64
Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan› 26 Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu 38 “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye 53 Faflist Rejimin Yeni Umudu Jose Pinera! 59 TEOR‹DE DO⁄RULTU ‹ki Ayl›k Devrimci Sosyalist Teorik ve Politik Dergi Varyos Yay›nc›l›k ad›na Sahibi Mikail Vayiç, Yaz›iflleri Müdürü: Vahit Yurttafl Yönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. As›m Bey Sok. No:31/3 Aksaray/‹stanbul Tel-Fax: (0212) 589 96 03 Hesap No: Varyos Yay. San. ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6 Bask›: Ceren Ofset Da¤›t›m: B‹RYAY

Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

■ Sunu 3

■ Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5

■ Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14

■ Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

ve Türk Telekom Talan› 26

■ Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu 38

■ “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya

Nereden Nereye 53

■ Faflist Rejimin Yeni Umudu Jose Pinera! 59

TEOR‹DE DO⁄RULTU

‹ki Ayl›k Devrimci Sosyalist Teorik ve Politik DergiVaryos Yay›nc›l›k ad›na Sahibi Mikail Vayiç, Yaz›iflleri Müdürü: Vahit YurttaflYönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. As›m Bey Sok. No:31/3 Aksaray/‹stanbulTel-Fax: (0212) 589 96 03Hesap No: Varyos Yay. San. ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6Bask›: Ceren Ofset Da¤›t›m: B‹RYAY

Page 2: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

20. Y›l›nda ‹ran Devrimi ——————————————————————

Page 3: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e Do¤ r u l t u / 3

SSUUNNUUMerhaba;Bir say›l›k kesintiden sonra yeniden birlikteyiz. Ocak-fiubat say›m›z› ç›karamad›k. Mart-Nisan

say›s›yla sizlerle yeniden buluflurken yo¤un bir politik süreçten geçiyoruz.Bu dönem, burjuva medyan›n manfletlerinde, kamuoyunun gündeminde en çok tüketilen kav-

ram “kriz” oldu. Büyük sermaye s›n›flar› kronikleflen siyasal, sosyal ve ekonomik çözümsüzlü¤ünyo¤un gerilim ve kas›lmalar›n› yafl›yor. Türkiye egemen s›n›flar› “iki ulusal program”la ABD ve ABemperyalistlerinin s›nav›ndan geçiyor. Washington’›n atad›¤› Eyalet Valisi Kemal Dervifl, hüküme-tin süper yetkili dördüncü orta¤› olarak emperyalist talan program›n› oluflturdu. ‹flçi s›n›f› ve çal›-flan emekçi y›¤›nlar, bu talan program›n›n faturas›n› en a¤›r biçimde öderken, orta ve küçük bur-juvazi çöküflün a¤›tlar›n› yak›yor. Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü bafll›kl› yaz›m›z bu du-rumu ele al›yor ve iflbirlikçi teslimiyet programlar›n›n, toplumsal çürümenin yegâne panzehiri ola-rak devrimci y›¤›n hareketinin örgütlenmesi ve y›¤›nlar›n devrimci önderli¤inin oluflturulmas› üze-rinde duruyor.

Türkiye cezaevleri ise, tarihin en kanl›, en barbar katliamlar›ndan birini yaflad› bu dönem. 19Aral›k 2000, insanl›¤›n yazg›s›na kara bir sayfa olarak iflleyecek. Ama ayn› zamanda yang›n vegaz bombalar›yla tutuflan alevler aras›nda kalkan zafer iflaretleri, destanlar› yaratan devrimci tut-saklar›n soylu direnifli de tarihe nakfledilecektir.

Egemen s›n›flar›n gündemlerine ald›klar› ve kesin çözme “kararl›l›¤›”yla yüklendikleri her te-mel sorunda oldu¤u gibi, cezaevleri sorununda da, o eksende gelifltirilen bütün toplumsal tepki,karfl› koyufllar; yönetmelik, ceza ve fiili sald›r›larla en sert biçimlerde bast›r›ld›. Oluflturulan ablu-kayla tutsaklar yaln›zlaflt›r›larak teslim al›nmak istendi; ama 12 Eylül askeri faflist darbeden bu ya-na en zalimane sald›r›lar› büyük bir inanç ve kararl›l›kla yenilgiye u¤ratt›lar. Bugün yeniden ayn›coflku, moral ve ideolojik üstünlükle yüzlerce ölüm orucu direniflçisinin zafer inanc›yla bir kez da-ha yürüyorlar karanl›¤›n ve batakl›k dehlizlerinin üzerine. Yine kararl›lar ve yine kazanacaklar.Türkiye’de Cezaevleri ve Direnifl yaz›m›z da 12 Eylül’den bu yana cezaevleri gerçe¤i ve dire-niflleri özetliyor, bugünkü F tipi direniflinin önemi üzerinde duruyor.

Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›, son sald›r› programlar›ndanönce yaz›lm›fl olmas›na karfl›n, bugün daha da güncelleflti. Burjuvazinin yeniden yap›lanma prog-ram›n›n bir parças›, özellefltirmeye ba¤l› olarak, d›fl borç a盤›n›n kapat›lmas› için sat›fla sunulantelekomünikasyon pazar› yine al›c›s›n› bekliyor. IMF programlar›n›n uyguland›¤› ülkelerle parallel-lik gösteren talan sektörünün, emperyalist sermayenin müdahale, amaçlar› ve özellefltirmenin so-nuçlar›n› derli toplu ele alan yaz›, “ulusal program” olarak sunulan, talan program›n›n ipli¤ini debu vesileyle pazara ç›kar›yor.

Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu yaz›s›, uluslararas› emperyalist rekabetin direnifl-leriyle tarihte ender rastlan›r bir yer tutan Filistin tarihi ve güncelinin kapsaml› bir incelemesidir.Yaz›, kaynayan kazan Ortado¤u’da, emperyalistlerin gündeminden düflmeyen, esasen Ortado¤upetrol kaynaklar›n›n ele geçirilmesi ve kontrol edilmesinin bir parças›n› oluflturan Filistin-‹srail so-rununu buradan kaynakl› stratejik önemiyle de ele al›yor, tarihsel geliflimi ve güncel olan›yla bir-likte ortaya koyuyor.

Ufak devletler halinde bölünmüfl eski Yugoslavya topraklar›nda ise sorunlar bitmiyor. Ötedenberi bu bölge emperyalistlerin ilgi alan›d›r. Ve bu ayn› zamanda AB, ABD, Rusya emperyalist güç-lerinin günlük olarak kar›flt›rd›¤› bir merkez olmay› sürdürüyor. “Halklar›n Bereketli Sofras› Yu-goslavya Nereden Nereye” yaz›s›, ba¤›ms›z bir Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin, antifaflistkurtulufl mücadelesinden antikomünizme yuvarlanan Titocu Yugoslavya’n›n durumu ve bugünemperyalist devletlerin üzerinde cirit oynad›¤› uluslararas› tekellerin serbest pazar› haline getiril-mesi üzerinde duruyor ve küçük pazarlar olarak bölünen bugününe de¤iniyor.

Son yaz›m›z Faflist Rejimin Yeni “Umudu” Jose Pinera, Özgür At›l›m’›n 28 Haziran 1997tarihli say›s›ndan al›nm›flt›r. Bir belge niteli¤i tafl›yan yaz›, sosyal güvenlik sistemini ele al›yor vebaz› yanlar›yla irdeliyor. fiili’de faflist darbe sonras›nda iktidara gelen Pinochet’in Çal›flma Baka-n› Jose Pinera’n›n Türkiye’yi ziyaret etti¤i günlerde, fiili modeli ile Türkiye modelinin benzerli¤iüzerinde duran yazar›m›z, Türkiye iflçi s›n›f›n›n komünist önderi Süleyman Yeter’dir. Bu yaz›y› ifl-kencede katlediliflinin ikinci y›ldönümünde önemi ve belgesel özelli¤i itibariyle Süleyman Yeteryoldafl›n an›s›na yay›nl›yoruz.

4. say›da buluflmak üzere…

Page 4: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

20. Y›l›nda ‹ran Devrimi ——————————————————————

Page 5: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5

Burjuvazi istikrara susam›flt›r. Günü-müz Türkiye’sinde en çok tüketilen sözcükonuru “kriz” kavram›na aittir. Bu söz götür-mez gerçeklik egemen s›n›flar ve onlar›nTürkiye’si hakk›nda daha ilk anda yeterlibir fikir vermektedir.Y›¤›lan ekonomik, sos-yal ve politik sorunlar›n süre¤enleflerekkronikleflen çözümsüzlük durumunun ya-ratt›¤› yo¤un gerilim ve kas›lmalar, kontroledilemeyen tetikleyicilerin faalleflmesi ilepolitik ya da ekonomik ve/veya her birisi-nin farkl› kesim ve düzlemlerinde ya da içiçe geçmifl güncel çat›flmalara, patlama vekrizlere yol aç›yor. IMF-Dünya Bankas› ya-p›m›, ABD ve AB destekli, en iddial›s›ndanekonomik programlar ve uygulay›c›s› hü-kümetler h›zla eskiyip iflas ederek ›skarta-ya ç›k›yorlar. Burjuvazi ve devletin yöneti-ci çevreleri, yerli yersiz “sosyal patlama”tehdit ve olas›l›¤›na dikkat çekiyorlar. Çün-kü katlanan iflsizlik ve daha genifl kitlelereyay›lan ve derinleflen sefalet gerçekli¤ininsaklan›p gizlenir taraf› kalmam›flt›r. Burju-va ideolog ve kalemflörlerin kalemlerindenkötümserlik ve umutsuzluk ak›yor. Hatta

yeni umutlar üretemediklerini itiraf etmek-ten kaç›nam›yorlar.

Fakat iflbirlikçi kapitalist düzenin veyönlendirici çevrelerinin içerisine sapland›-¤› batak ve çözümsüzlük durumunun a¤›r-laflmas›na bakarak, kapitalizmin ve burju-va egemenli¤in kendili¤inden çökebilece-¤ini sanmak ham bir hayalin ötesinde ay-mazl›k ve safdillikten baflka bir anlam tafl›-maz. Çünkü egemen s›n›flar ve burjuvadevlet, toplumumuzun en alt kesimlerin-den, ezilen ve sömürülen s›n›f ve tabaka-lardan kaynaklanan çözüm, giriflim ve ara-y›fllar›n› bo¤ma ve ezme, düzenin s›n›rlar›içerisinde eritip masetme, çürütme yete-neklerini k›skançl›kla koruyorlar.

Üstelik son on y›ll›k dönemde s›n›f sa-vafl›m›nda elde ettikleri kazan›mlar›n yara-tt›¤› avantajlar asla küçümsenemez. ‹flçis›n›f› hareketinin parçalanmas› ve atomi-zasyonu, keza emekçi memur hareketininyükselifl dalgas›n›n önünün kesilmesi, par-çalanmas›, bürokratiklefltirilmesi ve refor-mize edilmesi çarp›c› gerçeklerdir. Ulusaldevrimin taban›n› oluflturan kitlelerin yenil-

GÜNCEL DURUM VE GEL‹fiMELER‹N YÖNÜ

Page 6: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

giyi kabullenifli ve büyüyen “sosyal patla-ma” tehdit ve olas›l›¤›na karfl› muhtemelbir devrimci önderli¤in geliflmesi imkanlar›-n› minimuma indirgemeyi amaçlayan mar-jinallefltirme ve ideolojik-siyasi tasfiyeciliksald›r›s› ve bunun temel bir halkas› olan19 Aral›k operasyon ve katliam›, bata¤asaplanm›fl burjuva devletin s›n›f mücade-lesindeki güç ve yetene¤ini göstermekte-dir.

E¤er, iflçi s›n›f› ve sömürülen on mil-yonlar›n devrimci eylem, yetenek ve irade-si, kapitalist düzeni, burjuva toplumu ve fa-flist diktatörlü¤ü paramparça edebilecekbir devrimci at›l›m gösteremezse, egemens›n›flar ve burjuva devlet geçici de olsa birç›k›fl yolu bulacakt›r. Tam da bu nedenle-dir ki, s›rt›n› emperyalist sisteme dayam›flköhne iflbirlikçi kapitalist düzenin, afla¤›l›kburjuvazinin en geliflkin yetene¤i, halklar›-m›z›n kan›n› dökemekten baflka bir fley ol-mayan katil ve zalim faflist diktatörlü¤ün,a¤›rlaflan çözümsüzlük durumunu ve g›rt-laklar›na kadar sapland›klar› bata¤›, iflçis›n›f› ve çal›flan on milyonlar›n nezdindea盤a ç›kartmak, devrimci enerjileriniuyand›rmak ve devrimci önderli¤i gelifltir-mek için, on misli enerjiyle çal›flmak gününen yak›c›, devrimci görevleridir. Asla unu-tulmamal›d›r ki, egemen s›n›flar›n ve faflistdiktatörlü¤ün güç ve yetene¤i olarak görü-nen gerçeklik, esasen devrimci önderlik id-dias›n›n zay›f ve zaafl› yönlerinin yans›ma-s›d›r.

Her halde, kötü analojik ça¤r›fl›mlar ya-ratmamas› için, 28 flubat 2001 tarihindeyap›lacak ola¤an MGK toplant›s› önceyeal›nm›flt›. Fakat faflist rejim ve iflbirlikçi ka-pitalist düzenin, y›¤›larak süre¤enleflençözümsüzlük durumu nedeniyle a¤›rlaflansorunlar›n›n yaratt›¤› kas›lma, öylesine va-himleflmifltir ki, fiubat, bu defa da bir bafl-bakan›n MGK toplant›s›n› terk etmesi gibi-ister protesto deyin, ister provokasyon veisterse de kaçma, hiç fark etmez- istisnaidurumun tan›¤› olmufltur. MGK toplant›s›-n›n peflrev aflamas›nda, Cumhurbaflkan›ile kap›flan Baflbakan toplant›y› terketmifl

ve fakat bu ilk ad›m›n gerektirdi¤i ve koflul-land›rd›¤› ikinci ad›m›, yani hükümetin isti-fas›n› göze alamam›flt›r. Hükümet karar-s›zl›k içerisinde toplan›p ne yapaca¤›n›görüflürken nab›z at›fllar›, “siyasi istikrar”aba¤l› borsa alarm borular›n› çalarak, 2000Kas›m›’ndan beri kapanmaya yüz tutmuflgörünen mali kriz yaras›n›n kabu¤unu ka-z›yarak fena flekilde kanatm›flt›r. Baflba-kan Ecevit, 7 Mart’a “Her ülkede, siyasetteinifl ç›k›fllar olur. Bu tür her davran›fl›n bor-say› etkilemesi ilginç. Bir sözden borsam›ztavana ç›k›yor ya da yere bat›yor. Bu dü-zen böyle yürütülemez” derken, hâlâ flafl-k›nl›¤›n› üzerinden atamad›¤›n› sergiliyor-du. Sosyal demokrat “ulusal”c›lar ile faflist-ülkücü “milliyetçi”lerin ortakl›¤›na dayananve kendini burjuva politikan›n mevcut du-rumu içerisinde “alternatifsiz” gören hükü-metin istikrar› ile ekonominin istikrar› gö-rülmemifl bir s›kl›kla birbirine ba¤lanm›flt›r.“19 fiubat krizi” bu bak›mdan oldukça dik-kat çekici ve özgündür. Bir yandan ABDemperyalizminin Avrasya Stratejisi’ndebölgesel güç olmaya, di¤er yandan ayn›zamanda AB’ye girme ve Avrupal› emper-yalistlerin stratejisine yat›r›m yapan ege-men iflbirlikçi tekelci burjuvazi ve onun he-gemonyas› alt›ndaki burjuva devlet, iflçi s›-n›f› ve ezilenlere karfl›, komünistlere, dev-rimcilere ve Kürt yurtseverlerine karfl› pekgüçlü görünürken, di¤er yandan kapitalistdüzenin ve siyasal rejmin iç yap›s› bak›-m›ndan ne denli zay›f ve dengesiz odu¤u-nu gizleyemez hale gelmifltir. Ayakta dur-ma takatinden yoksun bu baflbakan, politikrejimin ve kapitalist düzenin çözümsüzlü-¤ünü pek güzel resmetmektedir.

Devletin tepesi ve diktatörlü¤ün en yük-sek otoritesi MGK’da patlak veren “siyasalkriz”, borsay› ve devletin maliyesini çöker-ten, Dünya Bankas›, ABD ve AB destekliIMF yap›m›, sosyal demokrat “ulusal”c›larile faflist-ülkücü “milliyet”çilere pek yak›-flan; ama bu defa ekonomik program› tü-müyle ›skartaya ç›kartan yeni bir mali krizeyol açm›flt›r. Hükümet, dalgal› kura geçmekarar› ile Türk Liras›’n›n iflas›n› ilan etmifl,

Teo r i d e DO⁄RULTU / 6

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 7: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

bu yoldan gerçekleflen devalüasyonlaIMF, Dünya Bankas› ve uluslararas› ser-mayenin talepleri karfl›lanm›flt›r. Devalü-asyon karar› esasen hükümet ortaklar› ilebu hükümeti oluflturan partilere oy verenbüyük y›¤›nlar aras›ndaki mesafenin nedenli aç›ld›¤›n›n da bir göstrgesidir. Çünküson mali kriz ve devalüasyon ile on milyon-lar›n al›m gücü bir günde yüzde 40’lar ora-n›nda düflmüfltür. Orta ve küçük burjuvaziisyanlar içinde salya sümük a¤lamaktahakl›d›r, çünkü iflçi s›n›f› ve çal›flan emek-çi y›¤›nlardan farkl› olarak kaybedecekleribir fleyleri vard›r.

Uluslararas› sermaye ve iflbirlikçi tekel-ci sermayenin baz› kesimleri mal› götürür-ken, faturan›n en a¤›r bölümü daha flimdi-den iflçi s›n›f› ve çal›flan emekçi y›¤›nlara,k›r ve kent yoksullar›n›n s›rt›na bindirilmifl-tir. Orta ve küçük burjuvazinin en yüksekperdeden kendi haline yakt›¤› a¤›t bu ger-çekli¤i de¤ifltirmiyor. Fakat demek ki, biröncekinin üzerine binen ve ekonomik birkrizin tetikleyicisi olma olas›l›¤› da, yüksekolan 19 fiubat mali krizini atlatmak için hü-kümetin ald›¤› önlemler, krizin alan›n› ge-niflletmek ve nüfusun en genifl kesimlerineve emperyalizme ba¤›ml›l›¤› derinlefltir-mekten, yaymaktan ibarettir.

Mali kriz, henüz sonuçlanm›fl de¤ildir.Esasen burjuvazi, az çok kal›c› bir prog-ram ve çözüm de ileri sürebilmifl de¤ildir.Günlük bas›n, orta ve küçük iflletmelerin if-las› ve keza büyük iflletmelerin kapasitekullan›m›n› düflürmeleri ve yayg›n tensikate¤iliminin a盤a ç›kt›¤› haberlerini vermek-tedir. Ekonomik durgunluk ve daralma be-lirtileri a盤a ç›kmaktad›r. ‹flsizli¤in 盤 gibibüyümesi, burjuvaziyi kara kara düflündü-ren “sosyal patlama” olas›l›k ve tehdidinigeometrik biçimde büyütmektedir.

Uluslararas› sermaye ve iflbirlikçi oli-garfli, krizden yaln›zca devalüasyon nede-niyle istedi¤ini elde ederek kârl› ç›km›fl de-¤ildir. Siyasal olarak da bir bak›ma amac›-na ulaflm›flt›r. Son aylarda, gerek TÜS‹ADve büyük sermayenin di¤er sözcü ve ör-gütleri ve gerekse IMF ve Dünya Bankas›

baflta gelmek üzere uluslararas› sermayeçevrelerinin hükümet ve hükümetin yap›-s›nda de¤iflikli¤e gidilmesi talebi de ger-çeklefltirilmifl, Kemal Dervifl bütün bu çev-relerin adam› olarak hükümete adeta dör-düncü ortak olarak girmifltir. Ki, bu hükü-metin sermaye oligarflisi ve uluslararas›sermayeye, teslimiyete düfltü¤ü çukurunderinli¤inin göstergesi olman›n yan› s›ra if-las›n›n ve tükenmiflli¤inin, iktidar ve otoriteyitiminin de göstergesidir. Uluslararas› pi-yasalarda kredibilitesi dibe vuran ve güve-nilirli¤ini kaybeden hükümet, ihtiyaç duy-du¤u mali kredileri sa¤layabilmek için IMFve Dünya Bankas›’n›n adam› Kemal Der-vifl’in eteklerine yap›flm›flt›r.

Bu hükümetin pahal›l›k, iflsizlik ve yok-sulluktan öte, iflçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nla-ra, halklar›m›za verebilece¤i tek fley, dahaçok emperyalizmin ve uluslararas› serma-yenin kollar›na at›lmak; bask› ve zulüm-dür. K›rda ve kentte, orta ve küçük burju-vazinin genifl kesimleri için iflasa yuvarla-narak s›n›fsal konumunu kaybetme ya dabu öldürücü tehdit alt›nda akl›n› yitirmektir.19 Nisan’dan günümüze afla¤› yukar› ikiy›ll›k dönem, sosyal demokrat “ulusal”c›larile faflist-ülkücü “milliyetçi”ler koalisyonu-nun, uluslararas› sermayenin ve emperya-lizmin hizmetinde oldu¤unu, b›rak›n›z iflçis›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›, k›r ve kent yok-sullar›n›, iflbirlikçi oligarfli hariç Türk burju-vazisine ve kapitalist düzene dahi verebi-lecek hiçbir fleyinin kalmad›¤›n› a盤a ç›-kartm›flt›r. Onun tek seçene¤i, iflbirlikçi oli-garflinin emrinde iflçi s›n›f›m›za ve halkla-r›m›za karfl› uluslararas› sermaye çevrele-ri ve emperylizmle daha s›k› iflbirli¤i ve hiz-metkârl›ktan ibarettir.

Her hangi bir “ba¤›ms›z” programa sa-hip olmayan, elindeki IMF programlar› tü-kenerek ›skartaya ç›kan ve ne yapaca¤›n›da bilemeyen hükümet; Dünya Bankas›,IMF ve uluslararas› sermaye çevreleriningüvenilir adam› Kemal Dervifl’i medya te-kelleri vas›tas› ile fliflirip pohpohlayarak,bir yeni umut yaratarak, nefeslenmeye vezaman kazanmaya çal›fl›yor. Elbetteki iflçi

Teo r i d e DO⁄RULTU / 7

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 8: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n, kent ve k›r yok-sullar›n›n, halklar›m›z›n devrimci gazab›n-dan kendisini kurtarabilirse Türkiye kapita-lizminin flöyle ya da böyle, güncel krizleri-ni atlatmas› olanakl›d›r. Ancak güncel kriz-lerin alt›nda yatan ve son çözümlemedekayna¤›n› oluflturan yap›sal sorunlar› çö-zebilmesi olanaks›zd›r. Bu yap›sal sorun-lar›n en bafl›nda ise sermaye “k›tl›¤›” gel-mektedir. Bütün istekleri yerine getirilmesi-ne ra¤men uluslararas› sermayenin yat›-r›mlar› oldukca s›n›rl› kal›rken, ancak aza-mi kâr› garantide gördü¤ünde gelen “s›cakpara” diye tan›mlanan uluslararas› spekü-latif/tefeci sermaye, ve k›sa vadeli borçlan-malar, Kas›m ve fiubat krizlerinde görül-dü¤ü gibi, hükümet çevrelerindeki en kü-çük geliflmelerden etkilenmesi bir yana,hükümet çevrelerini bask› alt›nda tutmakve yönlendirmede çok özel bir rol oyna-maktad›r. Oldukça korkak, hassas ve ak›fl-kan do¤as› nedeniyle, dönem dönem Tür-kiye kapitalizminin koluna tak›lm›fl serumrolü oynayan “s›cak para” denen uluslara-ras› spekülatif sermaye, esasen iflbirlikçikapitalizmin hiçbir derdine derman olama-d›¤› gibi, onun iç yap›s›n› ve dengeleriniçok daha zay›f ve istikrars›z hale getirmek-tedir.

‹flbirlikçi kapitalizmin uluslararas› ser-mayeye ve emperyalist devletlere mali ba-¤›ml›l›¤›n› getiren yaln›zca sermaye k›tl›¤›de¤ildir. Resmen 110 milyar dolar› aflt›¤›aç›klanan ve fakat tam miktar›n›n ne oldu-¤u aç›klanmayan d›fl borçlar mali ba¤›ml›-l›¤›n temel bir göstergesidir. ‹ktisatç› Mus-tafa Sönmez’in bildirdi¤ine göre, “kamu-nun son yirmi y›ld›r borçlanmas› nedeniyle2000 y›l›nda iç ve d›fl borç faiz ödemeleri,toplam vergi gelirlerinin yüzde 80’ini em-mifltir. 2001 için yüzde 55 olaca¤› umulanbu ödemelerin son krizle birlikte en iyi ihti-malle yüzde 80’leri bulmas› kaç›n›lmaz gö-rünüyor.”

Enerji sorunu, düflük ve geri teknolojikdüzey, teknolojik ba¤›ml›l›k Türk kapitaliz-minin aflamad›¤› ve kolay kolay da aflama-yaca¤› süre¤en di¤er yap›sal sorunlard›r.

‹flbirlikçi oligarflinin ve son on y›ll›k dönem-de ortalama 8-10 ayda eskiyen hükümet-lerinin tüm bunlar ve di¤er sorunlara iliflkinprogramlar›, 24 Ocak 1980’den beri özselbak›mdan de¤iflmemifltir.

Neoliberal programlarla, Türk kapitaliz-minin dünya kapitalizmiyle iliflkileri yeni-den yap›land›r›lmaktad›r. ‹thalat s›n›rlan-d›rmalar›n›n kald›r›lmas›, Türk liras›n›n li-beralizasyonu, Amerikan dolar›n›n ege-menli¤i, göreli olarak uluslararas› serma-yeye kapal› “iç pazar”›n son bulmas›, ulus-lararas› sermayeye tan›nan ayr›cal›klar,özellefltirme, e¤itim, sa¤l›k vb. alanlardandevletin sürülmesi, en nihayetinde1995’de gerçekleflen AB ile Gümrük Birli¤ineoliberal politikalar›n görüngüleridir. Buyoldan iflbirlikçi Türk burjuvazisi, kendinidünya pazarlar›na ve dünya kapitalist sis-temine yeniden uyarlamaktad›r.

“Özellefltirme, gerek uluslararas› ser-mayenin çekilmesi, gerek iflbirlikçi Türkkapitalizminin dünya pazarlar›na aç›lmakiçin ihtiyaç duydu¤u sermaye birikiminisa¤laman›n, kapitalist devletin ekonomikfaaliyetlerini tasfiye ederek burjuvaziyealan açman›n bir enstrüman› olarak görü-lürken, ayn› zamanda d›fl borçlar› ödeye-bilmenin de bir çaresi kabul edilmektedir.IMF kredileri ve özellefltirme aras›nda ku-rulan dolays›z ba¤›nt› çarp›c›d›r. Ancaközellefltirme, özellikle yap›sal sorunlar›nçözümünün de derman› olarak sunuluyor.Örne¤in devletin, enerji sektörünü özellefl-tirip bu alandan çekilir ve yabanc› serma-yeye güvenceler ve ayr›cal›klar tan›rsa,enerji sorununun çözülece¤i vaaz edil-mektedir. Emperyalizme ve uluslararas›sermayeye ba¤›ml›l›¤›n yaratt›¤› sorunlar,ba¤›ml›l›¤›n derinlefltirilmesi ve kapsaml›-laflt›r›lmas› yolundan ancak ve ancak da-ha çok a¤›rlaflca¤› aç›kt›r.

Uluslararas› sermayenin ve iflbirlikçioligarflinin s›nanm›fl güvenilir adam› Ece-vit, kendisine oy verenleri ve halklar›m›z›aptal yerine koyarak s›k›lmadan “d›fl sa-t›mdaki olumlu gidifle” ve bunun “iç üretimide etkileyece¤ine” dikkat çekiyor. “Her fle-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 8

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 9: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

yin bafl›nda kaynak ve üretimin” geldi¤ini,“d›flsat›m h›z›n›n art›r›lmas› için her türlüöneriyi de¤erlen”direceklerini belirtiyor.Her devalüasyondan sonra, muhakkak içtalep daral›r ve TL’nin dolar karfl›s›nda de-¤er kaybetmesi nedeniyle d›fl pazarlardarekabet imkanlar› göreli olarak artar. Fakatbu da ancak tar›msal üretim için geçerliolabilir. Çünkü Türk liras›n›n de¤er kayb› içtüketimi ve talebi k›sar, ama sanayi malla-r› için d›fl pazarlarda rekabet olanaklar›n›kayda de¤er biçimde art›ramaz. Art›ramazçünkü, mali ve teknolojik ba¤›ml›l›k fluradakals›n, kapitalist sanayi hammadde yö-nünden de emperyalizme ba¤›ml›d›r. Do-lara endekslidir.

19 fiubat mali krizine IMF’nin buyurdu-¤u dalgal› kura geçme karar›yla müdahaleeden hükümet, bu karar›yla halklar›m›z›nal›m gücünün yüzde 40’n› çalm›fl, iflbirlikçioligarflinin ve uluslararas› sermaye çevre-lerinin kasalar›na aktarm›flt›r. Hiç kuflku-suz bunu, zaten bafllam›fl olan zam furya-s› izleyecektir. Emekçi y›¤›nlar›n kemerle-rinin s›k›lmas›na dayanan IMF patentli“antienflasyonist” program›n çökmesi biryana, muhakkak azacak enflasyonun fatu-ras› da iflçi s›n›f› ve emekçilerin s›rt›na bi-necektir. Türk-‹fl araflt›rmalar›na göre fiu-bat ay› itibar›yla yoksulluk s›n›r› 550 mil-yon TL’dir. Ve 28-30 milyon civar›nda in-san yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflamakta-d›r.

Sermayenin sözcüleri ve hükümet çev-releri, 19 fiubat mali krizinde bankalar sis-temini ve özel olarak devlet bankalar›n›nrolü üzerinde duruyorlar. Dünya Banka-s›’n›n 23 y›ll›k k›demli gözde eleman› bayDervifl, Ziraat Bankas›’n›n bir günlük borçfaaizlerinin bir y›ll›k toplam personel gider-lerine eflit oldu¤unu aç›kl›yor. Devlet ban-kalar›n›n görev zararlar› üzerinde önemleduruyor, siyasi destek ve kararl›l›k istiyor.Bankalar sistemi ve özellikle Ziraat Banka-s›, Halk Bankas› ve Emlak Bank’›n yeniekonomik program›n temel konular› içeri-sinde yer alaca¤› a盤a ç›km›fl bulunuyor.Özellikle Ziraat Bankas› ve Halk Banka-

s›’n›n kurulufl amac› ve rolleri dikkate al›n-d›¤›nda, bu iki bankan›n kredilerinden ya-rarlanan k›rda zengin ve orta köylülü¤ünkeza orta ve küçük burjuvazinin can› fazlaflekilde yanacakt›r. Mevcut burjuva toplu-mun dengesini iflte bu orta s›n›flar›n göre-li refah› sa¤lamaktad›r. Oysa art›k topuna¤z›nda duran ayn› zamanda orta s›n›fla-r›n göreli refah›d›r.

Uluslararas› mali sermayenin a¤›na dü-flen ve borç bata¤›na saplanan ülkelerinkaç›n›lmaz biçimde önünde diz çöküp ken-dini teslim etti¤i IMF, bugüne de¤in hemenhiçbir ülkenin derdine derman olamam›fl-t›r. IMF emperyalizmin ve uluslararas› ma-li sermayenin ç›karlar›n›n sözcüsü ve ko-ruyucusudur. Mali ba¤›ml›l›k alt›nda borçbata¤›na saplanm›fl ülkelerin anapara vefaiz dahil, borç ödemelerini güvenceye al-mak IMF’nin en önemli iflleridir. Borç bata-¤›na saplanm›fl ülkeler için kapitalizm çer-çevesinde borçlar› yeni borçlanmalarla“ödemek”ten baflka ç›k›fl yolu da yoktur.Oysa, uluslararas› piyasalardan borçlana-bilmek için IMF ve Dünya Bankas›’n›n gü-veni ve yeflil ›fl›¤› zorunlu önkofluldur. Bu-nun için kredi peflinde koflan ülkelerin yö-netici çevrelerinin IMF ve Dünya Banka-s›’n›n onay›n› alacak programlar yapmala-r› tek seçenekleridir. Ecevit ve kafadar or-taklar›, IMF’nin her dedi¤ine uymayacakla-r›n› belirtirlerken, keza Kemal Dervifl “ulu-sal bir program” haz›rlayacaklar›n› söylü-yor... Ama bütün bunlar su kat›lmam›fl ya-lanlard›r. Uluslararas› sermaye çevreleri-nin adam› Kemal Dervifl, uluslararas› ser-mayenin bir o kadar güvenilir adamlar›Ecevit-Bahçeli-Y›lmaz üçlüsü; olsa olsaemperyalizme ve uluslararas› sermayeçevrelerine Türkiye’yi peflkefl çeken, afla-¤›l›k iflbirli¤i ve teslimiyet programlar› ha-z›rlayabilirler.

Türkiye kapitalizmin yap›sal sorunlar›çözümsüzdür. Güncel sorunlar› ise tümüy-le siyasete ba¤›ml› hale gelmifltir. Ekono-minin kumandas›na getirilen Kemal Der-vifl’in “siyasi destek” ve “siyasi kararl›l›k”talebi de bu yönüyle bunu vurguluyor. Der-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 9

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 10: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

vifl’in istedi¤i siyasi kararl›l›¤›n uluslararas›sermayenin ve iflbirlikçi oligarflinin ç›karla-r› u¤runa, halklar›m›za karfl› IMF’nin, Dün-ya Bankas›’n›n emperyalist planlar›n› uy-gulama iradesini ifade etti¤i flüphe götür-mez. Ama ister Dünya Bankas› Dervifl’ininsözde ulusal program› olsun, isterse “Ba-¤›ms›z Sosyal Bilimciler-‹ktisat Grubu”nunöngördü¤ü “ulusal plan” olsun, Türkiye ka-pitalizminin dertlerine derman olamaz, dü-ze ç›kartamaz. Çünkü dünya kapitalist sis-temi, yap›s› gere¤i Türkiye gibi ülkelerinekonomik (ve tabi mali) ba¤›ml›l›¤›n› bir k›-s›r döngü halinde ama a¤›rlaflt›rarak yeni-den üretiyor. Ve bu dünya kapitalist siste-minin bafll›ca yaflam kaynaklar›ndan birisi-dir. Hükümet ve dördüncü orta¤› KemalDervifl’in IMF ve Dünya Bankas›’na ulusla-raras› sermayeye teslimiyeti flurada kal-s›n, emperyalist sömürüye az çok karfl› ç›-kan, “Ba¤›ms›z Sosyal Bilimciler-‹ktisatGrubu”nun “ulusal plan›” da Türkiye kapi-talizminin dertlerine derman olamaz. “K›sasüreli yabanc› sermayenin kontrol alt›na”al›nmas›ndan ibaret oldukça zay›f ve ya-r›m yamalak önlemler, hem uygulanmas›mali ba¤›ml›l›k koflullar›nda (hükümetin ipiuluslararas› mali sermayenin ellerinde de-¤il mi?) çok fazla olanakl› de¤ildir ve hemde gerçekleflti¤i durumda bile mali ba¤›m-l›l›k devam edecektir. Marksist leninist ko-münistlerin program› çözüm yolunu berrakbiçimde göstermifltir.

“5. Tüm emperyalist devletlere, çokuluslu flirketlere, IMF, Dünya Bankas› gibiemperyalist mali kurulufllara olan borç veyükümlülükler iptal edilecektir.”

Sosyalist ve devrimci kitle ajitasyonu-nun en yak›c› sorunu, d›flborçlar›n iptaledilmesi talebidir ve bu, iflbirlikçi Türkiyekapitalizmi ve bir parças› oldu¤u dünya ka-pitalist sistemine karfl› savafl ça¤r›s›d›r. ‹fl-çi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n, kent ve k›ryoksullar›n›n halklar›m›z›n yaflam koflulla-r›nda kayda de¤er bir iyileflme talebi, eko-nomik ve mali ba¤›ml›l›¤›n emperyalist sö-mürünün en somut görüngüsü olan d›fl-borç sorununa odaklanmal›d›r.

Burjuvazinin siyasal durumu; iflbirlikçiTürkiye kapitalizminin ekonomik durumun-dan daha da berbatt›r. Aradan geçen y›l-lar, marksist leninist komünistlerin öngörüve çözümlemelerini do¤ru olarak teyit et-mifltir.

“‘Türkiye Cumhuriyeti’, içerisine yuvar-land›¤› yap›sal krizin yan› s›ra tarihinin enbüyük ve en derin rejim bunal›m›yla dakarfl› karfl›yad›r. Bütün devlet kurumlar›,burjuva siyasal partiler, hükümet, burjuvamedya vb. kokuflmufl bir ceset olarak ge-nel bir çürüme içinde varl›klar›n› korumayaçal›flmaktad›r. Siyasi ve iktisadi sorunlarkarfl›s›ndaki çözümsüzlük ve çaresizlik,ideolojik hegemonyan›n parçalanmas›ylada birleflerek, yönetememe krizini derin-lefltirmifl, egemen s›n›flar aras›ndaki çelifl-ki ve çat›flmalar› büyütmüfl, siyasal bölün-me, parçalanma ve buna paralel olarakçeteleflme, devlet yaflam›n›n temel bir ger-çe¤i haline dönüflmüfltür. Bütün bu çeliflkive çat›flmalar; bölünme ve parçalanmalar,yeni klikler ve yeni ittifak kombinasyonlar›oluflturdu, oluflturuyor. Çözülme ve parça-lanma, rejimin bütün organlar›n› sar›p sar-malam›fl, siyasal partiler etkisizleflmifl,parlamento ve hükümet MGK diktatörlü¤ü-nü gizleme ifllevini bile yitirmifl, bu tabloiçinde seçim de eski rolünü oynayamaz ol-mufltur. Seçimler, neredeyse yaln›zca ye-ni hükümet bunal›mlar›n› haz›rlayan biraraca dönüflmüfltür. Faflist devletin ideolo-jik hegemonyas› egemen, birlefltirici, yön-lendirici niteliklerini yitirmifl, etkisizleflip tü-kenifl sürecine girmifltir. Partimizin birlikKongresi belgelerinde dile getirilen “ege-men s›n›flar›n saflar›nda siyasal parçalan-ma, kaos ve kargafla hüküm sürmektedir”belirlemesi, bugün, çat›flma ve tasfiyeler,süregiden hesaplaflmalar biçiminde yenibir görünüm kazanm›flt›r.” (II.K.Belgeleri,sf.217-218)

Burjuvazinin politik durumu bak›m›n-dan, bir kaç y›ll›k sürecin genel bir çözüm-lemesini yapmak de¤il burada amac›m›z.2. Kongre’nin politik öngörü ve çözümle-melerinin do¤ruland›¤›n› vurgulamak ve

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 0

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 11: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

politik duruma bu öngörü ve çözümlemele-rin projeksiyonundan bakman›n alt›n›önemle çizmek gerekiyor. Sosyal emper-yalizmin emperyalizm karfl›s›nda havlu at-t›¤›, modern revizyonizmin iflas edip çök-tü¤ü, SSCB ve Varflova Pakt›’n›n da¤›ld›-¤› ‘89-90 sonras› oluflan yeni uluslararas›koflullar alt›nda burjuva devlet, en geneldetemel tercihlerinin yönünü ve rotas›n› belir-lemifltir. 1997’de güncellefltirilen ve bas›nas›zd›r›lan Milli Askeri Strateji Konsepti(MASK) ve Milli Siyaset Belgesi gibi devletdökümanlar›n›n yan› s›ra, MGK karar› ola-rak devletin durufl ve yönelimini gösteren“28 fiubat Süreci”nin pratiklefltirmekte ol-du¤u program, Gümrük Birli¤i ve AB üyeli-¤i kararlar› (ve keza Avrupa Güvenlik veSavunma Kimli¤i’ne kat›labilmek için dev-letin ç›rp›n›fl›) ABD ve ‹srail’le gelifltirilme-ye çal›fl›lan stratejik iflbirli¤i vb. olgular,hem devletin ve hem de iflbirlikçi tekelciburjuvazinin temel tercihlerini ve en genelyönünü göstermektedir.

