıkabilecek büyük
güçlükler Avam Kamarası’nda, diğer küçük çaplı güçlükler ise İngiliz-Ermeni
Komite toplantılarında görüşülmüştür. Yardımların yapılması ve İngiliz
halkını etkileyebilmek için Byrce, The Times Gazetesi’de oldukça etkili bir
konuşma yaptı. Gazetede Kardinal Bourne’nin demeci de vardı. Ermeni
muhacirler için ilk yardım toplantısı 15 Ekim 1915 tarihinde Mansion
House’da gerçekleşti. Burada Londra Belediye Başkanı ve yardım fonunun
başkanı 1890’lardan başlayarak Ermeni meselesiyle ilgili olayları anlatmışlar
237
ve toplantı sonunda Ermenilere yardım amacıyla 80.000 pound
toplanmıştır775.
İngiltere’deki kiliseler de İngiliz halkını etkilemek için aktif rol oynadı.
Birçok rahip yardım organizasyonları düzenledi. Organizasyonlarda Ermeni
sevkiyatı korkunç ve dehşetli bir şekilde anlatıldı. İngiliz halkı yardıma
çağrıldı ve kiliselerde 6 Şubat 1916 tarihi “Ermeni Pazarı” olarak ilan edildi.
Bu sayede birçok yardım toplandı. Ayrıca bayrak günlerinde de Ermeni
Muhacirler Fonu yaptığı yardım organizasyonlarında 37.000 poundun
üzerinde para elde etmişti776.
1916 yılının başlarında ACASR’a göre, Rusya’da 310.000’den az
olmamak koşuluyla Ermeni muhaciri vardı. Muhacirler hasta ve fakir bir
hâldeydiler. Onlara yardım eden Rus Kızılhaçında görevli Tolstoy’un kızı
Vera da vardı. 1916 yılında Rus askerleri Anadolu’nun doğusunda ilerlerken
şubat ayında Erzurum, ağustosta Muş’u işgal etmişti. Böylece muhacirlerin
geri dönmesine Ermeni Muhacirler Fonu yardım etmiştir. Harold Buxton
başkanlığında, tıbbi sorumlu Albay Graham Aslpland, George Lyoyd
Hodgkin, Alfred Backhouse ve birkaç hemşire Erzurum ve Muş’a Nisan 1916
tarihinde gönderildi. Bunlar Van’a geri dönmekte olan muhacirlere yiyecek
maddesi olarak hububat, toprağı ekebilmesi için bir çift öküz sağladılar. Iğdır
ve çevresinde bulunan 500 kadının yaşamlarını sürdürebilmesi amacıyla da
yün eğirme işi kurdular. Bunun yanında Bakü’deki Ermeni yetimhane ve
hastaneleriyle, Tiflis’teki 6 Ermeni yetimhanesini de ziyaret ettiler. Ancak,
Rusların savaştan çekilmesi ve Türklerin Kafkasya’ya ilerleyişi İngilizlerin
bölgedeki yardım çalışmalarını sonlandırdı777.
775 Toplanan paraların o tarihlerde satın alma gücü hakkında bir fikir vermesi için, bugün Boğaziçi Üniversitesi Robert Koleji arazisi olan 1.000 dönümden fazla ve eskiden Hisar Kalesi’nin taşocağı olan bölgenin, iki parti hâlinde 33.000 pound karşılığında Ahmet Vefik Paşa tarafından borçlarını ödeyebilmek için satıldığını söylemek yeterlidir. Bkz. Nassibian, Armenian Question, s.61,63; American Press, s.152; Atnur, Ermeni Kadınları, s.209; Aya, Soykırım Tacirleri, s.209. 776 Nassibian, Armenian Question, s.64. 777 Nassibian, Armenian Question, s.65; Atnur, Ermeni Kadınları, s.209.
238
2.2. ERMENİLER TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR
Ermeni muhacirlere yabancılardan başka kendi milletinden olanlarda
yardım ediyordu. Özellikle sevk edilenlerin yurt dışındaki akrabaları veya
tanıdıkları, onlara para gönderiyordu. Bu nedenle 25 Mart 1916 tarihinde
Osmanlı Hükümeti Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından gerekli vilayet ve
mutasarrıflıklara, Amerika’daki Ermeniler tarafından, Osmanlı topraklarında
bulunan Ermenilere gönderilen paraların ne yolla geldiğinin ve kimler
aracılığıyla Ermenilere dağıtıldığının araştırılarak bildirilmesi için emir
verilmiştir. Ayrıca Ermenilere gizli olarak para dağıtılmasına izin veren veya
bundan haberi olup da yine de izin veren memurların şiddetle
cezalandırılacağı belirtilmiştir778. Vilayet ve mutasarrıflıklardan gelen
raporlar sonucunda paraların ne yolla geldiği ve kimlerin aracılığıyla
dağıtıldığı belirlenmiştir. Meselâ Amerika’daki Ermeniler tarafından Halep’e
gönderilen paralar, buradaki Amerikan Konsolosu tarafından dağıtıldığı,
Eskişehir’e havale edilenleri ise, Amerikan Kız Okulu öğretmeni Kagosyan
ve Katolik Delegevekili Agop tarafından Ermenilere para verilmekte olduğu
anlaşılmıştır779. Yine Halep Amerikan Konsolosu Jackson tarafından
Newyork’tan Mamas Cassabian’a verilen 20 Ekim 1915 tarihli cevapta;
“Eşiniz Dikranouhi ve beş çocuğunuz Halep’tedir ve para göndermenizi
istiyorlar.” denilmektedir. 29 Aralık 1915 günü Boston’dan Arsen
Kaprielian’a verilen yanıtta, “ailesi, kayınpederi ve annesinin Hama’ya
sürgün edildiği ve 300 dolar istedikleri”, Newyork’tan M. Garabedian’a
“kuzeni ve kardeşi ile erkek kardeşi Zareh’in Halep’te oldukları ve 150 dolar
istedikleri”, Newyork’tan Mihran Boiajian’a, “Everek’ten gelen babası ve
ailenin diğer fertlerinin iyi durumda olduğu ve 250 dolar istedikleri” bilgisi
verilmiştir780.
778 BOA, DH.ŞFR, nr.60/178; Ermeni Faaliyetleri, II, s.5. 779 Ermeni Faaliyetleri, II, s.6-7. 780 Çiçek, Zorunlu Göç, s.310.
239
ABD’deki Ermeniler, sevk edilen Ermenilerin ihtiyaçlarını
karşılayabilmeleri için birçok kilisede, Ermeni Pazar günü ayinleri yaparak,
buralarda onlara para toplamıştır. Yardım yapanların gazetelere adları
verilerek, yardım yapmaları teşvik edilmiştir. Ülke çapında bütün Ermeniler
güçleri kadar yardım etmiş ve toplanılan para yardım bölgesine
gönderilmiştir781. Newyork’taki “Fourt Presbyterian Armenian Mission”
Kilisesi Başkanı George G. Koolakian, Ermeni yetimlerin ihtiyaçlarını
sağlamasına katkı amacıyla ACASR’a 500 dolar ve daha sonra 250 dolar
kilisesinde toplamıştır. Bu nedenle ACASR’ın Bölge Sekreteri Walter H.
Mallory, Koolakian’a yaptıkları yardımlardan dolayı 30 Nisan ve 24 Ekim
1916 tarihlerinde teşekkür yazısı göndermiştir782.
Dışarıdaki yardımlar sadece ABD’deki Ermenilerden gelmiyordu.
