Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
o "' en sar
EN SAR NEŞRiYAT TiC. A.Ş. © Eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Ensar Neşriyat'a aittir.
Takim Numarası: 978-605-2174-50-0 (Tk) ISBN: 978-605-2174-52-4 (2.c)
Serti.fika No: 17576
Kitabın Adı
Osmanlı Döneminde Tefsir .;ıw.!l _,...li.J~
Tafsir in the Ottoman Period
Yayın Yonetmeni Hüseyin KADER Ade~ SAYDAN
Editörler Prof. Dr. Hidayet AYDAR
İstanbul Vniversitesi halıiyat Fakültesi
Doç. Dr. Abdulhameed MAJEED istanbul Vııiversitesi halıiyat Fakültesi
Dr. Öğr. Üyesi Abdullah TIRABZON İstanbul Vniversitesi İlalıiyat Fakültesi
· D~Z~adALRAWASHDEH Istanbul Vniversitesi halıiyat Fakiiliesi
Arş. Gör. A!aaddin GÜNAY İstanbul Vniversitesi ilahiyat Fakültesi
Arş. Gör. Fatnla Nur ŞENER lstanbııl Vniversitesi ilahiyat Fakiiliesi
Redaktör Prof. Dr. Hidayet AYDAR
Kapak Tasarım Halil YILMAZ
Baskı
Matsis Matbaa Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51 Sefaköy-İstanbul
Tel: 0212 624 2111 pbx Faks: 0212 624 21 17 SertiJika No: 40421
ı. Basım
Ekim 2018/300 adet basılmıŞtır.
İletişiin . En sar Neşriyat Tic. A.Ş.
Düğroecüer Mah. Karasüleyman Tekke Sokak No: 7 Eyüpsultan 1 İstanbul Tel: (0212) 491 19 03 - 04 Faks: (0212) 438 42 04
www.ensamesriyatcom.tr [email protected]
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA Vi
el-AMAsi (996/1588) ve
RİSALE Fi TEFSiRİ'L-AYATİ'L-MÜTEALLİKA Bİ'T-TEMSiL
ADLI ESERİNDE İŞ~i YORUMLAR
p r. Öğr. Üyesi Recep Orlıan ÖZEL'
Giriş
Miladi 7. yüzyılda vahyin nüzulü ve son peygamber Hz. Muhammed'in (a.s)
örneldiğiyle temelleri atılan İslam Dini kısa süre içinde Arap coğrafyası dışına
çıkmıştır. Bugüne değin Hindistan, Maveraünnehir, Endülüs, Afrika, Anadolu,
Balkanlar gibi dünyanın çok geniş bir coğrafyasında varlık göstermiştir. Bu
bölgelerde Mekke, Kudüs, Yemen, Şam, Buhara, İstanbul, Kurtuba gibi nice İslam
şehri, medrese ve kütüphaneleriyle birer ilim ve kültür merkezi haline getiı:ilmiştir.
İslam şehirlerindeki ilmi hareketlilik çok geçmeden meyvelerini vermeye başlamış,
rihleden rihleye koşan İslam bilginleri, ilmi mesaileriyle birçok ilim dalında telif-
tercüme eserler kaleme almıştır. Şüphesiz İslam şehirlerindeki ilmi faaliyetlerin ve
ondan geriye kalan mirasın büyük bir kısmının İslam'ın birinci kaynağı Kur'an-ı
Kerim etrafında yapılan çalışmalar oluşturmuştur. Bu bağlaıp.da topraklan Asya,
Avrupa ve Afrika'ya kadar uzanan ve buralarda asırlarca hüküm süren Osmarılı
Devleti ~e ilim ve kültüre hizmet etmiş, İslam Medeniyetinin öİıemli bir halkasını
teşkil etmiştir.
• Amasya Üniversitesi, ilahiyat Faküİtesi, ttköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü, , [email protected]
124 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Çalışmamızı bizim için anlamlı lalan iki temel saik söz konusudur. Öncelikle
şunu ifade etmek gerekir ki, İslam Tarihi boyunca Kur'an üzerine harcanan ilmi
mesainin envanteri nitellğipdeki Tefsir Tarihi çalışmalarında, Osmanlı dönemi
müfessir ve ilim adamlarının layıkıyla yer bulduğunu söylemek güçtür. Türkçe
yazılan "Tefsir Tarilhi" eserleriyle ilahiyat Fakültelerinde okutulan Tefsir Tarihi
derslerinin eksenini büyük ölçüde belirleyen et-Tefsir ve'l-Müfessirun adlı üç cililik
eserin muhtevası, bu kanaati doğrular niteliktedir.1 Bu konuda dile getirilen eksiklik
ya da ihmalin kapsamına Osmanlı dışında Endülüs, Kuzey Afrika ve Malezya gibi
coğrafyaları da katmak mümkündür? Bununla beraber Ömer Nasuhi Bilmen'in (v.
197f) içerik bakımından çok diıha kuşatıcı B.üyük Tefsir Tarihi-Tabakatü'l-
müfessirin adlı eseri ve yine nispeten Edirnevi'nin (v. 1090/1680) Tabakatü'l-
müfessirin adlı eserlerini müstesna bir çalışma olarak kaydetmek gerekmektedir.3
Öte yandan Osmanlı bağlamında söz edilen bu açığın, dönemin ilmi anlayışına
damga vuran ve şerh~haşiye türünde yazılan çok sayıdaki çalışmayı öz~ükten yoksun addeden değerlendirmelerden ileri geldiği tespiti yapılmaktadır.4 Şerh ve
haşiyelerin nitelik yönünden özgünlüğü meselesi.ya da diğer nedenler bir tarafa son
dönemde makale, tez, kitap düzeyinde yapılan çalışmaların, Osmanlı Tefsir nll.rasını
nicelik ve nitelik bakımından daha sağlam ve objektif veriler ışığında
değerlendirmeye imkan vereceği aşikardır. Bu bakımdan Fatiha-Nas ·türü müstak.il
tefsirler kadar, sure tefsirleri: hatta ayet tefsirlerinin, şerh-haşiye ya da talik türü
eserlerin ciddi bil- şekilde okunup hatası ve savabıyla değerlendirilmesi
gerekmektedir.
2
Mustafa Öztürk, "Modern Dönem Tefsir Tarihi Edebiyatma Dair Bir Zihnixet Analizi: Muhammed
Hüseyin ez-Zehebi ve et-Tefsir ve'l-Müfessirıin Örneği:', Tefsir Tarihi Yazı,;;ı Sempozyumı1: Editör: Mustafa Karagöz, Ankara: Araştırma Ya}'ınlan, 2015, s. 251. Zehebi'nin ve daha sonraki Tefsir .Tarihi eserlerinde takip edilen tasnif yöntemin de oryantalist Go)dziher'in etkisinin olduğu ifade
edilmektedir. Mesut Okumuş, "Tefsir Tarilii ~serlerinin Did.iktik Açıdan Değerlendirilmesi", Tefsir Tarihi Yazımı Sempozyumu, Editör: Mustafa Karagöz, Ankara: Araştırma, 2015, s. 285.
Mustafa Karagöz, "Osmanlı ve Cwnhuriy~t Dönemi Telif ve Tefsir Tarihi Eserleri- Tefsir Tarihi
Yazımının Problemleri", Türkiye Araştımıalan Literatür Dergisi, c. 10, Sayı 19-20, 2012 s. 92.
Ömer Nasuhi Bilmen'in Tabakatü'l-müfessirin adlı eserini kapsam, metot ve tefsire katkılan
açısından değerlendiren · bir çalışma için bkz. Mubaınmet Abay, "ömer ·Nasuhi Bilmen'in Tabakatü'l-müfessirin Yazıcılığına Katkılan", Müftii ve Müderris Ömer Nasulıi Bilmen Sempozyumu, Editörler Nail Okuyucu, Ayhan Işık, K3.n:ıil Büyüker. İstanbul: Marmara Akademi Yayınlan, 2017: İstanbul, ss. 143-161. Ömer Dumlu, "Tefsir Tarihi YııZıcılığı Açısından. Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük Tefsir Tarihi: Taiıakatü'l-müfessirin Adlı Eseri Üzerine", Tefsir Tarihi Yazımı Sempozyumu, Editör: Mustafa Karagöz, 2015, s. 137-154.
Mustafa Öztürk, Osmanlı Tefsir Mirası, Ankara: Ankara Okulu Yayınlan, 2012, s. 61. '
ABDÜLMECİD B. NASOH et-TOSYAVİ el-A.MASl (996/1588) ve 125 RlSALE Fl TEFS1R.İ'L-AYAT1'L-MiJTEALLiK.A Bi'T-TEMSIL ADU ESERINDE IŞARl YORUMLAR
İkinci bir husus da Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren tasavvufla olan
irtibatını en yüksek düzeyde tuttuğu bilinmektediJ. Kimi tarikat liderlerinin Osmanlı
Padişahlarıyla yakın ilişkiler içinde olduğu bir anlamda devlet desteğini kazandıkları
bir gerçektir. Bu nedenle genel olarak Osmanlı ilmi mirasının özelde de tefsire dair
yazılan birçok eserin tasavvufi perspektifiere dayalı olarak telif edildiği bir vakıadır.
Bu bakımdan tasavvu? yorum, Osmanlı Tefsir mirasının oluşumunda temel
kaynaklardan biri olarak görülmüştür.5 Keşşaf ve Beydavi tefsirleri üzerine harcanan
büyük mesaiye rağmen Osmanlı alimlerinin çoğunun Kur'an algısı ağırlıklı ?larak
işari tefsire dayanır.6 Bununla beraber tefsirdeki tasavvufi yönelişi Muhyiddin Arabi
çizgisindeki felsefi-nazari sılfi. tefsir ile silluk ehline zahir olan işari tefsir olmak üzere
iki ana kola ayırmak mümkündür? Bedreddin Simavi (823/1420), Molla Fenari
(834/1431), Nimetullah Nahçıvaru (9i0/1514), İsmail Ankaravi (1041/1632),
Abdullah Bosnevi (1054/1644), Niyazi Mısri (v.1694), İsmail Hakkı Bursevi
(1137/1725), Eşrefzade İzzeddin Efendi (1202/1789)8 gibi isimleri ikinci gruba dahil
etmek mümkündür.9 Anılan isimlerio çizgisinde gelişen Osmanlı Tefsirindeki işan
tefsir etkisi sure tefsirleri, risale ya da talik türü birçok çalışmalarda kendisini
göstermektedir.
