Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
ULUDAG ÜNIVERSiTESi
ilAHiYAT FAKÜLTESI
Sayı 6, Cilt: 6. 1994
EMILIO BETTI'YE GÖRE KESİN BİR BİLİM
OLARAK HERMENÖTİK k
Yazan: Jean GRONDIN**
Çev. Zeki ÖZCAN***
Heidegger öncesi Hermenötiğin genellikle bir insan bilimleri yöntemi olduğu düşünülür. Bu düşünce, XIX yüzyılın sonuna kadar geri giderse de, insan bilimlerinin hermenötik metodolo)Lsini sistematik biçimde hazırlayan kişi, gerçekten sadece Heidegger 'den sonra ve onun ontolojik yorum anlayışına tepki olarak ortaya çıkan çağdaşı, İtalyan hukukçu Emilio Be tti 'dir (189() .. ]968). Bu yazıda, Fransa 'da düşünceleri az tamnan Betti 'nin, doğumunun yüzüncü yılı nedeniyle, hermenötik teorisiyle ilgili temel fikirleri ve bu teorinin sınırlan anlatılacaktır. Bunun dışmda ayrıca Betti ve Gadamer hermenötikleri arasındaki uyum belirtilecektir. Hukukçu Betti anlama paradigmasını filologun temaşacı faaliyetinde bulduğu halde, formasyonu .filoloji olan Gadamer, evrensel uygulama hermenötiğinin
gelişmesi için hukuki modelden esinlenir.
Çağdaş hermenötik felsefesi, oldukça rölativist olmakla ünlüdür. Genel olarak onda, tarihselciliği öven bir düşünce çizgisini görüyoruz. Bu
***
Bu makale Archives de Philosophie adlı derginin 53. sayısmda, 1990, 177-!99. sayfalarda yayınlanan yazının çevirisidir.
Laval Üniversitesi 'nde Profesör.
Doç. Dr.; Uludağ Oniversitesi ilahiyat Fakültesi Din Felsefesi Oğretim [/yesi.
381
düşüncenin,
etmesi, sadece klasik objektif1ik kavramının hermenötik, kendisini modernizmin bir hatta ortak olacaktır. PosHnodernizm bütün yorumların olduğunu kabül eder. Bu durum hermenötiğirı yorum dünyasırıda objektif1iği savunmak ıçın doğduğunu
unutmaktır. Antikiteden XIX. yüzyıla kadar hermenötik, filoloji ve hukuk gibi disiplinler için, yorum kurallarının olmak istedi. Hermenötik1e, XIX. yüzyılın sonuna ınsan bilimlerinin
ı
bir metodolojisi araştırılınaya başlandı ; çünkü bu bilimler, tümevanma ya da gözlemc dayalı kesin bilimlerden ayrı olarak yorumlayıcı 'bilimler şeklinde anlaşılmaktaydı. Schleirmacher bu metodo!ojik önünde bulundurulması gereken büyük üstadı olduysa da, hcrmenötiği ınsan bilimlerinin doğrulamaları için krit'"r yüzyılın IL insan bilimlerinin artmıştır. Kesin olmayan bilimler mctodolojisinin büyük öncüleri şunlardır: Filolojik bilimler metodolojisi için bir hermcnötik teorisini öneren
?
Boeckh 1- ve "hermenötik" tek bir defa bile kendi
tarihsel bilimler metodolojisiyle 'i taklit 3
Droyscn. Bununla birlikte Droysen'in teorisi romantizmden miras olarak aldığı werstehen (anlama) kavramına dayanır ve Historikindeki
bilim hennenötiğinin ilk temeli
Nielzche tarafindan her bilginin bir bak1ş açlSI yansi/nıası; hi/en varliıım ih!Lyaçlanna. ih:llikle hayati ihtiyaç/anna bağli olması olgusuna verilen Hıma göre hayvan bilmemin tubwi'i, varlıklarm özse/ olarakferdi ve derin gerçekli{;ine karş/1 olan. genel ve kavramsaf dlinya tasamııuu gerektirir (ç.n).
Popper ve Kuhn'dan beri, lıemıeııötik genel bir cpistemoloji olacak derecede, sar bilirnlerd<: yorum da oldugunu biliyoruz. Fakat kıta lıenncnötiği temsilcileri genellikle, bütün cpıstcmo!ojik sorunlan çözdüklcrine inanıyorlardı. Fcycrcband. Rotry, Goodımın ve Kuiın gibi birbirinelen lürklı yaaırlanla
kesin bilimlerin herıııcnölik özelliği, analitik gelenek yardımıyla, bilimler episteınolojisi,ıdc orıay<ı çıkarıldı.
2 Boeckh. A, Enzyklopadie und Metlıoclenlclırc dcr Wisseıısclıallcıı. 2. i\uilagc .
3
4
.. ,Lcipzig, ı 886: rcp. · Wisseıısaclıalticlıc Blli~lıcgcscı Danııstad, ı ()66.
Konusu ınsani yaratıcrli~{m zamanla ilgili ve ortadan lwlkmış biçimini olan Wri/ıscl IJllim!er. filo/oji. dilhi/i mi, mitoloji, ör[ bilımferi veya etokyi ve asıl tarihten oluşur (ç.n).
JG.Droysen, Historik Vorlcsungen Uber Enzyklopadie und Metlıodologie Geslıic!ıte. 7. r\ullagc. Müncbcıı, l 937; W isscnsaclıalliclıe Budıcgesellschail, Darınstad, 1977. (Grekçe i:f.1[lEUTtK ıı
sıfatı sadece bir 324. sayfada görünür.).