Avrupa’daki Ermenilerden de geliyordu. 17 Eylül 1916 tarihli ve Dâhiliye
Nezareti’nden Suriye vilayetine gönderilen şifre bunu doğrulamaktadır. Buna
göre, Deustche Orient Bank vasıtasıyla Hama’da bulunan Mariçe Mısıryan
adına para havale edildiği tespit edilmiş, bunun üzerine hükümet, paranın kim
tarafından gönderildiğini Suriye vilayetine sormuştur783. Buna göre Madam
Mısıryan Samsun tüccarlarından birinin eşiydi ve kızıyla Hama’ya sevk
edilmişti. Mısıryan, Almanya’da tütün ticaretiyle uğraşan oğlunun yolladığı
paraları, sevk edilen dul kadınlar ile yetimlere sadaka olarak dağıtıyordu.
Yine taraflar arasındaki 23 Ekim 1916 tarihli yazışmada, Halepli bir aileden
olup, Almanya’ya göç eden ve Dreesden şehrine yerleşen biri tarafından,
Halep’teki fakirlere dağıtılması için telgraf poliçesiyle 2.000 mark
gönderildiği anlaşılmıştır784.
The Newyork Times’in 27 Kasım 1915 tarihli haberine göre Dikran M.
Bedikian adlı şahıs, Montclair’de Dundee Gölü yanında 3 eve ve 6 dönüm
araziye sahipti. Gölün kuzeyindeki evini I. Dünya Savaşı sırasında yetim
781 Grabill, Protestant Diplomacy, s.42. 782 Koolakian, Armenia, s.78,84. 783 BOA, DH.ŞFR, nr.68/32. 784 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.148-149.
240
kalan Ermeni çocuklarına ayırmıştı. Bunun yanında Montclair’in ünlü kadın
ve erkekleri de bir yardım kampanyası başlatarak, savaşta yetim kalan Ermeni
çocukları için 100.000 dolar bağış toplamışlardı. Birçok evsiz çocuğu,
İngiltere’ye getirmek amacıyla çalışmalar yapılmış ve buharlı gemilerden
birinin sahibi bu çocukları para almadan İngiltere’ye getirebileceğini
belirtmiştir785.
1919 yılında Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Delegasyon Başkanı
olan Bogos Nubar Paşa’nın yönetiminde Cenevre’de kurulan Ermeni İâne
Cemiyeti, Ermenilerin maruz kaldıkları muamelelere karşı dünya kamuoyunu
uyandırmak amacıyla çeşitli din ve mezheplere ait rahiplerin kendi ruhani
yerleri altında konferanslar düzenlemesini istemiştir. Ayrıca bu cemiyet
Ermenilere yardım etmek için para toplamıştır. Cemiyetin, Cenevre ve
Lozan’daki şubelerinin başında Ağaton bulunuyordu786.
Sevk edilen Ermenilere yabancıların ve dışarıdaki Ermenilerin yanı sıra
yerli Ermeniler tarafından da yardımlar toplanılıyor ve dağıtılıyordu. 23
Haziran 1915 tarihinde Garabed Hacı oğlu Georgian, Erzurum Alman
Konsolosluğu’na giderek, sevk öncesi muhacirlerin yiyecek ihtiyaçlarını
sağlamak için yardım istedi. Konsolosluk yardımı karşılıksız bırakmadı ve
ihtiyaçları birlikte giderdi. Daha sonra Erzurum ve Pasinler arasındaki 13
köyde yaşayan Ermeniler, 600-700 arası bir kervanla sevk edildiler787.
Halep Amerikan Konsolosu Jackson’ın ifadelerine göre, gönüllü iki
Ermeni, yardım çalışmaları için toplama kamplarına gitmişti. Bu kişiler, Rev.
Sahag ve Eczacı Sarkis’di. Zor’daki Ermenilere para dağıtmışlardı. Fakat bu
çalışmalar, Halep’teki yerel yöneticilerin dikkatini çekmiş ve bu durumdan
Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’i haberdar etmişlerdir. Talat Bey’in talimatıyla
yardım eden Ermeniler yakalanıp, Halep’e geri gönderilmişlerdir788. Bu
785 American Press, s.111. 786 BOA, HR.SYS, nr.2767/48, Lef 2. 787 Leverkuehn, Germany Officer, s.Ivi. 788 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/71; nr.54-A/91; Kaiser, At the Crossroads, s.17.
241
bölgelerdeki kiliseler, muhacirler için yardım organizasyonları düzenliyordu.
Meselâ, Beyrut’taki yerel kiliselerde 910 dolardan fazla para toplanmıştı789.
Diyarbakır’daki Gregoryen Kilisesi, 300-400 arasındaki muhacir Ermeniyi
yerleştirmiş ve onlara gıda yardımında bulunmuştu790.
Sevk edilen Ermeniler, Halep’e vardıklarında Halep Evangelist Kilisesi
Papazı Rev. Hovhannes Eskiciyan ve babası Haroutune Yayian kilisede onlar
için bir yardım organizasyonu düzenlemiştir. Daha sonra baba-oğul kilisede
toplanan yardım paralarını dağıtmışlardır. Bunların yanında, binlerce Ermeni
kamplardan kaçıp saklanmıştır. Halep’teki yerli Ermeniler de onları
korumuştur. Polis, ara sıra şehirde arama yapmış, oturma izni olmayanları
uzaklaştırmıştır. Halep’in Alman Konsolos Yardımcısı Hoffman, 28 Haziran
1916 tarihinde bu şekilde şimdiye kadar 800 Ermeni’nin uzaklaştırıldığını
belirtmiştir. Halep’teki kaçaklar Eskiciyan tarafından yardım görmüştür.
Başka bir Papaz Aaron Şıraciyan, birçok ev kiralayıp, buraları yetimhaneye
çevirmiştir. Halep’teki zengin Ermeniler ve Almanlar yetimhanelerin
masraflarını karşılamıştır791.
789 Moranian, Armenian Questions, s.129. 790 Barton, Turkish Atrocities, s. 93. 791 Kaiser, At The Crossroads, s.40.
242
SONUÇ
Osmanlı devlet idarecilerinin uyarılarına rağmen Ermeniler, I. Dünya
Savaşı başlarında devlet aleyhindeki davranışlarını sürdürmüşlerdir. Bu
durumun sonucu olarak bir kısmı devletin bir başka yerine sevk edilmek
zorunda kalınmıştır. Devletin, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında naklî,
ekonomik, sosyal, sağlık, hukukî anlamda tedbir uygulamaları olmuştur.
Ayrıca sevk sırasında Ermeni kafilelerinin güvenlikleri sağlanmaya
çalışılmıştır. Görevlerini yerine getirmeyenler veya kötü kullananlar
görevlerinden alınmış ve Divan-ı Harbe verilmiştir. Divan-ı Harp’te
yargılananların sayısı 1.973’tür. Bunların bir kısmı idam dâhil çeşitli cezalara
çarptırılmıştır. Hatta yargılamalar Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında,
İtilaf Devletleri’nin baskısı ile yeniden yapılmıştır. Güdümlü ve işgalcilere
yaranma amacıyla görev yapan mahkemeler de bile Osmanlı Devleti suçlu
bulunmamıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin sevk ve iskân sırasında
yapmış olduğu uygulamalardaki amacını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ayrıca sevk edilen Ermenilerin malları Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca
kayıt altına alınmış, bozulabilecek nitelikte olanlar müzayede usulüyle satışa
çıkarılmış, elde edilen gelir yine Ermenilerin sevk ve iskânında kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti, malların satışı sırasında meydana gelen usulsüzlüklere
kayıtsız kalmamıştır. Bu şekilde yapılanların sözleşmeleri iptal etmiş ve
yeniden hak ettiği değerden satışını gerçekleştirmiştir. Öyle ki görevlerini
kötüye kullanan memurların davranışlarını memurluğun şeref ve haysiyetine
uygun olmayan bir hareket biçimi olarak görmüştür.