Kuflkusuz, geride kalan bir kaç y›ll›k dö-nemde Kürt ulusal devriminin yenilgisibaflta gelmek üzere, egemen s›n›flarönemli kazan›m ve avantajlar da elde et-mifllerdir. Fakat bugün, burjuva devlet veonun en üst otoritesi olarak MGK, y›¤›lm›flsorunlar› egemen s›n›flar›n temel ç›kar vetercihleri do¤rultusunda çözebilecek yete-nek ve iradeden yoksundur. Hem siyasi,hem ekonomik ve hem de toplumsal so-runlar için geçerlidir bu.

Daha önce de vurguland›¤› gibi, burju-va devletin irade zaafiyeti, afla¤›dan gelensiyasal ve toplumsal hareketlere, komünistve devrimci kuvvetlere karfl› savafl›mdaa盤a ç›km›fl de¤ildir. Hatta iç zaafiyeti,diktatörlü¤ü toplumsal muhalefete karfl›daha sald›rgan, gaddar ve zalim bir terörpolitikas› uygulamaya zorlamaktad›r. An-cak, oldukça zor da olsa toplumsal muha-lefetin güçlü ve dirençli bir at›l›m›, derin iççatlamalar› nedeniyle rejimin bu alandakiiradesini çatlat›p da¤›tabilir.

Burjuva devletin güncel irade yoksunlu-¤u, zaafiyeti, geride kalan afla¤› yukar› 20

y›ll›k dönemdeki iç ve uluslararas› gelifl-melerin sonucu oluflmufl bir tarihsel du-rumdur. Burjuva siyasetin ve burjuvazininpolitik kuvvetlerinin parçalanmas› ve da¤›l-mas›, egemen s›n›flar›n ve devletin hemenve k›sa sürede çözemedikleri ve çözeme-yecekleri bir durumdur. Evet, burjuvazinintemel ç›kar ve tercihlerinin yönü bellidir;ama bu yönde ilerleyebilmesi y›¤›lan, so-runlara iliflkin somut temel kararlar al›nma-s›n› gerektirmekte ve fakat devlet, temelsorunlar›n somut çözümlerini kararlaflt›r-may› önüne koydu¤unda devletin yöneticiçevreleri ve burjuvazinin menfaat flebeke-leri biçiminde parçalanm›fl politik temsilci-lerinin genelini kapsayan iç gerilim t›rman-makta, çok de¤iflik biçimler alan çat›flma,dalafl ve uzlaflma çabalar› genellikle so-nuçta sürece yayarak ertelemeyi ve duru-mun daha da a¤›rlaflmas›n› getirmektedir.

Egemen, faflist MGK diktatörlü¤ününy›¤›lan temel sorunlar›n çözümünde iradeyoksunlu¤u mevcut durumun ay›r›c› özelli-¤i ve özgün tan›mlay›c›s›d›r. Fakat bu ta-rihsel durumu yaln›zca burjuvazinin içseldurumunun, çeliflkilerinin bir sonucu de¤il-dir. Kürdistan’da sömürgeci devletin kitledeste¤ini yitirmifl olmas› gerçe¤i bir yana,Bat›’da genifl y›¤›nlar›n faflist rejime veburjuva partilere güvensizli¤i ve herhangibir burjuva partide r›zas›n› birlefltirmemeside dolayl› temel bir belirleyicidir.

Fakat di¤er yandan gerek devletin kar-fl›devrimci iradesi ve gerekse komünistdevrimci ve ilerici güçlerin yap›sal ve içselzaaflar› nedeniyle, halk kitleleri aras›ndakomünist, devrimci ya da ilerici-reformistbir seçene¤in oluflmamas› durumu top-lumsal çürümeyi getirmektedir. Ki bu,mevcut durumun özgün bir çizgisidir.

Egemen s›n›flar›n ve burjuva devletin,temel sorunlar›n burjuva çözümlerini gelifl-tirme yetenek ve iradesinden yoksunlu¤u-nu koflullayan ve belirleyen, di¤er bir temelfaktör ise geliflmekte olan uluslararas› ilifl-kilerdir. Egemen s›n›flar ve burjuva devlet,hem ABD’nin Avrasya stratejisinde bölge-sel bir güç merkezi, “merkez ülke” olma ve

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 1

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 12: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

hem de AB’ye girme stratejik yönelimleri;öte yandan Rusya Federasyonu ve Çinaras›nda geliflen ittifak, Rusya Federasyo-nu’nun son dönemde uluslararas› iliflkiler-de inisiyatifini gelifltirme çabalar›, Balkan-lar, Kafkaslar ve Ortado¤u üçgeninin mer-kezinde duran Türkiye üzerinde, bütün buemperyalist güç odaklar› aras›ndaki müca-deleyi fliddetlendirmekte ve hiç kuflku yok-tur ki, bu durum burjuvazinin irade zaafiye-ti durumunu aflmas›n› zorlaflt›rmakta vehatta bunun da ötesinde karars›zl›¤›n› veirade zaafiyetini üreten bir etken olmakta-d›r. Egemen s›n›flar ve burjuva devlet, bu-gün öyle bir durumda bulunuyor ki, iç veuluslararas› durumu öylesine zay›f kuvvetdengeleri üzerine oturuyor ki, ve kezaözellikle uluslararas› stratejik yönelimleriaras›ndaki ba¤›nt›lar öylesine hassas ki,sürükleyici bir inisiyatif ve enerjinin, güçlübir iradenin oluflmas›n› olanaks›z k›larak,mehteran bölü¤ü gibi iki ileri bir geri salla-n›yor. Hal böyle olunca, “yeniden yap›lan-ma” oldukça karmafl›k, sanc›l›, duraksa-mal›, zikzakl›, sorunlar›n y›¤›l›p süre¤enle-flerek a¤›rlaflt›¤› iç çeliflkilerin s›k s›k, do-layl› ya da dolays›z biçimlerde patlad›¤›aç›k ve sert çat›flmalar›n gündemden düfl-medi¤i bir süreç olarak yaflan›yor.

Yukarda çok genel çizgileriyle resmet-meye çal›flt›¤›m›z tablo, egemen s›n›flar›nve faflist diktatörlü¤ün gücünü, güçlülü¤ü-nü de¤il, bilakis ne denli zay›f ve zaafl› ol-du¤unu sergiliyor. Toplumsal muhalefete,komünist, devrimci ve hatta yasalc› ilericiantifaflist reformist güçlere karfl› özellikledönem dönem t›rmand›rd›¤› beyaz terörkampanyalar›, tam da faflist diktatörlü¤üniç yap›s›n›n bu zay›f ve zaafl› durumununsonucudur. ‹flçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n,kent ve k›r yoksullar›n›n devrimci enerjisiniuyand›rmak, özgürlük ve sosyalizm müca-delesini gelifltirmek için, komünist önderli-¤in propaganda ve kitle ajitasyonu çal›fl-malar›n›n kapsam ve içeri¤inin a¤›rl›k mer-kezlerinden birisini, bir dönem boyunca fa-flist diktatörlü¤ün iç yap›s›n›n bu zay›f vezaafl› durumunu sergilemek oluflturmal›-

d›r. Faflist diktatörlük, Türkiye kapitalizmive burjuvazi, kendi çözümsüzlü¤ünü tümtopluma dayatmakta, bu da muazzam birtoplumsal çürümeye yol açmaktad›r. Vehiç kuflkusuz, böyle bir durumda komünistönderli¤in iflçi s›n›f› ve çal›flan milyonlar›ndevrimci enerjisini uyand›rabilecek teorikve pratik çal›flma bütünlü¤ünü kurma yete-ne¤ini gelifltirmek as›l sorunu oluflturmak-tad›r.

‹flsizli¤in ve sefaletin katlanarak ar-tmakta oldu¤u, AB ve IMF politikalar›n›nTürkiye k›r›n›, köylülü¤ün en genifl kat-manlar›n› tehdit etti¤i, orta s›n›flar›n görelirefah›n›n sald›r›ya u¤rad›¤› ve yok olmatehdidi alt›nda oldu¤u, iç çeliflki ve çat›fl-malarla bo¤uflan ve bata¤a saplanan dü-zenin ve rejimin çözümsüzlü¤ünün a¤›r-laflt›¤› koflullarda en genifl iflçi, iflsiz,emekçi ve yoksul köylülerin kitlesel iflas›tehlikesiyle karfl› karfl›ya olan küçük burju-va katmanlar›n ve keza bütün bunlar›n ya-n› s›ra ulusal demokratik özlemleri karfl›-lanmayan ve bütün beklentileri bofla ç›kanKürt halk›n›n en genifl kesimlerinin kendinisavunma refleksinin güçlü bir biçimde ha-rekete geçmesi kaç›n›lmazd›r. Zaten kitle-ler hareketsiz de de¤ildir. Fakat tabii ki,as›l sorun kitlelerin devrimci bir önderliktenyoksunlu¤udur.

Fakat kitlelerin bilinç ve örgütlülük dü-zeyinin düflüklü¤ü, mecalsizli¤i ve sava-fl›m yetene¤i ve kararl›l›¤›n›n geri düzeyibütün bunlarla da s›k›ca ba¤l› olan devrim-ci bir önderlik yoksunlu¤u hiç kuflkusuz entemel sorunu oluflturmaktad›r. Bütün bun-lar bir k›l›ç darbesiyle halledilemeyecek,oldukça a¤›r ve büyük çapl› sorunlard›r.Ancak iflçi s›n›f› ve emekçi milyonlar›n ara-s›nda devrimci bir önderlik bu a¤›r, zor vebüyük çapl› sorunlar›n halledilmesi teorikve pratik devrimci çal›flman›n toplam so-nucu olarak geliflebilir ve geliflecektir.

Bugün marksist leninist komünistlerinolanca güçleriyle kavramaya çal›flt›klar›“önder partiye” geçifl parolas›, iflçi s›n›f›-n›n, emekçi milyonlar›n tüm ezilen ve sö-mürülenlerin en yak›c› talebi olan devrimci

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 2

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 13: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

önderli¤in yarat›lmas›na yöneldiklerini vekilitlenmeye çal›flt›klar›n› vurgulamaktad›r.Burjuvazinin ve faflist rejimin dayatt›¤› ç›-k›fls›zl›¤›n terör ve zorbal›¤›n sonucu olantoplumsal çürümenin yegane panzehiri,devrimci y›¤›n hareketidir. Devrimci önder-lik talebini yan›tlayabilmek için ve y›¤›nla-r›n devrimci önderi düzeyine s›çrayabil-mek için, marksist leninist komünistler, bü-tün hareketlerinde kitlelerle iliflkilenifllerinigözden geçirmek, denetlemek ilkesel tu-tarl›l›¤›n süreklili¤ini güvenceye almak zo-rundad›rlar. “Kitleleri anlamak” ve “kitlelertaraf›ndan anlafl›lmak”, “kitleler için, kitle-lerin içinde, kitlelerle birlikte”; ama asla kit-le kuyrukçulu¤una düflmeden, geri kitle bi-lincinin önünde e¤ilmeden, yani kitleleridevrimci konumlara, devrimci mevzilereilerleterek, emperyalist dünya düzenine,

kapitalizme ve faflist diktatörlü¤e karfl› po-litik özgürlük ve sosyalizm mücadelesi se-ferberli¤i içinden ileri s›çranacakt›r.

Burada ana noktay› “öncünün kitlelerleiliflkilenifli”nin oluflturdu¤u aflikârd›r. Vekomünist öncünün bütün de¤iflik düzeylerive unsurlar›yla, kitlelerle iliflkilenifline bak-maya, deneyimlerini elefltirel devrimcitarzda gözden geçirmeye ihtiyaç vard›r.Hatta böylesi bir ideolojik-teorik çal›flma,“önder partiye geçifl” ya da kitlelerin yak›c›devrimci önderlik talebini yan›tlama çal›fl-mas›n›n marksist ve devrimci rotada yürü-tülebilmesinin ideolojik ön kofluludur. Ön-der partiye geçifl bir nitelik s›çrama olaca-¤›na göre, komünist öncü hangi yönde venas›l geliflece¤ini, de¤iflece¤ini ayd›nlat-mal›, bilinçli ve sistematik biçimde yönete-bilmelidir. ■

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 3

—— Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü ———

Page 14: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 4

21. yüzy›l›n bafl›nday›z. 20. yüzy›l, ac›lar-la dolu say›s›z çat›flmalar, s›n›f savafllar›n›nen ac›mas›z ve en sert biçimlerine tan›kl›k et-ti. En rafinesi Hitler Almanyas› ile an›lan faflistiktidarlar ve faflizme karfl› dünya çap›nda yü-rütülen mücadelelerle dopdolu bir yüzy›l. Ha-s›mlar›n› alt etmek için baflvurdu¤u katliam,s›n›rs›z iflkence, gözyafl› ve ac›larla örülübarbar iktidarlar karfl›s›nda dünya proletarya-s› büyük baflar›lar kazand›. Özgürlük ve sos-yalizm kavgas›nda yürüyenlerin pay›na da,ço¤u kez zindanlar, sürgünler, hücreler; engaddar biçimleriyle katliam ve fliddet düfltü.Vietnam’da Saygon zindanlar›, Arjantin’de onbinlerce kay›p ve okyanuslara at›lan insanlar,Almanya’da Hitler kamplar›, Kürdistan’da diridiri yak›lan insanlar 20. yüzy›l vahfletinin kimiörneklerini oluflturmaktad›r. Ve dünya çap›n-da büyük zaferler kazanan sosyalizmin yenil-gisiyle sonuçlanan geride b›rakt›¤›m›z yüzy›l,sorunlarla yüklü a¤›r bir miras aktard› 21. yüz-y›la.

Zindanlar ise s›n›flar mücadelesi tarihi bo-yunca bu kavgada de¤iflik biçimlerde hepözel bir yer tuttu. 2. Dünya Savafl› sonras›n-

da daha organize, Pentagon merkezli politi-kalarla müdahale planlar› gelifltirildi, ona uy-gun mekanlar infla edildi. Türkiye Cumhuriye-ti tarihinde de zindanlar bir dizi aflamalardangeçerek dünyada efline az rastlan›r vahfletin,katliam ve devlet fliddetinin en karanl›k ve kir-li uygulama alanlar›ndan biri oldu. 12 Eylülaskeri faflist darbesiyle birlikte, omuzlar› kala-bal›k generallerin ülkeyi yar› aç›k cezaevineçevirdi¤i koflullarda çok daha özel bir yereoturdu. 12 Eylül, cezaevleri politikas›nda sis-temli, düflünülmüfl ve her defas›nda yeni bi-çimlerle gelifltirilmifl bir dönemin bafllang›c›n›ifade eder. Tutsaklar bu süreçlerden onurlu,kahramanca ve destans› direnifller yaratarak,bugünlere geldiler. fiimdi ise yaflanan tüm y›-k›nt›lar aras›nda kendilerine dayat›lan hiçlefl-tirme sald›r›s›na yan›t vererek kendi tarihleri-ni yapma savafl› veriyorlar. Kapitalist kuflat›l-m›fll›¤›n ideolojik, siyasal bombard›man› ve fi-ili sald›r›lar› karfl›s›nda sosyalizm idealineba¤l›l›k, devrimci inanç ve kararl›l›kla yürü-yorlar...

1122 EEyyllüüll zziinnddaann ggeerrççee¤¤ii

TÜRK‹YE’DE CEZAEVLER‹ GERÇE⁄‹ VE D‹REN‹fi

Page 15: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

12 Eylül askeri faflist darbesiyle iktidar› elegeçiren generaller çetesi, bütün toplumda te-rör estirdi. Spor salonlar›nda, askeri k›fllalar-da, okullarda, köy meydanlar›nda yap›lan ifl-kenceler ve estirilen devlet terörüyle toplum-sal dinamikler ezildi, toplum sindirildi. Gözda-¤› verilmifl, korkutulmufl, bütün örgütlü ba¤la-r›ndan kopar›lm›fl, haklar› gasp edilmifl, ör-gütlülükleri da¤›t›lm›fl, do¤al devrimci liderlerizindanlara doldurulmufl ç›plak faflist terör yo-lundan, kitleler üzerinde tam bir denetim kur-ulmufltur. Generallerin otoritesine boyun e¤e-rek onlar› alk›fllama bütün topluma dayat›ld›.Aksi her durum cezaevlerini boylamak de-mekti. ‹ki kifliden fazla bir araya gelmek, hakaramak, konuflmak yasakt›. Askeri darbeninamac›; devrimci güçleri tümden teslim almak,yok etmekti. Bu amaçla çok genifl çapl› tutuk-lamalara giriflildi. Devrimci, ilerici kesimler ay-lar süren iflkenceli sorgulardan geçirildi. Da-ra¤açlar› kuruldu vb…

Generaller, darbe haz›rl›¤› yaparken,onun önemli bir aya¤› olan cezaevlerine dairplanlar›n› da yapm›fl, stratejilerini çizmifllerdi.Beflli çetenin bileflenlerinden olan GeneralNecdet Üru¤ taraf›ndan 1979 Aral›k ay›ndaMGK’ya sunulan raporun, tedbirler k›sm›ndasöyle deniliyordu:

“Devletin düzeni ve milletin birli¤ine yöne-lik çeflitli gençlik kesimlerinin eylemlerine kar-fl› kuflaklar› bir araya getirici, en az›ndan nötrkitleyi koruyucu ve uç gruplar› cayd›r›c› hertürlü siyasal ve ideolojik etkiden uzak, milli birpsikolojik savafl stratejisinin tespit edilmesi,bunun yöntemlerinin saptan›p, sür’atle devletçap›nda uygulamaya geçilmesi sa¤lanmal›-d›r. Belirli yazarlar bir konsept etraf›ndan top-lan›lmal›d›rlar.

“Anarfli ve terör olaylar›nda suçlu kiflilerinço¤unun askerlik yapmam›fl kifliler oldu¤udikkate al›narak, … askeri kamplarda e¤itimetabi tutulmalar›n›, böylece isyankâr ve kat›düflünceli gençlerin otoriteye hürmetkâr ol-malar› için uygun bir telkin imkan› sa¤lanma-l›d›r.” (12 Eylül’e Do¤ru Koflar Ad›m, CüneytArcayürek)

Üru¤’un buyru¤u darbeden sonra yasa ol-du. Hiçbir hukuksal dayana¤› olmayan 12 Ey-lül askeri faflist darbesinin yasalar›, general-

ler çetesinin iki duda¤› aras›nda ç›kan herfleydi. Generallerin buyruklar›, orman kanun-lar›n›n geçerli oldu¤u 12 Eylül Türkiye’sininkoflullar›nda yapt›r›m ve barbarl›¤›n hukukuoldu.

D›flar›da teslim al›nan toplum gerçe¤i ile,içeride devrimci tutsaklara dayat›lan teslimi-yet buluflturulmak isteniyordu. Generaller,otoritesine ‘hürmetkâr’ olmayan tüm kesimle-rin hizaya sokulmas›nda kararl›yd›lar. ‹deolo-jik-siyasi, psikolojik ve fiziki boyutlar›yla daya-t›lan bu proje, ‹kinci Dünya Savafl›’ndan son-ra Pentagon’lu stratejistler, psikolog, sosyo-log vb. vahflet uzmanlar›n›n çal›flmalar›ndansonra flekillenmifl insan kasab› Dr. Schein’in24 maddelik program› eksen al›narak haz›r-lanm›flt›. ‹srail’in esir ald›¤› Filistinliler’e, ABD,Vietnam, Arjantin, bir çok latin Amerika ülkesive Albaylar cuntas› döneminde Yunanis-tan’da uyguland›. Anayasa ve yasalar›n› fa-flist ‹talyan yasalar›ndan alan, emperyalistgericili¤in sad›k izleyicisi Türkiye Cumhuriyetidevleti, bu alanda ba¤l› kald›¤› hattan yürüdü.

S›n›rs›z bir kin, intikam h›rs› ve öfke duy-gusuyla sald›r› hamleleri gelifltiren generaller,“otoriteye” teslim olmayan direnifl merkezleridurumundaki cezaevlerinde k›sa sürede so-nuç almak istiyorlard›. Yasaklar, sald›r›lar,“beyin y›kama” yöntemleri düflürülmüfl teslimal›nm›fl kiflilikler yaratmak amac›yla pefl peflegeldi. Cezaevleri poliste yap›lan iflkencelerindaha uzun sürece yay›lm›fl teslim alma sald›-r›lar›yla tamamland›¤› özel askeri kamplaradönüfltürüldü ve ayn› hedefle askeri e¤itimiuygulama merkezleri haline getirilmek istendi.Buralarda, tutsaklar›n politik kimli¤i, devrimciruhu ve insan onurunu çi¤nemek, aya¤a dü-flürmek için askeri faflist “otoriteye hürmetkârolmalar›” mutlak olarak dayat›ld›.

“Toplam e¤itim ve iyilefltirme”nin bir par-ças› olarak askeri üniformal›lar karfl›s›nda“haz›r ol”a geçme, bayra¤a sayg› duruflundabulunma, ‹stiklal Marfl› söyletme, Nutuk’u ez-berletme, ›rza geçme, foseptik çukuruna sok-ma, günlerce aç-susuz b›rakma, yemek duas›söyletme, d›flk› yedirme ve her gün birkaçposta dayak dönemin karakteristik yan›yd›.

Gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizli¤in yan› s›-ra, iflkence ve vahflet uygulamalar›nda da

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 5

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 16: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

hep bafla oynayan TC devleti, sömürgecili¤ebaflkald›ran Kürt ulusal devrimcilerinin top-land›¤› Diyarbak›r Cezaevi’nde, ABD alçakl›-¤›n›n Vietnam’daki uygulamalar›n› geride b›-rakan insanl›k dram› tablosu yaratt›.

‹‹kkii öönneemmllii mmeerrkkeezz:: DDiiyyaarrbbaakk››rr vvee MMaa--mmaakk

Uygulanan politikalar, ideolojik ve fiili sal-d›r›lar bütün cezaevlerinde dayat›l›rken, ko-numlar›, tutsak bileflenleri bak›m›ndan Diyar-bak›r, Mamak ve ‹stanbul Davutpafla zindan-lar› özel bir yere sahipti. Buralardan gelifltirile-cek çizgi, Türkiye ve Kürdistan devrimci hare-ketinin sadece cezaevleri yönüyle de¤il, gele-ce¤i bak›m›ndan da önemli ve hatta kimi dev-rimci örgüt ve partiler bak›m›ndan belirleyicibir yere sahipti. Birçok siyasal yap›n›n nabz›bu cezaevlerinde at›yordu.

12 Eylül askeri faflist iktidar›n on binlercepolitik tutsa¤› doldurdu¤u toplama kamplar›n-da, sistemlefltirilmifl a¤›r iflkencelerle birlikteTKP, T‹P, TS‹P gibi partiler daha bafltan tes-lim oldular. Eylemleriyle ünlenmifl “radikal”solda gözüken “Eylem Birli¤i” örgütü de be-yaz bayra¤› kald›rd›. Sonraki y›llarda ise Tür-kiye devrim tarihinde ciddiye al›n›r bir iz b›rak-madan silinip gitti.

Dönemin a¤›rl›¤› ortada. Her gün, her sa-at gö¤üs gö¤üse, düflmanla ç›plak bir savafl-ta özgürlük tutsaklar›n›n, teslim olmamak vebu zorlu savafl› ayakta kalarak sürdürebilmekiçin a¤›r bedelleri göze alacak direnme azmi,iflçi s›n›f› ve ezilen emekçi kitlelerin davas›naba¤l›l›ktan baflka silahlar› yoktu.

Yaklafl›k iki y›l süren bir ayr›flma dönemive sonras›nda da devam eden çat›flman›nözü, teslim olup olmamakt›. Sonuç, Türkiyedevrimci hareketinin gelece¤inde de rol oyna-yacakt›. D›flar›daki mevziler da¤›t›lm›fl, dev-rimci, komünist parti ve örgütler, örgütsel vepolitik yenilgi alm›fl ve tutsak düflmüfl kadro-lara ideolojik yenilgi ve teslimiyet dayat›l›yor-du. Dev-Yol önderleri ideolojik yenilgiyi Anka-ra Mamak’ta kabullendi ve bunu dava durufl-malar›na tafl›yarak bir bak›ma ilan etti.

Difle difl süren çat›flmada, generaller oto-ritesinin mutlak hakimiyetinin sa¤land›¤› ikicezaevi; Diyarbak›r ve Mamak oldu. Yurtse-

ver devrimcilerin ana gövdesini oluflturdu¤uDiyarbak›r zindan› Dörtler’in atefliyle yenidentutufltu, aya¤a kalkmay› baflard› ve özgürlefl-me yolunda ilerledi. Mamak ise, çürümeninve teslimiyetin çemberini k›ramad›. Üru¤’unçerçevesini çizdi¤i strateji ekseninde general-lerin dayatt›klar› “Milli Psikolojik Karfl› SavaflStratejisi” Mamak’ta sonuç verdi. “Kar›flt›r-ba-r›flt›r” politikas› ve “Toplum E¤itim ve ‹yilefltir-me” uygulamas› ne yaz›k ki, karfl› devriminelinde psikolojik bir üstünlü¤e ulaflm›fl olarakdi¤er cezaevlerinde daha pervas›z sald›r›larörgütlemelerinin vesilesi oldu.

Devrimci Yol, Kurtulufl ve TDKP davala-r›ndan tutsaklar›n a¤›rl›kl› kitlesini oluflturduk-lar› bu cezaevinde yaflanan tablo, devrimcihareket bak›m›ndan içler ac›s›d›r. ÖzellikleDev-Yol önderlerinin gelifltirdi¤i çizgiyle Ma-mak’ta bafllayan hat, tart›flma süreçlerine gi-den yönelimin temellerini oluflturdu. Örgütselve politik yenilgi, ideolojik yenilgiyle buluflarakdevrimci çizginin terkedilmesi ve bütünüyletasfiyeyi içeren CHP’de örgütlenme fikirleriningeliflmesine kadar uzand›.

YYeennii bbiirr uuyygguullaammaa:: ÖÖzzeell ttiipp cceezzaaeevvlleerriiYapt›r›mlar›n çok yo¤un, her bak›mdan

sald›r› ve iflkencelerle birlefltirildi¤i ilk dönembir eleme süreciydi de. Bu dönemde sonuç al-d›klar› yerlerde ayr›flmalara gidildi, farkl› ko-¤ufllar flekillenmeye bafllad›. Piflmanl›¤› ka-bul edenlerin kald›¤› yerler; faflistlerle kar›fl›kkal›nan, yenilmifl ama karfl› tarafa iltihak et-meyenlerin tutuldu¤u ko¤ufllar ve tamamenpolitik tutsaklar›n ayr› kald›klar› ko¤ufllar gi-bi…

Devletin her türlü imkanlar›yla yapt›¤›, az-g›n ve pervas›z sald›r›lar karfl›s›nda devrimcikiflili¤ini, siyasal inanc›n› koruyan ve militan-ca direnme çizgisini sürdüren tutsaklar içinyeni mekanlar haz›rland›. 12 Eylül zindanla-r›nda ac›l›, zor; ama bir o kadar da onurlu mü-cadelelere sahne olacak bu alanlar, “iflah ol-mazlar”›n topland›¤› yerler olarak, Pentagondeneyimlerinden de yola ç›k›larak haz›rlan-m›fl “Özel tip cezaevleri”ydi. Bu cezaevleriniözellefltiren, onlar›n mimari yap›s› de¤il, uy-gulanan politikalar, ideolojik ve fiili sald›r›larlaflekillenen yapt›r›mlar, özcesi dayat›lan tesli-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 6

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 17: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

miyet statüsüydü.Generaller iktidar›, sistemlerini, teslim al›-

namayanlar›n topland›¤› bu cezaevlerinde,“›slah etme”yi, “otoriteye boyun e¤me”yi k›sasürede baflarmaya dönük kurmufllard›. Bunakesin kararl›yd›lar. Sosyolog, psikolog, sosyalhizmet uzman›, ö¤retmenleri ve iflkencecile-riyle tam tekmil teslimiyeti; iflçi s›n›f› ve ezilenmilyonlar›n davas›na ihaneti dayat›yorlard›.Peflpefle özel tip cezaevlerini açarak uygula-maya geçtiler.

Hedeflerini ilgili tüzük maddesinde flöyleaç›klad›lar:

“Kamu düzenini sarsmak, hür demokratikrejimi ve devletin ülkesi ve milletiyle bütünlü-¤ünü bozmak amac›yla ve ideolojik nedenler-le gasp, banka soygunu, patlay›c› madde bu-lundurma, adam öldürme, yasad›fl› örgütlen-me gibi anarfli ve terör suçlar›ndan hükümlüolanlar kendilerine özel iyilefltirme ve e¤itimçal›flmalar›n›n uygulanaca¤›, pekifltirilmifl gü-venlik önlemleri al›nm›fl toplu iyilefltirme vee¤itim uygulanan özel kapal› cezaevlerindetoplan›r.”

Tüzük ve yönetmelikler, askeri faflist be-yinlerin yönlendirdi¤i savafl koflullar›n› and›-ran militarist kafalarca haz›rlanm›fl ve yürürlü-¤e konmufl belgeler niteli¤indedir. Özel tip ce-zaevleri uygulamas› da, Türkiye co¤rafyas›-n›n bu tarihi koflullar›nda flekillenmifltir. Tut-saklara bütün yollar kapat›lm›fl, her fleylerineel konulmufltur. Ama emir komuta zincirininbir türlü anlayamad›¤› ve el koymay› baflara-mad›¤› yürekler ve beyinler vard›. Bütün bari-katlardan, siperlerden yoksun ve iktidar güç-lerinin her tür teknik üstünlü¤ü koflullar›ndasavaflan ve düflmana onlarca defa diz çöktü-ren yürekler ve beyinlerdi bunlar. Bu çat›flma-da da egemen s›n›flar nihai baflar›y› sa¤laya-mad›. Özellikle ‹stanbul cezaevleri birer dire-nifl kalesi olmay› sürdürdü. “Islah” olmayanlariçin hücreler devreye girdi. Kimi nakiller yap›l-d›. “Islaha yönelmeyenler” ve “›slah olmaya-caklar› anlafl›lan”lar, “bireysel iyilefltirme” ve“e¤itime” tabi olacak; tecrit koflullar›nda enac›mas›z iflkence ve yapt›r›mlarla ezilmeye,yok edilmeye çal›fl›lacaklard›. Bunun için desay›lar›n›n olabildi¤ince azalt›lmas› gereki-yordu. Ama istedikleri halkay› yakalayamad›,

direnen tutsak kitlesini bekledikleri düzeyeçekmeyi baflaramad›lar.

DDiirreenneennlleerr yyeenniiddeenn kkaazzaanndd››Her k›sa erimli dönemeçte sil bafltan sal-

d›r›lar örgütleyen ve filmi yeniden bafla alangeneraller cuntas›, özel tip cezaevleri uygula-mas›n›n da çözümsüzlü¤ünü, beklentilerininumutsuzlu¤unu yaflad›lar. Davutpafla, Sulta-nahmet, Metris daha sonra aç›lan Sa¤malc›-lar cezaevleri kitlesel direnifl merkezleri oldu.O dönem idamlar›n infaz edilmesiyle, iflkenceve idamlara karfl› tutum al›nd›, hayk›r›lan slo-ganlar cezaevleri duvarlar›nda yank›lanarakgökyüzüne yükselen bir direnifl meflalesi gibiayd›nl›k gelece¤in ›fl›nlar›n› saçt›. Bu, gene-ralleri ç›ld›rtan, çileden ç›karan bir durumdu.Bask›n›n, fliddetin, iflkencenin kâr etmedi¤i;bilincin, onurun ve davaya ba¤l›l›¤›n biledi¤içelik irade vard› çünkü.

Bu savafl, sömürücü iktidar›n barbarl›k,kan ve vahfletle sofralar›n› süsleyen bezir-ganlar›n saltanat›na karfl›, iflçi s›n›f› ve emek-çi milyonlar›n kurtulufl davas›nda kendini fedaetmeyi göze alanlar›n savafl›yd›. Her türlü si-lah›, askeri donan›m ve zor araçlar›n› ellerin-de bulunduran ve kullananlar›n yenemeyece-¤i irade, devrim ve sosyalizm inanc›n›n soyludireniflleri, ayn› zamanda ’71 devrimci hare-ketinin teslim olmama, direnme gelene¤inigelece¤e tafl›ma savafl›yd›.

TTeekk ttiipp eellbbiissee ddaayyaattmmaass››Askeri faflist iktidar›n devrimci tutsaklara

yönelik önemli sald›r› araçlar›ndan birini ünlük›salt›lm›fl haliyle TTE (tek tip elbise) dayat-mas› oluflturdu. Bütün cezaevlerini “Mamak-laflt›rma” politikas› tutmay›nca bir çok ceza-evlerindeki yapt›r›mlar, iflkence ve bask›lardevam etti, kazan›lm›fl haklar gaspedildi amaher mevzi için difle difl direnildi, bedeller öde-nildi. TTE dayatmas› her durumda yeni bir ge-nelge ile birlikte bir çok yapt›r›m›n beraberin-de uygulanmas›n› da getiriyordu.

Kuflkusuz ki, TTE dayatmas› bir devlet po-litikas›, siyasal bask›lar›n bir parças› olarakgündeme geldi. Bir çok gerekçe s›ralanabilir,ama en önemli yan›, tutsaklar üzerinde suçlu-luk psikolojisi yaratmakt›. Nitekim kimi yerler-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 7

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 18: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

de TTE ile birlikte yakalara suçlu etiketi detakt›r›l›yordu. Ama burada daha da önemliolan TTE dayatmas›n›n direnen tutsaklarcephesinde bir ayr›flmay› da getirmesiydi.

TTE giyenler ve giymeyenler ayr›flmas› ki-mi devrimci örgütler flahs›nda yapt›r›mlarauyma yönüyle kap› aralarken, di¤erleri bak›-m›ndan bu yorum gerçekçi olmayacakt›r. Ay-r›flma, devrimci kalma ve teslim olma ayr›fl-mas› de¤ildi. Tabi ki, direnifl hatt›n› gelifltirmeruhu ve perspektifine sahip olmayanlarTTE’yi zaten giyecekti ve devam›ndaki yapt›-r›mlara da uymufl olacaklard›. Ama baz› dev-rimci yap›lar bak›m›ndan sorunu böyle yo-rumlamak yanl›flt›. Nitekim, TTE’yi “mavi ke-fen” olarak de¤erlendirip, bunu ilke düzeyineç›karanlar, direnifl hatt›n› büyütme, yeri geldi-¤inde geri çekilerek daha genifl kesimleri buhatta tutma politikas›n› gelifltirmede problemyaflad›lar.

TTE bir çok devrimci örgüt bak›m›ndanpolitik yaklafl›m farkl›l›¤›n› ifade ediyordu. Veesas›nda soruna yaklafl›m›n en önemli ayraçnoktas› da, ilkesel olanla ilkesel olmayan ara-s›ndaki ay›r›m ve düflmanla girilen çat›flma-n›n hangi basamaklar›nda esnemeye gidilebi-lece¤i sorunlar›yd›.

Gündeme getirilen TTE dayatmas› her birdönemde farkl› olmufltur. Ve dolay›s›yla budayatman›n içeri¤i, oynayaca¤› rol her bir dö-nemin kendisi içerisinde de farkl›l›klar› tafl›ya-cakt›r. Bu tamamen sorunun yafland›¤› koflul-larda, güçler dengesinin durumu, d›fl koflullarile direnifl mevzisindeki tutsaklar›n kendi bu-lunduklar› pozisyondan yaflanan bir dizi gelifl-me ile birlikte ele al›nabilir, al›nmal›d›r.

Tek tip elbise dayatmas› ilk gündeme gel-di¤i koflullarda zaten bir dizi yasak, bask› veyapt›r›m›n üzerine otururken sonraki y›llardakazan›lm›fl haklar›n gasp›yla birlikte günde-me gelmifltir. Bir yan› “tutuklu statüsü” yarat-maksa, di¤er yan›, beraberinde getirilen birçok sald›r›yla birlikte düflünüldü¤ünde, tut-saklar›n siyasal kimli¤i, devrimci onuru ve ki-flili¤ini yok etmenin bir parças› olarak gün-demlefltirilmesiydi. Bu yapt›r›m da tutsaklar›nkararl›l›¤› ve y›llar süren direniflleriyle paçav-raya çevrildi, püskürtüldü. Bütün sivil giysile-rin operasyonlar düzenlenerek toplat›lmas›,

k›fl›n dondurucu so¤u¤unda beton duvarlararas›nda bir kaç y›l sürecek “don atlet” ile tut-ma sald›r›s› da tutsaklar›n direncine çarparakparçaland›. Disiplin cezalar›n›n verilmesi, y›l-lar süren görüfl ve havaland›rma yasaklar›,dava duruflmalar›n›n tutsaklar›n g›yab›ndayap›lmas›, infaz yakmalar vb. bir dizi ard› s›ragelen sald›r›lar sökmedi. Ve devlet sonu gel-mez sald›r›lar›ndan TTE özelinde de bir kezdaha yenilgi ald›.

PPiiflflmmaannll››kk yyaassaass››Ünlü bir deyim vard›r; “Osmanl›’da oyun

bitmez” diye. Osmanl›n›n torunlar›, burjuvadevletin bilimum kirli ve karanl›k iktidarlar›ndada oyunlar bitmemifl, her türlü kanl› hileler ör-gütlenmifl ve say›s›z ihanet çemberleri kurul-mufltur. Ermeni katliam›nda, Kürt isyanlar›n-da, iflçi kitle eylemleri, 1 May›slar ve daha ni-ce çeliflki ve çat›flmalarda kalleflçe yöntemlerdenenmifltir. Devrimci örgütler her zaman kir-li oyunlar›n, komplolar›n ilk hedefleri aras›ndayer alm›flt›r.