Kşz. Droyscn'in Tcxtc zur Ucschictstlıcorie adlı eserinin baskısına (i. Birtsclı ve J. Rliscn'iıı giriş
yazısı, Van·· denlıoccklı, Göttingcn, 1972, p. 6.
382
m, hermenötiği
istediği genellikle bilinir. bilimlerine epistemolojik bir temel bulma aklın tcnkidi başlığı altında açıklamıştı.
hennenötiğiyle çok erken ilgilenmişse
araştırmalar ve hermenötik arasında
görünmemektedir.
ve <ırıun
ölümünden önce sıkı
!. cildinde'' (18B3 basılmadı- tasvirci bir psikoloji sayesinde, ınsan bilimlerine hiı temel bulmak istedi. Fakat yazılarından
tanıklık ettiği gibi o, bu konuda kesin hermenötiğin kaynakları üzerine bir Schleirmacher lıermenötiğinin oluşumu
yeniden alıyordu; fakat karlyerinin yayımlamadı. Dilthey tanımladığını, bu yüzden insan bilimlerine konferansında hatasız olarak formüle etti. Fakat özellikle, 1924'te Gesammelte elyazmalarına eklemelerinde Ne var ki bu kuralları ;1sla gerçekten tanımlamadı, insan bilimlerinin metodol~jik onda tasarı halinde kalmıştır. Hem zaten ın hermenötik üzerine
araştırmaları, o hayatta iken pek de ilgi uyandırmadı sonra tüm eserlerinin, özellikle V. ve VII. ciltlerinin değişti. Bu ciltler şimdi, Dilthey'ın "son" şeyin genişliğini ortaya çıkarmaktadır. Misch, haklı olarak, Dilthey'ın
tarihsellik felsefesi forımı almak dışına taştıklarma dikkat çeker. bulunamadığı için hermenötik felsefe ettinneyi düşünen bütün öğrencileri ve zemininde yer aldılar. Onlar, Dilthey'ın herrnenötik
***Deyim Frans1zca 'da tekil kullam lmaz. Bu bilimlerin konusu insan ruhu (esprit) ve sosyal iilş/<ilerdir.
5
6
Terim, özüniii birliği çok tartışmalı bir incelemeler grubum.1 simgeler. Hu hillin/en bir ve aym ilkeye kavuşturmak için en sistematik teşebbüs, Ampere tarafindan Essai sur la philosophie des sctences (Bilim F"els~fesi Ozerine Deneme) adlı eserinde yapılmıştır. Burada !lmpere. blitlin insan bılgilerini iki bölüme aymr: Mundus (dünya) ve mens (cihin). t'vfanevi bilimler, tarihsel /Jil11nler (Geschichtsırissenschaften) ve Sosyal Bilimler (Ciesel/scha(lıvissenscha/len) olmak ıLere ıl"ve
ayrılabilirler fç n.).
Dil they. i 860 ta Das henncncutischc Systcnı Sclılcicrmaclıcrs in dcr i\uscinaııdcreıctztıııg mit dcı
alteren protestanlisehen Hcrmencutik adlı ıncelcmesiylc, Sclılcicrmaclıcr vakfı ödülüııü aldı. 13:ı
çalışma sadece J 966 daha Gcsanıcltc Schriftcn yayın evinde basiidı. lırsg. Von M. Rdcker B and IVIl, Vanden hcock, Ciöttingcn, pp. 595-787. Onun, 1864 teoloji lıazırladı[\ı doktora ıczı
Sclılcierınaclıcr alı1akıııa dayaııır. 1867 ve 1870 yıllarında Sc!ılcicnııaclıcr'ın biyognıf"i"
çakışınasınııı ilk cildini yayıııladı.
Bunun belli bir kuruluşunu, Ges. Sclıriften Vandenlıocck, Göttüiııgtcıı 1962.. XIX. Cildinele bulmaktayız. (Bu konuyu Arclıivcs de plıilosophic. 48. 1985. pp, 685-688 de ö;,ctiıııizlc
karşılaştınııız. ).
metodolajik çağrısından uzaklaşıyorlardı; fakat böylece son Di ın
zihniyetini izlemeyi düşünüyorlardı.
Heidcgger'e gelince, Daseitı * * felsefesini "yapay lık (facticitc) hermcnötiği" başlığı altında sunmak derslerinde hermenötik kavramına
7
dört elle sarıldı. Bu yapaylık hermenötiği kavramı tam ifadesini Varlık ve Zamanda bulur. Bu eserde yapaylık hermenötiği, Heidegger' in araştırmalarının teknik başlığı deı.ıildir; fakat fenomenolojiııin ortadan kaldırılaınayan ayırt edici özell Heidegger'dc fenomenolojinin hermenötikleştirilmesi, sonunda Husserl ile yollarını ayıracaktır.
Dilthey Okulu, kurucusunun kendi tarzında bağlı kalmaya çalıştı. Georg Misch, hennenötiği tariliselci bir hayat felsefesinin ortak bir
8 9 \0 paydası yaptı; bu oıiak paydayı, O.F. Bo!lnow da izledi. J. Wach , XIX. yüzyıl hermenötik, ~~orilerinin uzun kroniğ;ini sundu; fakat bunu
insan bilimlerinin hermeııötik ilkelere kurulmasında orijinal, 11
sistematik bir yardımı olmadı. F Rothacker'e gelince, o dünya görüşleri felsefesi anlamında, insan bilimleri teorisi geliştirdi. Bu arada Bultmann, hermenötik problemi Protestan teolojisine kökili biçimde yerleştirerek, Heidegger'in yolumı izledi. Protestan teolojisindeki bu hermeneötik problem daha XVI. yüzyılda (l~uther ve Flacius'ta) doğmuştu.