Osmanlı Devleti, başlangıçta dışarıdan gelecek yardımlara izin vermek
istememiştir. Çünkü Ermenilerin yardımlar sebebiyle zararlı davranışlarından
vazgeçmeyeceği, bu yardımların onları daha da cesaretlendirebileceği
düşünülmüştür. Fakat ülkenin içinde bulunduğu şartlar, Osmanlı
ekonomisinin bu durumu kaldıramayacağını göstermekteydi. Bu nedenle
dışarıdan gelecek yardımlara izin verilmiştir. Ermenilere yardım eden
misyoner yardım teşkilatlarının başında ACASR geliyordu. ACASR’ın amacı
243
Yakındoğu’daki muhtaç insanlara yardım etmekti. ACASR, Ermenilerin
ihtiyaçlarını karşılamak için seferber olmuştur. Yardımların artması için
yoğun bir propaganda yapmıştır. Ermenilere yiyecek, giyecek, barınma,
nakliye yardımları sağladıkları gibi Ermenilerin rehabilitasyonu amacıyla
toprağı ekmeleri için zirai tohumluk, tarım aletleri almıştır. Hayvancılığı
teşvik etmiştir. Yetimlere özel ilgi gösterip, yetimlerin bakımlarını
üstlenmiştir. Meslek kursları açarak, meslek edinmelerine olanak tanımıştır.
Yardım Komitesi’nin 15 yılda, yani kurulduğu tarih olan 1915 yılından
1930 yılına kadar Yakındoğu’ya yaptığı yardım miktarı toplam 116 milyon
dolardır. ACASR’ın temsilcileri, yardımların dağıtılmasında her ne kadar
inanç ve ırk ayrımı gözetmediklerini belirtseler de, sergiledikleri davranışlar
tersini ifade etmektedir. Çünkü yardımların ancak %2’si Müslümanlara
gitmiştir. Yardım alan Müslümanların içinde de hemen hemen hiç Türkler
yoktur. Ayrıca Amerikan Kızılhaçı da ACASR ile koordineli çalışarak
Ermenilere para, yiyecek, giyecek, barınma gibi yardımlarda bulunmuştur.
Alman ve İsviçreli misyonerler de kurdukları yardım teşkilatlarıyla
Ermenilere yardım götürüyor ve ACASR’la işbirliği içerisinde çalışıyordu.
ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi ve Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin
kesilmesinden sonra yardım işlerini Alman ve İsviçreli misyonerler
yürütmüştür.
Sevk edilen Ermenilerin iskân edildikleri bölgelerde yaşayan yerli
Ermeniler de tehcirle gelenlere yardımlarda bulunmuşlardır. Onları evlerine
almışlar ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Bu bölgelerdeki Gregoryen
Ermeni kiliseleri de yardımlarda aktif rol oynamış, kiliselerde yardım
amacıyla paralar toplamıştır.
Osmanlı Devleti Ermenilerin sevk ve iskânını kolaylaştırmak için
yapmış olduğu uygulamaların yetersiz olduğu söylenebilir. Ancak Osmanlı
Devleti’nin o zamanda tek sorunu Ermenilerin sevk ve iskânı değildir. Zaten
iyi olmayan ekonomi I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yükle tamamen
244
çökmüştür. Öyle ki savaşın en aslî unsuru olan askerlerini dahi
besleyememiştir. Üstelik bu dönemde Rus ve Ermeni mezalimine uğramamak
için Kafkasya, Erzurum ve Van çevresinden aç, sefil ve perişan bir halde
kaçan Müslüman mültecilerin ihtiyaçları devletin sırtındadır. Onların
durumları Ermenilerden daha iyi değildir. Salgın hastalıklar da ülkede başlı
başına ayrı bir sorundur. İyi beslenememe, sağlık kurumlarının yetersizliği ve
hijyenik olmaması, tıbbi ilaçlar ihtiyaçı gibi nedenler, salgın hastalıkların
yayılmasına sebep olmuştur. Ermeniler bulaşıcı hastalıklardan özellikle sevk
sırasında etkilenmiştir. Bütün bunlara rağmen Osmanlı Devleti, elinden geleni
yapmaya çalışmıştır. Misyonerler bile yaptıkları yardımların büyüklüğüne
rağmen yetersizlikten yakınmışlar ve sürekli olarak yardım miktarının
artmasını istemişlerdir.
245
BİBLİYOGRAFYA
A. ARŞİVLER
I. GENELKURMAY ASKERî TARİH VE STRATEJİK ETÜD
BAŞKANLIĞI
Birinci Dünya Harbi Kataloğu
II. BAŞBAKANLIK CUMHURİYET ARŞİVİ
Toprak İskân Genel Müdürlüğü Fonu (272.0.0.0)
III. BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ
Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Belgeleri 2. Şube
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Seyrüsefer Kalemi Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi Belgeleri
Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmiye Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti
Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Evrak Odası Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdüriyeti Belgeleri
Dâhiliye Nezareti Mebânî-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti
Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi
Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasi Kısım Evrakı
Maarif Nezareti Mektubi Kalemi
Meclis-i Vükelâ Mazbataları
Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Maruzat
Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maarif Nezareti Maruzatı
Yıldız Tasnifi Esas Evrak
246
IV. KIZILAY ARŞİVİ *
V. AMERİKAN ARŞİVİ
RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National
Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood,
1882, Box No. 50.
VI. PAPERS OF THE AMERICAN BOARD OF COMMISSIONERS
FOR FOREIGN MISSION ARŞİVİ
Reel 505; 507.
B. YAYIMLANMIŞ ARŞİV BELGELERİ
“Ahvâl-i Harbiye ve Zarûret-i Fevkalâde-i Siyâsiye Dolayısıyla Mahall-i
Ahere Nakilleri İcrâ Edilen Ermenilerin İskân ve İâşesiyle
Hususat-ı Saireler Hakkında Talimatnâme”, Askerî Tarih Belgeleri
Dergisi, Belge No: 1916, Sayı: 83, Yıl 32, Genelkurmay Askerî
Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay
Basımevi, Ankara 1983, s.129-133.
Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, I, II, VII, VIII,
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları,
Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005. (Ermeni Faaliyetleri, I, II,
VII, VIII,)
“Harp ve Olağanüstü Siyasi Durum Sebebiyle Başka Yerlere Gönderilmeleri
Yapılan Ermenilere Ait Mülk ve Arazinin İdare Şekli Hakkında
Yönetmelik”, Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1832,
Sayı: 81, Yıl: 31, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd
Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1982, s.147-
158.
* Arşiv tasnif işleminde katalog veya fon kodu bulunmamaktadır. Sadece arşiv belgelerine ait numaralar vardır. Bu numaralar metin içerisinde verilmiştir.