Genareller çetesinin komutas›ndaki 12Eylül zindanlar›nda süren a¤›r iflkencelerinyan› s›ra, devrimci cephede çözülme yarat-mak, ihaneti gelifltirmek için “itirafç›laflt›rma”dayat›lm›flt›r. Cezaevlerinde “iyi yaflam” ko-flullar›n›n sunulmas›, havaland›rmaya rahat-ça ç›kabilme, sportif ve sanatsal faaliyetlerdebulunma, kütüphanelerden yararlanma, ailegörüflleri yapma vb. olanaklardan yararland›-r›larak döneklefltirme politikas› gelifltirilmeyeçal›fl›ld›. ‹lk birkaç y›l fiilen sürdürülen dönek-lefltirme çal›flmas›na ANAP hükümeti döne-minde 1984’te “Piflmanl›k Yasas›” ile yeni birboyut kazand›r›ld›. Döneklik, burjuva devletinkirli yasalar›nda resmen yer ald›.

Ayd›nlat›lmas› ve sorumlular›n›n tarih kar-fl›s›nda hesap vermeleri gereken bu karanl›kdöneminde faflist diktatörlük delilsiz, savun-mas›z yarg›lamalar›, idamlar›, onlarca y›l sü-recek a¤›r hapis cezalar›yla zindanlarda çü-rütmeyi tutsaklar›n ensesinde “Demoklesink›l›c›” olarak salland›rm›flt›r. Bundand›r ki,–ihanet yasas›– en baflta ceza indiriminiöngörmüfltür. Özal hükümeti ç›kard›¤› yasaile, cezan›n 3/4’ünü düflürme, sal›verme du-rumunda ise, yeni bir kimlik ç›karma, d›fl ülke-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 8

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 19: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

lere gönderme gibi olanaklar sundu. Buönemli bir sald›r› arac›yd›. 12 Eylül öncesininyükselen devrimci rüzgar›yla politik mücade-leye kat›lm›fl, ama devrimci çal›flma içerisin-de bilimsel bir inanca kavuflamam›fl, zay›f vesallant›l› unsurlar›n düflürülmesinde baflvur-duklar› temel sald›r› araçlar›ndan biri olarakgelifltirildi. Bununla birleflen iflkencelerle pe-kifltirilmifl uzun süreli cezaevi yaflam› tutsak-lar›n direncini k›rmaya dönük etkileyici önem-li faktörlerden biri oldu. Ama on binlerce poli-tik tutsaktan sadece iki yüze yak›n bir kesimihanet belgesini imzalad›. Bunlardan bir k›sm›ise sonradan, yapt›klar›ndan utanç duydukla-r›n› söyledi, u¤rad›klar› afla¤›lanmalar›, düfl-künlü¤ü aç›klayarak ihanetten vazgeçtiler.

‹hanete kitlesel bir boyut kazand›rmaamac›nda fiili imtiyazl› konumdan, yasal dü-zenlemeye geçerek de bekledikleri sonucualamad›lar. ‹hanet yasas›, yeniden kapsaml›bir sald›r›yla gündeme gelmiflti. Etkili olmas›da buradan sa¤lanacakt›. Yasa belli bir dö-nem için geçerliydi. Ama tekrar tekrar uzatt›ve yeniden denediler. 1988 y›l›nda Özal hü-kümeti taraf›ndan bir kez daha iki y›ll›¤›na yü-rürlü¤e konuldu. Yasan›n hükmü bu defa da-ha da zay›f kald›. Tutsak yak›nlar›n›n, demok-ratik kurumlar›n, iflçi s›n›f› ve gençlik mücade-lesinin yükselmeye yüz tuttu¤u bu dönemdeihanet yasas›n›n etkili olma olas›l›¤› haliylezay›ft› ve nitekim öyle oldu.

Devletin ideolojik çözülmeyi bu en pespa-ye, en afla¤›l›k, ve en kepaze biçimiyle dayat-t›¤› ihanet karfl›l›k bulmad›. Her sepette ç›ka-bilecek kadar çürük elman›n ay›klanmas›yla,egemen s›n›flarda yeniden hayal k›r›kl›¤› ya-ratt›. Cezaevleri direnifl mevzisinde düflenler,yenilenler dahi bu en kötü biçimiyle düflürül-müfllü¤ü kabul etmediler. S›n›flar mücadele-sinin bu zor, faflist iktidar›n bütün askeri veteknik üstünlü¤üne, davay› satma karfl›l›¤›n-da sunulan imtiyazlara karfl›n devrimci savafl-ç›lar siyasal kimliklerini, davaya ba¤l›l›¤› veonurlar›n› korumay› bildiler. ‹nanç ve idealle-rinin gücüyle bedenlerini savafl mevzilerinesürmeye devam ettiler. Devlet, dönekli¤iödüllendirerek tutsak direniflçilerin iradesinik›rmay› baflaramad›, direnenler karfl›s›ndayenilgiye u¤raman›n hüzünlü sonunu yaflad›.

EEyylleemm bbiiççiimmlleerrii oollaarraakk,, aaççll››kk ggrreevvlleerriivvee ööllüümm oorruuççllaarr››

Dizginlerinden boflalm›fl faflist devlet terö-rünün, cezaevlerinde giriflti¤i s›n›rs›z bask›,iflkence, yasak, ideolojik teslim alma sald›r›la-r› ve katliamlar karfl›s›nda tutsaklar kendi ve-rili koflullar›nda say›s›z defa açl›k grevlerinegitti, fiili direnifllere geçtiler. Sloganlar hayk›r-ma, say›m vermeme, kap› dövme vb. direnifl-ler art›k tutsaklar›n günlük yaflamlar›n›n birparças›n› oluflturuyordu. Hak gasplar› ve sal-d›r›lar karfl›s›nda açl›k grevlerinin say›s›n› tut-mak ise imkans›zlaflt›.

12 Eylül’den bu yana hep tart›flma konusuolmakla birlikte, ölüm orucu eylemine ise bu-güne kadar bir çok defa baflvuruldu. ‹lki1982’de Diyarbak›r’da gerçeklefltirildi. Ceza-evlerindeki teslimiyet çemberinin k›r›lmas› vesald›r›lar›n son bulmas› amac›yla bafllayanölüm orucu eyleminde Kemal Pir 7 eylül,Hayri Durmufl 12 eylül, Akif Y›lmaz 15 eylülve Ali Çiçek 17 eylül günü yaflamlar›n› yitirdi-ler. Yine Diyarbak›r’da, 1984 bafl›nda 54 günsüren açl›k grevinde ise Orhan Keskin veCemal Azat flehit düfltüler. Diyarbak›r’da tes-limiyetten dirilifle geçilen hatt›n örülmesindebu direnifllerin pay› büyüktür.

‹kincisi ise, 1984 ortalar›nda ‹stanbul Sa¤-mac›lar Cezaevi’nde yafland› ve 75 gün sür-dü. Dev-Sol ve T‹KB bu eyleme özetle, TTEdayatmas›na karfl› ölüm orucunun tek ve zo-runlu eylem biçimi ve 1984’te koflullar›n ölümorucu için uygun hale geldi¤ini belirterek bafl-vurdular. TTE dayatmas›n›n kalkmad›¤›; ama“istenilen siyasi sonucu yaratt›¤›” vurgulana-rak bitirilen eylemde Abdullah Meral, FatihÖktülmüfl, Haydar Baflba¤ ve Hasan Telci ya-flamlar›n› feda ederek ölümsüzlefltiler.

’82-’84 ölüm oruçlar› askeri faflist diktatör-lü¤ün sald›r›lar›n› gö¤üslemenin yan› s›ra,özgün rolleri itibar›yla esasen zindanlarda ge-liflen teslimiyete yönelmifl direnifllerdir.

Üçüncü ölüm orucu direnifli ise 1996 y›l›n-da örgütlendi. 1996 genel zindan direnifli, ide-olojik boyutu olmakla birlikte esasen faflistdiktatörlü¤e karfl› siyasal bir çarp›flmayd›.Topyekün savafl›n yeni sald›r› dalgas›n› püs-kürtmeyi hedefliyordu. Talepler flöyledi; 1)

Teo r i d e DO⁄RULTU / 1 9

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 20: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Tabutluk genelgesi iptal edilsin. ‹tirafç›laflt›r-ma dayatmalar›na ve sürgünlere son verilsin.Baflta Eskiflehir olmak üzere bütün tabutluk-lar kapat›ls›n. 2) Tutsak yak›nlar›na yöneliksald›r›lara son verilsin. 3) Savunma hakk› vetutsaklar›n tedavileri önündeki engeller kald›-r›ls›n. 4) Kay›plara, infazlara, katliamlara, ifl-kencelere son verilsin. Baflta Kürt halk› olmaküzere tüm emekçilere yönelik devlet terörüneson verilsin.

‹lk kez bu düzeyde genifl birlikteli¤in sa¤-lanabildi¤i 1996 direnifli baflar›yla sonuçland›.Eylemin talepleri, koflullar ve örgütlenmesi,baflar›l› olmas›nda önemli bir yer tuttu. Ay-gün U¤ur, Altan Berdan, ‹lginç Özkeskin,Ali Ayata, Müjdat Yanat, Hüseyin Demirci-o¤lu, Tahsin Y›lmaz, Ayçe ‹dil Erkmen,Yemliha Kaya, Hicabi Küçük, Osman Ak-gün ve Hayati Can 69 gün süren ölüm orucuve SAG direniflinde bayraklaflan isimler oldu.

Burada eylem biçimleri olarak açl›k grev-leri ve ölüm oruçlar› üzerinde k›saca durmak-ta yarar var. Bu eylemlere dün baflvuruldu,bugün yüzlerce devrimci, komünist ölüm oru-cu direniflini sürdürüyor ve yar›n yeniden ay-n› eylem biçimlerinin kullan›lmas› gerekecek.Kuflkusuz ki yap›lan ve yap›lacak tart›flmala-r›n hiçbirinde devrimcilerin haks›zl›¤›ndansöz edilemez ve yap›lan yanl›fllar kanl› ikti-darlar›n uygulamalar›n› meflru sayamaz. Ya-p›lanlar karfl›s›nda hakemlik rolüne soyunuphatalar s›ralayanlar›n, seyirci konumlar›ylanesnel olarak ezenler taraf›na destek verdi-kleri gerçektir ve bu yönlü elefltirilerden azadtutulamazlar. Ama flayet bütün bunlardan, s›-n›f mücadelesinin mant›ki sonuçlar›na vard›r-mak için dersler ç›karacaksak, siyasetin, veri-li koflullar içerisinde, güç dengelerini dikkatealan mant›k ve sab›r ifli oldu¤unu bilmemizgerekmektedir.

Ölüm orucu eylemine ideolojik yapt›r›mlarkarfl›s›nda nihai olarak baflvurulabilece¤i gibi,siyasal baz› kazan›mlar u¤runa da baflvurula-bilir. Di¤er mücadele biçimleri için oldu¤u gi-bi, ölüm orucu için de herhangi bir flablonoluflturulamaz. Bu bir savunma arac›d›r vekoflullar gerektirdi¤inde baflvurulur. Ama bututsaklar için düzeyi en yüksek ve genel ola-rak baflvurulabilecek en son eylem biçimi ol-

du¤undan her boyutuyla bir mühendis titizli-¤iyle ele al›nmak zorundad›r. Geriye dönüflükolay olmayan, manevra olana¤› oldukça s›-n›rl› ölüm orucu silah›, s›k› s›k›ya ve iyice he-saplanmadan kullan›lamaz. Bu araca s›k s›kbaflvurulamayaca¤› do¤as› gere¤i aç›kt›r. O,kendisiyle oynanacak ve her olas› durumdagündeme getirilecek bir mücadele silah› dade¤ildir. Her mücadele silah› zaman›nda kul-lan›lmal›d›r. Çok özel bir mücadele arac› ola-rak ölüm orucu, ancak tam zaman›nda bafl-vurulursa etkili olabilir, rolünü oynayabilir.

Çünkü ölüm orucu, zindandaki direniflçi-nin devletle çat›flmada baflvurabilece¤i, ge-nellikle en son ve en yüksek eylem biçimidir.E¤er do¤ru ve yerinde kullan›lmazsa, etki gü-cünü yitirir, hatta kimi durumlarda sizi vuranbir araca dönüflebilir.

Devlet devrimcileri moral olarak y›pratmakve fiziki olarak tüketmek için s›k s›k açl›kgrevlerine sürükleyebilecek teknikler, dayat-ma ve yapt›r›mlar gelifltiriyor. Nitekim 12 Ey-lül darbesi koflullar›nda ve daha sonraki y›l-larda oldu¤u gibi günümüzde de, tutsaklar›sürekli rahats›z etmifl, kazan›lm›fl haklar› k›sasürelerle gasp etmifl, afl›lm›fl sorunlar› tekrartekrar gündeme getiren taktikler gelifltirmifltir.Her defas›nda tutsaklar› s›nam›fl, bunaltmayöntemiyle iradesini zay›flatarak çözülme ya-ratmaya çal›flm›flt›r.

Bütün bu gerçekler düflman›n yo¤un ablu-kas› alt›nda s›n›rl› mücadele araçlar›yla yürü-tülecek kavgada daha hassas ve titiz siyasetyapman›n zorunlulu¤unu gösterir.

Bir mücadele biçimi olarak açl›k grevi,‘80’lerin sonu ve özellikle ‘90’l› y›llarda olduk-ça s›kl›kla kullan›lm›flt›r. Açl›k grevi arac›n›ns›kl›kla, adeta yerli yersiz kullan›lmas› herfleyden önce bu arac›n kendisini zay›flatm›flve giderek adeta ifle yaramaz hale getirmifltir.Etki gücünün azalmas› ile açl›k grevlerinindaha uzun süreli olmas› kaç›n›lmaz hale gel-mifl, sonuçta açl›k grevi silah› adeta tüken-mifltir. Burada DHKP-C’nin tafl›d›¤› özel rol vesorumlulu¤unu vurgulamal›y›z. Di¤er yandan,en çarp›c› örne¤i ‘96’da ve daha sonra Abdul-lah Öcalan’›n emperyalist dünya gericili¤i ta-raf›ndan faflist diktatörlü¤e teslim edildi¤i dö-nemde, PKK tutsaklar› ölüm orucu silah›yla

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 0

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 21: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

oynayarak y›pratm›fllard›r. Ölüm orucu silah›-na uygun olmayan zamanda baflvurulmas›-n›n ayr›ca tart›fl›labilecek bir örne¤i daha her-kesçe bilinmektedir.

FF ttiippii ssaalldd››rr›› hhaazz››rrll››¤¤›› vvee öönn ççaatt››flflmmaallaarr

MGK diktatörlü¤ünün y›llar önce projelen-dirdi¤i F tipi, devleti yeniden yap›land›rmastratejisinin bir boyutudur. MGK iktidar›n›nPentagonlu efendilerince Vietnam, Kore, latinAmerika ülkeleri ve daha bir dizi iflbirlikçi ikti-darlar› taraf›ndan vahflet ve insanl›k suçununen afla¤›l›k biçimleriyle ifllendi¤i sistemlerinbir parças› olarak gelifltirilen F tipi tecrit sald›-r›s›, bu yönelimin bir parças›d›r. Yasa, hukukbuna göre düzenlenmifl, cezaevlerinin mima-ri yap›s› ile birlikte ele al›nm›fl ve haz›rlanm›fl-t›r.

Cezaevlerinde F tipi boyutuyla ilk çat›flma1996’da yaflanm›flt›r. Eskiflehir Cezaevi üze-rinden bu politika parça parça uygulanmak is-tendi. ‘96 ölüm orucu direnifli baflar›l› oldu veEskiflehir’in ask›ya al›nmas›n› sa¤layarak birdönem geriye att›. Kolayca sonuca gideme-yece¤ini anlayan faflist iktidar, hiçbir zaman Ftipi hedefinden vazgeçmedi. Ulucanlar katli-am› ile Burdur ve Bergama operasyonlar› bi-rer provayd›. Tutsaklar›n direncini a盤a ç›-karma, kamuoyunun tepkilerini, duyarl›l›¤›n›ölçme ve bir bütün olarak F tipi operasyonu-nun bilançosunu anlamaya dönüktü.

Faflist rejim, bir yandan bu cezaevlerininmimari özelliklerini kiral›k medya arac›l›¤›ylakamuoyuna befl y›ld›zl› oteller olarak sunar-ken, di¤er yandan “laçka tipi cezaevleri” kam-panyas›yla mevcut cezaevlerinde otoriteoluflturamayacaklar›n› propaganda ediyordu.F tipini meflrulaflt›rma kampanyas›nda bafl-vurdu¤u yöntemler al›fl›lagelmifl komplocu,ikiyüzlü, kirli ve provokatif yöntemlerdi.

Cezaevlerinde özel besiye al›nm›fl çetelerbu kirli oyunu oynamada k›sa sürede sahneald›lar. Kürt ulusal hareketine karfl› sürdürü-len haçl› seferberli¤inde, kimini do¤rudandevletin örgütledi¤i, kimi de sivil faflist çetelerolarak örgütlenme olana¤› bulan ve devletinde teflvik etti¤i onlarca savafl ünitesinden ençaps›zlar› F tipi dönemde de rollerini oynama-

y› sürdürdüler. M‹T, J‹TEM ve polis örgütleriy-le ya da do¤rudan sermayenin çeflitli kesim-leriyle iliflki içerisinde olan Alaattin Çak›c›’danErgin kardefllere uzanan kiral›k çeteler Eski-flehir Özel Tip, Kartal ve Uflak gibi cezaevle-rinde silah, uyuflturucu, cep telefonu ve eldeettikleri di¤er olanaklarla kamuoyuna sunulu-yor, devletin, mimari yap›s›yla bu cezaevle-rinde hakimiyet kuramayaca¤›na vurgu yap›-l›yordu. Sanki çetelere sunulan olanaklar,devletin kimi kurum ve bürokratlar›nca sa¤-lanm›yormufl gibi… Uflak Cezaevi’nde y›llar-d›r yak›nlar›yla bile zor görüflen, yasal yay›nve kitaplar› al›nmayan politik tutsaklara kar-fl›n, Ergin kardefller çetesi bir kaç ay içerisin-de her türlü silah ve di¤er olanaklara nas›lulaflabiliyordu? Son derece aç›k. Bu çete ar-t›¤› Sabanc›’n›n öldürülmesinde yer alm›flMustafa Duyar’›n ortadan kald›r›lmas› gibi birçok kirli iflte kullan›lm›flt› ve kullan›lmaya de-vam edilecekti. Çeteler üzerinde cezaevleriprovokasyonlar›n› örgütleyen özel e¤itimliCeza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali SuatErtosun, Ergin kardeflleri kulland› ve F tipiprovokasyonun bir parças› olarak befl adli tu-tukluyu kurflun ya¤muruna tutman›n koflulla-r›n› haz›rlad›.

Devrimci ve komünistlerin flu ya da bu bi-çimde gelifltirecekleri taktik manevradan ba-¤›ms›z olarak, F tipi sald›r›s›n›n gelece¤i, po-litik duyarl›l›¤› olan ve küçük bir mant›k muha-sebesi yapabilen herkesçe bilinen bir gerçek-ti. Devrimci taktik, manevra ve gelifltirilecekkamuoyu deste¤i bu sald›r›y› bir dönem erte-leyebilir, sald›r›n›n dozaj›n› hafifletebilir vetecrit terörünün uygulanmas›nda kimi de¤iflik-likler yaratabilirdi. Koflullar, olanaklar ve yap›-labilecekler dikkate al›nd›¤›nda komünist vedevrimciler yaflanan konjonktürde hesaplar›n›bunun üzerine kurabilir/kurmal›yd›lar.

Ulucanlar katliam›ndan bafllayan çal›flma-lar, yürütülen mücadele, 1980 darbesindenbu yana cezaevi eksenli, toplumsal ilerici di-namiklerin öncü kesimini birlefltirmede bafla-r›labilen en ileri düzeyi yakalad›. ‹flçi s›n›f›n›nduyarl› kesimlerinden ayd›n ve sanatç›larauzanan öncü bölükler, F tipi hücre sald›r›s›nakarfl› tav›r ald› ve bu sald›r›y› geriletme kam-panyas›nda yer ald›lar. Bir süre duyars›z ka-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 1

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 22: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

lan, süreci kenardan izleyen ilerici, demokratve kimi devrimci parti ve örgütlerin önemli birkesimi F tipi sald›r›ya karfl› yürütülen müca-deleye kat›ld› ve bunu daha genifl kitleleremal ederek deste¤i büyütme çal›flmas›na gir-di.

Marksist leninist komünistler, bu çal›flma-lar›n bafllat›lmas› ve büyüyen bir kampanya-ya dönüfltürülmesinde do¤ru bir politik hat ge-lifltirdiler. Kuvvetlerini bu yönde yo¤unlaflt›rd›-lar. F tipi ile mücadeleyi d›flar›daki politik güç-lerin, ilerici öncü kesimlerin gündeminetafl›d›lar. Ve cezaevleri sorununda 1980’denbu yana ilk kez bu düzeyde politik duyarl›l›kyaratt›lar. Mücadeleyi büyütmenin öznesiyapt›lar. Cezaevi merkezli en üst düzeyde birirade çarp›flmas›n› erkene alacak bütün öne-ri ve giriflimlerle mücadele ettiler. (Çünkü da-ha sonraki geliflmelerin de gösterdi¤i gibi, buaraca zaman›ndan önce baflvurma yanl›fle¤ilimi öteden beri vard›.) Devrimci hareketinbirli¤ini sa¤layarak kitle deste¤ini geniflletmeyolunda yürüdüler. Faflist rejimin manevrala-r›n› bozmak için, ilerici, demokrat, duyarl› ay-d›n kifli ve kurumlar› kapsayacak en genifl ke-simleri hücre karfl›t› direnifl mevzilerine çek-me prati¤inde yo¤unlaflt›lar.

Yap›lan çal›flmalarla birlikte F tipine karfl›mücadelede bir kuvvet olufltu. Kamuoyunungündemine girdi. Hükümetin iradesini az çoketkiledi. Ama ayn› zamanda hükümet, çat›fl-man›n geliflim seyrini dikkate alarak haz›rl›k-lar›n› yo¤unlaflt›rd›.

AAyydd››nnllaarr››nn ttuuttuummuu vvee kkaarraarrss››zzll››kkllaarr

Politik tutsaklar› tecrit etme ve hücrelerdeteslimiyeti dayatma politikas›n›n mimari altya-p›s› olan F tipi sald›r›s›nda devlet, bafllang›ç-ta ald›¤› deste¤i kaybetmifl; tabutluk zindan-lar› toplumsal dinamiklerin ileri kesimleri nez-dinde meflrulu¤unu yitirmiflti. Devlet, sald›r›-dan savunmaya geçti. F tipi hücre sald›r›s›n-dan vazgeçmemeksizin, her gün her saat bucezaevlerinin AB standartlar›na uygun oldu-¤u, tecritin uygulanmayaca¤› vb. üzerindenaç›klamalar yapt›, tepkileri düflürmeye çal›flt›.Ama ayn› zamanda ard› ard›na kararl›l›k me-sajlar› veren hükümet yetkilileri, en son 5 Ara-

l›k tarihli Bakanlar Kurulu toplant› ç›k›fl›ndabizzat Baflbakan Ecevit’in a¤z›ndan F tipi ce-zaevlerinden vazgeçmeyeceklerini aç›klad›.Ölüm orucundakilere müdahelede buluna-caklar›n› ilan ettiler. Bakanlar Kurulu, yan› s›-ra ayd›n ve sanatç›lardan avukatlara, sa¤l›kemekçilerine, çeflitli demokratik kurum vemeslek kurulufllar›na hizaya girmeleri ça¤r›-s›nda bulunuyordu.

Devletin F tipi üzerinden dayatt›¤› çat›flmas›radan bir olay de¤ildir. Dolay›s›yla bu çat›fl-mada tutsaklara destek veren ayd›nlar, ayn›zamanda sald›r›lara hedef olmay› göze almakzorundayd›lar. Devletin politikas›na yedeklen-meyi reddeden, onurlar›n› koruyan kimi du-yarl› ayd›nlar daha ileri tutum almada ikircikliduruma düfltü, karars›zl›k gösterdiler. Devletburadan yüklendi. F tipi sald›r›s›na karfl› mü-cadelenin destek cephesinde çatlak yaratmaçabas› kâh tehditlerle, kâh yapt›¤› manevrave demagojiyle hep sürdü. F tiplerinin bir dö-nem ertelenece¤i, kimi kurumlar›n görüfllerinialarak toplumsal mutabakat temelinde, mi-marinin de tart›flma konusu yap›laca¤›n› ifadeetti.

16. madde kald›r›ls›n, tecrit projesine sonverilsin, F tipleri kapat›ls›n ana eksenli talep-lerle yürütülen kampanya, TMMOB, TTB, Ba-rolar vb. kurumlar bak›m›ndan yeni biçim al-maya bafllad›. Bu kurumlar›n baz› nü-anslar›na karfl›n yaklafl›mlar›, TTB Baflkan›Eralp Özgen’in a¤z›ndan flöyle özetlenebilir:“F tipi cezaevi fiziki yap› olarak ça¤dafl ve Ba-t› standartlar›na uygundur. Önemli olan bucezaevlerinde tecritin ortadan kald›r›lmas›,sosyal müflterek yaflam›n sa¤lanmas›d›r. Bi-lemiyorum uygulama nas›l olacak? E¤er uy-gulama tecrit fleklinde olacaksa biz buna kar-fl›y›z.”

Devletin yapt›¤› bütün aç›klama ve ma-nevralar, F tipi tecrit zindanlar›n›n meflrulaflt›-r›lmas› üzerinedir. F tiplerinin mimari yap›s›,iç dizayn› ise zaten tecrite göre yap›lm›fl vetecrit uygulamas›n›n en önemli basamakla-r›ndan birini oluflturmaktad›r. Ortak yaflamaalanlar› bir biçimiyle herkese aç›lsa bile, tecri-tin bir bütün olarak kalkmayaca¤› ve tretmanpolitikas›ndan devletin vazgeçmeyece¤i aç›k-t›. 19 Aral›k katliam› da baflka hiçbir gerek-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 2

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 23: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

çeyle izah edilemez. Ayd›nlar›n buradan ka-rars›zl›¤a düflmeleri, onun tarihsel kaderininbir parças› ve do¤rudan ezilenlerin saflar›ndataraf olma konum ve görüfl aç›s›ndan tutarl›bir çizgi izleyememesindendir. Devrimci hare-ketin politik yaklafl›mlar›n›n, sekter tarz›n›netkileyici bir faktör oldu¤unu da belirtmeliyiz.Ve bu tutum F tipi mücadelede geriye çekicibir rol oynad›, kamuoyu nezdinde olumsuz biretki yaratt›, mücadele cephesini daraltt›, çöz-dü.

1199 AArraall››kk kkaattlliiaamm›› vvee FF ttiippiinnddee yyeenniidduurruumm

Aral›k 2000’de F tipi mücadelesi en ileri,devlet ise en geri noktaya düfltü. Egemen s›-n›flar dengeyi bozmak ve yeniden inisiyatifiele almak, planlar›n› yaflama geçirmek içinhaz›rl›klar›n› sürdürdüler. 19 Aral›k vahfleti ta-rihte az görülmüfl, Türk burjuva devletinin enkapsaml› cezaevi katliam›d›r. Politika, gele-neksel “ez ve yok et” politikas›d›r. ABD ve ABemperyalistlerinin deste¤ini alan MGK iktida-r›, bütün dünyay› susturarak canl› yay›nda veel birli¤iyle, skorsky helikopterleri, ifl makine-leri, yang›n ve gaz bombalar›yla katliam› ger-çeklefltirdi.

Faflist diktatörlük 19 aral›k katliam›yla2000’e yak›n politik tutsa¤› F tipi zindanlarat›kmay› baflard›. Verili kuvvet iliflkileri koflulla-r›nda bunu baflarmas› onun gücünü de¤il,kanl› ve katil kimli¤ini sergiler. Ancak 19 Ara-l›k katliam› ve Aral›k ortas›ndan itibaren top-lumsal muhalefete; ama özellikle de F tipi sal-d›r›s›na karfl› direnen güçlere yönelik terörkampanyas›n›n etki ve sonuçlar› komünist vedevrimci tutsaklar›n F tipi zindanlara “nakille-ri” toplam olarak yeni bir durum meydana ge-tirdi.

19 Aral›k katliam› ve komünist ve devrim-ci tutsaklar›n F tipi zindanlara “nakli”yle devletbaz› hedeflerini gerçeklefltirdiyse de direniflik›rma amac›na ulaflamad›. Açl›k grevi veölüm orucu direnifli F tipi zindanlarda geniflle-yerek sürdü. ‹deolojik ve moral bak›m›ndandevlet yenildi. Çünkü direnifli k›ramad›¤› gibibütün yalanlar› da paramparça oldu. Kezadevlet aç›klad›¤› vaat ve taahhütlerinde dur-mayarak da sözüne güvenilmezli¤ini, demok-

ratik kamuoyu ile oynad›¤›n› sergiledi.19 Aral›k katliam›yla F tipi mücadelesinde

birinci evre kapand›. Devlet, 12 Eylül askerifaflist darbesini aratmayacak düzeyde iflken-ce, yasak, tecrit terörüyle rehabilitasyonu da-yat›yor. Tutsaklar, aylar boyu ölüm oruçlar›eflli¤inde günde birkaç defa dayaktan geçiri-yor. Faflist zorbal›k, 12 Eylül karanl›¤›nda bü-tün gücüyle yüklenerek teslim alamad›¤› tut-saklar üzerinde yeniden gücünü deniyor.

Kuflkusuz ki, direnme çizgisi ve zafere ki-litlenme ruhuyla bu sald›r› da püskürtülecek,zulmün ve zorbal›¤›n dayatmalar›, yasa veyönetmelikleri paçavraya çevrilecektir. Tutsakbedenlerde nak›fl nak›fl iflleyen, her bir hücre-si faflizmin en koyu duvarlar›n› parçalayangelece¤in ayd›nl›k filizleri olacakt›r. T›pk› 12Eylül’de ve hem de d›flar›da bir tek yaprakdahi k›m›ldamazken, zindan duvarlar› aras›n-da teslim olmayanlar›n, savafl› yeniden ve il-mek ilmek örmesi gibi, bugün sürdürülen dire-nifl, suskunlaflt›r›lm›fl ve korku denizinde etki-siz hale getirilmifl milyonlarca emekçiye yolgösterecek, ›fl›k tutacakt›r. Bu kararl›l›k var-d›r, ve tutsaklar devletin sald›r› politikas›n›narkas›ndaki stratejik plan›n bilincindedir. Bun-dand›r ki, F tipi sald›r›s›n›n tarihsel önemi ne-deniyle devrimci hareket tereddüt gösterme-yecek, kararl›l›kla direnifli sürdürecektir. Tec-ritin k›r›lmas›nda bedel ödemekten çekinme-yecektir. Bugüne dek sergiledi¤i çizgi bunukan›tlam›flt›r.

Bugün as›l sorun, d›flar›da etkisizlefltiril-mifl, ölüm orucunu kan›ksam›fl, F tipinde kat-ledilen yaflam karfl›s›nda duyars›zlaflt›r›lm›flilerici antifaflist kesimlerin suskunlu¤unu boz-mas›d›r. Daha bir kaç gün önce Ayd›n’da po-lisin katletti¤i bir Kürt emekçisi üzerine halk›nsoka¤a taflan öfkesi ortadad›r. Yol gösterildi-¤inde, do¤ru biçimlerde ve do¤ru zamandamüdahale edildi¤inde bu halk›n yapaca¤› çokfley vard›r. Bar›flç›l kitle eylemlerinden bas›naç›klamalar›na, semt yoksullar›n›n tepkileriniörgütlemekten gençlik, emekçi kad›n cephe-sine kadar çok yayg›n ve çok çeflitli eylem bi-çimleri bulmak ve örgütlemek mümkün. ‹n-sanl›¤›n gelece¤i karfl›s›nda s›nav verenlerinve en baflta da devrimci hareketin basiretinintutuldu¤u, inisiyatif ve organize etmede bafla-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 3

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 24: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

r›s›z kald›¤› görülmeli ve bu “çaresizlik” afl›l-mal›d›r.

RReeffoorrmmiissttlleerriinn FF ttiippii sseeffaalleettiiTürkiye devrimci hareketinin küçük de ol-

sa, baflar›lar›n›n tarihinde hiçbir belirgin roloynamayan reformist “solcular”, çat›flman›nsertleflti¤i her durumda devrimcilerin kimi ha-talar›n› da vesile yaparak; ama daha çok dabulunduklar› yerden demagojik tarzda sald›r›oklar›n› devlete de¤il, devrimcilere yöneltiyor-lar. Bu yönüyle zaman zaman karfl›devrimci‹P’le bulufluyor ayn› dili konufluyorlar.

Reformizmin sefaleti F tipi çat›flmas›ndada su yüzüne ç›kt›. ‹ki tutsak anas›n›n bürola-r›nda korunmas›na yürekleri yetmeyenler, ki-rifli bir bir kez daha k›rd›lar. Mürekkeplerini,“siyasetsizli¤in tasfiyesi”, “emekçi s›n›flar›nmücadelesine ba¤lanmayan”lar›n “ac› dersi”üzerine tükettiler. Yaflanm›fl onca vahfletinkarfl›s›nda, ak›l hocal›¤›na soyundular; adeta“siz de bizim gibi uslu dursayd›n›z, devlet desize dokunmazd›” nasihatlar›nda bulundular.

EMEP öteden beri bu tür sorunlardan ka-ç›fl›n yolunu, “s›n›f›n gündemi”nin arkas›nas›¤›narak yapmaktad›r. Onlar en pespayebiçimde sendikalizme yaslanmakta, kitle dal-kavuklu¤u yaparak sorunu savuflturmaktad›r.Onlara göre bo¤azlanan Kürt ulusal hareketi,kaybedilen HADEP’liler, cezaevi katliamlar›s›n›f›n gündemi de¤il. S›n›f, üç-befl kurufllukücret art›fllar›yla, sendikal sorunlarla, özellefl-tirme vb. durumlarla ilgili bas›n aç›klamalar›yapar ve bununla yetinir. Daha ileri ç›k›fllartehlikelidir ve toplumun di¤er sorunlar›nda tu-tum almak, etkili bir belirleyeni olmak s›n›f›nifli de¤il, kendini bilmez “solcu”lar›n iflidir!

Sahi, “emekçi s›n›flar›n mücadelesineba¤lanmayan, ona ba¤lanmak yerine kendikuyru¤una ba¤lanmak isteyen” diyerek dev-rimci, komünist parti ve örgütleri suçlayanEMEP reformistleri hangi devrimci kitle eyle-mine önderlik ettiler. Baz› sendika yönetimle-rinde “inisiyatif” sahibi olmalar›na karfl›n, ser-mayenin yedekledi¤i sendikalist platformlar-dan farkl› olarak hangi ç›k›fl› yapmay› baflara-bildiler. EMEP’in art›k bütünüyle omurgalafl-m›fl büyüklük efelenmesi ve kitle dalkavuklu-¤undan baflka tutar yan› olarak ne var? Sahi-

den, EMEP ne yap›yor? Kürt ulusuna ulusla-raras› emperyalist komplolar düzenlenir, HA-DEP binalar›ndan insanlar ç›kar›l›p bo¤azla-n›rken hangi proleter s›n›f tavr›n› gelifltirdi?S›n›f› hangi destek zemininde harekete geçir-di ya da toplumsal ilerici bir geliflmenin öncü-sü yapt›? Gazi ve Ümraniye katliamlar› karfl›-s›nda, komünist ve devrimci örgütleri, “gürül-tü gruplar›” ilan ederek teflhir tahtas›na oturt-maktan baflka ne yapt›? Ard› ard›na gelen ce-zaevi katliamlar› karfl›s›nda, o çok ba¤land›¤›partisiyle iflçi s›n›f›n› hangi s›n›f›n tavr›ndando¤ru kendi ad›na müdahale etme tutumunugelifltirdi vb. vb…?

EMEP, “politik öncü güç” olma argümanla-r›na s›k› s›k› sar›ld›¤› ve “s›n›f partisi” olman›nlafzi dayanaklar› üzerinde yaflamaya çal›flt›¤›için, kendisi bak›m›ndan tehlikeli olan ve ger-çekli¤ini deflifre edecek güçlere en fazla düfl-man olma tutumuyla komünist, devrimci hare-kete savafl açm›fl durumda.

ÖDP önderli¤i ise kendi sessizli¤i yetmi-yormufl gibi, faflizme karfl› mücadelenin enkararl› bölü¤ünü oluflturan devrimci tutsaklar-la dayan›flma içerisine giren kendi üyelerininkafas›na disiplin sopas›n› indirdi. Egemen s›-n›flara yaranma, AB borozanl›¤› zeminindeicazetçi politika yapan ÖDP önderli¤i, F tipisald›r›s›na karfl› mücadelesiyle destek verenkimi üyelerini partiden att›, kap›lar›n› tutsakyak›nlar›na açan kimi ilçe yöneticilerini de gö-revden uzaklaflt›rd›. ÖDP, isminde yer alan“özgürlük” ve “ dayan›flma” kavramlar›na tersorant›l› bir hat izledi, bizzat baflkan› UfukUras, a¤z›ndan tutsak direnifllerini k›rmayadönük görüfl ve aç›klamalar yapt›.

Yasal çerçeveye çekilmemifl, düzen içilefl-memifl komünist ve devrimci hareketi devletinöncelikle tecrit ve tasfiye etme çabas›na des-tek olunmufltur. Bulundu¤u her alanda, sendi-kalarda, kitle örgütlerinde bu örgütleri meflrugörmeme, tehlikeli göstererek teflhir etme çiz-gisi reformizmin devletle buluflan kirli renginigöstermektedir. F tipi sald›r›s› zemini üzerin-de de, toplumsal devrimci muhalefet güçleriy-le ba¤laflma, destek ve dayan›flma yönelimi-ni temsil eden kesimlerin tasfiye edilmesi,partinin gericileflme çizgisini güçlendirmeoperasyonudur. F tipi bu çat›flmay› gündem-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 4

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 25: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

lefltirdi, h›zland›rd›…Bol sosyalist söylemli S‹P de, EMEP’ten

çok farkl› bir yerde durmamaktad›r. Onlar da-ha çok, biraz da ba¤laflma içerisinde oldukla-r› “ayd›n” kesimle birlikte “en önemli” gün-demlerle meflguller. F tipi zindan çat›flmas›n-da sesi solu¤u ç›kmayan S‹P medyatik, bolkameral› Naz›m Hikmet’in mezar›n›n nereyetafl›naca¤› kampanyas› gündeme oturtulama-d› diye hayli hay›flanm›fl olmal›. Bundand›r ki,Aydemir Güler de bilinen kervana h›zla kat›l-d›: “Bu yolda ›srar edenlerin tasfiyesi kaç›n›l-mazd›”. Ne büyük kehanet! Ama bunlar, ikitutsak anas›n› partilerine konuk etmeye çeki-nen, bu kadarc›k yürek gücü, enerji ve karar-l›l›¤› olmayan ve bir de bu haliyle devrimlereönderlik (!) etmeye soyunanlar›n befl kurufllukde¤eri olmayan u¤ursuz öngörüleridir.