Biz bu çalışmamızda başta tefsir olmak üzere birçok ilmi dalda risaleler telif
etmiş 16. yy. ilim adamlarından biri olan Abdülmecid b. eş-Şeyh Nasıih b. İsrail ve
onun teİnsile dair yazdığı eserini -yukarıda andığunız konsepte oldukça mütevazı bir
katkı sunmak gayesiyle- ele alacağız. Şunu belirtelim ki, müellifin bazı eserleri
makale ve tahkik düzeyindeki bir kısım çalışmalara konu olmuştur. Görebildiğimiz
kadarıyla Abdülmecid Efendi üzerine ilk çalışmayı Sayın Muammer Erbaş yapmıştır.
Erbaş makalesinde müellifin pek çok eserini zikretmiş ve özellikle tefsire dair olan
eserlerini tanıtmıştır.10 Bir diğer çalışma Ufuk Hayta ve Abdülhamit Birışık
6
lO
Öztürk, Osmanlı Tefsir Mirası, s. 23.
Murat Sülün, «osmanlı Tefsir Geleneğinde Kur'an'a İşari Yaklaşımlar~, Başlangıçtan Günümüze
Türklerin Kıır'an'a Hizmetleri, İstanbul, 2012, s. 2012.
Muhammed Abay, "Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsirle llgili Eserler Bibliyognıfyası•, Divaıı,
1999/l,s.254 . .
Öztürk, Osmanlı Tefsir Mirası, s. 23.
Abay, agııı, s. 253.
Muammer Erbaş, "Bir Osmanlı Müfessiri", Abdülmecid b. eş-Şeyh NasUlı b. İsrail (v. 973/565),
D.E. O.llahiyat Fakültesi Dergisi, İımir 2006, ss.61-86.
126 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
tarafından yazılan "Hayatı ve Eserleriyle Abdülmecid. b. Şeyh Nasuh Tosyevi ve
Cevahiru'l-Kur'an ve Zavahiru'l-Furkan" adlı makaledir. Çalışmada müellifin eserleri
Tefsir, Kur'an İlimleri, Tasavvuf, Hadis, Fıkıh, Diğer ve Tercüme Eserleri olmak
üzere yedi başlıkta tasnif edilmiştir. Ardından Cevahiru'l-Kur'an Zevdhiru'l-Kur'an
adlı eseri aynntılı bir şekilde incelenmiştir. 11 Bir başka çalışmada ise Fatma Zelıra
Pattabanoğlu, müellifin "Fezailü'l-ilm ve'l-ali.m" adlı ese~ transkripsiyonunu
gerçekleştirmiştir}2 Bunlardan başka müellifin "el-Hüda ve'l-Felah" isimli eseri
üzerine iki ayn yüksek lisans tezi yapılmışbeY Hadisle ilgili olan "Sürıiru'n-nazırin"
adlı eseri üzerine14 ve yine manzum Kıyafetnamesi ıs ve Esrna-ı Hüsna şerhi üzerine16
dJ yü!
ABDÜLMECİD B. N AS OH et-TOSYA vt el-AMASl (996/1588) ve 127 RlSALE Fl TEFS1Ri'L-AYATİ'L-M0TE.ALL!KA Bİ'T-TEMSlL ADU ESERİNDE İŞARI YORUMLAR
tasavvufa intisa bı oluğu için de "sılfi" olarak nitelenmiştir. 18 Ayrıca kendisi için
"Amasi" rusbesi de kullarulnuştır. 19
Abdülmecid Efendi'nin derlesinin kim olduğu konusunda ihtilaf söz konusu
olmuştur. Nitekim derlesinin adı bazı kütüphane kayıtlarında "İsraü", bazılarında ise
"İsrafil" şeklinde geçmektedir. Yine bazı kütüphane kataloglarında da her iki isim de
beraber gösterilmiştir. Bu açıdan araştırmaıruz sırasında müellifin dedesi ellietinden
tam kimliğini tespit konusunda bazı problemlerle karşılaştığunızı ifade etmemiz
gerekir. Nitekim Sursalı Mehmet Tahir (v. 1925), Osmanlı Müellifleri adlı eserinin
farklı yerlerinde benzer isimli iki müellife yer vermektedir. Buna göre telif sahibi
olan Ladikli Abdülmecid b. Nasüh · b. İsrafil (İsrafil-zade) 887/1482 yılında
Amasya'da vefat etmiştir. Kendisinin Salavatün zakiyatün, Şerhu ta'lfmi'l-müteallim,
lrşadü't-talibin, Telhisu cami'i'l-Fetava li Kırk Emre el-Hamid~ Tuhfetü'l-ahbab,
Miftahın kısm-ı salisinin ihtisarı. 20 şeklinde eserleri vardır. Bursalı, 973/1565
tarihinde Tosya'da vefat ettiğini belirttiği Abdülmecid b. Şeyh Nasüh adıyla diğer bir
O~manlı müellifine daha yer vermektedir. Bu ilimin babası Şeyh Nasüh ZeyniyYe
tarikatının kibarından Tosyalı Şeyh Nasüh Efendidir.21 Belirttiğine göre Tezkiretü
üli'l-elbab, el-Havfü ve'l-huzn, el-Felah ve'l-hüda, el-Fevzü'l-azim, Riyazü'n-nasihin,
Ravzatü'l-ezhtir ve cennetü'l-esmar, Kıyafetname ve bizim üzerinde çalıştığımız Şehid
Ali Paşa Kütüphanesinde kayıtlı Temsile dair eser bu zata aittir.22 Bu durumda gerek
vefat yeri ve tarihi ve gerekse telif ettikleri eserler bakımından Osmanlı Müellifleri
sahibinin her iki ismi farklı iki ayrı şahıs olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
· Osmanlı Müfessirleri ve tefsİ!lerine dair bir çalışma yapan merhum Ziya Demir,
BursalıMehmet Tahir'in Abdülmecid Efendiyi iki farklı şahıs olarak tanıtmasını hata
olarak nitelemektedir. Ona göre Bursalı, Abdülmecid Efend,i.'yi iki ayrı yerde farklı
şahıslar olarak göstermiştir. Kaynakların bazılannın dedesini "İsrail", bazılarının ise
"İsrafil" şeklinde vermesi Sursalıyı hataya sevk etmiştir. Diğer bir neden ise,
18
19
20
21
22
lsmail b. Muhammed Emin el-Bağdldi, Hediyyetü7-iırifin esmiıü'l-muellifin ve iısiırü'l-musannifin, Istanbul: Matbaayı Bebiyye, 1951, ı, 620; lzahu'l- meknünfi zeyli ald Keıfi'z-zunüıı an esiımi'i'lkutiibi ve'l- fonün, Beyrut: Daru ihyru't-türAsi'l-anıbiyye, m, 90; Omer Rıza Kehhate, Mu'cenıu'lmuellifiıı, Beyrut: DAru ihyai kütübi'l-Arabiyye, VI, 171.
Ba~dadi, Hediyyetii'l-firifin, ı, 620.
BursalıMehmet Tahir, Osmanlı Muellifleri, Ankara: 2012, I, 353.
Bursalı, Osmanlı Muellifleri, I, 113.
Bursalı, Osmanlı M uel/if/eri, I, 113.
128 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
müellifin babasının Tosyalı olması, Abdülmecid Efendinin ise Ladik'te doğup
yetişmesidir.23 Müellifin Tefsire dair eserlerini tanıtan Sayın Muammer Erbaş da
"İsrail" ve "israfil" ihtil~ın Bursalı'yı bu yaklaşıma yönelttiğini zikretmektedir.24
Aynı şekilde Ufuk Hayta ve Abdülhamit Birışık'ın çalışmalarında da Ziya Demir'in
gerekçelerine yer verilıniştir.25
Bize göre ise Osmanlı Müellifleri'nde Abdülmecid Efendi'nin iki ayrı şahıs
olarak gösterilmesi hata olmasa gerektir. Aşağıda görüleceği üzere Tosyalı
Abdülmecid Efendi'nin çok daha muahhar yıllarda telif edilen eserlerine dikkat
edilirsebuzatın 887/1482'de Amasya'da vefat eden Abdülmecid b. Nasıüı b. İsratil'le
aYnı _şahıs olması mümkün görünmemektedir. Nitekim Bursalı, Ladikli Abdülmecid
Efendi'nin vefatını 887/1482 olarak gösterirken. Tosyalı · Abdülmecid Efendi'nin
vefatını 973/1565 olarak göstermiştir. Her iki şahsın vefat tarihi arasında neredeyse
bir asra yaklaşan bir zaman diliminin bulunması oldukça dikkat çekicidir ve
Bursalının bunu fark etmemesi pek makul değildir. Bununla beraber Bursalı her ne
kadar benzer isimli müellifleri tefrik etmede isabet etse de Tosyalı Abdülmecid
Efendi'nin vefat tarihi konusunda sehv-i kalem etmiştir.