247
Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Başbakanlık Devlet Arşivleri
Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 14,
Ankara 1995. (Ermeniler)
Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), Başbakanlık
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı Yayın Nu: 91, Ankara 2007. (Sevk ve İskân)
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement
The World War, 1916, United States Goverment Priting Office,
Washington 1929. (Relations of the United States, 1916)
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement 2
The World War, 1918, United States Goverment Priting Office,
Washington 1933. (Relations of the United States, 1918)
Türk-Ermeni İhtilâfı Belgeler, Ed. Hikmet Özdemir-Yusuf Sarınay, TBMM
Yayınları No: 126, Ankara 2007. (Belgeler)
United States Official Documents on the Armenian Genocide, I, Compiled
and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown
Massachusetts 1993. (Official Documents, I)
United States Official Documents on the Armenian Genocide, II, Compiled
and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown
Massachusetts 1994. (Official Documents, II)
United States Official Documents on the Armenian Genocide, III, Compiled
and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown
Massachusetts 1995. (Official Documents, III)
B. SÜRELİ YAYINLAR**
Düstûr
Takvim-i Vekayi Gazetesi
Radikal Gazetesi
** Süreli yayınların numaraları ve tarihleri metin içerisinde verilmiştir.
248
C. KİTAPLAR, MAKALELER VE TEZLER
AKÇAM, Taner, Ermeni Meselesi Hallolunmuştur Osmanlı Belgelerine
Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar, İletişim
Yayınları, 4. Baskı, İstanbul 2008. (Ermeni Meselesi)
ADIVAR, Halide Edip, Memoirs of Halide Edip, London 1926.
---------------, Mor Salkımlı Ev, Can Yayınları, İstanbul 2007. (Mor Salkımlı
Ev)
AĞANOĞLU, H. Yıldırım, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs
Talihi Göç, Kum Saati, İstanbul 2001.
AHMET Rüstem, The World War and the Turco-Armenian Question,
Staempell Co, Printing Office, Berne (Tarihsiz). (Armenian
Question)
AKGÜN, Seçil, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, Türk
Kültürü Dergisi, XXVII/1-2, Ankara 1989, s.1-12.
AKTAN, Gündüz, “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Meselesi”, Ermeni
Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce,
Der. Mustafa Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.35-88.
ARMAOĞLU, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), TTK Yayınları,
3. Baskı, Ankara 2003.
ARTUNÇ, Nevzat, Cemal Paşa’nın Askeri ve Siyasi Hayatı, TTK Yayınları,
Ankara 2008. (Cemal Paşa)
ATA, Ferudun, İşgal İstanbul’unda Tehcir Yargılamaları, TTK Yayınları,
Ankara 2005. (Tehcir Yargılamaları)
ATKİNSON, Tacy, “The German, the Turk and the Devil Made a Triple
Alliance” Harpoot Diaries 1908-1917, Gomidas Institute,
Princeton Newjersey 2000. (Harpoot Diaries)
ATNUR, İbrahim Ethem, Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları
Meselesi (1915-1923), Babil Yayıncılık, Ankara 2005. (Ermeni
Kadınları)
249
---------------, “Tehcir Edilen Ermenilerin İskânı Mal ve Mülklerinin İadesi”,
Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara 2001, s.420-430.
AYA, Şükrü Server, Soykırım Tacirleri ve Gerçekler, Türk Aleyhtarı ve
Tarafsız Yabancı Belgelerle Ermeni Diasporası Yalanlarının
İçyüzü, Derin Yayınları, İstanbul 2009. (Soykırım Tacirleri)
AYDOĞAN, Erdal, “Dâhiliye Nezareti, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’nin
Ermeni Tehciriyle İlgili 24 Eylül 1331 (1915) Tarihli
Talimâtnâmesi ve Değerlendirilmesi”, Ermeni Araştırmaları, 1.
Türkiye Kongresi Bildirileri, I, Avrasya Stratejik Araştırma
Merkezi, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara 2003,
s.233-241.
BABACAN, Hasan, Mehmed Talât Paşa 1874-1921 (Siyasi Hayatı ve
İcraatı), TTK Yayınları, Ankara 2005.
BAKAR, Bülent, Ermeni Tehciri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2009.
(Ermeni Tehciri)
BARDAKÇI, Murat, Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi, Everest Yayınları,
İstanbul 2008.
BARTON, Clara, America’s Relief Expedition to Asıa Minor Under The Red
Cross, Journal Publishing, Meriden Conn. 1896.
BARTON, James L., Story Of Near East Relief (1915-1930), An
Interpretation, The Macmillan Company, Newyork 1930. (Relief)
---------------, “Turkish Atrocities”: Statement of American Missionaries on
the Destruction of Christian Communities in Ottoman Turkey,
1915-1917, Gomidas Institute, Ann Arbor, Michigan 1988.
(Turkish Atrocities)
BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk İnkılâbı Tarihi, III/2, TTK Yayınları, 3. Baskı,
Ankara 1991. (Türk İnkılâbı, III/2)
---------------, Türk İnkılâbı Tarihi, III/3, TTK Yayınları, 3. Baskı, Ankara
1991. (Türk İnkılâbı, III/3)
250
---------------, Armenians, Ed. Kemal Çiçek- Pınar Eray, Turkish Historical
Socıety Press, Ankara 2010. (Armenians)
BEYDİLLİ, Kemal, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan
Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, XIII,
Sayı 17’ den Ayrıbasım, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
1988, s.365-471.
BEYOĞLU, Süleyman, “1915 Tehciri Hakkında Bazı Değerlendirmeler”,
Ermeni Meselesi Araştırmaları, Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,
İstanbul 2001, s.185-198.
BOSTAN, M. Hanefi, “I. Dünya Savaşı Sırasında Ermenileri İskân Meselesi
ve Bazı Gerçekler”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmaları,
İstanbul 2001, s.167-184.
BRYCE, James-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere
Yönelik Muamele 1915-1916, I, Çev. Ahmet Güner, Pencere
Yayınları, İstanbul 2005. (Muamele, I)
---------------, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele
1915-1916, II, Çev. Atilla Turgay- Julide Değirmenciler, Pencere
Yayınları, İstanbul 2005. (Muamele, II)
ÇALIK, Ramazan, “Alman Kaynaklarına Göre Cemal Paşa”, Osmanlı
Araştırmaları, XIX, Enderun Kitapevi, İstanbul 1999, s.223-254.
(Cemal Paşa)
ÇARKÇIYAN, Rh. G., Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler, Kesit Yayınları,
İstanbul 2006.
ÇİÇEK, Kemal, Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, TTK Yayınları,
Ankara 2005. (Zorunlu Göç)
---------------, “Türk-Ermeni İlişkileri ve Tehcir”, Ermeni Soykırım İddiaları,
Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa
Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.135-178.
251
---------------, “Halep Amerikan Konsolosu J. B. Jackson ve Ermeni
Tehcirindeki Yeri”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni
Soykırımı, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, İstanbul 2007, s.204-225. (J. B. Jackson)
---------------, “Göçmenlerin Yaşamı”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed.
Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.255-
273. (Göçmenlerin Yaşamı)
-----------------, “Osmanlı Ermenilerinin 1915’teki Tehciri: Bir
Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, 3/6, Gazi Üniversitesi
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi,
Ankara 2010, s.1-14.
ÇOLAK, Mustafa, “Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı -
Johannes Lepsius Örneği-“, Belleten, LXVI/247, TTK Basımevi,
Ankara 2003, s. 967-985. (Johannes Lepsius)
CEMAL Paşa, Hatıralar, Tamamlayan ve Tertipleyen: Behçet Cemal, Selek
Yayınları, İstanbul 1959. (Hatıralar)
Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, Dâhiliye Nezareti
Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi Neşriyatından: 6, Matbaa-i
Ahmed İhsan ve Şürekâsı, İstanbul 1337. (Cemiyet-i Akvam)
COOK, Ralph Elliott, The United States and Armenian Question: 1894-
1924, Presented to The Faculty of The Fletcher School of Law and
Diplomacy, June 1957. (Armenian Question)
DADRİAN, N. Vahakn, Ermeni Soykırım Tarihi, Balkanlardan Anadolu ve
Kafkasya’ya Etnik Çatışma, Çev. Ali Çakıroğlu, Belge Yayınları,
İstanbul 2008.