SSoonnuuçç oollaarraakkCezaevleri sorunu, s›n›f mücadelesinin bir

alan› olarak var olmaya devam edecektir.Devletle savafl halinde, iktidara muhalif güç-lerin gündeminden düflmeyecektir. ‹flçi,emekçi s›n›flar›n öncü kesimleri, ayd›nlar, ko-münist ve devrimciler için politik varl›klar›n›yok etmenin, iflkence ve katliamlar›n çark› ol-may› sürdürecektir. Cezaevleri sorunu bu ne-denle sadece güncel de¤il, ayn› zamandastratejik bir sorundur. Bugün ise duyars›zl›-¤›n, “çaresizlik” hastal›¤›n›n beyinleri kemirdi-¤ini, yürekleri afl›nd›rd›¤›n› görüyoruz. Yan›s›ra, baz› küçük hesaplar için ç›rp›narak öz-gürlük davas›n›n demokratik cephesinde yeralmay›, ayn› eksenli taleplerde güçlerin ortak-laflmas›n› sa¤layan ve cepheyi buradan bü-yüten siyaset tarz›n›n Türkiye ilerici, devrimcikesimlerinde bir türlü yaflam bulamam›fl ol-mas› en büyük handikap› oluflturmaktad›r.Keza, kitlelerle iliflkilenme biçimi de sekter veyal›t›lmaya aç›kt›r.

Muazzam bir demagojiyle kendilerini sos-yalizmin, demokrasinin savunucusu, iflçi s›n›-f›n›n öncüsü oldu¤unu iddia edenlerin F tipihücre dayatmas› karfl›s›ndaki kay›ts›zl›klar›ve hatta daha da ileri giderek bu mücadelenindestek dinamiklerini geriye çeken, da¤›tanburjuvazinin ve faflist diktatörlü¤ünün dolayl›yede¤i rolünü oynayan bu güçlere karfl› ener-jik ideolojik mücadele, antifaflist y›¤›nlar ara-s›nda gelifltirilmek zorundad›r. Reformizmi et-kisizlefltirmek bak›m›ndan, onun faflizme ye-deklenen ideolojik ve politik duruflunu antifa-flist kitleler nezdinde deflifre etmek, belirleyicibir öneme sahiptir ve antifaflist y›¤›nlar›nenerjisi ancak böyle bir mücadele ile ateflle-nebilir. Bu çemberi yarmak, çürüyen ve ba-takl›¤a dönüflen suyun ak›fl yönünü açmak,yaln›zlaflt›r›lm›fl devrimci tutsaklar›n direniflinid›flar›dan yeniden sarmalamak, sorumluluksahibi hiç kimsenin kaçamayaca¤› güncel birgörevdir.

Keza cezaevleri sorunlar› kitlelerin, enaz›ndan toplumsal öncü bölüklerin gündemi-ne sokulamaz, buradan toplumsal bir günde-me dönüfltürülemez ve sahiplenme duyarl›l›¤›gelifltirilemezse, her zaman tecrit ve kendisiy-le s›n›rland›r›lm›fl bir sorun olmaya devameder. Bu da devletin sald›r›lar›nda daha per-vas›z olmas›na vesile olur. Düzeyi yüksek vedo¤rudan politik bir sorun olmas› ve bugünkükonjonktürü dikkate ald›¤›m›zda kitlesel des-te¤in sa¤lanmas› zor olmas›na karfl›n imkan-s›z de¤ildir. ■

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 5

—— Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl ———

Page 26: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 6

KKüürreesseell ÖÖllççeekkttee TTeelleekkoommüünniikkaassyyoonn TTaallaannıı

Telekomünikasyon, devasa kârlı biralandır. Büyük yatırımları gerektiren tek-nolojiye sahip tekeller, bu alanda tekel kâr-larına kâr katmaktalar ve sektörün avan-tajlarıyla koflut di¤er alanlardaki etkilerinide güçlendirmekteler.

Di¤er taraftan emperyalist-kapitalistsistemin iflleyifli açısından iletiflim, yaflam-sal bir öneme sahiptir. Telekomünikasyonolmadan mali sektörün ifllem yapamaz du-rumda olaca¤ı açıktır; yerkürenin bir nok-tasından di¤er bir noktasına, saniyelerleifade edilebilecek ifllemlerin yapılması sa-dece ve sadece telekomünikasyon vasıta-sıyla olasıdır. Nasıl ki enerji, üretimin ol-mazsa olmaz bir ihtiyacı ve bu sektördekiözellefltirme saldırganlı¤ı da küresel öl-çekte fütursuzca sürdürülmekteyse, kapi-talizmin sinir sistemi olarak ifadelendirebi-lece¤imiz telekomünikasyon alanı da enaz o derece önemlidir.

Emperyalist flirketler, telekomünikas-

yon alanını küresel ölçekte paylafltılar vebu paylaflım, yeniden paylaflım/rekabetolarak devam etmektedir. Mevcut payla-flımda söz sahibi olan tekeller flunlardır:

Telekomünikasyon hizmeti kısmın-da:

1) American T&T (ABD)2) GTE (ABD)3) Bell South (ABD)4) Bell Atlantic (ABD)5) Southwestern Bell (ABD)6) Nippon T&T (Japonya)7) British Telecom (‹ngiltere).Telekomünikasyon malzemesi üreti-

cileri:1) American T&T (ABD)2) GTE (ABD)3) Motorola (ABD)4) NEC (Japonya)5) Fujitsu (Japonya)6) Siemens (Almanya)7) Bosch (Almanya)8) Alcatel (Fransa)9) Ericsson (‹sveç).Uluslararası sermayenin, kapitalizmin

TELEKOMÜN‹KASYONÖZELLEfiT‹RMELER‹

VE TÜRK TELEKOM TALANI

Page 27: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

“sinir sistemi” telekomünikasyon alanınıbizzat kontrolü altına almak istemesi, re-kabetinin bir gere¤idir. Azami kâr ve ulus-lararası planda sermaye hareketinin kont-rolü, uluslararası olmanın ön koflulların-dan oldu¤u için, bu alanın özellefltirilmesive özellefltirmede en avantajlı durumda ol-mak, uluslararası tekeller için çok önemli-dir.

Ülkelerin tamamına yakınında teleko-münikasyon sektörü, 1980’li yıllara kadarkamu idarelerinin elinde bulunmaktaydı.Bu durum, “küreselleflme hayranı” burjuvaliberallerin tabirince, salt, “alanın çok yük-lü yatırımlar gerektirmesi”yle açıklanamaz.

Kamu iletiflimi açısından oldu¤u gibi,savunma sanayii açısından da stratejikönemi bulunması, özellefltirilmesinin ‘dahageç’ ele alınmasına neden olmufltur.

BBaazzıı üüllkkeelleerrddeekkii tteelleekkoommüünniikkaassyyoonnöözzeelllleeflflttiirrmmeessii öörrnneekklleerrii::

‘80’li yıllarda bafllayan özellefltirme ör-neklerinden biri de ‹ngiltere’de gerçekleflti-rilmifltir. Kamuoyuna dönük olarak özellefl-tirme çalıflmaları, “halk kapitalizmi” adı al-tında yürütülmüfltür. “Sermayenin tabanayayılması”yla, çok büyük gelirler elde edi-lecek ve hissedar olan emekçilere ‘yüklü’miktarlarda geri dönecekti. Ama asıl he-deflenenin ne oldu¤u çok kısa sürede orta-ya çıktı; hisseler kısa sürede tekellerin eli-ne geçti.

* British Telecom: Kasım ‘84’te yüzde50.2’lik; Aralık ‘91’de yüzde 24,2’lik; Tem-muz ‘93’te yüzde 24’lük oranlarda özellefl-tirilmifltir. Geriye kalan ve “altın hisse” diyetabir edilen yüzde 0.5’lik bölümü de ‘97Temmuzu’nda özellefltirilmifl ve ‘kamu’ dı-flı tekellerin eline geçmifltir. Bu hisselerin,halka arz mı, ya da baflka biçimlerde mi ifl-lem gördü¤ünün hiçbir anlamının olmadı-¤ı, özellefltirme sisteminin geliflim seyriylebütünüyle ortaya ç›km›flt›r.

* ENTEL: Arjantin TelekomünikasyonKurumu’dur. Dıfl borç ödemeleri, dıfl borçaçı¤ının kapatılması için özellefltirildi. Sa-

tıfltan 5 milyar dolar elde edildi. Satıfl geli-rinin tamamı dıfl borç ödemelerinde kulla-nıldı. Art›k, Arjantin’de telefon almak içinbaflvuranlar bir yıldan fazla beklemek zo-rundadır. OECD verilerine göre uluslarara-sı görüflmeler ucuzlamıfl, yurt içi görüflme-ler pahal›laflm›flt›r.

* TELMEX: Meksika Telekomünikas-yon Kurumu’dur. 13 Kasım 1990’da yerli-yabancı ortaklı bir konsorsiyum tarafındansatın alınmıfltır. Konsorsiyumda yer alanflirketlerden birisi de ABD kökenli te-kel/dev flirket Southwestern Bell’dir.

NTT: Japonya’da kamuya ait olan tele-kom iflletmesidir. NTT’in (Nippon Teleg-raph and Telephone) adı de¤ifltirilmifltir.

Almanya’da, Fransa’da ve baflka birçokemperyalist ülkelerde ve yeni sömürge ül-kelerde, telekom özellefltirmesinde çetinrekabet sürdürülmüfl ve hâlâ da sürdürül-mektedir. Giderek daha az sayıda çokuluslu tekel, telekomünikasyon sistemineküresel çapta hakim olmaya çalıflmakta-dır. Telekomünikasyan sektörü, uluslara-rası planda rekabetin en keskin oldu¤usektörlerin baflında gelmektedir.

Bu sektördeki özellefltirmelerin bazısonuçları flöyledir:

* Telekomünikasyon hizmetlerinin kali-tesi düflmüfltür.

* Fiyatlar artmıfltır; ço¤unlukla yurt içi fi-yatları, yurt dıflı fiyatlarını geride bırakmıfl-tır.

* Küresel boyutta tekelleflme hızlanmıflve sektörde birkaç çok uluslu tekel hakimolmufltur.

* ‹stihdam düflmüfl; çok sayıda iflçi veemekçi memur iflten çıkartılmıfltır.

* Sendikasız çalıflanların sayısı artmıfl-tır.

TTüürrkkiiyyee’’ddee tteelleekkoommüünniikkaassyyoonn ttaallaannıı::TTüürrkk TTeelleekkoomm’’uunn öözzeelllleeflflttiirriillmmeessii

Türkiye’de telekomünikasyon alanında-ki ilk özellefltirmeye, telekomünikasyonmalzemesi üreten firmalardan, NETAfi veTELETAfi ile bafllanmıfltır. Türk Tele-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 7

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 28: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

kom’un (TT) özellefltirilmesi ise daha son-raki süreçte gündeme gelmifltir.

TT, nispeten modern teknoloji ile dona-tılmıfltır. Mevcut haliyle o, uluslararası ser-mayenin ifltahını kabartmaktadır. Teknolo-jisi ve pazar alanının büyüklü¤ü belirleyicirol oynamaktadır. Bu durumu Türk burju-vazisi de biliyor ve TT’un özellefltirilmesin-de “pahalı satıfl” için koz olarak kullanma-ya çalıflıyor. Yapılan yatırımlar da bu ama-ca yöneliktir. Bu alandaki özellefltirme, de-¤iflik biçimlerde de olsa zaten bafllanmıfldurumda.

AAflflaammaallıı öözzeelllleeflflttiirrmmee hhaattttıı::Devletin aflamalı özellefltirme hattın-

dan yürüme nedenlerinden birisi, ünitele-rin aynı anda teknolojik yenilenmesi ve ka-pasite artırımının sa¤lanamamasında be-lirleyici olan büyük boyutlarda nakit serma-ye ihtiyacıdır. Ancak asıl belirleyici neden,telekomünikasyon alanının, bütününün ay-nı anda özellefltirilmesi durumunda karflı-laflılacak genel kamuoyu tepkisinin veözelde de çalıflan emekçilerin gösterece¤itepkinin boyutları ve olası di¤er alan vesektörlerdeki özellefltirme, tafleronlafltır-ma, sendikasızlafltırma, iflten atma vd. ne-denlerle biriken tepkilerin, aynı kanaldabirleflerek mücadeleye dönüflmesidir.

Bu alandaki özellefltirmede söz konusuolan temel etkenler, yol ve yöntemler belir-lenmifltir. Bu özellefltirme hattına uygunözellefltirme örneklerden bazıları flöyledir:

Birinci örnek; 1 Ocak ‘84’te yapılan ya-sal düzenlemeyle tafleronlafltırma bafllatıl-dı. Böylece kamu ihtiyacı için kurulanPTT’nin, çıkarılan Telefon fiebekeleri Yö-netmeli¤i ile malzemeleri PTT tarafındanverilerek, hat çekme vb. hizmetlerde tafle-ronlaflma adımı atıldı. Böylece, 406 sayılıyasa ile 4 fiubat 1924 tarihinde kamu ihti-yaçları için kurulan PTT’nin, “Posta Telg-raf” ve “Telekom” olarak ayrılmadan önce,özellefltirilmesine bafllanmıfl oluyordu.

‘85 yılında PTT’nin özellefltirilmesi fiilenbaflladı. ANAP hükümeti, Amerikan Mor-gan Enstitüsü’ne hazırlattı¤ı Morgan Ra-

poru ile özellefltirme talan›na start vermifloldu. “Kamu yararı” bir kenara itildi ve bü-tün düzenleme, kapitalizmin azami kâr ya-sasının dolaysız yaflama geçirilmesine gö-re yapıldı; önceki süreçte kamu yararınagöre hizmet ulafltırılan alanlar, kâr ve gö-rece kârı düflük alanlar olarak ikiye ayrıla-rak tespit edildi. 1995 yılında da Telefonve Posta idareleri birbirinden ayrıldı. Tele-fon idaresi, Telekom A.fi. olarak Kamu ‹k-tisadi Teflekkül’ü haline getirildi. Önceli¤ikârlı K‹T’lerin özellefltirilmesine veren dev-let, Telekom’u yabancı ve yerli sermaye-nin talanı için hazırladı.

Telekomünikasyon alanındaki di¤erözellefltirme, kablolu TV hizmetlerinde‘91’den itibaren bafllatıldı. Pilot bölge ola-rak belirlenen Ankara’dan sonra 9 ilde da-ha yaygınlafltırıldı. Bu özellefltirme, 6 ya-bancı kökenli flirket konsorsiyumunun or-taklıklarına; iller ve semtlerine göre pay-lafltırıldı. ‘97’de verilen ihaleyle kablolu TVhizmeti, 10 yıllı¤ına özel flirketlere devre-dildi. TT’un rolü; yalnız, hizmetin karflılı¤ı-nın tahsil edilmesi ve bu özel flirketlerepaylarının ödenmesiyle sınırlandırıldı.

Farklı biçimleriyle de özellefltirmeleryapılmıfltır. Bunlardan birisi, Türkiye Pa-ket Anahtarlamalı Data (TURPAK) flebe-kesi için, Northern Telecom ile ‘88’in 15Aralık’ında “gelirlerin bölüflülmesi”ne da-yanan sözleflme imzalanarak yapıldı.TURPAK’ta devreye sokulan özellefltirmeyöntemine göre, TURPAK yazılım ve teç-hizatlarını PTT’ye teslim ederek montajı-nın yapılması karflılı¤ında Northern Tele-com, gelir payı almaya baflladı. ‹mzalanansözleflme 7 yıllıktı. PTT, sözleflme uyarın-ca yıllık gelirinin belirlenmifl miktarını Nort-hern Telecom’a verecekti. 7 yılın tamam-lanmasıyla bu teçhizatlar Telecom’a dev-redilmifltir.

Di¤er örnek; PTT ile uydu yer istasyon-ları gelirlerinin paylaflımı üzerinden COM-SAT Dijital Hizmetler A.fi. arasında imza-lanan anlaflmadır. Bu sözleflmeye göreABD kökenli flirket, ‹stanbul Acıbadem’de-ki PTT hizmet binasına Uydu Yer ‹stas-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 8

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 29: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

yonları Sistemleri’ni monte etmifltir. ‹stas-yondan sa¤lanan gelirin ilk 4 yılı için yüz-de 60 PTT, yüzde 40 COMSAT pay almıfl-tır. ‹kinci 4 yıl boyunca PTT yüzde 40,COMSAT yüzde 60 gelir paylaflımına gidil-mifltir.

Daha sonrası süreçlerde de böylesisözleflmelerin imzalanmasına devam edil-mifltir. ‘95’te SATKO, ‘97’nin 7 MartındaERE Mühendislik ile yapılanlar da benzerözellefltirme örnekleridir.

Uydu hizmetlerindeki özellefltirme ise15 Aralık 1995 tarihli Bakanlar Kurulu ka-rarıyla gerçeklefltirilmifltir. Karar uyarıncaTT, Fransız Aerospatiale flirketi ile ortaklıkkurdu. Sözleflmeye göre Türksat uyduları-nın imalini JV gerçeklefltirecek ve mülkiye-ti JV’ye kalacak. Yeni uydular dıflında eskiuydulara ait trasponderler JV tarafındanpazarlanacak.

TTeelleekkoommüünniikkaassyyoonnddaa,, GGSSMM’’nniinn ttaallaannıı::GSM, cep telefonları sistemi hizmetidir.

Özellefltirilmesine ‘94 yılında iki konsorsi-yum ile bafllanmıfltır.

Yapılan sözleflmelerin ilki TURKCELKonsorsiyumu (Çukurova ve Kavala Grup-ları, Ericsson Telekomünikasyon A.fi., Te-lecom Finland, Penta A.fi.) ile l Temmuz1993’de gerçeklefltirilmifltir.

Sözleflmenin di¤eri ise, TELS‹M Kon-sorsiyumu (Teletafl, Simko, Siemens, Al-catel Sel, Detecon) ile 2 Temmuz 1993’teyapıldı. Sözleflmelerin her ikisi de “gelirpaylaflımı” üzerinden yapıldı. Hukuki te-meli 2983 Sayılı Yasa ve 233 SayılıKHK’lere dayandırılmıfltı.

Sözleflmelere göre, KDV ve haberlefl-me vergisi çıkartıldıktan sonra geriye ka-lan gelirden yüzde 32,9’u Türkcell’e veTelsim’e ödenecek, yüzde 67.1’i PTT’yekalacaktı. Bu sözleflme 27 Nisan 1995’te500’er milyon dolar karflılı¤ında, “lisanssözleflmesi”ne dönüfltürüldü. Böylece ifl-letme lisansı anlaflması yapıldı. 2 yıl sü-reyle cep telefonu hizmetlerinden elde edi-lecek gelirin yüzde 74’ü Türkcell’e ve Tel-sim’e, yüzde 11’i TT’ye ve kalan yüzde

15’inin de hazineye bırakılması sa¤landı.Yapılan bu özellefltirmeler sonucunda ceptelefonu hizmetleri Telsim ve Türkcell’detekelleflmifl oldu.

Sözleflmede abone sayısının 400 biniaflması durumunda üçüncü bir lisans ön-görülmesine ve bu yılın ilk çeyre¤i sonun-da abone sayısı Türkcell’de 6,5-7 milyonuve Telsim’de de 1,5-2 milyonu geçmesinera¤men, anlaflma gere¤i yeni bir lisans yö-nünde atılmıfl bir adım henüz bulunma-maktadır.

Üstelik daha anlaflma yapıldı¤ı tarihler-de yapılan açıklamalarda Ulafltırma Ba-kanlı¤ı’nın 2006 yılı için abone sayısındaöngördü¤ü rakam “6 milyonun aflılaca¤ı”yönündeydi! Oysa bafllangıçta iki tekelle li-sans sözleflmesi yapılmasaydı, Tele-com’un 10 yılda 7,5 milyar dolarlık kazan-cı olacaktı. Bilinmesine karflın yeni bir li-sans sözleflmesi yapılmamıfl ve bu iki te-kelin çıkarları esas alınmıfltır.

Devletin, yatırım ve iflletme sahibi ko-numundan çıkartılarak, halka daha iyi hiz-met edece¤i iddiasında bulunanların, “hal-ka hizmet”ten anladıkları, toplumsal kaza-nımların tekelci sermayeye peflkefl çekil-mesi ve her durumda emperyalizm ve ifl-birlikçilerinin çıkarlarının kollanması ger-çe¤idir.

““ÖÖzzeelllleeflflttiirrmmee ggeelliirrlleerrii”” aallddaattmmaaccaassıı::Özellefltirme gelirleriyle “dıfl borçların

ödenece¤i ...”, “enflasyonun azaltılaca¤ı...”, “daha kısa sürede ekonomik refahaulaflılaca¤ı ...” söylemleri, burjuva partile-rin her zaman kullandıkları demagojidenbaflka bir fley de¤ildir.

‹flçi ve emekçi kardefllerimizin gaspedilmifl alın terinden baflka bir fley olma-yan vergilerle yapılan K‹T’lerin emperya-list tekeller ile iflbirlikçi yerli sermaye grup-larına nasıl peflkefl çekildi¤i, fiubat ‘99’akadar yapılan Özellefltirme Satıfl GelirleriVe Harcama Giderleri dengeleriyle aleni-dir.

Aleniyetin belgeleri, do¤rudan birinci el-den; Özellefltirme ‹daresi Baflkanlı¤ı, Tür-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 2 9

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 30: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

kiye’de Özellefltirme Bülteni, fiubat 2000 sayısında sergilenmifltir. Afla¤ıdaki veriler, özel-lefltirme aldatmacası gerçekli¤inin orijinal aktarımıdır:

Bu tabloda yer alan rakamlar, Özellefltirme Fonu Hesabı ile özellefltirme uygulamaları-na iliflkin di¤er özel hesaplara nakit girifl tutarını göstermektedir. Özellefltirme uygulama-

larında kullanılmak üzere Dünya Bankası tarafından açılan kredi ile bazı uluslararası ku-rulufllardan sa¤lanan kredi ve hibeden kullanılan tutarlar da tabloda verilmifltir.

Kaynak: Ö‹B (Özellefltirme ‹daresi Baflkanlı¤ı) Türkiye’de Özellefltirme Bülteni, Aralık1999.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 0

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Tablo 1:Özellefltirmeden yapılan tahsilat – TL, $ ve cari olarak

milyar TL ve milyon $

Özellefltirme ve di¤erleri ile toplam tahsilat 1986-96 1987 1998 Toplam % TL/$

Özellefltirmelerden yapılan tahsilat 61,291.9 56,064.2 238,956.2 356,267.1 TL2,793.0 361.9 945.7 4,100 68.4 $

-Blok satıfl 36,592.2 41,887.4 61,730.3 140,209.9 TL1,305.8 276.7 248.2 1,830.7 44.7 $

-Tesis ve varlık satıflı 10,938.5 13,51.0 22,289.5 46,738.0 TL201,5 81.5 81.9 364.9 8.9 $

-Serm. piyasasına arz 1,412.5 56,258.2 57.670.7 TL424.5 222.4 646.9 15.8 $

-Uluslararası kur. arz 6,406.2 97,561.3 103,967.5 TL316.3 389.0 705.3 17.2 $

-‹MKB’de satıfl 4,977.0 564.1 5,541.1 TL524.1 389.0 705.3 17.2 $

-Yarım kalmıfl tesis satıflı5.0 321.1 1.7 327.8 TL1.4 1.7 0.01 3.1 0.1 $

-Bedelli devir 960.5 345.7 551.1 1,857.3 TL19.4 2.0 2.10 23.5 0.6 $

Rehinli Hisse satıflı 3,729.8 3,729.8 TL60.9 60.4 1.0 $

Temüttü kazançları 31,012.6 36,128.7 39,852.6 106,993.9 TL1,050.2 244.00 152.0 1,446.2 24.1 $

Borç anapara tahsili 607.0 150.0 757.0 TL12.1 0.5 12.6 0.2 $

Borç/ tahvil faizi geliri 446.6 1,622.2 2,068.8 TL7.6 6.9 14.5 0.2 $

Di¤er 109.0 68.1 239.4 416.5 TL9.5 0.5 1.0 11.0 0.2 $

Borçlanma 13,456.9 170.2 20.000.0 33,647.1 TL283.0 1.0 66.3 350.3 5.8 $

-Bono ihracı 1,000.0 20,000.0 21,000.0 TL24.1 66.3 90.4 $

-Dıfl kredi ve hibe 12,456.0 170.2 12,627.1 TL258.9 1.0 259.9 $

Genel Toplam 110,608.6 92,431.0 300,820.0 503,859.5 TL4,215.8 607.4 1,172.4 5,995.5 100 $

Page 31: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Tablo-I b’de özellefltirme gelirleri toplamının 503 trilyon 859 milyar 500 milyon TL oldu-¤unu gösteriyor. Tablo-II’de ise özellefltirme harcamaları toplamının 506 triyon 661 milyar200 milyon TL oldu¤unu görüyoruz. Devletin u¤ratıldı¤ı zarar, asıl tabiriyle iflçi ve emekçi-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 1

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Tablo 2:Özellefltirme için harcamalar – TL, $ ve cari olarak

milyar TL ve milyon $

1986-96 1987 1988 Toplam % TL/$

‹lgili kurulufllara aktarımlar 52,449.6 37,179.0 141,547.6 231,176.0 TL

2,486.6 241.0 534.9 3,360.5 58.2 $-Sermaye ifltiraki 28,947.4 13,506.7 92,547.5 135,001.6 TL

1,952.6 88.0 350.2 2,388.8 $-Kredi olarak verilen borçlar 14,329.9 21,028.4 40,514.9 75,873.2 TL

247.7 134.5 151.4 533.6 $-Sosyal yardım zammı ödemeleri 2,087.4 1,416.7 1,474.9 4,979.0 $

30.3 9.6 5.8 45.7 $-Özellefltirmeye ba¤lı ifl kaybı tazminatı 760.9 289.7 2,347.1 3,397.7 TL

10.2 2.3 8.9 21.4 $-Özellefl. sonrası tazm. ve pers. ödemeleri 1,677.9 181.1 2,989.7 4,848.7 $

38.4 1.1 11.9 51.5 $-Yüzde 30 erken emeklilik prim ödemeleri 500.7 148.2 402.9 1,051.8 TL

8.0 1.0 1.5 10.5 $-Özellefl. tahsilatından ilgili kurlfl. ödeme 4,145.4 608.2 1,270.6 6,024.2 TL

299.4 4.5 5.2 309.1 $

Tanıtım/Danıflmanlık harcamaları 2,214.9 715.8 2,530.8 5,461.5 TL

205.2 4.4 9.7 219.4 3.8 $-Denetim, danıflmanlık giderleri 944.7 604.0 1.298.6 2,847.3 TL

38.0 3.8 4.9 46.7 $-‹hale ilan giderleri 371.3 98.7 1,154.6 1,624.6 TL

26.3 0.5 4.7 31.5 $-Reklam ve tanıtım giderleri 272.9 13.1 77.6 363.6 TL

6.7 0.09 0.1 6.9 $-‹MKB hisse senedi alım giderleri 626.0 626.0 TL

134.2 134.2 $

Borç ödemeleri 4,757.4 9,691.3 120,797.0 135,243.7 TL

71.7 62.3 466.0 600.0 10.4 $-Özellefltirme bonosu anapara 1,000.0 76,282.3 77,282.3 TL

21.7 291.6 313.3 $-Özellefltirme bonosu faiz 270.0 30,423.7 30,693.7 TL

6.0 124.2 130.2 $-Di¤er borç 3,485.4 9.691 14.091 27,267.7 TL

44.0 62.3 50.3 156.6 $

Di¤er harcamalar 50,658.2 39,021.3 45,100.9 134,780.4 TL

1,156.4 260.0 174.9 1,591.3 27.9 $-Gen. yönt. gider. için idare. bütç. aktarım 395.0 695.0 5,102.5 6,192.5 TL

6.0 4.7 19.6 30.3 $-Hazineye aktarma 49,497.3 38,277.8 38,740.7 126,515.8 TL

1,120.4 255.0 150.4 1,525.8 $-Di¤er kullanımlar 765.9 48.5 1,257.7 2,072.1 TL

30.0 0.3 4.9 35.2 $Genel toplam 110,078.1 86,607.4 309,976.3 506.661.2 TL

4,019.9 567.7 1,185.5 5,773.1 100.0 $Harcamaların özellefltirme tahsilatına oranı (%) 179.6 154.5 129.7 142.2 TL

143.9 235.6 221.6 140.8 $Kaynak: Ö‹B, Türkiye’de Özellefltirme Bülteni, fiubat 2000

Page 32: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

leri aldatmanın faturası, 2 trilyon 801 mil-yar 700 milyon TL’dir. Ancak bilinmelidir ki,bugüne kadar yapılan özellefltirmelerdeniflçi ve emekçilerin zararı, gelir ve harca-maların toplamı kadardır. Çünkü satılan,kendi iflgücünün ürünüdür. K‹T’lerin cazipkoflullarda peflkefli için yapılan harcamalarda kendi alın teridir.

Özellefltirme ‹daresi Baflkanlı¤ı’nın zo-runlu açıklamaları, emperyalizm ve ser-maye uflaklı¤ın›n ve iflçi ve emekçi halk-larımıza ihanetin resmidir. Neticede özel-lefltirme masrafları olarak gösterilen giderkalemlerinin, kimlerin kiflisel servetlerininkatlanması u¤runa harcandı¤ı, özellefltir-me geliri olarak ifade edilen satıfl rakamla-rının, her zaman “gerçek de¤erinin yarı-sı”ndan, hatta daha az oluflu, tartıflmalarınkamuoyuna yansımasıyla tablodaki gös-tergelerde yer almayan “satıfl gelirlerinin”belgesiz kısmının hangi kifli, çevre ve ku-rumlara, rüflvet/‘hediye’ olarak peflkefl çe-kildi¤i de inkar edilemez gerçeklerdir. Tabiibunların açı¤a çıkması ise egemen kliklerdalaflının sertleflti¤i, “kirli çamaflır kartla-rı”nın karflılıklı misillemelerle ortaya kona-ca¤ı dönemlerde olmaktadır.

TTeelleekkoomm// GGSSMM öözzeelllleeflflttiirrmmeessii vvee ddeepp--rreemm::

Özellefltirmenin yarattı¤ı sonuçlardanbiri de 17 A¤ustos depreminde ortaya çık-mıfltır. Deprem sonrasında cep telefonlarıçalıflmamıfltır. Cep telefonlarının deprembölgesinde çalıflmamasının nedeni, Bafl-bakanlık Teftifl Kurulu’nun konuya iliflkinhazırladı¤ı raporda flöyle tespit edilmifltir:

“* Deprem bölgesinde bulunan Telsimve Türkcell’e ait baz istasyonlarının yüzde50’si hasar görmüfltür.

* GSM operatörlerinin ‘acz’i tespit edil-mifltir.

* Telsim ve Türkcell flirketleri ile yürütü-len görüflmelerde gündeme gelen ve fir-maların 400’er bin aboneden toplam 800bin abonesi olmasını öngören hükmü, “ge-çersiz” olarak sözleflme metninden çıkarıl-mıfl ve iki flirketin abone sayısı 8.5 milyo-

nu bulmufltur. * Sözleflmeler ‘flaibeli’ duruma gelmifl-

tir.* Türkcell ve Telsim’in abone sayısı her

geçen gün artmasına karflın, bu durum ya-tırımlara yansıtılmamıfltır.

* Yatırımlar, pik (telefon trafi¤inin yo¤unoldu¤u) saatler dikkate alınarak yapılma-mıfl ve iyi planlanmamıfltır. Abone artıflla-rı, gerekli yatırım artıfllarından fazladır.

* Sözleflmeler gere¤i devlete sunulma-sı gereken faaliyet raporları, Turkcell veTelsim’in tek yanlı inisiyatiflerine bırakıl-mıfltır. Arama blokaj (operasyon kusuruyüzünden gerçekleflmeyen görüflme) içinsözleflmelerde bulunan yüzde 5’lik oranaflılmıfltır.

* Sözleflmeye göre, bu durumda devle-tin tek taraflı olarak iki flirketle yaptı¤ı söz-leflmesinin fesih kararı hakkı olmasınara¤men, bu hak devlet tarafından kullanıl-mamıfltır.

* Ulafltırma Bakanlı¤ı’nın konuyla ilgilibürokratlarının görevi ihmal suçu nedeniy-le TCK gere¤i yargılanması gerekmekte-dir.

* Herhangi bir konuflma karflılı¤ı olma-dı¤ı halde, abonelerden her ay alınan ‘Sa-bit Ücret’in hangi amaçla alındı¤ı belli de-¤ildir.”

Görüldü¤ü gibi, yapılan özellefltirmesözleflmelerinin, türü ve biçimi ne olursaolsun, neredeyse hiçbirinde sözleflme ku-rallarına uyulmuyor; sermaye, var olanı“azami kâr” u¤runa tüketip ‘kullanılamaz’hale getirmenin peflindedir. Yanı sıra hiz-met gelirlerine, sözleflmeler dıflında ek‘araç’lar ekleyerek, kullanıcıların zorunlukılındı¤ı ödemelerle kârına kâr katmakta-dır. Abonelerden her ay zorunlu olarak alı-nan sabit ücretlerden bir-iki tekelin elde et-ti¤i gelir, her ay için 17 trilyon TL’yi aflmak-tadır.

Tüm bu uygulamalar zinciri sonrası,“Telekom’un Özellefltirilmesi” adı altındayapılan talan flu flekilde gerçekleflmifltir:

1) Telefon ve kablolu TV flebeke hiz-metleri, büyük kentler dahilinde l Temmuz

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 2

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 33: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

1986’dan günümüze özel flirketler tarafın-dan yapılmaktadır.

2) 1997 yılı itibariyle kablolu TV flebekeyapımının yanı sıra, iflletilmeleri de özelflirketlere verilmifltir.

3) 18 fiubat 1991 tarihli “uydu yer istas-yonu gelir paylaflımı”, anlaflmalar sonu-cunda PTT ile ABD kökenli COMSAT flir-keti ortaklı¤ıyla yürütülmektedir. ‹lk dörtyıllık kârın yüzde 60’ını PTT, yüzde 40’ınıCOMSAT alıyor. Abone yaygınlaflmasınınzaman alaca¤ı ve kazancın ilk dört yıl son-rası artaca¤ı çok açık. Bu durumda COM-SAT’ın çıkarları gözetilerek ikinci dört yıllıkkazanç oranlarında payı yüzde 60 belirlen-mifltir ve geriye kalan yüzde 40 PTT’ye lüt-fedilmifltir.

4) GSM’de yapılan 27 Nisan 1998 tarih-li özellefltirme sonucu, Türkcell ve Tel-sim’e sadece 400 bin abone için l milyardolarla ve 28 yıllı¤ına satılan sistemde da-ha flimdiden abone sayısı 8 milyonu geç-mifltir. Ama anlaflmada belirlenen gelirinyüzde 74’ü Türkcell ve Telsim’e, yüzde15’i Hazineye ve geriye kalan yüzde 11’iise Telekom Afi.’ye bazındaki bölüflümedevam edilmesi, sözleflme kapsamınınde¤iflmeyen neredeyse tek maddesidir.

5) 16 Kasım 1995’te yapılan özellefltir-me ile internet hizmetleri SPRINT, SAT-KO, ODTÜ konsorsiyumuyla gelir paylaflı-mı üzerinden sa¤lanmıfltır. TURNET (Ulu-sal internet a¤ı) ihalesini alan konsorsi-yum, 7 yıllık sözleflme gere¤i ilk yıl yüzde70.2 olan TT’un payını her yıl arttırarak 7.yıl sonunda yüzde 79.6’ya çıkaracaktır.Sözleflme sonunda mülkiyet Telekom’ageçecektir.

Kısaca; Telekom hizmetlerinin tamamı-na yakını, özel flirketlere, özellefltirme adıaltında peflkefl çekilmifltir. Özellefltirmesözleflmesine uymayan flirket, salt yüksekkâr amacıyla çalıflmıfl, yatırım ve hizmettaahhütlerini bir kenara itmifltir.

KKâârrllıı KKuurruulluuflfl:: TTeelleekkoomm..Telekom, oldukça karlı bir kurulufltur.

Bundan dolayı özellefltirmelerde sermaye-

nin “hedef gözbebe¤i”dir ve sürekli, günceltartıflmalara ve siyasi parti temsilcileri ara-sında çıkar dalaflına neden olmaktadır.

Telekom, TRT ve Posta iflletmelerininzararını karflıladıktan ve hazineye yüzde15 pay verdikten sonra, yılda ortalama 1.2milyar dolar kâr eden bir kurulufltur.

Basında açıklandı¤ı kadarıyla de¤eri10 milyar dolar olarak belirlenen TT, satıflyasasına göre yüzde 20’si emperyalist-ka-pitalist tekellere blok, yüzde 14’ü de em-peryalist-kapitalist tekellerle ortaklı¤a gi-ren iflbirlikçi yerli tekellerin konsorsiyumla-rına satılacaktır. Söz konusu payın de¤ereoranı olarak, toplamda elde edilecek mik-tar, 3.9 milyar dolardır. Bu ise TT’un üç yıl-lık kârıyla (bugünkü koflulların devamı du-rumunda) yaklaflık aynı düzeydedir. So-nuçta üç yıllık kârı için TT’un ya¤ma ve ta-lanı planlanmaktadır.

TTeelleekkoomm’’ddaa iissttiihhddaamm::Türk Telekom, 75 bin civarında iflçi ve

emekçinin istihdamını sa¤layan bir kurum-dur. Bir iflçi ailesini ortalama 4 kifli üzerin-den hesaplandı¤ımızda 300 bin insanınyaflam kapısıdır.

Telekom bünyesinde çalıflan sayısı(‘99 itibariyle):

- Daimi iflçi sayısı: 201 - Geçici iflçi sayısı: 23 bin 799- Kadrolu memur sayısı: 959- Sözleflmeli memur sayısı: 48 bin 070 - Toplam çalıflan sayısı:73 bin 029. 1999 yılının ilk ayı itibariyle telekomüni-

kasyon personeli baflına düflen hat sayısıTürkiye’de 269 iken, Avrupa’da 50 idi.

Telekom’da ‘99’un ilk 6 ayı itibariyle 18bin 060 kullanılabilir kapasite mevcuttu.Bu rakam 6. ayda 19 bin 659’a çıkmıfltır.Bu durum, talep yo¤unlu¤unu ve kapasiteartımının ne kadar hızlı oldu¤unu gösterir.

TT, istihdam ve kâr getirifli açısındançok önemli bir olanaktır.

TTeelleekkoomm ppeeflflkkeeflfliinnddee iizzlleenneenn hhuukkuukk yyoo--lluu::

Burjuva diktatörlüklerinin tamamında

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 3

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 34: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

oldu¤u gibi Türkiye’de de hukuk, sermaye-nin varlı¤ı ve bunun teminat altına alınma-sı üzerinden flekillenmifltir. Mahkeme sa-lonlarında yazılmıfl olan “Adalet MülkünTemelidir” özcesi bunun açık ifadesidir.Burjuva devlet, sermayenin nesnel hare-keti önündeki engelleri yıkmak için, onunengelsiz geliflmesini sa¤lamak için hukukitedbirler almaktan ve bunun için gerekliyasaları çıkartmaktan geri kalmaz. Özel-lefltirmeyi kolaylafltıran yasalar da onunbu türden faaliyetine bir örnektir. Türki-ye’de burjuvazi, özellefltirmede sermaye-ye hukuksal olanakları afla¤ıda ifade edil-di¤i gibi sa¤lamıfltır.

3 Mayıs 1995 tarihli 4107 sayılı yasa iledaha önce Ulafltırma Bakanlı¤ı’nda olanyetki, Özellefltirme ‹daresi Baflkanlı¤ı’na(Ö‹B) verilmifltir. Ancak söz konusu bu ya-sa, yürürlü¤e konulmamıfltır. 5 Mayıs1996’da çıkarılan 4000 sayılı yasa ile tele-komünikasyon hisselerinin yüzde 34’ününsatıflına Bakanlar Kurulu’nun karar vere-ce¤i belirlenmifltir. Bu yasaya istinadende¤er tespit komisyonu oluflturulmufltur.Son olarak çıkarılan 29.01.2000 tarihli ve4502 Sayılı Yasa ile TT’un özellefltirilmesi-ne karar verilmifltir. Bu yasayla telekomü-nikasyon hizmetlerinin, temel ve katmade¤erli hizmetler olarak özellefltirilmesisa¤lanmıfltır. Temel hizmetlerin yüzde20’si yabancı konsorsiyuma, yüzde 14’üyerli ve yabancı iflletmecilere satıfla çıkarı-lırken, yüzde 10’u posta iflletmesine veyüzde 5’nin de PTT ve Telekom çalıflanla-rı ile küçük tasarruf sahiplerine satılmasıhedeflenmifltir.

Türk Telekom gelirlerinin önemli kısmı-nı, GSM veri data haberleflmesi, mobil te-lefon, kablolu TV hizmetleri gibi katma de-¤erli hizmetler oluflturmaktadır. Bu kap-samdaki alanlar ise imtiyaz sözleflmeleriyoluyla özellefltirilecektir. Hazırlanan yasaldüzenlemede devletin alaca¤ı yüzde 51hisse, yalnızca temel hizmetleri kapsa-maktadır. 49 yıllık imtiyaz sözleflmesi kap-samında yürütülecek katma de¤er hizmet-leri düflünüldü¤ünde, bu oran yüzde 50’nin

altına düflmüfl olacaktır. ‹lgili yasada ise“yüzde 50 üzerindeki pay devlette oldu¤usürece TBMM denetimine iliflkin 3346 Sa-yılı Kanunun 9. Maddesi hükümleri uygu-lanır” denilmesi, devletin payının yüzde50’nin altına düflmesi durumunun peflinenkabullenildi¤inin belgeli, resmi itirafname-sidir. Telekom’un tekel durumu 2003 yılınakadar korunacak ve bu süre içerisinde ge-rekli alt yapı yatırım hizmetleri de devlettarafından yerine getirilecek. Salt bu du-rum, Telekom talanını gösteren çarpıcı birolgudur. Açıkça, her fleyiyle hazır, tüm ek-si¤i tamamlanmıfl, hatta önümüzdeki belir-li dönemin ihtiyacına uygun yatırımları ger-çeklefltirilmifl olarak; özcesi “Ya¤ma Ha-san’›n Böre¤i”, emperyalistlere ve iflbirlik-çilerine bizzat devletin çatalıyla lokma lok-ma, tıka basa yedirilecektir.

ÖÖzzeelllleeflflttiirrmmee ssoonnrraassıı iissttiihhddaamm vvee iiflfltteennççııkkaarrmmaa dduurruummuu::

Yapılan tüm özellefltirmeler sonrası is-tihdamda büyük oranlarda daralma olmufl-tur. Bu durum, gerek dünyada, gerekse ül-kemizde paralellik taflımaktadır. Hatta bir-çok iflletme ve kurumda de¤iflik yöntem-lerle istihdam sıfırlandıktan sonra dar sayı-da yenilenmektedir. Daha az sayıda iflçive emekçi, esnek çalıflma yöntemleriyleaynı ifli, hatta daha fazlasını çıkaraca¤ıçalıflmaya zorlanmakta, ifle alım sözlefl-melerinde bu hedeflenmekte ve baflarılıolunmaktadır.

Özellefltirmeyle seyrinde iflten çıkarıl-mayanlar ise, özellefltirme sözleflmesikapsamında “özel” çalıflma yöntemlerinerazı olmaya zorlanmaktalar.

Aynı zamanda örgütsüzlefltirme saldırı-sı da olan özellefltirme, sendikalı iflçi sayı-sının azalmasını da hedeflenmekte vesa¤lanmaktadır.

Özellefltirme sonrası istihdam duru-munun belirlenebilen ve karflılafltırılabi-len rakamsal sonuçları flöyledir:

Özellefltirme yapılan iflletmelerde;- Özellefltirme öncesi çalıflan: 20 bin

972

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 4

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 35: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

- Özellefltirme sonrası çalıflan: 6 bin662

- ‹flten çıkarılanlar: 14 bin 310 - ‹flten çıkarma oranı: yüzde 68.2

Özellefltirme ve sendikalaflma;- Özellefltirme öncesi sendika üyeleri; 6

bin 157- Özellefltirme sonrası sendika üyeleri:

1 bin 724- Kaybedilen üye: 4 bin 433- Sendikasızlafltırma oranı: yüzde 72 (Kaynak: Petrol-‹fl arafltırma verileri.)

Yukarıdaki veriler; çimento, liman, Tür-kiye Denizcilik, Havafl ve Usafl, SümerHolding, ORÜS (Orman Ürünleri Sanayi),TÜRBAN, Elektrik, Sümerbank iflletmele-rindeki özellefltirme öncesi ve sonrası du-rumu gösteriyor.

Özellefltirme sonrası bazı kurulufl-larda yapılan iflten çıkarma oranları:

PETLAS’ta yüzde 43.8, ‹pragaz’da yüz-de 7.81, Sümerbank Salihli Valeks’te yüz-de 100.

Özellefltirme yapılan bazı iflletmeler-de sendikasızlafltırma oranları:

PETLAS’ta yüzde 43.9, ‹pragaz’da yüz-de 18.9, Sümerbank Salihli Valeks’te yüz-de 10, Testafl’ta yüzde 46.6, Kümafl’tayüzde 28.2.

Kamu iflletmelerindeki genel sendi-kasızlafltırma oranları:

1997 verileri; - SSK’lı sayısı: 897 bin 480- Sendikalı sayısı: 725 bin 048 - Sendikalı / SSK’lı yüzde 80,21998 verileri; - SSK’lı sayısı: 1 milyon 042 bin 616 - Sendikalı sayısı: 688 bin 980- Sendikalı / SSK’lı yüzde 66.11999 verileri;- SSK’lı sayısı: 1 milyon 093 bin 950- Sendikalı sayısı: 652 bin 834- Sendikalı / SSK’lı yüzde 59.7Özel sektördeki sendikasızlafltırma

oranları:1997 verileri;

- SSK’lı sayısı:4 milyon 169 bin 265- Sendikalı sayısı: 380 bin 816- Sendikalı / SSK’lı: 9.11998 verileri;- SSK’lı sayısı: 4 milyon 515 bin 966- Sendikalı sayısı: 343 bin 861- Sendikalı / SSK’lı yüzde 7.61999 verileri;- SSK’lı sayısı: 4 milyon 756 bin 050- Sendikalı sayısı: 303 bin 459- Sendikalı / SSK’lı: yüzde 6.4(Kaynak: SSK belgeleri.)

* Kaynaktan alınan verilere dair notlar: - Kamu sektöründe bazı yılları, SSK ve-

rilerinde yer alan veya T‹S kapsamı olarakaçıklanan iflçi sayılarının da üzerinde ista-tistiklerde yer alması nedeniyle, yüzde100’ün üzerinde gözükmektedir. Bu yıllaryüzde 100’e yakın olarak anlaflılabilir.

-Yalnızca SSK’lı sendika üyelerini kap-sar.

Tüm verilerin ve yaflanan özellefltirmeörneklerinin ortaya koydu¤u gibi, T. Tele-kom’un özellefltirilmesinde de çalıflan iflçive emekçi memurlar yo¤un olarak iflten çı-kartılıyor, kalanlar da sendikal örgütlerin-den mahrum bırakılıyor.

TTeelleekkoomm’’uunn öözzeelllleeflflttiirriillmmeessii dduurruummuunnddaa::

l) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda tüm telekomünikasyon hizmetle-ri (GSM, telsiz, uydu dahil vb.) emperyaliz-min ve iflbirlikçi yerli tekellerin denetiminegeçecektir. Yeni sömürge Türkiye’nin gü-venlik, savunma vb. özel ihtiyaçları dolaylıolarak denetlense dahi, bu durumda de-taylarına kadar bilgi deflifrasyonu sa¤lana-caktır.

2) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda tüm telekomünikasyon ücretleri,bafllangıçta kısmen ucuz tutularak abone-lerin sayısı arttırılacak ve hemen akabindeözellefltirmelerin yapıldı¤ı di¤er ülkelerdeoldu¤u gibi ücretler aflırı yükseltilecektir.Arıza tamiri, bakım ve telsiz hizmetlerindekalite düflecektir.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 5

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 36: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

3) Türk Telekom kamu kuruluflu oldu-¤u durumda dahi “Tele Kulak” skandalla-rıyla karflılaflılması, özellefltirme sonrasıiflin vehametini ortaya koymaktadır. Böyle-ce parası ödendi¤inde her türlü hizmeteaçık bir kurum halini alacaktır.

4) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda telekomünikasyondan yararlan-ma oranının düflük oldu¤u ve dolayısıylakâr marjının kısıtlı oldu¤u bölge ve alanla-ra hizmet gitmeyecektir. Kâr marjı oranın-da hizmet kalitesi gerçe¤iyle karflılaflaca-¤ız.

5) Kurumlar vergisi sıralamasında ilksırada yer alan TT’un özellefltirilmesiyledevlet, büyük bir vergi kazancından mah-rum kalacaktır.

6) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda bu kurumun elindeki kamu arazi-leri ve S‹T alanları da ya¤manın bir parça-sı olarak iflgal ve talan edilecektir.

7) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda posta iflletmesi, TRT ve Hazine,TT’un katkısından mahrum bırakılarak bü-yük bir borç bata¤ına sokulacaktır.

8) Büyük kâr getiren bir kurumun, sade-ce üç yıllık kazancı karflılı¤ı özellefltirilme-siyle, bürokrasi içinde ve çevresinde geçi-mini sa¤layan asalaklar ve yeni yolsuzluk-lar için imza atılmıfl olacaktır. (Siyasi parti-lerin her özellefltirme sonrası kamuoyunayansıyan, soruflturmalara u¤rayan yetkili-lerinin ortaya saçılan ve hızla örtülen pis-likleriyle bu durum ‘devlet gelene¤i’ halinegetirilmifltir).

9) Türk Telekom’un özellefltirilmesi du-rumunda sayıları 75 bini bulan Telekomçalıflanı iflsiz ve yaklaflık 300 bin kiflilik birnüfus aflsız bırakılacaktır. Yeni alınankadrolarla sendikasızlaflma sa¤lanacaktır.

10) Türk Telekom’un özellefltirilmesidurumunda Telekom çalıflanlarının, Tele-kom Posta emekçilerinin, basın kuruluflla-rının ve di¤er kamu yararına hizmet sa¤la-yan kuruluflların indirimleri kaldırılacaktır.

TTeelleekkoommüünniikkaassyyoonn ççaallııflflaannllaarrıınnıınn sseennddiikkaall

öörrggüüttlleennmmee dduurruummuu::Haberleflme alanındaki iflyeri, iflçi ve

sendikalaflma;Ocak 1985 verileri:- Toplam iflçi: 9 bin 089- Sendikalı iflçi: 4 bin 821- Sendikalı iflçi: yüzde 53.0 Temmuz 1989 verileri:- ‹flyeri sayısı: 1 bin 848- Toplam iflçi: 23 bin 060- Sendikalı iflçi: 21 bin 185- Sendikalı iflçi : 91.6Ocak 2000 verileri:

- ‹flyeri sayısı: 1 bin 579- Toplam iflçi: 40 bin 168- Sendikalı iflçi: 31 bin 011- Sendikalı iflçi: yüzde 97.1(Kaynak: Çalıflma Ve Sosyal Güvenlik

Bakanlı¤ı Çalıflma Hayatı ‹statistikleri.)Haberleflme alanında kadın ve erkek

iflçilerin oranları;Kadın iflçiler:- Kamu: 3 bin 318- Özel: 355- Toplam:3 bin 653Erkek iflçiler:

- Kamu: 32 bin 121- Özel: 2 bin 712- Toplam: 34 bin 833Kadın ve erkek iflçilerin toplamı:

- Kamu: 35 bin 439- Özel: 3 bin 047- Toplam: 38 bin 486Haberleflme alanında kamuda çalıflan

toplam iflçiler içinde kadınların oranı yüz-de 9.4, erkek iflçilerin oranı ise 90.6’dır.Özel flirketlerde çalıflan toplam iflçiler için-de kadınların oranı yüzde 11.0 iken, er-keklerin oranı ise yüzde 89.0 dır. Teleko-münikasyon alanında çalıflan toplam iflçi-lerin yüzde 9.5’i kadın, yüzde 90.5’i ise er-kektir.

Not: Veriler Ocak 1999 tarihlidir. Bu alanda Türk-‹fl’e ba¤lı olarak örgüt-

lenen T. Haber-‹fl Sendikası üyelerinin yıl-lara göre sayıları:

Temmuz 1988’de 13 bin 650, Temmuz

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 6

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 37: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

1989’da 20 bin 449, Ocak 1991’de 19 bin774, Temmuz 1994’te 38 bin 253, Ocak1997’de 38 bin 492, Ocak 1999’da 7 bin826 ve Ocak 2001’de de 8 bin 121’dir. Buson rakamlar, T. Haber-‹fl’de sendikasız-laflt›rma oranının yüzde 47.40 oldu¤unugösteriyor.

Bu alanda örgütlü di¤er bir sendika iseD‹SK’e ba¤lı Yeni Haber-‹fl Sendikası’dır.Yıllara göre üye sayıları;

Temmuz 1994’te 50, Ocak 1997’de 45,Ocak 1999’da 45, Ocak 2000’de 45 olup,sendikalaflma oranı yüzde 0.11’dir.

Emekli Sandı¤ı Aktif ‹fltirakçileri, 2 mil-yon 90 bin ve sendikalı kamu çalıflanı sa-yısı 500 bin sınırındadır. Sendikal örgüt-lenmelerin halen yetersiz ve günden güneeriyen grafik çizmesi, iflçi ve emekçilerinsendikal bürokrasiye karflı güvensizli¤in-den vd. etkenlerden kaynaklanmaktadır.Ancak ve ancak, sınıf sendikacılı¤ı anlayı-flıyla örgütlenme ve mücadele eksenindebu güvensizlik söküp atılabilir.

Kamu çalıflanlarının dönemsel yıl or-talamasıyla ücret artıflları:

1997 Ocak’ında yüzde 33.6, Mart’ındayüzde 21.5, Temmuz’unda yüzde 30.9olarak yapılan ücret artıflı ile toplam yüzde80.2’lik artıfl gerçeklefltirilmifltir.

1998 Ocak’ında yüzde 35.3, Mart’ındayüzde 7.22, Temmuz’unda yüzde 11.2olarak gerçeklefltirilen ücret artıflları ile yıl-lık yüzde 54.8’lik gelir artıflı sa¤lanmıfltır.

1999 yılı Ocak’ında yüzde 30.8, Mar-t’ında yüzde 20.3, Temmuz’unda yüzde44.1’lik artıfllarla yıllık artıfl miktarı yüzde15.1’le sınırlandırılmıfl.

Geçen yıl yapılan IMF’ye endeksli ke-mer sıkma politikaları ile kemerlerinde sı-kılacak delik kalmayan kamu iflçi ve emek-çileri, sefalet ücretlerine, bu yıl yapılmasıplanlanan ve bütçe hazırlı¤ı kapsamındailan edilen yüzde 10’luk “zam gaspı” ve ar-kasından açıklanan “vergi gaspı” artıflla-rıyla tüm kamu çalıflanları, açlı¤a mahkum

edilmifllerdir. “‹fl güvenli¤i yasa tasarısı” ve memurla-

rın iflten atılmalarını kolaylafltıran KHK ça-lıflmaları mecliste onaylama sabırsızlı¤ıylabekletilmektedir.

Bu anlamda özellefltirmeye, sendika-sızlafltırmaya, KHK saldırısına, vergi artırı-mı saldırısına, “ifl güvenli¤i” saldırısınakarflı mücadele etmek, yakın süreçte özel-lefltirme talanından nasibini alan bafltapetro-kimya, enerji, demir-çelik alanların-da çalıflan iflçi ve emekçilerin görevi oldu-¤u gibi, haberleflme alanında çalıflan tümiflçi ve emekçiler açısından da hayatiönem taflımaktadır.

Özellefltirmeye karflı mücadele, aynızamanda antiemperyalist içerikli mücade-ledir.

Özellefltirmeye karflı mücadele, sade-ce iflçi sınıfını de¤il, bütün emekçileri, hal-kı do¤rudan ilgilendiren bir mücadeledir.Özellefltirmeye karflı mücadele emperya-lizme, tekelci sermayeye karflı mücadele-nin somut bir biçimidir. Özellefltirmeye kar-flı mücadele, aynı zamanda antiemperya-list demokratik devrimin do¤rudan bir so-runudur.

Özellefltirmeye karflı mücadele salt ikti-sadi alanda bir mücadele olarak algılan-mamalıdır. Özellefltirmeye karflı mücadele, siyasiö¤eleri ön planda olan, belirleyici olan birmücadeledir. Bu, emperyalist talana, ta-hakküme, sermayenin uluslararasılaflma-sına karflı mücadeledir. ■

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 7

—— Telekomünikasyon Özellefltirmeleri ve Türk Telekom Talan›———

Page 38: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 8

II-- ‹‹ssrraaiill DDeevvlleettiinniinn KKuurruulluuflfluuOrtado¤u’da, Arap kurtulufl hareketi karflı-

sında emperyalizm yeni bir müttefik bulmufl-tu. Bu müttefik güç, siyasi siyonizmdir. Siyasisiyonistler, I. Dünya Savaflı sonrasında Filis-tin’i kendi nüfuz sahasına alan, orada birmanda idaresi kuran ‹ngiliz emperyalizmi va-sıtasıyla bir Yahudi devleti kurmayı amaçllı-yordu. Ama Filistin’de devlet kurmak için ye-terli sayıda veya devlet kurabilecek sayıdaYahudi yoktu. Yahudilerin ezici ço¤unlu¤u Fi-listin dıflında yaflıyordu: 1880’de bütün dün-yadaki Yahudi sayısı 7,75 milyon civarınday-dı. Bunun ço¤unlu¤u da -6,858 milyonu (yüz-de 88,5)- Avrupa’da, 620 bini (yüzde 8) Asyave Afrika’da yaflıyordu. Geriye kalan yaklaflık250 bin Yahudi, deniz aflırı ülkelerde yaflıyor-lardı. Avrupa’da ise Yahudilerin ço¤unlu¤uDo¤u da (Litvanya, Polonya, Beyaz Rusya,Romanya ve Galiçya’da, toplanmıfltı. 19.yy’ın sonuna do¤ru durum de¤iflir ve 1881-1914 arasında yaklaflık 3 milyon Yahudi, Do-¤u Avrupa ülkelerinden göç ederler. Göçedenlerin ço¤unlu¤u da Kuzey Amerika’ya

yerleflir. Kuzey Amerika’da Yahudilerin sayısı19. yy’ın baflında 2000’den aynı yüzyılın so-nunda bir milyonun üzerine çıkar. Her halü-kârda II. Dünya Savaflı’na kadar Yahudilerinço¤unlu¤u, yüzde 58,2’si (9,7 milyon) Avru-pa’da yaflıyordu.

Yahudilerin sosyal, siyasi ve ekonomikdurumları ülkeden ülkeye ve de bölgeden böl-geye de¤iflikti. Ama durumun en kötü oldu¤ubölge Do¤u Avrupa’ydı. Orada Yahudiler,horlanma, afla¤ılanma, takibat ve pogromlar-la karflı karflıya kalmıfllardı. Yahudiler, Do¤uAvrupa’nın “günah keçisi”, “flamar o¤lanı” ya-pılmıfllardı. Bunun sonu getto oluflumuydu veöyle de oldu: Do¤u Avrupa’da Yahudiler, get-to yaflamına sürüklendiler. Geliflen, antisemi-tizmdi. Lenin, bir konuflmasında (“YahudilereKarflı Pogrom Kıflkırtması Üzerine”) antisemi-tizmin sınıfsal kökenini ve amacını flöyle açık-lıyordu:

“Yahudilere karflı düflmanlı¤ın yaygınlafltı-rılmasına antisemitizm deniyor. Lanet olasıÇarlık monarflisi son günlerini yaflarken, bi-linçsiz iflçi ve köylüleri Yahudilere karı kıflkırt-maya çalıfltı. Çar polisi, kapitalistler ve toprak

TAR‹HSEL VE GÜNCEL OLARAKF‹L‹ST‹N SORUNU

Page 39: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

beyleriyle elbirli¤i içinde Yahudi pogramlarıdüzenledi. Kapitalistler ve toprak beyleri, yok-sullu¤un pençesinde inleyen iflçi ve köylülerinkinini Yahudilere yöneltmek istediler. Baflkaülkelerde de iflçinin ufkunu bulandırmak, dik-katini emekçilerin gerçek düflmanından -ser-mayeden- baflka yöne çekmek için kapitalist-lerin Yahudilere karflı düflmanlık körükledikle-ri sıkça görülen bir durumdur. Yahudilere ka-rflı düflmanlık, sadece, toprak beyleri ve kapi-talistlerin kölelefltirmesinin, iflçi ve köylülerinzifiri karanlık cehalet içinde tutulmasının varoldu¤u yerde inatçı bir flekilde devam ediyor.Sadece tamamen cahil, tamamen yıldırılmıflinsanlar, Yahudilere karflı yayılmıfl yalan veiftiralara inanabilirler” (Lenin, c.29, syf.239).

fiüphesiz ki Yahudiler, bu türden, sınıflıtoplumdan kaynaklanan ve sermayenin iflçive emekçileri bölmeye hizmet eden bu kıfl-kırtmalara karflı bulundukları ülkenin iflçi veemekçileriyle birleflerek; sınıf mücadelesiiçinde yer alarak karflı koyabilirlerdi. Nitekimböyle hareket edenler de olmufltur. Örne¤inRusya ve Ekim Devrimi’nden sonra Yahudile-rin durumu. Ama Yahudilerin ço¤unlu¤u,özellikle de geleneklere ba¤lı olanlar - gettoyaflamını (bulunulan toplumdan dıfllamanınve önderlerin rolü büyük olmufltur)- “Siyon”uyaflam ve umutlarının içeri¤i yapmıfllardır.(Siyon, Kudüs’te, o zaman için Kudüs civarın-da bir tepedir. David -MÖ 10.yy’ın ilk yarısı-bu tepeyi idare merkezi (sarayı) yapmıfl veböylece “Siyon”, ‹srail kabilelerinin kutsal me-kanı olmufltur). Zamanla “Siyon”, Kudüs, Yu-da ve ‹srail ile efl anlamlı kullanılmıfltır. Yani‹srail demek “Siyon” demektir. Bu kavram, di-asporadaki Yahudiler için bir özlem, var oluflmerkezi ve anlamı kazanmıfltır. Özlem duyu-lan, “ataların ülkesi” denilen yer, Filistin’denbaflka bir yer de¤ildi. Bu özlem 19. yüzyılda,yükselen milliyetçilikle ba¤lam› içinde güncel-lefltirilmifl ve siyasallaflt›r›lm›flt›r.

Siyasi siyonizm flunu diyordu: Nüfusununezici ço¤unlu¤u Yahudi olmayan toplumlardaYahudiler, yabancı vücudu; yabancılı¤ı ifadeediyorlar. Bundan dolayı kurtuluflu, Filistin’deYahudi devletinin kurulmasında aramalıdırlar.Siyasi siyonizm, sosyal temeli bakımından

küçük burjuva, antisemitizm ve Yahudi taki-batı karflısındaki tavrıyla milliyetçi, gerici birakım olarak do¤mufltur.

Siyonizm kavramını Nathan Birnbaum,19. yüzyılın sonlarına do¤ru “Yahudi Sorunu-nun Çözümü ‹çin Araç Olarak Kendi Ülkesin-de Yahudi Halkın Ulusal Yeniden Do¤uflu”yazısında ifllemifltir. Moses Hess (1812-1875), Leo Pinsker (1821-1891) ve TheodarHerzl (1860-1904) siyonizmin teorik gelifltiril-mesine önemli katkıları olanların baflında ge-lirler.

Özellikle Herzl’in faaliyeti sonucunda siyo-nistler kongreler düzenlenmifl ve Filistin’egöç, orada devlet kurma çalıflmaları sürdürül-müfltür. Diasporadaki Yahudi zenginlerininsa¤ladıkları maddi olanaklardan yararlanıl-mıfltır.

Temel ilkesi bakımından siyasi siyonizm,teoride ve pratikte devrimci iflçi hareketinekarflıydı. Siyasi siyonizm, proleter enternas-yonalizmin karflısına milliyetçi kredosunu ko-yuyordu. Siyasi siyonistler Yahudili¤i, sınıf-sallı¤ı içinde ele almıyorlar, tam tersine Yahu-dili¤i, homojen bir bütün olarak topraksız, sı-nırlar aflırı bir dünya ulusu olarak kavrıyorlar-dı: Sınıflara ayrıflmamıfl homojen bir yapıyıifade eden dünya ulusu! Bu anlayıflın mantık-sal sonucu fluydu: Yahudi, yafladı¤ı ülkedesınıf mücadelesine katılmamalı, gelece¤iniorada aramamalıdır. Yahudi, gelece¤ini Filis-tin’de aramalıdır.

Filistin’de devlet kuracak kadar bir Yahudinüfus yoktu ve bunun ötesinde bir kaç bin se-ne önce yaflamıfl oldukları topraklara geridönme hakkını nasıl temellendireceklerdi?‹nandırıcı olmak için bu soruya cevap veril-meliydi ve cevap, tarihin çarpıtılmasıyla; gi-zemlilefltirilmesiyle verildi. Siyasi siyonizmegöre Yahudiler, bir zamanlar yafladıkları top-raklara dönebilirler, orayı vatan olarak görebi-lirler. Çünkü Yahudi tarihi, “tamamen kendineözgüdür, bütün tarihsel yasalarla çeliflki için-dedir” (Bkz: Abba Eban; “Dies ist mein Volk.Die Geschichte der Juden”, syf. 9, Zürih1970). ‹stisnai, kendine özgü bir durum den-mese tarih anokronik -ça¤ dıflı- taleplerle do-lup taflardı: Tarihin tekerle¤i geriye do¤ru

Teo r i d e DO⁄RULTU / 3 9

Page 40: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

çevrilirdi; örne¤in Türkler, Anadolu’dan kovu-lur, Orta Asya’ya sürülürdü. Kürtler, kabileolarak geldikleri yerlere sürülürdü vs. vs. ve-ya Türkler, bugün faflist diktatörlü¤ün jeopoli-tikasının; jeostratejisinin (Adriyatik’ten Çinseddine kadar) dıflında kalan ve Osmanlılartarafından ilhak edilen Arap ülkelerini, KuzeyAfrika’yı, Hindistan’ı talep edebilirler. Anlayıfl-larının böyle bir saçmalı¤a yol açaca¤ını gö-ren siyasi siyonistleri, kurtuluflu, bizim tarihi-miz hiç kimsenin tarihine benzemez, bir istis-nadır, tamamen kendine özgüdür anlayıflındabuldular. Bu demagoji de yetmedi. Çünkü Fi-listin bofl de¤ildir, orada yarım milyon civarın-da Arap yaflıyordu. Önce bu nüfusu görme-mezlikten geldiler. Ama fazla sonuç alama-yınca yeni bir formül bulundu: “Halksız topra-¤ı, topraksız halka ver!”. Bu hakkı elde etmekve bu talep do¤rultusunda destek bulmak içinsiyonistler, Alman kralına, Rus çarlı¤ına veOsmanlı padiflahlarına bafl vurdular, ama so-nuç alamadılar. Sonunda, 1917/18’de Filis-tin’i kendi nüfuzuna alan ‹ngiltere’ye baflvur-dular.

- Balfour Deklerasyonu20. yy’ın baflında ‹ngiliz emperyalizmi Or-

tado¤u’daki sömürgeci çıkarlarının ve özellik-le de Süveyfl Kanalı üzerindeki hakimiyetinin,güçlenen Arap ulusal hareketi tarafından teh-liyeye düflürüldü¤ünü görüyordu. Bu tehlike-ye karflı koymak için siyonizmi teflvik etmeyi,kendine ba¤ımlı bir siyonist devletin kurulma-sını politika yaptı. Böylece Ortado¤u’daki ko-numunu güçlendirmeyi amaçlıyordu. 2 Kasım1917’de Britanya Dıfliflleri Bakanı Lord Balfo-ur, Lord Rothschild’e (“‹ngiliz Siyonist Fede-rasyonu” baflkanı) yazdı¤ı bir mektupta flöylediyordu:

“Sevgili Lord Rotschild!Kabine tarafından incelenen ve onaylanan

Yahudi-siyonist çabalarla ilgili sempati açıkla-masını size hükümetin adına büyük bir mem-nuniyetle iletiyorum.

Majestelerinin hükümeti Filistin’de Yahudihalkı için ulusal bir yurdun oluflturulmasınımemnuniyetle karflılıyor ve bu amaca ulaflıl-ması için büyük çabalar harcayacaktır. Aynızamanda açıkça anlaflılmalıdır ki, Filistin’de,

mevcut Yahudi olmayan toplulukların burjuvave dini haklarına dokunulmamalıdır...” (Bkz.Informationen zu politischen Bildung”,Nr.247, syf.6, 1995).

Yani Arapların burjuva ve dini haklarınadokunulmayacak! Britanya Dıfliflleri BakanıBalfour yalan söylüyordu. Filistin’de Arap hal-kının gelece¤i, ‹ngiliz emperyalizmini ilgilen-dirmiyordu. Rotschild’e yazdı¤ı mektubundan(yukarıya bir kısmını aktardı¤ımız bu mektuptarihe “Balfour-Deklerasyonu” olarak geçmifl-tir) yaklaflık iki sene sonra, 11 A¤ustos1919’da aynı Balfour, ‹ngiliz hükümetine yaz-dı¤ı bir muhtırada flöyle der:

“Filistin’de, ülkelenin mevcut ahalisinin is-teklerini fleklen de olsa duymayı ve dikkatealmayı dahi düflünmüyoruz.... Haklı veyahaksız, iyi veya kötü siyonizm,... flimdi oradayerleflik olan 700 bin Arabın önyargı ve istek-lerinden çok çok daha önemlidir” (L. Ruehl;“‹srails Letzter Krieg”, Hamburg, 1974, syf.186).

Siyasi siyonizm, yapılanıflından, amacınıelde etme anlayıflından dolayı emperyalist re-kabetin çarklarına takıldı; siyasi siyonizm, sö-mürgeci güçlerin yardımıyla ve Araplara karflıolarak amacına ulaflmak istedi. Bu durum, si-yasi siyonizme sömürgeci özellikler verdi.

‹yi niyetle, gelecek umuduyla siyasi siyo-nizmin pefline takılan, baskıdan, horlanmak-tan, takibattan kurtulmak isteyen Yahudiemekçileri, baflka bir halkın, Filistin’in yerlisiArapların horlanması ve baskı altına alınmasıpahasına baskıdan ve horlanmaktan kurtul-mufllardı. Onları bu duruma getiren; yönlendi-ren, emperyalist ve sömürgeci politikanınumutlarını sapıklafltırmasından baflka bir an-lam taflımıyordu.

Balfour Deklerasyonu’na dayanan siyasisiyonizm, ‹ngiliz emperyalizminin deste¤iyleFilistin’de kendi devletini kurmak için çabası-nı yo¤unlafltırdı. 1920’li ve ‘30’lu yıllarda Ya-hudi diasporası, siyasi siyonizm örgütleri Fi-listin’e Yahudi göçünü örgütledi ve yüz binler-ce Yahudi, dünyanın çeflitli ülke ve bölgele-rinden Filistin’e yönlendirildi.

- Biltmore ProgramıMayıs 1942’de Amerika’da Amerikan Si-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 0

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 41: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

yonist Konferansı düzenlendi. Konferanstabir program kabul edildi. Konferansın düzen-ledi¤i otelin adından dolayı tarihe “BiltmoreProgramı” diye geçen bu programda flu anla-yıfllara yer veriliyordu.

“1- Filistin’in kapıları Yahudi göçüne açıla-caktır.

2- Jewish Agency (uluslararası planda Ya-hudilerin çıkarları için mücadele eden örgüt,çn.) göçün kontrolü ile görevlendirilecek veyerleflimin olmadı¤ı ve geri toprakları da kap-samına alan ülkenin inflası için gerekli yetkiy-le donatılacak.

3- Filistin’de, yeni demokratik dünyanın birparçası olacak bir Yahudi toplulu¤u -JewishCommanwealth- oluflacak” (David ben Guni-on; “‹srail. Die Geschichte eines Staates”, syf.86, Frankfurt/M. 1973).

Siyonist politikanın sonucu olarak Filistinlibinlerce Arap, ülkelerinden kovuldular. Bu,“oldu bittiye getirme” stratejisiyle gerçekleflti-rildi.

Siyonistlerin savları, sömürgeci savları gi-biydi: Ülke, “önemli boyutlarda geriydi ve in-sansızdı. Bundan iktidar sahiplerinin yetenek-sizli¤i ve vurdumduymazlı¤ı sorumludur, kezaahalinin lakayıtlı¤ı da (Bkz. A. Eban; agk, syf.257).

Siyonistler, Arapları, Nazilerin Yahudilerigördü¤ü gibi, afla¤ılık insan olarak görüyor-lardı. Moshe Dayan’ın babası üzerine yazan‹srailli gazeteci Sh. Tevath flöyle diyor:

“Araplar Moshe Dayan’ın babası açısın-dan sivrisinekler, böcekler ve yabani hayvan-lar gibi bu yabanlı¤a (Filistin kast ediliyor, çn.)aitlerdi. Bundan dolayı onlar, geçiciydiler. Ya-bani otun ve dikenli çalıların yakıldı¤ı, batak-lıkların kurutuldu¤u gibi hastalıklara yakala-nan ve açlık çeken bedevi kabileleri de kay-bolup gideceklerdir” (Shabtai Teveth; MosheDayan, Politiker, Soldat, Legende, syf. 32,Frankfurt/M).

-Emperyalistler Arası Rekabet, ‹srail veFilistin

‹ngiliz emperyalizmi, iki yüzlü politikasıylaFilistin sorununun oldu¤undan daha da kar-maflıklaflmasına neden olmufltu. ‹ngiliz em-peryalizmi siyasi siyonizmi teflvik ederken

Arapların direnifliyle karflı karflıya kalıyordu.1936-39 ayaklanmalarında ifadesini bulan budirenifle köylülerin önemli bir kesimi de katıl-mıfltı. ‹ngiliz emperyalizmi, II. Dünya Sava-flı’nın hemen öncesinde daha ziyade Arapulusal hareketinin burjuva-feodal temsilcileri-ne dayanmaya bafllamıfltı. Böylelikle bu güç-leri, Almanya ve ‹talya’ya karflı savaflındamüttefik güç olarak kazanmayı amaçlıyordu.Onun bu politikasına, bu sefer de siyasi siyo-nizm karflı çıkıyordu.

Mayıs 1939’da yayımlanan “Beyaz Ki-tap”ta ‹ngiliz emperyalizmi, bölgedeki sömür-geci çıkarlarını korumak için Balfour Dekle-rasyonu’nun tam tersini savunuyordu.

Bu “Beyaz Kitap”a göre Filistin’de bir ‹sra-il devletinin kurulması, ‹ngiliz hükümetinin po-litikası de¤ildi. “Majestelerinin hükümetininamacı, ba¤ımsız bir Filistin devletinin on seneiçinde kurulmasıdır. Bu ba¤ımsız devlet için-de Arapları ve Yahudiler beraber yaflamalılarve önümüzdeki befl sene içinde Yahudi göçü,Filistin nüfusunun üçte birini oluflturacak fle-kilde düzenlenmelidir” (Bkz. Informationen...syf. 6).

Hakimiyetini devam ettirmek isteyen ‹ngi-liz emperyalizmi, geliflen Arap ulusal hareke-tine flirin görünmek için Filistin’e Yahudi gö-çünü Arap nüfusun onayına bırakıyordu. Ama‹ngiliz emperyalizminin bu tavrına her iki tarafda; Yahudiler ve Araplar karflı çıkıyordu.

Amaca ulaflmak için siyonist örgütler, te-rörist eylemlere girifltiler. Hedef, ‹ngilizler,Araplar ve kendi planlarına karflı çıkan Yahu-dilerdi.

O dönem ‹ngiltere’nin dünya çapında enbüyük rakibi Amerikan emperyalizmi, bu so-runda taraf oldu¤unu göstermeye bafllamıfltı.Özellikle S. Arabistan’da büyük çaplı petrolkaynaklarının bulunmasıyla Amerikan emper-yalizmi, 1938-39’da Filistin sorununu kendiçıkarları do¤rultusunda yönlendirmek için si-yasi siyonizmi teflvik etmeye baflladı.

Çıkmaz içinde kalan ‹ngiliz emperyalizmi,kurtuluflu, BM’ye baflvurmakta buldu. 2 Nisan1947’de Filistin sorunu BM Genel Kurulu gün-demine getirildi.

Çeliflkilerin oldukça keskinleflti¤i ve genel

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 1

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 42: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

durumun oldukça karmaflıklafltı¤ı Filistin’desorunun çözümü için BM, özel bir komisyonugörevlendirdi. (United Nations Special Com-mittee on Palastine- UNSCOPF). ‹nceleme-sinden sonra bu komisyon, oy ço¤unlu¤uylaFilistin’in bölünmesine ve bir Arap (Filistin) vebir Yahudi (‹srail) devletinin kurulmasına ka-rar verdi. 29 Kasım 1947’de Genel Kurul bukararı (33 evet, 13 hayır ve 10 çekimser oy),yayımlanan bir bildirgeyle onayladı. SovyetlerBirli¤i, ABD, birçok Avrupa ve Latin Amerikadevletleri bölünmeden yana tavır koydular.‹ngiltere ise çekimser kaldı. Sovyetler Birli¤i,Araplar ve Yahudiler Filistin’de beraber yafla-yacak durumda olmadıklarından veya bera-ber yaflamak istemediklerinden dolayı ve heriki halk da Filistin’de yafladıklarından ve aynıdevlet sınırları içinde beraber yaflamaktanyana olmadıklarından dolayı, sorunun çözü-mü için iki devletin; Arap ve Yahudi devletle-rinin kurulması olasılı¤ından baflka çıkar yolyoktur anlayıflından hareket ediyordu.

Bölme planına göre Filistin topraklarınınyüzde 42’si(11000 km2) Arap devletinin, yüz-de 56’sı (14 100 km2) Yahudi devletinin payı-na düflüyorda. Küdus, uluslararası bölge olu-yordu (Bu alan, Filistin topraklarının yüzde2’lik bir kısmına eflitti).

Filistin üzerine ‹ngiliz mandası, 14 Mayıs1948’de sona erdi. Aynı gün, Geçici DevletKonseyi, ‹srail devletinin kuruldu¤unu açıkla-dı. Siyonistler, “do¤al ve tarihsel hakka”, “BMGenel Kurulu’nun kararına” dayanarak, “ki-tapların ebedi kitabını dünyaya hediye eden”,“‹srail ülkesinde” Yahudi devletinin kuruldu-¤unu ve “bütün komflu devletlere ve halkları-na barıfl ve iyi komfluluk elini uzattıklarını”açıkladılar.

Siyasi siyonistler, yeni devletin sınırlarınıtam belirlemediler. Niyet açıktı: Uçlanan si-lahlı çatıflmalarla sınırları geniflletmek. Amaçbuydu.

‹srail devleti kuruldu¤unda Filistin toprak-larında yaklaflık bir milyon Arap ve 675 bindeYahudi yaflıyordu. 1953’e gelindi¤inde örgüt-lü göç sonucunda Filistin’de Yahudilerin sayı-sı 1,5 milyona çıkmıfl; yaklaflık 900 bin Arapkovulmufl ve böylece Yahudi ço¤unlu¤u sa¤-

lanmıfltı.Sonuçlar vahim ve hâlâ devam eden ge-

liflmenin/çatıflmanın bafllangıcı böyleydi. Si-yasi siyonistlar, on yıllarca süren politikalarıy-la; emperyalistlerin yardım ve Arapları hiçesayma politikalarıyla siyonist devlet kurmaamaçlarında baflarılı oldular. Siyonistler, BMkararlarını da hiçe saydılar! Daha bafltan, sı-nırları geniflletmeyi, Arapları kovmayı ve on-ların payına düflen toprakları ele geçirmeyi,Arap topraklarında Yahudi yerleflim birimlerikurmayı ve Filistin devletinin kurulmamasıiçin çabayı, savaflı da göze alarak amaç edin-diler. Bunun ötesinde siyonistler, bütün em-peryalist ülkelerle, baflta da Amerikan emper-yalizmiyle müttefik iliflkilerine girdiler. ‹sraildevleti, daha kuruldu¤unda, kendini kapitalistdünyanın jandarması ilan eden Amerikan em-peryalizminin Ortado¤u’daki üssü, onun çı-karlarının savunucusu olmufltu.

IIII-- AArraapp--‹‹ssrraaiill SSaavvaaflflllaarrıı DDöönneemmii vvee FFiilliissttiinn

Filistin-‹srail sorunu, bir Ortado¤u sorunuolmaktan çıkarak, dünya sorunu olmufltu. Ta-bii bunun nedenleri vardı: Ortado¤u’da petro-lün bulunması ve bu hammaddenin giderekönemli bir enerji kayna¤ı olması bu bölgeyiemperyalist çeliflkilerin keskinleflti¤i bir bölgeyapmıfltı. O bölgeye hakim olmak için emper-yalistler, her türlü kirli ifle hazırdılar. Tabii is-tek, sorunun sadece bir yönü. Önemli olan,rekabet gücüne sahip olmaktır. Bu güce deAmerikan emperyalistleri sahipti. Ortado-¤u’da, somutta da Filistin’de ‹ngiliz emperya-lizminin yerini Amerikan emperyalizmi aldı.Amerikan emperyalizminin dünya hegemon-yası stratejisinde ‹srail’e önemli görevler dü-flüyordu; ‹srail, bölgede sosyalist güçlerin,Arap milliyetçi hareketinin geliflmesi karflısın-da bir güç olmalıyd›. ‹srail bölgedeki Ameri-kan çıkarları için bir üs olmalıydı. Öyle de ol-du. Filistin-‹srail sorunu, nihayetinde emper-yalistler arası çıkar sorununa, SB’nde Krufl-çev revizyonistlerinin iktidarı gasp etmelerin-den sonra da iki süper devlet arasında dünyahegemonyası mücadelesinin bir ö¤esine dö-nüflmüfltür.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 2

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 43: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

‹srail devleti kuruldu¤undan bu yana Arapdevletleriyle dört kez savaflmıfl ve her sefe-rinde kaybeden Filistin olmufltur. ‹srail-Arapdevletleri arasındaki savafllarda Filistin’in so-run olmaması düflünülemezdi.

Filistin, sadece ‹srail devletinden çekme-mifl, komflu Arap ülkeleri de Filistin toprakla-rına göz dikmiflti.

- 1.Savafl:1948/49 Arap-‹srail savaflında ‹srail siyo-

nistleri bir kısım Filistin topra¤ını iflgal etmifl-tir. BM taksimine göre paylarına düflen 14 binkm2’lik alanı 20 700 km2’ye çıkartmıfllardı. ‹n-giliz mandasının sona ermesi, ‹srail devletininkurulması ve Filistin devletinin kurdurulma-ması çabası, bu ilk çatıflmanın nedeniydi.

- 2. Savafl:1956’da ‹srail, ‹ngiliz ve Fransız emperya-

lizminin yanında yer alarak Mısır’a saldırdı.Amaç, Süveyfl Kanalı’nın devletlefltirilmesininengellenmesiydi. Üçlü saldırganlık (‹ngilte-re+Fransa+‹srail), büyük bir yenilgiyle sonuç-landı.

- 3. Savafl:6 Gün Savaflı da (1967) ‹srail saldırganlı-

¤ı ve yayılmacılı¤ının bir sonucuydu. Savaflsonucunda siyonistler bir kısım Arap toprak-larını iflgal ettiler. ‹flgal edilen topraklar ‹sra-il’den daha geniflti.

- 4. Savafl:1967 savaflı yenilgisini kabul etmeyen

Arap ülkeleri, iflgal altındaki toprakları kurtar-mak ve ‹srail saldırganlı¤ını durdurmak için1973’te ‹srail ile savafla tutufltular. Bu savafl-ta taraflar, birbirinin aleyhine önemli bir bafla-rı elde edemediler. Ama uzlaflmacı Arap yö-netimlerinden dolayı ilk Camp David görüfl-melerine (Mısır-‹srail anlaflması) zemin hazır-lamıfl oldu. Bütün bu savafllarda itilen-kakılanülkesinden kovulan Arap ülkeleri tarafındanda horlanan, ülkesinden olan, göçe zorlanan,her türlü yoksulluk ve eziyete maruz kalan, Fi-listin halkı olmufltu.

Filistin’de Arap halkın trajedisi 1948-1949savaflıyla bafllamıfltı. Bu savafl, sonucundayaklaflık bir milyon Filistinli ülkelerinden ko-vulmufllardı.

Ülkelerini terk etmeye zorlandıklarında Fi-

listinliler flaflkındılar. fiüphesiz ki direnifl var-dı. Ama ‹srail terörü korkunçtu ve ço¤u Filis-tinli’yi ürkütmüfltü. Bundan dolayı Filistin dire-nifli bafllangıçta münferit olay karakterini taflı-yordu ve örgütsüzdü. Köylüler, ‹srail’de kalanmülklerini kurtarmak için birlefliyorlar ve bir di-renifl oca¤ı oluflturuyorlardı. Ama daha1948’de örgütlü direniflin filizlendi¤ini görüyo-ruz. Örne¤in çok sayıda Filistinli Gazze fieri-di’nde “Bütün Filistin Hükümeti”ni kurarlarken,Beyrut’ta Filistinli ö¤renciler “Kurbanın BirlikCephesi”ni kuruyorlardı. Bunlardan “Bütün Fi-listin Hükümeti”, Ürdün hariç di¤er bütün ArapBirli¤i ülkeleri tarafından tanınmıfltı. Ama etki-li siyasi ve askeri bir güç oluflturamadı.

50’li yılların baflında “Arap MilliyetçileriHareketi” oluflmaya baflladı. Panarapçı olanbu hareket, ‹srail’in emperyalizm yanlısı poli-tikasına, Arap toplumunun politikasına ve ilkArap-‹srail savaflında Arapların yenilgisine birtepki olarak do¤mufltu ve Arap toplumununradikal yenilenmesini amaç ediniyordu. 50’liyılların sonundan itibaren Filistin direnifli deflekillenmeye bafllamıfltı. 60’lı yılların baflın-dan itibaren bir dizi Filistin direnifl hareketi or-taya çıkmıfltı. Filistin direnifli, do¤uflundakiparçalanmıfllı¤ını hiçbir zaman –bugün de-aflamamıfltır. Filistin direnifl örgütlerinin için-de en önemlileri El Fatah ve Filistin’in kurtu-luflu için Halk Cephesi idi (PFLP). El Fatah,kısa zamanda kitle örgütü olarak geliflti.1970’de Y. Arafat önderli¤indeki bu örgütün50 bin kadar silahlı savaflçısı vardı. 1967-68’de “Arap Milliyetçileri Hareketi”nden do-¤an PFLP’nın önderide G. Habafl’tı.

Habafl’ın “Halk Cephesi”, ‹srail’i yok etme-yi ve Filistin topraklarında sosyalist Arap dev-leti kurmayı hedefliyordu. El Fatah ise, Müs-lümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların ba-rıfl içinde beraber yafladıkları demokratik birFilistin devleti için mücadele ediyordu.

Filistin Kurtulufl Hareketi, 1964’te ‹sken-deriye’de (Mısır) düzenlenen Arap zirvesindeFKÖ’nün (Filistin Kurtulufl Örgütü) kurulma-sıyla anlam kazanmaya baflladı. ‹lk baflkanıA. fiukeiri döneminde FKÖ, kendisinden bek-leneni yapamadı. Ancak El Fatah’ın 1969’danitibaren FKÖ içinde aktifleflmesi ve Y. Ara-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 3

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 44: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

fat’ın FKÖ’nün yönetimine getirilmesiyle du-rum de¤iflti. Y. Arafat yönetiminde FKÖ, Filis-tin direniflinin çatı örgütü olarak geliflti.

Filistin halkı, çekti¤i eziyet, yoksulluk vebaskı yetmiyormufl gibi, baflka bir çok cephe-de de savaflmak zorunda kaldı. Bu halkıntemsilcisi FKÖ, sadece ‹srail’e karflı, sadeceonunla iflbirli¤i içinde olan emperyalizme (ön-celikle de ABD emperyalizmine) karflı savafl-mıyordu. FKÖ, Filistin direnifli, emperyaliz-min, baflta da Amerikan emperyalizminin ifl-birlikçisi Arap ülkelerinin (S. Arabistan, Ür-dün, Mısır) uzlaflmacı, emperyalizmin çıkarla-rını gözeten e¤ilimlerini ve aynı zamanda, Fi-listin halkının dostu gözüken, ama kendi he-gemonya çıkarı için mücadele eden SovyetSosyal emperyalizminin niyetini de hesabakatmak zorundaydı. FKÖ, böylelikle birçokcephede, ba¤ımsız Filistin devleti için müca-dele ediyordu. Arap dünyasındaki farklılafl-ma; emperyalizm ve sosyal emperyalizmyanlısı bölünme, Filistin direniflini olumsuz et-kiliyordu.

70’li yıllarda FKÖ, uluslararası alanda ta-nındı. Arap ülkelerinin 7. zirvesinde (Ekim1974, Rabat) FKÖ, Filistin halkının meflrutemsilcisi olarak kabul edildi ve ‹srail iflgalininkaldırılmasından sonra Gazze ve Batı fieriabölgesinde ba¤ımsız bir Filistin devletinin ku-rulması onaylandı. Y. Arafat aynı yıl BM Ge-nel Kurulunda konufltu ve Filistin, BM’de göz-lemci statüsünü aldı.

Filistinlilerin katkısı olmaksızın Ortado¤usorununun çözülemeyece¤i veya Filistin so-runu çözülmeden Ortado¤u sorununun çözü-münün kalıcı olmayaca¤ı anlaflılmıfltı.

4. savafltan sonra Ortado¤u’da savaflsız,ama aynı zamanda barıflsız bir dönem baflla-dı. Savafl yoktu, ama Filistin yarası kanama-ya devam ediyordu.

6 Ekim 1973’te bafllayan dördüncü savafl-tan (bir taraftan Mısır ve Suriye, di¤er taraftan‹srail) sonra 21 Aralık 1973’te Cenevre’debafllayan Ortado¤u Barıfl Konferansı, sonuç-ta FKÖ’nün bugünkü haline gelmesinde bafl-langıç oldu.

- 1974’te Y. Arafat, BM Genel Kurulu’ndakonufltu.

- 1977’de Mısır Devlet Baflkanı Sedat, ‹s-rail’i ziyaret etti ve ‹srail parlamentosunda(Kneset) konufltu.

- 1978’de Camp David’de ilk zirve toplan-tısı düzenlendi (ABD, Mısır ve ‹srail arasın-da).

- 1979’da ‹srail-Mısır barıfl anlaflması im-zalandı ve ‹srail, Sina yarımadasından adımadım çekilmeyi kabul etti.

- 1980’de ‹srail, Batı Kudüs’ü topraklarınakattı.

- 1982’de ‹srail Lübnan’a saldırdı ve Bey-rut’a kadar ilerledi. Lübnanlı Falanjistlerin (‹s-rail yanlısı Hıristiyan Lübnanlılar) fiatila veSahra göçmen kamplarında Filistinlileri katlet-mesini ‹srail ordusu kolaylafltırdı.

- 1987’de Filistinliler, iflgal bölgelerinde in-tifada hareketini bafllattılar.

- 1993’te ABD’de Arafat ve Rabin arasın-da geçici otonomi anlaflması imzalandı.

- 1994’te Oslo (I) Anlaflması imzalandı.- 1995’te Oslo (II) Anlaflması imzalandı.- 1998’de Wye Anlaflması imzalandı.- 1999’da, Baflbakan olan Barak ve Arafat,

fiarm el Seyh’de bir ara anlaflma imzaladı.- 2000’in 25 Temmuz’unda Camp David

zirvesi fiyasko ile sonuçlandı.

IIIIII-- CCaammpp DDaavviidd’’ddeenn OOsslloo’’yyaa- 12-20 Mart 1977’de FKÖ’nün 13. Filistin

Ulusal Kongresi Kahire’de toplanır. Bu kong-rede eski Filistin’in bir kısım topraklarında ba-¤ımsız bir Filistin devletinin kurulması kararıbenimsenir.

- 3-4 Mayıs 1977’de ilk defa, ‹srail Komü-nist Partisi ve FKÖ temsilcileri Prag’da görü-flürler.

- 29 Haziran 1977’de Londra’da düzenle-nen bir Avrupa zirve toplantısında Filistinlile-rin bir vatana sahip olmaları gereklili¤i vurgu-lanır.

- 1 Ekim 1977’de Amerikan-Sovyet inisi-yatifi üzerine Ortado¤u sorununun, BM ilkele-ri bazında barıflçıl çözümü için adım atılır.FKÖ bu adımı destekler.

- 19-21 Kasım arasında Mısır Devlet Bafl-kanı E. Sedat, ‹srail’i ziyaret eder.

- 1-5 Aralık 1977 tarihinde Trablusgarp’ta

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 4

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 45: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

(Libya) Arap ret cephesi toplanır. Libya, Ce-zayir, Suriye, Güney Yemen ve FKÖ’nün da-hil oldu¤u bu cephe, ‹srail ile her türlü barıflçıldüzenlemeyi reddediyordu.

Ret cephesinin ve Sedat’ı öldürme tehdi-dine ra¤men Mısır ve ‹srail arasında 17 Eylül1978’de Ortado¤u’da “barıfl” için çerçeve an-laflması imzalanır. Camp David’de imzalananbu anlaflmanın patronu Amerikan emperya-lizmiydi. O zamanki Amerikan Baflkanı Car-ter’in dürtüklemesiyle Sedat (Mısır) ve Be-gin (‹srail) tokalaflırlar.

5 Kasım 1978’de Ba¤dat’ta toplanan retcephesi, Sedat ve Begin’in imzaladı¤ı anlafl-mayı reddeder. Ama buna ra¤men Camp Da-vid çerçeve anlaflması aynı yıl Washing-ton’da Mısır-‹srail barıfl anlaflması olarak im-zalanır.

FKÖ, ikiye bölünmüfl Arap dünyası içindeyerini bir türlü bulamaz. Progmatizm, FKÖ’nüsürükler ve FKÖ, hem ret cephesinde yer alır,hem de Mısır’ın “barıfl” faaliyetini gözardı et-mez.

8 Temmuz 1979’da ‹srail-Mısır anlaflması-nı ihanet olarak tanımlayan Arafat, Alman-ya’nın eski baflbakanı W. Brandt ve Avustur-ya Baflbakanı B. Kreisky ile Viyana’da bulu-flur.

FKÖ, Mısır, Ürdün ve S. Arabistan’ın ba-flını çekti¤i Amerikan iflbirlikçili¤i, ‹srail ile an-laflma çizgisiyle ret cephesi arasında gidergelir. Ama aynı zamanda silahlı mücadeleyisürdürür.

80’li yıllarda Filistin halkının davasınınhaklılı¤ını bütün dünya kabul eder. Bu yıllar-da Filistin direnifli, silahlı mücadele biçimininyanı sıra, diplomatik cephede de sürdürülür.Filistin direnifli 1987’de intifadayı yaratır. ‹nti-fada, Filistin’in küçük genarelleri, ‹srail’in kor-kulu rüyası olur. ‹ntifada, ne kadar güçlü, mo-dern ve disiplinli olursa olsun düzenli ordununbafl edemeyece¤i bir mücadele biçimidir. Fi-listin direnifli, intifadası, bunu kanıtladı.

80’li yılların sonuna do¤ru, FKÖ’de de uz-laflma e¤ilimleri güçlenir. Revizyonist blokunve arkasından da Sovyetler Birli¤i’nin da¤ıl-mas›ndan, Körfez Savaflı’nın emperyalistcephe lehine sonuçlanmasından sonra Arafat

önderli¤inde FKÖ, Filistin sorununun çözü-münde emperyalistlerin “çözüm” çabalarınainanacak derecede yumuflar. 1973’te baflla-yan Ortado¤u “barıfl” görüflmeleri, sonundaFilistin davasında da etkisini gösterir. Uzlafl-macılık, emperyalizme teslimiyet ön plana çı-kar.

SB’nin da¤ılmasından sonra tek süpergüç olarak Amerikan emperyalizmi, YeniDünya Düzeni adı altında bütün dünyayı ken-di çıkarlarına koflmak için faaliyetini yo¤un-lafltırmada gecikmedi. Amerikan emperyaliz-minin 21. yüzyıl stratejisi 90’lı yıllarda flekil al-maya bafllamıfltı. Bu stratejide Ortado¤u çokönemli bir yer tutuyordu. Ortado¤u’da tam ha-kimiyet demek, ‹srail, Filistin sorununun Ame-rikan emperyalizminin çıkarlarına hizmet ede-cek bir flekilde çözülmesi anlamına geliyordu.Böyle bir çözüm için Arafat ve FKÖ de kıva-mına gelmiflti. Bundan dolayıdır ki, Amerikanemperyalizmi, Ortado¤u bölgesi için, bölgeselbir barıflın sa¤lanma olana¤ının olufltu¤un-dan hareketle Madrid Konferansı’nın gerçek-lefltirilmesini teflvik etmifltir.

Ekim 1991’de Madrid’de bafllayan görüfl-melere FKÖ temsilcisinin de katılması, sade-ce ve sadece geliflmenin nasıl sonuçlanaca-¤ını göremeyenleri flaflırtmıfltı.

Madrid (1991), Arap devletlerinin, ‹srail’inve FKÖ temsilcisinin ilk defa bir araya geldik-leri bir konferanstı. Filistin delegasyonununkendi adına de¤il de Ürdün-Filistin delegas-yonu adında konferansa katılması sonucude¤ifltirmiyordu: Amerikan emperyalizmi,Arap devletleri ve FKÖ’yü ‹srail ile aynı masa-ya oturtmufl ve kendi çıkarına -aynı zamanda‹srail’in de çıkarına- olan “barıfl” anlayıflını ör-meye bafllamıfltı.

Madrid’den Oslo’ya giden yol, Arafat veFKÖ tarafından iyi niyet tafllarıyla mı döflen-miflti, bunu bilmiyoruz. Ama Madrid’den Os-lo’ya giden yol, Filistin halkı ve kurtuluflu içincehennem yoluydu. Bunda sadece Amerikanemperyalizmi ve ‹srail sorumlu de¤ildir. Bun-da, bu taflların döflenmesinede Arafat veFKÖ de sorumludur. Nitekim Madrid’den Os-lo’ya uzanan yolculuk uzun sürmedi. 1993’egelindi¤inde ifl bitirilmiflti.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 5

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 46: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

IIVV-- OOsslloo’’ddaann CCaammpp DDaavviidd’’eeMadrid Konferansı, FKÖ ve ‹srail’in do¤ru-

dan görüflme zeminini hazırladı. Sonraki dö-nemde sürdürülen gizli görüflmeler sonuçverdi ve 1993’te Oslo’da anlaflma sa¤landı.9-10 Eylül 1993’te varılan anlaflmaya göreFKÖ ve ‹srail, birbirlerini karflılıklı olarak tanı-yorlardı. FKÖ, “‹srail devletinin barıfl ve gü-venlik içinde yaflama hakkını tanıyor” ve ‹sra-il adına Rabin de “‹srail hükümetinin FKÖ’yüFilistin halkının temsilcisi olarak tanımaya veFKÖ ile görüflmeler sürdürmeye karar verdi-¤ini” açıklıyordu.

Oslo Anlaflması’ndan üç gün sonra, 13Eylül’de her iki taraf Amerikan emperyalizmi-nin patronlu¤unda Filistin özerk idaresi sınır-landırılmıfl düzenlemeler üzerine bir ilke açık-laması imzaladı. Filistin otonom bölgesi veyaidaresi bu açıklamadan kaynaklanır.

29 fiubat 1994’te ‹srail ile Filistin temsilci-leri Paris’te iktisadi iflbirli¤i anlaflmasını imza-larlar.

4 Mayıs 1994’te ise Y. Arafat ve ‹. Rabin,Kahire’de barıfl anlaflmasını imzalarlar. Buanlaflmayla Filistin otonomi dönemi bafllar.

Tarihe Gaze-Eriha Anlaflması olarak ge-çen bu anlaflma, o zamana kadar sürdürülenbütün görüflmelerin sonuçlarının resmen ila-nıdır.

Bu anlaflmada, anlaflılan bütün konular ‹s-rail’in lehinedir. Güvenlik düzenlemesi ve ‹s-rail’in Filistin bölgesinden geri çekilmesi, ‹sra-il’in istedi¤i gibi tespit edilmifltir. ‹srail kendigüvenli¤ini ve Filistin topraklarına serpifltiril-mifl Yahudi yerleflim birimlerinin güvenli¤iniistedi¤i gibi sa¤lama hakkına sahiptir. Bütüngeçifl noktalarında, deniz ve havada güvenlikkontrolü ‹srail’in elindedir. Bütün bu noktalar‹srail’e Filistin’i her an ve istedi¤i gibi kontroletme olana¤ını vermekteydi. fiüphesiz Filis-tin’in de birtakım hakları vardı: Örne¤in Filis-tinli tutuklular serbest bırakılacaktı. Filistin,otonomi bölgesinde Filistinli polisler görev ya-pacaklardı, bu polislerin sayısı 9 bin ile sınırlıolacaktı. En önemli sorunu, Kahire’de varılananlaflmaya göre, her iki tarafın yüklendikleriyükümlülükleri adım adım yerine getirmeleri

ve befl senelik otonomi dönemi sona erdi¤in-de Gazze fieridi ve Batu fieria’dan oluflan Fi-listin devletinin resmen kurulması ve ilan edil-mesi oluflturuyordu.

29 Eylül 1995’te Washington’da Arafat veRabin, Batı fieria anlaflmasını imzaladılar.Oslo II olarak da bilinen bu anlaflma, Batı fie-ria’da Filistin otonomi bölgesinin geniflletilme-sini düzenlemeye hizmet ediyordu.

Kasım-Aralık 1995’te ‹srail, altı Filistinflehrinden çekilir. Ama Hebron’un iflgal duru-mu devam eder. 15 Ocak 1997’de Hebronanlaflmaları imzalanır. ‹srail iflgal ordusu fle-hirden çekiliri, ama Hebron’un yüzde 20’si ‹s-rail hükümranlı¤ı altında kalır.

23 Ekim 1998’de Wye anlaflması imzala-nır. Amaç, ‹srail’in kararlafltırılan bölgelerdengeri çekilmesini sa¤lamaktı. Sonra yeni birWye Anlaflması imzalanır. Bu anlaflma da ay-nı amaca hizmet ediyordu. Ama bu anlaflma-lardan istenen sonuç alınamaz.

4 Mayıs 1999’da, Oslo (I)-Kahire anlafl-masına göre befl yıllık Filistin otonomi döne-mi sona erer.

Befl yıllık süreç içinde ortaya çıkan durum:- ‹srail, anlaflmaların gere¤ini yerine tam

olarak getirmemifl, anlaflmalara uymamakiçin elinden geleni yapmıfltır.

- Filistin otonom yönetimi anlaflmalara uy-mufl ve yapılması gerekeni yapmıfltır.

Befl sene sonra bafllangıç noktasına dö-nüldü. Baflka biçim ve koflullarda. Her halü-kârda, ‹srail’in anlaflmalara göre yapması ge-rekeni yapmaması, ba¤ımsız Filistin devleti-nin kurulmasını ve ilanını engellemesi, bafl-langıç noktasına geri dönüflten baflka bir an-lam taflımıyordu. Çünkü Oslo anlaflması, beflsenelik bir dönem için geçerliydi ve nihai çö-züm üzerine anlaflmanın; Washington’da im-zalanan ilke açıklamasından iki sene sonrakonuflulacaktı. Befl sene doldu, ama bu ikiseneye bir türlü gelinemedi. ‹srail’in FKÖ’yühangi koflullarda tanıdı¤ı veya bu anlaflmalar-da Amerikan emperyalizminin parma¤ı, bu-gün gelinen noktanın neden bir tür bafllangıçnoktası oldu¤unu göstermektedir.

‹srail’in FKÖ’yü tanıma koflullarına baktı-¤ımızda, FKÖ’nün kendini reddetti¤ini görü-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 6

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 47: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

yoruz. ‹srail, FKÖ’yü tanımasını; a- ‹srail’invar olufl hakkını tanıdı¤ını; b- her türlü zor vezora bafl vurma -yani öncelikle intifada- bi-çimlerini mahkûm etti¤ini açıklamasına ba¤lı-yordu. Bunun ötesinde FKÖ, BM’nin ‹srailaleyhine ve Filistin lehine olan bütün bildirge-lerini reddetti¤ini açıklamak zorundaydı. Yanigöçmenlerin geri dönme hakkını içeren ve1948’den kalma bildirgenin ve Kudüs’ün ilhakedilmesini mahkûm eden bildirgelerin vs.FKÖ tarafından reddedilmesi gerekiyordu.Bunun ötesinde FKÖ, temel ilkelerinde -siya-si programında- ‹srail’e karflı olan her fleyi si-lecekti.

FKÖ, bunların hepsini kabul etme pahası-na ‹srail tarafından tanındı. Bütün bunları ka-bul edince FKÖ’den geriye ne kaldı. Geriyehiçbir fley kalmamıfltı veya geriye neyin kaldı-¤ını o dönemin ‹srail Dıfliflleri Bakanı Peres’insözleriyle açıklayalım:

“‹srail tavrını niçin de¤ifltirdi ve flimdi FKÖile görüflmeler sürdürüyor” sorusuna verdi¤icevap flöyle: “Biz de¤il, onlar de¤iflti. FKÖile de¤il, onun gölgesiyle görüflmeler sür-dürüyoruz”!

S. Peres do¤ru söylüyordu. Ödün verme-yen ‹srail’di, de¤iflmeyen ‹srail’di. Ödün ve-ren, siyonizme ve emperyalizme ve deArap gericili¤ine teslim olan, kendini, si-yasi varlı¤ını inkâr ederek de¤iflen, de¤ifl-tikçe dünya emperyalist burjuvazisi tara-fından “yenilenmifl” olarak kabul görenArafat ve FKÖ idi.

Demek oluyor ki, ‹srail FKÖ’yü, kurum ola-rak, bütün Filistin halkının temsilcisi olarak ta-nımıyor; ‹srail FKÖ’yü kurulufl amacı temelin-de tanımıyor. ‹srail FKÖ’yü kendini inkâr et-mesi kofluluyla tanıyor.

Otonomi planının FKÖ tarafından kabulü,kurulufl amacıyla birlikte FKÖ’nün, Filistin’deulusal kurtulufl hareketinin, antiemperyalist,antisiyonist mücadelenin mezara gömülmesianlamına geliyordu. FKÖ, Filistinlilerin ulusalkurtuluflu sorununu, kendi kaderini tayin etmesorununu çözmek için kurulmufltu. Yaniamaç, tespit edilen program temelinde ba-¤ımsız bir Filistin devletinin kurulmasıydı. Fi-listin ulusal sorunu, ba¤ımsız Filistin devleti,

bütün Filistinlileri kapsamına alıyordu. Filistin-lilerin kamplarda, Suriye’de, Ürdün’de, Lüb-nan’da, baflka ülkelerde ve ‹srail’de yaflıyorolmalarından ba¤ımsız olarak, otonomi planı-nı kabul etmekle FKÖ, bütün Filistinlilerintemsilcisi olma hakkından vazgeçiyor; Filistinulusal hareketini temsil etmedi¤ini açıklamıfloluyordu. Otonomi planını kabul etmekleFKÖ, Filistin ulusal hareketini böldü, yerel so-runa indirgedi. Suriye’de, Ürdün’de, Lüb-nan’da Filistinlilerin sorunu gibi.

‹srail, FKÖ’nün direnme iradesini kır-dıktan ve parçaladıktan sonra onu tanı-mıfltır. Bugün direnen, FKÖ de¤il, FKÖ’yera¤men Filistin halkıdır.

FKÖ, ‹srail’e, ‘siyonist emellerinden vaz-geçersen, kendini de¤ifltirdi¤ini açıklarsan veFilistin halkına yaptı¤ın haksızlı¤ı kabul eder-sen, seni tanırım’ diyememifltir. fiimon Pe-res’in dedi¤i gibi, ‹srail de¤iflmemifl, de¤iflenFKÖ olmufltur.

Oslo anlaflması veya Oslo’dan bu yanaFKÖ, iflgal bölgesinin polisi ve bu bölgelerin,‹srail kontrolünde idarecisi rolünü üstlendi. 3Eylül 1993’te Rabin flöyle diyordu:

“Gazze’nin iç sorunları için sorumlulu¤uüstlenen ve bu sorunları çözen bir partner bu-laca¤ımızı umuyoruz.”

Gazze’nin iç problemleri ne olabilir ki? Bu-rada iç problem olarak kastedilen, Filistin ulu-sal kurtulufl mücadelesidir, Filistin’de sınıfmücadelesidir, ‹srail’e ve emperyalizme, bafl-ta da Amerikan emperyalizmine karflı müca-deledir. Bir bütün olarak ifade edersek, Filis-tin halk›nın on yıllarca süren kendi kaderinitayin mücadelesidir. Rabin, FKÖ’nden, ‹srail’ihedef olan bütün problemleri üstlenmesini veçözmesini talep ediyor. Bu nasıl olabilir? Bü-rokrasiyle, kolluk gücüyle; yani otonomi yöne-timi ve polis teflkilatıyla. FKÖ, otonomi yöne-timi ve kurdu¤u polis teflkilatıyla kendine mu-halefeti, dolayısıyla ‹srail’e karflı mücadeleyibastırma rolünü üstlendi. Böylece, Filistin’inkurtuluflu için ‹srail’e karflı mücadele eden Fi-listin gerillaları, ‹srail adına, Filistin halkınıbaskı altında alan polis teflkilatının unsurları-na dönüfltüler. Öcalan da benzeri bir taleptebulunmufltu.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 7

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 48: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

‹srail, çok cephede savaflan Filistin halkı-nın siyasi temsilcisi konumunda olanFKÖ’nün yo¤rulmak için siyasi kıvama geldi-¤ini gördü¤ü için onunla konuflmaktan ve an-laflmaktan çekinmedi. Kaybedece¤i bir fleyinolmadı¤ını, ama kazanaca¤ı çok fleyin oldu-¤unu biliyordu. Nitekim Peres, bunu bir kabi-ne toplantısında flöyle dile getiriyordu:

“Onlarla (FKÖ kastediliyor. çn.) niçin ko-nuflmayalım? Onlarla konuflmazsak, Hamasile konuflmak zorunda kalırız.”

VV-- ““SSiillaahhllıı BBaarrııflfl”” vvee SSoonnrraassıı‹srail Baflbakanı E. Barak 3 A¤ustos

1999’da ‹srail ile Filistin arasındaki “barıfl”ıböyle tanımlıyordu. Bu tanımlamanın ne anla-ma geldi¤i açık: Filistin otonomi yönetimi,Arafat, FKÖ, ‹srail’in belirlemeleri ve çıkarlarıdo¤rultusunda hareket ettikleri müddetçe so-run yoktur. Ama ‹srail’in çıkarlarına ters dü-flen bir hareket içinde olurlarsa silahları ko-nufltururuz, ezeriz, her yol ve araca baflvura-rak hizaya getiririz. “Silahlı barıfl” bu. Yaniemperyalizmin “havuç ve sopa politikası”.

‹srail’in “silahlı barıfl” anlayıflı yeni de¤il.1991’de Madrid Konferansı’yla bafllayan vebugüne kadar gelen sürecin di¤er adı “silahlıbarıfl”tır. ‹srail, hep tehdit eden taraf olmufltur.‹srail, koflullarını, karflısındakini, Arafat’ıFKÖ’yü siyasi kifliliksizlefltirerek kabul ettir-mifltir. Arafat, kabul ettikçe, ‹srail onun elinebir havuç tutuflturmufl, kemküm edince sopagöstermifltir. Bu oyun Oslo’dan bu yana oyna-nıyor. Oslo’dan sonra yapılan bütün anlaflma-lar (Oslo II ve Wye 1 ve 2), ilke açıklamasının;Washington’da imzalanan anlaflmanın gere-¤inin yerine getirilmesi için de¤il miydi? Filis-tin halkından ne isteniyor ki? Anlaflmalarauyan Filistin, ama aynı zamanda anlaflmalarauyulmasını talep eden de Filistin. Anlaflmala-ra uymayan ‹srail. Onun oyunbozanlı¤ını kol-layan ve yeniden haklı duruma getirmek içinu¤raflan da Amerikan emperyalizmi. Barak’ınformüle etti¤i “silahlı barıfl”, Amerikan emper-yalizminin Ortado¤u “barıfl”ının ‹srail açısın-dan bir yorumudur.

Otonomi dönemi sonuna yaklafltıkça, yaniOslo anlaflmasına göre ba¤ımsız Filistin dev-

letinin ilan edilece¤i gün yaklafltıkça, ‹srail’inoyunbozanlı¤ı, anlaflmalara uymama, süreyiuzatma; sorunları sürüncemede bırakma tak-ti¤i de güçlü bir flekilde uygulandı. Bu taktikNetenyahu döneminde baflladı ve onun yerinialan Barak ile sürdürüldü. Öyle ki Filistin-‹sra-il sorununda bütün dünya, ‹srail’in takti¤inekofluldu: Arafat, ba¤ımsız Filistin devletini ilanetmek için destek turuna çıktı. Neredeyse git-medi¤i ülke kalmadı. Ama her tarafta, flu ve-ya bu biçimde, böyle bir adım atma nasihatıalarak geri döndü. Bu nasihatın arkasındaAmerikan emperyalizmi vardır. Amerikan em-peryalizmi, daha bafltan beri, daha 1940’lı yıl-lardan beri ‹srail-Filistin sorununu ‹srail lehineyontuyordu. Bunun böyle oldu¤unu Arafat’ıngöremedi¤ini söyleyemeyiz.

Ama Arafat ve çevresi, kendini tamameninkâr edecek derecede de¤iflmifl, uzlaflmacı,teslimiyetçi olmufltu. Arafat ve çevresinin, “si-lahlı barıfl” sürecini devam ettirmekten baflkayolu yok. Bunu biliyorlar.

Camp David toplantısında Clinton, Arafat’ızorladı¤ında flöyle der: “Sayın Baflkan cena-zeme mi katılmak istiyorsunuz?” TartıflmaKüdus, sınır sorunları ve iflgal bölgelerindekiYahudi yerleflim birimlerinin gelece¤i, sanki,Oslo’da alınan kararların hepsi yerine getiril-mifl ve çözülemeyen sadece bu üç sorun kal-mıfl ve flimdi sıra bu üç sorunun çözümünegelmifl! Camp David toplantısı bir provokas-yon ve Arafat’ı sınama olarak düzenlenmiflti.Bu toplantıyı Barak istedi, ABD düzenledi,Arafat katılmak zorunda kaldı. Katılmasa, ba-rıfltan, sorunların barıflçıl çözümünden kaçantaraf olacaktı. Arafat, birçok devlet baflkanın-dan nasihat ve uyarılar alarak Camp David’egitti.

Camp David’de Arafat’tan istenen, yukarı-da belirtti¤imiz noktalarda tavizdi. Halledilme-si öncelikli olan, Oslo ve daha sonraki anlafl-malarda tanımlanan sorunlar dururken, busorunları gündeme getirmek ve Arafat’a kabulettirmek için çaba iki anlam taflıyordu: YaArafat önerileri reddeder ve bu durumda so-nuç alamama sorumlulu¤unu ona yükleriz yada kabul eder ve bu durumda da Arafat tam,kusursuz bir iflbirlikçidir.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 8

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 49: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Arafat, iflbirlikçi olmadı¤ı için de¤il, dele-gasyonundan gelen baskıdan ve kendi siyasigelece¤inden dolayı Camp David’de önünekonan dayatmaları reddetmifltir.

Camp David zirvesi bir fiyasko olarak so-nuçlandı ve fiyaskonun sorumlusu olarak daArafat gösterildi. Camp David’den sonra bafl-latılan kampanya üç amaçlıydı: a- Camp Da-vid fiyaskosunun sorumlusu olarak Arafat’ıngösterilmesi, b- Dünya kamuoyunu Clinton,Barak ve Arafat’ın katılaca¤ı yeni bir zirve içinhazırlamak ve c- bütün sorunlarda Filistin tav-rını bulanıklafltırarak; anlaflılmaz hale getire-rek, Arafat’ı taviz vermesi için baskı altına al-mak. Bu, Filistin’in haklı davasına karflı ‹srailve ABD’nin iki koldan yürüttü¤ü bir kampan-yadır. Amerikan cephesinde bu kampanyanınbaflını Clinton çekiyor. Zirveden önce, bafları-sızlık durumunda Arafat’ı sorumlu tutmayaca-¤ım diyen Clinton, ‹srail televizyonunda Ara-fat’ı baflarısızlı¤ın sorumlusu olarak gösterdi.Arafat’ın, tek yanlı olarak ba¤ımsız Filistindevletini ilan etmesi durumunda, “bütün iliflki-lerimiz soru götürür hale gelir ve ‹srail’dekiAmerikan elçili¤ini Tel Aviv’den Küdus’e taflı-rız” diye tehdit savuran Clinton’dan baflkasıde¤ildi. Yeni bir zirve görüflmesinin “sonflans” oldu¤unu açıklayanlar ‹srail ve ABD’dir.Bu iki ülke “son flansı”nda fiyasko ile sonuç-lanmaması için Arafat’ı “daha çok esnekli¤e”ça¤ırıyor.

VVII-- EEmmppeerryyaalliissttlleerr AArraassıı RReekkaabbeett vvee FFii--lliissttiinn--‹‹ssrraaiill SSoorruunnuu

Dünyanın iki kutuplu, iki süper devletli ol-du¤u dönemde, bir taraftan Amerikan emper-yalizmi, di¤er taraftan da sovyet sosyal em-peryalizmi, sorunlu tarafların yanında/arka-sında yer alarak ya hegemonyalarını pekiflti-riyorlar ya da geniflletiyorlardı.

SB, ulusal ba¤ımsızlık, demokrasi ve sos-yalizm için mücadele eden güçlerin ve ülkele-rin “dostu” pozunda kendi yeni sömürgeci po-litikasını uygularken, “özgür” dünyanın jan-darması olan Amerikan emperyalizmi de ka-pitalist dünyanın savunuculu¤unu yapıyordu.Her halükârda her iki süper güç, kendi arala-rındaki rekabeti, it dalaflını, ço¤u kez baflka

toplumsal güçler ve devletler üzerinde sürdü-rüyorlardı. Bafl rakibi SB’nin da¤ılmasındansonra Amerikan emperyalizmi, kendisinedünya “barıfl”ını sa¤lama misyonu vererekharekete geçti. Amerikan emperyalistlerinin90’lı yılların baflındaki bu çıkıflı, dünyayı yeni-den düzenlemek ve 21. yy stratejisine görehazırlamak iste¤inden baflka bir fley de¤lidi.Ortado¤u “barıfl”ı da bu politikanın bir ifadesi-dir. Petrol nedeniyle 20. yy’ın baflından bu ya-na önemli olan ve emperyalist ülkelerin reka-betine sahne olan Ortado¤u, Amerikan em-peryalizminin 21. yy stratejisinin önemli biraya¤ıdır. Enerji kaynaklarına sahip olmak ve-ya kontrol etmek, hegemonya mücadelesindeönde olmak veya iddialı olmak anlamına geli-yor. Di¤er nedenleri bir yana, Ortado¤u, buözelli¤inden dolayı Amerikan emperyalizmi-nin mutlaka hakim olması gereken bir alandır.Di¤er emperyalist ülkler de aynı flekilde düflü-nüyorlar. Rusya, Çin, Japonya bir bütün ola-rak AB, Ortado¤u’nun petrol kaynaklarını elegeçirmek, kontrol etmek, bu nedenle bölgedeveya bölge yakınında hazır bulunmak için re-kabet ediyorlar. Filistin-‹srail sorununa duyu-lan ilgi de, Ortado¤u’nun petrolden kaynakla-nan stratejik öneminden dolayıdır.

Amerikan emperyalizmi bölgedeki hakimi-yetini öngördü¤ü gibi pekifltirmek ve rakipleri-ni bölgeden uzak tutmak için erken davrandıve ‹srail-Filistin sorununun “barıflçıl” çözümü-ne yöneldi.

Amerikan emperyalizmi bölgedeki üssüolan ‹srail’e dayanmakla yetinmiyor, Filistin-‹srail “barıfl”ını sa¤layarak hegemonyasınındayanak noktalarını geniflletmeyi amaçlıyor.Güya tarafsız gözüküyor ama “barıfl”ı, ‹sraillehine yontarak sa¤lamaya çalıflıyor. Ameri-kan emperyalizminin barıflı, gerçek bir barıflde¤il, bir dayatma. O, bunu yapabiliyor. Çün-kü -sallantılı durumda olan Suriye’yi dikkatealmazsak- Irak dıflındaki di¤er Arap ülkeleri(Ürdün, Mısır, S. Arabistan) Amerikan emper-yalizmine ba¤ımlı durumdalar. Bu ülkelerin;Ürdün ve Mısır’ın ‹srail ile barıflık olmaları veArafat ve FKÖ’ye “pax Americana” do¤rul-tusundaki telkinleri etkili oluyor. Arafat da buülkeleri dinliyor. Çünkü onlar olmaksızın Ara-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 4 9

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 50: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

fat’ın dünya ve Arap dünyasında kamuoyuoluflturması ve maddi destek sa¤laması im-kansızlaflıyor.

Camp David fiyaskosundan sonra, dahado¤rusu fiaron’un provokasyonundan sonrageliflen Filistin-‹srail çatıflmalarını durdurmakiçin emperyalist ülkelerin, Arap ülkelerinin, ‹s-rail ve Filistin’in tavrı, bölgede keskinleflen re-kabeti ve iplerin kimin elinde oldu¤unu olduk-ça açık bir flekilde göstermifltir. Çatıflmalarbafllayınca bölgeye önce bir Amerikan dıflifl-leri sorumlusu geldi, arkasından dıfliflleri ba-kanı geldi. Amaç, yeni bir zirve için zeminyoklamasıydı. Bu arada Rusya Dıfliflleri Ba-kanı, AB dıfliflleri sorumlusu (Solano), Fransave baflka ülkelerden -Türkiye’den de- sorum-lular bölgeye üflüfltüler. En son Alman Baflba-kanı gitti. Ama Amerika’nın dedi¤i oldu. Ara-fat, özellikle Mısır’ın ve dolaylı olarak Türki-ye’nin telkiniyle Amerikan emperyalizmininçizgisi do¤rultusunda hareket etti. fiarm Elfieyh zirvesinden sonuç alınamadı, ama bu-gün anlaflılıyor ki o zirve yeni bir ABD-Filistin-‹srail zirvesi için ortam hazırlamaya hizmet et-ti. Di¤er emperyalist devletler, adeta birdenbire sahneden çekildiler, meydan ABD’ye kal-dı. Amerikan emperyalizmi inisiyatifini kullan-dı, Barak ve Arafat’ı Washington’a ça¤ırdı.Her ikisi de bu ça¤rıyı kabul etti.

Ne yapacaklar? Yeniden görüflmenin ko-flullarının oluflturulmasına paralel olarak ça-tıflmalar kontrol altına alınacak veya çatıflma-ların kontrollü sürdürülmesine; fliddetin sınırlıtutulmasına özen gösterilecek. Zaten bu da-ha flimdiden yapılıyor. Çatıflmalar, taraflarınaçıklamalarına paralel olarak sertlefliyor veyagevfliyor. Taraflar, Amerikan emperyalizmininpatronlu¤unda yeniden bir araya getirilecek-ler. Bugüne kadar konuflulmufl olan konularbir daha konuflulacak, alınmıfl olan kararlaruygulanma umuduyla bir daha alınacak. Herhalükârda Amerikan emperyalizmi, inisiyatifielinde tutacak, di¤er emperyalist ülkeleri so-rundan uzak tutmaya çalıflacak. ‹srail’de ola-sı hükümet sorunu, ABD’de baflkanlık seçimi,Arafat’ın konumunu yeniden sa¤lama alması,süreci sadece zamansal bakımdan uzatabilir.fiarm el fieyh zirvesinden ve arkasından dü-

zenlenen Arap ülkeleri zirvesinden çıkan so-nuçlar, durumu idare etmenin ötesinde bir an-lam taflımıyor. Da¤ fare do¤urdu ve bir dizi lafsalatası. Bu toplantılara katılan taraflar, Filis-tin’in kaynadı¤ını, tepkinin, tansiyonun kont-rollü olarak düflürülmesi ötesinde yapılacakbir fleyin olmadı¤ını gördüler.

--FFKKÖÖ vvee AArraaffaatt’’ıınn RRoollüü1993’te Oslo’da uzlaflmanın ve teslimiye-

tin resmen baflladı¤ını görüyoruz. Emperya-lizm ve siyonizm açısından önemli olan, sa-dece Arafat ve FKÖ’nün teslimiyeti de¤ildi.Önemli olan, Filistin halkının; Filistin ulusalkurtuluflçu iradesinin kırılması, ba¤ımsızlıkiçin mücadele eden yı¤ınların reformizminkuyru¤una takılarak emperyalizme ve siyo-nizme hizmet eder hale getirilmesiydi. Ara-fat’tan istenen buydu ve o, bu teslimiyeti Filis-tin halkına kabul ettirmek için çok çaba harca-dı. Filistin cephesindeki zorlukların karakterve çapını çok iyi bilen ‹srail ve ABD, bu duru-mu, anlaflmalara uymayarak, alınan karalarınuygulanmasını savsaklayarak kullandılar vekullanıyorlar.

Amerikan emperyalizmi ve ‹srail açısın-dan, mücadele anlayıflı de¤iflmifl, reformist-leflmifl, emperyalizme teslim olmufl, emper-yalist “barıfl”a bel ba¤lamıfl Arafat, “en iyi”Arafat’tı. Bafllangıcı çok öncelerde görülse de1991 Madrid Konferansı’ndan sonra Arafat,inisiyatifi emperyalizme teslim etmifl, etkinde¤il edilgen olmufl ve sürüklenmifltir. Amakabul etmek gerekir ki Arafat, aynı zamanda,her dönem gürlemifl, esmifl, asarım, keserimdemifltir. Ne var ki, hiçbir zaman da sözününeri olmamıfltır. Bu türden açıklamalar, Ara-fat’ın retorik açıklamalarıdır. Arafat, genelolarak emperyalizmin, özel olarak da Ameri-kan emperyalizminin, Arap gericili¤inin (Mısır)ve son dönemlerde de Türkiye’nin telkinlerisonucunda ‹srail ile masaya oturmufltur.

Son on yılın Arafat’ı, sürekli uzlaflan, tavizveren, Filistin davasını Amerikan emperyaliz-minin çıkarlarına peflkefl çeken, gerçek barı-flı; Filistin ulusal kurtuluflunu/ba¤ımsızlı¤ını“pax Americana” u¤runa feda eden Arafat’tır.

‹srail ve ABD, barıfl adına Arafat’ı oyalı-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 0

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 51: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

yorlar, aldatıyorlar, oynatıyorlar ve kendi ko-flullarını dayatıyorlar.

Son bir sene içinde Arafat’ın çizdi¤i zik-zaklar bunu gösteriyor.

Eylül 1999’da Arafat ve Barak, fiarm Elfieyh’te görüflürler. Barıfl anlaflması için sontarihin 13 Eylül 2000 olması konusunda anla-flırlar.

‹srail’in, verdi¤i sözü tutmaya yanaflmadı-¤ını gören Arafat, Eylül’de ba¤ımsız Filistindevletinin kurulaca¤ını ilan edece¤ini açıkladıve uluslararası destek almak için, baflta Arapve AB devletleri olmak üzere görüflme turları-na baflladı. Türkiye, ‹ran ve Rusya da dahilbir dizi devlet ve hükümet baflkanlarıyla gö-rüfltü, ama bu görüflmelerde Arafat umdu¤u-nu bulamadı. Hiçbir devlet ve hükümet bafl-kanı, ‘devletin kuruldu¤unu açıkla, seni des-tekleriz’ demedi. Arafat’ın, özellikle Arap zir-vesi ve bu zirvede Filistin devletinin kurulma-sı için ve Kudüs sorununda destek umudu,Arap ülkeleri tarafından kabul görmedi. Öyleki, Mısır devlet baflkanı Mübarek, “devlet kur-ma ilanının ertelenmesini düflünüyorum”açıklamasını yaptı. ABD-AB, ABD-Rusya çe-liflkilerinden yararlanmak için kapısını çaldı¤ıbir kısım AB devletleri ve Rusya da Arafat’ınönerisini geri çevirdiler. Arafat, her gitti¤i yer-de “tek taraflı devlet ilanından sakın” tavsiye-sini aldı. Amerikan emperyalizminin ipleri sıkıbir flekilde elinde tuttu¤u bir alanda; iliflkileryuma¤ında Arafat’ın bu giriflimiyle söz sahibiolunamayaca¤ını bilen emperyalist ülkeler,baflta da AB ve Rusya, onun niyetine mesa-feli yaklafltılar.

Bundan sonra ne olabilir? Dönem dönemintifadadan bahsedilmesi, bir zamanlarındo¤ru mücadele biçimlerine dönülebilece¤i-nin dillendirilmesi, Filistin halkının dinamikgüçlerini aldatmaktan öte bir anlam taflımıyor.Antiemperyalist, antisiyonist mücadeledenvazgeçen, gerçekten ba¤ımsız Filistin müca-delesini rafa kaldıran ve sorunun çözümünüemperyalizme, somutta da Amerikan emper-yalizmine havale eden bir anlayıflın devrimcibir özü olamaz. Amerikan barıfl anlayıflı vehegemonyasını kabul eden ne devrimci olabi-lir ne de devrimci güçleri harekete geçirebilir.

Bu anlamda Arafat ve FKÖ önderli¤i, devrim-ci özünü ve konumunu kaybetmifl, reformistçizgisiyle, emperyalizmle uzlaflmac›l›¤›n birtemsilcisi ve simgesi durumuna gelmifltir.Emperyalizm ve baflta da Amerikan emper-yalizmi, Arafat’ın tehlikeli olamayaca¤ını, tes-lim alınmıfl ve dayatılan koflullar çerçevesin-de kalmaya mahkûm edilmifl bir simge oldu-¤unu biliyor. Bu nedenle emperyalist burjuva-zi, onun tehditvari çıkıfllarına aldırmıyor. Em-peryalizmi korkutan, sorunun sürüncemedekalmasından dolayı Filistin halkının kendiiçinde yeni dinamik, devrimci güçler çıkartabi-lece¤idir. Emperyalistleri korkutan bu olasılık-t›r. Emperyalizm, “barıfl” adına teslim aldı¤ıve reformizmin bataklı¤ına gömdü¤ü güçlerieritiyor, tamamen uflak yapıyor. Latin Ameri-ka’da birçok ulusal kurtulufl örgütü de aynıyolun yolcusu olmufllardır. Mücadele edilengüçlere; devlete ve emperyalizme teslim ol-duktan sonra, teslim eden, uflaklaflan, yenil-giyi kabul eden anlayıflın yeniden devrimcile-flece¤i beklenemez. Otonomi bazında devlet-sel kurumlaflan, polis olan, memurlaflan Filis-tinli eski gerillaların yeniden silaha sarılaca¤ı-nı düflünmek ne derece do¤ruysa, silahlarınıteslim eden Honduraslı gerillaların yenidensilaha sarılacaklarını düflünmek de o derecedo¤rudur. Filistinliler bu durumda olan baflkahalklar, eski önderlerin teslimiyetini anladık-ça, onlardan umutlarını kesecekler ve artıkonların kaderiyle ilgilenmeyecekler. Böyle birsüreç, devrimci mücadelenin yeniden baflla-dı¤ı süreçtir. Ba¤ımsız Filistin’in önündeki en-gel sadece emperyalizm ve ‹srail de¤ildir. Bugüçlere, yani düflmana teslim olan Arafat ger-çekten ba¤ımsız Filistin’in önündeki engel du-rumundalar. Bu engellerin aflılması, antiem-peryalist, devrimci mücadelenin geliflmesi an-lamına gelir.

Emperyalizme teslimiyet, teslim olanlarıiddiasızlafltırıyor, kifliliksizlefltiriyor, yalpalatı-yor. Teslim olanlar hep böyle bir çizgi izlemifl-lerdir. Onların siyasi yönelimleri gerçekten birsiyasi e¤itim konusudur.

FFiilliissttiinn kkaayynnııyyoorrYıllardan beri süre gelen görüflmeler; Os-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 1

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 52: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

lo anlaflması ve onu takip eden görüflmeler,alınan kararlar, anlaflmanın uygulanması içinyapılan yeni anlaflmalar, verilen sözlerin ‹sra-il tarafından yerine getirilmemesi ve son ola-rak Camp David fiyaskosu, baskı sonucundaFilistin devletinin kuruluflunun açıklanmasınınertelenmesi, iflgal koflulları, iflsizlik vb. Filis-tin’i barut fıçısına dönüfltürmüfltü. ‹srail’e du-yulan kin ve nefret, Filistin Otonomi yönetimi-nin tavizkâr tavrı, yönetme yeteneksizli¤i, kolgezen yolsuzluklar, tepkinin tuzu biberi ol-mufltu. Sadece bir kıvılcım, sadece yerindeve zamanında bir provokasyon, bu barut fıçı-sını atefllemeye yetecekti. A.fiaron, nam-ı di-¤er “Beyrut kasabı”, bu provokatörlü¤ü üst-lendi. “Harem-i fierif”i ziyaret ederek, Filistinhalkını açıkça çatıflmaya davet etti. “Harem-ifierif” ziyareti bir provokasyondu.

Yaflamı boyunca Sinagog ziyaret etti¤ipek bilinmeyen fiaron’un Müslümanlar içinkutsal bir yeri ziyaret etmesi, barıfl de¤il, ça-tıflma istemek anlamına geliyordu.

Çatıflmaların seyri, Filistin Otonomi idare-sinin inisiyatifi elinden kaçırdı¤ını da göster-mektedir.

Olayların kendini afltı¤ını anlayan Arafat,kurtuluflu ileriye fırlamakta gördü. Halkına,savaflçılara geri çekilin ça¤rısı yapacak du-rumda de¤il. Bunu yaparsa, bir taraftan lanet-lenece¤ini, di¤er taraftan da muhalifleri tara-fından etkisiz hale getirilece¤ini biliyor. Filistinhalkını, Oslo görüflmelerinden bu yana vaat-lerle yönlendiren Arafat, patlayan öfkenin,kendine ve yönetimine de yönelen kin ve nef-retin altında kalmamak ve siyasi varlı¤ını sür-dürmek için çocuk generallerini, intifadayı ha-tırladı.

Filistin halkı, tahammülünün kalmadı¤ınıson intifadasıyla gösterdi.

Bu son intifada sadece ‹srail’e karflı de¤il.Bu intifada, Arafat ve Otonomi idaresini dehedef alıyor. Bu çatıflmalar, Filistin halkındamücadele ruhunun ölmedi¤ini, direnme vesavaflma iradesinin kırılmadı¤ını da göster-mektedir. Arafat’ın ‹srail’e ve emperyalizmeteslimiyet politikası, Filistin sorununun çözü-

münü Amerikan emperyalizmine havale etmeanlayıflı, Filistin halkı üzerinde pek etki yap-mamıfl. Filistin halkı, Otonomi yönetimineaçık mesaj veriyor: Bir yere kadar dinleriz,ama ondan sonra bildi¤imizi yaparız. Bu hal-kın bildi¤i ve siyonizm ve emperyalizmin anla-dı¤ı dil, difle difl mücadele. Filistin halkı, bumücadele gelene¤ini ve yetene¤ini kaybet-medi¤ini gösteriyor.

SSoonnuuçç iittiibbaarr››yyllaa;;

‹ç politik ve siyasi gelecek kaygısı nede-niyle hem Barak (‹srail), hem de Arafat (Filis-tin) kanıksanan çatıflmaların devamından ya-nalar. “Barıfl” masasına oturmamak, tavizvermemek, radikal görünmek revaçta.

‹srail’de hükümet sorununun çözülmesisa¤lanmadan, ‹srail’in Filistinlilere saldırısınıhiçbir güç durduramaz.

Arafat, Filistin direniflini tamamen elinegeçirip, tartıflmasız önderli¤ini halkına, muha-liflerine, dünyaya ve Arap dünyasına bir dahakabul ettirene kadar intifadayı devam ettire-cektir.

Arafat ve Barak’ın birbirlerine atıflarda bu-lunmaları, suçlamaları konjonktüre tekabüleden retorik açıklamalardan öte bir anlam ta-flımıyor. Her ikisi de siyasi durumlarını biliyorve konumlarını güçlendirmek için çaba harcı-yorlar. Durumun böyle oldu¤unu ABD, AB veArap ülkeleri de biliyor.

‹ç politikada tafllar yerine oturunca, kırkyıllık dost gibi el sıkıflıp ‹srail-Filistin “ba-rıfl”ına Amerikan emperyalizminin patronlu-¤unda, kalınan yerden devam edilece¤indenflüphe duyulmamalıdır. Bu süreç baflladı bile.

Bir taraftan emperyalizme teslimiyetin Fi-listin davasını getirdi¤i nokta, bunun sorumlu-su olarak Arafat ve FKÖ, di¤er taraftan “yafla-sın Filistin ayaklanması” fliarıyla emperyalist“barıfl görüflmeleri”ne son verilmesini talepeden ve Filistin’i yeniden intifadalafltıran Filis-tin halkı ve gençli¤i.

Aradaki fark, yeteri kadar açık de¤il mi? ■

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 2

—— Tarihsel ve Güncel Olarak Filistin Sorunu ———

Page 53: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 3

24 Eylül 2000 tarihinde yapılan baflkan-lık seçimlerinin ardından, Yugoslavya’da“bafl döndürücü” denebilecek geliflmeleryaflandı ve genifl yı¤ınların direnifli sonu-cunda, seçim sonuçlarını tanımamak içindireten Miloseviç kli¤i alafla¤ı edilerekmuhalefet lideri Kostuniça devlet baflkanlı-¤ına getirildi. 24 Eylül’de yapılan baflkanlıkseçimi, Yugoslavya’da siyasi yaflamın es-kisi gibi devam etmeyece¤ini gösterdi. Se-çimleri kaybeden S. Miloseviç, gitmek zo-runda kaldı.

Tabii ki Yugoslavya’daki siyasi gelifl-meler bir “an”lık toplumsal patlama netice-sinde ortaya çıkmamıfltır. Bu geliflmelerintarihsel arka planında bir dizi iç ve ulusla-rarası faktör rol oynamıfltır. Ama esas iti-bariyle, Sırp emekçi halkının yı¤ınsal ira-desi/direnifli, sonucun alınmasında belirle-yici rol oynamıfltır.

Sovyetler Birli¤i önderli¤inde, faflistkampın bozguna ve yenilgiye u¤ratıldı¤ı II.Dünya Savaflı sonlarında Yugoslav halkı,Tito’nun önderli¤inde büyük bir antifaflistdirenifl örgütleyerek faflizmin istilasından

kurtulmufl ve ba¤ımsız Yugoslavya Fede-ral Cumhuriyeti’ni kurmufltur. Bir çok ulu-sun ve azınlı¤ın birli¤ini ifade eden Yugos-lavya, “halkların bereketli sofrası” olarakniteleniyordu. Bu dönemde, sosyalizmi ifa-de eden bir takım adımlar da atıldı. AmaTito’nun önderli¤indeki yeni Yugoslav yö-netimi, kısa zamanda, sosyalizmi kurmaadı altında, sözde kapitalizme bir seçenekolarak ileri sürülen “öz yönetim” modelinibenimseyerek “özgün bir sosyalizm” pro-pagandası yapıyor ve böyle bir “sosya-lizm”i gerçeklefltirmeye çalıflıyordu. Sov-yetler Birli¤i ve Do¤u Bloku’nun Halk De-mokrasisi devletlerine yanaflmayan ve ka-pitalizmin yeni bir yorumu olan “öz yöne-tim” modeliyle kapitalist geliflme yolunubenimseyen Titocu Yugoslavya, yayılmacıemeller güderek, baflta Arnavutluk olmaküzere, komflu devletlerin topraklarına gözkoydu ve halklar arasında flovenizmi kö-rükleyerek “Büyük Yugoslavya” flovenizmitemelinde Balkan halklarını birbirine düfl-man etme politikası izledi. Sosyalist kamp-la arasına Çin Seddi, çekerek onunla asla

“HALKLARIN BEREKETL‹ SOFRASI”YUGOSLAVYA NEREDEN NEREYE?

Page 54: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

iliflkilenmeyen Titocu Yugoslavya rejimi,Sovyetler Birli¤i’nin ve Halk Demokrasisidevletlerinin amansız düflmanı emperya-list devletlere güven vermifl ve “orta yerde”durarak konumunu güçlendirmeyi bir ide-oloji ve strateji düzeyine çıkarmıfltır. Dahasonraki yıllarda “Ba¤lantısız Ülkeler Blo-ku”, “Üçüncü Dünya Ülkeleri” gibi sıfatlarlatanımlanan, ço¤u yeni sömürge, emperya-lizme ba¤ımlı ülkelerle iflbirli¤ini gelifltirenTitocu Yugoslavya, Do¤u Bloku ve Batıkulübü dıflında bir seçenek oluflturmayave bu yolla uluslararası alandaki konumu-nu güçlendirmeye çalıflarak hesaba katıl-mayı denedi. ABD önderli¤indeki emper-yalist blo¤un güdümüne giren Tito rejimi, ozaman için sosyalist SB’ne ve Do¤u Blo-ku’na karflı, dünya iflçi sınıfı ve emekçileri-nin sosyalizm ve ba¤ımsızlık mücadelesi-ne karflı önemli bir antikomünizm oca¤ı ol-du ve iflçi sınıfının ve ezilen ulusların dev-rim seçene¤i dıflında tutularak, gerici vefaflist yönetimlere ba¤lanması çabasındaetkili bir silah olarak kullanıldı.

Yugoslavya Federal Devleti sınırlarıiçinde kalan ulusları ve halkları, enternas-yonalizm temelinde eflit uluslar olarak kay-nafltırmayan, Sırp ve Hırvat burjuvazisininiktidar tekelini kuran Titocu yönetim, ulus-lar ve halklar arasında eflitsizliklerin büyü-mesini, ayrıcalıkların ço¤almasını, ulusalönyargı ve güvensizliklerin derinleflmesiniberaberinde getirdi. “Halkların BereketliSofrası” Yugoslavya, halkların çoraklafltı¤ıve esaret altına alındı¤ı bir co¤rafya halinegeldi; Tito rejimi, Yugoslavya’yı oluflturanulusların ve halkların bir arada yaflamaolana¤ını ortadan kaldırmıfltı.

‘89-’90’larda, yani Sovyetler Birli¤i veDo¤u Bloku ülkelerinin klasik kapitalizmegeçerek revizyonist sistem olarak da¤ıldı-¤ı dönemde, ABD’ci hegemonyanın adıolan “Yeni Dünya Düzeni” koflullarındaYugoslavya da, emperyalist merkezleredaha fazla kucak açmıfl ve 1991’de “sos-yalist sistem”e son verdi¤ini açıklamıfltı.Emperyalistler arası rekabet e¤ilimininöne geçti¤i, her bir emperyalist devletin bir

di¤erine karflı hızlı ve yo¤un bir pazar da-laflına koyuldu¤u bu aflamada, Alman em-peryalizmi, elini hızl› tutarak Hırvatların veSlovenlerin, Yugoslavya Federasyo-nu’ndan ayrılıp ayrı bir devlet olarak örgüt-lenmelerini kıflkırtmıfltı. Hırvatlar ve Slo-venler, 1991 yılında Yugoslavya Federas-yonu’ndan ayrılarak “ba¤ımsız” devletleri-ni kurduklarını resmen ilan etmifllerdi. Ay-rılı¤ını ilan eden bu ülkelere karflı Yugos-lavya, savafl açmıfl ve Hırvatistan’ın üçtebirini iflgal etmifl, yirmi bin kiflinin öldürül-mesine ve 400 bin insanın evsiz kalması-na neden olmufltur. 1992’de ise Yugoslav-ya, ayrıldı¤ını ilan eden Bosna Hersek’ekarflı yıllar süren bir savaflı bafllatmıfl, buküçük topraklarda da 200 binden fazla in-sanı katledip, on binlerce insanı evsiz-yurtsuz bıraktıktan sonra 1995 yılındaAmerikan emperyalizminin dayatmasıyla“Dayton Barıfl Anlaflması”nı imzalamıfltır.

Kosova savaflıyla birlikte, Milosoviç ön-derli¤inde Sırp flovenist burjuvazisi dörtsavafl kaybetmiflti. Balkanlarda, somuttada eski Yugoslavya topraklarında emper-yalistler arası çeliflkilerin keskinleflmesininbir ifadesi olarak emperyalist ülkeler, Sırp-ların Kosovalılara saldırısını fırsat bilerek,1999 yılında ABD’nin önderli¤inde Yugos-lavya’ya karflı savafl açtılar. Kosova’da onbine yakın insanın ölümüne, on binlercesi-nin göçüne sebep olan Sırp saldırganlı¤ı,bu kez karflısında do¤rudan NATO’yu bul-mufltu. Kosova’dan çekilmek zorunda ka-lan Miloseviç, böylece “Büyük Sırbistan”u¤runa sürdürdü¤ü dördüncü savaflını dakaybetmiflti; 1999’da Yugoslavya’nın Ko-sova’ya askeri müdahalesine uzun süreseyirci kalan ve NATO’nun müdahalesiiçin dünya kamuoyunda meflru bir zeminikollayan ABD ve AB emperyalistleri, za-manın geldi¤ini düflünerek Yugoslavya’yakarflı savafla girifltiler. Ve haftalarca sürenyo¤un bir hava saldırısını bafllattılar. NA-TO’nun askeri saldırıları, ekonomik am-bargo ve abluka altında daha fazla diren-me gücü gösteremeyen Sırp milliyetçili¤i,maddi ve manevi olarak yenik düflerek sal-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 4

—— “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye? ———

Page 55: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

dırgan batılı emperyalistlere teslim oldu.Batılı devletler 42 bin BM askerini Koso-va’ya yerlefltirerek Kosova’yı kurtarmaadına bu toprakları iflgal ederek Koso-va’da “uluslararası yönetim” oluflturdular;Kosova, ABD, AB ve Rusya tarafından nü-fuz bölgelerine göre parçalandı.

“Halkların bereketli sofrası” eski Yugos-lavya’da, “eflitler arasında birinci” oldu¤u-nu iddia eden Sırp milliyetçi burjuvazisi, bu“bereketli sofra”da yalnızlafltırılmıfl ve NA-TO’nun sa¤anak halindeki bombaları, ba-tılı devletlerin ölümcül ekonomik ablukasıve ambargosu altında, batılı devletlere ye-nilmekle kalmamıfl, ekonomik çöküfl veyoksullaflmanın dayanılmaz girdabınadüflmüfltür.

Savaflta yenik düflmüfl ve batıya boyune¤mifl Miloseviç yönetimi, uluslararasıalanda yalnızlaflmanın ve ekonomik çö-küntünün bütün a¤ırlı¤ıyla kendini hisset-tirdi¤i Yugoslavya’da güven tazelemek vekanlı diktatörlü¤üne “demokrasi” maskesigeçirmek için seçimlere gitme kararı aldı.24 Eylül 2000 tarihinde yapılması karar-lafltırılan devlet baflkanlı¤ı seçimleri, so-nun bafllangıcı oldu.

AB ve ABD emperyalistlerinin Yugos-lavya’daki aya¤ı olan “Sırp DemokratikMuhalefeti” (DOS), devlet baflkanlı¤ı se-çimlerinde Demokratik Parti’nin baflkanıolan Voyislov Kostuniça’yı aday gösterdi.AB ve ABD emperyalistlerinin savafl suç-lusu ilan ettikleri ve “Uluslararası SavaflMahkemesi”nde (USSN) yargılamak iste-dikleri Slobodan Miloseviç, Batının kayıt-sız-flartsız adayı olan Voyislov Kostuni-ça’yla seçim yarıflına girdi; diktatör Milo-seviç’e karflı “demokrasi” savaflçısı Kostu-niça!

Batı, seçim kararı alınır alınmaz Kostu-niça’ya deste¤ini açıkça ilan etti ve Kostu-niça’nın kazanması halinde bütün ekono-mik yaptırımların kaldırılaca¤ı ve Yugos-lavya’nın uluslararası emperyalist camiayayeniden kabul edilece¤ini açıklayarak açıkçek verdi.

Seçim tarihi yaklafltıkça içte, batı ufla¤ı

“Demokratik Muhalefet Hareketi”, uluslara-rası arenada da batılı gladyatörler, Yugos-lavya’daki seçimlerin demokratik ve adilyapılmayaca¤ı propagandasını yapmayabaflladılar. AG‹T Baflkanı ve Avusturya Dı-fliflleri Bakanı Benita Ferrerro-Waldner,seçimlerin demokrasiden çok uzak oldu-¤unu açıklamakta sakınca görmemiflti.

Seçimlerin yapıldı¤ı 24 Eylül akflamı,daha seçim sonuçları belirsizken, Milose-viç’in “hile yaparak seçimleri kazanaca¤ı”propagandası, Batılı medya kurulufllarıaracılı¤ıyla hızla uluslararası arenaya ta-flındı.

AB’nin on befl üyesi adına, dönem bafl-kanı Fransa tarafından yapılan ortak açık-lamada “eldeki bütün bilgilere göre, Milo-seviç’in kendi kendine zafer ilan etme yö-nündeki herhangi bir girifliminin hile olaca-¤ı” dile getirildi. AB Ortak Güvenlik ve DıflPolitika Yüksek Temsilcisi Javier Solanada “AB’nin, seçimleri Demokratik Muhalif-lerin kazanması halinde Yugoslavya’nınekonomisini yeniden infla etmeye ve Avru-pa ülkeleriyle olan ba¤larını birlefltirmeyeyardım etmeye hazır oldu¤unu” ilan etti.‹ngiltere Dıfliflleri Bakanı Robin Cook, ge-cikmeden flu açıklamayı yaptı: “Miloseviçbugün yenilmifl bir devlet baflkanıdır. Onamesajım fludur: ‹nsanlara karflı dürüst ol.Yoldan çekil ve cezaevine çevirdi¤in Sır-bistan’›n bu durumdan kurtulmasına izinver.” Almanya’nın Yeflilci Dıfliflleri BakanıJoschka Fischer ise, yaptı¤ı açıklamada,“Kostuniça, flimdiden seçimlerden galipçıkmıfl gibi görünüyor” dedi. O zamana ka-dar Yugoslavya sorununda hiçbir varlıkgösteremeyen Rusya, Dıfliflleri Bakanı‹gor ‹vanov’un a¤zından yaptı¤ı açıklama-da, en fazlasından seçimlerde “ciddi birusulsüzlü¤e rastlanmadı¤ını” belirtmekleyetindi.

Miloseviç, önce seçimleri kazandı¤ınıdil ucuyla ilan etti. Ardından 27 Eylül’deikinci tur seçimlere gidilece¤ini açıkladı.Ama artık inisiyatifi kaybetmiflti. AB veAmerika, Miloseviç’i “artık tanımadı¤ını”duyurdu. Seçim komisyonu birinci tur se-

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 5

—— “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye? ———

Page 56: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

çimlerini iptal etti. Sırp Demokratik Muha-lefeti, “Kriz Merkezi” kurdu ve “sivil itaat-sizlik” ça¤rısında bulundu. 7.500 madeniflçisi greve gitti. Kimi banliyölerdeki bazısokaklara barikat kuruldu. Yı¤ınsal protes-tolar ve direnifl yaygınlafltı. Kostuniça ön-derli¤inde muhalefet, genel grev ça¤rısıyaptı. Miloseviç’e “saat 15’e kadar koltu-¤unu bırak, ülkeyi terket” ultimatomu veril-di. Örgütlü kitle, parlamento önüne yı¤ıldıve parlemento iflgal edildi. Aynı saatlerdeTV merkezi ve radyoevi ele geçirildi. Clin-ton canlı yayına ba¤lanarak “Sırplar ülke-lerini istiyor” mesajı verildi. 1 saat sonra ‹n-giltere Baflbakanı Tony Blair, “Miloseviç’eyol göründü” de¤erlendirmesini yapıyordu.Ve nihayet beklenen açıklama geldi; ak-flam 22.20’de devlet televizyonu “ÖzgürSırbistan’ın seçilmifl devlet baflkanının Vo-yislov Kostuniça oldu¤unu” duyurdu: Sa-bah günefl, beyaz kentin (Belgrad) üstünedo¤arken Yugoslavya’da “yeni” bir rejimvardı.

Yaklaflık 13 yıl Yugoslavya’yı yönetenMiloseviç, görünüfle göre yı¤ınsal iradekarflısında direnifl gösteremeden iktidar-dan çekilme yolunu tutmufltu.

Yugoslavya’nın, uluslararası sermaye-nin, çok uluslu tekellerin kullanımına açıl-ması ve YDD’nin kapsam alanı içerisineçekilmesi için büyük u¤rafllar veren ulusla-rarası burjuvazi, kendine ba¤ladı¤ı burju-va milliyetçi çevreleri ayakta tutmufl, koru-mufl ve beslemiflti. Yugoslav muhalefetiolarak da örgütlenen bu yeminli komünizmdüflmanları, adım adım iktidara hazırlandı-lar. NATO tarafından Yugoslavya’nın baflı-na bomba ya¤dırılırken, “Sırp DemokratikMuhalefeti”nin önde gelen ismi Zoran Cın-cıç, NATO’nun Yugoslavya’yı bombalama-sını desteklemifl ve Yugoslavya’nın direni-fli kırılana kadar bombalamanın devam et-mesi gerekir diyecek kadar alçalmıfl veBatı’ya yaltaklanmıfltır. Hiçbir zaman “Sos-yalist Parti”nin üyesi olmayan ve Yugos-lavya’nın çok partili bir döneme geçmesiy-le “Demokratik Parti”nin kurucuları arasın-da yer alan Voyislov Kostuniça ise, o gün-

den bugüne Batı’nın iflbirlikçisi olarak Yu-goslavya’nın Batı’ya tam entegrasyonuiçin çalıflmıfltır.

Yugoslavya, devlet baflkanı seçimleriiçin gün sayarken, Yugoslavya “Demokra-tik Muhalefeti”, IMF ve Dünya Bankası’yla“niyet mektubu” imzalamıfltır. ABD tarafın-dan yüz milyon dolar düzeyinde bir fonladesteklenen “Sırp Demokratik Muhalefe-ti”nin ekonomik programı, G-17 denen birekonomistler grubu tarafından imzalan-mıfltır. (Bu grubun baflında IMF’nin eskiYugoslavya direktörü bulunmaktadır.) G-17 grubu, merkezi Washington’da olanCenter For ‹nternational Private Enterprise(CIPE-Uluslararası Özel Giriflim Merkezi)tarafından destekleniyor. CIPE ise CIAba¤lantılı National Endowment For De-mocracy kuruluflunun bir parçasıdır.1983’te kurulan Endowment, 25 yıl önceCIA tarafından gizli yapılan çalıflmalarınflimdi açıktan yapılmasını sa¤lıyor. 5Ekim’de Yugoslavya’da yönetimi ele geçi-ren Sırp “Demokratik” muhalefeti, dahaseçimlerin sonucu belli olmamasına ra¤-men, G-17 aracılı¤ıyla IMF ve Dünya Ban-kası’na verdi¤i “niyet mektubu”nda ekono-mide fiyat denetimlerini, tarıma ve sanayiiflletmelerine verilen destek ve yardımları-n› kaldırmayı, serbest piyasa koflullarınıkurmayı kabul ediyordu. Bu anlaflma bun-lardan ibaret de¤ildi. Yanı sıra sa¤lık, ula-flım, beslenme ve ısınma sorunlarına ilifl-kin verilen toplumsal yardım ve destekler,yerli iflletmeleri koruyan ithalat sınırlama-ları kaldırılacaktı. “Niyet mektubu”na göre,NATO bombalarıyla yakılıp yıkılan alt ya-pının yeniden inflası Batılı tekellere verile-cek, bu tekellere ödemeler NATO ülkele-rinden (Paris Kulübü) alınan borçlarla fi-nanse edilecektir. Yine “niyet mektubu”,özellefltirmelerin hızlandırılmasını, ya dado¤rudan tasfiye edilmesini kapsıyordu.Ayrıca kara ekonomi, sistem içine çekile-rek aklanacak, Yugoslav dinarı konvertibi-liteye tabi tutulacak, dinara parelel olarak,iç ekonomide Alman markı kullanımınageçilecek.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 6

—— “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye? ———

Page 57: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Yugoslavya’yı uluslararası sermayeyeve tekellere peflkefl çeken bu “niyet mek-tubu”, Prag’da 26 Eylül’de bafllayan IMFve Dünya Bankası toplantısı sürerken, 27Eylül’de Bulgaristan’da G-17 grubuyla IMFve Dünya Bankası yetkilileri arasında dü-zenlenen toplantıda verildi. Uluslararasısermayenin çıkarlarını düzenleyici kurum-lar olarak IMF ve Dünya Bankası, siyasiplanda ABD hegemonyasının bafllıcaaraçlarından olduklarını Yugoslavya’da birkez daha kanıtlamıfllardır. Henüz Yugos-lavya’daki seçimlerin üzerinden iki güngeçmesine; seçim sonuçlarının belirsiz ol-masına, Sırp muhalefetinin hükümet olupolmayaca¤ının bilinmemesine ra¤men,Sırp Demokratik Muhalefeti adına G-17grubunun IMF ve Dünya Bankası’na “niyetmektubu” vermesi, ABD ve AB emperya-listlerinin Kostuniça önderli¤indeki muha-lefete açık deste¤inin bir ifadesidir.ABD’nin Sırp muhalefetine 100 milyon do-lar vermesi de bu anlamda de¤erlendiril-melidir.

Yugoslavya’da kaos hüküm sürerkenNATO, Miloseviç’i çekilmeye zorlamak içinAdriyatik Denizi’nde 28 Eylül’de göz da¤ıverme amaçlı tatbikatı sürdürüyordu. Aynıtarihlerde ve aynı amaçla Bulgaristan sını-rında da, NATO’nun “Yedi Yıldız 2000 Tat-bikatı” yapılıyordu. Bulgaristan’daki tatbi-katı izlemek için giden Türkiye SavunmaBakanı Selehattin Çakmako¤lu, yaptı¤ıaçıklamada, “kriz do¤arsa müdahale olur”diyordu.

‹ngiliz SAS Komando Timleri, altı aydırKarada¤’da polis kuvvetlerine askeri e¤i-tim veriyordu. Karada¤’da e¤itilen ÖzelPolis Kuvvetleri’nin silah ve üniformalarıABD tarafından karflılanmaktaydı. Bu polisgücü, yarı otomatik silahlar, havan ve ba-zukalarla donatılmıfltır. Karada¤’daki para-militer kuvvetler ile Yugoslav FederalCumhuriyeti ordusu arasında her an birçatıflmanın patlak vermesi olasıydı. Bu pa-ramiliter çetelerin mevcudu, Karada¤’dansorumlu Yugoslav kolordusunun mevcu-duna ulaflmıfl durumdaydı. 5 Ekim’in ar-

dından, Karaba¤ Cumhurbaflkanı Cukano-viç, geliflmeler için “Avrupa’da diktatörlü-¤ün son kalesi de yıkılmıfltır” açıklamasınıyapıyordu.

Bütün Batılı emperyalist devletler veonların yeryüzündeki iflbirlikçileri, Kostuni-ça’yı Yugoslavya’nın merflu yönetimi ola-rak tanıdıklarını açıklamak için birbirleriyleyarıfl içerisine girdiler. Türk hakim sınıflarıda Miloseviç’in devrilmesini, “Balkanlar’dabarıfl ve istikrarın sa¤lanması açısındantarihi bir dönemeç” olarak de¤erlendirerekmemnuniyetle karflıladı.

AB, Kostuniça’nın devlet baflkanı seçil-mesinden birkaç gün sonra toplanarak Yu-goslav Federal Cumhuriyeti’ni hedef alantüm yaptırımların kaldırılması kararını aldı.AB dönem baflkanı, Fransa’nın DıfliflleriBakanı Hubert Vedrine, 10 Ekim günüBelgrad’a giderek, Yugoslavya’nın yenidevlet baflkanı Kostuniça’ya bir brifing ver-di. Bunun sonucu olarak, AB ülkelerininhava sahalarında uçufl yasa¤ının kaldırıl-ması, gümrük indirimi, Sırbistan’ın yenidenimarı, IMF’ye üyelik gündeme getirildi.

Almanya tarafından yapılan açıklama-da, Yugoslavya ekonomisinin, savaflınhızlandırdı¤ı yıkım sonrasında Kostuniçabaflkanlı¤ında bir canlanma gösterece¤i,dıfl yatırımlarda ilk sırayı Almanya mer-kezli flirketlerin alaca¤ı belirtildi. AlmanEkonomisi Do¤u Komisyonu’ndan MichaelHarris, fabrikaların ça¤dıflı bir yapı kazan-dı¤ını, altyapının da ciddi bir biçimde yıp-randı¤ını söyleyerek, Alman flirketlerininbu duruma bir çözüm bulmak üzere uzunsüredir hazırlandı¤ını belirtti. Demek olu-yor ki, Almanya çoktandır bugünü bekli-yormufl. Uzman Harris, projelerin büyükflirketlerin üst yönetim katlarında çekme-celerde bekledi¤ini övünerek açıkladı. Al-man Sanayi ve Ticaret Odaları Birli¤i’ndenyapılan açıklamada ise, AB’nin Sırbistan’a2006 yılına kadar 2.3 milyar Euro tutarın-da kredi sa¤layaca¤ı bildirildi.

Uzak Do¤u’nun hakimi Japon emper-yalizmi de Yugoslavya’ya yönelik yaptırımuygulamasını kaldırabilece¤ini söyledi.

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 7

—— “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye? ———

Page 58: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

Yugoslavya pazarında pay kapmak içinemperyalist devletler, flimdiden kıyasıyabir rekabet içerisine girmifllerdir.

ABD yönetimi adına ise Clinton,ABD’nin 1998’den bu yana Yugoslavya’yauyguladı¤ı yaptırımları hafifletece¤ini açık-ladı. Bill Clinton, 12 Ekim akflamı yaptı¤ıaçıklamada Yugoslavya’ya uygulanan ti-cari ve mali yaptırımlarla, petrol ve havaambargosunun kaldırılması talimatını ver-di¤ini söyledi. Ancak, eski rejim üyelerinemali ve ticari yaptırımlar uygulamasınınsürece¤ini söyleyerek, onları geçmifl gü-nahlarından dolayı cezalandırma yolunagitti. Böylece Clinton, hem eski hasımları-nı cezalandırıyor, hem de yeni yönetimeakıllı olun mesajını veriyordu.

ABD emperyalizminin baflı Clinton, ye-ni Yugoslav liderli¤ini desteklemeninABD’nin çıkarına oldu¤unu söylemektende hiç sakınmadı. Clinton daha da ileriyegiderek, Sırbistan’da özgürlü¤ün zafer ka-zanması, Avrupa’da Berlin duvarının yıkıl-masından sonra gerçekleflen en umut ve-rici geliflmedir dedi. Gerçekten de emper-yalistler cephesinden bakıldı¤ında bu böy-ledir: Yeni iktidar döneminde Yugoslavya,Avrupa’nın Balkanlar’a açılan kapısı olma-lıdır, uluslararası sermayenin ve uluslara-rası tekellerin bir serbest pazarı haline gel-melidir! Söylenmek istenen bu. ABD, bu

alandaki yaptırımların kaldırılması için, Yu-goslavya’nın Uluslararası Savafl SuçlarıMahkemesi ile iflbirli¤i yapılmasını istiyor.ABD emperyalistleri ifli sıkı tutuyor. Tümistemlerinin gerçeklefltirilmesini dayatıyorve o nedenle elindeki kozları bir defada tü-ketmiyor ve böylece onu sürekli kendinetabi durumda tutmaya çalıflıyor. Clinton’unaçıklamasının ardından Kostuniça, ABDile yeniden diplomatik iliflki kurmaya hazıroldu¤unu bildirdi.

Yugoslavya’da bir devrim olmadı¤ı gibi,bir kli¤in di¤er bir kli¤e karflı bir darbesi deolmamıfltır. Göstermelik de olsa bir seçimolmufl ve kendine, daha do¤rusu rejimineçok güvenen S. Miloseviç, büyük ölçüdeemperyalist Bat› taraf›ndan manipüle edi-len halkın direnci ve iradesi karflısında ye-nilmifltir.

Yugoslavya’da Miloseviç’siz bir dönembaflladı. Ama bu dönemin gelece¤i henüzpek belli de¤il. Kalıcı olması için emperya-listler büyük çaba harcıyorlar. Ne de olsaiflbirlikçileri iktidarda.

Bu yeni dönemde Rusya, ABD ve birbütün olarak AB, zor ve silah yoluyla eldeettiklerini, yo¤un siyasi ve mali iliflkilerlegüçlendirecekler, karflılıklı rekabette “ba-rıfl”, “özgürlük” ve “demokrasi” vb. kavram-lara özellikle önem vereceklerdir. ■

Teo r i d e DO⁄RULTU / 5 8

—— “Halklar›n Bereketli Sofras›” Yugoslavya Nereden Nereye? ———

Page 59: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 5 9

Faflist diktatör Pinochet’nin Çal›flma Ba-kan› Jose Pinera, Global Menkul K›ymet-ler’in davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. JosePinera, Türkiye’de bulundu¤u sürede semi-nerler verdi. Baz› bakan, üst düzey bürokrat,TÜS‹AD üyeleri, ifl adamlar› ve bas›n men-suplar›yla görüfltü.

Jose Pinera, 1973 askeri faflist darbesin-den sonra Pinochet’nin Çal›flma ve Güven-lik Bakanl›¤›’na getirildi. Bu dönemde sosyalgüvenlik alan›ndaki özellefltirme politikala-r›yla emperyalistlerin gözdesi oldu.

Pinochet, sermayenin ç›karlar›na yöneliközellefltirme uygulamalar›n› hayata geçir-mek için en küçük muhalif sesi bile zor kul-lanarak ezmeye çal›flt›. Baflta komünist vedevrimciler olmak üzere yazar, ayd›n, sanat-ç›, bilim adam›, sendikac›, iflçi, emekçi yüzbinlerce kifli stadyumlarda iflkenceden geçi-rildi ve katledildi. Kitlesel iflten atmalar yo-¤unlaflt› ve iflsizler ordusu gittikçe büyüdü.Bu oran yüzde 15’e ulaflt›. Bütün bunlarABD emperyalizmi ve yerli iflbirlikçi bir kaçholding ve Matte fiirketler gruplar› içindi. Fa-flist darbenin ürünü olan bu uygulama,

Pinochet’nin Çal›flma Bakan› Jose Pinerataraf›ndan "fiili modeli” ad› alt›nda iflletildi.Ve emperyalizm bu prati¤i, ayn› ad alt›nda1993'te Peru, 1994 Arjantin ve Kolombi-ya'da uygulamaya baflland›. Meksika, Boliv-ya ve El Salvador'da ise uygulamaya so-kmaya çal›fl›yor.

“Şili modeli”nin özellikleri; “fiili modeli”nde her çal›flan›n ayl›k geliri-

nin en az yüzde 10, en çok yüzde 20'sinikendisine ait bir hesapta toplanmas› öngö-rülüyor. Yani zorunlu tasarruf anlay›fl›. Özelolarak kurulan AFP ad› verilen bu “tasarruf”sand›klar›n›n önemli bir k›sm› iflas ederekortadan kalkt›. Bugün sadece 143’ü faaliye-tini sürdürmektedir. Bu sand›klardan emekliolabilmek için 20 y›l prim ödeme zorunlulu-¤u dayat›l›yor.

Emeklilik yafl› erkeklerde 64, kad›nlardaise 60't›r (Türkiye'de de emeklilik yafl›n›nyükseltilmek istenmesi bofluna de¤ildir). Bumodelde devlet ve patronlar prim ödemiyor.Primleri sadece çal›flanlar ödüyor. Oysa Pi-nochet dönemi öncesinde, hem devlet hem

FAfi‹ST REJ‹M‹N YEN‹ UMUDUJOSE P‹NERA!

Page 60: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

de patronlar prim ödüyorlard›. ‹flçiler yüzde 10 prim ödüyor, hastal›k ve

di¤er sigortalarla birlikte kesinti oran› yüzde19,5 civar›ndad›r. Oysa bu oran Pinochetdöneminden önce yüzde 13'tür.

“fiili modeli”nde çal›flanlar›n efl, çocuk,ana ve babalar› hastal›k ve ölüm halindekimaafl gibi haklar›ndan faydalanam›yor. Do-lay›s›yla zaten çok s›n›rl› olan sosyal güven-celer de ortadan kalk›yor.

“fiili modeli”nde baz› AFP kurulufllar›, 40yafl›n alt›ndaki kad›nlar› sigorta yapm›yor.Gerekçesi ise hamile kalabilmeleridir.

“fiili modeli”nde emekli ayl›klar›n›n, 10y›ll›k ortalama ücretlerin yüzde 78'ni olufltur-du¤u iddia edilse de, gerçek hiç de öyle de-¤ildir. Uzmanlar›n hesaplamalar›na göre buoran, yüzde 44 civar›ndad›r.

Emeklilik sonras› yaflama süresi 13 y›lolarak belirlenmifltir. 65 yafl›nda emekli olanerkek iflçilere 78 yafl›na kadar emekli ayl›¤›ödenmekte; bu sürede e¤er ölmezse, ayl›k-ta önemli düflüfllere gidilmektedir. Yani,emeklilik sonras› 13 y›ldan sonra kifli yoksul-lu¤un içine itilir. Faflizmin sigorta anlay›fl› veeme¤e sayg›s›n›n normlar› böylece ortayaç›k›yor.

“fiili modeli”nde sosyal yard›mlar, k›demtazminatlar› ortadan kalkt›. Pinochet dönemiöncesinde bedava olan sa¤l›k hizmetleri;özellefltirme ile iflas etti. Bebekler, yafll›larhastanelerde rehin kald›.

Faflist Pinochet ve modelin mimar› J. Pi-nera'n›n, tüm abartmalar›na ve çarp›tmalar›-na karfl›n fonlar devlete göre üç kat dahapahal›d›r. Ayr›ca bu fonlar, sadece küçük biraz›nl›¤›n elinde yo¤unlaflmaktad›r. Böylecegelir da¤›l›m› her gün daha fazla bozulmak-tad›r.

Bu uygulama sonucunda, ülkenin güçlüsermaye gruplar› ve çok uluslu emperyalistflirketler daha fazla güç ve servet elde eder-ken, tüm fatura baflta iflçi s›n›f› olmak üzereemekçi halka ödetilmektedir. fiili’de, bunaba¤l› olarak kamu kurulufllar› özellefltirilirkenal›m gücü düflmüfl, iflsizlik artm›fl, halk, açl›kve sefalete sürüklenmifltir.

“Şili modeli”nin mimarı Pinera Türkiye'de

Emperyalist sermayenin topyekün sald›-r›lar›n›n bir parças› olan özellefltirme sald›r›-s› her yerde devam ediyor. Bu sald›r›lar›nönemli bir aya¤› Sosyal güvenlik alan›ndakiözellefltirmedir. Türk egemen s›n›flar›, Sos-yal güvenlik alan›ndaki özellefltirmeyi 1997y›l›nda gerçeklefltirmek istedi.

Emperyalistler ve iflbirlikçi tekelci burju-vazi, J. Pinera’n›n bu alandaki “dehas›n›”Türkiye'de de uygulamak için kollar› s›vad›.Yap›lmak istenen SSK ve di¤er sosyal gü-venlik kurumlar›n›n ya¤malanmas›yd›. Bukurumlar bugüne kadar tam birer arpal›kolarak kullan›ld›. SSK primleri düflük faizoran›yla ayr›cal›kl› sermaye gruplar›na pefl-kefl çekildi. Ve bu kurumlar borç batakl›¤›nasürüklendi.

Bunu gerçeklefltirmeleri pek kolay olma-yacak. Sendika patronlar›n›n ihanetine karfl›hâlâ susturamad›klar› iflçi s›n›f› ve emekçihalk var. Bu nedenle J. Pinera bu modelinuygulanmas› için "Pinochet gereklidir” diyor.Çünkü faflist darbenin çocu¤u olan "fiili mo-deli" kolay bir biçimde uygulanamaz. Türki-ye'de bu modelin uygulanmas› da hiç kolayolmayacakt›r. Mücadele ile kazan›lan hakla-r›n bir ç›rp›da gitmesine iflçi s›n›f› sessiz kal-mayacakt›r. Öyle ise, iflçi s›n›f› ve emekçile-rin daha fazla bedel ödemeye haz›r olmala-r› gerekir. Aksi halde, fiili'deki uygulamaTürkiye’de de yaflama geçirilecektir.

Sosyal güvenlik sisteminin durumu

Türkiye'de 1942 y›l›nda ‹LO'nun iflsizlikyard›m›, aile yard›m›, anal›k, maluliyet, sa¤-l›k, hastal›k, ölüm, meslek hastal›klar› ve iflkonular›nda oluflan bir düzenlemeyi kabuletmesine ra¤men, bu alanda ciddi hiçbirad›m atmad›. Bugüne kadar kazan›lan hak-lar; 1- ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesi neticesinde2- Sosyalizmin dünyadaki baflar›lar› nedeniile sosyal güvenlik alan›nda kazan›mlar ge-nel olarak bütün kapitalist ülkelerde oldu¤ugibi Türkiye'de de bir biçimde içi boflalt›larak

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 6 0

— — Faşist Rejimin Yeni Umudu, Jose Pinera! — — —

Page 61: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

da olsa uygulanmaya baflland›.Türkiye'de mevcut sistem, primli sosyal

güvenlik sistemidir. Bu alanda üç temel ku-rulufl var.

- Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK)- Emekli Sand›¤› (ES)- Ba¤-Kur

Sosyal güvenlik kapsam›nda-ki nüfus

Sosyal güvenlik kurumlar› nüfus (%) iflçisay›s›SSK 36.7 4.370.000Ba¤-Kur 18.8 2.669.351Emekli Sand›¤› 14.2 1.880.437Di¤er sand›klar 0.6Kamu programlar› 2Kapsam d›fl› 27.7Toplam 100

Çimse-‹fl Sendikas›’n›n 1996'n›n A¤us-tos ay›nda yay›nlad›¤› bültenine göre:

Türkiye nüfusunun yüzde 27,7'lik bölü-münün, herhangi bir sosyal güvenlik kapsa-m›na dahi al›nmad›¤›n› gösteriyor.

Tar›m kesiminde çal›flanlar›n önemli birbölümü, ba¤›ms›z çal›flanlar›n önemli bir ke-simi, kay›t d›fl› sektörlerde çal›flanlar, ö¤ren-ciler, ev kad›nlar› ve inflaat sektöründe çal›-flanlar›n önemli bir bölümü sosyal güvenlikkapsam›n›n d›fl›nda kal›yor. Bu durum, faalolan 21,7 milyonluk toplam nüfusa flöyleyans›yor:

SSK 4.370.000.---% 41.4ES 1.880.437Ba¤-Kur 2.669.351Özel sand›klar 70.000Toplam 8.989.000

Yani faal nüfusun yüzde 58,6's› sosyalgüvenlik kapsam› d›fl›ndad›r.

Bugünkü yasal düzenlemeye göre, SSKprim iflçi pay› yüzde 14 iken, iflveren pay›yüzde 19,4'dür. ‹flçinin brüt ücretinin yüzde14’ünü kesen iflveren, yüzde19'luk iflverenpay› ile birlikte SSK kurumuna yat›rmaklamükelleftir.

“Sosyal devlet” oldu¤u iddias›ndaki dev-

letin, Sosyal güvenlik sistemine prim baz›n-da hiçbir katk›s› yoktur. OECD ülkelerinde,sosyal güvenli¤e katk›s› olmayan tek ülkeTürkiye'dir. Devletin sosyal güvenlik politika-s›ndaki bu duruflu, bu konudaki tüm göster-gelere yans›yor. Örne¤in;

Sosyal güvenlik harcamalar›n›n GSY‹H(Gayri Safi Yurtiçi Has›las›)'daki pay› bak›-m›ndan Türkiye'nin yüzde 7'dir. Bu oran Av-rupa ülkelerindeki ortalamas›nda yüzde 35iken, Avrupa Birli¤inde ise yüzde 27.1'dir.

Hollanda-----------------yüzde 33Danimarka---------------yüzde 31.4Fransa--------------------yüzde 29.2Yunanistan---------------yüzde 19.3Portekiz------------------yüzde 17.6‹spanya-------------------yüzde 22.5Türkiye-------------------yüzde 7

Bütün Avrupa ülkelerinde Sosyal güven-lik alan›na devletçe önemli bir kaynak ayr›l›r-ken, Türkiye'de bu pay sadece yüzde 7'likkomik bir rakamd›r. Emperyalizm ça¤›ndaçürüyen burjuva devlet kurumlar› gibi Sosyalgüvenlik kurumlar› da h›zla erozyona u¤ru-yor. Çarp›kl›k tüm veri ve göstergelerde ken-dini yans›t›yor. Sosyal güvenlik sistemlerin-deki aktif ve pasif sigortal› dengeleri ile pasifemekli art›fl oran›nda oldu¤u gibi. Petrol-‹flSendikas› e¤itim yay›nlar› verilerine göre,Türkiye'de aktif sigortal› oran› y›llar itibariyleart›yor. Yine sosyal yard›mlar›n toplam ayl›ködemeleri içindeki oran› 1985'te yüzde 28iken 1994'te yüzde 59'a, 1995'te ise yüzde62’ye ç›km›fl. ‹flçilerden yap›lan bu kesintile-re karfl›n, SSK hizmet sunmada tam bir ç›k-maza düflmüfltür. En basit cerrahi tedavi bi-le aylara sarkmaktad›r. Polikliniklerde afl›r›y›¤›lmalar sürekli, doktor yetersizli¤i, mu-ayene, teflhis ve tedavi - takip, yetmezli¤iher geçen gün art›yor.

SSK'larda ilaç bulunmuyor. Üniversitelerve devlet hastaneleri SSK’l› hastay› kabuletmiyor. Hizmet vermiyor. SSK hastanelerisa¤l›k bak›m›ndan olumsuz durumda (Büt-çeleri k›s›tl›, yatak, yol, personel say›s› ye-tersiz, doktor say›s› yetersiz).

Oysa y›ll›k bütçesi 40-50 trilyon olan

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 6 1

— — Faşist Rejimin Yeni Umudu, Jose Pinera! — — —

Page 62: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

SSK'n›n bütçesi devlet bütçesinden sonraen büyük bütçeyi oluflturuyor.

SSK, her ay iflçilerden yüzde 14 primkesmektedir. Trilyonlarca tutan iflçi prim ke-sintileri, iflbirlikçi tekelci kapitalistlerin finans-man kayna¤›d›r.

Emekli maafl› 5-6 aydan önce ba¤lana-m›yor. Bu gecikme nedeniyle emeklilerin250-300 milyon TL. nema alaca¤› birikmek-tedir.

SSK organlar›

- Genel Kurul- Yönetim Kurulu- Genel Müdürlük. Karar organ› yürütme kuruludur.Yönetim Kurulu: Hükümetin belirledi¤i

iki kifli, patronlardan bir kifli, sendikalardanbir kifli olmak üzere, toplam dört kiflidenoluflmaktad›r. Kurulun baflkan›n› Çal›flmaBakan› belirler. Bu kurulun alaca¤› kararla-r›n nas›l olaca¤› ve hangi s›n›fa hizmet ede-ce¤i ortadad›r. Trilyonlarca lira geliri olmas›-na ra¤men, krize girmesinin esas nedenle-rinden biri yönetim kurulunun oluflum biçim-lerinde aranmal›d›r. Bugüne kadar iflçilerinprimlerinden oluflan trilyonlarca lira para,devlete ve kapitalistlere kaynak olarak su-nulmufltur. Bu paralar› hem devlet, hem dekapitalistler düflük faizli kredi olarak kullan-maktad›rlar. Devletin, SSK'ya trilyonlar›aflan, 20 milyon dolar borcuna karfl›l›k ala-ca¤›n› tahsil edemedi¤i biliniyor. Daha iflçi-lerin eline geçemeden kapitalistler taraf›n-dan kesilen primler, SSK'ya yat›r›lmamakta-d›r. Uzun y›llard›r ödenmeyen bu paralar, ifl-çi s›n›f›ndan büyük bir devlet s›rr› olaraksakland›. Bu ihanete sendika patronlar› daortakt›r.

Devlet kurumlar›n›n, SSK'ya yüzlercemilyar liral›k borcu var. Burjuva tekellerininise yüklü biçimde borçlar› vard›r.

Türkiye'de sosyal güvenlik alan›nda birkriz yaflan›yor. Yaflanan bu kriz, kapitalistbarbarl›¤›n, faflist rejimin bugüne kadarkiuygulanan iflçi-emekçi düflman› politikalar›-n›n yaratt›¤› bir sonuçtur. IMF ve DünyaBankas›'n›n direktifleriyle uygulamaya soku-

lan özellefltirmedir.

SSK nas›l bunal›ma sürüklen-di

Türkiye'de yaflanan sosyal güvenlik krizi,"Yeni Dünya Düzeni" politikalar›n›n uygulan-mas›yla daha da derinleflmifltir. Sistem, uy-gulamalar›yla bu kurumlar› kaynaks›zl›¤amahkum etmifltir. SSK hastanelerin’de iflçi-lerin karfl›laflt›¤› muameleler utanç vericidir.

1980 askeri faflist darbesinin iflçi s›n›f› veemekçi halka yönelik sald›r›lar›n›n bafl›ndasosyal güvenlik yer alm›fl ve günümüze ka-dar devam etmifltir. Sermayenin en önemlikaynaklar›ndan birisi Sosyal Güvenlik Fon-lar›’d›r.

Devlet SSK'ya katk›da bulunmad›¤› hal-de, SSK fonlar›n› ucuz kredi olarak kullan-maktad›r.

Kapitalist patronlar sigorta primlerini öde-mezken, iflçilerden kestikleri primleri krediolarak kullanmaktad›r. Ve periyodik olarakSSK ve di¤er sosyal güvenlik kurumlar›nadönük bafllat›lan spekülatif kampanyalarlapatronlara aç›k krediler veriliyor.

Sigorta primlerini SSK'ya yat›rmayan ka-pitalistlerin af edilmesi, kay›t d›fl› sektörler,yayg›n sigortas›z iflçi çal›flt›r›lmas› vb. tümüSSK'n›n ya¤malanmas› anlam›na gelir.

K›smi çal›flma ve çal›flma sürelerinin ek-sik gösterilmesi (yüzde 51.4 prim ödeme gü-nü eksik gösterilmektedir. ) ya¤man›n baflkabiçimidir.

Sosyal güvenlik kurumlar›n›n krizde ol-du¤unu söyleyenlere ve suç ortakl›¤›n› ya-pan sendika patronlar›na sormak gerekir;Bugüne kadar neredeydiniz? ‹flçi ve emekçi-lerden kesilerek biriken kaynaklar iflbirlikçikapitalistlere sermaye birikimi yap›l›rken ne-redeydiniz?

Ya¤ma ve talanda sendikapatronlar›n›n rolü

Uluslararas› sermaye ve iflbirlikçi kapita-listler, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n mücadele-siyle kazan›lm›fl haklara sald›r›yor. Bu sal-d›r›lar›n önemli bir destekçisi ise sendikapatronlar›d›r. Bu rolleriyle onlar, iflçi s›n›f›n›

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 6 2

— — Faşist Rejimin Yeni Umudu, Jose Pinera! — — —

Page 63: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

arkadan hançerlemektedirler. Sosyal güvenlik kurumlar›n›n içi boflalt›-

larak, ç›kmaza sürüklenmesinde suç ortak-lar›ndan biri de sendika a¤alar›d›r. Bafl›ndanitibaren suç orta¤› olmalar›na karfl›n, bunuiflçi s›n›f›ndan gizlemifl, yalan ve sahtekar-l›kla iflçi s›n›f›n› yan›ltm›fllard›r.

‹flçi s›n›f›na karfl› sürdürülen topyekünsald›r›ya karfl› yürütülen mücadeleninönemli bir aya¤›n› da sendika patronlar›oluflturmaktad›r. Sendika patronlar› bugünk›ran k›rana SSK Genel Kurulu’na haz›rlan-maktad›rlar. Önemli bir rant kavgas› olmas›nedeni ile bu kavga daha da büyümektedir.

Sömürü ve barbarl›k seçenekde¤ildir

Kapitalist sistem, dünya ölçe¤inde giriflti-¤i "Yeni Dünya Düzeni"nin önemli ayaklar›n-dan birini oluflturan özellefltirme; birçokalanda oldu¤u gibi "sosyal güvenlik" alan›n-da da iflçi ve emekçilerin yaflama hakk›nayöneltilmifl bir sald›r›d›r. Her fleyi bir metaolarak gören ve bir meta olarak de¤erlendi-ren kapitalist özel mülkiyet sisteminin, bütünemekçilere pervas›zca dayatt›¤›, "paran ka-dar sosyal güvenlik", "paran kadar sa¤l›k”,"paran kadar yaflama hakk›” anlay›fl›ylaözetledi¤i barbarl›¤›n›, alternatifsiz bir seçimolarak sunmaya çal›flmaktad›r. Bu barbarl›-¤›n, sömürü ve zulüm düzeninin alternatifivard›r: Alternatif sosyalizmdir.

Öneriler

Ancak sosyalizme varmadan da, bu mü-cadeleye basamak oluflturacak kazan›mlariçin mücadele edilmelidir.

✔ SSK'n›n özellefltirilmesi de¤il, tam an-lam›yla demokratiklefltirilmesi.

✔ SSK fonlar›, siyasi iktidar ve özel ser-maye de¤il, iflçiler ve sendikalar taraf›ndandenetlenmelidir.

✔ Mezarda emeklilik de¤il, emeklilik yafl›erkeklerde 50, kad›nlarda 45 olmal›d›r.

✔ ‹mtiyazl› ve özel emeklilik sisteminehay›r, emeklilik ayl›klar› yeniden belirlenme-lidir. Al›m gücü de¤erlendirilerek gerçekçirakamlar ç›kart›lmal›d›r.

✔ Emeklilerin SSK primleri yeniden dü-zenlenmelidir.

✔ SSK primleri içindeki iflveren pay› art›-r›larak, Avrupa standartlar›na yükseltilmeli-dir. Devletin ve tekelci kapitalistlerin bugünekadar ödemedikleri primler, faizleri ile birlik-te ödenmelidir. Gerekli yasal düzenlemeleryap›lmal› ve a¤›r ceza maddeleri konulmal›-d›r.

✔ Geçmiflte devletin ve tekelci kapitalist-lerin neden oldu¤u tüm kay›plar karfl›lana-rak geri verilmelidir. Devlet tazminat ödeme-ye zorlanmal›d›r.

✔ Yayg›n sigortas›z iflçi çal›flt›r›lmas›n›nönüne geçilmeli, yasal düzenlemeler ger-çeklefltirilmeli "part time, eve ifl verme”, gibiçal›flma biçimleri yasaklanmal›d›r. Çal›flt›r›l-mas› halinde a¤›r cezalar uygulanmal›d›r.

✔ Kaçak çal›flt›rman›n yan› s›ra, bordro-da düflük ücret gösterilmesi (yüzde 51,4primleri SSK'ya eksik bildirilmektedir) uygu-lamalar› ortadan kald›r›lmal›d›r.

✔ ‹flsizlik sigortas› sisteme geçirilmeli,tüm çal›flanlar sigorta kapsam›na al›nmal›-d›r.

✔ ‹fl güvencesini önleyen yasal düzenle-melere ve uygulamalara son verilmeli, yeniyasal düzenlemeler yap›lmal›d›r.

✔ Sosyal güvenlik sigortas› yeniden dü-zenlenmelidir, gerçekçi hale getirilmelidir."Savafla de¤il, sa¤l›¤a bütçe" ayr›lmal› vegerekli kaynak sa¤lanmal›d›r.

✔ ‹fl kanunlar› ve meslek hastal›klar›nailiflkin yeni düzenlemeler yap›lmal›, iflyerleri-nin denetimleri sendikalar ve SSK taraf›n-dan yap›lmal›d›r.

✔ Sa¤l›k hizmetleri yeniden düzenlen-meli, alt yap› yat›r›mlar› yap›larak kalite vestandartlar› art›r›lmal›d›r.

✔ SSK hekimlerine tam gün çal›flma uy-gulamas› getirilmelidir.

✔ SSK çal›flanlar›na grevli-toplu sözlefl-me hakk› getirilmelidir/tan›nmal›d›r. ‹flyerin-de iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i sa¤lanmal›, ifl-çi sa¤l›¤› ve iflgüvenli¤i komiteleri kurulmal›-d›r.

✔ 50 kifliyi geçen her iflyerinde tam günhekim çal›flt›r›lmal›d›r.

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 6 3

— — Faşist Rejimin Yeni Umudu, Jose Pinera! — — —

Page 64: Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 ...Sunu 3 Güncel Durum ve Geliflmelerin Yönü 5 Türkiye’de Cezaevleri Gerçe¤i ve Direnifl 14 Telekomünikasyon Özellefltirmeleri

✔ Yafll›l›k, hastal›k, ifl görmezlik, iflsizlik,anal›k durumlar›, dul ve yetimler, ifl kazalar›sigorta alan›na al›narak yeniden düzenlen-melidir.

✔ Tar›m, inflaat, küçük üretim alanlar›,lokanta, e¤lence, ev hizmetçileri vb. alanlar-da yasal düzenlenmelerle sigorta kapsam›-na al›nmal›d›r.

✔ Ev hizmetçileri ve kapitalistler hesab›-na çal›flan yar› proleter emekçilerin yaflamve çal›flma koflullar› iyilefltirilerek, yasal gü-venceye kavuflturulmal›d›r.

Kesin çözüm sosyalizm

Kapitalizm koflullar›nda hiçbir sosyal gü-venlik reçetesi çözüm olamaz. Çözüm ola-rak dayat›lan J. Pinera modeli gibi modeller,sonuç olarak iflçi s›n›f› ve emekçi kitlelerefatura ediliyor.

Kapitalizmin emek-sermaye çeliflkisi çö-zülmedi¤i sürece s›n›f savafl›m›n›n sosyalgüvenlik alan›nda da sürmesi kaç›n›lmazd›r.‹flçi s›n›f› ve emekçi kitleler için di¤er fleyle-rin yan› s›ra, sosyal güvenli¤in sa¤lanmas›-n›n yolu da sosyalizmden geçer.

Marksist-leninist komünistlerin öngördü-¤ü antiemperyalist demokratik devrimde:

“Tüm çal›flanlara ifl güvencesi sa¤lana-cak. ‹flsizlik sorununun çözümü için çok yön-lü ekonomik ve toplumsal önlemler al›nacak.Tüm emekçileri kucaklayan genel bir sigortakurulacakt›r. ‹flsiz, kimsesiz, yafll› ve hastaemekçiler özenle korunacakt›r.

Sakat yurttafllar›n korunmas›, bak›m›,e¤itim ve toplum yaflam›na üretici bireylerolarak kat›lmalar› için gerekenler yap›lacak-t›r.

Bütün sa¤l›k hizmetleri paras›z hale geti-rilecek, genifl çapl› bir sa¤l›k sistemi olufltu-rulacakt›r” deniliyor.

Sosyalist sistemde sosyal güvenlik

Sosyalizmde tüm sosyal güvenlik sistemidevlet eliyle, tek bir merkezden sosyalist birplanlamayla yürütüldü¤ü ve yönlendirildi¤iiçin hizmetin temel ilkesi; co¤rafi özellik, kifli,kurum, s›n›f fark› gözetmeksizin tüm toplu-mu kucaklayan bir sistem olmaktad›r.

Tüm hizmetler, ulusal ekonominin orant›-l› geliflme yasas› ve planlaman›n bir parças›olarak haz›rlan›r ve uygulan›r.

Sosyal güvenlik hizmetleri ücretsizdir.Sosyalizmde sa¤l›k hizmetlerine yakla-

fl›m, toplumun temel gereksinimlerine görebelirlenir, ona öncelik verilir.

GSMH'dan sa¤l›¤a ayr›lan pay kifli bafl›-na düflen sa¤l›k harcamalar›, kifli bafl›na dü-flen sa¤l›k personeli ve hastane yatak say›-s›n›n yükseltilmesi hedeflenir.

Sa¤l›k hizmetleri merkezi olarak planla-n›r ve herkese eflit olarak uygulan›r.

Sa¤l›k hizmetleri ve kurumlar halk tara-f›ndan denetlenir. Denetlenmesi için meka-nizmalar kurulur.

Sa¤l›k hizmetleri bölgeler aras› geliflmifl-lik düzeyine göre düzenlenir.

Hizmetlerin hiçbir aflamas›nda cins ayr›-m› yap›lamaz. Herkese eflit olarak uygula-n›r.

Sosyalizmde sa¤l›k planlanmas› da, iflçidelegeleri, merkezi sovyetler ve bakanl›klarbiçiminde koordineli bir tarzda yap›l›r ve yü-rütülür.

Sa¤l›k hizmetlerinde, iflyerlerinden bafl-layarak çözüme büyük önem verilir.

SB ve Do¤u Avrupa ülkelerinde, sosya-lizmden geri dönüfl sonras›nda bile hâlâ buülkelerde sosyal güvenlik alan›nda önemlikazan›mlar›n zay›f da olsa varl›¤›n› sürdür-mesi, sosyalizmde insana verilen de¤erintart›flmas›z kan›t›d›r... ■

T e o r i d e D O Ğ R U L T U / 6 4

— — Faşist Rejimin Yeni Umudu, Jose Pinera! — — —