Adı geçen İsrafil ve İsrail'in biri Ladikli diğeri Tosyalı olmak üzere iki ayrı şahıs
olduğu konusu_nda Abdi-zade Hüseyin Hüsamettin Yasar'ın (v. 1939) "Amasya
Tarihi" adlı on iki. ciltlik hacimli eserinde verdiği tarihi bilgiler Bursalıyı doğrular
niteliktedir. Buna göre Ladikli Abdülmecid Efendi'nin dedesinin adı İsrafil'dir. İsrafil
Çelebi, Ladik'in o sırada Amasya'ya bağlı o~ası hasebiyle Amasya'nın ileri gelen
(a'yan) ve sözü dinlenen hey'et-i ilmiyesi içinde bulunuyordu. Timur'un
adamlarının bölgeyi tehdit ettiği sırada İsrafil Çelebinin de içinde bulunduğu ney' et
ş~hri korumak. adına büyük çabalar harcarnıştı.26 Abdizade, T~cüşşerla diye de anılan
İsrafil Çelebi'nin muhtelif yerlerde İsrafil b. N~suh el-Ladiki diye imzalarını \
gördüğünü ifade etınektedir.27 İsrafil Çelebi 818/1415'de. vefat etmiştir. Bunun oğlu ·
Nasıüı Çelebi de meşahir-i ulemadan olup Abdullah? Abdülhamid, Abdülmecid,
23
24
25
26
27
Ziya Demir, Osmanlı Milfessir/eri ve Tefsir Çalışmaları, İstanbul: Ensar, 2006, s. 292-293.
Erbaş, agm, s. 161.
Ufuk Hayta-Abdülhamit Binşık, agm, ~- 346.
Abdizade Hüseyin Hüsameddin Yasar, Amasya Tarihi, Yazma, Arnasya Belediyesi Kütüphanesi, m. 164.
Yasar, Amasya Tarihi, VII, 82.
ABDÜLM.ECİD B. NASÜH et-TOSYAVİ el-AMASİ (996/1588) ve 129 RisALE El TEFSİRİ'L·AYATİ'L-MOTEALLIKA Bi'T-TEMSIL ADLI ESERiNDE !ŞARt YORUMLAR
Mehmed ve Yahya Çelebiler de onun çocuklarıdır.28 Bunlara cümleten İsrafil-zadeler
denilmektedir. Amasya'daki tahsili sonrası ders-i am olan Abdülrnecid Efendi, II. Bayezid Amasya'da şehzade iken kendisini saray çocuklarına muallim olarak
görevlendirmiştir. II. Bayezid tahta geçince de Abdülınecid Efendi önemli ve büyük
yerlere kadı olmuş ve 896/1490'da vefat etmiştir.29 Abdülmecid Efendi'nin biraden
Abdülhamit Efendi 885/1480 yıllarında,l0 oğullarından İsmail Çelebi ise kibar-ı
kuzatdan olup 911/1505 yılında vefat etmiştir.31
Amasya Tarihinde "İsrail Çelebi-İsrail-zade" başlığı altında ise şu satıriara yer
verilmektedir:
"Tercemesi geçen Katip İsrail Çelebi oğlu Halil Çelebi'nin oğludur. Asrının ilim
adarnlarından ilim tahsil ederek, ders-i arn ve müderris-i benarn oldu. 827/1423 yılına doğru vefat etti. Fakih, vaiz 9ir zat idi. Oğlu Nasılh Çelebi'dir.''32
Abdi-zade ayrıca bu ailenin şeceresini bir şema ile Abdülınecid b. Nas~ b.
İsrail b. Halil b. Katip İsrail şeklinde göstermektedir ve Büyük Dede Katip İsrail'in
mahdumlarına "Beni İsrail" denildiğini ifade etmektedir.33
Abdi-zade'nin İsrafil Çelebi ve mahdumlarına ilişkin yaptığı bu açıklamalar ve
verdiği tarihler ile Tosyalı Abdülınecid Nasuh b. İsrail'in yaşadığı dönemler arasında
bariz farklar olduğu açıktır. Bu dururnda müellifin dedesinin ismirıin İsrafil değil,
İsrail olduğu; Abdülmecid b. Nasuh b. İsrail-zade ile Abdülmecid b. Nastih b.
İsrafil'in farklı şahıslar olduğu anlaşılır. Bizce karışıklığın temelinde hem isim
benzerliği hem de bu iki ilmi şahsiyetiri bulundukları yerler olan Ladik ve Tosya'nın
o yıllarda Amasya· sancağı ile olan yakın irtibatı yatmaktadır. Nitekim Tosyalı
Abdülınecid için Arnasi nisbesi de yer almaktadır. Bu durumda iki zatı tek kişi kabul
eden yaklaşımlar gözden geçirilmeli ve şahıslar birbirinden ayırt edilmelidir. Bu
arada bazı kütüphane kayıtlarında müellifin dedesinin İsrafil olarak gösterilmesinin
de hata olduğu belirtmek gerekir. Çünkü müellif eserlerinde kendisini açıkça
Abdülmecid b. eş-Şeyh Nasılh b. İsrail şeklinde tanıtmaktadır.
28
29
30
31
. 32
33
Yasar, Amasya Tari/ıi, VII, 82.
Yasar, Amasya Tarilıi, XII, 93.
Yasar, Amasya Tarilıi, Xl, 438.
Yasar,Anıasya Tarilıi, VII,l23.
Yasar, Amasya Tarilıi, Vli, 78.
Yasar, Anıasya Tari/ı i, VU, 78.
130 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Abdülınecid Efendi'nin babası Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Tosyalı Şeyh
Nasılh'tur. Alim, salih, hafız-ı Kur'an bir şahsiyetti. Güzel yazı yazar, şiir nazm ederdi. Zeyniyye tarikatın~ girince Taceddin Karamani'nin hizmetine girdi. Şeyh
Safiyyüddin'den sonra postnişin oldu. Abdülınecid Efendi, Menakıbnfune'de babası
.. Şeyh Nasılh'un Amasya'da ~ahir bir hattattan hüsn-i hat meşk ettiğini ve yine
Tokat'ta ilim meclislerinde bulunduğunu belirtmektedir.34 913/1507 veya 914/1508
senesinde memleketinde vefat etti.35 Mecdi Mehmet Efendiye göre 924/1518
tarihlerinde mernleketi Tosya'da vefat etmiştir.36 Müellifin Zeyniyye tarikatı
şeyhlerinden "şeyhuna" diye bahs~tmesi kendisinin de bu tarikata intisaplı olduğunu
göstermektedir.37 Abdülmecid Efendi'nin tasavvufa meyletmesinde babasının rolü
olduğunu söylememiz mümkündür.38
Müellifimiz İsrail-zade Abdülınecid Efendinin vefat tarihi konusunda da farklı
bilgiler vardır. Hediyyetii'l-arifin'de vefat tarihi 960/1552, lzahu'l-mekniın'da
996/1587, Mu'cemü'l-müellifin'de 996/1587 olarak gösterilmiştir.39 Edirnevi ise h.
954/1547 olarak ver~ektedir.40 Yine yukarda geçtiği ~ere Osmanlı Müelliflerinde
vefat tarihi, 973/1565 şeklindedir.4 1 Oğlu Mehmed'in doğumuna ebced hesabıyla
35
36
37
38
39
40
41
Abdülinecid Efendi, Menakıbııfınıe, Mecmua içinde vr. 40.
Taşköprü-zade, eii ·Şakfıiku'ıı-Nıı'maııiyye fi ıilemtıi'd-devleti'I-Osmfıııiyye, Beyrut: Daru'l-kütübi'J.
Ara bi, ts., s. 257.
Mecdi Mehrned Efendi, Hadiıiku'ş-şakiıik, İstanbul: Çağrı Yayınlan, 1989, s. 425; Müstakim-za"de
Süleyman, Tııhfetii'l-lıattfıtiıı, (Haz. Mustafa Koç), 2011, İstanbul: Klasik, s. 506.
Ufuk Hayta-Abdülhamit Binşık, agm, s. 348. B\Ulunla beraber bazı risalelerinin sonuna, "el-Halveti" rusbesinin dereedileliğine rastlanmıştır. Bkz. Abdülmecid b. Nasü!ı, Leviıihıı'l-kıılil_b ve raviıihıı'l-mahbub, Kastamonu Yazma Eser Ktp., No: 3674, vr. 293.· Nite.k.im 16. yüzyılda Halvetiliğin Arnasya yöresinde etkin lduğu ve ulema içinde bu tarikata yönelimin olduğu görülmektedir. Bu etkinin bir örneği olarak bkz. Yakup Bıyıkoğlu, Muh~i Sinan Efendi ve "Haşiye Ala Tefsiri'l-Kadi" İsiınli Eserindeki Tefsir Metodu", Ulıısl~rarası Anıasya Alimleri Sempozyumıı, 2017, s. 208. .
Abdülmecid Efendi Esraru'n-necat ve'n-necıih adlı eserde manevi arayışiarım ve tasavvufa intisap
tecrübesini anlatır. Belirttiğine göre manevi ıstırap ve yakanşlan sürerken rüyasında kendisine "öldürücü gam zehrinin tiryakı", "ürkütücü düşüncelerin kibrit-i ahmeri" gösterilm.iştir. Bu rüyayı -dua ve müna_cltırun bir alameti görmüş ve bunun üzerine mücabede ve mulcitele lalıçlanyla netisierini öldüren, visal lezzetini tadan, ittisal şerbetini içenlerin yoluna ginniştir. Abdülmedd b. NasUh b. İsrail, Esriırıı'ıı-ııeciıt ııe'n-ııeciilı, Kastamonu Yazma Eser Ktp., No: 3674/6, vr. 276-277.
Bağdadi, Hediyyetii'l-iırifiıı, I, 620; İziılııll-mekııun, III, 90; Kelıhiıle, Mu'cemü'l-miiellifin, VI, 171 . . , Ahmed b. Muhammed . el-Edimevi, Tiıbakiitii'l-miifessirfn, tlık. Süleyman b. · Salih el-Huzey,
Medine: Mektebetii'l-ulfun ve'l-hikem, s. 383.
Bursalı, Osmanlı Miiellifleri, I, 113.