DADRİAN, Vahram, To the Desert Pages from My Diary, Translated from
the Armenian by Agop J. Hacikyan, Gomidas Institute, Princeton
and London 2003. (My Diary)
DANİEL, Robert L., “Armenian Question and American Turkish Relations
1914-1927”, The Missisipi Valley Historical Review, 46/2,
September 1959, s.252-275.
252
DAVİS, Leslia A., The Slaughterhouse Province An American Diplomat’s
Report on the Armenian Genocide 1915-1917, Newyork 1989.
(Armenia Genocide)
(DOĞRUL) Ömer Rıza, “Misyonerlik, Son Asırda Misyonerlik Faaliyetleri”,
Sebilürreşad, XXII/595, İstanbul 3 Nisan 1240, s.359-361.
DUMAN, Önder, “Ermeni Emvâl-i Metrûkesi ve Borçları”, Ermeni
Araştırmaları Dergisi, Sayı: 22, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü
(ERAREN), Ankara 2006, s.117-162. (Emvâl-i Metrûke)
ELDEM, Vedat, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun
Ekonomisi, TTK Yayınları, Ankara 1994. (Ekonomi)
ERCAN, Yavuz, “Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni İddiaları”, Tarih
Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984
Erzurum), Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları No: 628,
Ankara 1985, s.207-224. (Ermeni İddiaları)
ERDEN, Ali Fuad, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye Hatıraları, Türkiye İş
Bankası Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2006. (Suriye Hatıraları)
ERDOĞAN, Dilşen İnce, Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van
Ermeni İsyanları (1896), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul
2008.
ERHAN, Çağrı, Türk- Amerikan İlişkilerininTarihsel Kökenleri, İmge
Kitabevi, Ankara 2001.
Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri (Meşrutiyet’in İlanından Önce
ve Sonra), Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları,
Ankara 2008. (Ermeni Komiteleri)
Ermeniler: Sürgün ve Göç, Yazarlar: Hikmet Özdemir ve Diğerleri, TTK
Yayınları, Ankara 2004. (Sürgün ve Göç)
EROĞLU, Münevver Güneş, Armenians in the Ottoman Empire accoding to
İkdam, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003.
253
ERSAN, Mehmet, “Selçuklular Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri”, Yeni
Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara 2001, s.603-620. (Selçuklular)
ERTAN, Temuçin F., “Ayestefanos’tan Lozan’a Siyasal Antlaşmalarda
Ermeni Sorunu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı:
37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.245-269.
ESÜNTİMUR, Nigar, Yozgat ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehciri ve
Yargılamaları (1914-1923), Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
2001.
GEDİK, İlhan, “Ermeni Meselesi’nde Gözardı Edilen Bazı Hususlar, Tabii
Şartlar, Salgın ve Kırgınlar”, Beşinci Askerî Tarih Semineri
Bildirileri II (23-25 Ekim 1995 İstanbul), Genelkurmay Askerî
Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay
Basımevi, Ankara 1997, s.9-16.
GENCER, Fatih, Ermeni Soykırım Tarihinin Oluşumu Sürecinde Amerikan
Yakın Doğu Yardım Komitesi (Amerika Şark-ı Karib Muavenet
Heyeti), Alternatif Düşünce, İstanbul 2006. (Yardım Komitesi)
GENCER, Mustafa, ”Die Armenische Frage im Kontext der deutsch-osmanischen
Beziehungen (1878-1915)”, Sonderdruck aus OSMANISMUS,
NATIOALISMUS UND DER KAUKASUS, Muslıme und
Christen, Türken und Armenien im 19. und 20. Jahrhundert, hg. von
Fikret Adanır und Bernd Bonwetsch, Reichert Verlag Wıesbaden
2005, s.183-202.
“Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat
1340, s.260-263.
“Genç Kadın Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIV/618, İstanbul 25
Eylül 1340, s.316-317.
GORDON, Leland James, American Relations with Turkey 1830-1930,
University of Pennsylvanıa Press, Philadelphia 1932. (American
Relations)
254
GÖYÜNÇ, Nejat, “Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları”, Yeni Türkiye
Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 2001, s.293-301. (Ermeni Tehciri)
---------------, Türkler ve Ermeniler, Haz. Kemal Çiçek, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara 2005. (Ermeniler)
GRABİLL, Joseph L., Missionaries amid Conflict, Their Influence upon
American Relations with the Near East, 1914-1927, Indiana
University Ann Arbor, Michigan 1964. (Near East)
---------------, Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence
on American Policy 1810-1927, University of Minnesota Press,
Minneapolis 1971. (Protestant Diplomacy)
GÜL, Serkan, Armenian Question In Tasvir-i Efkâr Between 1914 And 1918,
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.
GÜNAY, Nejla, Maraş’ta Ermeniler ve Zeytun İsyanları, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, İstanbul 2007.
GÜNDÜZ, Şinasi, “Misyonerlik”, DİA, XXX, TDV, Ankara 2005, s.193-
195.
GÜNDÜZ, Şinasi-Mahmut Aydın, Misyonerlik, Hıristiyan Misyonerler,
Yöntemleri ve Türkiye’ye Yönelik Faaliyetleri, Kaknûs Yayınları,
İstanbul 2002.
GÜNGÖR, Erol, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Ötüken Neşriyat, 2.
Baskı, İstanbul 1999.
GÜRÜN, Kamuran, Ermeni Dosyası, Remzi Kitabevi, 6. Baskı, İstanbul
2005. (Ermeni Dosyası)
HALAÇOĞLU, Yusuf, Facts On The Relocation Of Amenians 1914-1918,
Turkish Historical Society Printing House, Ankara 2002.
(Amenians)
---------------, Ermeni Tehciri, Babıâli Kültür Yayıncılık, 10. Baskı, İstanbul
2007. (Ermeni Tehciri)
255
---------------, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Babiali Kültür
Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul 2007. (Ermeni İddiaları)
---------------, “Mali Harcamalar”, Türk- Ermeni İhtilafı Makaleler, Editör:
Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.235-
243.
“Hıristiyan Gençler Cemiyeti”, İçtihad, nr. 65, İstanbul 9 Mayıs 1329,
s.1426.
HOFMANN, Tessa, “German Eyewitness Reports of the Genocide of the
Armenians, 1915-16”, A. Crime of Silence The Armenian
Genocide, London 1985, s.61-93. (German Eyewitness)
İHSANOĞLU, Ekmeleddin, Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık
Müesseseleri, Hastaneler ve Şam Tıp Fakültesi, TTK Yayınları,
Ankara 1999.
KAİSER, Hilmar, At the Crassroads of Der Zor, Death, Survival and
Humanitarian Resistance in Aleppo 1915-1917, Gomidas Institute,
Princeton and London 2002. (At the Crossroads)
KARACA, Ali, Şakir Paşa ve Anadolu Islahatı (1838-1899), Eren
Yayıncılık, İstanbul 1993.
KARACAKAYA, Recep, “Ermeni Tehciri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu
Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001,
s.373-384. (Ermeni Tehciri)
---------------, Türk Kamuoyu ve Ermeni Meselesi (1908-1923), Toplumsal
Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2005.
KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, VIII, TTK Yayınları, 4. Baskı, Ankara
1995.
KAYA, Erol, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk Mültecileri
Vilayât-ı Şarkiyye ve Aydın Vilayeti Mültecileri (1915-1923),
Ebabil Yayıncılık, Ankara 2007. (Mülteciler)
KELLER, Barbara, The United States and Armenian 1914 to 1920 The
Armenian Mandate, Umi Dissertation Service, Michigan 1969.
