28

deneme sayısı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

deneme sayısı interaktif

Citation preview

Page 1: deneme sayısı
Page 2: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 3 2 | Tenisçi Kahvesi

Novak Djokovic Cadılar Bayramında maça günün anlam ve önemine göre çıkıyor. Sakatlığı da olsa eğlendirmeyi daha ön planda tutuyor ve kendisi ile çevresini de eğlendiriyor..

Başlarken...Hayatta ne zaman karşınıza neyin çıkacağını hiçbir zaman bilemezsiniz. Öylece yaşayıp giderken bazı kişilerle yolunuz kesişir ve hayatınız bir yöne doğru kıvrılır.Bizimkisi de böyle oldu. Önce sporu, daha da özele inildiğinde tenisi seven in-sanlar olarak bir şekilde birbirimize rast geldik ve konuşmaya başladık. Zamanla bu muhabbet arttı ve bir grup oluştu. Bu gruptan projeler ortaya çıktı, gerçeğe dönüştürüldü. Zamanı geldi, sanal ortamda tanışan bu insanlar, reelde karşı karşıya geldi ve yüz yüze görüştü. Kısa süre içerisinde herkes birbirine ısındı. E, bu güzel arkadaşlıklara vesile olan tenis sporunu da öyle ortada bırakıp gitmek olmazdı.Birimizden çıkan bu e-dergi projesi, diğerlerinin de kafasına yattı ve ülkemizde tenisle ilgili kaynak sıkıntısı da göz önüne alındığında harika bir fikir olarak ad-dedildi. Tabii, sadece fikirle kalmıyordu iş. Yazacak, çizecek, tasarlayacak, düzen-leyecek, düşünecek, üretecek insanlar da lazımdı. Gerekli iş bölümü yapıldı. Kendi işini halleden diğerinin yardımına koştu ve bir şekilde, planlanılan tarihten biraz geç de olsa ilk sayı hazır hale geldi.Amacımız, birkaç tenis sitesi ve bir tenis dergisinden ibaret olan yazılı tenis kaynaklarını genişletmek, bu spora yeni hayranlar kazandırmak, zaten hayran olanlara bir şeyler sunmak, bunların hepsini yaparken de eğlenmek... Hummalı çalışmaların ardından ortaya çıkan işte eksiklerimiz elbette vardır ve muhteme-len de bolcadır. Ama ilk sayımızın olmasına ve çoğumuzun bu tarz bir tecrübesi olmamasına binaen bizi şimdilik affedin. Bu işi hevesle, istekle yaptığımız için çok zaman geçmeden çok daha iyi olacağımıza inanıyoruz.Bütün ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum her türlü emekleri için ve siz tenis-severlerin de olumlu ya da olumsuz görüşlerini, her türlü fikirlerini [email protected] adresine bekliyorum. Ready? Play!

Mesut UlukökİÇİNDEKİLER Londra Yolcusu Kalmasın...Kadınlardan sonra sıra erkeklerde... ATP Yıl sonu Şampiyonasına Ilgım’ın büyütecinden bakış.

18 Shanghai MastersAliye sizin için sezo-nun sondan bir önce-ki Masters turnuvası Şangay’ı inceledi.

24 WTA ChampionshipsTüm kahve ekibi toplandık, gözlem-lerimizi aktardık. 24 sayfa boyunca WTA’e doyacaksınız.

48 İstanbul ve İzmir ChallengerBerat ve Beril ile Türkiye’nin iki c h a l l e n g e r ’ ı n ı n havasını koklayalım

50 Stefan Edberg

Baran’dan geleneksel nostalji yazılarına giriş. İlk konuğu Stefan Ed-berg oldu.

52 Sıkça Sorulan Sorular..Mesut ve Gülşan, tenis hakkında bilmek iste-diklerinizi yanıtladı. Sizin de sorularınızı bekleriz.

6

Page 3: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 5 4 | Tenisçi Kahvesi

GÜNDEMDENPanik İnsan SerenaTeniste bildiğiniz gibi doping testleri hiç beklemediğiniz, bilmediğiniz bir anda yapılıyor. Sabahın 6’sında kapınıza görevli dayanıyor ve afyonunuz patlamadan size doping testini basıveriyor! Genelde tenisçilerin twitter adreslerini takip edenler, sosyal medyayla haşır neşir olanlar tenisçile-rin bu erken testlerden ne kadar şikayetçi olduklarını iyi bi-lirler. Ama bu tenisçilerden biri biraz fazla abartmış. Kim mi? Eski dünya 1 numarası Serena Williams!Los Angeles’taki evinde sabah 6’da kapısına birisinin geldiğini anlayınca panikle kendini evindeki panik odasına kapatmış ve üstüne de kilitlemiş. Asistanı da 911’i aramış. Olayla hemen ilgilenen polis, bir yanlış anlaşılma olduğunu, kapıya gelen kişinin doping testi için geldiğini belirtmiş. Doping testi yapıldı mı, orasını bilmiyoruz. Aslında bize kalırsa Serena hala panik odasında olabilir!

Allester başkan, WTA şampiyon!Bu yıl WTA’nın çizdiği harika grafikten sonra WTA’nın CEO’su Stacey Allester’ın sözleşmesi 2017’ye kadar uzatıldı. 3 yeni grand slam şampiyonuna merhaba dediğimiz 2011 yılını Al-lester istatistiklerle özetledi:-Top oyuncuların premier (grand slam’lerden sonraki en büyük turnuva kategorisi) turnuvalara katılımı %24 arttı.-Seyirci sayısı %12 arttı. (İstanbul’un katkısı burada yadsınamaz)-4 tane yeni turnuva görücüye çıktı.-Para ödülü 2012 itibariyle %8 artıyor.-Sony Ericsson, Rolex, Oriflame gibi büyük şirketlerden sözleşmesi olanlarla sözleşme uzatıldı, olmayanlarla yeni sözleşmeler imzalandı. (Rolex, WTA Sezon Sonu Şampiyonası’na sponsor oldu 6 yıl için)Son olarak merakla beklenen sorunun cevabı... İstanbul’da ortaya çıkmıştı “ATP ve WTA sezon sonu turnuvaları birleştirilecek. İstanbul’da Federer ve Nadal’ı da izleyebiliriz!” söylentileri. Allester, bunun yakın zamanda mümkün olmadığını söylüyor ama açık kapı da bırakıyor: “Kısa vadede mümkün değil ama ben bir hayalperest olarak uzun vadeli düşünüyorum ve neden olmasın diyorum. ATP sezonu kısalırsa ve sezon sonu turnuvalarımızın tarihi denk gelirse mutlaka ATP ile temasa geçeceğiz bu konuda.”

Djokovic’in BonusuAmerika Açık’tan bu yana sakatlıklarla boğuşan Novak Djokovic, Shanghai Masters’tan çekilmişti. Geçen hafta Basel’de oynayan Sırp raket yarı final maçında Kei Nishikori’ye son seti 6-0 gibi ağır bir skorla kaybederek elenmişti. Omzundaki sakatlık ciddiydi ve Paris

72 yaşındaki Rumen bir çılgın bu sene “hadi gelin, mavi toprakta tenis oynayalım, vallahi çok güzel olacak!” diye ortaya fırladı. Bilmeyenler için bu çılgın Rumen’i, yani Ion Tiriac’ı, kısaca özetleyelim.Tiriac, tenis oynamış ve 70’lerin başında 55. sıraya kadar yükselmiş.Tenisi bıraktıktan sonra Ilie Nastase, Guillermo Vilas, Mary Joe Fernandez ve Goran Ivani-sevic gibi isimlerin antrenörlüğünü ve menajerliğini yaptı. Arada iş adamı da oldu ve toplamda 7 milyon dolar ödüllü Madrid turnuvasının hem erkeklerde hem de kadınlarda sahibi. Ayrıca ATP 250 seviyesindeki Bükreş turnuvasının da lisansı onda.Birkaç sene önce Madrid turnuvasında BOSS’un mank-en kızlarını top toplayıcı olarak kullanıp bir kesimin tepkisini, diğer kesimin de dikkatini (!) çekmişti bu yaşlı amca. Şimdiki fikri ise kesinlikle daha korkunç. Bu senenin başlarında dillendirmişti normal kırmızı toprakta oynanan (başka ne olacaktı?) Madrid Masters turnuvasının mavi toprakta oynanması fikrini. O zaman ci-ddiye alınmamıştı ama son haberlere göre 2012 yılında en önemli turnuvalardan birini bir deneye kurban edeceğiz. ATP, Madrid’de mavi toprağı bir sene denemekten ve sonra tekrar oturup konuşmaktan yana. Rafael Nadal bu mavi toprak olayının üzerine kendini daha fazla tutamadı ve şunları tweet’ledi: “Madrid’in mavi toprakta oynanması hakkındaki yeni haberleri okudum. Tarih ve zeminin geçmişi için bir utanç! Umarım bir gün “mavi çim”de oynamak zorunda kalmam.”

Masters’tan da çekilip çekilmeyeceği tartışılıyordu.Bu arada yeni bir bilgi düştü kaynaklara. Djokovic, zorunlu 8 masters turnuvasının (bilgi: Monte Carlo tek zorunlu olmayan mas-ters turnuvası takvimdeki) hepsini oynaması halinde 2 mil-yon dolarlık bir bonus alacaktı. Shanghai’da oynamayınca bu olası bonusun miktarı 1.6 milyon dolara düştü. Eğer Paris’i de kaçırırsa hiç bonus alamayacaktı. Bu yüzden Djokovic’in sakat sakat oynayacağı, hatta ilk maça çıkıp maçtan çekileceği, sadece para için geleceğini söyleyenler de vardı. Djokovic, çıktı ve oynadı. Ama beklenildiği gibi olmadı. Ivan Dodig’i iki sette geçerek üçüncü tura adını yazdırdı. (ilk turu bye geçti) Üçüncü turda da vatandaşı Troicki’yi geçtikten sonra çeyrek final maçının sabahında sakatlığını gerekçe göstererek turnuvadan çekildi Tsonga’ya karşı. Böylece 1.6 milyon dolar ve 2 maç pratikle Londra’ya, sezon sonu turnuvasına doğru yol almış olacak. Hakkındaki söylentiler için ise Dodig maçından sonra konuştu: “İnsanların komik hikayeler ürettiğini görmek garipti. Korta çıkıp sadece bir oyun oynayıp sonra çekileceğimi söyleyenler bile oldu. Bu gerçekten inanılmaz. Bizler profesyonel atletleriz ve bu işin karşılığında para alıyoruz. Bu yeni bir şey değil. Ama ben mücadele etmeye geldim. Turnuvayı oynamak istedim. İyi durumda olduğumu biliyorsam mutlaka gidip o turnuvada oynarım. Fiziksel olarak oynayabilecek durumda değilsem oynamam. Bu kadar basit.”

Mesut Ulukök

Benim Sadık Yarim Mavi Topraktır

Page 4: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 7 6 | Tenisçi Kahvesi

Londra Yolcusu KalmasınIlgım Eroğlu

WTA Championships rüzgar gibi geçti. Peki ya erkekler? World Tour Finals’ta bileti kapanlar, ya da Bar-toli gibi bir fırsat gelmesini bekleyecek olanlar... ATP’de sezonu kapatmaya yaklaşırken sezon sonu turnuvası üzerinden üst seviyedeki oyuncuların geçirmiş olduğu sezona ve son durumlarına bir göz atalım.

Page 5: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 9 8 | Tenisçi Kahvesi

BİLETİ KAPANLAR BİLETİ KAPANLAR

novakdjokovıc

Söylenecek fazla bir söz yok. Nadal’ın 2008 yılını andıran iyi savunma ve kont-ratak temelli bir oyunu sezonun ilk 8 ayında hemen hemen aynı yoğunlukta uygulayabildi Djokovic. Karşılığını da 3 Grand Slam ve şimdilik 5 Masters kupası kazanarak fazlasıyla aldı. Özellikle fiziksel kapasitesindeki gözden kaç-mayan yükselişle bu başarıyı yakalayan Djokovic, yine 2008’deki Nadal gibi sezon sonuna doğru bu formun faturasını ödemeye başlamış gibi görünüyor.