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vi el-AMAst (996/1588) ve 131 RlSALE Fl TEFSlRİ'L-AYA Ti'L-MOTEALLIKA Bi'T-TEMSlL ADLI ESERiNDE ~ŞARt YORUMLAR
"şeyhi ecmel" terkibiyle düşürdüğü tarih 984/1576'ya tekabül etmektedir.'12 Kıssa-i
Çoban ve Menakıb-ı evliyil nam risalelerin tetimmelerinde ise 988/1580 kaydının
olduğuna nazaran vefat tarihinin bundan önce gösteren tarihierin isabetli olmadıiD
ortaya çıkmaktadır. Bundan başka Kıyafetnfune adlı manzum eserin baş kısmında
yazı karakteri itibarıyla müellif tarafından kaydedildiğini zannettiğimiz bir
dörtlüğün sonunda 993/1585 tarihi bulunmaktadırY Bu durumda vefatının
993/1585 veya sonrasına tekabül ettiğini söylememiz mümkündür. Biz de vefat
tarihini 996/1587-88 olarak tercih etmiş bulunuyoruz.
Müellifin bizim incelediğimiz temsile dair risalesi dışındaki tefsire ve Kur'an
ilimlerine müteallık eserleri şunlardır:
ı. Cev3.hirii'l-Kur'an Zevahiru'l-furkan: Bellir bir sistematik olmaksızın
Kur'an ayetlerine dair meseleleri konu almaktadır.44
2. el-Hüda ve'l-felah: Felaha erenleri anlatan ayetlerin tefsiridir. On sureden on
bir ayet seçilip izahı yapılmıştır. Telif tarihi 956/1549'dur.45
3. el-Havfü ve'l-huzn: Korku ve hüzün yaşamayacak olan mümirıleri konu alan
ayetleri cem etmiştir. Sekiz surede 14 ayet tespit etmiştir. Müellif hattı ile
yazılmıştır. 46
4. Tezkirelli üli'l-elbab: Sekiz sureden on iki ayet tespit edilmiş ve tefsiri
yapılmıştır. Müellifhattı ile yazılmış olup, telif tarihi 957 /1550' dirY
5. el-Fevzü'l-azim: Müminlere büyük muva.ffakiyetler va'd eden ayetler on
surede on üç ayet olarak tespit edilmiş ve izahı yapılmıştır. Müellif hattı ile kaleme
alınrruş olup teliftarihi 957/1550'dir.48
42
45
46
47
48
Kastamonu YEK, No: 1046/02, vr. 4.
Abdülmecid b. Nasıih b. lsıii.l, Kıyafetııdme, vr. 3.
Süleymaniye-Hacı Mahmut Efendi YEK, No: 230, 117 vr.
Süleyroaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 1-26 vr.
Süleyroaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 31-40 vr.
Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019,41-59 vr.
Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019,61-73 vr.
132 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
6. Tefsiru sureti'l-insan: Müdlifhattı ile kaleme alınmıştır.49
7. Medhu'n-Nebi Muhammed Seyyidü'l-insi ve'l-dın fi esimi-i süveri'l-
Kur'an: Sure isimlerini beyitlerde zi.kretmek suretiyle Hz. Peygamber {a.s) içİ!l
yazılan manzum methiyedir.50
8. Makaınatü'l-mücevvidin ve derecatü'l-muallimin: Müellif tarafindan
Arapça olarak kaleme alınmış 70 vr.'tan ibaret bir eserdir. Eserde Kur'an'ın tilaveti
ve fazileti,·uhimu'l-Kur'an'a dair bazı bahisler, harflerin sıfat ve mahreçleri konuları
ele alınmışt)r. Ferağ kaydında 979/1571 yılında tamamlandığı kaydedilmektedir.
Konular "makame" başlıkları altında ele alınmakta olup, kırk makameden ibarettir.S1
9. Risale fi vuküfi'l-Kur'an: Tecvide dair bir risale olup Kur'an'daki vakıflarla
ilgilidir .sı
10. Feridetu'l-furkaıı fi tecvidi'l-Kur'an: Tecvide dair bir eser olmakla beraber
meharic-i hurUf vs. ile b~ı ayetlere ilişkin meseleleri konu edirımektedir.53
ll. Risale fi beyam'l-hurüfi'l-mukattaat.s4
12. Riyazü's-silihin Cennetle ilgili bir araya getirilen ayetlerin tefsiri ve yine
her ayetin tefsirinin akabinde bir hadis-i şerife yer verilen bir eserdir. Telif tarihi
968/1560'dır. ss
13. Tezkirü'n-nasin fi tefsiri süreti Yasin: İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler
Kütüphanesindedir.56
Mecdi mahlasıyla yazdığı manzumelerine · de rastladığımız müellifin çeşitli
konulara dair pek çok risalesi olup isimleri şöyledir:
49
so
sı
sı
S3
54
55
56
Süleyınaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 95-97 vr:
Kastamonu YEK, No: 1046/04, 31a-34a vr.
Süleymaniye-Bağdaili Vehbi YEK, No: 18, 69 vr.
Kastamonu YEK. No: 1046/01, 7b-10 a vr.
Kastamonu YEK, No: 1046/02, 12b-26a vr.
' Kastamonu YEK, No: 1046/05, 34a-36a yk. . Kastamonu YEK, No: 122, h. 968, 130 vr.
İstanbul Ünv. Nadir Eserler Ktp. No: NECTYOOSS8/02, vr. 33b-78a.
ABDÜLMECİD B. NASOH et-TO SYA vi ei-AMASl (996/1588) ve 133 R1SA.LE Fl TEFSIR1'L-AYA.Ti'L-M0TEALLİKA BI'T-TEMS1L ADLI ESERiNDE İŞ ARt YORUMLAR
Matlabu'l-a'la fi şerhi esmru'l-hüsna (972/1564),57 İrşadü't-tcllibin,58 Kenzü'l-
fevrud ve'l-letill,59 Arafatü'l-ci.ri.fin li'l-vuküf fi mevkıfi ibadeti Rabbi'I-alemin fi
ehadisi seyyidi'l-mürselin,60 Ravzatü'l-ezhar cennetü'l-esmar (952/1545),6ı
Tefekkühü'l-fukaha ve telezzüzü'l-üdeba,62 Kıssa-i Çoban ve münacat (988/1580),63
Menalab-ı evliya,64 Mutayebetü'l-kulfıb bi muhatebetihi'l-mahbfıb (988/1580),
Me'debü'l-fuzalai'l-arilln fi menakıbi'l-hulefru'r-raşidin (988/1580), Ta'r1fat,65
Tercemetü1-levruh (989/1581),66 Ucaletün muhtasara mine't-tasavvfıf,67 Feza'ilu'l-ilm
ve'l-alim, Ravzatü'n-nasaüı ve tuhfetü'l-levailı, Esraru'n-necat ve'n-necah, Layilia-i
rfthaniyye ve lamia-i nılraniye, Leva'ihu'l-kulub ve revruhu'l-mahbfıb, Münacat
livahibi'n-necat, Erba'ılne hadisen,68 Şerh-i çihil nam, Tekmiletü'l-beyan, Mecmau'l-
fezrul ve menbau'l-hasalı,69 Kıyafetname,70 Nahvü'l-ci.ri.fin71 , Muhtasaru'l-muhtasar.72
57
59
60
6ı
62
63
65
66
67
68
69
70
71
Süleymaniye-Bağdaili Vehbi, YEK, No: 960,68 vr.
Amasya-Gümüşhacıköy YEK, No:65, 98 vr. Burhaneddin Zernud'nin "Talimu'l-müteallimn adlı
eserinin çevirisidir.
Süleymaniye-Hacı Mahmut Efendi YEK, No: 2243, 287 vr. Çeşitli ıasavvuli ve alılaki konulara dair
bir eserdir.
Silleymaniye-Reşid Efendi, YEK No: 136, 31 vr. Kırk hadis şerhidir.
S?Jeymaniye Şehit Ali Paşa YEK, No: 1481, 322 vr.
Süleymaniye-Serez YEK, No: 4019, 27 vr. Fıkha dair bir risaledir.
Süleymaniye-Yazma Bağışlar YEK, No: 4027/1, 1-12 vr. Hz. Musa ile çoban arasında geçen hikayenin Türkçe manzum biçimidir.
Süleymaniye-Yazma Bağışlar YEK. No: 4027/4, 33-67 vr.
Kastamonu YEK, No: 1046, vr. 23. Bazı kavramların kısaca tanımlandığı görülmektedir.
Kastamonu YEK, No: 3670/10, 221b-230b vr. Eser, Ebü'l-Berekıit Abdurrahman b. Ahmed b.
Muhammed el-Cıimi'nin (898/1492) Tasavvufa dair yazdığı "Leviib~ adlı Farsça eserin tercürnesidir. Müellif eserin sonuna ebced hesabına göre 989 tarihini düşürmüştür.
Kastamonu YEK, No: 367403, 258b-263b.Tasavvufun değişik konularına dair bir risaledir.
Kastamonu YEK, No: 3761/04, 107b-156a vr. Ebü'I-Leys es-Semerkandi'nin "Tenbihü'l-ğatllin" adlı
eserindeki hadislerden kırk hadis seçkisi ve açıklamasından müteşekki.ldir.
Kayseri, Raşid Efendi, YEK, No: 693, 31b-80a vr. Muhammed b. Muhammed ed-Derkiıini'nin
(743/1342) "Nüziı.lü's-sıiirin fi ehfıdisi seyyidi'l-mürselin" adlı eserinden seçilen bazı hadislerden oluşmaktadır.
Süleymaniye-Halid Efendi YEK, No: 479, 149-188 vr.
Süleymaniye-Lala İsmail, YEK, No: 710, 67-69 vr. 12 ' Milli Kütüphane YEK, No: 06 HK 3080. Mefıni ilmine dairdir.
134 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
2. "RisaJ.e fi tefsiri'l-ayati'l-müteallika bi't-temsil" Başlıldı Eseri
Eserin mukaddiine kısmında müellifin tesmiye ettiği özel bir isme
rastlanılmamaktadır. Bununla beraber, mesellerle ilgili ayetleri derlediğine dair
beyan söz konusudur.73 Zahriye kısmında yer alan "Hazihi risaletün fi tefsiri'l-ayati'l-
mütealli.ka bi't-temsil"74 ifadesi de bu bilgiye istinat ediyor olsa gerektir.
Ferağ kaydında "Suver-i tenzil'de gelen temsil ayetleri, Aİlah'ın yardımı, lütfu ve
kere~yle 972/1564 tarihinde Recep Ayının başında Perşembe günü Duha vaktinde
aciz kul Abdülmecid b. Nasuh b. İsrail eliyle tamamlanmıştı.r." 75 denilmektedir.
' -)~serin tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Şehit Ali Paşa Bölümü 272 nurnarada kayıtlıdır. 99 varaktan ibarettir. BursalıMehmet Tahir bu nüshanın ''hatt-
ı destiyle muharrer" diyerek müellifhattı ile yazıldığını belirtmektedir.'6
Mukaddime kısmında müellif, "Bu meselleri biz insanlar için getiriyoruz ki
onları ancak alirnler akJeder"77 ayet-i kerimesinden hareketle böyle bir eser yazma
düşüncesinin belirdiğini ifade etmektedir. 78
3. TemsilAye~erine İşari Yaklaşımlan
Meseller, Kru'an dilinde karşılaştığımiZ muhtelif üsluplardan biridir. Öğüt
verme, teşvik etm.e, ibret verme, maksadı zihinde tasvir ederek müşahhaslaştı.rma,
meraını özlü bir şekilde ifade etme gibi birçok amaca hizmet ederler.'9
Meseller, kimi ayet-ikerimelerde ifade edildiği üzere tefekküre imkan veren ve •.
düşünce alanına geniş bir saha açan boyutları haizdirl~r. Onları, doğru
anlamlarından hareketle yan anlamlara gitme ve yeni . çıkarırnlara varma imkanı
73
14
75
Temsil, vr. 2b.
Temsil, vr. la.
Temsıl, vr. 99b. 16 Bursalı, Osmanlı Mıie/lifleri: I, 113. 77 · Ankebüt, 29/43.
78
79
Temsil, vr. 2a.
Ebü Abdiilah Şemseddin Muhamıned'İl?n Kayyım el-Cevziyye, el-Emsal fi'l-Kur'iiııi'l-Kerim, ı:hk:.: Fevvaz Ahmed, Beyrut Darubi Hazm, 2013, s. 73. Muhammed Qbir el-Feyyaz, el-Emsal fi'l· Kıır'iiııi'l-Kerim, Mısır: Daru's-Seliim, 2012. s. 2ll, İsmail Çalışkan, Tefsir Usulü, ,Ankara: Ankara Okulu, 2017, s.l59.
ABDÜLMECto B. NASOH et-TOSYA Vİ el-AMASI (996/1588) ve 135 RlSALE Fl TEFS1Ri'.L-AY J.Tl'Ir.M.OTE.ALLIKA BI'T-TEMSIL ADLI ESERİNDE İŞ ARI YORUMLAR
vardır. Bu yüzden temsilierin izahında zahire. itibar edilmediği olabilmektedir.80
Abdülmecid Efendi de Kur'an'daki meselleri cem etmiş ve birkaç istisna dışında
onların işan yorumlarına temas etmiştir.
Ankebut suresinin "İşte bu meselleri insanlar için getiriyoruz. Onlan ancak
bilenler ak/eder" mealindeki 43. ayet-i kerımesinin teşviki ile eseri kaleme almaya
başladığını söyleyen Abdülmecid Efendi, Kur'an'ın yirmi beş suresinden kırk beş
ayet-i kerime tespit ettiğini ifade eder.81 Mushaf tertibine de riayet etmek suretiyle
eserini meydana getirir.82 Böylece sadece Kur'an mesellerini konu alan bir eser
meydana gelmiş olur. Kur'an'dan seçip tefsir ettiğisureve ayet-i kerimeler şunlardır:
ı. Bakara, 17, 26, 171,214,263-265 2. Al-i İmran, 3/59, 117 3. A'raf, 7/175-178
4. Yunus, 10/24 s. Hud, 11/24 6. Ra'd, 13/17, 35 7. İbrahim, 14/18, 24-27, 45-47 8. Nahl, 57-60; 74-77, 112 9. İsra, 7/48, 88, 89 10. Kehf, 18/32-34,45, 54 11. Hac, 22/63
12. Nfu, 24/35 13. Furkan, 25/9, 33, 39 14. Ankebı1t, 29/41, 43 ıs. Rum, 30/28, 58
16. Yasin, 36/13,77 17. Zümer, 39/28-29 18. Zuhruf, 43/17,56 19. Muhammed 47/3,
15 20. Fetih, 48/29 21. Hadid, 20. 22. Haşr Suresi, 59/15, 21 23. Cum'a, 62/5 24.
Tahrim, 66/10.83
Abdülmectd Efendi, eserini hemen hemen baştan sona belli bir yöntem
dahilinde meydana getirmiştir. Buna göre önce ilgili ayetin lügat, nahiv, kıraat gibi
bilinen tefsir şekline yer vermektedir. Tespit ettiğimize göre bu açıklamalarda Kadı
Beydavi'nin "Envaru't-tenzil ve esraru't-te'vil" adlı eserini esas almış ve bu tefsirden
birebir iktihaslarda bulunmuştur.84 Hemen ardından da işan yorumlara yer
vermektedir. Birkaç ayetin dışında hemen bütün ayetleri bu minval üzere tefsir etme
yoluna gitmiştir. Bu durum pek çok sufi gibi Abdülmecid Efendi'nin anlayışında
nasların zahiri boyutunun işari tevile göre asü bir konumda olduğunu
göstermektedir.85
80
81
82
83
84
85
Çalışkan, Tefsir Usulii, 159-160.
Bizim tespitimize göre temsil ayetlerini yinni beş sureden değil, yinni dört sure içeri~inden
seçmiştir.
Temsil, vr. 2a.
Müellif ilgili temsil ayetlerini 25 sure içinden seçtiğini belirtmesine rağmen 24 sure tespit edilmiştir.
Temsil, vr. lSa, 16a, lSa, 2lb, 26b, 27b, 29a, 3la, 32a, 33a, 37b, 45a.
lşan yorumun niteliğine ilişkin açıklamalar için bkz. Davud Ağbal, İbn Arabi'de İşari Tefsir, !stanbul: Litera Yayıncılık, 2017,s. 58.
136 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Eserde Beydavi'nin "Envaru'tenzll"i,86 İbn Atıyye'nin "el-Muharraru'l-vedz"i,87
Beğavi'nin "Mealimü't-tenzil"i,88 Kurtubi'nin "Cfuni'u'l-ahkam"ı,89 Semerkandi'nin
"Bahru'l-ulfun"u,90 Razi'nin "Mefatihu'l-ğayb"ı91 kaynak olarak kullarulınıştır. Ayrıca
sayfa kenarlannda Zemahşeri ve İbn Atıyye'den çokça notlar alınmıştır.
İşan yorumlannda sıklıkla Necmeddin el-Kübra'nın (618/1221) Aynü'l-hayat,
Necmeddin ed-Daye'nin (654/1256) Bahru'L-hakaik ve'l-meani,91 ve Nizamüddin en-
Neysabfui'nin {730/İ329) Gartiibü'l-Kur'tin Reğtiibü'l-Furkan93 adlı eserlerini kaynak
olarak kullanmıştır.94
: Şimdi bazı ayetler üzerinden yer verdiği işiiri yorumlara dikkat çekmek
istiyoruz:
1. "Onların durumu, gece ateş yakan kimsenin durumu gibidir: Ateş etrafını
ışıtmca Allah (birden) ışıklarını yok ediverir. Onları öyle bir zifiri karanlık içinde
bırakıverir ki (hiçbir şey) göremezler. •ıgs
Bu ayet-i kerime işart tefsir bakırnından müridin manevi yolculuğunun ifadesi
olarak değerlendirilmiştir. Mürid önce bir süreliğine irade yoluna salik olıır.
Aydınlanmak için talep nurunu yakmak ister. Etrafı aydınlanınca saadet ve şekelvetin
sebeplerini görür. Sohbet ipine sıkıca sarılır. Hizmet ve halvete mülazım olıır. Revayı
söküp atarak Allah'a yönelir. Kalbin tasfiyesiyle kendine şevk ışıkları doğar. Ruhun
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
Temsil, vr. 47a, 64 b .
Temsil, vr. 27a, 33b, 38a, 4lb, 43b, 47a, Slb, SSa.
Temsil, vr. 57b, 92b, 98b.
Temsil, vr. 7la.
Temsil, vr. 7la, 87a.
Temsil, vr. 94 a.
Temsil, 63a, 7la.
Temsil, vr. 58a, 59a, 60a, 6la, 68a, 7lb, 74b.
Abdülmedd Efendi "Bahru'l-hakaik" adlı tefsiri Da'ye'ye, Aynü'l-hayatı ise Kübra'ya nispet ediyor.
(bkz. vr. 72) Bu eserlerin nispet problemini çözmek üıere bir makale kalme alan Süleyman Ateş, "Bahru'l-hakaik"ın Necmeddin Diye'ye ait olduğunu belirtirken Aynü'l-hayat'ın yine bu tefsirin bir
özetinden ibaret olduğunu belirtiyor. Buna göre Bahru1-hakaik, hem zahir hem de batın mana üzerinde dururken Aynü'l-hayat'ta zahir manalar ayıklanmış ve yalmı batın manalar kalıruştır. Bkı.
Süleyman Ateş, "Üç Müfessir bir Tefsir", Aııknra OlFD, 1970, c. XVlJI, ss. 85-104. AyrıcaDayeve Bahru'l-hakaik üzerine Sayın Mehmet Okuyan tarafından yapılan do.ktora tezi de basılınıştır. Mehmet Okuyan, Necmeddlıı Dliye ve Ta.savvııfı Tefsiri, İstanbul: Rağbeı, 2001.
Bakara, 2/17.
ABDÜLMECİD B. NA SOH et-TOSY Aviel-AMAsİ (996/1588) ve 137 RiSALE Fl TEFSIRi'L-AYATi'L-MOTEALLİKA B/'T-TEMSIL ADLI ESERiNDE iŞA.RI YORUMLAR
nurundan da zevk ışıkları çakar. Bu sırada Allah'ın rnekrioden emin olur. Nefsin
hilelerine aldarur. Endişeli (hevacis) düşünceler gelir ve kenclisini vesveseler rahatsız
eder. Sonra mağlup bir şekilde dünyaya doğru çekilir. Güneşi batar, nefsi karar.ır.
Maksada vasıl çılmadan visal ipi kopar. Kötü durumuna geri döner.96
2. "Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördür/er: Artık hakikate dönmezler. ''17
Abdülmecid Efencli, Necmeddin el-Kübra'nın Aynü'l-hayat adlı eserinden
nakille şunlara yer verir:
Misak günü Allah'ın hitabını duyduklan kalp kulaklan olmakla beraber
sağırdırlar. "Bela" diyerek Rablerine icabet ettikleri dilleri olmakla beraber
dilsizdirler. Yine rubılbiyyetinin güzelliklerini müşahede ettikleri gözleri olmakla
beraber kördürler. Misak günü gayp alemine açılan kalplerinin önüne şehvet ve
lezzetlere, hile ve nifaklara tabi olarak set çekmişlerdir .. Onlara cenab-ı kudsten
esintiler olmaz. Ruhlarının kokusunu soluyamazlar. Kalpleri hastalanır. Günah
zulmetiyle kalpleri kararır. Sonra kendilerine mahir bir doktor olan Kur'an
gönderilir. Ancak kafirler doktoru da tedaviyi de reddederler. Rahmet ve hidayet
olmayınca sağırlık ve körlüğü mucip olan lanete uğrarlar.98
3. "Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten
çekinmez. ''19
Arş-ı azimden en küçük zerreye kadar her şey Allah'ın ayetidir. Kullara
mabudunu gösterir. Sivrisinekte de türlü ayetler ve delaletler vardır. Acıktığı vakit
güçleDir ve uçar. Doyduğu zaman telef olur. Bu da insanın hallerine delalet eder. Zira
insan aç kaldığında Allah'a yönelir. Doyduğu vakit de heva ve hevese ulaşır. Nitekim
Allah (c.c) "Eğer Allah rızkı kullara bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. ",
"Şüphesiz insan kendisini müstağni gördüğü için azar"100 buyurmaktadır.
96 Temsil, vr. 9a. 97 Bakara, 2/18. 98 Temsil, vr. 9-10. 99 Bakara, 2/6. 100 Temsil, vr. ıs. 16.
138 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
4. "Kô.firlerin hali davarlarına seslenen (çobanın) durumuna benzer. Zira
hayvanlar bağırtı ve çağırtıdan başka bir şeyi duymazlar. Onlar sağır, dilsiz ve
kördür! er. Haki ka te dönüş yapmazlar. "101
Bu ayet-ikerimenin işari manası ise şudur:
Allah (c.c) ruhlar aieminde misak sırasında kafirlere, "Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?" diye hitap ettiğinde, kafirler en son safta idiler. Çünkü o sırada ruhlar,
peygamberlerin, velilerin, diğer müminlerin ve kafirlerin ruhları olmak üzere dört
saf halinde bölük bölük toplanmıştır. Son saftaki kafirler az olsun çok olsun hakkın
ken.ıal nurlarını müşahede edememiştir. Hiçbir şey duyamamıştır. "Bela" sözi:ifiü de
taklid yoluyla söylemişlerdir. Bu yüzden dünya. hayatında da taklidi seçmişler ve
atalarının peşinden gittiklerini beyan e~~lerdir. Ruhlar cesetlerle birleştiğinde de
nefsani güçlere bıı:ı.lanrruş ve hayvani sıfatıarın karanlığıyla kararmıştır. Bu yüzden
peygamberlerin davetine karşı sağır ve kör kes~lerdir.102
5. "Mallannı.Allah yolunda infak edip sonra infaklarının ardından minnet ve
eziyet etmeyeniere Rablerinin katında ecirleri vardır. qnlara korku yoktur üzülmezler
de ... "103
Mallarını Allah yolunda infak edenlere cennetler (cinan) halef olur. Ruhlarını
Allah yolunda infak edenlere ise Ralıman halef olur. Kim bir fakire bir hurma
verirse, tıpkı sizin yavru hayvanını büyütmesi gibi Allah onu "sağ elf'yle alır ve
büyütür. Öyle ki dağdan bile büyük olur. Ruhunu Rabbine verenleri bir düşün
nasıldır! Allah onu "celal ve cemal parmakları" arasında büyütür. Böylece Allah'ın . -
terbiyesi ile, aı::ş-ı aladan daha büyük olur. Öyle ki arş onun içirıde çöldeki bir demir
~alka gibi olur.
Allah yolunda irıfak, Allah'ı talep için olur; dünyevi övgüleri ya da uhrevı
mükafat gibi başka şeyi talep için değil. Böyle bir irıfak,''"menn" ve "eza" dan arınmış
olur.104
101 Bakara, 2/ ı 7 ı. ' 102 Temsil, vr. 17.
103 Bakara, 21263. 104 Temsil, vr. 21.
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vt el-AM.ASl (996/1588) ve 139 RisALE·FI TEFSİRİ'L-A YATİ'L-MOTEALLIKA Bl'T-TEMSIL ADLI ESERİNDE İŞA.Rl YORUMLAR
6. "Bu dünya hayatında harcadıklan şeylerin durumu, kendilerine zulmeden bir
kavmin mahsulünü (hars) dondurucu soğuğuyla vurup helak eden bir rüzgara benzer.
Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendilerine zulmediyor/ar. "105
Nefsani lezzetleri, hayvani arzuları tatmak ve dünyevi hazlardan faydalanmak
için harcadıkları mallar, kavurucu soğukla beraber kavmin "hars"ma isabet eden
rüzgara benzer. Bu "hars", ruhani sıfatıardan ve güzel ahlaktan hasıl olan meyvelerin
olduğu ruhani mahsuldür. Mallarını nefsani amaçlar elde etmek ve şehevi arzular
ikmal etmek için infak etmekle kendilerine zulmetmişlerdir. Böylece nefsani
arzuların soğuğunu taşıyan rüzgar, ruhani mahsulü yok eder. İşte onlar- ruhani
istidatlarını yok edip netisierine yönelmekle kendilerine zulmetmişlerdir. 106
7. "Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz ardından o ayetlerden sıyrılıp da şeytanın
peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.
Dileseydik o ayetler/e onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya çakılıp-kaldı da kendi
heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir ... "107
Bunda salikin en yüce makamlara ulaşsa da Allah'ın rnekcinden emin olmaması
gerektiğine işaret vardır. Bu yüzden hiçbir zatnan nefsini mücahede ve riyazat
kapılarına kapatmamalıdırlar. Giyimde, yeme-içmede, evlenme, mesken ve binek
konularmda dünya zevklerirıin kapılarını açmamalıdır. Sadık -salik, dünyevi bolluk
ve genişlik, hevaya tabi olma sebebiyle şakilere isabet eden belalardan sakınmalıdır.
"Dileseydik onu yükseltirdik Fakat o dünya sapiandı ve hevasma uydu" şeklinde
buyurmuştur. En yüce derecelerde iken masivaya iltifat eder, dünyaya meyleder
gayret-i ilahiye de onu kelbe mürnasil olacağı bir derekeye (melekiyet mertebesinden
kelbiyyet derekesirıe) irıdirir. 108
8. "Dünya hayatının hali, gökten indirdiğimiz bir yağmurun misalinden
ibarettir. İnsanların ve hayvanların yedikleri yer bitkileri onunla yetişip birbirine
karışmıştır. Nihayet toprak bütün zinetlerini takınıp süslendiği ve sahipleri de onun
üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklannı sandıklan bir sırada, geceleyin veya
güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde
lOS Al-i İm.ran, 3/117. 106 Temsil, vr. 27. 107 A'raf, 7/175, 176. 108 Temsil, vr. 29-30.
140 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
hiç yokmuş gibi, kökünden kazınmış bir hale getiririz. İşte düşünen bir toplum için,
ayetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz. "109
Burada su, ruhani feyzdir. Allah onu kalp semasından beşeriyet arzına
indirmiştir. Oradan tevellüt eden insanlara faydcılı insani ve ahlak-ı hamide sıfatları
ile insanı hayvan gibi hatta daha da aşağı yapan hayvani mezmılm sıfatlarla
karışmıştır. Nefis toprağı ahlak-ı hamide, ruhani keşifler ve kalbi müşahedelerle
zinetlendiği vakit, nefis sahipleri bu hallerle kendileri için -felsefeciler, tabiatçılar,
hulılliyye ve ibahiyye gibi- manevi bir makarn elde ettiklerini zanneder. Ancak bütün
bu ~eşif ve haller sanki olmamış gibi yok olur gider. Burılar düşünenler için, seyr-i
ilailah yolunda ki afetler için tenbihlerdir. 110
9. "Müttakilere va'dolunan cennetin misali şudur: İçinden ırmaklar akar,
yemişleri. ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, o müttakilerin sonudur. İnkar edenlerin
akıbeti ise ateştir. "1 11
Ayetteki nehirler fazilet, kerem ve hidayet nehirleridir. O cennetin yemişleri,
cemal müşahedeleri ve celal. keşifleridir. Gölgeler de makam ve hallerdir.112
10. "De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek
üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini
getiremezler. "113
Cafer-i Sadık'tan şı:nu naklediyor: Kur'an'ın ibaresi avarn için, işareti havas
için, letam evliya, hakaik-i enbiya içindir. Yine ibare duyma, işaret akıl, letayif
müşaliede, hakayık istislam içindir. Hakikatierin denizine daldığı zaman, cevh~r-i
insani için asla sahile çı.lananın imkanı yoktur. 114
109 Yunus, 10/24. 110 Temsil, vr. 31-32. lll Ra'd, 13/35. 112 ' Temsil, vr. 36, 37. 113 İsra, 17/88. 114 Temsil, vr. 46.
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vt el-A.MASi (996/1588) ve 141 R1SALE Fl TEFSIRJ'L-A. YA Tİ'L-MOTEALLİKA BI'T-TEMSlL ADLI ESERİNDE iŞARt YORUMLAR
ll. "Allah, şu kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her
taraftan bolca rızık ge/irdi. Fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden
yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ıstırabını tattırdı. "115
Bu kentle insan ruhuna işaret edilmektedir. O Allah'ın zikriyle itıninan
içindedir. Onun gıdası, taat ve ibadetler ile bol bol gelir. Ancak nefs-i emınare
Allah'ın bu manevi nimetlerine nankörlük edip heva peşinden gidince, nefsani
perdeler çek.Umiş ve ruhani yollar kapanmıştır. Hak yolunda ruh ve kalpten
kesilmiştir.116
12. "Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi onu iyi dinleyin. Sizin Allah'tan
başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile.
Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtarıp alamaz/ar. İsteyen de aciz,
istenen de. "117
İnsanlardan kasıt, ehl-i nisyandır. Gaflet ve isyan uykusundan uyanmaları için
kendilerine mesel getirilmiştir. Hitap misak genel olarak alıdini unutanlar iç~dir.
"Zübab"tan kasıt nefsin dürtilleri ve şeytanın vesveseleridir. Talipten kasıt, kalptir.
İman nuroyla desteklenmediği zaman zaafiyete uğrar. Matlub, nefis ve şeytandır. Bu
vası.fla vası.flananlar Allah'ı hakkıyla takdir edemezler ve O'nun ahlakıyla
ahlaklanamazlar.118
13. "A.llah'tan başkalarını dost edinenierin durumu, kendine bir ev edinen
örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke
bilselerdi!"119
Ayet nefsin ve sıfatlarının meselidir. Heva, dünya ve şeytanı dost e9Jrunede
"ankebılt" gibidir. Örümcek ağını her örüşünde dışarıdan uzaklaşır. O evini inşa
ederken aslında kendi zindanını yapm~ta ve kendi ayaklarına bağ vurmaktadır. İşte
bunun gibi her kim heva, dünya ve şeytanı dost · edinirse onu dalalet ve iğva
zincirleriyle şehvet yollarına sevk ederler.120
llS Nahl,ll2. 116 Temsil, vr. 45. 117 Hac, 22173. 118 Temsil, vr. 53. 119 Ankebuı, 29/41. 120 Temsil, vr. 59 b.
142 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Değerlendirme
Abdülmecid Efendi'nin temsile dair eserindeki işari yorumlar genellikle aynı
düzlem ve muhtevada serdedilmiştir. Söz konusu tevillere bakıldığında, nefsin istek
ve temayüllerinin yol açtığl manevi zararlar ile bu olumsuz yönelimin kontrol ve
terbiyesi, tarikat ehlinin sillük süreci ve tecrübeleri gibi ahlaka dönük konuların
sıklıkla ön plana çıktığı görülmektedir. Kendisinin slıfi düşüncedeki tartışmalı felsefi
görüş ve düşüncelere dahil olmaktan kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu, tasavvufun onun
dünyasında daha çok insanın iç alemini ve ahlaki yönünü eğitici bir sistemden ibaret
olduğunu göstermektedir.
Müellif söz konusu mesajlarını Kur'an'ın temsilleri üzerinden vermeyi uygun
bulmuştur. Gerçekte temsilierin belli ölçüde lafızların zahiri . boyutunu aşan bir
anlam taşıdıkları açıktır. Örneğin başa kakılan iyiliğin geçersizliğinin işlendiği bir
temsilde yağmur, kaya, toprak gibi doğa unsurları kullanılmıştır. 121 Bu temsilde akıp
giden topraktan kastın görünür iyilikler, kayadan maksadın sözde iyiliklerio ardında
rızai ilahinin yokluğu, yağmurdan maksadın ise iyilikleri silip süpüren başa kakma
ve ineitme şeklindeki davranışlar olduğu düşünülebilir. Bu açıdan temsile dair
ayetlerin, kimi ulema tarafından meşruiyet tartışmaianna konu edilen işari teviller
için nispeten müsait bir alan olduğunu söylememiz mümkündür. Ancak temsiller
yorumcunun önüne elverişli bir saha açsa da her birinin Kur'an'da belli bir bağlam
çerçevesi içinde bulunduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla temsilierin yoruma açık
yönlerinin, ilgili ayetleri bağlarnından soytitlayarak gelişi güzel tevillerle
ilişkilendirecek bir serbesiyete imkan verdiği kanaatinde değiliz. Nitekim -
"meselühüm o o o" şeklinde başlayan ayet-ikerimelerde temsilin hangi anlam dairesine
oturduğuna bariz gösterge ve karineler bulunmaktadır. 1
Abdülmecid Efendi de her ne kadar tartışmalı naiari-slıfi revillerden kaçınsa da
çoğu kere temsilleri bağlamının dışında bir mana ile ilişkilendirme yoluna gitmiştir.
Söz gelimi müellifin, münafıkların ya da müşriklerin tutum ve hallerine dönük
temsilleri heva, nefis gibi tasavvufi unsurlarla salikin slıfi tecrübe ve manevi halleri
üzerinden tevile gitmesi ayetlerin bağlamsal konumu açısından tenkide açıktır.
121 Bakara, 2/264.
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vt el-AMASl (99611588} ve 143 RiSALE Fl TEFSlRi'L-AYATi'L-MOTEA.LLlKA B/'T-TEMSIL ADLI ESERİNDE İŞA.Rl YORUMLAR
Diğer taraftan gözden kaçınlmaması gereken bir husus da şudur ki, müellif
temsilleri izah ederken öncelikle Beydavi'den yaptığı alıntılara yer vermiştir. İşari
yorumlar ise bu izahların ardından gündeme getirilmiştir. Bize göre Abdülmecid
Efendi'nin bu yaklaşımı işan tevili yegane, asli ve alternatif bir yorum tarzı olarak
görmediğinin göstergesidir. Bu dururnda işan teville ilgili bu yaklaşımın, batıniyyede
görülen katı bir zahir-batın düalizminden ayrıldığını teslim etmek gerekir.
Sonuç
Abdülmecid b. eş-Şeyh Nasuh b. İsrail birçok dalda pek çok risale kaleme almış
bir 16. yüz yıl Osmanlı alimidir. Buna rağmen biyografi eserlerinde hakkında
yeterince bilgiye rastlanılmaması hayrete şayandır. Kimi kütüphane kayıtlarında
dedesİili? adının "israfil" olarak gösterilmesi hatalıdır. Çünkü bizzat müellif
eserlerinin mukaddimesinde ya da ketebe kaydında derlesinin adını açıkça "İsrail"
olarak zikretmiştir. Hatta bir dizi tasawu.fl şahsiye~er hakkında bilgi verirken
dedesine de yer vermiş onun "İsrail Dede" lakabıyla aruldığını ifade etmiştir.
Bursalı Mehmet Tahir Osmanlı Müellifleri adlı eserinde İsrafil-zade
Abdülmecid b. N asiılı adlı ikinci bir kişiye daha yer vermiştir, ~erhum ·ziya Demir,
Bursalırun sehven tek bir şahsı iki ayrı şahıs gibi gösterdiğini ifade etmiş, sonraki
bazı araştırmacılar da aynı kanaati paylaşmıştır. Bize göre Bursalı verdiği bazı
bilgilerde hatalı olsa da gerçekte isim benzerliği taşıyan ilimleri iki ayrı şahıs olarak
göstermekte isabetli davranmıştır. Nitekim Amasya Tarihi hacimli eserinde Abdi-
Zade Hüseyin Büsarnettin Yasar, Abdiil:mecid b .. Nasuh b. İsrail'i Tosyalı olarak
kaydederken yine benzer adı taşıyan Abdülmecid b. Nasuh b. İsrafil'i Udikli olarak
kaydetmiştir.
Öte yanda Abdülmecid b. Nasuh b. İsrail'in vefat tarihi ile ilgili de kaynaklarda
çok farklı bilgiler yer almaktadır. Müellifin es~rlerindeki ferağ kayıtlarında yer
verdiği tarihler dikkate alınırsa h. 986 öncesini gösteren tarihierin isabetli olmadığı
ortaya çıkmaktadır.
Müellifin hemen tüm risalelerinde tasavvufi yaklaşımlar öne çıkmaktadır.
Gerek dedesi ve gerekse Zeyniyye tarikatında şeylilik. makamında bulunan
babasından tasawu.fl kültürü tevarus ettiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber bazı
yazma nüsbalaraa "halveti" olduğuna dair notlar dercedildiğine de rastla.nriııştır.
144 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Abdülmecid Efendi tefsire müteallık çalışmalara da yönelmiş ve Sayın
Muammer Erbaşın da belirttiği üzere, "Konulu tefsir" türü ürünler ortaya
koymuştur. Bunlardan biri de Kur'an'da temsili anlatımlar içeren ayet-ikerimeleri
konu aldığı risaledir.
Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan bu eserde müellif yirmi beş surede geçen
kırk beş ayeti bir araya getirdiğini beyan etmiştir. Usul olarak, ele aldığı her ayetin
tefsirine önce Kadı Beydavi'den nakillerle başlamış ve akabinde işari te'villere yer
vermiştir. Müellifin ayetlerin zahiri boyutları ile işari yorumları birlikte vermesi
z~-batın ayrımını birbirinin alternatifi olarak görmediğinin, ilmi anlayışında her
ikisinin de meşru ve makbul bir yeri olduğunun göstergesi olmalıdır. Metnin lafzı ile
işari yorumlar arasıru net çizgilerle birbirinden ayıran ve işari tefsir meşru görmeyen
yaklaşırnlara karşı her ikisini de benimseyen bir bakış açısını muhafaza etmiştir.
Öte yandan yer verdiği işari tevillerde tasavvuf eksenli nazari-felsefi tevillere
hemen hiç yer vermemiştir. İşari yorumlarda daha çok salikin ya da müridin manevi
ahvllini konu edecek yorumlara yer vermiştir. Bu da onun tefsirde nazari-felsefi sıifi
tefsirden daha çok sillUk ehlinin ahlakını hedefleyen işari yorumları takip ettiğini
göstermektedir. Ancak işarl tevillerde ayetlerin bağlamının dışına çıktığı da
görülmektedir.
KAYNAKÇA
Abay, Muhammed, "Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsirle İlgili Eserler
Bibliyografyası", Divan, 1999/1.
----.ı "Ömer Nasuhi Bilmen'in Tabakatü'l-müfessirin Yazıcılığına Katkıları", Müftü ve Müderris Ömer Nasuhi Bilmen Sempozyıımu, Editörler: Nail Okuyucu,
~ Ayhan Işık, Kamil Büyüker. !stanbul: Marmara Akad.erni Yayınları, 2017: İstanbul, ss. 143-161.
Abdülmecid b. Nasuh b. İsrail, Risdle fi tefsiri7-ô.yeti7-müteallika bi'l-emsdl, Süleymaniye: Şehit Ali Paşa, NO: 272, 98 vr ..
----.ı Cevô.hirü'l-Kur'ô.n Zavdhiru'l-furkdn, Süleymaniye-Hacı Mahmut Efendi YEK, No: 230, 117 vr.
----.ı el-Hüdd ve'l1eldh, Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 1-26 vr.
----.ı el-Havfii ve'l-huzn, Süleymaniye:·Reşid Efendi YEK, No: 1019, 31-40 vr.
----.ı Tezkiratü üli'l-elbab, Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 41-59 vr . .
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vt el-AMASt (996/1588) ve 145 RlSALE Fİ TEFSlRl'L-AYATi'L-MiJTEAI.LiKA BI'T-TEMSILADU ESERİNDE İŞARt YORUMLAR
_____. el-Fevzü'l-azim, Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 61-73 vr.
_____. Tefsiru süreti'l-insan, Süleymaniye-Reşid Efendi YEK, No: 1019, 95-97 vr.
_____. Makamatü'l-mücevvidin ve derecdtü'l-muallimin, Süleymaniye-Bağdaili Vehbi
YEK, No: 18, 69 vr.
_____. Risale fi beyani'l-hurufi'l-mukataat, Kastamonu YEK, No: 1046/05, 34a-36a yk.
_____. Ravzatü'l-ezhar cennetü'l-esmar, Süleymaniye Şehit Ali Paşa YEK, No: 1481, 322 vr.
_____. Kıssa-i Çoban ve mündcat, Süleymaniye-Yazma Bağışlar YEK, No: 4027/1, 1-
12 vr.
_____.Menakıb-ı evliyd, Süleymaniye-Yazma Bağışlar YEK, No: 4027/4,33-67 vr.
_____. Riyazü's-salihfn, Kastamonu YEK._No: 122, h. 968, 130 vr.
_____. Kıyafetntlme, Süleymaniye-_Hafid Efendi YEK, No: 479, 149-188 vr.
_____. Erba'Ctne-hadisen, Kastamonu YEK, No: 3761/04, 107b-156a vr.
_____. Esraru'n-necdt ve'~-necdh, Kastaman u YEK, No: 3674, vr. 273-277.
_____. Levaihu'l-kulub ve ravaihu'l-mahbUb, Kastamonu YEK, No: 3674 vr. 293.
Ağbal, Davud, lbn Arabi'de İşıiri Tefsir, İstanbul: Litera Yayıncılık, 2017.
Aktürk, İsmet, Abdülmecid b. Nasith'un Hadisçiliği ve Süruru'n-Nazırln Adlı
Risalesindeki Hadislerin Tahrici, Necmettin Erbakan O. i. F. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2013.
Ateş, Süleyman, "Oç Müfessir bir Tefsir", Ankara 01FD, 1970, c. XVIII, ss. 85-104.
Bağdadi, İsmail b. Muhammed Emin, Hediyyetü'l-drifin esmdü'l-müellifln ve asarü'l-musannifln, İstanbul: Matbaayı Behiyye, 1951.
_____.lzahü ·ı- rneknun fi zeyli ala Keşfi 'z-Zünun an Esami 'u ·ı- Kütübi ve'/- Fünun,
Beyrut: Daru ihyru't-türasi'l-arabiyye, ts.
Bıyıkoğlu, Yakup, Muhaşşi Sinan Efendi ve "Haşiye Ala Tefsiri'l-Kadi" isimli
Eserindeki Tefsir Metodu", Uluslararası Amasya Alimleri Sempozyumu, 2017,
s.s.207-220.
BursalıMehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, Ankara: 2012.
Çalışkan, İsmail, Tefsir Usulü, Ankara: Ankara Okulu, 2017.
Demir, Ziya, Osmanlı Müfessirleri ve Tefsir Çalışmaları, İstanbul: Ensar, 2006.
Dumlu, Ömer,· "Tefsir Tarihi Yazıcılığı Açısından Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük Tefsir Tarihi: Tabakatü'l-müfessirin Adlı Eseri Üzerine", Tefsir Tarihi Yazımı
Sempozyumu, Editör: Mustafa Karagöz, s. 137-154.
146 OSMANLI DÖNEMİNDE TEFSİR
Edirnevi, Ahmed b. Muhammed Tabakatü'l-müfessirin, thk. Süleyman b. Salih el-Huzey, Medine: Mektebetü'l-ulCım ve'l-hikem, s. 383.
Erbaş, Muammer, "Bir Osmanlı Müfessiri", Abdülmecid b. eş-Şeyh Nasıih b. İsrail (v. 973/565), D.E.O. ilahiyat Fakültesi Dergisi, İzmir 2006, ss.61-86.
Ercedoğan, Fatma, Abdülmecid b. Nasuh Tosyavi ve Manzum Kıyafetni'imesi, Dokuz EylülÜ. İ.F., 2016.
Hayta, Ufuk, Abdülh;unit Birışık, "Hayatı ve Eserleriyle Abdülmecid b. Şeyh Nasıih
Tosyevi ve Cevahiru'l-Kur'an ve Zavahiru'l-Furkan", Uludağ Onivers~tesi
ilahiyat Fakültesi Dergisi, c. 16, Sayı: 2, 2007, ss. 343-367.
____.Ufuk, Abdülmecid b. Nasuh ·Tosyevi'nin (Ö. 1588) Hayatı, Eserleri ve el-Hüda ' ve'l-Feli'ih Adlı Tefsir Risti!esinin Tahklki, Ul~dağ Ü. İ. F., Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi, 2008.
İbn Kayyım el-Cevziyye, Ebu Abdilialı Şemseddin Muhammed, el-Emsal .fi'l-Kıır'ani'l-Kerim, thk.: Fevvaz Ahmed, Beyrut: Darubni Hazm, 2013.
Karagöz, Mustafa, "Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Telif ve Tefsir Tarihi Eserleri-
Tefsir Tarihi Yazuninın Problemleri", Türkiye Araştırma/an. Literatür Dergisi, c. 10, Sayı 19-20, 2012.
Kehhale, Ömer Rıza, Mu'cemü'L-müellifin, Beyrut: Daru ihyfu kütübi'l-Arabiyye, ts.
Mecdi Mehmed Efendi, Hadi'iiku'ş-şakaik, İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989.
Muhammed Cabir el-Feyy;iz, el-Emsi'il .fi'l-Kur'ani'l-Kerim, Mısır: Daru's-Selam, 2012.
Müstakim-zade, Tuhjetü'l-hatti'itin, (Haz. Mustafa Koç). İstanbul: Klasik, 201 ı.
Okumuş, Mesut, Tejsir Tarihi Eserlerinin Didaktik Açıdan Değerlendirilmesi, Tefsir Tarihi Yazımı Sempozyumu, Editör: Mustafa Karagöz, Ankara: Araştırma
Yayınları, 2015, ss. 275-292.
Okuyan, Mehmet, Necmeddin Ddye ve Tasavvu.fi Tejsiri, İstanbul: Rağbet, 2001.
Öztürk, Mustafa, Osmanlı Tefsir Mirası, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2012. "Modern Dönem Tefsir Tarihi Edebiyatma Dair Bir Zihniyet Analizi:
Muhammed Hüseyin ez-Zehebi ve et-Tefsir ve'l-Müfessiriı.n Örneği", Tefsir
Tarihi Yazıını Sempozyumu: Editör: Mustafa Karagöz, Ankara: Araştırma
Yayınları, 2015, ss. ı47-274.
Pattabanoğlu, Fatma Zehra, "Abdülmecid b. Şeyh Nasıih Tosyevi'nin "Fezfulü'l-ilm
ve'l-llim" Adlı Risalesi ve Trans!
ABDÜLMECİD B. NASÜH et-TOSYA vt el-A.MASt (996/1588) ve 147 RlSALE Fl TEFS1Rl'L·AYAT1'L-MOTEALL1KA Bl'T-TEMSlL ADLI ESERİNDEİŞAR! YORUMLAR
Sakar, Ekrem, Abdülmecid b. Nasuh Tosyevi ve Matiab-ı A 'Iii Adlı Esmii-i Hiisnd
Şerhf, Marmara Ü. i. F., 2016.
Sülün, Murat, "Osmanlı Tefsir Geleneğinde Kur'an'a İşari Yaklaşımlar",
Başlangıçtan Günümüze Türklerin Kur'an'a Hizmetleri, İstanbul, 2012.
Taşköprü-zade, eş-Şakaiku 'n-Nu'maniyye fi ulemai'd-devleti'l-Osmiiniyye, Beyrut: · Daru'l-kütübi'I-Arabi, ts.
Uluğ, Harun, Abdülmecid b. eş-Şeyh Nasuh b.· ! srail'in 'el-Hüda ve'l-Felah' İsim li Eserinin Edisyon Kritiği ve Tanıtımı, Dokuz Eylül Ü.İ.F, 2009.
Yasar, Abdizade Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, Cilt: 6-12, Yazma, Amasya
Belediyesi Kütüphanesi.