256
KIESER, Hans Lukas, Iskalanmış Barış, Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik,
Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, İletişim Yayınları, İstanbul
2005. (Iskalanmış Barış)
KILIÇ, Davut, Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler,
Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2006.
KILIÇ, Selami, Ermeni Sorunu ve Almanya, Türk-Alman Arşiv Belgeleriyle,
Kaynak Yayınlar, İstanbul 2003. (Ermeni Sorunu)
KNAPP, Grace H., The Tragedy of Bitlis, Gomidas Institute, London 2002.
(Tragedy of Bitlis)
KOCABAŞOĞLU, Uygur, Anadolu’daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19.
Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Misyoner Okulları, Arba
Yayınları, 3. Baskı, Ankara 2000. (Anadolu’daki Amerika)
KONUKÇU, Enver, ”Osmanlılar ve Millet-i Sâdıkadan Ermeniler”, Yeni
Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara 2001, s.621-629.
KOOLAKİAN, Robert George, Struggle For Justice A Story Of The
American Committee For The Independence Of Armenia 1915-
1920, Armenia Reserach Center University of Michigan-
Dearborn, Michigan 2008. (Armenia)
KÖSTÜKLÜ, Nuri, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler (Balkan
Savaşlarından Milli Mücadeleye), Çizgi Kitabevi, Konya 2005.
…………………, Kazım Karabekir ve Eğitim, Savaş ve Ermeni Terörünün
Geride Bıraktığı Bir Dramın Hikayesi, Çizgi Kitabevi, 5. Baskı,
Konya 2009.
KRESSENSTEIN, Von Kress Baron, Son Haçlı Seferi Kuma Gömülen
İmparatorluk, Çev. Tahir Bolaban, Yeditepe Basımevi, İstanbul
2007. (Haçlı Seferi)
KURAN, Ercüment, “Ermeni Meselesinin Milletlerarası Boyutu (1877-
1897), Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri
Sempozyumu (8-18 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi
Rektörlüğü Yayınları No: 628, Ankara 1985, s.19-27.
257
KÜMBÜL, Bengi, Tercüman-ı Hakikat Gazetesine Göre Osmanlı Ermenileri
(1914-1918), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005.
LEPSİUS, Johannes, Deutschland und Armenien 1914-1918, Der
Tempelverlang in Postdam 1919. (Deutschland und Armenien)
LEWY, Guenter, The Armenian Massacres in Ottoman Turkey, A Disputed
Genocide, The University Utah Press, Utah 2005. (Disputed
Genocide)
LEVERKUEHN, Paul, A Germany Officer During The Armenian Genocide
A Biography of Max Von Scheubner- Richter, Translated by
Alasdair Lean with a preface by Jorge Vartparonian and a
historical introduction by Hilmar Kaiser, Gomidas Institute,
London 2008. (Germany Officer)
LOWRY, W. Heath, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü’nün Perde Arkası,
Çev. Belkis Torfilli, İsis Yayıncılık, İstanbul 1991. (Büyükelçi
Morgenthau)
Mc CARTHY, Justin, Ölüm ve Sürgün, Çev. Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi,
6. Baskı, İstanbul 1995.
………………, ” I. Dünya Savaşı’nda İngiliz Propagandası ve Bryce
Raporu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.474-483.
Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/495, İstanbul
27 Mart 1338, s.7-8.
---------------, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/543, İstanbul
17 Ağustos 1338, s.219-221.
MEHMED Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Haz. İsmet
Parmaksızoğlu, TTK Yayınları, 3. Baskı, Ankara 2002.
MİLLER, E. Donald- Lorna Touryan Miller, Survivors, An Oral History of
the Armenian Genocide, University of California Pres, Berkeley,
Los Angeles, London 1999. (Survivors)
258
“Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340,
s.260-263.
MORANIAN, Elizabeth Suzanne, The American Missionaries and The
Armenian Questions: 1915-1927, Umi Dissertation Services, Ann
Arbor, Michigan 1994. (Armenian Questions)
---------------, “The Armenian Genocide and American Missionary Relief
Efforts”, America and Armenian of 1915, Edited by Joy Winter,
Cambridge Press 2003, s. 185-213. (Relief Efforts)
MORGENTHAU, Henry, Ambassador Morgenthau’s Story, Newyork 1918.
(Story)
MORLEY, Bertha, Marsovan 1915: The Diaries of Bertha, Edited by Hilmar
Kaiser, Gomidas Institute, Ann Arbar Michigan, Princeton 2000.
MUTLU, Şamil, Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, Gökkubbe,
İstanbul 2005.
NASSİBİAN Akaby, Britain and the Armenian Question 1915-1923, St.
Martin’s PreSs, Newyork 1984. (Armenian Question)
OHANDJANİAN, Artem, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi,
(1914-1915), VI A, Viyana 2004.
---------------, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), VII A,
Viyana 2004.
---------------, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), VII B,
Viyana 2004.
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Merkezi Umumi Raporu (1330-1334),
Matbaa-i Orhaniye, İstanbul 1335. (Hilâl-i Ahmer)
ÖĞÜN, Tuncay, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayât-ı Şarkiyye Mültecileri
(1915-1923), Babil Yayıncılık, Ankara 2004. (Göç)
ÖKE, Mim Kemal, Uluslararası Boyutlarıyla Anadolu-Kafkasya Ekseninde
Ermeni Sorunu, İz Yayıncılık, İstanbul 1996.
ÖZDEMİR, Hikmet, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918, TTK
Yayınları, Ankara 2005. (Salgın Hastalıklar)
259
---------------, Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler, 4. Ordunun İnsani
Yardımları, Remzi Kitabevi, İstanbul 2009. (Cemal Paşa)
ÖZDEMİR, Bülent, Süryanilerin Dünü Bugünü, 1. Dünya Savaşı’nda
Süryaniler, TTK Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2009. (Süryaniler)
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
III, Maârif Basımevi, İstanbul 1954.
PAPAZİAN, R. Dennis, “The Changing American View of the Armenian
Question An Interpretation”, Armenian Review, 39/4-156, Winter
1986, s.47-72.
PAYASLİAN, Simon, United States Policy Toward The Armenian Question
and The Armenian Genocide, Palgrave Macmillan, Newyork 2005.
(Armenian Questions)
PETERSON, D. Merill, America and the Armenian Genocide, 1915-1930
and After “Starving Armenians”, University of Virginia Press,
Charlottesxille and London 2004. (Armenian Genocide)
RİGGS, H. Henry, Days of Tragedy in Armenian Personel Experiences in
Harpoot 1915-1917, Gomidas Institute, Ann Arbor, Michigan
1997. (Days of Tragedy)
SAİD Halim Paşa, Buhranlarımız ve Son Eserleri, İz Yayıncılık, 4. Baskı,
İstanbul 2003.
SARAY, Mehmet, “Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi”, Tarih
Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-
12 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü
Yayınları No: 628, Ankara 1985, s.125-131.
SABİS, Ali İhsan, Harp Hatıralarım, I. Dünya Harbi, II, Nehir Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul 1992.
SARINAY, Yusuf, “Ermeni Tehciri ve Yargılamalar (1915-1916)”, Ermeni
Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce,
Der. Mustafa Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.179-190.
(Ermeni Tehciri)
260
----------------, “24 Nisan 1915 Ermeni Tutuklamaları”, Cumhuriyet Tarihi
Araştırmaları Dergisi, Hacettepe Ünivestesi Atatürk İlkeleri ve
İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl: 2, Sayı: 4, Ankara 2006, s.23-38.
