63
49 De¤erlendirmeler

De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

49

De¤erlendirmeler

Page 2: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

50

Page 3: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 51

Baflörtüsü Tart›flmas›n›n fiifresinin Çözümü

Ord. Prof. Richard FalkABD Princeton Üniversitesi Uluslararas› Hukuk Bölümü ö¤retim üyesi

‹ngilizce’den çeviri: Mehmet Çelen ve Hilal Elver

Türkiye’deki baflörtüsü tart›flmalar›n›n afl›r›l›¤› veyo¤unlu¤u d›flar›dan genellikle yanl›fl yorumlanmakta-d›r. Nitekim Temmuz ay›ndaki seçim sonuçlar›, yaban-c› medyada Türkiye’de yükselen siyasal ‹slâm ak›m›n›nzaferi olarak nitelenerek Türk laikli¤ine gerçek bir teh-dit olarak alg›land›. Bu yanl›fl de¤erlendirme, Türkiyeiçinde de baz› çevrelerde, özellikle sabit fikirli CHPyandafllar› ve eski laikler aras›nda da kendi ç›karlar›nayönelik olarak çarp›t›larak destek gördü. Ben, eski veyeni laikler aras›nda özellikle dini vecibelerini yerinegetiren Müslüman han›mlara yönelik politik ve yasalalanda eflitlik ilkelerine ayk›r› olarak yap›lan ayr›mc›l›knedeniyle rahat de¤ilim. Tuhaft›r ki, bu ayr›mc›l›k yal-n›z dini hassasiyeti olan Müslüman kad›nlar›n baflörtü-lerine odaklafl›rken, dini hassasiyeti olan Müslüman er-keklerde dinsel bir simge teflkil eden sakal b›rakma–çok nadir örneklerde afl›r›l›¤a kaçmad›kça– hiç önem-senmemektedir.

Eski laik kesimde kapal› kad›nlara olan düflmanl›k,bir yandan kendi ç›karlar› için manipüle edilirken, di-¤er yandan da bu kesimin gerçek duygular›n› yans›t-maktad›r. Laik kesimin birço¤unun gerçek endiflesininnedeni, çeflitli toplumsal güçler taraf›ndan flekillendiri-len ve büyük ölçüde dini kamusal alanda mümkün ol-du¤u kadar görünmez k›lmaya çal›flan modern Türki-ye’nin dondurulmufl imaj›na olan tutkudan kaynaklan-maktad›r. Bu durum kaybettikleri halk deste¤ini, nüfu-zu ve gücü yeniden elde etmenin yollar›n› gittikçe da-ha da ümitsizce arayan eski laikler taraf›ndan, kendi ç›-karlar›na uygun olarak kullan›lmaktad›r. Hatta “baflör-tüsü” “türban” ad› ile an›larak, AKP’nin bir “gizli ajan-das›” gibi gösterilmekte ve Türkiye’ye fleriat hukukunugeri getirmeye kadar giden, dahas› Türkiye’nin teokra-tik düzenle yönetilen ‹ran’a benzetilece¤i ya da daha

Page 4: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›52

yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin uyguland›¤›Malezya örne¤inin ülkeye getirilece¤ini, dindar olsunolmas›n herkesin bu kurallara zorla uyaca¤› bir rejiminsembolü olmaya kadar götürmektedirler. Örne¤in Ma-lezya’da bütün Müslümanlar, dindar olsun olmas›n Ra-mazan’da oruç tutmak, alkol kullanmamak ve kumaroynamamakla mükelleftirler. Böyle bir korku politikas›san›r›m ayn› zamanda Atatürk’ün miras›n›n koruyucu-su olarak kendini ifade eden Türk ordusunu eski laiklertaraf›ndan son seçimlerdeki yenilgilerini düzeltmeyecesaretlendirmektedir.

Bana göre, baflörtülü kad›nlar›n gerçek mücadelele-ri, kötü bir flekilde çarp›t›lm›fl ve yanl›fl sunulmufltur.Ayr›ca, genel olarak de¤erlendirdi¤imizde Türk politi-kas›nda önemli bir de¤iflim bafllam›fl oldu¤unu gör-mekteyiz. ‹nan›yorum ki, dini hassasiyeti olan Türk ka-d›nlar› ve onlar› destekleyen aileleri, eflitli¤e ayk›r› bututumun kurbanlar› olmufllard›r. Özellikle kamu sektö-rüne kat›l›mlar›n›n engellendi¤i, vatandafll›¤›n gerektir-di¤i haklardan tam olarak yararlanamayan bu gurubuny›llard›r süre gelen ayr›mc›l›k nedeniyle kapasitelerinikullanamamalar›na son verilmesi en önemli konudur.Bu nedenle baflörtüsü sorunu devleti kontrol eden birmücadele de¤il, devlet taraf›ndan bu haklar›n ihlaledilmesine bir son verme mücadelesidir. Sonuç olarakbu anayasal demokrasilerde vatandafllara tan›nan hakve ayr›cal›klar›n, dini vecibelerini yerine getiren kad›n-lara da tan›nmas›d›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda asl›ndabu gurubun mücadeleleri ve onlar›n destekleyicileriTürk toplumunda çeflitli nedenlerden dolay› dezavan-tajl› olan guruplardan farkl› olarak alg›lanmamal›d›r.Son seçimlerde, kalk›nma aç›s›ndan geri kalm›fl do¤ubölgelerinde, özellikle Kürt az›nl›¤›n ve yoksul kesiminyaflad›¤› yerlerde güçlü bir flekilde AKP’nin desteklen-

mesi flafl›rt›c› de¤ildir. Bunun nedeni, demokratik birdevletin imkânlar›n›n temel eflitli¤e uygun olarak bü-tün bireylere eflit olarak da¤›t›m› ihtiyac›n›n giderekartmas›d›r. Gerçekte baflörtüsü meselesi, temel olarakTürk demokrasisini ilgilendirir. Yoksa din ve politika-n›n karfl›l›kl› etkileflimi veya siyasal ‹slâm için bir araçolarak, AKP’nin kimlik iddias› de¤ildir.

Demokrasinin derinleflmesi do¤rultusunda Türk po-litikas›nda meydana gelmekte olan dramatik de¤iflim,bu de¤iflimi destekleyenler aras›nda heyecan yarat›r-ken, buna karfl›t guruplar aras›nda fliddetli bir dirençlekarfl›laflmaktad›r. Hiç flüphesiz, son y›llardaki Türk hü-kümetinin liderli¤indeki ekonomik baflar› Türkiye’deki‘derin devlet’ güçlerinin müdahalelerini zorlaflt›rmak-tad›r. Ayn› flekilde yoksul kesimleri ihmal etmeksizin ifldünyas›ndaki liderlerin, borsa ve finans dünyas›n›n gü-venini kazanan yönetimin bu baflar›s› ola¤anüstüdür.Bu baflar› Türk hükümetini gelecek y›llarda daha güçlüolarak, çeflitli sosyal adaletsizliklerin üstesinden gelmekonusunda daha etkili hale getirecektir. Hiç flüpheyoktur ki bu adaletsizlikler içinde baflörtüsü milyonlar-ca Türk vatandafl›n›n günlük yaflam›n› etkileyen bir so-run olarak önemli bir yer tutmaktad›r.

Ancak, yönetimin göz önünde tutmas› gereken birbaflka unsur daha vard›r: Y›llard›r politika alan›n› göze-tim alt›nda tutan “derin devlet” taraf›ndan çizilen k›rm›-z› çizgiye sayg› göstermek. Hükümetin politikas›na geti-rilen bu s›n›r›n tam olarak nerede bafllad›¤› konusu sonzamanlarda flüphe uyand›rmakta ve çeflitli ihtilaflara ko-nu olmaktad›r. Bu konular, son zamanlarda Say›n Ab-dullah Gül’ün Cumhurbaflkanl›¤› adayl›¤› konusundakitart›flmalarla iyice belirginleflmifltir. Bu adayl›k, hukukîentrikalar›n ard›ndan erken seçim taleplerine yol açanendifle verici Nisan ay› tepkisine neden olmufltu.

Page 5: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 53

Temmuz seçimleri ile hükümete verilen görev, eskilaikler taraf›ndan yönetilen anti-demokratik kampan-yaya bir süre için set çekmifl, ayn› zamanda bir ölçüdebu k›rm›z› çizgiyi de geri itmifltir. Bu yeni siyasal at-mosferde Gül, Türk Silahl› Kuvvetlerinin muht›ras›nave efli Hayrunnisa Gül’ün baflörtüsü nedeniyle oluflanmuhalefetin odak noktas› haline getirilmesine ra¤men,parlamento taraf›ndan bariz bir ço¤unlukla seçilmifltir.Ayn› zamanda, e¤er bu k›rm›z› çizginin art›k yok oldu-¤unu ve dindarl›¤›n art›k cezaland›r›lmayaca¤›n› dü-flünmek büyük bir hatad›r. Ordu, 30 A¤ustos ZaferBayram› balosunda, Cumhurbaflkan› ve Baflbakan eflle-rine davetiye göndermeyerek seçilmifl liderlerin onuru-nu zedelemifltir. D›fl dünyadakilere en çok sürpriz olanise, liderlerin bu derece kamuya ilan edilmifl bir milliolaya böyle bir harekete maruz kalmalar›na ra¤men butörene kat›lm›fl olmalar›d›r.

E¤er k›rm›z› çizgiyle ilgili bir endifleleri olmasayd›,ihtimaldir ki Say›n Erdo¤an ve Say›n Gül bir kenardaoturup eflleriyle dans eden generalleri seyretmek yeri-ne, memnuniyetle askeri partiyi boykot edebilirlerdi.Unutulmamal›d›r ki ordu Gül’ün Cumhurbaflkanl›¤›naadayl›¤› konusundaki isteksizli¤ini gayet aç›k bir flekil-de belirtmifltir. Bu seçim, k›rm›z› çizginin cüretkâr birbiçimde afl›ld›¤› yolunda, ya da bu çizginin yeni limit-lerinin test edilmesi fleklinde yorumlanabilirdi. Bu fle-kilde elde edilen sembolik zafer, demokratikleflme ko-nusundaki amaçlar›n uygulanabilmesi ile derin devlettaraf›ndan anti demokratik bir müdahaleyi provoke et-me aras›nda mevcut cambaz ipi gibi üzerinde dengeyisa¤lamak için geri çekilme takti¤i olup, hükümetinpragmatik stili ile de uyumlu idi. Türkiye’de ve her yer-de anlafl›lmal›d›r ki bu k›rm›z› çizgiler, en az›ndan fluanda Türk demokrasisinin derinleflmesini sa¤layacak,

eski laiklerin iddialar›n›n aksine Türkiye’yi “‹kinci‹ran” olmaktan koruyacakt›r.

Türkiye’de önemli yerlere sahip olan baflörtülü ha-n›mlar bile, çeflitli sosyal alanlarda, e¤itim kurumlar›n-da, iflyerlerinde ve politik çevrelerde eflit haklar eldeedememeleri kabul edilemez ve göz ard› edilemez. Sa-y›n Gül’ün seçimi, do¤ru yönde at›lm›fl önemli birad›m olmas›na ra¤men, eski laiklerin baflörtülü Cum-hurbaflkan› eflinin Türkiye’yi temsil edemez oldu¤u yö-nündeki ak›l almaz itirazlar›na neden olmufltur. Ancakbu kadar bariz bir flekilde olmasa bile halen benzer çe-kinceler yürürlüktedir. Bu s›n›rlamalar ciddi ve küçükdüflürücüdür. Türkiye içinde resmi fonksiyonlara kat›-l›m halen kapal› kad›nlar için mümkün de¤ildir. Ne ka-dar ilginçtir ki, Islamfobisi her ne kadar Amerikan top-lumunun bir parças› ise de, Amerika Birleflik Devletle-ri’nde Beyaz Saray’da verilen resmi bir yeme¤e baflör-tülü bir han›m›n kat›lmas› hiç bir zaman bir itiraz ko-nusu olmam›flt›r.

Türkiye’de ve her yerde bu ihtilaf›n bir k›sm›, laikli-¤in gerçek anlam›yla ba¤lant›l›d›r. Türkiye aç›s›ndande¤erlendirildi¤inde, Türk hükümetinin sergiledi¤i ye-ni laiklik anlay›fl› ile saf Kemalistlerden oluflan eski la-ikler aras›ndaki farkl›l›k söz konusudur. Eski laikler,dinden ba¤›ms›zl›¤› önemle vurgulayan Frans›z laikli¤iyönünde bir yaklafl›m›n taraftar›d›r. Oysa yeni laikler,ister bilinçli olsun ister olmas›n, din özgürlü¤ünü öneç›karan Amerikan tarz› laiklik taraftar›d›rlar. Bununlabirlikte, her iki ülke din, siyaset ve devlet aras›ndakimakul iliflkileri kendilerine özgü milli tecrübelerine uy-gun olarak alg›lam›fllard›r. Frans›z ‹htilali’nin ana ama-c›, Frans›z devletini Katolik kiliseden ay›rarak özgür b›-rakmakt›. Oysa Birleflik Devletler’in kurucular›, her-hangi bir dine aidiyeti sorgulamayan veya herhangi bir

Page 6: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›54

dini kimli¤i di¤erine göre ay›rmadan dinlerin ço¤ulcu-lu¤unu hofl gören bir yönetim biçimini tercih etmifller-dir. Amerika’da sömürgeci dönemin en önde gelenmültecileri, çeflitli biçimlerdeki H›ristiyanl›k’dan do-¤an farkl› ibadetler nedeniyle Avrupa’da dini eziyettenkaçanlard›. Amerikan ideali, devletin tarafs›zl›¤›n› sa¤-larken farkl› dini pratikleri aktif olarak korumakt›.Özellikle devlete ait e¤itim kurumlar›nda ve hemenhemen her kurumda, bu ay›r›m çizgisini çekmek herzaman zor olmufl ve bu konu hep karmafla yaratm›flt›r.Fakat en az›ndan ister kamusal alan ister özel alandaolsun dini vecibelere hiç bir zaman karfl› ç›k›lmam›flt›r.

Buradaki izleyicilerin ilgisini çekebilecek en önemlikonu belki de Amerikan tarz› laikli¤in ‹kinci Dünya Sa-vafl›’ndan sonra ortaya ç›kan uluslararas› insan haklar›prensiplerinin gelifliminde önemli bir rol oynad›¤›d›r.Din özgürlü¤ünü düzenleyen ve din hürriyetine temelteflkil eden en önemli ve uluslararas› ba¤lay›c›l›¤› olanmetinler ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi ve Ulusla-raras› Sivil ve Politik Haklar›n Korunmas›na ‹liflkin Söz-leflmedir. ‹ster Çin’deki Fulan Gong hareketinin bast›r›l-mas› söz konusu olsun, ister Türkiye’de baflörtüsü ta-kanlara karfl› yap›lan ayr›mc›l›k olsun bu hareketler in-san haklar› ihlalleri say›l›r ve bu nedenle ad› geçen söz-leflmeler taraf›ndan korunmaktad›r. Bu nedenle ba¤lay›-c› özelli¤i olan uluslararas› standartlar› kullanmak Tür-kiye’deki laiklik anlay›fl› ile ilgili tart›flmalardan s›yr›l-maya ve konuyu uluslararas› standartlara tafl›maya ya-rar. Böylece Türkiye’deki partizanca tart›flmalar ve içpolitikan›n sonu gelmez sorunlar›ndan kurtulup sosyalve resmi uygulamalarda reform yoluna gidilmesinde bustandartlar ba¤lay›c› ve bir yol gösterici olarak kullan›-labilirler. Bununla birlikte, egemen bir devlet din özgür-lü¤ü ile ilgili insan haklar› prensiplerini farkl› biçimler-

de yorumlama konusunda genifl bir takdir hakk›na sa-hiptir. Fakat bu iddia Türkiye’de dini vecibelerini yeri-ne getiren kad›nlar›n yaflad›klar› ayr›mc›l›¤›n ciddi bo-yutlar› nedeniyle kolayca üstesinden gelinebilir.

AKP’nin yeni laikli¤i öncelikle dine ait de¤ildir. Esasamac› derin ve anlaml› bir demokratik yönetime ulafl-makt›r. Bu aç›dan AKP Avrupa Toplulu¤unun insanhaklar› ve yönetimin sivillefltirilmesi ile ilgili bask›lar›-na rahatl›kla cevap verebilmifltir. T›pk› baflörtüsü soru-nunda oldu¤u gibi, yönetim, özgürlükler ile Türk milli-yetçili¤inin istekleri aras›nda t›pk› bir cambaz ipi üze-rinde yürür gibi hassas dengeyi sa¤lamaya çal›flmakta-d›r. Ne kadar popüler bir hükümet olsa da, K›br›s’ta ta-viz vermeye, 1915’de meydana gelmifl olaylardan do-lay› Ermeni iddialar›na veya Kuzey Irak’ta konufllananPKK üslerine karfl› s›n›r ötesi harekete giriflilmesi gerek-ti¤i yönündeki bask›lara ne kadar dayanabilir? TürkCeza Kanunu’nun 301. maddesinin iptal edilmesi veyaedilmemesi hakk›nda yak›n zamanlarda ortaya at›laniddialara ne kadar cevap verebilir? Baflörtüsü sorunun-da oldu¤u gibi, yeni bir geri tepmeyi önlemek için dik-katli bir flekilde ilerlemektedir.

Burada flunu önermek istiyorum: Temmuz ay›ndakiseçim sonuçlar›na ve Cumhurbaflkan› Gül’ün seçimi-ne ra¤men yeni laikler taraf›ndan yap›lmas› beklenençok fley vard›r. Ancak bunlar›n üstesinden gelmek ko-lay olmayacakt›r. Çünkü eski laiklerin halen iddialar›-n› muhafaza ettikleri görülmekte ve e¤er k›rm›z› çizgiihlal edilirse fliddetli bir biçimde karfl› gelecekleriniima etmektedirler. fiu andaki durumda yeni s›n›rlar›nkontrol edilmesi fleklinde kâh orada kâh burada buçizginin s›n›rlar› itelenmektedir. Yeni hükümet iseTürk toplumunun bütün kesimlerini kapsayacak birdemokratik düzeni gerçeklefltirmek için k›rm›z› çizgi-

Page 7: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 55

yi yeni bir alana do¤ru geniflletme pozisyonuna henüzgelmemifltir. T›pk› Cumhurbaflkan› Gül’ün seçiminde-ki mücadeleler gibi, flimdi de Anayasa’n›n de¤ifltiril-mesi konusundaki tart›flmalar aflamas›nda ayn› müca-deleler beklenmektedir. Bu dengelerin çeflitli konular-da nas›l belirlenece¤i ve iyimser bir yöne gidip gitme-yece¤i Türk demokrasisinin gelecekte alaca¤› flekleba¤l›d›r. Bu konular içinden hiç bir konu dini vecibe-lerini yerine getiren Türk kad›nlar›n›n hürriyetlerini el-de etmeleri kadar önemli bir yer tutamaz. Bu da sade-ce s›n›rlay›c› k›rm›z› çizginin yeniden belirlenmesi de-¤il tamamen ortadan kald›r›lmas›na ba¤l›d›r. Hüküme-tin bunu gerçeklefltirmek iste¤i ve kapasitesi var m›d›r?Bunu bize ancak zaman gösterecektir.

Sözlerimi bu konunun toplumsal yans›mas› üzerin-de baz› yorumlarla bitirmek istiyorum. Eski laikler tara-f›ndan Türkiye’deki köktenci ‹slamiyet ak›m›n›n tehli-keleri ile ilgili hayli tart›flma yap›lm›flt›r. Fakat “Sosyal‹slam” olarak tan›mlayaca¤›m›z konu hakk›nda hiç birendifleleri yoktur. Politik görüflü olmayan aç›k Türk ka-d›nlar›n›n baflörtülü kad›nlar›n ço¤ald›¤› sosyal ortam-lardaki rahats›zl›klar› konusundaki endiflelerinin yo-¤unlukla dile getirilmesi beni çok flafl›rtmaktad›r. Bu türortamlarda belli bir bask› hissettiklerini dile getirmek-teler. Bu konuda samimi olduklar›n› hissedebiliyorum.Ancak bunun tam tersi ortamlarda yani kapal› kad›nla-r›n, ço¤unlu¤un bafl›n› örtmedi¤i ortamlarda, içki ser-visi yap›lan yerlerde, kad›nlar›n ve erkeklerin rahat gi-

yim kuflamlar›yla bir arada bulundu¤u dini de¤erleraç›s›ndan kabul edilmeyen ortamlarda kendilerini ra-hats›z hissetmeleri konusunda kimse hassasiyet göster-memektedir. Bence, Türkiye’de herkesi kapsayan de-mokrasiyi getirme mücadelesi yan›nda, dindarlar›n vedindar olmayanlar›n aralar›ndaki sosyal iliflkilerin Türktoplumunun gelece¤ini belirleme aç›s›ndan önemi çokbüyüktür. Her iki taraf da di¤er taraf›n de¤erlerine say-g› gösterme ve di¤erinin endiflelerini anlama konusun-da çok büyük bir hassasiyet göstermelidir. Ortak anla-y›fla ulaflmak için diyalog ve karfl›l›kl› iliflki çok önem-lidir. Medeniyetler aras› diyaloglar ve iflbirli¤i hakk›n-da pek çok fley duyuyoruz, ayn› ihtiyac› medeniyetleriçi diyalog ve iflbirli¤i konusunda da duymal›y›z. Türkdemokrasinin kalitesi sadece hükümet veya ordununne yapt›¤›na de¤il, ayn› zamanda vatandafllar›n faali-yetlerine de ba¤l›d›r. Bu nedenle dini vecibelerini yeri-ne getiren han›mlar ile dindar olmayan han›mlar›n kar-fl›l›kl› sayg›ya dayal› sosyal uyumun sa¤lanmas›ndakendilerine önemli ödevler düflmektedir.

Bu henüz çözülmemifl ihtilaf yeni laiklerin amac›olan kapsay›c› demokrasiyi getirme konusundaki çaba-lar›na ba¤l›d›r. Dini vecibesini yerine getiren han›mla-r›n tüm vatandafll›k haklar›ndan yararland›r›lmas› ko-nusunda neler yap›lacakt›r? Derin devletin k›rm›z› çiz-gisi buna ne kadar izin verecektir? Yeni Anayasan›n ka-bulü ile yeni laiklerin getirecekleri vatandafll›k anlay›fl›bu konuda gerekli bir araç olabilecek midir?

Page 8: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

56

Page 9: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 57

Yeni Bir Laiklik,Yeni Bir Modernite...

Prof. Dr. Ferhat Kentel‹stanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ö¤retim üyesi

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküfl dönemiyle bir-likte, Türkiye’de “ça¤dafllaflma” ad› verilen ve “Ba-t›”n›n model olarak al›nd›¤› modernleflme süreci fark-l› toplumsal gerilimler üretti. Bu gerilimlerin üreme-sinde seçkin / seçkinci zümrelerin toplum içindeki di-namikleri ve iliflkileri gözard› eden, yukar›dan afla¤›-ya empoze edilen toplumsal mühendislik yöntemleritemel bir rol oynad›. Modernleflmeci seçkinler ve on-lar›n zihniyetinin yönlendirdi¤i Türk ulus-devleti,kendi meflruiyetini, “ötekiler” üzerinden kurdu. Ba-t›’dan, özellikle Fransa’dan devflirilen, dolay›s›yla ya-banc› olan bir “toplumsal temsil”, ötekili¤i “geçmiflbir tarih”, “eski bir rejim”, “eski yaz›”, “eski millet-ler”, “eski gelenekler” üzerinden kurdu. Bu modern-leflme projesi kendi ça¤dafll›¤›n› kabul ettirmek; “ye-ni bir ulus”, “yeni bir vatandafl”, “yeni bir toplum” vedaha da önemlisi “yeni bir insan” yaratmak üzere,Anadolu topraklar›nda yaflamakta olan insanlar›n sa-hip oldu¤u kültürel özellikleri, kodlar› unuturmak vemarjinallefltirmek için büyük çaba harcad›.

Ça¤dafllaflma / Bat›l›laflma projesinin sahiplerinegöre, Anadolu topraklar›nda yaflayan insanlar›n din-leri, etnik kökenleri “kutsallaflt›r›lan” bu yeni insanmodelinin önünde engeldi. Bu engelleri ortadan kal-d›rmak için çok yönlü olarak yürütülen çabalar›n he-defleri aras›nda Gayrimüslimlerin (sermayelerininmümkün oldu¤unca “millilefltirilerek”) Türkiye top-raklar›n› terke zorlanmalar› (ya da görünmez k›l›nma-lar›), en büyük etnik grup olarak Kürtlerin Türklefltiril-mesi ve bunlar›n yan›s›ra, ehlilefltirilmifl, devlet kon-troluna al›nm›fl bir din anlay›fl›na ba¤l› olarak toplu-mun büyük ço¤unlu¤unun dini olan ‹slam’›n kamusalhayattan ve kamusal alandan uzaklaflt›r›lmas› bulu-nuyordu.

Page 10: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›58

Bunlardan birincisi baflar›l› oldu. Zaten Osmanl›döneminde büyük ölçüde temizlenmifl olan Gayrimüs-limler, Cumhuriyet döneminde de belirli aral›klarla(Varl›k Vergisi, 6-7 Eylül olaylar›, K›br›s krizi, Az›nl›kVak›flar›’na iliflkin yarg› kararlar›) uygulanan sindirmepolitikalar›yla yok denecek kadar azald›lar.

Bugün, projenin Kürtlerle ilgili olan k›sm›n›n çözü-lemedi¤i biliniyor. Bir yandan asimilasyon politikalar›bir ölçüde baflar› sa¤lam›fl olsa bile, Cumhuriyet tarihiboyunca ç›kan isyanlar, yaklafl›k 30 y›ld›r varl›¤›n› sür-düren PKK sorunu düflünüldü¤ünde, “yeni kutsal in-san” projesinin tüm Kürt nüfus üzerinde etkili olamad›-¤› anlafl›l›yor.

Toplumun dinle yaflad›¤› iliflkiye yap›lan müdahele-ler de, Kürt sorununda oldu¤u gibi, bir ölçüde baflar›l›oldu. Otoriter laiklik ve yukar›dan afla¤›ya tasarlanm›flolan resmi din yorumu yeni yarat›lm›fl s›n›flar içindekarfl›l›¤›n› buldu. Ancak toplumun büyük ço¤unlu¤umurad edilen “temsil” ile mutlak bir uyum içine girme-di. Modernleflmeci devlet “eski” olan dinden utanmay›emrederken, bu büyük ço¤unluk yüzy›llar› aflan bir ge-lenekle ba¤lar›n› verili yeni koflullarda yeniden üretti.Tepkisini önceleri “isyan” gibi sert yollarla gösterirken,zaman içinde “geri çekilme”, “sivil itaatsizlik” gibiyöntemlerle oyunun d›fl›nda kalarak gösterdi ya da“uyum” sa¤layarak “hayatta kalma” arzusunu öne ç›-kard›. Fakat bütün bu tepkiler, “yukar›dan afla¤›ya” daolsa modernleflme dinamiklerinden ba¤›ms›z de¤ildi.Dinlerine ba¤l› olan, toplumsal hayatlar›n› din vas›ta-s›yla anlamland›ran kesimler –tam da modernleflmeyeba¤l› olarak- kendilerini ifade etmek ve “ses”lerini du-yurmak, çeflitli siyasal dalgalar alt›nda toplumsal aktörolmak için mücadele verdiler. Dolay›s›yla bu mücade-le, Bat›’dan adapte edilen ve kendinden baflka gerçek-

lik tan›mayan seçkinci proje için süreklilik tafl›yan bir“ötekilik” ve “tehdit” söyleminin meflruiyet arac› oldu.Sonuç olarak, Gayrimüslimlerin ve Kürtlerin de yaflad›-¤› bu ötekilefltirilme ve tehdit olarak alg›lanma , “mo-dernleflen” ancak ayn› zamanda “modern toplumda”“dinlerine dayanarak” hayatlar›n› anlamland›rmayaçal›flan insanlar için sürekli bir travman›n kayna¤› ha-line geldi.

Bugüne kadar kamusal alandaki hakim modenlefl-meci söylem, ne pahas›na olursa olsun, kendi yorumu-nun d›fl›nda baflka modernlik pratiklerini içine alma-mak üzere ola¤anüstü bir çaba harcad›. Kendi kutsall›-¤›n› korumak üzere “savunmac›”; farkl› pratikler ve ha-yat tecrübeleri karfl›s›nda “d›fllay›c›” bir konum ald›.Bu d›fllanan kesimlerin konuflma çabalar›, hatta bu ke-simler üzerine “izin verilen” yorumlar d›fl›nda yorumyapmak, “kutsall›¤›n” zarar görmemesi ad›na gayrimeflru say›ld›, yasakland›, “ihanet”le suçland›.

Bu nedenle ve otoriter modernleflmenin üretti¤i çokçeflitli kutuplaflmalar içinde eflit yurttafl olmak isteyenancak ma¤dur olan insanlar üzerine yap›lan araflt›rma-lar›n çok fazla olmad›¤›, yap›lan araflt›rmalar›n ise“modernleflmeci” söylem taraf›ndan çarp›t›larak bo¤ul-du¤u Türkiye’de d›fllanan kesimler üzerine araflt›rmayapmak, onlar›n seslerini duyurmak ve “ne” dedi¤inianlamak büyük önem tafl›yor.

‹flte Hazar E¤itim Kültür ve Dayan›flma Derne¤i içinANAR taraf›ndan gerçeklefltirilen “Türkiye’nin ÖrtülüGerçe¤i - Baflörtüsü Yasa¤› Uygulamas›na Maruz Ka-lan Kad›nlar Üzerine Araflt›rma”, modernist söylemegöre “gayri meflru” ilan edilen farkl› gruplardan birinin,takt›¤› baflörtüsünden ma¤dur olan kad›nlar›n sesleriniduyurmay› amaçl›yor.

Page 11: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 59

D›fllaman›n Sembolü Olarak Türban

Öncelikle bir kutuplaflma meselesi olarak “baflörtü”etraf›nda sürdürülen tart›flman›n “türban” meselesi ola-rak konulmas›na iliflkin olarak düflünmekte yarar var.Baflörtü takan kad›nlar›n sorunu, meselenin tan›m›ndayani kamuoyunda “türban sorunu” olarak tan›mlanma-s›nda bafllamaktad›r. Her fleyden önce “türban” Fran-s›zca kökenli bir kelime ve saçlar› görülmeyecek birflekilde örtmeye yarayan bir “bafll›k” ya da “bafl tuvale-ti” anlam›na geliyor. Sözlük anlam› “bafll›k” olan bukelime, 1984’te YÖK Baflkan› ‹hsan Do¤ramac›’n›n birarayol formülü ve “buluflu” sayesinde, Türkiye gele-neklerinden beslenen “baflörtü” yerine daha “modern”bir görünüme iflaret etmek üzere Türk siyasal çat›flmakültüründe yerini ald›. “Türban” bu çat›flma kültürün-de yer ald› ama kelimeyi benimseyenler ve kullananlaresas olarak “türban›” sorun olarak görenler oldu. “Tür-ban” baflörtülü insanlar›n kelime da¤arc›¤›na girmedi.

Araflt›rmaya göre ise, medyada ve kamuoyundakiyayg›n isimlendirmenin aksine, konunun aktörlerininyani birinci dereceden muhataplar›n›n %79’u bafllar›n›örttükleri nesneyi “baflörtüsü” olarak isimlendirmekte-dir. “Türban” kavram›n› kullananlar›n oran› sadece%6’d›r. Bu bulgu 2003 y›l›n›n May›s sonu Haziran ba-fl›nda Milliyet gazetesinde yay›nlanan ve Türkiye ça-p›nda toplumun genelini temsil eden bir örneklemleyürütülen baflka bir araflt›rman›n verileriyle de örtüflü-yor. O araflt›rmada ç›kan sonuca göre, bafllar› kapal›k›zlar ve kad›nlar aras›nda örtünmek için kulland›klar›örtüyü “türban” olarak nitelendirenlerin oran› sadece%5’tir.1

O zaman flunu söylemek mümkün görünüyor: “Tür-ban” kelimesi d›flar›dan ithal edildi ve tepeden afla¤›ya

do¤ru sunuldu; anca o “fleyi” takanlar taraf›ndan kabulgörmedi. Buna ra¤men, “sorun” haline geldi ve soru-nun ad› “türban sorunu” olarak kondu. Daha do¤rusu,Türkiye geleneklerine ait bir kelime olarak “baflörtü-sü”, onu takmayanlar taraf›ndan “türbana” dönüfltürül-dü. “Baflörtü”, “babaannelerin” kulland›¤› ve reddedi-lemeyecek bir kelimeye ve iflarete tekabül etti¤i için,bir yabanc›laflt›rma operasyonuyla “türban” olarak ilanedildi ve savafl aç›ld›.

O zaman flu da söylenebilir: Türkiye’de sorun “tür-ban” de¤il; sorun baflörtüsü ve baflörtünün temsil etti-¤i ya da baflörtüyle içiçe geçen bir yaflam tarz›, birkültür, bir de¤erler bütünü, flu ana kadar iflletilen dev-let merkezli modernleflme sürecinden farkl› bir mo-dernleflme hikayesi, flu ana kadar devlet kontrolunda-ki dinsellikten farkl› bir dinselliktir. Baflörtü, yüksel-mekte olan, ola¤anüstü bir mobilite kazanan, bu mo-biliteyle birlikte yeni bir birikim kazanan, farkl› bir va-rolma “yolunu” düflünebilen ve gelifltiren bir toplum-sal kesimin en belirgin d›fl görünümlerinden biridir.Öyle anlafl›l›yor ki, farkl› bir varolufl tarz›n›n ifadesiolarak “baflörtü” –varl›¤›yla- seçkinci projenin meflru-iyetini ve statükoyu sorguluyor ve güvensizlik yarat›-yor. Türkiye topraklar›na ait, Türkiye’ye dair bir top-lumsal dinamik sonunda okula, üniversiteye gitmeyeçal›flan genç k›zlar›n içinde bulundu¤u, yani asl›ndadevletin gurur duymas› gereken, modernleflmenin ba-flar›s› olarak görülebilecek bir hareketin (en basitin-den, k›zlar›n okula gönderilmesi istenmiyor muydu?)önünün kesilmesi söz konusu.

Bat› tarz› bir temsilde kendini görmeye ve gösterme-ye çal›flan “yeni kutsal insan” projesi cephesinden ba-k›ld›¤›nda, “baflörtünün” önü kesilemezdi ama “türba-n›n” kesilebilirdi... Baflörtü bir “simge” de¤ildi; o anne-

Page 12: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›60

lerin, anneannelerin örtüsüydü. ‹ktidar blokuna hakimolan otoriter zihniyet o zaman “türban”la simge yarat-t›; çünkü türban “bizim” de¤ildi.

Bu durumda, “laiklik karfl›t› bir simge olup olmad›-¤›” tart›fl›lan türban bizatihi iktidar blokunun d›fla ba-kan yüzü olarak otoriter laikçilik anlay›fl›n›n “simge”siolarak adland›r›labilir. Yani “türban” kelimesi, beynin(ya da akl›n) sadece tek bir yan›n› iflletmeye koflullan-d›ran dogmatik rasyonaliteyle bina edilen modernlefl-meci zihniyetin ve bu zihniyetin sa¤lad›¤› meflruiyetinarkas›nda yatan ekonomik, sosyal ve kültürel iktidaryap›lar›n›n kulland›¤› bir simgedir.

Dolay›s›yla, bir meflhur “simge” ve “sorun” olarak“türban”, Türkiye’de iktidarlar›n› korumak için simge-lefltirenler ya da yarat›lan bu “simgeye karfl›” kendileri-ni anlamland›ranlar d›fl›nda kimsenin kullanmad›¤› birkelime haline gelmifltir. Söz konusu örtü, Hint yar›ma-das›nda “burka”, Arabistan’da “hicab”, ‹ran’da “çador”gibi türlü çeflitli isimlere sahip... Yani “türban” kelime-si üstlendi¤i ifllevle bir yandan Türkiye’deki baflörtüsüile ba¤lar› kopar›rken, di¤er yandan ‹slam dininin dün-ya üzerindeki farkl› yaflan›fl tarzlar› ve renkleri ile deba¤lant›s›z kal›yor.

Ancak öte yandan, kelimenin ithal edildi¤i Fransa’dada “türban” kelimesinin kullan›mda olmamas› ilginç birdurum yarat›yor. Yani Türkiye’de seküler milliyetçili¤inbugün vard›¤› noktada, “kendimize özgülük”, “bize yö-nelik tehdit ve tehlikeler”, “ulusall›¤›m›z”, “bölücü d›flmihraklar” gibi söylemlere ra¤men, d›flar›dan al›nan vetoplumun üzerine giydirilen “bir Frans›z istisnas›” ola-rak laiklik modelinin sahibi Fransa’da da “türban” yok.Ama “istisnaî durumlar›n” ülkesi Fransa’da söz konusu“örtü” konusunda benzer sorunlar yaflan›yor... Benzer-lik örtüye “islami fular” gibi “yabanc›” ve “yabanc›laflt›-

r›c›” bir ad verilmesiyle bafll›yor ve orada bitiyor... Çün-kü özellikle göçmen iflçiler vas›tas›yla toplumun içinegiren “müslüman” unsurunun “yabanc›l›¤›” söz konusuher fleyden önce... Yani Fransa, d›flar› do¤ru konuflur-ken, içerisiyle ilgili olarak “en demokratik müslüman ül-ke” gibi bir pay ç›karma ihtiyac› olmayan; içeridekileriyabanc›laflt›rmak de¤il, varolan yabanc›lar› içeri almaksorunuyla karfl› karfl›ya olan bir ülke...

Siyasal Baflörtü – Babaannelerin Baflörtüsü

2003’te Milliyet gazetesinde yeralan araflt›rmaya gö-re, Türkiye’de toplumun büyük ço¤unlu¤unun (%70)“türban›” laiklik karfl›tl›¤›n›n simgesi olarak kabul etme-di¤i veriler aras›ndayd›. Hazar grubunun araflt›rmas› dabu verileri do¤ruluyor. Bu araflt›rmada, baflörtüsü yasa-¤›ndan ma¤dur olan kad›nlar›n %75’inin “politik/ide-olojik tutumlar›n geliflmesi için erken yafllar olan ilkokulöncesi, ilkokul, ortaokul veya lise döneminden beri” ba-flörtülü oldu¤u; liseyi bitirdikten sonraki dönemlerde ba-flörtü takmaya bafllayanlar›n oran›n›n %21 oldu¤u görü-lüyor. Ayr›ca ayn› Milliyet araflt›rmas›nda oldu¤u gibi,Hazar araflt›rmas›nda da görüflülen kiflilerin tamam›nayak›n› (%99) dinin emri oldu¤una inand›¤› için bafl›n›örttü¤ünü belirtiyor.

Hazar araflt›rmas› genel olarak, Türkiye’de anaak›m medya vas›tas›yla meflrulaflt›r›lan “türban›n siya-sal amaçla” tak›ld›¤› yönündeki yarg›n›n anlams›zl›¤›-n› ortaya koyuyor. Ancak bu konudaki en önemli ve-ri, “tesettürün ço¤unlukla aileden tevarüs eden bir tu-tum” oldu¤unu gösteren sonuçlardan elde ediliyor.Buna göre, yasaktan ma¤dur olmufl tesettürlü kad›nla-r›n %98’inin annesi de bafl›n› örtüyor. Baflka bir deyifl-le, baflörtü siyasal veya ideolojik bir kopuflun de¤il; bir

Page 13: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 61

gelene¤in ya da “devaml›l›¤›n” iflareti olarak belirgin-lefliyor. Yani bir anlamda “babaannelerin baflörtüsü”ve bugün kentlerde sorun yaratan “türban” ayn› bütü-nün, ayn› hikayenin bir sonucu. Sorun yaratan tek farkise flu: Babaannelerin okullaflmas›, üniversiteye gitme-si ya da meslek hayat›na girmesi söz konusu de¤ilken,yeni kentli kesimler yani babaannelerin, modernlefl-menin bir sonucu olarak de¤iflen torunlar› üniversite-lere ve ifl yaflam›na giriyorlar. Kent hayat›nda belli birzaman diliminde statükolaflm›fl, arkas›nda s›n›fsal güçiliflkileri bar›nd›ran ve “ça¤dafl” giyim kuflam kabulle-ri etraf›nda dengeleri bozuyorlar.

Baflörtü krizinin örttü¤ü s›n›fsal mücadeleye ve kül-türel kodlarla yürüyen bu mücadelenin izlerine geneMilliyet araflt›rmas›nda rastlan›yor. Örne¤in, üniversitemezunlar›nda ve üst sosyo-ekonomik gruplarda “tür-ban›” sorun olarak görenler daha yüksek orana sahip.‹lkokul mezunlar›n›n %14’ü “Türban›n laiklik karfl›tl›-¤›n›n simgesi oldu¤unu” düflünürken, üniversite me-zunlar›nda bu oran %38’e ç›k›yor. Anlafl›lan o ki, top-lum mühendisli¤i çabalar› ancak bu kesimlerde nispe-ten baflar›ya ulaflm›fl. Kamusal alan›n “inançs›z” olma-s› gerekti¤i bilgisi, bu kesimlere ö¤retilmifl ve bu kesim-ler taraf›ndan içsellefltirilebilmifl. Bir yandan “sterilize”edilmeye çal›fl›l›rken, di¤er yandan, sadece, bat›l› ola-mayan, bat›c›l›¤a öykünen zihniyetin simgelerine yerveren bir kamusal alan tan›m›n› dayatmas› bu kesimdeanlafl›lan bir ölçüde ifle yaram›fl. Bu kesim gerçekten is-tenilen formatta “modernleflmifl” ve formata uymayanher türlü tezahürden “utanmay›” ö¤renmifl... Bu an-lamda, üniversitenin, istenilen format› sa¤layan enönemli kalelerden biri oldu¤unu ve iktidar sa¤layan bukalelerin kaybedilmemesi için büyük bir direnç göste-rildi¤ini söylemek mümkün görünüyor.

Öte yandan, Milliyet’in araflt›rmas›na göre, üniversi-teye iliflkin baflka bir sorun daha kendini gösteriyor. Ba-flörtülü üniversite mezunlar› aras›nda “dini / inançlar›gere¤i bafllar›n› kapatt›klar›n›” vurgulayanlar›n oran›%100. Oysa e¤itim düzeyi düflük olan baflörtülü kad›n-lar aras›nda “al›flkanl›k”, “gelenek” gibi gerekçeler devurgulanm›fl. Yani yafllanan modernleflme modelininnispeten denetleyebildi¤i bir alan olan üniversite elin-den kay›yor. O zaman toplumdaki de¤iflim ve yenilen-meyle birlikte yükselen ve –atalar›ndan öyle gördü¤üiçin de¤il– kendi karar›n› ön plana ç›karan, kendine sa-hip ç›kan kad›nlar›n bafllar›na takt›klar› ve yafll› zihniye-tin “türban” ad›n› takt›¤›, meflruiyet bozucu baflörtü so-runundaki korkuyu anlamak da kolaylafl›yor.

Kuflkusuz modernli¤in ya da farkl› modernleflmeprojelerinin en büyük baflar›lar›ndan biri, insan›n do¤ave insanl›k üzerinde kuraca¤› hâkimiyet yolunda ge-rekli olan üretim için ilerleme fikrini ve bu fikre uygunolan yaflam tarz›n› ö¤retmesi; bazan kaba, bazan incedenetim teknolojileriyle bu yaflam tarz›na dönük birçekim gücü yaratmas› oldu. Bu amaç d›fl›ndaki yaflamtarzlar›, alternatif modeller “geri” s›fat›yla tan›mland›;“utan›lmas›” gerekti¤i ö¤retildi... Ancak utanmak, sa-dece otoriter seküler format›n uyumlulaflt›ramad›¤› ved›flar›da kalan tezahürlere karfl› hissedilen ve kalelerinkorunmas› gerekti¤ini hat›rlatan bir duygu de¤il. Utan-c›n bu kadar yo¤un olmas›n›n daha da önemli nedeni,“utan›lacak” unsurlar›n bizzat bireylerin kendi içlerin-de de yaflamaya devam etmesinde yat›yor. Çünkü“utanmay›” ö¤reten modernist söylem, hayat›n “rasyo-nel – irrasyonel , tarihin “ileri – geri” fleklinde bölün-dü¤üne dair bütün iddialar›n›n ve bölünmesi yönündebütün çabalar›n›n tersine, mutlak bir baflar› sa¤layama-d›. “‹rrasyonel” ya da “geri” olarak adland›rd›¤› bütün

Page 14: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›62

varolufl halleri toplumlarda ve bizzat bireylerin içindeyaflamaya devam etti. Dolay›s›yla “ça¤dafllaflm›fl” bi-rey, “modern” olarak adland›r›lm›fl kamusal alanda,modern teknolojiler taraf›ndan ö¤retilmifl olanlar d›fl›n-daki tezahürlerinden, kelimelerinden, inançlar›ndanutanmay› ö¤rendi. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, özellikleTürkiye’de “ça¤dafl” modernist söylem aç›s›ndan kabuledilemeyen farkl› unsurlar›n asl›nda bireylerin kendiiçlerinde varolan ve modernist temsillere uymayan un-surlar oldu¤unu; bireyin her an su yüzüne ç›kabilmepotansiyeli tafl›yan bu unsurlara karfl› kendi içinde k›-yas›ya bir mücadele verdi¤ini belirtmek gerekiyor.

‹flte bu durumda, baflörtüleriyle modern kamusalhayata girmeye çal›flan kad›nlar “sorun” yarat›yor. Hiç-bir flekilde homojen olmayan, farkl› ve zengin tecrübe-ler yaflayan ve baflka türlü olunabilece¤ini düflünen bubaflörtülü insanlar -her fleye ra¤men- utanm›yorlar;“kendileri” gibi olmaya çal›fl›yorlar. Ve onlar›n “utan-m›yor” olmalar›, “utananlar›n” kendi içlerinde tekrar“geriye” düflmekten korkmalar›na, kendilerine olan gü-venlerini kaybetmelerine neden oluyor.

Söyleme Karfl› Direnifl

Araflt›rmadan ç›kan önemli sonuçlardan biri ise“baflörtüsü ile ilgili yürütülen yasa¤›n sonuç almak aç›-s›ndan pek de baflar›ya ulaflamad›¤›nda” gözlemleni-yor. Çünkü verilere bak›ld›¤›nda, yasaklama sonucun-da bafl›n› tamamen açanlar›n oran› sadece %1 iken,bafl›n› herhangi bir biçimde açmayanlar ço¤unlukta(%40.5) oldu¤u görülüyor.

‹ktidar›n gücü, söyleminin bizzat insanlar taraf›n-dan içsellefltirilmesinde yatar. Ancak bu söylem insan-lar› ikna edebilecek flekilde toplumlar›n ve bireylerin

k›lcal damarlar›na girmek yerine aç›k bir bask›n›n ifa-desi haline dönüfltü¤ü takdirde, iktidar yerine bask›n›nya da tahakkümün dili haline gelir. Baflka bir deyiflle,bask› ya da tahakkümün en belirgin özelli¤i “ç›plak”bir flekilde “d›flar›da” kalmas› ve görünür olmas›d›r. ‹fl-te baflörtülü kad›nlar için zorlu fakat bir o kadar aflikarolan “direnifl” tam da bu bask›n›n ç›plakl›¤›ndan kay-naklan›yor. Görünür olan tahakküme karfl›, görünür birdirenifl vücut buluyor.

Bugün modern toplumlar›n hiyerarflik yap›s› ve“rasyonel ilericilik” dinami¤i karfl›s›nda en güçlü mu-halefet, özel alana itilen kültürel referanslardan, alter-natif inançlardan geliyor. Küreselleflen dünyada refe-rans bollu¤u, dünyan›n sahip oldu¤u ola¤anüstü farkl›-laflma, modernitenin “iyilikleri” yan›s›ra getirdi¤i “kö-tülükler” karfl›s›nda bölünmüfl olan parçalar, hayat› ye-niden anlamland›rabilmek için tekrar birleflmeye çal›-fl›yor. Bu çaba en çok ulusal çapta derin bir kriz yara-t›yor. Bu küresel düzeyin sorunsuz oldu¤u anlam›nagelmiyor. Ancak her halükarda, yeni zamanlarda ka-musal olan ve özel alan ayr›m› da anakronik bir özel-lik sunmaya bafll›yor; çünkü modernlik zaten özel ala-na da girdi. Ama özel alan da fiilen kamusal alana gir-di. Hiçbir dinsellik, hiçbir dil sadece evde yaflanam›-yor; çünkü bunlar›n hepsi modernli¤in dilini ö¤rendi.Gündelik hayata, karanl›k oldu¤u iddia edilen o dün-yaya kapat›lan pratikler bugün modern hayat›n içinegiriyor. Modernist, ulusalc› dilin, kamusal alan› 19.yüzy›ldaki gibi tan›mlamaya çal›flmas›, kendisini ulu-sun arkas›na saklamaya çal›flan zümrelerin, s›n›f iktida-r›n›n bunu art›k becerememesi anlam›na geliyor.

‹flte baflörtülü kad›nlar›n “aç›k direnifli” (baflörtüsü-nü ç›karmay› reddetmek), yasakl› bir kamusal alanagirmek için bu tür muhalefetin mücadelesini yans›t›-

Page 15: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 63

yor. Ancak öte yandan, görüflülen kad›nlar›n %35’ininsadece yasa¤›n uyguland›¤› yerlerde bafl›n› açt›¤›;%20’sinin ise baflörtüsü yerine geçecek fleyleri (peruk,flapka, bere vs.) kulland›¤› gözönüne al›nd›¤›nda ise,direniflin de tekdüze olmad›¤›, seküler milliyetçilik“stratejisine” karfl› çok farkl› “taktiklerle” içiçe geçti¤igörülüyor.2

Paradoksal bir flekilde, baflörtü yerine örne¤in flap-ka takarak üniversitelere giren kad›nlar, bir tür “tavizverme” duygusu tafl›salar da, belki daha da önemli so-nucu modernist söylemin içinde yarat›yorlar. Uyumlu-laflt›ran modernist söylem “taviz veriyor”; içine “ya-banc›” unsurlar giriyor ve bu nedenle de¤ifliyor.

D›fllayan “Yurttafll›k” ve Travma

Buraya kadar yaz›lanlar baflörtüleriyle “sorun yafla-yan”, ancak ayn› zamanda egemen söylem için de “so-run yaratan” kad›nlar›n “toplumsal aktör” olarak tafl›-d›klar› “dönüfltürme” potansiyeline iflaret ediyordu.Ancak baflörtülü kad›nlar›n hikayesi sadece “toplumsalaktör” olma potansiyelini de¤il, ayn› zamanda bu top-lumsal aktörün ezilmesi ya da kendi kimli¤inin infla sü-recinin daha bafllamadan engellenmesi operasyonunuda içeriyor.

“Uygulanan yasak sonunda bafl›n› açanlar›n%73’ünün e¤itimini tamamlayabilmek, %22.5’inin iseiflini kaybetmemek için baflörtüsünü ç›karmak zorundakalmalar›” söz konusu kad›nlar aras›ndaki parçalanmave ezilme boyutuna iflaret ediyor. Ayn› flekilde, “yasak-lama neticesinde kaybettikleri haklar› geri kazanabilmekiçin” görüflülen kad›nlar›n sadece %17’sinin yarg›yabaflvurmas›, %76’s›n›n ise hukuk yolunu denememifl ol-mas› ve bu kesimin %63’ünün yarg›ya güven duymama-

lar› asl›nda hem teorik olarak kendini gerçeklefltirmekanlam›nda “modern yurttafl” olmalar›n›n önüne geçil-mesi hem de fiilen “modern yurttafll›k” alan›ndan sürül-meleri anlam›na geliyor.

Bir bak›ma, baflörtülü kad›nlar, bir sarkaç hareketiiçinde, aktör olmak ve olamamak aras›nda gidip geli-yorlar. Görüflülen kad›nlar›n önemli bir kesimi soru-nun çözümünün (siyasal kurumlar, Cumhurbaflkan›vb.) mümkün olaca¤›n› düflünürken, umut tafl›yan güç-lü yanlar›n› gösteriyorlar. Bu kesim teorik anlamda mo-dernli¤in “bilinçli” ve “sorumlu” yurttafl tan›m›na uyar-ken, “sorunun çözümü konusunda ümitsiz olan”, “so-runun kimse taraf›ndan çözülemeyece¤ini düflünen”%8.5’lik baflka bir kesim ise “yaln›zl›k” ve “yenilmifl-lik” duygusunu görünür k›l›yorlar. Sorunun kimse tara-f›ndan çözülemeyece¤ini düflünenler göreli olarak çokyüksek bir oranda olmasa da, %60 civar›nda bir kesi-min “ülkesine ve hukuka olan güveninin sars›ld›¤›n›”söylemesi, sarkaç hareketinin içinden geçti¤i duyguhallerine iflaret ediyor.

Baflörtülü kad›nlar›n yenilgi duygusu, kuflkusuz te-mel olarak e¤itim ve ifl alanlar›nda somutlafl›yor. ‹lko-kul ça¤›ndan beri sosyallefltikleri dünyada, kabaca,okula gitmek, meslek sahibi olmak ve çal›flmak olaraközetlenebilecek bir hayat plan› radikal bir flekilde k›-r›lmaya u¤ruyor. Kad›nlar›n %21’i “baflörtülü olarak iflbulam›yor”; %18’i “bafl›n› örttü¤ü için arka planda ça-l›flmaya zorlan›yor”; %17’si ise “mesle¤i d›fl›nda baflkabir ifl yapmak zorunda kal›yor”.

Çal›flmayan baflörtülü kad›nlar aras›nda, ö¤renciolduklar› için çal›flmayan %43’lük kesim bir kenarab›rak›l›rsa, %33.5’lik bir baflka kesimin “baflörtülüolarak ifl bulamad›¤›” anlafl›l›yor. “Baflörtüsü yasa¤›nedeniyle e¤itimine devam edemeyenler” de eklendi-

Page 16: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›64

¤inde bu oran %35’e ç›k›yor. Modernist ö¤retiye“ters” düflebilecek cevap verenlerin, yani “ailesi / efliizin vermedi¤i için” ve “kad›nlar›n çal›flmas›n› do¤rubulmad›¤› için” çal›flmayanlar›n oran› ise sadece%6’da kal›yor.

Baflörtüsü yasa¤›ndan ma¤dur olan kad›nlar›n ha-yat hikayelerini sadece ekonomik bir faaliyetin ger-çekleflece¤i çal›flma hayat›yla de¤il, toplumsal haya-t›n geneliyle ilgili bir “k›r›lma hikayesi” olarak özet-lemek mümkün görünüyor. Örne¤in, %4.5’lik bir ke-sim hariç, kad›nlar›n çok büyük bir kesimi baflörtüsüyasa¤› nedeniyle çeflitli “sosyal ma¤duriyetlere” u¤ra-d›klar›n› düflünüyorlar. Bu ma¤duriyetler “eflit vatan-dafll›k” ilkesinin nas›l ortadan kalkt›¤›n› aç›kça göste-riyor: “Kamu kurumlar›nda di¤er vatandafllara görefarkl› muameleye u¤ramak” (%51.5); “sorun yaflamaihtimali nedeniyle belli ortamlara gidememek”(%51); “baz› toplum kesimleri taraf›ndan d›fllanmak”(%36.5).

Benzer bir durum, baflörtülü kad›nlar›n e¤itimle olaniliflkilerinde de ortaya ç›k›yor. Görüflülen kad›nlar›n%72’si e¤itim yaflamlar›nda baflörtüsü yasa¤› nedeniylema¤dur olduklar›n›; bu ma¤duriyetlere iliflkin olarak,%25’i okulunu b›rakmak zorunda kald›klar›n›; %19’uise bafl›n› açt›¤› için baflar›lar›n›n düfltü¤ünü belirtiyor-lar. Bunlara, baflörtüsü yasa¤› nedeniyle e¤itimini kes-mek zorunda kalanlar ve yasak nedeniyle üniversite s›-nav›na giremeyenler de eklendi¤inde d›fllaman›n boyut-lar›n› anlamak mümkün oluyor..

Ancak ma¤duriyet sosyal alanlardan “d›fllanma”ylas›n›rl› kalm›yor. Modernizmin korkular eflli¤inde elegeçirdi¤i bedenlerin “safl›k” aray›fl› ve “bulaflma” sen-dromu “utan›lacak ötekiler” olarak baflörtülü kad›nlar-la araya bariyerler koydu¤u gibi, onlar› fiziksel olarak

ezmekten de kaç›nm›yor: Kad›nlar aras›nda %28’likbir kesim bafl›n› örttü¤ü için “sokakta taciz/hakarete”u¤rad›¤›n›, yaklafl›k %25’lik bir kesim ise okulda ta-ciz/hakarete u¤rad›¤›n› belirtiyor. Bu durum ise inanç-lar›ndan ötürü yaflanan sorunlar›n esas olarak bir “ka-d›n meselesi” oldu¤unu ve baflörtülü kad›nlar›n yaln›z-l›klar›n›n boyutlar›n› gösteriyor.

Baflka bir deyiflle, modern kamusal alanda kendinigerçeklefltiren “sald›rgan ve tehdit eden türbanl›” söyle-minin tersine, bizzat sald›r› karfl›s›nda geri çekilmek zo-runda kalan, üstelik içinde bulundu¤u cemaat ve grup-lardan bile bafl›n› açmas› için bask› gören kad›nlar›n var-l›¤› gözönüne al›nd›¤›nda, özellikle baz› kad›nlar için,tam bir kuflat›lm›fll›k ve çaresizlik haline dönüflmüfl birbaflörtü prati¤inin söz konusu oldu¤u anlafl›l›yor.

Ancak bu yaln›zl›k ve yenilmifllik duygusu sadecetoplumsal, kamusal hayata girememek ya da gerçekbir yurttafl olamamakla ilgili de¤ildir. Yasak nedeniy-le bafl›n› açmak zorunda kalan kad›nlar›n, bu olay-dan “derin biçimde” etkilendikleri; bilimsel disiplin-ler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, belki ancak psikolojininbir ölçüde anlayabilece¤i derecede etkilendikleri an-lafl›l›yor. fiu veriler tam olarak bu psikolojik boyuta,iç sars›nt›s›na, kiflilik üzerindeki k›r›lmalara ve trav-maya iflaret ediyor:

Baflörtüsünü ç›karan kad›nlar›n %71’i “kiflili¤ininzedelendi¤ini/parçaland›¤›n›” belirtiyor; %63’ü “ken-dini hakarete u¤ram›fl” hissediyor; %47’si bafl›n› heraçt›¤›nda bundan “utanç duyuyor”; %46.5’i “kendinigünahkar” hissediyor; %66.5’i medyan›n olumsuz tu-tumu nedeniyle “onurunun incindi¤ini”; %54’ü “suçlumuamelesi gördü¤ünü ve bunun kendisini üzdü¤ünü”;%46’s› ise kendini “di¤er insanlara göre daha fazlabask› alt›nda hissetti¤ini” belirtiyor.

Page 17: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 65

Yaflan›lan y›k›m sadece kamusal / d›flar›daki hayat-tan kaynaklanan nedenlerle gerçekleflmiyor; travmaevlere kadar uzan›yor. Önemli bir kesim (görüflülenkad›nlar›n üçte ikisi) bundan muaf kalsa da, geri kalanaz›msanmayacak bir kesim aile yaflamlar›nda s›k›nt›laryaflam›fllar; aileden ya da akrabalar›ndan bafl›n› açma-s› hususunda bask› görmüfller. Baflka bir deyiflle, en“özel” alan olarak ailelerin bile, kamusal alandan ge-len bask› karfl›s›ndaki çaresizlikleriyle çocuklar›na de-¤il, kamuya uyum sa¤lad›klar› görülüyor.

Sonuç olarak baflörtüsünden ötürü ma¤dur olan ka-d›nlarla ilgili olarak flu tespit yap›labilir: Baflörtülü ka-d›nlar›n yaflad›klar› ma¤duriyet süreci bir tür “iflken-ce”ye dönüflmüfltür. Çünkü “kiflili¤i ezme”, “y›kma”söz konusudur ve bu y›k›m “özgüvenin y›k›lmas›”, birdaha bafl›n› kald›ramayacak ölçüde bireyselli¤in, tekil-li¤in, toplumsall›¤›n yokedilmesi, derin bir “trav-ma”d›r. Ancak bunun sadece topluma d›flar›dan mü-hendislik yapan bir devlet taraf›ndan de¤il; ayn› toplu-mun içinden, toplumsal de¤erleri görünmez k›lm›fltoplumsal normlar› tafl›yan di¤er “yurttafllar” vas›tas›y-la yap›lmas›, kad›nlar›n önündeki güçlü engellere dairönemli bir ipucu veriyor.

Dolay›s›yla, kad›nlar›n potansiyel olarak yaflayabi-lecekleri hayatlar altüst oluyor. Örne¤in kad›nlar›n%94’ü baflörtüsü yasa¤› olmasayd› “flu andakindendaha farkl› bir yaflam›” olaca¤›n› düflünüyor. Baflörtü-sü yasa¤›n›n hayat›n› de¤ifltirdi¤ini düflünen kad›nlar›n%68’i yasak olmasayd› “daha iyi bir e¤itime”, %64’üdaha farkl› bir sosyal hayata, %45’i ekonomik olarakdaha rahat koflullara sahip olaca¤›n› düflünüyor ve çokönemli bir veri olarak, %45’i ise kendisine daha fazlagüvenece¤ini belirtiyor. Kad›nlar›n “yasak olmasayd›daha farkl› (ve kuflkusuz daha iyi) bir hayata sahip ola-

bileceklerini” düflünmeleri oldukça “mant›kl›” bir verisunuyor; çünkü kad›nlar özellikle ünversiteyle ilgiliolarak besledikleri somut hayallerini gerçeklefltirme-nin imkanlar›n› kaybediyorlar. Çünkü en az›ndan%26’l›k bir kesim üniversite e¤itimine bafllayamad›k-lar›n› ya da tamamlayamad›klar›n› ve akademik kari-yer yapamad›klar›n› belirtiyorlar.

‹ktidar Dili Olarak “Ça¤dafll›k” Yerine“Yeni” Bir Modernite ve Ço¤ulluk

Sonuç olarak, temsil edilmek istedi¤i resmi “Bat›”dabulan, ancak “Bat›” modernitesinden oldukça farkl›özellikler sunan bir moderniteyi dayatan, kadere inananinsanlar›n kaderi ile oynayan, dayatt›¤› yaflam tarz› venormlar› kutsallaflt›rarak / “dinlefltirerek” müdaheleeden, özel hayatlar›, evlilikleri bile de¤ifltiren, insandananlamayan, insan için de¤il, kendi için, içindeki seçkinbir zümre için varolan bir devlet ve ideolojisine ra¤men,baflörtülü kad›nlar Türkiye’de baflka bir moderniteninyaflanmakta oldu¤unun ve kendilerinin de bu moderni-tenin aktörü olduklar›n›n iflaretlerini veriyorlar.

Bu alternatif moderniteyi içiçe geçiflleri, hayat›n kar-mafl›kl›¤›n› ve bu nedenle potansiyellerini tafl›yan birmodernite olarak tan›mlamak mümkün görünüyor. Buher fleyden önce baflörtülü kad›nlar›n heterojen yap›s›n-dan anlafl›l›yor. Otoriter modernizimin bütün iddialar›-n›n tersine, baflörtülü kad›nlar farkl› konularda farkl› dü-flünüp, farkl› toplumsal ve kültürel dairelerden besleni-yorlar. Örne¤in, her fleyden önce, bütün d›fllanm›fll›kla-r›na ra¤men, kad›nlar duygusal olarak Türkiye’ye güçlübir flekilde ba¤l› görünüyorlar. Yaflanabilecek baflka birülke söz konusu oldu¤unda, kad›nlar AB ülkelerini deSuudi Arabistan’› da gösterebiliyorlar. Bir baflka örnek

Page 18: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›66

olarak, AB konusundaki farkl› düflünceler gösterilebilir.Görüflülen kiflilerin %40’› AB üyeli¤ini desteklerken,%37’si AB’ye karfl› oldu¤unu belirtiyorlar.

Baflörtülü kad›nlar, asl›nda bütün laik korkular› boflaç›karabilecek bir potansiyele sahipler. Onlar birçokalanda modern de¤erlere inan›yorlar; örne¤in sadece%3’ü baflörtülü kad›n›n yerinin evi oldu¤unu, sadece%6’s› “çok efllili¤i” normal karfl›lad›¤›n› ve %4’ü “na-mus” nedeniyle insanlar›n öldürülebilece¤ini; %99’u ka-d›nlar›n evlenecekleri kiflileri kendilerinin seçmesi ge-rekti¤ini; %86’s› kad›nlar›n çal›fl›p ekonomik ba¤›ms›zl›-¤›n› sa¤lamas› gerekti¤ini ve %87.5’i ise aile içinde ka-d›n ve erke¤in eflit hak ve sorumluluklara sahip oldukla-r›n› düflünüyorlar.

Ancak belki daha da önemli ve çarp›c› bir veri,%77’lik bir kesimin “kad›nlar›n bafl›n› örtmeden dedindar olabilece¤ini”; %94’lük bir baflka kesimin “top-lumdaki yozlaflman›n baflörtülü kad›nlar› da etkiledi¤i-ni” düflünmesinden elde ediliyor. Yasaktan ötürü ma¤-dur olan “baflörtülü kad›nlar›n, bafl›n› örtmeyen hem-cinslerine karfl› tutumlar›n›n liberal oldu¤u” anlafl›l›-yor. Ancak bir ad›m daha atarak flu da söylenebilir:“Tesettürlü kad›nlar›n asl›nda siyasal amaçlar güttükle-ri ve gerçek dindar olmad›klar›” yönündeki radikal la-iklik söylemi liberal de¤ildir. Baflka bir deyiflle, laiksöylem baflörtülü kad›nlara “niyet atfederken”, baflör-tülü kad›nlar çok daha ço¤ulcu ve d›flar›dakini de içe-ri alan bir söyleme sahiptirler. Bu durumda “Baflörtüsü-ne karfl› olanlar›n asl›nda baflörtülüleri tan›mad›¤›n› veanlamak istemedi¤ini”; ayn› flekilde “Baflörtüsüne kar-fl› olanlar›n asl›nda baflörtüsünün temsil etti¤i de¤erle-re karfl›” olduklar›n›” söylemek zor görünmüyor...

Baflörtülü kad›nlar›n bu içiçelik içeren söylemleri,bir tür “interkültürel” aidiyete tekabül ediyor ve bu sa-

dece dindarl›kla ilgili söylemlerle s›n›rl› kalm›yor. Ör-ne¤in görüflülen kiflilerin sadece %12’si sadece bafl›n›örten arkadafllar›n›n yan›nda kendini rahat hissetti¤inidüflünürken, %86’s› arkadafl seçiminde k›l›k-k›yafetinbelirleyici olmad›¤›n› belirtiyorlar. Görüflülen kiflile-rin %96’s›n›n “baflörtüsünün siyasal bir malzeme ya-p›lmas›n› do¤ru bulmad›klar›” yönündeki görüflleri deele al›nd›¤›nda, baflörtülü kad›nlar nezdinde “cemaat-çi” ve “bizim mahalleci” bir tavr›n olmad›¤›n› söyle-yebiliriz. Bu baflörtülü kad›nlar›n alabildi¤ine hetero-jen ve hem kendilerine mesafeli ve elefltirel bakan,hem de d›fl dünyayla etkileflimci / düflünümsel (reflek-sif), her alanda tecrübe kazanan, “düflünce ve ifadeözgürlü¤ü” olarak demokrasiyi, “sosyal adalet ve f›r-sat eflitli¤ini” tecrübe ederek ö¤renenen bir grup olufl-turduklar›n› görüyoruz.

Laikli¤i ve Yurttafll›¤› Yeniden Düflünmek

Oldukça zengin veriler sunan Hazar araflt›rmas›n-dan iki paralel sonuç ya da yeni düflünme ekseni ç›-karabiliriz. Bunlardan biri laikli¤e, di¤eri ise modernentegrasyon ve yurttafll›¤a iliflkindir. Resmî ve de ege-men ideoloji taraf›ndan sembol haline getirilmifl olan“türban”, daha do¤rusu “türban söylemi” laiklik kar-fl›tl›¤›n›n sembolüdür... Çünkü “türban” kelimesi buideolojinin ötekilefltirme, d›fllama zihniyetinin sem-bolüdür. Ötekilefltirmek için bu ideolojinin “türban”dedi¤i de baflörtüsüdür. Kamusal alana ç›kan “baflör-tüsü” ise laikli¤in teminat›d›r... Çünkü laiklik ço¤ul-culuktur... Laiklik, farkl› dinlerin ve farkl›laflm›fl din-selliklerin ço¤ullu¤u ölçüsünde, bu ço¤ullu¤u sa¤la-yabildi¤i ve onlar›n görünür olmas›na izin verdi¤i öl-çüde mümkündür.

Page 19: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 67

Sonucumuzun yurttafll›k ve entegrasyonla ilgili olan–biraz daha kar›fl›k- taraf›na bakal›m. Bilindi¤i gibi, iflya da çal›flma hayat›na girmek modern toplumlar›n en-tegrasyonu için, en temel kriterlerden biridir. Dolay›-s›yla, baflörtülü kad›nlar›n çal›flma hayat›ndan d›fllan-malar› ya da bu alanda karfl›laflt›klar› zorluklar üzerin-de durmak ve Milliyet’in “Türban dosyas›”ndan eldeedilen sonuçlar› da ele alarak tart›flmay› bir miktar de-rinlefltirmek gerekiyor.

Milliyet araflt›rmas›ndaki flu veriler bu tart›flmayaimkan sa¤l›yor: Kamuoyunun %63’üne göre, “devletdairelerinde çal›flan kad›nlardan isteyenler bafl›n› örte-bilmelidir”; %37’sine göre ise “devlet dairelerinde ça-l›flan kad›nlar›n bafl› aç›k olmal›d›r”. Baflka bir soru iseflöyle: “Size hizmet veren bir memurun, kamu hizmet-lisinin (hâkim, ö¤retmen, tapu müdürü, polis vs.) siya-si olarak ne düflündü¤ünü belli edecek bir görünümde(rozet, iflaret, özel bir flapka, türban vs.) hizmet verme-si sizi rahats›z eder mi?” Toplumun %54’ü “rahats›z et-mez”; %46’s› ise “rahats›z eder” fleklinde cevap vermiflbu soruya...

Al›nan cevaplarla ilgili olarak araflt›rma raporuna fluyorum eklenmifl: “San›yorum gerçekte, deneklerin bü-yük ço¤unlu¤u bu soruyu, ‘Türbanl› bir memurun hiz-met vermesi sizi rahats›z eder mi?’ diye alg›lam›fllard›r.Gözlemlerimiz de bunu teyit etmektedir. Aksi halde, so-runun tam anlafl›ld›¤›n› kabul edersek, halk›m›z›n yar›-s›ndan ço¤unun, polis ve hakimlerin bile, siyasal e¤ilim-lerini belli eden iflaretle görev yapmalar›n› do¤ru bula-caklar› gibi bir sonuçla karfl›laflm›fl oluruz. Bu sonuç, de-mokraside oldukça deneyimli halk›m›z›n, di¤er davran›flve anlay›fl›yla çeliflir.” (Milliyet, 30.5.2003)

Ancak burada iki sorun birden var: Birincisi, yönel-tilen soruya; ikincisi de yoruma iliflkin... Sorunun ken-

disinde, soruyu haz›rlayanlar›n ön kabülleri a盤a ç›k›-yor; yani soruyu haz›rlayanlara göre, “türban”, onu ta-kan›n “siyasi olarak ne düflündü¤ünü belli edecek birgörünüm” sunuyor; yani, ayn› “rozet, iflaret, özel flap-ka” gibi... Yani bir polis memurunun yakas›na takt›¤›“Alt› ok” ya da “MHP’nin bozkurt rozeti” ve bir kad›npolisin kafas›na takt›¤› “baflörtü”, araflt›rmac›lara göre,efl de¤erde “siyasal e¤ilimi belli eden bir iflaret”... Oy-sa araflt›rman›n manflete ç›kan bulgular›ndan, halk›m›-z›n türban› zaten bir “simge” olarak görmedi¤ini bili-yoruz. Bu durumda ortaya yorumdaki sorun ç›k›yor.Çünkü yorumun tersine, halk›m›z türbanl› polisten ve-ya hâkimden de¤il, parti rozeti veya flapkas› gibi “siya-sal e¤ilim” belirten iflaretlerle ilgili olarak rahats›z olupolmad›¤›n› belirtiyor. Yani soru “rozet” ve “türban”için ayr› ayr› sorulsa, rahats›zl›k duyanlar birincide çokdaha yüksek, ikincide çok daha düflük ç›kacakt›. Yaniasl›nda toplumun soruyu do¤ru anlad›¤›n›, ama soru-nun içindeki karmafl›kl›¤›n görüflülen kiflileri “çaresiz”b›rakt›¤›n› söylemek daha mümkün görünüyor...

Baflka bir deyiflle, Milliyet araflt›rmas›nda yer alanyorumun tersine baflörtülü kad›nlar›n (resmi daireler dedahil olmak üzere) çal›flma hayat›na girmesi, asl›ndasorun yaratm›yor. Kad›nlar›n çal›flma hayat›ndan d›fl-lanmas›n›n esas olarak toplumun de¤il, modernist ba-k›fl aç›s›n›n bir ürünü oldu¤u anlafl›l›yor. Buradan ç›ka-rak, son y›llarda bir “çözüm önerisi” olarak gündemegelen ve kamu hizmeti “alanlar” ve kamu hizmeti “ve-renler” fleklindeki ayr›ma göre, hizmet alanlar›n baflör-tüsünü takabilece¤i, hizmet verenlerin ise takamayaca-¤› yönündeki öneriden söz edebiliriz.

Meselenin çözümü için ileri sürülen bu modeli ikiboyutta düflünmeye çal›flal›m. Birincisi, baflörtüsünüç›karmas› beklenen kamu hizmeti veren görevli aç›s›n-

Page 20: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›68

dan; ikincisi, onun karfl›s›nda hizmet veren kifli bak›-m›ndan. Birinci düzeyde, o kiflinin baflörtüsünü ç›kar-mas›, “kendi” olmaktan vazgeçmesidir ve bu sadecevarolan bölünmüfl modernist yap›n›n yeniden üretil-mesi anlam›na gelir. Yani bütünleflme arayan insan›nkrizinin devam›d›r. Aranan normalli¤in, fleffafl›¤›n ger-çekleflmemesidir. Buna ba¤l› olarak, akla gelen di¤erbir mesele kamu hizmetini veren kiflinin erkek olmas›-d›r. Baflörtülü bir kad›nla ayn› dünya görüflüne sahipbir erkek görevli, sadece görünüm bak›m›ndan moder-nist kabullere uyum sa¤lam›fl olacakt›r. Böyle bir du-rum, zaten modernli¤in de kendi hesab›na devflirdi¤ierkek düzeni karfl›s›nda, kad›n›n bir kere daha ikincilstatüye indirilmesi demektir.

‹kinci düzeyden, yani hizmeti alan kifli aç›s›ndan ba-kal›m. Gene kamu hizmeti veren kiflinin (örne¤in baflör-tüsü takmayan veya baflörtüsünü ç›karan bir kad›n ya daerkek bir hakim), bir san›k karfl›s›nda “nötr” pozisyonageçece¤i varsay›l›yor. Bu durum, yaflam tarz› içinde ba-flörtüye yer olmayan bir kad›n (veya erkek) san›k veyaavukat için do¤rudur. Zihinlerimizi biraz zorlarsak, budurum, hayat›nda baflörtü olan bir insan için ise bu hiçde “do¤al” bir durum de¤ildir. Çünkü, modernlik kendi-ni iflaretlerle tesis eden bir iktidar içeriyorsa, “baflörtütakmamak”, “kravat takmak” da bir iflarettir, semboldür;bir yaflam tarz›na, bir dünya alg›s›na iflaret eder. Kamuhizmetinde bulunan kiflinin baflörtüsünü takmayarak“nötr” bir görünüm ald›¤› iddias› ya da bu nötr görünü-mün arkas›na saklanmas› sadece bir aldatmacad›r vemodernizmin sa¤lam›fl oldu¤u bir yabanc›laflmad›r. Tür-kiye’de muhatap olunan mahkemeler ve mahkeme ka-rarlar› bunu gösteriyor. Hakimler sahip olduklar› siyasalinanç ve düflüncelere ba¤l› olarak, ayn› olay karfl›s›nda,bazan beraat bazan hapis cezas› verebiliyor...

Dolay›s›yla çözümün baflka yerlerde aranmas› gere-kiyor. Hatta örne¤in, ütopik olmak ve insanlar›n karfl›-s›na ç›kt›klar› hakimin baflörtülü de olsa, baflörtüsüzde; kravatl› veya kravats›z da olsa, “adil” olaca¤›nainanmas›n›; benzer flekilde, k›yafeti ne olursa olsun, birö¤retmenin ço¤ulcu, sorgulay›c› bir e¤itim vermesinisa¤layacak bir zihniyetin inflas›n›n mümkün olabilece-¤ini düflünmek gerekiyor. Yani baflörtülü de olsa, kra-vatl› da olsa totaliter kafalar›n art›k nas›l marjinalizeedilebilece¤ine daha çok kafa yormak gerekiyor...

Baflörtülü kad›nlar›n sahip olduklar› çeflitlilik, varo-lan statükonun dengelerini sorgulama ve sorunsallafl-t›rma potansiyeli ve dolay›s›yla sahip olduklar› yeni birmodernlik bu yeni zihniyetin bir anlamda Türkiye’debir yenilenme için oldukça önemli ipuçlar› tafl›yor.

Dipnotlar

1 “Türban Dosyas›” – 1, Milliyet, 27.5.2003. Araflt›rman›n sonuçla-r› 31.5.2003 tarihine kadar gazetede yer ald›.

2 Bireylerin de bizzat içinde hareket etti¤i, s›n›rlar koyan, karmafl›k-l›¤› basitlefltirerek uyumu sa¤layan “strateji” ve karmafl›kl›¤›n,gündelik hayat›n birikimlerinin, hayatta kalma savafl›n›n yollar›olarak “taktik” kavramlar›n› Michel de Certeau’dan aktararakkullan›yorum. Bkz. L’invention du quotidien. 1. Arts de faire,Gallimard, Paris, 1990.

Page 21: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 69

Bir Ayr›mc›l›k Alan› Olarak “Baflörtüsü”

Prof. Dr. Melek Göregenli‹zmir Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler EnstitüsüSosyal Psikoloji Bölümü ö¤retim üyesi

Türkiye’de “Baflörtüsü” konusunda söz söylemek,nereden bakarsan›z bak›n herkes için ve uzunca bir sü-redir, politik bir yerden konuflmak anlam›na gelmekte-dir. Asl›nda son çözümlemede herhangi bir ülkede, ta-rihin her hangi bir döneminde herhangi bir grup, ken-disine yönelik kamusal otoritelerce ya da s›radan in-sanlarca, bir grup olarak tan›mlan›p grup olarak hak-s›zl›¤a u¤ramaktan yak›nd›¤›nda, san›r›m zaman vemekandan ba¤›ms›z olarak söyleyebiliriz ki, o ülkede,o zaman ve mekanda hiyerarflik bir sistem söz konusu-dur ve e¤er bir ayr›mc› yaklafl›m ve uygulamadan bah-sedilebiliyorsa, bunu gerçeklefltirenler iktidarda olan-lard›r. Dolay›s›yla, bir grubun ma¤duriyetinden sözediyorsak, anlamaya ve de¤ifltirmeye çal›fl›yorsak, ka-ç›n›lmaz olarak bir gruplararas› iliflkiler süreciyle ilgili,bu sürecin bütünüyle ilgili düflünüyoruz ve neyin do¤-ru –iyi- ya da yanl›fl –kötü- oldu¤u üzerine de iddiala-r›m›z olmal›d›r, olacakt›r. Hayat›n kendisi asl›nda bü-tünüyle politiktir, nas›l yaflad›¤›m›z ve dünyay› nas›l al-g›lad›¤›m›z ve gelecek tahayyüllerimiz politiktir. Sos-yal bilimlerin bilgisinin nesnel, tarafs›z, apolitik ya dadünya meselelerinde nas›l bir tav›r ald›¤›m›zla ilgisininolmad›¤› yönündeki modern iddia oldukça tart›flmal›-d›r ve bu yaz›n›n konusu de¤ildir fakat kendi ad›masöyleyebilirim ki, bir sosyal bilimci olarak gelecek ta-hayyülüm, herkesin tek tek bireyler ve gruplar olarakfarkl›l›klar›n›n ve benzerliklerinin s›n›rlar›n› kendi ira-deleriyle belirleyebilecekleri ama bu s›n›rlar›n herke-sin yeterince beraber ve farkl› hissedebilece¤i, iliflkiselbir mesafede kurulabilece¤i bir dünya fikrine dayan-maktad›r. Son günlerde giderek yükselen bir biçimde,AKP’nin seçimlerden çok yüksek bir oy oran›yla bafla-r›l› ç›kmas›ndan do¤rudan etkilenerek, farkl› kesimlertaraf›ndan, sosyal bilim bilgisinin toplum mühendisli-¤inde önemli bir ideolojik araç haline getirildi¤ini ve

Page 22: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›70

bu durumun sosyal bilimcilere büyük sorumluluk yük-ledi¤ini düflünüyorum. Israrla ne sosyal bilimlerin bil-gisinin ne de sosyal bilimcinin tarafs›z olamayaca¤›n›ifade etmek durumunda oldu¤umuzu düflünüyorum.Sosyal olgular, kendili¤inde politiktir ve bazen geneltoplumsal koflullara ba¤l› olarak neredeyse siyasetintümünü kapsayacak biçimde kendili¤inden sembolikbir güce sahip olabilirler ya da bu güç olgunun kendi-sine atfedilir ve giderek sosyal nedenleri ve sonuçlar›n-dan uzaklaflabilir; tart›fl›lmas› anlafl›lmas› giderek kar-mafl›k ve kendisinden ba¤›ms›z faktörlerce belirlenenbir hale gelebilir. Baflörtüsü konusu bence giderek buçerçevede anlafl›lmas› gereken bir sosyal olgudur;ma¤duriyetleri aç›k olan kad›nlar›n yaflad›klar› somutayr›mc›l›kla ilgili sonuçlar›n giderek üzeri örtülmekte,konu bir ülke meselesinin sembolü olarak ele al›nmak-tad›r. Baflörtüsü nedeniyle e¤itim hakk›ndan mahrumedildi¤ini ifade eden bir kad›n›n s›rt›na ülkenin bütünpolitik meseleleri yüklenmekte ve bunlar çözümlen-meden bu konunun da çözülemeyece¤i sezdirilmekte-dir; do¤al olarak bu konuda söyleyece¤iniz her fleykendili¤inde politiktir. Baflörtüsü konusu kuflkusuz buco¤rafyan›n sosyal ve siyasal tarihiyle yak›ndan ilgilidirve bu anlamda tüm farkl›laflma ve kutuplaflmalar›nmerkezinde yer almaktad›r fakat sonuçlar› aç›s›ndanher fleyden önce kad›na yönelik çok yönlü bir ayr›mc›-l›k sorunudur ve ülkemizdeki di¤er ayr›mc›l›k alanla-r›yla bir arada ele al›nmal›d›r. Ben bu yaz›da, konuyu,HAZAR’›n ANAR’a yapt›rd›¤› araflt›rman›n bulgular›yladestekleyerek, bir ayr›mc›l›k meselesi olarak ele alaca-¤›m ve sosyal psikoloji literatürünün ayr›mc›l›k üzerineoluflturdu¤u birikimden yararlanarak s›n›rl› bir çerçe-vede anlamaya çal›flaca¤›m.

Önyarg› ve Ayr›mc›l›k

Sosyal bilimciler, önyarg› kavram›n›n tan›m›nda bü-tünüyle anlaflmam›fl olsalar da önyarg›n›n bir grup ve-ya grubun üyelerine karfl›, olumsuz bir ön de¤erlendir-me, tutum oldu¤u konusunda anlafl›rlar. Önyarg›lar,gelifltirildikleri grup ya da grup üyelerine yönelik olum-suz düflüncelerin yan› s›ra hofllanmama, hor görme,kaç›nma ve nefret etmeye kadar uzanan olumsuz duy-gular› içeren tutumlara da yol açarlar. Önyarg›lar, di-¤er insanlar›, bireysel varolufllar›ndan de¤il grup aidi-yetlerinden hareketle de¤erlendirici bir tutumu, olum-suz dogmatik kanaatleri ifade etmektedir. Bu düflünceve kanaatler, olgunlaflmam›fl, her türlü kan›ttan öncepeflin kararlara dayan›r. Önyarg›n›n davran›fla dönüfl-tü¤ü durumda ise ayr›mc›l›ktan söz edilmektedir. Ay-r›mc›l›k, önyarg›yla yaklafl›lan bir d›fl grubun, iç grup-la iliflkisini imkans›z k›lacak flekilde sosyal ya da fizik-sel olarak uzakta tutulmas› ve bunun göreceli olarakkal›c› olmas› biçiminde ortaya ç›kan, esasta sosyalfarkl›laflmay› infla etmeye yönelik bir e¤ilimdir. Önyar-g›, t›pk› kal›p yarg›lar (stereotipler) gibi, sosyal gerçek-li¤i kabaca flematize etmeye dayanan sürecin bir ö¤e-sidir; kal›p yarg›lar ve önyarg›lar, insan›n gerçekli¤eiliflkin soysal ve zihinsel temsillerinin bir biçimidirler.Kal›p yarg›lar, belirli bir objeye ya da gruba iliflkin bil-gi boflluklar›n› dolduran, böylece karar vermeyi kolay-laflt›ran önceden oluflturulmufl bir tak›m izlenimler,at›flar bütünü olarak zihnimizde oluflturdu¤umuz im-gelerdir. Bu imgeler t›pk› d›fl dünyadaki objelerin ger-çek özellikleri gibi rol oynarlar. Özellikle yeni olgu,obje ya da gruplar söz konusu oldu¤unda, önceki bil-gilerimize yedirilirler. Böylece kal›p yarg›lar›m›z yo-luyla, yeni olgu ya da grubu gerçekte oldu¤u gibi, ger-çek özellikleriyle de¤il, düflünce e¤ilimlerimize göre

Page 23: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 71

alg›lar›z. Sosyal dünyay› alg›lamam›z› ve yorumlama-m›z› etkileyen sosyal kategorilendirme, önyarg›lar›noluflumunda temel biliflsel süreç olarak ortaya ç›kar.‹nsanlar, di¤er insanlara iliflkin enformasyonu ay›rt et-mek veya gruplamak için ›rk, cinsiyet, dini inanç, etnikköken gibi fiziksel ve sosyal ay›rt ediciler kullan›rlar.Bütün bu aflamalardan sonra, ço¤u zaman önyarg›lar›noluflumu kaç›n›lmazd›r. Kategorilendirme süreci kifli-nin kendi grubu ve di¤er gruplar hakk›nda edindikleribilgileri düzenlerken di¤er yandan da stereotipleme,birtak›m ifllevleri yerine getirir. Sosyal düzeyde, çeflitlisosyal eylemleri aç›klayan ve meflrulaflt›ran grup ide-olojilerinin yarat›lmas› ile korunmas›na katk›da bulu-nur ve bir grubu di¤er gruplardan olumlu bir biçimdede¤erlendirerek farkl›laflmalar yaratma gibi ifllevlerivard›r. Kal›p yarg›lar›n bu ifllevlerinin dünyay› bir an-lamda basitlefltirmelerine ve sosyal çevreyi tan›n›r halegetirmelerine karfl›n, önyarg›lar›n oluflumuna zeminhaz›rlad›klar›n› söylemek mümkündür. Kal›p yarg›laryoluyla bir d›fl grubu de¤erlendirmenin neden önyarg›oluflumuna önayak oldu¤unu k›saca flu flekilde özetle-yebiliriz: Stereotipleme öncelikle, iç grup sempatizan-l›¤›n› ve d›fl grup ayr›mc›l›¤›n› belirgin biçimde art›r›r.Ayr›ca iç grup üyelerinin birbirlerinin inançlar›n› ben-zer alg›lamalar›na yol açar. Ayn› flekilde stereotiplemesürecinde, d›fl grubun üyelerinin de inançlar› tektiplefl-tirilir, d›fl grubun görüfllerinin iç grubunkine benzeme-di¤i inanc› çok güçlenir. Biliflsel düzeyde herhangi birbiçimde yarat›lan biz ve onlar farkl›laflmas›, iç grubunlehine davranmak için yeterli koflul gibi görünmekte-dir. Fakat bütün bu süreçte, toplumsal grup ve katman-lar›n çeflitli özellikleri aç›s›ndan bir hiyerarfli içinde ör-gütlenmifl, bu hiyerarfli alg›s›n›n en az›ndan zihinseldüzeyde gerçekleflmifl olmas› gerekmektedir. E¤er, eflitve adil bir toplumsal örgütlenme söz konusuysa, ön-

yarg›dan söz etmek belki yine mümkün olabilir fakatayr›mc›l›k gerçekleflmeyebilir.

Bu genel bilgiler ›fl›¤›nda anlamaya çal›flt›¤›m›zda,öncelikle baflörtüsü konusunda oluflan ayr›mc›l›k süre-cinin, bir grubun tarif edilmesi ve etiketlenmesiyle bafl-lad›¤› söylenebilir. Etiketleme ve bir grubu iflaret etme,konunun as›l muhataplar› olan kad›nlar›n ›srarla vur-gulamalar›na karfl›n, farkl› kökenler ve içeriklerle haya-ta geçirilen ayr›mc› hegemonyan›n , “baflörtüsü” yeri-ne “türban” nitelemesinde diretmesiyle bafllamaktad›r.Bu kavram›n dayat›lmas› bütün ayr›mc›l›k pratiklerin-de oldu¤u gibi, ayr›mc›l›¤a konu olan grubun, toplu-mun di¤er kesimlerinden ve iktidar›n istedi¤i içerik vebiçimle ayr›lmas› süreciyle ilgilidir. Yukar›da teorikolarak özetlemeye çal›flt›¤›m gibi, “türbanl› kad›nlar”,bu co¤rafyada yüzy›llard›r bafl›n› örten kad›nlardan ay-r›lmaya ve özel bir grup olarak etiketlenmeye çal›fl›l-maktad›r. Ayr›ca bu grup sadece bir tek özelli¤indenhareketle homojenlefltirilmekte, özcü bir çerçevede eleal›narak, bafl›n› özel bir biçimde ba¤layarak örtünmesiözelli¤inden hareketle tektiplefltirilmektedir. Bu tektip-lefltirme süreci yine bütün ayr›mc›l›k pratiklerinde ol-du¤u gibi karfl› grubu da sadece “bafl›n› örtmeme”özelli¤i etraf›nda tektiplefltirmekte, homojenlefltirmek-tedir. “Türban takan kad›nlar, siyasi bir sembol olaraközel bir biçimde örtünmektedirler; bu örtü gelenekselbaflörtüsünden farkl›d›r ve özel bir siyasi hatta gizli biramaca hizmet etmektedir”. Bu noktada yap›lan tart›fl-malarda s›k s›k karfl›laflt›¤›m›z bu argüman ve bunakarfl› gelifltirilen karfl› argümanlar üzerinde biraz dura-l›m. Yukar›da yazd›¤›m tümceyle ilgili ilk sorulacak so-ru fludur: Peki böyle de¤il mi? Bu ak›l yürütme do¤rude¤il mi? Ben bir sosyal bilimci olarak empirik veriler-den hareket etti¤imde pek çok gözleme ve HAZAR’›n

Page 24: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›72

ANAR’a yapt›rd›¤› bu araflt›rmaya dayanarak böyle ol-mad›¤›n› söyleyebilirim ama bu soruya yan›t vermeninya da konuyu bu çerçevede tart›flman›n ayr›mc›l›¤›güçlendiren bir yaklafl›m oldu¤unu bilerek. Araflt›rma-n›n örneklemi sadece baflörtüsü takan kad›nlardan olu-fluyor ve örneklemin özellikleri, baflörtüsü kullanan ka-d›nlar›n 35 yafl›n alt›nda, kentlerde yaflayan e¤itimlikad›nlar oldu¤unu, %25’inin 2 milyardan fazla aile ge-lirine sahip orta-üst s›n›flardan geldi¤ini, %40’a yak›n›-n›n ise 1-2 milyar aras› geliri oldu¤unu, %45’inin ge-nel olarak e¤itimle ilgili ve büro ifllerinde çal›flt›¤›n›,%33.5’i baflörtüsü nedeniyle ifl bulamad›¤› için çal›fl-mayan kad›nlar oldu¤unu gösteriyor. Çok büyük birbölümü, dini inançlar› gerektirdi¤i için böyle giyinme-yi tercih ettiklerini belirtiyor. Özellikle ülke, kad›nlar›ntoplum hayat›ndaki yeri vb. konulardaki sorulara veri-len yan›tlara bak›ld›¤›nda ise, baflörtüsü kullanmayanherhangi bir grup kad›n›n verebilece¤i yan›tlara benzeryan›tlar verildi¤i görülmekte. AB’ye ülkenin genelineyak›n ortalamalarla taraftar ya da karfl›lar; cinsiyet rolkal›plar› konusunda ortalama e¤itimli kad›n örnekle-mine benziyorlar, hatta örne¤in sorunlar›n siyasal yol-larla ve siyasal kurumlar taraf›ndan çözülece¤ine inan-malar› bak›m›ndan ülkenin genelinden daha ilerdelerama hukuk ve adalete güven bak›m›ndan daha umut-suzlar ve çaresiz hissediyorlar. Rahatl›kla söyleyebili-rim ve pek çok araflt›rma bulgusuyla kan›tlayabilirimki, baflörtüsü kullanan kad›nlarla kullanmayanlar ara-s›nda say›s›z benzerlikler ve baflka farkl›l›klar vard›r.Ama önemli olan ayr›mc›l›k söz konusu oldu¤undaesasen bu bilgilere ya da saptamalara kimsenin itibaretmemesidir çünkü ayr›mc›l›k öncelikle, ayr›mc›l›¤›nhedefi olan grubun bir ya da birkaç özelli¤iyle s›n›flan-d›r›lmas›na, di¤er gruplarla aras›n›n keskin s›n›rlarlaayr›lmas›na, bugüne ve gelece¤e dair tehdit söylemle-

rine ve giderek ortak yaflam alanlar›ndan formel ya daformel olmayan yollarla uzaklaflt›r›lmas›na dayan›r.Araflt›rman›n tutum ölçe¤i bölümüne bakt›¤›mda dakarfl› argüman oluflturma ihtiyac›n›n ayn› içerikle gelifl-tirildi¤ini gördüm. Tümceler oluflturulurken sanki, “bizasl›nda siyasi amaçlarla bafl›m›z› örtmüyoruz ve pekçok konuda siz’ler gibi düflünüyoruz..” sonucu eldeedilmeye çal›fl›lm›fl. Bu kuflkusuz diyalog oluflmas› vesamimi bir tart›flma yarat›lmas› ve gruplararas› iliflkidebirbirini anlama süreci bak›m›ndan önemli olabilirama bence vurgulanmas› gereken esasen, giyinme bi-çimlerimizin her durumda politik oldu¤u ve herkesingiyinme ve yaflama tarz›yla, en az di¤eri kadar siyasalarenada bir yerde durdu¤u ve bir hayat tarz›n› temsiletti¤idir.

Ayr›mc›l›¤› Güçlendiren Meflrulaflt›r›c› Mitler veTehdit Alg›s› Yarat›lmas›

Etiketleme ve kategorizasyon böylece tamamlan-d›ktan sonra, geriye kalan, bu grubun “tehlikeli” oldu-¤una iflaret etmektir. Ayr›mc›l›k, ayr›mc›l›¤a u¤rayangrubun toplumun genel yaflama biçimini tehdit etti¤ineyönelik, ayr›mc›l›¤› meflrulaflt›ran ya da ayr›mc›l›¤› in-kar eden ak›l yürütmelerle söylemsel olarak beslenir.Sosyal psikoloji literatüründe, sistemin ve hiyerarflile-rin meflrulu¤unu sa¤lamak amac›yla hegamonik olarakgelifltirilen söylemsel yap›lara “meflrulaflt›r›c› mit” lerdenilmektedir. Muktedirler, toplumda egemen olansistemin do¤al ve meflru oldu¤una ve kimlerin yöneti-lebilir ve tabi gruplar oldu¤una, onlar›n üzerindeki üs-tünlüklerini korumaya yönelik sadece yasal düzenle-meler yapmakla kalmazlar; ayn› zamanda bu düzenle-melerin yayg›n anlamda meflruiyetini sa¤lamak için,hiyerarfliyi artt›r›c› meflrulaflt›rma mitlerini üretirler. Bu

Page 25: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 73

mitler, tabi gruplar›n bulunduklar› statüyü hak ettikle-rine yönelik inançlar (kal›p yarg›lar) ve tutumlard›r (ön-yarg›lar). Bu inançlar tabi gruplar›n üyelerinin deza-vantajl› oldu¤u ve kendi dezavantajl› durumlar›n› hakettiklerine yönelik inançlar› desteklemektedir. Baflörtü-lü kad›nlar tam da bu süreç nedeniyle sadece okullar-dan, duruma göre esnek biçimde tarif edilebilen kamu-sal alandan yasal yollarla uzaklaflt›r›lmakla kalm›yorlarayn› zamanda hayat›n içinde ayr›mc›l›¤›n sonsuz yara-t›c› biçimlerine maruz b›rak›l›yorlar. Araflt›rman›n so-nuçlar› baflörtüsü nedeniyle literatürde varolan her tür-den ayr›mc›l›¤›n yafland›¤›n› kan›tlar nitelikte: Hepimi-zin çok aç›kça bildi¤i hatta yasal olarak da temellendi-rilen, belirli kurumlardan k›smen ya da bütünüyle uzaktutulma, kurumsal ayr›mc›l›k; iflsizlik , arka planda ça-l›flt›r›lma, görünürlü¤ün engellenmesi ya da geri al›n-mas› vb. biçimlerde ortaya ç›kan sosyal olarak d›flla-ma, uzak tutma ve kiflisel olumsuz yaflant›lara yolaçan, benlik sayg›s›n›n azalmas›na giderek ruhsal so-runlara yol açabilen kiflisel düzlemde ortaya ç›kan ay-r›mc›l›k yaflant›lar› (kiflili¤in zedelenmesi, parçalanma-s›, hakarete u¤ram›fl hissetme, utanç duyma, kendinisuçlama, günahkar hissetme, fliddete u¤rama sözel yada fiziksel ya da yok sayma biçiminde aç›k ve sembo-lik fliddete maruz kalma, vb.).

Ayr›mc›l›¤› ve onun üzerine temellendi¤i hiyerarfliksistemi meflrulaflt›ran mitler, d›fl bir gruptan gelen ger-çekçi ve sembolik tehditler söylemsel olarak yükseltildi-¤inde, d›fl grup üyeleriyle iletiflimde ortaya ç›kan gruplararas› endifle artt›¤›nda ve d›fl gruplara iliflkin olumsuz ka-l›p yarg›lar yayg›nlaflt›kça daha da güçlenirler.

Pek çok araflt›rma, tehdidin d›fl gruplara yönelik ön-yarg›lar›n üretilmesinde ve d›fl gruplar›n yarar›na olankamu politikalar›na karfl› olmada önemli bir rolü oldu-

¤unu göstermifltir. Bu kolektif korku ve bunu takipeden önyarg› flu duygulardan ortaya ç›kmaktad›r: (a)bir grubun di¤erine yönelik üstünlük alg›s› (b) deza-vantajl› gruplardan farkl› ve ayr›cal›kl› olma (c) belirliayr›cal›k alanlar›n›n ayr›cal›kl› kiflilere ait oldu¤u id-dialar›na sahip olma (d) hakim gruplar›n haklar›n›n,ayr›mc›l›¤a u¤rayan gruplar taraf›ndan ihlal edilece¤i-ne yönelik korku ve flüpheler. Ayr›ca önyarg›lar› güç-lendiren sembolik tehditler, iç grubun de¤er sisteminitehdit eden düzeye geldi¤inde d›fl gruplara karfl› içgrup lehinde tutumlar sergilenerek ayr›mc›l›l›¤›n güç-lendi¤i pek çok kuramc› taraf›ndan vurgulanm›flt›r.Tehdit ve kayg› pek çok kaynaktan beslenir; önyarg›,negatif stereotipler, gruplar aras› kayg›, gerçekçi tehdit-ler ve sembolik tehditler aras›ndaki iliflkiler.

Sonuç

Türkiye’de baflörtüsü konusunun özellikle yayg›nmedyada tart›fl›lmas› sürecinde ve ortaya ç›kan top-lumsal kutuplaflmada bütünüyle bu sosyal psikolojiksürecin yafland›¤›n› görmekteyiz. Özellikle seçimlersonras›nda ortaya ç›kan siyasi tablo, konunun daha dapolitik bir iktidar mücadelesinin parças› haline getiril-mesine yol açm›fl ve sembolik do¤as›n› güçlendirmifl-tir. Baflörtüsünün sembolize etti¤i hayat tarz›n›n bir da-yatma olarak gelecekte toplumun demokratik yaflam›n›tehdit edece¤ine iliflkin yayg›n korku, paradoksal birbiçimde bugün bir grup kad›na baflkalar›n›n hayat tar-z›n› dayatmay› meflrulaflt›rabilmektedir. Üstelik buyaklafl›mla meflrulaflt›r›lan baflörtüsüne karfl› ayr›mc›l›kbir demokrasi siyaseti olarak sunulmaktad›r. Oysa kor-kulardan ya da toplumu oluflturan farkl› gruplar›n be-yanlar› d›fl›nda niyet okumaya dönük iletiflim biçimle-rinden sorunlar›n çözümüne yönelik bilgi üretmek

Page 26: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›74

mümkün de¤ildir. Farkl›l›klar›n bir arada yaflamas›nayönelik birlikte yaflama bilgisine, ancak temel haklarçerçevesinde, yasan›n egemen oldu¤u bir toplumdabirbirine güvenmekle ulafl›labilir. “Ya bir gün benim debafl›m› örtmeye zorlanaca¤›m günler gelirse..” argüma-n›na verilebilecek bence tek bir siyasi yan›t olabilir:T›pk› bugün baflörtülü kad›nlar›n yapt›klar› gibi, “‹nan-d›¤›m, bildi¤im ve istedi¤im gibi yaflamak ve giyinmek

istiyorum..” demek. Demokratik yaflama biçimleri ilk-sel olarak, herkesin “nas›l yaflamak istedi¤ini” ifadeedebilmesi ve bunu hayata geçirebilmesinin koflullar›-n›n sa¤lanmas›yla gerçekleflir; birilerinin di¤erlerine“böyle yaflayamazs›n..” diyebilme hakk›n›n meflru ol-mas›yla ve hayat›n bu meflruiyet tekeli çerçevesinde ta-n›mlanmas›yla de¤il.

Page 27: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 75

Tek Boyutlu Olarak “Baflörtüsü” Üzerinden Tan›mlanan ÇevreninSosyal Arka Plan›

Prof. Dr. Naci Bostanc›Ankara Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤retim üyesi

Bu anket çal›flmas› 1112 denek üzerine yap›lm›fl. Bu çal›flma alanda neler yafland›¤›, ne tür e¤ilimler

bulundu¤u, olup bitenlerin nas›l alg›land›¤› konusundabize fikir verebilecek bir çal›flma olarak görülebilir.

Deneklerin seçimindeki flehir da¤›l›m› Türkiye’yitemsil edici bir örneklem evreni olarak görülebilir.

E¤itim ö¤retim konusunda da uygun bir da¤›l›m ol-du¤u anlafl›l›yor.

Deneklerin aras›nda 18-24 yafl grubu yaklafl›k %40,25-29 ise %20. 18-29 %60 gibi bir oran› temsil ediyor.

Ankete kat›lanlar›n %57’si bekar. Demek ki neredeyse 18-29 yafl grubu afla¤› yukar›

bekar. Geleneksel dünyaya iliflkin davran›fl kodlar›ndan bi-

risinin erken evlenme oldu¤u dikkate al›nd›¤›nda ba-flörtüsü ekseninde ortaya ç›kan grubun evlili¤e çeflitlinedenlerle mesafeli bakt›¤› anlafl›l›yor.

Bu nedenlerin bafl›nda, modern hayat›n flartlar›ndakad›n için evlilik yafl›n›n yükselmesi, kad›nlar›n evlili-¤e kendilerinin karar vermeleri geliyor.

E¤itim yoluyla toplumsal bir yer edinme, “ekono-mik ba¤›ms›zl›¤›n› kazanma” arzular› da yine ba¤›m-s›z, tekil bir hayat›n destekleyicileri.

Belki bunlar›n yan›na baflörtüsüne dayal› siyasal so-nuçlar›n evlilik bak›m›ndan bir engel oluflturmas›, sahipolduklar› e¤itim, donan›m, nihayet bunlar›n bir sonucuolarak toplumsal yer alg›s› ile gerçekten bulunduklar›konum aras›ndaki mesafenin de yine “dengi” bir evlilikbak›m›ndan zorluklar yaratt›¤› muhakkakt›r.

Kad›nlar›n %64’e yak›n› üniversite mezunu veyadaha üst bir e¤itime sahip. Bu Türkiye ortalamas›n›nçok üzerinde.

E¤itimle bilinçlenme aras›nda kurulan iliflkiye hak

Page 28: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›76

verecek olursak, bu kiflilerin büyük k›sm›n›n birilerininmanipülasyonuyla de¤il kendi karar ve r›zalar›yla bafl-lar›n› örttüklerini düflünmemiz gerekiyor.

Genel anlamda elbette toplumsal hayat›n etkilenmesüreçleri baflörtülü k›zlar ve kad›nlar için de iflliyor, an-cak bunun ötesinde baflörtüsü ekseninde özel bir etki-lenme halini aramak çok anlaml› gibi gözükmüyor.

Ayl›k gelirleri itibariyle 500-5000 aras›nda toplan›-yorlar. 500 ile 2000 aras› %57. Belki aritmetik ortala-ma 1300 lerde olufluyor. Bu bin dolara tekabül eder.

Mevcut flartlarda kifli bafl› milli gelir befl bin dolarolarak düflünüldü¤ünde bu rakam›n orta s›n›flara karfl›-l›k geldi¤ini düflünebiliriz.

Orta s›n›flar›n siyasal sistem bak›m›ndan anlam›,mevcut rejimi en fazla destekleyen kesimler olufllar›d›r.

Sistemin istikrar› ve dengesi bir bak›ma orta s›n›fla-r›n karakterinde flekillenir.

Baflörtüsü takan insanlar›n bu orta s›n›f karakteri,araflt›rman›n ortaya koydu¤u Türkiye’de yaflama irade-si, bir suçlama olarak zikredilen ve siyasal arzunun he-defi olarak gösterilen ‹ran’da yaflamaya yönelik zay›fkabul vs. gibi sonuçlarla birlikte düflünüldü¤ünde dahada güçlenmektedir.

Örneklem evrenindeki kad›nlar›n neredeyse yar›s›çal›fl›yor.

Bu, Türkiye ortalamas›n›n üzerinde bir oran. Bu ni-telikleri itibariyle de göreceli olarak daha modern ke-simleri oluflturduklar› söylenebilir.

Çal›flt›klar› ifl a¤›rl›kl› olarak e¤itim bilimleri, profes-yonel meslekler ve büro iflleri.

Çal›flmayanlara bunun nedeni soruldu¤unda büyükk›sm› ö¤renci oldu¤unu beyan ediyor, bunun hemenarkas›nda ise baflörtüsü sorunu var.

Çal›flmak isteyip baflörtüsü yasa¤› dolay›s›yla çal›fla-m›yor olufllar›n›n alt›n› çizmek laz›m.

Çünkü geleneksel anlay›flla kar›fl›k kutsall›k yoru-munda kad›n›n hane içi rolleri üstlenmesi övülür.

Oysa buradaki insanlar ö¤renci olufllar›n› ve hayattarzlar›ndan kaynaklanan bir engellenme halini çal›fla-mamalar›n›n gerekçeleri olarak ifade etmektedirler.

Bu durum da yine modern bir tutumun göstergesidir.

Baflörtüsü sorunu ile ilgili konulardan birisi de do-¤al olarak terminolojiye iliflkindir.

Baflörtüsüne, örtünmeye karfl› olanlar›n iddias›, bu-nun geleneksel baflörtüsü de¤il bundan farkl› yeni an-lamlar› ifade eden ve tam da bu niteli¤iyle siyasal birgöstergeye dönüflen türban oldu¤udur.

Böylelikle baflörtüsü ve türban ayr›m› yap›l›p, toplu-mun ‹slami inanc›na karfl› bir itirazlar› bulunmad›¤›n›,inançla siyasal olan› ayr›flt›rd›klar›n› düflünmekte vebunu ifade etmektedirler.

Buna karfl›l›k baflörtüsünün yan›nda olanlar ise buayr›ma karfl› ç›kmakta, bunu bir tür kelime oyunu ola-rak görmekte, baflörtüsü takma biçiminin de¤il bizatihikendisinin önemli oldu¤unu vurgulamakta, baflörtüsütakanlar›n siyasal bir gösteri, teflhir peflinde olmad›kla-r›n›, sadece inançlar›n›n bir ifadesi olarak bunu yapt›k-lar›n› dile getirmektedirler.

Adland›rman›n ve kavramlar›n içini doldurman›nsiyasetin bir yolu oldu¤unu biliyoruz. Terminolojiyeiliflkin anlaflmazl›k gerçekte konumlara iliflkin farkl›l›-¤›n bir tezahürüdür.

Araflt›rman›n bu konuya iliflkin sonuçlar›: kavram ola-rak baflörtüsünün benimsendi¤ini, liseden sonra (kaste-dilen geleneksel e¤ilimin de¤il, bir politik bilinçlenme-nin ürünü olarak yap›ld›¤› anlam›nda) baflörtüsü takanla-

Page 29: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 77

r›n sadece %21 oldu¤u, deneklerin %60’›n›n kendi kara-r›yla bafllar›n› örttüklerini bildirmelerine ra¤men bununbir aile e¤ilimi olarak belirdi¤ini ortaya koymaktad›r.

Bu veriler kamuoyunda yayg›n bir flekilde tart›fl›ld›-¤› haliyle baflörtüsünün “siyasal” bir mahiyet tafl›mad›-¤› tezini do¤rulamaktad›r.

Ancak gerçekte baflörtüsü ya da türban, hangisinikullansak fark etmez, bu örtü siyasald›r, fakat siyaseteböyle netameli bir anlam yüklemek yanl›flt›r.

Çünkü her fley siyasald›r, her tür k›l›k k›yafet siyasalpozisyona iliflkin ça¤r›fl›mlara sahiptir, baflörtüsününsiyasal bir gösterge olmas› onun daha bafltan mahkumedilmesini, gizli niyetlerin habercisi olarak okunmas›n›gerektirmez.

“Baflörtüsü siyasal bir semboldür” iddias›n›n sadece“siyasal” olmas› dolay›s›yla bir suç oluflturdu¤u ifadesikabul edilemez.

Bir göstergenin suç say›labilmesi için hiç flüphesiz“siyasal” olman›n ötesinde anlamlar tafl›mas›, meri hu-kukla çeliflik niteliklerinin bulunmas› gerekir.

Baflörtüsü yasa¤›na karfl› ciddi bir direnifl ve tepkimevcuttur.

Yasa¤›n kiflinin hayat›na yönelik çok kesin sonuçlardo¤urucu etkisine ra¤men deneklerin %40’› bafllar›n›açmam›fllard›r.

%55’i ise daha s›n›rl› bir esneklik göstermifller, bir te-mel tutum olarak bafllar›n› örtmeye devam etmifllerdir.

Bask›n›n direnifl yöntemleri do¤urdu¤unu, baflörtü-sü oda¤›nda bildik “‹slam’›n emri gere¤i örtünme”prensibinin d›fl›nda iktidar iliflkilerine karfl›l›k gelen birüretime neden oldu¤unu söyleyebiliriz.

Peruk takan %20’lik kitlenin bu durumda yaflad›¤›kimlik kargaflas›n›, kimi mekanlarda baflörtüsünü açar-

ken di¤er yerlerde kapayanlar›n sürdürdü¤ü ikili yafla-m›n bu kuflaklar üzerindeki etkisini düflünmek gerekir.

Kiflinin yaflland›kça baflörtüsü konusunda daha mu-hafazakâr davranmas› ola¤an beklenen bir sonuçtur.

Baflörtüsü takanlar›n önemli bir k›sm› hem siyasalhem de hukuki bir sorun olan bu konuda yarg›ya yete-ri kadar güvenmemektedirler.

Bu güvensizli¤in tahrip edici bir boyut tafl›d›¤›, ge-rek toplumsal gerek siyasal iliflkiler bak›m›ndan aleni-yetin yan› s›ra paranteze al›nm›fl kimi mahrem itirazla-ra, reddiyelere, öfkelere yol açt›¤›n› bir kenara not et-mek gerekir.

Yine de deneklerin yar›s› sorunun mevcut sistemiçinde çözülebilece¤ine iliflkin olumlu tutumlar›n› sür-dürmektedirler.

Bunu da toplumsal ve siyasal düzene entegrasyondo¤rultusunda bir temel referans olarak de¤erlendir-mek gerekir.

Baflörtüsü konusundaki yasaklamalar›n ve a¤›r bas-k›n›n baflörtüsü takan insanlar üzerinde ne kadar tahripedici etkiler yaratt›¤›n› burada görmekteyiz.

Bu yüzdene yaflanan kiflilik zedelenmesi, ailevima¤duriyet, ifl bulamama, arka plana at›lma, psikolojiks›k›nt›, topluma yönelik güvensizlik belli bafll› sorunalanlar›d›r.

Baflörtüsünü “siyasal” olarak niteleyen çevrelerinas›l siyasal etkiyi yaratan›n bu tür sonuçlar oldu¤u ko-nusunda daha fazla düflünmeleri gerekir.

Di¤er türden ma¤duriyetler, farkl› muameleye u¤ra-mak, sokakta taciz edilmek, okulda tacize u¤ramak,e¤itimini yar›da kesmek biçimindedir.

Baflörtüsünün do¤urdu¤u ma¤duriyetlerden biriside, kiflileri olduklar› hal ile olmak istedikleri hal aras›n-

Page 30: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›78

da daha derin bir mesafe alg›lamalar› biçiminde karfl›-m›za ç›kmaktad›r.

Bunun bafl nedeni olarak baflörtüsünün görülmesi,ödenen bedele, u¤ranan ma¤duriyete karfl›l›k gelen birinanç ve keskinlik halini desteklerken, ayn› zamanda da-ha iyi bir hayat› reddetmifl olman›n ezikli¤ini de para-doksal olarak tafl›yan karmafl›k kiflilikler do¤urmaktad›r.

Baflörtüsü takan insanlar›n büyük ço¤unlu¤ununTürkiye’de yaflama arzusu, ikinci s›rada ise AB ülkele-rini bildirmeleri onlar›n yaflamak istedikleri toplumailiflkin “köktenci” arzular içinde olmad›klar›n›n iflaretiolarak de¤erlendirilmelidir.

Çünkü seçenekler içinde bu tür konular gündemegeldi¤inde s›kça telaffuz edilen ‹ran da vard›r ve bu-rada yaflamak isteyenlerin oran› %7.5 ile son dereces›n›rl›d›r.

Yafl gençlefltikçe hem baflörtüsü konusunda daha faz-la esneklik gösterilmesi hem de AB’ye daha yak›n durul-mas›, bir yan›yla muhafazakâr tutumlar›n›n oturmam›fl,kimli¤in yap› tafl› haline gelmemifl olmas›yla aç›klanabi-lirken, di¤er yandan bu kiflilerin daha modern bir ‹slamyorumuna sahip olmalar›yla anlafl›labilir.

Modern ‹slam yorumu derken kastedilen, ço¤ulcutoplum e¤ilimi, modern hayata yak›n durufl, nihayet ‹s-lam’›n daha esnek bir flekilde alg›lanmas›d›r.

Baflörtüsü ile AB projesine destek aras›ndaki iliflkidegörülen, Türkiye ortalamas›n›n alt›nda bir AB deste¤i

olmakla birlikte (%40 gibi) bu oran dahi anlaml›d›r vedikkat çekici derecede önemlidir.

Çünkü gerek AB ülkelerinde ‹slam’a yönelik olum-suz bir toplumsal dalgan›n, gerekse bu kesimde yeralan insanlarda bat›ya karfl› kay›tl› ve elefltirel bir tu-tumlar›n›n varl›¤› bu oran› daha da afla¤› çekmek bak›-m›ndan bask›lay›c› bir etkiye sahiptirler.

AB’yi olumlamay› sadece AB’li olmak de¤il ayn›zamanda modern olmak biçiminde de okumak müm-kündür.

Baflörtülü kad›nlar›n arkadafl seçiminden efl seçimi-ne, hane içi ifl bölümüne, erkek ve kad›nlar›n eflitli¤inedair son derece modern fikirleri, baflörtüsü takmadanda dindar olunabilece¤ine dair liberal e¤ilimleri baflör-tüsünün ima etti¤i siyasal konumlanman›n modern ni-teliklerinin ifadeleridir.

Deneklerin siyasette kad›n adaylara yönelik bir dik-katlerinin olmas›, demokrasiyi özellikle düflünce veifade özgürlü¤ü olarak görmeleri, dine odakl› demok-rasi okumas›n›n %20 düzeyinde bulunmas› yine mo-dern de¤erlerin baflka tezahürleridir.

Siyasete yönelik ancak dörtte bir oran›na ulaflan il-gi ise, “siyasetten hofllanmama seçene¤inin denekle-rin yar›s› taraf›ndan iflaretlendi¤i dikkate al›nd›¤›nda)siyasetten yorgun düflmüfl olmalar›yla da ba¤lant›l› ol-sa gerektir.

Page 31: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 79

Türkiye’de Baflörtüsü Yasa¤›n›n Kad›nlar Üzerindeki Sosyal, Ekonomik vePsikolojik Etkileri

Dr. Ayfle Güveli ‹ngiltere’nin Essex Üniversitesi Sosyoloji bölümü veSosyal ve Ekonomik Araflt›rmalar Kurumu ISER’da araflt›rma görevlisi

Özet

Bilindi¤i gibi Türkiye’de kamu kesiminde çal›flan kad›nla-r›n ve ö¤rencilerin bafllar›n› örtmeleri yasaklanm›flt›r. Benzeryasaklar›n özel sektörde de yayg›nlaflma e¤iliminde oldu¤ugörülmektedir. Bu araflt›rma, sözkonusu yasaklar›n baflörtülükad›nlar›n psikolojik, sosyal ve ekonomik durumlar› üzerinde-ki etkisini sorgulamaktad›r. Çal›flman›n dayand›¤› veriler buyasaktan etkilenmifl 1112 kad›nla yüzyüze görüflülerek eldeedilmifltir. Eldeki veriler, baflörtülü kad›nlar›n sosyal, ekono-mik ve psikolojik aç›dan belirgin bir ma¤duriyete maruz kal-d›klar›n› ortaya koymaktad›r. Bu ba¤lamda yasa¤a ra¤menbafllar›n› açmayan kad›nlar›n, yasak nedeniyle bafl›n› açan ve-ya peruk takan kad›nlara oranla daha düflük e¤itim seviyesinemahkûm edildikleri ve daha yüksek oranda iflsizlik sorunu ya-flad›klar› görülmektedir.

Girifl

Türkiye’deki baflörtüsü yasa¤›n›n insan haklar›n› ih-lal eden bir uygulama oldu¤u gerek ulusal, gerekseuluslararas› insan haklar› örgütleri taraf›ndan s›kça ifadeedilmektedir. Bu nedenle sözkonusu yasak hakk›nda,doksanlar›n sonlar›ndan itibaren muhtelif araflt›rmalaryap›lm›flt›r. Bütün bu araflt›rmalar göstermektedir ki,Türkiyeliler’in büyük bir ço¤unlu¤u, yasa¤› do¤ru bul-mamaktad›r (Çardako¤lu & Toprak, 1999; LTD, 2003;AKART, 2002; IMV-SAM, 1997; Milliyet Gazetesi,2003; Gerçek Hayat Dergisi, 2003; MODUS, 1997; TU-SES, 2004). Örne¤in konu ile ilgili olarak en çok at›ftabulunulan çal›flma olma özelli¤ine sahip, Türkiye Eko-nomik ve Sosyal Etütler Vakf› (TESEV) taraf›ndan yap›l-m›fl olan ‘Türkiye’de din, toplum ve siyaset’ bafll›kl›araflt›rmaya göre Türkiye’de halk›n %76’si yasa¤a des-tek vermemektedir (Çardako¤lu & Toprak, 1999) ve%72’si yasa¤›n kald›r›lmas›ndan rahats›z olmayaca¤›n›ifade etmifltir (Çardakoglu & Toprak, 2006).

fiimdiye kadar Türkiye’deki baflörtüsü yasa¤› eksenin-de yap›lan araflt›rmalar yasaktan etkilenen kitleden ziya-de, Türk toplumunun yasak hakk›nda ne düflündü¤üüzerinde yo¤unlaflm›flt›r. Sözkonusu yasa¤›n baflörtülükad›nlar› ne flekilde ve hangi oranda etkiledi¤inin flimdi-ye kadar herhangi bir araflt›rmaya konu olmamas› ise ga-yet manidard›r. Bu araflt›rma, bu bofllu¤u, k›smen de ol-sa, doldurmay› amaçlamaktad›r. Araflt›rman›n cevapla-may› amaçlad›¤› genel soru fludur: ‘Türkiye’deki baflör-tüsü yasa¤› baflörtülü kad›nlar›n sosyal ve ekonomik sta-tülerini ve psikolojilerini nas›l etkilemektedir?’

Bu genel sorunun cevapland›r›lmas›na, baflörtüsüyasa¤›n›n Türkiye nüfusunun ne kadar›n› ma¤dur et-mektedir sorusuna cevap arayarak bafllayabiliriz. Herne kadar elimizde bu soruyu baz alan çal›flmalar ve ke-

Page 32: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›80

sin veriler yoksa da elimizdeki di¤er verilere dayanarakbaz› ç›karsamalar yapmam›z mümkündür. TürkiyeEkonomik ve Sosyal Etütler Vakf›’n›n (TESEV) araflt›r-mas›na göre, Türkiye’de kad›nlar›n %49.9’ü baflörtü vebenzeri ve %11.4’si ise türban kulland›¤›n› ifade et-mektedir (Çardako¤lu & Toprak, 2006). Basit bir he-saplama göstermektedir ki Türkiye’deki kad›nlar›n(%49.9 + %11.4 =) %61.3’i yürürlükte olan yasaktanetkilenme potansiyeline sahiptir. O halde bütün bu ka-d›nlar›n e¤itim ve çal›flma hayat›na kat›lmalar› halinde,baflörtüsü yasa¤› engeli ile karfl›laflacaklar›n› söyleyebi-liriz. Bu ise Türkiye ekonomisi ve toplumsal yaflam›için önemli bir kaynak kayb›d›r.

Bu çal›flman›n ilerleyen bölümlerinde, öncelikle ko-nuyla ilgili teorik çerçevemiz ve hipotezlerimiz ortayakonacakt›r. Daha sonra araflt›rmada kullan›lan verilertan›t›lacak ve ankete kat›lanlar (baflörtüsü yasa¤› nede-niyle ma¤dur olan kad›nlar) hakk›nda betimleyici bilgi-ler verilecektir. Ard›ndan baflörtüsü yasa¤›n›n nedenoldu¤u ma¤duriyetler tart›fl›lacak ve bunu takiben,mevcut flartlar alt›nda Türkiye’de kad›nlar›n bafllar›n›açmalar›n›n ve açmamalar›n›n sonuçlar› üzerine duru-lacakt›r. Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle bafl›n› açanlarlaaçmayanlar›n e¤itim ve ifl durumlar› karfl›laflt›r›ld›ktansonra sonuçlar özetlenip tart›fl›lacakt›r.

Teori ve Hipotezler

E¤itimin, sadece kad›nlar›n de¤il bütün bireylerinsosyal, ekonomik ve piskolojik baflar›lar›na pozitif yön-de etki yapt›¤› bütün sosyologlar, iktisatç›lar ve psikolog-lar taraf›ndan itiraz edilemez bir gerçeklik olarak kabuledilir. Modern toplumlarda bireyler sosyo-ekonomikyükselifllerini e¤itim arac›l›¤› ile sa¤larlar (Blau & Dun-can, 1967). ‹fl hayat›nda bireyler e¤itimle flekillendirdik-

leri ve gelifltirdikleri nitelikleri ile de¤erlendirilirler (Wol-bers, 1998). Her ne kadar modern toplumlarda da, birey-lerin bulunduklar› sosyal s›n›flar, onlar›n gelece¤ini be-lirlemekte etkili olmaya devam ediyorsa da (Erikson &Goldthorpe, 1992), bu etki zaman geçtikçe azalmaktad›r(Breen & Luijkx, 2004). Bununla birlikte üst sosyal s›n›f-lara mensup olanlar, çocuklar›n›n oradaki imtiyazl› ko-numlar›n› korumalar› için, alt s›n›f üyelerini kendi pozis-yonlar›ndan uzak tutmaya çal›fl›rlar (Bourdieu, 1984).Böylece, üst s›n›flara mensup bireyler, kendilerinin vesoylar›n›n imtiyazl› konumlar›n› sürdürmüfl olurlar.

Sosyolojinin bu bulgular›n›n ›fl›¤›nda Türkiye’dekibaflörtüsü yasa¤›n›n önemli bir nedeninin Türkiye’dekiüst s›n›flar›n kontrol ettikleri kaynaklar› alt s›n›flara karfl›koruma gayretlerinin bir sonucu oldu¤u söylenebir. Bo-urdieu’ya (1984) göre toplumun yeniden üretilmesi, bi-lim, sanat, e¤itim, ekonomi ve yönetim gibi toplumsalalanlar›n belirli kodlar üzerine inflas› ile sa¤lan›r. Hertoplumsal alan›n, kendine ait ve kendini yeniden ürete-cek kodlar› ve de¤erleri vard›r. Bourdieu (1984) bunlar›kültürel ve ekonomik kodlar (cultural and economicforms) olarak ikiye ay›r›r. Modern sanatlardan haz al-mak, klasik müzik dinlemek ve dünyan›n de¤iflik kültür-lerine ilgi duymak kültürel elitin kodlar› aras›nda say›la-bilir. Giriflimci ve risk alan bir ruha sahip olmak ve lüksyaflam ise ekonomik alan›n kodlar› olarak görülebilirler.Sosyal alanlara ait bu kodlar, bu alanlara giriflleri kontroletmek için ölçüt araçlar›d›rlar.

Türkiye’de hemen hemen bütün toplumsal alanlar›n‘Kemalist kodlar’ üzerine infla edildi¤ini söyleyebiliriz.Bu alanlar› kontrolünde bulunduranlar, ‘Kemalist kodla-ra’ ve o kodlar›n iflaret etti¤i de¤erlere sahip olmayan bi-reyleri d›fllarlar. Kemalist kodlar ve de¤erler Türkiye’dehem kültürel hem de ekonomik elitin, ama daha çok yö-netici elitin üzerinde mutabakat sa¤lad›¤› kodlar ve de-

Page 33: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 81

¤erlerdir. Kad›nlar›n bafllar›n› örtmeleri, Türkiye’de dahaçok alt s›n›flara ait de¤erlerin ifadesi olarak görüldü¤üiçin, bu durum Kemalist kodlara karfl›t bir sembol olarakalg›lan›r ve onu kullanan kad›nlar Kemalist elitin tekelin-deki toplumsal alanlardan uzaklaflt›r›l›rlar.

Baflörtüsü, sözü edilen alanlarda k›l›k-k›yafet yönet-meliklerinde belirlenen kurallarla yasaklan›yor. Okulla-ra baflörtülü girilmemesi için kap›lar›na nöbetçilerin di-kilmesi, üst s›n›flar›n konum ve imtiyazlar›n› alt s›n›fla-ra karfl› korumalar›n›n, Bourdieu’nun (1984) sözünü et-ti¤i gibi sadece kiflilerin soyut kodlarla elenmesi fleklin-de de¤il, ayn› zamanda somut engellemelerle de uygu-lanabilece¤ini gösteriyor. Bu nedenle, bu toplumsalalanlara giriflleri engellendi¤i için, baflörtülü kad›nlar›n,bafllar›n› örtmeyen kad›nlara oranla, toplumsal alandakikaynaklardan daha az yararlanmalar› beklenir. Dolay›-s›yla baflörtüsü yasa¤› nedeniyle, örne¤in, baflörtülü ka-d›nlar daha düflük e¤itim seviyesine sahip olacaklard›r.Yeterince e¤itim alamad›klar› için de baflörtülü kad›nlar,ifl hayat›nda gerekli olan vas›flar› edinemeyecekler vepersonel al›mlar›nda dezavantajl› bir konumda olacak-lard›r. Baflörtüsü yasa¤›, bütün kamu kurulufllar›nda yü-rürlüktedir. Bu nedenle, e¤itimi yeterli ve elinde diplo-mas› olan kad›nlar bile, flayet bafllar›n› örtüyorlarsa, iflbulmakta zorlanacaklard›r.

Veriler

Araflt›rma için kullan›lan veriler, Hazar E¤itim Kültürve Dayan›flma Derne¤i’nin verdi¤i görevle Ankara Sos-yal Araflt›rmalar Merkezi (ANAR ) taraf›ndan, 5 Ocak-15fiubat 2007 tarihleri aras›nda toplanm›flt›r. Veriler topla-n›rken amaç baflörtüsü yasa¤›ndan etkilenen kad›nlar›n(hedef kitle) ma¤duriyetlerinin nitelik ve nicelikleriyle il-gili bilgi toplamakt›. Veriler Türkiye’nin 9 büyük il mer-

kezlerinden1, 18 ve 50 yaflalar› aras›nda, toplam 1112kad›nla yüzyüze görüflmeler ve anket yap›larak toplan-m›flt›r. Örneklem, olas›l›¤a dayanmayan kartopu (snow-ball) yöntemiyle oluflturulmufltur. Yani seçilen flehirler-den, hedef kitle profiline uygun üyeleri bulunan veyabaflörtüsü ma¤durlar› ile ilgili faaliyet gösteren baz› siviltoplum kurulufllar›n›n deste¤i ile bulunan bafllang›çnoktalar›ndan hareket edilerek di¤er ma¤durlara ulafl›l-m›flt›r. Söz konusu sivil toplum kurulufllar› baflta HazarE¤itim Kültür ve Dayan›flma Derne¤i olmak üzere AK-DER, Anadolu Gençlik Derne¤i (AGD), Baflkent Kad›nPlatformu ve Mazlum-Der’dir.

Bu noktada elde edilen verilerin baz› yetersizlikle-rine de de¤inmek gerekmektedir. Bu yetersizliklerdenbirinci ve en önemli olan› örneklemin oluflturulma-s›nda kullan›lan kartopu (snowball) yöntemindenkaynaklanmaktad›r. Bu yöntemle elde edilen verile-rin, tüm hedef kitleyi (baflörtüsü ma¤durlar›) temsil et-me kabiliyeti zay›ft›r. Zira hedef kitlede farkl›l›k arze-den unsurlar›n örneklemde ayn› oranda temsil edil-me olas›l›¤› düflüktür. Bu nedenle sosyolojik araflt›r-malarda kartopu yöntemi, örneklemin olas›l›¤a daya-nan yöntemlerle oluflturulmas›n›n zor oldu¤u durum-larda tercih edilir. Bu araflt›rmada, verilerin toplan-mas›ndaki amaç, baflörtüsü yasa¤›ndan etkilenen bi-reylerin ma¤duriyetlerini ortaya koymakt›r. Elimizde-ki veriler bu amac› gerceklefltirmek için yeterlidir, fa-kat ma¤duriyetin boyutlar›n› tam olarak yans›tmamaihtimali vard›r. ‹leriki bölümlerde, bulgular yorumla-n›rken bu nokta üzerinde tekrar durulacakt›r. Bunla-ra ra¤men elde edilen verilerin, baflörtüsü yasa¤›n›nbaflörtülü kad›nlar›n psikolojik, sosyal ve ekonomikdurumlar› üzerindeki etkisi konusunda öncü bilgilerverdikleri için son derece önemlidirler.

Page 34: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›82

Araflt›rmaya Kat›lan Kad›nlarla ‹lgiliBetimleyici Bilgiler

Tablo 12, araflt›rmaya kat›lan kad›nlar›n il merkezle-rine göre da¤›l›m›n› göstermektedir. ‹stanbul’dan 230(%20.7), Ankara’dan 228 (%20.5), ‹zmir’den 161(%14.5), Bursa’dan 112 (%10.1), Erzurum’dan 90(%8.1), Adana’dan 79 (%7.1), Diyarbak›r’dan 75(%6.7), Konya’dan 70 (%6.3) ve Samsun’dan 67(%6.0) kad›n araflt›rmaya kat›lm›flt›r. Bu bilgilerden deanlafl›laca¤› üzere elimizdeki veriler büyük flehirlerdeyaflayan baflörtüsü ma¤durlar› ile s›n›rl›d›r.

Tablo 1: Örneklemin illere göre da¤›l›m›

* Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Araflt›rmaya küçük flehirlerden, kasaba ve köylerdenkad›nlar dahil edilmemifltir. Bu nedenle elimizde üniver-site s›nav›n› kazan›p küçük illerden, kasabalardan veköylerden üniversite flehirlerine gelen ve baflörtüsü yasa-¤› nedeniyle geldikleri yerlere geri dönen kad›nlarla ilgi-li bilgi yoktur. Üstelik bu yerlerde yaflayan kad›nlar›n ba-

flörtüsü yasa¤›ndan büyük flehirlerde yaflayan kad›nlaraoranla, daha fazla etkilendi¤ini tahmin etmek güç de¤il-dir. Çünkü köy, kasaba ve küçük flehirlerde kad›nlar›nçal›flma ve kendi hayatlar›n› tayin etme özgürlükleri da-ha k›s›tl›d›r. E¤er bu grup kad›nlar›n e¤itim seviyeleriyüksek de¤il ise, kendi hayatlar›n› tayin etmeleri büyükflehirlere nisbetle daha fazla güçleflmektedir. Araflt›rma-ya dahil edilmeyen önemli bir di¤er grup ise, bafl›n› aç-mak zorunda kalaca¤› bahane edilerek hiç okula gönde-rilmeyen kad›n ve genç k›zlard›r. Bunlar›n ma¤duriyetle-ri de maalesef sözkonusu verilere yans›mam›flt›r.

Grafik 1: Örneklemin yafl gruplar›na göre da¤›l›m›

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan grafiklefltirilmifltir.

Anketleri cevaplayan bireylerin hangi yafl gruplar›-na dahil olduklar› Grafik 1’de gösterilmifltir. En çok 18-24 yafl grubuna ait (%39.5) en az 30-34 yafl grubuna

‹ller # %‹STANBUL 230 20.7ANKARA 228 20.5‹ZM‹R 161 14.5BURSA 112 10.1ERZURUM 90 8.1ADANA 79 7.1D‹YARBAKIR 75 6.7KONYA 70 6.3SAMSUN 67 6.0TOPLAM 1112 100.0

Page 35: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 83

ait kad›n (%15.9) araflt›rmaya kat›lm›flt›r. 25-29 ve 35-50 yafl grubundaki kad›nlar›n örneklemdeki oranlar› s›-ras›yla %24.3 ve %20.3 tür.

Tablo 2: Örneklemin e¤itim durumuna göre da¤›l›m›

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Araflt›rmaya kat›lan kiflilerin e¤itim durumu Tablo2’de gösterilmektedir. Bu verilere göre anketi cevapla-yan kad›nlar›n %36.1’i lise ve dengi okul, %53.7’si iseüniversite e¤itimine sahiptir. Araflt›rmaya kat›lan küçükbir grup da (%6.7) lisansüstü (master-doktora) e¤itimialm›flt›r. Lise, üniversite ve yüksek lisans e¤itimini terkeden kiflilerin oran› ise %3.6’d›r.

Baflörtüsü Yasa¤›n›n Yol Açt›¤›Ma¤duriyetlerle ‹lgili Bulgular

Tablo 3, ‘Baflörtüsü ile ilgili aleyhte bask›lar sonucunas›l bir karar ald›n›z?’ sorusuna karfl›l›k, kad›nlar›n ver-dikleri cevaplar› göstermektedir. Tablodan görülece¤iüzere, baflörtüsü yasa¤› karfl›s›nda araflt›rmaya dahil olankad›nlar›n ço¤unlu¤u bafl›n› açmam›flt›r (%40.5). Bafl›n›yasa¤›n uyguland¤› yerlerde açan grup ise %35 oran›n-

dad›r. Yasa¤a karfl›, büyüklü¤ü kat›l›mc›lar›n %19.9’unuoluflturan bir grup ise peruk, flapka, bere ve benzeri ka-mufle edici aksesuarlar kullanarak sorunu kendi yöntem-leriyle çözme yoluna gitmifllerdir. Araflt›rmaya kat›lan ki-flilerin sadece %1.2’si bafl›n› tamamen açm›flt›r.3

Tablo 3: Baflörtüsü yasa¤›na karfl› al›nan kararlar (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Kad›nlar›n yasak karfl›s›nda bafllar›n› açmalar›n›n enönemli gerekçesi sosyo-ekonomiktir. Tablo 4, baflörtü-sünü ç›kartan kad›nlar›n bunu yapma nedenlerini s›ra-lamaktad›r. Baflörtüsünü ç›kartma nedeni olarak ençok e¤itime devam etme arzusu zikredilmektedir. Nite-kim bafl›n› açanlar›n %73’ü bafllar›n›, e¤itimlerini ta-mamlamak istedikleri için açt›klar›n› belirtmifllerdir.Baflörtüsü yasa¤›n›n k›sa sürede kald›r›lmayaca¤›n› ge-rekçe gösterenlerin oran› ise %26.3’tür. Gösterilen di-¤er gerekçeler ise, ifllerini kaybetmemek (%22.5), gele-cek kayg›s› (%19.7) ve akademik kariyerini tamamla-yabilmek (%11.1) olarak s›ralanmaktad›r.

Baflörtüsü ile ilgili yürütülen aleyhte bask›lar sonucundanas›l bir karar ald›n›z?

# %

Bafl›m› açmad›m 450 40.5

Yasa¤›n uyguland›¤› yerlerdebafl›m› açt›m

389 35.0

Peruk / flapka / bere vs. kulland›m 221 19.9Bafl›m› tamamen açt›m 13 1.2Di¤er 34 3.1Cevap yok 5 0.4

1112 100.0

Ö¤renim durumunuz? # %

Lise veya dengi okul 401 36.1Üniversite 597 53.7Lisans üstü (master-doktora) 74 6.7

Lise / Üniversite /Yüksek lisans terk

40 3.6

1112 100.0

Page 36: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›84

Tablo 4: Baflörtüsünü ç›kartma nedenleri (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Bafllar›n› açmalar›na gerekçe olarak, ancak bu flekil-de bask›lardan uzak kalabildiklerini belirtenlerin oran›%9.6 ve aile bask›s›n› gerekçe gösterenlerin oran› ise%5’tir. Buradan da anlafl›laca¤› üzere, baflörtüsü yasa-¤› sadece kurumsal bir yasak olman›n ötesinde, baflla-r›n› örten kad›nlar›n çevreleri taraf›ndan da kullan›lanbir bask› unsuru haline dönüflmüfltür. Baflörtülü kad›n-lar›n bafllar›n›, çevrelerinin ve daha ziyade ailelerinde-ki erkeklerin bask›s›yla örttükleri ileri sürülür.4 Halbu-

ki Tablo 4’ten de görülece¤i üzere az›msanmayacakoranda kad›n aile ve çevreleri taraf›ndan bafllar›n› aç-malar› yönünde bask›lara maruz kalmaktad›r. Tablo4’ün sundu¤u bir di¤er ilginç bulgu da, baflörtüleriniaçmalar›na gerekçe olarak ‘baflörtüsünü dinin asli un-surlar›ndan biri olarak” de¤erlendirmedi¤ini belirtenkad›nlar›n oran›n›n oldukça düflük, %1.1 seviyesindekalmas›d›r.

Baflörtüsünü Ç›karman›n ve Ç›karmaman›n Sonuçlar›

Yukar›da da gösterildi¤i gibi baflörtülü kad›nlar›n birk›sm› baflörtüsü yasa¤› nedeniyle bafllar›n› k›smen ve-ya tamamen açarken di¤er bir k›sm› açmad›lar. Tablo5’te, bafl›n› açanlar›n ve açmayanlar›n verdikleri bilgi-lerden de anlafl›laca¤› gibi, hem bafl›n› açanlar hem deaçmayanlar bu durumdan olumsuz etkilenmifllerdir.‘Baflörtünüzü ç›kartmak zorunda kald›¤›n›zda nelerhissettiniz?’ sorusuna karfl›l›k, kad›nlar›n %70.8’i kiflili-¤inin zedelendi¤ini ve parçaland›¤›n›, %63.2’si haka-rete u¤rad›¤›n›, %46.9’zu büyük bir utanç duydu¤unu,%46.5’i kendisini günahkar hissetti¤ini, %29.5’i ken-dine olan sayg›s›n› kaybetti¤ini, %20.7’si yaflad›klar›n-dan dolay› okuldaki baflar›s›n›n düfltü¤ünü, %3.2’sikendisini bafl›n› açmak zorunda b›rakanlara öfkelendi-¤ini ve %1.8’i çok üzüldü¤ünü ifade etmifltir. Kendisi-ni bafl›n› açman›n do¤ru oldu¤una inand›rd›¤› için faz-la etkilenmedi¤ini ifade eden kad›nlar›n oran› ise%14.9’dur.

Baflörtünüzü ç›karmanedeniniz nedir?

# %

E¤itimimi tamamlayabilmek için 455 73.0

Baflörtüsü yasa¤›n›n k›sa vadede çözülmeyece¤ini düflündü¤üm için

164 26.3

‹flimi kaybetmemek için 140 22.5Gelecek kayg›s› yüzünden 123 19.7

Akademik kariyerimitamamlayabilmek için

69 11.1

Ancak bu flekilde bask›lardan uzak kalabildi¤im için

60 9.6

Aile bask›s› yüzünden 31 5.0S›navlara girebilmek için 15 2.4Eflimin iflini kaybetmemesi için 8 1.3

Baflörtüsünü dinin asliunsurlar›ndan biri olarakgörmedi¤im için

7 1.1

Di¤er 42 6.7

Page 37: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 85

Tablo 5: Yasak karfl›s›nda baflörtülerini ç›kartan kad›nlar›n yaflad›k-lar› ma¤duriyetler (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Araflt›rmaya kat›lanlar›n ço¤unun baflörtüsü yasa¤›nedeniyle okullar›nda çeflitli sorunlar yaflad›klar› gö-rülmektedir. ‘Bafl›n›z› örttü¤ünüz için e¤itiminizle ilgi-li bir ma¤duriyete u¤rad›n›z m›?’ sorusuna verilen ce-vaplarda ortaya ç›kan en önemli ma¤duriyetler Tablo6’da s›ralanm›flt›r. Araflt›rmaya kat›lanlar›n %25.2’sibaflörtülü oldu¤u için okulda taciz edildi¤ini ve haka-rete u¤rad›¤›n›, %24.8’i baflörtüsü yasa¤› nedeniyleokulunu b›rakmak zorunda kald›¤›n› ve %19.3’u bafl›-n› açmak zorunda kalmaktan dolay› baflar›s›n›n düfltü-¤ünü ifade etmifltir. Tablo 6, daha düflük oranlarda an›-lan ma¤duriyetleri de göstermektedir.

Tablo 6: Baflörtülü kad›nlar›n e¤itimleriyle ilgili yaflad›klar› ma¤du-riyetler (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Bafl›n›z› örttü¤ünüz için e¤itiminizleilgili bir ma¤duriyete u¤rad›n›z m›? # %

Baflörtülü oldu¤um için okulda tacizedildim / hakarete u¤rad›m 280 25.2

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle okulumub›rakmak zorunda kald›m 276 24.8

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle okulda bafl›m›açmak zorunda kalmak baflar›m› düflürdü 215 19.3

E¤itimim ile ilgili hiçbir ma¤duriyeteu¤ramad›m 161 14.5

Bafl›m› açmak zorunda kald›m 55 4.9Baflörtüsü yasa¤› nedeniyleüniversite okuyamad›m 44 4.0

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle e¤itimimeara vermek zorunda kald›m 43 3.9

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle akademikkariyer yapam›yorum 28 2.5

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle e¤itimime yurtd›fl›nda devam etmek durumunda kald›m 26 2.3

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle istedi¤imalanda üniversite e¤itimi alamad›m 20 1.8

E¤itim ald›¤›m dönemde yasak yoktu 18 1.6E¤itimimi bitirdikten sonra bafl›m› örttüm 16 1.4

Baflörtülü oldu¤um için okuldanuyar›-k›nama-uzaklaflt›rma-soruflturma cezalar› ald›m

15 1.3

Peruk takmak zorunda kald›m 15 1.3S›navlarda bafl›m› açmak zorundakald›m / kal›yorum 11 1.0

Di¤er 51 4.6Cevap yok 130 11.7

Baflörtünüzü ç›karmak zorundakald›¤›n›zda neler hissettiniz?

# %

Kiflili¤imin zedelendi¤ini /parçaland›¤›n› hissettim 441 70.8

Kendimi hakarete u¤ram›fl hissettim 394 63.2Bafl›m› her açt›¤›mda büyük bir utançduydum 292 46.9

Günahkar oldu¤umu düflündüm 290 46.5Kendime olan sayg›m› kaybettim 184 29.5Yaflad›klar›m yüzündenokuldaki baflar›m düfltü 129 20.7

Kendimi yapt›¤›m iflin do¤rulu¤una / ge-reklili¤ine inand›rd›¤›m için fazla etki-lenmedim

93 14.9

Bafl›m› açmak zorunda b›rakanlara öfke-lendim / isyan ettim 20 3.2

Çok üzüldüm 11 1.8Di¤er 21 3.4

Page 38: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›86

Tablo 7, baflörtüsü örten kad›nlar›n ifl hayatlar›ndayaflad›klar› ma¤duriyetleri s›ralamaktad›r. Araflt›rmayakat›lanlar›n %32’si flimdiye kadar hiç bir iflte çal›flmad›-¤›n› belirtirken, bafl›n› örttü¤ü için ifl bulamad›¤›n› söle-yenlerin oran› %20.8, arka planda çal›flmaya zorland¤›-n› söyleyenlerin oran› %17.8, mesle¤i d›fl›nda baflka birifl yapmak zorunda kald›¤›n› söleyenlerin oran› %17.1,düflük ücretle cal›flt›r›ld›¤›n› söyleyenlerin oran› %12.7olmufltur. Ankete kat›lanlar, bunlar›n yan›s›ra baflörtüsüyasa¤› nedeniyle ifl yerinde veriminin düfltü¤ünü(%10.8), iflten at›ld›¤›n› (%10.2), çal›flt›¤› ifli seçme flan-s›ndan mahrum b›rak›ld›¤›n› (%6.7), peruk takmak zo-runda kald›¤›n› (%6), iflinde kariyer yapamad›¤›n›(%3.2), ifl yerinde kötü muameleye maruz kald›¤›n›(%3), ceza ald›¤›n›/iflyerinden uzaklaflt›r›ld›¤›n› (%2.3),bafl›n› açmak zorunda kald›¤›n› (%1.9), iflten ayr›ld›¤›n›(%1.3) ve baflörtünün sorun olmayaca¤› ifllerde çal›flmakzorunda kald›¤›n› (%1.1) belirtmifllerdir. Araflt›rmaya ka-t›lan kiflilerin sadece %1.4’u ifl yerinde baflörtüsündendolay› bir sorun yaflamad›¤›n› ifade etmifltir.

Tablo 7: Baflörtülü kad›nlar›n ifl hayatlar›nda baflörtüsü yasa¤›ndandolay› yaflad›klar› ma¤duriytler (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Bafl›n›z› örttü¤ünüz için ifl hayat›n›zla ilgi-li afla¤›daki durumlardan herhangi biriylekarfl›laflt›n›z m›?

# %

fiimdiye kadar herhangi bir ifltehiç çal›flmad›m 356 32.0

Bafl›m› örttü¤üm için ifl bulamad›m 231 20.8Bafl›m› örttü¤üm için arka plandaçal›flmaya zorland›m 198 17.8

Bafl›m› örttü¤üm için mesle¤im d›fl›nda baflka bir ifl yapt›m 190 17.1

Bafl›m› örttü¤üm için düflük ücretleçal›flt›r›ld›m 141 12.7

Baflörtüsü yasa¤› nedeniyle ifl yerindeverimim düfltü 120 10.8

Bafl›m› örttü¤üm için çal›flmakistedi¤im ifli seçme flans›m olmad› 74 6.7

Peruk takmak zorunda kald›m 67 6.0Bafl›m› örttü¤üm için iflimde kariyeryapamad›m 36 3.2

Bafl›m› örttü¤üm için ifl yerindekötü muameleye maruz kald›m 33 3.0

Baflörtülü oldu¤um için ifl yerindenceza (para / uzaklaflt›rma) ald›m 26 2.3

Bafl›m› açmak zorunda kald›m 21 1.9‹fl hayat›mda herhangi bir sorun ilekarfl›laflmad›m 16 1.4

Baflörtülü oldu¤um için iflten ayr›lmakzorunda kald›m 15 1.3

Baflörtüsünün sorun olmayaca¤›ifl yerlerinde çal›flmay› tercih ettim 12 1.1

Di¤er 15 1.3Cevap yok 86 7.7

Page 39: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 87

Baflörtüsü yasa¤›n›n, kad›nlar›n sosyal hayatlar›n›da derinden etkiledi¤i görülmektedir. Tablo 8, baflörtü-lü kad›nlar›n, kamu kurulufllar›nda di¤er vatandafllaragöre kendilerine farkl› davran›ld›¤›n› (%51.5), sorun ç›-kacak korkusu ile belli ortamlara girmediklerini(%50.6), baz› kesimler taraf›ndan d›flland›klar›n›(%36.5), sokakta taciz edildiklerini ve hakarete u¤ra-d›klar›n› (%28.1), sosyal hayattan çekilmek zorundakald›klar›n› (%18.4), arkadafllar›yla iliflkilerinin bozul-du¤unu (%8.7), içinde bulunduklar› cemaat ve gruplartaraf›ndan bafllar›n› açmalar› için bask› yap›ld›¤›n›(%4.5) ve hatta yasak yüzünden okuldan ayr›ld›ktansonra erken yaflta evlendirildiklerini (%2.3) gösteriyor.Kad›nlar›n sadece %9.3’u sosyal hayatlar›nda herhan-gi bir sorun yaflamad›klar›n› söylemifllerdir.

Tablo 9’da görülen, baflörtülü kad›nlar›n sözkonusuyasak nedeniyle yaflad›klar› psikolojik sorunlar›n iseinsan› hayrette b›rakacak derecede a¤›r sorunlar oldu-¤unu söylemek mümkündür. Medyada yer alan baz›olumsuz haber ve yorumlardan dolay› onurunun incin-di¤ini söyleyenlerin oran› %66.5, devletin baz› kurum-lar›n›n bafl›n› örtenlere karfl› tutumu nedeniyle ülkele-rine olan güvenlerinin sars›ld›¤›n› söyleyenlerin oran›%63.9, hukuka olan güvenlerinin sars›ld›¤›n› ifadeedenlerin oran› %60.6, suçlu gibi muamele görmektendolay› üzüldü¤ünü belirtenlerin oran› %54.1, di¤er in-sanlara göre kendini daha çok bask› alt›nda hissettikle-rini belirtenlerin oran› %45.7, peruk takmak zorundaoldu¤u için kendini baflkalaflm›fl hissedenlerin oran›%16.6 ve psikolojisi bozulup ilaç tedavisi gördüklerinibelirtenlerin oran› %9.2 olmufltur. Herhangi bir s›k›nt›yaflamad›¤›n› söyleyenlerin oran› ise %3.8 gibi düflükbir oranda kalm›flt›r.

Tablo 8: Bafllar›n› örten kad›nlar›n u¤rad›klar› sosyal ma¤duriyetler (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri ile bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Bafl›n›z› örttü¤ünüz için afla¤›da s›ralanansosyal yaflant›n›zla ilgili durumlardanherhangi biriyle karfl›laflt›n›z m›?

# %

Kamu kurumlar›nda di¤er vatandafllaragöre bana farkl› davran›ld› 573 51.5

Sorun ç›kabilece¤i endiflesiyle belliortamlara gitmemeye bafllad›m 563 50.6

Baz› kesimler taraf›ndan d›flland›m 406 36.5

Bafl›m› örttü¤üm için sokaktataciz edildim / hakarete u¤rad›m 312 28.1

Sosyal hayattan çekilmek zorunda kald›m 205 18.4

Sosyal yaflant›m ile ilgili bir s›k›nt›yaflamad›m 103 9.3

Arkadafllar›mla olan iliflkilerim bozuldu 97 8.7

‹çinde bulundu¤um cemaat ve gruplarbafl›m› açmam konusunda bask› uygulad› 50 4.5

Okuldan ayr›l›nca erken yafltaevlendirildim 26 2.3

Di¤er 30 2.7

Cevap yok 50 4.5

Page 40: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›88

Tablo 9: Baflörtülü kad›nlar›n yaflad›klar› psikolojik ma¤duriyetler (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi verileri bu flirket taraf›ndan tablolaflt›r›lm›flt›r

Bafl›n› Açanlarla Açmayanlar›n E¤itim ve‹fl Durumlar›ndaki Farklar

Baflörtülü kad›nlar›n, baflörtüsü yasa¤› nedeniyle u¤-rad›klar› sosyal ve ekonomik ma¤duriyetleri ortaya koy-mak için esasen ayn› sosyal s›n›flardan gelen bafl›n› ör-ten kad›nlarla bafl›n› (hiç) örtmeyen kad›nlar aras›nda k›-yas yapmak gerekiyor. Maalesef elimizdeki veriler böylebir karfl›laflt›rma yapmam›za imkân vermemektedir. Ziraelimizdeki veriler sadece baflörtülü, ya da yasak nede-niyle, ya tamamen, ya da yasa¤›n uyguland¤› yerlerde

bafllar›n› açan veya peruk takan kad›nlarla ilgilidir. Elde-ki verilerin böyle bir k›yaslamaya imkan vermedi¤indenhareketle, baflörtüsü yasa¤›n›n baflörtülü kad›nlar›n sos-yal ve ekonomik durumlar› üzerindeki etkisi hakk›nda fi-kir edinebilmemiz için karfl›laflt›rman›n bafllar›n› açmay›reddeden kad›nlarla, baflörtülüyken bafl›n› açmak zorun-da kalan, ya da peruk takan kad›nlar aras›nda yap›lmas›gerekmektedir. Zira kad›nlar bir kere bafllar›n› (yasakolan yerlerde) açt›ktan sonra e¤itimlerine ya da ifllerinedevam etmelerinin önündeki engeller k›smen de olsakalkmaktad›r.5 Bu nedenle, bu bölümde bafl›n› tamamenya da yasa¤›n uyguland›¤› yerlerde açm›fl olan veya pe-ruk takan kad›nlar›n e¤itim ve ifl durumlar› bafl›n› hiç aç-mam›fl kad›nlarla karfl›laflt›r›lacakt›r.

Araflt›rmaya kat›lan kiflilere, e¤itim durumlar› ve u¤-rafl›lar› sorulmufltur. Dolay›s›yla bu bölümde kad›nla-r›n sosyo-ekonomik durumlar›n› belirten de¤iflken-ler/göstergeler e¤itim ve ifl durumlar›d›r. Sosyo-ekono-mik durumun di¤er en önemli de¤iflkeni olan gelir du-rumu hakk›nda maalesef elimizde net bilgi yoktur. Zi-ra ankette kad›nlara bireysel gelirleri de¤il hanehalk›geliri sorulmufltur. Burada kiflisel ma¤duruyeti ölçme-de hanehalk› gelirini esas almak sak›ncal›d›r. Zira ba-fl›n› açmayan kad›nlar›n bu tav›rlar›nda ailelerinin ge-lirlerinin yeterli oluflunun belirleyici bir rol oynam›fl ol-ma ihtimali yüksektir. Nitekim bir önceki bölümden deanlafl›laca¤› gibi yasa¤a muhatap olan kad›nlar›n bafl-lar›n› açmalar›n›n belki de en önemli nedeni maddi vegelecek kayg›lar›d›r.6 Bu nedenlerden dolay›, hanehal-k› gelir durumu analize dahil edilmemifltir.

Tablo 10, bafl›n› (baflörtüsünün yasak oldu¤u yerler-de) açanlar›n, peruk takanlar›n ve bafl›n› açmayanlar›ne¤itim durumlar›n› gösteriyor. Buradan da görülece¤iüzere, bafl›n› açanlar›n, peruk takanlar›n ve bafl›n› aç-

Bafl›n›z› örttü¤ünüz için afla¤›da s›ralananpsikolojik s›k›nt›lardan herhangi biriylekarfl›laflt›n›z m›?

# %

Medyada yer alan baz› olumsuzhaber ve yorumlardan dolay› onurumun incindi¤ini hissettim

740 66.5

Devletin baz› kurumlar›n›n bafl›n›örtenlere karfl› tutumu nedeniyleülkeme olan güvenim sars›ld›

711 63.9

Hukuka olan güvenim sars›ld› 674 60.6Suçlu gibi muamele görmek beni üzdü 602 54.1Di¤er insanlara göre kendimidaha çok bask› alt›nda hissettim 508 45.7

Peruk takmak zorunda kald›¤›m içinkendimi baflkalaflm›fl hissettim 185 16.6

Psikolojim bozuldu ilaç tedavisi gördüm 102 9.2Herhangi bir psikolojik s›k›nt› ilekarfl›laflmad›m 42 3.8

Di¤er 33 3.0Cevap yok 21 1.9

Page 41: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 89

mayanlar›n e¤itim durumlar› aras›nda anlaml› ve bü-yük farklar bulunmaktad›r. Peruk takanlar›n %22.2’si,bafl›n› açanlar›n %34.8’i ve bafl›n› açmayanlar›n%44.8’zi lise ve dengi okul mezunudur. Peruk takana-lar›n %74.7’si, bafl›n› açanlar›n %64.5’i üniversite veüzeri e¤itim alm›flken bu oran bafl›n› açmayanlardaçarp›c› bir flekilde %48.7’ye düflmektedir. Dolay›s›ylaeldeki verilere göre peruk takan kad›nlar en yükseke¤itimli gurubu olufltururken, onlar› s›ras›yla bafl›n›açanlar ve bafl›n› açmayanlar takip etmektedirler.7

Yine Tablo 10’da görülece¤i üzere, lise, üniversite yada yüksek lisans e¤itimini yar›da kesme oran› en yüksek,%6.4’le, bafl›n› açmayan kad›nlarda olup onlar› %3.2 ileperuk takanlar ve %0.7 ile bafl›n› açanlar takip etmekte-dir. Bu oranlar, baflörtüsü yasa¤›n›n bafl›n› örten kad›nla-r› örtmeyen kad›nlara oranla daha düflük sosyo-ekono-mik statüye itti¤i hipotezini do¤rulamaktad›r.

Tablo 10:Yasak nedeniyle bafl›n› açan ve açmayanlar›n e¤itim du-rumlar› (%).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketinin toplad›¤› veriler üzerinde yazarlar›n kendi analizi

Tablo 11’de, baflörtüsü yasa¤› karfl›s›nda bafl›n› (ya-sa¤›n uyguland›¤› yerlerde) açan, peruk takan ve bafl›n›açmayan kad›nlar›n ifl durumlar› karfl›laflt›r›lmaktad›r.Bafl›n› açmayan kad›nlarla, peruk takan ve bafl›n› açankad›nlar aras›nda yine büyük ve anlaml› farkl›l›klar dik-kati çekmektedir. Peruk takanlar›n %72.8’i bafl›n› açan-lar›n %73.3’ü çal›fl›rken bu oran bafl›n› açmayanlarda%54,5’e düflmektedir. Bafl›n› açmayan kad›nlar aras›n-daki iflsizlik oran›n›n açan kad›nlara nispetle yaklafl›k%15 daha yüksek oldu¤u görülmektedir. Bu veriler debaflörtüsü yasa¤›n›n, baflörtülü kad›nlar›n ifl bulmalar›n›engelledi¤ini göstermektedir. E¤itim durumunda oldu¤ugibi, bu bulgular da bafl›n› örten kad›nlar›n örtmeyenkad›nlara oranla daha düflük bir sosyo-ekonomik pozis-yona itildikleri hipotezini desteklemektedir.

Tablo 11: Bafl›n› yasak karfl›s›nda açan ve açmayanlar›n çal›flmadurumlar› (%). (Ö¤renciler analiz d›fl› b›rak›lm›flt›r).

*Kaynak: ANAR araflt›rma flirketi taraf›ndan toplanan verileri üzerinde yazarlar›nkendi analizi

Bafl›n›(yasak

yerlerdeaç›yor

Peruktak›yor

Bafl›n›açmad›

Toplam

Çal›fl›yor 72.8 73.3 54.5 64.0

‹flsiz 24.0 23.3 39.3 31.3

Emekli/ev han›m› 3.3 3.4 6.1 4.7Toplam N 246 146 374 766Toplam % 100 100 100 100Chi2 = 134.81 p (two-taled) = 0.000

Bafl›n›(yasak

yerlerdeaç›yor

Peruktak›yor

Bafl›n›açmad›

Toplam

Lise ve dengi 34.8 22.2 44.8 36.0

Üniversite veüzeri 64.5 74.7 48.7 60.4

Lise/üniversite/ 0.7 3.2 6.4 3.6Toplam N 402 221 450 1073Toplam % 100.0 100.0 100.0 100.0Chi2 = 60.64 p (two-taled) = 0.000

Page 42: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›90

Sonuç ve Tart›flma

Bu çal›flmada Türkiye’de baflörtüsü yasa¤› kad›nla-r›n sosyal ve ekonomik yaflant›lar› ve psikolojileri üze-rinde ne gibi etki yaratmaktad›r sorusuna cevap aran-m›flt›r. Bu soruya cevap aran›rken, kad›nlar›n sadecekendi ifadeleri de¤il, sosyo-ekonomik durumlar› da in-celenmifltir. Baflörtüsü yasa¤›ndan dolay› baz› kad›n-lar, bafllar›n› ya sadece yasak olan yerlerde ya da tama-men açm›fllard›r. Di¤erleri ise ya peruk takmak zorun-da kalm›fl ya da bafl›n› açmamay› tercih etmifltir. Çal›fl-mada sunulan veriler kad›nlar›n sözkonusu yasak kar-fl›s›ndaki tutumlar›n›n onlar›n e¤itim ve ifl durumlar›nave sonuç olarak da sosyal ve ekonomik durumlar›nabelirgin bir flekilde etki etti¤ini göstermektedir. Bura-dan hareketle bizzat baflörtüsü yasa¤›n›n gerek özeldebaflörtülü kad›nlar›n sosyal ve ekonomik durumlar›nagerekse genel olarak Türkiyeli kad›nlar›n sosyal veekonomik durumlar›na do¤rudan ve olumsuz yöndeetki etti¤ini söyleyebiliriz.

Çal›flman›n ortaya koydu¤u di¤er bir durum ise özel-likle yasa¤a ra¤men bafl›n› açmayan kad›nlar›n aileleri-nin bafllar›n› açmalar› için kendilerini zorlad›¤›n›, med-yada haklar›nda ç›kan olumsuz yorumlardan dolay›onurlar›n›n incindi¤ini, devletin baz› kurumlar›n›n ken-dilerine karfl› tutumu nedeniyle hukuka ve ülkelerinebesledikleri güvenin sars›ld›¤›n›, suçlu muamelesi gör-düklerinden dolay› üzüldüklerini ve kendilerini bask› al-t›nda hissettiklerini ifade etmifl olmalar›d›r. Bütün bu so-runlar›n çözümü için bafl›n› açmak veya peruk takarakbir ara formüle baflvurman›n da sorunlar› azaltmad›¤›n›görmekteyiz. Zira bafl›n› açan ya da peruk takan kad›n-lar bundan dolay› kifliliklerinin parçaland›¤›n›, kendile-rini hakarete u¤ram›fl hissettiklerini, bafllar›n› açt›klar›için utanç duyduklar›n›, günahkâr olduklar›n› düflün-

düklerini, kendilerine sayg›lar›n› yitirdiklerini, baflar›la-r›n›n düfltü¤ünü ve ilaç kullanmak zorunda kald›klar›n›ifade etmifllerdir. Dolay›s›yla Türkiye’deki baflörtüsü ya-sa¤›n›n, baflörtülü kad›nlar› tabiri caizse “K›rk kat›r m›?K›rk sat›r m›?” türünden bir tercihle karfl› karfl›ya b›rak-t›¤›n› söylemek mümkündür. Üstelik sözkonusu yasa¤›nbaflörtülü kad›nlarda yolaçt›¤› devlet ve hukuka güvenkayb›n›n oldukça yüksek oranlara vard›¤› siyasi aç›danda dikkate de¤er bir durum olarak vurgulanmal›d›r. Budurumun siyaset bilimciler, özellikle siyaset sosyologla-r›n›n yan›s›ra Türkiyeli siyasetçiler taraf›ndan dikkateal›nmas›, analiz edilmesi ve bir çözüme kavuflturulmas›gerekti¤i ortadad›r.

Bu araflt›rmada kullan›lan veriler flimdiye kadar Tür-kiye’de efli bulunmayan türden verilerdir. 1980’lerdenitibaren uygulamaya konulan bu yasak, girifl bölümün-de de ifade edildi¤i gibi, Türkiye’deki kad›nlar›n büyükbir bölümünü olumsuz yönde etkilemifltir ve halen deetkilemeye devam etmektedir. fiimdiye kadar böyle birçal›flman›n akademisyenlerin, politikac›lar›n ve insanhaklar› savunucular›n›n ilgisinden kaçm›fl olmas›, ya-flan›lan sosyal, ekonomik, psikolojik ve hukuki ma¤du-riyetlerin örtülü kalmas›na neden olmufltur. AvrupaParlementosu’nda 2005 y›l›nda kabul edilen ve Türki-ye’deki kad›nlar›n toplumsal, ekonomik ve siyasal ha-yata kat›l›m›n› konu alan raporda hiç baflörtü yasa¤›n-dan ve bunun yaratt›¤› sorunlardan söz edilmemifltir.Bu raporu haz›rlayan Avrupa Parlementosu üyesi Emi-ne Bozkurt, bu eksi¤ini daha sonra haz›rlad›¤› rapordatelafi etmifl ve Türkiye’de kad›nlar›n baflörtüsü yasa¤›n-dan dolay› yaflad›klar› ma¤duriyetlerin araflt›r›lmas›ça¤r›s›nda bulunmufltur. Bu araflt›rman›n, Avrupa Par-lementosu’nun ça¤r›s›na cevap vermekle birlikte ba-flörtüsü yasa¤›n›n kad›nlar›n sosyal, ekonomik ve psi-

Page 43: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 91

kolojik hayatlar› üzerindeki olumsuz etkilerini tümüy-le ortaya koydu¤unu söylemek mümkün de¤ildir.8 An-cak ortaya konan olumsuz etkiler bile yasa¤›n derhalkald›r›lmas›n› gerekli k›lacak niteliktedirler.

Bu araflt›rmada sunulan bulgular, ayr›ca, baflörtüsü-nü Türkiye’yi örnek göstererek yasaklamak isteyen ba-z› Bat› Avrupa ülkelerindeki kifli ve kurlufllar›n bu ta-leplerinden vazgeçmelerinin gereklili¤ini de ortayakoymaktad›r. Her ne kadar Türkiye’deki bu yasak ulus-lararas› insan haklar› örgütlerinin elefltilerine maruzkalmaktaysa da, baz› Bat› Avrupa ülkerindeki kifli vekurulufllar, bu ülkelerde de baflörtüsünün yasaklanma-s›n› talep etmektedirler. Bu talepler neticesinde Avrupaülkeleri aras›nda en kapsaml› baflörtüsü yasa¤›n›n uy-guland›¤›n› bildi¤imiz Fransa’n›n yan›s›ra, Alman-ya’n›n Baden-Württembergse eyaletinde de ö¤retmen-lerin baflörtüsü takmalar› yasaklanm›flt›r. Hollanda’dapopülist sa¤ parti LPF’in (Lijst Pim Fortuyn) baflkan›2004 y›l›nda parlementoya sundu¤u kanun teklifinde,memurlara baflörtüsü yasa¤› getirilmesini istemifl ancakteklif parlementoda ço¤unlu¤un deste¤ini alamam›flt›r.Halk›n ço¤unlu¤u istiyor gerekçesi ile Danimarka’dabaflörtüsünün okullarda ve parlementoda yasaklanma-s› yine sa¤ partiler taraf›ndan gündeme getirilmifltir.Bütün bu tart›flma ve uygulamalarda dikkat çeken birhusus, Türkiye’deki baflörtüsü yasa¤›n›n bu teflebbüsve uygulamalara örnek teflkil etmesidir. Bütün bu gelifl-melerin, Avrupa k›tas›nda gelifltirilen özgürlükçü söy-lemin, flimdilerde kaybolmaya bafllad›¤›n›n iflareti olupolmad›¤› sorusunu akla getirmesi ise kaç›n›lmazd›r.

Dipnotlar1 Veriler flu il merkezlerinde toplanm›flt›r: Adana, Ankara, Bursa,

Diyarbak›r, Erzurum, ‹stanbul, ‹zmir, Konya ve Samsun.2 Analizde kullan›lan tablolar›n bir k›sm› Ankara Sosyal Araflt›rma-

lar Merkezi (ANAR) taraf›ndan di¤erleri ise bizzat yazar taraf›n-dan ANAR’ca sa¤lanan verilere dayan›larak haz›rlanm›flt›r. Tab-lolar›n kim taraf›ndan haz›rland›¤› her tablonun alt›nda belirtil-mifltir.

3 Bu verilerden hareketle genellemeler yapmaktan kaç›nmam›z ge-rekti¤ini burada tekrar ifade etmemiz uygun olacakt›r. Nitekimbu verilere dayanarak baflörtüsü yasa¤›na muhatap kalan Türki-yeli kad›nlar›n sadece %1.2’sinin bafl›n› tamamen açt›¤›n› söyle-yemeyiz, çünkü örneklemin oluflturulma metodu itibar›yla bafl›-n› tamamen aç›p, sosyal çevresini de de¤ifltiren kad›nlar›n buyöntemle bulunmalar› zordur ve dolay›s›yla örneklemde temsiledilme olas›l›¤› düflüktür.

4 Araflt›rmaya kat›lan kad›nlara, bafllar›n› aile veya çevrelerininbask›s›yla m› yoksa kendi istekleriyle mi örttükleri maalesef so-rulmam›flt›r. Bu nedenle burada, bafllar›n› bask› sonucunda örtenkad›nlarla ilgili yorum yapam›yoruz.

5 Dan›fltay 2. Dairesi’nin bilinen karar›ndan da anlafl›laca¤› üzere,Türkiye’de baflörtüsü yasa¤› sadece kamu kurulufllar›n› kapsa-mamaktad›r. Dan›fltay’›n bu karar› baflörtüsü yasa¤›n› özel haya-ta kadar geniflletmektedir. Dan›fltay bir ö¤retmenin ifl yerindebafl› aç›k olsa bile özel hayat›nda bafl›n› örtmesini okuldaki ço-cuklar için ‘örnek vatandafl’ olamamak fleklinde yorumlam›flt›r.Baflörtüsü yasa¤›n›n kamu alan›n›n d›fl›na yay›lmas›, kad›nlar›nbaflörtüsü yasa¤›na karfl› gelifltirdikleri yasak olan yerlerde bafl›-n› açma çözümünü de etkisiz k›lmaktad›r. “Farkl›l›k arzeden”kiflilerin kariyer yapmas›n› engellemek için ‘Kemalist kodlar’özel alan› da kapsayacak flekilde yayg›nlaflt›r›lm›flt›r. Burada,‘örnek vatandafl baflörtüsüz kad›nd›r’ kodu gelifltirilmifltir. Bu ay-r›ca flu anlama da gelmektedir; her ne kadar kad›nlar bafllar›n›sadece yasa¤›n geçerli oldu¤u yerlerde aç›yor ve böylece ifl im-kan›na kavuflmufl oluyorlarsa da, özel hayatlar›nda bafllar›n› ka-pamak onlar›n kariyer yapmalar›na engel oluyor.

6 Maalesef ankette kad›nlar›n gelir durumuyla alakal› soru ‘Aileni-zin ayl›k ortalama geliri ne kadard›r?’ fleklinde formüle edilmifl-tir. Bu soruya verilen cevap, bekârlarda anne, baba, kardeflleri-nin ve kendilerinin gelirlerinin toplam›n› ifade edebilece¤i gibi,evlilerde kendilerinin ve efllerinin gelirinin toplam›n› ifade eder.Dolay›s›yla bu soruya verilen cevaplardan hareketle kad›nlar›n,

Page 44: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›92

yaln›z yaflayanlar› hariç olmak üzere, kendi gelirleri ile ilgili birsonuca varmam›z mümkün de¤ildir. Ankette maalesef bireylerinanne ve babalar›n›n e¤itim durumlar› da sorulmam›flt›r. Bu bilgi-ler elimizde olmad›¤› için, bafllar›n› açan ve peruk takanlar›n,bafllar›n› gerçekten de ekonomik zorunlulukdan dolay› m› açt›k-lar›n› tahlil edememekteyiz.

7 Üniversitelileflme oran›n›n bafl›n› açmayan kad›nlarda di¤er grup-lara göre düflük olmas›nda, bu gruptaki kad›nlar›n üniversite s›-navlar›n› kazanamam›fl ve bu nedenle de e¤itimleri gere¤i bafl›n›açmak seçene¤i ile karfl› karfl›ya kalmam›fl olmalar›n›n pay› daolabilir. Bu etkileri ayr›flt›rmak icin, kad›nlar›n üniversite s›nav›-n› kazanm›fl olup olmad›klar›n› bilmemiz gerekiyor. Bu bilgi eli-mizde yok maalesef.

8 Bunun mümkün olabilmesi için ayn› konuyla ilgili de¤iflik metod-larla yeni verilerin toplanmas› gerekmektedir.

Bibliyografya

AKART, Akademik Araflt›rmalar Merkezi (2002). Genel Çal›fl-mas›.

Blau, P. M. & Duncan, O. D. (1967). The American Occupatio-nal Structure. New York: Wiley.

Bourdieu, P. (1984). Distinction: A Social Critique of the Judge-ment of Taste. London: Routledge & Kegan Paul.

Breen, R. & Luijkx, R. (2004). Social Mobility in Europe betwe-en 1970 and 2000. In: Breen, R. (ed), Social Mobility inEurope. Oxford: Oxford University Press, 37-77.

Çardako¤lu, A. & Toprak, B. (1999) Türkiye’de Din, Toplum veSiyaset. TESEV, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakf›,‹stanbul.

Çardako¤lu, A. & Toprak, B. (2006) De¤iflen Türkiye’de Din,Toplum ve Siyaset. TESEV, Türkiye Ekonomik ve SosyalEtütler Vakf›, ‹stanbul.

Erikson, R. & Goldthorpe, J. H. (1992). The Constant Flux: AStudy of Class Mobility in Industrial Societies. Oxford: Cla-rendon Press.

Gerçek Hayat (2003). Bafl› Aç›klar Anketi. IMV-SAM, ‹stanbul Mülkiyeliler Vakf› Sosyal Araflt›rmalar Mer-

kezi (1997). Siyasal ve Toplumsal E¤ilimler Araflt›rmas›’n›nAral›k 1997 Raporu.

LTD, Liberal Düflünce Toplulu¤u (2003). Yasal ve Sosyal Yön-leriyle Türkiye’de ‹fade Özgürlü¤ü.

Milliyet Gazetesi (2003). Türban Dosyas›.MODUS Araflt›rma Merkezi (1997). Baflörtüsü Ma¤durlar› An-

keti.TÜSES, Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araflt›rmalar Vakf›

(2004). Türkiye’de Siyas› Parti Yandafl ve Seçmenlerinin Et-nik /Dinsel Kimlikleri ve Siyasal Yöneliflleri Araflt›rma Di-zisi, 1994-2004.

Wolbers, M.H.J. (1998). Diplomainflatie en verdringing op dearbeidsmarkt. Een studie naar ontwikkelingen in de op-brengsten van diploma’s in Nederland. ICS dissertation,Nijmegen.

Page 45: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 93

Baflörtüsü SorunuNas›l Dü¤ümlendi?Uluslararas› Yarg›da Baflörtüsü ve Din ve ‹nançÖzgürlü¤ünün De¤erlendirilmesi

Prof. Dr. Hilal ElverABD California Üniversitesi, Hukuk Fakültesi ö¤retim üyesi

I. G‹R‹fi

Son günlerde Türkiye’nin gündemini en çok meflguleden konu hepimizin bildi¤i üzere yeni Anayasa’n›noluflturulmas› hakk›ndaki tart›flmalard›r. Bu tart›flmala-r› ülkenin y›llard›r hasret kald›¤› gerçek demokrasininyaklafl›m›n›n bir göstergesi olarak alg›lamak ve olumlude¤erlendirmek mümkündür. Ne var ki, tart›flma gün-demi pek çok kifliyi, daha do¤rusu Türkiye’nin günde-mini yak›ndan takip etmeyenleri çok flafl›rtan bir nok-tada kilitlendi. Hatta, b›rak›n›z ülkemize yabanc› olan-lar›, Türkiye’de yaflayan, politik olaylar› çok yak›ndantakip eden, dahas› Türkiye’nin gündemini yaratmaktaetkili olanlar›n bile bu konuda yan›lg›ya u¤ramas› çokflafl›rt›c›yd›. Bir gazeteci arkadafl›m, tam seçimlerdenönce yapt›¤›m›z sohbette bana bu sorunun art›k “pase”oldu¤unu, kimsenin bununla ilgilenmedi¤ini, yeni hü-kümete kim gelirse gelsin bu yasa¤› kolayl›kla kald›ra-ca¤›n› söylüyordu. Ne var ki, çözülmek flöyle dursun,baflörtüsü dü¤ümü tart›flmalar›n en can al›c› ve çözül-mez noktas›na oturmufltur. Belki AK Parti bu seçimibüyük ço¤unlukla kazanmasa idi, ve di¤er partiler gö-reve gelse idiler çözüm daha kolay olabilirdi. Çünkütoplumun belirli bir kesimi baflörtüsü sorununu bir tekpartinin amblemi haline getirmifl ve bir partiye olan an-tipati baflörtüsü ile birlefltirilmiflti. Ne var ki son y›llar-da yap›lan birçok kamuoyu araflt›rmas›, hepimizin debildi¤i gibi baflörtüsünün sadece bir partinin takipçile-ri taraf›ndan kullan›lmad›¤›n› gösteriyordu. Ayr›ca bu-nu anlamak için de öyle toplumsal araflt›rmalara filangerek olmad›¤›n› hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Laikli¤itemsil etmeyi kendilerine özgü bir görev bilen kitlelerde bunu çok iyi bilmekte ve bu nedenle baflörtüsüneçeflitli isimler takarak topluma yabanc› imifl gibi göster-meye çal›flmaktalar.

Page 46: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›94

Benim buradaki sunumum bu konuda hepinizin bil-di¤ini tekrarlamak de¤il. Ancak bu girifli Anayasa tart›fl-malar› s›ras›nda maalesef ülkenin en önde gelen yar-g›çlar›n›n ve baz› hukuk profesörlerinin baflörtüsününhukuki aç›dan de¤erlendirilmesini yaparken Türk hal-k›n› yan›lt›c› aç›klamalar yapmalar› nedeniyle de¤in-meyi ve hepimizin bildi¤i anekdotlar› ba¤lant› unsuruolarak kullanmak istedim. ‹flte Türkiye’nin önde gelenbu hukukçular› Anayasa Mahkemesi’nin önceki y›llar-da ve Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin 2005 y›l›n-da baflörtüsünü yasaklayan kararlar›n› gerekçe göstere-rek yeni anayasaya ad› geçen yarg› kararlar›na ayk›r›hiç bir hükmün koyulamayaca¤›n› dayatan ak›l almazaç›klamalar yapm›fllard›r.

Bu hukukçular›m›z, hukuk fakültesine yeni giren birö¤rencinin dahi bildi¤i bir konuda neden yanl›fl aç›kla-malar yapm›fllard›r? Politik nedenleri bir kenara b›raka-rak, bu görüflleri hukuki olarak iki aç›dan de¤erlendire-biliriz. Birinci konu kuvvetler ayr›l›¤› prensibidir. Dün-yan›n her yerinde yarg› kararlar›na sayg›, kuvvetler ay-r›l›¤› prensibinin getirdi¤i önemli ve korunmas› gereklibir prensip olup, modern demokrasilerde yasama, yü-rütme ve yarg›dan meydana gelen bu üç ayakl› kuvvet-ler dengesinin da¤›l›m›, kullan›m› ve kontrolü (Checkana Balance) en önemli yönetim prensibi olarak alg›-lanmaktad›r. Bütün hukuk sistemlerinde, ülkeler yerliveya yabanc› mahkeme kararlar›na karfl› daha sonrakibir yasal düzenleme ile hele anayasa gibi di¤er yasaldüzenlemelerin daha üstünde bir kuvvete sahip bir ya-sa ile, daha önceki bir yarg› içtihad›na ayk›r› bir dü-zenleme yapabilirler. Tabii burada demokratik olarakseçilmifl bir yasama ve yürütme erkinden bahsetti¤imi-zi söylemeye bile gerek görmüyorum. Yasama organ›yan›nda, yarg› organlar›n›n kendileri de geliflen ve de-

¤iflen flartlara uyum göstermek için kendi içtihatlar›n-dan her zaman dönmeye haklar› vard›r ve de bu herhukuk sisteminde de¤iflik flekillerde uygulana gelmifltir.E¤er toplumsal de¤iflimler hukuk sistemlerine enjekteedilemeselerdi bugün dünyan›n hiç bir yerinde hukukbilimin geliflmesinden söz edemeyece¤imiz gibi, hu-kuk sistemleri tamamen toplumdan uzak, statik, toplu-mun gerisinde ancak topluma karfl› güç kullan›m› ileuygulanabilen araçlar olmaktan öteye gidemezdi. Emi-nim ki hukukçular›m›z bu tuhaf aç›klamay› yaparkenbu çok basit hukuk bilgisini göz ard› etmifllerdi. Sonuçolarak, yarg› kararlar›na demokratik düzen içinde, yinedemokratik olarak seçilmifl yasama erkinin toplumunisteklerine uygun olarak yapaca¤› düzenleme sadeceyasal olmakla kalmay›p, yasama organ›ndan beklenenbir gerekliliktir.

Üzerinde durmam›z gereken ikinci konu ise, sözüedilen bu yarg› kararlar›n›n hukuki aç›dan de¤erlendi-rilmesidir. Anayasa mahkemesinin baflörtüsü ile ilgilikarar›n›n Türkiye’de birçok hukukçu taraf›ndan tart›fl›l-d›¤›n› varsayarak ve de flu anda güncel olmad›¤›n› dü-flünerek, bu k›sa süre içinde sunufluma öncelikle Avru-pa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin baflörtüsü karar›n› de-¤erlendirmekle bafllamak istiyorum.

Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin 2005 y›l›ndaLeyla fiahin aleyhine verdi¤i karar›n etkileri halen bü-tün dünyada insan haklar› hukukçular› taraf›ndan tart›-fl›lmakta ve olumsuz etkilerinin genifl bir alana yay›l-m›fl olmas›ndan kuflku duymaktad›rlar. Çünkü bu kara-ra yak›ndan bakacak olursak hukuki aç›dan ne kadaryanl›fl bir de¤erlendirme yap›ld›¤›n›, Mahkeme’nin ön-ceki benzer kararlar› ve genel felsefesi ile ayk›r›l›k tefl-kil etti¤ini, o dönemde Avrupa’daki politik olaylar veIslamofobia nedeniyle karar›n hukuki olmaktan çok

Page 47: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 95

politik bir ihtiyaca cevap verdi¤ini, uluslararas› hukukcamias›nda bu nedenlerden dolay› oldukça yayg›n ten-kitlere yol açt›¤›n› görmekteyiz. Bu karar› Allah’›n em-ri gibi kabul eden hukukçular›m›zdan acaba kaç tane-si bu karar› savunmadan önce vakit ay›r›p da bafl›ndansonuna kadar okumufl ve uluslararas› insan haklar› aç›-s›ndan Avrupa’n›n kendi prensiplerine ayk›r› hareketetti¤ini görmüfllerdir? Bu yanl›fl anlama ve yanl›fl aktar-malar›n genifl kitlelerdeki olumsuz sonuçlar›n› dikkatealarak, A‹HM’nin karar›n› daha yak›ndan incelemekgerekmektedir. Ayr›ca yeni Anayasa’n›n ilk taslak met-nini haz›rlayan akademik gurup, insan haklar› konu-sundaki pek çok düzenlemeyi A‹H Sözleflmesi’ndenörnek alarak düzenledikleri için, bu sözleflmeyi yak›n-dan incelemenin yararl› oldu¤unu düflünüyorum.

II. A‹HM’N‹N 2005 TAR‹HL‹ KARARI

1. Karar›n Özeti

2005 y›l›nda A‹HM din ve inanç özgürlü¤üne iliflkinolarak tarihinin belki de en çok tart›fl›l›r ve baflörtüsü-nün tart›fl›ld›¤› ilk karar›n› Leyla fiahin’in Türk hüküme-tine karfl› açm›fl oldu¤u davada vermifltir. Hepimizinyak›ndan takip etti¤i davay› k›saca özetleyecek olur-sak, Leyla fiahin A‹HM’den 1998 tarihli ‹stanbul Üni-versitesi’nin baflörtüsünü yasaklay›c› sirküleri nedeniy-le A‹H Sözleflmesi’nin 8. maddesindeki aile hayat›n›ngizlili¤i, 9. maddesindeki din ve vicdan özgürlü¤ü, 10.maddesindeki ifade özgürlü¤ü, 14. maddesindeki ay-r›mc›l›¤a karfl› korunma hakk› ile 2. madde 1 nolu pro-tokol gere¤i e¤itim hakk›n›n ihlal edildi¤i iddias› ile ko-runma talebinde bulunmufltur. Davac› fiahin, Sözlefl-me gere¤i, iç hukuktaki yarg› haklar›n› tamamen kul-

land›ktan sonra son aflama olarak A‹HM’ne 1998’demüracaat etmifl, dava 2004 y›l›n›n Haziran ay›nda ye-di yarg›çl›k alt mahkeme taraf›ndan fiahin’in aleyhinekarara ba¤lanm›fl, davac›n›n iste¤i üzerine Mahke-me’nin yüksek fluras›nda 10 Kas›m 2005 tarihinde ay-n› hüküm hemen hemen tekrarlanarak davac›n›n aley-hine Türk Hükümeti’nin lehine olarak karara ba¤lan-m›flt›r.1 ‹lginçtir ki, karar çok büyük bir ço¤unlukla, ne-redeyse tam oybirli¤i ile sonuçlanm›fl, 17 üyelik yar-g›çlar kurulunun 16 üyesi Leyla fiahin aleyhine verilenkarara kat›lm›fl, sadece bir yarg›ç karara kat›lmam›fl vekarfl› oy karar› ile görüfllerini karara aktarm›flt›r.

Leyla fiahin’in iddias›n› do¤rudan do¤ruya ilgilendi-ren maddenin 9. madde olmas› nedeniyle, A‹HM’ninde yapt›¤› gibi konuya bu maddeden bafllarsak, 9.maddenin birinci f›kras› din ve vicdan özgürlü¤ünü ta-n›mlam›fl, ikinci f›kras› ise bu özgürlük ve özgürlü¤ünifade edilmesi konusundaki s›n›rlamalar› göstermifltir.Bu maddeye göre s›n›rlama (1) kanunla belirtilmifl, (2)hakl› bir nedene ba¤l› olmal› ve nihayet (3) “demokra-tik toplum” için gerekli olmal›d›r. Mahkemeden bekle-nen öncelikle davac›n›n baflörtüsünün din ve vicdanözgürlü¤ünün kapsam› içine girip girmedi¤ini ve ba-flörtüsünü yasaklayan sirkülerin davac›n›n din ve vic-dan hürriyetini ihlal edip etmedi¤ini, e¤er böyle bir ih-lalin mevcudiyeti var ise, baflörtüsü yasa¤›n›n ‘din vevicdan özgürlü¤ü’ne s›n›rlama getiren bu üç flarta uy-gun olup olmad›¤›na bakmas› gerekmektedir.

A‹HM’nin ilk derece mahkemesinde yedi yarg›c›noybirli¤i ile verdikleri kararda baflörtüsü yasa¤›n›n “de-mokratik toplum” ihtiyac›ndan kaynaklanan bir hak s›-n›rlamas› oldu¤unu kabul etti¤ini görmekteyiz. Ayn›zamanda Mahkeme davac›n›n 8, 10, 14 ve 1 numara-l› Protokolün 2. maddesinde yer alan haklar›yla ilgili

Page 48: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›96

iddialar› da “9. maddenin irdelenmesindeki flartlar d›-fl›nda ba¤›ms›z bir sorgulamay› gerektirecek yeni birdurum olmad›¤›” gerekçesiyle nazara almam›flt›r. 2 Üstpanelde (Grand Chamber) dava görülürken hemen he-men ilk panelde yer alan görüfller tekrarlanm›fl, “kamudüzeninin ve di¤erlerinin (yani baflörtüsü takmayanla-r›n) özgürlü¤ünün korunmas› konusundaki hakl› ne-denlerden dolay› ve Türk Anayasas›ndaki laiklik pren-sibinin eflitlik ve hürriyetlerle yak›n ba¤lant›s› gere¤in-ce” yasaklaman›n “Sözleflmenin ruhuna yönelik pren-sipleri ile ba¤daflmas› nedeniyle… Türkiye’deki de-mokratik düzenin korunmas› için gerekli oldu¤una”karar verilmifltir. 3

Bu sonuca ulaflmada “baflörtüsü takmamay› tercihedenlerin, dini bir görev olarak kabul edilen bu hare-ketten etkilenebilecekleri” daha do¤rusu baflörtüsü tak-man›n di¤erlerine bunu hat›rlatma biçiminde bir etkisiolabilece¤ini, bu etkinin ise din ve vicdan özgürlü¤ü-ne ayk›r› oldu¤u, böyle bir durumun “büyük ço¤unlu-¤un kad›n haklar›na ve laikli¤e ba¤l› olmakla birlikteayn› zamanda Müslüman olan bir toplumda” Mahke-menin deyimi ile “sosyal bir bask› unsuru” (pressingsocial need), –ki bu son günlerde bir bilim adam›m›z›naç›klamas› ile ortaya ç›kan ve Türk bas›n›n› hayli mefl-gul eden “mahalle bask›s›” ile ayn› anlam› tafl›makta-d›r- oluflturabilece¤i dikkate al›nm›flt›r. 4

Dahas›, Mahkeme baflörtüsünün son y›llarda “poli-tik bir anlam›” oldu¤unu, “Türkiye’de afl›r› ‹slami gö-rüflleri savunan politik bir hareketin mevcut oldu¤unuve toplumun bütününe bask› yoluyla ‹slami sembollerikulland›rmaya çal›fl›ld›¤›n›” belirtmekten çekinmemifl-tir. Bütün bunlar› kararda yazan Mahkeme hiç bir iddi-as›na delil göstermek gere¤ini bile duymam›flt›r. Bu birsosyal araflt›rma, görüfl bildiren bir rapor de¤il bir mah-

keme karar›d›r. Mahkeme kararlar›nda var›lan yarg›lar“de¤er yarg›s›” ya da anekdotlardan oluflan bir raporde¤il, deliller ile savunulan, örneklerle aç›klanan ileri-ye yönelik sonuçlar› olabilecek ciddi yarg›lard›r.

2. A‹HM Karar›n›n De¤erlendirilmesi

K›saca özetledi¤im ve Mahkeme’nin kendi kullan-d›¤› ifadelerle aktarmaya çal›flt›¤›m karar›n ana gerek-çeleri laiklik prensibinin korunmas› ile cinsler aras›eflitlik kavram›na oturtulmufl olup, hukuki aç›dan özel-likle uluslararas› insan haklar› prensipleri aç›s›ndanciddi eksiklikleri oldu¤u görülmektedir. fiimdi bu nok-talara daha yak›ndan de¤inmeye çal›flaca¤›m:

A. Kabul Edilebilir S›n›r (Margine of Appreciation)

Bu terim teknik bir hukuk terimi olup uluslararas›mahkemelerin yapt›klar› yorumlarda, milli hukuk sis-temlerine at›fta bulunmay› ifade eder. Avrupa Toplulu-¤u hukukunda bu kavram›n önemi giderek artmakta-d›r. Çünkü Avrupa Toplulu¤u milletler üstü bir kuruluflolarak baz› alanlarda yapmakta oldu¤u yasal düzenle-melerde gerekli olmad›kça düzenleme yetkisini milliorganlara b›rakmay› prensip olarak kabul etmektedir.Buna tamamlay›c›l›k (subsidiarity) prensibi ad› veril-mektedir. Kabul edilebilir s›n›r terimi ise bu prensibinbir gere¤i olup, asl›nda ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’ninherhangi bir yerinde de bundan söz edilmemekle bir-likte, ülkelerin iç hukuk düzenlemelerine sayg› göster-me gere¤i bir örf ve adet kural› olarak sonradan ortayaç›km›flt›r. Tabii ki insan haklar›n› ilgilendiren konular-da, özellikle demokrasinin ana prensiplerini ilgilendi-ren alanlarda, bu prensibin uygulanma kabiliyeti gide-

Page 49: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 97

rek daralmaktad›r.5 Çünkü insan haklar›n›n korunmas›prensipleri daha çok evrensel kurallar olup çeflitli ülke-lerin anlay›fl ve uygulamalar›ndan etkilendikçe kuvve-tini kaybedebilecektir. Özellikle din ve vicdan özgür-lü¤ü alan›nda, bu hakka getirilen s›n›rlamalarda tambir aç›kl›k söz konusu olmad›¤› için, Mahkeme’ninsözleflmeden kaynaklanan prensiplerinden kolaycas›yr›l›p milli hukuka at›fta bulunmas› sonuç olarak buhaklar›n yerine getirilememesi gibi bir sonuç do¤urur.

Mahkeme Avrupa’da dinin toplum içindeki önemikonusunda ülkeler aras›nda bir birlik bulunmamas› vedini inançlar›n göstergesinin her ülke flartlar›na görede¤ifliklik göstermesini gerekçe göstererek Leyla fiahinkarar›nda “kabul edilebilir s›n›r” ya da “milli hukukasayg›l› takdir hakk›” (margin of appreciation) yöntemi-ni kullanm›flt›r. Mahkeme dini konularda yanl›fl bir ka-rar vermek yerine yorumlar›nda iç hukuka yönelereksorumluluktan kurtulma yolunu seçmifl, karar vermekyerine, bu karar› milli hukuka yöneltmifl, Türk huku-kunda baflörtüsü yasa¤› ile ilgili kurallar› ve ayn› yön-deki Yüksek ‹dare Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesikararlar›n› takip etmeyi uygun bulmufltur. Ancak bun-lar› yaparken de hukuki yap›y› çarp›k bir biçimde ser-gilemifltir. Böylece, Mahkeme’nin deyimi ile “di¤erle-rinin haklar›n› ve özgürlüklerini korumak, genel bar›flve kamu düzenini sa¤lamak ve dini ço¤ulculuk prensi-bini uygulamak için kiflinin dini inançlar›n› ifade etmehakk› ile toplumsal ihtiyaçlar aras›nda bir denge kur-ma” yoluna gidilmifltir. 6

Ancak Mahkeme önüne gelen spesifik davada Ley-la fiahin’in baflörtüsü takarak kamu düzenini nas›l boz-du¤u konusunu tart›flmamas› karar›n haks›zl›¤›n› göste-ren olgulardan sadece bir tanesidir. Bu konudaki hak-s›z irdeleme pek çok uluslararas› insan haklar› kurulufl-

lar› taraf›ndan ibretle karfl›lanm›flt›r.7 Ayn› flekilde, Ley-la fiahin’in baflörtüsünün yasaklanmas›n›n di¤erlerininhaklar›n› nas›l koruyabilece¤i konusu hiç bir flekildetart›fl›lmam›fl ve bu konuda bir delil gösterme ihtiyac›-na gidilmemifltir. Leyla fiahin’in baflörtüsünün di¤erbaflörtüsü takmayan ö¤renciler üzerinde bir bask› un-suru yaratma ihtimali asl›nda mümkün olabilir bir iddi-a olmakla birlikte Türk Hükümeti taraf›ndan bu iddia-y› destekleyecek hiç bir delil ve flahit getirilmemesiniMahkemece bir sorun teflkil etmemifltir. Tam aksine,y›llard›r baflörtüsü takan ve takmayan k›z ö¤rencileraras›nda hiç bir sorun yaflanmad›¤›na dair insan hakla-r› derneklerinin raporlar› Mahkemece göz önüne al›na-bilecek iken bunlar da dikkate al›nmam›flt›r.

B. Laiklik Prensibinin De¤erlendirilmesi

Kararda ilk göze çarpan konu, Mahkeme’nin din vevicdan özgürlü¤ü hakk›ndaki bu davada laiklik prensi-bine büyük ölçüde yer vermifl oldu¤udur. Tan›m› vekapsam› oldukça tart›flmal› olan, tarihsel aç›dan bak›l-d›¤›nda çeflitli dönemlerde ve çeflitli ülkelerde farkl› bi-çimlerde de¤erlendirilen, yanl›fl de¤er yarg›lar› ile ko-layca manipüle edilebilen bu kavram› herhangi bir de-¤erlendirme yapmaks›z›n Mahkeme Türk Anayasas›n-daki özel yerini belirterek baflörtüsü yasa¤› ile do¤ru-dan iliflkilendirmifl, kiflinin din ve vicdan özgürlü¤ününk›s›tlanmas› ile ilgili bir davada laiklik prensibini buhakk›n s›n›rland›r›lmas›na gerekçe olarak göstermifltir.Laikli¤in “popüler” alanda çok genifl bir anlay›fllar kit-lesini bünyesinde bar›nd›rmas› nedeniyle, herhangi birtan›ma ve tarihsel kaynaklar›na hiç yer verilmeksizinkarara gerekçe gösterilmesi çok tehlikeli bir yasal so-nucu beraberinde getirmifltir. 8

Page 50: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›98

Laiklik (Frans›z modeli) ve sekülerlik (Amerikan mo-deli) olarak genelde iki büyük bafll›¤a ayr›labilir. Bu ikiprensibin yine “liberal” ve “köktenci” aç›lardan ikifarkl› biçimde yorumlanmas› mümkün olup bu iki yo-rumun din ve vicdan hürriyetine olan etkileri ise çokfarkl› sonuçlar do¤urur.9 Her iki yoruma göre de “dinözel alan› ilgilendiren bir konu” ancak iki ayr› biçim-de. Liberal laiklere göre din özel alan› ilgilendirdi¤in-den kamusal sorumluluk getirmedi¤i gibi, vatandafllaraherhangi bir dini veya dine karfl› bir uygulama getirmi-yor. Çünkü din kiflisel inanca ve kimli¤e ait bir olgu.Ayr›ca, dini guruplar›n politik kurumlar üzerinde veyakarar mekanizmalar›nda baflkalar›n›n dini inançlar›n›ve kamusal hayata kat›l›mlar›n› zor yolu ile düzenle-meye çal›flma gibi bir haklar› yok. Bu s›n›rlar içindeözgürce hareket edebilirler. Köktenci laiklere göre isedin özel alana ait oldu¤u gibi, dini vecibelerin yerinegetirilmesi de özel alanlarda kalmal›. Kiflilerin inançla-r›n›n kamusal alanda hiç bir yeri yok.10 Bu nedenle deköktenci laiklik anlay›fl›nda din ve vicdan özgürlü¤üçok s›n›rl› olup ancak özel alanlarda dini inançlar›ngerekleri yerine getirilebilir.

Leyla fiahin karar›ndaki laiklik anlay›fl› iflte bu zih-niyetin, yani köktenci anlay›fl›n ürünüdür. Leyla fiahinifadesinde laiklik ile baflörtüsünün ayk›r› olmad›¤›n›ifade ederken ve Türkiye’deki laiklik prensibine karfl›olmad›¤›n› belirtirken iflte bu liberal anlay›fl› dile getir-mifltir. Baflörtüsü tart›flmalar›n›n önemli bir politik ko-nu oluflturdu¤u iki ülke Türkiye ve Fransa’da laiklikprensibinin bir gurup “köktenci laik” taraf›ndan nas›lyanl›fl bir yönde de¤erlendirildi¤ini ve din özgürlü¤ü-nün önemli bir vas›tas› olan laikli¤in dine karfl› bir si-lah olarak kullan›ld›¤›n› Mahkeme maalesef bu de¤er-lendirmesinde nazara almam›flt›r.11

C. Hukuki ‹ncelemenin Çarp›t›lmas›

A‹HS’nin 9. maddesi ile kiflilere tan›nan din ve vic-dan hürriyetinin baflörtüsü yasa¤› ile ihlal edilip edil-medi¤ine bakmak yerine, bu yasa¤›n demokratik top-lum için gerekli olup olmad›¤›na karar vermek yolunagitmifltir. Mahkeme, 9. maddenin birinci f›kras›nda ki-flilere verilen din ve vicdan hürriyeti hakk›n› incelemekyerine, do¤rudan do¤ruya ikinci f›kradaki s›n›rlamayagitmifltir. Gerekçe olarak da üç paragrafl›k laiklik ve ta-rih dersi vermifltir.12 Burada do¤rudan do¤ruya Anaya-sa Mahkemesi ve Yüksek ‹dare Mahkemesi’ndeki ge-rekçeler kullan›lm›flt›r. Bu gerekçelerden biri de ne tu-haft›r ki kad›n erkek eflitli¤i hakk›ndad›r. Asl›nda kad›nerkek eflitli¤i prensibini en derinden ihlal eden olgu-nun baflörtüsü yasa¤› oldu¤u, bu nedenle binlerce k›z›-m›z›n üniversitelerden uzaklaflt›r›ld›¤›ndan hiç sözedilmemifl, bunun yerine “Türkiye’de afl›r› ‹slamc› po-litikan›n ciddi bir tehlike oluflturdu¤unu unutmamal›-y›z” diyerek söze bafllanm›fl, b›rak›n›z böyle bir afl›r›‹slam hareketinin varl›¤›n› gösterecek delillere gitmeyi,bu olguyu gerçek olarak kabullenmifl ve ‹slamc› hare-ketle baflörtüsü takanlar› direk olarak iliflkilendirmektehiç bir sak›nca görmemifllerdir. Bu noktada asl›ndaMahkeme önceki paragraflarda Leyla fiahin’in politiknedenlerle de¤il dini nedenlerle baflörtüsü takt›¤›n› ka-bul etti¤ini bile unutuvermifltir.

Mahkemenin baflörtüsü yasa¤›n› hakl› buldu¤u ikiönemli gerekçeden biri olan kad›n erkek eflitli¤i konu-suna kararda fazlaca de¤inilmemesi çok önemli bir hu-kuki eksikliktir. Bu konunun sadece üst panelde kararakarfl› oy yaz›s› yazan yarg›ç Tulken taraf›ndan uzun birbiçimde ele al›nd›¤›n› görmekteyiz.13 Ne alt mahke-me, ne de üst mahkeme bu konuda herhangi bir delilya da kamuoyu araflt›rmas›, ya da herhangi bir rapor

Page 51: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 99

göstermeyen Türk Hükümeti’nin iddias›n› kabul etmeyoluna gitmifltir. Sadece Türk yasalar›nda kad›n erkekeflitli¤ine yer verilmesi ( ki bu pek çok alanda tart›flma-ya çok aç›kt›r) Mahkemece yeterli bir delil say›lm›fl ol-mal›d›r. Hatta baflörtüsü yasa¤› ile özgürlü¤ü k›s›tlanank›z ö¤renciler yan›nda, ayn› yönetmelikte sözü edilenve dini göstergelerden biri olan sakal yüzünden kaç er-kek ö¤rencinin okuldan uzaklaflt›r›ld›¤› sorusunu bilesormak ak›llardan geçmemifltir. E¤er bu soru sorulsaidi o zaman bu yasaklaman›n ilginç bir flekilde sadecek›z ö¤rencileri etkiledi¤i ancak dini vecibesini rahatl›k-la yerine getirebilen erkek ö¤rencilerin böyle bir s›n›r-lamaya tabi olmamas›n› cinsiyet ay›r›m› aç›s›ndan na-s›l de¤erlendirilebilece¤i san›r›m göz ard› edilmifl çokönemli bir konudur ve gelecekte bu konu üzerine de-¤inilmesi gerekti¤ini düflünmekteyim.

Mahkeme burada Türkiye’nin tarihi ile ilgili uzunaç›klamalar yapm›fl, asl›nda çok da normal olmayanbir tutum sergileyerek Osmanl› devletine kadar uzan-m›flt›r. Türk toplumunun bir ikilem içinde oldu¤undansöz edilmifl, bir yandan ‹slam dini prensipleri, öte yan-dan kad›n haklar› ve laik hayat standartlar›ndan bahse-derek, neredeyse ‹slam dininin demokrasi ile ba¤dafl-mad›¤›n› bile söyleyebilecek noktalara gelmifltir. Mah-keme’nin Türkiye aleyhine verilen birçok karar›ndaTürk hükümetinin iflkenceci ve zalim oldu¤undan sözedilirken burada sadece “k›r›lgan ve hassas” (fragile)bir demokrasiye sahip oldu¤undan söz edilmifl, askeriyönetim dönemleri hiç bir flekilde dile getirilmemifl vebaflörtüsü ile ilgili yasaklamalar›n bu askeri döneminbir uzant›s› oldu¤u tamamen konu d›fl› b›rak›lm›flt›r.

Öyle görülüyor ki Mahkeme, hukuki inceleme yeri-ne, politik inceleme yapm›fl ve Türkiye’deki güncel po-litikan›n etkisinde kalarak, milli güvenlik konusuna

önem vererek s›n›rlamalara öncelik vermifl ve insanhaklar›n›n en önemli yan› olan kifli haklar›n›n korun-mas›n› göz ard› etmifltir.

Bu durum Mahkeme’nin güvenilirli¤ini ciddi olaraktehdit edici sonuçlar getirmektedir. E¤er Mahkemekendisine getirilen davalarda ülkelerin politik ve tarihiflartlar›n› dikkate alarak kararlar›nda insan haklar› s›n›r-lamalar›na kolayca gidebilecek ise, bu Mahkemelerinanti demokratik güçler taraf›ndan kontrol edilebilmetehlikesine maruz kalabilen yerel mahkemelerden nefark› olabilir? E¤er bu mahkemeler ülkelerin isteklerido¤rultusunda hareket edecek iseler neden kifliler in-san haklar› ihlallerinde kendi ülkelerinin d›fl›nda birmahkemeye ihtiyaç duysunlar? Demek ki, A‹HM kiflihaklar›n› kendi ülkelerine ra¤men koruyabilecek birMahkeme de¤ildir. Hayrettir ki A‹HM Refah Partisi vebaflörtüsü karar›na kadar Türkiye aleyhine aç›lan hertürlü davada Türkiye’yi haks›z bulmay› baflarabilmifltir.A‹HM arflivi Türkiye aleyhine yaz›lm›fl binlerce dosyaile dolu iken, neden Mahkeme birdenbire Türkiye’ninözel co¤rafi ve tarihsel flartlar›na bakma ihtiyac› duy-mufltur? Keflke bu ihtiyac› di¤er kararlar›nda da kullan-sa idi de, Türkiye devaml› olarak davalar› kaybeden birülke olmaktan ç›ksa idi.

D. ‹ç Hukukun De¤erlendirilmesinde Keyfilik

Mahkeme baflörtüsü yasa¤›n›n 9. maddesinin ikincif›kras›ndaki kabul edilebilir s›n›rlamalar içinde kald›¤›sonucuna ulaflt›ktan sonra, insan haklar› hukukunungenel prensipleri gere¤ince ( proportionality) bu yasa-¤›n amaçlar› ile yasa¤›n sonuçlar› aras›nda denge olupolmad›¤›na bakmas› gerekmektedir. Mahkeme bu den-geyi ispatlamak için, baflörtüsü yasa¤›n›n Türkiye’de

Page 52: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›100

uzun bir geçmifli oldu¤unu dile getirerek ifle bafllam›fl-t›r. Herkes bilmektedir ki baflörtüsü yasaklar› 1980’de-ki askeri yönetimden sonra getirilmifl bir s›n›rlamaolup, devaml› olarak de¤iflen hükümetler taraf›ndankald›r›ld›kça, Mahkemeler taraf›ndan tekrar geri getiril-mifllerdir. Parti politikalar›n›n dalgalanmas›na ayak uy-duran baflörtüsü yasa¤› bir gelmifl bir gitmifltir. Bütünbunlardan hiç bir flekilde söz edilmemifl, sanki baflör-tüsü yasa¤› Atatürk döneminden beri gelen, hatta dev-rim kanunlar›na kadar uzanan bir tarihe oturtularakTürkiye’nin bu konuda sanki de¤iflmez bir politikas›varm›fl gibi gösterilmifltir. Mahkeme’nin seçici bir tu-tumla baz› yönetmelikleri göstermesi, di¤erlerine hiçde¤inmemesi “sistematik olarak okuyucular› yanl›flyönlendirdi¤i” gerekçesi ile görevini yerine getirmedi-¤i anlafl›lmaktad›r.14

Bu tarihi ve hukuki yanl›fll›klar yap›lmam›fl olsay-d› bile, Mahkeme yine de dengeleme prensibini uy-gulama konusunda görevini yapmam›flt›r. Yani baflör-tüsü yasa¤›n›n Türkiye’nin laiklik prensibine nas›l birkatk› sa¤layaca¤›, ya da Türkiye’deki afl›r› ‹slamc› ha-reketin baflörtüsü yasa¤› ile nas›l ortadan kald›r›labi-lece¤i hiç bir flekilde tart›fl›lmam›flt›r. Bu konudaMahkeme’nin yapt›¤› hatalar karara karfl› oy kullanantek yarg›ç taraf›ndan, itiraz karar›nda çok güzel birflekilde dile getirilmifltir. 15

Mahkeme’nin bu önemli konuda sessizli¤i çeflitli bi-çimlerde yorumlanm›flt›r. Bir yoruma göre yarg›çlar ya-saklamay› uygun bulmakla birlikte gerekçe bulmaktazorluk çekmifller, yanl›fl yapmak yerine hiç bir fley söy-lememeyi ye¤lemifllerdir. Di¤er bir yoruma göre ise busessizlik Türkiye’ye ve di¤er ülkelere verilmifl bir mesajolup, ileriki davalarda Mahkemenin bu konuda dahas›k› bir test uygulayaca¤›n›n bir göstergesidir. 16

E. Davac›n›n ‹leri Sürdü¤ü Di¤er Haklar›n Dikkate Al›nmamas›

Davac› Leyla fiahin 9. madde d›fl›nda, 8. maddede-ki özel hayat›n ve ailenin korunmas›, 10. maddedekiifade özgürlü¤ü ve 14. maddedeki ayr›mc›l›ktan ar›n-ma haklar›n› ileri sürmüfl ise de alt panel bu haklar›özel olarak dikkate almam›flt›r. Üst panel ise sadecefarkl› bir yöntem kullanarak di¤er haklar›n da ayr› ayr›ele al›nmas› gere¤ini ileri sürmekle birlikte, baflörtüsüyasa¤›n›n sözü edilen bu haklar›n hiç birini ihlal etme-di¤ini söylemekten öteye gitmemifltir.

Burada özellikle ifade özgürlü¤ü ile baflörtüsü yasa¤›aras›ndaki yak›n iliflkiye bakmak gerekmektedir. Kararakarfl› oy aç›klamas› yazan tek yarg›c›n dile getirdi¤i gi-bi, Türkiye aleyhine aç›lan ifade özgürlü¤ü k›s›tlanmas›ile ilgili di¤er bir davada “laik evliliklerden do¤an ço-cuklar piçtir” ifadesini kullanan davac›ya ifade özgürlü-¤ünden yararland›ran ayn› mahkeme, bar›flç›l bir biçim-de baflörtüsü takan Leyla fiahin’e ayn› hakk› vermemifl-tir.17 Bu iki karar› dikkatli okudu¤umuz takdirde ayn›mahkemenin her iki özgürlü¤ü de¤erlendirmede yani“ifade özgürlü¤ü” ve “din ve vicdan özgürlü¤ü” nü de-¤erlendirmede ne kadar farkl› davrand›¤›n› görmekte-yiz. ‹fade özgürlü¤ü etkili bir politik demokrasinin vaz-geçilmez bir prensibi olarak dile getirilirken, baflörtüsüile kendini ifade etmenin hiç dikkate al›nmamas› çok il-ginçtir. Mahkemenin genel içtihad›na bak›ld›¤›nda ifadeözgürlü¤ü (free speech) konusundan çok hassas oldu¤u,ancak ayn› hassasiyeti din hürriyetleri konusunda gös-termedi¤i gözlemlenmektedir. 18

Ayn› flekilde, davac›n›n ileri sürdü¤ü e¤itim hakk›-n›n ihlal edilmesi iddias›na karfl›l›k da A‹HM’nin altpaneli hiç bir yorumda bulunmam›fl, itiraz sonras› üstpanelde bu konuya yer verilme ihtiyac› duyulmufltur.Zaten karar›n üst panele gitmesi için, davac›n›n yeni

Page 53: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 101

bir iddiada bulunmas› gerekmekte idi. Ancak Mahke-me bu konuda fazla bir yorum yapmaks›z›n konuyu yi-ne 9. maddedeki din ve vicdan özgürlü¤üne ba¤lam›flve baflörtüsü yasa¤›n›n e¤itim hakk›n› zedelemeyece¤ikarar›na varm›flt›r.

F. Di¤er Ülkelerdeki Durumun De¤erlendirilmesi

Mahkeme, kararda kendi ulaflt›¤› sonucu destekle-mek için karfl›laflt›rmal› hukuk ad› alt›nda di¤er ülkeler-de baflörtüsü ile ilgili düzenlemelere yer vermifltir. An-cak, Mahkemenin karfl›laflt›rmada kulland›¤› yöntem sonderece soru iflaretlerine aç›k bir yöntem olarak görül-mektedir. Bir kere Avrupa ülkelerinde baflörtüsü yasa¤›yoktur. Mahkemenin de belirtti¤i gibi, sadece Azerbay-can, Arnavutluk ve Türkiye’de baflörtüsüne yasaklamavard›r ve Türkiye üniversitelerde baflörtüsü yasa¤›n› uy-gulayan A‹H Sözleflmesi’ne üye tek ülkedir. Di¤er her-hangi bir A‹H Sözleflmesi’ne üye ülkede böyle bir yasa-¤a rastlanmam›flt›r. Yasaklama de¤il de s›n›rlama getiri-len ülkelerde ise, sa¤l›k, hijyen ve kiflisel güvenlik gibinedenler gösterilmifl ve hiç birinde Türkiye’de oldu¤u gi-bi yasaklaman›n gerekçesi laiklik ve eflitlik ilkelerine da-yand›r›lmam›flt›r. Türkiye örne¤ine en yak›n olan Fran-sa’da bile baflörtüsü ilk ve orta ö¤retimde giyilen ünifor-malara ayk›r›l›k teflkil etti¤i gerekçesi ile yasaklanm›flt›r.Ayr›ca unutulmamal›d›r ki, Fransa’daki yasak ilk ve ortaö¤retimde Türkiye’deki ise üniversitelerdedir.

Buna ilaveten, Mahkeme çeflitli giyim kuflam yönet-meliklerinden söz etmifl, baflörtüsü ile di¤er dinin giy-sileri aras›nda herhangi bir ayr›ma gitmemifltir. Yaniyaln›z baflörtüsü yasa¤› getiren yasalara bakmak yerineki böyle bir durum sadece üç ülkede vard›r, (eminimTürkiye’nin Arnavutluk ve Azerbaycan ile ayn› durum-

da olmas› ülkemizdeki pek çok kifliyi k›zd›racak veutand›racak bir durumdur) her türlü dini giysi s›n›rla-mas›n› getiren (yani çarflaftan, peçeye ve burkaya ka-dar) konulara bakarak, karfl›laflt›rmay› baflörtüsündenve üniversitelerden daha genifl bir alana tafl›m›flt›r.

Bütün bu nedenlerden dolay› Mahkeme’nin baflör-tüsü konusunda ülkeler aras›nda “farkl›l›klar” iddias›tart›flmaya çok aç›kt›r.

3. Karar›n ‹leriye Dönük Sonuçlar›

Karar görünürde Türkiye’nin lehine nadir bir kararolup, Mahkeme’nin önceki kararlar›n›n tam aksine birtutum sergilenmifltir. Tabii ki Türkiye’de laikli¤i temsiletmekle kendilerini görevlendiren baz› çevrelerce birzafer olarak kutlanan bu karar dönemin hükümeti tara-f›ndan tenkit edilmifl bu da Avrupa bas›n›nda genifl yeralm›flt›r. Çünkü hemen ilk defa bir ülkenin lehine imiflgibi verilen bir karardan, ülke hükümeti hoflnutsuzlu-¤unu belirtmektedir. Ne var ki, demokratik toplumlar-da farkl› kurumlar›n farkl› görüfllere sahip olmalar› hiçde flafl›rt›c› de¤ildir. Bu asl›nda iyi iflleyen bir demokra-side olmas› gerekendir. Ayr›ca, yarg›laman›n uzun birzamana yay›lmas› nedeniyle (1998-2005) hükümetler-de de¤ifliklikler olmas› son derece muhtemeldir veböyle bir durumda yeni hükümetin davay› uzlaflmayagötürmesi de ola¤an bir prosedürdür.19

Türk Hükümeti bu yola gitmemifl ve Mahkeme’ninkarar›n› beklemifltir. Çünkü sonuçta bu insan haklar›n›nkorunmas›na yönelik bir davad›r ve Avrupa Toplulu-¤u’na girme çabalar›n›n efli¤inde, insan haklar›na yöne-lik birçok reformun yap›ld›¤› bir dönemde ve de Mahke-me’nin insan haklar›n› savunan bir merci olmas› nede-niyle herhalde böyle bir çekilmeye gerek duyulmam›flt›r.

Page 54: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›102

A‹HM’nin bu karar› asl›nda çok ilginç bir dönemedenk gelmifltir. Bir taraftan Strasbourg’da bu dava gö-rülürken, di¤er taraftan Brüksel’de Türkiye’nin ortak-l›k prosedürü ile ilgili de¤erlendirmeler yap›lmaktaidi. Avrupa Toplulu¤u’nun önemli kurumlar›ndan bi-ri olan A‹HM, herkesin bildi¤i askeri dönemden kal-ma yönetmelikleri demokrasinin bir göstergesi ve ko-runmas› gereken bir de¤er gibi gösterirken ve de TürkHükümeti’nin ne kadar demokratik ve laik oldu¤unusavunurken, hemen hemen ayn› tarihlerde AvrupaToplulu¤u’nun di¤er kurumlar› Türkiye’nin demokra-siye uymayan yasal düzeninin de¤iflmesi gerekti¤ini,askeri yönetimin Türk demokrasisi üzerindeki etkisi-nin yok edilmesi gerekti¤ine dair raporlar yazmakta-d›rlar. Bu durumda Avrupa Toplulu¤u’nun kurumlar›aras›nda bir görüfl birli¤i oldu¤unu söylememizmümkün müdür? A‹HM yarg›çlar› daval› Türkiye’ninavukatlar›n›n savunmalar›n› ve Mahkeme’nin üyesiTürk yarg›c›n de¤erlendirmelerini sorgusuz sualsizaynen karara geçirmeleri yerine Avrupa Toplulu-¤u’nun Türkiye ortakl›k prosedürü çerçevesinde ha-z›rlad›klar› raporlara bakmak gere¤ini neden duyma-m›fllard›r? Ya da belki Türk Hükümeti Avrupa Toplu-lu¤u yetkili organlar›n›n Kopenhag Kriterleri gere¤iTürkiye’yi tenkit eden raporlar›na A‹HM’nin Türki-ye’deki demokrasinin nas›l güzel yürüdü¤üne dairkarar› ile karfl›l›k verebilirlerdi. fiimdi de karar›n ulu-sal ve uluslararas› hukuk ve politika alan›ndaki etki-lerinden söz etmek istiyorum.

Karar›n Ulusal ve Uluslararas› Hukuka vePolitikaya Yönelik Sonuçlar›

1. A‹HM’nin bu karar›n›n iç hukukta çok önemli yan-s›malar› olmufltur. Bunun örne¤ini yak›n zamanda-ki Anayasa tart›flmalar›nda görmekteyiz. Bu kararbaz› çevrelerce üzerine el sürülmez ilahi bir kararolarak gösterilmek istenmektedir. Herhalde A‹HMverdikleri bu karar›n ne kadar önemsendi¤inin bi-lincinde de¤ildirler. Bu karar› savunanlar acaba ay-n› flekilde A‹HM’nin daha önce vermifl oldu¤u, ifl-kenceye ait, düflünce ve ifade özgürlü¤üne, dernekkurma özgürlü¤üne ait, K›br›s’taki mülkiyet haklar›-n›n ihlallerine ait kararlar› da savunmay› göze ala-bilecekler midir? E¤er böyle ise, baflörtüsü karar› de-mokratikleflme yolunda verilmifl bir flehit olarak ka-bul edilebilir!

2. Karardan aç›kça anlafl›laca¤› üzere, Mahkeme dinve vicdan özgürlü¤ünün s›n›rlanmas› konusundapek çok fleyi milli otoriteye b›rakmay› uygun gör-müfltür. Bu nedenle baflörtüsünün yasaklanmas› ve-ya serbest b›rak›lmas› konusunda kesin kurallar›noluflturulmas› çok önemlidir. E¤er bu konuda aç›kbir düzenleme yap›lmad›¤› takdirde A‹HM yolu t›-kanm›flt›r. Tek yol yasa koyucunun iradesinin aç›kbir flekilde dile getirilmesidir. Bu nedenle baflörtüsükonusunun anayasa gündemine girmeden yasalarlaya da di¤er yollarla halledilebilece¤i görüflündeolan hukukçulara kat›lm›yorum. E¤er flu andaABD’de veya ‹ngiltere’de yaflasa idik, böyle bir ana-yasa maddesine ihtiyaç olmayabilirdi. Zaten hepi-mizin bildi¤i gibi ‹ngiltere’de Anayasa yoktur. Da-has› ‹ngiliz Kilisesi’nin resmi olarak ülkeyi temsil et-mesi ve yönetim birimleri aras›ndaki yerini kimsetart›flmamaktad›r. Ancak baflörtüsünü ya da baflka

Page 55: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 103

bir dine ait vecibeleri yasaklamak yoluna -flimdilikdiyelim- kimse gitmemektedir. Ama Türkiye’ningerçekleri ve özel durumu göz önüne al›nd›¤›ndakesin bir yasal düzenlemenin gereklili¤i aç›kt›r.

3. A‹HM’nin karar›, di¤er mahkeme kararlar›nda oldu-¤u gibi gelece¤e yönelik önemli bir içtihat görevigörmektedir. Hatta bu karar›n Mahkemenin en üstyarg› organ› (Grand Chamber) taraf›ndan tekrar eleal›nan nadir kararlardan biri oldu¤una bak›l›rsa ka-rar›n Türkiye özelinden daha genifl bir alana yay›l-d›¤›, din ve vicdan özgürlü¤üne yönelik önemli birkarar oldu¤u gözlemlenebilir. Mahkeme’nin dahaönce din ve inanç özgürlü¤üne yönelik çok fazla birkarar› yoktur. Bu nedenle neredeyse oy birli¤i ileal›nan Leyla fiahin karar›n›n Mahkeme’nin gelecek-teki tutumu aç›s›ndan önemli bir yeri vard›r. Mah-keme karar›n öneminin bilincinde olarak, daha ön-ceki baz› kararlar›na at›fta bulunmakla birlikte baz›kararlar› göz ard› etmifltir. Örne¤in yine baflörtüsüile ilgili Dahlab karar› bunlardan biridir. Bu karardadavac› ö¤renci de¤il ö¤retmendir, okul ise üniversi-te de¤il ilkokuldur, ülke ise %98 i Müslüman olanTürkiye de¤il ‹sviçre’dir. Leyla fiahin’in durumu ileuzaktan yak›nda ilgisi olmayan bir karar, bu benzer-sizlik ihmal edilerek sanki Mahkeme genel teamü-lüne uygun karar vermifl gibi gösterilmifltir. Böylece,gelecekteki benzer kararlarda Leyla fiahin olumsuzörne¤i kullan›labilecektir.20

4. Fransa baflörtüsünü ve di¤er dini giysi ve iflaretleriyasaklayan 2004 tarihli yasas› gere¤i ile A‹HM’ningelecekteki aday› olarak gösterilebilir. Bu durumdaMahkeme Leyla fiahin karar›nda Fransa ile Türkiyearas›ndaki farkl›l›klardan söz etmesine ra¤men, - bufarkl›l›klardan biri de Türkiye’nin “k›r›lgan demok-

rasi”sidir- kategorisel farkl›l›klara gitmedi¤i için ge-lecekte Fransa aleyhine aç›lan davalarda fiahin ka-rar› kullan›larak olumsuz karar ç›kmas› büyük birolas›l›kt›r. Nitekim flu anda A‹HM’de Hintli bir ö¤-rencinin türban davas› vard›r. Sonuç mahkemeninMüslümanlar ile Hintliler aras›nda nas›l bir eflitli¤eveya ayr›l›¤a gidece¤i bak›m›ndan ilginç olabilir.

5. Leyla fiahin Karar›’n›n sadece gelece¤e yönelik biriçtihat karar›ndan öte bir hukuki güce sahip oldu¤umuhtemeldir. Bu karardan sonra örne¤in Avru-pa’daki birçok ülke baflörtüsü kullan›m›n› aç›k ola-rak yasaklay›c› yasal düzenlemelere gidebilirler.Gerçi A‹HM karar› nedeniyle de¤il ama Alman Ana-yasa Mahkemesi’nin bir ö¤retmenin baflörtüsü ile il-gili davas›nda gerekli yasal dayanak bulunmad›¤›n-dan yasaklanamayaca¤› karar› vermesi üzerine Ba-den Wunderbeng eyaleti ö¤retmenlerin ilk ve orta-okullarda baflörtüsü takmas›n› yasaklay›c› bir hü-küm getirmifltir. E¤er böyle bir furya bafllad›¤› tak-dirde zaten Avrupa’daki durumlar› zor olan Müslü-manlar daha çok ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalacak-lar, çocuklar›n› devlet okullar›na göndermek yerine,baz› ‹slami örgütlerin finansal olarak destekledikle-ri özel okullara gönderecekler ve politik ‹slam’dankorkulup d›fllanan baflörtüsü bu sefer gerçek bir teh-likeye dönüflebilecektir.

6. Mahkeme’nin bu karar› A‹H Sözleflmesi’nin son y›l-larda üye say›s›n›n artmas› ile orant›l› olarak dikka-te al›nmal›d›r. Rusya ve di¤er Do¤u Avrupa ülkele-ri ve 1990 sonras› Sovyetler Birli¤i’nden ba¤›ms›z-l›klar›n› kazanm›fl ülkeler art›k A‹H Sözleflmesi’ninyeni üyeleridir. Bu ülkelerdeki birçok insan haklar›ihlalleri ve din ve vicdan özgürlü¤ü ile ilgili ihlallermahkemenin önüne geldi¤inde ihtimaldir ki, Mah-

Page 56: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›104

keme korumakla sorumlu oldu¤u insan haklar›prensiplerinden sap›p ülkelerin kendi milli yönetim-lerine daha önemli bir yer vermeye bafllayacakt›r.

7. Mahkeme daha önce de dile getirdi¤imiz gibi, ‹slamile demokrasinin ba¤daflmayaca¤›n› dolayl› olarakbelirten de¤er yarg›lar›nda bulunmufltur. Ayn› de¤eryarg›s›, Refah Partisi’nin kapat›lmas›na iliflkin karar-da ve Dahlab v. ‹sviçre karar›nda da aç›kça belirtil-mifltir.21 Kararda flu cümle kullan›lm›flt›r: “‹slamibaflörtüsünün verdi¤i mesaj›n tolerans, baflkalar›nasayg›, eflitlik ve ayr›mc›l›k yapmama gibi mesajlarile ba¤daflmad›¤› aç›kt›r.” Mahkeme bu karar›ndave Leyla fiahin karar›nda Avrupa’n›n H›ristiyan ve-ya laik bir bölge oldu¤u, Türkiye’nin ise k›r›lgan de-mokrasisi ve ‹slam dini ile ancak insan haklar› vehürriyetlerden ödün verdi¤i ölçüde Türkiye’de de-mokrasinin korunabilece¤i neredeyse aç›kça söy-lenmifltir. Bu mudur bizim gurur duydu¤umuz ka-rar? Karfl› oy karar›nda ise yarg›ç Tulken köktenci-li¤i önlemek ad›na baflörtüsünü yasaklayan merciin,köktencili¤in bir yank›s› oldu¤unu ifade ederkençok önemli bir noktaya de¤inmifltir.

8. A‹HM sonuç olarak politik davranm›flt›r. Bunun ne-deni 11 Eylül’den sonra Bat›’da genel olarak gördü-¤ümüz Islamfobisi ile çok yak›ndan ilgisi vard›r. Herne kadar 11 Eylül, Avrupa’dan co¤rafi olarak çokuzak bir yerde olsa da, manevi olarak çok yak›ndanAvrupa’y› etkilemifltir. Hatta Avrupa’da Müslüman-lar›n giderek yayg›n bir biçimde kimliklerini göster-meleri köktenci H›ristiyanlar ve ›rkç›lar baflta olmaküzere pek çok kifliyi olumsuz olarak etkilemifltir.Hatta 11 Mart 2004’deki Madrid tren bombas›, 7Temmuz Londra bombas› ve Hollandal› Film Ya-p›mc›s› Theo Van Gogh’un akli dengesi bozuk bir

Müslüman taraf›ndan öldürülmesi, Danimarkal› birgazetenin Müslümanl›kla alay eden karikatürlerinegösterilen evrensel tepki, barda¤› tafl›ran son damla-lar olmufltur. ‹flte Mahkeme Avrupa’daki bu ak›m-lardan ciddi olarak etkilenmifltir.

9. Bu s›rada Türkiye’de neler olup bitti¤ine bakarsakTürkiye’nin de El Kaide’den pay›na düfleni ald›¤›n›‹stanbul bombalamas› ile görmekteyiz. Ayr›ca gene-rallerimizin son y›llardaki bitmez tükenmez darbetehditleri Avrupa bas›n›nda genifl yank›lar uyand›r-maktad›r. Türkiye’nin Avrupa Toplulu¤una dahil ol-ma prosedürünün bafllamas› ile bu sorun art›k Türki-ye’nin sorunu olmaktan ç›km›fl, Avrupa’n›n bir soru-nu haline gelmifltir. Halen 15 milyonu aflan Avru-pa’daki Müslüman›n 70 milyonu aflan MüslümanTürkiye ile buluflmas› medyan›n arac›l›¤› ile Avrupa-l›’n›n kâbusu haline getirilmifltir. Bu durumA‹HM’den ç›kan karar› elbette etkilemifltir. Türki-ye’de Avrupa Toplulu¤u’na girme çabas›n›n sadecekendilerine özgü olarak gösteren laikli¤in temsilcile-ri -ki bunlara köktenci laikler diyebiliriz- Leyla fiahinkarar›ndan, bu savunuculu¤u yapmaya gerek duy-mayan, sadece evrensel insan haklar›n›n her Türk’eeflit olarak uygulanmas›n› isteyen kitlelerden dahaçok zarar görmüfllerdir. Avrupal› sonuç olarak Türk-leri bir büyük üniter kitle olarak görmekte, bat›dançok bat›c› gurubu sokaktaki Türk insan›ndan ay›rma-maktad›rlar. Her ne kadar içerde böyle bir ay›r›magidiliyor ise de d›flar›da böyle bir ay›r›m yoktur. Türkimaj› Avrupa’da halen 18. yüzy›ldan kalma tarihian›lar nedeniyle, yar› Osmanl›’n›n askeri zaferi yar›‹slam’›n yüzü ile kar›flm›fl durumdad›r.

Bütün bunlar göz önüne al›nd›¤›nda yap›lacak fley,Türk demokrasisinin asl›nda Mahkeme’nin yer yer dile

Page 57: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 105

getirdi¤i gibi “k›r›lgan” olmad›¤›n›, aradan geçen uzunyüzy›ldan sonra gerekli olgunlu¤a ulaflt›¤›n› ve küreselsorunlar›n üstesinden gelebilecek milli bütünlü¤e sahipoldu¤unu göstermesi ve genç k›zlar›n e¤itim özgürlükle-rini ellerinden alan, onlar› dört duvar aras›na hapsederekerkeklerden daha geri bir duruma sokan bu anlams›z ya-saklamay› hiç tart›flmaya gerek olmadan ve ebediyetekadar ortadan kald›rmak hepimizin görevi olmal›d›r.

Dipnotlar1 Leyla fiahin v. Turkey, 10 Kas›m 2005, Karar No. 44774/98 (bun-

dan sonra Leyla fiahin karar› olarak an›lacakt›r).2 Leyla fiahin Karar›, paragraf 127. 3 Paragraf, 112-1164 id.5 Willi Fuhrmann, “Perspectives on religious Freedom from the

Vantage Point of the European Court of Human Rights”, 2000B.Y.U.L. Rev. 829.

6 Leyla fiahin karar› paragraf 1117 Bkz.: Human Rights Watch Memorandum: 29 Haziran 2004, In-

ternet sitesi: http://hrw.org/backgrounder/eca/Turkey/2004/he-adsacrf memo.pdf

8 Bu konudaki uzun tart›flmalar icin bkz.: Jennifer M. Westerfield,“Behind the Veil: An American Legal Perspective on the Europe-an Headsarcf Debate,” 2006, 54 Am. J. Comp. L. 637.

9 ibid10 Ingvill Thorson Plesner, “The European Court on Human

Rights between Fundamantalist and Liberal Secularism” Semi-ner Sunusu: The Islamic Headscarf Controversy and the Futu-re of the Freedom of Religion or Belief, Strasbourg, France, 28-30 July 2005 s.203, internet adresi: <www.strasbourgconfe-rence.org>

11 Laiklik ve sekularite biçiminde iki kavram ile adland›r›lan buprensibin A.B.D. ve Fransa literatüründe ne kadar farkl› anlam-lar tafl›d›¤› hakk›nda bkz.:T. Jeremy Gunn, “Religious Freedomand Laicite: A Comparisan of the United States and France”,2004 B.Y.U.L Rev. 419, n.2

12 Leyla fiahin Karar› 114, 115 ve 116. paragraflar13 “ Baflörtüsü yasa¤› ile kad›n erkek eflitli¤i aras›nda nas›l bir

ba¤lant› vard›r? Karar bu konuda hiç bir fleyden söz etmemek-tedir… Baflörtüsü tek bafl›na kad›nlar›n hakimiyet alt›nda yafla-d›klar›n›n sembolü olamaz. Hatta bazen baflörtüsünün kad›n-lar› özgürlefltiren bir etkisi oldu¤unu bile görebiliriz. Buradaeksik olan baflörtüsü takan ve takmayan kad›nlar›n bu konuda-ki fikirlerinin tart›flmaya aç›lmas›d›r. [ Bkz. Leyla fiahin Karar›,paragraf 11]

14 Bu konuda çok ciddi tenkitler için bkz: Jeremy Gunn, “FearfulSymbols: The Islamic Headscarf and the European Court of Hu-man Rights (Müsvedde 4 Temmuz 2005), Internet sitesinden 29Eylul 2007’de al›nm›flt›r: <www.strasbourgconference.org>

15 Leyla fiahin karar›na, itiraz hükmü, paragraf 7-1016 Njal Hostmaelingen, “Hijab in Strasbourg: Clear Conclusion,

Unclear Reasoning”, ‹nternet sitesinden 1 Ekim 2007’de al›n-m›flt›r. Bkz.: <www.strasbourgconference.org>

17 Gunduz v. Turkiye, 4 Aralik 2004 tarihli, 35071/79 say›l› karar. 18 Bu konuda genel bilgi için bkz.: Carolyn Evans, “Freedom of Re-

ligion Under the European Convention on Human Rights”, Ox-ford University Press, (2001).

19 A‹HM Madde 38/1 b ve Madde 39’a göre taraf ülke taraf de¤ifl-tirmek istedi¤i takdirde uzlaflma yoluna gidilebilir.

20 Ne var ki bu karar›n ileriki kararlara örnek teflkil etmesi, kararda-ki tutars›zl›klar ve karar›n Türkiye özeline indirgenmeye çal›fl›l-mas› nedeniyle zor olaca¤› tart›fl›lmaktad›r. Bkz: D. ChristopherDecker ve Marnie Llyod, “Leyla fiahin v. Turkey”in EuropeanHuman Rights Law Review, Issue 6, 2004, sayfa 672-678

21 Dahlab v. Switzerland, 15 fiubat 2001 tarih, 42393/98 say›l› Karar

Page 58: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

106

Page 59: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 107

Bir ‹ktidar Prati¤i Olarak “Baflörtüsü Yasa¤›”

Prof. Dr. Mümtaz’er TürköneAnkara Gazi Ünv. Siyasal Bilgiler FakültesiUluslararas› ‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi

Geride uzun ve usand›r›c› bir hikayenin, can yakantrajedilerin durdu¤u ortada. Söz konusu olan baflörtü-sü “inanc›n gere¤i” bir maruf emir olunca, karfl›m›zaç›kan yasa¤›n inanca yap›lan bir sald›r›, bu inanc›nmüntesiplerine yönelik bir afla¤›lama olarak alg›lanma-s› da normal. Bu kadar önemli, bu kadar hayatî ve bukadar vazgeçilmez bir kavga konusu olarak devam et-mesini, sorunu bütünüyle bir inanç veya laiklik sorunuolarak ele al›nca aç›klayamay›z. Niyetim, sorunu tamda ortaya ç›kt›¤› ve sürdü¤ü yerde yal›n bir iktidar so-runu olarak ele almak. Ortada bir yasak varsa bu yasa-¤› koyan bir iktidar›n mevcut olmas› gerekir. O zamanbaflörtüsü yasa¤› bir iktidar prati¤idir. Sorun bu prati¤ins›n›rlar› içine yerlefltirilmelidir.

Asl›nda söz konusu olan ne laiklik, hatta ne de ba-flörtünün kendisi. Baflörtüsü yasa¤› iktidar› sürdürme-nin bir arac›, hem de çok önemli sembolik bir arac›.Baflörtüsü sadece han›mlar›n bafl›n› örtmek için de¤il,bu iktidar kavgas›n›n üzerini örtmek için de kullan›l›-yor. Bafltan belirtmem gerekiyor. E¤er baflörtüsü yasa¤›bir iktidar arac› ise, bu yasa¤› iktidar sorununu çözme-den ortadan kald›rmak mümkün de¤il. Ben de sorununtaraflar›n›, dikkatlerini baflörtüsünün örttü¤ü iktidar so-rununa çevirmeleri konusunda uyarmak istiyorum.

Bir Statü ve Güç Göstergesi Olarak K›yafet

Baflörtüsü bir sembol olarak, dinî bir sembol olaraktan›mlan›yor, yasa¤› koyanlar taraf›ndan. Kullananlariçin ise bir örtünme arac›. K›yafet bir sembol olarak ta-n›mland›¤› zaman, iktidar hiyerarflisinin kap›s›ndaniçeriye girmifl oluyorsunuz. Çünkü yüzy›llard›r bu top-raklarda k›yafet, dininizi, statünüzü, mesle¤inizi göste-ren bir üniforma olarak kabul edilmifltir. Bu semboller,

Page 60: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›108

karfl›n›za ç›kan eski mezarl›klarda mezar tafllar›nda ya-flamaya devam etmektedir. Bilen biri tafl›n üzerindekiyaz›y› okumadan, orada medfun kiflinin cinsiyetini,mesle¤ini, statüsünü hemen tahmin edebilir. Bununiçin sadece mezar tafl›n›n bafl k›sm›na bakmak yeterli-dir. Bafl› örtmek için kullan›lan giysi, kifliye ait bilgile-rin özetidir. T›pk› bugün baflörtüsünü yasaklayanlar›nonu koyduklar› yer gibi. Önemli olan baflt›r. Küçük birbafll›k, etraf›na sar›lan bezle küçük bir sar›¤a, sonraSadrazama var›nca kocaman bir kavu¤a dönüflür.

Yeniçeriler sert askerlerdi. Savaflma yetenekleri ina-n›lmazd›. Kafalar›nda onlar› çok heybetli gösterenuzun külahlar› dururdu. Ama altlar›na, o dönem içinde komik görünen k›sa flalvar giyerlerdi. Yeniçeri Oca-¤› la¤vedikten sonra Osmanl› ülkesinde yeniçeri av›naç›kanlar, bald›r› günefl yan›¤› insanlar aram›fllard›.

19. yüzy›l›n ortalar›nda Ayd›n Valilili¤ine atanan Os-manl› Paflas›, Zeybeklere uzun flalvar giyme mecburiye-ti getirdi. K›yafete getirilen bu esasl› yasa¤a karfl› Zey-bekler ayaklanm›fl binlerce insan can›ndan olmufltur.Sonunda devlet yasa¤› kald›rmak zorunda kalm›flt›r.

Hiç unutmamam›z gereken fley, bizim kültürümüz-de yukardan gelen de¤iflikliklerin hep önce k›yafetüzerinden bafllat›lmas›d›r. II. Mahmut’un donanmadapratik oldu¤u için kullan›lan fesi, bafll›k olarak mecburtutmas› Cumhuriyet dönemindeki flapka devrimindendaha radikaldi. Çünkü beraberinde ‹stanbulîn ceket vesetre pantolon ve dönemin kravat› da teflrif etmiflti. Bu-gün bize garip gelen flalvar›n, uzunca bir tarih boyun-ca kullan›lmas›n›n tek sebebi vard›: Ata rahat binmek.II. Mahmud setre pantolon giyince ve memurlara giy-dirince de itiraz, süvarilerden gelmiflti.

Fark›nda olmadan baz› ayr›nt›lar›n› takip etti¤imizbu k›yafet gelene¤i içinde en önemli kurallardan biri,

isteyenin istedi¤i k›yafeti giyememesi idi. K›yafet üni-forma idi. Toplumun düzen ve intizam içinde ifllemesiiçin herkesin bulundu¤u yerde durmas› gerekirdi. Her-kesin bulundu¤u yerde durdu¤unu da giydi¤i k›yafetgösterirdi. Bir Müslüman›n k›yafetini gayr›müslim giye-mezdi. Aksi zaten mümkün de¤ildi. Zaman zamanmerkezden herkesin kendi k›yafetinden gayr›s›n› giy-memesi için emirler gelirdi.

Han›mlar›n erkeklere göre daha özgür olduklar›n›belirtelim. Feracelerin renklerine getirilen s›n›rlama bi-raz toplumu düzene sokmak için gelmiflti. II. Abdülha-mid zaman›nda getirilen çarflaf yasa¤›n›n tek sebebi er-keklerin bu k›yafetle dolaflmas›n› ve gizli ifller çevirme-sini engellemekti.

fiayet k›yafet bir statü arac› ise ve kat› idarî düzen-lemelere konu ediliyorsa karfl›m›zda iktidara dair birsemboller alan› duruyor demektir. K›yafetin bu niteli¤i,baflka toplumlarda olmad›¤› kadar bizde mevcuttur.Baflörtüsü yasa¤›n›n arkas›na bu siyasî kültürün izlerinimutlaka yerlefltirmek gerekir.

K›yafet ve ‹nanç

‹skilipli At›f Hoca’n›n ‹stiklâl Mahkemeleri taraf›n-dan idam edilmesine gerekçe teflkil eden ünlü “fiapka”risalesinde öne sürdü¤ü itiraz, dinî bir hükümden ziya-de genel-kültürel bir gerekçeye dayan›r. At›f Hoca,fiapka Devrimi’nden önce kaleme ald›¤› bu risaledeflapkaya, “kafirlere benzemek” gerekçesi ile muhalefetetmektedir. At›f Hoca’n›n kulland›¤› bu delil, flapkan›nbizatihi kendisinden de¤il, kullan›m amac›ndan, yani“niyet”ten ç›kmaktad›r.

“Baflörtüsü yasa¤›”n›n arkas›ndaki dünyay› anlaya-bilmek için, erkeklerin bafllar›na koyduklar› bafll›klar-

Page 61: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 109

dan öteye geçmemiz gerekir. Bafll›k dinî de¤il, örfî birk›yafettir. Geleneksel toplumlarda erkeklerin bafl› aç›kdolaflmalar› kültürel olarak hofl karfl›lanmaz. Sadecebafl›n de¤il, boynun ve gö¤üs k›sm›n›n aç›k olmas› datoplumd›fl› bir durumu yans›t›r. Eski tarih metinlerindemeselâ yakalanan bir asinin merkeze getirilifli “bafl›aç›k” diye afla¤›lanarak nakledilir. ‹slâmiyete göre er-keklerin örtünme mahalli, diz kapa¤› ile göbek aras›d›r.Bunun d›fl›nda zaten soka¤a ç›k›lamayaca¤›na göre er-keklere dair k›yafet sorunlar› tarih boyunca, dinî de¤ilörfî sorunlar olarak temayüz etmifltir. II. Mahmud içinkullan›lan “Gavûr Padiflah” s›fat›n›n, fiapka devrimindekullan›lmamas›n›n mutlaka bir anlam› olmal›d›r.

Modernleflme tarihimizin en temel görünümlerin-den biri, tepeden inme de¤iflimin önce flekilde, flekiliçinde de k›yafetlerde bafllat›lmas›d›r. Bu genel kural›biraz tez elden de¤iflme ve modern Bat›ya uyum sa¤la-ma telafl› içindeki yöneticilerin psikolojisi ile, k›smende halk›n gelene¤e ba¤l›l›kta gösterdi¤i direnç ile aç›k-lamak gerekir. Yöneticilerin k›yafete yönelen dikkati-nin iki gerekçesi vard›r. Birincisi k›yafeti de¤ifltirmek,en kestirme yoldan iktidar› kurmak ve yürütmek de-mekti. K›yafeti de¤ifltirmek ayn› zamanda bir iktidarprati¤i olarak önemliydi. ‹kinci gerekçe, k›yafeti de¤ifl-tirince insanlar›n kafalar›n›n da de¤iflece¤i beklentisiidi. ‹nsanlar›n k›yafeti de¤iflince düflünceleri, dünyay›alg›lama biçimi de¤iflir mi? “Elbette de¤iflmez” hükmü-nün çok yayg›n oldu¤unu biliyorum. Ama soruyu, “in-sanlar›n kafalar›n› de¤ifltirmek için ifle nereden baflla-mak gerekir?” diye sorarsak Tanzimat kafas›n› daha iyianlar›z. Elimizde devlet ricali taraf›ndan de¤ifltirilmeyeazmedilmifl bir toplum, buna karfl›l›k de¤iflimi sa¤laya-cak araç s›k›nt›s› varsa, ister istemez ak›l›m›za sembo-lik de¤eri yüksek k›yafetler gelecektir. Tanzimat’›n ay-

d›nlanm›fl despotlar›n›n ilk elden ellerine geçirdiklerive kulland›klar› araç da budur. Toplumun maddi iliflki-lerini, iktisadî geleneklerini de¤ifltirmek zordur. Amak›yafetler arkadaki geleneksel maddi iliflkilerin sembol-leri veya simgeleridir. Semboller ve simgeler de¤iflincetoplum ister istemez de¤iflecektir.

Modernleflme zihniyetine flekil veren temel pers-pektif, Tanzimat’tan bu güne hiç de¤iflmeden ayn› ro-tay› izlemifltir. Simgeleri ve sembolleri de¤ifltirerek top-lumu de¤ifltirmek.

Toplumun simgelerini ve sembollerini de¤ifltirerektoplumun kimyas›n› ve dokusunu de¤ifltirmek, karfl›olal›m olmayal›m etkili bir yöntemdir. Bu simge vesemboller inanç alan›na, yani kutsallar›m›za ait oluncade¤iflim bask›s› kendili¤inden daha zorba hale gelmek-te, direnç de ayn› flekilde artmaktad›r. Baflörtüsününinanç gere¤i örtünme de¤il de bir “dini simge veyasembol” olarak tan›mlanmas› ve bu gerekçeyle yasak-lanmas›n›n arkas›nda Modernleflme tarihimizin kesinti-siz devam eden despot-jakoben yönetici seçkinlerininperspektifi durmaktad›r.

“Bir Simge Olarak Baflörtüsü”

“Baflörtü yasa¤›”n›n arkas›nda duran “simge veyasembol” gerekçesini, bu tarihsel süreç içinde yerineyerlefltirdi¤imiz zaman karanl›k görünen baz› alanlar›nayd›nlanaca¤›n› düflünüyorum. Baflörtüsü bir “simge”ise, bu simgenin temsil etti¤i bir eylemin veya hareke-tin olmas› gerekir. ‹ddia, bu simgenin “siyasal ‹slâm”›temsil etti¤idir. “Baflörtüsü siyasal bir simgedir, bu yüz-den yasakt›r” hükmü, inançlar› gere¤i bafllar›n› örtenle-re ve buna destek olanlara saçma geliyor. Bu saçmal›kda mutlaka anlafl›lmas› ve aç›klanmas› gereken bir fley.

Page 62: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s ›110

Han›mlar›n inand›klar› dinin gere¤i olarak bafllar›naörttükleri örtü nas›l “simge” olarak kabul ediliyor?

Önce, fierif Mardin’in ‹deoloji isimli eserinde ele al-d›¤› “iflaret” ile “simge” aras›ndaki fark üzerinde dur-mal›y›z. “‹flaret” nötr bir temsildir. Bir trafik iflareti, me-selâ yolun kaygan oldu¤una dair iflaret, bizim karfl›m›-za ç›kacak olan durumla ilgili tehlikeyi haber verenbir “iflaret”tir. Simgeler ise de¤er yüklüdür. MeselâTürk Bayra¤›, bizim ba¤›ms›zl›¤›m›z› simgeler. Bayra-¤a bak›nca millî duygular›m›z›n aya¤a kalkmas› bekle-nir. Ama her simge ayn› zamanda bir iflarettir. Türkbayra¤›n›, di¤er ülkelerin bayraklar› aras›nda veyauluslar aras› bir müsabakada iki sporcudan birinin üze-rinde gördü¤ümüz zaman o art›k bir “iflaret”tir. O spor-cunun Türkiye’yi temsil etti¤ini gösterir. Baflörtüsü, d›-flardan ona bakan normal biri için bir iflarettir. Onukullanan›n mütedeyyin oldu¤unu haber vermektedir.Ama baflörtüsüne yasak getiren için o bir “simge”dir.Ama san›ld›¤› gibi “siyasal ‹slâm”› de¤il, iktidar›n mut-laka uza¤›nda tutulmas› gerekenleri simgelemektedir.Onun bakt›¤› yerden “simge” olmas› normaldir. Çünküo dindarl›¤› de¤il, yönetimin uza¤›nda tutulmas› gere-kenleri simgelemektedir.

Bütün iflaretlerin ve simgelerin ortak özelli¤i ikameedilebilir olmalar›d›r. Bir duyguyu veya hareketi sim-geye dökerken, her zaman farkl› simgelerle ayn› duy-guyu vermek mümkündür. Türkiye simgesini vermekiçin bayrak yerine Türkiye haritas›n› kullanabilirsiniz.Komünizmi, orak-çekiç veya k›z›ly›ld›zla anlatmak ye-rine, k›rm›z› fularla simgelefltirebilirsiniz.

Baflörtüsü normal flartlarda bir iflarettir. Baflörtülübirinin dindar bir insan oldu¤unu, inanc›n›n vecibele-rini yerine getirme konusunda çok dikkatli oldu¤unudüflünürüz. Biliriz ki, dinin emirlerini genel kabul gö-

ren yorumlara göre takip eden han›mlar bafllar›n› ör-terler. Bir erke¤in bafl›nda, küçük bir takkenin bulun-mas›n›n onun Yahudi oldu¤una, hatta dindar bir Ya-hudi oldu¤una iflaret etmesi gibi. Ayn› flekilde esmertenli birinin bafl›ndaki türban›n onun Sih oldu¤unaiflaret etmesi gibi. Baflörtüsü’nün bir simge olabilmesiiçin ikame edilebilir olmas› gerekir. Aradaki fark› gös-termek için soraca¤›m›z soru flu olur: fiayet baflörtüsü“Siyasal ‹slâm”› simgeliyorsa, han›mlar bunun yerineneden baflka bir simge kullanarak, konulan yasa¤› afl-may› denemiyorlar? ‹deolojilerini ve inançlar›n› birsimgenin arkas›nda herkese göstermek için, basit birbaflka simgeyi neden kullanm›yorlar? Meselâ bafllar›-na örttükleri örtüyü, fular fleklinde boyunlar›ndan afla-¤› özel bir biçimde sark›tmak veya Arapça “Muham-med” yazan madalyonlar tafl›mak gibi. Boynunda afla-¤›ya Hz. Ali’nin çift uçlu k›l›c› olan “Zülfikâr” make-tini sark›tanlar›n, Alevî veya Bektaflîli¤in simgesini ta-fl›malar› gibi. Ayn› insanlar, Zülfikâr yerine 12 köfleliy›ld›z› da kullanabilirler.

O zaman sorumuza cevap verebiliriz. Baflörtüsü,sadece yasaklayanlar için bir “simge”dir. Kullananlariçin bir “iflaret”tir. Baflörtüsünü bir siyasal simgeye dö-nüfltürenler, baflörtüsüne yasak getirenlerdir.

Yönetilenin Simgesi Olarak Baflörtüsü

Art›k varaca¤›m›z noktaya gelebiliriz. Baflörtüsü bir“simge”dir. Çünkü yönetici-seçkin az›nl›k onu bir“simge” olarak görmektedir. Peki bu “simge” neyi tem-sil etmektedir? Baflörtüsü, keskin bir yöneten-yönetilenay›r›m›nda yönetilenleri, sürekli yönetilmeleri gereken-leri temsil etmektedir. Yönetimin uza¤›nda tutulmas›gereken halk baflörtüsü ile etiketlenmekte, baflörtüsü

Page 63: De¤erlendirmeler - hazardernegi.org file52 TÜRK‹YE’N‹N ÖRTÜLÜ GERÇE⁄‹ •baflörtüsü yasa¤› alan araflt›rmas› yumuflak teokratik yönetim biçimlerinin

T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N Ö R T Ü L Ü G E R Ç E ⁄ ‹ • b a fl ö r t ü s ü y a s a ¤ › a l a n a r a fl t › r m a s › 111

yasa¤› ile s›n›rlanmakta, do¤rudan bir yasa¤a konuedilmektedir. Do¤rudan do¤ruya flu mesaj verilmekte-dir. “‹ktidar›n›n s›n›r› var. Her hakka sahip de¤ilsin. Ka-p›s›ndan içeri giremeyece¤in yerler ayn› zamanda se-nin uza¤›ndaki iktidarlar›n sürdü¤ü yerlerdir.”

‹ktidar›n, yönetme ayr›cal›¤›n›n, egemenli¤in zorla-y›c› kurallar koyma ayr›cal›¤› oldu¤unu hat›rlayal›m.Bunun en uç noktas› bir insan›n hayat›na son vermek-tir. Bu yüzden ölüm cezas›, devletin iktidar›n›n adetatanr›laflt›¤› “ölüm iktidar›” olarak tan›mlan›r. Devletcan alma gücü ile iktidar›n›n s›n›r tan›mad›¤›n› göster-mektedir. ‹nsan›n temel haklar›na ve özgürlüklerinegetirilen her s›n›rlama, iktidar›n kendini gerçeklefltirdi-¤i, varl›¤›n› hissettirdi¤i, hükmünü sürdürdü¤ü pratik-lerdir. Öyleyse baflörtüsü yasa¤› da, bir iktidar prati¤i-dir. O zaman bu iktidar prati¤inin arkas›ndaki gücedikkatleri çevirmek gerekir.

“Baflörtüsü yasa¤›” ile mukayese edilebilecek biryasak, 1933 ile 1950 aras›nda uygulanan “Arapçaezan yasa¤›”d›r. Bu yasak, yönetime muhalif olanlar›ayn› zamanda potansiyel suçlu durumuna sokmufltur.Kur’an ö¤retenlerin yan›nda Arapça ezan› savunanlar,ayn› zamanda iktidar›n uza¤›nda tutulmas› gereken

muhalefet odaklar›d›r. “‹ktidar prati¤i” sözü iflte bura-da ete kemi¤e bürünüyor. Devlet, ezan› Türkçe okuta-rak, din e¤itimini yasaklayarak gücünü gösteriyor. ‹kti-dar pratik yapma alan› buluyor.

Dünyan›n her yerinde temel insan haklar›na ayk›r›bir yasaktan bahsediyoruz. Kamu hizmeti alan ö¤ren-ciler, baflörtüleri yüzünden Üniversiteye sokulmuyor-lar ve e¤itim haklar› ellerinden al›n›yor. Halk›n oyu ileMeclis’teki ço¤unlu¤u ele geçiren bir partinin, bu an-lams›z yasa¤› sona erdirememesi onun iktidar›n›n s›-n›rlar›n› göstermiyor mu? Bu yasa¤› kald›ramayan hü-kümetin, gerçek iktidar›n›n s›n›rlar›n›n oldu¤unu hepi-miz kavram›yor muyuz? Bu yasa¤› yürüten güce de ik-tidar›n sahibi olarak bakm›yor muyuz?

O zaman karfl›m›zda duran sorun bir iktidar sorunu.Baflörtü yasa¤›n› kald›rmak için yola ç›kan herkes, buyasa¤› sürdüren iktidar var oldu¤u sürece bir duvaratoslayacak. O yüzden önce iktidar sorununun çözül-mesi, geleneksel seçkin oligarflisinin sona erdirilmesi,art›k yönetimin uza¤›nda tutulabilecek kimsenin kal-mamas› gerekir.

Baflörtüsü sorunu ancak ve anca o zaman çözmeyibir kenara b›rak›n, buharlafl›p ortadan kalkacakt›r.