12 Nihayet Gadamer , insan bilimlerinden esinlenen; fakat metodolojik her
* * Günlük Almanca 'da insan varftğt olan Dasein, 1-feideg_f!,er tarqfmdan kendisi, kendisi-olmayan ve dünya haklunda soru sorabilen var/tk olarak an!aşilni"aktadw Dasein, varltğm anlanu nedir:' Diye sorabilen tek var/tk/ir. Varlığm ontolofik serimlemesinin yaptfd1,~t Varltktu· (ç.n,),
7
C)
Şimdi kşz. M. Hcidegger, Oııtologic (llcnııcneutik dcr Faktiziımı Gcsaıntausgabe. Baııd (ı3. Klosterıııan, Frankfurt anı Main. 1988.
!.ebcnsphilosophie und plıanonıenologic. Ein Auscinandersetzuııg der DiltlıcysclıeııRichtuııg ımı
lle i- deggcruııd llusserl. 1930. 2. Au tl age, Teobncr, Lcipzig/Bcrlin. 1931.
Studieıı zur Hcrmeneutik, Band 2: Zur lıcrmcııcutisclıcn Theoric Logik von der Gcorg Misclı und llaııs Lipps, Albcrt. Frciburg,/Münclıcn, 1983.
lO Das Vcrstelıen. Grundzügc einer Gesclıiclıtc dcr hcrrııcncutischcııThcoric im 19 . .lahrhundert, Molır. TU·· bingen 13d. ll, 1929: Bd. llL 1933.
* * * Deyim in ortaya ç:ıkışt yeni olmakla birlikte, ku/lamlnıa.st gittikçe yaygmlaşmaktadw. !Jaşlangu;w manevi bilimleri çağrıştırmak amactyla kullamlıyordu. Bu bilimler, daha çok. msan/ann bireysel ya da toplu olarak yaptıklan davramş şekillerinin, dtşandan gözlem/enebi/ir özelliklerini vurgular insan bilimlerinin, insanla ilgili bütün bilimleri içermeeliiZine dikkat etmek ?,erekir. Örneğin, insamn anatomisi veya jizyolojisi insan bilimlerine daltil de,IJ,ildir. Insan bilimleri, fabiat Ht/un/erinin ztddıdır. Bu disiplinler içine tarih, psikoloji. top/unıbilmı. top/urnsa/ insanbilim, ikttsat, dilbilim, !tukuk, karşılaştırmalı din, suçbilim (kriminolo;ı) ileJişim kurwm ve yönetim !JI!imleri girmektedir. Fakat her şeye rağmen insan bilimleri terimi tarttşmalıdır. Bunlara. manevi bilimler. ruh bilim/ert. normarif b/imler, noo/ojik bilimler (insan düşiincesinin bilimleri). ideo?,rajik biltm/er gibi adlar da verilir (ç.n.).
ll Log ik und Systenıatik der Gcistwisscııschaften, Oldcnburg. Münclıcn!Bcrlin. l 972.
12 Wahrlıeil und Mcthodc, Molır, Tübingen, 1960, 5. i\uflagc in l-1.-G. Gadarncr. Gcsammcltkc Vcrkc Band 1: Grundzüge cincr plıilosoplıischen 1-lermcncutik. Mohr. Tubingeıı. 1986 (tr. Fr. Verilc et Mcthode Seuil, Paris, 1976) Bu eserin ortaya çıkışı ve insan bilimlerinin lıcrmcnötikle ilişkisi • konusunda kşz. (Basılacak olan) "Zur Komposition von Valırheit und Metlıode'".
384
tutkudan vazgeçen, gözü yükseklerde hermenötik felsefe
Fakat insan bilimlerinin genel bir metodolojisi aniaşı bir herınenötik projesi, insan bilimleri fikri ve adının özdeşleştirilrnesi
olgusuyla karşı karşıya kaldı. Fakat Dilthey'ın insan bilimleri fikrinin sadece bir taslağını önerdiği unutuluyordu. Diltheycılar, insan bilimlerinin objektifliğini ve evrenselliğini garanti altına alan bir hermenötik araştırmasında, üstatiarını gerçekten izlemediler. Georg Misch,
iddiasına, evrensel geçeriilik iddiasma aldırış etmedi; çünkü bu iddianın insan bilimlerinin çok bilimse!ci bir görüşünden
doğduğunu düşünüyordu. Bollnow kar ve zararı paylaştırarak, objektiflik iddiasını korudu; fakat evrenselliğin, desteklenemez gördüğü iddiasını
ı 3 terk etti.
Diltheycı projeyi büyük ölçüde gerçekleştiren kişi, bir İtalyan hukukçu Emilio Betti ( 1890-1 968) oldu. Alman kültürüyle iç li dış lı,
herınenötik alana derin bir vukufıyeti olan bu hukuk tarihçisi, 1955
hacim! i Teoria (Genel Yorum 15
bir cildini yayınladı. Bu cildin 1967 de Almanca tercümesi yapıldı.
Alımmca "İnsanbilim!erinin Kesin Metodolojisi Olarak Yorumun Genel Doktrini" başlığı Dilyheycı niyeti çok açık dile getirir. Bu yayından önce Bctti, yoğun hiciv ve polemiklerinde Alman okuyuculara, l954'tc "Genel
16 Bir Yorum Doktrininin Temelleri"ni ve 1962'de ise "İnsanbilimlerinin
1'1 Metodoloj isi Olarak hennenötik"i sundu. Bu 1962 'nin risalesi, Gadamer'in az önce basılan hermenötiğiyle önceki yazıların
Heidegger'de, Bu!tmann'da ve onların hermenötiğin
sübjektivist ve rölativist "sapkınlık''ına yaptıkları mücadeleyi değil de, tartışmayı izledi. Betti 'nin hermenötik otonoın ve oldukça sistematik bir teori gibi görünse de, açıkça tepkisel bir bu ideolojik bir anlamda 1; hennenötik teorinin maruz kaldığı
değiştirmeye karşı anlamında tepkidir. Şüphesiz hermcnötikteki anlam değişmesi Heidegger'in ve son Dilthey'ın tesiriyle olmuştur. (Betti bunu pek az telatfuz o, metodoloji konusunda Dilthey'la ve genel olarak Romantizmle dayanışma
13 "Zur Frage naclı der Objcktivitat dcr Gcistwisscnsclıallen" ( 1937. O. F Flollnow' da Studien zur Herıncncutik, Band I, Albcrt. Frciburg/Münchcn. 1982, p. 9.
1 ~ Guiflrc. cdilor, Milmıo, 1955, tonıes, (abrev: Eletti 1955).
15 Allgenıcinc Auslegunslclırc als M<:tlıodik dcr Ocistwisscnslıalkıı. Molır, Tübingen 1967 (abrev. 1967)
16 ·czur Gruııdlcgung ciııer allgenıeincn Auslcgungslchrc" in l·csı:.chrif1 für Lrnest Rabel. Bd. ll, Molır. Tübingen, 1954, pp. 79-168; repr. . E. Belli, Zur Ciruııdlcgung einer allgcmciııcrı Auslegungslehre. nı it ciııt:ın Nadıwort von Hnas-Gcorgc Gadmamn, Mohr, Tübingen, 1988 (abrev. · Bctti).
17 Hcrnıeneutik als allgeıııciıı~Metihıdik der Gcisteswisseıısclıaftcn, Molır, Tübingen, 1962. (ab rev · Bctti 1962.). Bu risalc 1961 konl't~ransının kanıtıııı yeniden ele alır. "L'emıerıcutica storica c: hı storita dcll'iııtenderc", in Annali .dl:ı Facolw di CJiuırispnıdcnzadcii'Uııivcrsita di Bari, 16. 196!, pp. 3··28
385
metodotojik projeyi terk olan)
şekilde, dünyada onu kendini
göre Heideggerci hermenötik bilimlerinin nesnelliğinin ve bilimselliğinin
ortadan kaldırılmasına . Sonuç olarak sül~jektivizmden
kurtulmak metodolojik kaynaklarına bağladı; bunu yaparken, tuttuğu notlan Schleinnacher'dan kadar kesin bir bilim olarak çıkan hermenötik aydınlattı. Heidegger' i kendi
18
Huınboldt, Nicolai Hartmann tanık
Bu
hermenötiğin
yorumlayıcı
Nietzche'nin ifadesiyle, olgular Bir sadece başka bir
tekrar yardımıyla kaçıp
lıenncnötik çalışımıları aydınlatan bir inceleme için kşz. F. Bianco. "'L · crnıcncutica in italia dal 1945 a- doggzi" in Rivista di Filosoplıia. vol. LXXIX. l98il. pp. 459-490. Kşz. h u ıııakalcniıı son tarafı.
19 Validity in intcrpretatioıı, Yak University. Press. New Haven, 1967. 20 kşz. .J. l1lciclıer_ Contcnıporary. Hcnııcm:utics as Mcthodc. Plıilosoplıy an Critiquc.
Routledge et Kcagan Paul, London/Boston/1-lenicy_ i 9fi(J, pp
386
kurtulabiliriz. Betti Onun düşüncesinde Bütün yorumlayıcı - burada hukukun uygulaması, bir müzik parçasının, adını verdiğimiz icrası - ortak epistemolojik bir yapı koyariaL Genel bir nPl'lT1C>n
bu ortak yapının temellerini aydınlatmak ve şartlarını tanımlama amacıyla yorum tiplerini ayırt etmektiL
2 ı ait olmak her yorumun ortak paydasıdiL iııcelemclcrinin şu
hususu çok sık belirtir: Her yonını süreci, anlamanın epistemolojik )O
problemini kesin olarak çözmeye çağırır. ·· Hermenötiğin kesin bir bilim olarak evrenselliğin i garanti altına alan şey, bütün yorum tipierindeki anlama probleminin bir!iğidir.
Betti bu noktada, hermenötiği anlama problemi yoğunlaştıran Schleirmacher'den esinlenir. Hermenötiğin, kuralları daima
yorumlanacak obje (Kutsal Kitap, kanun rnetni vs.. tarafından dikte edilen husus! disipliniere ayrıldığını tespit eden Scheleirnıacher, ona bir hareket vermişti. Bunu yaparken de onun Kuntslelıre des Verstehens
24 yani bizzat bir anlama sanatı olmasını istemişti. Paul Ricoeur'e Scheleirmacher böylece, Kant'ın Kopernikçi devrimini herınenötik taşımıştı: Yorumun kurallarını tanımlamak İstersek, hem metin tiplerini veya yorumlanacak objeleri; hem de bizzat anlama aktivitesini kendimize örnek almalıyız. Betti, böylece kendi hermenötik hareketini Kopernikçi devrimle
25 özdeşleştirir. Çünkü o, analizini aşkın süjenin epistemolojik zeminine, yoruma yön veren evrensel ilkelerin düzenlendiği yere açıklamaktaci ır.
Betti ağırlığı anlama problemine veren bir hermenötiğin evrcnselliğini ilan etmek için Schleiermac!ıer'dan esinlenir. Fakat, anlaıtıanın
epistemolojik probleminin terimlerini tanımladığı zaman, Dilthey tarafından ruhun nesnelleşmeleri üzerine yapılan vurguyu yeniden Dilthey şöyle diyordu: "Yazıyla tespit edilmiş bu tczahürlerin
21 Bctti. 1955,77:1967,50.
22 Bctti, 1955,157:1967,100:1962, ll: 1988,12.
23 Kşz. F. Sclıdcirmach(:r, Hermencutique, trad. par M. Simon, La bor et Fides, Paris, 1988, p. 99: "Yorumlama sanatı olarak lıermeııötiğin genel bir biçimi mevcut değildir: fakat sadece pek ';ok lıerıııeııötik vardır." Schelcirmaclıer gcnclliklc, hcrıneııötik için evrensel bir statü iddiasında
lıulunaıılarııı ilki diye sunulur. Bu doğru değildir. J. Danhauer {l-L-E. Hasso .laegcr'iıı makalesini bu konuda kşz.) "Studien zur Frühgesclıichtc der Hernıeııcutik", in Arclıüv für Begriffgcsclıichtc, 18, 1974, pp. 35-84 ). Clıladcnius ct CF. Mcier, ondan çok önce genel lıcrnıeııötikler geliştirdi!cr. 1 ~. Geldsetzcr, Chladcius'un yeni lıaskılarıııa yazdığı öıısözlerdc bunu doğru olarak hatırlatır. (Eiııleiung zur riclıtigcıı ausleguııg vcrııünHiger Rcdcııuncl Sclıiritlen, Lcipzig, 1742, rcp.: Ulisse\dorf 1969) ct Mc i cr ( Versuch c iner allgcmeiııcn Auslegungskurıst, l-I aile, 1757. rcpr.: Düsseldorf, l 965). Bilgisi ansiklopedik olan Iletti, bu VX!l. ve XVIII. yüzyıllıcrınenötiklcriııi az tanıyor gibidir
24 Ricoeur, Paul, Du texte iı l'actioıı. Essais d'lıerınerıautiquc ll, Scııil. Paris, 1986, p. n 25 Bcttı, 1955,45: 1967,4, 133
387
26 Betti "tasavvurun
konan nesnelleştirmelerden
edilemez bir yaratılmamıştır. Tarih, insan
doğrudan kavranabilir ve
eleştirmeyi ve Vico genellikle,
felsefenin bir
26 W. Dil\fıey, Ges. Sclırificn, V, 332; tr. Fr. "Originc et develoımemcınt de !'lıcrıneneutiqne" (1900) iıı W. Diltlıcy, L~ monde de !'esprit, Aulıier, Paris, 1947 .. tomc
27 Kşz. Onun "1 Principi di sckııza nouva di G.B. Vico c la teoria della inh:rpretazione storica" adlı makalesi, in Nuova Rivista di diritıocommercialc, i O, 1957, pp. 48-59. Bu konuda kşz. S. Noekes ·· fktti's Dqıt to Vico", in New Vico studies, p, 1988.
28 Belli, 1955, 62; 1967,44.
29 Kşz. Betti, J 955, gııoseologia enncncutica (Beui. 196 7; Kap. ll: Der /'.usıcımn.:mrozc:ss Mn,Pn·c""''«'''0 Erkenııststlıeorie)
388
anlarnda yazılı
z,nnındadır.
altına almalıdır.
30 Iletti. i 96'/. 1 srı.. haskısırıda bulunmayan pastüda Iki.! i, Uadarncr "Jkmıeneutiquc hisıoricisıııc·· ( 1961) adlı makalede fornıl'ıllqtiıilcn bi ı dcşı.iriyc cevap vcnı
Walırlıcil tın d IVlctlwdc, Mııhr, Tübingen. 2. Antı age. 196\ pp. 483 sq. ( ll ( ıauanıerJıcs Wcrke. IL 19B6, pp :;q.): tr. Fr. iıı ll...C!. Gadaıner, L'aıt de coıııprcndrc. t. 1. t\ııbicı i'mıs. 19X2. pp
31 Betti,
32 M. lkidcgcı. Scin mıı: Niemcycr, Tübingen, 14, Aullagc, 1977, p. l4.l.
yapmayı bilmeyi yapar. B iz bu
33
süreci gibi anlaşılan 34
türevidir. Bu türev olmak diye niteler. Açıktır ki,
Schleiermacher 'm ve benzemez. Bu anlayışa imkanlannın fenomenolojik,
B etti Heidegger' de, bozulduğunu Bu uv''"'"'""' bir durumunu
temel
33 lbid, p. 143: "İhr gewadıseıı sein".
34 Ibid, p. 143.
3 5 Betti, 1988, 13. 36 Be tti, 1988, 13.
390
duymaz; saf pratik anlamaya, ön anlamaya ve her gerçek anlamada işbaşında olan "kendini anlama"nın problematiğinc son derece önem veriL Betti'nin eleştirilerinin haklı nedenleri olabilir; fakat anlamayı kesin epistemolojik bir fiile indirgedikleri için bu eleştiriler tek tarat1ıdırlar.
Her ne pahasına olursa olsun subjektivizm korkusundan isteyen Betti, yorumun doğrulanabilir bir süreç olarak kalmasına çok önem verir. Eğer yorum amacı anlamak olan teleolojik bir aktivite ise, yorumun
37 gerçekleşmesi ve sonuçları, o~jektif bir tarzda kontrol edilmelidir. Bu kontrol, iyi tanımlanmış kurallar yardımıyla yapılacaktır. Herrnenötik, Augustinus'tan Schleiermacher'a, Boeckh'e ve Dilthey'a kadar, yorumun genel kurallarını ve yasalarını geliştirmeye çalıştı. Bu gün bu yasalar, herkesin bildiği gerçeklikler olarak gördüğümüz şeyi, çoğunlukla da
.18 sisternatik olmayan bir tarzda ifade ederler. Herkesin bildiği bu gcr\:ek lik ler şunlardır: Yorum ladığımız yazarların di lin i an lama, sözlüidere ve eleştirel eclisyon kritiklere müracaat etme, kapalı metinleri benzer pasajlardan hareketle aydınlatma, metinleri genel amaçlarına göre, parçaları bütünden hareketle yorumlama, bağiamın farkına varma, mecazları tanırna vs. zarure1i gibi hususlardıı·. Örneğin S ch leiermacher' ın gramatikal yorumunun iki büyük ilkesi vardı: Bunlardan birincisi bize şunu öğretir: Bir söylemele kesin bir belirlenime kavuşturulması gereken her şey, sadece yazar ve okuyucu kitlesinin ortak lengüistik alanından hareketle tanımlanmalıdır. İkincisi her kelimenin anlamının, bu kelimeyi yorumlanacak metinde
39 çevreleyen kelimelerden hareketle belirlenmesi gerektiğini bildirir. Yorum sonucu metinde açıklıkları görürüz; fakat yonırndan önce bu açıklıklar orada değildi. Metinterin çoğunlukla yazarının niyetinden bağımsız olarak ve daima lengüistik kullanımı göz önünde bulundurmadan, bağlamlarının dışında yorumlandıklarını tespit etmek için, örneğin Saiııt
Pavlos'un veya eski yazarların tefsir uygulamalarını hatırlamak en iyi yoldur. Bu kusurlar şüphesiz, günümüz yorumlarında da bulunur; fakat yorumun genel ilkeleri problem değildir. Bu tür kurallar, tarihsel ve eleştirel metot ilkelerinin henüz belirlenmediği bir çağda, eski metinlerin yorumu yararlıydı; fakat onlar XX. yüzyılda biraz eskidi. Diithey, kesin sahip insan bilimlerinin bir hermenötik programını başlatırken
verdi; fakat onuıı mahiyetini açıklığa kavuşturmayı ihmal etti. Yorum yasalarının ilkesi, önce varoluşun yapaylığını inceleyen bir hermenötiğin Heideggerci anlayışındaki yerini kaybetti.
3 7 Bctli, 1988, 19.
38 Krş. Augusliııus, De la doctrine clırctıc-ııııc. livrc llL
39 F. Sclı1eicrmaclıer Hcrıııcneutik, lırsg. Von H. Kimmcrle, Cari Wintcr, Hicde!bcrg, 1959. pp. 41. 69: Hcrıııenutik und Kritik, lırsg. Von Manli-ed Frank, Sulırkaıııp, Frankfurt am Main, 1977, pp. 1 O 1 116; tr. Fr. Herıııeııeutique. Labor et Fides. Paris. 1988, p.118, 128.
varoluşçtı
olmak için yorum Bereket versin anakronizm gösterdikleri
isabetli
projesini en düşündiL Betti, bu konusu hermeneötik kuralları, ona obje dikotomisinden çıkarır. zorunluluk olduğunu, bu dikotominin bir
40 aldığını söyler. Yorumda objektiflik mümkün olduğu kadar doğru
yorumlanmalıdırlar. böyle yeniden teşekkülü, sadece yorumcumm sübjektifliği ( ouverture) doğallığı, duyarlılığı
Y orumcunun görevi, bizzat anıaşılmak isteyen şeyi, kendi
mal etmektir. sorularla ortaya koyarız: Yabancı olan, yorumlayıcı bir sUbjektiflik çıkacak mıdır? Betti bu konuda sUbjektifliğin ve objektifliğ;in
çözmekle görevli hermenötik objesine bağlı olacaklardır. Bunun kuralın ilk objeyle, son
gibi sübjektivizmine reaksiyondur. belirtirken, yorumlama sayınakla ve yeni kriterin ya da şunu belirtir: Temsili
41 anlaşılmalıdır. Negatif sorularıımza göre anlamıdır. Anlam edilmemelidir. Betti her
" (Feda
40 Betti, 1955,262; 1967, 184; 1962, 13; 1988,17.
41 Betti, 1955, 305; 1967, 2.17; 1962., 14; 1988,22.
392
kendimize sonmımız metni veya daha olarak bir "temsili form"u yorumladığımız zamarı önyargıiarımızın kurtulabilir miyiz? Burada, bu ilkeyi için gerekli bir kuralın problemi ortaya Yazarın yeniden oluşturduğumuz yazarın orijinal düşüncesine uygun olduğunu ne zaman biliriz? Bu ikilemi için, yorum sürecinin dışmda kurulımış ve yorumun uygun olup olmadığı konusunda yargıya varmamıza izin veren bir açısını bulmak gerekir. Fakat bu bakış açısı, bizim sUbjektif açımız değildir.
Uygulaması problem olsa bile, objenin indcki bu ilk kuralın önemli eleştirel bir
bir davanın reddi (fın de ( alteri te)*
. Y orunıda sadece başkasının başkalığını tanımarnak
yorumun özünü teşkil eden diya!ogu bir
geldiğini beliıiir. Oysa böyle bir B etti burada öneml i bir
i riz?
bağımsız olması gerektiği
vardır. O gerçekte iki yorumlanacak metnin
safyorumları karşı
güne bir uyarlama Betti bunun, her
anlamına .n
benim ait olduğunu
O halde burada objeyle
objenin ikinci önemli bu sorulanı cevap vermek konulmuştur. Bu ikinci kural, hennenötik
(tota!itc) ya da kuralıdır. Bu kurala parçaların birbirini karşılıklı olarak aydınlattığı bir bütün olarak yorumlanmalıdır. Bu kural ayrıca şunu ortaya empoze eder: Tutarlı lık .. önce yorumun tutarlılığı fakat Buna bir tutarlılık
!J}. Belli, 1962, 14: !988, 22.
olmayanın niteliii,i. Terim. ü.:deş/ik leriminin kar.)tlr olarak kullam/nıaktadtr. Başka/tk. iıu
anlamda özdeşli{;in yadsmnıastdtr. /•!·wıstz düşz'inürü Renouvzer. tnime özel bu· anla11r vermiş ve "U e nden başka olanrn niteliği" anlammda kullant!nıtstu· .)'!w/astik terminohJjicle "nicelikçe haşka o/amn niteliği" anlammda kullamlmtşl1r. Ömeğin. ·nitelikçe özeleş olan rki damla suyun. !Ucdtkçe birbirinden ayn olmasr .. Skolastik dilde başka/i/au~ (ç.n.)
43 Betti, 1962, 30-1. Ayrıca kşz. "l.'crnıeııutica storica c storicita dcll'intcııdcrc" l96i. p. 10. Görünebiilm bu alelade gerçeklik için. bu ob,ıcııin otoııomisi kuralı. E Leviııas (Totalite et inlini) ve J.L. Marioıı (L'idole et la distance. 1977) gibi yazarlarda. bazı Jclscfı unsurları birlcştirir. Burada Adonıo'ııun Negatif diyalektiği mı totaliseıni sübjcktivizmin emperyalizmine karşıt olduğu objcniıı üstünlüğünü de hatırlayalım.
uygun olduğunu
anlamda nasıl
her yorumun
44 Wahrheituııd rnctlıodc, öncüileri arasında,
düşüııeceğiz.
278; Ges. Werke, l, p. 299; ır. tr., p.l34. Yetkinliğin bu aııticipatiomırıun özellikli olarak, G:H: Mcier'de herrncnötik tarafsızlık duygusunu
45 F. Bimıco, '·'Oggettivita dell'interpretazioııe dimcımioni del cornprendere. Un'ııanlisi critica dcll'cnneneutica di Emi.lio Betti", in Quadcnıi Fiorentini per la storia del pensiero giuridico modenıo, 7, 1978, p. 55, burada şunu belirtmekte daha az haksız değiliz: Totaliten in bu öne almması, yonımiayan sUbjektifliğin bir lı ak iddiasını temsil eder.
46 Betti, 1988,26. 47 onun her hermcnötik teorinin başlıca problemi olarak gördüğü yorum
dairesi problemi, sadece ikinci planda bir yer işgal eder. Bütün hermenülik teorisyenler arasmda bu dairenin yol açtığı problemleri en ıı:ı odur. Her şey sanki, Betti hernıeııötik dairesinin olıjcklivizmini tehlikeye atmaya elverişli problematiği aydııılatmayı seçmiş gibi cereyaıı etmektedir.
394
bir
başına yeterli bir gerçekliğin yalnız
Diğer iki sübjektifliği, daha açık biçimde işin içine kanştıracaklardır. B etti' nin bahisi (pari), hermenötiğinde kurucu sübjektifliğin kaçınılmaz olduğunu görmekten ibarettir. Betti, yorumun bir unsuru olmakla birlikte sübjektifliğin, objektiflik iddiasını tehlikeye düşürmediğine dikkat çeker. Üçüncü kural, yorumun aktüalitesi kuralıdır. Bu kurala göre yorumcu, yaratmanın genetik sürecini bizzat kendi içinde, varış noktasından hareketle, oluşturmak zorundadır ve onun bizzat kendinde (yorumcunun içinde), geçmiş hayatm bir düşüncesini ya da tecrübesini yeniden etkinleştirmek için, onları yeniden kurması gerekmektedir. Bütün
da, bir durum veya konum değiştirmeyi kendi manevi hayat dairesine 48
olur. terminoloji, hantal ve ve ilgilendiren şey,
süreç Tamamıyla "evet" denemez. İlk iki kural, yorumun g\~nellikle bağımsız ve tutarlı bir anlamı anıaçladığını daha ustaca belirtiyordu.
Bu üçüncü kuralın rolünü değerlendirmek
konulduğunu hatırlamak gerekir. şüphesiz
reddederek sübjektivizmi çok çatar. örneğin
Ranke'nin * meşhur sözünün telkin süjenin
ıçın, kime karşı
saf objektivistlere, kabfıl
tamamıyla ortadan 49
kaldırılması zamretini tam bir saçma olarak düşünür hukukçu meslektaşı da objektivistlerin bu yanılgısına
Betti, pek çok düştüğü için,
50 eleştirilerini ısrarla
herkesin bildiği apaçık çağdaş hermenötik adına burada sadece
kanıtlamaya çalışır. Oysa Betti kesin olarak, 5 ı
aktüalitesi sübjektivizm formuna neden sübjektivizm gördüğümüz gibi,
aktüelleştirmeye bu sübjektivizm tam hükümlerin, ne kendini verimli katkıda bulunan bu
hermenötiğine göre sadece sapkın
olarak neden iban~ttir? kesinlikle ne peşin anlamanın sübjektifliğiclir.
doktrinler, onun metodotojik
48 Bctti, 1995. 314; 1967,266.
1795-i/586 yılları arasmda yaşamış Alınan tarihçi. XIX yüzyılda Alınan Tarih Bilimlerinin kuruculanndan biridir (ç.n).
49 Betti, 1988, 34.
50 Belli, Kşz. Belli'de biyografik not 1962. 6.
51 Betti, l 967, 266, ıı. 1, bu not İtalyanca baskısmda yoktur.
395
52 lırlehre, in Betti, l967, kşz. Aynca 1962, 39, bunıda peşin hükümleri "anlamanın şartları" yapan Gadamer'in ponıdoksal tezi rcddc:dilir.
53 Betti, 1 98S, 15. 54 Betti, ! 962., 46.
Kendi kendine t1ileliği- fliçhir dış belirlenmeyi g::-:tekfitrneksizrtl, Aendi kendini gerçekleştirme olgusunu gerçekleştirir. Alman dü.yünürii Jmmanuei Kani, zihnin etkinliğini
kendiliğindenli/de niteler (ç.n.).
,.t- * Felsefede bulgusal yöntt-mı ve bulgusal varsayım gibi deyimlerde kullanı lt;·, lJulgusal )Jöntent, buldurma yoluyla ö~~retme Bulgusul varsayun ise, yeni bir bilgtye varma
aracı SÜtÜff11ÜŞ1 geçfc/ 1!m>'W1!1lnCJ.ri'
396
55 Beıti, 1962, 27,28 (kşz. Bari koııltransı, 1961, p. 8). Bu eleştirel ayırım, E.D. Hırsclı tarafindan yeniden ele alındı. Bu konuda kşz. G.B. Madisoıı'ııı ele~lirisi. "Eine Kritik anlam Hirschs Bcgri!T der Ridıtigkeit", in Scminar: Die l-!crrııcneutik und dh; Wisscııschaftcrı, hrsg. Von D--Ci. Gadamcr und G. Boehııı, Suhrkamp Fraııkllırt, am Main, 1978, p. 393-425.
56 Iletti, 1955, :ı ı !967, 230: 1962, 53; 1988,41. 57 Betıi, 1955,318.
58 Bctli, !967, 230; 1962,53.
397
59 "Hcnnerıcmik i listorismus", fr. L'art de com.prcııdre, p,56,
60 Kşz, F, Biımco, 1978, p, 75,
61 BcU, /i 1 '
%
Walırheit um! Methodc, p. 1\83 sq. (Gcs. Wcrkc, ll, p. 395 ); ır.
birinci tipte, tarihin ve bilgisel icra edilir. O
63
Bu mutlak olarak teolojik yorumda olduğu dayalı veya tercüme da bu alana
62 Belli, 1955, 347; sq.; 1967,258 sq; 1988,64. 63 Bctti, 1962, 49;
Düşünceyle ilgili (ç.n.).
doğru
en çok doğrulayıcı
ve
399
bu kavramı
yer alır. Gadamcrci merkezi problemini,
boyutunda hukuksal yorumda ve Metot) anahtar
örneklik fonksiyonu"ndan söz model olarak almaya
bir rol oynadığından bdirli duruma
aktivitesi uygulama uygulanamazsa
tarafından 64
olduğunda ısrar
Betti'nin istediği biçimde sadece uygulayarak ya
olan hukuksal
İşi farklı
Belti, "Jurisprudcıız und Rechtsgcsehichte vor dem Problem eler Auslcguııg". in Arehiv fur Rcchtsuncl So- zialgeschichte Jg. 40. 1952, p. 354-374, burada önerilen şey, tarihçinin hcrmeııötik göreviıli Hukuk Bilimcisinin gcrçeklelirdiği pratik uygulama hukukundan ayırmaktır. Bu noktada Bctti'nin Gadamcr'c cevabı için kşz. Bari konferansı. 196!, pp. ~i sq.
65 Kşz. W alırbeit und Mctlıode, p. 308 (Gcs. Wcrkc. !, p. 331 ); trd. p. ı 67- ı 68.
66 Walırlıcit und Methodc, p. 275 (Ges. Werke. I, p.295); Verite et Methode, trd. tr., p.l30.
67 Wahrheit und Methodc, p. 323 (Cies. Werkc. ll, p.346); Verite et Metlıode, trd. fr, p. 184.
şekilde
anlamın
401