---------------, “Sevk ve İskân”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet
Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.211-233.
(Sevk ve İskân)
SEVİM, Ali, Genel Çizgileriyle Selçuklu-Ermeni İlişkileri, TTK Yayınları, 2.
Baskı Ankara 2002. (Selçuklu-Ermeni)
SHAW, J. Stanford, The Ottoman Empire in World War I, 2, Publication of
Turkish Historıcal Socıety, Ankara 2008. (Ottoman Empire, 2)
SONYEL, R. Salahi, “Tehcir” ve “ Kırımlar” Konusunda Ermeni
Propagandası, Hıristiyanlık Dünyasını Nasıl Aldattı”, Belleten,
XLI/161-164, TTK Yayınları, Ankara 1977, s.137-156. (Tehcir)
---------------, “Turco-Armenian Relations and British Propaganda During the
First World War, Belleten, LVIII/222, TTK Yayınları, Ankara
1994, s.377-449.
SÜSLÜ, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Rektörlüğü Yayınları No: 5, Ankara 1990.
ŞAHİN, Enis, “Önemli Bir Ermeni Propaganda Dergisi: The Armenian
Herald (1917-1919)’’, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni
Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, IQ Kültür Sanat Yayıncılık,
İstanbul 2007, s.267-301. (Armenian Herald)
ŞEHİRLİ, Atilla, “Ermeni Tehciri”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye
Kongresi Bildirileri, II, Avrasya Stratejik Merkezi Ermeni
Araştırmanları Enstitüsü Yayınları, Ankara 2003, s.15-24.
ŞİMŞİR, Bilal, “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih
Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-
12 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 628,
Ankara 1985, s. 79-124. (Ermeni Propagandası)
Talat Paşa’nın Anıları, Haz. Alpay Kabacalı, İletişim Yayınları, 3. Baskı,
İstanbul 1994. (Talat Paşa’nın Anıları)
261
TARATMIŞ, Yusuf, Türk Basınında Ermeni Meselesi(1914-1919)( Alemdar,
Ati, İkdam, İleri, İrade-i Milliye, Sabah, Takvim-i Vekayi, Tanin,
Tercüman-ı Hakikat, Vakit, Gazetelerine Göre), Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Kayseri 2005.
TETİK, Ahmet, “4. Ordu Komutanlığı’nın Bölgesinde Salgın Hastalıklarla
Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları”, Ermeni Araştırmaları
Dergisi, Sayı: 30, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları,
Ankara 2008, s.85-112. (Yardım Çalışmaları)
The Armenian Genocide, News Acounts From the American Press: 1915-
1922, A book by Richard Diron Kloain, Heritage Publishing,
Richmand California (Tarihsiz). (American Press)
TOPRAK, Zafer, “YMCA”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VI,
Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayınları, İstanbul 1994,
s.531-532.
TRUMPENER, Ulrich, Germany and the Ottoman Empire 1914-1918,
Princeton University Press, Princeton Newjersey 1968. (Ottoman
Empire)
TÜRKDOĞAN, Berna, 1915’ten Günümüze Tehcir (Türkler ve Ermeniler),
IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul 2006. (Tehcir)
TÜRKMEN, Zekeriya, Vilâyat-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetleri) Islahat
Müfettişliği 1913-1914, TTK Yayınları, Ankara 2006. (Vilâyat-ı
Şarkiye)
Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-
1162), Türkçeye Çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edouard
Duşaurer, M. Halil Yınanç Çev., TTK Yayınları, 2. Baskı, Ankara
1987.
URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul 1987. (Ermeni Meselesi)
USSHER, D. Clarence, An America Physician in Turkey, A Narrative of
Adventures in Peace in War, Gomidas Institute, London 2002.
262
WHİTE, E. George, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji
Hatıraları, Çev. Cem Tarık Yüksel, Enderun Yayınları: 46,
İstanbul 1995. (Hatıralar)
YAVUZ, Celalettin, “Göçmenler ve Cemal Paşa”, Türk-Ermeni İhtilafı
Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122,
Ankara 2007, s.277-304.
YILDIZ, Özgür, Misyonerlik ve Amerikan BOARD Teşkilatı (Türkiye’de
Siyasi ve Sosyal Hayata Etkileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık,
İstanbul 2009. (BOARD)
ZÜRCHER, Eric Jan, “Between Death and Desertion The Experience of the
Ottoman Soldier in World War I, Turcia, 28, Association Pour Le
De’veloppement Des Etudes Turques, 1996, s.235-258. (Death and
Desertion)
263
EKLER
Ek I. Sevk edilen Ermenilerin sevk sırasında can ve mallarının korunmasının yanı sıra iâşe ve
istirahatlerinin sağlanması hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.53/93.
264
Ek II. Ermenilerin bıraktıkları mallarla ilgili yönetmelik hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR,
nr.54/310.
265
Ek III. Sevk edilen Ermenilerin iâşe ve diğer ihtiyaçlarının Muhacirîn Tahsisatı’ndan
karşılanacağı hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/292.
266
Ek IV. Ermeni meselesi ile ilgili Romanya gazetelerinde çıkan olumsuz haberlere karşı Osmanlı
Sefâreti’nin tekzip yazısı hakkında. Bkz. BOA, HR.SYS. nr.2882/14, Lef 5.
267
Ek V. Ermenilerin iâşesi için Seferberlik Tahsisatı’ndan Urfa mutasarrıflığına 7.500 lira
gönderilmesi hakkında. Bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.19.21.
268
Ek VI. Osmanlı hükümetinin Ermeni muhacirleri koruması için onlara jandarma tahsis etmesi
hakkında. ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.003.
269
Ek VII. Diyarbakırdaki Muhacirîn Hastanesi’nin ihtiyaçları hakkında. ATASE, BDH, Kls.2459,
Dos.269, Fih.003-02.
270
Ek VIII. ABD’den Suriyedekilere yardım götürecek ‘’Ceasar’’ isimli geminin gümrük
vergisinden muaf olduğu ve yardım malzemelerinin Hilâl-i Ahmer ile Kızılhaç’tan oluşan ortak bir
komisyon tarafından dağıtılacağı hakkında. Bkz. KA, nr.94/127.
271
Ek IX. Suriye’deki Ermenilere dağıtılacak elbise hakkında. Bkz. RG 200 National Archives Gift
Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805,
Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.
272
Ek X. ABD Başkanı Woodrow Wilson’un Ermeni ve Suriyelilere yardım için Amerikan halkına
hitaben bildirisi. Bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American
National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No.
50.
273
Ek XI. Ermeni muhacirlere yardım amacıyla toplanan 100.000 doların gönderilmesi hakkında.
Bkz. American Press, s.65.
274
Ek XII. Misyonerlerin ihtiyaçların karşılanması için vilayet ve mutasarıflıklardan göndermiş
oldukları raporlar hakkında.Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6,
s.556-558.