WTF’te Ne Yapar? Bu sorunun cevabı Djokovic için iki net cevaptan biri olmalı; iyi veya kötü. Şöyle ki, Wimbledon sonrası ara verdikten sonra bile iki turnuvayı üst üste sakatlık sorunu yaşamadan kapatamayan Djokovic’in WTF’ya kadar kendini ne kadar toparlayabildiği ve bu kupa için kendini ne kadar zorlamak isteyeceği sorunun cevabını belirleyecek. Bu sezonki formunda pay sahibi olan doktoru ile yollarını ayırmış olması da toparlanma sürecindeki soru işaretlerini artıran unsurlardan. Djokovic’in bu turnuvaya hiç katılmayıp kendini din-lendirmesi ise haftalar öncesinden konuşulmaya başlanan bir olasılık.

rafael nadal

Nadal’ın geçirdiği sezon ve sezon sonundaki durumunun bir Nadal klasiği olduğu söylenebilir. Klasik olmayan şey Nadal’ın sezon içerisinde üst üste aynı rakibe defalarca kaybetmesi. Kazandığı kupaları yine doğup büyüdüğü top-rak kortta alan Nadal, Wimbledon’dan sonra sezonun önceki bölümün aksine önemli turnuvaların finaline adını yazdıramadı. Sezonun bu bölümünde fi-nalini gördüğü tek turnuva Amerika Açık oldu.

WTF’te Ne Yapar? Nadal için sezonun bundan sonraki bölümü 2009 yılına benzeyebilir. Ancak bunun yetersizlikten ziyade tercihen böyle olacağı da söylenebilir. Nadal 2009 yılında da Paris turnuvası öncesinde hedefinin Davis Cup olduğunu söylemişti; bu sefer de benzer bir senaryo izleyebiliriz. Bu yıl en fazla takıldığı Djokovic WTF’da olmayacak bile olsa bu kupa için Nadal’dan daha istekli olan Murray gibi oyuncular orada hazır bulunacaklar. Şu ana dek yılın en fazla maç yapan ve en fazla galibiyeti alan ismi olan Nadal kapalı sert kortlarda enerji harcamak yerine Davis Cup’ta iyi bir kapanış yapmayı hedef-leyebilir.

Londra Yolcusu Kalmasın... Londra Yolcusu Kalmasın...

Page 6: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 11 10 | Tenisçi Kahvesi

BİLETİ KAPANLAR BİLETİ KAPANLAR

andy murray

3 numaranın yeni sahibi için ise sezon adeta yeni başlıyor. Avustralya Açık finalini kaybettikten sonra toprak kort sezonuna kadar kendini toparlayama-yan Murray, toprak kort sezonu ile birlikte adım adım başladığı yükselişinde sonbahar döneminde zirveyi yakaladı. Oynadığı son 3 turnuvanın tamamını şampiyon kapatan Murray için işler şimdilik oldukça iyi gidiyor. Murray sönük başladığı sezondaki ilk kupasını Haziran ayında kazandıktan sonra ikinci kupasını Cincinnati’de kazandı. Cincinnati’deki ilk galibiyetinden Kasım ayına kadar ise sadece Nadal’a karşı Amerika Açık’ta aldığı bir yenilgisi var.

WTF’te Ne Yapar? Sezon sonu turnuvasını son yıllarda sonbahar döneminin en formda ismi kazanıyor; 2009’da bu isim Davydenko oldu, 2010’da ise Federer. Şu anki tabloda da Murray’in sezon sonu turnuvasının en güçlü şampiyonluk adayı olarak göründüğünü söylemek yanlış olmaz. Murray’in aynı zamanda Federer ile birlikte 2011 yılında Djokovic’i en fazla zorlayan isimlerden biri olduğu düşünüldüğünde, iyi bir Djokovic karşısında bile şansı olduğunu söyleyebiliriz.

roger federer

Son 7-8 yıldaki en kötü sezonunu geçiren Federer son kupasını Ocak ayında DOHA’da kazandı; bu turnuvadan sonra ise Dubai ve Roland Garros olmak üzere 2 kez final görebildi. Sezonun ilk altı ayında bu dönemi domine eden Nadal-Djokovic ikilisi arasından sıyrılamayan Federer son olarak Amerika Açık’ta kendisinden beklenildiği gibi bir performans sunabildi. Daha sonra Davis Cup eşleşmesinde oynayan Federer, buradaki maçlarından sonra Kasım ayına kadar herhangi bir turnuvaya katılmadı.

WTF’te Ne Yapar? Bir aydan fazladır maç yapmayan Federer’in durumunu, kendisinin 2009 yılındaki haline benzetmek yanlış olmaz. 2009 yılında da Avus-tralya Açık’a hazırlanmak amacı ile sezon sonundaki turnuvalara asılmayan Federer, bu yıl da benzer bir yolu takip edebilir. Her ne kadar koruması ge-reken 1500 puanı da olsa, Federer’in tercihini Avustralya Açık’a hazır gitmek-ten yana kullanması daha mantıklı görünüyor. 30 yaşına gelen büyük yıldız, artık turnuva kazanmak için gençlerle göze göz, dişe diş mücadele edecek enerji ve motivasyonu bulmakta zorlansa da, hala önemli isimlerin bir günlük gafletinden faydalanabilecek forma sahip. Bunun da en iyi örneğini bu yıl Ro-land Garros’ta Djokovic ile oynadığı maçta gösterdi zaten. Sezonun hemen başında oynanması nedeni ile kimsenin tam olarak formunu yakalayamadığı Avustralya Açık’ın karmaşık ortamı Federer için iyi bir fırsat olacaktır.

Londra Yolcusu Kalmasın...Londra Yolcusu Kalmasın...

Page 7: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 13 12 | Tenisçi Kahvesi

BİLETİ KAPANLAR

davıd ferrer

2011 sezonunda bir turnuvadan topladığı en fazla puan, Avustralya Açık yarı finalinden kazandığı 720 puan olan David Ferrer, istikrarı sayesinde WTF’a katılmayı garantileyen 5. isim oldu. Ferrer’in sezon içerisinde üst üste 3 turnuvayı kötü oynadığına hiç şahit olmadık ki bu da son iki yıldır Londra’da olmasının en önemli sebebi. Ferrer toprak kort turnuvalarında üst düzeydeki rakipleri eleyebilme kapasitesine sahipken, sert kort turnuvalarında ise yıldız isimlerin formsuzluklarından faydalanmayı oldukça iyi başararak 5 numarada-ki yerini sağlamlaştırdı.

WTF’te Ne Yapar? Ferrer’in WTF’te birden fazla galibiyet almasını sağlayacak tek senaryo Djokovic’in katılmaması, Nadal’ın aşırı derecede isteksiz olması ve kendisinden sonra gelecek isimlerin de kendilerini aşırı yıpratmaları olur. Ferrer her ne kadar sert zeminlerde ilk 15 dışına karşı istikrarlı sonuçlar alsa da, sezon sonu turnuvasında ilk 15’e karşı galibiyet şansının daha çok toprak korttaki üç set üzerinden oynanan maçlarda olduğu ortaya çıkıyor. Ferrer bu turnuvaya belki vatandaşı Nadal’dan daha fazla kazanma isteği ile gidecektir ancak fazla bir şansının olmadığının kendisi de farkındadır sanıyoruz. Davis Cup takımını bu yıl sırtlamış olan Ferrer’de ülkesinin topraklarındaki iyi bir kapanışa daha fazla motive olacaktır.

BİLETİ KAPANLAR

thomas berdych

Berdych’in Londra’ya gidecek olması oldukça şaşırtıcı görünüyor. Çek oyuncu bu sezon geçen yıl Slam turnuvalarında aldığı gibi flaş sonuçlar almasa da özellikle Masters turnuvalarında aldığı en kötü sonucun 3. tur olması, ken-disini Londra’ya taşıdı. Çek oyuncunun Londra bileti ise oynanan son turnuva olan Paris Masters’ta kesinleşti.

WTF’te Ne Yapar? Her ne kadar ilk slam finaline Wimbledon’da çıkmış olsa da Berdych bu sene hızlı kortlarda beklediğini bulamadı diyebiliriz. Özellikle ilk ondaki oyunculara karşı zaafı, Masters turnuvalarında aldığı sonuçlarla da kendini belli ediyor. David Ferrer gibi toprakta daha iyi oynayan bir isimle aynı gruba düşerse puan çıkarma şansı artar.

Londra Yolcusu Kalmasın... Londra Yolcusu Kalmasın...

Page 8: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 15 14 | Tenisçi Kahvesi

BİLETİ KAPANLAR

jo-wılfrıed tsonga

Berdych’in aksine Masters turnuvalarının çoğundan kötü sonuçlarla ayrılsa da Slam sonuçları ile bunu bir nebze de olsa telafi etti Tsonga. Ülkesinde oynanan turnuvaları iyi değerlendirebildiğini söyleyebileceğimiz Fransız oyuncu da işini son haftaya bırakan isimlerden. 7. sıradaki isim olarak izleyeceğiz Tsonga’yı Londra’da.

WTF’te Ne Yapar? Zeminin Tsonga için uygun olduğunu söyleyebiliriz. Tek dezavantajı, zemin beklenilenden yavaş olur ve oyunlar uzarsa rallilerdeki yetersizliği olur. Tsonga özellikle enerji konusunda sıkıntı yaşayan bir isim ve maçların kısa sürmesi oldukça işine yarayacaktır. Formda olursa geri ka-lan oyunculardan puan kopartma ihtimali ciddi olarak var, ilk 4 dışındakilerle yapacağı maçlarda favori olduğu bile söylenebilir.

BİLETİ KAPANLAR

mardyfısh

Sert zeminlerde aldığı iyi sonuçlarla bu sezon Amerika’nın bir numarası olan Fish, Londra biletini alan 8. isim oldu. İnişli çıkışlı bir grafiği olan Fish, son haftalarda kötü sonuçlar aldı. Kapalı sert zeminlerin servis-vole oyunu için uygun olduğu göz önüne alınırsa Londra biletini alamaması büyük sürpriz olurdu.

WTF’te Ne Yapar? Fish, kapalı sert zeminlerde iyi oynayabilecek yapıda olmasına rağmen nedense Avrupa’daki turnuvalardan çok da parlak sonuçlar alamıyor. Bu gelenek bu yıl da değişmedi. Londra’daki kort geçen sene ilk maçlarda ol-dukça hızlıyken zamanla biraz daha yavaş oynanan bir zemin halini almıştı. Aynı zeminsel özelliklerin bu yıl da devam edeceğini söyleyemeyiz tabii ancak yine de Fish’in final turları şansını azaltan bir durum bu. Berdych ve Ferrer, Fish’in puan kopartabileceği isimler.

Londra Yolcusu Kalmasın... Londra Yolcusu Kalmasın...

Page 9: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 17 16 | Tenisçi Kahvesi

SIRASINI BEKLEYECEKLERJANKO TIPSAREVIC: Yılın ikinci yarısını iyi geçiren ve son haftalarda ivmesi artan isimlerden. Gerilerden gelerek alternatif isimlerde ilk sırayı almayı başardı. Bunda özellikle finallerde tıkanma huyundan son aylarda vazgeçmiş olmasının rolü büyük. Normal şartlarda diğer oyuncuları yenme-si zor gibi gözükse de hem yakaladığı form hem de ilk sekiz oyuncunun formsuzluk ve sakatlık gibi zaafları göz önüne alınınca oynama ve puan alma şansı bulunuyor.

NICOLAS ALMAGRO: İkinci alternatif olarak Londra’ya gidiyor. 250 ve 500 puanlık turnuvalar-da aldığı sonuçlarla buraya yükselen Almagro’nun slam ve masters turnuvalarında aldığı sonuçlar hiç iç açıcı değil. Son aylarda da çok formsuz. Oynama şansı çok ama çok az fakat oynasa bile burada maç kazanması büyük sürpriz olur.

İstediğin kadar kupa kazan, İstediğin kadar para kazan,Eline sıkı sıkıya yapışmış bu yumurcaktan daha büyük bir huzur var mı bu dünyada?

Londra Yolcusu Kalmasın... Objektiflere Yansıyanlar...

Page 10: deneme sayısı

18 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 19

Rolex Shanghai MastersAliye Akçil

Djokovic’in katılmadığı, Nadal’ın ise erkenden elendiği turnuvada Murray şampiyonluğu korumasını bildi.

Page 11: deneme sayısı

20 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 21

Erkeklerde yılın dokuz masters turnuvasından sekizincisi olan Shanghai Rolex Masters, Çin’in Shanghai kentinde düzenleniyor. Masters kapsamında olması nedeniyle kazananın 1000 puan aldığı turnuvada şampiyonluk ödülü 620.000$. Shanghai’da sert kortta oynanan turnuvada teklerde 56 oyuncu, çiftlerde de 24 takım mücadele ediyor. Turnuvada dağıtılan toplam para ödülü ise 3.240.000$. Turnuva göz alıcı tenis kompleksi Shanghai Qi Zhong Tennis Center’de düzen-lenmektedir. 15 bin kişilik kortun çatısı kapanabilmektedir.

Seribaşları:

1. Rafael Nadal 2. Andy Murray3. David Ferrer4. Mardy Fish

5. Jo-Wilfried Tsonga6. Tomas Berdych

7. Nicolas Almagro8. Gilles Simon

Djokovic, Federer, Del Potro ve Soderling çekilince turnuvanın seribaşları da değişti.

1 numaralı seribaşı ve 2009 yılı finalisti Nadal, geçen yıl 3.turda Jurgen Melzer’e yenilerek elenmişti. Bu yıl 20. Masters şampiyonluğu için turnuvadaydı. 2010 yılında finalde Roger Federer’i yenerek şampiyon olan Andy Murray ise ünvanını korumak istiyordu.

Tek erkeklerdeki bir numaralı tenisçimiz Mar-sel İlhan turnuvaya eleme turlarından katıldı. Mar-sel, elemelerin ilk turunda Bosna asıllı Avustralyalı ATP 153 no Marinko Matose-vic ile oynadı ve 6-3/6-0’lık setlerle mücadeleyi kazandı. Eleme ikinci tur maçında ise ATP 95 no İtalyan Flavio Cipolla’yı 6-2 6-1 yenerek

bu yıl 7. kez bir ATP turnuvasında ana tabloya yükseldi. Marsel’in iki eleme maçında toplam 6 oyun vererek ana tabloya çıkması önemli bir başarıydı. Ana tabloda ilk tur rakibi İtalyan Grigor Dimitrov oldu. Dimitrov 20 yaşında ve ATP 70 numaraydı. İkili arasındaki ilk ve tek maç bu yıl Cincinnati’de ilk turda oynanmış ve Dimitrov o maçı 6-3/7-5 kazanmıştı.

Marsel ana tabloda ilk tur maçına çok etkili başlayarak ilk seti 6-2 kazanmasına rağmen ikinci sette düşen performansını üçüncü sette de yeterince yük-seltemeyince 6-2/1-6/4-6 yenilerek turnuvaya ilk turda veda etti. Geçen yıl da elemeleri geçip ilk turda Thomaz Bellucci’ye yenilen Marsel, turnuvadaki performansıyla 35 ATP puanı ve 14.150$ para ödülü kazanmış oldu. Marsel ilk turu geçebilmiş olsaydı ikinci turda rakibi Andy Roddick olacaktı.

Turnuvanın ise henüz ilk turlarında beklenmedik sürpriz sonuçlar alındı. 5 numaralı seribaşı Mardy Fish ilk turu bye geçtikten sonra ikinci turda Avustralyalı genç yetenek Bernard Tomic’e yenilerek turnuvaya veda etti. Se-zon sonu turnuvasına katılması muhtemel tenisçilerden biri olan Fish, burada kazanacağı puanlarla bu hedefe bir adım daha yaklaşabilirdi ama olmadı.

Rolex Shanghai Masters Rolex Shanghai Masters

Page 12: deneme sayısı

22 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 23

Henüz ikinci turda elenen isimler arasına 4 numaralı seribaşı Jo-Wilfried Tsonga da katıldı. İlk turu bye geçtikten sonra ikinci turda Japon Kei Nishikori ile oynayan Tsonga, maçtan 2-1 yenik ayrıldı. Maçın final setinde kendi servis oyununda Nishikori için maç puanıyken hem de ikinci serviste ace atıp durumu berabere yapan Tsonga, ardından iki sayı üst üste kaybederek maçı da kay-betti. Böylece Mardy Fish’in ardından Tsonga da sezon sonu turnuvası için kazanılacak puan hesapları yaptığı bir turnuvadan eli boş ayrılmış oldu.

Turnuvanın en büyük sürprizi ise 3. turda yaşandı. Turnuvanın 1 numaralı seribaşı dünya 2 numarası Rafael Nadal üçüncü turda Alman Florian Mayer’e 7-6(5) /6-3 yenilerek elendi. Geçen yıl Shanghai de yine 3.turda Jurgen Melzer’e yenilerek elenen Nadal için puan kaybı olmadı belki ama katıldığı son iki turnuvada final gördükten sonra 3.turda yenilmek hem kendisi hem de onu destekleyenler için üzücü oldu.

Elemelerden gelen Matthew Ebden’in çeyrek finale, Japon Kei Nishikori’nin yarı finale çıktığı turnuvada final maçı Andy Murray ve David Ferrer arasında oynandı. Turnuva öncesinde son iki haftada katıldığı iki Asya turnuvasından (Bangkok ve Tokyo) kupayla ayrılan Murray, final maçında Ferrer’i 7-5/6-4 ye-nerek üç haftada üç şampiyonluk kazanırken aynı zamanda “Asian Hat-Trick” yapmış oldu. Ayrıca bu şampiyonluğun ardından Murray sıralamada Roger Federer’i geçerek yeni dünya 3 numarası oldu. Böylece bu turnuva sonrasında 23 Haziran 2003’ten bu yana Federer sıralamada ilk kez ilk 3’ün dışında buldu kendini.

Şimdi Murray’nin yılı 3 numarada bitirip bitiremeyeceği merak konusu. Yılın kalan bölümünde korunması gereken puanlara bakıldığında Federer’in 2610 puanına karşılık Murray’nin 625 puanı olduğu düşünülürse, Murray için kari-yerinde ilk defa sezonu 3 numarada tamamlamak çok zor olmasa gerek...

Rolex Shanghai Masters Rolex Shanghai Masters

Page 13: deneme sayısı

24 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 25

Sporcusuyla..Hakemiyle..Seyircisiyle..

Alnımızın Akıyla..

WTA CHAMPIONSHIPSYıllardır beklediğimiz hafta geldi ve ne olduğunu anlamadan bitti bile. Sinan Erdem Spor Salonu tenise susayanlarla doldu ve taştı. Seyirci rekoru kırıldı, oyuncular ve hatta hakemler bile kendisine gösterilen ilgiden memnun kaldı. Türkiye’nin aday olduğu 2020 Olimpiyatları için elini güçlen-diren bu muhteşem organizasyonda tüm kahve ekibi toplandık, izlenimlerimizi kağıda döktük... Hazırlayanlar: Aliye Akçil, Birkan D. Kayaoğlu, Berat Mahmuzlu, Baran GüvenIlgım Eroğlu, Mesut Ulukök, Ezgi Eyüboğlu, Gülşan Ülgen.

Page 14: deneme sayısı

26 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 27

Kadınlar tenisinin en önemli organizasyonlarından biri olan sezon sonu şampiyonasının 3 yıllığına İstanbul’da düzenleneceğini ilk defa duyduğumda 2007 yılıydı. O günden bugüne uzun zaman geçti. Haberi ilk duyduğumda önce çok heyecanlanmış ama hemen ardından kaygılanmaya başlamıştım. Bu işin üstesinden gelebilir miyiz diye düşünmeden edememiştim.

Sinan Erdem’in de adı üzerinde “çok amaçlı” bir spor salonu olması ve halihazırda basketbol sporu-na hizmet vermesi nedeniyle zaman oldukça azdı. Bu kadar zaman içerisinde özverili çalışan yüzlerce görevli, sürekli yapılan denetimler, bir anda bir bas-ketbol salonunu tenis kortuna çevirivermişti işte.

Kura çekiminden hemen önce, elbiseler Cemil İpekçi’den...

Her şey hazırdı, sporcular ülkemize gelmeye ve antrenman yapmaya başladılar. Artık nefesler tutulmuş, son noktaya gelmiştik. Kura çekimi başlayacaktı. Çırağan’da özel bir organizasyon ile yapılması planlanan kura çekimi, Van depremi ve Güneydoğu’da verdiğimiz 24 şehit nedeniyle sporcuların da çoğunlukla kaldığı Ataköy’de yapıldı. Dünyanın bu sene en iyi 8 raketi, Türk Bayrağı’nın renklerinden esinlenilen kırmızı ve beyaz gruba dağıldı..

Kırmızı Grup

Caroline WozniackiPetra Kvitova

Vera ZvonarevaAgnieszka Radwanska

Beyaz Grup

Maria SharapovaVictoria Azarenka

Na LiSamantha Stosur

Aliye’nin Gözünden Turnuva Öncesi..

WTA Championships WTA Championships

Page 15: deneme sayısı

28 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 29

Aylardır kimlerin eklendiğini adım adım takip ettiğim katılım listesine bu kez “Kim kazanır?” ve “Ben kimi destekleyeyim?” sorularına cevap vermek amacıyla tekrar bir baktım. Gelmeden önce hem kahvemizin, hem de Emre Yazıcıol’un “Kim kazansın” sorularına Kvitova cevabı vermiştim, ama nedense son anda tekrar değerlendirme gereği duydum. 2011 yılının başında 34 numara olup 3 numaraya kadar çıkan bu hanım kızımız, nedense gözüme Wozniacki ve Sharapova’nın arkasında desteklenecek sürpriz isim gibi görünmüştü. (Kısa süre sonra hem “hanım kız”, hem de “sürpriz” olduğu şeklindeki yargılarım değişecekti)Aslında gönlüm Samantha Stosur’dan yanaydı, ama onun kazanma ihtimali pek gerçekçi görünmemişti. Bu nedenle tekrar “Kvitova”da karar kıldım.

Baran’la Birinci Gün...

Erken geldiğimiz için içeriye çabuk girdik. Salonda Radwanska idmanı olduğu habe-rini aldığımız için acele etmeye çalışmıştık, ama girdiğimizde çoktan bitmişti. Işık oyunları için provalar sürüyordu. Açılış töreni dedikleri etkinlik Van depreminden midir bilinmez, sönük geçti. Işık oyunları için yere gerilen beyaz örtü kaldırılıp sert kortun mor ve açık yeşil yüzeyi ortaya çıkınca heyecan en üst seviyeye ulaştı.

Biraz sonra Petra Kvitova ile Vera Zvonareva’yı kortta gördük. İki tenisçi de servis performansını oturtamamış olacak ki, ilk 4 oyunda servis kırıldı ve ilk set 2-2 oldu. Bu noktada koçunu yanına çağıran Kvitova sonraki 4 oyunu alarak, ilk seti 6-2 almayı başardı. (Kvitova ile koçunun taktik alma pozisyonlarına hasta oldum. Yan yana oturup dertleşir gibi konuşuyorlardı “Ne yaptın Petra?” “Ne yapayım işte, basit hata, winner falan her zamanki gibi” der gibi). Bu gazla ikinci sette de durumu 4-1’e getiren Petra, artık yavaştan öteki maça hazırlanmamız gerektiğini muştulamıştı. Diğer yandan bir şans eseri yanıma oturan 40’lı yaşlarındaki ablamız, tenis oynayan, zaman zaman kupa alan birisiydi ve “biter bu maç” dediğimde, “benim de bir keresinde oynadığım kadın 5-1 öndeyken, arkadaşlarına ’10 dakikaya geliyorum’ demişti, nasıl hırs yaptıysam 7-5 aldım” dedi. Sonra 4-4 olunca da haklı çıkmanın eşiğine geldi. Vera son bir çıkışla durumu 4-4’e getirerek maçın bitmediği mesajını vermeye çalışıyordu. Lakin Petra sonraki iki oyunu da alarak maçı 6-2 6-4 ile kapatmayı başarıyordu.

Hırslı görünen Petra ilerleyen günlere de damga vuracakmış gibi gözükürken; Vera, oyununu, özellikle de servislerini oturtamamış ve ilerleyen günlerde de başarılı olamayacakmış gibi göründü. İlk gün kitabına uygun davranarak sivrilmekten uzak duran İstanbul seyircisinde oyuna ilk müdahale ise “Come on Vera” ile basın tribününden, Erdal Özyağcılar’dan geliyordu.

Kvitova d. Zvonareva 6-2/6-4

Günün ikinci maçında bir türlü meşru 1 numara olarak görülemeyen Caroline Wozniacki, yarı-vatandaşı Agnieszka Radwanska’yla oynuyordu. Radwanska son 1 ayda iki kupa alarak İstanbul’a gelme konusunda gösterdiği azmi sürdü-rerek ilk sette 4-2’lik üstünlük sağlıyor ancak Wozniacki geri gelmeyi başararak 5-4’e getiriyordu. Bu aşamada 0-40 geriye düşerek 3 set puanı çeviren Rad-wanska bir de servis kırarak ilk seti 7-5 kazanmayı başardı. Ancak kondüsyon bakımından Wozniacki’ye kafa tutamayacak gibi görünen Radwanska ikinci sette aktif dinlenmeye geçti ve ikinci set 6-2 ile dünyanın 1 numarasına gitti. Üçüncü set 5-4 oluncaya kadar ortada kalırken, Radwanska son servis oyu-nunda servisini kırdırarak, son seti 6-4, maçı da 2-1 kaybetti. Aga Radwanska, her topa koşması ile, mücadelesi ile seyirciden gelen alkışların önemli bir kısmını alırken, artık seyirciler ve sonraki günlerde de anlaşılacaktı ki medya Sharapova maçını beklemeye başlıyordu.

Wozniacki d. Radwanska 5-7/6-2/6-4

Günün son maçında, 17 yaşında Wimbledon şampiyonluğuna ulaşıp, Belçikalılar ve Williamslar sonrası döneme hükmetmesi beklenirken sakatlıklardan yana yüzü gülmediği için bir türlü oyuna ağırlığını koyamayan ama 2011 yılında ni-hayet 2 numaraya geri dönerek istikrarlı performansına kavuşan Maria Shara-pova, tenis hayatının tümünde azmiyle göz dolduran, sonunda bu güzel ka-riyerini Serena Williams’ı ABD Açık finalinde yenerek ilk tekler Grand Slam şampiyonluğuyla taçlandıran Samantha Stosur ile karşı karşıya geliyor ve biz-leri ilk defa hangi tarafı tutacağımız konusunda kararsız bırakıyordu.

WTA Championships WTA Championships

Page 16: deneme sayısı

30 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 31

Maça hızlı başlayan Stosur, ilk seti 6-1 kazanmakta zorlanmazken, Sharapova geçirdiği önemli bilek sakatlığı sonrasında oynadığı ilk sette toparlanamamış görünüyordu. İkinci sete daha kararlı başlayan Masha elde ettiği 3-0’lık üstünlüğü koruyamıyor ve özellikle de servisleriyle gerçekten formda gözüken Stosur karşısında ikinci seti 6-4 kaybediyordu. Rakibine karşı oynadığı 9 maçı da kaybeden Stosur, bu döngüyü 10. maçta kırmayı İstanbul’da bizlerin önünde başarıyordu.Stosur d. Sharapova 6-1/6-4

Masha turnuva öncesi basın toplantısı esnasında gayet neşeli görünüyordu. İstanbul’a geldiğinde de sorun olmadığını söylüyordu. Ancak işler iyi başlamadı onun için, öyle ki 9-0’lık serinin özgüveni de yet-medi ve set bile alamadan ilk maçta boynu bükük ayrıldı sa-hadan...Bu gerçek olamayacak kadar güzel ortamdan ayrılırken saat 23:30’a varıyordu. İnsanların gözlerinin içi gülüyor, tenis otoriteleri İstanbul seyircisinden övgüyle bahsediyordu. Daha 5 gün olduğu için sevinçliydik, tenise doymak için önümüzde 5 gün daha vardı...

Birkan, ikinci günü anlatıyor...Uzun zamandır beklenen şampiyonanın ilk gününü geride bırakmıştık bile. Aklımda kalan en büyük şey, önümde oynanan oyuna inanamamak. Salonda, salondan çıkarken, eve dönerken, uyumaya hazırlanırken, oyuncuları izleme şansına sahip olduğum için hep şükrediyordum.Sabah uyandığımda bu duygulara bir de müthiş bir yorgunluk eklenmişti. Bu-nun esiri olarak “bugün biraz geç çıkayım” dedim, demez olaydım. 15 dakika geç çıkma planı oldu 30 dakika, 45 dakika. Metrobüse nefes nefese kendi-mi attığımda aklımdan bir sürü soru geçiyordu..Bu metrobüs geldiğinden bu yana bu kadar sık binmiş miydim?... Stosur Sharapova’ya karşı kırdığı şeytanın bacağını bu sefer Azarenka’ya karşı kırar mı?... Wozniacki durumu garantiler mi, yoksa Vera savaşır mı? Roland Garros şampiyonu Li neler yapacak? Shara-pova turnuvaya veda mı edecek?

İlk sorunun cevabını Azarenka fazlası ile verdi za-ten, dünkü maçları da izlemiş olacak ki, baskılı bir hücum oyunuyla işi hemen bitirmek arzusundaydı. Stosur dün Sharapova’ya karşı izlediğimiz Sto-sur gibi değildi daha fazla hata yapıyordu. Ve karşısında bambaşka bir Azarenka vardı. Kah-venin twitter hesabından maçı telefonla anlat-maya çalışırken bir yandan da gelen tweetlerin bir tanesinde şu bilgi vardı: Azarenka’nın servis oyunlarında Stosur sadece beş puan alabilmiş. İşte bu bize, geçtiğimiz WTA Yılsonu Şampiyonaları’nda gruptan çıkamayan Azarenka’nın bu sefer o kupayı nasıl istediğini de anlatıyordu. Maç 1 saat 10 dakika gibi kısa bir sürede tamamlandı bize de Azarenka’nın dili dışarıda yumruk şovunu izlemek kaldı:)Azarenka d. Stosur 6-2/6-2Ve geldik Andrew’un anoslarında en çok alkışı ve ilgiyi gören insana.. Ma-ria Sharapova’nın ikinci maçına başlıyorduk. Masha’nın turnuvada kalmak ya da kalmamak anlamındaki mücadelesine.. Son maçın Azarenka ile olduğunu ve kendisinin de Stosur ile yaptığı maçta yenildiğini düşünürsek mutlaka kazanılması gereken bir maç ve Masha da öyle başladı zaten..İlk sette 4-2 öne geçiyordu tamamdı artık bu seti alır derken bir anda Li servis kırdı, set de tie-break’e gitti. Tie-break’te Masha şov yapıyordu. 4-0.. Eh artık buradan seti de vermesin yani hem daha çift hata bile yapmadı derken, maçtaki en kritik çift hata geldi. 4-1... 4-2... 4-3... 4-4... Hem Sharapova hem de seyirciler “Ne oluyor ya” diye soramadan tie-break’te arka arkaya 7 puan ve ilk set Li...

Masha da herkes gibi şoktaydı. Zaten ikinci set de bu şokla başlayıp bir anda 5-2’ye geldi. Li maç için servis kullanıyorken, Masha servis kırdığında bütün salon ayağa fırlıyordu, herkes buradan Masha’nın çevireceğine emindi. Sharapova çevirir-di ve maçı da alırdı.. Ama bugün değil.. Burada değil.. Li ikinci kez maç için servis kullanırken ser-visine ne pahasına olursa olsun tutundu ve maçı da, Masha’nın umutlarını da aldı gitti.

WTA Championships WTA Championships

Page 17: deneme sayısı

32 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 33

Masha’nın hala bir şansı olabileceğini düşünenler, Türkiye’nin herhangi bir sporda grup mücadelesine girmesiyle alışkın olduğumuz averaj hesaplarına başladılar bile ama olay noktalanmıştı, çünkü Sharapova bilek sakatlığı ne-deniyle turnuvaya veda ettiğini açıkladı. Seyirciler şokta, kimisi üzgün, bir Sharapova maçı daha izleyemediği için.. Kimisi de kızgın, “madem sakatlık vardı bu maça neden çıktın ve Bartoli’nin şansını engelledin” diye kendi ken-dilerine Sharapova’ya sitemdeler...Li d. Sharapova 7-6(4) / 6-4

Kahve ekibimizden Berat Mahmuzlu, bir şekilde basın tribününe sızmış oradan el sallarken başladı Wozniacki-Zvonareva maçı.. Bir ölüm kalım maçı daha...Vera inanılmaz girdi maça bir anda 2 break farkı da sağlandı. Wozniacki’ye umut dahi vermeden 35 dakikada da seti bitirdi.İkinci sette ise daha dirençli bir Wozniacki vardı, Sharapova’nın turnuvayı bıraktığı ve kendisinin yılı 1 numarada bitirmesinin garanti olduğu haberi de gelince direnci eğer böyle bir şey mümkünse daha da arttı. Zaten bu duygular içerisinde ikinci set Wozniacki’nin oldu.Berat basın tribününde ne zaman Wozniacki önüne gelse sürekli Come on Woz diye bağırıyor, izin verseler neredeyse sahadan izleyecek o kadar öne gelmiş :) Ama Vera turnuvanın elinden gitmesine izin vermeyecek. Savaşıyor, direncini arttırıyor, oyunu yukarı çekiyordu. Üçüncü seti ve maçı da seyircinin de yoğun alkış ve tezahürat desteği altında (belki Berat hariç :) ) 6-3 ile kapatacaktı.

Zvonareva d. Wozniacki 6-2/4-6/6-3

Hiç Grand Slam kazanamamasından ötürü bir numarada olması sürek-li yadırganan Wozniacki, yüksek dayanıklılığının karşılığını bu sene de aldı. 2 sene üst üste yılı bir numarada kapatan Danimarkalı raket, gelecek için umutlu olduğunu söyledi. Önümüzde-ki sene bir slam alırsa, kimsenin çok eleştireceği bir nokta kalmayacaktır kendisi hakkında.

Gülsan ile üçüncü güne...

Seyircinin bu özelliğini gerçekten çok sevdim, tamam herkesin tuttuuğu bir isim var. Ama sahada savaşanın, futbolun amiyane tabiri ile formasını ıslatanın hakkını sonuna kadar da teslim ediyor. Şampiyonanın kalan günlerinde grup-larda ölüm kalım mücadelelerinin sertleşmesi ile birlikte daha etkili maçlar izleyeceğimiz kesin gibi.

Turnuvanın ilk iki günü nasıl geçti anlamadık açıkçası. Evde rahat izlemenize rağmen maçların süreleri daha çok rahatsız ediyor ve çabuk sıkılıyorsunuz, onu anladım. Neredeyse 6 saat boyunca, en fazla 5 dakikalık aralarla maçları izlemek yorucu oluyor ama yine de zaman nasıl geçmiş anlamıyorsunuz. 3. günün ilk maçı, önceki maçlarını 2 sette kazanmayı bilmiş iki tenisçi arasındaydı; Li Na ve Victoria Azarenka. Daha önce 5 kez karşılaşmışlar ve Li Na bu karşılaşmalarda 4-1 öndeydi ama o gün bu üstünlüğün çok da bir şey ifade etmeyeceği daha ilk oyunlardan belli oldu. Sharapova'yı çok rahat geçen Li, Azarenka karşısında hiç de dün Sharapova'yı 2 sette tunuva dışına itmiş (her ne kadar Sharapova bu turnuvada gerçek kimliğini yansıtamamış ve turnuvanın ortasında çekilmiş olsa da) Li gibi değildi. Azarenka maçın başında kontrolü eline aldı ve hiç bırakmadı. Li Na'nın vücut dili de bunu doğrular gibiydi. Azarenka maç boyunca çok iyi servis attı, rallileri domine etti ve çoğunlukla Li'yi hataya sevk etti.Maçtan sonra winner sayısında Li’nin Azarenka’yı ikiye katladığını gördük (18-9) ama kortta öyle bir görüntü yoktu. Belki de winner sayısında Azarenka’yı ikiye katlayan Li’nin basit hata sayısında da Azarenka’yı ikiye katlaması bize böyle hissettirdi. (!) Ayrıca returnlerde de Li, Azarenka'nın güçlü servisleri karşısında herhangi bir varlık gösteremedi. Azarenka iki seti de 6-2 ile ka-zanarak yarı finale çıkmayı garantileyen ilk isim olmayı başardı. Li ise yarı finale kalma şansını Stosur ile oynayacağı maça bıraktı. Azarenka, maçtan sonnraki röportajında seyircilerden çok etkilendiğini ve bunun onda daha da iyi tenis oynama isteği uyandırdığını söyledi.

.

Azarenka d. Li 6-2/6-2

WTA ChampionshipsWTA Championships

Page 18: deneme sayısı

34 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 35

Günün ikinci maçı ise turnuvanın ilk maçında etkileyici bir performans göstermiş Petra Kvitova ile dünya 1 numarası Caroline Wozniacki arasındaydı. Wozni-acki Grand Slam'siz 1 numara olmanın dayanılmaz ağırlığını hissetmiyor gibi görünse de bu şampiyonadaki formsuzluğu ile eleştirilerin dozunu arttırmış oldu. Kvitova ise tam tersi formuyla yeni 1 numara geliyor cümlesinin daha da yüksek sesle söylenmesini sağladı. Bu maç iki düşünceyi de haklı çıkaracak şekilde gelişti. Kvitova, Wozniacki'ye pek şans tanımadan 1 saat 24 dakikada 6-4 6-2'lik skorla maçı kazanmayı bildi.Maç esnasında bir ara Wozniacki'nin başı döndü; çok yorucu ve gereğinden faz-la yoğun bir sezondan sonra üstüne biraz sıcaklık ve Kvitova'nın performansı eklenince normal. Kampında da pek bir korku oluşmadı zaten. Kvitova maçın başından sonuna kadar maçın mutlak hakimiydi. Wozniacki hem formsuz hem de iki gün üst üste 3 setlik maçın ardından yorgun haliyle karşı koyacak halde değildi, ki bu kadar iyi oynayan Kvitova'ya karşı en büyük özelliği bıkmak bil-meden savunma yapması olan bir oyuncu için bu çok daha zor hale gelmişti. Kvitova da bu maç sonunda 2 tane 2 setlik galibiyetle aynı Azarenka gibi yarı finale adını yazdırmış oldu.Kvitova d. Wozniacki 6-4/6-2Kvitova yarı finale çıkmayı garantileyince günün 3. maçı olan Radwanska-Zvo-nareva eşleşmesi gruptan çıkacak ikinci ismin gün ışığına çıkmasında önemli hale gelmişti. Zvonareva kazanırsa yarı final bileti kazanacaktı ama Radwanska kazanırsa yarı final şansını Kvitova maçına taşıyacaktı. Zvonareva ilk seti 6-1 ile alınca turnuvanın en iyi mücadelesini izleyeceğimizi tahmin etmemiştik. 3. gün çetin bir mücadele görmeden eve gidecek olmamıza rağmen en azından eve erken döneceğiz diye seviniyorduk. Wozniacki maçında beklediğimden daha yetenekli ve yılmayan bir Radwanska gördüğüm için etkilenmiştim, hakkı olan maçı kaybettiğine inandığım için bu maçı da böyle kolayca kaybedecek olmasına da yeni bir Radwanska fanı olarak üzüldüm o an. Hem o maçta hem de bu maçta benim gibi düşünen pek çok seyirci olduğu açık. Radwanska iki maçta da inanılmaz seyirci desteği gördü. Aynı şekilde Zvonareva’yı da destekleyen çok sayıda seyirci vardı; bu da maça müthiş bir atmosfer kazandırdı. İkinci sette Radwanska uyandı ve 6-2 ile seti aldı. Üçüncü sette ise ilk iki sette-ki oyundan çok daha farklı bir mücadele başladı. Rallilerin, vuruşların kalitesi inanılmaz arttı. Radwanska 3-5 15-40’tan maçı kurtardı. 3 maç puanı çevirdik-ten sonra servisi kıran Radwanska, başka oyun vermeden maçı kazanmayı bildi.

Maç içinde gerektiği kadar istikrarlı olmayı başaramayan Zvonareva’nın hataları vardı ama bu Radwanska’nın geri dönüşünün güzelliğini gölgeleyecek boyut-ta değildi. Maç sonunda Radwanska yarı final umutlarını Kvitova maçına taşıdı. Zvonareva ise muhtemelen Kvitova’nın performansının aynı şekilde devam et-mesini ve Radwanska’yı da 2 sette yenmesi için dua etmeye başladı. Bizler ise belki de turnuvanın en güzel mücadelesini izlemiş ve 4. gün için heyecanlan-maya başlamıştık bile...

Bir Grand Slam finali tadında muhteşem bir maçtı. Radwanska, son za-manlardaki yükselişine bir de İstanbul’da iki üst düzey performans ek-leyince Türkiye’deki hayran sayısı da hızla arttı. Herkes eve dönerken çok ama çok mutluydu yüzler gülüyordu. Seyirci sayısı da o akşam oynanan futbol derbisine rağmen çok ama çok tatmin ediciydi. Bu da WTA’in ve organizasyonun yüzünü güldürüyordu elbette.

Radwanska d. Zvonareva 1-6/6-2/7-5

Berat, 4. günün havasını veriyor...

WTA Championships Istanbul’da 4. gün, engelli arkadaşlarımızın gösteri maçıyla başladı. Ne yazık ki yetişemedim bu maça. Normal maç saatinde veya maç saatine daha yakın bir saatte yapılır diye tahmin ediyordum maçtan önce, fakat maçlar başlamadan aşağı yukarı 1 saat önce yapılmış.

WTA ChampionshipsWTA Championships

Page 19: deneme sayısı

36 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 37

Derken Sam ile Li sahada...Açıkçası, maçın büyük bir çekişme içinde geçmesini, tabiri caizse karakolda bitmesini, sonunda da Li'nin kazanmasını beklediğimi söylemiştim çevrem-dekilere fakat hem Li hem de Sam şaşırttı. Kariyerinde ilk kez sezon sonu turnuvasına katılan Li, elveda etti turnuvaya 65 dakikada. Kazananın yarı finale çıkacağı maçta, sadece 1 oyun vererek yarı finale çıkan Avustralyalı raket oldu.

Sharapova’yı yenen ve Azarenka’ya yenilen iki oyuncunun karşılaşmasıydı. Kan gövdeyi götürecek saatler sürecek derken birden sahada US Open’daki gibi soğukkanlı ve vuruşlarının arkasında uzun süre kalabilen bir Sam Stosur gördük. Artık 3. yarıfinalistin adı da belli olmuştu...

Stosur d. Li 6-1/6-0

Günün ikinci maçında, Petra ile Aga karşı karşıya geldi. Maçtan önce yapılan bilgilendirme anonslarında, Petra'nın bu maçı kazanması halinde, üstüne bir de şampiyon olduğu takdirde kazanacağı paranın ikiye katlanacağı belirtildi. Petra'nın maça bu kadar asılmasının bir sebebi de bu olsa gerek. Aga için alacağı 1 set yetiyordu halbuki ama olmadı.

İlk seti 5-1'den vermesinin ardından ikinci sette yüzü asık bir Aga vardı çoğunlukla. Özellikle maçın sonlarındaki yüz ifadesi, Vera maçındaki yüz ifadesine hiç benzemiyordu. Vera karşısındaki gibi, yine bir geri dönüş gelir mi diye içimden geçirmedim değil ama bu sefer olmadı. Petra da set kaybetme-den devam etmiş oldu yoluna böylece. “Maşallah” ve “helal olsun”dan başka bir şey denemez tabii. Bu sonuçla da grubu lider bitirmiş oldu.

Petra Kvitova Wimbledon’ı kazandıktan sonra başarıyı sürdürebilir mi diye konuşulmuştu. Ama durum şu ki bu sene kapalı kortlarda durdurulamadı.. 20’nin üzerinde galibiyet ve 0 yenilgi ile Djokovic’vari bir performans geldi kendisinden. Radwanska’ya karşı sürekli oyunu zorlaması belki bir gün önceki Aga severleri üzdü ama bu performansı ile turnuva sonundaki ödülünü de ikiye katlama şansını ele geçirdi.

Kvitova d. Radwanska 7-6(4)/6-3Günün son maçı ise - zıpzıp - Bartoli ile Azarenka arasında oynandı. Enteresan oynadı Vika, bir iddiası yoktu zaten fakat maçın başlarında ve sonlarında hiç asılmadı neredeyse, maçın ortalarında ise baya yüklendi maça. Kafasındaki yeni taktikleri uygulamaya çalışmış olabilir. Sonuç olarak, zıplaya zıplaya kazandı Bartoli. Kazanacağı ödülü de katlamış oldu böylece. Maç sırasında, maçı bir-likte izlediğimiz ekipten Birkan Kayaoğlu’nun yorumu da iyiydi: “Bartoli, amor-tisör takmış gibi”. Bu arada maç boyunca dikkat ettim. Sharapova’da olduğu gibi Bartoli’de de totem hastalığı var. Dikkat etmenizi öneririm bir dahaki maçlarında. Mesela bu maçta, arka arkaya kazandığı 5 sayıdan sonra hep saçıyla uğraşıp zıpladı. İstisnasız, her sayıdan sonra. Nihayetinde puanı kaybedince bıraktı totemi de saçını da zıpzıplığı da bir süreliğine. Bir de meşhur zıplama olayı var. İnsanın

WTA Championships WTA Championships

Page 20: deneme sayısı

38 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 39

Bartoli mi iyi oynadı, Azarenka mı bıraktı.. Herkes eve dönerken bu so-runun yanıtını bulmaya çalışıyordu. Bartoli’nin bu performansına karşılık Azarenka’nın özellikle maçın sonunda “aktif dinlenme”ye geçmesi, se-yircinin de hoşuna gitmedi. Bir gün önce tadı damağında kalan seyirci, turnuva boyunca sadece bu maç boyunca bitse de gitsek dedi.

Bartoli d. Azarenka 5-7/6-4/6-4

Ilgım’dan bayram tadında yarıfinaller...

Güzel ve eğlenceli bir gündü diyebiliriz 4. gün için. Birkaç kez kameralara da çıktık "Where are you Ana :(" ve "We want ATP Champ. too" pankartları ile. Belki gören, fark eden okurlarımız olmuştur o pankartları...

Cumartesi günü maç takvimi açısından en yoğun gündü. 2 çiftler, 2 de tekler olmak üzere 4 yarı final oynandı bu günde ve tenisseverler bir hayli yoruldular.

İlk maç Shvedova/King ve Srebotnik/Peschke arasında oynandı. Turnuvanın en genç çifti Shvedova/King ikilisinin etkisiz olduğu ve çekişmesiz geçen bir maçtı. Srebotnik’in düz ve hızlı servisleri ile Peschke’nin iyi voleleri ikiliye bol bol oyun kurma şansı verirken King, belki biraz da sakatlığının etkisiyle kötü bir maç çıkardı. Hem servisleri hem de voleleri etkisizdi. İkili, file önünü maç boyunca etkili bir biçimde kullanamazken, voleleri de servis çizgisi civarından almaya çalışıp genelde başarısız oldu. Sempatik ikili King’in servis attığı oyun-lara tutunamazken Shvedova turnuvanın en hızlı servisine 187 km/s ile imza atsa da ekibi kurtarabilecek kadar iyi bir oyun sergileyemedi. Maç sonunda i-kiliden Srebotnik seyircilere atmaya çalıştığı topla ışık sistemine hasar vermesi günün eğlenceli anlarındandı.

Arkasından günün en merakla beklenen maçı geldi Stosur ile Kvitova arasında. Öncesinde “Kvitova alır veya Kvitova verir” denilen bir maçtı ve maçın senar-yosu da bu tahmini doğrular nitelikte gelişti. Maça hızlı başlayan Çek oyuncu, bir kez servis kırdıktan sonra iki break avantajı için de Stosur’u zorladı. Ancak ilk 6 oyundan sonra temposunda net bir düşüş göründü Kvitova’nın ve arka arkaya tekrar ettiği hatalarla önce avantajını yitirdi, sonra bir servis kırdırma ile seti de kaybetti. İkinci setin başında da servis kırdırmanın eşiğinden dönen Çek oyuncu bundan sonra iyi bir ritm yakaladı ve ikinci seti aldıktan sonra üçüncü sette de 5-0 öne fırladı. Maç için ilk kez servis atarken servisini kırdıran Kvitova, Stosur’a geri dönüş şansı verse de, ikinci denemesinde maçı almayı başardı. Stosur baştan sona dengeli oynadığı maçta Kvitova’nın aşırı saldırgan oyunu nedeni ile istediği gibi oyunu yönlendiremedi.

Kvitova’nın finaldeki rakibini belirleyecek maçta beyaz grubun birincisi Azaren-ka, favori olduğu maçta kırmızı grubun ikincisi Rus Zvonareva ile karşı karşıya geldi. Aslında Zvonareva’nın Radwanska maçındaki hırsını gördükten sonra oldukça umutlu olduğumuz bir maçtı. 3 set olur, gelgitli olur diyorduk. Ama Zvonareva, Kvitova’nın kendisine verdiği bileti kullanacak durumda değilmiş gibi görünüyordu. Bir önceki maça göre ağır tempolu geçen, arada iyi puan-lar olsa bile seyirciyi heyecanlandırmayan bir maçtı. Zvonareva isteksiz, daha doğrusu kayıtsız gibi görünüyordu. Ölü bir grup maçı havasında geçen mü-cadeleyi Azarenka rahatça kazandı. Bartoli maçından daha iyi ve daha dengeli bir oyun sergileyen Azarenka, motivasyonu düşük görünen ve fazla basit hata yapan Zvonareva karşısında zorlanmadı.

Peschke/Srebotnik d. King/Shvedova 6-3/6-4

Kvitova d. Stosur 5-7/6-3/6-3

Azarenka d. Zvonareva 6-2/6-3

aklına gelmiyor değil; sadece parasını katlamak için bu kadar kastıysa Bar-toli, bir de iddialı bir maçı olsaydı, zıplamaktan maçı oynamaya vakit kalmazdı muhtemelen. Ama yine de, o kadar da itici gözükmedi Fransız. En azından benim nazarımda öyleydi.

WTA Championships WTA Championships

Page 21: deneme sayısı

40 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 41

İlk maça göre çok daha çekişmeli geçen ve turnuvanın en zevkli maçı olan bu maç, maalesef günün son maçı da olmasının etkisiyle aynı zamanda en az ilgi gören maç oldu. Seyirciler 3 maç üst üste izlediklerinden ve özellikle de Kvitova-Stosur maçının temposundan yorulmuşlardı zira. İlk çiftler maçına göre daha heyecanlı ve gelgitli bir maç oldu. Raymond tecrübesini özellikle file önünde konuştururken, sempatik tavırları ile seyirciye de kendini sevdirdi. Dulko zaman zaman maçtan düştü, bu anlarda Pennetta’nın motivasyonu ile maça döndü. Pennetta/Dulko süper tie-break setinde 6-3 öne geçse de ilk yarı final maçında olduğu gibi kazanan daha tecrübeli olan ikili oldu.

Ve üst üste gelen yorucu mücadelelerden sonra tatlı niyetine bir çiftler maçı Huber/Raymond ve Pennetta/Dulko arasında... Huber/Raymond, oldukça tecrübeli çiftler oyuncularından oluşan bir ikili. Ancak oyuncular henüz bir yıldır birlikte oynuyorlar. Rakipleri ise çiftler maçlarına hem antrenman yapmak hem de biraz rahatlamak amacı ile başlayıp, beklenilenden çok daha başarılı olan, seyircilerin daha çok teklerden tanıdığı Pennetta/Dulko ikilisiydi.

Huber/Raymond d. Dulko/Pennetta 4-6/6-3/10-7

Turnuvanın başından beri beklenen final, tahminler doğrultusunda çıkmıştı..

Mesut sazı eline alıyor: Finaller... Sonunda final günü geldi çattı... Son günün heyecanıyla korta biraz erken varıldı. (biraz mı? Biz şuna 2 saat erken diyelim!) 14.30’da başlayacak çiftler maçı öncesi Peschke/Srebotnik ikilisi antrenman yapıyordu ve maçın başlamasına uzun bir süre olmasına rağmen tribünlerdeki kişi sayısı 1000’i geçmiş görünü-yordu, ilgi büyüktü...

Çiftler finalinde 1 ve 2 numaralı çiftler karşı karşıya geldi. 1 numaralı çift Peschke/Srebotnik, 2 numaralı çift Huber/Raymond karşısına çıktı. Kağıt üstünde 1 numaralı çift favori görünse de, ilk maçlar sonunda Huber/Ray-mond ikilisi burada daha formda ve daha iyi oynayan ikili olarak gözüktüler doğrusunu söylemek gerekirse. Her ne kadar Peschke/Srebotnik ikilisi servis kırarak ilk sette 2-0 öne geçse de Huber’in oyununu yükseltmesiyle birlikte 4 oyun üst üste kazanan Amerikalı takım, ilk seti bu avantajını sürdürerek 6-4 ile almayı başardı. İkinci set de benzer şekilde gelişti. Huber servisleriyle, Ray-mond file oyunuyla etkiliydi. 1 numaralı takımda da aynı düzen vardı. Sre-botnik iyi servis atıyor, Peschke iyi vole alıyordu ama farkı yaratan baseline’da Amerikalı ikilinin üstünlük kurması oldu. Keyifli geçen maçı 6-4’lük iki setle kazandı sonuç olarak tecrübeli çift ve biz de tekler maçını beklemeye başladık.

Huber/Raymond d. Peschke/Srebotnik 6-4/6-4

Final maçı turnuvanın başında finalin en büyük iki adayı olarak görünen iki oyuncu arasında oynandı dersek aslında yanlış olmaz. Kvitova ve Azarenka buraya son oynadıkları turnuvaları kazanarak geldiler ve grup maçlarında da açık ara en iyi oyuncular olarak göze çarptılar. Ama Kvitova, Azarenka’dan da bir adım daha öndeydi. Maç içerisinde de bunu sürekli gösterdi. Hızlı başladığı ilk sette 5-0’dan sonra kontrolü kaybetse ve setin 5-5’e gelmesine izin verse de, sakinleştikten sonra 7-5 ile seti kapatmayı başardı. Kalite olarak Kvitova’nın biraz aşağısında kalan Azarenka ise mücadelesiyle bu farkı kapatmaya gayret etti ve ikinci seti 6-4 alarak bunu başardı da. Son sette ise basit hataları azaltıp iyi servisler atan Kvitova, bir kez servis kırarak maçı kazanmayı bildi.

WTA Championships WTA Championships

Page 22: deneme sayısı

42 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 43

Kesinlikle çok keyifli bir final maçı oldu. Kaliteli puanlar, güzel ralliler ve hari-ka bir mücadele izledik yeni jenerasyonun en önemli oyuncularından. Ama şunu söylemek lazım gelir ki, Kvitova bu jenerasyonun en öne çıkan oyuncusu, en özel oyuncusu. Zaman zaman maçlarında sıkıntıya girse de, kontrolü kay-bederek çok basit hata yapsa da, buradaki diğer tüm oyunculardan daha geniş bir repertuara sahipti ve bunu da genel anlamda iyi kullanarak şampiyonluğa ulaştı. Şimdi 1 numara hesapları yapıyor. Sezonu 2 numara olarak kapattı ve Wozniacki ile arasındaki puan farkı sadece 115. Eğer bu formunu yeni sezona da taşıyabilirse Avustralya Açık sonrası bile dünyanın yeni 1 numarası olabilir genç Çek raket...Kvitova d. Azarenka 7-5/4-6/6-3

Sadece sezon sonu finali değil aynı zamanda 2 numaraya yük-selme kapışmasıydı onlarınki... Çığlıklar arasında kazanan Kvi-tova oldu...

Aliye ile açtık, onunla kapatıyoruz...

Her açıdan çok eğlendiğimiz, yüzümüzden gülücüklerin eksik olmadığı bu turnuvada çok göze batmayan ama geliştirilmesi gereken yönler de olduğu muhakkak. Bir de turnuvaya gelen seyirciler açısından bakalım...

Ulaşımdan başlayalım. Sinan Erdem, metrobüs seçeneğini de düşünürsek ulaşım açısından doğru bir seçim olmuş. Bunun yanında kendi araçlarıyla ge-lenler için her ne kadar tesisin otoparkı olsa da yeterli sayıda değildi. Tahmin edilenden çok daha fazla izleyici sayısına ulaşıldığı için otopark konusunda kısmen sorun yaşandı. 16 bin kişilik seyirci kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise 3. en büyük salonu olan Sinan Erdem, turnuva boyunca her

gün 10 binin üzerinde seyirciye hizmet etti. Toplamda 6 günde 71.000 kişi iz-ledi ve dünya basını da ATP’nin bir Masters ya da sezon sonu finali düzenle-mesi gerektiğini açık açık dile getirmeye başladı. Kahve ekibimiz ise şimdiden Fedex’li Nadal’lı pankartları kafada tasarlamaya başladı :)

Girişte bilet kontrolu yapan görevlilerin güleryüzlü oluşu ve giriş yapan her iz-leyiciye bıkmadan usanmadan “iyi seyirler” dilemeleri takdire şayandı. Güvenlik kontrolünde bozuk paraların ve pet şişe kapaklarının toplanması her ne ka-dar tepki çektiyse de, ilk defa düzenlenen bir organizasyon öncesinde alınmış güvenlik önlemi olarak düşünüldüğünde son derece normaldi.

Salona ilk girdiğim andan itibaren içerdeki atmosfere hayran kaldım. Oturma düzeni oldukça başarılıydı. Üst bloklar dahil salonun büyük bir bölümünden kortun görünürlüğü yeterli düzeydeydi. Merdivenlerde oturulmasına genel olarak izin verilmedi. Salona giriş-çıkışlar oyun aralarında yapılırken, tenisin olmazsa olmazlarından olan tribündeki sessizlik ve hareketsizliğin maksimum düzeyde sağlanmasına çalışıldı.

Aydınlatma oldukça başarılıydı. Oyun aralarında tüm salon aydınlanırken oyun sırasında sadece kort ve korta yakın oturma grupları aydınlatılarak hoş bir at-mosfer oluşturulmuştu. Kortun rengi, turnuvanın kozmetik sponsoru Oriflame firmasının logo rengi olduğu için parlak yeşil seçilmişti. Renk seçimi, salonda canlı izleyenler için gayet uygun olsa da televizyondan izleyenler için topun görünürlüğü açısından problem oldu. Gelecek yıl kort renginin değiştirilmesi faydalı olacaktır.Tesisin kort dışında kalan sosyal alanları her ne kadar ilk organizasyon için ka-bul edilebilir olsa da bundan sonrası için geliştirilebilecek hususlar vardı. Arka arkaya oynanan maçlar nedeniyle yaklaşık 6-7 saat boyunca tesiste kalan iz-leyicilerin yemek konusunda tek seçenekleri büfelerde satılan sandviçlerdi. Bu konuda farklı alternatifler sunulabilirdi. Ayrıca yemek yiyenler için oturma bölgeleri düşünülebilirdi. Daha çok maç aralarında büfelerde ve tuvaletlerde yaşanan kalabalık sıkıntı oldu seyirciler açısından. Bir de kendisi veya sevdikleri için hatıra veya hediyelik eşya almak isteyenler için alternatifler yetersizdi. Gelecek yıllarda bu konuda da farklı çalışmalar yapılabileceğini düşünüyorum. Ama paragrafın başında da belirttiğim gibi tüm bunlar ilk defa düzenlenen bir organizasyon için göz ardı edilebilecek ve mükemmelliğe ulaşabilmek adına bundan sonraki yıllarda gözönünde bulundurulacak hususlardır.

WTA Championships WTA Championships

Page 23: deneme sayısı

44 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 45

Seyirciye gelince, organizasyonun tamamına bakıldığında belki de en çok alkışı onlar haketti. Beklenenin aksine, tenisin kendine has kurallarını bilen ve bunlara genellikle riayet eden bilinçli bir izleyici vardı Sinan Erdem tribünle-rinde. Günlük 10 binin üzerinde izleyici sayısına ulaşılmasına rağmen puanlar oynanırken gereken sessizlik sağlanabildi. Doğru yerde alkışlama, geride olan oyuncuyu destekleme ve oyuna döndürme gibi konularda çok başarılıydı se-yirci. Zaman zaman flaşlı fotoğraf çekilmesi veya hatalı vuruşların alkışlanması gibi yanlışlar yapılsa da bu kadarı grand slam’ler de bile görüldüğü için ilk defa düzenlenen bir turnuva için son derece doğal karşılanmalı.

29 Ekim günü her koltuğa Türk bayrağı konması ve top toplayan çocuklara bayrak desenli tişört giydirilmesi de turnuvanın hoş sürprizlerinden oldu.

Turnuva boyunca her gün yayınlanan günlük dergiler çok başarılıydı. Böyle-sine özverili bir çalışmanın her gün bu kadar kısa sürede ve bu denli başarılı yapılmasından dolayı emeği geçenleri tebrik etmek istiyorum.Turnuva konusunda en dikkat çekici konulardan birisi de bilet fiyatlarıydı. Fe-derasyon çok iyi bir politikayla bilet fiyatlarını düşük tuttu. Sonuçta bilet fiyatları ne kadar yüksek olsa da elde edilen gelirle turnuva masraflarının karşılanması söz konusu olamayacağına göre, maksimum seyirci sayısına ulaşmak adına yapılan bu tercihi çok doğru buluyorum. Kaynakların sponsorlardan ve res-

mi kurumlardan karşılandığı organizasyonda birincil hedef tribünleri doldur-mak olmalıydı ve bu başarıldı. Umarım bu fiyat politikası ilk yılla sınırlı kalmaz ve gelecek iki yılda da aynı düzeyde tutulacak bilet fiyatlarıyla seyirci rekoru kırmaya devam ederiz.Organizasyonda en çok göze batan noktalardan birisi sunucu Fadik Sevin Atasoy’du. Yabancı dili nedeniyle tercih edildiğini düşündüğüm Atasoy, tenis hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı için zaman zaman tercümelerde hata-lar yaptı. Tenis bilgisi de olan uygun birinin seçilmesi daha iyi olurdu.

Sinan Erdem’de rüya gibi geçen 6 günün sonunda ben kendi adıma çok mut-luyum. Beklentimin çok ötesinde bir turnuva oldu. Organizasyon anlamında tecrübesiz olmamıza rağmen “acemi” olmadığımızı bütün dünyanın gördüğü ve takdir ettiği bu turnuva sayesinde insanların önyargılarını büyük ölçüde kırdığımızı düşünüyorum. Hatta boş tribünlere oynanan Doha’dan sonra böylesine bir başarı çıtayı çok yükseltmiş durumda. Bizim bu başarımızdan sonra 2014 yılında turnuvaya evsahipliği yapacak ülkenin işi hiç de kolay ol-mayacak. Biz de kendi adımıza turnuvadan gerekli kazanımları yapıp yolumuza devam edeceğiz. 2011 WTA Istanbul, Türkiye’de tenisin ne kadar sevildiğinin ve elit bir tenis izleyicisi olduğunun kanıtı olarak Türk spor tarihindeki yerini almıştır.

Emeği geçen herkese teşekkürler…

Hakemler ve top toplayıcılar: Kortun öteki kahramanları... Onu da Ezgi’den dinleyelim

WTA Sezon Sonu Şampiyonası’nda yer almak oyuncular için ne kadar önemli bir başarıysa hakemler için de bu turnuvada görevlendirilmiş olmak bir o ka-dar önemli. Bu sene İstanbul’da WTA turun en önemli sandalye hakemlerin-den Kader Nouni, Eva Asderaki ve Kerrilyn Cramer görev yaptılar.

WTA Championships WTA Championships

Page 24: deneme sayısı

46 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 47

Hakemlerin neredeyse oyuncular kadar ilgi görmesine hiçbir spor branşında alışkın olmadığımızı söyleyebiliriz rahatlıkla. Özellikle futbol seyircisi için hakem, sövmek ve küfür etmek için vardır genelde. Fakat teniste artık sembol haline gelen, tenisseverlerin yakından tanıdığı ve çok sevdiği hakemler mevcut. İstanbul’da da özellikle Kader Nouni ve Eva Asderaki’ye pankartlara yansıyacak kadar büyük bir ilgi vardı Sinan Erdem’de. Kader Nouni o meşhur“Time” deyişi, ilginç tarzı ve seyirciyle girdiği iletişim sayesinde oyunculardan rol çalıp maç sırasında tüm dikkati üzerinde topladı bazen. İmza almak ve fotoğraf çek-tirmek için de hayli yoğun bir ilgi vardı kendisine. Altın rozet sahibi Eva As-deraki de sempatikliği ve Türkçe’siyle seyirciden oldukça ilgi gören bir başka isimdi. Final maçında açılan “No Vika, no Petra, simply Eva” pankartı da bunun güzel bir kanıtı. Kerrilyn Cramer ilgi olarak diğerlerinin gölgesinde kalsa da Türkçe anonslarda yaşadığı sıkıntıyla hayli gülüşmelere yol açtı salonda. Genel olarak hakemler performansıyla ve sempatiklikleriyle turnuvaya büyük renk kattılar diyebiliriz.

Çizgi hakemlerine değinmeden olmaz. Turnuvada sınıfı geçtiğimiz en önemli konulardan biri de çizgi hakemlerinin performansıydı. Bu turnuvada Türk bir oyuncu ya da sandalye hakemi yoktu ama 12 tane Türk çizgi hakemi görev yaptı ve takdiri hak eden bir performans gösterdiler. Oyuncuların çoğu challenge’ının haksız çıktığı dikkatinizi çekmiştir.

Ve son olarak top toplayıcı çocuklar… Profesyonel tenisçilerin hemen hepsinin geçmişte top toplayıcılık yaptığını biliyoruz. Bu turnuvada görev alan çocukların da muhtemelen çoğu tenis oynuyor ve uzun süren bir eğitim sonrası yer aldıkları bu turnuva sayesinde örnek aldıkları, heyecanla izledikleri tenisçile-rin maçlarında bulunma fırsatı yakaladılar. Zaman zaman tenisçiler toplar geç geldiği için ya da istedikleri gibi atılmadığı için tepki gösterse de bu turnuvada yer almak, çocuklar için unutulmayacak bir anı olacak şüphesiz.

Foto çeken arkadaşımız sağolsun biraz titretmiş. Ama yine de Kader’in koluna yapıştığımızın ve bırakmadığımızın resmidir. Kader, kendisine “we love you” diye seslenen bir kadına gayet cool bir şekilde “ yeah, yeah I love you, too” diye cevap verirken, imzalattığımız programa ve biletlerimize bir de gülen surat eklemeyi ihmal etmedi :)

WTA ChampionshipsWTA Championships

Page 25: deneme sayısı

48 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 49

Türkiye Turnuvaları

İzmir’de tam anlamıyla tenis şöleni vardı Eylül’ün ortalarında. Bir yandan küçüklerin Türkiye Şampiyonası maçları, 3. Lig maçları, bir yandan da İzmir Cup. İstanbul Ünv. tenis takımında turnuvayı takip etme fırsatı buldum, güzel de oldu. İlk maçımızı, Ankara’dan.. Şaka şaka, 3. Lig maçlarıyla boğmayacağım sizi, direkt İzmir Cup’a geçiyorum..32 sporcu ile, Pazartesi start aldı ana tablo maçları. İlk turda, “Bursa’nın Nadal’ı” Muhammed Haylaz ile karşılaştı Marsel. 16 yaşındaki genç raket yarım saat kalabildi kortta. Birkaç oyun alabildi anca, veya Marsel mi verdi diyelim bile-medim. Ne olursa olsun, yine de, korttan yarım saatte çıkmak tartışma konusu olabilir. Marsel üzerinden devam edelim turnuva özetine..İkinci turda ve çeyrek finalde yoluna zorlanmadan devam etti. Önce Kutrovsky’i 7-5/6-1 ile, sonra da Grigelis’i 6-4/6-0 ile geçip, Cipolla’nın rakibi oldu. 2008’den beri 4 kez karşılaşmıştı Cipolla ile ve Shanghai elemelerine kadar galibiyeti yoktu. 2. galibiyetini İzmir Cup’ta aldı, 6-3/6-4 ile. Bu tura kadar en zorlandığı maç diyebilriz bu maç için. Ve bu maçla birlikte de finalde Lacko’nun rakibi oldu. Güneş baya etkiliyordu turnuvayı, hatta yarı final maçında sırf güneşin geliş açısından kaynaklı 2 tane smaç pozisyonunda topu ıskalamıştı Marsel. Bundan olacaktır ki, final maçının saati akşamüstüne alındı.Final maçında hatırı sayılır bir kalabalık vardı.Tamamı dolu değildi tabii tribünlerin ama o sıcakta, şehir merkezine uzak sayılabilecek bir yer için iyi bir katılım söz konu-suydu. Sonuç olarak, final maçında net biçimde arkasına desteği alan Marsel bekleneni veremedi ve 6-4/6-3 mağlup ayrıldı final maçından.Ha, bizim lig maçları mı ne oldu diye soruyorsunuz? Ligde kaldık işte biz de. Çıkmayı beceremedik.Güzel bir ortam vardı. Sporcularla

bu denli yakın olmak gerçekten hoş bir olay. Can hocayla (Üner, Marsel’in antrenörü olan) sohbetlerimiz olsun, diğer sporcularla olan sohbetler olsun, iyiydi. Bu arada şunu da belirteyim ki, inanılmaz hırslı, çalışkan bir genç ne-sil geliyor teniste. Yeni Marsel’ler, belki de Marsel’den de daha iyileri yol-da. Küçüklerin şampiyonasında çok net görülüyordu bu. Tabii o kadar işin uzmanı değilim fakat aldıkları sayılardan sonra çektikleri ‘come on’lar olsun, o ‘come on’ çekene karşıdaki rakibinin ‘göstereceğim ben sana o come on’ları’ cevapları mı dersiniz, kaybettiği maçtan sonra ağlayanları mı dersiniz... Güzel bir haftaydı genel olarak İzmir’de her şeyiyle. Tek olumsuz yanı Marsel’in 3. kez üst üste finalde kaybetmiş olmasıydı muhtemelen...

İstanbul: Malesef ortalarda yokuz...

12 -18 Eylül tarihleri arasında TED Spor Kulübünde düzenlenen İstanbul Challenger turnuvasında zafere 5 numaralı seribaşı Özbek tenisçi Denis Istomin ulaştı. Bu yıl 63.’sü düzenlenen turnuvanın final maçında Istomin, turnuvanın 1 numaralı seribaşı Philipp Kohlschreiber’i 7-6 ve 6-4’lük setler so-nucu mağlup ederek bu yılki 3.challenger turnuvasını kazandı ve turnuvanın ardından dünya sıralamasında 19 sıra yükselmeyi başardı.İstanbul Challenger’da çiftler mücadelesini ise, Burquier-Mertens çiftini 6-2,6-4 yenen Ball-Begemann çifti kazandı.

İzmir: Marsel, artık bir kupa alalım lütfen...

Berat Mahmuzlu, Beril Kefeli

Türk tenisçiler içinse turnuva kısa sürdü ve 2. tura yükselebilen temsilcimiz olmadı. Kendi evinde büyük beklentilerle korta çıkan Mar-sel İlhan, 6 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada ilk turda elenerek hayalkırıklığı yarattı. İlk turda Fransız tenisçi Arnaud Clement’in çekilmesiyle lucky loser (şanslı kaybeden) dünya 333 numarası Rus Mikhail Ledovskih ile karşılaşan Marsel, 2 saat 5 daki-ka sonunda 6-1, 3-6, 6-3 ile maçı kaybetti. Turnuvaya wild card ile katılan diğer iki tem-silcimiz Efe Yurtaçan ve Haluk Akkoyun da ilk turda set alamadan elendiler.

Page 26: deneme sayısı

Tenisçi Kahvesi | 51

Stefan Edberg: Kortların Efendisi... Okuldan çıkıp eve geldim ve televizyonu açtım. Her zamanki düzenin dışında bir şey vardı televizyonda. İki adam topu bir filenin üzerinden raket dedikleri bir cihazla birbirine atıyordu. İtiraf etmek gerekirse bunun ilgimi ilk çekmesi 15-0’lık skoru duymamla oldu. Farkın bu kadar açık olması bir anda ilgimi çoğalttı. Bir süre sonra skor sistemini anladım. Fahri İkiler sağ olsun, bir yan-dan maçı anlatırken bir yandan da bu güzel oyunu, oyunun kurallarını bizlere anlatıyordu.(Burada “o gün topu birbirine atan o insanlardan biri ileride en çok sevdiğim tenisçilerden biri olacaktı” diye devam edebilseydim konuyu nefis bağlayacaktım. Ama yalan söylemek olmaz. O gün oynayan tenisçiler kimdi, ilk izlediğim tenisçi kimdi, maalesef hatırlayamıyorum, neyse devam edeyim.)Yeni izlemeye başladığım her sporda olduğu gibi burada da kendime destekleyecek birini bulmam uzun sürmeyecekti. Bu adam 88-90 arasında 3 kez Boris Becker ile Wimbledon finali oynayan Stefan Edberg’di.Sarı saçları, yakışıklı yüzü, beyefendi duruşuyla kalbimizi fetheden bu gü-zel adam, 19 Ocak 1966’da İsveç’in Vastervik kentinde dünyaya gelmiş, tenis dünyasına 1983 yılında 4 Grand Slam’i de junior’larda kazanarak hızlı bir giriş yapmış, tarihte Junior Grand Slam yapan ilk ve tek oyuncu olmuştu. Bu başarıya erişirken ABD Açık’ta kullandığı bir servisle Dick Wertheim adlı çizgi hakemini kasığından vurmuş, oturduğu sandalyeyle arkaya devrilen talihsiz hakem kafasını yere vurup, birkaç gün sonra hastanede hayatını kaybetmişti.Birçok gençler şampiyonunun aksine Edberg, 19 yaşındayken başarısını büyükler kategorisine de taşımış, 1985 yılında Avustralya Açık finalinde Mats Wilander’i 3 sette geçerek ilk şampiyonluğuna ulaşmıştı. 87’de ev sa-hibi ülkeden Pat Cash’i 5 sette geçerek aynı başarıyı tekrarlayan Edberg, GS şampiyonluklarına 88’de Boris Becker’i yenerek devam etmişti. 89’da Fransa Açık ve Wimbledon’da final oynayan Edberg, bu finalleri sırasıyla Michael Chang ve Becker’e kaybetmişti. Chang’a kaybettiği bu final, daha sonra onun kariyer grand slam’inin önündeki tek engel olurken, 17 yıl 110 günlük Chang da tarihin en genç grand slam şampiyonu ünvanını alacaktı.1990’da Avustralya Açık finalini Ivan Lendl’a kaybeden Edberg, 2. Wimbledon zaferini ise yine aynı sene Becker’i yenerek kazanıyordu. 1991 ve 92’de Courier ve Sampras’ı yenerek kazandığı ABD Açık şampiyonluklarıyla grand slam tekler

Baran Güven

şampiyonluklarını 6 ile kapatan Edberg, 92 ve 93 Avustralya Açık finallerini de Jim Courier’a kaybetmişti. Hızlı başlayan kariyeri düşüşe geçen Edberg, 26 yaşından sonra hiçbir Grand Slam tekler şampiyonluğu kazanamıyordu.Teklerde günümüzde başarı gösteren ama çiftleri pek kaale almayan isimlerin (Djokovic, Nadal, Federer, Murray vb.) aksine Edberg, 87 yılında vatandaşı An-ders Jarryd ile katıldığı Avustralya Açık ve ABD Açık’ta çiftler şampiyonluğuna da ulaşıyordu. Son yıllarını başarılı geçiremediği Grand Slam kariyerini 96’da Çek Petr Korda ile kazandığı Avustralya çiftler şampiyonluğu ile kapatıyordu.

Servis-vole ekolünün en önemli tem-silcilerinden biri olarak kabul edilen Edberg’in 89 yılında elde ettiği ATP yıl sonu şampiyonluğunun yanı sıra, 1990 Indian Wells, Cincinnati ve Paris, 1992 Hamburg Masters şampiyonlukları da bu-lunuyor.Edberg 13 Ağustos 1990’da Lendl’dan aldığı 1 numara ünvanını, iki sefer Becker, iki sefer de Courier ile değiş tokuş ettik-ten sonra son olarak 4 Ekim 1992’de gene Jim Courier’a teslim ederken toplam 72 hafta bu ünvanı taşıdı.Edberg’den sonra erkekler tenisinde yakışıklılık, beyefendilik, karizma ve İsveçlilik eksikliğinin çok yoğun hissedildiği bir gerçek. Ya da gerçek olan benim ilk tenis kahramanıma karşı objek-tif olamadığım...

Nostalji Nostalji

50 | Tenisçi Kahvesi

Page 27: deneme sayısı

52 | Tenisçi Kahvesi Tenisçi Kahvesi | 53

S: Tie-break nedir?C: Tie-break için sette durum 6-6 olduğunda setin kazananı belirlemek amacıyla oynanan bir oyun diyebiliriz. Setteki servis sırasına göre servis atma sırası kimdeyse o servis a-tarak başlar, ondan sonra her oyuncu sırayla ikişer kez servis atacak şekilde devam eder. Kazanılan her puan 1 puan değerindedir, 7’ye ulaşan seti kazanır ama yine eşitlik varsa - 6-6, 7-7, 8-8 gibi- iki fark oluncaya kadar bu şekilde devam edilir. Ayrıca oyuncular 6 puanda bir kortta taraf değiştirirler. Tie-break setlerini izlerken spikerlerden sıklıkla duyacağınız “minibreak” terimi vardır bir de. Türkçeleştirdiğimizde “mini servis kırma avantajı” diyebiliriz bunun için. Tiebreak sırasında rakibinizin ser-visinde puan kazanırsanız “minibreak” yapmış olursunuz ve bu yerine göre önemli bir avantaj olabilir.S: Grand Slam’lerde beşinci sette tie-break uygulaması hangi turnuvalar-da var? C: Bu uygulama Grand Slam’ler arasında sadece Amerika Açık’ta bulunmaktadır. Amerikalılar’ın sonuca hemen ulaşma sevdalarının bir tezahürü olsa gerek. İki farkın oluşmasını beklemek, mücadelenin daha uzun ve çetin halini görmek yerine daha heyecanlı bir şekilde kazananı belirlemek onlar için daha cazip.S: Kortun yan taraflarında ikişer tane çizgi var. Bunların işlevi nedir, neyi ifade ederler?C: Tenis tekler ve çiftler olmak üzere iki şekilde oynanabilir. Kortun yan tarafındaki ilk çizgi tekler maçlarındaki sınırı belirlerken, daha uzakta kalan çizgi çiftler maçlarındaki sınır olarak kullanılmaktadır.S: “Grand Slam”, “golden slam”, “kariyer slam” gibi ifadeleri sıklıkla du-yuyoruz. Bunlar ne anlama geliyor?C: “Grand Slam” yapmak, aynı yıl içerisinde bütün grand slam’leri kazanmak anlamına gelir. “Kariyer Slam” ise kariyeri boyunca bütün grand slam’leri en az bir kez kazanmış olanların ulaştığı bir başarıdır. “Golden Slam” yani “Altın Slam” ise aynı sene içinde bütün slam’leri kazanmanın yanı sıra bir de olimpiyat altınına ulaşmış olmak anlamına geliyor, ki tarihte buna muvaffak olabilmiş tek

tenisçi efsanevi kadın Alman raket Steffi Graf’tır. Bir de “Kariyer Golden Slam” vardır. Hem olimpiyat altınını kazanmış hem de kariyer slam’i tamamlamış olanların ulaştığı bir başarıdır.S: Kadınlar turnuvalarını izlerken bazen oyuncuların antrenörlerinin ko-rta inip oyuncularıyla konuştuğunu görüyoruz ama grand slam’lerde ne-dense hiç antrenörler korta çağrılmıyor. Bunun sebebi nedir?C: Kadınlarda 2009 yılından itibaren oyuncular antrenörlerini her set oyun aralarında birer kez olmak kaydıyla korta çağırabiliyorlar. Bunun dışında ra-kip oyuncu sakatlık molası aldığında diğer oyuncu bu süre zarfı içerisinde antrenörünü korta çağırma imkanına sahip. Ancak bu kural grand slam turnuvalarını kapsamıyor.S: İnternette eski tenis maçlarını izlerken halı kortta oynanan maçlar görüyoruz. Son yıllarda ise hiç halı kort maçları göremiyoruz. Bunu nasıl açıklayabiliriz?C: Halı kortlar toprak, çim ve sert kortlar kadar eski bir maziye dayanmasa da tenis tarihinde önemli bir yere sahiptir ancak ATP’nin 2008 yılı sonunda aldığı karar itibariyle 2009 yılından bu yana ATP’de halı kort turnuvaları oynanmıyor. Rafael Nadal ve Roger Federer gibi oyuncuların bu zeminin çok riskli olduğunu ve sakatlıklara yol açtığını belirtmesi üzerine gündeme kalan konuda, ATP ilk 50’deki çoğu oyuncunun da destekleriyle bu turnuvaları turdan kaldırdı. Ancak Tsonga ve Ancic gibi hızlı zeminlerde oynamayı seven bazı raketler zamanında bu karara tepki gösterdi. (Ancic sakatlık sorunları sebebiyle bu yıl tenisi bıraksa da, Tsonga hala sıralamada ilk 10’da yer alan önemli bir oyuncu) Artık sadece ATP takviminin bir alt kategorisi olan “ATP Challenger” takviminde halı kort turnuvaları görebiliyoruz ve onlar da yılda 1-2 tane ile sınırlı kalmakta.

Sıkça Sorulan Sorular.Gülşan Ülgen - Mesut Ulukök

Sıkça Sorulan Sorular

Bu sayfada yanıtını görmek istediğiniz soruları [email protected] adresine gönder-ebilirsiniz.

Page 28: deneme sayısı

54 |Tenisçi Kahvesi

Sarı topu bizimle takip edin :)

Kapak Tasarımı:Nurcan Coşkun

Sayfa Tasarımı:Birkan D. Kayaoğlu

Editör: Mesut Ulukök

Yazarlar:

Beril Kefeli

Berat Mahmuzlu

Baran Güven

Aliye Akçil

Ilgım Eroğlu

Ezgi Eyüboğlu

Gülşan Ülgen

Bize her türlü konuda yazabilirsiniz: [email protected]