K A R A D E N İ Z
A K D E N İ Z
R U S Y Aİ
RA
N
Hopa
Beyazid
PasinlerBayburt
Dersim
Kiğı
Genç
Siverek
Kahta
ResulaynAkçakale
Hasiçe
Şidadi
Suvar
Kürsi Telafer
Sincar
Dohuk
Maden
Cizre
Midyat
Erbil
Süleymaniye
Kerkük
Ane
Zor
Samarra
Ramadi
Museyyib
Hille
Tikrit
EbukemalSubayhan
KuriyahMiyadin
Tibni
Ebu HarireSebhaHamam
Nusaybin
Hısnımansur
Kars
RizeGiresun
Gümüşhane
Erzincan
MuşVan Gölü
Siirt
MardinUrfa
Maraş
Antep
Zeytun
Birecik
TelebyadMenbiç
RakkaMeskeneDibsi
Selimiye
DeyrülHazr
Bâb
Katma
Kilis
Islahiye
Dörtyol
İskenderun
Mersin
Pozantı
UlukışlaEreğli
Silifke
Niğde
BoğazlıyanKırşehir
Keskin
Kalecik Sungurlu
ÇorumÇankırı
Safranbolu
Bolu
NallıhanBilecik
Mekece
Ayvalık
ManisaUşak
AntalyaMenteşe
Ülke SınırlarıVilayet Merkezi
Elviye-i Müstakille
Liva Merkezi
Kaza Merkezi
Nahiye MerkeziDiğer yerleşim Birimleri
Çivril
DenizliAydın
Muğla
Marmaris
Söke
BurdurEğirdir
Isparta
Elmalı
OrhangaziGemlik
Eskişehir
Kütahya
Karahisar-ı Sahip
Alayund
İZMİR
T e k e
Karesi
Adapazarıİzmit
Keşan
Gelibolu
Tekirdağ
BandırmaBiga
Çatalca
Kırkkilise
Tarsus
Antakya
Cisrişugur
Lazkiye
Trablusşam
Maaratunnuman
Hama
Humus
Baabda
MismiyeKunaytira
Busratüşşam
AkkaHayfa
Yafa
Kerek
Bi’tesseb’
Kudüs
Hayran
Dara
Nebk
TiyasTadmur
Arak
İslip
Sis Mamure
RacoSuruç
Haçin
Develi
Hakkari
Ordu
Erbaa
Merzifon
ZaraHank
ŞehirkışlaKangal
Gürün
Elbistan
Malatya
Kayseri
Tokat
AmasyaMesudiye
Karahisarışarki
Sinopİnebolu
İSTANBUL
HÜDAVENDİGÂRKale-i Sultaniye
EDİRNE
CanikTRABZON
ERZURUM
SİVAS
KASTAMONU
ANKARA
Yozgat
KONYA
MAMÜRATÜLAZİZ
DİYARBEKİR
HALEP
BEYRUT
M I S I R
ŞAM
Cebel-i Lübnan
ADANA
İ ç e l
MUSUL
BAĞDAD
VAN
BİTLİS
K ı b r ı s
İ Ş A R E T L E R
.....................
......
Tuz Gölü
Ölçek: 1 : 5 000 000
Burdur Gölü
Eğirdir Gölü
Beyşehir Gölü
Vilayât-ı Sitte
V İ L A Y Â T - I S İ T T E ( 1 9 1 5 )
K A R A D E N İ Z
................ ................................................................. ............................... .........................................................
................................................... ............................... ..... ................... . ......... .......................
. . . . . .
ERMENİLERİN SEVK VE İS�NI (1915-1917) ^
A K D E N İ Z
R U S Y Aİ
RA
N
Hopa
Beyazid
Bayburt
Dersim
Kiğı
Genç
Siverek
ResulaynAkcakale
Hasiçe
Şidadi
Suvar
Kürsi Telafer
Sincar
Dohuk
Maden
Cizre
Erbil
Süleymaniye
Kerkük
Ane
Zor
Samarra
Ramadi
Museyyib
Hille
Tikrit
EbukemalSubayhan
KuriyahMiyadin
Tibni
Ebu HarireSebhaHamam
Nusaybin
Hısnımansur
Kars
RizeGiresun
Gümüşhane
Erzincan
MuşVan Gölü
Siirt
MardinUrfa
Maraş
Antep
Zeytun
Birecik
TelebyadMenbiç
RakkaMeskeneDibsi
Selimiye
DeyrülHazr
Bâb
Katma
Kilis
Islahiye
Dörtyol
İskenderun
Mersin
Pozantı
UlukışlaEreğli
Silifke
Niğde
BoğazlıyanKırşehir
Keskin
Kalecik Sungurlu
ÇorumÇankırı
Safranbolu
Bolu
NallıhanBilecik
Mekece
Ayvalık
ManisaUşak
AntalyaMenteşe
Sevk ve İskân GüzergâhıDemiryoluÜlke SınırlarıVilayet Merkezi
Elviye-i Müstakille
Liva Merkezi
Kaza Merkezi
Nahiye MerkeziDiğer yerleşim BirimleriAra Toplanma MerkezleriToplanma MerkezleriKonaklama Merkezleri
Çivril
DenizliAydın
Muğla
Marmaris
Söke
BurdurEğirdir
Isparta
Elmalı
OrhangaziGemlik
Eskişehir
Kütahya
Karahisar-i Sahip
Alayund
İZMİR
T e k e
Karesi
Adapazarıİzmit
Keşan
Gelibolu
Tekirdağ
BandırmaBiga
Çatalca
Kırkkilise
Tarsus
Antakya
Cisrişugur
Lazkiye
Trablusşam
Maaratunnuman
Hama
Humus
Baabda
MismiyeKunaytira
Busratüşşam
AkkaHayfa
Yafa
Kerek
Bi’tesseb’
Kudüs
Hayran
Dara
Nebk
TiyazTadmur
Arak
İslip
Sis Mamure
RacoSuruç
Haçin
Develi
Hakkari
OrduHavzaMerzifon
ZaraHank
ŞehirkışlaKangal
Gürün
Elbistan
Malatya
Kayseri
Tokat
AmasyaMesudiye
Karahisarışarki
Sinopİnebolu
İSTANBUL
HÜDAVENDİGÂRKale-i Sultaniye
EDİRNE
CanikTRABZON
ERZURUM
SİVAS
KASTAMONU
ANKARA
Yozgat
KONYA
MAMÜRATÜLAZİZ
DİYARBEKİR
HALEP
BEYRUT
M I S I R
ŞAM
Cebel-i Lübnan
ADANA
İ ç e l
MUSUL
BAĞDAD
VAN
BİTLİS
K ı b r ı s
İ Ş A R E T L E R
........
........ ........
.......
........................
......
........
.......................
........................
..........
.....................
......
Tuz Gölü
........
Ölçek: 1 : 5 000 000
FIRAT NEHRİD
İCLE NEH
Rİ
Burdur Gölü
Eğirdir Gölü
Beyşehir Gölü
T.C. SELÇUK ÜN�VERS�TES�
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü�ü
Adres: Alaaddin Keykubat Kampüsü 42079 KONYA Tel: 0 332 241 05 21-22 Fax: 0 332 241 05 24
Özgeçmi� Ad� Soyad�: Cemal SEZER
Do�um Yeri: Montbeliard/ FRANSA
Do�um Tarihi: 28.11.1979
Medeni Durumu: Evli
Ö�renim Durumu
Derece Okulun Ad�
�lkö�retim Mustafa Kemal �lkokulu
Ortaö�retim Cumhuriyet Ortaokulu
Lise Bafra Lisesi
Lisans Uluda� Üniversitesi
Yüksek Lisans Selçuk Üniversitesi
Becerileri:
�lgi Alanlar�:
Tarih, Edebiyat, Spor
�� Deneyimi: (Doldurulmas� iste�e ba�l�)
A.�.B.Ü. Atatürk �lkeleri ve �nk�lâp Tarihi Bölümü, Okutman
Ald��� Ödüller: (Doldurulmas� iste�e ba�l�) Hakk�mda bilgi almak için önerebilece�im �ah�slar: (Doldurulmas� iste�e ba�l�) Tel: 03742541000-2886
Adres
A.�.B.Ü. D�L-MER Gölköy Kampüsü BOLU
�mza: